24.01.2023 Views

1 (3)

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Tam ona yapma etme diyecekken burnuma kesif bir koku geliyor. Bildiğim bir koku. Ve

hiç sevmediğim. Sevilecek gibi değil. Sanki biri burnunuzun iki deliğini birden

parmaklarıyla iyice açmış da içine amonyak akıtıyormuş gibi, ciğerlerinize kadar yakan

bir koku. “Kedi nerede Hülya?” “Kedi diyor ya?!” Hülya bastı gitti. Çok uzağa değil, yan

odaya, kapıyı çarparak. Bir şey dememe fırsat vermedi ama verse de aklım fikrim

kokunun kaynağında zaten. Mızık salon masasında vakur bir şekilde oturmuş bana

bakıyor. Fırça kaşları gözlerinin üstüne doğru ağırlaşmış. Ağzı da gülümser gibi mi?

“Mızık,” diyorum. “Yapmadın di mi oğlum?” Şimdi ağlamak üzere olan benim. Masanın

ucundan yapbozu üzerine özenle yerleştirdiğim yüksekçe kutunun kenarı görünüyor.

Rengi değişmiş, koyulaşmış. Ben bakarken de koyulaşmaya devam ediyor. Kutunun

yanından örtüsüz masaya, oradan da parkeye birkaç damla sızarken bayılacak gibi

oluyorum yine. Başımı çarptığım yer zonklamaya başlıyor. “Hayır Mızık ya… gerçekten

mi? İçine ettin yapbozun!” Mızık sakin. Mırrrrk deyip atlıyor masadan. Ben ağlamaklı.

Hülya kapriste. Parça tek kaldı, birleşeceği bir gök bulut çatı yok artık. Asit yağmurları

aldı götürdü. Hayat da hep böyle işte. Eksik

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!