DENEME Türkiye’de kadın olmak ya da kadın gibi yaşamak zor iş. Hele de Karadeniz’de kadın olmak başlı başına zor bir iş. Yörenin kendine özgü özelliklerinden midir bilinmez, bütün işler kadınların elinden geçer, son sözü hep onlar söyler, iş bitirici ve karar verici hep onlardır. Yazın çay bahçelerinde canını dişine takarak çalışan, bin bir zorluklar kestiği çayı satmak için saatlerce uğraşan, ahırda ineğine, evde çocuklarına bakan, mısırını, lahanasını, fasulyesini bahçesinden hiç eksik etmeyen ve bütün bunları karşılıksız olarak ailesinin mutluluğu için yapan tek kadındır o. Çalışkanlığı, sadakati, bağlılığı ve güler yüzüyle ün yapmış, hayata karşı dirençli duruşuyla Türkiye’de güçlü kadının sembolü olmuştur. Onun için zorluk yoktur, çalışmak ve ayakta kalmak vardır. Ne Karadeniz’in hırçın dalgaları onu işinden eder, ne kışın soğuğu, ne de heyelanın korkusu. Yılın her vakti hayatın yükünü sırtında taşır, bu yük yazın 100 kiloluk çay bezi olur, kışın ısınacak odun, baharda ineğin otu... Belinde orağı, elinde sebileri hiç eksik olmaz. O kaç yaşına gelirse gelsinler, çalışmak en büyük aşkıdır, bu yüzden de hep başarılı ve mutludur. Mutluluğu yörenin renkleri, mavi yeşil gözlerinden okunur. Neşesini hiç kaybetmezler, en yaşlısının bile hayatın acı izlerini yüzündeki çizgilerde taşımasına rağmen gözleri ışıl ışıldır. Asilikleri, hırçınlıkları ve inatçılığıyla yörenin bütün özellerini taşıyan, kararlılığıyla dik başlılığın önde gelen temsilcisi olan, içine Karadeniz işlemiş kadındır o. Güzelliğin hası da ondadır, inatçılığın hası da. Yörede doğal olan ve doğal kalmak için çabalayan en içten kişidir o kadın. Her başarılı erkeğin arkasında güçlü bir kadın vardır denir ya hep, bence o kadının en güzel temsilcisi Karadeniz kadınıdır. Erkeğine duyduğu bağlılık, onu her daim yüceltmesi ve yükseltmesi erkeklerde güçlü bir öz güven oluşturmuş, bu özgüvenle de erkekler toplumsal hayatta ön plana çıkmayı bilmişler ve başarılı olmuşlardır. Öyle ki kadınların bu bağlılığını en çok da aile ilişkilerinde görmekteyiz. Hayatlarında önem verdikleri en kutsal kurum olan ailenin yaşaması ve dağılmaması için ellerinden geleni yaparlar. Bunun yüzden çoğu zaman eşinin ve çocuklarının mutluluklarını kendi mutluluklarına tercih ederler. Sırf bunun için ihanetin acısını yıllarca içinde yaşamış, görmezden gelmiş, sessizliğini ve sükunetini korumuştur. Bizim yöreye hastır kadının bu güçlü duruşu ya da siz deyin aileye bağlılığı… 36 Zor iklim koşullarına, ekonomik ve sosyal kaygılara, ailesel sorunlara ve bence en kötüsü ihanete rağmen ayrı bir hayat neşesi ve gelecek hayali vardır, hep mutlu ve güler yüzlüdür. Bu neşeli hallerini ben, inandıklarını yapacak olmanın verdiği mutluluğa bağlıyorum ki, biliyorum çoğu zaman onun için kurulan hayaller hep gerçekleşecek olanlardır. Bir nevi onun için hayal yoktur, yapacaklarına olan inanç ve çalışma vardır. Bu yolda öyle canı gönülden çalışır ki adeta yaptıklarıyla kendi kaderini çizer. Bu yüzden bir gün geleceğine inandığı, hayalini <strong>nisan</strong> ‘<strong>18</strong>
37