08.03.2014 Views

Postür analizinde Symmetrigraf ve orthoröntgenogram

Postür analizinde Symmetrigraf ve orthoröntgenogram

Postür analizinde Symmetrigraf ve orthoröntgenogram

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ<br />

FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON KLİNİĞİ<br />

Şef: Dr. M. Hayri ÖZGÜZEL<br />

POSTÜR ANALİZİNDE SYMMETRİGRAF İLE<br />

ORTHORÖNTGENOGRAM SONUÇLARININ<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ<br />

(Uzmanlık Tezi)<br />

Dr. Öznur ECERKALE<br />

İstanbul–2006


İÇİNDEKİLER<br />

ÖNSÖZ 6<br />

1. GİRİŞ VE AMAÇ 7<br />

2. GENEL BİLGİLER 8<br />

2.1. OMURGA VE POSTÜR 8<br />

2.1.1. Omurganın Anatomisi 8<br />

2.1.2. Omurganın Biyomekaniği 16<br />

2.1.3. Omurga Ve Postür İlişkisi 19<br />

2.2. POSTÜR 23<br />

21.2.. Postürün Tanımı 23<br />

22.2.. İyi Postür (Standart Postür) 24<br />

23.2.. İdeal Ayakta Duruş Postürü 25<br />

24.2.. İdeal Oturma Postürü 26<br />

25.2.. Omurganın Postür Bozuklukları 29<br />

2.2.6. Postür Analizi 36<br />

2.2.7. Postürün Yaş Ve Cinsiyetle İlişkisi 43<br />

3. GEREÇ VE YÖNTEM 45<br />

4. BULGULAR 50<br />

5. TARTIŞMA 63<br />

6. ÖZET 67<br />

KAYNAKLAR 68<br />

2


ŞEKİLLER DİZİNİ<br />

Şekil–1: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin bölümleri<br />

Şekil–2: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin yandan görünümü<br />

Şekil–3: (A) Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin lateralden görünüşü, (B) Çeşitli <strong>ve</strong>rtebraların<br />

genel özellikleri 10<br />

8<br />

9<br />

Şekil–4: İnter<strong>ve</strong>rtebral diskin yapısı<br />

Şekil–5: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin eklemleri <strong>ve</strong> ligamentleri<br />

Şekil–6: İdeal postür yan görünüş<br />

Şekil–7: İdeal postür<br />

Şekil–8: Kifoz açısı ölçümü<br />

Şekil–9: Skolyoz<br />

Şekil–10: Skolyotik eğriliğin Cobb yöntemiyle ölçülmesi<br />

Şekil–11: Lomber lordoz açısının ölçümü<br />

Şekil–12: <strong>Symmetrigraf</strong><br />

Şekil–13: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede lateral görünüş<br />

Şekil–14: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede arkadan görünüş<br />

Şekil–15: Lomber lordoz açısı ile hastanın yaşı arasındaki ilişki (scatterplot) grafiği<br />

Şekil–16: Kifoz açısı ile hastanın yaşı arasındaki ilişki (scatterplot) grafiği<br />

11<br />

13<br />

26<br />

27<br />

29<br />

30<br />

33<br />

34<br />

42<br />

46<br />

46<br />

59<br />

59<br />

3


TABLOLAR DİZİNİ<br />

Tablo–1: Lokalizasyona göre skolyoz sınıflaması 33<br />

Tablo–2: Bragg postür tablosu 47<br />

Tablo–3: Hastaların yaş analizi 50<br />

Tablo–4: Hastaların cinsiyet analizi 51<br />

Tablo–5: Hastaların eğitim seviyesi analizi 51<br />

Tablo–6: Hastaların şikayet analizi 52<br />

Tablo–7: Fizik muayenede kısalık analizi 52<br />

Tablo–8: Hastaların gibbosite analizi 53<br />

Tablo–9: Orthoröntgenogram ile açı değerlendirmesi sonuçları 53<br />

Tablo–10: Orthoröntgenogram ile tespit edilen kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt<br />

bulgularının karşılaştırılması<br />

Tablo–11: Orthoröntgenogram ile tespit edilen lomber lordoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong><br />

bel bulgularının karşılaştırılması<br />

Tablo–12: Orthoröntgenogram ile tespit edilen skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga<br />

bulgularının karşılaştırılması<br />

Tablo–13: Skolyoz mevcudiyeti ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(Crosstabulation)<br />

54<br />

55<br />

56<br />

56<br />

Tablo–14: Hastanın yaşı ile tepe noktası çapraz tablosu (Crosstabulation) 57<br />

Tablo–15: Kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesinin korelasyonu 57<br />

Tablo–16: Lomber lordoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesinin korelasyonu 58<br />

Tablo–17: Skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga değerlendirmesinin korelasyonu 58<br />

Tablo–18: <strong>Symmetrigraf</strong> baş değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–19: <strong>Symmetrigraf</strong> omuz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–20: <strong>Symmetrigraf</strong> posterior görünüm omurga değerlendirmesi ile hasta yaşının<br />

çapraz tablo ile gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–21: <strong>Symmetrigraf</strong> kalça değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

60<br />

60<br />

60<br />

61<br />

4


Tablo–22: <strong>Symmetrigraf</strong> boyun değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–23: <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–24: <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–25: <strong>Symmetrigraf</strong> karın değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

Tablo–26: <strong>Symmetrigraf</strong> diz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />

gösterimi (Crosstabulation)<br />

61<br />

61<br />

62<br />

62<br />

62<br />

5


ÖNSÖZ<br />

Uzmanlık eğitimim süresince hastanemizin her türlü imkanlarından faydalanma olanağı<br />

sağlayan, bilgi <strong>ve</strong> tecrübelerinden yararlandığım, her konuda yakın ilgi <strong>ve</strong> desteğini<br />

gördüğüm başhekimimiz <strong>ve</strong> değerli hocam Sayın Dr. M. Hayri ÖZGÜZEL’ e,<br />

Bu tez konusunun belirlenip oluşturulmasında yardımcı olan <strong>ve</strong> eleştirileri ile çalışmaya<br />

yön <strong>ve</strong>ren, her konuda yakın ilgi <strong>ve</strong> desteğini gördüğüm tez danışmanım Kliniğimiz<br />

Başasistanı Dr. Canan BERKER’ e,<br />

Rotasyonlarım süresince yanlarında bilgi <strong>ve</strong> deneyimlerimi arttırdığım hastanemiz Nöroloji<br />

Klinik Şefi Prof. Dr. Osman TANIK, Ortopedi <strong>ve</strong> Travmatoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Okan<br />

YALAMAN <strong>ve</strong> 4. Dahiliye Klinik Şefi Doç. Dr. Laika KARABULUT’ a,<br />

Uzmanlık eğitimim süresince her konuda yakın ilgi <strong>ve</strong> desteklerini gördüğüm Kliniğimiz<br />

Uzmanları Dr. Gülçin GÜREL, Dr. Cemal KOCABAŞOĞLU, Dr. Nilnur KONURALP <strong>ve</strong><br />

Kliniğimiz Başasistanları Dr. Aliye YILDIRIM GÜZELANT <strong>ve</strong> Dr. Berrin SENDİNÇ’ e<br />

Tezimin her aşamasında sağladıkları destek <strong>ve</strong> katkılarından dolayı asistan arkadaşlarım<br />

Dr. Sevgi ATAR <strong>ve</strong> Dr. Sezgin HACIOĞLU’ na,<br />

Birlikte çalıştığım asistan arkadaşlarım Dr. Ali Rıza AYDOĞAN, Dr. İlyas TUTAR, Dr. F.<br />

Devrim MEYDAN OCAK, Dr. Leyla KILIÇ ATAKANLI, Dr. Börteçine ARSLAN, Dr.<br />

Dilek ÜN, Dr. Meral AKMAN <strong>ve</strong> Kliniğimiz fizyoterapistlerine,<br />

Eğitimim süresince saygı <strong>ve</strong> sevgilerini esirgemeyen diğer tüm klinik çalışanlarına,<br />

eğitimimin <strong>ve</strong> tezimin her aşamasında hiçbir zaman desteğini esirgemeyen eşim Kubilay<br />

ECERKALE’ ye <strong>ve</strong> burada ismini sayamadığım diğer insanlara teşekkür ederim.<br />

Dr. Öznur ECERKALE<br />

6


1. GİRİŞ VE AMAÇ<br />

Postür analizi, Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon alanında yapılan klinik değerlendirmeler için<br />

son derece önemlidir. Bu konuda yapılmış kapsamlı araştırmalar, konunun önemine oranla<br />

kısıtlıdır. Özellikle toplumumuzda görülen postüral bozuklukların incelenmesi <strong>ve</strong> tedavi<br />

yöntemlerinin etkinliği açısından yapılmış çalışmaların sınırlı oluşu, konuya <strong>ve</strong>rilmesi<br />

gereken önemin yeterli seviyede olmadığını göstermektedir.<br />

Amerikan Ortopedi Akademisi Postür Komitesinin 1947 yılındaki tanımına göre postür,<br />

iskelet öğelerinin, vücudun destek yapılarını zedelenme <strong>ve</strong> ilerleyici deformasyondan<br />

koruyacak şekilde düzgün <strong>ve</strong> dengeli dizilişidir (1). Cailliet , “statik spinal konfigürasyon<br />

dik duruşta belirli bir zaman diliminde yorgunluğa, ağrıya yol açmıyor <strong>ve</strong> estetik yönden<br />

kabul edilebilir ölçülerde ise uygun postürden söz edilebilir”, demiştir. Kendall ise ideal<br />

postürü “vücudun minimal stress <strong>ve</strong> yüklenme ile denge halinde olmasıdır”, diye ifade<br />

etmiştir.<br />

Postür, kişinin fiziksel <strong>ve</strong> ruhsal durumunu yaşantısı boyunca etkileyen önemli etkenlerden<br />

biridir. İnsanlarda postür çeşitli faktörlerin etkisi altındadır. Bunlardan ailesel faktörler,<br />

yapısal bozukluklar <strong>ve</strong> alışkanlıklar postür üzerinde belirleyici olmaktadır.<br />

Bu çalışmada, postür <strong>analizinde</strong> kullanılan metodlardan <strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong><br />

orthoröntgenogramdan elde edilen <strong>ve</strong>riler değerlendirilmiştir. Her iki yöntemin de postür<br />

<strong>analizinde</strong> kullanılabileceği değerlendirilmeye çalışılmıştır.<br />

Ayrıca bu çalışmanın bir amacı da Türk toplumunda postür bilincinin oluşmasına katkı<br />

sağlamaktır. Bu konuda yapılacak akademik çalışmalar için de postür analizi konusunda<br />

bir uygulama örneği olması açısından önemli bir çalışma olacağı kanısındayım.<br />

7


2. GENEL BİLGİLER<br />

2.1 OMURGA VE POSTÜR<br />

2.1.1. OMURGANIN ANATOMİSİ<br />

Kolumna <strong>ve</strong>rtebralis, gövdenin merkezi kemik sütunudur. Kafatasını pektoral kavşağı, üst<br />

extremiteleri <strong>ve</strong> göğüs kafesini taşır <strong>ve</strong> pelvik kavşak aracılığı ile vücut ağırlığını alt<br />

extremitelere iletir. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralis kavitesi içinde (kanalis <strong>ve</strong>rtebralis), medulla<br />

spinalis, spinal sinirlerin kökleri <strong>ve</strong> onları örten meniksler bulunur.<br />

Şekil-1’de gösterildiği gibi, <strong>ve</strong>rtebral kolon 7 servikal, 12 torakal, 5 lomber, 5 sakral <strong>ve</strong> 4<br />

koksigeal olmak üzere 33 <strong>ve</strong>rtebradan oluşur. Yetişkinde 5 sakral omur os sakrum 4<br />

koksigeal omur os koksigis olarak birleşmiştir.<br />

Şekil–1. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin bölümleri<br />

Doğumda omurga, fleksiyonda C şeklinde bir yaydan ibarettir. Kafa kontrolünün<br />

sağlanmasından sonra sagital düzlemde ilk olarak, servikal lordoz oluşur. Ayakta durmaya<br />

başlamasının ardından lomber lordoz gelişir. Böylece sagital düzlemde servikal <strong>ve</strong> lomber<br />

8


lordoz, torakal <strong>ve</strong> sakral kifoz olmak üzere dört yay oluşur (Şekil–2) (1). Genel olarak<br />

lordozdaki segmentler, kifozdaki segmentlere göre daha hareketlidir. Vücut, esnekliğini bu<br />

dört yayın, şok absorbe etme kapasitesine borçludur (2).<br />

Şekil–2: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin yandan görünümü<br />

Kolumna <strong>ve</strong>rtebralise önden <strong>ve</strong>ya arkadan bakıldığı zaman düz bir hat olarak görülür.<br />

Yandan bakıldığında ise kolumna <strong>ve</strong>rtebralis dört kur<strong>ve</strong>den oluşmaktadır (Şekil–2).<br />

Bunlar:<br />

1. Sakral kur<strong>ve</strong>- kon<strong>ve</strong>ks<br />

2. Lomber kur<strong>ve</strong>- konkav<br />

3. Torasik kur<strong>ve</strong>- kon<strong>ve</strong>ks<br />

4. Servikal kur<strong>ve</strong>-konkav<br />

9


2. 1. 1. Vertebraların Genel Özellikleri<br />

Tipik bir <strong>ve</strong>rtebra önde yuvarlakça bir gövde <strong>ve</strong> arkada arkus <strong>ve</strong>rtebralisten oluşur. Bu<br />

arkuslar, içinden medulla spinalis <strong>ve</strong> kılıflarının geçtiği foramen <strong>ve</strong>rtebrale denen aralığı<br />

kuşatırlar. Vertebral arkus yan kısımlarını oluşturan bir çift silindir pedikülden <strong>ve</strong> arkusu<br />

arkadan tamamlayan bir çift yassı laminadan oluşur. Vertebral arkusdan bir spinöz, 2<br />

trans<strong>ve</strong>rs <strong>ve</strong> 4 artiküler olmak üzere 7 çıkıntı uzanır (Şekil–3)(3).<br />

10


Şekil–3: (A) Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin lateralden görünüşü, (B) çeşitli <strong>ve</strong>rtebraların<br />

genel özellikleri<br />

Prosessus spinozus, iki laminanın birleşme yerinden arkaya doğru uzanır. Prosessus<br />

trans<strong>ve</strong>rsuslar lamina <strong>ve</strong> pediküllerin birleşme yerinden laterale doğru uzanırlar. Trans<strong>ve</strong>rs<br />

<strong>ve</strong> spinoz her iki çıkıntı, kas <strong>ve</strong> ligamentlere tutunma yeri oluştururken bir kaldıraç gibi<br />

fonksiyon görürler.<br />

Prosessus artikularisler iki tanesi üstte diğer iki tanesi altta olmak üzere <strong>ve</strong>rtikal olarak<br />

yerleşmiş olup, eklem yüzeyleri hiyalin kıkırdakla kaplıdır. Bu <strong>ve</strong>rtebraların iki prosessus<br />

articularis superioru üstteki <strong>ve</strong>rtebranın iki prosessus articularis inferioru ile eklemleşerek<br />

sinoviyal eklemleri oluştururlar (3).<br />

Vertebra gövdeleri kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin ön bölümünü oluşturur. Komşu iki omur<br />

gövdesinin oluşturduğu bu bölümdeki kısımlar yuvarlakça, alt <strong>ve</strong> üst yüzeyleri yassıdır.<br />

Doğumda <strong>ve</strong> gelişme sürecinde omurların alt <strong>ve</strong> üst yüzeyleri hafif kon<strong>ve</strong>kstir <strong>ve</strong> kıkırdak<br />

plakasıyla örtülüdür. Bu kıkırdak plaklar 15–20 yaş arası kemikleşir <strong>ve</strong> omur gövdeleriyle<br />

kaynaşır. Epifizer büyüme simetrik ilerlediği için, omurga gelişimini belli bir düzen içinde<br />

sürdürür (1).<br />

Omur gövdeleri arasında diskler bulunur. Nukleus pulpozus <strong>ve</strong> onu çevreleyen anulus<br />

fibrozusdan oluşan disk, <strong>ve</strong>rtebral korpusa anterior destek sağlamakla beraber omurgaya üç<br />

düzlemde de hareket esnekliği <strong>ve</strong>rir (Şekil–4). İlk iki servikal <strong>ve</strong>rtebra arasında, sakrum <strong>ve</strong><br />

koksikste disk bulunmaz. Geçici kompresyona izin <strong>ve</strong>ren, mekanik şok emici bir sıvı<br />

sistemidir. Disk yük altında su kaybeder (%10), basınç azaldıktan sonra su hızla geri<br />

emilir, disk eski yükseklik <strong>ve</strong> volümünü kazanır. Bu pompalama mekanizması<br />

inter<strong>ve</strong>rtebral diskin beslenmesini <strong>ve</strong> biyomekanik fonksiyonunu sağlar (2, 4).<br />

11


Şekil–4: İnter<strong>ve</strong>rtebral diskin yapısı.<br />

İnsanoğlunun büyümesinin erken dönemlerinde, diskin beslenmesi, epifiz plağını delerek<br />

diske giren damarlar tarafından sağlanır. Epifiz plaklarının kapanmasıyla 2. dekattan sonra<br />

disk avasküler hale gelir, son plakların santral kısmı <strong>ve</strong> anulustan difüzyon yolu ile beslenir<br />

(1, 4).<br />

2. 1. 2. Kolumna Vertebralisin Eklemleri<br />

Vertebralar, gövdeleriyle kartilajinöz, eklem çıkıntılarıyla sinoviyal eklemler aracılığı ile<br />

birbirleriyle eklemleşirler.<br />

2.1.2.1. İki Vertebra Gövdesi Arasındaki Eklemler<br />

Komşu <strong>ve</strong>rtebra gövdelerinin üst <strong>ve</strong> alt yüzeyleri ince bir hiyalin kıkırdak plağı ile<br />

kaplanmıştır. Arada, hiyalin kıkırdak tabakalarının arasında sandviç tarzında<br />

fibrokartilajinöz bir inter<strong>ve</strong>rtebral disk bulunur (Şekil–5). Diskin kuv<strong>ve</strong>tli kollajen lifleri<br />

iki <strong>ve</strong>rtebra korpusunu birleştirir (3).<br />

Diskus inter<strong>ve</strong>rtebralisler kolumna <strong>ve</strong>rtebralis uzunluğunun ¼’ ü kadarını oluştururlar.<br />

Diskin kalınlığı lomber bölgede 9 mm., torakal bölgede 5 mm., servikal bölgede 3mm.dir.<br />

Ancak önemli olan disk kalınlığının <strong>ve</strong>rtebral gövdeye oranıdır. Çünkü en yüksek olan<br />

oran o bölgedeki segmente en fazla mobilite sağlar. Disk/ gövde oranı: Servikalde:2/5 ><br />

lomberde:1/3 > torakalde:1/5’ tir. Bu sebeple servikal bölge en mobil olan bölgedir (2).<br />

Her bir diskin anulus fibrozus denilen periferik parçası <strong>ve</strong> nukleus pulpozus denilen santral<br />

parçası vardır. Anulus fibrozus, fibrokartilajinöz bir yapıya sahiptir. Anulus fibrozusun<br />

kollajen lifleri konsantrik lameller <strong>ve</strong>ya kılıf şeklinde dizilmiştir. Kollajen bantlar komşu<br />

<strong>ve</strong>rtebraların gövdeleri arasında oblik olarak uzanırlar. Komşu lamellerde liflerin eğimi<br />

birbirine zıttır. En dıştaki çoğu lifler kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin ön <strong>ve</strong> arka longitudinal<br />

ligamentlerine sıkıca tutunurlar. Nukleus pulpozus, adolesan <strong>ve</strong> çocukta büyük miktarda<br />

su, az sayıda kollajen lif, birkaç kıkırdak hücresi içeren ovoid jelatinöz bir kitledir. Diskin<br />

arka kenarına hafifçe yakın yerleşmiştir. Nukleus pulpozusun yarı akıcı yapısı kolumna<br />

<strong>ve</strong>rtebralisin fleksiyon <strong>ve</strong>ya ekstansiyonunda <strong>ve</strong>rtebraların öne <strong>ve</strong>ya arkaya<br />

bükülebilmesine olanak <strong>ve</strong>rir (3).<br />

12


Ligamentler:<br />

Ligamentum longitudinale anterior <strong>ve</strong> posterior kafatasından sakruma kadar kolumna<br />

<strong>ve</strong>rtebralisin ön <strong>ve</strong> arka yüzeyleri boyunca, devamlı bir bant şeklinde uzanırlar (Şekil–5).<br />

Ön ligament geniştir <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral korpusların ön yüzeyleri <strong>ve</strong> yan kenarlarına sıkıca<br />

tutunur. Arka ligament zayıf <strong>ve</strong> dardır (3).<br />

Şekil–5: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin eklemleri <strong>ve</strong> ligamentleri<br />

13


2.1.2.2. İki Arkus Vertebranın Eklemleşmesi<br />

Bir <strong>ve</strong>rtebranın üst artiküler çıkıntısı ile üstteki <strong>ve</strong>rtebranın alt artiküler çıkıntısı arasındaki<br />

ekleme faset eklem denir. Fasetlerin eklem yüzeyleri başlangıçta koronal bir oryantasyon<br />

gösterirken, büyüme çağı boyunca giderek biplanar özellik kazanır. Vertebranın<br />

posteriorunda, diartrodial eklem yapan fasetlerin düzlemleri anatomik seviyeye göre<br />

değişir. Alt servikalde, üst faset yüzeyi superior-posterior <strong>ve</strong> hafif mediale bakar. Torakal<br />

bölgede posterior-superior <strong>ve</strong> laterale bakar. Lomber bölgede ise posterior <strong>ve</strong> mediale<br />

bakar (5).<br />

Ligamentler:<br />

1. Ligamentum supraspinale, komşu spinöz proseslerin uçları arasında uzanır (Şekil–5).<br />

2. Ligamentum interspinale, komşu spinöz prosesleri bağlar (Şekil–5).<br />

3. Ligamentum intertrans<strong>ve</strong>rsarium, komşu trans<strong>ve</strong>rs prosesler arasında uzanır.<br />

4. Ligamentum flavum, komşu <strong>ve</strong>rtebraların laminalarını bağlar (Şekil–5).<br />

Servikal bölgede ligamentum supraspinale <strong>ve</strong> ligamentum interspinaleler oldukça<br />

kalınlaşarak ligamentum nuchaeyi oluştururlar. Ligamentum nuchae, kafatasındaki<br />

protuberensia oksipitalis eksterna ile yedinci servikal <strong>ve</strong>rtebranın prosessus spinozusu<br />

arasında uzanır. Bu ligamentin ön kenarı, aradaki spinöz çıkıntılara kuv<strong>ve</strong>tlice tutunmuştur<br />

(3) .<br />

2.1.3. Kaslar<br />

Ayakta dururken ağırlık çizgisi, aksisin densinden, kalça eklemi merkezinin arkasından,<br />

diz <strong>ve</strong> ayak bileği eklemlerinin önünden geçer. Bu pozisyonda, vücut ağırlığının büyük<br />

kısmı kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin önünde yer alır. Bu nedenle insanda sırt kaslarının iyi gelişmiş<br />

olması şaşırtıcı değildir. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin normal eğriliklerinin sürdürülmesinden<br />

sorumlu olan esas etken bu kasların postüral tonusudur (6).<br />

14


Sırt Kasları:<br />

1. Yüzeyel kaslar: M. Trapezius, M. Lattisimus dorsi, M. Levator skapula, M.<br />

Rhomboideus major <strong>ve</strong> minor<br />

2. Ara kat kaslar: M. Serratus posterior superior <strong>ve</strong> posterior inferior, M. Levator kostarum<br />

3. Derin sırt kasları:<br />

a. Yüzeyel <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtikal uzanan kaslar(M.Erector spinae): M. İliokostalis, M.<br />

Longissimus, M. Spinalis.<br />

b. Orta kat oblik seyirli kaslar (M.Trans<strong>ve</strong>rsospinales): M. Semispinalis, M. Multifidi,<br />

M. Rotatores.<br />

c. Derin kaslar: Mm. İnterspinales, Mm. İntertrans<strong>ve</strong>rsarii.<br />

Erektör spinal kaslar, son iki torakal <strong>ve</strong>rtebra, lomber <strong>ve</strong>rtebralara, sakruma <strong>ve</strong> iliak<br />

kanadın iç yüzeyine tutunurlar. Kas, on ikinci kaburganın altında üç bölüme ayrılır:<br />

iliokostal kas lateral bandı, longissimus kası intermedial bandı, spinalis kası medial bandı<br />

oluşturur. İliokostal kas, C4 <strong>ve</strong> C6 trans<strong>ve</strong>rs proseslere kadar uzanır. Kafatasına kadar<br />

uzanan tek erektör spinal kas m. longissimustur. M. spinalis ise genellikle yukarıda m.<br />

semispinalis kapitis ile birleşmiştir.<br />

Erektör spinal kaslar miyofasyal bir kılıf içindedirler. Hareket sistemi fonksiyonunda<br />

mekanik bir rol oynayan fasyalar, hem nosiseptif hem de proprioseptif uyarılara kaynaklık<br />

ederler. Torakolomber fasyanın lomber parçası, krista iliaka <strong>ve</strong> 12. kosta arasındaki<br />

boşlukta yerleşmiştir. Yüzeyel, orta <strong>ve</strong> derin olmak üzere üç katmandan oluşmuştur.<br />

Kuadratus lumborum kasını örten derin katman, trans<strong>ve</strong>rs proseslere bantlar biçiminde<br />

yapışır. Orta katman trans<strong>ve</strong>rs proseslerin uçlarından başlar, erektör spinaların önünde,<br />

kuadratus lumborumun arkasında yer alır. Yüzeyel fasya derin sırt kaslarını örter <strong>ve</strong> spinöz<br />

15


proseslere tutunur. Torakolomber fasyanın önemi, lateralde karın kaslarına yapışması <strong>ve</strong><br />

öne eğilmiş gövdenin doğrulmasında oynadığı rolden kaynaklanmaktadır.<br />

M. semispinalis, trans<strong>ve</strong>rsospinal olarak, 4–6 spinal prosesi atlayarak yukarı doğru uzanır.<br />

Lomber <strong>ve</strong>rtebralarda bulunmazlar. Mm. multifidi sakrumun sırt bölümünde kalın bir kitle<br />

olmak üzere, tüm bel, sırt <strong>ve</strong> alt boyun omurlarının trans<strong>ve</strong>rs proseslerinden başlar <strong>ve</strong><br />

aksise kadar tüm bel, sırt <strong>ve</strong> boyun omurlarının spinal proseslerine tutunur. Mm. rototares<br />

bir omurun trans<strong>ve</strong>rs prosesinden, bir <strong>ve</strong>ya iki üstteki omurun spinöz prosesine uzanır.<br />

Mm.intertrans<strong>ve</strong>rsarii komşu iki trans<strong>ve</strong>rs proses arasında, Mm.interspinales komşu iki<br />

spinöz proses arasında uzanır. Vücut öne eğilmeye başladığı zaman fleksiyonun<br />

kontrolünü sırt kasları sağlar. Bu kaslar, erektör spinal kasları, servikal kasları <strong>ve</strong> üst trapez<br />

adaleleri içerir (1, 3, 7).<br />

2.2.OMURGANIN BİYOMEKANİĞİ<br />

Biyomekanik, temel mekanik kurallarının biyolojik sistemlere uygulanarak, sabit duruş <strong>ve</strong><br />

hareket sırasında organizmaya etkiyen kuv<strong>ve</strong>tleri <strong>ve</strong> bu kuv<strong>ve</strong>tlerin etkisi altında<br />

organizmanın davranışlarını inceleyen bilim dalıdır (4).<br />

Spinal hareket segmenti, iki komşu <strong>ve</strong>rtebra, inter<strong>ve</strong>rtebral disk, ligamentler <strong>ve</strong> faset<br />

eklemlerden oluşan kompleks mekanik bir sistemdir (2). Bu segment üzerine binen yükü,<br />

anterior <strong>ve</strong> posterior yapılar iki sütun halinde paylaşır.<br />

Kapandji’ye göre kolumna <strong>ve</strong>rtebraliste taşıyıcı üç kolon vardır: Major kolon, üst üste<br />

yerleşen <strong>ve</strong>rtebraların korpuslarından oluşur, diğer iki kolon minör kolondur. Bu minör<br />

kolonları üst üste yerleşen <strong>ve</strong>rtebraların posteriorundaki artiküler prosesler (faset eklemler)<br />

oluşturur. Öndeki sütun ana destekleyici yapıdır. Anterior sütun statik, posterior sütunlar<br />

ise dinamik rol oynar (2).<br />

Omurga <strong>ve</strong> gövde kasları, hareketi <strong>ve</strong> hareketin kontrolünü sağlar. Omurga stabilitesinde<br />

kasların rolü deneysel olarak gösterilmiştir. Sadece ligamanlarla desteklenmiş olan<br />

kolumna <strong>ve</strong>rtebralis ancak 2 kg.lık bir yük taşıyabilmektedir. Bu nedenle omurganın<br />

hareketinde <strong>ve</strong> stabilitesinde kasların belirgin olarak katkısı vardır.<br />

16


Dengeli bir postür ile gövde <strong>ve</strong> omurga kasları vücudun üst yarısını minmal bir kas kuv<strong>ve</strong>ti<br />

ile destekleyebilmektedirler. Postür bozukluğu sebebiyle ağırlık merkezi öne kaydığında<br />

ise sırt kasları daha fazla efor harcayarak postürü düzeltmeye <strong>ve</strong> dengeli bir pozisyon<br />

sağlamaya çalışırlar. Lomber fleksiyon karın kaslarınca başlatılır <strong>ve</strong> vücudun üst yarısının<br />

ağırlığı ile devamı sağlanır. Sırtta yer alan erektör spina kasları yerçekimine direnerek<br />

hiperfleksiyonu önler. Fleksiyon arttıkça erektör spina kaslarındaki myoelektrik aktivite<br />

artar. Vücudun dik durumdaki pozisyonunda ise myoelektrik aktivite bu kaslarda<br />

minimaldir. Çünkü bu durumda dengeyi <strong>ve</strong> direnci ligamentler sağlar (8).<br />

Gövdenin fleksiyon, ekstansiyon <strong>ve</strong> lateral fleksiyonlarında spesifik bir kas grubu hareketi<br />

başlatır, antagonist kaslar kontrolü sağlar, yerçekimi hareketi devam ettirir <strong>ve</strong> ligamentler<br />

de hareketin limitini belirler.<br />

Omurgaya Binen Yükler<br />

Omurgaya binen yükler, başta vücut ağırlığı olmak üzere, kas aktivitesi, ligamentlerin pasif<br />

gerginliği <strong>ve</strong> yerçekimini de içeren dış kuv<strong>ve</strong>tlerdir. Normal anatomik postürde hareket<br />

segmentinin maruz kaldığı yükün iki kaynağı vardır. Bunlardan biri hareket segmentinin<br />

üzerinde kalan vücut kısımlarının ağırlığına bağlı direkt kompresif yüktür. İkincisi<br />

desteklenen bu kütlenin ağırlık merkezinin omurganın önünde olmasına bağlı olarak<br />

hareket segmentinde meydana gelen büyük bir fleksiyon momentidir. Bu moment<br />

ligamentlerin <strong>ve</strong> sırt kaslarının kuv<strong>ve</strong>tleri ile dengelenir (9).<br />

Lomber disk içi basınç ölçümü, omurgaya binen yükün indirekt bir göstergesi olarak<br />

kullanılmıştır. Gevşek ayakta dik durma pozisyonunda in vivo disk içi basınç, ölçüm<br />

seviyesinin üzerindeki gövde ağırlığı, hareket segmentine etkiyen kas aktiviteleri <strong>ve</strong> diskin<br />

intrensek basıncının sonucudur. 70 kg ağırlığında birisi için disk basıncına göre hesaplanan<br />

3. lomber disk yükü 70 kg’dır. Ölçüm seviyesinin üzerindeki vücut ağırlığı total ağırlığın<br />

yaklaşık %60 ı olduğuna göre, diske binen yük gövde ağırlığının yaklaşık iki katıdır.<br />

Üçüncü lomber diskle yapılan çalışmalarda, disk üzerindeki yükün oturmakla arttığı,<br />

ayaktayken azaldığı <strong>ve</strong> supin pozisyonda en az olduğu sonucuna varılmıştır. Oturan bir<br />

kişide bu yük 100–175 kg arasındayken, ayakta duran bir kişide 90–120 kg arasındadır (10,<br />

11, 12).<br />

17


Omurgaya binen yükler, rölatif izometrik gövde dirençleri kullanılarak ölçülmeye<br />

çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda omurgaya binen kompresif yükün gövdenin<br />

ekstansiyonu sırasında en yüksek (225 kg) olduğu görülmüştür. Sağlıklı insanlarla sırt<br />

ağrılı insanların gövde direnci karşılaştırıldığında, sırt ağrılı insanlarda gövde direncinin<br />

sağlıklı insanların % 60 ı kadar olduğu bulunmuştur (6).<br />

Omurganın Kinematiği<br />

Omurga kinematiği, hareket genişliği (ROM) <strong>ve</strong> hareket kalıplarını incelemekle birlikte,<br />

patolojik <strong>ve</strong> fizyolojik durumlarda spinal segmentlerin hareketlerini karşılaştırmaktadır.<br />

Hareketin genişliği (ROM): Belirli bir statik düzen içinde dik duran omurga, kurallara<br />

bağlı olarak bir düzen içinde hareket eder. Omurganın hareketi, tüm omurganın hareket<br />

birimlerinin ortaklaşa katılımıyla gerçekleştirilir.<br />

Hareketler, kasların kinetik aktivitesi <strong>ve</strong> yer çekimi güçlerinin kaslar üzerine etkisiyle<br />

oluşur. Tüm hareketler, proprioseptif sistemin biofeed-back mekanizmasıyla koordine <strong>ve</strong><br />

kontrol edilir.<br />

Her fonksiyonel ünitenin hareketi, inter<strong>ve</strong>rtebral disk, <strong>ve</strong>rtebranın yük taşıyan ön bölümü<br />

<strong>ve</strong> arka bölümdeki nöral ark <strong>ve</strong> fasetlerin katılımıyla meydana gelir. Hareket, tendonlar,<br />

fasyalar <strong>ve</strong> eklem kapsülünce kısıtlanır (2).<br />

Omurganın bölgelere göre kinematiği incelenecek olursa:<br />

1. Servikal omurga: Servikal omurganın hareketi iki ayrı şekilde incelenebilir:<br />

a. Kafanın boyuna göre hareketi<br />

b. Kafanın gövdeye göre hareketi<br />

Kafanın boyuna göre hareketi üst seviyedeki atlantooksipital <strong>ve</strong> atlantoaksiyal eklemlerle<br />

yapılır. Total servikal ekstansiyonda ise başın gövdeye göre hareketi vardır.<br />

Servikal aksiyal rotasyon, atlantooksipital eklemdeki anatomik yapı ile sınırlandırılır.<br />

Servikal omurganın aksiyal rotasyonlarının % 50 si atlantoaksiyal eklemde oluşur. Alt<br />

servikal omurgada, fleksiyon-ekstansiyon için hareket genişliği en fazla C5-C6 arası<br />

eklemdedir.<br />

18


Ekstansiyon kapasitesi fleksiyon kapasitesinin yaklaşık dört katıdır. Lateral fleksiyon <strong>ve</strong><br />

aksiyal rotasyon kapasitesi aşağı inildikçe azalır. En mobil segment C3-C5 arasıdır. Alt<br />

servikal kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin, fleksiyon <strong>ve</strong> ekstansiyon genişliği 100–110 derece<br />

arasındadır. Başın servikal omurlar üzerindeki hareket genişliği 20–30 derecedir. Total<br />

olarak ortalama 130 derecelik hareket genişliği vardır. Ölçmesi zor olmakla birlikte<br />

servikal rotasyon 80–90 derece arasındadır. Lateral fleksiyon 45 derece olarak ölçülmüştür<br />

(2).<br />

2. Torakal omurga: Fleksiyon–ekstansiyon kapasitesi lomber bölgeye doğru indikçe<br />

artarken, aksiyal rotasyon azalır. Ortalama olarak fleksiyon <strong>ve</strong> ekstansiyon üst torakal<br />

bölge için 4, orta torakal bölge için 6, en alt iki torakal segmentte ise 12 derecedir.<br />

Rotasyon en çok üst torakal segmentlerde izlenir <strong>ve</strong> ortalama 9 derecedir. Bu hareket<br />

genişliği alt bölgelere inildikçe progresif olarak azalır. Lateral fleksiyon ise en geniş olarak<br />

alt torakal bölgede izlenir <strong>ve</strong> yaklaşık 9 dereceye ulaşır (4).<br />

3. Lomber omurga: Omurganın lomber bölgesinin hareket kapasitesi oldukça<br />

gelişmiştir. Lomber fleksiyon-ekstansiyon kapasitesi torakalden sakral bölgeye<br />

gidildikçe artış gösterirken, aksiyal rotasyon <strong>ve</strong> lateral fleksiyon kapasiteleri<br />

<strong>ve</strong>rtebral seviyeden bağımsızdır. Lomber bölgede eklem en çok fleksiyon <strong>ve</strong><br />

ekstansiyonda hareketlidir. Lomber eklemlerin lateral fleksiyon kapasitesi, aksiyal<br />

rotasyonun kapasitesinin 3–4 katı kadardır.<br />

Lomber bölgede her ünitenin fleksiyon derecesi yaşa bağlı olarak değişiklik gösterir. 2–13<br />

yaşlarında fleksiyon kapasitesi maksimum iken, artan yaşla beraber azalmaktadır. Toplam<br />

fleksiyon <strong>ve</strong> ekstansiyon kapasitesi L4-L5 aralığında en fazlayken, üst segmentlere<br />

çıkıldıkça bu oran azalır. Lomber fleksiyonun ise %60–75 i L5-S1 aralığında<br />

gerçekleşirken, %20–25 i L4-L5 aralığında, geri kalan %5-10’u da diğer segmentlerde<br />

oluşmaktadır (2).<br />

2.3.OMURGA VE POSTÜR İLİŞKİSİ<br />

Omurga; ligamentler, kapsüller <strong>ve</strong> kaslar gibi yumuşak dokulardan oluşan destek düzeniyle<br />

dik durur. Kasların düzgün postürün korunmasında rolü azdır <strong>ve</strong> müsküler aktivite için<br />

gerekli enerji de minimaldir. Ligament desteği de enerjisiz gerçekleşir. Ligamentler<br />

19


fizyolojik sınırları üzerinde zorlandıklarında, kaslar devreye girerek ligamentlerin daha<br />

fazla zorlanmalarını önler. Doğru postür için ligament <strong>ve</strong> kasların dengede olması gerekir.<br />

Bozuk postürdeki denge bozukluğu yorgunluğa, iskelette asimetriye <strong>ve</strong> nosiseptif<br />

uyarılarla ağrıya yol açar. Anormal postürü korumak için kaslar aşırı gerilirler. Zamanla<br />

spazm <strong>ve</strong> ağrı ortaya çıkar. Doğru postürle her vücut bölümüne ağırlık dağılır, şok absorbe<br />

edilir, hareket açıklığı korunup, stabilite <strong>ve</strong> mobilite için gerekli hareketler bağımsız<br />

kontrol edilir (13, 14).<br />

Erekt postür, lomber kur<strong>ve</strong>yi koruyan <strong>ve</strong>ya artıran postürdür. Apofizyal eklemler omurgayı<br />

sabit tutarak postürün muhafazısına katkıda bulunurlar. Diskleri aşırı fleksiyondan <strong>ve</strong><br />

aksiyel rotasyondan korurlar. Postür değişmelerine rağmen koparıcı <strong>ve</strong> baskılayıcı güce<br />

dirençte major rol de oynarlar. Kompresif gücün %16 sına direnç gösterirler. Disk<br />

alışılmamış derecede dar <strong>ve</strong> dejenere ise fasetler yakın pozisyona gelebilirler <strong>ve</strong> omurga<br />

üzerine gelen kompresif gücün %70 den fazlasına direnç gösterebilirler. Bu gibi vakalarda<br />

faset eklemler büyük osteoartrozik değişiklikler gösterirler (15).<br />

Fleksiyon postüründe faset eklemler koparıcı güce dirençlidir. Fakat bu kez inter<strong>ve</strong>rtebral<br />

kompresif güce karşı koymada hiçbir rol oynamazlar. Eklem yüzeyleri arasındaki stres<br />

erekt postürdekinden azdır <strong>ve</strong> eklemin orta <strong>ve</strong> üst parçasında yoğunlaşır.<br />

İnter<strong>ve</strong>rtebral diskler <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebra gövdeleri, lomber omurganın ana ağırlık taşıyan<br />

bölümünü oluştururlar. Postür değişikliğiyle omurgaya uygulanan yükler, bu sütunun<br />

direncini etkiler.<br />

Omurgaya aksiyel kompresyonel kuv<strong>ve</strong>t uygulandığı zaman disk yassılaşır <strong>ve</strong> diskin<br />

internal basıncı artar. Vertikal kuv<strong>ve</strong>t anulus liflerine yatay kuv<strong>ve</strong>t haline çevrilerek iletilir.<br />

Nükleus pulpozus hidrolik şok absorban rol, anulus fibrozus elastik şok absorban rol oynar<br />

(15, 16).<br />

Ekstansiyonda inter<strong>ve</strong>rtebral aralık arkada daralırken, nükleus öne doğru hareket eder.<br />

Anulusun ön liflerine basınç yaparak onları gerer <strong>ve</strong> üst <strong>ve</strong>rtebrayı normal duruma gelmeye<br />

zorlar. Fleksiyonda ise bunun aksi olur. Nükleus <strong>ve</strong> anulusun bu uyumlu işlevi ile omurga<br />

kendi kendini stabilize eder.<br />

20


Vücudun yerçekimi merkezi lomber omurganın önünde yer alır. Bu nedenle dengenin<br />

sürdürülebilmesi için dorsolomber ekstansör kaslarda minimal kontraksiyon olur. Gövde<br />

kaslarının aktivitesi omurgayı stabilize etmekte <strong>ve</strong> onu fleksiyondan korumakta önemli<br />

role sahiptir. Aşikar olarak stabilite için kaslara olan ihtiyaç, omurga <strong>ve</strong>rtikal iken en az,<br />

horizontal iken en fazladır. Bu sandalye arkalıklarının daha dik yapıldığı zaman sırt<br />

kaslarının aktivitesinin neden azaldığını açıklar (16, 17, 18).<br />

Omurganın birbiriyle ilişkili dört major fonksiyonu vardır:<br />

1.Destek<br />

2.Mobilite<br />

3.Koruma<br />

4.Kontrol (17).<br />

Omurga, iç organlara, üst <strong>ve</strong> alt extremitelere <strong>ve</strong> başa yapışarak bir destek yapısı olarak<br />

fonksiyon görür. Mobil özelliğiyle birçok günlük yaşam aktivitesinde fiziki görev alır,<br />

fakat bu durum omurganın yapısını zorlar. Omurga rijid bir yapıda değildir; inter<strong>ve</strong>rtebral<br />

diskler ile fleksibl bir yapı kazanmaktadır. Lomber omurganın en geniş hareketi fleksiyon<br />

<strong>ve</strong> ekstansiyondur. Diğer hareketleri lateral fleksiyon <strong>ve</strong> rotasyonlardır.<br />

Her bir segmentin hareketi aktif olarak kaslar tarafından, pasif olarak ligamentler<br />

tarafından kontrol edilir. Bu yumuşak doku kontrol elemanları direkt olarak <strong>ve</strong>rtebra<br />

korpusuna, laminaya, kemik çıkıntılara <strong>ve</strong> pelvise yapışır. Bu elemanlar omurgayı bir<br />

kablo kılıfı gibi desteklerler.<br />

Omurganın dik şeklinin korunması <strong>ve</strong> düzgün postür için omurganın sakrum üzerinde belli<br />

bir açıyla desteklenmesi gerekir. Lumbosakral açı, pelvisin rotasyonuna bağlıdır <strong>ve</strong><br />

omurganın üzerine oturduğu temeli korur. Lomber lordoz anterior longitudinal ligamentin<br />

gerilmesi <strong>ve</strong> faset eklemler üzerine hafifce yük binmesi ile sağlanmaktadır. Lomber bölge,<br />

kalça <strong>ve</strong> dizlerdeki ligamentler bu bölgenin desteklenmesini üstlenirken; ligamentlerde<br />

yetmezlik durumunda bunlardan beyine gelen feedback, postüral desteğin ligamentlerden<br />

kaslara kaymasına yol açar. Bu nedenle lomber lordozda azalma ile diz <strong>ve</strong> kalçada<br />

fleksiyon görülür. Böyle bir durumda, aslında ligamentöz olan postürün enerji sarfı artar<br />

(17, 18, 19).<br />

21


Omurga ile alt extremite arasında pozisyonel bir ilişki vardır. Toraksın öne fleksiyonu ile<br />

kalçada geriye kayma olmaktadır. Sağlıklı <strong>ve</strong> yaşlı kimselerde spinal kur<strong>ve</strong> ile ilgili yapılan<br />

çalışmalarda dizlerde fleksiyon kontraktürü olmamasına rağmen, dizlerin bükülerek ayakta<br />

durulduğu görülmüştür (20, 21).<br />

Salınan sakrum üzerinde dik duran omurga, yalnız sagital düzeyde rotasyon yapabilir.<br />

Pelvisin rotasyonuna, omurganın fizyolojik eğrilikleri de katılır. Doğrudan doğruya<br />

omurganın üzerine oturan baş, tüm omurga tarafından desteklenir. Baş normal omurgada,<br />

boyun <strong>ve</strong> baş kaslarınca minimal enerji harcanmasıyla taşınır.<br />

Vücudun <strong>ve</strong>rtikal aksı; eksternal meatus, odontoid proses, kalça eklemi merkezinin biraz<br />

arkası, diz merkezinin biraz önü <strong>ve</strong> lateral malleollerin çok az önünden geçer. Bu durumda<br />

vücut ağırlığı kalça eklemine ekstansiyon, diz eklemine ekstansiyon <strong>ve</strong> ayak bileği<br />

eklemine dorsifleksiyon yaptırma eğilimindedir. Vücut bölümleri <strong>ve</strong>rtikal akstan ya hiç<br />

sapmamalı ya da minimal sapma göstermelidir. Bu şekilde başın gövde <strong>ve</strong> pelvis üzerinde<br />

dik tutulması minimal kas kasılması ile mümkün olabilir (19, 22, 23, 24, 25).<br />

Üst üste duran fonksiyonel ünitelerden oluşan omurga, günlük kinetik aktivitenin temel<br />

ögesidir <strong>ve</strong> dik bir pozisyonda durmalıdır. Bu dik duruş ağrısızdır. Ayrıca yapılan<br />

çalışmalar, düzgün postürde erektör kasların aktif olmadığını göstermiştir. Baş ağırlık<br />

merkezinin önüne kaydığında, bel erektör kaslarında aktivite çok azdır. EMG <strong>ve</strong>rilerinde<br />

de müsküler aktivite görülmez. Bu bulgular, omurganın eforsuz dik durduğunu gösteriyor.<br />

Vücut ağırlık merkezinden sağa, sola kaydığında, nöromüsküler aktivitede ani yükselmeler<br />

olur. Bunun nedeni düzeltme refleksleridir (10, 1). Eforsuz normal postürü sağlayan<br />

ögeler:<br />

1. Komşu omur gövdelerini birbirinden ayıran disk içi basınç<br />

2. Derin <strong>ve</strong> yüzeyel anüler liflerdeki gerginlik<br />

3. Ön <strong>ve</strong> arka uzun ligamentlerin gerginliği<br />

4. Pelvis: Pelvis kalçaların iliopektineal <strong>ve</strong> dizlerin popliteal Ligamentler<br />

yanısıra, gastroknemius <strong>ve</strong> soleus kaslarının sürekli kasılmasıyla desteklenir<br />

(1).<br />

22


2.2. POSTÜR<br />

2.2.1. Postürün Tanımı<br />

Postür, vücudun her kısmının, kendisine bitişik segmente <strong>ve</strong> bütün vücuda oranla en uygun<br />

pozisyonda yerleştirilmesidir. Bir başka deyişle, vücudun her hareketinde eklemlerin aldığı<br />

pozisyonların birleşimi de postür olarak tanımlanmaktadır. Vücut, kas aktivitesi sırasında<br />

Ligamentlern desteği ile stabilite sağlamak <strong>ve</strong>ya bir harekete temel teşkil etmek için,<br />

birçok kasın uyumlu çalışması sonucunda düzgün bir duruş elde eder (26).<br />

Postür, basit anlamda vücut kısımlarının pozisyonu <strong>ve</strong>ya dizilimi (27), sözlük anlamı<br />

olarak da farklı vücut kısımlarının göreceli düzenidir. Postür statik <strong>ve</strong>ya dinamiktir (4).<br />

Statik postür, hareketsiz bir postürdür. Kasların, eklemleri stabilize etmeleri için statik<br />

(izometrik) olarak kasılmalarını <strong>ve</strong> yerçekimine karşı koymalarını gerektirir. Dinamik<br />

postür herhangi bir harekete temel teşkil etmek için gereklidir. Yapılan hareketin sonucu<br />

olarak devamlı değişen çevre şartlarına göre, uyum sağlamaya çalışan aktif bir postürdür<br />

(26). Özetle statik postür oturma, ayakta durma, yatma sırasındaki postürdür. Dinamik<br />

postür hareketler sırasındaki vücut pozisyonlarıdır (4).<br />

Anatomik yapı ile beraber, oturma, çömelme, diz çökme, ayakta durma, bağdaş kurma gibi<br />

kültürel farklılıklar da postür üzerinde belirleyici olabilir. Dolayısıyle giyinme, ev döşeme<br />

tarzı, meslek edinme kişilere göre farklı özellikler gösterdiği gibi, postürel farklılıklar da<br />

doğal olarak görülebilir. Tüm dünyada standart kabul edilen duruş; ellerin yanlarda<br />

sallandığı önde <strong>ve</strong>ya arkada birleştirildiği ayakta durma postürüdür. İnsanların dörtte biri iş<br />

<strong>ve</strong>ya istirahat halinde oturmaktadır. Bu şekilde gövde ağırlığı ayak, bacak <strong>ve</strong> sırt<br />

kaslarından kalkmış olmaktadır.<br />

Mısır <strong>ve</strong> Mezopotamya’ da 5000 yıl önce sandalye, tabure vb. kullanılıyordu. Çinliler 2000<br />

yıl önce sandalyeye oturmaya başladılar. Orta Doğu, Kuzey Afrika <strong>ve</strong> İslam kültürleri yere<br />

oturmayı tercih etmektedir. Yere çömelme durumunda iş yapma <strong>ve</strong>ya istirahat postürü<br />

Asya, Afrika <strong>ve</strong> Güney Amerikada milyonlarca insan tarafından benimsenmiştir. “Türk ya<br />

da terzi oturuşu” denen bağdaş kurma Orta Doğu, Hindistan <strong>ve</strong> Asyada yaygındır. Bacak<br />

bacak üstüne atarak oturma ya da bacakları arkaya kıvırarak oturma şekilleri günümüzde<br />

yaygınlaşmıştır (1, 25).<br />

23


Postür, psişik durumdan da etkilenir. Hatta postür psişik durumun somatizasyonu olarak<br />

düşünülebilir. Hissettiğimiz biçimde ayakta durur ya da hareket ederiz. Postürümüz ya da<br />

davranışlarımız, o anki içdünyamızı yansıtır. Başka bir yorumla postür tüm yönleriyle<br />

vücudun dilidir.<br />

Postüral incelemede ayakta durma, oturma, çalışma <strong>ve</strong> yürüme dikkate alınmalıdır. Bu<br />

durumlar ekstremitelerin fonksiyonlarını etkiler <strong>ve</strong> duygu durumunu yansıtır. Öğrenilmiş<br />

nöromüsküler mekanizmalar duygulardan olumlu ya da olumsuz etkilendiklerinden bu<br />

değişiklikler postürde kendini gösterir (1, 25).<br />

2.2.2. İyi Postür (Standart Postür)<br />

Fizyolojik <strong>ve</strong> biyomekanik yönden iyi postür, minimum çaba ile vücutta maksimum<br />

yeterliliği sağlayan duruştur. Ayrıca vücudun görünüşü güzel, duruş <strong>ve</strong> dengesi iyi,<br />

eklemler üzerindeki zorlanması az, organların yeterli <strong>ve</strong> düzgün çalışabilmelerini sağlayan,<br />

kişinin kendisini yormadan gevşek olarak aldığı postür olarak da tanımlanabilir.<br />

Postür, kişinin vücut tipine, ırk, milliyet, zamanın modası, cinsiyet, meslek <strong>ve</strong> uğraşıya<br />

göre değişiklik gösterir. Postürün elde edilmesi, ayarlanması <strong>ve</strong> devam ettirilmesi için<br />

gerekli mekanizmalar sağlam olduğu sürece, standart postür sağlanabilir.<br />

Kişinin psikolojik durumunun iyi olması, iyi hijyen şartları, normal uyku, iyi beslenme,<br />

mümkün olduğunca açık <strong>ve</strong> temiz havada egzersizler yapma, kasların <strong>ve</strong> postüral<br />

reflekslerin gelişimine etki eden temel faktörlerdir. Emosyonel durumun bütün sinir<br />

sistemine etkisi vardır. Bu durum, kişinin postüründe de kendini gösterir. Sevinç, mutluluk,<br />

kendinden emin olma gibi duygular stimulan olup, aktif canlı bir postür yaratırlar <strong>ve</strong><br />

ekstansiyon pozisyonu hakim olur. Keder, sıkıntı gibi durumlarda ise, fleksiyon pozisyonu<br />

hakim olmakla birlikte, mental yaşantı ile fiziksel durum arasındaki ilgi kesin olarak<br />

bilinmemektedir.<br />

İdeal standart postürden, vücudun maksimum yeterlilikte kullanımı, stres <strong>ve</strong> incinmelerin<br />

mümkün olduğunca minimum düzeyde tutulması anlaşılmaktadır. Standart postürde,<br />

<strong>ve</strong>rtebralar, kostalar normal eğriliklerinde <strong>ve</strong> açılarında, alt ekstremite kemikleri ise, ağırlık<br />

taşımada ideal bir duruş <strong>ve</strong> düzgünlükte olmalıdır. Pelvisin nötral pozisyonu;<br />

ekstremitelerin, gövdenin, abdomenin iyi duruşu <strong>ve</strong> düzgünlüğüne yardım eder. Ayrıca,<br />

24


göğüs kafesi <strong>ve</strong> üst sırtın pozisyonu, solunum organlarının optimal fonksiyonda<br />

çalışmasında önemli rol oynar. Başın dik pozisyonu da boyun kaslarına binen streslerin<br />

minimum düzeyde kalmasını sağlar (26).<br />

Erişkin postürü uzayda minimal aktivite ile vücut pozisyonunu koruyabilecek şekilde<br />

planlanmıştır <strong>ve</strong> vücut dokularına yüklenen antigravite streslerini minimuma<br />

indirgeyebilmektedir. Vücuda dışarıdan uygulanan güçler vücudun gravite eksenini<br />

etkileyerek postüral deviasyona yol açabilirler. Nötral postürün gravite ekseninden<br />

sapmasının habitüel olması durumunda ise bel ağrısı oluşma riski artmaktadır. Özellikle<br />

vücudun posterioruna yüklenen ağırlıklar vücudun ağırlık merkezini değiştirerek postürü<br />

bozabilmektedir. Yetişkinlerde kas-iskelet sisteminin yüke <strong>ve</strong>rdiği cevap bilinmektedir,<br />

ancak yapılan birçok çalışmaya rağmen adölesan çağda yüklenme-postür <strong>ve</strong> bel ağrısı<br />

ilişkisi tam olarak gösterilememiştir. Bu nedenle adölesan <strong>ve</strong> erişkinlerin omurganın<br />

posterioruna yüklenen yüklere <strong>ve</strong>rilen cevaplarında farklılıklar olması muhtemeldir (28).<br />

2.2.3. İdeal Ayakta Duruş Postürü<br />

İdeal erekt postür anterior, posterior <strong>ve</strong> lateral planda vücut kısımlarının bir çekül hattı<br />

<strong>ve</strong>ya hayali çizgi etrafında karşılaştırılması ile saptanır. Bu çizgi üzerinde vücut kütlesi<br />

dengede kabul edilir.<br />

İdeal bir ayakta duruş postüründe; lateralden bakıldığında standart referans çizgi lateral<br />

malleolün, diz eklemi orta çizgisinin <strong>ve</strong> sakroiliak eklemin hemen önünden, büyük<br />

trokanterden, lomber <strong>ve</strong>rtebra cisimlerinden, omuz ekleminden, servikal <strong>ve</strong>rtebra<br />

cisimlerinden <strong>ve</strong> kulak memesinden geçmektedir (4).<br />

Gevşek (rahat) ayakta duruş pozisyonunda kalça <strong>ve</strong> diz eklemleri, vücudun diğer<br />

kısımlarını destekledikleri için, tam ekstansiyondadırlar. Ayrıca diz ekleminde ekstansiyon<br />

hareketinin son birkaç derecesinde rotasyonda harekete eklenerek eklem sıkıca kilitlenir.<br />

Ayak bileğinde stabiliteyi sağlayan esas kas m. gastroknemiustur. Bu kas iki eklemi<br />

katettiği için, yüksek topuklu ayakkabı giyildiğinde, stabilizasyon etkisi azalır, çünkü bir<br />

miktar gevşemiş olur (26).<br />

25


Baş dik <strong>ve</strong> ileri-geri eğiklik yapmaksızın boyun üzerinde dengededir. Omurganın<br />

fizyolojik eğriliklerinin yerçekimi çizgisini keserek birbirlerini dengeledikleri görülmelidir.<br />

Göğüs gergin <strong>ve</strong> fazla şişkin olmaksızın dik durmalı, abdomen belirgin çöküklük <strong>ve</strong>ya<br />

şişlik olmaksızın düz <strong>ve</strong> rahat olmalıdır. Normalde spina iliaka anterior superior ile<br />

simfizis pubis aynı <strong>ve</strong>rtikal düzlemdedir. Spina iliaka posterior superior ile simfizis pubis<br />

ön kısmı birleştirildiğinde bu doğrunun horizontal planda yaptığı pelvik inklinasyon açısı<br />

erkeklerde 50–60 derece kadınlarda biraz daha geniştir. Lateralden bakıldığında bu açının<br />

artması <strong>ve</strong>ya spina iliaka anterior superiorun simfizis pubise göre yer değiştirmesi anterior<br />

pelvik eğikliği ifade eder.<br />

Anterior bakışta ayak topukları birbirinden yaklaşık olarak 8 cm uzaklıkta durmalıdır,<br />

hayali çizgi her iki topuk arası mesafenin tam ortasından yukarı doğru yere dik çizilen<br />

çizgidir. Pelvis, omurga, sternum <strong>ve</strong> kafatası orta çizgilerinden geçerek vücudu eşit iki<br />

yarıma böler. Vücut ağırlığı iki yarı arasında dağılır. Simfizis pubis, spina iliaka anterior<br />

superiorlar <strong>ve</strong> omuzlar horizontal planda aynı seviyededir.<br />

Posterior bakışta dizler, kalça gluteal kıvrımlar, krista iliakalar, sakroiliak eklem üzeri<br />

gamzeler, skapulanın inferior köşeleri, akromial çıkıntılar, kulaklar, protuberensia<br />

oksipitalis eksterna horizontal planda aynı seviyededirler.<br />

Şekil–6: İdeal postür yan görünüş<br />

26


Şekil–7: İdeal postür<br />

2.2.4. İdeal Oturma Postürü<br />

Oturma postürü ayakta durma postürüne göre daha gevşek bir postürdür. Bu pozisyonda<br />

destek yüzeyi oldukça geniş olduğundan alt ekstremite kaslarının gevşemesine izin <strong>ve</strong>rir.<br />

Oturma postürü doğru olduğunda yerçekimi merkezi, iskial tuberositas <strong>ve</strong> 11. torakal<br />

<strong>ve</strong>rtebranın hemen önünde uzanmalıdır.<br />

Ön oturmada yerçekimi merkezi iskionların önündedir. Lomber lordoz azalmıştır <strong>ve</strong> vücut<br />

ağırlığının % 25 ten fazlası ayaklardan yere aktarılır.<br />

Orta oturmada vücut ağırlığının % 25 i ayaklardan yere aktarılır. Lomber bölge düz <strong>ve</strong>ya<br />

hafifçe kifotiktir.<br />

Arka oturmada lomber lordoz kesin olarak ters dönmüştür. Vücut ağırlığının % 25’ ten azı<br />

ayaklardan yere aktarılır (25).<br />

27


Oturma postürü ile intradiskal basınç <strong>ve</strong> erektör spinalardaki kas aktivitesi arasındaki<br />

ilişkilerin incelenmesi ilginç sonuçlar <strong>ve</strong>rmiştir. Bütün oturma şekillerinde intradiskal<br />

basınç ayakta durmaya oranla daha fazladır. Oturma sırasında kolların üst bacaklara<br />

dayanması ile intradiskal basınç azaldığı gibi, aynı şekilde dik oturmakla lordozun<br />

azaltılması da mümkündür (29).<br />

Sırtın oturma sırasında desteklenmesi ile intradiskal basınç <strong>ve</strong> kas aktivitesi azalır.<br />

Sandalye arkalığının eğimi ile enerji sarfının ilişkisi vardır. Arkalığın 100 dereceden 90<br />

dereceye inmesi ile kas aktivitesi azalır fakat 100 derecenin üzerindeki eğimlerde belirli<br />

fark ortaya çıkmaz.<br />

Lomber kifozda artan intradiskal basınç, lordoza doğru kayma ile azalır. Lomber<br />

hiperekstansiyonun etkisi ise bilinmemektedir (25).<br />

İdeal oturma postüründe;<br />

• İskial tuberositaslar en büyük destek yüzeyini oluşturmalıdırlar,<br />

• Uylukların üst kısmı diz eklemi arkasına aşırı basınç oluşturmayacak şekilde<br />

oturma yüzeyine yerleştirilmelidir,<br />

• Lomber omurga mid-fleksiyonda olmalı fizyolojik eğrilikler sürdürülmelidir,<br />

• Tüm omurga hafifçe arkaya doğru eğimli bir arkalıkla desteklenmelidir,<br />

• Bacakların ağırlığı ayaklar ile destek yüzeyine aktarılmalıdır,<br />

• Yerde otururken ellere <strong>ve</strong> kollara <strong>ve</strong>ya duvara dayanarak gövde desteklenmelidir<br />

(28).<br />

Ne yazık ki modern oturma araçlarında bu pozisyonun korunması imkansız gibidir. Çünkü<br />

sıklıkla çok yumuşak <strong>ve</strong> derin, kısa <strong>ve</strong>ya uzun, geriye doğru fazlaca eğimli oturma araçları<br />

kullanılmaktadır.<br />

Pelvisi öne doğru kaydırarak oturma bireyler arasında çok yaygındır. Bu oturuş; ağırlık<br />

merkezinin iskial tüberositasların arkasına düşmesine, lomber omurgada kon<strong>ve</strong>ks bir<br />

eğriliğe (lomber lordozun kaybına) <strong>ve</strong> torakal omurgada konkav bir eğriliğe sebep olur<br />

(4).<br />

28


2.2.5. Omurganın Postür Bozuklukları<br />

2.2.5.1. Torasik kifoz<br />

Omurganın normal sınırlar dışında sagital planda posterior sapması olarak tanımlanır.<br />

Torasik kifoz kardiyak <strong>ve</strong> pulmoner organların uyumunu sağlar. Servikal lordoz, torakal<br />

kifoz, lomber lordoz omurgaya postüral bir esneklik <strong>ve</strong>rmekle ona hareket, koşma <strong>ve</strong> diğer<br />

fiziksel aktiviteleri kazandırır. Aşırı sagital eğrilik ya fonksiyoneldir ya yapısaldır.<br />

Fonksiyonel eğrilikler; anterior <strong>ve</strong> posterior spinal ligament <strong>ve</strong> kas yapıların zayıflığı<br />

sonucu ortaya çıkar. Spinal ekstansör kasların zayıflığı kon<strong>ve</strong>ksite üzerindeki gerginliğin<br />

azalması ile kifoza yol açar. Fonksiyonel postüral eğrilikler germe egzersizleri ile<br />

düzeltilebilmektedir.<br />

Torasik kifoz artışı göğüs kafesi genişlemesini azalttığı gibi, omuz kavşağındaki hareketi<br />

de azaltır. Bu durum akromiyonun öne <strong>ve</strong> aşağı çekilmesine, kolun internal rotasyonuna<br />

yol açarak glenohumeral eklem mekanizmasını bozar. Bu postür bozukluğu rotator manşon<br />

tendonlarının sıkışması <strong>ve</strong> bozulması ile sonuçlanır (1, 23,<br />

30). Skolyoz Araştırma Grubunun önerisine göre kifoz<br />

açısı ölçümü için “Cobb metodu” önerilmektedir. Bu<br />

ölçüme göre dorsal lateral grafilerde en üst dorsal<br />

<strong>ve</strong>rtebranın üst kenarından en alt dorsal <strong>ve</strong>rtebranın alt<br />

kenarından çizilen paralel çizgileri dik kesen doğruların<br />

arasındaki açı, dorsal kifoz açısını <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Omurganın dorsal bölgedeki normal eğimi 20–40 derece<br />

kifoz şeklindedir (31).<br />

Şekil–8: Kifoz açısı ölçümü (Cobb metodu)<br />

2.2.5.2. Skolyoz<br />

Omurganın frontal planda yani sağ <strong>ve</strong> sol yanlara doğru olan eğriliği <strong>ve</strong> eğrilikle birlikte<br />

rotasyonunu ifade eder. Normal bir <strong>ve</strong>rtebral kolonda, <strong>ve</strong>rtebralar koronal <strong>ve</strong> trans<strong>ve</strong>rs<br />

düzlemlerde nötral pozisyonda yer alırlar. Bu dizilimin herhangi bir nedenle koronal<br />

29


planda bozulması sonucu ortaya çıkan eğriliğe skolyoz adı <strong>ve</strong>rilir (Şekil–9). Skolyoz,<br />

bükülme <strong>ve</strong>ya eğri anlamına gelmektedir (32).<br />

Skolyoz Sınıflandırılması<br />

Skolyozun sınıflandırılmasında şimdiye kadar pek çok yöntem denenmiştir. Amerika’daki<br />

Skolyoz Araştırma Cemiyeti standardizasyonu sağlamak <strong>ve</strong> karışıklığı önlemek amacıyla<br />

etiyolojiye dayalı bir sınıflandırma önermiş <strong>ve</strong> bir skolyoz terimleri sözlüğü yayınlamıştır.<br />

Buna göre skolyoz ikiye ayrılır;<br />

1. Yapısal skolyoz<br />

2. Yapısal olmayan skolyoz (4).<br />

30


Şekil–9: Skolyoz<br />

YAPISAL SKOLYOZ<br />

I- İdiyopatik B- Segmentasyon yetersizliği<br />

A- İnfantil (0–3 yaş) 1- Unilateral<br />

1- Gerileyen tip 2- Bilateral<br />

2- İlerleyici tip C- Mikst<br />

B- Ju<strong>ve</strong>nil (3–10 yaş) IV- Nörofibromatozis<br />

C- Adolesan (10 yaş-Olgunluk) V- Mezenkimal bozukluklar<br />

D- Adult (Olgunluk-yaşlılık) A- Marfan sendromu<br />

II- Nöromüsküler B- Ehler-Danlos sendromu<br />

A- Nöropatik C- Diğerleri<br />

1- Üst motor nöron lezyonu VI- Romatizmal hastalıklar<br />

a- Serebral palsi VII- Travma<br />

b- Spinoserebellar dejenerasyon A- Kırık<br />

1. Friedreich hastalığı B- Cerrahi<br />

2. Charcot-Marie-Tooth hastalığı 1- Laminektomi sonrası<br />

3. Rossy- Levy hastalığı 2- Torokoplasti sonrası<br />

c- Siringomiyeli C- İrradyasyon<br />

d- Spinal kord tümörü VIII- Ekstraspinal kontraktürler<br />

e- Spinal kord travması A- Ampiyem sonrası<br />

f- Diğerleri B- Yanık sonrası<br />

2- Alt motor nöron lezyonu IX- Osteokondrodistrofiler<br />

a- Poliomiyelit A- Diyastrofik dwarfizm<br />

b- Diğer viral myelitler B- Mukopolisakkaridozlar<br />

c- Travmatik C- Spondiloepifizyal displazi<br />

d- Spinal müsküler atrofi D- Multipl epifizyal displazi<br />

1- Werdnig-Hoffman E- Diğerleri<br />

2- Kugelberg-Welander X- Kemik infeksiyonu<br />

e- Miyelomeningosel(Paralitik) A- Akut<br />

3- Disotonomi(Riley-Day) B- Kronik<br />

4- Diğerleri XI- Metabolik bozukluklar<br />

B- Myopatik A- Raşitizm<br />

1- Artrogripozis B- Osteogenezis imperfekta<br />

2- Müsküler distrofi C- Homosistinüri<br />

a- Duchenne(psödohipertrofik) D- Diğerleri<br />

b- Ekstremite kuşak tip XII- Lumbosakral bölgeyle ilişkili olanlar<br />

c- Fasiyoskapulahumeral A- Spondilolizis <strong>ve</strong> spondilolistezis<br />

3- Lif tipi oransızlığı B- Konjenital anomaliler<br />

4- Konjenital hipotoni XIII- Tümörler<br />

5- Miyotonik distrofi A- Vertebral kolon<br />

6- Diğerleri 1- Osteoid osteoma<br />

III- Konjenital 2- Histiyositozis X<br />

A- Formasyon yetersizliği 3- Diğerleri<br />

1- Kama <strong>ve</strong>rtebra B- Spinal kord<br />

2- Hemi<strong>ve</strong>rtebra<br />

I- Postüral skolyoz<br />

II- Histerik skolyoz<br />

III- Sinir kökü irritasyonu<br />

A- Nükleus pulpozus herniasyonu<br />

B- Tümörler<br />

IV- İnflamasyona bağlı<br />

V- Bacak boyu eşitsizliğine bağlı<br />

VI- Kalça kontraktürlerine bağlı<br />

YAPISAL OLMAYAN SKOLYOZ<br />

Omurgadaki eğrilik S <strong>ve</strong> C şeklinde olabilir. Skolyoza eşlik eden <strong>ve</strong>rtebral rotasyon<br />

nedeniyle göğüs kafesinde asimetri farkedilir. Belin öne fleksiyonu ile simetri bozukluğu<br />

belirgin hale gelir. Skolyoz strüktürel <strong>ve</strong>ya fonksiyoneldir. Strüktürel skolyoz sabit<br />

31


deformitedir. Aktif ya da pasif tam düzeltilmesi mümkün değildir. İlerleyici niteliktedir.<br />

Fonksiyonel skolyozda deformite mobil niteliktedir, yatma sırasında ortadan kalkar ya da<br />

hastalar ayakta duruş pozisyonunda kon<strong>ve</strong>ksiteye doğru lateral fleksiyon yaparsa skolyoz<br />

ortadan kalkar. Postüral skolyozda lomber lordoz, dorsal kifoz artar. Postüral skolyoz<br />

ilerlemez <strong>ve</strong> strüktürel olmaz. Klinik önemi azdır <strong>ve</strong> genellikle tedavisi gerekmez.<br />

Adölesan dönemde skolyoz, kızlarda 4–8 kat fazla olup, ilerleme riski de daha fazladır.<br />

Erken dönemde ayakta dik dururken skolyoz görülmeyebilir. Muayene edilecek kişi,<br />

kalçalardan 90 derecelik açı yapacak şekilde öne doğru eğilir dizler ekstansiyonda, kollar<br />

birbirine paralel <strong>ve</strong> avuç içleri birbirine bakacak pozisyonda sarkıtılır. Bu şekilde arkadan,<br />

yandan gözlemek suretiyle skolyoz erken dönemde tespit edilebilir. Postüral skolyoz için<br />

genel postüral egzersizler düzenlenebilir. Skolyoz pelvis eğikliği, bacaklarda uzunluk farkı,<br />

disk lezyonu gibi nedenlere bağlı olabilir. Pelvik eğrilik varsa esnek olup olmadığı<br />

saptanmalıdır. Fleksiyon kontraktürünün olması skolyoza eşlik eden lordotik postüre yol<br />

açabilir. Skolyozlu kişilerde nörolojik muayene yapılmalıdır. Kas gücü tayini tanı <strong>ve</strong><br />

tedavinin planlanması yönünden önemlidir (24, 33, 34).<br />

Hiçbir nedene bağlı olmayan skoloza idiyopatik skolyoz denir. İdiyopatik skolyoz, skolyoz<br />

tipleri arasında %80 ile en sık görülen grubu oluşturur. İdiyopatik skolyozun etiyolojisi<br />

konusunda çok sayıda teori olmasına rağmen, yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar<br />

tatmin edici değildir. Çeşitli çalışmalar yetersiz propriosepsiyon gibi posterior kolon<br />

anormalliklerinin <strong>ve</strong> diğer merkezi sinir sistemi patolojilerinin skolyozla ilişkili<br />

olabileceğini akla getirse de henüz bu görüşler kanıtlanmış değildir.<br />

Skolyoz, eğriliğin yer aldığı anatomik bölgeye <strong>ve</strong> kon<strong>ve</strong>ksitenin bulunduğu yöne göre<br />

adlandırılır. Eğrilikte en çok rotasyona uğrayan <strong>ve</strong>rtebraya apikal <strong>ve</strong>rtebra denilir. Buna<br />

göre apeksi C1-C6 arasında olan eğriliklere servikal, C7-T1 arasında olanlara<br />

servikotorasik, T2-T11 arasında olanlara torakal, T12-L1 arasında olanlara torakolomber,<br />

L2-L4 arasında olanlara lomber, L5 <strong>ve</strong> aşağıda olanlara lumbosakral eğrilik adı <strong>ve</strong>rilir (4).<br />

KLASİFİKASYON<br />

Servikal<br />

Servikotorasik<br />

Torakal<br />

Torakolomber<br />

C1-C6<br />

C7-T1<br />

T2-T11<br />

T12-L1<br />

32<br />

APEKS VERTEBRA


Lomber<br />

Lumbosakral<br />

L2-L4<br />

L5-S1<br />

Tablo–1: Lokalizasyona göre skolyoz sınıflaması<br />

Skolyoz tanısı konurken en fazla kabul gören ölçüm<br />

metodu Cobb açısı ölçümüdür (Şekil–10). Bu açının<br />

ölçüm yöntemi şöyledir. Eğriliğin üst ucundaki<br />

<strong>ve</strong>rtebranın üst kenarına horizontal bir çizgi, alt uçtaki<br />

<strong>ve</strong>rtebranın alt ucuna ikinci bir horizontal çizgi çekilir.<br />

Horizontal çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin<br />

kesişmesiyle oluşan açı ölçülür (35).<br />

Şekil–10: Skolyotik eğriliğin Cobb yöntemiyle ölçülmesi<br />

Eğriliğin derecesinin ölçümünde kullanılan diğer yöntem Risser-Ferguson metodudur. Bu<br />

ölçümde, üst <strong>ve</strong> alttaki son <strong>ve</strong>rtebraların merkezinden apeks <strong>ve</strong>rtebranın merkezine çekilen<br />

iki çizginin kesişmesiyle oluşan açı ölçülür (32).<br />

2.2.5.3. Çukur bel (artmış lordoz)<br />

Normal kon<strong>ve</strong>ks lomber eğriliğin artması durumudur. Fizyolojik öne eğrilik pelvis<br />

eğikliğinden etkilenir. Kalça eklemleri üzerindeki pelvik balans bir tahtaravalli gibidir. Bu<br />

balans abdominal, spinal, kalça kasları <strong>ve</strong> ligamentler tarfından sağlanır. Pelvisi posterior<br />

eğik pozisyona getirerek lomber lordozu azaltmak için abdominal, gluteal <strong>ve</strong> hamstring<br />

kasları birlikte çalışır. Aynı anda kalça fleksörleri <strong>ve</strong> spinal ekstansörler pelvisi öne iterek<br />

lomber eğriyi artırırlar. Bu kaslar arasında dengesizlik <strong>ve</strong>/ <strong>ve</strong>ya artmış karın hacmi<br />

abdominal <strong>ve</strong> gluteal kaslarda uzama <strong>ve</strong> zayıflığa, iliopsoas <strong>ve</strong> spinal extansör kaslarda<br />

gerginliğe, sonuçta karın bölgesinin öne çıkmasına sebep olur (4).<br />

Lomber Lordoz Açısının Ölçümü:<br />

33


Lateral lomber grafide birinci lomber <strong>ve</strong>rtebranın üst<br />

kenarından paralel bir çizgi, birinci sakral <strong>ve</strong>rtebranın<br />

üst kenarından paralel bir çizgi çizilir. Paralel<br />

çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin<br />

kesişmesiyle oluşan açı ölçülür. (Şekil–11)<br />

Ortalama lomber lordoz açısı 50 ila 60 derece<br />

arasındadır. Bazı araştırmacılar beşinci lomber<br />

<strong>ve</strong>rtebranın altkenarını kullanarak sakral pozisyonun<br />

etkilerini elimine etmeyi tercih etmektedirler (32).<br />

Şekil–11: Lomber lordoz açısının ölçümü<br />

2.2.5.4. Kifolordotik postür<br />

Bu postürde, baş öne doğru çıkık, servikal <strong>ve</strong>rtebralar<br />

hiperextansiyonda, skapula abduksiyonda, dorsal kifoz <strong>ve</strong> lomber lordoz artmış, pelvis<br />

anterior pelvik tiltte, kalça eklemi fleksiyonda, diz eklemi hafifce hiperekstansiyonda, ayak<br />

bileği hafifce plantar fleksiyondadır.<br />

Boyun ekstansörleri, kalça fleksörleri <strong>ve</strong> lomber ekstansör kaslar kısalmış <strong>ve</strong><br />

kuv<strong>ve</strong>tlenmişlerdir. Boyun fleksör, üst torasik ekstansör <strong>ve</strong> ekstansör oblik kaslar ise<br />

zayıflamış <strong>ve</strong> uzamışlardır. Hamstringler hafifçe uzamışlardır, fakat zayıf olmayabilirler.<br />

2.2.5.5. Düz sırt postürü<br />

Baş öne doğru çıkık, servikal <strong>ve</strong>rtebralar hafifçe ekstansiyonda, üst torakal <strong>ve</strong>rtebraların<br />

fleksiyonu artmış, alt torakal <strong>ve</strong>rtebralar ise düzleşmiştir, lomber lordoz düzleşmiş, pelvis<br />

posterior pelvik tiltte, kalça <strong>ve</strong> diz eklemi ekstansiyonda, ayak bileği hafifce plantar<br />

fleksiyondadır.<br />

Kalça fleksör kasları zayıflamış <strong>ve</strong> uzamışlardır. Sırt ekstansörleri ise hafifce uzamıştır.<br />

Hamstring grubu kaslar kısalmış <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tlenmiş, abdominal kaslar ise sadece<br />

kuv<strong>ve</strong>tlenmişlerdir.<br />

2.2.5.6. Yuvarlak sırt postürü<br />

34


Baş öne doğru çıkık, servikal <strong>ve</strong>rtebralar hafifce ekstansiyonda torakal <strong>ve</strong>rtebraların<br />

fleksiyonu artmış, lomber lordoz düzleşmiş, pelvis posterior tiltte, kalça eklemi pelvisin<br />

anteriora yer değiştirmesi ile hiperekstansiyonda, diz hiperekstansiyonda ayak bileği nötral<br />

pozisyondadır.<br />

Kalça fleksör, ekstansör oblik, torasik ekstansör <strong>ve</strong> boyun fleksör kasları zayıflamış <strong>ve</strong><br />

uzamışlardır. Hamstring <strong>ve</strong> internal oblik kasların üst lifleri kısalmış <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tlenmişlerdir<br />

(26).<br />

2.2.6. Postür Analizi<br />

Postür analizinin amacı; hastada mevcut postural deviasyonların saptanarak buna uygun<br />

tedavi programlarının <strong>ve</strong>rilebilmesi, ayrıca gelecekte olabilecek değişikliklerin<br />

değerlendirilebilmesidir.<br />

Analizde; çekül, postür tahtaları, <strong>Symmetrigraf</strong>, özel cet<strong>ve</strong>ller, değişik yükseklikte tahta<br />

bloklar, mezura, deri bölgelerini işaretlemek için özel kalemler kullanılmaktadır. Analiz<br />

hastanın çıplak ayakla <strong>ve</strong> uygun giysilerle kendini rahat hissettiği pozisyonda durmasıyla<br />

yapılır.<br />

Erişkin postürünü etkileyen birçok faktör olmakla birlikte bunlardan üçü sıklık bakımından<br />

önem kazanmıştır.<br />

1. Ailesel <strong>ve</strong> kalıtımsal belirgin dorsal kifoz <strong>ve</strong> aşırı lomber lordoz,<br />

2. Doğuştan ya da sonradan olma yapısal bozukluklar; sinir, kas, kemik <strong>ve</strong> bağ<br />

dokusunda duraklamış ya da ilerleyici anomaliler,<br />

3. Gelişme döneminde alışkanlıklar ya da yanlış eğitimle edinilmiş bozuk postürler.<br />

Postürde ailesel, kalıtımsal ya da hastalıklardan kaynaklanan sapmalar, dikkatli anamnez,<br />

klinik muayene <strong>ve</strong> laboratuar desteğiyle ortaya konulabilir.<br />

35


İdeal postür, stres <strong>ve</strong> gerilmenin minimum olduğu <strong>ve</strong> vücudun muhtemelen maksimal<br />

<strong>ve</strong>rimde çalıştığı durumdur (36, 37).<br />

Basmajiyan insanın memeliler arasında antigravite için en az efor sarf eden varlık<br />

olduğunu ifade etmiştir (38). Kasta enerji harcanmasının en kötü olduğu durumda bile en<br />

ekonomiktir. Standart postürde omurga normal eğime sahiptir <strong>ve</strong> alt ekstremite kemikleri<br />

ağırlık taşımaya ideal diziliştedir.<br />

Pelvisin nötral pozisyonunda, karın <strong>ve</strong> alt ekstremitenin iyi dizilimde olması gerekir.<br />

Göğüs <strong>ve</strong> sırtın pozisyonu, solunum organlarının optimal fonksiyonunu kolaylaştıracak<br />

şekildedir. Dengeli bir pozisyonda baş diktir, yani boyun kaslarına minimal stresin bindiği<br />

dengeli bir durumdur (37).<br />

Standart postürde ayağın zeminle temasta olduğu düzlem referans noktası olmalıdır. Baş<br />

sabit olmadığı için, ideal duruşta kulak lobu referans alınmamalıdır. Dış maleolun hafifçe<br />

önü referans noktadır <strong>ve</strong> vücudun midkoronal düzleminin taban noktasını oluşturur.<br />

Arkadan görünüşte referans nokta, ideal vücut duruşunda topuklar arası orta noktadır <strong>ve</strong><br />

midsagital düzlemin taban noktasını oluşturur. Şakül hattı topuklar arası orta noktadan<br />

başlayarak bacakların arasından yukarı doğru pelvis, omurga, sternum <strong>ve</strong> baş orta<br />

noktasından uzayarak yükselir.<br />

Postür <strong>analizinde</strong> Cureton <strong>ve</strong> Clark metodunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmaktadır:<br />

Vücut tipi,<br />

Vücut dengesi,<br />

Vücut kısımlarının düzeni,<br />

Kas kısalığı testleri,<br />

Bacak uzunluğu ölçümü (4).<br />

Vücut tipi<br />

Üç çeşit vücut tipi mevcuttur. Ektomorfik (uzun <strong>ve</strong> ince), endomorfik (kısa <strong>ve</strong> şişman) <strong>ve</strong><br />

mezomorfik (atletik <strong>ve</strong> kaslı).<br />

Vücut dengesi<br />

36


a. Antero posterior balans: Vücut ağırlığının anormal şekilde ayağın ön kısmına <strong>ve</strong>ya<br />

arkaya topuklara <strong>ve</strong>rilmesine göre anterior <strong>ve</strong>ya posterior dengeden bahsedilir.<br />

Lateralden sarkıtılan çekül hattına göre; referans noktalarının çekül hattının<br />

arkasında kalması dengenin posteriora kaydığını ifade eder.<br />

b. Lateral balans: Vücut ağırlığının sağ <strong>ve</strong>ya sol ayak üzerine daha fazla <strong>ve</strong>rilmesi<br />

anormal olarak değerlendirilir. Posteriordan sarkıtılan çekül hattına göre; referans<br />

noktalarının çekül hattının sol tarafında kalması sola lateral denge olarak<br />

değerlendirilir (4).<br />

Vücut kısımlarının düzeni<br />

Vücudun; sağ <strong>ve</strong> sol lateralinden, anterior <strong>ve</strong> posteriorundan postür analizi yapılır.<br />

Lateral Postür Analizi:<br />

a. Baş: lateral bakışla omuz eklemi tepe noktası kulak kepçesi ilişkisine göre öne <strong>ve</strong>ya<br />

geriye eğim değerlendirilir. Ayakta yan duruşta, yerçekimi çizgisi kulak<br />

memesinden geçer. Boyunda normal bir anterior kon<strong>ve</strong>kslik vardır.<br />

b. Omuzlar: Omuzların yuvarlaklaşarak öne gelmesine protraksiyon, omuzların aşırı<br />

miktarda geriye çekilmesine omuz retraksiyonu denir. Omuzların protraksiyonu <strong>ve</strong><br />

retraksiyonu analiz edilmelidir. Gerekiyorsa pektorallere kısalık testi yapılarak,<br />

görülen postür hatası kesinleştirilmelidir. Lateral duruşta yerçekimi çizgisi omuz<br />

ekleminin ortasından geçer. Omuz <strong>ve</strong> kolların pozisyonu, skapulaların pozisyonuna<br />

bağlıdır.<br />

c. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralis: Kifoz, lordoz, kifolordoz, yuvarlak sırt, düz sırt<br />

değerlendirilir. İdeal dizilişte torasik omurga hafifçe posteriora doğru eğimlidir.<br />

Torasik omurganın pozisyonu baş <strong>ve</strong> boyun pozisyonunu etkilemektedir. Pelvis <strong>ve</strong><br />

lomber omurga ideal dizilişte ise, torasik omurganın da ideal pozisyonda olduğu<br />

farzedilebilir. Lordoz artışı mevcutsa sırt bölgesinin posterior eğimi azalma<br />

37


eğilimindedir, başka bir deyişle alışkanlıklar, tekrarlayan aktiviteler sonucu kifoz<br />

<strong>ve</strong> lordozda artma olmaktadır.<br />

d. Pelvis: Pelvis, kalça eklemi Ligamentler ile desteklenir. Bir ahenk içinde çalışan<br />

kalça eklemleri, kapsülün ön bölümünün kalınlaşmasıyla oluşan iliopektineal<br />

ligamanın (Bigelow’un Y bandı) engellemesiyle nötralden daha fazla ekstansiyon<br />

yapamaz. Dizler, arka popliteal ligamanlar <strong>ve</strong> kapsül üzerinde ekstansiyonda<br />

kilitlenir. Bu aşamada, bacağın <strong>ve</strong> gövdenin erekt pozisyonunun korunmasında,<br />

kuadrisepsin rolü yoktur. Desteği yalnız bağlar sağlar. Pelvis, tensor fasiya lata<br />

tarafından da desteklenir, bu fasia krista iliakadan aşağı arkaya doğru giderek dizde<br />

iliotibial banda yapışır. Hem kalçaya destek <strong>ve</strong>rir hem de dizin<br />

hiperekstansiyonunu önler. Lateral analizde anterior pelvik tilt, posterior pelvik tilt<br />

değerlendirilir. Pelvik inklinasyon açısının artması anterior, azalması posterior<br />

pelvik tilt olarak değerlendirilir.<br />

e. Dizler: Dizlerde fleksiyon <strong>ve</strong> hiperekstansiyon(genu rekurvatum) değerlendirilir.<br />

Ayakta dik duruşta, yandan bakıldığında normalde uyluk <strong>ve</strong> bacak eksenleri<br />

arasında, önde bir açı gelişmesine <strong>ve</strong> dizin hiperekstansiyonda durmasına genu<br />

rekurvatum denir. Hafif genu rekurvatum yani 10 dereceye kadar dizde<br />

hiperekstansiyon normaldir. Özellikle kadınlarda bağ gevşekliği nedeniyle bu<br />

durum görülebilir. Anterior krusiyat ligament rüptürlerinden sonra <strong>ve</strong> büyüme<br />

dönemindeki kızlarda üst tibia epifizinde oluşan gelişme geriliğinde, baleyle<br />

uğraşanlarda ya da erken adolesan dönemde yüksek topuklu ayakkabı giyenlerde<br />

diz hiperekstansiyonu görülür (16, 39, 40).<br />

f. Ayaklar: Ayağın arklarını, intrensek <strong>ve</strong> ekstrensek kasların ligamanları ile kısmen<br />

de tibialis anterior <strong>ve</strong> posteriorun ligamanları ile desteklenen kemiklerin mekanik<br />

olarak yerleşmesi oluşturur. Her ayak 2 longitüdinal <strong>ve</strong> 2 trans<strong>ve</strong>rs arka sahiptir.<br />

Postür yönünden longitudinal ark çok önemlidir. Arkın azalması pes planus,<br />

artması pes kavus olarak adlandırılır. Pes planus longitudinal arkın hafif<br />

düşüklüğünden tam kollapsına kadar dört değişik derecede görülebilir. Anatomik<br />

olarak naviküler <strong>ve</strong> küneiform kemiklerde alçalma, talusta kalkaneusa göre aşağı<br />

mediale doğru bir rotasyon görülür. Ayak düzleşir, topuk pronasyona giderken ön<br />

kısım abduksiyona gelir. Ayakta metatars çizgisi hizasında bir genişleme olur. Pes<br />

planus deformitesi varsa, önce ayakta dururken, sonra ayak havada iken<br />

38


inspeksiyon tekrarlanır. Her iki durumda pes planus deformitesi aynı ise kemiksel<br />

bozukluklar sonucu gelişmiş sert pes planus vardır. Yük <strong>ve</strong>rildiği zaman deformite<br />

meydana geliyor yük <strong>ve</strong>rilmediği zaman ayak normal görünüyorsa, o zaman<br />

yumuşak doku laksitesi sonucu gelişmiş esnek pes planus söz konusudur. Pes<br />

kavusta ise medial longitudinal arkın yüksekliği normalden fazladır. Metatars<br />

başlarına düşen yük artar metatarslar düşer <strong>ve</strong> metatarsalji görülür. Ayak<br />

supinasyona gider. Genellikle pes kavusla birlikte parmaklarda pençeleşme vardır.<br />

Pes kavus genellikle nörolojik bozukluklar sonucunda ortaya çıkar (34, 35, 39, 40,<br />

41).<br />

Anterior Postür Analizi:<br />

a. Baş: Anterior bakışla çene ile suprasternal çukur arası ilişkiye göre sağa <strong>ve</strong>ya sola<br />

eğiklik değerlendirilir. Başın sağa eğikliğinde başın üst kısmı sağa doğru, çene sola<br />

doğru dönmüştür.<br />

b. Omuzlar: Her iki omuzun yükseklik farkı değerlendirilir. Omuzlardan birinin daha<br />

düşük <strong>ve</strong>ya yüksek olduğunu söyleyebilmek için farkın açık olarak göze çarpması<br />

gerekir. Kas gerilimi eşit değilse, bir tarafta uzun süreli ağır yük taşındığı zaman <strong>ve</strong><br />

skolyozda, bir omuz daha yüksek olmaktadır.<br />

c. Göğüs kafesi: Göğüs bölgesinde olabilecek postüral deviasyonlar;<br />

Çökük göğüs: Anterior torasik duvarın konkavlığı <strong>ve</strong>ya düzleşmesidir.<br />

Fıçı göğüs: Toraksta yuvarlaklaşma <strong>ve</strong> genişleme olarak tanımlanır. Tam<br />

inspirasyon anındaki gibi, kostalar <strong>ve</strong> sternum yükselmiştir.<br />

Pektus ekskavatum: Anterior toraksın belirgin depresyonudur. Sternum <strong>ve</strong> birleşik<br />

kostalar içe doğru çökmüştür.<br />

Pektus karinatum: Toraksın ön arka çapının arttığı, sternumun öne doğru yer<br />

değiştirdiği bir deformite olarak tanımlanır.<br />

Harrison oluğu: Toraksın alt bölgesinde görülen boylu boyunca bir trans<strong>ve</strong>rs<br />

çöküntüdür.<br />

d. Abdominal bölge: Abdominal yağ dağılımı, yaş, cinsiyet gibi faktörler dikkate<br />

alınarak, karın kaslarının genel gücü değerlendirilerek protrüzyon <strong>ve</strong>ya abdominal<br />

39


çöküklük üç dereceli olarak değerlendirilir. Protrüzyon; habitüel relaksasyon <strong>ve</strong>ya<br />

abdominal kas güçsüzlüğünden kaynaklanır. Abdominal çöküklük; üst abdominal<br />

duvarda normalde bir miktar çöküklük vardır. Fakat göğüs kafesinin hemen altındaki<br />

derin <strong>ve</strong> belirgin çöküklük not edilmelidir (4).<br />

e. Pelvis: Sağ <strong>ve</strong> sol tarafta yükseklik farkı (alt ekstremite kısalığı) değerlendirilir. Sağ<br />

<strong>ve</strong>ya sol kalça daha yukarda olabilir. Spina iliaka anterior superiorlar palpe edilir <strong>ve</strong><br />

buradan yere <strong>ve</strong>ya medial malleollere olan uzunluk farkı ölçülür.<br />

f. Dizler:<br />

Tibial torsion: Normalde tibianın sagital düzlemi ile vücudun horizontal düzlemi<br />

arasında 0–40 derecelik bir açı vardır. Eğer tibia alt ucu, üst tibia ucuna göre, dışa<br />

bundan fazla dönerse torsion anomalisi olarak tanımlanır. Ayaklar birbirinden<br />

hafifçe ayrı <strong>ve</strong> paralel olarak ayakta durulduğu zaman, patellalar içe dönük<br />

görünümdeyse, tibial torsion vardır.<br />

Genu varum: Diz ekleminin dışa doğru açılanmasıdır. Femur <strong>ve</strong> tibianın uzun<br />

eksenleri içe doğru deviasyon yapar.<br />

Genu valgum: Dizin içe doğru açılanması <strong>ve</strong> tibia ile femur hattının dışa<br />

deviasyonu olarak tanımlanır. En çok ayağın pronasyonu <strong>ve</strong> pes planus ile birlikte<br />

görülür (42).<br />

g. Ayaklar: İn<strong>ve</strong>rsiyon <strong>ve</strong>ya e<strong>ve</strong>rsiyon değerlendirilir. Ayak parmaklarında hallux<br />

valgus <strong>ve</strong>ya çekiç parmak deformitesi bulunabilir. Hallux valgus, ayak başparmağının<br />

ayak orta hattına doğru, metatarsofalangial eklemden itibaren deviasyondur. Çekiç<br />

parmaklar, ayak parmaklarının metatarsofalangeal eklemden hiperekstansiyon,<br />

interfalangeal eklemlerden fleksiyonu ile kıvrık bir görünüm almalarıdır.<br />

Posterior Postür Analizi<br />

a. Kolumna Vertebralis: Posterior değerlendirmede skolyoz aranır. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisteki<br />

lateral eğriliklere skolyoz adı <strong>ve</strong>rilir. Genellikle rotasyonla birlikte görülür.<br />

40


. Kalçalar <strong>ve</strong> dizler: Gluteal çizginin seviyesi, gluteal kitlenin alt çizgisi her iki tarafta<br />

aynı seviyede olmalıdır. Eğer fark varsa tek bacakta kısalık, skolyoz, lateral pelvik tilt<br />

düşünülmelidir. Diz arkası çizgilerinin seviyesi sağ <strong>ve</strong> sol tarafta eşit olup olmadığına<br />

bakılır (26).<br />

c. Ayaklar: Kalkaneusun normal şekil <strong>ve</strong> pozisyonda olup olmadığına bakılır. Kalkaneusun<br />

normal pozisyonu nötral ya da hafif valgustur. Varusta durması patolojik bir durumu akla<br />

getirmelidir (4).<br />

SYMMETRİGRAF<br />

Postür değerlendirmesi, karelere bölünmüş şeffaf bir postür tablosunun (<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />

arkasında ayakta duran insanlara yapılmaktadır. Ayaklar belirli bir noktada sabitlenerek<br />

değerlendirme yapılmaktadır.<br />

Postürün değerlendirilmesi üçlü ölçek üzerinden yapılmaktadır (‘iyi’, ‘orta’, ‘zayıf’). Bu<br />

çalışmada ölçek adlandırması ‘normal’, ‘1. derecede bozukluk’ <strong>ve</strong> ‘2. derecede bozukluk’<br />

olarak yapılmıştır. Bu üçlü ölçek, kulak, omuz, büyük trokanter <strong>ve</strong> lateral malleol<br />

işaretlenmesiyle elde edilen düşey bir hat üzerinden saptanmaktadır (Şekil–12) (43).<br />

Şekil–12: <strong>Symmetrigraf</strong><br />

41


2.2.7. Postürün Yaş Ve Cinsiyetle İlişkisi<br />

İnsan yaşamının doğal bir parçası olan yaşlanma sürecinde, tüm sistemlerde süreğen <strong>ve</strong><br />

progresif fizyolojik değişiklikler ile biyolojik kapasitelerde azalmalar görülür. Bunun<br />

yanında akut <strong>ve</strong> kronik hastalıkların prevalansı da artmıştır. Bu süreçte bireyin postür,<br />

denge <strong>ve</strong> yürümesinde de önemli değişiklikler izlenir (4).<br />

Doğumda tüm <strong>ve</strong>rtebral kolon öne doğru konkav ya da fleksiyondadır, torakal <strong>ve</strong> sakral<br />

eğriler mevcuttur (primer eğriler). Çocuk büyüdükçe öne doğru kon<strong>ve</strong>ks olan sekonder<br />

eğriler oluşur; Üçüncü ayda başını dik tutmaya başlayan çocukta servikal lordoz, 6–8. ayda<br />

oturmaya <strong>ve</strong>ya yürümeye başlayınca da lomber lordoz gelişir. İlerleyen yaş <strong>ve</strong> yaşlanma ile<br />

disk dejenerasyonu, ligament kalsifikasyonu, osteoporoz <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral kamalaşmadan dolayı<br />

<strong>ve</strong>rtebral kolon fleksiyon pozisyonuna döndükçe sekonder eğriler kaybolmaya başlar (44).<br />

Postürü etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar;<br />

1- Kemikler (örneğin hemi<strong>ve</strong>rtebra),<br />

2- Ligament laksitesi,<br />

3- Fasia <strong>ve</strong>ya kas-tendon gerginliği (örneğin tensor fasia lata, pektoraller, kalça<br />

fleksörleri),<br />

4- Kas tonusu (Örneğin gluteus maksimus, abdominal kaslar, erektor spina),<br />

5- Pelvik açı,<br />

6- Eklem pozisyonu <strong>ve</strong> mobilite,<br />

yaşlanma sürecinde bunların hemen hepsinde değişiklikler olmaktadır (44).<br />

Genel olarak yaşlılık postürü fleksiyon postürüdür; Boy kısalmış, baş öne eğik, omuzlar<br />

düşük, dorsal kifoz artmış, üst <strong>ve</strong> alt ekstremiteler ile gövde hafif fleksiyondadır. Baş<br />

progresif olarak öne doğru yerleşir <strong>ve</strong> servikal bölgede bir miktar ekstansiyon vardır.<br />

Torakal kifoz belirginleşmiş, lomber lordoz düzleşmiştir. Kollarda ekstansiyon artmıştır,<br />

skapulada protraksiyon izlenir. El bileklerinde ulnar deviasyon, parmaklarda artmış<br />

fleksiyon görülür. Ayrıca kalça <strong>ve</strong> diz fleksiyonu artmış, ayak dorsifleksiyonu azalmıştır.<br />

Yaşlanma ile ila<strong>ve</strong> değişiklikler arasında kemik pelvisin genişlemesi de vardır. Femur<br />

boynunun femur şaftına olan açısı artar, bu kalçaların valgus deformitesi ile sonuçlanır.<br />

Dejeneratif osteoartroza bağlı değişiklikler yanında geçirilmiş kırık <strong>ve</strong> çıkıklar, tendon<br />

rüptürleri, artritler, Paget hastalığı gibi kemik hastalıklarına bağlı gelişmiş spontan kırıklar,<br />

42


ursitler, kalloziteler <strong>ve</strong> nöropatik eklemler postür bozukluklarından sorumlu olabilir (44,<br />

45).<br />

Geriatrik popülasyonda postürü etkileyen bir diğer önemli faktör de kas kısalığı, kontraktür<br />

<strong>ve</strong> atrofidir. Bunlar artrit, sinir sistemi hastalıkları <strong>ve</strong> psikojenik faktörlere bağlı olarak<br />

gelişebilmektedir. Kuadriseps femoris kası atrofiye eğilimlidir. Fleksor grup kas gücü<br />

ekstansörlerden fazla olduğunda, özellikle immobil hastalarda fleksör yönde kontraktürler<br />

gelişir. Yine kişinin yatar <strong>ve</strong>ya otururken alt ekstremitelerini fleksiyonda tutmayı<br />

yeğlemesi gibi habitüel faktörlerin yanında, periartiküler fibrozis <strong>ve</strong> kas spazmları da<br />

kontraktürlere yol açabilir. Ayrıca Parkinson hastalığı, yaşama bağlılığın zayıflığı, uzun<br />

süreli yatak istirahati, demans gibi durumlar da kontraktür gelişimine neden olabilir.<br />

Postür ayrıca solunum <strong>ve</strong> kardiyovasküler sistem bozukluklarından <strong>ve</strong>ya iç organ<br />

patolojilerinden de etkilenebilir. Yaşlanma fizyolojisi yanında sistemik sorunların artması<br />

ile de giderek daha çok sayıda yaşlıda ayak sorunlarına rastlanmaktadır. 65 yaş üstü grupta<br />

en sık rastlanan ayak deformiteleri şunlardır: Pes planus, pes cavus, halluks valgus <strong>ve</strong> diğer<br />

parmak deformiteleri. Pes planusun geriatrik popülasyonda en sık nedeni posterior tibial<br />

tendonun dejenerasyonu <strong>ve</strong>ya rüptürüdür. Bu tendon ark yüksekliğinin idamesinde önemli<br />

olup ayağa in<strong>ve</strong>rsiyon <strong>ve</strong> plantar fleksiyon kuv<strong>ve</strong>ti sağlar. Halluks valgus ailesel olmaya<br />

eğilimli <strong>ve</strong> sıklıkla bayanlarda gözlenen bir deformitedir. Sivri uçlu <strong>ve</strong> yüksek topuklu<br />

ayakkabılar da etyolojide suçlanmaktadır (44).<br />

Kadınlar yapı olarak daha ufak tefek <strong>ve</strong> daha hafiftirler. Buna bağlı olarak yerçekimi<br />

merkezi daha aşağıdadır. Kadınlarda erkeklere göre lordoz artışı olduğu iddia edilmektedir.<br />

Ancak lumbosakral açıda kadın <strong>ve</strong> erkek arasında belirgin bir fark yoktur. Genç<br />

kadavralarda yapılan incelemelerde her iki cinste lordoz eğiminin birbirine yakın olduğu<br />

ispatlanmıştır. Asetabulum <strong>ve</strong> symfizis pubis arasındaki mesafe daha fazla olduğundan iki<br />

kalça birbirinden daha uzak durur. Bu nedenle genu valgum <strong>ve</strong> X bacak görünümü vardır.<br />

Pelvisin geniş olmasının etkisiyle patella laterale doğru çekilir. Total kas kitlesi kadınlarda<br />

daha az, kas tonusu <strong>ve</strong> kas kuv<strong>ve</strong>ti daha zayıftır. Kadınlarda erkeğe göre yağ dokusu iki kat<br />

fazladır. Yağsız vücut kitlesi ile kuv<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> dayanıklılık arasında net bir ilişki vardır (34,<br />

36).<br />

43


3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Bu çalışmada, Ocak 2005-Ekim 2005 tarihleri arasında S.B. Okmeydanı Eğitim <strong>ve</strong><br />

Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi <strong>ve</strong> Rehabilitasyon polikliniğinde inspeksiyonla skolyotik<br />

görünüm tespit edilen, daha önce skolyoz tanısı almamış 18-60yaş arası 100 hasta,<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram vasıtasıyla incelemeye tabi tutuldu. Çalışmaya<br />

alınan hastalarda, demografik özellikler (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi), polikliniğe müracaat<br />

şikayeti ile bacak boyu kısalığı kaydedildi.<br />

İlk aşamada hastaların lökomotor sistemle birlikte tüm sistem muayeneleri yapıldı.<br />

Hastalara ayakta iki yönlü torakal <strong>ve</strong> lomber grafi çektirildi.<br />

Konjenital anomalisi (spina bifida, hemi<strong>ve</strong>rtebra vb.) olanlar, omurgaya yönelik cerrahi<br />

girişim yapılmış olanlar, spondilolizis <strong>ve</strong> spondilolistesis mevcut olanlar, romatizmal<br />

hastalığı olanlar, ileri derecede dejeneratif değişimi olanlar çalışmaya alınmadı. Çalışma<br />

kapsamına alınan hastalardan spinal orthoröntgenogram istendi.<br />

Daha sonraki aşamada çalışma kapsamındaki <strong>Symmetrigraf</strong>ın arkasında ayakta duran<br />

hastalara posterior <strong>ve</strong> lateral postür analizi yapıldı <strong>ve</strong> bu analizler için Bragg postür tablosu<br />

kullanıldı (Tablo–2). Postür analizi yaparken, 6 cm. lik karelere bölünmüş şeffaf bir postür<br />

tablosu (<strong>Symmetrigraf</strong>) kullanıldı. Posterior analizde topuklar arası orta nokta, lateral<br />

analizde lateral malleolün hafifçe önü sabitlenerek değerlendirme yapıldı (Şekil–13).<br />

Postürün değerlendirmesi üçlü ölçek üzerinden yapıldı. Çalışmada ölçek adlandırması<br />

‘normal’, ‘1. derecede bozukluk’ <strong>ve</strong> ‘2. derecede bozukluk’ olarak yapılmıştır. Referans<br />

noktalarına göre 3 cm. ye kadar olan sapmalar 1. derece bozukluk, 3 cm. den büyük<br />

sapmalar 2. derece bozukluk olarak değerlendirildi.<br />

Lateral görünüşte referans noktaları:<br />

Lateral malleolün hafifçe önü,<br />

Kalça ekleminin hafifçe arkası,<br />

Omuz orta noktası,<br />

Kulak tragusu.<br />

44


Şekil–13: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede lateral görünüş<br />

Arkadan görünüşte referans noktaları:<br />

Topuklar arası orta nokta,<br />

Vertebra spinöz çıkıntıları,<br />

Olarak belirlendi (Şekil–14).<br />

45


Şekil–14: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede arkadan görünüş<br />

Tablo–2: Bragg Postür Tablosu<br />

Spinal orthoröntgenogram’ da kifoz, skolyoz <strong>ve</strong> lomber lordoz açıları hesaplandı. Kifoz<br />

açısı Cobb yöntemiyle hesaplandı. Buna göre T3 <strong>ve</strong>rtebranın üst kenarından T12<br />

<strong>ve</strong>rtebranın alt kenarına çizilen paralel çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesiştiği<br />

noktadaki açı, dorsal kifoz açısı olarak hesaplandı.<br />

Skolyoz açısı hesaplanırken de Cobb yönteminden yararlanılmıştır. Eğriliğin üst ucundaki<br />

<strong>ve</strong>rtebranın üst kenarına horizontal bir çizgi, alt uçtaki <strong>ve</strong>rtebranın alt ucuna ikinci bir<br />

horizontal çizgi çekildi. Horizontal çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesişmesiyle<br />

oluşan açı ölçüldü.<br />

Lomber lordoz açısının hesaplanmasında birinci lomber <strong>ve</strong>rtebranın üst kenarından paralel<br />

bir çizgi, beşinci lomber <strong>ve</strong>rtebranın alt kenarından paralel bir çizgi çizildi. Paralel<br />

çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesişmesiyle oluşan açı ölçüldü.<br />

46


Sonuç olarak; bu çalışmada katılan 100 (%100) hastada, <strong>Symmetrigraf</strong> ile elde edilen<br />

<strong>ve</strong>riler <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram değerleri karşılaştırıldı.<br />

İSTATİKSEL ANALİZ<br />

Bu çalışmada istatistiksel analizler SPSS 13.0 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin<br />

değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama, standart sapma) yanı<br />

sıra çeşitli analizlerden yararlanılmıştır. İki değişken arasındaki ilişkinin büyüklüğünü,<br />

yönünü <strong>ve</strong> önemliliğini araştırmak için Pearson Korelasyon testi kullanılmıştır. Çapraz<br />

Tablolar ile İlişki (Scatterplot) Grafikleri kullanılarak <strong>ve</strong>riler değerlendirilmiştir. Sonuçlar,<br />

anlamlılık p


Söz konusu araştırma için; <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirilen değişkenler üzerinde yapılan<br />

gü<strong>ve</strong>nilirlik <strong>analizinde</strong> tesadüfîliği kontrol eden α katsayısı 0,5087 olarak bulunmuştur. Bu<br />

değer α>0 olduğu için, elimizdeki <strong>ve</strong>rilerin yeterli gü<strong>ve</strong>nilir seviyede olduğuna karar<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir. Örnek hacmi analizimiz için uygundur. Yani örnek raslantısal dağılmıştır.<br />

48


2 43 1 61 8 79 4 - % 64 3 50 y a ş<br />

4. BULGULAR<br />

Çalışmaya yaşları 18 ile 60 arasında, yaş ortalaması 35,95±11,447 olan 100 hasta alındı.<br />

Hastaların % 34 ü 18–30 yaş arası, % 39 u 31–45 yaş arası <strong>ve</strong> % 27 side 46–60 yaş<br />

arasındaydı (Tablo–3).<br />

Hasta Sayısı Minimum Maksimum Ortalama Std. Sapması<br />

YAŞ ORTALAMASI 100 18 59 35,95 11,447<br />

Tablo–3: Hastaların yaş analizi<br />

Çalışmaya alınan hastaların %87 si (87 hasta) kadın, %13 ü (13 hasta) erkektir (Tablo–4).<br />

49


18 EK 37 R A % K D E I N<br />

K<br />

Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />

KADIN 87 87,0 87,0<br />

ERKEK 13 13,0 100,0<br />

Toplam 100 100,0 100,0<br />

Tablo–4: Hastaların cinsiyet analizi<br />

Eğitim seviyelerine göre hastaların %22 si (22 hasta) lise, %53 ü (53 hasta) ilkokul, %5 i<br />

(5 hasta) üni<strong>ve</strong>rsite, %15 i (15 hasta) ortaokul mezunuydu, %5 i ise (5 hasta) okuma yazma<br />

bilmiyordu (Tablo–5).<br />

50


21 5 YL İO dH s l e k ie 25 3 % aü rk s v o tğ s k % u e ai t k iy s r a ol<br />

ue - e n kY s l k ı u n ia o l z ke a ğ u r i l t i m<br />

Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />

Okur-Yazar değil 5 5,0 5,0<br />

İlkokul 53 53,0 58,0<br />

Ortaokul 15 15,0 73,0<br />

Lise 22 22,0 95,0<br />

Yüksekokul 5 5,0 100,0<br />

Total 100 100,0 100,0<br />

Tablo–5: Hastaların eğitim seviyesi analizi<br />

Polikliniğe müracaat şikayeti bakımından hasta dağılımı şöyleydi: Bel ağrısı şikayeti ile<br />

gelen hasta sayısı 65 (%65), sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 13 (%13), sırt<br />

ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 12 (%12), boyun <strong>ve</strong> sırt ağrısı şikayeti ile gelen hasta<br />

sayısı 7 (%7), sırt <strong>ve</strong> omuz ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 3 (%3) olarak tespit<br />

edilmişti (Tablo–6).<br />

51


37 16 Sa BH ğ % 23 5 a ı oe r rs l %<br />

y t ı t sa u av a ığ ğe n r ı r n ob vı ı s s m e ş ı ı l i s u k ı a z r y t<br />

e t i<br />

Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />

Bel ağrısı 65 65,0 65,0<br />

Sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı 13 13,0 78,0<br />

Sırt ağrısı 12 12,0 90,0<br />

Boyun <strong>ve</strong> sırt ağrısı 7 7,0 97,0<br />

Sırt <strong>ve</strong> omuz ağrısı 3 3,0 100,0<br />

Toplam 100 100,0 100,0<br />

Tablo–6: Hastaların şikayet analizi<br />

Bacak boyu kısalığı açısından hastaların % 93 ünde (93 hasta) kısalık tespit edilmemişti,<br />

%7 sinde (7 hasta) kısalık mevcuttu (Tablo–7).<br />

Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />

Kısalık mevcut 7 7,0 7,0<br />

Kısalık yok 93 93,0 100,0<br />

Total 100 100,0 100,0<br />

Tablo–7: Fizik muayenede kısalık analizi<br />

52


51 2 Gs gm y ö oa i 93 8 i be bn ğ l % v b d ü<br />

b d c o a<br />

o au s sd i t i i e<br />

ty e e t y i o v ke<br />

Gibbosite mevcudiyetine bakılmış <strong>ve</strong> %59 unda (59 hasta) gibbosite bulunmadığı<br />

görülmüştü. Gibbosite mevcut olan % 41 lik (41 hasta) kesiminin gibbositesi sağda<br />

olanlarının toplam hasta sayısına oranı %28 (28 hasta) <strong>ve</strong> solda olanların oranı ise %13 (13<br />

hasta) olarak tespit edilmişti (Tablo–8).<br />

Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />

Gibbosite sağda 28 28,0 28,0<br />

Gibbosite solda 13 13,0 41,0<br />

Gibbosite yok 59 59,0 100,0<br />

Toplam 100 100,0 100,0<br />

Tablo–8: Hastaların gibbosite analizi<br />

Çalışma kapsamında değerlendirilen 100 hastanın kifoz açısı, lomber lordoz açısı <strong>ve</strong><br />

skolyoz açıları incelenmiş olup; kifoz açısının minimum 22˚ <strong>ve</strong> maksimum 65˚<br />

değerlerinde olduğu, ortalamasının 41,66˚ <strong>ve</strong> standart sapmasının 8,86 olduğu tespit edildi.<br />

Lordoz açısının ise minimum 20˚ <strong>ve</strong> maksimum 72˚ değerlerinde olduğu, ortalamasının<br />

48,12˚ <strong>ve</strong> standart sapmasının 9,36 olduğu görüldü. Son olarak skolyoz açıları incelenmiş<br />

olup, minimum 0˚ <strong>ve</strong> maksimum 32˚ değerlerinde olduğu, ortalamasının 11,94˚ <strong>ve</strong> standart<br />

sapmasının 7,54 olduğu saptandı (Tablo–9).<br />

Hasta<br />

Sayısı Minimum Maksimum Ortalama<br />

Standart<br />

Sapma<br />

kifoz açısı 100 22 65 41,66 8,863<br />

lordoz açısı 100 20 72 48,12 9,367<br />

skolyoz açısı 100 0 32 11,94 7,548<br />

53


Tablo–9: Orthoröntgenogram ile açı değerlendirmesi sonuçları<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> sırt bulguları yaş gruplarına göre kifoz açıları bakımından karşılaştırılmış<br />

olup Tablo-10 daki değerlere ulaşıldı. Kifoz açısı ölçümlerinin sonucu 20˚ ile 40˚ arası<br />

olan 45 hastanın % 68,88’ inin (31 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal olarak tespit<br />

edildi. Kifoz açısı 41˚ ile 50˚ arasında olan 42 hastanın % 73,58 inin (33 hasta)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> bulgularında hafif derecede bozukluk tespit edildi. 51˚ ile 60˚ arasında olan<br />

11 hastanın %54,54 ünün hafif derece bozukluk, 60˚ den yüksek olan açılara sahip<br />

hastaların <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları ise tamamında (2 hasta) ileri derecede bozukluk olarak<br />

değerlendirildi.<br />

Orthoröntgenogram Kifoz açısı 20–40 41–50 51–60 61–70 Toplam Toplam %<br />

18–30 yaş arası 14 15 3 2 34 100%<br />

Normal 11 2 0 0 13 38,25%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 3 13 2 0 18 52,94%<br />

İleri derecede bozukluk 0 0 1 2 3 8,81%<br />

31–45 yaş arası 18 17 4 0 39 100%<br />

Normal 12 5 0 0 17 43,58%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 6 11 3 0 20 51,28%<br />

İleri derecede bozukluk 0 1 1 0 2 5,14%<br />

46–60 yaş arası 13 10 4 0 27 100%<br />

Normal 8 1 0 0 9 33,33%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 5 9 1 0 15 55,55%<br />

Toplam<br />

(<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />

İleri derecede bozukluk 0 0 3 0 3 11,12%<br />

Normal 31 8 0 0 39 39%<br />

Hafif derecede<br />

bozukluk<br />

14 33 6 0 53 53%<br />

İleri derecede bozukluk 0 1 5 2 8 8%<br />

Genel Toplam 45 42 11 2 100 100%<br />

Tablo–10: Orthoröntgenogram ile tespit edilen kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt<br />

bulgularının karşılaştırılması<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> bel bulguları yaş gruplarına göre lomber lordoz açıları bakımından<br />

karşılaştırılmış olup Tablo–11 deki değerlere ulaşıldı. Lomber lordoz açısı ölçümlerinin<br />

sonucu 20˚ ile 40˚ arası olan toplam 17 hastanın % 76,5 inin (13 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong><br />

bulguları normal olarak tespit edildi. Lomber lordoz açısı 41˚ ile 50˚ arasında olan 48<br />

hastanın % 64,58 inin (31 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları hafif derecede bozukluk, 51˚ ile<br />

54


60˚ arası olan açılara sahip 25 hastanın % 72 sinin (18 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları hafif<br />

derecede bozukluk <strong>ve</strong> lomber lordoz açısı 61˚ ile 72˚ arası olan 10 hastanın %70 i (7 hasta)<br />

hasta ileri derecede bozukluk olarak değerlendirildi.<br />

Orthoröntgenogram Lomber lordoz açısı 20–40 41–50 51–60 61–72 Toplam Toplam %<br />

18–30 yaş arası 8 18 7 1 34 100%<br />

Normal 7 9 3 0 19 55,88%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 1 9 3 0 13 38,23%<br />

İleri derecede bozukluk 0 0 1 1 2 5,89%<br />

31–45 yaş arası 6 16 11 6 39 100%<br />

Normal 3 4 2 0 9 23,07%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 3 12 9 2 26 66,66%<br />

İleri derecede bozukluk 0 0 0 4 4 10,27%<br />

46–60 yaş arası 3 14 7 3 27 100%<br />

Normal 3 4 1 0 8 29,63%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 0 10 6 1 17 62,96%<br />

Toplam<br />

(<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />

İleri derecede bozukluk 0 0 0 2 2 7,41%<br />

Normal 13 17 6 0 36 36%<br />

Hafif derecede<br />

bozukluk<br />

İleri derecede bozukluk<br />

4 31 18 3 56 56%<br />

0 0 1 7 8 8%<br />

Genel Toplam 17 48 25 10 100 100%<br />

Tablo–11: Orthoröntgenogram ile tespit edilen lomber lordoz açısı ile symmetrigraf bel<br />

bulgularının karşılaştırılması<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> omurga bulguları yaş gruplarına göre skolyoz açıları bakımından<br />

karşılaştırılmış olup Tablo–12 deki değerlere ulaşıldı. Skolyoz açısı ölçümlerinin sonucu 0˚<br />

ile 9˚ arası olan toplam 20 hastanın % 60 ının (12 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal<br />

olarak tespit edildi. Skolyoz açısı 10˚ ile 20˚ arasında olan 67 hastanın % 92,53 ünün (62<br />

hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları hafif derecede bozukluk, 21˚ ile 32˚ arası olan açılara sahip<br />

13 hastanın tamamı hafif derecede bozukluk olarak değerlendirildi.<br />

55


Orthoröntgenogram Skolyoz açısı 0–9 10–20 21–32 Toplam Toplam %<br />

18–30 yaş arası 4 24 6 34 100%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 3 2 0 5 14,7%<br />

Hafif derecede bozukluk 1 22 6 29 85,3%<br />

31–45 yaş arası 8 29 2 39 100%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 6 2 0 8 20,51%<br />

Hafif derecede bozukluk 2 27 2 31 79,49%<br />

46–60 yaş arası 8 14 5 27 100%<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 3 1 0 4 14,81%<br />

Toplam<br />

(<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />

Hafif derecede bozukluk 5 13 5 23 85,19%<br />

Normal<br />

Hafif derecede<br />

bozukluk<br />

12 5 0 17 17%<br />

8 62 13 83 83%<br />

Genel Toplam 20 67 13 100 100%<br />

Tablo–12: Orthoröntgenogram ile tespit edilen skolyoz açısı ile symmetrigraf omurga<br />

bulgularının karşılaştırılması<br />

Çalışmaya alınan hastaların orthoröntgenogram ölçümlerine göre %80 inde (80 hasta)<br />

skolyoz tespit edildi. % 20 sinde (20 hasta) skolyoz mevcut değildi (Tablo–13).<br />

Hastanın yaşı<br />

Toplam<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

skolyoz durumu skolyoz var 30 31 19 80<br />

skolyoz yok 4 8 8 20<br />

Toplam 34 39 27 100<br />

Tablo–13: Skolyoz mevcudiyeti ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(Crosstabulation)<br />

Araştırma grubundaki hastaların tepe noktasına göre skolyoz sınıflandırılması yapıldı <strong>ve</strong><br />

hasta yaşı ile arasındaki ilişki Tablo–14’ te gösterildi. Buna göre hastaların %22 sinde<br />

torakal, %8’ inde torakolomber, %32 sinde lomber, %18 inde S skolyoz tespit edildi <strong>ve</strong><br />

%20 sinde ise skolyoz olmadığı görüldü.<br />

56


Tepe noktası<br />

T TL L S YOK<br />

Toplam<br />

(%)<br />

18–30 10 0 11 9 4 34<br />

Hastanın yaşı 31–45 8 5 12 6 8 39<br />

46–60 4 3 9 3 8 27<br />

Toplam (%) 22 8 32 18 20 100<br />

Tablo–14: Hastanın yaşı ile tepe noktası çapraz tablosu (Crosstabulation)<br />

Pearson Korelasyon Analizi<br />

Kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi arasında bir ilişki olabileceği düşünülerek<br />

aralarındaki ilişki değerlendirildi. Tablo–15 te korelasyon katsayısı 0,732>0,05 <strong>ve</strong> 1 e<br />

yakın olduğu için kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi arasında bir ilişki<br />

olduğu söylenebilir. Sig (2-tailed) (Anlamlılık düzeyi) 0,0000,05 <strong>ve</strong><br />

1 e yakın olduğu için lomber lordoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesi arasında bir<br />

ilişki olduğu söylenebilir. Sig (2-tailed) (Anlamlılık düzeyi) 0,000


lordoz açısı <strong>Symmetrigraf</strong> bel<br />

lordoz açısı Pearson Correlation 1 ,619(**)<br />

Sig. (2-tailed) . ,000<br />

N 100 100<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> bel Pearson Correlation ,619(**) 1<br />

Sig. (2-tailed) ,000 .<br />

** Korelasyon 0,01 seviyesinde anlamlıdır (2-tailed).<br />

N 100 100<br />

Tablo–16:Lomber lordoz açısı ile symmetrigraf bel değerlendirmesinin korelasyonu<br />

Skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga değerlendirmesi arasında bir ilişki olabileceği<br />

düşünülerek aralarındaki ilişki test edildi. Tablo–17 de korelasyon katsayısı 0,482>0,05 <strong>ve</strong><br />

1 e yakın olduğu için skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga değerlendirmesi arasında bir<br />

ilişki olduğu söylenebilir. Sig (2-tailed) (Anlamlılık düzeyi) 0,000


18h 7 6 5 4 3 2l EK H o 62<br />

84<br />

0 a Ra A r s ds K D t t o a a E I z n N n K ı a ı n n ç yı c s a i ı n ş s ı<br />

i y e t i<br />

18h 7 6 5 4 3 2k EK H 62<br />

84<br />

0 i a Ra Af so s K D t z t a a E I a n N n K ç ı ı n n ı s y ıc a i n ş s ı<br />

i y e t i<br />

Şekil–16 da kifoz açısı ile hastaların yaş dağılımı grafik olarak gösterilmiştir. Çalışma<br />

kapsamındaki hastaların çoğunun kifoz açılarının 35˚ ile 50˚ arasında olduğunu söylemek<br />

mümkündür.<br />

Şekil–15: Lomber lordoz açısı ile hastanın yaşı ilişki (scatterplot) grafiği<br />

Şekil–16: Kifoz açısı ile hastanın yaşı ilişki (scatterplot) grafiği<br />

59


<strong>Symmetrigraf</strong> ile baş değerlendirmesinde:<br />

Hastaların %13 ünde boyunda 1. derece bozukluk (lateral fleksiyon) mevcuttu (Tablo–18).<br />

Hastanın yaşı<br />

Total<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> baş Normal 29 34 24 87<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

5 5 3 13<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–18: <strong>Symmetrigraf</strong> baş değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile omuz değerlendirmesinde:<br />

Hastaların %88 inde 1. derece bozuluk (omuz asimetrisi) mevcuttu (Tablo–19).<br />

Hastanın yaşı<br />

Total<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 3 4 5 12<br />

omuzlar<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

31 35 22 88<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–19: <strong>Symmetrigraf</strong> omuz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile omurga değerlendirmesinde:<br />

Hastaların %83 ünün omurgasında 1. derece bozukluk (skolyoz) mevcuttu (Tablo–20).<br />

Hastanın yaşı<br />

Total<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 5 8 4 17<br />

omurga<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

29 31 23 83<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–20: <strong>Symmetrigraf</strong> posterior görünüm omurga değerlendirmesi ile hasta yaşının<br />

çapraz tablo ile gösterimi (crosstabulation)<br />

60


<strong>Symmetrigraf</strong> ile kalça değerlendirmesinde:<br />

Hastaların %14 ünde 1. derece bozukluk (kalça asimetrisi) mevcuttu (Tablo–21).<br />

Hastanın yaşı<br />

Total<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> kalça Normal 29 35 22 86<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

5 4 5 14<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–21: <strong>Symmetrigraf</strong> kalça değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile boyun değerlendirmesinde:<br />

Hastaların % 94 ünde 1. derece bozukluk (boyun antefleksiyonu), % 4 ünde 2. derece<br />

bozukluk (boyun antefleksiyonu) mevcuttu (Tablo–22).<br />

Hastanın yaşı<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

Normal 0 2 0 2<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

33 34 27 94<br />

2. derecede<br />

bozukluk<br />

1 3 0 4<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–22: <strong>Symmetrigraf</strong> boyun değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile sırt değerlendirmesinde:<br />

Hastaların % 53 ünde 1. derece bozukluk (kifoz artışı), % 8 inde 2. derece bozukluk (kifoz<br />

artışı) tespit edildi (Tablo–23).<br />

Hastanın yaşı<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

Normal 13 17 9 39<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

18 20 15 53<br />

2. derecede<br />

bozukluk<br />

3 2 3 8<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–23: <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

61


<strong>Symmetrigraf</strong> ile bel değerlendirmesinde:<br />

Hastaların % 56 sında 1. derece bozukluk (lomber lordoz artışı), % 8 inde 2. derece<br />

bozukluk (lomber lordoz artışı) tespit edildi (Tablo–24).<br />

<strong>Symmetrigraf</strong><br />

bel<br />

Hastanın yaşı<br />

Total<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

Normal 19 9 8 36<br />

1. derecede bozukluk 13 26 17 56<br />

2. derecede bozukluk 2 4 2 8<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–24: <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile karın değerlendirmesinde:<br />

Hastaların %40 ında 1. derece bozukluk (karın sarkıklığı) % 27sinde 2. derece bozukluk<br />

(karın sarkıklığı) mevcuttu (Tablo–25).<br />

Hastanın yaşı<br />

Total<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> karın Normal 23 7 3 33<br />

1. derecede<br />

bozukluk<br />

9 22 9 40<br />

2. derecede<br />

bozukluk<br />

2 10 15 27<br />

Total 34 39 27 100<br />

Tablo–25: <strong>Symmetrigraf</strong> karın değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile diz değerlendirmesinde:<br />

Hastaların % 73 ünde 1. derece bozukluk tespit edildi (50 hastada genuvarus, 23 hastada<br />

genuvalgus deformitesi) <strong>ve</strong> % 1 inde ise 2. derece bozukluk (genuvarus) tespit edildi<br />

(Tablo–26).<br />

<strong>Symmetrigraf</strong><br />

diz<br />

Hastanın yaşı<br />

Toplam<br />

18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />

Normal 14 5 7 26<br />

1. derecede bozukluk 20 34 19 73<br />

2. derecede bozukluk 0 0 1 1<br />

Toplam 34 39 27 100<br />

Tablo–26: <strong>Symmetrigraf</strong> diz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />

(crosstabulation)<br />

62


5. TARTIŞMA<br />

Bu çalışmaya 18 ile 60 yaş arasında 100 hasta alındı. Hastalar 18–30, 31–45 <strong>ve</strong> 46–60<br />

olmak üzere üç gruba ayrılarak incelendi. En fazla 31–45 yaş arası hasta olmasına rağmen<br />

sayı olarak gruplar arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Çalışmaya alınan hastaların % 87<br />

si kadın, % 13 ü ise erkekti. Adolesan skolyozun birçok kaynakta kadınlarda erkeklere<br />

oranla daha fazla görüldüğü belirtilmektedir. Bu durum major skolyoz için geçerli olup,<br />

minör skolyozda böyle bir oransal farklılık olmadığı çeşitli araştırmacılar tarafından<br />

vurgulanmıştır. Minör eğriliklerde kadın erkek oranı eşit olup tedavi gerektiren ileri<br />

derecelerdeki eğriliklerde kadın erkek oranı 1/8 lere kadar çıkar (46). Bizim çalışmamızda<br />

kadın hasta oranının yüksekliği polikliniğe müracaat eden hasta popülasyonunun ortalama<br />

% 80,7 nin kadın olmasıyla izah edilebilir.<br />

Hastalar eğitim seviyeleri bakımından incelendiğinde % 53 gibi bir oranının ilkokul<br />

mezunu olması dikkat çekicidir. Eğitim seviyesinin düşük olmasının sebebinin<br />

hastanemizin hizmet <strong>ve</strong>rdiği hasta gurubunun sosyo kültürel profili ile ilişkili olduğunu<br />

düşünmekteyiz. Hastaların % 65 inde bel ağrısı, % 13 ünde ise sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı şikayetine<br />

rastlanılmıştır. Toplamda % 78 inde bel ağrısı şikayeti vardır. Çalışmamız tarama şeklinde<br />

olmayıp polikliniğimize şikayeti olup müracaat eden hasta grubunu içerdiğinden hastalarda<br />

ağrı şikayetine sıklıkla rastlanıldı.<br />

Kifoz açısının orthoröntgenogram üzerinden yapılan ölçüme göre değerlendirilmesinde<br />

açılar minimum 22˚ ile maksimum 65˚ arasında bulundu. Ortalaması 41,66˚ <strong>ve</strong> standart<br />

sapması 8,86 olarak bulundu. 20˚-40˚ arası normal kifoz açısı olarak kabul edildi. Toros’<br />

un tezinde de belirttiği gibi kifoz açısı normal değeri 20˚-40˚ aralığında kabul edilmektedir<br />

(31).Ayrıca başka bir makalede de kifoz açısının normal değeri 20˚ ile 40˚ arasında olduğu<br />

ifade edilmiştir (47).<br />

Lundberg <strong>ve</strong> Gerdle, ev işlerinde çalışan yaş ortalaması 40,5 olan 21 ile 64 yaş arası 607<br />

kadın üzerinde yapılan çalışmalarında, Debrunner Kifometresi ile ölçülen kifoz açıları<br />

ortalaması 34˚ <strong>ve</strong> standart sapması 7,6 olarak bulmuşlardır. Değerler 10˚ ile 64˚ arası<br />

değişmektedir (48).<br />

63


Vialle <strong>ve</strong> arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada, 110 u kadın <strong>ve</strong> 190 ı erkek olmak üzere<br />

yaşları 20 ile 70 arasında değişen toplam 300 hastanın radyografi üzerinden yaptıkları<br />

ölçümlerinde kifoz açısının ortalamasını 40,6˚ <strong>ve</strong> standart sapmasını 10 olarak<br />

bulmuşlardır (49).Her iki çalışmanın değerleri bizim sonuçlarımızla uyumludur.<br />

Çalışmamızda orthoröntgenogram üzerinden yapılan ölçüme göre lomber lordoz açıları 20˚<br />

ile 72˚ arasında tespit edilmiş olup ortalaması 48,12˚ <strong>ve</strong> standart sapması 9,3 olarak<br />

bulundu. Hastaların % 65 i 40˚ ile 55˚ arasında yoğunlaştığı tespit edildi. Rowe <strong>ve</strong><br />

Yochum’ un “Essential Skeletal Radiology” kitabında lomber lordoz açısı 50˚-60˚ arası<br />

normal kabul edilmektedir (32).<br />

Okçu <strong>ve</strong> arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmaya göre, askerlik görevini yapmakta olan<br />

yaş ortalaması 21,1 olan 120 genç erişkin hastanın L1 <strong>ve</strong>rtebra cismi üst plağı ile L5<br />

<strong>ve</strong>rtebra cismi alt plağı arasında yapılan ölçümler sonucunda lomber lordoz değerleri<br />

ortalama 47,74˚ <strong>ve</strong> standart sapma 13,2 olarak saptanmıştır. Çalışmada lomber lordoz<br />

açısının normal sınırları oldukça geniş olarak bulunmuştur. Normal sınırların geniş<br />

olmasından dolayı, yapılan ölçümlerde sonuçların ortalama değerlere göre değil normal<br />

dağılım genişliği dikkate alınarak yorumlanmasının yerinde olduğu belirtilmiştir (50). Bu<br />

değerlerin bizim çalışma grubumuzla da uyumlu olduğu gözlendi.<br />

Lundberg <strong>ve</strong> Gerdle yaptıkları çalışmada, ev işlerinde çalışan yaş ortalaması 40,5 olan 21<br />

ile 64 yaş arası 607 kadında lomber lordoz açıları ortalamasını 32,9˚ <strong>ve</strong> standart sapmasını<br />

6,5 olarak bulmuşlardır. Değerler 10˚ ile 55˚ arası değişmektedir. Bu çalışmada 39˚<br />

üzerindeki değerler hiperlordoz olarak kabul edilmiştir (48).<br />

Vialle <strong>ve</strong> arkadaşları yapmış oldukları çalışmada 110 u kadın <strong>ve</strong> 190 ı erkek olmak üzere<br />

yaşları 20 ile 70 arasında değişen toplam 300 hastanın radyografi üzerinden yaptıkları<br />

ölçümlerinde lordoz açısının ortalamasını 43˚ <strong>ve</strong> standart sapmasını 11,2 olarak<br />

bulmuşlardır (49).<br />

Hastaların % 80 inde orthoröntgenogram üzerinden yapılan ölçüme göre skolyoz tespit<br />

edilmiştir. Cobb açısı 10˚ üzerinde olanlar skolyoz olarak kabul edilmiştir. Yapılan<br />

literatür taramasında da genellikle 10˚ üzeri açılarda skolyoz mevcudiyetinden<br />

bahsedilmiştir (51).<br />

64


Çalışmamızda hastaların % 32 sinde lomber skolyoz, %22 sinde torakal skolyoz <strong>ve</strong> % 18<br />

inde S skolyoz tespit edildi. Lenke <strong>ve</strong> arkadaşlarının 315 hasta üzerinde yaptıkları<br />

çalışmada hastaların %40 ında (maksimum) major torasik kur<strong>ve</strong> tespit etmişlerdir (52).<br />

Newton <strong>ve</strong> arkadaşları 532 genç kız <strong>ve</strong> 99 erkek adölesan idiyopatik skolyozu olan hastada<br />

yaptıkları çalışmada, Lenke sınıflandırmasına göre hastaların 394’ ü yani % 62 sinde Type<br />

I (major torakal minör non structural lomber kur<strong>ve</strong>) tespit etmişlerdir (53).<br />

Leroux <strong>ve</strong> arkadaşları yaş ortalaması 13,5 olan 124 kız hastada yaptıkları çalışmada en<br />

fazla S skolyoz <strong>ve</strong> 2. olarak da torakalomber skolyoz tespit etmişlerdir. Lomber skolyoz<br />

sadece 5 hastada tespit etmişler <strong>ve</strong> değerlerini 30˚ nin altında bulmuşlardır. Diğer<br />

gruplarda ileri derece skolyoz tespit etmişlerdir (54).<br />

Çalışmamızda hastalarda yapılan postür <strong>analizinde</strong> % 98 oranında boyun antefleksiyonu<br />

bulundu. İkinci sıklıkla % 88 oranında omuz asimetrisi tespit edildi. Ünlü <strong>ve</strong> arkadaşları<br />

tarafından yapılan sırt, boyun, omuz ağrısı olan kişilerde postür incelemesinde en sık<br />

postüral bozukluk omuzlarda gözlenmiştir (13). Şendur <strong>ve</strong> arkadaşları tarafından yapılan<br />

hastane çalışanlarını postüral yönden inceleyen çalışmada %50,5 asimetrik omuz, %46<br />

hiperlordoz, %34,8 dorsal kifoz <strong>ve</strong> boyun antefleksiyonu tespit edilmiştir (55).<br />

Sonuçlarımız her iki çalışma ile de uyumludur.<br />

Postür <strong>analizinde</strong> <strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> orthoröntgenogram ile yapılan değerlendirme<br />

sonuçlarının karşılaştırıldığı bir çalışma literatürde tespit edilemedi. Bu nedenle bu<br />

çalışmanın bir ilk olduğu varsaymaktayız. <strong>Symmetrigraf</strong>, spinograf ile birlikte Benzion<br />

tarafından tezinde kullanılmıştır. Ancak bu tez çocuklar üzerinde bir tarama biçiminde<br />

yapılmıştır (43).<br />

Orthoröntgenogram ölçümlerinde skolyoz tespit edilen 80 hastanın sadece 5 tanesinde<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> ile skolyoz tespit edilemedi. Bu hastaların skolyoz açıları da 10˚ ile 20˚<br />

arasındaydı. 20˚ üzeri açısı olan skolyoz hastalarının tamamı tespit edilmiştir. Kifoz<br />

açısının normali 20˚ - 40˚ olarak değerlendirildi. 20˚ altında hasta olmadığı için dorsal<br />

65


kifozu azalmış hasta yoktu. Kifoz açısı ölçümlerinin sonucu 20˚ ile 40˚ arası olan<br />

hastaların büyük çoğunluğunda <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal olarak tespit edildi. Kifoz<br />

açısı 40˚ üstünde olan hastalarda derece arttıkça <strong>Symmetrigraf</strong> bulgularında da bozukluk<br />

derecesi artmaktadır. Pearson korelasyon analizi sonuçlarına göre de kifoz açısı arttıkça<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesindeki bozukluk seviyesinin de artacağı söylenebilir.<br />

Bu çalışmada orthoröntgenogramda lomber lordozu 20˚–40˚ arası olan hastaların büyük<br />

çoğunluğunun <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal olarak bulunmuştur. 40˚–60˚ arası hafif 60˚<br />

nin üzeri ileri bozukluk tespit edilmiştir. Eğer lomber lordoz açısının normal değeri 50˚–<br />

60˚ olarak kabul edilirse <strong>Symmetrigraf</strong> lomber lordozu değerlendirmede yetersiz gibi<br />

görünmektedir. Fakat değişik çalışmalarda lomber lordoz açısının normal değerleri farklı<br />

değerlendirilmektedir. Okçu <strong>ve</strong> arkadaşlarının yaptığı çalışmada lomber lordoz açısının<br />

normal sınırları oldukça geniş olarak bulunmuştur (50). Normal sınırların geniş olmasından<br />

dolayı, yapılan ölçümlerde sonuçların ortalama değerlere göre değil normal dağılım<br />

genişliği dikkate alınarak yorumlanmasının yerinde olduğu belirtilmiştir. Lundberg <strong>ve</strong><br />

Gerdlenin yaptığı çalışmada da lomber lordozu 39˚ üzerindeki ölçümler hiperlordoz olarak<br />

değerlendirilmiştir (48).<br />

Sonuç olarak <strong>Symmetrigraf</strong>ın basit bir ölçüm gereci olması <strong>ve</strong> kolay uygulanabilirliği<br />

sebebiyle postür taramalarında kullanılabileceğini düşünmekteyiz.<br />

66


6. ÖZET<br />

Bu çalışmada, postür <strong>analizinde</strong> <strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> orthoröntgenogram sonuçlarını<br />

değerlendirmeyi amaçladık.<br />

Bu çalışmada, Ocak 2005-Ekim 2005 tarihleri arasında S.B. Okmeydanı Eğitim <strong>ve</strong><br />

Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi <strong>ve</strong> Rehabilitasyon polikliniğinde inspeksiyonla skolyotik<br />

görünüm tespit edilen, daha önce skolyoz tanısı almamış 18–60 yaş arası 100 hasta,<br />

<strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram vasıtasıyla incelemeye tabi tutulmuştur.<br />

Daha sonraki aşamada çalışma kapsamındaki <strong>Symmetrigraf</strong>ın arkasında ayakta duran<br />

hastalara posterior <strong>ve</strong> lateral postür analizi yapıldı <strong>ve</strong> bu analizler için Bragg postür tablosu<br />

kullanıldı. Postürün değerlendirmesi üçlü ölçek üzerinden yapıldı. Spinal<br />

orthoröntgenogramda kifoz, skolyoz <strong>ve</strong> lomber lordoz açıları hesaplandı.<br />

Sonuç olarak; bu çalışmaya katılan 100 (%100) hastada, <strong>Symmetrigraf</strong> ile elde edilen<br />

<strong>ve</strong>riler <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram değerleri karşılaştırıldı. Özellikle orthoröntgenogram<br />

üzerinde hesaplanan skolyoz <strong>ve</strong> kifoz açıları ile <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları arasında anlamlı<br />

bir doğrusal ilişki tespit edildi. <strong>Symmetrigraf</strong>ın basit bir ölçüm gereci olması <strong>ve</strong> kolay<br />

uygulanabilirliği sebebiyle postür taramalarında kullanılabileceğini düşünmekteyiz.<br />

67


KAYNAKLAR<br />

1. Cailliet R. Bel Ağrısı Sendromları. Çev Ed: Tuna N. 4. Baskı, İstanbul, Nobel Tıp<br />

Kitabevi,1994: 1–36–37–56<br />

2. Kapandji I.A. The Physiology of the Joints. Edinburg, Churchill Livingstone, Vol 3,<br />

1974: 10–74.<br />

3. Snell RS. Klinik Anatomi. Çev Ed: Yıldırım M. 5. baskı, Nobel Tıp Kitabevi,<br />

1998:823–824–828–829.<br />

4. Beyazova M, Gökçe KY (ed): Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon, Güneş Kitabevi,<br />

Ankara, 2000: 156–177–178–179–181–182–330–459–477–2493–2494.<br />

5. Sonoda T: Studies on the strength for compression, tension and torsion of the human<br />

<strong>ve</strong>rtebral column. Kyoto. Med. Univ. 71,1962:659.<br />

6. Patwardhan A, Vanderby R, Knight G, Gogan W, Levine P: Biomechanic of the spine.<br />

Atlas of orthotics. 2nd ed. Vol 7, 1985: 46.<br />

7. Çimen A. Anatomi. Uludağ Üni<strong>ve</strong>rsitesi Basımevi, 3.Baskı.1992: 504–543.<br />

8. Andersson GBJ. Ortengren R, Herberts P: Quantitati<strong>ve</strong> electromyographic studies of<br />

back muscle activity releted to posture loading. Ortho Clin Nort Am 1977: 8: 85.<br />

9. Lindh M. Biomechanics of the lumbar spine. Nordin M, Frankel VH(ed), Basic<br />

Biomechanics of the Musculoskeletal System. Lea and Sebiger, Philadelphia,<br />

1989:183–209.<br />

10. Nachemson A. Lumbar intradiscal pressure. Acta Orthop Scand 1960 Suppl. 43: 1:<br />

140–147.<br />

11. Farfan HF. Torsion and compression. Farfan HF(ed). Mechanical disorders of the low<br />

back pain. LEA Febiger Philadelphia,1973: 62–69.<br />

12. White AA, Panjabi MM. Physical properties and functional biomechanics of the spine.<br />

White AA, Panjabi MM(ed): Clinical Biomechanics of the Spine, 2nd ed. JB<br />

Lippincott Company, Philadelphia,1990: 1–83.<br />

13. Ünlü Z, Yorgancıoğlu R. Sırt-boyun-omuz bölgesinde ağrı olan kişilerde postür analizi.<br />

Romatoloji Tıbbi Rehabilitasyon Dergisi. 1993: 4: 166–169.<br />

14. Griegel-Morris P, Larson K, Mueller- Klaus K.Incidence of common postural<br />

abnormalities in the servikal, shoulder, and thoracic regions and their association with<br />

pain in two age groups of healthy subjects. Phys Ther 1992: 72: 425–431.<br />

15. Adams MA, Hutton WC. The effects of posture on the lumbar spine. J Bone Joint Sur.<br />

1985: 67: 625–629.<br />

16. Oğuz H. Romatizmal ağrılar. Konya. Atlas Tıp Kitabevi. 1992: 47.<br />

68


17. Pope HM. Biomechanics of the lumbar spine. Annals Medicine 1989: 21: 347–351.<br />

18. Çakırgil GS, Dinçer MD, Turan S, Ocaklılar MG, Barlas HS. Omurganın<br />

biyomekaniği. Acta Orthop. Traum. Turc. 1986: 20: 1–18.<br />

19. Rothman HR, Wisneski JR, Spinuzza JP: Biomechanics. In: Low back pain.<br />

Charlottesville. Virginia. 1989: 51.<br />

20. Frank JS, Earl M. Coordination of posture and mo<strong>ve</strong>ment. Phys Ther 1990: 70: 855–<br />

863.<br />

21. Hoi E. Roentgenographic analysis of posture in spinal osteoporotics. Spine 1991; 16:<br />

750–6.<br />

22. Dere F. Anatomi Ders Kitabı. Adana Okullar Kitabevleri II. Baskı 1990: 279.<br />

23. Tachdjian MO. Pediatric orthopaedics. Philedelphia. WB Saunders Co. 1990: 3: 2187.<br />

24. Jacob J. Medical management of scoliosis. In: Goodgold J. (Edit.). Rehabilitation<br />

Medicine. The CV Mosby Co. 1988: 492–4.<br />

25. Caillet R. Soft tissue pain and disability. Philadelphia. F. A. Dawis Co. 1982: 15.<br />

26. Otman A S, Demirel H, Sade A: Tedavi Hareketlerinde Temel Değerlendirme<br />

Prensipleri, Hacettepe Yayınları, Ankara, 1995: 11–12.<br />

27. Howe T, Oldham J: Posture and Balance. Trew M, E<strong>ve</strong>rett T (Ed) : Human Mo<strong>ve</strong>ment.<br />

Churchill Livingstone, New York, 1997:105–108.<br />

28. Grimmer K, Dansie B, Milanese S, Pirunsan U, et al. Adolescent standing postural<br />

response to backpack loads: A randomised controlled experimental study. BMC<br />

Musculoskeletal Disorders 2002; 3(1): 10.<br />

29. Occhipinti E, Colombini D, Frigo C, Pedotti A, Grieco A. Sitting posture analysis of<br />

lumbar stresses with upper limbs supported. Ergonomics 1985: 28: 1333-1346.<br />

30. Keim AH, Hensinger NR Spinal deformities. Clinical Symposia 1989:41:13–15.<br />

31. Toros H. Postmenopozal osteoporozlu kadınlarda dorsal kifoz açısının <strong>ve</strong> fonksiyonel<br />

durumun değerlendirilmesi. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi FTR ABD. Uzmanlık tezi.<br />

2002: 26–16.<br />

32. Lindsay J. Rowe, Terry R. Yochum. Essential Skeletal Radioloji. Cilt–1, ikinci baskı,<br />

1996: 307–159–156.<br />

33. Caillet R. Spine disorders and deformities. In: Kottke Lehman (Edit.). Krusen’s<br />

handbook of physical medicine and rehabilitation. Philadelphia. WB Saunders Co.<br />

34. Kalyon AT. Spor hekimliği. Ankara GATA Basımevi 1994:132.<br />

35. Oğuz H. Dursun E. Dursun N. Tıbbi Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevleri 2004: 867–<br />

922.<br />

36. Kutsal YG. Mekanik bel ağrısı <strong>ve</strong> bel mobilitesi (Uzmanlık Tezi). Ankara 1985.<br />

69


37. Kendal FP, Mc Creary EK, Provancee PG. Muscle testing and function with posture<br />

and pain baltimore. Williams Wilkins 1993: 71.<br />

38. Basmajian JU, De Luca DJ. Muscle ali<strong>ve</strong>. Baltimore. Williams Wilkins. 1985: 255.<br />

39. Mc Rae R. Clinical Orthopedic Examination. Edinburgh. Churchill livingstone. 3rd ed.<br />

1989: 182.<br />

40. Çakmak M. Ortopedik Muayene. İstanbul. Nobel tıp kitabevi, 1989: 198.<br />

41. Çetin A. Ayak deformiteleri <strong>ve</strong> düzeltilmesi. Romatoloji <strong>ve</strong> Tıbbi Rehabilitasyon<br />

Dergisi. 1994: 5: 207–19.<br />

42. Üremek G. Trabzon ilindeki 7–9 yaş grubu çocuklarda postür analizi. KTÜ, Morfoloji<br />

ABD. Yüksek Lisans tezi. Trabzon, 1988: 14-15.<br />

43. Ben-Zion Adar, Risk Factors Of Prolonged Sitting And Lack Of Physical Activity İn<br />

Relate To Postural Deformities, Muscles Tension And Backache Among İsraeli<br />

Children. Semmelweis Uni<strong>ve</strong>rsity Budapest Doctoral School. Uzmanlık tezi. 2004: 66.<br />

44. Gündüz H. Yaşlılarda Postür <strong>ve</strong> Yürüme. Turkish Journal of Geriatrics. 2000. 3: 4:<br />

156–157.<br />

45. Randall L.Braddom Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon El Kitabı Çev ed: Arasıl T. Güneş<br />

Kitabevi 2005: 911.<br />

46. Akaya T. Acaroğlu E. Adolesanlarda Sık Görülen Omurga Sorunları. Ergen Sağlığı <strong>ve</strong><br />

Gelişimi Kaynak Kitabı. Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi Ortopedi Ve Travmatoloji<br />

A.B.D.: 272.<br />

47. Lunn J. Byrne S. Morris S. Mc Cormack D. The Orthopaedic Management Of<br />

Scheurman’s Kyphosis Irish Journal Of Orthopaedic Surgery And Travma. 2000.<br />

Volüme 5, issue 1: 87–93.<br />

48. Gunnar Lundberg, Bjo¨Rn Gerdle. The Relationships Between Spınal Sagıttal<br />

Confıguratıon, Joınt Mobılıty, General Low Back Mobılıty And Segmental Mobılıty In<br />

Female Homecare Personel. Scand J Rehab Med, 1999. 31: 197–206.<br />

49. Raphaël Vialle, Md, Nıcolas Levassor, Md, Ludovıc Rıllardon, Md, Alexandre<br />

Templıer, Md, Wafa Skallı, Md, And Pıerre Guıguı. Radiographic Analysis of the<br />

Sagittal Alignment and Balance of the Spine in Asymptomatic Subjects. The Journal<br />

Of Bone And Joint Surgery. February 2005.Vol:87, Number 2: 260–267.<br />

50. Okçu G. Yercan H. Yorulmaz İ. Erkan S. Öziç U. Lomber Omurganın Sagittal Planda<br />

Radyolojik Analizi. Journal Of Arthroplasty Arthroscopic Surgery, 2000. vol.11, no 2:<br />

146–150.<br />

51. Aebi M. The Adult Scoliosis. Eur Spine Journal. Dec 2005. Vol.14, Issue 10: 925–948.<br />

70


52. Lawrence G. Lenke, Randal R. Betz, Jürgen Harms, Keıth H. Brıdwell, Davıd H.<br />

Clements, Thomas G. Lowe, Kathy Blanke. Adolescent Idiopathic Scoliosis A New<br />

Classification To Determine Extent Of Spinal Arthrodesis. The Journal Of Bone And<br />

Joint Surgery. August 2001. Vol:83-A, Number 8: 1169–1181.<br />

53. Peter O. Newton, Frances D. Faro, Sohrab Gollogly, Randal R. Betz, Lawrence G.<br />

Lenke, Thomas G. Lowe. Incorporated Results Of Preoperati<strong>ve</strong> Pulmonary Function<br />

Testing Of Adolescents With Idiopathic Scoliosis. The Journal Of Bone And Joınt<br />

Surgery, September 2005. Volume 87-A, Number 9: 1937–1946.<br />

54. Michel A. Leroux, Karl Zabjek, Genevie<strong>ve</strong> Simard, Johanne Badeaux, Christine<br />

Coillard, Charles H. Rivard. A Noninvasi<strong>ve</strong> Anthropometric Technique for Measuring<br />

Kyphosis and Lordosis. An Application for Idiopathic Scoliosis. Spine. 2000. Volume<br />

25, Number 13: 1689–1694.<br />

55. Şendur F. Demir F. Özerbil Ö.M. Hastane Çalışanlarında Postür Analizi. 1996. Ege<br />

Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon Dergisi. 2: 4: 267–270.<br />

71

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!