15.11.2014 Views

Yapay Kan

Yapay Kan

Yapay Kan

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YAPAY<br />

ORGANLAR<br />

Prof. Dr. Adil DENİZLİ<br />

Hacettepe Üniversitesi<br />

Kimya Bölümü,<br />

Biyokimya Anabilim Dalı


• Organ: belirli bir görevi yerine getirmek için<br />

bir araya gelmiş koordine ve lokalize hücre<br />

grubudur<br />

Böbrek, deri, akciğerler, kalp, pankreas, karaciğer,<br />

mide, kan (!)....<br />

Hemostaz: organların birlikte uyum<br />

içerisinde çalışması; iç denge.


ORGANI NEDEN DEĞİŞTİRMELİ?<br />

Doğuştan bozukluklar, enfeksiyöz hastalıklar, travma.....<br />

Hergün, yüzlerce insana organ nakli<br />

yapılmakta, bekleme listesindeki bir o<br />

kadar insansa organ bulunamaması<br />

nedeniyle ölmektedir.<br />

Organ bağışı yapanların sayısına göre<br />

organ nakli için bekleme listesindeki insan<br />

sayısı her geçen gün artmaktadır.<br />

<strong>Yapay</strong> organların kullanımı bu insanlar için<br />

uygun organ bulunana kadar yaşama<br />

şansı sağlamaktadır.


<strong>Yapay</strong> organlar & Transplantasayon<br />

• <strong>Yapay</strong> organlar:<br />

enerjetikler,<br />

anastomoz/kanın ulaşımı,<br />

tromboz, enfeksiyon,<br />

enkapsülasyon, mekanik<br />

dayanıklılık, kontrol,<br />

süreklilik<br />

• Transplante organlar:<br />

Organ reddi, organ<br />

bulunması, yüksek<br />

operasyon maliyeti<br />

Problemler


<strong>Yapay</strong> Organlar<br />

• Teşhis ve tedavinin varsayımlarla ve tahminlerle yapıldığı<br />

üç yüz yıl öncesinden beri tıp biliminde önemli gelişmeler<br />

olmuştur. Mühendislerin problem çözme tekniklerini tıp<br />

biliminde uygulamaya başlamalarıyla dünya bu alanda<br />

yeni bir döneme girdi. Bu gelişmeler dizisi insan yaşamını<br />

iyileştirmede ve uzatmada bir umut olan yapay organlara<br />

kadar gelip dayandı.<br />

• Böbrek, kalp, deri gibi organlar yaşamın devamı için<br />

gereklidir. Ölümün kaçınılmaz olduğu birçok durumda<br />

yapay organlar devreye girerek bozulan organlara bir<br />

yaşam şansı daha vermektedir. Teknoloji ilerledikçe<br />

yapay organların tasarımı da gelişmektedir; yapay<br />

organların geliştirilmesi ise organ bozukluğu hastaları<br />

için umut kapıları açmaktadır.


<strong>Yapay</strong> Organlar<br />

• <strong>Yapay</strong> organ terimi ilk defa 1947<br />

yılında Dr. Willem J. Kolff’un ilk<br />

yapay böbreği geliştirmesiyle<br />

kullanılmaya başlanmıştır.<br />

• 21. yüzyıla gelindiğinde tüm<br />

organların yerine yapay olanlarının<br />

yapılacağına muhtemel olarak<br />

bakılmaktadır.


Hemoperfüzyon<br />

• HEMOPERFÜZYON kanın çeşitli kimyasal<br />

bozuklukları düzeltmek veya metabolik atıklar<br />

ve toksik maddeleri uzaklaştırmak gibi<br />

amaçlarla ekstrakorporal bir kolon üzerinden<br />

geçirilmesi işlemidir.<br />

• Hemodiyalizde sıvı ve suda çözünebilen küçük<br />

moleküller uzaklaştırılabilirken hemoperfüzyonda<br />

öncelikle yağda çözünebilen, proteine bağlı ve<br />

daha büyük moleküller uzaklaştırılabilir.


Hemoperfüzyon<br />

• Reçine Hemoperfüzyon<br />

– (1948; iyon değişim reçineleri kullanıldı; ancak kanın<br />

elektrolit dengesinde değişimler ve kan hücrelerinde<br />

kayıplar gözlendi.)<br />

• Aktif Karbon Hemoperfüzyon<br />

– (çok sayıda üremik metaboliti ve ilaçların<br />

uzaklaştırılmasında etkin; ancak hücre kayıplarına yol<br />

açması ve carbon embolisine neden olduğu için<br />

hastalarda kullanımı durduruldu)<br />

• Kaplanmış Sorbentler<br />

(Biyouyumlu Hemoperfüzyon)


Hemoperfüzyon<br />

antikoagülasyon<br />

kolon<br />

Tüm kan<br />

plazma<br />

Hücre<br />

separasyonu<br />

filtrasyon<br />

<strong>Kan</strong> hücreleri<br />

Tüm kan


Hemoperfüzyon<br />

Hemoperfüzyon tedavisinde günümüzde klasik sorbentlerin yerini<br />

biyolojik ve/veya kimyasal olarak modifiye edilen spesifik sorbentler<br />

almaktadır. bu spesifik sorbentlerin önemli uygulamalarından biri kanser<br />

ve benzeri hastalıkların tedavisine yönelik patojen antibadilerin kandan<br />

uzaklaştırılmasıdır<br />

1. Adsorbent büyük miktarlarda toksin uzaklaştırma kapasitesine sahip olmalı<br />

2. Sorbentin etkinliğinin artırılması için birim ağırlığının yüzey alanı oldukça<br />

büyük olmalıdır<br />

3. Adsorbent hastada embolizasyona neden olabilecek yapıda olmamalıdır.<br />

4. Adsorbent ve ligand kan pıhtılaşmasının önlenmesi için maksimum<br />

biyouyumluluğa sahip olmalıdır.


Hemoperfüzyon<br />

Hemodiyaliz birimi ile birlikte<br />

hemoperfüzyon kullanılması<br />

Hemodiyaliz olmaksızın hemoperfüzyon


Kullanım alternatifleri


Kullanım alternatifleri


Kullanım alternatifleri


Kullanım alternatifleri


Kullanım alternatifleri


Hemoperfüzyon<br />

• İmmün temelli hastalıkların tedavisinde<br />

(SLE, RA…)<br />

• Metabolik artık ürünlerin uzaklaştırılmasında<br />

(Bilirubin …)<br />

• Akut ve kronik böbrek hastalıklarında<br />

• Zehirlenmelerde<br />

kullanılabilmektedir


Biyomateryaller<br />

<strong>Yapay</strong> organ geliştirilmesi girişimlerinin<br />

imlerinin önünde nde gelen en temel<br />

problem şüphesiz<br />

biyomateryal kavramıdır.<br />

r.<br />

Biyomateryal terimi canlı doku ve biyolojik sıvılarla s<br />

temas<br />

edecek her türlt<br />

rlü sentetik veya doğal malzemeler için i in kullanılır.<br />

Biyomateryalin fiziksel performansı sadece kullanılaca<br />

lacağı<br />

doğal<br />

ortamında belirlenebilir.


Biyomateryaller<br />

• Bağışıklık sistemi tam olarak anlaşılmadan tedavi amacıyla kullanılan<br />

maddelerin birçoğunun hastalık yapıcı ya da zehirli olduğu ortaya çıktı.<br />

• 1960’lı ve 1970’li yıllarda insan vücudu içerisinde kullanılmak üzere<br />

üretilen ilk kuşak biyomateryallerin amacı, yeri alınan doku ile<br />

eşleşebilecek ve konak canlıda en düşük düzeyde toksik etki yaratacak<br />

uygun bir fiziksel bileşimin elde edilmesiydi.<br />

• 1980 yılında, klinik uygulamalarda yaklaşık 40 farklı maddeden<br />

yapılma 50’nin üstünde protez çeşidi vardı. Maddelerin birçoğunda<br />

bulunan ortak özellikse, biyolojik olarak tepki yaratmayan türden (inert)<br />

olmalarıydı.<br />

• Biyolojik malzeme üretiminin altında yatan temel ilkeyse, vücutta<br />

oluşacak immün tepkinin en aza indirgenmesiydi.


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Vücuda yabancı olarak tanımlanan kan sıvıları ile<br />

temas halinde kullanılan çok sayıda malzeme<br />

vardır.<br />

Bunların bir kısmı tamamen sentetik, bir kısmı ise<br />

insan veya hayvan dokuları ile birlikte<br />

kullanılmaktadır.<br />

Bazılarının sadece kısa süreler için etkin olması<br />

beklenirken bazılarının ise bireyin yaşam süresi<br />

boyunca etkin olarak kullanılması istenmektedir.


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Biyomalzemelerin bazı kullanım alanları<br />

1. INVASIF ENSTRÜMANTASYON<br />

(e.g. Kateterler)<br />

2. İMPLANTE ARAÇLAR<br />

(e.g. Kalp pili, Hidro-sefali Tüpleri)<br />

3. KAN AKIMINA SERİ EKSTRAKORPORAL ARAÇLAR<br />

(e.g. <strong>Yapay</strong> böbrek, Kalp-Akciğer kan oksijenatörleri)<br />

4. SERT YAPISAL ELEMENTLERİN İMPLANTE (VEYA TÜM)<br />

KISIMLARI<br />

(e.g. Kalça eklemleri, dişler)<br />

5. ORGANLARIN iMPLANTE (VEYA TÜM) KISIMLARI<br />

(e.g. Kalp kapakçıkları, kalp yardımcı araçları, deri)<br />

6. İMPLANTE YUMUŞAK DOKU ALTERNATİFLERİ<br />

(e.g. <strong>Kan</strong> damarları, Tendon, Üreter)


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Biyomateryallerin seçimindeki kriterler<br />

1. GEREKLİ FİZİKSEL ÖZELLİKLERE SAHİP OLMALI<br />

(Güç, Elastiklik, Geçirgenlik …)<br />

2. SAFLAŞTIRILABİLMELİ, ÜRETİMİ VE<br />

STERİLİZASYONU KOLAY OLMALI<br />

3. İSTENEN ZAMAN ARALIĞINDA FİZİKSEL<br />

ÖZELLİKLERİNİ VE FONKSİYONLARINI KORUMALI<br />

(1 saat, 1 gün, 1 yıl, 10 yıl …)<br />

4. İSTENMEYEN KONAKÇI REAKSİYONLARA NEDEN<br />

OLMAMALI<br />

(<strong>Kan</strong> pıhtılaşması, doku nekrozu, kanserojenlik, allerjik tepkiler, vs.)


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

Sınıflar<br />

I) POLİMERLER<br />

A) FIBERLER<br />

B) LASTİKLER<br />

C) PLASTİKLER<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Biyomateryallerin türleri ve sınıfları<br />

Formlar<br />

FİLM VEYA MEMBRANLAR, FIBERLER VEYA TÜPLER<br />

TOZ VEYA PARTİKÜLLER, DÖKME ŞEKİLLİLER<br />

ÇANTA VEYA TAŞIYICILAR, VS.<br />

SIVILAR, KATILAR (YAPIŞTIRICILAR)<br />

II) METALLER<br />

III) SERAMİKLER<br />

IV) KARBONLAR<br />

V) DOĞAL DOKULAR<br />

VI) KOMPOZİTLER<br />

DÖKME VEYA KALIP ŞEKİLLİLER<br />

TOZ VEYA PARTİKÜLLER, FİBERLER<br />

KALIP ŞEKİLLİLER, TOZ VEYA PARTİKÜLLER<br />

SIVILAR, KATILAR (ÇİMENTOLAR)<br />

MAKİNE İLE ŞEKİLLENDİRİLMİŞLER, KAPLAMALAR,<br />

FIBERLER<br />

FİBERLER, DOĞAL FORMLAR<br />

FİLMLER, TÜPLER VS.<br />

KAPLAMALAR, FİBRÖZ FELTLER VEYA TABAKALAR<br />

FIBER VEYA FABRIK GÜÇLENDİRİLMİŞ YAPILAR, VS.


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Temel yumuşak veya lastiksi biyomalzemeler<br />

POLİMER TÜRÜ<br />

SİLİKONLAR<br />

BAZI TIBBİ KULLANIMLARI<br />

DOKU DESTEKLERİ; KALP YARDIMCI<br />

ARAÇLARI İLAÇ SALIM SİSTEMLERİ;<br />

IMPLANT VEYA ENSTRÜMAN<br />

KAPLAMALARI ; YAPIŞTIRICI; TÜP;<br />

KONTAK LENS<br />

POLİÜRETANLAR<br />

KAN POMPALARI; TÜP; KAN<br />

SAKLAMA TORBALARI; BALON YARDIMCI<br />

ARAÇLARI; KALP PİLİ<br />

POLİVİNİL KLORÜR<br />

TÜP; KAN SAKLAMA TORBALARI<br />

LASTİK<br />

TÜP


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Temel yarı-kristalin biyomalzemeler<br />

POLİMER TÜRÜ<br />

POLİESTERLER<br />

FLOROPOLİMERLER<br />

NAYLONLAR<br />

POLİETİLEN<br />

SELÜLOZİKLER<br />

BAZI TIBBİ KULLANIMLARI<br />

VASKÜLER GRAFTLAR; KALP<br />

VANALARI DİKİŞ İPLERİ; IMPLANT<br />

SABİTLEME VE KAPLAMA YAPILARI;<br />

VASKÜLER GRAFTLAR; KAN<br />

OKSİJENATÖR MEMBRANI<br />

DİKİŞ İPLİKLERİ; ÖRTÜ<br />

YAPAY EKLEMLER; İLAÇ<br />

SALIM ARAÇLARI<br />

DİYALİZ MEMBRANI; İLAÇ<br />

SALIM ARAÇLARI; KONTAK LENS


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

POLİMER TÜRÜ<br />

POLİMETİLMETAKRİLAT<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Akrilikler ve diğer benzer biyomateryaller<br />

BAZI TIBBİ KULLANIMLARI<br />

SERT VE YUMUŞAK KONTAK LENS;<br />

DİŞ DOLGULARI; KEMİK ÇİMENTOSU;<br />

GÖZİÇİ LENSLER<br />

POLİHİDROKSİETİLMETAKRİLAT<br />

METAKRİLİK ASİT<br />

AKRİLAMİD<br />

N-VİNİLPİROLİDON<br />

POLİ(SİYANOALKİL AKRİLATLAR)<br />

POLİ(ÇİNKO AKRİLAT)<br />

YUMUŞAK KONTAK LENS; YANIK<br />

ÖRTÜSÜ; İLAÇ SALIM MATRİSLERİ;<br />

KAPLAMA<br />

YUMUŞAK KONTAK LENS BİLEŞİMİNDE;<br />

BİYOFONKSİYONEL MİKROKÜRELER<br />

YUMUŞAK KONTAK LENS BİLEŞİMİNDE;<br />

BİYOELEKTROTLAR<br />

YUMUŞAK KONTAK LENS BİLEŞİMİNDE;<br />

ESKİDENYAPAY PLAZMA YAPISINDA<br />

DOKU YAPIŞTIRICI; DAMAR<br />

DOLDURUCU<br />

DİŞ DOLGUSU


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Biyomateryal-biyolojik etkileşiminde önemli faktörler<br />

I) BİYOMALZEME<br />

A. İÇ ÖZELLİKLER<br />

B. YÜZEY ÖZELLİKLERİ<br />

C. TAŞIMA, PAKETLEME<br />

II) BİYOLOJİK ÇEVRE<br />

A. IN VITRO VS. IN VIVO<br />

B. TÜRLER<br />

III) FİZİKSEL FAKTÖRLER<br />

A. SİSTEM DİZAYNI; AKIŞ ÖZELLİKLERİ<br />

B. ZAMAN, SICAKLIK<br />

C. HAVA ARAYÜZEYİ


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Bazı biyomalzemelerin bağıl pürüzlülüğü<br />

ÇOK DÜZ<br />

DÜZ<br />

MİKROPÜRÜZLÜ<br />

ORTAPÜRÜZLÜ<br />

ÇOK PÜRÜZLÜ<br />

PİROLİTİK KARBONLAR, METALLER<br />

SİLİSİN LASTİKLER;<br />

POLİÜRETAN;<br />

POLİETİLEN;<br />

POLİVİNİLKLORÜR<br />

GRAFT POLİETİLENLER;<br />

GORE-TEX; MİKROGÖZENEKLİ<br />

MALZEMELER<br />

WOVEN DACRON; TEFLON YAPILAR;<br />

ORTA GÖZENEKLİ MALZEMELER<br />

ÖRÜLMÜŞ, VELOUR OR NON-WOVEN<br />

YAPILAR; MAKRO GÖZENEKLİ<br />

MALZEMELER; KUMLANMIŞ CAM<br />

MALZEMELER


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Yabancı malzemeye doku cevabı.<br />

YABANCI MALZEMEYE DOKU CEVABI<br />

KİMYASAL UYARIYLA<br />

[biyodegradasyon ürünleri<br />

Safsızlıklar, vb]<br />

FİZİKSEL UYARIYLA<br />

[yüzey özellikleri, vb.]<br />

iltihaplanma<br />

Fagositoz<br />

(partiküller)<br />

Fibröz<br />

Enkapsülasyon<br />

Fibröz<br />

Oluşum<br />

vs<br />

Şiddetli iltihaplanma<br />

(toksik bileşikler açığa çıkar)<br />

İleri Fibröz<br />

vs<br />

Doku nekrozu<br />

Granuloma<br />

Tümör oluşumu


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

YABANCI MALZEMEYE KAN CEVABI<br />

Protein Adsorpsiyonu<br />

AKUT<br />

Thrombus oluşumu<br />

(Fibrin ± Eritrosit ± Trombosit)<br />

Emboli oluşumu<br />

İmplant veya<br />

araç<br />

Uyuşmazlık<br />

İyileşme<br />

KRONİK


TIPTA KULLANILAN SENTETİK<br />

BİYOMALZEMELER<br />

Biyomalzemenin kan uyumluluğunun belirlenmesi<br />

I. IN VITRO TESTLER<br />

- TÜM KAN VE PLAZMA PIHTILAŞMA TESTLERİ<br />

- YÜZEY ENERJİLERİ<br />

- PROTEIN ADSORPSİYONU<br />

- PLATELET YAPIŞMASI<br />

- HEMOLİZ<br />

II. EX VIVO TESTLER<br />

- AKUT<br />

- KRONİK<br />

III. IN VIVO TESTLER<br />

- AKUT<br />

- KRONİK<br />

IV. KULLANILAN HAYVANLAR<br />

- KÖPEK, KOYUN, MAYMUN, TAVŞAN


Böbrek<br />

Böbrekler insan organizmasında çok<br />

önemli fonksiyona sahiptirler; hergün<br />

180 litre kan plazması süzülerek<br />

temizlenmektedir.<br />

Taşıma: azotlu katabolitlerin boşaltımı;<br />

sıvı, elektrolit dengesi...<br />

Metabolizma: trans-aminasyon, ürenin<br />

%15’i amonyağa dönüştürülür<br />

Endokrin: humoral ajanlara tepki verir<br />

ve onları üretir...<br />

Çeşitli sebeplerden böbrek hasara<br />

uğrayabilir ve ölümcül sonuçlar<br />

doğurabilir.


Böbrek<br />

Tüm organlar için olduğu gibi<br />

böbrek transplantasyonu için<br />

uygun vericiler ihtiyacı<br />

olanlarla karşılaştırıldığında<br />

oldukça düşüktür.<br />

Bu durum araştırmacıları<br />

yapay organ geliştirilmesine<br />

yöneltmiştir.<br />

<strong>Yapay</strong> böbrek, veya diyalizör,<br />

vücuttan atık ürünleri<br />

uzaklaştırmak üzere<br />

geliştirilmiş bir yaşam destek<br />

sistemidir.


YAPAY BÖBREK<br />

<strong>Kan</strong>ın “diyalizat” ile<br />

ekstrakorporal<br />

dengelenmesi<br />

Pasif membran<br />

özellikleri ve diyalizat<br />

bileşimi ile düzenlenir.<br />

Solvent ve küçük<br />

moleküller için etkili.


YAPAY BÖBREK TEKNOLOJİSİ<br />

Temel Cihaz Gelişmeleri<br />

• 1955’ten önce: çoğunlukla ilkel<br />

• 1955: “klasik” mühendislik<br />

yaklaşımları<br />

• 1968- hollow fiber diyalizör<br />

• 1970-günümüze: toplu üretilen<br />

cihazlar, yeni<br />

membranlar, rutin<br />

işlemler, durağan-yavaş<br />

gelişim<br />

Tamamlayıcı teknolojiler<br />

• Sorbent sistemleri<br />

• Giyilebilir araçlar<br />

• Peritoneal diyaliz<br />

• Hemodiafiltrasyon<br />

• Kullanım alternatifleri<br />

• Eritropoietin<br />

Transplantasyon<br />

• Uygun canlı verici<br />

• Aynı türden nakil<br />

• Hayvansal dokular


İLK ARAÇLAR – ca. 1915


İlk Klinik Kullanım<br />

Kolff, 1947<br />

Klinik olarak başarılı ilk yapay<br />

böbrek (Kolff, 1947) tuz<br />

banyosuna daldırılmış çelik bir<br />

kalıp etrafına sarılmış sellofan<br />

borucuklardan oluşmaktaydı.<br />

Hastadan alınan kan, bu<br />

borucuklardan geçmekte ve<br />

toplar damardan tekrar<br />

hastaya verilmekteydi.<br />

Zamanla bu cihaz üzerinde<br />

değişiklikler yapılarak daha<br />

ucuz, daha küçük, daha etkin<br />

ve bilgisayar kontrollü<br />

makineler geliştirilmiştir.


Kolff’un Davul Diyalizörü, 50’ler


Alwall Coil Diyalizör, İsveç


Kolff/Baxter<br />

Twin-Coil Diyalizör


• 10,000 fiber<br />

• uzunluk: 30 cm<br />

• iç çap: 200 µm<br />

• ~ 350 mL hacim 20,000<br />

cm 2 yüzeye sahiptir<br />

Hollow Fiber Diyalizör


<strong>Yapay</strong> Böbrek<br />

Hastaya haftada iki-üç gün, günde<br />

yaklaşık 3-4 saat süreyle<br />

yapay böbrek tedavisi uygulanmaktadır.<br />

Diyaliz tedavisi yöntemi pahalı<br />

olduğu için birçok ülkede mali<br />

problemlere yol açmaktadır.<br />

Diyalizör hastanın kan akımındaki<br />

safsızlıkları ve atık ürünleri<br />

uzaklaştırmak üzere saf su<br />

kullanır. Kullanılan suyun<br />

olağanüstü saf olması<br />

gereklidir. Aksi halde daha<br />

büyük klinik problemlerle<br />

karşılaşılması olasıdır.<br />

Taşınabilir yapay böbrek çeşitli<br />

atık ürünleri–sonrasında standart<br />

kimyasal teknolojiler kullanılarak<br />

uzaklaştırılabilen amonyağa<br />

dönüştürmek üzere bir elektriksel<br />

işlem kullanan bir silindirdir.


<strong>Yapay</strong> Böbrek<br />

• Gelecekte böbrek hastalarının saatlerce diyaliz makinesine bağlı kalması<br />

gerekmeyebilir.<br />

• Böbreğin metabolizmadaki tek fonksiyonu toksinleri uzaklaştırmak değildir.<br />

Böbrek aynı zamanda önemli besinleri ve hormonları dönüştürmekten de<br />

sorumludur. Tüm faydalarına rağmen bir diyaliz hastası için yaşam<br />

beklentisi erken teşhis edilmiş bir akciğer veya prostat kanseri<br />

hastasından daha düşüktür. Böbrek hastaları kronik olarak yorgunluk<br />

hissederler ve çoğu zaman işe geri dönmeleri mümkün olmayabilir.<br />

• Araştırmacılar, böbreğin tüm fonksiyonlarını yerine getirecek bir yapay<br />

organ geliştirmeye çalışmaktadır. Bu cihaz insan yapısı araçlarla kültür<br />

ortamında yetiştirilmiş gerçek böbrek hücrelerinin bileşimidir. Bu hücreler<br />

biyo-yapay böbreğin toksinleri süzmekle kalmayıp diyalizle<br />

gerçekleşemeyen diğer fonksiyonlarını da yerine getirmesine olanak<br />

sağlayacaktır.


KALP<br />

Kalbin Temel<br />

Fonksiyonu;<br />

Dokulara besin ve<br />

oksijen taşıyan ve atık<br />

ürünleri uzaklaştıran<br />

kanı vücudun tüm<br />

bölgelerine<br />

pompalamak.


KALP<br />

“Kalp kusuru” ne demektir?<br />

Kalbin olması gerektiği gibi etkin<br />

çalışmamasıdır.<br />

Sebepleri nelerdir?<br />

En geneli koroner kalp<br />

hastalığıdır. Diğerleri ilaç ve<br />

alkol kullanımı, kalp kapakçığı<br />

anormallikleri ve kalp kası<br />

rahatsızlığıdır.


KALP<br />

Kalp rahatsızlığı nasıl tedavi edilir?<br />

Önlemek en iyi tedavi olarak kabul<br />

edilir.<br />

Önlemek; dengeli beslenmeyi, düzenli<br />

egzersizi, düzenli check-up, alkol,<br />

sigara ve benzeri maddelerden<br />

sakınmayı kapsar.<br />

Kalp fonksiyonunu güçlendiren çeşitli<br />

ilaçlar da geliştirilmiştir.<br />

Ciddi kalp rahatsızlıklarını düzeltmek<br />

için ise cerrahi ve kalp<br />

transplantasyonları gereklidir.


YAPAY KALP<br />

İlk Çalışmalar<br />

Kalbin işi sürekli olduğundan, araştırmacılar uzun süre kalp yerini alacak mekanik<br />

pompa geliştirmeye çalıştılar.<br />

1935’de Fransız cerrah Alexis Carrel (1873-1944) ve ünlü Amerikan havacı Charles<br />

Lidberg (1902-1974) bir perfüzyon pompası tasarladılar.<br />

Perfüzyon pompası vücudun dışında çalışmak üzere tasarlanmıştı. Görevi kanın<br />

organlardan, kalp dahil, geçerek canlı kalmalarını sağlamaktı.


YAPAY KALP<br />

İlk Çalışmalar<br />

İlk tüm yapay kalp (TAH) 1957’de<br />

Clevelang Kliniğinde bir köpeğe implante<br />

edildi.<br />

1964’de NIH hem kısmı hem de tüm<br />

yapay kalp cihazları için <strong>Yapay</strong> kalp<br />

Programı oluşturdu.<br />

Michael DeBakey (1908-) 1966’da<br />

pnömatik olarak çalışan (hava basıncı ile<br />

çalışan) bir alet üreterek implante etti. Bu<br />

alete Left Ventricular Assist Device<br />

(LVAD) adı verildi.<br />

LVAD kanı arterlerin dışına pompalayan<br />

bir oda olarak görev yapar. Ciddi kalp<br />

rahatsızlıklarının çoğu sol ventrikül<br />

kusurundan kaynaklandığı için bu büyük<br />

bir gelişmedir.<br />

İnsana ilk yapay kalp implantasyonu<br />

1969’da yapılmıştır. Görevi kalp<br />

transplantasyonu gerçekleşene<br />

kadar hastayı canlı tutmaktı.


YAPAY KALP<br />

İlk Çalışmalar<br />

Kalıcı kullanım için implantasyon 1982’ye kadar<br />

gerçekleşmedi. Dişçi Barney Clark’ın, Amerikalı<br />

doktor Robert Jarvik’in geliştirdiği Jarvik-7 ile ikinci<br />

bir yaşam şansına kavuşacağı dünya çapında<br />

haber oldu. Alet sıkıştırılmış hava ile çalışan plastik<br />

ve titanyumdan yapılmış bir pompaydı. Sıkıştırılmış<br />

hava büyük bir dış hava kompresörünün iki tüpten<br />

abdomendeki insisyonlar üzerinden vücuda<br />

verilmekteydi. Clark sadece 112 gün yaşayabildi.<br />

Daha sonra 1984 ve 1985’de dört Jarvik-7<br />

implantasyonu daha yapıldı. Bu hastalar da<br />

hayatlarını kaybettiler. Hastalardan birisi 620 gün<br />

yaşadı fakat bu süre içerisinde bir seri güçsüzlük<br />

verici etkiyle uğraştı. Jarvik-7 nin kalıcı<br />

implantasyonunun sonuçları kısıtlamalarını gözler<br />

önüne serdi. Bunlar arasında kan pıhtıları<br />

oluşturup beyine giderek felçe neden olması da<br />

vardı.


YAPAY KALP<br />

Mevcut araştırmalar elektrikle<br />

çalıştırılan yapay kalpler üzerine<br />

yoğunlaşmıştır. Bu cihazlar<br />

radyo sinyalleri üzerinden güç<br />

iletmek için taşınabilir pil<br />

paketleri kullanırlar. Radyo<br />

sinyalleri sağlam deriden<br />

geçerek implante mekanik kalp<br />

pompasına ulaşır. Bu hastaya<br />

hareketlilik sağlar ve vücutta<br />

kalıcı bir açıklık oluşturulması<br />

gerekliliğini elimine eder. Aynı<br />

zamanda ilk havayla çalışan<br />

pompalardaki enfeksiyon riskini<br />

azaltmıştır. Bu elektrikli<br />

cihazların ilki 1991’de insana<br />

implante edilmiştir.


<strong>Yapay</strong> Kalp<br />

LVAD (Left Ventrical Assist Devices)- Karıncık Yardımcı Araçları<br />

Bu araçlar vücuda yerleştirilmek üzere geliştirilmiştir ancak tek başına kalbin yerin<br />

almamaktadır. Kalbin kanı pompalamasını sağlayan sol karıncık fonksiyonunu<br />

düzenlemektedir.<br />

LVAD’ler<br />

1. uygun bir verici bulunana kadar<br />

destek sistemi oluşturmaktadır.<br />

2. Kalp ameliyatı geçirmiş ve kalp<br />

fonksiyonunu henüz tamamen<br />

düzelmemiş hastalarda kalp<br />

normale dönene kadar destek<br />

sistemi olarak kullanılmaktadır.<br />

3. Ciddi kalp bozukluğuna sahip<br />

hastalarda kalıcı implant olarak<br />

kullanılmaktadır (Ciddi yan etkileri<br />

nedeniyle bu şekilde kullanımı<br />

sınırlıdır).


<strong>Yapay</strong> Kalp<br />

TAH (Total Artificial Hearts)-Tüm <strong>Yapay</strong> Kalp<br />

Daha hafif olmaları ve kolay kullanımlarıyla<br />

LVAD’lerden ayrılmaktadır.<br />

Gerçek bir kalp gibi çalışan TAH<br />

6 ana bölümden<br />

oluşmaktadır;<br />

1 iç pompalama birimi<br />

2 iç şarj edilebilir batatya<br />

3 iç elektronik sistem<br />

4 iç güç transfer bobini<br />

5 dış güç transfer bobini<br />

6 dış batarya paketi


<strong>Yapay</strong> Kalp<br />

TAH genellikle titanyum ve Angioflex adı<br />

verilen poliüretan plastikten yapılmıştır.<br />

Laboratuvar testlerinde bu plastiğin<br />

yıllarca günde 100,000 kez çarpabildiği<br />

belirlenmiştir. Düz, dikişsiz tasarlanan<br />

pompadan geçen kan hücrelerinin<br />

hasarını önlemektedir.<br />

<strong>Yapay</strong> kalplere talep dünyada oldukça<br />

fazladır. Bu tür araçları daha etkin,<br />

daha ucuz ve problemsiz olarak<br />

üretilmek üzere halen yoğun olarak<br />

çalışılmaktadır.


Valfler<br />

<strong>Yapay</strong> Kalp<br />

<strong>Yapay</strong> kalplerin uygun şekilde yapımaları fonksiyonları nedeniyle çok zordur. Bu<br />

malzemeler çok uzun süre dayanıklı olmalı, dış kaplanmaya dayanıklı olmalı,<br />

tamamen yalıtıldığında hava geçirmez olmalı, kolaylıkla implante edilebilmeli ve<br />

valfin üzerinde kan pıhtılaşma eğilimi olmamalıdır.<br />

İlk yapay kalp valfi tipleri Dr. Charles Hufnagel ve Dr. Dwight Harken’in geliştirdiği bir<br />

kafes ve akrilikden oluşan toptan oluşuyordu. Daha modern versiyonlar titanyum<br />

kafes ve silikon toplardan yapılmıştı. Top valfler kolaylıkla kaplanmadıkları için iyi<br />

çalıştılar, ancak hemodinamik (kan akışı) özellikleri doğal kalp kapakçıkları ile<br />

benzemekten çok uzaktı ve şekilleri de implantasyon güçlüklerine neden<br />

oluyordu.


<strong>Yapay</strong> Kalp<br />

Valfler<br />

1969’da, Bjork-Shiley ve Lillehei-Kaster eğimli disk valfleri prostetik kalp valflerinin<br />

kullanımını olağanüstü derecede artırdı. Sadece ABD’de bu valflerden<br />

onbinlercesi implante edildi. Ne yazıkki, başlangıçta başarılı olan valflerin<br />

hemodinamiğini geliştirme yönündeki çabalar başarızıslıkla sonuçlandı. Bazı<br />

modeller kalp hasarı ile sonuçlanan gerilerek kırılmalar gösterdiler. Bjork-Shiley<br />

valf modellerin çoğu oldukça dayanıklı ve çok düşük (neredeyse sıfır) yapısal<br />

hasara sahip olmalka birlikte tüm bu valfler ABD marketinden 1992’de kaldırıldı.<br />

Bu “yaprakçık” şeklindeki valfler üzerine modifikasyon yıllarca devam etti ve<br />

bazıları günümüzde halen kullanılmaktadır.


<strong>Yapay</strong> Kalp<br />

Valfler<br />

<strong>Yapay</strong> kalp valfleri teknolojisinde sonraki aşama tasarıma gerçek canlı dokunun<br />

entegrasyonudur. Domuz valf dokusu veya sığır perikard dokusu metal tel stent<br />

üzerine dikilmiştir. Bu tür implantlar oldukça başarılı olmuştur ve mükemmel<br />

hemodinamiğe sahiptirler.


Karaciğer<br />

Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2<br />

kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır.<br />

Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana<br />

gelir.<br />

Karaciğerin görevi :<br />

- Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1 litre) safra salgılar.<br />

- Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler.<br />

- Vücudun ısısını ayarlar.<br />

- Vücudun ihtiyacı olan su ve vitaminleri yapar.<br />

- Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri<br />

depolar.<br />

- <strong>Kan</strong> miktarını ayarlar.<br />

- Hormonların görevleri üzerinde etkili olur.<br />

Karaciğer yukarıda belirtilen görevlerinden herhangi birini yapamaz<br />

hale gelecek olursa, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. Bunların en<br />

önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması,<br />

karaciğer sirozu, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşıdır.


Karaciğer<br />

• 25 yıllık yoğun araştırmalara rağmen ağır hepatit için etkin bir tedavi<br />

yöntemi bulunamamıştır. Hepatit yılda bir milyondan fazla insanın<br />

ölümüne yol açmaktadır. Bunların çoğu hepatitin neden olduğu siroz ve<br />

kronik karaciğer hasarı nedeniyledir. Mevcut tek tedavi yöntemi karaciğer<br />

transplantasyonudur; ancak verici bulunması zor olduğu gibi işlem çok<br />

karmaşık, pahalı ve sıklıkla imkansızdır.<br />

• Kalp ve böbreklerin aksine, karaciğer yenilenebilme yeteneğine sahiptir ve<br />

hastalar kendi karaciğer fonksiyonları normale dönene kadar yapay bir<br />

sistemle desteklenirlerse yaşama şansları artacaktır.<br />

• Yıllarca yapay bir karaciğer geliştirilmesi imkansız olarak düşünülmüştür.<br />

Karaciğer oldukça karmaşık bir organdır. Birçoğu henüz bile<br />

anlaşılamamış çok sayıda görevi yerine getirir. Bir bilim adamının deyişiyle<br />

“tek bir insan karaciğerinin fonksiyonlarını taklit etmek için gerekli<br />

ekipman büyük bir ofisi kaplayabilir”


Karaciğer<br />

Böbrek hastalıklarının aksine, karaciğer rahatsızlığı durumunda yapay destek<br />

sistemlerinin kullanımı çok yaygın değildir, çünkü hepatik toksinler üremik<br />

toksinlerin aksine albümine bağlıdır ve dolayısıyla konvansiyonel diyalizle<br />

uzaklaştırılamazlar. Hepatik toksinlerin uzaklaştırılmasına yönelik gelişmeler<br />

çok yakın zamana dayanmaktadır. Bu nedenle karaciğer kendini yenileyene ya<br />

da karaciğer transplantasyonu gerçekleşene kadar hastayı desteklemek henüz<br />

mümkün olmaya başlamıştır.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

1. Peritonel diyaliz<br />

Karın boşluğunda şişme olan hem karaciğer hem böbrek hastası kişilerde sıklıkla<br />

kullanılan bir sitem olmakla birlikte özellikle zayıf peritonel kan akışı olan<br />

hastalarda hepatik toksinlerin uzaklaştırılmasında yetersiz olması nedeniyle<br />

kısıtlı role sahiptir.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

2. Hemodiyaliz<br />

Konvansiyonel hemodiyaliz (HD) difüzyonla<br />

sadece, amonyak ve amino asitler gibi suda<br />

çözünen küçük molekülleri uzaklaştırır.<br />

Ancak, hepatik toksinlerin çoğu albümine<br />

bağlı veya lipidde çözünür olduğu için HD ile<br />

uzaklaştırılamazlar ve rolü sınırlıdır.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

3. Hemofiltrasyon (HF)<br />

Polisülfon veya poliakrilonitril gibi yüksek geçirgenliğe sahip membranlar bazı<br />

hepatik toksinleri ve amonyağı içeren sıvıyı uzaklaştırmak üzere karaciğer<br />

hastalıklarında kullanılmıştır. Hepatik ensefalopati düzelmesi ve şiddetli hepatit<br />

hastalarında yaşama rapor edilmiştir.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

4. Sürekli Renal Değişim Tedavisi<br />

Geçirgen membranların daha yavaş pompa<br />

hızıyla daha uzun süre için hepatik<br />

ensefalopatide kullanımı, aralıklı HD veya<br />

HF’ye göre daha iyi kardiyovasküler ve<br />

intrakraniyel kararlılık sağladığı göstermiştir.<br />

Bir arter damara ulaşıldığında kan pompası<br />

gerekmemekte ve bu şekilde sürekli<br />

arteriovenöz hemodiyaliz (CAVHD) olarak<br />

adlandırılmaktadır. Venöz damarlarda<br />

pompa gereklidir, bu da sürekli venovenöz<br />

hemodiyaliz (CVVHD) olarak<br />

adlandırılmaktadır. Bu yöntem intrakraniyel<br />

basıncı azaltarak hepatik ensefalopatiyi<br />

iyileştirebilir ve inflamatuar sitokinleri<br />

uzaklaştırarak sepsis çöktürücü faktör<br />

olduğunda faydalı olabilir. Laktat bazlı<br />

değişim sıvıları veya diyalizatlardan laktatın<br />

bikarbonata dönüşümü kusurlu olduğundan<br />

sakınılmalıdır. Bu nedenle bikarbonat temelli<br />

sıvılar kullanılmalıdır.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

5. Aktif karbon hemoperfüzyon<br />

<strong>Kan</strong> yağda çözünür toksinleri adsorplayan aktif karbon içeren kartuştan geçirilir ve<br />

teorik olarak HD ve HF’den üstündür, ancak yaşam süresini uzatmakta ek bir<br />

faydası gözlenmemiştir.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

6. Plazma değişimi<br />

Yüksek geçirgenlikli plazma filtreleri kullanarak yüksek hacimli plazma değişimi ile<br />

yağda çözünen ve albümine bağlı hepatik toksinleri uzaklaştırmak mümkündür.<br />

Ek bir aktif karbon kartuşu, toksinleri uzaklaştırmada ve ağır hepatik<br />

rahatsızlığa sahip hastalara destek olarak ek fayda sağlamaktadır.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

7. Biyolojik - DT sorbent sistemi (Karaciğer diyalizi)<br />

Bu sistem selüloz membran diyalizörle aktif karbon süspansiyonu ve sodyum yüklü<br />

katyon değiştirici reçineyi içeren diyalizattan oluşmuştur. Selüloz membrandan<br />

geçen düşük molekül ağırlıklı toksinler uzaklaştırılabilir. Toz haline getirilmiş<br />

sorbent içeren modifikasyonlar yapılmıştır. Bilirubin ve kreatinin azaması ile<br />

ensefalopatide iyileşme gözlenmekle birlikte hastanın tüm yaşam süresinde<br />

iyileşme gözlenmemiştir.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

8. Moleküler adsorbent döngü<br />

sistemi (MARS) diyalizi<br />

Bu sistem diyalizin albümin bazlı<br />

diyalizat içerdiği sistemdir, amaç<br />

albümine bağlı toksinlerin<br />

uzaklaştırılmasıdır. Bunlar<br />

aromatik aminler, safra asitleri,<br />

bilirubin, indoller, fenoller,<br />

merkaptanlar, orta zincirli yağ<br />

asitleri vs. dir. Albümin<br />

moleküllerinin çok sayıda<br />

bağlama bölgeleri sayesinde<br />

önemli taşıma ve detoksifikasyon<br />

fonksiyonları olduğu temeline<br />

dayalı bir sistemdir. Sistem<br />

albümin bağlı toksinlerin<br />

hepatositlere normal transferini<br />

taklit eder. MARS sistemi üç<br />

bölümden oluşmaktadır: kan<br />

devresi, albümin devresi ve HD<br />

veya HF bölmesi.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

9. Biyoyapay karaciğer (BAL)<br />

Bu sistemde, hasta kanı veya plazması hollow<br />

fiber biyoreaktörlere pompalanır. Diyalizat<br />

kısmında taze izole edilmiş veya soğukta<br />

korunmuş domuz hepatositleri veya<br />

dönüştürülmüş insan hepatoma hücre dizisi<br />

bulunur. <strong>Kan</strong> ilk önce plazma filtresinden<br />

geçer ve biyoyapay karaciğerden geçer ve<br />

aktif karbon kolondan geçerek hastaya geri<br />

verilir. Dolayısıyla hem hepatik sentetik<br />

fonksiyonları sağlama hem de diğer ALS<br />

sistemlerinin detoksifikasyon özelliklerine<br />

sahiptir. Etkin hepatositler normal hepatik<br />

fonksiyonun sadece %2’lik görevini<br />

başarabilmişlerdir ve dolayısıyla kronik<br />

karaciğer hastalıklarının akut<br />

dekompensasyonu için pek kullanışlı<br />

değildirler. Domuz endojen virüsünün<br />

bulaşma ihtimaline karşın bu tür bir durum<br />

rapor edilmemiştir. Ancak halen yabancı<br />

proteinlere karşı riskler mevcuttur. Dolayısıyla<br />

bunların etkinliği ve güenliği için daha fazla<br />

çalışmaya ihtiyaç vardır.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

10. Ekstrakorporal karaciğer yardımcı aracı (ELAD)<br />

Bu sistemde kan, diyalizat kısmında genellikle hepatoblastoma hücre dizisinden üretilmiş 200<br />

g insan hepatositi içeren bir veya daha fazla hollow fiberden geçer. Hastalar genellikle<br />

işlemi iyi tolere edebilmektedirler ve ensefalopatide iyileşme gözlenmiştir, karaciğer nakli<br />

bekleyen hastalarda kullanılabilir.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

11. Xenogenic perfüzyon<br />

Ağır hepatik hastalıklarda<br />

hayatı uzatmak için<br />

maymun veya domuz<br />

karaciğeriyle<br />

ekstrakorporal tüm organ<br />

perfüzyonu konvansiyonel<br />

yöntemlere göre önemli<br />

avantaj göstermemiştir.


YAPAY KARACİĞER DESTEK SİSTEMLERİ<br />

12. Ekstrakorporal hepatik perfüzyon<br />

Transplantasyon için uygun olmayan insan karaciğeri ile eksrakorporal perfüzyon<br />

kısa süreli bir iyileşme gösterebilir. Bu nedenle sadece nakilden önce rol<br />

oynayabilir.


Polimerik mikrokürelere tutunan hepatosit hücreleri


Akciğer<br />

Akciğerler göğüs boşluğumuzun büyük<br />

kısmını dolduran koni şeklinde,<br />

süngerimsi yapıda bir çift organdır.<br />

Akciğerlerin başlıca görevi, vücut<br />

hücrelerinin artık maddesi olan<br />

karbondioksiti vücuttan atmak ve<br />

yaşam için temel gereksinim olan<br />

oksijeni vücuda almaktır.<br />

İki katlı plevra denilen bir zarla kaplıdır<br />

ve diyafram aracılığıyla karın<br />

boşluğundan ayrılır.<br />

Nefes almamızı sağlayan<br />

akciğerlerimizin bir diğer önemli<br />

görevi ise kanın temizlenmesini<br />

sağlamaktır. Akciğerin içerisinde<br />

bronşlar ve alveol denen hava<br />

keseleri, kan ve lenf damarları<br />

bulunur.


Akciğer<br />

Çeşitli tiplerde kronik obstrüktif pulmoner akciğer hastalıkları mevcuttur<br />

(COPD);<br />

- Astım<br />

- Kronik bronşit<br />

- Pulmoner emfizemi<br />

- Akciğer kanseri<br />

Akciğer transplantasyonu, son evredeki kronik solunum hastalıklarında tek tedavi<br />

yöntemidir. Ancak organ vericilerin az olması nedeniyle bu olasılığın sınırlı olması<br />

genellikle çoğu hastanın organ beklerken ölümü ile sonuçlanmaktadır. Bu<br />

problemi aşmak üzere çeşitli araştırmalar yürütülmektedir. Gaz değiştirici<br />

membran teknolojisindeki ilerleme ile kan akışına direnci düşük oldukça etkili<br />

oksijenatörler geliştirilmiştir.<br />

Bu membranlarla oluşturulan ve doğal kardiyak akışla çalışan cihazlar potansiyel<br />

akciğer olarak kullanılabilirler.


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

Akciğer hastaları için şu an<br />

en iyi alternatif kanı<br />

oksijenlendiren ve<br />

dolaştıran ekstrakorporal<br />

membran oksijenatörü,<br />

ECMO gibi<br />

gözükmektedir.


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

Ekstrakorporal sirkülasyon (ECC)<br />

<strong>Yapay</strong> organ fonksiyonu amacıyla<br />

vücuttaki tüm kanın döngüsü<br />

Ekstrakorporal membran<br />

oksijenatörü (ECMO)<br />

<strong>Kan</strong>ın oksijenlendirilmesi ve atıkların<br />

uzaklaştırılması için bir “akciğer”<br />

membrandan geçirilmesi<br />

ECC ve ECMO’nun tarihi<br />

Gibbon (1937-1957): ECC’nin bulucusu<br />

Clowes (1956): İlk membran oksijenatör<br />

Kolobow (1963): Silikon yapay akciğer<br />

Bartlett (1970): laboratuvar ortamında ECMO<br />

White (1971): infant ECMO<br />

Hill (1971): ilk yetişkin hasta<br />

Bartlett (1974-1982): faz I-II neonatal ECMO denemeleri


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

ECMO’nun Bileşenleri<br />

• Venöz kanül<br />

• Döner pompa (kanın geri dönüşü için basınç sağlar)<br />

• <strong>Yapay</strong> akciğer (gaz değişimi gerçekleşir)<br />

• Isı değiştirici (kan tekrar ısıtılır)<br />

• Arteriyel kanül


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

ECMO Devresi


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

ECMO Devresi


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

ECMO Devresi<br />

SvO 2<br />

Monitörü<br />

<strong>Yapay</strong><br />

akciğer<br />

Gaz akış<br />

metresi<br />

Basınç monitörü<br />

Isı değiştirici<br />

ultrafiltrasyon<br />

Sıvılar/<br />

Heparin<br />

Pompa


<strong>Yapay</strong> Akciğer<br />

Membran akciğer


Pankreas<br />

Karın boşluğunun üst tarafında ve bel omurlarının ön<br />

kısmında yerleşik bir organdır.<br />

Salgılarıyla sindirim fonksiyonuna yardımcı olur ve kan<br />

şekerini düzenler.


Pankreas<br />

Bugün dünyada 400 milyondan fazla diyabetik hasta vardır.<br />

• Diabetes mellitus kanda ve idrarda yüksek oranlarda şeker ile<br />

karakterize edilen bir hastalıktır. <strong>Kan</strong>da şeker yükselmesinin nedeni<br />

pankreas tarafından üretilen insülin hormonunun yetersiz<br />

salınmasıdır. Bu hormonun yokluğunda vücut hücreleri şekeri<br />

alamazlar ve şeker fazlası idrarla atılır.<br />

• İnsülin enjeksiyonu ve oral hipoglisemiklerin alımı gibi tedavilere<br />

rağmen diyabet kalp hastalığı ve kanserin ardından üçüncü önemli<br />

ölüm nedenidir.<br />

• Diyabet aynı zamanda düşük ve yüksek kan şekeri dengesi iyi<br />

sağlanamadığında böbreklerde, gözlerde ve kan damarlarında da<br />

hasara yol açar.


Pankreas<br />

Son yıllarda birçok bilim adamı değişken kan şekeri problemini<br />

enjeksiyona göre daha duyarlı olarak insülin salımı yapabilen<br />

implante edilebilir insülin pompaları ile çözmeye çalışmaktadır.<br />

Bazı tasarımlarda insülin yavaş ve sürekli olarak salınır. Bu sistemin<br />

dezavantajı diyet ve aktivite ile oluşan değişiklikleri göze<br />

almamasıdır.<br />

Diğerlerinde salınacak insülin miktarı kandaki şeker miktarına duyarlı<br />

bir sensör ile belirlenir. Bu tasarımların zorluğu aylarca fonksiyon<br />

gösterebilecek elektrotların yapılmasındadır.<br />

Elektrodun bozulması çok kötü sonuçlara yol açabilir: çok fazla veya<br />

çok az insülin salımı öldürücü olabilir.


<strong>Yapay</strong> Pankreas<br />

<strong>Yapay</strong> Pankreas Nasıl Çalışır?


<strong>Yapay</strong> Pankreas<br />

Sürekli glukoz izlenmesi için bazı teknikler


<strong>Yapay</strong> Pankreas<br />

Mikrodiyaliz ile<br />

glukoz tayini


<strong>Yapay</strong> Pankreas


<strong>Kan</strong><br />

• Kullanılacak oksijenin dokulara taşınması ve karbondioksitin<br />

akciğerlere ulaştırılması<br />

• Barsaklardan emilen metabolik ihtiyacı karşılayacak maddelerin<br />

gerekli yerlere ulaştırılamsı<br />

• Metabolik faaliyetler esnasında ortaya çıkan atıkların ve ihtiyaç<br />

fazlası maddelerin karaciğer ve böbrek gibi detoksifikasyon<br />

organlarına götürülmesi<br />

• Sıvı ve elektrolit dengesi<br />

• Vücut ısı dağılımı<br />

• Hormon ve ilaçların dokulara taşınımı<br />

• Asit ve baz dengesi<br />

• Hücresel ve humoral bağışıklık<br />

Gibi önemli görevlere sahiptir


<strong>Yapay</strong> <strong>Kan</strong><br />

Nakillerde, insan kanı yerine yapay kan kullanılması düşüncesi yeni değil.<br />

17 yüzyılda, Sir Cristopher Wren, bira, şarap ve hatta afyonun insan kanı<br />

yerine kullanılabileceğini öne sürmüştü. Ancak, kan nakillerinin modern<br />

çağı, Karl Landsteiner’in 1901 yılında insan kanı grup antijenlerini<br />

keşfetmesiyle başladı. Landsteiner, kanı A, B ve C (daha sonra 0 olarak<br />

değiştirildi) olmak üzere önce üç gruba ayırdı; bir yıl sonra da AB grubu<br />

listeye eklendi. Bu çalışmalar, o zamana kadar yapılan nakillerin neden<br />

başarısız olduğunu açıklıyordu.<br />

17. yüzyıldan itibaren kan nakilleri doğum veya travma ile oluşan kan<br />

kayıplarını karşılamak üzere veya kan değişimi tedavilerinde<br />

kullanılmaktadır.<br />

Ancak hastalıklı kan sorunu (HIV, hepatit…) Yetersiz kan bağışları ve diğer<br />

bazı nedenlerden dolayı kanın yerine geçebilecek çözeltiler üzerinde yoğun<br />

olarak çalışılmaktadır.


<strong>Yapay</strong> <strong>Kan</strong><br />

<strong>Kan</strong>ın yerine kullanılması düşünülen bileşiklerin taşıması gereken<br />

başlıca özellikler<br />

• Toksik olmama<br />

• Hastalık taşımama<br />

• Kolay taşınabilme<br />

• İmmün tepkiye neden olmama<br />

• Uzun raf ömrüne sahip olma<br />

• <strong>Kan</strong>ın birçok işlevini yerine getirebilme<br />

• ve tüm kan grupları ile uyumlu olma şeklinde özetlenebilir.<br />

• Bu bileşikler vücut eksik kanı tamamlayana kadar vücutta kalabilmeli<br />

ve sonra herhangi bir yan etkiye neden olmadan vücuttan<br />

atılabilmelidir.


<strong>Yapay</strong> <strong>Kan</strong><br />

Perflorokarbon (PFC) Emülsiyonları<br />

Oksijen ve karbondioksit gibi gazları büyük miktarda çözebilirler. PFC’ler oksijeni<br />

aktif olarak tutan ve bırakan hemoglobinin aksine gazları pasif olarak<br />

dağıtırlar. Oksijen plazmada yüzen PFC’ye kırmızı kan hücreleri ile<br />

etkileşmeden yönlenir. PFC’nin alabileceği oksijen miktarı solunan oksijen<br />

miktarı ile doğru orantılıdır. Difüzyon ve taşıma gibi kısıtlamaları olmadığından<br />

gazları hemoglobine göre daha etkili ve hızlı taşırlar. Retiküloendotel sistem<br />

PFC taneciklerini dalak ve karaciğerde biriktirdikten sonra akciğerlerden gaz<br />

olarak atar. Tanecikler PFC verildikten yaklaşık 4-12 saat sonra ortamdan<br />

uzaklaştırılmış olurlar.<br />

PFC’lerin yaygın kullanımı bileşiğin yan etkileri,<br />

saklama zorlukları ve düşük verimi gibi<br />

sebeplerle gerçekleşmemiştir.


<strong>Yapay</strong> <strong>Kan</strong><br />

Hemoglobin-Bazlı Oksijen Taşıyıcılar<br />

Her bir hemoglobin molekülünde, demir içeren ve heme grubu olarak<br />

adlandırılan, her biri bir oksijen molekülüne bağlanan dört zincir<br />

bulunur. Bu oksijen-heme bağı, hemoglobin molekülünün şeklinde<br />

değişime yol açar. Bu durum, hemoglobinin ilave oksijen moleküllerini<br />

giderek daha fazla çekmesine yol açar. Yani, oksijen kısmi<br />

basıncındaki küçük bir değişiklik, hemoglobinin bağlandığı ya da<br />

bıraktığı oksijen miktarında önemli bir değişime neden olur.<br />

Bunun yanında, sıcaklık ve pH da oksijenin hemoglobine bağlanmasını<br />

etkiler.<br />

Benzer olarak, 2,3-difosfogliserat denen ve normalde insan<br />

eritrositlerinde bulunan bir ürün, oksijenin hemoglobine bağlanmasını<br />

etkiler. 2,3 Difosfogliserat derişimi arttıkça, oksijenin dokulara<br />

bırakılması daha yüksek oksijen kısmi basıncında gerçekleşir.


<strong>Yapay</strong> <strong>Kan</strong><br />

Hemoglobinin hücreden arındırılmış bir çözeltisi,<br />

kan yerine kullanılabilir; çünkü hemoglobin,<br />

• alyuvarlar olmadan da oksijen taşıma yeteneğini korur.<br />

• uyum testi gerektirmez.<br />

• enfeksiyona yol açan ajanlara karşı yüksek filtreleme ve düşük<br />

sıcaklık gibi yöntemlerle sterilize edilebilir (yani mikroplardan<br />

arındırılabilİR).<br />

Buna karşılık, vericiden alınan kanın, alıcıda hemolitik<br />

reaksiyona (alyuvar parçalanmasına) yol açmaması<br />

için dikkatle çapraz testten geçirilmesi gereklidir.<br />

Ancak, HBOT’ların<br />

• dolaşımda beklenmedik biçimde çok kısa ömürlü olmaları,<br />

• anormal ölçüde oksijen çekmeleri ve<br />

• klinik yan etkileri en önemli sorunlarıdır.


<strong>Yapay</strong> <strong>Kan</strong><br />

Bu sorunun üstesinden gelmek için;<br />

• hemoglobinin kimyasal olarak değiştirilmesine<br />

• hemoglobini biyolojik olarak bozunabilen polimer nanokapsüllerden<br />

ya da yağ keseciklerinden yapılan yapay kan hücrelerinin içine<br />

yerleştirilmesine çalışılmaktadır.<br />

HBOT’larla ilgili, aşılması gereken sorunlardan birincisi, yapay kanda<br />

kullanılan hemoglobinin kaynağı.<br />

– En baştaki aday, saklama süresini aşmış verici kanından üretilmiş insan<br />

hemoglobini. Ancak, insan kanı kaynağının yeterli olmaması, insan kökenli<br />

HBOT’lar geliştirmeyi zorlaştırıyor.<br />

– Daha kolay elde edilebilen ve aynı zamanda da ucuz olan bir kaynak da<br />

sığır kanıdır. Sığır kanı, insanlar tarafından yabancı madde olarak<br />

algılanmıyor; ancak hastalık bulaştırma riski var.<br />

– Genetik olarak geliştirilebilecek bakterilerle, sığırlardan ya da insanlardan<br />

geçebilecek hemoglobine bağlı hastalıkların önüne geçilebilir.


<strong>Yapay</strong> Göz<br />

Göz, özellikle de retina kaynaklı hastalıklara çözüm arama<br />

çalışmalarının başlangıcı 1950’li yıllara kadar uzanır. Kör bir<br />

hastanın geçici olarak ışık duyumunu algılamasını sağlayan ve<br />

retinanın arkasına yerleştirilen küçük, düz ve ışığa duyarlı ilk<br />

patentli selenyum pil 1956’da Tassiker’ce tanımlandı. Görüş<br />

gücünü geliştirmeye yönelik girişimler sonraki yıllarda<br />

sürdürüldü. 1990’ların başında bu konuda çalışan<br />

araştırmacıların çoğu, retinaya doğrudan nakli mümkün olan bir<br />

protez geliştirmek için çalışmalara başladılar. Retinal naklin<br />

gereksinimlerine uygun malzeme seçimi, minicik karmaşık<br />

elektrodların yaratılması, malzeme ve retinal doku etkileşmeleri,<br />

elektrik ve eletronik devrelerin tasarımı, cerrahi teknikleri<br />

geliştirilmesi, hastayla üretilen malzemenin birbirine uyumu<br />

başlıca araştırma konuları. ABD, Almanya ve Japonya’daki<br />

gelişmeler, önümüzdeki birkaç yıl içinde, retinal naklin klinik<br />

testlerde kullanılacağına işaret veriyor.


<strong>Yapay</strong> Göz<br />

Çeşitli araştırma gruplarının retina altı implant geliştirme çalışmaları sürüyor. Yaklaşık 50 – 100 mikrometre<br />

kalınlıkta, 2 – 3 mm çaplı büyüklüklerdeki ince bir tabaka, altın ya da titanyum nitritten yapılmış,<br />

mikroelektrotlarla donatılmış ışığa duyarlı fotodiyotların yüzlercesini yada binlercesini taşır. Görünür cisimden<br />

doğan (dışardaki nesneden gelen) ışık, mikrofoftodiyotlarca yüzlerce mikroelektrotun herbirinde küçük akımlara<br />

dönüştürülür. Bu akımlar retinal ağdaki sinir hücrelerine aktarılır. Retina altı protezin, zarar görmüş fotoalıcı<br />

hücrelerin doğrudan yerine geçebilen mikrofotodiyotları içermesi, retinanın bozulmadan kalmış sinir hücreleri<br />

ağında elektrik sinyallerini işleyebilme yeteneği, retina altı boşluktaki mikrofotodiyotların yerleşimi ve<br />

sabitlenmesinin görece daha kolay oluşu, harici bir kamera ya da görüntü işlemcisi gereksinimi olmayışı,<br />

yerleştirilen cisimlere göz hareketlerinin uyumlu oluşu gibi sayısız avantajları var.


<strong>Yapay</strong> Kulak<br />

Tamamen sağır olan pek çok insan<br />

doğrudan işitme sinirini uyaran bir<br />

mikroelektrot aygıt olan “kohlear<br />

implant”tan faydalandı. İşitme siniri<br />

işlevsel olmayan hastalar için yeni nesil<br />

işitme protezleri umut vaad ediyor. Yeni<br />

nesil implantlar, beyin sapı işitme<br />

bölgelerinin yüzeyine veya içerisine<br />

yerleştirilecekler, işitme sinirini atlayarak<br />

doğrudan beyin sapının işitme<br />

merkezlerini uyaracaklar.<br />

Kısmi ya da tam işitme kaybının pek çok nedeni olabilir. Örneğin, dış<br />

Kulaktaki yada kulak zarı ve işitme kemiklerinden oluşan orta kulaktaki<br />

bir bozukluktan dolayı seslerin iletilememesinden kaynaklanan işitme<br />

kaybı oluşur. Genellikle ses titreşimlerini yükselten bir işitme aygıtı<br />

yardımıyla rahatsızlık düzeltilir. Gerçek sağırlık ise kohleadaki kirpikli<br />

duyu hücrelerinin yokluğu nedeniyle oluşur. Kohlea, içi sıvı dolu,<br />

salyangoz biçimli iç kulak organıdır; ses dalgalarını beyne iletilecek<br />

elektrik sinyallerine dönüştürür.


<strong>Yapay</strong> Kulak<br />

Kohlear implant, ses dalgalarını toplayan<br />

bir harici mikrofon ve ses dalgalarını<br />

elektriksel uyarılara dönüştüren bir ses<br />

işlemcisinden oluşur. Elektriksel uyarı, deri<br />

altına yerleştirilmiş bir alıcıya gönderilir.<br />

Alıcı, elektriksel uyarıları, kohlea içine<br />

yerleştirilmiş bir mikroelektrod dizgesine<br />

gönderir. Elektrodlar işitme sinirinin liflerini<br />

uyarırlar. Böylece elektrik sinyalleri, önce<br />

beyin sapının kohlear çekirdeğindeki<br />

uygun (tonotopik) alanlara, sonra da daha<br />

üst işitsel işlem merkezlerine yayılır.


<strong>Yapay</strong> Deri<br />

Ciddi derecede yanıklarda derinin<br />

epidermisin aşağısında uzanan iki<br />

milimetre kalınlığındaki hasara<br />

uğradığında yenilenemeyen<br />

dermis tabakası kaybedilir. Bu<br />

hastalara genellikle otograftlar<br />

veya vücutlarının diğer bir<br />

bölgesinden veya kadavralardan<br />

deri nakilleri yapılır. Ancak bu<br />

yöntemin dezavantajları vardır.<br />

Verilen graft genellikle yanan<br />

bölgeden daha küçüktür ve<br />

gerilmesi gereklidir. Bu da nakil<br />

edilen bölgede yaralanmaya yol<br />

açabileceği gibi graftın alındığı<br />

bölgede de dermisin yaklaşık yarı<br />

kalınlığının alınması gereklidir ve<br />

bu bölgede de yara oluşumu söz<br />

konusudur.


<strong>Yapay</strong> Deri<br />

Bunun yerine uygulanan<br />

yaklaşımlardan birisi hücreleri<br />

vücut dışında üreterek doğal<br />

dokuları taklit etmesinin<br />

sağlanmasıdır. Bu yapay<br />

dokular daha sonra vücut<br />

içerisine nakledilerek hastalıklı<br />

veya hasarlı dokuların<br />

iyileştirilmesinde kullanılır. <strong>Kan</strong><br />

damarlarını ve sinirleri içeren<br />

doğal konakçı doku, zamanla<br />

yapay dokuların yerini alır.<br />

Klinik uygulamalar,<br />

eklemlerdeki kıkırdak doku, deri<br />

ve damar sistemi çalışmalarını<br />

içeriyor.


<strong>Yapay</strong> Kas<br />

Doğal kas<br />

Kasılma organıdır<br />

Sinir uyarılarına karşı güç ve hareketi sağlayan fiberlerden<br />

oluşur.<br />

Kaslar aktin ve miyozin proteinlerinin kemo-mekanik etkileriyle<br />

kasılır.<br />

Vücut eklemleri birbirlerine karşıt çalışan kasların diziliminden<br />

oluşmuştur.


<strong>Yapay</strong> Kas<br />

Doğal kasları taklit eden implante edilebilir yapay kasların yapılabileceği<br />

ilk kez 1600’lü yıllarda Decartes tarafından önerilmiştir.<br />

Çok farklı türlerde yapay kaslar geliştirilmiştir<br />

McKibbin kas hareketlendiriciler<br />

İmplante edilebilir hava tüpleri düşük frekansla büyük<br />

kuvvet sağlamaktadır.<br />

PAN-pH değişimi ile kimyasal olarak uyarılabilenler<br />

Elektriksel olarak uyarılabilen kaslar.<br />

İyonik-Polimer Metal Kompozit<br />

Solenoidler<br />

Piezo-aktif polimerler ve seramikler


Mc Kibben <strong>Yapay</strong> Kası<br />

<strong>Yapay</strong> Kas<br />

Günümüz teknolojisi<br />

İyonik-Polimer<br />

Metal Kompozit<br />

Poliakrilonitril (PAN)<br />

McKibben kası tendon ve<br />

gerçek kasların enerji<br />

depolama özelliklerini taklit<br />

eden yay benzeri bir yapıya<br />

takılı bir araçtır.<br />

• Etkin kullanım<br />

• Düşük fiyat<br />

• Esneklik<br />

• Uygun boyut<br />

gibi avantajları vardır.<br />

Perflore edilmiş iyon<br />

değişim membranları<br />

içermektedir.<br />

İşlem için elektrotlar ve<br />

elektrik akımı gereklidir.<br />

• Hafif<br />

• Sıkı<br />

• Düşük voltajla<br />

çalışabilir<br />

• Gerilme kapasitesi<br />

yüksektir.<br />

Jel ve plastik<br />

karışımından oluşmuştur.<br />

pH’ya bağlı olarak kasılır.<br />

Hızı insan kasına<br />

yakındır. Lateks tüplerle<br />

kaplanmalıdır.<br />

Hala geliştirilme<br />

aşamasındadır.


denizli@hacettepe.edu.tr<br />

www.bioreg.hacettepe.edu.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!