III. Ulusal Tropikal Hastalıklar Kongresi - Klimik
III. Ulusal Tropikal Hastalıklar Kongresi - Klimik
III. Ulusal Tropikal Hastalıklar Kongresi - Klimik
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>III</strong>. ULUSAL TROPKAL<br />
HASTALIKLAR KONGRES<br />
06-09 Kasım 2006<br />
Diyarbakır<br />
Program ve Özet Kitabı<br />
Düzenleyenler:<br />
Türkiye Parazitoloji Dernei<br />
Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti<br />
Klinik Mikrobiyoloji ve nfeksiyon Hastalıkları<br />
(KLMK) Dernei<br />
ve<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi
<strong>III</strong>. <strong>Ulusal</strong> <strong>Tropikal</strong> Hastalıklar <strong>Kongresi</strong><br />
6 - 9 Kasım 2006, Diyarbakır<br />
http://www.tropikal2006.org<br />
Onursal Bakan<br />
Prof. Dr. Fikri CANORUÇ<br />
Dicle Üniversitesi Rektörü<br />
KONGRE DÜZENLEME KURULU<br />
Kongre Bakanları<br />
Prof. Dr. M. Ali ÖZCEL<br />
Prof. Dr. Özdem AN<br />
Prof. Dr. Haluk ERAKSOY<br />
Kongre Bilimsel Sekreterleri<br />
Prof. Dr. Mucide AK<br />
Prof. Dr. Ali AAÇFDAN<br />
Uzm. Dr. Taner YILDIRMAK<br />
Kongre Saymanları<br />
Prof. Dr. Ahmet ÜNER<br />
Prof. Dr. Dilek YAYLALI<br />
Prof. Dr. Necla TÜLEK<br />
Prof. Dr. Çiler AKISÜ<br />
Uzm. Dr. Servet ALAN<br />
Prof. Dr. Celal AYAZ<br />
Prof. Dr. Çidem BAL<br />
Üyeler<br />
Uzm. Dr. Nur BENZONANA<br />
Prof. Dr. Ramazan NC<br />
Prof. Dr. ftihar KÖKSAL<br />
Prof. Dr. Yusuf ÖZBEL<br />
Yerel Düzenleme Kurulu<br />
Prof. Dr. Ahmet ÖZBLGN<br />
Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK<br />
Prof. Dr. Aye YÜCE<br />
Prof. Dr. Eralp ARIKAN (Bakan)<br />
Prof. Dr. Ömer METE<br />
Prof. Dr. Kadri GÜL<br />
Prof. Dr. Adnan SUAY<br />
Prof. Dr. Mahmut METE<br />
Prof. Dr. Selahattin ATMACA<br />
Prof. Dr. Salih HOOLU<br />
Doç. Dr. Faruk GEYK<br />
Doç. Dr. Nezahat AKPOLAT<br />
Yrd. Doç. Dr. Tuncer<br />
ÖZEKNC<br />
Yrd. Doç. Dr. Mustafa<br />
Kemal ÇELEN<br />
Dr. Murat GEDK<br />
Dr. Hakan TEMZ<br />
Dr. Sevim MEE<br />
Dr. Heval DLEK<br />
Dr. Arzu ONUR<br />
Dr. Barı GÜLHAN<br />
Dr. Erdal ÖZBEK<br />
Bio. ebnem NERGZ<br />
iii
Bilimsel Kurul<br />
Prof. Dr. Muhsin AKBABA<br />
Prof. Dr. Necmi AKSARAY<br />
Prof. Dr. Varol AKSUNGUR<br />
Prof. Dr. M. Ziya ALKAN<br />
Doç. Dr. Gönül ASLAN<br />
Prof. Dr. Bilgehan AYGEN<br />
Prof. Dr. Selim BADUR<br />
Prof. Dr. clal BALCI<br />
Prof. Dr. Altınay BLGÇ<br />
Prof. Dr. Emel BOZKAYA<br />
Prof. Dr. Aye BURGU<br />
Uzm. Dr. Turan BUZGAN<br />
Doç. Dr. Çarı BÜKE<br />
Prof. Dr. Aye ÇAKMAK<br />
Prof. Dr. aban ÇAVULU<br />
Doç. Dr. Hande DACI<br />
Prof. Dr. engül DERBENTLI<br />
Uzm. Dr. Baak DOKUZOUZ<br />
Prof. Dr. Nazif DUMANLI<br />
Prof. Dr. . Hakkı DÜNDAR<br />
Doç. Dr. Nazif ELALDI<br />
Prof. Dr. Gürol EMEKDA<br />
Prof. Dr. Hasan EREN<br />
Doç. Dr. Önder ERGÖNÜL<br />
Prof. Dr. Sibel ERGÜVEN<br />
Doç. Dr. Sema ERTU<br />
Uzm. Dr. Muzaffer FNCANCI<br />
Prof. Dr. Deniz GÖKENGN<br />
Doç. Dr. Levent GÖRENEK<br />
Prof. Dr. Yüksel GÜRÜZ<br />
Prof. Dr. Ahmet KALKAN<br />
Prof. Dr. Abdullah NC<br />
Prof. Dr. Zafer KARAER<br />
Prof. Dr. Ali KAYA<br />
Prof. Dr. Metin KORKMAZ<br />
Prof. Dr. Latife MAMIKOLU<br />
Doç. Dr. Oral ÖNCÜL<br />
Prof. Dr. Ahmet Faik ÖNER<br />
Prof. Dr. Yusuf ÖZBAL<br />
Prof. Dr. Kadri ÖZCAN<br />
Prof. Dr. Semra ÖZÇELIK<br />
Prof. Dr. Seray ÖZENSOY TÖZ<br />
Uzm. Dr. Serdar ÖZER<br />
Doç. Dr. Nail ÖZGÜNE<br />
Doç. Dr. Serhan SAKARYA<br />
Yrd. Doç. Dr. Lütfü SAVA<br />
Prof. Dr. Fatma SIRMATEL<br />
Prof. Dr. Mehmet TANYÜKSEL<br />
Prof. Dr. Okan TÖRE<br />
Prof. Dr. Nevin TURGAY<br />
Doç. Dr. Hüseyin TURGUT<br />
Prof. Dr. Emel TÜMBAY<br />
Doç. Dr. Özlem TÜNGER<br />
Uzm. Dr. Rüçhan TÜRKYILMAZ<br />
Prof. Dr. Fatma ULUTAN<br />
Prof. Dr. emsettin USTAÇELEBI<br />
Prof. Dr. Aye WLLKE<br />
Prof. Dr. Güler YAYLI<br />
Doç. Dr. Süleyman YAZAR<br />
Prof. Dr. Yıldız YEENOLU<br />
Prof. Dr. O. adi YENEN<br />
Yrd. Doç. Dr. Fadile YILDIZ ZEYREK<br />
iv
Deerli Meslektalarımız,<br />
Türkiye Parazitoloji Dernei, Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti, Klinik Mikrobiyoloji<br />
ve nfeksiyon Hastalıkları Dernei ile Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin<br />
ortaklaa düzenledikleri <strong>III</strong>. <strong>Ulusal</strong> <strong>Tropikal</strong> Hastalıklar <strong>Kongresi</strong>, 6-9 Kasım<br />
2006’da Diyarbakır’da yapılacaktır.<br />
<strong>Tropikal</strong> Hastalıklar, çeitli yönleriyle her üç uzmanlık derneinin ortak ilgi<br />
alanıdır. lki 1998 yılında Van’da, ikincisi 2000 yılında anlıurfa’da yapılan <strong>Ulusal</strong><br />
<strong>Tropikal</strong> Hastalıklar <strong>Kongresi</strong>’ni bu kez üç dernein birlikte düzenlemesinin,<br />
verimli bir ibirlii için önemli bir fırsat olacaına inanıyoruz.<br />
Kongremizin ev sahipliini Dicle Üniversitesi üstlenmitir. Özellikle genç<br />
meslektalarımızın katılımının fazla olmasını ümit etmekteyiz. Düzenlenecek<br />
etkinliklerle bilimsel açıdan olduu kadar sosyal açıdan da doyurucu bir kongre<br />
olmasını hedefliyoruz.<br />
lgili tüm meslektalarımızı, ülkemizin tarihsel zenginliklerle dolu bir ehri olan<br />
Diyarbakır’daki kongremize katılarak deneyimlerimizi karılıklı olarak<br />
paylamaya, insanlarımıza sunulacak salık hizmetinin niteliini yükseltmek için<br />
yapılabilecekleri tartımaya ve kongremizi zenginletirmeye çaırıyoruz.<br />
Sevgi ve saygılarımızla.<br />
Prof. Dr.<br />
M. Ali ÖZCEL<br />
Türkiye Parazitoloji<br />
Dernei<br />
Bakanı<br />
Prof. Dr.<br />
Özdem AN<br />
Türk<br />
Mikrobiyoloji<br />
Cemiyeti<br />
Bakanı<br />
Prof. Dr.<br />
Haluk ERAKSOY<br />
Klinik Mikrobiyoloji<br />
ve nfeksiyon<br />
Hastalıkları (<strong>Klimik</strong>)<br />
Dernei Bakanı<br />
v
BLMSEL PROGRAM<br />
05 Kasım 2006, Pazar KAYIT 15:00-19:00<br />
6 Kasım 2006, Pazartesi<br />
08:30 – 09:00 Açılı Töreni<br />
09:00 – 09:45<br />
Açılı<br />
Konferansı<br />
SITMA<br />
Oturum Bakanı : Prof. Dr. Eralp Arıkan<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Konumacı: Prof. Dr. M. Ali Özcel<br />
Türkiye Parazitoloji Dernei Bakanı<br />
09:45 – 10:15 Ara<br />
10:15 – 11:45<br />
Simpozyum 1<br />
GRP PANDEMSNE HAZIRLIK<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Selim Badur<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp Fakültesi<br />
Doç. Dr. Mustafa Ertek<br />
Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Bakanı<br />
Ku Gribi: Yeni Gelimeler<br />
Yrd. Doç. Dr. Tuncer Özekinci<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Ku Gribi: Olguların Deerlendirilmesi<br />
Prof. Dr. Ahmet Faik Öner<br />
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Ku Gribi:Tanıda <strong>Ulusal</strong> Referans Laboratuvarının Rolü<br />
Doç. Dr. Mustafa Ertek<br />
Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Bakanı<br />
Ku Gribi: Korunma ve Tedavi<br />
Prof. Dr. Ali Kaya<br />
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Grip: Pandemi Senaryoları ve <strong>Ulusal</strong> Hazırlıklar<br />
Dr. Yıldırım Bayazıt<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık Hizmetleri Genel Müdürlüü<br />
vi
11:45 – 13:00<br />
Simpozyum 2<br />
EPDEMK GASTROENTERTLER<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Celal Ayaz<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Fatma Sırmatel<br />
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
13:00 – 14:00 Öle Yemei<br />
nfeksiyöz Diyareler: Yeni Patojenler, Yeni Sorunlar<br />
Prof. Dr. Necla Tülek<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Su ve Besin Kaynaklı Viral Gastroenterit Epidemileri<br />
Doç. Dr. Yasemin Ersoy<br />
nönü Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Kolera Salgınları ve Çevresel Risk Faktörleri<br />
Prof. Dr. Fatma Sırmatel<br />
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
14:00 – 14:30<br />
Konferans 1<br />
14:30 – 15:30<br />
Uydu<br />
Simpozyum<br />
GAP VE SALIK PROJELER<br />
Oturum Bakanı: Prof. Dr. Özdem An<br />
Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Bakanı<br />
Konumacı: Mustafa Kölmek<br />
Babakanlık GAP Bölge Kalkınma daresi Bakan Yrd.<br />
ROTAVRUSA KARI AILAMADA YEN BR ÇA<br />
(MSD laçları’nca Düzenlenmitir)<br />
Oturum Bakanı: Prof. Dr. Haluk Eraksoy<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp Fakültesi<br />
Konumacı: Prof. Dr. Zafer Kurugöl<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
15:30 – 16:00 Ara<br />
16:00 – 16:30<br />
Konferans 2<br />
ÖNEM KAZANAN ENDEMK DYARE ETKEN<br />
PARAZTLER<br />
Oturum Bakanı: Prof. Dr. M. Ali Özcel<br />
Türkiye Parazitoloji Dernei Bakanı<br />
Konumacı: Prof. Dr. Ahmet Üner<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
vii
16:30-17:30<br />
Simpozyum 3<br />
AMEBASSDE TANI ve TEDAV SORUNLARI<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Mucide Ak<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Levent Doancı<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Amebiasis Tanısında Sorunlar<br />
Prof. Dr. Levent Doancı<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Amebiasis Tanısında Yeni Yaklaımlar<br />
Prof. Dr. Mucide Ak<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Amebiasis Tedavisinde Sorunlar<br />
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kemal Çelen<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
19:00 - Açılı Kokteyli<br />
viii
07 Kasım 2006, Salı<br />
09:00 – 09:45<br />
Konferans 3<br />
09:45 – 11:15<br />
Simpozyum 4<br />
TROPKAL TIP: TARHSEL BAKI<br />
Oturum Bakanı: Prof. Dr. Haluk Eraksoy<br />
Klinik Mikrobiyoloji ve nfeksiyon Hastalıkları Dernei Bakanı<br />
Konumacı: Prof. Dr. O. adi Yenen<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp Fakültesi<br />
KIRIM-KONGO KANAMALI ATE: GÜNCEL DURUM<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Mehmet Bakır<br />
Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü<br />
Uzm. Dr. Turan Buzgan<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık Hizmetleri Genel Müdürü<br />
Kırım-Kongo Kanamalı Atei’nin Türkiye’deki Durumu<br />
Uzm. Dr. Turan Buzgan<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık Hizmetleri Genel Müdürü<br />
Kırım-Kongo Kanamalı Atei: Etyoloji ve Epidemiyoloji<br />
Doç. Dr. M. Faruk Geyik<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Kırım-Kongo Kanamalı Atei: Klinik Özellikler ve Tedavi<br />
Uzm. Dr. Aysel Kocagül Çelikba<br />
Ankara Numune Eitim ve Aratırma Hastanesi<br />
11:15 – 11:45 Ara<br />
11:45 – 13:00<br />
Simpozyum 5<br />
TROPKAL HASTALIKLAR VE KENELER<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Zafer Karaer<br />
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Prof. Dr. Ömer Mete<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Kenelerle lgili Genel Bilgiler<br />
Prof. Dr. Zafer Karaer<br />
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Türkiye’de Keneler<br />
Prof. Dr. Bayram Ali Yukarı<br />
Akdeniz Üniversitesi Burdur Veteriner Fakültesi<br />
Türkiye’de Kırım-Kongo Kanamalı Atei’nin Çıktıı Bölgede<br />
Kene Popülasyonu ve Hastalıkla likisi<br />
Doç. Dr. Münir Akta<br />
Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
ix
13:00 – 14:00 Öle Yemei<br />
14:00 – 14:30<br />
Konferans 4<br />
14:30 – 15:30<br />
Simpozyum 6<br />
KLM DEKLKLER ve TROPKAL HASTALIKLAR<br />
Oturum Bakanı: Prof. Dr. Ahmet Üner<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Konumacı: Prof. Dr. Ahmet Özbilgin<br />
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
TROPKAL HASTALIKLARDA YEN TANI YÖNTEMLER<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Ahmet Özbilgin<br />
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Mehmet Tanyüksel<br />
Gülhane Askeri Tıp Akademisi<br />
Hızlı Tanı Yöntemleri<br />
Prof. Dr. Mehmet Tanyüksel<br />
Gülhane Askeri Tıp Akademisi<br />
ELISA ve mmünofluoresans Teknikleri<br />
Prof. Dr. Metin Korkmaz<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Polimeraz Zincir Reaksiyonu<br />
Prof. Dr. Yakut Akyön Yılmaz<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
15:30 – 16:00 Ara<br />
16:00 – 17:00<br />
Simpozyum 7<br />
SEYAHAT NFEKSYONLARI<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Hande Arslan<br />
Bakent Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Füsun Topçu<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Uçak Yolculukları ve nfeksiyon Riski<br />
Doç. Dr. Nurcan Baykam<br />
Ankara Numune Eitim ve Aratırma Hastanesi<br />
Seyahat ve Legionella nfeksiyonları<br />
Prof. Dr. Hande Arslan<br />
Bakent Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Seyahat nfeksiyonlarından Korunma<br />
Uzm. Dr. Cengiz Uzun<br />
Alman Hastanesi<br />
x
17:00 – 18:30<br />
Sözlü Bildiri<br />
SÖZLÜ BLDRLER<br />
Bakanlar:<br />
Prof. Dr. Yusuf Özbel<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. A. Yüksel Gürüz<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
01. zmir- Urla Yöresinde P. falciparum ile Gelien Sıtma<br />
Olgusu<br />
N. Sezak, S. Alp Çavu, T. Karagenç, M. Erdenizmenli,<br />
N. Çakır s.15<br />
02. Çukurova Bölgesinde Sıtma Epidemiyolojisi<br />
S. Kolta , D. Alptekin s.16<br />
03. Çukurova Bölgesinde Kutanöz Leyimanyoz<br />
Epidemiyolojisi<br />
S. Kolta, M. Demirkazık, . Kocaçiftçi, H. Akta, D.<br />
Alptekin, D. Özerdem, F. Erolu, G. Elgün s.17<br />
04. Çukurova Bölgesinde Visseral Leyimanyoz<br />
Epidemiyolojisi<br />
S. Kolta, D. Alabaz, M. Demirkazık, D. Alptekin, E.<br />
Kocaba, E. Alhan, N. Aksaray s.18<br />
05. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Aratırma Hastanesine<br />
Bavuran 0-15 Ya Grubu shalli Hastalarda<br />
Cryptosporidium sp. ve Dier Baırsak Parazitlerinin<br />
Daılımı<br />
H. Yılmaz, Z. Ta Cengiz, M. Çiçek s.19<br />
06. Borrelia Üretilen Üç Olgu<br />
E. Polat, V. Turhan, M. Aslan, B. Müsellim, B. Erturul s.20<br />
20:00 - Gala Yemei<br />
xi
8 Kasım 2006 Çaramba<br />
09:00 – 09:30<br />
Konferans 5<br />
09:30 – 11:00<br />
Simpozyum 8<br />
SEYAHATLER, GÖÇLER VE TÜBERKÜLOZ<br />
Oturum Bakanı: Prof. Dr. Aye Yüce<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Konumacı: Prof. Dr. Meltem Uzun<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp Fakültesi<br />
LEISHMANIASIS<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Yusuf Özbel<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Mehmet Ali Ta<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Türkiye’de Leishmaniasis Çalımalarında Son Bilgiler<br />
Prof. Dr. Yusuf Özbel<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Leishmania: Virülans Faktörleri<br />
Doç. Dr. Nezahat Akpolat<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Kutanöz Leishmaniasis: Klinik ve Tedavi<br />
Prof. Dr. Sema Aytekin<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Türkiye’de Leishmaniasis Epidemiyolojisi ve Korunma<br />
Dr. Vet. Hek. Ramazan Uzun<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık Hizmetleri Genel Müdürlüü<br />
11:00 – 11:30 Ara<br />
11:30 – 12:30<br />
Simpozyum 9<br />
YEN ANTNFEKTFLER ve DRENÇ MEKANZMALARI<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Deniz Gür<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Salih Hoolu<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Oksazolidinonlar<br />
Doç. Dr. Çarı Büke<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Glisilsiklinler<br />
Prof. Dr. Deniz Gür<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
xii
12:30 – 14:00 Öle Yemei<br />
Antiparaziter laçlar<br />
Prof. Dr. Sibel Ergüven<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
14:00 – 14:30<br />
Konferans 6<br />
SAVA, GÖÇ VE TROPKAL HASTALIKLAR<br />
Oturum Bakanı: Uzm. Dr. Taner Yıldırmak<br />
Okmeydanı Eitim ve Aratırma Hastanesi<br />
Konumacı: Doç. Dr. Oral Öncül<br />
GATA Haydarpaa Eitim Hastanesi<br />
14:30 – 16:00<br />
Simpozyum<br />
10<br />
MÇETOMLAR: AKTNOMÇETOM VE ÖMÇETOM<br />
Yönetenler:<br />
Prof . Dr. Emel Tümbay<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Sema Aytekin<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
16:00 – 16:30 Ara<br />
Etkenler ve Epidemiyoloji<br />
Doç. Dr. Süleyha Hilmiolu-Polat<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Klinik ve Saaltım<br />
Prof . Dr. Turul Dereli<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Mikrobiyolojik Tanı<br />
Prof. Dr. Ramazan nci<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Türkiye’de Miçetom<br />
Prof. Dr. Emel Tümbay<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
16:30 – 17:30 Poster Tartıması<br />
Bakan: Prof. Dr. Mucide Ak<br />
xiii
17:30 – 18:30<br />
Simpozyum<br />
11<br />
TÜRKYE’DE FASCIOLOSIS<br />
Yönetenler:<br />
Prof. Dr. Metin Korkmaz<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Prof. Dr. Kadri Gül<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Fasciolosis: Epidemiyoloji<br />
Doç. Dr. Serap Gencer<br />
Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eitim ve Aratırma Hastanesi<br />
Fasciolosis: Laboratuvar Tanısı<br />
Prof. Dr. Metin Korkmaz<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Fasciolosis: Klinik Özellikler<br />
Doç. Dr. Rabin Saba<br />
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
18:30 - Kapanı Töreni<br />
xiv
Poster Bildiriler 7 Kasım 2006, 09:00 – 19:00<br />
Sorumlu ve Oturum Bakanı: Prof. Dr. Mucide Ak<br />
01. Sıtma Tanısında Hızlı Tanı Testinin Önemi<br />
. KOCAÇFTÇ, S. KOLTA s.23<br />
02. Elazı’da 1996 - 2004 Yılları Arasında Sıtma Epidemiyolojisi<br />
Salih KUK, Mehmet ÖZDEN, Mustafa KAPLAN s.23<br />
03. Malatya’da Son Yedi Yıl çindeki Sıtma Olguları<br />
Ülkü KARAMAN, Metin ATAMBAY, Safa YAAR, Özlem MMAN,<br />
Nilgün DALDAL s.24<br />
04. Manisa linde 2002-2005 Yılları Arasında Saptanan Sıtma Olgularının<br />
Deerlendirilmesi<br />
Kamil AAR, Tuba TABAK, Ali A. KLMCOLU, Galip KÖROLU,<br />
Ahmet ÖZBLGN s.25<br />
05. Amfoterasin B ve Oral Flukanazol Tedavisine Yanıt Vermeyen Bir<br />
Kutanöz Leishmaniasis Olgusu<br />
Nilden TUYGUN, Gönül TANIR, Ayegül TAYLAN ÖZKAN s.25<br />
06. Haplophyllum myrtifolium Bitkisinin Leishmania tropica Üzerine in vivo<br />
Etkisinin Aratırılması<br />
pek ÖSTAN, Hüsniye SALAM, M. Emin LMONCU, Hatice<br />
ERTABAKLAR, Seray ÖZENSOY TÖZ, Yusuf ÖZBEL, Ahmet<br />
ÖZBLGN s.26<br />
07. S.D.Ü. Aratırma ve Uygulama Hastanesi’ne Bavuran Reprodüktif<br />
Çadaki Kadınlarda Toksoplazmozis Seroprevalansı<br />
Hayati GÜNE, Selçuk KAYA, Emel SESL ÇETN, Tekin TA, Mustafa<br />
DEMRC s.27<br />
08. Çi Köftenin Yaygın Tüketildii anlıurfa linde Kadınlarda<br />
Toxoplasma Seroprevalansı<br />
Fikret TEKAY, Erdal ÖZBEK s.28<br />
09. Hakkari li Atlarında Toxoplasmosis, Brucellosis ve Listeriosis<br />
Seroprevalansı<br />
Yaar GÖZ, Cahit BABÜR, Abdülalim AYDIN , Selçuk KILIÇ s.29<br />
10. Van li Köpeklerinde Toxoplasmosis ve Leishmaniasis Seroprevalansı<br />
Cahit BABÜR, Yaar GÖZ , Nuri ALTU, Ayegül TAYLAN ÖZKAN,<br />
Selçuk KILIÇ s.29<br />
xv
11. Van Yöresi Keçilerinde Eimeria Türlerinin Prevalansı<br />
Yaar GÖZ, Abdulalim AYDIN, Serdar DEER s.30<br />
12. Theileria annulata Tams 1 Geninin PCR-RFLP Analizi<br />
Kürat ALTAY, Münir AKTA, Nazir DUMANLI s.30<br />
13. Kenelerde Theileria Enfeksiyonlarının Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile<br />
Tespiti<br />
Kürat ALTAY, Münir AKTA, Nazir DUMANLI s.31<br />
14. Erzincan Yöresinde Sıırlarda Theileria Enfeksiyonlarının Reverse<br />
Line Blotting Yöntemi ile Aratırılması<br />
Kürat ALTAY, Münir AKTA, Nazir DUMANLI s.31<br />
15. Dıkıda Entamoeba histolytica’nın Saptanmasında Kullanılan<br />
Yöntemlerin Birlikte Deerlendirilmesi<br />
Sema TUNCAY, Selma USLUCA, Gülter YALÇIN, Leyla ÖVER, Serap<br />
AHN, Songül BAYRAM DELBA, Tonay NCEBOZ, Ümit AKSOY,<br />
Çiler AKISÜ s.32<br />
16. Entamoeba histolytica Antijeninin Dıkıda ELISA Yöntemi ile<br />
Aranması ve Direkt Bakı Yöntemleri ile Karılatırılması<br />
Keramettin YANIK, M.Cihan EKMEN, Murat HÖKELEK, Belma<br />
DURUPINAR s.32<br />
17. Entamoeba histolytica/dispar Tanısında ELISA Yöntemiyle Adezin<br />
Antijeninin Aratırılması<br />
Gülden SÖNMEZ TAMER, Mucide AK s.33<br />
18. Bursa’nın l Merkezindeki Entamoeba histolytica/E. dispar Prevalansı<br />
ve Baırsak Parazit Faunası<br />
Oktay ALVER, Yasemin HEPER, lker ERCAN, Halis AKALIN, Okan<br />
TÖRE s.34<br />
19. HIV (+) ve (-) Diyareli Olgularda Entamoeba moskovski Varlıının<br />
PZR ile Aratırılması<br />
David L. BECK, Nihal DOAN, Noel E. SAM, Sendui OLE-NGUYANE,<br />
William A. PETR, Eric R. HOUPT s.35<br />
20. Dientamoeba fragilis’in Çeitli Besiyerlerinde Üretilmesi ve Tanıda<br />
Kültürün Önemi<br />
Özgür KURT, pek ÖSTAN, Nogay GRGNKARDELER, Ülgen Z. OK,<br />
Ahmet ÖZBLGN s.36<br />
21. Van Belediye Mezbahasında Çalıan çilerde ve Kesimi Yapılan<br />
Hayvanlarda Cryptosporidium sp. Aratırılması<br />
Mutalip ÇÇEK, Hanifi KÖRKOCA, Abdurrahman GÜL s.37<br />
xvi
22. shal Gelien Nötropenik Hasta Grubunda Cryptosporidium sp.<br />
Görülme Sıklıı<br />
Ö. GÜZEL TUNÇCAN, R. KARAKU, F. ULUTAN, K. HIZEL, D.<br />
ÖZCAN KANAT, F. AKTA s.38<br />
23. Cyclospora Enfeksiyonunun Elik Ettii Su Kaynaklı Bir<br />
Cryptosporidiosis Salgını<br />
Ü. AKSOY, Ç. AKSU, S. SAHN, S. USLUCA, G. YALÇIN, F.<br />
KURALAY s.38<br />
24. zmir linde Tanı Alan Bir Fasciolosis Olgusu<br />
Sema ALP ÇAVU, Ziya KURUÜZÜM, Sevil SAPMAZ KARABA,<br />
Nedim ÇAKIR, Aye YÜCE s.39<br />
25. Van’da Dicrocoeliosisli Bir nsan Olgusu<br />
Zeynep TA CENGZ, Hasan YILMAZ, Mutalip ÇÇEK s.40<br />
26. Hakkari yöresi sıırlarında Toxocara vitulorum’un yayılıı<br />
Abdulalim AYDIN,Yaar GÖZ, Nazmi YÜKSEK, Erol AYAZ s.41<br />
27. Van yöresi köpeklerinde Dirofilaria immitis seroprevalansı<br />
Yaar GÖZ, .Soner KOLTA,Nuri ALTU, Mehtap DEMRKAZIK,<br />
Zahit AAOLU s.42<br />
28. Olgu sunumu: Bir Yıldır iddetli Karın Arısıyla Seyreden<br />
Strongyloidosis<br />
Gülden SÖNMEZ TAMER 1 , Resul KERTL 2 , Aye WLLKE 3 s.42<br />
29. Ev Tozu Akarlarının Nitrik Oksit (NO) Seviyesi Üzerine Etkileri<br />
Süleyman YAZAR, Eser KILIÇ, Metin ATAMBAY, Aysun BAY<br />
KARABULUT, Özlem MAKBULE AYCAN, Nilgün DALDAL s.43<br />
30. Uluda Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine Kene Isırması<br />
Yakınması ile Bavuran 23 Olgunun rdelenmesi<br />
Oktay ALVER, Emel YILMAZ, Levent AYDIN, Celaleddin DEMRCAN,<br />
Yasemin HEPER, Çınar ÖZTÜRK, Okan TÖRE s.43<br />
31. Aydın 82.Yıl Devlet Hastanesine Gelen Kene Isırıı Olguları<br />
Sevil ÇETN, Tonay NCEBOZ, M. Gökhan TURTAY, Çiler AKISÜ s.45<br />
32. Olgu Sunumu: Selofanlı Lam Yöntemiyle Alınan Anal Materyalde<br />
Saptanan Akar<br />
Gülden SÖNMEZ TAMER s.45<br />
33. Psoriasisli Bir Hastada Miyaz Olgusu<br />
H. DACI, F. YILDIZ ZEYREK, Y. GERZZE, S. BAYDIR, . YACI,<br />
A. ÜNER s.46<br />
xvii
34. lkokul Örencilerinin Ekto ve ntestinal Parazit Durumunun<br />
Aratırılması<br />
M. YILMAZ, E. KORKMAZ, S. KARAKOÇ, . YAZTÜRK, A.<br />
KZRGL, Y. YAKUPOULLARI s.47<br />
35. zmir ve lçelerinde Yaıyanlarda Baırsak Paraziti Görülme<br />
Sıklıının Saptanması<br />
H. DACI, Ö. KURT, MM. DEMREL, . ÖSTAN, NR. AZZ, A.<br />
MANDIRACIOLU, C. YURDAGÜL, M. TNAYÜKSEL, M. AK s.48<br />
36. Acil Servise Bavuran shalli Hastaların Deerlendirilmesi<br />
MN. BOZDEMR, S. KUK, M. YILDIZ, M. ATEÇELK, M. BATÜRK,<br />
. KILIÇASLAN s.49<br />
37. Diyare Semptomlu Neonatal ve Genç Buzaılarda Saptanan Parazitler<br />
Yaar GÖZ, Nuri ALTU, Nazmi YÜKSEK, Cumali ÖZKAN s.49<br />
38. Hakkari li Akçalı Yatılı lköretim Bölge Okulunda (YBO) Baırsak<br />
Parazitlerinin Yaygınlıı<br />
Yaar GÖZ, Abdülalim AYDIN s.50<br />
39. Histopatolojik ncelemeden Mikroorganizmaya <strong>Tropikal</strong> Hastalıklar<br />
(Bir Olgu Nedeniyle)<br />
Özgür EKNC, Vedat TURHAN, Abdullah HAHOLU, Erdal POLAT,<br />
Nuri YT s.50<br />
40. Salmonella typhimurium ve Salmonella enteritidis Sularının Plazmid<br />
Profil Analizi ve Pulsed-Field Gel Electrophoresis (PFGE) ile<br />
Tiplendirilmesi<br />
Zerrin AKTA, Martin DAY, Çidem BAL, ükufe DREN, E.John<br />
THRELFALL s.51<br />
41. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Yemekhane Personelinden<br />
Alınan Çeitli Klinik Örneklerin Deerlendirilmesi<br />
clal BALCI, Ebru SÖZEN s.52<br />
42. lkokul Örencileri Boaz Kültürlerinde A-Grubu Beta-Hemolitik<br />
Streptokok Taıyıcılıının Aratırılması<br />
Y.YAKUPOULLARI, AR. DLEK, A. KZRGL, . YAZTÜRK, M.<br />
YILMAZ s.53<br />
43. Hastane Kapı Kolu ve Musluklarının Patojen Bakteriyel Etkenler<br />
Yönünden ncelenmesi<br />
.YAZTÜRK, AR. DLEK, E. KORKMAZ, M. DOUKAN, Y.<br />
YAKUPOULLARI, M. YILMAZ s.54<br />
xviii
44. Okul Kapı ve Musluklarından Soyutlanan Bakteriyel Patojenler<br />
S. KARAKOÇ, A. GÜNDÜZ, M. DOUKAN, F. YILDIZ, Y. BULUT,<br />
M. YILMAZ s.55<br />
45. Kırım Kongo Kanamalı Ateine Sekonder Gelien Hemofagositik<br />
Lenfohistiositozis<br />
N. TADELEN FIGIN, T. FIGIN, E. TANYEL, D. ALBAYRAK, L.<br />
DOANCI, N. TÜLEK, F. DURU s.56<br />
46. Sivas’ta arbon: 21 Olgunun Deerlendirilmesi<br />
Aynur ENGN, Nazif ELALDI, lyas DÖKMETA, M. Zahir BAKICI,<br />
Mehmet BAKIR s.56<br />
47. Boaz Çalkantısından Yapılan Hızlı Antijen Testinin A Grubu Beta<br />
Hemolitik Streptekokları Saptamadaki Etkinliinin Aratırılması<br />
Fahrettin YILMAZ, Ouz KARABAY, Nevin KOÇ, Hasan EKERBÇER,<br />
Esra KOÇOLU s.57<br />
48. ç Anadolu Bölgesinde VL Tanısında rK39 ve IFA Yöntemlerinin<br />
Karılatırılması<br />
Ayegül TAYLAN OZKAN, Selçuk KILIÇ, Mesut MUNGAN, Bekir<br />
ÇELEB, Ee ASLAN, Cahit BABÜR , Kwang-Poo CHANG s.58<br />
xix
Sözlü Bildiriler<br />
Sözlü Bildiri Oturumu 1 07Kasım 2006, Salı, 17:00-18:30<br />
Bakanlar: Prof. Dr. Yusuf ÖZBEL – Prof. Dr. A. Yüksel GÜRÜZ<br />
SB - 01<br />
zmir- Urla Yöresinde P. falciparum ile Gelien Sıtma Olgusu<br />
N. SEZAK 1 , S. Alp CAVU 1 , T. KARAGENÇ 2 , M. ERDENZMENL 1 , N. ÇAKIR 1<br />
1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji<br />
AD, 2 Adnan Menderes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji AD<br />
Çalımamızda, zmir-Urla yöresinde yaayan ve hastanemize bavurusu sonrası P.<br />
falciparum sıtması tanısı konan bir olgunun irdelenmesi planlanmıtır.<br />
DEÜTF Hastanesi’ne 17 Mayıs 2005 tarihinde, ate yükseklii, halsizlik, ba arısı, ba<br />
dönmesi, kusma, konuamama, ayakta duramama, idrar yaparken yanma yakınmaları ile<br />
bavuran 59 yaındaki erkek hastanın deerlendirilmesi sonrasında, bu yakınmalarının 5-<br />
6 gün önce baladıı, ateinin üüme-titreme ile yükseldii ve bol terleme ile dütüü,<br />
konuamama ve ayakta duramama yakınmalarının son 2 gündür olduu örenildi. Santral<br />
sinir sistemi enfeksiyonu ön tanısı ile seftriakson ve asiklovir saaltımı balanarak<br />
servisimize yatırılan hastaya, trombositopenik olması (trombosit: 30.000/mm 3 ) nedeniyle<br />
lomber ponksiyon yapılamadı. Ateli dönemde yapılan kalın damla ve ince yayma<br />
preparatlarında intra-eritrositer parazite rastlanan hastada, parazitin görünüm özellikleri<br />
nedeniyle P. falciparum sıtması ve babeziyoz ön tanıları kondu. Kinin sülfat ve<br />
klindamisin saaltımları balandı. Anamnez derinletirildiinde, son 10 yıldır hiç seyahat<br />
öyküsünün bulunmadıı ve bilinen kene temasının olmadıı örenildi. Ayrıntılı fizik<br />
bakıda kene veya kene ısırıı lezyonuna rastlanmadı. Yatıının ikinci gününde genel<br />
durumu giderek bozulan hasta, youn bakım ünitesine alındı. Hastadan alınan serum<br />
örnekleri, babeziyoz, sıtma ayırıcı tanısı amacı ile polimeraz zincir reaksiyonu (PZR)<br />
testi çalıılmak üzere Adnan Menderes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji<br />
AD’na gönderildi. Burada, rPLU5 ve rPLU6 kullanılarak genus PZR ve ayrıca P.<br />
falciparum (rFAL1 ve rFAL2) ve P. vivax (rVIV1 ve rVIV2) primerleri kullanılarak<br />
nested PZR yapıldı ve P. falciparum ile uyumlu bulundu. zlemde parazitemisi kontrol<br />
altına alınan olgu, nozokomiyal sepsis nedeniyle, youn bakım izlemi sırasında yatıının<br />
53. gününde kaybedildi.<br />
xx
P. falciparum sıtmasında ölüm oranı yüksektir. Sakalım oranını yükseltmek, erken tanı,<br />
uygun antiparaziter ve yeterli destek saaltım ile mümkündür. Sunulan olgu, endemik bölgeye<br />
seyahat öyküsü olmaması açısından ilgi çekicidir. Tanı, ate odaı aramak amacı ile yapılan<br />
periferik yayma incelemesi ile konabilmitir. Bu durum, ate yükseklii olan olgularda<br />
periferik yaymanın da çok dikkatle incelenmesi gerektiine bir kez daha dikkat çekmektedir.<br />
SB - 02<br />
Çukurova Bölgesinde Sıtma Epidemiyolojisi<br />
. Soner KOLTA¹ , Davut ALPTEKN²<br />
Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1 Parazitoloji Anabilim Dalı,<br />
Anabilim Dalı, Balcalı, Adana<br />
2 Tıbbi Biyoloji<br />
Sıtma yüzyıllardır ülkemizde ve özellikle Çukurova bölgesinde endemik olarak<br />
bulunmaktadır. Sıtma hastalıı etkeni olan Plasmodium vivax son yıllarda bölgemizde<br />
oldukça düük oranda görülmektedir. Özellikle son on yıldaki düü kayda deer<br />
derecededir. Son verilere göre 2005 yılında olgu sayısı bölgede sadece 8’dir. 2006 yılı<br />
Austos sonuna kadar ki olgu sayısı ise 4’dür. Çukurova bölgesi yıllardır youn insektisit<br />
baskısı altında olduu için vektör sivrisinek tür sayısı azalmı ancak var olan türlerin<br />
populasyon younluu artmıtır. Fakat son yıllarda çevre islah çalımalarının fazla<br />
olması, bataklık alanlarının azaltılması, çeltik ekminin yasaklanması gibi nedenlerden<br />
dolayı vektör populasyon younluu da azalmıtır.<br />
Bu çalımada, bölgemizdeki sıtma olgularının son on yıldaki daılımı ile birlikte,<br />
bölgemizde bulunan sıtma vektörü Anopheles türlerinin daılımı ve ayrıca son yıllarda<br />
sıtma tanısında kullanılan yeni yöntemlerin tanısal deerlerlerinin karılatırması yapıldı.<br />
Bu amaçla kalın damla yöntemine alternatif testler olabilecek, Plasmodium vivax<br />
merozoit yüzey proteini (MSP) ve circumsporozoit yüzey proteini (CSP) saptamaya<br />
yönelik mmünoblotting (Anti malaria profile, Euroline, Euroimmun) ve ELISA (Pan<br />
malaria antibody ELISA, Cellabs) yöntemlerinin kullanılabilirlii deerlendirildi.<br />
Bölgemizde ate öyküsü bulunan 56 kiiden tam kan örnekleri alındı; bu örneklere kalın<br />
damla, mmünoblotting ve ELISA yöntemleri uygulandı. Kalın damla ile 29’u sıtmalı (%<br />
51.79), mmünoblotting ile 33’ü (% 58.93) ve ELISA ile 26’sı (% 46.43) sıtmalı olarak<br />
deerlendirildi. mmünoblotting tanı testinin duyarlılıı %86.21, seçicilii %70.37 olarak<br />
bulundu. ELISA yönteminin duyarlılıı %78.79, seçicilii % 82.61 olarak bulundu. Bu<br />
veriler, endemik bölgelerde, ate öyküsü olan ve sıtma üphesi bulunan her olgu için<br />
mutlaka ikinci bir tanı testinin uygulanması gerçeini ortaya çıkarmıtır.<br />
Sonuç olarak; Çukurova bölgesinde sıtma olguları, son yıllarda oldukça az saptansa da<br />
yeniden artmaması için sivrisinekle mücadelenin yanında sürekli sürveyans çalımalarının<br />
da devam etmesinin gerekli olduunu düünmekteyiz.<br />
xxi
SB - 03<br />
Çukurova Bölgesinde Kutanöz Leyimanyoz Epidemiyolojisi<br />
S. KOLTA¹, M. DEMRKAZIK¹, . KOCAÇFTǹ, H. AKTA¹, D. ALPTEKN², D.<br />
ÖZERDEM¹, F. EROLU¹, G. ELGÜN¹<br />
Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1 Parazitoloji Anabilim Dalı,<br />
Anabilim Dalı, Adana<br />
2 Tıbbi Biyoloji<br />
Çukurova bölgesi, Kutanöz Leyimanyoz’un (KL) son yıllarda en fazla görüldüü<br />
bölgelerden biridir. Resmi kayıtlara göre son be yıldaki KL olgu sayısı ortalaması yıllık<br />
339 kii olup bu oran 18/100000’ dir. Bu çalımada, bölgemizdeki KL olgularının son<br />
be yıldaki daılımı ile birlikte, bölgemizde bulunan KL vektörleri olan Phlebotomus<br />
cinsine ait türlerin daılımı ve saha çalımalarında KL için serolojinin tanısal deeri<br />
aratırıldı. Çukurova bölgesindeki KL yaygınlıını ve özellikle salık ocakları ve<br />
hastanelere bavuramayan kırsal alandaki olguların saptanması ve tedavilerinin<br />
salanması amacı ile Eylül 2005-Eylül 2006 yılları arasında Adana iline balı Kozan,<br />
Karaisalı ve Yumurtalık ilçe merkezleri ve bu merkezlere balı 38 köyde KL taraması<br />
yapıldı. Fizik muayenede KL ile uyumlu deri lezyonu bulunan 370 kiiden alınan kazıntı<br />
materyalinden boyalı preparatlar hazırlanarak amastigotlar arandı. Ayrıca inceleme<br />
yapılan kiilerden tam kan alınarak, serumda KL antikor varlıı aratırıldı (Cutaneous<br />
Leishmania IgG CELISA, Cellabs).<br />
Kazıntı örnei alınan 370 kiiden 234’ünde (%63.24) amastigotlar görüldü. ELISA ile<br />
136’sında (%36.76) antikor pozitiflii saptandı. Aynı zamanda aratırma yapılan<br />
köylerde, yalı kaıtlar, ıık tuzakları ve mekanik aspiratörler ile Phlebotomus türleri ve<br />
younluu saptandı. Çalımada younluk sırasına göre Phlebotomus tobbi, Phlebotomus<br />
papatasi ve Phlebotomus sergenti türleri bulundu.<br />
Sonuç olarak; KL aır klinik meydana getirmediinden özellikle kırsal alanda hastalıı<br />
taıyanlar salık kurumlarına bavurmamakta ve amastigotlar Phlebotomus’lar tarafından<br />
lezyondan alınarak hastalıı hızla yaymaktadırlar. Bu nedenle, hastalıın endemik olduu<br />
bölgelerde kırsal alanlara gidilerek hem hastaları saptamak ve tedavi etmek hem de<br />
vektörle mücadele etmek gerekmektedir.<br />
xxii
SB - 04<br />
Çukurova Bölgesinde Visseral Leyimanyoz Epidemiyolojisi<br />
S. KOLTA¹, D. ALABAZ², M. DEMRKAZIK¹, D. ALPTEKN 3 , E. KOCABA², E.<br />
ALHAN², N. AKSARAY²<br />
Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1 Parazitoloji Anabilim Dalı, 2 Çocuk Salıı ve<br />
Hastalıkları Anabilim Dalı, 3 Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı, Adana<br />
Visseral Leyimanyoz (VL), uzun yıllardır Çukurova bölgesinde özellikle çocuk ya<br />
grubunda ciddi bir problemdir. Salık Bakanlıı verilerine göre Adana’da yıllık VL olgu<br />
sayısı 2004 yılında 9 iken 2005 yılında 8 kii olarak bildirilmitir.<br />
Bu çalımada, Eylül 2004-Eylül 2006 yılları arasında; VL insan olgularını, VL köpek<br />
olgularını ve vektör olabilecek türleri saptamaya yönelik bir çalıma planlandı.<br />
Bu amaçla Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesine balı çeitli kliniklerlerden Parazitoloji<br />
Anabilim Dalı Laboratuvarına VL üpheli 48 olgunun kemik ilii ve kan örnekleri<br />
gönderildi. Onbir (%22.92) olgunun kemik ilii yaymalarında amastigotlar görüldü.<br />
Oniki (%25.00) olgunun serum örneklerinde immünokromotografik hızlı test yöntemi<br />
(Kala-azar detect, rapid test, Inbios) ile pozitiflik saptandı. Yedi olguda (%14.58) ise<br />
ELISA (Visceral Leishmania IgG CELISA, Cellabs) ile pozitif sonuç alındı.<br />
Sokak köpeklerinden, VL yaygınlıını aratırmak amacı ile 104 kan örnei alındı ve<br />
serum örneklerinde immünokromotografik hızlı test yöntemi (Kala-azar detect, rapid test,<br />
Canine, Inbios) ile 9’unda (%8.65) pozitiflik saptandı.<br />
VL saptanan hastaların yaadıı yerleim birimlerine, ııklı tuzaklar yerletirilerek<br />
Phlebotomus türleri ve younluu saptandı. Çalımada saptanan türler Phlebotomus<br />
tobbi, Phlebotomus papatasi ve Phlebotomus sergenti’dir..<br />
Sonuç olarak; VL, Kutanöz Leyimanyoz’dan (KL) farklı olarak aır klinik tablo<br />
meydana getirmektedir. Hastalıın bölgemizden kaldırılabilmesi için hem hastaları tedavi<br />
etmek hem de vektörle mücadele etmek gerekir.<br />
xxiii
SB - 05<br />
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Aratırma Hastanesine Bavuran 0-15 Ya<br />
Grubu shalli Hastalarda Cryptosporidium sp. ve Dier Baırsak<br />
Parazitlerinin Daılımı<br />
Hasan YILMAZ, Zeynep TA CENGZ, Mutalip ÇÇEK<br />
Yüzüncü Yıl Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji Anabilim Dalı, Van<br />
Bu çalıma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Aratırma Hastanesine bavuran 0-15 ya grubu ishalli<br />
çocuklarda ELISA ve boyama yöntemleri ile Cryptosporidium sp. yayılıını aratırarak,<br />
ELISA yöntemi ile antijen aramanın önemini ortaya koymak amacıyla yapıldı.<br />
Çalımada, Çocuk Salıı ve Hastalıkları Polikliniinde muayene edilen ve 0-15<br />
yalarında 870’i kız, 1130’u erkek olmak üzere ishalli 2000 çocuun dıkı örnei,<br />
Parazitoloji Laboratuarında incelendi. Cryptosporidium sp’nin tehisinde dıkıda ELISA<br />
yöntemi ile antijen tespiti (R-Biopharm ve Cellabs ürünleri kullanıldı) ve ookistlerin<br />
tehisi için modifiye asit-fast boyama yöntemi kullanıldı. Ayrıca dier baırsak<br />
parazitlerinin tehisi için nativ-Lugol, doymu çinko sülfat solüsyonu ile yüzdürme ve<br />
trichrome boyama yöntemleri kullanıldı.<br />
Toplam 2000 çocuun 97’sinde (%4.85) ELISA yöntemi ile Cryptosporidium sp. antijeni<br />
saptanırken, modifiye asit-fast boyama yöntemiyle bu hastaların sadece 39’unda (%1.95)<br />
kistlerine rastlandı. Yani ELISA yöntemi ile kendilerinde Cryptosporidium sp. saptanan<br />
97 hastanın, boyama yöntemi ile sadece %40.2’sinde bu etkenin ookistlerine rastlandı.<br />
Dıkı örnekleri incelenen 870 kız çocuunun 275’inde (%31.6), 1130 erkek çocuun ise<br />
438’inde (%38.8) olmak üzere toplam 2000 ishalli çocuun 713’ünde (%35.7) dier baırsak<br />
parazitleri saptandı. Çocukların 610’unda (%30.5) bir tür, 85’inde (%4.3) iki tür, 14’ünde<br />
(%0.7) üç tür, dördünde (%0.2) dört tür parazit saptandı. Aratırmada Giardia intestinalis 245<br />
(%12.3), Blastocystis hominis 201 (%10.1), Entamoeba coli 51 (%2.6), Chilomastix mesnili<br />
20 (%1), Iodamoeba butschlii 11 (%0.6), Dientamoeba fragilis 7 (%0.4), Entamoeba<br />
histolytica/Entamoeba dispar 5 (%0.3), Endolimax nana 5 (%0.3), Entamoeba hartmanni 2<br />
(%0.1), Enteromonas hominis 2 (%0.1), Ascaris lumbricoides 36 (%1.8), Hymenolepis nana<br />
26 (%1.3) ve Enterobius vermicularis 5 (%0.3) kiide saptandı.<br />
Sonuç olarak; bu çalımada ELISA yöntemiyle saptanan 97 cryptosporidiosis hastasından<br />
sadece 39’u (%40,2) modifiye asit-fast boyama yöntemi ile saptanmıtır. Bu nedenle<br />
özellikle çocuk ya grubu hastaların ishalle seyreden hastalıklarında ELISA ile<br />
Cryptosporidium sp. antijeni arama yönteminin de rutin incelenmeye dahil edilmesi<br />
gerektii kanaatine varıldı. Ayrıca bu çalımada 0-15 ya grubu ishalli çocuklarda<br />
parazitoz prevalansının %35,7 oranında bulunmu olması, yöremizdeki parazitoz<br />
sorununun hala devam ettiini göstermitir<br />
xxiv
SB - 06<br />
Borrelia Üretilen Üç Olgu<br />
E. POLAT 1 , V. TURHAN 2 , M. ASLAN 1 , B. MÜSELLM 3 , B. ERTURUL 4<br />
1 stanbul Üniv. Cerrahpaa Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD; GATA<br />
Haydarpaa Eitim Hastanesi 2 Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Servisi,<br />
3 Göüs Hastalıkları AD; 4 Taksim Eitim ve Aratırma Hastanesi Nöroloji Servisi,<br />
stanbul<br />
Spiroket olan ve kenelerle yayılan Borrelia burgdorferi'nin neden olduu Lyme hastalıı;<br />
multisistemik tutulumlar, geç komplikasyonlar ve kronik inflamatuar yanıta yol açarak<br />
ortaya çıkan bir zoonoz hastalııdır. Hastalık insanlarda deriyi, eklemleri, kalp ve santral<br />
sinir sistemini etkileyerek kronik patolojik deiiklere yol açar.<br />
Olgu - 1<br />
Erkek 46 yaındaki K.T. adlı hasta; 17-08-2003 tarihinde balayan; yaygın kas arıları,<br />
bulantı, kusma gibi ikayetler ile Bakırköy Devlet Hastanesine ba vurmu burada tedavi<br />
verilen hasta, Cerrahpaa Göüs Hastalıkları Anabilim Dalı’na sevk edilerek yatırılmıtır.<br />
Hastanın yatmadan 4 gün önce 3 kez sa tarafında 5-10 dakika süren vücut kasılmaları<br />
olmutur. Enfeksiyon hastalıkları tarafından konsülte edilen hastanın leptospiroz ve<br />
aspirasyon pnömonisi olabilecei düünülerek, Leptospira tanısı için Cerrahpaa Tıp<br />
Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuarlarına kan<br />
örnei gönderilmitir. Laboratuar testlerinde; direkt karanlık alan mikroskobuyla yapılan<br />
incelemede Leptospira görülmü fakat Borrelia görülmemitir. Leptosira Ig M + (2.4<br />
ISR), MAT + (1/100 L. sermenga patoc-1), Leptospira kültürü +, Borrelia Ig M + (1.7<br />
ISR), Borrelia Ig G -, Borrelia kültürü + olarak saptanmıtır.<br />
Olgu - 2<br />
Kadın 32 yaındaki E.K. adlı hasta; aızda sola kayma, sol kolda istemsiz hareket,<br />
uyuma, sol gözü kapatamama ve unutkanlık ikayeti ile Taksim Eitim ve Aratırma<br />
Hastanesi Nöroloji Servisine, ba vurmutur. Burada Lyme ön tanısı konan hastadan<br />
alınan kan ve BOS örnei Cerrahpaa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik<br />
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuarlarına gönderilmitir. Laboratuar testlerinde;<br />
BOS ve kanın direkt karanlık alan mikroskobuyla yapılan incelemesinde Borrelia<br />
görülmemi, kanda; Borrelia Ig M ve Ig G -, kan Borrelia kültürü -, BOS Borrelia<br />
kültürünün + olduu tespit edilmitir.<br />
Olgu - 3<br />
Kadın 68 yaındaki N.Ü. adlı hasta; ABD'de ormanlık alanda piknik yaparken inguinal<br />
bölgenin kene tarfından ısırıldıını fark etmitir. Bunun üzerine hastaneye bavuran<br />
hastaya doksisiklin profilaksisine balanmıtır. Ancak hastada bulantı, kusma, kas arısı<br />
xxv
ve eritema kronikum migransı andıran cilt lezyonları gelimitir. Hasta Türkiye'ye<br />
geldiinde GATA Haydarpaa Eitim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik<br />
Mikrobiyoloji Servisine bavurumutur. Burada Lyme ön tanısı konan hasta; Cerrahpaa<br />
Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuarlarına<br />
gönderilmitir. Laboratuar testlerinde; kanın direkt karanlık alan mikroskobuyla yapılan<br />
incelemesinde Borrelia görülmemi ancak Borrelia Ig M ve Ig G + (3.4 ISR) ve Borrelia<br />
kültürü (+) olarak bulunmutur.<br />
xxvi
Poster Bildiriler<br />
Poster Bildiri Oturumu 1 07 Kasım Salı, 09:00-19:00<br />
Sorumlu:<br />
PB - 01<br />
Sıtma Tanısında Hızlı Tanı Testinin Önemi<br />
. KOCAÇFTÇ, S. KOLTA<br />
Çukurova Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., Adana<br />
Sıtma, dünyada üç milyar insanı etkileyen ve her yıl iki milyondan fazla insanın ölümüne<br />
yol açan en önemli tropikal enfeksiyon hastalııdır. Günümüzde sıtma tanısında<br />
kullanılan ve altın standart olarak kabul edilen kalın damla yöntemine alternatif olarak<br />
çeitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında hızlı ve kolay uygulanabilen<br />
bir test olarak bilinen OptiMAL (Rapid Malaria test, DAMED) testinin tanıdaki deerini<br />
saptamak amacı ile Diyarbakır ili merkez, Silvan ve Bismil ilçelerinde yaayan ve ate<br />
öyküsü bulunan 109 kiiden venöz kan örnekleri alındı. Bu örneklerden kalın damla kan<br />
preparatları yapıldı ve aynı zamanda OptiMAL hızlı tanı testi uygulandı. Her iki<br />
yöntemin tanıdaki deerini karılatırmak amacı ile özgüllük ve duyarlılık testleri yapıldı.<br />
Yüzdokuz kiiden, 83’üne (%76.15) kalın damla yöntemi ile, 84’üne (%77.06) Optimal<br />
hızlı tanı testi ile sıtma tanısı kondu.<br />
Sonuç olarak, OptiMAL hızlı tanı testinin duyarlılıı %97.62, seçicilii %96.00 olarak<br />
bulundu ve sıtma tanısında özellikle saha çalımalarında güvenle kullanılabilecei saptandı.<br />
PB - 02<br />
Elazı’da 1996 - 2004 Yılları Arasında Sıtma Epidemiyolojisi<br />
Salih KUK 1 , Mehmet ÖZDEN 2 , Mustafa KAPLAN 1<br />
Fırat Üniv., Tıp Fak., 1 Parazitoloji AD., 2 mmünoloji AD., Elazı<br />
Sıtma, hem ülkemiz hem de dünya için önemini korumakta olan paraziter hastalıklardan<br />
birisidir. Hastalıa karı etkin bir aının gelitirilememi olması, ilaçlara direnç gelimesi,<br />
xxvii
iklim ve çevresel deiiklikler, salık sistemlerindeki aksaklıklar ve elik eden dier<br />
hastalıkların etkisiyle sıtma, dünyanın büyük bir kısmı için sorun olarak görülmektedir.<br />
Bu çalıma, Elazı l Salık Müdürlüünden elde edilen 1996–2004 yılları arasına ait veriler<br />
deerlendirilerek ilimizdeki sıtma epidemiyolojisini aratırmak amacıyla yapılmıtır.<br />
Dokuz yıllık dönemi kapsayan çalımada, 681.666 kiinin sıtma taraması amacıyla<br />
ziyaret edildii ve bu kiilerin 79.458’inden ince yayma ve kalın damla preparatların<br />
hazırlandıı görülmütür. Toplam 200 kiide sıtma paraziti saptanmıtır. Sıtmalı olguların<br />
tamamını Elazı dıından gelen olgular oluturmaktadır. En fazla olgunun on be ya ve<br />
üzeri ya grubunda olduu, 0-4 ya arası 9 olgunun olduu ve bunlardan birisinin 0–11 ay<br />
arası olduu saptanmıtır. Olguların biri hariç tamamında etkenin P. vivax olarak<br />
saptanmıtır. 2002 yılında etkeni P. malaria olarak saptanan olguda ise Afrika’ya seyahat<br />
öyküsü tespit edilmitir.<br />
Sıtmanın dünya için olduu kadar bölgemiz ve ilimiz için de bir salık sorunu olmaya<br />
devam etmesi sebebiyle, sıtmaya karı koruyucu önlemlerin özellikte endemik bölgelerde<br />
ve ilimizde devam ettirilmesi gerekliliine inanmaktayız. Ayrıca bu çalımanın<br />
bölgemizde sıtmanın epidemiyolojisine ve koruyucu önlemler alınmasına katkı<br />
salayacaını ümit ediyoruz.<br />
PB - 03<br />
Malatya’da Son Yedi Yıl çindeki Sıtma Olguları<br />
Ülkü KARAMAN 1 , Metin ATAMBAY 1 , Safa YAAR 2 , Özlem MMAN 3 ,<br />
Nilgün DALDAL 1<br />
1 nönü Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD, Malatya; 2 Salık l Müdürlüü Sıtma Sava<br />
Birimi Malatya; 3 nönü Üniv., Salık Bilimleri Enstitüsü, Malatya<br />
Sıtma insandan kan emen Anofel ile insanda hastalık yapan Plasmodium türlerinin<br />
bulunduu her bölgede görülebilir. Malatya bölgesinde, sıtmanın daha yaygın olduu<br />
illerin yolu üstünde olması, mevsimsel tarım içilerinin yaz aylarında Malatya’da<br />
çalıması ve artan turizm nedeni ile hariçten gelen vakalar da tespit edilebilmektedir.<br />
Çalımada Malatya’da son yedi yıl içindeki sıtmanın durumunun belirlenmesi<br />
amaçlanmıtır. Malatya il Salık Müdürlüü Sıtma Sava Birimi kayıtlarına göre 1999-<br />
2005 yılları arasındaki yedi yıllık sürede 189 sıtmalı hasta tespit edilmitir. Olguların<br />
186’sı (%98.4) P. vivax 3’ü (%1.6) ise P. falciparum sıtmasıdır. Hastalardan alınan<br />
anemneze göre P. falciparum sıtmasının yurt dıı kaynaklı olduu tespit edilmitir.<br />
Çalımada erkeklerde %58.2, kadınlarda ise %41.8 pozitiflik bulunmutur.<br />
xxviii
Sonuç olarak Malatya bölgesinde sıtma bir salık sorunu olarak önemini korumaktadır.<br />
Bölgedeki insanların sıtma ve korunma yolları konusunda bilgilendirmeleri gerektii<br />
kanısına varılmıtır.<br />
PB - 04<br />
Manisa linde 2002-2005 Yılları Arasında Saptanan Sıtma<br />
Olgularının Deerlendirilmesi<br />
Kamil AAR 1 , Tuba TABAK 1 , Ali A. KLMCOLU 2 , Galip KÖROLU 3 ,<br />
Ahmet ÖZBLGN 2<br />
Celal Bayar Üniv. 1 Salık Bilimleri Enstitüsü, 2 Tıp Fak., Parazitoloji AD., Manisa;<br />
3 l Salık Müdürlüü Bulaıcı Hastalıklar ubesi, Manisa<br />
Sıtma, geçmite olduu gibi günümüzde de oldukça yaygın görülen önemli bir paraziter<br />
hastalıktır. Ülkemizde bazı yıllar epidemiler yaparak varlıını sürdürmektedir. Sıtma Sava<br />
Birimince yapılan çalımalarda Manisa ilinde 2002-2005 yılları arasında sırasıyla 14, 5, 5<br />
ve 3 olmak üzere toplam 27 olgu bildirilmitir. Olgular sptandıkları ay ve yıllara, ya<br />
gruplarına ve yaadıkları yerlere göre deerlendirilmilerdir. Olguların tamamının<br />
Güneydou Anadolu Bölgesi’nden tarım sektöründe çalımak üzere gelenlerden olutuu<br />
görülmütür.<br />
Sonuç olarak geçmi yıllara göre Manisa ilinde görülen sıtma olgularında belirgin bir<br />
azalmanın olduu, bu durumun bölgeye olan göçlerin azalması ve l genelinde yürütülen<br />
etkin sıtma savaıyla ilikili olduu düünümütür.<br />
PB - 05<br />
Amfoterasin B ve Oral Flukanazol Tedavisine Yanıt Vermeyen Bir<br />
Kutanöz Leishmaniasis Olgusu<br />
Nilden TUYGUN 1 , Gönül TANIR 1 , Ayegül TAYLAN ÖZKAN 2<br />
1 Dr. Sami Ulus Çocuk Salıı ve Hastalıkları Eitim ve Aratırma Merkezi, Ankara;<br />
2 Refik Saydam Hıfsısıhha Merkezi, Parazitoloji Laboratuvarı, Ankara<br />
Leishmaniasis, Leishmania cinsi protozoal parazitler ile enfekte dii kum sineklerinin kan<br />
emmesi sırasında insanlara bulatırdıı bir hastalıktır. nsanlarda üç tip klinik tablo ile<br />
seyreden hastalıın ülkemizde en sık görülen formu kutanöz leishmaniasisdir.<br />
Be yaında kız hasta, sol yanaında 2,5 ay önce ortaya çıkan ve kültüründe Leishmania<br />
spp. üreyen nodüler lezyon nedeniyle baka bir merkezde yatırılarak 10 gün lipozomal<br />
amfoterasin B, takiben evde 6 hafta oral flukonazol tedavisi almasına ramen hiçbir<br />
gerileme olmaması nedeniyle bavurdu. Sa yanakta 2x2cm ve 1x1cm boyutlarında 2<br />
xxix
adet üzeri kurutlu nodüler lezyon, sol yanakta dudak kenarında 0.5x0.5cm, sa ayak<br />
sırtında 2x1cm, her iki el bileine de 1x1cm çaplı kırmızı mor renkli plak mevcuttu.<br />
Lezyondan alınan aspirat kültüründe tekrar Leishmania spp. üremesi üzerine hastaya<br />
Glukantime ® (meglumine antimonate) 20mg/kg/gün intramüsküler olarak balandı.<br />
Tedavi ile lezyonları yava yava küçüldü. Altı aylık izlemde relaps görülmedi.<br />
Sistemik tedavilere yanıtsız olduu için intralezyoner tedavi uygulanmayan olgumuz,<br />
sistemik Glukantime ® ile baarı ile tedavi edildi. Bu nedenle alternatif tedavi<br />
seçeneklerinin, dirençli olduu düünülen ve standart tedavilere yanıtsız olan olgularda<br />
uygulanması gerektii düünülmütür.<br />
PB - 06<br />
Haplophyllum myrtifolium Bitkisinin Leishmania tropica Üzerine in<br />
vivo Etkisinin Aratırılması<br />
pek ÖSTAN 1 , Hüsniye SALAM 2 , M. Emin LMONCU 1 , Hatice ERTABAKLAR 3<br />
Seray ÖZENSOY TÖZ 4 , Yusuf ÖZBEL 4 , Ahmet ÖZBLGN 5<br />
1 Salık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Celal Bayar Üniv., Manisa; 2 Farmakololoji AD.,<br />
Eczacılık Fak., Ege Üniv., zmir; 3 Parazitoloji AD., Tıp Fak., Adnan Menderes Üniv.,<br />
Aydın; 4 Parazitoloji AD., Tıp Fak., Ege Üniv., zmir; 5 Parazitoloji AD, Tıp Fak., Celal<br />
Bayar Üniv., Manisa<br />
Bu çalımada Leishmania tropica promastigotları ile enfekte edilen Balb/c farelerde<br />
oluan deri ülserleri üzerine Haplophyllum myritifolium (H. mrytifolium) bitki ekstresinin<br />
iyiletirici etkisi olup olmadıı aratırılmıtır. Bir önceki çalımamızda, üç farklı ekstre<br />
ve iki izole maddesini in vitro artlarda uyguladıımız bitkinin promastigotlar üzerinde<br />
inhibe edici etkisini saptamı olmamız bizi bu bitkinin in vivo ortamdaki etkisini<br />
aratırmaya yönlendirmitir.<br />
Fareler (n=12) 2 x 10 6 promastigot ile ayak taban deri altlarından enfekte edilmiler ve 4-<br />
12 hafta içinde tüm farelerde enfeksiyon olumutur. Üç gruba ayrılan farelerin (n = 4)<br />
ilk iki grubuna Leishmaniasis referans ilacı Glukantim ve H. mrytifolium bitkisinin asitli<br />
ekstresi ile tedavi programı uygulanmıtır. Kontrol grubu olarak ayrılan son grup<br />
farelerin ikisine steril serum fizyolojik verilmi, ikisi ise tedavisiz kontrol olarak<br />
ayrılmıtır. Enfeksiyonun seyri, farelerin enfekte ayaklarının ölçümü ve lezyonlardaki<br />
amastigot varlıı ile kontrol edilmitir. Beer gün ara ile be kez uygulanan tedavi<br />
kürlerinin sonunda, referans ilacın verildii farelerin ayak ölçümlerinin normale döndüü<br />
ve ine biyopsi preparatlarında amastigotların tamamen kaybolduu görülmütür. Bitki<br />
ekstresi verilen farelerin ayak ölçümlerinde %40’lık bir azalma olurken, ine biyopsi<br />
xxx
preparatlarında amastigotlar azalarak varlıını sürdürmütür. Kontrol grubu farelerin<br />
enfeksiyonları artarak devam etmitir.<br />
Sonuç olarak; H.mrytifolium bitkisinin asitli ekstresinin L. tropica üzerine in vivo<br />
ortamda sınırlı bir etkiye sahip olduu görülmütür. Bitkinin farklı ekstrelerinin ve izole<br />
maddelerinin daha yüksek dozlarda uygulanması için ileri çalımaların yapılması<br />
düünülmütür.<br />
PB - 07<br />
S.D.Ü. Aratırma ve Uygulama Hastanesi’ne Bavuran Reprodüktif<br />
Çadaki Kadınlarda Toksoplazmozis Seroprevalansı<br />
Hayati GÜNE, Selçuk KAYA, Emel SESL ÇETN, Tekin TA, Mustafa DEMRC<br />
Süleyman Demirel Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji A.D., Isparta<br />
Ülkemizde zaman zaman seropozitiflik oranının yüksekliinden dolayı hamilelerde<br />
toxoplasmosis aratırılmasına gereken önem verilmemektedir. Ancak günümüzde bir çok<br />
enfeksiyon hastalıının prevalansında meydana gelen azalmalara paralel olarak<br />
toxoplasmosis prevalansında da azalma beklenebilir. Bu çalımada hastanemiz Kadın<br />
Hastalıkları ve Doum servis ve polikliniine bavuran 17-49 ya grubundaki hastalarda<br />
toxoplasmosis seroprevalans oranının saptanması amaçlanmıtır.<br />
1 Austos 2005-1 Austos 2006 Tarihleri arasında S.D.Ü. Aratırma ve Uygulama<br />
Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doum servis ve polikliniine bavuran 18-49 ya<br />
grubundaki 433 hasta çalımaya alındı. Hastalar; 18-25, 26-35 ve 36 ve üzeri ya grubu<br />
olarak 3 gruba ayrıldı. Hastaların Toxoplasma IgM ve IgG düzeyleri VIDAS-ELFA<br />
(Enzime Linked Fluoresan Assay) ve Axsym yöntemiyle çalııldı.<br />
Çalımaya alınan 433 hastanın 94 (%21.7)’ü 18-25 ya grubunda, 284 (%65.6)’ü 26-35<br />
ya grubunda, 55 (%12.7)’i 36 ve üzeri ya grubundaydı. IgG pozitiflii 18-25 ya<br />
grubunda %21.3 (20 hasta), 26-35 ya grubunda %26.1 (74 hasta), 36 ve üzeri ya<br />
grubunda %38.2 (21 hasta) ve toplamda %26.9 (116 hasta) olarak saptandı. Ig M<br />
pozitiflii ise 18-25 ya grubunda tespit edilmedi. 26-35 ya grubunda %2.5 (7 hasta), 36<br />
ve üzeri ya grubunda %7.3 (4 hasta) ve toplamda %2.5 (11 hasta) olarak saptandı.<br />
Biz, bu çalımada artan yala beraber hastalardaki IgM ve deerleri ve IgG deerlerinin<br />
de arttıını gözlemledik. Bu da ilerleyen yataki gebeliklerde konjenital toxoplasmosis<br />
ihtimalinin arttıını gösterir. Bölgemizde önceki yıllarda yapılan çalımalara bakıldıında<br />
benzer seropozitivite oranları görülmektedir. Bu veriler hamilelerde toxoplasmosisin<br />
takibinin ne kadar gerekli olduunu ve kadınlarda ilk çocuk düüncesinden itibaren<br />
aratırılmasının önemini ortaya koymaktadır.<br />
xxxi
PB - 08<br />
Çi Köftenin Yaygın Tüketildii anlıurfa linde Kadınlarda<br />
Toxoplasma Seroprevalansı<br />
Fikret TEKAY 1 , Erdal ÖZBEK 2<br />
1 Kadın Hastalıkları ve Doum Hastanesi, anlıurfa;<br />
Mikrobiyoloji AD., Diyarbakır<br />
2 Dicle Üniv., Tıp Fak.,<br />
nsan dahil bütün memelileri ve bütün kuları enfekte edebilen Toxoplasma gondii<br />
dünyada yaygın olarak bulunan zorunlu hücre içi paraziti olup bir zoonozdur. Enfeksiyon<br />
etkeni insana, kedi ve kedigillerin ookistli dıkılarıyla kontamine olmu besinlerle, doku<br />
kisti taıyan çi veya az pimi etlerin (çi köfte, çi sucuk, yemek yaparken lezzet<br />
kontrolü v.b) sindirim yoluyla alınmasıyla, enfekte anneden fetüse plâsenta yoluyla, kan<br />
transfüzyonu ile ve organ transplântasyonuyla bulamaktadır. Çi köfte anlıurfa ile<br />
özdelemi yörenin geleneksel bir yiyeceidir ve yapımında çi et kullanıldıı için<br />
Toxoplasma gondii doku kisti için büyük bir risk taır. Bunun Toxoplasma<br />
seroprevalansını olumsuz yönde etkilediini düünmekteyiz. 1 Ocak 2006–30 Haziran<br />
2006 tarihleri arasında anlıurfa Kadın Hastalıkları ve Doum Hastanesi Mikrobiyoloji<br />
Lâboratuarına Toxoplasma gondii IgM ve IgG istemi ile gönderilen kan örnekleri<br />
chemiluminescence immunoassay yöntemi ile çalııldı. 6 ay boyunca lâboratuarımıza<br />
incelemek üzere 2.586 kan örnei gönderildi. ncelenen serum örneklerinde Toxoplasma<br />
anti IgM pozitiflii %3.0 (78/2.586) ve toxoplasma anti IgG pozitiflii %69.5<br />
(1.798/2.586) olarak tespit edildi. Toxoplasma anti IgM ve Toxoplasma anti IgG<br />
birliktelii %2.9 (75/2.586) olarak tespit edildi. Total anti-Toxoplasma pozitiflii %69.6<br />
(1.801/2.586) ve total anti-Toxoplasma negatiflii %30.35 (785/2.586) olarak tespit edildi<br />
(Tablo). Toxoplasma prevalansı yaam tarzına, yiyecek alıkanlıına, evde kedi besleme<br />
durumuna ve corafîk konuma balı olarak farklılık gösterir. Türkiye'de seropozitiflik<br />
oranları Diyarbakır’da %61.3, anlıurfa’da %61.1, Malatya’da %39.6, Dou Karadeniz<br />
bölgesi'nde %42.3, Ankara’da %30.7, zmir’de %44.4, stanbul’da ise %34 olarak<br />
bildirilmitir. Çalımada tespit ettiimiz total anti-toxoplasma pozitiflii %69.6 olup bu<br />
Türkiye’de bildirilen en yüksek oran gibi gözükmektedir. Bunun ilimizdeki çi köfte<br />
tüketiminin yaygınlıına balı olduunu düünmekteyiz.<br />
xxxii<br />
Tablo<br />
Bulgular Yüzde Pozitif Örnek Sayısı<br />
IgM 3.0 78<br />
IgG 69.5 1.798<br />
IgM + IgG 2.9 75<br />
Total seropozitiflik 69.6 1.801<br />
Total seronegatiflik 30.35 785
PB - 09<br />
Hakkari li Atlarında Toxoplasmosis, Brucellosis ve Listeriosis<br />
Seroprevalansı<br />
Yaar GÖZ 1 , Cahit BABÜR 2 , Abdülalim AYDIN 3 , Selçuk KILIÇ 2 ,<br />
1 YYÜ Tıp Fak., Van;<br />
2 Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi, Ankara<br />
3 YYÜ, Hakkari Meslek Yüksekokulu, Hakkari<br />
Bu çalıma ülkemizin en dousunda bulunan illerinden birisi olan Hakkari ili atlarında<br />
toxoplasmosis, brucellosis ve listeriosis seroprevalansını saptamak amacıyla yapıldı. Bu<br />
amaçla Hakkari’nin sınır köylerinde bulunan ve daha çok taımacılık amacıyla kullanılan<br />
74 attan yaklaık 10 ml kan örnekleri alındı. Kan örnekleri 4000 rpm’de 10 dk satrifüje<br />
edilmek suretiyle serumlar elde edildi. Serumlar çalıılana kadar -20 °C’de<br />
saklandı.Toxoplasmosis için ndirekt Hemaglutinasyon Testi (IHAT) ve Sabin- Feldman<br />
Dye test (SFDT), brucellosis için Serum Tube Agglutination testi (SAT), listeriosis için<br />
ise Osebold Agglutination Testi (OAT) uygulandı. Çalıma sonunda toxoplasmosis<br />
seroprevalansı IHAT’la %14.8, SFDT ile %28.3, brucellosis seroprevalansı SAT ile %9.4<br />
ve listeriosis seroprevalansı ise OAT ile %48.5 olarak saptandı.<br />
PB - 10<br />
Van li Köpeklerinde Toxoplasmosis ve Leishmaniasis Seroprevalansı<br />
Cahit BABÜR 1 , Yaar GÖZ 2 , Nuri ALTU 3 , Ayegül TAYLAN ÖZKAN 1 ,<br />
Selçuk KILIÇ 1<br />
1 Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi, Ankara; 2 YYÜ, Tıp Fak., Van; 3 YYÜ, ç Hastalıkları<br />
AD, Van<br />
Bu çalımada Van ili köpeklerinde toxoplasmosis ve leishmaniasis seroprevalansını<br />
saptamak amacıyla 32’si erkek, 37’si dii olmak üzere toplam 69 köpekten kan örnekleri<br />
alındı. Bu kanlardan yöntemine uygun bir ekilde elde edilen serumlar toxoplasmosis<br />
yönünden Sabin- Feldman Dye Test (SFDT) ile, leishmaniasis yönünden ise ndirekt<br />
Fluoresan Antikor Testi (IFAT) ile incelendi. nceleme sonucunda 69 köpek serumunun<br />
40’ında (%57.9) anti-Toxoplasma gondii antikorları saptanırken, IFAT ile yapılan<br />
incelemede köpek serumlarının hiçbirisinin leishmaniasis yönünden seropozitif olmadıı<br />
görüldü.<br />
xxxiii
PB - 11<br />
Van Yöresi Keçilerinde Eimeria Türlerinin Prevalansı<br />
Yaar GÖZ 1 , Abdulalim AYDIN 2 , Serdar DEER 3<br />
1 YYÜ Tıp Fak., Van; 2 YYÜ Hakkari Meslek Yuksekokulu, Hakkari; 3 YYÜ Veteriner Fak.,<br />
Parazitoloji AD, Van<br />
Bu çalıma Haziran 2004-Eylül 2004 tarihleri arasında Van yöresi keçilerindeki Eimeria<br />
türlerini ve bunların prevalansını saptamak amacıyla yapıldı. Bu amaçla belirtilen tarihler<br />
arasında Van hayvan pazarına satı amacıyla getirilen ve yaları 3 ay ila 1 yıl arasında<br />
deien toplam 106 keçinin rektumlarından yaklaık 5’er gr dıkı örnekleri alındı. Dıkı<br />
örnekleri alınan toplam 106 keçinin 84 (%69.8)’ünde Eimeria türleri saptandı. Eimeria<br />
türlerini belirlemek amacıyla Eimeria ookisti saptanan dıkı örnekleri petri kaplarına<br />
konularak sporlanmanın salanması için üzerlerine %2.5’lik potasyum dikromat<br />
(K2Cr2O7) çözeltisi ilave edildi. Çalıma sonucunda keçilerin E. arloingi (%41.5), E.<br />
alijevi (%37.7), E. christensini (%20.7). E. ninakohlyakimovae (%18.9), E. pallida<br />
(%9.4), E. apsheronica (%9.4) ve E. hirci (%7.5) olmak üzere toplam 8 Eimeria türüyle<br />
infekte oldukları saptandı.<br />
PB - 12<br />
Theileria annulata Tams 1 Geninin PCR-RFLP Analizi<br />
Kürat ALTAY, Münir AKTA, Nazir DUMANLI<br />
Fırat Üniv., Veteriner Fak., Parazitoloji AD., Elazı<br />
Tams 1, Theileria annulata’nın merozoit/piroplasm yüzey antijeni olup, bu antijendeki<br />
genetik farklılıklar ELSA gibi tanı amaçlı test gelitirme ve rekombinant aı<br />
çalımalarını zorlatırmaktadır. Bu çalımada Tams-1 geninin RFLP analizi yapılmıtır.<br />
Bu amaçla, mikroskopik olarak perifer kan frotilerinde Theileria piroplasmları tespit<br />
edilen 92 sıırdan alınan kanlardan DNA ekstraksiyonu yapılmı ve bu DNA’lardan PCR<br />
ile Tams 1 geni amplifiye edilmitir. Daha sonra amplikonlar Taq 1 enzimi ile<br />
restriksiyona tabi tutulmutur. Sonuç olarak 6 farklı restriksiyon profili belirlenmitir.<br />
Restriksiyon profillerinin daılımı 78, 5, 2, 2, 1, 1’dir. Geriye kalan 3 örnekte PCR ile<br />
Tams 1 geni amplifiye edilememitir.<br />
xxxiv
PB - 13<br />
Kenelerde Theileria Enfeksiyonlarının Polimeraz Zincir Reaksiyonu<br />
ile Tespiti<br />
Kürat ALTAY, Münir AKTA, Nazir DUMANLI<br />
Fırat Üniv., Veteriner Fak., Parazitoloji AD., Elazı<br />
Kenelerle nakledilen enfeksiyonlara karı etkili kontrol stratejilerinin<br />
gelitirilebilmesinde, hastalıı nakleden kene türlerinin belirlenmesi önemlidir. Son<br />
yıllarda kenelerde çeitli patojenlerin tespitinde polimeraz zincir reaksiyonu<br />
kullanılmaktadır. Bu çalımada, Theileria enfeksiyonlarının Hyalomma anatolicum<br />
anatolicum’da PCR ile tespit edilmesi amaçlanmıtır. Bu amaçla 100 adet olgun H. a.<br />
anatolicum’un tükrük bezleri çıkarılarak, DNA ekstraksiyonu yapılmıtır. Tükrük<br />
bezlerinden elde edilen DNA’lardan, Theileria soyuna spesifik primerler kullanılarak<br />
yapılan PCR’nda Theileria spp. 18S SSU rRNA geninin 1098 baz çiftlik bölümü<br />
amplifiye edilmitir. Sonuç olarak, 100 H. a. anatolicum’un 64’ünde (%64) Theileria<br />
spp.’nin varlıını gösteren 1098 baz çifti uzunluunda pozitif amplifikasyon ürünü elde<br />
edilmitir.<br />
PB - 14<br />
Erzincan Yöresinde Sıırlarda Theileria Enfeksiyonlarının Reverse<br />
Line Blotting Yöntemi ile Aratırılması<br />
Kürat ALTAY, Münir AKTA, Nazir DUMANLI<br />
Fırat Üniv., Veteriner Fak., Parazitoloji AD., Elazı<br />
Bu çalıma Erzincan yöresinde sıırlarda Theileria türlerinin reverse line blotting (RLB)<br />
ile tespiti amacıyla yapılmıtır. Bu amaçla, deiik odaklardan rastgele seçilen 123<br />
sıırdan DNA ekstraksiyonunda kullanılmak üzere EDTA’lı tüplere kan alınmıtır. Aynı<br />
zamanda her hayvanın perifer kan frotisi hazırlanmıtır. Hazırlanan frotiler Giemsa ile<br />
boyanarak mikroskopta Theileria spp. piroplasmları yönünden incelenmitir. Kanlardan<br />
elde edilen DNA’lardan Theileria türlerinin 18 S rRNA geni amplifiye edilerek RLB<br />
testinde kullanılmıtır. Elde edilen PCR ürünleri catch all (Theileria, Babesia), Theileria<br />
spp., T. annulata, T. buffeli/orientalis türleri için spesifik proplarla hibridizasyona tabi<br />
tutulmutur. Sonuç olarak, mikroskopik incelemede 14 (%11,38) sıırda Theileria spp.<br />
piroplasmlarına rastlanmıtır. Aynı örneklerin RLB testi ile 19 (%15,45)’unda T.<br />
annulata, 12 (%9,76)’inde T. buffeli/orientalis tespit edilmitir. Üç örnekte miks<br />
enfeksiyon belirlenmitir.<br />
xxxv
PB - 15<br />
Dıkıda Entamoeba histolytica’nın Saptanmasında Kullanılan<br />
Yöntemlerin Birlikte Deerlendirilmesi<br />
Sema TUNCAY, Selma USLUCA, Gülter YALÇIN, Leyla ÖVER, Serap AHN,<br />
Songül BAYRAM DELBA, Tonay NCEBOZ, Ümit AKSOY, Çiler AKISÜ<br />
Dokuz Eylül Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., nciraltı, zmir<br />
Bu çalımada; Ocak 2004-Mayıs 2006 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniv., Tıp Fak.,<br />
Parazitoloji AD., Koproparazitoloji Laboratuvarına deiik kliniklerden çeitli<br />
gastrointestinal ikayetler ile bavuran toplam 9378 hastaya ait dıkı örnekleri incelendi.<br />
Tüm dıkı örneklerine nativ-Lugol yöntemi ve üpheli durumlarda trichrome boyama,<br />
Robinson besiyerine ekim ve/veya Entamoeba CELISA Path kiti ile dıkıda antijen<br />
aranması yöntemleri uygulandı. Bu inceleme sonuçlarından en az bir yöntem ile E.<br />
histolytica/E. dispar kist ve/veya trofozoitleri saptanan 41 (%0,44) olgu pozitif olarak<br />
deerlendirildi. Bu olgulardan, 24 olguda dört yöntem, 14 olguda üç yöntem bir arada<br />
kullanılırken, 3 örnee sadece nativ-Lugol ve trichrome boyama ilemleri yapılarak tanı<br />
konuldu. Pozitif olarak kabul edilen ve tümüne nativ-Lugol uygulanan 41 olgunun sadece<br />
25’inde bu yöntemle E. histolytica/E. dispar kist ve/veya trofozoitleri saptanırken, kalan<br />
16 dıkı örneine dier üç yöntemle tanı konuldu.<br />
Günümüzde E. histolytica ve E. dispar ayırımının yapılmasının gereklilii kaçınılmazdır.<br />
Çünkü E. dispar tanısı konulduunda hastanın tedavi edilmesi gerekli deilken, E.<br />
histolytica tanısı konulduunda ivedilikle tedavi edilmesi zorunluluu vardır. Bu nedenle<br />
tanı yöntemleri birlikte kullanılarak gerektiinde E. dispar ayırımı yapabilen ELISA<br />
güvenilirlii olan sonuçların verilmesi mümkün olacaktır.<br />
PB - 16<br />
Entamoeba histolytica Antijeninin Dıkıda ELISA Yöntemi ile<br />
Aranması ve Direkt Bakı Yöntemleri ile Karılatırılması<br />
Keramettin YANIK, M.Cihan EKMEN, Murat HÖKELEK, Belma DURUPINAR<br />
Ondokuzmayıs Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD., Samsun<br />
Amipli dizanteri etkeni olan Entamoeba histolytica özellikle gelimekte olan ülkelerde ve<br />
ülkemizde yaygın bir enfeksiyon etkenidir. <strong>Tropikal</strong> ve subtopikal bölgelerde daha yüksek<br />
prevelans gösteren E. histolytica nedeniyle her yıl ortama olarak 40.000-110.000 kiinin öldüü<br />
bildirilmektedir. Özellikle sosyoekonomik koulların yetersiz olduu yerleim bölgelerinde<br />
etkene hızlı ve kesin tanı konması önem taımaktadır. Bu çalımada antijen Enzyme Linked<br />
xxxvi
Immunosorbent Assay (Ag-ELISA) testinin tanıdaki yeri, amoebiosis ön tanısı ile bavuran çocuk<br />
ve yetikinlerde parazitin görülme sıklıı ortaya koymaya amaçlandı.<br />
Çalımada Ondokuzmayıs Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji Laboratuarına 2002-2004 yılları arasında<br />
gönderilen 1329 hastanın dıkı örneinde direkt mikroskobik tanı ve Ag-ELISA yöntemi ile E.<br />
histolytica aratırıldı. Her iki yöntemde 1202 (%90,4) hasta örnei negatif bulundu. Bu hastaların<br />
494’ü çocuk 708’i erikindi. Her iki yöntemle 18 (%1,4) örnek pozitif olarak saptandı. Bunların<br />
5’i çocuk 13’ü yetikindi. Ag-ELISA ile 109 (%8,2) örnek pozitif bulunurken direkt mikroskobide<br />
bu örnekler negatif olarak sonuçlandı. Yalnızca 2 (%0.2) hastada mikroskopi pozitifken Ag-<br />
ELISA sonucu negatif bulundu.<br />
Sonuç olarak biraz daha pahalı bir yöntem olmasına karın, Ag-ELISA'nın kullanılması durumunda<br />
konvansiyonel tanı yöntemlerinin E. histolytica tanısındaki bilinen sakınca ve zorluklarının<br />
giderilmesinde önemli katkılar salayacaı düünülmütür. Amoebiosisin tanısının daha kesin ve<br />
güvenilebilir olabilmesi için dıkıda antijen aranmasında ELISA yönteminin laboratuvar olanakları<br />
çerçevesinde rutin tanı yöntemleri arasında uygulanmasının deerli olabilecei kanısına varılmıtır.<br />
PB - 17<br />
Entamoeba histolytica/dispar Tanısında ELISA Yöntemiyle Adezin<br />
Antijeninin Aratırılması<br />
Gülden SÖNMEZ TAMER 1 , Mucide AK 2<br />
1 Kocaeli Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD., Kocaeli;<br />
Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., zmir<br />
2 Ege<br />
Bu çalımada amoebiosisin etkensel tanısındaki zorluklar dikkate alınmıtır. ntestinal<br />
amoebiosis ön tanısıyla laboratuvarımıza gönderilen dıkı örneklerinde mikroskobik<br />
inceleme (Nativ-lugol, trikrom boyama, formol-eter çöktürme yöntemi) ile E.<br />
histolytica’ya özgül adezini saptayan ELISA (ENTAMOEBA HISTOLYTICA II Techlab,<br />
Blacksburg VA 24060, USA) yöntemlerinin sonuçları karılatırılmıtır. Laboratuvarımızda<br />
mikroskopik incelemeler sonucunda 584 dıkı örneinin 17’sinde (%2.9)<br />
mikroskobik inceleme ile E. histolytica/E.dispar kist ve/veya trofozoitleri, 6’sında (%1.0)<br />
E. histolytica’ya özgül adezin saptanmıtır. Mikroskobik inceleme E. histolytica/E.dispar<br />
ayrıcı tanısında ve Entemoeba kist ve/veya trofozoit yapılarının bata makrofajlar olmak<br />
üzere dier hücresel elemanlardan ayrımında yetersiz kalabilmektedir. Patojenik E.<br />
histolytica ile patojen olmayan E. dispar’ın ayrımı kısa bir zaman içinde<br />
yapılabilmektedir. Ayrıca özellikle çocukluk ya grubunda gereksiz tedavi<br />
uygulamalarını ve ilaca balı yan etkileri azaltması (nonpatojen tür olan E. dispar’da<br />
tedavi gereksizdir) ve ayrıcı tanı konulabilmesi nedeniyle E. histolytica monoklonal<br />
ELISA adezin antijen testinin yapılmasının yararlı olduu kanısına varılmıtır.<br />
xxxvii
PB - 18<br />
Bursa’nın l Merkezindeki Entamoeba histolytica/E. dispar Prevalansı<br />
ve Baırsak Parazit Faunası<br />
Oktay ALVER 1 , Yasemin HEPER 2 , lker ERCAN 3 , Halis AKALIN 2 , Okan TÖRE 1<br />
1 Uluda Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Görükle, Bursa<br />
Bursa ili, sosyo- ekonomik, ticari ve sanayi açısından çok gelimi olması nedeniyle oldukça<br />
fazla göç alması sonucu Türkiye ortalamasının üzerinde bir nüfus artıı ile ülkenin 4. büyük<br />
ilidir. Çalıma, Bursa il merkezinin sosyoekonomik düzeyi düük, alt yapısı yetersiz olan<br />
bölgelerinde yaayanlar arasından tabakalı örnekleme yöntemi ile belirlenen 176 kiinin dıkı<br />
örneinde asemptomatik Entamoeba histolytica/ E. dispar taıyıcılıını ve baırsak parazit<br />
prevalansını belirlemek amacıyla Ekim 2004- Mayıs 2005 yılları arasında yapılmıtır.<br />
Çalıma öncesi hazırlanan anket formundaki bilgilere (ya, cins, meslek, örenim<br />
durumu, evde yaayan kii sayısı, içme suyunun kalitesi, tuvaletin evin içinde olup<br />
olmadıı, Bursa’ya göç etmeden önce yaadıı il ve bölge adı) çalımaya katılmayı kabul<br />
eden kiilerle Salık Ocaklarında yüz yüze görüülerek ulaıldı. Çalımaya katılanların<br />
tümü asemptomatikti ve en az 3 hafta öncesinden deiik nedenlerle de olsa tedavi<br />
almamasına dikkat edilmiti.<br />
Salık Ocaı laboratuvarına ulatırılan her dıkı örneine direkt bakı (%0.9 sodyum<br />
klorür ve %0.2 lugol iyod) ilemi uygulandı ve her bir örnekden trikrom boyama için<br />
preparatlar hazırlandı. Toplam 176 örnee uygulanan trikrom boyama ilemi, çoklatırma<br />
yöntemlerinden modifiye Ritchie metodu ve ticari ELISA kiti (Ridascreen ® Entamoeba;<br />
R-Biopharm AG, Darmstadt, Germany) kullanılarak dıkıda E. histolytica/ E. dispar’ın in<br />
vitro kalitatif tanısı ilemi Uluda Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Parazitoloji<br />
Laboratuvar’ında gerçekletirilmitir. Çalımaya dahil edilen kiilerde %44.8 (79/176)<br />
oranında bir veya birden fazla parazit saptandı. 176 örnein 4’ünde (%2.2) ELISA ile<br />
yine 4’ünde (%2.2) mikroskobi ile E. histolytica/ E. dispar pozitif saptandı, ancak<br />
mikroskobi ile pozitif sapatananların sadece birinde ELISA ile pozitiflik elde edildi.<br />
Dıkı inceleme sonuçları deerlendirildiinde parazitlerin türlere göre daılımı u<br />
ekildedir: Giardia intestinalis 21 (%11.9),<br />
Blastocystis hominis 20 (%11.3), Entamoeba coli 13 (%7.4), Entamoeba hartmanii 5<br />
(%2.9), Taenia spp. 1 (%0.56), Hymenolepis nana 1 (%0.56). Bunlara ek olarak %2.2<br />
oranında da E. histolytica/ E. dispar kompleksi saptandı. Selofan bant inceleme sonuçları<br />
deerlendirildiinde Enterobius vermicularis 20 (%11.3), Taenia spp. 1 (%0.56) olarak<br />
görülmütür. Parazit saptanan olguların 49 (%62.1)’u kadın, 31 (%37.9)’i erkek olup,<br />
olguların ya daılımına baktıımızda 0-9 ya arasında %13.0, 10-19 ya arasında %13.9,<br />
20-29 ya arasında %8.5 olduu belirlendi<br />
xxxviii
Çalımada elde edilen parazit sonuçlarının ve anketteki sorulara verilen yanıtların<br />
Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U ve Fisher’s exact testleri ile istatistiksel<br />
deerlendirmesi sonucunda oluturulan kümeleme analizinde çalımaya katılanların<br />
%52.7’si 0.754 benzerlik düzeyinde 3 kümede gruplanmıtır. lk kümedeki katılımcıların<br />
dier iki kümedekilere göre demografik bakımından özellikleri incelendiinde daha genç<br />
olanların, Karadeniz bölgesinden (18 il içermekte) gelerek Bursa’da yerleenlerin<br />
çounlukta olduu, laboratuvar sonuçları bakımından incelendiinde ise G. intestinalis,<br />
B. hominis ve E. vermicularis görülme oranının daha yüksek olduu görülmektedir.<br />
Veriler, ClustanGraphics 8.00 ve SPSS 14.0 programlar ile çözümlenmi ve = 0.05<br />
anlamlı olarak deerlendirilmitir. Çalımamızda elde ettiimiz parazit görülme oranları<br />
merkezimizde daha önceki yıllarda belirlenen sonuçlarla karılatırdımızda oldukça<br />
yüksek bulunmutur.<br />
Çounlukla fekal oral yolla bulaan baırsak parazitlerini yüksek oranda saptadıımız<br />
çalımamızda yine aynı yolla bulaabilen E. histolytica/ E. dispar pozitifliini düük<br />
oranda bulmamız düündürücüdür. Bu nedenle asemptomatik taıyıcılıın belirlenmesi<br />
amacıyla risk gruplarını (mental retarde olanlar v.s.) kapsayan ve E. histloytica ve E.<br />
dispar’ın kist formlarını birbirinden ayırmada kullanılabilen moleküler yöntemlerin<br />
kullanıldıı çalımaların yapılmasının önemini vurgulamak istiyoruz.<br />
PB - 19<br />
HIV (+) ve (-) Diyareli Olgularda Entamoeba moskovski Varlıının<br />
PZR ile Aratırılması<br />
David L. BECK 1,2 , Nihal DOAN 3 , Noel E. SAM 4 , Sendui OLE-<br />
NGUYANE 4 , William A. PETR 1 , Eric R. HOUPT 1<br />
1 Department of Infectious Diseases and International Health, University of Virginia<br />
Health System, Charlottesville, VA 22908, USA; 2 Department of Biology and Chemistry,<br />
Texas A & M International University, Laredo, TX, 78041, USA; 3 Department of<br />
Microbiology, Eskisehir Osmangazi Universty Medical Faculty, Eskiehir, Turkey;<br />
4 Kilimanjaro Christian Medical Centre, Moshi, Tanzania<br />
Entamoeba moskovskii önceleri serbest yaayan amipler arasında düünülürken, son<br />
yıllarda farklı corafik bölgelerde sporadik insan olguları rapor edilmektedir.<br />
Çalımamızda HIV pozitif ve HIV negatif diyareli olgularda Entamoeba moskovskii<br />
varlıının polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile tanımlanması ve dünyanın deiik bir<br />
corafik bölgesindeki bulunup bulunmama oranının aratırılması amaçlanmıtır.<br />
Bu amaçla dıkı örnekleri Tanzania’da 3 ayrı hastaneden HIV (+) ya/yada( -) toplam 172<br />
diyaresi olan hastalardan toplanmıtır. HIV serolojisi ELISA ile (Vironostica HIV<br />
xxxix
uniform II Plus 0 /BioRad Genscren ½ ) ile, CD 4 oranı (Counter Manuel CD4) kiti ile<br />
belirlenip mikroskobik olarakta dıkı analizleri yapılmıtır.<br />
172 diyareli olgunun 141’i HIV (+), 64’ ü testlerle HIV seronegatif olarak tanımlanmıtır.<br />
Tüm dıkı örnekleri PZR çalıması için Qiagen QIA amp DNA stool kiti ile purifiye<br />
edilmitir. Çalımada daha önce tanımlanan ve çalıılan “Small subunit rRNA gen (ssurRNA)<br />
ile Entamoeba histolytica, Entamoeba dispar ve Entamoeba moskovskii varlıı<br />
aratırıldı.HIV (+) örneklerin %13.5’inde Entamoeba moskovskii, %5.8’inde Entamoeba<br />
dispar, %35.6’sında PZR ile Entamoeba histolytica varlıı tanımlanmıtır.Bu bulgular<br />
Bangladesh te yapılan benzer bir çalıma ile de korelasyonlu bulunmutur.Mikroskobi<br />
pozitif 10 örnein 3’ü PZR ile negatif olarak deerlendirilmitir.HIV pozitiflii ile<br />
Entamoeba enfeksiyonları arasında bir korelasyon bulunamamıtır.<br />
PB - 20<br />
Dientamoeba fragilis’in Çeitli Besiyerlerinde Üretilmesi ve Tanıda<br />
Kültürün Önemi<br />
Özgür KURT, pek ÖSTAN, Nogay GRGNKARDELER, Ülgen Z. OK, Ahmet ÖZBLGN<br />
Celal Bayar Üniv. Tıp Fak. Parazitoloji AD., Manisa<br />
Dientamoeba fragilis, “Dientamoebiasis” adı verilen enfeksiyona yol açan, insanların<br />
çekum ve kalın baırsaının lümeninde yaayan ve yalnızca trofozoit ekli bulunan bir<br />
baırsak protozoonudur. Dientamoebiasis sırasında hastada sıklıkla karın arısı, ishal,<br />
itahsızlık, bulantı, kusma ve midede gaz gibi semptomlar görülür. Dientamoebiasisin<br />
tanısında dıkı yaymalarının trikrom veya demir hematoksilen gibi kalıcı boyalarla<br />
hazırlanan preparatlarının incelenmesi önem taır, ancak dıkı kültürünün tanı için çok<br />
daha duyarlı olduu bildirilmitir. Aratırmamızda D. fragilis trofozoitlerinin baırsak<br />
protozoonlarının kültürü için kullanılan üç besiyerindeki üremeleri karılatırılarak tanıda<br />
kültürün önemi ve kullanılan besiyerlerinin etkinlikleri deerlendirilmitir.<br />
Laboratuvarımıza balıca midede gaz, karın arısı ve ishal yakınmalarıyla bavuran ve dıkı<br />
örneklerinden hazırlanan trikrom boyalı preparatlarda D. fragilis trofozoitleri saptanan<br />
hastalardan Robinson besiyerine 80, Dobell besiyerine 75 ve Talis’in Difazik Yumurtalı<br />
Besiyeri’ne (TDYB) toplam 65 dıkı örnei, aynı anda üç besiyerine birden ise toplam 61<br />
dıkı örnei ekilmitir. Besiyerlerinin tanısal duyarlılıkları ayrı ayrı ele alındıında<br />
Robinson, Dobell ve TDY besiyerleri için sırasıyla, %90, %76 ve %86; aynı anda<br />
ekildikleri 61 örnek üzerinden hesaplandıında ise sırasıyla %95, %84 ve %85 olarak<br />
belirlenmitir.<br />
Trikrom boyalı preparatlarla yapılan mikroskobik incelemelerde D. fragilis görülmeyen<br />
toplam 160 hastanın dıkı örnekleri de aynı üç besiyerine ekilmitir. Ekim sonrası 48, 72<br />
xl
ve 96. saatlerde yapılan kontrollerde, bu örneklerden 17’sinin Robinson, 5’inin Dobell ve<br />
6’sının TDYB’de üredii, Dobell besiyeri ve TDYB’de üreyen örneklerin tamamının<br />
Robinson besiyerinde de üredii saptanmıtır. Sonuç olarak, kültürün dientamoebiasis<br />
tanısında mikroskopiden daha duyarlı olduu ve Robinson besiyerinin kültür için dier<br />
besiyerlerinden daha uygun olduu kanısına varılmıtır.<br />
PB - 21<br />
Van Belediye Mezbahasında Çalıan çilerde ve Kesimi Yapılan<br />
Hayvanlarda Cryptosporidium sp. Aratırılması<br />
Mutalip ÇÇEK 1 , Hanifi KÖRKOCA 2 , ABDURRAHMAN GÜL 3<br />
1 Yüzüncü Yıl Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., Van; 2 Van Salık l Müdürlüü, Halk<br />
Salıı ube Müdürü, Van, 3 Yüzüncü Yıl Üniv., Veteriner Fak., Parazitoloji AD., Van<br />
Bu çalıma, Van Belediye Mezbahasında kesimi yapılan hayvanlarda ve bu parazit için<br />
risk altında olan mezbaha içilerinde Cryptosporidium sp. prevalansının saptanması<br />
amacıyla planlandı.<br />
Çalıma kapsamına, Van Belediye Mezbahasında üç ay süresince deiik zamanlarda<br />
kesimi yapılan hayvanlar ve mezbahanın deiik birimlerinde çalıan içiler alındı.<br />
Kesimi yapılan 167 koyun, 56 keçi ve 86 sıır olmak üzere toplam 309 hayvan ve 87<br />
içiye ait dıkı örnei kullanıldı. Kesilen hayvanlarda Cryptosporidium sp. ookistlerinin<br />
saptanmasında modifiye asit-fast boyama yöntemi kullanıldı. Mezbaha içilerinden alınan<br />
dıkı örneklerinde Cryptosporidium sp. aranmasında RIDA ® Quick Cryptosporidium<br />
Strip Testi (R-Biopharm), modifiye asit-fast boyama yöntemi ve ayrıca Strip testi ile<br />
pozitif görülen örneklerde, ELISA ile antijen arandı (R-Biopharm).<br />
Dıkı örnekleri incelenen koyunların 22’sinde (%13.17), keçilerin altısında (%10.71),<br />
sıırların yedisinde (%8.13) Cryptosporidium sp. ookistleri saptandı. Dıkı örnekleri<br />
incelenen 87 içinin 34’ünde (%39.1) Baırsak parazitleri görüldü. çilerin birinde<br />
(%1.14) Cryptosporidium sp., birinde (%1.14) Endolimax nana, birinde (%1.14)<br />
Chilomastix mesnili, birinde (%1.14) Iodamoeba bütschlii, dördünde (%4.59), sekizinde<br />
(%9.19) Blastocystis hominis ve 17’sinde (%19.54) Giardia intestinalis saptandı.<br />
Sonuç olarak; bu çalımada elde ettiimiz bulgular dorultusunda Cryptosporidium sp.,<br />
evcil hayvanlar için önemli bir patojen olmamakla birlikte, parazitin zoonoz özelliinden<br />
dolayı önemlidirler. Meslekleri gerei evcil hayvanlara teması olan kiilerin çalıma<br />
esnasında bu zoonoz paraziti göz önünde bulundurmaları ve önlem almaları gerektii<br />
kanaatine varıldı<br />
xli
PB - 22<br />
shal Gelien Nötropenik Hasta Grubunda Cryptosporidium sp.<br />
Görülme Sıklıı<br />
Ö. GÜZEL TUNÇCAN 1 , R. KARAKU 2 , F. ULUTAN 1 , K. HIZEL 1 , D. ÖZCAN<br />
KANAT 1 , F. AKTA 1<br />
1 GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD, 2 GÜTF mmunoloji AD.<br />
Cryptosporidium immünitesi normal kiide kısa süreli, kendiliinden iyileen ishal,<br />
immun sistemi baskılanmı kiilerde uzun süreli ishale neden olabilen bir protozoondur.<br />
Cryptosporidium tüm dünyada deien bir prevalansa sahiptir. Çalımamızda bölgeden<br />
bölgeye büyük faklılık gösteren bu protozonun kurumumuzdaki ve özel olarak nötropenik<br />
gruptaki prevalansını aratırmak amacıyla yapılmıtır.<br />
Çalımaya, primer hastalıkları nedeniyle veya kemoterapiye balı olarak nötropeni<br />
gelien 16 ya grubunda 54 olgu alındı. Çalımaya alınan hastaların altta yatan<br />
hastalıklarına göre daılımları u ekildeydi: Akut myeloid lösemi (25 olgu, %46.2),<br />
Multiple myelom (15 olgu, %27.7) dier hematolojik malignensiler (9 olgu, %16.6) ve<br />
solid tümörlü malignensiler (5 olgu, %9.2). Dıkı örnekleri makroskopik incelemenin<br />
ardından dier ishal etkenleri açısından deerlendirildi. Dıkı örneklerinde<br />
Cryptosporidium antijen aratırması için CRYPTO CELISA (CeLLabs, Avustralya) kiti<br />
kullanıldı. Örnekler çalıma gününe kadar -80ºC’de saklandı ve ELISA çalıması üretici<br />
firmanın önerileri dorultusunda gerçekletirildi. Olguların hiçbirinde fekal örneklerde<br />
dier ishal etkenleri saptanmadı. Çalımaya alınan 54 dıkı örneinin ELISA<br />
çalımasında 5/54 (%9.3) olguda Crytosporidium antijeni pozitif olarak saptandı.<br />
Merkezimizde takip edilen nötropenik ishalli olgularda Cryptosporidium görülme sıklıı<br />
hakkında bilgi edinmek amacıyla yapılan çalıma sonunda, bu grupta ishal etkeni olarak<br />
Cryptosporidium’ un %9.3 oranında etken olduu saptanmıtır.<br />
PB - 23<br />
Cyclospora Enfeksiyonunun Elik Ettii Su Kaynaklı Bir Cryptosporidiosis<br />
Salgını<br />
Ü. AKSOY 1 , Ç. AKSU 1 , S. SAHN 1 , S. USLUCA 1 , G. YALÇIN 1 , F. KURALAY 2<br />
1 Dokuz Eylül Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD, zmir, 2 Buca Salık Grup Bakanlıı, zmir<br />
zmir’in merkez ilçe köylerinden olan Karacaaaç’ta, 2005 Eylül ayı sonlarında,<br />
Cyclospora enfeksiyonunun elik ettii, içme suyu kaynaklı bir cryptosporidiosis salgını<br />
xlii
meydana geldi. Youn yaı ile birlikte ortaya çıkan salgında, olası üpheli kaynaın,<br />
köye su salayan kontamine ebeke suyu deposu olduu düünüldü. Diaresi olan 191<br />
köylüye ait dıkı, rutin dıkı bakısının yanı sıra, kinyoun asid fast boyama yöntemi ile<br />
Cryptosporidium spp., Cyclospora cayetanensis ve Isospora belli yönünden<br />
deerlendirildi. Dıkıları incelenen köylülerin yakınmaları (diare, dıkıda kan-mukus<br />
varlıı, karın arısı, karında ikinlik, bulantı, kusma, halsizlik, ate) ve bazı demografik<br />
bilgileri içeren anket formlarının (ya, cinsiyet, kiisel tuvalet alıkanlıı, anti-paraziter<br />
tedavi alıp almadıı, ailede benzer yakınmaları olan kiilerin bulunup bulunmadıı)<br />
tarafımızdan doldurulmasıyla elde edildi. Çalıma kapsamına alınan kiilerin 84’ü erkek,<br />
107’si kadındı. Cryptosporidiosis %7.9 oranında saptanırken, olguların büyük çounluu<br />
0-14 ya grubunda idi. Cyclosporiosis ise %4.7 oranında tespit edildi. Cryptosporidium<br />
spp. görülme sıklıı ile cinsiyet ve ya grupları arasında anlamlı bir fark bulunmadı.<br />
Olgular tarafından en sık olarak bildirilen yakınma, diare ve karın arısı iken; dıkısında<br />
kan ve mukus bulunan olgu yoktu.<br />
Bilgilerimize göre bu salgın, Türkiye’de bildirilen ilk su kaynaklı Cryptosporidiosis<br />
salgınıdır. Hastalıın bulaı sıklıkla, Cyclosporiosis ve dier intestinal parazit<br />
enfeksiyonların da bulaında önemli olan su aracılııyla olmaktadır. Bu nedenle, özellikle<br />
Türkiye gibi gelimekte olan ülkelerde gelecekteki hedef, su kaynaklı salgınlar için<br />
uygun bir surveyans sisteminin düzenlenmesi olmalıdır.<br />
PB - 24<br />
zmir linde Tanı Alan Bir Fasciolosis Olgusu<br />
Sema ALP ÇAVU, Ziya KURUÜZÜM, Sevil SAPMAZ KARABA, Nedim ÇAKIR,<br />
Aye YÜCE.<br />
Dokuz Eylül Üniv., Tıp Fak., nfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. zmir<br />
Fasciola hepatica, genelde koyun ve sıır gibi otcul hayvanların paraziti olmakla birlikte<br />
insanlarda da rastlantısal olarak safra yolları ve karacierde yerleim gösteren bir<br />
trematoddur. zmir ilinde tanı alan hasta, Türkiye’de bu parazitle enfekte olabilecek<br />
hastalara endemik olmayan bölgelerde de rastlanabileceine dikkatin çekilmesi amacıyla<br />
sunulmaya deer bulunmutur.<br />
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yaamakta olan 45 yaındaki kadın hasta zmir’de<br />
sayahatte iken karın arısının ortaya çıkması üzerine hastanemize bavurdu. Öyküsünden<br />
be yıldır zaman zaman karın arısı yakınması olduu, bu nedenle iki kez operasyon<br />
geçirdii, bir kez de dıkısında parazit saptandıı söylenerek tedavi verildii örenildi.<br />
Son üç aydır artan karın arısına, karında ikinlik, itahsızlık, halsizlik, öksürük<br />
yakınmaları eklenmi olan hasta, son bir haftadır arısının iyice artması üzerine yapılan<br />
xliii
atın ultrasonografisinde hepatomegali ve koledok lümeni içinde 4 cm uzunluunda<br />
tübüler yapı saptanması üzerine askariazis ön tanısı ile tarafımızca deerlendirildi. Sa üst<br />
kadranda hassasiyet ve defans bulgularının da olması nedeniyle ERCP planlanan hasta, bu<br />
ilem sırasında koledok içinde 2-2.5 cm boyutunda yaprak eklinde parazit görüldüünün ve<br />
sfinkterotomi yapılarak çıkarıldıının bildirilmesi üzerine fasiolosis tanısıyla kliniimize<br />
yatırıldı. Yapılan dıkı incelemesinde Giardia intestinalis trofozoitleri görüldü, fasciola<br />
hepatica yumurtasına rastlanmadı. Periferik yaymasında %8 eozinofili saptandı. Giardiyazise<br />
yönelik metronidazol tedavisine balandı. Ancak fasciolosis için son zamanlarda önerilen en<br />
güvenli ve en etkili ajan olan triklobendazolün Türkiye’de olmaması nedeniyle bu yönde<br />
tedavisine hemen balanamadı. Türkiye Eczacılar Odası ve Salık Bakanlıı aracılııyla ilacın<br />
istemi yapıldı (Egaten 250 mg tb). Yurtdıından ilacın getirilmesi üzerine 10 mg/kg dozunda<br />
iki gün po uygulandı. Tedavi sonrası sorun yaanmaması üzerine izlemine devam edilmek<br />
üzere taburcu edildi. Ülkemizde özellikle ç Anadolu ve Güneydou Anadolu bölgesinde<br />
görülen parazit ile enfekte olmu olgularla, seyahat ve göç nedeniyle dier bölgelerdeki<br />
hekimlerin de karılaabilecekleri akılda tutulmalıdır. Fasciolosis tedavisinde bir çok ajanın<br />
adı geçmekle birlikte Dünya Salık Örgütü’nce de önerilen en güvenli ve en etkili ajan<br />
triklobendazoldür. Türkiye’de olmayan bu ajanın tedavide gecikme yaanmaması içinSalık<br />
Bakanlıı’nın elinde bulundurulması gerekmektedir.<br />
PB - 25<br />
Van’da Dicrocoeliosisli Bir nsan Olgusu<br />
Zeynep TA CENGZ, Hasan YILMAZ, Mutalip ÇÇEK<br />
Yüzüncü Yıl Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., Van<br />
Dicrocoelium dentriticum, esas olarak koyun, keçi, sıır gibi otçulların safra kesesi ve<br />
safra yollarında sıkça rastlanmakta olup, hijyen kurallarına uyulmaması ve dikkatsiz<br />
davranılmasına balı olarak karıncaların besin maddeleriyle nadiren de olsa alınmasıyla<br />
insanlarda da rastlanmaktadır. Dicroceliosiste ortaya çıkan belirtiler, karacier büyümesi<br />
ve arısına balı olarak karnın sa üst kadranında arı, sarılık, karında ilik, ishal,<br />
kabızlık, eosinofili, anemi gibi fasciolosisde görülen belirtilerdir.<br />
Ülkemizde farklı bölgelerde yapılan aratırmalarda, insanlarda çok az sayıda<br />
D.dentriticum olgusu belirlenmitir. stanbul Üniv., Cerrahpaa Tıp Fak., nde 2003<br />
yılında 65 yaındaki bir kadın hastada D.dentriticum’un saptandıı, yine aynı Fakültede<br />
Parazitoloji Bilim Dalı'nda 1997-2001 yılları arasında parazitolojik yönden incelenen<br />
15714 dıkı örneinin ikisinde, Manisa Moris inasi Çocuk Hastanesi Mikrobiyoloji<br />
Laboratuarı’na Ocak 2001-Ocak 2003 ayları arasında gelen toplam 1913 hastanın dıkı<br />
numunelerinin incelenmesi sonucunda bir (%0.06) kiide D.dentriticum yumurtası<br />
xliv
görüldüü bildirilmitir. Dünyanın çeitli bölgelerinde yapılan çalımalarda da bu<br />
parazitin insanlarda nadiren rastlandıı bildirilmitir.<br />
Yüzüncü Yıl Üniv., Aratırma Hastanesine 2005 yılında bavuran ve D.dentriticum<br />
enfeksiyonu tehisi konulan hasta 22 yaında ve erkek olup, hastaneye bir ay boyunca<br />
günde 3-4 defa olan sulu, kansız ishal ve karın arısı ikayetleri nedeniyle bavurmutur.<br />
Parazitoloji Laboratuarında yapılan dıkı incelemesi sonucunda hastada D.dentriticum<br />
yumurtasına rastlanmı ve dıkı incelemesi üç gün üst üste devam etmitir. Her üç<br />
incelemede de D.dentriticum yumurtasına rastlanmı olup, ayrıca dıkı muayenelerinin<br />
öncesinde hastaya son üç gün içerisinde karacier yiyip-yemedii sorulmu ve hasta<br />
tarafından yemedii ifade edilmitir. Hastanın biyokimyasal ve hematolojik deerlerinin<br />
genellikle normal sınırlar içerisinde olduu gözlenmitir. Hastanın tedavisinde 1 tablet<br />
Fasidur® (300 mg Levamisole HCI + 400 mg triclobendazole içermektedir) tek doz<br />
olarak kullanılmıtır. Tedaviden bir hafta sonra hastadan üç gün üst üste dıkı numunesi<br />
istenmi ve dıkı bakısı sonucunda dıkısında D.dentriticum yumurtasına rastlanmamıtır.<br />
PB - 26<br />
Hakkari yöresi sıırlarında Toxocara vitulorum’un yayılıı<br />
Abdulalim AYDIN 1 ,Yaar GÖZ 2 , Nazmi YÜKSEK 3 , Erol AYAZ 4<br />
1 YYÜ, Hakkari MYO, Hakkari, 2 YYU, Tıp Fak., Van, 3 YYÜ, Veteriner Fak. ç Hast. AD,<br />
Van, 4 YYU, Veteriner Fak. Parazitoloji AD, Van<br />
Bu çalıma Hakkari yöresi sıırlarında Toxocara vitulorum’un yayılıını belirlemek<br />
amacıyla Mayıs 2004 – Nisan 2005 tarihleri arasında yapılmıtır. Bu amaçla Hakkari<br />
ilinin 13 farklı yerleim biriminden toplanan deiik ya ve cinsiyette 718 sııra ait olan<br />
dıkı örnekleri Fulleborn’un tuzlu su flotasyon teknii ile incelendi. Gram dıkıdaki<br />
yumurta sayısını saptamak amacıyla Mc Master yumurta sayma yöntemi uygulandı. Dıkı<br />
örnekleri incelenen 718 sıırın 208 (%28.96)’inde Toxocara vitulorum yumurtaları<br />
görüldü. Enfeksiyon oranları 1-6 aylık sıırlarda %34.4, 6 ay-1 ya sıırlarda %6.6, 1 ya<br />
üzeri sıırlarda ise %3.3 olarak saptandı.<br />
PB - 27<br />
Van yöresi köpeklerinde Dirofilaria immitis seroprevalansı<br />
Yaar GÖZ 1 , .Soner KOLTA 2 ,Nuri ALTU 3 , Mehtap DEMRKAZIK 2 , Zahit AAOLU 3<br />
1 YYÜ, Tıp Fak., Van; 2 ÇÜ, Tıp Fak., Parazitoloji AD, Balcalı Adana; 3 YYÜ, Veteriner<br />
Fak., ç Hast. AD, Van<br />
xlv
Diroflariasis dünyanın her tarafında yaygın olmakla birlikte hastalıın en endemik olarak<br />
görüldüü bölgeler tropikal ve subtropikal ülkelerdir. Bu çalıma Van yöresi<br />
köpeklerinde Dirofilaria immitis seroprevalansını saptamak amacıyla yapıldı. Çalıma<br />
için 67’si sahipli, 34’ü sahipsiz olmak üzere yaları 1ay ile 4 yıl arasında deien toplam<br />
101 köpein (49 dii, 52 erkek ) sefalik venlerinden alınan kan örnekleri serumlarına<br />
ayrıldıktan sonra kullanılıncaya kadar -20 o C de saklandı. Dirofilaria immitis antijenlerinin<br />
varlıı DiroCHEK ® (Symbiotics, Sandiego, USA) ELISA kitleri kullanılarak saptandı.<br />
Çalıma sonunda 67 sahipli köpein 7’si (%10.44), 34 sahipsiz köpein 11’i (%32.35)<br />
olmak üzere toplam 101 köpein 18’inin (%17.82) Dirofilaria immitis antijenleri taıdıı<br />
görüldü.<br />
PB - 28<br />
Olgu sunumu: Bir Yıldır<br />
Strongyloidosis<br />
Gülden SÖNMEZ TAMER 1 , Resul KERTL 2 , Aye WLLKE 3<br />
iddetli Karın Arısıyla Seyreden<br />
Kocaeli Üniv., Tıp Fak., 1 Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD., 2 Merkez<br />
Parazitoloji Laboratuarı; 3 Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları AD., Kocaeli<br />
Strongyloidosis tropikal ve subtropikal iklim kuaında endemik olarak görülmektedir.<br />
Ilıman ülkelerde ise sporadik vakalara rastlanmaktadır. Yaklaık bir yıl önce sekiz<br />
yaındaki çocuk olgu yüksek ate, halsizlik, karın arısı ve mide bulantısı ikayetleri ile<br />
Kocaeli Devlet Hastanesine bavurmu. drar yolu enfeksiyonu tanısı konularak tedavi<br />
edilmi. Mayıs 2006 da yine aynı ikayetlerinin tekrarlaması üzerine Kocaeli Üniv.,<br />
Çocuk Nefroloji polikliniine bavurmu. drar sedimenti, batın USG, EKG,<br />
ekokardiyografi tetkikleri normal olarak deerlendirilmi. Hastanın karın arısı hiç<br />
geçmemi ve son bir yıldır hep mevcutmu. Günde 5-6 kez karın arısı oluyor ve 5-10<br />
dakika içerisinde geçiyormu. Ayrıca yaklasık 5 aydır her gün egzersizle ilikisiz 1-5<br />
dakika süren göüs arıları da klinik tabloya eklenmi. Çarpıntı morarması olmuyormu.<br />
Biyokimyasal tetkikleri normal sonuçlanmı ancak demir eksiklii anemisi olduu<br />
saptanmı. Bu tetkiklerin normal çıkması üzerine kronik karın arısı olan hastadan dıkı<br />
incelemesi istenmi. Gaita örnei Kocaeli Üniv., Merkez Parazitoloji Laboratuarında<br />
incelendi. Koproparazitolojik bakıda bol miktarda Strongyloides stercoralis larvaları<br />
görüldü. Albendazol 400 mg. tek doz 3 gün süreyle önerildi. Saaltımın bitiminden<br />
yaklaık 15 gün sonra yapılan dıkı incelemelerinde S. stercoralis larvalarına rastlanmadı.<br />
Karın arısı ve halsizliinin giderek ortadan kalktıı ve artık hiçbir yakınmasının<br />
olmadıı örenildi..<br />
xlvi
Bu olgu, özellikle çocukluk ya grubunda karın arısı yakınmasıyla bavuran hastalarda<br />
intestinal paraziter hastalıkların öncelikle düünülmesi gerektiinin vurgulanması<br />
nedeniyle önem taımaktadır.<br />
PB - 29<br />
Ev Tozu Akarlarının Nitrik Oksit (NO) Seviyesi Üzerine Etkileri<br />
Süleyman YAZAR 1 , Eser KILIÇ 2 , Metin ATAMBAY 3 , Aysun BAY KARABULUT 4 ,<br />
Özlem MAKBULE AYCAN 3 , Nilgün DALDAL 3<br />
Erciyes Üniv., Tıp Fak., 1 Parazitoloji AD.; 2 Biyokimya AD, Kayseri; nönü Üniv., Tıp<br />
Fak., 3 Parazitoloji AD, 4 Biyokimya AD, Malatya<br />
Ev tozu akarları, insan organizmasının ölü deri döküntülerini veya ortamda buldukları dier<br />
hayvansal artık olan organik materyalleri yiyerek beslenirler ve alerjik reaksiyonlara sebep<br />
olurlar. NO patojen organizmalar için çok önemli olan sitotoksik ve sitostatik etkisi olan bir<br />
bileiktir. Etkisini parazitler üzerinde de gösterir. NO farklı hücre tiplerinde sitokin uyarımına<br />
karı salınır ve parazitlerin geliimini immünolojik olarak engelleyerek durdurabilir.<br />
Bu çalımada, alerjik ikayeti olan ve herhangi bir alerjene karı cilt testi pozitif bulunan<br />
ve herhangi bir alerjik ikayeti bulunmayıp cilt testi negatif bulunan kiilerin evlerinde ev<br />
tozu akarı aratırılmıtır. Evlerinde akar bulunmalarına göre; 30 cilt testi (+), akar (+); 30<br />
cilt testi (+), akar (-); 30 cilt testi (-), akar (-) olmak üzere toplam 90 kiide plazma NO<br />
seviyesi ölçülerek ev tozu akarlarının NO üretimi üzerine etkisi aratırılmıtır. Plazma<br />
NO seviyesi evlerinde akar olanlarda akar olmayan dier iki gruba göre (cilt testi pozitif<br />
olanlar ve negatif olanlar) anlamlı bir ekilde yüksek bulunmutur.<br />
PB - 30<br />
Uluda Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine Kene Isırması<br />
Yakınması ile Bavuran 23 Olgunun rdelenmesi<br />
Oktay ALVER 1 , Emel YILMAZ 2 , Levent AYDIN 3 , Celaleddin DEMRCAN 4 , Yasemin<br />
HEPER 2 , Çınar ÖZTÜRK 2 , Okan TÖRE 1<br />
1 Uluda Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Görükle, Bursa<br />
Keneler yalnız kan emerek yaamlarını sürdürebilen akarlar olup, bakteryel, viral ve<br />
protozoal zoonozların bulunduu birçok hastalıın insanlara bulamasında vektör olarak<br />
önemli rol oynamaktadırlar. Yurdumuzda son yıllarda kene ısırması sonrası gelien, tanısı<br />
xlvii
laboratuar tarafından dorulanan ölümcül Kırım Kongo Kanamalı Atei olgularının<br />
bildirilmesi bu konunun toplum salıı açısından önemini gittikçe artırmaktadır.<br />
Çalıma, Uluda Üniv., Tıp Fak., Enfeksiyon Hastalıkları AD., Polikliniine (olguların 22’si<br />
ilk bavusunu Acil servise, 1’i ise Enfeksiyon Hastalıkları polikliniine yapmılardır)<br />
27.08.2005 ve 04.09.2006 tarihleri arasında, yaz ve sonbahar aylarında kene ısırması ikayeti<br />
ile bavuran 23 olgunun demografik, kronolojik, klinik özellikleri, kenelerin tür, seks ve<br />
evreleri incelenerek kene ısırması ile bavuran olgulara yaklaımın nasıl olacaı konusuna<br />
dikkat çekmek amacıyla yapıldı. Olguların 12 (%52.2)’si erkek, 11 (%47.8)’i kadın olup, ya<br />
daılım aralıı 22-69 arasında deimekteydi. Bunlardan 13 (%56.5)’ü Austos, 5 (%21.7)’i<br />
Temmuz, 4 (%17.3)’ü Haziran, 1 (%4.3)’i ise Eylül aylarında hastanemize bavurdular.<br />
Toplam 23 olguda kenelerden 14 (%60.8)’ü Acil servisde, 4 (%17.3)’ü hastanın kendisi veya<br />
yakınları tarafından, 2 (%8.7)’si dı merkezde, 1 (%4.3)’i Enfeksiyon Polikliniinde çıkarıldı.<br />
Bir olguda (%4.3) vücudun üç ayrı yeri kenelerce ısırılmı olup, bunların ei tarafından<br />
çıkartılması sonucu yerlerinde üç adet eskar tespit edildi. Bir olguda (%4.3) dı merkezde<br />
kenenin bulunduu bölge derisinin eksizyonel olarak çıkartılması ile elde edilen örnek<br />
poliklinie getirildi, bir olguda ise, kene bu kiinin kendisi tarafından parçalanarak çıkartıldıı<br />
için bölgeden elde edilen deri kazıntı örneinde kenenin tür, seks ve evresi belirlenemedi.<br />
Hastanemizde kenelerin çıkarılma ileminde asepsi ve antisepsi kurallarına uyularak pensetle<br />
usulüne uygun olarak çıkarıldı. Bir olgu iki ay arayla iki kez keneler tarafından ısırılmıtı.<br />
Kene tarafından ısırılan kiilerin 10 (%43.4)’u keneler tarafından kent merkezlerinde<br />
(Bursa’dan 10, Çanakkale’den 2, Mula’dan 1 olgu) ısırıldıklarını ifade etmilerdi.<br />
Fizik muayenede yirmibir olguda kenenin ısırmı olduu yerde kızarıklık ve ilik, bir<br />
olguda deride eksizyon yeri, bir olguda ise üç ayrı eskar tespit edildi. Dünya Salık<br />
Örgütünce kene tarafından ısırılan kiilere verilmesi önerilen antibiyotikler arasında ilk<br />
tercih edilmesi gereken antibiyotik olan Doksisiklin olgularımızın çouna kenelerle<br />
bulama olasılıı bulunan etkenlere karı profilaktik olarak verildi. Keneler insanı ısırma<br />
esnasında kuluçka dönemleri farklı olabilen birçok hastalıı bulatırabildiinden<br />
olguların izlenmesi gerekmektedir. Olgularımızda izlemi takiben patolojik bulgu tespit<br />
edilmedi.<br />
Keneler aracılııyla insanlara bulatırabilen hastalık/ hastalıklar kene türüne göre<br />
deiebilmektedir. Bu nedenle kene türünün belirlenmesi hangi hastalıın bulatırılmı<br />
olabilecei ve olguya yaklaımın nasıl olacaı konusunda salık çalıanına fikir<br />
verebilmektedir. Bu amaçla Uluda Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Parazitoloji<br />
laboratuvarına getirilen keneler ve deri kazıntı örnei, eksizyonel deri parçası içinde %70<br />
alkol bulunan kapaklı serolojik tüp içerisine konularak kenelerin tür, seks ve evreleri<br />
belirleninceye kadar +4 0 C’de muhafaza edildi. Kenelerin tür, seks ve evrelerinin<br />
saptanması ilemi Uluda Üniv., Tıp Fak., Veteriner Fak., Parazitoloji AD., ’nda<br />
gerçekletirildi.<br />
xlviii
Kenelerin tür, seks ve evrelerinin daılımı ve oranları, Rhipicephalus spp. (nimf) [9 olgu<br />
(%39.1)], Rhipicephalus spp. (larva) [6 olgu (%26.0)], Ixodes spp.( nimf) [1 olgu<br />
(%4.3)], Ixodes spp.(larva) [1 olgu (%4.3)], Hyaloma marginatum marginatum (dii) [1<br />
olgu (%4.3)], Rhipicephalus turanicus (dii) [1 olgu (%4.3)], Hyalomma spp. (nimf) [1<br />
olgu (%4.3)], Boophilus spp. (nimf) [1 olgu (%4.3)] olarak belirlendi.<br />
Gelecek yıllarda global ısınma nedeniyle kuların göç yollarındaki deime ve ortama<br />
adapte olan arthropodların sayısında artma sonucunda insan salıını tehdit edebilecek<br />
hastalıkların sayısında artı olabileceinin endiesini vurgulamak istiyoruz.<br />
PB - 31<br />
Aydın 82.Yıl Devlet Hastanesine Gelen Kene Isırıı Olguları<br />
Sevil ÇETN 1 , Tonay NCEBOZ 1 , M. Gökhan TURTAY 2 , Çiler AKISÜ 1<br />
1 Dokuz Eylül Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., nciraltı, zmir, 2 Aydın 82.Yıl Devlet<br />
Hastanesi Acil Servisi, Aydın<br />
Son yıllarda Türkiye’de ölümlere yol açması nedeni ile dikkat çeken Kırım-Kongo<br />
Kanamalı Ateinde, erken dönemlerde semptomların patognomonik olmaması ve<br />
semptomlar ortaya çıktıı zaman tedavi açısından geç kalınmı olması nedeni ile gelen<br />
hastaların üpheli demografik özelliklerinin ortaya konulması ve hastalardan alınan<br />
kenelerin türlerinin belirlenerek bu hastalık için vektörlük yapan türler arasında olup<br />
olmadıının saptanması, hastaya erken yaklaım açısından son derece önemlidir.<br />
Çalımamızda 2006 Austos-Eylül ayları içerisinde Aydın 82.Yıl Devlet Hastanesi Acil<br />
Servisine kene ısırması ikayeti ile bavuran hastalar deerlendirildi. Bu amaçla,<br />
bavuran 23 kiiye hasta bilgi formu dolduruldu ve kenenin hastanın vücudunun<br />
neresine yapıtıkları kaydedildi. Hastalardan Kırım-Kongo Kanamalı Atei ile ilikili<br />
laboratuar tetkikleri (hemogram ve karacier enzimleri) istendi.<br />
Hastalardan çıkarılan veya hastaların kendilerinin çıkararak getirdikleri keneler alkol içerisine<br />
alındı. Kenelerin türlerinin belirlenmesi amacı ile kalıcı preparatlar hazırlandı. Hastaların<br />
Aydın Merkezinden, ilçe merkezlerinden ve çevre köylerinden geldii örenildi. Hastaların<br />
piknie ve kırlık yerlere gidip gitmedikleri, hayvan besleyip beslemedikleri, mesleklerinin<br />
neler oldukları sorgulandı. Ondokuz hastada kenenin ısırdıı yerlerde kızarıklık, arı, ilik,<br />
uyuma ve kaıntı gibi lokal semptomlar mevcuttu. Onsekiz hastada sistemik semptomlara<br />
rastlanmazken be hastada Kırım-Kongo Kanamalı Atei ile ilikili olmayan bazı sistemik<br />
semptomlara rastlandı. Hastaların ilk geldiklerinde ve sonraki kontrollerinde Kırım-Kongo<br />
Kanamalı Ateini destekleyen herhangi bir semptom ya da laboratuvar bulgusuna rastlanmadı.<br />
PB - 32<br />
xlix
Olgu Sunumu: Selofanlı Lam Yöntemiyle Alınan Anal Materyalde<br />
Saptanan Akar<br />
Gülden SÖNMEZ TAMER<br />
Kocaeli Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD., Kocaeli<br />
Ev tozlarının en önemli alerjik komponentlerinin akarlar olduu bilinmektedir. Ev tozu<br />
akarları Acari subclasında olup dört çift bacaklı, antensiz arthropodlardır. Ev tozları<br />
ortamın koullarına uygun olarak farklı akar türleri içermektedir. En sık görülen türler<br />
Dermatophagoides pteronyssinus ve Dermatophagoides farinaedir. Sıklıkla yatak<br />
odalarında ve oturma odalarındaki halılarda ve eski eyalarda bulunurlar.<br />
Kocaeli Üniv., Tıp Fak., Merkez Parazitoloji Laboratuarına kaıntı yakınmasıyla<br />
bavuran sekiz yaındaki bir hastadan istenen parazit tetkikinde, selofanlı lam yöntemi ile<br />
alınan anal materyalde akara rastlanmıtır. Bu akarın morfolojik incelemesinde, ev<br />
tozunda bulunan türü olan Dermatophagoides farinae tespit edilmitir. Hastanın<br />
öyküsünden asthma veya riniti düündürecek solunum yolu semptomları ile egzema<br />
lehine yorumlanabilecek cilt semptomlarının olmadıı örenildi. Hastanın total IgE<br />
düzeyi de normal olarak saptanmıtır.<br />
Selofanlı lam yöntemiyle alınan anal materyalde akarlara ait olgu sunumları bulunması<br />
nedeniyle, bu yöntemle yapılan incelemelerde akar saptanabileceinin hatırda tutulması<br />
ve akarların optimum koulların salandıı yerlerde de olabilecei vurgulanmak<br />
istenmitir.<br />
PB - 33<br />
Psoriasisli Bir Hastada Miyaz Olgusu<br />
H. DACI 1 , F. YILDIZ ZEYREK 2 , Y. GERZZE 3 , S. BAYDIR 4 , . YACI 5 , A. ÜNER 1<br />
1 Ege Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., Izmir; 2 Harran Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD.,<br />
anlıurfa; 3 Ege Üniv., Tıp Fak., Dermatoloji AD., Izmir; 4 Ege Üniv., Tıp Fak., Dahiliye AD.,<br />
Izmir; 5 Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı, Ankara<br />
Çou Cyclorapha alt takımı sineklerin larvalarıyla oluan miyaz infestasyonları tüm dünyada<br />
olduu gibi subtropikal iklim kuaında yer alan ülkemizde de sık olarak rastlanmaktadır.<br />
Miyazların yerleim yerlerinden biri deri olup, deride de enfekte olmu dokularda ve bakımı<br />
iyi yapılmamı yaralarda bu infestasyonun gelimesi söz konusu olabilmektedir.<br />
l
Olgu, 18 yıldır psoriasis tanısı almı ve sa ayak ba parmaında enfekte psoriasis<br />
skuamları olan 30 yaında erkek hasta olup, kortizon ve immunsupressif ilaç<br />
kullanmaktadır. Ayrıca hastanın pnömonisi bulunup genel durumu da bozuktur.<br />
Enfekte olmu sa ayak ba parmaından 11 adet sinek larvası çıkarılmıtır. Bu<br />
larvaların, son segmentlerinden yapılan kesitlerde görülen stigmaların yapıları incelenmi<br />
ve larvaların Sarcophaga spp. olduu tespit edilmitir.<br />
Sineklerin yaamlarını rahatlıkla sürdürebildikleri yaz aylarında enfekte dokuları olan<br />
hastalarda yara hijyenine dikkat edilmesi ve hastaların bulundukları ortamalarda sinek<br />
mücedelesine özen gösterilmesi gerekmektedir.<br />
PB - 34<br />
lkokul Örencilerinin Ekto ve ntestinal Parazit Durumunun Aratırılması<br />
M. YILMAZ, E. KORKMAZ, S. KARAKOÇ, . YAZTÜRK, A. KZRGL, Y. YAKUPOULLARI<br />
Fırat Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Elazı<br />
lkokul çaı çocuklarında gözlenen paraziter hastalıklar genellikle büyüme ve gelime<br />
sorunlarına yol açmaktadır. Bu çalımada, ilimizde bulunan sosyo-ekonomik düzeyleri farklı<br />
ilkokulların 1, 2 ve 3, sınıflarında okuyan örencilerinin intestinal parazitler, pediculosis ve<br />
scabies gibi bazı ektoparazitler yönünden durumunun saptamasını amaçlanmıtır. ntestinal<br />
parazit aratırması için çocuklara bir gün önceden kapaklı dıkı kabları ve selofan bantla<br />
kaplı lam daıtılarak ertesi gün için numuneler istendi. Ektoparazit aratırması uygun<br />
fizik muayene ile yapıldı.<br />
Üç farklı okuldan toplam 448 örenci çalımaya alındı. Altı örencide birden fazla<br />
intestinal parazit saptandı. Örenciler arasında scabies görülmedi. Bulunan dier<br />
parazitlerin okullara göre sayısal daılımı tabloda gösterilmitir.<br />
Tablo. Okullara göre saptana parazitlerin daılımı.<br />
Parazitler Okul-A 1 (n: 133) Okul-B 2 (n: 150) Okul-C 3 (n: 165)<br />
E. vermicularis 14 10 12<br />
Taenia spp. 3 1 1<br />
Ascaris spp. 7 5 2<br />
Trichuris spp. 3 4 7<br />
H. nana 9 - 4<br />
E. coli 14 10 12<br />
E. histolytica 1 - -<br />
Pediculis capitis 10 7 6<br />
Scabies - - -<br />
Sosyo-ekonomik düzeyi, 1 en düük okul; 2 orta olan okul ; 3 yüksek olan okul<br />
Birçok paraziter hastalık, özellikle sosyo-ekonomik düzeyi düük ve sanitasyon<br />
hizmetlerinin yeterince gelimei bölgelerde daha sık izlenmektedir. Çalımamızda da<br />
li
azı etkenlerin düük sosyo-ekonomik düzeydeki okul örencilerinde biraz daha sık<br />
izlendii görülmütür.Ancak sosyo ekonomik düzeyi en düük olmasına ramen (X<br />
ilköretim okulunda) okul idaresinin çok özverili çalımalarıyla (okul örencileri aileleri<br />
üzerindeki) en düük seviyelerde ektoparazit saptanmı olması dikkat çekici bulundu.<br />
Bazen paraziter enfeksiyonlar fark edilmeden uzun süre varlıını devam ettirebilir. Bu ise<br />
hem o kiideki komplikasyonların artmasına hem de bulatırıcılıın devam etmesine yol<br />
açar. Dolayısı ile hem hastaya hem de çevresindeki kiilere zarar verir. Toplu yaam<br />
alanları birçok parazitin hızlı yayılımı için ideal yerler olduundan, özellikle okullarda<br />
paraziter etkenler yönünden dikkatli olunmalı ve düzenli aralıklarla tarama yapılmalıdır.<br />
Önemli olan dier bir sonuç ise; konuyu bilen insanlar tarafından toplumun aydınlatılmasıdır.<br />
PB - 35<br />
zmir ve lçelerinde Yaıyanlarda Baırsak Paraziti Görülme<br />
Sıklıının Saptanması<br />
H. DACI 1 , Ö. KURT 2 , MM. DEMREL 3 , . ÖSTAN 2 , NR. AZZ 1 , A. MANDIRACIOLU 4 ,<br />
C. YURDAGÜL 1 , M. TNAYÜKSEL 5 , M. AK 1<br />
1 Ege Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD., Izmir, 2 Celal Bayar Üniv., Parazitoloji AD., Manisa, 3 Salık<br />
Bak. Manisa Moris inasi Milletlerarası Çocuk Hast, Manisa, 4 Ege Üniv., Tıp Fak., Halk SalııAD.,<br />
Izmir, 5 Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Fak. Tıbbi Parazitoloji Bölümü, Ankara<br />
Subtropikal iklim kuaında yer alan Türkiye`de bazı parazitlerin görülme sıklıı<br />
yörelere göre deiiklik göstermektedir. Bu güne dek ülkemizde toplum tabanlı olarak<br />
tüm zmir’i temsil edecek baırsak parazitleri sıklıını aratıran bir çalıma<br />
bildirilmemitir. Yapılan bu çalımada zmir ili ve ilçelerinde baırsak parazitleri<br />
prevalansının saptanması ve bu parazitlerinin görülmesini etkileyebilecek risk faktörlerini<br />
aratırılması amaçlanmıtır. zmir ili ve ilçelerini temsil edecek örneklem seçiminde<br />
küme-örnekleme yöntemi kullanılmıtır. Toplam 2047 kiiye ulaılmıtır. Hanelerde<br />
yaayan tüm kiilerle yüz yüze görüülerek bir anket formu doldurulmu ve bu kiilerden<br />
dıkı örnei alınmıtır. Dıkıda parazitlerin tanısı için nativ-lugol, formol etil asetat ve<br />
trikrom boyama yöntemleri kullanılmıtır. Verilerin deerlendirilmesi SPSS 11.0<br />
istatistik programı ile yapılarak, t-testi ve ki-kare analizi uygulanmıtır. Parazit prevalansı<br />
ile kiisel ve çevresel koulların ilikileri deerlendirilmitir.<br />
Nativ-Lugol, formol etil asetat yöntemleri ve Trikrom boyama tekniklerine göre zmir ve<br />
ilçelerinde Baırsak paraziti görülme sıklıı %25.6 olarak saptanmıtır. Parazit prevalansı<br />
ilçelere göre anlamlı bir fark göstermektedir (p=0.000). Aliaa (%48.6), Urla (%43.2) ve<br />
Menemen’de (%43.1) baırsak parazit sıklıı daha fazla saptanmıtır. Nativ lugol, formol<br />
etil asetat ve Trikrom boyama yöntemlerine göre ensık Blastocystis hominis (yöntemlerde<br />
sırasıyla %5.10, %1.70 ve %13.04) saptanmıtır. Bazı kiilerde birden fazla parazit<br />
saptanmıtır. Çocuklarda daha sık baırsak paraziti görülmesine karın dier ya grupları<br />
ile anlamlı bir fark bulunamamıtır. Cinsiyet, medeni durum, eitim, aylık gelir, dıarıda<br />
yemek yeme, çi köfte yeme alıkanlıı ile parazit görülmesi açısından anlamlı bir iliki<br />
lii
saptanamamıtır. Hanede yaayan kii sayısı kalabalık olanlarda (p=0.001), zmir’e bir<br />
yıl ve daha önce gelenlerde (p=0.002), sosyal güvencesi olmayanlarda (p=0.018),<br />
gecekondularda yaayanlarda (p=0.004), evin çevresinde ahır olanlarda baırsak paraziti<br />
daha sık saptanmıtır (p:0.03). çme suyu satın alanlarda (p=0.018) ve kanalizasyon<br />
sistemi olanlarda (p=0.03) daha az parazit bulunmutur.<br />
Sonuç olarak bu çalıma, ülkemizde ikinci ve ilimizde geni kapsamlı olarak yapılmı ilk<br />
toplum tabanlı aratırma olması açısından önemlidir. Çok göç alan zmir ilinde yaam<br />
koulları ile paraziter hastalıkların anlamlı bir ilikisinin olduunun gösterilmesi ve<br />
saptanan parazit çeitlilii de kayda deer bir veri olması bakımından dikkat çekmektedir.<br />
leriye yönelik planlarımız arasında; zmir ili ve ilçelerinde yapılan bu geni kapsamlı<br />
aratırmanın Türkiye genelinde çalıılması bulunmaktadır.<br />
PB - 36<br />
Acil Servise Bavuran shalli Hastaların Deerlendirilmesi<br />
MN. BOZDEMR 1 , S. KUK 2 , M. YILDIZ 1 , M. ATEÇELK 1 , M. BATÜRK 1 , . KILIÇASLAN 3<br />
1 Fırat Üniv., Tıp Fak., Acil Tıp AD., Elazı, 2 Fırat Üniv., Tıp Fak., Parazitoloji AD,<br />
Elazı, 3 Akdeniz Üniv., Tıp Fak., Acil Tıp AD, Antalya<br />
shal daha önceleri gelimekte olan ülkelerin sorunu iken globalleen dünyada bugün<br />
bütün ülkelerin sorunu halini almıtır. Nonspesifik nedenler, virusler, bakteriler,<br />
parazitler ve toksinler daha çok su ve yiyeceklerle bulaarak ishal nedeni olarak<br />
karımıza çıkmaktadır. Bu çalımada, hastanemiz acil servisine 15 ya ve üzeri ishal<br />
ikâyeti ile bavuran hastaların bir yıllık deerlendirilmesi amaçlanmıtır. Çalıma, Fırat<br />
Üniv., Tıp Fak., acil servisine Ocak-Aralık 2005 tarihleri arasında ishal ikâyeti ile<br />
bavuran tüm hastaların protokol defterinden dosyalarına ulaılarak yapılmıtır.<br />
Acil servise bavuran 13.000 hastanın 218’ini (%1,7) ishal ikâyeti oluturmaktadır.<br />
Bunların 118’i (%54,1) kadın, 100’ü (%45,9) erkek ve hastaların ortalama yaı 38,78±17,<br />
94 bulunmutur. shalle birlikte hastaların 167’sinde (%76,5) bulantı, 136’sında (%62,4)<br />
kusma, 139’da (%63,8) karın arısı, tespit edilmitir. Gastrointestinal sistem bulguları<br />
dıında en fazla 44’ünde (%20,2) ate olduu bulunmutur. En fazla görülen parazitlerin<br />
sırasıyla G. ntestinalis (%5), E. histolytica/E. dispar (%1.8) olduu görülmütür. 16<br />
(%7,3) hasta enfeksiyon hastalıkları servisine yatırılmıtır. Hastaların hastaneye yatıında<br />
ya önemli faktör olarak bulunmutur ve ishal nedeniyle bavuranların ortalama ya<br />
38.78 iken yatılarda ortalama ya 56.56 olarak karımıza çıkmaktadır.<br />
Acil servise bavuran ishalli hastaların oranı çok yüksek olmamakla birlikte ishalin basit<br />
semptomlardan ölüme kadar uzanan bir tabloya sebep olmasından dolayı kiisel hijyen, temiz<br />
yiyecek ve suyun temini, alt yapının düzeltilmesi ve infeksiyonun yayılımı konusunda halk<br />
eitiminin artırılması konuları üzerinde önemle durulması gerekliliini vurgulamaktayız.<br />
liii
PB - 37<br />
Diyare Semptomlu Neonatal ve Genç Buzaılarda Saptanan Parazitler<br />
YAAR GÖZ 1 , NUR ALTU 2 , NAZM YÜKSEK 2 , CUMAL ÖZKAN 2<br />
1 YYÜ,Tıp Fak., Van, 2 YYÜ, Veteriner Fak., ç Hast. AD, Van.<br />
Neonatal ve genç buzaı diyaresi, danalarda yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Bu hastalıa<br />
neden olabilen en yaygın paraziter etkenler Giardia sp, Cryptosporidium sp, Eimeria sp.ve<br />
Toxocara vitulorum gibi parazitlerdir.Bu çalıma Aralık 2000-Mayıs 2005 yılları arasında<br />
diyare semptomlu genç buaılarda paraziter diyare etkenlerini saptamak amacıyla yapıldı. Bu<br />
süre zarfında yaları 1 gün ile 8 ay arasında deien 231 buzaıdan dıkı örnekleri alındı.<br />
Dıkı örneklerine nativ-lügol, fulleborn’un tuzlu su younlatırma metodu ve<br />
Cryptosporidium için Modifiye Ziehl- Neelsen metodu uygulandı. Paraziter incelemeler<br />
sonucunda toplam 231 buzaının 188 (%81.3)’inde bir ve birden fazla paraziter etken<br />
saptandı.<br />
PB - 38<br />
Hakkari li Akçalı Yatılı lköretim Bölge Okulunda (YBO)<br />
Baırsak Parazitlerinin Yaygınlıı<br />
Yaar GÖZ 1 , Abdülalim AYDIN 2<br />
1 YYÜ, Tıp Fak., Van, 2 YYÜ, Hakkari Meslek Yüksek Okulu, Van<br />
Bu çalıma Mayıs-2003 tarihinde Hakkari ilimize 20 km uzaklıktaki Akçalı köyünde<br />
bulunan Akçalı Yatılı lköretim Bölge Okulunda (YBO) gerçekletirildi. Çalımada<br />
yaları 7-16 arasında deien 236’sı erkek, 35’i kız toplam 271 örenciden dıkı<br />
örnekleri; 193’ü erkek 32’si kız olmak üzere toplam 225 örenciden ise anal bant<br />
örnekleri alındı. Alınan dikı örneklerine nativ-lügol ve Fülleborn’un tuzlu su<br />
younlatırma yöntemleri uygulandı. Dıkı örnei incelenen 271 örencinin 127’sinin<br />
(%46.86) bir ve birden fazla parazit ile enfekte olduu, selofan bant örnei incelenen 225<br />
örencinin 46’sının (%20.44) ise Enterobius vermicularis ile enfekte olduu saptandı.<br />
Koprolojik incelemede 236 erkek örencinin 98’inde (%41.52), 35 kız örencinin ise<br />
29’unda (%82.85); selofan bant incelemesinde 193 erkek örencinin 40’ında (%20.72),<br />
32 kız örencinin ise 6’sında (%18.75) paraziter etkenler saptandı. Dıkı incelemesinde<br />
en çok rastlanan parazit türünün Blastocystis hominis (%19.18) olduu görüldü. Dier<br />
parazitler sırasıyla Entamoeba coli (%17.71), Ascaris lumbricoides (%8.85), Giardia<br />
intestinalis (%8.48), Hymenolepis nana (%6.64), Iodamoeba butschlii (%4.05),<br />
Entamoeba histolytica (%1.84), Entamoeba hartmanni (%1.47), Chilomastix mesnili<br />
(%1.10) ve Enterobius.vermicularis (%0.36) idi.<br />
liv
PB - 39<br />
Histopatolojik ncelemeden Mikroorganizmaya <strong>Tropikal</strong> Hastalıklar<br />
(Bir Olgu Nedeniyle)<br />
Özgür EKNC 1 , Vedat TURHAN 2 , Abdullah HAHOLU 1 , Erdal POLAT 3 , Nuri YT 1<br />
1 GATA Haydarpaa Eitim Hastanesi Patoloji Servisi, 2 GATA Haydarpaa Eitim<br />
Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Kl. Mikrobiyoloji Servisi,<br />
Cerrahpaa Tıp Fak. Hst. Klinik Mikrobiyoloji Laboratuarı, stanbul<br />
3 stanbul Üniv.,<br />
21 Yaında erkek hasta. Parmak ucunda gelien ve ısırık yeri infeksiyonunu andıran<br />
lezyon ile birlikte üüme, titreme, ate ve ba arısı gibi non-spesifik ikayetleri gelimi.<br />
Hastanın aynı taraf epitrochlear bölgede ilik saptanmı. Yapılan ultrasonorafik<br />
incelemede cilt altında deiik büyüklüklerde lenfadenopatiler olduu saptanmı. Bu<br />
nedenle eksizyonel lenf nodu biyopsisi yapılarak histopatolojik inceleme amacı ile<br />
patoloji laboratuarına gönderilmi ve hastaya üç gün süre ile kullanılmak üzere sefazolin<br />
1 gr flakon 2X1 antibiyoterapisi planlanmı. Warthin-Starry boyası ile hazırlanan<br />
preparatlarda çok alıık olunmayan spiral/ spiroket benzeri organizmalar dikkati çekmi.<br />
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji servisi ile konsülte edilen hastanın<br />
yapılan dier tetkiklerinde patolojik bir sonuca ulaılmamakla birlikte mevcut tabloyu<br />
açıklayacak olası etkenler konusunda ortak bir sonuca ulaıldı. Bu olgu günümüzde<br />
kültürü ve serolojik tanıları halen mümkün olmayan tropikal bakteriyel infeksiyonlar ile<br />
söz konusu tanısal imkanların yanında dokularda ya da periferik kanda direkt olarak<br />
görülmek sureti ile tanısı konulabilen mikroorganizmaları hatırlatmak amacı ile<br />
sunulacaktır.<br />
PB - 40<br />
Salmonella typhimurium ve Salmonella enteritidis Sularının Plazmid<br />
Profil Analizi ve Pulsed-Field Gel Electrophoresis (PFGE) ile<br />
Tiplendirilmesi<br />
Zerrin AKTA 1 , Martin DAY 2 , Çidem BAL 1 , ükufe DREN 3 , E.John THRELFALL 2<br />
1 stanbul Üniv., stanbul Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD, stanbul;<br />
2 Laboratory of Enteric Pathogens, Health Protection Agency Centre for Infections, 61<br />
Colindale Avenue, London NW9 5HT, UK. 3 stanbul Üniv., Cerrahpaa Tıp Fak., Çocuk<br />
Salıı ve Hastalıkları AD, Mikrobiyoloji Laboratuvarı, stanbul<br />
lv
Bu çalımanın amacı çeitli klinik örneklerden izole edilen Salmonella Enteritidis ve<br />
Salmonella Typhimurium sularının antibiyotiklere direnç durumlarını saptamak ve sular<br />
arasındaki olası genetik ilikiyi moleküler yöntemler kullanarak aratırmaktır.<br />
2001-2004 tarihleri arasında stanbul, Cerrahpaa Tıp Fak., Çocuk Mikrobiyoloji<br />
Laboratuvarına gönderilen çeitli klinik örneklerden izole edilen 26 Salmonella<br />
Enteritidis ve 15 Salmonella Typhimurium suu çalımaya alınmıtır. Suların çeitli<br />
antibiyotiklere karı duyarlılıkları sınır deer agarda dilüsyon yöntemiyle aratırılmıtır.<br />
Uygulanan sınır deer konsantrasyonlar (mg/l) aaıda gösterilmitir.<br />
Ampisilin 8 ve 128; kloramfenikol 8; kolomisin 8; gentamisin 4; kanamisin 16; neomisin<br />
8; streptomisin 16 ve 128; spektinomisin 64; sulfonamid 64; tetrasiklin 8 ve 128;<br />
trimethoprim 2; siprofloksasin 0.125 ve 1; nalidiksik asit 16; furazolidon 8; amikasin 4;<br />
sefaleksin 16; sefradin 16; sefuroksim 16; seftriakson 1; sefotaksim 1. Sular arasındaki<br />
genetik benzerlik plazmid profil analizi ve Pulsed-field gel electrophoresis (PFGE)<br />
yöntemleri ile aratırılmıtır. Çoul dirençli sularda direnç genleri integron PCR<br />
yöntemi, direnç aktarımı ise konjugasyon yöntemi ile aratırılmıtır.<br />
S.Enteritidis sularının hepsi test edilen bütün antibiyotiklere duyarlı bulunmutur.<br />
S.Typhimurium sularının biri ampisiline, dördü ampisilin, kloramfenikol, streptomisin,<br />
spektinomisin, sulfonamid ve tetrasikline (R-tip ACSSSuT) dirençli, test edilen dier<br />
antibiyotiklere duyarlı bulunmutur. Çoul dirençli S.Typhimurium izolatlarında integron<br />
PCR yöntemi ile intI geni pozitif olarak bulunmu ve bu sular DT 104 olarak<br />
tanımlanmıtır. Konjugasyon yöntemi ile direnç alıcı sua (Escherichia coli)<br />
aktarılamamıtır. Bu suların aynı zamanda serovara spesifik 60 MDa büyüklüünde<br />
plazmide sahip oldukları gözlenmitir. Plasmid profil analizi ile S. Enteritidis suları be<br />
gruba ayrılmıtır ve bir su hariç suların hepsinde serovara spesifik 38 MDa’luk virulans<br />
plazmidi saptanmıtır. 15 S.Typhimurium suunun 12’sinde ise büyüklükleri 2.5 ve 89<br />
Mda arasında deien be farklı plazmid paterni belirlenmitir.<br />
PFGE yöntemi ile S.Enteritidis sularında 23, S.Typhimurium sularında ise 15 farklı<br />
profil gözlenmiir. Sonuç olarak PFGE yöntemi ile çoul dirençli S.Typhimurium DT104<br />
sularının aynı paternde olduu gözlenmi, dier sular arasında genelde klonal iliki<br />
saptanmamıtır.<br />
PB - 41<br />
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Yemekhane Personelinden<br />
Alınan Çeitli Klinik Örneklerin Deerlendirilmesi<br />
clal BALCI, Ebru SÖZEN<br />
Gaziantep Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD., Gaziantep<br />
lvi
Hastaneler, hastalar ve çalıanları için enfeksiyon riski taıyan birimlerdir. Hastane<br />
içindeki her personel yaptıı ie göre farklı enfeksiyonlar açısından risk taır ve<br />
enfeksiyonların bulamasında en önemli aracıdır. Özellikle hasta ile temas eden<br />
personelin i ortamında edinecei enfeksiyon hastalar, dier çalıanlar, aile ve dier<br />
toplum bireyleri için de risk oluturur. Bu riski deerlendirebilmek için çalıanın<br />
geçirdii hastalıkların, olduu aıların kayıt altına alınması ve belirli aralıklarla taıyıcılık<br />
yönünden ilgili tetkiklerinin yapılması gereklidir. Bu çalımada Gaziantep Üniv., Tıp<br />
Fak., Hastanesinde çalıan toplam 52 yemekhane personelinden alınan serum, burun<br />
sürüntü ve dıkı örnekleri incelendi. Serum örnekleri HBsAg ve anti-HCV pozitiflii<br />
yönünden, burun sürüntü örnekleri Staphylococcus aureus taıyıcılıı ve dıkı örnekleri<br />
ise parazit yönünden deerlendirildi. ncelemeye alınan serum örneklerinde HBsAg ve<br />
anti-HCV enzim immünoassay (EIA) yöntemi ile aratırıldı. Çalıma sonucunda toplam<br />
52 personelin hiçbirinde HBsAg ve anti-HCV açısından bir pozitiflie rastlanmadı.<br />
Staphylococcus aureus taıyıcılık oranının saptanması amacı ile alınan burun<br />
kültürlerinin 12’sinde (%23) S. aureus tespit edildi. Baırsak parazitleri taraması için<br />
alınan dıkı örnekleri direkt mikroskopik bakı yöntemi ile incelendi. Toplanan örneklerin<br />
4’ünde (%7.6) Giardia kist formu, 4’ünde (%7.6) amip trophozoit formu ve 1’inde<br />
(%1.9) amip kisti olmak üzere toplam 9 (%17) kiide baırsak paraziti tespit edildi.<br />
Sonuç olarak, enfeksiyonların yayılması ve bulamasında etkili olabilen yemekhane<br />
personelimizde saptanan S. aureus burun taıyıcılıı ve baırsak paraziti sıklıının<br />
normal populasyona göre yüksek olduu görüldü. Yemekhane personelinin periyodik<br />
olarak salık taramasından geçirilmesi, hastalık taıyıcılarının tedavi edilmesi, kiisel<br />
hijyen ve sanitasyon kurallarına dikkat edilmesi konusunda uyarılmaları gerektii<br />
kanısına varıldı.<br />
PB - 42<br />
lkokul Örencileri Boaz Kültürlerinde A-Grubu Beta-Hemolitik<br />
Streptokok Taıyıcılıının Aratırılması<br />
Y.YAKUPOULLARI, A.R.DLEK, A.KZRGL, .YAZTÜRK, M.YILMAZ<br />
Fırat Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Elazı<br />
A-Grubu Beta-Hemolitik Streptokoklar (AGBS), özellikle çocukluk çaında neden<br />
olduu boaz enfeksiyonları sonrası önemli salık sorunlarına yol açabilmektedir.<br />
Asemptomatik taıyıcılar toplumdaki salgınların çounlukla kaynaı olmakta ve etken,<br />
çocuklar arasında yakın temas ile yayılmaktadır. Bu çalımada ilimizde bulunan 3 adet<br />
ilkokulda okuyan örenciler arasında AGBS taıyıcılıının sıklıı aratırılmıtır.<br />
lvii
Pamuk uçlu steril silgiçlerle alınan boaz sürüntüleri koyun-kanlı agar besiyerine ekilerek<br />
aerobik kültüre alındı. Üreyen beta-hemolitik streptokok kolonileri, ticari gruplandırma<br />
kiti (Streptococcus Grouping Kit / Oxoid) kullanılarak AGBS olarak tanımlandı.<br />
Çalımaya alınan üç okulun örencileri arasında AGBS taıyıcılık oranları %35, %39 ve<br />
%43 olarak saptanmıtır. Elde edilen sonuçlar tabloda gösterilmitir.<br />
Tablo. Okullara göre taıyıcılık oranları<br />
Okul-A (n:) Okul-B (n:) Okul-C (n:)<br />
AGBS Sıklıı (n/%) %43 %39 %37<br />
Aratırmamıza göre, çalıılan üç okulun örencileri arasında birbirine yakın taıyıcılık<br />
oranları saptanmıtır. Elde edilen oranlar normal popülasyon taıyıcılık oranlarına göre<br />
yüksek bulunmutur. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri; çalımanın AGBS<br />
salgınlarının pik yaptıı dönemlerden olan ilkbahar aylarında yapılması olarak<br />
düünülmütür. AGBS taıyıcılıının azaltılması toplum salıı açısından önemli<br />
olacaktır.<br />
PB - 43<br />
Hastane Kapı Kolu ve Musluklarının Patojen Bakteriyel Etkenler<br />
Yönünden ncelenmesi<br />
.YAZTÜRK, AR. DLEK, E. KORKMAZ, M. DOUKAN, Y. YAKUPOULLARI,<br />
M. YILMAZ<br />
Fırat Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Elazı<br />
Kontamine olmu yüzeyler, hastane ortamındaki patojen mikroorganizmaların yayılımına<br />
neden olabilmektedir. Bu çalımada, hastanemizin deiik bölümlerindeki kapı kolları ve<br />
musluk balarının bakteriyel etkenler yönünden durumu aratırılmıtır.<br />
Serum fizyolojik ile ıslatılmı steril pamuk uçlu silgiçlerle alınan örnekler uygun<br />
besiyerlerine ekilerek aerobik kültüre alınmıtır. Bir gecelik inkübasyonu takiben üreyen<br />
etkenler klasik bakteriyolojik yöntemlerle tanımlamı ve gerektiinde disk-difüzyon<br />
yöntemi ile antibiyotik duyarlılıkları saptanmıtır.<br />
Toplam 99 kapı kolu ve 45 musluk baından alınan kültürlerin sırasıyla 55 (%55.5) ve<br />
31’inde (%68.8) üreme gözlenmitir. Pozitif kültürlerin %87’sinde çoklu üreme olmutur.<br />
Üreyen bakterilerin daılımı tabloda gösterilmitir.<br />
lviii<br />
Tablo. Üreyen bakterilerin sayısal daılımı
Bakteri Türleri Musluk Kapı kolu<br />
KNS* 20 47<br />
S. aureus 11 10<br />
E. coli 4 5<br />
Klebsiella spp. 3 1<br />
Pseudomonas spp. 2 2<br />
Enterococcus spp. 3 4<br />
Streptococcus spp. 2 1<br />
Dierleri 10 16<br />
Hastane hijyenin salanması, nozokomiyal enfeksiyonların önlenmesinin ilk<br />
adımlarından biri olarak kabul edilir. Patojen mikroorganizmalar ile kirlenmi fiziksel<br />
ortamlar, devamlı bulatırıcılık özelliklerinden dolayı özellikle uzun süre hastanede yatan<br />
ve genel durumu bozuk hastalar açısından risk olutururlar. Yapılan kültürlerde<br />
stafilokoklar, enterokoklar ve pseudomonas gibi çoklu dirençli olabilen nozokomiyal<br />
patojenlerin sıklıı yüksek bulunmutur. Dolayısı ile, personel eitimi ve hijyen<br />
kurallarının daha sıkı uygulanması ile kapı kolu ve musluk baı gibi sık ellenen<br />
yüzeylerin patojen bakterilerden arındırılmasına önem verilmelidir.<br />
PB - 44<br />
Okul Kapı ve Musluklarından Soyutlanan Bakteriyel Patojenler<br />
S. KARAKOÇ, A. GÜNDÜZ, M. DOUKAN, F. YILDIZ, Y. BULUT, M. YILMAZ<br />
Fırat Üniv., Tıp Fak., Mikrobiyoloji AD., Elazı<br />
Toplu yaam alanlarında kullanılan bazı cisim ve aletler, enfeksiyon etkeni olabilecek<br />
mikrobiyal ajanların yayılımında rol üstlenebilirler. Bu çalımada, ilimizdeki iki okulun<br />
musluk ve kapı kolu gibi sık ellenen yüzeylerinde bakteriyel patojenlerin varlıı<br />
aratırılmıtır.<br />
Steril SF ile ıslatılmı pamuk uçlu silgiçlerle alınan örnekler uygun besiyerlerine<br />
ekildikten sonra 18-24 saatlik kültüre alındı. Üreyen bakteriler, klasik bakteriyolojik<br />
yöntemlerle tanımladı.<br />
Toplam 85 kapı kolu ve 71 musluk yüzeyinden örnek alındı. Kapı kollarının 68’inde<br />
(%80) ve musluk balarının 63’ünde (%88.7) bakteriyel üreme kaydedildi. Pozitif<br />
kültürlerin %66’sında çoklu üreme olmutur. Üreyen bakterilerin daılımı tabloda<br />
gösterilmitir.<br />
Tablo. Üreyen bakterilerin sayısal daılımı<br />
Bakteri Türleri Musluk Kapı kolu<br />
lix
KNS* 42 48<br />
S. aureus 23 10<br />
E. coli 5 6<br />
Klebsiella spp. - 2<br />
Pseudomonas spp. 1 -<br />
Enterococcus spp. 3 7<br />
Streptococcus spp. 5 3<br />
Acinetobacter spp. 1 4<br />
Dierleri 19 16<br />
Çalımamıza göre kapı kolu ve musluk baı gibi sık temas edilen yüzeylerde oldukça<br />
yüksek oranda patojen olabilecek mikroorganizmaya rastlanmıtır. Kontamine cisimlerin<br />
ellenmesi ile kiiler arasında bu bakterilerin kolaylıkla geçi yapabilecei<br />
düünülmektedir. Dolayısıyla, özellikle toplu yaam alanlarında hem kiisel hijyenin ve<br />
hem de fiziksel ortam temizliinin salanması ile bir çok patojen mikroorganizmanın<br />
yayılımı engellenecektir.<br />
lx
PB - 45<br />
Kırım Kongo Kanamalı Ateine Sekonder Gelien Hemofagositik<br />
Lenfohistiositozis<br />
N. TADELEN FIGIN 1 , T. FIGIN 2 , E. TANYEL 1 , D. ALBAYRAK 2 , L. DOANCI 1 ,<br />
N. TÜLEK 1 , F. DURU 2<br />
Ondokuz Mayıs Üniv., Tıp Fak., 1 Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.,<br />
2 Çocuk Hematoloji Bilim Dalı, Samsun<br />
Hemofagositik lenfohistiositozis (HLH) yüksek ate, sitopeni, karacier disfonksiyonu,<br />
hepatosplenomegali ve koagülasyon anormallikleri ile karakterize klinik bir tablodur.<br />
Primer (kalıtsal) ve sekonder iki alt grupta sınıflandırılır. Sekonder formunun en sık<br />
görülen ekli enfeksiyon ilikilidir. Nairovirüslerin neden olduu Kırım Kongo Kanamalı<br />
Atei (KKKA), ate, myalji ve kanama gibi semptomlarla ortaya çıkabilir. Literatürde<br />
KKKA’ne balı gelien bir yetikin sekonder HLH olgusu bildirilmitir. Biz de burada<br />
KKKA’e balı gelien üç çocuk ve iki yetikin olgu sunarak, bu iki klinik tablonun<br />
birlikteliine dikkat çekmeyi planladık.<br />
PB - 46<br />
Sivas’ta arbon: 21 Olgunun Deerlendirilmesi<br />
Aynur ENGN 1 , Nazif ELALDI 1 , lyas DÖKMETA 1 , M. Zahir BAKICI 2 , Mehmet<br />
BAKIR 1<br />
Cumhuriyet Üniv., Tıp Fak., 1 nfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.,<br />
2 Mikrobiyoloji Laboratuarı, Sivas<br />
arbon, Bacillus anthracis ile oluan ve Dünyada giderek azalan bir infeksiyon hastalıı<br />
olmasına ramen, ülkemizde özellikle hayvancılıın yaygın olduu ç Anadolu, Dou ve<br />
Güneydou Anadolu bölgelerinde halen önemini korumaktadır. Son yıllarda biyolojik<br />
sava ajanı olarak kullanımının gündeme gelmesi nedeniyle Dünyanın ilgisi yeniden bu<br />
hastalık üzerine çekilmitir. Hastalık deri, gastrointestinal ve inhalasyon arbonu olmak<br />
üzere 3 ana klinik formda görülebilmesine ramen vakaların %95’ten fazlası deri<br />
arbonudur. Bu çalımada biz, son 11 yıllık dönem içinde kliniimizde arbon tanısı ile<br />
yatırılarak takip edilen hastaları epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar bulguları ile tedavi<br />
ve sonuçları açısından geriye yönelik olarak incelemeyi amaçladık.<br />
Sivas, Cumhuriyet Üniv., Tıp Fak., Uygulama ve Aratırma Hastanesi nfeksiyon<br />
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Klinii’ne 1995-2005 yılları arasında deri arbonu<br />
tanısıyla yatırılarak takip ve tedavi edilen hastalar çalımaya dahil edildi. Hastalara ait<br />
demografik özellikler ile klinik ve laboratuvar bulguları, uygulanan tedaviler, dosya<br />
lxi
kayıtlarından elde edilerek her hasta için ayrı ayrı kaydedilerek analiz edildi. B. anthracis<br />
izolasyonunda klasik mikrobiyolojik yöntemler uygulandı.<br />
Aratırma süresi içinde kliniimizde 6’sı kadın, 15’i erkek toplam 21 hastanın deri<br />
arbonu tanısıyla takip ve tedavi edildii gözlendi. Hastaların hepsi hayvancılık ile<br />
uramakta olup, 13’ünde yakın zamanda, hasta bir hayvanı kesme öyküsü mevcuttu.<br />
Kadın olgulardan biri 26 haftalık gebe idi. Toplam 16 (%76.2) olguda lezyonun<br />
görünümü malign püstül, 5 (%23.8) olguda ise malign ödeme uyuyordu. Lezyonların<br />
yerleim yeri 10 vakada elde, 5 vakada ön kolda, 3 vakada göz kapaında ve 3 vakada ise<br />
dudak kenarında idi. Sadece 3 vakada etken mikroorganizma aerob kültürde üretilebildi.<br />
Toplam 10 vakada lezyondan alınan örneklerin Gram boyamasında Gram pozitif<br />
basillerin gözlenmesi ve lezyonun görünümü ile, 8’inde ise sadece lezyonun görünümü<br />
ile tanı konuldu. Hastaların 14 (%66.6)’ü kristalize penisilin G, 5 (%23.8)’i prokain<br />
penisilin G, 1 (%4.8)’i oral siprofloksasin ve 1 (%4.8)’i de oral doksisiklin ile tedavi<br />
edildi. Malign ödemi olan 2 hastaya antibiyotik ile birlikte parenteral steroid tedavisi de<br />
uygulandı. Yüzde malign ödemi ve kalp yetmezlii olan bir vaka ise yatıından kısa bir<br />
süre sonra gelien asfiksi sonucu öldü.<br />
arbon, hayvancılıın yaygın olduu bölgemizde halen önemini korumakta olan bir<br />
zoonozdur. Bu nedenle vakaların tespit edilerek bildirilmesi önemlidir. Olgularımızın<br />
büyük kısmında hasta hayvanların kesilmesi hikayesinin olması, risk gurubunda eitim<br />
ile birlikte alınacak dier koruyucu tedbirlerin, bu hastalıktan korunmada gerekli<br />
olduunu düündürmektedir.<br />
PB - 47<br />
Boaz Çalkantısından Yapılan Hızlı Antijen Testinin A Grubu Beta<br />
Hemolitik Streptekokları Saptamadaki Etkinliinin Aratırılması<br />
Fahrettin YILMAZ 1 , Ouz KARABAY 2 , Nevin KOÇ 2 , Hasan EKERBÇER 3 ,<br />
Esra KOÇOLU 4<br />
1 Abant zzet Baysal Üniv., zzet Baysal Tıp Fak., KBB AD, Bolu; 2 Abant zzet Baysal<br />
Üniv., zzet Baysal Tıp Fak., nfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD, Bolu;<br />
3 Sütçü mam Üniv., Tıp Fak., Halk Salıı AD, Kahramanmara; 4 Abant zzet Baysal<br />
Üniv., zzet Baysal Tıp Fak., Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD, Bolu<br />
A grubu beta hemolitik streptokokların (AGBHS) tanısı için kullanılan hızlı antijen<br />
testlerinin (HAT) en önemli dezavantajı duyarlılıının düük olmasıdır. Günümüze kadar<br />
yapılan çalımalarda boaz kültürü ve hızlı antijen testleri karılatırılmısa da yapılan bu<br />
çalımalarda hem kültür hem de HAT için örnekler swap ile alınmıtır. Boazdan çok<br />
daha fazla yüzeyin taranmasına olanak veren boaz çalkantı yönteminin, A grubu beta<br />
lxii
hemolitik streptokokların antijenle hızlı tanısında daha etkin ve duyarlı sonuçlar<br />
salayabileceini düündük. Bu çalımada boaz kültürü altın standart olarak kabul<br />
edilerek boaz gargarası ile yapılan hızlı antijen testinin duyarlılıı, özgünlüü, pozitif ve<br />
negatif prediktif deerinin ölçümü amaçlanmıtır.<br />
Çalımaya KBB uzmanı tarafından deerlendirilerek tonsillofarenjit ön tanısı alan 106<br />
gönüllü olgu dahil edilmitir. Olguların posterior farinks ve tonsil yüzeylerinden steril bir<br />
silgiçle boaz kültürü alındı. Bu ilemden sonra steril %0,9 luk NaCl ile 10 saniye<br />
gargara yaptırılan olgulardan geri alınan boaz çalkantı örnei steril burgu kapaklı<br />
kaplara alınarak laboratuvara ulatırıldı. Elde edilen çalkantı örneinden derhal hızlı<br />
antijen tarama testi ile AGBHS arandı. Hızlı antijen testi için hazır ticari kit kullanıldı.<br />
Testin yapılıında üretici firmanın önerilerine uyuldu. Çalkantı örnei 5 dk 3500 devirde<br />
santrifüj edildi. Süpernatant atıldıktan sonra dipteki çökeltiden hazır kitin A reaktifi (2M<br />
sodium Nitrit) 4 damla ve B reaktifi (0.4 M Acedic Acid) 4 damla döküldükten sonra 1<br />
dk. bekletildi. A ve B reaktifleri karıtırılarak elde edilen ortak karıımdan 3 damla kart<br />
test plaına damlatılıp iki çizgi olması halinde pozitif sadece kontrolde çizgi olması<br />
halinde negatif olarak deerlendirildi. Boaz swap örnekleri %5’lik koyun kanlı agara<br />
ekimleri yapıldı ve Basitrasin (0.04 U) ve Trimetoprim sulfametoksazol (SXT) (25μg)<br />
diskleri plak üzerine yerletirildi. 37 °C’de 24 saat inkübasyondan sonra AGBHS negatif<br />
olan plaklar tekrar 24 saatlik inkübasyona tabi tutuldu.<br />
Çalımaya alınan 106 hastanın 53’ü (%50) kadın, 53’ü (%50) erkek ve ortalama yaları<br />
22.4±11.6 idi. AGBHS için alınan boaz kültürlerinin 12’si (%11.3) pozitif iken 94’ü<br />
(%88.6) negatifti. Gargara örneklerinde yapılan HAT’nin 5’i (%4.7) pozitifken, 101’i<br />
(%95.2) negatifti. Bu sonuçlara göre boaz gargarasında HAT duyarlılıı %41.6,<br />
özgüllüü100%, pozitif prediktif deeri %100, negatif prediktif deeri %93 olarak<br />
saptandı.<br />
AGBHS’a balı boaz infeksiyonlarının tanısında boaz çalkantısında antijen tarama<br />
testi yapılması özgüllük, pozitif prediktif deer ve negatif prediktif deer açısından<br />
tatminkar olsa da, duyarlılık açısından güvenilir bulunmamıtır. Boaz çalkantısı ile elde<br />
edilen negatif sonuçların mutlaka kültürle dorulanması gerekir.<br />
PB - 48<br />
ç Anadolu Bölgesinde VL Tanısında rK39 ve IFA Yöntemlerinin<br />
Karılatırılması<br />
Ayegül TAYLAN OZKAN 1 , Selçuk KILIÇ 1 , Mesut MUNGAN 1 , Bekir ÇELEB 1 , Ee<br />
ASLAN 1 , Cahit BABÜR 1 , Kwang-Poo CHANG 2<br />
lxiii
1 Refik Saydam Hıfzısshha Merkezi Bakanlıı, Sıhhiye, Ankara; 2 Dep. Microbiol. &<br />
Immunol., Chicago Med School, Univ Health Sci., N.Chicago, ILLINOIS, USA<br />
Hızlı ve doru tanı, visseral leishmaniasisin (VL) özellikle çocuklarda ölümcül olması<br />
nedeniyle yaamsal öneme sahiptir. VL tanısında altın standart Giemsa ile boyalı dalak<br />
ve/veya kemik ilii aspirasyonlarında amastigotların mikroskobik olarak saptanmasıdır.<br />
Ancak bu yöntem saha artlarına uygun deildir. ELISA, IFAT, DAT ve FAST ile<br />
serolojik tanı göreceli olarak daha kolay olmasına karın, bu yöntemler de uzun sürede<br />
sonuçlanmaları nedeniyle saha artlarına uygun deildir. Moleküler teknikler son derece<br />
güvenilirse de oldukça pahalıdır ve zaman alıcıdır. Son yıllarda VL etkeni amastigotlarda<br />
youn olarak sunulan, kinesin balantılı proteinin tekrarlayan immunodominant epitopu<br />
rK39’un VL tanısında oldukça sensitif ve spesifik olduu bulunmutur. Ülkemizdeki<br />
yapılan bazı çalımalarda da bu antijenin VL tanısında oldukça güvenilir olduu<br />
gösterilmitir. Çalımamızda VL üphesi ya da takibi ile izlenen 137 hastadan<br />
laboratuvarımıza gönderilen 163 serum örneinde IFA ve rK39 dipstick testleri<br />
uygulanmıtır. 28 serum örnei her iki testle pozitif olarak bulunmutur. Yalnızca iki<br />
serumda farklı sonuç elde edilmitir. Endemik bölgeden gelen ve klinik olarak büyük bir<br />
olasılıkla VL olduu düünülen hastanın ilk incelemesinde IFA testi negatif, dipstick testi<br />
ise pozitif bulunmutur. Yapılan K incelemesinde amastigotların görülmesi üzerine<br />
tedaviye balanılan bu olguda bir ay sonra IFAT’ında 1/512 titrede pozitif sonuç verdii<br />
saptanmıtır. kinci hastanın serum örneinde ise IFAT 1/64 titrede pozitif iken, rK39<br />
testi ile negatif sonuç elde edilmitir. Ardıık olarak yapılan K incelemelerinde<br />
amastigot görülemeyen bu hastanın tüberküloz olduu saptanmı, bu hastalıın IFAT ile<br />
çapraz reaksiyon gelimesine neden olabilecei düünülmütür. Her iki testle de pozitif<br />
saptanan 28 serum örneinde IFAT titrelerin birinde 1/2048, 6’sında 1/1024, 11’inde<br />
1/512, 2’sinde 1/256, 2’sinde 1/128, 6’sinda 1/64 olduu belirlenmitir. Tedavileri<br />
baarılı olan ve tamamen iyileen olgularda IFAT’ın titredeki dümeye karın bir yıla<br />
kadar pozitif olduu gözlenmitir. Benzer ekilde rK39’un da IFAT tireleri 1/64’ün altına<br />
düene kadar pozitifliini sürdürdüü saptanmıtır.<br />
Sonuç olarak; Ülkemizde VL’nin saha artlarındaki tanısında, kullanım kolaylıı ve hızlı<br />
sonuç vermesi nedeniyle rK39 dipstick testinin uygulanabilecei, ancak tedavinin takibi<br />
için IFAT’ın daha iyi bir gösterge olacaı düünülmektedir.<br />
lxiv
PB - 49<br />
Fırat Tıp Merkezi Klinik Mikrobiyoloji Laboratuarında Son Bir<br />
Yılda Yapılan Dıkıda Parazitolojik nceleme Sonuçları<br />
S. KARAKOÇ, E. AVCI, A. Y. YÜCEL, A. KZRGL, M. YILMAZ<br />
Fırat Üniv. Tıp Fak. Mikrobiyoloji AD, Elazı<br />
Bu çalımada 01.09.2005–01.09.2006 tarihleri arasında hastanemiz Mikrobiyoloji-<br />
Parazitoloji Laboratuarına bavuran hastaların dıkı örneklerinde saptanan parazitlerin<br />
daılımının belirlenmesi amaçlanmıtır.<br />
Dıkı örnekleri serum fizyolojik ile direkt olarak ve lügol solüsyonu kulanılarak<br />
mikroskopta incelenmitir.<br />
Toplam 2293 adet dıkı örneinin 178’inde (%8) parazit saptanmıtır. Saptanan<br />
parazitlerin 5’i (%2,8) helmint, 173 (%97,2)’ü protozoondur. 178 pozitif olgunun<br />
irdelenmesinde; E. coli %39,8, G. intestinalis %25,8, E. histolytica %13,4, Ch. mesnilii<br />
%11,2, T. hominis %3,9, H. nana %2,8, A. lumbricoides %1,2, Taenia %1,1 oranlarında<br />
saptandı. Yapılan incelemede pseudoparazit olduu anlaılan bir olguda D. dentriticum<br />
yumurtaları görüldü. Eey yönünden yapılan incelemede, eeyler arsında istatistiksel<br />
anlamda fark saptanamadı.<br />
Sonuç olarak; daha önce yapılan çalımalarda elde ettiimiz gibi sanitasyona balı<br />
daılım gösteren helmint enfeksiyonlarının azalma eilimi gösterdii, kiisel hijyene<br />
balı olan özellikle protozoa enfeksiyonlarının hala bölgemiz için önemli bir salık<br />
sorunu olduu sonucuna varılmıtır. Okul taramalarında da elde ettiimiz gibi kiisel<br />
hijyene uyulmasında ilköretimin nekadar etkili olduu vurgulanmaya çalıılmıtır.<br />
lxv
A<br />
Eralp Arıkan, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Celal Ayaz, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Mucide Ak, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Münir Akta, Doç. Dr.<br />
Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Yakut Akyön Yılmaz, Prof. Dr.<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Hande Arslan, Prof. Dr.<br />
Bakent Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Nezahat Akpolat, Doç. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Münir Akta<br />
Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Zerrin Akta<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp<br />
Fakültesi<br />
Kürat Altay<br />
Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Oktay Alver<br />
Uluda Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Sema Aytekin, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Sema Aytekin, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Hayrettin Akdeniz<br />
Yılmaz Ata<br />
B<br />
Selim Badur, Prof. Dr.<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp<br />
Fakültesi<br />
lxvi<br />
KATILANLAR<br />
Yıldırım Bayazıt, Dr.<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık<br />
Hizmetleri Genel Müdürlüü<br />
Mehmet Bakır, Prof. Dr.<br />
Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü<br />
Nurcan Baykam, Doç. Dr.<br />
Ankara Numune Eitim ve Aratırma<br />
Hastanesi<br />
Mehmet Nuri Bozdemir<br />
Turan Buzgan, Uzm. Dr.<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık<br />
Hizmetleri Genel Müdürü<br />
Çarı Büke, Doç. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
C-Ç<br />
Mustafa Kemal Çelen, Yrd. Doç. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Aysel Kocagül Çelikba, Uzm. Dr.<br />
Ankara Numune Eitim ve Aratırma<br />
Hastanesi<br />
Sevil Çetin<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Semra Çalangu<br />
Feray Çetin<br />
D<br />
Turul Dereli, Prof . Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Süleyman Demir<br />
Diyar-Med<br />
Mustafa Demirbilek<br />
Nükleer Teknoloji Ürünleri<br />
Süleyman Deirmenci<br />
Diyar-Med
Nihal Doan<br />
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Levent Doancı, Prof. Dr.<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp<br />
Fakültesi<br />
Hayati Güne<br />
Süleyman Demirel Üniverstesi Tıp<br />
Fakültesi<br />
Deniz Gür, Prof. Dr.<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
E<br />
Haluk Eraksoy, Prof. Dr.<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp<br />
Fakültesi<br />
Sibel Ergüven, Prof. Dr.<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Mustafa Ertek, Doç. Dr.<br />
Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi<br />
Bakanı<br />
Yasemin Ersoy, Doç. Dr.<br />
nönü Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
G<br />
Ayen Gargılı<br />
stanbul Üniversitesi Cerrahpaa Tıp<br />
Fakültesi<br />
M. Faruk Geyik, Doç. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Deniz Gür, Prof. Dr.<br />
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
A. Yüksel Gürüz, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Serap Gencer, Doç. Dr.<br />
Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eitim ve<br />
Aratırma Hastanesi<br />
Yaar Göz<br />
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Kadri Gül, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Serda Gülsün<br />
H<br />
Sevgi Yılmaz Hancı<br />
Volkan Hancı<br />
Fatma Hakim<br />
Mesut Hanidanolu<br />
Süleyha Hilmiolu Polat, Doç. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Salih Hoolu, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
<br />
Ramazan nci, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Hicran zci<br />
Ayfer mre<br />
K<br />
Ebru Kandıralı<br />
Zafer Karaer, Prof. Dr.<br />
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Selda Karakadıolu<br />
Asya Salık Ürünleri<br />
Ülkü Karaman<br />
nönü Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Tekin Karslıgil<br />
67
Ali Kaya, Prof. Dr.<br />
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Metin Korkmaz, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Filiz Kerküklü<br />
. Soner Kolta, Doç. Dr.<br />
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Mustafa Kölmek<br />
Babakanlık GAP Bölge Kalkınma<br />
daresi Bakan Yrd.<br />
Zafer Kurugöl, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Salih Kuk<br />
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
M<br />
Ömer Mete, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
O-Ö<br />
Ahmet Özbilgin, Prof. Dr.<br />
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
M. Ali Özcel, Prof. Dr.<br />
Türkiye Parazitoloji Dernei Bakanı<br />
Tuncer Özekinci, Yrd. Doç. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Ahmet Faik Öner, Prof. Dr.<br />
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Yusuf Özbel, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Oral Öncül, Doç. Dr.<br />
GATA Haydarpaa Eitim Hastanesi<br />
pek Östan<br />
Celal Bayar Üniversitesi Meslek Yüksek<br />
Okulu<br />
68<br />
P<br />
Erdal Polat, Yrd. Doç. Dr.<br />
stanbul Üniversitesi Cerrahpaa Tıp<br />
Fakültesi<br />
S-<br />
Rabin Saba, Doç. Dr.<br />
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Hatice anlıavcı<br />
Fatma Sırmatel, Prof. Dr.<br />
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Sezak N<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Serap ahin<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Rıdvan Seen, Doç. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat<br />
Fakültesi<br />
T<br />
Gönül Tanır<br />
Dr. Sami Ulus Çocuk Salıı ve<br />
Hastalıkları Eitim ve Aratırma<br />
Merkezi<br />
Mehmet Tanyüksel, Prof. Dr.<br />
Gülhane Askeri Tıp Akademisi<br />
Mehmet Ali Ta, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Fikret Tekay<br />
Kadın Hastalıkları ve Doum<br />
Hastanesi, .Urfa<br />
Füsun Topçu, Prof. Dr.<br />
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Nilden Tuygun<br />
Dr. Sami Ulus Çocuk Salıı ve
Hastalıkları Eitim ve Aratırma<br />
Merkezi<br />
Necla Tülek, Prof. Dr.<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp<br />
Fakültesi<br />
Emel Tümbay, Prof . Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
U-Ü<br />
Petek Uçkan<br />
Cengiz Uzun,Uzm. Dr.<br />
Alman Hastanesi<br />
Meltem Uzun, Prof. Dr.<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp<br />
Fakültesi<br />
Ramazan Uzun, Dr. Vet. Hek.<br />
Salık Bakanlıı Temel Salık<br />
Hizmetleri Genel Müdürlüü<br />
Ahmet Üner, Prof. Dr.<br />
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
V<br />
Zati Vatansever<br />
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi<br />
Y<br />
Ekrem Yaar<br />
ahin Yaztürk<br />
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
O. adi Yenen, Prof. Dr.<br />
stanbul Üniversitesi stanbul Tıp<br />
Fakültesi<br />
Taner Yıldırmak, Uzm. Dr.<br />
Okmeydanı Eitim ve Aratırma<br />
Hastanesi<br />
Mustafa Yılmaz<br />
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Hasan Yılmaz, Prof. Dr.<br />
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
Bayram Ali Yukarı, Prof. Dr.<br />
Akdeniz Üniversitesi Burdur Veteriner<br />
Fakültesi<br />
Aye Yüce, Prof. Dr.<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />
69
DZN<br />
Aaolu Z. s.42<br />
Ak M. s.33, 48<br />
Akalın H. s.34<br />
Akısü Ç. s.32, 38, 45<br />
Aksaray N. s.18<br />
Akta M. s.30, 31<br />
Akta F. s.38<br />
Akta Z. s.51<br />
Akta H. s.17<br />
Alabaz D. s.18<br />
Albayrak D. s.56<br />
Alhan E. s.18<br />
Alp Çavu S. s.15, 39<br />
Alptekin D. S.16, 17,<br />
18<br />
Altay K. s.30, 31<br />
Altu N. s.29, 42, 49<br />
Alver O. s.34, 43<br />
Aslan E. s.58<br />
Aslan M. s.20<br />
Aar K. s.25<br />
Atambay M. s.24, 43<br />
Ateçelik M. s.49<br />
Ayaz E. s.41<br />
Aycan ÖM. s.43<br />
Aydın A. s.29, 30, 41,<br />
50,<br />
Aydın L. s.43<br />
Azizi NR. s.48<br />
Babür C. s.29, 58<br />
Bakıcı MZ. s.56<br />
Bakır M. s.56<br />
Bal Ç. s.51<br />
Balcı . s.52<br />
Batürk M. s.49<br />
70<br />
Bay Karabulut A. s.43<br />
Baydır S. s.46<br />
Bayram Deliba S. s.32<br />
Beck DL. s.35<br />
Bozdemir MN. s.49<br />
Bulut Y. s.55<br />
Chang KP. s.58<br />
Çakır N. s.15, 39<br />
Çelebi B. s.58<br />
Çetin S. s.45<br />
Çiçek M. s.37, 40<br />
Çiçek M. s.19<br />
Çimli Aksoy Ü. s.32,<br />
38<br />
Dacı H. s.46, 48<br />
Daldal N. s.24, 43<br />
Day M. s.51<br />
Deer S. s.30<br />
Demircan C. s.43<br />
Demirci M. s.27<br />
Demirel MM. s.48<br />
Demirkazık M. s.17,<br />
18, 42<br />
Dilek AR. s.53, 54<br />
Diren . s.51<br />
Doan N. s.35<br />
Doancı L. s.56<br />
Doukan M. s.54, 55<br />
Dökmeta . s.56<br />
Dumanlı N. s.30, 31<br />
Duru F. s.56<br />
Durupınar B. s.32<br />
Ekerbiçer H. s.57<br />
Ekinci Ö. s.50<br />
Ekmen MC. s.32<br />
Elaldı N. s.56<br />
Elgün G. s.17<br />
Engin A. s.56<br />
Ercan . s.34<br />
Erdenizmenli M. s.15<br />
Erolu F. s.17<br />
Ertabaklar H. s.26<br />
Erturul B. s.20<br />
Fıgın T. s.56<br />
Gerzize Y. s.46<br />
Girginkardeler N. s.36<br />
Göz Y. s.29, 30, 41, 42,<br />
49, 50<br />
Gül A. s.37<br />
Gündüz A. s.55<br />
Güne H. s.27<br />
Güzel Tunçcan Ö. s.38<br />
Haholu A. s.50<br />
Heper Y. s.34, 43<br />
Hızel K. s.38<br />
Houpt ER. s.35<br />
Hökelek M. s.32<br />
nceboz T. s.32, 45<br />
Kanat Ö. s.38<br />
Kaplan M. s.23<br />
Karabay O. s.57<br />
Karagenç T. s.15<br />
Karakoç S. s.47, 55<br />
Karaku R. s.38<br />
Karaman Ü. s.24<br />
Kaya S. s.27<br />
Kertil R. s.42<br />
Kılıç S. s.29, 58<br />
Kılıç E. s.43<br />
Kılıçaslan . s.49<br />
Kilimciolu AA. s.25
Kizirgil A. s.47, 53<br />
Kocaba E. s.18<br />
Kocaçiftçi . s.17, 23<br />
Koç N. s.57<br />
Koçolu E. s.57<br />
KoltaS. s.16, 17, 18,<br />
23, 42,<br />
Korkmaz E. s.47, 54<br />
Körkoca H. s.37<br />
Körolu G. s.25<br />
Kuk S. s.23, 49<br />
Kuralay F. s.38<br />
Kurt Ö. s.36, 48<br />
Kuruüzüm Z. s.39<br />
Limoncu ME. s.26<br />
Mandıracıolu A. s.48<br />
Miman Ö. s.24<br />
Mungan M. s.58<br />
Müsellim B. s.20<br />
Ok ÜZ. s.36<br />
Ole-Nguyaine S. s.35<br />
Östan . s.26, 36, 48<br />
Över L. s.32<br />
Özbek E. s.28<br />
Özbel Y. s.26<br />
Özbilgin A. s.25, 26, 36<br />
Özden M. s.23<br />
Özensoy Töz S. s.26<br />
Özerdem D. s.17<br />
Özkan C. s.49<br />
Öztürk Ç. s.43<br />
Petri WA s.35<br />
Polat E. s.20, 50<br />
Salam H. s.26<br />
Sahin S. s.38<br />
Sam NE. s.35<br />
Sapmaz Karaba S.<br />
s.39<br />
Sesli Çetin E. s.27<br />
Sezak N. s.15<br />
Sönmez Tamer G. s.33,<br />
42, 45<br />
Sözen E. s.52<br />
ahin S. s.32<br />
Tabak T. s.25<br />
Tanır G. s.25<br />
Tanyel E. s.56<br />
Tanyüksel M. s.48<br />
Ta T. s.27<br />
Ta Cengiz Z. s.19, 40<br />
Tadelen Fıgın N. s.56<br />
Taylan Özkan A. s.25,<br />
29, 58<br />
Tekay F. s.28<br />
Threlfall EJ. s.51<br />
Töre O. s.34, 43<br />
Tuncay S. s.32<br />
Turhan V. s.20, 50<br />
Turtay MG. s.45<br />
Tuygun N. s.25<br />
Tülek N. s.56<br />
Ulutan F. s.38<br />
Usluca S. s.32<br />
Usluca S. s.38<br />
Üner A. s.46<br />
Willke A. s.42<br />
Yacı . s.46<br />
Yakupoulları Y. s.47,<br />
53, 54<br />
Yalçın G. s.32, 38<br />
Yanık K. s.32<br />
Yaar S. s.24<br />
Yazar S. s.43<br />
Yaztürk . s.47, 53, 54<br />
Yıldız M. s.49<br />
Yıldız F. s.55<br />
Yıldız Zeyrek F. s.46<br />
Yılmaz E. s.43<br />
Yılmaz M. s.47, 53, 54,<br />
55, ,<br />
Yılmaz F. s.57<br />
Yılmaz H. s.19, 40<br />
Yiit N. s.50<br />
Yurdagül C. s.48<br />
Yüce A. s.39<br />
Yüksek N. s.41, 49<br />
71