08.03.2014 Views

idiopatik nefrotik sendromlu olgularda relaps oranları ve relapsa etki ...

idiopatik nefrotik sendromlu olgularda relaps oranları ve relapsa etki ...

idiopatik nefrotik sendromlu olgularda relaps oranları ve relapsa etki ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ<br />

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ<br />

KLİNİK ŞEFİ: DOÇ. DR. ÖMER CERAN<br />

İDİOPATİK NEFROTİK SENDROMLU OLGULARDA<br />

RELAPS ORANLARI VE RELAPSA ETKİ EDEN FAKTÖRLER<br />

(Uzmanlık Tezi)<br />

Dr. Çiğdem R. KURT YAVRUCU<br />

İstanbul, 2006


ÖNSÖZ<br />

Haydarpaşa Numune Eğitim <strong>ve</strong> Araştırma Hastanesi’nde uzmanlık eğitimim<br />

süresince; katkı <strong>ve</strong> desteklerinden dolayı Başhekimlerimiz Sayın Prof.Dr.Yusuf<br />

Özertürk’e, Doç. Dr. Mücahit Görgeç’e , Sayın Prof. Dr. Suphi Acar’a, engin bilgi <strong>ve</strong><br />

deneyimlerinden yararlandığım <strong>ve</strong> eğitimimin her aşamasında büyük desteğini<br />

gördüğüm saygıdeğer hocam, klinik şefimiz Sayın Doç.Dr. Ömer Ceran’a, ihtiyaç<br />

duyduğum her zaman yardımlarını esirgemeyen uzmanlarımız , Sayın Uz. Dr Çağatay<br />

Nuhoğlu , Sayın Uz.Dr. Esra Sönmez Önal, Sayın Uz. Dr. Tamay Özkozacı, Sayın Dr.<br />

Sibel Aka <strong>ve</strong> Sayın Dr. Nurdan Erol’a en derin sevgi <strong>ve</strong> saygılarımı sunarım.<br />

Tezimin her aşamasında geniş bilgi birikimi <strong>ve</strong> tecrübesiyle beni yönlendiren,<br />

yardımlarını esirgemeyen Sayın Uz.Dr. Nihal Karatoprak’a teşekkürlerimi sunarım.<br />

Uzmanlık eğitimim boyunca birlikte çalıştığım sevgili asistan <strong>ve</strong> hemşire<br />

arkadaşlarıma, yardımcı sağlık personeline <strong>ve</strong> desteğini esirgemeyen, her daim yanımda<br />

olan sevgili eşime, canım anne <strong>ve</strong> babama teşekkürlerimi sunarım.<br />

Dr.Çiğdem R. Kurt Yavrucu<br />

İstanbul, 2006<br />

1


KISALTMALAR<br />

İNS : İdiopatik Nefrotik Sendrom<br />

MCNS : Minimal Değişiklik Hastalığı<br />

MPGN : Membranoproliferatif Glomerulonefrit<br />

FGS : Fokal Segmental Glomeruloskleroz<br />

NS : Lesitin Kolesterol Aciltransferaz<br />

ACE : Anjiotensin Kon<strong>ve</strong>rting Enzim<br />

GFR : Glomeruler Filtrasyon Hızı<br />

SLE : Sistemik Lupus Eritematozis<br />

ISKDC : International Study of Kidney Disease in Children<br />

2


İÇİNDEKİLER<br />

GİRİŞ………………………………………………………………… 4<br />

GENEL BİLGİLER…………………………………………………. 5<br />

GEREÇ VE YÖNTEMLER………………………………………… 23<br />

BULGULAR…………………………………………………………. 28<br />

TARTIŞMA………………………………………………………….. 33<br />

ÖZET………………………………………………………………… 37<br />

KAYNAKLAR……………………………………………………….. 39<br />

3


GİRİŞ<br />

Nefrotik sendrom, masif proteinüri, hiperlipidemi hipoalbuminemi <strong>ve</strong> ödem<br />

tablosu ile karakterize bir hastalık tablosudur. Çocukluk çağında <strong>nefrotik</strong> sendromun<br />

%90’dan fazlasının sebebi <strong>idiopatik</strong> (primer) <strong>nefrotik</strong> sendromdur (İNS). Bu grubun<br />

%75’i Minimal Lezyon Hastalığı (MCNS) iken, %25’lik kısmını ise Membranöz<br />

Nefropati, Membranoproliferatif Glomerulonefrit (MPGN) <strong>ve</strong> Fokal Segmental Skleroz<br />

oluşturur (1). MCNS, hastalığın histopatolojik görünümü dikkate alınarak <strong>ve</strong>rilmiş bir<br />

isim olmakla beraber, Lipoid Nefroz, Nil Hastalığı, çocukluk çağının <strong>idiopatik</strong> <strong>nefrotik</strong><br />

sendromu adları da kullanılmaktadır.<br />

Daha önceki yıllarda ise böbrek biyopsisinde görülen bulgulara göre; Minimal<br />

hastalık, Fokal segmental glomeruloskleroz <strong>ve</strong> Diffüz mezangial proliferasyon gibi<br />

histopatolojik tanılara göre ayırdedilmekte idi (2).<br />

Nefrotik Sendrom olgularının %70’i tekrar etmekte <strong>ve</strong> bu tekrarların önemli bir<br />

bölümü de sık <strong>relaps</strong> <strong>ve</strong> steroide bağımlılık şeklinde ortaya çıkmaktadır (3). Sık<br />

<strong>relaps</strong>ın nedeni ile ilgili yapılmış çok çeşitli çalışmalar vardır. Biz de takip ettiğimiz<br />

<strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> <strong>olgularda</strong>ki <strong>relaps</strong> oranlarını <strong>ve</strong> buna <strong>etki</strong> eden faktörleri<br />

değerlendirmeyi amaçladık.<br />

4


GENEL BİLGİLER<br />

Nefrotik sendrom, birçok nedenle oluşan proteinüri, hipoalbuminemi, ödem <strong>ve</strong><br />

hiperkolesterolemi ile karekterize çocukluk çağının en sık görülen böbrek<br />

hastalıklarından biridir (1,4,5).<br />

İdiopatik <strong>nefrotik</strong> sendrom, tanımı gereği birincil (primer) bir hastalık olmakla<br />

birlikte, birçok olguda hastalığın ortaya çıkması <strong>ve</strong>ya tekrarların oluşması bir üst<br />

solunum yolu enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu <strong>ve</strong>ya bir allerjene maruziyetten<br />

sonra olmaktadır (6,7). %30 kadar hastada allerji ile ilişkisi saptanmıştır. Aşırı inek<br />

sütü tüketimi, canlı aşılar ile aşılama, arı sokması, polen-toz allerjileri kaydedilmiştir.<br />

İdiopatik <strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> hastalar, klinisyenler için daha yararlı olan <strong>ve</strong> steroide<br />

<strong>ve</strong>rdikleri yanıta göre yapılan bir sınıflandırma ile:<br />

1-Steroide hassas <strong>nefrotik</strong> sendrom<br />

2-Steroide dirençli <strong>nefrotik</strong> sendrom olarak iki gruba ayrılarak tartışılmakta <strong>ve</strong><br />

izlenmektedir (8).<br />

EPİDEMİYOLOJİ<br />

Nefrotik Sendrom, her yaşta görülebilen <strong>ve</strong> her yaş grubunda da aynı bulguları<br />

gösteren bir antitedir. Çocuklarda büyük bir grup primer sebeplerle, bu grubun da<br />

büyük çoğunluğu <strong>idiopatik</strong> iken, erişkinlerde sekonder nedenlerle oluşmaktadır.<br />

İdiopatik <strong>nefrotik</strong> sendromun görülme sıklığı coğrafi bölgelerle <strong>ve</strong> ırk ile<br />

farklılık göstermektedir. İngiltere’de 15 yaşın altındaki her 100 000 çocukta görülme<br />

5


sıklığı 2-4, ABD’de 2-2.7/100 000 çocuk düzeyindedir. Asyalı çocuklarda daha yüksek<br />

oranda görülmekte olup 9-16/100 000 çocuk sıklığındadır (9). Erkek çocuklarda<br />

kızlara göre yaklaşık iki kat fazla, bazı serilerde ise benzer oranda görülmektedir.<br />

Sıklıkla 2-6 yaşları arasında (ortalama 3 yaş) başlar. Hasta çocukların % 2-8 kadarında<br />

aile bireylerinde, en sık da kardeşlerde <strong>nefrotik</strong> sendrom öyküsü vardır (9).<br />

Nefrotik sendromun, HLA-DR7, HLA-B8 doku grupları ile ilişkisi<br />

gösterilmiştir. Atopisi olan çocuklarda HLA-B12 doku grubu birlikteliği olduğunda<br />

<strong>nefrotik</strong> sendrom riskinin 13 kat arttığı bildirilmiştir (2).<br />

ETYOLOJİ<br />

Nefrotik Sendrom nedenlerini, primer <strong>ve</strong> sekonder olarak sınıflandırmak<br />

mümkündür (4,10).<br />

Primer ( İdiopatik)<br />

Minimal Lezyon Hastalığı<br />

Fokal Glomeruloskleroz<br />

Membranöz GN<br />

Membranoproliferatif GN<br />

Mezongioproliferatif GN<br />

IgA-IgM depolanması ( Berger Hstalığı)<br />

IgM depolanması<br />

Konjenital Nefrotik Sendrom<br />

Fin Tipi Nefropati<br />

6


Sekonder<br />

Henoch Schönlein Purpurası<br />

Sistemik Lupus Eritematosus<br />

Sistemik Enfeksiyonlar<br />

Hepatit B<br />

Sfiliz<br />

Malaria<br />

Varisella<br />

Subakut Bakteryel Endokardit<br />

Ventrikuloatrial shunt enfeksiyonları<br />

Edinilmiş İmmun Yetmezlik Sendromu (AIDS)<br />

Orak hücreli anemi<br />

Diabetes Mellitus<br />

İlaçlar<br />

D-Penisilamin<br />

Bakır<br />

Eroin<br />

Cıva-ağır metaller<br />

Tümörler (Hodgkin <strong>ve</strong> diğer lenfomalar)<br />

Kronik inflamatuvar hastalıklar<br />

FMF<br />

Amiloidoz<br />

Herediter Hastalıklar<br />

Alport sendromu<br />

7


PATOFİZYOLOJİ<br />

Nefrotik sendromda (NS) gözlenen klinik <strong>ve</strong> laboratuar bulguların hepsini<br />

başlatan mekanizma proteinüridir. Proteinüri ile sonuçlanan artmış glomeruler<br />

permeabilite primer renal anomali iken, hipoalbuminemi, ödem <strong>ve</strong> hiperlipidemi<br />

sekonder patofizyolojik olaylardır (9).<br />

Plazma proteinlerinin glomeruler lümenden geçişi, glomerüler filtrasyon<br />

bariyerinin kompleks anatomik <strong>ve</strong> elektrostatik özellikleri ile engellenir. Endotelyal<br />

hücre, glomeruler bazal membran <strong>ve</strong> epitelyal hücre olmak üzere 3 tabakadan oluşmuş<br />

bir glomeruler filtrasyon bariyeri vardır. Normalde proteininin filtrata geçmesi bu<br />

bariyer tarafından engellenir. Filtrasyon bariyeri; özellikle glomerüler bazal membran<br />

<strong>ve</strong> epitel hücresi içerdiği sialoglikoprotein <strong>ve</strong> proteoglikanların varlığına bağlı olarak<br />

anyonik elektrostatik yüke sahiptir. Bu bariyerdeki negatif elektrostatik yük<br />

elektrostatik itme ile plazma proteinleri gibi anyonik yüklü moleküllerin geçişini<br />

engeller. Fakat katyonik <strong>ve</strong> nötral yüklü moleküllerin filtrasyonu desteklenir. Bu<br />

bilgiler ışığında, glomerüler filtrasyon bariyerinin anyonik yükteki azalmasının, <strong>nefrotik</strong><br />

sendromdaki artmış glomerüler permeabilite <strong>ve</strong> proteinürinin oluşumunda primer faktör<br />

olduğu kabul edilir (10).<br />

Nefrotik sendromda; atılan proteinler albumin, IgG, transferin gibi molekül<br />

ağırlığı küçük olan proteinlerdir. Nefrojen proteinüri için 24 saatlik idrarda kantitatif<br />

olarak 2gr/m2‘den fazla bir proteinürinin olması gerekir (10).<br />

24 saatlik idrarın toplanamadığı <strong>olgularda</strong> saatte 40mg/m2’den fazla proteinüri<br />

<strong>ve</strong>ya herhangi bir andaki protein/kreatinin oranının 2’den fazla olması da masif<br />

proteinürinin olduğunu gösterir (4,16).<br />

8


Ödem ise; 2gr/m2/gün üzerinde bir proteinüri <strong>ve</strong> serum albumin seviyesi<br />

2.5gr/dl’nin altında ise gözlenir.<br />

Serumda hipoalbumineminin olması, onkotik basıncın azalmasına <strong>ve</strong> dolayısıyla<br />

sıvının intravasküler alandan ekstravasküler alana geçişine sebep olur. Sonuçta;<br />

intravasküler alandaki sıvı azalır, renin-anjiotensin-aldosteron sistemi devreye girer. Su<br />

<strong>ve</strong> sodyum tutulumu ile birlikte ödem daha da artar. Starling’in fizyoloji yasalarına<br />

uygun olarak hidrostatik <strong>ve</strong> onkotik basınç dengesinin bozulması sonucu oluşan ödem<br />

mekanizmasının karşısında başka faktörlerin de olduğu gösterilmiştir;<br />

*Her NS’da hipovolemi gözlenmemiş olup, bazılarında plazma volümü yüksek,<br />

bazılarında ise normal bulunmuştur.<br />

*Renin –Aldosteron düzeyleri bazılarında yüksek, bazılarında düşük <strong>ve</strong>ya<br />

normal bulunmuştur.<br />

*Renin düzeyi yüksek olan hastalarda, renin salgılanması baskılandığı<br />

zamanlarda sodyum geri emilimi engellenememiştir (17).<br />

*Proksimal tubüllerden sodyum geri emilimi artmış <strong>ve</strong>ya azalmış da olabilir<br />

(17).<br />

*Atrial natriüretik peptidin, hastalar diüreze girdiğinde artmış olması, ödem<br />

mekanizmasında yeri olduğunu düşündürür.<br />

Sonuç olarak ödem mekanizması da multifaktoriyel olup, intrarenal<br />

hemodinamik değişiklikler, ekstrarenal faktörlerle birlikte değerlendirilmelidir (17,18).<br />

Hiperlipidemi, <strong>nefrotik</strong> sendromun başlıca bulgularından biridir. Proteinüri<br />

hipoalbuminemiye yol açıp karaciğerden lipoprotein sentezini stimüle ederek<br />

lipoprotein anomalilerine yol açar. Plazmada yeterli albumin olmadığı için serbest yağ<br />

asitleri artar, bu da LPL aktivitesinin inhibe olmasına yol açar. Ayrıca LPL aktivitesi<br />

9


stimülatörü olan apolipoprotein-CII idrarla kaybedilir. Lesitin-Kolesterol aciltransferaz<br />

(LCAT) enzim aktivitesi de inhibe olmuştur (19,20,21,22,23).<br />

PATOGENEZ<br />

İdiopatik <strong>nefrotik</strong> sendrom, histopatolojik olarak üç gruba ayrılmaktadır.<br />

Minimal change <strong>nefrotik</strong> sendrom, fokal segmental skleroz, mezengioproliferatif<br />

glomerulonefrit (1,14).<br />

MCNS’lu hastaların renal biyopsilerinde immun depolanma olmamasına rağmen<br />

etyopatogenezde immun sistemin rol oynadığı düşünülmektedir. Shalhaub 1974’de<br />

MCNS’un anormal T hücre klon <strong>ve</strong>ya alt sınıfının persistans <strong>ve</strong> proliferasyonun<br />

sonucunda bir T hücre bozukluğu <strong>ve</strong> proteinürinin dolaşan lenfosit kökenli lenfokinin<br />

glomerüler bazal membrana toksik <strong>etki</strong>sinden sonuçlandığını ileri sürdü. Bu da bazı<br />

faktörlere dayandırıldı;<br />

* T lenfosit bozukluğu (Örneğin; Hodgkin lenfoma MCNS’a yol açar.)<br />

* Doğal kızamık infeksiyonunu takiben (Hücre kaynaklı immüniteyi baskılar)<br />

MCNS remisyona uğrar.<br />

* Siklofosfamid gibi süpresör T hücre fonksiyonunu bozan sitotoksik ilaçlar<br />

remisyonu indükler (9,15).<br />

Nefrotik <strong>sendromlu</strong> hastalarda allerjik semptomların prevalansı yüksek<br />

bulunmuştur. Nefrotik sendromda görülen atakların mevsimlerle, atopik hastalıklarla,<br />

aşılama, arı sokması gibi immun uyaranlarılarla da ilişkisi gösterilmiştir. Bazı hastaların<br />

serum IgE konsantrasyonları yüksek bulunmuş, glomeruler kapiller duvarında IgE<br />

depolanmaları saptanmıştır (12).<br />

10


MCNS’da yapılan böbrek biyopsisinin ışık mikroskopisi ile incelemesinde<br />

önemli bir glomerüler <strong>ve</strong>ya interstisyel inflamasyonun olmaması belirgindir. Elektron<br />

mikroskopisinde (EM) ise epitel hücrelerin ayaksı çıkıntılarının füzyonu görülmektedir.<br />

Elektron yoğun birikimler <strong>ve</strong> immun floresan incelemede immun depolar görülmez<br />

(16,17).<br />

Renal biyopsi yapılan bazı <strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> hastalarda, mezengial bölgede<br />

IgM <strong>ve</strong> C3 depolanmaları ile değişik derecelerde mezengial matrix proliferasyonu<br />

olduğu gösterilmiştir (9,26).<br />

Mezengioproliferatif glomerülonefritte, en erken histolojik lezyon olarak<br />

segmental mezengial hiperselülarite <strong>ve</strong> matrix genişlemesi oluşur. Sonuç olarak ortaya<br />

segmental <strong>ve</strong>ya diffuz skleroz çıkar. Biyopsi materyalinde EM’de ayaksı çıkıntıların<br />

silikliği, yaygın mezengial birikim, immunflorasan mikroskopide ise C3 ile birlikte<br />

<strong>ve</strong>ya yalnız IgM depolanması görülür (16,18).<br />

Fokal glomerülosklerozda ise glomerüler hastalık düzensiz dağılım gösterir,<br />

renal biyopside birçok glomerül normal görünür. Etkilenmiş glomerüllerde skleroz ya<br />

segmentaldir ki burada sklerotik proçes glomerüllerin belli segmentlerini <strong>etki</strong>ler ya da<br />

skleroz glomerüllerin tamamını tutmuştur. Vakaların %40 ile %60’ında intraglomerüler<br />

intrakapiller köpük hücreler görülürken ilerlemiş glomerüler hastalıkta tubuler atrofi<br />

vardır. İmmunfloresan mikroskopide sklerotik bölgelerde IgM <strong>ve</strong> kompleman C3<br />

depoları, elektron mikroskopide epitel hücreleri ayaksı çıkıntılarının füzyonu <strong>ve</strong><br />

mezengial elektron yoğun depolanmalar görülür. Glomerüloskleroz önce jukstamedüller<br />

glomerüllerde saptanır (9,18).<br />

Membranöz glomerülonefrit, elektron mikroskopisinde subepitelyal <strong>ve</strong><br />

intramembranöz depozitler, immunfloresanda ise kapiller duvar boyunca C3 <strong>ve</strong> IgG,<br />

bazen de IgM, IgA depozitleri saptanır (16).<br />

11


KLİNİK VE LABORATUVAR BULGULARI<br />

Nefrotik sendrom yaygın ödem, yoğun proteinüri <strong>ve</strong> hipoalbuminemi ile<br />

karakterize bir sendromdur. Ödem sıvı birikiminin vücut ağırlığının %3-5’ini geçtiğinde<br />

farkedilebilir. İlk olarak göz kapaklarında şişlik şeklindedir. Yerçekimine bağlı olarak<br />

gün içinde yer değiştirir. Ödem periorbital bölgeden başlayıp, ekstremitelere (pretibial),<br />

presakral bölgeye yayılır. Asit, plevral, skrotal-labial sıvı toplanması (anazarka)<br />

şeklinde ağırlaşabilir (1). Ödem başlangıcı ani olmasına rağmen bazı hastaların<br />

anamnezinde bakteryel <strong>ve</strong> viral enfeksiyon öyküsü vardır. Üst solunum yolu viral<br />

enfeksiyonları MCNS <strong>relaps</strong>larına yol açabilir.<br />

MCNS başlangıcında birçok çocukta kan basıncı normaldir, fakat orta derecede<br />

bir hipertansiyon %15 oranında görülebilir. Yüksek <strong>ve</strong> sebat eden hipertansiyonda<br />

MCNS tanısından uzaklaşılır.<br />

Komplike olmayan MCNS’da gross hematüri görülmez. Eğer varsa, eşlik eden<br />

bir renal <strong>ve</strong>n trombozu ya da etyolojide kronik glomerülonefrit yönünden dikkatli<br />

olunmalıdır.<br />

Şiddetli ödem durumlarında (iyi tedavi edilmeyen hastalar) hipovolemi-kollaps<br />

gibi komplikasyonlar, asitin basıncına bağlı olarak dispne, umblikal, inguinal, skrotal,<br />

labial herniler ortaya çıkabilir. Enfeksiyonlara eğilimin artası nedeni ile pnömokok<br />

peritoniti, Hemafilus İnfluenza enfeksiyonu, stafilokokal selülit gibi enfeksiyonlar;<br />

trombo-embolik olaylara yatkınlık nedeni ile pulmoner, serebral, mezenterik, renal <strong>ve</strong><br />

periferik damarlarda trombus <strong>ve</strong> emboliler dikkatle irdelenmelidir.<br />

12


İdrarda artmış proteinüri temel bulgudur. Hastanın takibinde en önemli<br />

diagnostik bulgudur.<br />

MCNS’da görülen proteinüri ise selektif proteinüridir <strong>ve</strong> idrar<br />

yüksek oranda albumin içerir (27,10).<br />

Selektivite indeksi: Yüksek molekül ağırlıklı proteinlerin, düşük molekül ağırlıklı<br />

proteinlere oranı<br />

IgG/ Transferrin : 0.3 ise nonselektif proteinüri<br />

Sabah idrarında protein / kreatinin oranının >2.0, <strong>ve</strong>ya albumin / kreatinin<br />

oranının >200mg/mmol <strong>ve</strong>ya idrarda<br />

4 mg/ m2/ saat <strong>ve</strong>ya 150mg/ gün Proteinüri<br />

40mg/m2/ saat <strong>ve</strong>ya 1gr/m2/ gün<br />

Nefrotik Proteinüri (Masif)<br />

Nefrotik sendrom tanısı için bu değerlerin kantitatif olarak gösterilmesi esastır.<br />

İdrar çubuğu (stick) ile bakılan <strong>ve</strong> (+) ile belirtilen miktarları tanı kriteri olarak<br />

kullanılmaz. Başlangıçta <strong>ve</strong> hastanın izleminde proteinüri derecesine aynı parametre ile<br />

bakmaya özen gösterilmelidir. Ancak <strong>relaps</strong> tanısında saatlik <strong>ve</strong>ya 24 saatlik idrar<br />

toplamaya gerek yoktur; çubuk yöntemi yeterlidir.<br />

İdrarda protein ile birlikte idrar sedimentinde hyalen, granüler silendirler,<br />

serbest lipid damlacıkları, yağ silendirleri yüksek oranda saptanmaktadır. Mikroskopik<br />

hematüri MCNS’lu vakaların %15’inde, makroskopik hematüri ise %1.6’sında<br />

saptanmaktadır (1).<br />

Nefrotik <strong>sendromlu</strong> hastalarda hipertansiyon, makroskopik hematüri <strong>ve</strong>ya renal<br />

fonksiyonlarda azalma varsa mutlaka serum kompleman (C3) seviyesini incelemek<br />

gerekir. MCNS’da serum kompleman seviyesi normaldir, ancak MPGN’de, SLE’de,<br />

13


poststreptokokal nefritte, şant nefritinde serum C3 seviyeleri düşüktür (9).Hematüri <strong>ve</strong><br />

düşük C3 seviyeleri varlığında, Antinükleer antikor <strong>ve</strong> anti-DNA için serolojik testler,<br />

sistemik lupus eritematosus nefritine sekonder <strong>nefrotik</strong> sendrom açısından yapılmalıdır<br />

(27).<br />

Hipoalbuminemi, major bulgulardan birisidir. Albumin sentezi artmıştır, fakat<br />

kaybı karşılamak için yeterli düzeyde olmadığı için normal düzeyi sürdüremez. Tanı<br />

kriteri olarak 2.5gr/dl <strong>ve</strong>ya düşük değerler alınmaktadır (10).<br />

Hiperlipidemi, <strong>nefrotik</strong> sendromun önemli bulgularından biridir. Bu durum<br />

trigliserit, total kolesterol, <strong>ve</strong>ry low dansiteli lipoprotein (VLDL) <strong>ve</strong> low dansiteli<br />

lipoprotein (LDL) kolesterol seviyelerinde yükselme ile karakterizedir (20). Bu<br />

yükseklik ile hastalardaki potansiyel riski açıklık kazanmamıştır. Ateroskleroza<br />

predispozisyon oluşturması, kardiyovasküler hastalıkların artması <strong>ve</strong>ya renal<br />

lezyonların ilerlemesine yol açması gibi <strong>etki</strong>leri kesin değildir (28).<br />

Total kan proteinleri 5.0 gr/lt’nin, albumin 2,5 gr/lt’nin altına düşmüştür. Alfa-2<br />

globulinler artmış, gama globulinler azalmıştır.<br />

Nefrotik <strong>sendromlu</strong> hastalarda ödemli dönemlerde hemokonsantrasyona bağlı<br />

olarak hemoglobin <strong>ve</strong> hematokrit düzeyleri yüksek bulunabilir. Akut atakla gelen<br />

hastalarda serum kreatinin <strong>ve</strong> kan üre nitrojen (BUN) düzeyleri geçici olarak yüksek<br />

olabileceği gibi nadiren birlikte gelişen akut böbrek yetmezliğine de bağlı olabilir.<br />

KOMPLİKASYONLAR<br />

Enfeksiyon:<br />

• İmmunglobulinlrin düşüklüğü<br />

• Hücresel immunite bozukluğu<br />

• Opsonizasyonda defekt<br />

14


• Ödem sıvısının vasat gibi <strong>etki</strong>nlik göstermesi<br />

• Kompleman faktörlerinin kaybı<br />

• Lökosit bakterisid aktivitesinde azalma<br />

• İmmunsüpresif kullanımı<br />

• Hipovolemiye bağlı dalak perfüzyonun bozulması<br />

En sık enfeksiyon, spontan peritonittir. Streptokokkus pnömonialar sebep olabilir.<br />

Diğerleri; üst solunum yolu <strong>ve</strong> deri enfeksiyonlarıdır (4).<br />

Koagulasyon Bozuklukları <strong>ve</strong> Tromboemboli:<br />

MCNS’da daha az görülür. Çocuklarda genellikle arteryel trombozlar görülür <strong>ve</strong><br />

en çok pulmoner, femoral <strong>ve</strong> serebral arterleri tutmaktadır.<br />

* Zimojen maddelerde azalma ( F9, F11 gibi)<br />

* Prokoagulan faktörlerde artma (F5, F8 gibi)<br />

*Fibrinojende artış<br />

*Fibrinolitik sistem değişikliği (Alfa2 Antiplazminde artış, Plazminojende azalma)<br />

*Koagülasyon inhibitörlerinde azalma (Antitrombin III kaybı, Protein C, S ‘de azalma)<br />

(4,9)<br />

* Artmış Trombositoz reaktivitesi (Trombositoz, Kollagen, Trombin, Adenozin,<br />

Epinefrin <strong>ve</strong> Araşidonik asidde artış.<br />

Ayrıca; serum Albumin düzeyi<br />

Tromboz riski<br />

Büyüme-Gelişme Geriliği<br />

Tedaviye yanıtsız vakalarda iştahsızlık, idrarda fazla protein kaybı, bağırsak<br />

mukoza ödemi nedeni ile oluşan malabsorbsiyon büyüme gelişme geriliğine neden olur.<br />

15


Bu komplikasyonlardan başka, hastalarda seyrek olarak anemi, hiperlipidemiye bağlı<br />

ateroskleroz, renal tubular bozukluklar, akut böbrek yetmezliği görülebilir.<br />

TEDAVİ<br />

I.Destek Tedavi:<br />

* Beslenme<br />

* Yaşına uygun miktarlarda protein <strong>ve</strong> enerji alması gerekmektedir Tuzsuz diyet önerilir<br />

(1,8).<br />

*Özellikle <strong>relaps</strong> dönemlerinde sıvı kısıtlaması yapılır. Remisyonda sıvı alımı serbest<br />

bırakılır, ancak hafif tuz kısıtlamasına devam edilir.<br />

* Mutlak yatak istirahati gereksizdir. Normal aktivitelerine devam etmeleri önerilir.<br />

*Diüretik Tedavisi<br />

Hipovolemiye yol açması, ortostatik hipotansiyon yapması <strong>ve</strong> fonksiyonel renal<br />

yetmezliği riskini artırdığı için kısıtlı kullanılmalıdır. Fakat; özellikle FGS’da olmak<br />

üzere <strong>nefrotik</strong> hastaların çoğunda kan volümünün artmış <strong>ve</strong>ya normal olması nedeni ile<br />

kontrendike değildir.<br />

Furosemid 1-3mg/kg dozunda kullanılabilir. Vücut ağırlığındaki <strong>ve</strong> ödemdeki<br />

azalma ile takip edilir. Ayak bileğindeki ödem tamamen kaybolmadan diüretik<br />

kesilmemeli, dehidratasyondan kaçınılmalıdır. Elektrolit takibi yapılmalıdır (4,29,30).<br />

*Albumin İnfüzyonu<br />

Çok ağır ödemi , skrotal ya da labial ödemi, plevral efüzyon <strong>ve</strong>ya solunum<br />

sıkıntısı olan <strong>ve</strong> aktivitesi kısıtlanmış hastalarda tercih edilir. Ancak <strong>etki</strong>si geçicidir,<br />

16


plazma albuminini yükseltmez, <strong>ve</strong>rilen albumin hızla idrarla atılır <strong>ve</strong> glomerüllerde<br />

hiperfiltrasyon dediğimiz yıpranmaya neden olabilir (1,29,30).<br />

Tuzsuz Albumin 1gr/kg dozunda infüzyon <strong>ve</strong>rilir. Ardından 0.5-1 mg/kg<br />

dozunda Furosemid ı.v. yapılır. Gerekirse 8-12 saat aralarla tekrarlanabilir.<br />

*Hipertansiyon tedavisi<br />

Hipertansiyon, aşırı hipovolemiye bağlı ise idrar sodyumu çok düşüktür,<br />

hipervolemiye bağlı ise <strong>ve</strong>nöz basınç artar: kardiomegali, akciğerde staz bulguları vardır<br />

<strong>ve</strong>ya steroid yan <strong>etki</strong>si olarak hipertansiyon gelişebilir. Farmakolojik tedavi gerekir ise<br />

Atenolol (0.5-1.0 mg/Kg/tek dozda) <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Nifedipin (0.25-2.0 mg/kg/iki dozda)<br />

tercih edilir (1,4,8)<br />

*Hiperlipidemi tedavisi<br />

Lipid düzeyini düşüren ilaçlar önerilmemekte <strong>ve</strong> diyetle düzenlenme<br />

yapılmaktadır (4).<br />

*Antiagregan tedavi<br />

Nefrotik <strong>sendromlu</strong> hastalar tromboembolik olaylar için risk altındadır.<br />

Antiagregan olarak tromboksanı inhibe eden ,fakat prostosiklin üretimini engellemeyen<br />

asprinin 100mg/gün şeklinde kullanımı genellikle yeterli kabul edilmektedir. Ancak<br />

bazıları asprine ila<strong>ve</strong>ten dipridamol 5mg/kg/gün dozunda 12 hafta kadar kullanımını<br />

önermektedir.<br />

Ayrıca proteinüriyi azaltıcı <strong>etki</strong>si olduğu bilinen angiotensin kon<strong>ve</strong>rting enzim<br />

inhibitörlerinin (ACE inhibitörleri) de glomerüler filtrasyon hızı (GFR) >10ml/dk<br />

17


olanlarda , devam süresi proteinürinin durumuna göre olmak üzere kullanımı<br />

önerilmektedir. (Enalapril : 0.1-0.5mg/kg/24saat /1-2 doz şeklinde )<br />

.<br />

II.Kortikosteroid tedavisi<br />

1-8 yaş arası başlayan, sekonder bir <strong>nefrotik</strong> sendrom nedenini düşündürecek<br />

fizik <strong>ve</strong> biyokimyasal bulgusu olmayan hastalarda hastalığın MCNS olma olasılığı<br />

yüksektir. Bu nedenledir ki; bu hastalarda renal biyopsi yapılmaksızın steroid tedavisi<br />

denenmektedir. Selektif proteinürisi olan hastaların steroide yanıtlı olduğu, dolayısıyla<br />

MCNS olduğu düşünülmektedir. MCNS’da steroid tedavisine başlamadan önce hastada<br />

enfeksiyon olup olmadığı taranmalı <strong>ve</strong> eğer varsa öncelikle enfeksiyonun kontrol altına<br />

alınması gerekmektedir (26,27).<br />

Sekonder <strong>nefrotik</strong> sendromu düşündürecek persistan proteinüri <strong>ve</strong> hematüri,<br />

hipertansiyon, tekrarlayan hematüri, hızlı ilerleyen glomerulonefrit, akut<br />

tubulointerstisyel nefrit ya da kalıtsal nefropati şüphesi varsa; renal biyopsi endikasyonu<br />

vardır. Aynı zamanda 1-8 yaş arasında steroid tedavisine yanıtsız hastalarda da biyopsi<br />

yapılarak morfoloji görülmelidir(27).<br />

Kortikosteroid Tedavi Şemaları<br />

Çocuk Nefroloji Derneğinin konsensus raporuna göre; sterod dozu hesaplanırken<br />

hastanın ödemli ağırlığı değil; hastanın boyunun 50. persentile denk gelen yaşı bulunur;<br />

sonra bu yaşa uyan 50. persentile rastlayan ağırlık esas alınır (8).<br />

Steroide başlamadan önce akut enfeksiyonu var ise tedavi edilir, tüberküloz<br />

olasılığı yönünden irdelenir, PPD yapılması önerilir. Ailede diyabet araştırılır (8).<br />

18


Steroid, sabah saat 8.00’den önce <strong>ve</strong>rilirse daha <strong>etki</strong>lidir <strong>ve</strong> mideye <strong>etki</strong>sinden<br />

dolayı mide koruyucu ilaçlar da birlikte kullanılmak üzere reçete edilir (8).<br />

I. Şema (4)<br />

4 hafta 2mg/kg/gün prednisolon (3 <strong>ve</strong>ya 4 dozda) (60 mg/m 2 /gün) (Maksimum 60<br />

mg/g)<br />

4 hafta 2 mg/kg/günaşırı prednisolon tek dozda (60 mg/m 2 /gün)<br />

2 hafta 1,5 mg/kg/günaşırı tek dozda (40 mg/m 2 /gün)<br />

2 hafta 1.0 mg/kg/günaşırı /tek dozda<br />

2 hafta 0.5 mg/kg günaşırı /tek dozda<br />

2 hafta 0.25 mg/kg/ günaşırı /tek dozda sabahları olacak şekilde uygulanır.<br />

II-Şema (4)<br />

4 hafta 2 mg/kg/gün prednisolon (3 <strong>ve</strong>ya 4dozda) (Maksimum 60 mg) (60 mg/M 2 /gün)<br />

4 hafta 1,5 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

4 hafta 1 mg/kg /günaşırı tek dozda<br />

4 hafta 0,5 mg kg/günaşırı tek dozda<br />

8 hafta 0,25 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

19


RELAPS TEDAVİSİ<br />

I. Protokol (4)<br />

Enfeksiyon var ise kontrol altına alınana kadar beklenir, sonra steroid başlanır.<br />

2 hafta 2 mg/kg/gün prednisolon (3 <strong>ve</strong>ya 4 dozda) (60 mg/M 2 /gün) (İlk iki haftada<br />

remisyona girmezse tedavi 4 haftaya uzatılır, proteinüri negatifse günaşırı tedaviye<br />

geçilir)<br />

Günaşırı tedavide:<br />

2 hafta 1 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

2 hafta 0,5 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

2 hafta 0,25 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

II. Protokol (4)<br />

2 hafta 2 mg/kg/gün prednisolon (1 <strong>ve</strong>ya 2 dozda) (60 mg/M 2 /gün)<br />

İlk iki haftada remisyona girmezse tedavi 4 haftaya uzatılır,<br />

Proteinüri negatif olunca :<br />

-2 hafta 2 mg/kg/günaşırı<br />

-2 hafta 1 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

-2 hafta 0,5 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

-2 hafta 0,25 mg/kg/günaşırı tek dozda<br />

Proteinüri genellikle 14. gününde negatifleşir. 4. haftanın sonunda henüz yanıt<br />

<strong>ve</strong>rmeyen hastalarda bazen tedavi 8. haftaya uzatılır <strong>ve</strong> bu haftanın sonunda yanıt<br />

20


alınır. Eğer yanıt alınamazsa uzun süre kortikosteroid tedavisine devam etmeye gerek<br />

yoktur.<br />

Steroide yanıtlı hastalarda klinik <strong>ve</strong> biyokimyasal bulgular tamamen düzelir <strong>ve</strong><br />

hasta, remisyona girer. Steroide dirençli <strong>olgularda</strong> ise hiçbir düzelme saptanmaz. Bazı<br />

hastalarda ise proteinüride azalma , biyokimyasal değerlerde tam olmayan düzelme<br />

şeklinde kısmi düzelme gözlenir.<br />

Alterne tedavi yani günaşırı tek doz 4 hafta süren bu tedavinin amacı,<br />

steroidlerin <strong>etki</strong>si sürerken yan <strong>etki</strong>lerini minimalize etmektir. Bu tedaviden sonra da<br />

steroid dozu yavaş yavaş azaltılarak kesilir. MCNS’lu olguların %30’unda hastalık<br />

tekrarlamaz, geri kalan grupta ise nüksler görülebilir (31,32).<br />

Sık <strong>relaps</strong> yapan (en az 4 kez/yıl) hasta grupları MCNS’lu hastaların büyük<br />

grubunu oluşturur. İlk 3 yılda <strong>relaps</strong> yapmayan olguların daha sonra <strong>relaps</strong> olasılıkları<br />

belirgin olarak azalmaktadır. 6 yaştan önce ilk aktivasyonu gösteren <strong>ve</strong> hastalığın ilk 6<br />

ayında 3 kez <strong>relaps</strong> yapan olguların sık <strong>relaps</strong> yapan hastalar olarak seyretme ihtimali<br />

yüksektir (31,32,33).<br />

Sık <strong>relaps</strong> olan <strong>ve</strong> steroide bağımlı <strong>olgularda</strong> steroid ile remisyon sağlandıktan<br />

sonra alterne tedavi daha uzun süreli yapılmalıdır. Tedavi dozu ise remisyonda tutacak<br />

en düşük doz olmalıdır. (4) 6 ay ile 2 yıl gibi süreler önerilmektedir. Eğer bu hastalarda<br />

steroid yan <strong>etki</strong>leri fazla ise 8-12 hafta süre ile siklofosfamid (3-7mg/kg) ya da<br />

klorambusil (0.1-0.4mg/kg) gibi immunsüpresif ilaçlar kullanılmalıdır. Ek olarak da 15-<br />

20 mg prednisolon <strong>ve</strong>rilmesi, bu sürenin sonunda ise heriki ilacın kesilmesi ile daha<br />

uzun süre bir remisyon sağlayabilir (34,35,36,37).<br />

21


AŞILAMA<br />

*Günlük başlangıç steroid dozunu 7 günden daha uzun süre almışsa hiçbir aşı yapılmaz.<br />

(8)<br />

*Ölü aşılar remisyonda iken <strong>ve</strong>rilir.<br />

*Canlı aşılardan oral polio yerine inakti<strong>ve</strong> polio aşısı <strong>ve</strong>rilir.<br />

*Yüksek doz steroid alıyorken kardeşlerine <strong>ve</strong> yakın teması olanlara canlı polio aşısı<br />

<strong>ve</strong>rilmez.<br />

*Canlı aşılar alkilleyici ajan alıyorken <strong>ve</strong>rilmez, düşük doz (


GEREÇ VE YÖNTEM<br />

1992- 2006 tarihleri arasında Haydarpaşa Numune Eğitim <strong>ve</strong> Araştırma<br />

Hastanesi Çocuk Sağlığı <strong>ve</strong> Hastalıkları Kliniğinde yatırılan <strong>ve</strong> Nefroloji Polikliniğinde<br />

izlenen sekonder <strong>nefrotik</strong> sendroma ait bulgusu olmayan 64 <strong>idiopatik</strong> <strong>nefrotik</strong><br />

<strong>sendromlu</strong> olgu retrospektif olarak incelendi.<br />

Çalışma grubundaki hastaların 20’si kız (%31.2), 44’ü erkek (%.68.7) olup<br />

yaşları 1 yaş ile 14 yaş arasında değişmekte olup, ortalama 4.34 ± 3.2 yaş idi.<br />

İlk tanısını 1-8 yaş arası alan, hematürisi, serum kompleman düşüklüğü,<br />

hipertansiyonu olmayan, <strong>nefrotik</strong> düzeyde proteinürisi ,hipoalbuminemisi, ödemi <strong>ve</strong><br />

hiperkolesterolemisi olan hastalar çalışma grubumuzu oluşturdu.<br />

Hastaların klinik <strong>ve</strong> laboratuvar bulguları, uygulanan tedaviye <strong>ve</strong>rdikleri<br />

yanıtlara göre steroide bağımlı, steroide dirençli olgular, <strong>relaps</strong> <strong>ve</strong> sık <strong>relaps</strong> oranları,<br />

ilk atak <strong>ve</strong> <strong>relaps</strong>ta enfeksiyon sıklığı, <strong>relaps</strong>lara <strong>etki</strong> edebilecek diğer faktörler (yaş,<br />

cinsiyet, eşlik eden enfeksiyon, tedavi protokolleri, remisyona girme süreleri, biyopsi<br />

yapılmış olanların böbrek patolojileri) <strong>ve</strong> prognozları araştırıldı.<br />

Bu gruplandırmaları yaparken şu tanımlamaları kullandık:<br />

REMİSYON<br />

: Üç gün arka-arkaya, idrarda çubuk yöntemi ile proteinin negatif<br />

<strong>ve</strong>ya eser bulunması <strong>ve</strong>ya idrar proteininin < 4mg /m 2 /saat <strong>ve</strong>ya protein / kreatinin<br />

oranının < 0.2 olmasıdır.<br />

23


RELAPS<br />

: Daha önce remisyonda olan hastanın, ödemle birlikte idrarında üç<br />

gün arka arkaya > (3+) protein çıkması <strong>ve</strong>ya idrar proteininin > 40mg/m 2 /saat <strong>ve</strong>ya<br />

1gr/m 2 /gün bulunması <strong>ve</strong>ya protein / kreatinin oranının >2.0 olmasıdır.<br />

STEROİD BAĞIMLI<br />

:Steroide önceden yanıt alınan <strong>ve</strong> proteinürisi kaybolan<br />

bir hastada, steroid dozu azaltılırken proteinürinin yeniden ortaya çıkması <strong>ve</strong>ya<br />

remisyona girdikten sonra steroid kesilmesini takip eden iki hafta içinde <strong>relaps</strong><br />

gözlenmesi <strong>ve</strong> bu durumun iki kez tekrarlaması durumudur<br />

STEROİD DİRENÇLİ<br />

:Dört haftalık düzenli <strong>ve</strong> tam doz (2mg/kg/gün <strong>ve</strong>ya<br />

60mg/m 2 /gün) steroid kullanımına karşın remisyona girmemesi (bazı merkezler bu<br />

süreyi 8 hafta olarak kabul etmektedir) durumudur.<br />

SIK RELAPS<br />

: Başlangıçta remisyona girmiş olan hastada , ilk 6 aylık<br />

izlemde en az 2 <strong>relaps</strong> gözlenmesi <strong>ve</strong>ya herhangi bir 12 aylık izlemde en az 4 <strong>relaps</strong><br />

gözlenmesidir.<br />

Hastalarımıza kortikosteroid tedavisi iki şekilde uygulandı:<br />

Kortikosteroid tedavisi başlanan 21 hastada (%32.8) 5 gün üst üstte idrarda proteinüri<br />

saptanmaması üzerine alterne tedaviye geçilirken, 43 (%67.1) hastada full doz steroid<br />

tedavisi 4-8 hafta arasında <strong>ve</strong>rildikten sonra sonra alterne tedaviye geçilmişti. (Tablo I)<br />

24


TabloI. Hastalara uygulanan steroid tedavi protokolü<br />

PrednizolonDozu Doz Aralığı Veriliş Süresi<br />

2 mg/kg/gün 3 <strong>ve</strong>ya 4 dozda 4 hafta<br />

2mg/kg/günaşırı Te dozda 2 hafta<br />

1.5mg/kg/günaşırı Tek dozda 2 hafta<br />

1mg/kg/günaşırı Tek dozda 2 hafta<br />

0.5mg/kg/günaşırı Tek dozda 2 hafta<br />

0.25mg/kg/günaşırı Tek dozda 2 hafta<br />

Steroid bağımlı <strong>ve</strong> sık <strong>relaps</strong> olan 1 <strong>ve</strong> steroid dirençli olan 7 hasta olmak üzere<br />

toplam 8 hastaya siklofosfamid tedavisi uygulandı. Steroid bağımlı olup, Siklofosfamid<br />

tedavisine yanıt <strong>ve</strong>rmeyen hastaya Klorambusil tedavisi <strong>ve</strong>rildi. Steroide dirençli 7<br />

olgunun böbrek biyopsisinde patolojinin FSGS olması nedeniyle bu hastalara, Mendosa<br />

protokolu uygulanmıştı. (Tablo II-III)<br />

Destekleyici tedavi olan ACE inhibitörü <strong>ve</strong> antiagreganlar 30 hastada<br />

kulanılmıştı. 5 gün üst üste proteinüri negatif olması üzerine alterne tedaviye geçilen<br />

hastalarımızın hepsine bu grup ilaçlar kullanılmıştı.<br />

25


Tablo II. Hastalara uygulanan tedavi<br />

Tedavi Hasta sayısı %<br />

I-IMMUNSUPRESİF TEDAVİ<br />

Steroid 64 100<br />

Siklofosfamid 8 12.5<br />

Klorambusil 1 1.5<br />

II-DESTEKLEYİCİ TEDAVİ<br />

ACE inhibitörü 30 46.8<br />

<strong>ve</strong> Antiagregan<br />

TabloIII. Mendosa Protokolü<br />

Haftalar Metilprednisolon Prednisolon<br />

1-2 30mg/kg 3kez/hafta -<br />

3-10 30mg/kg/hafta 1.5mg/kg/günaşırı<br />

11-18 30mg/kg/2 hafta 1mg/kg/günaşırı<br />

19-50 30mg/kg/ay 0.5mg/kg/günaşırı<br />

51-82 30mg/kg/2 ay 0.5mg/kg/günaşırı<br />

Nefrotik düzeyde proteinüri, ilk 10 haftalık protokolü takiben hala devam<br />

ediyorsa; bu tedavi protokolüne 11.haftadan itibaren Siklofosfamid tedavisi 2<br />

mg/kg/gün 8-12 hafta süreyle eklenir.<br />

Başlangıçta idiyopatik <strong>nefrotik</strong> sendrom olarak kabul edilip kortikosteroid<br />

tedavisi başlanan <strong>ve</strong> tedaviye <strong>ve</strong>rdikleri yanıtlara göre steroid dirençli, bağımlı <strong>ve</strong> sık<br />

<strong>relaps</strong> gösteren hastalardan , 20 (%31.2) tane olguya biyopsi yapıldı, patolojik tanıları<br />

<strong>ve</strong> prognozları değerlendirildi.<br />

26


Ortalama 6yıl 5ay izlenen <strong>olgularda</strong>n <strong>relaps</strong> göstermeyen, <strong>relaps</strong> <strong>ve</strong>ya sık <strong>relaps</strong><br />

gösteren hastalar, <strong>relaps</strong>ı <strong>etki</strong>leyen faktörler (yaş, cinsiyet, eşlik eden enfeksiyon, tedavi<br />

protokolleri, remisyona girme süreleri, biyopsi yapılmış olanların böbrek patolojileri)<br />

açısısından karşılaştırıldılar.<br />

Hastalarımızın istatistiksel değerlendirilmesinde; aritmetik ortalama, standart<br />

sapma <strong>ve</strong> yüzde değerleri kullanıldı. Relapsa <strong>etki</strong> eden faktörlerin istatistiksel<br />

karşılaştırılmasında Fischer Exact testi uygulandı. P


BULGULAR<br />

1992-2006 döneminde ortalama 6.5 yıl takip ettiğimiz <strong>ve</strong> ortalama yaşları<br />

4.34±3.2 olan 64 <strong>idiopatik</strong> <strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> hastaların 44’ü erkekti <strong>ve</strong> bunların<br />

33’ünde (%75) , 20 kız hastanın da 9’unda (%45) olmak üzere toplam 42 hastada<br />

(%65.6) <strong>relaps</strong> görüldü. Erkeklerdeki <strong>relaps</strong> sayısının kızlara göre daha fazla olduğu<br />

görüldü. Olgularımızın Fisher’s Exact testi ile istatistiksel olarak değerlendirilmesinde<br />

ise %95 gü<strong>ve</strong>n aralıkları hesaplandı, P değeri 0.0488 (P


negatif proteinüri saptanması üzerine hemen alterne tedaviye geçilen 21 hastanın da<br />

11’inde (%52.3) <strong>relaps</strong> gözlendi. Elde ettiğimiz bu sonuçların istatistiksel olarak<br />

değerlendirilmesinde; P değeri 0.1626 olarak hesaplandı <strong>ve</strong> istatiksel olarak anlamlı<br />

olmadığı gözlendi. (Tablo V)<br />

Tablo IV. Uygulanan steroid tedavisine göre <strong>relaps</strong> oranları<br />

Grup I Uzun süreli Tedavi<br />

Grup II Kısa süreli Tedavi<br />

Relaps + 31 (%72.0) 11 (%52.3)<br />

Relaps - 12 (%28.0) 10 (%47.7)<br />

Total 43 (%100) 21 (%100)<br />

Steroide dirençli, steroid bağımlı ya da sık <strong>relaps</strong> gösteren 20 hastaya biyopsi<br />

yapıldı. 20 hastadan 7’sinde (%35) fokal segmental skleroz, 7’sinde (%35) mezengial<br />

proliferasyon, 2 hastada (%10) ise IgM nefropatisi, 4 hastada (%20) ise MCNS tespit<br />

edildi. (Tablo V)<br />

Tablo V. Biyopsi sonuçlarına göre hastaların dağılımı<br />

Biyopsi Sonucu n %<br />

IgM Nefropatisi 2 10<br />

MCNS 4 20<br />

Mezengioproliferatif 7 35<br />

FSGS 7 35<br />

Toplam 20 100<br />

29


Destekleyici tedavi olarak 31 hastaya antiagregan olarak dipridamol <strong>ve</strong><br />

glomeruler filtrasyon hızı 10ml/dk’nın üzerinde olanlara anjiotensin kon<strong>ve</strong>rting enzim<br />

inhibitörü (ACE inh) tedavisi <strong>ve</strong>rildi. Bu hastaların hepsi kısa süreli KS tedavisi alan<br />

gruptaki hastalardı. Bu hastaların 18’inde (% 58.0) <strong>relaps</strong> , <strong>ve</strong>rilmeyen 33 olgunun ise<br />

24’ünde (%72.7) <strong>relaps</strong> gözlendi. Destekleyici tedavi <strong>ve</strong>rilenlerde daha az <strong>relaps</strong><br />

görülmesine rağmen <strong>ve</strong>rilmeyenlerle istatistiksel olarak karşılaştırıldığında, P değeri<br />

0.2938 olarak bulundu <strong>ve</strong> istatistiksel olarak anlamlı bir düzeyde farklılık tespit<br />

edilmedi. (Tablo VI)<br />

Tablo VI. Destekleyici tedaviye göre <strong>relaps</strong> oranları<br />

ACE<br />

inh&Antiagregan td<br />

+<br />

ACE<br />

inh&Antiagregan Td<br />

-<br />

Total<br />

Relaps + 18 (%58.0) 24 (%72.7) 42 (%65.6)<br />

Relaps - 13 (%42.0) 9 (%.27.3) 22 (%34.4)<br />

Total 31 (%100) 33 (%100) 64 (%100)<br />

Takip ettiğimiz hastaların 27 tanesine (%42.1) enfeksiyon eşlik ediyordu. Bu<br />

hastalar ilk atakla gelen ya da <strong>relaps</strong> olan hastalardı. Enfeksiyonla gelen iki hasta<br />

(%7.47), antibiyotik tedavisi ile spontan remisyona girdi (Tablo VII).<br />

30


Tablo VII. Enfeksiyonların dağılımı<br />

Enfeksiyon Bulgusu Hasta sayısı %<br />

Akciğer enfeksiyonu 7 25.9<br />

Üriner Enfeksiyon 8 29.6<br />

Orbital Sellülit 1 3.7<br />

Gastroenterit 3 11.1<br />

Pulmoner Tüberküloz 3 11.1<br />

Hepatit A 1 3.7<br />

Bakteriyel Menenjit 1 3.7<br />

Hipertansiyon 1 3.7<br />

Suçiçeği 1 3.7<br />

Kontakt Dermatit 1 3.7<br />

Aynıanda birden fazla<br />

6 22.2<br />

enfeksiyonla gelen<br />

Toplam 27 100<br />

MCNS ile takip edilen 64 hastanın 3’ünde (%4.68) spontan remisyon gözlendi,<br />

fakat spontan remisyona giren hastalar <strong>relaps</strong> ile geldiğinde steroid tedavisi aldılar.<br />

Steroid <strong>ve</strong>rilen 64 hastanın 56’sında(%87.5) yanıt alındı fakat 8 hastada (%12.5)<br />

remisyon sağlanamadı. Bu hastalara Siklofosfamid tedavisi <strong>ve</strong>rildi, 7 hastada (%87.5)<br />

yanıt alınırken, yanıt <strong>ve</strong>rmeyen 1 hastaya (%12.5) ise Klorambusil tedavisi uygulandı <strong>ve</strong><br />

bu şekilde remisyon sağlandı.<br />

31


STEROİD (64)<br />

Remisyon (+) Remisyon (-)<br />

(56)(%87.5) (8)(%12.5)<br />

İyileşme<br />

Relaps<br />

(14) (%25) (42)(%75)<br />

Sık olmayan <strong>relaps</strong><br />

Sık <strong>relaps</strong><br />

(36)(%85.7) (6)(%14.2)<br />

Şema I. Steroid Tedavisine Yanıt<br />

32


TARTIŞMA<br />

Nefrotik sendrom, ülkemizde <strong>ve</strong> dünyada çocukluk çağında en sık görülen <strong>ve</strong><br />

böbrekte glomerül hasarına yol açarak, proteinüri, hipoproteinemi, ödem <strong>ve</strong><br />

hiperlipidemik bulgularla karekterize olan non-inflamatuar bir lezyondur. Çocukluk<br />

çağında <strong>nefrotik</strong> sendromun %90’dan fazlasının sebebi <strong>idiopatik</strong> (primer) <strong>nefrotik</strong><br />

sendromdur.<br />

İdiopatik <strong>nefrotik</strong> sendrom terimi histopatolojik olarak minimal lezyonlu<br />

<strong>nefrotik</strong> sendrom (MCNS), mezengial proliferasyon <strong>ve</strong> fokal glomerulosklerozu<br />

içermekle birlikte genellikle “ NS ’’, “ Steroide Yanıtlı NS ’’ <strong>ve</strong> “ MCNS ’’ sıklıkla eş<br />

anlamlı olarak kullanılmaktadır (30, 38).<br />

Relapsa <strong>etki</strong> eden faktörlerden yaş <strong>ve</strong> cinsiyet araştırıldığında; hastalarımızdan<br />

başlangıç yaşı küçük (5 yaş altı) olan 45 hastanın 33 ‘ünde ( %73.3) , başlangıç yaşı<br />

büyük (5 yaş üstü) olan 19 hastanın da 9’unda (%47.3) <strong>relaps</strong> gözlendi. Bu sonuçlar<br />

daha önce Lewis <strong>ve</strong> ark. (39) ile Trompeter <strong>ve</strong> ark. (32) tarafından yapılan , 5 yaş<br />

altında hastalığın süresinin uzadığı <strong>ve</strong> <strong>relaps</strong>ların arttığını gösteren çalışmalarla benzer<br />

bulunmuştur. Aynı zamanda bizim çalışmamız, erkek çocuklarda <strong>relaps</strong> sıklığının (<br />

%72.7) kız çocuklara ( %45) göre daha fazla bulunması nedeni ile bu çalışmalarla<br />

benzer bulunmuştur. (39)<br />

Bircan Z <strong>ve</strong> ark. yaptıkları retrospektif bir çalışmada 114 İNS’lu çocuğu<br />

taramışlar. Steroid tedavisine yanıtları, <strong>relaps</strong> oranları <strong>ve</strong> renal biyopsi sonuçları<br />

açısından incelemişler. 30 hasta başlangıçta steroide yanıt <strong>ve</strong>rmiş, 25 hastada <strong>relaps</strong>, 19<br />

hastada ise sık <strong>relaps</strong> gözlenmiş. 25 hasta, steroide bağımlı iken, 15 hastanın ise steroide<br />

dirençli olduğu görülmüş. (40) Bizim takip ettiğimiz 64 İNS’lu hastanın ise; 16’sı<br />

33


(%25) steroid bağımlı, 11’i (%17.1) steroid dirençli, 14’ünde (%21.8) ilk remisyondan<br />

sonra hiç <strong>relaps</strong> görülmezken, 42’sinde ( % 65.6) en az bir kez, 6 ( %14,2) hastada ise<br />

sık <strong>relaps</strong> gözlendi.<br />

İdiopatik <strong>nefrotik</strong> sendrom tedavisindeki amaç, remisyonun en kısa zamanda<br />

sağlanması, mümkün olduğu kadar <strong>relaps</strong>ların önlenmesi <strong>ve</strong> tedavinin yan <strong>etki</strong>lerinin en<br />

az düzeyde tutulmasıdır (36). Tedavi süresi hakkında ortak bir görüş olmamakla<br />

birlikte genelde uygulanan <strong>ve</strong> ‘’ ’International Study of Kidney Disease in Children’’ (<br />

ISKDC) tarafından kabul edilen 60mg/m2/gün dozda prednizolonun dört hafta<br />

kullanılması <strong>ve</strong> daha sonraki dört hafta aralıklı olarak tedavinin sürdürülmesidir<br />

(41,37). Bu tedavi ile hastaların büyük kısmı ilk 10-15 günde remisyona girmektedir<br />

(41). Ancak hastaların yaklaşık %60’ında <strong>relaps</strong> görülmektedir (36,41). Son yıllarda ilk<br />

ataktaki tedavi süresinin 12 haftaya uzatılması <strong>ve</strong>ya 18 ay gibi uzun bir süre düşük doz<br />

steroid ile tedaviye devam edilmesi ile <strong>relaps</strong> sıklığının azaldığını gösteren yayınlar<br />

mevcuttur (36,37,42).<br />

Hodson EM <strong>ve</strong> ark. Avustralya Çocuk Hastanesi, Böbrek Hastalıkları<br />

Merkezinde yaptıkları randomize kontrollü bir çalışmada; 3ay ile 18y arasındaki<br />

<strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> çocuklara iki tip steroid tedavi protokolü uygulamışlar. Kısa süreli<br />

<strong>ve</strong> uzun süreli kortikosteroid tedavi protokolleri ile <strong>relaps</strong> oranları karşılaştırılmış. 4<br />

hafta her gün steroid, ardından alterne tedavi olmak üzere toplam 6 aylık tedavi<br />

uygulanan hastalarda 12-24 aydaki <strong>relaps</strong> oranının belirgin olarak (%33) az olduğu<br />

görülmüş (43). Bizim çalışmamızda ise 4-8 hafta full doz tedavi alanlarla, 5 gün üst<br />

üstte negatif proteinüri olması nedeni ile hemen alterne tedaviye geçilen, total olarak<br />

daha az steroid tedavisi alan hastalardaki <strong>relaps</strong> oranları karşılaştırıldığında anlamlı fark<br />

yoktu..<br />

34


Ejaz I <strong>ve</strong> ark. steroide bağımlı, steroid dirençli <strong>ve</strong> sık <strong>relaps</strong> yapan hastalara<br />

biyopsi yapmışlar. Biyopsi sonuçları kıyaslandığında en çok %42 ile FSGS, ikinci<br />

sırada %22 ile MCNS , üçüncü sırada %14 ile MPGN , en az da %12 ile<br />

Mezengioproliferatif Glomerulonefrit saptamışlar. (44) Bizim çalışmamızda elde<br />

ettiğimiz biyopsi sonuçları ile kıyaslandığında; FSGS ile Mezengioproliferatif GN<br />

%35 ile eşit oranda daha çok saptanırken , MCNS %20 ile daha az saptanmış. Fakat,<br />

MCNS’un daha az saptanmış olmasının nedeninin, çalışma grubumumuzdaki steroid<br />

dirençli , steroid bağımlı <strong>ve</strong>ya sık <strong>relaps</strong> olan hastalara biyopsi yapılmış olmasına bağlı<br />

olabileceği düşünüldü.<br />

Bu çalışmada <strong>relaps</strong>la gelen hastalara, idrarda protein en az 3 gün üst üstte<br />

negatif oluncaya kadar 60mg/m2/gün oral prednisone <strong>ve</strong>rilmiş, ardından 40mg/m2/gün<br />

olmak üzere alterne tedaviye geçilmiş. Bizim çalışmamızda ise <strong>relaps</strong> tedavisinde;<br />

2mg/kg/gün (max 60mg/m2/gün ) oral steroid tedavisi öncelikle 2 hafta <strong>ve</strong>rildi , fakat<br />

yanıt alınamayanlarda tedavi 4 haftaya uzatıldı <strong>ve</strong> 4. hafta sonunda da 2 haftalık azalan<br />

dozlarda olmak üzere alterne tedaviye geçildi.<br />

Nefrotik sendromda, özellikle de steroid dirençli tipinde proteinüriyi azaltmak<br />

için ACE inhibitörlerinin kullanıldığını biliyoruz. Delucchi <strong>ve</strong> ark. yaptıkları çalışmada<br />

glomeruler hastalığı <strong>ve</strong> steroid dirençli <strong>nefrotik</strong> sendromu olan 13 hastalarda ACE<br />

inhibitörü , özellikle de Enalapril kullanmışlar. Proteinürinin<br />

%70-%80 oranında<br />

azaldığını , aynı zamanda , nonselektif proteinüriyi albumin selektif hale getirerek,<br />

proteinürinin kalitesini de değiştirdiğini görmüşler (45). Bizim çalışmamızda da ACE<br />

inhibitörlerinin remisyona <strong>etki</strong>sinin olduğunu fakat, ACE inhibitörü <strong>ve</strong>rdiğimiz<br />

hastaların %58’inde <strong>relaps</strong>ın olduğunu gözlemledik . Ancak; <strong>ve</strong>rilmeyen grupta <strong>relaps</strong><br />

oranı daha fazlaydı.<br />

35


Antibiyotik <strong>ve</strong> steroid tedavisinden önceki yıllarda NS' da ölümlerin büyük<br />

çoğunluğunu enfeksiyonlar <strong>ve</strong> enfeksiyonla ilgili komplikasyonlar oluşturmaktaydı.<br />

Steroid <strong>ve</strong> antibiyotiklerin tedaviye eklenmesine rağmen enfeksiyonlar, NS' da önemli<br />

bir komplikasyon olarak yer almaktadır. Erciyes Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi Pediatrik<br />

Nefroloji Ana Bilim Dalında , MCNS tanısı alan yaşları 24ay ile 96 ay arasında değişen<br />

17 çocukta (dokuz erkek, sekiz kız) <strong>ve</strong> yaşları 27ay ile 84 ay arasında değişen 10<br />

sağlıklı çocukta (altı erkek, dört kız) enfeksiyon araştırılmış. Bu çalışmada az olmakla<br />

birlikte hastalarda , peritonit, sepsis <strong>ve</strong> idrar yolu enfeksiyonları tespit edilmiş (46).<br />

Bizim çalışmamızda da literatürlerle uyumlu olarak, en fazla sayıda üriner enfeksiyon,<br />

ardından ikinci sıklıkta akciğer enfeksiyonu tespit edildi.<br />

Sonuç olarak elde ettiğimiz <strong>ve</strong>rilerle şunu söyleyebiliriz;<br />

Çocukluk çağı <strong>nefrotik</strong> sendromun %90’dan fazla sebebi <strong>idiopatik</strong> iken bunun yaklaşık<br />

%75’i MCNS olarak tanımlanmıştır (1). Hastalarımızı steroid bağımlı, steroid yanıtlı,<br />

steroid dirençli <strong>ve</strong> sık <strong>relaps</strong> olarak sınıfladığımızda prognozu <strong>ve</strong> tedaviyi <strong>etki</strong>leyen<br />

çeşitli faktörlerin olduğunu görüyoruz. Yaş, cinsiyet, kortikosteroid tedavi süresi,<br />

<strong>ve</strong>rilen destekleyici tedaviler ( ACE inh, antiagregan tedaviler gibi), eşlik eden<br />

enfeksiyonların <strong>relaps</strong>ta <strong>ve</strong> tedaviye yanıtta önemli faktörler olduğunu söyleyebiliriz.<br />

36


ÖZET<br />

1992-2006 döneminde, servisimizde yatan <strong>ve</strong> Pediatrik Nefroloji Polikliniğinde<br />

takip edilen İdiopatik Nefrotik Sendrom tanısı alan 64 hasta ile çalışma grubu<br />

oluşturuldu.<br />

Retrospektif olarak incelenen hastaların 20’si kız (%31.2), 44’ü erkek (%.68.7)<br />

olup, yaşları 1 yaş ile 14 yaş arasında değişmekte idi. Ortalama yaş 4.34 ± 3.2 idi.<br />

Hastalar uygulanan tedaviye <strong>ve</strong>rdikleri yanıtlara göre steroide bağımlı, steroide<br />

dirençli , <strong>relaps</strong> <strong>ve</strong> sık <strong>relaps</strong> tanımlarına uygun olarak gruplandırıldı.<br />

Olgularımıza iki çeşit kortikosteroid tedavisi uygulandı. Uzun <strong>ve</strong> kısa süreli<br />

tedavi protokolleri idi. I. Grup’a 4-8 hafta arasında değişen zamanlarda full doz<br />

kortikosteroid tedavisi uygulandı <strong>ve</strong> ardından alterne tedaviye geçildi. II.Grup’ta ise full<br />

doz steroid tedavisi başlandıktan sonra, beş gün üst üstte proteinürinin negatif olması<br />

üzerine hemen alterne tedaviye geçildi.<br />

Kortikosteroid tedavisi başlanan 21 hastada (%32.8) 5 gün üst üstte idrarda<br />

proteinüri saptanmaması üzerine alterne tedaviye geçilirken, 43 (%67.1) hastada full<br />

doz steroid tedavisi 4-8 hafta arasında devam edildikten sonra alterne tedaviye<br />

geçilmişti.<br />

Ortalama 6yıl 5ay izlenen olgular, <strong>relaps</strong>ı <strong>etki</strong>leyen faktörlerden ; yaş, cinsiyet,<br />

eşlik eden enfeksiyon, tedavi protokolleri, biyopsi yapılmış olanların böbrek patolojileri<br />

açısısından karşılaştırıldılar.<br />

Steroid dirençli, bağımlı <strong>ve</strong> sık <strong>relaps</strong> gösteren hastalardan , 20 (%32.2) tane<br />

olguya biyopsi yapıldı, patolojik tanıları <strong>ve</strong> prognozları değerlendirildi.<br />

37


64 <strong>idiopatik</strong> <strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> hastanın 44’ü erkekti <strong>ve</strong> bunların 33’ünde (%75)<br />

, 20 kız hastanın da 9’unda (%45) olmak üzere toplam 42 hastada (%65.6) <strong>relaps</strong><br />

görüldü.<br />

Değerlendirdiğimiz 64 <strong>idiopatik</strong> <strong>nefrotik</strong> <strong>sendromlu</strong> hastanın 16’sı (%25)<br />

steroid bağımlı, 11’si ( %17.1) steroid dirençli, 14’ünde (%21.8) ilk remisyondan sonra<br />

hiç <strong>relaps</strong> görülmezken, 6(%14.2) hastada sık <strong>relaps</strong> olmak üzere toplam 42 hastada (<br />

% 65.6) sık <strong>relaps</strong> gözlendi.<br />

Tüm bu bulgular bize İdiopatik Nefrotik Sendrom tanısı ile takip edilen<br />

hastalarda tedavi <strong>ve</strong> prognozda çeşitli faktörlerin <strong>etki</strong>n olduğunu göstermektedir.<br />

38


KAYNAKLAR<br />

1. Vogt BA, Avner ED. Nephrotic Syndrome. In:Behrman RE, Kliegman RM,<br />

Jenson HB (eds). Nelson Textbook of Pediatrics. 17th edition 2004; 1753-1757.<br />

2. Ruder H, Scharer K, Opelz G, Lenhard V,Waldherr R, Muller-Wiefel DE,<br />

Wingen AM, Dippell J. Human leucocyte antigens in idiopathic Nephrotic<br />

syndrome in children. Pediatr Nephrol. 1990 Sep; 4(5): 478-81.<br />

3. Mauer SM, Hellenstein S, Cohn RA, et all: Recurrence of steroid responsi<strong>ve</strong><br />

nephrotic syndrome after renal transplantation J Pediatr 1979; 95(2): 262-264.<br />

4. Baskın E, Beşbaş N. Katkı Pediatri Dergisi 1999; 20(3): 346-375<br />

5. Nash MA, Edelman CM, Berstein J, Barnett HL. The Nephrotic Syndrome<br />

Pediatric Kidney Disease, Boston 1992; 1247-1266.<br />

6. Cameron JS. The Nephrotic Syndrome and its Complications. Am J Did Dis<br />

1987; 10:157-171.<br />

7. Bernard Db. Extrarenal complications of nephrotic syndrome.Kidney int.1988;<br />

33: 1184-1202.<br />

8. Çocuk Nefroloji Derneği: Çocuklarda Nefrotik Sendrom Tanı <strong>ve</strong> Tedavisi. 2006<br />

39


9. Kher KK. Nephrotic Syndrome. In: Kher KK, Makker SP(eds): Clinical<br />

Pediatric Nephrology, Singpore: Nc Graw-Hill Inc: 1992; 7:137-168<br />

10. Kaysen GA. Plasma composition in the nephrotic syndrome. Am J Nephrol<br />

1993; 13: 347-359<br />

11. Schulman S.L, Kaiser B.A, Polinsky M.J, Srinivason R, Baluerte H.J.<br />

Predicting the response to cytotoxic therapy for childhood nephrotic syndrome:<br />

Superiority of response to corticosteroid therapy o<strong>ve</strong>r histopathologic patterns .<br />

Journal of Pediatrics. December 1988; (113): 996- 1001.<br />

12. Ghitescu L, Desfardins M, Bendayan M. Immunochemical Stydy of<br />

Glomeruler Permeability To Anionic, neutral and Cationic Albumins’’ Kidney<br />

Int. 1992; 42: 25-32<br />

13. Bremer BM. Hostetter TH Moleculer Basis of Proteinuria of Glomeruler<br />

Origin. N. Engl.J.Med. 1978; 278: 826-833<br />

14. Sherbotle JR, Hayer JR. İdiopathic nephrotic syndrome: Minimal change<br />

disease and focal segmental glomerulosclerosis. In: Jacobsan HR, Striker GE,<br />

Klahr S (eds): The Principles and Practice of Nephrology, Philadelphia. B. C.<br />

Decker Inc. 1991; 250-261<br />

40


15. Shalhoub RJ. Pathogenesis of lipoid nephrosis : A disorder to T-cell function.<br />

Lancet 1997; 2:556-560<br />

16. Şirin A. Glomerul Hastalıkları. In Neyzi O,Ertuğrul T (eds): Pediatri 2, 2002;<br />

1184-1187<br />

17. Cohen L,Cramp O, Lewis A, et al: The mechanism of hyperlipidemia in the<br />

nephrotic syndrome - Role of Low albumin and LCAT reaction. Clin Chim<br />

Acta 1980; 104: 393-400<br />

18. Cohen JJ, Harrington JT, Kassirer JP,et al: Distinguishing minimal change<br />

disease from mesengial disorders. Kidney Int. 1988; 34: 419-434<br />

19. Apel GB, Valeri A, Apel AS: The hyperlipidemia of the nephrotic syndrome.<br />

Am J Med.1989; 87: 45-50<br />

20. Vermelyen C,Levin m, Barrat TM, et al:Inhibition of lipoprotein lipase by<br />

plasma from children with the steroid responsi<strong>ve</strong> nephrotic syndrome. Pediatr<br />

Res. 1987; 22 (2): 197-200<br />

21. Warwick GL, Caslake MJ, Boulton Jones JM, et al: Low density lipoprotein<br />

metabolism in the nephrotic syndrome metabolism. 1990; 39: 187-192<br />

41


22. Warwick GL,Packard CJ: Pathogenesis of lipid abnormalitiesinpatient with<br />

nephrotic syndrome/proteinuria. Clinical implications. Miner-Electrolyte<br />

Metab.1993; 19:115-116<br />

23. Wheeler DC, Bernard DB. Lipid abnormalities in the nephrotic syndrome;causes<br />

consequences and treatment. Am J Kidney Dis. 1994; 23: 331-346<br />

24. Berry Pl, Brewer ED. Glomerulonephritis and Nephrotic Syndrome.In Oski<br />

FA(ed):Principles and Practice ofPediatrics, Philadelphia, Lippincott Company,<br />

1994; 114 (2): 1793-1801<br />

25. Kaysen GA: Nephrotic Hyperlipidemia. Primary abnormalities in both<br />

lipoprotein catabolism and synthesis. Minor Electrolyte Metabolism, 1992; 18:<br />

212-216<br />

26. Berns JS, Gaudio KM, Krassner LS, et al: Steroid responsi<strong>ve</strong> nephrotic<br />

syndrome of childhood. A long term study of clinical course, histopathology,<br />

efficacy of cylophosphamide therapy and effects on growth.Am J Kid Dis 1987;<br />

32: 108-114<br />

27. Cohen J, Harrington JT, Kassirer JP, et al. Is renal biopsy necessary for optimal<br />

management of the idiopathic nephrotic syndrome? Kidney ınt 1983; 24: 561-<br />

575<br />

42


28 Keusch G. Trombotic complications in the Nephrotic Syndrome, scweiz-med-<br />

Wockenschr. 1989:119:31-32 29.Kelsch RC, sedman AB.Nephrotic<br />

Syndrom.Pediatric in Review 1993; 1:30-38<br />

30. Nash MA, Edelman CM, Bernstein J, Barnet HL. Minimal Change Nephrotic<br />

Syndrome, Diffuse Mesengial Hypercellularity and Focal Glomerula Sclerosis in<br />

Pediatric Kidney Disease In: Edelman CM(ed), Boston. 1992; 1267-1290<br />

31. Elzouiki AY, Jaiswal OP. Long term, small dose prednisone therapy in<br />

frequently <strong>relaps</strong>ing nephrotic syndrome of childhood. Clin Pediatr 1988; 27(8):<br />

387-392<br />

32 Trompeter RS, Lyold BW, Hicks J, et al: Longterm outcome for children with<br />

minimal change nephrotic syndrome. Lancet 1985; 16: 368-370<br />

33. Wingen AM, Müler-Wietel DM, Scharer K. Spontan remissions in frequently<br />

<strong>relaps</strong>ing and steroid dependent idiopathic nephrotic syndrome. Clin Nephrol<br />

1985; 23(1): 35-40<br />

34. Kosthan C, Melvin T. Long term follow up of patient with steroid dependent,<br />

minimal change nephrotic syndrome. Clin Nephrol 1988; 29(2): 79-85<br />

35. Neuhaus TJ, Fay J, Dillon MJ, et al. Alternati<strong>ve</strong> treatment to corticosteroid<br />

sensiti<strong>ve</strong> idiopathic nephrotic syndrome. Arch Dis Child 1994; 71:522-526<br />

43


36. Brodehl J. Con<strong>ve</strong>ntional therapy for idiopathic nephrotic syndrome in children.<br />

Clin Nephrol 35 1991; (1): 8-15<br />

37. Srivastava RN, Vasudev AS, Bagga A, et al. Long term, low dose prednisolone<br />

therapy in frequently <strong>relaps</strong>ing nephrotic syndrome, Pediatr Nephrol 1992;<br />

6:247-250<br />

38. Mallick NP. Epidemiology and natural course of idiopathic nephrotic syndrome.<br />

Clin Nephrol 35 ( Suppl) 1991; 1:53-57<br />

39. Lewis MA, Baildom EM, Davis N, Houston 1B, Postlethwaite RJ. Nephrotic<br />

syndrome: From toddlers to twenties. Lancet 1989; (4): 255-259<br />

40. Bircan Z, Yavuz Yılmaz A, Katar S, Vitrinel A, Yıldırım M. Childhood<br />

idiopathic nephrotic syndrome in Turkey. Pediatr Int. 2002 ; 44(6): 608-611<br />

41. Trompeter RS. İmmunosupressi<strong>ve</strong> therapy in the nephrotic syndrome in<br />

children. Clin Nephrol 34(Suppl.) 1991; (1 ): 8-15<br />

42. Ehrich JHH, Brodehl J. Long <strong>ve</strong>rsus standart prednisone therapy for initial<br />

treatment of idiopathic nephrotic syndrome in children. Eur J Pediatr 1993; 152:<br />

357-361<br />

43. Hodson EM, Knight JF,Willis NS,Craig JC. Corticosteroid therapy for<br />

nephrotic syndrome in children. 2005 ; 25:(1):CD001533.<br />

44


44 . Ejaz I, Khan HI, Javaid BK, Rasool G, Bhatti MT. Histopathological diagnosis<br />

and outcome of paediatric nephrotic syndrome. J Coll Physicians Surg Pak.<br />

2004; 14(4): 229-33<br />

45. Delucchi A, Cano F, Rodriguez E, Wolff E, Gonzalez X, Cumsille MA .<br />

Enalapril and prednisone in children with nephrotic-range proteinuria. In Pediatr<br />

Nephrol. 2000; 14(12): 1088-1091<br />

46. Patıroğlu T, Melikoğlu A, Düşünsel R. Minimal lezyon hastalığında<br />

enfeksiyonların <strong>ve</strong> steroid tedavisinin IgG alt grupları ile ilişkisi. 1997; 6(1-2):<br />

26-30<br />

45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!