08.03.2014 Views

Rad.Dr.Zeki KARPAT

Rad.Dr.Zeki KARPAT

Rad.Dr.Zeki KARPAT

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ<br />

2. RADYOLOJİ KLİNİĞİ<br />

Şef: <strong>Rad</strong>.<strong>Dr</strong>.<strong>Zeki</strong> <strong>KARPAT</strong><br />

İNCE BARSAK HASTALIKLARI TANISINDA KULLANILAN<br />

YÖNTEMLER,<br />

BT ENTEROGRAFİ İLE MR ENTEROGRAFİ GÖRÜNTÜ<br />

KALİTELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI<br />

<strong>Dr</strong>.Merve Meltem CENKER<br />

(Uzmanlık Tezi)<br />

İstanbul-2008


ÖNSÖZ<br />

Uzmanlık eğitimim süresince değerli ilgi ve desteklerini gördüğüm, bilgi ve<br />

deneyimlerinden yararlandığım, tecrübeleriyle beni yönlendiren ve yetişmemi<br />

sağlayan değerli hocalarım Sayın <strong>Rad</strong>.<strong>Dr</strong>. <strong>Zeki</strong> <strong>KARPAT</strong> ve Doç.<strong>Dr</strong>. Muzaffer<br />

BAŞAK’a teşekkürlerimi ve saygılarımı sunmayı görev sayıyorum.<br />

<strong>Rad</strong>yoloji eğitimim süresince bana emeği geçen, bilgilerinden yararlandığım başta<br />

Klinik Şef Yardımcımız Sayın <strong>Rad</strong>.<strong>Dr</strong>. Ayhan ÜÇGÜL’e ve tüm kliniğimiz<br />

uzmanlarına,<br />

Tezimin seçiminde ve hazırlanması aşamasında hiçbir yardımdan kaçınmayan<br />

Sayın <strong>Rad</strong>.<strong>Dr</strong>.Mehmet ERTÜRK’e katkılarından dolayı ayrı ayrı sonsuz teşekkür ve<br />

saygılarımı sunarım.<br />

Beraber çalışmaktan büyük mutluluk duyduğum tüm asistan arkadaşlarıma,<br />

Uzmanlık eğitimim boyunca uyumlu, yardım ve dostluğa dayanan bir iş ortamı<br />

oluşturdukları ve destekleri için çok kıymetli hemşirelerimiz, teknisyenlerimiz ve tüm<br />

servis çalışanlarına teşekkür ederim.<br />

Tanıdığım ilk günden itibaren tüm anlamıyla dostluğu paylaştığım ve desteğini her<br />

zaman hissettiğim sevgili arkadaşım ve meslektaşım <strong>Rad</strong>. <strong>Dr</strong>. Fırat KESKİNER’e,<br />

Hayatımın her aşamasında yardım ve desteklerini esirgemeyen, sabır ve sonsuz<br />

sevgileriyle bana her türlü konuda gerçek anlamda destek olan canım anneme ve<br />

babama, sevgili anneanneme, kardeşlerim Ceren, Çağla ve Çağrı’ya, tüm kalbimle<br />

teşekkür ederim.<br />

<strong>Dr</strong>. Merve Meltem CENKER


İÇİNDEKİLER<br />

I. GİRİŞ VE AMAÇ ..................................1<br />

II. GENEL BİLGİLER ................................2<br />

III. GEREÇ VE YÖNTEM ........................22<br />

IV. BULGULAR ........................................26<br />

V. TARTIŞMA .........................................30<br />

VI. SONUÇ ................................................33<br />

VII. KAYNAKLAR ....................................34


I. GİRİŞ VE AMAÇ<br />

Gastrointestinal sistemin radyolojik olarak değerlendirilmesinde ince barsaklar,<br />

anatomik ve fizyolojik özellikleri nedeniyle tanıda en çok sorun yaratan bölümdür.<br />

İnce barsaklar, lokalizasyonu, uzunluğu ve birbirleri üzerinde sıkışık yerleşimleri<br />

nedeniyle radyolojik olarak iyi görüntülenemedikleri gibi tam ve optimal bir<br />

endoskopik eksplorasyona da izin vermemektedir.<br />

İnce barsak hastalıklarının radyolojik tanısında yıllardır kullanılan enteroklizis<br />

ve ince barsak pasaj grafisi gibi konvansiyonel radyolojik yöntemlerle, ince<br />

barsakların lümen genişliği ve fonksiyonu hakkında direkt bilgi edinilmekle birlikte,<br />

barsak duvarı ve çevre dokularla ilgili indirekt bilgiler elde edilebilmektedir. Bu<br />

nedenle ince barsakların değerlendirilmesinde konvansiyonel modalitelerin kesitsel<br />

görüntüleme yöntemleri [Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans (MR)] ile<br />

birlikte kullanılması tamamlayıcı bir adım olarak görülmekte, intestinal hastalığa ek<br />

olarak, eşlik edebilecek intraabdominal komplikasyonlarını da araştırma şansı<br />

yaratması açısından gerekli bulunmaktadır.<br />

Son yıllarda hem BT, hem de MR görüntüleme teknolojilerindeki yeniliklerle<br />

beraber, kısa sürelerde yüksek çözünürlüklü görüntüler elde edilebilmesi ve elde<br />

edilen görüntülerin multiplanar olarak da değerlendirilebilmesi imkanları sayesinde,<br />

bu modaliteler eşliğinde uygulanan enteroklizis ve enterografi teknikleri geliştirilmiş,<br />

ince barsak hastalıkları tanısı amacıyla giderek artan biçimde kullanılmaya<br />

başlamıştır.<br />

Bu çalışmada amacımız, ince barsakların radyolojik görüntüleme yöntemlerini<br />

gözden geçirmek, ayrıca non-invazif bir teknik olan BT ve MR enterografi yöntemi<br />

kullanılarak elde edilen görüntülerde luminal distansiyonu ve duvar vizualizasyon<br />

yeterliliğini değerlendirmek, nötral kontrastlı BT enterografi ile MR enterografi<br />

görüntü kalitelerini karşılaştırmaktır.<br />

1


II.<br />

GENEL BİLGİLER<br />

İNCE BARSAK HİSTOLOJİSİ VE ANATOMİSİ (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7)<br />

HİSTOLOJİ<br />

İnce barsaklar dıştan içe doğru dört tabakadan oluşur:<br />

- Tunika seroza<br />

- Tunika muskularis<br />

- Tunika submukoza<br />

- Tunika mukoza<br />

Tunika Seroza:<br />

Peritondan yapılmıştır. Duodenumun retroperitoneal bölümü haricinde ince<br />

barsaklan periton yaprakları çevreler. Mezenter jejunum ve ileum kurvelerini karın<br />

arka duvarına asan periton plikasıdır. Solda L2 vertebra seviyesinden başlayıp<br />

çekumun iç yanına kadar uzanır. Bu seroza yaprakları arasında ince barsakların<br />

damar ve sinirleri, lenf damarları, ganglionları ve değişik miktarda yağ bulunur.<br />

Subseroza ise gevşek bağ dokusundan oluşmuştur.<br />

Tunika Muskularis:<br />

Bu tabaka düz kas liflerinden yapılmıştır. Dışta longitudinal, içte sirküler kaslar<br />

bulunur. Longitudinal liflerin kasılması ile ince barsaklar kısalır ve genişler. Sirküler<br />

liflerin kasılması ile uzar ve daralır.<br />

Tunika Submukoza:<br />

Gevşek bağ dokusundan yapılmış bu tabakada damar ve sinir pleksusları, ganglion<br />

hücreleri bulunur. Muskuler tabakanın mukoza üzerinde kolayca hareketine imkan<br />

verir.<br />

2


Tunika Mukoza:<br />

Üç tabakadan oluşur. En içteki epitelyal tabaka, tek sıralı silindirik epitel<br />

hücrelerinden oluşur. Absorpsiyonu sağlayan bu hücrelerin arasında mukus<br />

salgılayan goblet hücreleri de bulunur.<br />

Mukozanın ikinci tabakasını gevşek bağ dokusundan oluşmuş lamina propria yapar.<br />

Bu tabaka içerisinde kan damarları, lenfatik kapillerler, sinir lifleri, Lieberkühn<br />

bezleri, lenf folikülleri vardır. Lenf folikülleri barsak eksenine paralel olarak ve<br />

barsak cidarına mezenterin yapışmadığı serbest kenarında bulunur. Kümeler<br />

yaptıklarında peyer plakları adını alır.<br />

Mukozanın en dışında düz kas liflerinden yapılmış muskuler tabaka bulunur. İçte<br />

sirküler, dışta longitudinal kaslardan meydana gelir.<br />

İnce barsakların mukozası düz yüzeyli değildir. Barsakların emilim yüzeyini<br />

arttırmak için mukozanın iç yüzünde barsak eksenine göre dikey durumda olan ve<br />

plika sirkülaris adını alan mukozal kıvrımlar vardır. Uzunlukları ve sayıları<br />

jejunumda daha fazladır. Bu mukozal kıvrımların yüzeyinde 0,5 -l mm boyunda<br />

barsak lümeni içine parmak şeklinde çıkıntılar yapan villus adı verilen oluşumlar<br />

vardır. Bunlar lamina propria ve epitel tabakasının lümen içine uzanmaları ile oluşur.<br />

Muskularis mukoza tabakasının sirküler lifleri de villuslar içine girerler. Villusler tek<br />

katlı silindirik epitel hücreleri ile örtülmüşlerdir. Bunlar ince barsağın iç yüzüne<br />

kadife manzarası verirler. Villuslerin ortasında santral lenfatik kapiller (lakteal)<br />

bulunur ve submuközadaki lenfatik damarlara açılır.<br />

Ayrıca ince barsağın iç yüzeyini döşeyen silindirik epitelden lümene<br />

doğru uzanan ipliksi çıkıntılar (mikrovillusler) vardır.<br />

3


ANATOMİ<br />

Gastrointestinal sistemin en uzun bölümü olan ince barsakların uzunluğu<br />

insanlarda 3-10 metre arasında değişmekte olup ortalama 6,5 metredir. İnce barsak<br />

anatomik olarak midenin bitiş yeri olan pilordan başlar ve ileoçekal valv ile kalın<br />

barsakların başlangıç yeri olan çekumda biter. Çapı başlangıçtan son kısmına doğru<br />

yavaş yavaş azalır.<br />

Karın boşluğunun santral ve kaudal bölümünü dolduran ince barsaklar önde<br />

karın duvarından omentum majus ile ayrılırlar. Yukarıda transvers kolon ve mezosu<br />

ile, yanlarda asendan ve desendan kolon ile komşuluktadır. Aşağıda orta çizgi<br />

üzerinde ince barsaklar pelvise kadar inerler. Erkeklerde mesane ve rektum,<br />

kadınlarda uterus, mesane ve rektum arasına girerler.<br />

İnce barsakları saran peritona mezenter denir. İnce barsaklar karın boşluğu<br />

içinde mezenter aracılığı ile hareketlidirler. Jejunum ve ileum posterior karın<br />

duvarında bir süspansiyon gibi davranan mezenter aracılığı ile karın içinde yer alır.<br />

Mezenter ince barsakları sardıktan sonra posterior abdominal duvara tutunur. 15 cm.<br />

uzunluğundaki “radix mesenteri” 2. lumbar vertebranın sol tarafından başlayarak sağ<br />

sakroiliak ekleme kadar uzanır ve iki yaprağı arasında arter, ven, sinir ve lenf<br />

akımlarını getirir. Mezenter ince barsakların nörovasküler sistemini de içinde<br />

bulundurur.<br />

İnce barsak anatomik olarak 3 bölüme ayrılır. İlk bölümü yaklaşık 25 cm<br />

uzunluğundaki duodenumdur ve ince barsağın en kısa, en geniş ve en az hareketli<br />

kısmıdır. Pilordan, Treitz ligamanı seviyesindeki duodenojejunal fleksüre kadar<br />

devam eder. Duodenum, pankreasın başını üç yönden C harfi şeklinde saracak<br />

biçimde uzanır ve bu kavisli seyir nedeniyle superior kısım, desendan kısım, inferior<br />

kısım ve asendan kısım olarak 4 kısma ayrılır. Başlangıç kısmındaki ilk 2,5 cm.’inde<br />

periton ile örtülü olduğu halde diğer kısımları retroperitonealdir.<br />

4


İnce barsağın geri kalan bölümleri sırasıyla jejunum ve ileumdur. Jejunum;<br />

duodenumun bitişinden, diyafragmanın sağ krusundan başlayıp jejunumu asan<br />

duodenojejunal süspansör ligamentten (Treitz ligamanı) başlar. Ancak jejunumun<br />

biterek ileumun başladığı yer için belirgin bir anatomik ayrım mevcut değildir. İnce<br />

barsakların 2/5 proksimal bölümü jejunum 3/5 distal bölümü ileum olarak<br />

değerlendirilir. Jejunum abdomen içinde umblikal bölgede, karın ön boşluğunun sol<br />

üst yarısında, ileum ise büyük oranda hipogastrik bölgede karnın sağ alt yarısında yer<br />

alır, distal bölümü pelvis içindedir. Terminal ileum sağa, yukarı doğru giderek<br />

çekumda sonlanır.<br />

Mukozasının sirküler foldlarının (valvulae conniventes) daha geniş ve kalın<br />

olması nedeniyle jejunum duvarı daha kalındır ve çapı daha geniştir. Distale doğru<br />

valvula konnivantesler azalırlar, distal ileumda ise seyrekleşir ve çekum yakınında<br />

hiç bulunmaz. İnce barsakların çapı ve sirküler kasların varlığı distale gidildikçe<br />

azalır. Bunun aksine Peyer plaklarının sayısı distale doğru gidildikçe artar, özellikle<br />

terminal ileum bölgesi peyer plaklarının en fazla olduğu kısımdır. İnce barsakların<br />

kanlanması proksimal kısımda daha düz ve basit bir şekilde olurken (vasa recta)<br />

distal kısımda daha kompleksdir. Ayrıca jejunuma ait mezenterin iki yaprağı arasında<br />

bulunan yağ dokusu incedir, ileumda ise bu yağ dokusu daha fazladır.<br />

İnce Barsağın Arterleri<br />

İnce barsağı besleyen damarları içeren süperior mezenterik arter, çöliyak<br />

trunkusun çıktığı yerin altından direkt aortadan çıkar. Mezenter boyunca devam eder.<br />

Sayıları 20 kadar olan bu dalların ilk 8 -10 tanesi de ileuma gidip a.iliaka adını alır.<br />

Bu 20 kadar dalın hepsi a.mezenterika superiordan çıktıktan az sonra mezenter içinde<br />

iki uç dala ayrılır.Bu uç dallar kendilerine komşu olan diğer uç dallarla kavis<br />

biçiminde anastomozlar yaparlar. Bu kavislerin konveks taraflarından tekrar dallar<br />

çıkar. Bunlar da uç dallara ayrılarak kendi aralarında anastomozlar yaparak ikinci bir<br />

kavis meydana getirirler. Böylece iki ile beş sıra halinde anastomozlardan oluşan<br />

arter kavisleri meydana gelir. İleumda arter kavisleri daha fazla sayıda olup daha<br />

kompleks bir yapıya sahiptirler. Barsak mukozasında son arter kavislerinden çıkan<br />

vasa rektalar veya dalları arasında kollateral dolaşım yoktur. Bu beslenme barsağın<br />

5


mezenterik kenarında en iyi, antimezenterik kenarında en kötü oksijenlenmeyi sağlar.<br />

Düz ve dik bir şekilde ilerleyerek mezenterde, jejenumda ve ileumda dağılırlar.<br />

İnce Barsağın Venleri<br />

İnce barsaktan dönen venöz kan, arterler boyunca devam ederek v. mezenterika<br />

superior yolu ile vena portaya dökülür.<br />

İnce Barsağın Lenf Sistemi<br />

Lenfatik akım Peyer plakları ile mezenter yaprakları arasında yer alan nodüllere<br />

doğrudur. İnce barsaklarda lenfoid dokular üç yerde bulunur; Peyer plakları,<br />

intraepitelial lenfositler ve lamina propriadaki lenfoid hücreler.<br />

Bu sistemin fonksiyonları da diğer immün sistem fonksiyonları gibidir. Lenf<br />

sisteminin başlangıcı villusların ortasındaki santral lenf aralıklarıdır. Bunlar<br />

villusların dibinde ve submukozada bulunan lenf damar ağı ile birleşirler. Bu<br />

ağlardan çıkan lenf damarları mezenterin iki yaprağı arasındaki lenf ganglionlarına<br />

ulaşırlar. Sayılabilen ikiyüzden fazla küçük mezenterik nodul, vasa rekta ve arterleri<br />

boyunca ilerleyerek büyük süperior mezenter lenf nodlarına drene olur. Buradan ve<br />

çöliyak nodüllerden çıkan lenfatik damarlar, sol renal arterin altından geçerek sol<br />

lomber lenfatik gövdede (%70) veya sisterna silide (%25) sonlanır.<br />

İnce Barsağın Sinirleri<br />

İnce barsakların sinir sistemi otonom sinir sistemi tarafından sağlanarak,<br />

mezenterin iki yaprağı arasında ve arterlerin çevresinden gelirler. Sempatik lifler<br />

superior mezenterik gangliondan, parasempatik lifler ise çölyak ganglion aracılığı ile<br />

n. vagustan gelir. İnce barsak cidarına gelen bu sinir lifleri önce tunika muskularis<br />

tabakasında longitudinal ve sirküler kaslar arasında myenterik pleksusu (Auerbach),<br />

daha sonra submukoza tabakasında submukozal (Meissner) pleksusu meydana<br />

getirirler.<br />

6


Miyenterik pleksus, daha çok motor fonksiyon görür, daha fazla oranda bulunur<br />

ve barsak tonusunu, peristaltik hareketleri, ritmik konsantrasyon şiddetini ve oranını<br />

ayarlarken Meissner pleksusu ise ince barsağın salgı fonksiyonunu idare eder.<br />

İnce barsağın ağrı duyusunu taşıyan afferent lifler, sempatik sinir lifleri ile<br />

birlikte medulla spinaliste 10-11-12. torakal ve l. lomber segmentlere gider. Bu<br />

nedenle ince barsaklardan gelen ağrılar 10-11-12. torakal, l. lomber spinal sinirlerin<br />

yayıldığı ve özellikle göbek çevresi ile lomber bölgede hissedilir.<br />

İNCE BARSAK HASTALIKLARI TANISINDA KULLANILAN<br />

GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ<br />

1) İnce barsak hastalıkları tanısında kullanılan konvansiyonel yöntemler<br />

Teknolojik gelişmelere karşın ince barsak hastalıklarının tanısında halen<br />

güçlükler yaşanmaktadır. Oral ya da rektal yolla yapılan endoskopik tetkiklerle ince<br />

barsağın komplet eksplorasyonu teknik olarak mümkün olmamakta, sadece<br />

proksimal ya da distal uçlar izlenebilmektedir (8, 9, 10). Bu nedenle radyolojik<br />

görüntüleme yöntemlerinin ince barsak hastalıklarının tanısındaki önemi büyüktür.<br />

Bu amaçla, röntgenolojik olarak ince barsak pasaj grafisi ve enteroklizis barsaktaki<br />

morfolojik değişiklikler hakkında bilgi edinmek amacıyla uzun yıllardır yaygın<br />

olarak kullanılmakta ve bu yöntemlerden enteroklizis birincil inceleme yöntemi<br />

olarak kabul edilmektedir (9, 11).<br />

İnce barsak hastalıklarının araştırılmasında uzun yıllardır yaygın olarak<br />

kullanılan ince barsak pasaj grafisi ve enteroklizis, temel olarak baryum sülfat<br />

süspansiyonları kullanılarak gerçekleştirilirler (12). İnce barsak lümenini ve<br />

mukozal yapısını en iyi gösteren baryumlu incelemelerdir. Bu teknikler ince<br />

barsakları; intestinal lümenin distensibilitesi, çap değişiklikleri, dilatasyon ve<br />

striktürler, sirküler fold morfolojisi ve mukozal yüzey özellikleri, internal duvar<br />

7


patolojileri, dolum fazlalıkları ve dolum defektleri açısından değerlendirebilmesinin<br />

yanısıra fonksiyonel bilgi de sağlar. Ayrıca mezenterik inflamatuar infiltrasyona<br />

bağlı ortaya çıkan ayrışmış loop görüntüleri ya da mezenterik lenf nodlarında<br />

büyümeye bağlı olarak ekstrinsik kompresyon gibi indirekt bulgular da izlenebilir<br />

(12, 13, 14)<br />

a. İnce barsak pasaj grafisi<br />

Genellikle üst gastrointestinal incelemenin devamı şeklinde yapılır. Bu yönteme<br />

ince barsağın takip (follow-through) incelemesi adı verilir. Diarenin eşlik edebileceği<br />

karın ağrısı şikayeti ile gelen bir hastada klinisyen tarafından ilk istenen tetkik<br />

genellikle ince barsak pasaj grafisidir. Oral yolla aralıklarla verilen 250-600 ml<br />

baryum solusyonun kesintisiz olarak tüm ince barsak lümenini doldurması yoluyla<br />

gerçekleştirilir. Opak madde çekuma genellikle 1,5-2 saat içinde ulaşır. Bu sure 20<br />

dakika olabileceği gibi 4 saate kadar da çıkabilir. Pasaj hızına bağlı olarak 15-45<br />

dakika aralıklarla grafiler elde edilir. Gerekli durumlarda floroskopi yapılarak,<br />

baskılı spot grafiler ve pozisyon değişiklikleri ile uygun görüntüler elde edilmeye<br />

çalışılır (15). İnce barsak pasaj grafileri genellikle uzun süren ve baryum doluşuyla<br />

ince barsakların birbiri üzerine süperpoze olması nedeniyle yetersiz olabilen bir<br />

tekniktir. Ayrıca fizyolojik bir bariyer olan pilor; oral yolla verilen kontrast<br />

maddenin geçiş hızını azaltmakta ve barsakların yeterli dilatasyonuna engel<br />

olmaktadır. Ek olarak transit süresinin uzun olduğu ve sekresyonun arttığı<br />

durumlarda luminal yüzeyin detaylı incelenmesi mümkün olmamaktadır (16). İnce<br />

barsakların birçok hastalığına eşlik edebilecek intraabdominal-ekstraintestinal<br />

patolojilerin direkt olarak izlenememesi yanında uzun sürebilecek floroskopi<br />

esnasında uygulanan x ışını dozunun da yüksek olması yöntemin önemli<br />

dezavantajlarıdır (17)<br />

8


. Enteroklizis<br />

1970’lerin başında tek kontrast olarak Seilink tarafından tanımlanan enteroklizis<br />

ince barsak görüntülenmesinde yeni bir çığır açmıştır (9,16,18). Herlinger’in işleme<br />

metilselülozu da dahil ederek çift kontrast olarak uygulamaya başlamasıyla teknik<br />

son şeklini almış ve günümüze dek ince barsak hastalıkları tanısında primer yöntem<br />

olarak kullanılmıştır (17). Bu incelemede pilor geçilerek proksimal jejunum<br />

kateterize edilmekte ve baryum doğrudan ve istenilen hızla enjekte edilebilmektedir<br />

(16,19). Böylece opak maddenin uygulama hızı arttırılarak transit süresi kısaltılmakta<br />

ve lümenin kontrollü bir şekilde yeterli distansiyonu sağlanabilmektedir (16,20). Bu<br />

sayede tetkik sinüs traktüsleri, fistüller, ülser gibi daha spesifik lezyonları<br />

gösterebilmektedir. Dilatasyonun kateterizasyon yoluyla sağlanması sayesinde tüm<br />

incelemenin 20-30 dakika gibi ince barsak pasaj grafisine göre daha kısa sürede<br />

uygulanması tekniği daha pratik kılmaktadır (16,21).<br />

Nazojejunal entübasyon sonrası baryum ve metilselüloz verilerek yapılan çift<br />

kontrastlı bu inceleme ince barsak hastalığı tanısında halen seçkin yöntem olarak<br />

kullanılmaktadır (8,11). Konvansiyonel enteroklizis yönteminin uygulayıcı bağımlı<br />

olması ve pozisyon vermede güçlükler olabilmesi yanında hastanın radyasyona<br />

maruz kalması ve lümen dışı patolojilerin görülememesi gibi dezavantajları vardır<br />

(22). Nazojejunal kateterizasyon zorunluluğu nedeniyle minimal non-invazif bir<br />

yöntem olan teknikte bu gereklilik hasta konforunu olumsuz etkileyen bir faktördür.<br />

Bahsedilen her iki yöntem de ince barsak peristaltizmi, barsak looplarının<br />

intraabdominal dağılımı, striktür ve dilatasyonların, fistüllerin varlığı, intestinal<br />

lümenin distensibilitesi, sirküler foldların morfolojisi ve mukozal yüzeyin diğer<br />

özellikleri hakkında değerli bilgiler verir (12,13,14).<br />

2) İnce barsak hastalıkları tanısında kullanılan yeni yöntemler<br />

<strong>Rad</strong>yoloji alanındaki teknolojilerin her geçen yıl ilerlemesine karşın,<br />

gastrointestinal sistemin “kara kutusu” olarak kabul edilen ince barsakların<br />

görüntülenmesinde halen güçlükler yaşanmaktadır. Hem radyolojik, hem de<br />

endoskopik olarak ince barsağın tümüyle görüntülenebileceği, varsa patolojilerin ve<br />

eşlik eden bulguların saptanabileceği yöntemler araştırılırken, amaç her zaman<br />

9


herbirinin avantaj ve dezavantajlarını değerlendirerek, uygun hasta grupları için en<br />

ideal diagnostik fayda ve hasta konforu profilini sağlayacak seçimlerle tanıya<br />

gitmeye çalışmak olmalıdır (12).<br />

A. Endoskopik yeni yöntemler<br />

a. Video kapsül endoskopi<br />

Noninvazif bir tanısal görüntüleme yöntemidir. Teknik hakkında ilk yazı 2000<br />

yılında basılmıştır. FDA (Food and <strong>Dr</strong>ug Administration) tarafından 2001 yılında<br />

onay aldıktan sonra kullanımı yaygınlaşmıştır (23,24,25)<br />

Özellikle gastrointestinal sistem (GİS)’in ince bağırsak bölümünü görüntülemek<br />

için geliştirilmiştir. Kapsül endoskopun kapsülü GİS boyunca normal peristaltik<br />

hareket ile ağrısız ve engel oluşturmadan ilerler ve defekasyon yoluyla vücuttan<br />

atılır.<br />

Kapsül endoskop; kapsül, kapsülden gelen dijital görüntüleri toplayan bir alıcı,<br />

kapsül ve alıcının çalışabilmesi için bir enerji kaynağı, toplanan dijital görüntülerin<br />

video görüntüsü şeklinde seyredilebilmesi için programlanmış bir bilgisayardan<br />

oluşmaktadır. Alıcı ve enerji kaynağı hasta üzerindeki yelekle taşınır.<br />

Kapsül hastaya yutturulduktan sonra, kapsülün almış olduğu dijital görüntüler<br />

hastanın üzerine yerleştirilmiş olan özel elektrotlar ile yine hastanın üzerinde<br />

bulunan alıcıya ulaştırılır ve alıcıda bu görüntüler depolanır. Toplanan dijital<br />

görüntüler daha sonra video görüntüsü şeklinde izlenebilmesi için bilgisayar<br />

ortamında düzenlenir (26).<br />

Kapsül endoskopinin mide veya kalın bağırsak hastalıklarının tanısında<br />

kullanılması uygun değildir. Kapsül endoskopinin kullanım amacı bugünkü<br />

teknolojiler ile sadece ince bağırsakları görüntülemek olmalıdır (26).<br />

Kapsül endoskopinin avantajı hastaya hiçbir invaziv girişim gerektirmeden,<br />

hastanın hastanede yatmasına gerek kalmadan ve hastanın günlük aktivitelerini<br />

engellemeden yapılabilmesidir. Bazı çalışmalarda ince barsak pasaj grafisi,<br />

10


enteroklizis, BT ve MR enterografi gibi tekniklerle yapılan karşılaştırmalarda kapsül<br />

endoskopinin üstünlüğünden bahsedilse de istatistiksel olarak kanıtlanamamıştır.<br />

Noninvazif ve kolay uygulanabilen ,hasta konforu açısından ideal bir yöntem<br />

olmakla beraber ekstraluminal patolojileri göstermemesi ve terapötik işlem<br />

yapılamaması ise dezavantajlarıdır (12,27,28)<br />

b. Çift balon endoskopi (Double-balloon endoscopy)<br />

Çift-balon endoskop (push and pull enteroskopi olarak da adlandırılır), ilk defa<br />

2001 yılında Yamamoto ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır (29). Hem anal hem<br />

de oral yol ile ince barsağın daha derin kesimlerine ilerletilebilir ve genel anestezi<br />

olmaksızın tüm ince barsağın hem endoskopik olarak gözlenmesine, hem de<br />

tedavisine olanak sağlar (12,30,31). Bu yöntemin güvenirliliği ve düşük<br />

komplikasyon sıklığı üzerine yayınlar yapılmıştır: ince barsak kanaması, ince barsak<br />

tümörü, ince barsak tıkanıklığı ve polipozis sendromları dahil ince barsak<br />

hastalıklarının teşhis ve tedavisi için kullanışlıdır. Çift-balon endoskopinin gelişimi,<br />

ince barsağın tümünün gözlem ve tedavisine olanak tanımıştır. Çift-balon<br />

endoskopinin, konvansiyonel push enteroskopisi ve intraoperatif enteroskopinin<br />

yerine geçerek enteroskopi için bir standart olma potansiyeli vardır. Ancak kapsül<br />

endoskopiye göre zor ve invazif bir prosedür olması, özelleşmiş ekip ve donanım<br />

gerektirmesi gibi dezavantajlar da taşımaktadır (12)<br />

B. <strong>Rad</strong>yolojik yeni yöntemler<br />

Son yıllarda ince barsak görüntülenmesi amacıyla çeşitli alternatif yöntemler<br />

önerilmekte olup barsak duvarı değişiklikleri ve eşlik eden ekstra-intestinal<br />

tutulumların değerlendirilmesinde pratik yararlar sağlayan ultrasonografi (USG),<br />

ayrıca software ve hardware bileşimlerindeki teknolojik yenilikler ve radyolojik<br />

kontrast maddelerdeki gelişmelerle öne çıkan, intestinal hastalığa ek olarak hastalığın<br />

intraabdominal komplikasyonlarını da araştırma şansı yaratan Manyetik Rezonans<br />

Görüntüleme (MR) ve Bilgisayarlı Tomografi (BT) yöntemleri de tanı ve tedavi<br />

izleminde günümüzde sıklıkla kullanılmaktadır (12).<br />

11


a. Ultrasonografi (USG)<br />

İnce barsak hastalıklarının non-invaziv değerlendirme yöntemlerinden olan gri<br />

skala ve renkli Doppler ultrasonografinin; özellikle inflamatuvar barsak<br />

hastalıklarında, etkilenen segmentleri saptamada başarılı olduğunu bildiren<br />

çalışmalar mevcuttur (32,33,34). Gri skala USG ile, kalınlaşan segmentlerle bunları<br />

çevreleyen mezenterik yağlı planlardaki heterojen eko artışları ve mezenterik lenf<br />

nodları saptanabilir (32).<br />

Özellikle çocuk ve yaşlı olgularda , ayrıca bilinen Crohn hastalığı olan ya da<br />

postoperatif vakaların takibinde yalnızca komplikasyon şüphesi olan durumlarda<br />

değil, asemptomatik hastalarda erken evrede komplikasyon varlığını araştırmak için<br />

de önerilmektedir (12,32).<br />

Ancak sonografi ile duvar kalınlaşmasının araştırılması, batındaki tüm ansların<br />

tek tek USG ile taranmasını gerektirir ki, özellikle obes hastalarda ve meteorizm<br />

durumlarında inceleme güç veya yetersiz olabilir (12,32). Kullanıcı bağımlı olması<br />

da yöntemin diğer dezavantajıdır.<br />

Son yıllarda oral (polietilen glikol, PEG) ya da intravenöz (Levovist, Schering<br />

AG, Berlin, Germany) kontrast madde kullanımının USG’nin diagnostik etkinliğini<br />

arttırabileceği yönündeki öneriler ümit vaadedici olmakla beraber rutin klinik<br />

kullanımda henüz yerleri yoktur (12,35).<br />

b. Bilgisayarlı Tomografi - BT Enteroklizis ve BT Enterografi<br />

Son yıllarda geliştirilen multi dedektörlü BT cihazlarının (MDBT) izotropik<br />

rezolüsyon özellikleriyle, tek bir nefes tutumu süresince elde edilen 1 mm.den ince<br />

kesit kalınlıklı görüntüler ve bunlarla oluşturulan multiplanar reformat imajları ince<br />

barsak patolojilerinin çok daha ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve<br />

karakterizasyonuna olanak vermekte, ekstraluminal komplikasyonlar ile ekstraenterik<br />

12


anomalilerin ortaya konmasında önemli rol oynamaktadır (36,37,38,39). MDBT<br />

teknolojilerindeki gelişmeyle beraber; ince barsak patolojilerini, özellikle inflamatuar<br />

barsak hastalıkları bulgularını göstermek için, ilk olarak 1992 yılında, ince barsak<br />

anslarının yeterli distansiyonunun sağlanabildiği konvansiyonel enteroklizis<br />

yöntemiyle ekstraluminal informasyonun da elde edilebildiği BT yöntemi kombine<br />

edilmiş ve alternatif bir görüntüleme metodu olarak geliştirilmiştir (39,40). MDBT<br />

teknolojisi ile multiplanar görüntülemenin mümkün olmasıyla ince barsak<br />

hastalıklarının değerlendirilmesinde bu kesitsel inceleme yöntemi son yıllarda<br />

gittikçe artan bir hızla tercih edilir olmuştur. Yapılan çalışmalarda, konvansiyonel<br />

enteroklizis ile BT enteroklizis arasında mukozal ve mural patolojileri göstermedeki<br />

teknik yeterlilikleri açısından anlamlı bir fark saptanmamakla beraber, BT<br />

enteroklizis’in ek olarak hastalığın fistül ve abse gibi ekstraintestinal<br />

manifestasyonları hakkında da bilgiler sağlayabildiği gösterilmiştir. Ayrıca skip<br />

lezyonlar ve barsak looplarında konglomerasyon bulgularını saptama oranları BT<br />

enterokliziste anlamlı olarak yüksek bulunmuştur ki hastalığın bu iki<br />

komplikasyonunun varlığının gösterilmesi, tedavinin planlaması açısından<br />

önemlidir. Abse gelişimi ile beraber bu iki komplikasyonun varlığı genellikle elektif<br />

gastrointestinal cerrahi endikasyonu olarak kabul edilir (40,41,42).<br />

BT enteroklizis yönteminde nazojejunal entübasyon ve BT çekimi öncesinde<br />

floroskopi altında suda çözünen iyotlu bir kontrast maddenin infüzyonu ile ince<br />

barsakların distansiyonunun sağlanması gerekliliği mevcuttur (43). Nazojejunal<br />

entübasyon, deneyimli kişilerce uygulandığında dahi bazı hastalarca tolere<br />

edilememektedir. Ayrıca kateterizasyonun floroskopi altında yapılmak durumunda<br />

olması, hastanın BT tetkiki öncesinde ek radyasyon dozu almasına yol açmaktadır.<br />

Bu iki durum; verdiği bilgilerle ince barsak hastalıkları tanısında altın standart olarak<br />

kabul edilen enteroklizis ve kesitsel olarak tüm abdomeni değerlendirme fırsatı<br />

yaratan BT yöntemlerini kombine eden bu alternatif görüntüleme yönteminin en<br />

önemli dezavantajlarıdır. Ayrıca ince barsak lümeni içindeki iyotlu kontrast madde<br />

varlığı da barsak duvarındaki patolojik kontrastlanmanın değerlendirilmesini<br />

zorlaştırmaktadır (43).<br />

İnce barsakların değerlendirilmesinde tercih edilecek ideal görüntüleme tekniği;<br />

non-invazif, hızlı, baryum kullanılmasını gerektirmeyecek ve radyoloji<br />

13


departmanında tek bir seansta gerçekleştirilmesi mümkün olan bir yöntem olmalıdır.<br />

Ayrıca ince barsak patolojilerini göstermesinin yanısıra, özellikle inflamatuar barsak<br />

hastalıklarında eşlik edebilecek ekstra-intestinal komplikasyonları da ortaya koyma<br />

potansiyeli bulunmalıdır. Bu çerçeve içinde geniş kullanım yeri bulan BT<br />

enteroklizis yönteminin bahsedilen dezavantajları nedeniyle geliştirilen diğer bir<br />

alternatif protokol ise BT enterografidir. Bu yöntemde; intravenöz kontrast madde<br />

enjeksiyonu sonrası gerçekleştirilen rutin abdominal BT tetkikinden farklı ve ilave<br />

olarak hastaya tetkik öncesi oral olarak verilen uygun miktarda nötral kontrast madde<br />

ile lümen ve duvarın optimal değerlendirilmesine imkan verecek ince barsak<br />

distansiyonu sağlanmaktadır (44). BT enterografinin başlıca güncel endikasyonları<br />

gizli gastrointestinal kanama, Crohn hastalığının varlığı ve aktivasyonu ve ince<br />

barsak neoplazileri şüphesidir (38)<br />

BT enterografi konusunda yapılan çalışmalarda ince barsakların optimal<br />

görüntülenmesi amacıyla çok sayıda farklı teknik geliştirilmiş ve luminal distansiyon<br />

için çeşitli kontrast maddeler kullanılmıştır (45,46,47). Kullanılan oral kontrast<br />

maddeler 2 sınıfa ayrılmaktadır: pozitif ajanlar ve nötral ajanlar. Nötral kontrast<br />

maddeler suya benzer attenuasyon değerlerine sahiptir (10-30 HU). Nötral oral<br />

kontrast maddeler arasında su, polietilen glikol elektrolit solusyonu, şeker alkolleri<br />

(laktuloz, sorbitol vb) ve metilseluloz en sık kullanılanlardır. Bu ajanları yüksek<br />

miktarda içmek durumunda olan hasta açısından tolere edilebilirlikleri yüksektir.<br />

Kollabe barsak segmentleri hatalı olarak mural hiperattenuasyon veya duvar kalınlık<br />

artışı lehine yorumlanabileceğinden yeterli distansiyonun sağlanabilmesi önemlidir<br />

Suyun kullanılmasının en önemli limitasyonu suboptimal barsak distansiyonuna yol<br />

açabilecek ince barsak mukozasından hızlı emilmesi özelliğidir (48,49,50). Yapılan<br />

çalışmalarda nazal entübasyon gerektiren enteroklizis ve BT enteroklizis<br />

yöntemlerinde distansiyon sağlayabilme başarısı en yüksek olarak bildirilmekle<br />

beraber BT enterografide kullanılan oral hiperhidrasyon metodunun da<br />

değerlendirme yapabilmek için yeterli etkinlikte olduğu saptanmıştır (45). Ayrıca<br />

nötral kontrast madde kullanımı sıvı attenuasyonundaki bu kontrast maddeler ile<br />

kontrast tutan ince barsak duvarı arasında daha belirgin görüntü kontrastı oluştururlar<br />

(51). Bu sayede özellikle Crohn hastalığı değerlendirilmesinde değerli bilgiler olan<br />

14


segmental mural hiperattenuasyon ve mural stratifikasyonun ayırdedilebilirliği<br />

arttırılmış olur (52,53)<br />

Son çalışmalarda bahsedilen 0,1% baryum sülfat süspansiyonu (Volumen, E-Z-<br />

EM Inc.), lümen içinde yaklaşık 15-30 HU attenuasyon sağlayarak optimum duvar<br />

değerlendirilmesini sağlayan nötral bir intraluminal kontrast ajandır. İçeriğindeki<br />

nonabsorbabl bir şeker alkolü olan sorbitol sayesinde yeterli distansiyonu sağlayarak<br />

ince barsak boyunca su rezorbsiyonuna neden olmaktadır (54)<br />

Pozitif kontrast maddelerden en çok tercih edilen baryum solusyonları da ince<br />

barsakları dilate etmek için kullanılabilir. Ancak bu maddelerin kullanılması<br />

durumunda, barsağın lümen ve duvarı arasındaki attenuasyon farkı azalır (Resim1)<br />

ve patolojik mural kontrastlanma gözden kaçırılabilir (45). Diğer yandan bu ajanların<br />

özellikle tercih edildiği bazı durumlar da mevcuttur (bilinen serozal hastalığı olan<br />

olgular, bazı primer tümörler ya da kistik lezyonların saptanması gibi). Yapılan bazı<br />

çalışmalarda nötral ve pozitif ajanlar karşılaştırılmış ve nötral kontrast ajanların daha<br />

yeterli lümen distansiyonu ve lümen içi daha iyi homojenite sağladığı, barsak duvarı<br />

delineasyonunu çok daha iyi başardığı bildirilmiştir (47).<br />

A<br />

Resim 1: Crohn hastalığı tanısı olan hastanın aksiyel BT görüntülerinde;<br />

B<br />

15


A. Oral pozitif kontrast madde ile çekilen görüntülerde duvarı kalınlaşmış terminal ileum (ok),<br />

kontrastlanma paterni contrast madde nedeniyle seçilemiyor<br />

B. Nötral kontrast madde ile çekilen görüntülerde, aynı segmentte duvar kalınlığının yanında,<br />

mukozal kontrastlanma paterni izleniyor (38)<br />

İnce barsak hastalıklarının BT bulguları arasında bahsedilen duvar kalınlık artışı<br />

önemli bir parametredir. Yeterli barsak distansiyonunun başarılabildiği durumlarda<br />

duvar kalınlığının 3 mm ve üstü artmış kabul edilir (38). İVKM sonrası izlenen<br />

kontrastlanma paterni, tutulumun uzunluğu, kalınlaşmanın derecesi ve simetrik olup<br />

olmadığı, lezyonun ince barsak seyri boyunca lokalizasyonu (proksimal ya da distal),<br />

barsak duvarındaki tutulum derecesi (mukozal, submukozal ya da serozal), mural<br />

strafikasyon, ayrıca mezenter ve damar patolojileri de gözden geçirilmelidir (47).<br />

Yeterince distandü olmamış, lümeni kollabe barsak anslarının yanlış olarak<br />

duvar kalınlaşması lehine değerlendirilebilmesi (Resim 2) ve jejunal segmentlerin<br />

normalde daha fazla kontrast tutması (Resim 3) kesitsel yöntemlerdeki<br />

tuzaklardandır ve değerlendirme yapılırken akılda tutulmalıdır (38,44,47).<br />

A<br />

B<br />

Resim 2:<br />

A. Yeterli distansiyonun sağlanamadığı ince barsak segmentlerinde kollabe barsak ansları yanlış<br />

olarak duvar kalınlaşması izlenimi verebilir<br />

B. Luminal darlık, mural kalınlaşma ve mukozal kontrastlanma ile tipik Crohn hastalığı bulguları<br />

(38,52)<br />

16


A<br />

B<br />

Resim 3: Aksiyel kesit BT enterografide normal jejunum (A) ve ileum (B) görünümü<br />

Jejunumda valvula konniventes yapıları (ok) (52)<br />

c. Manyetik Rezonans Görüntüleme- MR Enteroklizis ve MR Enterografi<br />

MR; barsak hareketleri ve solunum hareketlerine bağlı artefaktlar nedeniyle<br />

önceleri ince barsak hastalıkları tanısında tercih edilmeyen bir modalite olmakla<br />

beraber son yıllarda MR’da hızlı görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi, nefes tutmalı<br />

TSE (turbo spin-echo) veya FSE (fast spin-echo) sekanslarının kullanılması ince<br />

barsakların görüntülenmesinde büyük kolaylık sağlamıştır. Gerçek FISP (fast<br />

imaging with steady-state precession) ve HASTE (half-Fourier acquisition singleshot<br />

turbo spin-echo ya da SSFSE) sekanslarının gelişmesi ile görüntüleme işlemi<br />

çok daha kolaylaşmıştır (55,56).<br />

MR ile ince barsak incelenmesinde şu 5 temel kurala uyulması gerekmektedir:<br />

1) Görüntüleme nefes tutma süresi içerisinde gerçekleştirilmelidir. Bu amaçla<br />

T1 ve T2 ağırlıklı görüntülemeyi sağlayan hızlı sekanslar kullanılmaktadır. Solunum<br />

hareketi artefaktları bu yolla ekarte edilir. Barsak hareketlerinin engellenmesi ve<br />

lümen genişlemesini sağlamak için de antiperistaltik ilaçlar, glukagon ya da hyozin-<br />

N-butilbromid intravenöz yolla verilmektedir (57,58,59,60)<br />

2) Batının tümü inceleme alanına girmelidir. Barsak segmentleri batın içerisinde<br />

geniş bir alana yayılıp bir kadrandan diğerine uzanım gösterdiğinden en geniş<br />

görüntü alanı seçilerek yapılmalıdır (9)<br />

17


3) İnce barsakların lümeni yeterince genişletilmelidir. Bu amaçla başlıca iki<br />

yöntem kullanılmaktadır:<br />

Birinci yöntemde hastaya nazojejunal kateter takılarak bu yolla 1,5-2 litre sıvı<br />

pompa yardımı ile verilmektedir. Nazojejunal kateterin takılması işlemi floroskopi<br />

eşliğinde yapılmaktadır. Kateter yerleştirildikten sonra hasta MR odasına alınıp sıvı<br />

verilmesi işlemi MR ile monitörize edilmektedir (62,63). Bu yöntem MR<br />

Enteroklizis yöntemi olarak adlandırılır. Yöntemin dezavantajları kateterizasyon<br />

gerekliliği, hastanın kateter yerleştirilmesi sırasında radyasyona maruz kalması,<br />

tetkik için floroskopi odasından MR odasına gitmesidir. Bu dezavantajlar nedeniyle<br />

MR enteroklizisin daha az invaziv olması konusunda çalışmalar devam etmektedir<br />

(9,62,64).<br />

İkinci yöntem olarak ince barsakların oral yolla doldurulması tekniği<br />

geliştirilmiştir. MR Enterografi olarak adlandırılan bu yöntemde, inceleme öncesi<br />

hastaya oral olarak kontrast madde içirilmektedir. Yöntemin dezavantajları, hastanın<br />

kısa sürede çok miktarda sıvı içmek zorunda olması, midenin boşalması için dışardan<br />

müdahale edilememesi ve barsaklarda yeterli gerginlik ve genişlemenin<br />

sağlanamamasıdır (61).<br />

4) İnce barsak lümeni, duvarı ve çevre yapıları uygun kontrast maddelerle iyi<br />

görünür hale getirilmelidir. İnce barsaklarda kullanılan MR kontrast maddeleri, MR<br />

görüntülerindeki etkilerine göre 3’e ayrılırlar: hem T1 ağırlıklı sekanslarda, hem de<br />

T2 ağırlıklı sekanslarda parlak lümene neden olan gadolinyum ve ferrik amonyum<br />

nitrat preparatları pozitif kontrast ajanlardır. Süperparamanyetik demir preparatları<br />

ve oral manyetik ajanlar gibi her iki sekansta da siyah lümene neden olan ajanlar<br />

negatif kontrast maddelerdir (59,65,66,67,68,69,70). Yani pozitif ve negatif kontrast<br />

maddeler sekanstan bağımsız olarak pozitif ya da negatif intralüminal sinyale neden<br />

olurlar. 3.grup olan bifazik kontrast maddeler ise sekansa bağlı olarak pozitif ya da<br />

negatif lümen içi sinyal sağlamakla beraber genellikle T1 ağırlıklı sekanslarda siyah<br />

lümen, T2 ağırlıklı sekanslarda parlak lümen yaratırlar. Bu grup içinde en çok<br />

kullanılanı sudur. Ayrıca kimi çalışmalarda manganez içeren ananas, yaban mersini<br />

suyu gibi bazı doğal maddelerin manganez içerikleri nedeniyle, T1 ve T2 kısaltıcı<br />

18


etki yaparak MR sinyali yaratması özelliğiyle non-toksik bir bifazik kontrast ajan<br />

olarak önerilmektedir (70,71,72). Pozitif kontrast maddelerle yapılan çalışmalarda<br />

intraluminal içerik ve mukozal yüzey arasında oluşan interfaz mükemmel olarak<br />

değerlendirilmekle beraber İVKM sonrası yüksek sinyalli lümen nedeniyle<br />

inflamatuar aktivitenin değerlendirilmesinin zor olduğu belirtilmektedir (59). Birçok<br />

denemede ideal sonuçlar alınan bifazik kontrast maddelerden en çok kullanılan<br />

suyun, T1 ağırlıklı sekanslarda siyah lümen yaratmasının özellikle yağ baskılı<br />

sekanslarla ve İVKM ile beraber kullanılınca inflamatuar segmentlerde yüksek<br />

sinyale neden olarak, T2 ağırlıklı sekanslarda ise intraluminal sıvının yüksek ve yine<br />

yağ baskılama özelliği kullanılması ile intraabdominal yağ dokusunun düşük<br />

sinyaline bağlı olarak patolojik duvar kalınlaşmasının medium sinyal intensitesini iyi<br />

gösterdiği belirtilmektedir (59). Çoğu araştırmacı MR Enterografi için kullanılan<br />

intraluminal kontrast madde ve sekans seçimine göre farklı sonuçlar alınabileceğini<br />

ve gelişen teknoloji ve yeniliklerle bağlı olarak alternatif bir yöntem olarak<br />

kullanılabilecek potansiyeli olduğunu da kabul etmektedir. Günümüzde, kullanılacak<br />

oral kontrast madde konusunda ortak bir görüş birliğine henüz varılmamıştır<br />

(73,74,75,76). MR protokollerinde kullanılan farklı oral intraluminal kontrast<br />

maddelerin sınıflandırılması tablo 1’de gösterilmiştir.<br />

MR’ın hareket artefaktlarına hassas bir modalite olması nedeniyle<br />

gastrointestinal sistemin görüntülenmesi amacıyla hızlı ve nefes tutmalı uygun<br />

sekanslar seçilmelidir. MR’ın, ince barsağa ait intraluminal massları ya da duvar<br />

kalınlaşmasını göstermedeki potansiyelinin BT kadar olduğu söylense de bu<br />

lezyonlar için MR’ın sensitivitesi büyük oranda kullanılan protokole ve<br />

görüntülemenin tekniğine bağımlıdır (70). T1 ağırlıklı sekanslar arasında 2D/3D<br />

FLASH (fast low-angle shot) ya da MPSPGR (fast multiplanar spoiled gradientrecalled<br />

echo), T2 ağırlıklı sekanslardan da HASTE (half-Fourier acquisition singleshot<br />

turbo spin-echo ya da SSFSE), TSE (turbo spin echo), FSE (fast spin echo)ve<br />

true-FISP (fast imaging with steady- state precession) gibi sekanslar tercih edilmekte<br />

ve kullanılmaktadır (70). True-FISP ve HASTE sekanslarının gelişmesi ile<br />

görüntüleme işlemi çok daha kolaylaşmıştır. İnce barsakların T1 ağırlıklı görüntüleri<br />

bir nefes tutma süresinde (< 30 sn) elde edilebilmektedir (10,22,55).<br />

19


Bu prosedürler arasında, saniyede bir kesit olmak üzere hızlı şekilde ağır T2<br />

imajlar elde edilen HASTE sekansı sıvılara olan yüksek sensitivitesi nedeniyle sıkça<br />

tercih edilmektedir (70,77,78,79,80). HASTE sekansının dezavantajlarından biri;<br />

intraluminal akım artefaktlarına olan sensitivitesidir ve çekim öncesi spazmolitik<br />

kullanımıyla azaltılmaya çalışılır. Ayrıca mezenterik detay değerlendirmesinin de<br />

yetersiz olduğu bildirilmiştir (81,82).<br />

Kısa TR kullanılan true-FISP sekansında ise yağ baskılanmadığından bu teknik<br />

özellikle omental ve mezenterik patolojinin değerlendirilmesinde önerilmektedir.<br />

Aksiyel kesitlerde mezenterik vasküler yapıları parlak göstermesi nedeniyle okluzif<br />

mezenterik vasküler patolojilerin değerlendirilmesinde oldukça başarılı<br />

bulunmaktadır (70,81,83). Hareket artefaktından az etkilenmesi, lümen içi homojen<br />

opasifikasyon sağlaması ve lümen ile barsak duvarı arasında yüksek kontrast farkı<br />

oluşması true-FISP sekansının avantajlarıdır (9,81,84,85). Bu sekansın dezavantajı,<br />

yağ-su interfazında oluşan siyah kenar (black-ring) artefaktları nedeniyle hafif duvar<br />

kalınlaşmasını gösteremeyebilecek olmasıdır. Ayrıca geçimsizlik artefaktlarına ve<br />

manyetik alan inhomojenitelerine olan rölatif sensitivitesi de bu sekansın<br />

olumsuzluklarıdır (9,81).<br />

Ayrıca İVKM kullanımı ve spazmolitik ilaç kullanımının gerekli olup olmadığı<br />

da MR Enterografi dahilinde halen tartışılan konulardır. Kısıtlı sayıdaki çalışmalara<br />

rağmen kabul edilen son görüş, İVKM kullanımı ile yağ baskılı sekansların kombine<br />

edilmesi yönündedir (70,86,87,88).<br />

20


Tablo 1: MR protokollerinde kullanılan oral kontrast maddeler<br />

: Hiperintens (Parlak lümen)<br />

: Hipointens (Siyah lümen)<br />

21


III.<br />

GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Hasta populasyonu ve çekim öncesi hasta hazırlığı<br />

Çalışma grubumuza Ocak 2007 – Ağustos 2008 arasında ince barsak hastalığı<br />

tanısı veya ön tanısı olan, klinik olarak karın ağrısı, ishal, kilo kaybı şikayetleri ile<br />

başvuran 19 hasta dahil edildi. Hastaların 10’u erkek, 9’u kadındı ve yaşları 20-54<br />

arasında değişmekteydi (yaş ortalaması 33,6). Çalışmaya dahil eden hastaların<br />

hiçbirinde BT ya da MR tetkikleri için kontrendikasyon yaratabilecek; akut ya da<br />

kronik böbrek yetmezliği, allerji anamnezi, gebelik, hemodinamik instabilite gibi<br />

klinik bir durum bulunmamaktaydı. Hastalara, semptomlar nedeni ile poliklinik veya<br />

acil servise başvurmalarından sonra en geç 1 hafta içerisinde, uygulanacak prosedür<br />

konusunda bilgilendirilerek BT enterografi ve hemen ardından MR enterografi<br />

çekildi.<br />

Bizim protokolümüzde, nötral kontrast madde olarak peroral yolla barsak<br />

distansiyonunu sağlayabilmek için içme suyu ile intralüminal sıvının ince barsak<br />

lümeni boyunca emilimini azaltmak amacıyla eklenen laktuloz solusyonu<br />

kombinasyonu kullanıldı. Çekime en az 6 saatlik açlık sonrası gelen hastalardan,<br />

çekimden 2 saat öncesinden başlanarak, ilk bir saat içinde 10 dakikada bir 250 cc<br />

olmak üzere toplam 1500 cc içme suyu içmeleri istendi. İkinci bir saat içinde ise,<br />

etken maddesi laktüloz olan 100 cc Osmolak solusyon (Osmolak 10 g/15 ml 250 ml<br />

solusyon, Biofarma) 1400 cc içme suyu içine eklenerek, yine 10 dakikada bir 250 cc<br />

ve toplamda 1500 cc olacak şekilde hastalara içirildi. Çekime 30 dakika kala barsak<br />

peristaltizmini azaltmak amacıyla her hastaya 20 mg hyozin-N-butilbromid<br />

(Buscopan, Boehringer Ilgelheim) intramusküler enjeksiyon yapıldı. Çekim öncesi<br />

hazırlık amacıyla kullanılan prosedür esnasında hastalar tarafından, hafif bulantı<br />

dışında ciddi intolerans şikayeti bildirilmedi.<br />

22


BT Enterografi çekim protokolü<br />

Çekimler 16 detektörlü BT cihazında (SOMATOM Sensation 16, Siemens,<br />

Germany) gerçekleştirildi. Abdomen ve pelvis; ksifoid prosesten başlayarak simfiz<br />

pubise kadar tarandı. Aksiyel prekontrast ve postkontrast imaj çekimleri için 5mm<br />

kolimasyon, 1.5 pitch ve 1 mm'lik rekonstrüksiyon parametreleri kullanıldı.<br />

İntravenöz kontrast madde (İVKM) olarak iyodin konsantrasyonu 300 mg/ml olan<br />

100 ml, non-iyonik iopromide [Ultravist, (Schering AG, Berlin, Germany)],<br />

enjeksiyon hızı 3ml/dak. olacak şekilde verildi. Postkontrast aksiyel imajlar İVKM<br />

verilimini takiben 25 saniye sonra arteryel fazda alındı. Elde edilen aksiyel BT<br />

imajlar network aracılığıyla ayrı bir workstationa (Wizard, Siemens Medical<br />

Systems) yollandı. Patolojik bulguların daha net görülebilmesi için tüm vakaların<br />

aksiyel imajlarından kesit kalınlığı 1 mm, incrementi 0.75 mm olan aksiyel reformat<br />

görüntüler ve 3 mm kalınlıkta koronal MPR görüntüler oluşturuldu ve workstation<br />

monitorde üç boyutlu reformat görüntüler ile değerlendirme yapıldı. Koronal<br />

reformat imajlar muhtemel fistül gelişimlerini görüntüleyebilmek açısından anterior<br />

abdominal cilt ile posterior gluteal cildi imajlar dahiline alarak oluşturuldu.<br />

MR Enterografi çekim protokolü<br />

BT çekimini takiben hasta zaman kaybetmeden MR ünitesine götürülerek,<br />

öncesinde ikinci bir doz 20 mg hyozin-N-butilbromid (Buscopan, Boehringer<br />

Ilgelheim) intramusküler enjeksiyon yapıldıktan sonra MR çekimi başlatıldı.<br />

Çekimler 1,5 Tesla MR cihazı (Signa, General Electric Medical System, Waukesha,<br />

WI) ile gerçekleştirildi. İVKM olarak gadolinium DTPA-BMA (Omniscan,<br />

Nycomed Imaging, Oslo, Norway), 0.1 mmol/kg kullanıldı. Çalışma protokolü<br />

dahilinde kullanılan sekanslar; aksiyel ve koronal planlarda yağ baskılı FSPGR,<br />

kontrastlı T1 ve koronal planda yağ baskılı SSFSE sekansları idi.<br />

23


MR çekiminde kullandığımız parametreler tablo 2’de gösterilmektedir.<br />

Tablo 2: MR çekiminde kullandığımız sekans ve parametreler<br />

BT ve MR görüntülerinin değerlendirilmesi<br />

Bir uzman radyolog ve bir son yıl radyoloji asistanı tarafından, var ise hastaların<br />

endoskopik ve patolojik sonuçları bilinmeden değerlendirme yapıldı. BT ve MR<br />

görüntüleri 2 gözlemci tarafından birbirlerinden habersiz olarak incelenerek<br />

duodenal, jejunal ve ileal anslar ayrı ayrı genel görüntü kalitesi, lümen distansiyonu<br />

ve duvar vizualizasyon yeterliliği yönünden değerlendirildi. Nötral kontrastlı BT<br />

enterografi ile MR enterografi görüntü kaliteleri karşılaştırıldı.<br />

Genel görüntü kalitesi, distansiyon ve duvar vizualizasyonunu değerlendirmede,<br />

yapılan benzer çalışmalar örnek alınarak ve çalışmamıza uyarlanarak 1-5 arasında<br />

skorlama yapıldı: (47,59,89)<br />

1. Teknik yetersizlik<br />

2. Suboptimal<br />

3. Suboptimal ancak değerlendirme yapılabiliyor<br />

4. Optimal<br />

5. Çok iyi<br />

24


İstatistiksel analiz<br />

İstatiksel analiz Sosyal Bilimler için İstatistik Paketi (SPSS/PC 11.5 versiyonu,<br />

2002) ile gerçekleştirilmiştir. BT Enterografi görüntülerinde ince barsak distansiyonu<br />

ve barsak duvarı vizualiasyonu açısından duodenum, jejunum ve ileum arasında<br />

anlamlı istatistiksel farkın olup olmadığı Friedman testi ile değerlendirildi. Her iki<br />

modalitenin koronal planlardaki görüntülerinde; duodenum, jejunum ve ileum<br />

seviyelerinde ayrı ayrı görüntü kalitesi, luminal distansiyon ve duvar vizualizasyonu<br />

değerlendirilerek verilen skorlar Wilcoxon Rank-Sum Testi ile karşılaştırıldı. İki<br />

gözlemcinin BT, T1, T2 ve kontrastlı T1 ağırlıklı MR görüntülerinde duodenum,<br />

jejunum ve ileumun görüntü kalitesi ve duvar vizualizasyonunu değerlendirirken<br />

verdikleri skorların birbirleri ile korelasyonu lineer ağırlıklı kappa testi kullanıldı.<br />

Uyumun değerlendirilmesi kappa testinde, Fleiss’ın önerdiği şekilde kullanıldığı<br />

gibi, ≥ 0.75 mükemmel uyum, 0.40- 0.75 iyi uyum, 0.40 < kötü uyum olarak kabul<br />

edildi (89,90).<br />

Duodenum, jejunum ve ileum seviyelerinde lümen distansiyonu koronal planda<br />

SSFSE ve kontrastlı BT görüntülerinde, duvar vizualizasyonu ve genel görüntü<br />

kalitesi ise koronal planda kontrastlı T1 ağırlıklı ve kontrastlı BT görüntüleri<br />

seçilerek karşılaştırıldı.<br />

25


IV.<br />

BULGULAR<br />

İstatistiksel analizler sonucunda her iki gözlemci açısından kontrastlı BT<br />

görüntülerde distansiyon açısından duodenum-ileum ve jejunum-ileum distansiyonu<br />

arasında anlamlı fark saptanırken (p0.05).<br />

Duodenum ve ileum distansiyonunun değerlendirilmesinde iki gözlemci arasına<br />

tam uyum saptanrken (sırasıyla kappa: 1 ve 0.75, %95 güven aralıkları: 1 ve 0.5156-<br />

0.9844) jejunum distansiyonun değerlendirilmesinde iki gözlemci arasında yeterli<br />

uyum mevcuttu (kappa: 0.5394 ve güven aralığı: 0.03335-0.6999).<br />

BT enterografide duodenum-ileum ve jejunum-ileum duvar vizualizasyonu<br />

yeterliliği arasında her iki gözlemci açısından anlamlı fark saptanırken (p0.05). Duodenum, jejunum ve ileum duvar vizualizasyon yeterliliği<br />

değerlendirilmesinde iki gözlemci arasına üç bölgede de tam uyum saptandı<br />

(sırasıyla kappa: 0.8504, 0.9243, 0.9237 ve %95 güven aralıkları: 0.649-1, 0.7785-1,<br />

0.7749-1). Çalışmamızda BT enterografinin sensitivitesi: %86.7 (%95 güven aralığı:<br />

%62.7 - %96.3), spesifisitesi ise %78.0 (%95 güven aralığı: %30.1 - %95.4) olarak<br />

hesaplanmıştır.<br />

MR ve BT enterografinin ince barsağın üç kısmında karşılaştırıldığı istatistiksel<br />

analizlerde, kontrastlı BT ve T2 ağırlıklı (SSFSE) imajlarda distansiyon arasındaki<br />

fark karşılaştırıldığında her iki gözlemci açısından, her seviyede BT görüntülerinde<br />

distansiyon lehine anlamlı fark saptandı (p


BT kalitesi lehine anlamlı fark saptandı (p


Tablo 5: Her iki yöntemde de üç seviyede genel görüntü kalitesinindeğerlendirilmesinde iki<br />

gözlemci arasında tam uyum saptandı.<br />

* BTE: BT Enterografi<br />

* T2A MRE: T2 ağırlıklı MR Enterografi<br />

* CT1A MRE: Kontrastlı T1 ağırlıklı MR Enterografi<br />

A<br />

B<br />

28


C<br />

D<br />

Resim 4: Crohn hastalığı öntanısı olan 33 yaş erkek hasta; Koronal planda kontrastlı BTE (A), yağ<br />

baskılamalı SPGR (B) ve SSFSE (C) imajları. (D) Aksiyel planda kontrastlı T1 ağırlıklı görüntü:<br />

ileal anslar ve rektosigmoid kolonda duvar kalınlık artışı ve kontrast tutulumu<br />

A<br />

B<br />

Resim 5: Kronik karın ağrısı ve ishal şikayeti 20 yaş bayan hasta; Crohn hastalığı öntanısı ile çekilen kontrastlı T1 MR<br />

ve kontrastlı BT enterografi görüntüleri. Terminal ileumda duvar kalınlık artışı ve kontrast tutulumu<br />

29


V. TARTIŞMA<br />

Enteroklizis, bütünüyle görüntülenmesi teknik olarak zor olan ince barsak<br />

hastalıklarının tanısında kullanılan primer görüntüleme yöntemi olarak kabul<br />

edilmektedir. Mukozal detayın değerlendirilmesi, ayrıca ince barsak boyunca<br />

patolojinin lokalizasyonunun gösterilmesi bakımından BT’den üstün olduğu<br />

gösterilmiştir (46). Tüm bu üstünlüklerine karşın bu röntgenografik tetkikin;<br />

patolojilerin ekstramural yayılımı ve eşlik edebilecek komplikasyonlarını direkt<br />

olarak demonstre edememesi yanında, alınan x ışını dozunun yüksek olması gibi<br />

dezavantajları mevcuttur. <strong>Rad</strong>yasyon dozu, hasta populasyonunu genellikle genç<br />

vakaların oluşturduğu inflamatuar barsak hastalıkları gibi durumlarda özellikle önem<br />

kazanmaktadır. Ayrıca bu yöntemde lümen distansiyonunu sağlamak için uygulanan<br />

nazojejunal kateterizasyon, hasta konforunu azaltan bir zorunluluk olmasının yanısıra<br />

yöntemi minimal invazif prosedürler arasına sokmakta ve pratiklikten<br />

uzaklaştırmaktadır.<br />

Son yıllarda bilgisayarlı tomografi (BT) hem lümen içi, hem lümen dışı<br />

patolojileri göstermedeki üstünlüğü nedeniyle ince barsak hastalıkları tanısında<br />

kullanılan birincil tanısal yöntem haline gelmiştir. İnce barsak lezyonlarının tanısında<br />

kullanılan kesitsel görüntüleme yöntemlerinin; lezyonun transmural yayılımı,<br />

intraperitoneal-ekstraintestinal komplikasyonları ve geniş görüntü alanına giren diğer<br />

sistemik bulguları gösterebilme, ek olarak İVKM kullanımı ile vasküler informasyon<br />

sağlayabilme imkanı non-invazif ve pratik olan bu teknikleri günümüzde oldukça<br />

popüler kılmıştır. Çok detektörlü BT teknolojisi ve barsak hareketleri ve solunum<br />

hareketlerine bağlı artefaktlar nedeniyle önceleri ince barsak hastalıkları tanısında<br />

kullanılması hiç tercih edilmeyen MR’da hızlı görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi,<br />

nefes tutmalı sekanslarının kullanılması ince barsakların görüntülenmesinde büyük<br />

kolaylık sağlamıştır. Multiplanar görüntülemenin başarılması ve teknolojilerin<br />

yaygınlaşmasıyla bu modalitelere integre edilen konvansiyonel yöntemler sonucunda<br />

BT ve MR enteroklizis yöntemleri geliştirilmiştir. Floroskopik enteroklizisin ve<br />

baryum ince barsak pasaj grafilerinin referans olarak alındığı ilk çalışmalarda BT<br />

enterografinin aktif Crohn hastalığında sensitivitesi %85’in üzerinde bulunmuştur<br />

(91,92). Endoskip ve cerrahi bulguların referans olarak alındığı çalışmalarda ise BT<br />

30


enterografinin sensitivitesi aktif enflamasyon için %77 ile %92 arasında bulunmuştur<br />

(93,94,95). Bizim çalışmamızda BT enterografinin ince barsak hastalıkları tanısında<br />

sensitivitesi % 86.7, spesifisitesi ise %78.0 olarak bulunmuştur (%95 güven aralığı<br />

%30.1 - %95.4). Güven aralığındaki genişliğin hasta sayısının arttırılması ile<br />

azalacağı düşünülmüştür.<br />

Çalışmamızda; ince barsakların kesitsel olarak görüntülenebilmesinde gerekli<br />

parametreler olan yeterli lümen distansiyonu ve duvar vizualizasyonu<br />

değerlendirmeleri açısından peroral hidrasyon yöntemi kullanılarak yapılan<br />

incelemelerde BT enterografini MR enterografiye göre istatistiksel olarak anlamlı<br />

şekilde üstün olduğu sonucuna vardık. Schmidt ve arkadaşlarının 2003 yılında<br />

yaptığı çalışmada BT ve MR enteroklizis yöntemleri karşılaştırılmış, BT’nin duvar<br />

kontrast tutulumu ve kalınlık artışını değerlendirmede daha sensitif olduğu<br />

bildirilmiştir (89). Crohn hastalığı bulgularının MR ve BT Enteroklizis yöntemleriyle<br />

değerlendirildiği aynı çalışmada MR’ın BT’ye üstünlük gösterdiği tek durumun<br />

intraperitoneal sıvı olduğu belirtilmiştir. Peritoneal kavite anatomisini koronal<br />

kesitlerde görüntülemek, özellikle küçük intraperitoneal sıvı kolleksiyonlarını<br />

değerlendirmede avantaj sağlamaktadır (89). Low ve arkadaşları, MR’ın flegmanöz<br />

ve likefaktif sıvı kolleksiyonlarını ayırdedebilmede BT’den üstün olduğunu<br />

savunmuşlardır (96). Koronal görüntülerin, sıvı deteksiyonu konusundaki başarısı<br />

haricinde, özellikle yine sıvı sensitivitesi yüksek olan HASTE sekansı ile, “ince<br />

barsak pasaj grafisi” imajı yarattığı, obstruksiyon durumlarında ya da cerrahi ve<br />

endoskopik girişim öncesi anatomik oryantasyona yardımcı olduğu belirtilmiştir<br />

(97).<br />

İnce barsak hastalıkları tanısına yönelik olarak MR’ın etkinliğini araştıran<br />

çalışmalar, genellikle altın standart yöntem olan enteroklizis ile karşılaştırılarak<br />

yapılmıştır. Peroral hidrasyon protokolü ile uygulanan BT ve MR enterografi<br />

tekniklerini karşılaştıran yeterli sayıda araştırma bulunmamaktadır. MR’ın ince<br />

barsak hastalıklarının ekstraintestinal tutulumlarını değerlendirmedeki tamamlayıcı<br />

rolü kabul edilmekle beraber düşük spatial rezolüsyonu nedeniyle ayrıntılı mukozal<br />

değişiklikleri ortaya koymada konvansiyonel çift kontrastlı enteroklizise göre<br />

belirgin yetersiz kaldığı da vurgulanmıştır (22). Ayrıca MR görüntülerinde barsak<br />

31


duvarında izlenen ve tanıda yanılgılara neden olan non-homojen kontrast<br />

tutulumlarının manyetik alan inhomojenitelerine bağlı olduğu öne sürülmüştür. (89)<br />

2003 yılında yapılan bir başka çalışmada, MR’ın görüntü özellikleri nedeniyle<br />

özellikle inflamatuar barsak hastalıklarında, aktif inflamasyon ile kronik fibrotik<br />

değişikliklerin ayrımında yararlı olabileceği belirtilmiştir (60).<br />

Literatür araştırmalarımızda, ince barsak radyolojisinde kullanılan kesitsel<br />

görüntüleme yöntemlerini konu alan çalışmalarda, daha çok BT ve MR enteroklizis<br />

ve bu iki yöntemin karşılaştırılması ile ilgili araştırmalar olduğunu, BT ve MR<br />

enterografi tekniklerine spesifik olarak, ayrı ayrı az sayıda çalışma yapılmış olmakla<br />

beraber bu iki tekniği karşılaştıran yeterli araştırmanın yapılmadığını gözlemledik.<br />

Bizim çalışmamızda distansiyonun, BTE görüntülerinde her iki gözlemci açısından,<br />

istatistiksel olarak da anlamlı şekilde daha optimal olmasının nedenini, MR<br />

çekimlerini BT çekimlerinden sonra yapmak durumunda kalmamız sebebiyle<br />

dolayısıyla optimal zamanlamada gerçekleştirememiş olmamız olasılığına bağladık<br />

ve çalışmamızın bir limitasyonu olarak kabul ettik. Patak ve arkadaşları, oral kontrast<br />

madde verilmeye başlanması ve görüntüleme arasındaki optimal zamanlamanın<br />

önemine dikkat çekmiş, Kim ve arkadaşları ise çekim zamanlamasının önemli olduğu<br />

bu tetkiklerin planlandığı gibi gerçekleştirilmesinin yoğun radyoloji kliniklerinde her<br />

zaman mümkün olamayabileceğını vurgulamıştır (97,98).<br />

Çeşitli özellikte oral kontrast madde ve su rezorbsiyonunu azaltmak için<br />

kullanılan ajanlar konusundaki seçim, ayrıca prosedüre antiperistaltik ajan ve İVKM<br />

ekleme konusunda çok sayıda çalışma mevcuttur ve ortak bir görüş birliğine henüz<br />

varılamamıştır (73,74,75,76). Antiperistaltik ajanların özellikle MR çekimlerinden<br />

önce, İVKM ’nin barsak duvarının ve ekstraintestinal yapıların vizualizasyonu,<br />

kitlesel ya da inflamatuar lezyonların belirlenmesi açısından kullanılmasının gerekli<br />

olduğu görüşü yaygındır (99). Biz protokolümüzde ucuz ve kolay ulaşılır olması<br />

nedeniyle su ve laktuloz solusyonu kombinasyonu kullandık ve hastalar tarafından<br />

iyi tolere edildiğini, özellikle BT görüntülerinde yeterli distansiyonu<br />

sağlayabildiğimizi gördük.<br />

32


VI.<br />

SONUÇ<br />

İnce barsak patolojilerine yönelik radyolojik görüntülenmede altın standart yöntem<br />

konvansiyonel enteroklizistir. Bilinen ince barsak hastalığı olan olgularda nüks ya da<br />

eşlik eden komplikasyon şüphesi varsa tamamlayıcı olarak seçilecek ilk yöntem BT<br />

olmalıdır. BT enteroklizis ve enterografi rölatif olarak kolay uygulanan ve iyi tolere<br />

edilen bir yöntem olarak başarı ile kullanılmaktadır. Tekrarlayan kateterizasyondan<br />

kaçınmak için BT enterografiler, BT enteroklizise tercih edilebilir. Ancak iyonizan<br />

radyasyon kullanması yanında yumuşak doku rezolüsyonun düşük olması BT’nin<br />

dezavantajlarıdır.<br />

Çocuk, gebe, sık nükseden İBH, bilinen hastalığın rutin kontrolü gibi seçilmiş<br />

vakalarda radyasyon riskinden kaçınmak için MR enteroklizis ve enterografi; yeterli<br />

lümen genişliği sağlanıp uygun sekanslarla görüntüler elde edildiğinde etkin şekilde<br />

kullanılabilecek alternatif yöntemdir. Hastanın genel durumu değerlendirilerek<br />

invazif ve noninvazif teknikler arasında tercih yapılmalıdır.<br />

Gelecekte, mevcut MR sekansları ve yeni geliştirilen sekans teknikleriyle yapılan<br />

geniş hasta populasyonlu karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır.<br />

33


VII.<br />

KAYNAKLAR<br />

1) Sayek İ. Temel Cerrahi, Cilt 1, Gastrointestinal sistem anatomisi, In: İlgi S, ed. [<br />

2.baskı ] Güneş Kitabevi, 1996, 899-900<br />

2) Gourevitch D: Upper Gastrointestinal Surgery, The Anatomy and Physiology of the<br />

Small Bowel, Springer London, 2006, 39-44<br />

3) Clemente CD : Gray's Anatomy. LEA and FEBIGER, Philadelphia, 1984<br />

4) Değerli Ü : Cerrahi Gastroenteroloji, Fatih Gençlik Vakfı Matbaa İşletmesi,<br />

İstanbul, 1984<br />

5) Guyton AÇ : Textbook of medical Physiology. WB Saunders Company, Philadelphia,<br />

1976<br />

6) Kayalı H : İnsan Embriyolojisi. 2. Baskı, Güven Kitabevi, İstanbul, 1982<br />

7) Kuran O : Sistematik Anatomi. Filiz Kitabevi, İstanbul, 1976<br />

8) Antes G, Eggemann F. Small bowel radiology; introduction and atlas. Berlin:<br />

Springer-Verlag, 1988;1-2<br />

9) Şilit E, Mutlu H. Manyetik Rezonans Enteroklizis Tani Girisim <strong>Rad</strong>yol Aralık<br />

2002;8(4): 502-505<br />

10) Debatin JF, Patak MA. MRI of the small and large bowel. Eur <strong>Rad</strong>iol 1999;9:1523-<br />

1534<br />

11) Herlinger H, Maglinte DDT. Imaging techniques; barium for the small bowel,<br />

historical aspects. In: Herlinger H, ed. Clinical Imaging of the Small Intestine. 2nd ed. New<br />

York: Springer-Verlag, 1999;41-45<br />

12) Saibeni S, Rondonotti E, Imaging of the small bowel in Crohn's disease: A review of<br />

old and new techniques. World J Gastroenterol 2007 June 28;13(24):3279-3287<br />

13) Fraser GM, Findlay JM. The double contrast enema in ulcerative and Crohn's colitis.<br />

Clin <strong>Rad</strong>iol 1976;27:103-112<br />

14) Laufer I, Hamilton J. The radiological differentiation between ulcerative and<br />

granulomatous colitis by double contrast radiology. Am J Gastroenterol 1976;66:259-269<br />

15) Tuncel E. Klinik <strong>Rad</strong>yoloji 2. baskı. Bursa, Güneş & Nobel Tıp Kitabevleri, Sindirim<br />

Sistemi 2008; 443<br />

34


16) İlkgül Ö, İçöz G. İnce barsak lezyonlarının gösterilmesinde enteroklizisin yeri. Ege<br />

Tıp Dergisi 2001;40(2):131-135<br />

17) Herlinger H. A modified technique for the double contrast small bowel enema.<br />

Gastrointest <strong>Rad</strong>iol. 1978;3:201-207<br />

18) Sellink JL. Proceedings: Why enteroclysis of the small intestine? Br J <strong>Rad</strong>iol<br />

1976;49:288-289<br />

19) Maglinte DD, Hail R, Miller RE, et al. Detection of surgical lesions of small bovvel<br />

by enteroclysis. Am J Surg 1984;147:225-229<br />

20) Maglinte DD, Burney BT, Miller RE. Technical factors for more rapid enteroclysis.<br />

AJR Am J Roentgenol 1982;138:588-591<br />

21) Nolan DJ, Cadtnan PJ, Jeffree MA. Detailed per-oral small bovvel examination<br />

versus enteroclysis. <strong>Rad</strong>iology 1985;157:836-837<br />

22) Prassopoulos P, Papanikolaou N, Grammatikakis J, et al. MR Enteroclysis imaging<br />

of Crohn disease. <strong>Rad</strong>ioGraphics 2001; 21:161-172<br />

23) Tekin A, Vatansev C. Gastrointestinal görüntülemede bir yenilik: kapsül endoskop.<br />

Selçuk Tıp Derg 2007;23:39-43<br />

24) Iddan G, Meron G, Glukhovsky A, Swain P. Wireless capsule endoscopy. Nature<br />

2000;25:405- 417<br />

25) Gay G, Delvaux M, Rey JF. The role of video capsule endoscopy in the diagnosis of<br />

digestive diseases a review of current possibilities. Endoscopy 2004;36:913-920.<br />

26) Ersoy O, Bayraktar Y. Gastroenterolojide yeni görüntüleme yöntemi: kapsül<br />

endoskopi. Hacettepe Tıp Dergisi 2004;35:212-215<br />

27) Triester SL, Leighton JA et al. A metaanalysis of the yield of capsule endoscopy<br />

compared to other diagnostic modalities in patients with non-stricturing small bowel<br />

Crohn's disease. Am J Gastroenterol 2006;101:954-964<br />

28) Eliakim R, Suissa A, Yassin K, Katz D, Fischer D. Wireless capsule video<br />

endoscopy compared to barium follow-through and computerised tomography in patients<br />

with suspected Crohn's disease--final report. Dig Liver Dis 2004;36:519-522<br />

29) Yamamoto H, Sekine Y, Sato Y, Higashizawa T, Miyata T, Iino S et al. Total<br />

enteroscopy with a nonsurgical steerable double-balloon method. Gastrointest Endosc<br />

2001;53:216-220<br />

35


30) Yamamoto H, Kita H, Sunada K, Hayashi Y, Sato H, Yano T et al. Clinical outcomes<br />

of double-balloon endoscopy for the diagnosis and treatment of small-intestinal diseases.<br />

Clin Gastroenterol Hepatol 2004;2:1010-1016<br />

31) Monkemuller K, Weigt J, Treiber G, Kolfenbach S, Kahl S, Rocken C et al.<br />

Diagnostic and therapeutic impact of double-balloon enteroscopy. Endoscopy 2006; 38:67-<br />

72<br />

32) Sağlam M, Örs F, Nikola S, Yıldırım D,Taşar M, Tüzün A et al. İnflamatuvar barsak<br />

hastalığı olan 6 olguda ultrasonografi ve multidedektör bilgisayarlı tomografi bulguları.<br />

Gülhane Tıp Dergisi 2007;49:129-131<br />

33) Yekeler E, Danalioglu A, Movasseghi B, et al. Crohn disease activity evaluated by<br />

Doppler ultrasonography of the superior mesenteric artery and the affected smallbowel<br />

segments. J Ultrasound Med 2005;24:59-65.<br />

34) Sarrazin J, Wilson SR. Manifestations of Crohn's disease at US. <strong>Rad</strong>iographics 1996;<br />

16:499-520.<br />

35) Parente F, Greco S, Molteni M, Anderloni A, Bianchi Porro G. Imaging<br />

inflammatory bowel disease using bowel ultrasound. Eur J Gastroenterol Hepatol<br />

2005;17:283-291<br />

36) Bodily KD, Fletcher JG, Solem CA, et al. Crohn disease: mural attenuation and<br />

thickness at contrastenhanced CT enterography—correlation with endoscopic and<br />

histologic findings of inflammation. <strong>Rad</strong>iology 2006;238:505–516<br />

37) Hara AK, Leighton JA, Virender K, et al. Imaging of small bowel disease:<br />

comparison of capsule endoscopy, standard endoscopy, barium examination, and CT.<br />

<strong>Rad</strong>ioGraphics 2005;25:697–718<br />

38) Macari M, Megibow Aj, Balthazar Ej. A pattern approach to the abnormal small<br />

bowel: Observations at MDCT and CT enterography. AJR Am J Roentgenol 2007;<br />

188:1344-1355<br />

39) Maglinte DDT, Sandrasegaran K, Tann M. Advances in alimentary tract imaging.<br />

World J Gastroenterol 2006 ;12(20):3139-3145<br />

40) Sailer J, Peloschek P, Schober E, Schima W, Reinisch W, Vogelsang H, et al.<br />

Diagnostic Value of CT Enteroclysis Compared with Conventional Enteroclysis in Patients<br />

with Crohn’s Disease. AJR Am J Roentgenol 2005;185:1575–1581<br />

36


41) Turetschek K, Schober E, Wunderbaldinger P, et al. Findings at helical CTenteroclysis<br />

in symptomatic patients with Crohn disease: correlation with endoscopic and<br />

surgical findings. J Comput Assist Tomogr 2002;26:488–492<br />

42) Maglinte DDT, Bender GN, Heitkamp DE, et al. Multidetector-row helical CT<br />

enteroclysis. <strong>Rad</strong>iol Clin North Am 2003;41:249–262<br />

43) Reittner P, Goritschnig T, Petritsch W, Doerfler O, Preidler KW, Hinterleitner T, et<br />

al. Multiplanar spiral CT enterography in patients with Crohn’s disease using a negative<br />

oral contrast material: initial results of a noninvasive imaging approach. Eur <strong>Rad</strong>iol 2002;<br />

12(9):2253-2257<br />

44) Booya F, Fletcher JG, Huprich JE, Barlow, JM, Johnson CD, Fidler JL, et al. Active<br />

Crohn Disease: CT Findings and Interobserver Agreement for Enteric Phase CT<br />

Enterography. <strong>Rad</strong>iology 2006;241:787<br />

45) Paulsen SR, Huprich JE, Fletcher JC, et al. CT enterography as a diagnostic tool in<br />

evaluating small bowel disorders: review of clinical experience with over 700 cases.<br />

<strong>Rad</strong>ioGraphics 2006;26:641–662<br />

46) Arslan H, Etlik Ö, Kayan M, Harman M, Tuncer İ, Temizöz O, Peroral CT<br />

Enterography with Lactulose Solution: Preliminary Observations. AJR Am J Roentgenol<br />

2005;185:1173–1179<br />

47) Berther R, Patak MA, Eckhardt B, Erturk SM, Zollikofer CL. Comparison of neutral<br />

oral contrast versus positive oral contrast medium in abdominal multidetector CT. Eur<br />

<strong>Rad</strong>iol 2008;18(9):1902-1909<br />

48) Lauenstein TC, Schneemann H, Vogt FM, Herborn CU, Rühm SG, Debatin JF.<br />

Optimization of oral contrast agents for MR imaging of the small bowel. <strong>Rad</strong>iology<br />

2003;228:279–283<br />

49) Minowa O, Ozaki Y, Kyogoku S, Shindoh N, Sumi Y, Katayama H. MR imaging of<br />

the small bowel using water as a contrast agent in a preliminary study with healthy<br />

volunteers. AJR Am J Roentgenol 1999;173:581–582<br />

50) Laghi A, Carbone I, Catalano C, et al. Polyethylene glycol solution as an oral<br />

contrast agent for MR imaging of the small bowel. AJR Am J Roentgenol 2001;177:1333–<br />

1334<br />

51) Angelelli G, Macarini L. CT of the bowel: use of water to enhance depiction.<br />

<strong>Rad</strong>iology 1988;169:848–849<br />

37


52) Wold PB, Fletcher JG, Johnson CD, Sandborn WJ. Assessment of small bowel<br />

Crohn disease: noninvasive peroral CT enterography compared with other imaging<br />

methods and endoscopy—feasibility study. <strong>Rad</strong>iology 2003;229:275–281<br />

53) Rollandi GA, Curone PF, Biscaldi E, et al. Spiral CT of the abdomen after distention<br />

of small bowel loops with transparent enema in patients with Crohn’s disease. Abdom<br />

Imaging 1999;24:544–549<br />

54) Young BM, Fletcher JG, Paulsen SR, et al. Comparison of oral contrast agents for<br />

cross-sectional enterography: timing, small bowel distention and side effects. San Antonio,<br />

Tex: Society of Gastrointestinal <strong>Rad</strong>iologists, 2005.<br />

55) Gourtsoyiannis N, Papanikolaou N, Grammatikakis J, et al. MR enteroclysis protocol<br />

optimization: comparison between 3D FLASH with fat saturation after intravenous<br />

gadolinium injection and true FISP sequences. Eur <strong>Rad</strong>iol 2001;11:908-913<br />

56) Madsen SM, Thomsen HS, Schlichting P, et al. Evaluation of treatment response in<br />

active Crohn’s disease by low-field magnetic resonance imaging. Abdom Imaging<br />

1999;24:232-239.<br />

57) Maglinte DDT, Siegelman ES, Kelvin FM. MR Enteroclysis: The Future of Small-<br />

Bowel Imaging? <strong>Rad</strong>iology. 2000;215:639-641<br />

58) Bender GN, Maglinte DDT, Kloppel VR, Timmons JH. CT enteroclysis: a<br />

superfluous diagnostic procedure or valuable when investigating small-bowel disease? AJR<br />

Am J Roentgenol 1999; 172:373-378<br />

59) Jens BF., Ejnar L. et al., Magnetic resonance imaging of the small bowel in Crohn's<br />

disease, Scand J Gastroenterol 2005,40(7),832-842<br />

60) Lomas DJ, Technical developments in bowel MRI. Eur <strong>Rad</strong>iol 2003;13(5):1058-<br />

1071<br />

61) Lomas DJ, Graves MJ. Small bowel MRI using water as a contrast medium. Br J<br />

<strong>Rad</strong>iol 1999;72:994-997<br />

62) Umschaden HW, Szolar D, Gasser J, Umschaden M, Haselbach H. Small-Bowel<br />

Disease: Comparison of MR Enteroclysis Images with Conventional Enteroclysis and<br />

Surgical Findings. <strong>Rad</strong>iology 2000;215:717-725<br />

63) Schreyer AG, Geissler A, Albrich H, Schölmerich J, Feuerbach S, Rogler G et al.<br />

Abdominal MRI after enteroclysis or with oral contrast in patients with suspected or<br />

proven Crohn’s disease. Clin Gastroenterol Hepatol. 2004;2(6):491-7<br />

38


64) Maccioni F, Bruni A, Viscido A, Colaiacomo MC, Cocco A, Montesani C. et al. MR<br />

Imaging in Patients with Crohn Disease: Value of T2- versus T1-weighted Gadoliniumenhanced<br />

MR Sequences with Use of an Oral Superparamagnetic Contrast Agent.<br />

<strong>Rad</strong>iology 2005;238:517<br />

65) Rieber A, Wruk D, Nussle K, et al. MRI of the abdomen combined with enteroclysis<br />

in Crohn disease using oral and intravenous Gd-DTPA. <strong>Rad</strong>iologe 1998;38:23–28<br />

66) Hahn PF, Stark DD, Lewis JM, et al. First clinical trial of a new superparamagnetic<br />

iron oxide for use as an oral gastrointestinal contrast agent in MR imaging. <strong>Rad</strong>iology<br />

1990;175:695–700<br />

67) Holzknecht N, Helmberger T, Ritter C, et al. MRI of the small intestine with rapid<br />

MRI sequences in Crohn disease after enteroclysis with oral iron particles. <strong>Rad</strong>iologe<br />

1998;38:29–36.<br />

68) Born C, Nagel B, Leinsinger G, Reiser M. MRI with oral filling in patients with<br />

chronic inflammatory bowel diseases. <strong>Rad</strong>iologe 2003;43:34–42.<br />

69) Holzknecht N, Helmberger T, Herrmann K, et al. MRI in Crohn's disease after<br />

transduodenal contrast administration using negative oral MRI contrast media. <strong>Rad</strong>iologe<br />

2003;43:43–50<br />

70) Ha HK, Lee EH, Lim CH, Shin YM, Jeong YK, Yoon KH, et al. Application of MRI<br />

for Small Intestinal Diseases. J Magn Reson Imaging 1998; 8(2):375-383<br />

71) Hiraishi K, Narabayashi I; Fujita O, Yamamoto K, Sagami A, Hisada Y, et al.<br />

Blueberry juice : preliminary evaluation as an oral contrast agent in gastrointestinal MR<br />

imaging. <strong>Rad</strong>iology 1995;194(1):119-123<br />

72) Coppens E, Metens T, WinantC, Matos C. Pineapple juice labeled with gadolinium: a<br />

convenient oral contrast for magnetic resonance cholangiopancreatography. Br Inst<br />

<strong>Rad</strong>iology 2005;15(10):2122-2129<br />

73) Patten RM, Moss AA, Fenton TA, Elliott S. OMR, a positive bowel contrast agent<br />

for abdominal and pelvic MR imaging: safety and imaging characteristics. J Magn Reson<br />

Imaging. 1992 Jan-Feb;2(1):25-34<br />

74) Patten RM, Lo SK, Phillips JJ, Bowman SC, Glazer GM, Wall SD, et al. Positive<br />

bowel contrast agent for MR imaging of the abdomen: phase II and III clinical trials.<br />

<strong>Rad</strong>iology. 1993;189(1):277-283<br />

39


75) Ros PR, Steinman RM, Torres GM, Burton SS, Panaccione JL, Rappaport DC, et al.<br />

The value of barium as a gastrointestinal contrast agent in MR imaging: a comparison<br />

study in normal volunteers. AJR Am J Roentgenol 157:761-767<br />

76) Anderson CM, Brown JJ, Balfe DM, Heiken JP, Borrello JA, Clouse RE, et al. MR<br />

imaging of crohn disease: Use of perflubron as a gastrointestinal contrast agent. J Magn<br />

Reson Imaging 1994;4:491-496<br />

77) Regan F, Bohlman ME, Khazan R, Rodriguez R, Schultze-Haakh H. MR urography<br />

using HASTE imaging in the assessment of ureteric obstruction. AJR Am J Roentgenol<br />

167,1115-1120<br />

78) Aerts P, Van H, Bosmans H, et al. Breathhold MR urography using the HASTE<br />

technique. AJR Am J Roentgenol 1996;166:543-545.<br />

79) Miyazaki T, Yamashita Y, Tsuchigame T, Yamamoto H, Urata J, Takahashi M. MR<br />

cholangiopancreatography using HASTE (half-Fourier acquisition single-shot turbo spinecho)<br />

sequences. AJR Am J Roentgenol 1996; 166:1297-303.<br />

80) Ernst O, Asselah T, Cablan X, Sergent G, Breath-hold fast spin-echo MR imaging of<br />

Crohn's disease. AJR Am J Roentgenol 1998;127-128<br />

81) Lin MF, Narra V. Developing Role of Magnetic Resonance Imaging in Crohn's<br />

Disease. Curr Opin Gastroenterol 2008;24(2):135-140<br />

82) Gourtsoyiannis NC, Papanikolaou N, Karantanas A. Magnetic resonance imaging<br />

evaluation of small intestinal Crohn’s disease. Best Pract Res Clin Gastroenterol 2006;<br />

20:137-156.<br />

83) Gourtsoyiannis N, Papanikolaou N, Grammatikakis J, MR Imaging of the Small<br />

Bowel with a True-FISP Sequence After Enteroclysis with Water Solution. Invest <strong>Rad</strong>iol<br />

2000;35:707-711<br />

84) Herborn CU, Vogt F, Lauenstein TC, Goyen M, Debatin JF, et al. MRI of the liver:<br />

Can true FISP replace HASTE? J Magn Reson Imaging 2003;17:190-196<br />

85) Waleed A, Susanne G, Hubert S, Stefan R, Jörg D, Thomas L. Oral contrast agents<br />

for small bowel MRI: comparison of different additives to optimize bowel distension. Eur<br />

<strong>Rad</strong>iol 2004;14:458-464<br />

86) Semelka RC, Shoenut JP, Silverman R, Kroeker MA, Yaffe CS, Micflikier AB:<br />

Bowel Disease: Prospective Comparison of CT and 1.5T Pre- and Postcontrast MR<br />

40


Imaging with T1-weighted Fat-suppressed and Breath-hold FLASH Sequences. JMRI<br />

1991;18:625-632<br />

87) Mirowitz SA, Contrast enhancement of the gastrointestinal tract on MR images using<br />

intravenous gadolinium-DTPA. Abdom Imaging 1993;18:215-219<br />

88) Thomas C. Lauenstein. MRI of Inflammatory Bowel Disease. Appl <strong>Rad</strong>iol<br />

2008;37(7):19-24<br />

89) Schmidt S., Lepori D. Et al., Prospective comparison of MR enteroclysis with<br />

multidetector spiral-CT enteroclysis: interobserver agreement and sensitivity by means of<br />

"sign-by-sign" correlation , Eur <strong>Rad</strong> 2003;13(6):1303-1311<br />

90) Fleiss JL. Statistical methods for rates and proportions. 1985 Wiley, New York<br />

91) Mazzeo S, Caramella D, Battolla L, et al. Crohn disease of the small bowel: spiral<br />

CT evaluation after oral hyperhydration with isotonic solution. J Comput Assist Tomogr<br />

2001;25:612–616<br />

92) Doerfler OC, Ruppert-Kohlmayr AJ, Reittner P, Hinterleitner T, Petritsch W, Szolar<br />

DH. Helical CT of the small bowel with an alternative oral contrast material in patients<br />

with Crohn disease. Abdom Imaging 2003;28:313–318<br />

93) Koh DM, Miao Y, Chinn RJ, et al. MR imaging evaluation of the activity of Crohn’s<br />

disease. AJR Am J Roentgenol 2001;177:1325–1332<br />

94) Barlow JM, Fletcher JG, Johnson CD, Sandborn WJ. Non-invasive multidetector CT<br />

enterography may improve the prediction of Crohn disease activity as estimated by clinical<br />

assessment. Orlando, Fla: Society of Gastrointestinal <strong>Rad</strong>iology, 2002<br />

95) Solem CA, Loftus EAJ, Fletcher JG, et al. Small bowel imaging in Crohn’s disease:<br />

a prospective, blinded, 4-way comparison trial. Gastroenterology 2005;128(suppl2):A74<br />

96) Low RN, Francis IR, Politoske D, et al. Crohn’s disease evaluation: comparison of<br />

contrast-enhanced MR imaging and single-phase helical CT scanning. J Magn Reson<br />

Imaging 2000; 11:127-135<br />

97) Kim JH, Ha HK, Sohn MJ, Shin BS, Lee YS, Chung SY. Usefulness of MR imaging<br />

for diseases of the small intestine: comparison with CT. Korean J <strong>Rad</strong>iol.2000;1(1):43-50<br />

98) Patak M, Froehlich J, Weymarn CV, Ritz M, Zollikofer C, Wentz K. Non-invasive<br />

distension of the small bowel for magnetic-resonance imaging. The Lancet 2001;358:987 –<br />

988<br />

41


99) Furukawa A, Saotome T, Yamasaki M, Maeda K, Nitta N, Takahashi M. Crosssectional<br />

imaging in Crohn disease. <strong>Rad</strong>iographics 2004;24(3):689-702<br />

42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!