Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
NEJAT YENTÜRK PAUL ZAZADZE’NİN YARATTIĞI DEV MARKA: ZAZA ÇEYİZ <strong>ODA</strong>SI<br />
Belli bir yaşın üzerindeki hemen her erkek Zaza’yı, Cumhuriyet tarihimizin dev yerli markalarından biri olarak<br />
hatırlıyor. Tıraş bıçağı, ustura ve diğer berber levazımatından, tıraş sabunu ve tıraş kremi gibi ıtriyata, gaz<br />
ocağından bıçakçılık malzemesine dek çok çeşitli ürünleri ile belleklerde yer edinen Zaza, kolay elde<br />
edilemeyecek bir marka bilinirliğini uzun yıllar elinde tutmayı başarmıştır. Zaza markasının yaratıcısı ise, genç<br />
yaşında İstanbul’a yerleşmiş komşu bir ülke vatandaşı Paul Zazadze idi.<br />
34<br />
1900 yılında Gürcistan’ın Ude kentinde dünyaya<br />
gelen Paul Zazadze, yedi çocuklu bir ailenin<br />
çocuğuydu. Babası o havalinin ‘batoni’si, yani<br />
bizdeki karşılığı ile şeyhiydi. Genç Paul Zazadze,<br />
1917 yılında üniversite öğrenimi için İstanbul’a<br />
gelmiş, ama Rusya’da meydana gelen Bolşevik<br />
devrimi yüzünden ülkesine dönemeyerek<br />
İstanbul’a yerleşmeye karar vermiştir.<br />
Öğrenimine devam ederken bir yandan da<br />
çalışmaya başlayan Paul Zazadze, bir süre sonra<br />
öğrenimini yarıda bırakarak çalışma hayatına<br />
atılmıştır. Okumak için geldiği topraklar genç<br />
Zazadze için yeni vatan olacaktır: 1924 yılında<br />
Amerika’ya vizesi çıkmasına ve göçmenler<br />
arasındaki genel eğilimin bu doğrultuda olmasına<br />
rağmen, o İstanbul’da kalmayı tercih eder.<br />
Paul Zazadze’nin Tahtakale Baltacı Han’daki<br />
ticarethanesinin adı ilk olarak “Halis İngiliz Çelik<br />
Mamulatı Satış Mağazası” idi. Burada ustura, çakı, bıçak, makas, berber makinaları, gaz ocakları satışı<br />
yapılırdı. Tahtakale’nin belki de en büyük tüccarı oydu.<br />
O yıllarda ithalat zor değildir. Zaza markası ile pazarladığı tıraş bıçaklarını hiç zorlukla karşılaşmadan<br />
Almanya’dan ithal edebilmektedir. 1930 yılında ise kendisi ilk kez tıraş bıçağı imalatına başlar. Bomonti’de ve<br />
Tahtakale’deki imalathanelerde parsiyel tıraş bıçağı imalatı yapan makinalar Almanya’dan ‘Max Floka’<br />
firması’ndan satın alınmıştır. Bu fabrikalarda tıraş bıçaklarının yanısıra kozmetik ürünler de üretilmiştir.<br />
İlk tıraş bıçaklarımızın tarihi Cumhuriyet sonrasına rastlar… Peki ustura geçmişimiz? Genel kanı, ülkemizde<br />
usturanın hiçbir zaman üretilmediği doğrultusundadır. Oysa Refik Halit, Üç Nesil Üç Hayat’ta, Abdülaziz<br />
devrinden söz ederken: “Usturacılığımız bütün şarkta nam almıştır. Şehzade Camii avlusundaki mütevazı<br />
ustura atelyeleri durmamacasına işler.” diye bizim için çok değerli bir ayrıntıyı kaydediyor. Bu usturaların neye<br />
benzediğini merak edenlere Sadberk Hanım müzesini adres olarak gösterelim… Cami avlusundaki<br />
imalathaneler belki de ithal usturalar karşısında yenik düşmüştür ki, daha sonraki yıllarda adını anan çıkmaz…<br />
Ustura, çeliğin en mükemmel şekilde inceltildiği Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerden ithal edilmiştir.<br />
Paul Zazadze de, ustura, makas ve saç makinalarını Almanya, İngiltere ve İsveç’ten ithal ediyordu.<br />
Ustura ve ustura benzeri gereçlerin geçmişleri yüzlerce, hatta ve binlerce yıl öncesine uzanmakta ve birçok<br />
kültürde izlenmekte ise de, tıraş bıçağı, varlığını tek bir kişinin çabalarına borçludur. Tıraş bıçağının (yani<br />
jiletin) fikir ve isim babası Amerikalı King Camp Gilette, uzun yıllar süren çabalarının sonunda ve ortağı William<br />
Nicholson ile birlikte 1902 yılında çok ince, eğilip bükülebilir tıraş bıçağını piyasaya sürmüşlerdi. Bu, tarihte<br />
kullanıldıktan sonra atılmak üzere üretilen ilk üründü. Aynı zamanda erkeklere, değişen dünyanın hızına ayak<br />
uyduracak şekilde, başkasının yardımına ihtiyaç duymadan tıraş olmanın yolunu açıyordu. Tıraştaki bu pratik<br />
yöntem dünyada dalga dalga yayılırken, 1920’lerden itibaren Gilette firması dışında çok sayıda imalathane<br />
tarafından tıraş bıçağı üretilmeye başlamıştı. Bu dalga ülkemize ulaştığında ise Cumhuriyet dönüşümlerini<br />
coşku ile sahiplenen bir tüketici kitlesini karşısında bulmuştu. Ülkenin genç yaşlı tüm erkekleri, muassır<br />
medeniyetlerin erkekleri ile benzeşme uğruna bıyıklarından bile vazgeçerlerken ve cemiyet hayatının<br />
yeniliklerine kendilerini kaptırırlarken, tıraş bıçağına hergün ihtiyaç duymaya başlamışlardı. Yeni nesil erkekler<br />
o yıllarda babalarından farklı olarak iki şeyi daha çok tüketir olmuşlardı: Usturanın yerini almaya başlayan tıraş<br />
bıçağını ve tıraş sabununu… Piyasadaki tıraş bıçağı ve tıraş sabunu markaları çeşitlenirken, aslında bir iki<br />
fabrikanın piyasaya hakim olduğu pek bilinmedi... Böyle bir ortamda markalaşabilen ve kalite yarışında öne<br />
geçen şirketler ayakta kalacaktı, elbette… Paul Zazadze’nin adını verdiği Zaza, bunların başında geliyordu.<br />
Zaza, daha 1930’lu yıllarda Almanya’da sergilere katılmıştı ve madalyalar kazanmıştı.