19.04.2013 Views

Dünyanın Yedi Harikası - Özel Ege Lisesi

Dünyanın Yedi Harikası - Özel Ege Lisesi

Dünyanın Yedi Harikası - Özel Ege Lisesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

DÜNYANIN YEDİ HARİKASI<br />

4/C Doğa DAĞ<br />

4/C Zeynep TOKTAN<br />

4/C Ilgaz GEDİZ<br />

4/C Bilge ERTEM<br />

4/C Umut KUZEYLİ<br />

4/C İlke ŞAHİN<br />

4/C İrem AKKOYUN<br />

DANIŞMAN ÖĞRETMEN : Gül CAN<br />

İZMİR / 2010


İÇİNDEKİLER<br />

Giriş 1<br />

<strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong> 2<br />

Artemis Tapınağı 3<br />

İskenderiye Feneri 5<br />

Rodos Heykeli 6<br />

Babil’in Asma Bahçeleri 7<br />

Zeus Heykeli 8<br />

Halikarnas Mozolesi 9<br />

Keops Piramidi 10<br />

Mısır Piramitleri’nin Sırları 12<br />

Sonuç 13<br />

Resim 14<br />

Kaynakça 19


GİRİŞ<br />

İnsanlar var oldukları günden beri birçok eser yaratmışlardır. Yaptıkları eserlerin bir kısmı,<br />

çok uzun yıllar çeşitli doğal afetlere, istilâlara dayanmış ve kendinden sonra gelen nesillere<br />

kadar ulaşmıştır. Gerek kendi ulusunun, gerekse tüm insanlığın hayranlığını uyandırmıştır.<br />

Bizler bu yıl “Dünya’nın Yeni harikaları” adlı yayınları dinleyince merak edip araştırdık.<br />

<strong>Dünyanın</strong> bugüne kadar kabul edilmiş olan harikalarının bilgilerine ulaştık. Araştırmalarımız<br />

sonucunda insanoğlunun neler yapabildiğini gördük,hayran olduk. Bu güzel es erleri y apan<br />

insanların aynı zamanda eserleri yok ettiğini öğrendik. Kendi yurtlarında bulunan tarihî<br />

eserlere sahip çıkmadıklarını öğrendik. Tarihî eserlerin korunmaması sonucu neler<br />

olabileceğini bir kez daha anlayıp üzüldük.<br />

Sahip olduğumuz değerleri korumanın , her ulusun tarihine sahip çıkması tarihi eserleri<br />

korumanın öneminin bilincine varılması dileklerimizle…<br />

1


I.DÜNYANIN YEDİ HARİKASI<br />

İnsanoğlu çağlar boyunca, uzun süre kendinden söz ettirecek, geleceğin hayran kalacağı ve<br />

hatta tarih kitaplarında yerini alabilecek eserler vermeye çalışmıştır.Uluslar, imparatorlar,<br />

krallar birbirleriyle yarışmış, diğerlerinden daha güzel, daha ihtişamlı eserler yapmak için<br />

çalışmışlardır. Daha iyisini, daha güzelini yapabilme arzusu insanoğlunun her çağda içinde<br />

taşıdığı bir duygudur. Bu duygunun yarattığı eserler de birer şaheserdir.<br />

Uzun yıllardır başta tarihçiler olmak üzere bir çok yazar, araştırmacı ve sanatkarlar<br />

“<strong>Dünyanın</strong> en güzel yapıtı hangisidir ?” sorusuna cevap aramıştır. <strong>Dünyanın</strong> 7 harikası<br />

kavramını ise tarihte ilk kez M.Ö 5. yüzyılda tarihçi Heredot ortaya atmış ancak bu harikaları<br />

tespit etme düşüncesini gerçekleştirilememiştir. .<br />

Daha sonra ise Yunanlı tarihçiler o zamanların en büyük eserlerini seçtiler. 300 yıl sonra<br />

yani M.Ö 2. yüzyılda Sidon’lu Antipatros “<strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong> Üzerine” adlı eserle yedi<br />

harikayı sıralamıştır. O dönemlerdeki imkânlarla dünyanın tüm bölgelerine ait bilgiler<br />

toplanamadığından 7 harikayla sınırlandırılmıştır. Bu liste bu yıllara kadar değişmeden<br />

gelmiş, günümüzde de “<strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong>” olarak kabul edilmiştir. <strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong><br />

<strong>Harikası</strong>, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır.<br />

Ayrıca Antik Dönemin <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong> adıyla da anılırlar.<br />

İskenderiye Kütüphanesi’nin baş kütüphanecisi Finikeli Callimachus (M.Ö. 305 - M.Ö. 240)<br />

“Dünyadaki Harikaların Bir Listesi’ adlı eserini listelemiştir. Bu gün bu liste hakkında tüm<br />

bildiğimiz, sadece bu başlıktır. Çünkü kitap İskenderiye Kütüphanesi’nin yok olduğu yangında<br />

kül olmuş durumdadır. Liste, eski çağın muhteşem yedi yapıtı sıralamakla kalmıyor, aynı<br />

zamanda bu eserleri birbirleriyle karşılaştırıyordu.<br />

Günümüzde yapılan birçok arkeolojik kazılar bu harikaların gizemine biraz açıklık<br />

getirebilimiştir.. O eserleri yapanlar için bu harikalar,yaşadıkları zamanın dininin,<br />

mitolojisinin, sanatının aynı zamanda da gücün ve b ilimin birer s imgeleriydi. B izim iç in is e<br />

yedi harika, insanların çevrelerini değiştirme ve muhteşem yapıla, eserler yapabilme<br />

yeteneklerinin bir simgesidir.<br />

Asıl İlginç olan ise, bu listenin günümüzde de “<strong>Yedi</strong> Harika Listesi” olarak geçerli olduğu ve<br />

sembolik olarak daimi olacağıdır. Listedeki eserlerin yalnızca bir tanesi ayakta ancak hemen<br />

hepsinin yapıldıkları devirlere oranla birer şaheser oldukları kesin. Listedeki eserler şunlardır:<br />

1. Keops Piramidi<br />

2. Babil’in Asma Bahçeleri<br />

3. Artemis Tapınağı<br />

4. Zeus Heykeli<br />

5. Rodos Heykeli<br />

6. İskenderiye Feneri<br />

7. Bodrum (Halikarnas) Mozolesi<br />

Günümüzde bu eserlerden sadece Keops Piramidi ayakta kalmayı başarabilmiştir. Diğerleri<br />

yangın, deprem gibi etkiler sonucunda yok olmuş ya da yok olmaya yüz tutmuştur.<br />

2


ARTEMİS TAPINAĞI<br />

Türkiye’ de İzmir’ in 50km uzağındaki Efes antik şehrinde bulunan Artemis Tapınağı aynı<br />

zamanda Diana Tapınağı olarak da bilinir.. <strong>Dünyanın</strong> yedi harikasından biridir. Tapınağın<br />

yapılışı hakkında değişik görüşler vardır. Bu görüşlerden en yaygın olanı M.Ö’ den 550<br />

yılında Lidya kralı Croesus’ un emri ile bereket tanrısı Artemis için yapılmış olup yüz yirmi<br />

senelik bir projenin eseri oluşudur. Bu görüşe göre tapınak MÖ 550 yıllarında Giritli mimarlar<br />

tarafından inşa edilmiştir. İnşaatı Lidya’nın zengin kralı Kroisos finanse ederek yaptırmıştır.<br />

Tapınak hakkında tüm bilgiler tarihçi Plynus’ un anlattıklarına dayanır. Plynus tapınağın 115<br />

metre uzunluğunda 55 metre genişliğinde olduğunu ve neredeyse tamamının mermerden<br />

yapıldığını açıklamıştır.<br />

Tapınak her biri 18 metre yüksekliğinde 127 tane kolondan oluşmuştur.<br />

<strong>Dünyanın</strong> yedi harikasını ilk defa derleyen Yunanlı SİDON “ Babilin asma bahçelerini, Zeus’<br />

un heykelini, Mısırdaki piramitleri gördüğünü ama Artemis Tapınağını gördüğü zaman çok<br />

farklı duygular yaşadığını belirtmiş. “Artemis Tapınağını gördüğüm zaman diğer harikalar tüm<br />

parlaklıklarını kaybetti. Olimpos’ un dışında Güneş hiç bu kadar büyük bir şeye bakmadı”<br />

demiştir.<br />

Bizanslı tarihçi Filon da Artemis Tapınağı’ nın Babillilerin kudretli işçiliğini, Mozolesin<br />

mezarını gördüğünü ama Efes’te bulutlara doğru yükselen Artemis tapınağının onları<br />

gölgede bıraktığını açıklamıştır.<br />

Tapınak, dönemin en ünlü sanatçılarının bronz ve mermer heykelleri ile süslenmiş olup<br />

doksan metre yükseklikte ve kırk beş metre genişlikte devasa bir yapıymış. Yüz kadar sütünü<br />

olduğu söylenmektedir. Tamamen mermerden yapılmıştır Artemis Tapınağı içinde birçok<br />

sanat eseri vardı. Tapınak, Ünlü Yunan heykeltıraşları tarafından yapılmış heykellerle,<br />

tablolarla ve altın ve gümüşle bezenmiş kolonlarla donatılmıştı. Sanatçıların en güzel heykeli<br />

yaratmak için birbirleri ile yarıştıkları kaynaklardan öğrenilmiştir. Bu heykellerin büyük bir<br />

çoğunluğu Efes şehrini kurduğu söylenen Amazonların heykelleridir.<br />

Artemis Tapınağı yapıldığı yıllarda gerçekten bir tapınak mıydı? Tam olarak bilinmemektedir.<br />

Kaynaklar, bereket tanrıçası için yapıldığından, içinin tapınak, dışının ise çarşı olarak<br />

kullanıldığını göstermektedir. Hatta araştırmalar bizim Kapalı Çarşı gibi turistik değere bile<br />

sahip olduğu göstermektedir. Artemis tapınağı aynı zamanda bir pazar ve dinsel enstitü idi.<br />

Yüz yıllar boyunca tanrıçaya inançlarını ve isteklerini sunanlar hediyeler getirmiştir. Yapılan<br />

kazılarda bilezikler küpeler gerdanlıklar fildişi heykeller bulunmuştur. Tapınağa gelen<br />

turistlerin çarşıdan aldıkları altın ve fildişi takıları bereket tanrıçasına sundukları kaynaklardan<br />

öğrenilmiştir Artemis Tapınağının A nadolu'nun ek onomik ol arak g üçlü bi r b ölgesinde y er<br />

alması tüccarlar ve Anadolu'nun her yerinden yolcular tarafından ziyaret edilmesini sağlamış<br />

tır.<br />

M.Ö 21Temmuz 356 yılında Herostratus adlı bir kişi böyle bir yapıyı yakınca adının tüm<br />

dünyaya yayılacağını düşünerek ünlü olmak için tapınağı yakmıştır.<br />

3


Tapınağın yakıldığı gün Büyük İskender’ in doğumuyla aynı güne denk gelmiştir. Halk<br />

arasındaki söylentilere göre tanrıça Artemis, Büyük İskender’ in doğumuyla o kadar çok<br />

ilgiliymiş ki kendi evinin yakılmasını önemsemedi bile şeklinde yorumlar yapılarak söylenti<br />

her yere yayılmıştır. Büyük İskender bu nedenle tapınağı onarmayı çok istemişse de<br />

tapınağı onartamadan ölmüştür. Tanrıçanın sadık müritleri ise her hasardan sonra tapınağı<br />

onarmışlardır.<br />

Daha sonra Roma İmparatoru Konstantin şehri yeniden yaptırılmış ama Hıristiyan oldukları<br />

için tapınak tekrar inşa edilmemiştir. M.Ö’ den 262 yılında büyük bir yangın çıkmış yangın<br />

sonucunda tapınağın büyük bir kısmı yanmıştır. Kalıntılarının çoğu Hıristiyanlar tarafından<br />

parçalanarak başka yapıların inşasında kullanılmıştır. Tamir edilmeyerek bırakılan tapınak<br />

yavaş yavaş yol olmuş ve bu gün sadece tapınağın yerini belli edecek sadece bir tek sütun<br />

kalmıştır.<br />

Asıl üzücü durum ise tapınağın parçalarının yurt dışına götürülmesidir.<br />

British Müzesiniz ponsorluğunda John Turtle Wood 1863'de tapınağı araştırmaya<br />

başlamıştır.. 1869' da 6 metre derinlikte, çamurların içinde tapınağın temellerini bulmuştur.<br />

Bulduğu heykelleri ve bazı kalıntıları British Müzesine götürmüş olduğundan tapınaktan<br />

çıkarılan yapılar ve heykeller orada görülebilir. Bugün bataklık halinde olan tapınağın asıl<br />

yerinde ise tek bir sütun haricinde hiçbir şey bulunmamaktadır.<br />

1904'de yine aynı müzeden D.G. Hograth'ın liderliğindeki bir ekip kazılara devam ettiler ve<br />

sitede birbirinin üzerine inşa edilen 5 tapınak olduğunu keşfettiler.<br />

Tapınağın üç evreden oluştuğu sanılmaktadır. A evresi tapınaktan önce orada yapılmış bir<br />

sunaktır. B evresi daha sonra bunun üzerine yapılmış olan tapınak, C evresi ise yangından<br />

sonra yapılan restorasyondur.<br />

Artemis tapınağının muhteşem iki heykeli Selçuk Müzesi’ inde sergilenmektedir. Artık<br />

Artemis tapınağı yoktur. Sadece bir sütun kalmıştır.<br />

Son yıllarda Artemis Tapınağı’ndan götürülen eserlerin yurdumuza geri getirilmesi, iade<br />

edilmesi için resmi ve sivil toplum örgütleri tarafından çalışmalar yapılmaktadır.<br />

4


İSKENDERİYE FENERİ<br />

Dünya ‘nın <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong>ndan birisidir. Mısır ‘daki İskenderiye Limanı ‘nın karşısındaki<br />

Pharos Adası ‘na yapılmıştır. Üzerinde inşaa edildiği adadan dolayı Pharos olarak anılmış ve<br />

bu kelime bir çok dile yerleşmiştir. İspanyolca, Fransızca ve İtalyancada Pharos, deniz feneri<br />

anlamına gelmektedir Denizcilere yol göstermek, bütün limanı aydınlatması için inşa<br />

edilmiştir. Bugün de kullandığımız fener, far kelimeleri Pharos isminden gelmektedir.<br />

Yapımına M.Ö. 3. yüzyılda Kral 1. Ptoleme zamanında başlanmış ve oğlu 2. Ptoleme<br />

zamanında bitmiştir. Büyük İskender öldükten sonra Mısır’ın hakimiyeti İskender’in komutanı<br />

Ptolemy Batlamyus Soter’e geçmişti. Batlamyus olarak anılan devlet, Yunanlılar ile yakın<br />

ilişki halindeydi ve deniz ticareti yapılıyordu, bu nedenle bir deniz feneri yapılması zorunluydu<br />

Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile İskenderiye kenti kıyısındaki<br />

Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender’in komutanları Ptolemy Soter<br />

zamanında M.Ö 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı<br />

zamanında bitirilmiştir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar<br />

Sostratus tarafından finanse edilmiştir.<br />

Sadece Dünya harikalarının değil, bugüne kadar yapılmış fenerlerin en yükseğidir.Yüksekliği<br />

konusunda değişik anlatılar vardır. Bazılarına göre fenerin yüksekliği 180 metre idi ve<br />

tepesinde İskenderiye limanına giren gemilere yol gösteren bir ateş yanardı. Fener<br />

mermerden yapılmış olup tepesinde bulunan tunçtan yapılmış büyük bir ayna yetmiş<br />

kilometre uzaklıktan görülebiliyor ve limana giren gemilere yol gösteriyordu. Fenerin en<br />

gizemli yanı, güneş ışığını denize yansıtan cilalı bronz aynalarıdır. Gündüzleri güneş ışığını<br />

alan fenerde geceleri ise, aynaların önünde ateşler yakılarak böylece aynanın yansıttığı<br />

ışığın, yaklaşık 50km. uzaklıktan görülebilmesi sağlanıyordu.<br />

Yapıldığı yıllarda fenerin yüksekliği yaklaşık 140 metreydi ve üç kattan oluşuyordu. Birinci<br />

katın yüksekliği yetmiş iki metre, ikinci katın yüksekliği otuz dört m etre v e s ekizgen<br />

şeklindeydi. Asıl fener görevini gören üçüncü kat ise silindir şeklindeydi ve üzerini koni<br />

şeklinde bir çatı örtmekteydi. Üst bölümde alevin olduğu bir oda vardı. Bunun üzerinde de<br />

Zeus h eykeli bulunuyordu. F enerin i çinde t epeye k adar çıkan ve çok geniş olan taş bir<br />

merdiven bulunuyordu. Ortaçağın ilk dönemlerinde, yaklaşan gemilerin güneş ışınıyla<br />

işleyen telgraf mesajları Pharos ‘tan İskenderiye’ye gönderiliyordu. Bu nedenle fener<br />

gemiciler için çok önemliydi.<br />

Depremler ve doğal şartlar sonucunda fener çökmüştür. Fenerin üst kısmı M.S. 955 yılında<br />

deprem ve fırtınada kopmuştur. Gölge kısmı ise 1302 ‘de başka bir depremle çökmüştür.<br />

1500 yılında ise bu yapıya ait olan kalıntılar tamamen yok olmuştur.Yıkılmadan önce yapılan<br />

resimleri, dünyadaki deniz fenerlerinin yapımında yüzlerce yıldan beri örnek olmuştur.<br />

Fenerin bulunduğu yerde, günümüzde, İslami döneme ait büyük Kayıtbay Kalesi yer<br />

almaktadır. Bu kale 15. yüzyılda çökük fener kulesinin üzerine, onun kalıntılarıyla inşa<br />

edilmiştir.<br />

Antik çağın yedi harikası içinde günlük yaşam için kullanılan tek eserdir. Deniz fenerlerinin<br />

tasarımı o günden hiç değişmemiştir.<br />

5


RODOS HEYKELİ<br />

Dünya’nın yedi harikasından biri olan Rodos Heykeli güneş tanrısı Holeos’un tunçtan<br />

yapılma dev heykelidir. Bu heykel Rodos limanının girişinde bulunmaktaydı ve Newyork<br />

limanındaki Hürriyet anıtına benzemekteydi.<br />

Rodos adasında ilk yaşayan halk Dor’lardır. Dorlar Mısır ve Fenike’ nin ürünlerini alıp<br />

satarak zengin olmuşlar ve adayı kültür- sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu<br />

haline getirmişlerdir.<br />

Makedonya Kralı Demetrios ile yaptıkları bir savaşı kazanan Dorlar, bu zaferin sonucunda<br />

zafer anıtı olarak tanrıları Helios’a şükran borçlarını ödemek amacıyla Rodos limanının<br />

girişine tanrıları Helios’ un büyük bir heykelini yapmışlardır Rodos Heykeli yapıldığında<br />

sadece devasa bir heykel değildi. Heykel Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin bir<br />

simgesiydi. Rodoslular bu heykelin hem kendilerini, hem de adayı koruduğuna inanırlardı. Bu<br />

nedenle her yıl ‘’Helicia’’ denilen kutlamalar yaparlardı. Kutlamalar esnasında dört atlı bir<br />

arabayı denize atarlar ve Helios’un bu arabayla dünyayı dolaşıp gözetlediğine inanırlardı.<br />

Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl almış ve M. Ö. 282 yılında bitirilmiştir.<br />

Anıtın heykeltıraşı Lindos’lu Khares’tir. Lindos, Rodos’un üç büyük kasabasından biridir.<br />

Söylenenlere göre heykelin bir ayağı limanın girişinin bir tarafında, diğer ayağı ise limanın<br />

diğer tarafına basıyormuş. Gemiler de limana heykelin ayakları arasından giriyorlarmış.<br />

Yapımı bittiğinde heykelin uzunluğu 32 metre olup heykel Rodos kuşatması sırasında<br />

kullanılan tunç araç gereç ve silahların eritilmesiyle yapılmıştır. Heykelin elindeki meşaleyi<br />

yakmak için ayağından başlayan bir merdivenle yukarı çıkılıyormuş. Rodos Heykeli,yapıldığı<br />

yıldan itibaren (İÖ. 280′den 255′e kadar) gemicilere karayı gösteren bir işaret görevi<br />

görmüştür.<br />

Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın<br />

yedi harikasından biri olmayı başarmıştır.<br />

Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan<br />

dizinden kırılmıştır. Rodoslular, F iravun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım<br />

teklifi aldılarsa da, bu teklif için bir kahine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 1000<br />

yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u istila ettiler. Heykelden<br />

kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar. Söylentilere göre heykelin bütün parçaları Suriye’ye<br />

900 tane devenin sırtında taşınmış.<br />

Tarihte, Rodos Heykeli gemicilere karayı gösteren bir işaret olarak kullanılmıştır.<br />

6


BABİL’ İN ASMA BAHÇELERİ<br />

Dünya’nın yedi harikasından biri de Babil’ in Asma Bahçeleri İ.Ö 600 dolaylarında Babil kralı<br />

Nabukadnezar'ın yaptırdığı bahçelerdir.<br />

Söylentiye göre kral bunu kraliçelerinden birini sevindirmek için yapmıştı. Bahçeler, bir<br />

piramit oluşturacak biçimde taraçalar halinde yükseliyordu ve her taraçaya dünyanın dört bir<br />

yanından getirilmiş ağaç ve çiçekler dikilmişti. Bu bitkiler asıl yapıyı gözden saklıyor ve<br />

sadece havada "asılı" gibi duran bahçeler görünüyordu.<br />

Bazılarına göre Asma Bahçeler yerine, büyük Babil Surları dünyanın ikinci harikasıdır. Kral<br />

Nabukadnezar' ın Asma Bahçeler ile aynı zamanda yaptırdığı bu surların 100 metre<br />

yüksekliğinde olduğu ileri sürülmektedir. Eski Babil kentini koruyan bu surların yerinde bugün<br />

yalnız M.Ö 600 yılında yapılan bu yapı kat kat taraçalardan oluşuyordu. Bu taraçalarda türlü<br />

hayvanlar, minik çağlayanlar, bin bir ağaç ve bitki yer alıyordu. Bir tür yapay cennet olarak<br />

tasarlanmıştı. Kral Buhturnasr, çok bereketli bir ülkeden gelen eşi kraliçe Semiramis'in<br />

memleketi özlemi çekmesini önlemek için ona böyle bir armağan sunmuştur. Kraliçenin<br />

geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu<br />

depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir<br />

benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.<br />

Yüksek surlarla çevrilmiş bu bahçenin içindeki kanallarda kayıklar bile yüzebilmekteydi.<br />

M.Ö. 450'li yıllarda tarihçi Herodot "Babil, yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını<br />

aşar." demiştir. Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta<br />

ve 97 metre yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu<br />

belirtmiştir. İç duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi. Duvarların içinde som altından yapılmış<br />

büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı. Şehrin içinde ünlü Babil Kulesi vardı. Bu<br />

kule, Tanrı Marduk' a yapılan bir tapınaktı ve cennete ulaşmak için göğe doğru yükseliyordu.<br />

Daha zayıf bir rivayete göre ise M.Ö. 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur kraliçesi<br />

Semiramis tarafından yapılmıştır.<br />

Yunanlı coğrafyacı Strabo' nun M.Ö. birinci yüzyıldaki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri<br />

üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve<br />

ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş<br />

tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir<br />

pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Zincir pompa, biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında<br />

bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi. Nehirden dolan kova<br />

yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu. Bu şekilde üst<br />

seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu.<br />

Yunanlı tarihçi Diodorus'a göre bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte ve 120 metre<br />

uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi.<br />

İstilalar yüzünden sönmeye başlayan Babil şehri , özellikle Pers Kralı Keyhüsrev' in Babil i<br />

fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, M.S. 5 ve 6. yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir<br />

kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin, içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları<br />

ancak 20. yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir<br />

7


ZEUS HEYKELİ<br />

Zeus Heykeli M.Ö. 450 yılında Yunanistan’daki Olimpos’ta (Olympia) Yunanlıların baş tanrısı<br />

Zeus için yapılmıştır. Büyük Yunan heykelcisi Phidias'ın Yunanistan'da, Olympia'daki Zeus<br />

Tapınağı için yaptığı 12 metre yüksekliğinde, görkemli bir heykeldir. Tahtadan yapılan<br />

heykelin her tarafı değerli taşlarla süslüydü. Üzerine örtülen örtüsü sadece törenler sırasında<br />

açılıyordu.<br />

Zeus Heykelinden kalanlar, Atina’nın 150 km kadar batısındaki antik Olympia kentinde, ilk<br />

olimpiyatların yapıldığı yerde bulunmaktadır.<br />

Eski zamanlarda Yunanlıların en büyük festivali, "Tanrıların Kralı Zeus" onuruna düzenlenen<br />

Olimpiyat Oyunlarıydı. Bugünkü Olimpiyat oyunlarına benzeyen bu müsabakalarda Anadolu,<br />

Suriye, Mısır, Yunanistan ve Sicilya'dan atletler yarışırlardı. Olimpiyatlar ilk kez M.Ö. 776'da<br />

başladı. Oyunlar 4 yılda bir düzenleniyordu ve Yunan şehir devletlerinin bütünlüğünü<br />

sağlamaya yardımcı oluyordu. Yunanlılar, Yunanistan'ın batı kıyısında Peloponnesus denen<br />

bölgedeki Olimpos'ta Zeus adına bir tapınak yaptırmışlardı Kutsal oyunlar süresince, şehir<br />

devletleri arasındaki savaşlar kesiliyor ve oyunlar için Olimpos'a (Olympia) gidecekler için<br />

güvenli bir geçiş imkanı sağlanıyordu.<br />

Oyunların yapıldığı yerde bir stadyum ve kutsal bir koruluk vardı. Yunanlılar ilk zamanlarda<br />

basit bir yapısı olan tapınağın yerine, zaman içinde oyunların öneminin artmasıyla, yeni ve<br />

tanrıların kralının adına yaraşır bir tapınak yapmak istediler. Bunun için Elis'li Libon yeni bir<br />

tapınak yapmaya başladı ve M.Ö. 456'da Zeus tapınağı bitirildi.<br />

Tapınak dikdörtgen bir platform üzerine inşa edilmişti. Binanın yanlarında yer alan 13 adet<br />

büyük sütun, tavanı destekliyordu. Her köşede 6 adet sütun vardı. Üçgen şeklindeki tavan<br />

heykellerle doldurulmuştu. Kolonların üzerindeki pedimentler, Heracles'in h eykelleriyle<br />

süslüydü. M ilattan ö nce 7 77’ lerde olimpiyatlar başladıktan sonra tapınak çok sade<br />

bulunduğundan tapınağa görkem kazandırmak için 13 metrelik devasa bir heykel eklenmiştir.<br />

Böylece Tapınağın içerisinde tanrıların kralı Zeus'un görkemli bir heykeli yer almış oldu.<br />

Yıllar geçtikçe insanlar sadece tapınmak için değil, heykeli görmek için de burayı ziyaret eder<br />

olmuş. Söylenceye göre Zeus bu yapıtı beğendiğini göstermek için gökten yıldırımlar<br />

yağdırmıştı.<br />

Heykel tahta iskelet üzerine altın ve fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştır.<br />

Zeus Tapınağının içinde bulunan heykel, tapınağa ancak sığabiliyordu, hatta oturur vaziyette<br />

tasvir edilen Zeus, ayağa kalksa tapınağın tavanı yıkılacakmış gibi duruyordu. Heykelin<br />

oturtulduğu taban 6.5 m genişliğinde ve 1 m yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13 m<br />

yüksekliğindeydi. Sağ elinde zafer tanrıçası Nike'ı tutuyordu. Sol elindeyse üzerinde çeşitli<br />

metallerden kakmalar olan ve üzerinde kartal olan bir hükümdar asası vardı. Altın, abanoz,<br />

fildişinden yapılmış olan ve değerli taşlardan kakmaların bulunduğu Zeus'un oturduğu taht,<br />

heykelin kendisinden daha etkileyiciydi. Üzerinde, Yunan tanrılarının ve sfenks gibi mistik<br />

hayvanlar figürleri yer alıyordu. Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi<br />

altındandı. Karanlık bir koridordan geçilerek görülebildiği için, parlak fildişi, insanların gözünü<br />

alıyor ve derinden etkiliyordu. 1829'da Fransızlar tarafından Olimpos’ta bulunan bazı heykel<br />

parçaları Paris'te Louvre müzesinde sergilenmektedir.<br />

Bugün, bölgedeki stadyum restore edilmiştir. Zeus tapınağıyla ilgili birkaç sütun haricinde<br />

hiçbir şey kalmamıştır. Heykel ise tamamen yok olmuştur. Ancak, o döneme ait bulunan<br />

paralar üzerindeki resimlerden, mabedin şekli hakkında ipuçları elde edilebilmiştir<br />

8


HALİKARNAS MOZOLESİ<br />

Halikarnas’ta yani bugünkü adıyla Bodrum’da İÖ.353′te ölen Karya Kralı Mausolos için eşi<br />

Kraliçe Artemisia’ nın yüklü yüklü bir para ödeyerek yaptırdığı anıt mezardır. <strong>Dünyanın</strong> yedi<br />

harikasından biri sayılan mozole, kolonlarıyla Yunan mimarisini, piramit şeklindeki çatısıyla<br />

da Mısır mimarisini birleştiren, oldukça büyük boyutlardaki bir mezardır. Bu öneminden<br />

dolayı kendinden sonra gelen, aynı stildeki tüm yapılara , anıt mezarlara mozole denmiştir.<br />

Bugünkü adıyla Bodrum, o günkü adıyla Halikarnas olan yerde yani ülkemizdedir. MÖ 325<br />

yılında Kraliçe Artemis tarafından kocası Mozolos adına yaptırılmıştır. Diğerleri gibi bu eser<br />

de yok olmuştur. Plinius’un bildirdiğine göre, dünyanın yedi harikasından biri sayılan<br />

Mausoleum, M.Ö. 350 de Mausolos için karısı Artemisia tarafından yaptırılmıştır15.yy’dan<br />

önce bir deprem sonucu çökmüştür.<br />

Mozole alanı bugün açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir. İçeri girildiğinde sağda Bodrum<br />

tipi bir ev görülmektedir. Solda görülen uzun yapı içinde Mausoleion' la ilgili k abartmalar,<br />

maket ve bazı çizimlerle yapıya ait mimari parçalar sergilenmektedir.<br />

Taban ölçüleri 32 x 38 metre boyutlarındaki Mausoleion, bir zamanlar uzun kenarı 242,5 kısa<br />

kenarı 105 metre olan geniş bir alanın kuzeydoğu köşesinde yükselmekteydi<br />

Antik yazarların anlattıklarına göre Mausoleion, dört bölümden oluşmaktadır. En altta yüksek<br />

bir kaide (podyum); onun üzerinde kenarlarında on bir, kısa kenarlarında dokuz olmak üzere<br />

36 İon sütunlu tapınak şeklinde bir bölüm vardır; onun da üzerinde 24 basamaklı piramit<br />

şekilli bir çatı ve en tepede dört atın çektiği araba içinde Mausolos ve Artemisia'nın heykelleri<br />

yer almaktadır.<br />

Anıtın yüksekliği konusunda Latin yazarı Plinius bilgi vermektedir. Latinlerin dünyanın yedi<br />

harikası olarak gördüğü Mausoleion' un yüksekliği 180 İon ayağıdır. Bu da yaklaşık 55<br />

metredir. Yirmi katlı bir apartmanın yüksekliği kadardır. Sergi salonundaki makette bu ölçü<br />

esas alınmıştır.<br />

Antik yazarlar yapının mimarının Pytheos olduğunu kaydetmektedir. Ayrıca Satyros'un adı da<br />

geçmektedir. Vitruvius, M.Ö. 4. yüzyılın en önemli dört heykeltraşının bu yapıda çalıştığını<br />

kaydetmiştir. Doğuda Skopas, batıda Leokhares, kuzeyde Bryaksis, gü neyde Timotheos<br />

çalışmıştır. Bryaksis, Karyalı bir sanatçıdır. Diğer sanatçılar Yunanistan'dan getirilmiştir. Dört<br />

atlı arabayı Mimar Pytheos' un yaptığı söylenmektedir.<br />

Mozolenin yapımına Karya satrabı Mausolos, zamanında muhtemelen M.Ö. 3 55'te<br />

başlamıştır. Onun ölümünden sonra (M.Ö. 353) karısı, aynı zamanda kız kardeşi Artemeisia<br />

anıtın yapımını sürdürmüş; onun da ölümünden sonra (M.Ö. 3 51) Mausolos' un diğer<br />

kardeşleri inşaata devam etmişlerdir. Muhtemelen, inşaat M.Ö. 3 40'ta Piksodaros'la A da<br />

arasındaki satraplık mücadelesi sırasında yarım bırakılmıştır. Mausoleum ’un yapımı<br />

yarılandığında Halikarnassos’ un parasının bittiği ve geri kalan bölümlerin özveri ile<br />

tamamlandığı sanılmaktadır.<br />

<strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong>'ndan biri diye tanımlanan mozolenin yükseldiği yer bugün bir çukur<br />

olarak görülür. Bu çukurun ne olduğunu anlamak için öncelikle kapalı sergi salonunun<br />

gezilmesi gerekir. Anıt mezar ana kayanın kesildiği yerlerden ve yeşil taşlardan anlaşılacağı<br />

9


üzere günümüzde görülen çukurun bulunduğu yerde yükselmekteydi. Anıtı son ayakta<br />

görenlerden biri M.S. 12. yüzyılda yaşamış Piskopos Eustathios'tur. Bu anıtın 1500 yıl ayakta<br />

kaldığını göstermektedir. Bu tarihten sonra anıtın bir deprem sonucu yıkıldığı sanılmaktadır.<br />

1402'de Saint Jean şövalyeleri Bodrum'a geldiklerinde anıtı yıkık olarak görmüşlerdir.<br />

Şövalyeler anıtı taş ocağı olarak kullanmışlar hemen tüm taşlarını sökerek Bodrum Kalesi'ni<br />

yapmışlardır. İlk tahribat şövalyeler tarafından 1494'te yapılmıştır. Çukurun en derin yerinde<br />

bulunan asıl mezar odası o çağda şövalyeler tarafından bulunamadığı için, yok olmaktan<br />

kurtulmuştur.<br />

1522 yılında Saint Jean şövalyeleri kalelerini güçlendirmek istemişler ve çevrede kale<br />

yapımında kullanılmak üzere eski yapı taşları aramışlardır. Mausoleion, s on t ahribata bu<br />

tarihlerde uğramıştır. Kalenin güçlendirilmesinde görev alan şövalyelerden de La Touret<br />

mezar anıtının tahribini hatırasına yazmıştır. Günümüzde kiremit bir çatı altında kısmen<br />

korunmaya çalışılan 12 basamaklı merdiveni nasıl bulduklarını, mezar odasına giden<br />

koridorun iki yanındaki heykelleri ve kabartmaları nasıl önce hayranlıkla seyredip sonra da<br />

parçaladıklarını anlatmaktadır. Tam mezar odasına girecekleri zaman paydos borusunun<br />

çaldığını; asıl odaya girmeden kaleye döndüklerini, ertesi gün geldiklerinde ise mezar<br />

odasının açıldığını, her yerde parçalanmış halde kıymetli kumaşlar ve altın ziynet eşyaları<br />

gördüklerini yazmıştır.<br />

Bugün mezar odasının girişini kapatan iki tonluk dikdörtgen bloklardan biri koridorun içinde<br />

görülmektedir. İngiliz araştırmacı Newton 1856-1857 yıllarında burada yaptığı kazı sırasında<br />

taş bloğu orijinal yerine götürmüştür. Kazı sırasında bulduğu kabartmaları, Mausolos ve<br />

Artemisia'nın heykellerini, dört atlı arabanın parçalarını British Museum'a götürmüştür.<br />

Daha ön ce Lord Stratford Canning (Türkiye'de bulunan İngiltere Büyükelçisi), 1846 yılında<br />

Padişah Abdülmecit'ten aldığı izinle Bodrum K alesi'nin duvarlarında görülen Mausoleion<br />

kabartmalarını da Londra'ya götürmüştür<br />

Bugün yarı kapalı sergi salonunda, geçen yüzyıl buradan götürülen kabartmaların ne yazık ki<br />

alçı kopyaları sergilenmektedir.<br />

Müze binası kapalı ve yarı açık olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Kapalı bölümündeki<br />

topografik harita ve Mausoleion maketi burayı gezenlere yapıyı ve şehri daha iyi bir şekilde<br />

tanıtmaktadır.<br />

10


MISIR PİRAMİTLERİ<br />

<strong>Dünyanın</strong> yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır'daki Keops Piramididir.<br />

Mısır'ın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehrinin batısında bulunan Giza Yaylasında<br />

bulunmaktadır <strong>Dünyanın</strong> yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır’daki<br />

Keops Piramididir..<br />

Büyük Piramit de denen Keops Piramidi, M.Ö. 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısır'ın 4.<br />

Sülale devri hükümdarlarından Keops'un mezarıdır. Mısır piramitleri yeryüzündeki anıtkabirlerin<br />

en eskileri ve en büyükleridir. Bunların en haşmetlisi olan Keops Piramidi dış<br />

görünüşü ile de "<strong>Dünyanın</strong> Birinci <strong>Harikası</strong>" olma niteliğine hak kazanmıştır.<br />

Keops Piramidinin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikorinos piramitleri<br />

bulunmaktadır. Ayrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait<br />

mumyaların bulunduğu beş piramit daha vardır. Giza Piramitleri'nin üçü birden dünyanın yedi<br />

harikası listesine dahil değildir. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir.<br />

Piramitler, firavunun mumyası ile hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini;<br />

kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklıyordu ve bu eşsiz hazineleri saklamak için<br />

yapılmışlardır<br />

Keops Piramidi, 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2 560 yılında Firavun Khufu (Keops)<br />

tarafından yaptırılmıştır. Yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır. Piramit yapıldığında 145,75 m<br />

yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüzyıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak<br />

kayıtlara geçmiştir. Keops Piramidi ilk inşa edilen olmasına rağmen dünyanın yedi harikası<br />

arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır.<br />

Mısırın çeşitli bölgelerinde onlarca piramit vardır. Piramitlerin nasıl ve niye yapıldığı<br />

hakkında çeşitli görüşler olmasına rağmen bu sorulara kesin cevaplar verilememiştir. Ama en<br />

akla yatkını piramitlerin Mısır'da tanrısal bir anlam taşıyan firavunların mezarı olmasıdır.<br />

Piramitler, firavunun mumyası ile hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini;<br />

kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklıyordu ve bu eşsiz hazineleri saklamak için<br />

yapılmışlardır. İçindeki gizli dehlizler, kapılar, salonlar hep yabancılara karşı firavunun<br />

hazinelerini ve mumyalanmış bedenini korumak için yapılmıştır. Bu piramitlerin en büyüğü<br />

Firavun Keops'a ait olan 146 metre yüksekliğindeki piramittir.<br />

Keops Piramidinin yüksekliği 138 metredir. Keops Piramidinin yüksekliği 138 metredir.<br />

Tepeden 10 metre kadar aşınmıştır. Bazıları 10-15 ton ağırlığında olan 2.300.000 adet blok<br />

taşın üst üste yığılmasıyla oluşturulmuştur. 20. yy. başlarına dek, yani 3800 yıl boyunca<br />

hacmi ve kütlesi bakımından Dünya’daki en büyük yapay (insan yapımı) yapı olarak kabul<br />

edilmiş ve yükseklik rekoru 4000 yıl boyunca kırılamamıştır Bir kenarı 227 metre olan<br />

dörtgen tabanı 50.524 metrekarelik bir alanı kaplar. Piramidin iç ortasında, tepeden 100<br />

metre kadar aşağıda ve tabandan 40 metre kadar yukarıda firavunun odası vardır. Firavunun<br />

mumyası, hazinesi ve özel eşyası bu odaya konmuştur. Oda 10,5 metre uzunlukta, 5 metre<br />

genişlikte ve 6 metre yüksekliktedir. Buraya 50 metrelik bir dehlizden girilir. Biri kraliçeye ait<br />

olan iki oda daha vardır.<br />

Tarihçi Herodot'a göre, ağır granit blokları, piramidin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre<br />

boyunda, 19 metre genişlikte bir rampa yapılmıştır. Sadece bu rampanın yapılması bile 10 yıl<br />

sürmüştür. Bu muazzam mezar, üç ayda bir toplanan 100.000 esirin çalışmasıyla 30 yılda<br />

tamamlanmıştır. Daha sonra da Keops'un ve eşinin mumyalanmış cesetleri bu mezara<br />

yerleştirilmiştir.<br />

11


MISIR PİRAMİTLERİNİN SIRLARI<br />

Piramitlerin yapımında kullanılan taşların nasıl ve kimler tarafından getirildiği<br />

bilinmemektedir.<br />

Piramidi oluşturan devasa taşların nasıl kaldırıldığı ve yerleştirildiği hâlâ bilinmemektedir.<br />

Piramitlerin yapıldığı yıllarda son derece ilkel aletlerle çalışan işçilerin bu ağır taşları nasıl<br />

kaldırdıkları ve yerleştirdikleri, bu kadar düzgün nasıl yontabildikleri merak konusudur.<br />

Piramitlerin yapımındaki gizlerin en büyüklerinden biri yapılma süresidir. Tüm hesaplamalar<br />

piramidin yaklaşık 250.000 günde yani 664 yılda yapılması gerektiğini göstermektedir. Oysa<br />

piramitlerin 20 ile 30 yıl arasında yapılıp tamamlandığı bilinmektedir.<br />

Mısır’ daki Keops piramidine taşlar o kadar düzgün yerleştirilmiştir ki iki taşın arasına bir kağıt<br />

bile sokulamamaktadır.<br />

Piramidin içerisine bırakılan kirlenmiş olan su birkaç gün içinde arıtılmış olmaktadır.<br />

Piramidin içine bırakılan süt birkaç gün süreyle bozulmayıp taze kalır ve daha sonra yoğurt<br />

haline gelir.<br />

Piramidin içine bırakılan su beş hafta piramitte bekletilirse yüz losyonu olarak kullanılabilir<br />

hale gelmektedir.<br />

Bitkiler piramidin içinde daha çabuk büyür.<br />

Çöp bidonu içindeki yemek artıkları piramidin içinde hiç koku yaymadan mumyalaşır.<br />

Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar bir piramidin içinde daha çabuk iyileşme eğilimi<br />

göstermektedir.<br />

Piramitlerin içi yaz mevsiminde soğuk, kış mevsiminde ise sıcak olur.<br />

Piramitlerin içerisinde radar ve sonar gibi teknolojik araçlar çalışmamaktadır.<br />

II.DÜNYANIN YENİ YEDİ HARİKASI<br />

İsviçre'de bir organizasyon tarafından cep telefonu ve internet aracılığıyla yapılan bir oylama<br />

sonucunda, <strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong>'na alternatif olarak yeni harikalar seçilmiş ve 7 Temmuz<br />

2007 tarihinde açıklanmıştır. UNESCO ise bu seçimi, oy kullananların şahsi görüşlerini<br />

yansıttığı gerekçesiyle desteklemediğini ve klâsik <strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong> listesinin<br />

korunmaya ve benimsenmeye devam edileceğini açıklamıştır.<br />

<strong>Dünyanın</strong> yeni yedi harikasını belirlemek için başlatılan yarışmaya aralarında Ayasofya'nın<br />

da bulunduğu 21 finalist eser katılmış olup Ayasofya yeni listeye girememiştir. <strong>Dünyanın</strong> yeni<br />

7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. <strong>Dünyanın</strong> Yeni 7 <strong>Harikası</strong>; Ürdün'deki<br />

Petra Antik Kenti, Çin S eddi, B rezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, P eru'daki Machu Picchu<br />

Antik K enti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve<br />

Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralanmıştır.<br />

12


SONUÇ<br />

İnsanoğlu her dönem harikalar yaratmış ve yaratacaktır. Biliyoruz ki bu eserleri yapanlar için<br />

bu harikalar dinin, bilimin sanatın birer simgesi olarak yapılmıştı. <strong>Yedi</strong> harikalar insanların<br />

yaptığı muhteşem yapıtlardır. Önemli olan bu eserleri korumak, sahip çıkmaktadır.<br />

Dünya’nın hiçbir yerinde bizim kadar çok medeniyet kurulmuş bir ülke yoktur. Yurdumuzun<br />

her yeri doğal bir müzedir. Üzücü olan ise b irçok t arihi eserlerimizin yurt dışına kaçırılarak<br />

başka ülke müzelerinde sergilenmekte olmasıdır. Mozole ve Artemis tapınağı bunlardan iki<br />

tanesidir.<br />

Tarihi eserlerin bir ulusun ortak malı olduğunu unutmamalı, her zaman kendi tarihimize sahip<br />

çıkıp, diğer ulusların tarihlerine de saygı göstermeliyiz. Tarihî eserleri korumalıyız.<br />

13


<strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong>nın Bulunduğu Yerler<br />

Artemis Tapınağı Artemis Tapınağı Maketi<br />

Yapıldığı Yıllarda Artemis Tapınağı Görüntüsü<br />

14


Artemis Tapınağı’ ndan kalan sütun Artemis Tapınağı’ndan kalan bir heykel<br />

Babil’in Asma Bahçeleri<br />

Babil’in asma bahçeleri koni şeklinde yükseliyordu<br />

15


İskenderiye Feneri Rodos Heykeli<br />

Zeus Tapınağı Zeus Heykeli<br />

16


Zeus Heykeli Zeus Tapınağı’na ait başka bir görüntü<br />

Halikarnas Mozolesi bir anıt mezardır<br />

Mozole’nin Müzedeki Maketi Mozole kalıntılarının olduğu açık hava müzesi<br />

17


Mısır’daki Keops, Kefren ve Mikarinos piramitleri<br />

Piramit dehlizlerinden bir görüntü Keops Piramidi<br />

Piramitler Dünya’nın <strong>Yedi</strong> Harikalarından günümüze kadar kalan tek yapıttır ve her yıl binlerce<br />

ziyaretçi tarafından gezilir<br />

18


KAYNAKÇA<br />

Clayton P- Price M Çeviren Avunç B(2000) Antik <strong>Dünyanın</strong> <strong>Yedi</strong> <strong>Harikası</strong><br />

(3.Basım)…İstanbul:Homer Yayımcılık<br />

Hibbert A (2003) 100 Adımda Dünya Harikaları (1.Baskı)…İzmir: Ertem Matbaa ,Tudem<br />

Allen L-Harris S Çeviren Esenli Ülgen Z (1999) Harikalar Dünyası (1.Baskı) İstanbul :Doğan<br />

Kitapçılık<br />

http://tr.wikipedia.org/Artemis-tapinagi<br />

http://www.bilgicik.com/dunyanın -yedi-harikası<br />

http://tr.wikipedia.org/wiki/piramit<br />

http://camyuva.tk-rehber-halikarnas/mozolesi.html.<br />

http://efeslight.com.tr<br />

www.gramerimiz.com/yedi_htm<br />

www.diyadinnet.com/YararliBilgiler-433&Bilgi=dünyanın-7-harikası<br />

www.bilgiustam.com/dunyanin-yedi-harikasi<br />

www.yeniresim.com<br />

www.frmtr.com/hayat.../37046-dunyanin-yedi-harikasi.html<br />

www.turkcebilgi.net<br />

www.teknolojivetasarimsitesi.com<br />

http://www.bilgiportal.com/vl/idx/54/1940/Tarih/makale/iskenderiye-Feneri.html<br />

http.//www.gezikolik.com/tr/Tarih_Kultur/Genel_Bilgiler/Turkiye<br />

19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!