Postür analizinde Symmetrigraf ve orthoröntgenogram
Postür analizinde Symmetrigraf ve orthoröntgenogram
Postür analizinde Symmetrigraf ve orthoröntgenogram
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C<br />
SAĞLIK BAKANLIĞI<br />
OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ<br />
FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON KLİNİĞİ<br />
Şef: Dr. M. Hayri ÖZGÜZEL<br />
POSTÜR ANALİZİNDE SYMMETRİGRAF İLE<br />
ORTHORÖNTGENOGRAM SONUÇLARININ<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
(Uzmanlık Tezi)<br />
Dr. Öznur ECERKALE<br />
İstanbul–2006
İÇİNDEKİLER<br />
ÖNSÖZ 6<br />
1. GİRİŞ VE AMAÇ 7<br />
2. GENEL BİLGİLER 8<br />
2.1. OMURGA VE POSTÜR 8<br />
2.1.1. Omurganın Anatomisi 8<br />
2.1.2. Omurganın Biyomekaniği 16<br />
2.1.3. Omurga Ve Postür İlişkisi 19<br />
2.2. POSTÜR 23<br />
21.2.. Postürün Tanımı 23<br />
22.2.. İyi Postür (Standart Postür) 24<br />
23.2.. İdeal Ayakta Duruş Postürü 25<br />
24.2.. İdeal Oturma Postürü 26<br />
25.2.. Omurganın Postür Bozuklukları 29<br />
2.2.6. Postür Analizi 36<br />
2.2.7. Postürün Yaş Ve Cinsiyetle İlişkisi 43<br />
3. GEREÇ VE YÖNTEM 45<br />
4. BULGULAR 50<br />
5. TARTIŞMA 63<br />
6. ÖZET 67<br />
KAYNAKLAR 68<br />
2
ŞEKİLLER DİZİNİ<br />
Şekil–1: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin bölümleri<br />
Şekil–2: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin yandan görünümü<br />
Şekil–3: (A) Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin lateralden görünüşü, (B) Çeşitli <strong>ve</strong>rtebraların<br />
genel özellikleri 10<br />
8<br />
9<br />
Şekil–4: İnter<strong>ve</strong>rtebral diskin yapısı<br />
Şekil–5: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin eklemleri <strong>ve</strong> ligamentleri<br />
Şekil–6: İdeal postür yan görünüş<br />
Şekil–7: İdeal postür<br />
Şekil–8: Kifoz açısı ölçümü<br />
Şekil–9: Skolyoz<br />
Şekil–10: Skolyotik eğriliğin Cobb yöntemiyle ölçülmesi<br />
Şekil–11: Lomber lordoz açısının ölçümü<br />
Şekil–12: <strong>Symmetrigraf</strong><br />
Şekil–13: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede lateral görünüş<br />
Şekil–14: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede arkadan görünüş<br />
Şekil–15: Lomber lordoz açısı ile hastanın yaşı arasındaki ilişki (scatterplot) grafiği<br />
Şekil–16: Kifoz açısı ile hastanın yaşı arasındaki ilişki (scatterplot) grafiği<br />
11<br />
13<br />
26<br />
27<br />
29<br />
30<br />
33<br />
34<br />
42<br />
46<br />
46<br />
59<br />
59<br />
3
TABLOLAR DİZİNİ<br />
Tablo–1: Lokalizasyona göre skolyoz sınıflaması 33<br />
Tablo–2: Bragg postür tablosu 47<br />
Tablo–3: Hastaların yaş analizi 50<br />
Tablo–4: Hastaların cinsiyet analizi 51<br />
Tablo–5: Hastaların eğitim seviyesi analizi 51<br />
Tablo–6: Hastaların şikayet analizi 52<br />
Tablo–7: Fizik muayenede kısalık analizi 52<br />
Tablo–8: Hastaların gibbosite analizi 53<br />
Tablo–9: Orthoröntgenogram ile açı değerlendirmesi sonuçları 53<br />
Tablo–10: Orthoröntgenogram ile tespit edilen kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt<br />
bulgularının karşılaştırılması<br />
Tablo–11: Orthoröntgenogram ile tespit edilen lomber lordoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong><br />
bel bulgularının karşılaştırılması<br />
Tablo–12: Orthoröntgenogram ile tespit edilen skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga<br />
bulgularının karşılaştırılması<br />
Tablo–13: Skolyoz mevcudiyeti ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(Crosstabulation)<br />
54<br />
55<br />
56<br />
56<br />
Tablo–14: Hastanın yaşı ile tepe noktası çapraz tablosu (Crosstabulation) 57<br />
Tablo–15: Kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesinin korelasyonu 57<br />
Tablo–16: Lomber lordoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesinin korelasyonu 58<br />
Tablo–17: Skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga değerlendirmesinin korelasyonu 58<br />
Tablo–18: <strong>Symmetrigraf</strong> baş değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–19: <strong>Symmetrigraf</strong> omuz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–20: <strong>Symmetrigraf</strong> posterior görünüm omurga değerlendirmesi ile hasta yaşının<br />
çapraz tablo ile gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–21: <strong>Symmetrigraf</strong> kalça değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
60<br />
60<br />
60<br />
61<br />
4
Tablo–22: <strong>Symmetrigraf</strong> boyun değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–23: <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–24: <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–25: <strong>Symmetrigraf</strong> karın değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
Tablo–26: <strong>Symmetrigraf</strong> diz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile<br />
gösterimi (Crosstabulation)<br />
61<br />
61<br />
62<br />
62<br />
62<br />
5
ÖNSÖZ<br />
Uzmanlık eğitimim süresince hastanemizin her türlü imkanlarından faydalanma olanağı<br />
sağlayan, bilgi <strong>ve</strong> tecrübelerinden yararlandığım, her konuda yakın ilgi <strong>ve</strong> desteğini<br />
gördüğüm başhekimimiz <strong>ve</strong> değerli hocam Sayın Dr. M. Hayri ÖZGÜZEL’ e,<br />
Bu tez konusunun belirlenip oluşturulmasında yardımcı olan <strong>ve</strong> eleştirileri ile çalışmaya<br />
yön <strong>ve</strong>ren, her konuda yakın ilgi <strong>ve</strong> desteğini gördüğüm tez danışmanım Kliniğimiz<br />
Başasistanı Dr. Canan BERKER’ e,<br />
Rotasyonlarım süresince yanlarında bilgi <strong>ve</strong> deneyimlerimi arttırdığım hastanemiz Nöroloji<br />
Klinik Şefi Prof. Dr. Osman TANIK, Ortopedi <strong>ve</strong> Travmatoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Okan<br />
YALAMAN <strong>ve</strong> 4. Dahiliye Klinik Şefi Doç. Dr. Laika KARABULUT’ a,<br />
Uzmanlık eğitimim süresince her konuda yakın ilgi <strong>ve</strong> desteklerini gördüğüm Kliniğimiz<br />
Uzmanları Dr. Gülçin GÜREL, Dr. Cemal KOCABAŞOĞLU, Dr. Nilnur KONURALP <strong>ve</strong><br />
Kliniğimiz Başasistanları Dr. Aliye YILDIRIM GÜZELANT <strong>ve</strong> Dr. Berrin SENDİNÇ’ e<br />
Tezimin her aşamasında sağladıkları destek <strong>ve</strong> katkılarından dolayı asistan arkadaşlarım<br />
Dr. Sevgi ATAR <strong>ve</strong> Dr. Sezgin HACIOĞLU’ na,<br />
Birlikte çalıştığım asistan arkadaşlarım Dr. Ali Rıza AYDOĞAN, Dr. İlyas TUTAR, Dr. F.<br />
Devrim MEYDAN OCAK, Dr. Leyla KILIÇ ATAKANLI, Dr. Börteçine ARSLAN, Dr.<br />
Dilek ÜN, Dr. Meral AKMAN <strong>ve</strong> Kliniğimiz fizyoterapistlerine,<br />
Eğitimim süresince saygı <strong>ve</strong> sevgilerini esirgemeyen diğer tüm klinik çalışanlarına,<br />
eğitimimin <strong>ve</strong> tezimin her aşamasında hiçbir zaman desteğini esirgemeyen eşim Kubilay<br />
ECERKALE’ ye <strong>ve</strong> burada ismini sayamadığım diğer insanlara teşekkür ederim.<br />
Dr. Öznur ECERKALE<br />
6
1. GİRİŞ VE AMAÇ<br />
Postür analizi, Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon alanında yapılan klinik değerlendirmeler için<br />
son derece önemlidir. Bu konuda yapılmış kapsamlı araştırmalar, konunun önemine oranla<br />
kısıtlıdır. Özellikle toplumumuzda görülen postüral bozuklukların incelenmesi <strong>ve</strong> tedavi<br />
yöntemlerinin etkinliği açısından yapılmış çalışmaların sınırlı oluşu, konuya <strong>ve</strong>rilmesi<br />
gereken önemin yeterli seviyede olmadığını göstermektedir.<br />
Amerikan Ortopedi Akademisi Postür Komitesinin 1947 yılındaki tanımına göre postür,<br />
iskelet öğelerinin, vücudun destek yapılarını zedelenme <strong>ve</strong> ilerleyici deformasyondan<br />
koruyacak şekilde düzgün <strong>ve</strong> dengeli dizilişidir (1). Cailliet , “statik spinal konfigürasyon<br />
dik duruşta belirli bir zaman diliminde yorgunluğa, ağrıya yol açmıyor <strong>ve</strong> estetik yönden<br />
kabul edilebilir ölçülerde ise uygun postürden söz edilebilir”, demiştir. Kendall ise ideal<br />
postürü “vücudun minimal stress <strong>ve</strong> yüklenme ile denge halinde olmasıdır”, diye ifade<br />
etmiştir.<br />
Postür, kişinin fiziksel <strong>ve</strong> ruhsal durumunu yaşantısı boyunca etkileyen önemli etkenlerden<br />
biridir. İnsanlarda postür çeşitli faktörlerin etkisi altındadır. Bunlardan ailesel faktörler,<br />
yapısal bozukluklar <strong>ve</strong> alışkanlıklar postür üzerinde belirleyici olmaktadır.<br />
Bu çalışmada, postür <strong>analizinde</strong> kullanılan metodlardan <strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong><br />
orthoröntgenogramdan elde edilen <strong>ve</strong>riler değerlendirilmiştir. Her iki yöntemin de postür<br />
<strong>analizinde</strong> kullanılabileceği değerlendirilmeye çalışılmıştır.<br />
Ayrıca bu çalışmanın bir amacı da Türk toplumunda postür bilincinin oluşmasına katkı<br />
sağlamaktır. Bu konuda yapılacak akademik çalışmalar için de postür analizi konusunda<br />
bir uygulama örneği olması açısından önemli bir çalışma olacağı kanısındayım.<br />
7
2. GENEL BİLGİLER<br />
2.1 OMURGA VE POSTÜR<br />
2.1.1. OMURGANIN ANATOMİSİ<br />
Kolumna <strong>ve</strong>rtebralis, gövdenin merkezi kemik sütunudur. Kafatasını pektoral kavşağı, üst<br />
extremiteleri <strong>ve</strong> göğüs kafesini taşır <strong>ve</strong> pelvik kavşak aracılığı ile vücut ağırlığını alt<br />
extremitelere iletir. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralis kavitesi içinde (kanalis <strong>ve</strong>rtebralis), medulla<br />
spinalis, spinal sinirlerin kökleri <strong>ve</strong> onları örten meniksler bulunur.<br />
Şekil-1’de gösterildiği gibi, <strong>ve</strong>rtebral kolon 7 servikal, 12 torakal, 5 lomber, 5 sakral <strong>ve</strong> 4<br />
koksigeal olmak üzere 33 <strong>ve</strong>rtebradan oluşur. Yetişkinde 5 sakral omur os sakrum 4<br />
koksigeal omur os koksigis olarak birleşmiştir.<br />
Şekil–1. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin bölümleri<br />
Doğumda omurga, fleksiyonda C şeklinde bir yaydan ibarettir. Kafa kontrolünün<br />
sağlanmasından sonra sagital düzlemde ilk olarak, servikal lordoz oluşur. Ayakta durmaya<br />
başlamasının ardından lomber lordoz gelişir. Böylece sagital düzlemde servikal <strong>ve</strong> lomber<br />
8
lordoz, torakal <strong>ve</strong> sakral kifoz olmak üzere dört yay oluşur (Şekil–2) (1). Genel olarak<br />
lordozdaki segmentler, kifozdaki segmentlere göre daha hareketlidir. Vücut, esnekliğini bu<br />
dört yayın, şok absorbe etme kapasitesine borçludur (2).<br />
Şekil–2: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin yandan görünümü<br />
Kolumna <strong>ve</strong>rtebralise önden <strong>ve</strong>ya arkadan bakıldığı zaman düz bir hat olarak görülür.<br />
Yandan bakıldığında ise kolumna <strong>ve</strong>rtebralis dört kur<strong>ve</strong>den oluşmaktadır (Şekil–2).<br />
Bunlar:<br />
1. Sakral kur<strong>ve</strong>- kon<strong>ve</strong>ks<br />
2. Lomber kur<strong>ve</strong>- konkav<br />
3. Torasik kur<strong>ve</strong>- kon<strong>ve</strong>ks<br />
4. Servikal kur<strong>ve</strong>-konkav<br />
9
2. 1. 1. Vertebraların Genel Özellikleri<br />
Tipik bir <strong>ve</strong>rtebra önde yuvarlakça bir gövde <strong>ve</strong> arkada arkus <strong>ve</strong>rtebralisten oluşur. Bu<br />
arkuslar, içinden medulla spinalis <strong>ve</strong> kılıflarının geçtiği foramen <strong>ve</strong>rtebrale denen aralığı<br />
kuşatırlar. Vertebral arkus yan kısımlarını oluşturan bir çift silindir pedikülden <strong>ve</strong> arkusu<br />
arkadan tamamlayan bir çift yassı laminadan oluşur. Vertebral arkusdan bir spinöz, 2<br />
trans<strong>ve</strong>rs <strong>ve</strong> 4 artiküler olmak üzere 7 çıkıntı uzanır (Şekil–3)(3).<br />
10
Şekil–3: (A) Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin lateralden görünüşü, (B) çeşitli <strong>ve</strong>rtebraların<br />
genel özellikleri<br />
Prosessus spinozus, iki laminanın birleşme yerinden arkaya doğru uzanır. Prosessus<br />
trans<strong>ve</strong>rsuslar lamina <strong>ve</strong> pediküllerin birleşme yerinden laterale doğru uzanırlar. Trans<strong>ve</strong>rs<br />
<strong>ve</strong> spinoz her iki çıkıntı, kas <strong>ve</strong> ligamentlere tutunma yeri oluştururken bir kaldıraç gibi<br />
fonksiyon görürler.<br />
Prosessus artikularisler iki tanesi üstte diğer iki tanesi altta olmak üzere <strong>ve</strong>rtikal olarak<br />
yerleşmiş olup, eklem yüzeyleri hiyalin kıkırdakla kaplıdır. Bu <strong>ve</strong>rtebraların iki prosessus<br />
articularis superioru üstteki <strong>ve</strong>rtebranın iki prosessus articularis inferioru ile eklemleşerek<br />
sinoviyal eklemleri oluştururlar (3).<br />
Vertebra gövdeleri kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin ön bölümünü oluşturur. Komşu iki omur<br />
gövdesinin oluşturduğu bu bölümdeki kısımlar yuvarlakça, alt <strong>ve</strong> üst yüzeyleri yassıdır.<br />
Doğumda <strong>ve</strong> gelişme sürecinde omurların alt <strong>ve</strong> üst yüzeyleri hafif kon<strong>ve</strong>kstir <strong>ve</strong> kıkırdak<br />
plakasıyla örtülüdür. Bu kıkırdak plaklar 15–20 yaş arası kemikleşir <strong>ve</strong> omur gövdeleriyle<br />
kaynaşır. Epifizer büyüme simetrik ilerlediği için, omurga gelişimini belli bir düzen içinde<br />
sürdürür (1).<br />
Omur gövdeleri arasında diskler bulunur. Nukleus pulpozus <strong>ve</strong> onu çevreleyen anulus<br />
fibrozusdan oluşan disk, <strong>ve</strong>rtebral korpusa anterior destek sağlamakla beraber omurgaya üç<br />
düzlemde de hareket esnekliği <strong>ve</strong>rir (Şekil–4). İlk iki servikal <strong>ve</strong>rtebra arasında, sakrum <strong>ve</strong><br />
koksikste disk bulunmaz. Geçici kompresyona izin <strong>ve</strong>ren, mekanik şok emici bir sıvı<br />
sistemidir. Disk yük altında su kaybeder (%10), basınç azaldıktan sonra su hızla geri<br />
emilir, disk eski yükseklik <strong>ve</strong> volümünü kazanır. Bu pompalama mekanizması<br />
inter<strong>ve</strong>rtebral diskin beslenmesini <strong>ve</strong> biyomekanik fonksiyonunu sağlar (2, 4).<br />
11
Şekil–4: İnter<strong>ve</strong>rtebral diskin yapısı.<br />
İnsanoğlunun büyümesinin erken dönemlerinde, diskin beslenmesi, epifiz plağını delerek<br />
diske giren damarlar tarafından sağlanır. Epifiz plaklarının kapanmasıyla 2. dekattan sonra<br />
disk avasküler hale gelir, son plakların santral kısmı <strong>ve</strong> anulustan difüzyon yolu ile beslenir<br />
(1, 4).<br />
2. 1. 2. Kolumna Vertebralisin Eklemleri<br />
Vertebralar, gövdeleriyle kartilajinöz, eklem çıkıntılarıyla sinoviyal eklemler aracılığı ile<br />
birbirleriyle eklemleşirler.<br />
2.1.2.1. İki Vertebra Gövdesi Arasındaki Eklemler<br />
Komşu <strong>ve</strong>rtebra gövdelerinin üst <strong>ve</strong> alt yüzeyleri ince bir hiyalin kıkırdak plağı ile<br />
kaplanmıştır. Arada, hiyalin kıkırdak tabakalarının arasında sandviç tarzında<br />
fibrokartilajinöz bir inter<strong>ve</strong>rtebral disk bulunur (Şekil–5). Diskin kuv<strong>ve</strong>tli kollajen lifleri<br />
iki <strong>ve</strong>rtebra korpusunu birleştirir (3).<br />
Diskus inter<strong>ve</strong>rtebralisler kolumna <strong>ve</strong>rtebralis uzunluğunun ¼’ ü kadarını oluştururlar.<br />
Diskin kalınlığı lomber bölgede 9 mm., torakal bölgede 5 mm., servikal bölgede 3mm.dir.<br />
Ancak önemli olan disk kalınlığının <strong>ve</strong>rtebral gövdeye oranıdır. Çünkü en yüksek olan<br />
oran o bölgedeki segmente en fazla mobilite sağlar. Disk/ gövde oranı: Servikalde:2/5 ><br />
lomberde:1/3 > torakalde:1/5’ tir. Bu sebeple servikal bölge en mobil olan bölgedir (2).<br />
Her bir diskin anulus fibrozus denilen periferik parçası <strong>ve</strong> nukleus pulpozus denilen santral<br />
parçası vardır. Anulus fibrozus, fibrokartilajinöz bir yapıya sahiptir. Anulus fibrozusun<br />
kollajen lifleri konsantrik lameller <strong>ve</strong>ya kılıf şeklinde dizilmiştir. Kollajen bantlar komşu<br />
<strong>ve</strong>rtebraların gövdeleri arasında oblik olarak uzanırlar. Komşu lamellerde liflerin eğimi<br />
birbirine zıttır. En dıştaki çoğu lifler kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin ön <strong>ve</strong> arka longitudinal<br />
ligamentlerine sıkıca tutunurlar. Nukleus pulpozus, adolesan <strong>ve</strong> çocukta büyük miktarda<br />
su, az sayıda kollajen lif, birkaç kıkırdak hücresi içeren ovoid jelatinöz bir kitledir. Diskin<br />
arka kenarına hafifçe yakın yerleşmiştir. Nukleus pulpozusun yarı akıcı yapısı kolumna<br />
<strong>ve</strong>rtebralisin fleksiyon <strong>ve</strong>ya ekstansiyonunda <strong>ve</strong>rtebraların öne <strong>ve</strong>ya arkaya<br />
bükülebilmesine olanak <strong>ve</strong>rir (3).<br />
12
Ligamentler:<br />
Ligamentum longitudinale anterior <strong>ve</strong> posterior kafatasından sakruma kadar kolumna<br />
<strong>ve</strong>rtebralisin ön <strong>ve</strong> arka yüzeyleri boyunca, devamlı bir bant şeklinde uzanırlar (Şekil–5).<br />
Ön ligament geniştir <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral korpusların ön yüzeyleri <strong>ve</strong> yan kenarlarına sıkıca<br />
tutunur. Arka ligament zayıf <strong>ve</strong> dardır (3).<br />
Şekil–5: Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin eklemleri <strong>ve</strong> ligamentleri<br />
13
2.1.2.2. İki Arkus Vertebranın Eklemleşmesi<br />
Bir <strong>ve</strong>rtebranın üst artiküler çıkıntısı ile üstteki <strong>ve</strong>rtebranın alt artiküler çıkıntısı arasındaki<br />
ekleme faset eklem denir. Fasetlerin eklem yüzeyleri başlangıçta koronal bir oryantasyon<br />
gösterirken, büyüme çağı boyunca giderek biplanar özellik kazanır. Vertebranın<br />
posteriorunda, diartrodial eklem yapan fasetlerin düzlemleri anatomik seviyeye göre<br />
değişir. Alt servikalde, üst faset yüzeyi superior-posterior <strong>ve</strong> hafif mediale bakar. Torakal<br />
bölgede posterior-superior <strong>ve</strong> laterale bakar. Lomber bölgede ise posterior <strong>ve</strong> mediale<br />
bakar (5).<br />
Ligamentler:<br />
1. Ligamentum supraspinale, komşu spinöz proseslerin uçları arasında uzanır (Şekil–5).<br />
2. Ligamentum interspinale, komşu spinöz prosesleri bağlar (Şekil–5).<br />
3. Ligamentum intertrans<strong>ve</strong>rsarium, komşu trans<strong>ve</strong>rs prosesler arasında uzanır.<br />
4. Ligamentum flavum, komşu <strong>ve</strong>rtebraların laminalarını bağlar (Şekil–5).<br />
Servikal bölgede ligamentum supraspinale <strong>ve</strong> ligamentum interspinaleler oldukça<br />
kalınlaşarak ligamentum nuchaeyi oluştururlar. Ligamentum nuchae, kafatasındaki<br />
protuberensia oksipitalis eksterna ile yedinci servikal <strong>ve</strong>rtebranın prosessus spinozusu<br />
arasında uzanır. Bu ligamentin ön kenarı, aradaki spinöz çıkıntılara kuv<strong>ve</strong>tlice tutunmuştur<br />
(3) .<br />
2.1.3. Kaslar<br />
Ayakta dururken ağırlık çizgisi, aksisin densinden, kalça eklemi merkezinin arkasından,<br />
diz <strong>ve</strong> ayak bileği eklemlerinin önünden geçer. Bu pozisyonda, vücut ağırlığının büyük<br />
kısmı kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin önünde yer alır. Bu nedenle insanda sırt kaslarının iyi gelişmiş<br />
olması şaşırtıcı değildir. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin normal eğriliklerinin sürdürülmesinden<br />
sorumlu olan esas etken bu kasların postüral tonusudur (6).<br />
14
Sırt Kasları:<br />
1. Yüzeyel kaslar: M. Trapezius, M. Lattisimus dorsi, M. Levator skapula, M.<br />
Rhomboideus major <strong>ve</strong> minor<br />
2. Ara kat kaslar: M. Serratus posterior superior <strong>ve</strong> posterior inferior, M. Levator kostarum<br />
3. Derin sırt kasları:<br />
a. Yüzeyel <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtikal uzanan kaslar(M.Erector spinae): M. İliokostalis, M.<br />
Longissimus, M. Spinalis.<br />
b. Orta kat oblik seyirli kaslar (M.Trans<strong>ve</strong>rsospinales): M. Semispinalis, M. Multifidi,<br />
M. Rotatores.<br />
c. Derin kaslar: Mm. İnterspinales, Mm. İntertrans<strong>ve</strong>rsarii.<br />
Erektör spinal kaslar, son iki torakal <strong>ve</strong>rtebra, lomber <strong>ve</strong>rtebralara, sakruma <strong>ve</strong> iliak<br />
kanadın iç yüzeyine tutunurlar. Kas, on ikinci kaburganın altında üç bölüme ayrılır:<br />
iliokostal kas lateral bandı, longissimus kası intermedial bandı, spinalis kası medial bandı<br />
oluşturur. İliokostal kas, C4 <strong>ve</strong> C6 trans<strong>ve</strong>rs proseslere kadar uzanır. Kafatasına kadar<br />
uzanan tek erektör spinal kas m. longissimustur. M. spinalis ise genellikle yukarıda m.<br />
semispinalis kapitis ile birleşmiştir.<br />
Erektör spinal kaslar miyofasyal bir kılıf içindedirler. Hareket sistemi fonksiyonunda<br />
mekanik bir rol oynayan fasyalar, hem nosiseptif hem de proprioseptif uyarılara kaynaklık<br />
ederler. Torakolomber fasyanın lomber parçası, krista iliaka <strong>ve</strong> 12. kosta arasındaki<br />
boşlukta yerleşmiştir. Yüzeyel, orta <strong>ve</strong> derin olmak üzere üç katmandan oluşmuştur.<br />
Kuadratus lumborum kasını örten derin katman, trans<strong>ve</strong>rs proseslere bantlar biçiminde<br />
yapışır. Orta katman trans<strong>ve</strong>rs proseslerin uçlarından başlar, erektör spinaların önünde,<br />
kuadratus lumborumun arkasında yer alır. Yüzeyel fasya derin sırt kaslarını örter <strong>ve</strong> spinöz<br />
15
proseslere tutunur. Torakolomber fasyanın önemi, lateralde karın kaslarına yapışması <strong>ve</strong><br />
öne eğilmiş gövdenin doğrulmasında oynadığı rolden kaynaklanmaktadır.<br />
M. semispinalis, trans<strong>ve</strong>rsospinal olarak, 4–6 spinal prosesi atlayarak yukarı doğru uzanır.<br />
Lomber <strong>ve</strong>rtebralarda bulunmazlar. Mm. multifidi sakrumun sırt bölümünde kalın bir kitle<br />
olmak üzere, tüm bel, sırt <strong>ve</strong> alt boyun omurlarının trans<strong>ve</strong>rs proseslerinden başlar <strong>ve</strong><br />
aksise kadar tüm bel, sırt <strong>ve</strong> boyun omurlarının spinal proseslerine tutunur. Mm. rototares<br />
bir omurun trans<strong>ve</strong>rs prosesinden, bir <strong>ve</strong>ya iki üstteki omurun spinöz prosesine uzanır.<br />
Mm.intertrans<strong>ve</strong>rsarii komşu iki trans<strong>ve</strong>rs proses arasında, Mm.interspinales komşu iki<br />
spinöz proses arasında uzanır. Vücut öne eğilmeye başladığı zaman fleksiyonun<br />
kontrolünü sırt kasları sağlar. Bu kaslar, erektör spinal kasları, servikal kasları <strong>ve</strong> üst trapez<br />
adaleleri içerir (1, 3, 7).<br />
2.2.OMURGANIN BİYOMEKANİĞİ<br />
Biyomekanik, temel mekanik kurallarının biyolojik sistemlere uygulanarak, sabit duruş <strong>ve</strong><br />
hareket sırasında organizmaya etkiyen kuv<strong>ve</strong>tleri <strong>ve</strong> bu kuv<strong>ve</strong>tlerin etkisi altında<br />
organizmanın davranışlarını inceleyen bilim dalıdır (4).<br />
Spinal hareket segmenti, iki komşu <strong>ve</strong>rtebra, inter<strong>ve</strong>rtebral disk, ligamentler <strong>ve</strong> faset<br />
eklemlerden oluşan kompleks mekanik bir sistemdir (2). Bu segment üzerine binen yükü,<br />
anterior <strong>ve</strong> posterior yapılar iki sütun halinde paylaşır.<br />
Kapandji’ye göre kolumna <strong>ve</strong>rtebraliste taşıyıcı üç kolon vardır: Major kolon, üst üste<br />
yerleşen <strong>ve</strong>rtebraların korpuslarından oluşur, diğer iki kolon minör kolondur. Bu minör<br />
kolonları üst üste yerleşen <strong>ve</strong>rtebraların posteriorundaki artiküler prosesler (faset eklemler)<br />
oluşturur. Öndeki sütun ana destekleyici yapıdır. Anterior sütun statik, posterior sütunlar<br />
ise dinamik rol oynar (2).<br />
Omurga <strong>ve</strong> gövde kasları, hareketi <strong>ve</strong> hareketin kontrolünü sağlar. Omurga stabilitesinde<br />
kasların rolü deneysel olarak gösterilmiştir. Sadece ligamanlarla desteklenmiş olan<br />
kolumna <strong>ve</strong>rtebralis ancak 2 kg.lık bir yük taşıyabilmektedir. Bu nedenle omurganın<br />
hareketinde <strong>ve</strong> stabilitesinde kasların belirgin olarak katkısı vardır.<br />
16
Dengeli bir postür ile gövde <strong>ve</strong> omurga kasları vücudun üst yarısını minmal bir kas kuv<strong>ve</strong>ti<br />
ile destekleyebilmektedirler. Postür bozukluğu sebebiyle ağırlık merkezi öne kaydığında<br />
ise sırt kasları daha fazla efor harcayarak postürü düzeltmeye <strong>ve</strong> dengeli bir pozisyon<br />
sağlamaya çalışırlar. Lomber fleksiyon karın kaslarınca başlatılır <strong>ve</strong> vücudun üst yarısının<br />
ağırlığı ile devamı sağlanır. Sırtta yer alan erektör spina kasları yerçekimine direnerek<br />
hiperfleksiyonu önler. Fleksiyon arttıkça erektör spina kaslarındaki myoelektrik aktivite<br />
artar. Vücudun dik durumdaki pozisyonunda ise myoelektrik aktivite bu kaslarda<br />
minimaldir. Çünkü bu durumda dengeyi <strong>ve</strong> direnci ligamentler sağlar (8).<br />
Gövdenin fleksiyon, ekstansiyon <strong>ve</strong> lateral fleksiyonlarında spesifik bir kas grubu hareketi<br />
başlatır, antagonist kaslar kontrolü sağlar, yerçekimi hareketi devam ettirir <strong>ve</strong> ligamentler<br />
de hareketin limitini belirler.<br />
Omurgaya Binen Yükler<br />
Omurgaya binen yükler, başta vücut ağırlığı olmak üzere, kas aktivitesi, ligamentlerin pasif<br />
gerginliği <strong>ve</strong> yerçekimini de içeren dış kuv<strong>ve</strong>tlerdir. Normal anatomik postürde hareket<br />
segmentinin maruz kaldığı yükün iki kaynağı vardır. Bunlardan biri hareket segmentinin<br />
üzerinde kalan vücut kısımlarının ağırlığına bağlı direkt kompresif yüktür. İkincisi<br />
desteklenen bu kütlenin ağırlık merkezinin omurganın önünde olmasına bağlı olarak<br />
hareket segmentinde meydana gelen büyük bir fleksiyon momentidir. Bu moment<br />
ligamentlerin <strong>ve</strong> sırt kaslarının kuv<strong>ve</strong>tleri ile dengelenir (9).<br />
Lomber disk içi basınç ölçümü, omurgaya binen yükün indirekt bir göstergesi olarak<br />
kullanılmıştır. Gevşek ayakta dik durma pozisyonunda in vivo disk içi basınç, ölçüm<br />
seviyesinin üzerindeki gövde ağırlığı, hareket segmentine etkiyen kas aktiviteleri <strong>ve</strong> diskin<br />
intrensek basıncının sonucudur. 70 kg ağırlığında birisi için disk basıncına göre hesaplanan<br />
3. lomber disk yükü 70 kg’dır. Ölçüm seviyesinin üzerindeki vücut ağırlığı total ağırlığın<br />
yaklaşık %60 ı olduğuna göre, diske binen yük gövde ağırlığının yaklaşık iki katıdır.<br />
Üçüncü lomber diskle yapılan çalışmalarda, disk üzerindeki yükün oturmakla arttığı,<br />
ayaktayken azaldığı <strong>ve</strong> supin pozisyonda en az olduğu sonucuna varılmıştır. Oturan bir<br />
kişide bu yük 100–175 kg arasındayken, ayakta duran bir kişide 90–120 kg arasındadır (10,<br />
11, 12).<br />
17
Omurgaya binen yükler, rölatif izometrik gövde dirençleri kullanılarak ölçülmeye<br />
çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda omurgaya binen kompresif yükün gövdenin<br />
ekstansiyonu sırasında en yüksek (225 kg) olduğu görülmüştür. Sağlıklı insanlarla sırt<br />
ağrılı insanların gövde direnci karşılaştırıldığında, sırt ağrılı insanlarda gövde direncinin<br />
sağlıklı insanların % 60 ı kadar olduğu bulunmuştur (6).<br />
Omurganın Kinematiği<br />
Omurga kinematiği, hareket genişliği (ROM) <strong>ve</strong> hareket kalıplarını incelemekle birlikte,<br />
patolojik <strong>ve</strong> fizyolojik durumlarda spinal segmentlerin hareketlerini karşılaştırmaktadır.<br />
Hareketin genişliği (ROM): Belirli bir statik düzen içinde dik duran omurga, kurallara<br />
bağlı olarak bir düzen içinde hareket eder. Omurganın hareketi, tüm omurganın hareket<br />
birimlerinin ortaklaşa katılımıyla gerçekleştirilir.<br />
Hareketler, kasların kinetik aktivitesi <strong>ve</strong> yer çekimi güçlerinin kaslar üzerine etkisiyle<br />
oluşur. Tüm hareketler, proprioseptif sistemin biofeed-back mekanizmasıyla koordine <strong>ve</strong><br />
kontrol edilir.<br />
Her fonksiyonel ünitenin hareketi, inter<strong>ve</strong>rtebral disk, <strong>ve</strong>rtebranın yük taşıyan ön bölümü<br />
<strong>ve</strong> arka bölümdeki nöral ark <strong>ve</strong> fasetlerin katılımıyla meydana gelir. Hareket, tendonlar,<br />
fasyalar <strong>ve</strong> eklem kapsülünce kısıtlanır (2).<br />
Omurganın bölgelere göre kinematiği incelenecek olursa:<br />
1. Servikal omurga: Servikal omurganın hareketi iki ayrı şekilde incelenebilir:<br />
a. Kafanın boyuna göre hareketi<br />
b. Kafanın gövdeye göre hareketi<br />
Kafanın boyuna göre hareketi üst seviyedeki atlantooksipital <strong>ve</strong> atlantoaksiyal eklemlerle<br />
yapılır. Total servikal ekstansiyonda ise başın gövdeye göre hareketi vardır.<br />
Servikal aksiyal rotasyon, atlantooksipital eklemdeki anatomik yapı ile sınırlandırılır.<br />
Servikal omurganın aksiyal rotasyonlarının % 50 si atlantoaksiyal eklemde oluşur. Alt<br />
servikal omurgada, fleksiyon-ekstansiyon için hareket genişliği en fazla C5-C6 arası<br />
eklemdedir.<br />
18
Ekstansiyon kapasitesi fleksiyon kapasitesinin yaklaşık dört katıdır. Lateral fleksiyon <strong>ve</strong><br />
aksiyal rotasyon kapasitesi aşağı inildikçe azalır. En mobil segment C3-C5 arasıdır. Alt<br />
servikal kolumna <strong>ve</strong>rtebralisin, fleksiyon <strong>ve</strong> ekstansiyon genişliği 100–110 derece<br />
arasındadır. Başın servikal omurlar üzerindeki hareket genişliği 20–30 derecedir. Total<br />
olarak ortalama 130 derecelik hareket genişliği vardır. Ölçmesi zor olmakla birlikte<br />
servikal rotasyon 80–90 derece arasındadır. Lateral fleksiyon 45 derece olarak ölçülmüştür<br />
(2).<br />
2. Torakal omurga: Fleksiyon–ekstansiyon kapasitesi lomber bölgeye doğru indikçe<br />
artarken, aksiyal rotasyon azalır. Ortalama olarak fleksiyon <strong>ve</strong> ekstansiyon üst torakal<br />
bölge için 4, orta torakal bölge için 6, en alt iki torakal segmentte ise 12 derecedir.<br />
Rotasyon en çok üst torakal segmentlerde izlenir <strong>ve</strong> ortalama 9 derecedir. Bu hareket<br />
genişliği alt bölgelere inildikçe progresif olarak azalır. Lateral fleksiyon ise en geniş olarak<br />
alt torakal bölgede izlenir <strong>ve</strong> yaklaşık 9 dereceye ulaşır (4).<br />
3. Lomber omurga: Omurganın lomber bölgesinin hareket kapasitesi oldukça<br />
gelişmiştir. Lomber fleksiyon-ekstansiyon kapasitesi torakalden sakral bölgeye<br />
gidildikçe artış gösterirken, aksiyal rotasyon <strong>ve</strong> lateral fleksiyon kapasiteleri<br />
<strong>ve</strong>rtebral seviyeden bağımsızdır. Lomber bölgede eklem en çok fleksiyon <strong>ve</strong><br />
ekstansiyonda hareketlidir. Lomber eklemlerin lateral fleksiyon kapasitesi, aksiyal<br />
rotasyonun kapasitesinin 3–4 katı kadardır.<br />
Lomber bölgede her ünitenin fleksiyon derecesi yaşa bağlı olarak değişiklik gösterir. 2–13<br />
yaşlarında fleksiyon kapasitesi maksimum iken, artan yaşla beraber azalmaktadır. Toplam<br />
fleksiyon <strong>ve</strong> ekstansiyon kapasitesi L4-L5 aralığında en fazlayken, üst segmentlere<br />
çıkıldıkça bu oran azalır. Lomber fleksiyonun ise %60–75 i L5-S1 aralığında<br />
gerçekleşirken, %20–25 i L4-L5 aralığında, geri kalan %5-10’u da diğer segmentlerde<br />
oluşmaktadır (2).<br />
2.3.OMURGA VE POSTÜR İLİŞKİSİ<br />
Omurga; ligamentler, kapsüller <strong>ve</strong> kaslar gibi yumuşak dokulardan oluşan destek düzeniyle<br />
dik durur. Kasların düzgün postürün korunmasında rolü azdır <strong>ve</strong> müsküler aktivite için<br />
gerekli enerji de minimaldir. Ligament desteği de enerjisiz gerçekleşir. Ligamentler<br />
19
fizyolojik sınırları üzerinde zorlandıklarında, kaslar devreye girerek ligamentlerin daha<br />
fazla zorlanmalarını önler. Doğru postür için ligament <strong>ve</strong> kasların dengede olması gerekir.<br />
Bozuk postürdeki denge bozukluğu yorgunluğa, iskelette asimetriye <strong>ve</strong> nosiseptif<br />
uyarılarla ağrıya yol açar. Anormal postürü korumak için kaslar aşırı gerilirler. Zamanla<br />
spazm <strong>ve</strong> ağrı ortaya çıkar. Doğru postürle her vücut bölümüne ağırlık dağılır, şok absorbe<br />
edilir, hareket açıklığı korunup, stabilite <strong>ve</strong> mobilite için gerekli hareketler bağımsız<br />
kontrol edilir (13, 14).<br />
Erekt postür, lomber kur<strong>ve</strong>yi koruyan <strong>ve</strong>ya artıran postürdür. Apofizyal eklemler omurgayı<br />
sabit tutarak postürün muhafazısına katkıda bulunurlar. Diskleri aşırı fleksiyondan <strong>ve</strong><br />
aksiyel rotasyondan korurlar. Postür değişmelerine rağmen koparıcı <strong>ve</strong> baskılayıcı güce<br />
dirençte major rol de oynarlar. Kompresif gücün %16 sına direnç gösterirler. Disk<br />
alışılmamış derecede dar <strong>ve</strong> dejenere ise fasetler yakın pozisyona gelebilirler <strong>ve</strong> omurga<br />
üzerine gelen kompresif gücün %70 den fazlasına direnç gösterebilirler. Bu gibi vakalarda<br />
faset eklemler büyük osteoartrozik değişiklikler gösterirler (15).<br />
Fleksiyon postüründe faset eklemler koparıcı güce dirençlidir. Fakat bu kez inter<strong>ve</strong>rtebral<br />
kompresif güce karşı koymada hiçbir rol oynamazlar. Eklem yüzeyleri arasındaki stres<br />
erekt postürdekinden azdır <strong>ve</strong> eklemin orta <strong>ve</strong> üst parçasında yoğunlaşır.<br />
İnter<strong>ve</strong>rtebral diskler <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebra gövdeleri, lomber omurganın ana ağırlık taşıyan<br />
bölümünü oluştururlar. Postür değişikliğiyle omurgaya uygulanan yükler, bu sütunun<br />
direncini etkiler.<br />
Omurgaya aksiyel kompresyonel kuv<strong>ve</strong>t uygulandığı zaman disk yassılaşır <strong>ve</strong> diskin<br />
internal basıncı artar. Vertikal kuv<strong>ve</strong>t anulus liflerine yatay kuv<strong>ve</strong>t haline çevrilerek iletilir.<br />
Nükleus pulpozus hidrolik şok absorban rol, anulus fibrozus elastik şok absorban rol oynar<br />
(15, 16).<br />
Ekstansiyonda inter<strong>ve</strong>rtebral aralık arkada daralırken, nükleus öne doğru hareket eder.<br />
Anulusun ön liflerine basınç yaparak onları gerer <strong>ve</strong> üst <strong>ve</strong>rtebrayı normal duruma gelmeye<br />
zorlar. Fleksiyonda ise bunun aksi olur. Nükleus <strong>ve</strong> anulusun bu uyumlu işlevi ile omurga<br />
kendi kendini stabilize eder.<br />
20
Vücudun yerçekimi merkezi lomber omurganın önünde yer alır. Bu nedenle dengenin<br />
sürdürülebilmesi için dorsolomber ekstansör kaslarda minimal kontraksiyon olur. Gövde<br />
kaslarının aktivitesi omurgayı stabilize etmekte <strong>ve</strong> onu fleksiyondan korumakta önemli<br />
role sahiptir. Aşikar olarak stabilite için kaslara olan ihtiyaç, omurga <strong>ve</strong>rtikal iken en az,<br />
horizontal iken en fazladır. Bu sandalye arkalıklarının daha dik yapıldığı zaman sırt<br />
kaslarının aktivitesinin neden azaldığını açıklar (16, 17, 18).<br />
Omurganın birbiriyle ilişkili dört major fonksiyonu vardır:<br />
1.Destek<br />
2.Mobilite<br />
3.Koruma<br />
4.Kontrol (17).<br />
Omurga, iç organlara, üst <strong>ve</strong> alt extremitelere <strong>ve</strong> başa yapışarak bir destek yapısı olarak<br />
fonksiyon görür. Mobil özelliğiyle birçok günlük yaşam aktivitesinde fiziki görev alır,<br />
fakat bu durum omurganın yapısını zorlar. Omurga rijid bir yapıda değildir; inter<strong>ve</strong>rtebral<br />
diskler ile fleksibl bir yapı kazanmaktadır. Lomber omurganın en geniş hareketi fleksiyon<br />
<strong>ve</strong> ekstansiyondur. Diğer hareketleri lateral fleksiyon <strong>ve</strong> rotasyonlardır.<br />
Her bir segmentin hareketi aktif olarak kaslar tarafından, pasif olarak ligamentler<br />
tarafından kontrol edilir. Bu yumuşak doku kontrol elemanları direkt olarak <strong>ve</strong>rtebra<br />
korpusuna, laminaya, kemik çıkıntılara <strong>ve</strong> pelvise yapışır. Bu elemanlar omurgayı bir<br />
kablo kılıfı gibi desteklerler.<br />
Omurganın dik şeklinin korunması <strong>ve</strong> düzgün postür için omurganın sakrum üzerinde belli<br />
bir açıyla desteklenmesi gerekir. Lumbosakral açı, pelvisin rotasyonuna bağlıdır <strong>ve</strong><br />
omurganın üzerine oturduğu temeli korur. Lomber lordoz anterior longitudinal ligamentin<br />
gerilmesi <strong>ve</strong> faset eklemler üzerine hafifce yük binmesi ile sağlanmaktadır. Lomber bölge,<br />
kalça <strong>ve</strong> dizlerdeki ligamentler bu bölgenin desteklenmesini üstlenirken; ligamentlerde<br />
yetmezlik durumunda bunlardan beyine gelen feedback, postüral desteğin ligamentlerden<br />
kaslara kaymasına yol açar. Bu nedenle lomber lordozda azalma ile diz <strong>ve</strong> kalçada<br />
fleksiyon görülür. Böyle bir durumda, aslında ligamentöz olan postürün enerji sarfı artar<br />
(17, 18, 19).<br />
21
Omurga ile alt extremite arasında pozisyonel bir ilişki vardır. Toraksın öne fleksiyonu ile<br />
kalçada geriye kayma olmaktadır. Sağlıklı <strong>ve</strong> yaşlı kimselerde spinal kur<strong>ve</strong> ile ilgili yapılan<br />
çalışmalarda dizlerde fleksiyon kontraktürü olmamasına rağmen, dizlerin bükülerek ayakta<br />
durulduğu görülmüştür (20, 21).<br />
Salınan sakrum üzerinde dik duran omurga, yalnız sagital düzeyde rotasyon yapabilir.<br />
Pelvisin rotasyonuna, omurganın fizyolojik eğrilikleri de katılır. Doğrudan doğruya<br />
omurganın üzerine oturan baş, tüm omurga tarafından desteklenir. Baş normal omurgada,<br />
boyun <strong>ve</strong> baş kaslarınca minimal enerji harcanmasıyla taşınır.<br />
Vücudun <strong>ve</strong>rtikal aksı; eksternal meatus, odontoid proses, kalça eklemi merkezinin biraz<br />
arkası, diz merkezinin biraz önü <strong>ve</strong> lateral malleollerin çok az önünden geçer. Bu durumda<br />
vücut ağırlığı kalça eklemine ekstansiyon, diz eklemine ekstansiyon <strong>ve</strong> ayak bileği<br />
eklemine dorsifleksiyon yaptırma eğilimindedir. Vücut bölümleri <strong>ve</strong>rtikal akstan ya hiç<br />
sapmamalı ya da minimal sapma göstermelidir. Bu şekilde başın gövde <strong>ve</strong> pelvis üzerinde<br />
dik tutulması minimal kas kasılması ile mümkün olabilir (19, 22, 23, 24, 25).<br />
Üst üste duran fonksiyonel ünitelerden oluşan omurga, günlük kinetik aktivitenin temel<br />
ögesidir <strong>ve</strong> dik bir pozisyonda durmalıdır. Bu dik duruş ağrısızdır. Ayrıca yapılan<br />
çalışmalar, düzgün postürde erektör kasların aktif olmadığını göstermiştir. Baş ağırlık<br />
merkezinin önüne kaydığında, bel erektör kaslarında aktivite çok azdır. EMG <strong>ve</strong>rilerinde<br />
de müsküler aktivite görülmez. Bu bulgular, omurganın eforsuz dik durduğunu gösteriyor.<br />
Vücut ağırlık merkezinden sağa, sola kaydığında, nöromüsküler aktivitede ani yükselmeler<br />
olur. Bunun nedeni düzeltme refleksleridir (10, 1). Eforsuz normal postürü sağlayan<br />
ögeler:<br />
1. Komşu omur gövdelerini birbirinden ayıran disk içi basınç<br />
2. Derin <strong>ve</strong> yüzeyel anüler liflerdeki gerginlik<br />
3. Ön <strong>ve</strong> arka uzun ligamentlerin gerginliği<br />
4. Pelvis: Pelvis kalçaların iliopektineal <strong>ve</strong> dizlerin popliteal Ligamentler<br />
yanısıra, gastroknemius <strong>ve</strong> soleus kaslarının sürekli kasılmasıyla desteklenir<br />
(1).<br />
22
2.2. POSTÜR<br />
2.2.1. Postürün Tanımı<br />
Postür, vücudun her kısmının, kendisine bitişik segmente <strong>ve</strong> bütün vücuda oranla en uygun<br />
pozisyonda yerleştirilmesidir. Bir başka deyişle, vücudun her hareketinde eklemlerin aldığı<br />
pozisyonların birleşimi de postür olarak tanımlanmaktadır. Vücut, kas aktivitesi sırasında<br />
Ligamentlern desteği ile stabilite sağlamak <strong>ve</strong>ya bir harekete temel teşkil etmek için,<br />
birçok kasın uyumlu çalışması sonucunda düzgün bir duruş elde eder (26).<br />
Postür, basit anlamda vücut kısımlarının pozisyonu <strong>ve</strong>ya dizilimi (27), sözlük anlamı<br />
olarak da farklı vücut kısımlarının göreceli düzenidir. Postür statik <strong>ve</strong>ya dinamiktir (4).<br />
Statik postür, hareketsiz bir postürdür. Kasların, eklemleri stabilize etmeleri için statik<br />
(izometrik) olarak kasılmalarını <strong>ve</strong> yerçekimine karşı koymalarını gerektirir. Dinamik<br />
postür herhangi bir harekete temel teşkil etmek için gereklidir. Yapılan hareketin sonucu<br />
olarak devamlı değişen çevre şartlarına göre, uyum sağlamaya çalışan aktif bir postürdür<br />
(26). Özetle statik postür oturma, ayakta durma, yatma sırasındaki postürdür. Dinamik<br />
postür hareketler sırasındaki vücut pozisyonlarıdır (4).<br />
Anatomik yapı ile beraber, oturma, çömelme, diz çökme, ayakta durma, bağdaş kurma gibi<br />
kültürel farklılıklar da postür üzerinde belirleyici olabilir. Dolayısıyle giyinme, ev döşeme<br />
tarzı, meslek edinme kişilere göre farklı özellikler gösterdiği gibi, postürel farklılıklar da<br />
doğal olarak görülebilir. Tüm dünyada standart kabul edilen duruş; ellerin yanlarda<br />
sallandığı önde <strong>ve</strong>ya arkada birleştirildiği ayakta durma postürüdür. İnsanların dörtte biri iş<br />
<strong>ve</strong>ya istirahat halinde oturmaktadır. Bu şekilde gövde ağırlığı ayak, bacak <strong>ve</strong> sırt<br />
kaslarından kalkmış olmaktadır.<br />
Mısır <strong>ve</strong> Mezopotamya’ da 5000 yıl önce sandalye, tabure vb. kullanılıyordu. Çinliler 2000<br />
yıl önce sandalyeye oturmaya başladılar. Orta Doğu, Kuzey Afrika <strong>ve</strong> İslam kültürleri yere<br />
oturmayı tercih etmektedir. Yere çömelme durumunda iş yapma <strong>ve</strong>ya istirahat postürü<br />
Asya, Afrika <strong>ve</strong> Güney Amerikada milyonlarca insan tarafından benimsenmiştir. “Türk ya<br />
da terzi oturuşu” denen bağdaş kurma Orta Doğu, Hindistan <strong>ve</strong> Asyada yaygındır. Bacak<br />
bacak üstüne atarak oturma ya da bacakları arkaya kıvırarak oturma şekilleri günümüzde<br />
yaygınlaşmıştır (1, 25).<br />
23
Postür, psişik durumdan da etkilenir. Hatta postür psişik durumun somatizasyonu olarak<br />
düşünülebilir. Hissettiğimiz biçimde ayakta durur ya da hareket ederiz. Postürümüz ya da<br />
davranışlarımız, o anki içdünyamızı yansıtır. Başka bir yorumla postür tüm yönleriyle<br />
vücudun dilidir.<br />
Postüral incelemede ayakta durma, oturma, çalışma <strong>ve</strong> yürüme dikkate alınmalıdır. Bu<br />
durumlar ekstremitelerin fonksiyonlarını etkiler <strong>ve</strong> duygu durumunu yansıtır. Öğrenilmiş<br />
nöromüsküler mekanizmalar duygulardan olumlu ya da olumsuz etkilendiklerinden bu<br />
değişiklikler postürde kendini gösterir (1, 25).<br />
2.2.2. İyi Postür (Standart Postür)<br />
Fizyolojik <strong>ve</strong> biyomekanik yönden iyi postür, minimum çaba ile vücutta maksimum<br />
yeterliliği sağlayan duruştur. Ayrıca vücudun görünüşü güzel, duruş <strong>ve</strong> dengesi iyi,<br />
eklemler üzerindeki zorlanması az, organların yeterli <strong>ve</strong> düzgün çalışabilmelerini sağlayan,<br />
kişinin kendisini yormadan gevşek olarak aldığı postür olarak da tanımlanabilir.<br />
Postür, kişinin vücut tipine, ırk, milliyet, zamanın modası, cinsiyet, meslek <strong>ve</strong> uğraşıya<br />
göre değişiklik gösterir. Postürün elde edilmesi, ayarlanması <strong>ve</strong> devam ettirilmesi için<br />
gerekli mekanizmalar sağlam olduğu sürece, standart postür sağlanabilir.<br />
Kişinin psikolojik durumunun iyi olması, iyi hijyen şartları, normal uyku, iyi beslenme,<br />
mümkün olduğunca açık <strong>ve</strong> temiz havada egzersizler yapma, kasların <strong>ve</strong> postüral<br />
reflekslerin gelişimine etki eden temel faktörlerdir. Emosyonel durumun bütün sinir<br />
sistemine etkisi vardır. Bu durum, kişinin postüründe de kendini gösterir. Sevinç, mutluluk,<br />
kendinden emin olma gibi duygular stimulan olup, aktif canlı bir postür yaratırlar <strong>ve</strong><br />
ekstansiyon pozisyonu hakim olur. Keder, sıkıntı gibi durumlarda ise, fleksiyon pozisyonu<br />
hakim olmakla birlikte, mental yaşantı ile fiziksel durum arasındaki ilgi kesin olarak<br />
bilinmemektedir.<br />
İdeal standart postürden, vücudun maksimum yeterlilikte kullanımı, stres <strong>ve</strong> incinmelerin<br />
mümkün olduğunca minimum düzeyde tutulması anlaşılmaktadır. Standart postürde,<br />
<strong>ve</strong>rtebralar, kostalar normal eğriliklerinde <strong>ve</strong> açılarında, alt ekstremite kemikleri ise, ağırlık<br />
taşımada ideal bir duruş <strong>ve</strong> düzgünlükte olmalıdır. Pelvisin nötral pozisyonu;<br />
ekstremitelerin, gövdenin, abdomenin iyi duruşu <strong>ve</strong> düzgünlüğüne yardım eder. Ayrıca,<br />
24
göğüs kafesi <strong>ve</strong> üst sırtın pozisyonu, solunum organlarının optimal fonksiyonda<br />
çalışmasında önemli rol oynar. Başın dik pozisyonu da boyun kaslarına binen streslerin<br />
minimum düzeyde kalmasını sağlar (26).<br />
Erişkin postürü uzayda minimal aktivite ile vücut pozisyonunu koruyabilecek şekilde<br />
planlanmıştır <strong>ve</strong> vücut dokularına yüklenen antigravite streslerini minimuma<br />
indirgeyebilmektedir. Vücuda dışarıdan uygulanan güçler vücudun gravite eksenini<br />
etkileyerek postüral deviasyona yol açabilirler. Nötral postürün gravite ekseninden<br />
sapmasının habitüel olması durumunda ise bel ağrısı oluşma riski artmaktadır. Özellikle<br />
vücudun posterioruna yüklenen ağırlıklar vücudun ağırlık merkezini değiştirerek postürü<br />
bozabilmektedir. Yetişkinlerde kas-iskelet sisteminin yüke <strong>ve</strong>rdiği cevap bilinmektedir,<br />
ancak yapılan birçok çalışmaya rağmen adölesan çağda yüklenme-postür <strong>ve</strong> bel ağrısı<br />
ilişkisi tam olarak gösterilememiştir. Bu nedenle adölesan <strong>ve</strong> erişkinlerin omurganın<br />
posterioruna yüklenen yüklere <strong>ve</strong>rilen cevaplarında farklılıklar olması muhtemeldir (28).<br />
2.2.3. İdeal Ayakta Duruş Postürü<br />
İdeal erekt postür anterior, posterior <strong>ve</strong> lateral planda vücut kısımlarının bir çekül hattı<br />
<strong>ve</strong>ya hayali çizgi etrafında karşılaştırılması ile saptanır. Bu çizgi üzerinde vücut kütlesi<br />
dengede kabul edilir.<br />
İdeal bir ayakta duruş postüründe; lateralden bakıldığında standart referans çizgi lateral<br />
malleolün, diz eklemi orta çizgisinin <strong>ve</strong> sakroiliak eklemin hemen önünden, büyük<br />
trokanterden, lomber <strong>ve</strong>rtebra cisimlerinden, omuz ekleminden, servikal <strong>ve</strong>rtebra<br />
cisimlerinden <strong>ve</strong> kulak memesinden geçmektedir (4).<br />
Gevşek (rahat) ayakta duruş pozisyonunda kalça <strong>ve</strong> diz eklemleri, vücudun diğer<br />
kısımlarını destekledikleri için, tam ekstansiyondadırlar. Ayrıca diz ekleminde ekstansiyon<br />
hareketinin son birkaç derecesinde rotasyonda harekete eklenerek eklem sıkıca kilitlenir.<br />
Ayak bileğinde stabiliteyi sağlayan esas kas m. gastroknemiustur. Bu kas iki eklemi<br />
katettiği için, yüksek topuklu ayakkabı giyildiğinde, stabilizasyon etkisi azalır, çünkü bir<br />
miktar gevşemiş olur (26).<br />
25
Baş dik <strong>ve</strong> ileri-geri eğiklik yapmaksızın boyun üzerinde dengededir. Omurganın<br />
fizyolojik eğriliklerinin yerçekimi çizgisini keserek birbirlerini dengeledikleri görülmelidir.<br />
Göğüs gergin <strong>ve</strong> fazla şişkin olmaksızın dik durmalı, abdomen belirgin çöküklük <strong>ve</strong>ya<br />
şişlik olmaksızın düz <strong>ve</strong> rahat olmalıdır. Normalde spina iliaka anterior superior ile<br />
simfizis pubis aynı <strong>ve</strong>rtikal düzlemdedir. Spina iliaka posterior superior ile simfizis pubis<br />
ön kısmı birleştirildiğinde bu doğrunun horizontal planda yaptığı pelvik inklinasyon açısı<br />
erkeklerde 50–60 derece kadınlarda biraz daha geniştir. Lateralden bakıldığında bu açının<br />
artması <strong>ve</strong>ya spina iliaka anterior superiorun simfizis pubise göre yer değiştirmesi anterior<br />
pelvik eğikliği ifade eder.<br />
Anterior bakışta ayak topukları birbirinden yaklaşık olarak 8 cm uzaklıkta durmalıdır,<br />
hayali çizgi her iki topuk arası mesafenin tam ortasından yukarı doğru yere dik çizilen<br />
çizgidir. Pelvis, omurga, sternum <strong>ve</strong> kafatası orta çizgilerinden geçerek vücudu eşit iki<br />
yarıma böler. Vücut ağırlığı iki yarı arasında dağılır. Simfizis pubis, spina iliaka anterior<br />
superiorlar <strong>ve</strong> omuzlar horizontal planda aynı seviyededir.<br />
Posterior bakışta dizler, kalça gluteal kıvrımlar, krista iliakalar, sakroiliak eklem üzeri<br />
gamzeler, skapulanın inferior köşeleri, akromial çıkıntılar, kulaklar, protuberensia<br />
oksipitalis eksterna horizontal planda aynı seviyededirler.<br />
Şekil–6: İdeal postür yan görünüş<br />
26
Şekil–7: İdeal postür<br />
2.2.4. İdeal Oturma Postürü<br />
Oturma postürü ayakta durma postürüne göre daha gevşek bir postürdür. Bu pozisyonda<br />
destek yüzeyi oldukça geniş olduğundan alt ekstremite kaslarının gevşemesine izin <strong>ve</strong>rir.<br />
Oturma postürü doğru olduğunda yerçekimi merkezi, iskial tuberositas <strong>ve</strong> 11. torakal<br />
<strong>ve</strong>rtebranın hemen önünde uzanmalıdır.<br />
Ön oturmada yerçekimi merkezi iskionların önündedir. Lomber lordoz azalmıştır <strong>ve</strong> vücut<br />
ağırlığının % 25 ten fazlası ayaklardan yere aktarılır.<br />
Orta oturmada vücut ağırlığının % 25 i ayaklardan yere aktarılır. Lomber bölge düz <strong>ve</strong>ya<br />
hafifçe kifotiktir.<br />
Arka oturmada lomber lordoz kesin olarak ters dönmüştür. Vücut ağırlığının % 25’ ten azı<br />
ayaklardan yere aktarılır (25).<br />
27
Oturma postürü ile intradiskal basınç <strong>ve</strong> erektör spinalardaki kas aktivitesi arasındaki<br />
ilişkilerin incelenmesi ilginç sonuçlar <strong>ve</strong>rmiştir. Bütün oturma şekillerinde intradiskal<br />
basınç ayakta durmaya oranla daha fazladır. Oturma sırasında kolların üst bacaklara<br />
dayanması ile intradiskal basınç azaldığı gibi, aynı şekilde dik oturmakla lordozun<br />
azaltılması da mümkündür (29).<br />
Sırtın oturma sırasında desteklenmesi ile intradiskal basınç <strong>ve</strong> kas aktivitesi azalır.<br />
Sandalye arkalığının eğimi ile enerji sarfının ilişkisi vardır. Arkalığın 100 dereceden 90<br />
dereceye inmesi ile kas aktivitesi azalır fakat 100 derecenin üzerindeki eğimlerde belirli<br />
fark ortaya çıkmaz.<br />
Lomber kifozda artan intradiskal basınç, lordoza doğru kayma ile azalır. Lomber<br />
hiperekstansiyonun etkisi ise bilinmemektedir (25).<br />
İdeal oturma postüründe;<br />
• İskial tuberositaslar en büyük destek yüzeyini oluşturmalıdırlar,<br />
• Uylukların üst kısmı diz eklemi arkasına aşırı basınç oluşturmayacak şekilde<br />
oturma yüzeyine yerleştirilmelidir,<br />
• Lomber omurga mid-fleksiyonda olmalı fizyolojik eğrilikler sürdürülmelidir,<br />
• Tüm omurga hafifçe arkaya doğru eğimli bir arkalıkla desteklenmelidir,<br />
• Bacakların ağırlığı ayaklar ile destek yüzeyine aktarılmalıdır,<br />
• Yerde otururken ellere <strong>ve</strong> kollara <strong>ve</strong>ya duvara dayanarak gövde desteklenmelidir<br />
(28).<br />
Ne yazık ki modern oturma araçlarında bu pozisyonun korunması imkansız gibidir. Çünkü<br />
sıklıkla çok yumuşak <strong>ve</strong> derin, kısa <strong>ve</strong>ya uzun, geriye doğru fazlaca eğimli oturma araçları<br />
kullanılmaktadır.<br />
Pelvisi öne doğru kaydırarak oturma bireyler arasında çok yaygındır. Bu oturuş; ağırlık<br />
merkezinin iskial tüberositasların arkasına düşmesine, lomber omurgada kon<strong>ve</strong>ks bir<br />
eğriliğe (lomber lordozun kaybına) <strong>ve</strong> torakal omurgada konkav bir eğriliğe sebep olur<br />
(4).<br />
28
2.2.5. Omurganın Postür Bozuklukları<br />
2.2.5.1. Torasik kifoz<br />
Omurganın normal sınırlar dışında sagital planda posterior sapması olarak tanımlanır.<br />
Torasik kifoz kardiyak <strong>ve</strong> pulmoner organların uyumunu sağlar. Servikal lordoz, torakal<br />
kifoz, lomber lordoz omurgaya postüral bir esneklik <strong>ve</strong>rmekle ona hareket, koşma <strong>ve</strong> diğer<br />
fiziksel aktiviteleri kazandırır. Aşırı sagital eğrilik ya fonksiyoneldir ya yapısaldır.<br />
Fonksiyonel eğrilikler; anterior <strong>ve</strong> posterior spinal ligament <strong>ve</strong> kas yapıların zayıflığı<br />
sonucu ortaya çıkar. Spinal ekstansör kasların zayıflığı kon<strong>ve</strong>ksite üzerindeki gerginliğin<br />
azalması ile kifoza yol açar. Fonksiyonel postüral eğrilikler germe egzersizleri ile<br />
düzeltilebilmektedir.<br />
Torasik kifoz artışı göğüs kafesi genişlemesini azalttığı gibi, omuz kavşağındaki hareketi<br />
de azaltır. Bu durum akromiyonun öne <strong>ve</strong> aşağı çekilmesine, kolun internal rotasyonuna<br />
yol açarak glenohumeral eklem mekanizmasını bozar. Bu postür bozukluğu rotator manşon<br />
tendonlarının sıkışması <strong>ve</strong> bozulması ile sonuçlanır (1, 23,<br />
30). Skolyoz Araştırma Grubunun önerisine göre kifoz<br />
açısı ölçümü için “Cobb metodu” önerilmektedir. Bu<br />
ölçüme göre dorsal lateral grafilerde en üst dorsal<br />
<strong>ve</strong>rtebranın üst kenarından en alt dorsal <strong>ve</strong>rtebranın alt<br />
kenarından çizilen paralel çizgileri dik kesen doğruların<br />
arasındaki açı, dorsal kifoz açısını <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
Omurganın dorsal bölgedeki normal eğimi 20–40 derece<br />
kifoz şeklindedir (31).<br />
Şekil–8: Kifoz açısı ölçümü (Cobb metodu)<br />
2.2.5.2. Skolyoz<br />
Omurganın frontal planda yani sağ <strong>ve</strong> sol yanlara doğru olan eğriliği <strong>ve</strong> eğrilikle birlikte<br />
rotasyonunu ifade eder. Normal bir <strong>ve</strong>rtebral kolonda, <strong>ve</strong>rtebralar koronal <strong>ve</strong> trans<strong>ve</strong>rs<br />
düzlemlerde nötral pozisyonda yer alırlar. Bu dizilimin herhangi bir nedenle koronal<br />
29
planda bozulması sonucu ortaya çıkan eğriliğe skolyoz adı <strong>ve</strong>rilir (Şekil–9). Skolyoz,<br />
bükülme <strong>ve</strong>ya eğri anlamına gelmektedir (32).<br />
Skolyoz Sınıflandırılması<br />
Skolyozun sınıflandırılmasında şimdiye kadar pek çok yöntem denenmiştir. Amerika’daki<br />
Skolyoz Araştırma Cemiyeti standardizasyonu sağlamak <strong>ve</strong> karışıklığı önlemek amacıyla<br />
etiyolojiye dayalı bir sınıflandırma önermiş <strong>ve</strong> bir skolyoz terimleri sözlüğü yayınlamıştır.<br />
Buna göre skolyoz ikiye ayrılır;<br />
1. Yapısal skolyoz<br />
2. Yapısal olmayan skolyoz (4).<br />
30
Şekil–9: Skolyoz<br />
YAPISAL SKOLYOZ<br />
I- İdiyopatik B- Segmentasyon yetersizliği<br />
A- İnfantil (0–3 yaş) 1- Unilateral<br />
1- Gerileyen tip 2- Bilateral<br />
2- İlerleyici tip C- Mikst<br />
B- Ju<strong>ve</strong>nil (3–10 yaş) IV- Nörofibromatozis<br />
C- Adolesan (10 yaş-Olgunluk) V- Mezenkimal bozukluklar<br />
D- Adult (Olgunluk-yaşlılık) A- Marfan sendromu<br />
II- Nöromüsküler B- Ehler-Danlos sendromu<br />
A- Nöropatik C- Diğerleri<br />
1- Üst motor nöron lezyonu VI- Romatizmal hastalıklar<br />
a- Serebral palsi VII- Travma<br />
b- Spinoserebellar dejenerasyon A- Kırık<br />
1. Friedreich hastalığı B- Cerrahi<br />
2. Charcot-Marie-Tooth hastalığı 1- Laminektomi sonrası<br />
3. Rossy- Levy hastalığı 2- Torokoplasti sonrası<br />
c- Siringomiyeli C- İrradyasyon<br />
d- Spinal kord tümörü VIII- Ekstraspinal kontraktürler<br />
e- Spinal kord travması A- Ampiyem sonrası<br />
f- Diğerleri B- Yanık sonrası<br />
2- Alt motor nöron lezyonu IX- Osteokondrodistrofiler<br />
a- Poliomiyelit A- Diyastrofik dwarfizm<br />
b- Diğer viral myelitler B- Mukopolisakkaridozlar<br />
c- Travmatik C- Spondiloepifizyal displazi<br />
d- Spinal müsküler atrofi D- Multipl epifizyal displazi<br />
1- Werdnig-Hoffman E- Diğerleri<br />
2- Kugelberg-Welander X- Kemik infeksiyonu<br />
e- Miyelomeningosel(Paralitik) A- Akut<br />
3- Disotonomi(Riley-Day) B- Kronik<br />
4- Diğerleri XI- Metabolik bozukluklar<br />
B- Myopatik A- Raşitizm<br />
1- Artrogripozis B- Osteogenezis imperfekta<br />
2- Müsküler distrofi C- Homosistinüri<br />
a- Duchenne(psödohipertrofik) D- Diğerleri<br />
b- Ekstremite kuşak tip XII- Lumbosakral bölgeyle ilişkili olanlar<br />
c- Fasiyoskapulahumeral A- Spondilolizis <strong>ve</strong> spondilolistezis<br />
3- Lif tipi oransızlığı B- Konjenital anomaliler<br />
4- Konjenital hipotoni XIII- Tümörler<br />
5- Miyotonik distrofi A- Vertebral kolon<br />
6- Diğerleri 1- Osteoid osteoma<br />
III- Konjenital 2- Histiyositozis X<br />
A- Formasyon yetersizliği 3- Diğerleri<br />
1- Kama <strong>ve</strong>rtebra B- Spinal kord<br />
2- Hemi<strong>ve</strong>rtebra<br />
I- Postüral skolyoz<br />
II- Histerik skolyoz<br />
III- Sinir kökü irritasyonu<br />
A- Nükleus pulpozus herniasyonu<br />
B- Tümörler<br />
IV- İnflamasyona bağlı<br />
V- Bacak boyu eşitsizliğine bağlı<br />
VI- Kalça kontraktürlerine bağlı<br />
YAPISAL OLMAYAN SKOLYOZ<br />
Omurgadaki eğrilik S <strong>ve</strong> C şeklinde olabilir. Skolyoza eşlik eden <strong>ve</strong>rtebral rotasyon<br />
nedeniyle göğüs kafesinde asimetri farkedilir. Belin öne fleksiyonu ile simetri bozukluğu<br />
belirgin hale gelir. Skolyoz strüktürel <strong>ve</strong>ya fonksiyoneldir. Strüktürel skolyoz sabit<br />
31
deformitedir. Aktif ya da pasif tam düzeltilmesi mümkün değildir. İlerleyici niteliktedir.<br />
Fonksiyonel skolyozda deformite mobil niteliktedir, yatma sırasında ortadan kalkar ya da<br />
hastalar ayakta duruş pozisyonunda kon<strong>ve</strong>ksiteye doğru lateral fleksiyon yaparsa skolyoz<br />
ortadan kalkar. Postüral skolyozda lomber lordoz, dorsal kifoz artar. Postüral skolyoz<br />
ilerlemez <strong>ve</strong> strüktürel olmaz. Klinik önemi azdır <strong>ve</strong> genellikle tedavisi gerekmez.<br />
Adölesan dönemde skolyoz, kızlarda 4–8 kat fazla olup, ilerleme riski de daha fazladır.<br />
Erken dönemde ayakta dik dururken skolyoz görülmeyebilir. Muayene edilecek kişi,<br />
kalçalardan 90 derecelik açı yapacak şekilde öne doğru eğilir dizler ekstansiyonda, kollar<br />
birbirine paralel <strong>ve</strong> avuç içleri birbirine bakacak pozisyonda sarkıtılır. Bu şekilde arkadan,<br />
yandan gözlemek suretiyle skolyoz erken dönemde tespit edilebilir. Postüral skolyoz için<br />
genel postüral egzersizler düzenlenebilir. Skolyoz pelvis eğikliği, bacaklarda uzunluk farkı,<br />
disk lezyonu gibi nedenlere bağlı olabilir. Pelvik eğrilik varsa esnek olup olmadığı<br />
saptanmalıdır. Fleksiyon kontraktürünün olması skolyoza eşlik eden lordotik postüre yol<br />
açabilir. Skolyozlu kişilerde nörolojik muayene yapılmalıdır. Kas gücü tayini tanı <strong>ve</strong><br />
tedavinin planlanması yönünden önemlidir (24, 33, 34).<br />
Hiçbir nedene bağlı olmayan skoloza idiyopatik skolyoz denir. İdiyopatik skolyoz, skolyoz<br />
tipleri arasında %80 ile en sık görülen grubu oluşturur. İdiyopatik skolyozun etiyolojisi<br />
konusunda çok sayıda teori olmasına rağmen, yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar<br />
tatmin edici değildir. Çeşitli çalışmalar yetersiz propriosepsiyon gibi posterior kolon<br />
anormalliklerinin <strong>ve</strong> diğer merkezi sinir sistemi patolojilerinin skolyozla ilişkili<br />
olabileceğini akla getirse de henüz bu görüşler kanıtlanmış değildir.<br />
Skolyoz, eğriliğin yer aldığı anatomik bölgeye <strong>ve</strong> kon<strong>ve</strong>ksitenin bulunduğu yöne göre<br />
adlandırılır. Eğrilikte en çok rotasyona uğrayan <strong>ve</strong>rtebraya apikal <strong>ve</strong>rtebra denilir. Buna<br />
göre apeksi C1-C6 arasında olan eğriliklere servikal, C7-T1 arasında olanlara<br />
servikotorasik, T2-T11 arasında olanlara torakal, T12-L1 arasında olanlara torakolomber,<br />
L2-L4 arasında olanlara lomber, L5 <strong>ve</strong> aşağıda olanlara lumbosakral eğrilik adı <strong>ve</strong>rilir (4).<br />
KLASİFİKASYON<br />
Servikal<br />
Servikotorasik<br />
Torakal<br />
Torakolomber<br />
C1-C6<br />
C7-T1<br />
T2-T11<br />
T12-L1<br />
32<br />
APEKS VERTEBRA
Lomber<br />
Lumbosakral<br />
L2-L4<br />
L5-S1<br />
Tablo–1: Lokalizasyona göre skolyoz sınıflaması<br />
Skolyoz tanısı konurken en fazla kabul gören ölçüm<br />
metodu Cobb açısı ölçümüdür (Şekil–10). Bu açının<br />
ölçüm yöntemi şöyledir. Eğriliğin üst ucundaki<br />
<strong>ve</strong>rtebranın üst kenarına horizontal bir çizgi, alt uçtaki<br />
<strong>ve</strong>rtebranın alt ucuna ikinci bir horizontal çizgi çekilir.<br />
Horizontal çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin<br />
kesişmesiyle oluşan açı ölçülür (35).<br />
Şekil–10: Skolyotik eğriliğin Cobb yöntemiyle ölçülmesi<br />
Eğriliğin derecesinin ölçümünde kullanılan diğer yöntem Risser-Ferguson metodudur. Bu<br />
ölçümde, üst <strong>ve</strong> alttaki son <strong>ve</strong>rtebraların merkezinden apeks <strong>ve</strong>rtebranın merkezine çekilen<br />
iki çizginin kesişmesiyle oluşan açı ölçülür (32).<br />
2.2.5.3. Çukur bel (artmış lordoz)<br />
Normal kon<strong>ve</strong>ks lomber eğriliğin artması durumudur. Fizyolojik öne eğrilik pelvis<br />
eğikliğinden etkilenir. Kalça eklemleri üzerindeki pelvik balans bir tahtaravalli gibidir. Bu<br />
balans abdominal, spinal, kalça kasları <strong>ve</strong> ligamentler tarfından sağlanır. Pelvisi posterior<br />
eğik pozisyona getirerek lomber lordozu azaltmak için abdominal, gluteal <strong>ve</strong> hamstring<br />
kasları birlikte çalışır. Aynı anda kalça fleksörleri <strong>ve</strong> spinal ekstansörler pelvisi öne iterek<br />
lomber eğriyi artırırlar. Bu kaslar arasında dengesizlik <strong>ve</strong>/ <strong>ve</strong>ya artmış karın hacmi<br />
abdominal <strong>ve</strong> gluteal kaslarda uzama <strong>ve</strong> zayıflığa, iliopsoas <strong>ve</strong> spinal extansör kaslarda<br />
gerginliğe, sonuçta karın bölgesinin öne çıkmasına sebep olur (4).<br />
Lomber Lordoz Açısının Ölçümü:<br />
33
Lateral lomber grafide birinci lomber <strong>ve</strong>rtebranın üst<br />
kenarından paralel bir çizgi, birinci sakral <strong>ve</strong>rtebranın<br />
üst kenarından paralel bir çizgi çizilir. Paralel<br />
çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin<br />
kesişmesiyle oluşan açı ölçülür. (Şekil–11)<br />
Ortalama lomber lordoz açısı 50 ila 60 derece<br />
arasındadır. Bazı araştırmacılar beşinci lomber<br />
<strong>ve</strong>rtebranın altkenarını kullanarak sakral pozisyonun<br />
etkilerini elimine etmeyi tercih etmektedirler (32).<br />
Şekil–11: Lomber lordoz açısının ölçümü<br />
2.2.5.4. Kifolordotik postür<br />
Bu postürde, baş öne doğru çıkık, servikal <strong>ve</strong>rtebralar<br />
hiperextansiyonda, skapula abduksiyonda, dorsal kifoz <strong>ve</strong> lomber lordoz artmış, pelvis<br />
anterior pelvik tiltte, kalça eklemi fleksiyonda, diz eklemi hafifce hiperekstansiyonda, ayak<br />
bileği hafifce plantar fleksiyondadır.<br />
Boyun ekstansörleri, kalça fleksörleri <strong>ve</strong> lomber ekstansör kaslar kısalmış <strong>ve</strong><br />
kuv<strong>ve</strong>tlenmişlerdir. Boyun fleksör, üst torasik ekstansör <strong>ve</strong> ekstansör oblik kaslar ise<br />
zayıflamış <strong>ve</strong> uzamışlardır. Hamstringler hafifçe uzamışlardır, fakat zayıf olmayabilirler.<br />
2.2.5.5. Düz sırt postürü<br />
Baş öne doğru çıkık, servikal <strong>ve</strong>rtebralar hafifçe ekstansiyonda, üst torakal <strong>ve</strong>rtebraların<br />
fleksiyonu artmış, alt torakal <strong>ve</strong>rtebralar ise düzleşmiştir, lomber lordoz düzleşmiş, pelvis<br />
posterior pelvik tiltte, kalça <strong>ve</strong> diz eklemi ekstansiyonda, ayak bileği hafifce plantar<br />
fleksiyondadır.<br />
Kalça fleksör kasları zayıflamış <strong>ve</strong> uzamışlardır. Sırt ekstansörleri ise hafifce uzamıştır.<br />
Hamstring grubu kaslar kısalmış <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tlenmiş, abdominal kaslar ise sadece<br />
kuv<strong>ve</strong>tlenmişlerdir.<br />
2.2.5.6. Yuvarlak sırt postürü<br />
34
Baş öne doğru çıkık, servikal <strong>ve</strong>rtebralar hafifce ekstansiyonda torakal <strong>ve</strong>rtebraların<br />
fleksiyonu artmış, lomber lordoz düzleşmiş, pelvis posterior tiltte, kalça eklemi pelvisin<br />
anteriora yer değiştirmesi ile hiperekstansiyonda, diz hiperekstansiyonda ayak bileği nötral<br />
pozisyondadır.<br />
Kalça fleksör, ekstansör oblik, torasik ekstansör <strong>ve</strong> boyun fleksör kasları zayıflamış <strong>ve</strong><br />
uzamışlardır. Hamstring <strong>ve</strong> internal oblik kasların üst lifleri kısalmış <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tlenmişlerdir<br />
(26).<br />
2.2.6. Postür Analizi<br />
Postür analizinin amacı; hastada mevcut postural deviasyonların saptanarak buna uygun<br />
tedavi programlarının <strong>ve</strong>rilebilmesi, ayrıca gelecekte olabilecek değişikliklerin<br />
değerlendirilebilmesidir.<br />
Analizde; çekül, postür tahtaları, <strong>Symmetrigraf</strong>, özel cet<strong>ve</strong>ller, değişik yükseklikte tahta<br />
bloklar, mezura, deri bölgelerini işaretlemek için özel kalemler kullanılmaktadır. Analiz<br />
hastanın çıplak ayakla <strong>ve</strong> uygun giysilerle kendini rahat hissettiği pozisyonda durmasıyla<br />
yapılır.<br />
Erişkin postürünü etkileyen birçok faktör olmakla birlikte bunlardan üçü sıklık bakımından<br />
önem kazanmıştır.<br />
1. Ailesel <strong>ve</strong> kalıtımsal belirgin dorsal kifoz <strong>ve</strong> aşırı lomber lordoz,<br />
2. Doğuştan ya da sonradan olma yapısal bozukluklar; sinir, kas, kemik <strong>ve</strong> bağ<br />
dokusunda duraklamış ya da ilerleyici anomaliler,<br />
3. Gelişme döneminde alışkanlıklar ya da yanlış eğitimle edinilmiş bozuk postürler.<br />
Postürde ailesel, kalıtımsal ya da hastalıklardan kaynaklanan sapmalar, dikkatli anamnez,<br />
klinik muayene <strong>ve</strong> laboratuar desteğiyle ortaya konulabilir.<br />
35
İdeal postür, stres <strong>ve</strong> gerilmenin minimum olduğu <strong>ve</strong> vücudun muhtemelen maksimal<br />
<strong>ve</strong>rimde çalıştığı durumdur (36, 37).<br />
Basmajiyan insanın memeliler arasında antigravite için en az efor sarf eden varlık<br />
olduğunu ifade etmiştir (38). Kasta enerji harcanmasının en kötü olduğu durumda bile en<br />
ekonomiktir. Standart postürde omurga normal eğime sahiptir <strong>ve</strong> alt ekstremite kemikleri<br />
ağırlık taşımaya ideal diziliştedir.<br />
Pelvisin nötral pozisyonunda, karın <strong>ve</strong> alt ekstremitenin iyi dizilimde olması gerekir.<br />
Göğüs <strong>ve</strong> sırtın pozisyonu, solunum organlarının optimal fonksiyonunu kolaylaştıracak<br />
şekildedir. Dengeli bir pozisyonda baş diktir, yani boyun kaslarına minimal stresin bindiği<br />
dengeli bir durumdur (37).<br />
Standart postürde ayağın zeminle temasta olduğu düzlem referans noktası olmalıdır. Baş<br />
sabit olmadığı için, ideal duruşta kulak lobu referans alınmamalıdır. Dış maleolun hafifçe<br />
önü referans noktadır <strong>ve</strong> vücudun midkoronal düzleminin taban noktasını oluşturur.<br />
Arkadan görünüşte referans nokta, ideal vücut duruşunda topuklar arası orta noktadır <strong>ve</strong><br />
midsagital düzlemin taban noktasını oluşturur. Şakül hattı topuklar arası orta noktadan<br />
başlayarak bacakların arasından yukarı doğru pelvis, omurga, sternum <strong>ve</strong> baş orta<br />
noktasından uzayarak yükselir.<br />
Postür <strong>analizinde</strong> Cureton <strong>ve</strong> Clark metodunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmaktadır:<br />
Vücut tipi,<br />
Vücut dengesi,<br />
Vücut kısımlarının düzeni,<br />
Kas kısalığı testleri,<br />
Bacak uzunluğu ölçümü (4).<br />
Vücut tipi<br />
Üç çeşit vücut tipi mevcuttur. Ektomorfik (uzun <strong>ve</strong> ince), endomorfik (kısa <strong>ve</strong> şişman) <strong>ve</strong><br />
mezomorfik (atletik <strong>ve</strong> kaslı).<br />
Vücut dengesi<br />
36
a. Antero posterior balans: Vücut ağırlığının anormal şekilde ayağın ön kısmına <strong>ve</strong>ya<br />
arkaya topuklara <strong>ve</strong>rilmesine göre anterior <strong>ve</strong>ya posterior dengeden bahsedilir.<br />
Lateralden sarkıtılan çekül hattına göre; referans noktalarının çekül hattının<br />
arkasında kalması dengenin posteriora kaydığını ifade eder.<br />
b. Lateral balans: Vücut ağırlığının sağ <strong>ve</strong>ya sol ayak üzerine daha fazla <strong>ve</strong>rilmesi<br />
anormal olarak değerlendirilir. Posteriordan sarkıtılan çekül hattına göre; referans<br />
noktalarının çekül hattının sol tarafında kalması sola lateral denge olarak<br />
değerlendirilir (4).<br />
Vücut kısımlarının düzeni<br />
Vücudun; sağ <strong>ve</strong> sol lateralinden, anterior <strong>ve</strong> posteriorundan postür analizi yapılır.<br />
Lateral Postür Analizi:<br />
a. Baş: lateral bakışla omuz eklemi tepe noktası kulak kepçesi ilişkisine göre öne <strong>ve</strong>ya<br />
geriye eğim değerlendirilir. Ayakta yan duruşta, yerçekimi çizgisi kulak<br />
memesinden geçer. Boyunda normal bir anterior kon<strong>ve</strong>kslik vardır.<br />
b. Omuzlar: Omuzların yuvarlaklaşarak öne gelmesine protraksiyon, omuzların aşırı<br />
miktarda geriye çekilmesine omuz retraksiyonu denir. Omuzların protraksiyonu <strong>ve</strong><br />
retraksiyonu analiz edilmelidir. Gerekiyorsa pektorallere kısalık testi yapılarak,<br />
görülen postür hatası kesinleştirilmelidir. Lateral duruşta yerçekimi çizgisi omuz<br />
ekleminin ortasından geçer. Omuz <strong>ve</strong> kolların pozisyonu, skapulaların pozisyonuna<br />
bağlıdır.<br />
c. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralis: Kifoz, lordoz, kifolordoz, yuvarlak sırt, düz sırt<br />
değerlendirilir. İdeal dizilişte torasik omurga hafifçe posteriora doğru eğimlidir.<br />
Torasik omurganın pozisyonu baş <strong>ve</strong> boyun pozisyonunu etkilemektedir. Pelvis <strong>ve</strong><br />
lomber omurga ideal dizilişte ise, torasik omurganın da ideal pozisyonda olduğu<br />
farzedilebilir. Lordoz artışı mevcutsa sırt bölgesinin posterior eğimi azalma<br />
37
eğilimindedir, başka bir deyişle alışkanlıklar, tekrarlayan aktiviteler sonucu kifoz<br />
<strong>ve</strong> lordozda artma olmaktadır.<br />
d. Pelvis: Pelvis, kalça eklemi Ligamentler ile desteklenir. Bir ahenk içinde çalışan<br />
kalça eklemleri, kapsülün ön bölümünün kalınlaşmasıyla oluşan iliopektineal<br />
ligamanın (Bigelow’un Y bandı) engellemesiyle nötralden daha fazla ekstansiyon<br />
yapamaz. Dizler, arka popliteal ligamanlar <strong>ve</strong> kapsül üzerinde ekstansiyonda<br />
kilitlenir. Bu aşamada, bacağın <strong>ve</strong> gövdenin erekt pozisyonunun korunmasında,<br />
kuadrisepsin rolü yoktur. Desteği yalnız bağlar sağlar. Pelvis, tensor fasiya lata<br />
tarafından da desteklenir, bu fasia krista iliakadan aşağı arkaya doğru giderek dizde<br />
iliotibial banda yapışır. Hem kalçaya destek <strong>ve</strong>rir hem de dizin<br />
hiperekstansiyonunu önler. Lateral analizde anterior pelvik tilt, posterior pelvik tilt<br />
değerlendirilir. Pelvik inklinasyon açısının artması anterior, azalması posterior<br />
pelvik tilt olarak değerlendirilir.<br />
e. Dizler: Dizlerde fleksiyon <strong>ve</strong> hiperekstansiyon(genu rekurvatum) değerlendirilir.<br />
Ayakta dik duruşta, yandan bakıldığında normalde uyluk <strong>ve</strong> bacak eksenleri<br />
arasında, önde bir açı gelişmesine <strong>ve</strong> dizin hiperekstansiyonda durmasına genu<br />
rekurvatum denir. Hafif genu rekurvatum yani 10 dereceye kadar dizde<br />
hiperekstansiyon normaldir. Özellikle kadınlarda bağ gevşekliği nedeniyle bu<br />
durum görülebilir. Anterior krusiyat ligament rüptürlerinden sonra <strong>ve</strong> büyüme<br />
dönemindeki kızlarda üst tibia epifizinde oluşan gelişme geriliğinde, baleyle<br />
uğraşanlarda ya da erken adolesan dönemde yüksek topuklu ayakkabı giyenlerde<br />
diz hiperekstansiyonu görülür (16, 39, 40).<br />
f. Ayaklar: Ayağın arklarını, intrensek <strong>ve</strong> ekstrensek kasların ligamanları ile kısmen<br />
de tibialis anterior <strong>ve</strong> posteriorun ligamanları ile desteklenen kemiklerin mekanik<br />
olarak yerleşmesi oluşturur. Her ayak 2 longitüdinal <strong>ve</strong> 2 trans<strong>ve</strong>rs arka sahiptir.<br />
Postür yönünden longitudinal ark çok önemlidir. Arkın azalması pes planus,<br />
artması pes kavus olarak adlandırılır. Pes planus longitudinal arkın hafif<br />
düşüklüğünden tam kollapsına kadar dört değişik derecede görülebilir. Anatomik<br />
olarak naviküler <strong>ve</strong> küneiform kemiklerde alçalma, talusta kalkaneusa göre aşağı<br />
mediale doğru bir rotasyon görülür. Ayak düzleşir, topuk pronasyona giderken ön<br />
kısım abduksiyona gelir. Ayakta metatars çizgisi hizasında bir genişleme olur. Pes<br />
planus deformitesi varsa, önce ayakta dururken, sonra ayak havada iken<br />
38
inspeksiyon tekrarlanır. Her iki durumda pes planus deformitesi aynı ise kemiksel<br />
bozukluklar sonucu gelişmiş sert pes planus vardır. Yük <strong>ve</strong>rildiği zaman deformite<br />
meydana geliyor yük <strong>ve</strong>rilmediği zaman ayak normal görünüyorsa, o zaman<br />
yumuşak doku laksitesi sonucu gelişmiş esnek pes planus söz konusudur. Pes<br />
kavusta ise medial longitudinal arkın yüksekliği normalden fazladır. Metatars<br />
başlarına düşen yük artar metatarslar düşer <strong>ve</strong> metatarsalji görülür. Ayak<br />
supinasyona gider. Genellikle pes kavusla birlikte parmaklarda pençeleşme vardır.<br />
Pes kavus genellikle nörolojik bozukluklar sonucunda ortaya çıkar (34, 35, 39, 40,<br />
41).<br />
Anterior Postür Analizi:<br />
a. Baş: Anterior bakışla çene ile suprasternal çukur arası ilişkiye göre sağa <strong>ve</strong>ya sola<br />
eğiklik değerlendirilir. Başın sağa eğikliğinde başın üst kısmı sağa doğru, çene sola<br />
doğru dönmüştür.<br />
b. Omuzlar: Her iki omuzun yükseklik farkı değerlendirilir. Omuzlardan birinin daha<br />
düşük <strong>ve</strong>ya yüksek olduğunu söyleyebilmek için farkın açık olarak göze çarpması<br />
gerekir. Kas gerilimi eşit değilse, bir tarafta uzun süreli ağır yük taşındığı zaman <strong>ve</strong><br />
skolyozda, bir omuz daha yüksek olmaktadır.<br />
c. Göğüs kafesi: Göğüs bölgesinde olabilecek postüral deviasyonlar;<br />
Çökük göğüs: Anterior torasik duvarın konkavlığı <strong>ve</strong>ya düzleşmesidir.<br />
Fıçı göğüs: Toraksta yuvarlaklaşma <strong>ve</strong> genişleme olarak tanımlanır. Tam<br />
inspirasyon anındaki gibi, kostalar <strong>ve</strong> sternum yükselmiştir.<br />
Pektus ekskavatum: Anterior toraksın belirgin depresyonudur. Sternum <strong>ve</strong> birleşik<br />
kostalar içe doğru çökmüştür.<br />
Pektus karinatum: Toraksın ön arka çapının arttığı, sternumun öne doğru yer<br />
değiştirdiği bir deformite olarak tanımlanır.<br />
Harrison oluğu: Toraksın alt bölgesinde görülen boylu boyunca bir trans<strong>ve</strong>rs<br />
çöküntüdür.<br />
d. Abdominal bölge: Abdominal yağ dağılımı, yaş, cinsiyet gibi faktörler dikkate<br />
alınarak, karın kaslarının genel gücü değerlendirilerek protrüzyon <strong>ve</strong>ya abdominal<br />
39
çöküklük üç dereceli olarak değerlendirilir. Protrüzyon; habitüel relaksasyon <strong>ve</strong>ya<br />
abdominal kas güçsüzlüğünden kaynaklanır. Abdominal çöküklük; üst abdominal<br />
duvarda normalde bir miktar çöküklük vardır. Fakat göğüs kafesinin hemen altındaki<br />
derin <strong>ve</strong> belirgin çöküklük not edilmelidir (4).<br />
e. Pelvis: Sağ <strong>ve</strong> sol tarafta yükseklik farkı (alt ekstremite kısalığı) değerlendirilir. Sağ<br />
<strong>ve</strong>ya sol kalça daha yukarda olabilir. Spina iliaka anterior superiorlar palpe edilir <strong>ve</strong><br />
buradan yere <strong>ve</strong>ya medial malleollere olan uzunluk farkı ölçülür.<br />
f. Dizler:<br />
Tibial torsion: Normalde tibianın sagital düzlemi ile vücudun horizontal düzlemi<br />
arasında 0–40 derecelik bir açı vardır. Eğer tibia alt ucu, üst tibia ucuna göre, dışa<br />
bundan fazla dönerse torsion anomalisi olarak tanımlanır. Ayaklar birbirinden<br />
hafifçe ayrı <strong>ve</strong> paralel olarak ayakta durulduğu zaman, patellalar içe dönük<br />
görünümdeyse, tibial torsion vardır.<br />
Genu varum: Diz ekleminin dışa doğru açılanmasıdır. Femur <strong>ve</strong> tibianın uzun<br />
eksenleri içe doğru deviasyon yapar.<br />
Genu valgum: Dizin içe doğru açılanması <strong>ve</strong> tibia ile femur hattının dışa<br />
deviasyonu olarak tanımlanır. En çok ayağın pronasyonu <strong>ve</strong> pes planus ile birlikte<br />
görülür (42).<br />
g. Ayaklar: İn<strong>ve</strong>rsiyon <strong>ve</strong>ya e<strong>ve</strong>rsiyon değerlendirilir. Ayak parmaklarında hallux<br />
valgus <strong>ve</strong>ya çekiç parmak deformitesi bulunabilir. Hallux valgus, ayak başparmağının<br />
ayak orta hattına doğru, metatarsofalangial eklemden itibaren deviasyondur. Çekiç<br />
parmaklar, ayak parmaklarının metatarsofalangeal eklemden hiperekstansiyon,<br />
interfalangeal eklemlerden fleksiyonu ile kıvrık bir görünüm almalarıdır.<br />
Posterior Postür Analizi<br />
a. Kolumna Vertebralis: Posterior değerlendirmede skolyoz aranır. Kolumna <strong>ve</strong>rtebralisteki<br />
lateral eğriliklere skolyoz adı <strong>ve</strong>rilir. Genellikle rotasyonla birlikte görülür.<br />
40
. Kalçalar <strong>ve</strong> dizler: Gluteal çizginin seviyesi, gluteal kitlenin alt çizgisi her iki tarafta<br />
aynı seviyede olmalıdır. Eğer fark varsa tek bacakta kısalık, skolyoz, lateral pelvik tilt<br />
düşünülmelidir. Diz arkası çizgilerinin seviyesi sağ <strong>ve</strong> sol tarafta eşit olup olmadığına<br />
bakılır (26).<br />
c. Ayaklar: Kalkaneusun normal şekil <strong>ve</strong> pozisyonda olup olmadığına bakılır. Kalkaneusun<br />
normal pozisyonu nötral ya da hafif valgustur. Varusta durması patolojik bir durumu akla<br />
getirmelidir (4).<br />
SYMMETRİGRAF<br />
Postür değerlendirmesi, karelere bölünmüş şeffaf bir postür tablosunun (<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />
arkasında ayakta duran insanlara yapılmaktadır. Ayaklar belirli bir noktada sabitlenerek<br />
değerlendirme yapılmaktadır.<br />
Postürün değerlendirilmesi üçlü ölçek üzerinden yapılmaktadır (‘iyi’, ‘orta’, ‘zayıf’). Bu<br />
çalışmada ölçek adlandırması ‘normal’, ‘1. derecede bozukluk’ <strong>ve</strong> ‘2. derecede bozukluk’<br />
olarak yapılmıştır. Bu üçlü ölçek, kulak, omuz, büyük trokanter <strong>ve</strong> lateral malleol<br />
işaretlenmesiyle elde edilen düşey bir hat üzerinden saptanmaktadır (Şekil–12) (43).<br />
Şekil–12: <strong>Symmetrigraf</strong><br />
41
2.2.7. Postürün Yaş Ve Cinsiyetle İlişkisi<br />
İnsan yaşamının doğal bir parçası olan yaşlanma sürecinde, tüm sistemlerde süreğen <strong>ve</strong><br />
progresif fizyolojik değişiklikler ile biyolojik kapasitelerde azalmalar görülür. Bunun<br />
yanında akut <strong>ve</strong> kronik hastalıkların prevalansı da artmıştır. Bu süreçte bireyin postür,<br />
denge <strong>ve</strong> yürümesinde de önemli değişiklikler izlenir (4).<br />
Doğumda tüm <strong>ve</strong>rtebral kolon öne doğru konkav ya da fleksiyondadır, torakal <strong>ve</strong> sakral<br />
eğriler mevcuttur (primer eğriler). Çocuk büyüdükçe öne doğru kon<strong>ve</strong>ks olan sekonder<br />
eğriler oluşur; Üçüncü ayda başını dik tutmaya başlayan çocukta servikal lordoz, 6–8. ayda<br />
oturmaya <strong>ve</strong>ya yürümeye başlayınca da lomber lordoz gelişir. İlerleyen yaş <strong>ve</strong> yaşlanma ile<br />
disk dejenerasyonu, ligament kalsifikasyonu, osteoporoz <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rtebral kamalaşmadan dolayı<br />
<strong>ve</strong>rtebral kolon fleksiyon pozisyonuna döndükçe sekonder eğriler kaybolmaya başlar (44).<br />
Postürü etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar;<br />
1- Kemikler (örneğin hemi<strong>ve</strong>rtebra),<br />
2- Ligament laksitesi,<br />
3- Fasia <strong>ve</strong>ya kas-tendon gerginliği (örneğin tensor fasia lata, pektoraller, kalça<br />
fleksörleri),<br />
4- Kas tonusu (Örneğin gluteus maksimus, abdominal kaslar, erektor spina),<br />
5- Pelvik açı,<br />
6- Eklem pozisyonu <strong>ve</strong> mobilite,<br />
yaşlanma sürecinde bunların hemen hepsinde değişiklikler olmaktadır (44).<br />
Genel olarak yaşlılık postürü fleksiyon postürüdür; Boy kısalmış, baş öne eğik, omuzlar<br />
düşük, dorsal kifoz artmış, üst <strong>ve</strong> alt ekstremiteler ile gövde hafif fleksiyondadır. Baş<br />
progresif olarak öne doğru yerleşir <strong>ve</strong> servikal bölgede bir miktar ekstansiyon vardır.<br />
Torakal kifoz belirginleşmiş, lomber lordoz düzleşmiştir. Kollarda ekstansiyon artmıştır,<br />
skapulada protraksiyon izlenir. El bileklerinde ulnar deviasyon, parmaklarda artmış<br />
fleksiyon görülür. Ayrıca kalça <strong>ve</strong> diz fleksiyonu artmış, ayak dorsifleksiyonu azalmıştır.<br />
Yaşlanma ile ila<strong>ve</strong> değişiklikler arasında kemik pelvisin genişlemesi de vardır. Femur<br />
boynunun femur şaftına olan açısı artar, bu kalçaların valgus deformitesi ile sonuçlanır.<br />
Dejeneratif osteoartroza bağlı değişiklikler yanında geçirilmiş kırık <strong>ve</strong> çıkıklar, tendon<br />
rüptürleri, artritler, Paget hastalığı gibi kemik hastalıklarına bağlı gelişmiş spontan kırıklar,<br />
42
ursitler, kalloziteler <strong>ve</strong> nöropatik eklemler postür bozukluklarından sorumlu olabilir (44,<br />
45).<br />
Geriatrik popülasyonda postürü etkileyen bir diğer önemli faktör de kas kısalığı, kontraktür<br />
<strong>ve</strong> atrofidir. Bunlar artrit, sinir sistemi hastalıkları <strong>ve</strong> psikojenik faktörlere bağlı olarak<br />
gelişebilmektedir. Kuadriseps femoris kası atrofiye eğilimlidir. Fleksor grup kas gücü<br />
ekstansörlerden fazla olduğunda, özellikle immobil hastalarda fleksör yönde kontraktürler<br />
gelişir. Yine kişinin yatar <strong>ve</strong>ya otururken alt ekstremitelerini fleksiyonda tutmayı<br />
yeğlemesi gibi habitüel faktörlerin yanında, periartiküler fibrozis <strong>ve</strong> kas spazmları da<br />
kontraktürlere yol açabilir. Ayrıca Parkinson hastalığı, yaşama bağlılığın zayıflığı, uzun<br />
süreli yatak istirahati, demans gibi durumlar da kontraktür gelişimine neden olabilir.<br />
Postür ayrıca solunum <strong>ve</strong> kardiyovasküler sistem bozukluklarından <strong>ve</strong>ya iç organ<br />
patolojilerinden de etkilenebilir. Yaşlanma fizyolojisi yanında sistemik sorunların artması<br />
ile de giderek daha çok sayıda yaşlıda ayak sorunlarına rastlanmaktadır. 65 yaş üstü grupta<br />
en sık rastlanan ayak deformiteleri şunlardır: Pes planus, pes cavus, halluks valgus <strong>ve</strong> diğer<br />
parmak deformiteleri. Pes planusun geriatrik popülasyonda en sık nedeni posterior tibial<br />
tendonun dejenerasyonu <strong>ve</strong>ya rüptürüdür. Bu tendon ark yüksekliğinin idamesinde önemli<br />
olup ayağa in<strong>ve</strong>rsiyon <strong>ve</strong> plantar fleksiyon kuv<strong>ve</strong>ti sağlar. Halluks valgus ailesel olmaya<br />
eğilimli <strong>ve</strong> sıklıkla bayanlarda gözlenen bir deformitedir. Sivri uçlu <strong>ve</strong> yüksek topuklu<br />
ayakkabılar da etyolojide suçlanmaktadır (44).<br />
Kadınlar yapı olarak daha ufak tefek <strong>ve</strong> daha hafiftirler. Buna bağlı olarak yerçekimi<br />
merkezi daha aşağıdadır. Kadınlarda erkeklere göre lordoz artışı olduğu iddia edilmektedir.<br />
Ancak lumbosakral açıda kadın <strong>ve</strong> erkek arasında belirgin bir fark yoktur. Genç<br />
kadavralarda yapılan incelemelerde her iki cinste lordoz eğiminin birbirine yakın olduğu<br />
ispatlanmıştır. Asetabulum <strong>ve</strong> symfizis pubis arasındaki mesafe daha fazla olduğundan iki<br />
kalça birbirinden daha uzak durur. Bu nedenle genu valgum <strong>ve</strong> X bacak görünümü vardır.<br />
Pelvisin geniş olmasının etkisiyle patella laterale doğru çekilir. Total kas kitlesi kadınlarda<br />
daha az, kas tonusu <strong>ve</strong> kas kuv<strong>ve</strong>ti daha zayıftır. Kadınlarda erkeğe göre yağ dokusu iki kat<br />
fazladır. Yağsız vücut kitlesi ile kuv<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong> dayanıklılık arasında net bir ilişki vardır (34,<br />
36).<br />
43
3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />
Bu çalışmada, Ocak 2005-Ekim 2005 tarihleri arasında S.B. Okmeydanı Eğitim <strong>ve</strong><br />
Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi <strong>ve</strong> Rehabilitasyon polikliniğinde inspeksiyonla skolyotik<br />
görünüm tespit edilen, daha önce skolyoz tanısı almamış 18-60yaş arası 100 hasta,<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram vasıtasıyla incelemeye tabi tutuldu. Çalışmaya<br />
alınan hastalarda, demografik özellikler (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi), polikliniğe müracaat<br />
şikayeti ile bacak boyu kısalığı kaydedildi.<br />
İlk aşamada hastaların lökomotor sistemle birlikte tüm sistem muayeneleri yapıldı.<br />
Hastalara ayakta iki yönlü torakal <strong>ve</strong> lomber grafi çektirildi.<br />
Konjenital anomalisi (spina bifida, hemi<strong>ve</strong>rtebra vb.) olanlar, omurgaya yönelik cerrahi<br />
girişim yapılmış olanlar, spondilolizis <strong>ve</strong> spondilolistesis mevcut olanlar, romatizmal<br />
hastalığı olanlar, ileri derecede dejeneratif değişimi olanlar çalışmaya alınmadı. Çalışma<br />
kapsamına alınan hastalardan spinal orthoröntgenogram istendi.<br />
Daha sonraki aşamada çalışma kapsamındaki <strong>Symmetrigraf</strong>ın arkasında ayakta duran<br />
hastalara posterior <strong>ve</strong> lateral postür analizi yapıldı <strong>ve</strong> bu analizler için Bragg postür tablosu<br />
kullanıldı (Tablo–2). Postür analizi yaparken, 6 cm. lik karelere bölünmüş şeffaf bir postür<br />
tablosu (<strong>Symmetrigraf</strong>) kullanıldı. Posterior analizde topuklar arası orta nokta, lateral<br />
analizde lateral malleolün hafifçe önü sabitlenerek değerlendirme yapıldı (Şekil–13).<br />
Postürün değerlendirmesi üçlü ölçek üzerinden yapıldı. Çalışmada ölçek adlandırması<br />
‘normal’, ‘1. derecede bozukluk’ <strong>ve</strong> ‘2. derecede bozukluk’ olarak yapılmıştır. Referans<br />
noktalarına göre 3 cm. ye kadar olan sapmalar 1. derece bozukluk, 3 cm. den büyük<br />
sapmalar 2. derece bozukluk olarak değerlendirildi.<br />
Lateral görünüşte referans noktaları:<br />
Lateral malleolün hafifçe önü,<br />
Kalça ekleminin hafifçe arkası,<br />
Omuz orta noktası,<br />
Kulak tragusu.<br />
44
Şekil–13: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede lateral görünüş<br />
Arkadan görünüşte referans noktaları:<br />
Topuklar arası orta nokta,<br />
Vertebra spinöz çıkıntıları,<br />
Olarak belirlendi (Şekil–14).<br />
45
Şekil–14: <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirmede arkadan görünüş<br />
Tablo–2: Bragg Postür Tablosu<br />
Spinal orthoröntgenogram’ da kifoz, skolyoz <strong>ve</strong> lomber lordoz açıları hesaplandı. Kifoz<br />
açısı Cobb yöntemiyle hesaplandı. Buna göre T3 <strong>ve</strong>rtebranın üst kenarından T12<br />
<strong>ve</strong>rtebranın alt kenarına çizilen paralel çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesiştiği<br />
noktadaki açı, dorsal kifoz açısı olarak hesaplandı.<br />
Skolyoz açısı hesaplanırken de Cobb yönteminden yararlanılmıştır. Eğriliğin üst ucundaki<br />
<strong>ve</strong>rtebranın üst kenarına horizontal bir çizgi, alt uçtaki <strong>ve</strong>rtebranın alt ucuna ikinci bir<br />
horizontal çizgi çekildi. Horizontal çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesişmesiyle<br />
oluşan açı ölçüldü.<br />
Lomber lordoz açısının hesaplanmasında birinci lomber <strong>ve</strong>rtebranın üst kenarından paralel<br />
bir çizgi, beşinci lomber <strong>ve</strong>rtebranın alt kenarından paralel bir çizgi çizildi. Paralel<br />
çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesişmesiyle oluşan açı ölçüldü.<br />
46
Sonuç olarak; bu çalışmada katılan 100 (%100) hastada, <strong>Symmetrigraf</strong> ile elde edilen<br />
<strong>ve</strong>riler <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram değerleri karşılaştırıldı.<br />
İSTATİKSEL ANALİZ<br />
Bu çalışmada istatistiksel analizler SPSS 13.0 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin<br />
değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama, standart sapma) yanı<br />
sıra çeşitli analizlerden yararlanılmıştır. İki değişken arasındaki ilişkinin büyüklüğünü,<br />
yönünü <strong>ve</strong> önemliliğini araştırmak için Pearson Korelasyon testi kullanılmıştır. Çapraz<br />
Tablolar ile İlişki (Scatterplot) Grafikleri kullanılarak <strong>ve</strong>riler değerlendirilmiştir. Sonuçlar,<br />
anlamlılık p
Söz konusu araştırma için; <strong>Symmetrigraf</strong> ile değerlendirilen değişkenler üzerinde yapılan<br />
gü<strong>ve</strong>nilirlik <strong>analizinde</strong> tesadüfîliği kontrol eden α katsayısı 0,5087 olarak bulunmuştur. Bu<br />
değer α>0 olduğu için, elimizdeki <strong>ve</strong>rilerin yeterli gü<strong>ve</strong>nilir seviyede olduğuna karar<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir. Örnek hacmi analizimiz için uygundur. Yani örnek raslantısal dağılmıştır.<br />
48
2 43 1 61 8 79 4 - % 64 3 50 y a ş<br />
4. BULGULAR<br />
Çalışmaya yaşları 18 ile 60 arasında, yaş ortalaması 35,95±11,447 olan 100 hasta alındı.<br />
Hastaların % 34 ü 18–30 yaş arası, % 39 u 31–45 yaş arası <strong>ve</strong> % 27 side 46–60 yaş<br />
arasındaydı (Tablo–3).<br />
Hasta Sayısı Minimum Maksimum Ortalama Std. Sapması<br />
YAŞ ORTALAMASI 100 18 59 35,95 11,447<br />
Tablo–3: Hastaların yaş analizi<br />
Çalışmaya alınan hastaların %87 si (87 hasta) kadın, %13 ü (13 hasta) erkektir (Tablo–4).<br />
49
18 EK 37 R A % K D E I N<br />
K<br />
Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />
KADIN 87 87,0 87,0<br />
ERKEK 13 13,0 100,0<br />
Toplam 100 100,0 100,0<br />
Tablo–4: Hastaların cinsiyet analizi<br />
Eğitim seviyelerine göre hastaların %22 si (22 hasta) lise, %53 ü (53 hasta) ilkokul, %5 i<br />
(5 hasta) üni<strong>ve</strong>rsite, %15 i (15 hasta) ortaokul mezunuydu, %5 i ise (5 hasta) okuma yazma<br />
bilmiyordu (Tablo–5).<br />
50
21 5 YL İO dH s l e k ie 25 3 % aü rk s v o tğ s k % u e ai t k iy s r a ol<br />
ue - e n kY s l k ı u n ia o l z ke a ğ u r i l t i m<br />
Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />
Okur-Yazar değil 5 5,0 5,0<br />
İlkokul 53 53,0 58,0<br />
Ortaokul 15 15,0 73,0<br />
Lise 22 22,0 95,0<br />
Yüksekokul 5 5,0 100,0<br />
Total 100 100,0 100,0<br />
Tablo–5: Hastaların eğitim seviyesi analizi<br />
Polikliniğe müracaat şikayeti bakımından hasta dağılımı şöyleydi: Bel ağrısı şikayeti ile<br />
gelen hasta sayısı 65 (%65), sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 13 (%13), sırt<br />
ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 12 (%12), boyun <strong>ve</strong> sırt ağrısı şikayeti ile gelen hasta<br />
sayısı 7 (%7), sırt <strong>ve</strong> omuz ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 3 (%3) olarak tespit<br />
edilmişti (Tablo–6).<br />
51
37 16 Sa BH ğ % 23 5 a ı oe r rs l %<br />
y t ı t sa u av a ığ ğe n r ı r n ob vı ı s s m e ş ı ı l i s u k ı a z r y t<br />
e t i<br />
Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />
Bel ağrısı 65 65,0 65,0<br />
Sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı 13 13,0 78,0<br />
Sırt ağrısı 12 12,0 90,0<br />
Boyun <strong>ve</strong> sırt ağrısı 7 7,0 97,0<br />
Sırt <strong>ve</strong> omuz ağrısı 3 3,0 100,0<br />
Toplam 100 100,0 100,0<br />
Tablo–6: Hastaların şikayet analizi<br />
Bacak boyu kısalığı açısından hastaların % 93 ünde (93 hasta) kısalık tespit edilmemişti,<br />
%7 sinde (7 hasta) kısalık mevcuttu (Tablo–7).<br />
Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />
Kısalık mevcut 7 7,0 7,0<br />
Kısalık yok 93 93,0 100,0<br />
Total 100 100,0 100,0<br />
Tablo–7: Fizik muayenede kısalık analizi<br />
52
51 2 Gs gm y ö oa i 93 8 i be bn ğ l % v b d ü<br />
b d c o a<br />
o au s sd i t i i e<br />
ty e e t y i o v ke<br />
Gibbosite mevcudiyetine bakılmış <strong>ve</strong> %59 unda (59 hasta) gibbosite bulunmadığı<br />
görülmüştü. Gibbosite mevcut olan % 41 lik (41 hasta) kesiminin gibbositesi sağda<br />
olanlarının toplam hasta sayısına oranı %28 (28 hasta) <strong>ve</strong> solda olanların oranı ise %13 (13<br />
hasta) olarak tespit edilmişti (Tablo–8).<br />
Hasta Sayısı Yüzde (%) Kümülatif Yüzde<br />
Gibbosite sağda 28 28,0 28,0<br />
Gibbosite solda 13 13,0 41,0<br />
Gibbosite yok 59 59,0 100,0<br />
Toplam 100 100,0 100,0<br />
Tablo–8: Hastaların gibbosite analizi<br />
Çalışma kapsamında değerlendirilen 100 hastanın kifoz açısı, lomber lordoz açısı <strong>ve</strong><br />
skolyoz açıları incelenmiş olup; kifoz açısının minimum 22˚ <strong>ve</strong> maksimum 65˚<br />
değerlerinde olduğu, ortalamasının 41,66˚ <strong>ve</strong> standart sapmasının 8,86 olduğu tespit edildi.<br />
Lordoz açısının ise minimum 20˚ <strong>ve</strong> maksimum 72˚ değerlerinde olduğu, ortalamasının<br />
48,12˚ <strong>ve</strong> standart sapmasının 9,36 olduğu görüldü. Son olarak skolyoz açıları incelenmiş<br />
olup, minimum 0˚ <strong>ve</strong> maksimum 32˚ değerlerinde olduğu, ortalamasının 11,94˚ <strong>ve</strong> standart<br />
sapmasının 7,54 olduğu saptandı (Tablo–9).<br />
Hasta<br />
Sayısı Minimum Maksimum Ortalama<br />
Standart<br />
Sapma<br />
kifoz açısı 100 22 65 41,66 8,863<br />
lordoz açısı 100 20 72 48,12 9,367<br />
skolyoz açısı 100 0 32 11,94 7,548<br />
53
Tablo–9: Orthoröntgenogram ile açı değerlendirmesi sonuçları<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> sırt bulguları yaş gruplarına göre kifoz açıları bakımından karşılaştırılmış<br />
olup Tablo-10 daki değerlere ulaşıldı. Kifoz açısı ölçümlerinin sonucu 20˚ ile 40˚ arası<br />
olan 45 hastanın % 68,88’ inin (31 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal olarak tespit<br />
edildi. Kifoz açısı 41˚ ile 50˚ arasında olan 42 hastanın % 73,58 inin (33 hasta)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> bulgularında hafif derecede bozukluk tespit edildi. 51˚ ile 60˚ arasında olan<br />
11 hastanın %54,54 ünün hafif derece bozukluk, 60˚ den yüksek olan açılara sahip<br />
hastaların <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları ise tamamında (2 hasta) ileri derecede bozukluk olarak<br />
değerlendirildi.<br />
Orthoröntgenogram Kifoz açısı 20–40 41–50 51–60 61–70 Toplam Toplam %<br />
18–30 yaş arası 14 15 3 2 34 100%<br />
Normal 11 2 0 0 13 38,25%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 3 13 2 0 18 52,94%<br />
İleri derecede bozukluk 0 0 1 2 3 8,81%<br />
31–45 yaş arası 18 17 4 0 39 100%<br />
Normal 12 5 0 0 17 43,58%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 6 11 3 0 20 51,28%<br />
İleri derecede bozukluk 0 1 1 0 2 5,14%<br />
46–60 yaş arası 13 10 4 0 27 100%<br />
Normal 8 1 0 0 9 33,33%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 5 9 1 0 15 55,55%<br />
Toplam<br />
(<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />
İleri derecede bozukluk 0 0 3 0 3 11,12%<br />
Normal 31 8 0 0 39 39%<br />
Hafif derecede<br />
bozukluk<br />
14 33 6 0 53 53%<br />
İleri derecede bozukluk 0 1 5 2 8 8%<br />
Genel Toplam 45 42 11 2 100 100%<br />
Tablo–10: Orthoröntgenogram ile tespit edilen kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt<br />
bulgularının karşılaştırılması<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> bel bulguları yaş gruplarına göre lomber lordoz açıları bakımından<br />
karşılaştırılmış olup Tablo–11 deki değerlere ulaşıldı. Lomber lordoz açısı ölçümlerinin<br />
sonucu 20˚ ile 40˚ arası olan toplam 17 hastanın % 76,5 inin (13 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong><br />
bulguları normal olarak tespit edildi. Lomber lordoz açısı 41˚ ile 50˚ arasında olan 48<br />
hastanın % 64,58 inin (31 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları hafif derecede bozukluk, 51˚ ile<br />
54
60˚ arası olan açılara sahip 25 hastanın % 72 sinin (18 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları hafif<br />
derecede bozukluk <strong>ve</strong> lomber lordoz açısı 61˚ ile 72˚ arası olan 10 hastanın %70 i (7 hasta)<br />
hasta ileri derecede bozukluk olarak değerlendirildi.<br />
Orthoröntgenogram Lomber lordoz açısı 20–40 41–50 51–60 61–72 Toplam Toplam %<br />
18–30 yaş arası 8 18 7 1 34 100%<br />
Normal 7 9 3 0 19 55,88%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 1 9 3 0 13 38,23%<br />
İleri derecede bozukluk 0 0 1 1 2 5,89%<br />
31–45 yaş arası 6 16 11 6 39 100%<br />
Normal 3 4 2 0 9 23,07%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 3 12 9 2 26 66,66%<br />
İleri derecede bozukluk 0 0 0 4 4 10,27%<br />
46–60 yaş arası 3 14 7 3 27 100%<br />
Normal 3 4 1 0 8 29,63%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Hafif derecede bozukluk 0 10 6 1 17 62,96%<br />
Toplam<br />
(<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />
İleri derecede bozukluk 0 0 0 2 2 7,41%<br />
Normal 13 17 6 0 36 36%<br />
Hafif derecede<br />
bozukluk<br />
İleri derecede bozukluk<br />
4 31 18 3 56 56%<br />
0 0 1 7 8 8%<br />
Genel Toplam 17 48 25 10 100 100%<br />
Tablo–11: Orthoröntgenogram ile tespit edilen lomber lordoz açısı ile symmetrigraf bel<br />
bulgularının karşılaştırılması<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> omurga bulguları yaş gruplarına göre skolyoz açıları bakımından<br />
karşılaştırılmış olup Tablo–12 deki değerlere ulaşıldı. Skolyoz açısı ölçümlerinin sonucu 0˚<br />
ile 9˚ arası olan toplam 20 hastanın % 60 ının (12 hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal<br />
olarak tespit edildi. Skolyoz açısı 10˚ ile 20˚ arasında olan 67 hastanın % 92,53 ünün (62<br />
hasta) <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları hafif derecede bozukluk, 21˚ ile 32˚ arası olan açılara sahip<br />
13 hastanın tamamı hafif derecede bozukluk olarak değerlendirildi.<br />
55
Orthoröntgenogram Skolyoz açısı 0–9 10–20 21–32 Toplam Toplam %<br />
18–30 yaş arası 4 24 6 34 100%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 3 2 0 5 14,7%<br />
Hafif derecede bozukluk 1 22 6 29 85,3%<br />
31–45 yaş arası 8 29 2 39 100%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 6 2 0 8 20,51%<br />
Hafif derecede bozukluk 2 27 2 31 79,49%<br />
46–60 yaş arası 8 14 5 27 100%<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 3 1 0 4 14,81%<br />
Toplam<br />
(<strong>Symmetrigraf</strong>)<br />
Hafif derecede bozukluk 5 13 5 23 85,19%<br />
Normal<br />
Hafif derecede<br />
bozukluk<br />
12 5 0 17 17%<br />
8 62 13 83 83%<br />
Genel Toplam 20 67 13 100 100%<br />
Tablo–12: Orthoröntgenogram ile tespit edilen skolyoz açısı ile symmetrigraf omurga<br />
bulgularının karşılaştırılması<br />
Çalışmaya alınan hastaların orthoröntgenogram ölçümlerine göre %80 inde (80 hasta)<br />
skolyoz tespit edildi. % 20 sinde (20 hasta) skolyoz mevcut değildi (Tablo–13).<br />
Hastanın yaşı<br />
Toplam<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
skolyoz durumu skolyoz var 30 31 19 80<br />
skolyoz yok 4 8 8 20<br />
Toplam 34 39 27 100<br />
Tablo–13: Skolyoz mevcudiyeti ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(Crosstabulation)<br />
Araştırma grubundaki hastaların tepe noktasına göre skolyoz sınıflandırılması yapıldı <strong>ve</strong><br />
hasta yaşı ile arasındaki ilişki Tablo–14’ te gösterildi. Buna göre hastaların %22 sinde<br />
torakal, %8’ inde torakolomber, %32 sinde lomber, %18 inde S skolyoz tespit edildi <strong>ve</strong><br />
%20 sinde ise skolyoz olmadığı görüldü.<br />
56
Tepe noktası<br />
T TL L S YOK<br />
Toplam<br />
(%)<br />
18–30 10 0 11 9 4 34<br />
Hastanın yaşı 31–45 8 5 12 6 8 39<br />
46–60 4 3 9 3 8 27<br />
Toplam (%) 22 8 32 18 20 100<br />
Tablo–14: Hastanın yaşı ile tepe noktası çapraz tablosu (Crosstabulation)<br />
Pearson Korelasyon Analizi<br />
Kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi arasında bir ilişki olabileceği düşünülerek<br />
aralarındaki ilişki değerlendirildi. Tablo–15 te korelasyon katsayısı 0,732>0,05 <strong>ve</strong> 1 e<br />
yakın olduğu için kifoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi arasında bir ilişki<br />
olduğu söylenebilir. Sig (2-tailed) (Anlamlılık düzeyi) 0,0000,05 <strong>ve</strong><br />
1 e yakın olduğu için lomber lordoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesi arasında bir<br />
ilişki olduğu söylenebilir. Sig (2-tailed) (Anlamlılık düzeyi) 0,000
lordoz açısı <strong>Symmetrigraf</strong> bel<br />
lordoz açısı Pearson Correlation 1 ,619(**)<br />
Sig. (2-tailed) . ,000<br />
N 100 100<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> bel Pearson Correlation ,619(**) 1<br />
Sig. (2-tailed) ,000 .<br />
** Korelasyon 0,01 seviyesinde anlamlıdır (2-tailed).<br />
N 100 100<br />
Tablo–16:Lomber lordoz açısı ile symmetrigraf bel değerlendirmesinin korelasyonu<br />
Skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga değerlendirmesi arasında bir ilişki olabileceği<br />
düşünülerek aralarındaki ilişki test edildi. Tablo–17 de korelasyon katsayısı 0,482>0,05 <strong>ve</strong><br />
1 e yakın olduğu için skolyoz açısı ile <strong>Symmetrigraf</strong> omurga değerlendirmesi arasında bir<br />
ilişki olduğu söylenebilir. Sig (2-tailed) (Anlamlılık düzeyi) 0,000
18h 7 6 5 4 3 2l EK H o 62<br />
84<br />
0 a Ra A r s ds K D t t o a a E I z n N n K ı a ı n n ç yı c s a i ı n ş s ı<br />
i y e t i<br />
18h 7 6 5 4 3 2k EK H 62<br />
84<br />
0 i a Ra Af so s K D t z t a a E I a n N n K ç ı ı n n ı s y ıc a i n ş s ı<br />
i y e t i<br />
Şekil–16 da kifoz açısı ile hastaların yaş dağılımı grafik olarak gösterilmiştir. Çalışma<br />
kapsamındaki hastaların çoğunun kifoz açılarının 35˚ ile 50˚ arasında olduğunu söylemek<br />
mümkündür.<br />
Şekil–15: Lomber lordoz açısı ile hastanın yaşı ilişki (scatterplot) grafiği<br />
Şekil–16: Kifoz açısı ile hastanın yaşı ilişki (scatterplot) grafiği<br />
59
<strong>Symmetrigraf</strong> ile baş değerlendirmesinde:<br />
Hastaların %13 ünde boyunda 1. derece bozukluk (lateral fleksiyon) mevcuttu (Tablo–18).<br />
Hastanın yaşı<br />
Total<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> baş Normal 29 34 24 87<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
5 5 3 13<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–18: <strong>Symmetrigraf</strong> baş değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile omuz değerlendirmesinde:<br />
Hastaların %88 inde 1. derece bozuluk (omuz asimetrisi) mevcuttu (Tablo–19).<br />
Hastanın yaşı<br />
Total<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 3 4 5 12<br />
omuzlar<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
31 35 22 88<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–19: <strong>Symmetrigraf</strong> omuz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile omurga değerlendirmesinde:<br />
Hastaların %83 ünün omurgasında 1. derece bozukluk (skolyoz) mevcuttu (Tablo–20).<br />
Hastanın yaşı<br />
Total<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> Normal 5 8 4 17<br />
omurga<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
29 31 23 83<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–20: <strong>Symmetrigraf</strong> posterior görünüm omurga değerlendirmesi ile hasta yaşının<br />
çapraz tablo ile gösterimi (crosstabulation)<br />
60
<strong>Symmetrigraf</strong> ile kalça değerlendirmesinde:<br />
Hastaların %14 ünde 1. derece bozukluk (kalça asimetrisi) mevcuttu (Tablo–21).<br />
Hastanın yaşı<br />
Total<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> kalça Normal 29 35 22 86<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
5 4 5 14<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–21: <strong>Symmetrigraf</strong> kalça değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile boyun değerlendirmesinde:<br />
Hastaların % 94 ünde 1. derece bozukluk (boyun antefleksiyonu), % 4 ünde 2. derece<br />
bozukluk (boyun antefleksiyonu) mevcuttu (Tablo–22).<br />
Hastanın yaşı<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
Normal 0 2 0 2<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
33 34 27 94<br />
2. derecede<br />
bozukluk<br />
1 3 0 4<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–22: <strong>Symmetrigraf</strong> boyun değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile sırt değerlendirmesinde:<br />
Hastaların % 53 ünde 1. derece bozukluk (kifoz artışı), % 8 inde 2. derece bozukluk (kifoz<br />
artışı) tespit edildi (Tablo–23).<br />
Hastanın yaşı<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
Normal 13 17 9 39<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
18 20 15 53<br />
2. derecede<br />
bozukluk<br />
3 2 3 8<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–23: <strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
61
<strong>Symmetrigraf</strong> ile bel değerlendirmesinde:<br />
Hastaların % 56 sında 1. derece bozukluk (lomber lordoz artışı), % 8 inde 2. derece<br />
bozukluk (lomber lordoz artışı) tespit edildi (Tablo–24).<br />
<strong>Symmetrigraf</strong><br />
bel<br />
Hastanın yaşı<br />
Total<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
Normal 19 9 8 36<br />
1. derecede bozukluk 13 26 17 56<br />
2. derecede bozukluk 2 4 2 8<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–24: <strong>Symmetrigraf</strong> bel değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile karın değerlendirmesinde:<br />
Hastaların %40 ında 1. derece bozukluk (karın sarkıklığı) % 27sinde 2. derece bozukluk<br />
(karın sarkıklığı) mevcuttu (Tablo–25).<br />
Hastanın yaşı<br />
Total<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> karın Normal 23 7 3 33<br />
1. derecede<br />
bozukluk<br />
9 22 9 40<br />
2. derecede<br />
bozukluk<br />
2 10 15 27<br />
Total 34 39 27 100<br />
Tablo–25: <strong>Symmetrigraf</strong> karın değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile diz değerlendirmesinde:<br />
Hastaların % 73 ünde 1. derece bozukluk tespit edildi (50 hastada genuvarus, 23 hastada<br />
genuvalgus deformitesi) <strong>ve</strong> % 1 inde ise 2. derece bozukluk (genuvarus) tespit edildi<br />
(Tablo–26).<br />
<strong>Symmetrigraf</strong><br />
diz<br />
Hastanın yaşı<br />
Toplam<br />
18–30 yaş 31–45 yaş 46–60 yaş<br />
Normal 14 5 7 26<br />
1. derecede bozukluk 20 34 19 73<br />
2. derecede bozukluk 0 0 1 1<br />
Toplam 34 39 27 100<br />
Tablo–26: <strong>Symmetrigraf</strong> diz değerlendirmesi ile hasta yaşının çapraz tablo ile gösterimi<br />
(crosstabulation)<br />
62
5. TARTIŞMA<br />
Bu çalışmaya 18 ile 60 yaş arasında 100 hasta alındı. Hastalar 18–30, 31–45 <strong>ve</strong> 46–60<br />
olmak üzere üç gruba ayrılarak incelendi. En fazla 31–45 yaş arası hasta olmasına rağmen<br />
sayı olarak gruplar arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Çalışmaya alınan hastaların % 87<br />
si kadın, % 13 ü ise erkekti. Adolesan skolyozun birçok kaynakta kadınlarda erkeklere<br />
oranla daha fazla görüldüğü belirtilmektedir. Bu durum major skolyoz için geçerli olup,<br />
minör skolyozda böyle bir oransal farklılık olmadığı çeşitli araştırmacılar tarafından<br />
vurgulanmıştır. Minör eğriliklerde kadın erkek oranı eşit olup tedavi gerektiren ileri<br />
derecelerdeki eğriliklerde kadın erkek oranı 1/8 lere kadar çıkar (46). Bizim çalışmamızda<br />
kadın hasta oranının yüksekliği polikliniğe müracaat eden hasta popülasyonunun ortalama<br />
% 80,7 nin kadın olmasıyla izah edilebilir.<br />
Hastalar eğitim seviyeleri bakımından incelendiğinde % 53 gibi bir oranının ilkokul<br />
mezunu olması dikkat çekicidir. Eğitim seviyesinin düşük olmasının sebebinin<br />
hastanemizin hizmet <strong>ve</strong>rdiği hasta gurubunun sosyo kültürel profili ile ilişkili olduğunu<br />
düşünmekteyiz. Hastaların % 65 inde bel ağrısı, % 13 ünde ise sırt <strong>ve</strong> bel ağrısı şikayetine<br />
rastlanılmıştır. Toplamda % 78 inde bel ağrısı şikayeti vardır. Çalışmamız tarama şeklinde<br />
olmayıp polikliniğimize şikayeti olup müracaat eden hasta grubunu içerdiğinden hastalarda<br />
ağrı şikayetine sıklıkla rastlanıldı.<br />
Kifoz açısının orthoröntgenogram üzerinden yapılan ölçüme göre değerlendirilmesinde<br />
açılar minimum 22˚ ile maksimum 65˚ arasında bulundu. Ortalaması 41,66˚ <strong>ve</strong> standart<br />
sapması 8,86 olarak bulundu. 20˚-40˚ arası normal kifoz açısı olarak kabul edildi. Toros’<br />
un tezinde de belirttiği gibi kifoz açısı normal değeri 20˚-40˚ aralığında kabul edilmektedir<br />
(31).Ayrıca başka bir makalede de kifoz açısının normal değeri 20˚ ile 40˚ arasında olduğu<br />
ifade edilmiştir (47).<br />
Lundberg <strong>ve</strong> Gerdle, ev işlerinde çalışan yaş ortalaması 40,5 olan 21 ile 64 yaş arası 607<br />
kadın üzerinde yapılan çalışmalarında, Debrunner Kifometresi ile ölçülen kifoz açıları<br />
ortalaması 34˚ <strong>ve</strong> standart sapması 7,6 olarak bulmuşlardır. Değerler 10˚ ile 64˚ arası<br />
değişmektedir (48).<br />
63
Vialle <strong>ve</strong> arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada, 110 u kadın <strong>ve</strong> 190 ı erkek olmak üzere<br />
yaşları 20 ile 70 arasında değişen toplam 300 hastanın radyografi üzerinden yaptıkları<br />
ölçümlerinde kifoz açısının ortalamasını 40,6˚ <strong>ve</strong> standart sapmasını 10 olarak<br />
bulmuşlardır (49).Her iki çalışmanın değerleri bizim sonuçlarımızla uyumludur.<br />
Çalışmamızda orthoröntgenogram üzerinden yapılan ölçüme göre lomber lordoz açıları 20˚<br />
ile 72˚ arasında tespit edilmiş olup ortalaması 48,12˚ <strong>ve</strong> standart sapması 9,3 olarak<br />
bulundu. Hastaların % 65 i 40˚ ile 55˚ arasında yoğunlaştığı tespit edildi. Rowe <strong>ve</strong><br />
Yochum’ un “Essential Skeletal Radiology” kitabında lomber lordoz açısı 50˚-60˚ arası<br />
normal kabul edilmektedir (32).<br />
Okçu <strong>ve</strong> arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmaya göre, askerlik görevini yapmakta olan<br />
yaş ortalaması 21,1 olan 120 genç erişkin hastanın L1 <strong>ve</strong>rtebra cismi üst plağı ile L5<br />
<strong>ve</strong>rtebra cismi alt plağı arasında yapılan ölçümler sonucunda lomber lordoz değerleri<br />
ortalama 47,74˚ <strong>ve</strong> standart sapma 13,2 olarak saptanmıştır. Çalışmada lomber lordoz<br />
açısının normal sınırları oldukça geniş olarak bulunmuştur. Normal sınırların geniş<br />
olmasından dolayı, yapılan ölçümlerde sonuçların ortalama değerlere göre değil normal<br />
dağılım genişliği dikkate alınarak yorumlanmasının yerinde olduğu belirtilmiştir (50). Bu<br />
değerlerin bizim çalışma grubumuzla da uyumlu olduğu gözlendi.<br />
Lundberg <strong>ve</strong> Gerdle yaptıkları çalışmada, ev işlerinde çalışan yaş ortalaması 40,5 olan 21<br />
ile 64 yaş arası 607 kadında lomber lordoz açıları ortalamasını 32,9˚ <strong>ve</strong> standart sapmasını<br />
6,5 olarak bulmuşlardır. Değerler 10˚ ile 55˚ arası değişmektedir. Bu çalışmada 39˚<br />
üzerindeki değerler hiperlordoz olarak kabul edilmiştir (48).<br />
Vialle <strong>ve</strong> arkadaşları yapmış oldukları çalışmada 110 u kadın <strong>ve</strong> 190 ı erkek olmak üzere<br />
yaşları 20 ile 70 arasında değişen toplam 300 hastanın radyografi üzerinden yaptıkları<br />
ölçümlerinde lordoz açısının ortalamasını 43˚ <strong>ve</strong> standart sapmasını 11,2 olarak<br />
bulmuşlardır (49).<br />
Hastaların % 80 inde orthoröntgenogram üzerinden yapılan ölçüme göre skolyoz tespit<br />
edilmiştir. Cobb açısı 10˚ üzerinde olanlar skolyoz olarak kabul edilmiştir. Yapılan<br />
literatür taramasında da genellikle 10˚ üzeri açılarda skolyoz mevcudiyetinden<br />
bahsedilmiştir (51).<br />
64
Çalışmamızda hastaların % 32 sinde lomber skolyoz, %22 sinde torakal skolyoz <strong>ve</strong> % 18<br />
inde S skolyoz tespit edildi. Lenke <strong>ve</strong> arkadaşlarının 315 hasta üzerinde yaptıkları<br />
çalışmada hastaların %40 ında (maksimum) major torasik kur<strong>ve</strong> tespit etmişlerdir (52).<br />
Newton <strong>ve</strong> arkadaşları 532 genç kız <strong>ve</strong> 99 erkek adölesan idiyopatik skolyozu olan hastada<br />
yaptıkları çalışmada, Lenke sınıflandırmasına göre hastaların 394’ ü yani % 62 sinde Type<br />
I (major torakal minör non structural lomber kur<strong>ve</strong>) tespit etmişlerdir (53).<br />
Leroux <strong>ve</strong> arkadaşları yaş ortalaması 13,5 olan 124 kız hastada yaptıkları çalışmada en<br />
fazla S skolyoz <strong>ve</strong> 2. olarak da torakalomber skolyoz tespit etmişlerdir. Lomber skolyoz<br />
sadece 5 hastada tespit etmişler <strong>ve</strong> değerlerini 30˚ nin altında bulmuşlardır. Diğer<br />
gruplarda ileri derece skolyoz tespit etmişlerdir (54).<br />
Çalışmamızda hastalarda yapılan postür <strong>analizinde</strong> % 98 oranında boyun antefleksiyonu<br />
bulundu. İkinci sıklıkla % 88 oranında omuz asimetrisi tespit edildi. Ünlü <strong>ve</strong> arkadaşları<br />
tarafından yapılan sırt, boyun, omuz ağrısı olan kişilerde postür incelemesinde en sık<br />
postüral bozukluk omuzlarda gözlenmiştir (13). Şendur <strong>ve</strong> arkadaşları tarafından yapılan<br />
hastane çalışanlarını postüral yönden inceleyen çalışmada %50,5 asimetrik omuz, %46<br />
hiperlordoz, %34,8 dorsal kifoz <strong>ve</strong> boyun antefleksiyonu tespit edilmiştir (55).<br />
Sonuçlarımız her iki çalışma ile de uyumludur.<br />
Postür <strong>analizinde</strong> <strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> orthoröntgenogram ile yapılan değerlendirme<br />
sonuçlarının karşılaştırıldığı bir çalışma literatürde tespit edilemedi. Bu nedenle bu<br />
çalışmanın bir ilk olduğu varsaymaktayız. <strong>Symmetrigraf</strong>, spinograf ile birlikte Benzion<br />
tarafından tezinde kullanılmıştır. Ancak bu tez çocuklar üzerinde bir tarama biçiminde<br />
yapılmıştır (43).<br />
Orthoröntgenogram ölçümlerinde skolyoz tespit edilen 80 hastanın sadece 5 tanesinde<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> ile skolyoz tespit edilemedi. Bu hastaların skolyoz açıları da 10˚ ile 20˚<br />
arasındaydı. 20˚ üzeri açısı olan skolyoz hastalarının tamamı tespit edilmiştir. Kifoz<br />
açısının normali 20˚ - 40˚ olarak değerlendirildi. 20˚ altında hasta olmadığı için dorsal<br />
65
kifozu azalmış hasta yoktu. Kifoz açısı ölçümlerinin sonucu 20˚ ile 40˚ arası olan<br />
hastaların büyük çoğunluğunda <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal olarak tespit edildi. Kifoz<br />
açısı 40˚ üstünde olan hastalarda derece arttıkça <strong>Symmetrigraf</strong> bulgularında da bozukluk<br />
derecesi artmaktadır. Pearson korelasyon analizi sonuçlarına göre de kifoz açısı arttıkça<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> sırt değerlendirmesindeki bozukluk seviyesinin de artacağı söylenebilir.<br />
Bu çalışmada orthoröntgenogramda lomber lordozu 20˚–40˚ arası olan hastaların büyük<br />
çoğunluğunun <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları normal olarak bulunmuştur. 40˚–60˚ arası hafif 60˚<br />
nin üzeri ileri bozukluk tespit edilmiştir. Eğer lomber lordoz açısının normal değeri 50˚–<br />
60˚ olarak kabul edilirse <strong>Symmetrigraf</strong> lomber lordozu değerlendirmede yetersiz gibi<br />
görünmektedir. Fakat değişik çalışmalarda lomber lordoz açısının normal değerleri farklı<br />
değerlendirilmektedir. Okçu <strong>ve</strong> arkadaşlarının yaptığı çalışmada lomber lordoz açısının<br />
normal sınırları oldukça geniş olarak bulunmuştur (50). Normal sınırların geniş olmasından<br />
dolayı, yapılan ölçümlerde sonuçların ortalama değerlere göre değil normal dağılım<br />
genişliği dikkate alınarak yorumlanmasının yerinde olduğu belirtilmiştir. Lundberg <strong>ve</strong><br />
Gerdlenin yaptığı çalışmada da lomber lordozu 39˚ üzerindeki ölçümler hiperlordoz olarak<br />
değerlendirilmiştir (48).<br />
Sonuç olarak <strong>Symmetrigraf</strong>ın basit bir ölçüm gereci olması <strong>ve</strong> kolay uygulanabilirliği<br />
sebebiyle postür taramalarında kullanılabileceğini düşünmekteyiz.<br />
66
6. ÖZET<br />
Bu çalışmada, postür <strong>analizinde</strong> <strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> orthoröntgenogram sonuçlarını<br />
değerlendirmeyi amaçladık.<br />
Bu çalışmada, Ocak 2005-Ekim 2005 tarihleri arasında S.B. Okmeydanı Eğitim <strong>ve</strong><br />
Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi <strong>ve</strong> Rehabilitasyon polikliniğinde inspeksiyonla skolyotik<br />
görünüm tespit edilen, daha önce skolyoz tanısı almamış 18–60 yaş arası 100 hasta,<br />
<strong>Symmetrigraf</strong> <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram vasıtasıyla incelemeye tabi tutulmuştur.<br />
Daha sonraki aşamada çalışma kapsamındaki <strong>Symmetrigraf</strong>ın arkasında ayakta duran<br />
hastalara posterior <strong>ve</strong> lateral postür analizi yapıldı <strong>ve</strong> bu analizler için Bragg postür tablosu<br />
kullanıldı. Postürün değerlendirmesi üçlü ölçek üzerinden yapıldı. Spinal<br />
orthoröntgenogramda kifoz, skolyoz <strong>ve</strong> lomber lordoz açıları hesaplandı.<br />
Sonuç olarak; bu çalışmaya katılan 100 (%100) hastada, <strong>Symmetrigraf</strong> ile elde edilen<br />
<strong>ve</strong>riler <strong>ve</strong> spinal orthoröntgenogram değerleri karşılaştırıldı. Özellikle orthoröntgenogram<br />
üzerinde hesaplanan skolyoz <strong>ve</strong> kifoz açıları ile <strong>Symmetrigraf</strong> bulguları arasında anlamlı<br />
bir doğrusal ilişki tespit edildi. <strong>Symmetrigraf</strong>ın basit bir ölçüm gereci olması <strong>ve</strong> kolay<br />
uygulanabilirliği sebebiyle postür taramalarında kullanılabileceğini düşünmekteyiz.<br />
67
KAYNAKLAR<br />
1. Cailliet R. Bel Ağrısı Sendromları. Çev Ed: Tuna N. 4. Baskı, İstanbul, Nobel Tıp<br />
Kitabevi,1994: 1–36–37–56<br />
2. Kapandji I.A. The Physiology of the Joints. Edinburg, Churchill Livingstone, Vol 3,<br />
1974: 10–74.<br />
3. Snell RS. Klinik Anatomi. Çev Ed: Yıldırım M. 5. baskı, Nobel Tıp Kitabevi,<br />
1998:823–824–828–829.<br />
4. Beyazova M, Gökçe KY (ed): Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon, Güneş Kitabevi,<br />
Ankara, 2000: 156–177–178–179–181–182–330–459–477–2493–2494.<br />
5. Sonoda T: Studies on the strength for compression, tension and torsion of the human<br />
<strong>ve</strong>rtebral column. Kyoto. Med. Univ. 71,1962:659.<br />
6. Patwardhan A, Vanderby R, Knight G, Gogan W, Levine P: Biomechanic of the spine.<br />
Atlas of orthotics. 2nd ed. Vol 7, 1985: 46.<br />
7. Çimen A. Anatomi. Uludağ Üni<strong>ve</strong>rsitesi Basımevi, 3.Baskı.1992: 504–543.<br />
8. Andersson GBJ. Ortengren R, Herberts P: Quantitati<strong>ve</strong> electromyographic studies of<br />
back muscle activity releted to posture loading. Ortho Clin Nort Am 1977: 8: 85.<br />
9. Lindh M. Biomechanics of the lumbar spine. Nordin M, Frankel VH(ed), Basic<br />
Biomechanics of the Musculoskeletal System. Lea and Sebiger, Philadelphia,<br />
1989:183–209.<br />
10. Nachemson A. Lumbar intradiscal pressure. Acta Orthop Scand 1960 Suppl. 43: 1:<br />
140–147.<br />
11. Farfan HF. Torsion and compression. Farfan HF(ed). Mechanical disorders of the low<br />
back pain. LEA Febiger Philadelphia,1973: 62–69.<br />
12. White AA, Panjabi MM. Physical properties and functional biomechanics of the spine.<br />
White AA, Panjabi MM(ed): Clinical Biomechanics of the Spine, 2nd ed. JB<br />
Lippincott Company, Philadelphia,1990: 1–83.<br />
13. Ünlü Z, Yorgancıoğlu R. Sırt-boyun-omuz bölgesinde ağrı olan kişilerde postür analizi.<br />
Romatoloji Tıbbi Rehabilitasyon Dergisi. 1993: 4: 166–169.<br />
14. Griegel-Morris P, Larson K, Mueller- Klaus K.Incidence of common postural<br />
abnormalities in the servikal, shoulder, and thoracic regions and their association with<br />
pain in two age groups of healthy subjects. Phys Ther 1992: 72: 425–431.<br />
15. Adams MA, Hutton WC. The effects of posture on the lumbar spine. J Bone Joint Sur.<br />
1985: 67: 625–629.<br />
16. Oğuz H. Romatizmal ağrılar. Konya. Atlas Tıp Kitabevi. 1992: 47.<br />
68
17. Pope HM. Biomechanics of the lumbar spine. Annals Medicine 1989: 21: 347–351.<br />
18. Çakırgil GS, Dinçer MD, Turan S, Ocaklılar MG, Barlas HS. Omurganın<br />
biyomekaniği. Acta Orthop. Traum. Turc. 1986: 20: 1–18.<br />
19. Rothman HR, Wisneski JR, Spinuzza JP: Biomechanics. In: Low back pain.<br />
Charlottesville. Virginia. 1989: 51.<br />
20. Frank JS, Earl M. Coordination of posture and mo<strong>ve</strong>ment. Phys Ther 1990: 70: 855–<br />
863.<br />
21. Hoi E. Roentgenographic analysis of posture in spinal osteoporotics. Spine 1991; 16:<br />
750–6.<br />
22. Dere F. Anatomi Ders Kitabı. Adana Okullar Kitabevleri II. Baskı 1990: 279.<br />
23. Tachdjian MO. Pediatric orthopaedics. Philedelphia. WB Saunders Co. 1990: 3: 2187.<br />
24. Jacob J. Medical management of scoliosis. In: Goodgold J. (Edit.). Rehabilitation<br />
Medicine. The CV Mosby Co. 1988: 492–4.<br />
25. Caillet R. Soft tissue pain and disability. Philadelphia. F. A. Dawis Co. 1982: 15.<br />
26. Otman A S, Demirel H, Sade A: Tedavi Hareketlerinde Temel Değerlendirme<br />
Prensipleri, Hacettepe Yayınları, Ankara, 1995: 11–12.<br />
27. Howe T, Oldham J: Posture and Balance. Trew M, E<strong>ve</strong>rett T (Ed) : Human Mo<strong>ve</strong>ment.<br />
Churchill Livingstone, New York, 1997:105–108.<br />
28. Grimmer K, Dansie B, Milanese S, Pirunsan U, et al. Adolescent standing postural<br />
response to backpack loads: A randomised controlled experimental study. BMC<br />
Musculoskeletal Disorders 2002; 3(1): 10.<br />
29. Occhipinti E, Colombini D, Frigo C, Pedotti A, Grieco A. Sitting posture analysis of<br />
lumbar stresses with upper limbs supported. Ergonomics 1985: 28: 1333-1346.<br />
30. Keim AH, Hensinger NR Spinal deformities. Clinical Symposia 1989:41:13–15.<br />
31. Toros H. Postmenopozal osteoporozlu kadınlarda dorsal kifoz açısının <strong>ve</strong> fonksiyonel<br />
durumun değerlendirilmesi. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi FTR ABD. Uzmanlık tezi.<br />
2002: 26–16.<br />
32. Lindsay J. Rowe, Terry R. Yochum. Essential Skeletal Radioloji. Cilt–1, ikinci baskı,<br />
1996: 307–159–156.<br />
33. Caillet R. Spine disorders and deformities. In: Kottke Lehman (Edit.). Krusen’s<br />
handbook of physical medicine and rehabilitation. Philadelphia. WB Saunders Co.<br />
34. Kalyon AT. Spor hekimliği. Ankara GATA Basımevi 1994:132.<br />
35. Oğuz H. Dursun E. Dursun N. Tıbbi Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevleri 2004: 867–<br />
922.<br />
36. Kutsal YG. Mekanik bel ağrısı <strong>ve</strong> bel mobilitesi (Uzmanlık Tezi). Ankara 1985.<br />
69
37. Kendal FP, Mc Creary EK, Provancee PG. Muscle testing and function with posture<br />
and pain baltimore. Williams Wilkins 1993: 71.<br />
38. Basmajian JU, De Luca DJ. Muscle ali<strong>ve</strong>. Baltimore. Williams Wilkins. 1985: 255.<br />
39. Mc Rae R. Clinical Orthopedic Examination. Edinburgh. Churchill livingstone. 3rd ed.<br />
1989: 182.<br />
40. Çakmak M. Ortopedik Muayene. İstanbul. Nobel tıp kitabevi, 1989: 198.<br />
41. Çetin A. Ayak deformiteleri <strong>ve</strong> düzeltilmesi. Romatoloji <strong>ve</strong> Tıbbi Rehabilitasyon<br />
Dergisi. 1994: 5: 207–19.<br />
42. Üremek G. Trabzon ilindeki 7–9 yaş grubu çocuklarda postür analizi. KTÜ, Morfoloji<br />
ABD. Yüksek Lisans tezi. Trabzon, 1988: 14-15.<br />
43. Ben-Zion Adar, Risk Factors Of Prolonged Sitting And Lack Of Physical Activity İn<br />
Relate To Postural Deformities, Muscles Tension And Backache Among İsraeli<br />
Children. Semmelweis Uni<strong>ve</strong>rsity Budapest Doctoral School. Uzmanlık tezi. 2004: 66.<br />
44. Gündüz H. Yaşlılarda Postür <strong>ve</strong> Yürüme. Turkish Journal of Geriatrics. 2000. 3: 4:<br />
156–157.<br />
45. Randall L.Braddom Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon El Kitabı Çev ed: Arasıl T. Güneş<br />
Kitabevi 2005: 911.<br />
46. Akaya T. Acaroğlu E. Adolesanlarda Sık Görülen Omurga Sorunları. Ergen Sağlığı <strong>ve</strong><br />
Gelişimi Kaynak Kitabı. Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi Ortopedi Ve Travmatoloji<br />
A.B.D.: 272.<br />
47. Lunn J. Byrne S. Morris S. Mc Cormack D. The Orthopaedic Management Of<br />
Scheurman’s Kyphosis Irish Journal Of Orthopaedic Surgery And Travma. 2000.<br />
Volüme 5, issue 1: 87–93.<br />
48. Gunnar Lundberg, Bjo¨Rn Gerdle. The Relationships Between Spınal Sagıttal<br />
Confıguratıon, Joınt Mobılıty, General Low Back Mobılıty And Segmental Mobılıty In<br />
Female Homecare Personel. Scand J Rehab Med, 1999. 31: 197–206.<br />
49. Raphaël Vialle, Md, Nıcolas Levassor, Md, Ludovıc Rıllardon, Md, Alexandre<br />
Templıer, Md, Wafa Skallı, Md, And Pıerre Guıguı. Radiographic Analysis of the<br />
Sagittal Alignment and Balance of the Spine in Asymptomatic Subjects. The Journal<br />
Of Bone And Joint Surgery. February 2005.Vol:87, Number 2: 260–267.<br />
50. Okçu G. Yercan H. Yorulmaz İ. Erkan S. Öziç U. Lomber Omurganın Sagittal Planda<br />
Radyolojik Analizi. Journal Of Arthroplasty Arthroscopic Surgery, 2000. vol.11, no 2:<br />
146–150.<br />
51. Aebi M. The Adult Scoliosis. Eur Spine Journal. Dec 2005. Vol.14, Issue 10: 925–948.<br />
70
52. Lawrence G. Lenke, Randal R. Betz, Jürgen Harms, Keıth H. Brıdwell, Davıd H.<br />
Clements, Thomas G. Lowe, Kathy Blanke. Adolescent Idiopathic Scoliosis A New<br />
Classification To Determine Extent Of Spinal Arthrodesis. The Journal Of Bone And<br />
Joint Surgery. August 2001. Vol:83-A, Number 8: 1169–1181.<br />
53. Peter O. Newton, Frances D. Faro, Sohrab Gollogly, Randal R. Betz, Lawrence G.<br />
Lenke, Thomas G. Lowe. Incorporated Results Of Preoperati<strong>ve</strong> Pulmonary Function<br />
Testing Of Adolescents With Idiopathic Scoliosis. The Journal Of Bone And Joınt<br />
Surgery, September 2005. Volume 87-A, Number 9: 1937–1946.<br />
54. Michel A. Leroux, Karl Zabjek, Genevie<strong>ve</strong> Simard, Johanne Badeaux, Christine<br />
Coillard, Charles H. Rivard. A Noninvasi<strong>ve</strong> Anthropometric Technique for Measuring<br />
Kyphosis and Lordosis. An Application for Idiopathic Scoliosis. Spine. 2000. Volume<br />
25, Number 13: 1689–1694.<br />
55. Şendur F. Demir F. Özerbil Ö.M. Hastane Çalışanlarında Postür Analizi. 1996. Ege<br />
Fiziksel Tıp <strong>ve</strong> Rehabilitasyon Dergisi. 2: 4: 267–270.<br />
71