HORMONLAR - Özel Ege Lisesi
HORMONLAR - Özel Ege Lisesi
HORMONLAR - Özel Ege Lisesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>HORMONLAR</strong><br />
DANIŞMAN ÖĞRETMEN:VASFİYE ANADOLLU<br />
AYŞE OKÇU<br />
YAĞMUR COŞARDEMİR<br />
SİMAY TEMİZ<br />
SILA KUMRAL<br />
MELİSA GÖÇMEN<br />
ÖYKÜ SEZER KOÇAN<br />
2005-2006<br />
İZMİR<br />
1
İÇİNDEKİLER<br />
Hormon nedir?............................................................................................3<br />
a)Hormao<br />
b)Hormon hastalıkları<br />
c)Hormon grupları<br />
d)Bitkilerde hormon<br />
e)Keşfedilişi<br />
Hormonlar ve yaşam………………………………………………..............…5<br />
a)Büyüme hormonu tedavisi<br />
Hormonların insanlar üzerine etkileri……………………………............….7<br />
a)Hormonların kazanılması<br />
b)Hormonların sindirilişi<br />
Hormonların bitkiler üzerine etkileri…………………………................…10<br />
a)Bitkilerde hormonlar da hasta yapar<br />
Hormonları gıdalar nasıl anlaşılır?..........................................................12<br />
Hormonun uygulanması………………………………………...............…..12<br />
Deneyler....................................................................................................14<br />
a)Bitkinin suyuna hormon katarak uygulama.<br />
b)İğneleyerek hormon uygulama.<br />
c)Püskürtülerekı hormon uygulama.<br />
d)Daldırma yöntemi ile hormon uygulama.<br />
e)Toprağına hormon karıştırarak uygulama.<br />
2
GiRiŞ<br />
Hormonlar; vücudumuzun gizli patronlarıdır. Hormonların gerekli olduğunu,fazla olmasının<br />
sağlığa verdiği zararları, eksikliği halinde yaşamsal faaliyetlerde olabilecek aksaklıkları,<br />
hormonlarla ilgili tüm gerekli bilgileri kapsayan bir grup çalışması yaparak siz<br />
arkadaşlarımızın bu konuda daha iyi bilgilenmesini amaçladık. <strong>Ege</strong> Üniversitesi Ziraat<br />
Fakültesi’ne gittik. Öğretim üyelerinden bilgi topladık. Projede hormonun ne anlama geldiğini,<br />
insanların ve bitkilerin üzerindeki etkileri, hormonun bitkiye nasıl uygulandığını, hormonlu<br />
yiyeceklerin nasıl anlaşıldığını ve hormon çeşitlerini öğrendik.<br />
3
<strong>HORMONLAR</strong><br />
Bir iç salgı bezi tarafından salgılanan ya da bir doku tarafından üretilen doğrudan doğruya<br />
kana geçen ve bir organın işleyişi üzerinde özgün bir fizyolojik etki gösteren maddeye<br />
hormon denir.<br />
Spesifik endokrin bezlerde üretilen, çok küçük konsantrasyonlarda kana bırakılan ve<br />
kendisine özgü reseptörleri bulunduran organ ve dokularda spesifik reaksiyonlara yol açan<br />
maddelerdir.<br />
Hormonlar, özelleşmiş bezlerde üretilmeyip tek tek hücrelerde üretiliyorlarsa doku hormonları<br />
veya hücre hormonları adını alırlar.<br />
Hormon kelimesi Yunanca'daki "hormao" (tahrik etmek, göndermek) sözcüğünden<br />
gelmektedir. Hormonlar, vücudumuzdaki salgı bezleri veya dokularca üretilen kimyasal<br />
maddelerdir. Bunlar hormonları kan dolaşımına salgılamaktadır. Bunların işlevi, hücreler ile<br />
organlar arasında bilgi iletmektir. Hormonlar bu yüzden "haberciler" olarak betimlenmektedir.<br />
Hormonların vücudumuzdaki salgı bezlerinden salgılanarak kana karışan ve böylece uzak<br />
organlarda etkisini gösteren protein yapısındaki maddelerdir.<br />
Hormonlar gelişme,büyüme,üreme,tansiyon,vücut ısısı,beyin,bağırsak ve diğer organların<br />
çalışmasını sağlar, canlının iç dengesinin korunması ile ilgili birçok fizyolojik etkinliği<br />
düzenler.<br />
Hormon ve hormon benzerleri bitkilerde, hayvanlarda verimi arttırmak için kullanılır.<br />
Hormonlar etkilerini protein sentezini arttırarak gerçekleştirirler.Hormonların bazıları zararlı<br />
olduğu için kullanımlarına izin verilmemektedir.<br />
Hormonlar üç bölüme ayrılır.Bunlar;<br />
Setroid hormonlar<br />
Proteo hormonlar<br />
Hormona benzer sentetik maddelerdir.<br />
Hormon salgılamasının az ya da çok oluşu, hipofiz,tiroid,paratiroid,böbrek üstü bezi,over ve<br />
testis gibi organların sağlıklı görev yapamamasına neden olur.Aynı zamanda şeker<br />
hastalığı,miksodem,konjentinal cücelik,kısırlık gibi hastalıklara yol açar.<br />
İnsan vücudunun en karmaşık işlevleri hormon sisteminin denetimindedir. İç salgı bezlerinin<br />
ürettiği hormonlar, metabolizma, doğurganlık, cinsel aktivite, büyüme, uyku düzeni, su ve tuz<br />
dengesi, vücudun kimyasal ahengi gibi insan sağlığının kilit noktalarında görev alırlar.<br />
Hormonlar, biyolojik olarak protein, peptid ve steroid olarak adlandırılan yapı taşlarından<br />
oluşuyorlar. Kanda, dolaşım sistemi vasıtasıyla taşınıyor ve vücudun tepeden tırnağa tüm<br />
bölümlerinde etki gösteriyorlar. Başlıca iç salgı bezleri: Hipofiz bezi, tiroid, paratiroid, böbrek<br />
üstü bezleri, pankreas ve yumurtalıklar. Karaciğer, böbrek, beyin gibi hayati organlarsa,<br />
hormonların aktivitesinin artışında, salgılanmasında veya vücut tarafından parçalanıp<br />
metabolize edilmesinde rol alıyor. Hormon bezlerinin oluşturduğu endokrin sistemi, sinir<br />
sistemi ile beraber vücudun Internet ağı gibidir. Pankreasın salgısından karaciğerin haberdar<br />
olmasını veya yumurtalıklar ile beyin arasındaki iletişimi hormonlar yani endokrin sistem<br />
organize eder. Hormonlardaki en ufak bir aksaklıksa insan sağlığını bozar. Metabolizmayı<br />
olumsuz etkiler, mesela seks hormonlarındaki düzensizlikler insanların cinsel yaşamlarını<br />
perişan edebilir. Hormon hastalıklarının iyi tarafı, kimi kanser türleri gibi öldürücü<br />
olmamalarıdır. Kötü tarafıysa, doğru tedavi edilmedikleri takdirde, etkilenen kişilere hayat<br />
boyu çektirmeleridir. Hormon hastalıklarının anlaşılması zordur. Örneğin yumurtalıklardaki<br />
kistler sivilcelere neden olabilir. Veya guatr saç dökülmesine yol açabilir. Birbirleriyle alakasız<br />
gözüken bu tip bağlantıları ancak endokrinoloji uzmanları çözebilirler. Bu çözümde güvenilir<br />
bir hormon laboratuvarının rolü ise tartışılmaz. Bilim adamları her yıl birçok yeni hormonu<br />
keşfediyorlar. Bunlardan sağlığı geliştirici olanlar, ilaç olarak insanların hizmetine sunuluyor.<br />
4
Doping yapanlar, hormonlu besin veya hayvan yetiştirenler bu bilimsel gelişmeleri kendi<br />
çıkarları için kötüye kullanıyorlar.<br />
Hormon değişikliklerinden etkilenmemek için öncelikle fazla kilo almaktan kaçınmak, hormon<br />
içeren veya hormonlarla etkileşen ilaçları bilinçsizce kullanmamak ve sağlıklı beslenmek<br />
gerekir. Adet düzensizliği, sivilce, kıllanma gibi sorunlara yol açan polikistik over hastalığını,<br />
ailesinde şeker hastalığı olan veya vücudunda yağ oranı yüksek olan kadınlarda görüyoruz.<br />
Besin sektörünün bilinçli ve sürekli reklam ve promosyonlarla bize ve çocuklarımıza<br />
tükettirmeye özendirdiği yağlı ve yüksek kalorili yiyeceklere direnç göstermeliyiz. Beslenme,<br />
tarihin topluma kazandırdığı kültürel ve sosyal bir olay. Besin alışkanlıklarımızın sağlıklı<br />
olması için bu konuda bilinçlenmek şart.<br />
Endokrin veya nöroendokrin hücre grupları tarafından yapılıp kanla çeşitli organ ve dokulara<br />
götürülerek bunların yapı ve fonksiyonlarını vücudun ihtiyacına göre değiştiren kimyasal<br />
maddelerdir.<br />
BİTKİLERDE HORMON<br />
Büyüme düzenleyici maddelerin kapsamına,bitkide doğal olarak oluşan hormonlar ve bitkiye<br />
dışarıdan verilen yapay bitki büyüme maddeleri girmektedir. Bitkisel hormonlarla ilgili bir çok<br />
kitapta bitki hormonu şu şekilde tanımlanmıştır. Doğal olarak bitkilerde oluşturulan büyüme<br />
ve buna bağlı olarak diğer fizyolojik etkinlikleri kontrol eden, oluştuğu yerden bitkilerin diğer<br />
kısımlarına taşınabilen ve oralarda da etkin olabilen, çok az dozlarda dahi etkisini<br />
gösterebilen maddelere “Hormon” denir.<br />
Bitki hormonları bitki içerisinde çok küçük miktarlarda üretilen, üretildiği dokudan başka<br />
dokulara taşınan, taşındığı dokunun gelişimi ve değişimi üzerinde etkili olan organik<br />
maddelerdir. Dolayısıyla bir bitkinin her dokusu, miktarı değişmekle birlikte çeşitli hormonları<br />
içermektedir.<br />
Bitki içerisinde üretilen bu hormonlar 5 grupta toplanmaktadır<br />
Bunlar;<br />
1. Oksinler: Tarımda meyve tutumu, meyve seyreltmesi, meyve dökümünün önlenmesi, bitki<br />
çeliklerinin köklenmesinin teşviki amacıyla kullanılmaktadır. Çok yüksek dozlarda herbisit<br />
etkisi göstermektedir. Oksinler, herbisit olarak en çok buğdayda ve mısırda geniş yapraklı<br />
otlara,karşı,kullanılmaktadır.<br />
2. Gibberellinler: Meyve tutumu, tohumların çimlendirilmesi ve bitki gelişimini teşvik gibi<br />
amaçlarla kullanılmaktadır. Bitki içerisinde doğal olarak bulunmasına rağmen, yapay olarak<br />
Giberella fujikuroi mantarından da elde edilmektedir.<br />
3. Sitokininler: Meyve kalitesini arttırmak amacıyla çok nadir olarak kullanılmaktadır. Yapay<br />
sitokininlerin çok pahalı olması yaygın kullanımını sınırlandırmaktadır.<br />
4. Absizik Asit: Bitkilerin gelişmesini yavaşlatıcı, stomaların açılıp kapanmasını düzenleyici<br />
etkilere sahiptir. <strong>Özel</strong>likle stres altında bulunan bitkilerde yüksek miktarlarda üretilmektedir.<br />
Pratikte tarımda kullanımı söz konusu değildir.<br />
5. Etilen: Bitkilerde doğal olarak üretilen gaz halindeki bir olgunlaştırma hormonudur.<br />
<strong>Özel</strong>likle yeşil muzların olgunlaştırılması ve sarartılması, yeme olumunda ve fakat yeşil<br />
olarak derilen mandarin ve limon gibi bazı turunçgillerin kabuklarının sarartılması için<br />
kullanılmaktadır. Kullanılan etilenin kaynağı direk etilen veya asetilen gazı olduğu gibi bazı<br />
etilen üreten kimyasallar da olmaktadır.<br />
Bitki içerisinde üretilen bu hormonlardan oksinler, sitokininler ve etilen kimya sanayinin<br />
yardımıyla yapay olarak üretilebilmektedir. Bu maddeler, etilen hariç kimyasal yapı olarak<br />
5
itkisel doğal hormonlarla aynı olmamakla birlikte, bitkilerde kullanıldığında doğal hormonlara<br />
benzer veya aynı etkileri oluşturmaktadır. Bu maddeler doğal hormonların bitkilerden<br />
saflaştırılması güç ve zahmetli olması nedeniyle yapay olarak üretilmektedir.<br />
Bitki bünyesinde bulunan bu doğal bileşiklerin yanında bu bileşiklerin kimyasal yapılarına az<br />
veya çok benzeyen sentetik bileşiklerde yapılmış ve hormon etkilerinin olup olmadığı<br />
araştırılmıştır. Bunlardan birçoğunun bitkide doğal bulunanlardan çok daha aktif oldukları,<br />
yani çok daha az kullanıldıklarında benzer etkiler oluşturdukları belirlenmiştir. Bitki<br />
bünyesinde bulunmayan bu tip bileşiklerin doğal hormonlarla karıştırılmamaları gerekir.<br />
Bitkide mevcut olmadığı halde çok düşük miktarlarda hormon etkisini gösteren bu maddelere<br />
sentetik hormon adı verilmektedir. Kavram kargaşasını önlemek amacıyla bitkide hormon<br />
etkili tüm maddelere bitki büyüme düzenleyicisi denmektedir.<br />
Hormonlar başlangıçta yalnız tohumların çimlenmesinde, meyve, fidan ve çeliklerin<br />
köklendirilmesinde kullanılmıştır. Daha sonra tohumdan hasata kadar geçen devrede verim<br />
artışı, ürün kalitesinin yükseltilmesi ve bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığın<br />
arttırılması amacıyla ülkemizde ve tüm dünya ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak<br />
dikkat edilmesi gereken husus diğer kimyasallarda olduğu gibi BGD ‘lerin de yazılı olan<br />
tavsiyeye uygun olarak kullanılması gerekmektedir.<br />
BGD (Hormon) Nedir?<br />
Doğal olarak bitkilerde oluşan, büyüme ile buna bağlı diğer fizyolojik hareketleri kontrol eden<br />
ve oluştukları yerden bitkinin başka yerlerine taşınabilen, çok az miktarda bile etkilerini<br />
gösterebilen organik maddelere “Bitki Gelişimini Düzenleyiciler (BGD) veya Bitkisel<br />
Hormonlar" adı verilir.<br />
BGD' ler, bitki bünyesinde üretildikleri gibi, sentetik olarak da elde edilebilirler. Bir kısmı,<br />
bitkilerde uyarıcı veya teşvik edici etki gösteren BGD' lerin, bir kısmı da, büyümeyi kısıtlayıcı<br />
veya yavaşlatıcı, hatta durdurucu etki gösterirler. Gelişmeyi teşvik edici ve engelleyici<br />
maddeleri birbirinden kesin sınırlarla ayırmak pek mümkün değildir. Çünkü BGD'ler, bitki<br />
büyümesinin değişik devrelerinde ve değişik bitki organlarına değişik konsantrasyonlarda<br />
uygulandıklarında farklı etkiler gösterebilir.<br />
Bitki Gelişimini Düzenleyiciler'in (BGD) varlığına ilişkin ilk bilgiler 19. yüzyılın sonlarına<br />
dayanmaktadır. Bu dönemde, 40-50 yıllık süre içinde, bitki fizyolojisi konularında yapıları<br />
çalışmalar, BGD' lerin bitki büyüme ve gelişmesindeki rollerini ortaya koymuştur. Bu<br />
çalışmaların sonuçlarına göre, BGD'lerin bitkisel üretimde kullanılması verimi artırmakta,<br />
üründe kaliteyi yükseltmekte ve daha iyi depolama imkanları sağlayarak, ürünlerin ihracat<br />
şansını artırmaktadır. Gereğinden fazla kullanılmaları halinde ise, bitkilerin gelişmesini<br />
olumsuz yönde etkilemektedir.<br />
<strong>HORMONLAR</strong> VE YAŞAM<br />
Vücudumuz birçok bezden oluşur. Biz farkına varmasak da bu bezler çalışır. Biz yaşamsal<br />
faaliyetlerimizi sürdürebilmemiz için hormonlara ihtiyaç duyarız.<br />
İnsanlar korkmak heyecanlanmak ve sevinmek gibi duygularını yaşarken hormonlara ihtiyaç<br />
duyar. Bir insanın içinde hormon yoksa o insan yaşayamaz. Hormonlar göründüğü gibi<br />
yaşama bizi hazırlayan savunuculardır.<br />
6
Testosteron ve kortizon gibi hormonlar, bilgi aktarımını sağlayan 'ileti' maddeleridir.<br />
Vücudumuzdaki çeşitli bezlerden salgılanan bu hormonlar, kan dolaşımı aracılığıyla<br />
organlara ulaşır ve orada biyokimyasal reaksiyonlar oluşturur. Örneğin; stres gibi! Bu<br />
yaşlarda vücudunuz yeterli miktarda hormon salgılayabiliyor. Ancak 30 yaşını geçtikden<br />
sonra hormon salgılanmasında azalma görülüyor! Bunun sonucunda stres katsayısı artıyor<br />
ve vücudunuz serbest radikallere karşı etkin bir koruma sağlayamıyor30'lu yaşlardan itibaren<br />
vücudumuz bir yandan serbest radikallerle baş etmeye çalışırken, diğer yandan yavaş yavaş<br />
başka bir olumsuzluk ortaya çıkıyor; hormon seviyesinin düşmesi! Bu yaşlarda,<br />
vücudumuzdaki çeşitli bezlerden salgılanan ve etkilerini çeşitli organlarla, sistemler üzerinde<br />
gösteren hormonlarımız, 30 yaşından sonra azalmaya başlıyor. Bu hormonlardan en<br />
önemlisi, 'büyüme hormonu'. Büyüme hormonunun azalması, diğer hormonların da<br />
azalmasına ve organların iyi çalışamamasına neden oluyor. Ancak azalan hormonları yerine<br />
koymak için hemen hormon takviyesi gerekmiyor, çünkü uzun süreli hormon kullanımlarının<br />
sonuçları hakkında hala net bilgiler yok. Bu nedenle öncelikle doğal yöntemleri<br />
denemelisiniz. Örneğin; bazı günler akşam yemeklerini atlayarak, kas çalışmaları yaparak,<br />
ideal kilonuza ulaşarak, belirli bazı besinler ve vitamin takviyelerine öncelik vererek büyüme<br />
hormonunun seviyesini artırabilirsiniz.<br />
BÜYÜME HORMONU TEDAVİSİ<br />
Çocuğunuz düzenli olarak boy ve kilo açısından değerlendirilecektir. Ayrıca özel olarak<br />
tasarlanmış bir alet ile topuk ve diz arası mesafe ölçülecektir. Bunun yanında kol çevresi ve<br />
yağ kalınlığı da ölçülebilir. Bu testler doktora kas kütlesinin yıllık büyüme miktarı konusunda<br />
bir fikir verir. Bunların dışında tedavinin çocuğunuza uygunluğu açışından kan basıncının da<br />
ölçülmesi gerekir. Her kontrol seansında kan örnekleri alınacaktır. Bunlar çocuğunuzun<br />
Büyüme Hormonu tedavisini tolere edip edemediğini anlamak için gereklidir. Daha spesifik<br />
olarak kan sayımı, tiroid bezi fonksiyonları ve karbonhidrat metabolizmasına yönelik<br />
incelemeler yapılacaktır. Çocuklar büyüdükçe kemik kütlesi ve oranı arttığından tedaviye<br />
başlamadan önce ve sonra yılda bir kere kemik yaşının saptanması için sol el radyografisi<br />
çekilecektir.<br />
Tedavi sırasında çocuğunuzun hastalıklara yatkınlığı, tedavi öncesi dönemden farklı<br />
olmayacaktır. Soğuk algınlığı, grip ve benzeri diğer hastalıklarda Büyüme Hormonu tedavisi<br />
etkilenmeyecektir. Örneğin tatillerde olabileceği gibi tedaviye birkaç gün ara verildiğinde<br />
herhangi bir sorun ortaya çıkmaz. Çocuğunuzda yoksunluk belirtileri ya da başka etkiler<br />
görülmez. Fakat tedavi süresi boyunca ara vermeler çok sık tekrarlanırsa uzun dönemde<br />
büyüme sonuçlarının ideal olmasını da beklememelisiniz.<br />
Tedavinin başlangıcından itibaren beklentileri gerçekçi boyutlarda tutmak gerekir.<br />
Unutmayın: Tedavi süresi bir çocuğun normal büyüme süresi kadardır.Çocuğunuza destek<br />
ve yardımcı olmak için pek çok şey yapabilirisiniz. Spor gibi bir dizi etkinlikte yer alması<br />
teşvik edilen çocukların büyük çoğunluğunun bu konuda en az arkadaşları kadar yetenekli<br />
olduklarını keşfetmelerine yardımcı olacaktır. Bu tür etkinlikler çocuğunuzun kendine<br />
güvenini arttırdığı gibi zor dönemler için onu daha güçlü kılacaktır. Tedavi süresince<br />
çocuğunuz zaman zaman tedaviye direnç gösterebilir. Bu normaldir. Çocuklar ilaç kullanmayı<br />
sevmezler. Hızlı sonuç elde etmeyi beklerler. Bundan dolayı çocuğunuzla tedavinin süresi ve<br />
sonunda elde edecekleri hakkında konuşmak faydalı olacaktır. Yapabileceğiniz en iyi şey<br />
çocuğunuza kabul edildiğini, kendisine saygı duyulduğunu ve sevildiğini hissettirmenizdir.<br />
<strong>HORMONLAR</strong>IN İNSANLAR ÜZERİNE ETKİLERİ<br />
7
Vücudumuzda değişik özelliklerde hormonlar salgılayan onlarca bez bulunmaktadır. Tüm<br />
bu bezler biz hiç farkında olmadan bizi hayata hazırlamak ve hayatımızı sürdürmek için<br />
çalışırlar. Bebeklik ve ergenlik dönemlerinde, kadınların hamilelik dönemlerinde bu<br />
hormonlar daha çok önem taşımaktadır.<br />
Korkmak, heyecanlanmak gibi değişik insanî duygularımızda bile hormonlar, vücudumuzun<br />
bu gibi durumlara hazır hale gelmesi için yardımcı olurlar. Metabolik faaliyetlerimizi<br />
düzenleyerek, bizleri değişik hastalıklara karşı da koruyan, bu bezlerden salgılanan<br />
salgılar, sağlıklı bir hayat sürdürebilmek için oldukça önemlidir.<br />
Hormonlar vücudumuzun gizli patronlarıdır. Boyumuz, ağırlığımız gibi dış görünüşümüzde,<br />
ruhsal dengemizde, fiziksel aktivitelerimizde, organlarımızın çalışmasında etkileri büyüktür.<br />
Sağlıklı bir insanda, doğumdan itibaren gerekli bütün hormonlar, gerektiği zamanlarda,<br />
gerektiği miktarlarda salgılanarak vücudun gelişmesi ve tüm fonksiyonların normal<br />
çalışması sağlanmaktadır. Ancak, tabii hâlinde iken normal bir şekilde çalışan bu<br />
mekanizmaya, beslenme alışkanlıkları başta olmak üzere dışarıdan, farklı ve vücuda zararlı<br />
müdahaleler yapıldığında sistem bozulabilmektedir. Vücudumuzda var olan herhangi bir<br />
hormonun yokluğunda, eksikliğinde veya fazlalığında hayatımızı normal bir şekilde idame<br />
ettirmemiz oldukça zordur.<br />
20.yüzyılın başlarından itibaren ;<br />
İnsanlar daha az toprak kullanarak, daha az emek ve para harcayarak daha çok ürün elde<br />
edebilmenin yollarını aradılar. Canlıların ve tohumların. genetiği ile oynayarak, değişik<br />
kimyasal, sentetik gübreler ve ilaçlar kullanarak, özellikle çocukların gelişiminde önemli bir<br />
yeri olduğunu bildiğimiz hormonlardan yararlanarak sonuca da ulaştılar.<br />
Hormonlar tarım ve hayvancılıkta, doğal sürece müdahale edildiği için az zamanda daha<br />
çok mal üretimini, ürünlerin daha canlı ve güzel görünmesini sağlamak ve her zaman ürün<br />
sahibi olabilmek için kullanılmaktadır.<br />
Hormon kullanılarak üretilen bitki ve etler, sürekli tüketildiği zaman vücuttaki hormon<br />
dengesi bozulabilmekte ve bunun sonucunda bir çok hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.<br />
Vücudun bağışıklık sisteminin bozulması, şişme ve yağlanma gibi durumlar, bazı<br />
vitaminlerin kullanılamaması, hücrelerin zayıflayarak kanser hastalığına yol açılması gibi<br />
durumlar bu çerçevede sayılabilir.<br />
<strong>Özel</strong>likle seralarda, ürünlerin aşı tutması ve hızlı yetişmesi için kullanılan hormonların çok<br />
büyük bir kısmı yığınla döviz ödenerek ithal edilmektedir. Aslında kimi çiftçilerimizin insan<br />
sağlığını göz ardı ederek, daha fazla ürün elde edebilmek için hormonlara başvurmaları<br />
kendilerine de zarar vermektedir. Bir kere, sahip oldukları topraklar kirlenmektedir. İkinci<br />
olarak, halkın bu konuda bilinçlenmesi sonucunda bu ürünlere talep azalmakta ve fiyatlar<br />
düşmektedir.<br />
Peki biz, özellikle çocuklarımızın gelişimini son derece olumsuz etkileyebilecek olan bu<br />
durumlarda ne yapmalıyız? Bir kere hormonlu ürünlerden mümkün mertebe kaçınmalıyız.<br />
Dış görünüşlerinden tespiti zor olsa da mesela çekirdeksiz, içi vıcık vıcık olan domatesler,<br />
içi süngerimsi olan çekirdeksiz patlıcanlar, keza çekirdeksiz kabaklar gibi sebzeler ile<br />
çekirdeksiz üzüm ve elma gibi tabii görünümü bozuk meyvelerden uzak durmalıyız. Ayrıca<br />
hormonlar, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltik gibi hububatlarda da hasatı kolaylaştırmak<br />
için kullanılabilmektedir.<br />
Tarım Bakanlığımız, batılı ülkelerdeki muadilleri gibi kendi halkının sağlığını düşünmeli ve<br />
bazı ülkelerde olduğu gibi topraklarımız daha fazla kirlenmeden, hormon ve diğer zirai<br />
ilaçların kullanımı sınırlandırılmalı hatta hepten ortadan kaldırılmalıdır.<br />
Birkaç yıl önce Almanya’nın Türkiye’den kurtlu elma talep ettiği gazetelere yansıyınca,<br />
milletçe şaşırmış ve kurtlu elmanın hiçbir ilaç bulaşmamış, sağlıklı elma olduğunu<br />
öğrenmiştik.<br />
8
Gelişmiş ülkeler sağlığa zararlı gıdalardan hızla uzaklaşmaya çalışıyor. Bundan 10 yıl<br />
önce, genetik biliminin erdemlerinden bahsederken şimdi ihtiyatla yaklaşıyor, (en azından<br />
kendi ülkelerinde) hormon kullanımını terk ediyor, üstelik ithal ettikleri ürünlere de sıkı<br />
denetim getiriyorlar.<br />
Bütün bu olumsuzlukların çaresi ise oldukça kolay. Çare, adına ekolojik tarım dedikleri<br />
tabiata uygun tarım. Ekolojik tarım, tabiatta hormon kullanımı gibi hatalı uygulamalar<br />
sonucu kaybolan doğal dengeyi korumaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim<br />
sistemlerini içeriyor. Esas itibariyle, sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanılmasının<br />
yasaklanması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe ile toprağın muhafazası,<br />
bitkinin direncinin artırılması ve parazitlerden yararlanma gibi yöntemlerle üretimde miktar<br />
değil kalite artışını amaçlayan üretim şeklidir. Özetle çare dedelerimizin yöntemindedir.<br />
Son olarak, ülkemizde son yıllarda bazı bölgelerimizde, tamamen tabii yöntemlerle ekolojik<br />
tarım yapılmaya başlanıldığını ve üretilen 200 bin tonu aşkın meyve ve sebzenin tümüyle<br />
Avrupa ülkelerine ihraç edildiğini de dikkatlere sunalım.<br />
Hormonlu gıdalar nasıl anlaşılır?<br />
"Domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak<br />
çekirdeksizse, biber aşırı büyük ve etliyse, çekirdek evi boş, etli kısmı sertse, patates<br />
şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa, karpuz çekirdek yerleri<br />
boşsa hormonlu olduğu anlamına geliyor.<br />
Gıdadaki hormon ve katkı maddeleri nelerdir?<br />
15 bin çeşidi aşkın katkı maddesi ve hormon bulunuyor. Asesülfam K, Kafein, Aspartam,<br />
Antioksidan, Olestra, yapay renk maddeleri, Nitrit ve Nitratlar, yüzlerce ürüne uygulanan<br />
katkı maddelerinin başında yer alıyor. Hazır gıdalardan dondurmalara, çikolatadan gofrete,<br />
dondurulmuş ürünlerden konserve balıklara kadar binlerce gıdaya katkı maddesi konuluyor.<br />
Hormon ve Katkı maddelerinin yanlış kullanımı ve zararsız limitlerin üzerine çıkılması, kalp<br />
hastalıklarından kansere, cilt hastalıklarından sindirim bozukluklarına kadar tüyleri diken<br />
diken eden hastalıkların yanısıra, uykusuzluk, kaşıntı, mide bulantısı, sinirlilik ve alerjiye yol<br />
açabiliyor. Katkı maddelerinin kullanılmasında uyulacak kurallar belli. Buna göre;<br />
• Katkı maddelerinin sağlığa zararlı olmadığı kanıtlanmış Türk Gıda Kodeksi Listesi’nden<br />
seçilmiş olması,<br />
• Zararsız olsa bile belirtilen miktardan daha fazla kullanılmaması,<br />
• Sağlığa olan etkisi kesin olarak belirlenmiş katkı maddeleri arasından seçilmesi,<br />
• <strong>Özel</strong>likle hasta ve çocukların gıdalarında katkı maddesi kullanılmaması,<br />
• Katkı maddesinin, katıldığı gıdanın bozukluğunu saklamaması, gıdaların doğal ve<br />
besleyici özelliklerini bozmaması,<br />
• Ambalajda adı ve miktarının açık bir şekilde yazılması gerekiyor.<br />
Katkı Maddelerinin Ve Hormonların Zararlarından Kaçınmak İçin !<br />
* Yiyecekler görünüşlerine göre değil, besleyici özelliklerine göre seçilmesi,<br />
* Kolaylığına aldanarak hazır yiyeceklere fazla rağbet edilmemesi,<br />
* Doğal ve taze gıdaların tercih edilmesi,<br />
* Ambalajın arka kısmına bakılması ve "İçindekiler" kısmının mutlaka okunması,<br />
9
* Katkı maddesi ne kadar çok ise yiyeceğin doğallığının o kadar az olacağının bilinmesi<br />
gerekiyor.<br />
Hormonlu Kazanç Uğruna<br />
Gıdalarda hormon kullanımı, halk arasında en çok tartışılan konuların başında geliyor.<br />
Rapora göre, Türkiye’de “domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm,elma, kavun, buğday,<br />
arpa, yulaf, çavdar ve çeltik”te hormon kullanılıyor. Hormon kullanımı ile ilgili pek çok rapor,<br />
iddiaların aksine salatalık ve çilekte hormon kullanılmadığını söylüyor. Raporlara göre,<br />
piliçte de hormon kullanılmıyor.<br />
Tıp çevrelerindeki yaygın görüşe göre, hormonlu bitki ve etler, sürekli tüketildiğinde<br />
vücuttaki hormon dengesini bozuyor. Vücudun bağışıklık sisteminin bozulması, şişme ve<br />
yağlanma, hücrelerin zayıflayarak kanser hastalıklarına davetiye çıkarması gibi<br />
kanıtlanmamış ancak ciddi şüphelere yol açan sonuçlar bulunuyor.<br />
Rapora göre, domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve<br />
çekirdeksizse, kabak çekirdeksizse, biber aşırı büyük ve etliyse, çekirdek evi boş, etli kısmı<br />
sertse, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa, karpuz<br />
çekirdek yerleri boşsa hormonlu olduğu anlamına geliyor.<br />
Hormonlu Besinler Tükettiğimizde Bu Hormonlara Ne Oluyor? Parçalanıp<br />
Sindiriliyorlar mı Yoksa O Halde mi Emiliyorlar?<br />
Hormonlu besinlerin bir kısmı protein yapılı hormonlar bir kısmı da steroid yapılı hormonları<br />
içeriyor. Eğer yediğimiz besinlerde protein yapılı hormonlar varsa bunlar elbette protein<br />
sindiriminin ilk başladığı yer olan midede sindiriliyor. Fakat östrojen gibi, etinden<br />
yararlanılan hayvanların hızlı ve iyi büyümesini sağlamak amacıyla kullanılan hormonlar<br />
ince bağırsaktan emilebiliyor. Bu yüzden steroid hormonu içeren besinleri çok tüketmenin,<br />
özellikle ergenlik dönemindeki çocukların gelişimi etkileyebildiği düşünülüyor. Çünkü<br />
östrojen gibi hormonların vücuttaki seviyesi özellikle bu dönemlerde gelişim açısından<br />
oldukça önemli.<br />
Hormonun insan vücudunda kalıntı bıraktığı, sağlığı tehdit ettiği, kansere davetiye çıkardığı<br />
yönünde bilimsel bir bulgu olmasa da tüketici hormon konusunda tedirgin. Yeterli denetimin<br />
yapılmadığına inanılıyor. Denetim yapılsa da tüketici bu denetimlerin sonucu hakkında<br />
sürekli olarak bilgilendirilmiyor. Bilginin olmadığı yerde de tüketici kuşku içinde kalıyor.<br />
Tüketiciye yapılacak tek tavsiye, kış gıdalarını kışın, yaz gıdalarını yazın tüketmeleri...<br />
<strong>HORMONLAR</strong>IN BİTKİLER ÜZERİNE ETKİLERİ<br />
Bitkilerde beslenme bozuklukları denilince, yaygın olarak akla mutlak gerekli bir elementin<br />
yetersizliği neticesinde bitkinin büyüme ve gelişmesinde görülen duraklama, zayıflama gibi<br />
olumsuzluklar gelmektedir. Oysa beslenme bozukluğu, herhangi bir besin elementinin<br />
yetersizliğinden kaynaklanabildiği gibi, fazlalığından da kaynaklanabilmektedir. Besin<br />
elementi olsun veya olmasın, herhangi bir mineral elementin, bitkinin yaşama ortamında belli<br />
bir düzeyin üstünde bulunması bitkide ciddi zararlara neden olabilmektedir. Bununla birlikte,<br />
bitkilerde beslenme bozuklukları, tarıma geçilmesiyle birlikte, öncelikle besin elementlerinin<br />
noksanlıkları şeklinde ortaya çıkmıştır. Halen de en yaygın beslenme bozuklukları, mineral<br />
besin elementlerinin eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Fakat gerek kültür bitkilerindeki<br />
besin eksikliklerini gidermek ve çok ürün almak için kullanılan gübrelerin zaman zaman aşırı<br />
miktarlarda kullanılması, gerekse endüstriyel veya tarımsal nedenlerle toprak , su ve<br />
atmosferde kimi elementlerin miktarının doğal sınırların çok üzerine çıkması, o ortamda<br />
yetişen bitkilerde bazı toksik etkiler yapmaktadır ki bunlar da, günümüzde çok da seyrek<br />
olmayan bir sıklıkta görülen beslenme bozukluklarıdır.<br />
10
Bitkilerde ortaya çıkan beslenme bozuklukları bitki gelişmesini geriletir, hatta kimi hallerde<br />
gelişmeyi tamamen durdurarak bitkinin ölmesine neden olur. Bitki gelişmesinin gerilemesi,<br />
verim kaybı veya az ürün anlamına gelir. Bu nedenle bitkilerde beslenme bozukluğu<br />
olmaması için önceden önlem alınması, eğer herhangi bir nedenle bir beslenme bozukluğu<br />
ortaya çıkmış ise bunun en hızlı bir şekilde giderilmesi, pratik tarımda verim açısından hayati<br />
önem taşır. Beslenme bozuklukları sadece verimi düşürmekle kalmaz, aynı zamanda elde<br />
edilen ürünün kalitesinin bozulmasına, bitkinin hastalıklara, soğuk ve susuzluğa<br />
dayanıklılığının azalmasına neden olur. Yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmeyen bir kültür<br />
bitkisi, bakteriyel hastalıklara karşı çok daha hassastır. Hem hastalıklara azalttığı için besin<br />
noksanlığı görülmesine yol açabilmektedir. Bütün bunlardan başka insanlar da yanlış kültürel<br />
uygulamalar nedeniyle bitkide besin maddeleri noksanlığına sebep olabilmektedirler.<br />
Örneğin; yanlış budamalar, yanlış toprak işlemesi, dengesiz ve aşırı gübrelemeler, aşırı<br />
sulama gibi uygulamalar bitkilerde beslenme bozukluklarına sebep olabilir. Bu bozukluklar bir<br />
veya birden çok elementin noksanlığı olabileceği gibi, fazlalığı da olabilir. Kitabın ileriki<br />
bölümlerinde bitkilerde beslenme bozukluklarına neden olan çeşitli faktörler ayrıntılı bir<br />
şekilde anlatılacaktır.<br />
Bitkilerde bir beslenme bozukluğu olduğu zaman, çoğu defa bunu belli ederler. Gelişmede<br />
yavaşlama, yapraklarda küçülme veya bazı şekil bozuklukları, sürgün sayısında azalma ve<br />
sürgün boyunun kısalması, yapraklarda bazı renk değişiklikleri en belirgin beslenme<br />
bozukluğu simptomlarıdır. <strong>Özel</strong>likle yapraklarda görülen renk değişiklikleri, besin<br />
elementlerinin cinsine göre tipik olduğundan, noksanlık veya fazlalığın sebebinin<br />
anlaşılmasında oldukça yardımcı olur. Beslenme bozukluklarının, özellikle beslenme<br />
noksanlıklarının hızlı bir şekilde teşhis edilmesi önemlidir. Çünkü noksanlık sebebinin teşhis<br />
edilmesi o noksanlığın giderilerek ürün kaybının önüne geçilmesi için şarttır. Yukarıdaki<br />
paragraflarda açıklanmış olduğu gibi, noksanlık stresi ne kadar uzun sürerse, ürün kaybı da<br />
o kadar fazla olacaktır. Noksanlığın teşhisinde, o besin elementinin noksanlığında ortaya<br />
çıkan simptomların bilinerek tanınması oldukça önem taşır. Teşhiste bize kolaylık sağlayan<br />
bir husus, belli bir besin elementine ait noksanlık simptomlarının, değişik bitkilerde birbirine<br />
oldukça benzemesidir. Bununla birlikte, bitkilerde görülen bir beslenme bozukluğunu, sadece<br />
simptomlara bakarak kesin bir şekilde teşhis etmek her zaman mümkün olmayabilir. Her<br />
şeyden önce böyle bir iş önemli derecede tecrübe kazanmış olmayı gerektirir. Çünkü<br />
beslenme bozukluğunda bitkilerde ortaya çıkan arazlara benzeyen görüntüler yukarda kısaca<br />
değinilen birçok sebepten ileri gelebileceği gibi, ayrıca faktör denilen birçok böcek, virüs<br />
mantar ve bakteri zararları da benzer görüntüler yaratabilir. Bunun dışında kullanılan zirai<br />
mücadele ilaçlan ve hormonlar da yüksek dozlarda kullanıldığında bitkilerde beslenme<br />
bozukluklarına benzer arazlar yaratabilmektedir.<br />
Bitkilerde büyüme en önemli fizyolojik olaylardan biridir. Ancak uzun yıllar bitkilerin büyüme<br />
nedenleri hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktaydı. Büyüme fizyolojisi bilinmekle beraber bu<br />
büyümeyi sağlayan maddelerin neler olduğu hakkında net bilgiler yoktu. Daha sonraları bitki<br />
bünyesinde bazı büyümeyi teşvik eden maddelerin sentezlendiği tespit edildi ve bunlara<br />
tıptan taklitle hormonlar ya da fitohormonlar denildi. Zamanla bitki bünyesinde sadece<br />
büyümeyi teşvik eden maddelerin değil aynı zamanda büyümeyi engelleyen maddelerin de<br />
sentezlendiği anlaşıldı . Söz konusu maddeler bitkilerde çok düşük konsantrasyonlarda<br />
bulunmakta ve bitkilerde önemli görevler üstlenmektedirler. Bu miktar dışarıdan ilave edilmek<br />
suretiyle biraz artırılırsa enteresan neticeler alınmaktadır. Sonradan bu hormonlar çeşitli<br />
yollarla üretildiler ve kullanıma sunuldular. Ayrıca yapıları bitkilerde bulunan doğal<br />
hormonlara benzeyen sentetik düzenleyiciler üretildi ve hormon isminin elde edilen maddeleri<br />
tam tanımlamamasından hareketle bunlara büyüme ve gelişme düzenleyiciler (BGD)<br />
denmesi daha uygun bulundu. Elde edilen maddelerin bir kısmı büyümeyi teşvik ederken<br />
diğer bir kısmı da engellemektedir. Hatta aynı düzenleyici farklı zaman ve<br />
konsantrasyonlarda uygulanırsa farklı sonuçlar elde edilebilmektedir. Örneğin bir oksin olan<br />
Naftalen asetic acid (NAA) çiçeklenme sonrasında elmanın kimyasal seyreltilmesi amacıyla<br />
kullanılırken daha sonraki mevsimlerde ise aynı bitkinin hasat öncesi meyve dökülmesini<br />
önlemek amacıyla kullanılabilmektedir. Bu sebeple BGD’ lerin kullanılmasında istenilen<br />
netice alınması için uygulama zamanının ve konsantrasyonlarının iyi ayarlanması gerekir .<br />
11
Bir diğer yönden düşük konsantrasyonlarda büyümeyi artırabilen bir BGD konsantrasyon<br />
artırıldıkça büyümeyi engelleyebilmektedir.<br />
Bitkisel üretim insanların temel uğraşlarından birisi olagelmiştir. Çayır-mera, tarla, bahçe ve<br />
süsü bitkileri ile orman ağaçları ana bitkisel üretim dallarıdır. İnsanların gıda, giyim, yapı<br />
malzemesi, yakacak ve estetik gereksinmelerini karşıladıkları canlı malzemelerdir.<br />
Bitkisel üretim; insanların gereksinmeleri için seçilmiş tek tek yada toplu haldeki bitkilerin<br />
devamlılığını sağlamak ve sürekli yararlanmayı amaçlayan, kontrollü bitki gelişimi olarak<br />
tanımlanabilir.<br />
Bitkilerin üretilip yetiştirilmeleri ve kullanımları özel bilgi, deneyim ve teknik gerektiren<br />
uğraşlar dizisidir. Bitkilerin çok değişik fiziksel ve genetik özelliklere sahip olmaları; çok<br />
değişik ortam ve çevre koşullarına gerek duymaları; üreme ve gelişmelerinin çok farklı tipte<br />
olması, üretimlerinde de çok farklı yöntem ve tekniklerin kullanılmasını zorunlu ve yerine göre<br />
değişebilir duruma getirmiştir.<br />
Bitkilerin istenilen miktarlarda ve kolaylıkla üretilip yetiştirilebilmesi ancak bu yöntemlerin ve<br />
uygulanacak tekniklerin bilinmesi ile olanaklıdır. Bitki üretimi; iki temel üretim tipinin farklı<br />
modifikasyonlarında uygulanan yöntem ve tekniklerin araştırılıp geliştirilmesi ve bölgesel<br />
koşullara göre adaptasyon çalışmalarının yapılması ile kitlesel nitelik kazanabilir.<br />
HORMONLU GIDALAR NASIL ANLAŞILIR?<br />
Tarımsal ürünlerin çabuk büyümesi için bilinçsizce kullanılan hormonlu ilaçlar,meyve ve<br />
sebzelerin şekillerinde ve tadında bozukluklara yol açıyor.Kanserojen yapıcı etkiye sahip<br />
olan bu ürünleri doğal olanlarından ayırmak için dış görünüşüne bakmak yeterlidir.Üretimde<br />
büyümeyi artırıcı hormonların gerek hayvansal ürünlerde gerekse bitkisel ürünlerde kullanımı<br />
gittikçe yaygınlaşıyor.Başlangıçta seralarda10 derece sıcaklık altındaki ürünlerde döllenmeyi<br />
sağlayan ilaçların hızlı büyümeyi sağlayıcı etkisi çiftçiler tarafından keşfedilince kullanımı<br />
özellikle bahçe bitkilerinde artış gösterdi.<br />
Domates: Domates kesildiğinde içi fazlaca boşsa,meyvenin ucunda sivri memeler varsa<br />
hormonludur.<br />
Salatalık: Şekilsiz,bir ucu kalın bir ucu ince ve yan yana yapışık meyvelere dikkat etmeliyiz.<br />
Biber: Aşırı büyük ne etli bir görünüme sahiptir.Çekirdek evi boştur.<br />
Patlıcan:Şekli bozuktur.Kenarında şişlikler görülür.Yan yana yapışktır.<br />
Patates:Şekilsiz ve yumruları birbirine yapışıktır.<br />
Çilek:Aşırı büyük,çift yapışık ve içleri boştur.<br />
Karpuz:Hormonlu karpuzların çekirdek evleri boştur.Yendiği zaman nişasta kokusu verir.<br />
Hormonlu yiyecekler cildi bozar ve sivilce yapar.Seralarda yetişen sebze ve meyveler<br />
hormonlarla, sentetik madde büyütülür ve haşerelere karşı ilaçlama yapılır.<br />
Yazın yediğimiz üzüm,şeftali ve kirazda bol miktarda hormon vardır.Üzümlerin çekirdeksiz<br />
oluşu hormondan kaynaklıdır.Şeftali çok büyük ve içi kof görünüyorsa hormonlu olduğunda<br />
şüphelenebiliriz. Kiraz çok kırmızı ve büyük bir görüntüye sahipse hormonludur.<br />
Bitkilere uygulanan hormonlar genellikle giberellin ve değişik oksinlerdir.<br />
Hormonlar besinlere püskürtülerek, besini bir tabak hormon sıvısının içine koyularak<br />
uygulanabilir.<br />
Yazın yediğimiz çekirdeksiz üzümün tümü hormonludur. Çekirdeksiz oluşundan bile besinin<br />
hormonlu olduğunu anlayabiliriz. Yine yazın yenilen tüysüz şeftali de hormonludur. Bu da<br />
tüysüz oluşundan anlayabiliriz.<br />
12
Kısacası bir besinin görünüşüne bakarak besinin hormonlu olup olmadığını anlayabiliriz.<br />
Hormonlu besini anlamak için araştırmacı olmak yeterlidir.<br />
<strong>HORMONLAR</strong>IN UYGULANMASI<br />
Bitki gelişim düzenleyicileri olarak da bilinen hormonların aşırı dozlarda kullanımı o kadar<br />
kötü izlenimler bırakmış ki; bugün herhangi bir tohum veya meyvenin oldukça iri bir örneğiyle<br />
karşılaşıldığında, bunun bir genetik özellik yani bir çeşit farklılığı olabileceği bile<br />
düşünülmeden hemen hormonlu damgası yemesine yetiyor. Kışın seralarda sebze<br />
yetiştirmenin ortaya çıkardığı yetişme zorluklarını, hormonların gelişme arttırıcı, döllenmeyi<br />
sağlayıcı ve yaprakları döküp olgunlaşmayı erkene çekme etkileri gibi özelliklerinden<br />
yararlanarak aşma kolaylığı, giderek artan dozlarda ve bilinçsizce kullanıldığı iddialarıyla,<br />
hormon kelimesinden öcüler yaratmış durumdadır.<br />
Hormonları uygulamanın birçok yöntemi vardır. Evimizde çiçekleri sulamak için kullandığımız<br />
püskürtme aletinin içine su yerine hormon çözeltisi koyarız. Ve besine bunu püskürtürüz.<br />
Başka bir yöntemde kabın içine hormon çözeltisi koyarız. Besini kabın içindeki hormon<br />
çözeltisine batırırız. Hormon toz halde de olabilir. Tekrar kabın içine hormon koyarız ama bu<br />
sefer toz olarak. Besini bu toza batırırız. Besinlere uygulanan hormonlar çoğunlukla öksinler ve<br />
giberellinlerdir.<br />
Giberellinler<br />
Japonlar, “sersem-fide hastalığı” olarak adlandırdıkları bir pirinç hastalığı ile çok uzun süre<br />
önce tanışmışlardır. Hastalanan bitkilerin boyları olağan üstü uzayarak kendi ağırlıklarını<br />
taşıyamaz hale gelmektedir. 1926’da, bir Japon botanikçi olan E. Kurosawa, Gibberella fujikuroi isimli<br />
bir mantar tarafından enfekte edilen tüm bitkilerin bu hastalığa yakalandığını bulmuştur.<br />
Araştırıcı, mantarın sağlıklı fidelere geçmesi halinde, hızlı gövde büyümesi şeklinde beliren<br />
tipik hastalık belitisinin ortaya çıktığını bulmuştur. Kurosawa, mantardan elde ettiği özütü ve<br />
hatta içinde mantarın yetiştiği ortamdan elde ettiği özütü kullanarak benzer semptomları<br />
oluşturabilmiştir. Bazı kimyasalların hastalıkla ilgili olduğu açıktı.<br />
Bu hastalık üzerinde çalışan bazı Japon bilim adamları, şu an giberellin olarak bilinen ve pirinç<br />
bitkilerine uygulandığında tipik hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olan bir maddeyi<br />
gibberella isimli mantardan izole etmeyi ve kristalleştirmeyi başardılar. Fungustan gelen giberellin,<br />
belirgin bir biçimde etkilenen bölgede konukçu bitkinin hızlı büyümesini teşvik etmektedir.<br />
Cüce bitkiler, birçok aktif giberellin formunun oluşumuna katılan son enzime sahip değildir.<br />
Dıştan giberellin uygulaması, bu eksikliği ortadan kaldırarak, bitkilerin normal büyümelerini<br />
sağlamaktadır. Hem giberellinin hem öksinin, gövde uzamasını teşvik etmelerine karşın, bitki<br />
büyümesinin düzenlenmesinde, biri diğerinin yerini alamaz. Bunun nedenlerinden biri bitkini<br />
bu iki hormona en duyarlı olduğu büyüme evrelerinin çoğunlukla farklı olmasıdır. Giberellinlerle<br />
ilgili testler, doğal giberellin içerikleri çok düşük olan cüce bitkilerde (cüce mısır, bezelye)<br />
büyümeyi teşvik etme yetkinliklerine dayanır.<br />
Giberellinler, gövde uzamasının yanı sıra, bir dizi gelişim süreçlerinde de rol oynarlar. Bu<br />
hormonlar (1) sıklıkla tohum ve tomurcuk dormansisini kırabilirler; (2) tohumlarda depo<br />
nişastalarını hidrolodize eden bir enzimin oluşumunu teşvik ederler; (3) bazı iki yıllıklar da<br />
büyümenin birinci yılında çiçeklenmeyi teşvik edebilirler; (4) yazın çiçeklenen bazı bitkilerin<br />
13
“çiçek tomurcuğu” ve böylece ilkbaharda bir çiçek durumu oluşturmalarını yada normal olarak<br />
onlar için çiçeklenmede gün uzunluğu çok kısa olduğunda çiçeklerin dökülmesini ve (5) bazı<br />
türlerde meyve bağlanmasını teşvik edebilirler.<br />
Öksinler<br />
Tümüne birden öksin denen, çok çalışılmış bir grup bitki hormonu, farklı bitki dokularının<br />
büyümesi üzerinde şaşırtıcı çeşitliliklerde etkiler gösterir. Bitkiler, esas olarak hem apikal<br />
meristemin bulunduğu bölgelerde gerçekleşen hücre bölünmesi ile hem de özellikle gövde<br />
dokusunda, daha önceden mevcut hücrelerin uzaması ve genişlemesiyle büyürler. Daha<br />
önce değindiğimiz gibi öksinler hücre uzamasını başlatırlar. Öksinler yaralanmamış bitkilere<br />
uyguladıklarında, uzama üzerinde hemen hemen hiçbir etki göstermezler.<br />
Engelleyiciler<br />
Öksinler ve gibberelinlerinkinin tam tersi etkilere sahiplerdir. Engelleyiciler; sonbaharda bazı<br />
tomurcukların ve tohumların etkinliklerini durdurarak, tohumcukların ve tohumların ölme<br />
risklerinin bulunduğu mevsimde ortaya çıkabilecek olan birkaç günlük sıcak bir dönemde,<br />
onların büyümeye başlamalarını önlerler. Tohumların çimlenebilmesinden önce,<br />
engelleyicilerin suyla yıkama gerekliliği, bazı çöl bitkilerinde önemli bir evrimsel uyum oluştur.<br />
Bilinen en önemli engelleyici absisik asit hormonudur. Bu hormon yalnızca tomurcuklarda ve<br />
tohumlarda dormonsiyi teşvik etmekle kalmayıp, aktif olarak büyüyen sürgünlere<br />
uygulandığında bitkiyi kış yaşamına hazırlayan bir dizi diğer karmaşık ilişkiyi de teşvik eder.<br />
Öğrendiklerimizi deneyler yaparak gözlemledik.<br />
DENEY: Bitkinin Suyuna Hormon Katarak Bitkiye Hormon Uygulama<br />
Deneyin amacı:Bitkiye hormon verip daha büyük ve daha güzel bir görüntüye sahip olmasını<br />
sağlamak.<br />
Araçlar:2/5 tablet,bitki,su aldım.<br />
Deneyin yapılışı:2/5 tableti alıp suda erittim.2 gün arayla da bir bitki alıp bitkiyi suladım. Kısa<br />
bir süre sonra da hormonlu bitki daha güzel oldu ve daha çok gösterişe sahip oldu.<br />
Deneyin sonucu: 2 gün arayla suladığımız bitki hormonlu olduğu için çok büyüdü ve daha<br />
güzel ve gösterişli bir görüntüye sahip oldu.<br />
14
DENEY: Bitkiye Hormonu İğneleyerek Uygulama<br />
Deneyin Amacı: Bitkinin hormon uygulandıktan sonra nasıl bir biçim aldığını öğrenebilmek<br />
Araçlar: <strong>Özel</strong> iğne, sıvı hormon ve iki tane menekşe<br />
Deneyin Yapılışı: Belirli bir ölçüdeki sıvı hormonu özel bir iğne ile bitkinin gövdesine<br />
ölçüsü ile uygularız.<br />
Deneyin Sonucu: Biz burada iki bitkiyi karşılaştırarak hormonun bitkilere nasıl etkileri<br />
olduğunu, hormonun nasıl uygulandığını ve bitkinin değişimini öğrendik.<br />
DENEY: Püskürtülerek Hormon Uygulama<br />
Deneyin amacı: Bitkiye hormon verip daha büyük ve daha güzel bir görüntüye sahip<br />
olmasını sağlamak.<br />
Araçlar:Hormon çözeltisi, su, bitki<br />
Deneyin yapılışı: püskürtme aletinin içine hormon çözeltisi ve su koydum. Çalkaladım ve iki<br />
gün arayla bunu bitkinin altına püskürttüm ve suladım.<br />
Deneyin sonucu: 2 gün arayla suladığımız bitki hormonlu olduğu için çok büyüdü ve<br />
daha güzel ve gösterişli bir görüntüye sahip oldu.<br />
DENEY: Daldırma Yöntemi ile Hormon Uygulama<br />
15
Deney amacı:Hormon çeşitliliklerini öğrenmek ve hormonun bitkiye etkilerini görmek.<br />
Araçları:Bir tür hormon çeşiti,bir gül fidanı ve bir bardak su<br />
Deneyin yapılışı:Bir gül fidanı aldım.Ucunu ıslattım ve hormona batırdım.Sonra toprağa<br />
ektim.<br />
Deneyin sonucu:Hormon uyguladığımız dal onbeş gün içinde kök salıp yaprak vermeye<br />
başladı.<br />
DENEY: Toprağına Karıştırılarak Hormon Uygulama<br />
Deneyin amacı:Bitkinin toprağına hormon uygulayarak çiçeği büyütmeye çalışma<br />
Deneyde kullanılan malzemeler:2/5 lik bir hormon tableti,bitki ve su<br />
Deneyin yapılışı:Hormon tabletini ezerek toprağa koydum ve onu 3 günde bir suladım.<br />
Deneyim sonucu:Bu sulamalar sonucu bitki bir çiçek açmaya başladı ve hormon işe yaradı.<br />
16
SONUÇ<br />
Biz, bu projede hormonun ne olduğunu , hormonların büyümeye etkisi olduğunu,hormonların kaç<br />
bölüme ayrıldığını,hormonlar fazla kullanıldığında hastalıklara yol açacağını,hormonların<br />
bölümlerini,hormonların insanların ve bitkilerin üzerindeki etkiyi, hormonun bitkiye nasıl uygulandığını,<br />
hormonlu yiyeceklerin nasıl anlaşıldığını ve hormon çeşitlerini öğrendik,bitkilerdeki hormonların<br />
çeşitlere ayrıldığını öğrendik.<br />
17
KAYNAKÇA<br />
Adnan BENK (1992) Büyük Lugat Ansiklopedisi Sabah Yayınları<br />
Ana Britanica Genel Kültür Ansiklopedisi Cilt : 27<br />
Bilkent Temel Eğitim Ansiklopedisi (2004) 1.Baskı<br />
Despina ÇİMRİOĞLU Büyük Laroussa 11. cilt Milliyet Gazetecilik A.Ş.<br />
<strong>Ege</strong> Üniversitesi Bahçe İşleri Bölümü<br />
Keton-Gould (2000 )Genel Biyoloji Ankara:Palmiye Yayıncılık<br />
Betül ORAN Aydın ARIT(1983) Görsel Dünya Ansiklobedisi Görsel Yayınları<br />
Milliyet Ansiklopedisi<br />
18