26.10.2012 Views

İçindekiler - Alternatif Bilişim

İçindekiler - Alternatif Bilişim

İçindekiler - Alternatif Bilişim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Leyla Neyzi, Sabancı Üniversitesi<br />

şim teknolojileri ve medya, bu döneme damgasını vurdu.<br />

1980’ler, “Türk-İslam sentezi”nin oluşumuna tanık oldu. Askeri darbenin<br />

ardından din eğitimi okullarda zorunlu hale getirildi ve imam-hatip<br />

lisesi mezunlarının üniversiteye girmesine izin verildi. Gençler arasında siyasallaşmayı<br />

önleme amacıyla yapılan bu girişim, 1980’ler ve 1990’larda<br />

öğrenciler arasında İslamcı hareketin güçlenmesiyle sonuçlandı. 1980’lerden<br />

bugüne devletin üniversite üzerindeki tahakkümü gençleri fazlasıyla<br />

etkiledi ve örgütlenmelerini, seslerini duyurmalarını önledi.<br />

Cumhuriyetçi kimliğe bir meydan okuma da, Kürt hareketinin yükselmesiyle<br />

gerçekleşti. İslamcılığın ve Kürt milliyetçiliğinin yükselişini 1990’larda<br />

tepkisel bir neo-Kemalizm ve neo-Türk milliyetçiliği izlerken, hem solda<br />

yeni açılımlar hem de Aleviliğin kamusal alanda bir kimlik hareketi olarak<br />

örgütlenmesi gündeme geldi. Kimliği merkeze alan bu hareketler, Türk,<br />

Kürt ve Alevi diasporasıyla bağlantılı ve yeni iletişim teknolojilerinden<br />

yararlanan uluslar ötesi toplumsal hareketler olarak gelişti.<br />

1980’lerde baskıcı ortama rağmen (veya belki de biraz bu nedenle),<br />

kültürel ve bireysel alanda ifade çabaları ve kimlik arayışları öne çıktı<br />

(Gürbilek 1992). 1980’ler ve 1990’larda çevreciler, insan hakları savunucuları,<br />

feministler, eşcinseller ve rockçuların da dahil olduğu bir dizi sivil<br />

toplum örgütü ve alt kültür grubu, özellikle medyayı kullanarak kamusal<br />

alana girdi. Örneğin pop müzik, İstanbul’da kimlik üzerine yapılan<br />

tartışmaların temel odaklarından biri oldu (Özbek 1997). Bu bağlamda<br />

bedeni, özneyi ve çoğul kültürel kimlikleri öne çıkaran farklı bir siyasi<br />

dilin oluşmaya başladığı söylenebilir.<br />

1980 sonrası dönem, Türkiye siyasi kültüründe bir kırılmayı simgelediği<br />

kadar, modernist gençlik anlayışından da kopuş anlamına geliyor. Bu dönemi<br />

ifade edecek bir anahtar kelime olarak—yaygın yolsuzluk ve medya<br />

çağında “özel” yaşamın fütursuzca sergilenişi ve tüketim merkezli yaşam<br />

biçimlerini çağrıştıran—“köşeyi dönmek” ifadesi sıkça kullanıldı (Kozanoğlu<br />

1992). Hem Cumhuriyet, hem de ‘68 kuşağının kamusal alandaki<br />

ağırlığı göz önüne alındığında, “Özal kuşağı” ya da “1980 sonrası kuşağı”<br />

olarak adlandırılan gençler, kolektif sorumluluktan yoksunlukları<br />

ima edilerek, bencil, bireyci tüketiciler olarak sunuldu medyada.<br />

36

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!