Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İSMAİL POLAT MAZİDEN ÖYKÜ EKOLARI ÖYKÜ <strong>ODA</strong>SI<br />
Azo,” Paramın hepsini size söyleyeceğim diye bir kaide yoktur!” dediği sırada,birden memleketteyken para<br />
saklamak için hanımına diktirdiği dualı cep geldi aklına. Eliyle yokladı. Cep yerinde yoktu. Birden var gücüyle<br />
bağırdı.“Anaam diktirdiğim cep yırtılmış. Tüm paralarım sınırda düşmüş!”<br />
Bu ses çok acıklı ve gür çıkan bir sesti. Ondan önce gelen kaçaklar veya şebeke mensuplarından biri,bu<br />
bağırtıyı durdurmak için, Azo’nun ağzını elleriyle kapattı.<br />
“Bağırma ulan! Polis gelir,bizi de seni de yakalarsa,bir daha kurtaramayız kendimizi. Bu gece burada kalırsın.<br />
Yarın erkenden buradan defolup gidersin! Yoksa seni kendi ellerimizle polis teslim ederiz.”<br />
O gece Azo öfkesinden küplere binmişti. Adamlar gidince, Azo’dan önce oraya getirilenler başlarından geçen<br />
olayları anlattılar. Çok acı şeyler yaşamışlardı.<br />
Azo,geldikten bir süre sonra siyası mülteci olarak oturum almak istedi. İfadesini verirken memlekette<br />
hanımının ona tavsiye ettiği kurallara uyduğu için oturumunu kolayca almıştı. Azo bu şekilde oturum alma<br />
metodunu sonradan başkalarına da öğretecekti.<br />
Azo,Başvuru süresince kendisine bağlanan sosyal yardımın yanı sıra bir restoranda iş buldu. Restoran<br />
sahibine verdiği güvenden dolayı pazartesinden Cuma gününe kadar günde on saat kaçak olarak çalıştı.<br />
Azo’nun bilinmeyen başka bir yanı daha vardı. Davul ile zurna çalmayı bilirdi ve halk oyunlarını tanırdı. Azo<br />
kısa süre içinde kendi sanatını bilen birisini de buldu. Ayda birkaç sefer düğünlerde davul zurna çalmayı da<br />
programına aldı. Daha sonra bazı derneklerde folklor dersi verdi. Herkesin Almanya’da ayda iki bin mark<br />
kazandığı dönemde, o mültecilikten aldığı yardım parası, kaçak olarak restoran işinden aldığı para, düğünlerde<br />
davul zurna parası derken, ayda epey para kazandı. Daha sonra oturum alıp çocuklarını da yanına getirdi. Kısa<br />
zamanda ev de satın aldı,iki adet dükkân da açtı. Allah var,çocukları da iyi okuyarak ileri mevkilere geldiler.<br />
Azo çok zengin oldu. Ama sınırı geçerken özel olarak diktirdiği dualı cebinden kaybettiği bin beş yüz markı<br />
hiçbir zaman unutmadı. O geçtiği sınır bölgesine o kadar gidip geldi ki, orayı kutsal ziyaret yeri gibi andı<br />
durdu. Milyonlar sahibi oldu ama, bin beş yüz mark, yırtık pantolon ve bacağından akan kanların anısını asla<br />
unutmadı.<br />
Azo durup dururken,bu kitabın yazarının,aklından hiç çıkmayan dizelerini yüksek sesle tekrarlıyordu:<br />
GÖRECEK BİR GÜN<br />
Derdi olanların dertleri bir gün<br />
Sırtını toprağa verip yatınca<br />
Dünya yok olunca sağalır gider<br />
Aşık olanların aşkları bir gün<br />
Kavuşur masmavi temiz bir günde<br />
Ekmeğe muhtaç giyim ne yapsın<br />
Gaz lambasıyla ders mi çalışsın<br />
Bir ülkeden kaçtı başka ülkeye<br />
Ter temizi bir dünya kötü insanlar<br />
Binbir sorununu kime anlatsın<br />
İsmail diyor ki insanoğluna<br />
Kuzeyden güneye geniş bir dünya<br />
Doğudan batıya doğan güneşle<br />
Masmavi gök yüzü temiz bir dünya<br />
Görmeyen insanlar görecek bir gün<br />
16