23.08.2015 Views

amerika ve ingiltere eğitim bursları - ATILIM ÜNİVERSİTESİ ...

amerika ve ingiltere eğitim bursları - ATILIM ÜNİVERSİTESİ ...

amerika ve ingiltere eğitim bursları - ATILIM ÜNİVERSİTESİ ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ondan sonra da işte muhtelif Çankaya Köşkü‟ne kadar uzanan Çankaya Köşkü‟nden sonrada 14–15 sene Etnografya Müzesi‟nde ondan sonra Anıtkabir‟de Ankara‟nın hemşerisi olarakdevam eden bir ebedi yolculuğu var. Biz Mustafa Kemal‟i Ankara‟da Ankara‟nın hemşerilerionun hemşerileri olarak ağırlıyor olmaktan büyük gurur <strong>ve</strong> mutluluk duyuyoruz. MustafaKemal‟de Ankara‟yla hep mutluluk duydu, gurur duydu Ankara‟da olmaktan <strong>ve</strong> Ankara‟nınbenim gönlümde Ankaralıların benim gönlümde müstesna bir yeri var diyen Mustafa Kemalbunu Ankara‟ya bir lütuf olarak söylemiş değildir. Ankaralı Milli Mücadelede Başkent olmaadına ne gerekiyorsa başkentliliği hak ederek kazanmış belki dünyadaki tek mukaddesbaşkenttir bundan emin olunuz. Ankaralıların bu başkentliği hak etmede sonuna kadarkuruşuna kadar hakkı vardır payı vardır. Şimdi yıllar geçtikten sonra bakınız çok farklı birkonu ama Merkez Bankası başta olmak üzere bir sürü bankayı, bir sürü kamu kurum <strong>ve</strong>kuruluşunu Ankara‟dan taşımak istiyorlar. Ankara‟nın içini boşaltmak istiyorlar. Bir başkent birülkenin siyasi başkenti her şeyin de başkentidir, ticaretin de başkentidir sanayinin debaşkentidir, turizmin de başkentidir, iktisadi hayatında başkentidir, kültür <strong>ve</strong> sanatın dabaşkentidir. Öyle Ankara Başkent ama İstanbul daha rahat ederiz rahatlığı yoktur öyleolmamalıdır. Şimdi nereden nerelere geldik. Biz bugün şu salonda bir avuç genç kardeşimleberaber Ankara‟yı <strong>ve</strong> Milli Mücadele yıllarını konuşuyoruz. Ben 15 yaşında ideolojik birhareketin içinde yer almış bir kardeşinizim bir ağabeyinizim dostunuzum ama 45 yılideolojiyle yaşadım. Ama o ideolojide çok büyük hayallerim vardı; Türkiye büyüyecektiTürkiye çok mühim bir ülke olacaktı. Başkent Ankara dünya başkentleri arasında isminisöyletecek Washington, Paris, Roma, Londra, Moskova dediğin zaman Tokyo dediğin zamanPekin dediğin zaman Ankara‟nın adı da onlarla geçecek bir başkent olacaktı. Bizimhayallerimiz oydu ama kardeşler hayallerimiz yıkıldı yıkılıyor. Bugün geldiğim noktada dahaev<strong>ve</strong>lde hayatımda bir başka noktaya geleceğim. Bu noktadan çok daha geriye gitmeksuretiyle hiç olmazsa Avrupalıların „Patriot‟ anlamında yani kendi ülkesini sevme anlamındakibir korumayı dahi kabul edecek hale geldim hayatımda. Bakınız bu bir itiraf. Neredennereye? Şimdi neredeyim? Şimdi Atatürk‟ün Milli Mücadeleyle Kuvayi Milliye Hareketi‟yleMüdafaa-i Hukuk Hareketi‟yle kurduğu sınırlarını çizdiği Cumhuriyetin bölünmemesinoktasındayız. Ne kadar acı Milli Mücadele‟den buraya gelişte <strong>ve</strong> buradaki halimiz ne kadaracı bunları bunları söyleyince tüyleriniz diken diken olmamasını mümkün görmüyorumkardeşlerim. Bunları söyleyin bunları herkesle paylaşın. Bu salonda az miktarda bu işlerikonuşuyor olabiliriz. Ama herkes her genç kardeşim bu işleri idrak etmek zorundadır. MilliMücadele nasıl yapılmıştır? Milli Mücadele‟de Ankara‟nın payı nedir? Ankara‟da bir sağlıkkarargahı kurulmuştur, bir sağlık ordusu vardır. 25–30–40 tane 50 tane belki hayatında ogüne kadar cerrahlık yapmamış doktor binlerce cepheden gelen üstüne mermi yağmışşarapnel düşmüş top mermisiyle kolu bacağı kopmuş insanı Ankara‟da ameliyat etmiş.Kadınlar gönüllü çalışmış. Bakın demin İnebolu‟yu söyledim kadınlar mermi taşımış.Yokluklardan yokluklarla boğuşa boğuşa kurulan ordunun çoraplarını kadınlar örmüş.Kardeşlerim bu yoklukta bu Çılgın Türkler bir cihan düşmanlığına karşı emperyalizme karşıayak diremiş. Kimler ayak diremiş? At Pazarında Sadullah Seyhan Hoca Efendi İngilizSubayına tokat atmış. Hangimiz biliyoruz bunu? Che Guevara‟yı öğrettiler bize, Hoşi MinhMücadelesini öğrettiler bize başka mücadeleleri öğrettiler bize. Hiç kimseyi küçümsemiyorumvatanı için bir tokat bir yumruk, bir kurşun atan herkesi de saygıyla karşılıyorum. İdeolojik birşey için söylemiyorum. Ama Sadullah Seyhan emperyalizmle mücadelede diğerlerindendaha küçük daha az insan değil bunu bilin. Hangimiz Sadullah Seyhan‟ın ismini biliriz.Beynamlı Hacı Mustafa Efendi diye bir zat Ankara‟da Namazgah Tepe diye bir alandaNamazgah Tepe bugün Türk Ocağıyla Etnografya Müzelerinin bulunduğu alan. O alandabenim tespit edebildiğim Cumhuriyet tarihinde muhtelif toplantılar var birisi 5 Ekim 1919‟dayapılmış. Bu toplantılardan birisi 11 Eylül 1922‟de yapılmış. Birisi 26 Ağustos‟ta Zafersırasında zafer için dua adına yapılmış. Diğeri Yıldırım Beyazıt Han‟ın Türbesininçiğnenmesinde sonra yapılan bir toplantı <strong>ve</strong> burada en son toplantı 26 Aralık toplantısıdır1919. 26 Aralık 1919‟da Ankaralı Dikmen Kızılyokuş‟ta Mustafa Kemal‟i karşılama kararı alır.Heyeti Temsiliye gelecektir. Heyeti Temsiliye Beynam‟da gecelemiştir. Beynam‟danAnkara‟ya benzini bitmiş olan otomobillerin tekerlek yerine kağıt sarmak, gazete kağıdısarmak suretiyle tekerleklerini döndürmek <strong>ve</strong> bu tekerlekleri döndüre döndüre Ankara‟ya2


gelmekte olan Heyeti Temsiliye karşılanacaktır. O günün şartlarını gözünüzde canlandırın.26 Aralık‟ın 1919‟unun kışında Beynam‟dan kalkan Mustafa Kemal Heyeti TemsiliyeAnkara‟ya gelmektedir. 27 Aralık sabahı Ankaralı Mustafa Kemal‟i binlerce atlı yüzlerce yayaDikmen Kızılyokuş‟ta karşılar. Ankara ayaktadır kardeşlerim Ankara ayaktadır. Ankara‟nın ozaman nüfusu 23 bin, Ankara iki büyük yangın geçirmiş talihsiz bir şehir; 1880‟lerde yanmış1917‟de yanmış. Büyük yangınlar geçirmiş <strong>ve</strong> şehir maalesef küçülmüş yangınlarla böyle birşehirde nüfusta az zamanın en büyük en şerefli iktisadi hayatta en büyük seviyelere çıkmışbir şehri dünya soft ticaretinin merkezi ipek ticaretinin merkezi, Ankara öyle basit bir şehirdeğil aslında tarihte. Ama dediğim gibi şartlar böyle bir nüfusa indirmiş. O günkü şartlarlayazarlar görenler anlatıyor. En<strong>ve</strong>r Behnan Şapolyo <strong>ve</strong> diğer yazarlardan intikal olarakdinlediğimizi söylüyoruz. Ankara sokaklarında bütün Ankara ayağa kalkmış. O günü düşününAnkara Kalesi kalenin etekleri, Saman Pazarı buraları biliyor musunuz bilmiyorum. BizHergelen Meydanı aşağı taraf Gençlik Parkı‟nın oralar aşağı Hamam Önü tarafı buralarbinlerce Ankaralı 40 bin 50 bin olduğu söylenen rakamlar var. Ayağa kalkmış palalarıçekilmiş kılıçları çekilmiş Mustafa Kemal karşılanacak. Mustafa Kemal Dikmen‟e gelir sorarefelere Efeler niye zahmet ettiniz niye geldiniz? Cevap seni görmeye geldik millet yolundaölmeye geldik <strong>ve</strong> Ankara‟nın kader çizgisi tarihte bu 27 Aralık‟ta belki de bu cevaplaçizilmiştir. Mustafa Kemal Ankara‟ya gelir artık Ankaralı olur. 5 Ekim‟de kendisine tebliğeedilen 5 Ekim‟de de bir başka oyun vardır ekim ayları ev<strong>ve</strong>linde. Mustafa Kemal‟iparlamentodan kendi kurduğu meclisten dışlamak için bir oyun tezgahlanır. Bir önerge <strong>ve</strong>rilir<strong>ve</strong> bu önergeyle 5 yıldan fazla Misaki Milli dediler o zaman ki hudutlarda Misaki Millidediğimiz yer neresi kalmış ki o zaman ki hudutlar içerisinde yaşamamış olanların omemleketten millet<strong>ve</strong>kili seçilir. Mustafa Kemal 5 sene nerede 5 ay bir yerde durmamıştır.Fas‟ta çarpışan Tunus‟ta çarpışan Sina Çöllerinde çarpışan bir adama sen 5 sene neredeoturdun diye sorarsan bu nasıl ayıptır. Benim bir tezim var Milli Mücadele Turgut Özakman‟ında sözü bu Türk Milleti vatanse<strong>ve</strong>rlere <strong>ve</strong> kahramanlara olduğu kadar hainleri de bol olan birmillet, hem de sadece cahil halk bazında söylemiyorum bunu entelektüel bazındasöylüyorum. Dünde hainler vardı kaymakamlar vardı, mutasarrıflar vardı Yunanla işbirliğiyapıyordu. Büyük aileler vardı, İstanbul‟da İngiliz balolarına katılmayı şeref zannediyorlardı.İngiliz Subaylarıyla fingirdemeyi görev sayan Türk Kızları oluşmuştu bunlar bir gerçek butarihin bizim tarihimizin gerçekleri. Antep‟te Hatay‟da Fransızlarla işbirliğini yapanlar vardı <strong>ve</strong>Fransız muhipliği Amerikan muhipliği efendim Alman muhipliği insanlar vardı <strong>ve</strong> bunlar belkiİngiliz mandası, Amerikan mandası, Fransız mandası talebiyle sonradan Milli Mücadeleyekatılanları da oldu bunların. Ne gariptir ki ama manda isteyenler vardı <strong>ve</strong> bütün bunlara karşıama bütün bunlara karşı Mustafa Kemal gücü olan bir güç vardı ki o güç Dikmen‟de milletyolunda ölmeye geldik Paşam diyen güçtür. Bu gücü Mustafa Kemal hangisine tercihedebilirdi hangisiyle değişebilirdi. Mustafa Kemal Ankaralı oldu, 5 Ekim‟de kendisine AnkaraHemşeriliği unvanını <strong>ve</strong>rdi Ankara Halkı <strong>ve</strong> 13 Ekim Ankara‟nın Cumhuriyetin ilanından ev<strong>ve</strong>lBaşkent ilan edilmiş tek şehir olma özelliği ile başkentliliği hakkederek aldığı tarihtir. Bugün23 Aralık 3 gün sonra 26 Aralık‟ta Beynam‟da Atatürk‟ün 91 sene ev<strong>ve</strong>l değil mi hocam? 91sene Beynam‟ı teşrifi yıldönümü 27 Aralık Ankara‟ya teşrifi yıldönümü. Acaba hangiiçimizdeki güç hangi şuur, hangi irade bize millet yolunda ölmeye geldim paşam dedirtecekbir gücü <strong>ve</strong>rebiliyor. 90 yıl sonra maalesef halimiz çok parlak gözükmüyor. Kimse birbirinisuçlamamalıdır. Maalesef 90 yıl sonra Mustafa Kemal‟in Milli Mücadele‟nin bu kutsalmücadelenin bu büyük mücadelenin bu Çılgın Türklerin çılgınca mücadelesinin neticesindekurulmuş olan bu Cumhuriyetin <strong>ve</strong> elde edilmiş bu vatan topraklarının 90 yıl sonra maalesefbölünmemesi için dua eder hale geldik. Anayasamıza koymuşuz Anayasanın vazgeçilmezdeğiştirilmez maddeleri ilkeleri, başkent teklif ediyorlar. İstiklal Marşını okumuyorlar. AlBayrak al bir tane daha bayrak diyorlar. Türkiye bu hale geldi. Diyecek söz bulamıyorum bumanada çok duygulu oluyorum çok da üzülüyorum Türkiye‟nin geldiği bu noktaya bu hale.Ama duygularımı samimi hisler halinde siz genç kardeşlerimle paylaşmak istedim. MustafaKemal‟in geldiği Ankara <strong>ve</strong> Milli Mücadele böyleydi <strong>ve</strong> Milli Mücadele tarihini yeniden yazmaklazım. Hainler kahramanlar, hainlikler kahramanlıklar hainlik belgeleri, kahramanlık belgeleridiye yeniden bir Milli Mücadele tarihi yazmak lazım. Bugün bu sözleri söylemek Türkiye neyigetirir, neyi götürür onu da bilemiyorum.3


Ama o günün kahramanlarını bugün hain sayabilecek; o günün hainlerine bugün kahramandiyebilecek bir entelektüel noktaya geldik ne kadar acıdır değil mi kardeşler? Çok acı. Onuniçin ben sözü fazla uzatmadan Milli Mücadelenin kahramanı Mustafa Kemal‟i <strong>ve</strong> onunlaberaber Ankara‟ya teşrif eden Heyeti Temsiliye‟yi 27 Aralık‟ta olduğu gibi şerefle gururlaselamlamak istiyorum minnet <strong>ve</strong> şükranla anıyorum. Hoş laflara ila<strong>ve</strong> bir örnek <strong>ve</strong>rmekistiyorum. Ziraat mektebindedir Mustafa Kemal <strong>ve</strong> Heyeti Temsiliye‟yle gelenler AnkaraMüftüsü Rıfat Börekçi Hoca Efendi ki Rıfat Börekçi Hoca Efendi Mustafa Kemal <strong>ve</strong>arkadaşları mahkum eden <strong>ve</strong> idamına fetva <strong>ve</strong>ren, fetvaya karşı Milli Mücadelenin KuvayiMilliye‟nin <strong>ve</strong> Müdafaa-i Hukuk Hareketi‟nin geçerli gerekli olduğuna dair fetvayı <strong>ve</strong>renkahraman bir müftü efendidir. Bu müftü efendi Mustafa Kemal <strong>ve</strong> arkadaşlarına Ankaraeşrafından topladığı parayı götürür. Mustafa Kemal Mazhar Müfit‟e havale eder MazharMüfit‟le görüşür. Müftü efendi cebinden çıkarmış parayı masanın üstüne kor, para sayılır1000 kaymedir. Mazhar Müfit‟te kah<strong>ve</strong>yi şekerli isterse içirecek şekerleri yoktur. İki taneşekeri Mazhar Müfit Mustafa Kemal için akşam kah<strong>ve</strong>sine ayırmıştır. Mazhar Müfit‟in 1000kağıdı sayılır kayme rahatlar insanlar çünkü iki gün ev<strong>ve</strong>l bir başka Heyeti Temsiliye üyesininkürkü satılmıştır <strong>ve</strong> arkadaşlar Mazhar Müfit hadi birer kah<strong>ve</strong> içelim şekerli <strong>ve</strong> müftü efendiyleberaber kah<strong>ve</strong> içerler <strong>ve</strong> Mazhar Müfit Mustafa Kemal‟e der ki adam başı 3 kıye pirzola aldım3 kıye. Çünkü 1 aydır bu ülkeyi kurtaran Milli Mücadele merkezinde sadece hoşafla bulgurçorbası içirmektedir. O gün Mustafa Kemal Mazhar Müfit çavuşu postası üçer tane pirzolayerler. Milli Mücadele budur Ankara budur. Aklımızı başımızı toplayalım demekten başkahiçbir şey elimden gelmiyor.Yrd. Doç. Dr. Reşat Öztürk: E<strong>ve</strong>t ruhları şad olsun. Sayın Yahnici 1919 yılında 27 Aralık‟taAnkara‟da neler yaptık bunları düşünebiliyor muyuz diye sorguladı. İnebolu‟dan Ankara‟yakadınların Milli Mücadeleyi nasıl yönettikleri Şerife Bacıların bize neler kattıklarını dilegetirdiler. Amasya‟dan başlayan Ankara‟ya kadar gelen o kutsal yolu ifade ettiler. MustafaKemal‟in Ankara‟da nerelerde konakladığını hangi etkinliklerde bulunduklarını Ankara‟danasıl biz sağlık merkezi oluşturularak insanları tekrar savaşa kazandırabilmek için tedaviedildiğini dile getirirler. Sadullah Seyhan Hoca‟nın yiğitliğini İngiliz Subayını nasıl tokatattığını belirttiler. 26 Aralık 1919‟da Mustafa Kemal‟i karşılama komitesinin neler yaptığınıMustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Dikmen sırtlarında nasıl görkemli bir şekilde karşılandığınıifade ettiler. Milli Mücadele‟de yardımcı olanlarla birlikte ülkenin özgür <strong>ve</strong> bağımsız olmasıiçin mücadele edenlerin yanında ihanet çetelerinin de oluşturduğunu belirttiler <strong>ve</strong> arkasındansordular bugün 91 yıl önceki gibi vatan yolunda millet yolunda ölmeye geldik diyen insanlarınolup olamayacağını ifade ettiler. E<strong>ve</strong>t, 91 yıl sonra bizde aynı şeyleri söyleyebilecek miyiz?Heyeti Temsiliye‟yi onların varlıklarını minnetle şükranla andıklarını belirterek gerçek dinadamı yiğit adamı Rıfat Börekçi‟nin İstanbul Hükümeti‟nin yaymış olduğu fetvaya karşılıkdüzelmiş din adamı gerçek din adamına karşı fetva nasıl yayınladığını <strong>ve</strong> Rıfat Börekçi‟ylearkadaşlarının Milli Mücadeleye hangi katkıları da sağladıklarını ifade ettiler. Şimdi de ÜnsalYavuz Hocamdan Cumhuriyet Döneminde Ankara‟da neler yapıldı nasıl çağdaş bir kenthaline gelebildik bunları ifade etmelerini arzu ediyorum.Başkent Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tarih Bölümü Prof. Dr. Ünsal Yavuz: Atatürk‟ün Ankara‟ya gelişiulusal günlerimizden biri, ulusal bayram çünkü Cumhuriyetin İlanının kapısı Mustafa KemalPaşa <strong>ve</strong> Heyeti Temsiliye‟nin Ankara‟ya bundan 91 yıl önce gelişiyle başlamıştır. SayınYahnici oldukça duygulandırıcı konuşma yaptı duygulanmamak elde değil. Bu büyük savaşınemperyal güçlere karşı nedenli sıkıntılar içinde <strong>ve</strong>rildiğini bize anlattı o günleri biz yaşamadık.Birde yaşasaydık herhalde burada yaşanan güncel gelişmeler karşısında hüngür hüngürağlayacaktık diye düşünüyorum. Bize büyüklerimiz anlattılar. Bize vatan bayrak Atatürksevgisini önce evde ailemiz <strong>ve</strong>rdi, sonra ilkokulda öğretmenlerimiz beynimize öyle bir Atatürksevgisi vatan sevgisi bayrak sevgisi enjekte etti ki biz o ivmeyle bugünlere geldik. E<strong>ve</strong>t,bundan sonra bizim yavaş yavaş pilimiz bitiyor. Ama biz de bu kutsal duyguları size <strong>ve</strong>rereksizin sahiplendiğinizi görerek ancak rahat <strong>ve</strong> huzur içinde emeklilik köşemize çekilebiliriz.Onun için sizleri izliyoruz. Bugün burada bu salonu dolması beklenebilirdi ama benim içinnicelik önemli değil benim için nitelik önemli.4


Az olsun temiz olsun inançlı insanlar salonu doldursun. Tabii bu ilgiye ilgisizlik aslında sakınAtılım Üni<strong>ve</strong>rsitesi gençlerini hedef alıyorum diye düşünmeyin. Sizin kuşakta maalesef varODTÜ‟de var, Başkent‟te var, Kahramanmaraş‟ta var, Van Üni<strong>ve</strong>rsitesi‟nde 1 sene kaldımorada var birçok üni<strong>ve</strong>rsiteleri dolaştım orada var. E<strong>ve</strong>t, burada da herhalde 12 Eylülcüleringetirdiği sıkı bir depolitasyon gençliği politikadan ülke meselelerinden uzak tutma başarısıyatıyor olsa diye düşünüyorum. Ama son günlerdeki gelişmeler yavaş yavaş gençlerinüni<strong>ve</strong>rsite gençlerinin özellikle hareketlendiğini görmek yine bir umut kaynağı umut ışığıolduğunu da söylemek lazım. Bu ülkenin sorunlarına sahip çıkarken yumurta muhabbetinibırakın, çağdaş <strong>ve</strong> uygar boyutlarda soru sorun eleştirin gazetelere yazı yazın televizyonprogramlarına çıkın hiçbir şeyden de korkmayın. İnönü‟nün dediği gibi eğer bir ülkedenamuslular namussuzlar kadar konuşmazsa o ülke için kurtuluş yolu yoktur. Namussuzluları<strong>ve</strong> namusluları sıfatlarını daha da çeşitlendirebilirsiniz. Onun için memleket meseleleriyleilgilenin tartışın soru da sorun eleştirin. En büyük güçlük bizim için yarınımızın gü<strong>ve</strong>ncesiolarak sizlersiniz.Sayın Yahnici öz <strong>ve</strong> çarpıcı noktalarıyla Mustafa Kemal <strong>ve</strong>arkadaşlarının geldiği Ankara‟dan bahsetti. Bazı duygulandırıcımekanlardan söz etti işte burası Direksiyon Binası Yönetim BinasıGar, istasyonda şimdi müze. Buradaki arkadaşlarımın kaçıAnkara‟dan? Görebilir miyim? Güzel. Ne kadarı taşradan? Gerikalanları da taşradan o zaman. Peki, bu duygulandırıcı mekanlarıgörme şerefine nail olanlar yaşayanlar kimler? Az, bakın ellerdüştü görüyorsunuz. Bu da duygulandırıcı mekanlar MustafaKemal Paşa‟ya da bir süre karargahlık yapmış olan binadır burası. O Çerkez Ethem‟in yaptığıyardımlardan biraz kabarır Mustafa Kemal Paşa‟yı Meclisin önünde asacağım deyip hattayanındaki güçlerle kuşatma altına almaya çalıştığı yer burasıdır. Ama bir tabur askerdeburası korunmaktadır gelme cesaretini de gösterememiştir. İlk Ankara‟nın yapılanışıgörünümü konusunda bu bize bir bilgi <strong>ve</strong>riyor. Ankara Kalesi genelde şehirlerin en yüksektepesinde kaleler kurulur yerleşim birimlerinin bir kısmı kalenin içindedir bir kısmı dadışındadır. Eğer şehir <strong>ve</strong> taarruza uğrarsa kale dışındakiler kale içine çekilir tehlike geçincede tekrar yerlerine dönerler. Böyle bir görünüm söz konusu burada tabii buranın restorasyonçalışmalarıyla burası çok gezilebilir turistik merkez haline getirildi.Burası da yine Ankara‟nın ünlü Bent Deresi oradan geçen bir nehirde var ama hep kapatıldı. Bir Ankara Çayımız vardı Dil Tarihinönünden akıp giderdi onun üzerine beton çektiler kapandı gitti hiçbirşey kalmadı.Burası da En<strong>ve</strong>r Paşa‟nın geldiğinde burasıİttihat <strong>ve</strong> Terakkinin bir kulübü olsun dediği <strong>ve</strong>sonra vatan kurtaran meclis diyeceğimizmekan, damı akan eğri büğrü bir sobayla genel kurulu ısıtılan, sıralarıZiraat Mektebinden getirilmiş oturduğunuz zaman malum yerlerinizçok çabuk uyuşur boynunuz ağrır beliniz bükülür ilkokul mektepsıraları, geçen senelerde başkanlık kürsüsünün iki tarafında osıraların orijinali vardı. Şimdi duruyor mu duymuyor mu bilmiyorum.Böyle bir mekanda bu insanlar meclisi grup çeşitli sosyal katmanlardan gelen temsilcilerlebirlikte bugünkü parlamenter rejimlerdeki siyasi yapılanmaya benzemeyen ama onuanımsatan gruplaşmaların bulunduğu <strong>ve</strong> enine boyuna tartışmaların yapıldığı bir mekanburası. Bu meclis tartışan bir meclis arkadaşlar tartışan meclis deminde dediğim gibi bumeclis böyle termostatlı otomatik ısıtmalarla ısısı ayarlanan sistemlerle bugünkü meclis gibidayalı döşeli donanımlı bir meclis değil koltukları da ceylan derisinden hiç değil tahta. Onuniçin oturduğunuz zaman biraz sonra malum yerlerde uyuşma hissedersiniz dedim. Bu vatankurtaran bir meclis bunun biraz aşağısında da devlet kurucusu var. Ulusal BağımsızlıkSavaşı bu meclisten yönetildi <strong>ve</strong> 1924‟e kadar ll. Meclis açılına kadar bütün çalışmalar bu5


meclisteydi <strong>ve</strong> sonra aşağıdaki meclise geçildi. 1960‟dan sonrada bu meclise geçildiBakanlıklarda büyük meclis binası. Bu iki meclis vatan kurtarıcısı meclis diyorum öbürüne dedevlet kurucusu meclis çünkü bütün devrimler çağdaş <strong>ve</strong> uygar boyutlarda yeni devletinyapılanması idari sistematiği toplumsal yapı görülür. Bütün sektörler bu mecliste yapılantartışmalarla gerçekleştirildi onun için devlet kuran meclis. Bu meclise ne ismi <strong>ve</strong>receğiz onuilerde hep birlikte göreceğiz. Tarihçiler yapılanlar karşısında herhalde bu meclise de bir isim<strong>ve</strong>rmeyi düşünecekler <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>recekler. Ankara‟nın Ulusal Bağımsızlık Savaşı‟nda payı büyükSayın Yahnici de değindiler. Burada Ankara‟da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟nin HeyetiTemsiliye‟ye büyük katkıları var. İşte o ünlü Mazhar Müfit Kansu, Rıfat Börekçi diyalogusonunda kendisine yardım <strong>ve</strong> Ulusal Bağımsızlık Savaşı boyunca bu cemiyet bütün ordununmeclisi giderleri konusunda bütün eşrafıyla her şeyiyle birlikte can siper <strong>ve</strong>rerek öz<strong>ve</strong>rili birşekilde bu yardımları yapmaktan saniye geri kalmamışlar duraksama gösterememişlerdir.Bunu da niçin söylüyorum? Ben Ankaralı değilim ama 55‟ten bu yana buradayım Ankaralısayılırım. Sayın Bülent Dr. Bülent Kalıpçı Ankara Kulübü‟nün eski başkanıdır. Şimdi onursalbakanıdır <strong>ve</strong> 29 Ekim‟de beni Ankara Kulübü üyesi yaptı. Bende bütün gençleri oraya üyeolmaya bu <strong>ve</strong>sileyle da<strong>ve</strong>t ediyorum. Çok duygulandıracak mekanda toplanıyorlar. Cebeci‟deAbidin Paşa Köşkü‟nde çok da güzel yayınları var Eski Ankara‟yı tanımak isterseniz. Oyayınlardan orada elde edebilirsiniz. Ankara‟yı daha iyi tanıyabilirsiniz. Dolayısıyla 1955‟tenberi burada yaşayan bir kişilik olarak gerçekten Ankara hemşerisi olmak benim için de onur<strong>ve</strong>rici oldu Sayın Kalıpçı‟ya bu <strong>ve</strong>sileyle teşekkürü bir borç biliyorum. Şimdi ülke gerçektenkolay kurtulmadı. Erzurum‟dan biliyorsunuz hep bir kesim sayıları abartırlar bundan büyük dezevk alırlar. Derler ki İstanbul Hükümeti‟nin yardımları olmasaydı Mustafa Kemal Paşa hiçbirşey yapamazdı. Ona 146 bin altın bizzat Vahdettin tarafından <strong>ve</strong>rildi. Aslında böyle bir şeyyok bu bir palavra aslında kendisine Harbiye Nezareti‟nden <strong>ve</strong>rilen para 1000 lira onun dabelgeleri elimizde. Mustafa Kemal Paşa yola çıkar bu para Erzurum Kongresi bittiği andabitmiştir. Yani Erzurum Kongresi‟nin çalışmalarını finanse eden para bu paradır; başka dabeş kuruşları yok. Sivas‟a gitme zamanı geldiğinde Erzurum‟da bir Emekli Binbaşı çıkarıpbiriktirdiği 900 lirayı <strong>ve</strong>rmeseydi bu heyet Sivas‟a gidemezdi. Sivas‟ta kongrenin dağılmasıGeneraller Konferansı‟ndan sonra Ankara‟ya gitme kararı <strong>ve</strong>rildiğinde eğer oradakibankalardan ödünç para alınmasaydı <strong>ve</strong>ya Amerikan Okulu Müdüresi benzin <strong>ve</strong> lastik<strong>ve</strong>rmeseydi o heyet Ankara‟ya da gelemeyecekti. Fakat burada bir ince nokta var bu heyetyardım istediğinde bu Amerikan Okulu Müdüresi ödenen parayı almak istememiştir. Heyetısrar etmiştir almayınca o zaman diyorlar ki bize bir pusula <strong>ve</strong>r. Aldıklarının ederini ödemekistediler ama kabul etmedim <strong>ve</strong> pusulayı <strong>ve</strong>rmiştir. Önemli mi diyeceksiniz. Önemli. Geçensenelerde Bush Amerikan Başkanı Bush sayını mayını yok. Yunanistan‟a geldiğinde dedi kiYunanlılara eğer bizim yardımlarımız olmasaydı siz bağımsızlığınızı elde edemezdiniz. İşte ogünkü liderler ilerde böyle bir tuzağa düşmemek için pusula istiyorlar. O Bush buraya da gelirkardeşim sizin heyet Sivas‟tan nasıl gelecekti biz lastik <strong>ve</strong> benzin <strong>ve</strong>rmeseydik diyeserzenişte bulunabilir bunun önünü kesmek için. Lider bir adım sonrasını düşünen ileriyidüşünen vizyon sahibi olan kişiliktir. Bunun ucunu göremeyenler lider değildir sadece sıradansiyasetçidir. Onun için Atatürk büyük bir lider bütün bunları hesabını yapmış <strong>ve</strong> Ankara‟yagelmiş Ankara‟daki yardımlarla bu işi kotarmış <strong>ve</strong> götürmüştür. Savaş burada yürütüldüburada sonuca erişildi <strong>ve</strong> meydanlardaki iyi zaferler Lozan‟da diplomatik zafere dönüştürüldü.Dönüştürüldü ama orada ne bir başkent var ne de bir Cumhuriyet var. Çünkü daha yabancıpostallar ülke topraklarında dolaşıyorlar. Yabancıların bulunduğu bir ülkede siz neyinCumhuriyetini ilan edeceksiniz. Onun için beklemeye girildi. 5 Ekim 1923‟te son işgalcilerİstanbul‟dan ayrıldı. 13 Ekim‟de İsmet Paşa <strong>ve</strong> arkadaşının <strong>ve</strong>rdiği öneriyle Ankara HükümetMerkezi ilan edildi <strong>ve</strong> ondan 16 gün sonra Cumhuriyet ilan edildi. Şimdi her şey rayına oturduama bir mesele var. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti‟nin merkezi neresi olacak? Bundayabancı baskıların ardı arkası kesilmemiştir. Özellikle İngilizler diyorlar ki eğer İstanbul‟uAnkara‟ya taşırsanız biz oraya en üst düzeyde temsilci göndeririz. Bir ülkenin diğer ülkeyegösterdiği saygı oraya gönderdiği elçinin seviyesiyle orantılıdır. Yani bir ülkeye güzeldüzeyde bir temsilci gönderirseniz işte o ülkeye <strong>ve</strong>rdiğiniz önem budur. Büyükelçigönderirseniz o daha iyidir o daha önemlidir. Onun üzerine Ankara Hükümeti diyor ki bizistediğimiz yere merkezimizi seçeriz.6


İstanbul‟u Ankara‟ya taşıyacağız ister gelin ister gelmeyin. Ankara Hükümet Merkeziyapılmıştır <strong>ve</strong> ondan sonra İsmet Paşa bunları Ankara‟ya dahil etmek için tabii o sıradaFransızlar gelmiş Ruslar gelmiş Rusya‟nın zaten konsolosluklar var vs. En sonra İngilizleredeniyor ki gelin Ankara‟da size bir toprak <strong>ve</strong>receğiz beğendiğiniz yeri seçin orayı büyükelçilikyapın <strong>ve</strong> bunu duyunca tabii yağlı bir parça İngilizler koşa koşa gelip Ankara‟nın en güzelyerinde toprağı seçmişler oraya da büyükelçiliklerini oturtmuşlardır. O andan sonra Ankarauluslararası merkezdi. Önce ulusal merkez sonra da uluslararası merkez oldu. ŞimdiAnkara‟nın macerası böyle aslında Ankara daha bağımsızlık savaşı başlarken MustafaKemal Paşa‟nın kafasında bir ulusal merkez olarak saptanmıştır. Dikkat ederseniz bütünyollar Ankara‟ya çıkacaktır <strong>ve</strong> Ankara‟da noktalanacaktır <strong>ve</strong> yeni kurulacak devletinyapılanması da buradan yönetilecektir. Tabii bunda çeşitli faktörler var çeşitli etmenler varAnkara‟nın konumu söz konusu savunma gü<strong>ve</strong>nlik açısından sahip olduğu nitelikler sözkonusu bunların hepsi düşünülmüştür. Düşünülmüştür çünkü tarih boyunca şu görülmüştürÇanakkale‟yi geçen yabancılar gelip sarayın önünde donanmalarını demirlemişlerdir. Birülkenin merkezi düştüğü an her şey biter halkta bir demoralizasyon başlar. Ama burayagelmek güçtür. Yüksek dağlarla çevrili çukur bir yer bir bozkır işte birkaç tane binalar bununkarşısında bir Taşhan var. Taşhan‟da işte adı üstünde bir han gelen geçen buradakonaklıyor. Karşısında bir kıraathane var kıraat edilen fikir alış<strong>ve</strong>rişi edilen yer başkada birşey yok. Çankaya‟ya doğru çıktığınız zaman tarlalar mezralar işte elma, armut, bademağaçlarıyla dolu bahçeler başka hiçbir şey yok şimdiki Sümerbank‟ın karşısı. İstasyontarafına baktığınız zaman tatlı bir maille aşağı inersiniz meclisten sonra bir bataklık yerigeçersiniz işte sonrası şimdiki Gençlik Parkı bataklık. Şimdi Ankara bu durumda Ankara‟dafazla bir şeyde yok ama bu da Sayın Yahnici‟nin bahsettiği o İngiliz subaylarından biri.Burada tur atıp duruyor <strong>ve</strong> daha İstanbul‟dayken 20. KolordusuKonya‟dan Ankara‟ya intikal eden Ali Fuat Cebesoy‟a söylediğişudur: Halkla iyi geçin <strong>ve</strong> orayı ulusal merkez yap. O dayapmıştır. Dikmen sırtlarında yine Sayın Yahnici‟nin söylediğiodur. Gerçekten Ali Fuat Paşa burayı ulusal bir merkez yapmışdiyor. Çünkü bir İngiliz müfrezesi var bunlar heyet geldiği zamanOpera‟nın önünden İstasyona dümen kırmışlardır. Bütün amaçartık Anadolu‟da güçlü bir oluşum olduğunu binlerce insan at <strong>ve</strong>öküzüyle şehre gelmiş, bellerinde fişeklikleri, silahlar, seğmenleren önde İngilizlere diyorlar ki biraz sonra yolcusunuz. Bir de Fransızlar var tabii ufak birmüfreze olarak toplanmış bu da bunlardan biri.Şimdi bu daha sonra gelişen Ankara‟daki güzel manzaralardanbiri daha o senelerde Gençlik SporBayramı yapılırken kızlarımızıngiydiği rahat spor kıyafetlere bakınbirde günümüzde şalvarlar içindestada sokulan kızlarımıza bakınnereden çıkıp nereye geldiğimizigöstermesi açısından önemli bir karşılaştırma yaparsınız.Burada heykelin arkasındaki binada Taşhan. E<strong>ve</strong>t. Ankara bu.Ankara buradan gelişmeye başlayacak İhsan Sabri Çağlayangil<strong>ve</strong> Hıfzı Veldet Velidedeoğlu anılarında o günlerin Ankara‟sınıçok iyi anlatırlar. Bir de Taş Mektebimiz var sonra Atatürk Lisesiolacak. Ben oradan mezun oldum Sayın Yahnici siz de oradanmezun oldunuz.7


Şevket Bülent Yahnici: Gazi LisesindenProf. Dr. Ünsal Yavuz: E<strong>ve</strong>t siz Gazi biz Ankara.Şevket Bülent Yahnici: Kalıpçı derlerdi.Prof. Dr. Ünsal Yavuz: E<strong>ve</strong>t. Öyle mi çok çekişme vardı aramızda çekişmenin nedeni debiraz yukarıda kız lisesi vardı. O nedenle çıkardı tartışmalar. Bu Taş Mektep şimdi Gazi TepeDiş Hekimliği Fakültesi‟nin olduğu yerdeydi hakikaten taş bina. Burası meclis olarakdüşünüldü fakat sonra kullanım güçleri nedeniyle burası Milli Savunma Bakanlığı‟na <strong>ve</strong>rildi.Mecliste İttihat Terakki binası yapıldı. Siz bu haliyle Ulus‟u hatırlamazsınız. Sonra bu heykeltaşındı biraz kenara çekildi vs <strong>ve</strong> Ulus Meydanı‟na güzel dizayn <strong>ve</strong>rildi. Ama şunu dasöyleyelim. Bu meydanın o günkü adı Millet Meydanı‟dır. Sonra dil devriminden sonra adıUlus‟a çevrilmiştir. Burada şunu söyleyeyim ben bunu bir borç olarak görürüm. Meclisinduvarında önceleri „Hakimiyyet Bila Kayd-u Şart Milletindir‟ diye yazılı idi. Biz bunların hepsiniöz Türkçe yaptık. Egemenlik Kayıtsız Koşulsuz diye değiştirdik ama Ulus diyemedik halaMillet orada duruyor. Günün birinde inşallah gelenler değiştirirler.O zamanki bayramlar Hıfzı Veldet‟in <strong>ve</strong> Çağlayangil‟inanlatımıyla bu meclis binasının önünde olurmuş hitaplarkurulurmuş vs.Büyük Atatürk arabasıyla beraberarabasıylakendisineBulgurcuzadelerin tahsis ettiğiarabasına binmiş muhtemelen belkide meclise çalışmaya gidiyor. Sonrayavaş yavaş bu kent ihmal edilmeyebaşlandı.Ulus giderek değişti. Buradan Ulus‟tan Yenişehir‟e doğrugiden yol bunların içinde hiçbiri yok. Orada güzel bir pasajvardı onun içinde güzel restoranlar yani Ankara çok kısasürede gece kulüplerinin bulunduğu restoranların batılıtarzda restoranların bulunduğu otellerin inşa edildiği birkente dönüştü.Tabii Zafer Meydanının bu halini hiçbiriniz bilmiyorsunuz.Şimdi var mı bunlardan biri? Bu planlamayı yapan Prusyaasıllı Alman Jansen‟dir. Jansen yapmıştır şehir planlamasıolarak. Gelmiş şehir planlamasını sunmuş ama Atatürkbundan hiçbirini beğenmemiş onu çizmiş bunu çizmiş böyle olacak demiştir. Geniş caddeler50 metre genişliğinde o zaman diyorlar ki Atatürk‟e Gazi Paşa Hazretleri altınızda işte kanıvar, at var, fayton var, bu 50 metre neyin nesi işte onun için başta söyledim liderler vizyonsahibi insanlar.8


Bakın şimdi akşam saatlerinde oradan geçemiyorsunuz trafik tıkanıyor saatlercebekliyorsunuz. Fransa‟da Şanzelize‟yi kuran Fransuva <strong>ve</strong>ya l. Napolyon aynı şekildedüşünmüşler. Daire dağılma saatlerinde orada tıkanıp kalıyorsunuz.Burası işte Yenişehir Kızılay Meydanı Etnografya Müzesihemen arkada duruyor. Şimdi burası ev<strong>ve</strong>lden MaliyeBakanlığı Gümrük Bakanlığı bunun karşısında boşaraziye de Opera Binası inşa edilecek. Dolayısıyla yavaşyavaş Ankara Türkiye Cumhuriyeti‟nin sembolü olacakmodern bir kent yapılanmasına götürülmüştür. BüyükAtatürk‟ün bütün istediği Osmanlı mistisizmini İstanbul‟da bırakmak orayı bir tarihi müzehalinde geliştirmek ama onun yanında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti‟nin modern <strong>ve</strong>sembol kenti olarak Ankara‟yı gelişmeye terk etmek.Burası Gü<strong>ve</strong>n Park bunu da Holzmeister yapmıştır.Ankara‟da estetik güzelliklerin meydanları süslemesidirektiflerini Mustafa Kemal Paşa <strong>ve</strong>rmiştir. ÖrneğinUlus‟taki heykelin Pietro Canonico yapmıştır. Holzmeisterbunlar hem ülkede bu estetik güzellikleri yapan insanlarhem de binaların yapımında etkili olan kişiliklerdir. Niyedışardan yontucu getirmişlerdir? Çünkü dinimiz müsaadeetmiyor. Çünkü dinimize göre yontu yani heykel put,Atatürk‟ün istediği bu putları kırmak. Onun için dışardanyontucu getirmiş.Şevket Bülent Yahnici: Şurada Kızılay Binası da kötü bir yontu.Prof. Dr. Ünsal Yavuz: E<strong>ve</strong>t o bir kepazelik, Sayın Yahnici de hatırlar. Burada çok güzelotururduk dinlenirdik <strong>ve</strong> çok güzel tost yapan güzel bir büfe vardı hatırlarsınız bunların hepsigitti. Gü<strong>ve</strong>n Park‟ı tırpanlıya tırpanlıya arkasını bir minibüs hareket merkezine Hergelenegiden minibüslere yerine tahsis ettiler. Böyle güzel bir kent ağaçlıklı geniş troleybüslerimizvardı sessizce yolcuları alıp götürürlerdi. Bulvar üzerinde çok güzel sinemalarımız vardı.Büyük Sinema, Ulus Sineması Ankara‟da yok artık. Ankara tırpanlandı. Sayın Yahnici‟nin desezlenişinin temelinde o var. Ankara altımızdan kayıp götürülüyor çünkü Ankara demekTürkiye demek. Onun için Türkiye‟nin kalbi Ankara başlığını attık oralara.Bu cadde de Hipodrom <strong>ve</strong> Poligon Atış Sahası olan yerlerGar‟dan Ulus‟a doğru giden yol daha henüz Gençlik Parkı‟ylailgili bir şey yok.Sayın Yahnici‟nin de bahsettiği KızılayBinası bu idi. Şimdi onu yıktılar yerineküp şeker gibi betondan bir acayip binadiktiler içi de boş kimsenin kullandığı da yok bildiğim kadarıyla. Niyediktiler ne için diktiler kime hizmet ettiler bilinmiyor. Ama madem kültürelvarlıklara sahip çıkma iddiasındayız şu Kızılay Binası Cumhuriyetyapılarından biri orası müzeye çevrilemez miydi? Tabii çevrilirdi amakafada Cumhuriyeti tırpanlamak olunca her şey mubah yapılıyor <strong>ve</strong>kavşakta bir tane trafik polisi dururdu <strong>ve</strong> hiç aksamadan trafiği idareederdi <strong>ve</strong> yabancı temsilciler bu trafik polisine ödül <strong>ve</strong>rdiler.9


Hakikaten saat 5‟de trafiğin en yüklü olduğu saatte hiç aksatmadan tek başına burayıgötürürdü. Şimdi her sokağın bu kavşakta her kavşağın başında birer ikişer tane trafik polisiduruyor işler iyice Arap saçına dönüyor tabii kurtulabilirsen kurtul. Ankara bu heykellerledonatılmış; Ernst Egli gelmiş Siyasal Hukuk Binalarını yapmış Bruno Julius benim fakültemiinşa etmiş. Aynı zamanda Bruno Julius Atatürk‟ün katafalkını da yapan kişiliktir. Sonra tabii1933‟den sonra buraya Hitler Faşizminden kaçan bir sürü Alman Avusturyalı geldiler <strong>ve</strong>üni<strong>ve</strong>rsitelerde yaşamın hareketlenmesinde fakültelerin kurulmasında temellere ilk harcıkoyan insanlar oldular. O insanların da bilim dünyamıza uygarlık dünyasına yükselmemizdeyaptıkları katkılar nedeniyle şükranla anmamız lazım. Bunların hepsi yabancıdır, tehlikekalktıktan sonra ülkelerine geri dönmüşlerdir Ankara bu. Şimdi diyorlar ki hep Atatürk kendiheykellerini yaptırmış ne kadar narsist bir insan. Alakası yok. 1929‟da hastalığını duyan FethiBey‟in Köşkünde yatarken hastalığını duyan insanlar pencerenin önüne geldiklerinde Atatürkçıkar der ki sağım, daha yapacak çok işler var sağlığım yerinde hiç merak etmeyin <strong>ve</strong> şunuda ila<strong>ve</strong> eder. Beni görmek her an yüzümü görmek değildir, benim düşüncelerimianlıyorsanız duygularımı hissediyorsanız bu benim için kafidir. Şimdi böyle diyen bir insanınnarsis olup her tarafı heykelleriyle donatmak istediği iddia edilebilir mi? Ancak bilgisiz cahilinsanlar bu iddiayı ortaya atabilir. Onun kafasındaki niyet şudur halkında kendisine olangü<strong>ve</strong>nden inançtan yola çıkarak heykellerini yaptırıp kendisini feda etmektedir. Ne için?Kafadaki putları kırmak için. Bakın hala kafadaki kafalarındaki putları kırılmamış olanlarorada burada Atatürk heykellerine saldırıp akılları sıra intikam almaya çalışıyorlar işte yaptığıbu. En çok heykeli de onun sonsuza göçmesinden sonra yapılmıştır. Ona hakaret suçlarıylailgili yasanın çıkarılması Demokrat Parti dönemindedir kendisi böyle bir şey çıkarmadı. Dahasonraki yönetimler bunu çıkardılar. Dolayısıyla Türkiye‟nin bütün o günkü gazetelerini açınanıları okuyun Ankara‟nın nasıl bir modern kent haline geldiğini yerli yabancı gözlemcilerinifadesiyle yerinde görebilirsiniz. Türkiye‟nin kalbi Ankara dedik Ankara‟nın kalbi de Anıtkabir.Bir mücevher kutusu gibi gece ışıl ışıl parlar. Bir ara o lambaları karartmaya çalıştılar.Emin Onat projeyi yapan kişilerden biri o, diğeri de Orhan Arpat 47 kişiAnıtkabir projesi için yarışmaya girmiştir. Bunun 20‟si yabancı 27‟siTürk‟tür. İki kişinin bu iki değerli şahsiyetin projesi kazanmış <strong>ve</strong> Anıtkabirinşasına geçilmiştir.İlk projede Anıtkabir‟in üzerinde birkolonat olduğu görülmektedir daha sonrabu terk edilmiştir. Bu Anıtkabir‟in inşasıylailgili resimler ayrıca Atatürk ille de beni buraya gömün diye birsözü falan da yoktur.Burası Rasat Tepedir 906 rakımlı tepedir. Niye RasatTepe? Çünkü burada işe yaramayan bir meteoroloji binasıolduğu için halk buraya Rasat Tepe adını takmış. Bir günburayı dolaşırken ne güzel anıt yapılacak bir yer diyekonuşmuş. Ondan sonra çevresindekiler demek burayı çokbeğendi deyip meclisin arkasındaki yeri düşünmüşlervazgeçmişler Çankaya‟yı düşünmüşler vazgeçmişlerkalenin o tarafı düşünmüşler vazgeçmişler Dil Tarihinarkasını düşünmüşler vazgeçmişler <strong>ve</strong> burada karar kılmışlar Anıtkabir‟de orada yapılmışinşası 1944‟te başlamış bitirilmiş <strong>ve</strong> 10 Kasım 1953‟te de Atatürk Etnografya‟da orayataşınmış. Görkemli bir bina Frig, Hitit, Osmanlı bütün figürlerini sembollerini bu yapı içindebarındırmaktadır.10


Onun için bu anıtın her bir taşını anlatmak olanaksız lahithdisembolize eden taş Osmaniye‟den getirilmiş 40 tonluk bir taştır.Onu daha aşağısında Atatürk Lahdi bulunmaktadır işte orası dabu. Buraya girme şansını da ben elde ettim. Bir AtatürkBelgeseli yaparken oranın komutanı buraya götürdü <strong>ve</strong>gösterdi. Duygulanmamak elde değil buradaki bronz kaplariçinde Türkiye‟nin çeşitli illerinden Kıbrıs‟tan getirilenSelanik‟ten getirilen topraklar bulunmakta hatta kapınınarkasında da bir kabın içinde Venizelos‟un gönderdiği Yunanistan‟dan gönderdiği toprakladolu bir kap daha o zamanlarda herhalde şimdilerde yakın zamanlarda gitmediğim için varolup var olmadığını bilmiyorum.Bu Dolmabahçe‟den Atatürk‟ün naşını taşıyan top arabası İsmetPaşa‟da tabii ikinci adam olarak devlet karar alıp Atatürk‟ünAnıtkabiri‟nin hemen karşısındaki mezarda laik olduğu yere kondu.Bu şehir gezilerinde yurt gezilerindekullandığı bir merasim otomobiliMercedes Benz <strong>ve</strong> burası da girişkapısı giriş kapısında üzerindedurulacak noktalardan biri girişkoridorunun iki tarafında Aslan heykelleri var 24 adet. BunlarOğuz Boylarını temsil etmektedir. Aslan biliyorsunuz güçsembolü. Eski Türklerden beri Selçuklu Osmanlı geleneğindengelen güç sembolüdür Aslan. Bu aslanların ikili olmasınınnedeni birlikteliği uzlaşmayı güçlülüğü ifade eder. Kedi gibi oturur vaziyette olması isebarışse<strong>ve</strong>rliğini sembolize eder bunları bilin. Oraya konan her şeyin bir anlamı var herheykelin bunları uzun uzun anlatacak halim yok. Yalnız tabana bakarsanız o yürüyüş kulvarımerdi<strong>ve</strong>ni çıktıktan sonraki biliyorsunuz uzun bir kulvar. Burada taşların arası 5‟er cm. Ne varki bunda diyeceksiniz. Çok önemli 5‟er cm niye biliyor musunuz? Ata‟nın manevi huzurunaçıkarken herkes saygısını ifade etsin başını öne eğsin diye. Yani çukurlara düşmeyim diyeçalışırken başınızı eğerek yürümek zorundasınız. Anladınız mı? Adamı işte Anıtkabir‟i girişyerinden itibaren böyle yürütürler. Ondan sonra sap gibi duruyor diye laf söyleyemezsiniz.Saygı içinde o kulvarı geçersiniz başlar eğik çukura düşmemek için ama saygı duruşundayürüyorsunuz. Bunlar Anıtkabir incelikleri kardeşlerim o büyük bir insan toplumun tümkesimleriyle konuşan iç içe olan yanına da öyle 400 tane koruma falan almayan bir insanpaltosunun içinde de çelik yelek filanda yok açık yürüyor.Bakın bir vatandaşımızı o bozuk Türkçeli bilgisi kıt vatandaşımızıanlamaya çalışıyor bütün dikkatini toplamış. Yoksa ananı al gitdiyebilirdi demiyor. Kucaklamaya çalışıyor işte böyle Atatürk bu. Birsınıfa girdiği zaman öğrencilerin yanında oturmuştur. Kimi liderlikgibi gidip öğretmenleri masasına sandalyesine pat diye çökmedi.Böylesine tevazu sahibi karşısındakine değer <strong>ve</strong>ren saygı gösterenlider.11


Bakın manken gibi sanki podyumda yürüyor sol eli cepte, başparmakdışarıda işte Atatürk bu. Diyor ki ben bu kadar sene okuduktan sonraneden halkımın düzeyine ineyim halkımı kendi düzeyime çıkartırım.Bakın kıyafetlerinize işte hepinizi kendi düzeyine çekti; bazılarımızıçekemedi. E<strong>ve</strong>t, bakın o çağdaş görünümlü lider çocukları çok seviyor.Atatürk dansı seviyor salon adamı Atatürk‟te her şey var. En güzelfigürlerini en güzel bayanlarla yapıyor; dans demek romantizm demektir,duygu yüklü bir olaydır dans. Diskoteklerde bizim bebelere bakıyorumkız bir tarafta saç baş darmadağın kendi çırpınıp duruyor; erkekkafasının üzerinde dönüp duruyor böyle sirkte misin dansta mısın belli değil. Sizin kuşaklardansı böyle yapıyor bizimkiler, biz böyle yapmazdık.E<strong>ve</strong>t, işte o çağdaş kızlarının ortasında, o Osmanlı konumundançıkarmış insanlarıyla gurur duyuyor bunu görebiliyorsunuz. Atatürkinsan; tavla oynuyor, oynar pişti de oynar, briçte oynuyor. AnadoluKulübünü işaretledikten sonra briç, poker partileri vardı, şimdi İzmirCaddesinde Anadolu Kulübü işlevine devam ediyorEn güzel sahnesi de bu. Hiçbir zaman görememiştim Atatürk‟ün zeybeği çok güzeloynadığını söylerlerdi <strong>ve</strong> zeybek. Atatürk bu arkadaşlar. Bakın şunu daila<strong>ve</strong> edeyim Atatürk‟ün 100. doğum yılına 5 yıl var, 1976‟daUNESCO‟dayız 152 ülke UNESCO‟da tartışırlarken başkanlık divanına biröneri gelmiştir. Deniyor ki bizim UNESCO‟da yaptığımız çalışmalarınhepsinin temelinde Atatürk‟ün imzası vardır. O nedenle 152 ülkedeAtatürk‟ü yılın adamı olarak seçip analım kutlayalım. Onun üzerine İs<strong>ve</strong>çdelegesi kalkıp diyor ki kardeşim diyor Bütün ülkelerde büyük insanlar varhepsinin doğum yıldönümünü 100. yıl doğum gününü böyle mikutlayacağız buna olanak var mı deyince Rus delegesi kalkar derki İs<strong>ve</strong>çdelegesi meslektaşıma bir önerim var bir öğüdüm var. Atatürk herhangibir lider değildir, ne zaman darda kalsak Atatürk‟e başvurmamız gerekir.Onun üzerine İs<strong>ve</strong>ç delegesi çıkıyor gidiyor. Bir süre kayboluyor sonrageliyor söz istiyor kürsüye çıkıyor. Diyor ki arkadaşlar hepinizden özür diliyorum. Atatürk‟üokudum inceledim, <strong>ve</strong>receğiniz önergeye ilk imzayı ben atıyorum <strong>ve</strong> ondan sonra işte bualttaki metin 152 ülkenin katılımıyla Atatürk‟ün tanımını yapmıştır. Ne diyor? Atatürkuluslararası anlayış işbirliği <strong>ve</strong> barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi, olağanüstüreformlar gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik <strong>ve</strong> emperyalizme karşı savaşan ilk lider,insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü bütün hayatı boyunca insanlar arasında renkdin <strong>ve</strong> ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu işteAtatürk‟ün 152 ülke böyle tanıyor. Ama içimizdeki kimi ahmaklar da tanımamakta ısrarediyorlar. Bırakınız tanımamayı onu saygın olduğu yerden nasıl indiririz mücadelesini<strong>ve</strong>riyorlar. Buna benzer bir lafta İs<strong>ve</strong>çlilerde vardır. İs<strong>ve</strong>çliler de darda kaldıkları zaman şöylederlemiş Mustafa Kemal gibi düşün. Görüyor musunuz bütün dünya onu nasıl tanıyor biznasıl tanıyoruz, ne yapıyoruz?Yrd. Prof. Dr. Reşat Öztürk: Sayın Yavuz‟a teşekkür ediyorum. Sayın Hocam vatan milletbayrak sevgisini nasıl kazandığını, gençliğin ulusal konularda nasıl duyarsız hale getirildiğinigençleri ulusal duyarlılığa çağırdılar. Bu ülke bizim, bu ülkenin bütün sorunlarını kucaklayıpkafa yorun demeye getirdiler.12


Mustafa Kemal‟in Ankara‟da kaldığı Direksiyon Binasından söz ettiler. Birinci Türkiye MilletMeclisinin vatan kurtaran meclis olduğunu ikinci meclisin de devlet kuran meclis olduğunubelirterek Milli Mücadele kaynaklarının ekonomik kaynaklarının nasıl elde edildiğinden sözettiler. Sivas‟tan Ankara‟ya gelirken Amerika Koleji‟nin önünden alınan asli lüksünden sözettiler. Diplomatik zaferin Lozan‟da elde dildiğini başkent Ankara‟nın oluşturulma öyküsünüdile getirerek Ankara‟nın stratejik önemi üzerinde durarak bu konudaki Ankara‟daki imarçalışmalarında Ankara‟nın çağdaş bir kent olma yolundaki <strong>ve</strong>rilen mücadeleden söz ettiler.Atatürk Ankara‟nın Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin simgesi olması hayalini kurduğunuAnkara‟nın da Türkiye‟nin kalbi olduğunu Ankara‟nın kalbinin Anıtkabir‟de attığını belirttiler.Bu arada arkadaşlar Ankara Atatürk‟ün kişisel özelliklerinden söz ederek 152 ülke tarafındanAtatürk‟ün UNESCO tarafından doğumunun 100. yılı kararını size okudular kendilerineşükranlarımı sunuyorum. Sevgili Gençler biz bu devleti fukaralıkla mücadele ederekoluşturduk. 2 yıl önce üni<strong>ve</strong>rsiteye gelip konferans <strong>ve</strong>ren Ankara Ticaret Odası Eski BaşkanıSayın Ahmet Çavuşoğlu‟nun çok ilginç bir anekdotu vardı. Ben bu anekdotu anlatmadangeçemeyeceğim. Ahmet Çavuşoğlu şunları ifade ediyor demin meclisin karşısındaki o beyazbinadan Sayın Hocam söz ettiler. İşte o Merkez Bankası‟nın Ankara Şehir Çarşısı‟nın ZiraatBankasının Genel Müdürlüğü Cumhuriyetin ilk yıllarında para olmadığı için devletikurmuşsunuz devleti idare edeceksiniz. Eski devleti ortadan kaldırmışsınız insanlarda görevalma duygusu yaratacaksınız birtakım şeyler yapmaya mecbursunuz. Burada parayapacaksınız IMF‟niz yok, IFC yok, Amerika babanız yok. Nereden alacaksınız parayı?Parayı kendi malınızı satarak alacaksınız. Bir de şunu unutmayın lütfen Milli Mücadeledehalktan yiyecek alınmış, bez alınmış, saraciye malzemesi alınmış, onların da parasınınileride <strong>ve</strong>receğim diye söz <strong>ve</strong>rilmiştir. O zamanki insanlara göre söz namustu sözündedurmayan insanlarda namusuzdu. İşte o anlayışla insanlar namuslarına sahip olabilmek için<strong>ve</strong>rdikleri sözü yerine getirmek için böyle bir araziyi satma planını kuruyorlar. AnkaraMillet<strong>ve</strong>kili Hilmi Çayıroğlu zengin bir insan bu araziyi Hilmi Çayıroğlu‟na Mustafa Kemalsatmak ister. Çayıroğlu‟na bu teklifi götürünce Hilmi Çayıroğlu ilginç bir cevap <strong>ve</strong>rir. Paşamyeni kurulan bir devletin arsasını satın alacak kadar alçalmadım. İsmet Bey İstanbul‟danAnkara‟ya dönerken teşrif etsin misafirimiz olsun ona emaneti teslim edelim der. Çuvallardolusu altınlar <strong>ve</strong>rilir. İşte Milli Mücadele yıllarındaki insanların haleti ruhiyesi böyleydi. Bugünniye bu haldeyiz? İşte o Kuvayi Milliye ruhunu kaybettiğimiz için bu haldeyiz gençler. Şimdibize Ankara Kulübü Başkanı Sayın Metin Özarslan Beyefendi Ankara‟nın Başkent olmasebebi <strong>ve</strong> Milli Mücadele ruhundan söz edecekler.Ankara Kulübü Başkanı Metin Özarslan: Sunumun adı Ankara‟nın Başkent Olma Nedeni<strong>ve</strong> Milli Mücadele döneminde Ankara‟nın üç ana bölümü var. İlk bölümde metodolojiye ilişkinbir girizgahımız var, bazı saptamalarımız var; ikinci bölümde Mustafa Kemal Atatürk‟eAnkara‟nın başkent seçilme nedenlerine odaklanacağız. Burada da üç tane boyut varAnkara‟nın doğal <strong>ve</strong> coğrafi konumu biraz önce Ünsal Yavuz Hocam etraflıca anlattı konununönemini. İkincisi benim daha çok üzerinde duracağım öne çıkarmaya çalışacağım ki bugünküpanelin başlığını da taşıyor Ankara‟daki Milli Mücadele Ruhu olacak. Üçüncü de AnkaraAhiler Devleti Cumhuriyeti en sonunda sonuç bölümü var. Hızlı hızlı gitmeye çalışacağım.Temel kaynağımız Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 1924 yılında Cumhuriyet GazetesiBaşyazarı Yunus Nadi Abasıyanık Bey‟le yaptığı mülakat o uzunca bir mülakat. Mülakattanokuyorum. Ankara‟nın doğal <strong>ve</strong> coğrafi konumuna kriket ila<strong>ve</strong> eden bir başka yön daha vardırbunlar Mustafa Kemal‟in ifadeleri. En acı <strong>ve</strong> felaketli günlerde millet her taraftan zehirlenirkenAnkaralılar memleket <strong>ve</strong> milletin gerçek kurtuluşuna yönelik girişimler hakkındaki iman <strong>ve</strong>itimatlarını bir an dahi sarsmamışlardır. Burada iki tane boyut öne çıkıyor Ankara‟nın başkentoluşuna ilişkin. Birisi Ankara‟nın doğal <strong>ve</strong> coğrafi konumu stratejik konumu bu son dereceönemlidir bir diğer boyut Ankara‟daki Milli Mücadele Ruhu. Devam ediyoruz yine mülakattan.Ben Ankara‟yı coğrafi kitabımdan ziyade tarihten öğrendim <strong>ve</strong> Cumhuriyet merkezi olaraköğrendim. Hakikaten Selçuklu idaresinin bölünmesi üzerine Anadolu‟da teşekkül eden küçükhükümetlerin isimlerini okurken bir Ankara Cumhuriyetini görmüştüm. Tarih sayfalarının banabir Cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara‟ya ilk defa geldiğim o günde gördüm ki aradangeçen asırlara rağmen Ankara‟da hala o Cumhuriyet kabiliyeti devam ediyor <strong>ve</strong> Türkiye‟nin13


en münasip merkezinin Ankara olabileceğini düşünmeye sevk eden ilk <strong>ve</strong>sile çok eskidir <strong>ve</strong>bilimseldir. Atatürk burada üçüncü nedeni belirtiyor o da geçmişte ben Ankara‟yı önceliklehep böyle bizim tarih kitaplarımızda İnkılap kitaplarımızda da yer yer rastlarız Ankara coğrafinedenlerden ötürü sanki bir başkent seçilmiş gibi bir neden çok fazla ön plana çıkarılabilirama bizzat kurucunun Büyük Önderin sözleriyle 1924 yılında yaptığı mülakatta belirttiğisözlerini bu boyutun çok daha tarihi olduğunu görüyoruz. Zira ben Ankara‟yı coğrafyakitabından değil tarih kitabından öğrendim <strong>ve</strong> bir Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. E<strong>ve</strong>t,temel kaynağımız bu Büyük Önderin Yunus Nadi Bey‟le yaptığı 1924 yılında yaptığı mülakatburada üç neden bu sunumda detaylı olarak incelenecek dolayısıyla bir sorun alanımızsorunsal alanımız bir problematiğimiz var burada. Ankara‟nın başkent seçilmesi acabadiyoruz tabii bir spekülasyon bu oranların sürüklediği bir tesadüf müdür, yoksa MustafaKemal Atatürk‟ün çok önceden tasarladığı bir projenin yaşanan gelişmeler karşısında hayatageçirilmesi midir? Belki de her ikisi birden ama şunu biliyoruz ki Mustafa Kemal Atatürk‟ünAnkara‟ya gelmeden öncede bir Ankara okuması vardır. Kafasında bir Ankara tasavvuruvardır <strong>ve</strong> Ankara bir Cumhuriyet merkezidir. Atatürk‟ün çok iyi bir zamanlama ustasıolduğunu biliyoruz. Ama aynı zamanda iyi de bir zemin ustası olduğunu belirtmemizgerekiyor. Gerçekten de Ankara‟nın önce Heyeti Temsiliye‟nin sonra Milli Mücadele <strong>ve</strong>Kurtuluş Savaşı‟nın merkezi, sonrada Türkiye Cumhuriyeti‟nin kalbi olmasında başkentolmasında Atatürk‟‟ün bu tercihlerinin önemli olduğunu görüyoruz. E<strong>ve</strong>t sunumumuzun amacıüç nedeni irdelemek ancak birtakım sıkıntılar var tabii bununla ilgili olarak bilimsel açıdanbaktığımızda Milli Mücadele dönemi Ankara‟sına ilişkin 1919–1923 dönemi arasında bazıbilgileri tarih, kişi <strong>ve</strong> mekan gibi çeşitli kaynaklardan farklılaştığı görülmektedir. Dolayısıylatarihçilerimizin konu üzerinde araştıranların bu konuda birtakım rafineleştirmeye ihtiyaç vardiye görüyoruz. Ankara Ahiler Devleti Cumhuriyeti konusu gerçekten çok çok önemli bir konumadem biz tarihimize böyle bir dönem yaşadık gerçekten ortaçağ gibi bir dönemdi.Anadolu‟da bir Türk Rönesanssı olduğu söyleniyor. Böyle bir dönemde Ankara‟da diğeryerlerde bir beylikler tecrübesi varken bir nevi feodal ya da belki de Asyatik diyeceğimizfonlar varken bir şehirle de bir Cumhuriyet tecrübesi var bir Venedik Cumhuriyetine benzerbir yapılana var. Dolayısıyla bu konuda etraflıca araştırılması gerektiğini düşünüyoruz.Şevket Bey‟in de bu konuda bir kitabı var. Dolayısıyla tarihçilerin bu konuyu detaylı olarakincelemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda da çok fazla çalışmamız yok yani metodolojikolarak sorunlardan birisi de bu. Taze tarihçilerimiz deniyorlar farklı şekilde yorumlaryapıyorlar ama üzerinde çok detaylı bir çalışma yapılabilmiş değil maalesef. Hem Anadolu‟dahem de Ankara diğer şehir tarihleri yazımında sosyoloji antropoloji halk bilimi halk edebiyatıgibi sosyal bilim dallarının metodolojik araçlarına <strong>ve</strong> çözümleme yöntemlerine de başvurmakgereği bulunmakta. Tarih aslında yeni bir bilim dalı özellikle de bizim için yeni bir bilim dalıtarihçilerde de çok katı metodolojik yaklaşımı var o da işte <strong>ve</strong>sikacılık günümüzdeki tabiribelge olmadan tarihçiler çok fazla konuşmak istemiyorlar ama belge de tabii çok yeterliolmuyor birçok konuyu araştırmak açısından. Dolayısıyla diğer sosyal bilimlere de açmakgerekiyor bunu Fransız bir tarih ekolü vardı coğrafyadan başlayıp mitolojiye kadar tümalanlara interdisipliner bir şekilde belli bir tarih konusunu incelemek üzere kullanırlardı.Bizdeki tarih araştırmalarında yer yer bunun yapıldığını görüyoruz. Ama özetle şehiraraştırmalarına girildiğinde bu yöntemlerin kullanılması gerekliliği düşüyoruz. O şehrinsosyolojisini, o şehrin kimliğini, o şehrin belirli olaylar karşısında neden o yönlere feyizgösterdiğini anlayabilmek için bu tip diğer sosyal bilim dallarının kullanıldığını yöntemleremetodolojilere mutlaka tarihçilerin araştırmacıların eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir diğerboyutta yerel tarih yazımında genelleyici yaklaşımlar yerine yerel özgünlükler katan bir bakışaçısı diyoruz ki son dönemlerde yerellik konusu gerçekten son dönemlerde çok çok önemkazanmaya başladı. Hem ekonomi literatürüne baktığımızda sosyoloji literatürünebaktığımızda dünyada yerel konunun, yerel boyutun, yerel kalkınmanın, yerel özgünlüklerin,yerel ayrıcalıkların, yerel girişimciliğin gibi gibi konuların çok çok önem kazandığınıgörüyoruz. E<strong>ve</strong>t, tekrar konumuza döndüğümüzde metodolojiden Mustafa Kemal Atatürk‟egelen üç tane neden olduğunu belirtmiştik birisi Ankara‟nın doğal <strong>ve</strong> coğrafi konumu.Osmanlı‟nın son döneminde başkentin taşınmasın yönelik birtakım tartışmalar olduğunugörüyoruz.14


19. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti‟nin Jeopolitik dengesinin bozulması Balkanlardakaybedilen topraklar İstanbul‟un devletin orta yeri olma özelliğini kaybetmesi <strong>ve</strong> kenardakalması Osmanlı büyük bir cihan imparatoruydu en başta bir Balkan Devleti olarak gelişiyorAnadolu‟da Batı Anadolu‟da doğan bir devlet değişik başkentler olmuş İzmir, Bursa dahasonra Edirne. Edirne Balkanlara açıldıktan sonra İstanbul oluyor <strong>ve</strong> İstanbul bu büyükimparatorluğun ortalarına bir yere düşüyor. Avrupa‟da da bizim topraklarımız var fakat 19.yüzyılın sonlarında Balkanları kaybettikten sonra İstanbul artık bu büyük imparatorluğunortalarında değil kıyısında kalmaya başlıyor. Nitekim birtakım kararlarla askeri tehditlergelmeye başladığını görüyoruz. Bunlardan biri 1877–78 Osmanlı Rus Savaşı‟nda 93 Harbidiğer adıyla İstanbul‟un karadan tehdide uğramasıdır. Rus Orduları Yeşilköy‟e kadardayanıyorlar. İstanbul‟un başkentlik statüsü sarsılıyor biraz önce hocam detaylı olarakbaşkentin korunması gerektiğini anlattılar. Bir diğer boyut geçici <strong>ve</strong>ya kalıcı olarak başkentiniç bölgelere taşınması gerektiği tartışmaları 18.-19. yüzyılın son çeyreğinde dolayısıylaİstanbul‟un artık taşınıp Anadolu‟nun daha içlerinde gü<strong>ve</strong>nli noktalarda yeni bir başkentkurma amacı Osmanlı aydınları bu Osmanlı devlet adamları Osmanlı askerleri <strong>ve</strong> bazıyabancı danışmanlar askeri danışmanlar tarafından öğreniliyor. Bunlardan birisi de AlmanGenerali Von Der Goltz Paşa 1897 yılında başkentin önce Konya <strong>ve</strong> Kayseri‟ye Konya <strong>ve</strong>yaKayseri‟ye taşınmasını öneriyor sonra da Halep <strong>ve</strong>ya Şam‟a başkentin taşınmasına öneriyor.Kafasındaki düşüncede her iki mantıkta da işte o Balkanlarda güttüğü Gayri Müslim nüfusunönemli bir bölümü Osmanlı dışında kaldı. Dolayısıyla Osmanlıcılık ideolojisi çöktü. Geriyekalan etnik gruplar Türklerle Araplar dolayısıyla yeni kurulacak devletin başkentini Türk <strong>ve</strong>Arap nüfuslarının kesişme noktalarının bir yerlerde olsun diye bir düşünce var ilk önce Konya<strong>ve</strong> Kayseri daha sonra biraz daha aşağıya çekiyor. Halep <strong>ve</strong> Şam Osmanlı başkenti yeniOsmanlı başkenti olarak öneriyor Goltz Paşa. 1912‟ye geldiğimizde Balkan Savaşı‟ndanBulgar Ordularının Çatalca‟ya dayandığını görüyoruz. Başkentin Bursa‟ya taşınmasıtartışmaları başlıyor. Çatalca‟ya geldiğinde yine top sesleri İstanbul‟dan duyuluyor.Dolayısıyla başkentin taşınması tartışmaları yeniden hararetli bir şekilde başlıyor. Kütahyaeski Millet<strong>ve</strong>kili Ahmet Ferit Tek, başkentin Anadolu‟ya taşınmasını <strong>ve</strong> Kayseri yakınındaOsmaniye adı altında yeni bir başkent kurulmasını teklif ediyor. Çanakkale‟de püskürtülendüşman kuv<strong>ve</strong>tleri 1918‟de Mondros Mütarekesi sonucu İstanbul‟a girmeyi başarıyorlar. 93Harbinden bu yana gündemde olan başkentin Anadolu içlerine taşınması konusu 13 Ekim1923‟te tam 46 yıl sonra Ankara‟nın başkent olmasıyla gerçekleşiyor. Tabii aslında fiili olarakAtatürk‟ün Ankara‟ya gelmesiyle birlikte yani 27 Aralık 1919‟da Ankara artık HeyetiMerkezinin başkentidir. Yeni oluşmakta olan bir ülkenin fiili olarak başkentidir. Ama resmibaşkenti olması için 13 Ekim 1923‟e kadar o zaman bir sürecin yaşanması gerekmiştir. E<strong>ve</strong>t,Ankara‟nın başkent olmasında coğrafi doğal stratejik konumu yanında tren yolu gibi telgrafsistemleri gibi iletim <strong>ve</strong> iletişim alt yapısının varlığı da etkili olmuştur. Dolayısıyla Ankara‟nınbaşkent olma nedenlerinden birisi bu Ankara‟nın doğal <strong>ve</strong> coğrafi konumu Atatürk‟te bundanbahsediyor. Ama altını kalın çizgilerle çizdik ben Ankara‟yı coğrafya kitaplarından değil tarihkitaplarından öğrendim <strong>ve</strong> bir Cumhuriyet Merkezi olarak öğrenirim Biz Cumhuriyet tarafınageçmeden önce bugün aslında yoğunlaşacağımız kısımda Milli Mücadelede Ankaralılarıngösterdiği olağanüstü tutumdur. Ankara‟da Milli Mücadele Ruhu: 1919‟da Ankara‟da geneldurum nedir diye baktığımızda İzmir‟in İşgaline <strong>ve</strong> Batı Anadolu‟da Yunan Askerlerininyayılmasına Ankara‟da çok büyük tepkiler olduğunu görüyoruz. Hükümet Merkezi İstanbul‟unİşgal altında oluşu büyük bir demorizasyon yaratmıştır Ankaralılarda. Tüm ülkede olduğu gibiAnkara‟da biraz önce Sayın Hocamın ifade ettiği gibi İngiliz İskoçyalı <strong>ve</strong> Fransız askerlerbulunmaktadır işgal birlikleri. İngilizlerin karargahı istasyonda Fransızlar ise l. Türkiye BüyükMillet Meclisi binasında biraz önce hocamın slaytta gösterdiği o İttihat Terakki binası ilk önceİttihat Terakki binası olarak yapılan daha sonra l. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarakkullanılan binada Fransız Askerler olduğunu görüyoruz. Bu dönemlerde Ankara‟da 190İttihatçının tutuklandığını görüyoruz. Başta Ankara‟da bir vali var Vali Muhittin Paşa.Sadrazam Damat Ferit Paşa‟nın atadığı vali dolayısıyla milliyetçi bağımsızlıkçı güçlere karşıbir baskıcı bir tutumu var <strong>ve</strong> yine o dönemde genel olarak tüm ülkede olduğu gibi Ankara‟dada İngiliz Muhitleri Cemiyeti‟ni kurma çabalarının olduğunu görüyoruz. Bu da vali eliyleyürütülen valinin baskısıyla yürütülen bir girişimdir.15


Diğer taraftan Ankaralı gençlerin Azmi Milli Cemiyeti‟ni kurduklarını görüyoruz. Damat FeritHükümeti‟nin <strong>ve</strong> Vali Muhittin Paşa‟nın baskıları olduğunu görüyoruz 1919‟da genel manzaraAnkara‟da bu. Bir telgrafhane vakası yaşanmıştır bu dönemde <strong>ve</strong> bu telgrafhane vakasındaİstanbul‟un tanınmama kararı vardır. Vali Muhittin Paşa‟nın 11 Eylül 1919‟da Kırıkkale <strong>ve</strong>Kırşehir civarına bir teftişe gitmesi söz konusudur. Valiye karşı Ankara‟da büyük tepkileroluşmaya başlamıştır. Çünkü bağımsızlık düşüncesine karşı baskıcı bir tutumu vardır. Buyöndeki girişimleri baskılamaya çalışmaktadır. Dolayısıyla Ankaralılar validen şikayetçidir.Telgrafhane vakasının aslı da budur. Ankara önderleri müftülük dairesinde bazı kaynaklarbunu Defterdar Yahya Galip Bey‟in evinde olduğunu söylüyor. Toplantı yaparlar toplantıda dapadişaha bir telgraf çekilmesi kararı çıkar. Valiyi padişaha şikayet etmek amacını taşıyan birtelgraftır bu. Hacı Atıf <strong>ve</strong> Hoca Ahmet Efendi‟nin bu işte görevlendirilmişlerdir. Telgrafhanedepadişahın saray telgrafhanesine gelmelerini isterler. Telgrafhane saray yerine Babıali‟dekitelgraf makinesine bağlanır. Telgrafın ucunda Sadrazam Damat Ferit Paşa vardır. Atıf Efendi“Ankaralılar zatı şahane ile mühim bir mesele için görüşmek istiyor” der. Damat Ferit Paşaise “halk doğrudan doğruya zatı şahaneyle görüşemezler diyeceğinizi bana söyleyin ben arzedeyim” der. Israrcı olan temsilciler Ankaralılar biz padişahımızı istiyoruz diyerektaahhütlerini yinelerler. Ferit Paşa da sert bir şekilde hayır millet padişahla görüşemezdiyerek talebi geri çevirir. Bunun üzerine hiddetlenen Hoca Atıf Efendi öyleyse Ankaralılar dane senin gibi sadrazamı ne de senin padişahını tanımıyor diye son sözü söyleyerekgörüşmeyi sonlandırırlar. Ankara‟nın Milli Mücadele gününde bu olay Telgrafhane Vakasıolarak geçmiştir. Bu aynı zamanda Anadolu‟dan İstanbul‟a padişaha karşı çekilen ilk isyantelgrafıdır. Bu olayın yaşandığı bina Postane binası Telgrafhane binası bu bina bu bina 1926yılında Hukuk Mektebi olarak kullanılıyor. Aynı zamanda Atatürk‟ün Milli Mücadele‟yi <strong>ve</strong>Kurtuluş Savaşı‟nı telgraf aracıyla yürüttüğü binadır böylesi önemli bir binadır. ÇünküKurtuluş Savaşı‟nın hep böyle telgraf üzerine kazanılan bir savaş olduğunu biliyoruz.Dolayısıyla bu bina maalesef ilerleyen dönemlerde yıkılmıştır. Son zamanlarda da bu binanıntekrar eski yerine yapılıp Kent Müzesi olma doğrultusunda da birtakım girişimlerimiz var budönemde de olumlu sinyaller aldık Sayın Valimizden. Devam ediyorum. Diğer bir olayAnkara‟daki Milli Mücadele Ruhu Milli Mücadele Dönemi Ankara‟sına ilişkin olarak bir diğerolay da Vali Muhittin Paşa‟nın tutuklanması Vali Muhittin Paşa 12 Eylül 1919‟da Kırıkkale‟ninKırşehir civarında tutuklanmıştır. Kimler tutuklamıştır? Yenişıhlı Rıza Bey Hamit Rıza <strong>ve</strong>Polatlı Hacı Tuğrul Köyü‟nden Kara Sait Efe‟ye bağlı Seğmenler. Muhittin Paşa Sivas‟aHeyeti Temsiliye‟ye gönderilir tutuklama sonrasında. İstanbul Hükümeti Ankara‟yı eldençıkarmamak için Ankara‟ya yeni bir vali atama hazırlıklarına gider. Önce Galip Paşa sonradaZiya Paşa‟nın Ankara‟ya vali olarak atanması girişimleri başlatılır. Yeni vali Ankaralılartarafından reddediliyor kabul edilmiyor. O olay nasıl gelişmiştir? İstanbul Hükümeti budönemde Rıza Paşa kabinesi vardır. Ziya Paşa‟nın Ankara‟ya vali atanması arzulamaktadır.Ankaralılar da bu durumdan hoşnut değildir. Ziya Damat Ferit Paşa daha önce Ziya Paşa‟yıAnkara‟ya tayin etmiş ama gönderememiştir. Amaç Ankara‟daki Milli hareketi söndürmekolduğunu düşünmektedir Ankaralılar. Müftü Rıfat Efendiyle Belediye Reisi Kütükçüoğlu AliBey sert bir dille yoldaki yeni valiye mektup yazar <strong>ve</strong> Eskişehir‟de eski vali Eski Vali MuhittinPaşa‟nın paşa ile aynı kaderi paylaşacağı belirtilir bu mektupta <strong>ve</strong> Eskişehir‟den vali geridöner. Bundan sonra Müftü Rıfat Efendi‟nin idama mahkum edilmesi söz konusudur. Yenivali <strong>ve</strong>kili ise Defterdar Yahya Galip‟tir. Hakan olarak seçilmiştir <strong>ve</strong> hakan olarak Ankaralılartarafından adlandırılmaktadır. Yeni valiyle birlikte daha önce tutuklananlar Muhittin Paşadöneminde tutuklananlar serbest bırakılmıştır. Ankara Heyeti Temsiliye için artık gü<strong>ve</strong>nli biryer konumuna gelmiştir. Yeni vali 8 ay, Eylül 1919‟da Haziran 1920‟ye kadar görev yapmıştır.Bunun bir önemi vardır o da yönetimi dönük kargaşa kaos ortamında Ankaralılar kendikendisini yönetecek <strong>ve</strong> görevlendirecek kişi <strong>ve</strong> kişileri görevlendirerek bu dönemde fiilenbağımsız bir yönetim altında varlığını sürdürmüştür. Geçmişte olduğu gibi bunu biraz önceifade ettik. Mustafa Kemal Atatürk de belirtiyor; benim Ankara‟ya ilk geldiğim gün 27 Ararlık1919‟da Ankaralılardaki o Cumhuriyet kabiliyeti halen devam etmektedir. Dolayısıylageçmişte de o Cumhuriyet bağımsız bir Cumhuriyet bir aile Cumhuriyeti merkezi otoriteninortadan kalktığında Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra o bunalım dönemindeAnkara‟daki Ahi yapılanması esnaf <strong>ve</strong> ticaret örgütlenmesi üzerine kurulu o geniş ahi16


yapılanması yönetimi ele alınmıştır. Dolayısıyla bağımsız bir yapı olarak varlığını devamettirmiştir. Dolayısıyla böyle bir bağımsız bir yönetimin olduğunu görmekteyiz yine MilliMücadele döneminde. Bir diğer olay Milli Mücadele döneminde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetininkurulmasıdır. Ankara Müdafaa-i Hukuki Milliye Cemiyeti karar defterinde ilk karar 29 Ekim1919‟a aittir. İlk kararda kurucular listesi vardır Başkan Müftü Rıfat Börekçi‟dir. Üyeler BinbaşıFuat Bey 20. Kolordu Temsilcisi Yahya Galip Bey Defterdar Vali Vekili sonra da Ankaraeşrafından isimler yer almaktadır. Ankara‟daki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti biraz önce ÜnsalHocamın da belirttiği gibi gerçekten çok önemli işlere imza atmıştır. Bunlardan birisi özellikleMüftü Rıfat Börekçi‟nin Heyeti Temsiliye üyelerinin idam kararı için İstanbul‟un <strong>ve</strong>rdiği fetvayıŞeyhülislam‟dan gelen fetvayı topladığı Ulema ile bekletmesidir. Bir diğer konu MilliMücadelenin finansmanıdır. Milli Mücadeleye Kurtuluş Savaşı dönemi boyunca AnkaraMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti son derece önemli işlere imza atmıştır. İlk önce 1000 liraylabaşlatmıştır Şevket Bey‟inde ifade ettiği gibi daha sonra bu katlanarak sürekli artmıştır. Birdiğer önemli işi de Anadolu Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟nin Ankara‟daki Kuvayi MilliyeMüfrezesinin oluşturulması <strong>ve</strong> bu müfrezenin Batı cephesini güçlendirmesidir. 400 Jandarmatalebesi Ankara Seğmenlerinden bir grup <strong>ve</strong> civardan gelen 3000 mahkum bu müfreze içindeyer almaktadır. Bazıları Seğmen kıyafetlidir, bazıları kara kalpaklıdır. Sonra da Atatürk‟ünAnkara‟ya gelme kararını bildirdiğini görmekteyiz <strong>ve</strong> 27 Aralık 1919 Ankaralıların tabiriyleKızılca Gün Büyük Önderin Ankara‟ya gelişi. Elimizde 27 Aralık‟a ilişkin tek bir fotoğraf varburada Haymana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟ni görmekteyiz. Gerçektende binlerce Seğmentoplanmıştır Ankara‟nın ilçelerinden, kasabalarından, köylerinden <strong>ve</strong> hatta diğer şehirlerdençok sayıda Seğmen <strong>ve</strong> on binlerce insan Ankara‟da toplanmıştır. Bir hafta sürmüştür butoplanma <strong>ve</strong> Dikmen‟den Keklik Pınar‟ından Ankara‟ya kadar büyük bir alay Seğmen alayıdüzenlenmiştir. Özellikle istasyondan hükümet merkezi olan vilayet merkezine kadar olanbölgenin o yolunun sağlı sollu Ankaralılar Ankara Halkı çoluk çocuk yaşlısıyla, ihtiyarıylakadını erkeği, binlerce on binlerce insan toplanmıştır. Gerçektende büyük bir galeyan anıdırbu gün. Bu basit bir karşılama töreni değildir 27 Aralık. Aslında fiili olarak yeni bir devletinkurulmasıdır <strong>ve</strong> yeni bir liderin de seçilmesidir. Biz Ankaralılar bunu Seğmen alayını hepböyle tanımışızdır. Eskileri hep Seğmen alayları Kızılca Günler bir devletin yıkılışı <strong>ve</strong> yeni birdevletin kurulmasını müjdeleyen günlerdir ki <strong>ve</strong> o günlerde konulmuştur. Ankara‟da bir kızılcagündür <strong>ve</strong> Seğmen Alayı kurulmuştur. Bu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟ne giden yoldaönemli bir dönüm noktasıdır önemli bir kırılma noktasıdır. Tabii böylesine bir destek KuvayiMilliyecilere başta Heyeti Temsiliye olmak üzere olağanüstü bir moral güç <strong>ve</strong>rmiştir. MilliMücadele‟nin finansmanı demiştik biraz önce Sayın Yahnici detaylı olarak anlattı bu 1000liranın hikayesi Mazhar Müfit Kansu ile Müftü Rıfat Börekçi arasındaki geçen şekerli kah<strong>ve</strong>anlatısı. İzleyen dönemlerde yine Ankaralıların Atatürk‟e sadakati hiçbir zamansarsılmamıştır. 27 Aralık 1919‟da ant olsun demişlerdi. Sonuna kadar biz Atatürk‟le yanyanayız yani emrinizi bekliyoruz. Vatanı milleti kurtarmak için ölmeye hazırız demişlerdir. Buher zaman da devam etmiştir Ankaralıların Atatürk‟e sadakati 5 Ekim 1922‟de de yine ŞevketBey biraz önce bahsetti. Atatürk‟e Ankara Hemşeriliği Beratının <strong>ve</strong>rilmesi vardır. O da odönemde yaşanan o mecliste yaşanan birtakım olumsuz gelişmeler üzerinedir. Atatürk‟ühedef alan bir kanun teklifi vardır 5 yıl süreli Misaki Milli sınırları içerisinde yaşamamış görevalmamış biri <strong>ve</strong>ya Misaki Milli sınırları içinde doğmamış olanların Millet<strong>ve</strong>kili olamayacağınadair bir karar teklifidir bu dolayısıyla hedef bellidir. Ankaralılar bunu duyar duymaz Ankara‟nınonursal hemşeriliği fahri hemşeriliği teklifiyle Atatürk‟e yine sahip olmuştur. Bir üçüncü nedende Ankara Ahiler Devleti 14. yüzyılda yaşanan bir Cumhuriyet deneyimidir bu. Milli Mücadeledöneminde Ankara, İstanbul Hükümeti‟ne karşı tavrını koymuş. Onun atadığı yöneticileriAnkara‟ya sokmamış <strong>ve</strong> kendi bağımsız yöneticisini seçmiştir. Geçmiş tarihin inançların <strong>ve</strong>kültürel birikimin sonucunda oluşan güçlü ulusal duygular ile bağımsızlık <strong>ve</strong> özgürlükdüşüncesi çalışma üretim <strong>ve</strong> dayanışmayı temel alan köklü bir kent kültürü Ankara <strong>ve</strong>Ankaralıların yaşam biçimidir. Biz bunları söylüyoruz ama en baştaki o metodolojidesöylediğim gibi bunların bilimsel olarak da araştırılması gerekiyor. Biz bunu böyle söylüyoruzAnkaralılarda bir bağımsızlık tutkusu vardır diyoruz. Bunu 14 yüzyılda Bağımsız AhiDevleti‟yle ortaya koymuştur. 20. yüzyılın başlarında Milli Mücadele döneminde kendi valisiniseçmiştir Adana‟da Hakan koymuştur. Dolayısıyla böyle bir kolektif hafıza sürekli yaşamıştır.17


Yani yereldeki kültür önemlidir <strong>ve</strong> bunu da bilimsel olarak araştırılması gerekiyor. Eğer bizdiyorsak Gaziantep girişimcidir. Gaziantep girişimciyse Şanlıurfa neden değil ya da Denizligirişimcidir. Denizli gerçekten girişimci bir şehirdir ama Muğla neden değil o zaman, Aydınneden değil onlarda neden daha farklı dokular hakim sosyolojik davranış biçimleri.Dolayısıyla bunlar birisinin bilimsel olarak araştırılması gerekiyor. Biz bu Ankaralı olduğumuziçin değil kaynaklara da baktığımızda tarihi kaynaklara baktığımızda da Ankara‟da böyle birbağımsız tutkusunun olduğunu görüyoruz. Bunda da mutlaka Ahiliğin esnaf <strong>ve</strong> zanaatkarkültürünün kıt kaynakların Ankara‟daki kıt kaynakların insanların esnaf <strong>ve</strong> zanaatkarlığayönlendirdiğini, belki soft gibi önemli bir dünya genelinde bilinen önemli bir ticaret mekanınınvarlığı <strong>ve</strong> dolayısıyla esnaf <strong>ve</strong> zanaatkarlık kültürünün güçlü olmasını <strong>ve</strong> bunun üzerine birahilik kültürünün olmasının dolayısıyla esnaf zanaatkar demek üreten demek ayaklarıüzerine durabilen demek. Ankaralılar tarihlerinden gelen siz üretiyorsanız ayaklarınızüzerinde durabiliyorsanız, sorabiliyorsunuz sorgulayabiliyorsunuz demektir. Dolayısıylaburalardan da gelerek bu konunun bir detaylı olarak araştırması gerektiğini düşünüyoruz.Ankara Anadolu‟nun sönmeyen bağımsızlık <strong>ve</strong> özgürlük ateşini taşıyan insanların kentidir.Milli mücadelenin başlangıç güçlü bir önsezi <strong>ve</strong> inançta Mustafa Kemal‟i coşkulu bir biçimdekarşılamışlardır <strong>ve</strong> Kurtuluş Savaşı‟nda <strong>ve</strong> devrimler sırasında da <strong>ve</strong>rdikleri olağanüstüdestekle Atatürk‟ün gönlünde müstesna bir yer kazanmışlardır. Bu değerde Mustafa KemalAnkara‟nın <strong>ve</strong> Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır sözleriyle ifadeetmiştir.Yrd. Doç. Dr. Reşat Öztürk: 1924 yılı Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Yunus Nadi Bey‟eMustafa Kemal‟in <strong>ve</strong>rmiş olduğu bir mülakattan yola çıkarak Ankara‟nın ne için başkentolarak seçildiğinden söz ettiler. Selçuklu Dönemi‟nde Selçuklu yönetiminin son bulmasıylaAnkara‟da bir Ahiler Cumhuriyeti geleneği olduğundan ifade ederek Ankara‟nın Cumhuriyetinbaşkenti olarak seçilmesinin üç önemli ayağının olduğunu belirterek 1-Ankara‟nın coğrafikonumu, 2-Ayrıntılı bir şekilde yansıyla da ifade ettikleri gibi Ankara‟da Milli Mücadeleruhunun gelişmiş olduğunu <strong>ve</strong> de üçüncü sebep de Ankara‟daki Ahiler Cumhuriyeti‟ninkurulduğundan bahsettiler.Soru: Günümüzde Milli Mücadele‟de bütünlüğümüz için önemli olan güzel günlerinkorunması usulen yapılmakta sanki isteksizce yapılıyormuş gibi, sanki Gazi Mustafa KemalAtatürk‟le onun dava arkadaşları Milli Kahramanlar diğer işgal güçleri diğer işgal kuv<strong>ve</strong>tleri <strong>ve</strong>onlardan hatıra kalan bu güzel günlerde bunlar acı bir hatıralar gibi geliyor bazılarına. Peki,şimdi soruyorum bu insanlar kimler için bu zorluklarla uğraştı kimler için bu kadar zorlukla birşeyleri başarmaya çalıştı, hayatlarını ortaya koydular? Bu durumun ne Müslümanlık gibikutsal bir din yaşayana insana ne de namusu şerefi <strong>ve</strong> onuruyla yaşayan insanların kabuletmesi mümkün değildir diyorum. Sözlerime tarihe mal olmuş başka bir dünya kahramanıolarak geçen birinin sözleriyle noktalayayım. İnsanları yücelten iki büyük üstünlük vardırerkeğin cesur kadının iffetli olması bu iki üstünlüğün yanında bir üstünlük daha vardır. Vatanaher şeyi feda edecek kadar bağlılıkta olmak bunlar büyük kahramanlık elem <strong>ve</strong> kedere karşıkoymanın yoludur. Türkler bu çeşit kahraman insanlardır. Bu yüzden onları yenebilirsiniz <strong>ve</strong>asla mağlup edemezsiniz. Bu sözleri söyleyen dünyayı dize getiren Napolyon Bonapart‟tır.Şunu da ekleyeyim bir not olarak Napolyon Bonapart‟ı bozguna uğratan o kadar güçlüklezorluk içerisinde bozguna uğratan bir Osmanlı paşası vardır; Cezzar Ahmed Paşa. Benarkadaşlarımız kendi kuşağımın şu şekilde küçük şekilde eleştiri yapmak istiyorum. Bizlerkendi tarihimizi öğrendiğimiz zaman yeniden tarih yazmak için hiçbir şeye ihtiyacımızolmadığını göreceğiz. Soru olarak değil de zoruma giden bir şey var. Bu bizim için özel olangünleri sanki yani biz hiçbir zaman tarih boyunca hiç kimseye hiçbir dinin <strong>ve</strong>ya hiçbir milletinhiçbir kültürünün örf <strong>ve</strong> adetini yaşamasını engel olmadık görmedik. Ama şuan bizi yöneteninsanların yani iktidarı eleştirmek ama gözüken bu yani nasıl eleştirmeyelim. Bundan birhafta önce Kayseri‟nin kurtuluşuydu Kayseri‟deydim. Pazar gününe denk geldi bugün. Hiçkimse devlet erkanı sanki yataklarından zor kalkıp geliyor adamlar <strong>ve</strong> hiç kimse bilmiyor.Neden böyle bir dava neden bu günün önemi ne, neden böyle geçiştirilerek yapılıyor bunlar.18


Şevket Bülent Yahnici: Karadeniz‟in kıyısından aşağı doğru bir Kurtuluş Günleri var böyleonun kurtuluşu bunun kurtuluşu onun kurtuluşu bunun kurtuluşu Of‟un kurtuluşu yok.Demişler ki neden kutlamıyorlar Of‟un kurtuluşunu. Onu karşıdan kutluyorlar Of‟tan kurtuluşgünü olarak. Türkiye neredeyse kendinden kurtuluşu kutlayacak hale geldi. Maalesef işler iyideğil. Yani şu duygunun bu duygunun bu salonda yansımasının çok önemli olduğunainanıyorum. Keşke binlerce insan binlerce genç bunları düşünebilse ama maalesef belki debiz bu işleri yanlış yaptık ben hep onu söylüyorum. Ben uzun süredir siyaset yapmıyorum.Ama bir ara çıkıp gençlerle konuştuğumuzda bu ülkeyi bu hale siz getirdiniz diyorlar haklılar.Bu ülkeyi bu hale geldiyse hep beraber getirdik. Yani bu ülke maalesef ne hale geldi bir halegeldi yani ama şikayet ettiğimiz bir hale geldi <strong>ve</strong> bu şikayet ettiğimiz halde çoğumuzu mutsuzeden bir hal öyle olmasa çok mutlu oluruz çok mutlu konuşuruz mutluluk paylaşırız. Fakat buTürkiye‟de maalesef bugün mutlulukları paylaşamıyoruz. Ben 1923–2023 yani Cumhuriyet‟inkuruluşunun 100. yılında Türkiye‟nin çok mutluluk paylaşılacak bir ülke olmasını hep hayalediyordum. Ama şuanda bu hayalim biraz dumura uğramış vaziyette. Yani değil Türkiye‟yimevcut haliyle muhafaza edebileceğimiz. Türkiye‟yi mevcut haliyle Misaki Milli haliyleAtatürk‟ün bize emanet ettiği haliyle muhafaza edebileceğimizden bile endişem <strong>ve</strong> korkumvar demin söyledik bunları. Ama bu şartlara nasıl geldik bu şartlara niye geliyoruz. Şunu çoknet ifade edeyim. 12 Eylül ev<strong>ve</strong>linde Türkiye‟de sağın solun kavgasının olduğu dönemdebizleri birtakım sol entelektüeller esir aldı o zaman. Bunların haklılık payı var Türkiye‟de çokhaklılık kazandı. O işler geçti. İşte Sovyetler yıkıldı komünizm bu eski halinden farklı halegeldi. Türkiye‟de hala üni<strong>ve</strong>rsitelerde kendini komünisttim diye tarif eden gençler vardır.Onlara da saygı duyuyorum. Yeter ki bu ülkeyi se<strong>ve</strong>rek ne olacaklarsa bu ülkeyi se<strong>ve</strong>rekolsun bu ülkeye sö<strong>ve</strong>rek olmasınlar ne olacaklarsa. Ama bu ülkeye sö<strong>ve</strong>rek bu ülkeyidö<strong>ve</strong>rek bir şey söylüyorlarsa o çok acı oluyor yazık oluyor ülkenin canı yanıyor. Ülkemizincanını yakmayalım. İdeolojilerimizi savunurken de ülkenin canını yakmayalım bu çok önemli<strong>ve</strong> demin söyledim o Patriot anlamında Avrupalının kendi ülkesini sevme vatanse<strong>ve</strong>rlikPatriot anlamından dahi olsa bu ülkede sevmede birleşemiyoruz. Başka bir ülke yok başkabir Türkiye yok başka Ankara yok başka Ankara yok. Onun için bu ülke sevilmeye değerülkedir <strong>ve</strong> bu ülkenin başkenti olarak Ankara sevilmeyi hak eden bir şehirdir. Ben bunlarısöylüyorum başka da bir şey demek içimden gelmiyor.19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!