19.06.2013 Views

moleküler biyolojide kullanılan yöntemler

moleküler biyolojide kullanılan yöntemler

moleküler biyolojide kullanılan yöntemler

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE<br />

KULLANILAN YÖNTEMLER-2<br />

• Çalışılacak biyolojik molekül grubunun izolasyonu<br />

amacıyla gerçekleştirilen işlemlere ekstraksiyon<br />

(özütleme) denir.<br />

Ekstraksiyon işlemi;<br />

parçalama,<br />

ayırma<br />

ve saflaştırma aşamalarından oluşur.<br />

Daha sonra tam veya kısmen saflaştırılmış<br />

makromoleküllerin (nükleik asitler, proteinler) yapısal<br />

ve/veya işlevsel analizlerine yönelik çeşitli <strong>yöntemler</strong><br />

uygulanır.<br />

FİZİKSEL YÖNTEMLER<br />

Mekanik Yöntemler<br />

Ultrasonifasyon<br />

Ozmotik şok<br />

Dondurma-çözme<br />

Hücre parçalama <strong>yöntemler</strong>i<br />

KİMYASAL YÖNTEMLER<br />

Çözücülerin kullanılması<br />

enzimlerin kullanılması<br />

1<br />

3<br />

5<br />

HÜCRE PARÇALAMA YÖNTEMLERİ<br />

• Moleküler <strong>biyolojide</strong>ki araştırmalar büyük ölçüde<br />

saflaştırılmış moleküllerle yapılan analitik<br />

çalışmalara dayanmaktadır.<br />

• En basit hücre bile karmaşık bir yapıya sahiptir ve<br />

binlerce farklı çeşitteki moleküllerden oluşur.<br />

• Bu nedenle öncelikle ilgilenilen molekül grubunu<br />

hücredeki diğer kısımlardan moleküllerden<br />

ayırmak ve daha sonra da yapılacak çalışmanın<br />

amacına göre saflaştırmak gerekir.<br />

PARÇALAMA (homojenizasyon)<br />

YÖNTEMLERİ<br />

• Bu aşamada çalışılacak molekül grubunu<br />

içeren doku veya hücrelerin çeper ve zar<br />

yapıları parçalanıp yok edilir. Elde edilen<br />

karışıma homojenat denir.<br />

• Hücre yapısı ortadan kalmış olan homojenatta,<br />

serbest ya da organeller içerisindeki, hücre<br />

bileşenleri parçalamanın yapıldığı ortamda<br />

dağılmış bir süspansiyon halinde bulunur.<br />

1. Fiziksel <strong>yöntemler</strong><br />

a) Mekanik işlemler:<br />

Bu <strong>yöntemler</strong>in en basit ve ilkel şekli materyali bir havan içinde kumla öğütmektir.<br />

• Ezerek parçalama daha gelişmiş şekilde, doku veya hücrelerin sıvı azotta (-196 C) ya<br />

da -20 , -70 C ‘de dondurulduktan sonra soğuk havanlarda yapılır.<br />

• Donma sonucu kristal hale geçen yapılar toz haline gelene kadar kolaylıkla<br />

parçalanabilmektedir.<br />

• İşlemin çözünme olmadan kısa sürede bitirilmesi gereklidir.<br />

• Ezme sırasında alumina, kum ya da cam tozu katılırsa , parçalanma etkinliği artar.<br />

2/21/2013<br />

2<br />

4<br />

6<br />

1


• Günümüzde mekanik olarak parçalamada<br />

daha çok homojenizatör denilen aletler<br />

kullanılmaktadır. Bunlar:<br />

• Karıştırıcı tipinde olanlar (blender): Evlerde<br />

<strong>kullanılan</strong>ların daha güçlü olanlarıdır. Yüksek<br />

hızda dönen bıçaklar yardımıyla biyolojik<br />

materyaller kesilerek parçalanır. Bunlar daha<br />

çok bitki ve hayvan doku veya organlarının<br />

parçalanmasında kullanılır.<br />

• Bakteri gibi m.o ların parçalanması için<br />

uygun değildir.<br />

• Pistonlu homojenizatörler: Basınç etkisiyle<br />

parçalama yapan ve ucunda genellikle<br />

teflondan yapılmış bir pistonu bulunan<br />

aletlerdir.<br />

• Basınç uygulaması elle veya motor gücüyle<br />

yapılabilir.<br />

• Hücre süspansiyonu silindirik<br />

kabın haznesine döküldükten<br />

sonra piston arada hava<br />

kalmayacak şekilde takılır ve<br />

hidrolik basınç motoru ile<br />

süspansiyon üzerine basınç<br />

(yaklaşık 10 ton/cm2)<br />

uygulanır. Basınç istenilen<br />

değere ulaşınca vana biraz açılır<br />

ve hücre süspansiyonunun<br />

damla damla akması sağlanır.<br />

7<br />

9<br />

11<br />

• Milli homojenizatör (Ultra<br />

turrax): ucunda özel dişleri<br />

bulunan metal bir milin çok<br />

yüksek devirde döndürülmesi<br />

ile parçalama yapar.<br />

• Dişli kısım parçalanacak<br />

materyali içeren tampona<br />

daldırılır; motor<br />

çalıştırıldığında mil döner ve<br />

materyal dişler arasında<br />

kesilerek parçalanır. 8<br />

Fransız basınç hücresi (French pressure cell):<br />

Basınç yardımıyla parçalama sağlar.<br />

• Çelik silindir bir kap, piston ve silindir<br />

üzerindeki basıncın giderilmesi için <strong>kullanılan</strong><br />

bir vanadan oluşur.<br />

• Sistem gerek biçim gerekse çalışma<br />

mekanizması açısından büyük metal bir<br />

şırıngaya benzer<br />

Balistik homojenizatörler: dayanıklı cam veya metal bir kap<br />

içene konulan hücre süspansiyonu çapları 0.2-1.0 mm arasında<br />

değişen cam, plastik veya çelik kürecikler ile birlikte yüksek<br />

hızda çalkalanır.<br />

Çalkalama sırasında küreciklerin birbirine çarpması ile hücre<br />

parçalanması gerçekleşir.<br />

Bu yöntem özellikle diğer parçalama <strong>yöntemler</strong>ine dirençli m.o<br />

ların parçalanmasında kullanılır<br />

2/21/2013<br />

10<br />

12<br />

2


• Bu yöntemin en basit uygulama şekli içerisine<br />

cam boncuklar eklenmiş hücre<br />

süspansiyonunun vorteks de karıştırılmasıdır.<br />

• Ultrasonikatörler elektrik enerjisini kesikli karakterde mekanik<br />

enerjiye çevirerek, titanyumdan yapılmış bir prob yardımıyla<br />

ultrases dalgalarını solüsyon içindeki materyale iletirler.<br />

• Mekanik yolla veya ultrasonikasyonla yapılan parçalama<br />

sırasında sürtünme nedeniyle açığa çıkan ısıyı yok etmek için<br />

işlem kabı soğuk ortamda tutulmalıdır (buz veya sıvı azot)<br />

• D) Dondurma-çözme:<br />

• Hücrelerin çok düşük sıcaklıklarda (-20, -80 C) tutulup<br />

sonra yeniden ısıtılarak çözündürülmesi ve bu işlemin<br />

birkaç kez tekrarlanması parçalanmaya yol açar.<br />

• İşlemin temeli, donan su moleküllerinin hacminin<br />

genişlemesi ve hücrelerde oluşan buz kristallerinin<br />

hücre zarına zarar vererek parçalanmayı sağlamasıdır.<br />

13<br />

15<br />

17<br />

b) Ultrasonikasyon:<br />

İnsanın duyma sınırının üzerindeki frekanslarda (18 kHz üstü) ses<br />

dalgaları (ultrases, ultrason) sıvı bir ortamdaki hücrelere<br />

uygulandığında parçalanmaya yol açar.<br />

• Bu uygulama süspansiyondaki su moleküllerinin kinetik<br />

enerjilerini arttırır. Basınç farkları çok sayıda mikro hava<br />

kabarcığının oluşumuna yol açar. Bu kabarcıklar hızla hareket<br />

eder ve bir süre sonra patlayarak yoğun şok dalgaları yaratır.<br />

• Patlama sırasında ses enerjisinin mekanik parçalama<br />

enerjisine dönüşümüyle ortamdaki hücreler (özellikle bakteri<br />

hücreleri) parçalanır.<br />

c) Ozmotik şok:<br />

Hücrelerin yüksek ozmotik basınçlı bir çözeltiden (örneği %20<br />

sakkaroz) hipotonik bir ortama (örn su) geçirilmesi ile suyun<br />

hücrelerin içine girmesi zarlarda patlamaya yol açar.<br />

Bu yöntem hücre duvarı bulunmayan ya da yok edilmiş<br />

hücreler için uygundur.<br />

2. Kimyasal <strong>yöntemler</strong><br />

Çözücülerin kullanılması<br />

• Bu uygulamaların prensibi: hücre zarındaki bileşiklerin çözündüğü<br />

uygun çözücü (solvent) yardımıyla zar yapısının eritilmesidir.<br />

Bu amaçla <strong>kullanılan</strong>;<br />

• Organik çözücüler (örn, etil asetat, toluen vb) zardaki lipitler çözerek<br />

yapıyı bozarlar.<br />

• Deterjanlar: (sodyum dodesil sülfat) ise uygun pH koşullarında<br />

zardaki protein ve lipoproteinlerle etkileşime girerek onları<br />

uzaklaştırır.<br />

• Bazik çözeltiler (pH 11-12.5) ise hücre duvarının hidrolizini sağlar.<br />

2/21/2013<br />

14<br />

16<br />

18<br />

3


Enzimlerin kullanılması:<br />

• Lizozim: bakterilerin peptidoglikan tabakasındaki β-1,4- glikozidik<br />

bağları hidroliz etmektedir. Bu enzim, özellikle Gram (+) bakteriler<br />

üzerine etkilidir.<br />

• Gram (-) bakterilerin parçalanması için hücrelerin bir süre EDTA<br />

uygulamasında tutulması gerekir. EDTA, lipopolisakkarit<br />

moleküllerini birbirine bağlayan Ca +2 iyonlarının ortamdan<br />

çekilmesini sağlamakta ve böylece lizozimin içteki peptidoglikan<br />

tabakasına ulaşmasını kolaylaştırmaktadır.<br />

• Ayrıca, tripsin, proteinaz K, gibi proteazlar ve zimoliyaz da (maya<br />

hücreleri için) bu amaçla <strong>kullanılan</strong> enzimlerdir.<br />

• Enzimatik parçalama genelde mekanik parçalamaya dayanıklı yapılar<br />

için uygulanmaktadır.<br />

AYIRMA (SEPERASYON),<br />

SAFLAŞTIRMA (PÜRİFİKASYON)<br />

VE ANALİZ YÖNTEMLERİ<br />

• Ham özüt bazı biyokimyasal analizlerde doğrudan<br />

kullanılabildiği gibi <strong>moleküler</strong> biyolojik çalışmalarda ilgilenilen<br />

molekül, hedeflenen saflık derecesine göre uygulanan<br />

<strong>yöntemler</strong>le, ham özütteki diğer moleküllerden ayrılabilir.<br />

• Bu <strong>yöntemler</strong> karışımdaki molekül gruplarının<br />

çözünme özelliklerine<br />

Kitle, yoğunluk elektriksel yük gibi fiziksel özelliklerine<br />

Veya diğer moleküllere ilgisine göre (affinite) ayrılmalarını<br />

sağlayan işlemleri kapsar<br />

Bu tekniklere hazırlayıcı (preparative ) teknikler denir.<br />

Hazırlayıcı süreç oldukça fazla miktardaki bir biyolojik materyalin<br />

saflaştırılmasına yöneliktir.<br />

19<br />

21<br />

23<br />

• Sonuç olarak, <strong>kullanılan</strong> parçalama yöntemi,<br />

amaçlanan çalışmaya, <strong>kullanılan</strong> biyolojik materyalin<br />

tipine (organizma, doku, veya hücre tipine), izole<br />

edilecek molekül grubuna, eldeki olanaklara ve kabul<br />

edilebilir etkinliğe bağlıdır.<br />

• Buna göre, fiziksel veya kimyasal <strong>yöntemler</strong>den ya da<br />

iki tipi de içeren karma <strong>yöntemler</strong>den yararlanılabilir.<br />

• Parçalama sonrasında, üzerinde çalışılacak<br />

molekül grubunu homojenattaki diğer<br />

molekülllerden ayırmaya ve saf bir şekilde elde<br />

etmeye yönelik bir seri işlem uygulanır.<br />

• Homojenattaki zar parçalarını, parçalanmamış<br />

doku veya hücreleri uzaklaştırmak amacıyla<br />

uygulanan ön ayırma işlemlerinden sonra elde<br />

edilen ve çalışılacak molekülle birlikte birçok<br />

karışıma ham özüt (crude extract) denir.<br />

• Bu <strong>yöntemler</strong>in amacı daha sonraki belirleyici analitik<br />

çalışmalar için ilgilenilen moleküllerin elde<br />

edilmesidir.<br />

• Ayırma/saflaştırma işlemlerinden sonra, üzerinde<br />

çalışılan molekülün nicel ve/veya nitel analizi<br />

yapılabilir. Örn. miktar tayini, alt tiplerinin<br />

saptanması, yapısal analiz, aktivite belirlenmesi vb.<br />

2/21/2013<br />

20<br />

22<br />

24<br />

4


• Bir makromolekülün homojenattan ayrılması, saflaştırılması ve<br />

analizi için <strong>kullanılan</strong> <strong>yöntemler</strong>in başlıcaları aşağıda<br />

açıklanmaktadır.<br />

• Çalışmanın biyolojik materyalin çeşidi ve eldeki olanaklara<br />

bağlı olarak bu <strong>yöntemler</strong>in uygulanma sıraları değişebilir ve<br />

aynı zamanda birden çok yöntemden yararlanılabilir.<br />

• Burada açıklanan <strong>yöntemler</strong>, uygulamadaki kullanım<br />

sıralarından çok dayandıkları temele göre basitten karmaşığa<br />

doğru açıklanmıştır.<br />

• En çok <strong>kullanılan</strong> filtre edici materyaller filtre<br />

kağıdı, sinterli cam huni, membran (zar)<br />

filtrelerdir.<br />

• Kullanılan sisteme vakum veya basınç<br />

uygulanarak süzme işlemi hızlandırılabilir.<br />

Membran filtreler çok küçük gözenekleri olan polimer yapıdaki<br />

filtrelerdir.<br />

• Biyolojik olarak inert ve çoğunlukla saf selüloz esterlerinden yapılırlar<br />

• Por çapları 0.25-150 nm arasında değişen membran filtreler<br />

bulunmaktadır.<br />

• Bu filtreler en uygun akışkanlık değerine, ilgilenilen molekülün özelliğine<br />

ve ağırlığına göre seçilebilir.<br />

25<br />

27<br />

29<br />

1. Süzme (Filtrasyon)<br />

• Homojenatin filtre edici bir materyalden geçirilerek,<br />

süspansiyonda bulunan partiküllerin sıvı kısımdan<br />

ayrılmasıdır.<br />

• Bu yolla, <strong>kullanılan</strong> filtre edici materyalin gözeneklerinin<br />

çapına göre, filtreden geçen kısımda belli büyüklükte partikül<br />

bulunabileceği gibi bunların tamamı da filtrenin üzerinde<br />

kalabilir.<br />

Filtre kağıtları Süzme işleminde <strong>kullanılan</strong> filtre<br />

kağıtları çok çeşitlidir. Homojen por çapına sahip<br />

olmayan kaba filtre kağıtlarından, çok duyarlı ayırım<br />

yapabilen çeşitli boyutlardaki tiplerine kadar farklı<br />

seçeneklerden amaca uygun olanı belirlenebilir.<br />

Membran filtrelerin en genel kullanım amaçları:<br />

Mikrometre boyutundaki partikülleri ortadan kaldırarak<br />

çözeltilerin bulanıklığını yok etmek<br />

otoklavlanamayan çözeltilerin sterilizasyonunu sağlamak<br />

çok az miktardaki örnekleri toplamak ve biyomolekülleri<br />

içeren çözeltileri konsantre etmek<br />

Tamponlardaki ve diğer çözeltilerdeki tuz vb küçük molekülleri<br />

yok etmektir.<br />

2/21/2013<br />

26<br />

28<br />

30<br />

5


Ultrafiltrasyon: Membran filtrelerle yapılan bir filtrasyon<br />

uygulamasıdır.<br />

• Moleküllerin boyut, biçim veya yüklerine göre ayrılmaları<br />

sağlanır.<br />

• Ayırımı yapılacak olan molekülleri içeren solüsyon dışarıdan<br />

oluşturulan bir kuvvetle yarı geçirgen bir zarda gecmeye<br />

zorlanır.<br />

• Filtrelerden sıvının geçişini sağlamak için vakum, basınç yada<br />

santrifüj kuvveti gerekir.<br />

• Ultrafiltrasyonda <strong>kullanılan</strong> zarların por çapı genelde<br />

1-20 nm arasında değişir<br />

• Kullanılacak zarın por çapı çalışılan molekülün<br />

geçmesine izin vermeyecek şekilde olmalıdır.<br />

NMWC (Nominal Molecular Weight Cut-Off)<br />

• Zarlara özgü bir değerdir. Zardan geçemeyen bir<br />

molekülün ağırlığına eşdeğerdir.<br />

• Ultrafiltrasyonda <strong>kullanılan</strong> membran filtrelerin<br />

NMWC değerleri genelde 100-1.000.000 arasındadır.<br />

• Ekstraksiyon ve çeşitli saflaştırma aşamalarında elde<br />

edilen nükleik asit ve protein çözeltileri daha sonraki<br />

aşamalar için genellikle fazla seyreltiktir.<br />

• Çözücünün yüksek sıcaklıkta uçurulması yoluyla<br />

konsantre edilemedikleri için, bu tip çözeltilerin<br />

hacimlerini azaltmakta daha nazik ve çok etkili bir<br />

yöntem olarak genellikle ultrafiltrasyondan veya<br />

liyofilizasyondan yararlanılır.<br />

31<br />

33<br />

35<br />

• Bu filtrelerin genellikle iki tabakalı olanları<br />

kullanılır; birinci tabaka yüzeyde bulunan, ince<br />

(0.1-0.5 ɥm) selüloz asetat, naylon veya<br />

polivinilidinden yapılmış bir zar, ikinci tabaka<br />

daha kalın, inert bir destek tabanıdır. Bu tip<br />

filtreler partiküllerin yüzeyde kalmasını sağlar.<br />

2. Diyaliz<br />

• Biyolojik moleküllerin ayırımında <strong>kullanılan</strong> en eski<br />

<strong>yöntemler</strong>den biridir.<br />

• Bu yöntem seyreltik bir çözeltideki moleküllerin boyutlarına<br />

göre ayrılması temeline dayanır.<br />

• Bu yöntemin en genel uygulaması değişik büyüklükteki<br />

molekülleri içeren çözeltinin, makromolekülleri geçirmeyen<br />

fakat su vb küçük moleküllerin geçişine izin veren, yarı<br />

geçirgen bir zardan yapılmış bir diyaliz tüpüne konulup düşük<br />

iyonik kuvvette uygun bir tampona (veya saf suya) daldırılması<br />

şeklinde gerçekleştirilir.<br />

2/21/2013<br />

32<br />

34<br />

36<br />

6


• Dengeye ulaşıldıktan sonra, eğer dışarıdaki solüsyon taze<br />

tamponla değiştirilecek olursa, diyalizin devam etmesiyle<br />

tüpün içindeki küçük moleküllerin konsantrasyonundaki<br />

azalma devam eder.<br />

• Böylece istenilen ayırım tamamlanıncaya kadar diyaliz 1-2 gün<br />

sürdürülebilir.<br />

• Diyaliz için <strong>kullanılan</strong> yarı geçirgen zarlar (diyaliz tüpleri)<br />

kollodyon, selofan, selüloz gibi çeşitli materyallerden yapılmış,<br />

1-20 nm por çapına sahip malzemelerdir.<br />

• Por çapı zardan geçecek moleküllerin büyüklüğünü belirler.<br />

NMWC değeri 10.000-20.000 arasında olan tipleri yaygın<br />

olarak kullanılır.<br />

• Diyaliz, iyonik olan ve olmayan, tüm küçük<br />

molekülleri yok etmek veya çözeltileri<br />

konsantre etmek için basit, ucuz ve etkin bir<br />

yöntemdir.<br />

• Genellikle çözeltideki tuzları ve diğer küçük<br />

molekülleri ortamdan uzaklaştırmakta<br />

kullanılır.<br />

37<br />

39<br />

41<br />

• Zarların porları genellikle molekül ağırlığı 10.000’den fazla olan<br />

makromoleküllerin geçişine izin vermeyecek kadar küçüktür.<br />

• Böylece, diyaliz tüpünün içindeki su (ve küçük iyonlar) dışarı<br />

çıkarken içeride ayırımı istenen molekülün konsantre bir<br />

çözeltisi kalır.<br />

• Küçük moleküllerin çıkışı tüpün içi ile dıştaki tamponun<br />

konsantrasyonları eşitleninceye kadar devam eder.<br />

• Dengeye çalışılan hacme bağlı olarak, genellikle 4-6 saatte<br />

ulaşılır.<br />

• Por büyüklüğünün her tarafta eşit olmasını<br />

sağlamak ve ağır metallerden ileri gelen<br />

kontaminasyonu yok etmek için tüplerin bir ön<br />

işlemden geçirilerek hazırlanması gerekir.<br />

• Ancak böyle bir hazırlığı gerektirmeyen, sadece<br />

tampon ile ıslatılarak <strong>kullanılan</strong> tipleri de<br />

vardır.<br />

3. Liyofilizasyon<br />

• Donmuş durumdaki bir çözücünün vakum altında<br />

doğrudan gaz haline geçmesini (buharlaşmasını)<br />

sağlayan süblimasyon temeline dayalı bir dondurma<br />

tekniğidir.<br />

• Genellikle yüksek ısıya duyarlı materyallerin<br />

kurutulması ya da konsantre edilmesi için en etkin<br />

<strong>yöntemler</strong>den biridir.<br />

• Bu yöntemin avantajlarından biri de biyolojik<br />

materyallerin saklanma ve taşınmasında sağladığı<br />

kolaylıktır. 42<br />

2/21/2013<br />

38<br />

40<br />

7


Vakum altında santrifüjleme<br />

• Bu yöntem bir çok biyolojik örneğin kurutulmasında<br />

kullanılabilir.<br />

• Örnek önce bir organik çözücüde veya suda çözündürülür.<br />

• Çözücü santrifüjde vakum altında uçurulur ve böylece örneğin<br />

tüpün dibinde çökelti halinde kalması sağlanır.<br />

• Bu yöntem hızlı olması, ön dondurma işlemine gerek<br />

olmaması, örneğin tamamının kazanılması ve sudan başka<br />

çözücülerin de kullanılabilmesi bakımında liyofilizasyondan<br />

daha avantajlıdır<br />

4. Çöktürme<br />

• Bu yolla ayırma, su veya başka çözücü içeren bir<br />

ortamda istenilen ya da istenmeyen moleküllerin<br />

çöktürülerek katı halde ayrılması temeline dayanır.<br />

• Amonyum ve sodyum sülfat proteinleri çöktürmekte<br />

<strong>kullanılan</strong> organik tuzlardır.<br />

• Nükleik asitler için ise izopropanol ve etanol kullanılır.<br />

6. Santrifüjleme<br />

Bu yöntem santrifüj adı verilen aletler yardımıyla, yüksek hızda döndürülerek<br />

merkezkaç kuvveti oluşturulan bir alanda partiküllerin davranış temeline<br />

dayanır.<br />

Makromolekül halindeki bir partikül veya bir hücre organeli yüksek hızda<br />

döndürüldüğünde bir santrifüj kuvvetinin etkisinde kalır.<br />

Santrifüj kuvveti (F) şu şekilde ifade edilir:<br />

F= mω 2 r<br />

F=santrifüj kuvveti<br />

m= çökelen partikülün kütlesi<br />

ω= dönümün açısal hızı (radyan/sn)<br />

r= göç eden partiküllerin merkezdeki dönüm eksenine olan uzaklığı (cm)<br />

43<br />

45<br />

47<br />

5. Enzim uygulaması<br />

• Ayırma işleminde enzim kullanımıyla, örneğin<br />

proteinlerin proteazlarla, nükleik asitlerin de<br />

nükleazlarla parçalanarak ortamdan<br />

uzaklaştırılması mümkünddür.<br />

• Çökelen bir partikül üzerindeki kuvvet, dönüm<br />

hızı ve partikülün dönüm eksenine uzaklığı ile<br />

artar. F değerinin, yerçekimi kuvvetiyle (g) ilgili<br />

olarak RCF (göreceli yer çekimi kuvveti)<br />

kullanılır.<br />

• RCF= 1.119 x rpm x r<br />

• RCF , örneğin dakikadaki dönüm sayısı (rpm)<br />

ve çökelen partikülün dönüm eksenine uzaklığı<br />

ile değişir. 48<br />

2/21/2013<br />

44<br />

46<br />

8


• Genellikle ortalama RCF’nin hesaplanmasında,<br />

santrifüj tüpünün tepesi ile dibi arasındaki<br />

uzaklığın ortasındaki değer (rort) kullanılır.<br />

• RCF, sayısal bağıntı çizelgesinden yararlanılarak<br />

hesaplanabilir.<br />

• RCF değeri x g şeklinde gösterilir (örn: 12.000 x<br />

g)<br />

• Santrifüjleme biyolojik materyalin hazırlanmasında,<br />

moleküllerin izolasyonu ve saflaştırılmasında<br />

<strong>kullanılan</strong> preparatif bir yöntemdir.<br />

• Bunun yanında saflaştırılmış <strong>moleküler</strong>in biçim,<br />

boyut, yoğunluk gibi özelliklerinin ölçülmesinde de<br />

kullanılır.<br />

Düşük hızlı santrifüjler<br />

• Oldukça ağır partiküllerin çökelmesinde<br />

kullanılır.<br />

• En yüksek hızları 4.000-5.000 dev/dak dır.<br />

• Genellikle oda sıcaklığında çalışırlar sıcaklık<br />

kontrolleri yoktur.<br />

49<br />

51<br />

53<br />

• Santrifüjler, dönüm sağlayan bir<br />

motor ile tüplerin konulduğu bir<br />

rotordan oluşur.<br />

• Düşük devirliden çok karmaşık<br />

donanıma sahip ve analitik<br />

işlemler yapabilenlere doğru<br />

geniş yelpazede çok çeşitli<br />

santrifüjler geliştirilmiştir.<br />

Yüksek hızlı santrifüjler<br />

• Daha duyarlı uygulamalar için, yüksek devirli ve ısı kontrollü santrifüjler<br />

gereklidir.<br />

• Sıcaklığı (4 C civarında) ve hızın kontrol altında tutulması, özellikle yüksek<br />

sıcaklığa duyarlı biyolojik materyalin santrifüjlenmesi sırasında önemlidir.<br />

• Yüksek hızda santrifüjlerde başlıca 3 tip rotor kullanılır<br />

Sabit açılı<br />

Açilan kova<br />

Dikey rotorlar<br />

2/21/2013<br />

50<br />

52<br />

54<br />

9


• Biyolojik örneklerin hazırlanmasında orta ya da<br />

yüksek hızlı santrifüjlerin kullanımı gereklidir.<br />

• Bu santrifüjlerle, parçalama sürecinden sonra<br />

hücresel atıklar yok edilebildiği gibi hücre<br />

organelleri (nukleus, mitokondri,kloroplast gibi)<br />

ve kimyasal uygulamalar sonrasında<br />

makromoleküller (nükleik asitler, proteinler vb)<br />

çöktürülebilir.<br />

55<br />

57<br />

59<br />

• Günümüzde rotorlar daha çok karbon-fiber<br />

karışımı malzemelerden imal edilmektedir.<br />

• Bunlar hafif olduklarından hızlanma ve durma<br />

süreleri kısadır.<br />

• Bu santrifüjler içinde en çok <strong>kullanılan</strong>ları orta<br />

hızda dönüm yapan mikrosantrifüjlerdir<br />

• Maksimum hızları genellikle 12.000-15.000<br />

rpm dir (11.000-12.000 xg) 56<br />

Ultrasantrifüjler<br />

• En karmaşık yapılı olan santrifüjlerdir.<br />

• Ultrasantrifüjlerle çok yüksek devirlere ulaşılabilmesi<br />

nedeniyle rotorda yüksek derecede ısı artışı oluşacağından<br />

çalışma sırasında cihazın içinin soğutulması ve sürtünmenin<br />

engellenmesi için yüksek vakumda tutulması gerekir.<br />

• Metal rotorların yüksek basınç etkisiyle nadir de olsa<br />

parçalanma tehlikesi olduğundan aletin içi çelik tabaka ile<br />

kaplidir.<br />

Ultrasantrifüjler;<br />

• hücre bileşenlerinin ayrılmasında (organel<br />

veya moleküllerin)<br />

• saflaştırılmış moleküllerin analitik ölçümlerinin<br />

yapılmasında kullanılır. Örn. saflık derecesi,<br />

molekül ağırlığı, yoğunluğu, biçimi,<br />

bileşenlerin özellikleri ve oranlarının<br />

belirlenmesi gibi.<br />

2/21/2013<br />

58<br />

60<br />

10


Santrifüjleme uygulamaları<br />

Hıza bağlı çökelme santrifüjlemesi<br />

• Üzerinde çalışılan örneğin ilk aşamada belli bir süre uygun<br />

hızda döndürülmesiyle elde edilen iki ayrı fazda (çökelti ve üst<br />

sıvı) preparatif amaçlı olarak daha ileri düzeyde ayırım yapmak<br />

üzere hıza bağlı çökelme santrifüjlemesi kullanılır.<br />

• Bu santrifüjlemede, kaba çökeltilerden hücre organellerine ve<br />

makromoleküllere kadar farklı boyuttaki partiküller<br />

birbirinden ayrılır.<br />

• Diferansiyel santrifüjleme kullanılarak partiküllerin çökelme<br />

hızını ifade eden çökelme katsayıları (s) hesaplanabilir.<br />

• Birimi saniye olan s terimi genellikle standart koşullarda, 20 C<br />

de ortam olarak su kullanılarak yapılır.<br />

• S değeri, biyolojik makromolekülleri ve hücre organellerini<br />

sınıflanddırmada <strong>kullanılan</strong> bir özelliktir. Bir molekülün ya da<br />

organelin boyutunu (molekül ağırlığı, baz çifti vb)<br />

hesaplamakta kullanılır.<br />

Yoğunluk derecelenmesi santrifüjleme (density<br />

gradient)<br />

• Örnek yoğunluğu tüpün tepesinden dibine<br />

doğru giderek artan akışkan bir ortamda<br />

santrifüjlenir.<br />

• Differansiyel santrifüjlemeden farklı olarak, bu<br />

yöntemde değişik boyutttaki partikullerin tek<br />

bir santrifüjleme ile ayrılması mümkün olur.<br />

61<br />

63<br />

65<br />

• Bu temele dayalı olarak hücre bileşenlerinin daha özgül biçimde<br />

ayrılmasını sağlamak üzere farklılığa bağlı (differential) santrifüjleme<br />

geliştirilmiştir.<br />

• Bu yöntemde giderek artan hızlarda ardışık santrifüjleme uygulanır.<br />

• Santrifüjlemenin başında, tüm partiküller homojen şekilde dağılmıştır.<br />

• İşlem devam ederken partiküller sedimantasyon derecelerine göre<br />

çökerler<br />

• Çökelme katsayıları 1x10 -13 -10.000x10 -13<br />

arasında değişir.<br />

• Sayısal açıdan kolaylık sağlamak için çökelme<br />

katsayıları Svedberg birimi (S) ile ifade edilir.<br />

• 1S= 1x10 -13 saniyedir.<br />

• Bu yöntem biyolojik makromoleküllerin ayrılması ve<br />

saflaştırılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

• Bu yöntemle s ölçümü de yapılabilir.<br />

• Özellikle nükleik asitler bu <strong>yöntemler</strong>in kullanımıyla ayrıntılı<br />

şekilde araştırılabilmektedir.<br />

• DNA ve RNA s değerlerine göre sınıflandırılabilir ve DNA’nın<br />

farklı yapısal biçimleri ayırt edilebilir.<br />

• Bu yöntem ayrıca, ribozom, mitokondri, kloroplast gibi hücre<br />

bileşenlerinin izolasyonu ve saflaştırılmasında da<br />

kullanılmaktadır.<br />

2/21/2013<br />

62<br />

64<br />

66<br />

11


• Yoğunluk derecelenmesinde başlıca 2 yöntem kullanılır:<br />

1. Hız-bölgesel (rate-zonal) santrifüjleme<br />

İşlemden önce, otomatik dercelenme karıştırıcısı yardımıyla,<br />

sakkaroz veya gliserol gibi küçük molekül ağırlıklı solusyonlarla<br />

bir yoğunluk dercelenmesi hazırlanır.<br />

Örnek dercelenme tabakasının tepesine yayılır ve tüpler açılan<br />

kova tipindeki rotora yerleştirilir.<br />

İşlem sırasında partiküller s değerleriyle bağlantılı bir hızda<br />

hareket ederler.<br />

• Santrifüj kuvvetinin etkisi altında,<br />

sezyum tuzu tepeden dibe doğru<br />

devamlı artan bir yoğunluk<br />

derecelenmesi oluşturur.<br />

• Örnekteki moleküller kendi<br />

yoğunluklarına eşdeğer olan<br />

yoğunluk bölgelerinde kalırlar.<br />

• Böylece tüpte bileşenlere ait farklı<br />

bölgeler oluşur ve moleküller<br />

buradan izole edilip analiz<br />

edilebilirler<br />

67<br />

69<br />

71<br />

Partiküller bölgeler (zonlar)<br />

halinde çökerler ve<br />

birbirlerinden ayrılmış olarak<br />

kalırlar.<br />

İşlem partiküller tüpün dibine<br />

ulaşmadan sona erdirilir.<br />

Tüpteki değişik bölgeler ayrı ayrı<br />

toplanır.<br />

2. Eşit yoğunluk (Isopycnic) santrifüjlemesi<br />

(denge yoğunluk derecelenmesi-equilibrium-density gradient)<br />

Bu yöntemde yoğunluk derecelenmesi işlem sırasında oluşur.<br />

Ayırımı yapılacak olan molekülü içeren karışım, Sezyum klorür<br />

veya sezyum sülfat gibi ağır metal tuzu çözeltisi içinde<br />

çözündürülür .<br />

Ultrasantrifüj tüpüne doldurulur ve santrifüjlenir.<br />

2/21/2013<br />

68<br />

70<br />

72<br />

12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!