09.12.2012 Aufrufe

abändern değiştirmek Abänderung (F.) değişiklik, değişiklik yapma ...

abändern değiştirmek Abänderung (F.) değişiklik, değişiklik yapma ...

abändern değiştirmek Abänderung (F.) değişiklik, değişiklik yapma ...

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.

YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.

<strong>abändern</strong> <strong>değiştirmek</strong><br />

<strong>Abänderung</strong> (F.) <strong>değişiklik</strong>, <strong>değişiklik</strong> <strong>yapma</strong><br />

<strong>Abänderung</strong>sklage (F.) <strong>değişiklik</strong> davası<br />

Abandon (M.) bırakma<br />

abandonnieren bırakmak<br />

abberufen azletmek, almak<br />

Abberufung (F.) azletme, azil<br />

abbrechen bırakmak, kesmek, yıkmak<br />

Abbruch (M.) bırakma, kesme, yıkma<br />

abbuchen kaydetmek<br />

Abbuchung (F.) borç kaydı, hesaben tasil<br />

ABC-Waffe (F.) A.B.C. Silahı<br />

ABC-Waffen (F.Pl.) A.B.C. Silahları<br />

abdanken saltanatı terk etmek<br />

Abdankung saltanatın terki<br />

abdingen kabul etmemek, terketmek<br />

aberkennen kaldırmak<br />

Aberkennung (F.) kaldırma, ıskat<br />

aberratio (F.) ictus (lat.) saldırının sapması<br />

Abfall (M.) çöp, döküntü, atık<br />

Abfallbeseitigung (F.) çöplerin yokedilmesı, çöplerin tasfiyesi<br />

Abfallentsorgung (F.) çöplerin zararsız duruma getirilmesi<br />

Abfertigung (F.) muamele, işlem, yollama<br />

abfinden tazminat vermek, tazmin etmek<br />

Abfindung (F.) tazminat<br />

Abfindungsguthaben (N.) tazminat bedeli<br />

Abfindungsvereinbarung (F.) tazminat anlaşması<br />

Abgabe (F.) veriş, verme<br />

Abgabenordnung (F.) veriş düzen, veriş sistem<br />

Abgabenüberhebung (F.) miktarından fazla vergi alınması<br />

Abgas atık gaz<br />

Abgasuntersuchung (F.) atık gaz tahkikatı<br />

abgeleitet türevsel<br />

abgeleiteter Eigentumserwerb (M.) türevsel mülkiyet iktisabı<br />

Abgeordnete (F.) parlamenter (Sb.), milletvekili<br />

Abgeordnetenbestechung (F.) milletvekiline rüşvet verme<br />

Abgeordnetenhaus (N.) parlamento<br />

Abgeordneter (M.) parlamenter (Sb.), milletvekili<br />

abgeschlossen kapanmış, bitirmiş<br />

abhandenkommen elden çıkmak, kaybolmak<br />

abhängig bağımlı<br />

Abhängigkeit (F.) bağımlılık<br />

Abhängigkeitsverhältnis (N.) bağımlılık ilişkisi<br />

abheben kaldırmak, çekmek<br />

Abhebung (F.) çekme<br />

abhelfen çare bulmak, çare olmak, karar düzeltmek, yardımcı olmak<br />

Abhilfe (F.) yardım<br />

abholen toplamak, teslim almak<br />

abhören izinsiz dinlemek, gizli dinlemek<br />

Abhören (N.) izinsiz dinleme, gizli dinleme


Abhörgerät (N.) izinsiz dinleme cihazı<br />

Abitur (N.) olgunluk sınavı, bakalorya<br />

Abkommen (N.) anlaşma, kontrat, sözleşme<br />

Abkömmling (M.) füru, altsoy<br />

Abkömmlinge (M.Pl. bzw. F.Pl.) fürular, altsoylar<br />

Abkunft (F.) menşe, köken, kaynak<br />

Abkürzung (F.) kestirme, kısaltma<br />

Ablass (M.) düşürme, indirme, af<br />

Ablauf (M.) son<br />

ablehnen reddetmek, kabul etmemek<br />

Ablehnung (F.) reddetme, kabul etmeme<br />

ableiten çıkarmak<br />

abliefern teslim etmek<br />

Ablieferung (F.) teslim<br />

ablösen ayırmak, yerine geçmek<br />

Ablösung (F.) ayırma, yerine geçme, tazminat, miktar<br />

Ablösungsrecht (N.) iştira hakkı<br />

abmachen anlaşmak, sözleşmek<br />

Abmachung (F.) anlaşma, sözleşme<br />

abmahnen uyarmak, ihtar etmek<br />

Abmahnverein (M.) uyarı derneği<br />

Abnahme (F.) azalma, azaltma, teslim alma<br />

abnehmen azalmak, azaltmak, teslim almak<br />

Abnehmer (M.) alıcı, müşteri<br />

Abnehmerin (F.) alıcı, müşteri<br />

abnorm anormal<br />

abnutzen aşınmak, eskimek, yıpranmak<br />

Abnutzung (F.) aşınma, eskime, yıpranma<br />

Abolition (F.) takipsizlik, ortadan kaldırma<br />

Abonnement (N.) abonman, abone<br />

abonnieren abone olmak<br />

abordnen bir işe tayin etmek<br />

Abordnung (F.) heyet, delegasyon<br />

abrechnen hesaplaşmak, ödeşmek<br />

Abrechnung (F.) hesap, hesaplaşma, ödeşme<br />

Abrechungsstelle (F.) tasfiye bürosu<br />

Abrede (F.) yadsıma, anlaşma, inkar<br />

abreden yadsımak, anlaşmak, inkar etmek<br />

Abrogation (F.) kaldırma, ilga etme<br />

abrogieren kaldırmak, ilga etmek<br />

Abruf (M.) isteme, talep etme<br />

abrufen istemek, talep etmek<br />

Absage (F.) iptal<br />

absagen iptal etmek<br />

Absatz (M.) bent (1), fıkra, satış, mahreç<br />

abschaffen kaldırmak, feshetmek<br />

Abschaffung (F.) kaldırma, fesih<br />

abschieben sınırdışı etmek, ülkeden sürmek<br />

Abschiebung (F.) sınırdışı etme, ülkeden sürme<br />

Abschlag (M.) kesinti, indirim


Abschlagszahlung (F.) kısmen ödeme, taksit<br />

abschließen bitirmek, kapamak, tamamlamak<br />

abschließend kestirme, kati, son<br />

Abschluss (M.) bitirme, kapama, kapanış<br />

Abschlussfreiheit (F.) kapanış serbestisi<br />

Abschlussprüfer (M.) kapanış denetçisi<br />

Abschlussprüfung (F.) kapanış denetimi<br />

Abschlussvertreter (M.) kapanış temsilcisi<br />

Abschlussvertreterin (F.) kapanış temsilcisi<br />

Abschlussvollmacht (F.) kapanış vekaleti<br />

Abschlusszwang (M.) kapanış zorunluluğu<br />

Abschnitt (M.) kesim, bölge, parça<br />

abschöpfen massetmek, soğurmak, tahsil etmek<br />

Abschöpfung (F.) massetme, soğurma, tahsil etme<br />

abschrecken korkutmak<br />

Abschreckung (F.) korkutma<br />

abschreiben amorti etmek, çıkarmak, kopya etmek<br />

Abschreibung (F.) amortisman, çıkarma, kopya<br />

Abschreibungsgesellschaft (F.) amortisman şirketi<br />

Abschrift (F.) suret<br />

absenden göndermek<br />

Absender (M.) gönderen<br />

Absenderin (F.) gönderen<br />

Absenz (F.) yokluk, gıyap, bulunmazlık<br />

absetzen amorti etmek, satmak, indirmek<br />

Absetzung (F.) amortisman, satma, indirme<br />

absichern emniyete almak, korumak<br />

Absicht (F.) niyet, amaç, hedef<br />

absichtlich niyetli olarak, kasten<br />

Absichtserklärung (F.) niyet beyanı, niyet mektubu<br />

Absichtsprovokation (F.) niyetli provokasyon, niyetli kışkırtma<br />

absolut mutlak, salt<br />

absolute Fahruntüchtigkeit (F.) mutlak araç sürmeye elverişsizlik<br />

absolute Mehrheit (F.) mutlak ekseriyet, mutlak çoğunluk<br />

absoluter Revisionsgrund (M.) mutlak revizyon sebebi, mutlak revizyon nedeni<br />

absolutes Fixgeschäft (N.) mutlak sabit işlem, mutlak sabit muamele<br />

absolutes Recht (N.) mutlak hukuk, mutlak hak<br />

Absolution (F.) günahlarını affetme<br />

Absolutismus (M.) mutlakiyet<br />

absolvieren mezun olmak, bitirmek<br />

absondern tecrit etmek, ayırmak<br />

Absonderung (F.) tecrit, ayırma, ayrılık<br />

Absonderungsrecht (N.) tecrit hukuku, ayırma hukuku<br />

absorbieren soğurmak, massetmek<br />

Absorption (F.) soğurma, massetme<br />

Absorptionsprinzip (N.) soğurma ilkesi, massetme ilkesi<br />

absperren kapamak, kesmek<br />

Absprache anlaşma, danışma<br />

abstammen soyundan çıkmak<br />

Abstammung (F.) nesep, soy


Abstand (M.) ara, mesafe<br />

abstellen bırakmak, durdurmak, kesmek, yere koymak<br />

abstimmen oy kullanmak, uyum sağlamak<br />

Abstimmung (F.) oy kullanma, oylanma, uyum sağlama<br />

abstrahieren soyutlamak<br />

abstrakt soyut<br />

abstrakte Normenkontrolle (F.) soyut norm denetimi<br />

abstraktes Gefährdungsdelikt (N.) soyut tehlike suçu<br />

Abstraktion (F.) soyutlama, genelleştirme<br />

Abstraktionsprinzip (N.) soyutlama prensipi, genelleştirme prensipi<br />

abstreiten inkar etmek, itiraz etmek<br />

Abt (M.) manastır başrahibi<br />

Abtei (F.) manastır<br />

Abteilung (F.) bölüm, kısım, şube<br />

Äbtissin (F.) manastır başrahibi<br />

abtreiben aldırmak<br />

Abtreibung (F.) aldırma<br />

Abtreibungsmittel (N.) aldırma aracı, aldırma maddesi<br />

abtretbar temlik edilebilen, temlik edilebilir<br />

abtreten temlik etmek, istifa etmek, çekilmek<br />

Abtretung (F.) alacağın temliki, devir<br />

Abtretungsempfänger (M.) temellük eden<br />

Abtretungsempfängerin (F.) temellük eden<br />

Abtretungserklärung (F.) temlik beyanı<br />

Abtretungsformular (N.) temlik örneği<br />

Abtretungsurkunde (F.) temlikname<br />

Abtretungsverbot (N.) temlik yasağı<br />

Abwasser (N.) atıksu, lağım suyu<br />

abwegig yanlış, sapık<br />

Abwehr (F.) savunma, müdafaa, korunma<br />

abwehren savunmak, müdafaa etmak, korunmak<br />

abweichen sapmak, farklı olmak<br />

abweichend farklı, ayrı, değişik<br />

abweichende Meinung (F.) farklı düşünce, farklı görüş<br />

abweichendes Verhalten (N.) farklı davranış, farklı hareket<br />

abweisen reddetmek, kabul etmemek<br />

Abweisung (F.) reddetme, kabul etmeme<br />

abwerben ayartmak, kandırmak<br />

Abwerbung (F.) ayartma, kandırma<br />

abwerten devalüe etmek, değerini, düşürmek<br />

Abwertung (F.) devalüasyon, değer düşürümü<br />

abwesend gaip, yok, dalgın<br />

Abwesende (F.) gaip, yok, dalgın<br />

Abwesenheit (F.) gıyap, yokluk, bulunmazlık<br />

Abwesenheitsverfahren (N.) gıyap yöntemi, gıyapta yargılama<br />

abwickeln tasfiye etmek, halletmek, çözmek<br />

Abwicklung (F.) tasfiye, halletme, çözme<br />

abzahlen taksitle ödemek, vadeli ödemek, itfa etmek<br />

Abzahlung (F.) taksitle ödeme, vadeli ödeme, itfa<br />

Abzahlungskauf (M.) taksitle satınalma


Abzahlungskredit (M.) taksitle ödeme kredisi<br />

abzeichnen vize etmek, belli olmak<br />

abziehen iskonto etmek, çıkarmak, indirmek<br />

Abzug (M.) iskonto, çıkarma, indirim<br />

Acht (F.) dikkat, sürgün<br />

achtlos dikkatsiz<br />

Achtung (F.) dikkat, itibar, saygı<br />

ad hoc (lat.) bu amaçla, ani<br />

adäquat uygun<br />

Adel (M.) aristokrasi, asilzade, yüksek soylu<br />

adeln zadegan sınıfına sokmak, asalet unvanı vermek<br />

Adelsstand (M.) aristokratlık<br />

Adhäsion (F.) yapışma<br />

Adhäsionsverfahren (N.) şahsi hak davası<br />

Adjutant (M.) yaver, emir subayı<br />

Adjutantin (F.) yaver, emir subayı<br />

Administration (F.) idare, müdüriyet, amirlik<br />

administrativ idari, mülki<br />

Administrativenteignung (F.) idari istimlak, yönetimce kamulaştırma<br />

Admiral (M.) amiral<br />

Admiralin (F.) amiral<br />

adoptieren evlat edinmek<br />

Adoption (F.) evlat edinme<br />

Adoptivelter (M. bzw. F.) evlat edinen baba, evlat edinen ana<br />

Adoptiveltern (Pl.) evlat edinen ana baba<br />

Adoptivkind (N.) evlat edinilen çocuk, evlatlık<br />

Adressat (M.) gönderilen, adres sahibi<br />

Adresse (F.) adres<br />

adressieren adreslemek<br />

Advokat (M.) avukat<br />

Advokatin (F.) avukat<br />

Affekt (M.) ani heyecan<br />

Affektionsinteresse (N.) meraklı alakası, <strong>yapma</strong>cık alaka<br />

Affektionswert (M.) meraklısı için arzettiği kıymat, manevi değer<br />

Affidavit (N.) affidavit, yeminli teminat, yeminli ifade<br />

affirmativ doğrulayıcı, destekleyici, olumlu, müspet<br />

Affront (M.) hakaret, tahkir<br />

Afrika (N.) afrika<br />

Agende (F.) ajanda, andaç<br />

Agent (M.) acente, ajan, muameleci, temsilci<br />

agent provocateur (M.) (franz.) ajan provokatör, kışkırtıcı ajan<br />

Agentin (F.) acente, ajan, muameleci, temsilci<br />

Agentur (F.) acenta, ajans, mümessillik, temsilcilik<br />

Aggression (F.) saldırı, tecavüz<br />

aggressiv saldırgan, tecavüz edici<br />

aggressiver Notstand (M.) saldırgan sıkıyönetim, saldırgan acil durum, saldırgan buhran<br />

agieren hareket etmek, davranmak<br />

Agio (N.) acyo, ikramiye<br />

Agrarrecht (N.) tarım hukuku<br />

Agreement on Trade-related Aspects of Intellectual Property Rights (TRIPS) TRIPS


Agrément (N.) agreman<br />

Ahn (M.) cet, dede<br />

ahnden cezalandırmak, intikam alma<br />

Ahndung (F.) cezalandırma, intikam, yaptırım, müeyyide<br />

Ahne (F.) nine<br />

Ahnfrau (F.) nine<br />

Aids (N.) aids<br />

Akademie (F.) akademi<br />

akademisch akademik<br />

akademischer Grad (M.) akademik derecesi, akademik ünvanı<br />

Akklamation (F.) aklama, onay, alkış<br />

Akkord (M.) akort<br />

Akkordlohn (M.) akort ücreti<br />

akkreditieren akreditif etmek<br />

Akkreditierung (F.) akreditif açma, kredi verme<br />

Akkreditiv (N.) akreditif<br />

Akontozahlung (F.) akont, alel hesap<br />

Akt (M.) eylem, fiil, işlem, muamele<br />

Akte (F.) dosya, senet, yazı<br />

Akteneinsicht (F.) dosyayı inceleme<br />

aktenkundig dosyada kayıtlı<br />

Aktenlage (F.) dosya durumu<br />

Aktenvermerk (M.) dosya kayıtı, dosya notu<br />

Aktenversendung (F.) dosya göndermesi, dosya postalaması<br />

Aktenvortrag dosya konuşması, dosya demeci<br />

Aktenzeichen (N.) dosya işareti<br />

Aktie (F.) hisse senedi<br />

Aktienbuch (N.) hisse senedi kitabı<br />

Aktiengesellschaft (F.) hisse senedi şirketi, anonim şirket<br />

Aktiengesetz (N.) hisse senedi yasası<br />

Aktieninhaber (M.) hisse senedi sahibi<br />

Aktieninhaberin (F.) hisse senedi sahibi<br />

Aktienrecht (N.) hisse senedi hukuku, şirket hukuku<br />

Aktion (F.) aksiyon, eylem<br />

Aktionär (M.) aksiyoner, hissedar<br />

aktiv aktif, faal<br />

Aktiva (N.Pl.) aktifler, varlıklar<br />

aktives Wahlrecht (N.) aktif seçim hakkı, aktif seçim hukuku<br />

Aktivlegitimation (F.) dava ehliyeti<br />

Aktivschuld (F.) aktif borç<br />

Aktivum aktif<br />

Aktivvertretung (F.) aktif temsil<br />

aktuell aktüel, şimdiki<br />

Akzept (N.) kabul (Sb.), akseptans<br />

akzeptabel kabul edilebilir, uygun<br />

Akzeptant (M.) kabul eden, muhatap<br />

Akzeptanz (F.) akseptans<br />

akzeptieren kabul etmek<br />

Akzessorietät (F.) bağımlılık<br />

akzessorisch bağımlı


Akzise (F.) vergi, oktruva<br />

Alarm (M.) alarm<br />

Alarmanlage (F.) alarm tesisatı, alarm kuruluşu<br />

Albanien Arnavutluk<br />

alias alias, namı diğer<br />

Alibi (N.) alibi<br />

Aliment (N.) nafaka<br />

Alimentation (F.) nafaka<br />

Alimentationstheorie (F.) nafaka kuramı<br />

Alimente (F.) nafaka<br />

aliud başka, diğer, aliud<br />

Alkohol (M.) alkol<br />

Alkoholdelikt (N.) alkol etkisi altında işlenen suç<br />

Alleineigentum (N.) yalnız mülkiyet<br />

Alleinvertriebsvereinbarung (F.) tek yetkili distribütörlük anlaşma<br />

allgemein genel<br />

allgemeine Geschäftsbedingung (F.) genel işlem şartı<br />

allgemeine Geschäftsbedingungen (F.Pl.) genel işlem şartları<br />

allgemeine Gütergemeinschaft (F.) genel mal birliği<br />

allgemeine Handlungsfreiheit (F.) genel hareket serbestisi<br />

allgemeine Staatslehre (F.) genel devlet eğitimi<br />

allgemeine Wahl (F.) genel seçim, genel oylama<br />

allgemeiner Rechtsgrundsatz (M.) genel hukuk ilkesi<br />

allgemeiner Schaden (M.) genel hasar, genel zarar<br />

allgemeiner Studentenausschuss (M.) genel yüksek okul öğrencisi encümeni<br />

allgemeiner Teil (M.) genel kısım, genel parça<br />

Allgemeines Abkommen genel anlaşma, genel sözleşme, genel kontrat<br />

allgemeines Gesetz (N.) genel kanun, genel yasa, genel kuram<br />

allgemeines Gewaltverhältnis (N.) genel iktidar ilişkisi, genel erk ilişkisi<br />

Allgemeinverbindlichkeit (F.) genel borç, genel yükümlülük, genel taahhüt<br />

Allgemeinverfügung (F.) genel tasarruf<br />

Allgemeinwohl (N.) genel refah, genel hayır<br />

Allianz (F.) ittifak<br />

Alliierter (M.) müttefik<br />

Allmende (F.) baltalık<br />

Allod (N.) elmenlik, zilyedlik<br />

Allonge (F.) ek (Sb.), eklenti (Sb.), takma (Sb.)<br />

alltäglich güncel<br />

Alm (F.) yayla<br />

alma mater (F.) (lat.) üniversite<br />

Almosen (N.) sadaka, hayır<br />

Alpe (F.) tepe, dağ<br />

Altenteil (M.) iaşe, ibate, besleme, barındırma<br />

Altenteilsrecht (N.) iaşe hukuku, ibate hukuku<br />

Alter (N.) yaş, yaşlılık<br />

alternativ alternatif (Adj.), seçenek (Adj.)<br />

Alternative (F.) alternatif (Sb.), seçenek (Sb.)<br />

Alternativobligation (F.) alternatif obligasyon, alternatif borç<br />

Altersgrenze (F.) yaş haddi, yaş sınırı<br />

Altershilfe (F.) yaşlılık yardımı


Alterspräsident (M.) yaş başkanı, yaş amiri<br />

Alterspräsidentin (F.) yaş başkam, yaş amiri<br />

Altersruhegeld (N.) yaşlılık aylığı<br />

Altersteilzeit yaşlılıkta kısmi zamanlı çalışma<br />

Altersversorgung (F.) yaşlılık bakımı, emeklilik<br />

Ältestenrat (M.) ihtiyarlar heyeti<br />

ambulant ayakta, seyyar, gezgin<br />

Amendement (N.) <strong>değişiklik</strong> önergesi, tadilname<br />

Amerika (N.) Amerika<br />

Amnestie (F.) af<br />

amnestieren affetmek<br />

Amok (M.) gözü dönmüş bir hal<br />

Amortisation (F.) itfa<br />

amortisieren itfa etmek<br />

Amsterdamer Vertrag amsterdam sözleşmesi<br />

Amt (N.) görev, makam, memuriyet, ofis<br />

amtieren görevli olmak<br />

amtlich resmi (Adj.)<br />

amtliches Wertzeichen (N.) resmi evrakı naktiye<br />

Amtmann (M.) müdür<br />

Amtmännin (F.) müdür<br />

Amtsanmaßung (F.) yetki gasbı, resmi memuriyetin gasbı<br />

Amtsanwalt (M.) resmi avukat<br />

Amtsanwältin (F.) resmi avukat<br />

Amtsarzt (M.) resmi doktor<br />

Amtsärztin (F.) resmi doktor<br />

Amtsblatt (N.) resmi gazete<br />

Amtsdelikt (N.) resmi suç<br />

Amtsermittlungsgrundsatz (N.) resmi soruşturma ilkesi, resmi soruşturma esası<br />

Amtsgericht (N.) yerel mahkeme<br />

Amtshaftung (F.) resmi sorumluluk<br />

Amtshilfe (F.) resmi yardım<br />

Amtshilfeersuchen (N.) resmi yardım isteği<br />

Amtsperiode (F.) görev süresi<br />

Amtspflegschaft resmi bakım<br />

Amtspflicht (F.) resmi görev<br />

Amtspflichtverletzung (F.) resmi görev ihlali<br />

Amtsträger (M.) makam sahibi, nüfuz sahibi<br />

Amtsträgerin (F.) makam sahibi, nüfuz sahibi<br />

Amtsvergehen (N.) resmi görev ihlali, resmi görev kusuru<br />

Amtsverschwiegenheit (F.) görevden ötürü sır saklama<br />

Amtsvormundschaft (F.) resmi vesayet<br />

Amtswalter (M.) makam sahibi<br />

Amtswalterin (F.) makam sahibi<br />

Amtszeit (F.) görev süresi<br />

an Zahlungs Statt ödeme yerine<br />

analog kıyasla, kıyas yoluyla<br />

Analogie (F.) kıyas, benzetme, analoji<br />

Analogieschluss (M.) kıyasla sonuca varma<br />

Analogieverbot (N.) kıyas yasağı


Anarchie (F.) anarşi, kargaşa<br />

anarchisch anarşist (Adj.), kargaşacı (Adj.)<br />

Anarchist (M.) anarşist (Sb.), kargaşacı (Sb.)<br />

Anarchistin (F.) anarşist (Sb.), kargaşacı (Sb.)<br />

Anathema (N.) aforoz<br />

anberaumen saptamak, tespit etmek<br />

anbieten arz etmek, satışa sunmak<br />

Anbot (N.) teklif, arz<br />

ändern <strong>değiştirmek</strong>, düzeltmek<br />

Änderung (F.) <strong>değişiklik</strong>, düzeltme<br />

Änderungskündigung (F.) değiştirileceğini ihbar, değiştirileceğini bildirme<br />

androhen ihtar etmek, tehdit etmek<br />

Androhung (F.) ihtar, tehdit<br />

aneignen benimsemek, ihraz etmek<br />

Aneignung (F.) benimseme, ihraz<br />

Anerbe (M.) mirascı<br />

Anerbin (F.) mirascı<br />

anerkennen kabul etmek, tanımak<br />

Anerkenntnis (F.) kabul (Sb.), tanıma, rıza, takdir<br />

Anerkenntnisurteil (N.) ikrar üzerine hüküm<br />

Anerkennung (F.) kabul (Sb.), tanıma, rıza, takdir<br />

Anfall (M.) mirasın intikali, mirasın geçmesi, tevarüs<br />

anfallen tahakkuk etmek, çıkmak<br />

Anfang (M.) başlangıç, açılış<br />

anfänglich başta, başlangıçta, ilkin<br />

anfängliche Unmöglichkeit (F.) başlangıç imkansızlığı<br />

anfechtbar iptal edilebilir, bozulabilir<br />

Anfechtbarkeit (F.) iptal edilebilirlik, bozulabilme<br />

anfechten itirazda bulunmak, reddetmek<br />

Anfechtung (F.) itiraz, ret<br />

Anfechtungsgesetz (N.) itiraz kanunu<br />

Anfechtungsklage (F.) itiraz davası, iptal davası<br />

anfordern istemek, talep etmek<br />

Anforderung (F.) isteme, talep<br />

Anfrage (F.) soru, müracaat, baş vurma<br />

anfragen sormak, müracaat etmek, baş vurmak<br />

Angabe (F.) veri, bilgi, tarif, beyan<br />

angeben söylemek, bildirmek, tarif etmek, beyan etmek<br />

angeblich sözde olan, sözümona<br />

Angebot (N.) arz, sunu, icap, teklif<br />

angehören ait olmak<br />

angehörig ait<br />

Angehörige (F.) ait olan<br />

Angehöriger (M.) ait olan<br />

Angehörigkeit (F.) ait olma<br />

Angeklagte (F.) suçlandırılan, itham edilen<br />

Angeklagter (M.) suçlandırılan, itham edilen<br />

Angelegenheit (F.) iş, husus, konu, mesele<br />

angemessen uygun, layik<br />

Angeschuldigte (F.) sanık, maznun, suçlandırılan


Angeschuldigter (M.) sanık, maznun, suçlandırılan<br />

angestellt memuriyete alınmış, işe alınmış<br />

Angestellte (F.) memur<br />

Angestelltenversicherung (F.) memur sigortası<br />

Angestellter (M.) memur<br />

angloamerikanisches Recht (N.) anglo-amerikan hukuku<br />

angreifen saldırmak, dokunmak<br />

Angreifer (M.) saldıran, dokunan<br />

Angreiferin (F.) saldıran, dokunan<br />

angrenzen sınırdaş olmak<br />

Angriff (M.) saldırı, dokunuş<br />

Angriffskrieg (M.) tecavüzi harp<br />

Angriffsnotstand (M.) tecavüzi sıkıyünetim<br />

Anhalt (M.) belirti, ipucu, dayanak<br />

Anhang (M.) ek (Sb.), ilave (Sb.), hısım (Sb.)<br />

anhängen eklemek, bağlamak<br />

anhängig rüyet halinde<br />

anheben kaldırmak, yükseltmek<br />

anheften yapıştırmak, çengellemek<br />

anhören dinlemek, ifade almak<br />

Anhörung (F.) dinleme, ifade alma<br />

Anklage (F.) iddia, şikayet<br />

Anklagebank (F.) sanık sırası<br />

Anklageerhebung (F.) dava ikamesi<br />

Anklageerzwingung (F.) iddia zorlaması<br />

Anklagemonopol (N.) iddia tekeli<br />

anklagen suçlamak, itham etmek<br />

Ankläger (M.) davacı<br />

Anklägerin (F.) davacı<br />

Anklagesatz (M.) iddianame<br />

Anklageschrift (F.) iddianame<br />

ankündigen bildirmek, ihbar etmek<br />

Ankündigung (F.) bildiri, ihbar<br />

Anlage (F.) yatırım, kuruluş, sabit sermaye<br />

Anlagevermögen (N.) sabit varlıklar<br />

Anlandung (F.) karaya çıkarma<br />

Anlass (M.) vesile, neden (Sb.), sebeb<br />

anlegen yatırım <strong>yapma</strong>k, yatırmak<br />

Anleihe (F.) borçlanma, borç alma, istikraz<br />

Anlieger (M.) aynı sokakta oturan<br />

Anliegerin (F.) aynı sokakta oturan<br />

anmelden müracaat etmek, beyan etmek, bildirmek<br />

Anmeldung (F.) müracaat, beyan, bildirme<br />

Anmerkung (F.) not<br />

Annahme (F.) kabul (Sb.), teslim, tasvip, akseptans<br />

Annahmeverzug (M.) kabul gecikmesi, kabul temerrütü<br />

annehmen kabul etmek, teslim almak<br />

annektieren ilhak etmek<br />

Annex (M.) teferruat, eklenti, ilave (Sb.)<br />

Annexion (F.) ilhak


Annexkompetenz (F.) teferruat yetkisi<br />

annullieren iptal etmek, fesih etmek<br />

Annullierung (F.) iptal, fesih<br />

anonym anonim, adsız<br />

anordnen sıralamak, tayin etmek, talimat vermek<br />

Anordnung (F.) sıra, tayin, talimat<br />

anormal anormal<br />

anpassen uydurmak, uyarlamak<br />

Anpassung (F.) uyum, uyarlama<br />

Anrechnung (F.) mahsup, takdir<br />

Anrecht (N.) hak<br />

anregen uyandırmak, teşvik etmek<br />

Anregung (F.) uyandırma, teşvik<br />

ansässig mukim, oturan, yerleşmiş<br />

Anschein (M.) görünüş<br />

anscheinend görünürde<br />

Anscheinsbeweis (M.) görünüşte delil<br />

Anscheinsgefahr (F.) görünüşte tehlike<br />

Anscheinsvollmacht (F.) görünüşte temsil yetkisi<br />

Anschlag (M.) değer biçme, ilan, afiş, vurma<br />

anschlagen değer biçmek, vurmak, yapıştırmak<br />

anschließen bağlamak, birleşmek<br />

Anschluss (M.) bağlantı, müteakip<br />

Anschlussberufung (F.) müteakip tayin<br />

Anschlusskonkurs (M.) müteakip iflas<br />

Anschlusspfändung (F.) müteakip haciz<br />

Anschlussrevision (F.) müteakip denetim, müteakip reviyzon<br />

anschuldigen suçlamak<br />

Anschuldigung suçlama<br />

Anschwemmung (F.) aluvyon<br />

ansetzen eklemek, tespit etmek, kararlaştırmak<br />

Ansicht (F.) manzara, görünüm<br />

Ansichtssendung (F.) gözden geçirmek için gönderilmiş örnek<br />

Anspruch (M.) hak, talep, dava<br />

Anspruchsgrundlage (F.) hak temeli, talep temeli, dava temeli<br />

Anspruchskonkurrenz (F.) hak rekabeti, talep rekabeti, dava rekabeti<br />

Anstalt (F.) kurum, müessese<br />

Anstand (M.) edep, terbiye<br />

ansteigen yükselmek<br />

anstellen istihdam etmek, işe almak<br />

Anstellung (F.) istihdam etme, işe alma<br />

Anstellungsbetrug (M.) istihdam dolandırıcılığı<br />

Anstieg (M.) yükselme, çoğalma, artış<br />

anstiften sebeb olmak, yol açmak, kışkırtmak<br />

Anstifter (M.) önayak<br />

Anstifterin (F.) önayak<br />

Anstiftung (F.) kışkırtma, tahrik<br />

Anteil (M.) pay, hisse<br />

anteilig pay başına, nispeten<br />

Anteilschein (M.) pay senedi, hisse senedi


Anteilseigner (M.) hissedar, hisse sahibi<br />

Anteilseignerin (F.) hissedar, hisse sahibi<br />

Antidiskriminierung (F.) anti ayrım, anti tefrik<br />

Antinomie (F.) antinomi, çatışkı<br />

Antisemitismus (M.) antisemitizm<br />

antizipieren öncelemek, öne almak<br />

Antrag (M.) dilekçe, istida, başvurma, müracaat<br />

Antragsteller (M.) dilekçe sahibi, davacı<br />

Antragstellerin (F.) dilekçe sahibi, davacı<br />

Antwort (F.) cevap<br />

antworten cevap vermek, cevaplandırmak<br />

anvertrauen teslim etmek<br />

anwachsen artmak, birleşmek<br />

Anwachsung (F.) artma, birleşme<br />

Anwalt (M.) avukat<br />

Anwältin (F.) avukat<br />

Anwaltschaft (F.) avukatlık<br />

Anwaltsgebühr (F.) avukatlık ücreti<br />

Anwaltsgehilfe (M.) avukatlık yardımcısı<br />

Anwaltsgehilfin (F.) avukatlık yardımcısı<br />

Anwaltskammer (F.) avukatlık meclisi<br />

Anwaltsnotar (M.) avukatlık noteri<br />

Anwaltsprozess (M.) avukatlık davası<br />

Anwaltstarif (M.) avukatlık tarifesi<br />

Anwärter (M.) aday, namzet<br />

Anwärterin (F.) aday, namzet<br />

Anwartschaft (F.) adaylık<br />

Anwartschaftsrecht (N.) beklenen hak<br />

anweisen havale etmek, emir vermek, tahsis etmek<br />

Anweisender (M.) havale eden, emir veren, tahsis eden<br />

Anweisende (F.) havale eden, emir veren, tahsis eden<br />

Anweisung (F.) havale, emir, tahsis<br />

anwendbar kullanabilir, uygulanabilir<br />

anwenden kullanmak, uygulamak<br />

Anwender (M.) kullanan, uygulayan<br />

Anwenderin (F.) kullanan, uygulayan<br />

Anwendung (F.) kulanma, uygulama<br />

anwerben işe almak, iş vermek<br />

Anwesen (N.) mülk, emlak<br />

anwesend hazır, bulunan<br />

Anwesender (M.) hazır olan, bulunan<br />

Anwesenheit (F.) hazır olma, bulunma<br />

anzahlen pey vermek, ön ödeme <strong>yapma</strong>k<br />

Anzahlung (F.) pey akçesi, ön ödeme<br />

Anzeichen (N.) iz, belirti<br />

Anzeige (F.) ihbar, ilan, reklam<br />

anzeigen ihbar etmek, ilan etmek, reklam <strong>yapma</strong>k<br />

Anzeigepflicht (F.) ihbar yükümlülüğü<br />

anzeigepflichtig bildirilmesi zorunlu<br />

Apanage (F.) apanaj


apostolisch papa ile ilgili<br />

Apotheke (F.) eczane<br />

Apotheker (M.) eczacı<br />

Apothekerin (F.) eczacı<br />

Appellation (F.) temyiz, istinaf<br />

Appellationsgericht (N.) temyiz mahkemesi<br />

appellieren başvurmak<br />

Approbation (F.) ruhsat, izin<br />

approbieren ruhsat vermek, izin vermek<br />

äquivalent eşdeğerli<br />

Äquivalenz (F.) eşdeğerlik<br />

Äquivalenztheorie (F.) eşdeğerlik prensibi<br />

Arbeit (F.) iş, çalışma, içşilik, emek<br />

arbeiten iş <strong>yapma</strong>k, çalışmak<br />

Arbeiter (M.) işçi (Sb.), emekçi (Sb.)<br />

Arbeiterin (F.) işçi (Sb.), emekçi (Sb.)<br />

Arbeitgeber (M.) işveren, patron<br />

Arbeitgeberanteil (M.) işveren payı<br />

Arbeitgeberin (F.) işveren, patron<br />

Arbeitgeberverband (M.) işverenler birliği<br />

Arbeitnehmer (M.) işalan, işverilen, işçi (Sb.)<br />

arbeitnehmerähnlich işalan benzeri<br />

Arbeitnehmererfindung (F.) işçinin teknik buluşu, işçinin ihtiraı<br />

Arbeitnehmerhaftung (F.) işçi sorumluluğu<br />

Arbeitnehmerin (F.) işalan, işverilen, işçi (Sb.)<br />

Arbeitnehmerüberlassung (F.) taşaronluk<br />

Arbeitsamt (N.) çalışma dairesi<br />

Arbeitsbereitschaft (F.) çalışma istemi<br />

Arbeitsbewilligung (F.) çalışma müsaadesi<br />

Arbeitsdirektor (M.) çalışma amiri<br />

Arbeitsdirektorin (F.) çalışma amiri<br />

Arbeitseinkommen (N.) çalışma karşılığı<br />

Arbeitsentgelt (N.) çalışma karşılığı, iş bedeli<br />

Arbeitsförderung (F.) çalışma teşviği<br />

Arbeitsgericht (N.) çalışma mahkemesi<br />

Arbeitskampf (M.) çalışma ihtilafı<br />

Arbeitskraft (F.) çalışma gücü<br />

Arbeitslohn (M.) çalışma ücreti<br />

arbeitslos işsiz (Adj.)<br />

Arbeitslosengeld (N.) işsizlik tazminatı<br />

Arbeitslosenhilfe (F.) işsizlik yardımı<br />

Arbeitslosenversicherung (F.) işsizlik sigortası<br />

Arbeitsloser (M.) işsiz (Sb.)<br />

Arbeitslosigkeit (F.) işsizlik<br />

Arbeitsmündigkeit (F.) çalışma erginliği<br />

Arbeitsprozess (M.) çalışma süreci<br />

Arbeitsrecht (N.) çalışma hukuku<br />

arbeitsrechtlich çalışma hukukuna göre<br />

Arbeitsschutz (M.) çalışma güvenliği<br />

Arbeitssicherheit (F.) çalışma güvenliği


Arbeitssicherheitsgesetz (N.) çalışma güvenliği kanunu<br />

Arbeitsstätte (F.) çalışma yeri<br />

arbeitsunfähig çalışamaz<br />

Arbeitsunfähigkeit (F.) çalışamazlık<br />

Arbeitsunfall (M.) çalışma kazası, iş kazası<br />

Arbeitsverhältnis (N.) çalışma ilişkisi<br />

Arbeitsvermittlung (F.) iş bulma, işçi bulma<br />

Arbeitsvertrag (M.) çalışma sözleşmesi<br />

Arbeitsverwaltung (F.) çalışma müdürlüğü<br />

Arbeitszeit (F.) çalışma saatleri<br />

Arbeitszeitsrechtsgesetz (N.) çalışma süresi yasası<br />

Arbeitszeugnis (N.) çalışma belgesi<br />

Arbitrage (F.) arbitraj, tahkim<br />

archaisch arkaik<br />

Architekt (M.) mimar<br />

Architektenrecht (N.) mimarlık kanunu<br />

Architektin (F.) mimar<br />

Archiv (N.) arşiv<br />

Arglist (F.) desise, hile<br />

arglistig dessas, hilekar<br />

arglistige Täuschung (F.) hile ile aldatma, desise aldatma<br />

arglistiges Verschweigen (N.) hile ile gizleme, desise gizleme<br />

arglos saf<br />

Argument (N.) tanıt, delil<br />

argumentieren deliller getirmek<br />

Argwohn (M.) kuşku<br />

Aristokrat (M.) aristokrat<br />

Aristokratie (F.) aristokrasi<br />

Aristokratin (F.) aristokrat<br />

arm fakir, yoksul<br />

Armee (F.) ordu<br />

Armenrecht (N.) yoksullar hukuku<br />

Arrest (M.) haciz, tevkif, gözaltı, nezaret, kısa hapis<br />

arretieren haciz ettirmek, tevkif etmek<br />

arrha (F.) (lat.) pey akçesi<br />

arrondieren toparlatmak<br />

Arschloch (N.) aşağılık herif<br />

Art (F.) çeşit, tür, cins, tarz, nevi<br />

Artenschutz (M.) çeşitlerin korunması<br />

Artikel (M.) makale, yazı, madde, eşya<br />

Arznei (F.) ilaç, tıbbi ecza<br />

Arzneimittel (N.) ilaç, tıbbi ecza<br />

Arzneimittelgesetz (N.) ilaç kanunu<br />

Ärztekammer (F.) doktor meclisi, hekim meclisi<br />

Arzt (M.) doktor, hekim<br />

Ärztin (F.) doktor, hekim<br />

ärztlich tıbbi<br />

Arztrecht (N.) doktor kanunu, hekim kanunu<br />

Asien Asya<br />

asozial toplum düzenine uymayan


Asperation (F.) artırma, teşdit<br />

Aspirant (M.) aday<br />

Aspirantin (F.) aday<br />

Assekuranz (F.) sigorta, taahhüt işleri<br />

Assessor (M.) yargıç muavini<br />

Assessorin (F.) yargıç muavini<br />

Assistent (M.) asistan, yardımcı<br />

Assistentin (F.) asistan, yardımcı<br />

Assoziation (F.) ortaklık, bağlılık<br />

assoziieren ortak olmak, bağlamak<br />

Asyl (N.) sığınma, barınak<br />

Asylant (M.) sığınmacı<br />

Asylantin (F.) sığınmacı<br />

Asylrecht (N.) barınma hakkı<br />

Aszendent (M. bzw. F.) üstsoy hısımı<br />

Aszendenten (M.Pl. bzw. F.Pl.) üstsoy hısımları<br />

Aszendentin (F.) üstsoy hısımı<br />

Aszendenz (F.) üstsoy hısımlığı<br />

Atom (N.) atom<br />

Atomgesetz (N.) atom hukuku<br />

Atommüll (M.) atom atığı<br />

Attaché (M.) ataşe<br />

Attentat (N.) suikast<br />

Attentäter (M.) suikastçı<br />

Attentäterin (F.) suikastçı<br />

Attest (N.) doktor raporu<br />

Audienz (F.) huzura kabul<br />

aufbewahren saklamak, muhafaza etmek<br />

Aufbrauchsfrist tüketme süresi<br />

aufdecken örtüsünü kaldırmak, açığa vurmak<br />

Aufenthalt (M.) oturma, ikamet, kalış<br />

Aufenthaltserlaubnis (F.) oturma izni<br />

Aufenthaltsgenehmigung (F.) oturma izni<br />

Aufenthaltsort (M.) oturma yeri<br />

auferlegen yüklemek<br />

auffordern davet etmek çağırmak, talep etmek<br />

Aufforderung (F.) davet, cağrı, talep<br />

Aufgabe (F.) görev, ödev, bırakma, terk<br />

aufgeben yollamak, göndermek, bırakmak, terketmek<br />

Aufgebot (N.) resmi ilan, toplanma<br />

Aufgeld (N.) acyo, zam<br />

aufheben kaldırmak, iptal etmek, feshetmek<br />

Aufhebung (F.) kaldırma, iptal, fesih<br />

Aufhebungsvertrag (M.) fesih akdi<br />

aufhetzen kışkırtmak, tahrik etmek<br />

Aufhetzung (F.) kışkırtma, tahrik<br />

aufklären aydınlatmak, bilgi vermek<br />

Aufklärung (F.) aydınlatma, bilgi<br />

Aufklärungspflicht (F.) aydınlatma vazifesi, bilgi vazifesi<br />

Aufklärungsquote (F.) aydınlatma kotası, bilgi kotası


Auflage (F.) baskı, şart, vergi<br />

auflassen ferağ etmek, devir etmek, temlik etmek, çıkarmamak<br />

Auflassung (F.) ferağ, devir, temlik<br />

Auflassungsvormerkung (F.) ferağdan men şerhi<br />

Auflauf (M.) kalabalık, sufle<br />

auflaufen birikmek, oturmak, vurmak<br />

auflösen bozmak, sona erdirmek, feshetmek<br />

auflösende Bedingung (F.) bozucu şart, sona erdirici koşul<br />

Auflösung (F.) bozma, sona erdirme, fesih<br />

aufopfern feda etmek<br />

Aufopferung (F.) fedakarlık, feda<br />

Aufopferungsanspruch (M.) fedakarlıktan dolayı tazminat hakkı<br />

Aufopferungstheorie (F.) fedakarlık kuramı<br />

aufrechenbar takas edilebilir<br />

aufrechnen takas etmek<br />

Aufrechnung (F.) takas<br />

Aufrechnungslage (F.) takas hali<br />

Aufruf (M.) davet, çağrı, apel, celp<br />

aufrufen davet etmek, çağırmak<br />

Aufruhr (M.) kargaşalık, ayaklanma<br />

Aufrührer (M.) baş kaldıran<br />

Aufrührerin (F.) baş kaldıran<br />

aufschieben talik etmek, ertelemek, geciktirmek<br />

aufschiebende Bedingung (F.) taliki şart<br />

aufschiebende Wirkung (F.) taliki hüküm<br />

Aufschub (M.) tehir, erteleme, geciktirme<br />

Aufseher (M.) gözcü, gardiyan<br />

Aufseherin (F.) gözcü, gardiyan<br />

Aufsicht (F.) denetim, kontrol<br />

Aufsichtsbehörde (F.) denetim mercii<br />

Aufsichtspflicht (F.) denetim yükümlülüğü<br />

Aufsichtsrat (M.) denetim kurulu<br />

aufspüren bulmak<br />

Aufstand (M.) ayaklanma<br />

aufstellen düzenlenmek, koymak, dikmek<br />

Aufstellung (F.) düzenlenme, döküm, tablo<br />

aufteilen bölmek, paylaşmak, taksim etmek<br />

Auftrag (M.) sipariş, ödev, vazife<br />

Auftraggeber (M.) sipariş eden<br />

Auftraggeberin (F.) sipariş eden<br />

Auftragnehmer (M.) sipariş alan<br />

Auftragnehmerin (F.) sipariş alan<br />

Auftragsangelegenheit (F.) sipariş sorunu<br />

Auftragsbestätigung (F.) sipariş onaylaması<br />

Auftragsgeschäft (N.) sipariş görevi<br />

Auftragsverwaltung (F.) sipariş yönetimi<br />

Aufwand (M.) harcama, masraf<br />

Aufwandsentschädigung (F.) harcama ödeneği, masraf ödeneği<br />

aufwenden harcamak, masraf etmek<br />

Aufwendung (F.) harcama, masraf


Aufwendungserstattung (F.) harcama ödeneği, masraf ödeneği<br />

aufwerten değerini yükseltmek<br />

Aufwertung (F.) değer yükseltme<br />

aufwiegeln kışkırtmak<br />

aufzeichnen not etmek, kayıt etmek<br />

Aufzeichnung (F.) not, kayıt<br />

Augenschein (M.) görünüş, mahallinde keşif<br />

Augenzeuge (M.) görgü tanığı<br />

Augenzeugin (F.) görgü tanığı<br />

Auktion (F.) müzayede, açık artırma<br />

Auktionator (M.) müzayedeci<br />

Auktionatorin (F.) müzayedeci<br />

ausbilden eğitmek, geliştirmek<br />

Ausbildende (F.) eğitmen<br />

Ausbildender (M.) eğitmen<br />

Ausbildung (F.) eğitim<br />

Ausbildungsförderung (F.) eğitim yardımı<br />

ausbleiben gelmemek, olmamak<br />

Ausbleiben (N.) gelmeme, olmama<br />

ausbrechen kaçmak, çıkmak<br />

Ausbruch (M.) kaçma, çıkma<br />

ausbürgern uyrukluktan çıkarmak, yurttaşlıktan çıkarmak<br />

Ausbürgerung (F.) uyrukluktan çıkarma, yurttaşlıktan çıkarma<br />

ausdrücklich kesinlikle<br />

Ausdrücklichkeitsgebot (N.) açıklık şartı<br />

auseinandersetzen tartışmak, münakaşa etmek<br />

Auseinandersetzung (F.) tartışma, münakaşa<br />

Ausfall (M.) dökülme, kesilme<br />

Ausfallzeit (F.) işlememe süresi<br />

ausfertigen tanzim etmek<br />

Ausfertigung (F.) tanzim<br />

ausforschen soruşturmak, biliştirmek<br />

Ausforschung (F.) soruşturma, biliştirme<br />

Ausforschungsbeweis (M.) soruşturma kanıtı, biliştirme kanıtı<br />

Ausfuhr (F.) ihraç, dışsatım<br />

ausführen ihraç etmek, <strong>yapma</strong>k<br />

Ausfuhrerlaubnis (F.) ihraç lisansı<br />

Ausführung (F.) icra, yürütme<br />

Ausführungsgesetz (N.) icra hukuku<br />

Ausführungsverordnung (F.) icra yönetmeliği<br />

ausfüllen doldurmak<br />

Ausfüllungsbefugnis (F.) doldurma lisansı<br />

Ausgabe (F.) dağıtma, baskı, harcama<br />

ausgeben dağıtmak, baskı <strong>yapma</strong>k, harcamak<br />

ausgeübter Gewerbebetrieb (M.) yürütülen ticari işletme<br />

Ausgleich (M.) düzleme, denkleştirme, takas<br />

ausgleichen düzlemek, denkleştirmek<br />

Ausgleichsabgabe (F.) takas harcı<br />

Ausgleichsanspruch (M.) takas talebi<br />

Ausgleichsaufgabe (F.) takas görevi


Auskunft (F.) danışma, malumat<br />

Auskunftsklage (F.) danışma şikayeti<br />

Auskunftspflicht (F.) danışma yükümlülüğü<br />

Auskunftsverweigerungsrecht (N.) bilgi vermekten çekinme hakkı, açıklama hakkı<br />

ausladen boşaltmak<br />

Auslage (F.) harcama, masraf<br />

Ausland (N.) yurtdışı, dış ülke<br />

Ausländer (M.) yabancı (Sb.)<br />

Ausländerin (F.) yabancı (Sb.)<br />

Ausländergesetz (N.) yabancılar yasası<br />

Ausländerrecht (N.) yabancılar kanunu<br />

ausländisch yabancı (Adj.)<br />

Auslandsdelikt (N.) yabancı memlekette işlenen suç<br />

auslegen sermek, döşemek, kaplamak<br />

Auslegung (F.) yorum<br />

ausleihen ödünç vermek, ödünç almak<br />

ausliefern geri vermek, iade etmek, teslim etmek<br />

Auslieferung (F.) geri verme, iade etme, teslim<br />

Auslieferungshaft (F.) geri verme amacı ile tutukluluk<br />

Auslieferungsverbot (N.) geri verme yasağı<br />

Auslieferungsvertrag (M.) geri verme kontratı<br />

ausloben ilan suretiyle vaadetmek<br />

Auslobung (F.) ilan suretiyle yapılan vaad<br />

auslosen kur’a çekmek<br />

Auslosung (F.) kur’a çekme<br />

Ausnahme (F.) istisna<br />

Ausnahmegericht (N.) istisna mahkemesi<br />

Ausnahmezustand (M.) sıkı yönetim<br />

ausreichend yeterli, yetecek kadar<br />

Aussage (F.) ifade<br />

Aussageerpressung (F.) ifade şantajı<br />

aussagen ifade etmek, ifade vermek<br />

Aussagenotstand (M.) tanıklıkta zaruret hali<br />

Aussagepflicht (F.) tanıklık zorunluluğu<br />

Aussageverweigerungsrecht (N.) ifade vermekten çekinme hakkı<br />

ausschlagen reddetmek, kabul etmemek<br />

Ausschlagung (F.) ret<br />

ausschließen hariç bırakmak, iskat etmek<br />

ausschließlich hariç olarak, münhasır<br />

ausschließliche Gesetzgebung (F.) münhasır yasama yetkisi<br />

Ausschließung (F.) hariç bırakma, iskat<br />

Ausschluss (M.) hariç bırakma, iskat<br />

Ausschuss (M.) kurul, heyet, komisyon<br />

Außenbereich (M.) dış alan, dış çevre<br />

Außenminister (M.) dışişleri bakanı<br />

Außenministerin (F.) dışişleri bakanı<br />

Außenministerium (N.) dışişleri bakanlığı<br />

Außenprüfung (F.) dış denetim<br />

Außenvollmacht (F.) dış yetki<br />

Außenwirtschaft (F.) dış ekonomi


Außenwirtschaftsrecht (N.) dış ekonomi hukuku<br />

außer dışında, başka<br />

außer Kraft setzen hükümsüz kılmak<br />

außerehelich evlilik dışı<br />

außergerichtlich mahkeme dışı<br />

außergewöhnlich olağanüstü<br />

äußern belirtmek<br />

außerordentlich olağanüstü<br />

außerordentliche Kündigung (F.) olağanüstü fesih<br />

außerordentliches Rechtsmittel (N.) olağanüstü kanun yolu<br />

Äußerung (F.) söz, ifade<br />

aussetzen bırakmak, terk etmek, ara vermek<br />

Aussetzung (F.) bırakma, terk etme, ara verme<br />

Aussiedler (M.) göçmen<br />

Aussiedlerin (F.) göçmen<br />

aussondern ayırmak, ayıklamak, elemek<br />

Aussonderung (F.) ayırma, ayıklama, eleme<br />

aussperren lokavt etmek<br />

Aussperrung (F.) lokavt<br />

ausspielen çekilmek, atmak, düşürmek<br />

Ausspielvertrag (M.) piyango sözleşmesi<br />

aussprechen telaffuz etmek, söylemek<br />

Ausstand (M.) grev<br />

ausstatten donatmak, döşemek<br />

Ausstattung (F.) donatım, döşeme<br />

ausstehend tahsil edilmemiş, askıda kalan<br />

ausstellen keşide etmek<br />

Aussteller (M.) keşideci<br />

Ausstellerin (F.) keşideci<br />

Ausstellung (F.) keşide<br />

Aussteuer (F.) çeyiz<br />

Austausch (M.) değiştirme, mübadele<br />

austauschen <strong>değiştirmek</strong>, mübadele etmek<br />

Austauschpfändung (F.) ikameli haciz<br />

austreten ayrılmak, çekilmek<br />

Austritt (M.) ayrılma, çekilme<br />

ausüben kullanmak, <strong>yapma</strong>k, icra etmek<br />

Ausübung (F.) kullanma, <strong>yapma</strong>, icra etme<br />

Ausübungsermächtigung (F.) kullanma yetkisi<br />

Ausverkauf (M.) tasfiye satışı<br />

Auswahl (F.) seçme, tercih etme<br />

auswählen seçmek, tercih etmek<br />

auswandern göç etmek, göçmek<br />

Auswanderung (F.) göç<br />

Auswanderungsbetrug (M.) göç etme dolandırıcılığı<br />

auswärtig dış (Adj.), yabancı (Adj.)<br />

auswärtige Angelegenheit (F.) dışişleri sorunu<br />

auswärtige Angelegenheiten (F.Pl.) dışişleri sorunları<br />

auswärtiger Dienst (M.) dış hizmet<br />

ausweichen yol vermek, çekinmek


Ausweis (M.) kimlilik belgesi<br />

ausweisen sınırdışı etmek, kimlik bildirmek<br />

Ausweismissbrauch (M.) sahte kimlik kullanma<br />

Ausweispflicht (F.) kimlilik vazifezi<br />

Ausweisung (F.) sınırdışı etme<br />

auswirken sonuçlanmak, etkilemek<br />

Auswirkung (F.) sonuç, etki<br />

auszahlen ödemek, tediye etmek<br />

Auszahlung (F.) ödeme, tediye<br />

Auszubildende (F.) çırak, öğrenci<br />

Auszubildender (M.) çırak, öğrenci<br />

Auszug (M.) taşınma, göç, suret<br />

authentisch mevsuk, sağlam<br />

authentische Interpretation (F.) mevsuk yorum, sağlam yorum<br />

Auto (N.) otomobil, araba<br />

Autobahn (F.) otoyol<br />

Automat (M.) otomat<br />

Automatenmissbrauch (M.) otomat dolandırıcılığı<br />

automatisch otomatik<br />

autonom özerk<br />

Autonomie (F.) otonomi, özerklik<br />

Autopsie (F.) otopsi<br />

Autor (M.) yazar<br />

Autorin (F.) yazar<br />

autorisieren yetkilemek<br />

Aval (M.) aval<br />

Avis (M.) ihbar, haber<br />

Axiom (N.) aksiyom, belit<br />

Baden (N.) Baden<br />

Baden-Württemberg (N.) Baden-Württemberg<br />

Bagatelldelikt (N.) önemsiz suç, kolay suç<br />

Bagatelle (F.) önemsiz, kolay<br />

Bagatellsache (F.) önemsiz şey, önemsiz iş<br />

Bahn (F.) hat, yol, demiryolu<br />

Bahnpolizei (F.) demiryolu zabıtası<br />

Baisse (F.) düşüklük, alçalma<br />

Bande (F.) çete, güruh, şebek<br />

Bandendiebstahl (M.) çete halinde hırsızlık<br />

Bandit (M.) haydut, şaki<br />

Banditin (F.) haydut, şaki<br />

Bank (F.) banka<br />

Bankakzept (N.) banka kabulü<br />

Bankbürgschaft (F.) banka kefaleti<br />

Bankeinlage (F.) banka mevduatı<br />

Bankenaufsicht (F.) bankalar denetimi<br />

Bankenpfandrecht (N.) bankalar rehin hakkı<br />

Bankgarantie (F.) banka garantisi<br />

Bankgeheimnis (N.) banka sırrı<br />

Bankgeschäft (N.) banka işlemi<br />

Bankier (M.) banker


Bankierin (F.) banker<br />

Bankkonto (N.) banka hesabı<br />

Banknote (F.) banknot<br />

Bankomat (M.) bankamatik<br />

Bankrecht (N.) bankacılık hukuku<br />

bankrott iflas etmiş<br />

Bankrott (M.) iflas<br />

Bankrotteur (M.) iflas eden, müflis<br />

Bankrotteurin (F.) iflas eden, müflis<br />

Bann (M.) aforoz<br />

Bannkreis (M.) sihir dairesi<br />

Bannmeile (F.) sihir çevresi<br />

bar nakit, peşin<br />

Bargebot (N.) nakit teklifi, para teklifi<br />

Bargeld (N.) nakit para<br />

Barkauf (M.) nakit alım<br />

Barscheck (M.) açık çek, para çeki<br />

Barzahlung (F.) nakden ödeme<br />

Basiszinssatz taban faiz oranı<br />

Bataillon (N.) tabur<br />

Batterie pil, batarya<br />

Batterieverordnung pil yönetmeliği, batarya yönetmeliği<br />

Bau (M.) yapı, inşaat, imar<br />

Bauaufsicht (F.) yapı denetimi, inşaat denetimi<br />

Bauer (M.) çiftçi, köylü<br />

Bäuerin (F.) çiftçi, köylü<br />

Bauernbefreiung (F.) çiftçi kurtarması<br />

Bauernkrieg (M.) çiftçi savaşı<br />

Bauernkriege (M.Pl.) çiftçi savaşları<br />

baufällig harap, yıkkın<br />

Baufreiheit (F.) yapı serbestisi<br />

Baugenehmigung (F.) yapı ruhsaatı, inşaat izni<br />

Baugesetzbuch (N.) yapı kanunu, inşaat kanunu<br />

Baugestaltungsrecht (N.) yapı planlaması hukuku<br />

Bauherr (M.) yapı sahibi, inşaat sahibi<br />

Bauherrin (F.) yapı sahibi, inşaat sahibi<br />

Baukosten (F.Pl.) yapı masrafları, inşaat masrafları<br />

Baukostenzuschuss (M.) yapı masrafları için mali yardım<br />

Bauland (N.) arsa, parselli arazi<br />

Baulandsache (F.) arsa işi, arsa meselesi<br />

Baulast (F.) inşaat vergisi<br />

Baulastenverzeichnis (N.) inşaat vergisi listesi<br />

Bauleiter (M.) şantiye şefi, inşaat şefi<br />

Bauleiterin (F.) şantiye şefi, inşaat şefi<br />

Bauleitplan (M.) nazım imar planı<br />

Bauleitplanung (F.) nazım imar planlaması<br />

Baumangel (M.) yapı kusuru, inşaat kusuru<br />

Baumeister (M.) mimar<br />

Baunutzungsverordnung (F.) yapı kullanması yönetmeliği<br />

Bauordnung (F.) yapı yönetmeliği, inşaat yönetmeliği


Bauordnungsamt (N.) yapı yönetmeliği dairesi<br />

Bauordnungsrecht (N.) yapı yönetmeliği hukuku<br />

Bauplan (M.) yapı planı, inşaat planı<br />

Bauplanung (F.) yapı planlaması, inşaat planlaması<br />

Bauplanungsrecht (N.) yapı planlaması hukuku<br />

Bauplatz (M.) yapı yeri, inşaat yeri<br />

Baupolizei (F.) imar polisi, yapı polisi, inşaat polisi<br />

Bauprozess (M.) imar davası, yapı davası, inşaat davası<br />

Baurecht (N.) imar hukuku, yapı hukuku, inşaat hukuku<br />

baureif inşaata olgun<br />

Bauschein (M.) yapı ruhsatiyesi<br />

Bausparkasse (F.) yapı tasarruf sandığı<br />

Baustellenverordnung (F.) yapı yeri kararnamesi, şantiye kararnamesi<br />

Bauträger yapı örgütü<br />

Bauüberwachung (F.) yapı denetimi, inşaat denetimi<br />

Bauwerk (N.) yapı, inşaat<br />

Bayer (M.) Bavyeralı (Sb.)<br />

Bayerin (F.) Bavyeralı (Sb.)<br />

bayerisch bavyeralı (Adj.)<br />

Bayern (N.) Bavyera<br />

beabsichtigen niyet etmek, niyetlenmek<br />

beachten riayet etmek, uymak<br />

Beachtung (F.) riayet, uyma<br />

Beamtenbestechung (F.) memura rüşvet verme<br />

Beamtenhaftung (F.) memurun sorumluluğu<br />

Beamtenrecht (N.) devlet memurları hukuku<br />

Beamter (M.) memur<br />

Beamtin (F.) memur<br />

beanspruchen iddia etmek, istemek<br />

beanstanden itiraz etmek, kınamak<br />

bearbeiten işlemek, muamele etmek<br />

Bearbeitung (F.) işlem, muamele<br />

beaufsichtigen gözetmek, kontrol etmek<br />

beauftragen tevkil etmek, vekillik vermek<br />

Beauftragte (F.) tevkil edilen, vekillik verilen, vekil, görevli<br />

beauftragte Richterin (F.) naip hakim<br />

Beauftragter (M.) tevkil edilen, vekillik verilen, vekil, görevli<br />

beauftragter Richter (M.) naip hakim<br />

bebauen işlemek, sürmek<br />

Bebauungsplan (M.) imar planı<br />

Bedarf (M.) ihtiyaç, gereksinim<br />

Bedenken (N.) tereddüt, kararsızlık<br />

bedeuten anlamı olmak, demek<br />

Bedeutung (F.) anlam, mana<br />

bedienen hizmet etmek, kullanmak<br />

Bedienstete (F.) hizmetli<br />

Bediensteter (M.) hizmetli<br />

Bedienung (F.) hizmetçilik, kullanma, servis<br />

Bedienungsanleitung (F.) kullanma tarifesi<br />

bedingen gerektirmek, sebeb olmak


edingt şarta bağlı, şartlı, koşullu<br />

bedingte Schuldfähigkeit (F.) şarta bağlı kusur ehliyeti<br />

bedingte Verurteilung (F.) şarta bağlı mahkumiyet<br />

bedingter Vorsatz (M.) şarta bağlı kast<br />

Bedingung (F.) koşul, şart<br />

bedingungsfeindlich koşula düşmanca<br />

Bedingungsfeindlichkeit (F.) koşula düşmanlık<br />

bedrohen tehdit etmek<br />

Bedrohung (F.) tehdit<br />

Bedürfnis (N.) ihtiyaç, gereksinme<br />

Bedürfnisprüfung (F.) ihtiyaç incelemesi<br />

bedürftig yoksul<br />

Bedürftigkeit (F.) yoksulluk<br />

beeiden yemin etmek, yeminle teyit etmek<br />

beeidigen yemin etmek, yeminle teyit etmek<br />

Beeidigung (F.) yemin etme, yeminle teyit etme<br />

beeinflussen etkilemek, tesir etmek, nüfuz kullanmak<br />

Beeinflussung (F.) etkileme, tesir etme, nüfuz kullanma<br />

beeinträchtigen halel vermek<br />

Beeinträchtigung (F.) halel, ihlal<br />

beenden bitirmek, sona erdirmek, tamamlamak<br />

beendeter Versuch (M.) bitirmiş deneme<br />

beendigen bitirmek, sona erdirmek, tamamlamak<br />

Beendigung (F.) bitirme, sona erdirme, tamamlama<br />

beerdigen gömmek, toprağa vermek<br />

Beerdigung (F.) gömme, cenaze<br />

Beerdigungskosten (Pl.) cenaze masrafları<br />

befähigen muktedir kılmak<br />

Befähigung (F.) yetenek, ehliyet<br />

Befähigungsnachweis (M.) yeterlik belgesi, ehillik belgesi<br />

befangen taraf tutan, sıkılgan<br />

Befangenheit (F.) taraf tutma, sıkılganlık<br />

befassen uğraşmak, uğraştırmak<br />

Befehl (M.) emir<br />

befehlen emir vermek, emretmek<br />

befolgen uymak, riayet etmek<br />

befördern taşımak, nakletmek<br />

Beförderung (F.) taşıma, nakliye<br />

Beförderungsvertrag (M.) taşıma sözleşmesi, taşıma mukavelesi<br />

befragen sormak, sorguya çekmek<br />

befreien kurtarmak<br />

Befreiung (F.) kurtarma, muafiyet<br />

Befreiungsvorbehalt (M.) muafiyet ihtirazi kaydı<br />

befriedigen sevindirmek, tatmin etmek<br />

Befriedigung (F.) sevindirme, tatmin<br />

befristen mühletini tayin etmek, süre koymak<br />

befristet vadeli<br />

Befristung (F.) müddet tayini, süre koyma<br />

Befugnis (F.) yetki, salahiyet<br />

befugt yetkili (Adj.), salahiyetli (Adj.)


efürworten tavsiye etmek, desteklemek<br />

Befürwortung (F.) tavsiye, destek<br />

begabt yetenekli (Adj.), hünerli<br />

Begabtenförderung (F.) yetenekli teşviki<br />

begebbar tedavül yeteneğine göre<br />

begehen işlemek, irtikap etmek<br />

begehren talep etmek, istemek<br />

Begehren (N.) talep, istem<br />

Begehung (F.) işleme, irtikap, icra<br />

Begehungsdelikt (N.) icrai suç<br />

beglaubigen onaylamak, tasdik etmek<br />

Beglaubigung (F.) onaylama, tasdik<br />

Beglaubigungsschreiben (N.) itimatname<br />

Beglaubigungsvermerk (M.) onaylama şerhi, tasdik şerhi<br />

begleichen ödemek<br />

Begleittat (F.) müterafık eylem, müterafık suç<br />

begnadigen affetmek<br />

Begnadigung (F.) af, affetme<br />

begrenzen sınırlamak, tahdit etmek<br />

begrenzt sınırlı, tahditli<br />

Begriff (M.) terim, kavram<br />

Begriffsjurisprudenz (F.) terim hukuku ilmi<br />

begründen gerekçelendirmek, sebep göstermek<br />

Begründer (M.) gerekçelendiren, sebep gösteren<br />

Begründerin (F.) gerekçelendiren, sebep gösteren<br />

begründet gerekçeli, gerekçelendirilmiş, esaslı<br />

Begründetheit (F.) gerekçenin olması, gerekçelilik<br />

Begründung (F.) gerekçe, sebep gösterme<br />

begünstigen kayırmak, iltimas etmek<br />

begünstigender Verwaltungsakt (M.) kayırıcı idari işlem<br />

Begünstigte (F.) lehdar<br />

Begünstigter (M.) lehdar<br />

Begünstigung (F.) kayırma, iltimas<br />

behandeln muamele etmek, elden geçirmek<br />

Behandlung (F.) muamele, elden geçirme, işlem<br />

behaupten iddia etmek<br />

Behauptung (F.) iddia, sav<br />

Behelf (M.) geçici çare<br />

beherbergen barındırmak<br />

Beherbergung (F.) barındırma<br />

beherrschen hakim olmak, kontrol etmek<br />

Beherrschung (F.) hakim olma, kontrol<br />

Beherrschungsvertrag (M.) kontrol sözleşmesi<br />

behindern engellemek, engel olmak<br />

behindert sakat (Adj.), özürlü (Adj.)<br />

Behinderte (F.) sakat (Sb.), özürlü (Sb.)<br />

Behindertentestament (N.) sakatlık mirası<br />

Behinderter (M.) sakat (Sb.), özürlü (Sb.)<br />

Behinderung (F.) sakatlık, özür<br />

Behinderungswettbewerb (M.) sakatlık rekabeti, sakatlık yarışması


Behörde (F.) makam, resmi daire<br />

beibringen getirmek, irad etmek<br />

Beibringung (F.) getirme, irad<br />

beiderseitiges Handelsgeschäft (N.) iki taraflı ticari işlemi<br />

beifügen eklemek, ilave etmek<br />

Beigeladene (F.) davet edilen<br />

Beigeladener (M.) davet edilen<br />

Beigeordnete (F.) seçilmiş belediye memuru<br />

Beigeordneter (M.) seçilmiş belediye memuru<br />

Beihilfe (F.) yardım, yataklık<br />

beilegen iliştirmek, eklemek<br />

Beilegung (F.) iliştirme, ekleme, sulh<br />

Beirat (M.) müşavir, kurul<br />

Beischlaf (M.) cinsel birleşme, fuhuş<br />

beischlafen cinsel birleşmek<br />

Beisichführen üstünde bulundurma, taşıma<br />

Beisitzer (M.) naip, üye, aza<br />

Beisitzerin (F.) naip, üye, aza<br />

Beistand (M.) destekleme, yardım, müzaheret<br />

Beitrag (M.) aidat, katılma payı<br />

beitreiben tahsil etmek, zorla tahsil etmek<br />

Beitreibung (F.) tahsil, icrai takibat<br />

beitreten katılmak, iştirak etmek<br />

Beitritt (M.) katılma, iştirak<br />

beiwohnen katılmak, hazır bulunmak<br />

Beiwohnung (F.) katılma, hazır bulunma<br />

bejahen evet demek, kabul etmek<br />

Bekanntgabe (F.) bildirme<br />

bekanntgeben bildirmek<br />

bekanntmachen ilan etmek, duyurmak<br />

Bekanntmachung (F.) ilan, duyurma<br />

bekennen itiraf etmek, tarafını tutmak<br />

Bekenntnis (N.) itiraf, tarafını tutma, din<br />

Bekenntnisfreiheit (F.) din özgürlüğü<br />

Bekenntnisschule (F.) din okulu<br />

beklagt davalı (Adj.)<br />

Beklagte (F.) davalı (Sb.)<br />

Beklagter (M.) davalı (Sb.)<br />

Belang (M.) menfaat, yarar, önem<br />

belasten tahmil etmek, yüklemek, kaydetmek<br />

belastend kayıtlayıcı<br />

belästigen rahatsız etmek, sarkıntılık etmek<br />

Belästigung (F.) rahatsız etme, sarkıntılık<br />

Belastung (F.) takyit, kayıtlama, tahmil<br />

Belastungszeuge (M.) kamu tanığı, kamu şahidi<br />

belaufen baliğ olmak, tutmak<br />

Beleg (M.) belge, vesika<br />

belegen (Adj.) belgelenmiş<br />

belegen (V.) belgelemek<br />

Belegenheitsgrundsatz (M.) dava konusu şeyin bulunduğu yer esası


eleglos belgesiz<br />

belehren öğretmek, hakkı ihtar etmek<br />

Belehrung (F.) öğretme, hakkı ihtar etme<br />

Belehrungspflicht (F.) hak öğretme yükümlülüğü, malumat verme yükümlülüğü<br />

beleidigen hakaret etmek, tahkir etmek<br />

Beleidigung (F.) hakaret, tahkir<br />

beleihen ikraz vermek, ödünç para vermek<br />

Beliehene (F.) ikraz verilen, ödünç para verilen<br />

Beliehener (M.) ikraz verilen, ödünç para verilen<br />

bemessen (V.) takdir etmek, değerlendirmek<br />

Bemessung (F.) takdir, değerlendirme<br />

Bemessungsgrundlage (F.) matrah<br />

beneficium (lat.) (N.) hayır<br />

Benehmen (N.) davranış, hareket<br />

Benelux-Staat (M.) Benelux Devleti<br />

Benelux-Staaten (M.Pl.) Benelux Devletleri<br />

benutzen yararlanmak, faydalanmak, kullanmak<br />

Benutzer (M.) yararlanan, faydalanan, kullanan<br />

Benutzung (F.) yararlanma, faydalanma, kullanma<br />

Benutzungsgebühr (F.) yararlanma ücreti<br />

Benutzungsordnung (F.) yararlanma düzeni<br />

Benutzungsverhältnis (N.) yararlanma oranı<br />

Benutzungszwang (M.) yararlanma mecburiyeti, kullanma mecburiyeti<br />

Benzin (N.) benzin<br />

beobachten gözlemek<br />

beraten (Adj) danışmış<br />

beraten (V.) danışmak<br />

Berater (M.) danışman<br />

Beraterin (F.) danışman<br />

Beratung (F.) danışma<br />

Beratungszimmer (N.) danışma odası<br />

berauben mahrum etmek, yoksun bırakmak<br />

berechnen hesaplamak<br />

berechtigen yetkilemek<br />

Berechtigte (F.) hak sahibi (Sb.), yetkili (Sb.)<br />

Berechtigter (M.) hak sahibi (Sb.), yetkili (Sb.)<br />

Berechtigung (F.) hak, yetki<br />

Bereich (M.) alan (1), saha<br />

bereichern artırmak, zenginleştirmek<br />

Bereicherung (F.) artırma, zenginleştirme<br />

Bereicherungsabsicht (F.) zenginleştirme niyeti<br />

Bereicherungsanspruch (M.) zenginleştirme hakkı<br />

bereinigen kaldırmak, gidermek<br />

Bereinigung (F.) kaldırma, giderme<br />

bereit hazır, niyetli<br />

Bereitschaft (F.) hazır olma, niyetli olma, nöbet<br />

Bereitschaftspolizei (F.) nöbetçi kolluk<br />

bereuen pişman olmak<br />

Berg (M.) dağ, tepe<br />

Bergarbeiter (M.) maden işçisi, madenci


Bergarbeiterin (F.) maden işçisi, madenci<br />

Bergbau (M.) madencilik<br />

Bergelohn (M.) kurtarma ücreti<br />

bergen kurtarmak, çıkarmak<br />

Bergrecht (N.) maden hukuku<br />

Bergregal (N.) maden hakları<br />

Bergwerk (N.) maden, maden ocağı<br />

Bergwerkseigentum (N.) maden mülkiyeti<br />

Bericht (M.) rapor, anlatı, bildiri<br />

berichten rapor vermek, anlatmak, bildirmek<br />

Berichterstatter (M.) raportör üye<br />

Berichterstatterin (F.) raportör üye<br />

berichtigen düzeltmek<br />

Berichtigung (F.) düzeltme<br />

Berliner Testament (N.) birbirine bağlı vasiyetname, Berlin Vasiyetnamesi<br />

Bern (N.) Bern<br />

Berner Übereinkunft (F.) Bern Sözleşmesi<br />

berücksichtigen gözönüne almak<br />

Beruf (M.) gözönüne alma<br />

berufen (V.) atamak, nasbetmek<br />

beruflich mesleki<br />

Berufsausübung (F.) meslek icrası<br />

Berufsbeamter (M.) meslek memuru<br />

Berufsbeamtin (F.) meslek memuru<br />

Berufsberatung (F.) meslek danışmanlığı<br />

Berufsbildung (F.) meslek öğretimi<br />

Berufsfreiheit (F.) meslek icra serbestisi<br />

Berufsgenossenschaft (F.) meslek sendikası<br />

Berufskrankheit (F.) meslek hastalığı<br />

Berufsrichter (M.) meslekten hakim<br />

Berufsrichterin (F.) meslekten hakim<br />

Berufsschule (F.) meslek okulu<br />

Berufsunfähigkeit (F.) mesleği icra edemezlik<br />

Berufsunfähigkeitsversicherung (F.) mesleği icra edemezlik sigortası<br />

Berufsverband (M.) meslek birliği<br />

Berufsverbot (N.) meslek tatili cezası<br />

Berufswahl (F.) meslek seçimi<br />

Berufung (F.) istinaf, atama<br />

Berufungsfrist (F.) istinaf müddeti<br />

Berufungsgericht (N.) istinaf mahkemesi<br />

Berufungsverfahren (N.) istinaf usulü<br />

berühmen iddia etmek<br />

Besatzung (F.) işgal<br />

Besatzungsgebiet (N.) işgal bölgesi<br />

Besatzungsgewalt (F.) işgal gücü<br />

Besatzungsmacht (F.) işgal kuvveti<br />

Besatzungsrecht (N.) işgal hukuku<br />

Besatzungsstatut (N.) işgal statüsü<br />

Besatzungszone (F.) işgal bölgesi<br />

beschädigen zarar vermek, hasara uğratmak


Beschädigung (F.) zarar verme, hasar<br />

beschaffen (V.) tedarik etmek, temin etmek<br />

beschaffen (Adj.) vasıflı, nitelikli<br />

Beschaffung (F.) tedarik, temin<br />

Beschaffungsschuld (F.) tedarik kusuru<br />

Beschaffungsverwaltung (F.) tedarik yönetimi<br />

beschäftigen istihdam etmek, çalıştırmak<br />

beschäftigt meşgul, işi olan<br />

Beschäftigung (F.) istihdam, çalıştırma<br />

Beschäftigungspflicht (F.) istihdam mükellefiyeti<br />

Bescheid (M.) karar, emir, ihbar<br />

Bescheidungsurteil (N.) ihbar kararı<br />

bescheinigen belgelemek<br />

Bescheinigung (F.) belge<br />

beschimpfen sövmek<br />

Beschimpfung (F.) sövme<br />

Beschlag (M.) haczedilen mallar, nallama, nallar<br />

Beschlagnahme (F.) zabt, zabit<br />

beschlagnahmen zaptetmek, zaptolmak<br />

beschleunigen hızlandırmak<br />

beschleunigt hızlandırılmış<br />

beschleunigtes Verfahren (N.) hızlandırılmış yargılama<br />

beschließen karar vermek<br />

Beschluss (M.) karar<br />

beschlussfähig nisabı haiz<br />

Beschlussfähigkeit (F.) karar yetersayısı<br />

beschlussunfähig nisabı haiz olmayan<br />

Beschlussverfahren (N.) karara bağlanan dava<br />

beschränken sınırlamak, tahdit etmek<br />

beschränkt sınırlı, tahditli<br />

beschränkte Haftung (F.) sınırlı sorumluluk<br />

beschränkte persönliche Dienstbarkeit (F.) sınırlı şahsi irtifak hakkı<br />

beschränktes dingliches Recht (N.) mülkiyetten gayri ayni hak<br />

Beschränkung (F.) sınırlama, tahdit etme<br />

beschreiben tarif etmek<br />

Beschreibung (F.) tarif<br />

beschuldigen isnad etmek, yüklemek<br />

Beschuldigte (F.) sanık, maznun<br />

Beschuldigter (M.) sanık, maznun<br />

Beschwerde (F.) itiraz, şikayet<br />

Beschwerdeführer (M.) itiraz eden, şikayetçi<br />

Beschwerdeführerin (F.) itiraz eden, şikayetçi<br />

Beschwerdeverfahren (N.) itiraz usulü<br />

beschweren itiraz etmek, şikayet etmek<br />

beseitigen ref etmek, kaldırmak<br />

Beseitigung (F.) ref, kaldırma<br />

Beseitigungsanspruch (M.) tecavüzün ref’ini dava hakkı<br />

besetzen işgal etmek<br />

Besetzung (F.) işgal, terkip, oluşum<br />

Besitz (M.) zilyedlik, elmenlik


Besitzdienerin (F.) zilyedlik yardımcısı<br />

besitzen zilyed olmak<br />

Besitzentziehung (F.) zilyedliğin gasbı<br />

Besitzer (M.) zilyed, elmen<br />

Besitzergreifung (F.) elkoyma<br />

Besitzerin (F.) zilyed, elmen<br />

Besitzkehr (F.) zilyedliğin istirdadı<br />

Besitznahme (F.) ele geçirme<br />

Besitzrecht (N.) mülkiyet hakkı<br />

besitzrechtlich mülkiyet hakkına göre<br />

Besitzschutz (M.) zilyedliğin korunması<br />

Besitzstand (M.) zilyedlik statüsü<br />

Besitzsteuer (F.) zilyedlik vergisi<br />

Besitzstörung (F.) zilyedliğin ihlali<br />

Besitztum (N.) mal, mamelek<br />

besolden ücret vermek, maaş vermek<br />

Besoldung (F.) ücret (Sb.), maaş<br />

Besoldungsdienstalter (N.) kıdem<br />

Besoldungsordnung (F.) ücret düzeni<br />

besondere özel olarak<br />

besonderer Teil (M.) özel parça<br />

besonderes Gewaltverhältnis (N.) özel kuvvetler ilişkisi<br />

besorgen sağlamak, tedarik etmek<br />

Besorgnis (F.) endişe<br />

Besorgung (F.) sağlama, tedarik<br />

bessere daha iyi<br />

bessern iyileştirmek, düzeltmek<br />

Besserung (F.) iyileştirme, düzeltme<br />

bestallen atamak, tayin etmek<br />

Bestallung (F.) atama, tayin<br />

Bestand (M.) mevcudiyet, mevcudat<br />

Bestandskraft (F.) mevcudiyet gücü<br />

Bestandsschutz (M.) mevcudiyetin korunması<br />

Bestandteil (M.) unsur, öge<br />

bestätigen teyit etmek, doğrulamak, onamak<br />

Bestätigung (F.) teyit, doğrulama, onama<br />

Bestätigungsschreiben (N.) teyit mektubu<br />

bestechen rüşvet vermek<br />

bestechlich rüşvet alan, mürtekib<br />

Bestechlichkeit (F.) rüşvetçilik<br />

Bestechung (F.) rüşvet<br />

bestellen ısmarlamak, sipariş vermek<br />

Bestellung (F.) ısmarlama, sipariş<br />

besteuern vergilendirmek<br />

Besteuerung (F.) vergilendirme, tarh<br />

bestimmen belirlemek, tayin etmek<br />

bestimmt belirli, tayin edilmiş<br />

Bestimmtheit (F.) katiyet, belirlilik<br />

Bestimmtheitserfordernis (N.) katiyet gereği<br />

Bestimmtheitsgebot (N.) belirlilik şartı


Bestimmtheitsgrundsatz (M.) belirlilik ilkesi<br />

Bestimmung (F.) belirleme, tayin<br />

bestrafen cezalandırmak<br />

Bestrafung (F.) cezalandırma, mücazat<br />

bestreiten inkar etmek<br />

besuchen ziyaret etmek<br />

Besuchsrecht (N.) ziyaret hakkı<br />

betagen ertelemek<br />

Betagung (F.) erteleme<br />

betäuben uyuşturmak, bayıltmak<br />

Betäubung (F.) uyuşturma, bayıltma<br />

Betäubungsmittel (N.) uyuşturucu madde<br />

Betäubungsmittelgesetz (N.) uyuşturucu maddeler kanunu<br />

beteiligen (sich) katılmak, iştirak etmek<br />

Beteiligte (F.) katılan, iştirak eden<br />

Beteiligter (M.) katılan, iştirak eden<br />

Beteiligung (F.) katılma, iştirak<br />

Beteiligungsdarlehen (N.) katılma ödüncü<br />

betrachten bakmak, görmek<br />

Betrachtung (F.) bakış, görüş<br />

Betrachtungsweise (F.) bakış tarzı<br />

Betrag (M.) tutar, bedel, miktar<br />

betreiben işletmek, takip etmek<br />

betreten (V.) girmek<br />

betreuen bakmak, korumak<br />

Betreuer (M.) müşavir, sorumlu<br />

Betreuung (F.) bakım, koruma<br />

Betreuungsverein müşavir derneği<br />

Betrieb (M.) işletme, faaliyet, yürütme<br />

Betriebsanlage (F.) işletme kuruluşu<br />

Betriebsausgabe (F.) işletme gideri<br />

Betriebseinnahme (F.) işletme geliri<br />

Betriebsgefahr (F.) işletme tehlikesi<br />

Betriebsprüfung (F.) işletme denetimi<br />

Betriebsrat (M.) işletme temsilciliği<br />

Betriebsrente (F.) işletme emekliliği<br />

Betriebsrentengesetz (N.) işletme emeklilik kanunu<br />

Betriebsrisiko (N.) işletme riski<br />

Betriebsschutz (M.) işletme emniyeti<br />

Betriebsstörung (F.) işletme arızası<br />

Betriebsübergang (M.) işletme geçişi<br />

Betriebsvereinbarung (F.) işletme sözleşmesi<br />

Betriebsverfassung (F.) işletme anayasası<br />

Betriebsverfassungsgesetz (N.) işyerleri esas örgüt yasası<br />

Betriebsversammlung (F.) işletme toplantısı<br />

Betriebswirtschaft (F.) işletme ekonomisi<br />

betrinken sarhoş olmak<br />

Betrug (M.) dolandırıcılık<br />

betrügen dolandırmak<br />

Betrüger (M.) dolandırıcı


Betrügerin (F.) dolandırıcı<br />

betrügerisch dolanlı<br />

betrunken sarhoş<br />

Bettelei (F.) dilencilik<br />

betteln dilenmek<br />

Bettler (M.) dilenci<br />

Bettlerin (F.) dilenci<br />

Beugemittel (N.) zecri tedbir, zorlama tedbir<br />

beugen eğmek, bükmek, zorlamak, ihlal etmek<br />

beurkunden düzenlemek, tanzim etmek<br />

Beurkundung (F.) düzenleme, tanzim<br />

beurlauben izin vermek<br />

Beurlaubung (F.) izin verme<br />

beurteilen takdir etmek, değerlendirmek<br />

Beurteilung (F.) takdir, değerlendirme<br />

Beute (F.) ganimet, iğtinam<br />

bevollmächtigen vekillik vermek, yetki vermek<br />

Bevollmächtigte (F.) vekil, mümessil<br />

Bevollmächtigter (M.) vekil, mümessil<br />

Bevollmächtigung (F.) vekillik verme, yetki verme<br />

bevorrechtigt rüçhanlı, öncelikli<br />

bewähren doğruluğunu göstermek, ertelemek<br />

Bewährung (F.) doğruluğunu gösterme, tecil, erteleme<br />

Bewährungshelfer (M.) tecil yardımcısı<br />

Bewährungshelferin (F.) tecil yardımcısı<br />

Beweggrund (M.) saik, güdü<br />

beweglich menkul (Adj.), taşınır (Adj.)<br />

bewegliche Sache (F.) menkul eşya<br />

Beweis (M.) delil, ispat, kanıt<br />

Beweisaufnahme (F.) delillerin toplanması<br />

beweisen ispat etmek<br />

Beweiserhebung (F.) delillerin iradı<br />

Beweiserhebungsverbot (N.) delillerin toplanması yasağı<br />

Beweiserleichterung (F.) ispatın kolaylaştırılması<br />

Beweisführung (F.) delil gösterme<br />

Beweisgrund (M.) gerekçe<br />

Beweisinterlokut (N.) delillerin ara kararı<br />

Beweiskraft (F.) ispat kuvveti<br />

Beweislast (F.) ispat yükü<br />

Beweislastumkehr (F.) ispat yükü tersi<br />

Beweismittel (N.) deliller<br />

Beweissicherung (F.) delil tespiti<br />

Beweisstück (N.) delil<br />

Beweisverfahren (N.) delillerin toplanması usulü<br />

Beweiswürdigung (F.) delillerin takdiri<br />

bewerben (sich) başvurmak, müracaat etmek<br />

Bewerber (M.) başvuran, müracaat eden<br />

Bewerberin (F.) başvuran, müracaat eden<br />

Bewerbung (F.) başvurma, müracaat<br />

bewerten değerlendirmek


Bewertung (F.) değerlendirme<br />

bewilligen kabul etmek, onamak<br />

Bewilligung (F.) kabul (Sb.), onama<br />

bewusst bilinçli, şuurlu<br />

bewusste Fahrlässigkeit (F.) bilinçli ihmal<br />

bewusstlos bilinçsiz<br />

Bewusstlosigkeit (F.) bilinçsizlik<br />

Bewusstsein (N.) bilinç<br />

Bewusstseinsstörung (F.) şuur bozukluluğu<br />

bezahlen ödemek, tediye etmek<br />

Bezahlung (F.) ödeme, tediye<br />

bezeugen tanıklık etmek, şahadet etmek<br />

bezichtigen isnad etmek, yüklemek<br />

Bezichtigung (F.) isnad, yükleme<br />

beziehen almak, istinat etmek, taşınmak<br />

Beziehung (F.) alma, istinat etme, taşınma, ilişki<br />

Bezirk (M.) bölge, mıntıka<br />

Bezirksamt (N.) bölge memuriyeti<br />

Bezirksgericht (N.) bölge mahkemesi<br />

Bezirkshauptfrau (F.) kaymakam<br />

Bezirkshauptmann (M.) kaymakam<br />

Bezirksnotar (M.) bölge noteri<br />

Bezogene (F.) muhatap<br />

Bezogener (M.) muhatap<br />

Bezug (M.) ilgi, alma<br />

Bezugnahme (F.) istinat etme, dayanma<br />

Bezugsrecht (N.) yeni pay alma hakkı<br />

Bibliographie bibliyografya<br />

Bibliothek (F.) kütüphane<br />

bieten sunmak, vaat etmek<br />

Bigamie bigami<br />

Bilanz (F.) bilanço, denge<br />

Bilanzrecht (N.) bilanço hukuku<br />

bilateral iki taraflı<br />

Bildschirmtext ekran metni<br />

Bildung (F.) teşkil, kurma<br />

Bildungsverwaltungsrecht (N.) teşkil yönetimi hukuku<br />

billig ucuz<br />

billigen uygun görmek<br />

Billigkeit (F.) hakkaniyet<br />

Billigung (F.) icazet<br />

binden bağlamak, ilzam etmek<br />

bindend bağlayıcı<br />

Bindung (F.) bağ, ilzam<br />

Bindungswirkung bağlayıcı etki<br />

binnen içinde<br />

Binnenhandel (M.) iç ticaret<br />

Binnenmarkt (M.) iç piyasa<br />

Binnenschifffahrt (F.) iç sularda seyrüsefer<br />

Bischof (M.) piskopos


Bischöfin (F.) piskopos<br />

Bistum (N.) piskoposluk<br />

Bitte (F.) rica, dilek<br />

bitten rica etmek, dilemek<br />

Blankett (N.) açığa imza<br />

Blankettgesetz açığa imza yasası<br />

Blankettmissbrauch (M.) açığa imzanın kötüye kullanması<br />

blanko blanko (Adj.), beyaz (Adj.), açık (Adj.)<br />

Blankogeschäft (N.) açık iş<br />

Blankoindossament (M.) beyaz ciro<br />

Blankoscheck (M.) açık çek<br />

Blankovollmacht (F.) açık yetki<br />

Blankowechsel (M.) açık kambiyo senedi<br />

Blankozession (F.) açık temlik<br />

Blasphemie (F.) tanrıya küfretme<br />

Bleiberecht (N.) oturma hakkı, kalma hakkı<br />

Blockade (F.) blokaj, abluka<br />

blockieren abluka etmek<br />

Blockwahl (F.) blok seçimi<br />

Blödmann (M.) salak, manyak, budala<br />

Blutalkohol (M.) kandaki alkol<br />

Blutprobe (F.) kan nümunesi<br />

Blutrache (F.) kan gütme<br />

Blutschande (F.) fücur<br />

Blutsverwandtschaft (F.) kan hısımlığı<br />

Boden (M.) toprak, yer, arazi<br />

Bodenkredit (M.) gayrimenkul karşılığı kredi<br />

Bodenordnung (F.) toprak düzeni<br />

Bodenrecht (N.) toprak hukuku<br />

Bodenreform (F.) toprak reformu<br />

Bodenschatz (M.) doğal kaynağı<br />

Bodmerei (F.) deniz ödüncü mukavelesi<br />

Böhmen (N.) Bohmte<br />

Bombe (F.) bomba<br />

Bon (M.) fiş<br />

bona fides (lat.) (F.) iyiniyet, hüsnüniyet<br />

Bonität (F.) kalite, bonitas, ödeme gücü<br />

Bonus (M.) ikramiye<br />

Bord (N.) borda<br />

Bordell (N.) genelev<br />

borgen ödünç vermek, ödünç almak<br />

Börse (F.) borsa<br />

Börsengesetz (N.) borsa kanunu<br />

Börsenmakler (M.) borsa simsarı<br />

böser Glaube (M.) kötü niyet, suiniyet<br />

bösgläubig kötü niyet sahibi, suiniyet sahibi<br />

böswillig kötü niyetle, suiniyetle<br />

Bote (M.) ulak, sai<br />

Botin (F.) ulak, sai<br />

Botschaft (F.) büyükelçilik, sefaret, haber


Botschafter (M.) büyükelçi, sefir<br />

Botschafterin (F.) büyükelçi, sefir<br />

Boykott (M.) boykot<br />

boykottieren boykot etmek<br />

Brand (M.) yangın, yanma<br />

Brandenburg (N.) Brandenburg<br />

Brandmauer (F.) yangın duvarı<br />

Brandschutz (M.) yangın korunması<br />

Brandstifter (M.) kundakçı<br />

Brandstifterin (F.) kundakçı<br />

Brandstiftung (F.) kundaklama<br />

Brauch (M.) adet, töre, örf<br />

brauchen ihtiyacı olmak, gereksemek<br />

Braut (F.) gelin<br />

Bräutigam (M.) damat<br />

brechen bozmak, kırmak<br />

Bremen (N.) Bremen<br />

brevi manu traditio (F.) (lat.) kısa elden teslim<br />

Brief (M.) mektup<br />

Briefgeheimnis (N.) mektubun gizliliği<br />

Briefgrundschuld (F.) ipotekli borç senedi<br />

Briefhypothek (F.) ipotekli borç senedi<br />

Briefmarke (F.) posta pulu<br />

Briefwahl (F.) mektup yoluyla seçim<br />

Brigade (F.) tugay<br />

Bruch (M.) bozma, kırma<br />

Bruchteil (M.) şayi, kısım, parça<br />

Bruchteilseigentum (N.) şayi mal, şüyulu mülkiyet<br />

Brüssel (N.) Brüksel<br />

Brüsseler Vertrag (M.) Brüksel Sözleşmesi<br />

brutto brüt<br />

Buch (N.) defter, kitap<br />

Bucheintragung (F.) deftere yazma<br />

buchen rezerve ettirmek<br />

Buchführung (F.) muhasebe, saymanlık<br />

Buchgeld (N.) kaydı para<br />

Buchhalter (M.) muhasip, sayman<br />

Buchhalterin (F.) muhasip, sayman<br />

Buchhaltung (F.) muhasebe, saymanlık<br />

Buchhypothek (F.) tapuda kayıtlı ipotek<br />

Buchung (F.) muhasebe, saymanlık, kayıt<br />

Buchwert (M.) kayıtlı değer, defter değeri<br />

Budget (N.) bütçe<br />

Budgetrecht (N.) bütçe yetkisi<br />

Bulgarien Bulgaristan<br />

Bulle (F.) papa’nın fermanı<br />

Bulletin (N.) bülten<br />

Bund (M.) federal devlet, birlik, konfederasyon<br />

Bundesamt (N.) federal daire<br />

Bundesangelegenheit (F.) federal mesele


Bundesangestelltentarifvertrag (M.) (BAT) federal müstahdem toplu iş sözleşmesi<br />

Bundesanstalt (F.) federal kurum<br />

Bundesanwalt (M.) federal savcı<br />

Bundesanwältin (F.) federal savcı<br />

Bundesanwaltschaft (F.) federal savcılık<br />

Bundesanzeiger (M.) federal gösterge<br />

Bundesarbeitsgericht (N.) federal iş mahkemesi<br />

Bundesaufsicht (F.) federal hükümetin yasaların yürütülmesi ile ilgili olarak eyatler<br />

üzerindeki denetimi<br />

Bundesaufsichtsamt (N.) federal hükümetin yasaların yürütülmesi ile ilgili olarak eyatler<br />

üzerindeki denetim dairesi<br />

Bundesauftragsverwaltung (F.) federal vekalet yönetimi<br />

Bundesausbildungsförderungsgesetz (N.) federal meslek eğitim teşvik yasası<br />

Bundesautobahn (F.) federal otoban<br />

Bundesbahn (F.) federal demiryolları<br />

Bundesbank (F.) federal banka<br />

Bundesbaugesetz (N.) federal yapım yasası<br />

Bundesbeamter (M.) federal memur<br />

Bundesbeamtin (F.) federal memur<br />

Bundesbeauftragte (F.) federal görevli<br />

Bundesbeauftragter (M.) federal görevli<br />

Bundesbehörde (F.) federal makam<br />

Bundesbodenschutzgesetz federal toprağın korunması yasası<br />

Bundesdisziplinarordnung federal disiplin cezaları yönetmeliği<br />

Bundesfernstraße (F.) federal şehirlerarası karayolu<br />

Bundesflagge (F.) federal bayrak<br />

Bundesgebiet (N.) federal bölge<br />

Bundesgebührenordnung (F.) für Rechtsanwälte avukatlar için federal ücret tarife<br />

yönetmeliği<br />

Bundesgericht (N.) federal mahkeme<br />

Bundesgerichtshof (M.) federal yargıtay<br />

Bundesgesetz (N.) federal kanun<br />

Bundesgesetz gegen den unlauteren Wettbewerb (N.) haksız rekabete karşı federal kanun<br />

Bundesgesetzblatt (N.) federal gazete<br />

Bundesgesetzgebung (F.) federal yasama yetkisi<br />

Bundesgesundheitsamt (F.) federal sağlık kurumu<br />

Bundesgrenzschutz (M.) federal sınır koruma teşkilatı<br />

Bundeshandelskommission (F.) federal ticaret kurulu<br />

Bundeshaushalt (M.) federal bütçe<br />

Bundesheer (N.) federal ordu<br />

Bundesimmissionsschutzgesetz federal hava kalitesinin korunması yasası<br />

Bundesjustizministerium (N.) federal adalet bakanlığı<br />

Bundeskabinett (N.) federal kabine<br />

Bundeskanzler (M.) başbakan<br />

Bundeskanzleramt (N.) federal başbakanlık<br />

Bundeskanzlerin (F.) başbakan<br />

Bundeskartellamt (N.) federal kartel dairesi<br />

Bundesknappschaft (F.) federal madenciler birliği<br />

Bundeskriminalamt (N.) federal kriminal dairesi<br />

Bundesland (N.) federal eyalet


Bundesminister (M.) federal bakan<br />

Bundesnachrichtendienst (M.) federal istihbarat servisi<br />

Bundesnaturschutzgesetz federal doğa koruma yasası<br />

Bundesnotarkammer (F.) federal noterlik meclisi<br />

Bundesnotarordnung (F.) federal noterlik kanunu<br />

Bundesoberbehörde (F.) federal üst makam<br />

Bundespatentgericht (N.) federal patent mahkemesi<br />

Bundespolizei (F.) federal polis<br />

Bundespost (F.) federal posta<br />

Bundespräsident (M.) federal cumhurbaşkanı<br />

Bundespräsidentin (F.) federal cumhurbaşkanı<br />

Bundespräsidialamt (N.) federal cumhurbaşkanlığı<br />

Bundesrat (M.) federal konsey<br />

Bundesrechnungshof (M.) federal sayıştay<br />

Bundesrecht (N.) federal hukuk<br />

Bundesrechtsanwaltsgebührenordnung (F.) federal avukatlık ücreti nizamnamesi<br />

Bundesrechtsanwaltsordnung (F.) federal avukatlık kanunu<br />

Bundesregierung (F.) federal hükümet<br />

Bundesrepublik (F.) federal cumhuriyet<br />

Bundesrichter (M.) federal hakim<br />

Bundesrichterin (F.) federal hakim<br />

Bundesseuchengesetz (N.) federal bulaşıcı hastalıklar yasası<br />

Bundessozialgericht (N.) federal sosyal mahkeme<br />

Bundessozialhilfegesetz (N.) federal sosyal yardım yasası<br />

Bundesstaat (M.) federal devlet<br />

bundesstaatlich federal<br />

Bundesstaatlichkeit (F.) federal devletlik<br />

Bundesstraße (F.) federal karayolu<br />

Bundestag (M.) federal meclis<br />

Bundestreue (F.) federal devlet yararına hareket prensibi<br />

Bundesurlaubsgesetz federal izin yasası<br />

Bundesverfassung (F.) federal anayasası<br />

Bundesverfassungsgericht (N.) federal anayasa mahkemesi<br />

Bundesversammlung (F.) federal kurultay<br />

Bundesversicherungsanstalt (F.) für Angestellte müstahdemler için federal sigorta kurumu<br />

Bundesversicherungsaufsichtsamt federal sigorta denetimi dairesi<br />

Bundesverwaltung (F.) federal idare<br />

Bundesverwaltungsgericht (N.) federal idare mahkemesi<br />

Bundeswaldgesetz (N.) federal orman kanunu<br />

Bundeswehr (F.) federal ordu<br />

Bundeswehrverwaltung (F.) federal ordu yönetimi<br />

Bundeszentralregister (N.) federal adli sicili<br />

Bundeszentralregistergesetz (N.) federal adli sicil kanunu<br />

Bundeszwang (M.) federal zorlama<br />

Bürge (M.) kefil<br />

bürgen kefil olmak<br />

Bürger (M.) yurttaş<br />

Bürgerin (F.) yurttaş<br />

bürgerlich medeni<br />

bürgerlicher Tod (M.) medeni ölüm


Bürgerliches Gesetzbuch (N.) medeni kanun<br />

bürgerliches Recht (N.) medeni hukuk<br />

Bürgermeister (M.) belediye başkanı<br />

Bürgermeisterin (F.) belediye başkanı<br />

Bürgerrecht (N.) medeni hak<br />

Bürgerversammlung (F.) belediye toplantısı<br />

Bürgin (F.) kefil<br />

Bürgschaft (F.) kefalet<br />

Büro (N.) büro, ofis<br />

Bürokratie (F.) bürokrasi<br />

Buße (F.) ceza, kefaret<br />

büßen cezasını çekmek, ödemek<br />

Bußgeld (N.) kefaret parası<br />

Büttel (M.) mübaşir, muhzir<br />

case-law (N.) (engl.) olaylar hukuku, örnekler hukuku<br />

causa (F.) (lat.) illet<br />

cessio (F.) (lat.) devir, temlik<br />

Chance (F.) fırsat, şans, talih<br />

Chancengleichheit (F.) fırsat eşitliği<br />

Charta (F.) antlaşma, misak<br />

chartern kiralamak<br />

Chartervertrag (M.) çarter sözleşmesi<br />

Chemiewaffenübereinkommen kimyasal silahlar sözleşmesi<br />

Chemikalie (F.) kimyasal madde<br />

Chemikaliengesetz (N.) kimyasal madde kanunu<br />

Chipkarte (F.) çip kartı<br />

Christ (M.) hıristiyan (Sb.)<br />

christlich hiristiyan (Adj.)<br />

cif cif, sif<br />

CISG (N.) (Convention on contracts for the international sale of goods) CISG<br />

clausula (F.) rebus sic stantibus (lat.) durumda <strong>değişiklik</strong> ortaya çıkmaması koşulu<br />

Clearing (N.) kliringi takas<br />

CMR (N.) (Übereinkommen über den Beförderungsvertrag im internationalen<br />

Straßengüterverkehr) CMR<br />

CNUE (F.) Europäischer Verband der Notare avrupa noterler birliği<br />

Code civil (franz.) (M.) sivil hukuk<br />

Code de commerce (franz.) (M.) Code de commerce<br />

Code pénal (franz.) (M.) Code pénal<br />

codex (M.) (lat.) codex, kanunname<br />

Commision (F.) Internationale de l’Etat civile (CIEC) Commision Internationale de l’Etat<br />

civile<br />

commodum (N.) (lat.) zarar, commodum<br />

compensatio (F.) lucri cum damno (lat.) kazançla zararın denkleştirilmesi<br />

Computer (M.) bilgisayar<br />

Computerbetrug (M.) bilgisayar dolandırıcılığı<br />

Computersabotage (F.) bilgisayar sabotajı<br />

condicio (F.) sine qua non (lat.) kendisinden vazgeçilmez koşul<br />

contra legem (lat.) kanuna aykırı<br />

Convention on contracts for the international sale of goods (CISG) Convention on<br />

contracts for the international sale of goods


Copyright (N.) copyright, çoğaltma hakkı<br />

corpus (N.) delicti (lat.) suç konusu<br />

Coupon (M.) kupon<br />

Cousin (M.) amca oğlu, dayı oğlu, hala oğlu, teyze oğlu<br />

culpa (F.) in abstracto (lat.) soyut kusur<br />

culpa (F.) in contrahendo (lat.) akit sırasında kusur<br />

culpa (F.) in eligendo (lat.) ağır savsama<br />

Dachgesellschaft (F.) şemsiye şirket<br />

Damnationslegat (N.) yükümlülük yükleyen vasiyet<br />

damnum (lat.) (N.) zarar<br />

Darlehen (N.) ödünç, kredi<br />

Darlehensgeschäft (N.) ödünç verme işi<br />

Darlehensvertrag (M.) ödünç sözleşmesi<br />

darleihen ödünç vermek<br />

Dasein (N.) bulunma, gelmiş olma<br />

Daseinsvorsorge (F.) bulunma tedbiri<br />

Datei (F.) dosya<br />

Daten (N.Pl.) bilgiler, veriler<br />

Datenabgleich bilgilerin karşılaştırılması<br />

Datenbank (F.) bilgi bankası<br />

Datenschutz (M.) bilgilerin korunması<br />

Datenschutzbeauftragter (M.) bilgi koruma görevlisi<br />

Datenschutzbeauftragte (F.) bilgi koruma görevlisi<br />

Datenveränderung (F.) bilgilerin değiştirilmesi<br />

Datenverarbeitung (F.) bilgiişlem<br />

Datum (N.) tarih<br />

Dauer (F.) süre, müddet<br />

Dauerarrest (M.) sürekli hapis<br />

Dauerauftrag (M.) sürekli emir, açık emir<br />

Dauerdelikt (N.) sürekli suç, mütemadi suç<br />

dauern sürmek, devam etmek<br />

dauernd sürekli, devamlı, mütemadi<br />

Dauerschuldverhältnis (N.) sürekli borç ilişkisi<br />

de facto fiilen, bilfiil, fiili<br />

de iure hukuken, hukuki<br />

de lege ferenda (lat.) olması gereken hukuk bakımından<br />

de lege lata (lat.) yürürlükteki hukuk bakımından<br />

Debatte (F.) tartışma, görüşme<br />

Debet (N.) borç<br />

Debitor (M.) borçlu<br />

Debitorin (F.) borçlu<br />

decken örtmek, kapamak, korumak<br />

Deckung (F.) örtme, kapama, koruma, siper<br />

Deckungsverhältnis (N.) örtme ilişkisi, örtme oranı<br />

Deckungszusage (F.) örtme sözverisi, kapama sözverisi<br />

defensiv savunmalık, tedafüi<br />

defensiver Notstand (M.) savunmayı gerektirici zorda kalma<br />

definieren tanımlamak<br />

Definition (F.) tanımlama<br />

Defizit (N.) açık (Sb.), noksan (Sb.)


degradieren rütbe indirmek<br />

Deich (M.) set, bent (2)<br />

Deichrecht (N.) set hukuku, bent hukuku<br />

Dekan (M.) dekan<br />

Dekanat (N.) dekanlık<br />

Deklaration (F.) deklarasyon, bildirim<br />

deklaratorisch açıklayıcı, izhari<br />

deklarieren deklare etmek, bildirmek<br />

Dekonzentration (F.) taksimat, bölümleme<br />

Dekret (N.) kararname<br />

Delegation (F.) delegasyon, murahhaslar heyeti<br />

delegieren delege atamak, göndermek<br />

Delegierte (F.) delege, murahhas<br />

Delegierter (M.) delege, murahhas<br />

Delikt (N.) suç, haksız fiil<br />

Deliktsbesitzer (M.) fuzuli şahil<br />

Deliktsbesitzerin (F.) fuzuli şahil<br />

deliktsfähig haksız fiile ehliyetli<br />

Deliktsfähigkeit (F.) haksız fiile ehliyet<br />

Deliktsrecht (N.) haksız fiil hukuku<br />

Delinquent (M.) haksız eylemde bulunan, suçun faili<br />

Delinquentin (F.) haksız eylemde bulunan, suçun faili<br />

Delirium (N.) sabuklama<br />

Delkredere (N.) dükruvar<br />

Demagoge (M.) demagog<br />

Demagogin (F.) demagog<br />

Demarche (F.) demarş, girişim<br />

Dementi (N.) yalanlama, tekzip<br />

dementieren yalanlamak, tekzip etmek<br />

Demission (F.) çekilme, istifa<br />

Demokrat (M.) demokrat<br />

Demokratie (F.) demokrasi<br />

Demokratieprinzip (N.) demokrasi prensibi<br />

Demokratin (F.) demokrat<br />

demokratisch demokratik<br />

Demokratisierung (F.) demokrasileşme<br />

Demonstrant (M.) gösterici<br />

Demonstrantin (F.) gösterici<br />

Demonstration (F.) gösteri<br />

demonstrativ açık (Adj.), açıkça göstererek<br />

demonstrieren göstermek, gösteri <strong>yapma</strong>k, yürüyüş <strong>yapma</strong>k<br />

Demoskopie (F.) demoskopi<br />

DENIC DENIC<br />

Denkmal (N.) anıt, abide<br />

Denkmalschutz (M.) anıtların korunması<br />

Denunziant (M.) gammaz, ihbarcı<br />

Denunziantin (F.) gammaz, ihbarcı<br />

Denunziation (F.) gammazlık, ihbarcılık<br />

denunzieren gammazlamak<br />

Departement (N.) il, vilayet, bakanlık


Deponie (F.) çöplük<br />

deponieren bırakmak, yatırmak, tevdi etmek<br />

Deportation (F.) sürgün, nefy<br />

deportieren sürmek, nefyetmek<br />

Depositar (M.) saklayıcı, müstevdi<br />

Depositen (N.Pl.) tevdiat, mevduat<br />

Depositenzertifikat (N.) tevdiat sertifikası<br />

Depositum (N.) saklatım, vedia<br />

depositum (N.) irregulare (lat.) düzensiz saklatım, usulsüz tevdi<br />

Depot (N.) portföy, depo<br />

Depotgeschäft (N.) portföy işi<br />

Deputat (N.) ayni ücret<br />

Deputation (F.) delegasyon<br />

Deputierte (F.) delege<br />

Deputierter (M.) delege<br />

deregulieren bozmak<br />

Deregulierung (F.) bozma<br />

Dereliktion (F.) mülkiyetin terki<br />

Derivat (N.) türev<br />

derivativ türevsel<br />

derivativer Eigentumserwerb (M.) fer’i mülkiyet iktisabı<br />

Derogation (F.) hukuk kuralının diğer bir hukuk kuralının yerine geçmesi<br />

derogieren hükümsüz kılmak<br />

Deserteur (M.) asker kaçağı<br />

Deserteurin (F.) asker kaçağı<br />

desertieren askerden kaçmak<br />

Designation (F.) gösterme, öngörme<br />

designieren göstermek, öngörmek<br />

deskriptiv tasviri<br />

deskriptives Tatbestandsmerkmal (N.) suçun fiili unsuru<br />

Despot (M.) despot<br />

Despotie (F.) despotluk<br />

Despotin (F.) despot<br />

despotisch despotça<br />

Destinatär (M.) muhatap, tesellüm eden<br />

Destinatärin (F.) muhatap, tesellüm eden<br />

Deszendent (M.) füru, altsoy<br />

Deszendentin (F.) füru, altsoy<br />

Deszendenz (F.) zürriyet, artgelenler<br />

detachiert ayırılmış, tefrik edilmiş<br />

detachierte Kammer (F.) ayırılmiş daire, ayırılmış meclis<br />

Detektiv (M.) detektif<br />

Detektivin (F.) detektif<br />

Detektor (M.) detektör<br />

Detention (F.) haiz olma<br />

Deutsche (F.) alman<br />

Deutsche Demokratische Republik (F.) (DDR) Alman Demokratik Cumhuriyeti<br />

Deutsche Welle alman dalgası<br />

Deutscher (M.) alman<br />

Deutscher Gewerkschaftsbund (M.) (DGB) alman sendikalar birliği


Deutsches Reich (N.) Alman Devleti<br />

Deutsches Richtergesetz (N.) alman hakimler kanunu<br />

Deutschland (N.) Almanya<br />

Devise (F.) döviz, parola<br />

Devisen (F.Pl.) döviz<br />

Devisengeschäft (N.) döviz işlemi<br />

Devisenmarkt (M.) döviz piyasası<br />

Devisenreserve (F.) döviz ihtiyatı<br />

Devisenreserven (F.Pl.) döviz ihtiyatları<br />

Devolution (F.) intikal, geçme<br />

Devolutionsrecht (N.) intikal hukuku, geçme hukuku<br />

Devolutiveffekt (M.) karar verme yetkisinin temyiz merciine geçmesi<br />

Dezentralisation (F.) ademi merkeziyet<br />

dezentralisieren ademi merkezileşmek<br />

Dezernat (N.) şube, masa<br />

Dezernent (M.) şube müdürü, masa müdürü<br />

Dezernentin (F.) şube müdürü, masa müdürü<br />

DGB (M.) (Deutscher Gewerkschaftsbund) Alman Sendikalar Birliği<br />

Diakon (M.) diyakoz<br />

Diakonin (F.) diyakoz<br />

Diakonisse (F.) hemşire<br />

Diät (F.) huzur hakkı<br />

Diäten (F.Pl.) huzur hakları<br />

Dichotomie (F.) suçların ikiye bölünmesi<br />

Dieb (M.) hırsız, sarık<br />

Diebin (F.) hırsız, sarık<br />

Diebstahl (M.) hırsızlık, sırkat<br />

dienen hizmet etmek<br />

dienendes Grundstück (N.) hizmet eden taşınmaz<br />

Diener (M.) hizmet eden<br />

Dienerin (F.) hizmet eden<br />

Dienst (M.) hizmet, görev<br />

Dienstalter (N.) kıdem<br />

Dienstaufsicht (F.) hiyerarşik kontrol<br />

Dienstbarkeit (F.) irtifak<br />

Dienstbezug (M.) maaş<br />

Dienstbote (M.) hizmet eden, ulak<br />

Dienstbotin (F.) hizmet eden, ulak<br />

Diensteid (M.) hizmet yemini<br />

Diensterfindung (F.) işçinin teknik buluşu, işçinin ihtiraı<br />

Dienstflucht (F.) firar<br />

Dienstgeheimnis (N.) memurluk sırrı<br />

Dienstgrad (M.) rütbe<br />

Dienstherr (M.) mülki amir<br />

Dienstherrin (F.) mülki amir<br />

Dienstleistung (F.) hizmet verme<br />

Dienstleistungsfreiheit (F.) hizmet verme serbestisi<br />

Dienstleistungsmarke (F.) hizmet markaları<br />

dienstlich resmi (Adj.)<br />

Dienstrecht (N.) hizmet hukuku, görev hukuku


Dienstsiegel (N.) hizmet mühürü<br />

Dienststelle (F.) hizmet yeri, görev yeri<br />

Dienstvereinbarung (F.) hizmet anlaşması, görev anlaşması<br />

Dienstvergehen (N.) hizmet suçu, görev suçu<br />

Dienstverhältnis (N.) hizmet ilişkisi, görev ilişkisi<br />

Dienstvertrag (M.) hizmet akdi, görev akdi<br />

Dienstvorgesetzte (F.) hizmet amiri, görev amiri<br />

Dienstvorgesetzter (M.) hizmet amiri, görev amiri<br />

Dienstweg (M.) hiyerarşik yol<br />

Dienstzeit (F.) hizmet süresi, görev süresi<br />

dies interpellat pro homine (lat.) dies interpellat pro homine<br />

Dietrich (M.) maymuncuk<br />

diffamieren iftira etmek<br />

Diffamierung (F.) iftira, iftira etme<br />

Differenz (F.) fark<br />

Differenzgeschäft (N.) fiyat farkı üzerine yapılan vadeli alışveriş<br />

differenzieren fark gözetmek<br />

Differenzierung (F.) fark gözetme<br />

Differenzierungsklausel (F.) fark gözetme şartı<br />

Diktator (M.) diktatör<br />

Diktatorin (F.) diktatör<br />

Diktatur (F.) diktatörlük<br />

dilatorisch geçici, erteleyici<br />

dilatorische Einrede (F.) geçici defi<br />

Ding (N.) ayn, nesne, şey<br />

dinglich ayni, nesnel<br />

dingliche Belastung (F.) ayni tahmil<br />

dingliches Recht (N.) ayni hak<br />

Diözese (F.) piskoposluk<br />

Diplom (N.) diploma<br />

Diplomat (M.) diplomat<br />

Diplomatie (F.) diplomasi<br />

Diplomatik (F.) belge öğretimi<br />

Diplomatin (F.) diplomat<br />

diplomatisch diplomatik (Adj.)<br />

diplomatische Beziehung (F.) diplomatik ilişkiler<br />

Diplom-Wirtschaftsjurist diplomalı ekonomi hukukçusu<br />

direkt vasıtasız, doğru<br />

direkte Stellvertretung (F.) vasıtasız temsil<br />

direkte Steuer (F.) vasıtasız vergi<br />

direkter Verbotsirrtum (M.) vasıtasız yasakta yanılma<br />

direkter Vorsatz (M.) vasıtasız kast<br />

Direkterwerb (M.) vasıtasız iktisap<br />

Direktion (F.) yönetim<br />

Direktionsrecht (N.) yönetim yetkisi<br />

Direktive (F.) direktif<br />

Direktmandat (N.) vasıtasız vekalet<br />

Direktor (M.) direktör<br />

Direktorin (F.) direktör<br />

Direktversicherung (F.) vasıtasız sigorta


Dirne (F.) orospu, fahişe<br />

DIRO (Deutsche und internationale Rechtsanwaltsorganisation) alman ve uluslararası<br />

avukat örgütü<br />

Disagio (N.) disacyo<br />

Diskont (M.) iskonto<br />

diskontieren iskonto etmek<br />

Diskontsatz (M.) iskonto haddi<br />

diskriminieren ayırım gözetmek, fark gözetmek<br />

Diskriminierung (F.) ayırım gözetme, fark gözetme<br />

Dispens (M.) hususi müsaade<br />

dispensieren hususi müsaade etmek<br />

disponieren (über) düzenlemek, kullanmak<br />

Disposition (F.) tertip, durum<br />

Dispositionsmaxime (F.) tertip ilkesi<br />

dispositiv tamamlayıcı, ihtiyari<br />

dispositives Recht (N.) tamamlayıcı hukuk, ihtiyari hukuk<br />

Disput (M.) bilimsel tartışma, münakaşa<br />

Disputation (F.) bilimsel tartışma<br />

Dissens (M.) uzlaşmazlık<br />

Dissertation (F.) doktora tezi<br />

Dissident (M.) muhalif<br />

Dissidentin (F.) muhalif<br />

Distinktion (F.) ayırma<br />

Distrikt (M.) bölge<br />

Disziplin (F.) disiplin<br />

Disziplinargericht (N.) disiplin mahkemesi<br />

disziplinarisch inzibati<br />

Disziplinarmaßnahme (F.) disiplin cezası<br />

Disziplinarrecht (N.) disiplin cezaları hukuku<br />

Disziplinarverfahren (N.) disiplin cezaları usulü<br />

Diversion (F.) diversyon<br />

Dividende (F.) dividant<br />

Division (F.) tümen<br />

DNA-Analyse DNA-analizi<br />

Dogma (N.) dogma, akide<br />

Dogmatik (F.) doğmatik<br />

Doktor (M.) doktor<br />

Doktorand (M.) doktorasını <strong>yapma</strong>kta olan öğrenci<br />

Doktorandin (F.) doktorasını <strong>yapma</strong>kta olan öğrenci<br />

Doktorin (F.) doktor<br />

Doktorprüfung (F.) doktora sınavı<br />

Doktrin (F.) doktrin<br />

Dokument (N.) doküman, belge<br />

Dokumentenakkreditiv (N.) vesikalı akreditif<br />

Dokumentenkette (F.) (Dokumentenkette in Großbritannien) doküman sırası<br />

dolmetschen tercüme etmek, çevirmek<br />

Dolmetscher (M.) tercüman<br />

Dolmetscherin (F.) tercüman<br />

dolos kasten<br />

dolus (M.) (lat.) kast, kasıt


dolus (M.) directus (lat.) aracısız kast<br />

dolus (M.) eventualis (lat.) ihtimali kast<br />

dolus (M.) generalis (lat.) genel kast<br />

dolus (M.) indirectus (lat.) dolaylı kast<br />

dolus (M.) malus (lat.) hile, dolan<br />

dolus (M.) subsequens (lat.) sonradan kast<br />

Dom (M.) katedral, kubbe<br />

domain (F.) domain<br />

Domäne (F.) devlet arazisi<br />

Domkapitel (N.) katedral toplantısı<br />

Doping doping<br />

Doppelbesteuerung (F.) çifte vergi<br />

Doppelehe (F.) bigami<br />

Doppelname (M.) çifte isim<br />

Doppelstaatsangehörigkeit (F.) çifte vatandaşlık<br />

doppelt çift, çifte<br />

Doppelversicherung (F.) çifte sigorta<br />

Dotation (F.) ödenek, tahsisat, bağış, donatım<br />

dotieren bağışlamak, donatmak<br />

Doyen (M.) (franz.) doyen<br />

Doyenin (F.) doyen<br />

Dozent (M.) doçent<br />

Dozentin (F.) doçent<br />

drakonisch sert, sıkı, şiddetli<br />

Drang (M.) güdü, baskı<br />

Draufgabe (F.) pey akçesi<br />

Drei-Elemente-Lehre (F.) üç unsur öğretisi<br />

Dreifelderwirtschaft (F.) tarlada üç ekim değiştirme usulü<br />

Dreißigster (M.) otuzuncu kişi<br />

dringend acele, acil<br />

dringlich müstacel, ivedi<br />

dritte üçüncü<br />

Dritte (F.) üçüncü kişi<br />

Dritter (M.) üçüncü kişi<br />

Drittschuldner (M.) hacizde üçüncü kişi<br />

Drittschuldnerin (F.) hacizde üçüncü kişi<br />

Drittschutz (M.) üçüncünün korunması<br />

Drittwiderspruchsklage (F.) müdahale yoluyla dava<br />

Droge (F.) uyuşturucu, narkotik madde<br />

Drohbrief (M.) tehdit mektubu<br />

drohen tehdit etmek<br />

drohend tehdit eden, tehditkarane<br />

Drohung (F.) tehdit, korkutma<br />

Drohung (F.) mit Gewalt şiddetle tehdit<br />

Druck (M.) basım, tabı<br />

drucken basmak, tab’etmek<br />

Drucksache (F.) basılmış şey, matbua<br />

Druckschrift (F.) basılmış yazı, matbua<br />

Druckwerk (N.) basılmış eser<br />

Dualismus (M.) ikici görüş, ikicilik, düalizm


dualistisch ikici görüşlü, ikiciliğe göre<br />

Duell (N.) düello<br />

dulden müsamaha etmek, gözyummak<br />

Duldung (F.) müsamaha, gözyumma<br />

Dumping (N.) damping<br />

dunkel karanlık<br />

Duplikat (N.) düplikata<br />

durchführen icra etmek, yürütmek<br />

Durchführung (F.) icra etme, yürütme<br />

Durchführungsverordnung (F.) tatbikat kanunu<br />

Durchgang (M.) geçit, transit<br />

Durchgangserwerb (M.) transit iktisap<br />

Durchgriffshaftung (F.) ortağın şahsi sorumluluğu<br />

Durchschnitt (M.) ortalama, vasat<br />

durchschnittlich ortalama, vasati<br />

Durchschnittsmensch (M.) ortalama insan<br />

durchsuchen aramak<br />

Durchsuchung (F.) arama<br />

dürftig kifayetsiz, yetersiz, fakir<br />

Dürftigkeit (F.) kifayetsizlik, yetersizlik, fakirlik<br />

Dürftigkeitseinrede (F.) terekenin kifayetsiz olduğu defi<br />

dynamisch dinamik<br />

dynamische Rente (F.) endeksli emeklilik<br />

Dynastie (F.) hanedan<br />

e. V. (M.) (eingetragener Verein) tescilli dernek<br />

ebenbürtig küffü, dengi<br />

Ebenbürtigkeit (F.) küfüv, denklik<br />

echt hakiki (Adj.), doğru (Adj.), gerçek (Adj.)<br />

echte Urkunde (F.) hakiki belge<br />

echtes Unterlassungsdelikt (N.) hakiki ihmal<br />

Echtheit (F.) doğruluk<br />

e-commerce (N.) (engl.) e-commerce<br />

ECTS (N.) European Credit Transfer System (europ.<br />

Prüfungsnotenanrechnungssystem) avrupa sınav notu mahsup sistemi<br />

ECU (M.) (European Currency Unit) Avrupa Para Birimi<br />

edel asil<br />

Edikt (N.) emirname, kararname<br />

Ediktalzitation (F.) davetiyenin asılması<br />

Edition (F.) ibraz, bası, baskı<br />

Editionspflicht (F.) ibraz mükellefiyeti<br />

EDV (elektronische Datenverarbeitung) (F.) elektronik bilgiişlem, EDV<br />

Effekt (M.) etki, tesir<br />

Effekten (M.Pl.) menkul kıymetler, esham, tahvilat<br />

effektiv efektif, etkin<br />

Effektivklausel (F.) efektif kayıt, efektif şart<br />

Effizienz (F.) etkinlik<br />

EG (F.) (Europäische Gemeinschaft) Avrupa Topluluğu<br />

Ehe (F.) evlenme, evlilik<br />

Eheaufhebung (F.) evlenmenin feshi<br />

ehebrechen zina <strong>yapma</strong>k


Ehebrecher (M.) zani (Sb.), zina yapan (Sb.)<br />

Ehebrecherin (F.) zaniye (Sb.), zina yapan (Sb.)<br />

ehebrecherisch zina yapan (Adj.)<br />

Ehebruch (M.) zina<br />

Ehefähigkeit (F.) evlenmeye ehliyet<br />

Ehefrau (F.) kadın, eş<br />

Ehegatte (M.) koca, eş<br />

Ehegattenerbrecht (N.) eşler miras hukuku<br />

Ehegattenunterhalt (M.) eşler nafakası<br />

Ehegattin (F.) kadın, eş<br />

Ehegesetz (N.) evlenme kanunu<br />

Ehehindernis (N.) evlenme engeli<br />

ehelich nesebi sahih, sahih nesepli<br />

ehelichen evlenmek<br />

Ehelicherklärung (F.) nesebin tashihi kararı<br />

Ehelichkeit (F.) sahih nesep, nesebin sıhhati<br />

Ehelichkeitsanfechtung (F.) nesebin reddi<br />

Ehelichkeitserklärung (F.) nesebin tashihi kararı<br />

Ehemann (M.) koca, eş<br />

Ehemündigkeit (F.) evlenmeye erginlik<br />

Ehename (M.) evlenme soyadı<br />

Ehenichtigkeit (F.) evlenmenin butlanı<br />

Eherecht (N.) evlenme hukuku<br />

Ehescheidung (F.) boşanma<br />

Eheschließung (F.) evlenme<br />

Eheverbot (N.) evlenme yasağı<br />

Ehevermittler (M.) evlenme tellalı<br />

Ehevermittlerin (F.) evlenme tellalı<br />

Ehevermittlung (F.) evlenme tellallığı<br />

Ehevertrag (M.) evlenme sözleşmesi<br />

Ehre (F.) haysiyet, namus, şeref<br />

Ehrenamt (N.) fahri görev<br />

ehrenamtlich fahri, onursal<br />

Ehrenbeamter (M.) fahri, memur<br />

Ehrenbeamtin (F.) fahri, memur<br />

Ehrendoktor (M.) fahri doktor<br />

Ehrendoktorin (F.) fahri doktor<br />

Ehrengericht (N.) haysiyet divanı<br />

Ehrenrecht (N.) haysiyet hakkı<br />

Ehrenstrafe (F.) haysiyet suçu<br />

Ehrenwort (N.) haysiyet sözü, şeref sözü<br />

Ehrverletzung (F.) haysiyeti bozma<br />

eichen (V.) ayar edip damgalamak<br />

Eid (M.) yemin<br />

Eidesmündigkeit (F.) yemine erginlik<br />

eidesstattlich yemin yerine<br />

eidesstattliche Versicherung (F.) yemin yerine temin etme<br />

Eifersucht (F.) kıskançlık<br />

eifersüchtig kıskanç<br />

eigen kendi, özel


Eigenbedarf (M.) şahsi ihtiyaç<br />

Eigenbesitz (M.) asli zilyedlik<br />

Eigenbesitzer (M.) asli zilyed<br />

Eigenbesitzerin (F.) asli zilyed<br />

Eigenbetrieb (M.) reji<br />

eigener Wirkungskreis (M.) kendi nüfuz sahası, özel nüfuz sahası<br />

eigenes Kapital kendi sermaye, özel sermaye<br />

Eigengeschäftsführung (F.) işlerin şahsi idaresi<br />

Eigengesellschaft (F.) şahsi şirket<br />

eigenhändig kendi eliyle<br />

Eigenhändler (M.) kendi nam ve hesabına iş gören tüccar<br />

Eigenhändlerin (F.) kendi nam ve hesabına iş gören tüccar<br />

Eigenheim (N.) asli ev<br />

Eigenkapital (N.) özsermaye<br />

Eigenmacht (F.) gasp<br />

Eigenname (M.) kendi isim<br />

Eigenschaft (F.) vasıf, özellik<br />

Eigentum (N.) mülkiyet, iyelik<br />

Eigentümer (M.) malik, iye<br />

Eigentümerin (F.) malik, iye<br />

Eigentumsaufgabe (F.) mülkiyetin terki<br />

Eigentumsbindung (F.) mülkiyetin bağlanması<br />

Eigentumsschutz (M.) mülkiyetin korunması<br />

Eigentumserwerb (M.) mülkiyet iktisabı<br />

Eigentumsstörung (F.) gayrimenkule tecavüz, mülkiyete tecavüz<br />

Eigentumsübertragung (F.) mülkiyetin devri<br />

Eigentumsverlust (M.) mülkiyetin ziyaı<br />

Eigentumsvermutung (F.) mülkiyetin karinesi<br />

Eigentumsvorbehalt (M.) mülkiyetin muhafazası<br />

Eigentumswohnung (F.) apartman dairesi<br />

eignen uymak<br />

Eignung (F.) uygunluk<br />

Einbahnstraße (F.) tek yönlü yol<br />

einbenennen çağırmak, davet etmek<br />

einberufen çağırmak, davet etmek<br />

einbeziehen dahil etmek, içine almak<br />

Einbeziehung (F.) dahil etme, içine alma<br />

einbrechen zorla girmek<br />

Einbrecher (M.) zorla giren<br />

Einbrecherin (F.) zorla giren<br />

einbringen getirmek, irad etmek<br />

Einbringung (F.) getirme, irad etme<br />

Einbruch (M.) zorla girme<br />

Einbruchsdiebstahl (M.) kapalı yere girilerek işlenen hırsızlık<br />

einbürgern vatandaşlığa almak<br />

Einbürgerung (F.) vatandaşlığa alma<br />

eindringen girmek<br />

Einfuhr (F.) dışalım, ithal<br />

einführen sokmak, ithal etmek<br />

Einführung (F.) sokma, ithal etme


Einführungsgesetz (N.) bir kanunun uygulanmasını düzenleyen kanun<br />

Eingabe (F.) verme, dilekçe<br />

eingeben vermek<br />

eingehen girmek<br />

eingerichteter Gewerbebetrieb (M.) kurulmuş ticari işletme<br />

eingetragen tescilli, müseccel, kaydedilmiş<br />

eingetragene Genossenschaft (F.) tescilli kooperatif<br />

eingetragener Verein (M.) tescilli dernek<br />

eingreifen müdahale etmek, el atmak<br />

Eingriff (M.) müdahale, el atma<br />

Eingriffskondiktion (F.) müdahale istirdat davası<br />

Eingriffsverwaltung (F.) müdahaleci idare<br />

einhalten riayet etmek, uymak<br />

Einhaltung (F.) riayet etme, uyma<br />

einheimisch yerli<br />

Einheit (F.) birlik, vahdet<br />

einheitlich tekdüzen, yeknesak<br />

Einheitliche Europäische Akte (F.) tekdüzen avrupa dosyası<br />

einheitliches Kaufrecht (N.) tekdüzen alım hakkı<br />

Einheitlichkeitswille (M.) tekdüzenlik onamı<br />

Einheitsstrafe (F.) tekdüzen ceza<br />

Einheitstäter (M.) tekdüzen fail<br />

Einheitswert (M.) tekdüzen değer<br />

einig birleşik, hemfikir<br />

einigen birleştirmek, uzlaşmak, anlaşmak<br />

Einigung (F.) birleşme, uzlaşma, anlaşma<br />

Einigungsstelle (F.) uzlaşma yeri<br />

Einigungsvertrag (M.) uzlaşma sözleşmesi<br />

Einkammersystem (N.) tek meclisli hükümet sistemi<br />

Einkauf (M.) satın alma<br />

einkaufen satın almak<br />

Einkaufskommission (F.) alım komisyonu<br />

Einkaufspreis (M.) alış fiyatı<br />

einklagen dava etmek<br />

Einkommen (N.) gelir<br />

Einkommensteuer (F.) gelir vergisi<br />

Einkommensteuergesetz (N.) gelir vergisi kanunu<br />

Einkunft (F.) kazanç, irat<br />

einladen davet etmek, çağırmak<br />

Einladung (F.) davet, çağrı<br />

Einlage (F.) apor, başlangıç sermayesi, mevduat<br />

einlassen cevap vermek, içeri almak, kabul etmek<br />

einlegen başvurmak, müracaat etmek<br />

Einleger (M.) başvuran, müracaat eden<br />

Einlegerin (F.) başvuran, müracaat eden<br />

einliefern teslim etmek<br />

Einmanngesellschaft (F.) tek kişilik şirket<br />

einmischen karışmak, müdahale etmek<br />

Einmischung (F.) karışma, müdahale<br />

Einnahme (F.) alma, içine alma


Einnahmen (F.Pl.) gelirler, varidat<br />

einnehmen almak, içine almak<br />

Einrede (F.) defi, savu<br />

einreichen vermek, ibraz etmek<br />

einreisen girmek<br />

einrichten kurmak, <strong>yapma</strong>k<br />

Einrichtung (F.) kuruluş, yapım<br />

einschlägig ilgili, alakalı<br />

einschließen dahil etmek, içermek<br />

Einschließung (F.) dahil etme, içerme<br />

einschränken sınırlamak, kısıtlamak<br />

Einschränkung (F.) sınırlama, kısıtlama<br />

einschreiben kaydetmek, yazmak<br />

Einschreiben (N.) kaydetme, yazma<br />

einschreiten harekete geçmek, müdahale etmek<br />

Einschreiten (N.) harekete geçme, müdahale etme<br />

einsehen incelemek, idrak etmek<br />

einseitig tek taraflı, bir taraflı<br />

einseitig verpflichtend tek taraflı zorunlu<br />

einsetzen atamak, nasbetmek, tayin etmek<br />

Einsetzung (F.) atanma, nasbetme, tayin etme<br />

Einsicht (F.) idrak, tetkik, inceleme<br />

einsichtsfähig idrak kabiliyetli, tetkik kabiliyetli<br />

Einsichtsfähigkeit (F.) idrak kabiliyeti, tetkik kabiliyeti<br />

einsperren hapsetmek, alıkoymak<br />

Einsperren (N.) hapsetme, alıkoyma<br />

Einspruch (M.) itiraz<br />

Einspruchsgesetz (N.) itiraz yasası<br />

einstehen kefil olmak, garanti etmek<br />

einstellen durmak, işe almak<br />

Einstellung (F.) durdurma, işe alma<br />

Einstellungsbeschluss (M.) durdurma kararı, işe alma kararı<br />

einstweilig geçici, muvakkat<br />

einstweilige Anordnung (F.) geçici karar<br />

einstweilige Verfügung (F.) geçici tedbir<br />

einstweiliger Ruhestand (M.) geçici emeklilik<br />

Eintrag (M.) tescil, kayıt<br />

eintragen tescil etmek, kaydetmek<br />

Eintragung (F.) tescil, kaydetme<br />

Eintragungsbewilligung (F.) tescilin kabulü<br />

Eintragungsfähigkeit (F.) tescil ehliyeti<br />

eintreiben birleştirmek, almak<br />

eintreten girmek, başlamak<br />

Eintritt (M.) giriş, başlama<br />

Eintrittsrecht (N.) giriş hakkı<br />

einverleiben eline geçirmek, ilhak etmek<br />

Einverleibung (F.) eline geçirme, ilhak<br />

Einvernahme (F.) sorgulama, sorguya çekme<br />

einvernehmen sorgulamak, sorguya çekmek<br />

Einvernehmen (N.) itilaf, anlaşma


einverstanden razı (Adj.), kabul (Adj.)<br />

Einverständnis (N.) razı (Sb.), kabullenme<br />

Einwand (M.) itiraz, iddia, sav<br />

Einwanderer (M.) yurtiçine göç eden<br />

Einwandererin (F.) yurtiçine göç eden<br />

einwandern yurtiçine göç etmek<br />

Einwanderung (F.) yurtiçine göç etme, iç göç<br />

einweisen sevk etmek, göndermek<br />

Einweisung (F.) sevk etme, gönderme<br />

einwenden itiraz etmek<br />

Einwendung (F.) itiraz<br />

einwilligen muvafakat etmek, onamak<br />

Einwilligung (F.) muvafakat, onama<br />

einwirken tesir etmek, etkilemek<br />

Einwirkung (F.) tesir etme, etki<br />

Einwohner (M.) sakin<br />

Einwohnerin (F.) sakin<br />

einzahlen mahsuben ödemek, yatırmak<br />

Einzahlung (F.) mahsuben ödeme, yatırma<br />

Einzelhaft (F.) hücre hapsi<br />

Einzelhandel (M.) perakende<br />

Einzelkauffrau (F.) gerçek kişi tacir<br />

Einzelkaufmann (M.) gerçek kişi tacir<br />

einzeln münferit, tek<br />

Einzelrichter (M.) münferit hakim, tek hakim<br />

einziehen tahsil etmek, müsadere etmek<br />

Einziehung (F.) tahsil, müsadere<br />

Einziehungsermächtigung (F.) tahsil yetkisi<br />

Eisenbahn (F.) demiryolu<br />

elektrisch elektrikli<br />

Elektrizität (F.) elektrik<br />

elektronisch elektronik<br />

elektronische Datenverarbeitung (F.) (EDV) elektronik bilgiişlem<br />

Elter (F. bzw. M.) ana, baba<br />

elterlich anababa ile ilgili<br />

elterliche Gewalt (F.) velayet hakkı<br />

elterliche Sorge (F.) velayet<br />

Eltern (Pl.) anababa, ebeveyn<br />

Elternzeit (F.) anababa zamanı<br />

E-Mail E-Mail<br />

Emanzipation (F.) özgür kılma, emansipasyon<br />

emanzipieren özgür kılmak<br />

Embargo (N.) ambargo<br />

Embryo (M.) oğulcuk, embriyon<br />

emeritieren emekliye ayırmak<br />

emeritiert emekliye ayrılmiş<br />

Emigrant (M.) yurtdışına göç eden<br />

Emigrantin (F.) yurtdışına göç eden<br />

Emigration (F.) yurtdışına göç etme, dış göç<br />

emigrieren yurtdışına göç etmek


Emission (F.) ihraç, çıkarma, emisyon<br />

emittieren ihraç etmek, çıkarmak<br />

Empfang (M.) teslim alma, kabzetme<br />

empfangen (V.) teslim almak, kabzetmek<br />

Empfänger (M.) gönderilen, alıcı<br />

Empfängerhorizont (M.) gönderilen çevreni<br />

Empfängerin (F.) gönderilen, alıcı<br />

Empfängnis (F.) gebe kalma<br />

Empfängnisverhütung (F.) gebeliğe karşı korunma<br />

Empfängniszeit (F.) gebe kalma müddeti<br />

empfangsbedürftig varması gerekli<br />

Empfangsbedürftigkeit (F.) varma gerekliliği<br />

empfehlen tavsiye etmek<br />

Empfehlung (F.) tavsiye<br />

Ende (N.) son, hitam<br />

Endurteil (N.) son karar<br />

Energie (F.) enerji, cereyan<br />

Energieentziehung (F.) enerji çalma, cereyan çalma<br />

Energierecht (N.) enerji hukuku, cereyan hukuku<br />

Energieversorgungsunternehmen (N.) enerji temini kuruluşu<br />

England (N.) İngiltere<br />

Enkel (M.) torun<br />

Enkelin (F.) torun<br />

Enklave (F.) yabancı topraklarla kuşatılmış bölge<br />

Enquête (F.) araştırma, soruşturma, anket<br />

Enquêtekommission (F.) araştırma komisyonu, soruşturma komisyonu<br />

Enquêterecht (N.) araştırma hakkı, soruşturma hakkı<br />

enteignen kamulaştırmak, istimlak etmek<br />

Enteignung (F.) kamulaştırma, istimlak etme<br />

enterben mirastan iskat etmek<br />

Enterbung (F.) mirastan iskat<br />

entfalten gelişmek, açmak<br />

Entfaltung (F.) gelişme, açılma, inkişaf<br />

entfernen uzaklaştırmak, uzaklaşmak, çıkartmak<br />

Entfernung (F.) uzaklaştırma,uzaklaşma, çıkartma<br />

entfremden yabancılaştırmak<br />

Entfremdung (F.) yabancılaştırma<br />

entführen kaçırmak<br />

Entführer (M.) kaçıran<br />

Entführerin (F.) kaçıran<br />

Entführung (F.) kaçırma<br />

entgangen kaçırılmış<br />

entgangener Gewinn (M.) kaçırılmış kazanç<br />

Entgelt (N.) ödeme, tazmin etme<br />

entgelten ödemek, tazmin etmek<br />

Entgeldfortzahlung ücret ödemeye devam<br />

Entgeltfortzahlungsgesetz (N.) ücret ödemeye devam kanunu<br />

enthaften (V.) çıkarmak, işten çıkarmak, salıvermek<br />

Enthaftung (F.) çıkarma, işten çıkarma, salıverme<br />

enthalten (V.) ihtiva etmek, içermek


Enthaltung (F.) ihtiva etme, içerme<br />

enthaupten başını kesmek, başını uçurmak<br />

Enthauptung (F.) başını kesme, başını uçurma<br />

entkolonialisieren (V.) sömürgesizleştirmek<br />

Entkolonialisierung (F.) sömürgesizleştirme<br />

entlassen (V.) çıkarmak, işten çıkarmak, salıvermek<br />

Entlassung (F.) çıkarma, işten çıkarma, salıverme<br />

entlasten aklamak, ibra etmek<br />

Entlastung (F.) aklama, ibra<br />

Entlastungsbeweis (M.) sanık lehindeki delil<br />

entleihen ariyet almak, ödünç almak<br />

entmündigen hacretmek<br />

Entmündigung (F.) hacir<br />

Entnahme (F.) alma<br />

entnazifizieren nazilikten tecrit etmek<br />

Entnazifizierung (F.) nazilikten tecrit<br />

entnehmen almak, çıkarmak<br />

entschädigen tazmin etmek, tazminat ödemek<br />

Entschädigung (F.) tazminat, ödence<br />

Entscheid (M.) karar<br />

entscheiden karar vermek<br />

Entscheidung (F.) karar<br />

Entscheidung der Europäischen Gemeinschaft avrupa topluluğunun kararı<br />

Entscheidungsgrund (M.) gerekçe, gerektirici neden<br />

Entscheidungssammlung (F.) karar toplaması<br />

entscheidungsunfähige Geschworene (F.) karar veremez jüre<br />

entscheidungsunfähiger Geschworener (M.) karar veremez jüre<br />

entschließen kararlaştırmak<br />

Entschließung (F.) karar<br />

Entschluss (M.) karar<br />

entschuldigen affetmek, özür dilemek<br />

entschuldigender Notstand (M.) affeden ıztırar<br />

Entschuldigung (F.) af, özür, mazeret<br />

Entschuldigungsgrund (M.) af nedeni, özür nedeni<br />

entsorgen atıkları toplayıp imha etmek<br />

Entsorgung (F.) atıkların toplanıp imha edilmesi<br />

entwenden çalmak<br />

Entwendung (F.) çalma<br />

entweren terk etmek, bırakmak<br />

entwerfen çizmek, hazırlamak<br />

Entwerung (F.) terk, bırakma<br />

entwickeln kalkınmak, geliştirmek<br />

Entwicklung (F.) kalkınma, geliştirme<br />

Entwicklungskriminalität (F.) kalkınma suçları<br />

Entwurf (M.) tasarı, layiha<br />

entziehen geri almak, elkoymak<br />

Entziehung (F.) geri alma, elkoyma<br />

Entziehungsanstalt (F.) tecrit kurumu<br />

Entzug (M.) geri alma, elkoyma<br />

Enumeration (F.) tadad, sayma


Enzyklika (F.) papa’nın fermanı<br />

Enzyklopädie (F.) ansiklopedi<br />

Erbausgleich (M.) mirasta denkleştirme<br />

Erbausschlagung (F.) mirasın reddi<br />

Erbbaurecht (N.) üst hakkı<br />

erbbiologisch ırsi biolojik<br />

Erbe (M.) mirasçı<br />

Erbe (N.) miras<br />

Erbeinsetzung (F.) mirasçı atanması<br />

erben miras kalmak<br />

Erbengemeinschaft (F.) miras ortaklığı<br />

Erbenhaftung (F.) mirasçıların sorumluluğu<br />

Erbfolge (F.) mirasta halefiyet<br />

Erbin (F.) mirasçı<br />

Erblasser (M.) mirasbırakan<br />

Erblasserin (F.) mirasbırakan<br />

erblich irsi, kalıtsal<br />

Erbpacht (F.) irsi hasılat icarı<br />

Erbrecht (N.) miras hukuku<br />

Erbschaft (F.) miras<br />

Erbschaftsanspruch (M.) miras hakkı<br />

Erbschaftsbesitzer (M.) miras sahibi<br />

Erbschaftsbesitzerin (F.) miras sahibi<br />

Erbschaftserwerber (M.) mirası iktisap eden<br />

Erbschaftserwerberin (F.) mirası iktisap eden<br />

Erbschaftskauf (M.) miras hisselerinin satışı<br />

Erbschaftsklage (F.) miras davası<br />

Erbschaftsteuer (F.) miras vergisi<br />

Erbschein (M.) mirasçılık belgesi<br />

Erbschleicher (M.) miras hilekarı<br />

Erbschleicherin (F.) miras hilekarı<br />

Erbteil (M.) miras payı<br />

Erbunfähigkeit (F.) miras yeteneksizliği<br />

Erbvertrag (M.) miras mukavelesi<br />

Erbverzicht (M.) mirastan feragat<br />

ereignen (sich) olmak, vaki olmak<br />

Ereignis (N.) olay, vakıa<br />

erfahren (V.) öğrenmek, muttali olmak<br />

Erfahrung (F.) öğrenme, muttali olma, deneyim<br />

erfassen kaydedilmek, sayılamak<br />

Erfassung (F.) kaydedilme, sayılama<br />

erfinden ihtira etmek, icat etmek<br />

Erfinder (M.) ihtira eden, icat eden<br />

Erfinderin (F.) ihtira eden, icat eden<br />

Erfindung (F.) ihtira, icat<br />

Erfolg (M.) netice, sonuç, başarı<br />

Erfolgsabwendung (F.) netice önlemesi<br />

Erfolgsdelikt (N.) neticesi harekete bitişik olmayan suç<br />

Erfolgshaftung (F.) netice sorumluluğu<br />

Erfolgshonorar (N.) başarıya bağlı ücret


erfolgsqualifiziertes Delikt (N.) müterakki suç<br />

Erfolgsunrecht (N.) neticesi harekete bitişik olmayan haksızlık<br />

erforderlich gerekli, gereken<br />

Erforderlichkeit (F.) gerek<br />

erfordern istilzam etmek, gerektirmek<br />

Erfordernis (N.) şart, koşul<br />

erfüllbar gerçekleşebilir<br />

Erfüllbarkeit (F.) gerçekleşme<br />

erfüllen ifa etmek, yerine getirmek<br />

Erfüllung (F.) ifa, yerine getirme<br />

Erfüllungsbetrug (M.) ifa hilesi, yerine getirme hilesi<br />

Erfüllungsgehilfe (M.) yardımcı kişi, muavin şahıs<br />

Erfüllungsgehilfin (F.) yardımcı kişi, muavin şahıs<br />

Erfüllungsgeschäft (N.) ifa muamelesi<br />

Erfüllungsort (M.) ifa yeri<br />

Erfüllungsübernahme (F.) ifa devralma<br />

Erfüllungsverweigerung (F.) ifa çekinmesi<br />

ergänzen bütünlemek, tamamlamak<br />

ergänzend bütünleyici, tamamlayıcı<br />

ergänzende Vertragsauslegung (F.) bütünleyici sözleşme yorumu<br />

Ergänzung (F.) bütünleme, tamamlama<br />

Ergänzungspflegschaft (F.) munzam kayyımlık<br />

Ergänzungsurteil (N.) munzam hüküm<br />

Erhalt (M.) koruma, muhafaza, alma<br />

erhalten (V.) korumak, muhafaza etmek, almak<br />

erheben açmak, ikame etmek<br />

erheblich önemli, mühim<br />

Erhebung (F.) açma, derleme<br />

erhöhen artırmak, yükseltmek<br />

Erhöhung (F.) artırma, yükseltme<br />

erinnern ihtar etmek, hatırlamak, uyarmak<br />

Erinnerung (F.) ihtar, hatırlama, uyarma<br />

erkennen idrak etmek, görmek, tanımak<br />

Erkenntnis (F.) idrak etme, karar, hüküm<br />

Erkenntnisverfahren (N.) yargılama usulü<br />

erklären beyan etmek, açıklamak, anlatmak<br />

Erklärung (F.) beyan, açıklama, anlatma<br />

erkundigen bilgi almak<br />

Erkundigung (F.) bilgi alma<br />

Erlass (M.) ibra, kesme, verme<br />

erlassen ibra etmek, kesmek, vermek<br />

erlauben izin vermek, müsaade etmek<br />

Erlaubnis (F.) izin, müsaade<br />

Erlaubnisirrtum (M.) mazeret sebebinin hukuki sınırlarında yanılma<br />

Erlaubnistatbestandsirrtum (M.) mazeret sebebinin tipik koşullarında yanılma<br />

erläutern izah etmek, açıklamak, anlatmak<br />

Erläuterung (M.) izah, açıklama, anlatma<br />

erledigen çözmek, halletmek<br />

Erledigung (F.) çözüm, halletme<br />

Erlös (M.) semen, hasılat


erlöschen düşmek, sönmek<br />

Erlöschen (N.) düşme, sönme<br />

erlösen kurtarmak<br />

Erlösung (M.) kurtarma<br />

ermächtigen yetkilendirmek, mezun kılmak<br />

Ermächtigung (F.) yetki, mezuniyet<br />

Ermächtigungsgesetz (N.) yetki kanunu<br />

Ermächtigungsgrundlage (F.) yetki temeli<br />

ermahnen ihtar etmek, uyarmak<br />

Ermahnung (F.) ihtar, uyarma<br />

ermäßigen indirmek, tenzil etmek<br />

Ermäßigung (F.) indirim, tenzilat<br />

ermessen takdir etmek, uygun görmek<br />

Ermessen (N.) takdir, uygun görme<br />

Ermessensmangel (M.) takdir hatası<br />

Ermessensmissbrauch (M.) takdir yetkisini kötüye kullanma<br />

Ermessensnichtgebrauch (M.) takdir yetkisini kullanmama<br />

Ermessensreduzierung (F.) takdir yetkisinin sınırlanması<br />

Ermessensüberschreitung (F.) yetki aşımı<br />

Ermessensunterschreitung (F.) takdir yetkisine ulaşamama<br />

ermitteln tahkik etmek, keşfetmek, tesbit etmek<br />

Ermittler (M.) tahkik eden, keşfeden, tesbit eden<br />

Ermittlung (F.) tahkik, keşfetme, tespit<br />

Ermittlungsbeamter (M.) tahkikat memuru<br />

Ermittlungsbeamtin (F.) tahkikat memuru<br />

Ermittlungsrichter (M.) tahkikat hakimi<br />

Ermittlungsrichterin (F.) tahkikat hakimi<br />

Ermittlungsverfahren (N.) hazırlık soruşturması<br />

ernennen tayin etmek, atamak<br />

Ernennung (F.) tayin, atama<br />

Ernennungsurkunde (F.) tayin belgesi<br />

eröffnen açmak<br />

Eröffnung (F.) açılış<br />

Eröffnungsbeschluß (M.) açılış kararı<br />

Eröffnungsbilanz (F.) açılış bilançosu<br />

Eröffnungsverfahren (N.) açılış soruşturması<br />

erörtern müzakere etmek, görüşmek<br />

Erörterung (F.) müzakere, görüşme<br />

erpressen şantaj <strong>yapma</strong>k<br />

Erpresser (M.) şantajcı<br />

Erpresserin (F.) şantajcı<br />

erpresserisch şantajla ilgili<br />

Erpressung (F.) şantaj<br />

erregen uyandırmak, heyecanlandırmak<br />

Erregung (M.) uyandırma, heyecanlandırma<br />

erringen kazanmak, elde etmek<br />

Errungenschaft (F.) müktesep mal<br />

Ersatz (M.) yedek, tazminat, karşılık<br />

Ersatzdienst (M.) sivil hizmet<br />

Ersatzerbe (M.) yedek mirasçı


Ersatzerbin (F.) yedek mirasçı<br />

Ersatzfreiheitsstrafe (F.) para cezası yerine çektirilen hapis cezası<br />

Ersatzgeschäft (N.) yedek iş<br />

Ersatzvermächtnis (N.) yedek mirasçı tayini<br />

Ersatzvornahme (F.) yedek icra<br />

Ersatzzeit (F.) yedek zaman<br />

Ersatzzustellung (F.) muhataptan başkasına yapılan tebliğ<br />

Ersatzzwangshaft (F.) zorlama parası yerine zorlama tutuklaması<br />

erscheinen hazır bulunmak, gelmek, çıkmak<br />

Erscheinen (N.) hazır bulunma, gelme, çıkma<br />

Erscheinung (F.) görüntü, yayımlanma<br />

Erschleichen (N.) hile ile elde alma<br />

erschließen açmak, faydalanmak, yararlanmak<br />

Erschließung (F.) açma, faydalanma, yararlanma<br />

erschöpfen tüketmek, bitirmek<br />

Erschöpfung (F.) tüketme, bitirme<br />

ersetzen ikame etmek, kaim olmak<br />

Ersetzung (F.) ikame, kaim olma<br />

erstatten ita etmek, ödemek, vermek<br />

Erstattung (F.) ita, ödeme, verme<br />

Erstattungsanspruch (M.) ita hakkı<br />

ersuchen talep etmek, istemek<br />

Ersuchen (N.) talep, istek<br />

ersuchte Richterin (F.) istinabe olunan hakim<br />

ersuchter Richter (M.) istinabe olunan hakim<br />

Ertrag (M.) irat, gelir<br />

Ertragshoheit (F.) irat egemenliği<br />

Ertragsteuer (F.) irat vergisi<br />

erwachsen (Adj.) yetişmiş, ergin<br />

Erwachsene (F.) yetişkin<br />

Erwachsener (M.) yetişkin<br />

erwägen düşünmek, tezekkür etmek<br />

Erwägung (F.) düşünme, tezekkür<br />

Erwerb (M.) iktisap, edinme, kazanma<br />

erwerben iktisap etmek, edinmek, kazanmak<br />

Erwerber (M.) iktisap eden, edinen, kazanan<br />

Erwerberin (F.) iktisap eden, edinen, kazanan<br />

erwerbslos işsiz (Adj.)<br />

erwerbstätig kazanç sahibi (Adj.), çalışan (Adj.)<br />

Erwerbstätigkeit (F.) kazanç getiren bir işte çalışma, hırfet<br />

erwerbsunfähig malül<br />

Erwerbsunfähigkeit (F.) sürekli iş göremezlik, malüllük<br />

Erwerbsverbot (N.) iktisap yasağı<br />

Erwiderung (F.) cevap, yanıt<br />

Erzbischof (M.) başpiskopos<br />

erzeugen üretmek, istihsal etmek<br />

Erzeugnis (N.) ürün, istihsal<br />

erziehen eğitmek<br />

Erziehung (F.) eğitim<br />

Erziehungsbeistand (M.) eğitim kayyımı


Erziehungsbeiständin (F.) eğitim kayyımı<br />

Erziehungsgeld (N.) eğitim parası<br />

Erziehungshilfe (F.) eğitim yardımı<br />

Erziehungsmaßnahme (F.) eğitim önlemi<br />

Erziehungsurlaub (M.) eğitim izni<br />

erzwingbar zorla alınabilir<br />

erzwingen zorla almak, zorlamak<br />

Erzwingung (F.) zorlama (Sb.)<br />

Esel (M.) eşek<br />

Estland Estonya<br />

Estoppel (N.) çelişik davranış yasağı<br />

Etat (M.) bütçe<br />

ethisch ahlaki<br />

Ethik (F.) ahlak<br />

ethnisch etnik<br />

Ethos (M.) ahlak<br />

EU (F.) (Europäische Union) Avrupa Birliği<br />

Eugenik (F.) Erbgesundheitslehre irsiyet sağlığı öğretisi<br />

Eur-Lex eur-lex<br />

Eurokorps (N.) eurokorps<br />

Europa (N.) Avrupa<br />

europäisch avrupalı<br />

Europäische Akte (F.) avrupa evrakı<br />

Europäische Atomgemeinschaft (F.) avrupa atom enerjisi topluluğu<br />

Europäische Gemeinschaft (F.) (EG) Avrupa Topluluğu<br />

Europäische Gemeinschaft (F.) für Kohle und Stahl avrupa kömür ve çelik topluluğu<br />

Europäische Gemeinschaften (F.Pl.) Avrupa Toplulukları<br />

Europäische Investititonsbank (F.) avrupa yatırım bankası<br />

Europäische Konvention (F.) zum Schutz der Menschenrechte und Grundfreiheiten<br />

avrupa insan hakları komisyonu<br />

Europäische Sozialcharta (F.) avrupa sosyal şartı<br />

Europäische Union (F.) avrupa birliği<br />

Europäische Universität (F.) avrupa üniversitesi<br />

Europäische Wirtschafts- und Währungsunion avrupa ekonomik ve para birliği<br />

Europäische Wirtschaftsgemeinschaft (F.) avrupa ekonomik topluluğu<br />

Europäische Zentralbank avrupa merkez bankası<br />

Europäischer Gerichtshof (M.) avrupa adalet divanı<br />

Europäischer Gerichtshof (M.) für Menschenrechte avrupa insan hakları divanı<br />

Europäischer Rat (M.) avrupa konseyi<br />

Europäischer Verband der Notare CNUE (F.) avrupa noterler birliği<br />

Europäischer Wirtschaftsraum (M.) avrupa ekonomik yeri<br />

Europäisches Gemeinschaftsrecht (N.) avrupa topluluğu hukuku<br />

Europäisches Parlament (N.) avrupa parlamentosu<br />

europäisches Recht (N.) avrupa hukuku<br />

Europäisches Unionsrecht (N.) avrupa birliği hukuku<br />

Europäisches Währungssystem (N.) avrupa para sistemi<br />

Europarat (M.) avrupa konseyi<br />

Europarecht (N.) avrupa hukuku<br />

Europawahl (F.) avrupa seçimi


European Credit Transfer System (ECTS) (europ. Prüfungsnotenanrechnungssystem)<br />

avrupa sınav notu mahsup sistemi<br />

European Currency Unit (N.) (ECU) avrupa birimi<br />

Europol europol<br />

Euthanasie (F.) ötenazi<br />

evakuieren boşaltmak<br />

Evakuierung (F.) boşaltma<br />

evaluieren (V.) değerlendirmek<br />

Evaluation (F.) değerlendirme<br />

evangelisch protestan<br />

eventual ihtimali<br />

Eventualaufrechnung (F.) icabı halinde talep<br />

Eventualmaxime (F.) yığılma prensibi<br />

Eventualvorsatz (M.) ihtimali kast<br />

evident açık (Adj.), belli (Adj.)<br />

Evidenz (F.) açıklık, bellilik<br />

Eviktion (F.) zapt, el koyma<br />

Evokationsrecht (N.) davet hakkı<br />

EWIV (F.) (Europäische Wirtschaftliche Interessenvereinigung) avrupa ekonomik<br />

menfaat örgütü<br />

ex lege (lat.) kanundan dolayı<br />

ex nunc (lat.) şimdiden sonra<br />

ex officio (lat.) re’sen<br />

ex tunc (lat.) geçmişe etkili<br />

Examen (N.) sınav, imtihan<br />

exceptio (F.) (lat.) defi, savu<br />

exceptio (F.) doli (lat.) hile defi<br />

exekutieren infaz etmek, yürütmek, idam etmek<br />

Exekution (F.) infaz, yürütme, idam<br />

Exekutionstitel (M.) infaz ünvanı, infaz sıfatı<br />

exekutiv yürütme erkine göre<br />

Exekutive (F.) yürütme erki<br />

Exequatur (N.) tenfiz kararı<br />

exhibitionistische Handlung (F.) açıkça utanmazca hareketler<br />

exhumieren öleni mezardan çıkarmak<br />

Exhumierung (F.) ölünün mezardan çıkarılması<br />

Exil (N.) sürgün<br />

Existenz (F.) geçim, varlık<br />

Existenzminimum (N.) asgari geçim düzeyi<br />

existieren var olmak, mevcut olmak<br />

Exklave (F.) yabancı devlet ülkesiyle çevrilmiş ülke parçası<br />

exklusiv özel<br />

Exkommunikation (F.) aforoz<br />

exkommunizieren aforozlamak<br />

Exkulpation (F.) borçtan kurtarma, aklama<br />

exkulpieren borçtan kurtarmak, aklamak<br />

Exmatrikulation (F.) kaydın silinmesi<br />

exmatrikulieren kaydı silmek<br />

Experte (M.) uzman, eksper<br />

Expertensystem (N.) uzman sistemi


Expertin (F.) uzman, eksper<br />

explodieren patlamak<br />

Explosion (F.) patlama<br />

Export (M.) ihracat<br />

exportieren ihraç etmek<br />

expressis verbis (lat.) açıkça, sarahaten<br />

extensiv geniş, kapsamlı<br />

exterritorial ülke dışı<br />

Exterritorialität (F.) ülke dışılık<br />

extrem aşırı<br />

Extremismus (M.) aşırıcılık<br />

Extremist (M.) aşırıcı, ültra<br />

Extremistin (F.) aşırıcı, ültra<br />

Exzess (M.) aşma, tecavüz<br />

Fabrik (F.) fabrika<br />

Fabrikant (M.) fabrikatör<br />

Fabrikantin (F.) fabrikatör<br />

Fabrikation (F.) fabrikasyon<br />

Fabrikationsfehler (M.) fabrikasyon hatası<br />

Fach (N.) göz, bölme, raf<br />

Fachanwalt (M.) uzman avukat<br />

Fachanwältin (F.) uzman avukat<br />

Facharbeit (F.) vasıflı iş<br />

Facharbeiter (M.) vasıflı işçi<br />

Facharbeiterin (F.) vasıflı işçi<br />

Fachaufsicht (F.) idari denetim<br />

Fachbereich (M.) uzmanlık alanı<br />

Fachfrau (F.) uzman<br />

Fachhochschule (F.) meslek yüksek okulu<br />

Fachmann (M.) uzman<br />

Fachschaft (F.) meslek örgütü<br />

Factoring (N.) factoring<br />

facultas (F.) alternativa (lat.) hıyar hakkı<br />

fähig ehil, yetenekli (Adj.)<br />

Fähigkeit (F.) ehliyet, yetenek<br />

fahnden taharri etmek, arama <strong>yapma</strong>k<br />

Fahndung (F.) taharri, arama<br />

Fahndungsschreiben (N.) taharri yazısı, arama yazısı<br />

Fahne (F.) sancak, bayrak<br />

Fahnenflucht (F.) askerden kaçma<br />

fahnenflüchtig askerden kaçan<br />

Fähnrich (M.) subay adayı<br />

Fahrbahn (F.) yol<br />

fahren sürmek, kullanmak<br />

Fahrer (M.) sürücü, kullanan<br />

Fahrerflucht (F.) sürücünün kaçması<br />

Fahrerlaubnis (F.) sürücü belgesi<br />

Fahrhabe (F.) menkul (Sb.)<br />

Fahrkarte (F.) bilet<br />

fahrlässig taksirli, ihmalkar


Fahrlässigkeit (F.) taksir, ihmal<br />

Fahrlässigkeitsdelikt (N.) taksirli suç<br />

Fahrlehrer (M.) sürücülük öğretmeni<br />

Fahrlehrerin (F.) sürücülük öğretmeni<br />

Fahrnis (F.) menkul (Sb.)<br />

Fahrschein (M.) bilet<br />

Fahrt (F.) yolculuk, gidiş<br />

Fahrtenbuch (N.) yolculuk kitabı<br />

Fahruntüchtigkeit (F.) araç sürmeye elverişsizlik<br />

Fahrverbot (N.) araç sürme yasağı<br />

Fahrzeug (N.) araç, taşıt<br />

Fahrzeughalter (M.) araç işleten<br />

Fahrzeughalterin (F.) araç işleten<br />

fair adil, adaletli<br />

Fairness (F.) adalet<br />

Faksimile (N.) tıpkıbasım, faksimile<br />

faktisch fiili<br />

faktische Gesellschaft (F.) fiili şirket<br />

faktischer Vertrag (M.) fiili sözleşme<br />

Faktor (M.) faktör<br />

Faktum (N.) vakıa, olgu<br />

Faktura (F.) fatura<br />

Fakultät (F.) fakülte<br />

fakultativ ihtiyari<br />

Fall (M.) olay, hal, durum<br />

Fallgerechtigkeit (F.) somut olay yargısı<br />

fällig vadesi gelmiş, muaccel<br />

Fälligkeit (F.) vade, muacceliyet<br />

Fälligkeitsklausel (F.) vade kaydı, muacceliyet<br />

Fallrecht (N.) olay hukuku<br />

Fallsammlung (F.) olay toplaması<br />

falsch yanlış, sahte<br />

Falschaussage yanlış beyan<br />

Falschbeurkundung (F.) yanlış belgeleme, sahte belgeleme<br />

Falscheid (M.) yanlış yemin, sahte yemin<br />

fälschen taklit etmek<br />

Fälscher (M.) taklitçi<br />

Fälscherin (F.) taklitçi<br />

Falschgeld (N.) yanlış para, sahte para<br />

Falschheit (F.) yanlışlık, sahtekarlık<br />

Falschlieferung (F.) yanlış teslim, sahte teslim<br />

Falschmünzer (M.) kalpazan<br />

Falschmünzerin (F.) kalpazan<br />

Fälschung (F.) yanlışlık, sahtekarlık<br />

Familie (F.) aile<br />

Familienbuch (N.) nüfus aile kayıt tablosu, aile cüzdanı<br />

Familienfideikommiss (M.) aileye ait olan meşruta<br />

Familiengericht (N.) aile mahkemesi<br />

Familiengesellschaft aile ortamı<br />

Familienhilfe (F.) aile yardımı


Familienname (N.) soyadı<br />

Familienrecht (N.) aile hukuku<br />

Familiensache (F.) aile konusu, aile meselesi<br />

Fang (M.) yakalama<br />

Fangprämie (F.) yakalama primi<br />

Faschismus (M.) faşizm<br />

fassen almak, yakalamak<br />

Fassung (F.) alma, yakalama<br />

Faustpfand (N.) teslim şartlı rehin<br />

Faustrecht (N.) zorla hak alma<br />

Fehde (F.) düşmanlık<br />

fehlen eksik olmak, bulunmamak<br />

Fehler (M.) suç, kusur<br />

fehlerhaft suçlu, kusurlu (Adj.)<br />

Fehlerhaftigkeit suçluluk, kusurluluk<br />

Fehlgeburt (F.) düşürülen çocuk<br />

Fehlurteil (N.) yanlış karar<br />

Feier (F.) tören, bayram<br />

Feiertag (M.) bayram günü<br />

feilbieten satışa çıkarmak<br />

feilschen pazarlık etmek<br />

Feind (M.) düşman<br />

Feindin (F.) düşman<br />

feindlich düşmanca<br />

Ferien (Pl.) tatil<br />

Feriensache (F.) adli aravermede görülecek dava ve iş<br />

fern uzak<br />

Fernabsatz (M.) telekomünikasyon üzerine sürüm ve satış<br />

Fernabsatzvertrag (M.) telekomünikasyon üzerine sürüm ve satış sözleşmesi<br />

Fernkommunikationsmittel (N.) şehirlerarası iletişim aracı<br />

Fernmelderecht (N.) telekomünikasyon hukuku<br />

Fernmeldewesen (N.) telekomünikasyon<br />

Fernsehen (N.) televizyon<br />

Fernsehrecht (N.) televizyon hukuku<br />

Fernsprecher (M.) telefon aygıtı<br />

Fernstraße (F.) karayol<br />

Fernunterricht (M.) açıköğretim<br />

fertig hazır, tamam<br />

fertigstellen hazırlamak, tamamlamak<br />

Fertigstellung (F.) hazırlama, tamamlama<br />

Fessel bağ, kelepçe<br />

fest sağlam, sıkı, kesin<br />

Festgeld (N.) sabit faizli vadeli mevduat<br />

Festhalten (N.) sıkı tutma<br />

Festnahme (F.) tutuklama, yakalama<br />

festnehmen tutuklamak, yakalamak<br />

Festpreis (M.) sabit fiyat<br />

festsetzen tayin etmek, belirlemek<br />

Festsetzung (F.) tayin, belirleme<br />

feststellen tespit etmek, saptamak


Feststellung (F.) tespit, saptama<br />

Feststellungsklage (F.) tespit davası, saptama davası<br />

Festung (F.) kale, hisar<br />

feudal feodal<br />

Feudalismus (M.) feodalite<br />

Feuer (N.) yangın, ateş<br />

Feuerversicherung (F.) yangın sigortası<br />

Feuerwehr itfaiye<br />

Fideikommiss (M.) meşruta<br />

fiduziarisch inançlı, fidüsiyer<br />

Fiktion (F.) varsayım, uydurma, fiksiyon<br />

Filiale (F.) şube<br />

Filmrecht (N.) film hukuku<br />

final son, final<br />

Finanz (F.) maliye<br />

Finanzamt (N.) maliye dairesi<br />

Finanzausgleich (M.) mali denge<br />

Finanzen (F.Pl.) mali durum<br />

Finanzgericht (N.) maliye mahkemesi<br />

finanziell mali<br />

finanzieren maliye etmek<br />

Finanzierung (F.) maliye etme<br />

Finanzminister (M.) maliye bakanı<br />

Finanzministerin (F.) maliye bakanı<br />

Finanzmonopol (N.) mali tekel<br />

Finanzplanung (F.) mali planlama<br />

Finanzrecht (N.) mali hukuk<br />

Finanzverfassung (F.) mali anayasa<br />

Finanzverwaltung (F.) mali idare<br />

Findelkind (N.) terkedilmiş çocuk<br />

finden bulmak<br />

Finder (M.) bulan<br />

Finderin (F.) bulan<br />

Finderlohn (M.) bulana ikramiye<br />

Finger (M.) parmak<br />

Fingerabdruck (M.) parmak izi<br />

fingieren uydurmak, düzmek<br />

Firma (F.) firma, ticarethane<br />

fischen balık tutmak<br />

Fischer (M.) balıkçı<br />

Fischerei (F.) balıkçılık<br />

Fischereirecht (N.) balıkçılık hakkı<br />

Fischerin (F.) balıkçı<br />

fiskalisch miri, mali<br />

Fiskus (F.) hazine<br />

fix kesin<br />

Fixgeschäft (N.) kesin vadeli işlem<br />

Fläche (F.) alan (1)<br />

Flagge (F.) bayrak<br />

flexibel esnek, oynak


fliehen kaçmak<br />

Flotte (F.) donanma<br />

Flucht (F.) kaçma<br />

flüchtig sein kaçak olmak<br />

Flüchtling (M.) mülteci<br />

Fluchtlinie (F.) kaçma hattı<br />

Flug (M.) uçma<br />

Flugblatt (N.) el afişi<br />

Flugschrift (F.) el afişi<br />

Flugzeug (N.) uçak<br />

Flur (F.) arazi<br />

Flurbereinigung (F.) arazi toplulaştırması<br />

Flurstück (N.) kadastro adası<br />

fob (free on board) fob, gemide teslim<br />

Föderalismus (M.) federalizm<br />

föderalistisch federe<br />

Föderation (F.) federasyon<br />

Folge (F.) sonuç<br />

folgen takip etmek<br />

Folgerecht (N.) takip hakkı<br />

Folter (F.) işkence<br />

foltern işkence etmek<br />

Fond (M.) arka taraf, arka plan<br />

Fonds (M.) fon<br />

fordern talep etmek, istemek<br />

fördern teşvik etmek, istihraç etmek<br />

Forderung (F.) talep, istem<br />

Förderung (F.) teşvik, istihraç<br />

Forderungsabtretung (F.) talep temliki<br />

Forderungsanmeldung (F.) talep başvurması<br />

Forderungspfändung (F.) talep hacizi<br />

Forderungsrecht (N.) talep hakkı<br />

Forderungsübergang (M.) talep deviri<br />

Forderungsverkauf (M.) talep satışı<br />

Forderungsverletzung (F.) talep ihlali<br />

Förderungsverwaltung (F.) teşvik yönetimi<br />

forensisch adli, yargısal<br />

Form (F.) şekil, biçim<br />

formal şekli, biçimsel<br />

Formalbeleidigung (F.) şekli hakaret, biçimsel hakaret<br />

Formalie (F.) formalite<br />

Formalismus (M.) formalizm<br />

Formalität (F.) formalite<br />

Formel (F.) formül<br />

formell şekli, biçimsel<br />

formelle Rechtskraft (F.) şekli hüküm<br />

formelle Verfassung (F.) şekli anayasa<br />

formelles Recht (N.) şekli hukuk<br />

Formfreiheit (F.) şekil serbestisi<br />

Formkauffrau (F.) tüzel kişi tacir


Formkaufmann (M.) tüzel kişi tacir<br />

Formular (N.) formüler<br />

formulieren formüle etmek<br />

Formulierung (F.) formüle etme<br />

Forst (M.) orman<br />

Förster (M.) ormancı<br />

Försterin (F.) ormancı<br />

fortbilden tamamlanmak, olgunlaşmak<br />

Fortbildung (F.) tamamlanma, olgunlaşma<br />

fortführen devam etmek<br />

Fortführung (F.) devam<br />

fortgesetzt devam eden<br />

fortgesetzte Gütergemeinschaft (F.) devam eden mal ortaklığı<br />

fortgesetzte Handlung (F.) devam eden müteselsil suç<br />

fortsetzen devam etmek<br />

Fortsetzung (F.) devam<br />

Fortsetzungsfeststellungsklage (F.) aleyhine itiraz olunan idari işlemin hukuka aykırılığını<br />

tespit davası<br />

forum (N.) (lat.) yargı yeri, forum<br />

Foto (N.) foto<br />

Fotorecht (N.) foto hakkı<br />

Fracht (F.) yük, kargo<br />

Frachtbrief (M.) taşıma senedi<br />

Frachtführer (M.) taşıyıcı<br />

Frachtführerin (F.) taşıyıcı<br />

Frachtgut (N.) yük, kargo<br />

Frachtvertrag (M.) yük sözleşmesi<br />

Fragebogen (M.) soru kağıdı<br />

fragen sormak<br />

Fragestunde (F.) soru saati<br />

Fraktion (F.) fraksiyon<br />

Franchisegeber (M.) franchise veren<br />

Franchisegeberin (F.) franchise veren<br />

Franchisenehmer (M.) franchise alan<br />

Franchisenehmerin (F.) franchise alan<br />

Franken (M.) İsviçre frankı<br />

frankieren pullamak<br />

franko parasız<br />

Frankreich (N.) Fransa<br />

Frau (F.) kadın<br />

Frauenhaus (N.) kadın evi<br />

free on board (fob) fob, gemide teslim<br />

frei serbest (Adj.), özgür<br />

frei Haus masrafsız eve teslim<br />

freiberuflich serbest meslekle ilgili<br />

Freibetrag (M.) serbest meblağ<br />

Freibeuter (M.) korsan<br />

Freibeuterin (F.) korsan<br />

freibleibend yükümsüz<br />

Freibrief (M.) serbest mektup


freier Beruf (M.) serbest meslek<br />

Freiexemplar (N.) bedava nüsha<br />

Freifrau (F.) barones<br />

Freigabe (F.) serbest bırakma<br />

Freigang (M.) serbest gezme<br />

Freihafen (M.) serbest liman<br />

Freihandel (M.) serbest ticaret<br />

freihändig pazarlıkla<br />

freihändiger Verkauf (M.) pazarlıkla satış<br />

Freiheit (F.) serbesti, özgürlük<br />

freiheitlich liberal (Adj.)<br />

Freiheitsberaubung (F.) özgürlükten yoksun kılma suçu<br />

Freiheitsentziehung (F.) özgürlüğü bağlama<br />

Freiheitsstrafe (F.) özgürlüğü bağlayıcı ceza<br />

Freiherr (M.) baron<br />

Freikirche (F.) serbest kilise<br />

freilassen serbest bırakmak<br />

Freilassung (F.) serbest bırakma<br />

Freimaurer (M.) farmason<br />

Freimaurerin (F.) farmason<br />

freisprechen beraat ettirmek<br />

Freisprechung (F.) beraat ettirme<br />

Freispruch (M.) beraat<br />

Freistaat (M.) cumhuriyet<br />

freistellen muaf tutmak, bırakmak<br />

Freistellung (F.) muaf tutma, bırakma<br />

Freistellungsanspruch (M.) muaf tutma hakkı<br />

Freitod (M.) intihar<br />

freiwillig ihtiyari, istekli<br />

freiwillige Gerichtsbarkeit (F.) ihtiyari yargı<br />

freiwillige Versicherung (F.) ihtiyari sigorta<br />

Freizeichnungsklausel (F.) muafiyet şartı<br />

Freizeit (F.) boş zaman<br />

freizügig serbestçe<br />

Freizügigkeit (F.) serbest dolaşım<br />

fremd yabancı (Adj.)<br />

Fremdbesitz (M.) fer’i zilyedlik<br />

Fremdbesitzer (M.) fer’i zilyed<br />

Fremdbesitzerexzess (M.) fer’i zilyedlik tecavüzü<br />

Fremdbesitzerin (F.) fer’i zilyed<br />

Fremde (F.) yabancı (Sb.)<br />

Fremdenrecht (N.) yabancılar hukuku<br />

Fremder (M.) yabancı (Sb.)<br />

Fremdkapital (N.) yabancı sermaye<br />

Freude (F.) sevinç, neşe<br />

Freudenhaus (N.) genelev<br />

Freudenmädchen (F.) fahişe<br />

Freundschaftsvertrag (M.) dostluk sözleşmesi<br />

Frevel (M.) suç, cürüm, günah<br />

freveln suç işlemek


Frevler (M.) suç işleyen<br />

Frevlerin (F.) suç işleyen<br />

Friede (M.) barış<br />

Friedensbruch (M.) barışı bozma<br />

Friedensrichter (M.) barış hakimi<br />

Friedensrichterin (F.) barış hakimi<br />

Friedensvertrag (M.) barış sözleşmesi<br />

Friedhof (M.) mezarlık<br />

Frist (F.) müddet, önel<br />

fristlos müddetsiz, önelsiz<br />

Fristsetzung (F.) müddet koyma, önel koyma<br />

Fristverlängerung (F.) müddeti temdit etme, öneli temdit etme<br />

Fronde (F.) muhalefet, hükümet aleyhtarı<br />

Frucht (F.) semere<br />

Fruchtgenuss (M.) intifa hakkı<br />

Frühgeburt vakitsiz doğum<br />

führen yönetmek, idare etmek<br />

Führer (M.) yöneten<br />

Führerin (F.) yöneten<br />

Führerschein (M.) şoför ehliyetnamesi<br />

Führung (F.) yönetim, idare<br />

Führungszeugnis (N.) yönetim kağıdı<br />

Fund (M.) buluntu<br />

Fünfprozentklausel (F.) yüzde beş şartı<br />

fungibel misli<br />

fungieren görev <strong>yapma</strong>k<br />

Funk (M.) telsiz<br />

funken telsizle bildirmek<br />

Funktion (F.) görev, fonksiyon<br />

Funktionär (M.) görevli<br />

Funktionärin (F.) görevli<br />

funktionell görevsel, fonksiyonel<br />

funktionelles Synallagma (N.) bir borcun yerine getirilmesini iddia etme hakkının diğer bir<br />

borcun yerine getirilmesine bağlı olması<br />

Furcht (F.) korku<br />

Fürsorge (F.) yardım, itina<br />

Fürsorger (M.) yardım eden, itina eden<br />

Fürsorgerin (F.) yardım eden, itina eden<br />

Fürsprache (F.) şefaat<br />

Fürsprecher (M.) şefaatçı<br />

Fürsprecherin (F.) şefaatçı<br />

Fürst (M.) prens<br />

Fürstentum (N.) prenslik<br />

Fürstin (F.) prenses<br />

furtum usus (M.) (lat.) kullanma hırsızlığı<br />

Fusion (F.) birleşme, tevhit<br />

fusionieren birleşmek, tevhit etmek<br />

Fusionskontrolle (F.) füzyon kontrolü, birleşme kontrolü<br />

Fuß (M.) ayak<br />

Fußgänger (M.) yaya


Fußgängerin (F.) yaya<br />

Fußgängerzone (F.) yaya yolu<br />

Futter (N.) yem<br />

Futtermittel (N.) yem maddesi<br />

Gabe (F.) armağan, yetenek<br />

Gage (F.) ücret (Sb.), aylık (Sb.)<br />

Galgen (M.) darağacı<br />

Ganove (M.) düzenbaz, hırsız<br />

Garage (F.) garaj<br />

Garant (M.) garantör<br />

Garantenpflicht (F.) garantör mecburiyeti<br />

Garantenstellung (F.) garantör durumu<br />

Garantie (F.) garanti<br />

Garantiefrist (F.) garanti süresi<br />

Garantiegeschäft (N.) garanti işlemi<br />

garantieren garanti etmek<br />

Garantievertrag (M.) garanti sözleşmesi<br />

Garantin (F.) garantör<br />

Garde (F.) hassa askeri<br />

Garten bahçe<br />

Gas (N.) gaz<br />

Gast (M.) misafir, konuk<br />

Gasthaus (N.) otel, lokanta<br />

Gasthof (M.) otel, lokanta<br />

Gastrecht (N.) otel hakkı, misafir hakkı<br />

Gastronomie (F.) otelcilik<br />

Gaststätte (F.) otel, lokanta<br />

Gastwirt (M.) otelci<br />

Gastwirtin (F.) otelci<br />

GATS (engl.) (General Agreement on Trade in Services, Allgemeines Abkommen über<br />

den Handel mit Dienstleistungen) GATS<br />

Gatte (M.) koca, eş<br />

Gattin (F.) kadın, eş<br />

Gattung (F.) cins, nevi<br />

Gattungskauf (M.) cins satımı, nevi satımı<br />

Gattungsschuld (F.) cins borcu, nevi borcu<br />

Gau (M.) bölge, eyalet, mıntıka<br />

Gauner (M.) düzanbaz<br />

Gaunerei (F.) düzanbazlık<br />

Gaunersprache (F.) argo<br />

Gebärde (F.) jest, el kol işareti<br />

gebären doğurmak<br />

Gebaren (N.) tavır, hareket<br />

Gebäude (N.) bina<br />

geben vermek<br />

Gebiet (N.) bölge, arazi<br />

gebieten emretmek, hükmetmek<br />

Gebietshoheit (F.) bölge egemenliği<br />

Gebietskörperschaft (F.) bölge kurumu<br />

Gebot (N.) şart, kural, buyruk


Gebotsirrtum (M.) şart hatası, kural hatası<br />

Gebrauch (M.) kullanma, istimal<br />

gebrauchen kullanmak, istimal etmek<br />

Gebrauchsanweisung (F.) kullanım tarifesi<br />

Gebrauchsgegenstand (M.) kullanım şeyi<br />

Gebrauchsmuster (N.) kullanım örneği<br />

Gebrauchsvorteil (M.) kullanım yararı<br />

gebrechlich zayıf, sakat<br />

Gebrechlichkeit (F.) maluliyet, sakatlık<br />

Gebühr (F.) ücret (Sb.), harç<br />

gebührenfrei ücretsiz<br />

Gebührenordnung (F.) ücret tarifesi<br />

gebührenpflichtig ücretli<br />

gebunden bağlı, mülzem<br />

gebundene Verwaltung (F.) bağlı yönetim<br />

Gebundenheit (F.) bağlılık, mülzemiyet<br />

Geburt (F.) doğum<br />

Geburtenbuch (N.) doğum sicili<br />

gebürtig doğumlu<br />

Geburtsname (M.) doğum adı<br />

Geburtsurkunde (F.) doğum belgesi<br />

Gedanke (M.) düşünce, fikir<br />

Gedankenfreiheit (F.) düşünme özgürlüğü<br />

Gefahr (F.) tehlike<br />

Gefahr (F.) im Verzug gecikmede tehlike<br />

gefährden tehlikeye düşürmek<br />

gefährdet tehlikede<br />

Gefährdung (F.) tehlikeye düşürme<br />

Gefahrengrenzwert tehlike marjinalı<br />

Gefahrenzulage (F.) iş riski zammı<br />

gefährlich tehlikeli<br />

gefährliche Körperverletzung (F.) tehlikeli yaralama<br />

Gefahrstoffverordnung (F.) tehlikeli madde nizamnamesi<br />

ZZZGefälle (N.)<br />

gefällig nazik, sevindirici<br />

Gefälligkeit (F.) hatır, iyilik<br />

Gefälligkeitsverhältnis (N.) hatır ilişkisi<br />

gefangen tutuk (Adj.), mahpus (Adj.)<br />

Gefangene (F.) tutuklu (Sb.), mahpus (Sb.)<br />

Gefangenenbefreiung (F.) firara neden olmak<br />

Gefangenenmeuterei (F.) mahpusların ayaklanması<br />

Gefangener (M.) tutuklu (Sb.), mahpus (Sb.)<br />

Gefangennahme (F.) tutulma<br />

Gefangenschaft (F.) tutukluluk, mahpusiyet<br />

Gefängnis (N.) hapishane<br />

Gefängnisstrafe (F.) hapis cezası<br />

gefügig muti, başeğen<br />

gegen karşı, aykırı<br />

Gegenanspruch (M.) karşı talep<br />

Gegenbeweis (M.) karşı ispat


Gegendarstellung (F.) düzeltme, yalanlama<br />

Gegenforderung (F.) karşı istem<br />

Gegenleistung (F.) karşı edim<br />

Gegensatz (M.) aykırılık, uymazlık<br />

Gegenschluss (M.) aksi ile kanıt, tersiyle isbat<br />

Gegenseite (F.) karşı taraf<br />

gegenseitig karşılıklı<br />

gegenseitiger Vertrag (M.) karşılıklı akit<br />

gegenseitiges Testament (N.) karşılıklı vasiyetname<br />

Gegenseitigkeit (F.) karşılıklılık<br />

Gegenstand (M.) konu<br />

gegenstandslos konusuz<br />

Gegenstandslosigkeit (F.) konusuz kalma<br />

Gegenstandswert (M.) konunun değeri<br />

Gegenstimme (F.) karşı oy<br />

Gegenüberstellung (F.) yüzleştirme<br />

Gegenversprechen (N.) karşı sözveri<br />

Gegenwart (F.) huzur, vicah<br />

gegenwärtig hazır bulunan, halen mevcut<br />

gegenwärtige Gefahr (F.) mevcut tehlike<br />

Gegenzeichnung (F.) tasdiken imza etme<br />

Gegner (M.) hasım<br />

Gegnerin (F.) hasım<br />

Gehalt (N.) maaş<br />

Gehaltsexekution (F.) maaşın haczi<br />

Gehaltspfändung (F.) maaşın haczi<br />

geheim gizli<br />

Geheimbund (M.) gizli cemiyet<br />

Geheimdienst (M.) gizli istihbarat servisi<br />

geheime Wahl (F.) gizli seçim<br />

geheimer Vorbehalt (M.) gizli çekince<br />

Geheimnis (N.) gizlilik, sır<br />

Geheimpolizei (F.) gizli polis<br />

Gehilfe (M.) yardımcı kişi<br />

Gehilfin (F.) yardımcı kişi<br />

Gehirn (N.) beyin<br />

Gehör (N.) dinlenme<br />

gehorchen dinlemek, itaat etmek<br />

gehören ait olmak<br />

gehorsam itaatkar<br />

Gehorsam (M.) itaat<br />

Gehorsamspflicht (F.) itaat mecburiyeti<br />

Gehweg (M.) yaya yolu<br />

Geisel (F.) rehine<br />

Geiselnahme (F.) rehine alma<br />

Geisterfahrer (M.) ters istikamette araç süren kimse<br />

Geisterfahrerin (F.) ters istikamette araç süren kimse<br />

geisteskrank akıl hastası<br />

Geisteskrankheit (F.) akıl hastalığı<br />

Geistesschwäche (F.) akıl zayıflığı


geistig aklen, fikri<br />

geistiges Eigentum (N.) fikri mülkiyet<br />

geistlich dini, ruhani<br />

Geistliche (F.) din adamı<br />

Geistlicher (M.) din adamı<br />

Geld (N.) para<br />

Geldbetrag (M.) para tutarı<br />

Geldbuße (F.) para cezası<br />

Geldersatz (M.) nakden iade<br />

Geldfälschung (F.) paralarda sahtekarlık<br />

Geldforderung (F.) para alacağı<br />

Geldkarte para kartı<br />

Geldrente (F.) para emekliliği<br />

Geldschein (M.) para kağıdı<br />

Geldschuld (F.) para borcu<br />

Geldstrafe (F.) para cezası<br />

Geldstück (N.) maden para, sikke<br />

Geldwäsche (F.) kara paranın aklanması<br />

Geldwäschegesetz (N.) kara para kanunu<br />

Geldwert (M.) para değeri<br />

gelegen uygun, yerinde<br />

Gelegenheit (F.) fırsat<br />

Gelegenheitsgesellschaft (F.) fırsat ortaklığı<br />

Gelegenheitstäter (M.) fırsat bulup suç işleyen fail<br />

Gelegenheitstäterin (F.) fırsat bulup suç işleyen fail<br />

gelegentlich arasıra<br />

Geleit (N.) refakat, kafile<br />

geloben sözvermek, vaad etmek<br />

Gelöbnis (N.) sözveri, vaad<br />

gelten yürürlükte olmak, geçerli olmak<br />

geltend yürürlükteki, geçerli<br />

Geltung (F.) yürürlük, geçerlilik<br />

Geltungsbereich (M.) yürürlük alanı, geçerlilik alanı<br />

Gelübde (N.) adak, vaad<br />

Gemahl (M.) koca, eş<br />

Gemahlin (F.) kadın, eş<br />

Gemarkung (F.) sınır, hudut<br />

gemein genel<br />

Gemeinde (F.) belediye<br />

Gemeindebeamter (M.) belediye memuru<br />

Gemeindebetrieb (M.) belediye işletmesi<br />

Gemeindedirektor (M.) belediye amiri<br />

Gemeindedirektorin (F.) belediye amiri<br />

gemeindefreies Gebiet (N.) belediyesiz bölge<br />

Gemeindegebiet (N.) belediye bölgesi<br />

Gemeindegericht (N.) belediye mahkemesi<br />

Gemeindeordnung (F.) belediyeler kanunu<br />

Gemeinderat (M.) belediye meclisi<br />

Gemeinderecht (N.) belediye hukuku<br />

Gemeindesatzung (F.) belediye tüzüğü


Gemeindesteuer (F.) belediye vergisi<br />

Gemeindeverband (M.) belediye derneği<br />

Gemeindeverfassung (F.) belediye anayasası<br />

Gemeindevorstand (M.) belediye idare kurulu<br />

gemeine Gefahr (F.) genel tehlike<br />

Gemeineigentum (N.) kollektif mülkiyet<br />

gemeines Recht (N.) genel hak<br />

Gemeingebrauch (M.) kollektif kullanılma<br />

gemeingefährlich genel tehlike yaratan<br />

gemeingefährliches Mittel (N.) genel tehlike yaratan madde<br />

Gemeingut (N.) kollektif mülkiyet<br />

Gemeinkosten (F.Pl.) kollektif masraflar<br />

gemeinnützig toplum yararına<br />

gemeinsam ortak (Adj.), müşterek (Adj.)<br />

gemeinsamer Markt (M.) ortak pazar<br />

gemeinsamer Senat (M.) ortak kurul<br />

gemeinsames Recht (N.) ortak hukuk<br />

Gemeinschaft (F.) topluluk, birlik<br />

gemeinschaftlich ortak (Adj.), müşterek (Adj.)<br />

gemeinschaftliches Testament (N.) ortak vasiyetname<br />

Gemeinschaftsaufgaben (F.Pl.) eyaletlerin ve federal devletin ortak ödevi<br />

Gemeinschaftseigentum (N.) ortak mülkiyet<br />

Gemeinschaftsgut (N.) ortak mallar<br />

Gemeinschaftsmarke topluluk markası<br />

Gemeinschaftsrecht (N.) topluluk hukuku<br />

Gemeinschaftsschule (F.) topluluk okulu<br />

Gemeinschaftsunternehmen (N.) ortak girişim<br />

Gemeinschaftswert (M.) topluluk değeri<br />

Gemeinschuldner (M.) müflis<br />

Gemeinschuldnerin (F.) müflis<br />

Gemeinwohl (N.) ortak esenliği<br />

gemischte Schenkung (F.) karma bağışlama<br />

gemischter Vertrag (M.) karma sözleşme<br />

Gen (N.) gen<br />

genehm uygun, makbul<br />

genehmigen izin vermek, müsaade etmek<br />

genehmigtes Kapital (N.) izin verilmiş sermaye, müsaade edilmiş sermaye<br />

Genehmigung (F.) izin, müsaade<br />

General (M.) general<br />

Generalamnestie (F.) genel af<br />

Generalanwalt (M.) genel avukat<br />

Generalbundesanwalt (M.) federal başsavcı<br />

Generalbundesanwältin (F.) federal başsavcı<br />

Generaleinwilligung (F.) genel muvafakatname<br />

Generalin (F.) general<br />

generalisieren genellemek<br />

Generalklausel (F.) genel şart, genel hüküm<br />

Generalkonsens (M.) genel muvafakatname<br />

Generalprävention (F.) genel önleme<br />

Generalsekretär (M.) genel sekreter


Generalsekretärin (F.) genel sekreter<br />

Generalstreik (M.) genel grev<br />

Generalversammlung (F.) genel kurul<br />

Generalvollmacht (F.) genel vekaletname<br />

generell genel<br />

genetisch genetik<br />

genetisches Synallagma (N.) bir borcun doğmasının diğer bir borcun doğmasına bağlı olması<br />

Genf (N.) Cenevre<br />

Genfer Konvention (F.) Cenevre Mukavelesi<br />

Genom (N.) genom<br />

Genosse (M.) arkadaş, yoldaş<br />

Genossenschaft (F.) kooperatif (Sb.)<br />

genossenschaftlich kooperatif (Adj.)<br />

Genossin (F.) arkadaş, yoldaş<br />

Genozid (M.) soykırımı, katliam<br />

Gentechnik (F.) gen teknolojisi<br />

genügend yeterli<br />

Genugtuung (F.) manevi tazminat<br />

Genus (N.) cins<br />

Genuskauf (M.) cins alımı, nevi alımı<br />

Genuss (M.) keyif, yararlanma, intifa<br />

Genusschuld (F.) cins borcu<br />

Genussmittel (N.) keyif verici madde<br />

Genussrecht yararlanma hakkı, intifa hakkı<br />

Gepflogenheit (F.) alışkanlık, teamül<br />

gerade Linie (F.) doğru çizgi<br />

Gerät (N.) alet<br />

Gerätesicherheitsgesetz (N.) alet emniyet kanunu<br />

gerecht adil, uygun, haklı<br />

gerechter Krieg (M.) adil savaş, haklı savaş<br />

gerechter Preis (M.) adil fiyat, uygun fiyat<br />

gerechtfertigt haklı<br />

Gerechtigkeit (F.) adalet<br />

Gericht (N.) mahkeme<br />

gerichtlich adli, mahkemece<br />

gerichtliche Verfügung (F.) adli karar<br />

Gerichtsassessor (M.) hakim yardımcısı<br />

Gerichtsassessorin (F.) hakim yardımcısı<br />

Gerichtsbarkeit (F.) yargı<br />

Gerichtsdiener (M.) mübaşir<br />

Gerichtsdienerin (F.) mübaşir<br />

Gerichtsferien (Pl.) adli araverme<br />

Gerichtshilfe (F.) adli yardım<br />

Gerichtshof (M.) adalet divanı<br />

Gerichtskasse (F.) mahkeme veznesi<br />

Gerichtskosten (F.Pl.) mahkeme masrafları<br />

Gerichtskostenvorschuss (M.) mahkeme masrafları avansı<br />

Gerichtsordnung (F.) mahkeme düzeni<br />

Gerichtsreferendar (M.) adli stajyer<br />

Gerichtsreferendarin (F.) adli stajyer


Gerichtsschreiber (M.) adli yazıcı<br />

Gerichtsschreiberin (F.) adli yazıcı<br />

Gerichtssprache (F.) adli dil<br />

Gerichtssprengel (M.) adli daire<br />

Gerichtsstand (M.) mahkeme yeri<br />

Gerichtsverfahren (N.) mahkeme usulü<br />

Gerichtsverfassung (F.) yargılama teşkilatı<br />

Gerichtsverfassungsgesetz (N.) yargılama teşkilatı kanunu<br />

Gerichtsverhandlung (F.) yargılama<br />

Gerichtsverwaltung (F.) adli yönetim<br />

Gerichtsvollzieher (M.) icra memuru<br />

Gerichtsvollzieherin (F.) icra memuru<br />

Gerichtswesen (N.) mahkeme hususiyeti<br />

gering düşük, az, hafif<br />

geringfügig önemsiz<br />

geringstes Gebot (N.) en düşük teklif<br />

gesamt genel, tüm, cümle<br />

Gesamtakt (M.) genel muamele<br />

Gesamtgläubiger (M.) genel alacaklı, tüm alacaklı<br />

Gesamtgläubigerin (F.) genel alacaklı, tüm alacaklı<br />

Gesamtgläubigerschaft (F.) genel alacaklılık, tüm alacaklılık<br />

Gesamtgut (N.) ortak mal<br />

gesamthänderisch elbirliği<br />

Gesamthandseigentum (N.) elbirliği mülkiyeti<br />

Gesamthandsgemeinschaft (F.) elbirliği ortaklığı<br />

Gesamtheit (F.) genellik, ortaklılık<br />

Gesamthochschule (F.) genel yüksekokul<br />

Gesamthypothek (F.) genel ipotek, ortak ipotek<br />

Gesamtprokura (F.) genel temsil, ortak temsil<br />

Gesamtschuldner (M.) genel borçlu, tüm borçlu<br />

Gesamtschuldnerin (F.) genel borçlu, tüm borçlu<br />

gesamtschuldnerisch dayanışmalı, müteselsil<br />

Gesamtschule (F.) genel okul<br />

Gesamtsteuerung (F.) genel yönlendirme, genel kullanma<br />

Gesamtstrafe (F.) genel ceza<br />

Gesamtvertretung (F.) genel temsil<br />

Gesamtvollstreckung (F.) genel icra<br />

Gesamtvorsatz (M.) genel maksat, genel kasıt<br />

Gesandte (F.) elçi<br />

Gesandter (M.) elçi<br />

Geschädigte (F.) mağdur, kıygın<br />

Geschädigter (M.) mağdur, kıygın<br />

Geschäft (N.) ticaret, işlem, iş<br />

geschäftlich ticari<br />

geschäftsähnliche Handlung (F.) ticari benzeri işlem<br />

Geschäftsanteil (M.) ticaret payı<br />

Geschäftsaufsicht (F.) ticaret kontrolü<br />

Geschäftsbedingung (F.) ticaret şartı<br />

Geschäftsbericht (M.) ticaret raporu<br />

Geschäftsbesorgung (F.) ticaret sağlanması


Geschäftsbesorgungsvertrag (M.) ticaret sağlanması sözleşmesi<br />

Geschäftsbetrieb (M.) ticari işletme<br />

Geschäftsbrief (M.) ticari mektup<br />

geschäftsfähig ticari ehliyetli<br />

Geschäftsfähigkeit (F.) ticari ehliyet<br />

Geschäftsführer (M.) ticari yönetmen<br />

Geschäftsführerin (F.) ticari yönetmen<br />

Geschäftsführung (F.) ticari yönetim<br />

Geschäftsführung (F.) ohne Auftrag vekaletsiz ticari yönetim<br />

Geschäftsgebrauch (M.) ticari kullanma<br />

Geschäftsgeheimnis (N.) ticaret sırrı<br />

Geschäftsgrundlage (F.) ticaret temeli<br />

Geschäftsherr (M.) ticaret sahibi<br />

Geschäftsherrin (F.) ticaret sahibi<br />

Geschäftsherrnpflichtverletzung (F.) ticaret sahibinin borçlarını ihlal etmesi<br />

Geschäftsjahr (N.) hesap yılı<br />

Geschäftsmäßigkeit (F.) ticari ölçülülük<br />

Geschäftsordnung (F.) ticari yönetmelik<br />

Geschäftsraum (M.) ticaret yeri<br />

Geschäftsstelle (F.) ticaret yeri<br />

Geschäftsträger (M.) maslahatgüzar<br />

Geschäftsträgerin (F.) maslahatgüzar<br />

geschäftsunfähig ticari ehliyetsiz<br />

Geschäftsunfähigkeit (F.) ticaret ehliyetsizliği<br />

Geschäftswert (M.) ticaret değeri<br />

Geschäftswille (M.) ticaret isteği<br />

Geschäftszeit (F.) ticaret zamanı<br />

geschehen yapılmak, vuku bulmak<br />

Geschehen (N.) yapılma, vuku bulma, olay<br />

Geschenk (N.) hediye<br />

Geschichte (F.) tarih<br />

geschichtlich tarihsel<br />

Geschlecht (N.) cins, nesil, aile<br />

geschlechtlich cinsel<br />

Geschlechtstrieb (M.) cinsiyet meyli<br />

Geschlechtsverkehr (M.) cinsel birleşme<br />

Geschmacksmuster (N.) zevk örneği<br />

Geschoss (N.) mermi, kat<br />

Geschwader (N.) filo<br />

Geschwindigkeit (F.) sürat, hız<br />

Geschwister (N.) kardeşler<br />

Geschworene (F.) jüre, halktan hakim<br />

Geschworenenbank (F.) jüre sırası<br />

Geschworenengericht (N.) jürili mahkeme<br />

Geschworenenprozess (M.) jürili dava<br />

Geschworener (M.) jüre, halktan hakim<br />

Geselle (M.) kalfa<br />

Gesellin (F.) kalfa<br />

Gesellschaft (F.) şirket, ortaklık, toplum<br />

Gesellschaft mit beschränkter Haftung (F.) limited şirket


Gesellschafter (M.) ortak (Sb.), şerik (Sb.)<br />

Gesellschafterin (F.) ortak (Sb.), şerik (Sb.)<br />

Gesellschafterversammlung (F.) ortaklar toplantası<br />

gesellschaftlich sosyal, toplumsal<br />

Gesellschaftskapital (N.) ortaklık sermayesi, şirket sermayesi<br />

Gesellschaftsrecht (N.) ortaklar hukuku, şirketler hukuku<br />

Gesellschaftsregister (N.) ortaklar sicili, şirketler sicili<br />

Gesellschaftsschuld (F.) şirketin borcu<br />

Gesellschaftsvermögen (N.) şirket malları<br />

Gesellschaftsvertrag (M.) şirket mukavelesi<br />

Gesellschaftszweck (M.) şirketin amacı<br />

Gesetz (N.) kanun, yasa<br />

Gesetz gegen Wettbewerbsbeschränkungen rekabet kısıtlamasına karşı kanunu<br />

Gesetz über die Internationale Rechtshilfe in Strafsachen (N.) ceza işlerinde milletlerarası<br />

istinabe kanunu<br />

Gesetz über die Konvention zum Schutze der Menschenrechte und Grundfreiheiten (N.)<br />

insan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşme üzerine kanun<br />

Gesetz zur Bekämpfung der Geschlechtskrankheiten (N.) zührevi hastalıklarla mücadele<br />

kanunu<br />

Gesetzblatt (N.) kanun dergisi<br />

Gesetzbuch (N.) kanun kitabı, yasa kitabı<br />

Gesetzentwurf (M.) kanun taslağı<br />

Gesetzesanalogie (F.) kanuni kıyas<br />

Gesetzesänderung (F.) kanun değişikliği<br />

Gesetzeseinheit (F.) kanun birimi<br />

gesetzesfrei kanunsuz<br />

gesetzesfreie Verwaltung (F.) kanunsuz yönetim<br />

Gesetzesinitiative (F.) kanun teklifi<br />

Gesetzeskonkurrenz (F.) kanun telahuku<br />

Gesetzeskraft (F.) kanun kuvveti<br />

Gesetzesrecht (N.) kanun hukuku<br />

Gesetzessammlung (F.) kanun derlemesi<br />

Gesetzesumgehung (F.) kanuna karşı hile<br />

Gesetzesvorbehalt (M.) kanunda yazılı durumların saklı tutulması<br />

Gesetzesvorlage (F.) kanun tasarısı<br />

gesetzgebend yasama (Adj.), teşrii (Adj.)<br />

gesetzgebende Gewalt (F.) yasama erki, teşrii kuvvet<br />

Gesetzgeber (M.) yasakoyucu<br />

Gesetzgeberin (F.) yasakoyucu<br />

Gesetzgebung (F.) yasama (Sb.), yasa koyma<br />

Gesetzgebungsverfahren (N.) yasaların yapılması<br />

Gesetzgebungszuständigkeit (F.) yasama yetkisi<br />

gesetzlich kanuni, yasal<br />

gesetzliche Erbfolge (F.) kanuni mirasçı<br />

gesetzliche Richterin (F.) kanuni hakim<br />

gesetzliche Vermutung (F.) kanuni tahmin<br />

gesetzliche Vertreterin (F.) kanuni temsilci<br />

gesetzlicher Richter (M.) kanuni hakim<br />

gesetzlicher Vertreter (M.) kanuni temsilci<br />

gesetzliches Erbrecht (N.) kanuni miras hukuku


gesetzliches Pfandrecht (N.) kanuni rehin hakkı<br />

gesetzliches Schuldverhältnis (N.) kanuni borç ilişkisi<br />

gesetzliches Zahlungsmittel (N.) kanuni ödeme aracı<br />

gesetzmäßig kanuni, yasal<br />

Gesetzmäßigkeit (F.) kanunilik, yasallık<br />

gesetzwidrig kanuna aykırı<br />

Gesetzwidrigkeit (F.) kanuna aykırılık<br />

Gesicht (N.) görüm (Sb.), yüz (Sb.)<br />

Gesichtspunkt (M.) noktai nazar, bakış açısı<br />

gesiegelt mühürlü, damgalı<br />

Gestaltung (F.) şekil verme, edim<br />

Gestaltungsakt (M.) inşai muamele<br />

Gestaltungsklage (F.) inşai dava<br />

Gestaltungsrecht (N.) inşai hak<br />

Gestaltungsurteil (N.) inşai hüküm<br />

geständig ikrar eden, itirafçı<br />

Geständnis (N.) ikrar, itiraf<br />

gestatten izin vermek, müsaade etmek<br />

Gestattung (F.) izin, müsaade<br />

gestehen ikrar etmek, itiraf etmek<br />

Gestehungskosten (F.Pl.) maliyet masrafları<br />

Gesuch (N.) talep, istem<br />

gesund sağ, sıhhatlı<br />

Gesundheit (F.) sağlık, sıhhat<br />

Gesundheitsamt (N.) sağlık memurluğu<br />

Gesundheitsbeschädigung (F.) sağlık ihlali<br />

Gesundheitsverletzung (F.) sağlık ihlali<br />

Gesundheitswesen (N.) sağlık hizmetleri<br />

Gesundheitszerstörung (F.) sağlık ihlali<br />

Getreide (N.) hububat<br />

getrennt ayrı<br />

Getrenntleben (N.) ayrı yaşama<br />

Getto (N.) sınırlı yahudi mahallesi<br />

Gewähr (F.) teminat, imanca<br />

gewähren vermek<br />

gewährleisten tekeffül etmek, garanti etmek<br />

Gewährleistung (F.) tekeffül, garanti etme<br />

Gewahrsam (M.) nezaret, emanet<br />

Gewahrsamsbruch (M.) nezaret bozması, emanet bozması<br />

Gewalt (F.) kuvvet, cebir, şiddet<br />

Gewaltenteilung (F.) kuvvetler ayrılığı<br />

Gewalthaber (M.) kuvvet sahibi<br />

Gewalthaberin (F.) kuvvet sahibi<br />

gewaltsam cebri, kuvvet kullanarak, zorla<br />

gewaltsame Körperverletzung (F.) cebri müessir fiil<br />

Gewalttat (F.) şiddet eylemi<br />

gewalttätig şiddete eğilimli<br />

Gewalttätigkeit (F.) şiddet eylemi<br />

Gewässer (N.) sular<br />

Gewässerschutz (M.) suların korunması


Gewehr (N.) tüfek<br />

Gewerbe (N.) faaliyet, sanat<br />

Gewerbeaufsicht (F.) faaliyet kontrolü, sanat kontrolü<br />

Gewerbeaufsichtsamt (N.) faaliyet kontrol memurluğu, sanat kontrol memurluğu<br />

Gewerbebescheinigung (F.) faaliyet belgesi, sanat belgesi<br />

Gewerbebetrieb (M.) ticari işletme<br />

Gewerbefreiheit (F.) faaliyet serbestisi, sanat serbestisi<br />

Gewerbegebiet (N.) faaliyet bölgesi, sanat bölgesi<br />

Gewerbegericht (N.) asliye ticaret mahkemesi<br />

Gewerbeordnung (F.) faaliyet düzeni, sanat nizamnamesi<br />

Gewerbepolizei (F.) faaliyet polisi, sanat polisi<br />

Gewerberaum (M.) faaliyet bölgesi, sanat bölgesi<br />

Gewerberaummietrecht (N.) faaliyet bölgesi kira hukuku<br />

Gewerbesteuer (F.) faaliyet vergisi, sanat vergisi<br />

gewerbetreibend meslek icra eden (Adj.)<br />

Gewerbetreibende (F.) esnaf (Sb.), meslek icra eden (Sb.)<br />

Gewerbetreibender (M.) esnaf (Sb.), meslek icra eden (Sb.)<br />

Gewerbeuntersagung (F.) faaliyetin men’i, sanatın men’i<br />

Gewerbezentralregister (N.) faaliyet merkez sicili, sanat merkez sicili<br />

gewerblich sınai, ticari<br />

gewerblicher Rechtsschutz (M.) sınai hak korunması<br />

gewerbsmäßig profesyonel, meslek olarak, ticari olarak<br />

Gewerke (M.) paydaş<br />

Gewerkin (F.) paydaş<br />

Gewerkschaft (F.) sendika<br />

Gewerkschafter (M.) sendikacı<br />

Gewerkschaftler (M.) sendikacı<br />

Gewerkschaftlerin (F.) sendikacı<br />

gewerkschaftlich sendikal<br />

Gewicht (N.) ağırlık, tartı<br />

gewillkürt iradi, isteyerek<br />

Gewinn (M.) kar, kazanç<br />

Gewinnanteil (M.) kar payı, kazanç payı<br />

gewinnen kazanmak<br />

Gewinnermittlung (F.) kar tahkiki<br />

Gewinnrechnung und Verlustrechnung (F.) kar hesabı ve zarar hesabı<br />

Gewinnspanne (F.) kar haddi<br />

Gewinnzusage (F.) kar vaadi<br />

gewiss emin, gerçekli<br />

Gewissen (N.) vicdan, duyunç<br />

Gewissensfreiheit (F.) vicdan özgürlüğü<br />

Gewissheit (F.) kesin bilgi<br />

Gewohnheit (F.) alışkanlık<br />

gewohnheitsmäßig itiyadi<br />

Gewohnheitsrecht (N.) örf hukuku, adet hukuku<br />

Gewohnheitsverbrecher (M.) itiyadi suç işleyen<br />

Gewohnheitsverbrecherin (F.) itiyadi suç işleyen<br />

gewöhnlich olağan, mutad<br />

Gier (F.) hırs<br />

Gift (N.) zehir


giftig zehirleyici<br />

Gilde (F.) lonca<br />

Giralgeld (N.) kaydi para<br />

Giro (N.) ciro<br />

Girokonto (N.) virman hesabı<br />

Girovertrag (M.) takas sözleşmesi<br />

Glaube (M.) inanç<br />

glauben inanmak<br />

Glaubensfreiheit (F.) inanç özgürlüğü<br />

glaubhaft inandırıcı<br />

Gläubiger (M.) alacaklı (Sb.)<br />

Gläubigeranfechtung (F.) alacaklı itirazı<br />

Gläubigerin (F.) alacaklı (Sb.)<br />

Gläubigerversammlung (F.) alacaklılar toplanması<br />

Gläubigerverzug (M.) alacaklının direnmesi<br />

glaubwürdig itimada şayan, güvenilir, inanılır<br />

Glaubwürdigkeit itimada şayan olma, güvenilir olma, inanılır olma<br />

gleich eşit, müsavi<br />

gleichartig aynı neviden<br />

gleichartige Tateinheit (F.) aynı neviden fikri içtima<br />

Gleichartigkeit (F.) aynı neviden olma<br />

Gleichbehandlung (F.) eşit muamele<br />

gleichberechtigt eşit haklara sahip olan<br />

Gleichberechtigung (F.) eşit haklara sahip olma<br />

gleiche Wahl (F.) aynı seçim<br />

gleichgültig kayıtsız, ilgisiz<br />

Gleichgültigkeit (F.) kayıtsızlık, ilgisizlik<br />

Gleichheit (F.) eşitlik, müsavat<br />

Gleichheitsgrundsatz (M.) eşitlik esası<br />

gleichwertig eşit değerli<br />

gleichzeitig aynı zamanda<br />

gleiten kaymak<br />

gleitende Arbeitszeit (F.) kayan iş zamanı<br />

Gleitklausel (F.) eşel mobil kaydı<br />

global global<br />

Globalzession (F.) global temlik<br />

Glück (N.) şans, talih, mutluluk, saadet<br />

Glücksspiel (N.) kumar<br />

Glücksvertrag (M.) baht ve tesadüfe bağlı mukavele<br />

GmbH (F.) limited şirket<br />

Gnade (F.) bağışlama, af<br />

Gnadenakt (M.) bağışlama<br />

Gnadenerweis (M.) bağışlama<br />

Gnadenfrist (F.) bağışlama müddeti<br />

Gold (N.) altın<br />

Goldparität (F.) altın paritesi<br />

goodwill (M.) hava parası<br />

Gott (M.) tanrı, ilah<br />

Gottes Gnade (F.) tanrının rahmeti<br />

Gotteslästerung (F.) tanrıya küfretme


Gouverneur (M.) vali<br />

Gouverneurin (F.) vali<br />

Grad (M.) derece<br />

gradual tedrici<br />

Gradualsystem (N.) tedrici sistem<br />

graduieren diploma <strong>yapma</strong>k<br />

Graduierter (M.) diplomalı<br />

Graf (M.) kont<br />

Gräfin (F.) kontes<br />

Granate (F.) obüs, mermi<br />

Gratifikation (F.) ikramiye, özence<br />

gratis bedava, parasız<br />

grausam acımasız, gaddar<br />

Grausamkeit (F.) acımasızlık, gaddarlık<br />

greifen tutmak, yakalamak, başvurmak<br />

Gremium (N.) kurul, heyet<br />

Grenze (F.) sınır, hudut<br />

grob ağır (Adj.), kaba<br />

grobe Fahrlässigkeit (F.) ağır ihmal<br />

grober Unfug (M.) gürültü patırtı, ağır yaramazlık<br />

grober Unverstand (M.) ağır akılsızlık<br />

Gros (N.) büyük kısım<br />

groß büyük<br />

Großbritannien (N.) Büyük Britanya<br />

großer Senat (M.) büyük kurul<br />

Großhandel (M.) toptancılık<br />

Großhändler toptancı<br />

Großhändlerin (F.) toptancı<br />

Großstadt (F.) büyükşehir<br />

Grube (F.) (Mine) çukur<br />

Grund (M.) arazi (Sb.), taşınmaz (Sb.), sebep (Sb.), neden (Sb.)<br />

Grundabtretung (F.) arazinin terki<br />

Grundbesitz (M.) mülk, emlak<br />

Grundbesitzer (M.) arazi sahibi<br />

Grundbesitzerin (F.) arazi sahibi<br />

Grundbuch (N.) tapu<br />

Grundbuchamt (N.) tapu dairesi<br />

Grundbuchauszug (M.) tapu sicili<br />

Grundbucheintragung (F.) tapuya tescil<br />

Grundbuchordnung (F.) tapu sicil tüzüğü<br />

Grundbuchverfügung (F.) tapu sicil egenimi<br />

Grunddienstbarkeit (F.) arazi irtifak hakkı<br />

Grundeigentum (N.) arazi mülkiyeti<br />

Grundeigentümer (M.) arazi sahibi<br />

Grundeigentümerin (F.) arazi sahibi<br />

gründen kurmak, tesis etmek<br />

Gründer (M.) kurucu (Sb.), tesis eden (Sb.)<br />

Gründerin (F.) kurucu (Sb.), tesis eden (Sb.)<br />

Grunderwerbsteuer (F.) arazi alım vergisi<br />

Grunderwerbsteuergesetz (N.) arazi alım vergisi kanunu


Grundgehalt (N.) asli maaş<br />

Grundgesetz (N.) temel yasa, anayasa<br />

Grundherr (M.) arazi sahibi<br />

Grundherrin (F.) arazi sahibi<br />

Grundkapital (N.) esas sermaye<br />

Grundlage (F.) esas, temel<br />

Grundlagenwerk (N.) esas işletme, temel işletme<br />

Grundlohn (M.) asıl ücret<br />

Grundpfand (N.) arazi rehni<br />

Grundpfandrecht (N.) arazi rehin hakkı<br />

Grundpflicht (F.) arazi mecburiyeti<br />

Grundrecht (N.) esas hak, temel hak<br />

Grundrechtsfähigkeit (F.) esas haklara yetenek, temel haklara yetenek<br />

Grundrechtsmündigkeit (F.) esas haklara erginlik, temel haklara erginlik<br />

Grundrechtsschranke (F.) esas hak sınırlaması<br />

Grundrente (F.) toprak ranti<br />

Grundrente (F.) asli rant<br />

Grundsatz (M.) ilke, prensip<br />

Grundschuld (F.) ipotekli borç<br />

Grundschuldbrief (M.) ipotekli borç senedi<br />

Grundsteuer (F.) arazi vergisi<br />

Grundstück (N.) arazi (Sb.), taşınmaz (Sb.)<br />

Grundstückseigentum (N.) arazi mülkiyeti<br />

Grundstückskauf (M.) arazi satımı<br />

Grundstücksrecht (N.) arazi hukuku<br />

Grundstücksregister (N.) arazi sicili<br />

Grundstückszubehör (N.) arazi teferruatı<br />

Gründung (F.) kuruluş, tesis<br />

Gründungsfreiheit (F.) kuruluş serbestisi<br />

Gründungsgesellschaft (F.) kuruluş halinde şirket<br />

Gründungsvertrag (M.) kuruluş sözleşmesi<br />

Grundurteil (N.) esas karar<br />

Grundvertrag (M.) esas mukavelename<br />

Grundwehrdienst (M.) askerlik hizmeti<br />

Gruppe (F.) grup<br />

Gruppenfreistellung (F.) grup muafiyeti<br />

Gruppenwahl (F.) grup seçimi<br />

Guerillakämpfer (M.) gerilla savaşçısı<br />

Guerillakämpferin (F.) gerilla savaşçısı<br />

Guerillera (F.) gerillacı<br />

Guerillero (M.) gerillacı<br />

Guillotine (F.) giyotin<br />

gültig geçerli<br />

Gültigkeit (F.) geçerlilik<br />

Gunst (F.) teveccüh, iltifat<br />

günstig elverişli, müsait<br />

Günstigkeitsprinzip (N.) elverişlilik prensibi, müsaitlik prensibi<br />

Gut (N.) mal, mülk<br />

Gutachten (N.) rapor, bilirkişilik, bilirkişi raporu<br />

Gutachter (M.) bilirkişi (Sb.)


Gutachterin (F.) bilirkişi (Sb.)<br />

Güte (F.) kalite, vasıf, nitelik<br />

gute Dienste (M.Pl.) iyi hizmetler<br />

gute Sitte (F.) iyi ahlak<br />

gute Sitten (F.Pl.) iyi ahlaklar<br />

guter Glaube (M.) iyi inanç<br />

Güterabwägung (F.) mal tartması, mal ölçmesi<br />

Güterfernverkehr (M.) malın şehirlerarası ulaşımı<br />

Gütergemeinschaft (F.) mal ortaklığı<br />

Güterkraftverkehr (M.) mal ağır trafiği<br />

Güterrecht (N.) mal rejimi<br />

Gütertrennung (F.) mal ayrılığı<br />

Güteverfahren (N.) sulh teşebbüsü<br />

Güteverhandlung (F.) sulh teşebbüsü<br />

Gutglaubensschutz (M.) iyiniyetin korunması<br />

gutgläubig iyiniyetli<br />

gutgläubiger Erwerber (M.) iyiniyetli iktisap eden<br />

gutgläubige Erwerberin (F.) iyiniyetli iktisap eden<br />

gutgläubiger Erwerb (M.) iyiniyetli iktisap<br />

Guthaben (N.) alacak<br />

Gutschein (M.) matlup fişi<br />

Gutsherr (M.) mal sahibi<br />

Gutsherrin (F.) mal sahibi<br />

Gymnasium (N.) lise<br />

Haager Kaufrechtsübereinkommen (N.) Lahey Satın Alma Hakkı Sözleşmesi<br />

Haager Landkriegsordnung (F.) Lahey Kara Savaşı Talimatnamesi<br />

Habe (F.) mamelek<br />

Haben (N.) alacak, matlup<br />

Habgier (F.) açgözlülük, tamah<br />

Habilitation (F.) doçentlik sınavı<br />

habilitieren doçentlik sınavını vermek<br />

Hafen (M.) liman<br />

Haft (F.) tutukluluk, mevkufiyet<br />

haftbar tazmin ile yükümlü, zamin<br />

Haftbefehl (M.) tutuklama müzekkeresi<br />

haften sorumlu olmak, mesul olmak<br />

Haftgrund (M.) tutuklamanın sebebi<br />

Haftpflicht (F.) mali sorumluluk<br />

Haftpflichtversicherung (F.) mali sorumluluk sigortası<br />

Haftprüfung (F.) tutukluluk halinin incelenmesi<br />

Haftstrafe (F.) hapis cezası<br />

Haftung (F.) sorumluluk, mesuliyet<br />

haftungsausfüllende Kausalität (F.) tazmin olunacak zarara ilişkin illiyet<br />

Haftungsausschluss (M.) sorumluluktan bağışıklık<br />

haftungsbegründende Kausalität (F.) sorumluluk doğuran illiyet<br />

Haftungsbeschränkung (F.) sorumluluğun sınırlanması<br />

Haftungsrecht (N.) sorumluluk hukuku<br />

Hafturlaub (M.) hapis izni<br />

Hagel (M.) dolu<br />

Hagelschaden (M.) doludan doğan zarar


Hagelversicherung (F.) doluya karşı sigorta<br />

Halbwaise (M.) öksüz, yetim<br />

Halde (F.) yığın<br />

Hälfte (F.) yarı<br />

halten tutmak, durmak, bulundurmak<br />

Halten (N.) tutma, durma, bulundurma<br />

Halter (M.) işleten<br />

Halterin (F.) işleten<br />

Hammelsprung (M.) parlamentoda evet, hayır ve çekimser işaretli kapılardan geçerek<br />

yapılan oylama<br />

hamstern istifçilik etmek<br />

Hand (F.) el<br />

Handel (M.) ticaret, tecim<br />

Händel (M.Pl.) ticaret, tecim<br />

handeln ticaret <strong>yapma</strong>k, hareket etmek<br />

Handeln (N.) ticaret <strong>yapma</strong>, hareket etme<br />

Handelnde (F.) ticaret yapan, hareket eden<br />

Handelnder (M.) ticaret yapan, hareket eden<br />

Handelsabkommen (N.) ticaret anlaşması<br />

Handelsbilanz (F.) ticaret bilançosu<br />

Handelsbrauch (M.) ticari teamül<br />

Handelsbuch (N.) ticari defter<br />

Handelsembargo (N.) ticari ambargo<br />

Handelsgericht (N.) ticaret mahkemesi<br />

Handelsgeschäft (N.) ticari iş<br />

Handelsgesellschaft (F.) ticaret şirketi<br />

Handelsgesetzbuch (N.) ticaret kanunu<br />

Handelsgewerbe (N.) ticari sanat<br />

Handelskammer (F.) ticaret odası<br />

Handelskauf (M.) ticari satım<br />

Handelsmakler (M.) ticaret işleri tellalı<br />

Handelsmündigkeit (F.) ticari ehliyet<br />

Handelsrecht (N.) ticaret hukuku<br />

Handelsregister (N.) ticaret sicili<br />

Handelsrichter (M.) ticaret hakimi<br />

Handelsrichterin (F.) ticaret hakimi<br />

Handelssache (F.) ticaret işi<br />

Handelsverkehr (M.) ticari münasebetler<br />

Handelsvertrag (M.) ticaret sözleşmesi<br />

Handelsvertreter (M.) acente<br />

Handelsvertreterin (F.) acente<br />

Handgeschäft (N.) elden yapılan işlem<br />

Handkauf (M.) elden satış<br />

Händler (M.) satıcı, tüccar<br />

Händlerin (F.) satıcı, tüccar<br />

Handlung (F.) eylem, fiil<br />

Handlungsbevollmächtigter (M.) ticari vekil<br />

Handlungseinheit (F.) eylemin tek oluşu<br />

handlungsfähig eylem ehliyetli, fiil ehliyetli<br />

Handlungsfähigkeit (F.) eylem ehliyeti, fiil ehliyeti


Handlungsfreiheit (F.) eylem serbestisi, fiil serbestisi<br />

Handlungsgehilfe (M.) eylem yardımcısı, fiil yardımcısı<br />

Handlungsgehilfin (F.) eylem yardımcısı, fiil yardımcısı<br />

Handlungshaftung (F.) eylem sorumluluğu, fiil sorumluluğu<br />

Handlungsobjekt (N.) eylem konusu, fiil konusu<br />

Handlungsort (M.) eylem yeri, fiil yeri<br />

Handlungspflicht (F.) eylem mecburiyeti, fiil mecburiyeti<br />

Handlungsstörer (M.) eylem mütecavizi, fiil mütecavizi<br />

Handlungsstörerin (F.) eylem mütecavizi, fiil mütecavizi<br />

Handlungsunrecht (N.) eylem haksızlığı, fiil haksızlığı<br />

Handlungsvollmacht (F.) eylem yetkisi, fiil yetkisi<br />

Handlungswille (M.) eylem niyeti, fiil niyeti<br />

Handschelle (F.) kelepçe<br />

Handschenkung (F.) elden bağışlama<br />

Handschrift (F.) el yazısı<br />

handschriftlich el yazısı ile<br />

Handwerk (N.) sanat, zanaat<br />

Handwerker (M.) sanatkar, zanaatçı<br />

Handwerkerin (F.) sanatkar, zanaatçı<br />

Handwerksinnung (F.) sanat anlamı<br />

Handwerkskammer (F.) sanat meclisi, zanaat meclisi<br />

Handwerksordnung (F.) küçük sanatlar nizamnamesi, zanaat düzeni<br />

hängen asmak<br />

Hansestadt (F.) eski Hansa’yı teşkil eden kentlerin her biri<br />

Häresie (F.) dinde sapkınlık<br />

hart sert, katı<br />

Hass (M.) nefret<br />

häufig sık sık, çok defa<br />

Häufung (F.) yığılma, birikme<br />

Haupt- esas<br />

Hauptaktionär (M.) esas hissedar<br />

Hauptaktionärin (F.) esas hissedar<br />

Hauptantrag (M.) esas dilekçe<br />

Hauptforderung (F.) esas alacak<br />

Hauptintervention (F.) esas katılma<br />

Hauptmangel (M.) esas eksiklik<br />

Hauptmann (M.) yüzbaşı<br />

Hauptpflicht (F.) esas yükümlülük<br />

Hauptsache (F.) esas mesele<br />

Hauptsacheklage (F.) esasa dair dava<br />

hauptsächlich esas itibariyle<br />

Hauptsatzung (F.) esas nizamname<br />

Hauptstadt (F.) başkent<br />

Hauptstrafe (F.) esas ceza<br />

Haupttäter (M.) esas fail<br />

Haupttäterin (F.) esas fail<br />

Haupttermin (M.) esas sözlü yargılama günü<br />

Hauptursache (F.) esas neden<br />

Hauptverfahren (N.) esas soruşturma<br />

Hauptverhandlung (F.) esas yargılama


Hauptversammlung (F.) esas kurul<br />

Hauptversammlungsbeschluss (M.) esas kurul kararı<br />

Hauptzeuge (M.) esas şahit<br />

Hauptzeugin (F.) esas şahit<br />

Haus (N.) ev, hane, konut<br />

Hausarbeit (F.) ev işi<br />

Hausarrest (M.) evde göz hapsi<br />

Hausdurchsuchung (F.) ev arması<br />

Hausfriede (M.) ev dokunulmazlığı<br />

Hausfriedensbruch (M.) ev dokunulmazlığını bozma<br />

Hausgehilfe (M.) ev hizmetçisi<br />

Hausgehilfin (F.) ev hizmetçisi<br />

Hausgemeinschaft (F.) ev topluluğu<br />

Haushalt (M.) bütçe, ev topluluğu<br />

Haushaltsgesetz (N.) bütçe kanunu<br />

Haushaltsgrundsatz (M.) bütçe prensibi<br />

Haushaltsplan (M.) bütçe<br />

Haushaltsrecht (N.) bütçe hukuku<br />

Haushaltsvorlage (F.) bütçe tasarısı<br />

hausieren ayakta satmak<br />

Hausierer (M.) ayak satıcısı<br />

Hausiererin (F.) ayak satıcısı<br />

häuslich evine bağlı<br />

Hausmeister (M.) kapıcı<br />

Hausmeisterin (F.) kapıcı<br />

Hausrat (M.) ev eşyası<br />

Hausratsteilung (F.) ev eşyasının taksimi<br />

Hausratsverordnung (F.) ev eşyası düzeni<br />

Hausratversicherung (F.) ev eşyası sigortası<br />

Hausse (F.) yükselme<br />

Haussuchung (F.) evlerde arama<br />

Havarie (F.) avarya<br />

Hebamme (F.) ebe<br />

heben tutmak, kaldırmak<br />

Heer (N.) ordu<br />

Hegemonie (F.) hegemonya<br />

hegen <strong>yapma</strong>k, korumak, bakmak<br />

hehlen yataklık etmek<br />

Hehler (M.) yataklık eden<br />

Hehlerei (F.) yataklık<br />

Hehlerin (F.) yataklık eden<br />

heil sağ, sağlam<br />

Heilanstalt (F.) ıslah kurumu, sanatoryum<br />

heilen ıslah etmek, düzeltmek<br />

Heiliger Stuhl (M.) kutsal sandalye<br />

Heilkunde (F.) tıp, hekimlik<br />

Heilmittelwerbegesetz ilaç reklamı yasası<br />

Heilung (F.) ıslah, düzeltme<br />

Heim (N.) ev, yurt<br />

Heimarbeit (F.) evde yapılan iş


Heimarbeiter (M.) ev işçisi<br />

Heimarbeiterin (F.) ev işçisi<br />

Heimat (F.) yurt, vatan<br />

heimatlos yurtsuz, vatansız<br />

heimatlose Ausländerin (F.) yurtsuz yabancı, vatansız yabancı<br />

heimatloser Ausländer (M.) yurtsuz yabancı, vatansız yabancı<br />

Heimatvertriebene (F.) sürgün<br />

Heimatvertriebener (M.) sürgün<br />

Heimfall (M.) eski sahibine intikal<br />

Heimgesetz (N.) yurt kanunu<br />

heimlich gizlice<br />

Heimstätte (F.) aile yurdu<br />

Heimtücke (F.) saffetinden istifa etme<br />

heimtückisch saffetinden istifa ederek<br />

Heirat (F.) evlenme<br />

heiraten evlenmek<br />

Heiratsbuch (N.) evlenme sicili<br />

Heiratserlaubnis (F.) evlenmeye izin<br />

Heiratsurkunde (F.) evlenme kağıdı<br />

Heiratsvermittler (M.) evlenmelerde aracılık eden<br />

heißen talimat vermek, emir vermek, adlandırmak, adı olmak<br />

Heizkostenverordnung (F.) ısıtma masrafları yönetimi<br />

Hektar (M.) hektar<br />

helfen yardım etmek, yardımcı olmak<br />

Helfer (M.) yardımcı<br />

hemmen engellemek<br />

Hemmung (F.) engelleme<br />

Henker (M.) cellat<br />

Henkersmahlzeit (F.) veda yemeği<br />

herabsetzen tenkis etmek, indirmek<br />

Herabsetzung (F.) tenkis, indirme<br />

heranwachsen yetişmek, gelişip büyümek<br />

Herausgabe (F.) iade, geri verme, teslim<br />

Herausgabeanspruch (M.) istihkak iddiası, istihkak davası<br />

herausgeben iade etmek, geri vermek, teslim etmek<br />

Herausgeber (M.) iade eden, geri veren, teslim eden<br />

Herausgeberin (F.) iade eden, geri veren, teslim eden<br />

herausverlangen istihkak iddiasında bulunmak<br />

Herberge (F.) ev, konut<br />

Herde (F.) sürü<br />

hergebrachte Grundsätze (M.Pl.) geleneksel ilkeler, geleneksel prensipler<br />

hergebrachter Grundsatz (M.) geleneksel ilke, geleneksel prensip<br />

Herkommen (N.) gelme<br />

Herkunft (F.) menşe, kaynak<br />

herleiten getirmek, sevk etmek<br />

Heroin (N.) eroin<br />

Herold (M.) münadi<br />

Herr (M.) bay<br />

herrenlos sahipsiz<br />

Herrin (F.) bayan


Herrschaft (F.) hakimiyet, egemenlik<br />

Herrschaftsrecht (N.) hakimiyet hakkı<br />

Herrschaftsvertrag (M.) hakimiyet sözleşmesi<br />

herrschen hakim olmak, egemen olmak<br />

herrschende Lehre (F.) hakim olan öğreti<br />

herrschende Meinung (F.) hakim görüş<br />

herrschendes Grundstück (N.) hakim gayrimenkul<br />

Herrscher (M.) hükümdar<br />

Herrscherin (F.) hükümdar<br />

herstellen <strong>yapma</strong>k, üretmek<br />

Hersteller (M.) yapımcı, üretici<br />

Herstellerin (F.) yapımcı, üretici<br />

Herstellung (F.) yapım, üretim<br />

Herstellungsklage (F.) üretim davası<br />

Herz (N.) kalp<br />

Herzog (M.) dük<br />

Herzogin (F.) düşes<br />

Herzogtum (N.) dukalık<br />

Hessen (N.) Hessen<br />

hetzen kışkırtmak<br />

heucheln taslamak, kandırmak<br />

Heuer (F.) tayfa ücreti<br />

Hexe (F.) cadı, büyücü kadın<br />

Hexenprozess (M.) cadı davası<br />

Hierarchie (F.) hiyerarşi<br />

Hilfe (F.) yardım<br />

hilfeleisten yardım etmek, yardımcı olmak<br />

Hilfeleistung (F.) yardım etme, yardımcı olma<br />

hilflos yardımsız, çaresiz<br />

Hilflosigkeit (F.) yardımsızlık, çaresizlik<br />

Hilfsantrag (M.) ihtimali talep<br />

Hilfsbeamter (M.) yardımcı memuru<br />

Hilfsbeamtin (F.) yardımcı memuru<br />

Hilfsbegründung (F.) yardım gerekçesi<br />

Hilfsgutachten yardım raporu<br />

hindern engellemek<br />

Hindernis (N.) engel<br />

hinken topallamak<br />

hinkend topal<br />

hinkendes Inhaberpapier (N.) eksik nama yazılı senetler<br />

hinreichen vermek, uzatmak<br />

hinreichend yeterli, kafi<br />

hinrichten idam etmek<br />

Hinrichtung (F.) idam<br />

hinterblieben hayatta kalmış<br />

Hinterbliebene (F.) hayatta kalan<br />

Hinterbliebener (M.) hayatta kalan<br />

hinterlegen tevdi etmek<br />

Hinterleger (M.) tevdi eden<br />

Hinterlegerin (F.) tevdi eden


Hinterlegung (F.) tevdi<br />

Hinterlist (F.) desise, hile<br />

hinterlistig dessas, hileci<br />

hinterziehen kaçırmak<br />

Hinterziehung kaçırma<br />

Hinweis (M.) işaret, gösterme<br />

Hinweispflicht işaret mecburiyeti, gösterme mecburiyeti<br />

Hirn (M.) beyin<br />

Hirntod (M.) beyin ölümü<br />

Hirte (M.) çoban, papaz<br />

Hirtenbrief (M.) piskopozun çıkardığı bildiri<br />

historisch tarihsel, tarihi<br />

hoch yüksek<br />

Hochachtung (F.) saygı<br />

hochdeutsch alman yazı dili<br />

Hochschulassistent (M.) yüksek okul asistanı<br />

Hochschulassistentin (F.) yüksek okul asistanı<br />

Hochschuldozent (M.) yüksek okul doçenti<br />

Hochschuldozentin (F.) yüksek okul doçenti<br />

Hochschule (F.) yüksek okul<br />

Hochschulgrad (M.) yüksek lisans<br />

hochstapeln dolandırmak<br />

Hochstapler (M.) dolandırıcı<br />

Hochstaplerin (F.) dolandırıcı<br />

höchste en yüksek, en büyük, azami<br />

Höchstgebot (N.) en yüksek teklif<br />

Höchstgericht (N.) yüksek mahkeme<br />

höchstpersönlich bizzat, kendi, şahsen<br />

Höchstpreis (M.) en yüksek fiyat<br />

Hochverrat (M.) vatana ihanet<br />

Hochverräter (M.) vatana ihanet eden<br />

Hochverräterin (F.) vatana ihanet eden<br />

Hochzeit (F.) düğün<br />

Hof (M.) çiftlik, saray, avlu<br />

Hofamt (N.) çiftlik dairesi, saray dairesi<br />

Hofrat (M.) çiftlik müşaviri, saray müşaviri<br />

Hoheit (F.) hakimiyet, egemenlik<br />

hoheitlich mülki, ülkeye ait<br />

Hoheitsakt (M.) hakimiyet tasarrufu<br />

Hoheitsgewalt (F.) hakimiyet kudreti<br />

Hoheitsgewässer (N.) hakimiyet suları<br />

Hoheitsrecht (N.) hakimiyet hakkı<br />

Hoheitszeichen (N.) milli amblem<br />

höhere Gewalt (F.) zorlayıcı nedenler, mücbir sebepler<br />

Hohlmaß (N.) istiap<br />

Hohn (M.) istihza, alay<br />

Holding (F.) holding<br />

Holdinggesellschaft (F.) holding şirketi<br />

Hölle (F.) cehennem<br />

holographisch el yazısı ile


holographisches Testament (N.) el yazısı vasiyetname<br />

Homosexualität (F.) homoseksüalite<br />

homosexuell homoseksüel<br />

Honorar (N.) ücret (Sb.), visite, şerefiye<br />

Honorarprofessor (M.) fahri profesör<br />

Honorarprofessorin (M.) fahri profesör<br />

honorieren ücretini vermek, ödemek<br />

honoris causa (lat.) fahri<br />

hören duymak<br />

Hörensagen (N.) kulakten duymuş olma<br />

hörig köle (Adj.)<br />

Hörigkeit (F.) kölelik<br />

Horizont (M.) ufuk, çevren<br />

horizontal yatay<br />

Hospital (N.) hastane<br />

Hospitant (M.) stajyer<br />

Hospitantin (F.) stajyer<br />

huldigen biat etmek<br />

Huldigung (F.) biat<br />

Hund (M) köpek<br />

hundert yüz (Adj.)<br />

Hundertschaft (F.) yüz kişilik birlik<br />

Hundesteuer (F.) köpek vergisi<br />

Hure (F.) orospu, fahişe<br />

hüten bakmak, nezaret etmek<br />

Hüter (M.) bekçi, çoban<br />

Hüterin (F.) bekçi, çoban<br />

Hygiene hıfzıssıhha<br />

Hymne (F.) milli marş<br />

Hypothek (F.) ipotek<br />

Hypothekenbank (F.) ipotek bankası<br />

Hypothekenbrief (M.) ipotekli rehin senedi<br />

Hypothekenpfandbrief (M.) ipotekli rehin senedi<br />

Hypothekenübernahme (F.) ipoteğin devralınması<br />

Hypothese (F.) varsayım, faraziye<br />

IAO uluslararası çalışma örgütü<br />

IAS (F.) International Accounting Standards uluslararası muhasebe standartları<br />

IATA (F.) International Air Transport Association uluslararası havalimanı örgütü<br />

ICAO uluslararası sivil havacılık örgütü<br />

ICC (F.) uluslararası ticaret odası<br />

ideal ideal, ülküsel<br />

Ideal (N.) ülkü<br />

Idee (F.) fikir<br />

ideell düşüncel, manevi<br />

identifizieren kimliği belirlemek<br />

identisch mutabık, uygun<br />

Identität (F.) kimlik, hüviyet<br />

Ideologie (F.) ideoloji<br />

Idiot (M.) aptal, bunak<br />

Idiotie (F.) aptallık, bunaklık


Idiotin (F.) aptal, bunak<br />

illegal kanuna aykırı<br />

Illegalität (F.) kanuna aykırılık<br />

illegitim gayrimeşru<br />

im Zweifel şüphe halinde<br />

immanent mündemiç, içinde olan<br />

immanente Grundrechtsschranke (F.) mündemiç esas hak sınırlaması<br />

Immaterialgut (N.) gayrimaddi mal<br />

immateriell gayrimaddi<br />

immaterieller Schaden (M.) gayrimaddi zarar<br />

Immatrikulation (F.) üniversiteye kayıt<br />

immatrikulieren üniversiteye kayıt etmek<br />

immobil gayrimenkul (Adj.), taşınmaz (Adj.)<br />

Immobiliarzwangsvollstreckung (F.) gayrimenkul malların haczi<br />

Immobilie (F.) gayrimenkul mal, emlak<br />

Immobiliensteuer (F.) gayrimenkul mallar vergisi, emlak vergisi<br />

immun dokunulmaz, bağışık<br />

Immunität (F.) dokunulmazlık, bağışıklık<br />

imperativ emredici, buyurucu<br />

imperatives Mandat (N.) emredici vekalet, buyurucu vekalet<br />

Imperialismus (M.) emperyalizm<br />

impfen aşılamak<br />

Impfschaden (M.) aşı zararı<br />

Impfschein (M.) aşı belgesi<br />

Impfung (F.) aşı<br />

Impfzwang (M.) aşı olma zorunluluğu<br />

Import (M.) ithal, dışalım<br />

Importeur (M.) ithalatçı<br />

Importeurin (F.) ithalatçı<br />

importieren ithal etmek<br />

Impressum (N.) impressum<br />

in dubio pro reo (lat.) şüphe sanığın lehine yorumlanır<br />

in flagranti (lat.) suçüstü<br />

Inauguration (F.) tören <strong>yapma</strong><br />

Inbegriff (M.) en son derece, doruk<br />

inbegriffen dahil<br />

Inbetriebnahme (F.) işletme, işlemeye başlama<br />

Indemnität (F.) ceza bağışıklığı<br />

Index (M.) endeks<br />

Indexklausel (F.) eşel mobil şartı<br />

Indien Hindistan<br />

Indigenat (N.) uyrukluk, tabiiyet<br />

Indikation (F.) endikasyon<br />

indirekt dolaylı, endirekt<br />

indirekte Stellvertretung (F.) dolaylı temsil<br />

indirekte Steuer (F.) dolaylı vergi<br />

indirekter Verbotsirrtum (M.) dolaylı yasakta yanılma<br />

indirekter Vorsatz (M.) dolaylı dolus<br />

Individualarbeitsrecht (N.) bireysel iş sözleşmesi hukuku<br />

Individualrechtsgut (N.) kişi varlığı hakları


individuell bireysel, ferdi<br />

Individuum (N.) birey, fert<br />

Indiz (N.) emare<br />

Indizienbeweis (M.) emarelere istinaden sübut bulma<br />

indizieren işaret etmek<br />

Indossament (N.) ciro<br />

Indossant (M.) ciranta<br />

Indossantin (F.) ciranta<br />

Indossat (M.) lehine ciro yapılan kimse<br />

Indossatar (M.) lehine ciro yapılan kimse<br />

Indossatarin (F.) lehine ciro yapılan kimse<br />

Indossatin (F.) lehine ciro yapılan kimse<br />

Industrie (F.) sanayi, endüstri<br />

Industrie- und Handelskammer (F.) sanayi ve ticaret odası<br />

Industriegebiet (N.) sanayi bölgesi<br />

industriell sınai<br />

infam alçak, rezil<br />

Infamie (F.) haysiyetsizlik<br />

Infanterie (F.) piyade<br />

Inflation (F.) enflasyon<br />

Informant (M.) muhbir, ihbarcı<br />

Informantin (F.) muhbir, ihbarcı<br />

Informatik (F.) bilgiişlem<br />

Information (F.) bilgi, enformasyon, haber<br />

informationell bilgisel<br />

Informations- und Kommunikationsdienstegesetz bilgi ve iletişim servisi kanunu<br />

Informationsfreiheit (F.) bilgi edinme serbestisi, haber alma serbestisi<br />

Informationssystem (N.) bilgi sistemi<br />

informell şekli olmayan, biçimsel olmayan<br />

informieren bilgi vermek, haber vermek<br />

Infrastruktur altyapı<br />

Ingenieur mühendis<br />

Ingerenz (F.) müdahale, karışma<br />

Inhaber (M.) hamil, sahip, zilyed<br />

Inhaberaktie (F.) hamile yazılı hisse senedi<br />

Inhaberin (F.) hamil, sahip, zilyed<br />

Inhaberpapier (N.) hamile yazılı senet<br />

Inhaberscheck (M.) hamile yazılı çek<br />

Inhaberschuldverschreibung (F.) hamile yazılı tahvil<br />

Inhaberzeichen (N.) hamile yazılı işaret<br />

inhaftieren tutuklamak, tevkif etmek<br />

Inhaftierte (F.) tutuklu (Sb.), mevkuf (Sb.)<br />

Inhaftierter (M.) tutuklu (Sb.), mevkuf (Sb.)<br />

Inhaftierung (F.) tutuklama, tevkif etme<br />

Inhalt (M.) mündericat, içerik, konu<br />

Inhaltsfreiheit (F.) hukuki işlemin içeriğini serbestçe belirleme özgürlüğü<br />

Inhaltskontrolle (F.) konuyu denetleme<br />

Initiale (F.) ilk harf<br />

Initiative (F.) insiyatif, öncecilik<br />

Initiativrecht (N.) yasa önerme hakkı, kanun teklifi hakkı


Injurie (F.) hakaret, tahkir<br />

Inkasso (N.) ahzükabz, kabız<br />

Inkassomandat (N.) ahzükabz, ahzükabza yetki<br />

Inkassozession (F.) ahzükabza yetkinin temliki<br />

inklusiv dahil olarak<br />

inkognito tanınmamış, kendini tanıtmadan<br />

inkompatibel birleşmez, bağdaşmaz<br />

Inkompatibilität (F.) birleşmezlik, bağdaşmazlık<br />

inkompetent yetkisiz, salahiyetsiz<br />

Inkorporation (F.) katma, ilhak<br />

inkorporieren katmak, ilhak etmek<br />

Inkrafttreten (N.) yürürlüğe girme, kesinleşme<br />

Inland (N.) yurtiçi, ülke içi<br />

inländisch iç, milli<br />

innehaben haiz olmak, elde bulundurmak<br />

Innehaber (M.) haiz olan, elde bulunduran<br />

Innehaberin (F.) haiz olan, elde bulunduran<br />

Innehabung (F.) haiz olma, elde bulundurma<br />

Innenbereich (M.) iç bölge<br />

Innengesellschaft (F.) ortakların birbiriyle olan ilişkisinden mevcut şirket<br />

Innenminister (M.) içişleri bakanı<br />

Innenministerin (F.) içişleri bakanı<br />

Innentendenz (F.) iç eğilim, iç temayül<br />

Innenverhältnis (N.) iç ilişki, iç münasebet<br />

Innenvollmacht (F.) iç yetki, iç salahiyet<br />

innere iç<br />

innere Verwaltung (F.) iç yönetim<br />

Innung (F.) lonca, esnaf loncası<br />

inoffiziell resmi olmayan, gayriresmi<br />

inquirieren araştırmak, soruşturmak<br />

Inquisition (F.) araştırma, soruşturma<br />

Inquisitionsprozess (M.) engizisyon davası<br />

Insasse (M.) içinde bulunan, yolcu<br />

Insassin (F.) içinde bulunan, yolcu<br />

Insemination (F.) dölleme, tohumlama<br />

Inserat (N.) ilan<br />

Insichprozess (M.) davacı ve davalının bir olduğu dava<br />

Insiderhandel (M.) işin iç yüzünü bilen kimseden ticaret<br />

Insider (M.) işin iç yüzünü bilen kimse<br />

Insiderin (F.) işin iç yüzünü bilen kimse<br />

Insignie (F.) nişan, alamet<br />

Insignien (F.Pl.) nişanlar, alametler<br />

Insinuation (F.) tebliğ<br />

insinuieren tebliğ etmek<br />

insolvent aciz (Adj.)<br />

Insolvenz (F.) aciz (Sb.), acz (Sb.)<br />

Insolvenzanfechtung aciz itirazı<br />

Insolvenzgericht (N.) aciz mahkemesi<br />

Insolvenzgesetz aciz kanunu<br />

Insolvenzgläubiger (M.) acizde alacaklı


Insolvenzgläubigerin (F.) acizde alacaklı<br />

Insolvenzmasse (F.) aciz kitlesi, aciz masası<br />

Insolvenzordnung (F.) aciz kanunu<br />

Insolvenzplan (M.) aciz planı<br />

Insolvenzrecht (N.) aciz hukuku<br />

Insolvenzverfahren (N.) aciz davası<br />

Insolvenzverwalter (M.) aciz idarecisi<br />

Insolvenzverwalterin (F.) aciz idarecisi<br />

Inspekteur (M.) müfettiş, denetmen<br />

Inspekteurin (F.) müfettiş, denetmen<br />

Inspektion (F.) teftiş, denetleme<br />

inspizieren teftiş etmek, denetlemek<br />

Installateur (M.) döşeyici, tesisatçı<br />

Installateurin (F.) döşeyici, tesisatçı<br />

instandhalten korumak, iyi durumda bulundurmak<br />

instandsetzen onarmak, tamir etmek<br />

Instanz (F.) merci, derece<br />

Instanzenweg (M.) mercilere başvuru yolu<br />

Instanzenzug (M.) mercilerin sırası<br />

Institut (N.) kurum, enstitü<br />

Institution (F.) atama, tayin<br />

institutionell kurumsal<br />

institutionelle Garantie (F.) kurumsal güvence<br />

instruieren direktif vermek<br />

Instruktion (F.) direktif, talimat<br />

Instruktionsfehler (M.) direktifte hata, talimatta hata<br />

Instrument (N.) alet, araç<br />

Insubordination (F.) itaatsızlık, sözdinlemezlik<br />

Integration (F.) bütünleşme, kaynaşma, entegrasyon<br />

integrieren bütünleşmek, kaynaştırmak<br />

Integrität (F.) bütünlük, dürüstlük<br />

Interesse (N.) menfaat, yarar, çıkar<br />

Interessenkollision (F.) menfaat uyuşmazlığı<br />

Interim (N.) ara, fasıla<br />

international uluslararası, milletlerarası<br />

internationale Handelskammer (F.) uluslararası ticaret odası<br />

internationale Organisation (F.) uluslararası örgüt<br />

internationale Zuständigkeit (F.) uluslararası yetki<br />

Internationaler Gerichtshof (M.) uluslararası adalet divanı<br />

internationaler Seegerichtshof (M.) uluslararası deniz mahkemesi<br />

Internationaler Strafgerichtshof uluslararası adalet divanı<br />

internationales Einheitskaufsrecht (N.) uluslararası tekdüzen alım hukuku<br />

internationales Privatrecht (N.) uluslararası özel hukuk<br />

internationales Recht (N.) uluslararası hukuk<br />

internieren tutuklamak, tevkif etmek<br />

Internierung (F.) tutuklama, tevkif etme<br />

Interpellation (F.) gensoru<br />

Interpellationsrecht (N.) gensoru hakkı<br />

Interpol (F.) İnterpol<br />

Interpolation (F.) metne parçalar ekleme, metne ilave


Interpretation (F.) yorum, tefsir<br />

interpretieren yorumlamak, tefsir etmek<br />

Interregnum (N.) geçici hükümet<br />

Intervenient (M.) müdahil<br />

Intervenientin (F.) müdahil<br />

intervenieren müdahale etmek<br />

Intervention (F.) müdahale<br />

Interventionsklage (F.) müdahale davası<br />

Interzession (F.) borca katılma<br />

Intestaterbfolge (F.) kanuni mirasçı<br />

intim özel, cinsel<br />

Intimität (F.) özellik, cinsellik<br />

Intimsphäre (F.) özel hayatın gizliliği<br />

Invalide (M.) malul (Sb.), sakat (Sb.)<br />

Invalidenversicherung (F.) malullük sigortası<br />

Invalidin (F.) malul (Sb.), sakat (Sb.)<br />

Invalidität (F.) maluliyet, sakatlık<br />

Inventar (N.) envanter<br />

Inventur (F.) envanter çıkarma<br />

investieren yatırım <strong>yapma</strong>k, yatırmak<br />

Investition (F.) yatırım<br />

Investitur (F.) vazifeye nasp ve tayin etme<br />

Investment (N.) yatırım<br />

Investmentfonds (M.) yatırım fonu<br />

Investmentgesellschaft (F.) yatırım ortaklığı<br />

invitatio (F.) ad offerendum (lat.) icaba davet, öneriye çağrı<br />

Inzest (F.) fücur<br />

ipso iure (lat.) hukuken<br />

Irre (F.) deli, budala<br />

irreführen aldatmak, kandırmak<br />

Irreführung (F.) aldatma, kandırma<br />

Irrenanstalt (F.) tımarhane<br />

Irrer (M.) deli, budala<br />

irreversibel temyiz edilemez<br />

Irrtum (M.) hata, yanılma<br />

irrtümlich hatalı, hataen<br />

ISBN uluslararası standart kitap numarası, İSBN<br />

ISDN bütünleşmiş dijital telekomünikayon şebekesi, İSDN<br />

Islam İslam, Müslümanlık<br />

Italien (N.) İtalya<br />

ius (N.) (lat.) hukuk, hak<br />

IWF (M.) uluslararası para fonu<br />

Jagd (F.) avlanma, av avlama<br />

Jagdausübungsrecht (N.) avlanma hakkı, avlanma yetkisi<br />

jagdbar avlanabilir<br />

Jagdbezirk (M.) avlak, av alanı<br />

Jagdgenossenschaft (F.) av kooperatifi<br />

Jagdpacht (F.) avlak kiralama<br />

Jagdrecht (N.) av hukuku, av hakkı<br />

Jagdschein (M.) av tezkeresi


Jagdwilderei (F.) kaçak avlanma<br />

jagen avlamak<br />

Jäger (M.) avcı<br />

Jägerin (F.) avcı<br />

Jahr (N.) yıl, sene<br />

Jahr und Tag yıl ve gün<br />

Jahresabschluss (M.) mali yıl hesaplarının kapanışı<br />

Jahresbericht (M.) yıllık rapor<br />

Jahresbilanz (F.) yıllık bilanço<br />

Jahresmiete (F.) yıllık kira<br />

jährlich yıllık, senevi<br />

Jude (M.) Yahudi<br />

Judikat (N.) hüküm<br />

Judikation (F.) hüküm verme, yargılama<br />

Judikative (F.) yargı erki<br />

Judikatur (F.) yargısal kararlar<br />

Jüdin (F.) Yahudi<br />

Jugend (F.) gençlik<br />

Jugendamt (N.) gençlik kurumu<br />

Jugendarbeit (F.) gençlerin çalışması<br />

Jugendarbeitsschutz (M.) genç işçilerin korunması<br />

jugendgefährdend gençlik için tehlikeli<br />

jugendgefährdende Schrift (F.) gençlik için tehlikeli yazı<br />

Jugendgericht (N.) gençlik mahkemesi<br />

Jugendgerichtsgesetz (N.) gençlik mahkemeleri kanunu<br />

Jugendhilfe (F.) gençlere yardım<br />

Jugendkriminalität (F.) gençlerde suçluluk<br />

jugendlich genç, gençlikle ilgili<br />

Jugendliche (F.) ergenlik çağında genç<br />

jugendliche Straftäterin (F.) genç suç faili<br />

Jugendlicher (M.) ergenlik çağında genç<br />

jugendlicher Straftäter (M.) genç suç faili<br />

Jugendrichter (M.) gençlik mahkemesi yargıcı<br />

Jugendrichterin (F.) gençlik mahkemesi yargıcı<br />

Jugendschutz (M.) gençliğin korunması<br />

Jugendschutzrecht (N.) gençliğin korunması hakkındaki hukuk<br />

Jugendstrafanstalt (F.) gençlik cezaevi<br />

Jugendstrafe (F.) gençlik cezaevinde infaz olunan ceza<br />

Jugendstrafrecht (N.) gençlik ceza hukuku<br />

jung genç, taze, yeni<br />

Jungfernrede (F.) ilk konuşma<br />

Jungfrau (F.) bakire<br />

Junggeselle (M.) bekar<br />

Junker (M.) derebeyi, genç asilzade<br />

Junkertum (N.) derebeylik<br />

Junktim (N.) bağlantı<br />

Junktimklausel (F.) bağlantı kuralı<br />

Junta (F.) cunta<br />

Jura (N.) hukuk<br />

juridisch hukuki, hukuksal


Jurisdiktion (F.) yargı, mahkemeler uygulaması<br />

Jurisprudenz (F.) hukuk ilmi<br />

Jurist (M.) hukukçu<br />

Juristentag (M.) hukukçular kongresi<br />

Juristerei (F.) hukukçuluk<br />

Juristin (F.) hukukçu<br />

juristisch hukuki, hukuksal<br />

juristische Ausbildung (F.) hukuki eğitim<br />

juristische Person (F.) hukuki kişi<br />

Jury (F.) jüri<br />

Jus (N.) hukuk<br />

Justitiar (M.) hukuk müşaviri, hukuk danışmanı<br />

Justitiarin (F.) hukuk müşaviri, hukuk danışmanı<br />

Justiz (F.) adliye, yargı, adalet<br />

Justizausbildung (F.) adliye eğitimi, yargı eğitimi<br />

justiziabel yargılanabilir<br />

Justizminister (M.) adalet bakanı<br />

Justizministerin (F.) adalet bakanı<br />

Justizmord (M.) adli hata sonucu verilen ölüm cezası<br />

Justizverwaltung (F.) adli yönetim<br />

Justizverwaltungsakt (M.) adli yönetim işlemi<br />

Justizverwaltungsgesetz (N.) adli yönetim kanunu<br />

Justizvollzugsanstalt (F.) adli infaz kurumu<br />

Justizwachtmeister (M.) adli zabıta<br />

Justizwachtmeisterin (F.) adli zabıta<br />

Kabel (N.) halat, kablo<br />

Kabinett (N.) bakanlar kurulu, hükümet, kabine<br />

Kabinettsbeschluss (M.) bakanlar kurulu kararı<br />

Kabinettsvorlage (F.) hükümet tasarısı<br />

Kabotage (F.) kabotaj<br />

Kabotagefreiheit kabotaj serbestisi<br />

Kadett (M.) askeri okul öğrencisi<br />

kaduzieren hükümsüz kılmak, iptal etmek<br />

Kaiser (M.) imparator<br />

Kaiserin (F.) imparatoriçe<br />

kaiserlich şahane<br />

Kaiserreich (N.) imparatorluk<br />

kalendarisch takvime göre<br />

Kalender (M.) takvim<br />

Kalkulation (F.) hesap, tahmin<br />

Kalkulationsirrtum (M.) hesap hatası<br />

kalkulieren hesaplamak, tahmin etmek<br />

Kammer (F.) oda, daire, meclis<br />

Kämmerer (M.) hazinedar<br />

Kämmererin (F.) hazinedar<br />

Kampagne (F.) kampanya<br />

Kampf (M.) savaş, mücadele, kavga<br />

kämpfen savaşmak, mücadele etmek<br />

Kanal (M.) kanal, suyolu<br />

Kandidat (M.) aday


Kandidatin (F.) aday<br />

Kandidatur (F.) adaylık<br />

kandidieren aday olmak<br />

Kannkaufmann (M.) ticaret siciline kaydı şart olmayan tacir<br />

Kannkauffrau (F.) ticaret siciline kaydı şart olmayan tacir<br />

Kannvorschrift (F.) tamamlayıcı hüküm, ihtiyari hüküm<br />

Kanon (M.) düstur, kural<br />

Kanone (F.) top, as<br />

kanonisch katolik kilisesine ilişkin<br />

kanonisches Recht (N.) katolik kilisesinin hukuku<br />

Kanton (M.) kanton<br />

Kanzlei (F.) kalem odası, ofis<br />

Kanzler (M.) başbakan, şansölye<br />

Kanzleramt (N.) başbakanlık, şansölyelik<br />

Kanzlerin (F.) başbakan, şansölye<br />

Kapazität (F.) kapasite<br />

Kapelle (F.) küçük kilise<br />

Kaperei (F.) korsanlık, denizde zapt<br />

kapern zaptetmek, ele geçirmek<br />

Kapital (N.) sermaye, anapara, kapital<br />

Kapitalanlage (F.) sermaye yatırımı, yatırım<br />

Kapitalanlagebetrug (M.) yatırım dolandırıcılığı<br />

Kapitalanleger (M.) sermayedar, yatırımcı<br />

Kapitalanlegerin (F.) sermayedar, yatırımcı<br />

Kapitalanteil (M.) sermaye payı<br />

Kapitalbildung (F.) sermaye birikimi<br />

Kapitalerhöhung (F.) sermaye artırımı<br />

Kapitalertrag (M.) sermaye kazancı<br />

Kapitalertragsteuer (F.) sermaye kazançları vergisi<br />

Kapitalgesellschaft (F.) sermaye şirketi<br />

Kapitalherabsetzung (F.) sermayenin azaltılması<br />

kapitalisieren anamallaştırmak, paraya çevirmek<br />

Kapitalismus (M.) anamalcılık, kapitalizm<br />

Kapitalist (M.) kapitalist (Sb.), anamalcı (Sb.)<br />

Kapitalistin (F.) kapitalist (Sb.), anamalcı (Sb.)<br />

kapitalistisch kapitalist (Adj.), anamalcı (Adj.)<br />

Kapitalmarkt (M.) sermaye piyasası<br />

Kapitalverbrechen (N.) ağır cürüm, ağır suç<br />

Kapitalverkehr (M.) sermaye hareketleri<br />

Kapitalverkehrsfreiheit (F.) sermaye hareketleri serbestisi<br />

Kapitalverkehrsteuer (F.) sermaye hareketleri vergisi<br />

Kapitän (M.) kaptan<br />

Kapitänin (F.) kaptan<br />

Kapitulation (F.) kapitülasyon, yabancı ayrıcalığı<br />

kapitulieren teslim olmak<br />

Karat (N.) kırat, ayar<br />

Kardinal (M.) kardinal<br />

Karenz (F.) mahrumiyet, yoksunluk<br />

Karenzentschädigung (F.) rekabet yasağına uyma tazminatı<br />

Karenzzeit (F.) rekabet yasağının geçerli olduğu süre, bekleme süresi


Karte (F.) kart<br />

Kartei (F.) fiş takımı<br />

Kartell (N.) kartel<br />

Kartellbehörde (F.) kartel makamı<br />

Kartellgesetz kartel kanunu<br />

Kartellrecht (N.) kartel hukuku<br />

Kartengeld kart parası<br />

Karzer (M.) hapis odası<br />

Kaserne (F.) kışla<br />

Kaskoversicherung (F.) kasko sigortası<br />

Kassation (F.) bozma, iptal kararı<br />

kassatorisch bozucu, iptal edici<br />

Kasse (F.) kasa, vezne<br />

Kasse gegen Faktura fatura karşılığı peşinat<br />

Kasse gegen Verladedokumente vesaik karşılığı vesinat<br />

Kassenarzt (M.) sağlık sigortaları sözleşmeli hekimi<br />

Kassenärztin (F.) sağlık sigortaları sözleşmeli hekimi<br />

Kassiber (M.) gizli mektup<br />

Kassier (M.) veznedar, kasa memuru<br />

kassieren iptal etmek, tahsil etmek<br />

Kassierer (M.) veznedar, kasa memuru<br />

Kassiererin (F.) veznedar, kasa memuru<br />

Kaste (F.) kast<br />

Kastration (F.) hadımlaştırma<br />

kastrieren hadımlaştırmak<br />

Kasuistik (F.) kazuistik<br />

Kataster (M. bzw. N.) kadastro<br />

Katasteramt (N.) kadastro dairesi<br />

Katastrophe (F.) afet, felaket<br />

katholisch katolik<br />

Kauf (M.) satın, satın alma, alış, alım<br />

Kauf (M.) auf Probe tecrübe şartıyla satım<br />

Kauf (M.) nach Beschreibung tarif üzerine satım<br />

Kauf (M.) nach Muster numune üzerine satım<br />

kaufen almak, satın almak<br />

Käufer (M.) alıcı<br />

Käuferin (F.) alıcı<br />

Kauffrau (F.) tacir, tüccar<br />

Kaufmann (M.) tacir, tüccar<br />

kaufmännisch ticari<br />

kaufmännisches Zurückbehaltungsrecht (N.) ticari hapis hakkı<br />

Kaufmannsgericht (N.) tacir mahkemesi<br />

Kaufpreis (M.) semen, satış parası<br />

Kaufrecht (N.) alım hakkı, satın alma hakkı<br />

Kaufschein (M.) alışveriş belgesi<br />

Kaufvertrag (M.) satış sözleşmesi<br />

kausal nedensel, illi<br />

kausale Handlungslehre (F.) nedensel eylem öğretisi<br />

Kausalgeschäft (N.) nedensel işlem<br />

Kausalität (F.) nedensellik, illiyet


Kausalzusammenhang (M.) neden-sonuç ilişkisi, illiyet bağı<br />

Kautelarjurisprudenz (F.) genel işlem şartlarını düzenlemeye çalışan hukuk dalı<br />

Kaution (F.) kefalet, teminat, güvence<br />

kennen bilmek, tanımak<br />

kennen müssen bilmesi gerekirlik<br />

Kenntnis (F.) bilgi, bilme<br />

Kenntnisnahme (F.) bilgi edinme, öğrenme<br />

Kerker (M.) zindan<br />

Kette (F.) zincir, sıra, dizi<br />

Kettenarbeitsverhältnis (N.) zincirleme hizmet ilişkisi<br />

Ketzer (M.) rafızi, kafir<br />

Ketzerei (F.) rafızilik<br />

Ketzerin (F.) rafızi, kafir<br />

keusch iffetli<br />

kidnappen fidye almak için insan kaçırmak<br />

Kidnapper (M.) fidye almak için insan kaçıran<br />

Kidnapperin (F.) fidye almak için insan kaçıran<br />

Killer (M.) katil<br />

Killerin (F.) katil<br />

Kind (N.) çocuk<br />

Kindererziehung (F.) çocuk eğitimi<br />

Kindergeld (N.) çocuk parası<br />

Kinderhilfe (F.) çocuk yardımı<br />

Kindesentziehung (F.) çocuk kaçırma<br />

Kindeskind (N.) torun<br />

Kindesraub (M.) çocuk kaçırma<br />

Kindestötung (F.) çocuk öldürme<br />

Kindesunterhalt (M.) iştirak nafakası<br />

Kindschaft nesep<br />

Kiosk (M.) büfe<br />

Kirche (F.) kilise<br />

Kirchenbuch (N.) kilise kitabı<br />

Kirchengemeinde (F.) kilisenin cemaati<br />

Kirchenrecht (N.) kiliseler hukuku<br />

Kirchenstaat (M.) Vatikan<br />

Kirchensteuer (F.) kiliseler vergisi<br />

Kirchenvertrag (M.) kiliseler sözleşmesi<br />

Kirchenverwaltung (F.) kiliseler yönetimi<br />

kirchlich kiliseye değin, kiliseyle ilgili<br />

Kittchen (N.) kodes<br />

klagbar dava edilebilir<br />

Klage (F.) dava<br />

Klageänderung (F.) davanın ıslahı<br />

Klageantrag (M.) dava dilekçesi<br />

Klageart (F.) dava çeşiti<br />

Klagebefugnis (F.) dava yetkisi<br />

Klagebegehren (N.) dava talebi<br />

Klagebegründung (F.) davanın dayandığı sebepleri gösterme<br />

Klageerhebung (F.) dava açma<br />

Klageerweiterung (F.) davanın genişletilmesi


Klageerwiderung (F.) davaya cevap<br />

Klagefrist (F.) dava açma süresi<br />

Klagegrund (M.) dava sebebi<br />

klagen dava etmek<br />

Klagenhäufung (F.) dava yığılması<br />

Kläger (M.) davacı<br />

Klägerin (F.) davacı<br />

Klagerücknahme (F.) davayı geri alma<br />

Klageschrift (F.) dava dilekçesi<br />

klar açık (Adj.), sarih (Adj.), berrak (Adj.)<br />

Kläranlage (F.) arıtma tesisi<br />

klären aydınlatmak, temizlemek, çözmek<br />

Klasse (F.) sınıf, zümre, mevki<br />

Klassenjustiz (F.) sınıf adliyesi<br />

Klassenkampf (M.) sınıf mücadelesi<br />

klassifizieren sınıflamak, sınıflara ayırmak<br />

klauen çalmak, aşırmak<br />

Klausel (F.) kayıt, şart, koşul<br />

Klausur (F.) kapalılık<br />

Kleinod (N.) mücevher<br />

Kleinstaat (M.) küçük devlet<br />

Klempner (M.) tenekeci, muslukçu<br />

Klempnerin (F.) tenekeci, muslukçu<br />

Kleptomane (M.) çalma hastası, kleptoman<br />

Kleptomanie (F.) çalma hastalığı, kleptomani<br />

Kleptomanin (F.) çalma hastası, kleptoman<br />

klerikal ruhani, medreseli<br />

Kleriker (M.) din adamı<br />

Klerus (M.) papazlar sınıfı<br />

Klient (M.) müvekkil<br />

Klientel (F.) müvekkiller<br />

Klientin (F.) müvekkil<br />

Klinik (F.) klinik<br />

Kloster (N.) manastır<br />

Knappe (M.) madenci, maden işçisi<br />

Knappin (F.) madenci, maden işçisi<br />

Knappschaft (F.) madenciler birliği<br />

Knast (M.) kodes<br />

Knebel (M.) ağız tıkacı<br />

knebeln tıkamak<br />

Knebelung (F.) tıkama<br />

Knecht (M.) köle (Sb.), uşak (Sb.), serf (Sb.)<br />

Knechtschaft (F.) kölelik<br />

Knowhow (N.) know-how<br />

koalieren koalisyon kurmak<br />

Koalition (F.) koalisyon<br />

Koalitionsfreiheit (F.) sendikal özgürlük<br />

Koalitionsregierung (F.) koalisyon hükümeti<br />

Kodex (M.) yasa kitabı<br />

Kodifikation (F.) kanunlaştırma


kodifizieren kanunlaştırmak<br />

Kodizill (N.) vasiyetname eki<br />

Kognat (M.) ana tarafından akraba<br />

Kognatin (F.) ana tarafından akraba<br />

Koitus (M.) cinsel birleşme, cinsi münasebet, fuhuş<br />

Kokain (N.) kokain<br />

Kollation (F.) karşılaştırma<br />

Kollege (M.) meslektaş<br />

kollegial arkadaşça<br />

Kollegialbehörde (F.) toplu daire<br />

Kollegialgericht (N.) toplu mahkeme<br />

Kollegialorgan (N.) toplu organı<br />

Kollegin (F.) meslektaş<br />

Kollegium (N.) kurul, heyet<br />

kollektiv kollektif (Adj.)<br />

Kollektiv (N.) kollektif (Sb.)<br />

Kollektivarbeitsrecht (N.) toplu iş hukuku<br />

Kollektivbeleidigung (F.) toplu hakaret<br />

Kollektiveigentum (N.) toplu iyelik<br />

Kollektivschuld (F.) toplu suçluluk<br />

Kollektivvertrag (M.) toplu sözleşme<br />

kollidieren çatışmak<br />

Kollision (F.) çatışma, ihtilaf<br />

Kollisionsnorm (F.) kanunlar ihtilafı kural<br />

Kollisionsrecht (N.) kanunlar ihtilafı hukuku<br />

kolludieren gizli anlaşmak<br />

Kollusion (F.) gizli anlaşma<br />

Kolonie (F.) sömürge, müstemleke<br />

Komitee (N.) komite<br />

Kommandeur (M.) komutan<br />

kommandieren kumanda etmek, emretmek<br />

Kommanditgesellschaft (F.) komandit şirket<br />

Kommanditist (M.) komanditer<br />

Kommanditistin (F.) komanditer<br />

Kommandeurin (F.) komutan<br />

Kommentar (M.) yorum, şerh, açıklama<br />

Kommentator (M.) yorumcu<br />

Kommentatorin (F.) yorumcu<br />

kommentieren yorumlamak, şerhetmek, açıklamak<br />

kommerziell ticari, tecimsel<br />

Kommilitone (M.) öğrenim arkadaşı<br />

Kommilitonin (F.) öğrenim arkadaşı<br />

Kommissar (M.) komiser<br />

Kommissariat (N.) komiserlik<br />

Kommissarin (F.) komiser<br />

kommissarisch istinabe olunan, istinabe yoluyla<br />

Kommission (F.) komisyon<br />

Kommission (F.) der europäischen Union Avrupa Birliği Komisyonu<br />

Kommissionär (M.) komisyoncu<br />

Kommittent (M.) müvekkil


Kommittentin (F.) müvekkil<br />

Kommorientenvermutung (F.) birlikte ölüm karinesi, bir anda ölmüş sayılma<br />

Kommorient (M.) birlikte ölmüş sayılan<br />

Kommorientin (F.) birlikte ölmüş sayılan<br />

kommunal beledi, belediyeyle ilgili<br />

Kommunalaufsicht (F.) belediyelerin denetimi<br />

Kommunalrecht (N.) mahalli idareler hukuku<br />

Kommunalverfassung (F.) mahalli anayasa<br />

Kommunalverfassungsklage (F.) mahalli anayasa davası<br />

Kommunalverwaltung (F.) mahalli idare, yerel yönetim<br />

Kommunalwahl (F.) mahalli seçim, yerel seçim<br />

Kommune (F.) komün<br />

Kommunikation (F.) haberleşme, iletişim<br />

Kommunismus (M.) komünizm<br />

Kommunist (M.) komünist (Sb.)<br />

Kommunistin (F.) komünist (Sb.)<br />

kommunistisch komünist (Adj.)<br />

Kommunistisches Manifest (N.) komünist beyanname, komünist bildirge<br />

kommunizieren haberleşmek, lituryaya katılmak<br />

Kompendium (N.) kısa kitap, kompendyum<br />

Kompensation (F.) takas, telafi<br />

kompensieren takas etmek, telafi etmek<br />

kompetent yetkili (Adj.), yetenekli (Adj.)<br />

Kompetenz (F.) yetki, yetenek<br />

Kompetenzkompetenz (F.) yetki yetkisi<br />

Kompetenzkonflikt (M.) yetki uyuşmazlığı<br />

Kompilation (F.) derleme<br />

kompilieren derlemek<br />

Komplementär (M.) komandite<br />

Komplementärin (F.) komandite<br />

komplex kompleks (Adj.)<br />

Komplex (M.) kompleks (Sb.)<br />

Komplize (M.) suç ortağı<br />

Komplizin (F.) suç ortağı<br />

Komplott (N.) komplo, gizdüzen<br />

Komposition (F.) kompozisyon<br />

Kompromiss (M.) uzlaşma, anlaşma<br />

Kondiktion (F.) haklı bir sebep olmaksızın zenginleşmeden doğan hak<br />

Kondition (F.) şart, koşul<br />

Kondominat (N.) ortak egemenlik<br />

Kondominium (N.) kondominyum, ortak egemenlik<br />

Konferenz (F.) konferans, toplantı<br />

Konfession (F.) mezhep<br />

Konfiskation (F.) müsadere, zoralım<br />

konfiszieren müsadere etmek<br />

Konflikt (M.) uyuşmazlık, ihtilaf<br />

Konföderation (F.) konfederasyon<br />

konform uygun, mutabık<br />

Konfusion (F.) alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi<br />

Kongregation (F.) ruhaniler meclisi


Kongress (M.) kongre<br />

Kongressabgeordnete (F.) kongre üyesi<br />

Kongressabgeordneter (M.) kongre üyesi<br />

König (M.) kral<br />

Königin (F.) kraliçe<br />

königlich şahane<br />

Königtum (N.) krallık<br />

Konklave (N.) papayı seçmek için toplanan kardinaller meclisi<br />

konkludent sonuç doğurmaya yönelik<br />

konkludentes Handeln (N.) hukuki sonuç doğurmaya yönelik hareket<br />

Konklusion (F.) vargı, sonuç çıkarma<br />

Konkordat (N.) konkordat<br />

konkret somut<br />

konkrete Normenkontrolle (F.) somut norm denetimi<br />

konkretes Gefährdungsdelikt (N.) somut tehlike suçu<br />

Konkretisierung (F.) somutlaştırma<br />

Konkubinat (N.) istifras<br />

Konkubine (F.) metres<br />

Konkurrent (M.) rakip<br />

Konkurrentenklage (F.) rakibin davası<br />

Konkurrenz (F.) rekabet, yarışma<br />

konkurrieren rekabet etmek, yarışmak<br />

konkurrierend rekabet eden, yarışan<br />

Konkurs (M.) iflas<br />

Konkursanfechtung (F.) iflasta iptal davası<br />

Konkursantrag (M.) iflasın açılması için dilekçe<br />

Konkursforderung (F.) iflasta alacak<br />

Konkursgläubiger (M.) iflasta alacaklı<br />

Konkursgläubigerin (F.) iflasta alacaklı<br />

Konkursgrund (M.) iflas sebebi<br />

Konkursmasse (F.) iflas masası<br />

Konkursstraftat (F.) iflas konusu ile ilgili suç<br />

Konkursverfahren (N.) iflas tasfiyesi<br />

Konkursverwalter (M.) iflas müdürü<br />

Konkursverwalterin (F.) iflas müdürü<br />

Können (N.) bilim, yetenek<br />

Konnossement (N.) konşimento<br />

Konrektor (M.) müdür muavini<br />

Konrektorin (F.) müdür muavini<br />

Konsens (M.) mutabakat, uygunluk<br />

konsensual rızaya bağlı<br />

Konsensualvertrag (M.) rızaya bağlı akit<br />

konservativ tutucu, muhafazakar<br />

konservieren korumak, banta almak<br />

Konsignation (F.) ankonsinyasyon<br />

Konsistorium (N.) yönetim makamı<br />

Konsolidation (F.) konsolidasyon, birleşme<br />

konsolidieren konsolide etmek<br />

Konsorte (M.) suç ortağı, paydaş, yoldaş<br />

Konsortin (F.) suç ortağı, paydaş, yoldaş


Konsortium (N.) konsorsiyum<br />

Konspiration (F.) fesat<br />

konspirieren fesat çıkarmak<br />

Konstitution (F.) anayasa, yapı<br />

Konstitutionalismus (M.) meşrutiyet<br />

konstitutionell meşruti<br />

konstitutiv kurucu (Adj.), ihdasi (Adj.)<br />

Konstruktion (M.) yapım, inşaat<br />

Konstruktionsfehler (M.) inşaat hatası<br />

konstruktiv yapıcı, inşai<br />

konstruktives Misstrauensvotum (N.) yapıcı güvensizlik oyu<br />

Konsul (M.) konsolos<br />

Konsulat (N.) konsolosluk<br />

Konsulent (M.) hukuk müşaviri<br />

Konsulentin (F.) hukuk müşaviri<br />

Konsulin (F.) konsolos<br />

Konsultation (F.) danışma, istişare<br />

Konsum (M.) tüketim<br />

Konsument (M.) tüketici<br />

Konsumentin (F.) tüketici<br />

Konsumgenossenschaft (F.) tüketim kooperatifi<br />

konsumieren tüketmek<br />

Konsumtion (F.) karma suç, hafif suçların ağır suçun içinde erimesi<br />

Kontakt (M.) temas<br />

Konterbande (F.) harp kaçağı<br />

Konterrevolution (F.) karşı devrim<br />

kontinentaleuropäisches Recht (N.) kıta avrupa hukuku<br />

Kontingent (N.) kontenjan<br />

Konto (N.) hesap<br />

Kontoauszug (M.) hesap ekstresi, hesap özeti<br />

Kontokorrent (N.) cari hesap, hesabı cari<br />

Kontokorrentkredit (M.) cari hesap kredisi<br />

Kontostand (M.) hesap durumu<br />

kontrahieren sözleşme <strong>yapma</strong>k, düelloya davet etmek<br />

Kontrahierungszwang (M.) sözleşme <strong>yapma</strong> zorunluluğu<br />

Kontrakt (M.) kontrat, sözleşme<br />

Kontribution (F.) alacak, aidat<br />

Kontrolle (F.) kontrol, yoklama, egemen olma<br />

Kontrolleur (M.) kontrolör<br />

Kontrolleurin (F.) kontrolör<br />

kontrollieren kontrol etmek, yoklamak, egemen olmak<br />

Kontrollrat (M.) kontrol meclisi<br />

kontumazial gaip<br />

Kontumazialverfahren (N.) gaiplerin muhakemesi<br />

Konvent (M.) toplantı, içtima (Sb.)<br />

Konvention (F.) sözleşme<br />

Konvention (F.) zum Schutz der Menschenrechte insan haklarını korumaya dair sözleşme<br />

konventional sözleşmesel<br />

Konventionalscheidung (F.) sözleşmeli boşanma<br />

Konventionalstrafe (F.) cezai şart


Konversion (F.) değiştirme, çevirme<br />

Konvertibilität (F.) konvertibilite<br />

Konzentration (F.) toplanma, yığma<br />

Konzentrationslager (N.) temerküz kampı<br />

konzentrieren toplanmak, yığmak<br />

Konzern (M.) konzern, şirketler grubu<br />

Konzernrecht (N.) konzern hukuku<br />

Konzession (F.) imtiyaz, ayrıcalık, ruhsat<br />

Konzessionär (M.) imtiyaz sahibi<br />

Konzessionärin (F.) imtiyaz sahibi<br />

konzessioniertes Gewerbe (N.) imtiyaz suretiyle verilen bir sanat<br />

Konzessionsabgabe (F.) imtiyaz verme<br />

Konzil (N.) konsil<br />

kooperieren işbirliği <strong>yapma</strong>k<br />

kooptieren yeni üyeleri seçmek<br />

Kopf (M.) baş, kafa<br />

köpfen başını kesmek, başını uçurmak<br />

Kopfsteuer (F.) baş vergisi<br />

Kopie (F.) kopya<br />

kopieren kopya çekmek<br />

Körper (M.) beden, vücut, gövde<br />

körperlich bedensel, bedeni<br />

körperliche Misshandlung (F.) cismen eza verme<br />

Körperschaft (F.) kurum, dernek, tüzel kişilik<br />

Körperschaft (F.) des öffentlichen Rechts kamu tüzel kişiliği<br />

körperschaftlich kurumsal<br />

Körperschaftsteuer (F.) kurumlar vergisi<br />

Körperverletzung (F.) cismani zarar, bedensel zarar, müessir fiil<br />

Korporation (F.) kurul, korporasyon<br />

korrekt doğru<br />

korrespektiv ortak, müşterek (Adj.)<br />

korrespektives Testament (N.) ortak vasiyetname, müşterek vasiyetname<br />

Korrespondenz (F.) yazışma, mektuplaşma, muhaberat<br />

Korrespondenzgeheimnis (N.) haberleşme sırrı<br />

korrigieren düzeltilmek, tashih etmek<br />

korrumpieren kötü yola sürüklemek<br />

korrupt yiyici<br />

Korruption (F.) yolsuzluk, yiyicilik, rüşvetçilik<br />

kostbar kıymetli<br />

Kostbarkeit (F.) kıymetli eşya<br />

kosten masraf etmek<br />

Kosten (F.Pl.) masraflar, giderler<br />

Kostendeckung (F.) masrafların karşılanması<br />

Kostenentscheidung (F.) masraflar konusunda verilen karar<br />

Kostenersatz (M.) masrafların tazminatı<br />

Kostenfestsetzung (F.) masrafların tayini<br />

Kostenfestsetzungsbeschluss (M.) masrafların tayin kararı<br />

kostenlos masrafsız, bedava<br />

Kostenrechnung (F.) masrafları gösterir hesap özeti<br />

Kostenrecht (N.) masraflar hukuku


Kostenvoranschlag (M.) keşif bedeli<br />

Kraft (M.) kuvvet (Sb.), güç (Sb.), eleman (Sb.)<br />

kraft Gesetzes kanun gereğince<br />

Kraftfahrt (F.) motorlu araç trafiği<br />

Kraftfahrtversicherung (F.) motorlu araç trafiği sigortası<br />

Kraftfahrzeug (N.) motorlu araç, motorlu taşıt<br />

Kraftfahrzeugbrief (M.) motorlu araç sahiplik belgesi<br />

Kraftfahrzeughalter (M.) motorlu aracın işleteni<br />

Kraftfahrzeughalterin (F.) motorlu aracın işleteni<br />

Kraftfahrzeugkennzeichen (N.) motorlu araç plakası<br />

Kraftfahrzeugsteuer (F.) motorlu araç vergisi<br />

Kraftfahrzeugversicherung (F.) motorlu araç sigortası<br />

kraftlos kuvvetsiz, güçsüz<br />

Kraftloserklärung (F.) iptal kararı<br />

Kraftverkehr (M.) motorlu araç trafiği<br />

Kraftverkehrsordnung (F.) motorlu araç trafiği nizamnamesi<br />

krank hasta<br />

Krankengeld (N.) hastalık parası<br />

Krankenhaus (N.) hastane<br />

Krankenkasse (F.) sağlık sigortaları kurumu<br />

Krankenpflege tıbbi bakım<br />

Krankenschein (M.) sağlık sigortası belgesi<br />

Krankenversicherung (F.) hastalığa karşı sigorta<br />

Krankheit (F.) hastalık<br />

Kranzgeld (N.) çelenk parası<br />

Kredit (M.) kredi, itibar<br />

Kreditbetrug (M.) kredi dolandırıcılığı<br />

Kreditbrief (M.) kredi mektubu<br />

kreditfähig borçlanma ehliyetli<br />

Kreditgeber (M.) kredi veren<br />

Kreditgeberin (F.) kredi veren<br />

Kreditinstitut (N.) kredi kurumu<br />

Kreditkarte (F.) kredi kartı<br />

Kreditkauf (M.) kredili satım<br />

Kreditnehmer (M.) kredi verilen<br />

Kreditnehmerin (F.) kredi verilen<br />

Kreditschädigung (F.) kredinin zararı<br />

Kreditsicherung (F.) kredinin korunması<br />

Kreditvermittlung (F.) kredi aracılığı<br />

Kreditvermittlungsvertrag (M.) kredi aracılık sözleşmesi<br />

Kreditvertrag (M.) kredi sözleşmesi<br />

Kreditwesen (N.) kredi işleri<br />

Kreditwucher (M.) murabaha, tefecilik<br />

kreditwürdig kredi açılabilir<br />

Kreis (M.) bölge, daire, çevre<br />

Kreisausschuss (M.) ilçe idare kurulu<br />

kreisfrei bölgesiz<br />

Kreisgericht (N.) bölge mahkemesi<br />

Kreislaufwirtschaftsrecht dairesel akım ekonomik hukuku<br />

Kreisordnung (F.) bölge düzeni, daire düzeni


Kreistag (M.) bölgeler genel kurulu<br />

Kreisverfassung (F.) bölge anayasası<br />

Kreuz (N.) haç, salib<br />

kreuzen kavuşturmak, melezleştirmek, çapraşmak<br />

Kreuzung (F.) kavşak, kavuşturma, melezleştirme, çarpışma<br />

Kreuzverhör (N.) çapraz sorgu<br />

Krida (F.) iflas<br />

Krieg (M.) savaş, harp<br />

Kriegsdienst (M.) milli savunma hizmeti<br />

Kriegsdienstverweigerung (F.) milli savunma hizmetinden kaçınma<br />

Kriegserklärung (F.) savaş ilanı<br />

Kriegsgefangene (F.) tutsak, esir<br />

Kriegsgefangener (M.) tutsak, esir<br />

Kriegsgefangenschaft (F.) tutsaklık, esaret<br />

Kriegsgericht (N.) savaş mahkemesi<br />

Kriegsrecht (N.) savaş hukuku<br />

Kriegsverbrechen (N.) savaş suçu<br />

Kriegswaffe (F.) savaş silahı<br />

Kriegswaffenkontrollgesetz (N.) savaş silahlarını kontrol yasası<br />

kriminal kriminal<br />

kriminalisieren kriminalize etmek<br />

Kriminalistik (F.) kriminalistik<br />

Kriminalität (F.) suçlar, suçluluk<br />

Kriminalpolizei (F.) kriminal polis<br />

Kriminalprognose kriminal tahmini<br />

Kriminalprozess (M.) kriminal yargılaması<br />

Kriminalsache (F.) kriminal mesele<br />

Kriminalstatistik (F.) kriminal istatistik<br />

kriminell kıyacıl, suçlu, suç işleyici<br />

kriminelle Vereinigung (F.) kıyacıl örgüt<br />

Kriminologe (M.) kriminolojist, suçbilimci<br />

Kriminologie (F.) kriminoloji, suçbilim<br />

Kriminologin (F.) kriminolojist, suçbilimci<br />

kriminologisch kriminolojik, suçbilimsel<br />

Kroatien Hırvatistan<br />

Kronanwalt (M.) baş avukat<br />

Kronanwältin (F.) baş avukat<br />

Krone (F.) taç<br />

krönen tacını giydirmek<br />

Kronrat (M.) (Kronrat in Großbritannien) bakanlar kurulu<br />

Krönung (F.) taç giyme<br />

Kronzeuge (M.) pişmanlıktan yararlanan iddia tanığı<br />

Kronzeugin (F.) pişmanlıktan yararlanan iddia tanığı<br />

Kulanz (F.) kolaylık gösterme, hatırını kırmama<br />

Kulpakompensation (F.) ortak kusurda takas<br />

Kultur (F.) kültür, ekin<br />

Kulturhoheit (F.) kültür egemenliği<br />

Kulturverwaltungsrecht (N.) kültür idaresi hukuku<br />

Kumulation (F.) yığılma, toplanma<br />

Kumulationsprinzip (N.) hakiki içtimada her suç için ayrı ceza verilmesi sistemi


kumulativ yığışımlı, toplanmış<br />

kumulative Kausalität (F.) yığışımlı illiyet, yığışımlı nedensellik<br />

kumulative Schuldübernahme (F.) borca katılma, borca iştirak<br />

kumulieren yığılmak, toplanmak<br />

kündbar ihbarlı, bozulabilir<br />

Kunde (F.) haber, bilgi<br />

Kunde (M.) müşteri<br />

kundig bilen, bilir, deneyimli<br />

kündigen ihbar etmek, bildirmek<br />

Kündigung (F.) ihbar, bildirme<br />

Kündigungsfrist (F.) ihbar öneli, ihbar müddeti<br />

Kündigungsgrund (M.) ihbar nedeni<br />

Kündigungsschutz (M.) ihbar korunması<br />

Kundin (F.) müşteri<br />

künftig gelecekteki, ilerdeki<br />

Kunst (F.) sanat<br />

Kunstfehler (M.) mesleki hata<br />

Kunstfreiheit (F.) sanat özgürlüğü<br />

Künstler (M.) sanatçı<br />

Künstlerin (F.) sanatçı<br />

künstlich yapay, suni<br />

Kunstverwaltungsrecht (N.) sanat idaresi hukuku<br />

Kupon (M.) kupon<br />

Kuponprivatisierung (F.) kupon özelleştirme<br />

Kuppelei (F.) muhabbet tellallığı, fuhşiyata tahrik<br />

kuppeln bağlamak, çöp çatmak<br />

Kuppler (M.) randevucu<br />

Kupplerin (F.) randevucu<br />

Kuratel (F.) vesayet, kayyımlık<br />

Kurator (M.) vasi, kayyım<br />

Kuratorin (F.) vasi, kayyım<br />

Kuratorium (N.) vasilik, kayyımlık<br />

Kurfürst (M.) elektör<br />

Kurie (F.) papa hükümeti<br />

Kurier (M.) kurye, özel ulak<br />

Kurierin (F.) kurye, özel ulak<br />

Kurs (M.) rayiç, sürüm değeri, fiyat<br />

kurz kısa<br />

Kurzarbeit (F.) kısa mesai<br />

Kurzarrest (M.) kısa hapis<br />

kürzen kısaltmak, azaltmak, azalmak<br />

Kurzvortrag kısa brifing<br />

Küste (F.) kıyı, sahil<br />

Küstengewässer (N.) karasuyu<br />

Küstengewässer (N.Pl.) karasuları<br />

Kux (M.) maden hissesi<br />

laden yüklemek, davet etmek<br />

Laden (M.) dükkan, satış yeri<br />

Ladenangestellte (F.) dükkanda müstahdem, satış memuru<br />

Ladenangestellter (M.) dükkanda müstahdem, satış memuru


Ladendieb (M.) dükkan hırsızı<br />

Ladendiebin (F.) dükkan hırsızı<br />

Ladendiebstahl (M.) dükkan hırsızlığı<br />

Ladenschluss (M.) dükkanın kapanma saati<br />

Ladeschein (M.) taşıma senedi<br />

lädieren zarara uğratmak<br />

Ladung (F.) yükleme, yük, davet<br />

laesio (F.) enormis (lat.) gabn-i fahiş<br />

Lager (N.) ardiye, kamp, depo<br />

Lagergeschäft (N.) ardiye işlemi<br />

Lagerhalter (M.) ardiye sahibi<br />

Lagerhalterin (F.) ardiye sahibi<br />

Lagerhaus (N.) ambar<br />

lagern ambarlamak, depolamak<br />

Lagerschein (M.) ardiye senedi<br />

Lagervertrag (M.) ardiye mukavelesi<br />

Laie (M.) özengen, meslekten olmayan, halktan olan<br />

Laienrichter (M.) halktan olan hakim<br />

Laienrichterin (F.) halktan olan hakim<br />

Laiin (F.) özengen, meslekten olmayan, halktan olan<br />

Land (N.) arazi, toprak, ülke, eyalet<br />

Landesarbeitsgericht (N.) eyalet iş mahkemesi<br />

Landesbank (F.) eyalet bankası<br />

Landesbehörde (F.) eyalet makamı<br />

Landesgericht (N.) eyalet mahkemesi<br />

Landesgesetz (N.) eyalet kanunu<br />

Landesgesetzgebung (F.) eyalet mevzuatı<br />

Landeshauptfrau (F.) eyalet başbakanı<br />

Landeshauptmann (M.) eyalet başbakanı<br />

Landesherr (M.) eyalet sahibi<br />

Landesherrin (F.) eyalet sahibi<br />

Landeskirche (F.) eyalet kilisesi<br />

Landesplanung (F.) eyalet planlaması<br />

Landespressegesetz (N.) eyalet basın kanunu<br />

Landesrecht (N.) eyalet hukuku<br />

Landesregierung (F.) eyalet hükümeti<br />

Landessozialgericht (N.) eyalet sosyal mahkemesi<br />

Landesstrafrecht (N.) eyalet ceza hukuku<br />

Landesverfassung (F.) eyalet anayasası<br />

Landesverrat (M.) vatana ihanet<br />

Landesverräter (M.) vatan haini<br />

Landesverräterin (F.) vatan haini<br />

landesverräterisch hain (Adj.)<br />

Landesverwaltung (F.) eyalet idaresi<br />

Landeszentralbank (F.) eyalet merkez bankası<br />

Landfriede (M.) ülkede barış<br />

Landfriedensbruch (M.) ülkede barışı bozma suçu<br />

Landgericht (N.) eyalet mahkemesi<br />

Landkreis (M.) eyalet ilçesi<br />

Landrat (M.) kaymakam


Landrätin (F.) kaymakam<br />

Landratsamt (N.) kaymakamlık<br />

Landschaft (F.) manzara, görünüm<br />

Landschaftsverband (M.) yüksek belediyeler birliği<br />

Landstraße (F.) karayolu, şose<br />

Landstreicher (M.) serseri<br />

Landstreicherin (F.) serseri<br />

Landtag (M.) eyalet parlamentosu<br />

Landwehr (F.) eyalet korunması<br />

Landwirt (M.) tarımcı, ziraatçı, çiftçi<br />

Landwirtin (F.) tarımcı, ziraatçı, çiftçi<br />

Landwirtschaft (F.) tarım, ziraat, çiftçilik<br />

Landwirtschaftskammer (F.) tarım dairesi<br />

Landwirtschaftsrecht (N.) tarım hukuku<br />

Langfinger (M.) hırsız<br />

Lärm (M.) gürültü<br />

Last (F.) yük, yükümlülük, borç<br />

Lastenausgleich (M.) yükümlülüklerin çözümlenmesi<br />

lastenfrei takyitsiz, ipoteksiz<br />

Laster (N.) kötülük, kötü ahlak, kamyon<br />

lästern kötülemek, küfretmek<br />

Lästerung (F.) kötüleme, küfretme<br />

lästig rahatsız edici, sıkıcı<br />

Lastschrift (F.) borç kaydı<br />

Lastschriftanzeige (F.) borç kaydı ihbarı<br />

Lauf (M.) mecra, işleme, yürüme, namlu<br />

Laufbahn (F.) kariyer, meslek<br />

laufen yürümek, koşmak, işlemek<br />

Laufzeit (F.) süre<br />

leasen finansal kiralamak<br />

Leasing (N.) finansal kiralama<br />

leben yaşamak<br />

Leben (N.) yaşama, hayat, can<br />

Lebensalter (N.) yaş<br />

Lebenserfahrung (F.) yaşam deneyimi, hayat tecrübesi<br />

Lebensgefahr (F.) yaşamsal tehlike, hayati tehlike<br />

Lebensgemeinschaft (F.) yaşam birliği, hayat birliği<br />

lebenslang ömür boyu, müebbed<br />

lebenslänglich ömür boyunca, müebbeden<br />

Lebenslauf (M.) yaşam öyküsü, hayat hikayesi<br />

Lebensmittel (N.) gıda maddesi<br />

Lebensmittel (N.Pl.) gıda maddeleri<br />

Lebensmittelrecht (N.) gıda maddeleri hukuku<br />

Lebenspartnerschaft (F.) yaşam ortaklığı, hayat ortaklığı<br />

Lebensstrafe (F.) yaşam cezası, hayat cezası<br />

Lebensversicherung (F.) yaşam sigortası, hayat sigortası<br />

ledig bekar<br />

legal kanuni, yasal<br />

Legaldefinition (F.) kanuni ıstılah, yasal terim<br />

Legalenteignung (F.) kanunen istimlak, yasal kamulaştırma


Legalisation (F.) onaylama, tasdik, legalizasyon<br />

legalisieren onaylamak, tasdik etmek<br />

Legalisierung (F.) onaylama, tasdik<br />

Legalität (F.) kanunilik, yasallık<br />

Legalitätsprinzip (N.) kamu davasının mecburiliği prensibi<br />

Legalservitut (F.) kanuni irtifak hakkı, yasal irtifak hakkı<br />

Legalzession (F.) kanuni temlik, yasal temlik<br />

Legat (M.) elçi<br />

Legatin (F.) elçi<br />

Legation (F.) elçilik<br />

Legationsrat (M.) elçilik meclisi üyesi<br />

Legationsrätin (F.) elçilik meclisi üyesi<br />

Legationssekretär (M.) elçilik sekreteri<br />

Legationssekretärin (F.) elçilik sekreteri<br />

legislativ yasama (Adj.), teşrii (Adj.)<br />

Legislative (F.) yasama erki, teşrii kuvvet<br />

Legislaturperiode (F.) yasam dönemi, teşrii devre<br />

legitim nesebi sahih, meşru<br />

Legitimation (F.) yetki, salahiyet<br />

Legitimationspapier (N.) kimlik ispat edici evrak, hak sahipliğini ispat edici evrak<br />

legitimieren yetki vermek, salahiyet vermek<br />

Legitimierung (F.) yetki verme, salahiyet verme<br />

Legitimität (F.) meşruiyet, hukuk düzenine uygunluk<br />

Lehen (N.) ikta, tımar<br />

Lehrauftrag (M.) öğretim görevi<br />

Lehrbeauftragter (M.) öğretim görevlisi<br />

Lehrbeauftragte (F.) öğretim görevlisi<br />

Lehre (F.) öğreti, doktrin, çıraklık<br />

lehren öğretmek<br />

Lehrer (M.) öğretmen<br />

Lehrerin (F.) öğretmen<br />

Lehrfreiheit (F.) öğretim özgürlüğü<br />

Lehrling (M.) çırak<br />

Lehrstuhl (M.) kürsü<br />

Leib (M.) vücüt, beden, gövde<br />

Leibesfrucht (F.) cenin<br />

Leibesstrafe (F.) vücüt cezası, beden cezası<br />

Leibrente (F.) ömür boyunca gelir<br />

Leiche (F.) ölü, ceset<br />

Leichenöffnung (F.) otopsi, fekkimeyyit<br />

Leichenschau (F.) ölünün muayenesi<br />

Leichnam (M.) ölü, ceset<br />

leicht hafif, kolay<br />

leichtfertig düşüncesiz<br />

Leichtfertigkeit (F.) düşüncesizlik<br />

Leihe (F.) ariyet<br />

leihen ödünç almak, ödünç vermek<br />

Leihhaus (N.) ikraz müessesesi<br />

leisten ödemek, ifa etmek, hizmet vermek<br />

Leistung (F.) ödeme, ifa, hizmet, eda, edim


Leistungsbescheid (M.) ödeme emri<br />

Leistungsgefahr (F.) borcu yerine getirmenin tehlikeye düşmesi<br />

Leistungsinhalt (M.) ödeme içeriği<br />

Leistungsklage (F.) eda davası<br />

Leistungskondiktion (F.) eda dolayısıyla istirdat davası<br />

Leistungskontrolle (F.) eda denetimi<br />

Leistungsort (M.) ödeme yeri<br />

Leistungsschutzrecht (N.) ödeme koruyucu hakkı<br />

Leistungsstörung (F.) yolsuz ifa<br />

Leistungsurteil (N.) eda kararı<br />

Leistungsverwaltung (F.) hizmet verici idare<br />

Leistungsverweigerung (F.) edimden kaçınma<br />

Leistungsverweigerungsrecht (N.) edimden kaçınma hakkı<br />

Leistungsverzug (M.) direnme, temerrüt<br />

Leistungswucher (M.) ödeme gabini<br />

Leistungszeit (F.) ifanın zamanı<br />

leiten yönetmek, idare etmek<br />

leitend yönetici (Adj.), idare edici (Adj.)<br />

leitende Angestellte (F.) yönetici kadro görevlisi<br />

leitender Angestellter (M.) yönetici kadro görevlisi<br />

Leiter (M.) yönetmen, idare eden, müdür<br />

Leiterin (F.) yönetmen, idare eden, müdür<br />

Leitsatz (M.) düstur, kural<br />

Leitung (F.) yönetim, idare<br />

Leitung (F.) und Überwachung (F.) von Unternehmen ortaklığın yönetimi ve gözetimi<br />

Leitungsrecht (N.) yönetim hakkı, idare hakkı<br />

Leitzins (M.) güdümlü faiz<br />

Lektor (M.) lektör<br />

Lektorin (F.) lektör<br />

lenken yönetmek, direksiyon kullanmak<br />

lernen öğrenmek<br />

Lesbierin (F.) sevici olan<br />

lesbisch sevici<br />

lesen okumak<br />

Lesung (F.) okuma<br />

letter (M.) of intent niyet beyanı<br />

letzte son<br />

letzter Wille (M.) son arzu<br />

letztes Wort (N.) son kelime<br />

letztwillig vasiyet yoluyla<br />

letztwillige Verfügung (F.) vasiyetname<br />

leugnen inkar etmek<br />

Leumund (M.) şan, ün<br />

Leumundszeugnis (N.) hüsnühal kağıdı<br />

Leutnant (M.) teğmen<br />

Leutnantin (F.) teğmen<br />

Lexikon (N.) sözlük<br />

liberal liberal (Adj.), erkinci (Adj.)<br />

Liberale (F.) liberal (Sb.), erkinci (Sb.)<br />

Liberaler (M.) liberal (Sb.), erkinci (Sb.)


Liberalismus (M.) liberalizm<br />

Liebhaber (M.) sevgili<br />

Liebhaberin (F.) sevgili<br />

Liebhaberwert (M.) seven değeri<br />

Liechtenstein (N.) Liechtensteın<br />

Lieferant (M.) müteahhit<br />

Lieferantin (F.) müteahhit<br />

liefern teslim etmek, vermek, sağlamak<br />

Lieferschein (M.) teslim ordinosu<br />

Lieferung (F.) teslim, verme, sağlanma<br />

Lieferzeit (F.) teslim zamanı<br />

liegen olmak, bulunmak, yatmak<br />

Liegenschaft (F.) akarat, taşınmaz mal, gayrimenkul mal<br />

Liga (F.) lig<br />

limitieren sınırlamak<br />

limitiert sınırlı<br />

limitierte Akzessorität (F.) sınırlı bağımlılık<br />

Linie (F.) çizgi, hat, soy<br />

Liquidation (F.) tasfiye<br />

Liquidator (M.) tasfiye memuru<br />

Liquidatorin (F.) tasfiye memuru<br />

liquide likit, ödeme gücü olan<br />

liquidieren tasfiye etmek<br />

Liquidität (F.) likidite<br />

Liquiditätsreserve (F.) likidite yedeği<br />

List (F.) hile, düzen, tuzak<br />

Liste (F.) liste<br />

Listenpreis (M.) liste fiyatı<br />

Listenwahl (F.) listeli seçim<br />

listig kurnaz, hileci<br />

Lizentiat (M.) lisans sahibi<br />

Lizentiatin (F.) lisans sahibi<br />

Lizenz (F.) lisans<br />

Lizenzgeber (M.) lisansör, lisans veren<br />

Lizenzgeberin (F.) lisansör, lisans veren<br />

Lizenzgebühr (F.) redevans<br />

lizenzieren lisans vermek<br />

Lizenznehmer (M.) lisansiye, lisans alan<br />

Lizenznehmerin (F.) lisansiye, lisans alan<br />

Lobby (F.) baskı grubu<br />

Lobbyist (M.) kulişçi<br />

Lobbyistin (F.) kulişçi<br />

Logik (F.) mantık<br />

logisch mantıklı, mantıksal<br />

Lohn (M.) ücret (Sb.)<br />

Lohnfortzahlung (F.) ücret ödemeye devam<br />

Lohnhandwerker (M.) ücretli sanatkar<br />

Lohnhandwerkerin (F.) ücretli sanatkar<br />

Lohnpfändung (F.) ücretin haczi<br />

Lohnsteuer (F.) ücret vergisi


lokal mahalli, yerel<br />

Lokaltermin (M.) mahallinde keşif, mahallinde muayene<br />

Lombard (M.) lombart<br />

Lombardkredit (M.) lombart kredisi<br />

Lombardsatz (M.) lombart haddi<br />

London (N.) Londra<br />

Londoner Schuldenabkommen (N.) londra borçlar sözleşmesi<br />

Lord (M.) lort<br />

Lordkanzler (M.) (Lordkanzler in Großbritannien) lort başbakanı<br />

Lordkanzlerin (F.) (Lordkanzlerin in Großbritannien) lort başbakanı<br />

Lordoberrichter (M.) (Lordoberrichter in Großbritannien) lort baş hakemi<br />

Lordoberrichterin (F.) (Lordoberrichterin in Großbritannien) lort baş hakemi<br />

Los (N.) kur’a, hisse<br />

löschen terkin etmek, silmek<br />

Löschung (F.) terkin, silme<br />

Löschungsanspruch (M.) terkin hakkı<br />

Löschungsbewilligung (F.) terkin kabulü<br />

Lösegeld (N.) fidye, kurtarmalık<br />

losen çözmek, almak, ayırmak<br />

Lotterie (F.) piyango<br />

Lotto (N.) loto<br />

loyal bağlı, sadık<br />

Lücke (F.) açık (Sb.), boşluk (Sb.)<br />

Luft (F.) hava<br />

Luftfahrzeug (N.) hava aracı<br />

Luftrecht (N.) hava hukuku<br />

Luganer Gerichtsstands- und Vollstreckungsübereinkommen Lugano Yetki ve İcra<br />

Sözleşmesi<br />

lügen yalan söylemek<br />

Lügendetektor (M.) yalanı saptama makinası<br />

Lügner (M.) yalancı<br />

Lügnerin (F.) yalancı<br />

Lust (F.) şehvet, neşe<br />

Lustmord (M.) şehveti tatmin için adam öldürme<br />

Luxus (M.) lüks<br />

lynchen linç etmek<br />

Lynchjustiz (F.) linç usulü<br />

Maastrichter Vertrag Maastricht Sözleşmesi<br />

Machenschaft (F.) desise<br />

Macht (F.) güç (Sb.), iktidar (Sb.), imperium (Sb.)<br />

Machtpyramide (F.) güç ehramı<br />

Mafia (F.) mafya<br />

Magazin (N.) fişek haznesi, depo, şarjör, dergi<br />

Magister (M.) master<br />

Magistrat (N.) magistra, belediye idare kurulu<br />

Magistratsverfassung (F.) belediye anayasası<br />

Magnifizenz (F.) rektör, muazzamlık<br />

Mahnauftrag (M.) ihtar vekaleti, hatırlama vekaleti<br />

Mahnbrief (M.) ihtarname, hatırlama mektubu<br />

mahnen ihtar etmek, hatırlamak


Mahngericht ihtar mahkemesi<br />

Mahnschreiben (N.) ihtarname, hatırlama yazısı<br />

Mahnung (F.) ihtar, hatırlama<br />

Majestät (F.) haşmet, ululuk, majeste<br />

Majestätsbeleidigung (F.) haşmet hakareti, ululuk tahkiri<br />

Major (M.) binbaşı<br />

Majorat (N.) ekber evlat hakkı<br />

Majorin (F.) binbaşı<br />

Majorität (F.) çoğunluk, ekseriyet<br />

Makler (M.) simsar, tellal<br />

Maklerin (F.) simsar, tellal<br />

Maklervertrag (M.) simsarlık sözleşmesi, tellallık sözleşmesi<br />

mala fides (lat.) (F.) kötüniyet, suiniyet<br />

Manager yönetici (Sb.), menecer (Sb.)<br />

Mandant (M.) müvekkil, vekalet veren<br />

Mandantin (F.) müvekkil, vekalet veren<br />

Mandat (N.) vekalet, görev, manda<br />

Mandatar (M.) vekil, mandater<br />

Mandatarin (F.) vekil, mandater<br />

Mangel (M.) eksiklik, noksan (Sb.), yokluk, kusur, ayıp<br />

Mangelfolgeschaden (M.) ayıptan doğan dolaylı zarar<br />

mangelhaft fena (Adj.), ayıplı (Adj.), sakat (Adj.), kusurlu (Adj.)<br />

mangelhafter Titel (M.) fena sıfat, fena başlık<br />

Mängelrüge (F.) maldaki ayıbın ihbarı<br />

Mangelschaden (M.) ayıptan doğan zarar<br />

Manie (F.) mani, tutku<br />

Manifest (N.) beyanname, bildirge<br />

Mantel (M.) toplam, palto, manto, pardesü<br />

Mantelkauf (M.) şeklen mevcut bir sermaye şirketinin satın alınması<br />

Manteltarifvertrag (M.) genel toplu iş sözleşmesi<br />

Manufaktur (F.) manifaturacılık, fabrika<br />

Marine (F.) bahriye, deniz kuvvetleri<br />

Marke (F.) marka, alamet<br />

Markenartikel (M.) markalı mal<br />

Markengesetz marka yasası<br />

Markenrecht (N.) marka hukuku<br />

Markenware (F.) markalı mal<br />

Marketing (N.) pazarlama<br />

Markt (M.) piyasa, pazar, çarşı, borsa<br />

Marktführer (M.) piyasa lideri, pazar lideri<br />

Marktführerin (F.) piyasa lideri, pazar lideri<br />

Marktordnung (F.) piyasa düzeni, pazar düzeni<br />

Marktpreis (M.) piyasa fiyatı<br />

Marktrecht (N.) piyasa hukuku, pazar hukuku<br />

Marktwirtschaft (F.) piyasa ekonomisi<br />

Marschall (M.) mareşal<br />

Marschallin (F.) mareşal<br />

Marter (F.) işkence<br />

martern işkence etmek<br />

Maschine (F.) makine


Maschinenversicherung (F.) makineler sigortası<br />

Masochismus (M.) mazohizm<br />

Maß (N.) ölçü, had, sınır, derece<br />

Massaker (N.) katliam, kıyım<br />

Masse (F.) masa, kitle<br />

Massegläubiger (M.) masanın alacaklıları<br />

Massegläubigerin (F.) masanın alacaklıları<br />

Massekosten (F.Pl.) masanın masrafları<br />

Masseschulden (F.Pl.) masanın borçları<br />

Masseverbindlichkeit (F.) masanın yükümlülüğü<br />

Masseverwalter (M.) masanın yöneticisi<br />

Masseverwalterin (F.) masanın yöneticisi<br />

Maßnahme (F.) tedbir, önlem<br />

Maßnahmerecht (N.) tedbir hakkı, önlem hakkı<br />

Maßregel (F.) tedbir, önlem<br />

Material (N.) malzeme, gereç<br />

Materialismus (M.) maddecilik, materyalizm<br />

materiell maddi<br />

materielle Rechtskraft (F.) maddi anlamda kesin hüküm<br />

materielle Verfassung (F.) maddi anayasa<br />

materieller Schaden (M.) maddi zarar<br />

materielles Recht (N.) maddi hukuk<br />

Mätresse (F.) metres<br />

Matriarchat (N.) anaerkillik, ana hakimiyet<br />

Matrikel (F.) kütük, sicil<br />

Matrose (M.) tayfa<br />

Matrosin (F.) tayfa<br />

Matura (F.) olgunluk sınavı, bakalorya<br />

Maut (F.) müruriye, geçme<br />

Maxime (F.) ilke, prensip<br />

Mecklenburg-Vorpommern (N.) Mecklenburg-Vorpommern<br />

Mediation aracılık, arabuluculuk<br />

Mediatisierung (F.) mutavaat, itaat etme<br />

Medien (N.Pl.) medya, iletişim araçları<br />

Medium (N.) aracı, medyum<br />

Medizin (F.) tıp, ilaç<br />

medizinisch tıbbi<br />

Medizinproduktegesetz tıbbi ilaçlar yasası<br />

Medizinrecht tıp hukuku<br />

Medizinstrafrecht (N.) tıp ceza hukuku<br />

Meer (N.) deniz<br />

Mehrheit (F.) çoğunluk, ekseriyet<br />

Mehrheitsbeschluss (M.) çoğunluk kararı, ekseriyet kararı<br />

Mehrheitsbeteiligung (F.) pay çoğunluğu ile iştirak<br />

Mehrheitswahl (F.) çoğunluk sistemine göre seçim<br />

Mehrheitswahlrecht (N.) çoğunluk sistemi<br />

Mehrstaater (M.) çok milliyetli kişi<br />

Mehrstaaterin (F.) çok milliyetli kişi<br />

mehrstufig çok kademeli, çok basamaklı<br />

mehrstufiger Verwaltungsakt (M.) çok kademeli idari işlem


Mehrtäterschaft (F.) çok faillik<br />

Mehrwert (M.) katma değer<br />

Mehrwertsteuer (F.) katma değer vergisi<br />

meiden sakınmak, gitmemek<br />

Meineid (M.) yalan yere yemin<br />

meineidig yalan yere yemin eden<br />

Meinung (F.) düşünce, fikir, kanı, görüş, hüküm<br />

Meinungsäußerung (F.) düşüncenin açıklanması, fikir beyanı<br />

Meinungsfreiheit (F.) düşünce özgürlüğü, fikir özgürlüğü<br />

Meistbegünstigung (F.) en çok kayırma, en çok gözetme<br />

Meistbegünstigungsklausel (F.) en çok kayırılan ülke kaydı<br />

meiste en çok, ekseriya<br />

Meister (M.) usta<br />

Meisterin (F.) usta<br />

Meisterprüfung (F.) ustalık sınavı<br />

Meisterstück (N.) ustalıklı iş<br />

Meistgebot (N.) en yüksek teklif<br />

melden ihbar etmek, bildirmek, kendisini bildirmek<br />

Meldepflicht (F.) bildirme zorunluluğu<br />

meldepflichtig bildirilmesi zorunlu<br />

Meldewesen (N.) ikamet mahiyeti<br />

Meldezettel (M.) ikamet belgesi<br />

Memorandum (N.) muhtıra<br />

Menge (F.) miktar, kitle, kalabalık, sürü<br />

Mensch (M.) insan, adam<br />

Menschenraub (M.) insan kaçırma suçu<br />

Menschenrecht (N.) insan hakkı<br />

Menschenwürde (F.) insan haysiyeti, insan onuru<br />

menschlich insani, beşeri<br />

mental zihni, akli, fikri<br />

Mentalreservation (F.) zihni kayıt<br />

Merchandising (N.) merchandising<br />

merkantil ticari<br />

merkantiler Minderwert (M.) ticari eksik değer<br />

Merkantilismus (M.) merkantilizm<br />

merken farkına varmak, anlamak<br />

Merkmal (N.) unsur, nitelik<br />

Messe (F.) fuar, panayır<br />

messen ölçmek<br />

Methode (F.) yöntem, metod<br />

Methodenlehre (F.) yöntembilim, metodoloji<br />

Methodik (F.) yöntem, metod<br />

methodisch yöntemli<br />

Methodologie (F.) yöntembilim, metodoloji<br />

Meuchelmord (M.) alçakça katil<br />

Meuchelmörder (M.) alçakça katil<br />

Meuchelmörderin (F.) alçakça katil<br />

meucheln alçakça katletmek, alçakça adam öldürmek<br />

Meuterei (F.) ayaklanma<br />

Meuterer (M.) ayaklanan


Meutererin (F.) ayaklanan<br />

meutern ayaklanmak<br />

Miete (F.) kira<br />

mieten kiralamak<br />

Mieter (M.) kiracı<br />

Mieterhöhung (F.) kira artırma<br />

Mieterin (F.) kiracı<br />

Mieterschutz (M.) kiracının korunması<br />

Mietgericht (N.) kira davasının yetkili mahkemesi<br />

Mietpreisbindung (F.) kira bedelini bağlamak<br />

Mietrecht (N.) kira hukuku<br />

Mietsache kiralanan<br />

Mietshaus (N.) kira evi<br />

Mietskaserne (F.) kira kışlası<br />

Mietspiegel kira cetveli<br />

Mietverhältnis (N.) kira ilişkisi<br />

Mietvertrag (M.) kira sözleşmesi<br />

Mietwagen (M.) kiralık araba<br />

Mietwohnung (F.) kiralık konut<br />

Mietwucher (M.) kirada murabaha<br />

Mietzins (M.) kira<br />

mild hafif, az, yumuşak<br />

mildern hafifletmek, azaltmak, azalmak, yumuşatmak<br />

Milderungsgrund (M.) hafifletici sebep<br />

Milieu (N.) ortam, çevre<br />

Militär (N.) askerlik, ordu<br />

militärisch askeri<br />

Militärverordnung (F.) askeri kararname<br />

Miliz (F.) milis<br />

mindere daha az<br />

Minderheit (F.) azınlık, ekalliyet<br />

Minderheitsbeteiligung (F.) pay azınlığı ile iştirak<br />

minderjährig reşit olmayan, ergin olmayan, küçük<br />

Minderjährigkeit (F.) reşit olmayış, ergin olmayış, küçüklük<br />

mindern indirmek, tenzil etmek, azaltmak, azalmak<br />

Minderung (F.) indirme, tenzil, azaltma, azalma<br />

Minderwert (M.) eksik değer<br />

Mindestgebot (N.) en düşük teklif<br />

Mindestkapital (N.) en az sermaye<br />

Mindestlohn (M.) en az ücret<br />

Mindestreserve (F.) munzam karşılık<br />

Mindeststrafe (F.) en hafif ceza<br />

Mineralöl (N.) petrol<br />

Mineralölsteuer petrol vergisi<br />

Minister (M.) bakan, vekil<br />

Ministerialblatt (N.) bakanlık sayfası<br />

ministeriell bakanlıktan çıkan<br />

Ministerin (F.) bakan, vekil<br />

Ministerium (N.) bakanlık, vekalet<br />

Ministerpräsident (M.) başbakan, başvekil


Ministerpräsidentin (F.) başbakan, başvekil<br />

Ministerrat (M.) bakanlar kurulu<br />

minorenn reşit olmayan, ergin olmayan, küçük<br />

Minorennität (F.) reşit olmayış, ergin olmayış, küçüklük<br />

Minorität (F.) azınlık, ekaliyet<br />

Mischehe (F.) eşlerin değişik mezheplerde olduğu evlilik<br />

mischen karıştırmak, karışmak<br />

missachten riayet etmemek, uymamak<br />

Missachtung (F.) riayet etmeme, uymama<br />

missbilligen tasvip etmemek, kınamak<br />

Missbilligung (F.) tasvip etmeme, kınama<br />

Missbrauch (M.) kötüye kullanma, aşma<br />

missbrauchen kötüye kullanmak, aşmak<br />

Missbrauchstatbestand (M.) kötüye kullanma tipikliği, aşma tipikliği<br />

Missetat (F.) kötülük, hayırsızlık<br />

Missgeburt (F.) hilkat garibesi<br />

misshandeln kötü davranmak, fena muamelede bulunmak<br />

Misshandlung (F.) kötü davranma, fena muamele<br />

missio (F.) canonica (lat.) kilise misyonu<br />

misstrauen güvenmemek, şüphe etmek<br />

Misstrauen (N.) güvensizlik, şüphe<br />

Misstrauensvotum (N.) güvensizlik oyu<br />

Missverständnis (N.) yanlış anlama<br />

missverstehen yanlış anlamak<br />

Mitarbeit (F.) işbirliği, ortak çalışma<br />

Mitarbeiter (M.) iş arkadaşı, eleman<br />

Mitarbeiterin (F.) iş arkadaşı, eleman<br />

Mitbesitz (M.) ortak zilyetlik<br />

Mitbesitzer (M.) ortak zilyet<br />

Mitbesitzerin (F.) ortak zilyet<br />

Mitbestimmung (F.) yönetime katılma<br />

mitbestrafte Nachtat (F.) ortak cezalandırılan hükümden sonra işlenen suç<br />

Mitbürge (M.) birlikte kefil<br />

Mitbürgin (F.) birlikte kefil<br />

Mitbürgschaft (F.) birlikte kefalet<br />

Miteigentum (N.) müşterek mülkiyet<br />

Miteigentümer (M.) hissedar<br />

Miteigentümerin (F.) hissedar<br />

Miterbe (M.) birlikte mirasçı<br />

Miterbengemeinschaft (F.) miras ortaklığı<br />

Miterbin (F.) birlikte mirasçı<br />

Mitgift (F.) drahoma<br />

Mitglied (N.) üye, aza<br />

Mitgliedschaft (F.) üyelik, azalık<br />

Mittäter (M.) müşterek fail, ortak eylemci<br />

Mittäterin (F.) müşterek fail, ortak eylemci<br />

Mittäterschaft (F.) suça iştirak<br />

Mitteilung (F.) bildirme, ihmal, tebliğ<br />

Mittel (N.) araç, vasıta, madde<br />

mittelbar dolayısıyla, dolaylı, aracılı


mittelbare Besitzerin (F.) dolayısıyla zilyet<br />

mittelbare Falschbeurkundung (F.) dolayısıyla resmi belgede sahtecilik<br />

mittelbare Staatsverwaltung (F.) dolayısıyla devlet idaresi<br />

mittelbare Stellvertretung (F.) dolayısıyla temsil<br />

mittelbare Täterin (F.) dolayısıyla fail, manevi asli fail<br />

mittelbarer Besitz (M.) dolayısıyla zilyetlik<br />

mittelbarer Besitzer (M.) dolayısıyla zilyet<br />

mittelbarer Schaden (M.) dolayısıyla zarar<br />

mittelbarer Täter (M.) dolayısıyla fail, manevi asli fail<br />

mittelbarer Zwang (M.) dolayısıyla zor, dolaylı zor<br />

Mitunternehmen (N.) birlikte ortaklık, birlikte şirket<br />

Mitunternehmer (M.) birlikte ortaklı, birlikte yüklenici<br />

Mitunternehmerin (F.) birlikte ortaklı, birlikte yüklenici<br />

Mitverschulden (N.) ortak kusur<br />

Mitwirken (N.) katılma, iştirak<br />

Mitwirkung (F.) katılma, iştirak<br />

mitwirkungsbedürftig katılmaya ihtiyacı olan<br />

mitwirkungsbedürftiger Verwaltungsakt (M.) katılmaya ihtiyacı olan idari işlem<br />

Mitwirkungspflicht (F.) katılma zorunluluğu, iştirak zorunluluğu<br />

Möbel (Pl.) möble<br />

mobil seyyar<br />

Mobiliar (N.) mobilya, mefruşat, döşeme<br />

Mobiliarsicherheit (F.) mobilya emniyeti, mobilya güvenliği<br />

Mobilie (F.) menkul (Sb.), taşınır (Sb.)<br />

Mobilien (Pl.) menkuller, taşınırlar<br />

modus (lat.) (M.) tarz<br />

mogeln oyunda aldatmak<br />

möglich olanaklı, olabilir, mümkün<br />

Möglichkeit (F.) olanak, imkan<br />

Monaco Monaco<br />

Monarch (M.) kral, hükümdar<br />

Monarchie (F.) kraliyet, monarşi<br />

Monarchin (F.) kraliçe, hükümdar<br />

monarchisch kraliyetçi<br />

monarchisches Prinzip (N.) kraliyetçi prensip<br />

Monarchismus (M.) kraliyet<br />

Monat (M.) ay<br />

monatlich aylık (Adj.), ayda bir (Adj.)<br />

Mönch (M.) rahip, keşiş<br />

Monismus (M.) tekçilik, monizm<br />

Monogamie (F.) monogami, tekevlilik<br />

Monokratie (F.) monokrasi (Sb.)<br />

monokratisch monokrasi (Adj.)<br />

Monopol (N.) tekel, monopol<br />

monopolisieren tekelleştirmek, monopolleştirmek<br />

Montanunion (F.) avrupa kömür ve çelik topluluğu<br />

Moral (F.) ahlak, maneviyat<br />

moralisch ahlaki, manevi<br />

Moratorium (N.) moratoryum<br />

Mord (M.) nitelikli adam öldürme, katil, cinayet


morden nitelikli adam öldürmek, katletmek<br />

Mörder (M.) katil<br />

Mörderin (F.) katil<br />

Mordlust (F.) adam öldürme şevki<br />

Mordversuch (M.) nitelikli adam öldürmeye kalkışma<br />

Morphium (N.) morfin<br />

Moslem (M.) müslüman<br />

Moslemin (F.) müslüman<br />

Motiv (N.) saik, güdü<br />

Motivirrtum (M.) saikte hata<br />

Müll (M.) çöp, atık<br />

Müllabfuhr (F.) çöplerin kaldırılması<br />

multilateral çok taraflı<br />

Multimedia multimedya<br />

multinational çok uluslu<br />

München (N.) Münih<br />

Münchener Abkommen (N.) Münih Sözleşmesi<br />

Mund (M.) ağız<br />

Mündel (N.) vesayet altındaki kimse, korumlu<br />

Mündelgeld (N.) vesayet altındaki kimsenin parası, korumlunun parası<br />

Mündelsicherheit (F.) vesayet altındaki kimsenin emniyeti, korumlunun emniyeti<br />

mündig reşit, ergin<br />

Mündigkeit (F.) rüşt, erginlik<br />

mündlich sözlü, şifahi, kavli<br />

mündliche Verhandlung (F.) sözlü yargılama<br />

Munition (F.) cephane<br />

Münzdelikt (N.) sikke suçu<br />

Münze (F.) sikke, madeni para<br />

Museum müze<br />

Muster (N.) numune, örnek, eşantiyon<br />

mustern yoklamak, gözden geçirmek, teftiş etmek<br />

Musterprozess (M.) pilot dava<br />

Musterung (F.) yoklama, askerlik yoklaması<br />

Mustervertrag (M.) iltihaki akit, tip sözleşme<br />

mutmaßen tahmin etmek, sanmak, zannetmek<br />

mutmaßlich tahmin edilen, sanılan, zannedilen, olası<br />

mutmaßliche Einwilligung (F.) tahmin edilen muvafakat, tahmin edilen onama<br />

Mutter (F.) ana, anne<br />

Muttergesellschaft (F.) ana şirket, ana ortaklık<br />

Mutterrecht (N.) anaerkil aile<br />

Mutterschaft (F.) analık<br />

Mutterschaftsgeld analık parası<br />

Mutterschaftsurlaub (M.) gebelik izni<br />

Mutterschutz (M.) analığın korunması<br />

mutwillig niyetli olarak, kasten<br />

nach sonra, göre, gereğince<br />

Nachbar (M.) komşu<br />

Nachbarin (F.) komşu<br />

Nachbarklage (F.) komşu hakkının korumasına ilişkin dava<br />

Nachbarrecht (N.) komşuluk hukuku


nachbessern düzeltmek, ıslah etmek<br />

Nachbesserung (F.) düzeltme, ıslah<br />

Nachbürge (M.) kefile kefil<br />

Nachbürgin (F.) kefile kefil<br />

Nachbürgschaft (F.) kefile kefalet<br />

Nacheile (F.) sıcak takip<br />

Nacherbe (M.) namzet mirasçı<br />

Nacherbin (F.) namzet mirasçı<br />

Nacherbschaft (F.) namzet miras<br />

Nachfolge (F.) halefiyet, ardıllık<br />

Nachfolger (M.) halef, ardıl<br />

Nachfolgerin (F.) halef, ardıl<br />

Nachfrage (F.) talep, arama<br />

Nachfrist (F.) mehil, önel<br />

nachgiebig tamamlayıcı, emredici olmayan, ihtiyari<br />

nachgiebiges Recht (N.) tamamlayıcı hukuk, emredici olmayan hukuk<br />

Nachkomme (M.) füru, altsoy<br />

Nachlass (M.) tereke, kalıt, miras, indirim<br />

nachlassen bırakmak, indirim <strong>yapma</strong>k<br />

Nachlassgericht (N.) tereke mahkemesi<br />

Nachlassgläubiger (M.) terekedeki alacaklı<br />

Nachlassgläubigerin (F.) terekedeki alacaklı<br />

nachlässig ihmalci, özensiz, dikkatsiz<br />

Nachlässigkeit (F.) ihmalkarlık, özensizlik, dikkatsizlik<br />

Nachlassinsolvenzverfahren (N.) terekenin aciz usulü<br />

Nachlasskonkurs (M.) terekenin iflası<br />

Nachlasspfleger (M.) terekede kayyım<br />

Nachlasspflegerin (F.) terekede kayyım<br />

Nachlasspflegschaft (F.) tereke kayyımlığı<br />

Nachlassrecht (N.) mirasbırakanın hukuku<br />

Nachlassverbindlichkeit (F.) terekenin borcu<br />

Nachlassverwalter (M.) tereke idarecisi<br />

Nachlassverwalterin (F.) tereke idarecisi<br />

Nachlassverwaltung (F.) tereke idaresi<br />

Nachlieferung (F.) sonraki mal teslimi<br />

Nachnahme (F.) ödeme, ödemeli gönderi<br />

Nachname (M.) soyadı<br />

Nachrede (F.) gıybet, kötüleme, çekiştirme<br />

Nachricht (F.) haber, mesaj, ihbar<br />

Nachschuss (M.) ek olarak sermaye koyma<br />

Nacht (F.) gece<br />

Nachtarbeit (F.) gece işi, gece çalışması<br />

Nachtat (F.) hükümden sonra işlenen suç<br />

Nachteil (M.) zarar, dezavantaj, sakınca<br />

Nachtrag (M.) ek (Sb.), ilave (Sb.), zeyil (Sb.)<br />

nachträglich daha sonraki, sonradan verilen, lahik olan<br />

nachträgliche Unmöglichkeit (F.) akit yapıldıktan sonra imkansızlık<br />

Nachtragsanklage (F.) ek iddianame<br />

Nachtragshaushalt (M.) katma bütçe, mülhak bütçe<br />

Nachvermächtnis (N.) namzet tayin eden vasiyet


Nachversicherung (F.) ek sigorta, munzam sigorta<br />

Nachwahl (F.) ara seçim, kısmi seçim<br />

Nachweis (M.) ispat, kanıt, beyyine<br />

nachweisen ispat etmek, kanıtlamak<br />

nachzahlen ek ödemek, sonradan ödemek<br />

Nachzahlung (F.) ek ödeme, sonradan ödeme<br />

nahe yakın<br />

Naheverhältnis (N.) yakın ilişki<br />

Name (M.) ad, isim<br />

Namensaktie (F.) nama yazılı hisse senedi<br />

Namensänderung (F.) adın değişmesi, ismin değişmesi<br />

Namenserteilung adın verilmesi, ismin verilmesi<br />

Namenspapier (N.) nama yazılı senet<br />

Namensrecht (N.) ad üzerindeki hak<br />

nasciturus (M.) (lat.) cenin<br />

Nation (F.) millet, ulus<br />

national milli, ulusal<br />

Nationalbewusstsein (N.) milli şuur<br />

Nationalfarbe (F.) milli renk<br />

Nationalgefühl (N.) milli duygu<br />

Nationalhymne (F.) milli marş<br />

Nationalismus (M.) milliyetçilik<br />

nationalistisch milliyetçi<br />

Nationalität (F.) tabiiyet, uyrukluk, ulus topluluğu<br />

Nationalrat (M.) milli meclis<br />

Nationalsozialismus (M.) nasyonal sosyalizm<br />

nationalsozialistisch nasyonal sosyalist<br />

Nationalstaat (M.) milli devlet<br />

Nationalsymbol (N.) ulusal simge<br />

Nationalversammlung (F.) millet meclisi<br />

NATO (F.) (North Atlantic Treaty Organization) Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü<br />

Natur (F.) doğa, tabiat, nitelik<br />

Naturalherstellung (F.) aynen iade<br />

Naturalisation (F.) vatandaşlığa alınma, telsik<br />

naturalisieren vatandaşlığa alınmak, telsik etmek<br />

Naturallohn (M.) ayni ücret, ayni yardım<br />

Naturalobligation (F.) doğal borç, tabii borç<br />

Naturalrestitution (F.) aynen iade<br />

Naturalwirtschaft (F.) doğal ekonomi<br />

natürlich doğal, tabii<br />

natürliche Person (F.) gerçek kişi, hakiki şahıs<br />

Naturrecht (N.) doğal hukuk, tabii hukuk<br />

Naturschutz (M.) doğayı koruma, tabiatı koruma<br />

ne bis in idem (lat.) aynı eylemden dolayı hiç kimseye birden fazla ceza verilemez<br />

Neben- ek (Adj.), yanına, yanında, başka<br />

Nebenabrede (F.) zeyilname, sözleşme eki<br />

Nebenamt (N.) ek görev, yan görev<br />

Nebenbestimmung (F.) ek şart, fer’i şart<br />

Nebenfolge (F.) ek sonuç, fer’i sonuç<br />

Nebenintervenient (M.) ek davacı, fer’i davacı


Nebenintervenientin (F.) ek davacı, fer’i davacı<br />

Nebenintervention (F.) üçüncü şahsın müdahalesi, fer’i müdahale<br />

Nebenklage (F.) müdahale yoluyla dava, kamu davasına katılma<br />

Nebenkläger (M.) müdahil, davaya katılan<br />

Nebenklägerin (F.) müdahil, davaya katılan<br />

Nebenkosten (F.Pl.) fer’i masraflar<br />

Nebenpflicht (F.) fer’i borç<br />

Nebenrecht (N.) fer’i hak<br />

Nebenstrafe (F.) fer’i ceza<br />

Nebenstrafrecht (N.) fer’i ceza hukuku<br />

Nebentäter (M.) feran zimethal<br />

Nebentäterin (F.) feran zimethal<br />

Nebentätigkeit (F.) ek faaliyet<br />

Nebenverdienst (M.) ek kazanç<br />

Nebenvereinbarung (F.) ek anlaşma<br />

negativ menfi, eksi, negatif<br />

Negativattest (M.) menfi test<br />

negative Koalitionsfreiheit (F.) menfi sendikal özgürlüğü<br />

negative Publizität (F.) menfi açıklık<br />

negatives Interesse (N.) menfi menfaat<br />

negatives Schuldanerkenntnis (N.) menfi borç ikrarı<br />

negatives Tatbestandsmerkmal (N.) menfi tipiklik unsuru<br />

Negativtestament (N.) menfi vasiyetname<br />

negatorisch menfi, olumsuz<br />

negatorischer Anspruch (M.) menfi hak<br />

nehmen almak<br />

Nehmer (M.) alan (2)<br />

Nehmerin (F.) alan (2)<br />

Neigung (F.) eğilim, meyil<br />

Nennbetrag (M.) itibari kıymet, nominal değer<br />

nennen anmak, belirtmek, adını vermek<br />

Nennkapital (N.) itibari sermaye, nominal sermaye<br />

Nennwert (M.) itibari kıymet, nominal değer<br />

neppen kazıklamak<br />

netto net, safi<br />

Netzgeld şebeke parası<br />

Netzvertrag (M.) şebeke akdi<br />

Netzwerk şebeke<br />

neu yeni<br />

neutral tarafsız, bitaraf<br />

Neutralität (F.) tarafsızlık, bitaraflık<br />

Neuwahl (F.) yeni seçim<br />

nicht değil, yok<br />

Nichtanzeige (F.) einer geplanten Straftat planlanan suçu bildirmeme<br />

nichtberechtigt hak sahibi olmayan (Adj.), yetkisi olmayan (Adj.)<br />

Nichtberechtigte (F.) hak sahibi olmayan (Sb.), yetkisi olmayan (Sb.)<br />

Nichtberechtigter (M.) hak sahibi olmayan (Sb.), yetkisi olmayan (Sb.)<br />

Nichte (F.) kız yeğen<br />

Nichtehe (F.) batıl evlenme, nikâhı batıl<br />

nichteheliche Lebensgemeinschaft (F.) nikâhsız yaşama, evlenmeden birlikte yaşama


Nichtehelichkeit (F.) sahih olmayan nesep<br />

Nichterfüllung (F.) ifa edilmeme, yerine getirmeme<br />

Nichterfüllungsschaden (M.) müspet zarar<br />

nichtig batıl, hükümsüz<br />

Nichtigerklärung (F.) butlan kararı<br />

Nichtigkeit (F.) butlan<br />

Nichtigkeitsbeschwerde (F.) butlan itirazı<br />

Nichtigkeitsklage (F.) butlan davası<br />

Nichtleistung (F.) ödememe, ademi ifa<br />

nichtöffentlich gizli, kamuya açık olmayan<br />

nichtrechtsfähig medeni haklardan istifade ehliyeti olmayan<br />

Nichtregierungsorganisation (F.) hükümetten olmayan organizasyon<br />

nichtstreitig barışçı, çekişmesiz<br />

Nichtvermögensschaden (M.) manevi zarar, gayrimaddi zarar<br />

Nichtzulassung (F.) kabul etmeme<br />

niederlassen yerleşmek<br />

Niederlassung (F.) yerleşme, şube<br />

Niederlassungsfreiheit (F.) yerleşme özgürlüğü<br />

Niedersachsen (N.) Aşağı Saksonya<br />

niederschreiben kaleme almak<br />

Niederschrift (F.) tutanak, zabıtname<br />

niedrig alçak, düşük, basık<br />

niedriger Beweggrund (M.) alçak saik, alçak güdü<br />

Nießbrauch (M.) intifa hakkı<br />

Nießbrauchsberechtigte (F.) intifa hakkı sahibi<br />

Nießbrauchsberechtigter (M.) intifa hakkı sahibi<br />

Nikotin (N.) nikotin<br />

nominal itibari, nominal, saymaca<br />

nominaler Schaden (M.) itibari zarar<br />

nominell itibari, nominal, saymaca<br />

nominieren aday göstermek<br />

Nominierung (F.) aday gösterme<br />

nomos kanun, yasa, düzen<br />

Nonne (F.) rahibe<br />

Nordrhein-Westfalen (N.) Kuzey Ren Vestfalya<br />

Norm (F.) norm, kural, kaide<br />

Normadressat (M.) alıcı<br />

Normadressatin (F.) alıcı<br />

normal olağan, normal<br />

normativ kuralcı, normatif<br />

Normativbestimmung (F.) normatif nitelikli şart<br />

normatives Tatbestandsmerkmal (N.) suçun kanuni unsuru<br />

Normenkollision (F.) norm çatışması<br />

Normenkontrolle (F.) norm denetimi<br />

Normenkontrollverfahren (N.) normların denetimi usulü<br />

Normerlassklage norm ibrası davası<br />

North Atlantic Treaty Organization (N.) (NATO) Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü<br />

Not (F.) sıkıntı, müzayaka<br />

Notar (M.) noter<br />

Notariat (N.) noterlik


notariell noterce<br />

Notarin (F.) noter<br />

Note (F.) nota, not, banknot<br />

Notenbank (F.) milli banka<br />

Noterbe (M.) mahfuz hisseli mirasçı<br />

Noterbin (F.) mahfuz hisseli mirasçı<br />

Notfall (M.) zaruret hali, zorunluluk durumu<br />

Notfrist (F.) kesin mehil, kesin süre<br />

Nothilfe (F.) acil yardım, ilk yardım<br />

notieren kote etmek, not etmek, not almak<br />

Notierung (F.) kotasyon, kote etme<br />

Notifikation (F.) bildirim, haber verme<br />

notifizieren bildirmek, haber vermek<br />

nötig gerekli, gereken<br />

nötigen ikrah etmek, icbar etmek, zorlamak<br />

Nötigung (F.) ikrah, icbar etme, zorlama (Sb.)<br />

Notlage (F.) müzayaka hali, darda kalma<br />

notorisch bilinen, maruf<br />

Notstand (M.) ıztırar, zorda kalma<br />

Notstandsgesetzgebung ıztırar yasaması<br />

Notstandsklage (F.) ıztırar davası<br />

Notstandsverfassung (F.) olağanüstü hal kanunu<br />

Nottestament (N.) sözlü vasiyetname<br />

Notverordnung (F.) kanun hükmünde kararname<br />

Notvorstand (M.) geçici yönetim kurulu<br />

Notweg (M.) lüzumlu geçit<br />

Notwehr (F.) meşru müdafaa<br />

Notwehrexzess (M.) haklı savunma sınırının aşılması<br />

Notwehrprovokation (F.) meşru müdafaaya tahrik<br />

Notwehrüberschreitung (F.) haklı savunma sınırının aşılması<br />

notwendig zorunlu, zaruri, gerekli, gereken<br />

notwendige Streitgenossenschaft (F.) zorunlu dava arkadaşlığı<br />

notwendige Verteidigerin (F.) zorunlu savunma vekili<br />

notwendige Verteidigung (F.) zorunlu savunma<br />

notwendiger Verteidiger (M.) zorunlu savunma vekili<br />

Notwendigkeit (F.) zorunluluk, zaruret, gereklilik<br />

Notzucht (F.) cebren ırza geçme<br />

Novation (F.) yenileme, tecdit<br />

Novelle (F.) değişik yasa<br />

novellieren <strong>değişiklik</strong> <strong>yapma</strong>k, yenilemek<br />

Novellierung (F.) <strong>değişiklik</strong> <strong>yapma</strong>, yenileme<br />

Novize (M.) mürit<br />

Novizin (F.) mürit<br />

nullum crimen (N.) sine lege (lat.) kanunsuz suç olmaz<br />

numerisch sayılı, sayısal, nümerik<br />

numerus clausus (lat.) (M.) kapalı adet, sınırlı sayı<br />

Nummer (F.) sayı, numara<br />

Nuntius (M.) nons, papa’nın elçisi<br />

Nurnotar (M.) yalnız noter<br />

Nurnotarin (F.) yalnız noter


nützen kullanmak, yaramak<br />

Nutzen (M.) fayda, yarar<br />

nützlich faydalı, yararlı<br />

nützliche Verwendung (F.) faydalı masraf<br />

Nutzniessung (F.) intifa hakkı<br />

Nutzung (F.) istifade, faydalanma, yararlanma<br />

Nutzungsänderung (F.) istifade değiştirmesi<br />

Nutzungsausfall (M.) istifade zararı<br />

Nutzungsentschädigung (F.) istifade ödencesi<br />

Nutzungsrecht (N.) istifade hakkı<br />

Obacht (F.) dikkat<br />

Obdach (N.) mesken, barınak<br />

obdachlos meskensiz, konutsuz<br />

Obdachlosenasyl (N.) darülaceze<br />

Obduktion (F.) otopsi<br />

Oberbundesanwalt (M.) federal başsavcı<br />

Oberbundesanwältin (F.) federal başsavcı<br />

Oberbürgermeister (M.) büyükşehir belediye başkanı<br />

Oberbürgermeisterin (F.) büyükşehir belediye başkanı<br />

obere yüksek, üst, üstteki<br />

Obereigentum (N.) mülkiyet hakkı<br />

Oberfinanzdirektion (F.) maliye başmüdürlüğü<br />

Obergericht (N.) yüksek mahkeme<br />

Oberhaus (N.) lordlar kamarası<br />

Oberkreisdirektor (M.) kaymakam<br />

Oberkreisdirektorin (F.) kaymakam<br />

Oberlandesgericht (N.) yüksek eyalet mahkemesi<br />

Oberrichter (M.) yüksek eyalet hakimi<br />

Oberrichterin (F.) yüksek eyalet hakimi<br />

Oberst (M.) albay<br />

Oberstadtdirektor (M.) belediye müdürü<br />

Oberstadtdirektorin (F.) belediye müdürü<br />

Oberster Gerichtshof (M.) Yüce Divan<br />

oberstes Bundesgericht (N.) en yüksek federal mahkeme<br />

Oberverwaltungsgericht (N.) yüksek idare mahkemesi<br />

Obfrau (F.) başkan, sözcü, reis<br />

Obhut (F.) himaye, koruma<br />

Objekt (N.) obje, nesne<br />

objektiv objektif, nesnel<br />

objektive Bedingung (F.) der Strafbarkeit cezalandırılabilmenin maddi koşulu<br />

objektive Unmöglichkeit (F.) objektif imkansızlık<br />

objektives Recht (N.) objektif hukuk<br />

objektives Tatbestandsmerkmal (N.) suçun maddi unsuru<br />

objektives Verfahren (N.) objektif usul<br />

obliegen düşmek, uhdesinde olmak<br />

Obliegenheit (F.) yükümlülük, mükellefiyet<br />

obligat borçlandırıcı, zorunlu<br />

Obligation (F.) borç, borç ilişkisi, tahvil<br />

Obligationenrecht (N.) isviçre borçlar kanunu<br />

obligatorisch mecburi, zorunlu


Obligo (N.) yüküm, yükümlülük, mükellefiyet<br />

Obmann (M.) başkan, sözcü, reis<br />

Obrigkeit (F.) hükümet<br />

Observanz (F.) mahalli teamül<br />

Ochlokratie (F.) oklokrasi<br />

Oder-Neiße-Linie (F.) Oder-Neıße-Hattı<br />

OECD (F.) (Organization for European Economic Cooperation) Ekonomik İşbirliği ve<br />

Kalkınma Örgütü<br />

offen açık (Adj.)<br />

offenbar açık (Adj.), aşikâr (Adj.)<br />

offenbaren açıklamak, ifşa etmek<br />

Offenbarung (F.) açıklama, ifşa, açığa vurma<br />

Offenbarungseid (M.) açıklama yemini<br />

Offenbarungspflicht (F.) açıklama zorunluluğu<br />

offene Handelsgesellschaft (F.) kollektif şirket<br />

offenkundig bilinen, maruf<br />

offenkundiger Mangel (M.) bilinen eksiklik<br />

öffentlich resmi (Adj.), kamuya açık (Adj.), açık (Adj.)<br />

öffentliche Aufgabe (F.) resmi görev<br />

öffentliche Beglaubigung (F.) resmi tasdik<br />

öffentliche Dienstbarkeit (F.) resmi irtifak<br />

öffentliche Klage (F.) kamu davası<br />

öffentliche Last (F.) kamu yükümlülüğü<br />

öffentliche Meinung (F.) kamunun görüşü<br />

öffentliche Sache (F.) kamu malı, kamu meselesi<br />

öffentliche Sicherheit und Ordnung (F.) kamu güvenliği ve düzeni<br />

öffentliche Urkunde (F.) resmi belge<br />

öffentliche Versteigerung (F.) açık artırma<br />

öffentliche Verwaltung (F.) kamu idaresi<br />

öffentlicher Belang (M.) kamu menfaatı<br />

öffentlicher Dienst (M.) kamu hizmeti<br />

öffentlicher Glaube (M.) kamu itimadı<br />

öffentliches Gut (N.) kamu malı<br />

öffentliches Interesse (N.) kamu yararı<br />

öffentliches Recht (N.) kamu hukuku<br />

öffentliches Testament (N.) resmi vasiyetname<br />

öffentliches Wohl (N.) kamu esenliği<br />

Öffentlichkeit (F.) açıklık, kamu, aleniyet<br />

öffentlich-rechtliche Streitigkeit (F.) idari uyuşmazlık, idari dava<br />

öffentlich-rechtliche Verwahrung (F.) idari saklatım, idari vedia<br />

öffentlich-rechtlicher Vertrag (M.) kamu hukuku akdi<br />

offerieren teklif etmek, önermek<br />

Offerte (F.) teklif, icap<br />

office de lutte antifraud (OLAF) dolandırıcılıkla karşı mücadele makamı<br />

Offizial (M.) kilise yargıcı<br />

Offizialverfahren (N.) re’sen hareket usulü<br />

offiziell resmi (Adj.)<br />

Offizier (M.) subay, zabit<br />

Offizierin (F.) subay, zabit<br />

offiziös yarı resmi


Ohrfeige (F.) tokat, şamar<br />

ohrfeigen tokatlamak<br />

Okkupation (F.) işgal<br />

okkupieren işgal etmek<br />

Ökologie (F.) çevrebilim, ekoloji<br />

ökologisch çevrebilimsel, ekolojik<br />

Ökonomie (F.) iktisat, ekonomi<br />

ökonomisch iktisadi, ekonomik<br />

oktroyieren empoze etmek, zorla kabul ettirmek<br />

Ökumene (F.) hıristiyanların tümü<br />

ökumenisch evrensel<br />

OLAF (office de lutte antifraud) dolandırıcılığa karşı mücadele makamı<br />

Oligarchie (F.) oligarşi<br />

Oligokratie (F.) oligokrasi<br />

Oligopol (N.) oligopol<br />

Ombudsfrau (F.) kamu denetçisi, ombudsman<br />

Ombudsmann (M.) kamu denetçisi, ombudsman<br />

Onkel (M.) amca, dayı<br />

Onomasiologie (F.) onomasyoloji, isim öğretisi<br />

Operation (F.) ameliyat, harekat, operasyon<br />

operieren ameliyat etmek, harekatta bulunmak<br />

Opfer (N.) mağdur, kurban, kıygın<br />

Opferentschädigung (F.) mağdur olanlara tazminat ödenmesi<br />

Opfergrenze (F.) fedakarlığın sınırı<br />

opfern feda etmek<br />

Opferschutz (M.) mağdurun korunması<br />

opponieren muhalefet etmek, karşı çıkmak<br />

opportun uygun, münasip, müsait<br />

Opportunist (M.) fırsatçı<br />

Opportunität (F.) fırsatçılık<br />

Opportunitätsprinzip (N.) dava ikamesi muhtariyeti prensibi<br />

Opposition (F.) muhalefet<br />

oppositionell muhalif<br />

Oppositionsklage (F.) muhalefet davası<br />

Oppositionspartei (F.) muhalefet partisi<br />

Option (F.) opsiyon, seçim hakkı<br />

Optionsschein opsiyon senedi<br />

Orden (M.) tarikat<br />

ordentlich adi, olağan, düzenli<br />

ordentliche Gerichtsbarkeit (F.) adli yargı<br />

ordentliche Kündigung (F.) adli ihbar<br />

ordentlicher Rechtsweg (M.) adli yargı yolu<br />

Order (F.) emir, buyruk<br />

Orderklausel (F.) emre kaydı<br />

ordern ısmarlamak<br />

Orderpapier (N.) emre yazılı senet<br />

ordinär kaba, alçak<br />

Ordinaria (F.) ordinaryüs<br />

Ordinarius (M.) ordinaryüs<br />

ordnen düzenlemek, tanzim etmek


Ordnung (F.) inzibat, düzen, nizam<br />

Ordnungsbehörde (F.) polis, zabıta<br />

Ordnungsgeld (N.) inzibati mahiyette hafif para cezası<br />

ordnungsgemäß usulü dairesinde<br />

ordnungsgemäße Buchführung (F.) usulü dairesinde saymanlık<br />

Ordnungshaft (F.) inzibati mahiyette hafif hapis<br />

Ordnungsmittel (N.) inzibati ceza<br />

Ordnungsrecht (N.) genel güvenlik ve kamu düzeni hukuku<br />

Ordnungsstrafe (F.) inzibati ceza<br />

ordnungswidrig genel düzene aykırı<br />

Ordnungswidrigkeit (F.) genel düzene aykırılık<br />

ordre (M.) public (franz.) kamu düzeni<br />

Organ (N.) organ, uzuv<br />

Organhaftung (F.) organ sorumluluğu<br />

Organisation (F.) örgüt, organizasyon<br />

Organisation (F.) für Sicherheit und Zusammenarbeit in Europa (OSZE) Avrupa<br />

Güvenlik ve İşbirliği Örgütü<br />

Organisationsklausel (F.) organizasyon kaydı<br />

Organisationsmangel (M.) organizasyon eksikliği<br />

organisieren örgütlemek, organize etmek<br />

organisierter Streik (M.) organize grev<br />

Organismus (M.) organizma<br />

Organleihe (F.) kurum ariyeti<br />

original asıl (Adj.), özgün, orijinal, orjinal<br />

Original (N.) asıl (Sb.)<br />

originär asli, özgün<br />

originärer Eigentumserwerb (M.) asli mülkiyet iktisabı<br />

Ort (M.) yer, mahal, çevre<br />

orthodox mutaassıp, ortodoks<br />

örtlich yerel, mahalli<br />

örtliche Zuständigkeit (F.) yer itibariyle yetki<br />

Ortsbeirat (M.) mahalli müşavir<br />

Ortsgericht (N.) mahalli mahkeme<br />

Ortskrankenkasse (F.) mahalli sağlık sigortaları kurumu<br />

ortsüblich yerel töre ile belirlenen<br />

Ortsverzeichnis (N.) mahalli liste<br />

Ortszuschlag (M.) mesken zammı<br />

Osten (M.) doğu<br />

Österreich (N.) Avusturya<br />

Ostvertrag (M.) doğu sözleşmesi<br />

Ostverträge (M.Pl.) doğu sözleşmeleri<br />

Ostzone (F.) doğu bölgesi<br />

outsorcing (N.) outsorcing<br />

Pacht (F.) kira, ürün kirası<br />

pachten kiralamak<br />

Pächter (M.) kiracı<br />

Pächterin (F.) kiracı<br />

Pachtkredit (M.) kira kredisi<br />

Pachtverhältnis (N.) kira ilişkisi<br />

Pachtvertrag (M.) kira sözleşmesi


Pachtzins (M.) kira<br />

pacta sunt servanda (lat.) ahde vefa<br />

pactum (N.) de non petendo (lat.) dava etmeme şartı<br />

Pairing (N.) (parlamentarische Stimmrechtsbeschränkungsvereinbarung) pairing,<br />

parlamenter oy hakkını kayıtlama sözleşmesi<br />

Paket (N.) paket, koli<br />

Pakt (M.) sözleşme, anlaşma<br />

Palast (M.) saray<br />

Pandekte (F.) pandekt hukuku<br />

Pandekten (F.Pl.) pandekt hukuku<br />

Panzer (M.) zırh, tank<br />

Papier (N.) kağıt, varaka<br />

Papiergeld (N.) kağıt para<br />

Papst (M.) papa<br />

Paragraph (M.) madde<br />

Paraphe (F.) parafe<br />

paraphieren parafe etmek<br />

Paraphierung (F.) parafe etme<br />

Parentel (N.) zümre, mirasta derece<br />

Parität (F.) parite, eşitlik<br />

paritätisch pari passu, eşit olarak<br />

parken park etmek<br />

Parken (N.) park etme<br />

Parkplatz (M.) park yeri, otopark<br />

Parlament (N.) parlamento, millet meclisi<br />

Parlamentarier (M.) parlamenter (Sb.), milletvekili<br />

Parlamentarierin (F.) parlamenter (Sb.), milletvekili<br />

parlamentarisch parlamenter (Adj.), parlamentolu<br />

Parlamentarischer Rat (M.) parlamento meclisi<br />

Parlamentarismus (M.) parlamentarizm<br />

Parlamentsanklage (F.) parlamento davası<br />

Parlamentsgebäude (N.) parlamento binası<br />

Partei (F.) parti, taraf<br />

Parteiänderung (F.) dava konusunun devri<br />

Parteiantrag (M.) dava konusunun dilekçesi<br />

Parteienfinanzierung (F.) siyasal parti finansmanı<br />

Parteienstaat (M.) partiler devleti<br />

Parteigenosse (M.) parti yoldaşı<br />

Parteigenossin (F.) parti yoldaşı<br />

parteiisch taraf tutan<br />

parteilich taraf tutan<br />

Parteilichkeit (F.) taraf tutma<br />

Parteiprozess (M.) avukat zorunluluğu olmayan dava<br />

Parteivereinbarung (F.) tarafların sözleşmesi<br />

Parteivernehmung (F.) tarafların sorgulanması<br />

Parteiverrat (M.) tarafa ihanet<br />

Parteiwechsel (M.) parti değiştirme<br />

partiarisches Darlehen (N.) katılma ödüncü, iştirak ödüncü<br />

partiarisches Verhältnis (N.) katılma payı, iştirak payı<br />

partiell kısmen (Adj.), kısmi (Adj.)


Partikularrecht (N.) yer itibariyle sınırlı hukuk<br />

Partner (M.) ortak (Sb.), şerik (Sb.)<br />

Partnerin (F.) ortak (Sb.), şerik (Sb.)<br />

Partnerschaft (F.) ortaklık, iştirak<br />

Partnerschaftsbuch ortaklık kitabı<br />

Partnerschaftsgesellschaft ortaklık şirketi<br />

Parzelle (F.) parsel<br />

parzellieren parsellemek<br />

Pass (M.) pasaport<br />

Passierschein (M.) geçiş belgesi<br />

passiv pasif (Adj.), edilgen (Adj.)<br />

Passiva (N.Pl.) pasifler<br />

passives Wahlrecht (N.) seçilme hakkı<br />

Passivlegitimation (F.) pasif husumet<br />

Passivum (N.) pasif (Sb.)<br />

Passivvertretung (F.) muhatap temsilciliği<br />

Passpflicht (F.) pasaport zorunluluğu<br />

Passrecht (N.) pasaport hukuku<br />

Pastor (M.) rahip<br />

Pastorin (F.) rahip<br />

Pate (M.) vaftis babası<br />

Patenschaft (F.) vaftis babalığı<br />

Patent (N.) patent, berat<br />

Patentamt (N.) patent dairesi<br />

Patentanwalt (M.) patent avukatı<br />

Patentanwältin (F.) patent avukatı<br />

Patentgericht (N.) patent mahkemesi<br />

Patentgesetz (N.) patent yasası<br />

patentieren patent vermek<br />

Patentinhaber (M.) patent sahibi<br />

Patentinhaberin (F.) patent sahibi<br />

Patentrecht (N.) patent hukuku<br />

Patentverletzung (F.) patentin ihlali<br />

Patient (M.) hasta<br />

Patientin (F.) hasta<br />

Patin (F.) vaftis anası<br />

Patrimonium (N.) babanın miras payı<br />

Patron (M.) koruyan, hami<br />

Patronat (N.) koruma, himaye<br />

Patrone (F.) fişek, mermi<br />

Patronin (F.) koruyan, hami<br />

Pauschale (F.) götürü, kabala<br />

Pause (F.) ara, fasıla, mola<br />

Pazifismus (M.) pasifizm<br />

Pension (F.) emeklilik, emekli maaşı<br />

pensionieren emekliye ayırmak<br />

Pensionsfond (M.) emeklilik fonu<br />

peremptorisch hak düşürücü, ıskat edici<br />

peremptorische Einrede (F.) daimi defi, kati defi<br />

Periode (F.) dönem, devre


periodisch dönemsel, devresel<br />

perpetuatio (F.) fori (lat.) yetkinin devam etmesi<br />

Person (F.) kişi, şahıs, kimse<br />

persona (F.) ingrata (lat.) istenmeyen kişi<br />

persona (F.) non grata (lat.) istenmeyen kişi<br />

Personal (N.) personel, kadro<br />

Personal Computer personel bilgisayar<br />

Personalakte (F.) özlük dosyası<br />

Personalausweis (M.) kimlik cüzdanı<br />

Personalfolium (N.) mal sahipleri sayfası<br />

Personalie (F.) açık kimlik<br />

Personalien (F.Pl.) açık kimlik<br />

Personalinformationssystem (N.) personel enformasyon sistemi<br />

Personalität (F.) şahsilik<br />

Personalitätsprinzip (N.) şahsilik ilkesi<br />

Personalkörperschaft (F.) kamu kurumu<br />

Personalkredit (M.) kişisel kredi<br />

Personalstatut (N.) şahsi statü<br />

Personalunion (F.) kişisel birlik<br />

Personalversammlung (F.) personel toplantısı<br />

Personenbeförderung (F.) yolcu taşıma<br />

Personenbeförderungsrecht (N.) yolcu taşıma hukuku<br />

Personengesellschaft (F.) şahıs şirketi<br />

Personenrecht (N.) kişinin hukuku<br />

Personenschaden (M.) yaralanma veya ölüm<br />

Personenstand (M.) kişisel durum<br />

Personenvereinigung (F.) kişisel birleşme<br />

Personenversicherung (F.) kişisel sigorta<br />

persönlich kişisel, bizzat, şahsi, şahsen<br />

persönliche Haftung (F.) kişisel sorumluluk<br />

persönlicher Strafaufhebungsgrund (M.) kişisel cezayı kaldıran neden<br />

persönlicher Strafausschließungsgrund (M.) kişisel cezayı (önceden) kaldırıcı neden<br />

persönliches Erscheinen (N.) bizzat hazır bulunma<br />

Persönlichkeit (F.) kişilik, şahsiyet<br />

pervers sapık<br />

Petition (F.) dilekçe, arzuhal<br />

Petitionsausschuss (M.) dilekçe komisyonu, arzuhal encümeni<br />

Petitionsrecht (N.) dilekçe hakkı, arzuhal hakkı<br />

petitorisch dilekçeli<br />

petitorischer Anspruch (M.) dilekçeli hak, dilekçeli alacak<br />

Petschaft (F.) mühür<br />

Pfand (N.) sağlanca, rehin<br />

pfändbar haciz edilebilir<br />

Pfandbrief (M.) rehinli tahvil<br />

Pfandbriefinhaber (M.) rehinli tahvil sahibi<br />

Pfandbriefinhaberin (F.) rehinli tahvil sahibi<br />

pfänden haczetmek, haciz koymak<br />

Pfandgläubiger (M.) mürtehin, rehin alacaklısı<br />

Pfandgläubigerin (F.) mürtehin, rehin alacaklısı<br />

Pfandleiher (M.) rehin karşılığı ödünç veren kimse


Pfandleiherin (F.) rehin karşılığı ödünç veren kimse<br />

Pfandnehmer (M.) rehin karşılığı ödünç veren kimse<br />

Pfandnehmerin (F.) rehin karşılığı ödünç veren kimse<br />

Pfandrecht (N.) rehin hakkı<br />

Pfändung (F.) haciz<br />

Pfändungsbeschluss (M.) haciz kararı<br />

Pfändungspfandrecht (N.) hacizde rehin hakkı<br />

Pfandverkauf (M.) merhunun satılması<br />

Pfarre (F.) papazlık makamı<br />

Pfarrer (M.) papaz<br />

Pfarrerin (F.) papaz<br />

Pflanze (F.) bitki, nebat<br />

Pflanzenschutz (M.) bitkilerin korunması<br />

Pflege (F.) bakım, iaşe<br />

Pflegeelter (M. bzw. F.) evlat edinen baba, evlat edinen ana<br />

Pflegeeltern (Pl.) evlat edinen ana baba<br />

Pflegekind (N.) evlatlık<br />

Pflegemutter (F.) evlat edinen ana<br />

pflegen bakmak<br />

Pfleger (M.) bakıcı, kayyım<br />

Pflegerecht bakım hukuku<br />

Pflegerin (F.) bakıcı, kayyım<br />

Pflegevater (M.) evlat edinen baba<br />

Pflegeversicherung (F.) bakım sigortası<br />

Pflegling (M.) evlatlık<br />

Pflegschaft (F.) bakımcılık, kayyımlık<br />

Pflicht (F.) yükümlülük, mükellefiyet, zorunluluk<br />

Pflichtenkollision (F.) görev uyuşmazlığı<br />

Pflichtenverhältnis (N.) görev ilişkisi<br />

Pflichtexemplar (N.) kütüphane örneği<br />

Pflichtteil (M.) mahfuz hisse<br />

Pflichtteilsberechtigter (M.) mahfuz hisseli<br />

Pflichtteilsberechtigte (F.) mahfuz hisseli<br />

Pflichtteilsrestanspruch (M.) mahfuz hisse yasal hakkı<br />

Pflichtverletzung (F.) görevin ihmali<br />

Pflichtversicherung (F.) zorunlu sigorta<br />

Pflichtverteidiger (M.) tayin edilmiş müdafi<br />

Pflichtverteidigerin (F.) tayin edilmiş müdafi<br />

Pfründe (F.) arpalık<br />

Pfund (N.) yarım kilo, libre, lira<br />

physisch fiziki, fiziksel, bedensel<br />

Pirat (M.) korsan<br />

Piratensender (M.) korsan radyo<br />

Piratin (F.) korsan<br />

Pistole (F.) tabanca<br />

plädieren konuşmak<br />

Plädoyer (N.) son defa söz alarak mütalaa ve iddiaların beyanı<br />

Plagiat (N.) çalıntı, intihal<br />

Plagiator (M.) başkasının eserini çalan, intihal eden<br />

Plagiatorin (F.) başkasının eserini çalan, intihal eden


plagiieren başkasının eserini çalmak, intihal etmek<br />

Plakette (F.) plaket<br />

Plan (M.) plan, cetvel<br />

planen planlamak<br />

Planfeststellung (F.) plan tespiti<br />

Planfeststellungsbeschluss (M.) plan tespit etme kararı<br />

Plangewährleistungsanspruch (M.) plan garanti etme hakkı<br />

Planstelle (F.) kadro<br />

Planung (F.) planlama<br />

Planwirtschaft (F.) plan ekonomisi<br />

Platz (M.) yer, mekan<br />

Platzgeschäft (N.) yerinde işlem<br />

plausibel inanılır<br />

Plebiszit (N.) halk oylaması, plebisit<br />

plebiszitär halk oylaması yoluyla<br />

plebiszitäre Demokratie (F.) halk oylaması yoluyla demokrasi<br />

Pleite (F.) iflas, batkınlık<br />

Plenarausschuss (M.) içtihadı birleştirme kurulu<br />

Plenum (N.) genel kurul, plenum<br />

Plombe (F.) kurşun damga<br />

plombieren kurşunlamak<br />

Plünderer (M.) yağmacı, çapulcu<br />

Plündererin (F.) yağmacı, çapulcu<br />

plündern yağma etmek<br />

Plünderung (F.) yağma, çapulculuk<br />

Pluralismus (M.) çoğulculuk, plüralizm<br />

Plutokratie (F.) plütokrasi<br />

Pogrom (N.) kıyım, pogrom<br />

Police (F.) poliçe<br />

Politik (F.) politika, siyaset<br />

Politiker (M.) politikacı, siyasetçi<br />

Politikerin (F.) politikacı, siyasetçi<br />

politisch siyasal, politik<br />

politische Verdächtigung (F.) politik şüphelenme, politik suçlama<br />

Politologie (F.) politoloji<br />

Polizei (F.) polis, zabıta<br />

Polizeichef (M.) polis şefi, polis başkanı<br />

Polizeichefin (F.) polis şefi, polis başkanı<br />

polizeilich polisçe<br />

polizeiliche Generalklausel (F.) polisin genel yetkisi<br />

Polizeiordnung (F.) polis düzeni<br />

Polizeirecht (N.) polis hukuku<br />

Polizeistaat (M.) polis devleti<br />

Polizeistunde (F.) meyhane ve lokanta gibi yerlerin kapanma saati<br />

Polizeiverfügung (F.) polis egenimi<br />

Polizeiverordnung (F.) polis yönetmeliği<br />

Polizeiverwaltung (F.) polis yönetimi<br />

Polizeivollzugsdienst (M.) polis infaz görevi<br />

Polizist (M.) polis memuru, zabıta memuru<br />

Polizistin (F.) polis memuru, zabıta memuru


polygam poligam (Adj.)<br />

Polygamie (F.) poligami (Sb.), çokevlilik (Sb.)<br />

Polygraph yalanı saptama makinası<br />

Pontifikat (N.) papalık süresi<br />

Popularklage (F.) kamu davası<br />

Pornographie (F.) pornografi, edepsizce yayım<br />

pornographisch pornografik, edepsizce<br />

Porto (N.) posta ücreti<br />

positiv müspet, olumlu, pozitif<br />

positive Forderungsverletzung (F.) borcun müspet ihlali<br />

positives Interesse (N.) müspet zarardan doğan menfaat<br />

positives Recht (N.) müspet hukuk<br />

Positivismus (M.) positivizm<br />

Post (F.) posta<br />

Postamt (N.) postane<br />

Postanweisung (F.) posta havalesi<br />

Postgeheimnis (N.) haberleşme sırrı<br />

Postgesetz posta kanunu<br />

Postkarte (F.) posta kartı<br />

postlagernd postrestant<br />

Postleitzahl (F.) posta kodu<br />

Postscheck (M.) posta çeki<br />

Postulationsfähigkeit (F.) dava açma ehliyeti<br />

postulieren talep etmek, istemek<br />

postum doğuştan yetim, ölümünden sonra<br />

potent güçlü<br />

potentiell gizil, potansiyel<br />

potentielles Unrechtsbewusstsein (N.) gizil haksızlık bilinci, potansiyel haksızlık bilinci<br />

Potsdamer Abkommen (N.) Potsdam Sözleşmesi<br />

Präambel (F.) başlangıç, dibace, preamble<br />

Präfekt (M.) vali<br />

Präfektin (F.) vali<br />

pragmatisieren asaleten tayin etmek<br />

Pragmatisierung (F.) asaleten tayin<br />

Präjudiz (N.) ön karar, emsal karar<br />

Präklusion (F.) hakkın düşmesi<br />

Praktik (F.) yöntem, hile<br />

Praktikant (M.) stajyer<br />

Praktikantin (F.) stajyer<br />

Prämie (F.) prim<br />

Prämienanleihe (F.) primli tahvil<br />

Pranger (M.) teşhir direği<br />

Prärogative (F.) ayrıcalık, imtiyaz<br />

Präses (M.) başkan, reis<br />

Präsident (M.) başkan, reis<br />

Präsidentin (F.) başkan, reis<br />

Präsidialdemokratie (F.) başkanlık hükümet sistemi<br />

Präsidialrat (M.) başkanlık meclisi<br />

Präsidin (F.) başkan, reis<br />

Präsidium (N.) başkanlık, reislik


Präsumption (F.) karine<br />

Prätendent (M.) bir hak iddia eden<br />

Prätendentenstreit (M.) iddia davası<br />

Prätendentin (F.) bir hak iddia eden<br />

Prävarikation (F.) tarafa ihanet<br />

Prävention (F.) önleme<br />

präventiv önleyici<br />

präventives Verbot (N.) önleyici yasak<br />

Praxis (N.) büro, muayenehane, uygulama, pratik<br />

Präzedenz (F.) öncelik<br />

Präzedenzfall (M.) emsal<br />

Präzedenzregel (F.) öncelik kuralı<br />

Preis (M.) fiyat, ödül<br />

Preisausschreiben (N.) ödüllü yarışma<br />

Preisbindung (F.) narh<br />

Preisempfehlung (F.) fiyat önerisi<br />

Preisgabe (F.) ifşa, açıklama<br />

preisgeben ifşa etmek, açıklamak<br />

Preisgefahr (F.) fiyat tehlikesi<br />

Preisklauselverordnung fiyat kaydı yönetmeliği<br />

Preistreiberei (F.) vurgunculuk, ihtikar<br />

Premierminister (M.) başbakan<br />

Premierministerin (F.) başbakan<br />

Presse (F.) basın, matbuat<br />

Pressedelikt (N.) basın suçu<br />

Pressefreiheit (F.) basın özgürlüğü<br />

Presserat (M.) basın komisyonu<br />

Presserecht (N.) basın hukuku<br />

Preussen (N.) Prusya<br />

Priester (M.) papaz, rahip<br />

Prima-facie-Beweis (M.) görünüşte delil<br />

Primat (M.) öncelik, üstünlük<br />

Prime Rate (N.) (engl.) prime rate<br />

Primogenitur (F.) ekber evlat hakkı<br />

Prinz (M.) prens<br />

Prinzessin (F.) prenses<br />

Prinzip (N.) prensip, ilke, esas, kural<br />

Prinzipal (M.) müessese sahibi<br />

Prinzipalin (F.) müessese sahibi<br />

prinzipiell prensip olarak, ilke olarak, esas olarak, kural olarak<br />

Prior (M.) manastır, başrahip<br />

Priorität (F.) öncelik, üstünlük<br />

Prioritätsprinzip (N.) öncelik prensibi<br />

Prise (F.) ganimet, iğtinam<br />

privat özel, hususi<br />

Privatautonomie (F.) sözleşme özgürlüğü, akit serbestisi<br />

Privatç (M.) özel doçent<br />

Privatdozentin (F.) özel doçent<br />

Privateigentum (N.) özel mülkiyet<br />

privatisieren özelleştirmek


Privatisierung (F.) özelleştirme<br />

privativ alıcı (Adj.), kaldırıcı (Adj.)<br />

privative Schuldübernahme (F.) borcun yüklenilmesi<br />

Privatklage (F.) şahsi dava, kişisel dava<br />

Privatkläger (M.) şahsi davacı<br />

Privatklägerin (F.) şahsi davacı<br />

Privatrecht (N.) özel hukuk<br />

Privatschule (F.) özel okul<br />

Privatstrasse (F.) özel yol<br />

Privaturkunde (F.) özel evrak, adi senet<br />

Privatversicherung (F.) özel sigorta<br />

Privileg (N.) ayrıcalık, imtiyaz<br />

privilegieren ayrıcalık <strong>yapma</strong>k<br />

privilegiert ayrıcalıklı, imtiyazlı<br />

privilegierte Straftat (F.) ayrıcalıklı suç<br />

Probe (F.) deneme, örnek<br />

Probezeit (F.) deneme süresi<br />

Produkt (N.) ürün, mamul, mahsul<br />

Produktfehler ürün hatası<br />

Produktsicherheitsgesetz (N.) ürün emniyet yasası<br />

Produktwarnung (F.) ürün uyarısı<br />

Produzent (M.) üretici<br />

Produzentenhaftung (F.) üretici sorumluluğu<br />

Produzentenleasing (N.) üretici kiralaması<br />

Produzentin (F.) üretici<br />

produzieren üretmek<br />

Professor (M.) profesör<br />

Professorin (F.) profesör<br />

Professur (F.) profesörlük<br />

Prognose (F.) öngörü, tahmin<br />

Programm (N.) izlence, program<br />

Progression (F.) artan oran<br />

progressiv artan oranlı, müterakki<br />

Prokura (F.) vekalet, ticari temsilcinin yetkisi<br />

Prokurator (M.) vekil<br />

Prokuratorin (F.) vekil<br />

Prokurist (M.) ticari mümessil<br />

Prokuristin (F.) ticari mümessil<br />

Proletarier (M.) proleter<br />

Proletarierin (F.) proleter<br />

Prolongation (F.) uzatma, temdit<br />

prolongieren uzatmak, temdit etmek<br />

Promotion (F.) doktora<br />

Promotionsverfahren (N.) doktora yöntemi<br />

promovieren doktor ünvanı almak<br />

Promulgation (F.) yayım, ilan<br />

Properhändler (M.) kendi nam ve hesabına iş gören tüccar<br />

Properhändlerin (F.) kendi nam ve hesabına iş gören tüccar<br />

Proportion (F.) orantı<br />

proportional orantılı


Proporz (M.) nisbi temsil<br />

Propst (M.) başpapaz, piskopos<br />

Prorogation (F.) erteleme, talik<br />

Prostituierte (F.) fahişe<br />

Prostitution (F.) fahişelik, fuhuş<br />

protegieren himaye etmek, kayırmak<br />

Protektorat (N.) himaye altındaki devlet, mahmi<br />

Protest (M.) protesto<br />

protestieren protesto etmek<br />

Protokoll (N.) tutanak, zabıt<br />

Protokollant (M.) tutanak katibi, zabıt katibi<br />

Protokollantin (F.) tutanak katibi, zabıt katibi<br />

protokollieren tutanağa geçirmek, tutanağa yazmak<br />

Provinz (F.) vilayet, taşra<br />

Provision (F.) komisyon, komisyon ücreti<br />

Provokateur (M.) kışkırtıcı, provokatör<br />

Provokation (F.) kışkırtma, tahrikat<br />

provozieren kışkırtmak, tahrik etmek<br />

Prozedur (F.) usul, yöntem<br />

Prozent (N.) yüzde<br />

Prozess (M.) dava, yargılama<br />

Prozessagentin (F.) dava acentesi<br />

Prozessagent (M.) dava acentesi<br />

Prozessanwalt (M.) dava avukatı<br />

Prozessanwältin (F.) dava avukatı<br />

Prozessbevollmächtigte (F.) davavekili<br />

Prozessbevollmächtigter (M.) davavekili<br />

prozessfähig davaya ehil<br />

Prozessfähigkeit (F.) davaya ehliyet<br />

Prozessformular dava formüleri<br />

Prozessführung (F.) dava takibi<br />

Prozessgebühr (F.) dava harcı<br />

Prozessgericht (N.) dava makamı<br />

Prozesshandlung (F.) dava, yargılama<br />

Prozesshandlungsvoraussetzung (F.) dava koşulları, yargılama koşulları<br />

prozessieren dava açmak<br />

Prozesskosten (F.Pl.) dava giderleri<br />

Prozessordnung (F.) dava düzeni<br />

Prozessrecht (N.) dava hukuku<br />

Prozesstaktik (F.) dava taktiği<br />

Prozesstrennung (F.) davaların ayrılması<br />

prozessual dava ile ilgili, yargılama ile ilgili<br />

prozessunfähig davaya ehliyeti olmayan<br />

Prozessurteil (N.) usule ilişkin karar<br />

Prozessvergleich (M.) davada sulh<br />

Prozessvertrag davada anlaşma<br />

Prozessvollmacht (F.) dava vekaletnamesi<br />

Prozessvoraussetzung (F.) dava şartı<br />

prüfen sınav <strong>yapma</strong>k, muayene etmek, denetlemek<br />

Prüfer (M.) sınav yapan, muayene eden, denetçi


Prüferin (F.) sınav yapan, muayene eden, denetçi<br />

Prüfling (M.) imtihan veren, aday<br />

Prüfung (F.) sınav, muayene, imtihan, denetim<br />

Prüfungsordnung (F.) sınav yönetmeliği<br />

prügeln dayak atmak, dövmek<br />

Pseudonym (N.) müstear ad, takma ad<br />

Psyche (F.) ruh<br />

Psychiatrie (F.) ruh hekimliği, psikiyatri<br />

psychisch ruhsal, ruhi<br />

Psychologie (F.) ruhbilim, psikoloji<br />

Psychopath (M.) ruh hastası, psikopat<br />

Psychopathie (F.) ruh hastalığı, psikopati<br />

Psychopathin (F.) ruh hastası, psikopat<br />

psychopathisch ruh hastalıklı<br />

Psychose (F.) ruhsal bozukluk, psikoz<br />

Psychotherapeutengesetz ruhsal tedavi mütehasısı yasası<br />

Psychotherapie (F.) ruhsal tedavi, psikoterapi<br />

publik herkeşçe bilinir<br />

Publikum (N.) halk, dinleyiciler, seyirciler<br />

Publizität (F.) açıklık, aleniyet<br />

Publizitätsprinzip (N.) açıklık ilkesi, aleniyet prensibi<br />

Puff (M.) genelev<br />

Punktation (F.) belirleme, tayin<br />

Putativgefahr (F.) mevhum tehlike, varsayılan tehlike<br />

Putativnotstand (M.) mevhum ıztırar, varsayılan zaruret hali<br />

Putativnotwehr (F.) mevhum meşru müdafaa, varsayılan haklı savunma<br />

Putsch (M.) komplo, darbe, hükümet darbesi<br />

putschen komplo kurmak<br />

Qualifikation (F.) yeterlik, kalifikasyon<br />

qualifizieren nitelendirmek, vasıflandırmak<br />

qualifiziert nitelikli, mevsuf, vasıflı<br />

qualifizierte Mehrheit (F.) nitelikli çoğunluk<br />

qualifizierte Straftat (F.) nitelikli suç<br />

qualifizierter Versuch (M.) nitelikli teşebbüs<br />

Qualität (F.) nitelik, kalite<br />

Quartal (N.) üç aylık süre<br />

quasi adeta, sanki<br />

Quasidelikt (N.) şibih suç, haksız fiil benzeri<br />

Quasikontrakt (M.) şibih akit, sözleşme benzeri<br />

quasinegatorisch şibih önleyici<br />

Quasisteuer (F.) şibih vergi<br />

quasivertraglich şibih sözleşmesel<br />

Quästur (F.) defterdarlık, quaestorluk<br />

Quelle (F.) kaynak, memba<br />

Quellensteuer (F.) stopaj<br />

Querulant (M.) nizacı, uyuşmazlık yanlısı<br />

Querulantin (F.) nizacı, uyuşmazlık yanlısı<br />

Querulanz (F.) resmi makamları ve adli organları boşyere işgal etme<br />

querulieren mızmızlanmak<br />

quittieren imzasiyle onaylamak, ayrılmak


Quittung (F.) makbuz, alındı<br />

Quorum (N.) yetersayı, nisap<br />

Quote (F.) oran, nispet, pay<br />

Quotenaktie buçuklu lot<br />

Rabatt (M.) indirim, tenzilat<br />

Rache (F.) öç, intikam<br />

rächen öç almak, intikam almak<br />

Rädelsführer (M.) elebaşı<br />

Rädelsführerin (F.) elebaşı<br />

radikal radikal, köklü<br />

Radikalismus (M.) radikalizm, köktencilik<br />

Rahmen (M.) çerçeve<br />

Rahmengesetzgebung (F.) çerçeve mevzuat<br />

Rahmenkompetenz (F.) çerçeve yetki<br />

Rahmenrecht (N.) çerçeve hukuk<br />

Rahmenvorschrift (F.) çerçeve hüküm<br />

Rakete (F.) füze, roket<br />

randalieren gürültü patırtı etmek<br />

Rang (M.) sıra, derece, rütbe<br />

Rangordnung (F.) sıra, tertip, hiyerarşi<br />

Ranke (M.) dalavere<br />

Ränkeschmied (M.) entrikacı<br />

Rapport (M.) rapor<br />

Räson (F.) akıl, us<br />

Rasse (F.) ırk<br />

Rassendiskriminierung (F.) ırk farklılığı gözetme<br />

rassisch ırksal, ırki<br />

Rassismus (M.) ırkçılık<br />

rassistisch ırkçı (Adj.)<br />

Raster (N.) yatay ve dikey hatlar sistemi<br />

Rasterfahndung (F.) arşiv araştırması<br />

Rat (M.) öğüt, nasihat, tavsiye, meclis<br />

Ratenkauf (M.) taksitle satım<br />

Ratenzahlung (F.) taksitle ödeme<br />

Raterteilung (F.) öğüt verme, nasihat verme<br />

Räuber (M.) haydut, soyguncu, eşkiya<br />

Räuberin (F.) haydut, soyguncu, eşkiya<br />

räuberisch haydutça<br />

räuberische Erpressung (F.) haydutça şantaj<br />

räuberischer Diebstahl (M.) haydutça hırsızlık<br />

Raubmord (M.) soygun ve nitelikli adam öldürme suçlarının fikri içtimaı, hırsızlık için adam<br />

öldürme<br />

Raubüberfall (M.) soygunculuk, karmanyola<br />

Rauch (M.) duman<br />

rauchen tütmek, duman çıkarmak, kullanmak<br />

Rauchverbot (N.) sigara içme yasağı<br />

raufen dövüşmek, boğuşmak, kavga etmek<br />

Raufhandel (M.) dövüşme, boğuşma, kavga<br />

Raum (M.) yer, çevre, mahal, oda<br />

räumen kiracı çıkartmak, boşaltmak, gidermek


Raumordnung (F.) çevre düzeni<br />

Raumplanung (F.) çevre planlaması<br />

Räumung (F.) kiracı çıkartma, tahliye, boşaltma<br />

Räumungsklage (F.) kiracı çıkartma davası, tahliye davası<br />

Räumungsverkauf (M.) tasfiye satışı<br />

Rausch (M.) sarhoşluk<br />

Rauschgift (N.) uyuşturucu madde, narkotik<br />

Razzia (F.) arama tarama, baskın<br />

Reaktion (F.) reaksiyon, tepki, gericilik, irtica<br />

reaktionär gerici (Adj.), irticai (Adj.)<br />

Reaktionär (M.) gerici (Sb.), irticai (Sb.)<br />

Reaktionärin (F.) gerici (Sb.), irticai (Sb.)<br />

Reaktionszeit (F.) reaksiyon zamanı<br />

real gerçek (Adj.), hakiki (Adj.), reel (Adj.)<br />

Realakt (M.) maddi fiil<br />

Realfolium (N.) arazi sayfası<br />

Realgemeinde (F.) ayni belediye<br />

Realinjurie (F.) fiilen hakaret<br />

Realkonkurrenz (F.) gerçek içtima, hakiki içtima<br />

Realkontrakt (M.) ayni akit<br />

Realkörperschaft (F.) ayni dernek<br />

Realkredit (M.) ayni kredi<br />

Reallast (F.) gayrimenkul mükellefiyeti<br />

Realrecht (N.) ayni hak<br />

Realunion (F.) gerçek birlik<br />

Realvertrag (M.) ayni akit<br />

Rebell (M.) başkaldıran, ayaklanan, isyan eden<br />

rebellieren başkaldırmak, ayaklanmak, isyan etmek<br />

Rebellin (F.) başkaldıran, ayaklanan, isyan eden<br />

Rebellion (F.) başkaldırma, ayaklanma, isyan<br />

Rechenschaft (F.) hesap<br />

Rechenschaftslegung (F.) hesap verme<br />

Rechenschaftslegungspflicht (F.) hesap verme zorunluluğu<br />

rechnen hesap etmek, saymak<br />

Rechnung (F.) hesap<br />

Rechnungshof (M.) sayıştay<br />

Rechnungsjahr (N.) hesap yılı<br />

Rechnungslegung (F.) hesap verme<br />

Rechnungsprüfer (M.) muhasebe denetçisi<br />

Rechnungsprüferin (F.) muhasebe denetçisi<br />

Rechnungsprüfung (F.) muhasebe denetimi<br />

Recht (N.) hukuk, hak, yetki, salahiyet<br />

rechtfertigen haklı çıkarmak, gerektirmek, mazeret göstermek<br />

Rechtfertigung (F.) haklı çıkarma, gerektirme, mazeret, özür<br />

Rechtfertigungselement (N.) mazeret unsuru<br />

rechtlich hukuki, hukuksal, hukuken<br />

rechtliche Einwendung (F.) hukuki itiraz<br />

rechtliches Gehör (N.) hukuki dinlenme<br />

rechtliches Interesse (N.) hukuki yarar<br />

rechtlos haksız, kanundışı


Rechtlosigkeit (F.) haksızlık, ademi ehliyet<br />

rechtmäßig meşru, hukuk düzenine uygun<br />

Rechtmäßigkeit (F.) meşruiyet, hukuk düzenine uygunluk<br />

Rechtsakt (M.) kural işlem, hukuki işlem<br />

Rechtsakte (F.) der Europäischen Gemeinschaften avrupa toplulukların hukuki dosyası<br />

Rechtsakzeptanz (F.) hukuk kabulü<br />

Rechtsanalogie (F.) hukuksal benzetme, hukuki kıyas<br />

Rechtsanspruch (M.) yasal hak<br />

Rechtsanwalt (M.) avukat<br />

Rechtsanwältin (F.) avukat<br />

Rechtsanwaltsfachangestellter (M.) avukat yardımcısı<br />

Rechtsanwaltsfachangestellte (F.) avukat yardımcısı<br />

Rechtsanwaltsgehilfe (M.) avukat yardımcısı<br />

Rechtsanwaltsgehilfin (F.) avukat yardımcısı<br />

Rechtsanwendung (F.) hukuken uygulanması, hukuken tatbiki<br />

Rechtsaufsicht (F.) idari denetim<br />

Rechtsausschuss (M.) idari kurul<br />

Rechtsausübung (F.) hak kullanma<br />

Rechtsbegriff (M.) hukuk kavramı<br />

Rechtsbeistand (M.) hukuki müşavir<br />

Rechtsberater (M.) hukuk danışmanı<br />

Rechtsberatung (F.) hukuk danışmanlığı<br />

Rechtsbeschwerde (F.) hukuk itirazı<br />

Rechtsbeugung (F.) itisaf<br />

Rechtsbindungswille (M.) hukuken bağlayıcı istek<br />

Rechtsblindheit (F.) hukuki cehalet<br />

Rechtsdogmatik (F.) hukuk doğmatiği<br />

Rechtseinheit (F.) hukuk birliği<br />

Rechtserwerb (M.) hak kazanma<br />

rechtsfähig tüzel kişiliğe sahip olan<br />

rechtsfähiger Verein (M.) tüzel kişiliğe sahip olan dernek<br />

Rechtsfähigkeit (F.) hak ehliyeti<br />

Rechtsfolge (F.) hukuki sonuç<br />

Rechtsfolgenirrtum (M.) hukuki sonuçlarda yanılma<br />

Rechtsfolgenverweisung (F.) hukuki sonuçlara işaret etme<br />

Rechtsfolgewille (M.) hukuki sonuca varma iradesi<br />

Rechtsgang (M.) hukuki yol<br />

Rechtsgebiet (N.) hukuk dalı<br />

Rechtsgeschäft (N.) hukuki işlem<br />

rechtsgeschäftlich hukuki işlem ile ilgili<br />

rechtsgeschäftliches Schuldverhältnis (N.) hukuki işlem ile ilgili borç ilişkisi<br />

rechtsgeschäftsähnliche Handlung (F.) hukuki işlem benzeri eylem<br />

Rechtsgeschichte (F.) hukuk tarihi<br />

rechtsgestaltend hukuk yaratıcı<br />

Rechtsgrund (M.) hukuki sebep<br />

Rechtsgrundlage (F.) hukuki dayanak<br />

Rechtsgrundsatz (M.) hukuk ilkesi<br />

Rechtsgrundverweisung (F.) hukuki sebebe işaret etme<br />

Rechtsgut (N.) kişi varlığı hakları<br />

Rechtsgutachten (N.) fetva


Rechtshandlung (F.) hukuki fiil<br />

Rechtshilfe (F.) hukuki yardım<br />

Rechtsinformatik (F.) hukuki bilgi-işlem<br />

Rechtsinstitut (N.) hukuk kurumu<br />

Rechtsirrtum (M.) hukuki hata<br />

Rechtskraft (F.) kesinlik, kesin hüküm<br />

rechtskräftig kesin, kesinleşmiş<br />

Rechtslage (F.) hukuki durum<br />

Rechtsmangel (M.) hukuki eksiklik<br />

Rechtsmedizin (F.) adli tıp<br />

Rechtsmissbrauch (M.) hakkın kötüye kullanılması<br />

Rechtsmittel (N.) kanun yolu, yasa yolu<br />

Rechtsmittelbelehrung (F.) kanun yolu hakkının öğretilmesi<br />

Rechtsmittelgericht (N.) itiraz mahkemesi<br />

Rechtsnachfolge (F.) ardıl, halef<br />

Rechtsnachfolger (M.) ardıl, halef<br />

Rechtsnachteil (M.) hukuki zarar<br />

Rechtsnorm (F.) hukuk normu<br />

Rechtsobjekt (N.) hakkın konusu<br />

Rechtsordnung (F.) hukuk düzeni<br />

Rechtspersönlichkeit (F.) tüzel kişilik<br />

Rechtspflege (F.) yargı, kaza<br />

Rechtspflicht (F.) hukuki zorunluluk<br />

Rechtsphilosophie (F.) hukuk felsefesi<br />

Rechtspolitik (F.) hukuk politikası<br />

Rechtspositivismus (M.) hukuk pozitivizmi<br />

Rechtspraxis (F.) hukuki uygulama<br />

Rechtsprechung (F.) yargısal karar, yargı<br />

Rechtsquelle (F.) hukukun kaynağı<br />

Rechtsreferendar (M.) hukuk stajyeri<br />

Rechtssatz (M.) hukuk kuralı<br />

Rechtsschöpfung (F.) hukuk yaratma<br />

Rechtsschule (F.) hukuk ekolü<br />

Rechtsschutz (M.) hakkın korunması<br />

Rechtssicherheit (F.) hukuk güvenliği<br />

Rechtssoziologie (F.) hukuk sosyolojisi<br />

Rechtssprache (F.) hukuk dili<br />

Rechtssprichwort (N.) hukuk konulu atasözü<br />

Rechtsstaat (M.) hukuk devleti<br />

Rechtsstaatsprinzip (N.) hukuk devleti ilkesi<br />

Rechtsstreit (M.) hak uyuşmazlığı, dava<br />

Rechtssubjekt (N.) hukuk süjesi<br />

Rechtssymbol (N.) hukuk sembolü<br />

Rechtssystem (N.) hukuk sistemi<br />

Rechtstatsachenforschung (F.) hukuki olay araştırması<br />

Rechtstitel (M.) hukuk sıfatı<br />

Rechtsübergang (M.) hakkın intikali<br />

Rechtsübertragung (F.) hakkın devri<br />

Rechtsunsicherheit (F.) hakkın güvensizliği<br />

rechtsunwirksam hukuken geçersiz


Rechtsvereinheitlichung (F.) hukuk tekdüzenliği<br />

Rechtsverfolgung (F.) hakkın takibi<br />

Rechtsvergleichung (F.) hukuk düzenlerini karşılaştırma<br />

Rechtsverhältnis (N.) hukuki ilişki<br />

Rechtsverkehr (M.) hukuki ilişkiler<br />

Rechtsverletzung (F.) hakkın ihlali<br />

Rechtsverlust (M.) hakkın kaybı<br />

Rechtsvermutung (F.) hak karinesi<br />

Rechtsverordnung (F.) kararname<br />

Rechtsverweigerung (F.) ihkakı haktan istinkaf<br />

Rechtsvorgänger (M.) öncül<br />

Rechtswahl (F.) yargı seçimi<br />

Rechtsweg (M.) yargı yolu<br />

Rechtswegzulässigkeit (F.) yargı yolu cevazı<br />

rechtswidrig hukuka aykırı<br />

Rechtswidrigkeit (F.) hukuka aykırılık<br />

Rechtswissenschaft (F.) hukuk bilimi<br />

Rechtszug (M.) derece<br />

Rediskont (M.) reeskont<br />

redlich namuslu<br />

Redlichkeit (F.) namusluluk<br />

Reduktion (F.) indirme, azaltma, azalma<br />

reduzieren indirmek, azaltmak, azalmak<br />

Reede (F.) demir yeri<br />

Reeder (M.) donatan<br />

Reederin (F.) donatan<br />

Reederei (F.) donatma iştirakı<br />

Referat (N.) bölüm, rapor, brifing<br />

Referendar (M.) stajyer<br />

Referendum (N.) halkoyu, referandum<br />

Referent (M.) bölüm uzmanı, raportör<br />

referieren rapor vermek<br />

Reform (F.) reform, ıslahat<br />

reformatio (F.) in peius (lat.) aleyhe bozma<br />

Reformation (F.) yenileme, islah, reformasyon<br />

reformieren yenilemek, islah etmek<br />

Regel (F.) kural, kaide, norm<br />

Regelbedarf (M.) normal durumda gerekli geçim ihtiyacı<br />

Regelbeispiel (N.) kurallaşmış örnek<br />

regeln düzeltmek, düzenlemek, kontrol etmek<br />

Regelstrafe (F.) kural cezası<br />

Regelung (F.) düzenleme, tanzim, çözüm<br />

Regelungsverfügung düzenleme egenimi<br />

Regelunterhalt (M.) iştirak nafakası<br />

Regent (M.) kıral naibi<br />

Regie (F.) tekel idaresi, reji<br />

Regiebetrieb (M.) reji<br />

regieren yönetmek, hüküm sürmek<br />

Regierung (F.) yönetim, hükümet<br />

Regierungsbezirk (M.) mahalli eyalet hükümetinin yetki çevresi


Regierungsrat (M.) mahalli hükümet meclisi<br />

Regierungsvorlage (F.) hükümet tarafından sunulan kanun tasarısı<br />

Regime (N.) rejim<br />

Regiment (N.) alay<br />

Region (F.) bölge<br />

regional bölgesel<br />

Register (N.) sicil, kütük<br />

Registratur (F.) sicil dairesi, arşiv<br />

registrieren kaydetmek, tescil etmek<br />

Regress (M.) rücu<br />

Regulation (F.) düzenleme, tanzim<br />

regulieren düzenlemek, tanzim etmek<br />

Regulierung (F.) düzenleme, tanzim<br />

Rehabilitation (F.) memnu hakların iadesi, saygınlığın geri verilmesi<br />

rehabilitieren memnu hakları iade etmek, saygınlığı geri vermek<br />

Reich (N.) devlet<br />

Reichsgericht (N.) devlet makamı<br />

Reichsgesetz (N.) devlet kanunu<br />

Reichsgesetzblatt (N.) devlet kanunlar dergisi<br />

Reichskanzler (M.) devlet başbakanı<br />

Reichspräsident (M.) devlet başkanı<br />

Reichsrat (M.) devlet meclisi<br />

Reichsregierung (F.) devlet yönetimi<br />

Reichstag (M.) devlet günü<br />

Reichsverfassung (F.) devlet anayasası<br />

Reife (F.) olgunluk<br />

Reifeprüfung (F.) olgunluk sınavı, bakalorya<br />

rein net, halis, saf, temiz<br />

Reingewinn (M.) net kâr<br />

Reinvermögen (N.) özvarlık<br />

Reise (F.) seyahat, yolculuk<br />

Reisebüro seyahat acentası<br />

Reisegewerbe (N.) seyyar satıcılık<br />

Reisekosten (F.Pl.) seyahat masrafları<br />

Reisekostenrecht (N.) seyahat masrafları hukuku<br />

reisen seyahat etmek, yolculuk etmek<br />

Reisepass (M.) pasaport<br />

Reiserecht (N.) seyahat hukuku<br />

Reisescheck (M.) seyahat çeki<br />

Reiseversicherung (F.) seyahat sigortası<br />

Reisevertrag (M.) seyahat sözleşmesi<br />

reiten ata binmek<br />

Reitweg (M.) ata binme yolu<br />

Reklamation (F.) itiraz<br />

reklamieren itiraz etmek<br />

Rekrut (M.) acemi er<br />

Rektapapier (N.) nama yazılı senet<br />

Rektor (M.) rektör<br />

Rektorat (N.) rektörlük<br />

Rekurs (M.) basit itiraz


Relation (F.) ilişki<br />

relativ oransal, nisbi<br />

relative Mehrheit (F.) oransal çoğunluk<br />

relative Unwirksamkeit (F.) nisbi butlan<br />

relatives Recht (N.) nisbi hak<br />

Relegation (F.) üniversiteden ihraç<br />

relegieren üniversiteden ihraç etmek<br />

relevant önemli, mühim<br />

Relevanz (F.) önem<br />

Religion (F.) din<br />

Religionsfreiheit (F.) din özgürlüğü<br />

Religionsgesellschaft (F.) dini cemaat<br />

Religionsunterricht (M.) din dersi<br />

Rembourskredit (M.) rambursman kredisi<br />

Remittent (M.) lehdar<br />

Remonstration (F.) emre karşı memurun şikayeti<br />

Remonstrationspflicht (F.) emre karşı memurun şikayet zorunluluğu<br />

Rendite (F.) getiri, gelir<br />

Rente (F.) emeklilik, gelir<br />

Rentenanspruch (M.) emekliğe hak<br />

Rentenrecht (N.) emeklilik hukuku<br />

Rentenversicherung (F.) emeklilik sigortası<br />

Rentner (M.) emekli<br />

Reparation (F.) savaş zarar giderimi, harp tazminatı<br />

Reparatur (F.) onarım, tamir<br />

reparieren onarmak, tamir etmek<br />

Repatriierung (F.) vatana iade etme<br />

repetieren bütünlemek, ikmal etmek<br />

Repetitorium (N.) bütünleme dersi, ikmal dersi<br />

Replik (F.) replik<br />

Repräsentant (M.) temsilci<br />

Repräsentantenhaus (N.) temsilciler meclisi<br />

Repräsentation (F.) temsil<br />

Repräsentationsprinzip (N.) temsil esası<br />

repräsentativ temsili<br />

repräsentative Demokratie (F.) temsili demokrasi<br />

repräsentieren temsil etmek<br />

Repressalie (F.) zararla karşılık verme, mutalebei bizzarar<br />

Repression (F.) zorlayıcı durum<br />

repressiv zorlayıcı, zecri<br />

repressives Verbot (N.) ağır yasak<br />

reprivatisieren yeniden özelleştirmek<br />

Reprivatisierung (F.) yeniden özelleştirme<br />

Republik (F.) cumhuriyet<br />

Republikaner (M.) cumhuriyetçi (Sb.)<br />

republikanisch cumhuriyetçi (Adj.)<br />

Requisition (F.) istimval<br />

Reservation (F.) saklatım, vedia, çekince<br />

Reserve (F.) yedek, ihtiyat<br />

reservieren yer ayırtmak


Reservierung yer ayırtma<br />

Reservist (M.) redif<br />

Residenz (F.) rezidans<br />

Resolution (F.) karar<br />

resolutiv bozucu, infisahi<br />

Resolutivbedingung (F.) bozucu şart, infisahi şart<br />

resozialisieren yeniden topluma kazandırmak<br />

Resozialisierung yeniden topluma kazandırma<br />

Ressort (N.) özel kalem, yetki alanı<br />

Rest (M.) kalan, artık<br />

restitutio (F.) in integrum (lat.) eski hale getirme, eski halin iadesi<br />

Restitution (F.) iade, geri verme<br />

Restitutionsklage (F.) iade davası<br />

restlich kalan, geri kalan<br />

restriktiv sınırlayıcı, tahdidi<br />

Restschuldbefreiung (F.) kalan borçtan kurtarma<br />

Retention (F.) hapis, alıkoyma, alıkonulma<br />

Retentionsrecht (N.) hapis hakkı<br />

Retorsion (F.) mukabelei bilmisil<br />

Retraktrecht (N.) yakın hısımlık hakkı<br />

Reue (F.) pişmanlık, nedamet<br />

Reugeld (N.) cayma akçesi, zamanı rücu<br />

revidieren tadil etmek, <strong>değiştirmek</strong><br />

Revier (N.) bölge, alan (1), çevre, karakol<br />

revisibel temyizi kabil, temyiz edilebilir<br />

Revision (F.) temyiz, yeniden inceleme<br />

Revisionsgericht (N.) temyiz mahkemesi<br />

Revisionsgrund (M.) temyiz sebebi<br />

Revolution (F.) devrim, ihtilal<br />

Rezeption (F.) kabul (Sb.), benimseme<br />

Rezess (M.) geriçekilme, cayma, mukayese<br />

rezipieren kabul etmek, benimsemek<br />

reziprok karşılıklı, mütekabil<br />

reziprokes Testament (N.) karşılıklı vasiyetname<br />

Reziprozität (F.) karşılıklık, mütekabiliyet<br />

Rheinland-Pfalz (N.) Rheinland-Pfalz<br />

Rhetorik (F.) balagat, retorik<br />

Richtbeil (N.) cellat satırı, giyotin<br />

richten yönetmek, tevcih etmek<br />

Richter (M.) hakim, yargıç<br />

Richteramt (N.) hakimlik görevi<br />

Richteramtsanwärter (M.) hakimlik görevine aday<br />

Richteramtsprüfung (F.) hakimlik görevine sınav<br />

richterlich hakim tarafından, hakimce<br />

richterliche Haftprüfung (F.) yargısal denetim, kazai murakabe<br />

Richterprivileg (N.) yargısal ayrıcalık<br />

Richterrecht (N.) yargısal hukuk<br />

Richterschaft (F.) hakimlik<br />

Richterspruch (M.) hakim kararı<br />

richtig doğru


Richtlinie (F.) yönetmelik, talimatname, yönerge<br />

Richtstätte (F.) yönetme yeri<br />

Richtung (F.) yön, istikamet<br />

Rigorosum (N.) doktora sınavı, doktora imtihanı<br />

Risiko (N.) riziko, zarara uğrama tehlikesi<br />

Risikoübernahme (F.) rizikonun devralınması<br />

Ritter (M.) şövalye, derebeyi<br />

Rittergut (N.) şövalye malı<br />

Robe (F.) cüppe<br />

Rohstoff (M.) hammadde<br />

Rolle (F.) rol, kütük, sicil<br />

römisch romalı<br />

römisches Recht (N.) Roma hukuku<br />

rot kırmızı<br />

Rotation (F.) rotasyon<br />

Rotte (F.) takım, güruh<br />

Rubrum (N.) rubrum, yazı başlığı<br />

Rück- rücua<br />

Rückbürge (M.) rücua kefil<br />

Rückbürgschaft (F.) rücua kefalet<br />

rückerstatten geri vermek, iade etmek<br />

Rückerstattung (F.) geri verme, iade<br />

Rückfall (M.) tekerrür, nüks<br />

rückfällig mükerrir<br />

rückfordern geri istemek, istirdat etmek<br />

Rückforderung (F.) geri isteme, istirdat<br />

Rückgewähranspruch (M.) geri verme hakkı<br />

Rückgewährschuldverhältnis (N.) geri verme borç ilişkisi<br />

Rückgriff (M.) müracaat, başvurma<br />

Rücklage (F.) yedek, ihtiyat<br />

Rücknahme (F.) geri alma<br />

Rückruf geri çağırma, cayma<br />

Rückseite (F.) arka tarafı, arkası<br />

Rücksicht (F.) gözetme, göz önüne alma<br />

rücksichtslos saygısız, aldırmaz, düşüncesiz<br />

Rückstellung yedek, ihtiyat<br />

Rückstellungen (F.Pl) yedekler<br />

Rücktritt (M.) cayma, dönme, çekilme, istifa<br />

Rücktritt (M.) vom Versuch teşebbüsten dönme, vazgeçme<br />

Rücktrittsrecht (N.) cayma hakkı, dönme hakkı<br />

Rückversicherung (F.) reasürans, mükerrer sigorta<br />

rückwirkend geçmişe etkili, makabline şamil<br />

Rückwirkung (F.) geçmişe etki, makable şümul<br />

Rückwirkungsverbot (N.) geçmişe uygulama yasağı<br />

Rückzahlung (F.) geri ödeme<br />

Ruf (M.) saygınlık, itibar<br />

Rufmord(M.) aleni iftira<br />

Rüge (F.) azar, itiraz, ihbar<br />

rügen azarlamak, ayıplamak<br />

Ruhe (F.) dinlenme, istirahat, rahat


Ruhegehalt (N.) emeklilik maaşı<br />

ruhen dinlenmek, istirahat etmek<br />

Ruhen (N.) des Verfahrens davanın durması<br />

Ruhestand (M.) emeklilik, tekaüd<br />

Ruhestandsverhältnis (N.) emeklilik ilişkisi<br />

Ruhestörung (F.) rahat bozma, sükuneti ihlal<br />

Rumänien Romanya<br />

Rundfunk (M.) radyo<br />

Rundfunkfreiheit (F.) radyo ile yayın serbestisi<br />

rüsten silahlanmak<br />

Rüstung (F.) silahlanma<br />

Rüstungsindustrie (F.) harp sanayii<br />

Saarland (N.) Saarland<br />

Saat (F.) ekin, tohum, tohumluk<br />

Sabotage (F.) sabotaj, baltalama<br />

sabotieren sabote etmek, baltalamak<br />

Sachbearbeiter (M.) memur, görevli<br />

Sachbearbeiterin (F.) memur, görevli<br />

Sachbeschädigung (F.) mala zarar verme, nası ızrar<br />

Sache (F.) şey, mal, nesne, konu, mesele<br />

Sacheinlage (F.) ayın sermaye<br />

Sachenrecht (N.) eşya hukuku<br />

Sachgesamtheit (F.) fiili bütünlük<br />

Sachherrschaft (F.) bir şey üzerinde tasarruf sahibi olma<br />

Sachinbegriff (M.) fiili bütünlük<br />

Sachkunde (F.) konu itibariyle bilgi<br />

Sachkundiger (M.) konu itibariyle bilgi sahibi kimse<br />

Sachlegitimation (F.) davada sıfat<br />

sachlich maddi, nesnel<br />

sachliche Zuständigkeit (F.) madde itibariyle yetki<br />

Sachmangel (M.) ayıp<br />

Sachsen (N.) Sachsen<br />

Sachsen-Anhalt (N.) Sachsen-Anhalt<br />

Sachurteil (N.) esasa ilişkin karar<br />

Sachverhalt (M.) olay<br />

Sachversicherung (F.) mal sigortası<br />

sachverständig bilirkişi (Adj.)<br />

Sachverständige (F.) bilirkişi (Sb.)<br />

Sachverständigengutachten (N.) bilirkişi raporu, bilirkişilik<br />

Sachverständiger (M.) bilirkişi (Sb.)<br />

Sachvortrag (M.) mal brifingi<br />

Sachwalter (M.) mal idarecisi<br />

Sachwalterin (F.) mal idarecisi<br />

Sachwucher (M.) mal gabni<br />

Sachzusammenhang (M.) maddi bağlantı<br />

Sackgasse (F.) çıkmaz sokak<br />

Sadismus (M.) sadizm<br />

Sakrament (N.) kutsal tören<br />

Sakrileg (N.) mukaddesata karşı saygısızlık<br />

Säkularisation (F.) laikleştirme


säkularisieren laikleştirmek<br />

saldieren açığı kapatmak<br />

Saldo (M.) bakiye<br />

Sammelladung (F.) toplu yük<br />

sammeln toplamak<br />

Sammelwerk (N.) seçme ve toplama eser<br />

Sammlung (F.) külliyat, koleksiyon, toplama, derleme<br />

sanieren düzenlemek, modernleştirmek<br />

Sanierung (F.) düzenleme, modernleştirme, imar, onarım<br />

Sanktion (F.) yaptırım, müeyyide<br />

sanktionieren yaptırım etmek, müeyyide etmek<br />

Satisfaktion (F.) manevi tazminat<br />

Satz (M.) cümle, oran, yüzde, takım<br />

Satzung (F.) anatüzük, esas mukavele<br />

satzungsgemäß yönetmeliğe göre, tüzüğe uygun<br />

Säumnis (F.) gıyap, gaiplik, yokluk<br />

schaden zarar vermek<br />

Schaden (M.) zarar<br />

Schadensersatz (M.) zararın tazmini<br />

Schadensersatzanspruch (M.) tazminat hakkı<br />

Schadensfreiheitsrabatt (M.) zarar özgürlüğü indirimi<br />

Schadensversicherung (F.) zarara karşı sigorta , hasara karşı sigorta<br />

schädigen zarar vermek<br />

Schädiger (M.) zarar veren<br />

Schädigerin (F.) zarar veren<br />

schädlich zararlı<br />

schädliche Neigung (F.) zararlı eğilim<br />

Schadloshaltung (F.) zararsız tutma<br />

Schaffner (M.) biletçi, kondüktör<br />

Schaffnerin (F.) biletçi, kondüktör<br />

Schafott (N.) idam platformu, giyotin<br />

Schalter (M.) gişe<br />

Schande (F.) ayıp, rezalet, alçaklık<br />

Schändung (F.) ırza geçme, kirletme, bozma<br />

Schankkonzession (F.) içki satma ruhsatı<br />

Scharfrichter (M.) cellat<br />

Schatz (M.) define<br />

schätzen tahmin etmek, değer biçmek<br />

Schatzfund (M.) define bulma<br />

Schatzkanzler (M.) define başkanı<br />

Schätzung (F.) tahmin, değer biçme<br />

Scheck (M.) çek<br />

Scheckgesetz (N.) çek kanunu<br />

Scheckkarte (F.) çek kartı<br />

scheiden boşanmak<br />

Scheidung (F.) boşanma<br />

Schein (M.) görüntü, görünüş, muvazaa, belge<br />

Scheinbestandteil (M.) fiktif unsur<br />

Scheinehe (F.) muvazaalı evlenme<br />

Scheinerbe (M.) muvazaalı mirasçı


Scheinerbin (F.) muvazaalı mirasçı<br />

Scheingericht (N.) görünürde mahkeme<br />

Scheingeschäft (N.) görünürdeki anlaşma<br />

Scheinkauffrau (F.) görünürde tüccar<br />

Scheinkaufmann (M.) görünürde tüccar<br />

Scheintod (M.) yalancı ölüm<br />

Scheinurteil (N.) görünürde karar<br />

Scheinvollmacht (F.) muvazaalı vekalet<br />

scheitern başarısızlığa uğramak<br />

Scheitern (N.) der Ehe evlilik birliğinin sarsılması<br />

Schelte (F.) azar<br />

schelten azarlamak<br />

schenken bağışlamak, hediye etmek<br />

Schenker (M.) bağışlayan, hediye eden<br />

Schenkerin (F.) bağışlayan, hediye eden<br />

Schenkung (F.) bağışlama, hediye<br />

Schenkung (F.) von Todes wegen ölüme bağlı bağışlama<br />

Schenkungsempfänger (M.) bağışlanan, hediye alan<br />

Schenkungsempfängerin (F.) bağışlanan, hediye alan<br />

Schenkungsteuer (F.) intikal vergisi<br />

Scherz (M.) şaka<br />

Schicht (F.) vardiya, tabaka, takım<br />

Schichtarbeit (F.) vardiyalı çalışma<br />

schicken göndermek, yollamak<br />

Schicksal (N.) kader, talih<br />

Schieber (M.) vurguncu, kaçakçı<br />

Schiebung (F.) vurgunculuk, kaçakçılık, muvazaa, gizli anlaşma<br />

Schiedsfrau (F.) hakem<br />

Schiedsgericht (N.) hakem mahkemesi<br />

Schiedsgerichtsordnung (F.) tahkim yönetmeliği<br />

Schiedsgutachter (M.) hakem bilirkişi<br />

Schiedsgutachterin (F.) hakem bilirkişi<br />

Schiedshof hakem divanı<br />

Schiedsklausel (F.) hakem şartı<br />

Schiedsmann (M.) hakem<br />

Schiedsrichter (M.) hakem<br />

Schiedsrichterin (F.) hakem<br />

Schiedsspruch (M.) hakem kararı<br />

Schiedsstelle (F.) hakemlik yeri<br />

Schiedsvereinbarung hakemlik sözleşmesi<br />

Schiedsvertrag (M.) hakemlik sözleşmesi<br />

schießen ateş etmek<br />

Schiff (N.) gemi<br />

Schiffbruch (M.) deniz kazası<br />

Schifffahrt (F.) gemicilik<br />

Schifffahrtsgericht (N.) gemicilik mahkemesi<br />

Schiffspfandrecht (N.) gemi rehni hukuku<br />

Schikane (F.) sırf başkasına zarar vermek amacıyla hakkın kullanılması<br />

Schikaneverbot (N.) sırf başkasına zarar vermek amacıyla hakkın kullanılması yasağı<br />

schikanieren sırf başkasına zarar vermek amacıyla hakkı kullanmak


schikanös sırf başkasına zarar vermek amacıyla hakkı kullanan<br />

schikanöse Prozessführung (F.) sırf başkasına zarar vermek amacıyla hak kullananın dava<br />

takibi<br />

Schilling (M.) şilin<br />

schimpfen küfretmek<br />

schinden eziyet vermek<br />

Schinder (M.) eziyet veren<br />

Schirmherr (M.) hami, koruyan<br />

Schirmherrin (F.) hami, koruyan<br />

Schirmherrschaft (F.) himaye, koruma<br />

Schisma (N.) ayrılma, itizal<br />

Schizophrenie (F.) şizofreni<br />

Schlag (M.) vuruş, darbe, çarpma, atma, inme<br />

Schlagbaum (M.) bariyer, sınır, hudut<br />

schlagen vurmak, darp etmek, çarpmak, atmak, inmek<br />

Schläger (M.) vuran, darp eden<br />

Schlägerei (F.) kavga, dövüşme<br />

Schlägerin (F.) vuran, darp eden<br />

Schlampe (F.) fahişe, pasaklı kadın<br />

schlecht fena (Adj.), kötü<br />

Schlechterfüllung (F.) fena ifa<br />

Schlechtleistung (F.) fena eda<br />

Schleppnetzfahndung sürütme yoluyla arama<br />

Schlesien (N.) Silezya<br />

Schleswig-Holstein (N.) Schleswig-Holstein<br />

schlichten arabulmak, uzlaştırmak<br />

Schlichter (M.) arabulan, uzlaştıran<br />

Schlichterin (F.) arabulan, uzlaştıran<br />

Schlichtung (F.) arabulma, uzlaştırma<br />

Schlichtungsstelle (F.) arabulma yeri, uzlaştırma yeri<br />

schließen kapamak, akdetmek<br />

Schließung (F.) kapama, akdetme<br />

Schlot (M.) baca<br />

Schluss (M.) son, bitiş, kapanma, sonuca varma<br />

Schlüssel (M.) anahtar<br />

Schlüsselgewalt (F.) eşin birliği temsil yetkisi<br />

schlüssig isabetli, sonuca varıcı<br />

schlüssiges Handeln (N.) hukuki sonuç doğurmaya yönelik hareket<br />

Schlussurteil (N.) son karar<br />

Schlussverkauf (M.) mevsim sonu satışı<br />

Schlussvortrag (M.) son defa söz alarak mütalaa ve iddiaların beyanı<br />

Schmerz (M.) ağrı, sancı, acı<br />

Schmerzensgeld (N.) tinsel ödence, manevi tazminat<br />

Schmierer (M.) rüşvet veren<br />

Schmiergeld (N.) rüşvet parası, rüşvet<br />

Schmuggel (M.) kaçakçılık<br />

schmuggeln kaçırmak<br />

Schmuggler (M.) kaçakçı<br />

Schmugglerin (F.) kaçakçı<br />

Schock (M.) şok


Schöffe (M.) fahri üye, onursal üye<br />

Schöffenbank (F.) toplu asliye bankası<br />

Schöffengericht (N.) toplu asliye mahkemesi<br />

Schöffin (F.) fahri üye, onursal üye<br />

Scholle (F.) kesek, toprak<br />

schonen esirgemek, korumak<br />

Schonzeit (F.) av mevsimi dışı zaman<br />

schöpfen yaratmak<br />

Schöpfung (F.) yaratma<br />

Schornstein (M.) baca<br />

Schornsteinfeger (M.) baca temizleyicisi<br />

Schornsteinfegergesetz (N.) baca temizleyicisi yasası<br />

Schornsteinfegerin (F.) baca temizleyicisi<br />

Schranke (F.) bariyer, sınır, hudut<br />

schrecken korkutmak<br />

schreiben yazmak<br />

Schreiben yazma<br />

Schrein (M.) kutu, sandık<br />

Schrift (F.) yazı<br />

Schriftführer (M.) yazı işleri müdürü<br />

Schriftführerin (F.) yazı işleri müdürü<br />

schriftlich yazılı<br />

schriftliches Verfahren (N.) yazılı yargılama yöntemi<br />

Schriftsatz (M.) layiha, yazılı dilek<br />

Schriftwerk (N.) yazılı yapıt<br />

Schuld (F.) borç, suç, kusur, taksir<br />

Schuldanerkenntnis (F.) borcun tanınması<br />

Schuldbeitritt (M.) borca katılma<br />

schulden borçlu olmak<br />

schuldenfrei borcu olmayan<br />

Schuldentilgung (F.) borç itfası<br />

schuldfähig kusur ehliyetine sahip<br />

Schuldform (F.) kusur şekli<br />

schuldhaft kusurlu (Adj.)<br />

schuldig kusurlu (Adj.), suçlu (Adj.)<br />

Schuldige (F.) kusurlu (Sb.), suçlu (Sb.)<br />

Schuldiger (M.) kusurlu (Sb.), suçlu (Sb.)<br />

Schuldinterlokut (N.) kusur hakkında ara kararı<br />

schuldlos kusursuz, suçsuz<br />

Schuldner (M.) borçlu<br />

Schuldnerin (F.) borçlu<br />

Schuldnerverzeichnis (N.) borçlular listesi<br />

Schuldnerverzug (M.) borçlunun direnmesi<br />

Schuldrecht (N.) borç hukuku<br />

Schuldschein (M.) borç senedi<br />

Schuldspruch (M.) mahkumiyet hükmü<br />

Schuldübernahme (F.) borcun yüklenilmesi<br />

Schuldumschaffung (F.) illi tecdit<br />

schuldunfähig kusur ehliyeti olmayan<br />

Schuldverhältnis (N.) borç ilişkisi


Schuldverschreibung (F.) tahvil<br />

Schuldzinsen (M.Pl.) borç faizi<br />

Schule (F.) okul, mektep<br />

Schüler (M.) okul öğrencisi, mektep talebesi<br />

Schülerin (F.) okul öğrencisi, mektep talebesi<br />

Schulgewalt (F.) okul şiddeti, okul yetkisi<br />

Schulpflicht (F.) okula gitme zorunluluğu<br />

Schulung (F.) ders, öğretim, eğitim<br />

schummeln hile <strong>yapma</strong>k, aldatmak, kopya çekmek<br />

Schund (M.) değersiz şey<br />

schürfen araştırmak, sıyırmak<br />

Schuss (M.) ateş, atış, şut, iğne<br />

Schusswaffe (F.) ateşli silah<br />

Schutt (M.) moloz, yapı döküntüsü<br />

Schutz (M.) koruma, himaye<br />

Schutzbereich (M.) koruma alanı, güvenlik bölgesi<br />

Schutzbriefversicherung koruma mektubu sigortası<br />

Schütze (M.) nişancı<br />

schützen korumak, himaye etmek<br />

Schutzfrau (F.) koruyan<br />

Schutzgelderpressung (F.) haraç şantajı<br />

Schutzgesetz (N.) koruma yasası<br />

Schützin (F.) nişancı<br />

Schutzmann (M.) koruyan<br />

Schutzmaßnahme (F.) koruma tedbiri, himaye tedbiri<br />

Schutzpflicht (F.) koruma zorunluluğu<br />

Schutzzoll (M.) koruyucu gümrük vergisi<br />

Schwager (M.) enişte, kayın<br />

Schwägerin (F.) yenge, baldız, görümce<br />

Schwägerschaft (F.) dünür hısımlığı<br />

schwanger gebe, hamile<br />

Schwangerschaft (F.) gebelik<br />

Schwangerschaftsabbruch (M.) çocuk düşürme<br />

Schwangerschaftsunterbrechung (F.) çocuk düşürme<br />

Schwarzarbeit (F.) kaçak, iş<br />

Schwarzarbeiter (M.) kaçak işçi<br />

Schwarzarbeiterin (F.) kaçak işçi<br />

Schwarzfahren biletsiz yolculuk<br />

Schwarzgeld (N.) kara para<br />

Schwarzhandel (M.) karaborsa<br />

Schwarzhändler (M.) karaborsacı<br />

Schwarzhändlerin (F.) karaborsacı<br />

Schwarzkauf (M.) karaborsa<br />

Schwarzmarkt (M.) karaborsa<br />

schweben askıda olmak<br />

schwebend askıda olan<br />

schwebende Unwirksamkeit (F.) askıda olma<br />

Schwebezustand (M.) askıda olma durumu<br />

schweigen susmak<br />

Schweigen (N.) susma


Schweigepflicht (F.) susma zorunluluğu<br />

Schweiz (F.) İsviçre<br />

Schweizerisches Zivilgesetzbuch (N.) isviçre medeni kanunu<br />

schwer ağır (Adj.), zor (Adj.), güç (Adj.)<br />

Schwerbehinderte (F.) tam özürlü<br />

Schwerbehinderter (M.) tam özürlü<br />

Schwerbeschädigte (F.) malul gazi<br />

Schwerbeschädigter (M.) malul gazi<br />

Schwere (F.) ağırlık, zorluk, güçlük<br />

Schwere (F.) der Schuld kusurun özel olarak ağırlığı<br />

schwere Brandstiftung (F.) ağır kundaklama<br />

schwere Körperverletzung (F.) ağır müessir fiil<br />

Schwerpunkt (M.) ağırlık merkezi<br />

Schwert (N.) kılıç<br />

Schwester (F.) kızkardeş, hemşire<br />

Schwiegerelter (M. bzw. F.) kaynata, kaynana<br />

Schwiegereltern (Pl.) kaynata kaynana<br />

Schwiegermutter (F.) kaynana, kayınvalide<br />

Schwiegersohn (M.) damat<br />

Schwiegertochter (F.) gelin<br />

Schwiegervater (M.) kaynata, kayınpeder<br />

Schwindel (M.) yalan söyleme, dolandırıcılık<br />

schwindeln yalan söylemek, dolandırmak<br />

schwören yemin etmek<br />

Schwur (M.) yemin<br />

Schwurgericht (N.) ağır ceza mahkemesi<br />

See (F.) deniz, göl<br />

Seegericht (N.) deniz mahkemesi<br />

Seeherrschaft (F.) deniz egemenliği<br />

seelisch ruhsal<br />

seelischer Schmerz (M.) ruhsal ağrı, ruhsal acı<br />

Seemann (M.) denizci<br />

Seeräuber (M.) deniz haydutu<br />

Seeräuberin (F.) deniz haydutu<br />

Seerecht (N.) deniz hukuku<br />

Seeweg (M.) deniz yolu<br />

Seite (F.) yan, taraf, sayfa<br />

Seitenlinie (F.) yansoy, civar<br />

Seitensprung (M.) baştan çıkma, zina<br />

Sekretär (M.) sekreter<br />

Sekretariat (N.) sekreterlik<br />

Sekretärin (F.) bayan sekreter<br />

Sekte (F.) değişik mezhebe katılanların topu<br />

Sektion (F.) bölüm, kısım, otopsi<br />

Sektor (M.) sektör<br />

selbständig serbest (Adj.), kendi hesabına çalışan (Adj.)<br />

Selbständige (F.) serbest meslek sahibi (Sb.), kendi hesabına çalışan (Sb.)<br />

Selbständiger (M.) serbest meslek sahibi (Sb.), kendi hesabına çalışan (Sb.)<br />

Selbstanzeige kendini bildirme<br />

Selbstauflösung (F.) kendine dağılma


Selbstauflösungsrecht (N.) kendine dağılma hakkı<br />

Selbstbehalt (M.) katılma payı<br />

Selbstbelieferung (F.) kendisine gönderme<br />

Selbstbelieferungsklausel (F.) kendisine gönderme kaydı<br />

Selbstbestimmung (F.) kendi kaderini tayin<br />

Selbstbestimmungsrecht (N.) kendi kaderini tayin hakkı<br />

Selbstbindung (F.) kendi kendini bağlama<br />

Selbsthilfe (F.) kendiliğinden hak alma<br />

Selbsthilferecht (N.) kendiliğinden hak alma hakkı<br />

Selbsthilfeverkauf (M.) kendiliğinden hak alma satışı, kendi başına satma<br />

Selbstmord (M.) intihar<br />

Selbstmörder (M.) intihar eden<br />

Selbstmörderin (F.) intihar eden<br />

Selbstorganschaft (F.) kendi başına korporasyon<br />

Selbstschuldner (M.) müşterek müteselsil borçlu<br />

Selbstschuldnerin (F.) müşterek müteselsil borçlu<br />

Selbstverteidigung (F.) kendi kendini savunma<br />

Selbstverwaltung (F.) özerklik<br />

Selbstverwaltungskörperschaft (F.) özerk kurum<br />

Semester (N.) sömestr<br />

Seminar (N.) seminer<br />

Senat (M.) senato, kurul<br />

Senator (M.) senatör<br />

Senatorin (F.) senatör<br />

Sequester (M.) yediemin<br />

Sequesterin (F.) yediemin<br />

sequestrieren el koymak<br />

Sequestration (F.) cebri idare<br />

Servitut (F.) irtifak hakkı<br />

Session (F.) oturum, celse<br />

Seuche (F.) bulaşıcı hastalık, epidemi<br />

Sex (M.) cinsellik, seks<br />

Sexualdelikt (N.) cinsel suç<br />

sexuell cinsel, cinsi<br />

sexuelle Handlung (F.) cinsel münasebet<br />

sexueller Missbrauch (M.) cinsel bakımdan istismar<br />

Sezession (F.) ayrılma<br />

Sheriff (M.) şerif<br />

sicher emin, kesin, kati<br />

Sicherheit (F.) güvenlik, emniyet<br />

Sicherheitsleistung (F.) güvence, teminat<br />

Sicherheitsrat (M.) güvenlik kurulu<br />

Sicherheitsverwahrung (F.) güvenlik saklatımı<br />

Sicherheitsvorschrift (F.) güvenlik hükmü<br />

sichern güvence altına almak, emniyet altına almak<br />

Sicherstellung (F.) güvence altına alma, emniyet altına alma<br />

Sicherung (F.) güvence, teminat<br />

Sicherungsabrede (F.) güvenlik vermek üzere mukavele<br />

Sicherungsabtretung (F.) güvenlik vermek üzere temlik<br />

Sicherungsbetrug (M.) güvenlik hilesi


Sicherungseigentum (N.) güvenlik iyeliği<br />

Sicherungsgeschäft (N.) güvenlik işlemi<br />

Sicherungsgrundschuld (F.) güvenlik olarak verilen ipotekli borç<br />

Sicherungshypothek (F.) güvenlik ipoteği<br />

Sicherungsverfahren (N.) güvenlik tedbiri muhakemesi<br />

Sicherungsvertrag (M.) güvenlik sözleşmesi<br />

Sicherungsverwahrung (F.) müşahade altında tutma<br />

Sicht (F.) görülme, görünüş<br />

Sichtvermerk (M.) vize<br />

Sichtwechsel (M.) görüldüğünde ödenecek poliçe<br />

Sichverschaffen kendisine sağlama<br />

Sieg (M.) yengi, zafer, galibiyet<br />

Siegel (N.) mühür, kaşe<br />

Siegelbruch (M.) mühür bozma suçu<br />

siegeln mühürlemek<br />

Signatur im, imza, işaret<br />

simultan aynı zamanda olan, eşzaman<br />

Sippe (F.) aşiret, asabe<br />

sistieren karakola sevk etmek, tutuklamak<br />

Sistierung (F.) karakola sevk, tutuklama<br />

Sitte (F.) ahlak, teamül, örf, adet<br />

Sittengesetz (N.) ahlak yasası<br />

sittenwidrig ahlaka aykırı<br />

sittlich ahlaki<br />

Sittlichkeit (F.) ahlak<br />

Sittlichkeitsdelikt (N.) genel ahlaka karşı suç<br />

Sitz (N.) merkez, koltuk, yer<br />

Sitzung (F.) oturum, celse<br />

Sitzungsperiode (F.) toplantı dönemi<br />

Sklave (M.) köle (Sb.), esir (Sb.)<br />

Sklavin (F.) köle (Sb.), esir (Sb.)<br />

Skonto (N.) iskonto<br />

Skriptum (N.) yazı<br />

Slowakei Slovakya<br />

Smog (M.) dumanlı sis<br />

sofort ivedilikle, derhal, hemen<br />

sofortig acele, ivedi, derhal<br />

sofortige Beschwerde (F.) acele itiraz<br />

sofortige Verfolgung (F.) acele izleme<br />

Software (F.) yazılım<br />

Sohn (M.) oğul<br />

Solawechsel (M.) emre muharrer senet<br />

Sold (M.) asker ücreti<br />

Soldat (M.) asker, er<br />

Soldatenmeuterei (F.) askerlerin ayaklanması<br />

Söldner (M.) ücretli asker<br />

Solidarhaftung (F.) dayanışmalı sorumluluk<br />

solidarisch dayanışmalı, müteselsil<br />

Solidarität (F.) dayanışma, tesanüt<br />

Solidaritätsbeitrag (M.) dayanışma aidatı, tesanüt aidatı


Soll (N.) borç, zimmet, plan<br />

solvent ödeme gücü olan<br />

Solvenz (F.) ödeme gücü<br />

Sommer (M.) yaz<br />

Sommerzeit (F.) yaz saati<br />

Sonder- özel, hususi<br />

Sonderabfall (M.) özel atık<br />

Sonderausgabe (F.) özel nüsha<br />

Sonderbehörde (F.) özel daire<br />

Sonderdelikt (N.) mahsus suç<br />

Sondererbfolge (F.) tüm olmayan ardıllık<br />

Sondergericht (N.) istinai mahkeme<br />

Sondergut (N.) özel mal<br />

Sonderrecht (N.) imtiyaz, ayrıcalık<br />

Sonderverbindung (F.) özel bağlantı<br />

Sondervermögen (N.) özel mallar<br />

Sonderverordnung (F.) özel yönetmelik<br />

Sondervotum (N.) özel oy<br />

Sonntag (M.) pazar günü<br />

sonstiges Recht (N.) diğer hukuk<br />

Sorge (F.) dert, endişe, sıkıntı, özen<br />

sorgen bakmak, endişelenmek<br />

Sorgfalt (F.) özen, dikkat<br />

sorgfältig özenli, dikkatli<br />

Sorgfaltspflichtverletzung (F.) özen zorunluluğu ihmali<br />

Sorte (F.) çeşit, cins, türlü<br />

Sortenschutz (M.) çeşitlerin korunması<br />

souverän egemen, hakim<br />

Souverän (M.) hükümdar<br />

Souveränität (F.) egemenlik, hakimiyet<br />

Sowjetunion (F.) Sovyetler Birliği<br />

Sozia (F.) ortak (Sb.), şerik (Sb.)<br />

sozial sosyal, içtimai<br />

Sozialarbeiter (M.) sosyal hizmetler uzmanı<br />

Sozialarbeiterin (F.) sosyal hizmetler uzmanı<br />

Sozialauswahl sosyal seçme<br />

soziale Frage (F.) sosyal sorun<br />

soziale Indikation (F.) sosyal endikasyon<br />

sozialer Wohnungsbau (M.) sosyal konut yapımı<br />

Sozialethik (F.) sosyal ahlak<br />

Sozialgericht (N.) sosyal mahkeme<br />

Sozialgesetzbuch (N.) sosyal güvenlik kanunu<br />

Sozialgesetzgebung (F.) sosyal güvenlik kanunu<br />

Sozialhilfe (F.) sosyal yardım<br />

sozialisieren toplumsallaştırmak<br />

Sozialisierung (F.) sosyalizasyon<br />

Sozialismus (M.) sosyalizm<br />

Sozialist (M.) sosyalist (Sb.)<br />

Sozialistin (F.) sosyalist (Sb.)<br />

sozialistisch sosyalist (Adj.)


Sozialleistung (F.) sosyal hizmet<br />

Sozialleistungsanspruch (M.) sosyal hizmet hakkı<br />

Sozialleistungsquote (F.) sosyal hizmet oranı<br />

Sozialpartnerschaft (F.) toplu iş sözleşmenin ortaklığı<br />

Sozialpflichtigkeit (F.) sosyal zorunluluk<br />

Sozialplan (M.) sosyal plan<br />

Sozialrecht (N.) sosyal hukuk<br />

Sozialrente (F.) sosyal emeklilik<br />

sozialschädlich sosyal zararlı<br />

Sozialschädlichkeit (F.) sosyal zarar<br />

Sozialstaat (M.) sosyal devlet<br />

Sozialstaatsprinzip (N.) sosyal devlet ilkesi<br />

Sozialversicherung (F.) sosyal sigorta<br />

Sozialversicherungsanspruch (M.) sosyal sigortalar hakkı<br />

Sozialversicherungsbeitrag (M.) sosyal sigortalar primi<br />

Sozialversicherungsträger (M.) sosyal sigortalar kurumu<br />

Sozialversicherungswahl sosyal sigorta seçimi<br />

Sozialverwaltungsrecht (N.) sosyal idare hukuku<br />

Sozialwohnung (F.) sosyal konut<br />

Sozietät (F.) ortaklık, şirket<br />

Soziologie (F.) sosyoloji<br />

Sozius (M.) ortak (Sb.), şerik (Sb.)<br />

Sparbuch (N.) tasarruf cüzdanı<br />

Spareinlage (F.) tasarruf mevduatı<br />

sparen tasarruf etmek, biriktirmek<br />

Sparer (M.) tasarruf sahibi<br />

Sparerin (F.) tasarruf sahibi<br />

Sparkasse (F.) tasarruf sandığı<br />

Sparkonto (N.) tasarruf hesabı<br />

Spediteur (M.) taşıma işleri komisyoncusu<br />

Spediteurin (F.) taşıma işleri komisyoncusu<br />

Spedition (F.) taşıma, nakliye<br />

Speditionsvertrag (M.) taşıma sözleşmesi, nakliye sözleşmesi<br />

Spekulant (M.) vurguncu, spekülatör<br />

Spekulantin (F.) vurguncu, spekülatör<br />

Spekulation (F.) vurgunculuk, spekülasyon<br />

spekulieren düşünmek, ummak, borsada oynamak<br />

Spende (F.) bağış, iane<br />

spenden bağışlamak<br />

Spender (M.) bağışlayan, iane veren<br />

Spenderin (F.) bağışlayan, iane veren<br />

sperren engellemek, kapamak, bloke etmek<br />

Sperrgebiet (N.) tahdit edilmiş saha<br />

Sperrstunde (F.) kapama saati<br />

Sperrung (F.) engel, kapama, blokaj, abluka<br />

Spese (F.) masraf, harcama<br />

Spesen (F.Pl.) masraflar, harcamalar<br />

Spezialhandlungsvollmacht (F.) özel münasebet vekaletnamesi<br />

Spezialist (M.) uzman, mütehassıs<br />

Spezialistin (F.) uzman, mütehassıs


Spezialität (F.) özellik, hususiyet<br />

Spezialprävention (F.) özel önleme<br />

speziell özel, hususi<br />

spezielles Schuldmerkmal (N.) özel kusur unsuru<br />

Spezies (F.) parça, cins, tür<br />

Speziesschuld (F.) parça borcu<br />

Spezifikation (F.) niteliklerin belirtilmesi, spesifikasyon<br />

Spezifikationskauf (M.) tahsis kaydı ile satım<br />

Spezifizierung (F.) niteliklerin belirtilmesi, spesifikasyon<br />

Sphäre (F.) küre, çevre, saha, alan (1)<br />

Spiel (N.) oyun<br />

spielen oynamak<br />

Spion (M.) casus (Sb.)<br />

Spionage (F.) casusluk<br />

spionieren casusluk etmek<br />

Spionin (F.) casus (Sb.)<br />

Spital (N.) hastane<br />

Spitzel (M.) muhbir, ihbarcı<br />

Sponsor (M.) sponsor<br />

Sponsorin (F.) sponsor<br />

Sport (M.) spor<br />

Sprache (F.) konuşma yeteneği, dil<br />

sprechen konuşmak<br />

Sprecher (M.) konuşmacı, sözcü, spiker<br />

Sprecherausschuss (M.) konuşmacı kurulu<br />

Sprecherin (F.) konuşmacı, sözcü, spiker<br />

Sprengel (M.) daire, bölge<br />

Sprengstoff (M.) patlayıcı madde, bomba<br />

Spruch (M.) karar, hüküm<br />

Spruchkörper (M.) karar mercii<br />

Sprungrevision (F.) atlama yoluyla temyiz<br />

Spur (F.) iz, zerre<br />

Staat (M.) devlet<br />

Staatenbund (M.) devletler konfederasyonu<br />

staatenlos tabiiyetsiz (Adj.), uyruksuz (Adj.)<br />

Staatenloser (M.) tabiiyetsiz (Sb.), uyruksuz (Sb.)<br />

Staatennachfolge (F.) devletler ardıllığı<br />

staatlich devletçe, devlet tarafından<br />

staatliche Bankenaufsicht (F.) devlet banka denetimi<br />

Staatsangehörige (F.) vatandaş<br />

Staatsangehöriger (M.) vatandaş<br />

Staatsangehörigkeit (F.) vatandaşlık<br />

Staatsanwalt (M.) savcı<br />

Staatsanwältin (F.) savcı<br />

Staatsanwaltschaft (F.) savcılık<br />

Staatsaufsicht (F.) devlet denetimi<br />

Staatsbürger (M.) vatandaş<br />

Staatsbürgerin (F.) vatandaş<br />

Staatsbürgerschaft (F.) vatandaşlık<br />

Staatsbürgschaft (F.) devlet kefaleti


Staatsdienst (M.) devlet hizmeti<br />

Staatsform (F.) devlet şekli<br />

Staatsgebiet (N.) devlet ülkesi<br />

Staatsgeheimnis (N.) devlet gizliliği<br />

Staatsgerichtshof (M.) devlet mahkemesi, yüce divan<br />

Staatsgewalt (F.) devlet iktidarı<br />

Staatsgliederung (F.) devlet tablosu<br />

Staatsgrenze (F.) devlet sınırı<br />

Staatshaftung (F.) devletin sorumluluğu<br />

Staatskanzlei (F.) devlet ofisi<br />

Staatskasse (F.) devlet hazinesi<br />

Staatskirche (F.) devlet kilisesi<br />

Staatskirchenrecht (N.) devlet kilise hukuku<br />

Staatskommissar (M.) ajan, görevli<br />

Staatskommissarin (F.) ajan, görevli<br />

Staatslehre (F.) devlet öğretisi<br />

Staatsmann (M.) devlet adamı<br />

Staatsnotstand (M.) sıkıyönetim<br />

Staatsoberhaupt (M.) devlet başkanı<br />

Staatspartei (F.) devlet partisi<br />

Staatspräsident (M.) devlet başkanı<br />

Staatspräsidentin (F.) devlet başkanı<br />

Staatsprüfung (F.) devlet sınavı<br />

Staatsräson (F.) hikmet-i hükümet<br />

Staatsrecht (N.) kamu hukuku<br />

Staatsreligion (F.) devlet dini<br />

Staatsschuldenrecht (N.) devlet borçları hukuku<br />

Staatsschutz (M.) devlet güvenliği<br />

Staatssekretär (M.) müsteşar<br />

Staatssekretariat müsteşarlık<br />

Staatssekretärin (F.) müsteşar<br />

Staatssymbol (N.) devlet sembolü<br />

Staatsvertrag (M.) antlaşma, sözleşme<br />

Staatsverwaltung (F.) devlet idaresi<br />

Staatsvolk (N.) vatandaşlar, yurttaşlar<br />

Staatszweck (M.) devlet amacı<br />

Stab (M.) maiyyet, hükümet, yönetici kadro<br />

stabil istikrarlı, sağlam<br />

Stadt (F.) şehir, kent<br />

Stadtamt (N.) şehir görevi<br />

Stadtdirektor (M.) şehir yönetmeni<br />

Stadtdirektorin (F.) şehir yönetmeni<br />

städtisch şehirle ilgili, kentsel<br />

Stadtplanung (F.) şehir planlaması<br />

Stadtrat (M.) belediye meclisi, belediye meclisi üyesi<br />

Stadträtin (F.) belediye meclisi üyesi<br />

Stadtrecht (M.) şehir hukuku<br />

Stadtsenat (M.) şehir kurulu<br />

Stadtstaat (M.) şehir devleti<br />

Stamm (M.) kabile, soy, nesil


Stammaktie (F.) adi hisse senedi<br />

Stammeinlage (F.) koyulan sermaye<br />

stammen gelmek, çıkmak<br />

Stammkapital (N.) esas sermaye<br />

Stand (M.) durum, hal, vaziyet<br />

Standard (M.) standart<br />

Standesamt (N.) evlendirme memurluğu<br />

Standesbeamter (M.) evlendirme memuru<br />

Standesbeamtin (F.) evlendirme memuru<br />

Standesrecht (N.) evlendirme hukuku<br />

Standgericht (N.) divanı harp<br />

ständig daimi, devamlı, sürekli<br />

Standort (M.) bulunduğu yer<br />

Standrecht (N.) sıkıyönetim<br />

Station (F.) istasyon, gar<br />

Statistik (F.) istatistik, sayıbilim<br />

Stätte (F.) yer, sahne, alan (1)<br />

statthaft caiz olan<br />

Statthaftigkeit (F.) caiz olma<br />

Statthalter (M.) vali<br />

Statthalterin (F.) vali<br />

Status (M.) statü, durum, hal<br />

status (M.) quo (lat.) statüko, mevcut durum<br />

Statusprozess (M.) nesep davası<br />

Statut (N.) kanun, yasa, statü<br />

Statutenkollision (F.) kanunlar çatışması<br />

Stau (M.) durma, tıkanma<br />

Steckbrief (M.) yakalama müzekkeresi<br />

stehlen çalmak<br />

steigern artırmak, çoğaltmak<br />

Stelle (F.) yer, daire, iş, kadro<br />

Stellenvermittlung (F.) iş bulma servisi<br />

Stellung (F.) konum, mevki, durum<br />

stellvertretend muavin, temsilen<br />

stellvertretendes commodum (N.) muavin commodum, muavin menfaat<br />

Stellvertreter (M.) temsilci, mümessil<br />

Stellvertreterin (F.) temsilci, mümessil<br />

Stellvertretung (F.) temsil<br />

Stempel (M.) damga, kaşe, mühür<br />

Stempelgebühr (F.) damga ücreti<br />

Stempelmarke (F.) damga pulu<br />

stempeln damgalamak<br />

Sterbebuch (N.) ölüm kütüğü<br />

Sterbegeld (N.) ölüm yardımı ödeneği, cenaze yardımı<br />

sterben ölmek, vefat etmek<br />

Sterbeurkunde (F.) ölüm ilmühaberi<br />

steril kısır, steril<br />

Sterilisation (F.) kısırlaştırma, sterilizasyon<br />

sterilisieren kısırlaştırmak, sterilizasyon etmek<br />

Steuer (F.) vergi, dümen, direksiyon


Steuerbefreiung (F.) vergiden bağışık tutma<br />

Steuerbehörde (F.) vergi dairesi<br />

Steuerberater (M.) vergi danışmanı<br />

Steuerberaterin (F.) vergi danışmanı<br />

Steuerbescheid (M.) vergi ihbarnamesi<br />

Steuerbevollmächtigte (F.) vergi vekili<br />

Steuerbevollmächtigter (M.) vergi vekili<br />

Steuerbilanz (F.) vergi bilançosu<br />

Steuererklärung (F.) vergi beyannamesi<br />

Steuererlass (M.) vergi tenzili<br />

Steuerflucht (F.) vergiden kaçma<br />

steuerfrei vergiden bağışık<br />

Steuerfreibetrag (M.) vergiden muaf meblağ<br />

Steuergeheimnis (N.) vergi mahremiyeti<br />

Steuerhinterziehung (F.) vergi kaçırma<br />

steuerlich vergi ile ilgili<br />

Steuerpflicht (F.) vergi yükümlülüğü<br />

steuerpflichtig vergi yükümlüsü (Adj.)<br />

Steuerpflichtige (F.) vergi yükümlüsü (Sb.)<br />

Steuerpflichtiger (M.) vergi yükümlüsü (Sb.)<br />

Steuerrecht (N.) vergi hukuku<br />

Steuerrichtlinie (F.) vergi yönetmeliği<br />

Steuersache (F.) vergi işi<br />

Steuerschuld (F.) vergi borcu<br />

Steuerstrafrecht (N.) vergi cezaları hukuku<br />

Steuersystem (N.) vergi sistemi<br />

Steuertabelle vergi tablosu<br />

Steuerveranlagung vergi tarhı<br />

Steuervergünstigung (F.) vergide istisna<br />

Stichtag (M.) gün, son gün, valör<br />

Stichwahl (F.) balotaj<br />

Stiefbruder (M.) üvey kardeş<br />

Stiefelter (M. bzw. F.) üvey baba, üvey anne<br />

Stiefeltern (Pl.) üvey baba anne<br />

Stiefkind (N.) üvey evlat<br />

Stiefmutter (F.) üvey anne<br />

Stiefschwester (F.) üvey kızkardeş<br />

Stiefsohn (M.) üvey oğul<br />

Stieftochter (F.) üvey kız<br />

Stiefvater (M.) üvey baba<br />

Stift (N.) vakıf, yurt, manastır<br />

stiften vakfetmek, kurmak<br />

Stifter (M.) vakfeden, kuran<br />

Stifterin (F.) vakfeden, kuran<br />

Stiftung (F.) vakıf<br />

still sessiz, gürültüsüz<br />

stille Gesellschaft (F.) sessiz ortaklık<br />

stillschweigend üstü kapalı, zımni<br />

Stillstand (M.) durma, tatil<br />

Stillstand (M.) des Verfahrens yargılamanın durması


Stimmabgabe (F.) oy verme, rey verme<br />

Stimme (F.) oy, rey, ses<br />

stimmen oy vermek, rey vermek<br />

Stimmenmehrheit (F.) oy çoğunluğu<br />

Stimmenthaltung (F.) çekimserlik<br />

Stimmrecht (N.) oy hakkı, rey hakkı<br />

Stimmzettel (M.) oy pusulası, rey pusulası<br />

Stipendium (N.) burs<br />

Stockwerk (N.) kat<br />

Stoff (M.) madde, kumaş<br />

stören elatmak, tecavüz etmek, rahatsız etmek<br />

Störer (M.) elatan, tecavüz eden, rahatsız eden<br />

Störerin (F.) elatan, tecavüz eden, rahatsız eden<br />

stornieren iptal etmek<br />

Storno (N.) iptal<br />

Störung (F.) bozukluk, arıza<br />

Strafanstalt (F.) ceza kurumu, cezaevi<br />

Strafantrag (M.) yakınma, şikayet<br />

Strafanzeige (F.) suç ihbarı<br />

Strafarrest (M.) ceza hapsi<br />

Strafaufhebungsgrund (M.) cezayı kaldıran neden<br />

Strafaufschub (M.) cezanın ertelenmesi, cezanın tehiri<br />

Strafaussetzung (F.) cezanın tecili, cezanın ertelenmesi<br />

strafbar cezayı gerektirici, cezayı müstelzim<br />

Strafbarkeit (F.) cezayı gerektirme, cezalandırabilirlik<br />

Strafbarkeitsirrtum (M.) cezayı gerektirme yanılması<br />

strafbedrohte Handlung (F.) cezalandırabilir fiil<br />

Strafbefehl (M.) ceza kararnamesi<br />

Strafbestimmung (F.) cezanın belirlenmesi<br />

Strafe (F.) ceza, ukubet<br />

strafen cezalandırmak<br />

Strafgefangene (F.) hükümlü (Sb.), mahpus (Sb.)<br />

Strafgefangener (M.) hükümlü (Sb.), mahpus (Sb.)<br />

Strafgericht (N.) ceza mahkemesi, ceza hakimliği<br />

Strafgesetz (N.) ceza kanunu, ceza yasası<br />

Strafgesetzbuch (N.) ceza kanunu<br />

Strafherabsetzung (F.) cezayı azaltma<br />

Strafkammer (F.) ceza dairesi<br />

Sträfling (M.) hükümlü (Sb.), mahpus (Sb.)<br />

straflos cezasız<br />

Strafmaß (N.) cezanın kapsamı, cezanın miktarı<br />

Strafmaßrevision (F.) tayin edilen cezayı temyiz<br />

Strafmilderung (F.) cezayı azaltma<br />

Strafmilderungsgrund (M.) cezayı azaltıcı neden<br />

Strafprozess (M.) ceza muhakemesi, ceza yargılaması<br />

Strafprozessordnung (F.) ceza muhakemeleri usulü kanunu<br />

Strafrahmen (M.) cezanın sınırları<br />

Strafrecht (N.) ceza hukuku<br />

strafrechtlich cezasal, cezai<br />

Strafrechtsentschädigung ceza hukuku ödencesi


Strafregister (N.) sabıka sicili<br />

Strafrichter (M.) ceza hakimi<br />

Strafrichterin (F.) ceza hakimi<br />

Strafsache (F.) ceza işi<br />

Strafschärfung (F.) cezayı şiddetlendirme<br />

Strafschärfungsgrund (M.) cezayı ağırlatıcı neden<br />

Strafsenat (M.) ceza kurulu<br />

Straftat (F.) suç<br />

Straftatbestand (M.) suçun unsurları<br />

Straftäter (M.) suç faili, suç işleyen<br />

Straftäterin (F.) suç faili, suç işleyen<br />

strafunmündig ergin olmayan<br />

Strafunmündigkeit (F.) ergin olmayış<br />

Strafurteil (N.) mahkumiyet hükmü, mahkumiyet ilamı<br />

Strafvereitelung (F.) cezasız kalmaya yol açma suçu<br />

Strafverfahren (N.) ceza yargılaması, ceza muhakemesi<br />

Strafverfolgung (F.) ceza takibi<br />

Strafversprechen (N.) ceza vaadi<br />

Strafverteidiger (M.) müdafi, savunma vekili<br />

Strafverteidigerin (F.) müdafi, savunma vekili<br />

Strafverteidigung (F.) müdafaa, savunma<br />

Strafvollstreckung (F.) ceza infazı<br />

Strafvollstreckungsordnung (F.) cezaların infazı hakkında kanun<br />

Strafvollzug (M.) ceza infazı<br />

Strafvollzugsanstalt (F.) ceza infaz kurumu, cezaevi<br />

Strafvollzugsbeamter (M.) ceza infaz memuru<br />

Strafvollzugsbeamtin (F.) ceza infaz memuru<br />

Strafvollzugsgesetz (N.) cezaların infazına dair tüzük<br />

Strafvorschrift (F.) cezai hüküm<br />

Strafzumessung (F.) cezanın tayini<br />

Strafzweck (M.) cezanın amacı<br />

Strand (M.) deniz kıyısı, plaj<br />

Strandgut (N.) denizin attığı enkaz<br />

Strang (M.) ip, kayış<br />

strangulieren boğmak<br />

Straße (F.) yol, karayolu, sokak, cadde<br />

Straßenbau (M.) yol yapımı, karayolu yapımı<br />

Straßenbaubehörde (F.) yol yapımı makamı, karayolu yapımı makamı<br />

Straßenbaulastträger (M.) yol yapımı hamalı<br />

Straßenraub (M.) yol keserek adam soyma, yol kesme suçu<br />

Straßenrecht (N.) yol hukuku<br />

Straßenverkehr (M.) trafik<br />

Straßenverkehrsbehörde (F.) trafik tescil ve denetleme dairesi<br />

Straßenverkehrgesetz (N.) karayolları trafik kanunu<br />

Straßenverkehrsordnung (F.) karayolları trafik yönetmeliği<br />

Straßenverkehrsrecht (N.) trafik hukuku<br />

Straßenverkehrs-Zulassungs-Ordnung (F.) karayolları trafik tescil yönetmeliği<br />

Streich (M.) şaka, oyun, muziplik<br />

streichen silmek, çizmek<br />

Streife (F.) devriye, kol


Streifenwagen (M.) devriye arabası<br />

Streik (M.) grev<br />

Streikbrecher (M.) grev kırıcısı<br />

Streikbrecherin (F.) grev kırıcısı<br />

streiken grev <strong>yapma</strong>k<br />

Streikrecht (N.) grev hakkı<br />

Streit (M.) çekişme, tartışma, dava<br />

streiten çekişmek, tartışmak, dava açmak<br />

Streitgegenstand (M.) dava konusu<br />

Streitgenosse (M.) dava arkadaşı<br />

Streitgenossenschaft (F.) dava arkadaşlığı<br />

Streitgenossin (F.) dava arkadaşı<br />

streitig çekişmeli, tartışmalı, davalı (Adj.)<br />

streitige Gerichtsbarkeit (F.) çekişmeli yargı<br />

Streitigkeit (F.) uyuşmazlık, çekişme<br />

Streitverkündung (F.) davanın ihbarı<br />

streng dar, sert, sıkı<br />

Strengbeweis (M.) kesin delil, kanuni delil sistemi<br />

strenges Recht (N.) dar hukuk<br />

strittig çekişmeli, tartışmalı, davalı (Adj.)<br />

Strohfrau (F.) kukla kadın<br />

Strohmann (M.) kukla adam<br />

Strom (M.) cereyan, akım, elektrik<br />

Stromeinspeisungsgesetz (N.) cereyan iletmesi yasası<br />

Stück (N.) parça, adet, kalem<br />

Stückaktie parça hisse<br />

Stückschuld (F.) parça borcu<br />

Student (M.) yüksek okul öğrencisi<br />

Studentenschaft (F.) yüksek okul öğrencilerin tümü<br />

Studentenwerk (N.) yüksek okul öğrencilerin yapıtı<br />

Studentin (F.) yüksek okul öğrencisi<br />

Studienordnung (F.) öğrencilik düzeni<br />

studieren yüksek okulda öğrenim <strong>yapma</strong>k, okumak<br />

Studierende (F.) yüksek okulda öğrenim yapan<br />

Studierender (M.) yüksek okulda öğrenim yapan<br />

Studium (N.) yüksek öğrenim<br />

Stufe (F.) basamak, derece, rütbe, merhale<br />

stumm dilsiz<br />

Stunde (F.) saat, ders<br />

stunden önellendirmek, mühlet vermek<br />

Stundung (F.) önellendirme, mehil<br />

subaltern madun, aşağı derecede bulunan<br />

Subhastation (F.) cebri artırma<br />

Subjekt (N.) özne, süje<br />

subjektiv sübjektif, öznel<br />

subjektive Unmöglichkeit (F.) sübjektif olanaksızlık<br />

subjektiver Tatbestand (M.) sübjektif tipiklik<br />

subjektives öffentliches Recht (N.) sübjektif kamu hukuku<br />

subjektives Recht (N.) sübjektif hukuk<br />

subjektives Rechtfertigungselement (N.) sübjektif mazeret unsuru


subjektives Tatbestandsmerkmal (N.) sübjektif tipiklik unsuru<br />

subjektives Unrechtselement (N.) sübjektif haksızlık unsuru<br />

Subordination (F.) bağımlılık<br />

subsidiär tali, ikinci derecede, yardımcı<br />

Subsidiarität (F.) talilik, ikinci derecede olma, yardımcılık<br />

Subsidie (F.) destek, yardım, muavenet<br />

Subskription (F.) abonman<br />

Substitut (N.) kaim şahıs<br />

Substitution (F.) ikame, temsil<br />

Subsumtion (F.) altlama<br />

Subunternehmer (M.) taşeron, alt işveren<br />

Subunternehmerin (F.) taşeron, alt işveren<br />

Subvention (F.) devletin parasal yardımı, sübvansiyon<br />

subventionieren para ile desteklemek<br />

suchen aramak<br />

Sucht (F.) iptila, düşkünlük, tiryakilik<br />

suggestiv telkin edici<br />

Sühne (F.) kefaret, ceza<br />

Suizid (M.) intihar<br />

Sujet (franz.) (N.) konu, mevzu<br />

Sukzession (F.) ardıllık, halefiyet<br />

sukzessiv ardışık, ard arda gelen<br />

summarisch kısa, özetlenmiş, mücmel<br />

Summe (F.) bedel, tutar, miktar, toplam, mecmu<br />

Sünde (F.) günah, suç<br />

Superintendent (M.) başpapaz<br />

Superintendentin (F.) başpapaz<br />

Surrogat (N.) kaim olan mal<br />

Surrogation (F.) kaim olma, ardıllık<br />

suspekt şüpheli (Adj.)<br />

suspendieren işten el çektirmek, askıya almak, ertelemek<br />

Suspendierung işten el çektirme, askıya alma, erteleme<br />

Suspension (F.) işten el çektirme<br />

suspensiv taliki, erteleyici<br />

Suspensivbedingung (F.) taliki şart<br />

Suspensiveffekt (M.) taliki hüküm<br />

Suzeranität (F.) yarı egemen devlet üzerindeki egemenlik<br />

Syllogismus (M.) tümden gelim, talil<br />

Symbol (N.) simge, sembol<br />

Synallagma (N.) akitten doğan borçların karşılıklı bağımlılığı<br />

synallagmatisch karşılıklı, tam iki taraflı<br />

Syndika (F.) hukuk danışmanı, hukuk müşaviri<br />

Syndikat (N.) hukuk danışmanlığı, hukuk müşavirliği, sendika<br />

Syndikus (M.) hukuk danışmanı, hukuk müşaviri<br />

Synode (F.) ruhani meclis<br />

System (N.) sistem, rejim<br />

Systematik (F.) sınıflama, bölümleme<br />

systematisch sistemli, yöntemli<br />

systematische Interpretation (F.) sistemli yorum, yöntemli yorum<br />

Tabelle (F.) cetvel, çizelge, tablo


Tag (M.) gün, yevm<br />

Tagedieb (M.) tembel (Sb.), avare (Sb.)<br />

Tagegeld (N.) bir günlük harcırah<br />

Tagelohn (M.) gündelik<br />

Tagelöhner (M.) gündelikçi<br />

Tagelöhnerin (F.) gündelikçi<br />

tagen toplanmak<br />

Tagesgeld (N.) ihbarsız mevduat<br />

Tagesordnung (F.) gündem<br />

Tagesordnungspunkt (M.) gündem maddesi<br />

täglich günlük, yevmiye<br />

Tagung (F.) toplantı<br />

Tagungsort (M.) toplantı yeri<br />

Taktik (F.) taktik<br />

Talar (M.) cüppe<br />

Talon (M.) talon<br />

Tante (F.) hala, teyze, yenge<br />

Tantieme (F.) kazanca bağlı ücret<br />

Tara (F.) dara<br />

Tarif (M.) tarife, toplu iş sözleşmesine ilişkin<br />

tariflich tarifeye göre<br />

Tarifpartner (M.) toplu iş sözleşmesinin tarafları<br />

Tarifrecht (N.) toplu iş sözleşmesi hukuku<br />

Tarifverhandlung (F.) toplu pazarlık<br />

Tarifvertrag (M.) toplu iş sözleşmesi<br />

Taschendieb (M.) yankesici, cepçi, kapkaççı<br />

Taschendiebin (F.) yankesici, cepçi, kapkaççı<br />

Taschengeld (N.) cep harçlığı<br />

Tat (F.) eylem, fiil, suç<br />

Tatbestand tipiklik, unsurlar, suçun tipi<br />

Tatbestandsirrtum (M.) suçun şartlarında yanılma<br />

Tatbestandsmerkmal (N.) tipiklik unsuru<br />

Tatentschluss (M.) eylem kararı<br />

Täter (M.) fail<br />

Täterin (F.) fail<br />

Täterschaft (F.) faillik<br />

Täterschaftsrecht (N.) faillik hukuku<br />

Tatherrschaft (F.) suçun egemenliği<br />

tätig faal, etkin, çalışan (Adj.)<br />

tätige Reue (F.) faal nedamet<br />

Tätigkeit (F.) faaliyet, çalışma<br />

Tätigkeitsdelikt (N.) neticesi harekete bitişik suç<br />

Tatinterlokut (N.) fiil hakkında ara kararı<br />

tätlich eylemli, fiili<br />

Tätlichkeit (F.) eylem, fiil<br />

Tatmehrheit (F.) hakiki (Sb.), içtima (Sb.)<br />

Tatort (M.) eylem yeri, suç yeri<br />

Tatsache (F.) olgu, vakıa<br />

Tatsachenirrtum (M.) olayda yanılma<br />

tatsächlich gerçek (Adj.), hakiki (Adj.), nesnel (Adj.)


tatsächlicher Schaden (M.) gerçek zarar<br />

Tatstrafrecht (N.) suçun ceza hukuku<br />

Tatumstand (M.) suçun şartı<br />

Tatumstandsirrtum (M.) suçun şartında yanılma<br />

taub sağır<br />

taubstumm sağır-dilsiz<br />

Taufe (F.) vaftis<br />

taufen vaftis etmek<br />

tauglich elverişli, sağlam<br />

Tauglichkeit (F.) elverişlilik, sağlamlık<br />

Tausch (M.) değiştokuş<br />

tauschen değişmek<br />

täuschen aldatmak, hile <strong>yapma</strong>k, kandırmak<br />

Täuschung (F.) aldatma, hile, kandırma<br />

taxativ tadadi, sayımsal<br />

Taxe (F.) takse, tarife, rayiç<br />

Taxi (N.) taksi<br />

taxieren değerlendirmek, takdir etmek, tahmin etmek<br />

Technik (F.) teknik (Sb.)<br />

technisch teknik (Adj.)<br />

Technischer Überwachungsverein (M.) teknik denetleme örgütü, tüf<br />

Teil (M.) kısım, pay, parça, hisse<br />

Teilakzept (N.) kısmi kabul<br />

teilbar taksim edilebilir, bölünebilen<br />

teilbare Leistung (F.) taksim edilebilir eda<br />

Teilbesitz (M.) kısmen zilyedlik<br />

Teileigentum (N.) kısmi mülkiyet<br />

teilen taksim etmek, paylaşmak, bölmek<br />

Teilgläubiger (M.) kısmi (Sb.), alacaklı (Sb.)<br />

Teilgläubigerin (F.) kısmi alacaklı<br />

Teilgläubigerschaft (F.) kısmi alacaklılık<br />

Teilhaber (M.) hissedar<br />

Teilhaberin (F.) hissedar<br />

Teilhaberschaft (F.) hissedarlık<br />

Teilleistung (F.) kısmi eda<br />

Teilnahme (F.) katılma, iştirak<br />

Teilnehmer (M.) katılan, iştirak eden<br />

Teilnehmerin (F.) katılan, iştirak eden<br />

Teilnichtigkeit (F.) nisbi butlan<br />

Teilrechtsfähigkeit (F.) kısmi hak ehliyeti<br />

Teilschuld (F.) kısmi fiil<br />

Teilschuldner (M.) kısmi fail<br />

Teilschuldnerin (F.) kısmi fail<br />

Teilschuldnerschaft (F.) kısmi faillik<br />

Teilung (F.) taksim, paylaşma, bölüşme<br />

Teilungsanordnung (F.) taksim kararı<br />

Teilungsklage (F.) taksim davası<br />

Teilunmöglichkeit (F.) taksim olanağı<br />

Teilurteil (N.) taksim kararı, kısmi hüküm<br />

teilweise kısmen (Adj.), kısmi (Adj.)


Teilzahlung (F.) kısmen ödeme<br />

Teilzahlungsabrede (F.) kısmen ödeme mukavelesi<br />

Teilzeitarbeit (F.) kısmi zamanlı çalışma<br />

Teilzeitwohnrecht kısmi zamanlı sükna hakkı<br />

Telefax (N.) telefaks<br />

Telefon (N.) telefon<br />

Telegramm (N.) telgraf<br />

Telekommunikation (F.) telekomünikasyon, uziletişim<br />

Telekommunikationsgesetz telekomünikasyon yasası<br />

Teleologie (F.) teleoloji, erekbilim<br />

teleologisch teleolojik, gai<br />

teleologische Auslegung (F.) amaçsal yorum, gai yorum<br />

teleologische Reduktion (F.) amaçsal indirgeme, gai irca<br />

Teleshopping (N.) teleshopping<br />

Tendenz (F.) eğilim, temayül<br />

Tendenzbetrieb (M.) eğilim işletme<br />

Tenor (M.) söz, fıkra, anlam, meal, lafız<br />

Termin (M.) tayin edilen gün, belirlenen gün, duruşma, görüşme, vade<br />

Termineinlage (F.) vadeli mevduat<br />

Termingeschäft (N.) vadeli işlem<br />

terminieren gün tayin etmek, gün belirlemek, vade koymak<br />

territorial ülkesel, ülkeye değin<br />

Territorialitätsprinzip (N.) mülkilik ilkesi<br />

Territorialstaat (M.) mülkilik devleti<br />

Territorium (N.) mülk arazisi, ülke toprakları, devlet toprağı<br />

Terror (M.) terör, tedhiş<br />

Terrorismus (M.) terörizm, tedhişçilik<br />

Terrorist (M.) terörist, tedhişçi<br />

Terroristin (F.) terörist, tedhişçi<br />

Test (M.) deneme, sınama, test<br />

Testament (N.) vasiyetname, vasiyet ile tasarruf<br />

testamentarisch vasiyetname yoluyla<br />

Testamentseröffnung (F.) vasiyetnamenin açılması<br />

Testamentsvollstrecker (M.) vasiyeti tenfiz memuru<br />

Testamentsvollstreckerin (F.) vasiyeti tenfiz memuru<br />

Testamentvollstreckung (F.) vasiyetin tenfizi<br />

Testat (N.) vize, teyit mektubu<br />

Testator (M.) vasiyet eden, teyit mektubu veren<br />

Testatorin (F.) vasiyet eden, teyit mektubu veren<br />

testieren vasiyet etmek, vasiyet yoluyla tasarruf etmek<br />

testierfähig vasiyet yoluyla tasarrufa ehliyetli<br />

Testierfähigkeit (F.) vasiyet yoluyla tasarrufa ehliyet<br />

Testierfreiheit (F.) vasiyet yoluyla tasarrufta bulunma serbestisi<br />

Text (M.) metin<br />

Textverarbeitung (F.) metin işlemesi<br />

Theater (N.) tiyatro<br />

Theaterrecht tiyatro hukuku<br />

Thema (N.) konu, mevzu<br />

Theokratie (F.) teokrasi<br />

Theologie (F.) teoloji


Theorie (F.) kuram, teori<br />

Therapie (F.) tedavi, terapi<br />

These (F.) sav, tez<br />

Thron (M.) taht<br />

Thronrede (F.) taht sözü<br />

Thüringen (N.) Thüringen<br />

Tier (N.) hayvan<br />

Tierhalter (M.) hayvan sahibi<br />

Tierhalterin (F.) hayvan sahibi<br />

Tierhüter (M.) hayvan bakıcısı<br />

Tierhüterin (F.) hayvan bakıcısı<br />

Tierkörper (M.) hayvan kadavrası<br />

Tierkörperbeseitigungsrecht (N.) hayvan kadavralarının imhası hukuku<br />

Tierquälerei (F.) hayvanlara eziyet etme<br />

Tierschutz (M.) hayvanları koruma<br />

tilgen ödemek, itfa etmek<br />

Tilgung (F.) ödeme, itfa<br />

Tilgungsrate (F.) ödeme taksiti<br />

time-sharing (N.) tıme-sharing<br />

Titel (M.) başlık, ünvan, sıfat, senet<br />

Titelschutz (M.) başlıkların korunması<br />

Tochter (F.) kız<br />

Tochtergesellschaft (F.) yavru şirket<br />

Tod (M.) ölüm, vefat<br />

Todeserklärung (F.) gaiplik kararı<br />

Todesstrafe (F.) ölüm cezası, idam cezası<br />

Todesvermutung (F.) ölüm karinesi<br />

Todeszelle (F.) idama mahkum olanların konulduğu hücre<br />

tödlich öldürücü, ölüme yol açan<br />

Toleranz (F.) hoşgörü, müsamaha<br />

Tortur (F.) işkence<br />

tot ölü<br />

töten öldürmek<br />

Totgeburt (F.) ölü doğan çocuk<br />

Totschlag (M.) niteliksiz adam öldürme<br />

Totschläger (M.) katil, kurşun topuzlu sopa<br />

Totschlägerin (F.) katil, kurşun topuzlu sopa<br />

Tötung (F.) öldürme, katil<br />

Tötung (F.) im Straßenverkehr trafikte öldürme<br />

trachten elde etmeye çalışmak, kastetmek<br />

Tradition (F.) gelenek<br />

Traditionspapier (N.) ciro edilebilir senet<br />

Transfer (M.) transfer<br />

transferieren transfer etmek<br />

Transformation (F.) dönüşüm<br />

Transformationsgesetz (N.) dönüşüm yasası<br />

transformieren dönüştürmek<br />

Transfusion transfüzyon<br />

Transit (M.) transit<br />

Transplantation (F.) organ nakli


transplantieren organ nakletmek<br />

Transport (M.) taşıma, nakil<br />

transportieren taşımak, nakletmek<br />

Trassant (M.) keşideci<br />

Trassantin (F.) keşideci<br />

Trassat (M.) muhatap<br />

Trassatin (F.) muhatap<br />

Tratte (F.) poliçe<br />

trauen güvenmek, nikâhlamak<br />

Trauung (F.) evlenme akdi, nikâh<br />

Trauzeuge (M.) evlenme tanığı, nikâh şahidi<br />

Trauzeugin (F.) evlenme tanığı, nikâh şahidi<br />

Traveller (M.) seyahatçı, yolcu<br />

Travellerscheck (M.) seyahat çeki<br />

trennen ayırmak, ayrılmak<br />

Trennung (F.) ayırma, ayrılma<br />

Trennungszulage (F.) ayrılık zamı<br />

treu sadakatlı, sadık, bağlı<br />

Treu (F.) und Glauben (M.) doğruluk, dürüstlük<br />

Treubruch (M.) sadakatsızlık, vefasızlık<br />

treubrüchig sadakatsız, vefasız<br />

Treubruchstatbestand (M.) sadakatsızlık tipikliği<br />

Treue (F.) sadakat, bağlılık<br />

Treuhand (F.) yedieminlik, vesayet<br />

Treuhänder (M.) yediemin, güvenilir kişi<br />

Treuhänderin (F.) yediemin, güvenilir kişi<br />

treuhänderisch inançlı, itimada dayalı<br />

treuhänderische Besitzerin (F.) inançlı zilyed<br />

treuhänderischer Besitzer (M.) inançlı zilyed<br />

Treuhänderschaft (F.) yedieminlik, vesayet<br />

Treuhandgesellschaft (F.) inançlı işlem<br />

Treuhandkonto (N.) yedieminlik hesabı<br />

Treuhandschaft (F.) yedieminlik, vesayet<br />

Treuhandverhältnis (N.) yedieminlik ilişkisi<br />

Treunehmer (M.) yediemin, güvenilir kişi<br />

Treunehmerin (F.) yediemin, güvenilir kişi<br />

Tribunal (N.) mahkeme<br />

Tribut (M.) haraç<br />

Trieb (M.) irade<br />

Triebtäter (M.) iradesini kontrol edemeyen fail<br />

Triebtäterin (F.) iradesini kontrol edemeyen fail<br />

trinken içmek<br />

Trinkgeld (N.) bahşiş<br />

TRIPS (Agreement on Trade-related Aspects of Intellectual Property Rights) TRIPS<br />

Trödelvertrag (M.) eskici sözleşmesi<br />

Trunkenheit (F.) sarhoşluk<br />

Trunkenheit (F.) im Straßenverkehr trafikte sarhoşluk<br />

Trunksucht (F.) ayyaşlık<br />

Trust (M.) tröst<br />

Tschechien (N.) Çek Cumhuriyeti


Tücke (F.) kötülük, hile<br />

Tun (N.) icabi hareket<br />

Turnus (M.) nöbet, münavebe<br />

Tutor (M.) danışman<br />

Tutorin (F.) danışman<br />

TÜV (M.) teknik denetleme örgütü<br />

Typ (M.) tip, örnek<br />

Typengenehmigung (F.) tip izni<br />

Typenverschmelzungsvertrag (M.) tiplerin birleşmesi sözleşmesi<br />

Typenzwang (M.) tip zorunluluğu<br />

Tyrann (M.) despot, tiran<br />

Tyrannin (F.) despot, tiran<br />

übel kötü, fena (Adj.), rahatsız<br />

Übel kötülük, fenalık, rahatsızlık<br />

Übeltäter (M.) kötü niyetli kimse, suçlu<br />

Übeltäterin (F.) kötü niyetli kimse, suçlu<br />

üben alışmak, alıştırmak<br />

überantworten teslim etmek<br />

Überbau (M.) üstyapı, taşkın inşaat<br />

überbauen üzerine inşaat <strong>yapma</strong>k, taşkın inşaat <strong>yapma</strong>k<br />

Überbringer (M.) getiren, ulak, sai<br />

Überbringerin (F.) getiren, ulak, sai<br />

übereignen devretmek, temlik etmek<br />

Übereignung (F.) devretme, temlik<br />

übereinkommen sözleşmek, mukavele akdetmek, uzlaşmak<br />

Übereinkommen (N.) sözleşme, mukavele, uzlaşma<br />

Übereinkunft (F.) sözleşme, mukavele, uzlaşma<br />

Überfall (M.) başkasının mülküne düşme, baskın<br />

überfallen başkasının mülküne düşmek, baskın <strong>yapma</strong>k<br />

überführen göndermek, sevk etmek<br />

Übergabe (F.) teslim, tevdi<br />

Übergang (M.) geçme, intikal<br />

übergeben (Adj.) teslim edilmiş<br />

übergeben (V.) teslim etmek<br />

übergesetzlich yasaüstü, kanunlar üstü<br />

übergesetzlicher Notstand (M.) yasaüstü zorda kalma<br />

Überhangmandat (N.) fazla vekalet<br />

überholen geçmek, elden geçirmek<br />

überlassen (Adj.) temlik edilmiş, bırakılmış, terkedilmiş, devredilmiş<br />

überlassen (V.) temlik etmek, devretmek, bırakmak, terketmek<br />

Überlassung (F.) temlik, devretme, bırakma, terk<br />

überleiten geçirmek, iletmek<br />

Überleitung (F.) geçiş, intikal<br />

Überleitungsvertrag (M.) geçiş sözleşmesi<br />

Übermaß (N.) aşırı ölçü, ifrat, aşırılık<br />

Übermaßverbot (N.) aşırı ölçü yasağı<br />

Übernahme (F.) devralma, teslim alma, deruhte<br />

übernehmen devralmak, teslim almak, deruhte etmek<br />

Überprüfung (F.) gözden geçirme, denetleme<br />

überschießen hedefi aşmak


überschießende Innentendenz (F.) hedefi aşan iç eğilim<br />

überschreiten aşmak, geçmek<br />

Überschreitung (F.) aşma, geçim<br />

Überschrift (F.) yazı başlığı, matlap, manşet<br />

Überschuldung (F.) aşırı borçlanma, fazla borçlanma<br />

Überschuss (M.) artık kalan, artık para<br />

Übersicherung aşkın sigorta<br />

überstimmen oy çokluğu ile yenmek<br />

Überstunde (F.) fazla çalışma saati<br />

Überstunden (F.Pl.) fazla çalışma saatleri<br />

übertragbar devredilebilir<br />

übertragen (Adj.) devredilmiş, temlik edilmiş, yüklenmiş, nakledilmiş<br />

übertragen (V.) devretmek, temlik etmek, yüklemek, nakletmek<br />

übertragener Wirkungskreis (M.) devredilmiş nüfuz sahası<br />

Übertragung (F.) devir, temlik, yükleme, nakil<br />

übertreten (V.) kabahat işlemek<br />

Übertretung (F.) kabahat<br />

überwachen denetlemek, gözlemek<br />

Überwachung (F.) denetim, gözetim<br />

überweisen aktarmak, nakletmek<br />

Überweisung (F.) hesap aktarması, hesap nakli<br />

Überweisungsbeschluss (M.) aktarma kararı<br />

überzeugen ikna etmek, inandırmak<br />

Überzeugung (F.) ikna etme, kanaat, inanç<br />

Überzeugungstäter (M.) inanç ve görüşleri nedeniyle suç işleyen<br />

Überzeugungstäterin (F.) inanç ve görüşleri nedeniyle suç işleyen<br />

überziehen hesabı aşmak<br />

Überziehung (F.) banka avansı<br />

üble Nachrede (F.) gıybet, kötüleme<br />

Übung (F.) alıştırma, talim<br />

Ufer (N.) su kenarı, sahil, kıyı<br />

Ultimatum (N.) ultimatom<br />

ultra-vires-Lehre (F.) tüzel kişiliği sınırlama öğretisi, ultra vires öğretisi<br />

umbringen öldürmek<br />

umdeuten değişik yorumlamak, değişik anlam vermek<br />

Umgangsrecht çocukla şahsi münasebette bulunmak hakkı<br />

umgehen çekinmek, kaçamak yolu ile kurtulmak<br />

umgehend ivedilikle, derhal, hemen, gecikmeden<br />

Umgehung (F.) çekinme, kaçamak yolu ile kurtulma<br />

Umgehungsgeschäft (N.) mevsuf muvazaa<br />

Umkehr (F.) dönüş<br />

umkehren dönmek, çevirmek<br />

Umkehrschluss (M.) aksi ile kanıt, tersiyle isbat<br />

Umlage (F.) dağılım, dağıtım, harcamalara katılma payı<br />

Umlauf (M.) tedavül, dolaşım<br />

umlaufen tedavül etmek, dolaşmak<br />

Umlaufverfahren (N.) cari dava<br />

Umlaufvermögen (N.) cari varlıklar<br />

umlegen dağılmak, dağıtmak<br />

Umlegung (F.) dağılım, dağıtım


Umsatz (M.) satış<br />

Umsatzsteuer (F.) gider vergisi<br />

umsonst parasız, bedava<br />

Umstand (M.) durum, hal<br />

umwandeln <strong>değiştirmek</strong>, tebdil etmek<br />

Umwandlung (F.) değiştirme, tebdil<br />

Umwelt (F.) çevre<br />

Umweltinformationsgesetz (N.) çevre bilgisi yasası<br />

Umweltrecht (N.) çevre politikası<br />

Umweltschaden (M.) çevre zararı<br />

Umweltschutz (M.) çevre korunması<br />

unabdingbar değiştirilemez, emredici, buyurucu<br />

unabhängig bağımsız<br />

Unabhängigkeit (F.) bağımsızlık<br />

unabwendbar önlenemez<br />

unabwendbares Ereignis (N.) önlenemez olay<br />

unbefugt yetkisiz, salahiyetsiz<br />

unbenommen önyargısız, tarafsız<br />

unbescholten sabıkasız<br />

unbeschränkt sınırsız, tam<br />

unbestimmt belli olmayan, belirsiz<br />

unbestimmter Rechtsbegriff (M.) belli olmayan hukuk kavramı<br />

unbeweglich taşınmaz (Adj.), yerinde sabit olan (Adj.)<br />

unbewegliche Sache (F.) taşınmaz mal<br />

unbewusst bilinçsiz, şuursuz<br />

unbewusste Fahrlässigkeit (F.) bilinçsiz savsama<br />

unbillig hakkaniyete aykırı<br />

Unbilligkeit (F.) hakkaniyete aykırılık<br />

unbotmäßig itaatsız, serkeş<br />

unecht gerçek olmayan (Adj.), sahte (Adj.)<br />

unechte Gesamtschuld (F.) gerçek olmayan borçlular arasında teselsül<br />

unechte Rückwirkung (F.) gerçek olmayan geçmişe dokunma<br />

unechte Urkunde (F.) sahte belge<br />

unechtes Sonderdelikt (N.) gerçek olmayan mahsus suç<br />

unechtes Unterlassungsdelikt (N.) gerçek olmayan ihmali suç<br />

unehelich nesebi sahih olmayan, gayri meşru<br />

Unehelichkeit (F.) sahih olmayan nesep, gayri meşruluk<br />

uneigentlich mecazi<br />

uneigentlicher Werklieferungsvertrag (M.) mecazi işletme teslimi sözleşmesi<br />

unentgeltlich parasız, bedava<br />

Unentgeltlichkeit (F.) parasız olma, bedava olma<br />

unerlaubt haksız (Adj.), yasak (Adj.)<br />

unerlaubte Handlung (F.) haksız fiil<br />

unerlaubtes Entfernen (N.) vom Unfallort kaza yerinden kaçma<br />

unfähig yeteneksiz, ehil olmayan, ehliyetsiz<br />

Unfähigkeit (F.) yeteneksizlik, ehliyetsizlik<br />

Unfall (M.) kaza<br />

Unfallhaftpflichtrecht (N.) kaza mali sorumluluk hukuku<br />

Unfallverhütung (F.) kazaların önlenmesi<br />

Unfallversicherung (F.) kaza sigortası


unfreiwillig istemeksizin, istemiyerek<br />

Unfug (M.) muziplik, yaramazlık<br />

ungeboren doğmamış<br />

Ungebühr (F.) vor Gericht mahkemeyi tahkir<br />

ungehorsam sözdinlemez, itaatsız<br />

Ungehorsam (N.) sözdinlemezlik, itaatsızlık<br />

ungerecht adaletsiz<br />

ungerechtfertigt haksız, haksız olarak<br />

ungerechtfertigte Bereicherung (F.) sebepsiz zenginleşme<br />

Ungerechtigkeit (F.) adaletsizlik<br />

ungesetzlich yasadışı, kanundışı<br />

Unglück (N.) kaza<br />

Unglücksfall (M.) kaza<br />

ungültig batıl, hükümsüz<br />

Ungültigkeit (F.) butlan, hükümsüzlük<br />

Ungültigkeitserklärung (F.) iptal, iptal kararı<br />

Unidroit (N.) Internationales Institut zur Vereinheitlichung des Privatrechts (in Rom)<br />

uluslararası özel hukuku birleştirme kurumu<br />

Uniform (F.) resmi elbise, üniforma<br />

Union (F.) birlik<br />

universal evrensel, külli<br />

Universalerbe (M.) tek varis<br />

Universalität (F.) evrensellik<br />

Universalrechtsgut (N.) tüm kişi varlığı hakları<br />

Universalsukzession (F.) tüm ardıllık, külli halefiyet<br />

Universität (F.) üniversite<br />

Unkenntnis (F.) bilmeme, bilmemezlik, haberdar olmama<br />

unkörperlich maddi olmayan, manevi<br />

Unkosten (F.Pl.) masraflar<br />

unlauter haksız<br />

unlauterer Wettbewerb (M.) haksız rekabet<br />

unmittelbar doğrudan doğruya, dolaysız<br />

unmittelbar bevorstehend doğrudan doğruya yaklaşan<br />

unmittelbare Stellvertretung (F.) doğrudan doğruya temsil<br />

unmittelbare Wahl (F.) doğrudan doğruya seçim<br />

unmittelbarer Besitz (M.) doğrudan doğruya elmenlik<br />

unmittelbarer Schaden (M.) doğrudan doğruya zarar<br />

Unmittelbarkeit (F.) doğrudan doğruyalık<br />

unmöglich imkansız, olanaksız<br />

Unmöglichkeit (F.) olanaksızlık, imkansızlık<br />

unmündig ergin olmayan, reşit olmayan, küçük<br />

Unmündigkeit (F.) ergin olmayış, reşit olmayış, küçüklük<br />

unparteiisch tarafsız, bitaraf<br />

unparteilich tarafsız, bitaraf<br />

Unparteilichkeit (F.) tarafsızlık, bitaraflık<br />

unrecht haksız<br />

Unrecht (N.) haksızlık<br />

Unrechtsbewusstsein (N.) haksızlık bilinci<br />

unredlich yolsuz, doğruluğa sığmayan<br />

unregelmäßig düzensiz, usulsüz


unregelmäßige Verwahrung (F.) düzensiz saklatım, usulsüz tevdi<br />

unrichtig doğru olmayan, yanlış<br />

Unrichtigkeit (F.) doğru olmama, yanlışlık<br />

Unschuld (F.) masumluk, suçsuzluk<br />

unschuldig masum, suçsuz<br />

Unschuldsvermutung (F.) masumluk karinesi<br />

unstatthaft caiz olmayan<br />

Unstatthaftigkeit caiz olmama<br />

untätig işsiz (Adj.), tembel (Adj.)<br />

Untätigkeit (F.) işsizlik, tembellik<br />

untauglich elverişsiz, askerliğe yaramaz<br />

untauglicher Versuch (M.) eksik teşebbüs<br />

Unterausschuss (M.) alt komisyon, tali encümen<br />

unterbrechen ara vermek, tatil etmek, tehir etmek<br />

Unterbrechung (F.) ara verme, tatil, tehir<br />

unterbringen yerleştirmek, yatırmak, barındırmak<br />

Unterbringung (F.) yerleştirme, yatırma, barındırma<br />

unterdrücken gizlemek, bastırmak<br />

untere altındaki, aşağıdaki<br />

Untereigentum (N.) zilyedlik hakkı<br />

untergeben emri altında bulunmak<br />

untergeordnet ikinci derecede olan<br />

Unterhalt (M.) nafaka, infak<br />

unterhalten beslemek, bakmak, tutmak<br />

Unterhaltsanspruch (M.) nafaka hakkı<br />

Unterhaltspflicht (F.) nafaka yükümlülüğü<br />

Unterhaltsrecht (N.) nafaka hukuku<br />

Unterhaltsvorschuss (M.) nafaka öndeliği<br />

Unterhaus (N.) avam kamarası<br />

unterlassen (Adj.) ihmal edilmiş<br />

Unterlassen (N.) ihmal, kaçınma, savsama<br />

unterlassen (V.) ihmal etmek, kaçınmak, savsamak<br />

Unterlassung (F.) ihmal, kaçınma, savsama<br />

Unterlassungsanspruch (M.) müdahalenin men’ini isteme hakkı<br />

Unterlassungsdelikt (N.) ihmali suç<br />

Unterlassungsklage (F.) elatmanın kaldırılması davası<br />

unterliegen kaybetmek, bağlı olmak<br />

Untermiete (F.) alt kira<br />

Untermieter (M.) alt kiracı<br />

Untermietvertrag (M.) alt kira sözleşmesi<br />

Unternehmen (N.) ortaklık, girişim, teşebbüs<br />

Unternehmenstarifvertrag (M.) ortaklık toplu iş sözleşmesi<br />

Unternehmensverbund (M.) ortaklık bileşimi<br />

Unternehmer (M.) girişimci, yüklenici, işadamı<br />

Unternehmerpfandrecht (N.) girişimci rehin hakkı<br />

Unterpächter (M.) kiracının kiracısı<br />

unterrichten ders vermek, öğretmek<br />

untersagen yasaklamak, men’etmek<br />

Untersagung (F.) yasaklama, memnuiyet<br />

unterscheiden ayırmak


Unterscheidung (F.) ayırma<br />

Unterschied (M.) fark<br />

unterschlagen (Adj.) zimmete geçirilmiş<br />

unterschlagen (V.) zimmete geçirmek<br />

Unterschlagung (F.) basit zimmet, zimmet suçu<br />

Unterschlagung (F.) öffentlicher Gelder zimmete kamu paraları geçirme<br />

unterschreiben imzalamak<br />

Unterschrift (F.) imza<br />

untersuchen soruşturmak, araştırmak, tahkik etmek<br />

Untersuchung (F.) soruşturma, araştırma, tahkik<br />

Untersuchungsausschuss (M.) soruşturma komisyonu<br />

Untersuchungsgefangene (F.) tutuklu (Sb.)<br />

Untersuchungsgefangener (M.) tutuklu (Sb.)<br />

Untersuchungsgrundsatz (M.) re’sen araştırma ilkesi<br />

Untersuchungshaft (F.) tutukluluk<br />

Untersuchungsrichter (M.) soruşturma hakimi<br />

Unterversicherung (F.) eksik sigorta<br />

unterzeichnen imzalamak<br />

Unterzeichnung (F.) imzalama<br />

Untreue (F.) emniyeti kötüye kullanma<br />

unveräußerlich temlik edilemez<br />

unvereinbar bağdaşmaz, uyuşmaz<br />

Unvereinbarkeit (F.) bağdaşmazlık, uyuşmazlık<br />

Unverjährbarkeit (F.) zamanaşımına uyruk olmazlık<br />

unvermeidbar kaçınılmaz, mübrem<br />

unvermeidlich kaçınılmaz, mübrem<br />

Unvermögen (N.) güçsüzlük, olanaksızlık<br />

Unverstand (M.) akılsızlık<br />

unvertretbar misli olmayan<br />

unvertretbare Sache (F.) misli olmayan şey<br />

unverzüglich gecikmeksizin<br />

unvollkommen eksik, nakıs<br />

unvollkommene Verbindlichkeit (F.) eksik borç<br />

unvordenklich ezelden beri<br />

unvordenkliche Verjährung (F.) ezelden beri zamanaşımı<br />

unvoreingenommen önyargısız, objektif<br />

Unvoreingenommenheit (F.) önyargısız olma, objektif olma<br />

unwahr yalan (Adj.)<br />

Unwahrheit (F.) yalan (Sb.)<br />

unwesentlich önemsiz<br />

unwiderruflich dönülemez<br />

unwirksam hükümsüz, hukuken geçersiz<br />

Unwirksamkeit (F.) hükümsüzlük, hukuken geçersizlik<br />

unwissentlich bilmiyerek<br />

Unwissenheit (F.) bilmeme, bilmemezlik, haberdar olmama<br />

unwürdig layik olmayan<br />

Unwürdigkeit liyakatsizlik<br />

Unzucht (F.) fuhuş<br />

unzüchtig hayasız, edepsiz<br />

unzulässig caiz olmayan


Unzulässigkeit (F.) caiz olmama<br />

unzurechnungsfähig doğruyu yanlıştan ayıramayan<br />

Unzurechnungsfähigkeit (F.) doğruyu yanlıştan ayıramama<br />

unzuständig yetkisiz, yetkili olmayan<br />

Unzuständigkeit (F.) yetkisizlik, yetkili olmama<br />

unzuverlässig güvenilmez<br />

Unzuverlässigkeit (F.) güvenilmezlik<br />

Urabstimmung (F.) grev oylaması<br />

Urheber (M.) asli fail, yazar<br />

Urheberbenennung (F.) eser sahibinin belirtilmesi<br />

Urheberin (F.) asli fail, yazar<br />

Urheberpersönlichkeitsrecht (N.) manevi haklar<br />

Urheberrecht (N.) fikri hukuk, telif hakkı<br />

urheberrechtlich fikri hukuka göre<br />

Urheberrechtsgesetz (N.) fikir ve sanat eserleri kanunu<br />

Urkunde (F.) senet, evrak, belge, vesika<br />

Urkundenbeweis (M.) yazılı ispat belgesi<br />

Urkundendelikt (N.) evrakta suç<br />

Urkundenfälschung (F.) evrakta sahtekarlık<br />

Urkundenprozess (M.) evrak davası<br />

Urkundenunterdrückung (F.) senetlerin gizlenmesi<br />

urkundlich senetli, evrakta müstenit<br />

Urlaub (M.) izin<br />

Urlaubsanspruch (M.) izin hakkı<br />

Urlaubsgeld (N.) izin parası<br />

Urne (F.) kül kavanozu, oy sandığı<br />

Urproduktion (F.) ilk üretim<br />

Ursache (F.) neden (Sb.), sebep, illet<br />

ursächlich nedensel, sebebe bağlı, illi<br />

Ursächlichkeit (F.) nedensellik, sebebe bağlılık, illiyet<br />

Ursprung (M.) asıl, kaynak, başlangıç<br />

ursprünglich asli, ilkel<br />

ursprüngliche Unmöglichkeit (F.) asli imkansızlık<br />

Urteil (N.) hüküm<br />

urteilen hüküm vermek, karar vermek<br />

Urteilsformel (F.) hüküm fıkrası<br />

Urteilsgründe (M.Pl.) hüküm sebepleri<br />

Urteilstenor (M.) hüküm fıkrası<br />

Urteilsverkündung (F.) hükmün tefhimi<br />

Urteilsvollstreckung (F.) hükmün infazı<br />

Usance (F.) ticari teamül<br />

usurpieren gaspetmek<br />

Utilitarismus (M.) yararcılık<br />

Vakanz (F.) münhal kadro<br />

Valuta (F.) yabancı ülke parası, döviz<br />

Vasall (M.) vasal<br />

Vater (M.) baba<br />

Vaterland (N.) anayurt<br />

väterlich baba gibi, babadan kalma<br />

väterliche Gewalt (F.) babaerkillik


Vaterschaft (F.) babalık<br />

Vaterschaftsanerkenntnis (N.) babalığın tanınması<br />

Vaterschaftsanerkennung (F.) babalığın tanınması<br />

Vaterschaftsanfechtung (F.) babalığın reddi<br />

Vaterschaftsklage (F.) babalık davası<br />

Vaterschaftsvermutung (F.) babalık karinesi<br />

Vatikan (M.) Vatikan<br />

Vatikanisches Konzil (N.) Vatikan Konsili<br />

VELKD (F.) Vereinigte evangelisch-lutherische Kirche Deutschlands Almanya Protestan-<br />

Lüteriyen Birleşik Kilisesi<br />

verabreden sözleşmek, kararlaştırmak, anlaşmak, randevulaşmak<br />

Verabredung (F.) sözleşme, kararlaştırma, anlaşma, randevu<br />

Verabredungsgefahr (F.) sözleşme tehlikesi<br />

verabschieden vedalaşmak, izin vermek<br />

verächtlichmachen aşağılamak<br />

verändern <strong>değiştirmek</strong>, değişmek<br />

Veränderung (F.) değiştirme, <strong>değişiklik</strong>, tebdil<br />

veranlagen salmak, tarh etmek<br />

Veranlagung (F.) salma, tarh<br />

verantwortlich sorumlu, mesul<br />

Verantwortlichkeit (F.) sorumluluk, mesuliyet<br />

Verantwortung (F.) sorumluluk, mesuliyet<br />

verarbeiten işlemek<br />

Verarbeitung (F.) işleme<br />

veräußern devretmek, temlik etmek<br />

Veräußerung (F.) devretme, temlik<br />

Veräußerungsverbot (N.) devretme yasağı, temlik yasağı<br />

verbal sözlü, şifahi<br />

Verbalinjurie (F.) sözle hakaret, sövme<br />

Verband (M.) birlik, federasyon<br />

Verbandsklage (F.) müşterek hak davası<br />

Verbandskompetenz (F.) birlik yetkisi<br />

Verbandskörperschaft (F.) birlik derneği<br />

Verbandsstrafe birlik cezası<br />

Verbandstarifvertrag (M.) işçi sendikası ve işveren sendikası arasında yapılan toplu iş<br />

sözleşmesi<br />

verbannen sürgüne göndermek<br />

Verbannung (F.) sürgün<br />

verbergen gizlemek, saklamak<br />

verbessern düzeltmek, iyileştirmek<br />

Verbesserung (F.) düzeltme, iyileştirme<br />

verbieten yasaklamak, men etmek<br />

verbinden birleştirmek, tevhid etmek, bağlamak<br />

verbindlich bağlayıcı<br />

Verbindlichkeit (F.) borç, yükümlülük, bağlayıcılık<br />

Verbindlichkeiten (F.Pl.) borçlar, yükümlülükler, bağlayıcılıklar<br />

Verbindung (F.) birleştirme, tevhid<br />

verborgen gizli, saklı<br />

verborgener Mangel (M.) gizli ayıp<br />

Verbot (N.) yasak (Sb.), mümanaat


verboten yasak (Adj.), memnu<br />

Verbotsirrtum (M.) yasakta yanılma, hukuki yanılma<br />

Verbrauch (M.) tüketim, istihlak<br />

verbrauchbar tüketilebilen, tüketilebilir<br />

verbrauchbare Sache (F.) tüketilebilir şey<br />

verbrauchen tüketmek, istihlak etmek<br />

Verbraucher (M.) tüketici<br />

Verbrauchergeschäft (N.) tüketici işlemi<br />

Verbraucherin (F.) tüketici<br />

Verbraucherinsolvenz tüketici aczi<br />

Verbraucherkredit (M.) tüketici kredisi<br />

Verbraucherschutz (M.) tüketiciyi koruma<br />

Verbraucherschutzgesetz (N) tüketiciyi koruma kanunu<br />

Verbrauchsgüterkauf (F.) tüketim malları satımı<br />

Verbrauchsteuer (F.) tüketim vergisi<br />

Verbrechen (N.) cürüm, cinayet, suç<br />

Verbrecher (M.) cürüm işleyen, cani<br />

verbrecherisch cinai, caniyane<br />

Verbund (M.) bileşim, terkip<br />

verbürgen garanti etmek, kefalet altına almak<br />

verbüßen ceza çekmek<br />

Verdacht (M.) şüphe, kuşku<br />

verdächtig şüpheli (Adj.)<br />

verdächtigen şüphelenmek<br />

Verdächtigter (M.) şüpheli (Sb.)<br />

Verdächtigung (F.) şüphelenme<br />

verdienen kazanmak, hak etmek<br />

Verdienst (M.) kazanç<br />

Verdienstentgang (M.) kazanç eksikliği<br />

Verdikt (N.) mahkeme kararı<br />

verdingen ihale etmek<br />

Verdingung (F.) ihale (1)<br />

Verdingungsordnung (F.) für Leistungen (VOL) ödemeler için ihale düzeni<br />

verdunkeln karartmak<br />

Verdunkelung (F.) karartma<br />

Verdunkelungsgefahr (F.) delilleri karartma tehlikesi<br />

vereidigen yemin ettirmek, yemin vermek<br />

Vereidigung (F.) yemin ettirme, yemin verme<br />

Verein (M.) dernek, cemiyet<br />

vereinbaren anlaşmak, kararlaştırmak<br />

Vereinbarung (F.) anlaşma, kararlaştırma<br />

Vereinbarungsdarlehen (N.) anlaşma ödüncü<br />

vereinen anlaşmak, kararlaştırmak<br />

vereinfachen basitleştirmek<br />

vereinigen birleştirmek<br />

vereinigt birleşik<br />

Vereinigte Staaten (M.Pl.) von Amerika Amerika Birleşik Devletleri<br />

Vereinigung (F.) örgüt, dernek, teşekkül<br />

Vereinigungsfreiheit (F.) örgütleşme serbestisi<br />

Vereinsfreiheit (F.) derneğin serbestisi


Vereinshaftung (F.) derneğin sorumluluğu<br />

Vereinte Nationen (F.Pl.) (UNO) Birleşmiş Milletler<br />

vereiteln engellemek, mani olmak<br />

Vereitelung (F.) engelleme, mani olma<br />

vererben miras olarak intikal etmek<br />

Verfahren (N.) yöntem, usul, dava<br />

verfahren (V.) hareket etmek<br />

Verfahrensgrundsatz (M.) yöntem esası<br />

Verfahrensmangel (M.) yönteme ait noksanlar<br />

Verfahrensmissbrauch (M.) yöntemin kötüye kullanılması<br />

Verfahrensrecht (N.) yöntem hukuku<br />

verfahrensrechtlich yöntem hukukuna göre<br />

Verfahrensvorschrift (F.) yönteme ilişkin kural<br />

Verfahrensvorschriften (F. Pl.) yönteme ilişkin kurallar<br />

Verfall (M.) düşme, çökme, vade<br />

verfallen (Adj.) düşmüş, çökmüş, vadesi gelmiş<br />

verfallen (V.) düşmek, çökmek, sakıt olmak<br />

Verfallsklausel (F.) hak düşürücü kayıt<br />

Verfallspfand (N.) hak düşürücü rehin<br />

verfassen yazmak, telif etmek<br />

Verfasser (M.) yazar<br />

Verfasserin (F.) yazar<br />

Verfassung (F.) anayasa, esas teşkilat kanunu<br />

Verfassungsänderung (F.) anayasa değişikliği<br />

Verfassungsauslegung (F.) anayasanın yorumu<br />

Verfassungsbeschwerde (F.) anayasa aykırılık itirazı<br />

Verfassungsfeind (M.) anarşist<br />

verfassungsgebend anayasama<br />

verfassungsgebende Gewalt (F.) anayasama erki<br />

verfassungsgemäß anayasal<br />

Verfassungsgericht (N.) anayasa mahkemesi<br />

Verfassungsgeschichte (F.) anayasa tarihi<br />

Verfassungsgesetz (N.) anayasa<br />

Verfassungsgrundsatz (M.) anayasa ilkesi<br />

verfassungskonform anayasaya uygun, anayasal<br />

verfassungskonforme Auslegung (F.) anayasaya uygun yorum<br />

Verfassungskontrolle (F.) anayasal denetim<br />

verfassungsmäßig anayasal, anayasaya uygun<br />

verfassungsmäßige Ordnung (F.) anayasal düzen<br />

verfassungsmäßiger Vertreter (M.) anayasal temsilci<br />

Verfassungsorgan (N.) anayasa organı<br />

Verfassungsprinzip (N.) anayasa prensibi<br />

Verfassungsrecht (N.) anayasa hukuku<br />

Verfassungsschutz (M.) anayasayı koruma<br />

Verfassungsstreitigkeit (F.) anayasa uyuşmazlığı<br />

Verfassungsurkunde (F.) anayasal belge<br />

Verfassungsvorbehalt (M.) anayasa muhafazası<br />

verfassungswidrig anayasaya aykırı<br />

Verfassungswidrigkeit (F.) anayasaya aykırılık<br />

verfolgen koğuşturmak, izlemek, takip etmek


Verfolgung (F.) koğuşturma, izleme, takip<br />

Verfrachter (M.) taşıyan<br />

Verfrachterin (F.) taşıyan<br />

verfügen tasarruf etmek, mutasarrıf olmak<br />

Verfügung (F.) tasarruf, egenim, karar, emir, muamele<br />

Verfügung (F.) von Todes wegen ölüme bağlı tasarruf<br />

Verfügungsbefugnis (F.) tasarruf hakkı<br />

Verfügungsermächtigung (F.) tasarruf yetkisi<br />

Verfügungsgeschäft (N.) tasarruf işlemi<br />

Verfügungsverbot (N.) tasarruf yasağı<br />

verführen kandırmak<br />

Verführung (F.) kandırma<br />

Vergaberecht verme hakkı, tahsis hakkı<br />

Vergehen (N.) cünha<br />

vergelten karşılık vermek, misillemek<br />

Vergeltung (F.) karşılık verme, misilleme<br />

vergesellschaften toplumsallaştırmak<br />

Vergesellschaftung (F.) toplumsallaştırma<br />

vergewaltigen zorla ırza geçmek<br />

Vergewaltigung (F.) zorla ırza geçme<br />

vergiften zehirlemek<br />

Vergiftung (F.) zehirleme<br />

Vergleich (M.) uzlaşma, sulh, karşılaştırma<br />

vergleichen (sich) uzlaşmak<br />

vergleichen karşılaştırmak<br />

Vergleichsmiete (F.) uzlaştırma kirası<br />

Vergleichsordnung (F.) uzlaştırma düzenlemesi<br />

Vergleichsverfahren (N.) uzlaştırma usulü<br />

vergüten ödemek, tazmin etmek<br />

Vergütung (F.) ödeme, tazmin<br />

Vergütungsgefahr (F.) ödeme tehlikesi, tazmin tehlikesi<br />

verhaften tutuklamak, tevkiv etmek<br />

Verhaftung (F.) tutuklama, tevkiv<br />

Verhalten (N.) davranış, hareket<br />

verhalten (V.) davranmak, hareket etmek<br />

Verhaltenshaftung (F.) davranış sorumluluğu<br />

Verhältnis (N.) ilişki, münasebet<br />

verhältnismäßig nisbi, göreceli, izafi<br />

Verhältnismäßigkeit (F.) orantılık<br />

Verhältniswahl (F.) nisbi temsil sistemi yoluyla seçim<br />

Verhältniswahlrecht (N.) nisbi temsil sistemi yoluyla seçme hakkı<br />

verhandeln yargılamak, muhakeme etmek<br />

Verhandlung (F.) yargılama, muhakeme<br />

verhängen ceza vermek, hükmetmek<br />

Verhängung (F.) ceza verme, hüküm verme<br />

verharmlosen tehlikesiz göstermeye çalışmak<br />

Verharmlosung (F.) tehlikesiz göstermeye çalışma<br />

verherrlichen övmek, büyültmek, yüceltmek<br />

Verherrlichung (F.) övme, büyültme, yüceltme<br />

verhindern önlemek, engellemek


Verhinderung (F.) önleme, engelleme<br />

Verhör (N.) istinak<br />

verhören istinak etmek<br />

verhüten önlenmek<br />

Verhütung (F.) önlenme<br />

Verhütungsmittel (N.) gebelik önleyici araçlar<br />

verjähren zamanaşımına uğramak<br />

Verjährung (F.) zamanaşımı<br />

Verkauf (M.) satış, satma, satım<br />

verkaufen satmak<br />

Verkäufer (M.) satıcı<br />

Verkäuferin (F.) satıcı<br />

Verkaufskommission (F.) satış komisyonu<br />

Verkehr (M.) trafik, ulaşım, işlemler, muameleler<br />

verkehren gidip gelmek, işlemek<br />

Verkehrsdelikt (N.) trafik suçu<br />

Verkehrsgeschäft (N.) trafik işi<br />

Verkehrsmittel (N.) trafik aracı<br />

Verkehrspflicht (F.) trafik yükümlülüğü<br />

Verkehrspolizei (F.) trafik memuru<br />

Verkehrsrecht (N.) trafik hukuku<br />

Verkehrsstrafrecht (N.) trafik ceza hukuku<br />

Verkehrsteuer (F.) trafik vergisi<br />

Verkehrsunfall (M.) trafik kazası<br />

Verkehrsunfallflucht (F.) trafik kazası yerinden kaçma<br />

Verkehrsvorschrift (F.) trafik kuralı<br />

Verkehrswirtschaft (F.) trafik ekonomisi<br />

Verkehrszeichen (N.) trafik işareti<br />

Verkehrszentralregister (N.) trafik merkez sicili<br />

verklagen dava etmek<br />

verklaren deniz raporu ibraz etmek<br />

verkünden sözle bildirmek, ilan etmek, tefhim etmek<br />

Verkündung (F.) sözle bildirme, ilan, tefhim<br />

Verkündungsblatt (N.) ilan kağıdı<br />

verladen yüklemek<br />

Verladeschein (M.) yükleme belgesi<br />

Verlag (M.) yayınevi<br />

Verlagsrecht (N.) yayım hukuku<br />

verlagsrechtlich yayım hukukuna göre<br />

Verlagsvertrag (M.) yayım sözleşmesi<br />

verlängern uzatmak, temdit etmek<br />

verlängert uzatılmış, temdit edilmiş<br />

Verlängerung (F.) uzatma, temdit<br />

verlassen (V.) terk etmek, bırakmak<br />

Verlassenschaft (F.) kalıt, tereke<br />

verlautbaren ilan etmek, duyurmak<br />

verlegen (V.) yayımlamak, nakletmek<br />

Verleger (M.) yayımcı<br />

verleihen ariyet vermek, vermek, bahşetmek<br />

Verleihung (F.) ariyet verme, verme, bahşetme


verleiten iğfal etmek, kandırmak<br />

Verleitung (F.) iğfal, kandırma<br />

Verlesung okuma<br />

verletzen bozmak, ihlal etmek, yaralamak<br />

Verletzter (M.) kıygın, mağdur, yaralı<br />

Verletzung (F.) bozma, ihlal, yaralama<br />

Verletzungsdelikt (N.) maddi suç<br />

verleumden iftira etmek<br />

Verleumder (M.) iftiracı<br />

Verleumdung (F.) iftira, iftira etme<br />

verlieren kaybetmek<br />

verloben nişanlamak<br />

Verlöbnis (N.) nişan, nişanlama<br />

Verlobung (F.) nişan, nişanlama<br />

Verlust (M.) kayıp, kaybolma, ziya<br />

vermachen vasiyet etmek<br />

Vermächtnis (N.) vasiyet<br />

Vermächtnisnehmer (M.) lehine vasiyet yapılan<br />

vermählen evlenmek<br />

Vermählung (F.) evlenme<br />

vermeidbar kaçınılabilir<br />

vermeidbarer Verbotsirrtum (M.) kaçınılabilir yasakta yanılma<br />

vermeiden kaçınmak, sakınmak<br />

Vermeidung (F.) kaçınma, sakınma<br />

vermengen birleştirmek, karıştırmak<br />

Vermengung (F.) birleştirme, karıştırma<br />

Vermerk (M.) ibare, not, kayıt, şart<br />

vermessen (V.) ölçümlemek, ölçmek<br />

Vermessung (F.) ölçümleme, ölçme<br />

vermieten kiraya vermek, kiralamak<br />

Vermieter (M.) kiralayan, acir<br />

Vermieterpfandrecht (N.) kiralayanın rehin hakkı<br />

Vermietung (F.) kiraya verme, kiralama<br />

vermindern azalmak, azaltmak<br />

vermindert azalmış, azaltmış<br />

verminderte Schuldfähigkeit (F.) azalmış kusur ehliyeti<br />

Verminderung (F.) azalma, azaltma<br />

vermischen karıştırmak<br />

Vermischung (F.) karıştırma<br />

vermitteln aracı olmak, aracılık etmek<br />

Vermittler (M.) aracı<br />

Vermittlung (F.) aracılık<br />

Vermittlungsausschuss (M.) aracılık kurulu<br />

Vermögen (N.) malvarlığı, servet, mallar, varlıklar<br />

Vermögensbildung (F.) malvarlığı teşkili<br />

Vermögensbildungsgesetz (N.) malvarlığı teşkil yasası<br />

Vermögensdelikt (N.) malvarlığına karşı işlenen suç<br />

Vermögenspflegschaft (F.) malvarlığı kayyımlığı<br />

Vermögensschaden (N.) maddi zarar<br />

Vermögensstrafe malvarlığı cezası


Vermögensteuer (F.) servet vergisi<br />

Vermögensübernahme (F.) malvarlığının devralınması<br />

Vermögensverwalter (M.) malvarlığının yönetmeni<br />

Vermögensverwaltung (F.) malvarlığının yönetimi<br />

Vermögensverzeichnis (N.) malvarlığını gösterir müfredat defteri<br />

vermummen örtülmek<br />

vermuten tahmin etmek, sanmak, zannetmek<br />

vermutlich tahmin edilen, sanılan, zannedilen<br />

Vermutung (F.) tahmin, sanı<br />

vernachlässigen savsamak, ihmal etmek<br />

Vernachlässigung (F.) savsama, ihmal<br />

vernehmen sorgulamak, sorguya çekmek<br />

Vernehmung (F.) sorgulama, sorguya çekme<br />

Vernunft (F.) akıl, us<br />

vernünftig akla uygun, ussal<br />

Vernunftrecht (N.) akıl hukuku<br />

veröffentlichen yayınlamak, neşretmek<br />

Veröffentlichung (F.) yayınlama, neşir<br />

verordnen yönetmek, talimat vermek<br />

Verordnung (F.) yönetmelik, talimatname, nizamname, kararname<br />

verpachten kiraya vermek, kiralamak<br />

Verpächter (M.) kiraya veren, kiralayan<br />

Verpachtung (F.) kiraya verme, kiralama<br />

Verpackung (F.) ambalaj<br />

Verpackungsverordnung ambalaj yönetmeliği<br />

verpfänden rehnetmek, rehin etmek<br />

Verpfändung (F.) rehnetme, rehin etme<br />

verpflichten ilzam etmek, borç altına sokmak<br />

Verpflichteter (M.) yükümlü olan kimse<br />

Verpflichtung (F.) yükümlülük, borç<br />

Verrat (M.) ihanet, ifşa<br />

verraten (V.) ihanet etmek, ifşa etmek<br />

Verräter (M.) hain, gammaz<br />

Verräterin (F.) hain (Sb.), gammaz<br />

verräterisch hain (Adj.)<br />

verrechnen hesaba geçirmek, mahsup etmek<br />

Verrechnung (F.) hesaba geçirme, mahsup<br />

Verrechnungsscheck (M.) takas ve mahsup çeki<br />

verrichten <strong>yapma</strong>k, yerine getirmek<br />

Verrichtung (F.) <strong>yapma</strong>, yerine getirme<br />

verrucht alçak, melun, kötü<br />

Versailles (N.) Versailles<br />

Versailler Vertrag (M.) Versailles Sözleşmesi<br />

versammeln toplanmak, toplamak<br />

Versammlung (F.) toplanma, toplantı<br />

Versammlungsfreiheit (F.) toplanma özgürlüğü<br />

Versammlungsgesetz (N.) toplanma yasası<br />

Versammlungsrecht (N.) toplanma hakkı<br />

Versammlungsverbot (N.) toplanma yasağı<br />

Versand (M.) postalama, gönderme, yollama


Versandhandel (M.) postalama suretiyle yapılan satışlar<br />

Versandhaus (N.) postalama evi<br />

versäumen ihmal etmek, kaçırmak<br />

Versäumnis (N.) ihmal, kaçırma, kusur<br />

Versäumnisurteil (N.) gıyabi hüküm, gıyapta verilen hüküm<br />

Versäumnisverfahren (N.) gıyapta yargılama<br />

verschaffen sağlamak, temin etmek<br />

Verschaffen (N.) sağlama, temin etme<br />

Verschaffung (F.) sağlama, temin etme<br />

verschärfen şiddetlendirmek, artırmak<br />

verschenken hediye etmek, bağışlamak<br />

verschieben ertelemek, kaydırmak<br />

verschiffen gemi ile göndermek<br />

verschleiern örtmek, örtünmek<br />

verschleppen adam kaldırmak, uzatma<br />

Verschleppung (F.) adam kaldırma, uzatma<br />

verschleudern maliyetin altındaki fiyattan satmak<br />

Verschleuderung (F.) maliyetin altındaki fiyattan satma<br />

Verschluss (M.) kilit<br />

verschmelzen birleşmek<br />

Verschmelzung (F.) birleşme<br />

verschollen yitik, gaip<br />

Verschollenheit (F.) gaiplik, yitiklik<br />

Verschollenheitsgesetz (N.) gaiplik kanunu<br />

Verschulden (N.) kusur, taksir<br />

verschulden (sich) borçlanmak<br />

verschulden sebep olmak<br />

Verschuldenshaftung (F.) kusur sorumluluğu<br />

Verschuldensvermutung (F.) kusur karinesi<br />

verschwägert sıhri, evlenme sonucu ortaya çıkan<br />

Verschweigung (F.) meskut geçme, susma<br />

verschwenden boş yere harcamak, israf etmek<br />

Verschwendung (F.) boş yere harcama, israf<br />

verschwiegen saklanan, gizlenen<br />

Verschwiegenheit (F.) sır saklama, ketumiyet<br />

Verschwiegenheitspflicht (F.) sır saklama zorunluluğu<br />

verschwören (sich) fesat kurmak<br />

Verschwörer (M.) fesatçı<br />

Verschwörung (F.) fesat<br />

Versehen (N.) yanılma, hata<br />

Versehrtenrente (F.) sakatlık maaşı<br />

versenden göndermek<br />

Versender (M.) gönderen<br />

Versenderin (F.) gönderen<br />

Versendung (F.) gönderme<br />

Versendungskauf (M.) irsal yoluyla satım<br />

versetzen başka yere atamak, terhin etmek<br />

Versetzung (F.) başka yere atama, terhin etme<br />

Versicherer (M.) sigortacı<br />

versichern sigortalamak, doğruluğunu onamak


versichert sigortalı<br />

Versicherung (F.) sigorta, doğruluğunu onama, temin etme<br />

Versicherungsbedingung (F.) sigorta şartı<br />

Versicherungsbetrug (M.) sigortayı dolandırma<br />

Versicherungsbilanz (F.) sigorta bilançosu<br />

Versicherungsfall (M.) sigorta olayı<br />

Versicherungsgesellschaft (F.) sigorta şirketi<br />

Versicherungskarte (F.) sigorta kartı<br />

Versicherungsmakler sigorta prodüktörü<br />

Versicherungsnehmer (M.) sigorta ettiren<br />

Versicherungspflicht (F.) sigorta yükümlülüğü<br />

Versicherungspolice (F.) sigorta poliçesi<br />

Versicherungsprämie (F.) sigorta primi<br />

Versicherungsrecht (N.) sigorta hukuku<br />

Versicherungsschein (M.) sigorta ilmühaberi<br />

Versicherungssteuer (F.) sigorta vergisi<br />

Versicherungssumme (F.) sigorta bedeli<br />

Versicherungsträger (M.) sigorta kurumu<br />

Versicherungsurkunde (F.) sigorta belgesi<br />

Versicherungsvertrag (M.) sigorta sözleşmesi<br />

Versicherungszwang (M.) sigorta zorunluluğu<br />

versiegeln mühürlemek, mühür basmak<br />

Versiegelung (F.) mühürleme, mühür basma<br />

versitzen taşınmaz mülkiyetini zamanaşımı ile kaybetmek<br />

versorgen bakmak, sağlamak, temin etmek<br />

Versorgung (F.) bakım, sağlama, temin<br />

versprechen söz vermek, vaat etmek<br />

Versprechen (N.) sözveri, vaat<br />

Versprechensempfänger (M.) sözverilen, vaat edilen<br />

verstaatlichen devletleştirmek<br />

verstaatlicht devletleştirilmiş<br />

Verstaatlichung (F.) devletleştirme<br />

Versteigerer (M.) müzayedeci<br />

versteigern artırma yoluyla satmak<br />

Versteigerung (F.) artırma<br />

versterben ölmek, vefat etmek<br />

verstorben ölmüş, vefat etmiş<br />

Verstoß (M.) aykırı hareket, aykırı davranma, kovma<br />

verstoßen aykırı hareket etmek, aykırı davranmak, kovmak<br />

verstricken haciz koymak<br />

Verstrickung (F.) haciz konulması<br />

verstümmeln sakatlamak<br />

Verstümmelung (F.) sakatlama<br />

Versuch (M.) kalkışma, teşebbüs<br />

versuchen denemek, tecrübe etmek<br />

vertagen yeni gün belirlemek, ertelemek<br />

Vertagung (F.) yeni gün belirlemesi, erteleme<br />

verteidigen savunmak, müdafaa etmek<br />

Verteidiger (M.) savunma vekili, müdafi<br />

Verteidigerin (F.) savunma vekili, müdafi


Verteidigung (F.) savunma, müdafaa<br />

Verteidigungsfall (M.) savunma durumu<br />

Verteidigungsministerium (N.) savunma bakanlığı<br />

verteilen paylaşmak, taksim etmek<br />

Verteilung (F.) paylaşma, taksim<br />

Vertiefung (F.) kazı, hafriyat<br />

vertikal dikey, amudi<br />

vertikaler Finanzausgleich (M.) dikey mali denge<br />

Vertrag (M.) sözleşme, akit, kontrat<br />

Vertrag (M.) zu Lasten Dritter başkasının fiilini taahhüt<br />

Vertrag (M.) zugunsten Dritter başkası lehine şart<br />

vertraglich sözleşmesel, akdi<br />

Vertragsabschluss (M.) sözleşmenin inikadı<br />

Vertragsauslegung (F.) sözleşmenin yorumu<br />

Vertragsbruch (M.) sözleşmeyi bozma<br />

Vertragsfreiheit (F.) sözleşme özgürlüğü<br />

vertragsgemäß sözleşmesel, akdi<br />

Vertragskarte sözleşme kartı<br />

Vertragspartei (F.) sözleşmenin tarafı<br />

Vertragspartner (M.) sözleşmenin tarafı<br />

Vertragspflicht (F.) sözleşmeden doğan borç<br />

Vertragspflichtverletzung (F.) sözleşmeden doğan borçların ihlali<br />

Vertragsrecht (N.) sözleşme hukuku<br />

vertragsschließende Partei (F.) sözleşen taraf<br />

Vertragsschluss (M.) sözleşmenin inikadı<br />

Vertragsstrafe (F.) cezai şart<br />

Vertragsübernahme (F.) sözleşmenin yüklenilmesi<br />

Vertragsurkunde (F.) mukavelename, sözleşme belgesi<br />

Vertragsverhältnis (N.) sözleşmeden doğan ilişki<br />

Vertragsverlängerung (F.) sözleşmenin uzatılması<br />

Vertragsverletzung (F.) sözleşmenin ihlali<br />

vertrauen güvenmek, itimat etmek<br />

Vertrauen (N.) güven, itimat<br />

Vertrauensarzt (M.) sigorta doktoru<br />

Vertrauensbruch (M.) emniyeti suiistimal<br />

Vertrauensfrage (F.) güven istemi<br />

Vertrauensgrundsatz (M.) itimat prensibi<br />

Vertrauensschaden (N.) menfi zarar<br />

Vertrauensschutz (M.) güvenin korunması<br />

Vertrauensstellung (F.) güven durumu<br />

Vertrauensvotum (N.) güvenoyu<br />

vertraulich güvenli, gizli, mahrem<br />

vertreiben kovmak, satmak<br />

Vertreibung (F.) kovma, satma<br />

vertretbar misli, savunulabilir, haklı bulunabilir<br />

vertretbare Handlung (F.) misli eylem<br />

vertretbare Sache (F.) misli şey<br />

vertreten (Adj.) temsil edilmiş (Adj.), sorumluluğu yüklenilmiş (Adj.), savunulmuş (Adj.)<br />

vertreten (V.) temsil etmek, sorumluluğu yüklenmek, savunmak<br />

Vertretenmüssen (N.) sorumluluğu yüklenmek zorunluluğu


Vertreter (M.) temsilci, mümessil<br />

Vertretergeschäft (N.) temsil işlemi<br />

Vertreterin (F.) temsilci, mümessil<br />

Vertretung (F.) temsil, temsilcilik, mümessillik<br />

Vertretungsmacht (F.) temsil yetkisi<br />

Vertretungswille (M.) temsil iradesi<br />

Vertrieb (M.) sürüm, satış<br />

Vertriebener (M.) sürgün<br />

Vertriebsorganisation (F.) satış organizasyonu<br />

Vertriebsrecht (N.) satış hakkı<br />

verüben işlemek<br />

verunglimpfen hakaret etmek, tahkir etmek<br />

Verunglimpfung (F.) hakaret, tahkir<br />

veruntreuen ihtilas etmek, zimmetine geçirmek<br />

Veruntreuung (F.) ihtilas, nitelikli zimmet<br />

verursachen neden olmak, sebep olmak, sebebiyet vermek<br />

Verursacher (M.) neden olan, sebep olan, sebebiyet veren<br />

Verursachung (F.) neden olma, sebep olma, sebebiyet<br />

verurteilen hüküm giydirmek, mahkum etmek<br />

Verurteilung (F.) hüküm giydirme, mahkumiyet<br />

vervielfältigen çoğaltmak, teksir etmek<br />

Vervielfältigung (F.) çoğaltma, teksir etme<br />

verwahren saklamak, muhafaza etmek<br />

Verwahrer (M.) saklayıcı, müstevdi<br />

verwahrlosen bakımsızlık yüzünden harap olmak<br />

Verwahrlosung (F.) bakımsızlık, sefillik<br />

Verwahrung (F.) saklatım, ida<br />

Verwahrungsbruch (M.) saklatım konusunun ihlali<br />

Verwahrungsvertrag (M.) saklatım sözleşmesi<br />

verwalten idare etmek, yönetmek<br />

Verwalter (M.) idareci (Sb.), yönetici (Sb.)<br />

Verwaltung (F.) idare, yönetim<br />

Verwaltungsakt (M.) idari işlem, idari muamele, idari karar<br />

Verwaltungsbehörde (F.) idari makam<br />

Verwaltungsgebühr (F.) idari işlem harcı<br />

Verwaltungsgemeinschaft (F.) idari topluluk<br />

Verwaltungsgericht (N.) idare mahkemesi<br />

Verwaltungsgerichtshof (M.) yüksek idare mahkemesi<br />

Verwaltungsgerichtsordnung (F.) idari yargılama usulü kanunu<br />

Verwaltungshandeln (N.) idari eylem<br />

Verwaltungskosten (F.Pl.) idare masrafları<br />

Verwaltungsorgan (N.) idare organı<br />

Verwaltungsprivatrecht (N.) idari özel usulü hukuku<br />

Verwaltungsprozessrecht (N.) idari yargılama usulü hukuku<br />

Verwaltungsrat (M.) idare meclisi<br />

Verwaltungsrecht (N.) idare hukuku<br />

Verwaltungsreform (F.) idarenin reformu<br />

Verwaltungsunrecht (N.) idare haksızlığı<br />

Verwaltungsverfahren (N.) idari usul<br />

Verwaltungsverfahrensgesetz (N.) idari usul kanunu


Verwaltungsvermögen (N.) idare malları<br />

Verwaltungsverordnung (F.) yönetmelik<br />

Verwaltungsvertrag (M.) idari sözleşme<br />

Verwaltungsvollstreckung (F.) idari icra<br />

Verwaltungsvollstreckungsgesetz (N.) idari icra kanunu<br />

Verwaltungsvorschrift (F.) yönetmelik<br />

Verwaltungszustellung (F.) idari tebligat<br />

verwandt hısım (Adj.), akraba (Adj.)<br />

Verwandte (F.) hısım (Sb.), akraba (Sb.)<br />

Verwandter (M.) hısım (Sb.), akraba (Sb.)<br />

Verwandtschaft (F.) hısımlık, akrabalık<br />

verwandtschaftlich hısımlığa ilişkin, akrabalığa ilişkin<br />

verwarnen uyarmak, ihtar etmek<br />

Verwarnung (F.) uyarma, ihtar<br />

Verwarnungsgeld (N.) uyarma parası, ihtar parası<br />

verweigern çekinmek, kaçınmak, reddetmek<br />

Verweigerung (F.) çekinme, kaçınma, reddetme<br />

Verweis (M.) kınama, gönderme<br />

verweisen kınamak, göndermek<br />

Verweisungsrecht (N.) kınama hakkı, gönderme hakkı<br />

verwenden kullanmak, istimal etmek<br />

Verwendung (F.) kullanma, istimal<br />

verwerfen reddetmek<br />

Verwerfung (F.) reddetme<br />

verwerten paraya çevirmek<br />

Verwertung (F.) paraya çevirme<br />

Verwertungsverbot (N.) paraya çevirme yasağı<br />

verwesen idare etmek, yönetmek, kokuşmak<br />

Verweser (M.) idareci (Sb.), yönetici (Sb.)<br />

verwirken yitirmek, zayi etmek<br />

verwirklichen gerçekleştirmek, tahakkuk ettirmek<br />

Verwirklichung (F.) gerçekleştirme, tahakkuk ettirme<br />

Verwirkung (F.) yitirme, zayi etme<br />

verwunden yaralamak, incitmek<br />

Verwundung (F.) yaralama, incitme<br />

verzeichnen yazmak, kaydetmek<br />

Verzeichnis (N.) liste, defter, ceride<br />

verzeihen affetmek<br />

Verzeihung (F.) af, affetme<br />

Verzicht (M.) feragat, vazgeçme<br />

verzichten feragat etmek, vazgeçmek<br />

Verzichtserklärung (F.) feragat beyanı<br />

Verzichtsurteil (N.) davadan feragat üzerine verilen hüküm<br />

verzögern geciktirmek, yavaşlatmak<br />

Verzögerung (F.) geciktirme, yavaşlatma<br />

verzollen gümrüklemek<br />

Verzug (M.) gecikme, direnme, temerrüt<br />

Verzugszinsen (M.Pl.) gecikme faizi<br />

Veto (N.) veto<br />

Vetter (M.) kuzen


Vetternwirtschaft (F.) kayırıcılık<br />

Vieh (N.) hayvan<br />

Viehkauf (M.) hayvan alım satımı<br />

Vielweiberei (F.) çok karılılık, çok eşlilik<br />

Vierteljahr (N.) üç ay<br />

vierteljährlich üç ayda bir<br />

Viktimologie (F.) suçtan mağdur olanları inceleyen bilim dalı<br />

Vindikation (F.) istihkak iddiasında bulunma<br />

Vindikationszession (F.) istihkak hakkının devri<br />

vindizieren istihkak iddiasında bulunmak<br />

vinkulieren kayıtlamak<br />

Visum (N.) vize<br />

Vivisektion (F.) hayvan üzerine yapılan teşrih<br />

Vizekanzler (M.) şansölye yardımcısı<br />

Vizekanzlerin (F.) şansöyle yardımcısı<br />

Vizekönig (M.) kral yardımcısı<br />

Vizekönigin (F.) kral yardımcısı<br />

Vizepräsident (M.) başkan yardımcısı<br />

vogelfrei kanundışı<br />

VOL (F.) Verdingungsordnung für Leistungen ödemeler için ihale düzeni<br />

Volk (N.) halk, ahali<br />

Völkerbund (M.) milletler cemiyeti<br />

Völkermord (M.) soykırımı<br />

Völkerrecht (N.) devletler hukuku<br />

Völkerrechtssubjekt (N.) devletler hukuku sujesi<br />

Volksabstimmung (F.) halk oylaması<br />

Volksbank (F.) halk bankası<br />

Volksdemokratie (F.) halk demokrasisi<br />

Volksentscheid (M.) halkoyu<br />

Volkshochschule (F.) gece okulu<br />

Volksschule (F.) ilkokul<br />

Volkssouveränität (F.) ulusal egemenlik<br />

Volksversammlung (F.) halk toplantısı<br />

Volksvertreter (M.) halk temsilcisi<br />

Volksvertretung (F.) halk temsilciliği<br />

Volkswirtschaft ulusal ekonomi<br />

volkswirtschaftlich ulusal ekonomi ile ilgili<br />

vollenden bitirmek, tamamlamak<br />

Vollendung (F.) bitirme, tamamlama<br />

volljährig ergin, reşit<br />

Volljährigkeit (F.) erginlik, rüşt<br />

Vollmacht (F.) yetki, salahiyet, vekalet<br />

Vollmachtsurkunde (F.) yetki belgesi<br />

vollständig tam, eksiksiz<br />

vollstreckbar icra edilebilir<br />

vollstreckbare Urkunde (F.) para borcu ikrarını havi re’sen tanzim edilen noter senedi<br />

Vollstreckbarkeit (F.) icra edilebilirlik<br />

vollstrecken icra etmek, yürütmek<br />

Vollstrecker (M.) icra eden, yürüten<br />

Vollstreckung (F.) icra, yürütme


Vollstreckungsbeamter (M.) icra memuru<br />

Vollstreckungsbefehl (M.) icra emri<br />

Vollstreckungsorgan (N.) icra organı<br />

Vollstreckungsverfahren (N.) icra takip işlemi<br />

Vollstreik (M.) tam grev<br />

Volltrunkenheit (F.) zilzurna sarhoşluk<br />

Vollurteil (N.) tam karar<br />

vollziehen icra etmek, yürütmek<br />

Vollziehung (F.) icra, yürütme, infaz<br />

Vollzug (M.) icra, yürütme, infaz<br />

Vollzugsanstalt (F.) infaz kurumu<br />

Vollzugsbeamter (M.) infaz memuru<br />

Vollzugsbehörde (F.) infaz makamı<br />

Vollzugsdienst (M.) infaz hizmeti<br />

Vollzugspolizei (F.) zabıta<br />

Volontär (M.) stajyer<br />

vorab ilk önce, her şeyden önce<br />

Vorabentscheidung (F.) esas karardan önce verilen karar, ara kararı<br />

Vorabentscheidungsverfahren esas karardan önce verilen karar davası, ara karar davası<br />

Voranfrage (F.) ön soru<br />

vorangegangen önceki<br />

vorangegangenes Tun (N.) önceki hareket<br />

Voranschlag (M.) tahminen takdir<br />

Vorausabtretung (F.) ön devir, peşin devir<br />

Vorausklage (F.) ön dava, peşin dava<br />

voraussehbar önceden kestirilebilir<br />

Voraussehbarkeit (F.) önceden kestirilebilirlik<br />

Vorausvermächtnis (N.) ön vasiyet<br />

Vorauszahlung (F.) peşin ödeme<br />

Vorbedacht (M.) taammüd<br />

Vorbedingung (F.) ön koşul<br />

Vorbehalt (M.) kaydı ihtirazi, muhafaza<br />

vorbehalten (Adj.) saklı, mahfuz<br />

vorbehalten (V.) saklı tutmak, çıkarmamak<br />

vorbehaltlos kayıt dermeyan etmeksizin<br />

Vorbehaltsgut (N.) mahfuz mal<br />

Vorbehaltsrecht (N.) mahfuz hak<br />

vorbereiten hazırlamak<br />

Vorbereitung (F.) hazırlama, hazırlık<br />

Vorbereitungsdienst (M.) hazırlayıcı hizmet<br />

Vorbereitungshandlung (F.) hazırlayıcı davranış<br />

Vorbescheid (M.) ön karar, ön izin<br />

vorbestellen rezervasyonunu yaptırmak<br />

vorbestraft sabıkalı<br />

Vorbeugehaft (F.) önlem olarak tutuklama<br />

vorbeugen önlemek<br />

vorbeugend önleyici<br />

vorbringen irad etmek, söylemek<br />

Vorbringen (N.) irad, söyleme<br />

Vorbürge (M.) ön kefil


Voreid (M.) tanıklıktan önce yemin<br />

voreingenommen önyargılı<br />

vorenthalten (Adj.) alıkonulmuş<br />

vorenthalten (V.) alıkoymak<br />

Vorenthaltung (F.) alıkoyma<br />

Vorerbe (M.) ön mirasçı<br />

Vorerbschaft (F.) ön miras<br />

Vorermittlung (F.) ön tahkikat<br />

Vorfahre (M.) üstsoy<br />

Vorfahrt (F.) ilk geçiş<br />

Vorfall (M.) olay, hadise<br />

Vorfrage (F.) ön sorun<br />

vorführen ihzar etmek, götürmek<br />

Vorführung (F.) ihzar, götürme<br />

Vorgänger (M.) ardıl, selef<br />

vorgehen hareket etmek, harekete geçmek<br />

Vorgehen (N.) hareket etme, harekete geçme<br />

Vorgesellschaft (F.) kuruluş halindeki şirket<br />

Vorgesetzter (M.) amir, mafevk<br />

vorhersehen önceden tahmin etmek<br />

Vorkauf (M.) önalım<br />

Vorkaufsrecht (N.) önalım hakkı<br />

vorladen davet etmek<br />

Vorladung (F.) davet<br />

Vorlage (F.) ibraz, sunma, tasarı, örnek<br />

Vorlageverfahren (N.) ibraz usulü<br />

vorläufig geçici olarak, muvakkat<br />

vorläufige Einstellung (F.) geçici olarak tatil<br />

vorläufige Festnahme (F.) geçici olarak yakalama<br />

vorläufiger Rechtsschutz (M.) geçici olarak hakkın korunması<br />

vorlegen ibraz etmek, sunmak<br />

Vorlegung (F.) ibraz, sunma<br />

Vorlegungspflicht (F.) ibraz yükümlülüğü, sunma yükümlülüğü<br />

vormerken şerh etmek, şerh vermek<br />

Vormerkung (F.) şerh<br />

Vormiete (F.) ön kira<br />

Vormietrecht (N.) ön kira hakkı<br />

Vormund (M.) koruman, vasi<br />

Vormundschaft (F.) korumanlık, vesayet<br />

Vormundschaftsgericht (N.) korumanlık mahkemesi, vesayet mahkemsi<br />

Vornahme (F.) <strong>yapma</strong>, icra<br />

Vornahmeklage (F.) <strong>yapma</strong> davası, icra davası<br />

Vorname (M.) önadı<br />

vornehmen <strong>yapma</strong>k, icra etmek<br />

Vorpfändung (F.) haciz ihbarnamesi<br />

Vorprüfung (F.) ön sınav<br />

Vorrang (M.) öncelik, önce gelme<br />

Vorrang (M.) des Gesetzes kanunun üstünlüğü<br />

vorrangig öncelikle<br />

Vorrat (M.) stok


Vorratsschuld (F.) stokların borcu<br />

Vorrecht (N.) öncelik hakkı, rüçhan hakkı<br />

Vorruhestand (M.) erken emeklilik<br />

Vorsatz (M.) kast<br />

vorsätzlich kasıtlı, kasti<br />

Vorsatzschuld (F.) kast borcu<br />

vorschreiben emretmek, buyurmak<br />

Vorschrift (F.) hüküm, kural<br />

vorschriftsgemäß talimata uygun, talimat dairesinde<br />

vorschriftsmäßig talimata uygun, talimat dairesinde<br />

vorschriftswidrig talimata aykırı<br />

Vorschuss (M.) öndelik, avans<br />

Vorschussleistung (F.) mahsuben verilen para, avans<br />

Vorsitz (M.) başkanlık, reislik<br />

Vorsitzende (F.) başkan, reis<br />

Vorsitzender (M.) başkan, reis<br />

Vorsitzer (M.) başkan, reis<br />

Vorsorge (F.) tedbir<br />

vorsorgen tedbir almak<br />

Vorsorgevollmacht tedbir yetkisi<br />

vorspiegeln gerçek gibi göstermek<br />

Vorspiegelung (F.) gerçek gibi gösterme<br />

Vorspruch (M.) önsöz, başlangıç<br />

Vorstand (M.) yönetim kurulu<br />

Vorstandsvorsitzende (F.) yönetim kurulu başkanı<br />

Vorstandsvorsitzender (M.) yönetim kurulu başkanı<br />

Vorsteher (M.) muhtar<br />

Vorsteuer (F.) indirilebilir vergi, geri alınabilir vergi<br />

Vorstiftung (F.) ön vakıf<br />

Vorstrafe (F.) sabıka<br />

Vortat (F.) hükümden önce işlenen suç<br />

vortäuschen uydurmak<br />

Vortäuschen (N.) einer Straftat suç uydurulması<br />

Vortäuschung (F.) uydurma<br />

Vorteil (M.) avantaj, çıkar, yarar, menfaat, rüşvet<br />

vorteilhaft avantajlı<br />

Vorteilsausgleichung (F.) kazançla zararın denkleştirilmesi<br />

Vorteilsgewährung (F.) çıkar sağlama, rüşvet verme<br />

Vorteilsverschaffungsabsicht (F.) haksız menfaat sağlamak niyeti<br />

Vortrag (M.) brifing, bilgi verme, rapor sunma, açıklama<br />

vorübergehend muvakkat, geçici<br />

Voruntersuchung (F.) ön muayene<br />

Vorurteil (N.) önyargı, peşin hüküm<br />

Vorverein (M.) henüz kişilik kazanmamış dernek<br />

Vorverfahren (N.) ön soruşturma, ön tahkikat<br />

Vorvertrag (M.) ön akit<br />

Vorwahl (F.) ön seçim<br />

Vorwurf (M.) sitem, isnad<br />

vorzeitig erken, vaktinden önce<br />

Vorzug (M.) imtiyaz, ayrıcalık


Vorzugsaktie (F.) imtiyazlı hisse senedi<br />

Votum (N.) oy, rey, mütalaa<br />

vulgär kaba<br />

Wache (F.) nöbet, karakol<br />

Wächter (M.) nöbetçi, koruyucu, bekçi<br />

Waffe (F.) silah<br />

Waffenschein (M.) silah ruhsatnamesi<br />

Waffenstillstand (M.) ateşkes<br />

Wagen (M.) araba, vagon<br />

Wahl (F.) seçim, intihap, oylama<br />

wählbar seçilebilir, seçilme hakkını haiz<br />

Wahlberechtigter (M.) seçme hakkına sahip olan kimse, seçimlik hakkına sahip olan kimse<br />

Wahlberechtigung (F.) seçim hakkı, seçme hakkı<br />

Wahldelikt (N.) seçim suçu<br />

wählen seçmek, müdafi seçmek<br />

Wähler (M.) seçmen, müntehip<br />

Wählerbestechung (F.) seçmene rüşvet verme<br />

Wählernötigung (F.) seçmeni icbar etme<br />

Wählertäuschung (F.) seçmeni aldatma<br />

Wahlgeheimnis (N.) seçim gizliliği<br />

Wahlkonsul (M.) fahri konsolos<br />

Wahlkreis (M.) seçim çevresi<br />

Wahlleiter (M.) seçim yönetmeni<br />

Wahlperiode (F.) seçim dönemi<br />

Wahlpflicht (F.) seçme mükellefiyeti<br />

Wahlrecht (N.) seçme hakkı, seçilme hakkı<br />

Wahlrechtsgesetz (N.) seçme hakkı yasası, seçilme hakkı yasası<br />

Wahlurne (F.) oy sandığı<br />

Wahlzettel (M.) oy pusulası<br />

Wahn (M.) kuruntu, hayal, sayıklama<br />

Wahndelikt (N.) mefruz suç<br />

Wahnsinn (M.) akıl hastalığı, delilik<br />

wahnsinnig akıl hastası, deli<br />

wahr gerçek (Adj.), hakiki (Adj.)<br />

währen sürmek, devam etmek<br />

Wahrheit (F.) gerçek (Sb.), hakikat (Sb.)<br />

Wahrheitsbeweis (M.) iddiada bildirilen vakıanın doğruluğunu ispat<br />

Wahrheitspflicht (F.) olayları eksiksiz ve gerçeğe uygun şekilde açıklama zorunluluğu<br />

Wahrnehmung (F.) algı, farkına varma<br />

Wahrnehmung (F.) berechtigter Interessen haklı menfaatlerin kullanılması<br />

wahrscheinlich olasılı, ihtimali<br />

Wahrscheinlichkeit (F.) olasılık, ihtimal<br />

Währung (F.) para, para birimi<br />

Währungsreserve (F.) para yedeği<br />

Währungsunion (F.) para birliği<br />

Waise (M. bzw. F.) yetim, öksüz<br />

Wald (M.) orman<br />

Wandelanleihe (F.) hisse senedine çevrilebilir tahvil şeklinde istikraz<br />

Wandelschuldverschreibung (F.) konvertibl tahvil<br />

Wandlung (F.) satımın feshi, satımın feshedilmesi


Wappen (N.) arma<br />

Ware (F.) mal<br />

Warenverkehr (M.) mal ulaşımı<br />

Warenverkehrsfreiheit (F.) mal ulaşımı serbestisi<br />

Warenzeichen (N.) marka<br />

warnen uyarmak<br />

Warnung (F.) uyarma, uyarı<br />

Wärter (M.) nöbetçi, koruyucu, bekçi<br />

Wasser (N.) su<br />

Wasserhaushalt (M.) suların idaresi<br />

Wasserrecht (N.) sular hukuku<br />

Wasserverband (M.) sular birliği<br />

Wechsel (M.) poliçe, bono, senet, değiştirme, kambiyo<br />

Wechselbürgschaft (F.) aval<br />

Wechselprotest (M.) poliçe protestosu<br />

Wechselprozess (M.) poliçeye ilişkin dava<br />

Wechselrecht (N.) poliçe hukuku<br />

Wechselreiterei (F.) hatır senetleri alıp verme<br />

Wechselgesetz (N.) poliçe kanunu<br />

Weg (M.) yol, geçit<br />

Wegerecht (N.) geçit hakkı<br />

Wegeunfall (M.) yol kazası<br />

Wegfall (M.) düşme, çökme, kalkma, sukut<br />

Wegfall (M.) der Bereicherung (F.) zenginleşmenin düşmesi<br />

Wegfall (M.) der Geschäftsgrundlage işlem temelinin çökmesi<br />

Wegnahme (F.) alma, söküp alma<br />

Wegnahmerecht (N.) alma hakkı, söküp alma hakkı<br />

wegnehmen almak, söküp almak<br />

Wehrbeauftragter (M.) askerlik görevlisi<br />

Wehrdienst (M.) askerlik hizmeti<br />

Wehrdienstverweigerer (M.) silahlı askerlik <strong>yapma</strong>ktan kaçınan kimse<br />

Wehrdienstverweigerung (F.) silahlı askerlik <strong>yapma</strong>ktan kaçınma<br />

wehren (sich) savunmak, önlemek<br />

Wehrgesetz (N.) askerlik yasası<br />

wehrlos müdafaasız<br />

Wehrlosigkeit (F.) müdafaasızlık<br />

Wehrmittel (N.) askerlik aracı, savunma aracı<br />

Wehrmittel (N. Pl.) askerlik araçları, savunma araçları<br />

Wehrpflicht (F.) askerlik mükellefiyeti<br />

Wehrpflichtiger (M.) askerlik <strong>yapma</strong>kla yükümlü olan kimse<br />

Wehrrecht (N.) milli savunma hukuku<br />

Wehrstrafgesetz (N.) askeri ceza kanunu<br />

Wehrstrafrecht (N.) askeri ceza hukuku<br />

weigern (sich) çekinmek, kaçınmak<br />

Weigerung (F.) çekinme, kaçınma, imtina<br />

Weigerungsklage (F.) çekinme davası, kaçınma davası, imtina davası<br />

Weihe (F.) takdis, kutsama, açılış töreni<br />

Weise (F.) suret, tarz<br />

weisen göstermek, kovmak<br />

Weisung (F.) talimat, direktif, emir


Weisungsrecht (N.) talimat yetkisi<br />

Weisungsverwaltung (F.) talimat yönetimi<br />

weitere Beschwerde (F.) daha itiraz, diğer itiraz<br />

Weitergabe (F.) başkalarına verilme, elden ele verilme<br />

Weltbank (F.) dünya bankası<br />

Welthandelsorganisation (F.) (WTO) dünya ticaret örgütü<br />

Weltkulturerbe (N.) dünya kültür mirası<br />

Weltorganisation (F.) für geistiges Eigentum (WIPO) dünya fikri mülkiyet teşkilatı<br />

Weltpostverein (M.) dünya posta birliği<br />

Weltraum (M.) uzay<br />

Weltraumrecht (N.) uzay hukuku<br />

Weltstrafgerichtshof dünya ceza mahkemesi<br />

Welturheberrechtsabkommen (N.) dünya fikri hukuk sözleşmesi<br />

werben tanıtım <strong>yapma</strong>k, reklam <strong>yapma</strong>k, propaganda <strong>yapma</strong>k<br />

Werbung (F.) tanıtım, reklam, propaganda<br />

Werbungskosten (F.Pl.) tanıtım giderleri<br />

Werk (N.) yapıt, fabrika, işletme, iş<br />

Werklieferung (F.) malzeme ve harcın verilmesi<br />

Werklieferungsvertrag (M.) malzeme ve harcın verilmesi yoluyla imalat anlaşması<br />

Werklohn (M.) iş ücreti<br />

Werkstarifvertrag (M.) işyeri toplu iş sözleşmesi<br />

Werktag (M.) iş günü<br />

werktätig işçi (Adj.), çalışan (Adj.)<br />

Werkvertrag (M.) istisna sözleşmesi<br />

Werkzeug (N.) alet<br />

Wert (M.) değer, kıymet, fiyat, bedel<br />

werten değerlendirmek<br />

Wertesystem (N.) kıymet sistemi<br />

Wertgegenstand (M.) kıymetli eşya<br />

wertlos değersiz, kıymetsiz<br />

Wertpapier (N.) kıymetli evrak<br />

Wertpapierrecht (N.) kıymetli evrak hukuku<br />

Wertrecht kıymetli evraka bağlı hak<br />

Wertsache (F.) kıymetli eşya<br />

Wertschuld (F.) bedeli piyasa değeri üzerinden ödenecek borç<br />

Wertsicherung (F.) kıymet muhafazası<br />

Wertsicherungsklausel (F.) kıymeti muhafaza şartı<br />

Werturteil (N.) değer yargısı<br />

Wertzeichen (N.) değer belirtisi<br />

Wertzeichenfälschung (F.) evrakı naktiye sahtekarlığı<br />

Wesen (N.) nitelik, esas, mahiyet<br />

wesentlich esaslı, önemli, ehemmiyetli<br />

wesentlicher Bestandteil (M.) esaslı unsur<br />

Westeuropäische Union (F.) (WEU) batı avrupa birliği<br />

Wettbewerb (M.) rekabet, yarışma<br />

Wettbewerbsbeschränkung (F.) rekabet sınırlaması<br />

Wettbewerbsrecht (N.) rekabet hukuku<br />

Wettbewerbsverbot (N.) rekabet yasağı<br />

Wette (F.) bahis<br />

wetten bahse girmek


WEU (F.) (Westeuropäische Union) batı avrupa birliği<br />

wichtig önemli, mühim<br />

wichtiger Grund (M.) önemli neden, mühim neden<br />

Widerklage (F.) karşılıklı dava<br />

widerlegen aksini ispat etmek<br />

widerrechtlich hukuka aykırı, haksız<br />

Widerrechtlichkeit (F.) hukuka aykırılık, haksızlık<br />

Widerruf (M.) dönme, rücu<br />

widerrufen (V.) dönmek, rücu etmek<br />

widerruflich dönülebilir, rücu edilebilir<br />

Widerrufsrecht (N.) dönme hakkı, rücu hakkı<br />

Widerrufsvorbehalt (M.) dönme çekincesi, rücu çekincesi<br />

Widerspruch (M.) itiraz, inkar, muhalefet<br />

widersprüchlich çelişik, mütenakız<br />

Widerspruchsbehörde (F.) itirazı incelemeye yetkili olan merci<br />

Widerspruchsklage (F.) itiraz davası<br />

Widerspruchsverfahren (N.) itiraz davası<br />

Widerstand (M.) direnme, direnç, mukavemet<br />

Widerstandsrecht (N.) direnme hakkı<br />

widmen ithaf etmek, adına sunmak<br />

Widmung (F.) ithaf, adına sunma<br />

Wiederaufnahme (F.) yenilenme, iade<br />

Wiederaufnahme (F.) des Verfahrens yargılamanın yenilenmesi<br />

wiederaufnehmen yenilemek, iade etmek<br />

wiederbeschaffen ikame etmek<br />

Wiederbeschaffung (F.) ikame<br />

wiedereinsetzen eski hale getirmek<br />

Wiedereinsetzung (F.) in den vorigen Stand eski hale getirme<br />

wiedergutmachen zararı ödemek, telafi etmek, düzeltmek<br />

Wiedergutmachung (F.) zarar giderimi, telafi etme, düzeltme<br />

wiederherstellen eski hale getirmek, iade etmek<br />

Wiederherstellung (F.) eski hale getirme, iade<br />

wiederholen yinelemek, tekrarlamak<br />

wiederholte Verfügung (F.) yinelenen sınav<br />

Wiederholung (F.) yineleme, tekrarlama<br />

Wiederholungsgefahr (F.) yineleme tehlikesi, tekrarlama tehlikesi<br />

Wiederkauf (M.) tekrar satın alma<br />

Wiederkaufsrecht (N.) tekrar satın alma hakkı<br />

Wiederkehrschuldverhältnis (N.) sürekli borç ilişkisi<br />

wiedervereinigen yeniden birleşmek<br />

Wiedervereinigung (F.) yeniden birleşme<br />

wiederverheiraten yeniden birleşmek<br />

Wiederverheiratungsklausel (F.) tekrar evlenme kaydı<br />

Wiederverlautbarung (F.) tekrar ilan<br />

Wiedervorlage (F.) tekrar sunma<br />

wiedervorlegen tekrar sunmak<br />

wild yabani, vahşi<br />

Wild (N.) av, av hayvanı<br />

Wilddieb (M.) kaçak avcı<br />

wilder Streik (M.) kanunsuz grev


Wilderei (F.) kaçak av<br />

Wilderer (M.) kaçak avcı<br />

wildern kaçak avlanmak<br />

Wildschaden (M.) avın neden olduğu zarar<br />

Wille (M.) istek, irade, arzu<br />

Willenserklärung (F.) istek açıklaması<br />

Willensfreiheit (F.) isteğin muhtariyeti<br />

Willensmangel (M.) istek bozukluğu<br />

Willkür (F.) keyfi hareket, keyfi davranış<br />

willkürlich keyfi, canı istediği gibi<br />

Willkürverbot (N.) keyfi işlem yasağı<br />

Winkel (M.) açı, zaviye<br />

Winkeladvokat (M.) madrabaz avukat<br />

Winzer (M.) bağcı, bağbozucu<br />

WIPO (F.) Weltorganisation für geistiges Eigentum dünya fikri mülkiyet teşkilatı<br />

wirken etkilemek, tesir etmek<br />

wirksam etkin, tesirli<br />

Wirkung (F.) etki, tesir<br />

Wirkungskreis (M.) etki alanı<br />

Wirt (M.) ev sahibi, lokantacı, otelci<br />

Wirtin (F.) ev sahibi, lokantacı, otelci<br />

Wirtschaft (F.) ekonomi, iktisat<br />

wirtschaftlich ekonomik, iktisadi<br />

Wirtschaftlichkeit (F.) ekonomiklik, iktisadilik<br />

Wirtschaftskriminalität (F.) ekonomik suçlar<br />

Wirtschaftslenkung (F.) ekonominin yönlendirilmesi<br />

Wirtschaftsprivatrecht (N.) ekonomik özel hukuku<br />

Wirtschaftsprüfer (M.) denetçi, murakıp<br />

Wirtschaftsrecht (N.) ekonomi hukuku, iktisadi hukuk<br />

Wirtschaftsstrafrecht (N.) ekonomik suçlara ilişkin ceza hukuku<br />

Wirtschaftsunion (F.) ekonomik birlik<br />

Wirtschaftsverfassung (F.) ekonomik anayasa<br />

Wirtschaftsverfassungsrecht (N.) ekonomik anayasa hukuku<br />

Wirtschaftsvertrag (M.) ekonomik sözleşme<br />

Wirtschaftsverwaltung (F.) ekonomik idare<br />

Wirtschaftsverwaltungsrecht (N.) ekonomik idare hukuku<br />

Wirtshaus (N.) meyhane, birahane<br />

wissen bilmek<br />

Wissen (N.) bilme<br />

Wissenmüssen (N.) bilmesi gerekirlik<br />

Wissenschaft (F.) bilim, ilim<br />

wissenschaftlich bilimsel, ilmi<br />

Wissenschaftsfreiheit (F.) bilim özgürlüğü<br />

wissentlich bilerek, kasıtlı<br />

Witwe (F.) dul kadın, muhallefe<br />

Witwenpension (F.) dul kadın maaşı<br />

Witwer (M.) dul erkek<br />

Woche (F.) hafta<br />

wöchentlich haftalık, haftada bir<br />

Wohl (N.) esenlik, selamet


wohlerworben kazanılmış, müktesep<br />

Wohlfahrt (F.) esenlik, selamet<br />

Wohlfahrtsstaat (M.) refah devleti<br />

wohnen oturmak, sakin olmak, ikamet etmek<br />

Wohngeld (N.) sükna parası<br />

wohnhaft sein mukim olmak, oturmak<br />

Wohnort (M.) oturduğu yer, ikametgah<br />

Wohnraum (M.) oturma yeri, süknaya mahsus yer<br />

Wohnrecht (N.) oturma hakkı, sükna hakkı<br />

Wohnsitz (M.) oturma yeri, ikametgah<br />

Wohnung (F.) oturma yeri, konut, sükna<br />

Wohnungsbau (M.) konu yapımı<br />

Wohnungseigentum (N.) konut mülkiyeti<br />

Wohnungsrecht (N.) sükna hakkı<br />

Wohnungsvermittlung (F.) sükna aracılığı<br />

Wollen (N.) isteme<br />

Wort (N.) sözcük, söz, laf, kelime<br />

wörtlich harfiyen, harfi harfine<br />

Wrack (N.) enkaz<br />

Wucher (M.) aşırı yararlanma, gabin<br />

Wucherer (M.) murabahacı, tefeci<br />

Wunde (F.) yara<br />

Würde (F.) onur, haysiyet<br />

Würdenträger (M.) rütbe sahibi<br />

würdigen takdir etmek, değerlendirmek<br />

Würdigung (F.) takdir, değerlendirme<br />

Zahl (F.) sayı, adet<br />

zahlbar ödenebilir, ödenir<br />

zahlen ödemek, tediye etmek<br />

Zahlung (F.) ödeme, tediye<br />

Zahlungsanweisung (F.) ödeme havalesi<br />

Zahlungsbefehl (M.) ödeme emri<br />

Zahlungsbilanz (F.) ödemeler dengesi<br />

Zahlungseinstellung (F.) ödemelerin durdurulması<br />

Zahlungsklage (F.) ödeme davası<br />

Zahlungsmittel (N.) ödeme aracı<br />

zahlungsunfähig ödemeden aciz<br />

Zahlungsunfähigkeit (F.) aciz (Sb.), acizlik (Sb.)<br />

Zahlungsverkehr (M.) ödemeler, transferler<br />

Zahlungsverzug (M.) ödemede gecikme<br />

Zahn (M.) diş<br />

Zahnarzt (M.) diş doktoru<br />

Zapfenstreich (M.) yat borusu<br />

Zaun (M.) parmaklık<br />

Zeche (F.) ocak, masraf<br />

Zedent (M.) alacağı temlik eden, alacağı geçiren<br />

Zeichen (N.) im, belirti, işaret, simge<br />

zeichnen taahhüt etmek, üstlenmek, imzalamak<br />

Zeit (F.) zaman, süre, vakit<br />

Zeitablauf (M.) zamanın geçmesi


Zeitbestimmung (F.) sürenin belirlenmesi, süre koyma<br />

zeitlich zaman bakımından, zaman itibariyle<br />

Zeitlohn (M.) zaman birimine göre ücret<br />

Zeitschrift (F.) dergi, mecmua<br />

Zeitung (F.) gazete<br />

Zelle (F.) hücre, göze<br />

zensieren sansür etmek, not vermek<br />

Zensur (F.) sansür, not<br />

zentral merkezi, orta, başlıca<br />

Zentralbank (F.) merkez bankası<br />

Zentrales Staatsanwaltschaftliches Verfahrensregister savcılığın merkezi yargılama sicili<br />

Zentralisation (F.) merkezileştirme, santralizasyon<br />

zentralisieren merkezileştirmek<br />

Zentralismus (M.) merkezcilik<br />

Zentralregister (N.) merkez sicili<br />

Zentrum (N.) merkez<br />

Zerfall (M.) çözülüm, parçalanma<br />

zerfallen (V.) çözülmek, parçalanmak<br />

zerrütten temelden sarsılmak<br />

Zerrüttung (F.) temelden sarsılma<br />

Zerrüttungsprinzip (N.) temelden sarsılma esası<br />

zerstören tahrip etmek, yıkmak<br />

Zerstörung (F.) tahrip, yıkma<br />

Zertifikat (N.) sertifika, senet, belge<br />

Zession (F.) temlik<br />

Zessionar (M.) temlik olunan kimse<br />

Zeuge (M.) tanık, şahit<br />

zeugen tanıklık etmek, şahitlik etmek<br />

Zeugenaussage (F.) tanık ifadesi<br />

Zeugenvernehmung (F.) tanık dinlenmesi<br />

Zeugnis (N.) tanıklık, şahitlik, karne<br />

Zeugnisverweigerung (F.) tanıklıktan çekinme<br />

Zeugnisverweigerungsrecht (N.) tanıklıktan çekinme hakkı<br />

Zeugung (F.) tanıklık etme, şahitlik etme, üretme, tenasül<br />

Ziffer (F.) rakam, bent (1)<br />

Zigeuner (M.) çingene<br />

Zigeunerin (F.) çingene<br />

Zins (M.) faiz<br />

Zinsabschlaggesetz (N.) faiz alelhesabı yasası<br />

Zinseszins (M.) bileşik faiz<br />

Zinsfuß (M.) faiz oranı<br />

Zinssatz (M.) faiz oranı<br />

Zinsschein (M.) faiz kuponu<br />

Zinsschuld (F.) faiz borcu<br />

Zitat (N.) iktibas<br />

zitieren iktibas etmek<br />

zivil sivil<br />

Zivildienst (M.) sivil hizmet<br />

Zivilehe medeni evlenme<br />

Zivilgericht (N.) hukuk mahkemesi


Zivilkammer (F.) hukuk dairesi<br />

Zivilklage (F.) hukuk davası<br />

Zivilprozess (M.) hukuk yargılaması<br />

Zivilprozessordnung (F.) hukuk muhakemeleri usulü kanunu<br />

Zivilrecht (N.) medeni hukuk<br />

Zivilrichter (M.) hukuk hakimi<br />

Zivilsache (F.) hukuk işi<br />

Zivilschutz sivil koruma<br />

Zivilsenat (M.) hukuk genel kurulu<br />

Zivilverfahrensrecht hukuk muhakemeleri<br />

Zivilverhandlung (F.) duruşma, muhakeme<br />

Zölibat (M. bzw. N.) evlenme yasağı, bekarlık<br />

Zoll (M.) gümrük<br />

Zollbehörde (F.) gümrük makamı<br />

zollfrei gümrüksüz<br />

Zollgebiet (N.) gümrük bölgesi<br />

Zöllner (M.) gümrükçü<br />

Zolltarif (M.) gümrük tarifesi<br />

Zollunion (F.) gümrük birliği<br />

Zone (F.) bölge, mıntıka<br />

Zubehör (N.) eklentiler, teferruat<br />

Zucht (F.) yetiştirme, disiplin<br />

Zuchthaus (N.) ağır hapis<br />

züchtigen uslandırmak, tedip etmek<br />

Züchtigung (F.) uslandırma, tedip etme<br />

Züchtigungsrecht (N.) uslandırma hakkı, tedip hakkı<br />

Zuchtmittel (N.) uslandırma aracı<br />

zueignen kendine mal etmek, ithaf etmek<br />

Zueignung (F.) kendine mal etme, ithaf<br />

Zueignungsabsicht (F.) kendine mal etme niyeti<br />

Zufall (M.) rastlantı, tesadüf<br />

Zugabe (F.) ek (Sb.), üstelik (Sb.)<br />

Zugang (M.) varma, giriş<br />

Zugangsvereitelung (F.) varma engellemesi<br />

Zugangsverzögerung (F.) varma geciktirmesi<br />

Zugeständnis (N.) ödün, taviz<br />

zugestehen kabul etmek, kabul vermek<br />

Zuhälter (M.) pezevenk, kadın tellalı<br />

Zuhälterei (F.) pezevenklik, fahişe dostluğu<br />

Zukunft (F.) gelecek (Sb.)<br />

zukünftig gelecek (Adj.)<br />

zulassen cevaz vermek, kabul etmek<br />

zulässig kabule şayan olan, dinlenilir, caiz<br />

zulässiges Beweismittel (N.) kabule şayan olan sübut vasıtası<br />

Zulässigkeit (F.) kabule şayan olma, dinlenmeye değer olma, caiz olma<br />

Zulassung (F.) kabul (Sb.), dinlenme, akseptans<br />

Zulassungsberufung kabul istinafı<br />

zumessen tayin etmek<br />

Zumessung (F.) tayin<br />

Zuname (M.) soyadı


Zunft (F.) lonca<br />

zurechnen sayışılmak, mahsup etmek<br />

Zurechnung (F.) sayışılma, mahsup<br />

zurechnungsfähig sağduyulu, doğruyu yanlıştan ayırabilir<br />

Zurechnungsfähigkeit (F.) sağduyu, doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği<br />

zurückbehalten alıkoymak<br />

Zurückbehaltung (F.) alıkoyma<br />

Zurückbehaltungsrecht (N.) hapis hakkı<br />

zurückfordern geri istemek<br />

zurückgeben geri vermek<br />

zurücktreten geri dönmek, caymak<br />

zurückverweisen naklen iade etmek<br />

zurückweisen geri çevirmek, reddetmek<br />

Zurückweisung (F.) geri çevirme, ret<br />

zurückzahlen geri ödemek<br />

zurückziehen geri çekmek<br />

Zusage (F.) söz, vaat, kabul (Sb.)<br />

zusagen sözvermek, vaat etmek, kabul etmek<br />

Zusammenarbeit işbirliği<br />

Zusammenhang (M.) bağ, ilişki<br />

zusammenrotten (sich) tecemmu etmek<br />

Zusammenrottung (F.) tecemmu<br />

Zusammenschluss (M.) birleşme, füzyon<br />

Zusatz (M.) ek (Sb.), ilave (Sb.)<br />

zusätzlich ek (Adj.), ilave (Adj.)<br />

Zuschlag (M.) zam, ihale (2)<br />

zuschreiben nemalanmak<br />

Zuschuss mali yardım, sübvansiyon<br />

zusichern söz vermek, vaat etmek<br />

Zusicherung (F.) söz, vaat<br />

Zustand (M.) durum, hal, vaziyet<br />

zuständig yetkili (Adj.), salahiyetli (Adj.)<br />

Zuständigkeit (F.) yetki, salahiyet<br />

Zustandsdelikt (N.) ani suç<br />

Zustandshaftung (F.) durum sorumluluğu<br />

Zustandsstörer (M.) durumu rahatsız eden<br />

zustellen tebliğ etmek<br />

Zustellung (F.) tebliğ, tebligat<br />

Zustellungsurkunde (F.) tebliğ mazbatası<br />

zustimmen onamak, muvafakat etmek<br />

Zustimmung (F.) onama, muvafakat<br />

Zustimmungsgesetz (N.) federal konsey’in onayladığı yasa<br />

zuverlässig güvenilir, inanılır<br />

Zuverlässigkeit (F.) güvenilirlik, inanılırlık<br />

zuwenden bağışlamak<br />

Zuwendung (F.) bağışlama<br />

Zuwendungsverhältnis (N.) havale yapan ile edilen arasındaki ilişki<br />

Zwang (M.) zor (Sb.), zorlama (Sb.), cebir (Sb.), baskı (Sb.)<br />

Zwangshypothek (F.) teminat ipoteği<br />

Zwangslizenz (F.) mecburi lisans


Zwangsmittel (N.) zorlama vasıtası<br />

Zwangsräumung (F.) cebren tahliye<br />

Zwangsvergleich (M.) cebri sulh, konkordato<br />

Zwangsversteigerung (F.) cebri müzayede<br />

Zwangsversteigerungsgesetz (N.) cebri müzayede kanunu<br />

Zwangsverwalter (M.) adli yönetmen<br />

Zwangsverwaltung (F.) adli yönetim<br />

Zwangsvollstreckung (F.) zorla yürütüm, cebri icra<br />

Zweck (M.) amaç, gaye, maksat<br />

Zweckentfremdung (F.) amaç dışı kullanma<br />

Zweckfortfall (M.) amacın kalkması<br />

zweckmäßig amaca uygun, yerinde<br />

Zweckmäßigkeit (F.) amaca uygunluk, yerindelik<br />

Zweckstörung (F.) amaçlı bozma, amaçlı tecavüz<br />

Zweckverband (M.) amaçlı birlik<br />

Zweifel (M.) kararsızlık, tereddüt<br />

zweifelhaft şüpheli (Adj.), meşkuk (Adj.)<br />

Zweigniederlassung (F.) şube<br />

Zweigstelle (F.) şube<br />

Zweikammersystem (N.) çift meclis sistemi<br />

zweiseitig iki taraflı<br />

zweispurig çift hatlı<br />

Zweispurigkeit (F.) çift hatlılık<br />

Zweitbescheid (M.) ikinci ihbarname<br />

Zwilling (M.) ikiz<br />

zwingen zorlamak, buyurmak<br />

zwingend zorlayıcı, buyurucu<br />

zwingendes Recht (N.) buyurucu hukuk<br />

Zwischenbescheid (M.) ara haber<br />

Zwischenprüfung (F.) ara sınavı<br />

zwischenstaatlich devletlerarası, uluslararası<br />

Zwischenurteil (N.) ara kararı<br />

Zwischenverfahren (N.) ara soruşturması<br />

Zwischenverfügung (F.) ara kararı<br />

Zwischenzeugnis (N.) ara karnesi<br />

Zypern (N.) Kıbrıs

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!