Buraya - Süleyman Demirel Ãniversitesi
Buraya - Süleyman Demirel Ãniversitesi
Buraya - Süleyman Demirel Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
11. ULUSAL<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK<br />
KONGRESİ<br />
“BÜRO ERGONOMİSİNİN ÇALIŞAN SAĞLIĞINA ETKİSİ”<br />
BİLDİRİ KİTABI<br />
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ<br />
UZAKTAN EĞİTİM MESLEK YÜKSEKOKULU<br />
4-6 EKİM 2012<br />
ISPARTA
II<br />
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
11. ULUSAL BÜRO YÖNETIMI VE SEKRETERLIK KONGRESI<br />
BILDIRI KITABI<br />
Baskıya Hazırlayanlar<br />
Gamze YAKUT<br />
Güray TONGUÇ<br />
Arzu ÖZKANAN<br />
Osman DABAN<br />
ISBN: 978-9944-452-65-6<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Matbaası<br />
ISPARTA - 2012
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ III<br />
SUNUŞ<br />
XI. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi; Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi,<br />
Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu tarafından 04-06 Ekim 2012 tarihleri arasında<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda yurt içinden gelen<br />
değerli akademisyenler, araştırmacılar, mesleği icra edenler, yöneticiler ve öğrencilerin<br />
geniş katılımlarıyla gerçekleştirilmiştir.<br />
Kongrenin amacı; büro yönetimi ve sekreterlik konusunda yeni gelişmelerin, mesleki<br />
sorunların, gelecekteki beklentilerin ve büro yönetimi ve sekreterlik eğitimi ile ilgili<br />
düzenlemelerin katılımcıların değerli görüş ve tecrübeleri ile ele alındığı XI. Ulusal Büro<br />
Yönetimi ve Sekreterlik Kongresine bu alanla ilgili akademisyenlerin, mesleği icra<br />
edenlerin, yöneticilerin ve gelecekte bu mesleği gerçekleştirmek için hazırlanan öğrencilerin<br />
değerli katılımları ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, araştırmacılara bilgi ve bulgularını,<br />
meslek kamuoyuna sunmaları için bir olanak sağlamıştır.<br />
Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongreleri ülkemizde bu alanda çalışan akademisyenler<br />
arasında bilgi, görüş ve araştırma sonuçlarının paylaşılmasını, metodoloji sorunlarının<br />
tartışılmasını, bilim dilinin geliştirilmesini ve sonuçta yönetim disiplininde önemli bilimsel<br />
gelişmeler sağlanmasını mümkün kılan çok önemli bir ortam sağlamıştır. Nitekim ilk<br />
başlatıldığı yıllarda sınırlı kalan katılımcı ve kongrede tartışılmak üzere gönderilen bildiri<br />
sayılarında artış gözlemlenmiş ve sunulan bildirilerin bilimsel kalitesi de çok önemli ölçüde<br />
yükselmiştir. Ayrıca değerli sektör çalışanları bilgilendirilerek sektör katılımı kongre<br />
tarihinin en yüksek seviyeye ulaştığı gözlenmiştir.<br />
Bu yılki kongrede, ana tema olarak, “Büro Ergonomisinin Çalışan Sağlığına Etkisi” konusu<br />
işlenmiştir. Kongreye toplam 41 Üniversite’den 38 özgün bildiri ile değerli akademisyenler<br />
katılmıştır. Kongremiz, ikinci gün sunumları sonunda yapılan bir panel ile<br />
sonuçlandırılmıştır. “Sekreterlik Mesleğinin Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu kapanış<br />
paneli değerli hocaların, yönetici ve sektör çalışanının konu ile ilgili bilgi ve tecrübelerini<br />
paylaşması ile gerçekleştirilmiştir.<br />
Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongreleri gerek ulusal gerekse uluslar arası Büro Yönetimi<br />
ve Sekreterlik eğitimindeki gelişmeleri tahlil eden, Büro Yönetimi ve Sekreterlik eğitiminin<br />
nasıl bir yol takip etmesi gerektiğini belirleyen vizyon toplantıları olmaya devam<br />
etmektedir.<br />
Kongremiz vesilesi ile sizleri güller ve göller diyarı Isparta’mızda ağırlamaktan mutluluk<br />
duyduğumuzu belirtmek isteriz.<br />
İlgi, katkı ve katılımlarınıza teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.<br />
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fatih ÇAĞLAR<br />
Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı
IV<br />
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
KONGRE DÜZENLEME KURULU<br />
Onursal Başkan<br />
Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Rektörü<br />
Kongre Başkanı<br />
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fatih ÇAĞLAR<br />
Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Müdürü<br />
Koordinatör<br />
Öğr. Gör. Adeviye ERDOĞAN<br />
Öğr. Gör. Arzu ÖZKANAN<br />
Kongre Düzenleme Kurulu Üyeleri<br />
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALBAYRAK<br />
Öğr. Gör. Emine ARUĞASLAN<br />
Öğr. Gör. İbrahim Bahadır BAŞYİĞİT<br />
Öğr. Gör. Recep ÇOLAK<br />
Öğr. Gör. Cumhur ERDÖNMEZ<br />
Öğr. Gör. Mevlüt ERSOY<br />
Öğr. Gör. Doğan GÜRDAL<br />
Öğr. Gör. Güray TONGUÇ<br />
Öğr. Gör. Arzu YİĞİT<br />
Okt. Hamit ARMAĞAN<br />
Okt. Faruk Süleyman BERBER<br />
Okt. Sadettin DEMİR<br />
Uzm. Hanife ÇİVRİL<br />
Uzm. Betül ÖZAYDIN<br />
Uzm. Gamze YAKUT<br />
Osman DABAN
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ V<br />
KONGRE BİLİM KURULU<br />
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ<br />
Prof. Dr. İlker Hüseyin ÇARIKÇI<br />
Prof. Dr. Murat Ali DULUPÇU<br />
Prof. Dr. Ali HALICI<br />
Prof. Dr. Hüseyin GÜL<br />
Prof. Dr. Ali KAYA<br />
Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU<br />
Doç. Dr. İbrahim Attila ACAR<br />
Doç. Dr. Ramazan ERDEM<br />
Doç. Dr. Kürşat ÖZDAŞLI<br />
Doç. Dr. Hasan TUTAR<br />
Doç. Dr. Ali YAVUZ<br />
Yrd. Doç. Dr. Sami ACAR<br />
Yrd. Doç. Dr. Orhan ADIGÜZEL<br />
Yrd. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT<br />
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALTINÖZ<br />
Yrd. Doç. Dr. İrfan ATEŞOĞLU<br />
Yrd. Doç. Dr. Nuran ÖZTÜRK BAŞPINAR<br />
Yrd. Doç. Dr. Serap BEDİR<br />
Yrd. Doç. Dr. Münire ÇİFTÇİ<br />
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hüsrev EROĞLU<br />
Yrd. Doç. Dr. Adnan ERTAN<br />
Yrd. Doç. Dr. Hamza Bahadır ESER<br />
Yrd. Doç. Dr. Esra FINDIK<br />
Yrd. Doç. Dr. Yasemin KAYA<br />
Yrd. Doç. Dr. Murat KAYALAR<br />
Yrd. Doç. Dr. Belma KEKLİK<br />
Yrd. Doç. Dr. Aygen OKSAY<br />
Yrd. Doç. Dr. Reha ÖZDER<br />
Yrd. Doç. Dr. Eriman TOPBAŞ<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Başkent Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Erciyes Üniversitesi<br />
Gazi Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi<br />
Sakarya Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Gazi Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Sakarya Üniversitesi<br />
Hacettepe Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Anadolu Üniversitesi<br />
Atatürk Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Bilkent Üniversitesi<br />
Erciyes Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Amasya Üniversitesi<br />
Gazi Üniversitesi<br />
Bilim kurulu üyeleri unvan ve soyadına göre sıralanmıştır.
VI<br />
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
İÇİNDEKİLER<br />
ALMENA VE ACAR METOTLARI İLE ON PARMAK KLAVYE<br />
ÖĞRENENLERİN PERFORMANS GELİŞİM DÜZEYLERİNİN<br />
KARŞILAŞTIRILMASINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />
Sami ACAR, Hülya GÜRSOY .............................................................................................. 1<br />
MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN STAJ YAPTIKLARI<br />
BÜROLARIN ERGONOMİ-VERİMLİLİK İLİŞKİSİ AÇISINDAN<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA<br />
Yasin ÇAKIREL, Pınar ÖZDEMİR KARACA,Öznur AYDINER ÇAKIREL, İbrahim<br />
ÇAKIR ................................................................................................................................. 16<br />
EĞİTİM ORTAMINDA ERGONOMİ KULLANILMASI VE ÖRNEK İDEAL SINIF<br />
ÇALIŞMASI<br />
Hasan H. ÖNDER, Melike GÜL, Gizem ERGÜLDÜRENLER ......................................... 28<br />
YÖNETİCİ ASİSTANI MESLEĞİNİN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNDE BİR<br />
UYGULAMA DENEMESİ: HARMANLAMA EĞİTİMİ YAKLAŞIMI<br />
Murat Yusuf UÇAN ............................................................................................................. 39<br />
BÜRO YÖNETIMI VE SEKRETERLIK ALANI MODÜLLERINE AIT<br />
UYGULAMA ETKINLIKLERININ ÖĞRETIM AMAÇLARINA UYGUNLUKLARI<br />
BAKIMINDAN DEĞERLENDIRILMESI: BÜRO HIZMETLERI DERSI ÖRNEĞI<br />
Eriman TOPBAŞ ................................................................................................................. 53<br />
BÜRO YÖNETİMİNDE WHİSTLEBLOWİNG VE ETİK İLİŞKİSİ<br />
Serpil ÇİĞDEM .................................................................................................................... 64<br />
DÜNYADAKİ “BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI” EĞİTİM<br />
PROGRAMLARINA GENEL BAKIŞ<br />
Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU .................................................................................. 76<br />
DEĞİŞEN DÜNYADA YÖNETİCİ ASİSTANININ ETKİNLİĞİNDE VE<br />
ETKİLİLİĞİNDE MÜZAKERE YETENEĞİNİN ROLÜ<br />
Murat Yusuf UÇAN .............................................................................................................. 83<br />
YÜKSEKÖĞRETIMDE ÖRGÜTSEL İLETIŞIM EĞILIMLERININ YÜKSEK-<br />
DÜŞÜK BAĞLAM AYRIMI ILE ÖLÇÜLMESI: SÜLEYMAN DEMIREL<br />
ÜNIVERSITESI’NDE BIR ARAŞTIRMA<br />
Nezihe TÜFEKCİ, Ömer Kürşad TÜFEKCİ ....................................................................... 95<br />
ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEĞİN BÜRO ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL<br />
BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BİR ALAN ARAŞTIRMASI<br />
Mehmet ALTINÖZ, Serdar ÇÖP, Demet ÇAKIROĞLU, Ferda KERVANCI, Nuray<br />
KESKİN ............................................................................................................................. 103<br />
PSİKOLOJİK SÖZLEŞMENİN BÜRO ÇALIŞANLARININ SİNİK<br />
DAVRANIŞLARINA ETKİSİ<br />
Bahar SEREZ ARSLAN, Safiye ŞAHİN, Berrak DENİZ DEĞER ................................... 113
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ VII<br />
SİNİZM, TÜKENMİŞLİK VE KİŞİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLER: BİLİŞİM<br />
SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARI KAPSAMINDA BİR İNCELEME<br />
Hale ALAN, Cemalettin Öcal FİDANBOY ....................................................................... 121<br />
ÖRGÜT ÇALIŞANLARI, ÖRGÜTSEL SİNİZM VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK:<br />
MEHMET AKIF ERSOY ÜNIVERSITESI, BÜRO ÇALIŞANLARINA YÖNELIK<br />
BIR ALAN ARAŞTIRMASI<br />
İlker H. ÇARIKÇI, Meral BEKTAŞ, Berna TURAK ........................................................ 129<br />
ÖĞRETİM ÜYELERİNİN BİLİMSEL KONGRE TERCİHİNDE ETKİLİ OLAN<br />
UNSURLARI VE E-KONGRE HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERİNİ<br />
BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />
Sami ACAR, Nimet Özgül ÜNSAL .................................................................................. 138<br />
UZAKTAN EĞİTİMDE ÖĞRENME ORTAMININ KABULÜ İLE BİRLİKTELİK<br />
DUYGUSUNUN ÖĞRENEN MEMNUNİYETİNE ETKİSİ<br />
Arzu ÖZKANAN, Adeviye ERDOĞAN ............................................................................ 150<br />
UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN ERGONOMİK PROFİLLERİ<br />
Betül ÖZAYDIN ÖZKARA, Güray TONGUÇ, Orkun ÖZKARA .................................... 158<br />
UZAKTAN EĞİTİM DERS İÇERİKLERİNDE BİLİŞSEL ERGONOMİ VE<br />
KULLANILABİLİRLİK<br />
Hanife ÇİVRİL, Emine ARUĞASLAN, Gamze YAKUT ................................................. 166<br />
UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN SOSYO-EKONOMİK ÖZELLİKLERİ<br />
VE İSTİHDAM BEKLENTİLERİ: SDÜ ÖRNEĞİ<br />
Osman DABAN, Selim Adem HATIRLI ........................................................................... 175<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMINDA OKUYAN<br />
ÖĞRENCİLERİN LİDERLİK TARZLARINA İLİŞKİN EĞİLİMLERİNİN<br />
ANALİZİ MUĞLA ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ<br />
Fatma ATIGAN .................................................................................................................. 187<br />
BÜROLARDA TEKNOLOJİK AĞ TEMELLİ YÖNETİM ANLAYIŞININ<br />
YARATTIĞI LİDERLİK DAVRANIŞ ALGISI VE İŞ DOYUMU: KONAKLAMA<br />
İŞLETMELERİNDEKİ BÜROLAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />
Songül YANIK, Akan YANIK, Ayşegül Aslıhan KIZILCIK ........................................... 196<br />
ARDAHAN ÜNIVERSITESI SOSYAL BILIMLER MESLEK YÜKSEKOKULU<br />
BÜRO YÖNETIMI VE YÖNETICI ASISTANLIĞI PROGRAMI<br />
ÖĞRENCILERININ; TEKNOLOJI VE BILGISAYAR KONULARINDA, TUTUM<br />
VE KULLANIM DÜZEYLERININ TESPIT EDILMESINE İLIŞKIN ALAN<br />
ÇALIŞMASI<br />
Ömer Cenap ÖZDEMİR .................................................................................................... 207<br />
BÜRO HİZMETLERİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI BÖLÜMÜ<br />
ÖĞRENCİLERİNİN DEMOGRAFİK PROFİLİ, MESLEĞE BAKIŞ AÇILARI VE<br />
CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ: AHMETLİ MESLEK<br />
YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ
VIII<br />
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
İlham YILMAZ, Evrim MAYATÜRK AKYOL ............................................................... 215<br />
BÜROLARDA ERGONOMİK KOŞULLARIN ÇALIŞMA YAŞAMI KALİTESİNE<br />
ETKİSİ: KIRŞEHİR ÖRNEĞİ<br />
Filiz Özlem ÇETİNKAYA, Meryem DÜĞER ................................................................... 224<br />
BÜRO ERGONOMİSİNİN ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİ VE İŞ VERİMİNE ETKİSİ<br />
Sevim ÇEVEN, Kezban ÖZER .......................................................................................... 235<br />
ANTROPEMETRIK ÖLÇÜLERE GÖRE BÜRO MASASI VE SANDALYESI<br />
Ali TELLİ, Süleyman ŞENOL ........................................................................................... 242<br />
ÇALIŞANLARIN BÜRO MALZEMELERINI KULLANIMINDAKI ERGONOMIK<br />
FARKINDALIKLARI VE KULLANIM ALIŞKANLIKLARI ÜZERINE BIR<br />
ARAŞTIRMA<br />
Hilal YAKUT ..................................................................................................................... 252<br />
OFİS ORTAMINDA İKLİMLENDİRMENİN ÇALIŞANLARA ETKİSİ<br />
M. Ziya YAKUT, Reşat SELBAŞ, Gamze YAKUT .......................................................... 262<br />
BÜRO ERGONOMİSİNİN VE YERLEŞİMİNİN BÜRO ÇALIŞANLARININ<br />
VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK ALAN ARAŞTIRMASI:<br />
SANDIKLI İLÇESİ ÖRNEĞİ<br />
Yunus YILAN..................................................................................................................... 269<br />
KÜRESELLEŞMENIN BÜRO YÖNETIMI VE YÖNETICI ASISTANLIĞI<br />
MESLEĞINE ETKILERI: BÜRO YÖNETIMI VE YÖNETICI ASISTANLIĞI<br />
EĞITIM PROGRAMI HAKKINDA BIR TARTIŞMA<br />
Sefa Salih BİLDİRİCİ, Barış AYTEKİN ........................................................................... 276<br />
BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN FAYDALI KULLANIMINDA MESLEK<br />
YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN FARKINDALIKLARI<br />
Filiz KARPUZ, Ali AKAY, Melek YAZICI ..................................................................... 283<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI ALANINDA EĞİTİM VEREN<br />
MESLEK YÜKSEKOKULLARININ WEB SİTELERİNİN İÇERİK ANALİZİ<br />
YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ<br />
Cumhur ERDÖNMEZ, Dilek KEKEÇ MORKOÇ ............................................................. 294<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI<br />
ÖĞRENCİLERİNİN STAJLARININ İÇERİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ:<br />
ATABEY MYO ÖRNEĞİ<br />
Münire ÇİFTÇİ, Gülnihan Ölmez KIYICI, Ezgi CEVHER ............................................... 306<br />
BÜRO ÇALIŞANLARININ BİREYCİLİK-KOLEKTİVİZM EĞİLİMLERİ İLE<br />
BİLGİ UÇURMA (WHISTLEBLOWING) DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />
Berrak DENİZ DEĞER, Safiye ŞAHİN, Bahar SEREZ ARSLAN .................................... 312<br />
PSİKOLOJİK ŞİDDETİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BÜRO<br />
SEKRETERLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />
Ömer Faruk ÜNAL, Zeynep KARAOĞUL ........................................................................ 320
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ IX<br />
ÖZEL VE KAMU HASTANELERİNDE ÇALIŞAN TIBBİ SEKRETERLERİN İŞ<br />
DOYUMU VE ÖRGÜTSEL GÜVEN DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASINA<br />
YÖNELİK BİR ALAN ÇALIŞMASI<br />
Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU, Dilaver TENGİLİMOĞLU ................................... 333<br />
TIBBİ SEKRETERLERİN DOKTOR-HASTA İLETİŞİMİNE BAKIŞ AÇILARI<br />
(BURDUR DEVLET HASTANESI ÖRNEĞI)<br />
Ramazan ERDEM, Meral BEKTAŞ, Pınar ERKAL ......................................................... 345<br />
BİLGİ TOPLUMUNDA SEKRETERLİK MESLEĞİNE GENEL BAKIŞ<br />
Ömer KARADEMİR, İsmail KARAKULLE .................................................................... 354<br />
MESLEKLERİN İSMİNİ DEĞİŞTİRMEK İMAJLARINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN<br />
YETERLİ Mİ? (SEKRETELİK MESLEĞİ ÖRNEĞİ)<br />
Ayşe ÇAY ATALAY ......................................................................................................... 365<br />
SEKRETERLERİN İŞE ALINMASINDA ARANAN NİTELİKLERE YÖNELİK BİR<br />
ARAŞTIRMA: KARİYER.NET ÖRNEĞİ<br />
Ezgi CEVHER .................................................................................................................... 374<br />
SEKRETERLİK MESLEĞİNDE ETİK VE PROTOKOL KURALLARININ ÖNEMİ<br />
Zişan KORKMAZ ÖZCAN ............................................................................................... 381
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 1<br />
ALMENA VE ACAR METOTLARI İLE ON PARMAK KLAVYE<br />
ÖĞRENENLERİN PERFORMANS GELİŞİM DÜZEYLERİNİN<br />
KARŞILAŞTIRILMASINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />
Sami ACAR 1<br />
Hülya GÜRSOY 2<br />
ÖZET<br />
Bu araştırmanın amacı, on parmak klavye öğretimine yönelik olarak geliştirilen Almena ve<br />
Acar metotlarının on parmak klavye öğrenenlerin performans gelişim düzeylerine etkisini<br />
ortaya koymaktır. Araştırmada “F ve Q (iki) gruplu ön test-son test uygulamalı” araştırma<br />
modeli kullanılmıştır. Araştırmada veriler öğretim öncesi ve öğretim sonrası uygulanan ve<br />
Acar (2009) tarafından geliştirilen Analitik Klavye Rubriği (α=0.71) ile elde edilmiştir.<br />
Araştırma, bilgisayar kullanan ve daha önce klavye eğitimi almamış 30 yönetici sekreteri<br />
üzerinde 30 saatlik bir uygulama ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Acar Metodun<br />
uygulandığı ve Türkçe F klavyenin öğretildiği grup F grubu; Almena Metodun uygulandığı<br />
ve Türkçe Q klavyenin öğretildiği grup Q grubu olarak ifade edilmiştir. Uygulamada her iki<br />
grupta 15 kişi yer almış, böylelikle gruplardaki katılımcı sayısında tesadüfi olarak denklik<br />
sağlanmıştır.<br />
Araştırma kapsamında F ve Q gruplarında bulunan ve on parmak klavye öğrenen yönetici<br />
sekreterlerin klavye performansları; konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performansları<br />
boyutlarında ve acemi, yeni başlayan, yetenekli kullanıcı, usta ve uzman olmak üzere 5<br />
farklı performans gelişim düzeyinde incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre; F ve Q<br />
gruplarında bulunan yönetici sekreterlerin konum ve doğruluk klavye performansları<br />
arasında anlamlı bir farklılık gözükmezken (p>0.05); ritim ve yazım klavye performansları<br />
arasında Acar metodun uygulandığı F grubu lehine anlamlı bir farklılık görülmüştür<br />
(p
2 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Savaş, 2005:5). Klavye, “harfler, sayılar, semboller ve özel bazı işlevleri bulunan, mekanik<br />
ve elektronik yazı makinelerinde veri girişi yapmak ve yazı yazmak amacıyla kullanılan<br />
birime verilen addır” (Acar, 2008:1). Klavyelerin özellikleri ve bölümleri, tuşların klavye<br />
üzerindeki yerleşimi 1994 yılında ISO/IEC 9995-1 standardı ile tanımlanmıştır. ISO/IEC<br />
9995-1 standardına göre klavye alfasayısal bölüm, sayısal bölüm, metin düzenleme bölümü<br />
ve işlev bölümü olmak üzere dörde ayrılmıştır (TSE ISO/IEC 9995-1, 2001).<br />
1873 yılında Latham Sholes, Carlos Glidden ve Samuel W. Soule ortak çalışması sonucunda<br />
geliştirilen Qwerty tipi klavye, 1971 yılında Amerikan Standartlar Enstitüsünce yazı<br />
makinelerinde standart klavye olarak kabul edilmiştir (Silfverberg, 2007:7). Klavye ile on<br />
parmak metoduna göre yazım ise, 1874 yılında E.Remington ve Sons tarafından üretilen<br />
Qwerty tipi daktilo klavyelerine “Shift” tuşunun eklenmesi ve L.V.Longley’in Cincinnati<br />
okulunda stenograflar üzerinde yapılan iki parmaktan on parmak yazıma geçiş çalışması ile<br />
başlamıştır (Bryan, 2007).<br />
1930 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde IBM bilgisayar şirketi kelime işlem<br />
programlarının geliştirilmesine yönelik çalışmaları başlatmış ve “keyboard” olarak<br />
tanımladıkları ilk bilgisayar klavyesini test etmiştir. Yapılan testler sonucunda ilk elektronik<br />
klavye çipi geliştirilmiş ve bu çip IBM PC/XT 8048 bilgisayarlarda kullanılmıştır.<br />
Bilgisayarda kullanılan ilk klavye 1971 yılında Amerikan Standartlar Enstitüsünce yazı<br />
makinelerinde standart klavye olarak kabul edilen Qwerty tipi klavyedir (Bryan, 2007).<br />
1974 yılında IBM 5100, 1979 ve 1981 yıllarında IBM 8086 ve IBM 8088 bilgisayarlarda<br />
PC/XT klavyeleri, daha sonra da IBM 80286 ile AT tipi klavyeler kullanılmıştır.<br />
Günümüzde masaüstü, dizüstü ve tablet bilgisayarlarda PS/2, USB bağlantılı ve kablosuz<br />
(bluetooth ve wireless) klavyeler yaygın olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda, dokunmatik<br />
ekran klavyeleri, sanal klavyeler ve ışıklı klavyeler de bilgisayarlarda kullanılmaya<br />
başlanmıştır (Bryan, 2007). Klavyede tuşların yerleşimine göre dünyada birçok klavye<br />
düzeni bulunmaktadır. Ülkemizde yurtdışından ithal edilen veya yerel üretici firmalar<br />
tarafından üretilen iki farklı bilgisayar klavyesi tipi mevcuttur. Bunlardan ilki İhsan Sıtkı<br />
Yener’in öncülüğünde Türk dilinin özelliklerine uygun olarak ergonomik tasarlanmış ve<br />
bilimsel yöntemlerle geliştirilmiş olan Standart Türk Klavyesi yaygın söylenişi ile Türkçe F<br />
Klavye’dir. Diğeri ise; Sholes ve arkadaşları tarafından 1873 yılında geliştirilen İngilizce<br />
Qwerty tipi klavyeden uyarlanan Türkçe Q Klavye’dir. Türkçe Q klavyede Türkçeye özgü 7<br />
harfin (ç,ğ,ı,İ,ö,ş,ü) klavye üzerinde en kullanışsız yere rastgele yerleştirildiği<br />
düşünüldüğünde on parmak klavye öğretiminde Türkçe F klavyeyi ve bu klavyenin<br />
öğretimini esas alan öğrenme-öğretme yaklaşımlarının tercih edilmesinin gerekliliği ortadır.<br />
Bilgisayarların donanım birimlerinden klavyenin ilk zamanlar Qwerty tipi klavye ile ithalatı<br />
ve ülkemizdeki son kullanıcıların tepkisi dünyanın en yaygın kullanılan işletim sistemlerine<br />
(Microsoft Windows, Mac OS ve Linux’e) Türkçe F ve Türkçe Q klavyenin eklenmesiyle<br />
kısmen azalmıştır. Türk dilinin özelliklerine ve Türk Standartlarına uygun Türkçe F<br />
klavyenin bilgisayarlarda kullanılmasının doğru olacağı son yıllarda bilimsel platformlarda,<br />
kamu kurumlarında, internet sitelerinde, klavye eğitimi veren özel eğitim kuruluşlarında ve<br />
çeşitli gazetelerin köşe yazılarında dile getirilmiştir (Yener, 2003; Kongar, 2003; Atakan,<br />
2003; Ünlü, 2006, Acar, 2008). Ancak, Qwerty tipi klavyeden uyarlanan Türkçe Q klavye<br />
hala günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar ve klavye ithalatçılarının<br />
kullanıcılara Türkçe Q klavyeyi daha ucuz bir fiyat ile sunmaları, satılan bilgisayar<br />
konfigürasyonlarına standart klavye olarak eklemeleri, kullanıcıların Türkçe F klavyeyi<br />
tercih etmekten çok alternatif klavye olarak görmeleri Türkçe Q klavyenin satın alınmasını<br />
ve kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bu gelişme, Türkçe Q klavyenin işletim sistemleri için bir<br />
standart klavye olarak değerlendirilerek sisteme eklenmesine neden olmuştur. Tüm bu<br />
gelişmeler sonucunda gelinen nokta, artık Türkçe Q klavyenin ülkemizde de yaygın olarak<br />
kullanılan klavyeler arasında yer alması olmuştur.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 3<br />
Klavye ezberlenerek değil; uygulamalı olarak, zihinde klavyedeki tuşların konumu şematize<br />
edilerek ve yapılandırılarak öğrenilir. Klavye becerisi, psikomotor bir beceridir. Klavye<br />
öğrenimi sonucunda parmaklar otomatikleşir, doğru ve hızlı bir yazım gerçekleşir. Bunun<br />
için klavye öğretiminde farklı yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden en<br />
etkilisi, on parmak yazım metodudur. On parmak yazım metodu, bilgi çağında tüm<br />
bireylerin klavye öğreniminde öncelik vermesi gereken bir konudur. On parmak yazım<br />
metodu, klavye öğretimi için gerekli ve zorunludur. Klavye öğretiminde amaç tek veya<br />
birkaç parmakla yazı yazmak yerine on parmakla etkili, doğru ve hızlı bir şekilde yazmaktır<br />
(Beaton, 2005:2).<br />
On parmak yazım metodunun temelinde ellerin ve parmakların klavye üzerinde orta sırada<br />
konumlandırılması, her parmağa orta sıradan, alt sıradan ve üst sıradan tuş görevlerinin<br />
atanması, parmakların bir ahenk içinde ve tempolu olarak yazımı yer almaktadır. Buna göre,<br />
on parmak yazımda klavyeye bakmadan yazı yazmak oldukça önemlidir. Diğer taraftan<br />
klavyedeki tuşların zihinde bir şema olarak oluşması ve parmakların otomatikleşmesi için<br />
tekrar stratejilerinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. On parmak yazım metoduna göre<br />
yazı yazarken ilk zamanlar klavyedeki tuşlara bakmak önemli bir sorun teşkil etmez. Çünkü<br />
ilk zamanlar zihindeki şemaya ilişkin kodlamalar söz konusudur. Ancak, klavyedeki tuşların<br />
konumu zihinde şematize edildikten sonra tuşlara bakmadan yazmak klavye öğreniminde<br />
kalıcılık açısından önemlidir. Tuşların klavye üzerindeki yerinin zihindeki kalıcılığı, hızlı ve<br />
doğru yazı yazmada daha etkili sonuçlar alınmasını ve on parmak metoduna göre yazımın<br />
üstünlüğünü sağlar.<br />
Ülkemizde ilk on parmak yazımı içeren klavye öğretimi İhsan Sıtkı Yener tarafından<br />
Standart Türk Klavyesi üzerinde on parmak yazım metodu ile daktilografi derslerinde<br />
uygulanmış, doğru yazı yazma ve hız açısından önemli sonuçlar elde edilmiştir. Bu<br />
sonuçlar, bir süre sonra uluslararası yarışmalarda önemli dereceleri de beraberinde<br />
getirmiştir (Yener, 2005). Klavye öğretimi, günümüzde ilköğretimden yükseköğretime<br />
eğitimin her kademesinde bilgisayar ortamında verilmektedir (Zeitz, 2008). Dünyada<br />
1900’lü yılların başından 1980’li yıllara kadar işletme ve sekreterlik eğitimi alanındaki<br />
okulların öğretim programlarında yer alan klavye öğretimi, bu tarihten sonra ilköğretim<br />
kademesinde de verilmeye başlanmıştır. Amerika’da ilköğretimi tamamlayan her bir<br />
öğrencinin ileri düzeyde hız ve doğruluk ile klavyede on parmak yazım becerisine sahip<br />
olabilmesi için eğitim teknolojisi standartları oluşturulmuştur (Chartrand, 2006). Benzer<br />
şekilde, ülkemizde de 1940’lı yıllarda Ticaret Liselerinde ve Sekreterlik Okullarında<br />
başlayan klavye öğretimi, günümüzde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm ilköğretim<br />
okullarında verilmektedir. Ülkemizdeki ilköğretim kademesindeki klavye öğretimi;<br />
bilgisayar derslerinde düz anlatım yöntemiyle gerçekleştirilmekte, 6. 7. ve 8. sınıflardaki<br />
öğrencilerin daha çok klavyeyi tanımalarını ve on parmak yazım metoduna uygun<br />
kullanımını hedeflemektedir (Er ve Güven, 2008:179).<br />
Ortaöğretim kademesinde klavye öğretimi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı, “Mesleki<br />
Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında 2005 yılından itibaren<br />
Büro Yönetimi ve Sekreterlik alanındaki tüm okullarda F Klavye Modülünü uygulamaya<br />
başlamıştır. Modül, bilgisayarda yazı yazma yeterliğini esas almakta ve F Klavye 1 ve F<br />
Klavye 2 olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. F Klavye 1, öğrencilerin oturuş ve duruş<br />
tekniğini ve bilgisayarda F klavyeyi kullanarak harf tuşlarını hızlı yazmalarını<br />
amaçlamaktadır. F Klavye 2 ise, klavyedeki noktalama işareti ve sayı tuşlarının hızlı<br />
yazımını amaçlamaktadır. Her iki modülde de başarı değerlendirmelerinde, kontrol listeleri<br />
ve 5 dakikalık hız testleri ile performansa dayalı bir değerlendirme yapılmaktadır (Acar,<br />
2009:109).
4 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Büro Yönetimi ve Sekreterlik alanındaki yüksekokullarda ve fakültelerde ise, öğretim<br />
programlarında bulunan “Klavye Teknikleri” derslerinde on parmak klavye öğretilmektedir.<br />
Bu derslerde, klavye öğretimi laboratuvar ortamında kişisel bilgisayarlarda kelime işlemci<br />
programları ile on parmak yazım metoduna göre uygulamalı olarak gerçekleştirilmektedir.<br />
Gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yükseköğretim düzeyinde klavye<br />
öğretimi bilgisayar ortamında on parmak yazım metoduna göre verilmektedir. Son yıllarda,<br />
web ortamının sağladığı imkânların artmasıyla birlikte klavye öğretimi internet ortamında<br />
uzaktan eğitim ile de verilmeye başlanmıştır (Acar, 2009:110).<br />
Klavye öğretiminde temel amaç, bir metnin on parmak yazım metoduna göre klavye ile hızlı<br />
ve doğru bir şekilde yazılmasıdır. Hızlı ve doğru bir yazım ise, klavyedeki tuşların<br />
öğrenilmesi ve parmakların otomatikleşmesiyle gerçekleşir (Pisha, 1993). Cooper (1983),<br />
bilişsel yaklaşımdan hareketle, klavyedeki bir tuşun öğrenimine ilişkin adımları ve bilgi<br />
akışını gösteren bir model geliştirmiştir (Şekil 1). Modele göre, bir tuşun öğrenimi; karakteri<br />
tanıma, kısa süreli belleğe kayıt, motor program, tuşa vuruş ve duyuşsal geribildirim<br />
adımlarından oluşmaktadır. Hız yöneticisi, bir metnin yazımı sırasında, metin içinde<br />
öğrenilmemiş bir karakter ile karşılaştığında karakteri tanıma adımıyla bilgi akışını başlatır.<br />
Öğrenilmiş bir karakter ile karşılaştığında ise doğrudan motor programı harekete geçirerek<br />
bilgi akışını hızlandırır. Böylelikle, tuşa vuruş süresi azalır ve yazımdaki hız artar. Bilgi<br />
akışındaki hızlanma, öğrenmeyi geliştirir ve parmakların otomatikleşmesini sağlar (Acar,<br />
2009:112).<br />
Şekil 1: Klavyedeki bir tuşun öğrenimindeki temel adımlar ve bilgi akışı<br />
(Kaynak: Cooper, 1983; Pisha, 1993’den alınmıştır.)<br />
Klavye öğretiminde kullanılan öğretim araçları mekanik, elektrikli ve elektronik daktilo<br />
klavyeleri ve bilgisayar klavyeleridir. Günümüzde, klavye öğretiminde daha çok bilgisayar<br />
klavyeleri kullanılmaktadır. Klavye öğretiminde kullanılan tamamlayıcı öğretim<br />
materyalleri ders kitapları, teksirler ve ders notlarından oluşmaktadır. Öğretim yöntemi<br />
olarak; anlatım yöntemi, gösteri yöntemi, laboratuvar ortamında bilgisayar destekli öğretim<br />
ile bireysel öğrenme yöntemleri tercih edilmektedir. Başarı değerlendirmede ise; geleneksel<br />
test yöntemi ya da hız testleri kullanılmaktadır. Hız testleri, öğrencilerin bir dakikadaki<br />
yazım hızını ve yazımdaki doğruluk düzeyini belirlemeye yönelik bir başarı-performans<br />
değerlendirme aracıdır (Acar, 2009:112).<br />
Klavye öğretimi, öğrenenlerin düzenli çalışmalarını içeren on parmak yazım metoduyla<br />
sağlıklı, hızlı, doğru ve tempolu bir yazımı hedeflemektedir (Sorelle, 1919; Croiser, 1921;<br />
Hoke, 1921; Soukoreff ve MacKenzie, 2004; Beaton, 2005). Buna göre, klavye öğretiminde<br />
başarıya konu olan klavye performansıdır. Klavye performansı ise; konum (pozisyon), ritim,<br />
yazım (hız) ve doğruluk olmak üzere dört boyuttan oluşmaktadır. Wobbrock(2007)’a göre,
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 5<br />
öğrenenlerin klavye performansını değerlendirmede doğruluk en önemli faktördür.<br />
Doğruluk analizi, veri girişi sırasında veya yazım tamamlandıktan sonra yapılabilmektedir.<br />
Klavye performansını değerlendirmede diğer önemli bir faktörde yazım hızıdır. Hız,<br />
dakikada yazılan kelime, karakter veya vuruş sayısı ile ölçülmektedir. Konum ve ritim,<br />
etkili bir yazım ve doğruluk için önkoşuldur. Bu nedenle, konum ve ritim klavye<br />
performansının iki önemli faktörü olarak görülmektedir.<br />
İlgili alanyazında klavye öğretiminde başarı değerlendirmede genellikle yazım performansı<br />
esas alınmaktadır (Fagarasanu vd., 2005:513). Yazım performansında hız (sürat);<br />
dakikadaki vuruş sayısına, karakter sayısına veya kelime sayısına göre hesaplanmaktadır<br />
(Wobbrock, 2007). Doğruluk ise, hız ve ceza indirimine göre hesaplanmaktadır (Grace,<br />
1989:7). Ceza indirimi; yapılan her hatanın bir katsayı ile çarpılması ile elde edilen<br />
sonuçtur. Buna göre doğruluk, brüt yazımından ceza indiriminin düşülmesi sonucunda kalan<br />
net yazımı ifade etmektedir. Ceza indirimi ile doğruluk düzeyini belirleme gerçekçi bir<br />
değerlendirme olmamasına karşın, yazımdaki hatayı en aza indirerek doğruluğu artırmak<br />
amaçlanmaktadır (Savaş ve Savaş, 2005:109; Gönen, 2007; Wobbrock, 2007).<br />
Yazılı metinlerin klavyelerle girişine ve yazımına yönelik değerlendirme paradigması,<br />
yazım performansına yönelik deneysel çalışmaları işaret etmektedir (Wobbrock, 2007:48).<br />
Klavye performansına yönelik deneysel çalışmalar, değerlendirmede yavaş yazan ilköğretim<br />
öğrencileri için dakikada ortalama 23 kelime, ortaöğretim öğrencileri için dakikada ortalama<br />
35 kelime, yükseköğretim kademesindeki sekreterlik eğitimi programı öğrencileri ve<br />
yetişkinler için ise dakikada ortalama 40 kelime standardını önermektedir (Kisner, 1984;<br />
Wetzel, 1985; Karat vd., 1999).<br />
Klavye öğretiminde geçmişten günümüze farklı öğretim metotları ve teknikleri<br />
geliştirilmiştir. Yapılan çalışmaların temelinde, klavyenin on parmak metoduyla daha kolay<br />
ve etkin kullanımı yer almıştır. Bu çalışmada da on parmak klavye öğretiminde yeni bir<br />
metot uygulaması yer almaktadır. Bu metot, Acar Metot olarak ifade edilmiş ve çalışmada<br />
Türkçe F klavyenin öğretiminde kullanılmıştır. Türkçe Q klavyenin öğretiminde ise Almena<br />
Metot tercih edilmiştir.<br />
Almena King (2010) tarafından geliştirilen ve 250 öğrenci üzerinde uygulanan Almena<br />
Metot, klavye öğreniminde geleneksel temel harf sırasıyla öğretime başlamaktan ziyade<br />
öncelikle tuşların yerinin anlamlı cümlelerle (Almena jingles ile) öğrenimi hedeflemiştir.<br />
Dolayısıyla, Almena metot ile klavyedeki tuşların zihinde şematize edilmesinde bu<br />
cümlelerde geçen kelimelerdeki ilk harfin yerini bilmek oldukça önemlidir. Bunun için<br />
cümlelerde bulunan kelimelerin ilk harfleri tekrar stratejileri ile zihindeki boş klavye<br />
şemasına aktarılması esas alınmıştır. Her ne kadar Almena metotta da bir temel harf sırası ve<br />
parmakların bu temel harf sırasına yerleştirilmesi öncelik olarak görülmekte ise de öğretime<br />
temel harf sırasındaki tuşlardan değil, cümlelerde geçen kelimelerin ilk harfinin sırasıyla üst,<br />
orta ve alt sırada bulunmasına özen gösterilmiştir. Almena bunun için “Jingles” olarak ifade<br />
ettiği kısa anlamlı cümleler kullanmıştır. Örneğin, Qwerty tipi klavyedeki Q, A ve Z<br />
tuşlarını “Quite Aunt Zelda”; W, S ve X tuşlarını “Want Something eXtra” kelimelerinin<br />
birleştirilmesi sonucunda bir cümlede öğretmektedir. Almena metotta klavyedeki tuşların<br />
öğretimi işaret parmağına denk gelen R, F, V, T, G, B tuşları tek bir cümle ile şu şekilde<br />
öğretilmektedir: “Run From Vicki To Get Betty”. Görüldüğü üzere bu cümlede bulunan<br />
kelimelerin ilk harfleri ile toplam 6 tuşun yeri öğretilmektedir. Almena metotta İngilizce<br />
Qwerty bir klavyedeki tuşlar aşağıda verilen cümleler (jingles) ile öğretilmektedir (King,<br />
2010).
6 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Şekil 2: Almena Jingles<br />
Almena King, yaklaşık 25 yıllık bir çalışma sonucunda geliştirdiği Almena metodu bireysel<br />
klavye öğrenimi için bir yenilik olarak ifade etmiş ve bir derste toplam 20 dakika gibi kısa<br />
bir sürede klavyedeki tüm tuşları öğretmiştir. King, bu metot için bir bilgisayar programı da<br />
hazırlatmış ve yaklaşık iki milyon kullanıcı kitlesine ulaşmıştır. Bu çalışmada, Almena<br />
Metoduna göre klavye öğretiminde kullanılan “Almena Jingles”ta Türkçe karakterler<br />
(Ö,Ğ,Ü,Ç,İ,Ş) bulunmadığı için bu tuşların öğretiminde belirtilen karakterler için birer isim<br />
kullanılmış ve klavye üzerindeki yerleşimi aşağıda şekil üzerinde gösterilmiştir.<br />
Şekil 3: Türkçe Q Klavye – Almena Metot<br />
Sami Acar (2012) tarafından geliştirilen ve çalışmada 30 yönetici sekreter üzerinde<br />
uygulanan Acar Metot ise, klavye öğreniminde geleneksel temel harf sırasıyla öğretime<br />
başlamakta ve temel harf sırasındaki her bir harf için bir eylem yüklemekte ve<br />
“Özne+Tümleç” kalıbı ile tuşların öğretimini hedeflemektedir. Acar metot ile klavyedeki<br />
tuşların zihinde şematize edilmesinde özneye (tuşa) nerede sorusunun yanıtını veren toplam<br />
8 tümleç ve 24 isim kullanılmıştır (Şekil 4).<br />
Şekil 4: Acar Jingles ve Örnek Bir Uygulama<br />
Temel harf sırasındaki tuşlar için belirlenen eylemler (sol elin işaret, orta, yüzük ve serçe<br />
parmaklarına göre sırasıyla) şu şekildedir: “Ayakta, Evde, İşte, Uçakta”. Sağ elin işaret,<br />
orta, yüzük ve serçe parmaklarına göre belirlenen eylemler ise şu şekildedir: “Kırda, Maçta,<br />
Lafta, Yasta”. Buna göre klavye öğrenimine başlayan bir kişi öncelikle kendi ismi ile temel<br />
harf sırasındaki tuşların yerini kısa sürede öğrenebilmektedir. Örneğin, Sami Ayakta. Sami<br />
Evde. Sami İşte. Sami Uçakta. Sami Kırda, Sami Maçta, Sami Lafta. Sami Yasta. Bu
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 7<br />
örnekte de görüldüğü üzere klavyedeki temel harf sırası tuşları (8 tuş) özne+tümleç yapısı<br />
ile kolaylıkla öğrenilmektedir (Şekil 5).<br />
Şekil 5: Türkçe F Klavye – Acar Metot<br />
Temel harf sırasındaki eylemler bu metot için oldukça önemlidir. Çünkü üst ve alt sırada yer<br />
alan diğer tuşların öğrenimi de bu eylemler odaklıdır. Şöyle ki, klavyede üst sırada bulunan<br />
R harfi için “Refik” ismi (özne) kullanılmıştır. Refik isminin son harfi “K” harfi ile bittiği<br />
için R harfine vuracak parmak aynı zamanda K harfine vuran sağ işaret parmağını<br />
çağrıştırır. Dolayısıyla bu metoda göre klavye öğrenen bir kişi, metni yazarken metin içinde<br />
R harfini gördüğünde Refik ismi hafızasından çağrışım yapacak ve Refik ismi de K harfi ile<br />
bittiği için K harfinde bulunan işaret parmağı hareket ederek R harfine vuruş<br />
gerçekleştirilecektir. Acar metot geliştirilirken buna benzer toplam 8 eylemden hareketle 24<br />
isim oluşturulmuş ve bu isimler oluşturulurken temel harf sırasındaki eylemin (tümlecin) ilk<br />
harfi ile bitmesi esas alınmıştır. Buna göre, Acar metot 2 kelimeden oluşan kısa cümlelerle<br />
klavyedeki tuşların yerini öğretirken, Almena metot ikiden fazla kelimeyi içeren cümlelerle<br />
klavyedeki tuşların yerini öğretmeyi hedeflemektedir.<br />
<strong>Buraya</strong> kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Almena Metot ve Acar Metot on<br />
parmak klavye öğrenimini kolaylaştırmayı ve daha etkin klavye kullanmayı hedefleyen iki<br />
farklı öğretim metodudur. Alanyazında her iki metoda göre on parmak klavye öğrenimini<br />
karşılaştıran bir çalışmaya rastlanılmadığından, bu araştırmanın problem cümlesi “Almena<br />
ve Acar Metotları ile on parmak klavye öğrenenlerin performans gelişim düzeyleri arasında<br />
bir farklılık var mıdır?” olarak belirlenmiştir.<br />
2. Amaç, Önem ve Sınırlılıklar<br />
2.1. Amaç<br />
Araştırmada temel amaç, Almena ve Acar metotları ile on parmak klavye öğrenen yönetici<br />
sekreterlerin klavye performanslarını karşılaştırılarak, klavye performans gelişim düzeyleri<br />
arasındaki farklılığı ortaya koymaktır. Araştırmanın amacı doğrultusunda belirlenen<br />
araştırma soruları ise şu şekildedir:<br />
1) Öğretim programının başında F ve Q gruplarının öntest klavye performansları<br />
arasında anlamlı bir fark var mıdır?<br />
2) Öğretim programının sonunda F ve Q gruplarının sontest klavye performansları<br />
arasında anlamlı bir fark var mıdır?<br />
2.2. Önem<br />
Almena ve Acar metotları ile on parmak klavye öğretiminin karşılaştırıldığı bu araştırmada<br />
elde edilecek veriler aşağıda belirtilen sonuçları açısından önemlidir.<br />
- Klavye öğretiminde mevcut öğretim metotlarını ve değerlendirmeleri<br />
güncelleştirip, üzerinde tartışma ve yeni araştırma olanakları yaratacağı,
8 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
- Klavye öğretiminde klavye performansı değerlendirmelerini içeren çalışmalara ışık<br />
tutacağı,<br />
- Büro Yönetimi ve Sekreterlik Eğitimi alanındaki araştırmacıların veya çeşitli<br />
eğitim kurumlarında görevli eğitim uzmanlarının, öğretmenlerin, Milli Eğitim<br />
Bakanlığı müfettiş ve eğitim yöneticilerinin, klavye öğretimine yönelik<br />
çalışmalarında ya da öğretim etkinliklerinde bu araştırma verilerinden<br />
yararlanacağı umulmaktadır.<br />
2.3. Sınırlılıklar<br />
Bu araştırma aşağıda belirtilen sınırlılıklar dâhilinde yürütülmüştür:<br />
- Araştırmaya katılan yönetici sekreterlerin bilgisayar ve klavye bilgi ve uygulama<br />
düzeylerinin aynı düzeyde olduğu varsayılarak,<br />
- Almena metoduna göre on parmak Türkçe Q klavye öğretimi ve Acar metoduna<br />
göre gerçekleştirilen on parmak Türkçe F klavye öğretimi ile,<br />
- 30 bayan yönetici sekreteri ve 30 saatlik klavye öğretim programı ile,<br />
- Sami Acar (2009) tarafından geliştirilen 2012 yılının ilk yarısında klavye öğretim<br />
programına katılan katılımcılara öğretim öncesi ve sonrasında uygulanan<br />
“Analitik Klavye Rubriği”nden elde edilen veriler ile sınırlıdır.<br />
- Araştırmada çalışma grubunda yer alan yönetici sekreterlerin izinde olmaları<br />
nedeniyle sontest ölçümünden 6 hafta sonra yapılacak olan kalıcık testi çalışmaya<br />
dâhil edilememiştir.<br />
3. Yöntem<br />
3.1. Araştırma modeli<br />
Araştırmada, “Öntest-Sontest F ve Q Gruplu” araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırma<br />
modeli, “farklı izleme gruplarında olmayı (F ve Q grupları)” ve “bağımlı değişkenlere<br />
ilişkin ölçümleri” içermektedir. Bu kapsamda, araştırma modelinin simgesel görünümü<br />
şöyledir:<br />
Şekil 6: Araştırma modelinin simgesel görünümü<br />
Grup Atama Öntest Uygulama SonTest<br />
F<br />
(R)<br />
Acar Metot ile Türkçe<br />
RUBRIKF1<br />
RUBRIKF2<br />
Grubu Yansız<br />
F Klavye<br />
(R)<br />
Almena Metot ile<br />
Q Grubu<br />
RUBRIKQ1<br />
RUBRIKQ2<br />
Yansız<br />
Türkçe Q Klavye<br />
3.2. Çalışma grubu<br />
Araştırmanın çalışma grubu, bilgisayar kullanan ve daha önce klavye eğitimi almamış özel<br />
sektörde 30 yönetici sekreterinden oluşmaktadır. Çalışma laboratuvar ortamında yazarların<br />
gözetiminde yapılmıştır. Klavye öğretim programı da yazarlar tarafından yürütülmüştür.<br />
Klavye öğretim programı toplam 30 saat olarak belirlenmiş ve haftada 6 saat olmak üzere<br />
toplam 5 haftada çalışma tamamlanmıştır. Çalışmada klavye öğretimine katılma garantisi<br />
veren ve derslere sürekli katılan 30 yönetici sekreteri çalışma grubuna dahil edilmiş ve 15’er<br />
kişiden oluşan F ve Q grubuna yansız olarak ayrılmıştır. Acar metoduna göre Türkçe F<br />
klavye öğretimine katılanlar F grubunu, Almena metoduna göre Türkçe Q klavye<br />
öğretimine katılanlar Q grubunu oluşturmuştur. Her iki grupta da klavye öğretimi<br />
laboratuvar ortamında bilgisayarlarda Microsoft Word programı kullanılarak<br />
gerçekleştirilmiştir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 9<br />
3.3. Verilerin toplanması ve analizi<br />
Araştırmada veriler, Sami Acar (2009) tarafından doktora tez çalışması sonucunda<br />
geliştirilen “Analitik Klavye Rubriği (AKR)” ile elde edilmiştir. AKR ölçeğinin, doktora tez<br />
çalışmasında uygulama öncesinde 65 öğrenci üzerinde yapılan pilot çalışma ile geçerlik ve<br />
güvenirlik çalışması yapılmıştır. Geçerlik çalışmasında alan uzmanlarının ölçekteki<br />
maddelere ilişkin görüşlerine başvurulmuştur. Güvenirlik analizinde, literatürdeki rubrik ile<br />
ilgili çalışmalarda sıklıkla başvurulan iç tutarlılık ve ölçümcü güvenirliği yöntemleri<br />
kullanılmıştır (Jonsson ve Svingby, 2007:134). Pilot çalışmada AKR ölçeğinin iç tutarlılık<br />
katsayısı (Cronbach Alpha değeri) 0.71 hesaplanmıştır. Ölçümcü güvenirliği analizinde ise,<br />
iç ve dış değerlendiriciler arasındaki korelasyon katsayısı hesaplanmıştır (r = 0.93). Bu<br />
değerler, ölçeğin güvenirliğinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir.<br />
Araştırmada çalışma grubunda yer alan yönetici sekreterlere uygulanan AKR ölçeğinin iç<br />
tutarlılık katsayısı (Cronbach Alpha değeri, α=0.92) olarak hesaplanmıştır. Bu değer,<br />
araştırmada kullanılan ölçeğin yüksek düzeyde güvenilir olduğunu göstermektedir.<br />
Araştırmanın amacı ve araştırma modeli çerçevesinde laboratuvar ortamında öğretim öncesi<br />
ve öğretim sonrasında uygulanan AKR ölçeği ile elde edilen veriler, SPSS istatistiksel analiz<br />
programında analiz edilmiştir. Buna göre verilerin analizinde;<br />
- Araştırmaya katılan F ve Q grubundaki yönetici sekreterlerin demografik<br />
özelliklerine ilişkin istatistiklerde frekans (f) ve yüzde (%),<br />
- F ve Q grubundaki yönetici sekreterlerin öntest ve sontest klavye performans<br />
puanlarına ilişkin istatistiklerde frekans (f), yüzde (%), standart sapma (S) ve<br />
aritmetik ortalama( ),<br />
- F ve Q gruplarındaki yönetici sekreterlerin öntest ve sontest klavye performans<br />
puanlarının karşılaştırılmasında diğer bir ifade ile gruplararası klavye performansları<br />
arasındaki farklılıkları ölçmede çok faktörlü varyans analizi kullanılmış,<br />
tüm istatistiksel analizlerde 0.05 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır.<br />
4. Bulgular ve Yorum<br />
4.1. Yönetici sekreterlerin demografik özelliklerine ilişkin bulgular<br />
Araştırmaya katılan F ve Q gruplarındaki yönetici sekreterlerin demografik özellikleri<br />
cinsiyet, yaş ve eğitim durumu değişkenleri açısından incelenmiş, elde edilen bulgular<br />
yorumlanarak aşağıda sunulmuştur.<br />
Tablo 1. Cinsiyetlerine göre yönetici sekreterlerin dağılımı<br />
Cinsiyet F Grubu Q Grubu Genel Toplam<br />
f % f % f %<br />
Kadın 15 100,0 15 100,0 30 100,0<br />
Erkek - - - - - -<br />
Toplam 15 100.0 15 100.0 30 100.0<br />
Araştırmaya katılan ve çalışma grubunu oluşturan yönetici sekreterlerin cinsiyetlerine göre<br />
dağılımı incelendiğinde; çalışma grubunu oluşturan ve F ve Q gruplarına yansız atanan<br />
yönetici sekreterlerin tamamının (%100) kadın yönetici sekreterlerden oluştuğu<br />
görülmektedir. Erkek yönetici sekreterin çalışma grubunda bulunmaması araştırmada elde<br />
edilecek sonuçların erkekler için genellenebilmesi söz konusu değildir.
10 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 2. Yaşlarına göre yönetici sekreterlerin dağılımı<br />
Yaş F Grubu Q Grubu Genel Toplam<br />
f % f % f %<br />
16-20 1 6,7 - - 1 3,3<br />
21-25 4 26,7 5 33,3 9 30,0<br />
26-30 4 26,6 4 26,7 8 26,7<br />
31 ve üstü 6 40,0 6 40,0 12 40,0<br />
Toplam 15 100.0 15 100.0 30 100.0<br />
Araştırmaya katılan yönetici sekreterlerin yaşlarına göre dağılımı incelendiğinde; çalışma<br />
grubunda bulunan yönetici sekreterlerin çoğunun 31 ve üstü yaş grubunda olduğu (%40)<br />
görülür. F ve Q gruplarındaki yönetici sekreterlerin yaşlarına göre dağılımına bakıldığında<br />
da çoğunun 31 ve üstü yaş grubunda olduğu ve her iki gruptaki 31 ve üstü yaş grubunda yer<br />
alan yönetici sekreterlerin oransal olarak (%40) birbirine denk olduğu görülmektedir.<br />
Tablo 3. Mezun Oldukları Okula Göre Yönetici Sekreterlerin Dağılımı<br />
MEZUN OLDUĞU F Grubu Q Grubu Genel Toplam<br />
OKUL<br />
f % f % f %<br />
Lise 4 26,6 5 33,3 9 30,0<br />
Yüksekokul 7 46,8 4 26,7 11 36,7<br />
Üniversite 4 26,6 6 40,0 10 33,3<br />
Toplam 15 100.0 15 100.0 30 100.0<br />
Tablo 3’deki oransal verilere göre; çalışma grubundaki yönetici sekreterlerden yüksekokul<br />
mezunu olanların (%36,7) diğerlerine göre biraz daha fazla olduğu görülür. F ve Q<br />
gruplarındaki yönetici sekreterlerin mezun oldukları okula göre dağılımına bakıldığında; F<br />
grubunda bulunanların yaklaşık yarısının yüksekokul mezunu olduğu, Q grubunda bulunan<br />
yönetici sekreterlerin çoğunluğunu üniversite mezunlarının oluşturduğu görülmektedir. Bu<br />
bulguya göre araştırmada çalışma grubunda yer alan yönetici sekterlerin çoğunluğu eğitim<br />
durumu açısından yükseköğretim düzeyindedir.<br />
4.2. Yönetici sekreterlerin öğretim programı öncesi klavye performanslarına ilişkin<br />
bulgular<br />
Araştırmanın, “Öğretim programının başında F ve Q gruplarının öntest klavye<br />
performansları arasında anlamlı bir fark var mıdır?” sorusuna ilişkin bulgular Tablo4’de ve<br />
Tablo5’de verilmiştir.<br />
Tablo 4. F ve Q gruplarının öntest klavye performans puan ortalamaları<br />
Performans Kriterleri Gruplar N<br />
Klavye Performans<br />
Düzeyleri<br />
S<br />
Konum<br />
(1-Acemi, 2-Yeni<br />
F 15 1,8956 Yeni Başlayan 0,24478<br />
Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı, Q 15 1,8744 Yeni Başlayan 0,24333<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
Ritim<br />
(1-Acemi, 2-Yeni<br />
F 15 1,8667 Yeni Başlayan 0,23637<br />
Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı, Q 15 1,8000 Yeni Başlayan 0,20000<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
Yazım<br />
(1-Acemi, 2-Yeni<br />
F 15 1,4000 Yeni Başlayan 0,21381<br />
Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı,<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
Q 15 1,2667 Yeni Başlayan 0,26667
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 11<br />
Doğruluk<br />
(1-Acemi, 2-Yeni<br />
Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı,<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
F 15 1,8000 Yeni Başlayan 0,20000<br />
Q 15 1,7333 Yeni Başlayan 0,20625<br />
Tablo 4’deki F ve Q gruplarının ön test klavye performans puan ortalamaları incelendiğinde,<br />
her iki grubun öntest klavye performansları için belirlenen konum, ritim, yazım ve doğruluk<br />
performans puan ortalamaları arasında çok az bir farklılık olmasına karşın klavye<br />
performans gelişim düzeyi olarak yeni başlayan düzeyinde oldukları gözlenmektedir.<br />
Grupların ön test konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performans puan ortalamaları<br />
arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için çok faktörlü varyans analizi<br />
yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 5’de sunulmuştur. Çok faktörlü varyans analizi için<br />
normal dağılım ve varyans homojenliği ön koşulları karşılanmaktadır.<br />
Tablo 5. F ve Q gruplarının öntest klavye performans ortalamaları farklılıklarına<br />
ilişkin çok faktörlü varyans analizi sonuçları<br />
Varyansın Bağımlı<br />
Kareler<br />
Kareler<br />
sd<br />
Kaynağı Değişken<br />
Toplamı<br />
Ortalaması<br />
F p<br />
Grup Konum 0,059 1 0,059 0,190 0,667<br />
Ritim 0,033 1 0,033 0,046 0,831<br />
Yazım 0,133 1 0,133 0,152 0,699<br />
Doğruluk 0,033 1 0,033 0,054 0,818<br />
Hata Konum 8,752 28 0,313<br />
Ritim 20,133 28 0,719<br />
Yazım 24,533 28 0,876<br />
Doğruluk 17,333 28 0,619<br />
Toplam Konum 141,111 30<br />
Ritim 121,000 30<br />
Yazım 78,000 30<br />
Doğruluk 111,000 30<br />
Tablo 5’deki çok faktörlü varyans analizi sonuçlarına göre, öğretim programının başında F<br />
ve Q gruplarının konum [F (1-28) =0.190, p>0.05], ritim [F (1-28) =0.046, p>0.05], yazım [F (1-<br />
28)=0,152, p>0.05] ve doğruluk [F (1-28) =0.054, p>0.05] klavye performans puan ortalamaları<br />
anlamlı bir farklılık göstermemektedir.<br />
Bu bulguya göre; klavye öğretimine yönelik uygulamaya başlamadan önce F ve Q<br />
gruplarının konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performansları açısından denk olduğu,<br />
bir başka anlatımla F ve Q gruplarının klavye öğretimi öncesinde konum, ritim, yazım ve<br />
doğruluk performans gelişim düzeylerinin aynı düzeyde olduğu söylenebilir.<br />
4.3. Yönetici sekreterlerin öğretim programı sonrası klavye performanslarına ilişkin<br />
bulgular<br />
Araştırmanın, “Öğretim programının sonunda F ve Q gruplarının sontest klavye<br />
performansları arasında anlamlı bir fark var mıdır?” sorusuna ilişkin bulgular Tablo6’de ve<br />
Tablo7’de verilmiştir.<br />
Tablo 6. F ve Q gruplarının sontest klavye performans puan ortalamaları<br />
Klavye Performans<br />
Performans Kriterleri Gruplar N<br />
S<br />
Düzeyleri<br />
Konum<br />
F 15 4,6889 Usta 0,25092<br />
(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı, Q<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
15 4,6333 Usta 0,15685
12 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ritim<br />
(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı,<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
Yazım<br />
(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı,<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
Doğruluk<br />
(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />
3-Yetenekli Kullanıcı,<br />
4-Usta, 5-Uzman)<br />
F 15 4,5333 Usta 0,51640<br />
Q 15 3,8667 Yetenekli kullanıcı 0,25820<br />
F 15 2,4667 Yetenekli kullanıcı 1,68466<br />
Q 15 1,5333 Yeni Başlayan 1,12546<br />
F 15 3,0667 Usta 1,22280<br />
Q 15 2,4000 Yetenekli kullanıcı 0,98561<br />
Tablo 6’deki F ve Q gruplarının son test klavye performans puan ortalamaları<br />
incelendiğinde, her iki grubun sontest klavye performansları için belirlenen konum, ritim,<br />
yazım ve doğruluk performans puan ortalamaları arasında bir farklılık olduğu<br />
gözlenmektedir. Bu farklılık, konum açısından çok az, ritim, yazım ve doğruluk açısından<br />
biraz daha fazla gözükmektedir.<br />
Grupların son test konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performans puan ortalamaları<br />
arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için çok faktörlü varyans analizi<br />
yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 7’de sunulmuştur. Çok faktörlü varyans analizi için<br />
normal dağılım ve varyans homojenliği ön koşulları karşılanmaktadır.<br />
Tablo 7. F ve Q gruplarının sontest klavye performans ortalamaları farklılıklarına<br />
Varyansın<br />
Kaynağı<br />
ilişkin çok faktörlü varyans analizi sonuçları<br />
Kareler<br />
Kareler<br />
Bağımlı Değişken<br />
sd<br />
Toplamı<br />
Ortalaması<br />
Konum 0,023 1 0,023 0,529 0,473<br />
F<br />
p<br />
Grup<br />
Ritim 1,633 1 1,633 9,800 0,004<br />
Yazım 3,533 1 3,533 6,183 0,035<br />
Doğruluk 3,333 1 3,333 2,703 0,111<br />
Konum 1,226 28 0,044<br />
Hata<br />
Ritim 4,667 28 0,167<br />
Yazım 57,467 28 2,052<br />
Doğruluk 34,533 28 1,233<br />
Konum 653,028 30<br />
Toplam<br />
Ritim 561,000 30<br />
Yazım 184,000 30<br />
Doğruluk 262,000 30<br />
Tablo 7’deki çok faktörlü varyans analizi sonuçlarına göre, öğretim programının sonunda F<br />
ve Q gruplarının konum [F (1-28) =0.529, p>0,05] ve doğruluk [F (1-28) =2,054, p>0.05] klavye<br />
performans puan ortalamaları anlamlı bir farklılık göstermemekte iken, ritim [F (1-28) =9,800,<br />
p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 13<br />
ve bu farklılığın Acar Metot ile on parmak klavye öğretiminin gerçekleştirildiği F grubu<br />
lehine olduğu söylenebilir.<br />
5. Sonuç ve Tartışma<br />
Araştırmada, klavye öğretiminde iki farklı öğretim metodu ile on parmak klavye<br />
öğretilmeye çalışılmıştır. Araştırma toplam 30 yönetici sekreterinin yansız atama ile F ve Q<br />
gruplarına atanmasıyla ve F grubunda Acar Metot ile Türkçe F klavye öğretimi, Q grubunda<br />
ise Almena Metot ile Türkçe Q klavye öğretimi gerçekleştirilmiştir. Klavye öğretimi öncesi<br />
ve sonrası analitik klavye rubriği ile yapılan değerlendirmeler, her iki metodun da klavye<br />
öğretimi açısından kolaylık sağladığı ve etkin klavye kullanımını sağladığını göstermiştir.<br />
Çalışmada ilk defa uygulanan Acar metot ile ülkemizde Türkçe F klavye öğretimi açısından<br />
geleneksel yöntemlere farklı bir açısı ve yenilik getirilmiştir.<br />
Acar metot ve Almena metot ile klavye öğretiminin gerçekleştirildiği, araştırmaya katılan<br />
yönetici sekreterlerin öğretim öncesi ve öğretim sonrası klavye performansları<br />
karşılaştırıldığı bu çalışma ile aynı zamanda bu iki öğretim metodunun etkililiği ve<br />
uygulanabilirliği de test edilmiştir. Araştırma sonucunda, Acar metot ile on parmak Türkçe<br />
F klavye öğrenen F grubundaki yönetici sekreterler ile Almena metot ile on parmak Q<br />
klavye öğrenen Q grubundaki yönetici sekreterlerin konum ve doğruluk klavye<br />
performansları arasında önemli bir farklılık görülmezken, ritim ve yazım klavye<br />
performansları arasında önemli bir farklılık görülmüştür. Farklılık, Acar metot ile on parmak<br />
Türkçe F klavye öğretimin gerçekleştirildiği F grubu lehinedir. Bu sonuca göre, Acar metot<br />
ile on parmak Türkçe F klavye öğrenenlerin klavye performans düzeyleri Almena metot ile<br />
on parmak Türkçe klavye öğrenenlerin klavye performans düzeylerine göre ritim ve yazım<br />
açısından daha etkili olduğu söylenebilir.<br />
Araştırma sonuçları değerlendirildiğinde, ülkemizde geleneksel klavye öğretim yöntemleri<br />
yanında yeni bir metot olarak Acar metodun da kullanılabileceği öngörülmektedir. Bu<br />
metot, on parmak Türkçe F klavye öğretimine yönelik olup, klavye öğretiminde<br />
öğrenenlerin klavye performanslarının değerlendirilmesinde gerçek bir başarı-performans<br />
değerlendirme aracı olarak analitik klavye rubriğini kullanmaktadır. Analitik klavye rubriği,<br />
sadece Türkçe F klavye için değil aynı zamanda Türkçe Q klavye öğretiminde de<br />
kullanılabilecek bir başarı-performans değerlendirme aracıdır.<br />
Araştırmada bulgularına dayalı olarak şu öneriler getirilebilir;<br />
- Klavye öğretiminde kullanılan mevcut öğretim yöntemleri, materyaller, stratejiler<br />
ve değerlendirmeler tartışılmalı ve güncelleştirilmelidir.<br />
- Klavye öğretiminde, performans tabanlı öğretim yaklaşımı ile öğrenenlerin klavye<br />
performansları öğretim öncesi ve öğretim sonrası karşılaştırılmak istendiğinde<br />
analitik klavye rubriği bir başarı-performans değerlendirme aracı olarak<br />
kullanılabilir.<br />
- Almena metot Türkçe Q klavye öğretiminde, Acar metot ise Türkçe F klavye<br />
öğretiminde tercih edilebilir.<br />
- Araştırmada çalışma grubunda 30 yönetici sekreteri yer almıştır. Bu sayı, güvenilir<br />
istatistiki sonuçlar için minimum düzeyi karşılamaktadır. Fakat, araştırma<br />
sonuçlarının genellenebilmesi için daha çok sayıda katılımcı üzerinde çalışmanın<br />
yapılması önerilir.
14 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Kaynaklar<br />
Acar, S. (2008). “Standart Türk Klavyesinin Öğretimine Yönelik Bir Model Önerisi: WPR<br />
Modeli ve Örnek Bir Uygulama”, VII. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi,<br />
Karadeniz Teknik Üniversitesi Beşikdüzü Meslek Yüksekokulu, 22-24 Ekim 2008, Trabzon.<br />
Acar, S. (2009). “Web Destekli Performans Tabanlı Öğrenmede Motivasyon Stratejilerinin<br />
Öğrencilerin Akademik Başarılarına, Öğrenmenin Kalıcılığına ve Tutumlarına Etkisi”,<br />
Yayınlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Acar, S. (2012). Acar Metot ile On Parmak Türkçe F Klavye Öğretimi, Yayınlanmamış ders<br />
notları, Ankara.<br />
Atakan, Y. (2003). F ve Q buzdağının üstü, 09.03.2003 tarihli medya notu,<br />
www.interstenoturk.com/basindafklavye/yurtsanatakan.html, Erişim tarihi:27.06.2012.<br />
Beaton, L.J. (Ed.)(2005). Keyboarding Methodology: Instructional Guide for Teachers and<br />
Administrators, Virginia Departmen of Education, Richmond, USA.<br />
Bryan, C. (2007). Keyboard History, PC Encyclo, www.pcencyclo.com, Erişim tarihi:<br />
25.04.2012.<br />
Chartrand, M.A. (2006). Educational Technology Standards & Expectations, Department of<br />
Education, Michigan, USA.<br />
Cooper, W.E. (1983). Cognitive Aspects of Skilled Typewriting, Springer-Verlag, New<br />
York, USA.<br />
Crosier, A.B. (1921). Mental Control Through Rhythmical Influence in The Learning of<br />
Typewriting, The Greeg Publishing Co., USA.<br />
Er, F.K. ve Güven, B. (2008). İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıf Bilgisayar Dersi Programlarının<br />
İçeriğine İlişkin Öğretmen Görüşleri, Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:19.<br />
Fagarasanu, M., Kumar, S. ve Narayan, Y. (2005). The Training Effect on Typing on Twe<br />
Alternative Keyboards, Journal of Industrial Ergonomics, Vol. 35.<br />
Gönen, N.P. (2007). Bilgisayarda Yazı, MEGEP Bilgisayarda Yazı F Klavye Modülü, Özne<br />
Yayıncılık, Ankara.<br />
Grace, B.J. (1989). Where, When and How To Teach Keyboarding, Unpublished Master<br />
Thesis, Master of Arts Education, Simon Fraser University, COLUMBIA.<br />
Hoke, R.E. (1921). The Improvement of Speed and Accuracy in Typewriting, Unpublished<br />
doctoral dissertation, John Hopkins University, USA.<br />
Jonsson, A. ve Svingby, G. (2007). The Use of Scoring Rubrics: Reliability, Validity and<br />
Educational Consequences, Educational Research Review, Vol.2, USA.<br />
Karat, C.M., Halverson, C., Horn, D. ve Karat, J. (1999). Patterns Entry and Correction in<br />
Large Vocabulary Continuous Speech Recognition Systems, CHI 99 Conference<br />
Proceedings.<br />
King, A.(2010). Speed Typing by the Almena Method, Elektronik kitap, www.amazon.com.<br />
Kisner, E. (1984). "Keyboarding-A Must in Tomorrow's World", The Computing Teacher<br />
Vol. 11, pp. 21-22.<br />
Kongar, E. (2003). F Klavye Fırtınası, 12.03.2003 tarihli medya notu,<br />
http://dosya.hurriyetim.com.tr/harflerimiz/ekongar12.asp, Erişim tarihi: 9.04.2012.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 15<br />
Pisha, B. (1993). Rates of Development of Keyboarding Skills in Elementary School Aged<br />
Children With and Without Identified Learning Disabilities, Unpublished Ph.D. Thesis,<br />
Harvard University, USA.<br />
Savaş, A.T. ve Savaş, H. (2005). Klavye Öğretimi, Ed. Deniz TAŞÇI, Anadolu Üniversitesi<br />
Yayın No.1642, Eskişehir.<br />
Silfverberg, M. (2007). Historical Overview of Consumer Text Entry Technologies,<br />
Editor:I.Scott MacKenzie ve Kumiko Tanaka-Ishii, Text Entry Systems, Morgan Kaufmann<br />
Publishers, Elsevier Inc., USA.<br />
Sorelle, R.P. (1919). Methods of Teaching Typing, The Greeg Publishing Company, New<br />
York, USA.<br />
Soukoreff, R.W. ve Mackenzie, I.S. (2004). Recent Developments in Text-Entry Error Rate<br />
Measurement, CHI April 2004, Vienna, AUSTRIA.<br />
TDK (2008). Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara.<br />
TSE ISO/IEC 9995-1 (2001). Bilgi Teknolojisi Metin ve Büro Sistemleri İçin Klavye<br />
Düzenlemeleri, Bölüm 1: Klavye Düzenlemeleri İçin Genel Prensipler, TSE, Ankara.<br />
Ünlü, A. (2006). 26 Saatte Onparmak Öğreniyorum, Onparmak F Klavye ve Onparmak Q<br />
Klavye, Yelken Basım-Yayım-Dağıtım, Konya.<br />
Wetzel, K. (1985). "Keyboarding Skills: Elementary, My Dear." The Computing Teacher<br />
Vol.12.<br />
Wobbrock, J.O. (2007). Measures of Text Entry Performance. Chapter 3 In I.S. MacKenzie<br />
and K. Tanaka-Ishii (Eds.), Text Entry Systems: Mobility, Accessibilty, Universality. San<br />
Francisco: Morgan Kaufmann.<br />
Yamada, H. (1980) A historical study of typewriters and typing methods: from the position<br />
of planning japanese parallels. Journal of Information Processing Society of Japan, Vol.2,<br />
No.4.<br />
Yener, İ.S. (2003). Bilgisayar Klavyelerinde Gerçek, Şampiyon Kursları,<br />
http://www.sampiyon-kurslari.com.tr/FeKlavye.htm, Erişim tarihi: 10.04.2012.<br />
Yener, İ.S. (2005). “Türk Milli Klavyesi”: F Klavyenin Hikayesi, Neden F Klavye,<br />
www.interstenoturk.com, Erişim tarihi: 25.04.2012.<br />
Zeitz, L.E. (2008). A New Look: Research-Based Keyboard Instruction, White Paper,<br />
http://www.typetolearn.com, Erişim Tarihi: 14.06.2012.
16 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN STAJ YAPTIKLARI<br />
BÜROLARIN ERGONOMİ-VERİMLİLİK İLİŞKİSİ AÇISINDAN<br />
DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA<br />
Yasin ÇAKIREL 1<br />
Pınar ÖZDEMİR KARACA 2<br />
Öznur AYDINER ÇAKIREL 3<br />
İbrahim ÇAKIR 4<br />
ÖZET<br />
Çağımıza isim veren teknoloji, her alanda olduğu gibi iş hayatında da kendisini fazlasıyla<br />
hissettirmektedir. Büro teknolojisinin insan sağlığına olumsuz etkilerini en aza indirmeyi<br />
amaçlayan ergonomi; teknoloji ile insan arasındaki bağı güçlendirmekte, makine-insan<br />
uyumunu sağlamakta ve böylelikle çalışanların teknolojik yeniliklere daha kısa sürede<br />
adapte olmalarına olanak tanımaktadır. Günümüz koşullarında birçok açıdan birbirleriyle<br />
rekabet içerisinde olan işletmeler, çalışanlarına sunmuş oldukları ergonomik koşullar ile<br />
hem verimliliklerini artırmakta, hem de diğer işletmelere karşı rekabet üstünlüğü elde<br />
etmektedirler.<br />
Bu çalışmada; Kırklareli Üniversitesi bünyesinde bulunan ve henüz ilk iş deneyimlerini staj<br />
yaparak kazanmakta olan Meslek Yüksekokullarındaki öğrencilerden anket yöntemiyle elde<br />
edilen veriler ışığında, öğrencilerin staj yaptıkları bürolardaki ergonomik koşullar ile<br />
verimlilik arasındaki ilişkiyi irdelemek ve ergonominin verimliliğe olan etkisini<br />
değerlendirmek amaçlanmaktadır. Elde edilen veriler istatistiki yöntemlerle analiz edilerek,<br />
tablolarla yorumlanmaktadır. Ayrıca çalışmada işletmelere, ergonominin büro verimliliğe<br />
etkisi bakımında çeşitli öneriler de sunulmaktadır.<br />
Anahtar Kelimeler: Ergonomi, büro verimliliği, meslek yüksekokulu, stajyer öğrenci.<br />
1. Giriş<br />
Mesleki eğitimi büyük kitlelere ulaştıran Meslek Yüksekokulları, çeşitli mesleklere yönelik<br />
ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan ve önlisans düzeyinde eğitim-öğretim hizmeti veren<br />
yükseköğretim kurumlarıdır. Yaşamakta olduğumuz bilgi çağında görev yapacak işgücünde<br />
aranan nitelikler, bugüne kadar işgücünde aranılan niteliklerden oldukça farklıdır. Artık,<br />
teknolojiyi anlayan, uygulayabilen, teorik bilgisini pratikte kullanabilen, verimli ve kaliteli<br />
mal ve hizmet üretebilen işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır (Dursun, 2008: 2).<br />
Bu noktada, Meslek Yüksekokulu öğrencilerine getirilmiş olan zorunlu staj uygulaması bilgi<br />
çağının gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip olmak adına büyük önem taşımaktadır.<br />
Öğrenciler staj çalışmalarını alanlarıyla ilgili işletmelerde yapmakta; böylelikle okullarında<br />
1 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />
2 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />
3 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />
4 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 17<br />
edindikleri teorik bilgileri sektörde uygulama ve sektörü yakından tanıma olanağı bulmakta,<br />
ayrıca mesleklerini icra ederken kullanacakları teknik araçları inceleyebilme ve<br />
kullanabilme imkanı yakalamaktadırlar.<br />
Çalışmanın devamında, ergonomi ve verimlilik kavramları incelenmiş, ergonomi-verimlilik<br />
ilişkisi ele alınarak Meslek Yüksekokulu öğrencileri arasından staj yapanlara uygulanan<br />
anket sonuçları analiz edilerek tablolaştırılıp yorumlanmıştır.<br />
1.1. Ergonomi Kavramı<br />
Ergonomi kavramı, Yunanca’da iş anlamına gelen “Ergon” ve prensip ya da kanun anlamına<br />
gelen “Nomos” kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Ergonomi; insanların<br />
makineler ile çeşitli iş-çevre koşullarına ilişkin bedensel ve ruhsal özelliklerini, eğilimlerini,<br />
yeteneklerini, sınırlılıklarını araştıran, elde ettiği veriler ile geliştirdiği ilkeleri makinelerin,<br />
makine sistemlerinin, iş ve çevre koşullarının tasarımına ve düzenlemesine uygulayan bir<br />
mühendislik dalıdır (Yetiz, 2009: 99).<br />
Geniş bir çalışma alanına sahip olan ergonominin çalışma konuları aşağıdaki gibi<br />
sıralanabilir (Fığlalı, 2009: 20):<br />
Vücut duruş ve hareketleri (oturarak veya ayakta çalışma; yük kaldırma, taşıma,<br />
itme veya çekme),<br />
Fiziksel çevre koşulları (aydınlatma, gürültü, titreşim, iklim, havalandırma, zararlı<br />
maddeler etkileri ve alınabilecek önlemler),<br />
İş organizasyonu (çalışma ve mola zamanlarının belirlenmesi, vardiya düzenleri, iş<br />
zenginleştirme, iş genişletme, iş rotasyonu),<br />
İş, görev tanımları ve analizi (iş ve görevlerin tasarlanması, mevcut işlerin<br />
ergonomik kriterlere uygunluğunun analiz edilmesi ve uygun işe uygun insanın<br />
atanması),<br />
Zihinsel çalışma ve enformasyon (bilişsel faktörler, zihinsel iş yükü ve ölçülmesi,<br />
insan-bilgisayar etkileşimi)<br />
Ergonominin temel amacı, insanın doğal özelliklerine uygun olan makine ve çevre<br />
koşullarını belirleyip, gerekli önlemleri alarak tüketim ve üretim alanlarında insanın<br />
güvenliğini, üretkenliğini artırmak; insan faktörünün verimliliğini, sisteme entegrasyonunu<br />
ve iş yaşamının insana uygun hale getirilmesini sağlamaktır. Yani ergonomi, bir yandan<br />
üretkenliği ve verimliliği arttırırken diğer yandan da insanın en rahat, en uygun çevre<br />
koşullarında çalışması için gerekli bilimsel verileri ortaya koymayı amaçlar. Çalışanların<br />
fizyolojik özelliklerine uygun çalışma düzeni sağlanarak işi kolayca yapabilmesi böylelikle,<br />
minimum yıpranma ve stresle maksimum seviyede verimlilik, iş doyumu, iş başarımı,<br />
fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması hedeflenmektedir. Bir diğer amaç ise insan<br />
mutluluğunun ve doyumunun sağlanmasıdır (Özok, 2010; Yetiz, 2009: 99-100; Güven,<br />
2007: 14; Dur, 2007: 11; İlçe, 2007: 12; Polat, 2006: 4).<br />
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki amansız rekabetin farkında olan işletmeler,<br />
çalışanların rekabette çok önemli bir unsur olduğunu bilmektedir. Bu nedenle işletmeler,<br />
işgücünü sadece ücretle değil, aynı zamanda onların kalbini kazanarak ve çalışma şartlarını<br />
daha iyi hale getirerek de motive etmektedir. Ergonomik olarak tasarlanmış çalışma<br />
ortamları, insanların hoşuna giden ve onları motive eden ortamlardır. Çağdaş ergonomik<br />
ilkelere uygun olarak oluşturulan böyle ortamlarda, araç-gereçler insan özelliklerine ve<br />
yeteneklerine göre tasarlanır; çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun hale<br />
getirilir; çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendini kanıtlama olanağı verilir; is<br />
görenlerin kendilerini bir değer olarak görmeleri sağlanır. Böylelikle, ergonomi sayesinde<br />
hem iş sisteminin insan üzerinde yarattığı psikolojik zorlanma en aza indirgenmiş olur, hem<br />
de işletmenin rekabet gücü artar (Özok, 2010; Özsönmezyuva, 2009: 8; Ekşioğlu, 2009: 22).
18 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
1.2. Verimlilik Kavramı<br />
Verimlilik, bir üretim ya da hizmet sisteminin ortaya koyduğu çıktı ile bu çıktıyı yaratmak<br />
için kullanılan girdi arasındaki ilişki olarak tanımlanabilir. Bir başka tanıma göre ise<br />
verimlilik, bir işletmede kaynakların ne kadar etkili kullanıldığını gösteren ölçüdür. Yüksek<br />
verimlilik, aynı miktar kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde<br />
etmektir. Verimlilik, girdi ve çıktı arasındaki oranın yanı sıra işgücünün, yönetiminin ve<br />
çalışma koşullarının kalitesine de bağlıdır. Verimlilik artışı ile çalışma yaşamı kalitesindeki<br />
iyileşmenin birbirleri ile doğru orantılı oldukları kabul edilmektedir (Özbek, 2007: 3-5;<br />
Oğuz, 2007: 3; Karadaş, 2006: 22; Kıraç, 2005: 19).<br />
Verimliliği arttırmak için girdileri tam, doğru ve etkin şekilde kullanmak, çalışanlara<br />
ergonomik işyeri koşulları sağlamak ve böylelikle fiziksel çalışma ortamlarını iyileştirmek,<br />
eğitim imkânlarını artırmak ve etkili şekilde iletişim sağlamak gerekmektedir. Aksi takdirde<br />
üretim, istihdam, verim ve verimlilik kayıpları büyük olmakta, bu da firmaların, toplumların<br />
ve ülkelerin rekabet bakımından gerilerde kalmasına neden olmaktadır (Gerşil, 2007: 537;<br />
Sabuncuoğlu ve Tokol, 2001: 26).<br />
Verimliliğin, pek çok farklı amaca yönelik olarak uygulanabilecek türleri mevcuttur.<br />
Verimlilik türleri; toplam verimlilik, kısmi verimlilik, fiziki ve parasal verimlilik, ortalama<br />
ve marjinal verimlilik olarak sınıflandırılabilir (Turaç, 2011: 51).<br />
Toplam verimlilikte, üretim sürecinde kullanılan tüm girdiler hesaba katılmaktadır. Toplam<br />
verimlilik uzun dönemde verimlilik düzeyini ve değişimin yönünü saptamasının yanında<br />
değişimin nedenleri ile ilgili bilgi de vermektedir. Bununla birlikte, tüm üretim faktörlerinin<br />
ortak bir ölçü birimi altında toplanması gerekliliğinden dolayı toplam verimlilik ölçülerini<br />
hesaplamak zordur (Göngör, 2012: 25; Turaç, 2011: 51-52; Sarı, 2006: 10).<br />
Kısmi verimlilikte egemen olan yaklaşım ise, verimlilik oranında yer alan üretim<br />
faktörlerinden homojen nitelik taşıyanları bir araya toplamaktadır. Kısmı verimlilik,<br />
işletmenin kullandığı üretim faktörlerinin verimliliğinin ayrı ayrı ölçülebilmesine olanak<br />
tanımakta ve üretim sürecinde hangi girdiye ne oranda müdahale edilmesi gerektiğinin<br />
gözlemlenmesine yardımcı olmaktadır Kısmi verimlilik göstergelerin sakıncalı yönü ise,<br />
işletmenin tam durumunu ve verimliliğini bir bütün olarak yeterince göstermemesidir<br />
(Güngör, 2012: 25; Turaç, 2011: 51; Sarı, 2006: 10).<br />
Bir diğer verimlilik ayrımı fiziki ve parasal verimliliktir. Hesaplanan verimlilik oranının pay<br />
ve paydasında yer alan değişkenlerin fiziki ya da nakdi birimlerle ifade edilmelerine göre bu<br />
ayrım ortaya çıkmıştır. Eğer pay ve paydada yer alan değerler fiziki olarak örneğin kilo, ton,<br />
metre vb. ile ifade edilmişse fiziksel verimlilik; parasal değerlerle kullanılmışsa parasal<br />
verimlilik hesaplanmış olur. Fiziksel verimlilik ölçüleri niteliksel olarak homojen bir<br />
görünüme sahip olduğu için hesaplanması en kolay metottur. Farklı yapısal özellik taşıyan<br />
endüstrilerin karşılaştırmalı analizlerinde üretim miktarının parasal değerlerle ölçülmesi<br />
daha uygun görülmektedir (Göngör, 2012: 27-28; Turaç, 2011: 52; Kıraç, 2005: 27).<br />
Ele alınan son verimlilik ayrımı ise ortalama ve marjinal verimliliktir. Belirli bir dönemde<br />
elde edilen toplam çıktı seviyesinin dönem içerisinde tüketilen girdilerin toplamına<br />
oranlanmasıyla ortalama verimlilik elde edilmektedir. Veri alınan dönem için çıktı<br />
düzeyinde meydana gelen değişimin, aynı dönemde kullanılan girdilerde ne ölçüde bir<br />
değişime yol açtığı ise marjinal verimlilik olarak ifade edilmektedir. Bu verimlilik türleri,<br />
baz alınan dönemler itibariyle işletmelerin ölçeklerinin büyümesinden elde ettikleri getiri<br />
hakkında işletmelere fikir vermektedir (Güngör, 2012: 28).
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 19<br />
1.3. Ergonomi ve Verimlilik İlişkisi<br />
Örgütler, amaçlarına iş görenleri sayesinde ulaşırlar. Dolayısıyla örgütün verimi üzerinde en<br />
güçlü etkiye sahip olanlarda yine iş görenlerdir. Mal ve hizmet üretiminin odak noktası olan<br />
iş gücü verimliliğini etkileyen çok sayıda faktör bulunmakta, bir işletmede iş gücünün<br />
verimlilik düzeyi bir bütün içerisinde söz konusu faktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucunda<br />
oluşmaktadır. Verimliliği etkileyen faktörlerden biri de ergonomidir. Verimlilik ve çalışma<br />
koşulları arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Çalışma ortamı ve yerinin ses,<br />
aydınlatma, havalandırma, çevre sıcaklığı, soğukluk, temizlik, nem gibi fiziksel faktörler<br />
yönünden yeterli olması; kullanılan üretim sisteminin ergonomiye uygunluğu iş görenlerin<br />
daha sağlıklı, güvenli ve verimli çalışabilmeleri açısından büyük öneme sahiptir. Ergonomik<br />
çalışma koşulları, iş gören üzerinde verimlilik ve iş performansı açısından olumlu sonuçlar<br />
yaratmaktadır. Kötü çalışma koşulları ve ergonomik olmayan işyeri tasarımları sonucunda<br />
oluşan yorgunluk, bezginlik ve stres ise verimliliği düşürmektedir (Turaç, 2011: 54; Kıraç,<br />
2005: 40; Örücü vd., 2004).<br />
Verimlilik çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Verimliliği etkileyen faktörler; işletme<br />
verimliliğini etkileyen faktörler ve işgücü verimliliğini etkileyen faktörler şeklinde<br />
gruplandırılır. İşletme verimliliğini etkileyen faktörler iç ve dış faktörler olarak ikiye<br />
ayrılmıştır (Mortaş, 2008: 92).<br />
İşletme verimlilik faktörlerinin bir boyutunu iç faktörler oluşturmaktadır. İç faktörler<br />
işletmenin denetimi altında olan faktörlerdir. Bu faktörlerde kendi içinde katı ve esnek<br />
faktörler şeklinde ikiye ayrılmıştır. İşletmenin iç faktörleri esnek yani kolay değiştirilebilen,<br />
işletmenin kontrolünün kolay olduğu ve katı yani değiştirilmesi ve işletme kontrolünün güç<br />
olan faktörler şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Esnek faktörler; insan, organizasyon ve<br />
sistemler, çalışma yöntemleri ve yönetim biçimlerini kapsamaktadır. Katı faktörler ise; ürün,<br />
fabrika ve teçhizat, teknoloji, malzeme ve enerjiden oluşmaktadır (Güngör, 2012: 52; Turaç,<br />
2011: 50).<br />
Verimliliği etkileyen bir diğer faktör olan dış faktörler ise; yapısal ve doğal kaynaklar ile<br />
devlet ve altyapı sistemlerinden oluşmaktadır. Yapısal faktörler ekonomiyi ve nüfus/sosyal<br />
yapıyı kapsarken; doğal kaynaklar insan gücü, arazi, enerji, hammaddeyi; devlet ve altyapı<br />
sistemleri ise politika, altyapı, kamu işletmeleri ve kurumsal mekanizmaları ifade<br />
etmektedir. Bu faktörleri işletmenin denetleme imkanı bulunmamaktadır. Bu faktörler<br />
bilinmeli ve yönetim verimlilik programlarının planlanması ve uygulanması sırasında<br />
bunları dikkate almalıdır (Turaç, 2011: 51; Özbek, 2007: 16; Sarı, 2006: 23-24)<br />
İş gücü verimliliğini etkileyen faktörler ise ekonomik, psiko-sosyal ve fiziki faktörler olmak<br />
üzere üçe ayrılmıştır. Ekonomik faktörler, işgücünün ücret ve gelir seviyesini düzenleyen<br />
faktörlerdir. Fiziki faktörler, işgücünün çalışma ortamını ilgilendiren faktörlerdir. Bu<br />
faktörler; işyerinin aydınlatma, havalandırma, sıcaklık, soğukluk ve nem yönünden yeterli<br />
olması, kullanılan üretim sisteminin ergonomiye uygunluğudur. Psiko-sosyal faktörler ise; iş<br />
tatmini, örgütsel bağlılık, güven duygusu, işin sıkıcı ve monoton olmaması, iş güvencesi,<br />
statü, öneri sistemi, takdir edilme, bağımsız çalışma isteği, danışmanlık hizmeti, iş gücünün<br />
cesaretlendirilmesi, arkadaşlık ortamı, sosyal uğraşlar ve iş stresi olarak<br />
değerlendirilmektedir (Turaç, 2011: 55-56).<br />
2. Uygulama<br />
2.1. Araştırmanın Amacı<br />
Yapılan araştırmanın amacı; Kırklareli Üniversitesi meslek yüksekokullarında okuyan<br />
öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisinin verimlilik açısından, program türü<br />
(sosyal ve teknik) ve kurum türüne (kamu ve özel) göre değerlendirilmesidir.
20 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2.2. Evren ve Örneklem<br />
Araştırmanın evrenini Kırklareli Üniversitesi Meslek yüksekokullarında okuyan öğrenciler<br />
oluşturmaktadır. Evrenin birimlerini oluşturan öğrencilerin seçimi; kolayda örnekleme<br />
yoluyla yapılmıştır. Bu öğrenciler içerisinden, araştırma kapsamındaki anketin<br />
uygulanabildiği 167 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır.<br />
2.3. Araştırmanın Modeli<br />
Araştırmada; mevcut problemi, bu problemle ilgili durumları, değişkenleri ve değişkenler<br />
arasındaki ilişkileri tanımlamayı amaçlayan, betimsel araştırma modeli kullanılmıştır.<br />
2.4. Araştırmanın Değişkenleri<br />
Araştırma kapsamındaki sosyal ve teknik bölümlerde okuyan meslek yüksekokulu<br />
öğrencilerinin staj yaptıkları kamu ve özel sektörlerdeki işletmelerin ergonomisi; çalışma<br />
yeri ergonomisi ve diğer ergonomik ifadeler faktörleri altında belli değişkenlerle (ifadelerle)<br />
irdelenmiştir.<br />
2.5. Araştırmanın Hipotezleri<br />
Araştırma kapsamında aşağıdaki hipotezler test edilecektir:<br />
H1: Çalışma yeri ergonomisi ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H2: Çalışma yeri ergonomisi ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H3: Diğer ergonomik ifadeler ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H4: Diğer ergonomik ifadeler ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
2.6. Verilerin Toplanması ve Analizi<br />
Araştırma kapsamındaki öğrencilerin demografik özellikleri ile ilgili bilgilerin elde edilmesi<br />
ve de çalışma yeri ergonomisi ve diğer ergonomik ifadeler faktörlerine ait değişkenlerin<br />
ölçülebilmesi için örnekleme ait verilerin toplanmasında anket tekniğinden yararlanılmıştır.<br />
Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin, çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik ifadeler<br />
ve diğer ergonomik ifadelerdeki bir değişkene katılım derecelerini belirlemek üzere Likert<br />
Ölçeği kullanılmıştır. Buna göre ifadeler; (1) Hiç katılmıyorum, (2) Katılmıyorum, (3) Biraz<br />
katılıyor biraz katılmıyorum, (4) Katılıyorum, (5) Tamamen katılıyorum şeklinde<br />
ölçeklendirilmiştir. Daha sonra veriler değerlendirilirken 1 ve 2 numaralı ifadeler<br />
birleştirilip “Katılmıyorum”, 4 ve 5 numaralı ifadeler birleştirilip “Katılıyorum” şeklinde<br />
kullanılmıştır. İşletmelerle ilgili diğer ergonomik ifadeler faktöründeki bir değişken ise; (1)<br />
Evet ve (2) Hayır şeklinde ölçeklendirilmiştir.<br />
Anket uygulaması neticesinde, katılımcılardan elde edilen verilerin analizinde; istatistiksel<br />
paket programı aracılığıyla Frekans ve Yüzde Dağılımları, Fisher Ki-Kare Testi, Yates<br />
Düzeltilmiş Ki-Kare Testi ve Pearson Ki-Kare Testi kullanılmıştır.<br />
2.7. Kapsam ve Sınırlamalar<br />
Araştırma kapsamındaki öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomileri; çalışma yeri<br />
ergonomisi ve diğer ergonomik ifadeler faktörlerine ait değişkenler (ifadeler) ile<br />
değerlendirilmiştir ve de bu değişkenler ile program türü ve sektör türü arasındaki ilişkiler<br />
incelenmiştir.<br />
Araştırma; Kırklareli Üniversitesi meslek yüksekokullarındaki sosyal veya teknik<br />
programlarda okuyan, kamu veya özel sektörde staj yapmış olan ve anketin uygulanabildiği<br />
167 öğrenci ile yapılmıştır. Bu öğrencilerin oluşturduğu örneklemin, evreni temsil ettiği
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 21<br />
varsayılmıştır. Araştırma sonuçlarının, meslek yüksekokullarında okuyan ve staj yapacak<br />
öğrenciler ile bu konuda araştırma yapmak isteyen akademisyenlere katkı sağlayacağı<br />
düşünülmektedir.<br />
2.8. Bulgular ve Yorumlar<br />
Bu bölümde anket sonucu elde edilen verilerin frekans ve yüzde dağılımları, araştırma<br />
kapsamındaki hipotezler ile bu hipotezlerin test edilmesinden elde edilen bulgular ve<br />
yorumlar yer almaktadır.<br />
2.8.1. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine Ait Bulgular<br />
Bu kısımda araştırma kapsamındaki öğrencilerin demografik özelliklerinin (cinsiyet, Sektör<br />
türü ve program türü) frekans ve yüzde dağılımları yer almaktadır.<br />
Tablo 1. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı<br />
Cinsiyet Frekans (n) Yüzde (%)<br />
Erkek 65 38.9<br />
Kadın 102 61.1<br />
Toplam 167 100<br />
Program Türü<br />
Sosyal Programlar 83 49.7<br />
Teknik Programlar 84 50.3<br />
Toplam 167 100.0<br />
Sektör Türü<br />
Kamu Sektörü 56 33.7<br />
Özel Sektör 110 66.3<br />
Ara Toplam 166 100<br />
Eksik Gözlem 1 -<br />
Toplam 167 -<br />
2.8.2. Öğrencilerin Staj Yaptıkları İşletmelerin Ergonomisinin, Program Türü ve<br />
Sektör Türüne Göre İncelenmesi<br />
Bu kısımda; araştırma kapsamındaki öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisi ile<br />
öğrencilerin okudukları program türü (sosyal ve teknik) ve sektör türü (kamu ve özel)<br />
arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir.<br />
H1: Çalışma yeri ergonomisi ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin, çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik<br />
aydınlatma, hava, gürültü ve ısı-nem faktörlerine ait değişkenler ile program türü arasında<br />
anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-Kare testlerinin sonuçları Tablo 2’de verilmiştir.<br />
Tablo 2. Çalışma Yeri Ergonomisi İfadelerinin Program Türüne Göre İstatistikleri<br />
Program Türü<br />
ÇALIŞMA YERİ<br />
Katılma<br />
FAKTÖR<br />
Sosyal<br />
ERGONOMİSİ İFADELERİ Durumu<br />
Teknik Prog. Toplam<br />
Prog.<br />
Katılıyorum 68 (%95.8) 62 (%84.9) 130 (%90.3)<br />
Aydınlatması iş ile ilgili tüm<br />
Katılmıyorum 3 (%4.2) 11 (%15.1) 14 (%9.7)<br />
detayları görmem için<br />
Toplam 71 (%100) 73 (%100) 144 (%100)<br />
yeterliydi.<br />
Fisher Ki-Kare Testi: p=0.046*<br />
1. AYDINLATMA<br />
Aydınlatmanın yeterli olup<br />
olmadığı belirli aralıklarla ve<br />
uygun aletlerle ölçülüyordu.<br />
Katılıyorum 38 (%59.4) 29 (%45.3 ) 67 (%52.3)<br />
Katılmıyorum 26 (%40.6) 35 (%54.7 ) 61 (%47.7)<br />
Toplam 64 (%100) 64 (%100) 128 (%100)<br />
Pearson Ki-Kare=2.537; p=0.111
22 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2. HAVA<br />
3. GÜRÜLTÜ<br />
4. ISI- NEM<br />
İç ortamında hava temiz ve<br />
sağlıklıydı.<br />
Havalandırma sistemi havayı<br />
temizleyecek ve taze hava<br />
sirkülasyonu yapacak şekilde<br />
çalışıyordu.<br />
Gürültü seviyesi rahatsız<br />
etmeyecek düzeydeydi.<br />
Çalışma ortamında bireyler<br />
arası sözel iletişim kolaylıkla<br />
sağlanıyordu.<br />
Gürültü seviyesi belirli<br />
aralıklarla ve uygun aletlerle<br />
ölçülüyordu.<br />
Hava ısısı yapılan işin<br />
gereklerine uygun olarak<br />
rahatsız etmeyecek<br />
düzeydeydi.<br />
Hava ısısının uygun olup<br />
olmadığı belirli aralıklarla ve<br />
uygun aletlerle ölçülüyordu.<br />
Havanın nemi çalışanları<br />
rahatsız etmeyecek<br />
düzeydeydi.<br />
Katılıyorum 69 (%94.5) 60 (%88.2) 129 (%91.5)<br />
Katılmıyorum 4 (%5.5) 8 (%11.8) 12 (%8.5)<br />
Toplam 73 (%100) 68 (%100) 141 (%100)<br />
Fisher Ki-Kare Testi: p=0.233<br />
Katılıyorum 63 (%90.0) 55 (%78.6) 118 (%84.3)<br />
Katılmıyorum 7 (%10.0) 15 (%21.4) 22 (%15.7)<br />
Toplam 70 (%100) 70 (%100) 140 (%100)<br />
Yates Düzeltilmiş Ki-Kare= 2.643; p=0.104<br />
Katılıyorum 58 (%84.1) 52 (%74.3) 110 (%79.1)<br />
Katılmıyorum 11 (%15.9) 18 (%25.7) 29 (%20.9)<br />
Toplam 69 (%100) 70 (%100) 139 (%100)<br />
Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=1.462; p=0.227<br />
Katılıyorum 70 (%92.1) 66 (%91.7) 136 (%91.9)<br />
Katılmıyorum 6 (%7.9) 6 (%8.3) 12 (%8.1)<br />
Toplam 76 (%100) 72 (%100) 148 (%100)<br />
Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=0.000; p=1.000<br />
Katılıyorum 28 (%41.8) 20 (%32.3) 48 (%37.2)<br />
Katılmıyorum 39 (%58.2) 42 (%67.7) 81 (%62.8)<br />
Toplam 67 (%100) 62 (%100) 129 (%100)<br />
Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=0.878; p=0.349<br />
Katılıyorum 60 (%88.2) 54 (%75.0) 114 (%81.4)<br />
Katılmıyorum 8 (%11.8) 18 (%25.0) 26 (%18.6)<br />
Toplam 68 (%100) 72 (%100) 140 (%100)<br />
Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=3.223; p=0.073<br />
Katılıyorum 28 (%46.7) 30 (%42.9) 58 (%44.6)<br />
Katılmıyorum 32 (%53.3) 40 (%57.1) 72 (%55.4)<br />
Toplam 60 (%100) 70 (%100) 130 (%100)<br />
Pearson Ki-Kare=0.190; p=0.663<br />
Katılıyorum 63 (%87.5) 51 (%79.7) 114 (%83.8)<br />
Katılmıyorum 9 (%12.5) 13 (%20.3) 22 (%16.2)<br />
Toplam 72 (%100) 64 (%100) 136 (%100)<br />
Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=1.003; p=0.316<br />
*: p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 23<br />
öğrencilerden katılmayanların oranı % 25’tir. Tablo 2 incelendiğinde diğer Ki-Kare<br />
testlerine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik Gürültü faktörüne<br />
ilişkin ifadelere ve Aydınlatma, Hava, Isı-Nem faktörlerine ilişkin diğer ifadelere katılma<br />
durumu ile program türü arasında anlamlı ilişkiler bulunamamıştır.<br />
H2: Çalışma yeri ergonomisi ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin, çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik<br />
aydınlatma, hava, gürültü ve ısı-nem faktörlerine ait değişkenler ile sektör türü arasında<br />
anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-Kare testlerinin sonuçları Tablo 3’te verilmiştir.<br />
Tablo 3. Çalışma Yeri Ergonomisi İfadelerinin Sektör Türüne Göre İstatistikleri<br />
ÇALIŞMA YERİ<br />
Sektör Türü<br />
Katılma<br />
FAKTÖR ERGONOMİSİ<br />
Durumu<br />
İFADELERİ<br />
Kamu Sektörü Özel Sektör Toplam<br />
Aydınlatması iş ile ilgili<br />
Katılıyorum 44 (%89.8) 85 (%90.4) 129 (%90.2)<br />
Katılmıyorum 5 (%10.2) 9 (%9.6) 14 (%9.8)<br />
tüm detayları görmem Toplam 49 (%100) 94 (%100) 143 (%100)<br />
için yeterliydi. Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=0.000; p=1.000<br />
1. AYDINLATMA<br />
2. HAVA<br />
3. GÜRÜLTÜ<br />
4. ISI- NEM<br />
Aydınlatmanın yeterli<br />
olup olmadığı belirli<br />
aralıklarla ve uygun<br />
aletlerle ölçülüyordu.<br />
İç ortamında hava temiz<br />
ve sağlıklıydı.<br />
Havalandırma sistemi<br />
havayı temizleyecek ve<br />
taze hava sirkülasyonu<br />
yapacak şekilde<br />
çalışıyordu.<br />
Gürültü seviyesi<br />
rahatsız etmeyecek<br />
düzeydeydi.<br />
Çalışma ortamında<br />
bireyler arası sözel<br />
iletişim kolaylıkla<br />
sağlanıyordu.<br />
Gürültü seviyesi belirli<br />
aralıklarla ve uygun<br />
aletlerle ölçülüyordu.<br />
Hava ısısı yapılan işin<br />
gereklerine uygun<br />
olarak rahatsız<br />
etmeyecek düzeydeydi.<br />
Hava ısısının uygun olup<br />
olmadığı belirli<br />
aralıklarla ve uygun<br />
aletlerle ölçülüyordu.<br />
Havanın nemi<br />
çalışanları rahatsız<br />
etmeyecek düzeydeydi.<br />
*: p
24 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Yapılan Fisher Ki-Kare testine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik<br />
Gürültü faktörüne ilişkin “Çalışma ortamında bireyler arası sözel iletişim kolaylıkla<br />
sağlanıyordu.” ifadesine katılma durumu ile sektör türü arasında 0.06 hata düzeyinde<br />
anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0.056). Tablo 5’teki değerlere göre; kamu sektöründe staj<br />
yapan öğrencilerden ilgili ifadeye katılmayanların oranı % 1.9 iken, özel sektörde staj yapan<br />
öğrencilerden katılmayanların oranı % 11.7’dir.<br />
Yapılan Yates Düzeltilmiş Ki-Kare testine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini<br />
ölçmeye yönelik Gürültü faktörüne ilişkin “Gürültü seviyesi belirli aralıklarla ve uygun<br />
aletlerle ölçülüyordu.” ifadesine katılma durumu ile sektör türü arasında 0.05 hata düzeyinde<br />
anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0.024*). Tablo 5’teki değerlere göre; kamu sektöründe staj<br />
yapan öğrencilerden ilgili ifadeye katılanların oranı % 22.7 iken, özel sektörde staj yapan<br />
öğrencilerden katılanların oranı % 44.7’dir.<br />
Tablo 3 incelendiğinde diğer Ki-Kare testlerine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini<br />
ölçmeye yönelik Aydınlatma, Hava, Isı-Nem faktörlerine ilişkin ifadelere ve Gürültü<br />
faktörüne ilişkin diğer ifadelere katılma durumu ile sektör türü arasında anlamlı ilişkiler<br />
bulunamamıştır.<br />
2.8.3. Öğrencilerin Staj Yaptıkları İşletmelerin Ergonomisinin Diğer İfadelerle,<br />
Program Türü ve Sektör Türüne Göre İncelenmesi<br />
Bu kısımda; araştırma kapsamındaki öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisini<br />
ölçmeye yönelik olarak sorulan diğer ifadeler ile öğrencilerin okudukları program türü<br />
(sosyal ve teknik) ve sektör türü (kamu ve özel) arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı<br />
incelenmiştir.<br />
H3: Diğer ergonomik ifadeler ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisini ölçmeye yönelik olarak ele alınan<br />
diğer değişkenler ile program türü arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-<br />
Kare testlerinin sonuçları Tablo 4’te verilmiştir.<br />
Tablo 4. Diğer Ergonomik İfadelerin Program Türüne Göre İstatistikleri<br />
Cevap / Program Türü<br />
Katılma<br />
Sosyal Prog. Teknik Prog. Toplam<br />
Durmu<br />
DİĞER<br />
ERGONOMİK<br />
İFADELER<br />
Evet 73 (%97.3) 66 (%85.7) 139 (%91.4)<br />
Hayır 2 (%2.7) 11 (%14.3) 13 (%8.6)<br />
Toplam 75 (%100) 77 (%100) 152 (%100)<br />
Çalışma masası<br />
üzerinde bilgisayar,<br />
klavye ve diğer<br />
donanımlar için<br />
yeterli ölçüde alan var Fisher Ki-Kare Testi: p=0.017*<br />
mıydı?<br />
Dinlenme molaları ve<br />
molaların çalışma<br />
saatleri içerisindeki<br />
dağılımları yeterliydi.<br />
*: p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 25<br />
Tablo 4 incelendiğinde Yates Düzeltilmiş Ki-Kare testine göre; öğrencilerin staj yaptıkları<br />
işletmelerdeki ergonomiyi ölçmeye yönelik olarak ele alınan diğer değişken ile program türü<br />
arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p=0.228).<br />
H4: Diğer ergonomik ifadeler ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerdeki ergonomiyi ölçmeye yönelik olarak ele alınan<br />
diğer değişkenler ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-Kare<br />
testlerinin sonuçları Tablo 5’te verilmiştir.<br />
Tablo 5. Diğer Ergonomik İfadelerin Sektör Türüne Göre İstatistikleri<br />
DİĞER ERGONOMİK Cevap / Sektör Türü<br />
İFADELER<br />
Katılma<br />
Kamu Sektörü Özel Sektör Toplam<br />
Durumu<br />
Çalışma masası Evet 48 (%92.3) 91 (%91.9) 139 (%92.1)<br />
üzerinde bilgisayar, Hayır 4 (%7.7) 8 (%8.1) 12 (%7.9)<br />
klavye ve diğer<br />
donanımlar için yeterli Toplam 52 (%100) 99 (%100) 151 (%100)<br />
ölçüde alan var mıydı? Fisher Ki-Kare Testi: p=1.000<br />
Katılıyorum 48 (%96.0) 80 (%86.0) 128 (%89.5)<br />
Dinlenme molaları ve<br />
molaların çalışma<br />
Katılmıyorum 2 (%4.0) 13 (%14.0) 15 (%10.5)<br />
saatleri içerisindeki Toplam 50 (%100) 93 (%100) 143 (%100)<br />
dağılımları yeterliydi.<br />
Fisher Ki-Kare Testi: p=0.086<br />
*: p
26 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
4. Kamu sektöründe staj yapan öğrencilerden “Çalışma ortamında bireyler arası sözel<br />
iletişim kolaylıkla sağlanıyordu.” ifadesine katılmayanların oranı % 1.9 iken, özel sektörde<br />
staj yapan öğrencilerden katılmayanların oranı % 11.7’dir. Buna göre; kamu sektöründe staj<br />
yapan öğrencilerin çalışma ortamlarındaki bireyler arası sözel iletişim daha kolay<br />
sağlanıyordu.<br />
5. Kamu sektöründe staj yapan öğrencilerden “Gürültü seviyesi belirli aralıklarla ve uygun<br />
aletlerle ölçülüyordu.” ifadesine katılanların oranı % 22.7 iken, özel sektörde staj yapan<br />
öğrencilerden katılanların oranı % 44.7’dir. Buna göre; özel sektörde staj yapan öğrencilerin<br />
çalışma ortamlarındaki gürültü seviyesinin belli aralıklarla ve uygun aletlerle ölçülme oranı<br />
daha fazladır.<br />
6. Sosyal programlarda okuyan öğrencilerden “Çalışma masası üzerinde bilgisayar, klavye<br />
ve diğer donanımlar için yeterli ölçüde alan var mıydı?” ifadesine olumsuz cevap verenlerin<br />
oranı % 2.7 iken, teknik programlarda okuyan öğrencilerden olumsuz cevap verenlerin oranı<br />
% 14.3’tür. Buna göre; sosyal programlarda okuyan öğrencilerin, staj yaptıkları<br />
işletmelerde, çalışma masaları üzerinde bilgisayar, klavye ve diğer donamımlar için yeterli<br />
ölçüde alanı olanlarının oranı daha fazladır.<br />
7. Kamu sektöründe staj yapan öğrencilerden “Dinlenme molaları ve molaların çalışma<br />
saatleri içerisindeki dağılımları yeterliydi.” ifadesine katılmayanların oranı % 4 iken, özel<br />
sektörde staj yapan öğrencilerden katılmayanların oranı % 14’tür. Buna göre; kamu<br />
sektöründe staj yapan öğrencilerin dinlenme molaları ve bu molaların çalışma saatleri<br />
içerisindeki dağılımı daha yeterlidir.<br />
Kaynakça<br />
Dursun, F. (2008), Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Akademik Başarı Düzeylerinin<br />
Karşılaştırılması, T.C. Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bolu.<br />
Ekşioğlu, M., “İyi Ergonomi İyi Ekonomidir!...”, V. Endüstri Mühendisliği Bahar<br />
Konferansları-Ergonomi, Endüstri İşletme Mühendisliği Meslek Dalı Ana Komisyonu<br />
Bülteni, Sayı. 129, 2009, Ss.22-25.<br />
Fığlalı, N., “Ergonomi’nin Dünü Bugünü Yarını…”, V. Endüstri Mühendisliği Bahar<br />
Konferansları-Ergonomi, Endüstri İşletme Mühendisliği Meslek Dalı Ana Komisyonu<br />
Bülteni, Sayı. 129, 2009, Ss.19-21.<br />
Gerşil, M., “Apc (Amerikan Verimlilik Merkezi) Çok Faktörlü Verimlilik Ölçme Modeli Ve<br />
Bir Uygulama”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Sayı.7, Cilt.2, 2007, Ss:527-542.<br />
Güngör, M. (2012), İstihdam Ve Verimlilik İlişkisi: İso’da Faaliyet Gösteren 500 Büyük<br />
Firma Üzerine Bir Uygulama, T.C. Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat<br />
Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.<br />
Güven, H. (2007), Banka Çalışanlarında En Sık Görülen Meslek Hastalıklarının İstatistiksel<br />
Ve Ergonomik Açıdan İncelenmesi, T.C. İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,<br />
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Malatya.<br />
İlçe, A. Ö. (2007), Yoğun Bakım Ünitelerinde Ergonomik Faktörlerin İncelenmesi, T.C. Eğe<br />
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir.<br />
Karadaş, S. (2006), Türk Bankacılık Sisteminin Verimlilik Açısından Değerlendirilmesi,<br />
T.C. Marmara Üniversitesi, Bankacılık Ve Sigortacılık Enstitüsü, Bankacılık Ana Bilim<br />
Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 27<br />
Kıraç, Y. (2005), Büro Yönetiminde Ergonomi Ve Ergonominin Verimliliğe Etkisi: Ankara<br />
Emniyet Müdürlüğünde Bir Uygulama, T.C. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,<br />
Büro Yönetimi Eğitimi Ana Bilim Dalı, Ankara.<br />
Korkmaz, S. (2010), Türkiye’de İstihdam Ve Verimlilik İlişkisi, T.C. Balıkesir Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,<br />
Balıkesir.<br />
Oğuz, F. (2007), İşletmelerde Verimlilik Artırımında İş Ölçümü Tekniği Ve Bir Uygulama,<br />
T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Üretim Yönetimi<br />
Ve Pazarlama Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />
Örücü, Edip, Palaz, Serap Ve Yumuşak, Sedat, (2004), İşgören Verimliliğini Etkileyen<br />
Faktör Olarak Ergonomi Ve Bir Araştırma, Mevzuat Dergisi, Yıl.7, Sayı.84,<br />
Http://Www.Mevzuatdergisi.Com/2004/12a/03.Htm, Erişim Tarihi: 03.07.2012.<br />
Özbek, Ç. (2007), Verimlilik Arttırma Teknikleri, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal<br />
Bilimler Üniversitesi, İşletme Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,<br />
İstanbul.<br />
Özok, Ahmet F. (2010), Ergonomi Ve Verimlilik, Http://<br />
Http://Www.Tisk.Org.Tr/İsveren_Sayfa.Asp?Yazi_İd=2697&İd=121, Erişim Tarihi:<br />
25.05.2012.<br />
Özsönmezyuva, N. (2009), İşyerinin Ergonomik İncelenmesi, T.C. Uludağ Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek<br />
Lisans Tezi, Bursa.<br />
Polat, İ. (2006), İşyeri Ergonomisinin Örgütsel Stres Üzerine Etkisi: Erzurum İlindeki<br />
Banka Çalışanları Üzerinde Bir Uygulama, T.C. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.<br />
Sabuncuoğlu, Z. Ve Tokol, T. (2001), İşletme, Ezgi Kitabevi, Bursa.<br />
Sarı, A. (2006), Sivas İli Sanayi İşletmelerinde Verimlilik Sorunlarının Saptanması Ve<br />
Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesine Yönelik Bir Araştırma, T.C. Cumhuriyet Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sivas.<br />
Turaç, B. T. (2011), Bilişim Teknolojileri Kullanımı İle Verimlilik Arasındaki İlişki:<br />
Kayseri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde Bir Araştırma, T.C. Niğde Üniversitesi, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yönetim Ve Organizasyon Bilim Dalı,<br />
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde.<br />
Yetiz, A. (2009), Ofis Mobilyaları Ve Ofis Mobilyalarının Tasarımını Etkileyen Ergonomi<br />
Faktörünün İncelenmesi: Adana’da Bir Banka Örneği, T.C. Çukurova Üniversitesi, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü, İç Mimarlık Anasanat Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,<br />
Adana.
28 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
EĞİTİM ORTAMINDA ERGONOMİ KULLANILMASI VE ÖRNEK İDEAL SINIF<br />
ÇALIŞMASI<br />
Hasan H. ÖNDER 1<br />
Melike GÜL 2<br />
Gizem ERGÜLDÜRENLER 3<br />
ÖZET<br />
Ergonomi, insanın yaşam kalitesini arttırmayı amaçlayan bir bilim dalı olmakla birlikte<br />
insanın içinde olduğu her alanla ilgilenmektedir. Temel olarak insanla çalışma çevresi<br />
arasındaki ilişkilerin (iş-güç, kullanılan araçlar ve işçilerin içinde bulunduğu çevre…)<br />
bilimsel olarak incelenmesi anlamına gelen ergonomi(iş bilim),son yıllarda makine insan<br />
uyumu anlayışı çerçevesinde artık hayatın her alanında adından sıkça söz ettirmeye<br />
başlamıştır.<br />
Eğitimde ise ergonomi, öğretmen ve öğrencinin çalışma ve öğrenme ortamlarının azami<br />
verim alınabilecek şekilde organize edilmesi anlamına gelmektedir. Tıpkı işletmelerde<br />
olduğu gibi eğitimde de bu bilim dalının verilerinden yararlanmak eğitimin kalitesini<br />
arttırmaktadır. Eğitimin verildiği sınıflar öğrencilerin öğrenim ortamı olarak önem arz<br />
etmektedir. Bu sebeple sınıf ortamlarının yaşam kalitesini arttırmak, öğretmen ve öğrenci<br />
açısından verimi de arttıracaktır.<br />
Bu çalışmada SDÜ Mühendislik Fakültesi dersliklerinde ergonomi ve antropometriden<br />
faydalanılarak insan fizyolojisine uygun sınıf düzenlemesinin yapılması amaçlanmıştır.<br />
Aynı zamanda sınıf ortamında başarıyı etkileyecek faktörler belirlenmiştir. Sınıf ortamda<br />
kullanılacak renkler, aydınlatılma, ısınma, ideal hava akımını sağlayacak havalandırma,<br />
etraftan gelebilecek gürültü, sınıf içinde ses yayılımı ile akustik göz önünde bulundurularak<br />
yapılmış ergonomik ölçümler, öğrencilerin kullanacağı sıralarda dikkate alınan<br />
antropometrik standart veriler çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Ergonomi, Eğitim Ortamı Düzenlemesi, İdeal Sınıf<br />
1.Giriş<br />
Eğitim ergonomisi alanında açıklama yapmadan önce ergonomi kavramını ortaya koymak<br />
gerekir. Çünkü ergonomi kavramından yola çıkılarak eğitim ergonomisi kavramına<br />
varılmıştır. Yani bu iki kavram kendi arasında ilişkilidir.<br />
Yunanca ergon(iş) ve nomos(doğal yasa) sözcüklerinden meydana gelen ‘‘Ergonomi’’<br />
kavramı ilk kez 1949 yılında Oxford’da işin insana uyumu sorunuyla ilgilenen anatomi,<br />
antropoloji, fizyoloji, psikoloji, mühendislik, mimarlık bilimleri, aydınlatma ve çevre<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Prof. Dr.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Lisans Öğrencisi<br />
3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Lisans Öğrencisi
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 29<br />
mühendisliği alanlarından gelen uzmanlar ile yapılan toplantıda kullanılmıştır.(Erkan, 1977,<br />
s. 202)<br />
Bilindiği gibi ergonomi; insanların anatomik özelliklerini, fizyolojik kapasite ve<br />
toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisi ile<br />
oluşabilecek, organik ve psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insanmakineçevre<br />
uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir araştırma ve<br />
geliştirme alanıdır (Erkan, 1998, s.13).<br />
Anatomi, antropoloji, fizyoloji, psikoloji, mühendislik bilimleri, tasarım gibi çalışma<br />
alanlarının inceleme alanları ergonominin de inceleme alanını oluşturmaktadır. Değişen<br />
yaşam ve iş biçimleri karşısında daha da genişleyen ve zenginleşen içeriği ile ergonomi<br />
bilimi, yaşam kalitemizi arttırmaya yönelik olarak çevreyi de dikkate alan özelliği ile toplam<br />
ergonomik yaklaşımı esas alan bir şekle dönüşmüştür (Erkan, 1988, s16).<br />
Ergonomi, iş ve çevrenin kişiye uygun duruma getirilmesi ve bireylerin daha az<br />
yıpranmaları suretiyle daha verimli çalışmalarını sağlamaktadır. Ergonomi insanın olduğu<br />
her yerde ve insanlar tarafından kullanılan her şeyin tasarımında uygulama alanına sahiptir.<br />
Dolayısıyla ergonomiden sadece endüstri alanında değil hizmet, tarım sektörlerinde ve hatta<br />
evlerde yararlanılmaktadır.<br />
Eğer işletmelerde ergonomi üreticilerin çalışma koşullarını iyileştirme yoluyla ürünün<br />
kalitesini yükseltmeyi amaçlıyorsa eğitim sürecine katılanların çalışma koşullarını<br />
iyileştirmek yoluyla bireylerin daha dengeli gelişmesine ve eğitimin niteliksel yönde<br />
gelişmesine katkıda bulunmak mümkündür(Alkan, 1983, s 200). Çünkü iş yaşamında<br />
dikkate alınması gereken fiziksel çevre etkenlerini eğitim ortamı için de düşünmek<br />
olasıdır.(Alkan, 1979, s 5)<br />
Eğitim çok genel bir ifade ile davranış değiştirme süreci olarak tanımlanır. Davranış<br />
değişikliği için gerekli koşullar; davranışa ilişkin bilginin öğrenilmiş olması, bireyin zihinsel<br />
ve fiziksel olarak davranışı gerçekleştirebilecek gelişim düzeyine ulaşmış olması, isteklilik<br />
ve ortamdır. Ortam, davranışın gerçekleştirilebilmesi için gerekli fiziksel, sosyal ve<br />
psikolojik etkenlerin tümünü kapsayan genel bir kavramdır. Ortam, buradaki anlamı dikkate<br />
alınarak, öğrenme çevresi olarak ifade edilebilir(Dönmez, 2008). Öğrenme ortamı,<br />
öğrenmeyi sağlayacak öğretim yaklaşımının seçilmesini, buna uygun öğretim çevrelerinin<br />
tasarlanarak planlanan etkinliklerin yürütülmesini ve ilgili sürecin değerlendirilmesini içine<br />
alan oldukça yeni bir kavramdır. (Keser ve Akdeniz, 1).<br />
Öğrencilerin içinde yaşadıkları ve çalıştıkları çevrenin onun tüm davranışlarını etkilediği<br />
hususu bugün bilimsel bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aslında öğrenme-öğretme işi<br />
boşlukta meydana gelmez. Bunun için fiziki, sosyal ve psikolojik bir çevrenin varlığı<br />
zorunludur. Çeşitli bina, donatım, model, düzenlemeler, sıcaklık, renk ve çeşitli objelerden<br />
oluşan çevre önce insanlar tarafından şekillendirilmekte, aynı çevre daha sonra da insanları<br />
şekillendirmektedir. Eğitimcilere göre öğrenme fiziksel, sosyal ve psikolojik yönlerden<br />
uygun bir çevrede oluşabilir. Etkili eğitim için bu çevrenin öğrenme-öğretme faaliyetlerine<br />
uygun bir biçimde düzenlenmesi gereklidir. Bu da çevreyle birey arasında söz konusu çeşitli<br />
etkileşim boyutlarının eğitim hedefleri doğrultusunda organize edilmesi ve<br />
yönlendirilmesini gerektirmektedir.(Özerbaş&Küçükoğlu, 2004). İnsanlar ancak sevdikleri<br />
ve hoşlandıkları ergonomik bir çalışma ortamında başarılı olabilirler. Uygun bir çalışma<br />
ortamında çalışmak, öğrenmeyi kolaylaştırır ve çalışma için ayrılan zamandan en üst<br />
düzeyde yararlanmayı sağlar. (Baltaş, 1994).
30 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2. Eğitim Ortamının Ergonomik Açıdan İncelenmesi<br />
Öğrenme ortamlarının (mekânlarının) düzenlenmesi için kullanılan performans ölçülerini<br />
Demirkan tarafından aşağıdaki gibi sınıflandırmıştır: (Demirkan, 1995: s420)<br />
Şekil 1: Mekân Performans Öğeleri (Demirkan, 1995, s420)<br />
Mekân Performans Öğeleri<br />
Teknik<br />
Aydınlatma<br />
Akustik<br />
Sağlık<br />
Dayanıklılık<br />
Strüktüel bütünlük<br />
İşlevsel<br />
Etkinlik<br />
Verimlilik<br />
İş akışı<br />
Organizasyon<br />
Davranışsal<br />
Mahremiyet<br />
Alansallık<br />
Sosyal etkileşim<br />
Yoğunluk<br />
Şekil 1 incelendiğinde ergonomi özellikle teknik alanda olmakla birlikte, işlevsel ve<br />
davranışsal alanların düzenlenmesi ile de çok yakından ilgili olduğu görülmektedir.<br />
Ergonomi kavramı, özellikle öğrenme ortamları için düşünüldüğünde, bina derslik ve<br />
laboratuar gibi alanların düzenlenmesinde öncelikle kullanım alanı bulması gereken<br />
uygulamalı bir bilim dalıdır. Ergonomik düzenleme ile verimlilik artarak öğrencilerin<br />
insancıl ortamlarda eğitim almaları sağlanabilir.<br />
Eğitim ortamı, eğitim etkinliklerinin oluştuğu alan, personel, araç-gereç, tesis ve<br />
organizasyon gibi ögelerin eğitsel iletişim ve etkileşim için bir araya geldikleri çevredir.<br />
Öğrencinin başarısı açısından bunların uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Öğrencilerin<br />
başarısına doğrudan etki eden fiziki ortamı; öğrenci sayısı, sıraların yerleştirme düzeni,<br />
öğrencilerin oturuş biçimi, ışığın giriş yönü, aydınlatma durumu, ısıtma durumu, sıcaklıksoğukluk<br />
durumu, gürültü durumu, ortamın temizliği, araç-gereç durumu, sınıfın boyası ve<br />
görünümü gibi faktörler etkilemektedir. Bu faktörlerin öğrenme-öğretme sürecinde etkin rol<br />
oynadığı inkâr edilemez. Bundan dolayı yukarıda sayılan durumların en uygun hale<br />
getirilmesi gerekmektedir. (Korkmaz, 2003)<br />
Öğrenci Sayısı: Sınıfta öğrenci sayısının genel olarak 30’un üstünde olması istenmeyen bir<br />
durumdur. Ancak bir sınıfta şu kadar öğrenci olmalıdır demek gerçekçi olmaz. Bu durum<br />
dersin niteliğine, eğitimin düzeyine ve türüne göre değişebilir.<br />
Grubun büyüklüğü arttıkça üyelerin etkinliği ve katılımı azalır. Büyük gruplarda bireyler,<br />
yapılan tartışmalardan daha az doyum sağlar. Diğer taraftan küçük gruplarda da gruba olan<br />
bağlılık, üyelerin doyumu ve benlik saygıları daha yüksek olur. Küçük gruplarda üyeler<br />
yaptıkları işi daha anlamlı bulurlar, daha az devamsızlık yaparlar ve daha üretkendirler. Bu<br />
durumda, sınıf yönetimi açısından sınıfta bulunan öğrenci sayısının az olması önemlidir.<br />
(Erdoğan, İ, 2001)<br />
Boyut ve Hacim: Eğitim ortamı; birçok öğrencinin birlikte bulunduğu ve öğrenme<br />
etkinliklerinin yapıldığı ortam olarak düşünüldüğünde, bu ortamın verimli olabilmesi için<br />
boyutlarının belirli standartlarda olması gerektiği açıktır.<br />
Sınıflarda yükseklik gün ışığı durumuna göre ayarlanmalı, ancak en az 3.00 m olmalıdır.<br />
Sabit sıralı dersliklerde sıraların tahtaya mesafesi en az 2.00 m olmalı ve bu mesafe en son<br />
sıraya kadar 9,00 m'yi geçmemelidir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 31<br />
Sınıf derinliği, oturma yerleri dizisi sayısı ara geçişler sayısı olarak belirlenmeli, boyutları<br />
her oturma yeri min. 0.80 m derinlikten arkada 0,80 m geçiş boşluğu alınarak bulunmalıdır.<br />
İki sınıf arasında oluşturulan, hacimlerden öğrencilerin yağmurluk, palto gibi eşyalarını<br />
koruyabilecekleri askılık veya dolapların bulunduğu dersliklerde genişliği en az 2.20 m olan<br />
bölüm bulunmalı, askı demirlerinin yerden yüksekliği en çok 1.60 m, aralığı 0.20 m olmalı,<br />
şemsiye, yağmurluk ve paltolardan sızacak yağmur sularının toplanıp tahliyesine imkan<br />
verilmeli veya askılıklar koridorlarda nişler içinde düzenlenmelidir. (TSE, 1991,3.4)<br />
Sınıf pencerelerinin alanı derslik taban alanının %18' inden aşağı olmamalıdır. Sınıflarda<br />
öğrenci başına düşen kullanım alanı 1,2 m 2 ’den az olmamalıdır.<br />
Sınıflarda kapılarının genişliği en az 90 cm olmadır. Sınıf kapılarının genişliği 140 cm ve<br />
daha fazla olursa kapılar çift kanatlı yapılır. Sınıf kapıları koridora doğru açılmalıdır. Çift<br />
taraflı derslik bulunan koridorlarda kapılar karşılıklı açılmamalıdır. Sınıf kapısı derslik<br />
içinde ön sıra ile yazı tahtası arasında olmalıdır.<br />
Sınıf tavan yükseklikleri kiriş altına kadar bitmiş net 2.50 m den, tavana kadar net 3.00 m<br />
den az olmamalıdır.<br />
Ön sıra ile yazı tahtası arasındaki mesafe 1,70 m,sıra dizileri arasındaki mesafe 0,50 m, sıra<br />
dizileri ile pencere arasındaki mesafe 0.40 m., sıra dizileri ile duvar arasındaki mesafe. 0,60<br />
m.,arka sıra ile duvar arasındaki mesafe 0.30 m olmalıdır. (MEB,1995, 46).<br />
Aydınlatılma: Sınıfların aydınlatılmada başlıca amacı; eğitimsel görevin gerektirdiği gibi<br />
iyi bir görme ortamı sağlamaktır. Böyle bir ortamı hazırlamak çok kolay gibi görünse de<br />
yıllardır ışıklandırma konusu geniş bir şekilde tartışılmaktadır. Tartışmanın odak noktası<br />
eğer varsa ne kadar gün ışığından faydalanılmalı, aydınlatmanın türü, elektrikle<br />
aydınlatmanın düzenlenmesi, parlak numunelerin özellikleri; aydınlatma düzeyi, parlaklık<br />
ve parıltı gibi unsurlardır.<br />
Işık, insan psikolojisi üzerinde etkili olan önemli bir fiziksel değişkendir. Sınıfta eğitim<br />
etkinliklerinin rahat bir ortam içinde gerçekleşmesi için, ışık yeterli olmalıdır. Gereğinden<br />
çok aydınlatma veya yetersiz aydınlatma ilginin dağılmasına neden olur. Örneğin; aşırı ışık<br />
veya yetersiz aydınlatma gözü yorar.<br />
Sınıfların aydınlatılması olanaklar ölçüsünde doğal olarak gün ışığından yararlanılarak<br />
yapılmalıdır. Yapay aydınlatmanın gün ışığının yerini tutması olanaksız olmakla birlikte,<br />
yapılan aydınlatma gün ışığına yakın olmalıdır. Ancak yapay olarak aydınlatmak<br />
gerektiğinde sınıflar, florasan tip ampullerle aydınlatılmalıdır. Henüz iyi bir aydınlatma<br />
miktarı geliştirilememesine karşılık aydınlatma ölçüsü olarak güneş ışığına eşdeğer bir<br />
aydınlatma sağlanmalıdır. Aydınlatmanın yetersiz olduğu ya da fazla olduğu durumlar,<br />
insan sağlığı için uygun değildir.<br />
Optik çevreyi öğrenmeye uygun hale getirmek çok önemlidir. Çünkü insan gözü, aşırı<br />
derecede karmaşık makul doğrulukta ışıldayan ortamlarda çok geniş mesafede görev yapan<br />
görüşle ilgili hassas ve yetenekli bir araçtır. Uzunluğu 0.3 mikrondan 0.7 mikrona ulaşan<br />
bölüm “görülebilir tayf” diye adlandırılır. Dalga uzunluğu I/1000 mm'dir (Boyd, 1978,<br />
s.36).Aydınlatmada ölçü birimi lükstür. Sınıflarda öğrencilerin rahat okuyup yazabilmeleri<br />
için 300 lüks gereklidir. Hazırlanacak öğrenme ortamı bu standartlar göz önünde<br />
bulundurularak yapıldığı sürece nitelik arttırılabilir<br />
Renklendirme: Renk uygulamaları haliyle görünürlük üzerinde etki eder, Hollandalı<br />
profesörler ve Harward Üniversitesinden Skinner'in deneyleri "renk"in öğrenmenin bir öğesi<br />
olabileceğini kanıtlamıştır. Öğrenme ortamlarında genellikle beyaz ışıklandırma sistemi
32 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
kabul edilir. Bunlar okullarda öğrenciler için hazırlanmış öğrenme koşullarıdır. Renk diğer<br />
bir yönde öğrenciyi öğrenmeye güdüleyen bir etmen de olabilir.<br />
Eğitim ortamları için genellikle açık renk tonları tercih edilmelidir. Beyaz, şampanya vb<br />
açık renkler yanında pastel tonlardaki renkler de tercih edilebilir. Ancak yapılan<br />
araştırmalarda ve gözlemlerimizde kirlenmeyi azaltmak üzere yerden 80-120 cm arasında<br />
koyu bir renkle boyanmakta, bunun üstü açık renk boyanmaktadır.<br />
Estetik açıdan mobilyalarında duvar renkleri ile uyumuna dikkat edilmelidir. Mobilyaların<br />
parlama yapmamasına özen gösterilmeli, bu amaçla parlak cilalı yüzeyler yerine<br />
matlaştırılmış açık renkli yüzeyler tercih edilmelidir.<br />
İklimlendirme: Eğitim ortamlarında ısı ve nem çalışma performansını etkileyen önemli<br />
özelliklerdendir. Bununla birlikte öğretim ortamındaki, sıcaklık çevresi göz önünde<br />
bulundurulmalıdır. "Sıcaklık çevresi"' terimi eğitimcilerin sözlüğüne nispeten yeni eklenmiş<br />
bir terimdir. Sıcaklık çevresi, ısıtma, havalandırma, hava dolaşımı, hava soğutma, hava<br />
temizleme, nem kontrolü ve taze havayı kapsar. Öğrencilerin öğrendiklerini kavramada<br />
fiziksel sağlığına, zihinsel sağlığına ve bağlantılarına ek olarak diğer öğrencilerle ve<br />
öğretmenler ile ilişkisine de belirgin bir etkisi vardır.<br />
Birçok okul planlamacısı uygun öğrenme ortamlarının en temel problemlerinden birisinin<br />
oda içerisindeki ısı kazançlarının düzenlemesi olduğunu düşünmektedir. Dış sıcaklık düşük<br />
olduğu zaman dış havanın sınıf içine girmesi gerçek soğumanın yeterli olması için en<br />
ekonomik yaklaşımdır. Fakat en uygun yaklaşım, bu havanın sınıf içinde nasıl dolaşacağı<br />
şeklinde olmasıdır. Eğer soğuk hava öğrencilere doğru yüksek hızda yönelirse rahatsız edici<br />
ve sağlık için zararlı şartlar oluşacaktır. Sınıf sıcaklığı, öğrencilerin güvenliği ve üretkenliği<br />
ile çok yakından ilgilidir. Öğrenme ortamında 17-23 C 0 ’nin üstünde ve altında sıcaklıklarda<br />
öğrenme niteliği düşmektedir. Çok düşük sıcaklık beceriksizliklere, çok sıcak bir ortam ise,<br />
zihinsel tembelliğe yol almaktadır. İdeal sınıf sıcaklığının ise 19-21,5 C 0 aralığında olduğu<br />
kabul edilmektedir (Ünal ve Ada, 2000). Aşırı sıcak ve soğuk öğrenme ortamlarında<br />
öğrencilerin derse yönelik konsantrasyonlarının olumsuz etkileneceği<br />
belirtilmiştir.(Karaçalı, 2006)<br />
Eğitim ortamları için Küçükoğlu ve Özerbaş (2004) öğrenen sağlığı açısından ortam<br />
neminin %30-50 arasında olması gerektiğinden bahsetmiştir. İlhan ve Aygün’e göre (2005)<br />
ise bu oran %30 ile %70 arasında olmalıdır. Yani genel olarak rölatif nemlilik en fazla %70,<br />
ideal hava akımı 150 mm/sn civarındadır. Hava akımı 510 mm/sn düzeyine çıktığında ortam<br />
esintili, 100 mm/sn düzeyine düştüğünde ortam havasız olarak adlandırılır.<br />
Akustik ve Gürültü: Gürültü, rahatsız edici, işitmeyi engelleyici, dikkati dağıtıcı, fiziksel<br />
ve ruhsal sağlığı bozucu bir değişkendir. Sınıf dışından gelen gürültünün engellenmesi daha<br />
güçtür, bu iş okul yapımı sürecinde düşünülmelidir. . Gürültü kaynakları dışarıdan ise kapı,<br />
pencere, duvar yalıtımı yapılmalı, içerideki cihaz ve araçlardan kaynaklanıyorsa gerekli<br />
tedbirler alınmalıdır. Genellikle bilgisayarların soğutucu fanları, regülatör, klima gibi<br />
gürültü kaynakları bakımsızlık ve tozlanma nedeniyle gürültü yapmaktadırlar. Sınıf içinden<br />
kaynaklanan gürültüyü azaltmanın temel yolu, sınıf kurallarının gürültüyü de içermesi, bu<br />
kurallara özenle uyulmasıdır.<br />
Normal şartlarda kabul edilebilir gürültü düzeyi 40-60 dB’dir. Maksimum müsaade<br />
edilebilir gürültü düzeyi sürekli olmamak koşuluyla 90 dB’dir (Erarslan, 2007) Gürültü<br />
etkisini öğrencilerde dikkatin dağılması, kronik yorgunluk ve direncin düşmesi şeklinde<br />
göstermektedir.<br />
Sınıf ortamında sesin, konuşmacıdan dinleyicilere yansımalar olmadan ulaşması, istenen bir<br />
durumdur. Sesin doğrudan ulaşması halinde yansımalar, gürültüye dönüşmeyecektir. Sesin
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 33<br />
maksimum düzeyde yansımasız olarak dinleyiciye ulaşması için öğretmenin ses tonu,<br />
öğretim metodu ve sınıfta oluşturulan ses düzeneği önemli rol oynamaktadır. Sesin ilk<br />
yansımaları, dinleyicinin dinlediklerini anlama düzeyini olumlu yönde etkilemektedir. Bu<br />
nedenle ilk yansımalar, öğretim için yararlıdır. Yansımaların yansımaları ise gürültü olarak<br />
ortaya çıktığından sınıf ortamında istenen bir durum değildir.<br />
CO2 miktarı ve havalandırma: Havalandırma, kirlenen iç havanın tazelenmesi ve sağlık<br />
için yeterli O 2 ve CO 2 ’ye sahip temiz dış havanın sağlanmasıdır. Temiz havanın sağlanması<br />
için ortamda bulunan malzemeler ve insanlardan kaynaklanan kirleticilerin kontrolü<br />
gerekmektedir. Ortamdaki radon, formaldehite, değişik organik bileşikler, partikül madde,<br />
CO 2 , kokular ve NOx’ler temel iç ortam kirleticilerdir. Her bir kirletici için ortama göre<br />
belirli bir sınır belirlenmiştir. Ancak, ortamdaki her bir kirletici miktarının ve yoğunluğunun<br />
kontrolü olanaksızdır. CO 2 nin bütün diğer kirleticileri yaklaşık olarak temsil ettiği kabul<br />
edilmektedir ve CO 2 miktarına göre havalandırma yapılmaktadır(BAS, E., 2004.).<br />
CO 2 zehirli bir gaz değildir fakat oksijensizlikten boğma tehlikesi ortaya çıkarabilir.<br />
Yoğunluk değeri 35000 ppm’i geçtiğinde, merkezi nefes sinir alıcıları tetiklenerek nefes<br />
alma noksanlığına sebep olur. Daha yüksek yoğunluklarda oksijen azlığından dolayı<br />
merkezi sinir sistemi görevini yapamamaya başlar (Ashrae, 2003) Havalandırma miktarı,<br />
ortamdaki kişi sayısına ve ortam alanına bağlı olarak değişmektedir. İnsanlar nefes alıp<br />
vermeleri ile iç ortama CO 2 verirler. Sınıfta oturan ve herhangi bir işle uğraşmayan öğrenci<br />
bile saatte 15 litre CO 2 üretir (SCHRAMEK, E. 1999). Bu yüzden iç ortamda havalandırma<br />
yapılmazsa sınıftaki öğrenci sayısı artıkça, CO 2 derişimi artar. Bu da öğrenim ortamını<br />
olumsuz etkiler.<br />
Sınır CO 2 miktarı ile ilgili kesin bir değer olmamakla beraber 1000 ppm en çok kabul edilen<br />
değerdir. Dolayısıyla 1000 ppm CO 2 yoğunluğu, iç hava kalitesi için temel kabul<br />
edilmektedir (ASHRAE, 1989) (BAS, E. 2004). CO 2 miktarı bu seviyeden düşük ise iç<br />
ortamdaki hava, kabul edilebilir iç hava kalitesindedir. Bu oran 1000 ppm’in üzerine<br />
çıktığında ise uyku isteği, baş ağrısı ve yoğunlaşma bozukluğu görülebilir. Sonuç olarak<br />
sınıf ortamı için ortalama CO 2 miktarının 600-1000 ppm arasında olması idealdir. Sınıf<br />
ortamlarında kabul edilebilir iç hava kalitesi oluşturabilmek için teneffüslerde sınıflar<br />
yeterince havalandırılmalı ve CO 2 yoğunluğunun azalması sağlanmalıdır.<br />
Temizlik: Uygar bir sınıf ortamı, sağlık kurallarına ve insan onuruna uygun olmalıdır.<br />
Sınıftaki yerlerin, pencerelerin, sıra ve masaların ve duvarların temiz olması, sınıfı daha<br />
çekici bir mekân haline getirir. Pislik insan doğasına aykırı bir durumdur. İnsanlar temiz<br />
ortamlarda yaşamak, çalışmak ve eğitim görmek isterler. Sınıfın temiz olması, eğitim ve<br />
öğretime verilen önemi de gösterir. Sınıfta yerlerin duvarların, pencerelerin, sıra ve<br />
masaların, eşyaların, havanın temiz olması, fiziksel ve düşünsel rahatlık açılarından<br />
gereklidir. Öğrenciler sınıfı temiz bulmalı, sınıftan çıkarken temiz bırakmalıdır.<br />
2.1. Eğitim Ortamında Ergonomi Kullanılması Ve Örnek İdeal Sınıf Çalışmasının<br />
Amacı<br />
SDÜ Mühendislik Fakültesi dersliklerinde ergonomi ve antropometriden faydalanılarak<br />
insan fizyolojisine uygun sınıf düzenlemesinin yapılması amaçlanmıştır. Eğitim<br />
ortamlarında ergonomik düzenlemeler yapılması, ortamların kalitesi ile verimi arttıracak,<br />
öğretmen ve öğrencilerin “insancıllaştırılmış” bir ortamda öğrenme yaşantıları geçirmelerini<br />
ve kalıcı öğrenmelerden deneyim kazanmalarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca ergonomik<br />
düzenlemelerin, sağlık sorunları ve kazalara karşı da önleyici ve engelleyici olacağı<br />
unutulmamalıdır.
34 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2.2. SDÜ’ de Sınıf Ortamlarının İncelenmesi Ve Ölçümler<br />
Bu çalışmada sınıf ortamında başarıyı etkileyecek faktörler belirlenmiştir. Sınıf ortamında<br />
kullanılacak renkler, aydınlatma, ısınma, ideal hava akımını sağlayacak havalandırma,<br />
etraftan gelebilecek gürültü, sınıf içinde ses yayılımı ile akustik göz önünde bulundurularak<br />
yapılmış ergonomik ölçümler, öğrencilerin kullanacağı sıralarda dikkate alınan<br />
antropometrik standart veriler çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.<br />
2.2.1. Ergonomik Ölçüm Verileri<br />
Araştırmanın evreni Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’nin derslikleridir. Örneklem olarak ise<br />
bu evrenden rastgele bir derslik seçilmiştir. Bu derslikte günün belirli saatlerinde ölçümler<br />
yapılarak ergonomik açıdan uygunluk test edilmiştir.<br />
2.3.Bulgular<br />
ÖLÇÜM YERİ: E 4 101 NOLU SINIF<br />
ALAN ÖLÇÜM DEĞERLERİ: 8.452metre uzunluk *5.163metre en* 3.630metre yükseklik<br />
ÖLÇÜM YAPILAN SINIFIN:<br />
DUVAR YAPISI: Alçıpen üzerinde Plastik Beyaz Boya<br />
PENCERE BÜYÜKLÜĞÜ:105cm*195cm (4 adet)<br />
KALORİFER BÜYÜKLÜĞÜ:90cmm(27,1 DERECE)(2 adet)<br />
SIRA BÜYÜKLÜĞÜ: 110cm 30cm 75cm(24 adet)<br />
SINIF MEVCUDU: 40<br />
54cm 40cm 75cm (8 adet)<br />
Tablo 1: Sınıf İçi Sıcaklık, CO2 Yoğunluğu, Işık Şiddeti ve Ses Şiddeti Ölçüm<br />
Sonuçları<br />
Ölçüm<br />
saati<br />
Ortamın<br />
sıcaklığı<br />
Karbondio<br />
ksit<br />
yoğunluğu<br />
Nem<br />
Işık şiddeti<br />
1.bölge<br />
(kapı)<br />
Işık şiddeti<br />
2.bölge<br />
(orta)<br />
Işık şiddeti<br />
3.bölge<br />
(cam)<br />
Ses şiddeti<br />
1.bölge<br />
(kapı)<br />
Ses şiddeti<br />
2.bölge<br />
(orta)<br />
09.10<br />
Ses şiddeti<br />
3.bölge<br />
(cam)<br />
19.7 669 37.8 308lüx 562lüx<br />
434<br />
lüx<br />
09.40<br />
20.9<br />
1515<br />
2020<br />
(09.45<br />
te)<br />
3000<br />
(10.00<br />
da)<br />
48.4<br />
C/Lo<br />
71.1 -<br />
Hi 68.1<br />
A/Lo<br />
65.2-<br />
Hi 76.3<br />
C/Lo<br />
61.8-<br />
Hi 75.1<br />
A/Lo<br />
59.2-<br />
Hi 57.1<br />
C/Lo<br />
57.3-<br />
Hi<br />
57.1<br />
A/ Lo<br />
57-<br />
Hi 57
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 35<br />
10.30<br />
19.5<br />
2480<br />
3000<br />
(11.00<br />
de)<br />
49.2<br />
13lüx<br />
(pencere<br />
lerden<br />
gelen<br />
ışık)<br />
48lüx<br />
(pencer<br />
elerden<br />
gelen<br />
ışık)<br />
117<br />
lüx<br />
(pence<br />
relerd<br />
en<br />
gelen<br />
ışık)<br />
C/Lo<br />
68.5-<br />
Hi 73.6<br />
A/Lo<br />
70.1-<br />
Hi 58.6<br />
C/Lo<br />
70.6-<br />
Hi<br />
63.2<br />
A/Lo<br />
66.4-<br />
Hi 62.5<br />
C/Lo<br />
72.5-<br />
Hi<br />
65.6<br />
A/Lo<br />
64.8-<br />
Hi 64<br />
11.20<br />
22 59.2<br />
3. Sonuç ve Tartışma<br />
3.1. Ölçümlerin Tartışılması<br />
Ölçüm yapılan sınıfın ergonomik ve antropometrik ölçüleri verilmiştir. Yapılan ölçümler ile<br />
standartlar karşılaştırarak sınıfın ergonomik açıdan uygun olup olmadığı incelenmiş ve<br />
aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:<br />
Öğrenci sayısı açısından değerlendirirsek sınıf mevcudu 30 öğrenciyi aştığından uygun<br />
değildir.<br />
Boyut ve hacim açısından sınıfın yüksekliği 3.630 metre olup en az 3.00 m olma koşulunu<br />
sağladığından uygundur. Sınıf boyutu toplam 43,637676 m 2 ’dir. Sınıfta 40 öğrenci<br />
bulunduğundan kişi başına düşen ortalama alan 1,0909419 m2dir.Alan 1,2 m 2 den küçük<br />
olma koşulunu sağlamadığı için uygun değildir. (Küçükoğlu ve Özerbaş, 2004).<br />
Aydınlatma açısından ise gün ışığı yapay aydınlatmadan daha faydalıdır. Ancak sadece gün<br />
ışığı kullanılırsa pencere kenarlarında bile gün içinde en fazla ışık şiddeti 117 lüks<br />
olmaktadır. Bu da iyi bir aydınlatma değildir. Bu sebeple yapay aydınlatma tercih<br />
edilmelidir. Yapay aydınlatmanın ışık şiddeti 300 lüksün üzerinde olduğu için ortamda<br />
yapay aydınlatma kullanıldığı takdirde sınıf aydınlatma açısından uygundur.<br />
Renklendirme açısından duvarlarda alçıpen üzerine plastik beyaz boya kullanılmıştır. Beyaz<br />
renk ergonomik açıdan uygundur. Plastik boya ise su ile silinebilir ve yıkanmaya<br />
dayanıklıdır. Dolayısıyla okullardaki hijyen şartları bakımından faydalı bir tercihtir. Ayrıca<br />
plastik boyalar teneffüs edebilme özelliği ile duvardaki rutubetin dışarı atılmasını sağlar.<br />
(MEB, 2009).<br />
İklimlendirme açısından bakarsak sıcaklık 19-21,5 C 0 aralığında olduğundan ortam sıcaklığı<br />
yeterlidir. Ancak öğlene doğru sıcaklık artarak 22 C 0 olduğu için sınıf ortamı sıcaklığı<br />
sürekli artmıştır ve az da olsa sınır değerin üzerine çıkmıştır. Nem oranı standartlar<br />
aralığında olduğundan bir sorun oluşturmamaktadır.<br />
Akustik ve gürültü açısından değerlendirirsek sınıftaki gürültü ortamı normal şartlarda kabul<br />
edilebilir gürültü düzeyinin üzerindedir. Bu yüzden uygun değildir.<br />
CO 2 yoğunluğu ve havalandırma açısından günün ilk saatinde sınıf ortamındaki CO 2 miktarı<br />
sınır değer olan 1000 ppm’ in altında iken günün ilerleyen saatlerinde bu oran sürekli artmış<br />
ve sınır değerin üzerinde değerler göstermiştir. Bu da sınıfta yeterince havalandırma<br />
yapılmadığını kanıtlamaktadır. Bu durumda sınıf ortamı CO 2 yoğunluğu ve havalandırma<br />
açısından uygun değildir.<br />
3.2.Sonuç<br />
Araştırma sonuçlarına bakarsak sınıfın boyut açısından yeterli olmadığı, her öğrenciye sahip<br />
olması gereken alanı sağlayamadığı görülmektedir. Fiziksel koşulların kimileri yeterli olsa<br />
da sınıfın bütün fiziksel ve ergonomik özelliklerinin yeterli olduğu söylenemez. Öğrenim
36 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
görülen sınıfın bütün standartlara uygun olmaması okul inşası ve öğretim esnasında bu<br />
hususlara gerektiği kadar özen gösterilmediğini yansıtmaktadır. Bütün bulgular sonucunda<br />
aşağıdaki önlemlerin öğrenme ortamlarına yönelik problemlerin giderilmesinde fayda<br />
sağlayacağı düşünülmektedir:<br />
Öğrenci başına düşen alan göz önüne alınarak sınıftaki öğrenci mevcudunun belirlenmesi ve<br />
bu sayının aşılmaması gerekmektedir. Aksi takdirde öğrenci başına düşen alan yetersiz<br />
olacaktır.<br />
Sınıflarda CO 2 miktarı sınır değerden yüksek çıktığı için bu durum öğrencilerin eğitim ve<br />
öğretiminde olumsuz etkiler yapacaktır. Ortamdaki CO 2 seviyesinin fazlalığının öğrencilerin<br />
dikkatini dağıttığı bilinmektedir. (Karaçalı, 2006) Bunu engellemek için sınıflar ders<br />
aralarında havalandırılmalıdır ancak kış aylarında pencere açıldığı zaman soğuk hava direkt<br />
olarak öğrencilere geldiğinden öğrenciler bu durumdan rahatsız olmakta ve bu yüzden<br />
yeterince havalandırma yapılamamaktadır. Bu durumu önleyebilmek için pencere<br />
mekanizmaları değiştirilerek çift açılımlı yapılmalıdır. Böylece kış aylarında hem sınıfın<br />
havalanması sağlanacak hem de soğuk havanın öğrencileri rahatsız etmesi ortadan<br />
kalkacaktır.<br />
Sınıflarda ses ve gürültü düzeyi standartlardan yüksektir. Gürültüyü önleyebilmek için<br />
öncelikle gürültü kaynağı belirlenmelidir. İki tür gürültü vardır: Birincisi, eğitim mekânının<br />
yerinin seçiminden kaynaklanan gürültü, ikincisi ise mevcut eğitim mekânlarının akustik<br />
açıdan yetersizliğinden kaynaklanan gürültüdür. İncelediğimiz sınıftaki gürültü eğitim<br />
mekânının akustik açıdan yetersizliğinden kaynaklanan gürültüdür. Çözüm için büyük<br />
yüzey alanlarına sahip mekânlarda ses daha büyük hacimde yansıdığından dolayı<br />
koridorların taban, tavan ve duvar yüzeyleri sert malzemelerle kaplanmamalıdır. Yumuşak<br />
sıvalar ve boyalar tercih edilmelidir. Düşük ve orta frekanslardaki gürültülerin yutulması<br />
için ses yutucu geniş yüzeyli malzemeler kullanılarak sınıf ortamları düzenlenmelidir.<br />
Bunlar genellikle tavana asılan akustik kaplamalar olup, en yaygın kullanılanları elyaftan<br />
veya şeker kamışı lifinden yapılan ince delikli panellerdir. Fiberglas yalıtım panelleri de ses<br />
yutucudur. Söz konusu değişiklikler ile gürültünün önüne geçilebilir.<br />
Sınıflarda doğal ışıklandırma yetersizse yapay ışıklandırma kullanımının ihmal edilmemesi<br />
gerekmektedir. Aksi halde yetersiz aydınlatmadan kaynaklanan erken yorulma ve dikkat<br />
dağılması gibi durumların görülmesi beklenebilir(Atiş, 2009). İncelenen sınıfta doğal<br />
ışıklandırma kullanıldığında aydınlatma yetersiz kaldığından sürekli olarak yapay<br />
ışıklandırma kullanılmalıdır. Yapay ışıklandırmanın aydınlatma miktarı standartlar<br />
açısından değerlendirildiğinde uygun bir düzeydedir.<br />
Eğitim ortamlarının hava kalitesi ve dış ortam değerleri ölçülerek sınıf ortamındaki ideal<br />
ergonomik özelliklerin sağlanıp sağlanamadığı düzenli olarak kontrol edilmelidir. Eğer bu<br />
standartlara uymayan sınıflar varsa öğrenim ortamları gerekli düzenlemeler yapılarak en<br />
uygun düzeye getirilmelidir. Dış ortam değerlerinin anormal bir durum gösterdiği (hava<br />
sıcaklığının çok düşük olması vb) durumlarda ise gerekli önlemler alınarak sınıf ortamının<br />
kalitesinin düşmesi önlenmelidir.<br />
Her eğitim kademesi için ayrı ayrı standartlar içeren ve resmi organlarca hazırlanan bir<br />
yönerge yazılmalıdır. Bu yönergede sınıflardaki fiziksel özellikler, ergonomi ölçütleri, hava<br />
kalite ölçütleri, öğrenci sayısı v.b. durumlara yönelik standartlar yer almalıdır
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 37<br />
Kaynaklar<br />
Akbaş, Mehmet, (2006 ) Eğitim Mekânlarında Gürültü, Sızıntı Dergisi.<br />
Alarko Carrier, “ İç Hava Kalitesi” , Ekim 2001.<br />
Alkan, Cevat, (1979), Eğitim Ortamları, A.Ü. Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara.<br />
Alkan, Cevat, (1983), “Eğitim Ergonomisi”, A.Ü. Ebf Dergisi, Cilt16, Sayı:1, Ankara<br />
Ashrae, (1989 )“Standard 62- 1989- Ventilation For Acceptable Indoor Air Quality”,<br />
American Society Of Heating, Refrigerating And Air- Conditioning Engineers, Atlanta.<br />
Ashrae, (2003), “Ashrae Handbook Cd”.<br />
Atiş, S.(2009), Eğitim Kurumlarında Aydınlatma Sistemi, I. International Congress Of<br />
Educational Research, 1-3 May, Çanakkale.<br />
Baltaş, Acar, (1994), “Öğrenmede Ve Sınavlarda Üstün Başarı”, 9. Basım, Remzi Kitabevi,<br />
İstanbul.<br />
Bas, E., (2004), “Indoor Air Quality-A Guide For Facility Managers”, The Fairmont Pres.<br />
Fundamentals”, Chapter 9: Indoor Environmental Health, Atlanta, Usa.<br />
Bıyıklı, Sevgi, (1992), “Çalışma Ortamlarında Çevre Koşullarının Ergonomik Açıdan<br />
İncelenmesi Ve İşgücü Verimliliği Üzerine Etkisi”. Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi,<br />
İstanbul Üniversitesi, İstanbul.<br />
Boyd, Robert, (1978), “Light: Its Effect On Teaching And Learning. Modern School Shops<br />
Planning”, Michigan.<br />
Bulut, Hüsamettin, (2012), Havalandırma Ve İç Hava Kalitesi Açısından Co2 Miktarının<br />
Analizi.<br />
Demirkan, Halime, (1995), “Eğitim Kalitesine Uygun Öğrenme Mekânları Tasarımı”, 5.<br />
Ergonomi Kongresi, Mpm Yayınları, No:570, S:413-420. İstanbul, 413-420.<br />
Dönmez, Burhanettin, Okul Ve Sınıf Ergonomisi Ya Da İnsanı Öncelemek.<br />
Erarslan, E. (2007), Ergonomi Ders Notları.<br />
Erkan, Necmettin, (1987), “Uluslararası Endüstrileşme Sürecinde İnsan-Makine-Çevre<br />
Faktörlerine Ergonomi Yaklaşımının Temelleri”, 13. Türk Tüberküloz Kongresi, İstanbul.<br />
Erkan, Necmettin. (1988), “Ergonomi”, Mpm Yayınları, No:373, Ankara.<br />
Erkan, N. (1998), “Ergonomi, Verimlilik, Sağlık Ve Güvenlik İçin İnsan Faktörü<br />
Mühendisliği”, Mpm Yayınları. Yayın No: 373, Ankara.<br />
Gelişli, Yücel (2007), Öğretim Teknolojisi Kullanımı Açısından Bir Öğretim Kurumunun<br />
Değerlendirilmesi:“Red Cedar İlköğretim Okulu”.<br />
Hataway, W. (1987), Light Color And Air Quality:Important Elements Of The Learning<br />
Environments, Education Canada , 7, 35-44.<br />
İlhan, Y. & Aygün, M., (2005), Cephe Sistemlerinde Kullanılan Yalıtım Camı<br />
Kombinasyonları,2. Ulusal Çatı Ve Cephe Kaplamalarında Çağdaş Malzeme Ve<br />
Teknolojiler Sempozyumu, 25-26 Mart, İstanbul.<br />
Karaçalı, A.(2006), Sınıf Yönetimini Etkileyen Fiziksel Değişkenlerin Değerlendirilmesi.<br />
Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı:1, 145-155.
38 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Keser, Ö. F., Akdeniz. A. R. Bütünleştirici Öğrenme Ortamlarının Çoklu Araştırma<br />
Yaklaşımıyla Değerlendirilmesi, , Trabzon,<br />
Korkmaz, A. (2003) Sınıf Organizasyonu,<br />
Kuş, M., Okuyan, C., Bulut, H., Bulgurcu, H., (2008), Üniversite Dersliklerinde İç Hava<br />
Kalitesinin Değerlendirilmesi, 8. Uluslar Arası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu / 8.<br />
International Hvac +R Technology Symposium, 223-237, İstanbul.<br />
Küçükoğlu, A. & Özerbaş, M.A.(2004), Eğitim Ergonomisi Ve Sınıf İçi Fiziksel<br />
Değişkenlerin Organizasyonu. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.<br />
MEB (1995), Özel Öğretim Kurumlarına Ait Standartlar Yönergesi. Ankara.<br />
MEB, (2009), Kimya Teknolojisi: Boya Üretimi Modülü. Mesleki Eğitim Ve Öğretim<br />
Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi.<br />
MEB, (2011), Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi.<br />
MEB (2012), Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi.<br />
Polat, S. & Kırıkkaya, E., B. (2004), Gürültünün Eğitim-Öğretim Ortamına Etkileri. Xııı.<br />
Eğitim Bilimleri Kurultayı, 6-9 Temmuz İnönü Üniversitesi, Malatya.<br />
Schramek, E, (1999), “Recknagel-Sprenger Schramek - Isıtma Ve Klima Tekniği El<br />
Kitabı”, Ttmd, Ankara.<br />
TSE (1991), Ortaöğretim Donanım Genel Kurulları. Ankara.<br />
Tuncer M., Bal S., Özüt A., Köse N., (2012), “ Ortaöğretim Kurumları Öğrenme<br />
Ortamlarının Çeşitli Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi”, Gaziantep Üniversitesi<br />
Sosyal Bilimler Dergisi.<br />
Ünal, S. Ve Ada S. (2000), Sınıf Yönetimi, İstanbul, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim<br />
Fakültesi Matbaası.<br />
Z. Karabiber, E. Çelik, (2002) Dersliklerin Akustik Yönden Öznel Ve Nesnel Olarak<br />
Değerlendirilmesi Üzerine Bir Çalışma, 6.Ulusal Akustik Kongresi,
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 39<br />
YÖNETİCİ ASİSTANI MESLEĞİNİN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNDE BİR<br />
UYGULAMA DENEMESİ: HARMANLAMA EĞİTİMİ YAKLAŞIMI<br />
Murat Yusuf UÇAN 1<br />
ÖZET<br />
Her alanda olduğu gibi yönetici asistanı alanında da hızlı bir değişim yaşanmaktadır.<br />
Organizasyonlardaki değişimi öngörüp mesleğindeki, kurumundaki ve yönetici<br />
ilişkilerindeki değişimi etkin ve etkili yönetmede öğretim elemanlarının ve<br />
yüksekokullarının eğitim uygulamalarının önemi gittikçe artmaktadır. Yönetici asistanının,<br />
üniversitede kazandığı teorik bilgi ve becerisinin yeterliliğini ölçebilecek staj dışında –<br />
yeterliliği tartışılmakta- iş hayatı öncesinde bir çalışma modeli bugün dahi tartışılmaya<br />
devam etmektedir.<br />
Bu çalışmada, yaşayarak öğrenmenin maliyetini düşürmek için bir uygulama yaklaşımı olan<br />
harmanlama eğitim sürecinin kısıtlı kaynaklarla nasıl yapılabileceği ele alınmıştır.<br />
Harmanlama eğitimi yaparak öğrenme olarak tanımlanabilir. Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Gönen Meslek Yüksekokulu’ nda 2007 tarihinden itibaren Yönetici asistanlarına Mesleki<br />
Yazışmalar ve Yönetici Asistanlığı dersi harmanlama eğitim yaklaşımıyla verilmektedir. İş<br />
hayatı öncesi (the pre-work life) olarak adlandırılabilecek bu uygulamada uygulama süreci,<br />
öğrencilerle yapılan çalışmalar, öğrencilerin staj sonrası dosyalarındaki yansımaları ve<br />
uygulamayla ilgili değerlendirilmeleri birlikte ele alınarak açıklanacaktır.<br />
Sonuç olarak, yönetici asistanına harmanlama eğitim yaklaşımıyla toplumun her katmanında<br />
hissedilen ve mesleğin başarısında etkili olan kendine güvenmeyi kazandıracaktır.<br />
Anahtar Kelimeler: Yönetici Asistanı, Harmanlama Eğitimi, Büro Yönetimi, Meslek<br />
Yüksekokulları<br />
1. Giriş<br />
Organizasyon ve yönetimlerdeki değişimler yönetici asistanının mesleğine ve rollerini de<br />
yansımaktadır. Bu değişimlerin ilk olarak verileceği ve gittikçe önemli hale gelen<br />
organizasyon ise meslek yüksekokullarıdır. Misyonu gereğince bu kurumlar piyasanın<br />
ihtiyaç duyacağı meslek elemanlarını yetiştirmektir. Yönetim düzeyleri açısından her<br />
düzeyde çalışma imkânı bulabilen yönetici asistanlığı mesleği gittikçe önemli hale<br />
gelmektedir. Her organizasyonun ve yöneticinin yanında yönetici asistanı bulunmaktadır.<br />
Klasik sekreterlik fonksiyonları artık yeterli değildir. Değişim statik değil dinamik bir<br />
durumdur. Daha iyiye gitme yönü bulunmaktadır. Bu değişimleri fark edebilen ve<br />
yönetebilen yönetici asistanlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Eğitim ve öğretim kurumlarına<br />
özellikle meslek yüksekokullarına ve öğretim elemanlarına büyük iş düşmektedir. Bazen<br />
kurumsal yapılanmadaki değişimler geç gelebilir. Fakat öğretim elemanları ve<br />
yüksekokulların idarecileri değişimleri kendileri önceden görüp gerekli çalışmaları<br />
imkânları ölçüsünde yapabilir ve yapabilme özellikleri de vardır. Bu çalışma, kısmen ve<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr.
40 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
sınırlı ölçüde bir değişimin yapılabileceğini göstermektedir. Belirli vizyonu olan<br />
idaricilerinde bu çalışmalarda nasıl etkili olduğu da önemlidir. Bu uygulama harmanlama<br />
eğitimi olarak adlandırılır. Harmanlama eğitimi teorik ve uygulamanın bir arada iş (veya<br />
meslek) hayatı öncesini yansıtacak düzeyde yaparak öğrenmedir. Amacı, yaparak öğrenmeyi<br />
sağlayarak yaşayarak öğrenmenin maliyetini(bedelini) asgari düzeye indirmek ve özgüveni<br />
sağlayarak öğrencinin kendini tanımasını ve yönetmesini sağlamaktır. Kendini tanıma ve<br />
yönetme, neye sahip olduğunu farkına vararak, neye ihtiyacı olduğunu bilme sürecidir.<br />
Yönetici asistanının mesleki hayatında asgari üç alanın ajandası vardır. Kendisi, yönetici ve<br />
organizasyonudur. Bu üç unsur arasındaki ilişkiyi denge halinde tutan yönetici asistanları<br />
etkin ve etkili olacaklardır. İlk önce yönetici asistanının rolleri ve harmanlama eğitimi<br />
hakkında bilgi verilecektir. Daha sonra araştırma ile ilgi bilgiler ve bulgular verilip bunu<br />
sonuç aşaması takip edecektir.<br />
2. Yönetici Asistanın Rolleri<br />
Bilgi çağının organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanının rolleri yöneticinin<br />
rolleriyle paralellik gösterir ve göstermelidir. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi<br />
konumunda olan yönetici asistanının mesleki değişimi yönetici gelişiminin önünde yer<br />
almalıdır. Yönetici asistanının bu anlamda yeni kimliğine kazandırılması gerekir. Bu<br />
değişim, yönetim ve yönetici yaklaşımlarındaki değişime uygun olarak belirlenmelidir.<br />
Yönetici asistanının kimlik değişimini Tablo 1’de özetlenmiştir. Yönetici asistanının kimlik<br />
değişimi Hill (2008: XIX) tarafından yöneticilerin kimlik değişiminden ilham alınarak<br />
yeniden düzenlenmiş ve yönetici asistanının kimlik değişimi oluşturulmuştur. Yönetici<br />
asistanının kimlik değişimi kişisel, organizasyon ve yönetici üçlüsünden oluşan ajandasında<br />
da değişiklerin yansıması olacaktır. Bu değişim mesleki ve kişisel gelişimine odaklandığı<br />
gibi organizasyonların gelişimini de kapsayacaktır. Çünkü yönetici asistanı, kişisel<br />
uzmanlık, deneyim ve eylemlerine dayanan bireysel düzeyden öte, organizasyondan ya da<br />
onun bir bölümünden resmen sorumlu olan bir yönetici gibi, kurumsal düzey açısından da<br />
sorumluluğu bulunmaktadır.<br />
Tablo 1: Yönetici Asistanının Kimlik Değişimi<br />
Yardımcı<br />
Eski Kimlik (Çözülme-<br />
Rol Yeni Kimlik (Dondurma-Gelecek Durum)<br />
Geçerli durum )<br />
(Taşıma)<br />
İşi bizzat yapar ve uzmandır.<br />
Somut teknik görevleri<br />
doğrudan yerine getirir.<br />
Statünün gücü görevlerle<br />
bağlıdır.<br />
Bireysel bir aktördür.<br />
İşin çoğunu kendi çabalarıyla<br />
yapar.<br />
Kimliği nispeten bağımsızlık<br />
olarak tanımlanır.<br />
Müzakere rolü<br />
İşi ve gündemi belirler ve yönlendirir.<br />
Yönetim kaynakları ile yönetim amaçları<br />
arasındaki sürecin oluşturulmasını koordine<br />
eder.<br />
Statünün gücü değişim ve yenilik<br />
doğrultusunda yönetim ve organizasyonun<br />
geliştirilmesine bağlıdır.<br />
İlişki(organizasyonun tümünden oluşan) ağı<br />
kurar.<br />
İşleri mesleğinin getirmiş olduğu otorite ile<br />
astları ve müzakere rolüyle diğer personel<br />
aracılığıyla yürütür.<br />
Kimliği yüksek ölçüde karşılıklı bağımlılıkla 2<br />
tanımlanır.<br />
Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi olarak mesleğinin gelişiminde, sorumluluğu<br />
doğrudan teknik işlevler yürütmekten ziyade, organizasyonun tümünü kapsayan ilişkiler<br />
ağını yönetecek müzakere rolünü kullanacak bir meslek kimliğine odaklanmalıdır. Bu<br />
değişim kaçınılmaz bir durumdur. Değişime uyarlanmak ve hazırlanmak gerekecektir.<br />
2 Bilgi çağını organizasyonların yönetiminde bağımlılık gittikçe artmaktadır. Müzakerenin önemli bir unsurudur.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 41<br />
Yöneticilerin kimliğindeki değişim onun vazgeçilmez bir unsurunu oluşturan yönetici<br />
asistanının kimlik değişimini daha da önemli kılmaktadır. Çünkü yönetici asistanı bir<br />
anlamda yöneticisinin mesleki koçu yani onu yönlendirecek bir kimlik görünümünü<br />
kazanmalıdır. Müzakere rolü bu kimliği kolaylaştıracaktır. Yönetici asistanının temel<br />
rollerini yeni kimliğine göre oluşturmak gerekecektir. Bu çalışma aynı zamanda temel<br />
kişisel mesleki gelişimindeki eğitim ajandasını da belirleyecektir.<br />
Yönetici Asistanının Rolleri (kendisi-yöneticisi-organizasyonu)<br />
1. Mesleki rolleri: Organizasyon ve yönetim süreci faaliyetlerini belirleme, düzenleme ve<br />
izlemedir. Bu roller: a) Yönetim Rolü: Planlama, organize etme, yönetme, izlemedir.<br />
Kaynakların amaçlara göre belirlenmesini sağlama ve düzenlenmesi için stratejik, taktiksel<br />
ve eylemsel planların toplantılarını hazırlama süreci için organizasyonun tümüyle<br />
müzakereler yapmasını sağlayan rolüdür. b) Raporlama Rolü: Bilgiye ulaşma, bilgiyi<br />
derleme, bilgiyi kullanma ve yeni bilgilerin paylaşılması rolüdür. Kaynak ve amaç<br />
kombinasyonunda organizasyonun, bireylerin ve bölümler arasındaki değişim ve çatışmaları<br />
belirleme ve çözüm için müzakereler yapmasıdır. c) Kendini Tanıma Rolü: Kendini tanıma<br />
neye sahip olduğunu bilerek neye ihtiyacı olduğunu karar vermedir. Özünde değişim vardır.<br />
Mesleki, yönetici ve kurumsal düzeyde ilişkilerin dengesini bu rol belirler. Kişisel gelişimim<br />
ne durumda? Yöneticimle nasıl daha iyi iletişim kurabilirim? Astlarım benim hakkımda ne<br />
düşünmekte? Nasıl etkili konuşabilirim? Mevcut durumum ne durumda? Gibi kendini<br />
tanımak için sorular sorarak değişimi olumlu yönde başarmaya çalışır. Müzakere rolünü iyi<br />
kullanabilmesindeki ilk adımdır.<br />
2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri: Yönetici asistanının mesleğinde diğer insanlarla<br />
etkileşim kurulmasını sağlayan bu rolleri; a) Yöneticinin Temsilciği Rolü: Yöneticinin<br />
vitrini yansıtır. Bu faaliyetler sembolik görünmektedir. Fakat Yönetici asistanı için bir imaj<br />
durumudur. Hem yönetimi hem de yöneticinin imajını yansıtması açısından önemlidir. Bir<br />
açılışta yöneticiyi temsil etmesi örnek olarak verilebilir. b) Yönetme (Liderlik) Rolü:<br />
Verimliği arttırmak için astların, yöneticisinin hatta diğer çalışanların motivasyonunu<br />
sağlayan aktivitelerdir. Çevreyi iyi tanıması bu rolün başarısı için gereklidir. Diğer kişilerin<br />
ne ve nasıl düşündüğünü iyi bilmelidir. Müzakere rolünün başarısındaki ikinci adımdır. c)<br />
İletişim Rolü: Farklı organizasyonlar veya farklı bölümler arasında etkileşim ve<br />
koordinasyon ilişkisini içeren bir irtibat rolüdür. İki proje ekibinin koordineli çalışmasında<br />
koordinasyonun sağlanması işlevleri örnek olarak verilebilir.<br />
3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönet-me: Kendin Tanı+Kendini Tanıma= Müzakere Rolünün<br />
Yönetimi): Mesleki ve insanlar arası ilişkilerinin rolleri ile karar rolleri etkileşim halindedir<br />
ki, bu rolleri; a) Değişim Rolü: Organizasyon sürecinin ve işleyişinin sağlanması rolüdür.<br />
Girişimcilik rolü olarak da adlandırılabilecek bu işlev yönetici asistanının değişim işlevini<br />
yerine getirmesidir. Bu literatür ışığında bu çalışmada bu rol değişim rolü olarak<br />
adlandırılacaktır. Çünkü her bir girişimcilik rolü değişimdir. Yenilik için yeni fikirlerin<br />
geliştirilmesi örnek olarak verilebilir (Uçan, 2003). b) Çatışmayı Çözme Rolü: Kargaşalığın<br />
(Kaosun) önlenmesi de denilebilir. İki ast arasındaki amaç ve kaynak anlaşmazlığının<br />
çözümlenmesi örnek olarak verilebilir. c) Kaynak Dağıtımı ve Yeni Kaynak Bulunması<br />
Rolü: Organizasyon amaçlarını etkin sağlayabilmesinde bütçenin oluşturulmasındaki<br />
talepleri(personel alımı, maaşların arttırılması,) gözden geçirmesi ve gerekirse yeniden<br />
düzenlemesi işlevi olduğu gibi yeni kaynakların(organizasyonun yeni bir sektöre girmesi<br />
gibi) bulunması işlevini de içine almaktadır. d) Müzakere Rolü: İki ast arasındaki bir<br />
anlaşmalıkta arabuluculuk veya destek için başka bir bölüm ile müzakere edebilir. Bu rol iki<br />
taraf arasında anlaşmayı sağlamaktır. Değişim ve çatışmayı çözme rollerinin başarısında<br />
(UÇAN,2008) önemli bir rol olarak görünür. İleriki sayfalarda bu rol ayrıntılı olarak<br />
anlatılacaktır.
42 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Yönetici asistanının rolleri aşağıdaki Tablo 2’de özetlenmiştir.<br />
Kategori<br />
1. Mesleki rolleri<br />
2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri<br />
3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönetme:<br />
Kendin Tanı+ Kendini<br />
Tanıma): Müzakere yönetimi<br />
Tablo 2: Yönetici Asistanının Rolleri<br />
Rol<br />
3. Harmanlama Eğitimi Nedir? Ne değildir?<br />
Yönetim Rolü<br />
Raporlama Rolü<br />
Kendini Tanıma Rolü<br />
Yöneticinin Temsilciği Rolü<br />
Yönetme (Liderlik) rolü<br />
( Kendin Tanı)<br />
İletişim Rolü<br />
Değişim rolü<br />
Çatışmayı çözme rolü<br />
Kaynak dağıtımı ve yeni kaynak bulunması rolü<br />
Müzakere rolü<br />
Harmanlama eğitimi teorik ve uygulamanın bir arada iş(veya meslek) hayatı öncesini<br />
yansıtacak düzeyde yaparak öğrenmedir. Amacı, yaparak öğrenmeyi sağlayarak yaşayarak<br />
öğrenmenin maliyetini(bedelini) asgari düzeye indirmek ve özgüveni sağlayarak öğrencinin<br />
kendini tanımasını ve yönetmesini sağlamaktır.<br />
Kendini tanıma ve yönetme, neye sahip olduğunu farkına vararak, neye ihtiyacı olduğunu<br />
bilme sürecidir ( Uçan, 2010: 180). Yönetici asistanının mesleki rollerini öğrenmede eğitim<br />
ve öğretimin gün geçtikçe artmaktadır. Bu konuda yapılan araştırmalarda(Çınar ve Kazancı,<br />
2012: 15-16; Tengilimoğlu ve Acar, 2012, 5-7;Bozkurt vd., 2012: 238 ) bu konuyu<br />
desteklemektedir. Meslek yüksekokullarının misyonunda uygulama ağırlıklı öğretim<br />
olmasına rağmen organizasyon ve yönetim kaynaklarındaki eksiklikler nedeniyle bu<br />
görevinden uzaklaştığı görülmektedir. Dolayısıyla iş hayatından kopuk, özgüveni eksik ve<br />
diplomalı işsizlerin yetiştiği duygulara sahip olan bir kurumsal yapı haline gelmiştir.<br />
Harmanlama eğitimi bu konunun ne kadar önemli olduğunu hem mesleki açıdan hem de<br />
öğrencilerin iş hayatına hazırlanması açısından göstermektir. Eğer bu yaklaşım yeterince<br />
uygulandığında nelerin başarılı olacağını görmek açısından önemlidir. Harmanlama eğitimi<br />
ne değildir? Sorusuna cevap şu dur ki, bu eğitim teorik bilginin yazı tahtasında örnek olarak<br />
gösterildiği ve çalışma ödevi verilerek yapılan sınıf ortamı değildir. Harmanlama eğitimi<br />
uygulamanın mesleğe uygun bir meslek atölyesinde yapılmasıdır. Öğrencilerin inisiyatif<br />
alması gerektiğinde öğretim elemanının yerine geçerek temsil etme, kararlar alma, kararının<br />
tartışılmasını ve giyimiyle yani iş hayatının atmosferini soluyan ve yaşayan ortamda yapılan<br />
ve sıradan devam alınıp klasik ders verilen ortam değildir. Yönetici asistanı mesleği<br />
açısından öğretim elemanı yönetici, öğrenci yönetici asistanı ve bulunduğu ortam da iş yeri<br />
olduğudur. Çünkü bir tiyatro sahnesinde senoryaya göre rol biçimlenir. İyi bir oyuncu<br />
sahneye girdiğinde o rolü yaşamalıdır.<br />
4. Araştırma<br />
4.1. Araştırmanın Amacı<br />
Araştırmanın amacı, Isparta Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Gönen Meslek Yüksekokulu<br />
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında okuyan 2007 tarihinden itibaren<br />
öğrencilerin yönetici asistanlığı mesleğindeki rollerinin daha etkin ve etkili olması için<br />
harmanlama eğitimi sayesinde öncelikle kendine güvenmeyi kazandırmaktır. Bu temel amaç<br />
kapsamında ayrıca, yönetici asistanlığı rollerinin daha iyi öğrenmelerini sağlamada<br />
harmanlama eğitiminin etkilerini belirlemektir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 43<br />
4.2. Araştırmanın Yöntemi ve Örneklemi<br />
Birincisi, bu araştırma öncelikle harmanlama eğitimi uygulaması ile 1. Sınıf Bahar dönemi<br />
dersi olan, Mesleki Yazışmalar (2+1=3 saat) ve 2.sınıf Bahar dönemi dersi olan Yönetici<br />
Asistanlığı (2+1=3 saat) derslerinin iş ortamına benzer bir ortamda yaparak öğrenme<br />
kısıtlılığında yapılmıştır. Bu uygulama sonuçları araştırmacı tarafından 4 yıllık çalışmanın<br />
sonucudur. Fakat bu uygulama ortamı tam bir özel derslik olarak düşünülmemelidir.<br />
İmkânlar ölçüsünde bilgisayar laboratuarında yapılmıştır. Laboratuar ortamında herkesin<br />
kendine ait bir bilgisayarı, uygulama çalışmaları için panolar bulunmaktadır. Çalışmaların<br />
tamamı diğer üniversite öğrencilerin de görebileceği şekilde panolara yerleştirilmiştir. İş<br />
hayatına uygun olarak ders saatleri mesai saatleri olarak düzenlenmiş, herkesin kendine ait<br />
çalışma dosyası, flash bellek, CD, e-postası ve iş hayatına uygun kılık ve kıyafet<br />
düzenlenmesi yapılmıştır. Önceden kurallar belirlenmiştir. Yapılacaklar bir hafta önce iç<br />
yazışma(memorandum) ile mail aracılığıyla duyurulmuştur. Bazen de derslikte söylenerek,<br />
asistan öğrencilerden bu faaliyetlerin yapılması sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar herkesin<br />
görebileceği ve duyabileceği şekilde puanlama sistemiyle değerlendirilmiştir. Her hafta<br />
baş(lider) yönetici asistanı belirlenmiş ve diğer haftaki çalışmalar yönetici ile birlikte<br />
yürütülmesini sağlama hakkı kazanmıştır. Yapılan bu çalışmalar ve bazı görsel örnekler<br />
aşağıda verilmiştir. Yapılan iş faaliyetleri: 1. Herkesin kendine ait olan ve yaptıklarını içeren<br />
bir iş dosyası bulunur. Bu dosyada sırasıyla; ders ve kişisel bilgileri gösteren bir kapak<br />
sayfası, içerik, ders planı, özgeçmiş(Türkçe ve ingilizce), her hafta yapılan işlerle ilgili ve<br />
öğrencilerin değerlendirmelerinin de bulunduğu faaliyet raporu, mesleki yazışma<br />
tekniklerinin bilgisayar ortamında yapılması ki- bu uygulama da hızlı ve hatasız yazma<br />
becerileri ölçülür, Word ve Excel programlarının kullanılmasını ölçen çalışmalar(tablo,<br />
matematiksel işlemler, liste gibi), dönem içerisinde önemli günler için hazırlanacak<br />
yönetici(çalışmalarda yönetici asistanı ve yönetici ünvanları kullanılır) için konuşma<br />
metinleri(kadınlar günü, Cumhuriyet Bayramı), ara sınavlardan sonra önceden belirlenen<br />
gruplar tarafından ortaklaşa belirlenen yönetici asistanlığı mesleği ile ilgili “Eğitim<br />
Seminerleri” adı altında araştırma konuları ki, bu çalışmalar word ortamında bilimsel<br />
araştırmaya uygun olarak hazırlanan rapor ve tüm yüksekokul öğrencilerine açık sunum<br />
yapma işlevlerini kapsar, dersle ilgili ders notları bulunur. Tüm bu faaliyetler haftalık<br />
puanlamaya tutulur. Puanlar herkesin önünde uygulama dersliğinde ekrandan görülür.<br />
Hataları gösterilir ve düzeltme için bir tarih verilir ve her hata puanlarının azalmasını sağlar<br />
veya hatasız çalışmalar puanlarını arttırır. Asistan öğrenciler arasında buna “Puan<br />
Bonusları” olarak adlandırılmıştır. Yardımlaşma ve dayanışmayı görmek ve ekip ruhunu<br />
oluşturmada yüksek puanlı öğrenciler grup içinde diğer asistan öğrenci arkadaşlarına belli<br />
oranda ve sınırda puan verebilmektedir. Çalışmalarla ilgili görsel örnekler çalışmanın<br />
sayfalarını arttıracağından üç örnek gösterilecektir. Bunlardan biri iç yazışmalardan biri<br />
olarak Şekil 1’ de görülmektedir.
44 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Şekil 1: İç Yazışma Formu Örneği<br />
Diğer örnek de haftalık faaliyet raporlardan biri Şekil 2’de gösterilmiştir.<br />
Şekil 2: Faaliyet Raporu Formu Örneği
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 45<br />
Eğitim seminerleri performans değerlendirme formu örneği Şekil 3’de gösterilmiştir.<br />
Şekil 3: Eğitim Seminerleri Performans Değerlendirme Formu Örneği<br />
No 2012 Eğitim Seminerleri Performans Değerlendirme Formu 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 13a 13b 14<br />
1 Arka plan ile şekil/metin arasındaki renklerin uygunluğu 3 4 4 4 3 3 4 4 4 4 3 3 4 3 2 4<br />
2 Bir sayfadaki farklı renk sayısının fazla olmaması (en fazla 4 renk) 3 4 3 3 3 3 4 4 4 4 3 4 4 4 2 4 Değerlendirme<br />
3 Metin renklerinin ve metin boyutlarının (vurgu) amacına uygun kullanılması 2 4 4 3 3 3 4 4 4 4 3 3 4 3 2 4<br />
4 Başlık renkleri ile metinlerin sürekli aynı renk olmaması 3 4 3 3 3 3 4 4 4 4 3 3 3 3 3 4 Çok İyi<br />
5 Dikkat çekici ve kısa bilgi veren başlık sayfasının yer alması 1 4 3 3 3 3 3 4 4 4 3 3 4 3 3 4 4 puan<br />
6 Slaytlarda, konu başlığı, slayt numarası olması 4 4 4 4 3 3 4 4 4 3 3 4 4 2 4 4<br />
7 Slaytlarda satır sayılarının fazla olmaması 2 4 3 3 3 2 3 3 4 3 3 3 3 1 4 3 İyi<br />
8 Yazı büyüklüklerinin okunabilir ölçüde olması 3 4 3 4 3 3 3 3 4 3 3 3 4 2 1 4 3 puan<br />
9 Hedef kitleye ve içerige uygun tasarım seçilmesi 3 4 3 4 3 2 3 4 4 3 3 3 4 3 2 4<br />
10 Metin, yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun olması 4 4 4 3 3 3 3 4 4 3 3 3 4 4 4 4 Orta<br />
11 Yararlanılan kaynakların son slaytta yazılması ve teşekkürler slaytının olması 3 3 3 3 3 2 3 4 4 4 3 3 3 3 4 4 2 puan<br />
12 Görsel ögeler ile metinlerin uygunluğu, düzgün hizlanması ve yerleştirilmesi 2 4 3 3 3 3 4 4 4 3 2 4 4 4 3 4<br />
13 Ana ve alt kavramlar arasındaki hiyerarşik bir düzenleme olması (giriş,gelişme,sonuç ) 3 3 3 3 3 2 4 3 3 4 4 3 3 3 2 3 Kötü<br />
14 Kavramlar arasındaki bağlar olması (merkezden uçlara doğru) 1 4 4 3 3 3 4 3 4 4 2 2 4 3 4 4 1 puan<br />
15 Amaç ve hedeflerin baştan belirtilmesi 4 4 4 4 3 3 3 3 4 4 3 2 4 4 3 4<br />
16 Açık,öz,akıcı ve anlaşılır bir dil kullanılması 3 4 4 3 3 3 3 3 4 4 3 2 4 4 4 4 Çok Kötü<br />
17 Tonlama ve vurgulamanın iyi yapılması, sesin iyi kullanımı 4 3 3 2 3 3 3 3 4 4 4 2 4 4 3 4 0 puan<br />
18 Materyalin ilgi çekmesi, ilgiyi sürdürmesi, gereksiz meteryale yer verilmemesi 4 3 3 2 3 3 3 3 4 4 2 4 4 4 4 4<br />
19 Katılımcılarla göz teması ve canlılık 3 3 3 3 3 3 3 3 4 4 2 2 3 4 3 4<br />
20 Duruş,beden dili,mimik ve hareketlerin uygun olması 3 3 3 3 3 3 4 3 4 4 2 3 4 4 3 4<br />
21 Sunum kartları, laptop veya ekrana bağımlı kalınmaması 3 3 3 2 3 3 4 3 4 3 3 2 4 3 1 4<br />
22 Katılımcıların görüş alanının kapatılmaması, katılımcılara sırt dönülmemesi 3 4 3 3 2 2 4 4 4 3 2 3 3 4 3 4<br />
23 Tavır (ciddiyet, saygı,mütevazilik ve olumluluk) 3 3 4 3 2 3 4 3 4 3 4 3 3 4 3 4<br />
24 Zamanın iyi kullanımı 2 4 4 3 2 3 3 3 4 3 3 4 4 4 3 4<br />
25 Görünüm (kılık kıyafet,makyaj,saç‐sakal,ayakkabı) 3 2 3 4 2 3 3 4 4 3 2 2 4 4 4 4<br />
No Konular Toplam Puan<br />
1 DİNLEME VE NOT TUTMA Özge Yıldırım, Selin Tunca, İlknur Koçyiğit<br />
72<br />
2 SORUN ÇÖZME TEKNİKLERİ VE MÜZAKERE Ebru Keskin,Hatice Kaşin,Yüksel Güngör<br />
90<br />
3 İŞ RAPORLARI Mehmet Doğan,Ramazan Aksoy,Mustafa Yavuz<br />
84<br />
4 PROTOKOL Meliha Yağar, Sümeyye Ceylan<br />
78<br />
5 TELEFONDA GÖRÜŞME TEKNİKLERİ Mahmut Yayla, Muhammet Sadi Kızıl, Engin Mavituna<br />
71<br />
6 YÖNETİM FONKSİYONLARI Rukiye Cebe, Burçin Çalım, Pınar Ünal<br />
70<br />
7 HALKLA İLİŞKİLER Sevgi Aycan, Emel Özcan, Hanife Gonca Evlice<br />
87<br />
8 İŞ ETİĞİ Nuriye Kılıç, Leyla Vural, Hilal Alıcı<br />
87<br />
9 KİŞİSEL VE MESLEKİ ÖZELLİKLER Özgül Beyaz, Emine Çoban, Meral Dalkılıç<br />
99<br />
10 SEYAHAT ORGANİZASYONU Ali Karahan,Nurgül Duman, Batuhan Can,<br />
89<br />
11 TOPLANTI ORGANİZASYONU Nazife Doğan<br />
71<br />
12 KALİTE YÖNETİMİ Ramazan Sapmaz<br />
73<br />
13 KİŞİSEL İMAJ Sabriye Tural, Hatice Erdem<br />
93<br />
a İMAJ OLUŞTURMANIN KİLİT NOKTASI İLETİŞİM Hasan Carlık<br />
73<br />
b İLETİŞİM TARZLARI Mustafa Karan<br />
74<br />
14 ETKİLİ İNSANLARIN 7 ALIŞKANLIĞI Sibel Yüksel, Melek Büyükköse<br />
98<br />
Ayrıca tüm bu çalışmalar yönetici öğretim elamanının mail adresine gönderilmesi<br />
istenmiştir. Dosyalama ve arşivleme, elektronik ortamı ve teknolojiyi kullanma yetenekleri<br />
geliştirilmiştir. Şekil 4’ de bu uygulamanın yapıldığını gösteren göndermelerden bir tanesi<br />
örnek olarak görüntüsü gösterilmiştir.
46 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Şekil 4: Bir Öğrencinin E-Posta Örneği<br />
İkincisi, bu faaliyetler tam dört yıl boyunca geliştirilerek devam etmiştir. Bu çalışmalar<br />
sonucunda 1. sınıf asistan öğrencilerin staj sonrası dosyaları incelenmiş ve kendilerinden<br />
değerlendirme raporu istenerek geri dönüşüm yapılarak dersteki uygulamalar yeniden<br />
değerlendirilmiştir. Son olarak 2012 yılında mezun durumda olan 2. Sınıf asistan<br />
öğrencilerle toplam sekiz (8) sorulu bir görüşme anketi yapılmış ve uygulama ile ilgili bir<br />
değerlendirme raporu istenmiştir. Sorular bizzat araştırmacı tarafından hazırlanmıştır.<br />
Sorulardan yedi tanesi açık uçlu soru bir tanesi de puan değerlendirilmeli sorudan<br />
oluşturulmuştur. Değerlendirmeler anahtar sözcüklerin kullanılma sıklığı üzerine<br />
odaklanmıştır (Uçan, 2003: 127). Bu amaçla verilerin çözümlenmesi yapılmıştır. Daha sonra<br />
veriler okunmuş ve okunan veriler kendi içinde kategorilere ayrılarak, asistan öğrencilerin<br />
vermiş oldukları cevapların frekansları bulunarak tablolar halinde sunulmuştur. Ayrıca<br />
görüşlerin tutarlığı ve güveni açısından ayrıca kendilerinin haberi olmaksızın ders notlarının<br />
verilmesinden sonra(herhangi baskı altında hissetmeden) ayrıca değerlendirme raporu<br />
istenmiştir. Ve ankete verilen cevaplar ile değerlendirmelerden çıkan ortak anahtar<br />
sözcükler karşılaştırılmıştır. Bu düşünce ve öneriler doğrultusunda da çalışma konusu<br />
kapsamında bazı çıkarımlarda bulunulmuştur. Bu araştırma zaman, ders durumu, kaynak<br />
kısıtlılığı ve Gönen Meslek Yüksekokuluyla sınırlandırılmıştır. Görüşme anketi 2012<br />
yılındaki 2.sınıf mezun öğrencilerine yapılmıştır. 2011 yılına kadar birinci öğretim<br />
mevcuttur. Kontenjan sayısı 40 dır. 2010-2012 öğrencilerinin evreni 37 dir. Tamamı ile<br />
görüşme anketi yapılmıştır. Önceki çalışmalar geliştirme amacıyla ve hedef olarak 4 yıl<br />
olarak tasarlanmıştır. Dört yıl boyunca öğrenciler, gözlemler ve diğer öğretim elemanlarla<br />
yapılan ki, bu dersler daha sonra ortak bir koordinasyonla yapılmıştır. Bu dersler Bilgisayar<br />
Paket Programları ve Etkili Sunun Teknikleridir. Bu koordinasyon çalışmasının verimliliği<br />
de anket sorusunda yer almıştır.<br />
Tablo 3: Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programındaki (2010-2012 Dönemine<br />
Kayıtlı Harmanlama Eğitimini İki Dönem Tam Alan) Öğrencilerle Yapılan Görüşme<br />
Anketi<br />
Sorular<br />
1. Harmanlama eğitimi mesleki öğrenmenize olumlu etki yaptı mı? Nasıl yaptığını veya<br />
yapmadığını kısaca özetler misiniz?<br />
2. Kişisel gelişiminize olumlu etki yaptı mı? Eğer yaptıysa somut örnekler vererek açıklar mısınız?
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 47<br />
3. Diğer mesleki derslerde böyle bir uygulama var mıdır? Eğer olsaydı olumlu etki yapar mıydı?<br />
4. Bu uygulamanın staj çalışmalarınıza etkisi ne yönde oldu?<br />
5. Bu uygulamada beğendiğiniz ve beğenmediğiniz en önemli beş durumu sıralar mısınız?<br />
6. Bu uygulamada diğer arkadaşlarınızla olan çalışma ilişkilerinizi nasıl etkiledi?<br />
7. Genel olarak bu uygulama çalışmalarının iş ortamına benzer özel bir derslikte yapılması<br />
yönünde düşüncelerinizi özetler misiniz?<br />
8. Genel bir değerlendirme yaparsanız, size kazandırdığı aşağıdaki durumları her biri 10 puan<br />
üzerinden değerlendirilirse kaçar puan verirdiniz?<br />
1) Güvenim artmıştır.<br />
2) İletişim becerilerim gelişmiştir.<br />
3) Bilgilerim ve becerilerim olumlu yönde değişmiştir.<br />
4) Eksikliklerimi görüp, düzeltme imkânım olmuştur.<br />
5) Sorunlarımı daha iyi çözmede teknik bilgilerim artmıştır.<br />
6) Grup çalışması etkinliğimi arttırmıştır.<br />
7) Kendimi tanımada etkili olmuştur.<br />
8) Müzakere becerilerim artmıştır.<br />
9) Farklılıklarımı keşfettim.<br />
10) İş hayatı öncesi hazırlanmama etkili oldu ve kendimi hazır hissediyorum.<br />
4.3. Araştırma Bulguları<br />
Araştırmaya katılan 37 kişi ile ilgili değerlendirme bulguları aktarılmıştır.<br />
İlk olarak araştırmaya katılan öğrencilere, harmanlama eğitimi mesleki öğrenmenize olumlu<br />
etki yaptı mı? Nasıl yaptığını veya yapmadığını kısaca özetler misiniz? sorusu<br />
yöneltilmiştir. Tablo 4’ de gösterildiği üzere olumluluk anlamında en önemliler güven,<br />
iletişim becerileri, iş hayatına hazır hissetmeleri, mesleki anlamda yazışma ve rapor<br />
hazırlama, bilgisayar büro programları ve teknolojileri, hatalarını görüp düzeltme ki-bu<br />
istenilen bir öğrenme yöntemidir-, kendini tanıma, toplum önünde etkili konuşma ile<br />
heyecanımı ve stresimi kontrol etme ve derse daha dikkatli ve yoğunlaşma unsurları öne<br />
çıkmıştır. Kılık ve kıyafet, pratik ve hızlı olma (el çabukluğu), bilgilerim ve becerilerim ve<br />
etkili karar alma bir diğer unsur olarak öne çıkmıştır. Bu unsurları, sırasıyla girişimcilik,<br />
grup çalışması, iş disiplini ve iş performansını öğrenme ve not tutma gelmektedir. Bunları<br />
sorumluluk duygusu takip etmektedir. Diğer belirtilen unsurlar sorunlarımı daha iyi çözme<br />
tekniklerini geliştirme, staja etkisi(7 öğrenci staj yapmamıştır) müzakere becerileri ve<br />
farklılıklarımı keşfetme olarak sıralanmıştır. Dolayısıyla uygulama çalışmasında<br />
kazandırılması öncelikle hedeflenen güven duygusu en öne çıkarılmıştır. Bunun dışında<br />
asistanın rollerini etkin ve etkili başarmasındaki mesleki ve kişisel yeteneklerin de<br />
kazandırıldığı görülmektedir. Olumsuz bir görüş bulunmamaktadır.<br />
Tablo 4: Harmanlama Eğitiminin Mesleki Öğrenmeye Etkisi<br />
Harmanlama Eğitiminin Mesleki Öğrenmeye<br />
Etkisi<br />
Güven unsuru<br />
Söylem<br />
Sayısı(olumlu)<br />
37<br />
İletişim becerileri 37<br />
İş hayatına kendimi hazır hissediyorum 37<br />
Yazışma teknikleri, Rapor hazırlama 37<br />
Bilgisayar büro programı ve teknolojiyi kullanma 37<br />
Olumsuz görüş<br />
Eksikliklerimi görüp, düzeltme 37<br />
bildirilmemiştir.<br />
Kendimi tanımada 37<br />
7 öğrenci staj<br />
Toplum önünde etkili konuşma ile heyecanımı ve<br />
yapmamıştır.<br />
37<br />
stresimi kontrol etme<br />
Derse daha dikkatli ve yoğunlaşma 37<br />
Kılık ve kıyafet 36<br />
Pratik ve hızlı olma (el çabukluğu) 36<br />
Bilgilerim ve Becerilerim 36
48 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Etkili Karar alma 36<br />
Girişimcilik 35<br />
Grup çalışması 35<br />
İş disiplini ve iş performansını öğrenme 35<br />
Not tutma 35<br />
Sorumluluk duygusu 34<br />
Sorunlarımı daha iyi çözme tekniklerini geliştirme 30<br />
Staja etkisi<br />
30 (7 öğrenci staj<br />
yapmamıştır.)<br />
Müzakere becerileri 29<br />
Farklılıklarımı keşfetme 20<br />
Olumsuz görüş<br />
bildirilmemiştir.<br />
7 öğrenci staj<br />
yapmamıştır.<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere kişisel gelişiminize olumlu etki yaptı mı? Eğer yaptıysa<br />
somut örnekler vererek açıklar mısınız? sorusu yöneltilmiştir. Tablo 5 de görüldüğü gibi 37<br />
kişi özgüven, iletişim ve kendini tanıma unsurlarını en çok vurgulamıştır. Bununla birlikte<br />
davranışları düzeltme, bilgi ve beceri, teknolojiyi kullanma ve sorun çözme ikinci sırada yer<br />
almaktadır. Stres ve heyecanı kontrol etme üçüncü sırada yer almaktadır. 1 kişi teknolojiyi<br />
kullanma, sorun çözme ve stres ve heyecanı kontrol etmede pek fazla etkili olmadığını<br />
belirtmiştir. Bu öğrencinin fiziksel problemin (göz rahatsızlığı) etkili olduğu tahmin<br />
edilmektedir. Araştırmada hedeflenen güven duygusu en önde yer almıştır. Ayrıca diğer<br />
unsurlarda mesleki ve kişisel gelişime olumlu etkileme açısından da araştırmanın diğer alt<br />
hedeflerini yansıtmaktadır.<br />
Tablo 5: Kişisel Gelişime Etkisi<br />
Kişisel Gelişime Etkisi<br />
Söylem<br />
Sayısı(olumlu)<br />
Söylem Sayısı(olumsuz)<br />
Özgüven 37<br />
İletişim 37<br />
Kendimi tanıma 37<br />
Davranışlarımı düzeltme 36<br />
Bilgi ve becerilerim 36<br />
Teknolojiyi kullanma 36 1<br />
Sorun çözme 36 1<br />
Stresimi ve heyecanımı kontrol<br />
etme<br />
35 1<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere Diğer mesleki derslerde böyle bir uygulama var mıdır? Eğer<br />
olsaydı olumlu etki yapar mıydı? sorusu yöneltilmiştir. Tablo 6’da görüldüğü gibi 37 kişi<br />
hayır cevabı vermiştir. Olumlu etki açısından bakıldığında, araştırmacı, güven ve görsellik<br />
kelimeleri 37 kişide vurgulanmıştır. En ilgi çekici olumsuz etki açısından 7 kişi zaman<br />
darlığı ve çok verimli olmayacağını belirtmiştir. Düşük bir oranda olsa sebeplerinin<br />
araştırılması gereken bir durum olduğu açısından önemlidir. Fakat gözlemler sonucu şu<br />
sebepler olabileceği düşünülmektedir. Öğrencilerin üzerinde fazla ders yükünün olması,<br />
mesleki dersler dışındaki dersler için gerekli olmadığı, fiziksel ortamın yetersizliği, zorunlu<br />
derslerin fazla olması, yönetici asistanı yetiştirmede alanında öğretim elemanının<br />
yetersizlikleri sayılabilir.<br />
Diğer Mesleki<br />
Derslerde Böyle Bir<br />
Uygulamanın Varlığı<br />
Tablo 6: Diğer Mesleki Derslerde Böyle Bir Uygulamanın Varlığı<br />
Olumlu Olumlu Olumsuz<br />
Hayır Evet etki yapar Anahtar etki yapar<br />
mıydı? kelimeler mıydı?<br />
37 0 30<br />
Araştırmacı<br />
olma, güven<br />
ve görsellik<br />
7<br />
Olumsuz<br />
Anahtar<br />
kelimeler<br />
Zaman darlığı,<br />
çok verimli<br />
olmayacağı
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 49<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere bu uygulamanın staj çalışmalarınızda etkisi ne oldu? sorusu<br />
yöneltilmiştir. Tablo 7’de görüldüğü gibi 37 kişiden 30 tanesi 1. Sınıfın sonunda staj<br />
yapmıştır. Staj yapan 30 kişi olumlu görüş bildirmiştir. Olumlu etkinin hangi yönlerde<br />
olduğunu da belirten öğrenciler kendime güvenme, mesleki anlamda bilgi ve becerilerim,<br />
yazışma ve rapor konusunda, iletişim yeterliliği, uygulamalarda ve davranışlarda ön önde<br />
görülmektedir. Bunları, sorun çözme ve ekip çalışması takip etmiştir. Bu sonuçlar<br />
uygulamanın başarısında en önemli test aracı olan iş yeri stajındaki çalışmaların etkinliği<br />
açısından araştırmanın amaçlarına ulaştığını göstermektedir. Öğrencilerin staj dosyaları<br />
incelendiğinde de uygulamaların etkinliğini ve verilen puanların değerlendirilmesinde<br />
görülmektedir. 2008-2011 yıllarında yapılan stajların sonucunda incelenen dosyaların<br />
içeriğinde öğrencilerin belirttiği unsurlar tespit edilmiştir. Bu çalışmalarda özellikle yazışma<br />
ve rapor düzenlemelerin ağırlıklı olarak yapıldığı görülmüştür. Bilgisayar büro<br />
programlarının aktif olarak kullanıldığı görülmüştür.<br />
Tablo 7: Staj Çalışmalarına Etkisi<br />
Staj Çalışmalarına Etkisi<br />
Söylem Sayısı(N=30)<br />
Kendime güvenme 30<br />
Mesleki anlamda bilgi ve becerilerim 30<br />
Yazışma ve rapor konusunda 30<br />
İletişim yeterliliği 30<br />
Uygulamalar 30<br />
Davranışlar 30<br />
Sorun çözme 27<br />
Ekip çalışması 27<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere bu uygulamada beğendiğiniz ve beğenmediğiniz en önemli<br />
beş durumu sıralar mısınız? sorusu yöneltilmiştir. Beğenilen en önemli beş faktör sırasıyla<br />
(bkz. Tablo 8), özgüven, bilgi ve beceriler, iş hayatına benzer ortam yaratılması ve<br />
uygulamalar, objektif puanlamaya katılım ve iletişim olarak belirtilmiştir. Uygulamanın<br />
önemi açısından öğrenciler tarafından diğer unsurlarda ekip çalışması, giyinme, sorun<br />
çözme, eğlenceli ve inisiyatif kullanma olarak görülmektedir. Beğenilmeyen durumlar<br />
düşük oranda olsa giyinme ve çatışmalar olarak gösterilmiştir. Uygulamanın iş hayatına<br />
benzer bir durum yaratılmasındaki unsurların genel olarak yer aldığı ve ayrıca beğenilmeyen<br />
fakat iş hayatının bir parçası olarak görülen çatışma, giyim ve ödevler(iş) olarak belirtilen<br />
faktörlerin cevaplara yansıması bir anlamda gerçeğe benzer bir durumun oluşturulduğu<br />
görülmektedir.<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere bu uygulamada diğer arkadaşlarınızla olan çalışma<br />
ilişkilerinizi nasıl etkiledi? sorusu yöneltilmiştir. Öğrencilerin bu konuda en çok dile<br />
getirdikleri olumlu yöndeki unsurlar (bkz. Tablo 9), ekip çalışması, yardımlaşma ve<br />
paylaşma, çevreyi tanıma olarak kavramlaştırılan farklı fikirleri dinleme farklı bakış açıları<br />
kazanma ve saygı duyma ve güvendir.<br />
Tablo 8: Bu Uygulamada Beğenilen ve Beğenilmeyen En Önemli Beş Durum<br />
Bu Uygulamada Beğenilen ve Beğenilen En Önemli Beş<br />
Durum<br />
Söylem Sayısı<br />
(Beğenilen )<br />
Söylem Sayısı<br />
(Beğenilmeyen )<br />
Özgüven 37<br />
Mesleki anlamda bilgi ve beceriler 37<br />
Uygulamalı olarak iş hayatına benzer çalışmalar olması 37<br />
Objektif puanlama sistemine katılma 37<br />
İletişim yönü 37<br />
Ekip çalışması 30<br />
Giyinme 30 7<br />
Sorun çözme 30<br />
Eğlenceli 30
50 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
İnisiyatif kullanma 30<br />
Ödevlerin çok yorucu olması - 6<br />
Bazen rekabet ortamının çatışma durumu yaratması - 6<br />
İnsan ilişkilerinde başarıyı etkileyen diğer unsurlarda öğrenmeyi kolaylaştırma ve planlama<br />
sıralanmıştır. Diğer önemli unsurlar da, fikirleri savunma, mutabakat ve müzakere ve<br />
verimlilik sıralanmıştır. Olumsuz yönde belirtilen unsurlar düşük düzeyde de olsa<br />
öğrenmeyi zorlaştırma, fikirleri savunamama ve çatışma sıralanmıştır. Bu unsurlar hem<br />
literatür hem de iş hayatının önemli unsurlarıdır. Bu olumsuzluk sebepleri literatürde ve<br />
araştırmalarda (Kağıtçıbaşı, 1988) grup ilişkilerinin bireysel davranışa yansımaları olarak<br />
gösterilir.<br />
Tablo 9: İnsan ilişkilerine Etkisi<br />
İnsan ilişkilerine Etkisi<br />
Söylem Sayısı Söylem Sayısı<br />
(olumlu yönde) (olumsuz yönde)<br />
Ekip çalışması 37<br />
Yardımlaşma ve paylaşma 37<br />
Çevreyi tanıma(farklı fikirleri dinleme farklı bakış açıları<br />
37<br />
kazanma ve saygı duyma)<br />
Güven 37<br />
Öğrenmeyi kolaylaştırdı 34 3<br />
Zamanı iyi planlama ve planlamayı uygulama(öncelik ve<br />
34<br />
önemlilik)<br />
Gerektiğinde fikirleri savunma 33 4<br />
Mutabakat ve müzakere 33<br />
Verimli 33<br />
Çatışma - 5<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere genel olarak bu uygulama çalışmalarının iş ortamına benzer<br />
özel bir derslikte yapılması yönünde düşüncelerinizi özetler misiniz? sorusu yöneltilmiştir.<br />
Öğrencilerin tamamı bu yöndeki unsurları (bkz. Tablo 10), özgüvenin geliştirilmesi, meslek<br />
yüksekokulunda olması gereken bir durumun olması, deneyim, iş hayatı atmosferi olarak<br />
belirtilmiştir. Diğer belirtilen unsurlar sırasıyla, ezberciliyi azaltma, yaparak öğrenme ve<br />
yaşayarak öğrenme maliyeti olarak adlandırılan hüsranı azaltmadır. Dolayısıyla görülmesi<br />
gereken meslek yüksekokullarının bu alanda örgütlenmesi gerektiği düşüncesidir. Bu<br />
düşünce meslek elemanı yetiştirme fikriyle uzlaşmaktadır ve meslek yüksekokullarının bu<br />
yönde yeniden yapılanması gerekmektedir. Bu konudaki çalışmalar her iki yılda bir yapılan<br />
meslek yüksekokulları müdürler toplantılarında ve meslek yüksekokulları<br />
sempozyumlarında (Uçan, 2009)) dile getirildiği görülmektedir. Diğer önemli bir faktör<br />
harmanlama eğitim uygulamasında beklenen unsurların öğrencilere yansıdığı görülmektedir.<br />
Özellikle yaparak öğrenmenin yaşayarak öğrenme maliyetini düşürülmesine etkin olacağı<br />
görülmektedir.<br />
Araştırmaya katılan öğrencilere genel bir değerlendirme yaparsanız, size kazandırdığı<br />
yönlerini her birini puanlamaları istendiğinde Tablo 11’ de görüldüğü üzere öğrencilerin<br />
tamamı, güven, bilgi ve beceri, eksikliklerin görülüp düzeltilmesi, kendini tanıma ve iş<br />
hayatına hazır hissediyorum yönlerini ifade etmişlerdir. Öğrencilerin önemli bir bölümü de<br />
iletişim becerilerini göstermişlerdir. Sorunlarımı çözmede teknik bilgi ve müzakere<br />
becerilerin arttığını söyleyenler takip etmiştir. Diğerleri ki dikkate alınacak bir oranda<br />
farklılıkları keşfetme ve ekip çalışmasını vurgulamışlardır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 51<br />
Tablo 10: İş Ortamına Benzer Özel Bir Derslikte Yapılması Yönünde Düşünceler<br />
İş Ortamına Benzer Özel Bir Derslikte Yapılması Yönünde Düşünceler Söylem Sayısı<br />
Özgüveni geliştirir 37<br />
Meslek yüksekokulunda olması gereken 37<br />
Deneyim 37<br />
Kaliteli bir meslek elemanı 37<br />
İş hayatı atmosferi 37<br />
Ezberci öğrenmeyi azaltma 35<br />
Yaparak öğrenme 35<br />
İleride daha büyük bir hüsrana uğramayı azaltma(yaşayarak öğrenme maliyetini<br />
düşürme)<br />
35<br />
Son soru diğer sorulara verilen açık uçlu soruların bir özeti ve testi gibi görünebilir. Sonuç<br />
olarak bu soruyla diğer 7 soruya verilen ortak anahtar kelimeleri teyit etmektedir.<br />
Tablo 11: Genel bir değerlendirme sonucunda kazandırdığı durumları<br />
Genel bir değerlendirme sonucunda kazandırdığı durumları<br />
Kişi Saysı(N=37)<br />
Güvenim artmıştır. 37<br />
Bilgilerim ve becerilirim olumlu yönde değişmiştir. 37<br />
Eksikliklerimi görüp, düzeltme imkânım olmuştur. 37<br />
Kendimi tanımada etkili olmuştur. 37<br />
İş hayatı öncesi hazırlanmama etkili oldu ve kendimi hazır hissediyorum. 37<br />
İletişim becerilerim gelişmiştir. 36<br />
Sorunlarımı daha iyi çözmede teknik bilgilerim artmıştır. 35<br />
Müzakere becerilerim artmıştır. 35<br />
Farklılıklarımı keşfettim. 32<br />
Grup çalışması etkinliğimi arttırmıştır. 31<br />
5. Sonuç<br />
Harmanlama eğitimi uygulamaları dört yıllık bir çalışmanın neticelerine bakıldığında, kısıtlı<br />
imkânlar ve sınırlılıklar içerisinde araştırmanın bulguları sonucunda amacına ulaştığı<br />
görülmektedir. Bu sonuçlar özetlenirse: a) Temel amaç uygulamanın öğrencilere özgüven<br />
kazandırmaktı: dört yıllık uygulama, raporlardaki değerlendirmeler, staj yapan öğrencilerin<br />
değerlendirmeleri(staj yapan öğrenci sayısı 30 kişi)ve görüşme anketiyle yapılan sonuçlarda<br />
özgüvenin tüm (37 kişi) öğrencilerde sağladığı görülerek temel amacın sağlandığı<br />
görülmüştür. Bir iş ve meslekte başarılı olmanın en temel faktörü olduğu bilinmektedir. b)<br />
Kendine güveni olan bir yönetici asistan öğrencinin mesleğindeki rolleri öğrenmede etkin ve<br />
etkili olacağı da araştırma bulgularında görülmektedir. Güvenin sağlanmasıyla beraber diğer<br />
beklenen amaçlarda sağlanmıştır. Bunlar: iletişim yeteneklerinin geliştirilmesi, iş hayatına<br />
hazır hissetmeleri, mesleki ve kişisel bilgi ve beceri rollerinin kazandırılması, kendini<br />
tanımalarını sağlama ve eksiklerini veya hatalarını görüp düzeltme yani istenilen öğrenmeyi<br />
sağladığıdır. Dört yıllık bir uygulama sırasında meslek yüksekokullarının yapılanması ile<br />
ilgili Yükseköğretim ve üniversiteler birçok çalışmalar yapmıştır ve yapmaktadır. Son<br />
olarak İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi(İKMEP)<br />
çalışması ve tree master(üç dönem) fikirleri ve çalışmaları harmanlama eğitimi olarak<br />
adlandırılan çalışmanın amaçladığı eğitime gidişi göstermektedir. Değişim makro ve mikro<br />
düzeyin uyumlaştırılmasıdır. Sadece yazılı olarak yapılan fakat enstrümanlarına yeterince<br />
sahip olmayan bir değişim başarılı olamayacaktır. Özellikle sıkça değişen sınav sistemleri,<br />
müfredatlar bunun bir belirtisidir. Harmanlama eğitiminin başarılı olmasında bazı unsurlar<br />
mutlaka olmalıdır. Yapılan araştırmalar da bu unsurları teyit etmektedir. Bu unsurları temel<br />
üç kategoride özetlenebilir. Bunlar: 1) Meslek yüksekokullarının topyekûn yeniden
52 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
yapılanması (Uçan, 2009) gerekir. Meslek dersi verecek nitelikli öğretim elemanı, fiziksel<br />
şartları yerine getirmeden program ve öğrencinin alınmaması, öğretim elemanların Fakülte<br />
öğretim elemanlarından ayrı olarak yükselme ve değerlendirme sürecinin oluşturulması,<br />
öğrenci kontenjanlarının harmanlama eğitime uygun oluşturulması gibi faktörler<br />
sıralanabilir. 2) Harmanlama eğitimi bir meslek atölyesinde yapılacağı için yüz yüze yapılan<br />
bir eğitimdir. Dolayısıyla en fazla 15 kişiyi geçmemelidir. Fiziksel ve beşeri kaynaklar<br />
arttırıldığı zaman atölye sayısındaki 15 kişiyi geçmemek şartıyla şubeleşmeye gidilebilir<br />
veya öğrenci sayısı bölünerek ders saati düşürülmemelidir. 3) Bu çalışmalar piyasa<br />
organizasyonlarıyla ve diğer mesleki derslerin öğretim elemanlarıyla yapılacak<br />
koordinasyonla müfredat içeriği ve çalışmalar devamlı yenilenmeli ve bu sonuçlar<br />
değerlendirme ile geri dönüşüm yapılmalıdır. Öğrencilerin mezun olduktan sonra sonuçların<br />
değerlendirilmesi geri dönüşümle tekrar değerlendirilmeli gerekli değişimler yapılmalıdır.<br />
Sonuç olarak harmanlama eğitimi kendine güvenmeyi öncelikle sağlayarak mesleki ve<br />
kişisel rollerin öğrenilmesini etkin olarak kazanılmasını sağlayacaktır.<br />
Kaynaklar<br />
Bozkurt, Özlem Ç., Kalkan, A., Koyuncu, O. Ve Ali. M. Alparslan, “Türkiye’ De<br />
Girişimciliğin Gelişimi: Girişimciler Üzerinde Nitel Bir Araştırma” Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, No. 1, 2012, Pp. 229-247<br />
Çınar, Huriye Z. Kazancı (2012), Büro Hizmetleri Ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />
Öğrencilerinin Meslek Etiğine Yönelik Duyarlılıkları Gaziosmanpaşa Üniversitesi Örneği,<br />
Http://Www.Kmyo.Duzce.Edu.Tr/Kmyo/Myos/Pdf/Myo_Os_8025.Pdf, Erşim Tarihi, 20.<br />
05. 2012.<br />
Hıll, Linda A. (2008), Yöneticiliğe Giden Yol: Yeni Bir Kimlik Edinmek, (Çev. Ümit<br />
Şenoy), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.<br />
Kağıtçıbaşı, Çiğdem (1988) İnsanlar Ve İnsanlar, G.G.8.Baskı, Evrim Yayınları, İstanbul:<br />
Tengilimoğlu Dilaver Ve S. Acar “Yönetici Sekreterlerin Eğitim İhtiyacını Belirlemeye<br />
Yönelik Bir Alan Araştırması” G.Ü. Ticaret Ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, 2, 2004,<br />
Pp. 29-66.<br />
Http://Uvt.Ulakbim.Gov.Tr/Uvt/İndex.Php?Cwid=9&Vtadi=Tprj%2cttar%2cttıp%2ctmuh%<br />
2ctsos%2cthuk&C=Google&Ano=53910_F33526370232a8ab525695a96e95b65e, Erşim<br />
Tarihi, 20. 05. 2012.<br />
Uçan, Murat Y., "Değişimi Yönetmede Değişim Oranı (Kuvveti) İle Organizasyon<br />
Performansı İlişkisi: Bir Değişim Oryantasyon Gelişimin Momenti." Sosyal Gelişim Dergisi<br />
(E-Dergi),Haziran 2010,Yıl:1,Sayı:1,Pp. 173-186<br />
Uçan, Murat Y. (2008), Müzakere Yönetimi Ve Bir Model Denemesi, Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilindalı, Doktora Tezi, Isparta.<br />
Uçan, Murat Y., “Türkiye' Deki Meslek Yüksekokulları İçin Melez Organizasyon Yönetimi:<br />
Bir Değişim Yönetimi Yaklaşımı (A Theoretical Management Of Hybrid Organization On<br />
Vocational Schools İn Turkey: A Change Management Approach), 1st International 5th<br />
National Vocational Schools Symposıum,” May 27-29 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı<br />
Faik İçel Meslek Yüksekokulu, Konya, Pp.3444-3451
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 53<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK ALANI MODÜLLERİNE AİT<br />
UYGULAMA ETKİNLİKLERİNİN ÖĞRETİM AMAÇLARINA UYGUNLUKLARI<br />
BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: BÜRO HİZMETLERİ DERSİ ÖRNEĞİ<br />
Eriman TOPBAŞ 1<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmanın amacı, Büro Yönetimi ve Sekreterlik Alanı modüllerine ait uygulama<br />
etkinliklerini öğretim amaçlarına uygunlukları bakımından değerlendirmektir. Bu amaç<br />
doğrultusunda, “öğretim modüllerinde öngörülen uygulama etkinlikleri öngörülen öğretim<br />
amaçlarına uygun mudur?” problemi ve bu problem bağlamında şu alt problemler<br />
geliştirilmiştir:<br />
1. “Büro Yönetimi Modelleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />
öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />
2. “İş Planı” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen öğretim<br />
amaçlarına uygun mudur?<br />
3. “Randevu ve Konuk Kabulü” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />
öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />
4. “Sekreterlik Hizmetleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen<br />
öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />
Çalışmada, alana ait ders miktarının fazla olması nedeniyle “Büro Hizmetleri Dersi” örnek<br />
olarak incelenmiştir.<br />
Çalışmanın verileri nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi yöntemiyle<br />
toplanmış ve verilerin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır.<br />
Elde edilen bulgulara göre, modüllerde öngörülen uygulama etkinliklerden bazılarının<br />
öğretim amaçlarına uygun oldukları, bazılarının ise uygun olmadıkları ve ayrıca incelenen<br />
derse ait modüllerden birinde ise uygulama etkinliklerine yer verilmediği gözlenmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Modüler Eğitim, Modüler Öğretim, Büro Yönetimi<br />
1. GİRİŞ<br />
Eğitim, toplumsal ihtiyaçları karşılamak amacıyla istenen niteliklere sahip insan gücü<br />
yetiştirme süreci olarak tanımlanabilir. Tanımda geçen süreç kavramı, belli bir amacı<br />
gerçekleştirmeye yönelik birbiri ardına sıralanmış etkinlikler bütününe işaret etmektedir.<br />
İhtiyaç duyulan insan gücünün yetişmesinde süreci oluşturan etkinlikler işlevsel öneme<br />
sahiptirler. Zira söz konusu etkinliklerin muhtevaları alana özgü yetiştirilmesi tasarlanan<br />
insan gücü özelliklerini içerir. Birey, eğitim sürecini oluşturan etkinliklerin muhtevasıyla<br />
etkileşime girmek suretiyle öngörülen özellikleri kazanır. Toplumsal ihtiyaç bağlamında,<br />
1 Gazi Üniversitesi,., Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi, Yrd.Doç.Dr
54 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
büro yönetimi ve sekreterlik alanında hizmet verecek olan bireylerin de mesleğe özgü<br />
özellikleri kazanmaları etkinlikler yoluyla olur.<br />
Büro Yönetimi ve Sekreterlik Alanı, mesleki ve teknik eğitimin diğer alanlarında olduğu<br />
gibi, 2006-2007 eğitim öğretim yılından itibaren modüler öğretime geçmiştir ( MEB, 2007).<br />
Alana ait etkinlikler alana özgü modüller halinde düzenlenmiştir. Modül, TDK sözlüğünde<br />
“bir uzay taşıtının yapısı içinde yer alan ve kendi başına hareket edebilen bağımsız bölüm”<br />
olarak tanımlanmaktadır (http://tdkterim.gov.tr/bts/). Külahçı (1995:1) ise modül kavramını<br />
“bir büyük bütünün parçası olarak kendi içinde de bir bütün oluşturan bir birim” olarak ifade<br />
etmektedir. Alkan (1989:15), kavramı modüler programlama bağlamında tanımlamakta ve<br />
konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir: “Öğrenme-öğretme etkinliklerinin kendi kendine<br />
öğrenme olanağı sağlayacak tarzda kendi içinde bütünlüğü olan ve birbirlerini işlevsel<br />
olarak tamamlayacak biçimde bağımsız öğrenme elemanları şeklinde düzenlenmesidir. Bu<br />
kavramın ifade ettiği öğrenme elemanına “modül”, “modüler birim”, “ünite”, “işe dönük<br />
birim” gibi adlar verilmektedir. Bu öğrenme elamanına dayalı olarak geliştirilen bir<br />
programa modüler programlama adı verilmektedir.” (Akt.; Külahçı, 1995:27). MEB (?),<br />
modülü, “bireysel öğretime dayalı, başlangıcı ve sonu olan, kendi içinde bütünlük gösteren,<br />
sistematik bir çerçevede düzenlenmiş öğretim yaşantıları” olarak tanımlamaktadır.<br />
Tanımlardan hareketle, modülün kendi içinde bir bütünlük oluşturduğunu, daha büyük bir<br />
bütünün tamamlayıcı bir parçası olduğu, kendi kendine öğrenmeye hizmet ettiği ve<br />
sistematik bir çerçevede düzenlendiği söylenebilir. MEB tarafından önerilen tanımda geçen<br />
“öğretim” kavramının yanına “öğrenme” kavramını eklemek suretiyle tanım modülün<br />
işlevine uygun hale getirilebilir. Zira bir modül, öğrenci açısından öğrenme, öğretmen<br />
açısından da öğretim yaşantıları olarak işe koşulmaktadır.<br />
Bu çalışmada, “Büro Hizmetleri Dersi”ni oluşturan; Büro Yönetimi Modelleri, İş Planı,<br />
Randevu ve Konuk Kabulü, Sekreterlik Hizmetleri modülleri<br />
(http://www.megep.meb.gov.tr/) incelenmiştir. Sekreterlik Hizmetleri modülü hariç diğer üç<br />
modül, temel unsurlar açısından aynı özelliklere sahiptir. Sekreterlik Hizmetleri modülünde<br />
de “uygulama faaliyeti” dışında diğer tüm unsurlar bulunmaktadır. Araştırmaya konu olan<br />
modüllerin genel yapıları tablo 1, 2, 3, ve 4’de özetlenmiştir.<br />
Büro Yönetimi Modelleri modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 1’de özetlenmiştir.<br />
Tablo 1: Büro Yönetimi Modelleri modülünün genel yapısı<br />
Modülün Temel Unsurları<br />
Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />
AÇIKLAMALAR düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler<br />
yer almaktadır.<br />
Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />
amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve<br />
GİRİŞ<br />
modül çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade<br />
edilmektedir.<br />
Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen<br />
ÖĞRENME<br />
bilgileri içermektedir. Bu modülde, 3 öğrenme faaliyeti bulunmakta ve<br />
FAALİYETİ<br />
aynı sistematik çerçevesinde hazırlanmışlardır.<br />
UYGULAMA<br />
FAALİYETİ<br />
Uygulama faaliyeti başlığı altında iki kısım bulunmaktadır. Birinci kısım,<br />
birinci sütunda işlem basamaklarının, ikinci sütunda ise her bir basamak<br />
için yapılması önerilen işlemlerin öngörüldüğü bir tablodan; ikinci kısım<br />
ise bir kontrol listesinden ibarettir. Birici tablo, “öğrenme faaliyeti”<br />
kapsamında yer alan bilgileri pekiştirmeyi amaçlarken, kontrol listesi<br />
aynı bilgilerin kavranılıp kavranılmadığını belirlemek üzere öğrencinin<br />
bir öz değerlendirme yapmasını amaçlamaktadır. Bu modülde, 3<br />
uygulama faaliyeti bulunmakta ve aynı sistematik çerçevesinde<br />
hazırlanmışlardır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 55<br />
ÖLÇME VE<br />
DEĞERLENDİRME<br />
MODÜL<br />
DEĞERLENDİRME<br />
CEVAP<br />
ANAHTARLARI<br />
Bu kısım, kendi içinde “ölçme” ve “değerlendirme” alt başlıklarından<br />
oluşmaktadır. “Ölçme” kısmında dört seçenekli test soruları,<br />
“değerlendirme” kısmında ise öğrenciye yönelik bir talimat yer<br />
almaktadır. Bu modülde, 3 ölçme ve değerlendirme faaliyeti bulunmakta<br />
ve aynı sistematik çerçevesinde hazırlanmışlardır.<br />
Modülün tamamıyla ilgili bilgilerin kazanılıp kazanılmadığını belirlemek<br />
amacıyla test maddelerinden ve değerlendirme kısmından oluşmuştur.<br />
Öğrenme faaliyetleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme kısımlarında yer<br />
alan testlerle, “modül değerlendirme” kısmında yer alan testlerin<br />
cevaplarından oluşmaktadır.<br />
Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır<br />
Tablo 1’de görüldüğü gibi, “Büro Yönetimi Modelleri” modülü biçimsel yapı olarak kendi<br />
içinde bir bütünlük oluşturmakta ve modülün belli bir sistematik çerçevede hazırlanmış<br />
olduğu gözlenmektedir.<br />
İş Planı modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 2’de özetlenmiştir.<br />
AÇIKLAMALAR<br />
GİRİŞ<br />
ÖĞRENME<br />
FAALİYETİ<br />
UYGULAMA<br />
FAALİYETİ<br />
ÖLÇME VE<br />
DEĞERLENDİRME<br />
MODÜL<br />
DEĞERLENDİRME<br />
CEVAP<br />
ANAHTARLARI<br />
KAYNAKÇA<br />
Tablo 2: İş Planı modülünün genel yapısı<br />
Modülün Temel Unsurları<br />
Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />
düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler yer<br />
almaktadır.<br />
Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />
amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve modül<br />
çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade edilmektedir.<br />
Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen bilgileri<br />
içermektedir. Bu modülde, 2 öğrenme faaliyeti yer almakta ve aynı yapısal<br />
özellikte hazırlanmışlardır.<br />
Uygulama faaliyeti, birinci sütunda işlem basamaklarının, ikinci sütunda ise<br />
her bir basamak için yapılması önerilen işlemlerin öngörüldüğü bir<br />
tablodan ibarettir. Uygulama, “öğrenme faaliyeti” kapsamında yer alan<br />
bilgileri pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu modülde, 2 uygulama faaliyeti<br />
yer almakta ve aynı yapısal özellikte hazırlanmışlardır.<br />
Öğrenme Faaliyeti-1’de, bu kısım, kendi içinde “ölçme” ve<br />
“değerlendirme” alt başlıkları şeklinde oluşturulmuş. “Ölçme” kısmında<br />
dört seçenekli test soruları, “değerlendirme” kısmında ise öğrenciye yönelik<br />
bir talimat yer almaktadır.<br />
Öğrenme Faaliyeti-2’de, bu kısım iki ana yapıdan oluşmuştur. Birincisinde<br />
dört seçenekli test maddelerinden oluşan “ölçme soruları” ile<br />
“değerlendirme” yönergesi yer almaktadır. İkincisinde ise “değerlendirme<br />
ölçütleri” başlığı altında kontrol listesi işlevi gören bir uygulama tablosu ile<br />
bu tabloda öngörülen işlemlere ilişkin “değerlendirme” yönergesi<br />
bulunmaktadır.<br />
Modülün tamamıyla ilgili bilgilerin uygulanmasına yönelik önerilerden<br />
oluşmuştur.<br />
Öğrenme faaliyetleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme kısımlarında yer alan<br />
testlerin cevaplarından oluşmaktadır.<br />
Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />
Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır<br />
Tablo 2’de görüldüğü gibi, “İş Planı” modülü biçimsel yapı olarak kendi içinde bir bütünlük<br />
oluşturmakta ve ancak modülün Öğrenme Faaliyeti-2’ye ait “ölçme ve değerlendirme”<br />
kısmında bir farklılaşma olduğu gözlenmektedir. Ayrıca, modülün “Modül Değerlendirme”<br />
kısmının da diğer modüllerden farklı olduğu dikkat çekmektedir.
56 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Randevu ve Konuk Kabulü modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 3’de özetlenmiştir.<br />
Tablo 3: Randevu ve Konuk Kabulü modülünün genel yapısı<br />
Modülün Temel Unsurları<br />
Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />
AÇIKLAMALAR düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler<br />
yer almaktadır.<br />
Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />
amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve modül<br />
GİRİŞ<br />
çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade<br />
edilmektedir.<br />
Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen bilgileri<br />
ÖĞRENME<br />
içermektedir. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere sahip 2 öğrenme<br />
FAALİYETİ<br />
faaliyetine yer verilmiştir.<br />
UYGULAMA<br />
FAALİYETİ<br />
ÖLÇME VE<br />
DEĞERLENDİRME<br />
MODÜL<br />
DEĞERLENDİRME<br />
CEVAP<br />
ANAHTARLARI<br />
KAYNAKÇA<br />
Uygulama faaliyeti, birinci sütunda işlem basamaklarının, ikinci sütunda<br />
ise her bir basamak için yapılması önerilen işlemlerin öngörüldüğü bir<br />
tablodan; ikinci kısım ise bir kontrol listesinden ibarettir. Bu modülde,<br />
aynı yapısal özelliklere sahip 2 uygulama faaliyetine yer verilmiş olup<br />
uygulama 2’nin kontrol listesi “performans değerlendirme” başlığı altında<br />
sunulmuştur.<br />
Bu kısmında, Doğru/Yanlış testleri ile dört seçenekli test soruları yer<br />
almaktadır. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere sahip 2 ölçme ve<br />
değerlendirme faaliyetine yer verilmiştir.<br />
-<br />
Öğrenme faaliyetleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme kısımlarında yer<br />
alan testlerin cevaplarından oluşmakta ve bu kısmın devamında<br />
“Değerlendirme” başlığı altında öğrenciye yönelik bir yönerge yer<br />
almaktadır.<br />
Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />
Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır<br />
Tablo 3’de görüldüğü gibi, “Randevu ve Konuk Kabulü” modülü biçimsel yapı olarak kendi<br />
içinde bir bütünlük oluşturmakta ve ancak modülün Uygulama Faaliyeti-2’nin ikinci<br />
kısmında isimlendirme bağlamında bir farklılaşma olduğu gözlenmektedir. Ayrıca, modülün<br />
“Modül Değerlendirme” kısmının olmaması ve “Cevap Anahtarları” kısmının devamında<br />
“Değerlendirme” başlığı altında öğrenciye yönelik bir yönergenin yer alması dikkat<br />
çekmektedir.<br />
Sekreterlik Hizmetleri modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 4’de özetlenmiştir.<br />
Tablo 4: Sekreterlik Hizmetleri modülünün genel yapısı<br />
Modülün Temel Unsurları<br />
Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />
AÇIKLAMALAR düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler<br />
yer almaktadır.<br />
Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />
amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve modül<br />
GİRİŞ<br />
çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade<br />
ÖĞRENME<br />
FAALİYETİ<br />
UYGULAMA<br />
FAALİYETİ<br />
edilmektedir.<br />
Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen bilgileri<br />
içeren 3 bölümden oluşmuştur. Öğrenme faaliyetlerinin sonunda bir<br />
“kontrol listesi” ve “değerlendirme” başlığı altında listeye ait bir yönerge<br />
bulunmaktadır. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere sahip 3 öğrenme<br />
faaliyeti bulunmaktadır.<br />
-
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 57<br />
ÖLÇME VE<br />
DEĞERLENDİRME<br />
MODÜL<br />
DEĞERLENDİRME<br />
CEVAP<br />
ANAHTARLARI<br />
KAYNAKÇA<br />
Bu kısımda, dört seçenekli test soruları ve “değerlendirme” başlığı altında<br />
teste ait bir yönerge yer almaktadır. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere<br />
sahip 3 ölçme ve değerlendirme faaliyeti bulunmaktadır.<br />
Bu kısımda, dört seçenekli test soruları ve “değerlendirme” başlığı altında<br />
teste ait bir yönerge yer almaktadır.<br />
Öğrenme faaliyetleri ile ilgili “ölçme ve değerlendirme” kısımları ile<br />
“modül değerlendirme” kısmında yer alan testlerin cevaplarından<br />
oluşmaktadır.<br />
Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />
Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır.<br />
Tablo 4’de görüldüğü gibi, “Sekreterlik Hizmetleri” modülü biçimsel yapı olarak kendi<br />
içinde bir bütünlük oluşturmakta ve ancak modülün Uygulama Faaliyeti kısmının olmaması<br />
dikkat çekmektedir.<br />
Bu çalışmada, modüllerin tüm temel unsurları arasındaki uyum durumu değil, uygulama<br />
etkinlikleri ile öğrenme amaçları arasındaki uygunluk durumu incelenmiştir.<br />
Öğrenme/öğretim amacı, “Öğrenme Faaliyeti” başlığı altında “Amaç” alt başlığı ile yer<br />
almaktadır.<br />
Amaç, öğrenme-öğretme süreci sonunda öğrencide oluşması istenen yeterliklere işaret eder.<br />
Dolayısıyla modüllerde yer alan tüm etkinliklerin amaç doğrultusunda düzenlenmesi ve işe<br />
koşulması zorunlu hale gelmektedir. Modülün temel unsurlarından birini oluşturan<br />
“Uygulama Faaliyeti” başlığı altında öngörülen etkinliklerin de öğrenme/öğretim amacında<br />
öngörülen yeterliliğin kullanılabilir düzeyde kazanılmasına hizmet etmeleri gerekir.<br />
Araştırmaya konu olan modüllerde, toplam 10 öğrenme/öğretim amacı ile toplam 7<br />
uygulama faaliyeti bulunmaktadır. Bu çalışmada, uygulama faaliyeti bağlamında belirlenen<br />
etkinliklerin öğrenme/öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları incelenmektedir.<br />
2. Amaç<br />
Bu çalışmanın amacı, Büro Yönetimi ve Sekreterlik Alanı modüllerine ait uygulama<br />
etkinliklerini öğretim amaçlarına uygunlukları bakımından değerlendirmektir. Bu amaç<br />
doğrultusunda, “öğretim modüllerinde öngörülen uygulama etkinlikleri öngörülen<br />
öğretim amaçlarına uygun mudur?” problemi ve bu problem bağlamında şu alt problemler<br />
geliştirilmiştir:<br />
1. “Büro Yönetimi Modelleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />
öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />
2. “İş Planı” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen öğretim<br />
amaçlarına uygun mudur?<br />
3. “Randevu ve Konuk Kabulü” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />
öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />
4. “Sekreterlik Hizmetleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen<br />
öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />
3. Yöntem<br />
Bir nitel çalışma olan bu araştırmanın verileri nitel araştırma yöntemlerinden biri olan<br />
doküman incelemesi yöntemiyle toplanmış (Yıldırım ve Şimşek, 1999:140) ve verilerin<br />
analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 1999:158).<br />
Çalışmada, alana ait ders miktarının fazla olması nedeniyle “Büro Hizmetleri Dersi” örnek<br />
olarak incelenmiştir.
58 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
4. Bulgular ve Yorumlar<br />
4.1. Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />
Birinci alt problemde; “Büro Yönetimi Modelleri” modülünde öngörülen uygulama<br />
etkinliklerinin modülde öngörülen öğrenme/öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />
incelenmektedir. Adı geçen modülde 3 amaç ve 3 uygulama etkinliği bulunmaktadır.<br />
Dolayısıyla, alt problemle ilgili veriler 3 tablo (tablo 6, 7 ve 8) halinde özetlenmiştir.<br />
Tablo 6: Büro Yönetimi Modelleri modülüne ait amaç 1 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 1: Örgüt yapısına göre yönetimce kullanılacak teknikleri belirleyebileceksiniz.<br />
Yönerge: Aşağıdaki işlemleri uygulayınız.<br />
İşlem Basamakları<br />
1. Yönetim kavramını analiz<br />
ediniz<br />
2. Kamu yönetimi ve özel<br />
yönetimin farklarını tespit<br />
ediniz<br />
3. Büro yönetim şekillerini<br />
tespit ediniz<br />
4. Büroların örgütlenmesi ve<br />
fonksiyonlarını araştırı nız<br />
Öneriler<br />
Modül yardımıyla yönetim kavramını anlayabilir, bir işletmeyi<br />
ziyaret edip onların yönetim yapılarını inceleyerek öğrendiklerinizi<br />
pekiştirebilirsiniz.<br />
Çevrenizde bulunan kamu ve özel kuruluşlarını ziyaret ederek<br />
ikisini karşılaştırma imkânı bulabilir ve böylece farklılıkları daha<br />
iyi kavrayabilirsiniz.<br />
Klasik ve çağdaş yönetim şekillerinden hangisinin daha iyi<br />
olduğunu ve faydasının fazla olduğunu modül yardımıyla<br />
kavrayabilirsiniz.<br />
Farklı birkaç işletmeyi karşılaştırarak örgüt yapısını ve<br />
fonksiyonlarını daha iyi analiz edebilirsiniz.<br />
Tablo 6’da görüldüğü gibi, Amaç-1 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 1 yönerge, 4<br />
işlem basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu uygulamada öngörülen<br />
etkinlikler, amaçta öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, amaçta<br />
öngörülen yeterlilik açıkça belirtilmediğinden, etkinliklerin amacın gerçekleşmesine hizmet<br />
edip edemeyecekleri hakkında fikir yürütmenin güç olduğu söylenebilir. “Örgüt yapısına<br />
göre yönetimce kullanılacak teknikleri belirleyebileceksiniz” amaç ifadesinde geçen<br />
“teknikleri” kavramı “yönetim teknikleri” şeklinde değiştirilip yeniden inceleme<br />
yapıldığında, 3. İşlem basamağında yer alan “Büro yönetim şekillerini tespit ediniz”<br />
uygulamasının amaçta öngörülen yeterliği kazandırmada kısmen yeterli olabileceği<br />
söylenebilir.<br />
Buradan elde edilen bulgular, öğrenme amacının yeterince açık olmadığı ve amaçta<br />
öngörülen yeterliliğin belirlenen uygulama etkinlikleri ile kazanılamayacağını<br />
göstermektedir.<br />
Tablo 7: Büro Yönetimi Modelleri modülüne ait amaç 2 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 2: İşin türüne göre büroyu düzenleyebileceksiniz.<br />
Yönerge: Aşağıda istenilenleri yapınız.<br />
İşlem Basamakları Öneriler<br />
1. Büro türleri ve<br />
Çevrenizde bulunan büroları öğrendiğiniz büro tür ve şekilleriyle<br />
şekillerini araştırınız karşılaştırıp bunlara göre sınıflandırabilirsiniz<br />
2. Klasik büro türlerini Klasik büro faaliyetlerini gerçekleştiren büroları ziyaret ederek<br />
tanımlayınız<br />
3. Çağdaş büro türlerini<br />
tanımlayınız<br />
öğrendiğiniz kavramları kalıcı hâle getirebilirsiniz<br />
İnternet üzerinden araştırmalar yapabilir ve şirketlerdeki ilgili kişilerle<br />
görüşerek çağdaş büro türleriyle ilgili gerekli bilgileri alabilirsiniz<br />
Tablo 7’de görüldüğü gibi, Amaç-2 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 1 yönerge, 3<br />
işlem basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu uygulamada öngörülen<br />
etkinlikler, amaçta öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, etkinliklerin<br />
amacın gerçekleşmesine hizmet edemeyecekleri gözlenmektedir. Zira amaçta öngörülen<br />
yeterlik büro düzenlemeyle ilgili iken, etkinliklerin büro türlerinin tanımları ve<br />
sınıflandırılması ile ilgili oldukları gözlenmektedir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 59<br />
Buradan elde edilen bulgular, belirlenen uygulama etkinliklerinin, amaçta öngörülen<br />
yeterlikten farklı yeterlikleri pekiştirmeye yönelik olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla,<br />
burada belirlenen uygulama etkinliklerinin öğrenme amacına uygun olmadıkları<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Tablo 8: Büro Yönetimi Modelleri modülüne ait amaç 3 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 3: Büro çalışanlarının görevlerini belirleyebileceksiniz<br />
Yönerge: Aşağıdaki araştırmaları yapınız<br />
İşlem Basamakları<br />
1. Büro çalışanları kavramını<br />
araştırınız<br />
2. Büro çalışanlarının genel<br />
özelliklerini araştırınız<br />
3. Büro yöneticisinin görevleri ve<br />
sorumlu-luklarını araştırınız<br />
4. Büro yöneticisinin temel<br />
özelliklerini araştırınız<br />
Öneriler<br />
Bürolarda faaliyet gösteren çalışanları ve yaptıkları işleri<br />
çevrenizde bulunan bir büroya giderek kavrayabilirsiniz<br />
Büro çalışanlarının özelliklerini modül yardımıyla<br />
öğrenebilir, görüşme yaparak da bu bilgileri kalıcı hâle<br />
getirebilirsiniz<br />
Çevrenizde bulunun işletmeye giderek bu konu hakkında<br />
yöneticilerle görüşebilirsiniz<br />
Çeşitli işletmelere giderek yöneticilerin özelliklerini öğrenip<br />
işletmelerdeki büro yöneticilerini karşılaştırma imkânı<br />
bulabilirsiniz<br />
Tablo 8’de görüldüğü gibi, Amaç-3 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 1 yönerge, 4<br />
işlem basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu uygulamada öngörülen<br />
etkinlikler, amaçta öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, etkinliklerin<br />
amacın gerçekleşmesine hizmet edebilecekleri gözlenmektedir.<br />
Buradan elde edilen bulgular, modülde belirlenen uygulama etkinliklerinin öğrenme<br />
amacına uygun olduklarını göstermektedir.<br />
4.2. İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />
İkinci alt problemde; “İş Planı” modülünde öngörülen uygulama etkinliklerinin modülde<br />
öngörülen öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları incelenmektedir.<br />
Tablo 9: İş Planı modülüne ait amaç 1 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 1: Bu öğrenme faaliyeti ile günlük işlerin programlamasını yapabileceksiniz<br />
Yönerge: -<br />
İşlem Basamakları Öneriler<br />
1. Bürolarda iş basitleştirme<br />
tekniğini uygulayabileceksiniz<br />
2. Bürolarda verimliliği<br />
arttırabileceksiniz<br />
3. İş dağıtım<br />
tekniklerini<br />
uygulayabileceksiniz<br />
Kurum ve kuruluşlardaki işlerin nasıl basitleştirileceğini modülden de<br />
yardım alarak yapabilirsiniz<br />
Verimlilik tekniklerini öğrenerek, uygularsanız işlerinizi<br />
kolaylaştırırsınız. Modüldeki Verimlik bölümünden yararlanabilirsiniz<br />
İş dağılımından personeli haberdar etmeniz gerekir.<br />
Personelin bilgi ve becerilerini görev dağılımı yaparken göz önünde<br />
bulundurabilmelisiniz.<br />
Görev dağılım listesini ilgili kişilere verebilmelisiniz<br />
Tablo 9’da görüldüğü gibi, Amaç-1 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 3 işlem<br />
basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinliklerinde<br />
“yönerge” olmaması dikkat çekmektedir. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta<br />
öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, 1 ve 2. etkinliklerin amacın<br />
gerçekleşmesine hizmet edemeyecekleri ve 3. etkinliğin ise kısmen hizmet edeceği<br />
gözlenmektedir. Zira amaçta öngörülen yeterlik gündelik işlerin planlanması ile ilgili iken,<br />
etkinliklerin ağırlıklı olarak başka yeterlikleri geliştirmeye yönelik oldukları<br />
gözlenmektedir.
60 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Buradan elde edilen bulgular, belirlenen uygulama etkinliklerinin, amaçta öngörülen<br />
yeterlikten farklı yeterlikleri pekiştirmeye yönelik olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla,<br />
burada belirlenen uygulama etkinliklerinin, üçüncüsü hariç, öğrenme amacına uygun<br />
olmadıkları anlaşılmaktadır.<br />
Tablo 10: İş Planı modülüne ait amaç 2 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 2: Bu öğrenme faaliyeti ile işin yapılan program içinde akışını sağlayabileceksiniz<br />
Yönerge: -<br />
İşlem Basamakları<br />
Öneriler<br />
1. İş akışını hazırlayabilecek ve İş akışı tablosunu hazırlayıp büro personeline uygulayabilirsiniz.<br />
takip edebileceksiniz<br />
2. Hareket ekonomisi tekniğini<br />
uygulayabileceksiniz<br />
Takibinin nasıl olacağı konusunda modülden yararlanabilirsiniz<br />
Hareket ekonomisi tekniğini öğrenip işlerinizde zamandan<br />
kazanabilirsiniz ve işlerinizi kolaylaştırabilirsiniz<br />
Tablo 10’da görüldüğü gibi, Amaç-2 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 2 işlem<br />
basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinliklerinde<br />
“yönerge” olmaması dikkat çekmektedir. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta<br />
öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, 1. etkinliğin amacın<br />
gerçekleşmesine hizmet edebileceği, 2. etkinliğin ise kısmen hizmet edeceği<br />
gözlenmektedir.<br />
Buradan elde edilen bulgular, burada belirlenen iki uygulama etkinliğinden birinin öğrenme<br />
amacına uygun, diğerinin ise kısmen uygun olduğunu göstermektedir.<br />
4.3. Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />
Üçüncü alt problemde; “Randevu ve Konuk Kabulü” modülünde öngörülen uygulama<br />
etkinliklerinin modülde öngörülen öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />
incelenmektedir.<br />
Tablo 11: Randevu ve Konuk Kabulü modülüne ait amaç 1 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 1: Kurum politikasına uygun randevuları düzenleyebileceksiniz.<br />
Yönerge: -<br />
İşlem Basamakları<br />
Öneriler<br />
1. Randevu işlemi için ilgililerle iletişim kurunuz Ses tonunuzu iyi ayarlayınız<br />
2. Randevu işlemi için zamanı ve yeri karşılıklı<br />
belirleyiniz<br />
Güzel ve etkili konuşunuz<br />
3. Randevu kaydı yapınız Protokol kurallarına uyunuz<br />
4. Randevuyu yöneticiye iletiniz Randevu işlemlerinde dikkatli olunuz<br />
5. Randevu için gereken belgeleri hazırlayınız Doğru kişi ve numarayı arayınız<br />
6. Randevu ile ilgili değişiklikleri izleyiniz Kayıt işlemlerini kontrol ediniz<br />
7. Randevuyu hatırlatınız Randevuları unutmayınız<br />
Tablo 11’de görüldüğü gibi, Amaç-1 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 7 işlem<br />
basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinlikleri için de<br />
“yönerge” bulunmamaktadır. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta öngörülen<br />
yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, işlem basamaklarında yer alan uygulama<br />
etkinliklerinin amacın gerçekleşmesine hizmet edebilecekleri gözlenmektedir.<br />
Buradan elde edilen bulgular, burada belirlenen etkinliklerin öğrenme amacına uygun<br />
olduğunu göstermektedir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 61<br />
Tablo 12: Randevu ve Konuk Kabulü modülüne ait amaç 2 ve uygulama etkinlikleri<br />
Amaç 2: Bu faaliyet ile gerekli ortam sağlandığında kurum politikasına uygun olarak konuk<br />
ağırlayabileceksiniz<br />
Yönerge: -<br />
İşlem Basamakları<br />
Öneriler<br />
1. Konuk karşılamak Güler yüzlü olunuz<br />
2. Konuk ağırlamak Konuğu sorunsuz olarak ağırlayınız<br />
3. Konuktan bilgi almak ve konuğa bilgi vermek<br />
Etkili dinleyici olunuz<br />
Güzel ve etkili koşunuz<br />
4. Bekletilmesi gereken konuğu ağırlamak İkna edici olunuz<br />
5. Konuğu yönlendirmek Hızlı ve objektif kararlar veriniz<br />
6. Konuğu uğurlama Konuk memnuniyetini sağlayınız<br />
Tablo 12’de görüldüğü gibi, Amaç-2 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 6 işlem<br />
basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinlikleri için de<br />
“yönerge” bulunmamaktadır. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta öngörülen<br />
yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, işlem basamaklarında yer alan uygulama<br />
etkinliklerinin amacın gerçekleşmesine hizmet edebilecekleri gözlenmektedir.<br />
Buradan elde edilen bulgular, burada belirlenen etkinliklerin öğrenme amacına uygun<br />
olduğunu göstermektedir.<br />
4.4. Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />
Dördüncü alt problemde; “Sekreterlik Hizmetleri” modülünde öngörülen uygulama<br />
etkinliklerinin modülde öngörülen öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />
incelenmektedir.<br />
“Sekreterlik Hizmetleri” modülü incelendiğinde, 3 öğrenme amacının olduğu ve uygulama<br />
etkinliklerinin bulunmadığı gözlenmiş ve dolayısıyla uygunluk incelemesi yapılamamıştır.<br />
Bu modül için öngörülen 3 öğrenme amacı şunlardır:<br />
Amaç 1: Sekreterlik mesleğini sınıflandırabileceksiniz.<br />
Amaç 2: Sekreterlik mesleğinin kişisel ve mesleki niteliklerini belirleyebileceksiniz.<br />
Amaç 3: Mesleğe uygun çalışma ortamını ( repertuarı) hazırlayabileceksiniz.<br />
5. Sonuç ve Öneriler<br />
5.1. Sonuçlar<br />
Büro Hizmetleri dersinin; Büro Yönetimi Modelleri, İş Planı, Randevu ve Konuk Kabulü ve<br />
Sekreterlik Hizmetleri olmak üzere 4 modülden oluştuğu gözlenmektedir. Adı geçen<br />
modüllerde öngörülen uygulama etkinliklerinin öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />
incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:<br />
1. Büro Yönetimi Modelleri isimli modülde 3 öğrenme/öğretim amacının ve bu amaçlarla<br />
ilgili 3 uygulama etkinliğinin bulunduğu gözlenmiştir. Birinci uygulama etkinliği<br />
çerçevesinde belirlenen işlem basamaklarından yalnızca bir tanesinin öngörülen<br />
öğrenme/öğretim amacına kısmen uygun olduğu, diğer işlemlerin uygun olmadıkları; ikinci<br />
uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen işlemlerin öğrenme/öğretim amacına uygun<br />
olmadıkları; üçüncü uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen işlemlerin ise<br />
öğrenme/öğretim amacına uygun oldukları anlaşılmaktadır.<br />
2. İş Planı isimli modülde 2 öğrenme/öğretim amacının ve bu amaçlarla ilgili 2 uygulama<br />
etkinliğinin bulunduğu gözlenmiştir. Birinci uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen<br />
işlem basamaklarından yalnızca üçüncüsün öngörülen öğrenme/öğretim amacına uygun,<br />
diğerlerinin uygun olmadığı; ikinci uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen işlemlerden
62 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
birinin öğrenme/öğretim amacına uygun, diğerinin ise kısmen uygun olduğu<br />
anlaşılmaktadır.<br />
3. Randevu ve Konuk Kabulü isimli modülde 2 öğrenme/öğretim amacının ve bu<br />
amaçlarla ilgili 2 uygulama etkinliğinin bulunduğu gözlenmiştir. Bu modül bağlamında<br />
oluşturulan uygulama etkinlikleri çerçevesinde belirlenen işlemlerin öğrenme/öğretim<br />
amaçlarına uygun oldukları anlaşılmaktadır.<br />
4. Sekreterlik Hizmetleri isimli modülde 3 öğrenme/öğretim amacının olduğu ve uygulama<br />
etkinliklerinin bulunmadığı gözlenmiş ve dolayısıyla uygulama etkinlikleriöğrenme/öğretim<br />
amacı uygunluk incelemesi yapılamamıştır.<br />
5.2. Öneriler<br />
Yukarıdaki sonuçlardan hareketle aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir:<br />
1. Büro Yönetimi Modelleri isimli modülle ilgili olarak, uygulama etkinliklerinde<br />
öngörülen işlemlerin öğrenme/öğretim amaçları doğrultusunda yeniden gözden<br />
geçirilmesinin uygun olacağı söylenebilir.<br />
2. İş Planı isimli modülle ilgili olarak, uygulama etkinliklerinde öngörülen işlemlerin<br />
öğrenme/öğretim amaçları doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi önerilir.<br />
3. Randevu ve Konuk Kabulü isimli modülle ilgili olarak, her ne kadar bu modüldeki<br />
uygulama etkinliklerinde öngörülen işlemlerle öğrenme/öğretim amaçları arasında bir uyum<br />
söz konusu olsa da, öğrenme/öğretim amaçlarının ve uygulama etkinliklerinin<br />
geliştirilmesinde yarar olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bu modüle “Modül Değerlendirme”<br />
kısmının da eklenmesi uygun olur.<br />
4. Sekreterlik Hizmetleri isimli modülle ilgili olarak, mevcut öğrenme/öğretim amaçlarının<br />
gözden geçirilmesi ve amaçlar doğrultusunda uygulama etkinlikleri oluşturulması önerilir.<br />
Modüllerin incelenmesi sırasında gözlemlenen, ancak araştırma kapsamı dışında bulunan<br />
durumlarla ilgili olarak şu öneriler yapılabilir:<br />
1. Mevcut öğrenme/öğretim amaçları, konu alanının özellikleri bakımından yeniden<br />
değerlendirilmeli ve alt amaçlar daha açık ve daha anlaşılır hale getirilmelidir.<br />
2. Mevcut içerikler, öğrenme/öğretim amaçları doğrultusundan yeniden gözden geçirilmeli,<br />
öğrenme/öğretim amaçlarına hizmet etmeyen fazlalıklar çıkarılmalı, eksikler tamamlanmalı<br />
ve modüler öğretimin anlamına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.<br />
3. Öğrenme-öğretme sürecinde, konuların özelliklerine göre uygun aralıklarla tekrar<br />
etkinliklerine yer verilmelidir.<br />
4. Ölçme ve değerlendirme soruları ile öğrenme/öğretim amaçları arasında uyum<br />
sağlanmalı, test sorularındaki seçenek sayısı beşe çıkarılmalıdır. Ayrıca modül<br />
değerlendirme kısmında yer alan soru miktarları da gözden geçirilmelidir.<br />
5. Modüllerin temel unsurları arasında iç ve dış tutarlılık sağlanmalıdır.<br />
Kaynakça<br />
Külahçı, Ş. G (1995), Öğretmen Yetiştirme Modül Serisi. Eğitim Programları, Temel<br />
Kavramlar ve Program Türleri, Özışık Ofset Matbaacılık, Ankara.<br />
TDK (Türk Dil Kurumu) (2012), “Modül” maddesi, http://tdkterim.gov.tr/bts/, Erişim<br />
Tarihi: 06.08.2012
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 63<br />
Yıldırım, A. ve Şimşek, H., (1999), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Seçkin<br />
Yayınevi, Ankara.<br />
MEB (Milli Eğitim Bakanlığı), (2007). Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, 28.09.<br />
2007 tarih ve 403-5579 sayılı Genelge.<br />
MEB, (2012), Modüler Eğitim, Sunu, http://www.megep.meb.gov.tr/mte_ program_modul/,<br />
Erişim Tarihi: 06.05.2012<br />
MEB, (2012), Mesleki ve Teknik Eğitim, http://www.megep.meb.gov.tr/<br />
mte_program_modul/, Erişim Tarihi: 06.05.2012
64 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BÜRO YÖNETİMİNDE WHİSTLEBLOWİNG VE ETİK İLİŞKİSİ<br />
Serpil ÇİĞDEM 1<br />
ÖZET<br />
Araştırmanın amacı, yeni bir kavram olan whisleblowing ile ilgili yerli ve yabancı<br />
literatürde yer alan kaynakları araştırarak, bu kavramı açıklamak ve büro yönetimi açısından<br />
etik olup olmama boyutunu inceleyerek bu yönde öneriler sunmaktır. Araştırmada kalitatif<br />
araştırma tekniklerinden literatür taraması yöntemi kullanılmaktadır. Öncelikle, konuyla<br />
ilgili kavramlar hakkında bilgi verilmiş ve whistleblowing için gerekli koşullar göz önünde<br />
bulundurulmuştur. Sonra, whistleblower’ların genellikle karşılaştıkları sıkıntılar ve almaları<br />
gereken önlemler sunulmuştur. Çalışmanın sonunda, işletmelerde whistleblower’lığın etkin<br />
bir biçimde yapılabilmesi ve çalışanların yanlış uygulamalar konusunda ilgilileri haberdar<br />
etmesi için çeşitli öneriler yer almaktadır.<br />
Özel ve kamu kurumlarında yaşanan suistimal, yolsuzluk ve kanun dışı uygulamalar,<br />
herkesin gazete ve dergilerde okuduğu haberlerdendir. Bir kimsenin, halen veya daha önce<br />
çalıştığı kurum yöneticilerinin sebep olduğu zarar veya yolsuzluklarla ilgili öne sürümleri<br />
yazılı ya da görsel basına vermesinden kaynaklanan çarpıcı haberler günümüzde çok<br />
yaygındır. Whistleblowing, işletmelerde meydana gelen ya da gelmekte olan kötü ve yanlış<br />
davranışların, örgüt çalışanları tarafından ifşa edilmesi anlamına gelmektedir. Bir çok<br />
ülkede kurumsallaşmış olan whistleblowing eyleminin ülkemizde de uygulanması, öncelikle<br />
işyerinde iç kontrol sağlamaya hizmet etmesi açısından son derece önemlidir.<br />
Whistleblowing’in işyerine karşı “sadakatsizlik” olarak algılanma eğilimi varsa da, etik<br />
bağlamda dürüstlüğü ön plana çıkaran bir olgu olarak görülmektedir.<br />
Çalışmanın sonucunda büro yönetiminde whistleblower’lığın etkin bir şekilde yapılabilmesi<br />
için çeşitli öneriler yer almaktadır.<br />
Anahtar Kelimeler: Whistleblowing, Whisleblower, Etik<br />
GİRİŞ<br />
Whistleblowing kavramı yabancı literatürde oldukça yoğun bir şekilde yer alırken,<br />
ülkemizde yeni yapılan çalışmalarla adını duyurmaya başlamıştır. Whistleblowing kavramın<br />
Türkçe’de tam karşılığı bulunmamakla birlikte, İngilizce’de ıslık çalma anlamına<br />
gelmektedir. Kavramın kökeninde, bir İngiliz polisinin suç işleme eğiliminde olan bir<br />
kişinin uyarılması amacıyla ıslık çalması anlamı yer almaktadır. Whistleblowing,<br />
işletmedeki ahlaksız, yasadışı ve gayrimeşru bir duruma katılmayı reddetme davranışı olup,<br />
işveren kişi veya kuruluşun bu konudaki davranışını değiştirebilmeyi amaçlayan inanışı<br />
kapsar. Yani çalışanın işyerindeki suiistimalleri ya da kanun dışı faaliyetleri yöneticisine ya<br />
da bu anlamda yetkili kılınmış otoritelere aktararak açığa çıkarmasıdır. Genel anlamda<br />
örgütlerde zaten böyle bir uygulama kendiliğinden gerçekleşmektedir. Bazen bireyin yüksek<br />
etik değerlere bağlılığının sonucu oluşan kişisel nedenlerle kurum içindeki yolsuzlukları ya<br />
da yapılan yanlış uygulamaları açığa çıkarması karşılaşılan bir durumdur. Bu bağlamda<br />
Whistleblowing eylemi için gammazlamak, ele vermek gibi sıfatlar kullanılırken,<br />
1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 65<br />
whisleblower (eylemi yapan) için ispiyoncu, gammaz, ihbarcı, ele veren, ele verici ve<br />
muhbir gibi ifadeler kullanılmaktadır. Whistleblowing herhangi bir organizasyonda<br />
görülebilecek ve yaşanabilecek bir olgudur. Kamu, özel ya da kar amacı gütmeyen bir<br />
organizasyon olması farketmez; tüm organizasyonlarda whistleblowing olgusu ortaya<br />
çıkabilir. Fakat Whistleblowing olgusunda olayı açığa çıkaran kişi, her hangi bir yanlış<br />
uygulamayı ifşa eylemini (disclosure) organizasyonda görülen davranış ve eylemin<br />
organizasyon içi ve/veya organizasyon dışı başka kişi ve/veya organizasyonlara zarar<br />
vermemesi için yapmaktadır, kişisel menfaatleri için değil. Yapılan bu eylemin etik olup<br />
olmadığı farklı bakış açılarına göre yorumlanabilir. Fakat meslek etiğine sahip bir çalışanın<br />
örgütte mevcut olan yanlış uygulamalara, yolsuzluklara karşı duyarlı olacağı ve böyle bir<br />
durumlar karşılaştığında bunu yetkili otoritelere bildireceği düşünülmektedir. İşverenine ve<br />
işyerine sadakatle bağlı olan birinin, iş arkadaşını yanlış eylemleri sonucunda ele vermesi<br />
sonucunda, kişi vicdanen de rahat eder. Fakat işyerinde arkadaşını gammazlayan biri olarak<br />
öne çıkması ve arkadaşı adına suçluluk duygusuna kapılması da muhtemeldir. Bu nedenle<br />
whistleblowing olayında en önemli hususlardan biri yanlış eylemleri bildiren kişi ya da<br />
kişilerin kendileri istediği sürece deşifre edilmemeleridir.<br />
1.WHİSTLEBLOWİNG KAVRAMI<br />
1.1. Whistleblowing ‘in Tanımı ve Kapsamı<br />
Çeşitli yazarlar tarafından farklı şekillerde Türkçeye uyarlandığından dolayı standardize<br />
edilmiş bir Türkçe karşılığı bulunmayan ve şimdilik “whistleblowing‟ olarak adlandırılan<br />
bu kavram, etik-dışı olay, davranış ve faaliyetlerin, gerekli önlemlerin alınması amacıyla<br />
gerek işletme içi, yeterli gelmediği takdirde de işletme dışına bildirilmesi şeklinde<br />
tanımlanmaktadır.<br />
Ufuk Aydın, yaptığı çalışmada Whistleblowing kavramını “bilgi uçurma” şeklinde<br />
Türkçe’ye uyarlamıştır (Aydın,2003). Şevki Özgener, Ahmet Tanç ve Seher Ulu ise<br />
Whistleblowing kavramını “sorun bildirme” olarak Türkçe’ye uyarlamışlardır (Özgener<br />
Şevki, Tanç Ahmet, Ulu Seher,2009)<br />
Whistleblowing, kavram olarak 1990‟lı yıllardan itibaren akademik literatürde önem<br />
kazandı ve araştırılmaya başlandı. Tarihin en büyük muhasebe skandalının yaşandığı<br />
Enron‟da şirket çalışanlarından Sherron Watkins‟in ve yine WorldCom şirketi başkan<br />
yardımcısı Cynthia Cooper‟un kendi çalıştıkları şirkette yaşanan muhasebe hilelerini açığa<br />
çıkarmasının ardından “whistleblowing”, popüler bir kavram olarak çok sık kullanılmaya<br />
başlandı (Aktan,2006,s.1)<br />
Whistleblowing, örgüt içerisindeki yasadışı, ahlak dışı ya da gayri meşru uygulamaların (<br />
eski ya da mevcut) örgüt üyeleri tarafından ifşa edilmesidir (Brown,2008,s.8). Bir örgütteki<br />
yasa/etik dışı davranış ve eylemlerin, organizasyon içi veya organizasyon dışı başka kişilere<br />
veya kurumlara zarar vermemesi için bilgi sahibi kişiler (çalışanlar veya paydaşlar)<br />
tarafından sorunları çözme güç ve yetkisine sahip iç ve dış otoritelere bildirilmesi olarak<br />
tanımlanabilir (Aktan,2006,s.1). Yani Whistleblowing, çalışanın işyerinde şahit olduğu<br />
yolsuzlukları, hukuka aykırılıkları ya da ihmal niteliği taşıyan eylemlere ilişkin bilgileri ifşa<br />
etmesi, açığa çıkarmasıdır (Aydın,2003,s.81). Fakat çalışanların bildirme eylemlerinin<br />
whistleblowing sayılabilmesi için bildirilen bu eylemin yasal olmaması gerekmektedir.<br />
Çünkü burada önemli olan bildirilen olayın ya da durumun yasalara ve ahlaka aykırı<br />
olmasıdır.<br />
Whistleblowing;<br />
* İddia edilen bir suçu (sahtekarlık, hırsızlık vb.), ayrımcılığı (ırk, din, milliyet, cinsiyet<br />
vb.),
66 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
* Bir yasaya, bir düzenlemeye, bir devlet politikasına, ahlaki değerlere, etik kurallara veya<br />
terbiyeye aykırı oluşumu,<br />
* Özellikle de toplumun sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokan durumları, açığa çıkartmak<br />
ya da şikayet etmek amacıyla yapılan, bir kamu kuruluşundaki ya da özel sektördeki bir<br />
kişiyle, kurumla veya örgütle yapılan sözlü veya yazılı iletişimdir (Gerçek,2005,s.30).<br />
Sorun bildirme (Whistleblowing) , örgütler açısından bir sosyal kontrol mekanizması olarak<br />
işlev görmektedir. Günümüzde organizasyon yapıları, örgütsel yanlışlıkların ve hileli<br />
işlemlerin kolaylıkla gizlenebileceği ölçüde karmaşıklaşmıştır. Bu kompleks ve oldukça<br />
farklı yapıdaki organizasyonlarda, resmin bütününü görebilen kurum çalışanları örgütteki<br />
problemleri göz önüne serme noktasında yönetime en yakın olan gruptur (Özgener<br />
Şevki;Tanç Ahmet;Ulu Seher, 2009,s.284). Bu sistem sayesinde örgüt içerisinde yanlış<br />
giden uygulamalar, çalışanlar tarafından işverenlerden daha iyi gözlemlenir<br />
(Brown,2008,s.9).<br />
Bu bağlamda yapılan yanlış davranışlar 7 kategoride gruplanabilir: (Brown,2008,s.14)<br />
1. Maddi kazanç için suistimal (rüşvet,yolsuzluk ve hırsızlık dahil)<br />
2. Çıkar çatışması<br />
3. Uygunsuz ve profesyonel olmayan davranışlar ( resmi görevi kötüye kullanma dahil)<br />
4. Kusurlu idare (ehliyetsizlik ve ihmal dahil)<br />
5. Kaynak israfı ve kötü yönetim<br />
6. Adaleti saptırma<br />
7. Personel veya işyeri şikayetleri<br />
Yasalara uygun olmayıp, etik kurallara aykırılık teşkil eden söz konusu bu uygulamaları<br />
açığa çıkaran kişiler, whistleblower olarak adlandırılmaktadır.<br />
“Whistleblower‟ yani „whistleblowing olayını açığa çıkaran kişi‟ bu konuda belirli bir<br />
bilgiye (enformasyon) sahiptir. Whistleblower, organizasyonda mevcut durumda istihdam<br />
edilen biri olabileceği gibi, daha önce organizasyonda çalışmış bir kişi de olabilir. Çalışanlar<br />
dışında paydaşların da enformasyon sahibi olmaları ve bunu raporlamaları veya ifşa etmeleri<br />
söz konusudur (Aktan,2006,s.2).<br />
1.2. İspiyonculuk ve Whistleblowing Farkı<br />
Whistleblowing, ahlaki bir davranıştır. Ne var ki, kimi zaman bu etik davranış, uygulamada<br />
pek çok negatif anlam yüklü kelimelerle ifade edilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, Türkçe‟de<br />
kullanılan “ispiyonculuk” ve “gammazlama”, gibi sözcükler bunlardan bazılarıdır<br />
(Aktan,2009,s.3).<br />
Bazı yönetim düşünürleri sorun bildirme (whistleblowing) davranışına şiddetle karşı<br />
çıkmaktadırlar. Örneğin, ünlü yönetim düşünürü Peter F.Drucker 1981 yılında kaleme aldığı<br />
“ The Public İnterest” isimli makalesinde sorun bildirmeyi “ ihbarcılığın, jurnalciliğin” bir<br />
başka ifadesi olarak görmektedir. Drucker, adatıcı örnekler kullanılarak ihbarcıları teşvik<br />
eden uygulamaların Eski Roma İmparatorları Tiberius ve Nero, II Philip’in İspanya’sındaki<br />
engizisyon mahkemeleri ve Rusya’daki Stalin dönemlerinde oldukça yaygın olduğunu ve<br />
yıkıcı sonuçları olduğunu iddia etmektedir. Buradan hareketle Drucker sorun bildirme’nin (<br />
Whistleblowing) gerisinde güvensizlik, eşitsizlik, karşılıklı sorumluluk eksikliği, hesapçı<br />
tutum, dayanışmanın olmaması ve etik kurallara düşük düzeyde bağlılığın yattığını<br />
düşünmektedir. Drucker Konfüçyüs’e atıfta bulunarak ahlakın köklerinin bireyciliğe
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 67<br />
dayandığını, dolayısıyla sorun bidirmenin bu durumla çeliştiğini öne sürmektedir. Buna<br />
karşın, Milton Friedman ise Drucker’ın sorun bildirme ile ilgili görüşlerine katılmamakta,<br />
ihbarcılığın kendi başına değer yüklü bir yorum olduğunu ve bunun sorun bildirmenin<br />
yansız bir tanımı olamayacağını ileri sürmektedir. Ayrıca Drucker’ın delillerinin iddialarını<br />
desteklemediğini ifade etmekte ve böylesi bir desteğin temel normatif yansımalar<br />
gerektirdiğini iddia etmektedir (Özgener Şevki, Tanç Ahmet, Ulu Seher,2009,s.279).<br />
Çalışanlar bunu yaparken;<br />
iyi niyetli ve mantıklı sebeplerle hareket etmeli,<br />
kişisel bir düşmanlıkla hareket etmemeli,<br />
kişisel kazanç elde etme çabası içinde olmamalı,<br />
işyerinde işlenen suç nedeniyle kendisini de ilgilendiren cezadan kurtarmak istemeli,<br />
diğer insanların zarar görmesini engellemek amacında olmalı, gibi değerlerle,<br />
sorunu ele verme davranışını gösterebilir (Yılmaz,s.6)<br />
1.3. Whistleblowinş Türleri<br />
1.3.1. İçsel Whistleblowing<br />
Kurum içi yolsuzlukların ihbarı çok çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. İç ihbarda,<br />
yolsuzluğu gözlemleyen birey, kendi kurumu içindeki kişilere ihbarda bulunmaktadır. Bazı<br />
araştırmacalar, iç ihbarı bir tür “kurum içi kontrol mekanizması” olarak nitelendirilmekte ve<br />
bu sayede kurumun, yolsuzluk dışarıya (örn basına) duyurulmadan, kendi içinde çözümler<br />
arayabileceğini öne sürmektedir. İç kanallar, bu nedenle suistimal ve yolsuzluk ihbarı için<br />
oldukça uygun bir mekanizma olarak görülebilmektedir. Öncelikle iç ihbar kanallarını<br />
kullanan kişi, bu sayede şirkete olan bağlılığına zarar getirici davranışta bulunmamakta ve<br />
hatanın düzeltilmesi için kuruma bir şans vermektedir. Ancak şayet yönetici ya da yetkili<br />
kişi ihbarda bulunan kişiyi ciddiye almaz, bireysel ve kurumsal çıkarları koruma adına<br />
çalışanı susturma veya işten çıkarma gibi olumsuz davranışlar gösterirse, dış ihbar<br />
kanallarının kullanımı gündeme gelmektedir (Nayır,2012,s.32).<br />
1.3.2. Dışsal Whistleblowing<br />
Dışsal whistleblowing, çalışanın işletme içinde karşılaştığı etik sorunu, işletme dışındaki<br />
yetkili makamlara ifşa etmesi/bildirmesi anlamına gelmektedir. İşletme dışından kasıt<br />
devlete, polise, yazılı veya görsel medyaya ya da adli makamlara yapılan bildirimdir. Fakat<br />
şu unutulmamalıdır ki; içsel whistleblowing‟e başvurulmadan, dışsal whistleblowing‟de<br />
bulunmak doğru değildir. O halde içsel whistleblowing‟in yeterli gelmediği durumlarda,<br />
dışsal whistleblowing kullanılmalıdır.<br />
Whistleblower, sahip olduğu bilgiyi doğrudan üstleriyle paylaşmak suretiyle (ınternal<br />
whistleblowing-içsel whistleblowing) kullanabileceği gibi, diğer kişi ve kurumlarla<br />
paylaşarak (external whistleblowing-dışsal whistleblowing) da açığa çıkarabilir. Örneğin,<br />
dış siyasal otoriteleri, yetkili kamu kurumları ya da medya kuruluşları gibi… Bu süreçte etik<br />
sorunun ele verilmesi için kişiye zorlama yapılmaz. Bu eylem tamamen gönüllülüğü ve<br />
vicdani reddi esas alarak gerçekleştirilir (Aktan,2006,s.2-3)<br />
1.3.3.Whistleblowing’e İlişkin Ulusal ve Uluslar arası Düzenlemeler<br />
“Whistleblowing” kavramı, ilk ortaya çıktığı yıllarda olumsuz çağrışımlar yapmış olsa da<br />
kurumlardaki aksaklıkları şikayet etmekten kaçınmayan ve onları ihbar eden bireyler,<br />
günümüzde artık takdirle karşılanmakta, bir çok ülkede zarar görmemeleri için kanunlarla<br />
etik
68 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
korunmaktadır (Nayır,2012,s.18-19). Örneğin Amerikan bürokrasisinin bir muhalefet<br />
yapma şekli olan sorun bildirme (whistleblowing) ilk olarak 1960’lı yılların sonlarında<br />
ortaya çıkmış ve 1978 yılında çıkarılan Kamu Hizmeti Reform Kanunu ile<br />
kurumsallaşmıştır. Yine İngiltere’de 1998 yılında çıkarılan “Kamu Yararına Açığa Vurma<br />
Yasası”, 1996 yılında çıkarılan “İşgören Hakları Yasası”nın eksikliklerini gidererek, kamu<br />
yararına açığa vurmadan dolayı zarar görecek veya işten çıkarılacak kişileri korumaktadır.<br />
Söz konusu kanun kamu ve özel sektördeki bütün çalışanları kapsamaktadır (Özgener Şevki,<br />
Tanç Ahmet, Ulu Seher,age, s. 288).<br />
Amerikan şirketlerinde “ kurum içi suistimal ve yolsuzluk ihbarı” sıklıkla görülmeye<br />
başlanmıştır. İhbarda bulunan kişiler, yalnızca kurum içindeki hatalı tutum ve davranışları<br />
değil, kanunlara aykırı olarak yürütülen veya örgütsel akışa sekte vuran davranışları da<br />
ihbar etmektedir (Nayır,2012,s.18)<br />
Bu kapsamda, aşağıdaki örnekler ilginçtir. ABD başkanının (Richard M. Nixon) istifasıyla<br />
sonuçlanan Watergate Skandalı’nın ortaya çıkartılmasında büyük rol oynayan Washington<br />
Post gazetesi muhabirlerinden Bob Woodward’a 1972’de bilgi veren ve kimliği uzun yıllar<br />
gizli tutulan “Derin Gırtlak” (Deep Throat) tarihin en ünlü elevenleri arasında sayılmaktadır<br />
(bu kişinin, FBI’ın o tarihteki 2 numaralı yöneticisi W. Mark Felt olduğu Mayıs 2005’te<br />
açıklanmıştır). Yine ABD’de, 1974 yılında, Kerr-McGee firmasına ait pulutonyum üretim<br />
tesisindeki çok ciddi sağlık ve güvenlik sorunlarını basına ele veren Karen Silkwood’un<br />
daha sonra geçirdiği kuşkulu bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi, eleverenlerin ne gibi<br />
tehlikelerle karşılaşabileceği konusunda ürkütücü bir örnek oluşturmaktadır<br />
(Gerçek,2005,s.31)<br />
Fransa'da da işçinin işyerinde elde ettiği sırları, hem işyeri dışına ve hem de işyerindeki<br />
diğer işçilere açıklamama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yüküm işyerindeki çalışma<br />
konseyi üyesi işçilerle, sendika temsilcileri bakımından daha geniş kapsamlıdır. Fransız<br />
Hukukunda bilgi uçurma işçinin ifade özgürlüğü yönünden ele alınmakta ve özellikle işçi<br />
sağlığı ve iş güvenliği hususlarında, bu özgürlüğün kullanılabileceği kabul edilmektedir.<br />
Bilgi uçuran işçinin korunması ile ilgili bir davada Fransız Temyiz Mahkemesi işçinin<br />
işverenine zarar verme kasdı ile hareket etmemesi, kötü niyetli olmaması, hukuka<br />
aykırılıkların içinde kendisinin de bulunmaması ve ifade özgürlüğünü dikkatsizce<br />
kullanmaması koşulları ile korunması gerektiğini belirtmiştir (Aydın,2003,s.91). Bu şekilde<br />
çalışanlar yapılan yolsuzlukları, hileli uygulamaları, hataları işten çıkarılma korkusu<br />
yaşamadan ifşa edebilmektedirler.<br />
Türk İş Hukuku mevzuatında bilgi uçurma ile doğrudan ilgili bir hüküm yer almadığı gibi;<br />
konu doktrinde de yeterince incelenmemiştir (Aydın,2003,s.94)<br />
1.3.3. Whistleblowing’in Tehlikeleri<br />
İfşada bulunanlar, birçok durumda işlerini kaybetmekle karşı karşıya kalmaktadır. Çoğu<br />
durumda, işten çıkarma doğrudan yapılamadığı için, ifşacıyı kurumdan uzaklaştırmak<br />
amacıyla bazı yöntemler denenmektedir. Bunlardan bir tanesi, açığa çıkardıkları konularda<br />
onları lekelemek için, mesleki açıdan yetersiz olduklarını ileri sürerek hemen hemen her<br />
şeylerine saldırmak ve onları hedef haline getirmektir. İkinci bir yöntem, ifşacıyı, ifşa ettiği<br />
konuyla ilgili problemin çözümü için görevlendirmek ve bir çözüm üretememesi için bir<br />
sürü engeller ortaya koyarak görevi başarmasını imkânsız kılmak ve sonunda yetersizlik<br />
nedeniyle ifşacıyı işten çıkarmaktır. Yine başka bir yöntem de, ifşacıyı zor durumlara<br />
sokarak, onlarla uğraşmasını sağlamak ve bu şekilde konunun unutulmasını temin etmektir<br />
(Şen,2012,s.14).
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 69<br />
İşverenler ya da yöneticilerin eleverenlere karşı uyguladıkları tipik misilleme ve öç alma<br />
yaklaşımlarını bilmekte yarar vardır. GAP (2004c) bu yaklaşımları şu şekilde<br />
özetlemektedir: (Gerçek,2005,s.32-33)<br />
1. Dikkatin eleverenlere çekilmesi: Bu tipik misilleme stratejisinde, işveren veya<br />
kusurlular eleverenin mesajı yerine kendisini tartışma konusu yapmaya çalışırlar. Eleverenin<br />
güdülerine, güvenilebilirliğine, mesleki yetkinliğine ve hatta özel yaşamına saldırılarak,<br />
ortaya attığı sorunları geri plana itecek hemen her şey kullanılır ve asıl etik sorun<br />
gizlenmeye çalışılır.<br />
2. Zayıf bir sicil / geçmiş üretmek: Etik olmayan uygulamaları alışkanlık haline getiren<br />
işverenler ya da yöneticiler, elevereni “kronik sorunlu bir çalışan” olarak damgalamak üzere<br />
kayıtlar oluşturmak için bazen aylar veya yıllar harcarlar. Yetersiz veya sorunlu başarımı<br />
yansıtan, gerçek veya uydurma olaylar hakkında iç yazışmalar biriktirilmeye başlanır. Daha<br />
önce kusursuz sicil almış olan ele verenler, zamanla üstlerinden düşük sicil notu almaya<br />
başlarlar.<br />
3. Tehditle sessizliğe zorlamak: Bu taktik genellikle, “Bir daha bu şehirde veya sektörde<br />
çalışamazsın!” türünde tehditlerle kendini gösterir. “Beyanat verme yasağı” gerekçesi<br />
kullanılarak ve işine son verme tehditleriyle, ele verenin açıklama yapması dolaylı olarak<br />
engellenir.<br />
4. Yalnız bırakmak veya aşağılamak: Bir başka misilleme yaklaşımı, ele vereni çalışma<br />
arkadaşlarından ayırarak bir örnek oluşturmaktır. Bu yolla, ele verenin etkili bir ele verme<br />
eylemini gerçekleştirmesi için gerekli olan bilgi kaynaklarından da uzaklaştırılması<br />
sağlanabilir. Ayrıca, işverenler veya yöneticiler, ele verene aşağılayıcı görevler de<br />
verebilirler. Bu tür taktikler, ele verenin bazı görevlerinden alınmasıyla, bazen de işine son<br />
verme hazırlıklarına dönüşebilir.<br />
5. Başarısızlığa zemin hazırlamak: Yaygın uygulanan diğer bir misilleme taktiği ise, ele<br />
verene altından kalkamayacağı görev yükü ve sorumluluklar vererek, başarısızlığına zemin<br />
hazırlamaktır. Benzer bir art niyetli yaklaşım da, ele vereni şikayet ettiği sorunu çözmekle<br />
görevlendirmek ama başarılı olması için gerekli yetkileri, kaynakları ve desteği ona<br />
vermemek şeklinde olmaktadır.<br />
6. Dava etmek: Etik sorunları ele verenlerin en çok karşılaştıkları misilleme, sorunu açığa<br />
çıkartmak için kullanılan kanıtların “çalındığı” veya “yasal olmayan yollardan elde edildiği”<br />
yönünde yapılan suçlamalar ve dava etme tehditleridir.<br />
7. Kariyeri yok etmek: Ele verenlerin, “yeniden yapılanma” gibi sözde nedenlerle işten<br />
çıkartılması, aykırı görevlere verilmesi veya her türlü atanma taleplerinin geri çevrilmesi de<br />
yaygın yıldırma taktiklerindendir. Bazen, işten çıkartılmaları yeterli görülmeyerek, kendi<br />
dallarında bir daha çalışma olanağı bulmamaları için (olumsuz referans vermek, diğer<br />
işverenleri etkilemek vb. şeklinde) girişimlerde bulunulur.<br />
2. ETİK KAVRAMI<br />
2.1. Etik Kavramı ve Önemi<br />
Toplumlar oluştuğu günden beri bazı davranışların iyi bazı davranışların kötü olduğuna dair<br />
bir takım inanışlara sahiptirler. İyi kötü davranış tartışmaları ise Eski Yunan’dan günümüze<br />
değin süre gelmektedir. Bu iyi ve kötü davranışlar felsefe bilimine göre kişinin vicdanına<br />
dayanmaktadır. Etik konusu da felsefe biliminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.<br />
İnsanoğlunun kendisine ve vicdanına karşı görevlerini içeren etik kurallar aynı zamanda,<br />
başkalarına ve yaşadıkları topluma karşı da bazı sorumlulukları içermektedir. Bu nedenle<br />
kimi bilginler başkalarına karşı olan sorumluluğu da etiğin içerisinde ele almaktadır. Ancak
70 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
özünde kişinin vicdanı ve bilinci ile ilgilidir. Bu nedenle yaptırımı daha çok vicdani ölçüler<br />
içinde kalmaktadır (Bülbül,2001,s.14).<br />
Türkçede günlük kullanımda etik ve ahlak sözcükleri çoğu zaman aynı anlamda<br />
kullanılmaktadır. Ancak bu iki sözcük arasında ayrımlar bulunmaktadır. Ahlak bir insanın<br />
yaradılışı gereği gerçekleştirdiği davranışları anlatmakta ve huy, adet, alışkanlık anlamına<br />
gelmektedir. Etik ise insan davranışlarını ahlakilik kuralları içinde araştıran ahlak bilimi<br />
anlamındadır. Pieper ise etik ile ahlak arasındaki ilişkiyi şu şekilde ortaya koymaktadır,<br />
“etik insanın eylemlerini konu alır, ancak etiğin konusunu her tür insan faaliyeti değil,<br />
öncelikle ahlakiliği sorgulayan, yani ahlaki eylemler oluşturur. Etik, bir eylemi ahlaki<br />
açıdan iyi bir eylem yapan niteliksel bir durumu sormaktadır ve bu bağlamda ahlak, iyi<br />
ödev, gereklilik ve müsaade vb. kavramları ele almaktadır”. Etik, kurallara uymayı getirir.<br />
Toplumsal kurumların etik anlayış ve bilinçle oluşması, o kurumda sağlıklı bir paylaşım ve<br />
iletişime olanak verir. Bunun tersi olduğu takdirde, toplum sağlıksız bir toplum olarak<br />
nitelendirilmektedir. Etik davranma ya da davranmama kişinin özerk kararlarına bağlıdır.<br />
Etik insanın sosyalleşme süresince bilince yerleşmektedir. Ahlak, insanların nasıl<br />
davranması gerektiği hakkındaki düsturlardır. Etik muhakeme ve akıl yürütme süreci, ahlak<br />
ise yaşanan bir olgudur. Ahlak yaşanan bir olgu, etik ise bu olguyu sorgulayan felsefedir<br />
(Vural,Çoşkun,2011,s69).<br />
İş etiği, genel olarak işyerinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek ve doğru olanı<br />
yapmaktır. Etik uzmanların çoğu evrensel ilkelerin varlığını savunsalar da bazıları<br />
doğrunun, kişiden kişiye ve durumdan duruma değiştiğine inanmaktadır. İş etiği kavramını<br />
açıklamak için pek çok tanım yapılmıştır. Velasquez'e göre iş etiği etik standartları rasyonel<br />
bir şekilde değerlendirme ve bu standartları iş ortamlarında uygulama sürecidir. Bir diğer<br />
tanıma göre iş etiği, iş ortamında karmaşık etik ikilemleri incelemek ve çözmek için etik<br />
prensipleri uygulama disiplini ve sanatıdır. Öz bir ifadeyle ise iş etiği, toplumda her ortamda<br />
genel kabul görmüş normlara uygun olarak işletme yaşamında gerçekleştirilmesi gereken<br />
doğru davranışlar olarak tanımlanmaktadır (Özler,Şahin,Atalay,s.182).<br />
İş etiğini oluşturan üç temel alan; çalışma etiği (work ethic), meslek etiği (professional<br />
ethic) ve işletmecilik etiğidir (business organizations ethic). Çalışma etiği denildiğinde ilk<br />
akla gelen çalışmaya ve işe karşı geliştirilen kişisel tutum ve davranışlardır. Bu tutum ve<br />
davranışlar, içinde yaşanılan toplumun kültür ve değerlerinden etkilenmektedir. Meslek<br />
etiği, belli bir mesleğin mensuplarının uyması gereken etik ilkelerdir. Bu ilkeler genellikle<br />
toplumsal kültür ve değerlerden bağımsızdır. İşletmecilik etiği ise işletme örgütünün<br />
kurumsal ya da örgütsel etiğini temsil etmektedir. İşletme içinde çalışan bireylerin tek tek<br />
kişisel etik eğilim ve felsefeleri, meslek etikleri olmakla birlikte, işletmenin de onlardan ayrı<br />
olarak kendine özgü bir etik eğilimi ve felsefesi vardır (Özler, Şahin,Atalay,s.182).<br />
2.2. Büro Etiği<br />
Büro Faaliyetlerinin yürütüldüğü ortamlarda, bireylerin uymakla yükümlü olduğu kuralar ve<br />
standartlar vardır. Bu kurallar ve standartlar sayesinde büro çalışanları çalıştıkları ortamda<br />
rahat ve güven içerisinde çalışmalarını sürdürürler. Etik, iyi ve doğru olanın yapılması, kötü<br />
ve yanlış olanın yapılmamasıdır. Büro etiği, bürolarda çalışan profesyonellerin uymak<br />
zorunda oldukları standartlar ve kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Büro etiği özellikle<br />
dürüstlüğü içermelidir. Bürolarda çalışan bireylerin yaptıkları işleri yasalara uygun ve<br />
çalışma ilkeleri doğrultusunda yürütmesi ve zaman çalmaması ve işletmeye ait gizli bilgileri<br />
koruması gerekir. Çalışma yaşamında etiksel durumlar belirlenmiş fakat<br />
sınırlandırılmamıştır. Bunlar cinsel taciz, çalışanların özel hayatının gizliliği, yakınları<br />
kayırma, büro kayıt tutanakları ve çalışma ortamının güvenliği, güven standartlarının<br />
oluşturulması, finansal ve nakit ödemelerin belirli prosedüre uydurulmasıdır<br />
(Tengilimoğlu,Tutar,2009,s.316).
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 71<br />
3. BÜRO YÖNETİMİNDE WHİSTLEBLOWİNG VE ETİK İLİŞKİSİ<br />
Büroların, çalışanların toplu olarak faaliyetlerini sürdürdükleri ortamlar olması dolayısıyla<br />
büro yönetiminde whistleblowing uygulamalarının etik yönünün tartışılması ayrı bir önem<br />
arz etmektedir. Büro etiği kuralları ile whistleblowing bazı noktalarda çelişir gibi görünse de<br />
aslında sorun bildirme sistemi (whistleblowing) büro etiğinin önemli prensiplerinden biri<br />
olan dürüstlüğü ön plana çıkarmaktadır. İşletmeye ait bilgilerin korunması büro etiğinin en<br />
önemli kurallarından biri olarak kabul edilmektedir. Fakat söz konusu bilgiler, toplum için<br />
ya da diğer çalışanlar için tehlike unsuru taşıyor ise bunun yetkili otoritelere bildirilmesi ve<br />
gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Bir çalışanın örgütteki yanlış uygulamalara karşı<br />
duyarlı olması ve böyle bir durumla karşılaştığında vakit kaybetmeden bunu ilgililere<br />
bildirmesi doğru bir davranış olarak görülmektedir. Ancak whistlebowing yapıldığında<br />
işletmenin kurumsal imajının zedelenmesi, ifşa edilen işgörenin işten çıkarılması gibi<br />
sonuçlar da ortaya çıkmaktadır. Bu noktada whistleblowing, işgörenin örgütüne karşı olan<br />
sadakat tutumu ve görev yaptığı örgütün başarılı olabilmesi için gösterdiği ilgi ve çaba ile<br />
çelişen bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda kurumun öngördüğü<br />
norm ve standartlara aykırı hareket etmektedir. Gerçekten çözülmesi güç bazı çelişkiler<br />
vardır. Örgütte yanlış birtakım uygulamalara şahit olan bir birey bunu ilgililere bildirdiğinde<br />
mi daha etik davranmaktadır? Yoksa bildirmediğinde mi? Cevaplanması gereken temel<br />
sorulardan belki de en önemlisi budur.<br />
İşyerinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek ve doğru olanı yapmak şeklinde ifade<br />
edilen iş etiği kavramı örgütteki yanlış uygulamaları ya da etiğe aykırı olan eylem ve<br />
davranışları bildirmek olarak tanımlanan whistleblowing’le neredeyse aynı söylemleri ifade<br />
etmektedir. Bu aşamada whisleblower’ın ihbar davranışının altında yatan temel nedene<br />
bakarak çözüm aramak mümkündür.<br />
Ray (2006), whistleblowing ve örgütsel etik arasındaki ilişkiyi incelemiş ve<br />
whistleblowing’in etik bir davranış olması için whistleblower’ın davranışının nedeninin etik<br />
nedenlere dayanması gerektiğini belirtmiştir. Lindblom (2007), whistleblowing ve etik<br />
ikilem üzerine yaptığı çalışmada, whistleblowing’in hangi durumlarda etik olup olmadığını<br />
tartışmakta ve özellikle toplumu ilgilendiren konularla ilgili olumsuzlukların yetkili kişilere<br />
bildirilmesinin etik bir davranış olduğu üzerinde durmaktadır (Özler,Atalay,Şahin,s.178).<br />
Eğer etik olmayan davranış bir kazanç elde etmek yerine, bir zarardan kaçınmak için<br />
yapılmışsa, bu gibi durumlarda etik dışı davranış daha toleranslı karşılanabilir<br />
(Özler,Atalay,Şahin,s.178).<br />
Richard DeGeorge whistleblowing eyleminin gerçekleşmesi için şu temel şartların önemine<br />
işaret etmektedir. Whistleblowing eylemi ancak şu şartların varlığı halinde meşru kabul<br />
edilebilir: (Aktan,2006,s.5)<br />
1.Organizasyon içerisindeki yasa dışı ve/veya etik dışı davranışın tüm topluma<br />
maliyeti çok ciddi ve çok yüksek boyutlarda ise,<br />
2.Enformasyon sahibi kişiler bu konudaki kaygılarını organizasyon üst<br />
yönetimine bildirmiş iseler,<br />
3.Enformasyon sahibi kişiler üst yönetimdeki kişilere konuyu aktarıp, onlardan<br />
tatmin edici bir ilgi görmemişler ve çaresiz kalmış iseler,<br />
4. Whistleblower, sahip olduğu ikna edici kanıtları mantıklı ve tarafsız olduğuna<br />
inandığı bir yetkili ile paylaşmış ve bu kişiye yapılan yanlışları aktarmış ve sahip<br />
olduğu kanıtları sunmuş ise,<br />
5. Whistleblower, olayı kamuoyuna sunmak suretiyle mevcut kötü uygulamanın<br />
sona ereceğine inanıyor ise.
72 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Whistleblower, etik sorunun çözümü konusunda kurumsal imkânların tükendiği noktada son<br />
çare olarak, kendisine yasaları ve etik değerleri temel alarak, ortak adalet anlayışını<br />
gerçekleştirmek üzere, kurumdaki sorunu dışa vurur. Bu yola ancak kurum içinde sonuç<br />
getirecek tüm yasal yollar denenip tüketildikten sonra, son çare olarak başvurulur.<br />
Whistleblower bu eylemiyle, var olan kurumsal düzenin (yapının) temel ilkelerine ya da<br />
kurumsal sözleşmeye doğrudan bir itirazda bulunmamaktadır. Tersine, bu temel ilkelerin ve<br />
sözleşmenin çiğnenmesinden duyduğu kaygıyı dile getirmek için bu yola başvurur.<br />
Dolayısıyla, whistleblowing kurumsal gizliliğe aykırı fakat meşru bir eylemdir (Yılmaz,s.5).<br />
Whistleblowing., örgüt çalışanlarını, işletme içindeki yasa dışı ve etik dışı davranışları üst<br />
yönetime veya işletme dışına bildirmeleri anlamına gelmektedir. Fakat şunu özellikle<br />
belirtmekte fayda vardır ki, kamu kurumlarına ve medyaya (işletme dışına) ancak son çare<br />
olarak başvurulmalıdır.<br />
İşletmede ahlaka ve yasalara aykırı olarak yapılan faaliyetlerin, personel tarafından<br />
yönetime iletilmesi anlayışla karşılandığında veya üst yönetim “açık kapı” politikası<br />
izlediğinde içsel sorun bildirme daha etkin olabilir. (Özgener,Tunç,Ulu,2009,s.281).<br />
İçsel sorun bildirme mekanizması ( Whistleblowing) sayesinde çalışanların tespit ettikleri<br />
problemlerin çözümü için öncelikle yöneticileriyle iletişime geçmesi söz konusudur. Bu<br />
yaklaşımla işletme, sorunlarını daha düşük maliyetle çözme fırsatı elde eder. Ayrıca sorun<br />
bildirme sistemi, hem işgücü ve toplum güvenliğini sağlama, hem de şirketin itibarını<br />
koruma açısından önemli bir işlev görmektedir. Daha da önemlisi yolsuzlukları önlemesi,<br />
şirket hilelerini tespit etmesi, kanunlara uygun faaliyet göstermesi ve şirketin amaçlarına<br />
ulaşmasına katkıda bulunması bakımından ahlaki bir yöntem olarak görülmektedir<br />
(Özgener,Tunç,Ulu,2009,s.299).<br />
Whistleblowing’te gerginlikle ilişkili iki rol bulunmaktadır. Biri, kişisel ve örgütsel değerler<br />
arasındaki etik çatışmadır. Olası whistleblower’ın çatışmayı fark ettiğinde, bu değerler<br />
arasında bir tercihte bulunması gerekir. Bu durumda kişi risk içeren bir karar olarak cesurca<br />
meydan okumayı ya da suça ortak olma anlamına gelebilen itaat etme seçeneklerinden birini<br />
tercih edebilir. Diğer baskın gerilim ise, sadakat çatışması sonucu ortaya çıkan etik<br />
ikilemdir. Burada bireylerin örgüte ve iş arkadaşlarına olan sadakati ile profesyonel<br />
kuruluşlara veya genel olarak kamuya karşı hissettiği sorumluluk çatışması ortaya<br />
çıkmaktadır (Özler,Şahin,Atalay,s.185). Bu açıdan whisleblowing aslında kişinin “<br />
vicdanının sesi” olarak yorumlanabilir.<br />
Rothschild ve Miethe (1999) çalışmalarında tartıştıkları gibi , "Bazıları whistleblower’ları<br />
örgütsel bağlılık normlarını ihlal eden hain olarak görürken; diğerleri şirket sadakatinden<br />
daha önemli olarak kabul edilen değerlerin savunucusu birer kahraman olarak görürler..Bu<br />
bağlamda Edward Morgan’ın ünlü bir söylemi vardır:” Ülkeme ihanet etmek ya da<br />
arkadaşıma ihanet etmek arasında bir tercihte bulunmak zorunda kalırsam,umarım ülkeme<br />
ihanet etmek için bir cesarete sahip olabilirim.” Burada da görülüyor ki whistleblowing<br />
şirkete ya da kişiye ihanet etmek arasında bir seçimdir (Bouviller,2007,s.1).<br />
Sadakat borcuna göre çalışanın, işvereninin zararına hareket etmemesi gerekmektedir.<br />
Ancak, işyerinde insan/çevre sağlığını ve güvenliğini tehdit eden eylem ve davranışlarda<br />
bulunuluyorsa, bu usulsüz davranışların kamu yararı için açığa çıkarılması gerekmektedir.<br />
Yanlış davranışları ele verenin en temel katkısı, toplum ve kamu yararınadır. Yanlış<br />
yapanların açığa çıkarılması, yanlış yapma potansiyeli olanların korkmalarına ve<br />
çekinmelerine neden olur. Ele veren kişi psikolojik ve vicdani rahatlama hissetmesidir ki, en<br />
büyük kazanım da vicdani rahatlamadır. Çünkü kişi ele verdiği bilgi sayesinde suç<br />
işlenmesini engellemiş, çevreye ve insanlara gelebilecek zararı ortaya çıkarmıştır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 73<br />
İşletme çalışanları, organizasyonda yaşanan yasa-dışı ve etik-dışı davranış ve eylemleri<br />
yöneticilerine, yasal otoritelere ya da medyaya duyurmaktan çekinmemelidirler. Çünkü<br />
ahlaki olan “duyarsızlık” değil, aksine “duyarlı olmak”tır. „Görmeyen, duymayan ve<br />
konuşmayan” maymunlar, kişisel erdemin çok uzağında olmakla birlikte, duyarsız<br />
davranarak onlar da, suçlu duruma düşmektedirler (Aktan,2006,s.12).<br />
SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
İşletme içinde meydana gelen etik ve yasa dışı olay, davranış ve faaliyetlerin gerekli<br />
tedbirlerin alınması amacıyla işgörenler tarafından açığa çıkarılması olarak tanımlanabilen<br />
ve bu özelliğiyle aslında vicdani bir davranış niteliğine sahip olan whistleblowing kavramı,<br />
büro yönetimi açısından öncelikli öneme sahip bir konudur. İş hayatında etiğe verilen<br />
önemin artmasına rağmen, iş yerlerinde ahlaka aykırı uygulamalar sıklıkla gündeme<br />
gelmektedir. İş yerlerinde etik olmayan uygulamalarla karşılaşan çalışanların bazıları,<br />
vicdanen rahatsız olduklarından dolayı müdahalede bulunmaktadırlar. Bazı çalışanlar,<br />
kariyerlerini ve işlerini tehlikeye atmak istemediklerinden dolayı, susmayı tercih<br />
etmektedirler. Söyleseler dahi kendilerini koruyacak ya da koruma altına alacak herhangi bir<br />
şirket politikası, örgüt düzeni ve ya yasal düzenleme olmadığından dolayı whistleblower<br />
olmayı tercih etmemektedirler. Çünkü herhangi bir yanlış uygulamayı ihbar etmeleri halinde<br />
olumsuz tepkilerle karşılaşmaları olası bir durumdur. Bu noktada yöneticilere büyük<br />
görevler düşmektedir.<br />
Öncelikle çalışanlar, yanlış bir uygulamayı ihbarda bulunmaları halinde gerçekten de etkili<br />
önlemlerin alınacağına inanmak ve sonucunda kendilerine yansıyacak herhangi bir<br />
olumsuzlukla karşılaşmayacaklarına dair güven duymak istemektedir. Hatta çalışanlara<br />
ihbarda bulunmaları halinde olumlu şekilde etkilenecekleri yönünde inanç aşılanmalıdır.<br />
Yöneticilerin çalışanlarına bu anlamda cesaret vermeleri, suistimal ve yolsuzlukların ortaya<br />
çıkması açısından önemlidir. Çünkü işyerinde ortaya çıkan yanlış uygulamaların yetkili<br />
otoritelere ihbar edilebilmesi için çalışanların yöneticilere önemli ölçüde güvenmeleri<br />
gerekir. Ayrıca yöneticilerin ihbarda bulunan kişiyi dikkatlice, yargılamadan ve suçlamadan<br />
dinlemesi gerekir. Bu noktada whistleblowing, çalışanların kaygılarını ortadan<br />
kaldırabilmek için örgüt içerisinde gerekli düzenlemelerle kurumsallaşmalıdır. Örgüt içi<br />
ihbarı mümkün kılacak her türlü imkan sağlanmalıdır. Bu şekilde örgüt içinde iç kontrol<br />
kendiliğinden sağlanmış olur. Her çalışan, yapacağı yanlış uygulamanın iş arkadaşları<br />
tarafından üst yönetimlere ihbar edileceğini bilecek ve bu tür hatalara yönelmeyecektir.<br />
Büro yönetiminde whistleblowing’in kurumsallaşması için bir takım öneriler sunulabilir:<br />
Öncelikle sorun bildirme sistemi (whistleblowing) ‘nin örgütteki en üst yönetim<br />
tarafından benimsenmesi ve yöneticilerin bu yönde yapılacak düzenlemelere ciddi bir<br />
şekilde eğilmesi gerekmektedir. Her şeyden önce, organizasyonda güçlü bir etik kültürü<br />
oluşmalıdır. Yöneticilerinin etik davranış ve eylemlerde bulunması sağlanmalı, bu<br />
konuda çalışanlara iyi örnek olmaları sağlanmalıdır.<br />
Örgütte yer alan bütün çalışanlar sorun bildirme sistemine (whistleblowing) yönelik<br />
düzenlemeler hakkında bilgilendirilmeli ve Whistleblower’lığa konu olan yanlış<br />
uygulamaların sınırları belirtilerek çalışanlar bilinçli hale getirilmelidir. İşyerinde yeterli<br />
kanıt olmadan yapılacak asılsız ihbarların olumsuz sonuçları hakkında çalışanlara bilgi<br />
verilmelidir. Yine benzer şekilde geçerli bir ihbar olması sonucunda, çalışan lehine<br />
sonuçlar ortaya çıkabileceğine yönelik bir inanç ortamı yaratılmalıdır. Çalışanların farklı<br />
ödüllendirme mekanizmaları ile motive edilmeleri sağlanmalıdır.<br />
Organizasyonda tüm iletişim hatları açık olmalıdır. Açık kapı politikası adı verilen bu<br />
yaklaşım, düzeltilmesi gereken bir durum olduğunu düşünen çalışanlara, kaygılarını
74 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
iletmek için kolaylık sağlar. Özellikle örgüt içerisinde yanlış uygulamalarla<br />
karşılaşıldığında, bunun, kimlere ne şekilde iletileceği konusunda çalışanlara bilgi<br />
verilmelidir. Yönetim, çalışanların ihbarlarını alacak bir sistem ya da birim oluşturabilir.<br />
İlk başta gereksiz bir uygulama gibi görünse de uzun vadede iç kontrolü sağlayacak ve<br />
örgütteki hataları, suistimalleri ortadan kaldıracaktır. Örgütte oluşturulacak bu bölümde<br />
çalışacak ya da bu konuyla ilgilenecek kişi ya da kişilerin güvenilir, etkin iletişim<br />
becerisine sahip ve etik hassasiyetlerinin olduğuna inanıldığı kişilerden oluşması son<br />
derece önemlidir Yönetici, açık bir büroda her çalışanı kolay bir şekilde denetleyemez.<br />
Fakat içsel whistleblowing sayesinde her çalışan aynı zamanda iş arkadaşını denetleme<br />
misyonu üstlenmiş olacaktır. Her çalışan sorun bildirme sistemi hakkında açık bir<br />
şekilde bilgilendirildiği için, yaptığı yanlış uygulamanın iş arkadaşı tarafından ihbar<br />
edilme olasılığı olacağını her zaman hissedecektir.<br />
Çalışanlara yanlış uygulamalarla karşılaşıldığında öncelikle bunun işletme içindeki ilgili<br />
kişi ve kuruluşlarla çözümlenmesinin daha doğru olduğu belirtilmelidir. Hatta ifşa eden<br />
kişi istemediği sürece kim olduklarının açığa çıkarılmaması ve kimliklerinin gizlenmesi<br />
konusuna yönelik etkili önlemler alınmalıdır. Çalışana bu hususta güvence verilmelidir.<br />
Yanlış uygulamalara yönelik olarak whistleblowing’i destekleyen işletme içi duyurular<br />
yapmak, iş etiği ve whistleblowing konusunda seminerler ve konferanslar düzenlenmeli<br />
ve çalışanların bu konudaki hassasiyetleri güçlendirilmelidir.<br />
Doğru olarak yapıldığında topluma getireceği genel yarar çok önemli olan<br />
sağlam bir kişilik ve cesaretin eseridir<br />
bu davranış,<br />
KAYNAKÇA<br />
Aktan, Coşkun Can, “ Organizasyonlarda Yanlış Uygulamalara Karşı Bir Sivil Erdem,<br />
Ahlaki Tepki Ve Vicdani Red Davranışı: Whıstleblowıng” Mercek Dergisi Ekim Sayısı,<br />
2006.S.1<br />
Aydın, Ufuk.” İş Hukuku Açısından İşçinin Bilgi Uçurması (Whistleblowing)”. Sosyal<br />
Bilimler Dergisi, 2003.<br />
Bouville, Mathieu, “Whistle-Blowing And Morality” Institute Of Materials Research And<br />
Engineering, Singapore,2007. Http://Www.Springerlink.Com/Content/W2t5252050044180/<br />
Brown, A.J, “Whistleblowing In The Australian Public Sector : Enhancing The Theory And<br />
Practice Of İnternal Witness Management İn Public Sector Organisations”Anu E<br />
Press,Australia,2008. Http://Epress.Anu.Edu.Au/Whistleblowing Citation.Html<br />
Bülbül, Rıdvan,” İletişim Ve Etik”, Nobel Yayın Dağıtım,Ankara,2001. S.14<br />
Gerçek, Hasan,” Mühendislikte Etik Sorunların Ele Verilmesi.” Madencilik Dergisi, 44<br />
(4),2005.<br />
Nayır, Dilek Zamantılı, “ Kurumsal Etik Ve Whistleblowing” Pozitif Yayıncılık, 1. Baskı,<br />
İstanbul,2005.<br />
Özgener Şevki, Tanç Ahmet, Ulu Seher, “ Çalışma Yaşamında Sorun Bildirme Sistemi”,<br />
İçinde: Aşkın Keser, Gözde Yılmaz, Senay Yürür ( Eds), “Çalışma Yaşamında Davranış<br />
Güncel Yaklaşımlar”, Umuttepe Yayınları, Kocaeli, 2009.<br />
Özler, Derya Ergun;Şahin, Meltem Dil;Atalay Ceren Giderler, “Teorik Bir Çerçevede<br />
Whistleblowing-Etik İlişkisi” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Dergisi,11(2),S.182
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 75<br />
Şen, Mustafa Lütfi; “Kamu Yönetiminde Etiğin Önemi” Sakarya Üniversitesi Ders<br />
Notları,Erişim Tarihi: 2012.<br />
Tengilimoğlu, Dilaver; Tutar, Hasan, “ Çağdaş Büro Yönetimi”, Seçkin Yayıncılık, 3.Baskı,<br />
Ankara,2009.<br />
Vural,Z. Beril Akıncı; Coşkul Gül, “Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ve Etik”, Gümüşhane<br />
Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi,Sayı:1, Mart 2011.<br />
Yılmaz, Emel Güler, “Kurumsal İletişim Ve Prensiplere Dayalı Kurumla Uyuşmazlık<br />
Davranışı: Whistleblowing.” Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.6, Erişim<br />
Tarihi: 2012.
76 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
DÜNYADAKİ “BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI” EĞİTİM<br />
PROGRAMLARINA GENEL BAKIŞ<br />
Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU 1<br />
ÖZET<br />
Türkiye’de öğrencisi birçok programa göre oldukça fazla olan “Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
Asistanlığı” programı, dünyadaki değişimi ve gelişmeyi takip etmek zorundadır. İlgili<br />
programın dünyada hangi derslerle okutulduğunun belirlenmesi de eğitim-öğretim<br />
kalitesinin artırılması açısından çok faydalı olacaktır. Ayrıca bu çalışma ülkemizde eksikliği<br />
hissedilen “Büro Yönetimi Eğitimi” doktora programının da dünyada karşılığı olan<br />
örneklerinin incelenmesiyle, ülkemizde de ilgili bölümün en kısa zamanda açılmasına fayda<br />
sağlayacaktır.<br />
“ERASMUS” (Öğrenci değişimi) ve BOLOGNA uyum süreçleri gibi son dönemlerin<br />
önemli konularının üzerinde duran üniversitelerimiz, yurt dışındaki “Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı” programları hakkında bilgi sahibi olmayı ve gerektiğinde yurt<br />
dışındaki üniversitelerle iletişim haline geçmeyi zorunlu kılmaktadır. Yine bu çalışma ile<br />
Dünya’daki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” bölümünün; sertifika programları, ön<br />
lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde nerelerde ve nasıl eğitim verdiklerinin<br />
belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />
İlgili sorunlardan yola çıkarak dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” vb.<br />
eğitim programlarına internet üzerinde ulaşılmaya çalışılmıştır. Elde edilen veriler; sertifika<br />
programları ve akademik programlar açısından ele alınmıştır. İlgili bölümlerin paraleli<br />
sayılacak bölümlerin yüksek lisans ve doktora programlarına da ulaşılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Dünya’da Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programları,<br />
Dünya’da Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Uzaktan Eğitimi<br />
1. GİRİŞ<br />
Günümüz iş dünyası, hızlı değişim ve gelişim sürecinin içinde olup, yeni işletme teorilerinin<br />
üretildiği ve uygulamalara yöneldiği bir duruma gelmiştir. Bu yapı içerisinde sekreterlik de<br />
sınırlı işler yapan ve tesadüfen kazanılmış bir meslek değil, organizasyon içinde kendisine<br />
belirlenen görevi yerine getiren bir sistematik yapıya dönüşmüştür. Bu gelişmeler ışığında<br />
görev ve sorumluluk, sekreterlik kavramını, yönetici asistanlığı kavramına taşımıştır.<br />
Meslek, günlük ve basit büro ve sekreterlik hizmetlerinden, yöneticilerin görev ve<br />
sorumluluklarını yerine getirme konusunda yardımcı olan Büro Yöneticiliği ve Yönetici<br />
Asistanlığı’na kadar farklı aşamalarda yer almaktadır. Bu özellikleri nedeni ile Yönetici<br />
Asistanlığı, başarılı yöneticilerin desteklediği bir meslek olarak ilgi çekmektedir.<br />
Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı, zamanını etkili kullanacak, görev ve<br />
sorumluluklarını daha aza indirecek yöneticiler için gelecek yıllarda daha önemli bir boyuta<br />
1 Gümüşhane Üniversitesi, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 77<br />
geleceği ve buna bağlı olarak da istihdamda artış görüleceği tahmin edilmektedir<br />
(http://ikmep.yok.gov.tr/files/d72464825d89fed3f33ef81820ea79dc.doc).<br />
Türkiye’de “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” eğitim-öğretim programı ulusal ve<br />
uluslararası uzmanlar, YÖK temsilcileri ve akademisyenler, MEB temsilcileri ve<br />
öğretmenler, sosyal ortaklar, iş piyasası temsilcileri ve meslek elemanları ile iş birliği içinde,<br />
pilot kurumlarda görevli öğretim elemanları ve öğretmenler tarafından geliştirilmiştir.<br />
“Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” bölümü ülkemizde; sertifika programlarından<br />
başlamak üzere, lise, ön lisans ve yüksek lisans düzeylerinde binlerce öğrencisiyle eğitimöğretim<br />
faaliyetlerine devam etmektedir. Bu kadar öğrencisi olan ve gün geçtikçe değeri<br />
artan ilgili bölümün Dünya’daki örneklerinin bilinmesi hem eğitim kurumları hem de<br />
öğrenciler için oldukça önem arz etmektedir.<br />
Ayrıca, Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın cazip hale getirilmesini ve Doktora programları<br />
da dâhil olmak üzere ortak yükseköğretim programlarını amaçlayan Bologna Sürecine uyum<br />
sağlamaya çalışan üniversitelerimizin özellikle Avrupa’daki örneklerini bilmeleri neredeyse<br />
zorunlu hale gelmiştir (http://bologna.yok.gov.tr/?page=yazi&c=1&i=3).<br />
Yine yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile işbirliği yapmalarını teşvik etmeye yönelik<br />
bir Avrupa Birliği programı olan Erasmus, Yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile ortak<br />
projeler üretip hayata geçirmeleri; kısa süreli öğrenci ve personel değişimi yapabilmeleri<br />
için karşılıksız mali destek sağlamaktadır (http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=<br />
detay&yayinid=60870F880F0C4815FEEBBB6D8AC016C496F15&CFID=2250488&CFT<br />
OKEN=29630524). Bunun yanı sıra yükseköğretim sistemini iş dünyasının gereksinimlerine<br />
uygun olarak geliştirmek ve üniversite mezunlarının iş dünyasında istihdam edilebilirliğini<br />
arttırmak amacıyla yükseköğretim kurumları ile çalışma çevreleri arasındaki ilişkilerin ve<br />
işbirliğinin arttırılmasını da teşvik etmeyi amaçlayan Erasmus programının yürütülmesi için<br />
ilgili bölümün nerelerde eş değer programının olduğunun bilinmesi gerekmektedir.<br />
2. YÖNTEM<br />
Bu çalışma hali hazırdaki bir durumu araştırdığı için betimsel araştırma modeli olup, Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programının dünyadaki örneklerini belirlemeye yönelik<br />
olarak hazırlanmıştır.<br />
Betimsel araştırma, olayı olduğu gibi araştırmaya ve olan bir durumu belirlemeye çalışan bir<br />
araştırma çeşididir. Yapılan araştırmanın amacına uygun olması, araştırmanın<br />
yorumlanmasının uygunluğu açısından betimleme modeli seçilmiştir.<br />
3. BULGULAR<br />
3.1. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Sertifika Programları<br />
Örnekleri<br />
Yönetici Asistanlığı sertifika programı; iş ve ofis yönetimi becerilerinin teori ve pratiğini<br />
öğrencilerine anlatmayı amaçlar. Öğrenciler sertifika programı sayesinde ofis ortamlarında<br />
gerekli olan teknik, idari ve insan ilişkileri becerilerini kazanacaklardır. Yönetici Asistanlığı
78 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Sertifikası geniş bir istihdam sağlamak ve öğrencileri ilgili mesleğe hazırlamak için<br />
tasarlanmıştır.<br />
Dünyanın birçok yerinde eğitim faaliyetlerine devam eden sertifika programları genelde 8<br />
ay sürmektedir ve kursiyerlerini seçerken aşağıdaki kriterleri göz önünde bulundururlar;<br />
<br />
<br />
En az 12. sınıftan mezunu,<br />
Minimum klavye hızı dakikada 25 kelime,<br />
Hükümetin yaptığı sınavda minimum %65 başarılı olmalı<br />
(http://www.expertrating.com/)<br />
Sertifika kurslarının başvuru koşullarından da anlaşılacağı gibi bu kurslara giriş oldukça<br />
zordur. Sertifika veren eğitim kurumlarından bazıları şunlardır; Palo Alto College, Capilano<br />
University, Minno State University, Thompson Rivers University.<br />
Bu kursların ortalama ücretleri 100–250 dolar arasında olup, kurslara katılan öğrencilerin<br />
%62’sinin bayan olduğu belirlenmiştir. İlgili kurslarda verilen dersler aşağıdadır;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Word programı kullanarak gelişmiş kelime işlem becerileri geliştirme,<br />
Access ve Excel ile veri tabanı ve istatistiksel analiz yapabilme,<br />
PowerPoint ile sunum becerileri kazanabilme,<br />
Office uygulamalarını kullanarak web sayfası tasarımı yapabilme,<br />
Muhasebe ilkeleri ve Windows’u Basitçe kullanarak bilgisayarlı muhasebe işlemleri<br />
yapabilme,<br />
İletişim, müşteri hizmetleri ve dosya yönetimi becerileri.<br />
Yönetici asistanlığı sertifika programını uzaktan eğitimle veren başlıca üniversiteler<br />
şunlardır;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Capilano University<br />
Thompson Rivers University<br />
University of Alberta Extension<br />
Herzing University<br />
Sullivan University<br />
3.2. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Ön lisans Programları<br />
Örnekleri<br />
Genellikle bireyler yönetici asistanları ve / veya sekreterler ve zabıt kâtipleri görevlerini<br />
gerçekleştirmek için bir bu programı okurlar. Öğrenciler; kurumsal iletişim, iş hukukunun<br />
temel ilkeleri, kelime işleme, veri girişi, ofis makineleri işletme ve bakım, büro işlemleri,<br />
halkla ilişkiler, sekreterlik muhasebe, dosyalama sistemleri ve kayıt yönetimi ve rapor<br />
hazırlama konularında bilgiler öğrenirler<br />
(http://www.iseek.org/education/fieldOfStudy?id=441200).<br />
Yönetici Asistanlığı (Administrative Assistant and Secretarial Science) ön lisans<br />
programının amacı; sekreterlik ve ofis görevlerini yaparken verimli ve üretken olmalarını<br />
sağlamaktır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 79<br />
Büro yönetimi ve yönetici asistanlığı ön lisans programının tamamlanmasının ardından<br />
öğrenciler; hukuk büroları, muayenehane, özel işletmeler ve devlet dairelerinde istihdam<br />
kazanabilir. Bu programa kayıt için lise veya dengi herhangi bir programdan mezun olmak<br />
gerekir.<br />
Bu ön lisans programına kayıtlı öğrenciler aşağıdaki dersleri almakla yükümlüdür:<br />
İş Düzenleme<br />
Bilgi Yönetimi<br />
Microsoft Office<br />
Muhasebe İlkeleri<br />
Ofis Prosedürleri<br />
Ofis Yönetimi<br />
İnsan İlişkileri<br />
Kompozisyon yazma<br />
İş hukuku<br />
Yönetici asistanlığı mesleğinin istihdamında Labor Statistics US Bureau (TYD) (Amerika<br />
İşçi İstatistikleri Bürosu) göre, 2006 ve 2016 arasında, % 9 büyüme tahmin edilmektedir.<br />
Tıbbi sekreterlik istihdamında aynı zaman aralığında ise % 35 oranında büyüme<br />
beklenmektedir.<br />
Amerika’da genel iş ortamında çalışan ön lisans mezunu bir sekreterin aylık ortalaması 2006<br />
yılında 2.250 $ olarak belirlenmiştir (www.bls.gov).<br />
Dünya geneline bakıldığında sadece yönetici asistanlığı bölümü bulunmamaktadır. Yönetici<br />
asistanlığı bölümünden farklı olarak “İş Yöneticisi ve Büro Yönetimi” (Business Admin and<br />
Office Management) bölümü de dünya genelinde çok fazla rağbet gören ön lisans bölümleri<br />
arasında yer almaktadır.<br />
İş Yöneticisi ve Büro Yönetimi bölümü 3 dönem sürmektedir ve öğrencilerin bir akademik<br />
dönem içerisinde en az 36 krediyi tamamlamaları beklenmektedir.<br />
Ön lisans düzeyinde, büro yönetimi ve yönetici asistanlığı programı dünyanın birçok<br />
bölgesinde, birçok üniversitesinde eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.<br />
3.3. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Lisans Programları Örnekleri<br />
Dünya geneline bakıldığında sekreterlik ile ilgili herhangi bir lisans düzeyinde eğitim veren<br />
bir kuruma rastlanmamıştır. Ancak büro yönetimini içerisinde barındıran “Büro Yönetimi ve<br />
Denetimi (Office Management and Supervision)” ve “İdari Büro Yönetimi (Administrative<br />
Office Management)” bölümlerinin örneklerine rastlanmıştır. Bu bölümler aşağıdaki<br />
üniversitelerde eğitim öğretim faaliyetlerine devam etmektedir.<br />
Colorado Technical University (Colorado-Amerika)<br />
America Intercontinental University<br />
Sullivan University<br />
Almeda University
80 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
<br />
<br />
<br />
Madonna University<br />
Grand Canyon University (Amerika)<br />
Pontifical Catholic University of Puerto Rico - Ponce, PR (www.universities.com).<br />
Yine dünya genelinde birçok üniversitede “İş ve İş Yeri Yönetimi” (Business Management)<br />
başlığı altında birçok bölüme rastlanmıştır.<br />
Lisans düzeyindeki Büro Yönetimi ve Denetimi Eğitim programı; bütçeleme, zamanlama ve<br />
koordinasyon, ofis bilgi sistemlerinin kullanımı ve bakımı, ofis kayıt yönetimi, organizasyon<br />
ve güvenlik, tesis tasarımı ve alan yönetimi hazırlama, iş yönetimi verilerin<br />
değerlendirilmesi, kamu çalışanlarının denetim, yönetim ve çalışma ilişkileri gibi konuları<br />
içerir (http://bestcolleges.collegenews.com/d/o/Office-Management-and-Supervision).<br />
İdari Büro Yönetimi programı; kurumsal iletişim, büro işlemleri, çalışan ilişkileri ve<br />
muhasebe konularını temel başlık olarak ele alır. İdari büro yönetimi lisans programının bazı<br />
ortak dersleri ise şunlardır:<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Büro Yönetimi İlkeleri<br />
İş Hukuku<br />
Ofis Muhasebe<br />
Mikrobilgisayarlar Giriş<br />
Ofis Prosedürleri<br />
Ofis İnsan İlişkileri<br />
İşletme Matematiği<br />
Stratejik Yönetim<br />
(http://www.sullivan.edu/admin-office-mgt.asp)<br />
İdari Büro Yönetimi mesleğinin istihdamında Labor Statistics US Bureau (Amerika İşçi<br />
İstatistikleri Bürosu) (TYD) göre, 2006 ve 2016 arasında, % 12 büyüme tahmin<br />
edilmektedir.<br />
İdari Büro Yönetimi bölümünü bitiren öğrenciler aşağıdaki iş kollarında istihdam<br />
edilmektedirler;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ofis Yöneticisi<br />
İdari Destek Uzmanı<br />
İdari İşler Müdürü<br />
Kurumsal Yönetici<br />
Tesisleri İşletme Müdürü<br />
Ofisi Yönetici<br />
(http://www.campusexplorer.com/colleges/major/237A2414/Management/DEDA87C8/Offi<br />
ce-Management-and-Supervision/)<br />
3.4. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Yüksek Lisans Programları<br />
Örnekleri
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 81<br />
Dünya genelindeki üniversiteler incelendiğinde yönetici asistanlığı ya da sekreterlik<br />
alanlarında herhangi bir yüksek lisans programına rastlanmamıştır.<br />
Büro Yönetimi ve Denetimi lisans programı olan Porto Riko Üniversitesi’nde, uzaktan<br />
eğitimle Mary Üniversitesi’nde (University of Mary) “Büro Yönetimi ve Denetimi” (Office<br />
Management and Supervision) adı altında yüksek lisans programına rastlanmıştır.<br />
İlgili bölümün programı, bireylerin ofisleri yönetimini sağlamak ve personeli denetlemek ve<br />
yönetmek için gerekli olan konuları içerir.<br />
Büro yönetimi ve denetimi bölümü; ofis yönetimi, ofis bütçesi, etkili zamanlama ve<br />
koordinasyon; ofis bilgi sistemleri, organizasyon, güvenlik, büro yönetimi, sonuç analizi,<br />
çalışanları denetim ve yönetim, çalışma ilişkileri ve serbest sanat derslerini içermektedir.<br />
3.5. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Doktora Programları<br />
Örnekleri<br />
Dünya genelindeki üniversiteler incelendiğinde “Büro Yönetimi” veya “Yönetici<br />
Asistanlığı” konularını bire bir içerisine alan herhangi bir doktora programına<br />
rastlanmamıştır. Ancak “İdari Büro Yönetimi” veya “Büro Yönetimi ve Denetimi” yüksek<br />
lisans programlarını bitiren kişiler aşağıdaki bölümlerde doktora eğitimine devam<br />
etmektedirler;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Yönetim Bilimi<br />
Operasyon Yönetimi<br />
Genel iş ve ticaret yönetimi<br />
İşletme yönetimi<br />
Yönetim ve organizasyon<br />
Örgütsel Gelişim ve Değişim Yönetimi<br />
Yönetim Bilimi<br />
Doktora alanında büro yönetimi bölümüne en yakın alanların bulunduğu üniversitenin;<br />
“University of Wisconsin” olduğu gözlemlenmiştir.<br />
4. TARTIŞMA ve SONUÇ<br />
Yapılan araştırmalarda “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” bölümünün hemen hemen<br />
bütün düzeylerinin örneklerine dünya genelinde rastlanmıştır. Özellikle istihdam açısından<br />
çok büyük önem taşıyan bu bölümlere olan ilginin de çok fazla olduğu belirlenmiştir.<br />
Ülkemizde ise bu durumun tam tersi bir durumun yaşandığı gözlenmiştir. Özellikle sertifika<br />
programlarına başvuru kriterlerinin olmaması, Büro Yönetimi bölümünün lisans<br />
programının kapatılması ve Büro Yönetimi Eğitimi yüksek lisansını bitiren bir uzmanın<br />
doktora programlarına devam edememesi gibi sıkıntıların varlığı bu bölüme olan ilgiyi<br />
azaltmaktadır.<br />
Dünya genelinde “Yönetici Asistanlığı” sertifika programlarını yürüten firmaların veya<br />
üniversitelerin ilgili kurumları denetlemeyle görevli derneklere üye olması programların<br />
sağlıklı yürütülmesini artıran bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.
82 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Dünya genelinde özellikle Amerika’da “Büro Yönetimi ve Denetimi” ve “İdari Büro<br />
Yönetimi” bölümlerini bitiren bireylerin iş bulmalarının oldukça kolay olması ülkemizdeki<br />
bölümle olan farkını ortaya koymaktadır.<br />
KAYNAKÇA<br />
www.universities.com<br />
www.bls.gov<br />
http://www.expertrating.com/<br />
http://ikmep.yok.gov.tr/files/d72464825d89fed3f33ef81820ea79dc.doc<br />
http://bologna.yok.gov.tr/?page=yazi&c=1&i=3<br />
http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&yayinid=60870F880F0C4815FEEBBB6D8A<br />
C016C496F15&CFID=2250488&CFTOKEN=29630524<br />
http://bestcolleges.collegenews.com/d/o/Office-Management-and-Supervision<br />
http://www.iseek.org/education/fieldOfStudy?id=441200<br />
http://www.campusexplorer.com/colleges/major/237A2414/Management/DEDA87C8/Offic<br />
e-Management-and-Supervision/<br />
http://www.sullivan.edu/admin-office-mgt.asp<br />
http://educationportal.com/online_bachelor_of_administrative_office_management_universi<br />
ty_degree_programs.html<br />
http://almedauniversity.org/under-graduate/administrative-office-management.html<br />
http://www.onlineschools.org/online-associates-in-administrative-office-management/
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 83<br />
DEĞİŞEN DÜNYADA YÖNETİCİ ASİSTANININ ETKİNLİĞİNDE VE<br />
ETKİLİLİĞİNDE MÜZAKERE YETENEĞİNİN ROLÜ<br />
Murat Yusuf UÇAN 1<br />
ÖZET<br />
Hızlı değişimin yaşandığı toplumlarda organizasyon ve yönetim alanında da değişimler hızlı<br />
olmaktadır. Geleneksel yönetim ve yönetici anlayışındaki yetersizlikler çağdaş yönetim ve<br />
yönetici yaklaşımlarının doğmasına neden olmuştur. Yönetim ve yönetici yaklaşımlarındaki<br />
değişimlere paralel olarak onun yardımcısı ve ikame edicisi konumunda olan yönetici<br />
asistanının mesleğinde de değişimler olmaktadır. Değişim hızıyla birlikte, karmaşıklaşan<br />
bilgi temelli organizasyon ve yönetim işleyişi ve yapısı aynı zamanda çatışmaların da<br />
artmasına neden olmaktadır.<br />
Bu çalışmada, yönetici asistanı, klasik sekreterlik kalıplarının dışına çıkarak, bilgi çağının<br />
ve bilgi çağı organizasyonlarının yönetiminde gerektirdiği rolleri etkin ve etkili<br />
kullanabilmesinde önemi gittikçe artan müzakere yeteneği rolünün kazandırılması<br />
amaçlanmıştır.<br />
İlk önce, bilgi çağının organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanın rolleri, bu rollerin<br />
tanımlanması ve bu rolleri etkin ve etkili kullanmasında müzakere yeteneğinin rolü<br />
açıklanacaktır.<br />
Sonuç olarak, yönetici asistanı mesleğindeki başarısı üçlü bir ilişki içerisinde yer alan -<br />
kendisi, yöneticisi ve organizasyonu- ajandasında neye sahip olduğunun farkına vararak,<br />
neye ihtiyacı olduğunu bilmesini sağlayacaktır.<br />
Anahtar Kelimeler: Yönetici Asistanı, Müzakere, Yönetim, Değişim, Çatışma<br />
1. Giriş<br />
Geleneksel yönetim ve yönetici anlayışındaki yetersizlikler çağdaş yönetim ve yönetici<br />
yaklaşımlarının doğmasına neden olmuştur.(Tutar, 2007: 43) Bilgi çağının<br />
organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanının rolleri yöneticinin rolleriyle paralellik<br />
gösterir ve göstermelidir. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi konumunda olan yönetici<br />
asistanının mesleki değişimi yönetici gelişiminin önünde yer almalıdır. Değişim hızıyla<br />
birlikte, karmaşıklaşan bilgi temelli organizasyon ve yönetim işleyişi ve yapısı aynı<br />
zamanda çatışmalarında da artmasına neden olmaktadır.<br />
Bu çalışmada ilk önce yönetici rollerindeki değişime paralel olarak yönetici asistanın yeni<br />
kimliği ve onun rolleri tanıtılacaktır. Daha sonra bu rolleri etkin ve etkili olarak<br />
kullanılmasında önemli olan müzakere rolü açıklanacaktır. Yönetici asistanının ajandasında<br />
yer alacak olan kendisi, yöneticisi ve yönetim ilişkisinin dengesi bu rolle sağlanacaktır.<br />
2. Yönetici Asistanının Rolleri<br />
Bilgi çağının organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanının rolleri yöneticinin<br />
rolleriyle paralellik gösterir ve göstermelidir. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr.
84 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
konumunda olan yönetici asistanının mesleki değişimi yönetici gelişiminin önünde yer<br />
almalıdır.<br />
Yönetimi, organizasyon kaynaklarını (insan, finans, fiziksel ve bilgi) organizasyon amaçlarını<br />
başarmak için bir dizi aktivitelerle (planlama ve karar verme, organize etme, yönetme,<br />
kontrol) en iyi ve en kısa zamanda başarma süreci (Griffin, 1993: 5; Beach, 1965: 3;<br />
Torrington vd., 1983:137; Daft, 1997: 5) olarak tanımlanabilinir. Yönetici, organizasyon<br />
içinde tüm bu faaliyetlerin ve kaynakların en iyi kombinasyonunu, yönetim süreci içerisine<br />
taşıyacak önemli sorumluluğa sahip kişidir.( Tor rington vd., 1983: 145; Beach, 1965: 382;<br />
Griff, 1993: 6; Huse, 1980:5),<br />
Birçok yönetici aynı zamanda bir veya daha fazla faaliyetlerle meşgul olabilir. Yöneticiler<br />
farklı düzeyde ve farklı alanlarda yer alabilmektedirler.<br />
Seviye açısından; en tepede, ortada ve birinci basamakta yer alabilirler. Alan açısından;<br />
pazarlama, finans, operasyon, insan kaynakları, idari ve diğer özel alanlar(uluslararası<br />
ilişkileri, ar-ge gibi) olarak da ayrılabilir.( Torrington vd., 1983: 145; Drucker, 1985:610;<br />
Griff, 1993: 11-14; Huse, 1980: 35).<br />
Birçok yönetici, çeşitli yetenek, kabiliyet, eğitim ve tecrübelerine göre yönetim<br />
kademelerindeki çeşitli pozisyonlarda yerini alabilmektedir. Dolayısıyla yöneticinin mesleki<br />
ve organizasyonundaki işlevine paralel olarak yönetici asistanının mesleki ve<br />
organizasyondaki işlevide belirlenmektedir. Yöneticin yardımcısı ve ikame edicisi<br />
konumunda olan bu işlevleri etkin ve etkili şekilde yerine getirebilmesinde yöneticinin<br />
rollerini iyi kavrayabilmeli ve kendisinde göstermelidir.<br />
Yöneticiler, yönetim içerisinde genel olarak on temel rolü oynamaya sahiptir. Bunlar;<br />
(Beach, 1965: 383; Huse, 1980:26-34; Daft, 1997: 20-21; Griff, 1993:16-19).<br />
1. İnsanlar arası ilişkilerdeki rolleri: Yöneticinin mesleğinde diğer insanlarla<br />
etkileşim kurulmasını sağlayan bu rolleri;<br />
a) Belirli kademedeki görevini(temsilcilik)yapmasıdır. Örneğin, yeni bir tesisin<br />
açılışında kurdele kesme gibi. Bu görevleri daha çok törensel ve sembolik işlev taşır.<br />
b) Liderlik rolüdür. Bu rol işe alma, eğitim ve çalışanların motivasyonu gibi verimliği<br />
artıran aktivitedir. Bir yönetici resmi veya gayri resmi olarak bir işin nasıl yapılacağını<br />
göstererek yönetir.<br />
c) Farklı organizasyonlar veya farklı bölümler arasında iletişim ve koordinasyon<br />
ilişkisini içeren bir irtibat rolü de bulunur. İki proje grubunun faaliyetlerinin koordine<br />
edilmesi örnek olarak verilebilir. Örneğin, IBM ve Apple şirketleri son zamanlarda yeni<br />
teknoloji geliştirilmesinde işbirliği antlaşması yapmıştır. Bu çerçevede her bir şirketin<br />
temsilcileri yeni çalışmaların koordinesi için düzenli olarak bir araya gelmiştir.<br />
2. Bilgi rolleri: Bilgi toplamak ve yaymak açısından stratejik bir nokta olarak bu<br />
rollerin yürütülmesi sürecidir. Bunlar;<br />
a) Organizasyonun gelişimini veya sürecini önemli olarak kontrol etme, izleme<br />
faaliyeti rolü: Bu rol bilgileri aktif olarak toplayan ve değerlendiren bir süreçtir. Yönetici<br />
astların sorularına cevap vererek yanlış bilgilerin giderilmesinde ve yeni bilgilerin haberdar<br />
edilmesinde rol oynar. Ayrıca kendi sektöründeki gelişmeleri takip eder.<br />
b) Bilgi alışverişi faaliyeti: Gerek teşkilat içerisinden gerekse teşkilatın dışarısından<br />
bilgi odaklı işlevidir. İzleme işi ile bilgi alışverişi rolleri birlikte değerlendirildiğinde,<br />
yönetici, iletişim açısından organizasyonun zincirinde hayati bir rolü bulunur. Yeni<br />
organizasyon girişimini özetleyen bilgilerin gönderilmesi örnek olarak verilebilir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 85<br />
c) Konuşmacı işlevi: Bu rol daha çok dışsal iletişim üzerine odaklanır. Organizasyon<br />
dışındaki organizasyonlara ve bireylere resmi olarak bilginin aktarılmasını sağlar. Büyüme<br />
planlarını tartışmak için bir konuşma yapmak örnek olarak verilebilir.<br />
3. Karar rolleri: Bilgi rolleri karar rollerinin başarısında etkilidir.<br />
a) Değişim rolü: Organizasyon sürecinin ve işleyişinin sağlanması rolüdür.<br />
Girişimcilik rolü olarak da adlandırılan bu işlev yöneticinin değişim işlevini yerine<br />
getirmesidir. Literatür ışığında bu çalışmada bu rol değişim rolü olarak adlandırılacaktır.<br />
Çünkü her bir girişimcilik rolü değişimdir. Yenilik için yeni fikirlerin geliştirilmesi örnek<br />
olarak verilebilir.(Uçan 2003: 50-55; Uçan 2010: 173-180)<br />
b) Çatışmayı çözme rolü: Kargaşalığın (Kaosun) önlenmesi de denilebilir. İki ast<br />
arasındaki amaç anlaşmazlığının çözümlenmesi örnek olarak verilebilir.<br />
c) Kaynak dağıtımı ve yeni kaynak bulunması rolü: Organizasyon amaçlarını etkin<br />
sağlayabilmesinde bütçenin oluşturulmasındaki talepleri(personel alımı, maaşların<br />
arttırılması,) gözden geçirmesi ve gerekirse yeniden düzenlemesi işlevi olduğu gibi yeni<br />
kaynakların(organizasyonun yeni bir sektöre girmesi gibi) bulunması işlevini de içine<br />
almaktadır.<br />
d) Müzakere rolü: İki ast arasındaki bir anlaşmalıkta arabuluculuk veya destek için<br />
başka bir bölüm ile müzakere edebilir. Bu rol iki taraf arasında anlaşmayı sağlamaktır.<br />
Değişim ve çatışmayı çözme rollerinin başarısında önemli bir rol olarak görünür. İleri<br />
sayfalarda bu rol ayrıntılı olarak anlatılacaktır.<br />
Yönetici açısından tüm bu roller onun mesleki etkinlik ve etkililik yönünü de belirleyerek<br />
organizasyonun etkinlik ve etkililiğini de belirler. Veya terside doğrudur. Etkinlik basitçe<br />
en az girdi, en yüksek çıktı ilişkisidir. Etkililik ise doğru şeyler yapma yani amaçlara<br />
ulaşmadır. Kaynakların en doğru şekilde ve israf edilmeden kullanılması ile birlikte, doğru<br />
işlerin başarılması da aynı oranda önemlidir. Kısaca en az çabayla amaca ulaşma niyeti<br />
olması, yönetimin başarısını gösterme bakımından gereklidir. (Daft, 1997: 6; Koontz ve<br />
Donnell, 1968:1; Certo vd., 1990: 167).<br />
Bu rollerin yansımasında ve başarılmasında yöneticinin yetenekleri de önemlidir. Klasik<br />
olarak yöneticinin üç önemli yeteneği sıralanmaktadır. Bunlar; Teknik, insanlar arası<br />
ilişkiler ve soyut yeteneklerdir. Yönetim düzeylerindeki görevleri bu yeteneklerin önemi<br />
belirlemektedir. Bu yeteneklerin kullanılmasında ve kazanılmasında yöneticinin eğitimi ve<br />
deneyimi önemlidir ( Griff, 1993: 14-15, 19-20). Dolayısıyla eğitim kurumları yani<br />
üniversiteler daha bir önem kazanmaktadır.<br />
Yönetici asistanının bu anlamda yeni kimliğine kazandırılması gerekir. Bu değişim yönetim<br />
ve yönetici yaklaşımlarındaki değişime uygun olarak belirlenmelidir. Yöneticinin temel on<br />
rolüne uygun olarak yönetici asistanının rollerinin belirlenmesi gerekecektir. Bu rolleri<br />
değişim ve çatışmaların yönetilmesinde kullanılacak müzakere rolünün çerçevesinde<br />
belirlenecektir.<br />
Yönetici asistanının kimlik değişimini Tablo 1’de özetlenmiştir. Yönetici asistanının kimlik<br />
değişimi Hill (2008: XIX) tarafından yöneticilerin kimlik değişiminden ilham alınmış ve<br />
yeniden düzenlenerek yönetici asistanının kimlik değişimi oluşturulmuştur.
86 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 1: Yönetici Asistanının Kimlik Değişimi<br />
Eski Kimlik (Çözülme-Geçerli<br />
durum )<br />
Yardımcı Rol<br />
(Taşıma)<br />
Yeni Kimlik<br />
(Dondurma-Gelecek Durum)<br />
İşi bizzat yapar ve uzmandır.<br />
İşi ve gündemi belirler ve yönlendirir.<br />
Yönetim kaynakları ile yönetim amaçları<br />
Somut teknik görevleri<br />
arasındaki sürecin oluşturulmasını<br />
doğrudan yerine getirir.<br />
koordine der.<br />
Statünün gücü görevlerle<br />
bağlıdır.<br />
Bireysel bir aktördür.<br />
İşin çoğunu kendi çabalarıyla<br />
yapar.<br />
Kimliği nispeten bağımsızlık<br />
olarak tanımlanır.<br />
Müzakere rolü<br />
Statünün gücü değişim ve yenilikle<br />
doğrultusunda yönetim ve organizasyonun<br />
geliştirilmesine bağlıdır.<br />
İlişki(organizasyonun tümünden oluşan)<br />
ağı kurar.<br />
İşleri mesleğinin getirmiş olduğu otorite ile<br />
astları ve müzakere rolüyle diğer personel<br />
aracılığıyla yürütür.<br />
Kimliği yüksek ölçüde karşılıklı<br />
bağımlılıkla 2 tanımlanır.<br />
Yönetici asistanının kimlik değişimi kişisel, organizasyon ve yönetici üçlüsünden oluşan<br />
ajandasında da değişiklerin yansıması olacaktır. Bu değişim mesleki ve kişisel gelişimine<br />
odaklandığı gibi organizasyonların gelişimini de kapsayacaktır. Çünkü yönetici asistanı,<br />
kişisel uzmanlık, deneyim ve eylemlerine dayanan bireysel düzeyden öte, organizasyondan<br />
ya da onun bir bölümünden resmen sorumlu olan bir yönetici gibi, kurumsal düzey<br />
açısından da sorumluluğu bulunmaktadır. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi olarak<br />
mesleğinin gelişiminde, artık sorumluluğu doğrudan teknik işlevler yürütmekten ziyade,<br />
organizasyonun tümünü kapsayan ilişkiler ağını yönetecek müzakere rolünü kullanacak bir<br />
meslek kimliğine odaklanmalıdır. Bu değişim kaçınılmaz bir durumdur. Değişime<br />
uyarlanmak ve hazırlanmak gerekecektir. Yöneticilerin kimliğindeki değişim onun<br />
vazgeçilmez bir unsurunu oluşturan yönetici asistanının kimlik değişimini daha da önemli<br />
kılmaktadır. Çünkü yönetici asistanı bir anlamda yöneticisinin mesleki koçu olarak onu<br />
yönlendirecek bir kimlik görünümüne kazanmalıdır. Müzakere rolü bu kimliği<br />
kolaylaştıracaktır. Yönetici asistanının temel rollerini yeni kimliğine göre oluşturmak<br />
gerekecektir. Bu çalışma aynı zamanda temel kişisel mesleki gelişimindeki eğitim ajandasını<br />
da belirleyecektir.<br />
Yönetici Asistanının Rolleri (kendisi-yöneticisi-organizasyonu)<br />
1. Mesleki rolleri: Organizasyon ve yönetim süreci faaliyetleri belirleyen, izleyen ve<br />
yeniden düzenlemedir. Roller:<br />
a) Yönetim Rolü: Planlama, organize etme, yönetme, izlemedir. Kaynakların<br />
amaçlara göre belirlenmesini sağlama ve düzenlenmesi için stratejik, taktiksel ve eylemsel<br />
planların toplantılarını hazırlama süreci için organizasyonun tümüyle müzakereler<br />
yapmasıdır.<br />
b) Raporlama Rolü: Bilgiye ulaşma, bilgiyi derleme, bilgiyi kullanma ve yeni<br />
bilgilerin paylaşılmasıdır. Kaynak ve amaç kombinasyonunda organizasyonun, bireylerin ve<br />
bölümler arasındaki değişim ve çatışmaları belirleme ve çözüm için müzakereler<br />
yapmasıdır.<br />
c) Kendini Tanıma Rolü: Kendini tanıma neye sahip olduğunu bilerek neye ihtiyacı<br />
olduğunu karar vermedir. Özünde değişim vardır. Mesleki, yönetici ve kurumsal düzeyde<br />
ilişkilerin dengesini bu rol belirler. Kişisel gelişimim ne durumda? Yöneticimle nasıl daha<br />
iyi iletişim kurabilirim? Astlarım benim hakkımda ne düşünmekte? Nasıl etkili<br />
2<br />
Bilgi çağını organizasyonların yönetiminde bağımlılık gittikçe artmaktadır. Müzakerenin önemli bir unsurudur.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 87<br />
konuşabilirim? Gibi kendini tanımak için sorular sorarak değişimi olumlu yönde başarmaya<br />
çalışır. Müzakere rolünü iyi kullanabilmesindeki ilk adımdır.<br />
2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri: Yönetici asistanının mesleğinde diğer insanlarla<br />
etkileşim kurulmasını sağlayan bu rolleri;<br />
a) Yöneticinin Temsilciği Rolü: Yöneticinin vitrin görevini yapar. Bu faaliyetler<br />
sembolik görünmektedir. Fakat yönetici asistanı için bir imaj durumudur. Hem yönetimi<br />
hem de yöneticinin imajını yansıtması açısından önemlidir. Bir açılışta yöneticiyi temsil<br />
etmesi örnek olarak verilebilir.<br />
b) Yönetme(Liderlik) Rolü: Verimliliği arttırmak için astların, yöneticisinin hatta<br />
diğer çalışanların motivasyonu sağlayan aktivitelerdir. Çevreyi iyi tanımasının gerekli<br />
olduğu bu rolün başarısı için gereklidir. Diğer kişilerin ne ve nasıl düşündüğünü iyi<br />
bilmelidir. Müzakere rolünün başarısındaki ikinci adımdır.<br />
c) İletişim Rolü: Farklı organizasyonlar veya farklı bölümler arasında etkileşim ve<br />
koordinasyon ilişkisini içeren bir irtibat rolüdür. İki proje ekibinin koordineli çalışmasında<br />
koordinasyonun sağlanması işlevleri örnek olarak verilebilir.<br />
3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönet-me: Kendin Tanı+Kendini Tanıma= Müzakere<br />
Rolünün Yönetimi): Mesleki ve insanlar arası ilişkileri rolleri ile karar rolleri etkileşim<br />
halindedir ki, bu rolleri;<br />
a) Değişim Rolü: Organizasyon sürecinin ve işleyişinin sağlanması rolüdür.<br />
Girişimcilik rolü olarak da adlandırılan bu işlev yönetici asistanın değişim işlevini yerine<br />
getirmesidir. Bu literatür ışığında bu çalışmada bu rol değişim rolü olarak adlandırılacaktır.<br />
Çünkü her bir girişimcilik rolü değişimdir. Yenilik için yeni fikirlerin geliştirilmesi örnek<br />
olarak verilebilir.<br />
b) Çatışmayı Çözme Rolü: Kargaşalığın (Kaosun) önlenmesi de denilebilir. İki ast<br />
arasındaki amaç anlaşmazlığının çözümlenmesi örnek olarak verilebilir.<br />
c) Kaynak Dağıtımı ve Yeni Kaynak Bulunması Rolü: Organizasyon amaçlarını etkin<br />
sağlayabilmesinde bütçenin oluşturulmasındaki talepleri(personel alımı, maaşların<br />
arttırılması,) gözden geçirmesi ve gerekirse yeniden düzenlemesi işlevi olduğu gibi yeni<br />
kaynakların(organizasyonun yeni bir sektöre girmesi gibi) bulunması işlevini de içine<br />
almaktadır.<br />
d) Müzakere Rolü: İki ast arasındaki bir anlaşmazlıkta arabuluculuk veya destek için<br />
başka bir bölüm ile müzakere edebilir. Bu rol iki taraf arasında anlaşmayı sağlamaktır.<br />
Değişim ve çatışmayı çözme rollerinin başarısında önemli bir rol olarak görünür. İleri<br />
sayfalarda bu rol ayrıntılı olarak anlatılacaktır.<br />
Yönetici Asistanının rolleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.<br />
Tablo 2: Yönetici Asistanının Rolleri<br />
Kategori<br />
Rol<br />
Yönetim Rolü<br />
1. Mesleki rolleri<br />
Raporlama Rolü<br />
Kendini Tanıma Rolü<br />
Yöneticinin Temsilciği Rolü<br />
2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri<br />
Yönetme (Liderlik) rolü<br />
İletişim Rolü<br />
3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönet-me: Kendin<br />
Tanı+ Kendini Tanıma): Müzakere yönetimi<br />
( Kendin Tanı)<br />
Değişim rolü<br />
Çatışmayı çözme rolü<br />
Kaynak dağıtımı ve yeni kaynak bulunması rolü<br />
Müzakere rolü
88 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Yönetici asistanın temel rollerinin etkinliği ve etkililiğinde müzakere rolü dominant rol<br />
oynayacaktır. Aşağıdaki Şekil 1’ de bu ilişki özetlenmiştir.<br />
Şekil 1: Yönetici Asistanının Rolleri ile Müzakere Rolü İlişkisi<br />
3. Yönetici Asistanı Rollerini Etkin ve Etkili Başarmasında Müzakere Rolü<br />
3.1. Müzakere Nedir? Ne değildir?<br />
İnsanın bulunduğu her yerde değişim ve çatışma kaçınılmazdır. İki birey, iki grup veya<br />
birey- grup bir araya geldiği andan itibaren, fikir, değer, yöntem veya menfaatler zıtlaşmaya<br />
başlar. Bu durum, resmi ilişkilerde olduğu gibi aynı zamanda gayri resmi ilişkiler için de söz<br />
konusudur. Yaşam alanında(aile, okul, iş gibi) karşı karşıya kalacak birey ve gruplar vardır:<br />
Finans-insan kaynakları bölümleri, alıcı ve satıcı, sendika ve organizasyon yönetimi, iki<br />
devlet arası, ulusal ve uluslar arası organizasyonlar, ast-üst veya üst- üst gibi. Her biri kendi<br />
çerçevelerinden bakarak bulundukları durumu tanımlama eğiliminde olduğuna göre çatışma<br />
ve değişimin olmaması imkânsızdır. Oysa birbirinin karşıtı gibi görünen bu birey ya da<br />
gruplar faaliyetleriyle birbirini tamamlar. Çatışmayı veya değişimi yaratan karşı karşıya<br />
kalmaları değil, aralarında ki müzakere eksikliği veya yanlışlığıdır. (Uçan, 2008: 1).<br />
Müzakere kavramının ve onunla ilişkili olarak sürecin unsurlarının tanımlanmasında ve<br />
açıklanmasında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu tanımlamaların her biri verildikten sonra,<br />
müzakere kavramının süreçsel yönden unsurları ve tanımlanması yapılacaktır.<br />
Müzakere temelde genel bir insan faaliyeti olarak görülür. Satıcılarla yapılan faaliyetler,<br />
uluslararası ilişkilerdeki faaliyetler, organizasyonların içerisindeki ve diğer<br />
organizasyonlarla olan dış faaliyetler örnek olarak verilebilinir.(Lewicki vd., 1997: 1)<br />
Müzakere, iki taraf arasındaki görüş ve beklenti ayrılıklarını, tarafları tatmin edecek şekilde<br />
çözmeye yarayan, sürecin gerçek anlamda kazan-kazan yaklaşımı ile tamamlanmasını<br />
hedefleyen iletişim yöntemidir.(Gökçül, 2005: 23) Müzakere, bir kişinin yalnız başına<br />
halledemeyeceği bir konu ortaya çıktığında söz konusu olur; nasıl hareket edeceklerine<br />
ilişkin farklı görüşleri olan ya da yapılacak işten farklı sonuçlar bekleyen iki(ya da daha<br />
fazla) kişi bir araya geldiğinde, müzakere ortamı doğar. Müzakerenin olmayacağı ya da<br />
olamayacağı iki durum vardır. İki kişiden biri diğerinin önerisi ya da isteğine hemen<br />
uyduğunda ve iki kişiden biri konuyu tartışmayı bile reddettiğindedir. (Fowler, 1997: 7–8)<br />
Müzakere, farklı ihtiyaçlar ya da fikirler konusunda ortak bir anlaşmaya varmak amacıyla<br />
ileri geri iletişim sürecidir. (Acuff, 2005: 16). Müzakere kendisinden bir takım şeyler elde
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 89<br />
etmek istediğiniz kişilerin, sizin istekleriniz doğrultusunda düşünmelerini sağlamaya<br />
odaklanan bir bilgi ve çaba alanıdır.(Cohen, 2004: 3-5; Cohen, 2003: 3). Müzakere, sonuç<br />
üzerinde iki tarafın da veto hakkının olduğu bir işlemdir. İki tarafın gönüllü rızasına dayanır.<br />
İşlemin gerçek şartlarının belirlendiği bir alışveriş sürecidir ve anlaşmaya dayanır.(Oliver,<br />
2001: 3)<br />
Bu tanımlarda, müzakerenin iki sebepten kaynaklandığı görülür (Barry vd., 2003: 3).<br />
1. Bir kişinin bulunduğu grupta, gruba veya bir kişiye yeni bir şey yaptırması,<br />
2. Taraflar arasında bir sorunun veya tartışmanın çözülmesidir. (http://<br />
www.negotiations.com/articles/negotiation- conflict/, 2008)<br />
Müzakerenin oluşmasında yukarıda etkin olan bu sürecin birincisini değişim, ikincisini de<br />
çatışma durumu olarak adlandırılacaktır. Dikkat çekici dört nokta, gönüllülük esası,<br />
etkileşim süreci, farklı algılama ve karşılıklı bağımlılık yer almasıdır. (Uçan, 2008: 4).<br />
Müzakere ne değildir? denildiğinde bazı kavramları açıklamak gerekir. Kısaca aşağıda bu<br />
kavramlar özetlenecektir.<br />
Müzakere ile karar verme kavramı sıkça karıştırılmaktadır. Her müzakere karar ve karar<br />
verme sürecini içerisinde taşımaktadır. Fakat her karar ve karar süreci bir müzakereye<br />
gitmemektedir. Örneğin bir birey kendisi hakkında bir karar verebilir. Bu müzakere değildir.<br />
Çünkü müzakerede iki taraf vardır. Pazarlık, kısaca bir kişinin diğerinin davranışlarını<br />
değiştirmeye yönelik ve genellikle bir şeyi başka bir şeyle değiştirmek için yapılan bir seri<br />
önerinin ve karşı tekliflerin yer aldığı bir süreçtir. Sözlük anlamında pazarlık; “iki insan<br />
veya grupların her birinin bir şeyi yapma, ödeme veya gönderme konusunda bir iş anlaşması<br />
yani kararıdır.” Dolayısıyla, pazarlık daha çok konumlar üzerinde yoğunlaşır. Zıt davranışlar<br />
öne çıkar. Müzakerede ise kutuplaşma daha azdır ve amaçlar, ihtiyaçlar üzerinde<br />
yoğunlaşarak sonuca yönelik anlaşma veya çözüm davranışını yansıtır Sonuçta, pazarlık<br />
müzakere sürecinin bir parçası olarak müzakere kavramının içinde yer almaktadır. Üçüncü<br />
kavram tartışma (debate) dır. Bazı kaynaklarda “görüşme” olarak da adlandırılabilmektedir.<br />
Tartışma sözlük anlamında; insanların bir konu hakkındaki farklı fikirlerini ifade ettikleri<br />
durumdur. Tartışma bu anlamda, her iki taraf için de kabul edilebilir bir anlaşmaya varmak<br />
için aralarında gerçekleştirilen görüşmeler (explications), açıklamalar (interpolations),<br />
sentezler (syntheses) ve öneri (proposals) taahhütleri (undertaken) olarak görülür. Tartışma<br />
bir müzakerenin sorun çözme parçasıdır. İkna (persuation), karşı tarafın müzakerecinin<br />
fikrini veya önerisini kabul etmesini, istediğini yapmaya razı olmasını sağlama faaliyetidir.<br />
İnandırma (to convince) ise; gerçekten şu veya bu sebepten(din, mucize, peri olayları, bilim<br />
gibi) gerçekten doğru(true) olduğu için yaptığı bir faaliyettir. İkna ise her zaman inanmayı<br />
gerektirmeyebilir. Diğer bir ilişkili kavram uzlaşmadır. Uzlaşma, iknadan farklı bir kavram<br />
gibi görünse de, aslında ikiye katlanmış iknadır ki, iki zıt fikirli insan veya insanlar, ortada<br />
değil, ama ortak bir anlaşma alanı bulmak için (fakat yine de kendi çıkar ve görüşlerinden<br />
fazla fedakârlık etmeden) müzakere masasına otururlar. “Diyalog” deyimi de az çok buna<br />
uyabilir. Böylelikle, teslimiyetten de, inandırma ve iknadan da ayrılabilir. Taraflar “tarifler”<br />
verebilir ve ara yerde bir noktada (“orta yol” olmayabilir) anlaşırlar.Diğer bir kavram olan<br />
anlaşma, bir işin gerçekleşmesi, bir sorunun çözüme kavuşturulması veya bir sürecin<br />
düzenlenmesi amacıyla birden fazla tarafın belirli kurallar, ilkeler ve yaptırımlar üzerinde<br />
sözlü veya yazılı olarak uzlaşmaya varmalarıdır.Müzakere süreciyle ilişkili diğer kavram<br />
olan sözleşmenin (contract) sözlük anlamında “yazılı yasal bir anlaşma” ifadesi dikkati<br />
çekmektedir. Bu bir anlamda tarafların uzlaşma ile ilgili bir anlaşmadan farklı bir süreci<br />
işlemesidir. Çünkü iyi bir sözleşme yani yasal bir anlaşma; tarafların yasal çıkarlarını en iyi<br />
derecede kollar, çelişkileri çözümler, süreklidir ve toplumun çıkarlarını da göz önüne alır.<br />
İlişkili olan diğer bir kavram olan düzenleme(arrangement), bir olayın veya bir toplantının
90 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
bir plan ve hazırlık faaliyetini kapsar. Her iki taraf bu konuda kararlar alır.Son bir kavramda<br />
“istişare veya danışma(Consultation)” dır. Müzakere ile danışma arasında bir ayrım<br />
yapılmalıdır. İnsanlardan onay istemekle, onların fikirlerini almak arasında çok önemli bir<br />
ayırım vardır. Müzakere, bir kararın yürütülebilmesi için her iki tarafında aralarındaki<br />
anlaşmayı kabul etmeleri gerektiğine işaret ederken, danışma ise bir tarafın son kararı<br />
vermeye yetkisi kendisinde olduğu halde, karar vermeden önce diğer tarafın görüşlerini<br />
alması anlamına gelir. ( Anselm: 1978’ den Wall.,3-7; Barry vd., 2003: 3;<br />
Cobuild,1991,39,135; Türkan, 2004: 17-19;).<br />
Sonuç olarak, bu tanımlardan şu sonuçlar elde edilir: (Uçan, 2008: 7).<br />
1. Bir değişim veya çatışma var ise müzakere oluşabilir.<br />
2. Anlaşmada iki taraf da elde edeceği sonuçlar açısından birbirine bağlıdır.<br />
3. Sonuçlar fayda veya bedel olarak görülebilir.<br />
4. Müzakerenin amacı sadece anlaşmak değil; bazen de çatışan çıkarları nötrolize<br />
etmeyi, geçici çözümler bulmayı içerir.<br />
5. Anlaşma, fayda ve bedellerin paylaşımı veya değişimi üzerinde olur.<br />
Müzakere rolünün artmasının nedenlerini de bugünkü bilgi çağının nedenleriyle<br />
örtüşmektedir. Karmaşıklığın artması, karmaşık insan modeli(faklılıkların artması),<br />
kaynakların tamamına sahip olamama, müzakere ortamlarının sayısı ile birlikte, müzakere<br />
rolüne verilen öneminin ve sayısının yüz-yüze ilişkilerinde doğru orantıda artması,<br />
irrasyonel davranış yaklaşımlarının artması, ilişkilerin kısa dönemden daha çok uzun<br />
döneme yükselmesi ve uzun süreli ilişkilerin kısa süreli ilişkilerden doğması, uluslararası<br />
müzakere ortamının sayısının artması, uluslararası müzakere ortamının sayısının artmasına<br />
paralel olarak büyük birleşmelerin(taraflar arasında) artmasıdır.(Larry ve John, 2008: 361-<br />
365; Cohen, 2004: 1-3). Dolayısıyla değişim ve çatışma maliyetlerinin yükseldiği bir<br />
ortamdır. Sosyal hareketliliğin devamlı olduğu yaşam alanında tarafların birbirlerini<br />
etkileme ve böylece birbirlerine bağımlılıkları artmaktadır. Ayrıca mevcut kaynakların<br />
tamamına bir birey, grup veya organizasyon sahip olamamaktadır. Dolayısıyla 21. yüzyılda<br />
değişim ve çatışmalar hızlı artmaktadır.<br />
Müzakerenin modern bir tanımı şöyle yapılabilir (Uçan, 2008:29):<br />
Bir dost tarafın yalnız başına halledemeyeceği (değişim/çatışma) konu ortaya çıktığında,<br />
ihtiyaçların tatmini(objektif ve sübjektif) amacıyla, iki(ya da daha fazla) dost tarafın bir<br />
araya gelerek, sonuç üzerinde veto haklarının olduğu ve gönüllü rızalarına dayanan mevcut<br />
kaynakların en uygun kullanılmasında mutabakatı sağlayan hayat alanındaki dost tarafların<br />
etkilenme sürecidir.<br />
3.2. Müzakere Rolünün Enstrümanları<br />
Yönetici asistanının müzakere rolü, organizasyon ve yönetimin, kişisel ve yönetici<br />
amaçların ve tatminin başarılmasında kaynak amaç dengesinin dengeli olarak oluşturulması<br />
süreci olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla müzakere rolünü gerçekleştirirken bazı kriterleri<br />
yani enstrümanları bilmelidir. Bunlar.<br />
1) Amaç-kaynak dengesi: Amaçlar eğer kaynaklardan fazla yararlanamıyorsa( Amaç<br />
Kaynaklar) o zaman amaçların başarısızlığını getirir. Bu da yeni kaynak bulunmasını<br />
teşvik eder. Amaç ve kaynak dengesi ise( Amaç =Kaynaklar) genelde istenilen
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 91<br />
durumdur. Fakat talep ve arz dengesi her zaman istenildiği gibi sağlanamayabilinir. Bu<br />
durumda meydana gelecek huzursuzluklar müzakere edilerek giderilmelidir.<br />
2) Amaç ve kaynak çatışması bağımlılık ilişkisinin bir sonucudur. Birbirlerine<br />
kenetlenmiş amaçlar olarak tanımlanır ki, her iki taraf da amaçlarını başarmada<br />
birbirine ihtiyaç duyar. Örneğin, bir işletme proje yönetimi takımında, organizasyonun<br />
belirlediği sınırlı bir zamanda karışık bir projeyi tek bir kişinin tamamlamasının zor<br />
olduğunun bilinmesidir. Projede grup üyelerince yapılacak işler için organizasyonun<br />
proje amacını gerçekleşmesi için her bir kişi birbirine ihtiyaç duyacaktır. Burada takım<br />
üyelerinin amaçları ile proje takımının başarmak istediği amaç veya amaçlar tam<br />
olarak aynı olamayabilir. Amaç projenin amaçlarını başarmaktır, bunu içinde herkes<br />
beraber çalışmak zorundadır. Bu karmaşık kişisel durumlar ve grubun amaçları tipik<br />
bir bağımlılık durumudur.(Uçan, 2008:21-22; Lewicki vd., 1997: 7) Bu bağımlılık<br />
ilişkisinde yönetici asistanının kullanacağı temel bir müzakere tekniği bulunacaktır.<br />
Her iki müzakere tarafının ilişkiden beklediği sonuçlar birbirine bağlıdır. Bundan<br />
dolayı her iki müzakere tarafı sonuçların müzakereden önce, müzakere sırasında ve<br />
müzakere sonunda birtakım değerlendirmelerde bulunur. Thibout ve Kelley(1959) bu<br />
standartları “Karşılaştırma Düzeyi(KD)” olarak isimlendirmiştir. (Alıntılayan Lewicki<br />
vd., 1997: 7-8; Alıntılıyan Wall, 1985: 23) Fisher, Ury ve Patton (1981) Evet’e<br />
Ulaşmak(Gettin to Yes) adlı kitapta, diğer tarafla olan ilişkinin bu sürecine BATNA<br />
kavramı olarak adlandırmışlardır(Best Alternative To A Negotiated Agrement’in baş<br />
harfleridir. Bir müzakere anlaşmasında en iyi seçenek anlamına gelmektedir).(Fisher<br />
vd., 1981:101-134) Uçan (2008: 24) ‘da bu standartları, “bir ilişkideki çekim<br />
gücünün(çekim) değeri veya tatmin edicilik durumu” yani Ereğin(enerji yani amaç)<br />
Etkilenme Çekim Dengesi olarak adlandırmıştır. Bu ilişkinin değerlendirilmesinde şu<br />
ölçütler kullanılır: a) Beklenen Sonuç: Bu ilişkiden ne alacağımız yani<br />
umduğumuzdur.(NET SONUÇ=NS); b) Karşılaştırma(mukayese) Seviyesi: Diğer bir<br />
ilişkiden ne alabileceğimizdir. Yani bizim standart ölçümüzdür. (KARŞILAŞTIRMA<br />
SEVİYESİ=KS); c) Alternatiflerin Karşılaştırma Seviyesi: Diğer ilişkinin değişiminde<br />
önce(KS) kabul edilebilecek NS ilişki sonucunun en düşük<br />
düzeyidir.(ALTERNATİFLERİN KARŞILAŞTIRMA SEVİYESİ=KS ALT ). Bu ilişkide<br />
beklenen sonuç(NS) KS’ nin üzerinde arzu edilir. Eğer KS’ nin altında ise bu durumda,<br />
NS ile KS arasındaki mesafenin büyüklük derecesi ile birlikte NS ve KS ALT arasındaki<br />
ilişkiye bakılır ve NS> KS ALT ise müzakereye devam eder, eğer NS
92 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Şekil 2: Yönetici Asistanının Müzakere Rolünün (Yönetim) Ajandası<br />
4. Sonuç<br />
Yönetim ve organizasyonun başarısında, çıktıların etkin ve etkiliğinde yönetici asistanının<br />
organizasyon şemasındaki önemli yeri sadece statüsünden gelen durumu değildir. Aynı<br />
zamanda ve daha da önemlisi yöneticisinin kurmayıdır. Klasik sekreterlik veya asistanlık<br />
kalıplarının dışına çıkarak, bilgi çağının ve bilgi çağı organizasyonlarının yönetiminde<br />
gerektirdiği rolleri başarmasında kullanabileceği ve önemi gittikçe artan müzakere<br />
yeteneğini geliştirmesidir.<br />
Yönetici asistanının yeni kimliği bunu zorlamaktadır. Eğitim müfredatlarına mutlaka<br />
konulması gereklidir. Aynı zamanda bu konuda gerekli eğitim ve öğretim çalışmaları ilgili<br />
organizasyonlarca da düzenlenmelidir.<br />
Yönetici asistanını mesleki hayatında ajandasını buna göre düzenlemeli ve öğrenmelidir. Bu<br />
ajanda üçlü bir ilişkiyi düzenler. Bunlar kendisi, yöneticisi ve yönetimidir. Müzakere rolü bu<br />
ilişkinin dengesini sağlayarak, kendisini ve çevresini tanımasını sağlayarak kendi yönetimini<br />
oluşturacaktır. Bu süreç bir dinamik yapı üzerine oturur. Her gün yenilebilir.<br />
Sonuç olarak, yönetici asistanı müzakere rolüyle neye sahip olduğunun farkına vararak ki,<br />
kendisinin zayıf ve güçlü tarafları, dışsal olarak tehdit ve fırsatları, neye ihtiyacı olduğunu<br />
bilmesini sağlayacaktır.<br />
Kaynaklar<br />
Acuff, Frank L. (2005), Uluslararası Müzakere: Dünyanın Herhangi Bir Yerinde Herhangi<br />
Bir Konuyu Müzakere Etme, (Çev. Serpil Demirci), Elma Yayınevi, 1.Basım, Ankara.<br />
Barry, Bruce, Roy J. Lewicki, David M. Saunders, John W. Minton (2003), Negotiation,<br />
Fourth Edition,Mcgraw-Hill Company,Usa.<br />
Beach, Dale S. (1965), The Management Of People At Work (Personnel), Fourth Edition,<br />
Macmillian Publishing Co. Inc.. New York.<br />
Certo, Samuel C., Stewart W. Husted, Max E. Douglas, (1990) Business, Third Edition,<br />
Allyn And Bacon A Division Of Simon And Schuster Inc., Massachusetts.<br />
Cobuıld, C. (1991), Student’s Dictionary: Helping Learness With Real English,Collins<br />
Birmingham University International Language Database Publishers, London And Glasgow.<br />
Cohen, Stewen P., “Negotiation İs Not A Competitive Sport” Ivey Business Journal, July/<br />
August, 2004, Pp. 3-5.<br />
Cohen, Herb, (2003), Her Konuyu Müzakere Edebilirsiniz, (Çev. Şahin Cüceloğlu), Sistem<br />
Yayıncılık, 1. Basım, İstanbul.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 93<br />
Crump, Larry, John S. Odell, “Analyzing Complex U.S. Trade Negotiations” Negotiation<br />
Journal, July, 2008, Pp. 361-365.<br />
Daft, Richard L. (1997)Management, Second Edition, The Dryden Press International<br />
Edition, Usa.<br />
Drucker, Peter F. (1985), Management, Horper And Row Publishers, Inc., New York.<br />
Fısher, R., W. Ury, Ve B. Patton (Editor), (1981), Geting To Yes: Negotiating Agreement<br />
Without Giving In, Hougton Mifflin Company, Boston..<br />
Fowler, Alan, (1997), Müzakere, İkna Ve Etkileme, (Çev. Aksu Bora Ve Onur Cankoçak),<br />
İlkkaynak Kültür Ve Sanat Ürünleri Ltd. Şti., 1. Baskı, Ankara.<br />
Gökçül, Banu, (2005), Stratejik İlişki Kurma: Müzakere, Kapital Medya Hiz. A.Ş., İstanbul.<br />
Grıffın, Ricky W. (1993), Management Fourth Edition, Houghton Mifflin Company,<br />
Baston.<br />
Harold, Koontz, Cryrıl O’donnell (1968), Principles Of Management: An Analysis Of<br />
Managerial Functions, Fourth Edition, Mcgrow-Hill Book Company, New York.<br />
Hıll, Linda A. (2008), Yöneticiliğe Giden Yol: Yeni Bir Kimlik Edinmek, (Çev. Ümit<br />
Şenoy), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.<br />
Http://Www.Negotiations.Com/Articles/Negotiation-Conflict/,Erişim Tarihi: 01.06.2008.<br />
Huse, Edgar F. (1980), The Modern Manager, Third Edition, St. Paul Minesota İn West<br />
Publishing Company, Usa.<br />
Lewıckı, J. L., D. M. Saunders Ve J. W. Minton (1997), Essentials Of Negotiation, Mcgraw-<br />
Hill Company, Usa.<br />
Oliver, David (2001), Etkili Müzakerenin 101 Yolu, (Çev. Hasan Turgay Dursun), Alfa<br />
Yayınları, 1.Basım, İstanbul.<br />
Strasuss, Anselm (1978), Negotiations,Jossey-Bass,San Francisco’dan Aktaran , James A. Jr<br />
Wall., Negotiation: Theory And Practice, Scott, Foreman Ve Company İllinois, London:<br />
England, 1985.<br />
Torrington, Derek, John Chopman, Cary L. Cooper (1983), Personnel Management, Third<br />
Edition, Practice-Hall International Inc., London.<br />
Tutar, Hasan, (2007), Bilgi Çağı Örgütleri İçin Yönetici Sekreterliği(Yönetici Asistanlığı),<br />
Seçkin Yayıncılık, 1.Baskı, Ankara.<br />
Türkan, Reha O. (2004), İkna Ve Uzlaşma Sanatı, Altın Kitapları Yay., 1. Basım.<br />
Wall, J. A. Jr. (1985), Negotiation: Theory And Practice, Scott, Foreman Ve Company<br />
İllinois, London: England.<br />
Uçan, Murat Y. (2003), Değişim Yönetimi Ve Bir Kamusal Model Denemesi, Süleyman<br />
<strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilin Dalı,<br />
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta<br />
Uçan, Murat Y., "Değişimi Yönetmede Değişim Oranı (Kuvveti) İle Organizasyon<br />
Performansı İlişkisi: Bir Değişim Oryantasyon Gelişimin Momenti." Sosyal Gelişim Dergisi<br />
(E-Dergi),Haziran 2010,Yıl:1,Sayı:1,Pp. 173-186.
94 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Uçan, Murat Y. (2008), Müzakere Yönetimi Ve Bir Model Denemesi, Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilin Dalı, Doktora Tezi,<br />
Isparta.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 95<br />
YÜKSEKÖĞRETİMDE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM EĞİLİMLERİNİN YÜKSEK-<br />
DÜŞÜK BAĞLAM AYRIMI İLE ÖLÇÜLMESİ: SÜLEYMAN DEMİREL<br />
ÜNİVERSİTESİ’NDE BİR ARAŞTIRMA<br />
Nezihe TÜFEKCİ 1<br />
Ömer Kürşad TÜFEKCİ 2<br />
ÖZET<br />
İletişim insan yaşamının tüm alanlarını kuşatan temel bir boyut olarak değerlendirildiğinde<br />
örgütsel çerçevede ele almak kaçınılmazdır. Örgüt çalışanlarının birbirleriyle kurdukları<br />
iletişim biçimi, örgüt kültürünün etkisini göstermektedir. Örgütlerde iletişimin kültürel bir<br />
çerçevede ele alınması, örgütsel etkinliği artırmada işletme yöneticilerine farklı bakış açıları<br />
kazandırabilir. Bu yönüyle düşünüldüğünde örgütsel iletişimin önemi ve gerekliliği<br />
vurgulanması gerekir. Bu araştırmada örgütsel iletişim eğilimlerinin araştırılabilmesine<br />
yönelik olarak bir Yükseköğretim Kurumu seçilmiştir. Bu kapsamda Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi’nde idari personel kadrosunda bulunan enstitü, fakülte ve yüksekokul<br />
sekreterlerine yönelik olarak Hall (1976) tarafından geliştirilen “yüksek bağlam-düşük<br />
bağlam” modelini Türkçeye çevirerek Erdem (2006) tarafından geliştirilen “Kültürel<br />
İletişim Ölçeği-Türkiye” ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yüksek bağımlı iletişim<br />
değişkeninin örgütsel iletişim değişkenini etkilediği belirlenmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: İletişim, Örgütsel İletişim, Örgüt Kültürü, Kültürel İletişim Ölçeği,<br />
Yükseköğretim.<br />
1. Giriş<br />
Günümüzde iletişim gerek kişisel ilişkilerin yönetilmesi, gerekse örgütsel ilişkilerin<br />
sürdürülmesi açısından son derece önemli bir yer edinmiştir. Kişisel ilişkilerin yönetilmesi<br />
bireysellik ile açıklanabilecekken, örgütsel ilişkiler bütünsel bir yapıyı içermektedir. Bu<br />
nedenle örgütsel ilişkilerin açıklanması için örgütsel iletişim eğilimlerinin belirlenmesi ile<br />
mümkün hale gelmektedir. Literatürde örgütsel iletişim eğilimlerinin farklı şekillerde<br />
ölçüldüğüne rastlanmıştır. İletişim biçimleri açısından farklı kültürleri karşılaştırmada en<br />
çok kullanılan yöntemlerden birisi Hall (1976)’ ın Yüksek Bağlam-Düşük bağlam ayırımıdır<br />
(Erdem, 2006).<br />
Örgütsel iletişimin yüksek olması, örgütteki süreçlerin daha verimli çalışmasını ve başka<br />
informal iletişim süreci arayışları içinde bulunmamasını da beraberinde getirmektedir. Bu<br />
durum örgüt performansı için de kritik noktayı oluşturmaktadır. Bu araştırmanın amacı<br />
yükseköğretimde örgütsel iletişim eğilimlerinin yüksek-düşük bağlam ayrımı ile<br />
ölçülmesidir. Bu genel amaç çerçevesinde, önce çalışanların hangi tür iletişimi tercih<br />
ettikleri ortaya konulacak, daha sonra genel olarak örgütsel iletişime bakış açılarıyla<br />
karşılaştırılmıştır. Ayrıca demografik değişkenlere göre (görev, yaş, cinsiyet, eğitim<br />
durumu) de değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ nde<br />
idari yönetici konumunda bulunan enstitü, fakülte ve yüksekokul sekreterlerine elektronik<br />
1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Ağlasun Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.,<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Eğirdir Meslek Yüksekokulu, Yrd. Doç. Dr.
96 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
anket ile ulaşılmıştır. Yapılan alan araştırmasında elektronik anket tekniği uygulandığından,<br />
sonuçlar tanımlayıcı ve çıkarımsal istatistik kapsamında değerlendirilmiştir.<br />
2. Örgütsel İletişim<br />
Örgütte gerek insan faktörü çabalarının gerek diğer üretim faktörlerinin belirlenmiş amaç ve<br />
hedeflere göre yöneltilmesi ancak örgüt içerisindeki eşgüdüm ile olanaklı olabilir. (Mullins,<br />
1999: 177). Örgüt içerisindeki eşgüdüm için kullanılan en önemli araç olarak ise iletişim,<br />
iletişim kanalları ve iletişim süreçlerinin olduğu tartışmasız bir gerçektir (Koçel, 2001:<br />
417).<br />
İletişim; bilgi, fikir, duygu ve düşünceleri semboller ve iletişim araçları yardımıyla insanlar<br />
arasında karşılıklı olarak aktarıldığı bir süreçtir (Himstreet ve Baty, 1969: 3; Eren, 2000:<br />
333; Eroğlu, 2000: 206). İletişimin doğasını ifade eden; bilinçli/bilinçsiz olması, alıcı ve<br />
kaynağın farklı anlamlar verebilmesi, beden dilini içine alması, duyu organlarına yönelik<br />
olması, çift yönlü olması, çevreden etkilenmesi gibi özellikler bu sürecin karmaşıklığının ve<br />
çok boyutluluğunun göstergesidir (Munter, 1987: 9). Örgütte bilginin algılanması,<br />
yorumlanması, iletilmesi ve geri bildiriminin alınması yönetsel açıdan önemli bir işlev<br />
üstlenmekle beraber, her düzeydeki çalışanlar tarafından olumlu tutumlar edinilmesinde de<br />
etkili iletişim sürecinin etkin rolü bulunmaktadır (Orpen, 1997: 519).<br />
İletişim sürecinde üst yönetime düşen ve iletişim sürecine yön veren önemli roller<br />
bulunmaktadır. Üst yönetimin iş akışını oluşturması, yönetmesi, denetlemesi, çevresinin<br />
oluşturulması ile çalışanlardan bilgi sağlanması ve geri bildirim alınması açısından iletişim<br />
süreçlerinin etkinliği belirleyici olmaktadırlar (Griffin vd., 2001: 538).<br />
3. Örgüsel İletişimde Yüksek-Düşük Bağlam Ayrımı<br />
Kültür ile iletişim arasındaki ilişki, aktörlerin iletişim yoluyla ortaya çıkardığı<br />
yerleşmiş kalıpları sürdürmek için kullanılan bir yöntemdir (Graham ve Sano, 1986; Bavelas<br />
vd., 1990; Djursaa, 1994; Ting-Toomey ve Kurogi, 1998).<br />
Bağlam, iletişim sürecini çevreleyen uyarıcı faktörler olarak değerlendirilebilmesinin<br />
yanında (Moorden, 1999) tecrübe, bilgi, davranış, vurgu ve mimikler gibi, mesajı kuşatan<br />
çevreyi ve koşulları da içerisine almaktadır (Dozier vd., 1998: 112). Bağlam, iletişim süreci<br />
ekseninde incelendiğinde bir kültürdeki insanların diğerleriyle nasıl ilişki kurduğunu<br />
anlamak açısından yarar sağlamaktadır (Kim vd., 1998; Erdem ve Günlü, 2006: 180).<br />
Aşağıdaki tabloda da gösterildiği gibi Hofstede (2001), yüksek bağlamlı iletişim daha çok<br />
geleneksel kültürlerde, düşük bağlamlı iletişim ise modern kültürlerde görüldüğünü ifade<br />
etmektedir.<br />
Tablo 1: Yüksek-Düşük Bağlam Ayrımı<br />
Değişken Yüksek Bağlam Düşük Bağlam<br />
Görüldüğü Yer Geleneksel kültürlere yönelik Modern kültürlere yönelik<br />
Bilginin<br />
Bilginin çoğu kişide özümsenmiş<br />
görünümü fiziksel göstergelerdedir ve çok azı<br />
Bilginin hepsi mesajın kendisinde<br />
yüklüdür<br />
mesaja yüklenmiştir<br />
Uyum alanı Kolektivist kültürlerde Bireyci kültürlerde<br />
İletişim şekli Kapalı, imalı ve dolaylıdır. Mesaj<br />
kişilere ve ortama göre farklı anlam<br />
ifade eder (sübjektif iletişim)<br />
(objektif iletişim)<br />
Ortam faktörleri<br />
Fiziksel ortam, geçmiş deneyimler, ses<br />
tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi<br />
unsurlara ihtiyaç vardır<br />
Açık, net ve direkttir. Mesaj herkes için<br />
ve her ortamda aynı anlamı ifade eder<br />
Fiziksel ortam, geçmiş deneyimler, ses<br />
tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi<br />
unsurlara ihtiyaç azdır.<br />
İfade tarzı Söylenmek istenenle söylenen farklıdır Söylenmek istenenle söylenen aynıdır<br />
Kaynak: Hall (1976), Sümer (2001), Hofstede (2001), Erdem (2006)’ den yararlanılarak tablo haline<br />
dönüştürülüştür.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 97<br />
Tabloda belirtildiği gibi bilginin görünümü ile ilgili yapılan ayrımda yüksek bağlam bilginin<br />
çoğunun kişide özümsenmiş fiziksel göstergelere dayandığını ve çok azının mesajlara<br />
yüklendiğini açıklamaktadır. Düşük bağlam ise bilginin hepsinin mesajın kendisinde yüklü<br />
olduğuna vurgu yapmaktadır (Hofstede, 2001).<br />
Konuya ilişkin olarak yapılan literatür incelemesinde yüksek-düşük bağlam ayrımına ilişkin<br />
farklı tanımlamaların yapıldığı görülmektedir. Farklı ifadelerle ayrıştırılan bu iki iletişim<br />
yönü temelde aynı odak üzerinden hareket etmektedir. Aşağıdaki tabloda bu ayrım<br />
gösterilmektedir.<br />
Tablo 2: Yüksek-Düşük Bağlam Ekseninde Farklı Kültürel Değişim Oluşumları<br />
Araştırmacı Yüksek Bağlam ile İlişkili Özellikler Düşük Bağlam ile İlişkili Özellikler<br />
Hall (1976) Yüksek bağlam: kapalı, paylaşılan Düşük bağlam: açık bilgi gereklidir<br />
bilgiler, uzun vadeli ilişkiler<br />
Glenn (1981) İlişkisel: Paylaşılan kalıplar ve Soyutlayıcı: gerçekçi tümevarım,<br />
anlamlar<br />
açık bilgi gereklidir<br />
Servaes (1989) Asyalı: dolaylı, kapalı, duygusal Batılı: direk, açık akılcı tartışma,<br />
değişim için etkileşim<br />
nihai ürün için etkileşim<br />
Hofstede (1980) Kolektivizm Bireyselcilik<br />
Gudykunst vd. Yüksek bağlam kültürler - Kolektivist: Düşük bağlam kültürler - Bireysel:<br />
(1988)<br />
Japonya, Çin, Yunanistan, İspanya ve<br />
Endonezya<br />
Almanya, ABD, İsviçre, Fransa,<br />
İngiltere ve Yeni Zelanda<br />
Levine (1985) Dolaylı: belirsiz Doğrudan: kesin, net<br />
Bhagat vd. (1990) İlişkisel kültürler: Japonya, Çin, Soyutlayıcı kültürler: Almanya,<br />
Yunanistan, İspanya ve Endonezya ABD, İsviçre, Fransa, İngiltere ve<br />
Yeni Zelanda<br />
Kaynak: Korac-Kakabadse vd., 2001: 11.<br />
4. Araştırmanın Yöntemi<br />
Örgütsel iletişim süreçleri çok yönlü araştırılması gereken bir yapıya sahiptir.<br />
Yükseköğretimde yüksek-düşük bağlam ayrımının yapılmasına yönelik herhangi bir çalışma<br />
olmamasından dolayı yükseköğretimde örgütsel iletişimin idari kadrolar açısından ele<br />
alınmasına yönelik olarak bu araştırmaya başlanmıştır. Araştırmanın amacı<br />
yükseköğretimde örgütsel iletişim eğilimlerinin yüksek-düşük bağlam ayrımı ile<br />
ölçülmesidir. Bu genel amaç çerçevesinde, önce katılımcıların hangi tür iletişimi tercih<br />
ettikleri ortaya konulacak, daha sonra genel olarak örgütsel iletişime bakış açılarıyla<br />
karşılaştırılmıştır. Ayrıca demografik değişkenlere göre (görev, yaş, cinsiyet, eğitim<br />
durumu) de değerlendirme yapılmıştır. Literatürden elde edilen kuramsal bilgilerin ışığında<br />
ikincil verilerin analizi gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bilgilere dayanarak, alan araştırması<br />
kapsamında anket yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırmada Hall (1976)’ın Yüksek Bağlam-<br />
Düşük Bağlam Modeli çerçevesinde ele alınan ve Erdem (2006) tarafından Türkçe’ ye<br />
kazandırılan ‘Kültürel İletişim Ölçeği-Türkiye (KİÖ-TUR)’ kullanılmıştır. Araştırma<br />
amacına yönelik olarak bir örneklem belirlenmiştir. Yükseköğretimde iletişim süreçlerini en<br />
yoğun yaşayan gruplardan biri olan enstitü/fakülte/yüksekokul sekreterleri araştırmanın<br />
örneklemini oluşturmuştur. Araştırmanın zaman, maliyet, ulaşılabilirlik gibi kısıtları göz<br />
önünde bulundurularak araştırma Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ nde gerçekleştirilmiştir.<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ nde Haziran 2012 tarihi itibariyle 4 enstitü, 17 fakülte, 3<br />
yüksekokul ve 18 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Toplam 42 enstitü/<br />
fakülte/yüksekokul sekreterlerine yönelik olarak hazırlanan elektronik anket formunun linki<br />
enstitü/fakülte/yüksekokul sekreterlerinin elektronik posta adreslerine gönderilmiştir. 33<br />
enstitü/ fakülte/yüksekokul sekreterleri elektronik anket formunu doldurarak örgütsel<br />
iletişim eğilimlerinin yüksek-düşük bağlam ayrımına yönelik belirlenmesine yönelik
98 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
görüşlerini ifade etmişlerdir. Bu sonuç anketlerin geri dönüş oranının %78,57 oluğunu<br />
göstermektedir.<br />
Araştırmada kullanılan ölçeğin geçerliliği Erdem (2006) tarafından sınanmış ve ölçekte<br />
Cronbach Alfa katsayısı yüksek bağlam boyutu için 0.775, düşük bağlam boyutu için 0.762<br />
olarak bulunmuş; her bir boyuttaki maddelerin birbirleriyle negatif bir ilişkisi olmadığı<br />
saptanmıştır (Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdem, 2006). KİÖ-TUR anketinde yüksek bağlam ve<br />
düşük bağlam birbirinden bağımsız boyutlar olarak ele alınmıştır. Ankette 15 ifade<br />
bulunmakta, bunlardan 8’iyüksek bağlamlı iletişim boyutu ve 7’si düşük bağlamlı iletişim<br />
boyutu ile ilgilidir. Çalışanlar her bir ifadeye ne ölçüde katılıp katılmadıklarını 5’li Likert<br />
ölçeğine göre cevaplandırmışlardır. Ankette demografik değerlendirme yapabilmek<br />
amacıyla demografik bilgileri içeren bir bölüm de bulunmaktadır.<br />
Araştırmada, istatistiksel olarak veriler tanımlayıcı ve çıkarımsal istatistik bazında ele<br />
alınmıştır. Bu nedenle demografik soruların frekans dağılımları ele alınmıştır. Verilerin<br />
öncelikle güvenilirliği (Cronbach alpha) test edilmiştir. Değişkenleri daha sağlıklı bir<br />
şekilde belirlemek amacıyla, verilere faktör analizi (Principal Component Analysis)<br />
uygulanmış ve veri azaltımına gidilmiştir. Bağımsız değişkenlerin toplam varyansı açıklama<br />
yüzdesini ve de bağımlı değişken üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla regresyon<br />
analizi yapılmıştır.<br />
5. Bulgular<br />
Yapılan anketler SPSS (Statistical Package for Social Sciences, versiyon 15.0) programına<br />
aktarılmış ve araştırma analizleri bu programda tamamlanmıştır.<br />
Tablo 3: Demografik Değerlendirmeler<br />
Demografik Değişkenler n %<br />
Görev<br />
Enstitü Sekreteri 1 3,03<br />
Fakülte Sekreteri 15 45,45<br />
Yüksekokul Sekreteri 1 3,03<br />
Meslek Yüksekokulu Sekreteri 16 48,48<br />
TOPLAM 33 100,00<br />
Yaş<br />
29 ve altı 0 0,00<br />
30 - 39 2 6,06<br />
40 - 49 21 63,64<br />
50 - 59 10 30,30<br />
60 ve üzeri 0 0,00<br />
TOPLAM 33 100,00<br />
Cinsiyet<br />
Erkek 17 51,52<br />
Kadın 16 48,48<br />
TOPLAM 33 100,00<br />
Eğitim<br />
Ön Lisans 2 6,06<br />
Lisans 30 90,91<br />
Yüksek Lisans 1 3,03<br />
Doktora 0 0,00<br />
TOPLAM 33 100,00<br />
Not: Yüzdelerde virgülden sonra iki basamak gösterilmiştir. İki basamaktan fazla olan yüzdeler en<br />
yakın değere yuvarlanmıştır.<br />
Araştırmaya katılanların demografik bulguları Tablo 3’ te gösterilmektedir. Katılımcılara ait<br />
demografik veriler incelendiğinde erkek katılımcıların (51,52) bayanlara (48,48) oranla az
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 99<br />
bir farkla da olsa fazla oldukları gözlenmektedir. Katılımcıların büyük çoğunluğunun 40-49<br />
yaş aralığında (%63,64) olduğu, eğitim düzeylerinin ise çoğunlukla lisans düzeyinde (90,91)<br />
olduğu görülmektedir. Görevleri incelendiğinde ise üniversitede ağırlıklı olan birimlerin<br />
sekreterlerinin doğal olarak ankete daha çok katıldığı söylenebilir. Meslek Yüksekokulu<br />
Sekreterleri görevinde olanlar %48,48 ile temsi edilirken, Fakülte Sekreterleri %45,45 ile,<br />
Enstitü ve Yüksekokul Sekreterleri de %3,03 ile temsil edilmişlerdir.<br />
Tablo 4: Faktör Analizi Sonuçları<br />
Faktör Yükü<br />
Özdeğer<br />
Ortalama<br />
Tanımlanan<br />
Fark<br />
Yüzdesi<br />
F Değeri<br />
Alpha<br />
p<br />
Faktör 1: Yüksek Bağlamlı İletişim 11,261 3,27 59,27 2,794 ,96 0,002<br />
İnsanlar eleştirilerini direkt olarak 0,786<br />
söylemekten kaçınırlar.<br />
Verilen mesajın yanında söylenme 0,781<br />
biçimi, söyleyenin hal ve harekeleri de<br />
önemlidir.<br />
İnsanların yüzünüze söyledikleri ile 0,764<br />
içlerinde sakladıkları farklıdır.<br />
Astlar yöneticilerini açıkça eleştirmekten 0,719<br />
çekinirler.<br />
Toplumumuzda iletişim kurarken 0,705<br />
karşıdakinin söylediğine değil, söylemek<br />
istediğine bakılmalıdır.<br />
Toplumumuzda insanlarımız direkt 0,638<br />
konuşmak yerine imalı anlatımı tercih<br />
ederler.<br />
Çevremizde insanların yüzüne başka, 0,635<br />
arkasından başka konuşulur.<br />
İletişimde “kızım sana söylüyorum, 0,609<br />
gelinim sen anla” yöntemi kullanılır.<br />
Faktör 2: Düşük Bağlamlı İletişim 1,241 3,26 6,53 15,98 ,78 0,001<br />
Bir kişi size “evet” demişse, ondan yeterli 0,701<br />
cevabı almışsınızdır.<br />
İnsanlarımız her ortamda eleştirilerini 0,662<br />
açıkça ve direkt olarak ifade ederler.<br />
İnsanlarımız verdikleri mesajlarda açık 0,612<br />
ve net ifadeler kullanırlar.<br />
İnsanların arkasından konuşmak yerine, 0,546<br />
her şey yüzlerine karşı söylenir.<br />
İyi bir iletişim için, toplumuzdaki 0,511<br />
insanların vermek istedikleri mesajı satır<br />
aralarında aramaya gerek yoktur.<br />
Mesajı anlamak için insanların 0,432<br />
söyledikleri dışında başka faktörlere<br />
ihtiyaç yoktur.<br />
Toplumumuzda iletişim kurarken her 0,383<br />
zaman açık konuşmak olumludur.<br />
Kaiser-Meyer-Olkin Örneklem Ölçümü = 0,76; Toplam farkın (Varyans) açıklama oranı: 0,649.<br />
Araştırmada çıkarımsal istatistik bazında verilere öncelikle güvenilirlik testi uygulanmıştır.<br />
Test sonucunda verilerin genel Cronbach Alpha’ sı 0,7482 olarak saptanmıştır. Bu sonuç
100 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
kabul edilebilir sınırlar içindedir (Nunnally, 1967; Sekaran, 2000). Elde edilen Cronbach<br />
Alpha sonucuna göre, verilere faktör analizi uygulanmıştır. Barlett testi sonucu 809,74<br />
değeri ve p< ,001 düzeyi ile Kaiser-Meyer-Olkin örneklem değeri 0,76 olarak<br />
gerçekleşmiştir ki bu değer kabul edilebilir sınırların içindedir. Bununla birlikte, faktör<br />
analizinde elde edilen toplam farkın (varyansın) açıklanma oranı 0,649 gibi kabul edilebilir<br />
bir oranda gerçekleşmiştir. Bu verilerin kapsam dışına alınmalarının nedeni, öncelikli olarak<br />
tek ve ikili verilerin başlı başına birer faktör olarak analiz sonucundan çıkmalarındandır.<br />
Faktör analizinin özet sonuçları Tablo 4’ te sunulmaktadır.<br />
Tablo 4’ teki değişkenler incelendiğinde literatürde de benzer şekilde ifade edilen (Bkz.<br />
Erdem, 2006) yapıya uygun olarak oluştuğu gözlemlenmektedir. Araştırmada bağımsız<br />
değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki önemlerini belirlemek amacıyla, regresyon<br />
analizi yapılmıştır. Tablo 5’ te iş doyumuna etki eden faktörlerin regresyon analizi sonuçları<br />
verilmiştir.<br />
Tablo 5: Örgütsel İletişime Etki Eden Faktörlerin Regresyon Analizi Sonuçları<br />
Değişkenler β T Sig. T<br />
Yüksek Bağlamlı İletişim ,295674 3,093 ,0024<br />
Düşük Bağlamlı İletişim ,085699 ,737 ,4622<br />
SABİT ,2572858 4,183 ,0001<br />
Not: Multiple R= ,3863; R Square= ,1531; Adjusted R Square= ,11236 F= 4,8211; Sig. F= , 0005<br />
Araştırmada, bağımlı değişken olarak örgütsel iletişim kullanılmıştır. Örgütsel iletişimi<br />
değerlendirmeye yönelik ankette “Genel olarak üniversitemdeki iletişimden memnunum”<br />
ifadesi yer almıştır. Araştırmada bu ifade bağımlı değişken olarak yer alırken, faktör<br />
analizinde elde edilen bulgular sonucunda; yüksek bağlamlı iletişim ve düşük bağlamlı<br />
iletişim bağımsız değişkenler olarak kullanılmıştır. Tablo 5 değerlendirildiğinde F değerinin<br />
4,8211, p=,0005 düzeyinde anlamlı olarak gerçekleştiği görülmektedir. Buna bağlı olarak<br />
Multiple R=,3863 ve R Square=,1531 olarak gerçekleşmiştir. R kare değerinin sosyal<br />
bilimlerde yapılan araştırmalar için yeterli düzeyde olduğu söylenebilir. Regresyon<br />
analizinden elde edilen bilgiler doğrultusunda bağımlı değişkene bağlı olarak bağımsız<br />
değişkenlerin önem düzeylerinin belirlenmesi amacıyla, Beta düzeylerinin değerlendirilmesi<br />
gerekmektedir. Regresyon analizinden elde edilen Beta değerlerinin önem dereceleri<br />
incelendiğinde yüksek bağımlı iletişim değişkeninin 0,0024 düzeyinde anlamlı olduğu<br />
görülmektedir.<br />
6. Sonuç ve Öneriler<br />
Faktör analizinden elde edilen sonuçlar incelendiğinde teorik çerçevede kullanılan iki<br />
faktörün bu araştırmada da desteklendiği görülmektedir. Bu durum araştırmada ele alınan<br />
verilerin içerik geçerliliğinin faktör analizi ile desteklendiğini açıklamaktadır. Faktör<br />
analizinde elde edilen sonuçlar ışığında bağımsız değişkenlere regresyon analizi yapılmıştır.<br />
Regresyon analizinden elde edilen Beta değerlerinin önem dereceleri incelendiğinde yüksek<br />
bağımlı iletişim değişkeninin örgütsel iletişim değişkenini etkilediği belirlenmiştir. Bu<br />
sonuç literatürde daha önce bu konuda araştırma yapmış olan araştırmacıların elde ettiği<br />
sonuçlarla uyuşmaktadır. Böylece Türkiye’nin kültürel olarak yüksek bağlamlı iletişimi<br />
tercih ettiğini savunan çalışmaları (Sümer 2000;Sargut 2001; Erdem 2005; Erdem ve Günlü,<br />
2006) desteklediği söylenebilir. Araştırma sonuçlarına göre Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’<br />
nde konunun kavramsal yönü de dikkate alınarak imalı, kapalı ve dolaylı bir iletişimin<br />
baskın olduğu, etkili bir iletişim kurabilmek için sadece mesaja bakmanın yeterli olmadığı,<br />
diğer ortamsal faktörlere de (söylenme biçimi, jest ve mimikler, vurgular vb.) dikkat etmek<br />
gerektiği söylenebilir.<br />
Yüksek bağlamlı iletişim, çoğunlukla geleneksel kültürlere yöneliktir. Araştırma sonucunda<br />
elde edilen bulgular üniversitelerde iletişim süreçlerinin geleneksel kültüre yönelik olduğu
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 101<br />
sonucunu göstermektedir. Bu nedenle iletişim süreçlerinde geleneksel kültürü göz ardı<br />
etmek mümkün değildir. Geleneksel kültürü şekillendiren tüm faktörler üzerine örgütlerin<br />
daha çok çaba harcaması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Çünkü geleneksel kültürleri modern<br />
kültürlere uyumlaştırma sürecinde, değişime dirençle karşılaşılması muhtemeldir.<br />
Kolektivist eğilimleri yüksek olan üniversitelerde yüksek bağlamlı iletişimin düşük bağlamlı<br />
iletişime göre daha fazla tercih edildiği araştırma sonuçlarına göre söylenebilir. Bu nedenle<br />
iletişimde açıklık ve doğrudan aktarılması yerine, dolaylı mesaj vermenin kültürel olarak<br />
teşvik edildiğini göstermektedir. Dolaylı aktarım yolunu seçen çalışanlar ya düşündüklerini<br />
tam olarak karşı tarafa aktaramamakta ya da kaynak ile hedef arasında sorunlar ortaya<br />
çıkmaktadır. Ayrıca iletişimin kapalı, imalı ve dolaylı olması mesajın kişilere ve ortama<br />
göre farklı anlamlar ifade etmesine neden olabilmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde<br />
iletişim süreçlerinin açıklık ve doğrudan aktarma ekseninde şekillenmesi örgütsel iletişimin<br />
etkinleşmesi açısından önem taşımaktadır.<br />
Araştırma sonucunda elde edilen bulgular iletişim sürecinde fiziksel ortam, geçmiş<br />
deneyimler, ses tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi unsurlara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.<br />
Bu durum iletişim sürecinin tamamlayıcısı olan tüm unsurları açıklamaktadır. Yüksek<br />
bağlamlı iletişimde söylenmek istenenle söylenen farklıdır. Bu nedenle iletişim sorunları<br />
oluşması kaçınılmaz gibi görünmektedir. Böyle bir durumun farkında olarak hareket etmek<br />
örgütsel iletişimin iyileştirilmesi, eksiklerin giderilmesi, gelecek planının ve stratejilerin<br />
oluşturulması açısından önem taşımaktadır.<br />
Araştırma her ne kadar genelleme yapmaya yetecek bir örnekleme sahip olsa da,<br />
araştırmanın bazı kısıtları genelleme yapmayı engelleyecek niteliktedir. Burada ifade edilen<br />
kısıtlar aynı zamanda araştırmacılara gelecekte yapılması muhtemel çalışmalar için de ışık<br />
tutacağı söylenebilir. Araştırmanın en önemli kısıtlarından biri Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi özelinde yapılmış olmasıdır. Bu nedenle tüm üniversiteleri kapsayacak şekilde<br />
yapılacak bir çalışmada çok daha anlamlı sonuçlar vereceği düşünülebilir. Araştırmada bir<br />
başka kısıt; sadece idari yönetici konumunda bulunan enstitü/fakülte/yüksekokul sekreterleri<br />
düzeyinde yapılmış olmasıdır. Tüm idari çalışanları, akademisyenleri ve öğrencileri içerecek<br />
bir çalışma konunun çok farklı boyutlarla değerlendirilmesine imkân tanıyacaktır.<br />
Kaynakça<br />
Bavelas, J.B., Black, A., Chovıl, N., Mullet, J. (1990) Equivocal Communication, Sage,<br />
Newbury Park.<br />
Djursaa, M. (1994), “North European Business Cultures: Britain Versus Denmark And<br />
Germany”, European Management Journal, 12 (12), 136-146.<br />
Dozıer J.B., Husted B.W. Ve Mcmahon J.T. (1998), “Need For Approval İn Low-Context<br />
And High-Context Cultures: A Communications Approach To Cross-Cultural Ethics”,<br />
Teaching Business Ethics, 2, 111-125.<br />
Erdem, R. (2006), “İletişim Eğilimlerinin Yüksek-Düşük Bağlam Ayırımı İle Ölçülmesi:<br />
Türkçe Bir Ölçek Geliştirme Çalışması”, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, 17-<br />
25.<br />
Erdem, R. Ve Günlü, E. (2006), “İletişim Eğilimlerinin Yüksek Bağlam-Düşük Bağlam<br />
Ayırımı İle İncelenmesi: Hastane Çalışanları Örneği”, Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi,<br />
Cilt:9, Sayı 2, 177-194.<br />
Eren, E. (2000), Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi, İstanbul, Beta Yayınları.<br />
Eroğlu, F. (2000), Davranış Bilimleri, 5. Baskı, İstanbul, Beta Yayınları.
102 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Graham, J.L. Ve Sano, Y. (1986), “Across The Negotiating Table From The Japanese”,<br />
International Marketing Review, 3 (3), Autumn, 58-71.<br />
Grıffın, M.A., Patterson, M.G. Ve West, M. (2001), “Job Satisfaction And Teamwork: The<br />
Role Of Supervisor Support”, Journal Of Organizational Behavior, 22, 537-550.<br />
Hımstreet W.C. Ve Baty W.M. (1969), Business Communication: Principles And Methods,<br />
3'd Ed., Califomia: Wadsworth Pub.Co.<br />
Kım D., Pang Y. Ve Park H.S. (1998), “High-Versus Low-Context Culture: A Comparison<br />
Of Chinese, Korean, And American Cultures”, Psychology And Marketing, 15 (6), 507-521.<br />
Koçel, T. (2001), İşletme Yöneticiliği, Yönetim Ve Organizasyon, Organizasyonlarda<br />
Davranış Klasik-Modern-Çağdaş Ve Güncel Yaklaşımlar, 8. Bası, İstanbul, Beta Yayınları<br />
Korac-Kakabadse N., Kouzmın A., Korac-Kakabadse A., Savery L., (2001), “Low-And<br />
High-Context Communication Patterns: Towards Mapping Cross-Cultural Encounters”,<br />
Cross Cultural Management: An International Journal, 8 (2), 3-24<br />
Moorden T. (1999), “Models Of National Culture-A Management Review”, Cross Cultural<br />
Management, 6 (1), 19-44.<br />
Munter M. (1987), Business Communication: Strategy And Skill, Nj: Prentice Hall Int.Int.<br />
Nunnally, J.C. (1967), Psychometic Theory, New York: Mcgraw Hill.<br />
Orpen, C. (1997), “The Interactive Effects Of Communication Quality And Job Involvement<br />
On Managerial Job Satisfaction And Work Motivation”, The Journal Of Psychology, 131<br />
(5), 519-522.<br />
Sekaran, U. (2000), Research Methods Dor Business: A Skill Building Approach, New<br />
York: John Wiley & Sons, Inc.<br />
Tıng-Toomey, S. (1985), “Toward A Theory Of Conflict And Culture”, İçinde Gudykunst,<br />
W.B., Stewart, L.S. Ve Tıng-Toomey (Ed.) Communication, Culture And Organizational<br />
Processes, Sage, Beverly Hills, 71-86.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 103<br />
ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEĞİN BÜRO ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL<br />
BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BİR ALAN ARAŞTIRMASI<br />
Mehmet ALTINÖZ 1<br />
Serdar ÇÖP 2<br />
Demet ÇAKIROĞLU 3<br />
Ferda KERVANCI 4<br />
Nuray KESKİN 5<br />
ÖZET<br />
Endüstriyel üretim toplumundan bilgi ve tüketim toplumuna geçerken, örgütsel destek son<br />
yıllarda üzerinde en çok durulan kavramlar arasındadır. Örgütsel destek, çalışanın kurum ve<br />
yöneticiler tarafından kendisine değer verilmesi ve mutluluğunun önemsemesine yönelik bir<br />
algılama biçimi olarak kabul edilmektedir. Araştırmanın bir diğer boyutu olan örgütsel<br />
bağlılık, çalışanın işletmeyle olan ilişkisini şekillendiren, işletmede çalışmaya devam etme<br />
kararının alınmasını sağlayan psikolojik bir durumdur.<br />
Konuya yönelik tartışma sürecine katkı sağlamak amacıyla bu çalışmada, örgütsel destek ile<br />
örgütsel bağlılık arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelenmiştir. Bu amaçla; iki ayrı<br />
üniversitede çalışan idari personele örgütsel destek ve örgütsel bağlılık ölçeği uygulamıştır.<br />
Ölçekler aracılığıyla elde edilen veriler SPSS istatistik programı ile analiz edilmiştir.<br />
Araştırmanın sonunda ortaya çıkan sonuçlar, söz konusu verilere dayandırılarak<br />
yorumlanmıştır. Araştırma, büro çalışanların örgütsel bağlılıklarının artırılması açısından da<br />
önemli görülmektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: Örgütsel destek, örgütsel bağlılık, büro çalışanları, büro.<br />
1. Giriş<br />
Örgütsel desteğin kuramsal temelleri 1960’lı yıllardan itibaren atılmaya başlamış olup, söz<br />
konusu temel; sosyal değişim, karşılıklı ilişki, örgütsel destek, lider-üye değişimi ve erg<br />
kuramı olarak karşımıza gelmektedir.<br />
Örgütsel bağlılığa yönelik olarak örgütsel desteğin etkisinin hangi ölçüde olacağı hususu son<br />
yıllarda üzerinde çalışılan bir konu haline gelmiştir. İş ortamında çalışanların sosyoduygusal<br />
ihtiyaçlarının karşılanması, artan çabaların ödüllendirilmesi ve organizasyonun<br />
gönüllü olduğu kanaatine varılması durumunda; mutlulukların önemsendiği ve çabalara<br />
değer verildiğine ilişkin inançların ortaya konulduğu görülmektedir. Bu inanç, örgütsel<br />
destek olarak kabul edilmekte ve aynı zamanda örgütsel desteğin, örgütün stresli olduğu<br />
durumlarla da ilgilendiği anlamına gelmektedir (Rhoades ve diğerleri, 2001).<br />
1 Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Yrd. Doç. Dr.<br />
2 Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
3 Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
4 Nevşehir Üniversitesi İncekara Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
5 Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.
104 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Algılanan örgütsel destek, çalışanlarda örgütün, örgütsel hedeflere ulaşılması yönünde daha<br />
fazla gayret içinde olmanın ödüllendireceği beklentisini ortaya koymakta, ayrıca yöneticiler<br />
tarafından çalışanlara uygulanan örgütsel desteğin, çalışanların örgütsel bağlılıkları<br />
üzerindeki etkisinin olumlu yönde olacağı konusunu karşımıza getirmektedir.<br />
2. Kavramsal Çerçeve<br />
2.1. Örgütsel Destek<br />
Örgütsel destek, çalışanın kurum ve yöneticiler tarafından kendisine değer verilmesi ve<br />
mutluluğunun önemsenmesine yönelik bir algılama biçimi olarak kabul edilmektedir<br />
(Eisenberger ve diğerleri, 1986).<br />
Algı, bir şeye dikkati yönelterek, duyular yoluyla o şeyin bilincine varmadır. Bir nesne<br />
duyular aracılığıyla algılanır; ancak algı duyusal izlenimlerden daha farklı olarak bilinçli bir<br />
farkına varma çabası olarak kabul edilmektedir. Algılama, sürekli gerçekleşen bir süreç<br />
olup, zaman içinde değişebilme özelliği göstermektedir (Eren, 2004). Algılamanın<br />
davranışlar üzerinde etkisi bulunmakta; çevresel yansımalar ve davranışlara dayalı<br />
algılamalar, başkalarını etkileyen yeni biçimlere dönüşmektedir (Erdoğan, 1999). Algılanan<br />
örgütsel destek ise, örgütün gönüllü çalışmaları sonucunda elde edilen inançlar ile ortaya<br />
çıkmaktadır. Örgütsel ödüller ve iş koşullarının uygunluğu algılanan örgütsel desteğe önemli<br />
ölçüde katkılar sağlamaktadır (Rhoades ve Eisenberger, 2002).<br />
Algılanan örgütsel destek, çalışanın kurumuyla yapmış olduğu psikolojik bir sözleşme<br />
olarak görülmektedir (Aselage ve Eisenberger, 2003). Yapılan araştırmalar, yönetici ve<br />
çalışan arasında performans-ödül beklentilerinin karşılıklı olması durumunda, örgütsel<br />
destek algısının oluşacağı sonucunu ortaya çıkarmış bulunmaktadır (Eisenberger ve diğerleri<br />
2004). Algılanan desteğin, övgü ve onaylama ihtiyaçlarının karşılanması durumunda,<br />
çalışanlar kurumlarına karşı duygusal bir bağ geliştirecekler, böylelikle çalışanlar daha fazla<br />
katılımcı ve başarılarını ortaya koyarak, örgütsel amaçlara ulaşma çabalarını artırmış<br />
olacaklardır.<br />
2.1.1. Örgütsel Desteğin Belirleyicileri<br />
Örgütsel desteğin belirleyicileri aşağıdaki gibi ortaya konulmaktadır (Rhoades ve<br />
Eisenberger, 2002):<br />
Örgütsel adalet,<br />
Yönetici desteği,<br />
Örgütsel ödüller ve iş koşulları,<br />
Bireysel özellikler.<br />
Örgütsel desteği en fazla etkileyen faktör olarak örgütsel adalet kabul edilmektedir. Örgütsel<br />
adalet, çalışanların adalet algısına dayanmaktadır. Çalışanlar örgüt içerisinde adil<br />
davranışlarla karşılaştıklarına inandıkları ölçüde, olumlu tutumlar ortaya koymaktadırlar<br />
(Beugre, 2002). Bu durumda çalışanlar, yöneticileri ve çalışma arkadaşları ile uyumlu ve<br />
güvene dayalı ilişkiler geliştirmektedirler (Folger ve Knovsky, 1989).<br />
Algılanan örgütsel destek ve algılanan yönetici desteği arasında pozitif bir ilişkinin<br />
bulunması, algılanan yönetici desteğinin algılanan örgütsel desteği etkilediğinin göstergesi<br />
olarak değerlendirilmektedir. Yönetici desteğinin aynı zamanda örgütsel desteği temsil<br />
ettiğine ilişkin, çalışanların eğilimleri (Eisenberger, 2002);<br />
<br />
<br />
<br />
Yöneticinin katkısı ve çalışanın mutluluğuna verdiği önem,<br />
Yöneticinin örgütsel kararlardaki etkisi,<br />
Yöneticiye verilen yetki ile artmaktadır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 105<br />
Ücret, yükselme olanakları ve iş zenginleştirme gibi örgütsel ödüller, çalışanların kurumunu<br />
olumlu olarak değerlendirmesini sağlayacağı için örgütsel desteğin artmasına neden<br />
olacaktır. Eisenberger tarafından yapılan araştırmada daha fazla tanınma, ücret ve yükselme<br />
olanağının algılanan örgütsel destek ile pozitif yönde ilişkili olduğunu ortaya koymuştur<br />
(Eisenberger, 2002).<br />
Çalışanların farklı kişilik boyutları, organizasyonla ilgili davranışları yorumlama biçimleri<br />
algılanan örgütsel desteği etkilemekte, pozitif davranışlar olumlu izlenim bırakarak, etkili<br />
çalışma ilişkileri ortaya koymaktadır. Olumsuz davranışlar, çalışma koşullarını etkilemekte<br />
ve örgütsel desteğin azalmasına neden olmaktadır (Rhoades ve Eisenberger, 2002).<br />
2.1.2. Örgütsel Desteğin Sonuçları<br />
Örgütsel desteğin sonuçları olarak; karşılıklılık, örgüte bağlılık ve bunların dışında diğer<br />
bazı olumlu sonuçları karşımıza getirmektedir.<br />
Çalışanlar uygun ve geçerli uygulamalara genellikle olumlu yaklaşımlarla karşılık<br />
vermektedirler. Bireyler arasındaki ilişkilerde karşılıklılık kuralının geçerli olduğu kabul<br />
edilmekte ve insanın doğasının buna uygun olduğu savunulmaktadır (Settoon ve diğerleri,<br />
1996).<br />
Sosyal değişim teorisi; örgütsel destek ile duygusal bağlılık arasında güçlü bir ilişkinin<br />
bulunduğunu ortaya koymaktadır (Shore ve diğerleri, 1991). Söz konusu teoriye göre,<br />
örgütten destek gören çalışanlar bunun karşılığı olarak örgüte karşı üst düzeyde duygusal<br />
bağlılık gösterirler ve örgütsel amaçların gerçekleşmesi için çabalarını yoğunlaştırırlar<br />
(Eisenberger ve diğerleri, 2001).<br />
Allen ve Meyer ise örgütsel bağlılığı çalışanların örgütle ilişkilerini gösteren ve onların<br />
örgüte devam etme kararlarını belirten psikolojik bir durum olarak ortaya koymuş ve<br />
tanımını üç boyutla açıklamışlardır. Bunlar duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif<br />
bağlılıktır. Söz konusu boyutların ortak kabul edilen dört özelliği bulunmaktadır (Allen ve<br />
Meyer, 1990):<br />
Çalışanın psikolojik durumuyla ilgili olması,<br />
Çalışan ile örgüt arasındaki ilişkileri yansıtması,<br />
İşgücü devir hızını azaltıcı etkisinin bulunması,<br />
Çalışanın örgütte kalma isteğini sürdürmesi.<br />
Duygusal bağlılığı güçlü olan çalışanlar, kendileri istedikleri için, devam bağlılığı güçlü<br />
olanlar ihtiyaçları oldukları için ve normatif bağlılığı güçlü olanlar ise zorunlu olduklarını<br />
hissettikleri için örgütte kalırlar.<br />
Örgütsel desteğin oluşturduğu başka olumlu sonuçlardan da söz edilmektedir. Bu sonuçlar<br />
(Yıldız, 2008):<br />
Performansın artması,<br />
İşe bağlılığın artması,<br />
Devamsızlığın azalması,<br />
İş doyumunun artması,<br />
İş stresinin azalması ve psikolojik sağlığın artması olarak sayılabilir.<br />
2.2. Örgütsel Bağlılık<br />
Bir başka tanımda örgütsel bağlılık; çalışanların örgütsel amaç ve değerlerine inanması ve<br />
benimsemesi, örgüt amaçları için yoğun çaba sarf etme isteği, örgütte kalmak ve örgüt
106 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
üyeliğini sürdürmek için duydukları güçlü bir arzu olarak belirtilmektedir (Mowday ve<br />
diğerleri, 1979).<br />
Örgütsel bağlılık, örgütteki uygulamalar, iş ve örgütün özellikleri doğrultusunda örgüte karşı<br />
geliştirilen tutum ve bunların sonucunda sergilenen olumlu davranışların bir göstergesi<br />
olarak kabul edilmektedir (Ergeneli ve Arı, 2005).<br />
Örgütsel bağlılık; örgütün sahip olduğu özelliklerin ve vizyonunun birey tarafından<br />
içselleştirilmesi ve kabul edilme derecesi olarak tanımlanır (O’Reilly ve Chatman, 1986).<br />
Meyer ve Allen (1991) örgütsel bağlılığı: “çalışanların örgütte kalma kararlarına ve örgütle<br />
var olan ilişkilerine yön veren psikolojik bir durum” olarak nitelemiş ve örgütsel bağlılığı üç<br />
boyutta ele almıştır. Bunlar duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılıktır.<br />
Duygusal bağlılık, bireyin örgüt ile özdeşleşmesi, örgüte katılımı ve örgütle arasında<br />
duygusal bir bağ hissetmesidir. Örgüt işgören için büyük anlam ve önem taşımakta, bireyler<br />
örgüt üyeliğine devam etmekte ve bundan mutluluk duymaktadır (Allen ve Meyer, 1990).<br />
Duygusal bağlılıkta kişi, kendini örgütün bir parçası olarak görmekte, örgüt onun için büyük<br />
bir anlam ve öneme sahip olmaktadır. Güçlü duygusal bağlılıkla örgütte kalan çalışanlar,<br />
buna gereksinim duyduklarından değil, bunu istedikleri için örgütte kalmaya devam<br />
etmektedirler (Balay, 2000).<br />
Duygusal bağlılık; kişinin örgütle özdeşleşmesi, örgüte katılması ve örgütle arasında<br />
duygusal bir bağ oluşturmasıdır. Rasyonel bağlılık, örgütten ayrılmanın maliyetinin yüksek<br />
olacağının düşünülmesi nedeniyle örgüt üyeliğinin sürdürülmesi durumu olmaktadır<br />
(Sökmen, 1995).<br />
Ekonomik nedenlerden kaynaklandığı düşünülen devam bağlılığı, çalışanların, örgütten<br />
ayrılmaları durumunda sahip oldukları yatırımları ve ekstra faydaları kaybedeceklerine<br />
inanmaları ve iş alternatiflerinin sınırlı olmasını dikkate almaları sonucu zorunluluk<br />
nedeniyle o örgütte çalışmaya devam etmeleridir (Meyer ve Allen, 1997).<br />
Meyer ve Smith (2000) örgütsel bağlılığın üçüncü boyutunu oluşturan normatif bağlılığı en<br />
genel tanımıyla, örgüt üyeliğinin sürdürülmesi konusunda, çalışanların hissettiği<br />
yükümlülük duygusu olarak tanımlamıştır.<br />
Açıklanan her üç bağlılığın ortak noktası, kişi ile örgüt arasında örgütten ayrılma olasılığını<br />
azaltan bir bağın olmasıdır. Yani, bu üç bağlılık türünde de işgörenler örgütte kalmaya<br />
devam etmektedirler. Ancak, birincisinde örgütte kalma güdüsü isteğe, ikincisinde<br />
gereksinime ve üçüncüsünde ise yükümlülüğe dayanmaktadır (Obeng ve Ugboro, 2003).<br />
Buradan görüleceği üzere, daha çok istenilen bağlılık türü duygusal bağlılık olmaktadır.<br />
3. Araştırma ve Yöntem<br />
3.1. Evren<br />
Araştırmanın evrenini Türkiye’deki iki Üniversitenin idari personeli oluşturmaktadır. Bu<br />
kurumların büro çalışanlarından, ankete katılmaları için destek istenmiş, tesadüfi örneklem<br />
yöntemine göre toplamda 200 anket dağıtılmış, söz konusu anketlerden 185 anket geri<br />
dönmüş ve bunlardan 181 anket değerlendirilmeye alınmıştır.<br />
3.2. Veri Toplama Yöntemi<br />
Araştırma için gerekli veriler anket tekniği aracılığıyla elde edilmiştir. Veri toplama aracı<br />
olarak örgütsel destek ve örgütsel bağlılık ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın amaçları<br />
doğrultusunda anketin başında katılımcının cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim durumu ve<br />
çalışma sürelerine ilişkin soruların yer aldığı denek bilgi formundan yararlanılmıştır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 107<br />
Örgütsel destek algısı için Eisenberger vd. (1990) tarafından geliştirilen toplam 36 sorudan<br />
oluşan algılanan örgütsel destek ölçeğinin, daha önce Eisenberger vd. (2001), Shanock ve<br />
Eisenberger (2006) tarafından ele alınmış olan 6 soruluk kısa versiyonu kullanılmıştır.<br />
Örgütsel bağlılığa ait verileri toplamak için Meyer, Allen ve Smith’in (1993) çalışmalarında<br />
kullandıkları 18 maddeden oluşan soru formundan faydalanılmıştır. Ölçek örgütsel bağlılık<br />
boyutlarından; duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılığı içermektedir. Her<br />
boyut için 6 soru mevcuttur. Anketin 1.,2.,3.,15.,16.,17. soruları duygusal bağlılığı,<br />
4.,5.,6.,7.,8.,9. sorular devam bağlılığını, 10.,11.,12.,13.,14.,18. soruları normatif bağlılığı<br />
ölçmektedir.<br />
Çalışmada kullanılan ölçeklerin güvenilirlikleri Cronbach Alpha katsayısının saptanması<br />
suretiyle belirlenmiştir. Bu doğrultuda, araştırmanın örgütsel bağlılık ölçeği için α=0,74;<br />
örgütsel destek ölçeği için α=0,62 olarak bulunmuştur. Cronbach Alpha (α) ölçekte yer alan<br />
sorunun homojen bir yapı gösteren bir bütünü ifade edip etmediğini araştırır. Alfa katsayına<br />
bağlı olarak ölçeğin güvenirliği şu şekilde yorumlanır; -0,00 ≤ α < 0,40 ise ölçek güvenilirli<br />
değildir, - 0,40 ≤ α < 0,60 ise ölçeğin güvenilirliği düşük, - 0,60 ≤ α < 0,80 ise oldukça<br />
güvenilir, - 0,80 ≤ α < 1,00 ise ölçek yüksek güvenilir bir ölçektir (Kalaycı, 2008: 405).<br />
Örgütsel bağlılık alt boyutlarında ve ölçeklerin tamamı için Cronbach Alpha değerinin<br />
güvenilir ve kabul edilebilir bir düzeyde olduğu söylenebilir.<br />
3.3. Veri Analiz Yöntemi<br />
Araştırmaya katılan kişilerin bireysel özelliklerine ilişkin olarak yüzde dağılımları<br />
tablolaştırılarak verilmiştir. SPSS 15.0 (Statistical Packages for the Social Sciences)<br />
istatistiksel paket programı kullanılarak, demografik özellikler ile örgütsel destek ve<br />
örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı saptanmıştır. Araştırma<br />
verilerinin normal dağılım göstermemesi sonucunda, nonparametrik testlerin kullanılmasına<br />
ihtiyaç duyulmuştur.<br />
4. Bulgular ve Yorum<br />
4.1. Araştırma Örneklemine İlişkin Bulgular<br />
Tablo 1: Kişisel Bilgilere İlişkin Tanımlayıcı İstatistik Tablosu<br />
Kişisel Bilgiler f % Kişisel Bilgiler f %<br />
Erkek 108 59,7 Medeni Evli 119 66,5<br />
Cinsiyet<br />
Kadın 73 40,3 Durum Bekar 60 33,5<br />
25 ve altı 28 15,7<br />
1 yıldan az 22 12,3<br />
26-30 31 17,3 1-5 yıl 64 35,8<br />
31-35 37 20,7 Çalışma 6-10 yıl 35 19,5<br />
Yaş<br />
36-40 38 21,2 Süresi 11-15 yıl 31 17,3<br />
41-45 31 17,3 16-20 yıl 25 14,0<br />
46 ve üzeri 14 7,8 21-+ 2 1,1<br />
İlköğretim 10 5,6<br />
Lise 43 24,0<br />
Eğitim Önlisans 56 31,3<br />
Lisans 64 35,8<br />
Lisansüstü 6 3,3<br />
Araştırmaya katılanların kişisel özelliklerine ait bulgular Tablo 1’de yer almaktadır.<br />
Katılımcıların % 59,7’si erkek, % 40,3’ü kadındır. Araştırmaya katılanların yaş<br />
ortalamalarına bakıldığında 36-40 yaş aralığında olanların oranı % 21,2’dir. Çalışanların<br />
% 35,8’i lisans mezunudur. Medeni durum açısından ise, % 66,5’i evli, % 33,5’i bekardır.
108 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Çalışma süresine ait veriler incelendiğinde de 1-5 yıl çalışma aralığında olanların oranı<br />
% 35,8’dir.<br />
4.2. Araştırmaya Katılan Büro Çalışanlarının Kişisel Özellikleriyle Örgütsel Destek<br />
Algısı ve Örgütsel Bağlılığa İlişkin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />
0,05 anlamlılık düzeyinde kurumda çalışanlarının örgütsel destek algısı ve örgütsel<br />
bağlılıklarının yaşa, eğitim durumuna, çalışma süresine göre Kruskal-Wallis H Testi ile,<br />
cinsiyete, medeni duruma göre Mann-Whitney U testi ile farklılık gösterip göstermediği<br />
saptanmıştır.<br />
Tablo 2’de katılımcıların örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılıklarının yaşa göre farklılık<br />
gösterip göstermediğine ilişkin Kruskal-Wallis H Testi sonuçları yer almaktadır.<br />
Tablo 2: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılıklarının Yaşa Göre<br />
Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan Kruskal- Wallis H Testi Sonuçları<br />
Yaş N<br />
Sıra<br />
X<br />
Ortalama<br />
Serbestlik<br />
Derecesi<br />
p<br />
25 ve altı 27 96,8<br />
26-30 30 103,8<br />
Örgütsel Destek<br />
31-35 34 74,9<br />
9,679 5 0,035<br />
36-40 36 74,3<br />
41-45 29 85,7<br />
46 ve üzeri 13 72,9<br />
25 ve altı 23 78,4<br />
26-30 27 84,6<br />
Örgütsel Bağlılık<br />
31-35 34 73,6<br />
36-40 32 84,5<br />
6,617 5 0,251<br />
41-45 28 83,7<br />
46 ve üzeri 12 50,0<br />
Tablo 2’ye göre 0,05 önem seviyesinde örgütsel destek ile yaş grupları arasında χ²=9,679,<br />
p=0,035; örgütsel bağlılık ile yaş grupları arasında χ²=6,617 ve p=0,251 olarak saptanmıştır.<br />
Buna göre örgütsel destek algısı ile yaş arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmişken,<br />
örgütsel bağlılık ile yaş faktörü arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir.<br />
Ortalamalara bakıldığında 26-30 yaş aralığında olanlar en fazla örgütsel destek algısına<br />
sahip çalışanlardır. Daha sonra 25 yaş ve altındakiler 96,8 ortalama ile ikinci sırada örgütsel<br />
destek algısına sahip çalışanlardır.<br />
Tablo 3: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılığın Medeni Duruma<br />
Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan Mann-Whitney U<br />
Testi<br />
Örgütsel<br />
Destek<br />
Örgütsel<br />
Bağlılık<br />
Medeni Durum N Sıra Ortalama Z Mann-Whitney U p<br />
Evli 114 83,3<br />
Bekar 56 88,8<br />
-0,638 3000,0 0,523<br />
Evli 106 81,8<br />
Bekar 50 71,5<br />
-1,330 2300,0 0,183<br />
Tablo 3’te araştırmaya katılan büro çalışanlarının medeni durumlarına göre örgütsel destek<br />
algılarının ve örgütsel bağlılıklarının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğine ilişkin<br />
olarak, 0,05 önem seviyesinde Mann-Whitney U Testi yapılmıştır. Buna göre örgütsel<br />
destek ve örgütsel bağlılık ile medeni durum arasında anlamlı bir farklılık tespit<br />
edilememiştir. Ortalamalara bakıldığında da örgütsel destek algısının bekar olanlarda daha
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 109<br />
fazla olduğu görülmektedir. Evli olanların kurumlarına daha fazla bağlılık algısı içerisinde<br />
oldukları tespit edilmiştir.<br />
Tablo 4: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılıklarının Cinsiyete<br />
Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan Mann-Whitney U<br />
Testi<br />
Örgütsel<br />
Destek<br />
Örgütsel<br />
Bağlılık<br />
Cinsiyet N Sıra Ortalama Z Mann-Whitney U p<br />
Erkek 102 88,1<br />
Kadın 70 84,0<br />
-0,539 3397,5 0,590<br />
Erkek 97 79,7<br />
Kadın 61 79,1<br />
0,068 2939,5 0,946<br />
Tablo 4’te kurum çalışanlarının cinsiyet durumlarına göre örgütsel destek ve örgütsel<br />
bağlılık algılarının analiz sonuçları yer almaktadır. Buna göre örgütsel destek ve örgütsel<br />
bağlılık algısı cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Ancak, ortalamalara<br />
bakıldığında erkeklerin gerek örgütsel destek algılarının gerekse örgütsel bağlılıklarının<br />
kadınlara göre daha fazla olduğu söylenebilir.<br />
Tablo 5: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılığın Eğitim<br />
Durumuna Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan<br />
Kruskal-Wallis H Testi<br />
Eğitim Durumu N Sıra Ortalama X 2 Serbestlik Derecesi p<br />
İlköğretim 10 110,1<br />
Örgütsel<br />
Destek<br />
Örgütsel<br />
Bağlılık<br />
Lise 40 83,3<br />
Önlisans 54 89,2<br />
Lisans 60 81,1<br />
Lisansüstü 6 68,6<br />
İlköğretim 9 112,2<br />
Lise 37 77,2<br />
Önlisans 49 79,8<br />
Lisans 55 74,1<br />
Lisansüstü 6 64,5<br />
4,100 4 0,035<br />
6,202 4 0,042<br />
Tablo 5’de katılımcıların örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılıklarının eğitime göre<br />
farklılık gösterip göstermediği, 0,05 önem seviyesinde istatistiksel olarak Kruskal-Wallis H<br />
Testi ile araştırılmıştır. Örgütsel destek algısı ile eğitim durumu arasında χ²=4,100, p=0,035<br />
olarak; örgütsel bağlılık ile eğitim durumu arasında χ²=6,202, p=0,042 olarak tespit<br />
edilmiştir. Örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılık eğitim durumuna göre farklılık<br />
göstermektedir. Özellikle eğitim seviyesi düşük olanların daha fazla örgütsel destek algısına<br />
sahip olduğu tespit edilmiştir. Diğer boyutta eğitim seviyesi düşük olan çalışanların örgütsel<br />
bağlılıkları yüksektir.<br />
Tablo 6: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılıklarının Çalışma<br />
Süresine Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan<br />
Kruskal-Wallis H Testi<br />
Çalışma Süresi N Sıra Ortalama X 2 Serbestlik Derecesi p<br />
1 yıldan az 22 110,3<br />
1–5 yıl 60 90,5<br />
Örgütsel<br />
6–10 yıl 32 84,4<br />
Destek<br />
11,206 5 0,041<br />
11–15 yıl 30 72,1<br />
16–20 yıl 24 69,3<br />
21 ve üzeri yıl 2 73,5<br />
Örgütsel 1 yıldan az 20 87,5 3,194 5 0,670
110 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Bağlılık 1–5 yıl 53 78,6<br />
6–10 yıl 29 68,9<br />
11–15 yıl 29 82,6<br />
16–20 yıl 23 74,8<br />
21 ve üzeri yıl 2 105,5<br />
Tablo 6’da katılımcıların örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılıklarının çalışma süresine<br />
göre farklılık gösterip göstermediği, 0,05 önem seviyesinde istatistiksel olarak Kruskal<br />
Wallis H testi ile araştırılmıştır. Örgütsel destek ile çalışma süresi arasında χ²=11,206 ve<br />
p=0,041; örgütsel bağlılık ile çalışma süresi içerisinde χ²=3,194 ve p=0,670 olarak<br />
saptanmıştır. Buradan örgütsel destek algısı ile çalışma süresi arasında anlamlı bir farklılık<br />
tespit edilirken, örgütsel bağlılık ile çalışma süresi arasında anlamlı bir farklılık tespit<br />
edilememiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde çalışma süresi genel olarak arttığında<br />
örgütsel desteğin azaldığı görülmektedir.<br />
Tablo 7: Araştırmaya Katılan Çalışanlarının Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel<br />
Bağlılığa İlişkin Correlate-Bivariate Spearman’s Analiz Tablosu<br />
Spearman’s Korelasyonu (r) Örgütsel Destek Örgütsel Bağlılık<br />
Örgütsel<br />
P 1,000 0,477<br />
Destek<br />
r - 0,000<br />
Örgütsel<br />
Bağlılık<br />
**p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 111<br />
kurum bünyesine yeni katılanların örgüt içerisine adaptasyonu için örgütsel desteğin<br />
sağlandığı görülmektedir.<br />
Çalışmanın temel amacı örgütsel bağlılığın sağlanmasında örgütsel desteğin etkisini<br />
araştırmaktır. Bu kapsamda yapılan korelasyon analizinde örgütsel destek algısı ile örgütsel<br />
bağlılık arasında orta kuvvette anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Regresyon analizi ile de<br />
bağlılığın oluşmasında örgütsel desteğin % 30 oranında etkili olduğu saptanmıştır. Buradan<br />
kurumlarda bağlılığı arttırmak için çalışanlara örgütsel destek sağlanmalıdır. Örgütsel destek<br />
algısı arttıkça, örgütsel bağlılığın arttığı söylenebilir. Büro çalışanlarının kurumlarıyla ile<br />
ilgili olarak edindiği pozitif duygular, yönetim kademesinin çalışanlara değer vermesinin,<br />
çalışanların örgütsel bağlılığını arttıracağı düşünülmektedir.<br />
Kaynakça<br />
Allen, N. J., Meyer, P. J. (1990), The Measure and Andecedents of Affective, Continuance<br />
and Normative Commitment to the Organization. Journal of Occupational Psychology, 63,<br />
1-18.<br />
Aselage, J., Eisenberger, R. (2003), Percived Organizational Support and Psychological<br />
Contracts: A Theorical Integration. Journal of Organizational Behaviour, 24, 2003, 491-509.<br />
Balay, R. (2000), Yönetici ve Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık. Ankara: Nobel.<br />
Beugre, C. D. (2002), Understanding Organizational Justice and its Impact on Managing<br />
Employee: An African Perspective. Journal of Human Ressource Management, 13 (7).<br />
Eisenberger, R., Huntington, R., Hutchison, S., Sowa, D. (1986), Percived Organizational<br />
Support. Journal of Applied Psychology, 71 (3), 500-507.<br />
Eisenberger, R., Fasolo, P., Davis-LaMastro, V. (1990), Perceived Organizational Support<br />
and Employee Diligence, Commitment, and Innovatiın. Journal of Applied Psychology, 75,<br />
51–59.<br />
Eisenberger, R., Armeli, S., Rexwinkel B., Lynch, P. D., Rhoades L. (2001), Reciprocation<br />
of Perceived Organizational Support. Journal of Applied Psychology, 86 (1), 42–51.<br />
Eisenberger, R. (2002), Perceived Supervisor Support: Contribution to Perceived<br />
Organizational Support and Employee Retention. Journal of Applied Psychlogy, 87 (3),<br />
565-573.<br />
Eisenberger, R., Aselage, J., Sucharski, I. L., Jones, J. R. (2004), Percived Organizational<br />
Support, The Employment Relationship: Examining Psychological and Contextual<br />
Perspectives. Oxford University Press, 206-225.<br />
Erdoğan, İ. (1999), İşletme Yönetiminde Örgütsel Davranış, İstanbul: Dönence.<br />
Eren, E. (2004), Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, İstanbul: Beta.<br />
Ergeneli, A., Arı, G. S. (2005), Krizde İşten Çıkarmaların Banka Yöneticileri Üzerine<br />
Etkileri: Örgütsel Bağlılık, Güven ve Güçlendirme Algıları. Ankara Üniversitesi SBF<br />
Dergisi, 60 (1), 122-147.<br />
Folger, R., Mary A. K. (1989), Effect of Prucedural and Distributive Justice on Reactions to<br />
Pay Raise Decision. Academy of Management Journal, 32 (1), 115-130.<br />
Kalaycı, Ş. (2008), SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri. (3. Baskı).<br />
Ankara: Asil.
112 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Meyer, J. P., Allen, N. J. (1991), A Three Component Conceptualization of Organizational<br />
Commitment. Human Resources Management Review, 1, 61–89.<br />
Meyer, J. P., Allen, N. J., Smith C. A. (1993), Commitment to Occupations: Extension and<br />
Test of a Three-Component Conceptualization. Journal of Applied Psychology, 78 (4), 538–<br />
551.<br />
Meyer, J. P., Allen, N. J. (1997), Commitment in The Workplace: Theory, Reserch and<br />
Application. Sage Pub-Inc. Thousand Oaks.<br />
Meyer, J. P., Smith, C. A. (2000), HRM Practices and Organizational Commitment: Test of<br />
a Mediation Model. Journal of Administrative Sciences, 17 (4), 319–331.<br />
Mowday, R., Steers, R., Porter, L. (1979), The Measurement of Organizational<br />
Commitment. Journal of Vocational Behavior, 14, 224–247.<br />
O’Reilly, C., Chatman, J. (1986), Organizational Commtment and Psychological<br />
Attachment: The Effect of Compliance, Indentification and Internalization on Prosocial<br />
Behavior. Journal of Applied Psychology, 71, 492–499.<br />
Obeng, K., Ugboro, I. (2003), Organizational Commitment Among Public Transit<br />
Employees: An Assessment Study. Journal of The Transportation Research Forum, 57 (2),<br />
83–89.<br />
Rhoades, L., Eisenberger, R., Armeli, S. (2001), Affective Commitment to The<br />
Organization: The Contribution of Perceived Organizational Support. Journal of Applied<br />
Psychology, 86 (5), 825-836.<br />
Rhoades, L., Eisenberger, R. (2002), Perceived Organizational Support: A Review of The<br />
Literature. Journal of Applied Psychology, 87 (4), 698-714.<br />
Settoon, R., Bennet, N., Liden, R. (1996), Social Exchange in Organizations: Percetived<br />
Organizational Support, Leader-Member Exchange, and Employee Reciprocity. Journal of<br />
Applied Psychology, 81 (3), 219-227.<br />
Shanock, L. R., Eisenberger, R. (2006), When Supervisors Feel Supported: Relationships<br />
with Subordinates’ Perceived Supervisor Support, Perceived Organizational Support, and<br />
Performance. Journal of Applied Psychology, 91 (3), 689–695.<br />
Shore, L., McFarlane L., Tetrick, E. (1991), A Construct Validity Study of the Survey of<br />
Perceived Organizational Support. Journal of Applied Psychology, 76 (5), 637-643.<br />
Sökmen, A. (1995), Ankara’daki Beş Yıldızlı Konaklama İşletmelerinde Örgütsel Bağlılık<br />
ile İşgören Performansı Arasındaki İlişkinin Belirlenmesinde Yönelik Ampirik Bir<br />
Araştırma. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Gazi Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Ankara.<br />
Yıldız, S. (2008), Örgüt Kültürünün, İşten Ayrılma Eğilimi ve Çalışan Verimliliği<br />
Üzerindeki Etkisi: Bir Ara Değişken Olarak Örgütsel Destek Algısı.(Yayınlanmamış yüksek<br />
lisans tezi). Abant İzzet Baysal Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 113<br />
PSİKOLOJİK SÖZLEŞMENİN BÜRO ÇALIŞANLARININ SİNİK<br />
DAVRANIŞLARINA ETKİSİ<br />
Bahar SEREZ ARSLAN 1<br />
Safiye ŞAHİN 2<br />
Berrak DENİZ DEĞER 3<br />
ÖZET<br />
Bu araştırma ile büro çalışanlarının sinik davranış düzeyini ölçmek ve büro çalışanlarının<br />
psikolojik sözleşmelerinin sinik davranışları üzerine etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Veri<br />
toplama araçları olarak Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen genel sinizm ölçeği,<br />
Vance, Brooks ve Tesluk (1997) tarafından geliştirilen örgütsel sinizm ölçeği ve Millward<br />
ve Hopkins (1998) tarafından geliştirilen psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır.<br />
Araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesi ve bir belediyede görev yapan büro çalışanları<br />
oluşturmaktadır. Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden toplam 120 büro çalışanı<br />
araştırmaya dahil edilmiştir. Anketlerden elde edilen veriler SPSS veri seti ile analiz<br />
edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; örgütsel sinizm düzeyinin 3,13±0,6 ile orta düzeyde<br />
olduğu, genel sinizm düzeyinin ise 3,62±0,8 ile orta düzeyin biraz üstünde olduğu tespit<br />
edilmiştir. Genel sinizm ile örgütsel sinizm arasında pozitif yönde çok anlamlı bir<br />
korelasyon olduğu bulunmuştur (r = 0,306; p
114 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
psikolojik sözleşmelerinin sinik davranışları üzerine etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Veri<br />
toplama araçları olarak Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen genel sinizm ölçeği,<br />
Vance, Brooks ve Tesluk (1997) tarafından geliştirilen örgütsel sinizm ölçeği ve Millward<br />
ve Hopkins (1998) tarafından geliştirilen psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır.<br />
Psikolojik sözleşme boyutu; işlemsel ve ilişkisel olmak üzere iki alt boyuttan oluşmaktadır.<br />
Psikolojik sözleşmenin işlemsel alt boyutu; tarafların ilişkiye yalnızca özelleştirilmiş, dar<br />
kapsamlı, kısa dönemli ve ekonomik değişimlerle ilgili yükümlülüklerle sınırlı katılımını<br />
gerektirmektedir. İlişkisel psikolojik sözleşme ise geniş, açık uçlu ve uzun dönemli<br />
yükümlülükleri içermektedir. İlişkisel sözleşmeler yalnızca parasal değişimleri değil aynı<br />
zamanda bağlılık, destek gibi sosyo-duygusal değişimleri de içermektedir (Morrison ve<br />
Robinson, 1997). İşlemsel psikolojik sözleşme alt boyutu ile örgütsel sinizm ve genel sinizm<br />
boyutları arasında pozitif korelasyon; ilişkisel psikolojik sözleşme alt boyutu ile örgütsel<br />
sinizm ve genel sinizm boyutları arasında negatif korelasyon göstereceği düşünülmektedir.<br />
Ayrıca örgütsel sinizm üzerinde psikoljik sözleşme boyutu ve alt boyutlarının etkisi olduğu<br />
öne sürülmektedir. Araştırmanın bu savları kandidatif yöntemlerle test edilmiştir.<br />
Sinizim<br />
Sinizm kelimesi kökenlerini yaklaşık olarak M.Ö 500 yıllarında (Metzger, 2004) ortaya<br />
çıkan Antik Yunan felsefi düşüncesi olan “sinik (kinik)” kelimesinden almaktadır (Mantere<br />
ve Martinsuo, 2001). Felsefeye dayandırılan sinizim kavramı, Kanter ve Mirvis (1991, s.45)<br />
A.B.D’de, Dean, Brandes ve Dharwadkar, (1998, s.341) ise Asya ve Avrupa’da yaygınlaşan<br />
bu tutuma, literatürdeki adıyla sinisizme vurgu yapmışlardır. Kanter ve Mirvis (1989),<br />
sinisizmi kişinin toplumla, kendisiyle, kurumlarla ve diğerleriyle ilgili yaşadığı hayal<br />
kırıklığı olarak ele aldıkları ve ABD’deki işgücünün %43’ünün sinik olduğunu öne<br />
sürdükleri eserleriyle bu konuda bir araştırma ilgisinin dogmasına yol açmıştır (Summers,<br />
2006, s.394).<br />
Antik kökene dayandırılan sinizim kavramı yönetim açısından 1990 ‘lı yılların başında<br />
yönetimin bilimi açısından önem kazanmıştır. Sinisizm konusunda bu dönemde yapılan<br />
çalışmaları iki gruba incelenmektedir; . Birinci grupta yer alan çalışmalar (Dean ve digerleri,<br />
1998; Abraham, 2000; Wanous, Reichers ve Austin, 2000) daha çok kavramsallaştırmaya,<br />
örgütsel sinisizmi tanımlamaya ve ölçek geliştirmeye yönelik çalışmalardır. Örgütsel<br />
sinisizmin öncüllerini ve sonuçlarını, farklı bağlamlarda ve farklı durumsal değişkenler<br />
aracılığı ile keşfetmeye yönelik çalışmalar (Bommer, Rich ve Rubin, 2005; Bernerth,<br />
Armenakis, Feild ve Walker, 2007; Wu, Neubert ve Yi, 2007) ikinci grubu oluşturmaktadır.<br />
Çalışmaların başlangıcında örgütsel sinisizmin öncülleri olarak liderlik, örgüt içindeki güç<br />
dağılımı, örgütsel değişim çabaları ve yöntemsel adalet öngörülmüştür (Davis ve Gardner,<br />
2004; Stanley ve digerleri, 2005; Bernerth ve digerleri, 2007). Türkçe literatürde ise,<br />
sinisizmin yerine kuşkuculuk kavramının kullanıldığı görülmüştür (Bond ve Kirshenbaum,<br />
2004). Kuşkuculuk kavramında başarılı olunması konusunda bir tereddüt içerisinde olmakla<br />
birlikte, olumlu bir değişim yaşanacağına inanılmakta, sinizmde ise, örgüt liderlerine karşı<br />
bir inanç kaybı yaşanmakta ve geçmişte yaşanan kesin başarısızlıklara tepki söz konusudur<br />
(Reichers ve diğerleri, 1997).<br />
Sinizm Boyutları<br />
Sinisizm yazını iki temel yapıya işaret etmektedir. Bunlardan biri genel sinisizm diğeri ise<br />
örgütsel sinisizmdir. Modern algılamalara göre sinisizm, (a) özellikle insanların gizli, açığa<br />
vurulmamış amaçları hakkında kötümser, hayal kırıklığına dayalı olarak olayları açıklama<br />
tutumu; (b) kendi çıkarlarını korumak veya artırmak için sırf araç olarak başkalarıyla<br />
ilgilenme, işleri idare etme eğilimidir (Mautner, 1997, s.119). Sinik kavramı Oxford<br />
İngilizce Sözlüğünde (1989) ise “İnsanı harekete geçiren güdü ve eylemlerde samimiyete ve<br />
iyiliğe inanmama eğilimli; alaycı ve gülüşüyle bunu vurgulamayı alışkanlık haline getirmiş
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 115<br />
olan, küçümseyerek hata bulucu kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu tanımlar<br />
günümüzdeki sinisizm anlamıyla tam olarak örtüşmemektedir (Bakker, 2006, s.123.).<br />
Genel sinisizm, insan davranışı ile ilgili genellikle olumsuz algıları yansıtan, doğuştan gelen<br />
ve kararlı bir kişilik özelliğidir (Abraham, 2000, s.270). Örgütsel sinisizm ise, bir kişinin<br />
çalıştığı örgüte yönelik geliştirdiği, bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutları içeren negatif<br />
bir tutumdur (Dean, Brandes,Dharwadkar, 1998). Genel sinizm kişin yaşam tarzı, kişilik<br />
anlayışını oluşturan öğeleri içerirken , örgütsel sinizm ise, örgütün iklimin kişinin örgütsel<br />
algılarını etkileme derecesi ile oluşan negatif ve istenmeyen bir tutum olarak açıklanabilir.<br />
Örgütsel sinizm çalışanların, örgütlerinin dürüstlükten yoksun olduğuna inandıkları zaman<br />
ortaya çıkmaktadır. Dürüstlüğün olmadığına dair bu algılama özellikle daha çok; ahlaklılık,<br />
adalet ve dürüstlük ile ilgili temel beklentilerin ihlal edildiği algısından<br />
kaynaklanabilmektedir. Örgütsel sinizm, geleceğe dönük bir nitelik olarak<br />
kavramsallaştırılmakta, deneyimler sonucu gelişen bir “öğrenilmiş düşünceyi” temsil ettiği<br />
ileri sürülmektedir (Johnson ve M. O'leary-Kelly,2003:629).<br />
Psikolojik Sözleşme<br />
Psikolojik sözleşme kavramını 1960’da işçi ve işveren arasındaki ilişkileri ifade etmek için<br />
kullanan Argyris, iki fabrikada gerçekleştirdiği gözlem ve mülakatlar sonucunda psikolojik<br />
sözleşmenin oluşumunu işçi ve formen arasındaki ilişkilerde, işçinin informal örgüt<br />
normlarına saygı duyduğu durumlarda gerçekleştiğini öne sürmüştür. Kavramın isim babası<br />
sayılan Levinson ve diğerleri (1962) de psikolojik sözleşmeyi “örgüt ve çalışanlar arasında<br />
karşılıklı beklentilerin toplamından oluşan yazılı olmayan sözleşmeler” olarak ele alarak,<br />
işveren ve çalışan arasındaki kişinin karşısındaki kişiye sözsüz kabulüne olan bağlılığının<br />
karşılıklı örtük beklentileri gösterdiğini söylemişlerdir. Daha biçimsel olarak, Argyris<br />
(1960) ve Levinson (1962) psikolojik sözleşmeyi, ikili ilişkilerin yönetilmesini sağlayan bir<br />
dizi ikili (karşılıklı) beklentiler olarak tanımlamışlardır.<br />
Psikolojik sözleşme, en az bir tarafın, karşı taraftan geleceğe dair bir söz aldığına inanması<br />
halinde gerçekleşir. Karşı tarafa bir katkıda bulunulmuş ve gelecekte fayda getirmesi<br />
beklenen bir yükümlük yaratılmıştır (Rousseau, 1990:389-400). Bu tanım ile birlikte<br />
kavramın odağı, ilişki boyutundan birey boyutuna çekilmiştir ve bu tarihten sonra yapılan<br />
çalışmalar genellikle Rousseau’nun tanımına bağlı kalmıştır (Coyle-Shapiro ve<br />
Kessler,2000:903-930).<br />
Rousseau ve Schalk (2000) ise, psikolojik sözleşmenin oluşabilmesi için ; ilk olarak bireysel<br />
özgürlüğün varlığına değinmiş, . Eğer kişi sözleşmenin adil ve eşit olduğunu algılıyorsa<br />
karşılıklı ilişkilerinden tatmin olacak ve bu ilişkiyi sürdürme konusunda istekli<br />
davranacaklardır. (Moorhead ve Griffin 1995).Ve işten ayrılma oranları düşecektir.<br />
Psikolojik sözleşmenin ihlâl edilmesi durumunda, çalışanların örgüte bağlılıkları azalmakta<br />
ve iş değiştirmenin yolları aranmaya başlamaktadır (Leung ve Chang, 2002:77). İkinci<br />
olarak da; “sosyal kararlılık”, psikolojik sözleşmenin gerçekleşebilmesi için kritik bir<br />
gereksinimdir. Rousseau (1989:121-139) ise, “personel ve işveren arasındaki yazılı olmayan<br />
şart ve durumlara dair kişinin inançları” olarak tanımlanan psikolojik sözleşmede eğer<br />
karşılıklı faydacılık yitirilmeye başladığı süreçte psikolijik sözleşmeye bağlılık azalacaktır.<br />
Psikolojik sözleşme; kuramsal kökenleri Blau'nun (1964) sosyal mübadele kuramı ve<br />
Adams'ın (1965) eşitlik kuramına dayanmaktadır. Psikolojik sözleşmenin yönetim yazınında<br />
daha çok biçimsel (ilişkisel, işlemsel), içeriksel (algılanan yükümlülükler veya dönüşümün<br />
türü) ve ihlaller düzeyinde ele alındığı görülmektedir (Millward ve Brewerton 2000).<br />
Psikolojik sözleşme ihlali, kişilerin psikolojik sözleşmelerindeki bir ya da birden fazla<br />
yükümlülüğün örgüt tarafından yerine getirilmemesi olarak tanımlanır (Robinson ve<br />
Rousseau, 1994; Morrison ve Robinson, 1997). İşgörene sağlanan kariyer gelişim fırsatları ,
116 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
finansal ödüllerin bulunması, işbirliğine dayalı hoş bir çalışma ortamının olması, geri<br />
bildirim ve yol gösterimi içeren kişisel desteğin bulunması , özel hayata saygı gösterilmesi<br />
psikolojik sözleşmeyi olumlu yönde etkilerken bu maddelerin eksikliği psikolojik<br />
sözleşmenin ihlal edilmesi anlamına gelecektir. Ayrıca işin içeriği zorlayıcı bir yönde ise<br />
psikolojik sözleşme olumsuz yönde etkilenecek, işin ilgi çekici çeşitlendirilmiş olması da<br />
olumlu yönde etkileyecektir. De Vos, Buyens ve Chalk, 2003) Morrison ve Robinson<br />
(1997), psikolojik sözleşmenin ihlal edilmesini, “sözünden dönmek” (amaçlı olarak ya da<br />
şartların değişmesi sonucu işverenin verdiği sözü kasten bozması) ve “uyumsuzluk” (çalışan<br />
ve işverenin verilen sözün ne olduğu konusunda farklı algılara sahip olmaları) olmak üzere<br />
iki nedene bağlamışlardır.<br />
Psikolojik sözleşme kavramının genel özellikleri ise, Levinson ve diğerleri (1962) tarafından<br />
aşağıdaki şekilde özetlenmiştir.<br />
Geçmiş deneyim ve ilişkilere bağlı olarak gelişen psikolojik sözleşmedeki<br />
yükümlülükler iş sözleşmelerinin aksine yazılı değil, algısaldır. Bu nedenle değişim unsuru<br />
olan diğer tarafla paylaşılmamışlardır.<br />
Psikolojik sözleşmedeki taraflar birbirine bağımlıdırlar. Psikolojik sözleşmeler<br />
psikolojik uzaklıklar gerektirir. Levinson ve diğerleri (1962) psikolojik mesafeyi, kişilerin<br />
bilgi paylaşmak için diğer kişilerle yakın olma gereksinimi biçiminde açıklamıştır.<br />
Psikolojik sözleşmeler dinamiktir. Oluşturulduktan sonra aynı kalmazlar örgütsel<br />
deneyimlere göre sürekli gelişim içindedirler.<br />
Rosseau (1995) işlemsel ve ilişkisel sözleşmeleri şu şekilde tanımlamıştır:<br />
İşlemsel Sözleşmeler:<br />
Kısa vadeli finansal kazanç, Örgütü<br />
uzun dönem işveren olarak görmeme<br />
Ekonomik teşviklerin sağlanması<br />
İşe katılımda eksiklik<br />
İş gerekleri ile sözleşmeden doğan<br />
yükümlülükleri yerine getirme<br />
Daha sınırlı bir esneklik<br />
Maddelerin açık ve anlaşılır olduğu<br />
sözleşme türüdür.<br />
Araştırmanın Yöntemi<br />
İlişkisel Sözleşmeler:<br />
İlişki ve zaman dilimi açık uçlu<br />
İşveren ve çalışan açısından yatırımın önemli olduğu<br />
Çalışanın yükümlülüğü olan sıkı çalışma<br />
Hızlı kariyer gelişimi gibi yüksek dışsal dönüş alması<br />
Dinamik ve değişime açık olan<br />
Maddelerinin örtük ve sübjektif, sözleşme bağlılığı kadar<br />
duygusal katılımında önemli olduğu sözleşmelerdir<br />
Bu çalışmanın amacı büro çalışanlarının sinik davranış düzeyini ölçmek ve büro<br />
çalışanlarının psikolojik sözleşmelerinin sinik davranışları üzerine etkisini belirlemektir.<br />
İşgörenlerin sinik davranışlar ve psikolojik sözleşme ile ilgili algılamalarını ölçebilmek<br />
amacıyla anket tekniğine dayalı nicel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma da<br />
Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen genel sinizm ölçeği, Vance, Brooks ve Tesluk<br />
(1997) tarafından geliştirilen örgütsel sinizm ölçeği ve Millward ve Hopkins (1998)<br />
tarafından geliştirilen psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır.<br />
Genel sinizmi belirlemek amacıyla kullanılan Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen<br />
ölçeğin Türkçe’ye uyarlaması Tokgöz ve Yılmaz (2008) tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />
Ölçek 5 noktalı Likert ölçeğidir. Tıbbi sekreterlerden ifadeleri “Tamamen Katılıyorum (5)”,<br />
“Katılıyorum (4)”, “Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum (2)” ve “Hiç Katılmıyorum<br />
(1)” seklinde derecelendirerek yanıtlamaları istenmiştir. Puanların yükselmesi genel sinizm<br />
düzeyinin arttığını göstermektedir.<br />
Örgütsel Sinizm ölçeğinin Türkçe’ye uyarlaması ise Güzeller ve Kalağan (2008) tarafından<br />
gerçekleştirilmiştir. Ölçekte yer alan her bir maddenin gerçekleşme düzeyini belirlemek için
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 117<br />
“Tamamen Katılıyorum (5)”, “Katılıyorum (4)”, “Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum<br />
(2)” ve “Hiç Katılmıyorum (1)” dereceleri kullanılmıştır. Olumlu maddeler 5’den 1’e,<br />
olumsuz maddeler 1’den 5’e doğru puanlanmaktadır. Puanların yükselmesi örgütsel sinizm<br />
düzeyinin arttığını göstermektedir.<br />
Büro çalışanlarının Psikolojik Sözleşme düzeylerini belirlemek amacıyla ise Millward ve<br />
Hopkins (1998) tarafından geliştirilmiş psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin 10<br />
maddesi psikolojik sözleşmenin işlemsel alt boyutunu ve 7 maddesi psikolojik sözleşmenin<br />
ilişkisel alt boyutunu ölçen toplam 17 maddeden oluşmaktadır. 5’li Likert ölçeği olarak<br />
yapılandırılmış ve maddeleri çalışanların algılama düzeylerine göre; “1,” “kesinlikle<br />
katılmıyorum;” “2,” “katılmıyorum;” “3,” “kararsızım;” “4,” “katılıyorum;” “5,” “kesinlikle<br />
katılıyorum” olarak puanlandırmaları istenmiştir.<br />
Bu çalışma da Ölçeklerin güvenilirlik analizleri yapılmış ve Cronbach Alfa değeri genel<br />
sinizm düzeyi ölçeği için 0,87, örgütsel sinizm ölçeği için 0,74, psikolojik sözleşme<br />
ölçeğinin alt boyutlarından işlemsel sözleşme ölçeği için 0,57 ve ilişkisel sözleşme ölçeği<br />
için 0,70 çıkmıştır.<br />
Araştırmanın örneklemini, bir üniversite hastanesi ve belediyede görev yapan büro<br />
çalışanları oluşturmaktadır. Araştırmaya toplam 120 büro çalışanı gönüllü olarak katılmıştır.<br />
Deneklerden elde edilen veriler SPSS veri seti ile analiz edilmiş ve Tanımlayıcı verilerin<br />
değerlendirilmesinde frekans, yüzdeler ve aritmetik ortalama kullanılmıştır. Değişkenler<br />
arasındaki ilişkileri saptamak amacıyla; Tek Yönlü Varyans Analizi, Bağımsız Örneklem T-<br />
test, Korelasyon ve Regresyon analizleri kullanılmıştır.<br />
Araştırmanın Sonuçları ve Öneriler<br />
Araştırmaya katılan büro çalışanlarının 81’i (%67,5) kadın, 39’u (%32,5) ise erkektir.<br />
Ankete katılanların 50’si (%41,6) ilköğretim ve lise, 35’i (%29,2) önlisans, 35’i (%29,2)<br />
lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim almıştır. Katılımcıların 79’unun (65,8) evli, 41’inin<br />
(34,2) bekar olduğu görülmektedir. Ankete katılanların kadro durumuna bakıldığında ise<br />
ankete yanıt verenlerin 40’ının (%33,9) kadrolu, 72’sinin (%61) sözleşmeli olduğu<br />
saptanmıştır.<br />
Katılımcıların yaş ortalaması 33,8±8,5’tur ve yaş aralığı 20-55’tir. Büro çalışanlarının<br />
toplam çalışma sürelerinin ortalaması ise 11,5±8 yıldır. Birimde çalışma süresinin<br />
ortalamasının ise 7,5±8 yıl olduğu görülmüştür.<br />
Ankete yanıt veren büro çalışanlarının örgütsel ve genel sinizm düzeylerine ilişkin verdikleri<br />
yanıtların ortalamalarına baktığımızda; örgütsel sinizm düzeyinin 3,13±0,6 ile orta düzeyde<br />
olduğu, genel sinizm düzeyinin ise 3,62±0,8 ile orta düzeyin biraz üstünde ve örgütsel<br />
sinizm düzeyinden de daha yüksek olduğu görülmektedir. Genel sinizm ile örgütsel sinizm<br />
arasındaki ilişkiyi sorgulamak amacıyla korelasyon analizi yapılmış ve aralarında anlamlı<br />
bir korelasyon olduğu bulunmuştur (r = 0,306; p
118 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Psikolojik sözleşme değişkeninin iki alt boyutundan biri olan işlemsel psikolojik sözleşme<br />
değişkeni ile örgütsel sinizm arasında istatistiksel olarak pozitif yönde çok anlamlı bir ilişki<br />
olduğu (ß=0,510; p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 119<br />
Efilti, S., Gönen, Y. ve Öztürk, F. (2008), Örgütsel Sinizm: Akdeniz Üniversitesinde Görev<br />
Yapan Yönetici Sekreterler Üzerinde Bir Alan Araştırması, 7. Ulusal Büro Yönetimi ve<br />
Sekreterlik Kongresi Kitabı, Trabzon:Karadeniz Teknik Üniversitesi.<br />
Erdost, H.E., Karacaoğlu, K., ve Reyhanoğlu, M. (2007), Örgütsel Sinizm Kavramı ve ilgili<br />
Ölçeklerin Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi. 15. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon<br />
Kongresi Kitabı (s. 513-523). Sakarya: Sakarya Üniversitesi.<br />
Güzeller, C.O. ve Kalağan, G. (2008). Örgütsel Sinizm Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması Ve<br />
Çeşitli Değişkenler Açısından Eğitim Örgütlerinde İncelenmesi. 16.Yönetim ve<br />
Organizasyon Kongresi Kongre Kitabı (ss.87-94). Antalya: İstanbul Kültür Üniversitesi.<br />
Johnson, J.L., O’leary-Kelly, A. M. (2003). The effects of psychological contract breach and<br />
organizational cynicism: Not all social exchange violations are created equal.Journal of<br />
Organizational Behavior, 24, 627-647.<br />
Kutanis, R.Ö. ve Çetinel, E. (2009), Adaletsizlik Algısı Sinisizmi Tetikler mi? :Bir Örnek<br />
Olay, 17.Yönetim ve Organizasyon Kongresi Kongre Kitabı (ss. 686-690).Eskişehir:<br />
Osmangazi Üniversitesi.<br />
Leung, A.S.M., L.M.K. Chang (2002). “Organizational downsizing: psychological impact<br />
on surviving managers in Hong Kong,” Asia Pasific Business Review, 8(3), ss. 76- 94.<br />
Levinson, H., C. Price, K. Munden, H. Mandl, C. Solley (1962), Men, Management, and<br />
Mental Health, Cambridge, MA: Harvard University Press.<br />
Metzger, M.D. (2004). A Qualitative Inquiry into the Formation of Beliefs in a Police<br />
Organization. Unpublished Doctoral Dissertation, The George Washington University,<br />
Washington.<br />
Millward, L.J., P. M. Brewerton (2000), “International Review of Industrial and<br />
Organizational Psychology,” Psychological Contracts: Employee Relations for the 21st<br />
Century, Derl: C. Cooper ve I. Robertson (Chichester: John Wiley & Sons, Inc.), ss. 1- 63.<br />
Mirvis, P.H. and Kanter, D.L. (1991), Beyond Demography: A Psychographic Profile of<br />
The Workforce, Human Resource Management, 30 (1), 45-68.<br />
Moorhead, G., R.W. Griffin (1995), Organizational Behavior Managing People and<br />
Organizations (4th edition), Boston/USA: Houghton Mifflin Company.<br />
Morrison, E.W., S.L. Robinson (1997), “When employees feel betrayed: a model of how<br />
psychological contract violation develops,” Academy of Management Review, 22(1), ss.<br />
226- 256.<br />
Moutner, T. (1997). Dictionary of Philosophy, Penguin Reference Books.<br />
Reichers, A. E., Wanous, J.P. and Austin, J. T. (1997). Understanding and Managing<br />
Cynicism About Organizational Change, Academy of Management Executive, 11 (1), 48-59.<br />
Rousseau, D.M. (1990), “New hire perceptions of their own and their employer’s<br />
obligations: a study of psychological contracts,” Journal of Organizational Behavior, 11, ss.<br />
389- 400.<br />
Stanley, D. J., Meyer, J. P. ve Topolnytsky, L (2005). Employee cynicism and resistance to<br />
organizational change. Journal of Business and Psychology, 19(4), 429-459.<br />
Summers, L. (2006). The cynical Americans: living and working in an age of discontent and<br />
disillusion (Book review), Personnel Psychology, 43/2, 394-398.
120 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tokgöz, N., Yılmaz, H. (2008). Örgütsel sinisizm: Eskişehir ve Alanya’daki otel<br />
işletmelerinde bir uygulama. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8 (2), 283-305.<br />
Wanous, J. P., Reichers, A. E. ve Austin, J. T. (2000). Cynicism about organizational<br />
change measurement, antecedents, and correlates. Group & Organization Management<br />
25(2), 132-153.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 121<br />
SİNİZM, TÜKENMİŞLİK VE KİŞİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLER: BİLİŞİM<br />
SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARI KAPSAMINDA BİR İNCELEME<br />
Hale ALAN 1<br />
Cemalettin Öcal FİDANBOY 2<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmanın amacı, insanın doğasına ilişkin olumsuz bir görüşü yansıtan insanın<br />
yaşamının mutsuzluk ürettiğini, insanların diğerlerini suistimal ettiğini ve sosyal kurumlara<br />
güvensizliği ifade eden sinizm ve stresin ilerlemiş şekli olan tükenmişlik ile bireylerin<br />
kişilik özellikleri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmaktır. İş yaşamında strese bağlı geri<br />
çekilme tepkileri arasında yer alan sinizm tükenmişliğin boyutlarından biri olarak<br />
savunulmuştur. Çalışanların kurumlarına veya işverenlerine karşı umutsuzluk, hüsran, hayal<br />
kırıklığı ve güvensizlik hissetmeleri bunun sonucudur. Bireylerin kişilik özelliklerinin sinik<br />
tutumları ve tükenmişlik düzeyleri üzerine olan etkileri bu çalışmada ortaya çıkartılmıştır.<br />
Bu araştırma Ankara ilinde bilişim sektöründe çalışan 45 kişi kapsamında<br />
gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların tükenmişlik düzeyleri Maslach Tükenmişlik<br />
Envanteriyle, sinik tutumlar Brandes Sinizm Ölçeğiyle ve kişilik özellikleri Beş Faktör<br />
Kişilik Envanteri Ölçeği kullanılarak veriler toplanmıştır. Çalışanların sinik tutumları,<br />
tükenmişlik düzeyleri ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkileri kapsamlı bir şekilde<br />
inceleyen bu çalışmanın, bu konuda gelecekte araştırma yapacak olan araştırmacılara yol<br />
gösterici nitelikte olacağı düşünülmektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: Sinizm, Tükenmişlik, Kişilik Özellikleri, Bilişim Sektörü<br />
1. Giriş<br />
Son yıllarda davranış bilimlerinde önemi artan konulardan birisi de sinizmdir. Tükenmişlik<br />
ise örgütte olumsuzlukların ve devamsızlıkların yaşanmasına, işgören devir hızının<br />
artmasına ve verimliliğin azalmasına da neden olan, kişilerde fiziksel ve ruhsal sorunlara yol<br />
açan önemli bir sorundur. Bu çalışmada örgütsel sinizm ve tükenmişlik kavramlarının<br />
bilişim sektöründe çalışan yöneticilerin kişilik özelliklerine göre farklılık gösterip<br />
göstermediği araştırılmıştır.<br />
1.1. Sinizm Kavramı ve Boyutları<br />
Sinizm terimi geliştirilerek günümüzde kullanılan anlamı ile çeşitli tanımları ise; bireylerin<br />
yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı kabul eden kimse<br />
olarak açıklanan ‘sinik’ ve bunu açıklamaya çalışan düşünceye ‘sinizm’ denilmektedir.<br />
Sinizme ilişkin temel inanç; dürüstlük, adalet ve içtenlik ilkelerinin kişisel çıkarlara kurban<br />
edildiği yönündedir (James, 2005 aktaran Erdost ve diğerleri, 2007: 514).<br />
Bireylerin yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı kabul<br />
eden, kişilere olumsuz düşünceler besleyen kimse olarak açıklanan sinik ve bunu<br />
açıklamaya çalışan düşünceye sinizm denilmektedir. Sinik kişi; zor beğenir, kusur bulur ve<br />
eleştireldir. Örgütsel sinizm ise, örgüte yönelik olumsuz inançlar, etkiler ve davranışsal<br />
1 Başkent Üniversitesi, Yönetim ve Organizasyon Bölümü Doktora Öğrencisi,<br />
2 Başkent Üniversitesi, Yönetim ve Organizasyon Bölümü Doktora Öğrencisi,
122 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
eğilimlerden oluşan bir tutumdur. Kişilerin sinik olması, bir başka deyişle yukarıda da ifade<br />
edildiği gibi, negatif duygulara sahip olmasının temelinde yatan birçok kişisel ve örgütsel<br />
faktör bulunmaktadır. Bu faktörler içerisinde ‘güven’ duygusunun ayrı bir yerinin ve<br />
öneminin olduğu düşünülmektedir (Özler vd, 2010).<br />
Umutsuzluk, yılma, engellenme, tükenme ve hayal kırıklığı ile karakterize edilen bir tutum<br />
olan sinizm, aşağılama, iğrenme ve güvensizlik ile ilişkilendirilir. Bu bağlamda, her örgütte<br />
karşılaşılabilen ve sonuçları itibariyle bireysel ve örgütsel anlamda yıkıcı etkileri bulunan<br />
söz konusu iki örgütsel problem arasında çok yakın ilişkiler bulunmaktadır.<br />
Andersson (1996) ve Dean ve arkadaşları (1998) tanımlarında bir takım farklılıklarına<br />
rağmen, sinizmin duygusal, bilişsel ve davranışsal öğeleri olan geniş ve belirli bir güce<br />
dayanan olumsuz bir tutum olduğu noktasında hem fikirdirler. Gelişmekte olan bir konu<br />
olarak örgütsel sinizm, bir kişinin çalıştığı örgüte karşı üç boyutta oluşan olumsuz bir<br />
tutumdur. Bu boyutlar:<br />
• Örgütün bütünlükten yoksun olduğuna dair inanç,<br />
• Örgüte yönelik olumsuz etkiler,<br />
• Bu inanç ve eğilimleri etkileyen örgütü küçük gören eleştirel davranışlardır.<br />
Literatürde örgütsel sinizme yol açan birçok neden sıralanmıştır. Bu nedenlerin başında<br />
çalışan ile örgüt arasında var olduğuna inanılan psikolojik sözleşme ihlalleri, gücün<br />
dengesiz dağılımı, adaletsizlik, klasik iş yöntemleri ve değerleri, çok uzun çalışma süreleri,<br />
mobbing, kötü yönetim, etkin olmayan liderlik, örgütsel küçülme, yeniden yapılanma,<br />
yöneticilerin işten çıkarılması, yüksek yönetici ücretleri, ani ve acımasız şekilde yapılan<br />
işten çıkarmalar, düşük örgütsel performans ve örgütsel değişim gibi bilişsel, duygusal ve<br />
örgütsel birçok faktör yer almaktadır.<br />
1.2. Tükenmişlik Kavramı ve Boyutları<br />
Tükenmişlik tanımları içinde bugün en çok kabul edileni Maslach (1981) tarafından<br />
yapılmıştır. Bu araştırmacıya göre tükenmişlik, insanlara yönelik işlerde çalışan kişilerde<br />
oluşan duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissinin azalması sendromudur<br />
(Maslach ve Jackson, 1981: 99). Maslach ve Jackson tükenmişliği; duygusal tükenme,<br />
kişisel başarının azalması ve duyarsızlaşma olmak üzere üç boyutta tanımlamışlardır<br />
(Maslach ve Jackson, 1981: 99). Duygusal tükenme (emotional exhaustion); tükenmişliğin<br />
bireysel ve stres boyutunu belirtmekte ve bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarında<br />
azalmayı ifade etmektedir (Budak ve Sürgevil, 2005:96). Duyarsızlaşma<br />
(depersonalizasyon); çalışanların hizmet verdikleri kişilere birer nesne gibi davranması,<br />
küçültücü sözler sarf etmesi, umursamaz alaycı bir tutum sergilemeleridir. Duygusal<br />
tükenmeyi yaşayan kişi, kendini diğer insanların sorunlarını çözmede güçsüz hisseder.<br />
Başkalarının hislerine, duygularına soğuk ve kayıtsız kalırlar (Güllüce, 2006: 6). Kişisel<br />
başarının azalması (lack of personal accomplishment); bireyin kendisi üzerindeki olumsuz<br />
değerlendirme eğilimi olarak ifade edilebilir (Budak ve Sürgevil, 2005:96). Tükenmişlik en<br />
çok birebir insan ilişkilerinin yoğun olduğu mesleklerde daha fazla hissedilmektedir. Bilişim<br />
sektörü çalışanlarının mesleklerinden dolayı pek çok meslek üyesininkinden daha yoğun<br />
stres altında bulundukları söylenebilir. En stresli meslekler sıralamasında teknoloji kullanma<br />
zorunluluğu olan meslekler daima üst sıralarda yer almaktadır.<br />
Tükenmişliğin aynı sinizmde olduğu gibi beklentiyle ilgisi büyüktür. Çalışanın örgütünden<br />
hem yaptığı iş konusunda, hem bulunduğu örgütün sosyal durumundan, hem de işinin<br />
karşılığındaki aldığı ücret konusunda beklentileri vardır. Çalışan işini yaparken ruhen ve<br />
bedenen rahat bir ortamda olmak, kişisel olarak kendini geliştirecek faaliyetlerde bulunmak<br />
ve işinin karşılığı olan ücreti almak isteyecektir. Çalışan örgüt için yaptığı iyi niyetli çabalar<br />
karşısında beklediklerini bulamadığında da engellenmişlik, güvensizlik ve hayal kırıklığı
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 123<br />
hissedecektir. Ardından bedensel ve zihinsel olarak tükenmeye başlayacağı<br />
gözlemlenebilmektedir.<br />
1.3. Kişilik Kavramı ve Boyutları<br />
Kişilik, bir insanın duyuş, düşünüş, davranış biçimlerini etkileyen etmenlerin kendine özgü<br />
görüntüsüdür. Devamlı olarak içten ve dıştan gelen uyarıcıların etkisi altında olan kişilik,<br />
bireyin biyolojik ve psikolojik, kalıtsal ve edinilmiş bütün yeteneklerini, güdülerini,<br />
duygularını, isteklerini, alışkanlıklarını ve bütün davranışlarını içine alır (Tınar, 1999)<br />
1.3.1. Kişilik Boyutları<br />
Yirminci yüzyılın ilk yarısından itibaren, kişilik özellikleri boyutlarını tespit etmek üzere<br />
faktör analizi çalışmaları yapılmıştır. Bu analizlerde kişilik modellerinin faktör sayılarının<br />
üç ve yedi arasında değiştiği gözlenmiştir (Salgado, Viswesvaran ve Öneş, 2001). Goldberg<br />
(1981), sözlükteki sıfatlara dayalı olarak yaptığı çalışmada beş güçlü faktörün ortaya<br />
çıktığını belirtmiş ve birçok kişilik kavramının bu beş faktör çerçevesinde kuramsal olarak<br />
organize edilebileceğini ileri sürmüştür. Bugüne kadar geliştirilen kişilik özellikleri<br />
modelleri içerisinde beş faktör modelinin bu kadar geniş çapta kabul görmesinin temel<br />
sebebi, bu modelin insan kişiliğini tanımlamakta geçerli ve güvenilir olduğunun bilimsel<br />
olarak kanıtlanmış olmasıdır (Hough ve Öneş, 2001).<br />
Kişiliğin Beş Büyük Boyutu<br />
Konuşkan, cesur, şamatacı, zorlayıcı, girişken, doğal, gösterimci,<br />
Dışa dönüklük<br />
enerjik, maceracı, dostça, sözünü sakınmayan, yüksek sesli,<br />
gürültülü, hırslı, baskın, baskın, sosyal<br />
Sıcak, nazik, işbirliği gösteren, bencil olmayan, esnek, dürüst,<br />
Uyumluluk<br />
kibar, bağışlayıcı, yardımsever, memnun, sevgi dolu, ince, iyi<br />
kalpli, sempatik, güvenli, cömert, düşünceli, uyumlu<br />
Örgütlü, dayanabilir, dikkatli, sorumlu, çalışkan, etkili, yeterli,<br />
Özdisiplin/Sorumluluk ihtiyatlı, özen gösteren, dakik, pratik, mükemmel, idareli, tedbirli,<br />
ciddi, ekonomik, güvenilir<br />
Duygusal ve kıskanç olmayan, rahat, nesnel, sakin, dengeli<br />
Duygusal Denge<br />
mizaçlı, iyi huylu, durağan, halinden memnun, güvenli, ağırbaşlı,<br />
talepkar olmayan, uysal, barışçıl<br />
Zeki, uyanık, meraklı, hayal gücü yüksek, çözümleyici, derin<br />
Kültür/Yaşantıya düşünen, sanatsal, içgörürü, keşfedici, akıllı, esprili, yaratıcı,<br />
Açıklık<br />
karmaşık düşünen, bilgili, entelektüel, ilgileri geniş, çok yönlü,<br />
özgün, derin, kültürlü<br />
Kaynak: Charles T. Morris, Psikolojiyi Anlamak, Ankara, Türk Psikologlar Derneği Yayını No:23,<br />
2002,s.470.<br />
1.4. Örgütsel Sinizm, Tükenmişlik ve Kişilik Arasındaki İlişkiler<br />
Çalışanlarda örgütlerine yönelik ciddi şekilde güvensizlik, yılma, monotonluk, tedirginlik,<br />
kuşku, yabancılaşma ve benzeri bir takım olumsuz düşünce, tutum ve davranışların<br />
gelişmesine sebebiyet veren, örgüte karşı duyulan güveni sarsan bir eğilim olan sinizm ile<br />
çaresizlik ve umutsuzluk duyguları, duygusal tükenme, fiziksel tükenme, olumsuz benlik<br />
algısı ve işe, yaşama ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumlar geliştirme durumu olan<br />
tükenmişlik kavramı (Aydın, 2004: 15) ve kişinin herhangi bir belirlenmiş durumda ne<br />
yapacağını belirleyen, her ortama uymasında önemi olan kişilik kavramı arasındaki ilişkiler<br />
birçok çalışmada araştırılmıştır. Kişilik özelliklerinin tükenmişliği ve sinizmi etkileyen<br />
önemli unsurlar olduğu ortaya çıkmış ve bu bulgu birçok çalışma tarafından da<br />
desteklenmiştir.<br />
Örgütsel sinizm ile tükenmişlik arasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar yer almaktadır.<br />
Sinizm kavramı, tükenmişlik kavramının “duyarsızlaşma” boyutu ile benzer görülmektedir.
124 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Özellikle, Maslach ve diğerleri (1981) “duyarsızlaşma” yerine sinizm kavramını kullanmayı<br />
tercih etmişlerdir. Ancak çeşitli araştırmalarda, bu iki kavram arasında anlamlı farklılıklar<br />
olduğu gözlenmiştir. Tükenmişlik kavramında, çalışanın örgütüne ve müşterisine ilişkin<br />
olumsuz tutumu yer alırken; örgütsel sinizm kavramında sadece çalışanın çalıştığı kuruma<br />
ilişkin olumsuz tutumu vurgulanmaktadır. Duyuşsal olarak, hem örgütsel sinizm hem de<br />
tükenmişlik kavramında hayal kırıklığı ve hüsran gibi negatif duygular yer almaktadır.<br />
Tükenmişlikte, negatif duygular meslektaşlara ve bireyin kendisine yönelik iken; örgütsel<br />
sinizmde daha çok örgüte ya da üst düzey yöneticilere yöneliktir.<br />
Davranışsal olarak, tükenmişlik sıklıkla çalışanların örgütsel yaşamdan geri çekilme<br />
davranışını ifade etmektedir. Sinizm kavramında ise, sinik birey daha çok savunmacı bir<br />
tutum sergileyebilir. Savunmacı tutumu, örgütsel eylemlere karşı sözlü olarak ya da örgütsel<br />
girişimlere alaycı davranışlarda bulunarak gerçekleştirebilir. Buna karşılık, her iki kavramda<br />
da bireyleri aşağılama ve küçümseme özelliği vardır.<br />
Literatürde tükenmişliğin sonuçları sağlığa zararlı iken, sinizmin sonuçları bazen<br />
pozitif etkiler de oluşturabildiği görülmektedir (Brandes ve Das, 2006:245). Johnson ve<br />
OLeary-Kelly (2003:643), yaptıkları araştırma ile tükenmişlik ile örgütsel sinizm arasında<br />
güçlü bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir.<br />
Maslach sinizm ve tükenmişlik hakkında çalışmalar yapmıştır. Yapılan çalışmalarda<br />
tükenmişlik, sinizmle bağlantılı olarak şu şekillerde tanımlamıştır: Tükenmişlik, üç ayrı<br />
boyuttan oluşan çok yüzlü bir kavramdır: sinik tutumlara bir yönelme olan duygusal<br />
tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hisleridir. (Andersson, 1996).<br />
Genellikle iş ahlakı güçlü olan işgörenler çok çalışmaya ve örgütlerine daha fazla katkı<br />
yapmaya eğilimlidirler. Ayrıca bu tür işgörenler birbirlerine saygı ve itibar gösterme<br />
beklentisi içersindedirler. Ancak örgüt tarafından gayretli, fedakâr özetle yüksek iş ahlakına<br />
sahip işgörenlerin beklentilerini karşılanmaz ise yaşanılan hayal kırıklığı ve hüsran<br />
neticesinde sinizm meydana gelir. Dolayısıyla sinizm çalışanların tükenme aşamasına<br />
geldiklerinin göstergesidir (Kalagan, 2009:42).<br />
2. Araştırmanın Amacı<br />
Bu çalışmada, bilişim sektörü çalışanlarının tükenmişlik, örgütsel sinizm ve kişilik<br />
özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Elde edilen sonuçların, hem bilişim sektörü<br />
çalışanlarına öneri niteliğinde olması hem de bu konuda daha sonra yapılacak çalışmalara<br />
ışık tutması amaçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, bilişim sektöründe çalışan bireylerin<br />
örgütsel sinizm, tükenmişlik düzeylerinin kişilik özellikleri üzerine etkilerini belirlemek ve<br />
çalışanların kişilik özelliklerinin örgütsel sinizm ve tükenmişlik düzeylerine etkili olup<br />
olmadığı sorusuna cevap aramaktır.<br />
3. Araştırmanın Önemi<br />
İlgili yazında; Örgütsel sinizm, tükenmişlik ve kişilik özellikleri kavramlarının üçünü birden<br />
inceleyen çalışmalara rastlanılmadığı için, bu çalışmanın gelecekte bu kapsamda yapılacak<br />
çalışmalara ışık tutacağı değerlendirilmektedir.<br />
4. Araştırmanın Metodolojisi<br />
Çalışmanın evrenini bilişim sektöründe görev yapan çalışanlar oluşturmaktadır.<br />
Araştırmanın örneklemi 45 bilişim sektörü çalışanından oluşmaktadır. Çalışanların<br />
seçiminde basit rastgele örneklem tekniği kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde, SPSS 18.0<br />
paket programından yararlanılmıştır. Katılımcıların tükenmişlik düzeyleri Maslach<br />
tarafından duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük başarı hissi sendromu olmak üzere üç<br />
boyutta geliştirilen ve sadece hizmet sektöründeki çalışanlar ile sınırlandırılan ve en çok
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 125<br />
tanınan ve bu alandaki çalışmalara öncülük eden tükenmişlik envanteriyle, örgütsel sinizmi<br />
ölçmek için Brandes’in (1997) bilişsel, duygusal ve davranışsal olmak üzere üç boyutta<br />
geliştirdiği örgütsel sinizm ölçeği ve kişilik özellikleri Amerikalı bir kişilik araştırmacısı<br />
olan Goldberg tarafından geliştirilen beş faktör kişilik envanteri ölçeği kullanılarak veriler<br />
toplanmıştır.<br />
Tablo 1. Ölçeklerin Güvenilirlik Göstergeleri<br />
Değişkenler Soru Sayısı Cronbach Alfa Katsayıları (α)<br />
Maslach Tükenmişlik Ölçeği 22 ,899<br />
Beş Faktör Kişilik Envanteri 50 ,728<br />
Örgütsel Sinizm Ölçeği 13 ,883<br />
Tablo 1’de görüldüğü üzere ölçeklerin her birinin ayrı ayrı SPSS’de Cronbach Alpha<br />
güvenirlilik analizleri yapılmış ve güvenirlilikleri 0.72 ve 0.89 arasında bulunmuştur.<br />
Dolayısıyla tüm değişkenlerin güvenilirlikleri kabul edilebilir 0.70’lik Cronbach α düzeyinin<br />
üzerinde değerlere sahiptir.<br />
5. Araştırmanın Hipotezleri<br />
Bu çalışmanın araştırma sorusu, bilişim sektörü çalışanlarının kişilik özellikleri ile örgütsel<br />
sinizm ve tükenmişlik düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığıdır. Bu araştırma, bilişim<br />
sektörü çalışanlarının kişilik özelliklerinin örgütsel sinizm ve tükenmişlik düzeyleri üzerinde<br />
etkisinin olup olmadığını ortaya çıkartmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, çalışmada<br />
sınanması planlanan hipotezler aşağıda verilmiştir:<br />
H1: Çalışanların örgütsel sinizm ile tükenmişlikleri arasında anlamlı ve pozitif bir<br />
ilişki vardır.<br />
H2: Çalışanların kişilik özellikleri ile tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı ve<br />
pozitif bir ilişki vardır.<br />
H3: Çalışanların kişilik özellikleri ile örgütsel sinizm boyutları arasında anlamlı ve<br />
pozitif bir ilişki vardır.<br />
6. Araştırmanın Bulguları<br />
Anket sorularının güvenirlik analizi (Cronbach's Alpha) sonucunda, sorulara verilen yanıtlar<br />
tutarlı bulunmuştur. Veriler nonparametrik dağılım özelliği göstermektedir. Parametrik<br />
olmayan testlerden iki gruplu veriler için Mann-Whitney testi ikiden fazla gruplu veriler için<br />
Kruskal Wallis testi kullanılarak ilişkiler analiz edilmiştir. Analizlere demografik<br />
değişkenlerle (cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim seviyesi, günlük ve haftalık çalışma<br />
süresi ve görev) örgütsel sinizm, tükenmişlik ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler<br />
araştırılarak başlanmıştır.<br />
Analizler sonucunda; Çalışmaya katılanların %73.3’ü erkek, %26.7’si bayandır, %35.6’sı<br />
31-40 yaş aralığında, %33.3’ü 21-30 yaş aralığındadır. %73.3’ü evli, %26.7’si bekârdır.<br />
%62.2’si yüksek lisans, %33.3’ü üniversite mezunudur.<br />
Anlam değeri 0,05’lik hata payından küçük olduğu için cinsiyet ile tükenmişlik boyutları ve<br />
kişilik özelliklerinden dışa dönüklük ile duygusal denge boyutları arasında istatistiksel<br />
olarak anlamlı bir farklılık söz konusudur (p=0,000, p=0,002, p=0,005, p=0,000, p=0,007).<br />
Yaşın tükenmişlik ve örgütsel sinizm boyutları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir<br />
farklılık söz konusu değildir. Çalışanlar hangi yaşta olursa olsun tükenmişlik ve sinizm<br />
yaşayabilir (p=0,150, p=0,765, p=0,455, p=0,740, p=0,856, p=0,876).<br />
Yaşın kişilik özelliklerinden sorumluluk ve duygusal denge boyutları üzerinde etkili olduğu<br />
sonucu bulunmuştur. Sorumluluk 51-60 yaş arası çalışanlarda en yüksek düzeydedir.
126 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Duygusal denge ise 41-50 yaş arası çalışanlarda en yüksek düzeydedir (p=0,000, (p=0,002,<br />
p=0,005, p=0,000, p=0,007).<br />
Medeni durum ile tükenmişlik ve kişilik özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir<br />
farklılık söz konusu değildir (p=0,250, p=0,465, p=0,555, p=0,440, p=0,556, p=0,376,<br />
p=0,456, p=0,576). Çalışanların medeni durumları ile örgütsel sinizmleri arasında anlamlı<br />
bir ilişki vardır (p=0,005, p=0,000, p=0,007). Evli çalışanların örgütsel sinizm düzeyleri<br />
daha yüksektir.<br />
Eğitim düzeyinin tükenmişlik boyutlarından duyarsızlaşma ve kişilik özellikleri<br />
boyutlarından dışa dönüklük ve sorumluluk arasında anlamlı farklılık yoktur (p=0,476,<br />
p=0,416, p=0,376). Çalışanların örgütsel sinizm boyutlarıyla eğitim düzeyleri arasında<br />
anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p=0,006, p=0,002, p=0,003). Doktora eğitimi olan<br />
çalışanların duygusal sinizm düzeyleri en yüksek düzeydedir.<br />
Toplam hizmet süresi ile tükenmişlik arasında anlamlı bir farklılık söz konusudur (p=0,000,<br />
p=0,002, p=0,005) ve kişilik özellikleri boyutlarından da duygusal denge boyutu ile arasında<br />
anlamlı bir farklılık söz konusudur. Örgütsel sinizmin duygusal ve davranışsal boyutları ile<br />
toplam çalışma süresi arasında anlamlı farklılık vardır (p=0,009, p=0,012, p=0,015).<br />
Çalışanların görevlerinin örgütsel sinizmleri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı olmadığı<br />
sonucu bulunmuştur (p=0,276, p=0,316, p=0,276). Duygusal tükenmişlik ile kişilik<br />
özellikleri boyutlarından sorumluluk ve gelişime açıklık üzerinde de görevin etkisi yoktur<br />
(p=0,276, p=0,246, p=0,231).<br />
Günlük çalışma süresi, örgütsel sinizm ile tükenmişlik arasında anlamlı farklılık olduğu<br />
ortaya çıkmıştır (p=0,011, p=0,015, p=0,018, p=0,009, p=0,012, p=0,010). Kişilik<br />
özelliklerden gelişime açık olma boyutu ile çalışanların günlük çalışma saatleri arasında<br />
istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır (p=0,276).<br />
Çalışanların haftada çalıştıkları gün sayısı ile tükenmişlik ve örgütsel sinizm arasında<br />
anlamlı farklılık vardır (p=0,001, p=0,019, p=0,000, p=0,000, p=0,045, p=0,000).<br />
Gelişime açık olma ile çalışanların haftada kaç gün çalıştıkları arasında anlamlı farklılık<br />
vardır (p=0,031).<br />
Çalışanların kişilik özellikleri, tükenmişlik düzeyleri ve örgütsel sinizm boyutları arasındaki<br />
ilişkiler korelasyon analizi yapılarak incelenmiştir. Buna göre; çalışanların örgütsel<br />
sinizmleri ile tükenmişlik düzeyleri arasında pozitif yönde güçlü bir ilişkiye rastlanmıştır<br />
(0.754). H 1 kabul edilmiştir.<br />
Tükenmişlik boyutları ile kişilik özellikleri boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde;<br />
duygusal tükenme ile sorumluluk ve uyumluluk arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki<br />
bulunmuştur (0.653, 0,754). Düşük başarı hissi ile duygusal denge arasında pozitif yönde<br />
güçlü bir ilişki vardır (.876). H 2 kısmen kabul edilmiştir.<br />
Örgütsel sinizm boyutları ile kişilik özellikleri boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde;<br />
bilişsel sinizm ile sorumluluk ve uyumluluk arasında güçlü ve pozitif yönde bir ilişki olduğu<br />
(0.486, 0,453, 0,467), davranışsal sinizm ile uyumluluk (. 546) arasında güçlü bir ilişki<br />
olduğu bulunmuştur. H 3 kısmen kabul edilmiştir.<br />
7. Sonuç<br />
Günümüzde çalışanları olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında üst sıralarda örgütsel<br />
sinizm ve tükenmişlik yer almaktadır. Bunlara maruz kalan çalışanlar ve örgütlerin<br />
yaşadıkları olumsuz olayların etkileri çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Çalışanların kişilik<br />
özelliklerinin bu iki kavramla ilişkilendirilmesi sonucunda ne gibi sonuçlar ortaya
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 127<br />
çıkacağını araştırmak için Ankara ili sınırları içinde görev yapan bilişim sektörü<br />
çalışanlarına ulaşılmıştır. Araştırma için 200 anket dağıtılmış, sadece 45 anket geri dönmüş<br />
ve araştırma bu anketlerden elde edilen veriler kullanılarak gerçekleştirilmiştir.<br />
Örgütsel sinizm, örgüt içinde yaşanılan tecrübeler neticesinde ortaya çıkar ve doğuştan<br />
gelen ve değişmez nitelikte bir kişilik özelliği değildir. Örgütsel sinizmin yoğunluğu ve<br />
etkisi çalışanların kişilik özelliklerine göre değişmektedir.<br />
Çalışma hayatında çok sık karşılaşılan sinizm ve tükenmişlik sendromunun kişilik<br />
özellikleriyle ilişkisini inceleme amacıyla yapılan bu çalışmada literatürle benzer sonuçlar<br />
bulunmuştur. Johnson ve OLeary-Kelly (2003:643) tarafından yapılan çalışmada sinizm ile<br />
tükenmişlik arasında ilişki bulunmuştur, bu araştırmada da örgütsel sinizm ile tükenmişlik<br />
arasında bir ilişkiye rastlanılmıştır.<br />
Çalışmanın hipotezleri değerlendirildiğinde H 1 hipotezi kabul edilmiştir, H 2 , ve H 3<br />
hipotezleri kısmen kabul edilmiştir. Çalışanların yaşı ilerledikçe sorumluluk alma ve<br />
duygusal dengede olma kişilik özellikleri ağırlık kazanmaktadır. Bu çalışmaya katılanların<br />
yaptıkları işlerin örgütsel sinizme neden olmadığı sonucu çıkmıştır.<br />
Örgütsel sinizm ve tükenmişliğin engellenmesi yapılması gerekenlerin başında çalışanları<br />
güvende olduklarını hissettirmek gelmelidir. Örgütsel sinizmin en önemli boyutu,<br />
çalışanların örgütlerine karşı güvensizlikleri nedeniyle günden güne örgütlerinden ve<br />
işlerinden soğumalarıdır. Sonuç olarak tükenmiş bireyler olmaktadırlar. Bu durumları<br />
yaşayan çalışanların kişilik özelliklerinde kötü yönde değişim olmaktadır. Başarılı,<br />
sorumluluk sahibi, uyumlu ve kendini aşma amacında olarak çalışmaya başlayan bir<br />
çalışanın belli bir zaman sonra tükenmişlik ve sinizmle yüzleşerek işe başladığı zamanki<br />
kişilik özelliklerini kaybederek yerine istenmeyen özellikleri olan çalışanlara dönüşebilirler.<br />
Örgütlerin çalışanlarına daha fazla değer vermesi, sinizm ve tükenmişlik sendromu<br />
yaşamalarını engelleyecek önlemler almalarının önemi bu çalışmanın vurgulamak istediği<br />
en önemli sayıtlılardır.<br />
KAYNAKÇA<br />
Andersson, L. M. Ve Bateman, Thomas S. (1997), “Cynicism İn The Workplace: Some<br />
Causes And Effects”, Journal Of Organizational Behavior, 18(5), 449-469.<br />
Andersson, L. M. (1996), “Employee Cynicism: An Examination Using A Contract<br />
Violation Framework”, Human Relations, 49(11), 1395-1418.<br />
Aydın, K. (2004), “Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Tükenmişlik Düzeyleri Ve Tükenmişliği<br />
Etkileyen Bazı Faktörlerin İncelenmesi: Aksaray İli Örneği” Gazi Üniversitesi, Eğitim<br />
Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı (Yüksek Lisans<br />
Tezi), Ankara.<br />
Brandes, P. Ve Das, D. “Locating Behaviour Cynicism At Work : Construct Issues And<br />
Performance Implications”, Employee Health, Coping And Methodologies (Edt.Pamela<br />
L.Perrewe, Daniel C. Ganster), Jaı Press, (2006), New York, 233-266<br />
Budak, G., Sürgevil, O., (2005), “Tükenmişlik Ve Tükenmişliği Etkileyen Örgütsel<br />
Faktörlerin Analizine İlişkin Akademik Personel Üzerinde Bir Uygulama”, D.E.Ü. İ.İ.B.F.<br />
Dergisi, Cilt:20, Sayı:2, 95-108.<br />
Charles T. Morris, Psikolojiyi Anlamak, Ankara, Türk Psikologlar Derneği Yayını No:23,<br />
2002, S.470.<br />
Dean, J. W., Brandes, P. Ve Dharwadkar, R. “Organizational Cynicism”, Academy Of<br />
Management Review, 23:2, 1998, 341-352.
128 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Erdost, E., Karacaoğlu, K. Ve Reyhanoğlu, M. (2007). “Örgütsel Sinizm Kavramı Ve İlgili<br />
Ölçeklerin Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi” 15. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon<br />
Kongresi Bildiri Kitabı (25–7 Mayıs), Sakarya Üniversitesi İ.İ.B.F. Sakarya. Ss. 514- 524.<br />
Güllüce, A. Ç., (2006) Mesleki Tükenmişlik Ve Duygusal Zeka Arasındaki İlişki:<br />
Yöneticiler Üzerine Bir Uygulama, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 6.<br />
Hough, L.M. Ve Ones, D.S. (2001). The Structure, Measurement, Validty And Use Of<br />
Personality Variables İn İndustrial Work And Organizational Psychology, Handbook Of<br />
Industrial Work And Organziational Psychology, (Vol.1; P.233-277). London, Sage<br />
Publication.<br />
Johnson, J. L. Ve O'leary-Kelly, A.M., “The Effects Of Psychological Contract Breach And<br />
Organizational Cynicism: Not All Social Exchange Violations Are Created Equal”, Journal<br />
Of Organizational Behavior, 24 (5), (2003), 627-647<br />
James, Matrecia S. M. (2005), “Antecedents And Consequences Of Cynicism İn<br />
Organizations: An Examination Of Potantial Positive And Negative Eeffects On School<br />
Systems”, Unpublished Doctoral Dissertation, College Of Business, The Florida State<br />
University, Usa<br />
Kalağan, G., (2009), Araştırma Görevlilerinin Örgütsel Destek Algıları İle Örgütsel Sinizm<br />
Tutumları Arasındaki İlişki, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim<br />
Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi Ve Denetimi Programı, Yüksek Lisans Tezi,<br />
Antalya, S.42<br />
Maslach, Christina, Susan E. Jackson. (1981), “The Measurement Of Experienced Burnout”,<br />
Journal Of Occupational Behaviour, Vol: 2, 99-113.<br />
Özler, D., Derya, E., Atalay, C. Ve Şahin, M., Örgütlerde Sinizm Güvensizlikle Mi Bulaşır?<br />
Organizasyon Ve Yönetim Bilimleri Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 2010 Issn: 1309 -8039<br />
Salgado, J.F., Viswesvaran, C. Ve Ones, D.S. (2001). Predictors Used For Personnel<br />
Selection: An Overwiev Of Constructs, Methods And Techniques, Handbook Of Industrial<br />
Work And Organziational Psychology (Vol.1; P.165-199). London, Sage Publication.<br />
Tınar, M.Y. (1999). Çalışma Yaşamı Ve Kişilik, Mercek Dergisi, Sayı 14, Mess Yayınları
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 129<br />
ÖRGÜT ÇALIŞANLARI, ÖRGÜTSEL SİNİZM VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK:<br />
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Büro Çalışanlarına Yönelik Bir Alan Araştırması<br />
İlker H. ÇARIKÇI 1<br />
Meral BEKTAŞ 2<br />
Berna TURAK 3<br />
ÖZET<br />
Çalışmanın amacı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi merkez birimlerinde görev yapan büro<br />
çalışanlarının, kurumlarına karşı duymuş oldukları örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık<br />
düzeylerini ortaya koymaktır.<br />
Araştırmaya katılan bireylerin % 50,9’u bayan, % 49,1’i erkek çalışanlardan oluşmaktadır.<br />
Yine araştırmaya katılan büro çalışanlarının % 50,9’u evli, % 49,1’i bekârdır.<br />
Çalışanların % 40,2’si 26–32 yaş grubu arasında yer alırken, çalışanların % 85,7’si 1–5 yıl<br />
arası çalışma süresine sahiptir. Çalışanların % 42,9’unun, bu kurum ikinci iş yeridir. Ayrıca<br />
çalışanların % 47,3’ü lisans mezunudur.<br />
Çalışma sonucunda, büro çalışanlarının örgütsel sinizm düzeyleri ve örgütsel bağlılık<br />
düzeyleri arasında negatif yönde kuvvetli bir ilişki bulunmuştur. Yani büro çalışanlarının<br />
örgütsel sinizm düzeyleri artarken, örgütsel bağlılık düzeyleri azalmaktadır. Ayrıca bayan<br />
çalışanların erkek çalışanlara oranla, kurumlarına daha bağlı oldukları ortaya çıkmıştır.<br />
Örgütsel sinizm ile büro çalışanlarının demografik değişkenleri arasından sadece medeni<br />
durum ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında bir ilişki bulunmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Sinizm, Örgütsel Sinizm, Örgütsel Bağlılık, Büro Çalışanları.<br />
1. Giriş<br />
Rol belirsizliklerinin yaşandığı stresli çalışma ortamlarında, çalışanlar zaman zaman<br />
kurumlarına karşı olumsuz tutumlar sergilemektedirler.<br />
Sanal dünyanın getirdiği yeniliklerle birlikte çalışma hayatındaki sınırlar aşılmış, global<br />
dünyada işler çeşitli teknolojik araçların tuşları yardımıyla yürütülür duruma gelmiştir.<br />
İnsan ilişkilerinin ikinci plana atıldığı çalışma ortamlarına, kurum çalışanlarının rol<br />
belirsizlikleri ya da rol çatışmaları da eklendiğinde iş hayatı, tükenmiş, kendini çalıştığı<br />
kuruma karşı yabancı hisseden ve iş tatmininden uzak bireylerle dolup taşmaktadır.<br />
Kurumlarına karşı sürekli negatif tutumlar sergileyen çalışanların verimliliği düşmekte ve<br />
bu çalışanlar Toplam Kalite Yönetiminin temel prensibi olan “sıfır hata” kavramından<br />
uzaklaşmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da örgütlerde daha fazla emek, daha fazla çaba,<br />
daha fazla zaman ve daha fazla kaynak israfı yaşanmaktadır.<br />
Örgüt çalışmalarını ironi yoluyla iğnelemek ve çalışılan kuruma karşı içten içe nefret<br />
duygusu beslemek anlamına gelen örgütsel sinizm, örgütün temelini kemiren görünmez bir<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Anabilim dalı, Prof. Dr.<br />
2 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Şarkikaraağaç Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.
130 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
güç niteliğindedir. Bu yüzden kurum içindeki olumsuz tutumların farkına varamayan<br />
yönetimlerin kurumlarındaki çöküşler de kaçınılmazdır.<br />
Genel olarak demokratik bir ortamda, insan ilişkilerinin sağlıklı yürütüldüğü, bireylerin iş<br />
sınırlarının net olarak çizildiği ve yönetim kademesinde çalışan yöneticilerin çalışanlarıyla<br />
birlikte hareket ettiği kurumlarda işler daha verimli ve sağlıklı yürütülmektedir.<br />
1.1. Sinizm Kavramı<br />
Sinizm, MÖ 2000 yılarında geliştiği varsayılan dönemin site devletinin siyasal kurumlarını<br />
protesto etme ve sosyal hayatın gerçeklerinden kaçma amacı taşıyan, devlete bağımlı<br />
olmamak için fakirliğin tercih edildiği, bütün eski değerlerin kötülendiği, şeylerin öznel<br />
niteliklerine ilgisizlik ve bıkkın tavır anlamına gelmektedir<br />
(http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry-11.10.2009).<br />
Bireylerin yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı<br />
kabul eden düşünceye sinizm denir (Erdost ve diğerleri, 2007:514).<br />
1.2. Örgütsel Sinizm<br />
Örgütsel sinizm, çalışanın örgüt kültürünü ironi ve alay yoluyla reddetmesi ve içten içe<br />
örgütten nefret etmesi durumudur (http://www.sonsozluk.net/entry.- 11.10.2009). Yani<br />
örgütsel sinizm, kişinin çalışma ortamında sergilediği olumsuz bir tutumdur. Bu gibi<br />
durumlarda çalışanlar, dürüstlük, adalet, içtenlik, eşitlik gibi kavramlardan uzaklaşarak,<br />
kuşkuculuk, olumsuzluk gibi kavramlara yaklaşırlar. Bu olumsuz tutum bilişsel, duyuşsal<br />
ve davranışsal boyutlara sahiptir.<br />
1.2.1. Örgütsel Sinizm Biçimleri<br />
Literatüre göre örgütsel sinizm beşe ayrılmaktadır. Bunlar; kişilik sinizmi, kurumsal sinizm,<br />
mesleki sinizm, çalışan sinizmi ve örgütsel değişim sinizmidir (Qian, 2007:6–7).<br />
1.2.1.1. Kişilik Sinizmi<br />
Kişilik sinizminde, dünyanın sosyal ilişkiler için, tatminsiz, sahtekâr, ilgisiz ve bencil<br />
insanlarla dolu olduğu düşünülmektedir. Başkalarına karşı derin bir güvensizlik duygusuyla<br />
hareket edilir (Özdevecioğlu ve diğerleri, 2008:58). Bireyin içsel durumu ile ilgili bir<br />
kavramdır. Birey, kendisi dışında bulunan kimselerin çıkarcı, sahtekâr, bencil olduğunu ve<br />
bu tip insanların bir tek kendi çıkarlarını gözettiklerini düşünür.<br />
1.2.1.2. Kurumsal Sinizm<br />
Kurumsal sinizm; kişinin istihdam edildiği kuruma karşı, üç boyutta oluşan negatif bir<br />
tutumdur;<br />
1- Organizasyon bütünlükten yoksun olma boyutu,<br />
2- Organizasyona doğru negatif etkiler ve<br />
3- Bu inançlar ve etkilerle tutarlı organizasyona doğru kritik davranışları kötüleyici<br />
eğilimdir (Qian, 2007:7).<br />
Birey içten içe çalıştığı kuruma zarar vermeyi düşünür ve çalışma arkadaşlarını da kendine<br />
ortak etmeye çalışır.<br />
1.2.1.3. Mesleki Sinizm (İş Sinizmi)<br />
Meslek sinizm, işin içeriği hakkında kişinin negatif duygular beslemesidir. Mesleki<br />
sinizminin temelinde kişi-rol çatışması, rol belirsizliği ve rol çatışması vardır. Kişi-rol<br />
çatışmasında örgüt ile kişisel değerler arasında bir çatışma söz konusudur. Kişi-rol
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 131<br />
çatışmasının temelinde kişinin yaptığı işte takındığı tavırları tam olarak benimseyerek ve<br />
istemeyerek yapması vardır. Örneğin kurumların vitrini ve kurumların dışarıya açılan<br />
penceresi konumunda olan sekreterlerden, iş hayatında gerçek duygularından farklı<br />
davranmalarının beklenmesi gibi.<br />
1.2.1.4. Çalışan Sinizmi (İş gören Sinizmi)<br />
Andersson ve Bateman çalışan sinizmini (1997) "hüsran, hayal kırıklığı ve güvensizlik gibi<br />
olumsuz duyguların, bir kişi, grup, ideoloji veya kuruma karşı duyulması” şeklinde<br />
tanımlamaktadır (Qian, 2007:7). Kişinin örgüte karşı duyduğu olumsuz bir tutum olan<br />
çalışan sinizmin kaynağını, güvensizlik ve hayal kırıklığı oluşturmaktadır. Andersson and<br />
Bateman işyerinde çalışan sinizminin en önemli nedenlerinin, yönetici tutumları, tazminat<br />
durumu, zayıf örgütsel performans, sert ve anında işten çıkarılma durumları olduğunu<br />
belirtmişlerdir (Qian, 2007:38).<br />
1.2.1.5. Örgütsel Değişim Sinizmi<br />
Örgütsel değişim sinizminde, hem değişimin olası başarısına ilişkin kötümser bir bakış açısı,<br />
hem de başarılı değişimi yürütmekten sorumlu olanlara ilişkin istenmeyen atıflar söz<br />
konusudur (Özdevecioğlu ve diğerleri 2008:59). Örgütsel değişim sinizminde bireyler,<br />
örgütlerde meydana gelen veya gelebilecek değişimlere karşı direnç gösterirler. Vance, et al.<br />
(1996), örgütsel değişime karşı, çalışanların alaycı ve olumsuz tutumlar sergilediğini<br />
vurgulamıştır.<br />
Sinik tutuma sahip çalışanlar, çoğu zaman sadece kendi ve iş arkadaşlarının gelişimlerini<br />
değil aynı zamanda işletmenin de gelişimini engellemek isterler (Tokgöz ve Yılmaz,<br />
2008:284).<br />
1.3. Örgütsel Bağlılık<br />
“Örgütsel bağlılık, örgütsel amaç ve çıkarları karşılamaya yönelik olarak, kişiyi, belirli bir<br />
yönde hareket etmeye zorlayan normatif baskıların toplamıdır” (Aşan ve Özyer, 2008:131).<br />
Örgütte kalma isteği duyan bireyin, örgütün amaç ve değerleriyle, birincil hedef olarak<br />
maddi kaygılar gütmeksizin özdeşleşmesidir (Balay, 2000:16).<br />
Çalışanlar örgütsel kurallara karşı iki tür davranış gösterirler; bunlardan biri “uyma”<br />
davranışı diğeri ise bağlanma” davranışıdır. Çalışanların örgütsel kuralları benimsemeden<br />
yerine getirmeleri “uyma davranışı” iken, onların örgütsel kuralları, amaç ve hedefleri,<br />
örgütsel tüm çıkarları gönüllü olarak benimsemeleri ve bunun gereğini yapmaları,<br />
“bağlanma davranışı”dır (Tutar, 2007:104).<br />
1.4. Çalışmanın Amaç ve Önemi<br />
Birçok olumsuzlukların yaşandığı iş hayatında, çalışanların neden bu olumsuzlukları<br />
yaşadıkları ve çevrelerine de bu olumsuzlukları neden yaşattıkları çoğu zaman düşünülmez.<br />
Bu olumsuzlukların tam olarak çözümlenemediği örgütlerde sürekli bir yangınla mücadele<br />
(fire-fighting) çalışması söz konusudur. Yani bazı kurumlarda atılacak yeni adımlardan önce<br />
sürekli önceki sorunlarla uğraşılarak, bu yeni adımların ertelendiği görülür. Çalışmanın<br />
amacı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi merkez birimlerinde görev yapan büro<br />
çalışanlarının, kurumlarına karşı duymuş oldukları örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık<br />
düzeylerini ortaya koymaktır.<br />
1.5. Çalışmanın Evren ve Örneklem Alanı<br />
Çalışmanın evrenini Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi birimlerinde görev yapan büro<br />
çalışanları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklem alanı ise, Mehmet Akif Ersoy
132 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Üniversitesi merkez birimlerinde görev yapan büro çalışanlarından oluşmaktadır.<br />
Örnekleme katılan büro çalışanları, tesadüfî örneklem yöntemi ile belirlenmiştir.<br />
1.6. Yöntem ve Teknikler<br />
Çalışma için literatür taraması yapılmış ve alan araştırması için anket yöntemi kullanılmıştır.<br />
Anket formu hazırlanırken; Erdost ve diğerleri (2007)’nin çalışmaları, Tokgöz ve Yılmaz<br />
(2008)’ın çalışmalarından yararlanılmıştır. Anketlerde 5’li likert ölçeği kullanılmıştır (5<br />
Kesinlikle Katılmıyorum……1 Kesinlikle Katılıyorum). Çalışmada 112 anket analize dâhil<br />
edilmiştir.<br />
1.7. Araştırma Bulguları ve İstatistiksel Araştırmalar<br />
Araştırma anketleri, SPSS 15.0 programıyla analiz edilmiş ve sonuçları tablolar halinde<br />
aşağıda verilmiştir.<br />
Tablo 1: Demografik Değişkenler<br />
Değişkenler N %<br />
Bayan 57 50,9<br />
Cinsiyet Erkek 55 49,1<br />
Toplam 112 100<br />
Evli 57 50,9<br />
Medeni Durum Bekâr 55 49,1<br />
Toplam 112 100<br />
19-25 33 29,5<br />
26-32 45 40,2<br />
Yaş<br />
33-39 17 15,2<br />
40-46 10 8,9<br />
47+ 7 6,2<br />
Toplam 112 100<br />
1-5 96 85,7<br />
Hizmet Süresi<br />
6-10 10 8,9<br />
11-15 6 5,4<br />
Toplam 112 100<br />
Birinci 39 34,8<br />
İkinci 48 42,9<br />
Üçüncü 16 14,3<br />
İş Sayısı Dördüncü 5 4,5<br />
Beşinci 1 0,9<br />
Altı ve üzeri 3 2,7<br />
Toplam 112 100<br />
İlköğretim 5 4,5<br />
Ortaöğretim 10 8,9<br />
Eğitim Ön lisans 41 36,6<br />
Durumu Lisans 53 47,3<br />
Yüksek Lisans 3 2,7<br />
Toplam 112 100<br />
Araştırmaya katılan bireylerin % 50,9’u bayan, % 49,1’i erkektir. Yine araştırmaya katılan<br />
büro çalışanlarının % 50,9’u evli, % 49,1’i bekârdır.<br />
Çalışanların % 40,2’si 26–32 yaş grubu arasında yer alırken, çalışanların % 85,7’si 1–5 yıl<br />
arası çalışma süresine sahiptir.<br />
Çalışanların % 42,9’unun, bu kurum ikinci iş yeridir. Ayrıca çalışanların % 47,3’ü lisans<br />
mezunudur.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 133<br />
Araştırmaya ilişkin hipotezler;<br />
H1: Büro çalışanlarının demografik özellikleri ile örgütsel sinizm düzeyleri<br />
arasında ilişki yoktur.<br />
H 1.1.a : Büro çalışanlarının cinsiyetlerine göre örgütsel sinizm Faktör 1 arasında<br />
ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.1.b : Büro çalışanlarının cinsiyetlerine göre örgütsel sinizm Faktör 2 arasında<br />
ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.2a : Büro çalışanlarının medeni durumlarına göre örgütsel sinizm Faktör 1<br />
arasında ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.2.b; Büro çalışanlarının medeni durumlarına göre örgütsel sinizm Faktör 2<br />
arasında ilişki yoktur. (Reddedilmiştir)<br />
H 1.3.a : Büro çalışanlarının eğitim durumuna göre örgütsel sinizm Faktör 1 arasında<br />
ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.3.b : Büro çalışanlarının eğitim durumuna göre örgütsel sinizm Faktör 2 arasında<br />
ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.4.a : Büro çalışanlarının kurumdaki hizmet süreleri ile örgütsel sinizm Faktör 1<br />
arasında ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.4.b : Büro çalışanlarının kurumdaki hizmet sürelerine ile örgütsel sinizm Faktör 2<br />
arasında ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.5.a : Büro çalışanlarının çalıştıkları iş sayısı ile örgütsel sinizm Faktör 1 arasında<br />
ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.5.b : Büro çalışanlarının çalıştıkları iş sayısı ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında<br />
ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.6.a : Büro çalışanlarının yaş değişkeni ile örgütsel sinizm Faktör 1 arasında ilişki<br />
yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H 1.6.b : Büro çalışanlarının yaş değişkeni ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında ilişki<br />
yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />
H2: Büro çalışanlarının demografik özellikleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri<br />
arasında bir ilişki yoktur.<br />
H 2,a : Büro çalışanlarının cinsiyetleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında bir ilişki<br />
yoktur. (Reddedilmiştir)<br />
H3: Örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık arasında bir ilişki yoktur. (Reddedilmiştir)<br />
1.8. Faktör Analizleri<br />
KMO ve Bartlett testi uygulanarak anket sorularının faktör analizi için uygun olup olmadığı<br />
araştırılmıştır.<br />
Tablo 2: Örgütsel Sinizm İle İlgili KMO and Bartlett's Testi<br />
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. ,855<br />
Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 753,643<br />
df 36<br />
Sig. ,000
134 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Yapılan analiz sonucunda, KMO değeri 0,50’den büyük olduğu için (,855) ve Barlett Sig.<br />
Değeri 0,050’den küçük (0,00) olduğu için bu soru grubu faktör analizine uygun çıkmıştır.<br />
Ayrıca değişkenler arasında yüksek korelasyon vardır. KMO değerinin büyük çıkması<br />
örneklem büyüklüğünün yeterli olduğu anlamına gelmektedir.<br />
Faktör analizleri sonucunda, örgütsel sinizm ile ilgili araştırma verileri iki faktör altında,<br />
örgütsel bağlılığa ilişkin veriler ise tek faktörde toplanmıştır. Kalaycı’ya göre (2008:405),<br />
Cronbach's Alpha katsayısının 0,60≤α0,80 arasında olması ölçeğin oldukça güvenilir<br />
olduğunu gösterir.<br />
Tablo 3: Örgütsel Sinizm Faktör 1 Analizine İlişkin Sonuçlar<br />
FAKTÖR 1-BİLİŞSEL BOYUT<br />
Faktör % Kümülatif<br />
Yükleri Varyans<br />
Çalıştığım kurum çalışanlarına hak ettiği ödülü vermez. ,834<br />
Çalıştığım kurumun amaçları politikaları ve uygulamaları arasında<br />
çok az ortak nokta vardır.<br />
,832<br />
Çalıştığım kurumda söylenenle, yapılan birbirini tutmaz. ,807<br />
Çalıştığım kurumda çalışanlara yönelik vaatler yerine getirilmez. ,774<br />
40,723<br />
Yönetimin bize söylediklerinin doğruluğunda sıklıkla şüpheye<br />
düşerim.<br />
,733<br />
Bu kurumda çalışanların çoğunluğu, bir çıkarları olacaksa yalan<br />
söyler.<br />
,704<br />
Cronbach's Alpha (,886)<br />
Güvenilirlik analizi sonucunda Faktör 1’in Cronbach’s Alpha değeri 0,886 çıkmıştır. 1.<br />
faktör çok güvenilirdir.<br />
Tablo 4: Örgütsel Sinizm Faktör 2 Analizine İlişkin Sonuçlar<br />
FAKTÖR 2-DUYUŞSAL BOYUT<br />
Faktör % Kümülatif<br />
Yükleri Varyans<br />
Çalıştığım kurumu düşündüğümde gerilirim. ,936<br />
Çalıştığım kurumu düşündüğümde içimi sıkıntı kaplar. ,909 33,336<br />
Çalıştığım kurumu düşündüğümde sinirlenirim. ,904<br />
Cronbach's Alpha (,948)<br />
Güvenilirlik analizi sonucunda Faktör 2’nin Cronbach’s Alpha değeri 0,948 çıkmıştır.<br />
Toplam varyans % 74,060’dır.<br />
Tablo 5: Örgütsel Bağlılık İle İlgili KMO and Bartlett's Testi<br />
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. ,700<br />
Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 104,032<br />
df 6<br />
Sig. ,000<br />
Örgütsel bağlılığa ilişkin soru grubu faktör analizine uygun çıkmıştır.<br />
Tablo 6: Örgütsel Bağlılığa İlişkin Faktör Analizi<br />
FAKTÖR 1 – ÖRGÜTSEL BAĞLILIK<br />
Faktör Yükleri<br />
İşyerinde görüşlerim dikkate alınır. ,869<br />
Benden işyerinde neler beklendiğini bilirim. ,800<br />
İşimde ilerleme ve kendimi geliştirme fırsatı bulurum. ,744<br />
İşe yeniden başlıyor olsaydım yine bu işyerinde çalışırdım. ,686<br />
Cronbach's Alpha (,708)<br />
% Kümülatif<br />
Varyans<br />
57,044<br />
Güvenilirlik analizi sonucunda örgütsel bağlılığa ilişkin faktör çok güvenilir çıkmıştır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 135<br />
Tablo 7: Çalışanların Demografik Özellikleri ile Örgütsel Sinizm Durumuna İlişkin<br />
Faktör Yükleri Arasındaki Independent Sample t Test Sonuçları<br />
BÜRO ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL SİNİZM İLE İLGİLİ<br />
GÖRÜŞLERİNE İLİŞKİN FAKTÖR YÜKLERİ<br />
t Sig<br />
CİNSİYET<br />
F1- BİLİŞSEL BOYUT ,018 ,892<br />
F2- DUYUŞSAL BOYUT ,014 ,905<br />
MEDENİ DURUM<br />
F1- BİLİŞSEL BOYUT ,133 ,716<br />
F2- DUYUŞSAL BOYUT 7,676 ,007*<br />
p
136 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Büro çalışanlarının örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık durumları arasında anlamlı, ters<br />
yönde -, 296 kuvvetinde bir ilişki çıkmıştır. Örgütsel sinizm durumu artarken çalışanların<br />
kurumlarına bağlılık durumları azalmaktadır. Tablo 9’dan da anlaşıldığı gibi hipotez testi<br />
0,01 seviyesinde anlamlı bulunmuştur.<br />
Tablo 10:Büro Çalışanlarının Cinsiyetleri ve Örgütsel Bağlılık Durumlarına İlişkin<br />
Korelasyon Analizi<br />
Örgütsel Bağlılık Cinsiyet<br />
Örgütsel Bağlılık<br />
Cinsiyet<br />
Pearson Correlation 1 ,190 *<br />
Sig. (2-tailed) ,043<br />
N 112 112<br />
Pearson Correlation ,190 * 1<br />
Sig. (2-tailed) ,043<br />
N 112 112<br />
*. Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).<br />
0,05 seviyesinde, çalışanların cinsiyet değişkeni ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında<br />
zayıf, pozitif yönde bir ilişki vardır.<br />
Bayan çalışanların erkek çalışanlara oranla, kurumlarına daha bağlı oldukları görülmektedir.<br />
Büro çalışanlarının medeni durum, yaş, eğitim durumu, kurumdaki hizmet süresi ve<br />
çalıştıkları iş sayısı ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında bir ilişki çıkmadığı için bu<br />
değişkenlere ait tablolara yer verilmemiştir.<br />
Sonuç<br />
Kurumsal değerlere, kurum normlarına ve kurum kültürüne uygun örgüt iklimi oluşturulmuş<br />
işyerlerinde, çalışanlar işlerini daha istekli yaparak kurumsal verimliliği arttırırlar.<br />
Bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutta olumsuz bir tutum olarak ortaya çıkan sinizm<br />
kavramı, kurum çalışmalarına ket vuracak bir niteliğe sahiptir.<br />
Bireyler bazen kurumlarında çalışırken, kendi içsel nedenlerinden veya kurumsal<br />
nedenlerden dolayı çalıştıkları kuruma karşı negatif duygular beslemeye başlarlar. Bireyler<br />
kendilerini çalışma ortamlarında güvende hissetmez, yönetimin faaliyetlerinin<br />
doğruluğundan şüpheye düşerek içsel veya dışsal olarak kurumlarında, çalışma arkadaşları<br />
veya yönetimle ilgili çeşitli boyutlarda çatışmalar yaşamaya başlarlar. Bu çatışmaların<br />
çözümlenemediği durumlarda bireyler, örgüt iklimine zarar vermeye başlar.<br />
Çalışma sonucuna göre, genel olarak büro çalışanları, çalıştıkları kurumda çalışanlara hak<br />
ettikleri ödülün verildiğini, kurumun amaçları, politikaları ve uygulamaları arasında ortak<br />
noktaların olduğunu, söylenen ve yapılanların birbiriyle paralel olduğunu düşünmektedirler.<br />
Ayrıca, çalıştıkları kurumda çalışanlara yönelik vaatlerin yerine getirildiği, yönetimin<br />
söylediklerinin doğruluğuna inanıldığı ve çalışanların çıkarları doğrultusunda dahi olsa<br />
yalan söylemeyecekleri inancının hakim olduğu görülmektedir.<br />
Büro çalışanları görüşlerinin dikkate alındığı ve işlerinde ilerleme ve kendilerini geliştirme<br />
fırsatları bulduklarını belirtmişlerdir.<br />
Başka bir kurumda iş bulabileceğimi bilsem, kesinlikle bu kurumda çalışmazdım ifadesine<br />
bayan çalışanların % 5,3’ü erkek çalışanların ise % 9,1’i katılmaktadır. Araştırma sonucuna<br />
göre, çalışanların kurumlarından memnun oldukları görülmektedir. Ayrıca bayan büro<br />
çalışanlarının erkek büro çalışanlarına göre, kurumlarına daha bağlı oldukları ortaya<br />
çıkmıştır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 137<br />
Yapılan çeşitli araştırmalara göre, örgütsel sinizm üzerinde demografik faktörlerin çok fazla<br />
etkisi yoktur (Özdevecioğlu ve Karadal 2008:56). Çalışmada demografik değişkenlerden<br />
sadece medeni durum ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında bir ilişki çıkmıştır. Diğer<br />
demografik değişkenler ile örgütsel sinizm faktörleri arasında bir ilişki bulunamamıştır.<br />
Ayrıca örgütsel sinizm durumu artarken büro çalışanlarının kurumlarına bağlılık dereceleri<br />
azalmaktadır. Örgütsel bağlılık ve örgütsel sinizm arasında negatif yönlü kuvvetli bir ilişki<br />
vardır.<br />
Örgütlerde, çalışanların iş tanımları net olarak belirlenmeli ve çalışanlardan işleri, işyeri, iş<br />
arkadaşlıkları, örgüt yönetimi ile ilgili zaman zaman dönütler alınmalıdır.<br />
Kaynaklar<br />
Aşan Öznur Ve Özyer Kubilay, (2008),“Duygusal Bağlılık İle İş Tatmini Ve İş Tatminin Alt<br />
Boyutları Arasındaki İlişkileri Analiz Etmeye Yönelik Ampirik Bir Çalışma”, Sdü İktisadi<br />
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.13, S.3, S.129–131.<br />
Balay Refik, (2000), Yönetici Ve Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık, Nobel Yayın Dağıtım,<br />
Ankara.<br />
Erdost Ebru Ve Diğerleri (2007), “Örgütsel Sinizm Kavramı İle İlgili Ölçeklerin<br />
Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi”, Xv. Yönetim Ve Organizasyon Kongresi, Sakarya<br />
Üniversitesi.<br />
Kalaycı Ş. (2008), Spss Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayın<br />
Dağıtım Ltd. Şti., Ankara.<br />
Özdevecioğlu Mahmut Ve Diğerleri, (2008), Örgütsel Davranışta Seçme Konular,<br />
Organizasyonların Karanlık Yönleri Ve Verimlilik Azaltıcı Davranışlar, İlke Yayınevi,<br />
Ankara.<br />
Qıan Yuxia, (2007), “A Communıcatıon Model Of Employee Cynıcısm Toward<br />
Organızatıonal Change” A Dissertation Presented To The Faculty Of The Scripps College<br />
Of Communication Of Ohio University, In Partial Fulfillment Of The Requirements For The<br />
Degree Doctor Of Philosophy, Ph.D., November, Communication Studies.<br />
Tokgöz Nuray Ve Yılmaz Hakan, (2008), Örgütsel Sinizm: Eskişehir Ve Alanya’daki Otel<br />
İşletmelerinde Bir Uygulama, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt/Vol:8,<br />
Sayı/No:2, S. 283–305.<br />
Tutar Hasan, (2007), “Erzurum’da Devlet Ve Özel Hastanelerde Çalışan Sağlık<br />
Personelinin İşlem Adaleti, İş Tatmini Ve Duygusal Bağlılık Durumlarının İncelenmesi”,<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, İibf, C. 12, S.3, S.97–120.<br />
İnternet Kaynakları<br />
www.danimend.com- 22.04.2006.<br />
http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry.php?entryID=2502- 11.10.2009.<br />
http://www.sonsozluk.net/entry.aspx?search=orgutsel%20sinizm- 11.10.2009.
138 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
ÖĞRETİM ÜYELERİNİN BİLİMSEL KONGRE TERCİHİNDE ETKİLİ OLAN<br />
UNSURLARI VE E-KONGRE HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERİNİ<br />
BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />
Sami ACAR 1<br />
Nimet Özgül ÜNSAL 2<br />
ÖZET<br />
Araştırmada temel amaç, öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları<br />
ve e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemektir. Araştırmada betimsel araştırma<br />
modeli kullanılmıştır. Araştırmada veriler Acar (2012) tarafından geliştirilen “Öğretim<br />
Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk<br />
Düzeylerini Belirleme Ölçeği” ile elde edilmiştir.<br />
Araştırmada ulusal ve uluslararası kongrelere katılmış olan Gazi Üniversitesi Eğitim<br />
Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen Fakültesi ve<br />
Edebiyat Fakültesinde görevli 150 öğretim üyesi ile yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiştir.<br />
Yüz yüze görüşmeler neticesinde e-kongre konusunda bilgi sahibi olan 99 öğretim üyesi<br />
anket doldururken, bu konuda yeterli bilgi sahibi olmadığını belirten öğretim üyeleri<br />
anketleri boş iade etmeyi tercih etmişlerdir.<br />
Araştırma öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihlerinde etkili olan unsurları belirlemek<br />
ve öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.<br />
Araştırma sonucunda, araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde<br />
kongre konusunu, kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığını ve kongre konusunun kendi<br />
profesyonel amaçlarına uyumluluğunu daha etkili, kongrenin düzenlendiği yerin iklimini<br />
çok az etkili olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Öğretim üyelerinin e-kongre<br />
hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili değerlendirmelerinde ise, ödemenin gerçekleştirilmesi,<br />
sunum programını kullanabilme, kamera, mikrofon vb. iletişim araçlarının bilgisayar<br />
bağlantısını yapabilme ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin iyi düzeyde olduğu, web<br />
tabanlı programlama dilleri ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin ise diğer unsurlara göre<br />
biraz daha düşük orta düzeyde olduğu görülmüştür. Bu bulgular ışığında, öğretim üyelerinin<br />
kongre tercihinde kongre konusunu, kongreyi düzenleyen kurumun saygınlığını ve kongre<br />
konusunun kendi profesyonel amaçlarına uyumluluğunu önemli tercih unsurları olarak<br />
gördükleri, e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi açısından ise e-kongre formatı olan bir<br />
kongreye katılabilecek ve sunumlarını elektronik ortamda yapabilecek şekilde iyi düzeyde<br />
oldukları sonucuna varılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Bilimsel kongre, e-kongre, e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi.<br />
1. Giriş<br />
Bilgi edinimi ve bilgi aktarımı içerisinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli<br />
gereklerindendir. Bilgi ediniminde ve aktarımında ise yazılı ve sözlü iletişim vazgeçilmez<br />
iki unsurdur. Bunların ikisini birbirinden ayırmak pek de mümkün değildir. Geleneksel<br />
1 Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğt. Fak., Bilgisayar Uyg. Eğt, Yrd. Doç. Dr.<br />
2 Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğt. Fak., Büro Yönetimi Eğitimi,
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 139<br />
anlamda, başlangıçtan günümüze bilgi aktarımının yazılı ve sözlü iki kolu var olagelmiştir.<br />
Teknolojik gelişmelerde yaşanan hızlı değişim ile bu kavramlar iç içe girmiş, birbirini<br />
etkiler ve hatta değiştirir bir özellik kazanmıştır.<br />
Sözlü iletişim türü olarak adlandırılan bilgi aktarım yolları, kendi içinde özelliklerine göre,<br />
farklı adlarla anılırlar ve birbirleriyle benzeşenler ve ayrışanlar, farklı biçimlerde<br />
sınıflandırılırlar. Edebi anlatım türlerinin (masal, hikâye, fıkra vb.) dışında, sözlü anlatım<br />
türlerini öncelikle hazırlıklı, hazırlıksız ve anlatım konuşmaları olarak üç grupta toplamak<br />
mümkündür. Bunlardan birincisi hazırlıksız olanlar ki günlük konuşmalardır ve genel olarak<br />
diyalog adıyla anılır. İkincisi anlatım konuşmaları olup; anket, görüşme, mülakat ve röportaj<br />
gibi sormacalı konuşma türlerini içerir. Üçüncü olarak da hazırlıklı konuşmalardır ki bunlar,<br />
bildirili konuşmalardır. Basın toplantısı, bilgi şöleni (sempozyum), çalıştay, kongre, demeç,<br />
forum, konferans, söyleşi, panel vb. gibi bilgi aktarım/sözlü iletişim biçimleridir.<br />
Bu çalışmaya konu olan “kongre” kavramı yukarıda verilen sözlü anlatım türlerinden<br />
hazırlıklı ve bildirili, topluluk karşısında, grup hâlinde yapılan konuşmalar sınıfında yer<br />
almaktadır. Kongre kavramı farklı açılardan ele alınarak tanımlanmıştır. İngilizce’de<br />
Congress olarak ifade edilen kongre kavramı Türk Dil Kurumu (1998) sözlüğünde; “Çeşitli<br />
ülkelerden yöneticilerin, elçilerin, delegelerin katılmasıyla yapılan toplantı, bir kuruluşun<br />
temel sorunları konuşmak üzere belli sürelerle yaptığı genel toplantı, kurultay, ABD’de<br />
Temsilciler Meclisi ile Senatonun bir arada iken aldıkları ad olarak tanımlanmaktadır. Bir<br />
başka tanıma göre kongre; “Kendi konuları üzerinde kararlara varmak amacıyla<br />
temsilcilerin belli sürelerle yaptıkları geniş görüşüm toplantısı” (BGTS: 1998 “kurultay”<br />
terimiyle) olarak ifade edilmektedir. Bu tanıma göre kongre, özel durumlara yönelik olarak<br />
yapılmaktadır ve belli bir hazırlık gerektirmektedir. Bilimsel nitelikteki kongrelerde bildiri,<br />
toplu sunumların bir parçası olarak sunulmaktadır. Dinleyiciye değil dinleyicilere<br />
seslenilmektedir. Dinleyiciler etkin olarak sunuma veya konuşmalara katılabilmektedir.<br />
Konuşmalar, daha çok seçkin bir dinleyici topluluğuna yönelik olarak yapılmaktadır.<br />
Konuşmalar, bilimsel ve/veya yarı bilimsel konularda olmaktadır. Konuşmalar daha sonra<br />
yazınsal bir metne dönüştürülmektedir, işitsel ve görsel medya organlarında<br />
yapılmamaktadır. Konuşmalar birkaç oturumda ve buna bağlı olarak çoğu zaman birkaç<br />
günde yapılmaktadır. Sürekli hâle gelebilmektedir. Adlandırma iletiye göre değil, ortama<br />
göre yapılmaktadır. Konuşmacıların belli bir sayısı var (2, 3, 4, 5 gibi). Konuşmacılarda açık<br />
(yazılı) veya zihinde bir konuşma metni bulunmaktadır. Konuşmacılar için önceden<br />
belirlenmiş konuşma süreleri söz konusudur. Konuşmalar bir başkan tarafından<br />
yönetilmekte ve başkan konuşmacıların dışında birisi olarak belirlenmektedir. Konuşmalar,<br />
genelde kapalı mekânlarda ve bilimsel bildiri sunum ilkeleri doğrultusunda, bilgilendirme<br />
amaçlı olarak gerçekleştirilmektedir.<br />
Türkiye’de kongre kavramı, kongrenin sahipliğine göre yabancı kongrelerin Türkiye’de<br />
düzenlenmesi ve kongre sahibinin Türkiye’de olması şeklinde ifade edilebilir. Bir başka<br />
açıdan ise, kongreye katılım açısından ulusal ve uluslararası kongre şeklinde bir ayrım<br />
yapmak mümkündür. Bu ayrımda esas olan konunun ele alınış yöntem ve şeklidir. Ancak<br />
hemen belirtmek gerekir ki, teknik olarak kongre niteliği taşımayan bazı organizasyonlar da<br />
turizm organizasyonu olarak kongrelerle aynı özellikleri taşıdıkları, organizatör açısından<br />
aynı temel hizmetleri gerektirdikleri, aynı ticari ilişkilerin uygulanmasına neden oldukları<br />
için kongre başlığı altında değerlendirilirler. İnceleme konumuz açısından, aynı<br />
organizasyon özelliklerini arz eden toplantıların tamamı kongre kavramı içinde<br />
değerlendirilmeyecektir ve daha çok akademik niteliği olan bilimsel kongre üzerinde<br />
durulacaktır.<br />
Alanyazında bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar üzerine birçok çalışmanın<br />
yapıldığı ve konunun farklı boyutlarının ele alındığı görülmektedir. Bu çalışmalardan
140 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
birinde Lee ve Back (2007) kongre katılım sürecini etkileyen unsurları; motivasyonel<br />
faktörler, engelleyici faktörler ya da durumsal kısıtlamalar, destinasyon faktörleri ve<br />
referans faktörler olmak üzere dört faktör ile açıklamaktadır (Lee ve Back, 2007:16). Bir<br />
başka çalışmada Price (1993) katılımcıları bir kongreye katılmaya güdüleyen faktörleri ele<br />
almıştır. Yazar, çalışmasında kongre katılımını güdüleyen faktörleri liderlik, bağlantı, eğitim<br />
ve profesyonel bilgi faktörleri olarak belirlemiştir. Liderlik, bağlantı fırsatı ve eğitsel/<br />
profesyonel gelişim diğer araştırmalarda en önemli kongre güdüleri olarak belirlenmiştir<br />
(Grant, 1994; Opperman ve Chon, 1995; Ngamson ve Beck, 2000; Rittichainuwat, Beck ve<br />
Lalopa, 2001; Severt, Wang, Chen ve Breiter, 2006). Bu faktörlere ek olarak,<br />
destinasyonlara seyahat fırsatı, açık alan rekreasyonu, iş amaçlı veya politik aktiviteler,<br />
mekân değişimi, bağlantı kurma ve eğitim fırsatı (Ngamson ve Beck, 2000), ilginç yerleri<br />
ziyaret etme, kişisel gelişim ve iş/kurum aktiviteleri (Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001),<br />
aktiviteler ve fırsatlar, bağlantı, konferansın uygunluğu, eğitsel faydalar ve ürünlere (Severt,<br />
Wang, Chen ve Breiter, 2006) ilişkin literatürde diğer çalışmalar da bulunmaktadır (Akt.:<br />
Kozak ve Yüncü; 2011).<br />
Motivasyonel faktörler tek başına öğretim üyelerinin kongre katılım kararlarında etkili<br />
olmadıkları için bazı araştırmacılar kongre katılımını engelleyen faktörler üzerine<br />
odaklanmıştır. Bu faktörler; maliyet (Opperman ve Chon, 1995; Grant ve Opperman, 1995;<br />
Opperman, 1998), kaynaksızlık (Opperman ve Chon, 1995; Grant ve Opperman, 1995;<br />
Opperman, 1998; Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001), zamansızlık (Grant ve Opperman,<br />
1995; Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001), uzaklık, algılanan güvenlik riski, deniz aşırı<br />
destinasyonlara aşina olmama (Ngamson ve Beck, 2000; Rittichainuwat, Beck ve Lalopa,<br />
2001), konferans destinasyonuna yönelik olumsuz imaj, ailevi yükümlülükler/sorumluluklar,<br />
sağlık problemleri, destinasyonu daha önce ziyaret (Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001)<br />
olarak sıralanmaktadır (Akt.: Kozak ve Yüncü; 2011:21).<br />
Ngamson ve Beck (2000) uluslararası kongrelere katılımda, katılımcıların algılanan<br />
güvenlik riski, rahatsızlık ve deniz aşırı destinasyonlara aşina olmama gibi unsurları kongre<br />
katılımını engelleyen faktörler olarak ifade ederken; seyahat paketleri, destinasyonda aile ile<br />
aktivite fırsatları ve işverenler tarafından katlanılan maliyetleri de bir kongreye katılımı<br />
kolaylaştıran faktörler olarak belirtmişlerdir. Kongre katılımcılarının davranışları ve karar<br />
alma sürecinde etkili olan unsurlar, literatürde ağırlıklı olarak bir kongreye katılan ve<br />
katılmayan kişiler (Oppermann, 1995); ticari kongre katılımcıları ile kurumsal kongre<br />
katılımcıları arasındaki karşılaştırmaları içermektedir. Ancak daha özel bir kongreye katılan<br />
katılımcıların demografik özellikleri ve kongre katılım davranışları gibi çeşitli ölçütlere göre<br />
katılım tercihlerinin karşılaştırmasını içeren çalışmalar da alanyazında bulunmaktadır (Akt.:<br />
Kozak ve Yüncü; 2011:21-22).<br />
Kongre tercihlerinde ve katılımlarındaki maliyet, güvenlik, zamansızlık, kaynaksızlık,<br />
uzaklık, sağlık problemleri, ailevi sorumluluklar ve yükümlülükler ile kongrenin yapıldığı<br />
yere ilişkin olumsuz imaj ve daha önceden ziyaret gibi engelleyici faktörler bilimsel kongre<br />
sürecinin elektronik ortamlara taşınması ile kısmen ortadan kaldırılmıştır. E-Kongre<br />
uygulamaları yaygınlaştıkça kongre tercihinde engelleyici faktörler ortadan kalktığı gibi<br />
kongre tercihinde e-kongre önemli bir faktör olarak görülmeye başlanmıştır. E-kongre<br />
uygulamaları öncesinde kongre düzenlenen fiziki ortamdaki mikrofon, ses ve video kayıt<br />
cihazı, bilgisayar, projektör ve simultane çeviri cihazları gibi teknolojik araçlar kongre<br />
teknolojisi (Aymankuy, 2010:81-82) kapsamında ele alınmakta iken, kongre sürecinin<br />
internet ortamına taşınması ve web ortamında e-kongre uygulamalarının kullanılması ile<br />
birlikte bilgisayarlar yanında iPad, iPhone gibi mobil cihazlarda kongre teknolojisine dahil<br />
edilmiştir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 141<br />
E-kongre, telekonferans sisteminin geliştirilerek kongre sürecinin tamamının elektronik<br />
ortama taşınması sonucunda ortaya çıkan yeni bir kavramdır. E-kongre çevrimiçi bir<br />
program ile kongreye katılan ve sunum yapan kişilerin sunumlarına ve kaynaklarına sınırsız<br />
erişim sağlar. E-kongre ile dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir kişi sunum<br />
zamanında sunum yapmak veya sunumdan sonra sunumları izlemek için katılabilir veya<br />
sunulara erişim sağlayabilir. E-kongre süreci, fiziki bir ortamda yapılan bir kongreye bağlı<br />
olabileceği gibi salt internet ortamında da gerçekleştirilebilir. Fiziki bir ortamda yapılan<br />
kongrede e-kongre uygulamasının bulunması kongreye katılacak kişiler için tercihte önemli<br />
bir faktör olabilir. Bunun dışında fiziki kongre ortamında bulunan katılımcılar, bu ortamda<br />
bulunamayan dünyanın herhangi bir yerinden e-kongre uygulaması ile kongreye katılan<br />
kişilerle sanal ortamda iletişim kurabilirler ve sunumlarını bu ortamda gerçekleştirebilirler.<br />
Fiziki kongre ortamında e-kongre uygulaması internet ağını kullanarak farklı şekillerde ve<br />
farklı programlarla gerçekleştirilebilir. Örneğin, MSN Live Messenger, Skype ve Camfrog<br />
gibi etkileşimli anlık ileti ve görüntü paylaşım programlarından biri ile sunum<br />
gerçekleştirilebilir. Bunun dışında kongre için hazırlanmış bir web sitesine dahil edilen<br />
kongre tv ile tek taraflı bir sunum veya kongre web sitesine ek olarak geliştirilecek web<br />
tabanlı e-kongre uygulamaları ile sunum yapan kişiler ile fiziki kongre ortamında bulunan<br />
katılımcılar arasında metin ve görüntü paylaşımını sağlayacak etkileşimli e-kongre<br />
uygulamaları geliştirilebilir. E-kongre uygulamaları fiziki kongre ortamının bulunmadığı<br />
durumlarda tüm kongre sürecinin internet ortamında yapılmasını gerektirir ki bu kongreye<br />
ilişkin ilk duyurudan, kongrenin tamamlanmasına ve hatta kongrede sunulan yazılı ve sözlü<br />
bildirilerin tamamının paylaşımını kapsar.<br />
Internet ortamında arama motorları ile e-kongre yada İngilizce olarak e-Congress olarak<br />
tarama yapıldığında bir çok eğitim etkinliğinde e-kongre uygulamasının yapıldığı görülür.<br />
Arama motorlarında yapılan tarama e-kongre uygulamasının daha çok tıp bilim alanında<br />
yaygın kullanıldığı, sosyal bilimler ve fen bilimleri alanında ise e-kongre uygulamalarının<br />
son yıllarda arttığı görülmektedir. Tarama sonucunda ulaşılan e-kongre uygulamalarını<br />
içeren web siteleri incelendiğinde ülkemizde daha çok fiziki kongre ortamına e-kongre<br />
uygulaması ile katılım söz konusu iken özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve<br />
Avrupa ülkelerinde salt e-kongre uygulamasına geçildiği hatta birçok web sitesinde test<br />
veya demo sürümlerinin yer aldığı görülmektedir. Dolayısıyla, içerisinde bulunduğumuz<br />
dönemde fiziki kongre ortamına e-kongre uygulamaları ile katılım yaygınlaşmış durumda<br />
iken, salt e-kongre uygulaması ile kongre sürecinin tamamının sanal ortamda<br />
gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların başladığı ve bir geçiş sürecinin yaşandığı<br />
görülmüştür. Bu geçiş sürecinde ülkemizde bu çalışma ile birlikte bir ilk gerçekleştirilmiştir.<br />
www.ekongreturkiye.com internet adresinde ilk defa akademik düzeyde kongre sürecinin<br />
tamamının internet ortamında gerçekleştirildiği mekandan bağımsız yerli bir e-kongre<br />
uygulaması geliştirilmiştir. Bu e-kongre uygulaması, alanyazında konuya ilgi duyan<br />
araştırmacılar için örnek bir çalışma niteliğindedir.<br />
Son yıllarda e-kongre uygulamalarının yaygınlaştığı gözlenmektedir. Özellikle uluslararası<br />
kongreler bu konuda ilk çalışmaları başlatan birçok eğitim kurumunu işaret etmektedir. Bu<br />
eğitim kurumları üniversiteler veya özel eğitim ve danışmanlık şirketleri olarak<br />
görülmektedir. Belirtilen kurum ve kuruluşlar uluslararası kongrelere katılımı artırmak için<br />
e-kongre uygulamasının bulunduğunu kongre web sitelerinde ve duyuru e-postalarında<br />
belirtmektedir. Dolayısıyla, e-kongre uygulamaları ile kongrelere katılımda bir artış<br />
gözlenmekte ve bunun için kongre web sitelerine e-kongre uygulamasına ilişkin kullanım<br />
kılavuzu ve demo uygulamalar ilave edilmektedir. Bu çalışmada da e-kongre<br />
uygulamalarına öğretim üyelerinin ne düzeyde hazır oldukları diğer bir ifadeyle e-kongre<br />
hazırbulunuşluk düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. E-kongre hazırbulunuşluğu daha çok<br />
teknik bilgi ve becerileri içeren unsurlardan oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle e-kongre
142 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
uygulaması ile kongre sürecine dâhil olacak bir kişinin hangi bilgi ve becerileri kazanmış<br />
olması gerekir sorusunun yanıtı e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerinin tespitini<br />
gerektirmektedir. E-kongre hazırbulunuşluk düzeyi, e-kongre sürecinin başarılı bir şekilde<br />
gerçekleştirilmesini sağlamak açısından oldukça önemlidir.<br />
E-kongre uygulamalarının gerçekleştirildiği internet ortamı günümüzün modern dünyasında<br />
iletişimde sınırları ortadan kaldırarak akademisyenler başta olmak üzere farklı mesleklerden<br />
birçok insanın interneti eşzamanlı (senkron) veya eşzamansız (asenkron) bir iletişim aracı<br />
olarak kullanılmasını sağlamıştır (Arslan, 2009:109). Internetin en önemli bileşeni web, e-<br />
kongre uygulamalarının alt yapısını oluşturmakta, e-kongre uygulamalarının geliştirilmesine<br />
olanak sağlamaktadır. Bu özelliğinden dolayı e-kongre uygulamaları öğretim üyelerinin<br />
bilimsel kongre tercihinde yeni bir faktör olarak yerini almıştır. Çalışmada, öğretim<br />
üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar yanında öğretim üyelerinin e-<br />
kongre hazırbulunuşluk düzeyleri de ele alınarak konuya farklı bir boyut getirilmeye<br />
çalışılmıştır.<br />
2. Amaç, Önem ve Sınırlılıklar<br />
2.1. Amaç<br />
Bu araştırma, öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre<br />
hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu ana amaç doğrultusunda<br />
belirlenen araştırma soruları ise şöyledir:<br />
1) Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar nelerdir?<br />
2) Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri nedir?<br />
2.2. Önem<br />
Çalışmada, alan yazında bilimsel kongre tercihleri ve e-kongre uygulamaları konusunda<br />
özellikle yabancı literatürde birçok çalışmanın bulunduğu ancak öğretim üyelerinin bilimsel<br />
kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini birlikte ele<br />
alan bir araştırmanın bulunmadığı görülmüştür. Yerli literatürde ise daha çok bilimsel<br />
kongre tercihinde etkili olan unsurları ele alan çalışmalara rastlanılmasına karşın, öğretim<br />
üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır.<br />
Bu nedenle, günümüz akademik ortamında bilimsel kongre tercihinde e-kongre<br />
uygulamalarının yeni ve alternatif bir unsur yerini aldığına ve her bilim alanındaki bilim<br />
insanının bu çalışmadan faydalanabileceğine inanılmaktadır.<br />
2.3. Sınırlılıklar<br />
Bu araştırma aşağıda belirtilen sınırlılıklar dâhilinde yürütülmüştür:<br />
- Ulusal ve uluslararası kongrelere katılmış ve e-kongre hakkında bilgisi olan Gazi<br />
Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,<br />
Fen Fakültesi ve Edebiyat fakültesinde görevli 150 öğretim üyesi ile,<br />
- Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihini etkileyen unsurlar ve e-<br />
kongre hazırbulunuşluk düzeyleri ile,<br />
- Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel toplantılara ve özellikle bilimsel kongre<br />
sürecine ilişkin bilgi düzeylerinin aynı düzeyde olduğu varsayılarak,<br />
- Araştırmacılar tarafından geliştirilen pilot çalışması yapılan, öğretim üyelerine tek<br />
seferde ve 2012 yılının ilk yarısında uygulanan “Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre<br />
Tercihinde Etkili Olan Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini Belirleme<br />
Ölçeği”nden elde edilen veriler ile sınırlıdır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 143<br />
3. Yöntem<br />
3.1. Araştırma modeli<br />
Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre<br />
hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada, araştırma problemine<br />
doğru ve ekonomik cevap bulmak için çalışma grubu üzerinde sadece bir ölçümün yapıldığı<br />
betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada Sami Acar (2012) tarafından<br />
geliştirilen 30 öğretim üyesi üzerinde pilot uygulama ile madde analizi, geçerlik ve<br />
güvenirlik çalışması yapılan “Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan<br />
Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini Belirleme Ölçeği” (α=0.92) ile veriler<br />
elde edilmiştir.<br />
Araştırma modeli çerçevesinde, çalışma grubunda yer alan katılımcılara anketler tek seferde<br />
ve 2012 yılının ilk yarısında uygulanmıştır. Anketler, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi,<br />
Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen Fakültesi ve Edebiyat<br />
fakültesinde görevli 150 öğretim üyesine yüzyüze görüşmede sunulmuş, bunlardan 99’u<br />
öğretim üyelerince doldurularak araştırmacılara teslim edilmiştir. Diğer kalan kısmı ise<br />
öğretim üyelerinin e-kongre konusunda yeterli bilgilerinin olmadıkları gerekçesiyle boş iade<br />
edilmiştir. Geri dönen anketlerin tamamının istatistiksel analize uygun olduğu görülmüş ve<br />
anket verileri bilgisayar ortamında çözümlenerek yorumlanmıştır.<br />
3.2. Çalışma grubu<br />
Araştırmanın çalışma grubuna, 2011-2012 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Gazi<br />
Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen<br />
Fakültesi ve Edebiyat fakültesinde görevli 150 öğretim üyesi dâhil edilmiştir. Anketleri<br />
yanıtlayan 99 öğretim üyesi araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur.<br />
3.3. Verilerin toplanması ve analizi<br />
Araştırmada veriler, Sami Acar (2012) tarafından geliştirilen “Öğretim Üyelerinin Bilimsel<br />
Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini<br />
Belirleme Ölçeği” (pilot uygulamada α=0.90) ile elde edilmiştir. Bir anket formu dâhilinde<br />
uygulanan ölçek, öğretim üyelerinin demografik özellikleri (6 soru), bilimsel kongre<br />
tercihini etkileyen unsurlar (30 soru ve ve α=0.86) ve e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri<br />
(15 soru ve α=0.92) olmak üzere üç farklı kısımda toplam 51 sorudan oluşmaktadır.<br />
Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihini etkileyen unsurlar (30 soru) belirlenirken<br />
Kozak ve Yüncü(2011)’nün “Akademisyenlerin Kongre Tercih Unsurları” adlı<br />
çalışmasından yararlanılmıştır.<br />
Araştırmada çalışma grubunda uygulanan anketin (ölçeğin) güvenirlik analizinde, ölçeğin<br />
likert tipi bir ölçek olmasından dolayı Cronbach Alpha kullanılmıştır. Ölçeğin Cronbach<br />
Alpha değeri (iç tutarlılık katsayısı) 0.92 olarak hesaplanmıştır. Bu değer, araştırmada<br />
kullanılan ölçeğin yüksek düzeyde güvenilir olduğunu göstermektedir.<br />
Araştırmanın amacı ve araştırma modeli çerçevesinde yüzyüze yapılan anket sonucunda<br />
elde edilen veriler, SPSS istatistiksel analiz programında analiz edilmiştir. Buna göre<br />
verilerin analizinde;<br />
- Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin demografik özelliklerine ilişkin istatistiklerde<br />
frekans (f) ve yüzde (%),<br />
- Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları betimlemede<br />
frekans (f) ve yüzde (%),<br />
- Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini betimlemede aritmetik
144 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
ortalama ve standart sapma kullanılmıştır.<br />
4. Bulgular ve Yorum<br />
4.1. Öğretim Üyelerinin Demografik Özellikleri<br />
Araştırmaya katılan çalışma grubundaki öğretim üyeleri; cinsiyet, yaş, bilim alanı, bilim<br />
unvanı ve yılda kongreye katılım sayısı değişkenleri açısından incelenmiş, elde edilen<br />
bulgular yorumlanarak aşağıda sunulmuştur.<br />
Tablo1. Öğretim Üyelerinin Demografik Özellikleri<br />
Demografik Özellikler Sayı %<br />
Cinsiyet<br />
Kadın 43 43,4<br />
Erkek 56 56,6<br />
Toplam 99 100.0<br />
Yaş<br />
16-20 1 1,0<br />
21-25 9 9,1<br />
26-30 38 38,4<br />
31 ve üstü 51 51,5<br />
Toplam 99 100.0<br />
Bilim Alanı<br />
Sosyal Bilimler 65 65,7<br />
Fen Bilimleri 30 30,3<br />
Sağlık Bilimleri 4 4,0<br />
Toplam 99 100.0<br />
Bilim Unvanı<br />
Prof.Dr. 5 5,1<br />
Doç.Dr. 9 9,1<br />
Yrd.Doç.Dr. 11 11,1<br />
Doktor 11 11,1<br />
Öğr.Gör. 7 7,1<br />
Arş.Gör. 53 53,5<br />
Diğer 3 3,0<br />
Toplam 99 100.0<br />
Bir yılda kongreye katılım sayısı<br />
1 kez 35 35,4<br />
2 kez 40 40,4<br />
3 kez 14 14,1<br />
4 kez 4 4,0<br />
5 ve daha fazla 6 6,1<br />
Toplam 99 100.0<br />
Kongre zamanı<br />
İlkbahar 25 25,3<br />
Yaz 16 16,2<br />
Sonbahar 17 17,2<br />
Kış 6 6,1<br />
Bütün yıl 35 35,4<br />
Toplam 99 100.0<br />
Tablo1'deki verilere göre çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan çoğunun<br />
(%56,6) erkek öğretim üyelerinden oluştuğu görülmektedir.<br />
Yaş açısından bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan<br />
fazlasının (%51,5) 31 ve üstü yaş grubunda yer aldığı, bunu 26-30 yaş grubu öğretim<br />
üyelerinin (%38,4) takip ettiği, bunu da 21-25 yaş grubu öğretim üyelerinin (%9,1) takip<br />
ettiği ve 16-20 yaş grubundaki öğretim üyelerinin yok denecek kadar az olduğu
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 145<br />
görülmektedir. Bu bulgulardan hareketle araştırmaya katılan öğretim üyelerinin yarıdan<br />
fazlasının 31 ve üstü yaş aralığında olduğu söylenebilir.<br />
Bilim alanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan<br />
fazlasının (%65,7) Sosyal Bilimler grubunda yer aldığı, bunu Fen Bilimleri alanının (%30,3)<br />
takip ettiği ve en az Sağlık Bilimleri alanında ( %4,0) olduğu görülmektedir.<br />
Bilim unvanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan<br />
fazlasının (%53,5) araştırma görevlisi grubunda yer aldığı, bunu Yrd.Doç.Dr. ve Doktor<br />
unvanının (%11,1) takip ettiği ve Doç. Dr. (%9,1), Öğr.Gör (%7,1), Prof.Dr. (%5,1), Diğer<br />
(%3,0) olarak oranların azalarak birbirlerini takip ettiği görülmektedir.<br />
Kongreye katılım sayısı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunda yer alan öğretim<br />
üyelerinin çoğunun (%40,4) yılda 2 kez kongreye gittiği, bunu 1 kez gidenler (%35,4) takip<br />
etmekte ve 3 kez gidenler (%14,1), 5 ve daha fazla gidenler (%6,1), 4 kez gidenler (%4,0)<br />
azalarak birbirlerini takip ettiği görülmektedir.<br />
Kongre zamanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunda yer alan öğretim üyelerinin<br />
çoğunun “Bütün Yıl” (%35,4) grubunda yer aldığı, bunu “İlkbahar” grubunun (%25,3) takip<br />
ettiği, ardından “Sonbahar” (%17,2) grubunun geldiği ve “Yaz” gurubu (%16,2), “Kış”<br />
grubunun (%6,1) takip ettiği görülür.<br />
4.2. Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurlar<br />
Araştırmanın, “Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar nelerdir?”<br />
sorusuna ilişkin bulgular Tablo2’de verilmiştir.<br />
Tablo2. Öğretim Üyelerinin Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurlara İlişkin<br />
Görüşleri<br />
S.No İ F A D E L E R HK K- ? K+ TK Toplam<br />
1 Kongrenin konusu etkilidir.<br />
0 0 4 32 63 99<br />
%0 %0 %4,0 %32,3 %63,6 %100<br />
2 Bilim kurulunun incelemesi etkilidir.<br />
2 2 12 51 32 99<br />
%2,0 %2,0 %12,1 %51,5 %32,3 %100<br />
3<br />
Kabul edilen bildirinin kabulünün siteye e- 4 4 17 39 35 99<br />
posta ile bilgilendirmesi etkilidir.<br />
%4,0 %4,0 %17,2 %39,4 %35,4 %100<br />
4<br />
Kongreyi düzenleyen kurum/kuruluşun 1 1 4 29 64 99<br />
saygınlığı etkilidir.<br />
%1,0 %1,0 %4,0 %29,3 %64,6 %100<br />
5<br />
Kongre amaçlarının kendi profesyonel 1 1 7 33 57 99<br />
amaçlarımla uyumluluğu etkilidir.<br />
%1,0 %1,0 %7,1 %33,3 %57,6 %100<br />
6<br />
Kongre bilim kurulu üyelerinin alandaki 0 1 10 49 39 99<br />
uzmanlığı ve saygınlığı etkilidir.<br />
%0 %1,0 %10,1 %49,5 %39,4 %100<br />
7<br />
Kongre konuşmacılarının alandaki uzmanlığı 0 0 15 41 43 99<br />
8<br />
ve saygınlığı etkilidir.<br />
Kongrede sunulan bildirilerin bilimsel bir<br />
dergide yayınlanması etkilidir.<br />
9 Kongrenin düzenlendiği tarih etkilidir.<br />
10<br />
Kongrenin kariyer gelişimimi desteklemesi<br />
etkilidir.<br />
11<br />
Kongrenin bilgi değişimine fırsat sağlaması<br />
etkilidir.<br />
Kongre web sitesinin kullanımı hakkında e-<br />
12 mail ile yeterli bilgi verilip verilmemesi<br />
etkilidir.<br />
13<br />
Kongrenin kayıt ve katılım ücretinin düşük<br />
olması etkilidir.<br />
%0<br />
0<br />
%0<br />
4<br />
%4,0<br />
1<br />
%1,0<br />
0<br />
%0<br />
1<br />
%1,0<br />
5<br />
%5,1<br />
%0 %15,2<br />
7 12<br />
%7,1 %12,1<br />
12 15<br />
%12,1 %15,2<br />
3 7<br />
%3,0 %7,1<br />
1 10<br />
%1,0 %10,1<br />
5<br />
%5,1<br />
4<br />
%4,0<br />
17<br />
%17,2<br />
14<br />
%14,1<br />
%41,4<br />
33<br />
%33,3<br />
41<br />
%41,4<br />
42<br />
%42,4<br />
45<br />
%45,5<br />
41<br />
%41,4<br />
34<br />
%34,3<br />
%43,4<br />
47<br />
%47,5<br />
27<br />
%27,3<br />
46<br />
%46,5<br />
43<br />
%43,4<br />
35<br />
%35,4<br />
42<br />
%42,4<br />
%100<br />
99<br />
%100<br />
99<br />
%100<br />
99<br />
%100<br />
99<br />
%100<br />
99<br />
%100<br />
99<br />
%100
146 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
14<br />
Kongrenin e-kongre formatının olup olmaması 1 3 18 46 31 99<br />
etkilidir.<br />
%1,0 %3,0 %18,2 %46,5 %31,3 %100<br />
15<br />
Kongrenin konaklama yeri ve maliyeti 1 5 9 42 42 99<br />
etkilidir.<br />
%1,0 %,5,1 %9,1 %42,4 %42,4 %100<br />
16<br />
Kongrenin düzenlendiği yere seyahat süresi ve 1 2 14 40 42 99<br />
ulaşım maliyeti etkilidir.<br />
%1,0 %2,0 %14,1 %40,4 %42,4 %100<br />
17<br />
Kongrenin düzenlendiği yere alternatif ulaşım 1 11 14 41 32 99<br />
araçlarının bulunması etkilidir.<br />
%1,0 %11,1 %14,1 %41,4 %32,3 %100<br />
18 Kongrede sunulan sosyal programlar etkilidir.<br />
5 17 27 36 14 99<br />
%5,1 %17,2 %27,3 %36,4 %14,1 %100<br />
19<br />
Kongrenin düzenlendiği yerde doğal ve 6 16 24 43 10 99<br />
kültürel çekiciliklerin bulunması etkilidir. %6,1 %16,2 %24,2 %43,4 %10,1 %100<br />
20<br />
Kongrenin düzenlendiği yerin güvenlik düzeyi 3 5 22 42 27 99<br />
etkilidir.<br />
%3,0 %5,1 %22,2 %42,4 %27,3 %100<br />
21<br />
Kongrenin farklı disiplinleri kapsaması 5 12 24 36 22 99<br />
etkilidir.<br />
%5,1 %12,1 %24,2 %36,4 %22,2 %100<br />
22<br />
Kongrenin düzenlendiği tarihte gerçekleşen 8 6 17 35 33 99<br />
başka bir kongrenin olmaması etkilidir. %8,1 %6,1 %17,2 %35,4 %33,3 %100<br />
23<br />
Kongreyi düzenleyen kurum/kuruluşun daha 6 16 22 36 19 99<br />
önceden düzenlediği kongre sayısı etkilidir. %6,1 %16,2 %22,2 %36,4 %19,2 %100<br />
24<br />
Kongrenin düzenlendiği yerde konuşulan dil 2 14 17 36 30 99<br />
etkilidir.<br />
%2,0 %14,1 %17,2 %36,4 %30,3 %100<br />
25 Kongre sunumunda kullanılan dil etkilidir.<br />
1 6 15 41 36 99<br />
%1,0 %6,1 %15,2 %41,4 %36,4 %100<br />
26<br />
Kongrenin başlangıç ve bitişini kapsayan süre 4 9 20 39 27 99<br />
etkilidir.<br />
%4,0 %9,1 %20,2 %39,4 %27,3 %100<br />
27 Kongredeki sunum süresi etkilidir.<br />
9 16 28 30 16 99<br />
%9,1 %16,2 %28,3 %30,3 %16,2 %100<br />
28 Kongrenin düzenlendiği yerin iklimi etkilidir.<br />
14 28 22 25 10 99<br />
%14,1 %28,3 %22,2 %25,3 %10,1 %100<br />
29<br />
Kongre düzenleme kurulunun ilgi ve alaka 2 6 17 40 34 99<br />
düzeyi etkilidir.<br />
%2,0 %6,1 %17,2 %40,4 %34,3 %100<br />
30<br />
Kongreye kamu ve özel sektörün ilgisi 7 17 23 37 15 99<br />
etkilidir.<br />
%7,1 %17,2 %23,2 %37,4 %15,2 %100<br />
HK : Hiç Katılmıyorum, K-: Katılmıyorum, ?: Emin Değilim, K+: Katılıyorum, TK: Tamamen<br />
Katılıyorum<br />
Tablo2’deki öğretim üyelerinin kongre tercihinde etkili olan unsurlar ile ilgili görüşleri<br />
incelendiğinde; araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde kongre<br />
konusunu (%98,9), kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığını (%93,9) ve kongre<br />
konusunun kendi profesyonel amaçlarına uyumluluğunu (%90,9) daha etkili gördükleri,<br />
kongredeki sunum süresi (%46,5) ve kongrenin düzenlendiği yerin iklimini (%35,4) çok az<br />
etkili unsur olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Bu bulgular ışığında, araştırmaya katılan<br />
öğretim üyeleri bilimsel kongre tercihinde kongrenin konusunu oldukça etkili bir unsur,<br />
kongrenin düzenlendiği yerin iklimini ise çok az etkili bir unsur olarak gördükleri<br />
söylenebilir. Öğretim üyelerinin kongrelerde e-kongre formatının olup olmamasına (%77,8)<br />
ilişkin görüşleri, kongre tercihlerinde kongre konusu kadar olmasa da e-kongre<br />
uygulamasının etkili bir unsur olarak yerini aldığını göstermektedir.<br />
4.2. Öğretim Üyelerinin E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeyleri<br />
Araştırmanın, “Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri nedir?” sorusuna<br />
ilişkin bulgular Tablo3’de verilmiştir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 147<br />
Tablo2. Öğretim Üyelerinin e-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeyleri<br />
S.No İ F A D E L E R N S<br />
1 Bant genişliği (internet hızı) bilgisi 99 3,79 ,972<br />
2<br />
e-Kongre gerçekleşme süreci ve kullanım aşamaları ile<br />
ilgili bilgi ve beceri<br />
99 4,01 ,839<br />
3<br />
İnternetten e-kongreye kayıt, ödeme, bildiri gönderimi (email<br />
veya web site ile dosya yükleme)<br />
99 4,13 ,853<br />
4 Kongreye davet yöntemi (e-mail, sms, üyelik takibi vb.) 99 4,15 ,850<br />
5 e-imzalı taratılmış bildiri ile kabul yazısı gönderilebilme 99 4,01 ,920<br />
6<br />
Ödemenin gerçekleştirilmesi (havale-kredi kartı-posta<br />
havale-kongre yerinde)<br />
99 4,20 ,742<br />
7 Katılımcının bilgisayar-okuryazarlık bilgi ve becerisi 99 4,06 ,998<br />
8 İnternet bağlantısı bilgisi 99 4,08 ,933<br />
9<br />
Sunum sırasında yaşanan teknik hataları bilme ve<br />
düzeltme<br />
99 4,11 ,868<br />
10<br />
Sunum programını kullanabilme (Adobe Flash ortamında<br />
görüntü ve ses ayarlarını yapabilme gibi)<br />
99 4,17 ,846<br />
11<br />
Kamera, mikrofon vb. araçların bilgisayar bağlantısını<br />
yapabilme<br />
99 4,18 ,813<br />
12 Web tabanlı programlama dilleri bilgisi 99 3,55 1,172<br />
13 Sunum hazırlanan fiziki ortam 99 4,04 ,880<br />
14 İnternet hizmeti veren servis sağlayıcı (TTNet vd.) bilgisi 99 3,88 1,043<br />
15<br />
Şehrin elektrik şebekesindeki kesintiler sonrası elektronik<br />
cihazları tekrar kullanabilme<br />
99 3,87 1,149<br />
Tablo3’deki öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili görüşleri<br />
incelendiğinde; ödemenin gerçekleştirilmesi ( =4,20), kamera, mikrofon vb. iletişim<br />
araçlarının bilgisayar bağlantısını yapabilme ( =4,18), sunum programını kullanabilme (<br />
=4,17) ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin yüksek-iyi düzeyde olduğu, web tabanlı<br />
programlama dilleri ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin ise diğerlerine göre biraz daha<br />
düşük orta düzeyde olduğu görülmüştür. Tablodaki verilerin tamamı değerlendirildiğinde<br />
araştırmaya katılan öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerinin ( =4,01) iyi<br />
düzeyde olduğu diğer bir ifadeyle e-kongre formatı olan herhangi bir kongreye katılarak<br />
sunumlarını elektronik ortamda yapabilecek düzeyde oldukları söylenebilir.<br />
5. Tartışma ve Sonuç<br />
Araştırmada, öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre<br />
hazırbulunuşluk düzeyleri hakkındaki görüşleri istatistiksel çözümlemeleri içeren araştırma<br />
bulguları ile ortaya konulmuştur. Araştırmanın amaçlarına göre sıralanmış sonuçlar aşağıda<br />
verilmiştir.<br />
Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin yarıdan fazlasının 31 ve üstü yaş aralığında olduğu,<br />
bilim alanı olarak bakıldığında öğretim üyelerinin yarıdan fazlasının (%65,7) sosyal bilimler<br />
alanında bulunduğu, bilim unvanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan<br />
öğretim üyelerinin yarıdan fazlasının (%53,5) araştırma görevlisi olduğu, kongreye katılım<br />
sayısı olarak bakıldığında öğretim üyelerinin çoğunun (%40,4) yılda 2 kez kongreye gittiği,<br />
kongre zamanı olarak bakıldığında ise, öğretim üyelerinin çoğunun “Bütün Yıl” (%35,4)<br />
grubunda yer aldığı görülmüştür.<br />
Öğretim üyelerinin kongre tercihinde etkili olan unsurlar ile ilgili görüşleri incelendiğinde;<br />
araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde kongre konusunu,<br />
kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığını ve kongre konusunun kendi profesyonel<br />
amaçlarına uyumluluğunu daha etkili gördükleri, kongredeki sunum süresi ve kongrenin<br />
düzenlendiği yerin iklimi çok az etkili unsur olarak değerlendirdikleri görülmüştür.
148 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihine ilişkin görüşleri<br />
değerlendirildiğinde kongre konusu, kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığı ve kongre<br />
konusunun öğretim üyesinin kendi profesyonel amaçlarına uyumluluğu oldukça etkili<br />
unsurlar olarak ilk sıralarda yer almıştır. Kongrenin düzenlendiği yerin iklimi ise çok az<br />
etkili bir unsur olarak son sırada yer almaktadır. Öğretim üyelerinin kongrelerde e-kongre<br />
formatının olup olmamasına ilişkin görüşleri değerlendirildiğinde ise, e-kongre<br />
uygulamasının kongre tercihlerinde kongre konusu kadar olmasa da etkili bir unsur olarak<br />
yerini aldığı yargısına varılabilir.<br />
Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili görüşleri incelendiğinde;<br />
ödemenin gerçekleştirilmesi, kamera, mikrofon vb. iletişim araçlarının bilgisayar<br />
bağlantısını yapabilme, sunum programını kullanabilme ile ilgili hazırbulunuşluk<br />
düzeylerinin iyi düzeyde olduğu, web tabanlı programlama dilleri ile ilgili hazırbulunuşluk<br />
düzeylerinin ise diğerlerine göre biraz daha düşük ve orta seviyede olduğu görülmüştür.<br />
Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerine ilişkin değerlendirmelerinin<br />
tamamı ele alındığında araştırmaya katılan öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk<br />
düzeylerinin iyi düzeyde olduğu ve e-kongre formatı olan herhangi bir kongreye katılarak<br />
sunumlarını elektronik ortamda yapabilecekleri sonucuna varılmıştır.<br />
Araştırma bulgularından hareketle varılan sonuçlara dayalı olarak geliştirilen öneriler<br />
aşağıda sunulmuştur:<br />
Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili internet servis sağlayıcıları ve<br />
bant genişliği (internet hızı), web programlama dilleri ve olası teknik sorunlarda özellikle<br />
elektrik kesilmelerinde yaşanabilecek sorunlar konularında bilgi ve beceri düzeyleri<br />
geliştirilebilir, e-kongre uygulama süreci hakkında uygulamalı bir eğitim verilebilir.<br />
Araştırmada, öğretim üyelerinin kongre tercihlerinde etkili olan unsurlar ve e-kongre<br />
hazırbulunuşluk düzeyleri birlikte ele alınmıştır. Bu iki boyut konuya ilgi duyan<br />
araştırmacılar için ayrı ayrı çalışma konusu olarak değerlendirilebilir.<br />
Araştırmada çalışma grubunda 99 öğretim üyesi yer almıştır. Bu sayı, güvenilir istatistikî<br />
sonuçlar için minimum düzeyi karşılamaktadır, ancak araştırma sonuçlarının<br />
genellenebilmesi için daha çok sayıda öğretim üyesi üzerinde çalışmanın yapılması önerilir.<br />
Araştırmada öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri öğretim üyelerinin<br />
kendi görüşleri ile belirlenmeye çalışılmıştır. Örnek bir e-kongre uygulaması ile öğretim<br />
üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri gözlemlenerek ya da uygulamalı olarak da<br />
değerlendirilebilir.<br />
Kaynaklar<br />
Acar, S. (2012). Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurlar ve E-<br />
Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini Belirleme Ölçeği, Ankara.<br />
Arslan, K. (2009). Türkiye’de Kongre Turizmini Geliştirme İmkanları, İstanbul Ticaret<br />
Odası Yayınları, Yayın No:2008-34, Inkilap Kitabevi, İstanbul.<br />
Aymankuy, Y. (2010). Kongre Turizmi ve Fuar Organizasyonları, Detay Yayıncılık,<br />
Ankara.<br />
Kozak, N. & Yüncü, D.K. (2011). Akademisyenlerin Kongre Tercih Unsurları, Anadolu<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı:2, Eskişehir.<br />
Lee, M. J., & Back, K. J. (2007). Effects of destination image on meeting participation<br />
intentions: empirical findings from a professional association and its annual convention. The<br />
Service Industries Journal, 27(1): 59–73.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 149<br />
Ngamsom, B., & Beck, J. (2000). A pilot study of motivations, inhibitors, and facilitators of<br />
association members in attending international conferences. Journal of Convention and<br />
Exhibition Management, 3(3): 45-62.<br />
Oppermann, M. (1995). Professional conference attendees' and non-attendees' participation<br />
decision factors. İçinde K. S. Con (Ed.), Proceedings of the 1995 STTE Annual Conference,<br />
Society of Travel and Tourism Educators.<br />
Oppermann, M. (1998). Convention participation decision-making process. Annals of<br />
Tourism Research, 24(1): 178–191.<br />
Oppermann, M., & Chon, K. S. (1995). Factors influencing professional conference<br />
participation by association members: A pilot study of convention tourism. Travel and<br />
Tourism Research Association Journal, 26, 254-259.<br />
Price, C. (1993). An empirical study of the value of professional association meetings from<br />
the perspective of attendees.Yayınlanmamış Doktora Tezi, Virginia Polytechnic and State<br />
University, Blacksburg, VA.<br />
Rittichainuwat, B. N., Beck, J. A., & Lalopa, J. (2001). Understanding motivations,<br />
inhibitors, and facilitators of association members in attending international conferences.<br />
Journal of Convention & Exhibition Management, 3(3): 45-62.<br />
Severt, D., Wang, Y., Chen, P-J., & Breiter, D. (2007). Examining the motivation, perceived<br />
performance and behavioral intentions of convention attendees: Evidence from a regional<br />
conference. Tourism Management, 28, 399–408.<br />
TDKGS= Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük (Türkçe Sözlük 1-2’nin internette<br />
alan yeni düzenlemesi), erişim: tdk.gov.tr/sozluk.html.<br />
TS: 1998 (1998). Türkçe Sözlük, 9. Baskı Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.<br />
yer
150 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
UZAKTAN EĞİTİMDE ÖĞRENME ORTAMININ KABULÜ İLE BİRLİKTELİK<br />
DUYGUSUNUN ÖĞRENEN MEMNUNİYETİNE ETKİSİ<br />
Arzu ÖZKANAN 1<br />
Adeviye ERDOĞAN 2<br />
ÖZET<br />
Uzaktan eğitim son yıllarda bireyler tarafından çokça talep edilen bir seçenek haline<br />
gelmiştir. Artan eğitim ihtiyacı, zaman kısıtlamaları ve coğrafi engeller uzaktan eğitime olan<br />
ihtiyacı her geçen gün arttırmaktadır. Gelişen bilgi iletişim teknolojileri sayesinde zaman ve<br />
mekân kaynaklı sorunlar aşılmakta ve bu durum uzaktan eğitimi birçok açıdan kaliteli<br />
kılmaktadır.<br />
Uzaktan eğitime yönelik olan bu talep artışının yanında boş kalan kontenjanlar ve mezun<br />
olmadan okulu bırakan öğrencilerin oranı uzaktan eğitimde kalitenin ne kadar önemli bir<br />
unsur olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Moore (2005)’un Sloan-C için hazırladığı rapora göre<br />
etkili öğrenme, erişim, öğrenci memnuniyeti, kurumsal memnuniyet ve maliyet etkililiği<br />
uzaktan eğitimdeki kalite göstergelerini oluşturmaktadır.<br />
Bu kalite göstergelerinden öğrenci memnuniyeti uzaktan eğitim uygulamalarında çok<br />
önemli bir yere sahiptir. Öğrenci algılarını anlamak, başarılı bir çevrim içi öğrenme ortamı<br />
oluşturmak ve uygulamak için ilk adımdır (Sahin & Shelley, 2008).<br />
Bu amaçtan hareketle araştırmada, öğrenme ortamının kabulü ile birliktelik duygusunun<br />
öğrenen memnuniyetine etkisi araştırılacaktır.<br />
Bu araştırma betimsel ve ilişkisel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada çevrimiçi<br />
öğrenme sistemleri kabul ölçeği, topluluk hissi ölçeği ve memnuniyet ölçeği kullanılmıştır.<br />
Araştırma evrenini Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu<br />
Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı Halkla İlişkiler dersini alan öğrenciler<br />
oluşturmaktadır.<br />
Anahtar Kelimeler: Teknoloji Kabulü, Topluluk Hissi, Memnuniyet, Uzaktan Eğitim.<br />
1. GİRİŞ<br />
Günümüzde, gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için her geçen gün daha fazla nitelikli<br />
bilgiye gereksinim duyulmaktadır. Teknolojinin kendi gelişimiyle birlikte eğitimin temel<br />
öğeleri olan insan, bilgi ve toplum bazında da değişimlere neden olduğunu görmekteyiz<br />
(Alkan, 1997). Böylece teknoloji, eğitimin yapısında da değişimlere sebep olmuştur.<br />
Örneğin; yürüme ve konuşmadan başlayarak alet yapımı ve avlanma becerilerinin<br />
kazandırılması, ilk dönem eğitim konuları iken, günümüzde uygarlıktaki gelişmelerle<br />
birlikte bu içeriğin bir kısmının değiştiği görülür. Çünkü eğitim, toplumun üretim ve<br />
yaşayışına göre biçimlenir (Çınar, 2002, s. 45-90).<br />
Gerek yükseköğretim düzeyinde karşılaşılan maliyet, arz-talep, araç-gereç ve öğretmen<br />
sorunları; gerekse eğitim sistemlerinin teknolojinin baskısı altında sürekli değişmeleri ve<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 151<br />
gelişmeleri, eğitimde yeni teknolojilerin, yöntem, teknik, bilgi, araç ve gereçlerin<br />
kullanımını gerekli kılmıştır. Bununla birlikte iş yaşamının, globalleşmenin ve bunlara bağlı<br />
olarak insanların tercihleri ile öğrenen kitlesinin değişmesi paralelinde, eğitim sistemlerinde<br />
“yaşam boyu eğitim”, “uzaktan öğrenme (e-öğrenme)”, “televizyonla eğitim”, “internetle<br />
öğretim”, “açık öğretim”, “açık okul”, “bilgisayar destekli eğitim”, “tele konferans” sosyal<br />
birer ihtiyaç haline gelmiş bulunmaktadır.<br />
1982 yılında ilk olarak Anadolu Üniversitesi ile başlayan uzaktan eğitim uygulamaları<br />
bugün birçok üniversite tarafından gerçekleştirilmektedir. 1998 yılından bu yana Orta Doğu<br />
Teknik, Bilgi, Ankara, Boğaziçi, Fırat, Mersin, Sakarya, Selçuk, Maltepe, Süleyman<br />
<strong>Demirel</strong>, Balıkesir, Atılım, Bahçeşehir, Trakya ve Gazi Üniversiteleri gibi üniversiteler de<br />
sertifika, ön lisans, lisans tamamlama, yüksek lisans düzeylerinde uzaktan eğitim programı<br />
uygulayan üniversiteler arasına katılmıştır.<br />
Eğitimde, teknolojinin kullanılmasının temelinde iki sebep vardır. Bunlardan ilki, teknoloji<br />
her yerdedir ve bu yüzden, eğitimde de kullanılmalıdır, Miller bu durumu “toplumsal<br />
kaçınılmazlık” olarak adlandırmıştır, ikincisi ise araştırmalar bilgisayar temelli yöntemlerin<br />
eğitimde etkili olduğunu göstermiştir (Roblyer, 2000).<br />
Eğitimde teknolojinin kullanılmasının sağladığı yararları sayacak olursak; Teknolojiler,<br />
• Öğrenmenin niteliğini artırır.<br />
• Öğrencilerin ve öğretmenlerin hedefe ulaşmak için harcadıkları zamanı azaltır.<br />
• Öğretmenin etkililiğini artırır.<br />
• Niteliği düşürmeden eğitimin maliyetini düşürür.<br />
• Öğrenciyi ortamda etkin kılar (Akkoyunlu, 1998, s. 4).<br />
Gerek bir kaçınılmazlık olarak olsun, gerekse sağladığı yararlar için olsun teknoloji eğitimin<br />
ayrılmaz bir parçası olmuştur. Böylece, teknoloji, eğitim sistemlerinin değişmesine ve<br />
yeniden yapılanmasına fırsat vermiştir. Bu yeni yapılanmalardan birisi de uzaktan eğitim<br />
sistemidir. Özellikle son yıllardaki bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerle<br />
birlikte uzaktan eğitim sisteminin de uygulamalarında değişimler olmuştur. Uzaktan eğitim<br />
için yapılan çok fazla tanım olmasına rağmen, bu tanımların içerdiği ortak özellikler<br />
aşağıdaki gibi sıralanabilir:<br />
- Öğretmen ve öğrenci ayrı mekânlarda olması,<br />
- İletişim teknolojilerinin kullanılması,<br />
- Posta hizmetlerinin kullanılması,<br />
- Okul devam mecburiyetinin olmaması,<br />
- Özel öğretim yöntemleri,<br />
- Tek yönlü iletişim,<br />
- Çift yönlü iletişim,<br />
- Telekonferans sistemi,<br />
- Özel programlar,<br />
- Özel araç-gereçler (İşman, 2005).<br />
Bu özelliklerden de anlaşıldığı gibi, uzaktan eğitimde öğretmen ve öğrenci farklı<br />
mekânlardadır. Farklı mekânlarda bulunan öğretmen ve öğrenci arasında posta hizmetleri<br />
veya iletişim teknolojileri kullanılarak iletişim sağlanmaktadır. Ayrıca bu eğitim sisteminde<br />
uzaktan eğitime özel programlar ve araç-gereçler kullanılmaktadır ve son olarak uzaktan<br />
eğitimde tek yönlü veya çift yönlü iletişim kurularak eğitim faaliyetleri yürütülmektedir<br />
(İşman, 2005). Uzaktan eğitimde öğretmen ve öğrencinin farklı mekânlarda bulunması,<br />
örgün eğitimde bilinen öğrenci ve öğretmen rollerinin de bu sistem içinde değişmesine<br />
sebep olmuştur. Uzaktan eğitimde öğretmen daha çok rehber ve yol gösterici<br />
durumundayken, öğrenciler daha aktif konumdadır. Öğrencilerin daha aktif olması gereken
152 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
bu eğitim sisteminde, uzaktan eğitim öğrencilerinin, onları öğrenmeye yöneltecek olan<br />
güdülenme düzeylerinin yüksek olmasını bekleriz. Bunun yanında uzaktan eğitimde<br />
kalitenin de çok önemli bir unsur olduğunu aşikârdır. Moore (2005, s. 7-11)’un Sloan-C için<br />
hazırladığı rapora göre etkili öğrenme, erişim, öğrenci memnuniyeti, kurumsal memnuniyet<br />
ve maliyet etkililiği uzaktan eğitimdeki kalite göstergelerini oluşturmaktadır.<br />
Bu kalite göstergelerinden öğrenci memnuniyeti uzaktan eğitim uygulamalarında çok<br />
önemli bir yere sahiptir. Öğrenci algılarını anlamak, başarılı bir çevrim içi öğrenme ortamı<br />
oluşturmak ve uygulamak için ilk adımdır (Sahin & Shelley, 2008). Uzaktan eğitimdeki<br />
öğrencilerin sisteme girdikten sonraki eğitimi bırakma oranları geleneksel eğitime oranla<br />
daha yüksektir (Rovai, 2001). İhtiyaçları ve beklentileri karşılanamayan öğrenciler<br />
memnuniyet düzeylerinin de düşük olmasından dolayı katıldıkları eğitim programını<br />
tamamlamadan sistemden çıkmaktadırlar. Bilgi sistemleri ile ilgili araştırmalar kullanıcı<br />
memnuniyetinin sisteme yönelik başarının en önemli faktörlerinden biri olduğunu<br />
göstermektedir (DeLone & McLean, E.R., 1992).<br />
Uzaktan eğitimde öğrenci memnuniyetini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Etkileşim,<br />
iletişim, demografik özellikler, tasarım, değerlendirme, yüz yüze etkinlikler, teknik ve<br />
öğretimsel destek, bilişsel stiller, öğrenme stilleri, izolasyon bu faktörlerden bazılarıdır. Bir<br />
uzaktan öğrenme sınıfında bireylerin uzaktaki sınıf üyeleriyle iletişimleri elektronik<br />
ortamlar aracılığıyla gerçekleşir ve bu iletişimin kalitesi o elektronik ortamın nasıl<br />
kullanıldığına bağlı olarak etkilenir.<br />
Bu nedenle öğrencilerin tutumları ve teknoloji kullanımları uzaktan eğitime yönelik<br />
memnuniyetlerini etkileyeceği için Teknoloji Kabul Modeli çerçevesinde öğrenci<br />
memnuniyetini inceleyen araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmalar algılanan yarar ve<br />
algılanan kullanım kolaylığının öğrencilerin internette yer alan kaynakları kullanmalarını<br />
arttıran bileşenler olduklarını göstermektedir. Böylece uzaktan eğitim deneyimine yönelik<br />
artan öğrenci memnuniyeti sınıf aktivitelerine katılımı arttırarak uzaktan eğitim ortamlarının<br />
daha fazla kullanımını sağlayacağı düşünülmektedir. Geleneksel sınıf ortamındaki<br />
alışılagelen yüz yüze etkileşimden sonra çevrimiçi sınıf ortamıyla karşılaşan bireyler<br />
etkileşimlerden verimli olarak faydalanamayabilir. Uzaktan eğitimdeki fiziksel uzaklığın bir<br />
sonucu olarak azalan topluluk hissi beraberinde öğrencinin kendini topluluğa ait<br />
hissedememesini, dışlanma hissini de beraberinde getirir ve bu durum programı terk etme ile<br />
sonuçlanabilir. Güçlü birliktelik duygusu geliştirilen ortamlarda aidiyet duygusu yüksek<br />
olmakta bu da öğrencilerin motivasyonunu arttırmaktadır. Ayrıca etkileşimin de öğrenci<br />
memnuniyetini belirlemede çok önemli değişkenlerden biri olduğu araştırmalarca tespit<br />
edilmiştir.<br />
1.1. Çalışmanın Önemi<br />
Uzaktan eğitimin hızla yaygınlaştığı günümüzde uzaktan eğitimde kalite arayışlarının bir<br />
sonucu olarak öğrenci memnuniyeti oldukça önem kazanmıştır.<br />
Gelişen teknolojilerle birlikte öğrencilerin bu teknolojileri kullanabilme ve benimseme<br />
durumları onların uzaktan eğitimden etkili bir şekilde faydalanabilmelerinde oldukça<br />
önemlidir. Yine bu teknolojilerin kullanımına bağlı olarak fiziksel olarak uzakta olan<br />
uzaktan eğitim öğrenci ve öğretmenlerinin iletişimleri, birliktelik duygusu geliştirebilmeleri<br />
sosyal açıdan önem taşımaktadır. Kendini sistemden soyutlanmış hisseden bir öğrencinin<br />
programa yönelik memnuniyeti azalacak ve yeterli öğrenme sağlayamayacaktır. Bu<br />
nedenlerden dolayı uzaktan eğitimde öğrenme ortamının kabulü ve birliktelik duygusu<br />
bileşenlerinin öğrenci memnuniyeti üzerindeki katkılarının araştırılması önem taşımaktadır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 153<br />
1.2. Problem Durumu<br />
Uzaktan eğitimde öğrenme ortamının kabulü ve birliktelik duygusunun öğrencilerin<br />
memnuniyetlerine katkısı nedir?<br />
1.2.1. Alt Problemler<br />
• Öğrenme ortamının kabulü ve birliktelik duygusu birlikte öğrenci memnuniyetini<br />
anlamlı bir şekilde karşılamakta mıdır?<br />
• Çevrimiçi öğrenme sistemleri kabul ölçeği boyutları ve birliktelik duygusunu<br />
belirlemek için kullanılan ölçeğin boyutları birlikte öğrenci memnuniyetini anlamlı bir<br />
şekilde karşılamakta mıdır?<br />
• Çevrimiçi öğrenme sistemleri kabul ölçeği faktörleri ve birliktelik duygusunu<br />
belirlemek için kullanılan ölçeğin faktörleri ile öğrenci memnuniyeti ölçeği faktörleri<br />
arasında bir ilişki var mıdır?<br />
1.3. Sınırlılıklar<br />
Araştırma bulguları, örneklemde yer alan Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim<br />
Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü, Tıbbi Dokümantasyon ve<br />
Sekreterlik Programı 2.sınıfta okuyan ve Halkla İlişkiler dersini alan öğrencilere 2011–2012<br />
öğretim yılı bahar döneminde uygulanan ölçeklere verdikleri yanıtlarla sınırlıdır.<br />
1.4. Tanımlar<br />
Uzaktan eğitim (Distance Education): Fiziksel olarak ayrı mekânlarda bulunan bireylerin<br />
ve eğitim materyallerinin iletişim teknolojileri sayesinde bir araya getirildiği bir eğitim<br />
türüdür.<br />
Memnuniyet (Satisfaction): Öğrencilerin katıldıkları uzaktan eğitim programına yönelik<br />
memnun olma durumlarıdır.<br />
Algılanan Yarar: Bireyin bir sistemi kullanırken performansının artacağına olan algısıdır.<br />
Algılanan Kullanım Kolaylığı: Bireyin bir yeniliği kullanırken çaba harcamadan<br />
kullanacağı algısıdır.<br />
Öğrenme Ortamının Kabulü: Çevrimiçi öğrenme sistemlerinin kabulünde algılanan yarar<br />
ve algılanan kullanım kolaylığı boyutlarının toplamı olarak ele alınmıştır.<br />
Birliktelik Duygusu Eylemsel Boyutu: Uzaktan eğitim programına katılan öğrencilerin<br />
birliktelik duygusu geliştirme sürecindeki topluluğa ait olma durumuna ilişkin gösterdikleri<br />
davranışlardır.<br />
Birliktelik Duygusu Duyuşsal Boyutu: Uzaktan eğitim programına katılan öğrencilerin<br />
birliktelik duygusu geliştirme sürecinde topluluğa ait olma durumuna yönelik<br />
düşünceleridir.<br />
1.5. Verilerin Toplanması<br />
Veriler, Ilgaz (2008) tarafından geçerlilik ve güvenilirlik katsayıları anlamlı bulunmuş olan<br />
Öğrenme Ortamının Kabulü Ölçeği ile Birliktelik Duygusu Ölçeği ve yine Ilgaz (2008)<br />
tarafından geliştirilmiş olan memnuniyet ölçeği 7’li Likert tipinde hazırlanarak elde<br />
edilmiştir.
154 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
1.6. Bulgular<br />
1.6.1. Demografik Bulgular<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve<br />
Teknikler Bölümü, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı 2.sınıfta okuyan ve<br />
Halkla İlişkiler dersini alan öğrenciler araştırma grubu olarak belirlenmiştir. Katılımcıların;<br />
• Cinsiyetlerine göre %59,1’i kadın, %40,9’u erkek öğrenciden oluşmaktadır.<br />
• Yaşlarına göre %62,5’i 25 ve altı, %36,4’ü, 26–35 ve %1,1’i 36 - 45 yaş grubunda yer<br />
almaktadır.<br />
Araştırmada 96 kişiye ulaşılmış olup 88 kişinin verileri dikkate alınmıştır. Katılımcılara ait<br />
demografik veriler aşağıdaki tabloda verilmiştir.<br />
Tablo 1: Araştırma Grubuna Ait Demografik Veriler<br />
Demografik Veriler Frekans Yüzde<br />
Cinsiyet<br />
Kadın 52 59,1<br />
Erkek 36 40,9<br />
25 ve altı 55 62,5<br />
Yaş<br />
26–35 32 36,4<br />
36–45 1 1,1<br />
Düzensiz 6 6,8<br />
Bilgisayara Erişim<br />
Kısmen Düzenli 25 28,4<br />
Düzenli 57 64,8<br />
Düzensiz 10 11,4<br />
İnternete Erişim<br />
Kısmen Düzenli 25 28,4<br />
Düzenli 53 60,2<br />
3 yıldan az 29 33<br />
Bilgisayar Kullanma Süreleri<br />
3–7 yıl 33 37,5<br />
8–12 yıl 20 22,7<br />
13–17 yıl 6 6,8<br />
1.6.2. Öğrenme Ortamının Kabulü ile Birliktelik Duygusunun Öğrenci Memnuniyetini<br />
Karşılaması<br />
Araştırmanın birinci alt problemi olan öğrenme ortamının kabulünün ve birliktelik<br />
duygusunun birlikte öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde yordayıp yordamadığını<br />
belirlemek için çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.<br />
Öğrenme ortamının kabulünün ve birliktelik duygusunun birlikte, öğrencilerin uzaktan<br />
eğitime yönelik memnuniyetleri ile yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki vermektedir<br />
(R=0,605, R 2 = 0,366, p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 155<br />
Tablo 2:Öğrenme Ortamının Kabulünün ve Birliktelik Duygusunun Öğrenci<br />
Memnuniyetini Karşılaması<br />
Değişken B Standart HataB β t p İkili r Kısmi r<br />
Sabit 2,915 ,435 - 6,703 ,000 - -<br />
Öğrenme Ortamının Kabulü ,249 ,090 ,292 2,762 ,007 ,516 ,287<br />
Birliktelik Duygusu ,291 ,080 ,387 3,655 ,000 ,556 ,369<br />
R = 0,605 R 2 = 0,366 F (2, 85) = 24,562 p= ,000<br />
1.6.3. Öğrenme Ortamının Kabulü Ölçeğinin Boyutları ile Birliktelik Duygusu<br />
Ölçeğinin Boyutlarının Öğrenci Memnuniyetini Karşılaması<br />
Araştırmanın ikinci alt problemi olan öğrenme ortamının kabulü ölçeğinin boyutları ile<br />
birliktelik duygusu ölçeğinin boyutlarının öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde<br />
yordayıp yordamadığını belirlemek amacıyla aşamalı çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.<br />
Yapılan analizlerin sonucuna ilişkin bilgiler aşağıda tablolarda verilmiştir.<br />
Tablo 3: Öğrenci memnuniyetinin yordanmasına ilişkin aşamalı çoklu regresyon<br />
analizi sonuçları<br />
Değişken B Standart HataB β t p<br />
Algılanan Yarar 2,967 ,493 ,260 6,023 ,000<br />
Algılanan Kullanım Kolaylığı 3,753 ,408 ,110 9,204 ,000<br />
Duyuşsal 2,893 ,466 ,084 6,205 ,000<br />
Eylemsel 2,820 ,479 ,074 5,887 ,000<br />
Tablo 4: Öğrenci memnuniyetinin yordanmasına ilişkin aşamalı çoklu regresyon<br />
analizi sonuçları<br />
Model R R 2 Düzeltilmiş<br />
Değişim İstatistiği<br />
R 2 R 2 Değişimi F Değişimi Sig F Değişimi<br />
1 ,477 ,227 ,209 ,227 12,3444 ,000<br />
2 ,566 ,320 ,269 ,093 2,738 ,034<br />
3 ,665 ,443 ,369 ,122 4,171 ,004<br />
4 ,674 ,455 ,366 ,012 ,812 ,448<br />
Modeller<br />
1: Algılanan Yarar<br />
2: Algılanan Yarar + Algılanan Kullanım Kolaylığı<br />
3: Algılanan Yarar + Algılanan Kullanım Kolaylığı + Duyuşsal<br />
4: Algılanan Yarar + Algılanan Kullanım Kolaylığı + Duyuşsal + Eylemsel<br />
Analiz sonuçları incelendiğinde algılanan kullanım kolaylığı, algılanan yarar, eylemsel ve<br />
duyuşsal boyutların öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde yordadığı görülmektedir<br />
(p
156 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
1.6.4. Öğrencilerin Birliktelik Duygusu Puanlarının Öğrenme Ortamı Kullanma<br />
Durumlarına Göre İncelenmesi<br />
Araştırmanın üçüncü alt problemi olan öğrencilerin birliktelik duygusu puanlarının öğrenme<br />
ortamı kullanma durumlarına göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi için tek<br />
yönlü ANOVA analizi yapılmıştır. Yapılan analizlerin sonucuna ilişkin bilgiler tabloda<br />
verilmiştir.<br />
Tablo 5: Birliktelik Duygusu Puanlarının Öğrencilerin Öğrenme Ortamı Kullanma<br />
Durumlarına Göre Karşılaştırılması<br />
Değişken Kullanma Durumu n Ortalama Standart Sapma F p<br />
Birliktelik Kullanan 78 4,72 ,152<br />
,235 ,629<br />
Duygusu Kullanmayan 10 4,50 ,488<br />
Birliktelik duygusu ölçeğinden elde edilen puanların bağımlı değişken olarak alındığı<br />
ANOVA analizi sonuçlarına göre birliktelik duygusu açısından anlamlı bir farklılık<br />
bulunamamıştır (p=0,629).<br />
SONUÇ VE TARTIŞMA<br />
Bu araştırmada, uzaktan eğitim ortamlarındaki öğrencilerin memnuniyetlerinin öğrenme<br />
kabul modeli değişkenlerinden algılanan kullanım kolaylığı ile algılanan yararın ve<br />
birliktelik duygusu bileşenlerinin katkısını belirlemek amacıyla yapılan analizlere ilişkin<br />
elde edilen sonuçlar şu şekildedir:<br />
Araştırmada öğrenme ortamının kabulünün ve birliktelik duygusunun birlikte, öğrencilerin<br />
uzaktan eğitime yönelik memnuniyetleri ile yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki<br />
vermektedir. Ayrıca birliktelik duygusunun öğrenci memnuniyeti üzerindeki katkısının<br />
öğrenme ortamı kabulüne göre daha fazla olduğu bulunmuştur. Öğrencilerin bilgisayar<br />
kullanım sürelerine bakıldığında çoğunluğunun 3 ve daha fazla yıldır kullanmasından dolayı<br />
karşılaştıkları teknik problemleri çözmede zorlanmadıkları bu nedenle de öğrenme<br />
ortamının kabulünün memnuniyet üzerindeki etkisini açıklar niteliktedir.<br />
Elde edilen sonuçlar, öğrenme ortamının kullanımını kolay ve öğrenmeleri için yararlı bulan<br />
öğrencilerin uzaktan eğitime yönelik memnuniyetlerinin daha fazla olduğunu<br />
göstermektedir. Araştırmaya katılan grubun farklı bilgisayar kullanma seviyelerinde<br />
oldukları göz önüne alındığında bu durumun aslında daha yüksek düzeyde ilişki verebileceği<br />
söylenebilir. Yine araştırmada elde edilen bulgulara dayanarak birliktelik duygusu<br />
geliştirebilen öğrencilerin uzaktan eğitime yönelik memnuniyetlerinin daha fazla olduğu<br />
görülmektedir.<br />
Analiz sonuçları incelendiğinde algılanan kullanım kolaylığı, algılanan yarar, eylemsel ve<br />
duyuşsal boyutların öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde yordadığı görülmektedir<br />
(p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 157<br />
düzenli kullanmayan kişilerin kendi kişisel konuları ile ilgili bilgi paylaşımlarını daha fazla<br />
kullandıkları ve birliktelik duygularının düzeyinin arttığı görülmüştür.<br />
KAYNAKLAR<br />
Akkoyunlu, B. (1998). Eğitimde Teknolojik Gelişmeler. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi<br />
Açıköğretim Fakültesi Yayınları No:564.<br />
Alkan, C. (1997). Eğitim Teknolojisi. Ankara: Anı Yayıncılık.<br />
Arbaugh, J. B. (2000). Virtual classroom characteristics and student satisfactionwith<br />
internet-based MBA courses. Journal of Management Education, 32-54.<br />
Çınar, İ. (2002). “Eğitimin Tarihsel Temelleri”, Editör: TOPRAKÇI, Erdal,. Ankara:<br />
Ütopya Yayınları.<br />
DeLone, W., & McLean, E.R. (1992). Information systems success: The quest for the<br />
dependent variable. Information Systems Research, 3, 1, 60–95.<br />
Ilgaz, H. (2008). Uzaktan Eğitimde Teknoloji Kabulünün ve Topluluk Hissinin Öğrenen<br />
Memnuniyetine Katkısı.<br />
İşman, A. (2005). Uzaktan Eğitim. Ankara: Öğreti Yayınları 2. Baskı.<br />
Moore, J. (2005). Engaging Communities: Wisdom from the Sloan Consortium. Alfred P.<br />
Sloan Foundation., 7-11.<br />
Moore, J. (2005). The Sloan Consortium Quality Framework and the Five Pillars.<br />
Roblyer, M. D. (2000). Come to the edge: A vision for the role of technology in education.<br />
Athens, Alabama: Invited keynote address for the Alabama Regional Inservice Centers.<br />
Rovai, A. (2001). Building classroom community at a distance: a case study, . Educationa<br />
lTechnology Research and Development Journal 49 (4), 33-48.<br />
Sahin, I. S. (2008). Considering students’ perceptions: The distance education student<br />
satisfaction model. Educational Technology & Society 11(3), 216–223.<br />
Sahin, I., & Shelley, M. (2008). Considering Students’ Perceptions: The Distance Education<br />
Student Satisfaction Model. Educational Technology & Society, 216-223.<br />
Sun, P.-C., Tsai, R. J., Finger, G., Chen, Y.-Y., & Yeh, D. (2008). What drives asuccessful<br />
e-Learning? An empirical investigation of the critical factor sinfluencing learner<br />
satisfaction. Computers & Education, 50(4),, 1183-1202.
158 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN ERGONOMİK PROFİLLERİ<br />
Betül ÖZAYDIN ÖZKARA 1<br />
Güray TONGUÇ 2<br />
Orkun ÖZKARA 3<br />
ÖZET<br />
Uzaktan eğitim kullanımı son yıllarda çeşitli alan ve düzeylerde hızla artmaktadır. Bu<br />
teknoloji, eğitimde fırsat eşitliğinin gündeme gelmesi ile daha da önemli bir hal almıştır.<br />
Sunduğu imkânlar sebebiyle farklı çevrelerden, kültürlerden ve yaşlardan çeşitli insanlar<br />
uzaktan eğitimi tercih etmeye başlamışlardır. Uzaktan eğitim, çeşitli teknolojik araçların<br />
kullanımını beraberinde getirmektedir. Bu araçların kullanımı sırasında ergonomik kurallara<br />
uyulması, uzun süreli kullanıma bağlı olarak oluşabilecek mesleki kas - iskelet<br />
hastalıklarının önlenmesinde hayati önem taşımaktadır.<br />
Bu çalışmada örgün eğitim ve uzaktan eğitim öğrencilerinin fiziksel ergonomisi<br />
irdelenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle bahsedilen iki grup öğrencinin eğitimleri<br />
sırasında fiziksel durumları teorik çerçevede incelenmiştir. Ardından uzaktan eğitim<br />
öğrencileri ile çalışma ortamlarındaki ergonomileri hakkında açık uçlu sorular kullanılarak<br />
görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerin sonunda uzaktan eğitim öğrencilerinin<br />
ergonomik profilleri ortaya çıkarılmaya çalışılmış ve uzaktan eğitim öğrencilerinin dikkat<br />
etmesi gereken hususlar vurgulanmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Ergonomi, Bilgisayar Kullanımında Ergonomi<br />
1. Uzaktan Eğitim<br />
Uzaktan eğitim; farklı mekânlarda ki öğrenci, öğretmen ve eğitim araçlarının iletişim<br />
teknolojileri aracılığıyla bir araya getirilmesidir (Yenal, 2009).Öğretenden fiziksel olarak<br />
farklı mekânlarda bulunan öğrenenlerin, öğrenimlerini kendi hız ve kapasitelerine göre<br />
ayarlayarak, eğitim teknolojilerinden yararlanıp, verimli ve kaliteli bir şekilde öğrenme -<br />
öğretme etkinliklerini sürdürebilecekleri bir eğitim sistemidir (Keegan, 1996; Gümüş,<br />
2007). Molenda (1996) ise uzaktan eğitimi, öğrenen ile öğretmenin fiziksel olarak ayrı<br />
olduğu ve farklı ortamlarda bulunan öğrenciler ve öğretmen arasındaki iletişimi<br />
kolaylaştırmak için özel düzenlemelerin yapıldığı, başarının resmi olarak tanındığı belli<br />
süresi olan bir program olarak tanımlamaktadır (Paulus, 2003).<br />
Günümüzde ülkelerin eğitim politikası; “öğrenmeyi öğrenen” bireylerin yetiştirilmesi,<br />
eğitimlerini kendilerine uygun olan zaman dilimlerinde ve istedikleri mekanlarda almaları<br />
ve kişilerin bilgi düzeyi ve öğrenme becerilerine göre öğrenebilmelerine olanak sağlanması<br />
üzerine kurulmaktadır (Eczacıbaşı, 2003). Bu açıdan, uzaktan eğitim teknolojisi, uzaktan<br />
eğitimi, yüz yüze eğitime bir alternatif olarak sunmak için, büyük bir hızla gelişmektedir.<br />
(Volery ve Lord, 2000).<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.<br />
3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen MYO, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 159<br />
Uzaktan eğitim, üniversitelere uzak mesafelerde yaşaya öğrenciler ve yetişkinler için uygun<br />
bir eğitim sistemidir. Bununla birlikte, uzaktan eğitim, Türkiye gibi gelişmekte olan ve<br />
üniversite sayısı yeterli olmayan ülkelerde, daha çok öğrenciye üniversite eğitimi sağlamada<br />
etkin olarak kullanılmaktadır (Yazıcı ve Altaş, 1999). Böylece fırsat eşitliğinin sağlanması<br />
gerçekleştirmektedir. Uzaktan eğitim; toplumdaki tüm bireylerin eğitim olanaklarından<br />
yaşam boyu yararlanabilmelerinin olanaklı kılınmasını, eğitimin bireysel ve toplumsal<br />
amaçlara katkıda bulunmasını ve eğitimin coğrafi sınırlarını, eğitim için kullanılacak medya<br />
ile aşarak çok geniş kitlelere ulaşmasını sağlamakla birlikte örgün/geleneksel öğretimin<br />
yarattığı yüksek maliyetleri aşağıya çekerek eğitimde “fırsat eşitliği” yaratılmasını<br />
sağlamaktadır (Sakar, 1997).<br />
1.1. Uzaktan Eğitimde Öğrencinin Rolü<br />
Uzaktan eğitim, öğretim etkinliklerinin düzeni, zamanlaması ve yeri bakımından öğrencinin<br />
bir ölçüde bağımsız olduğu, bireyin kendi başına öğrenmesini sağlayacak biçimde<br />
planlanmış, basılı metinler, radyo – tv yayınları, diğer görsel ve işitsel araçlardan<br />
oluşturulmuş öğrenim materyallerinin sağlandığı, yüz yüze öğretim için öğrencilere<br />
yardımcı olacak, konularında uzman kişilerin yerel düzeyde bir araya getirildiği ve<br />
geleneksel öğretime göre, öğrenci başına oldukça düşük ortalama maliyetlerin söz konusu<br />
olduğu bir öğretim biçimidir (Özdil, 1986: 7). Uzaktan eğitim öğrencilerinin sahip olması<br />
gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Örneğin; konuları yorumlama, esneklik, ortak<br />
çalışma, yükümlülük, iletişim hassasiyeti gösterme kişilerin sahip olması gereken<br />
özelliklerdendir (Palloff ve Pratt., 2003; Akt: Altınay, 2004 : 3). Öğrencilerin; uzaktan<br />
eğitimin elverişli şartlarından yararlanabilmeleri için öğrenmeye motive olmaları gerekir.<br />
Bunun yanı sıra içinde oldukları etkileşimin önemini anlamaları ve eğitmen tarafından<br />
oluşturulan soruların ve tartışmaların cevaplarını yollama mesuliyetini almaları, geri<br />
bildirim alarak temel konuları nasıl müzakere edeceklerini bilmeleri gerekmektedir.<br />
(Johannesen, Eide, 2000:8; Akt: Altınay, 2004: 8).<br />
Eğitmenler ise, dersler tasarlamalı, öğrencileri önceden gündem hakkında bilgilendirerek<br />
faaliyetleri dikkatlice planlamalı, teknolojik yöntemler hakkında öğrencilere rehberlik<br />
etmelidir (Gilbert, 2001:13; Akt: Altınay, 2004: 13).<br />
2. Ergonomi<br />
Endüstriyel ve teknolojik gelişmeler günlük hayatımızı şekillendirmeye devam etmektedir.<br />
Bu alanlardaki gelişmeler günlük hayatımızda ofis yaşamımızda karşımıza yeni cihazlar<br />
olarak çıkmaktadır. Bunca doğal olmayan donanım arasında yaşamını sürdürmekte olan<br />
insanların ortopedik olarak bulundukları ortama uyumları da ergonomi biliminin konusudur.<br />
Ergonomi, makinenin insanın yeteneklerine, insanın da makineyi en etkin bir biçimde<br />
kullanabileceği bir şekilde ortam oluşturmaktadır. Örneğin parmaklar kullanılarak görülecek<br />
bir işin de parmağın tabii yapısına ve kabiliyetlerine uygun olması gerekecektir. Nitekim<br />
daktilo, telefon, bilgisayar klavyesi, diş fırçası vb. mamullerin geliştirilmesinde ergonomi<br />
prensibinden faydalanılır. Oturma yerlerinin şekli ve eşyalardaki işaret ve kumanda<br />
düğmelerinin durumu, gürültü, ses ve ışık seviyeleri ve daha niceleri ergonominin inceleme<br />
sahasına girer (ITU Ergonomi Grubu, 2012).<br />
Latincede kelime olarak iş yasası anlamına gelen ergonomi, çalışma ortamlarında insanların<br />
sağlığını ve güvenliğini sağlamaktır. Ergonomiyi, işin insanın özelliklerine uygun bir<br />
şekilde düzenlenmesi olarak da tanımlayabiliriz (Orhan vd., 2006: 24).<br />
İş yükü ve çalışma gücünün en iyi şekilde dengelenip, hem çalışanın sağlığını koruyan, hem<br />
de üretimin artmasını sağlayan insan – makine – çevre sisteminin başarılması için biyolojik<br />
bilginin anatomi, fizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarında uygulanması gerekir. Birçok<br />
farklı bilim alanının birleşerek, çalışan insan vücudunu incelemelerinin amacı, insandan
160 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
alınan verimin, insan güvenliğinin arttırılması ve sürekliliğin sağlanmasıdır (ITU Ergonomi<br />
Grubu, 2012; Orhan vd., 2006: 24).<br />
Dünya çapında ergonomik araştırmalar yürüten ve ergonomik standartların oluşmasına<br />
katkıda bulunan çeşitli kuruluşlar vardır. IEA (International Ergonomics Association),<br />
HFES (Human Factors and Ergonomics Society) bunlardan bazılarıdır.<br />
Toplumların gelişimi ile birlikte insanların günlük yaşamında pek çok değişiklik<br />
görülmektedir. Bu değişiklikler insanların yeteneklerini fiziksel ve bilişsel açıdan<br />
etkilemektedir. Sherwood ve Griffin, (1992) çeşitli fiziksel etmenlere maruz bırakılan<br />
kişilerin konforsuzluk, yaptıkları işte performans kaybı ve öğrenmede zorluklar<br />
yaşadıklarını belirtmişlerdir. İnsanların bulundukları üretim sistemleri tasarımlarında ve<br />
işletiminde ergonomik faktörler dikkate alınmadığı durumlarda verim azalması, zaman<br />
kayıplarının artması, devamsızlıklar ve işten ayrılmaların artması, iş ile ilgili hataların<br />
artması, iş kalitesinin düşmesi, çalışanların fiziksel ve psikolojik sorunlarının artması, iş<br />
kazaları ve meslek hastalıklarının artması gibi durumlar kaçınılmazdır (İş Güvenliği<br />
Rehberi, 2012).<br />
2.1. Fiziksel (Bedensel) Ergonomi<br />
İnsanlar, beden iç ısısında değişikliklere neden olabilecek, işyeri genel çevre ya da iklim<br />
değişikliklerine pek dayanıklı değildirler. Çalışanlar kendilerini rahat hissettikleri iş<br />
koşullarında verimli çalışmayı başarabilirler ve her türlü ortam streslerinden<br />
etkilendiklerinde bu verimli çalışma aksamaya başlar. Bu nedenle insanların rahat<br />
çalışabildikleri ortam koşullarını iyi tanımlamak ve çeşitli stres hallerinde de tolerans<br />
sınırlarını bilmek önemlidir (ITU Ergonomi Grubu, 2012).<br />
2.2. Bilişsel (Düşünsel) Ergonomi<br />
Ergonominin bir dalı olan bilişsel ergonomi, çalışan sağlığını psikolojik yönden ele<br />
almaktadır. Bilişsel ergonomi yardımı ile<br />
- Performans saptanması: Organizasyonda bir insana nelerin yaptırılıp, nelerin<br />
yaptırılamayacağının belirlenmesi çalışanlardan maksimum verim alınması ile sonuçlanır.<br />
- Zamanından önce yıpranmanın önüne geçilmesi: Organizasyondaki çalışanların<br />
yıpranması doğal bir olaydır. Fakat yıpranmanın zamanından önce gerçekleşmesi işletmeler<br />
için sorun teşkil etmektedir.<br />
- Çalışanların işe karşı istek ve isteksizlikleri: Çalışanların işlerini severek ve isteyerek<br />
yapması onlardan elde edilen faydayı maksimum kılarken, çalışanların isteksizliklerini<br />
artırır ve onların verimsizleşmesine neden olur (ITU Ergonomi Grubu, 2012).<br />
3. Bilgisayar Kullanımında Ergonomi<br />
Aşağıdaki resimde bazıları verilen ergonomik çalışma önerileri genel olarak bilgisayar<br />
kullanımı sırasında insan vücudunun doğal yapısını korurken iş verimliliğini de sağlamayı<br />
amaçlamaktadır. İnsanlar çalışma ortamlarında sürekli ayakta durma, aralıksız sandalyede<br />
oturma, oturma yerinin arkalığının yüksek olması durumu, öne doğru eğilme halinde, yana<br />
doğru omuz hareketli çalışma, başı devamlı olarak aşırı derecede öne eğimli çalışma,<br />
herhangi araç ve gerecin uygun olmayan şekillerde tutulması gibi statik çalışma durumları<br />
ile sık sık karşılaşabilmektedir. Bu çalışma durumlarında gerekli ergonomi önlemleri<br />
alınmaması durumunda sırası ile ayak ve bacak ağrıları, varisler; sırt ve boyun ağrıları; diz,<br />
alt ve üst baldır, ayak ağrıları; omurlar arası ağrılar ve omuz deformasyonu; omuz ve üst kol<br />
ağrıları; sırt, boyun ağrıları, boyun omurlarında aşınma; parmak, bilek ağrıları ve mafsal<br />
iltihapları gibi şikâyetlerle karşılaşılabilmektedir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 161<br />
Şekil 1: Ergonomik oturma pozisyonu ve ölçüleri<br />
4. Araştırmanın Amacı<br />
(Sophie, 2012; Dangerously Irrelevant, 2012)<br />
Teknolojideki hızlı değişim beraberinde birçok değişikliğe neden olmuştur. Bu değişiklikler<br />
arasında eğitim sisteminde uzaktan eğitime verilen önemde yer almaktadır. Uzaktan eğitim<br />
bireylerin yer ve zaman kısıtlarını ortadan kaldırmıştır. Bu ise, iletişim teknolojileri aracılığı<br />
ile alınan eğitimin farklı mekânlarda ve farklı konumlarda gerçekleşmesi ile sonuçlanmıştır.<br />
Öğrenen uzaktan eğitim derslerinde masada oturmak zorunda değildir, evde koltukta,<br />
kanepede ya da uzanırken eğitim alabilmektedir. Bu nedenle araştırmada, öğrenenlerin<br />
eğitimi hangi konumda aldıkları araştırılacak, kas ve iskelet sistemlerini korumak için<br />
ergonomik acıdan duruşlarına dikkat edip etmedikleri incelenecektir. Bireylerin fiziksel<br />
ergonominin farkındalığı ve bu konuda dikkatli davranma durumları tespit edilecektir.<br />
5. Yöntem<br />
5.1. Araştırmanın Modeli<br />
Bu araştırmada nitel araştırma paradigmasında yer alan “durum çalışması” araştırma deseni<br />
kullanılmıştır. Bu tür çalışmalarda bir duruma ilişkin sonuçlar ortaya konulmak istenir. Bu<br />
amaçla durum derinlemesine araştırılır (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Çalışmada bireyler<br />
uzaktan eğitim alırken oluşan bilişsel ergonomileri derinlemesine incelendiği için durum<br />
çalışması gerçekleştirilmiştir.<br />
5.2. Verilerin Toplanması<br />
Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan açık uçlu, yapılandırılmış<br />
araştırma soruları kullanılmıştır. Bu tür araştırma soruları, araştırmacıya incelemek istediği<br />
olguyu esnek ve açık uçlu bir yaklaşımla ele alma olanağı sunar (Yıldırım ve Şimşek, 2005).<br />
Hazırlanan sorular, S.D.Ü. Uzaktan Eğitim Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinden basit seçkisiz örnekleme yolu ile seçilen 10<br />
öğrenciye, telefon görüşmesi yolu ile sorulmuştur.<br />
5.3. Verilerin Çözümlenmesi<br />
Toplanan verilerin çözümlenmesinde Miles ve Huberman tarafından önerilen “veri işleme”,<br />
“verilerin görsel hale getirilmesi” ve “sonuç çıkarma, teyit etme” temel aşamalarından<br />
oluşan nitel veri analiz süreci takip edilmiştir (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Bu süreçte<br />
araştırmacı tarafından, fiziksel ergonomiye yönelik sorulardan oluşan toplanmış veriler<br />
incelenmiş ve kodlanmıştır. Araştırma ile uyumlu hale getirilen veriler, çeşitli tablolarla
162 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
görsel hale getirilmiştir. Aynı görüşe sahip öğrencileri bulmak için frekans yüzde tabloları<br />
kullanılmıştır.<br />
Çalışmanın güvenirliğini arttırmak için üç araştırmacı, veri toplama sürecinde yer<br />
almış ve telefon görüşmesi ile toplanan verileri yorumlamıştır. Bunun yanı sıra üye kontrolü<br />
yapılmış ve soruların iyi anlaşılabilmesi için katılımcılara toplanan veriler kontrol<br />
ettirilmiştir (Yıldırım ve Şimşek, 2005).<br />
6. Bulgular<br />
Fiziksel ergonomi ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda toplam iki adet ana tematik konu<br />
belirlenmiştir. Bunlar; uzaktan eğitim derslerine katılım şekli ve uzaktan eğitim derslerinde<br />
fiziksel ergonomiye dikkat durumu şeklindedir. Bulgular bu tematik konular sırasınca<br />
aşağıda verilmiştir.<br />
6.1. Öğrencilerin Uzaktan Eğitim Derslerine Katılım Şekli<br />
Tablo 1’de öğrencilerin uzaktan eğitim derslerine katılım şekli verilmiştir. Bu amaçla üç<br />
soru yöneltilmiştir. Öğrencilerin derse nereden, hangi iletişim aracı ile ve hangi konumda<br />
katıldıkları belirlenmiştir.<br />
Tablo1: Demografik özellikler<br />
Cinsiyet f %<br />
Kız 4 40<br />
Erkek 6 60<br />
Çalışma Durumu<br />
Masa başı çalışan (bankacı, memur) 4 40<br />
Ayakta çalışan (satış elemanı, sanayi çalışanı) 2 20<br />
Öğrenci 4 40<br />
Tablo1’e göre öğrencilerin %40’ı kız, %60’ı erkektir. Bu öğrencilerden masa başında<br />
çalışan 4 öğrenci, ayakta çalışma yapan yani satış elemanı ve sanayi çalışanı olan 2 ve bir<br />
işte çalışmayan sadece öğrenci olan 4 kişi bulunmaktadır.<br />
Tablo 2: Derse katılım şekli<br />
Dersine katılma yeri f %<br />
Evden 6 60<br />
İş yerinden 2 20<br />
Hem evden hem de iş yerinden 2 20<br />
Derse ne ile katıldığı<br />
Laptop 2 20<br />
Masaüstü bilgisayar 6 60<br />
Laptop ve Masaüstü bilgisayar 2 20<br />
Derse katılım konumu<br />
Masa başında 8 80<br />
Koltuk, kanepe 2 20<br />
Tablo 2’de görüldüğü gibi, öğrencilerin %60’i evden , %60’i masaüstü bilgisayarla ve<br />
%80’i masa başında olarak uzaktan eğitim derslerine katıldıklarını belirtmişlerdir.<br />
6.2. Öğrencilerin Fiziksel Ergonomiye Dikkat Etme Durumu<br />
Tablo 2 ‘de öğrencilerin uzaktan eğitim derslerine katılımı esnasında oturma şekillerine<br />
dikkat edip etmediği ve dikkat ediyorlarsa hangi konularda bunu gerçekleştirdikleri<br />
belirlenmiştir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 163<br />
Tablo 3: Fiziksel Ergonomiye Dikkat Durumu<br />
Uzaktan eğitim derslerine katılırken oturma şeklinize dikkat eder misiniz? f %<br />
Evet 4 40<br />
Hayır 6 60<br />
Uzaktan eğitim derslerine katılırken oturma şeklinizde nelere dikkat eder siniz?<br />
Ekrana olan uzaklık 8 80<br />
Ekran açısı 8 80<br />
Dik oturma 7 70<br />
Belli aralıklarla mola verme 6 60<br />
Klavye yüksekliği 6 60<br />
Klavye eğimi 6 60<br />
Yüksekliği ayarlanabilir sandalye 6 60<br />
Çalışma ortamındaki ışığa 6 60<br />
Monitörün üst noktasından bakma 5 50<br />
Bel ve sırt desteği kullanma 5 50<br />
Koltuk yüksekliği 4 40<br />
Dirseğin dik oluşuna 4 40<br />
Ayaklık kullanma 2 20<br />
Tabloda görüldüğü gibi öğrencilerin sadece %40’ının oturma şekline dikkat ettiği<br />
belirlenmiştir. Öğrencilerden biri ergonomi hakkında şu ifadeyi kullanmıştır:<br />
“çok çalıştığım için, çok yorgun oluyorum ve oturma şeklime dikkat edemiyorum,<br />
ergonomik açıdan bilinçli olarak davranmam söz konusu olmuyor.” derken,<br />
Bankacılık sektöründe görev yapan bir öğrenci ise; “çalışma ortamımdaki şartlardan dolayı<br />
ergonomik unsurlara dikkat etmem gerekiyor aksi taktirde uzun vadede ciddi sağlık<br />
problemleri yaşayabilirim ayrıca çalıştığım sektör masa başında olsam dahi görünüşümün<br />
iyi olmasını gerektiriyor.”<br />
bir diğer öğrenci; “oturma şeklime dikkat etmek istiyorum ancak, bir süre sonra farkında<br />
olmadan oturuşum bozuluyor ve ancak bir yerim ağrımaya başlayınca yeniden düzgün<br />
oturmak için çaba harcıyorum.” demiştir.<br />
Öğrencilerinden bir tanesi ise, “dizüstü bilgisayar kullandığım için ekran yüksekliği, ekran<br />
açısı ve klavye açısı ayarlaması yapamıyorum.” Şeklinde bir ifadede bulunmuştur.<br />
Uzaktan eğitim derslerinde ergonomiye dikkat ederken nelere dikkat edildiği ile ilgili on üç<br />
konu belirtilmiştir.<br />
Buna göre; koltuk yüksekliğini ergonomiye uygun olacak şekilde kullanan öğrenci sayısı<br />
%40, ayaklık kullanan öğrenci sayısı sadece %20, çalışırken mola vermeye dikkat eden<br />
öğrenciler %60, klavye yüksekliğine dikkat eden ve eğimli kullanan öğrenci sayısı %60, göz<br />
hizasının monitörün üst noktası ile aynı hizada olmasına dikkat eden %50, bel ya da sırt<br />
desteği kullanan %50, ayarlanabilen sandalye kullanan %60 ve çalışma ortamında ışığa<br />
dikkat edenlerin %60 oranında öğrenci bulunduğu belirlenmiştir.<br />
Bunun yanı sıra, ekran mesafesine dikkat eden öğrenci sayısı %80, uzaktan eğitim dersi<br />
alırken dik oturan öğrencilerin %70, ekran açısını ayarlayan öğrenci sayısının %80 olduğu<br />
belirlenmiştir. Ancak literatürde bulunan bilek desteği kullanma ve ayarlanabilen masa<br />
kullanma konusunda öğrencinin duyarlı olmadığı görülmüştür.<br />
7. Sonuç<br />
Eğitim, yüksek konsantrasyon seviyelerinde uzun süre devam edilemeyecek bir faaliyettir.<br />
Uzaktan eğitim ile yapılan eğitimde de bu durum geçerliliğini korumakta ve uzaktan eğitime<br />
katılan öğrencilerin ergonomik profilleri de bu durumdan oldukça etkilenmektedir. Kaya
164 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
(2002)’nın da belirttiği gibi internet yoluyla öğretim uygulamalarında mutlaka ergonomiyi<br />
de dikkate almak gerekir.<br />
Kişilere sağlık açısından uygun ve rahat bir çalışma ortamı sağlandığı ölçüde iş gücü<br />
veriminin olumlu yönde etkilendiği bilinmektedir (Kaya, 2008).<br />
Günümüzde yoğun iş temposu ile çalışan ve bir yandan da eğitim hayatını sürdürmek<br />
isteyen pek çok kimse uzaktan eğitim faaliyetleri ile dinlenme eylemini aynı zamanda<br />
yapmaya çalışmaktadır. Bu durum ergonomik açıdan ve öğrencinin bilişsel performansı<br />
açısından sıkıntılara yol açmaktadır.<br />
Bu çalışmada öğrencilerle yapılan görüşmelerden de anlaşıldığı üzere, öğrencilerin büyük<br />
çoğunluğu ergonomi farkındalığı içinde değildir. Ergonomiye dikkat eden öğrencilerin<br />
bazıları ise derse başladıktan bir süre sonra ergonomik farkındalığının kaybolduğunu<br />
belirtmişlerdir. Ancak günlük yaşamında masa başı iş yapan kişilerin yapmayanlara oranla<br />
ergonomik farkındalıklarının daha yüksek olduğu, bankacılık sektöründe çalışan kişilerin<br />
ergonomik hususlara karşı daha duyarlı olduğu bulunmuştur.<br />
Öğrencilerin hepsi bilinçli olarak yapmasa da, ders esnasında koltuk yüksekliği, ayaklık<br />
kullanma, belli aralıklara mola verme, dik oturma, ekrana olan uzaklık, ekran açısı, dirseğin<br />
dik tutulması, klavye yüksekliği ve eğimi, monitörün üst noktasından bakma, bel-sırt desteği<br />
kullanma, ayarlanabilir sandalye, çalışma ortamındaki ışık miktarı konularında dikkat<br />
etmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Ancak bu konulardaki öğrenci oranlarının sadece<br />
ekrana olan uzaklık ve ekran açısı noktasında yüksek olduğu belirlenmiştir. Dizüstü<br />
bilgisayarların yapısı dolayısı ile ergonomik olarak bazı düzenlemelerin yapılamadığı ortaya<br />
çıkmıştır. Dizüstü bilgisayar kullanımı hızla yayılmasına rağmen dikkatli davranılmadığı<br />
takdirde bilgisayar kullanıcı ve üreticilerinin karşısına önemli bir ergonomik sorun olarak<br />
çıkabilir.<br />
Öğrencilerin belirtmiş olduğu konuların yanı sıra literatürde bileklik kullanma ve<br />
ayarlanabilir masa kullanmada önemli bir yer teşkil etmektedir. Ancak öğrencilerin hiç biri<br />
bunlara dikkat ettiğini ifade etmemiştir.<br />
Öneriler<br />
Ergonomi farkındalığı oluşturmak için öğrencilere, ergonomi hakkında bilgiler verilebilir.<br />
Ergonomi farkındalığının kaybolmasını önlemek için uygun unsurlar kullanılabilir. Bu<br />
konuda bilgisayar kullananları belirli aralıklarla uyararak ergonomik unsurlara uyması<br />
konusunda bilgilendiren bilgisayar yazılımları bulunmaktadır.<br />
Dizüstü bilgisayar kullanırken dizüstü bilgisayar standı kullanılabilir. Ayrıca dizüstü<br />
bilgisayar ile birlikte harici klavye, mouse kullanımı dizüstü bilgisayara yapısal bağımlılığı<br />
ortadan kaldırabilir.<br />
Klavye ve mouse seçiminde el ve bileği destekleyici özellikte olanların kullanımına dikkat<br />
edilebilir.<br />
Kaynakça<br />
Altınay, F.(2004), “Communication Barriers: A Study Of Eastern Mediterranean University<br />
Students’ & Teachers’ Perceptions Of Online Program And Courses”. Eastern<br />
Mediterranean University.Yüksek Lisans Tezi.<br />
Dangerously Irrelevant (2012), Ergonomic Computing,<br />
Http://Dangerouslyirrelevant.Org/İmages/Various-Small/Ergonomics.Png, Erişim Tarihi:<br />
10.07.2012
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 165<br />
Eczacıbaşı, F.(2003), Uzaktan Eğitim Kılavuzu, Türkiye Bilişim Vakfı,<br />
Http://Www.Eogrenme.Net/İndex.Php?Option=Com_Content&Task=View&İd=21&Itemid,<br />
Erişim Tarihi : 3 Eylül 2012<br />
Griffin, M., & Hayward, R. (1994). Effects Of Horizontal Whole-Body Vibration On<br />
Reading. Appl. Ergonomics, 25(3), 165-169.<br />
Gümüş, S., (2007). Çevrimiçi İşbirliği Ekiplerinde Öğrenenlerin Sorun Çözerek Öğrenmeyle<br />
İlgili Tutum Ve Görüşleri. Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uzaktan Eğitim<br />
Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi.<br />
Itu Ergonomi Grubu (2012), Ergonomi Nedir?,<br />
Http://Www.Ergonomi.İtu.Edu.Tr/Ergonomi.Html, Erişim Tarihi: 05.08.2012<br />
İş Güvenliği Rehberi (2012), Ergonomi Nedir?,<br />
Http://Www.İsguvenligirehberi.Com/Haber/84-Ergonomi-Nedir-.Html, Erişim Tarihi:<br />
05.08.2012<br />
Kaya, S., (2008). Ergonomi Ve Çalışanların Verimliliği Üzerine Etkileri. İzmir Ticaret<br />
Odası, Ar&Ge Bülten.<br />
Kaya, Z., Önder & H.H.,Zeki Kaya (2002), İnternet Yoluyla Öğretimde Ergonomi. The<br />
Turkish Online Journal Of Educational Technology ,1(8).<br />
Orhan, S., Bilgin, B., & Güvenç, İ. (2006). Taşıt Ergonomisi. Karabük, Türkiye.<br />
Özdil, İlhan (1986), “Uzaktan Öğretimin Evrensel Çerçevesi Ve Türk Eğitim Sisteminde<br />
Uzaktan Öğretimin Yeri”, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.<br />
Paulus, Trena M,(2003).Collaboration And The Social Construction Of Knowledge İn An<br />
Online Learning Environment. Philosophy İn The Department Of Instructional Systems<br />
Technology Indiana University. Doctor Of Theses<br />
Sakar, A. Nurhan (1997), “Anadolu Üniversitesi Uzaktan Öğretimde Bilgi Sistemi”,<br />
Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları, Eskişehir.<br />
Sherwood, N., Griffin, M. J. (1992), Evidence Of İmpaired Learning During Whole-Body<br />
Vibration, Journal Of Sound And Vibration, 152(2) P.P. 219-225.<br />
Sophie (2012), Ergonomics, Http://3.Bp.Blogspot.Com/-<br />
Axhnq1fkm5w/Tbzxrxxıozı/Aaaaaaaaaam/Lpvc5wx4vmo/S1600/Ergonomics.Gif, Erişim<br />
Tarihi: 15.07.2012<br />
Volery, T., Lord, D., (2000) “Critical Success Factors İn Online Education,” The<br />
International Journal Education Management, 14(5),P.P 23.<br />
Yazıcı A. Ve Altaş İ.,(1999). “Web-Based Distance Education İn Developing Countries”,<br />
14. Uluslararası Bilgisayar Ve Enformasyon Sistemleri Sempozyum Kitabı, 532-539.<br />
Yenal, Ç.A.,(2009).Uzaktan Eğitim. Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü.<br />
İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi.<br />
Yıldırım, A. & Şimşek, H.,(2005). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara:<br />
Seçkin Yayıncılık.
166 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
UZAKTAN EĞİTİM DERS İÇERİKLERİNDE BİLİŞSEL ERGONOMİ VE<br />
KULLANILABİLİRLİK<br />
Hanife ÇİVRİL 1<br />
Emine ARUĞASLAN 2<br />
Gamze YAKUT 3<br />
ÖZET<br />
Gelişen dünyanın bir parçası olan teknoloji ve internet, bilgiye erişmede sanal bir dünya<br />
oluşturmuştur. Bu sanal dünya içinde kendine yer bulan uzaktan eğitim ise bilgi erişimini bir<br />
adım ileriye götürmüştür. Uzaktan eğitim programının en önemli bileşenlerinden biri<br />
içeriktir. Uzaktan eğitimde ders içerikleri, tasarımcılar tarafından çoklu ortam araçları ve<br />
çeşitli yazılımlar kullanılarak hazırlanır ve internet üzerinden öğrenenlere sunulur. Yapısı<br />
itibariyle uzaktan eğitim, öğrenenlerin bireysel çalışma yapmasını gerektirmektedir ve bu<br />
nedenle içerikler daha etkili tasarlanmalıdır. İçeriklerin tasarlanması sürecinde öğrenenlerin<br />
bilişsel süreçleri hesaba katılmalı ve kazandırılması düşünülen bilgi ve becerilerin<br />
öğrenenlere fazla bilişsel yük getirmeden kolay anlaşılabilir olması sağlanmalıdır. Uzaktan<br />
eğitim içeriklerinin sunumunda kullanılan arayüzün öğrenenlerin sayfa içinde kolayca<br />
yönlenmelerini ve rahat kullanımlarını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu yüzden uzaktan<br />
eğitim uygulamalarında içeriklerin hazırlanması sürecinde ergonominin bilişsel boyutu göz<br />
önünde bulundurulmalıdır.<br />
Bu çalışmada Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü için hazırlanan ders içerikleri bilişsel ergonomi ve<br />
kullanılabilirlik açısından teorik çerçevede değerlendirilmiş ve dikkat edilmesi gereken<br />
hususlara vurgu yapılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Elektronik Ders İçeriği, Kullanılabilirlik, Bilişsel Ergonomi, İnsan<br />
Bilgisayar Etkileşimi, Uzaktan Eğitim<br />
1. Giriş<br />
Uzaktan Eğitim; zaman ve mekân sınırlaması olmadan öğrenen ve öğretmenlerin, öğrenme<br />
ve öğretme faaliyetlerini, bilgi ve iletişim teknolojileri ile gerçekleştirdikleri bir eğitim<br />
sistemi modelini ifade eder (İşman, 1998). 1970’li yıllara kadar uzaktan eğitim ağırlıklı<br />
olarak basılı materyallere dayalı gerçekleşmiştir. İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle<br />
uzaktan eğitim boyut değiştirmiş ve görsel, işitsel araçlar eğitimde ağırlık kazanmaya<br />
başlamıştır (Süral, 2008). 1990’ların sonlarından itibaren ise, öğrenme-öğretme<br />
etkinliklerinde yoğun olarak kullanılmaya başlanan bilgisayar ağları, Internet ve World<br />
Wide Web teknolojileri ile uzaktan eğitimde önemli açılımlar sağlanmıştır (Aydın, 2002).<br />
Eğitim programlarında; eğitimleri, insanların öğrenme süreçlerine uygun yöntemler<br />
kullanarak tasarlamak en önemli konulardan biridir. Aynı şekilde bu konu uzaktan eğitim<br />
için de önemli bir yer teşkil etmektedir. Açık ve uzaktan öğrenme, zaman ve mekan<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.<br />
3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 167<br />
bağlamında kullanılan teknolojilerin özelliklerine göre eş zamanlı ve eş zamansız olmak<br />
üzere 2 şekilde gerçekleşmektedir. Eş zamanlı uygulamalar, aynı zamanda, farklı yerlerde<br />
gerçekleşen eğitim uygulamalarıdır. Aynı zamanda farklı yerlerde öğretim için televizyon,<br />
uydu yayını, video konferans, web konferans kullanılabilir. Eş zamansız uygulamaları ise,<br />
farklı zaman ve farklı yerlerde gerçekleşen uygulamalardır. Bu tür uygulamalarda,<br />
öğrenenler, nerede ve ne zaman öğreneceklerine kendileri karar verir, istedikleri yerden<br />
öğretim materyallerine erişebilir. Web tabanlı uzaktan eğitimde eş zamansız öğretim<br />
materyali olarak elektronik ders içerikleri önemli yer tutmaktadır.<br />
Öğrenenler, elektronik ders içerikleri ile sürekli iletişim ve etkileşim halindedirler. Bir<br />
öğrenme ortamında öğrenenin öğrenme materyalleri ile etkileşimi ne kadar çok ise<br />
öğrenmenin de o kadar etkili olacağı bilinmektedir (Kılıçer, 2007). Bu nedenle öğrenenlerin<br />
elektronik ders içerikleri ile etkileşimini canlı tutmak ve ilgili dersten elde edecekleri bilgi,<br />
beceri ve kazanımlarını artırmak için elektronik ders içeriklerinin hazırlanması ve<br />
tasarlanması süreci önem taşımaktadır. Bu süreçte ergonomik prensipler göz önünde<br />
bulundurulmalıdır.<br />
İnsanı ve çevresini iyi tanımayı ve işi çalışana uygun hale getirmeyi konu edinen bir bilim<br />
dalı olarak tanımlanan ergonominin (TDK, 2012), iki temel boyutu vardır: Fiziksel<br />
ergonomi ve bilişsel ergonomi. Fiziksel ergonomi, fiziksel çevre birimlerinin kolay ve etkili<br />
kullanılabilmesi için insanlara uygun bir şekilde tasarlanması ile ilgilenmektedir. Bilişsel<br />
ergonomi ise, bilişimle ilgili olan özellikle kişinin bilgiyle, araçla, ortamla etkileşimlerini<br />
sağlamaya yönelik karmaşık ve ileri teknoloji gerektiren sistemlerin tasarlanması ile<br />
ilgilenmektedir. Bilişsel ergonomi alanında sistemlerin tasarlanması sürecinde İnsan<br />
Bilgisayar Etkileşimi de göz önünde bulundurulabilir (Özkan ve Ulutaş, 2011).<br />
İnsan Bilgisayar Etkileşimi, etkileşimli teknolojilerin tasarımı, geliştirilmesi,<br />
değerlendirilmesi ve uygulanması ile ilgilenen disiplinler arası bir çalışma alanıdır. İnsan<br />
Bilgisayar Etkileşiminin en önemli konusu ise kullanılabilirliktir. Kullanılabilirlik, belirli bir<br />
kullanıcı grubunun belirli görevleri belirli bir bağlamda etkili, verimli ve memnuniyet ile<br />
yerine getirebilmeleri şeklinde tanımlanmıştır (Çağıtay, 2011). Yazılım ve web arayüz<br />
tasarımı terimlerinin gelişmesiyle ise kullanılabilirlik, kullanım kolaylığı ve kullanıcı<br />
dostluğu terimleriyle eş tutulmaya başlanmıştır (Eraslan, 2005).<br />
Arayüzlerin geliştirilmesi ve geliştirilmiş arayüzlerin uygunluğunun değerlendirilmesi için<br />
kullanılan kullanılabilirlik testleri vardır. Sezgisellerin Kullanımı (Uzman Yaklaşımı) bu<br />
testlerden biridir. Kullanıcı arayüz tasarımı için en yaygın kullanılan sezgisel rehberlerden<br />
birisi Jacob Nielsen’ın sezgisel rehberidir (Çağıltay, 2011). Bu rehberde arayüz tasarımı için<br />
10 temel prensip tanımlanmıştır ve kullanılabilirlik bu prensipler çerçevesinde<br />
değerlendirilmelidir. Nielsen’ın 10 kullanılabilirlik sezgiseli şu şekildedir (Nielsen, 2005):<br />
1. Sistem durumunun görünürlüğü<br />
2. Sistem ile gerçek dünyanın eşleşmesi<br />
3. Kullanıcı kontrolü ve özgürlük<br />
4. Tutarlılık ve standartlar<br />
5. Hataları önleme<br />
6. Hatırlamak yerine tanıma<br />
7. Esneklik ve kullanım verimliliği<br />
8. Estetik ve sade tasarım<br />
9. Kullanıcıların hataları tanımalarına, teşhis etmelerine ve düzeltmelerine yardım etme<br />
10. Yardım ve dokümantasyon<br />
Uzaktan eğitimde yazılım veya arayüz tasarımında öğrenenlerin zihinsel ve psikolojik<br />
özellikleri dikkate alınmalı ve arayüz, öğrenenlerin verimliliğini, memnuniyetini ve
168 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
etkililiğini artıracak nitelikte tasarlanmalıdır. Öğrenenler, elektronik ders içeriklerinin<br />
sunulduğu arayüzü kullanırken sadece öğrenilecek içeriğe odaklanabilmeli ve arayüzde<br />
bulunan bağlantılar, butonlar, uyarılar, yönergeler, resimler vb. öğrenenlere fazladan bilişsel<br />
yük getirmeyecek şekilde hazırlanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan bir ders içeriğinde<br />
öğrenenler arayüzde bulunan bileşenlerin ne işe yaradığı konusunda kafa karışıklığı<br />
yaşamamakta ve böylece sunulmak istenen bilgiye daha fazla yoğunlaşabilmektedirler.<br />
Bu çalışmanın amacı, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu<br />
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü için hazırlanan elektronik ders içeriklerini<br />
bilişsel ergonomi ve İnsan Bilgisayar Etkileşiminin en önemli konusu olan kullanılabilirlik<br />
açısından teorik çerçevede değerlendirmek ve dikkat edilmesi gereken hususlara vurgu<br />
yapmaktır.<br />
2. Yöntem<br />
Bu çalışmada, nitel araştırma desenlerinden birisi olan durum çalışması yöntemi<br />
kullanılmıştır. Durum çalışması; güncel bir olguyu kendi gerçek yaşam çerçevesi içinde<br />
çalışan, olgu ve içinde bulunduğu içerik arasında ki sınırların kesin hatlarıyla belirgin<br />
olmadığı ve birden fazla kanıt veya veri kaynağının mevcut olduğu durumlarda kullanılan,<br />
görgül bir araştırma yöntemidir (Yıldırım ve Şimşek, 2011:77).<br />
Bu çalışmada, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümünde okutulan, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi E-<br />
Ders Değerlendirme ve Yayın Yönergesine uygun olarak hazırlanan elektronik ders<br />
içerikleri incelenmiş ve betimsel analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir.<br />
3. Bulgular ve Tartışma<br />
Uzaktan eğitim çalışmaları internetin ilk çıktığı yıllarda eğitim materyallerinin internet<br />
ortamında metin tabanlı sunumları ile başlamıştır. Bu dönemlerde hazırlanan eğitsel siteler<br />
metin ağırlıklı bir elektronik kitap formundaydı (Çalışkan, 2002). İnternet ve çoklu ortam<br />
araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla beraber uzaktan eğitimdeki ders içeriklerinin<br />
dikkat çekiciliği de bu doğrultuda artmıştır. Bu sayede ders içerikleri, düz metin olmaktan<br />
çıkıp öğrencinin daha fazla duyusuna hitap eden zengin bir eğitim materyali haline<br />
gelmiştir.<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu’nda elektronik ders<br />
içerikleri metin, resim, animasyon, etkileşim, grafik, tablo, video vb. bileşenler bütünsel bir<br />
yapı içinde bir araya getirilerek hazırlanır ve öğrenenlere eğitim yönetim sistemi üzerinden<br />
sunulur. Üretilen tüm elektronik ders içerikleri benzer arayüze sahiptir. Resim 1’de Yönetici<br />
Asistanlığı dersine ait elektronik ders içeriği arayüzü örnek olarak verilmiştir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 169<br />
Resim 1: Elektronik Ders İçeriği Örnek Arayüz Görünümü<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı bölümünde okutulması için üretilen elektronik ders içerikleri Jacob<br />
Nielsen’ın 10 sezgiseli baz alınarak incelenmiş ve kullanılabilirlikleri test edilmiştir.<br />
3.1. Sistem Durumunun Görünürlüğü<br />
Sistem, kullanıcılara o anki durumla ilgili olarak gereken zamanlarda uygun<br />
geribildirimlerle bilgilendirmelidir (Nielsen, 2005).<br />
Resim 2’deki elektronik ders içeriğinde içerik ağacı yüklenirken ortaya çıkan “LMS ile<br />
iletişim kuruluyor” ve “Ağaç oluşturuluyor” uyarıları ile kullanıcılar beklemeleri konusunda<br />
bilgilendirilmektedirler.<br />
Resim 2: Sistem Durumunun Görünürlüğü Örnekleri<br />
3.2. Sistem ile Gerçek Dünyanın Eşleşmesi<br />
Sistemde, kullanıcıların anlayabileceği terimler, kelimeler ve kavramlar kullanılmalıdır.<br />
Kullanılan tüm bu ifadeler kullanıcıya tanıdık olmalıdır. Bilgilendirmelerin kullanıcı<br />
tarafından doğal ve mantıksal bir şekilde görünmesi sağlanmalıdır (Nielsen, 2005).<br />
Resim 3’deki elektronik ders içeriği bu madde için örnek verilebilir. Resimde yer alan sol alt<br />
köşedeki “Not Al”, “Yer İmi”, “Yazdır”, “Şablon”, “İleri-Geri”, “Kapat” butonları ile<br />
içerikteki video, resim ve diğer dokümanların pop-up açılımını simgeleyen ikonlar<br />
(simgeler) tüm içerikte kullanıcıya açık ve anlaşılır bir dil ile yapacağı işlemleri<br />
kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra butonlarda kullanılan resimler ile kullanıcının işlemleri<br />
gerçek dünya ile özdeşleştirmesi kolaylaştırılmaktadır.
170 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Resim 3: Sistem ile Gerçek Dünyanın Eşleşmesi Örneği<br />
3.3. Kullanıcı Kontrolü ve Özgürlük<br />
Kullanıcılar, sistem fonksiyonlarının seçiminde hata yaptıkları ve istenmeyen bir durum ile<br />
karşılaştıkları zaman çok detaya girmeden çıkmak için açıkça belirtilmiş bir acil çıkışa<br />
ihtiyaç duyarlar (Nielsen, 2005).<br />
Elektronik ders içeriklerinin sunumunda kullanılan arayüzde acil çıkış gerektiren hatalar<br />
tespit edilmemiştir. Bu tür bir durumla karşılaşıldığı takdirde gerekli çözümler ivedilikle<br />
üretilebilir.<br />
3.4. Tutarlılık ve Standartlar<br />
Kullanıcılar farklı kelimelerin, durumların ve eylemlerin aynı anlama gelip gelmediğini<br />
düşünmemelidirler. Uygulama kendi içinde tutarlı olmalıdır (Nielsen, 2005).<br />
Resim 4 ve 5’de gösterildiği gibi sol alt köşedeki “Not Al”, “Yer İmi”, “Yazdır”, “Şablon”,<br />
“İleri-Geri”, “Kapat” butonları ile içerikteki video, resim ve diğer dokümanların pop-up<br />
açılımını simgeleyen ikonlar (simgeler), animasyon ve etkileşim yönergeleri, bölüm ve konu<br />
adlarının aynı yerde gösteriliyor olması, resim açıklamaları vb. hazırlanan tüm elektronik<br />
ders içeriklerinde tutarlı ve standarttır. Bu sayede öğrenenler, farklı derslerde aynı arayüz ve<br />
ifadeler ile karşılaşacaklarından elektronik ders içeriğini kullanırken yeniden öğrenmek için<br />
çaba harcamayacaklardır.<br />
Resim 4: Tutarlılık ve Standartlar Örnek I
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 171<br />
3.5. Hataları Önleme<br />
Resim 5: Tutarlılık ve Standartlar Örnek II<br />
Dikkatli bir tasarım ile hatanın oluşması engellenmeli ve kullanıcıların hata ile<br />
karşılaşmaları daha önceden belirlenen uyarılarla önlenmelidir (Nielsen, 2005).<br />
Öğrenenler elektronik ders içeriğinin açık olduğu tarayıcı ekranındaki “kapat” butonu ile<br />
ders içeriğini kapatmak istedikleri zaman Resim 6’daki gibi hata mesajı ile<br />
karşılaşmaktadırlar. Bu hata mesajı, elektronik ders içeriğinin arayüzünün sağ üst köşesinde<br />
yer alan işarete (X) tıklamaları gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu sayede öğrenen elektronik<br />
ders içeriğine yeniden ulaştığında takip ettiği konu başlıkları kaydedilmiş olarak karşısına<br />
çıkacaktır.<br />
3.6. Hatırlamak Yerine Tanıma<br />
Resim 6: Hataları Önleme Örneği<br />
Nesneler, eylemler ve seçenekler görünür yapılmalıdır ve kullanıcı hafızasına fazla yük<br />
bindirilmemelidir. Kullanıcı, diyaloğun bir bölümünden diğerine geçişlerde, bir önceki<br />
kısmı hatırlamak zorunda bırakılmamalıdır. Sistemin kullanımı için gerekli açıklamalar<br />
görünür ve kolayca ulaşılabilir olmalıdır (Nielsen, 2005).<br />
Öğrenenler Resim 7’de örnek olarak gösterilen elektronik ders içeriğinde o an çalışmakta<br />
olduğu konunun hangi bölüme ve hangi alt başlıklara ait olduğunu kolayca<br />
anlayabilmektedir. Aynı zamanda öğrenenler istedikleri anda bulundukları sayfadan<br />
ayrılmadan içerik ağacında gezinerek diğer konu başlıklarını görebilmektedirler.
172 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Resim 7’de örnek durum incelenecek olursa “1.1.1. Girişimcilik Tanımı” sayfasının “1.1.<br />
Girişimcilik” konusuna ait olduğu öğrenen kolayca anlayabilmektedir.<br />
3.7. Esneklik ve Kullanım Verimliliği<br />
Resim 7: Hatırlamak Yerine Tanıma Örneği<br />
Deneyimli ve deneyimsiz kullanıcılar için etkileşimi hızlandırıcı yöntemler kullanılmalıdır.<br />
Kullanıcılara sık kullandıkları işlemleri diledikleri şekilde ayarlayabilmeleri için imkânlar<br />
sunulmalıdır (Nielsen, 2005).<br />
Resim 8’deki “Yer İmi” olarak kullanılan pencerede öğrenenin isteği üzerine kaydedilmiş<br />
olan konu bağlantıları yer almaktadır. Bu bağlantılar, sayfadan çıkış yapsa bile yeniden<br />
erişilebilir konumda kalmaktadır. Bu sayede öğrenenler, daha çok önem verdikleri konulara<br />
buradan daha hızlı erişim sağlarlar. Elektronik ders içeriğindeki bir diğer buton olan<br />
“Şablon” kullanılarak öğrenenlere 3 farklı arayüz tasarımı sunulmaktadır.<br />
3.8. Estetik ve Sade Tasarım<br />
Resim 8: Esneklik ve Kullanım Verimliliği Örneği<br />
Diyaloglar konu ile ilgisiz ya da kullanımına pek ihtiyaç duyulmayacak bilgiler<br />
içermemelidir. Diyaloğa eklenen her ilave bilgi, daha gerekli bilgilerin görülmesini<br />
engelleyebilir (Nielsen, 2005).<br />
Elektronik ders içerikleri, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi E-Ders Değerlendirme ve Yayın<br />
Yönergesine belirtilen standartlara uygun şekilde üretilir. Bu içerikler, belirli bir şablon<br />
çerçevesinde, aktarılacak olan bilgiyi net bir şekilde sunar.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 173<br />
Sayfaya eklenecek metin, konuyu en iyi anlatacak şekilde kısa, basit ve anlaşılır cümleler ile<br />
yazılır. Metin içerisinde farklı yazı tipleri kullanılmaz ve okumayı kolaylaştırması açısından<br />
“şerifsiz” yazı tipleri kullanılır.<br />
Öğrenenlerin konuyla bağlantı kurmasını, konuyu zihinlerinde canlandıracak ve aynı<br />
zamanda daha hızlı ve etkili öğrenmesini sağlayacak şekilde uygun resimler seçilir.<br />
Resimde, aynı sayfadaki diğer görsel öğelerle uyumlu renklerin kullanılmasına dikkat edilir.<br />
Gözün algılamasını kolaylaştırması açısından uygun boyutlar kullanılarak resmin köşeleri<br />
yuvarlatılır.<br />
Eklenen animasyonlar konuyla ilgili olacak şekilde tasarlanır ve karmaşıklık yaratmayacak<br />
şekilde sayfaya yerleştirilir. Önemli bilgilerin vurgulanması için animasyonlar, diğer görsel<br />
bileşenlere göre daha fazla tercih edilir.<br />
İçeriklerde metin, resim, animasyon bileşenlerinin yanında video, grafik, tablo vb. görsel<br />
bileşenler de konunun yapısına göre kullanılır. Tüm bu bileşenler, karmaşıklık<br />
yaratmayacak ve hepsi bir arada olmayacak şekilde sayfaya yerleştirilir. Bu şekilde<br />
öğrenenin zihnini yorması engellenir.<br />
3.9. Kullanıcıların Hataları Tanımalarına, Teşhis Etmelerine ve Düzeltmelerine<br />
Yardım Etme<br />
Hata mesajları, sade bir dilde (kodsuz) olmalı, sorunu tam olarak açıklamalı ve yapıcı bir<br />
şekilde çözüm önerisi sunmalıdır (Nielsen, 2005).<br />
Kullanıcı Kontrolü ve Özgürlük sezgiselinde de belirtildiği gibi elektronik ders içeriklerinin<br />
sunumunda kullanılan arayüzde hatalar tespit edilmemiştir.<br />
3.10. Yardım ve Dokümantasyon<br />
Bir sistemin dokümantasyona ihtiyaç duyulmadan kullanılabilir olması daha tercih edilebilir<br />
olmasına rağmen, dokümantasyon ve yardım servisinin sağlanması gerekli olabilir. Yardım<br />
ve dokümantasyon sisteminde istenilen bilgiyi aramak kolay olmalı, yardım dokümanı<br />
kullanıcının ihtiyacına odaklı olmalı, çözümler listelerken somut adımları göstermeli ve çok<br />
büyük olmamalıdır (Nielsen, 2005).<br />
Elektronik ders içerikleri herhangi bir dokümantasyona ihtiyaç duyulmadan kullanılabilecek<br />
bir arayüze sahiptir. Bu yüzden herhangi bir yardım ve dokümantasyon servisi<br />
bulunmamaktadır. Ancak içerikle ilgili öğrenenlerin içerik birimi ile iletişime<br />
geçebilecekleri sadece bu amaç için kullanıma açılmış bir e-posta adresi her dersin<br />
arayüzünde bulunmaktadır. Öğrenenler, sorunlarını bu e-posta adresi yoluyla ilettikleri<br />
zaman en kısa sürede çözüm üretilerek bilgilendirilmektedirler.<br />
4. Sonuç<br />
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, üretilen sistemlerin daha verimli ve etkili olması<br />
beklenmektedir. Bireyler, bu sistemleri kullanırken veya tercih ederken “kullanıcı<br />
dostluğu”, “kolay kullanışlılık”, “ergonomiklik” gibi ifadelerle eş değer olan<br />
“kullanılabilirlik” özelliğine önem vermektedirler. Uzaktan eğitimin de teknolojinin bir<br />
parçası olduğu düşünülürse bu özellikleri taşıyan sistemlerin tasarlanması ve kullanılması<br />
kaçınılmaz bir gerçektir. Bireylerin bir başkasına ihtiyaç duymadan kendi hızında<br />
öğrenmelerini gerçekleştirdiği uzaktan eğitim sistemlerinde, en önemli etkileşim türü<br />
öğrenen-içerik etkileşimidir. Bu çerçevede, öğrenenlerin bireysel sorumluluğunun en üst<br />
düzeyde olduğu bu sistemlerde sürekli zaman geçirilen elektronik ders içeriklerinin tasarımı<br />
da büyük önem taşımaktadır. Bu durumda, elektronik ders içeriklerinin amaca uygun olarak<br />
tasarlanması için bilişsel ergonominin kapsadığı İnsan Bilgisayar Etkileşimi göz önünde<br />
bulundurulmalıdır. İnsan Bilgisayar Etkileşiminin en önemli çalışma konusu ise
174 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
kullanılabilirliktir. Kullanılabilirlik kriterlerine göre tasarlanan elektronik ders içerikleri<br />
öğrenen memnuniyetini arttırırken aynı zamanda içeriğe ve kuruma yönelik olumlu bakış<br />
açısı oluşturmasını da sağlar. Amacına uygun ve kullanışlı bir içeriğin geliştirilmesine<br />
imkân tanır ve bu sayede uygulama sırasında ortaya çıkabilecek problemlerin ve hataların<br />
azaltılmasını sağlar.<br />
Bu çalışma kapsamında, kullanılabilirlik test yöntemlerinden Nielsen’ın 10 Kullanılabilirlik<br />
Sezgiseli, elektronik ders içeriklerinin arayüzünün kullanılabilirlik açısından<br />
değerlendirilmesi için yol gösterici olarak kullanılmıştır. Değerlendirmeler sonucunda<br />
üretilen elektronik ders içeriklerinin kullanılabilirliğin verimlilik, etkililik ve memnuniyet<br />
ilkeleri kapsamında büyük ölçüde uygun olduğu görülmüştür.<br />
Kullanılabilirlik test yöntemlerinden “Sezgisellerin Kullanımı (Uzman Yaklaşımı)”,<br />
arayüzlerin değerlendirilmesinde yararlı rol oynamakla birlikte çok genel olmaları nedeniyle<br />
yoruma açıktır. Bu yüzden elektronik ders içeriklerinin değerlendirilmesinde diğer<br />
kullanılabilirlik test yöntemlerinin de kullanılması daha sağlıklı sonuçlar verecektir.<br />
Uzaktan eğitimde elektronik ders içerikleri hakkında yapılan araştırmalar sonucunda,<br />
Türkiye’de elektronik ders içeriklerinin arayüzünün kullanılabilirlik açısından<br />
değerlendirilmesi hakkında bir çalışmaya rastlanmamıştır ve bu çalışmanın ileride yapılacak<br />
çalışmalar için yol gösterici olması beklenmektedir.<br />
5. Kaynaklar<br />
Aydın, C. H. (2002), “Uzaktan Eğitimin Geleceğine İlişkin Eğilimler”, Uluslararası<br />
Katılımlı Açık Ve Uzaktan Eğitim Sempozyumu, Eskişehir.<br />
Çağıltay, K. (2011), “İnsan Bilgisayar Etkileşimi Ve Kullanılabilirlik Mühendisliği:<br />
Teoriden Pratiğe”, Odtü Yayıncılık, Ankara.<br />
Çalışkan, S. (2002), “Uzaktan Eğitim Web Sitelerinde Animasyon Kullanımı”, Açık Ve<br />
Uzaktan Eğitim Sempozyumu, Eskişehir. Erişim Yeri:<br />
Http://Aof20.Anadolu.Edu.Tr/Bildiriler/Sabahattin_Caliskan.Doc, Erişim Tarihi:<br />
15.08.2012.<br />
Eraslan, E. (2005), “E-Ticaret Web Sitesi Tasarımının Ergonomik Açıdan<br />
Değerlendirilmesi”, Ergonomi 12. Ulusal Kongresi, Sf. 83-90, İstanbul.<br />
İşman, A. (1998), “Uzaktan Eğitim”, Değişim Yayınları, Adapazarı.<br />
Kılıçer, K., Çoklar, A. N. Ve Odabaşı, H. F., (2007), “Teknoloji Tabanlı Çokluortam<br />
Uygulamalarının Tasarımı: Bilişsel Ergonomi”, The Proceedings Of 7th International<br />
Educational Technology Conference Near East University, North Cyprus. Erişim Yeri:<br />
Http://Home.Anadolu.Edu.Tr/~Fodabasi/Doc/Ty18.Swf , Erişim Tarihi: 15.08.2012.<br />
Nıelsen, J. (2005), “Ten Usability Heuristics”, Erişim Yeri:<br />
Http://Www.Useit.Com/Papers/Heuristic/Heuristic_List.Html, Erişim Tarihi: 15.08.2012.<br />
Özkan, F. Ve Ulutaş, B. (2011), “Esogü Em Bölüm Web Sitesinin Ergonomik Açıdan<br />
Değerlendirilmesi”, 17. Ulusal Ergonomi Kongresi 14-16 Ekim 2011, Sf. 71-81, Eskişehir.<br />
Süral, İ. (2008), “Yeni Teknolojiler Işığında Uzaktan Eğitimde Açıklık, Uzaktanlık Ve<br />
Öğrenme”, İnet-Tr’08 - Xııı. Türkiye’de İnternet Konferansı Bildirileri, Orta Doğu Teknik<br />
Üniversitesi, Ankara.<br />
TDK, Erişim Yeri: Http://Tdk.Gov.Tr/, Erişim Tarihi: 15.08.2012.<br />
Yıldırım, A. Ve Şimşek, H. (2011), “Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri”, Seçkin<br />
Yayıncılık, Ankara.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 175<br />
UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN SOSYO-EKONOMİK ÖZELLİKLERİ<br />
VE İSTİHDAM BEKLENTİLERİ: SDÜ ÖRNEĞİ<br />
Osman DABAN 1<br />
Selim Adem HATIRLI 2<br />
ÖZET<br />
Teknoloji her alanda olduğu gibi eğitim ve öğretim alanını da etkileyerek değişimlere neden<br />
olmuş, yeni teknik ve yöntemlerin kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bilişim teknolojileri<br />
konusunda yaşanan gelişmeler internet temelli, multimedya, animasyon ve interaktif eğitim<br />
gibi bilişsel kavramlar eğitim ve öğretimde yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu<br />
gelişimlerin bir sonucu olarak yeni nesil uzaktan eğitim modelleri, daha önce alışılagelmiş<br />
posta ile gerçekleştirilen yöntemlere göre çok daha etkin, etkileşimli, öğrenci merkezli,<br />
öğrenme merkezli bir yapıya kavuşmuş ve eğitimde meydana gelen talep fazlalığını büyük<br />
ölçüde azaltmaya başlamıştır. Bu bilgiler doğrultusunda gerçekleştirilen bu çalışma, uzaktan<br />
eğitimi talep eden bireylerin istihdam beklentileri başta olmak üzere uzaktan eğitimi tercih<br />
nedenlerinin demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini saptamayı<br />
hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle eğitim-öğretimde kullanılan metotlardan<br />
birisi olan uzaktan eğitim kavramı kuramsal çerçevede ele alınarak incelenmiştir.<br />
Araştırmada Türkiye’de uzaktan eğitim ile eğitim-öğretim gerçekleştiren bazı üniversiteler,<br />
bu üniversitelerde yer alan programlar ve öğrencilere ait istatistiki bilgilere de yer<br />
verilmiştir. Ayrıca uzaktan eğitim ile örgün eğitimin avantaj ve dezavantajları iki eğitim<br />
modeli açısından sınırlılıkları göz önüne alınarak irdelenmiştir. Araştırmanın amacı<br />
doğrultusunda Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesinde uzaktan eğitim gören 324 öğrenciye anket<br />
uygulanmış ve veriler SPSS programında analiz edilmiştir. Araştırmanın başlıca bulguları<br />
olarak; Uzaktan Eğitimi tercih eden öğrencilerin büyük bir oranının tam gün bir işte<br />
çalışıyor olmalarının yanı sıra mevcut çalışan öğrencilerin daha yüksek gelir ve statü elde<br />
edebilmek için uzaktan eğitimi tercih ettiği tespit edilmiştir. Yine Uzaktan Eğitimi istihdam<br />
beklentisi ile maliyetinin düşük olması sebebiyle tercih ettiğini belirten öğrencilerin sayısı<br />
oldukça fazla olduğu görülmüştür.<br />
Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Uzaktan Eğitim Öğrencileri, İstihdam Beklentileri,<br />
Sosyo-Ekonomik Özellikleri, Türkiye’de Ve Dünyada Uzaktan Eğitim<br />
1. GİRİŞ<br />
İnsan hayatının en önemli unsurlarından birisi eğitimdir. Eğitim bireyin davranışlarında<br />
kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. İnsanı<br />
istendik davranışlarla donatmak, yani eğitilmek, asırlar boyunca en önemli amaç olmuştur.<br />
Bu olgu günümüzde daha karmaşık ve etkisini yoğun bir biçimde hissettirmektedir<br />
(Çakmak, 2008, s. 33-41). Ülkemizde eğitime olan talep her geçen gün hızla artmakta,<br />
ancak artan bu talebe karşılık eğitim ihtiyacını karşılayabilecek beşeri ve maddi kaynaklar<br />
yeterli olmamaktadır (Can, 2005, s. 1-3). Temel bilimler ve bunlara dayalı olarak gelişen<br />
modern teknoloji, gerçekleştiği yepyeni üretim, ulaşım, haberleşme yöntemleri ile<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Prof. Dr.
176 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
toplumların yapısını değiştirmekte ve her ülkenin bu değişime, yapı olarak uyumunu<br />
zorunlu kılmaktadır (Karaman, 2005, s. 13).<br />
Günümüzde geleneksel eğitimin haricinde gerek örgün eğitimi destekleyici gerekse örgün<br />
eğitime alternatif bir yöntem olan uzaktan eğitimin önemi gittikçe artmaktadır. Gelişen bu<br />
süreçte, yükseköğretim seviyesinden ilköğretim seviyesine, özel sektörden kamu<br />
kuruluşlarına kadar tüm alanlarda uzaktan eğitim kavramı sık sık kullanılır hale gelmiştir.<br />
Uzaktan eğitim sistemlerine bugün geçmişte olduğundan daha fazla ilgi ve ihtiyaç olduğu<br />
görülmektedir. Bu alanın geliştirilmesine ilişkin olarak gerek uygulama gerekse kuramsal<br />
çerçevedeki çalışmalara da ilgi artmaktadır. Bu ilginin temelinde, fırsat eşitliği, yaşam boyu<br />
eğitim, nitelik ve niceliğin geliştirilmesi, meslek içi eğitim, kariyer gelişimi, küresel manada<br />
bilginin artık güç haline gelmesi gibi konuları saymak mümkündür. Uzaktan Eğitimin,<br />
günümüzdeki yükselişi ve hızlı gelişmesi insanların uzaktan eğitim hakkında görüş ve<br />
tutumlarını değiştirecek, eskisinden daha çok tercih edilmesini sağlayacak ve dolayısıyla bu<br />
uygulamanın kullanımını arttıracaktır. Bu ihtiyaçlardan yola çıkarak çalışmamızda<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’nde öğrenim gören uzaktan eğitim öğrencilerinin, istihdam<br />
beklentilerini belirlemek ve uzaktan eğitim hakkındaki görüşlerini değerlendirmek<br />
amaçlanmıştır.<br />
2. UZAKTAN EĞİTİM KAVRAMI<br />
Gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için her geçen gün daha fazla ve daha vasıflı<br />
bireylere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bireylerin nitelikli bir şekilde yetiştirilebilmesi için;<br />
gerek yükseköğretim düzeyinde karşılaşılan maliyet, araç-gereç ve öğretim elemanı<br />
sorunları; gerekse eğitim sistemlerinin sürekli değişmeleri ve yeni gelişmeleri, eğitimde yeni<br />
teknolojilerin, yöntem, teknik, bilgi, araç ve gereçlerin kullanımını zorunlu kılmıştır (Can,<br />
2004, s. 1-3). Dünyadaki bu hızlı değişim-dönüşüm ve yenilikler, etkili ve sürekli bir eğitimi<br />
gerekli kılmaktadır. Gelişen web teknolojileri ve bilgisayarlı web konferansları ile gelişen<br />
yeni nesil “Uzaktan Eğitim” kavramı tam da eğitimdeki bu gereksinimleri karşılayan hem<br />
alternatif bir eğitim modeli hem de başlı başına bir öğretim modeli olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır. Uzaktan eğitimi tanımlayacak olursak; farklı yerlerde bulunan öğrenciler ile<br />
öğretim elemanlarının aynı anda ya da farklı zamanlarda iletişim teknolojileri ve posta<br />
hizmetleri kullanımı ile eğitimdeki sınırlılıkları ve zorlukları aşmak için belirli bir<br />
merkezden yürütülen eğitim-öğretim şeklidir diyebiliriz. Uzaktan eğitim için birçok farklı<br />
tanım yapılmaktadır. Her ne kadar ifadeler farklı olsa da, anlam olarak aynı noktada<br />
birleşmektedir. Uzaktan eğitim için yapılan diğer tanımlar şöyledir;<br />
Farklı mekânlardaki öğretmen ve öğrencileri, değişik iletişim vasıtaları kullanılarak bir<br />
araya getiren ve eğitim yapmalarını sağlayan eğitim modelidir (Karakaş, 2000, s. 101).<br />
Öğrenci ve öğretim elemanlarının farklı coğrafi mekânlarda olduğu, ders malzemesi<br />
aktarımı ve etkileşiminin teknolojiden yararlanılarak gerçekleştirildiği eğitim biçimidir<br />
(T.C. Resmi Gazete, 1999).<br />
Farklı ortamlarda bulunan öğrenci ve öğretmenlerin, öğrenme-öğretme faaliyetlerini,<br />
iletişim teknolojileri ve posta hizmetleri ile gerçekleştirdikleri bir eğitim sistemi<br />
modelini ifade eder (İşman & Çallı, 2001, s. 2).<br />
Uzaktan eğitimin Dünyada ve Türkiye’deki gelişimine göz attığımızda temelleri 1700’lü<br />
yıllara kadar dayanmaktadır. İlk uzaktan öğretim uygulaması olarak literatürde 1728 yılında<br />
Boston gazetesinin mektupla stenografi dersleri vermesiyle başladığı yer almaktadır. Yine<br />
ABD’de mektupla öğretimin yaygınlaşması sonucu 1914 yılında bir yasa ile geliştirilerek<br />
1915 yılında Ulusal Yüksek Öğrenim Birliği (NUCEA) kurulmuştur (Toker Gökçe, 2008, s.<br />
3). Ardından Londra Üniversitesi bünyesinde National Extension College (NEC) kurumu
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 177<br />
tarafından uzaktan eğitim uygulamaları geliştirilmiştir. Bu kurum, 1974 yılında uzaktan<br />
eğitimin bugünkü anlamda ivme kazanmasında önemli kilometre taşı olan İngiliz Açık<br />
Üniversitesi'nin hem çekirdeğidir hem de İngiliz Açık Üniversitesi'nin kuruluş<br />
çalışmalarının yürütüldüğü, yönlendirildiği, oluşturulduğu kurum olarak kabul edilmektedir<br />
(Demiray U. , 1999, s. 12-14)<br />
Türkiye’de uzaktan öğretimle ilgili yapılan çalışmalara bakılacak olursa, 1927-1960 yılları,<br />
uzaktan öğretim alanında tartışma ve önerilerle geçen hazırlık evresini oluşturmaktadır.<br />
Uzaktan eğitim uygulaması ilk olarak 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi<br />
Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsünde başlatılmıştır. Bankada çalışanlarının<br />
hizmet içinde yetiştirilmesini amaçlayan bu çalışmada banka çalışanları mektupla öğrenim<br />
görmüşlerdir (Anadolu Üniversitesi, 2006). 1961 yılında MEB tarafından mektupla öğretim<br />
merkezi kurularak öğretime başlamıştır. 1974 yılında Mektupla Yüksek Öğretim Merkezi<br />
kurulmuştur. Yükseköğretim düzeyinde gerçekleştirilen bu ilk girişimden yaklaşık 1 yıl<br />
sonra 1975 yılında yerini Yaygın Yükseköğretim kurumuna (YAYKUR) bırakmıştır (Alkan,<br />
1987, s. 91). 1983 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı yükseköğretim yasasında yer alan 41<br />
Sayılı Kanun hükmündeki Kararnamede üniversitelerin uzaktan öğretim yapmasına olanak<br />
tanındığı belirtilmiş ve buna alt yapısı müsait olan Anadolu Üniversitesi bu yıldan itibaren<br />
uzaktan eğitim yapmak ile görevlendirilmiştir. Günümüze geldiğimizde sadece Anadolu<br />
Üniversitesi’nde değil artık birçok üniversitede modern anlamda yeni nesil uzaktan eğitim<br />
yöntemi ile eğitim-öğretim yapılmakta olduğunu ve gün geçtikçe üniversitelerin bu alandaki<br />
bölüm ve program sayısını artırarak daha çok bireye eğitim-öğretim imkânı sağlanacağını<br />
söyleyebiliriz.<br />
3. UZAKTAN EĞİTİMİN AVANTAJLARI<br />
Uzaktan Eğitimin avantajlarını belirli başlıklar altında toplayacak olursak aşağıdaki biçimde<br />
sıralayabiliriz. (Aytekin, 2004; Çelik vd. 2008; Demiray, 1999; Dinçer, 2006; Odabaş,<br />
2003).<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Yer ve zaman esnekliği (İstenilen yer ve zamanda eğitim alma imkânı),<br />
Değişik öğrenme seviyesi ve yaşlarda bireysel farklılıklara göre eğitim imkânı<br />
sağlaması,<br />
Fırsat eşitliği sağlaması (fiziksel engelliler ve ebeveynleri),<br />
Çalışmak zorunda olduğu için eğitim alamayanlara sağlanan imkânlar,<br />
Basım, kırtasiye ve bürokratik giderlerin düşürülmesi ile maliyetin azaltılması,<br />
Öğrencinin dersi dilediği kadar tekrar etme fırsatı sağlaması,<br />
Ulaşım ve konaklama maliyetleri ortadan kaldırması,<br />
Ders materyallerinin çeşitliliği (çoklu ortamı destekleyen ders içerikleri sayesinde<br />
görsel ve işitsel sanal ders kitaplarının olması),<br />
Bilgilerin kolaylıkla, etkili ve hızlı bir şekilde güncellenebilmesi,<br />
Kontrol edilebilir bir veri tabanının oluşturulması,<br />
Geleneksel (örgün) sınıf ortamında soru soramayan veya grup içinde katılım yetisine<br />
ulaşamayan adayların, elektronik ortamda özgüven kazanmaları,<br />
Farklı bölgelerdeki öğretim elemanları ya da uzmanlar arasında karşılıklı işbirliğine<br />
yönelmeleri sonucunda etkin bir eğitim desteği saplanması.<br />
Eğitim performans değerlendirilmesi ve raporlanması (eğitimin sunulduğu ortamın her<br />
türlü detayının kayıt altında tutulabilmesi),<br />
Birçok değişik öğrenme metodu içermesi (takım çalışmaları ile işbirlikçi öğrenme,<br />
probleme dayalı ve proje tabanlı öğrenme),<br />
Tek bir eğitim merkezinden tüm dünyaya bilgi gönderilebilir.<br />
Bireylere bilişim okur-yazarlığı kazandırması.
178 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
4. UZAKTAN EĞİTİMİN DEZAVANTAJLARI<br />
Uzaktan eğitimin dezavantajlarına öğrenciler açısından genel olarak baktığımızda aşağıdaki<br />
gibi sıralayabiliriz (Odabaş, 2004).<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Öğrenme ortamlarında önemli görülen yüz yüze etkileşim ortam ve olanakları ortadan<br />
kalkması,<br />
Öğrenme sürecinde karşılaşılan öğrenme güçlüklerinin anında çözülememesi ve bu<br />
durumun ardından gelişebilecek sıkıntılar,<br />
Anında yardım görememe ve sorunun giderilmemesinden kaynaklanan davranışların<br />
gelişimi,<br />
Kendi kendine çalışma alışkanlığı olmayan ve bu yeteneğini geliştirmemiş bireyler için<br />
planlama zorluğu,<br />
Laboratuvar, atölye gibi uygulama ağırlıklı konuların işlenmesindeki sınırlılıklar,<br />
Örgün eğitim kurumlarındaki örneklere benzer sosyal etkileşime yer verilememesi.<br />
Bilgisayar ve iletişim teknolojilerine bağımlı olunması.<br />
Bireysel öğrenme alışkanlığı olmayan öğrencilere yeterince yardımın sağlanamaması<br />
gibi başlıklar şeklinde sıralanabilir.<br />
5. ARAŞTIRMANIN AMACI VE YÖNTEMİ<br />
Bu araştırma; uzaktan eğitim metodu ile yükseköğretimde okuyan öğrencilerin sosyoekonomik<br />
özelliklerinin, uzaktan eğitimi tercih etmelerine etkisinin olup olmadığını ve<br />
tercih ettikleri programların mevcut mesleğinde ya da gelecekte çalışmak istediği meslekte<br />
de bir etkisinin olup olmadığını belirlemeyi hedefleyen bir çalışmadır.<br />
5.1. Örneklem Yöntemi<br />
Araştırma Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi ile sınırlı tutulmuş olup, Uzaktan Eğitim ile<br />
eğitim öğretim yapan; Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yöneticiliği (Uzaktan Eğitim)<br />
Tezsiz Yüksek Lisans, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği (Uzaktan<br />
Eğitim) ve Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu öğrencileri çalışmanın evrenini<br />
oluşturmuştur. Çalışmada tam sayım yöntemi uygulanmıştır. Bu doğrultuda Süleyman<br />
<strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim programlarında okuyan kayıtlı mevcut 668 öğrenciye<br />
anket uygulamayı hedeflemiştir. Anket web ortamında cevaplandığı için yarım kalanlar ve<br />
anketin tamamını cevaplamayanlar otomatik olarak araştırma dışında bırakılmışlardır.<br />
Sadece anketi tamamlayan 324 kişi araştırma kapsamında değerlendirilmişlerdir.<br />
5.2. Verilerin Toplanması ve Analizi<br />
Araştırmada veri toplama yöntemi olarak web ortamında online anket formu hazırlanmış ve<br />
uzaktan eğitim öğrencilerinin kayıtlı olduğu eğitim yönetim sistemi üzerinden anketin<br />
hazırlandığı web linki her öğrenciye ulaşacak şekilde paylaşılmıştır. Araştırma 28 Mart - 28<br />
Nisan tarihleri arasında uygulanmıştır.<br />
5.3. Araştırma Bulguları<br />
Araştırmanın bu bölümünde, web üzerinden doldurulan form ile elde edilen verilerin<br />
istatistiksel analize bağlı olarak tablolar oluşturulup yorumlar yapılmıştır. Ankete katılan<br />
324 uzaktan eğitim öğrencisinin demografik özellikleriyle ilgili tablo ve yorumlar bir başlık<br />
altında, uzaktan eğitim hakkındaki görüşleri ile ilgili tablo ve yorumlar bir başlık altında<br />
incelenmiştir.<br />
5.3.3. Uzaktan Eğitim Öğrencilerinin Demografik Özellikleri<br />
Ankete katılan uzaktan eğitim öğrencilerinin cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu ve<br />
yaşadığı bölgeler ile ilgili araştırma sonuçları bu bölümde tablo halinde verilmiştir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 179<br />
Tablo 1: Öğrencilerin Demografik Bilgileri<br />
Demografik Özellikler Sayı (n) Yüzde (%)<br />
Cinsiyet<br />
Bayan 131 40,4<br />
Erkek 193 59,6<br />
18–23 142 43,8<br />
Yaş<br />
24–29 113 34,9<br />
30 + 69 21,3<br />
Medeni Durum<br />
Evli 92 28,4<br />
Bekâr 232 71,6<br />
Lise 242 74,7<br />
Mevcut Eğitim Durumu<br />
Ön lisans 21 6,5<br />
Lisans 61 18,8<br />
Akdeniz 92 28,5<br />
Doğu Anadolu 14 4,3<br />
Ege 63 19,4<br />
Yaşadığı Bölge<br />
G.D. Anadolu 44 13,6<br />
İç Anadolu 49 15,1<br />
Marmara 49 15,1<br />
Karadeniz 13 4,0<br />
Tablo 1’de Öğrencilerin demografik bilgilerini incelediğimizde cinsiyet olarak çoğunluğu<br />
erkek öğrencilerin oluşturduğunu görmekteyiz (%59,6), yaş olarak çoğunluğu %43’lük bir<br />
oranla 18-23 yaş arası öğrenciler oluşturduğu görülse de örgün eğitime kıyasla 24 yaş ve<br />
üstü öğrenci sayılarının yoğunluğa da dikkat çekmektedir (%56,2), yine medeni durumları<br />
bakımından çoğunluğu bekar öğrenciler oluşturmaktadır. Mevcut eğitim durumları açısından<br />
ankete katılan öğrencilerin büyük bir bölümü ön lisans öğrenimi gördükleri için lise mezunu<br />
durumundadırlar (%74,7). Öğrencilerin yaşadıkları bölge itibari ile çoğunluğu Akdeniz<br />
bölgesi oluşturduğu görülmektedir (%28,5).<br />
Tablo 2: Öğrencilerin Şuanda Okudukları Programlara Göre Dağılımları<br />
Okudukları Program Türü Sayı (n) Yüzde (%)<br />
Önlisans 249 76,8<br />
Lisans 28 8,6<br />
Yüksek Lisans 47 14,6<br />
Ankete katılan uzaktan eğitim öğrencilerinin şuanda eğitim aldıkları yükseköğretim<br />
programlarının verildiği Tablo 2’ye göre önlisans eğitimi alan öğrencilerin oranı %76,8,<br />
lisans öğrencilerinin oranı ise %8,6 ve yüksek lisans eğitimi alan öğrencilerin oranı %14,6<br />
olarak tespit edilmiştir.<br />
Tablo 3: Öğrencilerin İstihdam Durumları<br />
Şu anda gelir getiren bir işte çalışıyor musunuz? Sayı (n) Yüzde (%)<br />
Evet, tam gün 168 51,8<br />
Evet, tam günden az 24 7,4<br />
Hayır 132 40,8<br />
Ankete katılan öğrencilerin toplamda %59,2’lik oranla gelir getiren bir işte çalıştığı,<br />
%40,8’inin ise herhangi bir işte çalışmadığı görülmektedir.<br />
Tablo 4: Öğrencilerin Aylık Gelir Düzeyleri<br />
Gelir Grubu Sayı (n) Yüzde (%) Ort.<br />
¨ 400 ve altı 97 29,9 ¨ 174<br />
¨ 401-1250 129 39,8 ¨ 718<br />
¨ 1251 ve üstü 98 30,3 ¨ 2100<br />
Ağırlıklı Ortalama 324 100 ¨ 972
180 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ankete katılan uzaktan eğitim öğrencilerinin aylık gelir düzeylerini gösteren Tablo 4’te yer<br />
alan bilgilere göre öğrencilerin büyük bir kesiminin aylık ortalama gelirlerinin ¨ 718 olduğu<br />
tespit edilmiştir. Yine ankete katılan öğrencilerin tamamının ortalama geliri ise ¨ 972 olduğu<br />
görülmüştür.<br />
5.3.4. Uzaktan Eğitimi Tercih Sebepleri<br />
Araştırma kapsamında Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’nde okuyan uzaktan eğitim<br />
öğrencilerinin uzaktan eğitimi tercih etme sebeplerine ait hipotezler, istatistiki sonuçlar ve<br />
analizleri aşağıdaki gibi değerlendirilmiştir.<br />
5.3.4.1. Cinsiyetlere Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ve Diğer Tercih Etme<br />
Nedenleri<br />
Tablo 5: Cinsiyetlerine Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile Tercih Etme<br />
Nedenleri<br />
Cinsiyet N Ort. S.s. p<br />
Bayan 131 3,65 1,397<br />
İş bulabilmek<br />
0,024*<br />
Erkek 193 3,29 1,391<br />
*İstatiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlıdır (p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 181<br />
Tablo 6’da uzaktan eğitimi “İş bulabilmek” amacıyla tercih ettiğini belirten 18-23 yaş<br />
arasındaki kişilerin ortalaması 3,60, 24-29 yaş arasındaki kişilerin ortalaması 3,47, 30 ve<br />
üstü yaşta olan kişilerin ortalaması ise 3,04 olarak tespit edilmiştir. Araştırma kapsamında<br />
öğrencilerin bu konudaki tercihleri ile ilgili aşağıdaki hipotezler geliştirilmiştir.<br />
H0: Ankete katılan öğrencilerin uzaktan eğitimi İş bulabilmek amacıyla tercih etmeleri<br />
arasında yaş grupları bakımından anlamlı bir fark yoktur.<br />
Ha: Ankete katılan öğrencilerin uzaktan eğitimi İş bulabilmek amacıyla tercih etmeleri<br />
arasında yaş grupları bakımından anlamlı bir fark vardır.<br />
Yapılan Anova Testi sonucunda bu gruplar arasında anlamlı bir farkın olduğu belirlenmiştir<br />
(p=0,025
182 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
etmeleri arasında medeni durumları açısından anlamlı bir fark yoktur yani H 0 hipotezi<br />
kabul edilecektir.<br />
Öğrencilerin uzaktan eğitimi diğer tercih etme nedenleri incelendiğinde sadece “Çalıştığım<br />
işte daha yüksek gelir elde edebilmek” (p=,030), “Çalıştığım işte terfi etmek” (p=,000) ve<br />
“Genel kültürümü artırmak ve daha bilgili olmak” (p=,033) seçeneklerine verdikleri<br />
cevaplar bakımından evli ve bekâr öğrenciler arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.<br />
5.3.4.4. Gelir Gruplarına Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile Tercih Etme<br />
Nedenleri<br />
Araştırma bulguları sonucunda öğrencilerin uzaktan eğitimi tercih etmeleri konusunda gelir<br />
grupları arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığının değerlendirilmesi için aşağıdaki<br />
tablo oluşturulmuş ve analiz edilmiştir.<br />
Tablo 8: Gelir Gruplarına Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile Tercih Etme<br />
Nedenleri<br />
Gelir Grubu N Ort. F P<br />
¨400 ve altı 97 3,79<br />
İş bulabilmek<br />
¨401-1250 129 3,66 16,813 0,000*<br />
¨1251 ve üstü 98 2,79<br />
*İstatiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlıdır (p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 183<br />
5.3.4.5. Okudukları Program Türlerine Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile<br />
Tercih Etme Nedenleri<br />
Araştırmanın bu kısmında uygulanan anket sonuçlarına göre öğrencilerin öğrenim<br />
gördükleri program türleri, kişi sayısı ve ortalamaları tercih sebepleri ile ilişkilendirilerek<br />
aşağıdaki Tablo 9 oluşturulmuş ve analiz edilmiştir.<br />
Tablo 9: Okudukları Program Türlerine Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile<br />
Tercih Etme Nedenleri<br />
Program Türü N Ort. p<br />
Ön Lisan 249 3,61<br />
İş bulabilmek<br />
Lisans 28 3,04 0,000*<br />
Yüksek Lisans 47 2,74<br />
*İstatiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlıdır (p
184 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
ön plana çıkmaktadır. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda eğitim modelleri de değişmektedir.<br />
Örgün eğitimde öğretmene bağımlı öğrenciler varken, yeni modern eğitim modelleri öğrenci<br />
merkezli bir yapı sunmaktadır. Geleneksel eğitim uzaktan eğitime kıyasla bakıldığında<br />
sadece bilgi teknolojileri ile desteklenmesi yeterli olmadığı görülmektedir. Bu nedenle çağa<br />
uygun öğrenci merkezli (birey merkezli), sorumluluk alan, kendini birçok alanda geliştirmek<br />
isteyen, yaşam boyu eğitim ihtiyacı duyan insanlar yetişebilmesi ve bu ihtiyaçlarının<br />
karşılanabilmesi için uzaktan eğitim vazgeçilmez bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />
Bu bilgiler ışığında uzaktan eğitim alanında yapılan çalışmalar büyük ilgi görmektedir.<br />
Uzaktan eğitim öğrencilerinin sosyo-ekonomik özelliklerinin ve istihdam beklentilerinin<br />
araştırıldığı bu çalışma kapsamında toplam 324 uzaktan eğitim öğrencisi üzerinde anket<br />
çalışması gerçekleştirilmiş ve elde edilen sonuçlar SPSS programı ile değerlendirilmiştir. Bu<br />
değerlendirmeler ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Cinsiyetleri dikkate alarak yapılan T testi sonucunda öğrencilerin uzaktan eğitimi “iş<br />
bulabilmek” amacıyla tercih etmeleri konusunda bayanların erkek öğrencilere göre<br />
daha duyarlı olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer tercih sebeplerine bakıldığında dikkati<br />
çeken bayan öğrencilerin “Ailemden ayrı kalmamak” için uzaktan eğitimi daha çok<br />
tercih ettiğini görebilmekteyiz.<br />
Yaş grupları açısından incelendiğinde “İş bulabilmek” amacıyla uzaktan eğitimi tercih<br />
ettiğini belirten 18-23 yaş grubunda olan öğrencilerin 30 ve üstü yaşta olanlara göre<br />
daha duyarlı olduğu görülmektedir. Yine diğer tercih sebeplerine bakıldığında<br />
“Çalıştığım işte daha yüksek gelir elde edebilmek” , “Çalıştığım işte terfi etmek”<br />
,“Genel kültürümü artırmak ve daha bilgili olmak” ve “Puanımın diğer fakülteleri<br />
kazanmaya yetmemesi” seçeneklerine verdikleri cevaplar bakımından yaş grupları<br />
arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.<br />
Araştırmaya katılan öğrencilerden evli olanların, bekâr olan öğrencilere göre “Çalıştığı<br />
işte daha yüksek gelir elde edebilmek” için tercih etme konusunda daha duyarlı<br />
olduğu, yine “Çalıştığı işte terfi etmek” isteyen evli öğrencilerin bekâr olan<br />
öğrencilere göre daha duyarlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uzaktan eğitimi “iş<br />
bulabilmek” açısından tercih ettiğini belirten bekâr ve evli öğrenciler arasında anlamlı<br />
bir fark bulunamamıştır.<br />
Gelir grupları açısından yapılan analizler sonucunda uzaktan eğitimi “İş bulabilmek”<br />
için tercih eden öğrencilerden geliri 1251 TL ve üstü olanların diğer gelir gruplarındaki<br />
öğrencilere göre iş bulabilmek nedeniyle daha az tercih ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Ayrıca Uzaktan eğitimi “Genel maliyetinin daha düşük olması” sebebiyle tercih eden<br />
400 TL ve altı gelir grubunda yer alan öğrencilerin 1251 TL ve üstü gelir grubunda yer<br />
alanlara göre daha duyarlı oldukları, 401-1250 TL gelir grubunda olanlar ile aralarında<br />
anlamsal bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir.<br />
Çalışma analizlerinde öğrencilerin okudukları program türleri açısından uzaktan<br />
eğitimi tercih etme nedenleri arasında yüksek seviyede farklı duyarlılıkları olduğu<br />
söylenebilmektedir. Buna göre verilerin analizlerine baktığımızda ön lisans<br />
öğrencilerinin yüksek lisans öğrencilerine göre uzaktan eğitimi “iş bulabilmek”<br />
amacıyla daha çok tercih ettiği görülmektedir. Yine “Çalıştığı işte daha yüksek gelir<br />
elde edebilmek” için uzaktan eğitimi tercih ettiğini belirten yüksek lisans<br />
öğrencilerinin, lisans öğrencilerine göre daha duyarlı olduğu belirlenmiştir.<br />
Uzaktan eğitim özellikle çalışan insanlar için giderek daha çok önem kazanmakta ve en<br />
güncel bilgilere ulaşmak için etkili bir yol haline gelmektedir. Yine araştırmaya katılan<br />
öğrenciler dikkate alındığında ciddi bir oranın çalıştığı da görülmektedir. İstihdam seviyesi
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 185<br />
yüksek olan uzaktan eğitim öğrencilerinin birçoğu mevcut işlerinde terfi etmek amacıyla<br />
öğrenim gördüğünü belirtmişlerdir. Buna rağmen öğrencilerin neredeyse yarısı uzaktan<br />
eğitimi istihdam beklentisi ile tercih ettiği görülmektedir. Uzaktan eğitim, eğitim yöntemi<br />
bakımından çok farklı kitlelere ulaşan bir eğitim modeli olarak düşünüldüğünde çalışmaya<br />
katılan öğrencilerin farklı bölgelerden, farklı gelir gruplarından kısacası farklı sosyoekonomik<br />
özellikleri olan bireyler olduğu göz önüne alındığında yapılan çalışma ve<br />
sonuçları büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle ileride bu alanda yapılacak olan her türlü<br />
yatırımlara ve geliştirilecek politikalara yön vereceği düşünülmektedir.<br />
7. KAYNAKÇA<br />
Alkan, C. (1987). "Uzaktan Eğitim Sistemlerinin Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi".<br />
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 91.<br />
Anadolu Üniversitesi. (2006). Türkiye'de Uzaktan Eğitim. Mart 15, 2012 tarihinde<br />
http://home.anadolu.edu.tr:<br />
http://home.anadolu.edu.tr/~sedatsahin/Siteler/uzak_egitim/turkiyede_1.html adresinden<br />
alındı<br />
Aytekin, Ç. (2004). "Uydu ile Dijital Eğitim Platformu". İstanbul: Marmara Üniversitesi<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi).<br />
Can, E. (2004). Uzaktan Eğitim Öğrencilerinin Eğitimlerini Değerlendirmeleri. XIII. Ulusal<br />
Eğitim Bilimleri Kurultayı (s. 1). Malatya: İnönü Üniversitesi.<br />
Can, E. (2005). "Uzaktan Öğretim Öğrencilerinin Uzaktan Eğitim Yönetimini<br />
Değerlendirmeleri". İstanbul: Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Yüksek<br />
Lisans Tezi).<br />
Çakmak, Ö. (2008). Eğitimde Program Geliştirme. Dumlupınar Üniversitesi Ziya Gökalp<br />
Eğitim fakültesi Dergisi(II), 33-41.<br />
Çelik, K., & vd. (2008). IV. Ulusal Meslek Yüksekokulları Müderler Toplantısı. Bilişim<br />
Teknolojilerinin Etkin Kullanımı, Uzaktan Eğitim, Hayat Boyu Öğrenme ve Sertifikasyon (s.<br />
6). Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi.<br />
Demiray, U. (1999). Açıköğretim Fakültesi Mezunlarının Çalışma Yaşamı ile İlişkileri.<br />
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.<br />
Dinçer, S. (2006). Bilgisayar Destekli Eğitim ve Uzaktan Eğitime Genel Bir Bakış.<br />
Akademik Bilişim Konferansı 06. Denizli: Pamukkale Üniversitesi.<br />
İşman, A., & Çallı, İ. (2001). Sakarya Üniversitesinde Uzaktan Eğitimin Dünü Bugünü ve<br />
Geleceği. I. Uluslar arası Eğitim Teknolojileri Sempozyumu ve Fuarı (s. 2). Sakarya:<br />
Sakarya Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı, Iowa State Üniversitesi ve Ohio Üniversitesi<br />
iş birliğinde.<br />
Karakaş, İ. (2000). Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığınca Yapılan Uzaktan<br />
Eğitim Çalışmaları. Bilişim Teknolojileri Işığında Eğitim Konferansı (s. 101). Ankara:<br />
Türkiye Bilişim Derneği.<br />
Karaman, M. (2005). "Bilgisayar Destekli Uzaktan Eğitim Modelinin Geliştirilmesi ve<br />
Otomotiv Elektrik ve Elektroniği Dersine Uygulanması". Karabük: Zonguldak Karaelmas<br />
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Eğitimi Anabilim Dalı (Bilim Uzmanlığı Tezi).<br />
Odabaş, H. (2003). Internet Tabanlı Uzaktan Eğitim ve Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümleri.<br />
Türk Kütüphaneciliği, 17(1), 22-36.
186 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Odabaş, H. (2004). İnternet Tabanlı Uzaktan Öğrenim Modelinin Bilgi Hizmetlerine Yönelik<br />
Yükseköğretim Programlarında Kullanımı. 01 12, 2012 tarihinde E-LIS. E-prints in Library<br />
and Information Science:<br />
http://eprints.rclis.org/bitstream/10760/8225/1/Internet_Tabanli_Uzaktan_%C3%96grenim_<br />
Modelinin_Bilgi_Hizmetlerine_Y%C3%B6nelik_Y%C3%BCksek_%C3%96gretim_Progra<br />
mlarinda_Kullan.pdf adresinden alındı<br />
T.C. Resmi Gazete. (1999). Üniversitelerarası İletişim ve Bilgi Teknolojilerine Dayalı<br />
Uzaktan Yükseköğretim Yönetmeliği. Ankara: Resmi Gazete.<br />
Toker Gökçe, A. (2008). Küreselleşme Sürecinde Uzaktan Eğitim. D.Ü. Ziya Gökalp Eğitim<br />
Fakültesi Dergisi, 3.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 187<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMINDA OKUYAN<br />
ÖĞRENCİLERİN LİDERLİK TARZLARINA İLİŞKİN EĞİLİMLERİNİN<br />
ANALİZİ MUĞLA ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ<br />
Fatma ATIGAN 1<br />
ÖZET<br />
Ekonomik, teknolojik, sosyal, siyasal ve hukuki çevre alanındaki gelişmeler işletmelerin<br />
faaliyetlerinde ve organizasyon yapılarında zorunlu değişimler yapmalarına neden<br />
olmaktadır. Böyle bir durumda işletmeleri başarıya götürebilecek, sürdürülebilir rekabet<br />
avantajı kazandıracak, en önemlisi işletme amaçlarına ulaştıracak tarzda ve eğitimde<br />
liderlere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı karşılamak için dünyanın birçok üniversitesinde liderlik<br />
ve profesyonel yöneticilik eğitimleri verilmektedir. İş başına geçen yöneticilerin en yakın<br />
çalışma arkadaşları ise yönetici asistanlarıdır. İşletme sahiplerinin profesyonel<br />
yöneticilerden veya liderlerden bekledikleri ile bu profesyonel yöneticilerin ve liderin<br />
yönetici asistanlarından beklentileri benzerlik göstermektedir. Hatta yönetici asistanlarının<br />
liderleri ile uyumlu bir şekilde faaliyetlerde bulunabilmeleri benzer liderlik tarzlarına sahip<br />
olabilmeleri ile mümkündür. Araştırma bu kapsamda Muğla Üniversitesi Muğla Meslek<br />
Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında öğrenim gören<br />
öğrencilerin liderlik tarzlarını belirlemek ve bu tarzın ortaya çıkışına neden olabilecek<br />
cinsiyet ve çevre değişkenlerinin etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Liderlik, Eğitim, Liderlik Tarzları, Yönetici Asistanı, Büro Yönetimi<br />
1. Giriş<br />
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında okuyan öğrenciler ileride yöneticiler<br />
ve liderlerle birlikte çalışacak olan ara elemanlardır. Örgütün özel ve genel amaçlarının<br />
gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir rekabet avantajının kazanılması, uzun dönemli işletmenin<br />
yaşamını sürdürmesi yönetici ve liderlerle birlikte yönetici asistanlarının uyumlu<br />
çalışmasına bağlıdır. Bu bağlamda taşıdıkları özelliklerin benzerlik göstermesi gerekir.<br />
Bu düşüncelerden hareketle, geleceğin yönetici ve liderleri ile birlikte çalışacak olan büro<br />
yönetimi ve yönetici asistanlığı programında okuyan öğrencilerin liderlik tarzlarına ilişkin<br />
eğilimleri tespit edilmeye çalışılmıştır.<br />
Araştırma kapsamında öncelikle ilgili literatür taranmış daha sonra da deneklere 14<br />
sorudan oluşan anket uygulanmıştır.<br />
2. Gelişme<br />
2.1. Liderlik Kavramının Tanımı ve Önemi<br />
Liderlik çok eski bir kavram olmasına rağmen bu konu ile ilgili çalışmaların 1900’lerde<br />
başladığını söyleyebiliriz. Birçok bilim insanı farklı tanımlamalar yaparak liderlerin<br />
değişik özelliklerini ve örgütteki etkilerini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Bunlardan<br />
birkaç tanesi aşağıda verilmiştir.<br />
1 Muğla Üniversitesi, Muğla Meslek Yüksek Okulu, Öğr. Gör. ,
188 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Liderlik, belli bir durumda, belli bir anda ve belli koşullar altında bir grup üzerindeki;<br />
insanların örgütsel hedeflere ulaşmak için gönüllü olarak çabalamasını teşvik eden, ortak<br />
hedeflere ulaşmada yardımcı olan, deneyimleri aktaran ve uygulanan liderlik türünden<br />
hoşnut olmalarını sağlayan etkileme sürecidir (Werner, 1993:17).<br />
Liderlik, amaçların başarılması yönünde diğerlerini etkileme sürecidir (Can, 2005: 261).<br />
Liderlik, grup üyelerinin faaliyetlerini amaçları gerçekleştirecek biçimde zorlamak,<br />
yönlendirmek ve koordine etmektir (Ergeneli, 2006: 215).<br />
Liderlik, liderin yaptığı şeylerle ilgili bir süreçtir. Belirli bir durumda, bir kişinin sürekli<br />
diğer kişilerin davranışlarını etkilemesini amaçlar. Liderliği bir süreç olarak tanımlarsak bir<br />
amaç etrafında bir araya gelmiş grup üyelerinin çabalarını yönetmek ve koordine etmek<br />
için düzeltici olmayan davranışlardır (Erdoğan, 1991:331).<br />
Liderlik kavramına ilişkin tanımlamalarda ortak nokta; çalışanların gönüllülüğünün<br />
sağlanması için güdülenmesi, amaçlara ulaşmak bakımından cesaretlendirilmesi, hedeflere<br />
yönlendirilmesi ve çalışanlarının yetenek ve yaratıcılığının ortaya çıkartılması ve<br />
uygulamaya geçilmesidir. Etkin liderlikte esas olan organizasyonun sahip olması gereken<br />
misyonu tanımlamak ve ortaya çıkarmaktır. Bu bağlamda liderler örgüt vizyonunu,<br />
hedefleri, öncelikleri ve standartları tespit eder ve bunların bozulmaması için gerekli<br />
önlemleri alır, uzlaşmaları sağlar. (Drucker, 1998: 130)<br />
Liderlik, insanların planları ve kararları eyleme dönüştürebilmelerini sağlama sanatıdır.<br />
Sosyal bilim literatüründe liderlik üç anlamda kullanılmaktadır. Buna göre liderlik, bir<br />
kişiyi, bir kadroyu ve son olarak da bir davranış kategorisini simgeleyen bir olgudur (Ergun<br />
ve Polatoğlu, (1988:166-169).Bu tanımlardan liderliğin bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Bu süreç bazı yazarlara göre şu formülle açıklanmaktadır:<br />
Liderlik = f {kişilik, izleyiciler, koşullar}<br />
Bu eşitliğe göre bir kişinin etkili bir lider olabilmesi için güçlü bir kişilik yapısına sahip<br />
olması, onu izleyen bir grup insanın bulunması ve liderliğin gerçekleşebilmesi için çevre<br />
koşullarının buna uygun olmasına bağlıdır.<br />
İşletmeler açısından liderliğin önemi, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir<br />
rekabet avantajının kazanılması ve ortalamanın üstünde kar elde edilmesi bakımından<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Tüm gelişen ekonomilerde olduğu gibi ülkemizde de çevresel faktörler son derece<br />
karmaşık olabilmekte ve hızlı değişebilmektedir. Bu durum yüksek belirsizlik<br />
yaratmaktadır. Bu tip ekonomilerde işletmelerin çoğunluğu sürdürülebilir rekabet etmek bir<br />
yana ayakta kalabilmenin çarelerini aramaktadır (Ülgen, 2006:51).<br />
Belirsizliğin yüksek olduğu, kararların hızlı alınması gerektiği böyle bir iş ortamında<br />
işletmelerin genel / uzak çevreleri (politik, ekonomik, sosyo-kültürel, teknolojik,<br />
demografik vb.) ile yakın / sektörel çevrelerindeki (müşteriler, rakipler, işgücü pazarı,<br />
alternatif ürünler vb.) değişimleri dikkate alarak eyleme geçecek veya izleyicilerini eyleme<br />
geçirecek liderlik becerileri son derece önemlidir (Ülgen, 2006:51).<br />
2.2. Yönetici ve Lider Ayrımı<br />
Yönetici ile liderin aynı kavram olup olmadığına ilişkin ilk tartışmalar 1977’de Harvard<br />
Business Review’da yayımlanan “Yönetici ve Liderler: İkisi farklı mı?” başlıklı makale ile<br />
başlatan kuramcı Abraham Zalzenik’tir. Zalzenik’e göre her ikisi de farklıdır. Yönetici<br />
işletmede tekrar eden işler yaparken liderler yenilikçidir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 189<br />
Her iki kavramın farklılıklarına geçmeden önce bu kavramlar arasındaki benzerliklerden<br />
bahsetmek gerekir. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa yönetici ve lider arasındaki<br />
benzerlikler şunlardır:<br />
• Her ikisi de insanların belli hedeflere yöneltilmesi ile ilgilidir.<br />
• Her ikisi de yönlendirme ve etkileme işini yaparken bir güç kullanmaktadır. Yönetici<br />
daha çok yetki gücünü kullanırken, lider ise karizmatik gücünden faydalanmaktadır.<br />
• Her ikisinin de birlikte çalıştığı insan gücü arasında yakın bir ilişkisi vardır.<br />
• Her ikisi de bir işletme için gereklidir.<br />
Yönetici ve lider arasındaki farklılıklar ise şunlardır:<br />
• Yöneticilik bir meslek uygulamasıdır. Liderlik ise insanları etkileyebilme ve harekete<br />
geçirebilme işidir.<br />
• Yöneticilik formel bir organizasyon yapısı içinde gerçekleşirken liderlik için formel bir<br />
yapı şart değildir.<br />
• Yöneticilik tanımlanmış hedeflere ulaştıracak işlerin en etkin şekilde yaptırılması ile<br />
ilgilidir. Liderlik ise hedeflerin ve yapılacak işlerin belirlenmesi ile ilgilidir.<br />
• Yöneticinin görev tanımı vardır. Liderin ise görev tanımı yoktur.<br />
• Yöneticinin insanları etkileme aracı bulunduğu pozisyona verilmiş olan yetki dayanır.<br />
Liderin insanları etkileme aracı ise kişisel özellikleri, davranışları, insanlara verdiği ilham<br />
ve güvendir.<br />
• Yöneticilik eğitim, ölçme, istatistik hesaplama, yönetmelik ve prosedürlere dayanan ve<br />
bilimsel yanı ağır basan bir iştir. Liderlik ise insanlara ileriye bakarak ulaşmaya değer<br />
saydıkları hedefler verebilme diğer bir deyişle sanat yönü ağır basan bir iştir.<br />
• Yöneticilik tanımlanan hedeflere ulaşma, liderlik ise değişim ve dönüşüm yapabilme<br />
işidir.<br />
• Yöneticilik işletmenin iç yapı dinamiklerine, liderlik ise dış yapı dinamiklerine<br />
bakabilme işidir.<br />
• Yönetici işleri doğru yapan, lider ise doğru işleri yapan kişidir.<br />
2.3. Liderlikle İlgili Yaklaşımlar<br />
1900’lü yıllardan bu yana liderlik üzerine araştırma yapan bilim adamları liderlikle ilgili<br />
birçok teori geliştirmişlerdir. Bu teorilerden en çok benimsenenleri aşağıdaki tablodaki gibi<br />
göstermek mümkündür.<br />
Tablo 1: Liderlik Teorileri<br />
Karizmatik Özellikler<br />
1900-1930 Özellikler Teorisi<br />
Liderin Özellikleri<br />
1940-1960<br />
1960-1980<br />
1980-…<br />
Davranışsal Liderlik<br />
Teorisi<br />
Durumsal Liderlik<br />
Teorisi<br />
Güncel Yaklaşımlar<br />
Ohio State Üniversitesi Çalışmaları<br />
Michigan Üniversitesi Çalışmaları<br />
Blake Ve Mouton’un Yönetim Tarzı Matriksi<br />
Mc Gregor’un X ve Y Kuramı<br />
Likert’in Sistem 4 Modeli<br />
Iowa Üniversitesi Çalışmaları<br />
Fred Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi<br />
Yol Amaç Teorisi<br />
Hersey - Blanchard’ın Durumsallık Yaklaşımı<br />
Wroom – Yetton Durumsallık Yaklaşımı<br />
Reddin’in Üç Boyutlu Lider Etkinliği Yaklaşımı<br />
Karizmatik lider<br />
Etkileşimci lider<br />
Dönüştürücü lider
190 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2.3.1. Özellikler Yaklaşımı<br />
Lider özellikleri ile ilgili ilk çalışma, Tholas Carlyle (1795-1881) tarafından yapılmıştır.<br />
Carlyle’ye göre, bazı kişilerin doğuştan liderdir ve insanlık tarihini etkiledikleri savının yer<br />
aldığı “The Great Man in History” kavramını tartışmaya açmıştır. Daha sonraki yıllarda<br />
yapılan bazı çalışmalar, özellikler kuramının gelişmesine katkıda bulunmuştur. (Erçetin,<br />
1998: 13)<br />
Bu kurama göre liderin sahip olduğu özellikler liderlik sürecini belirleyen en önemli<br />
faktördür. Diğer bir deyişle belirli bir grup içinde bir kişinin lider olarak kabul edilmesinin<br />
nedeni bu kişinin sahip olduğu özelliklerden kaynaklanır. Liderin sahip olduğu zihinsel,<br />
fiziksel, sosyal ve kişilik özellikleri onu izleyicilerden farklı kılar. Bu teoriye yönelik olarak<br />
yapılan araştırmalarda lideri diğerlerinden farklı kılan özellikler şunlardır (Koçel,2010:576):<br />
Yaş Güzel Konuşma Yeteneği Hissel olgunluk<br />
Zeka Bilgi İnisiyatif Sahibi Olma<br />
Boy Dürüstlük İletişim Yeteneği<br />
Cinsiyet Doğruluk İş Başarma Yeteneği<br />
Irk Samimiyet Açık sözlülük<br />
Yakışıklılık/Güzellik Kararlılık Başkalarına Güven Verme<br />
Kendine Güven Duyma<br />
2.3.2. Davranışsal Yaklaşım<br />
Davranışsal yaklaşımın ana fikri, liderleri etkin ve başarılı kılan husus, liderin kişisel<br />
özellikleri değil, onun liderlik yaparken gösterdiği davranışlarıdır. Bu bağlamda; liderin<br />
astları ile iletişim biçimi, yetki devri konusundaki tavrı, planlama ve denetim yaklaşımı,<br />
amaçları belirleme şekli vb. gibi davranışları liderin etkinliğini belirleyen davranışlar<br />
olarak kabul edilmiştir (Owens,1976:226).<br />
Davranışsal liderlik yaklaşımları arasında Ohio State Üniversitesi Çalışmaları, Michigan<br />
Üniversitesi Çalışmaları, Blake Ve Mouton’un Yönetim Tarzı Matriksi, Mc Gregor’un X<br />
ve Y Kuramı, Likert’in Sistem Dört Modeli ve Iowa Üniversitesi Çalışmaları<br />
bulunmaktadır.<br />
2.3.3. Durumsallık Yaklaşımı<br />
Liderlikte durumsallık yaklaşımı liderlik sürecinde daha çok çevre değişkeni üzerinde<br />
durmuştur. Bu yaklaşıma göre lideri ve liderlik tarzını belirleyen faktör çevre faktörüdür.<br />
Değişik durumlar değişik liderlik tarzlarını gerektirir. Bu nedenle her durum ve koşulda,<br />
her işletme ve sektörde geçerli olabilecek tek bir liderlik tarzı söz konusu değildir.<br />
Durumsallık yaklaşımında liderlik süreci, lider, izleyiciler ve koşulları arasındaki<br />
ilişkilerden oluşan karmaşık bir süreçtir. Bu kurama göre, liderliğin etkinliğini belirleyen<br />
faktörler: amacın niteliği, izleyicilerin yetenekleri ve bekleyişleri, organizasyonun<br />
özellikleri, lider ve izleyicilerin geçmiş tecrübeleri, örgütsel hava gibi faktörlerdir (Koçel,<br />
2001: 466-477).<br />
Durumsallık yaklaşımları arasında Fred Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi, Yol Amaç<br />
Teorisi, Hersey - Blanchard’ın Durumsallık Yaklaşımı, Wroom – Yetton Durumsallık<br />
Yaklaşımı, ve Reddin’in Üç Boyutlu Lider Etkinliği Yaklaşımı bulunmaktadır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 191<br />
2.3.4. Liderlikte Güncel Yaklaşımlar<br />
Post modern dönem olarak da ifade edilen, günümüz küresel ortamında örgütlerin<br />
etkinliğini arttırmak amacıyla pek çok yeni yönetim yaklaşımı üretilmiştir. Bu<br />
yaklaşımların ortaya çıkmasında kuşkusuz değişen koşulların katkısı olduğu gibi değişen<br />
insan mantalitesinin de katkısı olmuştur. Daha donanımlı, çevresiyle daha ilgili ve<br />
özgürlükçü dünya görüşü ile insan unsuru, kendisini sınırlayan, belirleyen ve şekillendiren<br />
kalıplarını zorlamaya başlamıştır.<br />
Bu ve benzeri gelişmeler, liderlik yaklaşımlarının yeniden ele alınmasını ve yeniden<br />
yorumlanmasını zorunlu hale getirmiştir. Böylece liderlikte karizmatik, dönüştürücü ve<br />
etkileşimci liderlik yaklaşımları günümüz çerçevesinde ön plana çıkmıştır.<br />
Karizma, bilindiği gibi çekiciliği ifade etmektedir (Koçel, 2003:605). Karizmatik lider ise,<br />
izleyicilerin değer, hedef ve ihtiyaçlarında değişiklik oluşturan kişidir (Paksoy, 2002:192).<br />
Karizmatik liderlerin özellikleri, planlama, gerçekleştirme, heyecanlandıran bir vizyona<br />
sahip olma, coşku ve enerji ile diğerlerini motive etme şeklinde sıralanabilir (Carrel vd.,<br />
1997:469-470). Karizmatik lider, belirtilen özellikleri kullanarak, başkalarını, kendi<br />
istediği yönde davranmaya sevk edebilen kişidir. Aynı zamanda karizmatik lider, sahip<br />
olduğu özellikleriyle izleyicilerini yüksek performans göstermeye sevk eder.<br />
Etkileşimci liderlik tepkiseldir ve temelde var olan konu ve sorunlara yöneliktir. Etkili bir<br />
etkileşimci lider, karşılıklı alışverişe önem verdiği için her zaman durumsal faktörleri ve<br />
değişen durumlarda izleyicilerin beklentilerini etkilemeye ve onları motive etmeye özen<br />
gösterir (Kuhnert and Lewis, 2004:648-657).<br />
Dönüştürücü lider, insanlar arası ilişkileri geliştiren ve onların arasındaki iletişimi arttıran<br />
bir kişiliğe sahiptir. Dönüştürücü lider, karşılıklı olarak empati olgusunu üreterek<br />
insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlar. Aynı zamanda dönüştürücü lider,<br />
esinlenme, zihinsel uyarı, ve çalıştırıcılık gibi koruma, öğretme, danışmanlık gibi değerleri<br />
yönettikleri insanlara öğretir ve onların gelişmelerine olanak sağlar (Soşik vd., 2004:5).<br />
YÖNTEM<br />
Araştırmanın Amacı, Kapsamı, Yöntemi ve Hipotezleri<br />
Araştırmanın amacı; Muğla Üniversitesi Muğla Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı Programında eğitim gören ve gelecekte Türk İşletmeciliğinin yönetici<br />
adaylarına çalışmalarında en fazla destek olacak olan öğrencilerin liderlik tarzlarının<br />
cinsiyet faktörüne göre değişkenlik gösterip göstermediği ve etkileşim içinde oldukları<br />
çevrenin bu tarzı etkileyip etkilemediği, şayet bir etkilenme varsa bunun düzeyini tespit<br />
etmektir. Araştırmada kullanılan tüm testler % 95 güven aralığında yapılmıştır.<br />
Araştırmanın evrenini Muğla Üniversitesi öğrenim gören Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
Asistanlığı Programındaki 180 öğrenci oluşturmaktadır. Örneklemin tamamına<br />
ulaşılamamış, örneklemi sağlıklı olarak temsil edeceği düşünülen 104 öğrenciden veri<br />
toplanmıştır.<br />
Araştırma için 14 sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır. Anket sorularının<br />
hazırlanmasında literatürden yararlanılmış çalışma küçük çaplı bir pilot uygulama ile çek<br />
edilmiştir. Değişkenler arası ilişkilerin bulunabilmesi amacıyla SPSS programı<br />
kullanılmıştır.
192 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Araştırmanın hipotezleri şöyledir;<br />
H 1 :Cinsiyet ile yönetim tarzını belirleyen unsurlar arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 2 : Evin reisinin maaşlı çalışan olduğu evden gelen öğrenciler ile evin reisinin kendi işini<br />
yaptığı öğrencilerin işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />
anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 3 :Annesinin eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile anne eğitim seviyesinin lisans<br />
altı olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları<br />
arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 4 : Babasının eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile baba eğitim seviyesinin lisans<br />
altı olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları<br />
arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 5 : Öğrencilerin üniversite öncesinde öğrencilerin yaşadıkları yerleşim yerinin işletme<br />
yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 6 : Ailesinde yöneticilik yapan öğrenciler ile yapmayan öğrencilerin işletme yönetiminde<br />
tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 7 : Annesinin benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />
ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 8 : Babasının benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />
ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
BULGULAR<br />
Muğla Üniversitesi Muğla Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />
Programında öğrenim gören 104 öğrenciye ait cinsiyet durumu aşağıdaki gibidir.<br />
Tablo 2: Cinsiyet durumu<br />
Frekans Yüzde Birikimli Yüzde<br />
Erkek 57 54,8 54,8<br />
Kadın 47 45,2 100,0<br />
Total 104 100,0<br />
Anketi cevaplayan öğrencilerin ailesinde evin reisinin mesleği hakkındaki dağılım aşağıdaki<br />
gibidir.<br />
Tablo 3: Meslek Durumu<br />
Frekans Yüzde Birikimli Frejans<br />
Kendi işi 14 13,5 13,5<br />
Maaşlı 90 86,5 100,0<br />
Total 104 100,0<br />
Öğrencilerin Anne ve Babalarına ait eğitim seviyeleri ise aşağıdaki gibidir.<br />
Tablo 4: Anne ve Babalara Ait Meslek Durumu<br />
Anne Eğitim Baba Eğitim<br />
Lisans/Y.Lisans/Doktora 22 17<br />
İlkokul/Ortaokul/Lise 82 87<br />
Öğrencilerin üniversite öncesinde yaşadıkları yeri gösteren tabloya bakıldığında kırsaldan<br />
gelen öğrenci sayısının görece az olduğu görülmektedir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 193<br />
Tablo 5: Üniversite Öncesi İkametgah Durumu<br />
Frekans Yüzde Birikimli Frekans<br />
Büyükşehir 46 44,2 44,2<br />
Küçük şehir 44 42,3 86,5<br />
Kırsal 14 13,5 100,0<br />
Total 104 100,0<br />
Öğrencilerin anne ve babalarının liderlik özellikleri ise aşağıdaki tabloda verilmiştir.<br />
Tablo 6: Öğrencilerin Anne ve Babalarına Yönelik Liderlik Algıları<br />
Anne Karakteri Baba karakteri<br />
Diktatör 22 30<br />
Demokrat 61 52<br />
Yenilikçi 22 22<br />
Yapılan analizde öğrencilerin işletmelerde tercih ettikleri liderlik özelliğini ölçmek için<br />
kullanılan ölçeğin normal dağılıma uyup uymadığı Ki-kare testi ile ölçülmüştür (Sig: 0,00).<br />
Ölçüm sonucunda normal dağılıma uymadığı ortaya çıkmıştır. Yapılan güvenilirlik analizi<br />
sonucunda Cronbach Alfa katsayısı 0,876 olarak bulunduğu için anket sonuçlarının yüksek<br />
oranda güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır.<br />
H1 hipotezinin sınanması için anlamlılığı inceleyen T testi kullanılmıştır. Bu testin<br />
sonucunda H1 hipotezi red edilmiştir. Erkek ve Bayan öğrencilerin liderlik yaklaşımları<br />
arasında anlamlı bir farklılık yoktur. (sig:0,000)<br />
H 2 : Evin reisinin maaşlı çalışan olduğu evden gelen öğrenciler ile evin reisinin kendi işini<br />
yaptığı öğrencilerin işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />
anlamlı farklılık vardır.<br />
Bu hipotezin sınanması için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu<br />
testin sonucunda H2 hipotezi kabul edilmiştir. İki grubun liderlik yaklaşımları arasında<br />
anlamlı bir fark vardır (sig:0,901).<br />
H 3 :Annesinin eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile anne eğitim seviyesinin lisans altı<br />
olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />
anlamlı farklılık vardır.<br />
Bu hipotezin sınanması için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu<br />
testin sonucunda H3 hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00). İki grubun liderlik yaklaşımı<br />
arasında anlamlı bir fark yoktur<br />
H 4 : Babasının eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile baba eğitim seviyesinin lisans<br />
altı olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />
anlamlı farklılık vardır.<br />
Bu hipotezin sınanması için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu<br />
testin sonucunda H4 hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00). İki grubun liderlik yaklaşımı<br />
arasında anlamlı bir fark yoktur.<br />
H 5 : Öğrencilerin üniversite öncesinde öğrencilerin yaşadıkları yerleşim yerinin işletme<br />
yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımlarına etkisi vardır. Bu hipotezin sınanması için<br />
non-parametrik test olan Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H5<br />
hipotezi kabul edilmiştir (Sig:0,845).<br />
H 6 : Ailesinde yöneticilik yapan öğrenciler ile yapmayan öğrencilerin işletme yönetiminde<br />
tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında anlamlı farklılık vardır. Bu hipotezin sınanması
194 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H6<br />
hipotezi kabul edilmiştir (Sig:0,480). İki grubun liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir<br />
fark vardır.<br />
H 7 : Annesinin benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />
ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu hipotezin sınanması için<br />
non-parametrik test olan Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H7<br />
hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00).<br />
H 8 : Babasının benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />
ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.Bu hipotezin sınanması için<br />
non-parametrik test olan Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H5<br />
hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00).<br />
2. Sonuç<br />
Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre erkek ve bayan öğrencilerin liderlik yaklaşımları<br />
arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Bu durum benimsenen yönetim tarzına cinsiyet<br />
faktörünün etki etmediği anlamına gelmektedir. Ailede yöneticilik yapan bir akrabanın<br />
bulunması, üniversite öncesi yaşanan yerin büyükşehir olması ve son olarak da kendi işini<br />
yapan aile reisinin sergilediği liderlik yaklaşımı öğrencilerin liderlik yaklaşımlarına etki<br />
etmektedir. Söz konusu öğrenciler daha yenilikçi liderlik yaklaşımını benimsemektedirler.<br />
3. Kaynaklar<br />
Can, H. (2005), Organizasyon Ve Yönetim, Sayısal Kitabevi, Ankara.<br />
Carrel, Michael R., Jennings Daiel F., Heavrin J.P., Fundamentals Of Organizational<br />
Behavior, Prentice Hall International Inc., 1997<br />
Drucker, P. F., Yeni Gerçekler, Çev. Birtane Karanakçı, Türkiye İş Bankası Kültür<br />
Yayınları, Yayın No: 327, Ankara, 1998.<br />
Erçetin, Ş. (1998), Lider Sarmalında Vizyon, Önder Matbaacılık, Ankara.<br />
Erdoğan, İ. (1991), İşletmelerde Davranış, İ. Ü. İktisat Fakültesi Yayını, İstanbul.<br />
Ergeneli, A.(2006), Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Dağıtım,<br />
İstanbul.<br />
Ergun, T. Ve A. Polatoğlu, Kamu Yönetimine Giriş, Todaie, Ankara, 1988.<br />
Harvard Business Review : Potansiyeli Yüksek Liderler Yetiştirmek, Türkiye Metal<br />
Sanayicileri Sendikası, İstanbul, 2010<br />
Koçel, T. (2001), İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınevi, İstanbul.<br />
Koçel, T. (2003), İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınevi, İstanbul.<br />
Koçel, T. (2010), İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınevi, İstanbul.<br />
Kuhmert, K. W. And Lewıs, P., “Transactional And Transformational Leadership: A<br />
Constructive Develepmental Analysis”, Academy Of Managment Review, 12 (2004)<br />
Owens, James., “The Uses Of Leadership Theory”, Managment Organizations And Human<br />
Resources, (Eds: H. Hicks And J. Powell), Me Graw-Hill Book Comp., 1976<br />
Paksoy, Mahmut., Çalışma Ortamında İnsan Ve Toplam Kalite Yönetimi, İ.Ü. İşletme<br />
Fakültesi Yayınları No.282.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 195<br />
Soşik, John J., Dodshalk, Jeronice M., Yammarino, Francis V., “Transformational<br />
Leadership, Learning Foal Orientation And Expectation For Career Success İn Mentor-<br />
Protege Relationships: Amultiple Levels Of Analysis Prespective”, The Leadership<br />
Quarterly, 20 (2004)<br />
Ülgen, H. (2006), İşletmelerde Stratejik Yönetim, Beta Yayınları, İstanbul.<br />
Werner, Isabel., Liderlik Ve Yönetim, (Çev:Vedat Üner), Rota Yayınevi, İstanbul, 1993.
196 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BÜROLARDA TEKNOLOJİK AĞ TEMELLİ YÖNETİM ANLAYIŞININ<br />
YARATTIĞI LİDERLİK DAVRANIŞ ALGISI VE İŞ DOYUMU: KONAKLAMA<br />
İŞLETMELERİNDEKİ BÜROLAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />
Songül YANIK 1<br />
Akan YANIK 2<br />
Ayşegül Aslıhan KIZILCIK 3<br />
ÖZET<br />
21. yüzyılda, ekonomik, sosyolojik, teknolojik ve politik alandaki gelişmeler tüm<br />
işletmelerin yapısal faktörlerini derinden etkilemektedir. Tüm sistemlere etki eden<br />
değişimleri ve öngörülmesi zorlaşan riskleri maksimum fayda - minimum maliyet<br />
dengesinde karşılamak için esnek yönetim anlayışının yanı sıra teknolojik beceri, uygulama<br />
ve deneyim gerekmektedir. İşletme yapılarının her an değişebildiği bir ortamda büro<br />
yönetimi de daha kontrol edilebilir fakat aynı zamanda esnek, değişimlere karşı dinamik ve<br />
dinamizmi destekleyecek teknolojik bir altyapıya sahip olmalıdır. Değişimin mutlak olduğu<br />
günümüzde, anlık riskleri öngörebilen, değişimlere karşılık verecek dinamik sistemlerin<br />
oluşturulmasını sağlayan ve örgütsel hafızanın tek elden yönetimini kolaylaştıran sistemlerin<br />
var olması hayati öneme sahiptir. Bürolar, işletme sistemlerinin giderek matris yapılara<br />
dönüştüğü bir ortamda, sürdürülebilirliği sağlamak için, çağdaş yönetim bakış açısına ve<br />
teknolojik bir altyapıya ihtiyaç duymaktadır. İşte bu noktada bilgisayar ve internet<br />
teknolojilerinin birlikte sunduğu “Ağ Temelli Yönetim ve Karar Destek Sistemleri” devreye<br />
girmektedir. Ağ Temelli Yönetim ve Karar Destek Sistemleri, büro yönetiminin ihtiyacı<br />
olan kaliteli bilginin güvenilir olma, eksiksiz olma, ihtiyaca uygun olma, istenildiği anda ve<br />
yeteri kadar olma özelliklerini sağlamaktadır.<br />
Bu çalışmada, ağ temelli yönetim ve karar destek sistemlerinin (YDS & KDS) bürolarda<br />
kullanılmasına yol açan küresel değişimlerin neler olduğu ve ağ temelli yönetim anlayışının<br />
büro çalışanlarında yarattığı liderlik davranışı algısı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iş<br />
doyumu düzeyi sunulmaya çalışılacaktır. Araştırma, Marmara, İç Anadolu, Akdeniz ve Ege<br />
Bölgesinde faaliyet gösteren konaklama işletmelerindeki büro çalışanları üzerinde<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Konaklama İşletmeleri, Büro Yapıları, Teknoloji Ve Etkileri, Ağ<br />
Temelli Yapılanma, Yds & Kds, Liderlik Algısı<br />
1. GİRİŞ<br />
Ünlü fütürist ve bilim adamı Marshall Mc. Luhan “Gutenberg Galaksisi” adlı eserinde<br />
(2001) 21. yüzyılın neden diğer yüzyıllardan farklı olduğu ve değişim kavramı ile yönetim<br />
kavramı arasındaki fatal ilişkinin historik detaylarını vermektedir. Şüphesiz tarihin her<br />
anında değişim mutlak bir gerçeklikti. Fakat, 21. yüzyılda yaşanan değişimin ivmesi o kadar<br />
büyük boyutlara ulaşmıştır ki, değişimi yaratan insanoğlu, yarattığı değişimi yönetebilmek<br />
1 Adnan Menderes Üniversitesi Atça Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
2 Adnan Menderes Üniversitesi Atça Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
3 Kastamonu Üniversitesi Devrekani Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 197<br />
için adeta bir savaş içinde kendisini bulmuştur. Mc. Luhan’ın tabiriyle; “… teknolojiyle<br />
girdiğimiz savaş öylesine ilginç bir savaş ki; insanoğlu, bir taraftan en temel işlevlerini<br />
(emek-işgücü-üretim-yönetim) teknolojik değişimin yıpratıcı ivmesinden korumaya<br />
çalışırken; diğer taraftan da teknolojik gelişmelerin yıkıcı yaratıcılık 4 etkisinden dolayı<br />
değişimlere muhtaç olmakta ve rekabet için ona bağlı kalmaktadır”. Tüm yönetim<br />
sistemlerine nüfuz etmiş bu savaşta hızlı iletişim, radikal dönüşümler ve kısa süreli iş<br />
tasarımlarının (trendler) geçerli olması (Slywotzky, 2000), büro yönetimi ve sistemini de<br />
tehdit eden kısa aralıklı krizleri yaratmaktadır. İyi yönetilmediği takdirde krizlere neden<br />
olan baş döndürücü hızdaki değişim ve gelişmeler, birim zaman içinde, sosyal ve iş<br />
yaşantımızdaki faaliyet kararlarımızı etkileyen olay ve olguların sayısı artmaktadır. Bunun<br />
sonucu olarak meydana gelen yeni koşulları önceden tahmin etme zorluğu ve zorunluluğu<br />
şiddetlenmektedir. Her şey hızla değiştiğinden dolayı belirsizlik çoğalmakta ve geleceği<br />
isabetli görme olanağı zayıflamaktadır (Heller, 1996).<br />
Yöneticiler, değişimin yarattığı baş döndürücü döngüler içerisinde gittikçe katlanarak artan<br />
değişkenleri hesaplamak, olası çıktılar arasında karşılaştırma yapmak, karar vermek,<br />
kararları uygulamak ve denetlemek zorundadır. Şüphesiz bu yönetim süreci belirli bir girdi<br />
düzeyine kadar insan kapasitesi dâhilinde yapılabilmektedir. Fakat günümüzde değişken<br />
verilerinin boyutu ve bu verilerin işlenmesi için gerekli olan güç, insan kapasitesini çoktan<br />
aşmıştır. Ayrıca günümüz rekabet ortamında yönetim becerisi, “real time” yani gerçek anlık<br />
zamanda gerçekleşmesi gereken bir erdemdir. Gerçek anlık zamanda, “girdi – işlem – çıktı –<br />
karar – uygulama – denetleme” olarak gerçekleşen aşamalı yönetimsel süreçler (Doyle,<br />
2000), günümüzde ağ temelli sistemler olarak adlandırılan yönetim destek sistemleri ve<br />
karar destek sistemleri altında veritabanına dayalı ve birbirine ağlarla bağlı bilgisayarlar<br />
üzerinde gerçekleştirilmektedir. Teknolojiye dayalı değişim sürecinde büro yönetiminin<br />
başarısı da, yönetimsel sistemlerin ihtiyaç duyduğu kritik verilerin zamanında sağlanması,<br />
yönetimsel süreçlerin kurumun temel amaçları doğrultusunda sürekli izlenmesi ve<br />
yönetimsel süreçlerin sürekliliğine yardımcı olmasına bağlıdır. Bu amaçla yönetim<br />
sistemleri, çevresindeki değişim ve dönüşüme cevap verebilmek için 90’lı yıllardan<br />
başlayarak, bir dizi yeni yöntemler (reengineering, restructuring, restrategizing, mergers,<br />
downsizing vb.) uygulamakta ve radikal dönüşümlere gitmektedir. Veritabanları ve ağ<br />
sistemleriyle yapılandırılan her dönüşüm, yönetim sistemini niceliksel ve istatistiksel<br />
yöntemlerle ölçülebilen bir forma dönüştürmüştür. Bu niceliksel ölçülebilir formdaki<br />
yönetimsel sisteme en yakın yapı, çağdaş stratejik ağ yönetim yapılanmasıdır (Ülgen ve<br />
Mirze, 2010) Çağdaş stratejik ağ yönetimi, belirli aşamalardan oluşmakta ve bu aşamaların<br />
gerçekleştirilmesinde bilgi teknolojilerine önemli işler düşmektedir.<br />
Kurumlar teknolojiye entegre olurken ve yönetim sistemlerini çağdaş stratejik ağ<br />
yönetimine uyumlu hale getirirken, bu dönüşüm sürecinin sadece olumlu yönlerini değil<br />
olumsuz yönlerini de düşünmeli ve planlar yapmalıdır. Bu çalışmada da, ağ temelli yönetim<br />
sistemlerinin ve ağ temelli yönetim anlayışının, matris örgüt yapılarından biri olan<br />
konaklama işletmelerindeki büro çalışanlarında yarattığı liderlik davranışı algısı ve iş<br />
doyumları üzerine yarattığı etkiyi ortaya koymaktadır.<br />
2. LİTERATÜR TARAMASI<br />
2.1. Büro Yönetiminde Bilişim Teknolojilerinin Yeri<br />
Kurumdaki örgütsel ve yönetsel birçok faaliyetin yeri getirildiği bürolarda büro yönetimi,<br />
işlerin planlanması, organizasyonu, kontrol edilmesi (Tengilimoğlu, 2009) ve yönetim<br />
4<br />
Yıkıcı Yaratıcılık (Creative Destruction): Joseph Schumpeter’in 1940 yılında “Capitalism, Socializm and Democracy” adlı<br />
eserinde, özellikle teknolojinin yarattığı etki üzerine bahsettiği fütürist bir bakış açısıdır. Bu bakış açısına göre kapitalizm,<br />
amaçlarını gerçekleştirmek için ürettiği her araç bir önce üretilen eski aracı yıkarak ve işlevlerini değersizleştirerek ortaya çıkar.<br />
Yani yaratıcı her yeni araç bir eski teknolojiyi tamamen yıkar. Yaratıcılığın bu etkisine ise yıkıcı yaratıcılık adını vermiştir.
198 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
kademesindeki süreçlerin işlemesinde yardımcı olunması gibi temel iş akitlerini<br />
içermektedir. Büro yönetimindeki bu temel amaçları gerçekleştirebilmek için, kurumdaki<br />
yönetim fonksiyonlarının etkinliğinin ve etkililiğinin sağlanabilmesi gerekmektedir. Bu<br />
amacın yalnızca sağlıklı bir şekilde değil sürekli olarak da sağlanabilmesi, doğru bilginin<br />
elde edilmesine ve kullanılmasına bağlıdır. Bürolarda bilgi yönetim sürecinin sağlıklı<br />
şekilde ve “sürekli” akışı için bilişim teknolojileri hayati önem taşımaktadır. Genel olarak<br />
bilişim teknolojileri, bilginin toplanması, işlenmesi, saklanması ve gerektiğinde herhangi bir<br />
yere iletilmesini ya da herhangi bir yerden bu bilgiye erişilmesini sağlayan teknolojiler<br />
(Yurdakul ve Çağlayan, 1997) olarak tanımlanacağı gibi; bilginin toplanması, saklanması,<br />
işlenmesi, erişilmesi ve dağıtılmasına hizmet eden teknolojiler, uygulama ve hizmetlerin<br />
bütünü ve sistem üzerindeki bilgilerin tümü (Sarıhan, 1999) olarak da açıklanabilmektedir.<br />
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler küresel sistemin temel kanunlarının (zaman, maliyet,<br />
dağıtım, satış, kar) baskısıyla yönetim sistemlerinin metamorfoz sürecini hızlandırarak örgüt<br />
yapılarını taş yapılardan ve yerinde yönetim sistemlerinden, kablolar ve bilgisayar<br />
devrelerine bağlı uzak ve dijital ofis sistemlerine taşımıştır. Yönetim sistemindeki<br />
metamorfoz, “değişim” kelimesinin Türkçe karşılığındaki gibi “Başka bir biçim veya<br />
duruma girmek, Yerine başka şey veya kimse gelmek” (TDK) gibi keskin ve zıt durum ifade<br />
eden bir anlamdan ziyade; başkalaşım ve dönüşüm gibi zamansal ve mekansal tüm<br />
getirilerin sistemin çekirdeği etrafında birleşerek o sistemin özüne en iyi şekilde hizmet<br />
etmek için aşamalı ve uyumsal sürekli evrimi ifade eder. Kurumlarda çevresel değişimlere<br />
karşı uyumu sağlamak için yapısını koruyarak dönüşmekte ve metamorfoz geçirmektedir.<br />
Birbirini tetikleyen küresel sistem ve teknolojik gelişmelerin hızlandırdığı metamorfoz,<br />
bürolar gibi tüm çalışma sistemlerindeki yerinde yönetim anlayışını, dijitalleştirerek<br />
bugünkü elektronik sistemlere dayalı ağ modelli matris örgüt sistemlerine dönüştürmeye<br />
başlamıştır (Göksel ve Yanık, 2007). Bilişim teknolojisi kullanan birçok örgütte yöneticiler<br />
coğrafi olarak nerede konumlandıkları önemli olmaksızın, yerinde yönetimin ötesinde, ağlar<br />
aracılığıyla birbirine bağlı proje ekiplerinde görev almakta (Heller, 1996) ve nerede<br />
olurlarsa gereken bilgiye ulaşabilmektedirler.<br />
2.2. Ağ Temelli Yönetim Sistemlerine Geçiş Süreci ve Ağ Temelli Yönetim Anlayışı<br />
Bilgisayar ve internetin ekonomi ve yönetim sisteminde kullanılmaya başlaması ana<br />
hatlarıyla 3 dönemde gerçekleşmektedir. Bu dönemler yaklaşık 15-20 yıl devam eden ve<br />
birer S-eğrisi şeklindeki bilgi işlem dönemi, mikro dönemi ve yakın zamanda başlamış olan<br />
ağ dönemidir (Bradley, Hausmann ve Nolan, 1993). Özellikle mikro dönemde gerçekleşen,<br />
alt kademe işlerin otomasyonu, bilgi işçilerinin desteklenmesi ve zeki ürün ve hizmetlerin<br />
geliştirilmesi alanlarında artan yatırımlar bilgisayarlar arasındaki ağların kurulup<br />
yayılmasına temel teşkil etmiş ve ağ temelli yönetim sistemlerine zemin hazırlayarak ağ<br />
döneminin bir şekilde başlatıcısı olmuştur. Ağ temelli yönetim anlayışı fikrini savunanlar,<br />
kurum içi ve kurumlar arası artan biçimsel olmayan iletişimin, ağlar tarafından<br />
gerçekleştirilebileceği ve yönetiminin kolay olacağı inancındadırlar. Fiber optik internetin<br />
sunduğu gerçek zamanlı hızlı iletişim sistemleri, kontrol sistemlerinin bütünleştirilmesi,<br />
zamanın kısaltılması ve detaylandırılması açısından önemli imkânlar sunmaktadırlar.<br />
Bilgisayar ağları, iletişim ve işbirliği engellerini ortadan kaldırarak işletmelerde yarattığı<br />
yataylaşmayla birlikte sinerji oluşumu ve ortaklaşa girişimciliği destekleyerek kurumlar için<br />
önem taşıyan iş doyumunu maksimize etmeye çalışırlar. Artan ağlaşmanın sonucunda<br />
kontrol ve kumanda faaliyetleri kolaylaşıp azalacak, hiyerarşi zayıflayacak, kısacası<br />
bilgisayar ağları değişimin yapısal, teknolojik ve kültürel boyutlarını farklı ölçülerde<br />
etkileyeceklerdir (Murray ve Willmott, 1997).<br />
Matris örgüt sistemlerinin kullandığı ağ temelli bilişim sistemleri, yöneticinin karar vermesi<br />
için gerekli bilgiyi değişik kaynaklardan toplayan, işleyen, saklayan ve veriyi raporlayan bir<br />
bilgi sistemidir (Güleş, 2000). Günümüz küresel rekabet ortamında, işletmelerde kullanılan
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 199<br />
ağ temelli teknolojik yönetim sistemleri gelişim düzeylerine göre sıralanması aşağıdaki<br />
gibidir (Yanık ve Belzberg, 2009):<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Internet, Extranet ve Intranet Sistemleri<br />
Global Entegre Dağıtım Veritabanı Sistemleri<br />
Ofis Otomasyon Sistemleri<br />
Fonksiyonel Yönetim Programlama Sistemleri<br />
Elektronik Veri Değişim Sistemleri<br />
ERP – Kurumsal Kaynak Planlama Sistemleri<br />
Karar ve Yönetim Destek Sistemleri<br />
Ağ Temelli Uzman Sistemler<br />
Ağ temelli yönetim sistemlerinin, yönetim sürecinde etkinliği artırdığı ve kurum yapısında<br />
köklü değişiklikler meydana getirdiği birçok araştırmada aktarılmaktadır (Bradley vd, 1993;<br />
Heller, 1996; Murray vd, 2000). Bu çalışmalar göre kurum yapılarının bilişim teknolojileri<br />
kullanımıyla etkilenmesi genel olarak aşağıdaki alanlarda gerçekleşmektedir:<br />
2.2.1. Kurum Yapılarının Sanallaşması: Bilgisayar ve internet teknolojileri 1980’li<br />
yıllarda sadece işletmelerin ürünleri, adres bilgileri ve sınırlı iletişim amacıyla hazırladıkları<br />
web siteleri boyutuyla bir tür kartvizit görevi görmekteydi (Hussey, 1997). Fakat<br />
günümüzde, her türlü ürün ya da hizmetin pazarlanabildiği, kurumun yönetimsel temel<br />
işlevlerinin gerçekleştirildiği ve hatta uzaktan çalışma sistemleriyle kurum kavramının<br />
genişlediği bir dünyanın temel araçları konumuna gelmiştir. Böyle bir ortamda kurumlar<br />
teknolojinin üstün yönlerini avantaj bilerek, kendi yapılarını var olan bu değişime uyumlu<br />
olarak dönüştürerek (metamorfoz), kurumun temel bazı işlevlerini dijital sistemlere<br />
kaydırmaya başlamıştır. Şüphesiz sanal bir sistemde insan kaynağını yöneten yöneticinin<br />
yaklaşımı ve yönetimsel stratejiler de klasik yönetim anlayışından farklı şekilde<br />
gerçekleşecektir.<br />
2.2.2. Interaktif Otomasyonel İletişim: Özellikle finansal işlemler ve yazılım gibi<br />
alanlarda işlerin sadece veri transferi ile tamamlanabilmesi coğrafi sınırlamaları ortadan<br />
kaldırmıştır. Coğrafi sınırlamalar tamamen ortadan kalkmasa da, iletişim yöntemlerinin<br />
gelişmesi ve yönetimin aktif olması açısından iletişim kanallarının artması bilişim<br />
teknolojilerinin en önemli etkilerinden biridir (aisnet.org). Ayrıca, bilgi teknolojileriyle<br />
gerçekleşen interaktif iletişimin, uzman sistemler ve kullanıcı ara yüzü tasarımı yardımıyla<br />
otomasyon sistemlerine aktarılması, insan kaynağı yönetimi ve dolayısıyla yönetimsel<br />
süreçlerde önemli değişimler yaratmıştır.<br />
2.2.3. Uzman ve Oryante Çalışan Sistemler: Yeni yönetim sisteminin örgütlenme<br />
ilkesi; iki yüzyıl önceki endüstri devriminin “ayrılma” ilkesinin tersine, “birleşme”dir. Yeni<br />
işletme yapılarında işletmenin tüm işlevlerinde yönetimsel uzmanlaşma esastır. Klasik<br />
yönetim süreçlerinde uzmanlaşan her birimin uyumlu çalışması ile ilgili sorunlar<br />
yaşanırken; teknolojiye dayalı ağ temelli yönetim sistemlerinde bu uyum sağlıklı bir şekilde<br />
sağlanabilmektedir. Özellikle KDS ve YDS sistemleri ve uzman sistemler vasıtasıyla,<br />
işletmenin tüm yönetimsel uzuvları uyumlu şekilde çalışabilmesi için tüm girdileri tek bir<br />
veritabanına girip ortak bir işleme sürecinden geçerek, ortak ve oryante kararlar<br />
alınabilmektedir. Böylelikle ağ temelli yönetim sistemleri, kurumların yönetim sistemlerinin<br />
etkinliği ve verimliliğinde birçok üstünlük sağlar (Girginer ve Hoşcan, 1997). Ayrıca,<br />
bilişim teknolojileri, bazı durumlarda işlem sürelerini tamamen ortadan kaldırmaktadır.<br />
Özellikle işletme içi muhasebe, vergilendirme, veri tabanları oluşturma gibi bazı işlemler<br />
bilişim teknolojileri aracılığıyla otomatik olarak yapıldığından bu konularda zaman ve iş<br />
gücü kullanımı ortadan kalkmaktadır.
200 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2.2.4. Rekabet Zekasının Uzman Sistemlere Aktarılması ve Yönetimsel Yataylaşma:<br />
Bilginin toplanacağı ortak alan işletme belleği, kurumsal zeka veya rekabet zekası diye<br />
adlandırılabilir. İşletme belleği, herkesin elinin altındaki veya örtük bilgi olarak<br />
nitelendirilen bellekteki bilgilerin bir araya toplanmasıyla oluşur ve gereksinim<br />
duyulduğunda kolayca erişilebilir. Günümüz kurumlarında bilgisayar ortamında izlenebilen<br />
ve yönetilebilen bilgiler, yapısal veri olarak adlandırılan, ilişkisel veri tabanlarında tutulan<br />
ve tüm bilgi ambarının yüzde 20’sini oluşturan elektronik dosyalardır (Nakilcioğlu, 1998).<br />
Bu dosyaların, kurumun tüm birimlerine otomasyon veya yönetim destek sistemleri gibi<br />
uzman sistemler tarafından dağıtılmasıyla, yönetimsel karar verme misyonu tüm işletmeyle<br />
paylaşılmış olmakta ve yönetim yataylaşmaktadır. Yönetimsel yataylaşmanın mevcut<br />
olduğu kurumlarda yönetim süreçleri, klasik yönetim anlayışının hakim olduğu kurumlardan<br />
daha hızlı, daha sağlıklı ve daha yönetilebilir şekilde gerçekleşmektedir.<br />
2.3. İş Doyumu ve Liderlik Davranışı Algısı<br />
İş doyumu, 1930 yıllarında Elton Mayo’nun Howthorne deneyleriyle araştırmalara konu<br />
olmaya başlamış (Tannenbaum, 1966) ve örgütlerin rekabet avantajı elde edebilmesi en<br />
önemli kaynağın insan kaynağı olduğu fikrinin taraftar bulmaya başlamasıyla literatürde<br />
önem kazanmıştır. İşe karşı gösterilen kişisel tutum olarak değerlendirilen iş doyumu<br />
(Başaran, 1998), bir iş durumuna duygusal yanıttır. Dolayısıyla görülmez, sadece ifade<br />
edilebilir (Karaköse ve Kocabaş, 2006; Erdoğan, 1999). İş doyumu, çalışanın ihtiyaç ve<br />
beklentilerinin örgütçe karşılanma düzeyine bağlı olarak artar ya da azalır. Çalışanların<br />
ihtiyaç ve beklentilerinin örgütçe karşılanabilme düzeyleri ise büyük ölçüde yöneticilerin<br />
sergilemiş oldukları liderlik davranışları ile ilişkilidir. Araştırmacılar örgütlerde çalışan<br />
doyumu ve çalışan yakınmalarını etkileyen temel faktörlerden en önemlisinin yöneticilerin<br />
sergiledikleri liderlik davranışları olduğunu ileri sürmektedirler (Akıncı, 2002).<br />
Liderlik davranışı, liderin izleyenlerle veya yönettiği grupla olan ilişkilerindeki tutumu ile<br />
ilgilidir (Tengilimoğlu, 2005). Çalışanların, örgütsel yapının bir parçası haline gelmesi ve<br />
örgütün amaçlarına ulaşmasında üzerlerine düşen çabayı göstermeleri büyük ölçüde<br />
yöneticilerin sergilemiş oldukları liderlik davranışları ile ilişkilidir. Liderlik davranışları,<br />
birçok çalışmada (Çelik, 2000; Doğan, 2001; Koçel, 2001; Northouse, 2001; Werner,<br />
1993; Zel, 2001) işe ve insana odaklı liderlik davranışları olarak toplanırken; zamanla<br />
liderliğin içeriği ve türleri artmış ve sınıflandırmaların ötesinde bir çeşitliliğe ulaşmıştır. Bu<br />
gelişmeler doğrultusunda daha önce üzerinde pek fazla durulmayan “gelecek, yenilik,<br />
değişim ve teknoloji” gibi kavramlar liderlik sürecine girmiştir (Owen, Hodgston ve<br />
Gazzard, 2007).<br />
Lider, kurumun yapısına, faaliyet alanına, faaliyet çeşitliliğine ve çevresel sorunlara dayalı<br />
olarak liderlik davranışları değişebilir (Tekarslan, 1989; Szilagyi, 1990; Doğan, 2001).<br />
Lider, değişen koşullara göre gerçekleştirdiği liderlik davranışı, kurumun daha sağlıklı,<br />
başarılı ve üretken olmasında ve çalışanın iş yaşamından üst düzeyde doyum almasında<br />
temel belirleyici olmasından dolayı çok önemlidir (Atay, 2001). Liderlik davranışlarının iş<br />
doyumu üzerindeki etkisini konu alan pek çok araştırma da anlamlı bir ilişki olduğunu<br />
görülürken (Awamleh, Evans ve Mahate, 2005; Bartolo ve Brett, 2000; Chiok, 2001; Suar,<br />
Tewari ve Chaturbedi, 2006; Bogler, 2001; Yousef; 2000; Yiğit, 2004; Tengilimoğlu,<br />
2005; McNeese ve Smith, 1991) literatürde bu değişkenler arasında anlamlı ilişki<br />
olmadığını tespit eden araştırmalar da (Hampton, Dubinnsky ve Skinner, 1986; Heller,<br />
Clay, ve Perkins, 1993) mevcuttur. Araştırmalardan bazıları insan odaklı liderlik stili ile iş<br />
doyumu arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki olduğunu tespit ederken (Pool, 1997; Barker ve<br />
Emery 2007) bazıları da iş odaklı liderlik ile iş doyumu arasında anlamlı, fakat<br />
negatif yönlü bir ilişki olduğunu tespit etmiştir (Wycoff ve Skogan, 1994).
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 201<br />
3. YÖNTEM<br />
3.1. Veri Toplama Aracı: Araştırmada “Liderlik Davranışı” (Tengilimoğlu, 2005; Yiğit,<br />
2004) ve “İş Doyumu” (Koçak, 2006; Turmuş, 2005) üzerinde gerçekleştirilen ölçekler<br />
kullanılmıştır. Ölçekler 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmış olup “her zaman (5)” ve “hiç<br />
(1)” arasındaki düzeyler oluşturulmuştur. Kullanılan ölçeğe yerleştirilen verilerin faktör<br />
analizi için uygunluğu Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) katsayısı ve Barlett testi ile<br />
incelenmiştir. Liderlik davranışları, KMO= 0.912, Barlett testi değeri 4011,33 bulunurken;<br />
iş doyumu ölçeği KMO= 0.895, Barlett testi değeri 3023,02’dir. Liderlik davranışı<br />
ölçeğinde iş odaklı liderlik davranışı boyutunun faktör yük değerleri 0,68 ile 0,87 arasında<br />
olup varyans yük değeri 0,71’dir. Değişim odaklı liderlik davranışı boyutunun faktör yük<br />
değerleri 0,72 ile 0,92 arasında olup varyans yük değeri ise 0,77’dir. Çalışan odaklı<br />
boyutunun faktör yük değerleri 0,77 ile 0,94 arasında olup varyans yük değeri de 0,79’dur.<br />
Ölçeğin iş doyumu bölümünün faktör yük değerleri 0,68 ile 0,89 arasında olup varyans yük<br />
değeri ise 0,65 bulunmuştur. Ölçek verilerinin güvenilirliği ise Cronbach Alfa katsayısı ile<br />
test edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda liderlik bölümünün Cronbach Alfa değeri 0,96<br />
bulunurken iş doyumu bölümünün Cronbach Alfa güvenirlik değeri 0 ,94’dür.<br />
3.2. Verilerin Toplanması: Ölçek anket yöntemiyle konaklama işletmelerinde çalışan büro<br />
çalışanlarına uygulanmıştır. Araştırmada toplam 230 kişiye uygulanan anketlerin 17’sinde<br />
analiz edilemeyecek boyutta sorunlar tespit edildiğinden, araştırma 213 anket üzerinden<br />
yapılmıştır. Ankette demografik değişkenler de göz önüne alınarak, büro çalışanlarının<br />
verdiği yanıtların içeriğinden yöneticilerin hangi liderlik davranışını ne düzeyde<br />
gösterdikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca algılanan liderlik davranışı ve iş doyumu<br />
arasındaki ilişkini yönü ve düzeyini belirlemek için de korelasyon analizi yapılmıştır.<br />
Araştırmanın alanı içindeki konaklama işletmelerindeki büro çalışanlarının liderlik davranış<br />
algıları ile iş doyumu arasındaki etkiyi ölçmek için regresyon analizi kullanılmıştır.<br />
4. BULGULAR<br />
Araştırma bulgularının sunulduğu bu bölümde ilk önce, yöneticilerin, iş, çalışan ve değişim<br />
odaklı liderlik davranışlarını tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla verilen yanıtların<br />
frekans ve aritmetik ortalamaları alınarak değerler tablo-1’de sunulmuştur. Sonuçlara göre iş<br />
odaklı liderlik davranışlarına ilişkin genel ortalama (X=3,32), çalışan odaklı liderlik<br />
davranışlarına ilişkin genel ortalama (X=3,21) ve değişim odaklı liderlik davranışlarına<br />
ilişkin genel ortalama (X=3,60) olarak bulunmuş olup ağ temelli yönetim sistemlerinde<br />
yöneticilerin değişim odaklı liderlik davranışlarını daha fazla kullandıkları görülmüştür.<br />
Liderlik davranışlarını gösterme düzeylerine bakıldığında, ilk sırayı (X=3,97) ortalama ile<br />
“Birimlerin elde ettiği sonuçlar hakkında bilgi verir” ve “Gerektiğinde çabuk karar verir”<br />
maddeleri alırken; son sırayı (X=2,80) ortalama ile “Kurumda takım ruhu oluşmasını<br />
sağlar” maddesi almıştır. Özellikle çalışan odaklı lider davranışları yanıtlarına bakıldığında;<br />
ağ temelli yönetim anlayışında lider – çalışan iletişiminde olumsuz bir etki görülmektedir.<br />
Bu olumsuz etkileri diğer boyutlardaki iletişim odaklı sorulara verilen yanıtlarda da<br />
görmekteyiz. Örneğin; iş odaklı liderlik davranışı boyutundaki “Kurumda takım ruhu<br />
oluşmasını sağlar” ve değişim odaklı lider davranışı boyutundaki “Eleştirilere açıktır”<br />
sorularındaki liderlik davranışları düşük düzeyde görülmüştür.
202 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo-1: Liderlik Davranışının Kullanılma Dereceleri<br />
Boyut No Sorular N X S<br />
1 İşin denetiminde titizdir. 213 3,63 1,27<br />
2 Kurallara ve prensiplere uymaya önem verir. 213 3,45 1,18<br />
3 Olayları irdeleyerek karar verir. 213 3,11 1,13<br />
4 Açık dürüst bir yönetimi vardır. 213 3,13 1,22<br />
5 Belirlenen hedeflere ulaşmak için gerekli kaynakları sağlar. 213 3,35 1,34<br />
6 Tutarlıdır 213 3,25 1,23<br />
7 Kurumda takım ruhu oluşmasını sağlar 213 2,80 1,28<br />
8 Geçmişle bugünü bağdaştırarak, yararlı gelenekleri sürdürür. 213 3,10 1,13<br />
9 Birimlerin elde ettiği sonuçlar hakkında bilgi verir 213 3,97 1,18<br />
TOPLAM 213 3,32 1,22<br />
İş Odaklı Liderlik<br />
Davranışları<br />
1 Çalışanlarına birey olarak saygı gösterir 213 3,18 1,32<br />
2 Arkadaşça ortam yaratır 213 3,20 1,16<br />
3 İyi çalışmaları takdir eder 213 3,20 1,25<br />
4 Astlarına güvenir 213 3,38 1,36<br />
5 Yapılan hataları bir öğrenme fırsatı olarak görür 213 3,30 1,23<br />
6 Güven vericidir 213 3,19 1,26<br />
7 Çalışanların fikir ve önerilerini dinler 213 3,16 1,12<br />
8 Kendimi geliştirmeme olanak sağlar 213 3,02 1,19<br />
9 Çalışanlarına adil davranır 213 3,88 1,21<br />
10 Karar verirken çalışanlarına söz hakkı verir 213 3,20 1,36<br />
11 Kaygılarımı gerçekten dinlediğini ve ilgilendiğini hissettirir. 213 3,10 1,24<br />
12 Çalışanların haklarını savunur 213 2,96 1,16<br />
13 Mesleğimde güçlü yönlerimi geliştirmem için yardımcı olur 213 3,15 1,33<br />
14 Çalışma şevkimizi sürekli canlı tutar 213 3,10 1,14<br />
TOPLAM 213 3,21 1,21<br />
Çalışan Odaklı Liderlik<br />
Davranışları<br />
1 Gerektiğinde çabuk karar verir 213 3,97 1,17<br />
2 Gelecek hakkında planlar yapar 213 3,86 1,21<br />
3 Yeni fikirleri teşvik eder 213 3,50 1,34<br />
4 İşlerin uygulanmasında yeni ve değişik fikirler ortaya koyar 213 3,55 1,26<br />
5 Farklı düşüncelere değer verir 213 3,47 1,15<br />
6 Yeni fikirleri tartışmaktan hoşlanır 213 3,53 1,21<br />
7 Esnektir ve değişime açıktır 213 3,62 1,34<br />
8 Problemleri çözmede yeni ve farklı yollar yaratır 213 3,78 1,26<br />
9 Yeni projeler üretir 213 3,75 1,29<br />
10 Eleştirilere açıktır 213 3,01 1,19<br />
11 Karar alırken riske girmekten kaçınmaz 213 3,64 1,26<br />
TOPLAM 213 3,60 1,31<br />
Değişim Odaklı Liderlik<br />
Davranışları<br />
Araştırmada liderlik davranışı – iş doyumu arasındaki ilişkinin anlamlığını ölçmek için<br />
korelasyon analizi yapılmıştır. Tablo-2’de verilen analiz sonuçlarına göre; liderlik<br />
davranışıyla iş doyumu arasında pozitif yüksek bir ilişki vardır. Liderlik davranışıyla iş<br />
doyumu arasındaki en yüksek pozitif ilişki iş odaklı liderlik davranışlarında (r=0.765,<br />
p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 203<br />
Liderlik davranışlarının iş doyumu üzerindeki etkisini ortaya koymak için regrasyon analizi<br />
yapılmıştır. Yapılan analizin sonuçları tablo-3’te verilmiştir.<br />
β Standart Hata B T P İkili r Kısmi R<br />
Sabit .84 .216 - 3,83 .001 - -<br />
İş odaklı lider davranışları .49 .187 .510 2,56 0.011 .765 .251<br />
Çalışan odaklı lider davranışları .26 .167 .175 .89 .124 .753 .081<br />
Değişim odaklı lider davranışları .13 .142 .106 .61 .502 .732 .069<br />
R=0.776 R 2 =0.59 p=.000<br />
Yapılan regresyon analizi sonucuna göre; yöneticilerin iş odaklı, çalışan odaklı ve değişim<br />
odaklı lider davranışlarının iş doyumu üzerinde anlamlı bir etkide bulunduğunu (R=0,776,<br />
R 2 =0.58, p
204 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
iletişimin kurulmasında problemler yarattığı görülmektedir. Ağ temelli yönetim<br />
sistemlerinde ayrıca bilginin paylaşılmasında maksimum düzeyde bir yataylaşma<br />
görülürken; karar alma ve kararlara katılma konusunda yataylaşma boyut ortalamasının<br />
altında görülmektedir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Akıncı, Z. (2002). “Turizm Sektöründe İş Tatminini Etkileyen Faktörler: Beş Yıldızlı<br />
Konaklama İşletmelerinde Bir Uygulama” Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi<br />
Atay, K. (2001). “İlköğretim Sınıf ve Branş Öğretmenlerinin İş Doyumu ve İş Stresinin<br />
Karşılaştırılmalı Analizi” Eğitimde 2000 Yılında Türk Milli Eğitim Örgütü ve Yönetimi,<br />
Awamleh, R., Evans, J. ve Ashraf, M. (2005). “A test of transformational and transactional<br />
leadership styles on employees satisfaction and performance in the uae banking<br />
sector”. Journal of Comparative İnternational Management, http://goliath.ecnext.com<br />
Barker, K.J.& Emery, C.R. (2007). “The effect of transactional and transformational<br />
leadership styles on the organizational commitment and jop satisfaction of customer<br />
contact personel” Journal of Organizational Culture, Communications and Conflict,<br />
Vol., January<br />
Bartolo, K. & Furlonger, B. (2000). “Leadership and jop satisfaction among aviation<br />
fire fighters in Australi”, Journal of Management Psychology, 15 ( 1),<br />
Bogler, R. (2001). “The influence of leadership style on teacher job satisfaction”<br />
Educational Administration Quarterly, Vol.. 37, S. 5<br />
Bradley Stephen P, Hausman J.A., Nolan R. L. (Ed.) “Globalization, Technology and<br />
Competition” Harvard Business School Press, Boston,1 993<br />
Chiok, F.L.J. (2001). “Leadership behaviours: effeccts on jop satisfaction, productivity” A<br />
Service of the National Library of Medicine and the National İnstitutes of Health, S.Jul.9(4),<br />
191-204.<br />
Çelik, V. (2000). “Eğitimsel liderlik” Pegem Yayıncılık, Ankara<br />
Doğan, S. (2001). “Liderlik mi? yöneticilik mi? geleneksel liderlik davranış tarzları ve bu<br />
konudaki yeni yaklaşımlara bir bakış”. Atatürk Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, 15<br />
Doyle, P. (2000). “Değer Temelli Pazarlama” Çev.: Gülfidan Barış, Mediacat Yayınları,<br />
İstanbul<br />
Erdoğan, İ. (1999). “İşletme yönetiminde örgütsel davranış”.: Dönence Basım, İstanbul<br />
Girginer N. ve Hoşcan Y. (1997), “Bilişim Teknolojisinin İşletmelerin Küreselleşen Pazarda<br />
Rekabet Avantajı Elde Etmek İçin Kullanımı”, Bilişim ‘97 Bildiriler (CD), TBD 15. Ulusal<br />
Bilişim Kurultayı, İstanbul<br />
Göksel A.B. ve Yanık A. (2007) “Geleceğin Teknolojilerinin Yaratacağı Kurumsal<br />
Yabancılaşma ve Yeni Bin Yılın İnsan Kaynağının Duygusal Zeka Karakteristiği” I.<br />
Uluslararası Duygusal Zeka Sempozyumu, İzmir<br />
Güleş, H.K. (2000), “Bilişim Sistemlerinin Toplam Kalite Yönetimindeki Yeri ve Önemi”,<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:15, Sayı:1, İzmir.<br />
Hampton, R., Dubinsky, A. J. & Skinner, S.J. (1986). “A model of sales supervisor<br />
leadership behavior and retail salespeople’s jop- related outcomes”. Academi of Marketing<br />
Science, 14(3),
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 205<br />
Heller R. (1996) “The Naked Manager For The Nineties”, Warner Books, London<br />
Heller, H.W., Clay, R. ve Perkins, C. (1993). “The relationship between teacher jop<br />
satisfaction; leadership styles; princippals; teacher administrator relationship;<br />
teachers” Journal of School Leadership, 3(1),<br />
Hussey D. E (1997), “Kurumsal Değişimi Başarmak, Rota Yayınları”, Etkin Yönetim<br />
Dizisi, İstanbul<br />
Karaköse, T, ve Kocabaş, İ. (2006). “Özel ve devlet okullarında öğretmenlerin<br />
beklentilerinin iş doyumu ve motivasyon üzerine etkisi” Eğitimde Kuram ve Uygulama<br />
Dergisi, 2(1)<br />
Koçak, T. (2006). “Okul yöneticilerinin dönüşümcü liderlik stilleri ile öğretmenlerin iş<br />
doyumu arasındaki ilişki (Ankara il örneği)”. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi<br />
Üniversitesi, Ankara.<br />
Koçel, T. (1998). “İşletme yöneticiliği” Beta Basım Yay., İstanbul<br />
McLuhan, M. (2001). “Gutenberg Galaksisi: Tipografik İnsanın Oluşumu” Çev.: Gül<br />
Çağlalı Güven, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul<br />
Mcneese-Smith. D. K. (1991). “The Impact of Leadership Behaviors Upon Jop<br />
Satisfaction”, Productivity and Organizational Commitment of Followers, School of<br />
Education<br />
Murray Fergus, Willmott H. (1997) “Putting Information Technology In Its Place: Towards<br />
Flexible Integration In The Network Age?” (Ed.) Brian P.Bloomfield vd.,Information<br />
Technology and Organizations, Oxford University Press,New York,<br />
Nakilcioğlu İ. (1998), "Bilgisayarlı İletişim: İnternet, İntranet, Ekstranet", İstanbul Üniv.<br />
Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul<br />
Northouse, P. G. (2001). “Leadership theory and practice”. Thousand Oaks: Sage<br />
Publications<br />
Owen, H., Hodgson, V. ve Gazzard, N. (2007). “Liderlik el kitabı”. Çeviren: Münevver<br />
Çelik, Optimist Yay. İstanbul<br />
Pool, S.W. (1997). “The relationship of jop satisfaction with substitutes of leadership,<br />
leadership behavior and work motivation” Journal of Psychology, 131(3)<br />
Sarıhan, H. (1999), “Teknoloji Yönetimi”, Desnet Yayınları, İstanbul<br />
Slywotzky J. (2000), “Kâr Bölgesi”, Sistem Yayıncılık, İstanbul<br />
Suar, D., Tewari, H.R. & Chaturbedi, K.R. (2006). “Subordinates perception of leardership<br />
sttles and their work behaviour” Psychology Developing Societies, (18)<br />
Szilagyi, A. (1990). “Organization behaviour”, Harper Collins Pub. Co., New York:<br />
Tannenbaum, A.S. (1966). “Social psychology of the work organization”, California:<br />
Wadswoth Publishing Co., Inc. Belmont.<br />
Tekarslan, E. (1989). “Sosyal psikoloji”, Filiz Kitapevi, İstanbul<br />
Tengilimoğlu, D. (2005). “Hizmet işletmelerinde liderlik davranışları ile iş doyumu<br />
arasındaki ilişkinin belirlenmesine yönelik bir araştırma”. Gazi Üniversitesi Ticaret ve<br />
Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, (1)<br />
Tengilimoğlu, D. (2009). “Çağdaş Büro Yönetimi” 3. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara
206 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ülgen, H. ve Mirze, K. (2010) “İşletmelerde Stratejik Yönetim” 5. Baskı, Beta Yayınları,<br />
İstanbul<br />
Werner, L. (1993). “Liderlik ve yönetim”. Çev. Vedat Üner, Rota Yayınları, İstanbul<br />
Wycoff, M.A. & Skogan W.G. (1994). “The effect of community policing<br />
management style on officers’ attitudes” Crime & Delinquency, (40)<br />
Yanık, A. ve Belzberg, R. (2008). “Bilgi İletişim Teknolojilerine Uyum Sürecinde Yaşanan<br />
Sorunlar” Ege Üniversitesi, Ege Akademik Bakış Dergisi, İzmir<br />
Yiğit, A. (2004). “Hastanelerde liderlik davranışlarının personel iş doyumuna etkisi<br />
belirlemeye yönelik bir alan çalışması”. Yayımlanmış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi,<br />
Ankara.<br />
Yousef, D.A. (2000). “Organizational commitment: a mediator of the relationships<br />
of leadership behavior with jop satisfaction and performance in a non western<br />
country”. Journal of Management Psychology, 15(1)<br />
Yurdakul, C. ve Çağlayan M.U. (1997), “Bilgi Teknolojileri Türkiye İçin Nasıl Bir Gelecek<br />
Hazırlamakta”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara,<br />
Zel, U. (2001). “Kişilik ve liderlik: evrensel açıdan araştırmalar” Seçkin Yay. Ankara<br />
http://aisel.aisnet.org/misq/vol22/iss3/3/; “Information Technology and the Nature of<br />
Managerial Work” Erişim Tarihi: 13 Kasım 2011
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 207<br />
ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI<br />
ÖĞRENCİLERİNİN; TEKNOLOJİ VE BİLGİSAYAR KONULARINDA, TUTUM<br />
VE KULLANIM DÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİNE İLİŞKİN ALAN<br />
ÇALIŞMASI<br />
Ömer Cenap ÖZDEMİR 1<br />
ÖZET<br />
Son yıllarda teknoloji alanındaki baş döndürücü değişim ve gelişim, birden fazla alanı<br />
etkilediği gibi büro yönetimi alanında da, gerek eğitim sistemi gerekse kullanılan araç ve<br />
gereç bakımından birçok yeniliğe sebep olmuştur. Teknolojik gelişmelere paralel olarak,<br />
büro yönetimi ve yönetici asistanlığı programında eğitim gören öğrencilerin, teknolojik araç<br />
ve gereçlere olan yatkınlıkları sektörde başarılı olmanın en önemli gereklerinden biri haline<br />
gelmiştir. Bu yüzden, teknoloji alanında bilgi ve beceri kazandırmayı hedefleyen eğitim<br />
biçimini geliştirmeye yönelik; Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu<br />
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin, özellikle bilişim<br />
teknolojilerinde bilgi, beceri ve tutumlarını tespit etme gereği duyulmuştur.<br />
Çalışmanın birinci bölümünde; “Teknolojiyle İlgili Kişisel Bilgiler” (10 soru), ikinci<br />
bölümünde “Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (25 soru), üçüncü bölümünde<br />
“İnternet Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (10 soru), dördüncü bölümünde “Derslerde<br />
Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (10 soru) ve beşinci bölümünde “Klavye<br />
Kullanım Tercihleri” (10 soru) başlıklarından oluşan, toplam 65 soru içeren anket çalışması<br />
uygulanmıştır. Anketin hazırlanmasından önce konuyla ilgili literatür taraması yapılmış<br />
olup, çalışmanın analizinde SPSS (statistical package fort the social sciences) programından<br />
yararlanılmıştır.<br />
Yapılan alan çalışması sonucunda; Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek<br />
Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin, teknolojiyi ve<br />
teknolojik gelişmeleri ne kadar takip ettikleri, teknolojik araç ve gereçleri, bilgisayarları<br />
kullanmaya bakış açıları ve algılama düzeyleri, teknolojiye ne kadar zaman ayırdıkları ve<br />
derslerde teknolojik araç ve gereçlerden ne boyutta faydalanılması gerektiğinin tespit<br />
edilmesine çalışılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Büro Yönetimi, Teknoloji, Bilgisayar, İnternet<br />
1.Giriş<br />
Bilgi teknolojileri; bilgisayar yazılımları ve donanımlarıyla birlikte birçok verinin elde<br />
edilmesi, işlenmesi, saklanması, geri çağırılabilmesi ve gönderilmesi gibi görevlerin yerine<br />
getirilmesidir (Şakar, 1997:9).<br />
Günümüzdeki bilgi teknolojileri; sürekli gelişen bir teknoloji olmakla birlikte, birçok alan<br />
da işlerin yapılmasında vazgeçilmez bir yardımcı öğe iken, iş gören insanların bahsedilen<br />
bilgi teknolojilerinden yararlanarak yapılan işlerin zorluklarından kurtulup, işin asıl<br />
yapılması gerekeni ile daha çok ilgilenmeleri ve konu hakkında daha çok düşünebilme<br />
1 Ardahan Üniversitesi, Çıldır Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.
208 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
fırsatları sunmaktadır. Yapılan işin özüyle daha çok ilgilenen insanlar, mesleki bilgilerini<br />
farklı mesleklerin bilgileriyle birleştirip (Törece, 1999:21), bireysel olarak daha başarılı bir<br />
noktaya gelebilmektedirler. Bilgisayarlar; hesaplama ve karşılaştırmalar yapabilen, bilgiler<br />
üreten ve depolayabilen, verileri işleyen, buna ek olarak bu işlemleri hızlı bir şekilde<br />
yapabilen, elektronik bilgi işleme makineleriyken (Tutar vd. 2003:111), internet, birden<br />
fazla bilgisayar sistemlerinin birbirlerine bağlandığı, dünya genelinde yaygın olan ve<br />
devamlı olarak büyüyen iletişim ağlarının en önemlisidir. İnsanların elde ettiği bilgileri;<br />
oluşturma, saklama, paylaşma ve istenildiği zaman ulaşma istekleri “internet”in ortaya<br />
çıkmasına sebep olmuştur. İnternet teknolojisiyle de insanlar, birçok bilgiye hızlı, kolay ve<br />
güvenli bir biçimde ulaşabilmektedirler (Tutar ve Altınöz, 2006:215).<br />
Toplumların, birçok konuda ilerlemesini sağlayan en önemli güç, sürekli olarak büyük bir<br />
hızla gelişen teknoloji olmuştur. Teknoloji, yaşamı daha kolaylaştırmak ve insanın doğaya<br />
katkıda bulunmasını sağlamasının yanı sıra, insanların evreni anlama çabasıdır diyebiliriz<br />
(Kabakçı ve Odabaşı, 2004:20).<br />
Çalışma alanı olarak, büro yönetimi alanını tercih eden ve Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
Asistanlığı Programı’nda kayıtlı olan öğrencilerin mezuniyet sonrası işe yerleşme,<br />
alanlarıyla ilgili bilgi sahibi olup uzmanlaşarak görev yerlerinde yükselmeleri için,<br />
teknolojik gelişmeler dahilinde internet ve bilgisayar kullanmayı iyi bilmeleri gerekmektedir<br />
(Ertuğrul ve Keskin, 2008:90).<br />
Bu kapsamda; 5 bölümden oluşan anket çalışması, 2011/2012 Eğitim ve Öğretim yılında,<br />
Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
Asistanlığı Programı’nda (BYYA) okuyan 1. ve 2. Sınıf öğrencilerinin teknoloji, internet ve<br />
bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumlarını ölçmek için, toplam 109 öğrenciye<br />
uygulanmıştır.<br />
2.Yöntem<br />
Araştırmada kullanılacak veriler; anket yoluyla toplanmış, ilgili konu hakkında ön çalışma<br />
ve araştırma yapılmış olup, araştırma yöntemi olarak da tarama yöntemi kullanılmıştır (Köse<br />
vd., 2007:4). Anket soruları, Ertuğrul ve Keskin (Ertuğrul ve Keskin, 2008:92-95) ve<br />
Akdoğan’ın (Akdoğan, 2011:118-119) çalışmalarından yararlanılarak, yeniden düzenlenip<br />
hazırlanmıştır.<br />
Anketin birinci bölümünde; “Teknolojiyle İlgili Kişisel Bilgiler”, ikinci bölümünde<br />
“Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumlar”, üçüncü bölümünde “İnternet Kullanımına<br />
Yönelik Tutumlar”, dördüncü bölümünde “Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik<br />
Tutumlar” ve beşinci bölümünde ise “Klavye Kullanım Tercih Tutumları” olan 65 soru yer<br />
almaktadır. Kişisel bilgilerin yer aldığı birinci bölümün dışında, diğer bölümlerdeki sorular<br />
dörtlü likert ölçeği tekniği ile hazırlanmış olup, ankete katılan öğrencilerden kesinlikle<br />
katılıyorum-katılıyorum ve katılmıyorum-kesinlikle katılmıyorum seçeneklerinden birini<br />
işaretlemeleri istenilmiştir. Anket sonuçları; olumlu (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum) ve<br />
olumsuz (katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum) olarak iki ayrı grupta ele alınmış, olumlu<br />
ve olumsuz grupların yüzde ve frekans dağılımları ele alınarak, öğrencilerin bilgisayar<br />
kullanımına yönelik tutumları, internet kullanımına yönelik tutumları, derslerde teknoloji<br />
kullanımına yönelik tutumları ve klavye kullanımlarına yönelik tutumları tespit edilmeye<br />
çalışılmıştır.<br />
Yapılan çalışmada SPSS (15.0) istatistik programından yararlanılmış olup, öğrencilerin<br />
bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumları, internet kullanımına yönelik tutumları, derslerde<br />
teknoloji kullanımına yönelik tutumları ve klavye kullanımına yönelik tutumları<br />
değerlendirilmesinde, olumlu ifadelere verilen katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 209<br />
cevapların toplamı, olumsuz ifadelerde ise katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum<br />
cevaplarının toplamından büyük olduğunda, sonuçlar olumlu tutum olarak kabul edilmiştir.<br />
3.Bulgular<br />
Yapılan araştırmanın verileri, 2011/2012 eğitim ve öğretim yılında Ardahan Üniversitesi<br />
Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı’nda<br />
(BYYA) okuyan öğrencilerden elde edilmiştir. Anket çalışması, toplam 109 öğrenciye<br />
(birinci sınıf:55, ikinci sınıf:54) bahar döneminde, farklı derslerin final sınavlarının hemen<br />
öncesinde uygulanmıştır.<br />
Çalışmaya katılan öğrencilerden 66 kişisi %60,6 oranla erkek, 43 kişisi de %39,4 oranla<br />
bayandır. Katılımcı öğrencilerin 1’i (%0,9) 18 yaşından küçük, 2’si (%1,8) 18 yaşında, 8’i<br />
(%7,3) 19 yaşında, 20’si (%18,3) 20 yaşında, 30’u (%27,5) 21 yaşında ve 48’i de (%44,0)<br />
22 ve üzeri yaştadır. Mezun olunan lise türü bakımından; 78 kişi (%71,6) Düz Lise, 6 kişi<br />
(%5,5) Anadolu Lisesi, 18 kişi (%16,5) Meslek Lisesi ve 7 kişi ise (%6,4) Diğer Lise<br />
türlerinden mezun olmuşlardır. Ankete katılan öğrencilerin aile gelir düzeylerine<br />
bakıldığında %33,0 oranla 36 kişi 750 TL den az, %53,2 oranla 58 kişi 750 – 1500 TL,<br />
%11,9 oranla 13 kişi 1501 – 2250 TL, %0,9 oranla 1 kişi 2251 – 3000 TL iken yine aynı<br />
şekilde %0,9 oranla 1 kişi 3001– ve üzeri TL gelire sahiptir.<br />
Öğrencilerin, 104 kişisi bilgisayar kullanmayı tam olarak bilmekte, 5 kişi ise bilgisayar<br />
kullanmayı tam olarak bilmezken, 59 kişinin (%54,1) kişisel bir bilgisayarı olup, 50 kişi<br />
(%45,9) kişisel bir bilgisayara sahip değildir. Kaç yıldır bilgisayar kullanıyorsunuz sorusuna<br />
6 öğrenci (%5,5) hiç kullanmıyorum, 25 öğrenci (%22,9) 1-3 yıldır kullanıyorum, 28<br />
öğrenci (%25,7) 3-5 yıldır kullanıyorum, 21 öğrenci (%19,3) 5-8 yıldır kullanıyorum, 29<br />
öğrenci (%26,6) ise 8 yıl ve üzeri bilgisayar kullanıyorum cevabını vermiştir. 51 öğrencinin<br />
(%46,8) evinde internet bağlantısı olup, 58 öğrencinin (%53,2) evinde internet bağlantısı<br />
bulunmamakta ve 29 öğrenci (%26,6) internete daha çok evden, 18 öğrenci (%16,5)<br />
okuldan, 12 öğrenci (%11,0) işyerinden, 44 öğrenci (%40.4) internet kafelerden ve 6 öğrenci<br />
de (%5,5) mobil telefonlarından ulaşmaktadır.<br />
Teknoloji ile ilgili kişisel bilgilerin yer aldığı birinci bölümde, ankete katılan öğrencilere<br />
interneti kullanım amaçları sorulmuş, öğrencilerin 76 kişisi Bilgi Edinme/Ödev/Akademik<br />
Araştırma/Haber seçeneğini, 8 kişisi Kamu Hizmetlerinden Faydalanma (E-Devlet)<br />
seçeneğini, 21 kişisi İletişim (Msn, Facebook, Twitter vd.) seçeneğini, 3 kişisi<br />
Alışveriş/Bankacılık İşlemleri/Ticari İşlemler seçeneğini ve 1 kişisi ise Online Oyunlar<br />
seçeneğini işaretlemiştir.<br />
Tablo 1: Öğrencilerin Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumları<br />
Olumlu Olumsuz<br />
Öğrencilerin bilgisayar kullanımına yönelik tutumlar<br />
f % f %<br />
Birçok iş alanı bilgisayar kullanmayı gerektirir. 104 95,4 5 4,6<br />
Öğrenciler için bilgisayar kullanmanın zorunlu olduğunu<br />
98 89,9 11 10,1<br />
düşünüyorum.<br />
Bilgisayar kullanmayı öğrenmek için, mutlaka bir bilgisayara sahip<br />
92 84,4 17 15,6<br />
olunmalıdır.<br />
Bilgisayar, okuldaki derslerden öğrenilebilir. 72 66,1 37 33,9<br />
Bilgisayar, bilgisayar kursunda öğrenilir. 78 71,6 31 28,4<br />
Bilgisayar aracılığıyla öğrenmeyi seviyorum. 86 78,9 23 21,1<br />
Bilgisayar işlerinden pek hoşlanmam. 39 35,8 70 64,2<br />
Bilgisayar kullanmayı öğrenmek, zaman kaybına yol açar. 35 32,1 74 67,9<br />
Bilgisayar kullanmak, bedensel bozuklukları artıracağı için faydalı<br />
43 39,4 66 60,6<br />
değildir.<br />
Bilgisayar kullanmayı öğrenebileceğime inanmıyorum. 53 48,6 56 51,4
210 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Üniversiteye gelmeden önce bilgisayar kullanmayı bilmiyordum. 51 46,8 58 53,2<br />
Üniversitenin bilgisayar olanaklarını yeterli buluyorum. 57 52,3 52 47,7<br />
Üniversitede bilgisayar dersi alana kadar, bilgisayara hiç ilgi<br />
duymazdım.<br />
31 28,4 78 71,6<br />
Bilgisayar dersleri beni korkutuyor. 29 26,6 80 73,4<br />
Bilgisayar derslerini sevmiyorum. 38 34,9 71 65,1<br />
Üniversitede aldığım bilgisayar derslerinde başarılıyım. 80 73,4 29 26,6<br />
Bilgisayar derslerinde öğrendiklerimi, uygulayabileceğime ve<br />
geliştirebileceğime inanıyorum.<br />
94 86,2 15 13,8<br />
Bilgisayarı bir eğitim aracı olarak nasıl kullanmam gerektiğini iyi<br />
85 78,0 24 22,0<br />
biliyorum.<br />
Bilgisayar destekli eğitim, okulda sınıf başarısını artırır. 86 78,9 23 21,1<br />
Bilgisayarların ders anlatım aracı olarak kullanılması zaman kaybıdır. 36 33,0 73 67,0<br />
Bilgisayar destekli eğitim, öğrencilerin kişilik gelişimini engeller. 40 36,7 69 63,3<br />
Bilgisayar, öğrenciler arasındaki iletişimi engeller. 43 39,4 66 60,6<br />
Bilgisayarların her alanda yaygınlaştırılması insanların zararınadır. 33 30,3 76 69,7<br />
Bilgisayarın başına geçtiğimde zamanın nasıl geçtiğini anlamam. 80 73,4 29 26,6<br />
Bilgisayarlar toplumları robotlaştırır. 60 55,0 49 45,0<br />
Tablo 2: Öğrencilerin Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumlarının Standart Sapma<br />
ve Ortalaması<br />
Katılıyorum, Kesinlikle<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum, Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
Tutum Sayısı 25 25<br />
Ortalama 61,72 47,28<br />
Standart Sapma 11,02696<br />
Tablo 2’ye bakıldığında, katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum cevapların ortalaması<br />
(61,72), katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum cevaplarının ortalamasından (47,28)<br />
büyük olduğu için, ankete katılan öğrencilerin bilgisayar kullanımlarına yönelik<br />
tutumlarının olumlu olduğu görülmüştür.<br />
Tablo 3: Öğrencilerin İnternet Kullanımına Yönelik Tutumları<br />
İnternet Kullanımına Yönelik Tutumlar<br />
Olumlu Olumsuz<br />
f % f %<br />
Her şeyi internetten öğrenebiliyorum. 95 87,2 14 12,8<br />
Bir eğitim aracı olarak, internetten yararlanmak gelecekte<br />
kaçınılmaz olacaktır.<br />
94 86,2 15 13,8<br />
İnternetsiz bir yaşam düşünemiyorum. 73 67,0 36 33,0<br />
İnternetin avantajlarının yanı sıra, dezavantajlarının da olduğuna<br />
düşünüyorum.<br />
88 80,7 21 19,3<br />
İnternet kullanımı, kişiye zaman kazandırır. 75 68,8 34 31,2<br />
İnternet kullanımı, toplum yapısını bozar. 56 51,4 53 48,6<br />
İnternet, kişilik gelişimini olumsuz etkiler. 51 46,8 58 53,2<br />
İnternet, gereksiz bilgiler içerir. 45 41,3 64 58,7<br />
İnternet, insanlara her konuda özgürlük sağlar. 73 67,0 36 33,0<br />
İnternetten bilgi edinmek heyecan vericidir. 82 75,2 27 24,8<br />
Tablo 4: Öğrencilerin Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumlarının Standart Sapma<br />
ve Ortalaması<br />
Katılıyorum, Kesinlikle<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum, Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
Tutum Sayısı 10 10<br />
Ortalama 73.2 35.8<br />
Standart Sapma 4,420496
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 211<br />
Öğrencilerin, anket sorularına vermiş oldukları cevapların ortalamalarına Tablo 4’de<br />
bakıldığında; genel olarak olumlu tutum içeren sorulara verilen cevapların, katılıyorum<br />
ortalaması katılmıyorum ortalamasından fazla olduğu için, bilgisayar kullanıma yönelik<br />
tutumların olumlu olduğu sonucuna varılmıştır.<br />
Tablo 5: Öğrencilerin Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumları<br />
Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumlar<br />
Olumlu Olumsuz<br />
f % f %<br />
Teknolojinin derslerde hep etkin olarak kullanılmasını istiyorum. 105 96,3 4 3,7<br />
Ders dışında öğrencilerle e-posta ile iletişim kurulmasının, faydalı<br />
olabileceğini düşünüyorum.<br />
93 85,3 16 14,7<br />
Ders notlarımıza ulaşabildiğimiz web sayfasının, çok faydalı<br />
olduğunu düşünüyorum.<br />
99 90,8 10 9,2<br />
Derslerin online (e-öğrenme) işlenmesinin, çok faydalı olacağını<br />
düşünüyorum.<br />
91 83,5 18 16,5<br />
Derslerde teknoloji kullanımı, konuları daha iyi kavramamı sağlar. 96 88,1 13 11,9<br />
Derslerde teknolojinin kullanımı, derse daha iyi motive olmamı<br />
sağlar.<br />
92 84,4 17 15,6<br />
Derslerde teknolojinin kullanımı, aldığım eğitimin<br />
kalitesini/etkinliğini artırır.<br />
82 75,2 27 24,8<br />
Derslerde teknolojinin kullanımı, öğrendiklerimin daha kalıcı<br />
olmasını sağlar.<br />
86 78,9 23 21,1<br />
Derslerde teknolojinin kullanılması gereksizdir. 36 33,0 73 67,0<br />
Teknolojinin bana bir katkısı yoktur. 35 32,1 74 67,9<br />
Tablo 6: Öğrencilerin Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumlarının<br />
Standart Sapma ve Ortalaması<br />
Katılıyorum, Kesinlikle<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum, Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
Tutum Sayısı 10 10<br />
Ortalama 81.5 27.5<br />
Standart Sapma 4,340989<br />
Tablo 6’da görüldüğü gibi, ankete katılan öğrencilerin derslerde teknoloji kullanımlarına<br />
yönelik tutumları; 81,5 ortalama ile katılıyorum cevapları, 27,5 ortalama ile katılmıyorum<br />
cevaplarından fazla olduğu için olumlu olmuştur.<br />
Tablo 7: Öğrencilerin Klavye Kullanımına Yönelik Tutumları<br />
Klavye Kullanımına Yönelik Tutumlar<br />
Olumlu Olumsuz<br />
f % f %<br />
Bilgisayarda, Q klavye kullanırım. 87 79,8 22 20,2<br />
Bilgisayarda, F klavye kullanırım. 56 51,4 53 48,6<br />
Q klavyeyi, 2-4 parmak olarak kullanıyorum. 80 73,4 29 26,6<br />
Onparmak klavye öğrenmek isterim. 94 86,2 15 13,8<br />
Onparmak F klavye öğrenmek zevkli. 61 56,0 48 44,0<br />
Onparmak F klavyeyi okul derslerinde öğrendim. 58 53,2 51 46,8<br />
F klavye öğrenmeyi gereksiz görüyorum ve kullanmak<br />
istemiyorum.<br />
61 56,0 48 44,0<br />
Her zaman Q klavye kullanmayı, F klavye kullanmaya tercih<br />
ederim.<br />
69 63,3 40 36,7<br />
F klavye kullanımını okulda öğrendim ve çok zevkli olduğunu<br />
düşünüyorum<br />
56 51,4 53 48,6<br />
F klavye, deneyimlerime göre Q klavyeden daha hızlıdır. 67 61,5 42 38,5
212 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 8: Öğrencilerin Klavye Kullanımına Yönelik Tutumlarının Standart Sapma ve<br />
Ortalaması<br />
Katılıyorum, Kesinlikle<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum, Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
Tutum Sayısı 10 10<br />
Ortalama 68.9 40.1<br />
Standart Sapma 4,669328<br />
Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
Asistanlığı Bölümü öğrencilerinin anket sorularına verdikleri cevaplara göre; Tablo 8’de yer<br />
alan %68,9 olan katılıyorum cevapları ortalaması, %40,1 oranla katılmıyorum cevaplarından<br />
fazla olduğu için, klavye kullanımına yönelik tutumun olumlu bir tutum olduğu<br />
görülmüştür.<br />
4.Sonuç<br />
Araştırmanın sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde; %60,6 lık oranla 66 kişi olan<br />
erkek öğrencilerin sayısının, %39,4 oranla 43 kişi olan bayan öğrencilerden fazla olması,<br />
BYYA programlarını tercih edecek öğrencilerin bayan ağrılıklı olabileceği genellemesinin<br />
tersi bir sonuç çıkmıştır. Bu durum, Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek<br />
Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı’nda okuyan öğrencilerde<br />
olduğu gibi bu bölümü tercih eden erkek öğrenci sayısının bayan öğrencilerden fazla<br />
olabileceği sonucunu göstermiştir.<br />
Ardahan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu BYYA programında okuyan<br />
öğrencilerin, yaşlarına bakıldığında; büyük bir çoğunluk 20, 21, 22 ve üzeri yaşlardayken<br />
(98 kişi), mezun olunan lise türü bakımından BYYA programlarını daha çok meslek lisesi<br />
mezunlarının tercih edebileceği sonucunun tersine, 78 öğrenci ile daha çok düz lise<br />
mezunlarının tercih ettiği görülmüştür. Meslek Lisesi mezunu öğrenci sayısı ise 18 kişi,<br />
Anadolu Lisesi 6 kişi, Diğer Lise türlerinden mezun olanların sayısı 7 kişidir. Ankete katılan<br />
öğrencilerin aile gelir düzeyleri orta seviyelerde olup, toplam 94 kişinin aile gelir düzeyi<br />
1500 TL ve altında, 15 kişinin ise 1500 TL ve üzerindedir. 109 öğrencinin, 104’ü gibi büyük<br />
bir çoğunluğu bilgisayar kullanmayı bilmekte, genel olarak gelir düzeylerine bağlı olarak 59<br />
öğrencinin kişisel bir bilgisayarı olup, öğrencilerin yarısından fazlası ortalama 3 yıldan beri<br />
bilgisayar kullanmaktadır. 58 kişinin evinde internet bağlantısı olmayıp, 51 öğrencinin<br />
evinde internet bağlantısı bulunmaktadır. Evlerinde internet bağlantısı olan veya olmayan<br />
öğrencilerin, %40,4 oranla 44 kişisi internet hizmetine en fazla internet kafelerden<br />
ulaşmakta, %5,5 gibi küçük bir oranda çok az olan 6 kişi ise, mobil telefonları aracılığıyla<br />
ulaşmaktadır. İnternete nereden ulaşılırsa ulaşılsın öğrenciler, interneti kullanma amacı<br />
olarak verilen cevaplara göre, en başta Bilgi Edinme – Ödev - Akademik Araştırma ve<br />
Haber araştırmaları gelirken, sırasıyla İletişim (Msn, Facebook, Twitter vd,), Kamu<br />
hizmetlerinden faydalanma (E-Devlet), Alışveriş - Bankacılık İşlemleri ve son sırada ise<br />
Online Oyunlar yer almaktadır. Bu bağlamda öğrencilerin, interneti daha çok genel olarak<br />
bilgi edinme amacıyla kullandıkları görülmüştür.<br />
Öğrencilerin bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumlarını ölçmek için, kendilerine<br />
yöneltilen sorulara verilen cevaplar incelendiğinde; 104 kişi birçok iş alanında bilgisayar<br />
kullanmanın gerektiğini, 98 kişi kendileri için bilgisayar kullanmanın zorunlu olduğunu, 92<br />
kişi bilgisayar kullanmayı öğrenmek için mutlaka bir bilgisayara sahip olunması gerektiğini,<br />
72 kişi bilgisayarın okuldaki derslerden öğrenilebileceğini düşünürken, 78 kişi bilgisayarın<br />
bilgisayar kurslarından öğrenilebileceğine inanıp, 86 kişi ise bilgisayar ile öğrenmeyi<br />
sevdiğini belirtmiştir. Bilgisayar işlerinden hoşlanmayan 39 öğrenci varken, 35 öğrenci ise<br />
bilgisayar kullanmayı öğrenmenin zaman kaybına yol açacağına inanmaktadır. Bilgisayar<br />
kullanmanın bazı bedensel bozuklukları artıracağı için faydalı bulmayan 43 kişi olup, 53
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 213<br />
öğrenci bilgisayar kullanmayı tam olarak öğrenebileceğini, 51 öğrenci üniversiteye<br />
gelmeden önce bilgisayar kullanmayı bilmediğini, 57 kişi üniversitenin bilgisayar<br />
olanaklarının yetersiz olduğunu, 31 kişi derslerde bilgisayar konularını görene kadar<br />
bilgisayara ilgi duymadığını, 29 kişi bilgisayar derslerinin kendilerini korkuttuğunu, 38 kişi<br />
bilgisayar derslerini sevmediğini, 80 kişi bilgisayar derslerinde başarılı olduğunu, 94 kişi<br />
derslerde öğrendikleri bilgisayar konularını geliştirebileceğine inandığını, 85 kişi bilgisayarı<br />
eğitim aracı olarak nasıl kullanabileceğini bildiğini, 86 kişi bilgisayarlı eğitimin başarılarını<br />
arttıracağını belirtmişken, 36 kişi bilgisayarla işlenen derslerin zaman kaybına yol açacağını,<br />
40 kişi bilgisayar destekli eğitimin öğrencilerin kişilik gelişimini ve 43 kişi bilgisayarın<br />
birbirleri arasındaki iletişimi engellediğini, 33 kişi bilgisayarların hemen hemen her alanda<br />
yaygınlaşmasının insanların zararına olduğunu, 80 kişi bilgisayar başında zamanın nasıl<br />
geçtiğini anlamadığını ve son olarak 60 kişi ise, bilgisayarların insanları robotlaştırdığını<br />
düşünmektedir.<br />
İnternet kullanımına yönelik tutumlar değerlendirildiğinde; 95 öğrencinin her şeyi<br />
internetten öğrenebildiği, 94 öğrencinin internetten yararlanmanın gelecekte kaçınılmaz<br />
olduğunu düşündüğü, 73 öğrenci internetsiz bir yaşamı düşünmediğini, 88 öğrenci internetin<br />
faydalarının yanında zararlarının da olduğunu, 75 öğrenci internet kullanmanın kişiye zaman<br />
kazandırdığını, 56 öğrenci internetin toplum yapısını bozduğunu, 51 öğrenci internetin<br />
kişilik gelişimini olumsuz etkilediğini, 45 öğrenci internetin gereksiz bilgiler içerdiğini ve<br />
73 öğrenci internetin insanlara her alanda özgürlük sağladığını, 82 öğrenci ise internetten<br />
bilgi edinmenin heyecan verici olduğunu düşündüğü görülmüştür.<br />
BYYA programı öğrencilerinin, okullarındaki derslerde teknoloji kullanımına yönelik tutum<br />
sonuçları ele alındığında; teknolojinin derslerde etkin olarak kullanılmasını isteyen 105<br />
öğrenci, derslerin dışında kendileriyle e-posta ile iletişim kurulmasının faydalı olduğunu<br />
düşünen 93 öğrenci ve ders notlarının ulaşıldığı web sayfasının çok faydalı olduğunu<br />
düşünen 99 öğrenci, derslerin online işlenmesinin kendileri için çok faydalı olabileceğini<br />
düşünen ise 91 öğrenci vardır. Aynı konuda, derslerde teknoloji kullanımının: kendileri için<br />
daha faydalı olacağını düşünen 96, kendilerini derslere daha iyi motive edeceğini düşünen<br />
92, eğitim kalitesini artıracağını düşünen 82, öğrendiklerinin daha kalıcı olmasını<br />
sağlayacağını düşünen 86 öğrenci olmuştur. Bu olumlu tutumların aksine derslerde teknoloji<br />
kullanımını gereksiz gören ve teknolojinin kendilerine bir katkısı olmadığına inanan toplam<br />
71 öğrenci vardır.<br />
Anket çalışmasının son bölümünde yer alan, öğrencilerin klavye kullanımlarına yönelik<br />
tutumlarına bakıldığında ise, 87 kişi bilgisayarda Q klavye kullanırım seçeneğini işaretlemiş<br />
olup, 56 kişi ise F klavye kullanırım seçeneğini işaretlemiştir. Klavye kullanım tercih<br />
sonuçları beraber değerlendirildiğinde, (87-56=31) 31 birçok öğrencinin iki tip klavye<br />
çeşidini de kullandığı sonucu çıkmıştır. Q klavye kullanan 87 kişinin 80 kişisi, klavyeyi 2-4<br />
parmak olarak kullanmaktadır. On parmak klavye kullanmak isteyen 94 kişi olup, 61 kişi on<br />
parmak F klavye kullanmayı zevkli olduğunu belirtmişken, yine aynı sayıda 61 kişi ise F<br />
klavye kullanmanın çok da gerekli olduğuna inanmamakta ve 58 kişi de on parmak F klavye<br />
kullanmayı okullarındaki derslerde öğrendiklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin 67’si F<br />
klavye kullanımının Q klavyeden daha hızlı olduğunu belirtmesine rağmen, 69’u ise Q<br />
klavyeyi F klavyeye tercih etmektedir.<br />
Sonuçlar genel olarak değerlendirilip, verilen cevaplara baktığımızda öğrencilerin;<br />
bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumları, internet kullanımına yönelik tutumları, derslerde<br />
teknoloji kullanımına yönelik tutumları ve klavye kullanımına yönelik tutumları olumlu<br />
olmuştur. Çalışmanın ana teması olan, bilgisayar ve internet konuları: sadece öğrencilerin<br />
okullarıyla ilgi konular olmayıp, her insanın gündelik hayatının hemen hemen her alanında<br />
yer almıştır. Bu yüzden, çalışmanın sonuçları; öğrencilerin sadece bölümleriyle alakalı
214 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
olmayıp, günlük yaşam biçimleriyle de ilgili önemli verilerdir. Öğrencilerin teknoloji ve<br />
bilgisayar ihtiyaçlarının, Üniversite tarafından tam olarak karşılanması ise öğrencilerin<br />
birçok alanda başarılarını pozitif yönde etkileyecektir. Anket çalışmasının uygulandığı<br />
Ardahan Üniversitesi yeni kurulmuş olmasına rağmen, bu konuda gerek fiziki koşullar<br />
(bilgisayar laboratuarları vb.) gerekse ilgili araç ve gereçlerin (internet, teknolojik araç ve<br />
gereçler vb.) varlığı bakımından yeni kurulan bir üniversite için iyi bir düzeydedir. Tabi bu<br />
noktada, öğrencilerin bireysel özverileride çok önemlidir. Kurumlar tarafından hizmete<br />
sunulan uygun araç ve gereçlerin, kişiler tarafından özveriyle ve bilinçli bir şekilde<br />
kullanılması, kendi alanlarıyla ilgili başarılarına olumlu etki eder. Bu çerçevede<br />
öğrencilerin, bilgisayar ve internet ile doğrudan ilişkileri okul başarısına ek olarak, gündelik<br />
hayatlarına da katkıda bulunurken, mezuniyet sonrası işe yerleşmeyi de şüphesiz doğrudan<br />
etkileyecektir.<br />
5.Kaynaklar<br />
Akdoğan, Hatice., (2011), Vatandaşların Farkındalığı Açısından E-Devlet Uygulamaları:<br />
Isparta Örneği, Http://Tez2.Yok.Gov.Tr/ Erişim Tarihi: 02.06.2012<br />
Ertuğrul, İ. Ve Keskin, N., (2008), Pamukkale Üniversitesi Buldan Myo Büro Yönetimi Ve<br />
Sekreterlik Bölüm Öğrencilerinin, Bilgisayara Karşı Tutum Ve Kullanım Seviyelerinin<br />
Belirlenmesine İlişkin Alan Çalışması, Karadeniz Teknik Üniversitesi 7. Ulusal Büro<br />
Yönetimi Ve Sekreterlik Kongresi, Tübitak, Trabzon.<br />
Kabakçı, Işıl., Odabaşı, H, Ferhan (2004), Teknolojiyi Kullanmak Ve Teknogerçekçi<br />
Olabilmek,<br />
Https://Www.Anadolu.Edu.Tr/Arastirma/Hakemli_Dergiler/Sosyal_Bilimler/Pdf/2004-<br />
1/Sos_Bil.2.Pdf Erişim Tarihi:03.06.2012<br />
Şakar, Nurhan, A., (1997), Uzaktan Eğitimde Bilgi Sistemleri, Açıköğretim Fakültesi<br />
Yayınları, Eskişehir.<br />
Törece, E., “Yeni Binyıla Adım Atarken” Türkiye Bilişim Kültürü Dergisi, Sayı 72, 1999,<br />
Ankara.<br />
Tutar, H. Ve Altınöz, M. (2006), Büro Yönetimi Ve İletişim Teknikleri, Seçkin Yayıncılık,<br />
Ankara.<br />
Tutar, H., Altınöz, M., Aydos, H., Altınöz, Tolga Ö., (2003), Bürolarda Teknoloji<br />
Kullanımı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 215<br />
BÜRO HİZMETLERİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI BÖLÜMÜ<br />
ÖĞRENCİLERİNİN DEMOGRAFİK PROFİLİ, MESLEĞE BAKIŞ AÇILARI VE<br />
CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ: AHMETLİ MESLEK<br />
YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ<br />
İlham YILMAZ 1<br />
Evrim MAYATÜRK AKYOL 2<br />
ÖZET<br />
Günümüz iş dünyasında teknoloji ve yönetim anlayışında yaşanan hızlı gelişmeler,<br />
işletmelerin büyüyüp karmaşıklaşması ve yaşanan yoğun rekabet; işlerin ilk defada doğru<br />
yapılmasını ve kaynakların akılcı kullanımını zorunlu kılmıştır. Bunların gerçekleşmesinde<br />
ise; başarılı bir yöneticinin ve ona işlerinde en iyi şekilde yardımcı olan bir yönetici<br />
asistanın rolü oldukça büyüktür.<br />
Çalışmamızda söz konusu rollerden yönetici asistanlığını üstlenmek üzere eğitim alan<br />
öğrencilerin; gerek kişisel gerekse aileleri ile ilgili olan demografik özelliklerini,<br />
bölümlerini ve dolayısıyla mesleklerini bilinçli bir şekilde tercih edip etmediklerine yönelik<br />
durumlarını, sekreterlik mesleğine ilişkin bakış açılarını, çalışma yaşamına katılmalarında<br />
etkili olacağını düşündükleri faktörleri, çalışma yaşamı bağlamında cinsiyet rollerine<br />
yönelik görüşlerini ve bu faktörler ile görüşlerin demografik özelliklere göre bir farklılık<br />
oluşturup oluşturmadığını saptamak amaçlanmaktadır.<br />
Bu amaçla Celal Bayar Üniversitesi Ahmetli Meslek Yüksek Okulu Büro Hizmetleri ve<br />
Yönetici Asistanlığı bölümü öğrencilerine anket uygulanmış ve veri analizi SPSS 16<br />
programı kapsamında farklı istatistiksel yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Yönetici Asistanlığı, Sekreterlik Mesleği, Cinsiyet Rolleri<br />
1. Giriş<br />
İş dünyasının, yaşanan hızlı teknolojik ve yönetsel gelişmeleri yakalama çabası, sekreterlik<br />
mesleği alanında da kendisini göstermiştir. Bu bağlamda geçmişte yalnızca yöneticinin<br />
verdiği görevleri yapmakla sınırlı kalan ve mesleğini tesadüfi olarak seçen klasik<br />
sekreterlerin yerini çağdaş sekreterler almaya başlamıştır.<br />
Çağdaş sekreterler; yazışma teknikleri konusunda bilgili, ofis otomasyonu alanında uzman,<br />
özerk davranabilen, inisiyatif kullanıp örgütsel konularda yargıya varan ve kendi yetki alanı<br />
içinde karar verebilen kişiler olarak tanımlanmaktadır (Tutar vd., 2004: 21).<br />
Çağdaş sekreterliğin artan görev alanları ve bu sekreterlerin yöneticilerin iş yaşamını<br />
düzenlemede kritik roller üstlenmesi, bu mesleğin “yönetici asistanlığı” olarak<br />
adlandırılması sonucunu doğurmuştur. Yönetici asistanlarının örgütte yerine getirdikleri<br />
işler, “asli” ve “birincil” niteliklidir ve bu bireyler, örgütün vitrini olmak gibi önemli bir<br />
temsil görevini dahi üstlenmektedir. Bunların yanı sıra yönetici asistanlarının; mesleği daha<br />
1 Celal Bayar Üniversitesi Ahmetli Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü, Arş. Gör. Dr.
216 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
da geliştirme, ekip ruhu oluşturma ve birlikte iş yapabilme yeteneklerine sahip olmaları da<br />
büyük önem taşımaktadır (Tutar, 2007: 53).<br />
Bunların yanı sıra sekreterlik mesleğinin söz konusu gereklilikleri bakımından cinsiyete<br />
dayalı bir farklılaşmanın olup olmadığı da sorgulanan konulardan biri haline gelmiştir.<br />
Zira belirli meslekler açısından bu farklılaşmayı ve düzeyini irdeleyen pek çok çalışma<br />
bulunmaktadır (Kahraman, 2010; Eken, 2006; Kumaş ve Fidan , 2005; Yazan, 1995;<br />
Kocacık ve Gökkaya, 2005; Demirbilek, 2007).<br />
Bu çalışmaların önemli bir kısmında sekreterlik de kadın meslekleri grubunda yer<br />
almaktadır. Zira Karabağ’ın da belirttiği gibi (1997: 13) özellikle 1930’lu yıllardan bu yana<br />
mesleğin neredeyse tamamını kadın sekreterler temsil etmektedir.<br />
Konuyu bu yönden değerlendirip, çalışmamızda da öncelikle örneklemi oluşturan büro<br />
yönetimi bölümü öğrencilerinin okudukları bölümden memnuniyet durumlarını ve mesleğe<br />
bakış açılarını ifade ettikleri sorularla onların klasik sekreterliğe mi yoksa yönetici<br />
asistanlığına mı yatkın olduklarını tespit etmek amaçlanmaktadır.<br />
Ardından söz konusu bakış açıları ve çalışma yaşamına katılmalarında etkili olacağını<br />
düşündükleri faktörler açısından ankette yer verilen pek çok demografik özelliğin içinde<br />
özellikle cinsiyete göre herhangi bir farklılaşma olup olmadığını saptamak<br />
hedeflenmektedir. Böylece sekreterlik ve cinsiyet bağlantısına bir giriş yapılmak istenmekte,<br />
sekreterlik mesleğinin kadınlara mı erkeklere mi daha uygun olduğunun nedenleri ile<br />
birlikte araştırıldığı sorularla bu konu daha da derinleştirilmeye çalışılmaktadır.<br />
2. Yöntem<br />
Araştırmada alan araştırma yöntemlerinden anket tekniği kullanılmıştır. Söz konusu ankette<br />
yer alan soru ve ifadeler; katılımcıların kendilerine ve ailelerine yönelik demografik<br />
özelliklerin, onlar için önem taşıyan unsurların, okudukları bölüme yerleşme süreçlerinin,<br />
okudukları bölüme ve edinecekleri mesleğe yönelik bakış açılarının, çalışma yaşamına<br />
girmelerinde etkili olacak faktörlerin ve gerek genel iş yaşamında gerekse sekreterlik<br />
mesleğinde cinsiyetin rolüne yönelik fikirlerinin tespitine ilişkindir. Anket maddelerinin<br />
oluşturulmasında; literatüre yönelik genel bilgilerin yanında belirli çalışmalardan da<br />
yararlanılmıştır (Eken, 2005; Mayatürk, 2006; Aslan, 2007; Aydın, 2010).<br />
Örneklem, Ahmetli Meslek Yüksek Okulu Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı<br />
bölümünde okuyan 1. ve 2. sınıf öğrencileridir. Bölümde okuyan toplam 373 öğrencinin 315<br />
tanesi anketi doldurmuş, bunlardan 314’ü analizlere dahil edilmiştir.<br />
Bulgular, SPSS 16 programı kapsamındaki betimsel istatistiksel teknikler, tek örneklem için<br />
t testi, bağımsız grup t testi, tek yönlü varyans analizi ve ki kare analizi gibi analizler<br />
aracılığıyla elde edilmiştir.<br />
3. Bulgular<br />
Çalışmanın bulguları kapsamında farklı değişkenlere ve maddelere yönelik frekans<br />
analizleri, çalışma nedenlerine ilişkin maddelerin önem sırasının verildiği ve söz konusu<br />
maddelerde cinsiyete göre oluşan farklılaşmayı gösteren analizler, katılımcıların cinsiyetine<br />
göre farklılık yaratan diğer maddeleri belirten analizler yer almaktadır.<br />
3.1. Frekans Analizleri<br />
Araştırmada çalışma nedenleri dışındaki tüm maddelere frekans analizi uygulanmış, dikkat<br />
çeken seçenekleri olan ve farklı analizlere dahil edilebilecek nitelikteki maddelere yönelik
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 217<br />
sonuçlar tablolaştırılmıştır. Bunların dışındaki maddeler açısından ise, sadece belirgin<br />
sonuçların vurgulanması ile yetinilmiştir.<br />
Tablo 1: Demografik Özelliklere Göre Dağılım<br />
N %<br />
Cinsiyet<br />
Kız 199 % 63<br />
Erkek 110 % 35<br />
Yanıtsız 5 % 2<br />
Toplam 314 % 100<br />
Yetişme Yeri<br />
Köy ve Kasaba 61 % 19<br />
İlçe 93 % 30<br />
İl 65 % 21<br />
Büyükşehir 91 % 29<br />
Yanıtsız 4 % 1<br />
Toplam 314 % 100<br />
Annenin Eğitim Düzeyi<br />
Okuryazar değil 37 % 12<br />
Okuryazar 22 % 7<br />
İlköğretim 183 % 58<br />
Lise 60 % 19<br />
Üniversite 11 % 4<br />
Lisansüstü 1 -<br />
Toplam 314 % 100<br />
Babanın Eğitim Düzeyi<br />
Okuryazar değil 9 % 3<br />
Okuryazar 14 % 4<br />
İlköğretim 184 % 59<br />
Lise 79 % 25<br />
Üniversite 21 % 7<br />
Lisansüstü 3 % 1<br />
Yanıtsız 4 % 1<br />
Toplam 314 % 100<br />
n %<br />
Aile Tipi<br />
Demokratik 199 % 64<br />
Otoriter 103 % 32<br />
Yanıtsız 12 % 4<br />
Toplam 314 % 100<br />
Tablo 1’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan öğrencilerin % 63’ü kız, % 35’i erkektir.<br />
Öğrencilerin % 19’u yetişme döneminde köy ve kasabada, % 30’u ilçede, % 21’i ilde, %<br />
29’u ise büyükşehirde yaşamıştır. Öğrencilerin % 12’sinin annesi okuryazar olmayıp, %<br />
7’sinin annesi okuryazar, % 58’inin annesi ilköğretim mezunu, % 19’unun annesi lise<br />
mezunu, % 4’ünün annesi üniversite mezunudur. Annesi lisansüstü düzeyde eğitime sahip<br />
olan öğrenci sayısı 1’dir. Öğrencilerin % 3’ünün babası okuryazar olmayıp, % 4’ünün<br />
babası okuryazar, % 59’unun babası ilköğretim mezunu, % 25’inin babası lise mezunu, %<br />
7’sinin babası üniversite mezunudur. Babası lisansüstü düzeyde eğitime sahip olan öğrenci<br />
sayısı 3’dür. Öğrencilerin % 64’ü aile yapılarının demokratik, % 32’si otoriter olduğunu<br />
belirtmişlerdir. Bunların yanı sıra öğrencilerin % 82’si gibi büyük bir çoğunluğu,<br />
annelerinin ev hanımı olduğunu ifade etmiş, geriye kalan öğrencilerin annelerinin<br />
meslekleri farklı gruplara dağılmıştır. Öğrencilerin % 20’si, babalarının emekli olduğunu<br />
yazıp, mesleklerini belirtmemişlerdir. Meslekleri belirtilen öğrenci cevapları
218 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
değerlendirildiğinde; baba meslekleri sırasıyla; çiftçilik, esnaflık, işçilik ve memurlukta<br />
yoğunlaşmıştır. Toplam 314 katılımcı olan araştırmada eksik görülen sayılar, söz konusu<br />
soruya yanıt vermeyen öğrencilerden kaynaklanmaktadır.<br />
Tablo 2: Okul ve Meslekle İlgili Olan Değişkenler ile Önem Taşıdığı Düşünülen Belirli<br />
Faktörlere Göre Dağılım<br />
n %<br />
Önem Verilen Seçenekler<br />
İş yaşamı 208 % 66<br />
Dikey geçiş sınavını kazanma 65 % 21<br />
Diğer 26 % 8<br />
Yanıtsız 15 % 5<br />
Toplam 314 % 100<br />
n %<br />
Mezun Olunan Lise<br />
Düz lise 245 % 78<br />
Meslek lisesi 59 % 19<br />
Diğer 8 % 2<br />
Yanıtsız 2 % 1<br />
Toplam 314 % 100<br />
Bölümle İlgili Sahip Olunan Bilgi<br />
Kolay iş bulma 32 % 10<br />
Gelişime açık bir meslek olması 99 % 31<br />
Başka bölümlere geçiş imkanı 62 % 20<br />
Diğer 3 % 1<br />
Yanıtsız 118 % 38<br />
Toplam 314 % 100<br />
Bölüm Tercihini Etkileyen Faktörler<br />
Kendi tercihi 193 % 61<br />
Tavsiyeler 93 % 30<br />
Diğer 13 % 4<br />
Yanıtsız 15 % 5<br />
Toplam 314 % 100<br />
Tablo 2’ye göre öğrencilerin % 66’sı iş yaşamının, % 21’i dikey geçiş sınavını kazanmanın<br />
kendileri için birinci derecede önem taşıdığını ifade ederken, % 8’i önem taşıyan diğer<br />
faktörleri belirtmişlerdir. Diğer grubu içinde; evlilik ve çocuk sahibi olma, KPSS sınavı,<br />
yurtdışına yerleşme ve açıktan okumaya devam etme gibi seçenekler yer almaktadır.<br />
Öğrencilerin % 78’i düz lise, % 19’u meslek lisesi, % 2’si diğer liseler mezunudur. Diğer<br />
grubunda; anadolu lisesi, süper lise, imam hatip lisesi seçenekleri bulunmaktadır.<br />
Bunların yanı sıra katılımcıların % 90’ı okudukları bölüme sınavla yerleştiklerini, sınavla<br />
yerleşenlerin % 10’u (en yüksek oran) bölümün 1. tercihi olduğunu (bunu sırasıyla 3. ve 2.<br />
tercihi olduğunu söyleyenler takip etmektedir), araştırmaya katılan tüm öğrencilerin %<br />
66’sı bölüme liseden mezun oldukları yıl yerleşemediklerini, % 65’i ise bölümde okumaya<br />
başlamadan önce bölüm hakkında bilgi sahibi olduklarını ifade etmişlerdir. Bilgi sahibi olan<br />
öğrencilerin % 31’i tercih etme nedenleri olarak gelişime açık bir meslek olmasını, % 20’si<br />
başka bölümlere geçiş imkanı barındırmasını, % 10’u kolay iş bulunmasını öne<br />
sürmüşlerdir. % 1 ile diğer grubunda yer alanlar ise, açık öğretimden başka bir bölümü<br />
tamamlamak için ideal bir bölüm olduğunu ifade etmişlerdir. Öğrencilerin % 61’i bölümün<br />
kendi tercihleri olduğunu, % 30’u tavsiyeler (aile, akraba, arkadaş, dershane, öğretmen<br />
tavsiyeleri) üzerine bölümü tercih ettiklerini belirtmişlerdir. % 4’lük diğer grubu ise;<br />
dışarıda kalmamak için tercih yaptıkları ya da yanlış veya rastgele tercihte bulundukları gibi<br />
seçeneklerde toplanmıştır. Ayrıca öğrencilerin % 37’si okuldan memnun olduklarını (% 28
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 219<br />
memnun değil, % 33 kararsız), % 63’ü bölümden memnun olduklarını (% 15 memnun<br />
değil, % 20 kararsız), % 81’i sekreterlik mesleğinde eğitimin gerekliliğine inandıklarını (%<br />
9 hayır, % 10 kararsız), % 72’si okula başladıktan sonra sekreterlik mesleği ile ilgili daha<br />
olumlu şeyler düşündüklerini (% 12 hayır, % 15 kararsız), % 76’sı sekreterlik mesleğini en<br />
iyi şekilde yapacakları konusunda kendilerine güvendiklerini (% 8 hayır, % 15 kararsız), %<br />
66’sı sekreterlik mesleğinin günümüzde önemli meslekler arasında görülmeye başlandığını<br />
(% 11 hayır, % 22 kararsız) ifade etmiştir. Toplam 314 katılımcı olan araştırmada eksik<br />
görülen sayılar, söz konusu soruya yanıt vermeyen öğrencilerden kaynaklanmaktadır.<br />
Tablo 3: Cinsiyetle İlgili Değişkenlere Göre Dağılım<br />
N %<br />
Kariyeri Öncelik Taşıması Gereken Kişi<br />
Kadın 61 % 19<br />
Erkek 69 % 22<br />
Konumu uygun olan 178 % 57<br />
Yanıtsız 6 % 2<br />
Toplam 314 % 100<br />
Meslekte “Kadına ya da Erkeğe Uygunluk” Ayrımını Doğru Bulma<br />
Evet 86 % 27<br />
Hayır 180 % 57<br />
Kararsızım 46 % 15<br />
Yanıtsız 2 % 1<br />
Toplam 314 % 100<br />
Sekreterliğin Kadınlara ya da Erkeklere Uygun Bulunması<br />
Sekreterlik kadınlara uygundur 92 % 29<br />
Sekreterlik erkeklere uygundur 2 % 1<br />
Yanıtsız 220 % 70<br />
Toplam 314 % 100<br />
Tablo 3’te de görüldüğü gibi öğrencilerin % 19’u bir tercih yapılması gerekse kadının, %<br />
22’si erkeğin, % 57’si ise konumu uygun olanın kariyerinin öncelik taşıması gerektiğini<br />
belirtmişlerdir. Öğrencilerin % 27’si meslekte “kadın-erkek ayrımı”nı doğru bulduklarını, %<br />
57’si doğru bulmadıklarını, % 15’i ise bu konuda kararsız kaldıklarını ifade etmişlerdir.<br />
Meslekte “kadın-erkek ayrımı”nı doğru bulan ya da bu konuda kararsız kalanlardan 92’si<br />
sekreterliğin kadınlara uygun olduğunu, yalnızca 2’si ise erkeklere uygun olduğunu<br />
belirtmişlerdir. Sekreterliğin erkeklere uygun olduğunu ifade eden 2 kişi, bu konuda<br />
herhangi bir gerekçe öne sürmemiştir. Sekreterliğin kadınlara uygun olduğunu belirten<br />
kişilerin bu konuda ifade ettiği nedenler arasında; mesleğin kadınlara daha çok yakışması,<br />
kadınların rahatlığı için uygun bir meslek olması, kadınların daha zarif ve kibar olması,<br />
kadınların daha düzenli ve dikkatli olması, kadınların iletişimde erkeklerden daha başarılı<br />
olması, kadınların daha fazla sorumluluk sahibi olması gibi seçenekler yer almaktadır.<br />
3.2. Çalışma Nedenleri İle İlgili Analizler<br />
Güvenilirlik analizi sonucu % 81,6 çıkan çalışma nedenlerinin orta değerden (3) farklılaşıp<br />
farklılaşmadığı, Tek Örneklem için T Testi (One Sample T Test) ile analiz edilmiştir. Tablo<br />
4, bu analiz sonuçlarını göstermektedir.<br />
Tablo 4: Çalışma Nedenlerine İlişkin Ölçek Puanları<br />
ÇALIŞMA NEDENLERİ N Ortalama Sig.<br />
Meslekte İlerleme 314 4,54 0,000<br />
Eğitime Uygun Bir İş Fırsatıyla Karşılaşma 314 4,45 0,000<br />
Ekonomik Açıdan Bağımsız Olma 314 4,44 0,000<br />
Bir Meslek ve Yeni Bir Çevre Edinme 314 4,26 0,000<br />
Ekonomik Zorunluluklar 314 4,25 0,000
220 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tüm çalışma nedenlerine ilişkin ortalamalar, orta değerden (3) anlamlı ölçüde yüksek<br />
çıkmıştır. Bununla birlikte ortalamalarına göre söz konusu nedenler; meslekte ilerleme,<br />
eğitime uygun bir iş fırsatıyla karşılaşma, ekonomik açıdan bağımsız olma, bir meslek ve<br />
yeni bir çevre edinme, ekonomik zorunluluklar şeklinde sıralanmaktadır.<br />
Tablo 5, cinsiyete göre farklılık gösteren çalışma nedenlerini ifade etmektedir.<br />
Tablo 5: Cinsiyete Göre Farklılaşan Çalışma Nedenleri<br />
Kız (N=199)<br />
Erkek (N=110)<br />
Çalışma Nedenleri Ortalama Standart Sapma Ortalama Standart Sapma<br />
Ekonomik Açıdan Bağımsız<br />
Olma<br />
4,57 0,71 4,19 0,99<br />
Bir Meslek ve Yeni Bir Çevre<br />
Edinme<br />
4,39 0,67 4,04 1,08<br />
Meslekte İlerleme 4,63 0,66 4,36 1,02<br />
Eğitime Uygun Bir İş<br />
Fırsatıyla Karşılaşma<br />
4,61 0,71 4,15 1,06<br />
Ekonomik açıdan bağımsız olma (p=0,003), bir meslek ve yeni bir çevre edinme (p=0,003),<br />
meslekte ilerleme (p=0,000) ve eğitime uygun bir iş fırsatıyla karşılaşma (p=0,000)<br />
şeklindeki dört çalışma nedeninde de kızların ortalaması erkeklerin ortalamasından anlamlı<br />
düzeyde yüksek çıkmıştır. Bu sonuç, kız öğrencilerin bu çalışma nedenlerine erkeklere göre<br />
daha fazla önem verdiğini göstermektedir.<br />
3.3. Cinsiyete Göre Farklılaşan Diğer Maddeler<br />
Öğrencilerin cinsiyeti açısından farklılık gösteren diğer maddeler ki-kare analizi ve çapraz<br />
tablolar aracılığıyla saptanmıştır.<br />
Tablo 6: Katılımcıların Önem Verdiği Seçenekler ile Cinsiyet Değişkenine İlişkin<br />
Çapraz Tablo<br />
Önem Verilen Seçenekler<br />
İş yaşamı Dikey geçiş sınavını kazanma Diğer Toplam<br />
Kız 141 (%74) 38 (%20) 12 (%6) 191<br />
Cinsiyet<br />
Erkek 62 (%60) 27 (%26) 14 (%14) 103<br />
Toplam 203 65 26 294<br />
Ankete katılan kız öğrencilerin % 74’ü iş yaşamına önem verirken, bu oran erkek<br />
öğrencilerde % 60’dır. Dikey geçiş sınavını kazanmaya önem veren erkek öğrencilerin % 26<br />
olan oranı ise, kız öğrencilerde % 20 olarak görülmektedir. Erkek öğrencilerin % 14’ü diğer<br />
seçeneklere önem verirken, kız öğrenciler arasında bu oran % 6’dır. Ki-kare analizi<br />
anlamlılık değerinin de 0,029 çıkması itibariyle iki değişken arasındaki ilişki anlamlı<br />
çıkmıştır.<br />
Tablo 7: Katılımcıların Mesleği En İyi Şekilde Yapacakları Konusunda Kendine<br />
Güvenmeleri ile Cinsiyet Değişkenine İlişkin Çapraz Tablo<br />
Sekreterlik Mesleğini En İyi Şekilde<br />
Yapabileceği Konusunda Kendine Güvenme<br />
Evet Hayır Kararsızım Toplam<br />
Kız 169 (%85) 9 (%5) 20 (%10) 198<br />
Cinsiyet<br />
Erkek 67 (%61) 16 (%15) 27 (%24) 110<br />
Toplam 236 25 47 308<br />
Kız öğrencilerin % 85’i sekreterlik mesleğini en iyi şekilde yapabilecekleri konusunda<br />
kendilerine güvenirken, bu oran erkek öğrencilerde % 61’dir. Kendisine mesleki açıdan<br />
güvenmeyen erkek öğrencilerin % 15 olan oranı ise, kız öğrencilerde % 5 olarak<br />
görülmektedir. Erkek öğrencilerin % 24’ü bu konuda kararsız kalırken, kız öğrenciler
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 221<br />
arasında kararsız olanların oranı % 10’dur. Ki-kare analizi anlamlılık değerinin de 0,000<br />
çıkması itibariyle iki değişken arasındaki ilişki anlamlı çıkmıştır.<br />
Tablo 8: Kariyeri Öncelik Taşıması Gereken Kişi ile Cinsiyet Değişkenine İlişkin<br />
Çapraz Tablo<br />
Kariyeri Öncelik Taşıması Gereken Kişi<br />
Kadın Erkek Konumu uygun olan Toplam<br />
Kız 54 (%28) 28 (%14) 112 (%58) 194<br />
Cinsiyet<br />
Erkek 4 (%4) 41 (%37) 64 (%59) 109<br />
Toplam 58 69 176 303<br />
Kız öğrencilerin % 28’i tercih yapılması gerekse kadınların kariyerinin öncelik taşıması<br />
gerektiğini düşünürken, bu oran erkek öğrencilerde % 4’tür. Erkeklerin kariyerinin öncelik<br />
taşıması gerektiğini düşünen erkek öğrencilerin % 37 olan oranı ise, kız öğrencilerde % 14<br />
olarak görülmektedir. Erkek öğrencilerin % 59’u bu konuda konumu uygun olanın<br />
kariyerinin öncelik taşıması gerektiğini düşünürken, kız öğrenciler arasında söz konusu oran<br />
% 58’dir. Ki-kare analizi anlamlılık değerinin de 0,000 çıkması itibariyle iki değişken<br />
arasındaki ilişki anlamlı çıkmıştır.<br />
4. Tartışma ve Sonuç<br />
Çalışmamızda sekreterlik mesleğinin farklı araştırmalarda yer alan yönlerinin örneklemimiz<br />
kapsamındaki durumunu incelemenin yanında literatürde çok sık rastlanmayan cinsiyet<br />
bakış açısına da ışık tutabilmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda büro hizmetleri ve<br />
yönetici asistanlığı bölümü öğrencilerinin ankete verdikleri yanıtlar çerçevesinde bir<br />
değerlendirme yapılmaktadır.<br />
Öncelikle öğrencilerin birinci derecede önem verdikleri konunun iş yaşamı olması, meslekle<br />
ilgili sahip oldukları bilgiler açısından sekreterliğin gelişime açık bir meslek olduğu<br />
yönündeki bilgilerinin ilk sırada yer alması, okudukları bölümü yüksek oranda kendi<br />
tercihleriyle seçmiş olmaları ve birbirlerine yakın değerlerde olmakla birlikte çalışma<br />
nedenleri arasında meslekte ilerleme ve eğitime uygun bir iş fırsatıyla karşılaşmanın ilk iki<br />
sırada yer alması ve ileride sahip olacakları meslekleri açısından bilinçli olduklarını ve<br />
klasik sekreterliğe nazaran çağdaş sekreterlik anlayışına daha yatkın olduklarını<br />
göstermektedir. .<br />
Bunun yanı sıra aile tiplerinin demokratik olduğunu ifade eden öğrencilerin daha yüksek<br />
oranda olması, bölümü kendi tercihleriyle seçmeleri yönündeki bulguyla paralellik<br />
göstermektedir. Bölüm ve meslek konusunda bilinçli olduklarını destekleyen diğer bulgular<br />
ise, okudukları bölüme oldukça yüksek oranda sınavla yerleşmiş olmaları ve bölümün en<br />
yüksek sayıda 1. tercihleri olması şeklindeki bulgulardır.<br />
Öğrencilerin önemli bir kısmının okudukları bölümden memnun olması ve okumaya<br />
başladıktan sonra bölüm hakkında daha da olumlu şeyler düşünmeye başlaması, gelecekte<br />
bu mesleği yapacak kişilerin yüksek motivasyon ve tatminle çalışma potansiyelini<br />
göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Öğrencilerin yine yüksek oranda mesleki<br />
anlamda kendilerine güvenmeleri ve sekreterlik mesleğinin önemli meslekler arasında<br />
görüldüğünü düşünmeleri de, mesleğin tesadüfi olarak seçildiği ve kendini yetiştirme<br />
gereğinin duyulmadığı klasik anlayıştan uzak olduklarını göstermektedir.<br />
Öğrencilerin çoğunluğunun konumu uygun olan kişinin kariyerinin öncelik taşıması<br />
gerektiği ve genel olarak mesleklerde “kadın-erkek ayrımı”nın doğru olmadığı yönündeki<br />
görüşleri, cinsiyete dayalı bir ayrımcılığı desteklemediklerini göstermektedir. Bu konuda<br />
cinsiyetçi bakış açısına yönelik tek farklılık, her iki grubun da “konumu uygun olan”<br />
seçeneğinde yoğunlaşması ile birlikte ikinci seçenek olarak kız öğrencilerin “kadının”, erkek
222 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
öğrencilerin ise “erkeğin” kariyerinin öncelik taşıması gerektiği maddesinde<br />
toplanmalarıdır. Bununla birlikte sekreterlik açısından bakıldığında; kız öğrencilerin<br />
bölümde çoğunluk olması ve çok sayıda öğrencinin sekreterliğin kadınlara uygun olduğunu<br />
belirtmesi, meslekte cinsiyete bağlı bir ayrım olduğunu ifade edebilmektedir. Benzer şekilde<br />
“ekonomik zorunluluklar” dışındaki tüm çalışma nedenlerine kız öğrencilerin daha fazla<br />
önem vermesi, yapacakları meslekle daha fazla bütünleşip hedeflerini daha net<br />
saptadıklarını gösterebilmektedir.<br />
Son olarak kızların oransal olarak iş yaşamına verdikleri önemin erkeklerden daha fazla,<br />
erkeklerin ise dikey geçiş sınavına verdikleri önemin kızlardan daha fazla olması ile kızların<br />
mesleği en iyi şekilde yapabilecekleri konusunda kendilerine duydukları güvenin oransal<br />
olarak erkeklerden daha fazla olması yönündeki bulgular; sekreterliği kız öğrencilerin daha<br />
fazla benimsediğine ilişkin bir başka örnek bulgudur.<br />
Çalışmamızda katılımcı öğrencilerin genel özelliklerine ve beklentilerine yönelik bilgilerin<br />
yanı sıra sekreterliğin kadın mesleği olduğu yönünde bulgulara rastlanmaktadır. Elde edilen<br />
bulgular ile alandaki kısıtlı literatüre katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Bununla birlikte<br />
konuyu derinlemesine inceleyen pek çok araştırmaya ihtiyaç duyulduğu da oldukça önemli<br />
bir bilimsel gerçektir. Özellikle çalışmada genel anlamda ifade edilen “sekreterlik neden<br />
kadınlara daha uygundur?” sorusuna verilen yanıtların ileriki çalışmalarda detaylı olarak<br />
incelenmesi konuyla ilgili farklı bilimsel katkıların kazanılmasına imkan verecektir.<br />
Kaynaklar<br />
Aslan, A. (2007), Lise Son Sınıf Kız Öğrencilerin Cinsiyet Rollerine İlişkin Düşünceleri,<br />
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,<br />
Ankara.<br />
Aydın, E. (2010), Üniversite Öğrencilerinin Toplumsal Cinsiyet Algısı: Hacettepe<br />
Üniversitesi Mühendislik Ve Edebiyat Fakültesi Örneği, Hacettepe Üniversitesi Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />
Demirbilek, S., “Cinsiyet Ayrımcılığının Sosyolojik Açıdan İncelenmesi”, Finans Politik &<br />
Ekonomik Yorumlar, 44(511), 2007, 12-27.<br />
Eken, H. (2005), Toplumsal Cinsiyet Olgusu Temelinde Mesleğe İlişkin Rol İle Aile İçi Rol<br />
Etkileşimi: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Kadın Subaylar, Hacettepe Üniversitesi Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.<br />
Eken, H., “Toplumsal Cinsiyet Olgusu Temelinde Mesleğe İlişkin Rol İle Aile İçi Rol<br />
Etkileşimi: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Kadın Subaylar”, Selçuk Üniversitesi Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, 2006, 247-279.<br />
Kahraman, S. D., “Kadınların Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine Yönelik Görüşlerinin<br />
Belirlenmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi, 3(1),<br />
2010, 30-35.<br />
Karabağ, A. (1997), 2000’li Yıllarda Sekreterlik, Akba Yayıncılık, İstanbul.<br />
Kocacık, F. Ve V. B. Gökkaya, “Türkiye’de Çalışan Kadınlar Ve Sorunları”, C. Ü. İktisadi<br />
Ve İdari Bilimler Dergisi, 6(1), 2005, 195-219.<br />
Kumaş, H. Ve F. Fidan, “Akademisyen Ve Tekstil İşçileri Karşılaştırması Örneğinde<br />
Çalışan Kadınların Çalışma Olgusuna Bakışları”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı<br />
50, 2005, 507-532.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 223<br />
Mayatürk, E. (2006), Çalışma Yaşamında Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık Ve Bir Uygulama,<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yönetim Ve<br />
Organizasyon Programı Yüksek Lisans Tezi, İzmir.<br />
Tutar, H., Başpınar, N. Ö. Ve M. Altınöz (2004), Sekreterlik El Kitabı-Temel Sekreterlik Ve<br />
Yönetici Asistanlığı, Seçkin Yayıncılık, Ankara.<br />
Tutar, H. (2007), Bilgi Çağı Örgütleri İçin Yönetici Asistanlığı, Seçkin Yayıncılık, Ankara.<br />
Yazan, Ü. M., “Türkiye’de Kadın Ve Sosyo-Ekonomik Analizi”, Sosyoloji Dergisi, Sayı 4,<br />
1995, 191-203.
224 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BÜROLARDA ERGONOMİK KOŞULLARIN ÇALIŞMA YAŞAMI KALİTESİNE<br />
ETKİSİ: KIRŞEHİR ÖRNEĞİ<br />
Filiz Özlem ÇETİNKAYA 1<br />
Meryem DÜĞER 2<br />
ÖZET<br />
Önceleri insanlar makine gibi düşünülmekteydi. İnsanların iş ortamında makine ile uyumuna<br />
önem verilmemekte, iyi iş çıkarabilmesi için nelere ihtiyacı olduğu göz ardı edilmekteydi.<br />
Son zamanlarda, modern yönetim anlayışlarının işletmelerin yönetiminde yer almaya<br />
başlamasıyla birlikte, yöneticiler insanların çalışma yaşamı kalitesinin nasıl artırılabileceği<br />
yönünde arayış içine girmişlerdir. Bu çalışmayla yöneticilere bu konuda ışık tutma<br />
amaçlanmaktadır.<br />
Ergonomi, insan ile çalışma ve yaşama ortamları arasındaki uyumun sağlanmasıdır. Büro<br />
çalışanları için ergonomi son derece önemlidir. Çok yoğun çalışma temposu ve birçok ofis<br />
araçları açısından ergonomi bilmek büro çalışanlarının işlerini kolaylaştıracaktır. Büro<br />
çalışanlarının insan olduğu ve çevreden etkilendiği unutulmamalıdır. Onların rahat, sağlıklı<br />
ve huzurlu bir ortamda çalışmaları sağlanmalıdır.<br />
Çalışma yaşamı kalitesi ise işletme çalışanlarının fiziksel ve psikolojik motivasyonunu<br />
arttıran bir yönetim yaklaşımıdır. Bu bağlamda çalışmamızda bürolardaki ergonomik<br />
koşulların kişilerin çalışma yaşamı kalitesine etkisi araştırılmıştır.<br />
Çalışmamızın evrenini Kırşehir ilindeki kamu kurumları oluşturmuştur. Örneklemini ise<br />
Kırşehir ilindeki kamu kurumlarında çalışanlardan rasgele seçilmiş 100 büro çalışanı<br />
oluşturmuştur. Anketlerden elde edilen bulgular SPSS programı kullanılarak analiz<br />
edilmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Ergonomi, büro çalışanı, çalışma yaşamı kalitesi<br />
1. GİRİŞ<br />
Günümüzde kurumlarda insan gücüne daha bir önem verilir olmuştur. Bunun için de daha<br />
iyi çalışma ortamları hazırlanmaya çalışılmış ve bununla ilgili yeni teknolojilerden ve<br />
bilgilerden faydalanılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda insanların çalışma ortamında daha<br />
verimli olabilmeleri için ergonomi; işiyle ilgili olan düşünceleri ve beklentileriyle ilgili<br />
olarak çalışma yaşamı kalitesi konularına önem verilmeye başlanmıştır.<br />
1.1. Ergonomi<br />
Ergonomi; iş yükü ve çalışma gücünün en iyi şekilde dengelenip, hem çalışanın sağlığını<br />
koruyan, hem de üretimin artmasını sağlayan, "insan-makine-çevre" sisteminin başarılması<br />
için biyolojik bilginin anatomi, fizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarında da uygulanmasıdır<br />
(Şimşek, 1994:8).<br />
1 Ahi Evran Üniversitesi, Çiçekdağı MYO, Öğr. Gör.<br />
2 Ahi Evran Üniversitesi, Çiçekdağı MYO, Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 225<br />
Çalışanlar işyeri ortamıyla etkileşim içindedir. Endüstrinin hızla gelişmesi bir yandan iş<br />
kazaları ve meslek hastalıklarına karşı, çalışanların korunması sorununu gündeme<br />
getirmiştir, diğer yandan da ergonomi kavramını ortaya çıkarmıştır. Çalışan bireylerin<br />
günün büyük bir kısmını işyerlerinde geçirdikleri dikkate alındığında, sağlıklarını olumsuz<br />
yönde etkileyen çeşitli faktörlerin ortadan kaldırılmasının gereği ve önemi<br />
belirginleşmektedir (Demirdiler ve Üçdoğruk, 1995:605).<br />
Ergonominin amacı, insanın doğal özelliklerine uygun olan makine ve çevre koşullarını<br />
belirleyip, gerekli önlemleri alarak insanın makineyle ve aletle çalışmadaki verimini<br />
artırmaktır (Yavuzcan ve diğ., 1987:57).<br />
Ergonominin ana hedefi; özellikle çalışma hayatının kalitesini arttırmaktır. Bu hem fiziksel<br />
hem de psikolojik şartlara bağlıdır. Ergonominin öncelikli hedeflerini aşağıdaki gibi<br />
sıralayabiliriz (Kaya, 2008:27);<br />
- İnsancıllık ve Ekonomiklik: Amaçlar göz önünde bulundurularak insana ait özelliklerin,<br />
bilgilerin, yeteneklerin ve becerilerin bilinmesi ve bunlara ait alt ve üst sınırların<br />
belirlenmesi, insana yaraşır bir iş düzenlemesinin en önemli değerlendirme ölçütleridir.<br />
- Sağlığın Korunması: Geniş anlamıyla çalışma koşullarından ileri gelen hastalıkların<br />
önlenmesi veya azaltılması anlamındadır.<br />
- İşin Sosyal Uygunluğu: İşin sosyal açıdan insana uygunluğu, insanın yaşamını toplumsal<br />
normlar içinde sürdürebileceği ortamın sağlanması ve bireyler arası ilişkilerin<br />
özendirilmesi anlamını taşır.<br />
- Teknik Ekonomiklik: İnsan-makine sisteminin fonksiyonel açıdan doğru biçimde<br />
düzenlenmesi, bu tür sistemlerin performanslarının sürekliliğinin sağlanması ve<br />
insanların sitem içinde ekonomik açıdan en doğru biçimde görevlendirilmesi anlamını<br />
taşır.<br />
1.2. Çalışma Yaşamı Kalitesi<br />
Çalışma yaşamı kalitesi kavramı, işin insanların güvenli bir ortamda yaşamlarını<br />
sürdürebilmek için gereksinimlerini karşılamaları, işgörenlerin çalıştıkları örgütlere katkı<br />
sağladıkları duygusunu edinmeleri, yeteneklerinin farkına varmaları ve yeteneklerini<br />
geliştirmelerine olanak yaratan ortamın sağlanmasını içermektedir (Özkalp ve Kırel,<br />
2001:553).<br />
Çalışma yaşamının insancıllaştırılması; işgörenin çalışma yaşamındaki konumunun,<br />
işgörenin yapısına, yetenek ve beklentilerine uygun bir düzeye ulaştırmayı amaçlamaktadır.<br />
Çalışma yaşamının insancıllaştırılması, işgöreni yapmış olduğu iş ile bütünleştirmek<br />
amacına yönelik uğraşları içermektedir (Tınar, 1996:127).<br />
Bir diğer tanımlamada; çalışma yaşamı kalitesi, çalışmayı doğrudan ya da dolaylı etkileyen<br />
tüm etkenleri içeren bir kavram olarak değerlendirilmiştir. Çalışma yaşamı kalitesini<br />
belirleyici etkenler ise; işin yapısı ve örgütlenmesi, ücretler, çalışma ortamı ve koşulları, işte<br />
kullanılan teknoloji, endüstriyel ilişkiler, katılım, iş doyumu ve motivasyon, istihdam<br />
güvencesi, sosyal adalet ve sosyal güvenlik, sürekli eğitimdir (Üstündağ, 1999:73).<br />
Çalışma yaşamı kalitesinin unsurları toplumsal, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel<br />
farklılıklar nedeniyle zamanla artma eğilimindedir. Bunlardan ilki ücrettir; miktarı, ödenme<br />
şekli ve yöntemi verimliliği etkilemektedir. İkinci olarak iş güvenliğidir; işyerinin<br />
tehlikelere karşı emin, meslek hastalıklarından, iş kazalarından arınmış bir işyeri olması<br />
çalışma yaşamı kalitesini yükseltme bağlamında önemlidir. Üçüncü olarak iş performansı<br />
gelmektedir. Örneğin çalışma dönemlerinin vardiya sistemlerinin, gece çalışmalarının işçi<br />
için en uygun biçimde düzenlenmesi; işin içeriği, stresi, çeşitliliği, zenginliği ve ergonomik
226 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
niteliği de çalışma yaşamı kalitesini etkilemektedir. Dördüncü olarak ergonomi gelmektedir.<br />
İşyerinin sıcaklığı, gürültüsü, havalandırma sistemleri, iş ortamının tozu ve genel temizliği<br />
göz önünde tutulmalıdır; asgari bir temiz işyeri sağlanmadıkça çalışma yaşamı kalitesinden<br />
bahsetme imkanı olmayacaktır. Son olarak ise çalışma süresinden bahsedilebilir. Bu konuya<br />
günlük, haftalık iş saatleri ve aynı zamanda işçinin güvencesi de dahildir (Dereli, 1991:88-<br />
89).<br />
Çalışma yaşamını kaliteli hale getirmek; iş ortamında huzurlu, güvenli, samimi çalışmayı<br />
sağlamak, verimliliği arttıran en önemli etkenlerden biridir. Verimli bir çalışma ortamı<br />
sağlayan özelliklerden bazıları şöyledir (Küçük, 1995:27-29):<br />
- Çalışanın ücreti kendi bilgisine, yeteneğine ve işin güçlülüğüne uygun ve yaşam<br />
standardına uygun olmalıdır.<br />
- İş, çalışanın çalışma yaşamı dışındaki diğer kendine gerekli yaşantı, dinlenme, eğlenme,<br />
aile ilişkileri gibi özel yaşamını etkilememelidir.<br />
- Yönetim çalışanların sosyal ortamında önyargılardan, sınıflandırmalardan kaçınılmasını<br />
sağlamalı, gerekirse sendikal ve diğer yasal faaliyetlerine yol açarak yukarı tırmanma ve<br />
seviyesini geliştirme imkanlarına kavuşturmalıdır.<br />
- Çalışma ortamı her zaman güvenli ve sağlık şartlarına sahip olmalıdır.<br />
- Çalışanlara ürettiği iş veya hizmette karsılaştığı sorunu çözümleme ve plan yapma<br />
suretiyle kapasitelerini geliştirme imkanı sağlamalıdır.<br />
- Çalışma ortamı uygun olduğu müddetçe çalışanların işe ait sorunları çözümleme ve karar<br />
verme konularında katılımına önem verilmelidir.<br />
- Verimliliğin istenilen düzeyin altında olduğunun fark edilmesi durumunda düzeltmeye<br />
yönelik faaliyetlerin kısa sürede gerçekleştirilmesi gereklidir.<br />
- İş tatmini sağlanmalıdır.<br />
- Çalışanların yetki ve sorumluluklarını arttırmak, müşteri ilişkilerini oluşturmak kaliteyi<br />
yükseltecektir.<br />
- Olaylara daha yakın olan çalışanların üretimde kalite ya da iş ilişkileri konularında<br />
doğabilecek olumsuzlukları üst kademeye aktarma ve olumlu karar alma özgürlüğü<br />
sağlanmalıdır.<br />
Sonuç olarak çeşitli kavramsal yaklaşımları da göz önüne alarak çalışma yaşamı kalitesini<br />
şu şekilde kavramsallaştırabiliriz: Çalışanların fiziksel, duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını<br />
karşılamak amacıyla ücretler, iş tatmini, motivasyon, işte kullanılan teknoloji, sosyal<br />
güvenlik, sürekli eğitim, endüstriyel ilişkiler, çalışma koşulları gibi faktörleri bütünleştirerek<br />
yabancılaşmayı engelleyen, kararların alınmasına çalışanların katılımını sağlayan ve örgüt<br />
kültüründe değişime yol açan bir olgudur (Güvenli, 2006:81-82).<br />
2. YÖNTEM<br />
Bu çalışmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır.<br />
Uygulamanın evrenini, Kırşehir ilindeki kamu kurumlarının büroları oluşturmaktadır.<br />
Örneklemini ise, bu kurumlardan rasgele seçilmiş 100 büro çalışanı oluşturmaktadır.<br />
Elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programından yararlanılarak analiz edilmiştir.<br />
Bu çalışmanın amaçlarına ulaşmak için 3 bölümden oluşan anket kullanılmıştır. İlk bölüm<br />
çalışanların demografik özelliklerine ilişkin sorulardan, ikinci bölüm ergonomi ile ilgili
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 227<br />
sorulardan ve üçüncü bölüm çalışma yaşamı kalitesi ile ilgili sorulardan oluşmaktadır. 1.<br />
bölümde seçenekli sorular, 2. ve 3. bölümdeki sorularda 5’li likert ölçeği kullanılmıştır.<br />
2. bölümdeki ergonomi ile ilgili olan sorular Gül Merve YILMAZER’in Haliç Üniversitesi<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü İç Mimarlık Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programında<br />
“Ofislerdeki Çalışma İstasyonlarının (Workstationların) Tasarımını Etkileyen Ergonomi<br />
Faktörünün İncelenmesi” konulu yüksek lisans tezinden alınmıştır.<br />
3. bölümdeki çalışma yaşamı kalitesi ile ilgi olan sorular Mahmut DEMİR’in Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalında “Konaklama<br />
İşletmelerinde Duygusal Zeka, Örgütsel Sapma, Çalışma Yaşamı Kalitesi ve İşten Ayrılma<br />
Eğilimi Arasındaki İlişkinin Analizi” konulu doktora tezinden alınmıştır.<br />
3. BULGULAR<br />
Anket sorularının analizleri sonucunda elde edilen bulgular aşağıdaki gibidir.<br />
Tablo 1: Demografik Değişkenlerin Sayısı ve Yüzdesel Dağılımı<br />
CİNSİYET<br />
Kadın 29 %29<br />
Erkek 71 %71<br />
YAŞ<br />
18-24 10 %10<br />
25-34 45 %45<br />
35-49 28 %28<br />
50 ve üzeri 12 %12<br />
Cevapsız 5 %5<br />
MEDENİ DURUM<br />
Evli 65 %65<br />
Bekar 32 %32<br />
Cevapsız 3 %3<br />
EN SON MEZUN OLUNAN OKUL<br />
Lise ve altı 35 %35<br />
Üniversite ve üstü 59 %59<br />
Cevapsız 6 %6<br />
KAÇ YILDIR ÇALIŞMA HAYATINDASINIZ<br />
1-4 yıl 18 %18<br />
5-9 yıl 34 %34<br />
10-19 yıl 21 %21<br />
20 yıl ve üzeri 21 %21<br />
Cevapsız 6 %6<br />
ŞU ANKİ İŞYERİNİZDE KAÇ YILDIR ÇALIŞIYORSUNUZ<br />
1-4 yıl 35 %35<br />
5-9 yıl 25 %25<br />
10-19 yıl 11 %11<br />
20 yıl ve üzeri 18 %18<br />
Cevapsız 11 %11<br />
KURUM İÇİNDE HANGİ KADEMEDE BULUNUYORSUNUZ<br />
Üst Kademe 15 %15<br />
Orta Kademe 59 %59<br />
Alt Kademe 16 %16<br />
Cevapsız 10 %10<br />
Tablo 1 incelendiğinde katılımcıların %71 çoğunlukla erkek olduğu ve %29 oranında kadın<br />
olduğu görülmektedir. Katılımcıların yaşlarının %45 çoğunlukla 25-34 olduğu, %28
228 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
oranında 35-49 olduğu, %12 oranla 50 ve üzeri olduğu, %10 oranla 18-24 olduğu ve %5<br />
oranla bu sorunun cevapsız bırakıldığı görülmektedir. Katılımcıların %65 çoğunlukla evli<br />
olduğu ve %32 oranında bekar olduğu ayrıca %3’ünün de bu soruyu cevapsız bıraktıkları<br />
görülmektedir. Katılımcıların %59 çoğunlukla üniversite ve üstü mezunu olduğu, %35’inin<br />
lise ve altı mezunu olduğu ve %6’sının da bu soruyu cevapsız bıraktıkları görülmektedir.<br />
Katılımcıların kaç yıldır çalışma hayatındasınız sorusuna %34 çoğunlukla 5-9 yıl olduğu,<br />
%21 oranında 10-19 yıl olduğu, %21 oranında 20 yıl ve üzeri olduğu, %18 oranında 1-4 yıl<br />
olduğu ve %6’sının da bu soruyu cevapsız bıraktıkları görülmektedir. Katılımcıların şu anki<br />
işyerinizde kaç yıldır çalışıyorsunuz sorusuna %35 çoğunlukla 1-4 yıl olduğu, %25 oranında<br />
5-9 yıl olduğu, %18 oranında 20 yıl ve üzeri olduğu, %11 oranında 10-19 yıl olduğu ve<br />
%11’inin de bu soruyu cevapsız bıraktıkları görülmektedir. Katılımcıların kurum içinde<br />
hangi kademede bulunuyorsunuz sorusuna %59 çoğunlukla orta kademe olduğu, %16<br />
oranında alt kademe olduğu, %15 oranında üst kademe olduğu ve %10’unun da bu soruyu<br />
cevapsız bıraktıkları görülmektedir.<br />
Tablo 2: Ergonomi İle İlgili Sorulara Verilen Cevapların Yüzdesel Dağılımı (%)<br />
SEÇENEKLER<br />
5 * 4 * 3 * 2 * 1 * 0 *<br />
1) Kullandığım alanın ışıklandırması yeterlidir. 31 38 15 9 5 2<br />
2)<br />
Kullandığım masa ve bilgisayar ünitesi çalışma alanım<br />
için yetersizdir.<br />
17 30 9 29 12 3<br />
3)<br />
Koltuk yüksekliğini ayarlayamadığım için rahat<br />
çalışamamaktayım.<br />
15 27 9 28 19 2<br />
4)<br />
Çalıştığım ortamın havalandırması yeterli olmayıp<br />
çalışma performansımı önemli ölçüde düşürmektedir.<br />
21 34 11 20 11 3<br />
5)<br />
Kullandığım evrak ve dosyalar için yeterli dolap ve raf<br />
bulunmamaktadır.<br />
16 25 18 25 14 2<br />
6)<br />
Gelen misafir ve ziyaretçilerim için oturma ve bekleme<br />
alanı yoktur.<br />
26 16 13 23 17 5<br />
Ofis ortamında çok yüksek volümlü ses düzeyi nedeni<br />
7) ile işimle ilgili görüşmeleri verimli düzeyde 20 18 14 31 16 1<br />
gerçekleştirememekteyim.<br />
8)<br />
Bulunduğum çalışma alanı rahat hareket etmeme<br />
olanak sağlamamaktadır.<br />
26 23 15 17 14 5<br />
9)<br />
Duvar kaplama ve boyası çalışma performansımı<br />
önemli ölçüde etkilemektedir.<br />
16 28 16 27 11 2<br />
10)<br />
Kullanmış olduğum ofis ekipman ve teçhizatları çok<br />
eski ve demodedir.<br />
16 22 24 22 12 4<br />
Kullanmış olduğum bilgisayar sistemi çok sıklıkla<br />
11) sorun yaşattığından yaptığım işleri zamanında 11 23 24 23 14 5<br />
bitirememekteyim.<br />
Çalışma alanımdaki bölme ve paneller nedeni ile<br />
12) çalışma arkadaşlarımla rahat iletişim kurmam 11 20 14 36 16 3<br />
zorlaşmaktadır.<br />
13)<br />
Kullandığımız ekipman ve malzemeler ergonomik<br />
olmadığından sıklıkla fiziki rahatsızlık yaşamaktayım.<br />
21 26 9 33 8 3<br />
14)<br />
Çalıştığım kurumda arşiv olmaması nedeni ile belge ve<br />
dosyalama yönünden düzensizlik yaşamakta ve işleri 12 20 13 31 21 3<br />
zamanında yapamamaktayım.<br />
Bazı ihtiyacım olan teçhizat ve ekipmanları rahat temin<br />
15) edemediğimden diğer çalışma arkadaşlarıma ait 20 27 17 22 10 4<br />
teçhizat ve ekipmanları kullanmaktayım.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 229<br />
16)<br />
Bulunduğumuz ortam ve alan yetersizliğinden dolayı<br />
masa ve diğer ofis malzemelerini birden fazla kişi 24 20 16 25 15 -<br />
kullanmaktadır.<br />
İhtiyacım olan ve talep ettiğim teçhizat ve ekipmanların<br />
17) temin edilmesi konusunda büyük sorunlar 16 26 9 30 13 6<br />
yaşamaktayım.<br />
* Tabloda yer alan likert seçenekleri ile ilgili açıklama:<br />
5: Tamamen Katılıyorum, 4: Katılıyorum, 3: Kararsızım, 2: Katılmıyorum, 1: Hiç Katılmıyorum, 0:<br />
Cevapsız bırakılan sorular için kullanılmıştır.<br />
Tablo 2 incelendiğinde katılımcıların kullandıkları alanın ışıklandırmasını yeterli buldukları<br />
(%69), kullandıkları masa ve bilgisayar ünitesinin çalışma alanları için çoğunlukla (%47)<br />
yetersiz diyen katılımcıların yanında diğer katılımcıların (%41) yeterli buldukları,<br />
çoğunlukla (%47) koltuk yüksekliğini ayarlayamamalarının rahat çalışmalarını<br />
engellemediği görüşünün yanı sıra diğer katılımcılara göre (%42) engellediği, çalışma<br />
ortamındaki havalandırmanın yeterli olmayıp çalışma performanslarını önemli ölçüde<br />
düşürdüğü (%55), çoğunlukla (%41) kullandıkları evrak ve dosyalar için yeterli dolap ve raf<br />
bulunmadığı görüşünün yanı sıra diğer katılımcılara göre (%39) evrak ve dosyalar için<br />
yeterli dolap ve raf bulunduğu, gelen misafir ve ziyaretçileri için oturma ve bekleme<br />
alanlarının olmadığı (%42), ofis ortamında çok yüksek volümlü ses düzeyinin işleriyle ilgili<br />
görüşmeleri verimli düzeyde gerçekleştirmelerine engel olmadığı (%47), bulundukları<br />
çalışma alanlarının rahat hareket etmelerine olanak sağlamadığı (%49), duvar kaplama ve<br />
boyamasının çalışma performanslarını önemli ölçüde etkilediği (%44), katılımcıların<br />
bazılarının kullanmış oldukları ofis ekipman ve teçhizatlarının eski ve demode olduğunu<br />
düşünürken (%38) bazılarının ise ofis ekipman ve teçhizatlarının eski ve demode olmadığını<br />
(%34) düşündüğü, ofislerde kullanılan bilgisayar programlarının sorun yaratmadığını ve<br />
işleri zamanında yetiştirebildiklerini belirten katılımcıların (%37) yanı sıra diğer<br />
katılımcıların ise (%34) bilgisayar programlarının sorun yaratması sebebiyle işleri<br />
zamanında yetiştiremedikleri, çalışma ortamındaki bölme ve paneller nedeniyle çalışma<br />
arkadaşları ile iletişim sorunu yaşamadıklarını (%52), kullanılan ekipmanlar ve<br />
malzemelerin ergonomik olmaması nedeniyle sıklıkla fiziki rahatsızlık yaşamaktayım diyen<br />
katılımcıların (%47) yanında diğer katılımcıların (%41) fiziki rahatsızlık yaşamadıkları,<br />
çalıştıkları kurumlarda arşiv olmaması nedeni ile belge ve dosyalama yönünden düzensizlik<br />
yaşanmasından ötürü katılımcıların çoğunlukla (%52) işleri zamanında bitirebildikleri,<br />
katılımcıların çoğunluğu (%47) ihtiyacı olan teçhizat ve ekipmanları rahat temin<br />
edemedikleri için diğer çalışma arkadaşlarına ait teçhizat ve ekipmanları kullandığı, çalışma<br />
ortam ve alanın yetersiz olması nedeniyle masa ve diğer ofis malzemelerinin birden fazla<br />
kişi tarafından kullanıldığını söyleyen katılımcıların (%44) yanında diğer katılımcılar (%40)<br />
masa ve diğer ofis malzemelerinin birden fazla kişi tarafından kullanılmadığını, ihtiyacı olan<br />
ve talep ettiği teçhizat ve malzemenin temin edilmesinde büyük sorunlar yaşamamaktayım<br />
(%43) diyen katılımcıların yanında diğer katılımcıların (%42) sorun yaşadıkları<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 3: Çalışma Yaşamı Kalitesi İle İlgili Sorulara Verilen Cevapların Yüzdesel<br />
Dağılımı (%)<br />
SEÇENEKLER 5 * 4 * 3 * 2 * 1 * 0 *<br />
1)<br />
İşimle ilgili potansiyelimi fark ettiğimi<br />
hissediyorum.<br />
30 48 12 8 1 1<br />
2)<br />
Yeteneklerimi kullanma ve yaratıcılığımı<br />
gösterme şansı tanınır.<br />
13 42 27 10 4 4<br />
3) Yaptığım işlerde kontrol tamamen bana aittir. 15 45 14 18 6 2<br />
4) İşyerimde takdir edildiğimi hissediyorum. 15 51 14 9 6 5
230 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
5) İşyerimde bana her konuda güvenirler. 22 53 15 3 4 3<br />
6) Yapabileceğim en uygun görevler verilir. 23 44 17 9 5 2<br />
7)<br />
Çalışma ortamım fiziksel açıdan oldukça<br />
uygundur.<br />
19 44 14 7 12 4<br />
8) Yöneticilerim fikirlerime önem verirler. 24 40 21 6 8 1<br />
9) Yaptığım işin ne olduğunu bilirim. 30 42 10 13 2 3<br />
10) Başarılarımdan dolayı ödüllendirilirim. 13 33 21 16 12 5<br />
11) Yaptığım iş özelliklerime uygundur. 21 43 23 9 3 1<br />
12)<br />
Yaptığım işte verilen sorumluluk ile yetki düzeyi<br />
aynıdır.<br />
21 44 16 11 5 3<br />
13) Çalışma ortamım her açıdan mükemmeldir. 16 34 22 17 11 -<br />
14)<br />
Her şeyi değerlendirdiğimde, iş yaşamım<br />
kalitelidir.<br />
18 48 18 9 6 1<br />
* Tabloda yer alan likert seçenekleri ile ilgili açıklama:<br />
5: Tamamen Katılıyorum, 4: Katılıyorum, 3: Kararsızım, 2: Katılmıyorum, 1: Hiç Katılmıyorum, 0:<br />
Cevapsız bırakılan sorular için kullanılmıştır.<br />
Tablo 3 incelendiğinde katılımcıların; işleri ile ilgili potansiyellerinin farkında oldukları<br />
(%78), çalışma ortamlarında yeteneklerini ve yaratıcılıklarını gösterme şansı bulabildikleri<br />
(%55), çalışma alanında yaptıkları her işte kontrolün tamamen kendilerine ait olduğu (%60),<br />
iş ortamında yaptıkları işler nedeniyle takdir edildikleri (%66), iş yerlerinde her konuda<br />
kendilerine güven duyulduğu (%75), iş paylaşımı yapılırken yapabilecekleri en uygun<br />
görevlerin verildiği (%67), çalışma ortamlarının fiziksel olarak oldukça uygun olduğu<br />
(%63), yöneticilerin kendi fikirlerine önem verdikleri (%64), yaptıkları işin niteliğinin ne<br />
olduğunun bilincinde oldukları (%72), gösterdikleri başarılar nedeniyle ödüllendirildikleri<br />
(%46), yaptıkları işlerin özelliklerine uygun olduğu (%64), verilen işlerde sorumluluk ile<br />
yetki düzeylerinin aynı olduğu (%65), çalışma ortamlarının her açıdan mükemmel olduğu<br />
(%50), iş yaşamlarının kaliteli olduğu (%66) görülmektedir.<br />
Tablo 4: Cinsiyet Değişkenine Göre Her Şey Değerlendirildiğinde İş Yaşamım<br />
Kalitelidir Düşüncesi İle İlgili Görüşleri<br />
Cinsiyet<br />
Toplam<br />
Kadın Erkek<br />
Sayı 1 0 1<br />
Cevapsız<br />
Her Şey<br />
Değerlendirildi<br />
ğinde İş<br />
Yaşamım<br />
Kalitelidir<br />
Toplam<br />
Kesinlikle<br />
katılmıyorum<br />
Katılmıyorum<br />
Kararsızım<br />
Katılıyorum<br />
Tamamen<br />
Katılıyorum<br />
Cinsiyet içindeki % 3,4% ,0% 1,0%<br />
Sayı 3 3 6<br />
Cinsiyet içindeki % 10,3% 4,2% 6,0%<br />
Sayı 3 6 9<br />
Cinsiyet içindeki % 10,3% 8,5% 9,0%<br />
Sayı 6 12 18<br />
Cinsiyet içindeki % 20,7% 16,9% 18,0%<br />
Sayı 11 37 48<br />
Cinsiyet içindeki % 37,9% 52,1% 48,0%<br />
Sayı 5 13 18<br />
Cinsiyet içindeki % 17,2% 18,3% 18,0%<br />
Sayı 29 71 100<br />
Cinsiyet içindeki % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
Tablo 4 incelendiğinde en belirgin farkın Katılıyorum kategorisinde olduğu gözlenmektedir.<br />
Buradaki verilerden iş yaşamının kaliteli olduğunu düşünenlerin %52,1 oranıyla erkek<br />
olduğu, Katılmıyorum kategorisinde ise en belirgin farkın %10,3 ile kadın olduğu<br />
görülmektedir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 231<br />
Tablo 5: Yaş Değişkenine Göre Kullanılan Ekipman ve Malzemelerin Ergonomik<br />
Olmamasından Sıklıkla Fiziki Rahatsızlık Yaşama İle İlgili Görüşleri<br />
Yaş<br />
50 ve Toplam<br />
Cevapsız 18-24 25-34 35-49<br />
üzeri<br />
Sayı 1 1 1 0 0 3<br />
Cevapsız<br />
Kullanılan<br />
Ekipman ve<br />
Malzemelerin<br />
Ergonomik<br />
Olmamasından<br />
Dolayı Sıklıkla<br />
Fiziki<br />
Rahatsızlık<br />
Yaşamaktayım<br />
Toplam<br />
Yaş içindeki % 20,0% 10,0% 2,2% ,0% ,0% 3,0%<br />
Kesinlikle Sayı 1 1 3 3 0 8<br />
katılmıyorum Yaş içindeki % 20,0% 10,0% 6,7% 10,7% ,0% 8,0%<br />
Sayı 2 2 15 10 4 33<br />
Katılmıyorum<br />
Yaş içindeki % 40,0% 20,0% 33,3% 35,7% 33,3% 33,0%<br />
Kararsızım<br />
Sayı 0 2 4 3 0 9<br />
Yaş içindeki % ,0% 20,0% 8,9% 10,7% ,0% 9,0%<br />
Katılıyorum<br />
Sayı 1 2 11 6 6 26<br />
Yaş içindeki % 20,0% 20,0% 24,4% 21,4% 50,0% 26,0%<br />
Tamamen Sayı 0 2 11 6 2 21<br />
Katılıyorum Yaş içindeki % ,0% 20,0% 24,4% 21,4% 16,7% 21,0%<br />
Sayı 5 10 45 28 12 100<br />
Yaş içindeki % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%<br />
Tablo 5 incelendiğinde en belirgin farkın Katılıyorum kategorisinde olduğu gözlenmektedir.<br />
Buradaki verilerden fiziki rahatsızlık yaşadığını düşünenlerin %50 oranıyla 50 yaş ve üzeri<br />
olduğu, Katılmıyorum kategorisinde ise en belirgin farkın %35,7 ile 35-49 yaşları arasında<br />
olduğu görülmektedir.<br />
Tablo 6: En Son Mezun Olunan Eğitim Kurumuna Göre Kullanmış Olunan Ofis<br />
Ekipman ve Teçhizatlarının Çok Eski ve Demode Oluşuyla İlgili Görüşleri<br />
En Son Mezun Olunan<br />
Eğitim Kurumu<br />
Toplam<br />
Lise ve Ünv. ve<br />
Cevapsız<br />
altı üstü<br />
Sayı 0 2 2 4<br />
Cevapsız<br />
Kesinlikle<br />
Kullanmış katılmıyorum<br />
Olunan Ofis<br />
Katılmıyorum<br />
Ekipman ve<br />
Teçhizatlar<br />
Kararsızım<br />
Çok Eski ve<br />
Demode<br />
Katılıyorum<br />
Toplam<br />
Tamamen<br />
Katılıyorum<br />
Mezuniyet içindeki % ,0% 5,7% 3,4% 4,0%<br />
Sayı 0 2 10 12<br />
Mezuniyet içindeki % ,0% 5,7% 16,9% 12,0%<br />
Sayı 2 3 17 22<br />
Mezuniyet içindeki % 33,3% 8,6% 28,8% 22,0%<br />
Sayı 2 7 15 24<br />
Mezuniyet içindeki % 33,3% 20,0% 25,4% 24,0%<br />
Sayı 1 10 11 22<br />
Mezuniyet içindeki % 16,7% 28,6% 18,6% 22,0%<br />
Sayı 1 11 4 16<br />
Mezuniyet içindeki % 16,7% 31,4% 6,8% 16,0%<br />
Sayı 6 35 59 100<br />
Mezuniyet içindeki % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%<br />
Tablo 6 incelendiğinde en belirgin farkın Tamamen katılıyorum kategorisinde olduğu<br />
gözlenmektedir. Buradaki verilerden kullanmış olduğu ofis ekipman ve teçhizatlarının çok<br />
eski ve demode olduğunu düşünenlerin %31,4 oranıyla lise ve altı mezunu olduğu,<br />
Kesinlikle katılmıyorum kategorisinde ise en belirgin farkın %16,9 ile üniversite ve üstü<br />
mezunu olduğu görülmektedir (Burada en yüksek değer %33,3 ile katılmıyorum ve<br />
kararsızım kategorilerindedir. Ancak en son mezun olunan eğitim kurumu cevapsız<br />
bırakıldığından bu değerler değerlendirmeye alınmamıştır).
232 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Korelasyon katsayısının (r) değerine göre korelasyonun derecesi hakkında aşağıdaki<br />
yorumlar yapılabilir (www.fikretgultekin.com):<br />
Kuvvetli (-) Orta (-) Zayıf (-) Zayıf (+) Orta (+) Kuvvetli (+)<br />
-1 ≤ r < -0,9 -0,9 ≤ r < -0,5 -0,5 ≤ r < 0 0 < r ≤ 0,5 0,5 < r ≤ 0,9 0,9 < r ≤ 1<br />
Tablo 7: Ofis Ortamında Çok Yüksek Volümlü Ses Düzeyi Nedeni İle İşimle İlgili<br />
Görüşmeleri Verimli Düzeyde Gerçekleştirememekteyim Değişkeni İle Çalışma<br />
Ortamım Her Açıdan Mükemmeldir Değişkeni Arasındaki İlişki<br />
Ofis Ortamında Çok<br />
Yüksek Volümlü Ses Pearson<br />
Düzeyi Nedeni İle İşimle Correlation (r)<br />
İlgili Görüşmeleri<br />
Verimli Düzeyde<br />
Gerçekleştirememekteyi<br />
m Değişkeni<br />
Çalışma Ortamım Her Pearson<br />
Açıdan Mükemmeldir Correlation (r)<br />
Değişkeni<br />
Ofis Ortamında Çok Yüksek<br />
Volümlü Ses Düzeyi Nedeni İle<br />
İşimle İlgili Görüşmeleri Verimli<br />
Düzeyde<br />
Gerçekleştirememekteyim<br />
Değişkeni<br />
Çalışma Ortamım<br />
Her Açıdan<br />
Mükemmeldir<br />
Değişkeni<br />
1 -,245<br />
N 100 100<br />
-,245 1<br />
N 100 100<br />
Tablo 7 incelendiğinde r=-0,245 ile ofis ortamında çok yüksek volümlü ses düzeyinin işle<br />
ilgili görüşmeleri verimli düzeyde gerçekleştirilmesiyle çalışma ortamının her açıdan<br />
mükemmel olduğu düşüncesi arasında zayıf düzeyde negatif bir ilişki olduğu söylenebilir.<br />
Tablo 8: Kullandığım Alanın Işıklandırması Yeterlidir Değişkeni İle Çalışma Ortamım<br />
Fiziksel Açıdan Oldukça Uygundur Değişkeni Arasındaki İlişki<br />
Çalışma Ortamım<br />
Kullandığım Alanın<br />
Fiziksel Açıdan<br />
Işıklandırması<br />
Oldukça Uygundur<br />
Yeterlidir Değişkeni<br />
Değişkeni<br />
Kullandığım Alanın Pearson<br />
1 ,137<br />
Işıklandırması Yeterlidir Correlation (r)<br />
Değişkeni<br />
N 100 100<br />
Çalışma Ortamım Fiziksel Pearson<br />
,137 1<br />
Açıdan Oldukça Uygundur Correlation (r)<br />
Değişkeni<br />
N 100 100<br />
Tablo 8 incelendiğinde r=0,137 ile kullanılan alanın ışıklandırmasının yeterli oluşuyla<br />
çalışma ortamlarının fiziksel açıdan uygunluğu arasında zayıf düzeyde pozitif bir ilişki<br />
olduğu söylenebilir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 233<br />
Tablo 9: Bazı İhtiyacım Olan Teçhizat ve Ekipmanları Rahat Temin Edemediğimden<br />
Diğer Çalışma Arkadaşlarıma Ait Teçhizat ve Ekipmanları Kullanmaktayım<br />
Değişkeni İle Her Şeyi Değerlendirdiğimde İş Yaşamım Kalitelidir Değişkeni<br />
İhtiyaç Bulunan<br />
Ekipmanların Temin<br />
Edilemeyip Ortak<br />
Kullanılması<br />
Her<br />
Şeyi<br />
Değerlendirdiğimde İş<br />
Yaşamım Kalitelidir<br />
Değişkeni<br />
Pearson<br />
Correlation (r)<br />
Arasındaki İlişki<br />
İhtiyaç Bulunan<br />
Ekipmanların Temin<br />
Edilemeyip Ortak<br />
Kullanılması<br />
Her Şeyi<br />
Değerlendirdiğimde İş<br />
Yaşamım Kalitelidir<br />
Değişkeni<br />
1 ,101<br />
N 100 100<br />
Pearson<br />
Correlation (r)<br />
,101 1<br />
N 100 100<br />
Tablo 9 incelendiğinde r=-0,101 ile ihtiyaç bulunan ekipmanların temin edilemeyip ortak<br />
kullanılmasıyla her şey değerlendirildiğinde iş yaşamının kaliteli olması arasında zayıf<br />
düzeyde pozitif bir ilişki olduğu söylenebilir.<br />
4. TARTIŞMA VE SONUÇ<br />
“Bürolarda Ergonomik Koşulların Çalışma Yaşamı Kalitesine Etkisi: Kırşehir Örneği”<br />
konulu bu çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:<br />
Ankete katılanların çoğunluğunun erkek (%71) olduğu, çoğunlukla (%45) 25-34 yaş<br />
aralığında ikinci sırada (%28) 35-49 yaş aralığında oldukları, çoğunlukla (%65) evli<br />
oldukları, çoğunlukla (%59) üniversite ve üstü mezunu oldukları, çoğunlukla (%34) 5-9<br />
yıldır çalışma hayatında oldukları, çoğunlukla (%35) 1-4 yıldır şu anki işyerlerinde<br />
çalıştıkları, çoğunlukla (%59) orta kademe büro çalışanı oldukları gözlenmiştir.<br />
Anketlerin analizi sonucunda ergonomi ile ilgili sorularda katılma ve katılmama<br />
oranlarının birbirlerine oldukça yakın oldukları gözlenmiştir. Bu durum, aynı ortamdaki<br />
büro çalışanlarının çalışma ortamlarını birbirlerinden farklı algıladıkları sonucunu ortaya<br />
çıkmıştır. Bu sonucu birbirine yakın oranlarda olan iki yaş grubunun (%45 ile 25-34 yaş ve<br />
%28 ile 35-49 yaş) etkilediği düşünülebilir.<br />
Ofis ortamındaki ses düzeyinin işle ilgili yapılan telefon görüşmelerini büyük oranda<br />
engellemediği görülmüştür.<br />
Çalışma alanlarının çoğunlukla rahat hareket etmelerine olanak sağlamadığı<br />
görülmüştür. Büro çalışanlarının işlerini daha kolay yapabilmeleri için yaptıkları işin<br />
niteliğine göre yeterli alanın ayrılması sağlanmalıdır.<br />
Kullanılan ekipman ve malzemelerin eski ve demode olması, ergonomik olmamasını<br />
beraberinde getirmiş bu nedenle fiziki rahatsızlıkların yaşandığı görülmüştür.<br />
Çalışma alanlarında yeteri kadar teçhizat ve ekipman olmamasına rağmen bu<br />
malzemelerin temin edilmesinde sorunlar yaşamadıkları görülmüştür. Ayrıca ofisteki masa<br />
ve ofis malzemelerinin birden fazla kişi tarafından kullanıldığı görülmüştür.<br />
Erkek katılımcıların, her şey değerlendirildiğinde iş yaşamlarının kaliteli olduğu<br />
görüşüne kadın katılımcılardan daha fazla katıldıkları görülmüştür.<br />
Kullanılan ekipman ve malzemelerin ergonomik olmamasından dolayı sıklıkla fiziki<br />
rahatsızlık yaşayanların daha çok 50 yaş ve üstü katılımcılar oldukları görülmüştür. İleriki<br />
yaşlarda büro malzemelerinin insanlar üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu düşünülebilir.
234 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ofiste kullanılan ekipman ve teçhizatların çok eski ve demode olduğunu daha çok lise ve<br />
altı mezunları düşünmektedirler. Lise ve altı mezunlarının alt kademelerde çalıştıkları<br />
düşünülecek olursa kurum içindeki eskiyen ekipmanın onlara tahsis edildiği ve bu konuda<br />
onların rahatsızlık yaşadıkları düşünülebilir.<br />
5. KAYNAKÇA<br />
Demirdiler, S. Ve Ş. Üçdoğruk (1995), İş Kazaları Ve Ergonomi, Milli Prodüktivite<br />
Yayınları, İstanbul.<br />
Dereli, T. (1991), “Verimli Bir Çalışma Ortamı Yaratan Faktörler Ve Özellikleri”,<br />
Verimlilik Ve Çalışma Hayatının Kalitesinin Geliştirilmesi Sempozyumu, Milli Prodüktivite<br />
Merkezi Yayınları, No:442, Ankara.<br />
Kaya, S. (2008), “Ergonomi Ve Çalışanların Verimliliği Üzerine Etkileri”, İzmir Ticaret<br />
Odası Ar&Ge Bülten Ağustos-Kurumsal.<br />
Küçük, B. (1995), “Yöneticinin Verimli Çalışma Stratejileri”, Verimlilik Dergisi, Mpm<br />
Yayınları, Ekim-Aralık 1995/1.<br />
Güvenli, F. G. (2006). “Yeni Teknolojilerin Çalışma Yaşamı Kalitesi Üzerindeki Etkileri”,<br />
Dokuz Eylül Ünv. Sosyal Bilimler Ens. Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri İlişkileri Anabilim<br />
Dalı İnsan Kaynakları Programı Yüksek Lisans Tezi, İzmir.<br />
Özkalp, E., Kırel, Ç. (2001), Örgütsel Davranış, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık Ve<br />
Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayın No:149, Eskişehir.<br />
Şimşek, M. (1994), Mühendislikte Ergonomik Faktörler, Mpm Yayınları, Ankara.<br />
Tınar, M. Y. (1996), Çalışma Psikolojisi, İzmir.<br />
Üstündağ, N. (1999), “Akıllı Binaların Tesis Yönetimi Ve İş Yaşamı Kalitesi Üzerindeki<br />
Etkileri”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
İstanbul.<br />
Yavuzcan, G., A. İ. Acar Ve A. Çolak (1987), “İnsanın İş Yapabilme Yeteneğinin Bisiklet<br />
Ergonomisi Yöntemiyle Belirlenmesi”, Milli Prodüktivite Merkezi Verimlilik Dergisi. 1 (4),<br />
57.<br />
www.fikretgultekin.com
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 235<br />
BÜRO ERGONOMİSİNİN ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİ VE İŞ VERİMİNE ETKİSİ<br />
Sevim ÇEVEN 1<br />
Kezban ÖZER 2<br />
ÖZET<br />
Çağdaş işletmecilik anlayışı, insan öğesini örgütün vazgeçilmez bir parçası olarak kabul<br />
eder. Hatta örgüt çalışanları “iç müşteri” olarak görülür. Modern yönetim anlayışında<br />
çalışanlar işletmenin en önemli parçasıdır. Onların motive olması, rahat bir ortamda<br />
çalışmaları, iş verimine de doğrudan etki eder.<br />
Bürolar, kurum ya da kuruluşların hizmet alanları kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin<br />
yürütüldüğü mekanlardır. Büroların fiziksel ortamlarının düzeni; çalışan sağlığına,<br />
psikolojisine ve iş verimine olan etkisinden dolayı çok önemlidir. Bürolarda yapılan<br />
çalışmaların verimli ve kaliteli olmasında en önemli faktörlerden biri de fiziki çevredir.<br />
Çalışanlar zamanlarının büyük bir kısmını bürolarda geçirmektedir. Bu nedenle büroların,<br />
çalışanların rahat edeceği bir şekilde düzenlenmesi, ergonomik unsurlara uygun olması<br />
gerekir.<br />
Ergonomi, çalışanların işe motive olmasında ve iş veriminin artmasında önemli bir araçtır.<br />
Ergonomi bilimi, çalışanın daha rahat bir ortamda çalışmasını öngörür.<br />
Çalışma ortamındaki renk seçimi, oturma düzeni, kullanılan araç ve gereçler, mobilyalar,<br />
havalandırma sistemi, ısı, nem, aydınlatma gibi hususlar çalışma psikolojisi ve çalışanın iş<br />
verimliliğini doğrudan etkilemektedir.<br />
Bu çalışmanın amacı, büro ergonomisinin çalışma psikolojisine ve iş verimine etkisini<br />
incelemektir.<br />
Bu çalışmada, literatür taraması yapılarak bu konuda yayınlanmış makaleler ve diğer<br />
bilimsel kaynaklardan yararlanılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Büro, Ergonomi, Çalışma Psikolojisi, İş Verimi<br />
1 GİRİŞ<br />
Günümüz modern dünyasında çalışanların pek çoğu çalışma ortamları ve koşulları açısından<br />
çeşitli problemlerle karşılaşmaktadırlar. Bunlar, çalışanların beden sağlığını, ruh sağlığını ve<br />
iş verimliliklerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle çalışma ortamlarının ve koşullarının<br />
çalışanlara uygun, onların işlerini rahatlıkla yapabilecekleri bir şekilde düzenlenmiş olması<br />
gerekir. Yani çalışma ortamları ergonomik unsurlar dikkate alınarak düzenlenmelidir.<br />
Ergonomi, çalışan ile işi arasında uyum sağlayan, iş verimi ve performansı üzerinde etkili<br />
olan bir disiplindir, bilim dalıdır.<br />
Günümüzde işletmeler ergonomi kavramına önem vermektedirler. Çalışma ortamı olan<br />
büroları düzenlerken ergonomik unsurlar dikkate alınmaktadır. Bu sayede çalışanın<br />
1 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör. ,<br />
2 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör. ,
236 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
verimliliği ve performansı artmakta, iş gücü kayıpları da en aza inmektedir. Ayrıca fiziksel<br />
olarak rahat bir ortamda çalışmak, işe olan uyum ve iş doyumunu artırarak çalışanların iş<br />
psikolojilerini de olumlu etkilemektedir. Ergonomik unsurların dikkate alınması, bundan<br />
dolayı gerçekleşen iş kazalarının önlenmesinde de etkilidir.<br />
Ergonomi kavramı, geniş bir alanı kapsamaktadır. Çalışma birimlerinin çalışan özelliklerine<br />
göre düzenlenmesi, çalışma ortamı koşullarının (aydınlatma, gürültü, havalandırma, ısı,<br />
nem, toz, titreşim vb. unsurlar) yapılan işe ve çalışanlara göre düzenlenmesi ergonomi<br />
kapsamına girmektedir. Ergonomi bilimi gün geçtikçe ülkemizde yaygınlaşmakta ve bu<br />
konuda pek çok araştırma yapılmaktadır. Bu sayede ergonominin insan sağlığı ve psikolojisi<br />
üzerindeki önemi de anlaşılmaktadır.<br />
Yapılan araştırmalar, insanların ergonomik unsurlar dikkate alınarak düzenlenen bir ortamda<br />
kolay motive olabildiğini, performanslarının arttığını, daha az yorulduklarını ve çalışma<br />
koşullarından doğan rahatsızlıklardan daha az şikayetçi olduklarını ortaya çıkarmıştır.<br />
2 Çalışma Ortamı Olarak Bürolar<br />
Bürolar, kurum ya da kuruluşların hizmet alanları kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin<br />
yürütüldüğü mekanlardır. Çalışanlar, günün büyük bir kısmını bu mekanlarda geçirmektedir.<br />
Bu nedenle bu alanların fiziksel ve psikolojik düzeni, tasarımı çalışanların rahat çalışması<br />
açısından çok önemlidir.<br />
Günümüzde hızla ilerleyen teknoloji ve beraberinde getirdiği olanaklar sayesinde bürolarda<br />
mekana bağımlılık ortadan kalkmaya başlamıştır. Sanal bürolar, ev bürolar işlerin rahatlıkla<br />
yürütülebildiği büro çeşitleri arasına girmiştir.<br />
Çalışma hayatının yoğun temposu içinde gittikçe çeşitlenen, artan işlerin görüldüğü bürolar,<br />
günümüzde modern dizaynları ile çalışanlara rahat, kolay, pratik bir şekilde çalışma imkanı<br />
sunmaktadır.<br />
3 Ergonominin Tanımı Ve Amacı<br />
Ergonomi, eski Yunanca’da iş anlamına gelen “ergon” ve “doğal yasa ve düzen” anlamına<br />
gelen “nomos” kelimelerinden türetilmiş “iş yasası” anlamına gelen bir kavramdır.<br />
Ergonomi, insan faaliyetlerinin işe, aletlere, üretim sistemlerine ve çalışma ortamına, etkili<br />
bir uyum sağlaması anlamına gelmektedir (Işıl, 1991: 6).<br />
Ergo = iş, Nomos = Bilim (Yasalar), Ergonomi = İŞBİLİM (Yunanca) 1949 yılında<br />
İngiltere’de bu isim ortaya atılmıştır.<br />
ABD’de Human Factor Engineering (İnsan Mühendisliği)<br />
İngiltere’de Applied Pyschology<br />
İskandinav Ülkelerinde Bio-technology<br />
Almanya’da Arbeit Phssiology.<br />
Ergonomi Araştırma Derneği tarafından ergonomi; “çalışanlarla işleri, araç-gereçleri ve<br />
çevre arasındaki ilişkileri, özellikle anatomik, fizyolojik ve psikolojik açıdan bu ilişkilerde<br />
ortaya çıkan problemlerle ilgili çalışmalar” olarak tanımlamaktadır. Bu iki kısımdan oluşan<br />
tanımın her iki kısmı da bilim ve teknolojiyi kapsamaktadır (Shackel, 1984: 9).<br />
Ergonomi çalışanın işe motive olmasında ve iş veriminin artmasında önemli bir araçtır.<br />
Ayrıca ergonomi bilimi çalışanın daha rahat ve daha az yorularak çalışmasını sağlar.<br />
Ergonominin doğru uygulanması iş kazası ve meslek hastalıklarının da önemli ölçüde düşüş<br />
göstermesine neden olur.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 237<br />
Ergonomi çalışanlar açısından gerçekten önem taşıyan bir bilim dalıdır. İnsan ile araç<br />
arasındaki uyumun sağlanması, çalışma yerlerinin çalışanların özelliklerine göre<br />
düzenlenmesi daha önce de belirtildiği gibi iş verimi ve motivasyonu üzerinde son derece<br />
etkilidir. Çalışanların yaptıkları iş, vücut ölçüleri, çalışma sırasında kullandıkları alanlar<br />
birbirinden farklıdır, aynı olması beklenemez. İşte ergonomi bu uyumsuzluğu dengeleyen<br />
bir bilim dalıdır. Aksi takdirde çalışma hayatında ergonomik unsurlar dikkate alınmazsa<br />
birçok olumsuzluklarla karşılaşılır.<br />
Ergonomi, anatomi, fizyoloji ve psikoloji bilimlerine ait bilgilerin uygulanmasıyla insan ile<br />
iş çevresi ve kullandığı donanım arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ergonominin<br />
amacı, verimlilik ve etkinlik bakımından insan-sistem optimumunu elde etmektir. Bunun<br />
için sistem ve çevre üzerinde çalışmalar yapılarak işin işgörene uyumu sağlanmaya çalışılır.<br />
Doğal olarak insanın işe uyum sağlaması da aynı derece önemlidir (Tengilimoğlu ve Tutar,<br />
2009: 143).<br />
Ergonominin amacı, makineli bir üretim sisteminde çalışanın sağlığını koruyarak<br />
güvenliğini sağlamak; yapılan işin nicelik ve niteliğini artırmaktır. Çok disiplinli bir bilim<br />
dalı olması; insan sağlığı ile ilgili olarak hekimleri, makine tasarımı ile ilgili olarak<br />
mühendisleri, maliyet ile ilgili olarak ekonomistleri ilgilendirir (Sabancı, 1989: 13).<br />
Ergonominin birinci amacı insan - makine birleşiminin verimliliğini ve iş güvenliğini<br />
arttırmaktır. Çalışmanın yöntemli bir şekilde düzenlenmesini amaçlayan ergonomi aynı<br />
zamanda insanın kullandığı araç ve makinelerin yaptığı işin insanın özelliklerine uygun<br />
olmasını sağlamaya yöneliktir. Ergonominin uğraş alanları (http://www.ergonomi.itu.<br />
edu.tr/ergonomi.html):<br />
İnsan - makine sistemine ilişkin fiziksel konular<br />
İnsan – makine sistemine ilişkin kavramsal konular<br />
İş yeri tasarımı ve iş alanı yerleşimi<br />
Fiziksel çevre<br />
Psikolojik çevre<br />
Görev tasarımı seçme, eğitme.<br />
Ergonomik önlemler çalışanların fiziksel bütünlüğünün korunmasının yanı sıra onların<br />
fizyolojik ve psikolojik yeteneklerini en iyi şekilde kullanabilecekleri çalışma ortamını<br />
sağlamayı amaçlamaktadır. Ergonomik açıdan çalışma ortamlarının düzenlenmesine ilişkin<br />
olarak bazı hususlara dikkat edilmelidir;<br />
Çalışma alanlarında kullanılan araç-gereçlerin ve malzemelerin belirli bir yerde<br />
depolanması,<br />
Malzeme ve araçların iş akışının sırasına uygun olarak yerleştirilmesi,<br />
Geçitlerin, çalışanların ve araçların geçişine ve de acil olaylarda kullanılmaya olanak<br />
verecek genişlikte yapılması,<br />
Pencere yüzeylerinin taban alanının % 17’sinden az olmayacak bir genişlikte<br />
tutulması,<br />
Her çalışana en az 2 metrelik serbest bir alan sağlanması,<br />
Çalışma alanlarının tavan yüksekliğinin 3 metreden az olmaması gerekmektedir<br />
(Küçükçirkin, 1988: 267).
238 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
4 Bürolarda Fiziksel Şartların Ergonomik Unsurlara Göre Düzenlenmesi<br />
Büroların fiziksel şartlarının ergonomik unsurlara göre düzenlenmesi çalışanların<br />
verimliliğini, iş tatminini ve sağlığını etkilemektedir. Bürolarda düzenlenmesi gereken<br />
başlıca fiziksel şartlar şunlardır; aydınlatma, ısı, nem ve havalandırma, ses ve gürültü.<br />
4.1 Aydınlatma<br />
Bürolarda her türlü işlemin kusursuz yapılabilmesi ve en önemlisi de çalışanların göz<br />
sağlığının korunması iyi bir aydınlatma tekniğine bağlıdır. Aynı zamanda iyi bir aydınlatma<br />
üretimi hızlandırır. Ergonomik olmayan bir aydınlatma ise, göz bozukluklarına, kazalara,<br />
malzeme israfına, üretimin yavaşlamasına ve çalışanların verimliliğinin azalmasına neden<br />
olur (Battaloğlu, 1988: 68).<br />
Aydınlatma çalışanın yaşına ve yaptığa işe uygun olmalıdır. 21 yaşındaki bir çalışan ile 55<br />
yaşındaki bir çalışanın ihtiyaç duyduğu aydınlatma miktarları farklıdır. Aynı zamanda<br />
aydınlatmanın yönü, mesafesi, derecesi de yapılan işe göre ayarlanmalıdır. Aksi takdirde<br />
göz yorgunluğu gibi sağlıkla ilgili sorunlara ve performans düşüklüğüne neden olmaktadır.<br />
Çalışma ortamlarını aydınlatmada iki yol kullanılmaktadır; doğal ve yapay aydınlatma.<br />
Doğal aydınlatma masrafsızdır, bürolarda gün ışığından faydalanır. Bu nedenle büroların bu<br />
unsura dikkat edilerek dizayn edilmesi gerekir. Doğal aydınlatmanın mümkün olmadığı<br />
yerlerde yapay aydınlatmadan faydalanılır; bunlar da beyaz ışık veren florasan ve civalı<br />
ampuldür.<br />
Aydınlatma ile verimlilik arasında çok yakın bir ilişki vardır. İyi aydınlatma verimi<br />
arttırırken, kötü aydınlatma göz yorgunluğuna neden olarak verimi önemli ölçüde düşürür.<br />
Özellikle iyi görmenin önemli olduğu ince işlerin uzunca bir süre yapıldığı bürolarda, görme<br />
kolaylığına önem vermek ve bu rahatlığı sağlayacak tüm aydınlatma ilkelerini<br />
gerçekleştirmek yararlı olacaktır (Su, 2001: 195).<br />
4.2 Isı, Nem ve Havalandırma<br />
İnsanlar, beden iç ısısında değişikliklere sebep olabilecek iş yeri, genel çevre ya da iklim<br />
değişikliklerine pek dayanıklı değildirler (M. Tuna ve A. Tuna, 2009: 69). Fazla sıcaklık<br />
çalışanlarda durgunluk ve tembelliğe, fazla soğuk ise vücut hareketlerini azaltarak çalışma<br />
hızının düşmesine neden olmaktadır. Çalışanlar kendilerini rahat hissettikleri çalışma<br />
ortamlarında verimli çalışabilirler. Eğer çalışma ortamında ısı sorunu varsa bu durum<br />
çalışanların verimliliğini, iş tatminini ve sağlığını olumsuz etkileyecektir.<br />
Isıdan sonra çalışanları etkileyen bir diğer unsur da ortamdaki nemdir. Isının yüksek olduğu<br />
durumlarda nem olumsuz etki yapmaktadır.<br />
Nemin çalışan üzerindeki etkileri, ortam ısısına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Nemin<br />
yüksek olması, çalışanın fiziki ve ruhi bakımdan yorgun hale gelmesine, terlemesine,<br />
solunumun sıklaşmasına, kalp atışlarının hızlanmasına, yüzde kızarma ve baş dönmesine<br />
sebep olmaktadır (Arıcı, 1999: 193).<br />
Çalışılan yerin nem oranı fazlaysa ve ortam ısısı da yüksekse ter buharlaşması önemli<br />
ölçüde azalmakta ve sıcaklığa dayanma güçleşmektedir. Nem oranının düşük olması ise<br />
solunum yolları dokusunda tahriplere, kronik öksürüklere ve solunum yollarının kurumasına<br />
bağlı olarak da konuşma güçlüklerine neden olmaktadır (Hayta, 2007: 24).<br />
Çalışma ortamlarının havalandırılması da oldukça önemlidir. Çalışanların yaptıkları işin<br />
niteliğine göre belli bir süre aynı ortamda bulunmaları gerekmektedir. Özellikle kalabalık<br />
bürolarda soluma yoluyla içerideki oksijen miktarı azalır. Dolayısıyla temiz havaya,<br />
oksijene ihtiyaç duyulur. Bu nedenle iyi bir havalandırma sisteminin olması gerekir. Kapı ve
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 239<br />
pencereler doğal havalandırmadır, belli aralıklarla açılarak çalışma ortamının<br />
havalandırılması gerekir. Klimalar, vantilatörler ise yapay havalandırmadır. Havalandırma<br />
sırasında çalışanların kendilerine dikkat etmeleri, sağlıklarını olumsuz etkileyebilecek<br />
durum ve hareketlerden kaçınmaları gerekmektedir. Aksi takdirde çalışanlarda boyun<br />
tutulması, baş ağrısı, burun tıkanıklığı gibi sağlık problemleri oluşabilir. Bu da iş veriminin<br />
düşmesine neden olabilir.<br />
4.3 Ses ve Gürültü<br />
Ses, hava basıncındaki dalgalanmaların kulaktaki etkisinden ileri gelen bir duygudur.<br />
Gürültü ise genellikle istenmeyen ses olarak ifade edilmektedir. Herhangi bir cismin veya<br />
kaynağın titreşimi sonucu ses ortaya çıkar (Tengilimoğlu ve Tutar, 2009: 161).<br />
İş yerlerinde, sokakta, evde katlanmak zorunda kaldığımız gürültü, ulaştığı boyutlar<br />
açısından akustik kirlilik veya ses işkencesi olarak ifade edilmekte ve etkileri işitme<br />
kayıpları ile sınırlanamamaktadır. İnsanlar için asıl korkulacak olan, gürültüye bağlı işitme<br />
bozukluğu ya da kaybı değil, bu şekilde sürekli uyarının belli bazı koşullar altında<br />
dayanılmaz bir stres yaratmasıdır (Erdem, 1993: 140).<br />
Gürültünün engellenebilmesi için duvarların ses yalıtımını sağlayan malzeme ile kaplanmış<br />
olması gerekir. İş yerinde gürültü çıkaran makine ya da sistemler varsa bunların özel bir<br />
yere konulması ve düzenli olarak bakımlarının yapılması gerekir.<br />
Günümüz bürolarında elektronik pek çok büro malzemesi (yazıcı, faks cihazı, tarayıcı,<br />
fotokopi makinesi vb.) bulunmaktadır. Bunların bir arada bulunması da çalışma ortamında<br />
gürültüye neden olabilir. Dolayısıyla çalışanın iş verimini ve sağlığını olumsuz etkiler,<br />
performansı düşürür.<br />
5 Ergonominin İş Verimine Etkisi<br />
İnsan ile araç arasındaki uyumun sağlanması, çalışma yerlerinin çalışanların özelliklerine<br />
göre düzenlenmesi daha önce de belirtildiği gibi iş verimi ve motivasyonu üzerinde son<br />
derece etkilidir.<br />
Büroların fiziksel koşulları, estetik ve dekoratif koşulları verimliliği etkileyen faktörler<br />
arasındadır. Bu nedenle bu koşulların ergonomik unsurlara dikkat edilerek düzenlenmesi<br />
yani işin insana uygun hale getirilmesi çok önemlidir.<br />
Ergonomi uygulamaları, çalışma hayatında giderek daha kritik bir öneme sahiptir.<br />
Ergonomi, çalışanlarla iş yerinin etkileşimini incelemektedir. Bu kavram, büroda makine ve<br />
büro araç-gerecinin çalışanlara uyması gerektiği fikrini içermektedir. Burada esas amaç,<br />
fiziksel stres ve zorlamayı ofis işlerinden uzak tutmaktır (Tengilimoğlu ve Tutar, 2009:<br />
164).<br />
Çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları, performansları ve iş verimi bakımından çalışma<br />
ortamlarının ergonomik unsurlara dikkat edilerek düzenlenmesi çok önemlidir. Bu sayede<br />
çalışan rahat bir ortamda işini yapabilir ve iş görmesini engelleyen etmenler en aza<br />
indirgenmiş olur. Aynı zamanda çalışan memnuniyeti ve bağlılığı sağlanır.<br />
Çalışanlar farklı ölçülere ve tercihlere sahiptir; bu nedenle büro araç-gereçlerinin bu kriterler<br />
dikkate alınarak yerleştirilmesi gerekir. Bürodaki masa ve sandalyelerin çalışanların ölçü ve<br />
ihtiyaçlarına göre ayarlanması, çalışma ortamının rengi ve mobilyalarla uyumu, aydınlatma,<br />
ses, gürültü, havalandırma, ısı ve nem faktörlerinin en uygun şekilde ergonomik unsurlara<br />
göre düzenlenmesi büroda çalışanların verimliliğini olumlu etkiler, daha az yorulmalarını ve<br />
sağlıklı olmalarını sağlar.
240 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
6 Çalışma Psikolojisi Ve Ergonominin Çalışma Psikolojisine Etkisi<br />
Çalışma psikolojisi, hızla sanayileşen ve sanayi ötesi bir dönüşüm sürecine giren endüstri<br />
toplumlarında önem kazanan insancıl bir disiplin niteliği taşımaktadır. Çalışanların iş<br />
yerinde ruh sağlıklarının korunması, iş tatmininin sağlanması, performans artırımının<br />
gerçekleştirilmesi gibi konuları ele alan psikolojinin bir dalıdır. Çalışma psikolojisi örgütü<br />
bir makineye, insanı da onun bir parçası olarak kabul eden düşünce sistemini reddeder.<br />
Çünkü işletmede çalışanların fizyolojik-sinirsel, zihinsel ve duygusal nitelikleri vardır ve<br />
bunların bütünlüğünün korunması gerekmektedir<br />
(http://www1.gantep.edu.tr/~telli/CALISMA%20PSIKOLOJISI.htm).<br />
Çalışma ortamlarının ergonomik unsurlara dikkat edilerek düzenlenmesinin çalışan<br />
psikolojisi üzerinde olumlu etkisi vardır. Çalışanlar psikolojik olarak rahat bir ortamda<br />
işlerini yaptıklarında daha mutlu olacaklar, ortam daha hoş görünecek ve böyle bir ortam<br />
çalışanları monoton işlerde uyarıp canlandırır, motivasyonlarını korur ve artırır, iş<br />
verimliliklerini, tatminlerini, başarılarını olumlu yönde etkiler. Bu da işletmede düzenin ve<br />
emniyetin iyileşmesine imkân verir, çalışanların iş memnuniyetini artırır. İş memnuniyeti,<br />
çalışanın fiziksel ve sosyal şartların yanında görevine olan duygusal bir tepkisidir ve<br />
psikolojik sözleşmesindeki beklentilerinin karşılanma derecesini işaret eder şeklindedir<br />
(Bozkurt vd., 2008: 2). İş memnuniyeti iş performansını, verimliliği ve üretimi etkiler.<br />
Çalışma psikolojisi açısından büroların ergonomik unsurlara göre düzenlenmesinde<br />
başvurulabilecek pek çok imkân vardır. En çok başvurulan imkânlar, büroların ve çevre<br />
dairelerinin renklendirilmesi, yani hoşa giden kompozisyonda badana, boya, desenli duvar<br />
kağıdı vs. büroları ölçülü derecede çiçek ve bitkilerle donatmak ve uygun ortamlarda uygun<br />
süre ve türde müzik yayınlamaktır. Burada dikkat edilecek olan, bu tür faaliyetlerin bir<br />
psikologla birlikte aynı zamanda toplu çalışma şartlarını da göz önüne alarak, çalışana kendi<br />
inisiyatifi için imkân vermek ve ona cazip bir ortam yaratmaktır (Ercan, 1988: 403).<br />
Bürolarda yapılan ergonomik ve psikolojik düzenlemelerle, çalışanı monoton bir çalışmada<br />
uyaracak, değişiklik olanağı sağlayacak ve motivasyonu artıracak rahat bir çevre yaratmak<br />
amaçlanır (Öncer ve Özkanlı, 1998: 495). Bu sayede iş hayatında mutlu olan çalışanlar<br />
zamanlarının büyük bir kısmını işe ayırarak verimliliği yükseltmekte ve işlerine bağlılıkları<br />
artmaktadır.<br />
7 Sonuç<br />
Yapılan araştırmalarda, çalışma ortamlarının ergonomik unsurlara göre düzenlenmesi<br />
gerektiği, ergonominin çalışma psikolojisi ve iş verimi üzerinde önemli ve olumlu etkilere<br />
sahip olduğu görülmüştür.<br />
Çalışma ortamlarında aydınlatma, ısı, nem ve havalandırma, ses ve gürültü gibi faktörlerin<br />
en uygun şekilde düzenlenerek sağlıklı çalışma koşulları oluşturulmalıdır.<br />
İş kazalarının önlenmesinde ve iş güvenliğinin sağlanmasında ergonominin önemine ve<br />
gerekliliğine değinilmiş, ergonominin sadece çalışanın verimliliğini artırmak, güvenliğini<br />
sağlamak, sağlığını korumak, iş stresini azaltmanın yollarını bulmakla kalmadığı, aynı<br />
zamanda çalışanların iş memnuniyetini artırmakla da ilgilendiği belirtilmiştir.<br />
Çalışanların rahat bir ortamda işlerini yapabilmeleri için ortamın fiziksel özelliklerine dikkat<br />
edilmesinin yanı sıra çalışanların psikolojisi de dikkate alınmalı ve ona göre düzenleme<br />
yapılmalıdır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 241<br />
KAYNAKLAR<br />
Arıcı, K. (1999). İşçi sağlığı ve iş güvenliği. Ankara: Sargın Ofset.<br />
Battaloğlu, C. (1988). “Çalısma yerleri için bir işbilimsel denetim listesi geliştirilmesi ve<br />
çalışma yerlerinin değerlendirilmesi”. 1. Ergonomi Kongresi, M.P.M Yayınları, Ankara.<br />
Bozkurt, Ö. ve Bozkurt, İ. (2008). “İş tatminini etkileyen işletme içi faktörlerin eğitim<br />
sektörü açısından değerlendirilmesine yönelik bir alan araştırması”, Doğuş Üniversitesi<br />
Dergisi, 9, 1, 1-18.<br />
Ercan, M. N. (1988). “Çalışma yerlerinin ve yaşam ortamlarının ergonomik<br />
şekillendirmelerinde genel prensipler”. İTÜ, M.P.M, 1. Ulusal Ergonomi Kongresi,<br />
Ankara.<br />
Erdem, F. (1993). “İş yeri stresi”. M.P.M II, Ankara.<br />
Hayta, A. B. (2007). “Çalışma ortamı koşullarının işletme verimliliği üzerine etkisi”.<br />
Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı:1, Gazi Üniversitesi, Ankara.<br />
Işıl, B. (1991). Ergonomi. İzmit: Yıldız Üniversitesi Yayınları, Sayı:229.<br />
Küçükçirkin, M. (1988). “İş değerlendirme ilişkisi”. 1. Ulusal Ergonomi Kongresi, M.P.M<br />
Yayınları, Yayın No: 372, Ankara.<br />
Öncer, M. ve Özkanlı, Ö. (1998). “Ülkemiz işletmelerinde çalışma yeri düzenleme<br />
tekniklerinin uygulanma düzeyi”. 6. Ergonomi Kongresi, M.P.M Yayınları, No:622,<br />
Ankara.<br />
Sabancı, A. F. (1989). Ergonomi ve Tarihsel Gelişim. 2. Ulusal Ergonomi Kongresi,<br />
M.P.M Yayınları, No:379, Ankara.<br />
Shackel, B. (1984). Applied Ergonomics Handbook. Butterworth, London.<br />
Su, A. B. (2001). Ergonomi. Ankara: Atılım Üniversitesi Yayınları:5 Mühendislik Fakültesi<br />
Yayınları:2.<br />
Tengilimoğlu, D. ve Tutar, H. (2009). Çağdaş büro yönetimi: büro yönetiminde güncel<br />
konular ve yaklaşımlar. (3. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />
Tuna, M., Tuna, A. A. (2009). Büro yönetimi ve iletişim teknikleri. (3. Baskı). Ankara:<br />
Detay Yayıncılık.<br />
http://www.ergonomi.itu. edu.tr/ergonomi.html, Erişim: 16.08.2012.<br />
http://www1.gantep.edu.tr/~telli/CALISMA%20PSIKOLOJISI.htm,<br />
Erişim: 30.08.2012.
242 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
ANTROPEMETRİK ÖLÇÜLERE GÖRE BÜRO MASASI VE SANDALYESİ<br />
Ali TELLİ 1<br />
Süleyman ŞENOL 2<br />
ÖZET<br />
“Antropemetrik ölçülere göre büro masası ve sandalyesi” adlı bu çalışmada örneklerin<br />
incelenmesi ışığı altında ergonomi uzmanları tarafından yürütülmüş olan bazı ölçüler<br />
belirlendi. Bu veriler kullanılarak insan ölçüleri ve mobilya tasarımı sırasında ortaya çıkan<br />
sorunlar değerlendirilmiştir. İnsan ölçüleri analiz edilmiş ve antropemetrik ölçülere göre<br />
büro masası ve sandalyesi ölçüleri ile ilgili öneriler getirilmiştir. MYO öğrencilerinin<br />
ortalamasını belirlemek için örnek grup olarak 35 öğrencinin ölçümlerini aldık.<br />
Değerlendirdiğimiz bu verilere göre antropometrik ölçülerine uygun çalışma masası ve<br />
sandalyesinin ölçüleri belirlenmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Büro Ergonomisi, İnsan Ölçüleri.<br />
1.GİRİŞ<br />
İnsan yaradılışından bu yana yemek, içmek gibi fiziksel isteklerle beraber barınma ve<br />
yaşadığı ortamı çeşitli donatı şekilleriyle daha kullanışlı hale getirme arzusunu da<br />
sürdürmektedir. İnsanlık geliştikçe, onun ilgi duyduğu eşyası olan mobilya da gelişmiştir.<br />
Mobilya kavramı Mısırlıların yazıyı bulduğu ilk çağda ortaya çıkmış, daha sonraki çağlarda<br />
gösteriş ve ihtişamın sembolü olmuş, nihayet günümüzde estetikle birlikte fonksiyonel<br />
özellikleri ön plana çıkmıştır. İnsan ömrünün 1/3 ü uykuda, 1/3 çalışarak ve diğer 1/3’ü ise<br />
oturarak geçtiği düşünülürse, mobilyanın insan hayatında ne kadar önemli olduğunu takdir<br />
etmek güç olmayacaktır. Bu nedenle rahatlatıcı ve dinlendirici eşya modeli, günümüz<br />
mobilyacılığının adeta sembolü olmaktadır. Tabii ki, mobilyanın sanatsal yönü de estetik<br />
kavramı içinde düşünülmeli ve mobilya tasarımcıları bu noktaya da gereken önemi<br />
vermelidirler. İnsanın rahat ve dinlendirici eşya ile donatılması için, onun fiziki ölçülerinin,<br />
ayrıca zevk ve düşüncelerinin bilinmesi ve tasarımının ona göre yapılması sorunun<br />
çözümüne ilk adımdır. İşte, İnsan ölçülerini ve bu ölçülerin birbirine oranını konu alan<br />
antropometri bilimi son iki yüzyılda gelişmiş ve ona bağlı olarak insan ölçüleri ile mobilya<br />
arasındaki ilişkileri inceleyen ergonomi bilimi doğmuştur.<br />
Mobilya değişik ihtiyaçlar için kullanılacak bir eşya olduğu kadar, bir süsüleme aracıdır. Bu<br />
nedenle mobilya çağlar boyunca toplumların yaşam koşullarına, uygarlık ve estetik<br />
anlayışlarına paralel olarak değişik aşamalar göstermiş, farklı biçimler almıştır.<br />
1.1 Çalışmanın amacı:<br />
Büro ortamına uygun çalışma ortamından söz edilebilmesi için öncelikle çalışma yerleri<br />
insan ölçülerine, yapılan faaliyetlere uygun olmalı ve diğer işletme donanımları ile tam bir<br />
uyum içinde bulunmalıdır. Verimlilik kriteri yanında büro tasarımı, çalışanların sağlığı<br />
açısından da oldukça önemlidir. Çalışma süresince rahat ve uygun konumda oturan kişilerde<br />
sağlık sorunlarının azaldığı, verimliliğin arttığı görülür. Bütün bunların gerçekleşebilmesi<br />
1 Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Teknik Bilimler MYO Öğr. Gör.<br />
2 Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Teknik Bilimler MYO Öğr. Gör.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 243<br />
için büro tasarımında antropometri ve ergonomi bilimlerinden faydalanılır. Bu çalışma,<br />
antropometri ve ergonomi bilim dalları kullanılarak, büro tasarımlarına çözüm bulmayı<br />
amaçlamaktadır. Bu nedenle de araştırmada esas olarak;<br />
1.Bayan ve erkeklerin antropometrik ölçülerinin belirlenmesi<br />
2.Çalışma masası ve sandalyesi antropometrik ölçü uygunluğunun araştırılması ve uygun<br />
değer çalışma masası ve sandalyesi ölçülerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />
2.Deneklerin Belirlenmesi<br />
Araştırma denekleri BAÜ, Dursunbey MYO ’na devam eden fiziksel özrü bululmayan,<br />
Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen, 17-45 yaş gurubundaki 35 erkek seçilmiştir. Araştırma<br />
kapsamında alınan öğrencilerin ayakta(3), oturma pozisyonunda (15) olmak üzere<br />
ayakkabısız, günlük kıyafetleri ile toplam 18 antropometrik ölçü alınmıştır.<br />
3. YÖNTEM<br />
3.1 Çalışma masası ile ilgili ölçülerin tayini<br />
Çalışma masası yüksekliğinin tayini:<br />
İşin oturarak yapıldığı çalışma ortamlarında çalışanların çalışma yüksekliklerinde bireysel<br />
uyumları dikkate alınmalıdır. Çalışma masası oturak yeri ve ayak dayanağı birbiri arasında<br />
bunu sağlayacak uyumlulukta olmalıdır. Doğru ayarlanmış oturma yeri yüksekliği ve doğru<br />
oturma pozisyonunda ayak tabanı yer tabanı üzerinde durmalı ayaklar için ayak dayanağı<br />
hazır tutulmalı ve kullanılmalıdır. Ayrıca çalışma ortamında bacakların % 95’nin sığacağı<br />
bir hareket alanı da oluşturulmalıdır. Schmidtke yaptığı deneysel araştırmalara dayanarak<br />
oturarak yapılan işlerde çalışma masası yüksekliğini aşağıdaki formül ile belirlemiştir.(<br />
Schmidtke, H. 1978).<br />
Oturarak çalışmada = Omuz yük.(oturma kon) *80 cm<br />
çalışma masası yüksekliği 100<br />
Çalışma masası uzunluğunun tayini:<br />
Çalışma masası uzunluğunun, fiziksel boyut sorunlarına yaklaşımında, tüm çalışanların ve<br />
her tip insanın kullanımı söz konusu yer düzeneklerinin bulunacağı anımsanmalıdır. Bu tür<br />
sorunları çözümlemede bazen, antropometrik bulguların ortalama değerlerini kullanmak<br />
gerekir. Böylece, çalışma masası uzunluğu üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm<br />
işgörenlerin rahatça çalışılabileceği boyutlarda olacaktır. Nitekim böyle bir yaklaşımda<br />
üzerinde ölçümler yapılan işgörenlerin %80-90 ‘ın rahat erişme mesafeleri dikkate alınmış<br />
olur. Çalışma masasının uzunluğunun tayininde kolun uzanabileceği yatay mesafe aritmetik<br />
ortalama formülü ile hesaplanmıştır.<br />
Çalışma masası genişliğinin tayini:<br />
Çalışma masasının genişliği, üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm işgörenlerin<br />
rahatça çalışabileceği boyutlarda olması, kolun uzanabileceği dikey alanın aritmetik<br />
ortalaması ile bulunur. Nitekim böyle bir yaklaşımda, üzerinde ölçümler yapılan<br />
işgörenlerin %80-90’ın rahat erişme mesafeleri dikkate alınmış olur. Çalışma masasının<br />
uzunluğunun tayininde kolun uzanabileceği yatay mesafe aritmetik ortalama formülü ile<br />
hesaplanmıştır.
244 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ayak boşluğu yüksekliğinin tayini:<br />
Ayak boşluğu yüksekliğinin saptamakta en önemli ölçü çalıma yüzeyi yüksekliğidir. Ayak<br />
boşluğu yüksekliğinin çalışma masası yüksekliğinden 10 cm aşağıda olması kulacının<br />
ergonomisi için uygundur.<br />
ABY=ÇMY-10 cm<br />
ABY: Ayak boşluğu yüksekliği<br />
ÇMY: Çalışma masası yüksekliği<br />
Ayak boşluğu genişliğinin tayini:<br />
Ayak boşluğu genişliğini saptamakta en önemli ölçü ayak boşluğu yüksekliğidir. Ayak<br />
boşluğu genişliğinin en az ayak boşluğu yüksekliği kadar olmalıdır.<br />
ABG= EN AZ (ABY)<br />
ABG: Ayak boşluğu genişliği<br />
ABY: Ayak boşluğu yüksekliği<br />
Ayak boşluğu derinliğinin tayini:<br />
Ayak boşluğu derinliğini saptamakta en önemli ölçü ayak boşluğu yüksekliğidir. Ayak<br />
boşluğu derinliğinin en az ayak boşluğu yüksekliği kadar olması gerekir.<br />
ABD= EN AZ (ABY)<br />
ABY: Ayak boşluğu yüksekliği<br />
ABD: Ayak boşluğu derinliği<br />
3.2 Sandalye ile ilgili ölçülerin tayini<br />
Oturma yüksekliğinin tayini:<br />
Oturma durumundaki çalışma için sandalye yüksekliğinin hesaplanmasında, bireysel<br />
farklılıklar evrensel bir kullanım yüksekliğinin belirlenmesini engeller. Ancak vücut<br />
strüktürü ve biyomekanik eylemler gözetilerek en azından uygulanması gereken bir<br />
yönlendirici ilke gerçekleştirilebilir.<br />
Çalışma yüksekliği ile bağlantılı sandalye yüksekliği ve yüzeyin kalınlığı gibi diğer işlemler<br />
düşünüldüğünde eğer sabit bir donanım kullanılacaksa, hem kısa hem de uzun bir insan için<br />
tatmin edici bir duruş tasarlamak olanaksızdır. Böylece, uygun olduğu yerde, koltuk<br />
yüksekliği, ayak pozisyonu(bir ayak dayama yerinin kullanımı gibi), veya çalışma yüzeyi<br />
yüksekliği gibi bazı ayarlanabilir öğelerin kullanılması gereklidir.<br />
Grandjean, çalışma masası için en az 10 cm’ lik ayak koyma yerinin gerekliliğini savunarak,<br />
masa yüksekliğinin en kritik yönünün, koltuğun yüzeye olan ilişkisi olduğunu, 28 cm’ i büro<br />
personeli tarafından en çok tercih edilen yükseklik olarak belirlemiştir.(Grandjean, E: 1969).<br />
Oturma yüksekliği= Çalışma masası yüksekliği-28 cm<br />
Oturma derinliğinin tayini:<br />
Oturma derinliğinin, fiziksel boyut sorunlarına yaklaşımında tüm çalışanların ve her tip<br />
insanın kullanımı söz konusu yer ve düzeneklerin bulunacağı anımsanmalıdır. Bu tür<br />
sorunları çözümlemede bazen anrtropometrik bulguların ortalama değerlerinin kullanmak<br />
gerekir. Böylece oturma derinliği üzerinde anropometrik araştırmalar yapılan tüm<br />
işgörenlerin rahatça çalışabileceği boyutlarda olacaktır. Nitekim böyle bir yaklaşımda
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 245<br />
üzerinde ölçümler yapılan işgörenlerin % 80-90’ ının rahat erişme mesafeleri dikkate<br />
alınmış olur. Oturma derinliğinin tayininde oturma derinliği, aritmetik ortalama formülü ile<br />
hesaplanmıştır.<br />
Oturma genişliğinin tayini:<br />
Oturma genişliğinin üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm işgörenlerin rahatça<br />
çalışabileceği boyutlarda olması, kalça genişliğinin aritmetik ortalaması ile bulunur. Nitekim<br />
böyle bir yaklaşımda üzerinde ölçümler yapılan işgörenlerin % 80-90’ ının rahat erişme<br />
mesafeleri dikkate alınmış olur. Oturma genişliğinin mesafesi, aritmetik ortalama formülü<br />
ile hesaplanmıştır.<br />
Kolçak yüksekliği:<br />
Oturma sandalye ve koltuklarına kolçak ilave edilecekse, bunun kollar rahat bir şekilde<br />
sarkıtılmış bir duruşta dirseğin yüksekliğinde olmalı ve alt kolun yere yatay destek üzerinde,<br />
mümkünse yumuşak bir malzeme ile desteklenmiş olmasına özen gösterilmelidir. (Erkan. N,<br />
1988)<br />
Kolçak yüksekliğinin üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm işgörenlerin rahatça<br />
çalışabileceği boyutlarda olması, dirsek yüksekliğinin aritmetik ortalaması ile bulunur.<br />
4. Verilerin Değerlendirilmesi<br />
4.1 Erkek deneklere ait değerler<br />
4.1.1 Ayakta durma pozisyonunda alınan ölçülerin tayini<br />
Bireyin başının dik, gözleri karşıya bakarken yerden ola dikey uzaklığı alınmıştır.<br />
Antrpometrik ölçümler çelik şerit metre ile cm hassalığında ölçülmüştür. Elde edilen sayısal<br />
veriler istatistik yöntemlerle değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.<br />
1-Ayakta durma pozisyonunda boy yüksekliği ile ilgili değerler:<br />
Boy yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama boy yüksekliği (ẋ)<br />
:165,6 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:12,2 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:186,2 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:154,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:32,1 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :7,3 %<br />
2-Ayakta durma pozisyonunda göz yüksekliği ile ilgili değerler:<br />
Göz yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama göz yüksekliği (ẋ)<br />
:150,8 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:11,2 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:169,8 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:141,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
28,7 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) 7,4 %<br />
3-Ayakta durma pozisyonunda dirsekler arası uzaklık ile ilgili değerler:<br />
Dirsekler arası uzaklık için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama dirsekler arası uzaklık (ẋ)<br />
:86,5 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:7,4 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:99,8 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:74,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
25,7 cm
246 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Varyasyon katsayısı (V) 8,5 %<br />
4.1.2 Oturma pozisyonunda alınan ölçülerin tayini<br />
Bireyin başının dik, gözleri karşıya bakarken yerden olan dikey uzaklığı alınmıştır.<br />
Antropometrik ölçümler çelik şerit metre ile cm hassaslığında ölçülmüştür. Elde edilen<br />
sayısal veriler istatistik yöntemlerle değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.<br />
1-Oturma pozisyonunda omuz parmak ucu uzunluğu ile ilgili değerler:<br />
Omuz parmak ucu uzunluğu için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama omuz parmak ucu uzunluğu(ẋ)<br />
:79,4 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:7,9 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:92,2 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:71,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:21,1 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :9,9 %<br />
2-Oturma pozisyonunda alt kol uzunluğu ile ilgili değerler:<br />
Alt kol uzunluğu için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama alt kol uzunluğu (ẋ)<br />
:44,6 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:4,8 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:69,8 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:41,2 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:28,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :10,7 %<br />
3-Oturma pozisyonunda diz yüksekliği ile ilgili değerler:<br />
Diz yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama diz yüksekliği (ẋ)<br />
:51,2 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,6 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:74,7 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:39,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:35,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :10,9 %<br />
4-Oturma pozisyonunda alt bacak uzunluğu ile ilgili değerler:<br />
Alt bacak uzunluğu için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama alt bacak uzunluğu (ẋ)<br />
:40,6 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:4,3 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:64,7 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:36,2 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:28,5 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :10,5 %<br />
5-Oturma pozisyonunda kalça ve diz arası uzunluk ile ilgili değerler:<br />
Kalça ve diz arası uzunluk için örnek sayısı (n)<br />
: 35 adet<br />
Ortalama kalça ve diz arası uzunluk(ẋ)<br />
:79,4 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:7,9 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:92,2 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:71,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:21,1 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :9,9 %<br />
6-Oturma pozisyonunda oturma derinliği ile ilgili değerler:(1)<br />
Oturma derinliği için örnek sayısı (n)<br />
Ortalama oturma derinliği (ẋ)<br />
:35 adet<br />
:47,8 cm
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 247<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,4 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:59,8 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:39,2 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:20,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :11,2 %<br />
¹ Oturma derinliği değeri, sandalyenin oturma derinliğinin hesaplanmasında kullanılmıştır.<br />
7-Oturma pozisyonunda baldır kalınlığı ile ilgili değerler:<br />
Baldır kalınlığı için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama baldır kalınlığı (ẋ)<br />
:15,9 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:2,8 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:24,7 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:11,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:13,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :17,6 %<br />
8-Oturma pozisyonunda dirsekler arası uzunluk ile ilgili değerler:<br />
Oturma dirsekler arası uzunluk için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama dirsekler arası uzunluk (ẋ)<br />
:47,8 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,4 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:59,8 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:39,2 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:20,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :11,2 %<br />
9-Oturma pozisyonunda omuz genişliği ile ilgili değerler:<br />
Omuz genişliği için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama omuz genişliği (ẋ)<br />
:45,9 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,0 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:59,7 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:36,2 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:28,5 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :10,8 %<br />
10-Oturma pozisyonunda kalça genişliği ile ilgili değerler:²<br />
Kalça genişliği için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama kalça genişliği (ẋ)<br />
:36,7 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,0 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:47,2 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:29,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:16,1 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :13,6 %<br />
² Oturma genişliği değeri, sandalyenin oturma genişliğinin hesaplanmasında kullanılmıştır.<br />
11. Oturma pozisyonunda baş ve gövde yüksekliği ile ilgili değerler:<br />
Baş ve gövde yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama baş ve gövde yüksekliği<br />
:84,5 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:6,4 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:99,8 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:74,2 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:25,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :7,5 %
248 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
12-Oturma pozisyonunda omuz yüksekliği ile ilgili değerler:³<br />
Oturma yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama omuz yüksekliği (ẋ)<br />
:85,6 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:8,6 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:99,7 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:72,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:27,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :10,0 %<br />
³ Oturma omuz yüksekliği değeri, çalışma masası yüksekliğinin hesaplanmasında<br />
kullanılmıştır.<br />
13-Oturma pozisyonunda dirsek yüksekliği ile ilgili değerler:⁴<br />
Dirsek yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama dirsek yüksekliği (ẋ)<br />
:47,8 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,3 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:40,3 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:19,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:21,2 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :21,4 %<br />
⁴ Oturma yüksekliği değeri, sandalyenin kolçak yüksekliğinin hesaplanmasında<br />
kullanılmıştır.<br />
14-Oturma pozisyonunda kolun uzanabileceği yatay mesafe ile ilgili değerler: ⁵<br />
Kolun uzanabileceği yatay mesafe için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama kolun uzanabileceği yatay mesafe<br />
: 121,5 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:8,6 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:139,7 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:105,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:34,6 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :7,0 %<br />
⁵ Kolun uzanabileceği yatay mesafe, çalışma masası genişliğinin hesaplanmasında<br />
kullanılmıştır.<br />
15-Oturma pozisyonunda kolun uzanabileceği dikey mesafe ile ilgili değerler: ⁶<br />
Kolun uzanabileceği dikey mesafe için örnek sayısı (n)<br />
:35 adet<br />
Ortalama kolun uzanabileceği dikey mesafe (ẋ)<br />
:61,4 cm<br />
Standart sapma (σ)<br />
:5,7 cm<br />
Maksimum değişken değeri ( X max )<br />
:82,9 cm<br />
Minimum değişken değeri ( X min )<br />
:54,1 cm<br />
Değişim aralığı (R)<br />
:28,8 cm<br />
Varyasyon katsayısı (V) :9,2 %<br />
⁶ Kolun uzanabileceği dikey mesafe değeri, çalışma masası yüksekliğinin hesaplanmasında<br />
kullanılmıştır.<br />
5.Çalışma Masası Ölçülerinin Tayini<br />
5.1 Çalışma masası yüksekliğinin tayini:<br />
Oturarak çalışmada<br />
çalışma masası yüksekliği 100<br />
5.2 Çalışma masası uzunluğunun tayini<br />
ẋ=Σxi/n ẋ=4252,5 / 35=121,5 cm<br />
= Omuz yük.(oturma kon) *80 = 85,6 *80/100=68,4cm
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 249<br />
5.3 Çalışma masasının genişliğinin tayini<br />
ẋ=Σxi/n ẋ=2149/35=61,4<br />
5.4 Ayak boyu yüksekliğinin tayini<br />
ABY=ÇMY-10 cm ABY=68,4-10=58,4 cm<br />
5.5 Ayak boyu genişliğinin tayini<br />
ABG= EN AZ (ABY) ABG= EN AZ 58,4 cm<br />
5.6 Ayak boyu derinliğinin tayini<br />
ABD= EN AZ (ABY) ABD= EN AZ 58,4<br />
6. Sandalye Ölçülerinin Tayini<br />
6.1 Oturma yüksekliğinin tayini<br />
ẋ=Σxi/n ẋ= 1284,5/35=36,7 cm<br />
6.2 Kolçak yüksekliği<br />
ẋ=Σxi/n ẋ= 864,5/35=24,7 cm<br />
Erkek Deneklerin Sonuçları:<br />
Erkek deneklerin anrtropometrik ölçümleri yapılmış ve bu ölçümlere göre çalışma masası ve<br />
sandalyesinin boyutları belirlenmiştir.<br />
Ayakta durma pozisyonuyla ilgili ölçümler şöyledir:<br />
Boy yüksekliği, 165±4,18 cm<br />
Göz yüksekliği, 150±3,84 cm<br />
Dirsekler arası uzaklık, 86,5±2,53cm<br />
Oturma pozisyonuyla ile ilgili ölçümler şöyledir:<br />
Omuz parmak ucu uzunluğu, 79,4±3,71 cm<br />
Alt kol uzunluğu, 44,6±1,64 cm<br />
Diz yüksekliği, 51,2±1,92 cm<br />
Alt bacak uzunluğu, 40,6±1,67 cm<br />
Diz ve kalça arasındaki uzunluk, 79,4±3,08 cm<br />
Oturma derinliği, 47,8±2,67 cm<br />
Baldır kalınlığı, 15,9±0,96 cm<br />
Dirsekler arası uzunluk, 41,5±2,50 cm<br />
Omuz genişliği, 45,9±1,71 cm<br />
Kalça genişliği, 36,7±1,71 cm<br />
Baş ve gövde yüksekliği, 84,5±2,19 cm<br />
Omuz yüksekliği, 85,6±2,95 cm<br />
Dirsek yüksekliği, 24,7±1,81 cm
250 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Kolun uzanabileceği yatay alan, 121,5±2,95 cm<br />
Kolun uzanabileceği dikey alan, 61,4±1,95 cm<br />
Çalışma masasının önerilen boyutları şöyledir: ¹<br />
Çalışma masası yüksekliği, 68,4cm<br />
Çalışma masası uzunluğu, 121,5 cm<br />
Çalışma masası genişliği, 61,4 cm<br />
Ayak boşluğu yüksekliği, 58,4 cm<br />
Ayak boşluğu genişliği, 58,4 cm<br />
Ayak boşluğu derinliği, 58,4 cm<br />
Sandalyenin önerilen boyutları şöyledir:²<br />
Sandalye oturma yüksekliği, 40,4 cm<br />
Sandalye oturma derinliği, 47,8 cm<br />
Sandalye oturma genişliği, 36,7 cm<br />
Sandalye kolçak yüksekliği, 24,7 cm<br />
7. Sonuç<br />
Erkek denek grubu için önerilen çalışma masası¹ ve sandalyesi² ölçüleri, TSE nün önerdiği<br />
çalışma masası ölçüleri ve çalışma sandalyesi (Şekil 1) ile karşılaştırıldığında; Türk<br />
insanının vücut ölçüleri devamlı büyüdüğü için uygun olduğu söylenebilir. Aynı ölçüler BS<br />
ve DIN çalışma masası ölçüleri ile karşılaştırıldığında, (Tablo 1)BS ’ın ölçülerine daha<br />
yakın olduğu gözlenmiştir.<br />
Tablo 1<br />
BS5459 DIN68901 DIN68876<br />
Masa yüksekliği: 70,0cm 72,0cm Oturma yüksekliği 42-50cm<br />
Masa uzunluğu: 119,0cm 112,0cm Oturma derinliği 38-42 cm<br />
Masa genişliği: 70,0cm 72,0 cm Oturma genişliği 40-45 cm<br />
Kolçak yüksekliği 23cm<br />
Şekil 1
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 251<br />
Çalışma sandalyesi (TS 5337)<br />
Oturma yüksekliği: 42-50 cm<br />
Oturma derinliği: 38-42 cm<br />
Oturma genişliği: 40-45 cm<br />
Kolçak yüksekliği: 23 cm<br />
Tek alt dolaplı, tabla ayaklı çalışma masası (TS 6383/Ocak 1989)<br />
Masa tablası uzunluğu (b) 125,0 c m<br />
Masa tablası genişliği ( c) 70,0cm<br />
Ayak boşluğu yüksekliği(d) 60 cm<br />
Ayak boşluğu derinliği (e) en az 60,0 cm<br />
Ayak boşluğu genişliği ( f) en az 60,0 cm<br />
Kaynaklar<br />
Telli, A.(1995) Mobilya Tasarımı ve İnsan Ölçüleri, Yüksek lisans Tezi, DPÜ.<br />
Erkan, N.,(1998) Ergonomi, verimlilik, sağlık ve güvenlik için insan faktörü mühendisliği,<br />
Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, Ankara,373, 275s.<br />
Grandjean, E., 1969, Physiologishe Gestaltung der Buro Arbeit, 66s.<br />
TS 5337 Kasım 87 Büro mobilyası-Sekreter koltukları<br />
TS 6383 Ocak 89 Mobilya-Çalışma masası
252 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
ÇALIŞANLARIN BÜRO MALZEMELERİNİ KULLANIMINDAKİ ERGONOMİK<br />
FARKINDALIKLARI VE KULLANIM ALIŞKANLIKLARI ÜZERİNE BİR<br />
ARAŞTIRMA<br />
Hilal YAKUT 1<br />
ÖZET<br />
Ergonomi bilimi, insanın mekânla olan ilişkilerini belirli kurallara bağlar. Bunu yaparken<br />
insan anatomisini, psikolojisini ve çevresel koşulları birlikte değerlendirerek insanların daha<br />
sağlıklı ve verimli bir biçimde hareket edebilmeleri için mekânsal düzenlemeler sağlar.<br />
Büro çalışanlarında kas ve iskelet sisteminden kaynaklanan rahatsızlıklar ve buna bağlı<br />
olarak iş görme kapasitesindeki ve iş memnuniyetindeki azalmalar göze çarpmaktadır. Bel,<br />
boyun, sırt ağrıları, el, bilek ve dirsek ağrılarının büro çalışanlarınca paylaşılan rahatsızlıklar<br />
olması iş görülen mekânın insan anatomisiyle olan uyumsuzluğunu akla getirmektedir.<br />
Ancak genel olarak büro malzemelerinin belirli standartlar çerçevesinde üretildiği<br />
bilinmektedir. Ülkemizde de Türk Standartları Enstitüsü’nün TS 5337-3 EN 1335-1-2-3<br />
numaralı standartları büro mobilyaları ve çalışma sandalyelerinin standartlarını<br />
belirlemektedir. Bu standartlar bireylerin büro içerisindeki hareketlerinin daha sağlıklı ve<br />
daha güvenli hale gelmesini amaçlamaktadır.<br />
Büro malzemeleri genel olarak standart malzemelerdir ve çalışanların bunları kişisel<br />
malzemelerle değiştirmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Belirlenen standartlar ve<br />
gelişen teknoloji ile birlikte sabit ölçülü malzemeler ayarlanabilir, nispeten kişinin<br />
kullanımına ve vücut boyutlarına uygun hale getirilebilir hale gelmiştir. Ancak bu<br />
malzemelerin doğru kullanımı çalışanın ergonomi bilgisi ve farkındalığı ile doğru<br />
orantılıdır. Büro çalışanları, çalışma ortamlarını daha sağlıklı hale getirebilmek için en çok<br />
kullandıkları masa, sandalye ve bilgisayar ekipmanları üzerinde ne gibi değişiklikler<br />
yapabileceklerinin bilgisine ve farkındalığına sahip midir?<br />
Bu çalışmada büro çalışanlarının çalıştıkları mekânla ilgili ergonomik farkındalıkları test<br />
edilmiştir. Bu amaçla çalışanlara büro malzemelerinin kullanımı ve ergonomisi ile ilgili<br />
sorular yöneltilerek, çalışanların bu konudaki bilgileri ve farkındalık düzeyleri belirlenmeye<br />
çalışılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Ergonomi farkındalığı, büro çalışanları.<br />
Giriş<br />
Ergonomi sayesinde bireylerin mekânla olan ilişkilerini düzenlemek, daha sağlıklı<br />
olmalarını sağlamak mümkündür. Kuşkusuz ergonomi insanın içinde bulunduğu her ortam,<br />
kullandığı her gereç için geçerli bir olgudur. Çalışma ortamı açısından değerlendirdiğimizde<br />
insanın günün büyük bir çoğunluğunu iş başında geçirdiği gerçeğiyle, iş ortamındaki<br />
ergonomik koşulların insan sağlığı ve dolaysı ile iş verimliliği üzerindeki etkisini daha kolay<br />
anlamlandırabiliriz. İlgili yazın tarandığında pek çok iş kolu için çalışan sağlığının<br />
korunması ve verimliliğin artırılması maksadıyla farklı disiplinlerce ergonomi<br />
araştırmalarının yapıldığı görülür. Bu iş kollarından biri de masa başı ve bilgi teknolojisinin<br />
1<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 253<br />
giderek kullanımının artması ile birlikte bilgisayar başı büro işleridir. Çalışanları uzun süre<br />
sabit pozisyonda kalmaya zorlayan bu iş kolu zaman içerisinde çalışanlarda çeşitli kas ve<br />
iskelet sistemi şikâyetlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Özcan ve arkadaşlarına göre<br />
(2011: 236) son yirmi yıldır çalışma ortamlarında bilgisayar kullanımındaki artış, verimliliği<br />
artırmasının yanı sıra iş organizasyonlarındaki değişikliklere ve yeni risk etkenlerinin<br />
gelişimine neden olarak üst ekstremite işe bağlı kas iskelet sistemi hastalıkları başta olmak<br />
üzere birçok sağlık problemini beraberinde getirmiştir. Sıklığı giderek artan bu<br />
problemlerden çalışanların korunabilmesi için iş yerinde doğru vücut mekaniği tekniklerinin<br />
uygulanması ve ergonomik çalışma ortamının sağlanması gerekmektedir. Büro ergonomisi,<br />
çalışma biriminin ergonomik olarak düzenlenmesi ile ilişkilidir. Çalışma ergonomisi ile<br />
yorgunluk ve kas gerilmelerini engellemek, gereksiz hareketleri ortadan kaldırarak konforu<br />
artırmak mümkündür (Baslo, 2002: 156).<br />
Risk faktörlerin sık görülmesi ve yaygın sağlık sorunlarına neden olması, işe bağlı kas ve<br />
iskelet sistemi rahatsızlıklarını en önemli halk sağlığı sorunu haline getirmiştir. İş gücü<br />
kaybına neden olması ve ekonomik yükü de bu rahatsızlıkların dikkat çeken özellikleridir<br />
(Türkkan, 2009). Yine Türkkan’a göre (2009: 105) işe bağlı kas ve iskelet sistemi<br />
rahatsızlıkları nedeniyle yapılan harcamanın, Sağlık Bakanlığı bütçesinden daha fazla bir<br />
harcamaya sebep olduğu düşünülmektedir.<br />
Bu alanda yapılan kapsamlı araştırmalar, sadece ergonomik bir ortamda çalışıyor olmanın<br />
büro çalışanlarının sağlık problemlerini azaltmak ve dolayısı ile çalışma performansını<br />
artırmak için yeterli bir durum olmadığını göstermektedir (Robertson ve ark., 2008).<br />
Robertson ve arkadaşlarının çalışmasına göre, çalışanların ergonomi konusundaki bilgileri<br />
ve bu konudaki farkındalıkları olduğu takdirde çalıştıkları ortam ergonomik olsun ya da<br />
olmasın sağlık problemlerinde azalma sağlanmaktadır (Amick ve ark., 2003; Robertson ve<br />
ark., 2008: 489). Özcan ve Kesiktaş’a göre (2007: 9) de büro çalışanlarının en önemli sağlık<br />
sorunları arasında olan ve iş verimliliğini azaltan kas iskelet sistemi hastalıkları ve olumsuz<br />
etkilerinden korunmak, ergonomi eğitimi ve girişimleri ile büyük ölçüde mümkündür.<br />
Ülkemizden son yıllarda farklı bilim dallarınca yapılan doktora ve yüksek lisans düzeyi<br />
araştırmalar da bu düşünceleri destekler niteliktedir. Bu çalışmaların bir kısmı ergonominin<br />
büro çalışanlarının verimliliğine olan etkisini vurgularken (Armağan, 2003; Kıraç, 2005;<br />
Yetiz, 2009) bir kısmı sağlık sorunlarına olan etkisine vurgu yapmaktadır (Balcı, 2003;<br />
Ağbaş, 2008; Baran, 2008; Esmaeilzadeh, 2008; Baydur, 2011; Dalkılınç, 2011). Son yıllara<br />
doğru çalışanların sağlık sorunlarına olan ilginin verimlilik araştırmalarının önüne geçtiği<br />
görülmektedir.<br />
Büro ergonomisi oldukça ayrıntılı bir konudur ve alan içerisinde genellemelere gidebilmek<br />
için derinlemesine araştırmalara ihtiyaç duyar. Büro mobilyalarının ölçüleri ve<br />
konumlandırılmaları, masa, sandalye ve bilgisayar ekipmanları gibi en sık kullanılan<br />
gereçlerin çalışanın vücut ölçülerine uygunluğu, çalışma ortamının ısı, ışık ve havalandırma<br />
özellikleri gibi pek çok ayrıntı büro ergonomisinin araştırma alanı içerisine girmektedir.<br />
Büro malzemelerinin standardizasyonu Türk Standartları Enstitüsü tarafından milli<br />
antropometrik ölçülerimiz göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Elbette her kullanıcıya<br />
birebir uyan malzemelerin kullanılması mümkün değildir ancak belirli malzemelerin kişiye<br />
göre ayarlanabilir nitelikte üretilmesi söz konusudur. Bunlara ek olarak çalışanların iş<br />
ortamındaki hareketlerini destekleyecek yardımcı ekipmanların kullanımı da söz konusu<br />
olmaktadır. Günümüzde ergonomi konusu bilimsel çalışmaların yanı sıra, televizyon,<br />
internet, gazete, dergi gibi pek çok yayın organında yer bulmaktadır. Ayrıca kurum veya<br />
kuruluşlar seminer, konferans ve eğitim programları gibi organizasyonlar yaparak<br />
çalışanların ergonomi konusundaki bilgi ve farkındalıklarını artırmaya çalışmaktadır.<br />
Bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken zaman içerisinde, büro çalışanlarının kas ve iskelet
254 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
sisteminden kaynaklanan rahatsızlıklarında gözle görülür bir iyileşme ve verim artışı<br />
beklemek sürpriz olmamalıdır. Ancak gözlenen durumun bunu yansıtmadığı görülmektedir.<br />
Baslo’ya göre (2002: 157) iyi bir duruş ve ayarlanabilir koltuk konforlu bir çalışma ortamı<br />
için en önemli unsurlardır. Doğru bir pozisyonda oturabilmek için koltuk ayarı yapmayı<br />
öğrenmek gerekir. Yine Baslo’ya göre (2002: 160) bilgisayar ekranının ayarlanabilir olması<br />
kullanıcıların farklı boyun hareketleri deneyebilecek pozisyonlarda durmasına olanak sağlar.<br />
Göz seviyesinde yerleştirilen ekran ise kullanıcıyı hem duruş hem de görünüş açısından<br />
uygun olan tek bir pozisyonda kalmaya zorlar (Baslo, 2002: 160). Sabit duruş, pek çok kas<br />
iskelet sistemi rahatsızlıklarına neden olmaktadır. Rahatsızlıklardan korunmak ve daha rahat<br />
çalışabilmenin yolu sık sık oturuş/duruş pozisyonunu değiştirmektir (Baslo, 2002: 161;<br />
Esmaeilzadeh, 2008).<br />
Bu araştırmada genel bir bakış açısı ile büro çalışanlarının en çok kullandığı ve ayarlanabilir<br />
olarak üretilen sandalye, bilgisayar ekipmanları ve bu malzemeleri destekleyecek yardımcı<br />
ekipmanlar (bel desteği, ayak yükseltici, bilek destekleyici mouse padler gibi) konusundaki<br />
farkındalıkları ve kullanım alışkanlıkları belirlenmek istenmiştir. Bu amaçla yola<br />
çıkıldığında akla ilk gelen soru, büro çalışanlarının ergonomi konusundaki farkındalıklarının<br />
eğitim alma ya da çeşitli iletişim araçlarında yayımlanan bilgileri/araştırmaları takip etme<br />
durumu ile bir ilişkisi var mıdır? Ya da iş nedeniyle geçirilen ya da geçirilmekte olan bir kas<br />
iskelet sistemi rahatsızlığı, çalışanın ergonomi konusundaki farkındalığını etkilemekte<br />
midir? Bilindiği üzere çalışanlar bu tür bir farkındalığı herhangi bir bilgi kaynağından<br />
öğrendikleri bilgilerle kazandıkları gibi kas ve iskelet sistemlerinde meydana gelen<br />
rahatsızlıklar nedeniyle de zorunlu olarak kazanabilmektedir. Bu zorunluluk hali ergonomi<br />
farkındalığına katkı sağlamış olabilir mi? Bunlara, büro malzemelerini kullanım alışkanlığı<br />
olarak değerlendirilebilecek başka değişkenler eklemek mümkündür. Örneğin: Büro<br />
çalışanları kullandıkları materyaller üzerinde kendi fiziksel koşullarına uygun olarak<br />
değişiklikler yapıyorlar mı? Sağlık ve konfor amacıyla sırt desteği, ayak yükseltici,<br />
ergonomik klavye, mouse, destekli mouse pad gibi yardımcı ekipmanlar kullanıyorlar mı?<br />
Oturuş pozisyonlarına, sürekli aynı pozisyonda kalmamaya özen gösteriyorlar mı?<br />
Yorgunluk hissettiklerinde kısa yürüyüşler, egzersizler yapıyorlar mı? ve sonuç olarak bu<br />
alışkanlıkların ergonomi konusunda alınmış eğitim, takip edilen yayınlar ve herhangi bir kas<br />
iskelet sistemi rahatsızlığı geçirmiş ya da geçiriyor olma durumu ile ilişkisi var mıdır?<br />
Yöntem<br />
Bu araştırmada belirlenen sorulara yanıt bulabilmek amacıyla üçü evet/hayır seçenekli,<br />
sekizi beşli Likert tipi sıralamalı maddeler bir araya getirilmiştir. Evet/hayır seçenekli<br />
sorular çalışanların ergonomi farkındalığını nasıl kazandıkları sorgulayabileceğimiz<br />
niteliktedir. Likert tipi sorular ise çalışanların özellikle oturma ve bilgisayar kullanma ile<br />
ilgili alışkanlıklarında ergonomiyi dikkate alıp almadıklarını ortaya koyabilecek<br />
maddelerden oluşmaktadır.<br />
Çalışmanın evrenini masa başında iş gören ve bilgisayar kullanan çalışanlar oluşturmaktadır.<br />
Örneklem ise Ankara (n=66), İstanbul (n=45), Trabzon (n=20) ve Isparta (n=19) illerinde<br />
çeşitli kurumlarda görevli, masa başında ve bilgisayarla iş gören toplamda N=150 bireyden<br />
oluşmaktadır. Bu bireyler rastlantısal olarak seçilmiştir. Sorular elektronik posta aracılığı ile<br />
bireylere ulaştırılmış ve aynı şekilde toplanmıştır. Çeşitli analizler uygulanarak, araştırma<br />
sorularına yanıtlar aranmıştır.<br />
Bulgular<br />
Çalışmanın analiz aşaması, toplanan verilerin SPSS programına yüklenmesi ile başlamıştır.<br />
Araştırma sorularına cevap bulunabilecek analizler sırayla uygulanmıştır. Öncelikle<br />
soruların güvenirlik analizi yapılmıştır. Cronbach alfa güvenirlik katsayısının .70 olduğu
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 255<br />
belirlenmiştir. Ardından betimsel istatistik analizleri yapılarak, değişkenlerin frekans<br />
dağılımları belirlenmiştir. Buna göre, sorulara yanıt veren çalışanların sadece % 14’ü<br />
ergonomi konusunda eğitim almıştır. % 41,3’ü bu konu ile ilgili bilgileri/araştırmaları takip<br />
etmektedir. Bireylerin % 26,7 iş ortamından kaynaklanan kas ve iskelet sistemi rahatsızlığı<br />
geçirmiştir.<br />
Katılımcıların % 55,3 gibi büyük bir çoğunluğu her zaman için işe başlamadan önce<br />
sandalyesini kendi boyutuna göre ayarladığını belirtmiştir, onu takip eden en yüksek ikinci<br />
oran % 24,7 ile çoğu zaman seçeneğidir. İşe başlamadan önce bilgisayarımın ve klavyemin<br />
açısını kendime göre ayarlarım sorusuna % 63,8 oranında her zaman cevabı verilmiştir, onu<br />
% 25,5 ile çoğu zaman seçeneği izlemiştir. Çalışırken oturuş pozisyonuma dikkat ederim<br />
sorusunun en yüksek oranı ise % 33,6 ile nadiren seçeneğine aittir. Gerektiğinde otururken<br />
belimi destekleyecek minder, oturma desteği gibi yardımcı elemanlar kullanırım sorusuna<br />
verilen en yüksek oranlı cevap % 28,7 ile hiçbir zaman seçeneğidir. En düşük oranlı cevap<br />
ise her zamandır. Otururken belimi, ayaklarımı ve bacaklarımı desteklemek amacıyla ayak<br />
yükseltici kullanırım maddesine verilen en yüksek oranlı cevap % 51 değeri ile hiçbir zaman<br />
seçeneğidir, en düşük oranlı yanıt ise % 6,8 ile her zaman seçeneğidir. El bileklerimi ve<br />
parmaklarımı korumak için özel klavye, mouse ve mouse pad kullanırım maddesinde en<br />
yüksek oran %68,5 ile hiçbir zaman, en düşük oran ise % 5,4 ile çoğu zaman seçeneğine<br />
aittir. Çalışırken pozisyonumu sürekli dğeiştiririm, aynı pozisyonda uzun süre kalmamaya<br />
özen gösteririm sorusuna çalışanların % 28,9 bazen ve yine aynı oranda çalışan da çoğu<br />
zaman seçeneklerini işaretlemiştir, bu oranı % 24,2 ile her zaman seçeneği izlemektedir. Son<br />
olarak katılımcıların % 26’sı kaslarının yorulduğunu hissettiğinde kalkıp dolandığını veya<br />
egzersizler yaptığını belirtmiştir, % 24,7’si ise bu maddeyi çoğu zaman olarak işaretlemiştir.<br />
Değişkenlerin betimsel istatistik değerleri Tablo 1’de yer almaktadır.<br />
Ergonomi eğitimi alan, ergonomi konusundaki yayınları takip eden ve işe bağlı bir kas<br />
iskelet sistemi rahatsızlığı geçiren bireylerin sorulara verdikleri yanıtlar değerlendirildiğinde<br />
benzer sonuçlara ulaşılmıştır. En dikkat çekici yanıtlar şu şekilde sıralanabilir; eğitim alan<br />
çalışanların % 42,9’u çalışırken oturuş pozisyonuna nadiren dikkat etmekte, % 28,6’sı<br />
oturma desteğini hiçbir zaman kullanmamakta, % 52,4’ü hiçbir zaman ayak yükseltici<br />
kullanmamakta, % 70’i hiçbir zaman el bileklerini ve parmaklarını korumak için özel<br />
klavye, mouse, mouse pad kullanmamakta, % 33,3’ü bazen ve yine aynı oranda çoğu zaman<br />
sabit çalışmamaya özen göstermekte ve % 42,9’u nadiren yorulduğunu hissettiğinde kısa<br />
yürüyüşler veya egzersizler yapmaktadır. Yayınları takip eden bireylerde de benzer oranlara<br />
rastlanmıştır. Tek belirleyici fark bu guruptaki bireylerin % 29’unun eğitim alanların aksine<br />
kaslarını dinlendirmek için her zaman kısa yürüyüşler ve egzersizler yapmasıdır.
256 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 1: Değişkenlere Ait Betimsel İstatistikler<br />
Değişken Kategori Toplam %<br />
Büro ergonomisi konusunda eğitim aldım.<br />
Hayır 129 86<br />
Evet 21 14<br />
Büro ergonomisi konusunda çeşitli yerlerde Hayır 88 58,7<br />
yayımlanan bilgileri takip ederim.<br />
Evet 62 41,3<br />
Çalışma ortamından kaynaklanan kas-iskelet sistemi Hayır 110 73,3<br />
rahatsızlığı geçirdim.<br />
Evet 40 26,7<br />
Hiçbir Zaman 2 1,3<br />
Nadiren 5 3,3<br />
İşe başlamadan önce sandalyemin ayarını kendime<br />
Bazen 23 15,3<br />
göre yaparım.<br />
Çoğu Zaman 37 24,7<br />
Her zaman 83 55,3<br />
Bilgisayar ekranını ve klavyenin açısını kendime<br />
göre ayarlarım.<br />
Çalışırken oturuş pozisyonuma dikkat ederim.<br />
Gerektiğinde bel desteği, minder vs. gibi yardımcı<br />
elemanlar kullanırım.<br />
Belimi, ayaklarımı ve bacaklarımı destekleyecek<br />
ayak yükseltici kullanırım.<br />
Çalışırken el bileklerim ve parmaklarımı korumak<br />
için özel klavye, mouse ve mouse pad kullanırım.<br />
Çalışırken pozisyonumu sürekli değiştiririm, aynı<br />
pozisyondan uzun süre kalmamaya dikkat ederim.<br />
Kaslarımın yorulduğunu hissettiğimde mutlaka<br />
kalkıp dolanırım ya da egzersizler yaparım.<br />
Hiçbir Zaman<br />
Nadiren 4 2,7<br />
Bazen 12 8,1<br />
Çoğu Zaman 38 25,5<br />
Her zaman 95 63,8<br />
Hiçbir Zaman 5 3,4<br />
Nadiren 18 12,1<br />
Bazen 50 33,6<br />
Çoğu Zaman 39 26,2<br />
Her zaman 37 24,8<br />
Hiçbir Zaman 43 28,7<br />
Nadiren 36 24<br />
Bazen 34 22,7<br />
Çoğu Zaman 20 13,3<br />
Her zaman 17 11,3<br />
Hiçbir Zaman 75 51<br />
Nadiren 27 18,4<br />
Bazen 22 15<br />
Çoğu Zaman 13 8,8<br />
Her zaman 10 6,8<br />
Hiçbir Zaman 102 68,5<br />
Nadiren 14 9,4<br />
Bazen 14 9,4<br />
Çoğu Zaman 8 5,4<br />
Her zaman 11 7,4<br />
Hiçbir Zaman 7 4,7<br />
Nadiren 20 13,4<br />
Bazen 43 28,9<br />
Çoğu Zaman 43 28,9<br />
Her zaman 36 24,2<br />
Hiçbir Zaman 12 8<br />
Nadiren 17 11,3<br />
Bazen 45 30<br />
Çoğu Zaman 39 26<br />
Her zaman 37 24,7<br />
İşe bağlı bir kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçiren bireylere baktığımızda, bu bireylerin %<br />
62,5’inin sandalyesini her zaman kendine göre ayarlamakta, % 64,1’i her zaman klavye ve<br />
ekran ayarlarını yapmakta, % 33,3’ü çoğu zaman ve yine aynı oranda nadiren oturuş<br />
pozisyonuna dikkat etmekte, % 27,5’i hiçbir zaman bel desteği kullanmamakta, % 48,7’si<br />
hiçbir zaman ayak yükseltici kullanmamakta, % 65’i hiçbir zaman destekli klavye, mouse ya
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 257<br />
da mouse pad kullanmamakta, % 33,3’ü nadiren oturuş pozisyonunu değiştirmekte ve %<br />
27,5’i çoğu zaman egzersiz ve yürüyüş yapmaktadır.<br />
Katılımcıların eğitim almış olma, yayınları takip ediyor olma ve herhangi bir kas iskelet<br />
sistemi rahatsızlığı geçirme durumları ile diğer maddelere verdikleri yanıtlar arasında ya da<br />
maddelere verilen cevapların kendi aralarında anlamlı bir ilişki olup olmadığını test<br />
edebilmek amacıyla verilere Spearman Brown testi uygulanmıştır. Buna göre ayak<br />
yükseltici kullanım alışkanlığı ile ergonomi konusundaki yayınları takip etme arasında<br />
pozitif yönlü düşük düzeyde anlamlı bir ilişki vardır (r=0,271; p
258 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
A. Büro ergonomisi konusunda eğitim aldım.<br />
B. Büro ergonomisi konusunda çeşitli yerlerde<br />
yayımlanan bilgileri takip ederim. 0,13 1<br />
Tablo 2: Değişkenlerin Korelasyon Değerleri.<br />
C. Çalışma ortamından kaynaklanan kas-iskelet<br />
sistemi rahatsızlığı geçirdim. -0,026 0,014 1<br />
1. İşe başlamadan önce sandalyemin ayarını<br />
kendime göre yaparım. 0,154 0,096 0,066 1<br />
2. Bilgisayar ekranını ve klavyenin açısını<br />
kendime göre ayarlarım. -0,052 0,094 -0,012 0,582** 1<br />
3. Çalışırken oturuş pozisyonuma dikkat ederim.<br />
A B C 1 2 3 4 5 6 7<br />
1<br />
0,054 0,044 -0,124 0,423** 0,419** 1<br />
4. Gerektiğinde bel desteği, minder vs. gibi<br />
yardımcı elemanlar kullanırım. 0,008 0,107 0,053 0,216** 0,218** 0,254** 1<br />
5. Belimi, ayaklarımı ve bacaklarımı<br />
destekleyecek ayak yükseltici kullanırım. -0,017 0,271** 0,053 0,293** 0,162 0,198* 0,435** 1<br />
6. Çalışırken el bileklerim ve parmaklarımı<br />
korumak için özel klavye, mouse ve mouse pad<br />
kullanırım.<br />
0,002 -0,004 0,046 0,136 0,006 0,11 0,31** 0,306** 1<br />
7. Çalışırken pozisyonumu sürekli değiştiririm,<br />
aynı pozisyondan uzun süre kalmamaya dikkat<br />
ederim.<br />
0,042 0,147 -0,183 0,296** 0,389** 0,296** 0,142 0,24** 0,163* 1<br />
8. Kaslarımın yorulduğunu hissettiğimde mutlaka<br />
kalkıp dolanırım ya da egzersizler yaparım. -0,023 0,083 -0,135 0,236** 0,246** 0,236** 0,146 0,181* 0,1 0,635**<br />
** p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 259<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
Bu çalışmada büro çalışanlarının ergonomi konusundaki farkındalıkları ve büro<br />
malzemelerini kullanım alışkanlıkları değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerle birlikte<br />
ergonomi farkındalığının büro malzemelerini günlük rutin kullanım alışkanlıkları arasındaki<br />
ilişkiler belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma genel bir değerlendirmeyi amaçlayan bir pilot<br />
çalışma niteliği taşımaktadır. Analizler sonucunda belirlenen unsurların daha sonraki<br />
çalışmalar için bir yöntem ve farklı bir bakış açısı kazandıracağı düşünülmektedir.<br />
Analizler sonucunda görülmüştür ki, en çok kullanılan temel büro malzemelerinden<br />
ayarlanabilir özellikleri olan sandalye ve bilgisayar ekipmanlarını çalışanlar genel olarak<br />
kendi fiziksel özelliklerine göre ayarlamaktadır. Ancak bu durumun çalışanın almış olduğu<br />
herhangi bir ergonomi eğitimi, ergonomi konusundaki çeşitli yayınları takip etme durumu<br />
ve işe bağlı bir kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçirmiş olma durumu ile bir bağlantısı<br />
bulunamamıştır. Çalışanların sağlığını korumak amacıyla üretilen bel desteği, ayak<br />
yükseltici, ergonomik klavye, mouse ve mouse pad gibi yardımcı büro ekipmanlarının çoğu<br />
çalışan tarafından kullanılmadığı görülmektedir. Oysaki yapılan çalışmalar bu destekleyici<br />
unsurların büro ergonomisi ve çalışan sağlığı açısından önemini vurgulamaktadır. Bu<br />
konuda alınan eğitim, takip edilen yayınlar ve kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçirme<br />
durumunun da bu olguyla anlamlı bir ilişkisi olmadığının belirlenmesi oldukça manidardır.<br />
Yine çalışmanın çarpıcı sonuçlarından biri eğitim alsın ya da almasın, ergonomi<br />
konusundaki yayınları takip etsin ya da etmesin, kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçirsin ya<br />
da geçirmesin büro çalışanlarının oturuş pozisyonlarına dikkat etmedikleri, çalışırken<br />
oturma pozisyonlarını sürekli değiştirerek aynı durumda kalmamaya önem göstermedikleri<br />
ve gerektiğinde kaslarını dinlendirmek için çaba sarf etmedikleri gerçeğidir.<br />
Ergonomi konusunda son yıllarda yapılan çalışmalarda çeşitli yöntemler kullanılarak pek<br />
çok eğitim aracı geliştirilmiş, çeşitli yayın organlarınca bu konudaki araştırmalar okuyucu<br />
ile paylaşılmıştır. Bu eğitim araçlarının ve yayınların ergonomi farkındalığı üzerindeki<br />
önemi ve gerekliliği yadsınamaz bir durumdur. Ancak belli ki çalışanların bu olguları<br />
içselleştirerek bir çalışma modeli olarak benimsemeleri henüz gerçekleşememiştir.<br />
Alışkanlıklardan vazgeçmek zordur ve bu alışkanlıkları değiştirmek kısa süreli eğitim<br />
modelleri ile mümkün görünmemektedir. Kaldı ki insanlar içgüdüsel olarak gerçekte olanı<br />
ifade etmekten çok ideal olanı ifade etme eğilimindedir. İnsanların sahip oldukları ergonomi<br />
bilgileri ve farkındalıkları ile ideal olan cevapları vereceklerini ancak diğer yandan eski<br />
alışkanlıklarına devam etme eğiliminde olacaklarını göz ardı etmemek gerekir. Bu durumda<br />
söz konusu alanda yapılacak araştırmalarda anket çalışmalarını gözlem içeren çalışmalarla<br />
desteklemek uygun olacaktır. Bireyleri çalışma ortamlarında gözleyerek, insan sağlığı<br />
açısından ne gibi yanlış çalışma alışkanlıkları olduğunu belirlemek ve yerinde müdahale<br />
yöntemleri ile bu alışkanlıkların çalışanlarca içselleştirilmesini sağlamak daha anlamlı<br />
olacaktır.<br />
Bu tür bir çalışmanın en önemli sınırlılığı nispeten az bir örneklem sayısı ile sonuçlara<br />
varılmış olmasıdır. Masa başında bilgisayarla iş gören çalışanlar hakkında genellemelere<br />
gidebilmek için daha yüksek katılımlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu sınırlılık, farklı illerden<br />
veri toplayarak desteklenmeye çalışılmıştır. Ancak bu bir pilot çalışmadır ve daha kapsamlı<br />
çalışmalar için ön hazırlık niteliği taşımaktadır.<br />
Sonuç olarak işe bağlı kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının giderek arttığı günümüzde,<br />
oturarak bilgisayar başında iş gören çalışanların sağlık problemlerini ortaya çıkmadan<br />
önlemek, hem maddi hem manevi açıdan büyük bir kazanımdır. Yapılan çalışmalar<br />
göstermiştir ki bunu yapabilmek sadece ergonomik büro malzemeleri kullanmakla mümkün<br />
değildir. Çalışan sağlığının korunması ve verimin, iş memnuniyetinin artması çalışanların
260 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
ergonomi konusundaki farkındalıklarını artırmakla ve çalışma ortamı alışkanlıklarını<br />
düzeltmekle mümkün hale gelecektir.<br />
Kaynaklar<br />
Ağbaş, N. (2008), Ktü Farabi Hastanesi Büro Çalışanlarının İş Ortamına Antropometrik<br />
Uygunluğunun Ve Mevcut Kas-İskelet Sistemi Şikâyetlerinin Çalışma Ortamıyla İlişkisini<br />
Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sağlık Bilimleri<br />
Enstitüsü, , Trabzon.<br />
Amıck., B.J., Robertson, M.M., Derango, K., Bazzanı, L., Moore, A., Rooney, T. Ve<br />
Harrıst, R. (2003) “Effect Of Office Ergonomics Intervention On Reducing Musculoskeletal<br />
Symptoms”, Spine, Vol: 28, No: 24, 2706-2711.<br />
Armağan, K. (2003), Büro Verimliliğinin Tesis Edilmesinde Ergonomik Tasarımın Önemi,<br />
.Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya.<br />
Balcı, Ö. (2007), Gaziantep İl Merkezindeki Bankaların Büro Ergonomisine Uygunluk<br />
Durumları Ve Banka Çalışanlarının Bazı Sağlık Sorunları, Uzmanlık Tezi, Gaziantep<br />
Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Gaziantep.<br />
Baran, F.G., (2008), Bir Motorlu Araş Üretim Fabrikasında Masa Başı Çalışanlarının Kas-<br />
İskelet Sistemi Yakınmalarının Ergonomik Ve Diğer Bazı Etmenlerle İlişkisi, Doktora Tezi,<br />
Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Baslo, M. (2002), “Ofis Ergonomisi-Sırt Ve Boyun Ağrılarını Önlemek İçin Ofis Ortamını<br />
Düzenlemek”, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Baş Boyun,<br />
Bel Ağrıları Sempozyum Dizisi, No.30, Mayıs, Ss.155-165.<br />
Baydur, H., (2011), Bilgisayar Kullanarak İş Gören Büro Çalışanlarında Ergonomi<br />
Eğitiminin Etkinliği, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,<br />
İzmir.<br />
Dalkılınç, M., (2011), Ofis Çalışanlarında E-Öğrenme Ve İnteraktif Yöntemlerle Sunulan<br />
Ergonomi Eğitiminin, Kas İskelet Sistemi Yaralanmaları İle İlişkili Risk Faktörleri Üzerine<br />
Etkisi, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Esmaeılzadeh, S. (2008) Bilgisayar Kullanıcılarında Üst Ekstremite İşe Bağlı Kas İskelet<br />
Hastalıklarından Korunmada Ergonomi Girişiminin Enkinliği, Uzmanlık Tezi, İstanbul<br />
Üniversitesi, Fiziksek Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.<br />
Kıraç, Y. (2005) Büro Yönetiminde Ergonomi Ve Ergonominin Verimliliğe Etkisi: Ankara<br />
Emniyet Müdürülüğü’nde Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Özcan, E. Ve Kesiktaş, N. (2007), “Mesleki Kas İskelet Hastalıklarından Korunma Ve<br />
Ergonomi” İş Sağlığı Ve Güvenliği Dergisi, Sayı. 34, Yıl: 7, Nisan-Mayıs-Haziran, 6-9.<br />
Özcan, E., Esmaeılzadeh, S. Ve Başat, H. (2011), “Bilgisayar Kullanıcılarında Üst<br />
Ekstremite İşe Bağlı Kas İskelet Hastalıkları Ve Ergonomi Girişiminin Etkinliği”, Türkiye<br />
Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Dergisi, 57: 236-241.<br />
Robertson, M.M., Huang, Y.H., O’neil, M.J Ve Schleıfer, L.M. (2008), “Flexible Workplace<br />
Design And Ergonomics Training: Impacts On The Psychosocial Work Environment,<br />
Musculoskeletal Health, And Work Effectiveness Among Knowledge Workers” Applied<br />
Ergonomics, 39: 482-494.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 261<br />
Türkkan, A., (2009), “İşe Bağlı Kas-İskelet Sistemi Hastalıkları Ve Sosyoekonomik<br />
Eşitsizlikler”, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 35 (2), 101-106.<br />
Yetiz; A., (2009), Ofis Mobilyaları Ve Ofis Mobilyalarının Tasarımını Etkileyen Ergonomi<br />
Faktörünün İncelenmesi, Adana’da Bir Banka Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
262 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
OFİS ORTAMINDA İKLİMLENDİRMENİN ÇALIŞANLARA ETKİSİ<br />
M. Ziya YAKUT 1<br />
Reşat SELBAŞ 2<br />
Gamze YAKUT 3<br />
ÖZET<br />
Ofis çalışanlarının iş verimini etkileyen en temel konularından birisi olan konforlu çalışma<br />
ortamlarının sağlanması günümüz ofis tasarımlarını yakından ilgilendirmektedir.<br />
Çalışanların ofis ortamındaki konfor koşullarının en başında, ısı, nem, ses gibi fiziksel çevre<br />
koşulları yer almaktadır.<br />
Konforlu çalışma için ısı konusunda ortam ve vücut sıcaklığının dengesi oldukça önemlidir.<br />
İnsanın vücut sıcaklığı, sürekli olarak ortam sıcaklığına göre kendini dengelemeye<br />
çalışmaktadır. Bunun için gerekli olan ısı alış-verişi terleme veya titreme gibi tepkilerle<br />
ortaya çıkmaktadır. Bu durum çalışanların dikkatini dağıtmakta ve verimlerini<br />
düşürmektedir. Ofis ortamında ideal iklimlendirmenin sağlanması için klima cihazları<br />
kullanılmaktadır.<br />
Bu çalışmada, çalışanların ofis ortamlarının ideal hale getirilmesinde kullanılan klimaların<br />
iklimlendirmeye etkisinin nasıl olduğunu, akış analizi yapan bir simülasyon programı<br />
kullanılarak incelenmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Ergonomisi, Hava Akışı Modelleme, Çalışma Psikolojisi<br />
1. Giriş<br />
Çalışanların günlük yaşamlarının çok büyük bir kısmı ofis ortamında geçmektedir. Bu<br />
yüzden ofis ortamının ergonomik olması çalışmaların verimine çok büyük katkı katacaktır.<br />
Ergonomi konusu, artan yaşam kalitesiyle birlikte konforlu ürünlerin kullanımı arttırmıştır.<br />
Konforlu ürün kullanımı en çok yaşamsal ihtiyaç olan konularda artmıştır. Bu yüzden en<br />
önemli etken olan ortam hava kalitesi, iyi bir havalandırma ve iklimlendirme sistemi ile<br />
mümkün olabilir.<br />
Günümüzde kullanılan pek çok ofis binası düzgün planlanmamış olmasından, havalandırma<br />
ve iklimlendirme konuları halen bir sorun teşkil etmektedir. Bu tip yetersizlikler yüzünden,<br />
pencere ve kapıları kullanılarak oluşturulan doğal havalandırma sistemleri rahatsız edici<br />
hava akımlarını (cereyan) oluşturmaktadır. Oluşan bu cereyan etkisinin düzensiz oluşları,<br />
çalışanların dikkatini dağıtmaktadır. Çözüm olarak kullanılan iklimlendirme cihazları<br />
kontrol edilebilir sıcaklık kontrolü ve hava akış hızı oluşumunu sağlamaktadır. Bu cihazların<br />
ofis ortamında yerleşimi ve kullanım şekli çalışanları rahatsız etmeyecek şekilde<br />
uygulanmalıdır. Çünkü ortamın ısıl konforunun, iş verimini önemli ölçüde etkilediği<br />
bilinmektedir.<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Rektörlük, Uzm.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi Doç Dr.<br />
3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 263<br />
Isıl konfor koşullarının ideal olmasında pek çok parametre etkilidir. Bu parametreler<br />
çalışanların kişisel (yaş, cinsiyet, çalışma yoğunluğu, giyinme durumu vs.) ve çevresel<br />
(ortamın hacmi, izolasyonu, sıcaklığı, nemi, güneş ışığı alma durumu, hava hızı vs.)<br />
özellikleri gibi iki grupta toplanıp incelenebilir. Bu etkenler üzerine pek çok çalışma<br />
yapılmıştır ve halen bu çalışmalar gelişen teknolojik imkânlarla sürdürülmektedir.<br />
Isıl konfor koşullarının farklılıkları üzerine Todde (2000: 297-305) yaptığı çalışmada hafif<br />
aktivite düzeyinde, ısıl konfor içindeki insanların yerel hava hareketlerine olan tepkisi<br />
deneysel olarak incelemiştir. Çalışmada ortamdaki cereyanın etkisi ele alınmıştır. Özellikle<br />
yüksek hava hızlarındaki cereyanın, süreyle ve cinsiyetle ilişkisi ortaya koyulmuştur.<br />
Başlangıçta kadın ve erkek deneklerin deri sıcaklığındaki düşüş aynı iken zamanla<br />
kadınların deri sıcaklığındaki düşüşün daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Kadın ve erkek<br />
deneklerin cereyana olan tepkisinde bu yüzden farklılık görülmektedir. Yüksel (2005: 21-<br />
31), aynı ortamda bulunan çalışanların ortam havasının konfor kalitesini algılayışında kişisel<br />
farklılıkları gösterebilmesi üzerine çalışmıştır. Dünya üzerinde farklı iklim koşulları ve<br />
farklı insan profilleri yüzünden, konforlu ortam koşulları genellikle çoğunluğun<br />
memnuniyet durumuna göre belirlenmektedir. Ortam iklimlendirilmesi hakkındaki<br />
uluslararası standartlardan olan ISO 7730 ısıl konfor ile ilgili olarak kişilerin en az<br />
%80’inin, ASHRAE Standart 55 ise en az %90'ının memnun olması gerektiğine değinmiştir.<br />
Höppe ve Martinac (1998: 1-7)’e göre ısıl koşulun dışında binadaki diğer parametreler de<br />
ortamdaki çalışanların verimini değiştirmektedir. Çalışanların ortamdaki ısı alışverişlerini ve<br />
dengesini hava hareketleri etkilemektedir. Özellikle kapalı bir hacim içerisinde hava giriş ve<br />
çıkış menfezlerinin konumu, pencerenin konumu ve büyüklükleri hava hızı hareketlerini<br />
etkilemektedir. Cam önüne yerleştirilen peteklerin konumuna ve üzerinde malzeme olup<br />
olmamasına göre hava hareketleri de değişebilir. Havanın hareket hızı arttıkça insanın<br />
üşümesi artar. Bu duruma ek olarak insan vücudu ile hava arasındaki ısı transferi oluşumu<br />
artar. Konfor şartlarının ve nötr deri sıcaklığının sağlanabilmesi için hava hızı ortalama 0,05<br />
m/s olarak önerilmiştir. İklimlendirilmeyen ortamlarda iç ortamdaki hava hızının nadiren 0,1<br />
m/s’yi aştığı görülmüştür. Yiğit ve Horuz (1995: 603-612) hava hızının artması halinde iç<br />
ortamın esintili ve rahatsız edici olduğunu, düşük hava hızlarında ise ortamdaki havanın<br />
hareketi azaldığından ortamda ikamet eden bireyler için havasız bir ortam oluştuğunu<br />
vurgulamışlardır. Vücut yüzey sıcaklığı büyük olduğunda yüksek hava hızlarının ısı<br />
kayıplarını çok arttırdığını ve ısıl konforu olumsuz etkilediğini tespit etmişlerdir.<br />
Feustel vd. (1994) yaptıkları çalışmada, alüminyum çerçeveli, tek camlı penceresi olan ve<br />
geniş cephesi batı yönündeki bir binanın tasarımındaki bazı problemler ile sürekli artan<br />
kişisel bilgisayar kullanımı ve ofis malzemesine karşılık, tavandan soğutma sisteminin<br />
yeterli performansı karşılayamadığını tespit etmişlerdir. Şenkal ve Mıhlayanlar (2002: 56-<br />
58) konutların konumları, yönleri, rüzgârlıkla olup olmadıkları, kullanılan döşeme<br />
kaplamaları ve mimari projeden farklı olarak mimari değişikliklerin ısıl konfor üzerine<br />
etkilerini araştırmışlardır. Gennusa vd. (2007: 594-606) yaptıkları çalışmada güneş<br />
ışınımının ısıl konfor üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Bilgisayar simülasyonuyla,<br />
pencerelerde gölgelemeler yaparak ısıl konforun ne şekilde etkilediğini araştırmışlardır.<br />
Höppe ve Martinac (1998: 1-7)’e göre insanı etkileyen faktörlerin etkileri üzerinde, insan<br />
biyometeorolojisi ile ilgili konularında, farklı iç ortam şartlarında ideal konfor ve hava<br />
kalitesi belirleme amacıyla çeşitli çalışmalar yapmıştırlar. Avcı ve Yiğit (1992) yaptıkları<br />
çalışmada ortam havasını etkileyen çevre şartlarının gece, gündüz ve mevsimlere göre<br />
değişiklikler gösterdiğini vurgulamaktadırlar. Bu çalışmaya göre kişilerin vücut yapısı ortam<br />
sıcaklığına göre sürekli olarak vücut sıcaklığını dengelemeye çalışmaktadır. Normal<br />
şartlarda, bir insanın vücut iç sıcaklığını 37 o C civarında, deri yüzey sıcaklığını ise ortalama<br />
31,5-33,5 o C aralığında olması gerekmektedir. Deri sıcaklığındaki 1-3 o C sıcaklık değişimi
264 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
insanı rahatsız etmemektedir. Deri üzerinde ter yoğuşmamalı veya izafi nem %20' yi<br />
geçmemelidir. Bu şartları insanın sağlayabilmesi ise az giyimli bir insan için çevrenin<br />
24±3 o C kuru termometre sıcaklığında, %50 izafi nemde ve rüzgâr hızının
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 265<br />
Hazırlanan bu modelinin içerisindeki hava akışının analizi yapılabilmesi için CFD<br />
programına aktarılır. Bu aktarımdan sonra klima üzerindeki hava giriş, çıkış noktaları, duvar<br />
sınırları Şekil 2’deki gibi isimlendirilme işlemine alınmıştır.<br />
Şekil 2: CAD tasarımının isimlendirilmesi<br />
İsimlendirmeler tamamlandıktan sonra ortam havasının parçalara ayrılarak incelenmesi<br />
gerekmektedir. Yapılan bu işleme Şekil 3’te görüldüğü gibi Meshing işlemi denir. Bu işlem<br />
çok hassas ve detaylı bir aşamadır. İdeal sonuç elde edilmesinde en etkili noktalarından<br />
birisidir. Meshing işleminden sonra matematiksel model uygulanarak sonuca ulaşılır.<br />
Matematiksel model seçiminde, hava akışını en iyi modelleyen akışkanlar dinamiği modeli<br />
tercih edilir. Ofis ortamından alınan değerler yine bu programda kullanılır ve iteratif<br />
çözümleme yapılarak sonuçları verir. Sonuçlar kullanıcının isteğine göre pek çok şekilde<br />
gösterilebilir.<br />
3. Bulgular<br />
İdeal sonuçlara ulaşmada meshing işleminin kalitesi çok önemlidir. Yapılan örnek çalışmaya<br />
uygulanan meshing işlemi sonucunda ortam havası Şekil 3’teki gibi yaklaşık 360.000<br />
parçaya ayrıldı. Bu aşamada bilgisayarın işlem yapabilme gücüne bağlı olarak daha kaliteli<br />
yapılabilir.<br />
Şekil 3: Odaya mesh işlemi uygulanmış hali<br />
Parçalara ayırma işlemi amaca uygun miktar ve şekle göre bitirildikten sonra matematiksel<br />
model belirlendi ve analiz yaptırıldı. Sonuçlara göre Şekil 4’teki gibi sıcaklık dağılımı<br />
ortaya çıkmıştır. Şekil 4’te duvar sınırlarındaki sıcak hava ve klimadan odaya yayılan soğuk<br />
hava görülmektedir.
266 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Şekil 4: Sıcaklık dağılımı kesit görünümü<br />
Şekil 4 ve Şekil 5’te görüldüğü üzere klimanın soğuk hava akımı odanın ortasında ve kapı<br />
kenarında etkili olmaktadır. Klimadan çıkan hava akımının dağılımının bir anlık üç boyutlu<br />
simülasyonu Şekil 5’te görülmektedir.<br />
Şekil 5: Klimadan çıkan hava akışının odada dağılımı<br />
Klimadan çıkan hava akımının hızı, maksimum seviyede iken üretici firmanın belirttiği<br />
değer olan 3 m/s olarak verilmiştir. Hızın dağılımı ofis ortamında Şekil 6’daki gibi olmuştur.<br />
Şekil 6: Klimadan çıkan hava akışının hızı
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 267<br />
Şekillerdeki analiz sonuçları incelendiğinde, klimanın hemen altında ve karşısındaki duvar<br />
kenarlarında rahatsızlık verici soğuk hava etkisi ve normalin üzerinde ortam hava hızı<br />
yüzünden uygun oturma konumu değildir. Daha çok odanın kapısının karşısında uygun<br />
alanlar bulunmaktadır.<br />
4. Tartışma<br />
Literatürde Feustel vd. (1994) ve Gennusa vd. (2007: 594-606) yaptıkları çalışmalarda<br />
belirtilen bina konumu, pencerelerin güneşi alma durumu ve güneş ışınımının ısıl konfor<br />
üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Çalışmada odadaki pencerelerin ve konumundan<br />
kaynaklı sıcaklık değişiminin etkileri yansıtılmak istenmiştir ancak bilgisayar donanımının<br />
yeterli gelmemesinden ötürü bahsedilen parametreler incelenememiştir. Bu yüzden sıcaklık<br />
değerleri odanın ortalaması alınarak uygulanmıştır.<br />
Oda içerisindeki alçı duvarın teknik özellikleri kullanılsa da binanın dış izolasyonundan ve<br />
zemin malzeme farklılığından kaynaklı yüzey sıcaklık farkları tam olarak yansıtılamamıştır.<br />
Bunda kullanılan malzeme özelliklerinin bilinememesi ve yine bilgisayarın donanımsal<br />
yetersizlikleri engel teşkil etmiştir böyle detaylı bir çalışmaya. Şenkal ve Mıhlayanlar (2002:<br />
56-58)’ın yaptıkları döşeme ve kaplamanın izolasyonla olan ilişkisi bu yüzden<br />
değerlendirilememiştir.<br />
Diğer bir parametre olan vücut sıcaklığının ortama etkisi yine yeterli bilgisayar donanımı<br />
olmadığı için yansıtılamamıştır. Sorensen ( 2002) yaptığı CFD çalışmasında, bu etkinin iç<br />
ortamın iklimlendirmesinde oldukça etkili olduğunu göstermektedir.<br />
Yapılan hava simülasyonunda kullanılan matematiksel modelin diğer modellerle olan<br />
farkları incelenmiştir. Yılmaz (2011) yaptığı tez çalışmasında belirlediği matematiksel<br />
modelin en ideal sonucu verdiği görülerek çalışma bu modelle yapılmıştır.<br />
Ofis ortam sıcaklığı, Yüksel (2005: 21-31) çalışmasında tespit ettiği insanın dinlenme veya<br />
düşük aktivite (ofis aktivitesi) için ortam sıcaklığının yaz mevsiminde 23-27 o C arasında<br />
olduğu vurgulanmaktadır. Çalışma sonucunda ortaya çıkan klima ile iklimlendirilen ortamın<br />
değerlerinin homojen bir sıcaklık ortamı oluşturmadığı, kimi yerler ideal sıcaklık<br />
değerlerine göre daha soğuk olurken kimi yerlerde hava yeterince soğumamaktadır.<br />
Höppe ve Martinac (1998: 1-7)’e göre konfor şartlarının ve nötr deri sıcaklığının<br />
sağlanabilmesi için hava hızı ortalama 0,05 m/s olarak önerilmektedir. İklimlendirilmeyen<br />
ortamlarda iç ortamdaki hava hızının nadiren 0,1 m/s’yi aştığı görülmüştür. Yapılan<br />
çalışmada klimanın hava akım hızı 3 m/s ile dağılmaya başlamış olup odanın uç noktaları ve<br />
hava akımının duvarlara çarpıp döndüğü noktalarda etkisi gittikçe azalmaktadır. Bu yüzden<br />
oturma konumu olarak hava akım hızının azaldığı yerler seçilebilir.<br />
5. Sonuç<br />
Çalışanların verimli olmasında ofis ortamının ergonomik, konfor koşullarına uygun oranda<br />
iklimlendirilmiş olmasının büyük etkisi vardır.<br />
Literatürde iklimlendirme cihazlarının çalışanlar üzerine etkilerini inceleyen birçok çalışma<br />
mevcuttur. Güncel metotlar ve programlar kullanılarak yapılan bu çalışma, iklimlendirme<br />
cihazlarının sebep olduğu hava akımlarının ofis çalışanları üzerine etkilerinin anlaşılmasında<br />
pratik ve etkili sonuçlar ortaya koymaktadır.<br />
Buna göre iklimlendirme cihazının konumlandırıldığı bir ofiste hava akımlarının ne şekilde<br />
ilerlediği analiz edilmiştir. İklimlendirme cihazından kaynaklanan hava akımlarından<br />
rahatsız olmadan çalışılabilecek noktalar belirlenmiştir.
268 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Klimanın odadaki yeri, gücü, klima cihazındaki hava akışının hızı, sıcaklığı, açısı, duvar<br />
izolasyon malzemelerinin durumu gibi pek çok parametre ile gelecek çalışmalarda benzer<br />
şekilde analizler yapılabilir. Bu tip bir çalışma için yüksek donanımlı bir bilgisayar analizin<br />
hem daha kolay yapılabilmesini hem de daha gerçekçi sonuçlar alabilmesine imkân<br />
tanıyacaktır. Yapılan bu çalışma daha detaylı çalışmalar için örnek teşkil edecektir.<br />
6. Kaynaklar<br />
Ashrae Handbook – Fundamentals (1993), “Physigological Principles And Thermal<br />
Comfort”, Atlanta.<br />
Avcı, A. Ve Yiğit, A. (1992), “Değişik Giysilerin Isı Ve Kütle Transferi Özelliklerinin İnsan<br />
Konforu Açısından İncelenmesi”, 2. Soğutma Ve İklimlendirme Kongresi, 165-174.<br />
Feustel, H.E., Stetıu C., Meıerhans R., Ve Schulz U. (1994), “Hydronic Radiant Cooling - A<br />
Case Study”, Proceedings Healthy Buildings’94, Budapest, Hungary.<br />
Gennusa, M., Nucara, A., Pıetrafesa, M. Ve Rızzo G. (2007), “A Model For Managing And<br />
Evaluating Solar Radiation For Indoor Thermal Comfort”, Solar Energy, 81: 594–606.<br />
Höppe, P. Ve Martınac, I. (1998), “Indoor Climate And Air Quality”, Int J. Biometeorol, 42:<br />
1-7.<br />
Sorensen, D.N. (2002), “Radiation Between Segments Of The Seated Human Body”, 8th<br />
International Conference On Air Distribution İn Rooms, Copenhagen, Denmark.<br />
Şenkal, F. Ve Mıhlayanlar, E. (2002), “Isıl Konfor Üzerine Bir Araştırma” Yapı Ve Yalıtım<br />
Teknolojileri Dergisi, No.35, Pp. 56-58.<br />
Todde, V. (2000), “Perception And Sensitivity To Horizontal Turbulent Air Flows At The<br />
Head Region”, Indoor Air, 10: 297-305.<br />
Yılmaz, D. (2011), “Tavandan Soğutulan Bir Hacimde Sıcaklık Ve Nem Dağılımının<br />
Deneysel Ve Sayısal Analizi” İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makina<br />
Mühendisliği Anabilim Dalı Doktora Tezi, Haziran, İstanbul.<br />
Yiğit, A. Ve Horuz, İ. (1995), “Hava Hızı Ve Hareketlerinin Isıl Konfor Şartlarına Etkisi”,<br />
10. Ulusal Isı Bilimi Ve Tekniği Kongresi, 603-612, Ankara.<br />
Yüksel, N. (2005), “Günümüz Kamu Kurumlarında Yapısal Konfor Koşullarının Tespit<br />
Edilmesine Yönelik Bir Çalışma” Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi<br />
Dergisi, Vol.10, No.2, Pp. 21-31.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 269<br />
BÜRO ERGONOMİSİNİN VE YERLEŞİMİNİN BÜRO ÇALIŞANLARININ<br />
VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK ALAN ARAŞTIRMASI:<br />
SANDIKLI İLÇESİ ÖRNEĞİ<br />
Yunus YILAN 1<br />
ÖZET<br />
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle bilgi işçiliğinin önemi artmıştır. Bununla birlikte bilgi<br />
işçisi olan büro çalışanlarının da önemi artmıştır. Büro çalışanlarının zihinsel beceriyi daha<br />
çok kullandıkları için onlara rahat, huzurlu, sağlıklı ve uyumlu çalışabilecekleri ortamlar<br />
hazırlanmalıdır.<br />
Araştırmanın amacı büro ergonomisinin ve yerleşiminin büro çalışanlarının verimliliğinin<br />
artırılması ve olası sorunlara karşı öneriler bulmak ve sunmaktır.<br />
Hızla gelişen dünya teknolojiye bağımlı hale gelmiş ve günümüzde organizasyonların en<br />
önemli kaynağını insan olmuştur. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, işletmelerin başarısı<br />
insana bağlıdır. Kamu sektörünün vazgeçilmesi olan büro çalışanlarının verimli olabilmeleri<br />
için çalıştıkları ortamların ergonomik olarak düzenlenmesi gerekir.<br />
İşyerlerinde kullanılan araç-gereçlerin çalışanlara göre yerleştirilmemesi, uygun olmayan ve<br />
kalabalık çalışma ortamları verimliliği düşürmektedir. Ayrıca çalışanların makine olarak<br />
görülmesi de verimliliğin düşmesini tetiklemektedir.<br />
Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Çalışmadaki veriler<br />
Afyonkarahisar’ın Sandıklı İlçesindeki kamu işletmelerinin büro ortamında çalışan<br />
personellere anket yöntemi uygulanarak elde edilmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Ergonomi, Büro Yönetimi, Büro Ergonomisi, Verimlilik<br />
GİRİŞ<br />
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve rekabet ortamının artmasıyla kamu ve özel<br />
sektörlerde çalışanların verimliliği daha da önemli hale gelmiştir. İşletmeler verimliliği<br />
arttırmak için her ayrıntıyı düşünür hale gelmişlerdir. İnsan ve çevre arasındaki ilişkiyi<br />
inceleye ergonomi biliminin önemi de bu nokta da ortaya çıkmıştır.<br />
Ergonomi, fiziksel çevrenin insana uyumlaştırılması süreci olarak tanımlanabilir. Günümüz<br />
endüstri çağında makine-insan arasındaki artan ilişkiler, insana uyumlu çevre, eşya, makine,<br />
ofis vs. gibi fiziksel çevre birimlerinin yaratılması çabalarını zorunlu kılıyor. (Tengilimoğlu,<br />
2003)<br />
Teknolojinin hızlı gelişmesiyle bilgi işçiliğinin de önemi artmıştır. Bilgi işçiliği ile birlikte<br />
bürolarda çalışma sistemleri değişmiştir. Ergonominin önemli olduğu çalışma ortamlarından<br />
birisi de büro ortamıdır. Çünkü büro çalışanları fiziksel çaba harcamanın yanı sıra ciddi<br />
düzeyde zihinsel çaba da harcamaktadırlar. Bu doğrultuda büro ortamındaki insanın<br />
dikkatini dağıtacak her şey önemlidir.<br />
1 Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sandıklı Meslek Yüksek Okulu, Öğr. Gör. ,
270 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
İnsan faktörünün olumsuz etkilenmesini engellemek, onun gelişen makine ve çalışma<br />
sistemleri karşısında yetersiz kalmasını engellemek için, insan özelliklerinden en iyi şekilde<br />
yararlanılmasının ve iş ortamının düzenlenmesinin gerekli olduğu anlaşılmıştır. İnsan büro<br />
ortamında çalışırken çevresel faktörlerin etkisi altında çalışır. Çalışma ortamında ki<br />
sıcaklık, nem gibi iklime dayalı çevre koşullarına karşı insan vücut ısısı dengesini<br />
korumaya çalışır. Bu ısı dengesi söz edilen faktörlerin belli değerlerde olmasıyla<br />
mümkündür. Ayrıca ortam içindeki aydınlatma ve gürültü iş özelliklerine uygun düzeylerde<br />
tutulmalıdır. Dolayısıyla bu faktörlerin etkisinin en aza indirilmesi çalışanın işine karşı olan<br />
ilgisini yükselteceği ve verimini artıracağı düşünülmektedir.(Kıraç, 2005)<br />
Araştırmamızda, Sandıklı İlçesindeki kamu işletmelerinde büro ergonomisinin ve<br />
yerleşiminin büro çalışanlarının verimliliğinin artırılmasına yönelik değerlendirme<br />
yapılacaktır.<br />
Araştırmanın Konusu<br />
Büro ergonomisinin ve yerleşiminin büro çalışanlarının verimliliğinin artırılması<br />
araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Her işletme faaliyetlerinin sürdürürken mutlaka<br />
büroya ihtiyacı vardır.<br />
Büro kelimesinin aslı Fransızca’dır ve “Bureau” şeklinde yazılır. Büro; genel manası ile<br />
içinde yapılacak işin mahiyetine göre gerekli demirbaş ve diğer yardımcı vasıtalarla<br />
donatılmış, bir işi görmeye mahsus çalışma yeri demektir (Topaloğlu ve Koç, 2007:21).<br />
Yapısı ve fonksiyonları önemli ölçüde değişen bürolar, bugünkü örgütlerde, bilgi işleyen<br />
birimler haline dönüşmüştür. Özellikle ofis otomasyonunun gelişmesine paralel olarak<br />
gelişen kâğıtsız ve dosyasız bürolar, günümüzde yaygınlaşmaya başlamıştır. Bürolarda<br />
görülen işlerin içeriğinin değişmesi ile birlikte, büro işlerini yapma usulleri de önemli<br />
ölçüde değişmiştir. Daha çok elle ve somut öğeler üzerinde yapılan hizmet işleri, bugün<br />
artık dijital ortamlarda bilgi işine dönüşmüştür. Büroların bu yeni anlamıyla bilgi işleyen<br />
birimler durumuna dönüşmesi, onların tasarımlarının da farklılaşmasını gerekli kılmaktadır<br />
(Tutar,2002:23).<br />
Bürolarda çalışanlarda hızla gelişen çevresel faktörlere ayak uydurabilmek için, yeterli<br />
teknolojik donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Büroların verimliliğine önem veren<br />
işletmeler, teknolojik araçlarını ya yeniden düzenlemekte ya da yenilemektedirler. Bazı<br />
işletmelerce kuruluştan itibaren göz ardı edilen önemli konulardan biri de ergonomik büro<br />
tasarımlarının yapılmamasıdır. Bunlar gerçekleştirilmeyince de bürolar işlevlerini tam<br />
anlamıyla yerine getirememekte ve gerekli verim alınamamaktadır.(Kıraç, 2005)<br />
Ergonomi, yunanca iş yasası anlamına gelmektedir. Amerika da ergonomi terimi yerine<br />
“Human Enginering”, İskandinav ülkelerinde ise “Biotechnology” terimleri<br />
kullanılmaktadır. Fakat Uluslararası alanda ergonomi terimi en fazla kullanılandır. (Şimşek,<br />
1994)<br />
Ergonomi; insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik<br />
kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin<br />
etkisi ile oluşabilecek, organik ve psiko- sosyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve<br />
insan-makine-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir<br />
araştırma ve geliştirme alanıdır (Erkan,2003:22).<br />
Genel olarak çalışma ortamlarına bakıldığında, vazgeçilmez unsur olan insanı görmekteyiz.<br />
Birçok alanda makineler ile üretim söz konusu olmayacağı için insan faktörü ön plana<br />
çıkmıştır. Dolayısıyla insan merkezli yönetim ve üretim anlayışına doğru hızlı bir yönelme<br />
görülmektedir. Ergonomi insanların çalışma ortamlarını da incelemektedir. İnsanların genel<br />
özellikleri incelenerek ergonomik ortamlar oluşturulmaya çalışılmaktadır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 271<br />
Çalışmamızda Büro ortamlarının ergonomik olmasıyla çalışanların verimlilik düzeyinin<br />
artırılmasını incelemekteyiz. Bu çerçevede verimlilik, bir üretim ya da hizmet sisteminin<br />
ürettiği çıktı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkidir. Bu nedenle<br />
verimlilik, çeşitli mal ve hizmetlerin etkin kullanımıdır. Yüksek verimlilik aynı miktar<br />
kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdi ile kalitesi sabit kalmak ya da artmak kaydıyla<br />
daha çok çıktı elde etmektir. Bu ilişki genel olarak, Verimlilik=Çıktı/Girdi şeklinde ifade<br />
edilir(Arkış,1995:38).<br />
İnsanların özel yaşamlarından başlayarak, çalıştıkları iş yerlerine kadar başarı için gerekli<br />
olan bir kıstas olarak, verimlilik konusu karşımıza çıkmaktadır. Özellikle çalışma<br />
ortamlarında yöneticilerin yakındıkları konulardan bir tanesi de verim düzeyinin düşük<br />
olmasıdır. Küreselleşme sürecinde, işletmelerin daha rahat rekabet edebilmeleri ve avantajlı<br />
durumda olmaları için, yönetimden en alt kademedeki çalışana kadar, verimli bir şekilde<br />
çalışacak insanlara ihtiyaç vardır. Bu verimli insanların çalışmaları da verimli olacak ve<br />
hedeflenen kalite ve başarıya ulaşılabilecektir.<br />
Çalışanların verimliliğinin artmasında çalışma ortamının ergonomik olması kadar çalışma<br />
ortamının yerleşimi de önemlidir. Ülkemizde kamu işletmelerinde bu anlamda çalışanları<br />
ciddi sıkıntılar beklemektedir. 1 kişilik bürolarda 2 veya daha fazla kişi çalışmak zorunda<br />
kalıyor. Mobilyalar istenilen şekilde yerleştirilemeyebiliyor. Dolayısıyla sandalye, masa ve<br />
dolaplarının nasıl yerleştirildiği çalışanların verimliliğini etkileyebilir.<br />
Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Sınırlılıkları<br />
Çalışmanın ana kütlesini, Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinde yer alan kamu kurumları<br />
oluşturmaktadır. Bu çalışmada seçilen denekler tesadüfü örnekleme yoluyla belirlenmiştir.<br />
Kamu kurumlarında ofis ortamında çalışan kişiler rastgele örnekleme dahil edilmişlerdir.<br />
Araştırmanın temel amacı, Araştırmanın amacı; Sandıklı ilçesinde ki kamu kurumlarında<br />
büro ortamında çalışanların verimliliğinin artırılması için büro ergonomisinin ve büro<br />
yerleşiminin belirlenmesidir. Bu araştırma, Sandıklı ilçesindeki kamu kurumlarının<br />
bürolarında görev yapan personel ile sınırlıdır. Araştırmada anket dışında veri toplama<br />
tekniği kullanılmamıştır.<br />
Araştırmanın Analiz Edilmesi ve Değerlendirilmesi<br />
Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır (Kıraç, 2005).<br />
Araştırmamızda yapılan anketlerin sonuçları tablolar halinde verilmiştir.<br />
Tablo 1: Araştırmaya Katılan Kamu Çalışanlarının Cinsiyet Bakımından Dağılımları<br />
Cinsiyet Frekans Yüzde (%)<br />
Bay 56 56<br />
Bayan 44 44<br />
Toplam 100 100<br />
Araştırmaya katılan kamu çalışanlarının cinsiyet faktörü bakımından dağılımları Tablo-1’de<br />
gösterilmiştir. Hazırlanan anket 44’ü bayan, 56’ sı erkek olmak üzere 100 kamu çalışanına<br />
uygulanmıştır. Buna göre, araştırmaya katılanların %56’sının bay, %44’ ünün bayan olduğu<br />
görülmektedir<br />
Tablo 2: Gürültü İle İlgili Elde Edilen Bulgular<br />
EVET<br />
HAYIR<br />
Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />
Çalışma ortamında oluşan gürültü çalışmanızı etkiliyor mu? 68 68 32 32<br />
Gürültü düzeyi rahatsız etmeyecek düzeyde mi? 62 62 38 38<br />
Çalışma ortamında bireyler arası sözel iletişim kolaylıkla<br />
sağlanabiliyor mu?<br />
79 79 21 21
272 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 2’ ye göre “Çalışma ortamında oluşan gürültü çalışmanızı etkiliyor mu?” sorusuna<br />
Örneklemdeki kamu çalışanlarının %68’i evet, %32’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Gürültü düzeyi rahatsız etmeyecek düzeyde mi?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />
çalışanlarının %62’si evet, %38’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Çalışma ortamında bireyler arası sözel iletişim kolaylıkla sağlanabiliyor mu?” sorusuna<br />
Örneklemdeki kamu çalışanlarının %79’u evet, %21’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />
Tablo 3: Havalandırma İle İlgili Elde Edilen Bulgular<br />
EVET<br />
HAYIR<br />
Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />
Çalışma ortamında havalandırma sistemi var mı? 85 85 15 15<br />
Havalandırma sistemi düzenli olarak çalışıyor mu? 64 64 36 36<br />
İç ortamda hava temiz ve sağlıklı mı? 52 52 48 48<br />
Çalışma ortamında ki ısı ve nem değerleri belirli<br />
aralıklarla takip ediliyor mu?<br />
0 0 100 100<br />
Tablo 3’ e göre “Çalışma ortamında havalandırma sistemi var mı?” sorusuna Örneklemdeki<br />
kamu çalışanlarının %85’i evet, %15’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Havalandırma sistemi düzenli olarak çalışıyor mu?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />
çalışanlarının %64’ü evet, %36’sı hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“İç ortamda hava temiz ve sağlıklı mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının<br />
%52’si evet, %48’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Çalışma ortamında ki ısı ve nem değerleri belirli aralıklarla takip ediliyor mu?” sorusuna<br />
Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 0’ı evet, %100’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />
Tablo 4: Aydınlatma İle İlgili Elde Edilen Bulgular<br />
EVET<br />
HAYIR<br />
Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />
İş Alanınızda ki aydınlatma ile kendinizi<br />
rahat hissediyor musunuz?<br />
56 56 44 44<br />
İşle ilgili çalışmalarınızda detayları çok iyi<br />
görebiliyor musunuz?<br />
56 56 44 44<br />
Pencerelerde ayarlanabilir gölgelik var mı? 73 73 27 27<br />
Kusurlu aydınlatma ekipmanı hemen<br />
düzeltiliyor mu?<br />
33 33 67 67<br />
Aydınlatma kaynaklarının temizliği rutin<br />
olarak yapılıyor mu?<br />
28 28 72 72<br />
Tablo 4’ e göre “İş Alanınızda ki aydınlatma ile kendinizi rahat hissediyor musunuz?”<br />
sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının %56’sı evet, %44’ü hayır cevabını<br />
vermişlerdir.<br />
“İşle ilgili çalışmalarınızda detayları çok iyi görebiliyor musunuz?” sorusuna Örneklemdeki<br />
kamu çalışanlarının %56’sı evet, %44’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Pencerelerde ayarlanabilir gölgelik var mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının<br />
%73’ü evet, %27’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Kusurlu aydınlatma ekipmanı hemen düzeltiliyor mu?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />
çalışanlarının %33’ü evet, %67’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Aydınlatma kaynaklarının temizliği rutin olarak yapılıyor mu?” sorusuna Örneklemdeki<br />
kamu çalışanlarının % 28’i evet, %72’si hayır cevabını vermişlerdir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 273<br />
Tablo 5: Büro Çalışanlarının Büro Mobilyaları ile Bulundukları Alanı<br />
Değerlendirmeleri<br />
EVET HAYIR<br />
Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />
Sandalye/ oturma materyali, ayakların zemine düz<br />
basacağı, kalça ve dizlerin uygun açıyla büküleceği 51 51 49 49<br />
şekilde tasarlanmış mı?<br />
Masada bilgisayar ve daktilo için daha alçak bir yüzey<br />
var mı?<br />
46 46 54 54<br />
Çalışma bilgisayarınızın ekranında ekran koruyucu var<br />
mı?<br />
27 27 73 73<br />
Sürekli bilgisayar başında çalışmaktan dolayı<br />
gözlerinizde bir rahatsızlık hissediyor musunuz?<br />
78 78 22 22<br />
Çalışma alanında, farklı işleri/evrakları birbirinden<br />
ayırabilmek için yeterli yüzey var mı?<br />
53 53 47 47<br />
Sürekli başka kimselerin görüş alanında olmak sizi<br />
rahatsız ediyor mu?<br />
68 68 32 32<br />
Kendi iş alanınızı dekore etme ve değişiklik yapma<br />
olanağı var mı?<br />
14 14 86 86<br />
Çalışma ortamında açık kablolar ve düzensiz<br />
yerleştirilmiş elektrik donanımı, çalışanları rahatsız 58 58 42 42<br />
etmeyecek şekilde düzenlenmiş mi?<br />
İş yerinizde ki masa sandalye ve dolapların yanlış<br />
yerleştirilmesinden dolayı, çalışmalarınız olumsuz 54 54 46 46<br />
etkileniyor mu?<br />
Tablo 5’ e göre “Sandalye/ oturma materyali, ayakların zemine düz basacağı, kalça ve<br />
dizlerin uygun açıyla büküleceği şekilde tasarlanmış mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />
çalışanlarının %51’sı evet, %49’u hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Masada bilgisayar ve daktilo için daha alçak bir yüzey var mı?” sorusuna Örneklemdeki<br />
kamu çalışanlarının %46’sı evet, %54’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Çalışma bilgisayarınızın ekranında ekran koruyucu var mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />
çalışanlarının %27’ü evet, %73’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Sürekli bilgisayar başında çalışmaktan dolayı gözlerinizde bir rahatsızlık hissediyor<br />
musunuz?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının %78’i evet, %22’si hayır cevabını<br />
vermişlerdir.<br />
“Çalışma alanında, farklı işleri/evrakları birbirinden ayırabilmek için yeterli yüzey var mı?”<br />
sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 53’ü evet, %47’ü hayır cevabını<br />
vermişlerdir.<br />
“Sürekli başka kimselerin görüş alanında olmak sizi rahatsız ediyor mu?” sorusuna<br />
Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 68’i evet, %14’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Kendi iş alanınızı dekore etme ve değişiklik yapma olanağı var mı?” sorusuna<br />
Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 14’ü evet, %86’sı hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“Çalışma ortamında açık kablolar ve düzensiz yerleştirilmiş elektrik donanımı, çalışanları<br />
rahatsız etmeyecek şekilde düzenlenmiş mi?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının<br />
% 58’i evet, %42’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />
“İş yerinizde ki masa sandalye ve dolapların yanlış yerleştirilmesinden dolayı, çalışmalarınız<br />
olumsuz etkileniyor mu?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 54’ü evet, %46’sı<br />
hayır cevabını vermişlerdir.
274 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Araştırmaya 46’sı bayan ve 54’ü bay olmak üzere 100 kamu çalışanı katılmıştır.<br />
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre,<br />
1. Kamu çalışanları çalışma ortamında ve çevresinde oluşan gürültülerden rahatsız<br />
olmaktadır.<br />
2. Çalışma ortamlarının büyük çoğunluğunda havalandırma sistemi bulunmaktadır ve<br />
havalandırma sistemleri düzenli olarak çalışmaktadır.<br />
3. Çalışma ortamlarının yarısında iç ortamlarda hava sağlıklı ve temizdir.<br />
4. Çalışma ortamlarının hiçbirinde ısı ve nem değerleri kontrol edilmemektedir.<br />
5. İş yerinin aydınlatmalarından çalışanların yarısının memnun olmasının yanı sıra<br />
detayları da düzgün görebilmektedirler.<br />
6. Kusurlu aydınlatma sistemleri hemen giderilmemektedir ve temizliği de rutin olarak<br />
yapılmamaktadır.<br />
7. Oturma materyalleri çalışanlara göre değil, genel olarak temin edilmiştir.<br />
8. Bilgisayarların çoğunluğunda ekran koruyucu bulunmamaktadır.<br />
9. Sürekli olarak başkalarının görüş alanında olmak çalışanları rahatsız etmektedir.<br />
10. Çalışanlarının çoğunluğunun kendi alanlarını dekore etme ve değişiklik yapma olanağı<br />
bulunmamaktadır.<br />
11. Çalışanlarının yarısı masa sandalye ve dolapların yanlış yerleştirilmesinden olumsuz<br />
etkilenmektedir.<br />
Gürültülü ortamlar iletişimin sağlıklı bir şekilde yapılmasına engel olmaktadır. Gerek<br />
çalışanlarla diğer kişiler, gerekse çalışanlarla çalışanlar arasındaki iletişimin doğru bir<br />
şekilde gerçekleşmesi için gürültüyü azaltmak gerekir.<br />
Büro faaliyetlerini yürüten çalışanların kendilerini tam olarak işine verebilmesi için mutlaka<br />
rahat ortamlarda çalışması gerekir. Burada önemli bir kısım kendini aydınlatmadan dolayı<br />
rahatsız hissetmektedir. Böyle bir durumda çalışanın hata yapma olasılığı artacaktır. .<br />
Aydınlatmanın yetersiz olması, çalışanları detayları görme ve dikkati toplama noktasında<br />
sıkıntılara sokacaktır. Bu konuda daha duyarlı çalışmaların yürütülmesi verimin artmasına<br />
neden olacaktır. Güneş ışığını tam olarak alamayan büroların aydınlatma konusunda çok<br />
titiz davranması gerekmektedir. Sönük yanan ve arızalı olan aydınlatma ekipmanlarının en<br />
kısa sürede düzeltilmesini sağlayarak uygun görme şartları sağlanmalıdır. Lambalardan<br />
gelen ışığa engel olan tozların rutin olarak temizliğinin yapılması sağlanmalıdır.<br />
Temizliğin aksatılması ışık kayıplarını arttırarak, gölgeli bir ortam oluşmasına neden<br />
olabilmektedir.<br />
Bürolarda havalandırma sistemlerinin bulunmasına rağmen, çalışanların yarısından fazlası<br />
havalandırma sisteminin düzenli çalışmadığını belirtmiştir. Fiziksel yapının dengesinin<br />
bozulmasına neden olan çalışma ortamlarındaki hava şartlarının yeniden gözden geçirilerek,<br />
havalandırmayı sağlayan araçlardaki arızaların giderilmesiyle problemler ortadan<br />
kaldırılabilecektir. Bürolarda insan sirkülasyonu çok fazla sayıda olduğu için karbondioksit<br />
veya sigara dumanından kaynaklanan hava kirliliği yoğun bir şekilde yaşanmaktadır.<br />
Dolayısıyla çalışanların dikkat seviyesi ve verimlilikleri düşecektir.<br />
Çok sıcak ve nemli ortamlar insanların su kaybetmesine neden olduğundan, rahatsız<br />
etmeyecek seviyelerde olması için ölçümlerin yapılması önem kazanmaktadır. Büro<br />
çalışanlarının yavaşlamaması için en uygun sıcaklık düzeyinin korunması önemli bir<br />
unsurdur.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 275<br />
Uzun süre oturmak zorunda kalan büro çalışanlarının görevlerini verimli bir şekilde yerine<br />
getirebilmeleri için kendilerini rahat hissetmeleri çok önemli bir şarttır. Oturma materyalinin<br />
diz arkasının kesilmesine neden olarak kan dolaşımını engellemesi nedeniyle fiziksel<br />
dengenin bozulmasına neden olabilmektedir. Özellikle ayakların şişmesine ve uyuşmasına<br />
neden olmasından dolayı çalışanlar rahatsızlık duymaktadırlar. Bu da verimliliği<br />
engellemektedir. Çalışma alanı dar olduğunda, evrakların birbirine karışması söz konusu<br />
olabilmektedir. Bu durum iş veriminin düşmesine neden olmaktadır.<br />
Çalışma ortamlarında çalışanlar sürekli göz önünde olmaktan çoğu zaman rahatsızlık<br />
duymaktadır. Bürolardaki çalışanlar, devamlı olarak yöneticilerin ve diğer kişilerin gözleri<br />
önünde oldukları için üzerlerinde bir baskı hissetmektedirler. Bu baskı sıkıntıya yol açmakta<br />
ve hataları beraberinde getirmektedir.<br />
Büronun genel yapısını bozmayacak şekilde çalışanlara kendi alanlarında değişiklik yapma<br />
hakkının verilmesi, onların daha fazla motive olmalarına katkıda bulunacaktır.<br />
Zamanının büyük bir kısmını bilgisayar başında geçiren çalışanların, gözlerinin<br />
yorulmaması ve zararlı ışınlardan korunmaları için ekran koruyucusuna sahip olmaları<br />
gerekir. Sürekli bilgisayar başında çalışmak zorunda kalan çalışanların büyük bir kısmı<br />
gözlerinde çalışma sonrası rahatsızlık hissettiğini ortaya koymuştur. Uzun vadede bu<br />
çalışanların göz rahatsızlıklarının ilerlemesi söz konusu olabilmektedir. Özellikle gözde<br />
meydana gelen kızarıklık ve yanmalar çalışanlara rahatsızlık vermektedir. Yapılan<br />
mülakatlarda da bu durum nedeniyle çalışanların çok fazla göz rahatsızlığı çektikleri<br />
öğrenilmiştir. Hatta baş ağrılarına neden olduğunu söyleyen çalışanlar bulunmaktadır. Bu<br />
eksikliğin giderilmesi sonucu çalışanların performansında artmaların olduğu görülecektir.<br />
Bilgisayar masalarının normal çalışma alanından farklı olması, yani çalışanların rahatlıkla<br />
ekranı görebilmesi ve klavyeden işlem yapabilmesi gerekir. Görevlerin hızlı ve hatasız<br />
yerine getirilmesi için bu ortamın çalışanlara sağlanması önemli bir durumdur.<br />
Bürolardaki dosyalama sistemlerinin rahat erişim ve kullanım için yeterli nitelikte olması<br />
gerekmektedir. Çok yüksek veya çok alçak dolapların kullanılması zaman kayıplarına neden<br />
olabilecektir.<br />
Bürolarda, rahat bir çalışma ortamına kavuşmanın temel şartı düzendir diyebiliriz. Yerleşim<br />
esaslarına uygun olarak masa, sandalye ve dolapların konumlanması sonucu hareket<br />
alanımız rahat olacaktır. Düzensizlik ise kargaşa ve zaman kaybına neden olacaktır.<br />
KAYNAKÇA<br />
Arkış, Nurdoğan (1995) “ Toplumsal Gelişmenin Ölçütü Verimlilik”, Bilim Ve Teknik<br />
Dergisi.<br />
Erkan, Necmettin (2003). Ergonomi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları Ankara.<br />
Kıraç Yavuz, (2005) “Büro Yönetiminde Ergonomi Ve Ergonominin Verimliliğe Etkisi:<br />
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Bir Uygulama”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />
Şimşek, Muhittin (1994). Mühendislikte Ergonomik Faktörler, Marmara Üniversitesi<br />
Yayınları, İstanbul.<br />
Tengilimoğlu, (2003) Çağdaş Büro Yönetimi, Gazi Kitapevi, Ankara.<br />
Topaloğlu, Melih Ve H. Koç. (2007). Büro Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara.<br />
Tutar, Hasan. (2002). Toplam Kalite Yönetimi Çerçevesinde Büro Yönetimi Teknikleri,<br />
Aktif Yayınevi, Erzurum.
276 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
KÜRESELLEŞMENİN BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI<br />
MESLEĞİNE ETKİLERİ: BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI<br />
EĞİTİM PROGRAMI HAKKINDA BİR TARTIŞMA<br />
Sefa Salih BİLDİRİCİ 1<br />
Barış AYTEKİN 2<br />
ÖZET<br />
Teknolojinin gelişmesiyle ve iletişim imkânlarının yaygınlık kazanmasıyla, toplumların,<br />
sosyo-kültürel ve aynı zamanda iktisadi alanda etkileşiminin sonucu ve yansıması olarak<br />
ifade edebileceğimiz küreselleşme olgusu yerküreyi derinden etkilemiştir.<br />
Yerküreyi derinden etkileyen teknolojik yenilikler ve bu yeniliklere bağlı olan değişim, iş<br />
dünyasında bireysel farklılıkları ön plana çıkarmıştır. Bireysel farklılıklara bağlı olarak,<br />
gerek kurumsal gerekse bireysel rekabet artmıştır.<br />
Rekabetin artması ve neo-liberal dönüşüm yönetici asistanını, iş dünyasında önemli bir<br />
unsur haline getirmiştir. Yönetici asistanı kurumların verimli ve etkin faaliyet göstermesinde<br />
ön plana çıkmaktadır.<br />
İlgili literatür taramasıyla hazırlanan bu çalışmada, İKMEP kapsamında hazırlanan “Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” ders müfretadının mesleki yeterlilik açısından etkinliği<br />
tartışılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Mesleki Gelişim, Mesleki Yeterlilik, Büro Yönetimi Ve Yönetici<br />
Asistanlığı Programı<br />
1.Giriş<br />
Küreselleşme kavram olarak yeni, süreç olarak eski bir olguyu ifade eder. Süreç hammade<br />
arayışı ile başlamış ve yeni pazar arayışlarıyla devam etmiştir. Sanayi devrimiyle birlikte<br />
küreselleşme süreci hız kazanmıştır. Sömürge ve asimile hareketleri ile birlikte ise süreç<br />
hızlanmıştır.<br />
Yeldan (2009:19) küreselleşmeyi kapitalizmin yeni bir yüzü olarak değerlendirerek, kavram<br />
olarak siyasi, iktisadi ve tüm sosyal alanları kapsayan bir öneriler reçetesi olarak karşımıza<br />
çıktığını ifade etmektedir.<br />
Günümüzde ise globalleşme veya yeni dünya düzeni şeklinde farklı isimler alarak etkinliğini<br />
sürdürmektedir (Bildirici, 2010: 44).<br />
Küreselleşmenin hızlanmasıyla birlikte işgücü piyasasında üç temel eğilim eşlik etmiştir<br />
imalat sanayiinde istihdamın daralması, düşük nitelikli işgücüne olan talebin gerilemesi,<br />
ücret eşitsizliğindeki artışlar yaygın şekilde küreselleşme süreci olarak ifade edilen bu<br />
dönemin için istihdam açısından temel gelişmeleri olarak göze çarpmaktadır (Apaçık, 2008).<br />
1<br />
Adıyaman Üniversitesi, Gölbaşı MYO, Öğr. Gör.<br />
2<br />
Adıyaman Üniversitesi, Gölbaşı MYO, Öğr. Gör.,
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 277<br />
İşgücü piyasalarında kalifeye eleman ihtiyaçı artmış ve işletmelerde istahdam da bu yönde<br />
şekil bulmuştur. İş dünyasının önemli unsurlarından biri haline gelen yönetici asistanlığı,<br />
işletmelerin başarısını ya da başarısızlığını etkileyen önemli bir yapıya kavuşmuştur.<br />
Küresel rekabetin şekil değiştirmesiyle birlikte, Yönetici Asistanlığı mesleğinin, mesleki<br />
yeterlilikleri de bu yönde gelişmeye ve değişmeye başlamıştır.<br />
2.Küreselleşmenin Mesleki Eğitime Emek-Sermaye İlişkisi Bağlamında Etkileri<br />
Sihirli bir sözcüğe dönüşen küreselleşme, tüm kilitli kapıları açacak bir parolaya, anahtara<br />
dönüşmüştür. Mutluluğun ya da mutsuzluğun nedeni olarak görülmesi yanında aynı<br />
zamanda dönüşü olmayan (Bauman,2010:7) bir yol olmakta ve toplumların sosyoekonomik,<br />
siyasi yapılarını değişime zorlayan bir süreç (Şahin,2009:42) olarak da ifade<br />
edilmektedir.<br />
Bu süreç yapıcı ve yıkıcı öğeleri de birlikte taşımaktadır. Gelişme ve büyüme örnekleri çok<br />
fazladır ancak maliyetler de çok fazla olmaktadır. Özellikle değişime uyum sağlayamayan<br />
küçük ölçekteki ekonomik birimler veya vasıfsız işgücü süreçten olumsuz etkilenmektedir.<br />
Bu anlamda Küreselleşmenin ideoloji haline dönüştüğü değerlendirmesini yapan Talas'a<br />
göre ( 2008:162), küreselleşme kapitalizmin yeni ifade şeklidir aslında. Küreselleşmenin ve<br />
kapitalizminin merkezinde sermayenin menfaati ön plandadır ve menfaatleri her türlü<br />
değerin üstünde olurken çevrede ise bir yıkım süreci yaşanmaktadır. Yani gelişmeden<br />
faydalanan kesim toplumun sınırlı bir kesimi olmaktadır. Erkal ise (2005: 5-6 )<br />
küreselleşmenin , "çok uluslu şirketlerin” (ÇUŞ) ideolojisi olduğunu ve serbest piyasa<br />
ekonomisinin küresel aktörlerin "izin verdiği ölçüde" işlerlik kazanacağına dikkat<br />
çekmektedir.<br />
Özellikle bilim ve teknoloji, ÇUŞ’un kullandığı önemli bir araç olarak küreselleşmenin,<br />
küresel yayılımı üretim ve istihdam yapılarında ortaya çıkardığı değişimin önemli aktörü<br />
olmaktadır. Kalaycı, teknolojinin bu süreçteki önemini şu şekilde vurgulamaktadır:<br />
“Küreselleşme sonucunda, bilim ve teknoloji dünyası adeta ÇUŞ tarafından<br />
parsellenmiş bir durumdadır. Başka bir gerekçeyle, ÇUŞ’un küresel<br />
dünyanın, küreselleşme sahnesinin assolisti gibi hareket ettiği de<br />
düşünülebilinir. Onlar, KOBİ’leri besleyen ve onlardan beslenen<br />
kapitalizmin ‘ikonları’ haline gelmişlerdir. Belki de bu yüzden, dünyaya<br />
sundukları bilim ve teknoloji ‘harikaları’ ve dünyadan elde ettikleri yüksek<br />
‘cirolar’la, kaynağı olan ülkelerinin önüne geçmiş durumdadırlar” (Kalaycı,<br />
2008:31).<br />
Diğer yandan Küreselleşmeyle birlikte, Sezer’in de (2008: 209) vurguladığı gibi ekonomik<br />
gelişmenin geleneksel üretim faktörleri dışında; işbirliği, yetenekler, ağ bağlar (networks)<br />
gibi kurumsal faktörlere dayandırılması sonucunda, merkezden yönetilen ve yönlendirilen<br />
kalkınma planları yerine, yerelin aktif paydaş olduğu, özel sektörün kendi kendini<br />
sürükleyebildiği ve besleyebildiği bir yaklaşımla “kalkınmanın yönetişimi” tartışılmaktadır.<br />
Küreselleşme ile birlikte piyasalarda neoliberal dönüşüm egemen olmaya başlamıştır. Bu<br />
dönüşüm sonucu olarak rekabet hız kazanmıştır. Rekabette, işgörenlerin mesleki yeterlilkleri<br />
ve etkinlikleri belirleyci faktörlerden birisidir ve bu bağlamda mesleki eğitimin önemi<br />
artmıştır.<br />
Küreselleşme, ekonomik alanda mal ve sermaye hareketlerinin ülkeler arasında<br />
hareketliliğinin artması yanında sosyal ve kültürel yaşamda ise tüketim kalıplarından,<br />
yaşama biçimlerine kadar birçok değişimin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğitim dizgesi<br />
de bu dönüşüm içinde ekonomik yapıdaki farklılaşmalara paralel olarak değişmektedir.
278 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Rekabetin sonucunda eğitimin üretim değeri artarken, insan kaynaklarına yapılan yatırım<br />
çok fazla önemli olmaya başlamıştır (Güven, 1999).<br />
Küreselleşmeyle birlikte dünya ölçeğinde kar arayışı, artan rekabetle birlikte işletmeleri<br />
verimlilik arayışına gitmelerine yol açmıştır. Bu bağlamda işgücünün vasıflı olması, bilgiteknoloji<br />
ağırlıklı çalışma araçlarına uyum sağlayabilmesi daha fazla önem kazanmıştır.<br />
Küreselleşmenin eğitim sistemindeki etkilerini anlayabilmek için öncelikle ekonomideki<br />
sektörel etkilerine bakmak gerekmektedir. Özellikle hizmetler sektöründeki gelişmeler<br />
doğrultusunda, bu sektörün önemi artmış büro hizmetlerinden, eğitim-sağlık, bankacılık<br />
sektörlerine kadar birçok sektörde hem emeğin yapısı hem de sermaye araçlarının niteliğine<br />
kadar önemli dönüşümler ortaya çıkmıştır.<br />
Bunun sonucunda küreselleşmeyle birlikte beşeri sermaye kavramı daha fazla ön plana<br />
çıkmaya başlamıştır. Diğer yandan Miser’in de (2002) vurguladığı gibi Klasik iktisadın<br />
tanımladığı üç üretim faktörü olan sermaye, toprak ve emek, "beşeri sermaye"<br />
kavramlaştırması ile birlikte bu üretim faktörlerinden emeğin sermaye karşısında varlığını<br />
yitirmeye başlamasına yol açmıştır. Artık küreselleşen dünyada emek, üretilmiş bir üretim<br />
faktörüne, yani üretim için kullanılan bir sermaye malına dönüşmektedir.<br />
Ayrıca okullar gittikçe karmaşıklaşan programlar uygulamaya, mesleki eğitim veren<br />
kuruluşların ise yeterlilik düzeylerini daha fazla belgelemeye çalışmalarına neden<br />
olmaktadır. Yetişkin eğitim programları da eğitim ve üretim sisteminden dışlanmış olan<br />
kesimlerin eğitim yetersizliklerine yönelmiştir (Güven, 1999).<br />
Emek, beşeri sermayeye dönüşünce, kültürel, politik, sosyal yurttaşlık hakları<br />
önemsenmeyen bir durum ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla etkin yurttaşlık, kültürel gelişme,<br />
politik ve sosyal işlevler için eşitlik arayışı ortadan kalkmıştır. diğer yandan bu sürecin<br />
sonunda emek faktörü asıl işlevi şirketlerin daha fazla gelişmesinde ve kâr elde etmesinde<br />
kesin bir katkı sağlamak için biçimlenen bir araç haline gelir. Bu durum, kaçınılmaz olarak<br />
yetişkin eğitiminde mesleki eğitimin öne çıkmasına ve yetişkin eğitiminin sosyal, siyasal,<br />
kültürel işlevlerinin ihmal edilmesine yol açacaktır (Miser,2002).<br />
4.Mesleki Etkinlik Bağlamında Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Ders Programı<br />
Meslek Yüksekokulu: 2547 Sayılı YÖK kanunun 3. Maddesi, ı bendinde: “Belirli<br />
mesleklere yönelik ara insangücü yetiştirmeyi amaçlayan dört yarı yıllık eğitim - öğretim<br />
sürdüren bir yükseköğretim kurumu” olarak tanımlanmıştır.<br />
2547 sayılı Kanun kapsamında açılmış olan Büro Yönetimi ve yönetici asistanlığı ders<br />
programı, İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi (İKMEP)<br />
proje kapsamında hazırlanan programlar ve müfredatları uygun görülerek, 2010-2011<br />
öğretim yılından itibaren yükseköğretim kurumlarında uygulanmasına karar verilmiştir. 3<br />
Program kapsamında hazırlanan ders programı, dönemsel dağılımı aşağıda gösterilmiştir.<br />
Ders dağılımlarının dönemsel dağılımı yüksekokul idarelerince belirlenmektedir.<br />
Tablo 1: Adıyaman Üniversitesi Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı Programı 1. Sınıf Güz Yarıyılı Ders Programı<br />
D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />
AIIT 101 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I 2 0 2 Z 2<br />
TD 101 Türk Dili-I 2 0 2 Z 2<br />
YD 101 Yabancı Dil-I 3 0 3 Z 3<br />
BUR 101 İletişim 2 0 2 Z/M 2<br />
BUR 103 Temel Hukuk 2 0 2 Z/M 3<br />
3<br />
Detaylı bilgi için: http://ikmep.yok.gov.tr/?page=yazi&i=94
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 279<br />
BUR 105 İşletme-I 1 1 2 Z/M 3<br />
BUR 107 Ekonomi-I 2 0 2 Z/M 2<br />
BUR 109 Klavye Teknikleri 3 1 4 Z/M 5<br />
BUR 111 Ticari Matematik 2 1 3 Z/M 4<br />
BUR 113 Büro Yönetimi 3 0 3 Z 5<br />
TOPLAM 22 3 25 31<br />
Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />
Tablo 2: Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />
1. Sınıf Bahar Yarıyılı Ders Programı<br />
D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />
AIIT 102 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-II 2 0 2 Z 2<br />
TD 102 Türk Dili-II 2 0 2 Z 2<br />
YD 102 Yabancı Dil-II 3 0 3 Z 3<br />
BUR 102 Etkili ve Güzel Konuşma 2 0 2 Z/M 2<br />
BUR 104 Bilgisayar Büro Programları 3 1 4 Z/M 5<br />
BUR 106 İşletme-II 1 1 2 Z/M 3<br />
BUR 108 Ekonomi-II 2 0 2 Z/M 3<br />
BUR 110 Muhasebe 3 1 4 Z/M 5<br />
BUR 112 Toplantı Yönetimi 2 0 2 M 3<br />
BUR 131 Müşteri İlişkileri Yönetimi 2 0 2 S 2<br />
BUR 100 Endüstriye Dayalı Eğitim-I 0 0 Kredisiz Z 4<br />
TOPLAM 22 3 25 34<br />
Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />
Tablo 3: Adıyaman Üniversitesi Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı Programı 2. Sınıf Güz Yarıyılı Ders Programı<br />
D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />
BUR 201 Kamu ve Özel Kesim Yapısı 3 0 3 Z/M 4<br />
BUR 203 Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları 1 1 2 Z/M 2<br />
BUR 205 Teknoloji Kullanımı 1 1 2 M 3<br />
BUR 207 Mesleki Yabancı Dil-I 3 1 4 M 4<br />
BUR 209 Mesleki Yazışmalar 3 1 4 M 4<br />
BUR 211 Bilgisayar Muhasebe Yazılımları 2 2 4 M 5<br />
Toplam 13 6 19 24<br />
Seçmeli Dersler<br />
BUR 231 Sektör Uygulamaları-I 4 2 6 S 8<br />
ORT 241 İlk Yardım 4 2 6 S 6<br />
ORT 243 Bilgi ve İletişim Teknolojileri 2 1 3 S 4<br />
ORT 245 İşletme Yönetimi-I 2 1 3 M 4<br />
Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />
Tablo 4: Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />
2. Sınıf Bahar Yarıyılı Ders Programı<br />
D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />
BUR 202 Yönetici Asistanlığı 3 1 4 Z/M 5<br />
BUR 204 Dosyalama ve Arşivleme 2 1 3 Z 4<br />
BUR 206 Bilgi Yönetimi 2 0 2 M 3<br />
BUR 208 Mesleki Yabancı Dil-II 3 1 4 M 4<br />
BUR 210 İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2 0 2 M 2<br />
BUR 212 Örgütsel Davranış 2 0 2 M 2<br />
BUR 214 Halkla İlişkiler 2 0 2 M 2<br />
BUR 200 Endüstriye Dayalı Eğitim-II 0 0 Kredisiz Z 4<br />
Toplam 16 3 19 28
280 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Seçmeli Dersler<br />
BUR 232 Sektör Uygulamaları-II 4 2 6 S 8<br />
ORT 242 Kalite Güvence ve Standartlar 2 1 3 S 3<br />
ORT 244 Meslek Etiği 2 0 2 S 2<br />
ORT 246 İşletme Yönetimi-II 2 1 3 M 3<br />
ORT 248 Kalite Yönetim Sistemleri 2 0 2 S 2<br />
ORT 250 Araştırma Yöntemleri ve Teknikleri 1 1 2 M 3<br />
ORT 252 Çevre Koruma 1 1 2 S 2<br />
Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />
İKMEP, sekreterlik mesleğinin önemi ise şu şekilde vurgulanmıştır:<br />
“Günümüz iş dünyası, hızlı değişim ve gelişim sürecinin içinde olup, yeni<br />
işletme teorilerinin üretildiği ve uygulamalara yöneldiği bir duruma<br />
gelmiştir. Bu yapı içerisinde sekreterlik de sınırlı işler yapan ve tesadüfen<br />
kazanılmış bir meslek değil, organizasyon içinde kendisine belirlenen<br />
görevi yerine getiren bir sistematik yapıya dönüşmüştür. Bu gelişmeler<br />
ışığında görev ve sorumluluk, sekreterlik kavramını, yönetici asistanlığı<br />
kavramına taşımıştır. Meslek, günlük ve basit büro ve sekreterlik<br />
hizmetlerinden, yöneticilerin görev ve sorumluluklarını yerine getirme<br />
konusunda yardımcı olan Büro Yöneticiliği ve Yönetici Asistanlığı’na<br />
kadar farklı aşamalarda yer almaktadır. Bu özellikleri nedeni ile Yönetici<br />
Asistanlığı, başarılı yöneticilerin desteklediği bir meslek olarak ilgi<br />
çekmektedir.”<br />
Yönetici asistanı bu sürecin sonunda orta kademe yöneticisi konumuna gelmiştir.<br />
Yönetici Asistanın, iş dünyasındaki gelişmeye parelel olarak öne çıkan özelliklerini ise,<br />
1. İletişim Becerisi,<br />
2.Halkla İlişkiler Becerisi<br />
3.Zaman Ve Toplantı Yönetimi,<br />
4.Teknolojiyi Etkin Kullanma Bilgisi,<br />
olarak sınıflandırabiliriz.<br />
İletişim becerisine yönelik olarak, ders müfretadında: İletişim, Mesleki Yazışmalar, Yabancı<br />
Dil, Mesleki Yabancı Dil, Etkili ve Güzel Konuşma dersleri okutulmaktadır.<br />
Halkla ilişkiler becerisine yönelik, Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları, Halkla İlişkiler<br />
dersleri;<br />
Zaman ve toplantı yönetimi alanına yönelik olarak ise, Büro Yönetimi, Toplantı Yönetimi,<br />
Yönetici Asistanlığı dersleri;<br />
Teknolojiyi etkin kullanma alanında ise, Klavye Teknikleri, Bilgisayar Büro Programları,<br />
Teknoloji Kullanımı, Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersleri bulunmaktadır.<br />
Yönetici Asistanlığı mesleğinin, kurumlarda önemli bir yapıya dönüşmesiyle birlikte<br />
mesleki yeterlilik de önemli olmaya başlamıştır. Mesleki yeterliliğin kazanılmasında ders<br />
programı önemli bir unsurdur.<br />
5.Sonuç ve Öneriler<br />
Küreselleşme, teknolojinin gelişmesiyle ve iletişim imkânlarının yaygınlık kazanmasıyla,<br />
toplumların, sosyo-kültürel ve iktisadi alanda etkileşiminin sonucu ve yansımasıdır.<br />
Bu yansımanın etkileri her alanda kendini göstermektedir. Küreselleşme ile birikte artan<br />
rekabet ve mesleki etkinlik bireyleri önemli derecede etkilemektedir.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 281<br />
Meslek yüksekokullarında, 45 günlük zorunlu stajlar, 2. veyahut 4. Dönem sonunda<br />
yapılmaktadır. Öğrenci Stajlarının dönem içinde yapılmasıyla öğrencinin teori de öğrendiği<br />
bilgilerin pratik hayata uygulayabileceği için staj daha verimli olacaktır. Öğrencilerin<br />
çalışacakları sektörü tanımasını sağlayacaktır ve yapacağı için bireyin yeteneklerine uygun<br />
bir iş olup olmadığı farkına varılacaktır.<br />
Bilgisayar ders kredilerinin artırılması ile öğrenciler daha etkin bir hale gelecektir.<br />
Kıymetli Evrak Hukuku dersi ile eğitim alan bireylerin hukuk bilgisi artırılmalıdır.<br />
Analitik düşünce yeteneğinin geliştirilmesine yönelik olarak Örnek Olay Analizi ve benzeri<br />
dersler müfretada konmalıdır.<br />
Klavye Teknikleri dersi 1 dönem 4 kredi olarak verilmektedir. Ders işleme sürecinde<br />
mevcut ders saatleri eğitim alan bireylerin etkin bir yapıya sahip olmasında yeterli<br />
olmamaktadır. Kalavye Teknikleri dersi 2 döneme yayılarak 3’er kredi olarak işlenmesiyle<br />
öğrenim çıktısı daha verimli olacaktır.<br />
Dosyalama ve arşivleme dersi Büro yönetimi dersi içerisinde bir bölüm haline getirilmeli ya<br />
da Mesleki Yazışmaları dersine entegre edilmelidir. Artık günümüzde dosyalama ve<br />
arşivleme işlemleri bilgisar yazılımları ile gerçekleştirilmektedir. Fakat öğrencilere<br />
Dosyalama ve Arşivleme dersi ile klasik dosyalama sistemi anlatılmakadır.<br />
İKMEP Yüksekokullarda program bütünlüğü sağlaması açısıdan başarılı bir porgramdır.<br />
Program bütünlüğü Yatay geçişlerde önem arz etmektedir.<br />
Etkileşimin yoğun olduğu iş dünyasında etkin yönetci asistanı yetiştirmek için, bu<br />
kapamında hazırlanan ders programının günümüz şartlarına uyumlu bir yapıya<br />
dönüştürülerek revize edilmesi gerekmektedir.<br />
Mevcut durum irdelindiğinde ise, sosyo-politik ve ekonomik çıkar kaygıları nedeniyle<br />
gerekli altyapı ve donanıma bakılmadan açılan Meslek Yüksekokullarında ve<br />
yüksekokul programlarında etkin ve verimli bir eğitim ve öğretimin yapılması zor bir<br />
yapıya sahiptir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Apaçık, Erdal (2008), Küreselleşmenin İstihdama Etkileri, Enerji Sanayi ve Maden Kamu<br />
Emekçileri Sendikası, http://www.emo.org.tr/ekler/, Erişim Tarihi:<br />
Bauman, Zygmunt (2010), Küreselleşme Toplumsal Sonuçları, Çev. Abdullah Yılmaz,<br />
Ayrıntı Yayınları, İstanbul<br />
Bildirici, S.Salih(2010), “Küreselleşme, Yeni Dünya Düzeni ve Yerelleşme İlişkisi”,<br />
Dünden Bugüne Küreselleşme Yerelleşme ve Türkiye, Ed.Mustafa Talas, Bülent Kara, Gazi<br />
Kitabevi, Ankara<br />
Erkal, Mustafa E. (2005), Küreselleşme Etniklik Çokkültürlülük, Derin Yayınları, İstanbul<br />
İlhan, Atillâ (2005),Hangi Küreselleşme, Türkiye İş Bankası Yayınları, 3.Baskı İstanbul<br />
Güven, İsmail (1999), Küreselleşme ve Eğitim Dizgesine Yansımaları erişim tarihi<br />
Kalaycı, İrfan (2008), Kalkınmada Bilgi Teknolojisi – Bilgi Teknolojisinde ‘Kalkınma’:<br />
Türkiye’ye Başarı Kapısını Açacak ‘Anahtar’, 5.Kadir Has Ödülü Kazanan<br />
Yayınlanmamış Çalışma<br />
Miser,Rıfat (2002), Küreselleşen Dünyada Yetişkin Eğitimi erişim tarihi
282 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Sezer, Özcan (2008). “Küreselleşme Sürecinde Türkiye’deYerel Yönetimlerin Yapısal ve<br />
İşlevsel Dönüşümü” Başlıklı Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara<br />
Şahin, Köksal (2009), Küreselleşme Tartışmaları Işığında Ulus Devlet, Yeniyüzyıl<br />
Yayınları, İstanbul<br />
Talas, Mustafa (2008),Çok Kültürlülük Kıskacında Ulus Devlet ve Türkiye, Doğu<br />
Kütüphanesi Yayınları, İstanbul<br />
Uyanık, Yücel (2008), Neoliberal Küreselleşme Sürecinde İşgücü Piyasaları Gazi<br />
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 10 / 2. 209-224<br />
Yeldan,Erinç (2009), Küreselleşme Kim İçin? , Yordam Kitap, İstanbul
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 283<br />
BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN FAYDALI KULLANIMINDA MESLEK<br />
YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN FARKINDALIKLARI<br />
Filiz KARPUZ 1<br />
Ali AKAY 2<br />
Melek YAZICI 3<br />
ÖZET<br />
Bilgi iletişim teknolojilerinin MYO öğrencilerinin eğitim-öğretiminde fayda sağlayabilmesi<br />
MYO öğrencilerinin bilgi iletişim teknolojilerinden aldıkları verim ile doğru orantılıdır.<br />
Verim elde edebilmesinin temel koşulu, eğitimcinin öğrenciye sağladığı faydanın seviyesini<br />
ve kalitesini ölçebilmesidir. Bu nedenle T.C. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi SBMYO’<br />
nda öğrencilerin farkındalıklarının tespit edilmesinde ‘Bilgi İletişim Teknolojilerinin<br />
Faydalı Kullanımında Öğrencilerde Farkındalık Anketi’ kullanılmıştır. Özellikle bilgi<br />
güvenliği konusunda bu öğrencilerin ne seviyede olduğu araştırılmıştır.<br />
Çalışmamızda öğrencilere “Kişisel Bilgiler”, “Bilgisayar Kullanımı”, “İnternet Kullanımı”,<br />
“Derslerde Teknoloji Kullanımı” ve “Sosyal Ağ Kullanımı” na yönelik hazırlanan anket<br />
soruları uygulanmış ve bilgi düzeylerinin belirlenmesine çalışılmıştır. Anketlerin analizinde<br />
SPSS (20) programı kullanılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Bilgi İletişim Teknolojileri, Bilgi Güvenliği, Kötü Niyetli Kullanım,<br />
Bilişim Suçları.<br />
1. Giriş<br />
İçinde yaşadığımız dönemde, kurum ve kuruluşların yanında, bireylerin de bilgiyi oluşturup,<br />
potansiyellerini ortaya çıkaracak bilgi işleme becerilerine ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç<br />
zaman geçtikçe sürekli büyüyecektir.<br />
Bilgi: okuma, araştırma, gözlem ve deney sonucunda edinilen yada öğrenilenlerin<br />
bütünüdür. Bilginin işlenmesinde hızlılığı arttıran, karşılaştırma ve hesaplama yapabilen,<br />
veri işleyen, bilgi üreten, bilgiyi depolayabilen elektronik aygıt ise bilgisayardır.<br />
Bilgisayarlarla birlikte; istenen bilgileri, istenildiği kadar depolayabilen, işleyen, buradan<br />
yeni bilgiler üreten bilişim teknolojileri insanlığın hizmetine sunulmaktadır. Bilgi sistemi,<br />
bilgisayar teknolojisi, altyapısı ve insan kaynaklarıyla işletmenin istek ve gereksinimlerini<br />
karşılayacak şekilde olmalıdır. Bilgi teknolojilerinin bu desteğini alan insanoğlu,<br />
yenilikçidir ve bir yandan da toplumu yeniden şekillendirmektedir. (Ertuğrul ve Keskin<br />
2010:2). 20. Yüzyılın ortalarında, bilgi işleme konusundaki büyük bir atılım ilk bilgisayarın<br />
ortaya çıkışıdır. Bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasının ardından diğer bir atılım ise<br />
internetin gerçekleştirilmesidir. 2000’li yılların başında yaygınlaşan internet ve akabinde<br />
kurulan geniş bant sağlayıcıları (adsl) ile internet dünya nüfusunun vazgeçilmez bir parçası<br />
haline gelmiştir. İnternetin yatırımcılar tarafından kazanacağı değer gün geçtikçe<br />
1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Sosyal Bilimler MYO, Öğr. Gör.<br />
2 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğr. Gör.<br />
3 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Hukuk Müşaviri
284 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
artmaktadır. İnternetin gücü ve imkanları gün geçtikçe fırsata dönüşmektedir. Televizyon<br />
kanallarının internet üzerinden yayın yapması ve gazetelerin internet üzerinden servis<br />
edilmesi yapılan yatırımlara örnek olarak gösterilebilir.<br />
Teknoloji kısa anlamda, en son üretim yönetimi anlamına gelmektedir. Geniş anlamda ise<br />
teknoloji; mal ve hizmetlerin üretiminin planlanmasından başlayarak, dağıtımının<br />
yapılmasına kadar geçen süreçteki teknik ve idari bilgi ve yöntemlerin tümüdür.<br />
Teknolojinin doğrudan üretimin yapılmasına etkisi az olsa da, üretimin miktarının artmasına<br />
ve kalitesinin yükselmesine büyük ölçüde etkili olmaktadır (Taslak ve Kara, 2010:23-24).<br />
Bu nedenlerden dolayı üretim faktörleri arasında emek, sermaye, doğal kaynak ve<br />
müteşebbisten sonra teknoloji beşinci sırada sayılmıştır.<br />
İnsan nüfusunun artışı ve sürekli büyüyüp gelişen teknolojik olaylar sonrası yeni pazar<br />
alanları açılmış, piyasaların etkileri globalleşmiştir. Bir firmanın piyasalardaki pazar<br />
hacmini belirleyen en önemli faktörlerden biri şüphesiz teknolojik düzey ve imkanlarıdır.<br />
“Teknolojik gelişmelerin çok hızlı olduğu günümüzde, bazı firmalar bu konuda liderliğe<br />
sahipken, diğer birçoğunun geride kaldığı görülür. Teknolojik değişmeyi gecikme ile takip<br />
eden firmaların rekabet gücü hayli azalacağı gibi, talep edilen her çeşit malı veya hizmeti<br />
üretme imkânları da olmayacaktır” (Karafakioğlu, 2010:58). Günümüzde işletmeler<br />
rakiplerine fark yaratacak faaliyetlere özel ilgi göstermektedirler. Bu faaliyetleri yönetecek<br />
büro yöneticisi ve sekreterlere olan ihtiyaç artmaktadır. Bilgiyi, teknolojiyi kullanarak bu<br />
faaliyetleri yönetebilecek teknoloji ve internetin gücünü fırsata çevirecek büro yöneticisi ve<br />
sekreterlerin yaşam boyu eğitilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Mesleğe aday öğrencilerin bilgi iletişim teknolojileri ile ilintisi internet ve sosyal ağlarla<br />
başlamaktadır. Oysa hukuki olarak kötü niyetli kullanıcıların en çok istismar edebilecekleri<br />
alan internet ortamı ve bilgi güvenliğidir (RTEÜ İnternet Haftası Etkinlikleri, Akgül, 2012).<br />
Bilgi güvenliği, kurum ve organizasyonların değerli ve gizli olarak nitelendirilen veri ve<br />
bilgilerinin korunmasında çok önemli bir görev üstlenmiştir. Bu noktada, kurum ve<br />
organizasyonlar, bilgi güvenliği hususunda azami dikkat etmeli, gerekli tedbirleri yerinde ve<br />
zamanında almalıdır. Bu durumun önemine dikkat çekmek ve bilgi güvenliğini geliştirecek<br />
gerekli çalışmaları yapmak üzere, birçok yönetim ve organizasyon, bazı önemli standartlar<br />
ve yasal düzenlemeler oluşturmuştur. Bu sayede bilgi güvenliğinin sürekliliği, kaynakların<br />
doğru şekilde kullanımı ve güvenlik uygulamalarının geliştirilmesi amaçlanmıştır<br />
(www.bilgiguvenligi.gov).<br />
Sosyal bir varlık olan insanın bilgi iletişim teknolojilerinde sosyal içerikli sitelerden uzak<br />
durması düşünülemez. Günümüze damgasını vuran sitelerin sosyal ağlar olması bunun<br />
kanıtı niteliğindedir. Ancak sosyal ağların çok kolay ihlal edilebilecek yasal çizgilerinin<br />
olduğu da bir gerçektir. Başkalarına ait sosyal ağ bilgilerinde değişiklik yapmak veya bir<br />
kısım bilgileri yok etmek bilişim suçları kapsamındadır (RTEÜ İnternet Haftası<br />
Etkinlikleri, Yazıcı, 2012). Sosyal ağlara girilen bilgisayar başkaları ile ortak kullanılıyorsa<br />
ve bilgisayar başına oturulduğunda bir başka kullanıcının sosyal ağ oturumu açık ise<br />
kapatılmalıdır. Çünkü bu oturumu kapatmayıp izinsiz bir şekilde o oturuma devam etmek<br />
Türk Ceza Kanunu m. 243/1 kapsamında “Bilişim Sistemine Girme ve Kalmaya Devam<br />
Etme” suçunu oluşturacaktır. Söz konusu maddeye göre “Bir bilişim sisteminin bütününe<br />
veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla<br />
kadar hapis veya adli para cezası verilir.” Yine bu suçu oluşturacak bir başka durum da<br />
bilgisayarı ortak kullanılan diğer kişinin şifresi ile izinsiz olarak sosyal ağ sitesine giriş<br />
yapılması halidir. Eğer sosyal ağ oturumuna izinsiz erişilirse, sosyal ağ bilgilerinde<br />
değişiklik yapılmış veya bir kısım bilgiler (veriler) yok olmuş olabilir. Buna örnek olarak<br />
profil resminin silinmesi veya sosyal ağ duvarında yeni bir video eklenmesi olabilir. İşte bu<br />
fiili işleyen kişi TCK m. 244/2 gereğince altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 285<br />
çarptırılabilecektir. Yine sosyal ağ oturumuna izinsiz giren kişi aynı zamanda sosyal ağ<br />
sahibinin arkadaşlarına gönderdiği veya onlardan gelen mesajları da okursa<br />
“Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu” işlenmiş olacak ve bu fiili işleyen kişi bir yıldan üç<br />
yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecektir ve sosyal ağ oturumuna izinsiz giren kişi,<br />
mesajları okumakla kalmaz bir de bu mesajları sosyal ağ sahibinin arkadaşlarına gönderirse<br />
“Haberleşmenin Gizliliğini İfşa Etme Suçu” gerçekleşecek ve bu hareket bir yıldan üç yıla<br />
kadar cezalandırılacaktır.<br />
Bir başka ihtimal ise sosyal ağ hesabının bir başkası tarafından ve sosyal ağ sahibinden izin<br />
alınmadan silinmiş olmasıdır. Bu ihtimali dikkate alan TCK m. 244/1 maddesi “Bilişim<br />
Sistemini Engelleme veya Bozma Suçunu” düzenlemiş ve bir bilişim sisteminin işleyişini<br />
engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır demiştir.<br />
Sosyal ağ hesabının kişinin izni dışında bir başkası tarafından silinmiş olması aynı zamanda<br />
altı aydan iki yıla kadar ceza verilebilecek olan “Haberleşmenin Engellenmesi” suçunu da<br />
oluşturacaktır. Şayet yukarıda bahsettiğimiz suçlar bir kamu kurum veya kuruluşu aleyhine<br />
işlenirse TCK m. 244/3 gereğince verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır. Buna örnek<br />
olarak bu tip suçlar twitter hesabı bulunan TC Dışişleri Bakanlığı aleyhine işlenirse fiilin<br />
cezası ½ oranında arttırılacaktır (5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu). Bu konuda “İnternet<br />
Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla<br />
Mücadele edilmesi Hakkında Kanun” Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Kanun No: 5651,<br />
Kabul Tarihi: 4/5/2007. Bu Kanunun amaç ve kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim<br />
sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet<br />
ortamında işlenen belirli suçlara içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye<br />
ilişkin esas ve usûlleri düzenlemektir. Resmi Gazete Sayı: 26530 (bilisimsucları.iem.gov).<br />
Bu araştırmada RTEÜ SBMYO öğrencilerinin bilgisayar ve internet kullanımına yönelik<br />
tutumlarının belirlenmesi, sosyal ağ kullanımına yönelik tutumları ve bilgi güvenlik<br />
düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />
2. Yöntem<br />
2.1 Örneklem<br />
Bu araştırmanın evrenini 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında Recep Tayyip Erdoğan<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO’ da kayıtlı öğrenciler oluşturmuştur. “ Bilgi İletişim<br />
Teknolojilerinin Faydalı Kullanımında Öğrencilerde Farkındalık Anketi” RTEÜ SBMYO<br />
bünyesinde bulunan Bankacılık ve Sigortacılık, Büro yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Dış<br />
Ticaret, İşletme Yönetimi, Muhasebe ve Vergi Uygulama, Turizm ve Otel işletmeciliği<br />
programlarına devam eden toplam 307 (193 bayan, 114 erkek) öğrenciye uygulanmıştır.<br />
Araştırmanın örneklemini Bankacılık ve Sigortacılık programından 22, Büro yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı programından 113, Dış Ticaret programından 68, İşletme Yönetimi<br />
programından 35, Muhasebe ve Vergi Uygulama programından 26, Turizm ve Otel<br />
işletmeciliği programından 43 öğrenci oluşturmaktadır.<br />
2.2 Veri Toplama Araçları<br />
Araştırmada RTEÜ SBMYO öğrencilerine ait verilerin objektif olarak toplanması,<br />
analizlerin yapılması ve araştırmanın analizine ulaşabilmesi için kullanılacak veriler anket<br />
yoluyla elde edilmiştir.<br />
Bu çalışma yedi bölümden oluşmaktadır.<br />
Ölçeğin olumlu ifadesinde “Katılıyorum”, olumsuz ifadesinde “Katılmıyorum” seçenekleri<br />
kullanılmıştır.
286 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Birinci bölümde: “Kişisel bilgilere” yönelik anket soruları SBMYO’ na devam eden<br />
öğrencilerin sosyal durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.<br />
İkinci bölümde: “Evde veya yurtta bilişim teknolojilerine sahip olma”, “internet erişimine<br />
sahip olma”, “bilgisayar kullanma sıklığı” ve “internet erişimi sağlama sıklığı” bilgilerine<br />
yönelik anket soruları SBMYO’ na devam eden öğrencilerin sosyal durumları göz önünde<br />
bulundurularak hazırlanmıştır.<br />
Üçüncü bölümde: “İnternet kullanma amaçları” 6 maddelik 7’ li Likert tipi dereceleme<br />
üzerinden değerlendirilmektedir. “bilgisayarda kullandıkları program veya yazılım türleri”<br />
bilgilerine yönelik 5 maddelik anket soruları SBMYO’ na devam eden öğrencilerin sosyal<br />
durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.<br />
Dördüncü bölümde: “Bilgisayar kullanımına yönelik tutum” ölçeği 26 maddelik 2’ li Likert<br />
tipi dereceleme üzerinden değerlendirilmektedir.. 25 soru (ERTUĞRUL, İ. ve KESKİN, N.,<br />
(2010). çalışmalarından alınarak yeniden düzenlenmiştir; 1 soru SBMYO’ na devam eden<br />
öğrencilerin sosyal durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Bilgisayar<br />
kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 7 gruba ayrılmıştır.<br />
Beşinci bölümde: “İnternet kullanımına yönelik tutum” ölçeği 15 maddelik 2’ li Likert tipi<br />
dereceleme üzerinden değerlendirilmektedir. 10 soru (ERTUĞRUL, İ. ve KESKİN, N.,<br />
(2010). çalışmalarından alınarak yeniden düzenlenmiştir. 5 soru SBMYO’ na devam eden<br />
öğrencilerin sosyal durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. İnternet<br />
kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 5 gruba ayrılmıştır.<br />
Altıncı bölümde: “Derslerde etkin teknoloji kullanımına yönelik tutum” ölçeği 9 sorudan<br />
oluşmakta ve ERTUĞRUL, İ. ve KESKİN, N., (2010) aynen alınmıştır. Derslerde etkin<br />
teknoloji kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 3 gruba ayrılmıştır.<br />
Yedinci bölümde: “Sosyal ağların neye benzediği” ölçeği 8 maddeden oluşmaktadır. (Şener<br />
G., 2009 :7) aynen alınmıştır. “Üye olunan sosyal ağ siteleri” 10 maddeden oluşmaktadır.<br />
(Şener G., 2009 :7) aynen alınmıştır. 13 sorudan oluşan öğrencilerin “sosyal ağ kullanımına<br />
yönelik tutumları’ na yönelik anket soruları SBMYO’ na devam eden öğrencilerin sosyal<br />
durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Sosyal ağ kullanımına yönelik<br />
tutumları ölçen alt boyut 2 gruba ayrılmıştır.<br />
2.3 Verilerin Analizi<br />
Anket sorularının analizinde SPSS (20) programı kullanılmıştır. Ankete katılan öğrencilerin<br />
görüşleri doğrultusunda elde edilen sonuçları değerlendirmek için yüzde kullanılmıştır.<br />
3. Bulgular<br />
RTEÜ SBMYO öğrencilerinin bilgisayar ve internet kullanımına yönelik tutumlarının<br />
belirlenmesi amacıyla ortaya konulan alt problemlere ait bulgular sırasıyla alt maddeler<br />
halinde verilmiştir:<br />
3.1 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “kişisel bilgilerin” yer aldığı birinci<br />
bölümün yüzde dağılımlarını gösterir bilgiler aşağıda verilmiştir.<br />
3.1.1. Eğitim görülen program olarak % 7.2 Bankacılık ve Sigortacılık programı, % 36.8<br />
Büro yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programı, % 22.1 Dış Ticaret programı, 11.4 İşletme<br />
Yönetimi programı, % 8.5 Muhasebe ve Vergi Uygulama programı, %14.0 Turizm ve Otel<br />
işletmeciliği öğrencilerinden oluşturmaktadır.<br />
3.1.2. Eğitim şekli olarak % 68.4 I. Öğretimde, % 31.6 II.Öğretimde eğitim görmektedir.<br />
3.1.3. Cinsiyet olarak % 37.1 erkek, % 62.9 bayandır. Erkek öğrencilerin sayısı oldukça<br />
azdır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 287<br />
3.1.4. Yaş olarak % 91.2 oranında 18-23 yaş arasında, % 6.9 oranında 24-28 yaş arasında,<br />
% 2.0 oranında 29 yaş ve üzeridir. 18 yaş altı öğrenci bulunmamaktadır.<br />
3.1.5. Mezun olunan lise türü % 3.3 Anadolu Lisesi, %1.1 Süper Lise, % 38.2 Meslek<br />
Lisesi, % 57.5 Düz Lise mezunudur. Meslek lisesi mezunu beklenenden azdır.<br />
3.1.6. Aile gelir düzeyi % 20.3 Asgari ücret altı, %39.7 701 TL ile 1000 TL arasında, %<br />
40.9 1001 TL üzeridir.<br />
3.1.7. Öğrencilerin % 36.4 Rize’ de yerleşik olarak yaşamakta, % 63.6 Rize dışından<br />
okumak için gelmiştir.<br />
3.2 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “Evde veya yurtta bilişim teknolojilerine<br />
sahip olma”, “internet erişimine sahip olma”, “bilgisayar kullanma sıklığı” ve “internet<br />
erişimi sağlama sıklığı” nın yer aldığı ikinci bölümün yüzde dağılımlarını gösterir bilgiler<br />
aşağıda verilmiştir.<br />
3.2.1. “Evde veya yurtta bilişim teknolojilerine sahip olma” durumlarına göre Notebook,<br />
Netbook& Tablet PC, Masaüstü bilgisayar ve Akıllı telefon olarak %78.8 en az biri, %33.6<br />
ikisi, %14.3 üçü, % 4.6 dördü, % 0.7 beşine sahip, % 21.2 si bir bilgisayara sahip değildir.<br />
3.2.2. “İnternet erişimine sahip olma” durumu %79.7 evde veya yurtta, %65 okulda, %48.5<br />
akıllı telefon ile sağlanmaktadır. % 11.7 is internet erişimine sahip değildir.<br />
3.2.3. “Bilgisayar kullanma sıklığı” olarak %59.5 her gün bilgisayar kullanmaktadır. % 92<br />
en az haftada birkaç kez bilgisayar kullanmaktadır. %7.8 Haftada birkaç kereden daha<br />
seyrek bilgisayar kullanmaktadır. %7.8 ise 6 saatten fazla bilgisayar kullanmaktadır.<br />
3.2.4. “İnternet erişimi sağlama sıklığı” olarak %83.7 hafta içi gece ve %84.4 hafta sonu<br />
gece internet erişimini tercih etmektedirler.<br />
3.3 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “internet kullanım amaçları” ve<br />
“bilgisayarda kullandıkları program ve yazılım türlerini” nin yer aldığı üçüncü bölümün<br />
yüzde dağılımlarını gösterir bilgiler aşağıda verilmiştir.<br />
3.3.1. “İnternet kullanım amaçları” na yönelik tutumlar belirlenirken seçenekler “hiç<br />
önemli değil” den “çok önemli” ye kadar 7 seviyede ölçeklendirilmiştir. Öğrencilerin tercih<br />
ettiği seviyeye karşılık gelen puanlar toplanarak bir tablo oluşturulmuştur (Tablo 1). Bu<br />
tabloda bilgisayar kullanım amacının önem sıralaması “ödev yapmak ve materyal<br />
hazırlamak”, “iletişim” ve “internette gezinmek” şeklindedir.<br />
Tablo 1: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanma Amaçları<br />
Amaç<br />
Toplam Puan<br />
Ödev yapmak ve materyal hazırlamak 599<br />
Facebook, Twitter, MSN’ de sohbet 389<br />
İnternette gezinmek 430<br />
E-posta bakmak 399<br />
İletişim 502<br />
Oyun oynamak 268<br />
3.3.2. “Bilgisayarda kullandıkları program ve yazılım türleri” ni % 90 masaüstü yayıncılık<br />
programları, % 57.7 resim işlemi ve animasyon programları, % 10 ise bunların dışında daha<br />
teknik amaçlı programlar oluşturmaktadır.<br />
3.4 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “bilgisayar kullanımına yönelik<br />
tutumlarının yer aldığı dördüncü bölüm 7 alt başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar<br />
her bir madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme<br />
SBMYO öğrencilerinin bilgisayar kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olduğunu<br />
göstermektedir.
288 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
3.4.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan bilgisayarkullanımına yönelik<br />
olumsuz ifadelere yüksek oranda katılmaması olumlu tutuma sahip olduklarını<br />
göstermektedir (Tablo 2). Hiçbirine katılmayan %41.7, en fazla birine katılan %79.2<br />
oranlarındadır.<br />
Tablo 2: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 1. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />
Bilgisayardan hiç anlamam 6.1 93.9<br />
Bilgisayara çekinerek yaklaşırım 4.6 95.4<br />
Bilgisayar dersleri beni korkutur 10.9 89.1<br />
Bilgisayar kullanmayı kendi başıma 36.0 64.0<br />
öğrenebileceğime inanmıyorum<br />
Bilgisayar derslerinde ne kadar iyi olsamda 32.0 68.0<br />
öğrendiklerimi uygulayabileceğime inanmıyorum<br />
3.4.2 SBMYO öğrencilerini ikinci grupta yer alan olumsuz ifadelere % 55 oranında<br />
katılmaması olumlu tutuma sahip olduklarını göstermektedir (Tablo 3).<br />
Tablo 3: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 2. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Bilgisayar kullanımında Bay 58.2 41.8<br />
erkekler bayanlardan daha Bayan 21.7 78.3<br />
yeteneklidir<br />
Bay&Bayan Toplam 35 65<br />
Bilgisayar kullanımında Bay 32.7 67.3<br />
bayanların dahi olacağına Bayan 15.4 84.6<br />
inanmıyorum<br />
Bay&Bayan Toplam 23.6 76.4<br />
3.4.3 SBMYO öğrencilerinin üçüncü grupta yer alan “üniversitede aldığım bilgisayar<br />
derslerini yeterli buluyorum” ifadesine % 46.1 oranında katılması olumlu tutuma sahip<br />
olduklarını göstermektedir (Tablo 4). Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu üniversiteden önce<br />
bilgisayara ilgi duyduğu ve bilgisayar kullandığı anlaşılmaktadır.<br />
Tablo 4: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 3. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />
Bilgisayar kullanmaya üniversitede aldığım bilgisayar<br />
dersleriyle başladım<br />
10.2 89.8<br />
Üniversitede bilgisayar dersi alana kadar bilgisayara<br />
hiç ilgi duymazdım<br />
10.8 89.2<br />
Üniversitede aldığım bilgisayar derslerini yeterli<br />
buluyorum<br />
46.1 53.9<br />
Üniversitede aldığım bilgisayar derslerinde başarılı<br />
olacağıma inanıyorum<br />
76.5 23.5<br />
3.4.4 SBMYO öğrencilerinin dördüncü grupta yer alan “bilgisayar kullanmak eğlencelidir”<br />
ifadesine % 90.4 oranında ve “bilgisayar başına geçtiğimde zamanın nasıl geçtiğini<br />
anlamam” ifadesine % 71.5 oranında katılması olumlu tutuma sahip olduklarını<br />
göstermektedir (Tablo 5).<br />
Tablo 5: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 4. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />
Bilgisayar derslerine diğer derslerden daha çok<br />
ilgi duyuyorum<br />
38 62<br />
Bilgisayar kullanmak eğlencelidir 90.4 9.6<br />
Bilgisayar başına geçtiğimde zamanın nasıl<br />
geçtiğini anlamam<br />
71.5 28.5
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 289<br />
3.4.5 SBMYO öğrencilerinin beşinci grupta yer alan ifadelerin 5’ ine birden %67.9<br />
oranında ve en az 4’üne %85. oranında katılması olumlu tutuma sahip olduklarını<br />
göstermektedir (Tablo 6).<br />
Tablo 6: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 5. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Bilgisayarı bir eğitim aracı olarak nasıl kullanmam<br />
gerektiğini biliyorum<br />
86.7 13.3<br />
Bir eğitim aracı olarak bilgisayardan yararlanmak<br />
gelecekte kaçınılmaz olacaktır<br />
88.4 11.6<br />
Günümüzde birçok alanda bilgisayar kullanımı<br />
kaçınılmazdır<br />
91.9 8.1<br />
Mezun olduktan sonra bilgisayar konusunda kendimi<br />
geliştirebilirim<br />
88.1 11.9<br />
İş bulabilmek için bilgisayar kullanmayı iyi bilmek<br />
gerektiğine inanıyorum<br />
94.5 5.5<br />
3.4.6 SBMYO öğrencilerinin altıncı grupta yer alan “bir öğrencinin maddi olanaklarının<br />
hızla gelişen bilgisayar teknolojisini takip edebileceğine inanmıyorum” ifadesine<br />
katılanlarının oranı %53.6, katılmayanların oranı % 46.4’ e yakındır.<br />
3.4.7 SBMYO öğrencilerinin yedinci grupta yer alan bilgisayar kullanımına yönelik<br />
olumsuz ifadelerin % 54.2 oranında hiçbirine katılmaması, % 78.6 oranında en fazla bir<br />
ifadeye katılması olumlu tutuma sahip olduklarını göstermektedir (Tablo 7).<br />
Tablo 7: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 6. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Bilgisayarın ders anlatım aracı olarak kullanılması zaman<br />
kaybıdır<br />
16.2 83.8<br />
Bilgisayar destekli eğitim öğrencilerin kişilik gelişimini<br />
engeller<br />
14.3 85.7<br />
Bilgisayar destekli eğitim öğrenciler arasındaki iletişimi<br />
engeller<br />
24.7 75.3<br />
Bilgisayarların yaygınlaştırılması insanların zararınadır 23.6 76.4<br />
3.5 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “internet kullanımı” na yönelik<br />
tutumlarının yer aldığı beşinci bölüm 5 başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar her bir<br />
madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme SBMYO<br />
öğrencilerinin internet kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olduğunu göstermektedir.<br />
3.5.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan internet kullanımına yönelik olumlu<br />
ifadelerden en az dört seçeneğe katılanlarının oranı %63,8’ dir (Tablo 8).<br />
Tablo 8: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 1. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />
Merak ettiğim her şeyi internetten öğrenebiliyorum 96.1 3.9<br />
Bir eğitim aracı olarak internetten yararlanmak<br />
gelecekte kaçınılmaz olacaktır<br />
94.4 5.6<br />
İnternetsiz bir yaşam düşünemiyorum 59.6 40.4<br />
İnternetin birçok alanda kullanımı zaman kazandırır 84.2 15.8<br />
İnternet insanlara sonsuz bir özgürlük sağlar 57.7 42.3<br />
3.5.2 SBMYO öğrencilerinin ikinci grupta yer alan internetin avantajlarının yanı sıra<br />
dezavantajlarının da olduğu görüşüne katılanların oranı oldukça yüksektir (Tablo 9).
290 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 9: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 2. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />
İnternetin avantajlarının yanı sıra<br />
dezavantajlarının da olduğuna inanıyorum<br />
88.7 11.3<br />
3.5.3 SBMYO öğrencilerinin üçüncü grupta yer alan ‘internet toplumun yapısını bozar’ ve<br />
‘internet öğrencilerin kişilik gelişimlerini olumsuz etkiler’ ifadelerine katılmayanların oranı<br />
katılanların oranından fazla olmakla beraber, katılıyorum diyenlerin oranı % 50’ ye<br />
yakındır. Bilgisayar kullanımına yönelik tutumları değerlendirirken ise bu oran çok daha<br />
düşük olması dikkat çekicidir.<br />
Tablo 10: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 3. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
İnternet toplumun yapısını bozar 43.8 56.3<br />
İnternet öğrencilerin kişilik gelişimlerini olumsuz etkiler 52.6 47.4<br />
3.5.4 SBMYO öğrencilerinin dördüncü grupta yer alan internet kullanımına yönelik<br />
olumsuz ifadelerden en fazla bir tanesine katılanların oranı % 68,1'dir.<br />
Tablo 11: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 4. Grup tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
İnternet gereksiz bilgiler içerir 31.6 68.4<br />
İnternet ayrıntıya inmeyen bilgiler verir 25.2 74.8<br />
İnternet çok karışıktır 28.1 71.9<br />
İnternetten edinilen bilgilerin içerik kalitesi düşüktür 23.2 76.8<br />
İnternet sıkıcıdır 11.5 88.5<br />
3.5.5 SBMYO öğrencilerinin beşinci grupta yer alan ‘internet eğlencelidir’ ve ‘internetten<br />
bilgi edinmek heyecan vericidir’ ifadelerine katılanların oranı % 69.4’ tür.<br />
Tablo 12: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 5. Grup Tutumları<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
İnternet eğlencelidir 87.3 12.6<br />
İnternetten bilgi edinmek heyecan vericidir 76.1 23.9<br />
3.6 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “derslerde etkin teknoloji kullanımı” na<br />
yönelik tutumların yer aldığı altıncı bölüm üç başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar<br />
her bir madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme<br />
SBMYO öğrencilerinin internet kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olduğunu<br />
göstermektedir.<br />
3.6.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan ‘teknolojinin kullanımı bana herhangi<br />
bir katkı sağlamaz’ görüşüne katılmayanların oranı oldukça yüksektir (Tablo 13).<br />
Tablo 13: SBMYO Öğrencilerinin Derslerde Etkin Teknoloji Kullanımı 1. Grup Tutumlar<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Teknolojinin kullanımı bana herhangi bir katkı sağlamaz 10.2 89.8<br />
3.6.2 SBMYO öğrencilerinin ikinci grupta yer alan ifadelerin hepsine katılanlar % 57,<br />
dördüne katılanlar % 71,3’ tür (Tablo 14).<br />
Tablo 14: SBMYO Öğrencilerinin Derslerde Etkin Teknoloji Kullanımı 2. Grup<br />
Tutumlar<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Teknolojinin derslerde etkin olarak kullanılmasını istiyorum 81.2 18.8<br />
Teknolojinin etkin kullanımı derslere daha iyi motive olmamı<br />
sağlar<br />
75.8 24.2<br />
Teknolojinin kullanımı aldığım eğitimin kalitesini, etkinliğini 83.4 16.6
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 291<br />
arttırır<br />
Teknoloji öğrendiklerimin daha kalıcı olmasını sağlar 79.7 20.3<br />
Teknoloji kullanımına yönelik çalışmalar teknolojiyi daha iyi<br />
kavramamı sağlar<br />
87.2 12.8<br />
3.6.3 SBMYO öğrencilerinin üçüncü grupta yer alan her iki ifadeye katılanların oranı %<br />
73.3’ tür (Tablo 15).<br />
Tablo 15: SBMYO Öğrencilerinin Derslerde Etkin Teknoloji 3. Grup Tutumlar<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Ders notlarının bulunduğu web sayfasının<br />
sağlanması faydalıdır<br />
86.3 13.7<br />
Ders dışında öğrencilerle e-posta, forum ile iletişim<br />
kurulması faydalıdır<br />
81.2 18.8<br />
3.7 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “sosyal ağ sitelerinin hangilerinde aktif<br />
kullanıcı oldukları” na yönelik tutumlarının yer aldığı yedinci bölüm her bir madde için<br />
yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. SBMYO öğrencilerinin sosyal ağ sitelerinde %<br />
29.3 Twitter, %85.3 Facebook, %3.3 Hi5, % 2.9 Yonja, %1 LinkedIn, % 7.5 My Space,<br />
%5.9 Netlog, binde 3 Xing’ de aktif kullanıcı olduklarını göstermekte iken Orkut’ a üye<br />
olan öğrenci bulunmamaktadır.<br />
3.8 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “sosyal ağları neye Benzettiği” ne<br />
yönelik tutumlarının yer aldığı sekizinci bölüm her bir madde için yüzde analizi yapılarak<br />
değerlendirilmiştir.<br />
SBMYO erkek öğrencilerinin sosyal ağları neye benzettiğine yönelik tutumları % 35.4<br />
günlük gazeteye, % 88.9 adres defterine, % 87.9 mahalle, % 78.8 Dedikodu/Magazin<br />
Programı, % 71.7 arkadaşlarımın yaşamına tuttuğum bir büyüteç, %79.8 günlük defter,<br />
%79.8 kahvehane şeklindedir.<br />
SBMYO bayan öğrencilerinin sosyal ağları neye benzettiğine yönelik tutumları % 48.8<br />
günlük gazeteye, % 89.3 adres defterine, % 97 mahalle, % 72.6 Dedikodu/Magazin<br />
Programı, % 73.8 arkadaşlarımın yaşamına tuttuğum bir büyüteç, %92.9 günlük defter,<br />
%95.8 kahvehane şeklindedir.<br />
3.9 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “sosyal ağ kullanımına yönelik<br />
tutumları” nın yer aldığı dokuzuncu bölüm iki başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar<br />
her bir madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir.<br />
3.9.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan ifadelerin 5'ine de katılanlar % 13.4,<br />
en az dördüne katılanlar % 29,0, en az üçüne katılanlar % 25,4, en az ikisine katılanlar<br />
%17,3, sadece birine katılanlar % 7,8 ve hiçbirine katılmayanlar % 7,2 oranındadır (Tablo<br />
16).<br />
Tablo 16: SBMYO Öğrencilerinin Sosyal Ağ Kullanımına Yönelik 1. Grup Tutumlar<br />
Katılıyorum% Katılmıyorum%<br />
Şahsıma ait kitle iletişim araçları (bilgisayar, telefon, …) 50 50<br />
dışında, ortak kullanıma açık cihazlardan sosyal ağıma giriş<br />
yapmıyorum.<br />
Sosyal ağ şifremi hiç kimseyle paylaşmam, sadece bana özeldir. 77.3 22.7<br />
Sosyal ağıma giriş yaptığım bilgisayarda, kapsamlı bir anti virüs 70.3 29.7<br />
programının olmasına özen gösteriyorum.<br />
En az 6 ayda 1, sosyal ağ şifremi yeniliyorum. 49 51<br />
Sosyal ağıma her girişimde, önce sayfamı kontrol ediyorum. ‘En<br />
son bıraktığım gibi mi?’<br />
68 32<br />
3.9.2 SBMYO öğrencilerinin ikinci grupta yer alan ifadelerine göre %63'ü interneti<br />
çoğunlukla sosyal ağlara erişmek için kullanmaktadır (Tablo 17).
292 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Tablo 17: SBMYO Öğrencilerinin Sosyal Ağ Kullanımına Yönelik 2. Grup Tutumlar<br />
Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />
Sosyal ağımı daha çok haberleşme amaçlı kullanıyorum. 80.1 19.9<br />
Sosyal ağıma genellikle arkadaşlarımın gün içerisinde neler 53.4 46.6<br />
yaptığını görmek için giriyorum.<br />
‘Oturumu sürekli açık tut’ seçeneğini zaman zaman 32.3 67.7<br />
işaretliyorum.<br />
Sosyal ağların, eğlencenin yanı sıra suç işlemeye elverişli 70.7 29.3<br />
ortamlar olduğunun farkındayım.<br />
Sosyal ağlar vasıtasıyla işlenebilen suçlar ilgimi çekiyor. 29.8 70.2<br />
Sosyal ağlar tamamen eğlence amaçlıdır, hukuki ihlallere açık<br />
olduğunu düşünmüyorum.<br />
40.5 59.5<br />
4. Tartışma ve Sonuç<br />
Bu çalışmanın temel amaçlarından biri SBMYO öğrencilerinin bilişim teknolojileri ve<br />
internete erişim oranlarını saptamaktır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre öğrencilerin<br />
yaklaşık %80’ i notebook, netbook&tablet pc, masaüstü bilgisayar ve akıllı telefon<br />
cihazlarından en az birine sahiptir. İnternet erişiminin %90’a yakın oranda yüksek olması,<br />
bazı öğrencilerin bilgisayar gibi internet erişimi olan bir cihaza sahip olmamasına rağmen<br />
internet kafe ve/veya bilgisayar laboratuarı gibi imkânları kullanarak internete erişebildiği<br />
anlamında yorumlanabilir. Öğrencilerin interneti kullanma amaçlarına bakıldığında ise<br />
internetin en çok ödev yapmak ve materyal hazırlamak için önemli olduğu görüşü öne<br />
çıkmaktadır. Bu seçeneği sırasıyla iletişim ve internette gezinmek seçenekleri takip<br />
etmektedir. Öğrencilerin yaklaşık olarak %60’ı her gün bilgisayar kullanırken %92’si ise<br />
haftada en az birkaç kez bilgisayar kullanmaktadırlar. İnternet erişimi için ise akşam saatleri<br />
daha yoğun olarak tercih edilmektedir.<br />
Bu araştırma bulgularında SBMYO öğrencilerinin bilgisayara yaklaşımlarının olumlu<br />
olduğu açıkça görülmektedir. Öğrencilerin bu konudaki 5 olumsuz ifadeden en fazla birine<br />
katılanların oranı %80 civarındadır. Yani öğrencilerin %80’ i bu 5 olumsuz ifadenin en az<br />
dördüne katılmadıklarını beyan etmektedirler. Ayrıca öğrencilerin bilgisayar<br />
kullanabilmenin gelecekteki kariyerleri için de önemli olduğu görüşü çok yüksek bir oranda<br />
desteklenmektedir. Bu sonuç öğrencilerin bilişim teknolojilerinin önemi konusundaki<br />
farkındalıklarının açık bir göstergesidir. Öğrenciler bilgisayar derslerinin yanı sıra<br />
bilgisayarın diğer derslerde de etkin bir biçimde kullanılması ve bilgisayar destekli eğitim<br />
konusunda da yüksek oranda olumlu görüş bildirmişlerdir. Öğrencilerin derslerde teknoloji<br />
kullanımını güçlü bir şekilde desteklemektedirler. Ders materyallerinin internet ortamında<br />
dağıtılmasına da %80’ in üzerinde bir oranla olumlu bakılmaktadır. Kamuoyunda sıklıkla<br />
dile getirilen ‘bilgisayar kullanmanın kişilik gelişimine ve iletişime olumsuz etkileri olacağı’<br />
görüşü ise öğrenciler tarafından destek bulmamıştır.<br />
SBMYO öğrencilerinin %55’i bilgisayar kullanım becerisinde cinsiyetin etkili olmayacağı<br />
görüşündedir. Bu oran erkek öğrencilerde ise farklılık göstermektedir. Erkeklerin %60’a<br />
yakını bu konuda erkeklerin bayanlardan daha yetenekli olduğunu düşünmektedir. Buna<br />
rağmen bayanlardan da iyi bilgisayar kullanıcılarının çıkabileceğini düşünen erkeklerin<br />
oranı %67’dir.<br />
Araştırmanın göze çarpan önemli sonuçlarından biri de SBMYO öğrencilerinin bilgisayara<br />
ilgilerinin üniversite eğitiminden önce başladığı sonucudur. Öğrencilerin %90’ı daha<br />
önceden de bilgisayar kullandıklarını beyan etmektedir. Bu bulgu üniversitede verilen<br />
bilgisayar derslerini yeterli bulan katılımcıların oranının %54’ den az olmasıyla da<br />
desteklenmektedir. Zira neredeyse iki öğrenciden biri üniversitedeki bilgisayar derslerinin<br />
yeterli olduğu görüşüne katılmamıştır.
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 293<br />
İnternet kullanımı konusunda ise SBMYO öğrencilerinin genel olarak olumlu kanaat<br />
bildirmesine karşın bu kanaatin bilgisayar kullanımına nispeten daha zayıf olması<br />
düşündürücüdür. Bilgisayar kullanımında bu oran %80’lerde iken internet kullanımında<br />
%64 civarında kalmıştır. Bu durum internetin avantajları yanında dezavantajları olacağı<br />
görüşüne çıkan güçlü destekle %88.7 oranıyla kısmen açıklanabilir. Yine internetin olumsuz<br />
etkileri olacağına inanan öğrencilerin oranının yüksek olması internet konusundaki olumlu<br />
görüşün zayıf kalmasının bir nedeni olabilir. Bütün bu çekincelere rağmen internetin<br />
eğlenceli ve heyecan verici olduğu görüşü öğrenciler tarafından güçlü bir şekilde<br />
desteklenmektedir. SBMYO öğrencilerinin %85’i bir sosyal ağa üyedir ve %63’ü interneti<br />
daha çok sosyal ağlara erişmek için kullanmaktadır.<br />
Kişisel bilgilerin gizliliği ve bilgi güvenliği konusunda ise şifre paylaşmama tutumu öne<br />
çıkmaktadır. Buna rağmen her beş öğrenciden biri sosyal ağ şifresini başkalarıyla<br />
paylaşabileceğini beyan etmiştir. Ayrıca her dört öğrenciden biri anti-virüs programı<br />
kullanmaya özen göstermemektedir. Konu güvenlik olduğunda bu oranların çok da düşük<br />
olmadığı söylenebilir. Sosyal ağların suç işlemeye elverişli olduğunun farkında olanlar ise<br />
sadece %70. Bu ağların hukuk ihlallerine açık olduğunu bilmeyenlerin oranı ise %60<br />
civarında.<br />
Bütün bu sonuçlardan yola çıkarak öncelikle üniversitedeki bilgisayar derslerinin içerik<br />
güncellemesine ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Özellikle öğrencilerin kötü amaçlı yazılımlar<br />
ve kötü niyetli kullanım konularında daha fazla bilgilendirilmeleri gerektiği açıktır. Bu<br />
amaçla zararlı yazılımlar ve bunlardan korunma yolları, bilişim suçları, telif hakları gibi<br />
konular temel bilgisayar derslerinin içeriğine eklenebilir. Özellikle internet ortamındaki<br />
riskler konusunda öğrenciler bilinçlendirilmelidir. Ayrıca uygun olan derslerde teknoloji<br />
kullanımını teşvik etmeye ve öğretim elemanlarının teknolojiyi daha etkin olarak<br />
kullanmalarına yönelik etkinlikler düzenlenmeli ve bilgisayar destekli eğitim metotları<br />
yaygınlaştırılmalıdır.<br />
5. Kaynaklar<br />
Akgül, M. “İnternet, Toplumsal Paylaşım Ve Özgürlükler” Recep Tayip Erdoğan<br />
Üniversitesi İnternet Haftası Etkinlikleri, 9-22 Nisan 2012.<br />
Ertuğrul, İ. Ve Keskin, N., (2010). “Buldan Myo Büro Yönetimi Öğrencilerinin, Bilgisayar<br />
Kullanımına Yönelik Tutumlarının Belirlenmesine İlişkin Alan Çalışması”: Internatıonal<br />
Journal Of Economic And Administrati Ve Sutudies, Year:3 Number:5, Summer 2010 Issn<br />
1307-9832, Pp 2.<br />
Karafakioğlu, M. (2010), Uluslar Arası Pazarlama, Beta Yayıncılık, İstanbul.<br />
Http://Www.Bilgiguvenligi.Gov.Tr/Bt-Guv.-Standartlari/Bilgi-Guvenligi-Standartlari.Html,<br />
Erişim Tarihi 25.08.2012.<br />
Http://Bilisimsuclari.İem.Gov.Tr/Kanun.Html, Erişim Tarihi 25.08.2012.<br />
Şener, G., (2009) Türkiye’ De Facebook Kullanımı Araştırması, , Http://İnet-<br />
Tr.Org.Tr/İnetconf14/Bildiri/4.Pdf, Erişim Tarihi 01.05.2012.<br />
Taslak, S., Kara, M., (2010), İşletme Bilimine Giriş (Modern İşletmecilik), Murathan<br />
Yayıncılık, Trabzon.<br />
Yazıcı, M. (9-22 Nisan 2012). “Fikri Haklar Ve Bilişim Suçları”, Recep Tayip Erdoğan<br />
Üniversitesi İnternet Haftası Etkinlikleri.<br />
Yeni Türk Ceza Kanunu – Yeni Tck 5237 Sayılı Kanun – (26.9.2004).
294 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI ALANINDA EĞİTİM VEREN<br />
MESLEK YÜKSEKOKULLARININ WEB SİTELERİNİN İÇERİK ANALİZİ<br />
YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ<br />
Cumhur ERDÖNMEZ 1<br />
Dilek KEKEÇ MORKOÇ 2<br />
ÖZET<br />
Değişim çağında artan bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla birçok kurum-kuruluş web<br />
siteleri üzerinden kullanıcılara bilgi ihtiyaçlarını karşılayacak içerikler hazırlamaktadırlar.<br />
Bilgi sürecinin dağılmasında ve paylaşılmasında internet önemli bir araçtır. Üniversitelerin<br />
web siteleri, birçok kullanıcının bilgiye ulaşabilmesi, bilgi gereksinimlerini ve beklentilerini<br />
karşılayıp-karşılamadığı çalışmanın problemini oluşturmaktadır.<br />
Bu çalışmada, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında eğitim veren Meslek<br />
Yüksekokullarının Web Sitelerinin İçerik Analizi Yöntemiyle değerlendirilmesi ve web<br />
sitelerinde kullanılan özelliklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. İçerik analizi, mesaj değeri<br />
taşıyan her türlü verinin bir amaç doğrultusunda taranması, kategorilere ayrılması,<br />
özetlenmesi ve bulguların araştırma amacı doğrultusunda analiz edilmesi ve yorumlanması<br />
işlemlerini içeren bilimsel bir araştırma yöntemidir (Başfırıncı 2008:53). İçerik analizinde<br />
birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve<br />
bunları okuyucunun anlayabileceği bir biçimde düzenleyerek yorumlamaktır.<br />
Araştırma kapsamında verilerin toplanmasında web site değerlendirme formu kullanılmıştır.<br />
Kullanılan değerlendirme formu 46 maddeden oluşmaktadır. Genel başlıklar içerik,<br />
güncellik, yapı ve navigasyon, görsel tasarım olarak belirlenmiştir. Çalışma da, tam sayım<br />
metoduyla bütün Meslek Yüksekokulları taranmış ve Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />
Programı bulunan Meslek Yüksekokulları çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Buna<br />
göre; YÖK’e bağlı 135 Meslek Yüksekokulu web sitesi ele alınarak incelenmiştir. Elde<br />
edilen verilerin analizinde her bir maddeye ilişkin frekans ve yüzdelikleri hesaplanmış ve<br />
örnek web sitesinde bulunması gereken özellikler hakkında önerilerde bulunulmuştur.<br />
Araştırma kapsamında verilerin toplanmasında web site değerlendirme formu kullanılmış ve<br />
verilerin analizi SPSS 13.0 istatistik programında gerçekleştirilmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Web Sitesi, Web, İçerik Analizi, Büro Yönetimi Yönetici Asistanlığı<br />
1- Giriş<br />
Günümüzde her insan, bilgisi oranında güçlü ve o oranda saygındır. Üniversiteler,<br />
toplumların kalkınmasında, gelişmesinde ve saygınlığında öncü; ekonomik ve siyasal<br />
yaşamında etkin rol oynayan kültürel iletişim merkezleri haline dönüşmüştür. Bilimsel<br />
araştırma yapma, bilgi üretme ve yayma, eğitim öğretim yapma, nitelikli insan gücü<br />
yetiştirme, topluma önderlik etme ve kamuoyu oluşturmaları bakımından üniversiteler ve<br />
meslek yüksekokulları yadsınamaz konumdadır. Ön lisans eğitiminin temel amacı meslek<br />
sahibi insan yetiştirmektir. Yaratıcı, üretken, bilgi ve teknolojiyi iyi kullanabilen, kendini<br />
1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Sosyal Bilimler MYO, Öğr. Gör.<br />
2 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Sosyal Bilimler MYO, Öğr. Gör.<br />
294
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 295<br />
tanımaktan ve tanımlamaktan korkmayan, mesleğini iyi bilen, çok yönlü düşünebilen,<br />
evrensel değerlere sahip, çevre koruma bilinci gelişmiş insandır (Günter vd. 2012, 1).<br />
Üniversiteler, dünyadaki birçok değişimde öncü rol üstlenmekte, bilimsel ve teknolojik<br />
değişimin odağında yer almaktadırlar. Basılı yayınların kullanımının yanı sıra web<br />
teknolojilerindeki yayınlar da üniversitelerin başarılarını doğrudan etkilemektedir.<br />
Üniversitelerin web sitelerinden birçok yayına ulaşılmakta, bilimsel haberler okunmakta,<br />
öğrencilere ve öğrenci adaylarına bilgi iletiminde kullanılmaktadır. Günümüzde<br />
üniversitelerin başarı değerlendirmelerinde web sitelerinin önemi giderek artmaktadır. Öyle<br />
ki sosyal ağlarda bile üniversitelerin beğenilme oranları, paylaşımlar, bildirimler, iletişim<br />
ağları hızlı bir şekilde kullanılmaktadır. Birçok kullanıcı istediği bilgiyi web sitelerinden<br />
anında, tek tuşa basma hızında öğrenebilmektedir.<br />
Bir web sitesinin kolay kullanılabilmesi için dikkat edilmesi gereken pek çok özellik<br />
bulunmaktadır. Bu özellikler sitelerin hedef kitlelerine göre değişiklik gösterebilmektedir.<br />
Web sitelerinde yayımlanan içeriğin anlamlı ve kullanılabilir olması için; Kısa, kolay<br />
gözden geçirilebilir ve amaca odaklı olması, ayrıca; kullanıcıların aklındaki sorulara cevap<br />
verebilir niteliğe ve kolayca anlaşılabilen yalın bir dile sahip olması gerektiği söylenebilir.<br />
Kullanıcıyı çekecek ve tekrar ziyaret etmeye teşvik edecek içeriği hazırlamak sıradan bir iş<br />
olmayıp, hedef kitleye hitap dilini ve hedef kitlenin ihtiyaçlarını iyi bilmeyi ve bunları kısa<br />
ve öz şekilde ifade edebilme yeteneğine sahip olmayı gerektirmektedir. Bu özelliklere<br />
bakıldığında, bilimin ve teknolojinin kaynağı olan üniversitelerin web sitelerini en iyi<br />
şekilde hazırlayıp, kullanıcılara sunması gerektiği söylenebilir. Özellikle; eğitim alacak olan<br />
ve eğitim almakta olan öğrencilere, çalışan (akademik-idari) personeline ve üniversite<br />
dışında yer alan tüm kurum ve kuruluşlarla bilgi paylaşımı sağlama amaçlı web sayfaları<br />
kullanılmaktadır. Bilgi yayılımının etkin ve hızlı dönüşümü web sayfaları ile daha da<br />
kolaylaşmaktadır. Üniversiteler kendi birimleri içerisinde yer alan fakülteler, araştırma<br />
merkezleri, enstitüler vb. farklı bölüm veya birimler direkt üniversite üzerinden verilen bir<br />
bağlantıyla kendi web sitelerine hedef kitleleri yönlendirerek, hedef kitlelerin bu sitelerden<br />
ayrıntılı bilgiler alabilmelerini sağlamaktadır (Yurdakul Coşkun:957).<br />
2. Yöntem<br />
Araştırmanın yöntem bölümünde araştırmanın modeli, araştırmanın amacı, araştırmanın<br />
önemi, araştırmanın kapsam ve sınırlılıkları, araştırmanın evren ve örneklemi, verilerin<br />
toplanması ve verilerin analizi alt başlıkları ile açıklanmıştır.<br />
2.1 Araştırmanın Modeli<br />
Çalışmanın amacı web sayfalarında yer alan tasarım araçlarını betimlemek olduğu için<br />
araştırmanın yöntemi nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan içerik analizidir. Bir nitel<br />
araştırma yöntemi olan içerik analizi, bir metindeki değişkenleri ölçmek amacıyla,<br />
sistematik tarafsız ve sayısal olarak yapılan analizdir (Bayram, Yaylı, 2009: 15).<br />
Araştırmada kullanılan veri toplama ölçeği hazırlanırken Baki ve Kutluca (2008)’nın daha<br />
önce yapmış oldukları çalışma temel alınarak yeni bir ölçek geliştirilerek 46 maddelik yeni<br />
bir değerlendirme ölçütünden oluşan web sitesi değerlendirme ölçeği oluşturulmuştur.<br />
Ziyaret edilen her web sitesi için ayrı ayrı olmak üzere bir değerlendirme formu kullanılmış,<br />
web siteleri belirlenen 46 ölçüte göre tek tek değerlendirilmiş ve sadece bir kez ziyaret<br />
edilmiş ve hazırlanan değerlendirme formuna kaydedilmiştir. Değerlendirme formundaki<br />
her bir kategori altında yer alan ölçütlerin değerlendirilmesi Var (1), Kısmen (2) ve Yok (0)<br />
olarak işaretlenmiştir.<br />
Geliştirilen formda İçerik, Güncellik, Yapı ve Navigasyon, Görsel Tasarım olmak üzere dört<br />
ana başlık altında incelenmiştir. İçerik alt başlığında 18 alt madde, Güncellik alt başlığında 5<br />
295
296 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
madde, yapı ve Navigasyon alt başlığında 5 madde ve Görsel tasarım alt başlığında ise 37<br />
alt başlık bulunmaktadır. Toplam 37 maddeden oluşan bir formdur. Ancak bu çalışmanın<br />
2008 yılında yapıldığı düşünüldüğünde ve web siteleri incelemeleri yapılırken toplanan yeni<br />
bilgilerle form revize edilmiştir. Böylelikle farklı alt başlıklar eklenmiştir. Hazırlanan form<br />
toplam 46 maddeden oluşmaktadır. Yine çalışmada Öğretim elemanlarına ait e-mail, resim<br />
ve özgeçmişleri olup olmadığı değerlendirme formuna eklenmiştir. Çalışmada, Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı bulunan Meslek Yüksekokulları ve Sosyal<br />
Bilimler Meslek Yüksekokulları ayrı ayrı incelenmiştir.<br />
2.2. Araştırmanın Amacı<br />
İnternet teknolojilerinin kullanımı kitleler ile iletişim kurmada etkili bir araç olarak<br />
kullanılmaktadır. Özellikle iki yıl eğitim veren Meslek Yüksekokullarında okuyan<br />
öğrencilerin bir platformda birleştirmeye çalışan web sitelerinin önemi kuşkusuzdur. İki yıl<br />
süren eğitim-öğretim süreci içerisinde tüm istenilen bilgilere kısa sürede ulaşma, daha<br />
kaliteli eğitim alma, bilgi paylaşım hızını arttırma, meslek yüksekokullarını tercih etmek<br />
isteyen aday öğrencilere okulu ve süreci tanıtma, öğretim elemanı, öğrenci işbirliğini<br />
hızlandırma kısacası web siteleri etkili bir araç olarak kullanılabilmektedir.<br />
Günümüz iş dünyası hızlı değişim ve gelişim süreci içinde olup, yeni işletme teorilerinin<br />
üretildiği ve uygulamalara yöneldiği bir duruma gelmiştir. Bu yapı içerisinde yönetici<br />
asistanlığı da sınırlı işler yapan ve tesadüfen kazanılmış bir meslek değil, organizasyon<br />
içinde kendisine belirlenen görevi yerine getiren bir sistematik yapıya dönüşmüştür<br />
(http://www.sbmy.hacettepe.edu.tr/buro.php). Alanı ile ilgili temel kavram ve ilkeleri<br />
özümsemiş, kamu ve özel sektör kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu yönetici asistanlığı<br />
mesleğinin tüm gereklerini yerine getirebilecek seviyede mesleki bilgiyle donatılmış, her<br />
türlü büro araç ve gereçlerini ve alanları ile ilgili büro programlarını kullanabilecek nitelikte<br />
meslek elemanları yetiştirmektir.<br />
Aldığı eğitim ile paralel olarak Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />
öğrencilerinin web editörlüğü konusunda uzman olmaları beklenmektedir. Kurumunun bilgi<br />
akışını, tanıtımını, halkla ilişkiler alanında verilecek hizmetleri organize etme, duyurular ve<br />
etkinliklerin bilinirliliğini sağlamada web sitelerinden yararlanacakları düşünülmektedir.<br />
Çalışmada, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında eğitim veren Meslek<br />
Yüksekokullarının Web Sitelerinin İçerik Analizi Yöntemiyle değerlendirilmesi ve web<br />
sitelerinde kullanılan özelliklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır.<br />
2.3. Araştırmanın Önemi<br />
Bu çalışma ile Türkiye’de Büro Yönetimi ve Yönetici asistanlığı Programı eğitimi veren<br />
Meslek Yüksekokullarının saptanması, Meslek Yüksekokullarının web siteleri aracılığı ile<br />
hedef kitlelerine (öğrenciler-öğrenci adayları, öğretim elemanları, personel, kamu kurum<br />
kuruluşlar, özel kuruluşlar vb.) tanıtım ve bilgilendirmelerinin yapılıp yapılmadığı ve web<br />
site aracılığı ile sanal ortamda sunduğu imkanlar ortaya konmaya çalışılmıştır. Böylece İki<br />
yıllık eğitim veren ve üniversitelerde hak ettiği yeri bulamayan, ikinci plana atılan fakat<br />
verdiği eğitim ile birçok öğrenciyi kısa sürede meslek edindirmeyi hedeflemiş olarak<br />
düşündüğümüz Meslek Yüksekokullarının önemine vurgu yapmak amacıyla web siteleri<br />
araştırılmış, Meslek Yüksekokulları ile ilgili web sitesi içerik analizi çalışmasının olmadığı<br />
göz önüne alınarak, literatürdeki boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.<br />
2.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları<br />
2011 ÖSYM’nin tercih kılavuzundan, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programının<br />
bağlı bulunduğu Meslek Yüksekokulları tek tek taranarak 135 Meslek Yüksekokuluna<br />
ulaşılmıştır. Çalışmada 3 web sayfası uzaktan eğitim olması ve ayrı bir MYO sayfası<br />
296
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 297<br />
olmadığından dolayı çalışmaya dahil edilememiştir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi<br />
Açıköğretim Fakültesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversiteleridir.<br />
Toplam 132 Meslek Yüksekokulu 15 Mayıs 2012-15 Haziran 2012 tarihlerinde web siteleri<br />
içerik analizi yapılmıştır. Web sitelerinin dinamik bir yapı sergilendiği düşünüldüğünden<br />
belli dönemlerde yapılacak çalışmalarda farklılıklar, değişiklikler, karşılaştırmalar<br />
yapılabilir.<br />
2.5. Araştırmanın Evren ve Örneklem<br />
Araştırmanın evreni; 2011 yılı itibari ile YÖK’e bağlı Meslek Yüksekokullarının toplam<br />
sayısı 660’dur. Bu Meslek Yüksekokullarının 586’sı devlet üniversitelerine bağlı Meslek<br />
Yüksekokulları, Vakıf’a bağlı Meslek Yüksekokul sayısı 34, Vakıf MYO sayısı 9 ve diğer<br />
Meslek Yüksekokulları bağlı sayı ise 31 olarak saptanmıştır. Çalışmada, 2011 ÖSYM tercih<br />
formundan tam sayım metoduyla bulunan Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />
bulunan 135 Meslek Yüksekokulları çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. 3 Meslek<br />
Yüksekokulu çalışmaya dahil edilmemiştir. Çalışmada 26 Sosyal Bilimler Meslek<br />
Yüksekokulu ve 106 Meslek Yüksekokulunun web siteleri ziyaret edilerek, analiz<br />
yapılmıştır.<br />
2.6. Verilerin Toplanması<br />
Meslek Yüksekokulları hakkında veri toplanmasında nitel araştırma tekniklerinden tarama<br />
modelinden yararlanılmıştır. Meslek Yüksekokulları web siteleri için ayrı değerlendirme<br />
formu kullanılmıştır. Web siteleri hazırlanan 46 ölçüte göre değerlendirilmiştir. Web<br />
sitelerinin dinamik yapısı nedeniyle sadece bir kez ziyaret edilmiş ve değerlendirme<br />
formundaki sorular incelenerek, işaretlemeleri yapılmıştır.<br />
Değerlendirme formunda yer alan kategoriler altındaki alt maddelerin değerlendirilmesinde<br />
var (1), kısmen (2) ve yok (3) olarak işaretlenmiştir.<br />
Veriler toplanırken araştırmacıların internet kullanımında deneyimli, meslek yüksekokulları<br />
hakkında çalışma yapıyor olmaları, meslek yüksekokullarında ders veriyor olmaları ve<br />
meslek yüksekokulları sistemini, işleyişini biliyor olmalarına dikkat edilmiştir.<br />
2.7. Verilerin Analizi<br />
Meslek Yüksekokulları Web siteleri içerik analizi uygulamaları hakkında veri<br />
toplanmasında nitel araştırma tekniklerinden içerik analizi yöntemi uygulanmıştır. İçerik<br />
analizi, mesaj değeri taşıyan her türlü verinin bir amaç doğrultusunda taranması,<br />
kategorilere ayrılması, özetlenmesi ve bulguların araştırma amacı doğrultusunda analiz<br />
edilmesi ve yorumlanması işlemlerini içeren bilimsel bir araştırma yöntemidir (Başfırıncı<br />
2008:53). İçerik analizinde temelde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli<br />
kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunun anlayabileceği<br />
bir biçimde düzenleyerek yorumlamaktır (http://web.sakarya.edu.tr.).<br />
İçerik analizi yoluyla verileri tanımlama ve verilerin içinde saklı gerçekleri ortaya çıkarmak<br />
amaçlanmaktadır. İçerik analizinde, dokümanlardan elde edilen nitel araştırma verilerinin<br />
işlenmesi, verilerin kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi,<br />
bulguların tanımlanması ve yorumlanması şeklinde dört aşama bulunmaktadır. Çalışmada<br />
da, ilk aşamada belirlenen tarama ve seçim ölçütlerine göre kodlamalar yapılmış ve bu<br />
bağlamda çeşitli temalara ulaşılmıştır. Bu aşamadan sonra veriler düzenlenmiş, temalara<br />
göre gruplanmış ve uygun olduğu durumlarda veriler sayısal hale getirilerek sunulmuştur.<br />
Son olarak, elde edilen bulgular yorumlanmıştır (Sert vd. 2012: 2)<br />
Geçerlilik, bir ölçme aracıyla ölçülmek istenilen özelliği, bir başka özellikle karıştırmadan<br />
doğru ölçebilme derecesidir (Baş 2006:189). Bu araştırmada, ölçeklerin güvenilirliğinin<br />
297
298 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
saptanmasında en çok kullanılan güvenilirlik ölçümü olarak kabul edilen Cronbach Alpha<br />
Katsayısı kullanılmıştır. Verilerin güvenirliği test edilerek ölçeğin güvenirliği α=0.693<br />
olarak bulunmuştur. 0.60
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 299<br />
Hava durumu eklentisi hazırlayan, “web sitesi kişiselleştirme özelliği” içeriği hazırlayan,<br />
farklı duvar kağıtları hazırlayıp, kullanıcının seçmesi için platform oluşturan web siteleri de<br />
bulunmaktadır.<br />
Resim ve video bölümünde 3D özelliği kullanan MYO saptanmıştır. Europass (Mesleki<br />
Yeterlilik Kurumu), Avrupa Birliği düzeyinde bir eğitim programına girmek isteyen veya iş<br />
arayan Avrupa vatandaşlarının gönüllü kullanımına açık ve sahip oldukları niteliklerini ve<br />
yeterliliklerini daha iyi göstermelerinde yardımcı olmak amaçlı yetkinlik ve yeterliliklerde<br />
şeffaflığı sağlayan bir dokümanlar klasörüdür.<br />
Europass ile ilgili bilgiler veren içerik hazırlanmıştır. Engelliler birimi olarak yapılacaklar,<br />
projeler için işbirliği yapılan sayfalar hazırlanmıştır.<br />
Çalışmada kullanılan “web sitesi içerik formu” başlıkları, “İçerik”, “Güncellik”, “Yapı ve<br />
Navigasyon” ve “Görsel Tasarım” olmak üzere dört kategoride incelenmiş ve elde edilen<br />
bulgulara ait frekans ve yüzde değerleri tablolar halinde sunulmuştur<br />
İçerik Boyutu alt başlıkları toplam 27 maddeden oluşmaktadır. 20 ve 27 arasındaki<br />
maddeler yapılan ön araştırma (web siteleri incelemeleri) sonucunda eklenmiştir.<br />
Günümüzde artan bir değer olan sosyal mecraların Meslek Yüksekokulları sitelerinde<br />
kullanım durumu araştırılmıştır. Eğitim alanında sosyal mecraların kullanımı ile ilgili birçok<br />
çalışma yapılmaktadır. Sosyal ağların eğitim amaçlı kullanımının hem öğrenciler hem de<br />
üniversite bünyesindeki çalışanlar (akademik-idari) arasında çift yönlü iletişimi<br />
hızlandıracağı, bilgi paylaşımını arttıracağı düşünülmektedir. Bu bağlamda MYO web<br />
sayfalarında sosyal ağ bağlantılarının olup olmadığı araştırılmıştır. “Sosyal sitelere bağlantı<br />
var mı?” sorusunda tespit edilen sonuç şöyledir. 19 (%14,4) MYO bulunduğu, 112 (%84,8)<br />
MYO sitesinde kullanılmadığı tespit edilmiştir. Tespit edilen Meslek Yüksekokullarında en<br />
çok facebook ve twitter bağlatılarının kullanıldığı ortaya konmuştur.<br />
MYO ait tanıtıcı resimler %70,5 oranında bulunmaktadır. Ancak bu resimler amatörce<br />
çekilmiş, siteye eklenilen bu resimlerin estetik görünümden uzak olduğu görülmektedir.<br />
MYO’ları kalitesiz gösteren resimler olduğu söylenebilir. MYO’ların üniversitelere bağlı<br />
olan okullar olduğunu ifade etmeyen bir amatörlük söz konusudur.<br />
MYO okul içi ve dışı ile ilgili hazırlanacak bir sanal turun-videonun sitede yer alması<br />
kullanıcılara okul hakkında fikir vereceği düşünülmektedir. Hatta bu sanal turun belirli<br />
aralıklarla güncellenip yenilerinin konulması öğrencileri web sitesini takip etmeye teşvik<br />
edebilir. MYO web sitelerinde sanal tur %8,3 oranında kullanıldığı tespit edilmiştir.<br />
Akademik personele ait bilgilerin %59,1 oranında web sitelerinde kullanıldığı tespit<br />
edilmiştir. Ancak bu bilgilerin birçoğu sadece e-mail ve telefon numarası ile kısıtlanmıştır.<br />
Akademik personelin özgeçmişleri, uzmanlık alanları, kendilerine ait bir web sitesi, sosyal<br />
ağları bulunmamaktadır.<br />
Meslek Yüksekokullarının tanıtımında özellikle MYO’nu tercih edecek öğrencilere ait bilgi<br />
olup olmadığı araştırılmıştır. örneğin okulu kazanma şartları, eğitim öğretim zamanında<br />
yapılması gerekenler, mezuniyet sonrası öğrencilerin iş durumu, mezun olan öğrencilerin<br />
çalıştıkları yerlerin listesi vb. hakkında bilgiler verilebilir. Buna göre, “1ise öğrencilerine<br />
yönelik bilgilerin” 122 (%92,4) MYO tarafından kullanılmadığı, 9 (%6,8) MYO ise<br />
kullandığı tespit edilmiştir.<br />
MYO’nun bulunduğu şehir hakkında bilgiler, öğrencilerin okulu seçmesinde bir alternatif<br />
olabileceği düşünülerek şehrin destinasyon bilgilerinin verilmesi gerektiği düşünülmektedir.<br />
Bulunulan şehrin tanıtım bilgilerinin olması %33,3 oranındadır. Çıkan sonucun düşük<br />
olduğu ifade edilebilir.<br />
299
300 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
MYO’ların daha itibarı yüksek okullara dönüşmesi için bilimsel yayınların fazlalaştırılması<br />
ve paylaşılması, kongrelerin yapılması, projelerin üretilmesi gerektiği düşünülmektedir.<br />
Özellikle Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programının dersleri incelendiğinde proje<br />
üretebileceği, araştırma yapabilecekleri, toplantılar yapabilecekleri birçok ders almaktadır.<br />
Bu dersler bağlamında mutlaka öğrencilere uygulama imkanları yaratılmalıdır. MYO bağlı<br />
ya da Üniversitelere bağlı dergilerin olup olmadığı araştırılmış ve sonuç beklenildiği gibi<br />
çıkmamıştır. 120 (%90,9) MYO bilimsel dergilerinin olmadığı ya da bağlantılarının<br />
bulunmadığı tespit edilmiştir. Web sitelerinde herhangi bir bilimsel yayına rastlanılmamıştır.<br />
Öğrencilere eğitim öğretim dışındaki duyurular (sosyal-kültürel) faaliyetlerin %33,3<br />
oranında kullanıldığı tespit edilmiştir.<br />
MYO web sitelerinde belki de en önemli unsurlardan birisi anabilim dalları ve bölümler için<br />
hazırlanmış sayfaların niteliğidir. Araştırmada çıkan sonuçlar şunlardır. 101 (%76,5)<br />
MYO’da bölümlere ve anabilim dallarına ait ayrı web sayfaları bulunmamaktadır. Her<br />
anabilim dalının web sitesi üzerinden farklı bir sayfaya sahip olmaları gerektiği<br />
düşünülmekte ve sürekli yenilenen, güncellenen bilgilerin bu sayfalardan duyurulması<br />
gerekmektedir.<br />
MYO tarihçesi %83,3, MYO hakkında tanıtıcı bilgi %89,4, MYO Yönetim Kurulu hakkında<br />
bilgi %78,8, akademik takvim %75,8, web sitesine hızlı erişim %81,8, İletişim bilgileri 87,9<br />
oranında bulunduğu tespit edilmiştir.<br />
Mezun bilgi sistemi %75,8, oranında incelenen web sitelerinde bulunmamaktadır. Sık<br />
Sorulan Sorular (SSS) ki web sitesinde kullanıcılara büyük kolaylık sağlayan özelliğin<br />
%82,6 oranında kullanılmadığı görülmüştür. Web siresini hazırlayan kişilerin iletişim<br />
bilgileri olup olmadığı hakkındaki özellik %75,8 oranında web sitelerinde kullanılmadığı<br />
görülmüştür.<br />
Web sitelerinde Türkçe’nin yanında farklı dillerde seçenekler olup olmadığı incelenmiş ve<br />
%48,5 oranında ingilizce seçeneği kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu bağlamada öğrenci<br />
değişim programlarına bilgi olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmış %54,5 oranında<br />
kullanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Güncellik başlığı altındaki alt başlıklar incelenmiştir. Web sitesinin ne zaman hazırlandığı<br />
hakkında bilgi %79,5 oranında yer almamıştır.<br />
Sayfa güncellemelerinin ne zaman yapıldığı hakkında bilgi incelendiğinde (%75,0)<br />
oranında belli değildir. Web sitesi tasarımı %25,0 oranında kullanıldığı görülmektedir.<br />
MYO Web sitelerinin %18,9 oranında yapım aşamasında oldukları tespit edilmiştir. Web<br />
sitelerinin %62,1 oranında güncel bilgilere ve duyurulara yer verdikleri saptanmıştır.<br />
Web siteleri güncellik başlığı altında incelendiğinde MYO’larının web sitelerinin güncel<br />
olduğu söylenebilir. Genellikle sınav (vize-final) tarihleri, kayıt zamanları, staj günleri,<br />
toplulukların yapacağı-yapmış oldukları etkinlikler duyuru olarak yayınlanmaktadır.<br />
Yapı ve Navigasyon, web sitesini ziyaret eden kullanıcılarının arama motoru ya da site içi<br />
arama motoru kullanmaları gerekmektedir. MYO web siteleri incelendiğinde %9,1 oranında<br />
arama motoru, %38,6 site içi arama web sitelerinde kullanılmaktadır. Bu çıkan sonuçlar<br />
oldukça düşüktür. Özellikle önceki yıllar-aylarda sitede yer alan ve şimdi gerekli olan<br />
bilgiye erişmenin site içi arama ile daha kolay olacağı düşünüldüğünde bu özelliğin tüm<br />
sitelerde bulunması gerektiği söylenebilir.<br />
Sitenin kullanımının rahat kontrol edilmesi %63,6 oranında olduğu görülmektedir. Web<br />
sitesi içindeki tüm sayfalar sıkıntısız çalışmakta mıdır? %59,8 oranında herhangi bir<br />
problem olmadığı gözlenmiştir. Bazı MYO web sitelerinde inceleme yapılırken ana sayfaya<br />
300
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 301<br />
dönüşlerde, duyurulardan farklı bir duyuruya geçilirken sorunlar yaşanmaktadır. Sayfalar<br />
arası geçiş ile ilgili yapılan incelemede %59,1 oranında sorun-sıkıntı olmadığı sonucuna<br />
ulaşılmıştır.<br />
Yapı ve navigasyon başlıklarında yapılan incelemelerde Meslek Yüksekokulları web<br />
sitelerini birbirine benzeyen siteler yaptıkları ve web sitesi olsun diye yapılan web<br />
siteleridir.<br />
Görsel Tasarım başlığının alt başlık özellikleri tek tek incelenmiştir. Yazı tipi ve<br />
büyüklükleri tüm sayfalarda %90,9 oranında aynı şekilde kullanılmıştır. Bölüm/anabilim<br />
dalı web sayfa görünümleri aynı tarzda olup olmadığı %76,5 oranında aynı tarzda yapıldığı<br />
tespit edilmiştir.<br />
Site içinde renk uyumuna %91,7 oranında dikkat edildiği gözlenmiştir. Web sitelerinde<br />
sayfalarda %99,2 fazla ayrıntı kullanılmamıştır. Web sitelerinde sayfalarda %93,2 oranında<br />
fazla-farklı renk kullanılmadığı tespit edilmiştir. MYO web sitelerinin sayfalarında %65,2<br />
oranında yapım aşamasında olduğu gözlenmiştir. Yine web sayfalarında animasyon olup<br />
olmadığı incelenmiş ve %62,1 oranında kullanılmadığı görülmüştür. MYO web sitelerinde<br />
görsel tasarıma dikkat edildiği söylenebilir.<br />
Tablo 3: Web Sitesi İçerik Analizi<br />
VAR KISMEN YOK<br />
İÇERİK BOYUTU<br />
n % n % n %<br />
1 MYO’nun tarihçesi hakkında bilgi var mı? 110 83,3 5 3,8 17 12,9<br />
2 MYO’nun yönetim kurulu hakkında bilgi var mı? 104 78,8 2 1,5 26 19,7<br />
3 MYO’nun vizyonu ve misyonundan bahsediliyor mu? 94 71,2 5 3,8 33 25,0<br />
4 MYO hakkında tanıtıcı bilgi var mı? 118 89,4 7 5,3 7 5,3<br />
5 Akademik personele ait bilgiler var mı? 78 59,1 46 34,8 8 6,1<br />
6 İdari personele ait bilgiler var mı? 87 65,9 32 24,2 12 9,1<br />
7 Bölümlere ait ayrı web sayfaları mevcut mu? 19 14,4 12 9,1 101 76,5<br />
8 Anabilim dallarına ait web sayfaları mevcut mu? 18 13,6 8 6,1 106 80,3<br />
9 Bölümler hakkında tanıtıcı bilgi var mı? 76 57,6 28 21,2 28 21,2<br />
10 Anabilim dalları hakkında tanıtıcı bilgi var mı? 59 44,7 26 19,7 47 35,6<br />
11 Akademik takvim yer almakta mıdır? 100 75,8 2 1,5 30 22,7<br />
12 Sosyal ve kültürel faaliyetlere yer verilmekte midir? 44 33,3 29 22,0 59 44,7<br />
13 MYO dergisi- Üniversite dergilerine bağlantı var mı? 9 6,8 3 2,3 120 90,9<br />
14 Öğrenci değişim programlarına ilişkin bilgi var mı? 52 39,4 8 6,1 72 54,5<br />
15 Hazırlayan kişi/kişilerin iletişim bilgileri var mı? 20 15,2 12 9,1 100 75,8<br />
16 Öğrencilere yönelik sayfalar mevcut mu? 44 33,3 43 32,6 45 34,1<br />
17 Bulundukları şehrin tanıtımına yer verilmiş midir? 44 33,3 4 3,0 84 63,6<br />
18 Türkçe’nin yanında başka dillerde de hazırlanan web sayfaları 64 48,5 3 2,3 65 49,2<br />
var mı?<br />
19* Öğrencilere ait faydalı linkler var mı? 35 26,5 46 34,8 51 38,6<br />
20* Hızlı erişim- sitenin hızlı açılması 108 81,8 8 6,1 15 11,4<br />
21* Sosyal sitelere bağlantılar var mı? 19 14,4 1 0,8 112 84,8<br />
22* Lise öğrencilerine yönelik bilgiler var mı? 9 6,8 1 0,8 122 92,4<br />
23* Sanal tur mevcut mu? 11 8,3 - - 121 91,7<br />
24* İletişim bilgileri mevcut mu? Tel, fax, e-mail, adres..vb. 116 87,9 6 4,5 10 7,6<br />
25* MYO tanıtıcı resimler ve video 93 70,5 15 11,4 24 18,2<br />
26* Mezun bilgi sistemi var mı? 26 19,7 6 4,5 100 75,8<br />
27* SSS var mı? 22 16,7 1 0,8 109 82,6<br />
GÜNCELLİK<br />
28 Sitenin ne zaman hazırlandığı belli mi? 26 19,7 1 0,8 105 79,5<br />
29 Sayfa güncellenmesi belli mi? 33 25,0 - - 99 75,0<br />
301
302 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
30 Güncel bilgilere veya duyurulara yer verilmiş mi? 82 62,1 19 14,4 31, 23,5<br />
31 Web sayfası tasarımı halen devam etmekte midir? 25 18,9 11 8,3 95 72,0<br />
32 Güncellenmeyen sayfalar mevcut mu? 46 34,8 16 12,1 70 53,0<br />
YAPI VE NAVİGASYON<br />
33 Sitenin kullanımı rahat bir şekilde kontrol edilmekte midir? 84 63,6 35 26,5 13 9,8<br />
34 Site içindeki tüm sayfalar sıkıntısız çalışmakta mıdır? 79 59,8 30 22,7 23 17,4<br />
35 Sitenin bilgi organizasyonu karışık mıdır? 20 15,2 37 28,0 75 56,8<br />
36 Sayfalar arasında geçiş kolaylığı sağlanmış mı? 78 59,1 33 25,0 21 15,9<br />
37 Sayfada arama motoru bulunmakta mıdır? 12 9,1 1 0,8 119 90,2<br />
38* Site içi arama mevcut mudur? 51 38,6 2 1,5 79 59,8<br />
GÖRSEL TASARIM<br />
39 Yazı tipleri ve büyüklükleri tüm sayfalarda aynı mı? 120 90,9 3 2,3 9 6,8<br />
40 Bölümlerin/anabilim dallarının web sayfalarının görünümü aynı 101 76,5 4 3,0 27 20,5<br />
tarzda mı?<br />
41 Çalışmayan veya ulaşılamayan web sayfaları bulunmaktadır. 34 25,8 18 13,6 80 60,6<br />
42 Sayfalarda animasyonlar bulunmakta mıdır? 31 23,5 19 14,4 82 62,1<br />
43 Sayfalarda çok fazla ayrıntıya yer verilmektedir. 1 0,8 - - 131 99,2<br />
44 Sayfalarda çok fazla renk kullanılmıştır. 8 6,1 1 0,8 123 93,2<br />
45 Site içinde renk uyumuna dikkat edilmiş midir? 121 91,7 5 3,8 6 4,5<br />
46 Yapım aşamasında olan sayfalar var mıdır? 28 21,2 18 13,6 86 65,2<br />
Bilgi Notu: * işaretli sorular yazarlar tarafından eklenmiştir.<br />
Yapılan araştırmada akademik personele ait bilgilerin (e-mail, resim ve özgeçmiş) olup<br />
olmadığı incelenmiştir. İncelemenin amacı seçeceği ya da okumakta olduğu Meslek<br />
Yüksekokulunda eğitim alacağı öğretim elemanlarının tanınması, yaptıkları çalışmaların<br />
incelenebilmesi, güncel resimlerle tanınması, e-mail adresinden gerektiğinde kendisine<br />
ulaşılması hem öğrencilere hem ilgili kişi-birimlere kolaylıklar sağlayacağı düşüncesidir.<br />
Buna göre yapılan çalışmada web sitelerinde en çok açılmayan sayfalar, yapım aşaması,<br />
ilgili sayfalar açılmış fakat öğretim elemanları tarafından gerekli özenin gösterilmediği<br />
sayfalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Çıkan sonuçlarda e-mail, resim, özgeçmiş olma<br />
oranının günümüz teknoloji hızı düşünüldüğünde, öğretim elemanlarına ait web sitelerinin,<br />
bloglarının olması gerektiği düşünülmektedir. Eğitim ve öğretim sadece sınıfta sınırlı<br />
kalmayıp farklı bir vizyona geçmiş, iletişim teknolojileri her aşamada kullanılmaya<br />
başlanmıştır. Üniversite öğretim elemanlarında bu hızı yakalamaları ve Meslek Yüksekokul<br />
öğrencilerine her türlü bilgi ve desteği sağlayacağı platformları oluşturması beklenmektedir.<br />
Web sitelerinde tespit edilen akademik personele ait bilgilerin %59,1 olduğu ve bu<br />
yüzdeliğin az olduğu söylenebilir.<br />
4. Sonuç ve Öneriler<br />
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında eğitim veren Meslek Yüksekokulları tespit<br />
edilmiş ardından bu okulların web siteleri google arama motoru kullanarak linkleri word<br />
belgesine yapıştırılarak sıralanmış ve ardından aynı bilgisayarda, aynı internet ağı<br />
kullanarak web siteleri içerik analizi yapılmıştır. Çalışmada, 135 Meslek Yüksekokulu<br />
çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. 3 Meslek Yüksekokulu çalışmaya dahil<br />
edilmemiştir. Çalışmada 26 Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve 106 Meslek<br />
Yüksekokulunun web siteleri ziyaret edilerek, içerik analizi yapılmıştır. İlgili literatür<br />
incelenmiş ve MYO’ları ile ilgili bir çalışmaya rastlanılmamıştır.<br />
İçerik, güncellik, yapı-navigasyon ve görsel tasarım ana başlıkları altında web siteleri<br />
incelenmiştir. Kuşkusuz çağın gereklerinden biri olan web sitelerinin her alana göre farklı<br />
seçeneklerle tasarlandıkları söylenebilir. Pazarlama sektörünün oluşturacağı bir web sitesi<br />
ile eğitim kurumunun web site tasarımı oldukça farklılıklar gösterecektir. Ancak tasarımlar<br />
farklı bile olsa bilginin paylaşılması, duyurulması, web sitesinin tıklanılması, öncelikli bir<br />
302
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 303<br />
site olması gibi unsurlar her sektör için gerekli olmaktadır. Üniversitelerin günümüzde<br />
rekabet ettikleri, öğrenci seçmede ve yetiştirmede farklı yöntemler kullanmaya çalıştıkları<br />
bilinmektedir. En çok tercih edilen üniversiteler kaliteli, donanımlı, dünya vatandaşı<br />
yetiştiren ve en önemlisi de teknolojiyi olmazsa olmaz bir yapı taşı olarak kullanan kurumlar<br />
olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />
MYO’larının web sitelerinin genelde bağlı bulunduğu Üniversitelerin ana web sayfasından<br />
açılan, ayrı bir linki olmayan ve kısıtlı bilgiyle donatılmış siteler olduğu görülmektedir. Bu<br />
nedenle web sitelerinin çoğu biribirini tekrarlayan, farklılık yaratamayan, yapılmış olsun<br />
diye yapılan ve çok da üzerinde durulmayan, bilgi-belge paylaşımının az olduğu siteler<br />
olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslek yüksekokulların tarihçeleri, yönetim kurulları, MYO<br />
hakkında tanıtıcı bilgi, akademik takvimin yer alması, sitenin hızlı açılması, iletişim<br />
bilgilerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bölümlere ait ayrı bir web<br />
sayfası, anabilim dallarına ait web sayfası, myo dergisi, üniversite dergilerine ait bağlantılar,<br />
siteyi hazırlayan kişilere ait bilgiler, sosyal sitelere bağlantı, lise öğrencilerine yönelik<br />
bilgiler, sanal tur, mezun bilgi sistemi, SSS özellikleri kullanımının az olduğu hatta<br />
kullanılmadığı tespit edilmiştir. MYO fark yaratacak web siteleri oluşturamamış, sadece<br />
olması gereken birkaç özelliği sitesine eklemiştir. İçerik boyutu ne yazık ki MYO için<br />
olması gereken standartlarda değildir denilebilir. Güncellik konusunda yine incelenen web<br />
siteleri eleştirilebilir. Güncellenme zamanları belli olmadığından verilen bilgilerin<br />
doğruluğu konusunda yanılmalar olabilir. Yapı ve navigasyon başlığı incelendiğinde web<br />
sitesinde arama motorunun ve site içi arama seçeneğinin olmaması bilgiye erişimde eksiklik<br />
olarak karşımıza çıkmaktadır. Web sitesinin arşiv bilgilerine erişimde mutlaka site içi arama<br />
kullanmaları gerekmektedir. Görsel tasarım başlığı altında MYO web sitelerinin yazı tipi,<br />
renk kullanımı, animasyon kullanma oranlarının dengeli ve estetik biçimde kullandıkları<br />
tespit edilmiş hatta bazı sitelerde kendi kişisel sayfanı yarat seçenekleri oluşturulmuştur.<br />
MYO’ların yükselen bir değer yaratabilmesi için, kendi içinde eğitim verdikleri bölümlerin<br />
tanıtımı, iş bulma imkanları, mezun bilgi sistemlerinin güncel olarak kullanılması,<br />
öğrencilere uygulama imkanı yaratılabilecek alanların-sektörlerin duyurulması, sanal<br />
alanlarda eğitim amaçlı kullanım yollarının aranması ve kullanılması, web sitelerinin her<br />
zaman güncellenmesi gerekmektedir. İtibar kolay kazanılan bir değer değildir, bu nedenle<br />
itibarlı olmak için çaba ve emek harcamak gerektiği unutulmamalıdır. MYO’larında çalışan<br />
tüm personelin kaliteli hizmet vermesi ve bunu web sitelerinden duyurmaları gerekmektedir.<br />
Her web sitesi bağlı olduğu okul hakkında bir fikir verdiği unutulmamalıdır. Web siteleri<br />
kurumun dünyaya açılan penceresidir. Bu bağlamda MYO web sitelerinde bulunması<br />
gereken ve farklılıklar yaratacak önerilerde bulunulmuştur.<br />
- MYO web sitelerinde sanal tur yapılma ve istenilen konumda okul iç mekan–okul dış<br />
mekan gezinti yapılabilme özellikleri hazırlanabilir.<br />
- Örnek ders videolar hazırlanarak, okumakta olan öğrencilere ya da okulu tercih edecek<br />
öğrencilere beklentileri doğrultusunda seçenekler sunulabilir. Siteyi ziyaret edenler<br />
derslikleri, laboratuarları bir tıklama ile gezip görebilme imkanı sağlayabileceklerdir.<br />
Okulun tanıtımı için hazırlanan resimlerden daha etkili olacağı kuşkusuzdur.<br />
- Sosyal site bağlantılarının kullanımına önem verilmelidir. Bu alanda yenilikler sürekli<br />
takip edilmeli ve değişikler anında web sitelerine uyarlanabilmelidir.<br />
- MYO bulunduğu il ya da ilçenin kültürü, tarihi, görülmesi gereken yerleri, önemli ve<br />
ilgi çekici şehir efsaneleri, vb. varsa bunlar dikkat çekici şekilde vurgulanmalıdır.<br />
Örneğin ünlü bir filmin çekim yapıldığı bir ilçe olması, kentleşme sürecinde modern<br />
binaların inşa edildiği bir belde olması gibi unsurlar sitelere eklenerek, bilinirliliği ve<br />
akılda kalıcılığı arttıracaktır. Böylelikle tüm MYO web siteleri birbirinin aynı<br />
303
304 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
tasarımlardan farklılık yaratan bir boyut yaratılabilecektir. Her MYO’un kendine ait<br />
farklı bir web sitesi olacaktır.<br />
- MYO okullarının web sitelerinin de online iletişim araçlarından yararlanılabilir.<br />
Örneğin MSN Messenger, facebook gibi ağlardan yararlanarak öğrencilerle mesai<br />
saatleri içinde de öğrenci işleri, danışman öğretim elemanları ile bağlantı kurmaları<br />
sağlanabilir. 7/24 mesaj bırakılabilen iletişim ağı yaratılabilir.<br />
- Yapılan tüm faaliyetler ayrıntılı olarak web sitelerinden paylaşılmalıdır. Yapılacak tüm<br />
faaliyetlerin duyurulmasında web sitelerinden yararlanırken kullanılan sloganlar,<br />
cümleler koyulacak ilgili resimler, videoların özenli seçilmesi katılımcıların ilgilerinin<br />
çekilmesi gerekir. Bu ortamın yaratılması için de web sitesinin sürekli takip edilmesini<br />
sağlayacak stratejilerden yararlanılmalıdır.<br />
- MYO belirli yerlerinde bulunan kameralardan web sitesi üzerinden canlı yayın<br />
yapılabilir. Kontrollü bir şekilde öğrencilerin buradan kendileri görme, konuşma, şarkı<br />
söyleme gibi eğlence ortamı yaratılacak imkanlar yaratılabilir.<br />
- Faydalı linkler mutlaka eklenmelidir. Sosyal ağ bağlantıları, öğrencilerin yöneticiliğini<br />
yaptığı siteler, öğretim elemanların web siteleri, bulunulan şehir hakkındaki linkler,<br />
gezilip görülmesi gereken linkler, bilimsel dergilere ait linkler, öğrencilerin projelerde<br />
çalışabileceği, proje üretebileceği, part time işlerle ilgili linkler, yönetmelikler vb.<br />
ihtiyacını fark eden öğrenciler siteden sadece not öğrenme değil birçok alandan<br />
yararlanma amaçlı olarakta web sitelerini tercih edecektir.<br />
- Mezun olan öğrencilerin nerelerde çalıştığı hakkında bir sayfa hazırlanabilir. Hangi<br />
bölümde okuduğu, öğrenciye ait resim, okul hakkındaki düşünceleri eklenerek,<br />
okumakta olan öğrencilerin motive edilmesi sağlanabilir.<br />
- Mutlaka iki yıl içerisinde öğrencilerin bir kongre de, toplantıda, proje üretmede<br />
çalışmaları sağlanmalıdır. Bunun için web sitesinden yararlanılmalıdır. Web sitesinden<br />
duyurulan etkinlikler mutlaka diğer MYO ile işbirliği içinde çalışmalar yapılmalıdır.<br />
Sonuç olarak yapılan çalışmada Meslek Yüksekokullarının web sayfalarının yeniden<br />
değerlendirilmeleri gerektiği söylenebilir. Ayrıca, içerik analizi yöntemi kullanılarak<br />
yapılacak başka çalışmalar ile farklı boyutlardan incelemeler yapılabilir.<br />
KAYNAKLAR<br />
Baki, Adnan ve Kuluca Tamer, (2008) “Eğitim Fakültelerinin Web Sitelerinin İncelenmesi”,<br />
8. Uluslararası Eğitim Teknolojileri Kongresi 6-9 Mayıs, Anadolu Üniversitesi<br />
Baş, Türker, (2006) Anket , Seçkin Yayıncılık , Ankara<br />
Başfırıncı, Çiğdem Şahin, (2008). Bir Pazarlama İletişim Medyası Olarak Web Ortamında<br />
İçerik Analizi Yapmanın Güçlükleri ve Olası Çözüm Önerileri, Yönetim Dergisi, s. 53<br />
sayı:61 yıl:19<br />
Bayram, Murat, Yaylı, Ali,(2009). Otel Web Sitelerinin İçerik Analizi Yöntemiye<br />
Değerlendirilmesi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, C.88, S.27(347-379)<br />
Günter, Tuğçe. Güneş. Ö. Eda. Demir. O. Ebru, (2012)“Türkiye’de meslek<br />
Yüksekokullarında Uzaktan Eğitim”, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, jhes.2012.034<br />
Sert, Gülşen. Kurtoğlu, Meltem. Akıncı, Ahmet. Seferoğlu, S. Sadi. (2012). Öğretmenlerin<br />
Teknoloji Kullanma Durumlarını İnceleyen Araştırmalara Bir Bakış: Bir İçerik Analizi<br />
Çalışması, Akademik Bilişim, 1-3 Şubat 2012, Uşak Üniversitesi.<br />
304
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 305<br />
Ural, Ayhan. Kılıç, İbrahim, (2005), Bilimsel Araştırma Süreci Ve SPSS İle Veri Analizi,<br />
Detay Yayıncılık, Ankara,<br />
Yurtakul, Nilay Başok & Gül COŞKUN, “Fakültelerde Web Sitelerinin Kurumsal Tanıtım<br />
Amaçlı Kullanımı, İletişim Fakülteleri Web Siteleri Üzerine Bir Araştırma”: Journal Of<br />
Yasar University, 4(13), 955-980<br />
http://www.sbmy.hacettepe.edu.tr/buro.php<br />
http://www.ebs.sakarya.edu.tr/ebs_2012/?upage=myo&page=bol&f=21&b=20&ch=1&cpag<br />
e=amachedef<br />
http://web.sakarya.edu.tr<br />
http://www.sbmy.hacettepe.edu.tr/buro.php<br />
305
306 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI<br />
ÖĞRENCİLERİNİN STAJLARININ İÇERİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ:<br />
ATABEY MYO ÖRNEĞİ<br />
Münire ÇİFTÇİ 1<br />
Gülnihan Ölmez KIYICI 2<br />
Ezgi CEVHER 3<br />
ÖZET<br />
Üniversitelerin “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” programı, kamu kurum ve<br />
kuruluşları ile özel sektör işletmelerinde yöneticilerin ofis çalışmalarına katkı vermek ve<br />
büro faaliyetlerinde bulunmak üzere görev alabilecek nitelikli, kendisini geliştiren insan<br />
gücünü ülkeye kazandırmayı amaçlayan dört yarı yıllık bir yüksek öğretim programıdır.<br />
Üniversitelerin meslek yüksek okullarında yer alan bu programların amacı, çağın gerekleri<br />
çerçevesinde işletmelerin büro hizmetleri alanında işgücü boşluğunu doldurmak, eğitilmiş<br />
ve nitelikli elemanlar yetiştirilmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda hemen hemen her<br />
üniversitede programın sürekli olarak güncel tutulması, uluslar arası standartlara<br />
yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bu hedefler doğrultusunda öğrencilerin mesleki anlamda<br />
yetiştirilmesine ön hazırlık teşkil edebilecek stajlar, öğretim programının önemli bir<br />
parçasını oluşturmakta ve sektörel anlamda iş dünyasındaki uygulamaları görmek adına<br />
öğrenciler açısından önemli bir adımı oluşturmaktadır. Stajlar sayesinde öğrenciler mesleki<br />
deneyimlerini öğrenim hayatları içerisinde kazanmaktadırlar.<br />
Çalışmada, Atabey Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programı I.<br />
ve II.Öğretim öğrencilerinin staj dosyaları “sektörel ve çalışma konusu” başlıkları altında<br />
içerik çözümlemesine göre incelenmiş, elde edilen bulgular, programda okutulan dersler ve<br />
mesleki uygulamalar bakımdan karşılaştırılmış, okutulan programa yönelik değerlendirme<br />
ve öneriler sunulmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Staj, Staj Dosyası, Büro Yönetimi Programı<br />
GİRİŞ<br />
Küreselleşmenin getirdiği sonuçlardan biri olan yoğun ekonomik rekabet, nitelikli<br />
personelin önemini artırmıştır. Bilişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bu<br />
dönemde, donanımlı eleman işletmelerin başarısında kilit rol oynamaktadır. İçinde<br />
yaşadığımız kompleks toplumda, değişime uyum sağlayan, öğrenmeye açık, kendini sürekli<br />
geliştiren ve yenileyen, düşünen ve düşündüğünü eyleme dökebilen, projeler üreterek farklı<br />
disiplinleri ve bakış açılarını birleştirebilen nitelikli çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Türkiye’de, belirli mesleklere yönelik nitelikli ara insan gücü yetiştirmek amacıyla 1980'li<br />
yıllardan itibaren meslek yüksekokullarının (MYO) geliştirilmesine büyük önem<br />
verilmiştir. MYO bünyesinde açılan programlardan biri olan “Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi İİBF Turizm İşletmeciliği Bölümü, Yrd. Doç. Dr.<br />
2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Atabey MYO, Öğr. Gör.<br />
3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme, Doktora Öğrencisi<br />
306
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 307<br />
Asistanlığı” programı, dört yarı yıllık bir yüksek öğrenim sürecini kapsamaktadır. Büro<br />
yönetimi ve yönetici asistanlığı bir işletmenin bütün büro hizmetlerini yürüten idari bir<br />
faaliyettir (Topaloğlu ve Koç, 2003: 44). Yönetici asistanları, sadece bürodaki yönetsel<br />
faaliyetleri yürütmekle görevli değildir; güncel bilişim teknolojilerini üstün seviyede<br />
kullanan nitelikli meslek elemanlarıdır. “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” programı,<br />
kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işletmelerinde yöneticilerin ofis çalışmalarına<br />
katkıda bulunacak ve büro faaliyetlerinde görev alabilecek nitelikli insan gücü yetiştirmeyi<br />
hedeflemektedir.<br />
Bu çalışmada, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi (SDÜ) Atabey Meslek Yüksekokulu Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin 2010-2011 yaz dönemine ait staj<br />
dosyalarının içerik çözümlemesine göre incelenmesi, elde edilen bulguların programda<br />
okutulan dersler ve mesleki uygulamalar bakımdan karşılaştırılması ve staj verimliliğini<br />
artırmaya yönelik öneriler sunulması amaçlanmaktadır.<br />
1. Meslek Yüksekokulları ve Staj Uygulamaları<br />
1980’li yıllardan itibaren Türkiye’deki MYO sayısı hızla artmıştır. MYO’ları diğer<br />
yükseköğretim kurumlarından ayıran temel farklardan biri zorunlu staj uygulamasıdır. Dört<br />
yıllık eğitim öğretim veren fakültelerde isteğe bağlı olarak yapılan staj uygulaması,<br />
MYO’lardan mezun olmak için yerine getirilmesi gereken şartlardan biridir.<br />
TDK Sözlüğü'nde staj, "herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı<br />
öğrenme dönemi", "bir kimsenin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir veya birçok<br />
bölümünde çalışarak geçirdiği dönem" olarak tanımlanmaktadır 4 . Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi Staj Yönergesi'nde ise staj, "öğrencilere belli zaman dilimi ve süreler içinde<br />
öğrenim gördükleri meslek ile ilgili işyerlerindeki uygulamalarla karşı karşıya gelmelerini<br />
sağlayarak ve öğrenim süresinde aldıkları bilgilere dayalı uygulama deneyimi kazandırarak<br />
günümüz iş ortamına uyumlu meslek elemanı yetiştirme çalışmaları"dır 5 .<br />
Staj uygulaması ile,<br />
• "Öğrencilerin meslekleriyle ilgili işyerlerini yakından tanıması,<br />
• İşyerlerindeki sorumlulukları, ilişkileri, organizasyon yapısını, iş disiplinini<br />
gözlemlemesi, uygulama yapması ve meslek elemanlarının yaptıkları işleri yakından<br />
izleyerek mesleki bilgi ve görgülerini artırması,<br />
• Almış oldukları teorik bilgileri kullanabilme ve uygulamaya aktarma becerisi kazanması,<br />
• Staj yaptıkları kurumun görevli personeli ile uyumlu çalışma ve kurumun ilgili olduğu<br />
diğer kişilerle iyi iletişim kurabilme alışkanlığı kazanması,<br />
• Mesleki alanda yaşanan teknolojik gelişmeleri izleyebilmesi" 6 amaçlanmaktadır.<br />
İşletmelere ihtiyaç duydukları eleman ihtiyacını karşılama fırsatı sunan staj uygulamaları,<br />
öğrencilere iş hayatını tanıma, meslek hayatına atıldığında hangi yeterliliklere sahip olması<br />
gerektiğini önceden görme, mesleğini tanıma ve iş hayatının sorunlarına hazırlıklı olma<br />
imkanı vermektedir.<br />
2. Atabey Meslek Yüksekokulu Staj Uygulaması<br />
MYO’ larındaki tüm programlarda olduğu gibi Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />
programında da staj uygulaması zorunludur. Süresi 30-60 gün arasında değişen staj<br />
süreciyle, öğrencilerin meslek hayatına ilişkin tecrübe edinmesi ve iş hayatına daha kolay<br />
adapte olması amaçlanmaktadır. Bu çalışma ile, SDÜ Atabey MYO Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı programı öğrencilerinin staj verimliliğinin staj dosyaları üzerinden<br />
4 Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5020c64ce697d8.63073498, (07.08.2012)<br />
5<br />
SDÜ Meslek Yüksekokulları Staj Yönergesi, 2012, 4. madde.<br />
6<br />
SDÜ Meslek Yüksekokulları Staj Yönergesi, 2012, 1. madde.<br />
307
308 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışma, SDÜ Atabey MYO Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı Programı I. ve II. öğretim öğrencilerini kapsamaktadır.<br />
Atabey Meslek Yüksekokulu, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ne bağlı olarak 2000<br />
yılında kurulmuş olup 2000-2001 Eğitim Öğretim Yılı’ndan itibaren öğrenci kabulüne<br />
başlamıştır. Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı ise 2003 yılından itibaren I.<br />
öğretim, 2004 yılından itibaren ise II. öğretim düzeyinde öğrenci kabul etmektedir. İş<br />
dünyasının yönetim ve teknolojik gelişim hızına destek verecek büro yöneticilerini ve<br />
yönetici asistanlarını yetiştirmek bölümün birinci hedefidir. Programın diğer hedefleri ise<br />
insanlarla başarılı iletişim kurabilen, güçlü temsil yeteneğine sahip, sorumluluk almaktan<br />
kaçınmayan ve kendisine verilen yetki sınırları içinde kararlar verebilen meslek elemanları<br />
yetiştirmektir 7 . Öğrenciler birinci yılın sonunda 30 iş günü staj uygulamasını tamamlamak<br />
zorundadır.<br />
3. Araştırmanın Yöntemi<br />
Çalışmada, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Atabey Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />
Yönetici Asistanlığı I. ve II. Öğretim öğrencilerinin 2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı yaz<br />
döneminde yapmış oldukları staj sonunda hazırladıkları staj dosyaları incelenmiştir.<br />
Araştırma kapsamında, Atabey Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />
I. ve II. Öğretim öğrencilerinin staj dosyaları Nitel Analiz yöntemlerinden İçerik Analizi<br />
yöntemiyle incelenmiştir. Toplamda 60 staj dosyasında bu yöntem kullanılmıştır. Bu sayı,<br />
2010-2011 yılında meslek yüksekokulu öğrenci işlerine staj dosyalarını teslim eden program<br />
öğrencilerinin tamamı ele alınarak belirlenmiştir. İçerik analizi yoluyla staj dosyaları<br />
doküman incelemesi yöntemi kullanılarak “sektör, çalışılan bölüm, çalışma şekli, çalışma<br />
konuları” ana temaları altında incelenmiş; analizde belirlenen ana temalar doğrultusunda<br />
alt temalarla desteklenmiştir.<br />
Bilimsel bir yaklaşım olarak içerik çözümlemesinde sözel, yazılı ve diğer materyallerin<br />
içerdiği mesajı, anlam veya dilbilgisi açısından nesnel ve sistematik olarak sınıflandırma,<br />
sayılara dönüştürme ve çıkarımda bulunma yoluyla sosyal gerçeği araştırma söz konusudur<br />
(Tavşancıl ve Aslan, 2001: 22). İçerik çözümlemesi iletilerin, açık ve görünen içeriğinin,<br />
nesnel, ölçülebilir ve doğrulanabilir bir açıklamasını yapabilmek amacıyla kullanılmaktadır<br />
(Fiske, 1990: 176). Araştırmada içerik çözümlemesi yapılabilmesi için staj dosyalarına<br />
yönelik ana temalar ve alt temalardan oluşan bir kodlama yönergesi hazırlanmış, buna<br />
yönelik staj dosyalarından veriler toplanmış, bu veriler SPSS yardımıyla frekans dağılımına<br />
göre sayısallaştırılmıştır. Çözümleme verilerinin yüzdelik dağılımları çıkarılmış ve sonuçlar<br />
staj uygulamaları ve verimliliği açısından değerlendirilmiştir.<br />
4. Araştırmanın Bulguları ve Tartışma<br />
Araştırmada, staj dosyaları staj uygulamaları açısından “Öğrencilerin staj yaptığı sektör” ,<br />
“Staj yaptıkları bölüm” , “Çalışma şekli”, “Çalışma konuları” , ana başlıkları (temaları)<br />
altında incelenmiştir. Diğer başlıklar ise sırasıyla çözümlemeleri ile aşağıda verilmiştir.<br />
Başlıklara ilişkin çözümlemeler şu şekildedir:<br />
1. Staj Yapılan Sektör: Staj dosyalarında zorunlu olarak staj yapılan kurum/işyeri<br />
tarafından doldurulması gereken alanların başında gelen ve öğrencinin nerede staj yaptığını<br />
açık bir şekilde belirten “işyerinin adı” başlığına bağlı olarak tüm staj dosyaları , sektörel<br />
açıdan incelenmiştir. İnceleme sonucunda staj yapılan sektörler “kamu sektörü, özel sektör,<br />
devlet hastanesi, özel hastane, belediye, mali müşavir-muhasebeci, avukatlık bürosu”<br />
şeklinde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya bağlı olarak frekans analizi sonucunda<br />
7 http://atabeymyo.sdu.edu.tr/tr/buro-hizmetleri-ve-sekreterlik/buro-yonetimi-ve-yonetici-asistanligi-1552s.html, (07.08.2012).<br />
308
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 309<br />
öğrencilerin % 28 inin özel sektörde(şirket veya şahıs işletmeleri), % 17 sinin devlete bağlı<br />
kurum veya kuruluşlarda(İl Özel İdareleri, Köy Hizmetleri, Halk Eğitim, Orman Bölge<br />
Müdürlüğü vb.) , yüzde 17 sinin belediye ve mali müşavir ya da muhasebecilerin yanında,<br />
% 13 ünün devlet hastanelerinde, % 5 inin özel hastanelerde, , % 3 lük kısmının ise<br />
avukatlık bürosunda staj yaptığı tespit edilmiştir.<br />
2. Staj Yapılan Bölüm : Staj dosyasında yer alan ve denetçi öğretim görevlisi tarafından<br />
doldurulan formlarda öğrencinin çalıştığı bölüm başlığı öğrencinin kurumda hangi birimde<br />
staj yaptığını açıkça belirtmektedir. Buna bağlı olarak incelenen dosyalarda çalışılan<br />
bölümler genelleştirilerek “Yazı işleri”, “Muhasebe”, “Mali Hizmetler (Finansman)”, “İnsan<br />
Kaynakları”, “Sekreterya”, “İdari İşler-Yönetim” ve “Diğer” başlıkları altında alt temalara<br />
ayrılmıştır. Buna bağlı olarak öğrencilerin % 18 i yazı işleri bölümünde, % 30 u muhasebe<br />
birimlerinde, % 2 si mali hizmetler (finansman) biriminde, % 8 i insan kaynakları ve diğer<br />
başlığı altındaki bölümlerde, % 28 i sekreteryada, % 18 i idari işler-yönetim bölümünde<br />
stajını tamamlamıştır.<br />
3. Çalışma Şekli: Staj dosyasında yer alan ve meslek yüksekokulundaki staj denetçisi<br />
öğretim elemanı tarafından doldurulan formda öğrencinin çalışma şeklinin ferdi ya da grup<br />
olmasına yönelik bir alt başlık bulunmaktadır. Buna bağlı olarak öğrencilerin yaklaşık % 68<br />
lik kısmı ferdi, % 38 lik kısmı grup içerisinde çalıştırılmıştır.<br />
4. Çalışma Konuları (Yapılan İşler): Bu bölümde tüm staj dosyalarında öğrencilerin<br />
açıklamalı olarak yazdığı “çalışma konuları ve ana hatları” başlıklı bölümler ayrıntılı olarak<br />
incelenmiş, tüm yazılan ifadelere bakılarak öğrencilerin yaptıkları işler “ evrak kontrolü,<br />
evrak düzenleme, evrak kaydı, dosyalama, arşivleme, bilgisayar Office Programı işlemleri,<br />
irsaliye ve fatura işlemleri, muhasebe hesap işlemleri, hastane evrak işlemleri, işyeri<br />
makine-techizat kontrol, sipariş düzenleme, santral hizmetleri, fotokopi ve faks hizmetleri,<br />
mail kontrol ve gönderim işlemleri, kurum içi ve dışı ilgili kişi veya kuruluşlarla iletişim<br />
kurma, misafir ağırlama ilgilenme, müşterilerle iletişim ve sorun çözme, dosya ve evrak<br />
teslim işlemleri, ofis dışına çıkılarak yapılan işlemler, postalama ve gönderim, Office<br />
programı dışında çeşitli bilgisayar programı kullanma, rapor hazırlama, toplantı<br />
organizasyonları ve katılım, satış yapma, sunum hazırlama ve yapma, ofis hizmetleri<br />
(temizlik-çay servisi) “ şeklinde alt temalara ayrılmıştır. Buna bağlı olarak dosyalardaki<br />
verilerin çözümlemeleri şu şekildedir:<br />
Öğrencilerin % 77 si, çalıştığı birimde evrak kontrolü yapmaktadır. Kontrol işi, kuruma<br />
gelen evrakların dikkatli şekilde incelenmesi, ilgili birimlere veya kişilere sevk edilmeden<br />
okunmasını kapsamaktadır. Evrak düzenleyenlerin oranı % 67 dir. Evrak düzenleme, dilekçe<br />
veya resmi yazı hazırlama olarak ifade edilmiştir. Gelen-giden evrak kaydı yapan öğrenci<br />
yüzdesi ise 45 tir. Dosyalama (evrakların dosyalara yerleştirilmesi, tasnif edilmesi) işlerini<br />
yapanlar % 85 oranındadır. Burada öğrenciler dosyalama işlemlerini yaparken hangi<br />
dosyalama sistemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir. Windows Office programında işlem<br />
yapan MS Word veya Excel gibi programları kullanan öğrencilerin oranı % 77 dir. Arşiv<br />
işleriyle ilgilenenler % 38 oranındadır. Fatura kesen veya irsaliye düzenleyen öğrencilerin<br />
oranı % 17 dir. Muhasebe alanına giren hesaplama işlemlerini yapan ( kdv hesaplamasımuhtasar<br />
hesaplamaları) öğrencilerin oranı % 20 dir. Hastanelerde çalışan öğrenciler<br />
düşünülerek hastaneye özel evrak işleri başlığı hastane raporlarının düzenlenmesi, hasta<br />
listelerinin çıkartılması vs. konuları dikkate alınarak incelenmiş, öğrencilerin % 18 inin bu<br />
ve benzeri işleri yaptığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin % 12 si, çalıştıkları ofiste makine<br />
teçhizat kontrolleri (fotokopi fax makinesi, yazıcı tarayıcı vb) yaptıklarını belirtmiştir.<br />
Sipariş veren, sipariş düzenleyen öğrenci yüzdesi ise 15 tir. Çalıştıkları işyerinde santral<br />
hizmetlerine bakan (telefon bağlama- telefonlara cevap verme) öğrenciler % 55 oranındadır.<br />
Fotokopi ve faks hizmetlerini yerine getirenler ise % 62 dir. Kuruma/işyerine gelen maillere<br />
309
310 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
bakan, kontrol eden veya cevap yazan öğrenci oranı % 18 dir. Kurum içi ve dışı iletişim<br />
kuran, gerek telefonlarla gerekse yüz yüze bu işi yapanların oranı % 75 tir. Misafir ağırlama<br />
onlarla ilgilenme işini yapanlar ise % 25 oranındadır. Herhangi bir sorunda işyerine gelen<br />
kişilerle ilgilenerek sorunlarına çözüm arayan öğrencilerin oranı ise % 32 dir. Evrak teslim<br />
işlerini gerek kurum içinde gerekse kurum dışında yapan öğrencilerin oranı % 62 dir. Ofis<br />
dışı işlemler için gönderilen öğrenci yüzdesi % 40 tır. Burada öğrenciler başka kurumlardan<br />
evrak temini, başka kurumlara/firmalara evrak teslimi, fatura ödemesi veya işyerinde<br />
çalışanların şahsi işlemleri gibi işlemler için gönderilmektedir. Öğrencilerin % 47 si posta ve<br />
kargo gönderim işlerini yapmıştır. Çalıştığı işyerinde Office programı dışında özel<br />
programlar kullanan (ör:evrak programı, web ortamında programlar, hastane programı,<br />
belediyelerde kullanılan programlar vb) öğrencilerin oranı % 53 tür. Herhangi bir konuda<br />
rapor hazırlayan öğrenci yüzdesi % 13 tür. Toplantı organizasyonu yapan (toplantıya kişileri<br />
davet etme, toplantı mekanını ve gündemini hazırlama) veya toplantıya not almak için<br />
katılan öğrencilerin oranı % 20 dir. Sunum hazırlayan veya sunum hazırlanmasında<br />
yardımcı olanlar % 7 oranındadır. Satış yapan öğrenci yüzdesi % 5 tir. Son olarak çalıştığı<br />
işyerinin temizlik işlerine bakan, çay servisi yapan öğrencilerin oranı % 18 dir.<br />
Tüm bu sonuçlara bakıldığında öğrencilerin en çok özel sektörde staj yaptığı, çoğunlukla<br />
muhasebe, sekreterya ve yazı işleri bölümlerinde görev aldıkları görülmektedir. Ferdi<br />
çalışma biçimi yaygındır. Yaptıkları işler ise daha çok evrak işleri (düzenleme-kontrol),<br />
evrakların tasnifi ve dosyalara yerleştirilmesi, bilgisayar Office programlarının kullanımı,<br />
santral hizmetleri, fotokopi ve faks çekme işleri, kişi veya kurumlarla iletişim kurma, teslim<br />
işleri, çeşitli özel programları kullanma şeklindedir.<br />
Elde edilen bulgular doğrultusunda, öğrencilerin staj yaptıkları sektör dağılımında bir<br />
orantısızlık mevcuttur. Daha çok özel sektör staj alanı olarak tercih edilmiştir. Diğer kurum<br />
veya kuruluşların tercih edilme oranı özel sektör sınıflandırmasına giren şirket veya şahıs<br />
işletmeleri tercihine göre daha düşüktür. Bu sonuç doğrultusunda, bölüme uygun her<br />
sektöre eşit dağılım yapılması sağlanabilir. Özel sektörde yapılan stajların gündeme<br />
taşıyacağı bir nokta da öğrenciler arasında da ifade edilen “naylon staj” konusudur. Öğrenci,<br />
staj yerini bir şahıs işletmesi veya herhangi bir şirket olarak ayarlamakta bu şirkete veya<br />
işletmeye hiç gitmediği halde stajını tamamlamış, burada 30 iş günü boyunca iş yapmış gibi<br />
görünmektedir. İncelenen staj dosyalarına bakıldığında da, sayfalarca tekrar eden ifadeler<br />
bunun en önemli göstergesidir. Bu durumun sektörel bağlantısı dikkate alınmasa bile, gerçek<br />
olduğu öğrencilerden alınan bilgiler doğrultusunda da ortadadır. Bu yüzden gerçekten<br />
yapılmayan ancak staj dosyalarına yazılan işlerin en azından denetçi öğretim elemanı<br />
tarafından tespit edilmesi ve öncesinde okul idaresinin buna yönelik önlemler alması<br />
(yönerge ve yönetmeliklerle) önerilebilir. Burada denetçi öğretim elemanlarına büyük görev<br />
düştüğü noktası da ayrıca önemlidir.<br />
Öğrencilerin staj yaptıkları yerlerde yaygın olarak evrak düzenleme işlerinde Windows<br />
Office programlarını yoğun olarak kullanmaları, farklı programları öğrenip kullanmaları<br />
okutulan derslerde bilgisayar ve işletim sistemleri derslerine kredi olarak daha ağırlık<br />
verilmesi konusunu gündeme getirebilir. Bu doğrultuda bilgisayar derslerinin saatlerinin<br />
farklı argümanlarla desteklenerek artırılması öneri olarak sunulmaktadır. Kurum içi ve<br />
kurum dışı kişi veya başka kurumlarla ilişki içerisinde bulunan öğrenci yüzdesi yüksektir<br />
Buna bağlı olarak iletişim ve iletişim uzantılı derslerin artırılması önerilebilir. Toplum<br />
içerisinde düzgün konuşma, ses tonunu ve beden dilini ayarlamaya yönelik uygulamalı ders<br />
içerikleri konulabilir. Bunun için gerekirse farklı kurumlardan konferans ve panel içerikli<br />
destekler alınabilir.<br />
Elde edilen bulgular çerçevesinde öğrencilerin teslim işlerinde yoğun şekilde kullanıldığı<br />
tespit edilmiştir. Burada dosyaların veya evrakların başka kurum veya kişilere iletilmesi<br />
310
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 311<br />
teslim konusunun temelini oluşturmaktadır. Bu da öğrencilerin iş yerlerinde daha çok “getirgötür”<br />
işleriyle çalıştırıldıkları sorununu gündeme taşımaktadır. Bu konuda da öğrencilerin<br />
fonksiyonel çalıştırılmasına yönelik tedbirler alınması, öğrencilere aktif bir şekilde katılım<br />
sağlayabileceği işler verilerek daha fazla sorumluluk almasının sağlanması önerilebilir.<br />
SONUÇ<br />
Meslek yüksekokulu öğrencilerin zorunlu olarak yapmaları gereken staj, çalışma yaşamına<br />
başlamadan önce atılan ilk adım olarak ifade edilebilir. Staj sayesinde öğrencilerin mesleki<br />
ve kişisel gelişimleri sağlanır. Öğrenci teorikle pratik arasındaki farkı görmeyi ilk olarak staj<br />
sayesinde öğrenir.<br />
Bu doğrultuda yapılan çalışma, öğrencilerin stajlarını incelemeye yönelik bir çalışma<br />
olmuştur. Çalışma sonunda, elde edilen veriler ışığında öğrencilerin staj yaptıkları sektörler,<br />
birimler, çalışma şekilleri ve çalışma konuları tespit edilmiştir. Öğrencilerin çoğunlukla özel<br />
sektörde staj yaptığı, daha çok yazı işleri, sekreterya ve muhasebe birimlerinde çalıştıkları,<br />
çalışma konularının da; dosyalama, evrak işleri, santral ve fotokopi-fax hizmetleri, teslimat<br />
işleri, çeşitli bilgisayar programlarını kullanma işleri olduğu belirlenmiştir. Staj yapan<br />
öğrenciler, kurum içi ve kurum dışında pek çok kişiyle iletişim kurmuştur.<br />
Bu bulgular çerçevesinde araştırmada öneriler; staj yapılan sektörlerin oranının eşitliği, staj<br />
dosyaları incelenirken denetleyicilerin daha titizlikle davranması, okul yönetiminin<br />
yönetmelik ve yönergelerle staja yönelik denetim desteğini yeniden düzenlemesi, bilgisayar,<br />
iletişim ve kişisel gelişim içerikli derslerin kredilerinin artırılması, konferans ve panellerle<br />
derslerin desteklenmesi, staj yapan öğrencilerin staj yerlerinde daha aktif bir biçimde<br />
çalıştırılması yönünde ilgili firma veya kurumlarla okul yönetimi tarafından işbirliklerinin<br />
geliştirilmesi şeklindedir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Fıske J., (1990), İletişim Çalışmalarına Giriş, (Çev. S. İrvan), Ankara: Ark Yayınları.<br />
Sami Karacan, Esin Karacan, “Meslek Yüksekokullarında Yapılan Staj Uygulamalarına<br />
İlişkin Bir Araştırma: Kalite ve Verimlilik İçin İşyerleri- MYO İşbirliğinin Gereği”, Kocaeli<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (8), 2004/2, ss. 168-184.<br />
SDÜ Meslek Yüksekokulları Staj Yönergesi, 2012.<br />
Seda Bostancı, “Yerel Yönetimler Programı Öğrencilerinin Belediye Stajları Üzerine Bir<br />
İnceleme”, Lefke Avrupa Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Haziran 2011, Cilt:2, Sayı: 1,<br />
ss. 55-64.<br />
Tavşancıl E., Aslan, E., (2001), İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri, İstanbul: Epsilon<br />
Yayınları.<br />
Topaloğlu, M., Koç, H., (2003), Büro Yönetimi: Kavramlar ve İlkeler (İkinci Basım),<br />
Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.502a20f8e6<br />
ceb5.16197801 (07.08.2012).<br />
http://atabeymyo.sdu.edu.tr/tr/buro-hizmetleri-ve-sekreterlik/buro-yonetimi-ve-yoneticiasistanligi-1552s.html,<br />
(07.08.2012).<br />
311
312 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BÜRO ÇALIŞANLARININ BİREYCİLİK-KOLEKTİVİZM EĞİLİMLERİ İLE<br />
BİLGİ UÇURMA (WHISTLEBLOWING) DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />
Berrak DENİZ DEĞER 1<br />
Safiye ŞAHİN 2<br />
Bahar SEREZ ARSLAN 3<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmanın amacı büro çalışanlarının bilgi uçurma davranış niyetlerini ölçmek, Bireycilik<br />
/ Kolektivistlik düzeylerini belirlemek ve Bireyciliğin / Kolektivizmin bilgi uçurma<br />
davranışına etkisini araştırmaktır. Araştırmayla ilgili literatürler tarandıktan sonra Heungsik<br />
Park, Michael T. Rehg ve Donggi Lee (2003) tarafından geliştirilmiş Bilgi Uçurma<br />
(Whistleblowing) Davranış Anketi ile Singelis ve arkadaşları (1995) tarafından geliştirilmiş<br />
bireycilik ve kolektivizm ölçekleri kullanılmıştır. Araştırma verilerinin elde edilmesinde<br />
anket yöntemi kullanılmış olup, bir üniversite hastanesi ve bir belediyede görev yapmakta<br />
olan büro çalışanları araştırmaya dâhil edilmiştir. Toplam 127 büro çalışanı araştırmaya<br />
dahil olmuştur. Anketlerden elde edilecek veriler SPSS veri seti vasıtasıyla analiz edilerek<br />
yorumlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; araştırmaya katılan büro çalışanlarında yatay<br />
ve dikey kolektivistlik ve dikey bireyciliğin hâkim olduğu görülmüştür. Yapılan çoklu<br />
regresyon analizi sonucunda ise bireycilik ve kolektivizm eğilimlerinin sadece içsel bilgi<br />
uçurma davranışının %11’ini açıkladığı tespit edilmiştir (R=0,11; p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 313<br />
Bireycilik Ve Kolektivizm ( Toplulukçuluk ) Kavramları<br />
“Bireycilik, bireyler arasındaki bağların sıkı olmadığı toplumlara özgüdür, bu toplumlarda<br />
her birey sadece kendisine ve ailesine bakmakla yükümlüdür. Kolektivizm ise bireylerin<br />
doğdukları andan itibaren, hayatları boyunca sadakat gösterecekleri, güçlü ve bağlı gruplara<br />
sokulduğu toplumlara özgüdür.” Bireycilik ve kolektivizm tanımı Hofstede (1980)<br />
tarafından bu şekilde yapılmaktadır. Hollandalı araştırmacı Geert Hofstede’e belli başlı<br />
kültürel değerleri tanımlayan ve onların örgütsel değişkenlerle ilişkilerini ortaya koyan geniş<br />
çaplı araştırması birçok yapılacak araştırmaya ışık tutacak nitelikte olmuş ve örgütsel<br />
nitelikte yapılan en büyük araştırma özelliğini kazanmıştır. Hofstede, ulusal kültürlerden<br />
kaynaklanan farklılıklar olup olmadığını merak etmiştir ve bu amaçla dünya çapında bir<br />
araştırma gerçekleştirmiştir. Hofstede örneklem olarak 1967 - 1973 yılları arasında merkezi<br />
New York'ta olan Dünya'nın en büyük çok uluslu organizasyonlarından biri olan IBM<br />
(International Business Machines) 'i ele almıştır. 50'den fazla ülkede şubesi bulunan bu<br />
kuruluşun üyelerinin kültürünü dolayısıyla ulusal kültürlerini ölçmek ve değerlendirmek<br />
amacıyla oluşturulan anket soruları 20 farklı dile çevrilerek, IBM kapsamında çalışan 70<br />
farklı ülkeden yaklaşık 116.000 kişiye uygulanmıştır. Kültürün dört boyutu tek bir anket<br />
formu ile elde edilen istatistiksel analizler sonucunda elde edilmiştir. Hofstede, çeşitli<br />
kültürlerden insanların nasıl ve niçin etkilendiğini açıklamaya yardımcı olan dört boyut<br />
olduğunu bulgulamıştır. Bunlar Güç Mesafesi, Belirsizlikten Kaçınma, Bireycilik-<br />
Kolektivizm, Erkek Kültürdür. Daha sonra bu boyutlara Uzun Dönem-Kısa Dönem uyum<br />
boyutunu eklemiştir ( Macit, 2010 ). Hofstede’den sonra yapılan bir diğer araştırma ise<br />
GLOBE’dur. GLOBE (Global Leadership and Organizational Behavior Effectiveness) ise,<br />
170 araştırmacının katkıları ile liderlik, örgüt kültürü ve toplum kültürü üzerine 62 farklı<br />
toplumda, 951 örgütte, 17.300 katılımcı ile yapılan çok uluslu bir araştırma projesidir.<br />
Amerika Eğitim Bakanlığı’nın 625.000 $ ile desteklediği proje 1993 yılında başlamış ve<br />
günümüzde de devam etmektedir. Üç farklı sektörden, 1994 – 97 yılları arasında toplanan<br />
veriye dayalı olan bu çalışma Hofstede’nin (1980) çığır açan çalışmasına örgüt ve liderlik<br />
boyutlarını eklemeyi başarmıştır. Gerek Hofstede gerekse onu takiben daha gelişkin kuram<br />
ve yöntem ile ortaya çıkan GLOBE araştırması (House vd., 2004) tarafından kültürlerarası<br />
farklılaşmayı açıklamak üzere yukarıda da bahsettiğimiz boyutlar önerilmiş ve bu dört<br />
boyutlardan “Bireycilik ve Kolektivizm” konularının whistleblowing ile olan ilişkisi büro<br />
çalışanları üzerinde araştırmamıza konu olmuştur.<br />
Hofstede kültürler üzerine yapılmış araştırmalara dayanarak bireyci ve kolektivist kültürlere<br />
ait özelliklerin karşılaştırmalı listesini yapmıştır. Bu özellikler arasından iş yaşamına özgü<br />
davranış biçimleri aşağıdaki gibidir.<br />
Kolektivizm<br />
Bireyci<br />
-İşletmenin çalışanlara eğitim ve fiziksel koşulları<br />
sağlamasına önem verilir<br />
-Elemanların kişisel zamana sahip<br />
olmalarına önem verilir<br />
-Çalışanlar isletmeye duygusal bağlılık - Elemanlar isletmeye karşı duygusal bağlılık<br />
hissederler .<br />
hissetmezler.<br />
-Eğitime ve yetenekleri kullanmaya daha çok -Daha çok özgürlüğe önem verilir.<br />
önem verilir.<br />
-Yöneticiler gelenek ve göreneklere göre -Yöneticiler liderlik ve çeşitliliğe önem verirler.<br />
davranılmasına ve düzene önem verirler<br />
-Yöneticiler için pozisyonlarının garanti olması -Yöneticiler özerkliği daha fazla<br />
önemlidir önemserler.<br />
-Yöneticiler elemanlarının inisiyatif kullanmasını<br />
desteklemezler.<br />
-Yöneticiler elemanlarının inisiyatif kullanmasını<br />
desteklerler<br />
-Çalışanların özel hayatları işletme tarafından<br />
denetlenir.<br />
-Herkesin özel yaşamı ve fikirleri üzerinde<br />
hakları vardır.<br />
-Uzmanlık, düzen, görev, güvenlik işletme -Özerklik, çeşitlilik, zevk ve bireysel ekonomik<br />
313
314 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
tarafından sağlanır.<br />
-Grup kararlarının bireysel kararlardan daha iyi<br />
olduğu düşünülür .<br />
-Çalışanlar isletmeden çıkarlarını savunmasını<br />
bekler<br />
-Politika ve uygulamalar sadakat ve görev<br />
duygusu üzerine kurulur.<br />
Bilgi Uçurma (Whıstleblowıng) Kavramı<br />
güvenliğin sağlanması önemlidir.<br />
-Bireysel kararların grup kararlarından daha iyi<br />
olduğu düşünülür.<br />
- Çalışanların kendi çıkarlarını kendilerinin<br />
savunması beklenir.<br />
-Politika ve uygulamalar bireysel inisiyatif<br />
kullanmaya izin verecek şekilde düzenlenir<br />
Dünya çapında yaşanan olayların kamuoyunda büyük yankılar uyandırmasıyla dikkatleri<br />
çeken, literatürlerde yerini almış bir terim haline gelmiştir, “bilgi uçurma”. Ülkemizde tam<br />
Türkçe karşılığı bulunmamakla birlikte çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Türkçe’ye<br />
birebir çevrildiğinde, ıslık çalmak, üflemek anlamı taşımaktadır. “Islık çalmak” açıklaması<br />
elbette bu kavramı doğru olarak bize tanımlamamaktadır. Bir faul olduğunda çalınan<br />
düdükle oyunun durdurulması ya da bir suç işlendiğinde polisin düdük çalması ve çevredeki<br />
insanların dikkatini çekmeye çalışması şeklinde düşünülebilir. Diğer bir tanımda ise; bilgi<br />
uçurma, “kurumlarda yasa dışı ve etik değerlere uygun olmayan davranış ve eylemlerin,<br />
kurum içinde ya da kurum dışında başka kişilere veya kurumlara zarar vermemesi için, bilgi<br />
sahibi kişiler (çalışanlar, paydaşlar) tarafından, sorunları çözme güç ve yetkisine sahip,<br />
kurum içindeki ve kurum dışındaki otoritelere bildirmesi” (Aktan,2008:1) şeklinde<br />
tanımlanır. Bilgi uçurma eylemini gerçekleştiren kişi ise “whistleblower” olarak<br />
adlandırılmakta ve Webster Sözlüğü, “whistle-blower” terimini “gizli veya örtülü olan bir<br />
şeyi açıklayan ya da biri aleyhine bilgi veren kimse” şeklinde tanımlamaktadır (Webster,<br />
1993). Dilimizde whistleblowing eylemi ve yapanı tanımlayan terimler genellikle<br />
olumsuzluk hatta aşağılama çağrışımı şeklinde görülmektedir. Eğer iş hayatında da etik<br />
değerler iyi yerleşmediyse, görülen etik sorunların bildirilmesinde ve bu eylemi<br />
gerçekleştirenlere kötü gözle bakılması ve sonucunda kullandığı sözcüklere de olumsuz<br />
yansımasıyla sonuçlanmaktadır. Aşağıdaki çizelgede eylemi ve eylemi gerçekleştiren<br />
hakkında yapılan olumsuz söylemlere örnekler bulunmaktadır.<br />
Whistleblowing (eylem) Whistleblower ( işi yapan )<br />
gammazlamak<br />
Gammaz<br />
ispiyonlamak: (Fransızca’dan) birinin gizli<br />
işlerini, düşüncelerini gözleyerek, öğrenerek, bir<br />
çıkar karşılığında, yetkili yerlere iletmek<br />
(Püsküllüoğlu, 2001).<br />
jurnal etmek: (Fransızca’dan) bir kimseyle ilgili<br />
olarak yetkililere kovlama, kötüleme yazısı<br />
vermek ya da bir kimseyle ilgili gizli bilgiyi<br />
yetkililere iletmek (Püsküllüoğlu, 2001).<br />
ispiyoncu (ispiyon): Bir kimsenin gizli<br />
işlerini gözleyip, düşüncelerini öğrenip<br />
yetkililere bildirerek çıkar sağlayan kimse<br />
(Püsküllüoğlu, 2001).<br />
jurnalcı: (Fransızca’dan) bir kimseyi jurnal<br />
eden (Püsküllüoğlu, 2001).<br />
ihbar etmek<br />
ihbarcı (muhbir)<br />
ele vermek<br />
eleveren, eleverici<br />
giziletimlemek: birinin gizli kalması gereken giziletimci: birinin gizli kalması gereken<br />
eylemini yetkililere, yöneticilere yazılı ya da eylemini yetkililere, yöneticilere bildiren<br />
sözlü olarak iletmek (Püsküllüoğlu, 1994). kimse (Püsküllüoğlu, 1994).<br />
Çizelge 1- Etik sorunların ele verilmesiyle ilgili terimler. (Gerçek,2005:3)<br />
Eylemi gerçekleştiren whistleblower bir suistimal veya ihmali ortaya koyma çabası; “bazen<br />
bireyin yüksek etik değerlere bağlılığının sonucu oluşan kişisel nedenlerle, bazen iyi<br />
yerleşmemiş kurum kültürü ve yetersiz kurumsal bağlılık sonucu oluşan organizasyonel<br />
nedenlerle veya kişilerarası çatışmalar, kıskançlıklar gibi durumsal nedenlerle açığa<br />
çıkmaktadır (Aktan, 2008:3)”şeklinde eylemi ortaya koyma nedenleri belirtilmiştir.<br />
314
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 315<br />
Bireyler ya da çalışanlar, örgüt üyelerinin ya da diğer çalışanların kendilerine misilleme<br />
yapacakları endişesiyle işletmelerinde şahit oldukları kanuna aykırı uygulamalarda bunu<br />
ilgililere ihbar etme davranışını seçmeyebilmektedir. Whistleblower’ların % 90’ından<br />
fazlası; kariyerlerini erken yaşlarda sonlandırmakta, ya da kara listeye alınmakta, aklını<br />
yitiren bir insan olarak ifade edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmakta, ya da bütün<br />
birikimlerini, evliliklerini hatta yaşamlarını bile kaybedebilmektedir (Zhang, vd., 2009:25).<br />
Son yıllarda birçok ülkede whistleblower’ların sayısının hızla arttığı görülmektedir. Farklı<br />
işletmelerde ve farklı alanlarda birçok whistleblowing örneği ile karşılaşmak mümkündür.<br />
Dünyada ki en dikkat çekici örneklerine baktığımızda en saygın dergilerden biri olan Time<br />
dergisinin 2002 yılında ki kapağında bulunan üç bayan “yılın kişileri” olarak seçildi. Adları<br />
Cynthia Cooper ,Coleen Rowley ve Sherron Watkins olan bu üç bayanın sarışın olmaları<br />
dışında çok ilginç bir ortak yönleri vardı: çalıştıkları firma veya kurumdaki etik sorunları ele<br />
vermek için çok büyük mesleki ve kişisel riskleri göze almışlardı (Lacayo ve Ripley, 2002).<br />
Time dergisi editörleri; FBI ajanı Coleen Rowley, Enron’da görevli Sherron Watkins ve<br />
World.com çalışanı Cynthia Cooper’ın, görev yaptıkları kuruluşlar bünyesindeki<br />
yolsuzlukları rapor etme cesareti gösterdikleri için, bu ödüle layık görüldüklerini açıkladı.<br />
Sherron WATKINS, ABD'nin en büyük 7. şirketi olan Enron'un Genel Müdür Yardımcısı<br />
iken şirketin içindeki muhasebe yolsuzluklarını fark etmiş, durumu şirketin CEO'suna<br />
bildirmiştir. Bunun üzerine pasif bir göreve atanınca işyerindeki yolsuzlukları ilgili<br />
mercilere bildirip, işten ayrılmış ve böylece Enron'un çöküşü ile sonuçlanacak süreci<br />
başlatmıştır. Yılın insanı seçilen Coleen ROWLEY ise bir FBI ajanıdır. 11 Eylül saldırılarını<br />
FBI'ın önceden bildiğini ortaya çıkarmıştır. ROWLEY 11 Eylül'den aylar önce şüpheli bazı<br />
kişilerin ABD'de uçuş dersleri aldığını, hatta bunlardan bir kişinin önemli bir şüpheli<br />
olduğunu amirlerine iletmiş ancak sesini duyuramamış ve tarihin en büyük terörist<br />
saldırılarından biri gerçekleşince, yazdığı 13 sayfalık raporu Senato İstihbarat Komitesi<br />
üyelerine vermiştir. Yapılan bir çok baskı ve ayırımcı muameleye rağmen ROWLEY<br />
FBI'daki görevini sürdürmektedir. Cynthia COOPER'in yılın insanı seçilmesinin sebebi ise,<br />
yine dünyaca ünlü WorldCom şirketinin mali denetçisi ve başkan yardımcısı olmasıyla<br />
başlayan sürecin sonunda ortaya çıkmıştır. COOPER şirketin hesaplarında oynama<br />
yapılarak gerçekleştirilen 9 milyar dolarlık yolsuzluğu saptamış ve durumu denetçi şirket<br />
Arthur Andersen'e bildirmiştir. Denetim şirketinin olayı görmezden gelmesi üzerine, bu kez<br />
saptadığı hususları hükümete bildirmiş ve yolsuzluğu ortaya çıkarmıştır. Olay sonucu<br />
WorldCom Finans Müdürü 65 yıl hapis istemi ile yargılanırken, COOPER terfi ettirilmiş ve<br />
maaşı ikiye katlanmıştır. Ülkemize baktığımızda ise uzun süre Roche ilaç firmasında<br />
yaşanan ve kamuoyunda belleklere kazınan yolsuzlukların ortaya çıkarılması Türk<br />
toplumunun gündemine “whistleblowing” kavramının hızlı bir giriş yapmasına,<br />
düşündürmeye ve kavramın tartışılmasına neden olmuştur. Türkiye’de uluslararası ilaç devi<br />
Roche’un NeoRecormon adlı kanser ilacını, küçük bir depoya 88 bin TL’ye, SSK’ya<br />
(Sosyal Sigortalar Kurumu) ise 230 bin TL’ye fatura ederek, devleti yüksek fiyatla ilaç<br />
satarak, 8.2 milyon TL zarara uğrattığı, Başer Ecza Deposu dışındaki diğer depoların SSK<br />
ihalelerine katılmasına engel olduğu, böylece hâkim durumunu kötüye kullandığı, Roche’un<br />
pazar paylaşımı içine girdiği ve fiyat belirlediği, depolar arasında ayrımcılık yaptığı,<br />
ihalelerde ulusal rekabet mevzuatına aykırı davrandığı ve Roche’un iç denetim raporunda da<br />
rekabet kurallarının ihlal edildiği bilgisini (www.rekabet.gov.tr/pdf/06-32-396-M.pdf)<br />
basına sızdıran Roche yöneticilerinden Veysi Mungan‘ın, çalıştığı şirkette yaşanan skandalı<br />
açığa çıkarmasının ardından Whistleblowing kavramının kurumlar açısından önemi ortaya<br />
çıkmıştır.(Yılmaz,2009) İlk bakışta Roche firmasında yaşanan etik dışı eylemleri ortaya<br />
koyan Veysi Mungan, kuruma ihanet etmiş biri olarak görünmekle birlikte, yukarıda<br />
sınırlarını çizdiğimiz whistleblowing kavramı açısından değerlendirdiğimizde bir hain,<br />
gammaz, muhbir ya da ispiyoncu değil, tam tersi bu davranışının kuruma olan bağlılığını ve<br />
mesleğine verdiği değer olarak algılanmalıdır. Fakat ülkemizde ne yazık ki yurt dışında<br />
315
316 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
yaşanan “yılın kişisi” unvanı yerine tam tersi bir durum ortaya çıktığını da görebiliyoruz.<br />
Peki Veysi Mungan’ın daha sonra neler yaşadığı mı? Roche yöneticilerinin hakkında açtığı<br />
şantaj davasından 6 yıl sonra beraat etti, Roche devletten elde ettiği haksız kazancı 12 Şubat<br />
2010'da geri ödedi, 5.2 trilyon... Devlet şimdi yasal faizini almaya çalışıyor. Fakat Veysi<br />
Mungan 6 yıldır işsiz.<br />
Gün geçmiyor ki yukarıda özetlenen örneklerin sayısına yeni eklenenler olmasın. Julian<br />
Assange tarafından kurulan “Wikileaks” isimli web sitesi birçok whistleblower’ı bir araya<br />
getirmektedir. Dünyanın en çok tartışılan ve korkulan sitelerinden biri olan Wikileaks, her<br />
gün ortalama 500 bin kişi tarafından ziyaret edildiği bilinmekte. Kuruluş amacı ve yaptığı<br />
işin; gizli kalmış belgeleri, dokümanları ve görüntüleri kamuoyuna sızdırmak olduğunu<br />
söylemek mümkündür. Avustralya’lı eski gazeteci ve hacker Julian Assange ile arkadaşları<br />
tarafından 2006’da kurulan Wikileaks, bugüne kadar bir çok gizli bilgi ve belgeyi<br />
kamuoyuyla paylaşarak, dikkatlerin üzerlerine çekilmesine ve bir çok skandalın, üstü<br />
örtülmüş gerçeklerin su yüzüne çıkmasını sağlamaktadır.<br />
Dünya çapında yaşanan whistleblowing örneklerini incelediğimizde dikkatimizi çeken<br />
whistleblowing’in iki farklı türü olduğudur. Bunlar içsel ve dışsal whistleblowing’dir. Bir<br />
çalışan karşılaştığı yanlış uygulamaları kendi yöneticisine ya da üst yönetime bildirdiğinde,<br />
yani çalışanın amacı bu sorunu işletme içinde çözmek ve üstesinden gelmek olduğunda içsel<br />
whistleblowing; yanlış uygulamalarla ilgili açığa çıkarmak istediği bilgiyi işletme dışındaki<br />
bir bireye ya da gruba (örneğin medya, kamu menfaat grupları ya da düzenleyici kurumlar<br />
gibi) bildirdiğinde ise dışsal whistleblowing ortaya çıkmaktadır (Buchholz-Rosenthal, 1998,<br />
399).<br />
Çalışılan kurumda yanlış uygulamalarla karşılaşıldığında ilk olarak kurum içinde yasal<br />
yollarla sonuç alınmaya çalışılmalı fakat bu eylem sonuca ulaştırılmamışsa ve kişi bu<br />
durumdan zarar görüleceğini düşündüğünde dışsal whistleblowing‘e başvurması en doğru<br />
yol olacaktır. Aksi taktirde gerçekleştirilen whistleblowing’in işlevselliği ve inandırıcılığı<br />
zedelenecektir. Bu nedenledir ki whistleblowing eylemini gerçekleştirecek olan kişi etik<br />
sorunu ele verme girişiminde meşru olarak kabul edilebilmesinde aşağıdaki maddeler ortaya<br />
çıkmaktadır.<br />
1. Zorunluluk duymak: Etik sorun, çok önemli bir toplumsal zarara yol açabilir ve bu<br />
durumun yarattığı toplumsal maliyet çok yüksek olabilir.<br />
2. Konuyla yakından ilgili olmak: Whistleblower güvenilir bilgi ve belgelere ve gerçekçi<br />
bir değerlendirme yapabilecek düzeyde mesleki yetkinliğe sahipse, etik sorun hakkında<br />
gerekli enformasyonu açığa çıkarabilecektir.<br />
3. Etik sorunu açığa çıkarabilecek olanaklara ve yeteneğe sahip olmak:<br />
Whistleblower‘ın etik dışı uygulamayı durdurabilecek bir başarı şansının olması gerekir.<br />
4. Gelinen noktayı son çare olarak görmek: Whistleblower gelinen noktada:<br />
*Etik sorun ile ilgili endişelerini kurumun üst yönetimine bildirmişse,<br />
*Bu bildirim sonucunda tatmin edici bir yanıt alamamış ve çaresiz kalmışsa,<br />
*Elindeki güvenilir bilgi ve belgeleri mantıklı ve tarafsız olduğuna inandığı bir yetkiliye<br />
sunmuş ve onunla bilgi ve belgeleri paylaşmışsa,<br />
*Kurum içinde sorunun çözümü için tüm yolları denemiş ve sonuç alamamışsa, bu<br />
durumda son çare olarak ele verme girişimi kaçınılmaz hale gelir.(Yılmaz,2009)<br />
Ve whistleblower eylemi meşrulaştırma sürecinde şu sıralamayı izlemelidir;<br />
316
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 317<br />
• İlk olarak ilgili yöneticiye başvurmak,<br />
• Ailenizle bu konuyu tartışmak,<br />
• İlgili yöneticinin soruna duyarsız kalması sonucu diğer kademedekilerle ilişkiye geçmek,<br />
• Örgütünüzdeki etikle ilgili görevli ya da ombudsman (örgüt içinde yasa-dışı ve/veya etik<br />
dışı iddiaları soruşturacak ve raporlayacak büro) ile ilişki kurmak,<br />
• Örgüt dışında ilgililerle iletişime geçmeyi düşünmek,<br />
• Örgüt dışındaki ilgili herhangi bir kişiye ya da kuruma başvurmak ve işten ayrılmak<br />
(Trevino-Nelson, 2004, 80-83).<br />
Araştırmanın Yöntemi<br />
Büro çalışanlarının bilgi uçurma davranış niyetlerini ve birecilik/kolektivistlik ile ilgili<br />
algılamalarını ölçebilmek amacıyla anket tekniğine dayalı nicel bir araştırma<br />
gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma da Heungsik Park, Michael T. Rehg ve Donggi Lee (2003)<br />
tarafından geliştirilmiş Bilgi Uçurma (Whistleblowing) Davranış Anketi ile Singelis ve<br />
arkadaşları (1995) tarafından geliştirilmiş bireycilik ve kolektivizm ölçekleri kullanılmıştır.<br />
Bilgi Uçurma (Whistleblowing) Davranış Anketi 5 noktalı Likert tipi sorulardan<br />
oluşmaktadır. Tıbbi sekreterlerden ifadeleri “Tamamen Katılıyorum (5)”, “Katılıyorum (4)”,<br />
“Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum (2)” ve “Hiç Katılmıyorum (1)” seklinde<br />
derecelendirerek yanıtlamaları istenmiştir. Olumlu maddeler 5’den 1’e, olumsuz maddeler<br />
1’den 5’e doğru puanlanmaktadır.<br />
Bireycilik ve kolektivizm ölçeğinin Türkçe geçerlemesi Wasti ve Erdil (2007) tarafından<br />
gerçekleştirilmiştir. Ölçekte yer alan her bir maddenin gerçekleşme düzeyini belirlemek için<br />
“Tamamen Katılıyorum (5)”, “Katılıyorum (4)”, “Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum<br />
(2)” ve “Hiç Katılmıyorum (1)” dereceleri kullanılmıştır. Olumlu maddeler 5’den 1’e,<br />
olumsuz maddeler 1’den 5’e doğru puanlanmaktadır.<br />
Bu çalışma da ölçeklerin güvenilirlik analizleri yapılmış ve her iki ölçek ve alt boyutlarına<br />
verilen cevaplar güvenilir çıkmıştır. (Bireycilik/kolektivizm ölçeğinin alt boyutlarının<br />
cronbach alpha değerleri; yatay kolektivizm=0,85; dikey kolektivizm=0,69; yatay<br />
bireycilik=0,82 ve dikey bireycilik=0,81’dir. Bilgi uçurma davranış niyeti ölçeğinin alt<br />
boyutlarının cronbach alpha değerleri; dışsal bilgi uçurma=0,75; içsel bilgi uçurma=0,89;<br />
örgütte görülen etik dışı olaylara tepkisiz kalma=0,78; bilgi uçurma davranışını<br />
destekleme=0,91 ve bilgi uçurma davranışından korkma=0,92’dir.).<br />
Araştırmanın örneklemini, bir üniversite hastanesi ve bir belediyede görev yapan büro<br />
çalışanları oluşturmaktadır. Örneklemeye gidilmemiş ve evrenin tamamı araştırmaya dahil<br />
edilmiştir. Ancak toplam 127 büro çalışanı araştırmaya katılmayı kabul etmiştir.<br />
Deneklerden elde edilen veriler SPSS veri seti ile analiz edilmiş ve tanımlayıcı verilerin<br />
değerlendirilmesinde frekans, yüzdeler ve aritmetik ortalama kullanılmıştır. Değişkenler<br />
arasındaki ilişkileri saptamak amacıyla; Korelasyon ve Regresyon analizleri kullanılmıştır.<br />
Araştırmanın Sonuçları ve Öneriler<br />
Araştırmaya katılan büro çalışanlarının 83’ü (%65,4) kadın, 44’ü (%34,6) ise erkektir.<br />
Ankete katılanların 43’ü (%34,6) ilköğretim ve lise, 41’i (%33,1) önlisans, 40’ı (%32,3)<br />
lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim almıştır. Katılımcıların 86’sını (67,7) evli, 41’inin (32,3)<br />
bekar olduğu görülmektedir. Ankete katılanların kadro durumuna bakıldığında ise ankete<br />
yanıt verenlerin 41’inin (%32,3) kadrolu, 86’sının (%67,7) sözleşmeli olduğu saptanmıştır.<br />
317
318 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Katılımcıların yaş ortalaması 33,7±8,2’dir ve yaş aralığı 20-54’tür. Büro çalışanlarının<br />
toplam çalışma sürelerinin ortalaması ise 11,2±8 yıldır. Birimde çalışma süresinin<br />
ortalamasının ise 7,1±7 yıl olduğu görülmüştür.<br />
Ankete yanıt veren büro çalışanlarının bireycilik ve kolektivistlik düzeylerine ilişkin<br />
verdikleri yanıtların ortalamalarına baktığımızda; yatay kolektivistlik düzeyinin 3,89±0,6;<br />
dikey kolektivistlik düzeyinin ise 3,94±0,5 ile yatay kolektivistlik düzeyinden biraz yüksek<br />
olduğu görülmektedir. Yatay bireycilik düzeyinin 3,93±0,6; dikey bireycilik düzeyinin ise<br />
3,18±0,7 ile yatay bireyciliklik düzeyinden daha düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Bu<br />
veriler doğrultusunda araştırmaya katılan büro çalışanlarında yatay ve dikey kolektivistlik<br />
ve dikey bireyciliğin hâkim olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Araştırmaya katılan büro çalışanlarının bilgi uçurma davranış niyeti düzeylerinin<br />
ortalamalarına baktığımızda ise dışsal bilgi uçurma ortalamasının 2,62±0,9, içsel bilgi<br />
uçurma ortalamasının 3,63±0,9 olduğu saptanmıştır. Bu iki ortalamayı karşılaştırdığımızda;<br />
deneklerin örgüt içinde görülen etik dışı olayları örgüt dışında paylaşmayı tercih etmedikleri<br />
ve örgüt içindeki birimlere raporlamayı daha uygun gördükleri anlaşılmaktadır. Ayrıca büro<br />
çalışanlarının örgütte görülen etik dışı olaylara tepkisiz kalma davranış ortalamasının<br />
2,13±1; bilgi uçurma davranışını desteklemenin ortalamasının 2,81±1 ve bilgi uçurma<br />
davranışından korkma ortalamasının ise 3,14±0,9 olduğu tespit edilmiştir. Bilgi Uçurma<br />
Davranış türlerinin kendi aralarındaki ilişkisini tespit etmek için korelasyon analizi<br />
yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; dışsal bilgi uçurma ile içsel bilgi uçurma davranışı<br />
(r=0,508; p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 319<br />
Kaynaklar<br />
Aktan, Ç. C., (2008); Organizasyonlarda Yanlış Uygulamalara Karşı Bir Sivil Erdem,<br />
Ahlaki Tepki Ve Vicdani Red Davranışı: Whistleblowing, Mercek Dergisi,<br />
Buchholza, R., Rosenthal, B. S. (1998). Business Ethics, New Jersey: Prentice Hall Inc.<br />
Gerçek, H., (2005); Mühendislikte Etik Sorunların Ele Verilmesi, Madencilik, Cilt 44, Sayı<br />
4, Sayfa 29-38.<br />
Hassink, H., Vries, M., Bollen, L. (2007). A Content Analysis Of Whistleblowing Policies<br />
Of Leading Eoropean Companies, Journal Of Business Ethics, V.75, 25-44.<br />
Hofstede, G., (1980); Culture's Consequences: International Differences İn Work Related<br />
Values, Sage Publications, London.<br />
House, R. J, Hanges, P. J., Javidan, M., Dorfman, P. W., Gupta, V. (2004). Culture,<br />
Leadership, And Organizations: The Globe Study Of 62 Societies, California: Sage<br />
Lacayo, R., Ripley, A., ( 2002); “Persons Of The Year: Cynthia Cooper, Coleen Rowley<br />
And Sherron Watkins”, Time, 160, (27), 36-39.<br />
Macit, G. ( 2010); İletişim Tarzları Üzerinde Kültürel Değerlerin Etkisi: Mehmet Akif<br />
Ersoy Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma. Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.<br />
Markus, H. R., & Kitayama, S. (1991). Culture And The Self: Implications For Cognition,<br />
Emotion, And Motivation. Psychological Review, 98(2), 224-253.<br />
Merrıam, W., (1993); “Merriam Webster's Collegiate Dictionary”, 10th Edn., Merriam-<br />
Webster, Inc., Springfield, Mass., 1345.<br />
Püsküllüoğlu, A., (1994 ); “Öz Türkçe Sözlük”, 11. Baskı, Arkadaş Yayınları, Ankara, 600.<br />
Püsküllüoğlu, A., (2001); “Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü,” 2. Baskı, Arkadaş<br />
Yayınları, Ankara, 500.<br />
Trevino, K. L., Nelson, A. K. (2004); Managing Business Ethics, America:John Wiley &<br />
Sons.<br />
Triandis, H. C. 1995. Individualism And Collectivism, Boulder, Co: Westview Press.<br />
Yılmaz, G.E. (2009); Kurumsal İletişim Ve Prensiplere Dayalı Kurumla Uyuşmazlık<br />
Davranışı: Whistleblowing, Uluslararası Davraz Kongresi (Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi,<br />
24-27 Eylül)’Nde Sunulan Bildiri, Isparta, Türkiye.<br />
Zhang J., Chiu R., Wei L. (2009). Decision-Making Process Of Internal Whistleblowing<br />
Behavior İn China: Empirical Evidence And İmplications, Journal Of Business Ethics, 88,<br />
25-41.<br />
319
320 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
PSİKOLOJİK ŞİDDETİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BÜRO<br />
SEKRETERLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />
Ömer Faruk ÜNAL 1<br />
Zeynep KARAOĞUL 2<br />
ÖZET<br />
Psikolojik şiddet (mobbing), çalışanı iş yaşamından dışlamak amacıyla sistemli, planlı, uzun<br />
süreli ve kasıtlı olarak yapılan ve taciz, yıldırma ve rahatsızlık verme şeklinde ortaya çıkan<br />
baskıcı, zorlayıcı ve zorbaca davranışlardır. Mağdura karşı bu davranışların örgüt<br />
hiyerarşisindeki hangi seviyede üretildiği psikolojik şiddetin niteliğini değiştirmemektedir.<br />
Örgütsel bağlılık ise çalışanın örgütle özdeşleşmesini, örgüte kalmasını ve örgüt için çaba<br />
göstermesini ifade etmektedir. Örgütsel bağlılık duygusal, devam ve normatif olmak üzere<br />
üç boyuttan oluşmaktadır. Duygusal bağlılık çalışanın örgüte duygusal olarak bağlanması,<br />
kendini örgütle tanımlaması ve örgütün mensubu olmadan mutluluk duymasıdır. Devam<br />
bağlılığı çalışanın örgütten ayrılması halinde katlanması gereken maliyette atıfta<br />
bulunmaktadır. Normatif bağlılık ise çalışanın örgütte çalışmayı kendisi için bir görev<br />
olarak görmesi ve örgütüne bağlılık göstermesinin doğru olduğunu düşünmesidir.<br />
Psikolojik şiddet algısı örgüt ve örgütün çalışanları açısından birçok olumsuz sonuçlar<br />
yaratmaktadır. Yapılan çalışmalarda psikolojik şiddetin çalışanların örgüte olan<br />
bağlılıklarını azalttığı görülmektedir. Ancak bu konuda büro sekreterleri üzerine yapılmış<br />
çalışmalar sınırlı kalmaktadır.<br />
Bu araştırmada özel sektörde çalışan büro sekreterlerinin psikolojik şiddet algıları ile<br />
örgütsel bağlılıkları arasında ters yönlü bir ilişki olduğu varsayılmaktadır. Bildiride<br />
araştırmanın sonuçları tartışılacaktır. Araştırmanın bu konuya katkı sağlaması<br />
hedeflenmektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, Psikolojik Şiddet, Mobbing, Büro Sekreteri<br />
1. Giriş<br />
Psikolojik şiddet (mobbing), çalışanı iş hayatından dışlamak için yapılan sistemli, planlı,<br />
uzun süreli, kasıtlı ve zorbaca davranışlardır. Taciz, yıldırma, bıktırma, bezdirme ve<br />
rahatsızlık verme şeklinde ortaya çıkan baskıcı psikolojik bir saldırıdır. Bir çeşit iş yeri<br />
terörüdür. Çalışanla ilgili çıkarılan söylentiler, suçlamalar, alaya almalar, hor görmeler,<br />
lakap takmalar, küçük düşürmeler, alaycı bakışlar, dudak bükmeler, mesleki yeterliliğini<br />
sorgulamalar gibi iyi niyetli olmayan birçok davranış psikolojik şiddet kapsamına<br />
girmektedir. Mağdura karşı bu davranışların örgüt hiyerarşisinde hangi seviyede üretildiği<br />
psikolojik şiddetin niteliğini değiştirmemektedir. Psikolojik şiddet engellenmediği takdirde<br />
birey, örgüt ve toplum açısından olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.<br />
Örgütsel bağlılık çalışanın örgütle özdeşleşmesini ve örgüte kalmasını ve örgüt için gönüllü<br />
olarak çaba göstermesini ifade etmektedir. Örgütsel bağlılık çalışanın örgütte kalmasına ve<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Yrd. Doç. Dr.<br />
2 İnsan Kaynakları Yöneticisi, Sürat Bilişim Teknoloji AŞ.<br />
320
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 321<br />
örgütsel faaliyetlere katılmasına odaklanırken psikolojik şiddet çalışanın örgütten dışlamayı<br />
amaçlamaktadır. Doğal olarak aralarında ters bir ilişkinin olması gerekmektedir. Diğer bir<br />
ifadeyle psikolojik şiddete maruz kalma çalışanın örgütsel bağlılığını azalması<br />
gerekmektedir.<br />
Bu çalışmada büro sekreterlerinin psikolojik şiddete maruz kamalarının onların örgütsel<br />
bağlılığını etkileyip etkilemediği, etkiliyorsa ne derece etkilediği, örgütsel bağlılığın<br />
boyutları ile psikolojik şiddet arasında nasıl bir ilişki olduğu araştırılmıştır. Bu kapsamda<br />
öncelikle örgütsel bağlılık ve psikolojik şiddet hakkında bilgi verilecek ve mevcut<br />
araştırmalar ışığında aralarındaki ilişki değerlendirilecektir. İlerleyen bölümde ise araştırma<br />
ile ilgili bulgular paylaşılacaktır.<br />
2. Örgütsel Bağlılık<br />
Porter (1974) örgütsel bağlılığı “bireyin kendini örgütle tanımlaması ve örgüte olan ilgisi”<br />
olarak kavramlaştırmıştır (Mowday, 1998: 387-401; Mayer and Schoorman, 1992: 671-684;<br />
Steer, 1977: 46-56). Porter yüksek derecede örgütsel bağlılığı olan bireyin örgütün<br />
amaçlarına ve değerlerine inanacağını ve onları kabul edeceğini, örgüt adına gönüllü olarak<br />
dikkate değer bir çaba göstereceğini ve örgüt mensubu olarak kalmayı ciddi şekilde<br />
isteyeceğini belirtmektedir (Dubin at al., 1975: 411-421; Steer, 1977: 46-56).<br />
Allen ve Mayer örgütsel bağlılığı “çalışanı örgüte bağlayan psikolojik bir durum” olarak<br />
tanımlamakta ve duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılık boyutlarından<br />
oluşan bir model önermektedir. Duygusal bağlılık çalışanın örgütle olan duygusal bağlarına,<br />
kendisini örgütle birlikte tanımlamasına ve örgütün mensubu bulunmasından dolayı mutlu<br />
olmasına referans göstermektedir. Devam bağlılığı çalışanın örgütten ayrılması durumunda<br />
katlanması gereken maliyete referans göstermektedir. Normatif bağlılık ise çalışanın<br />
kendisini örgütte kalmaya manevi olarak borçlu hissetmesine referans göstermektedir. Bir<br />
birinden ayırt edilebilen bu üç psikolojik durumu çalışan farklı düzeylerde<br />
yaşayabilmektedir (Allen and Mayer, 1990: 1-18).<br />
Mayer vd. göre duygusal bağlılık ve devam bağlılığı, her ikisi de çalışanla örgüt arasındaki<br />
bağlılığı göstermelerine rağmen, bir birinden oldukça farklı yapıya sahiptir. Şöyle ki güçlü<br />
duygusal bağlılığı olan bir çalışan örgütte istediğinden dolayı kalmaktadır. Fakat devam<br />
bağlılığı yüksek olan bir çalışan örgütte mecbur olduğundan dolayı kalmaktadır. (Mayer et<br />
al, 1990: 710-720).<br />
Örgütsel bağlılık hem çalışanlar hem de örgüt açısından önemli bir konudur. Yüksek<br />
düzeyde bir örgütsel bağlılık çalışanlar için hayatı anlamlı kılan pozitif bir yaklaşım, örgüt<br />
için ise yüksek performans, düşük iş gücü devri ve düşük devamsızlık oranı demektir<br />
(Mowday, 1998: 387-401). Düşük örgütsel bağlılık ise hem çalışanlar (çalışanların bireysel<br />
kariyer gelişimlerinin sekteye uğraması gibi) hem de örgüt açısından (kararsız ve sadık<br />
olmayan bir iş gücünün örgütü olumsuz etkilemesi gibi) genel olarak fonksiyonel<br />
görülmemektedir (Randall, 1987: 460–471).<br />
3. Psikolojik Şiddet<br />
Psikolojik şiddet iş hayatında sürekli var olmuş bir olgudur, ancak yakın zamana kadar<br />
adlandırılmamıştır. Konu ile ilgili araştırmalar günden güne çoğalırken, konuya yönelik<br />
farkındalığı arttırma ve mücadele giderek daha da önem kazanmaktadır (Çarıkçı ve Yavuz,<br />
2009:47-62). Literatür incelendiğinde psikolojik taciz için kabul edilmiş ortak bir tanımın<br />
mevcut olmadığı görülmektedir. Konunun yazına girmesinde öncülük edenlerden Layman<br />
psikolojik şiddet konusunda şunları belirtmektedir (www.leymann.se)<br />
321
322 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Mobbing ya da zorbalık (bulliying) kelimeleri iş yerinde bir ya da daha fazla insanın<br />
(çalışanın) 1- genellikle sadece bir çalışana, 2- çok sık ve 3- uzunca bir dönem (aylarca veya<br />
yıllarca) düşmanca davranışlar gösterdiği ve onu mağdur ettiği duruma atıfta bulunmaktadır.<br />
Çalışma hayatında psikolojik terör ya da mobbing düşmanca ve etik olmayan iletişim<br />
gerektirmektedir. Bu sistematik bir şekilde bir ya da birden fazla kişi tarafından temelde bir<br />
bireye yönlendirilmiştir. Mobbing’den dolayı birey zayıf ve savunmasız bir pozisyona<br />
itilmiştir. Bu aksiyon sıklıkla (en az haftada bir) ve uzun bir zaman diliminde (en az altı ay<br />
süresince) ortaya çıkar. Düşmanca davranışların sıklığı ve uzun süre devam etmesinden<br />
dolayı bu kötü muameleler mağdurda dikkate değer zihinsel, psikosomatik ve sosyal<br />
hastalıklara sebep olur.<br />
Psikolojik şiddet iş yerinde aşırı sosyal stres faktörü (social stressor) olarak<br />
tanımlanmaktadır. Psikolojik şiddet “birine çete halinde saldırmaya”, “zorbalığa”, ya da<br />
“psikolojik teröre” referans göstermektedir. Bu tip çatışmada mağdur sistematik<br />
damgalanma (stigmatization) sürecine ve sivil haklarının tecavüzüne maruz kalmaktadır<br />
(Leymann ve Gustafsson, 1996: 251-275). Saldırganın tek hedefi ise mağdurunu yıldırmak<br />
ve iş göremez hale getirmektir (Tengilimoğlu ve Mansur, 2008: 199-213).<br />
Psikolojik şiddet, bir veya daha fazla kişinin belirli bir sürenin üzerinde tekrarlanan olumsuz<br />
davranışlara (cinsel taciz, can sıkma, saldırgan söz ve işaretler, sosyal olarak dışlama, fiziki<br />
istismar gibi) bir veya daha fazla kişi tarafından maruz bırakılmasıyla ortaya çıkmaktadır<br />
(Einarsen, 2000: 379–401).<br />
Psikolojik şiddet “örgütlerde bir bireye karşı bir ya da birkaç birey tarafından sistematik bir<br />
biçimde yöneltilen düşmanca ve gayri ahlaki iletişim biçimlerini içeren psikolojik terör” dür<br />
(Cemaloğlu, 2007: 111-126).<br />
Bu tanımlarda ortak olan psikolojik şiddetin sistemli ve planlı olması, uzun süre devam<br />
etmesi ve kişiyi yıldırmaya yönelik davranışlardan oluşmasıdır (Özler vd. 2008: 37-60).<br />
Çalışana yönelik zorbalık, taciz, terör, yıldırma, saldırganlık, korkutma gibi olumsuz ya da<br />
yıkıcı eylemleridir. Psikolojik şiddetin ortaya çıkması için olumsuz davranışların tümünün<br />
aynı anda ortaya çıkması gerekmemektedir (Karakuş, 2011: 83-102). Ancak eğer çalışan<br />
kendisine karşı yapılan davranışları bir saldırı olarak algılamıyor ise psikolojik şiddetin<br />
varlığından söz etmek mümkün değildir (Aydın ve Emrah Özkul, 2007: 169-186) .<br />
Psikolojik şiddet kavramı ile ilgili olarak literatürde çok farklı kavramlar kullanılmaktadır.<br />
Konuyla ilgili olarak kullanılan kavramların bir kısmı şöyledir: “psychological harassment”<br />
(psikolojik taciz), “bullying at workplace ” (işyerinde zorbalık), “work or employee abuse”<br />
(iş ya da işgören tacizi), “emotional abuse” (duygusal suistimal), “victimisation ” (kurban<br />
etme), “intimidation ” (gözdağı verme), “horizontal violence ” (yatay şiddet),<br />
“psychological terror ” (psikolojik terör), “psychological violence ” (psikolojik şiddet),<br />
“psychoterror at workplace” (işyerinde psikolojik terör), ve “psychological abuse”<br />
(psikolojik suistimal) (Karcıoğlu ve Çelik, 2012: 59-75). Bunun sebebi farklı araştırma<br />
gruplarının araştırmaların ilk yıllarda araştırma konularına farklı isimler seçmeleridir<br />
(www.leymann.se).<br />
Einarsen’e göre bütün bu kavramlar aynı fenomenene (phenomenon) referans<br />
göstermektedirler. Bu olgu amirin, astın ya da iş arkadaşının sistematik zulmüdür<br />
(persecution) (Einarsen, 1999: 16-27).<br />
“Mobbing” daha çok İskandinav ve Almanca konuşulan ülkelerde “bullying” (zorbalık) ise<br />
İngilizce konuşulan ülkelerde tercih edilmektedir (Zapf ve Einarsen, 2001: 369-373).<br />
Layman ise içinde daha çok fiziksel saldırganlık ve tehdit içeren “bullying” kavramını<br />
okullardaki çocuklar ve gençler arasındaki şiddet olgusunu ifade etmek için, “mobbing”i<br />
322
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 323<br />
de, mağdurun dışlanması gibi daha fazla sofistike davranışları içerdiğinden dolayı, iş<br />
yerlerindeki şiddet olgusu için kullanılmasını önermektedir (www.leymann.se).<br />
Ülkemizde ise konuyla ilgili olarak; “yıldırma”, “işyerinde psikolojik taciz”, “işyerinde<br />
duygusal taciz”, “işyerinde psikolojik terör”, “işyerinde duygusal terör”, “işyerinde manevi<br />
taciz”, “işyerinde duygusal linç”, “işyeri travması”, “işyerinde duygusal saldırı” veya<br />
“işyerinde zorbalık” ve “mobbing” gibi çeşitli ifadeler kullanılmaktadır (Karcıoğlu ve Çelik,<br />
2012: 59-75).<br />
Leymann’a göre (1996) psikolojik tacizin ortaya çıkmasında dört faktör etkili olmaktadır: iş<br />
tasarlanmasındaki hatalar, yetersiz liderlik davranışları, mağdurun sosyal açıdan korumasız<br />
konumu ve bölümdeki düşük moral standartlar (Einarsen, 2000: 379–401). Fakat, bir çok<br />
mağdur psikolojik şiddete maruz kalmalarının temel sebebi olarak saldırganların<br />
kıskançlığını (envy) göstermektedirler. Zayıf denetim, rekabet, statü ve terfi, amirin gözüne<br />
girmek için yarış, takdir görme isteği diğer nedenler arasında görülmektedir. Bu sebepler<br />
genel olarak mağdurun ve saldırganın kişiliği, örgütteki insan ilişkilerinin karakteri ve<br />
örgüte özgü iş iklimi ve çevresi olarak sınıflandırılmaktadır (Einarsen, 2000: 379–401).<br />
Niedl’e göre (1995) olumsuz davranışlara maruz kalan bir kişi kendi kendini<br />
savunamayacağını ya da bu durumdan kaçamayacağını anladığında mağdur olmaktadır. Bu<br />
bağımlılık mağdur açısından sosyal (hiyerarşik pozisyon, güç-ilişkiler gibi), fiziki (fiziksel<br />
güç gibi), ekonomik (ekonomik bağımlılık gibi) ve psikolojik (kurbanın aidiyeti, bağımlı<br />
kişiliği ve karizmatik yönetici gibi) durumlara bağlı olabilir (Einarsen, 2000: 379–401).<br />
Einarsen, psikolojik şiddetin oluşması için taraflar arasındaki güç ilişkisinde eşitsizlik<br />
olması gerektiğini belirtmektedir. Olumsuz davranışlarla karşılaşan kişi kendini savunmada<br />
güçlük çekmelidir. Bu bakımdan taraflar arasında güç ilişkisinin dengeli olduğu çatışmalar<br />
psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilmemektedir (Einarsen, 2000: 379–401).<br />
Uzmanlar bütün örgütlerde psikolojik şiddet yaşanabileceğine, herkesin potansiyel<br />
psikolojik şiddet mağduru olduğuna ve bunun bir çok faktörden kaynaklanabileceğine<br />
(Tınaz, 2006, 13-28; Cemaloğlu, 2007: 77-87) dikkat çekmektedir.<br />
Psikolojik şiddet tedricen dönüşen bir süreçtir. Bu süreç en az dört aşamadan oluşmaktadır:<br />
agresif davranışlar, zorbalık, damgalama ve ciddi travma (Einarsen, 1999: 16-27). Psikolojik<br />
taciz süreci içerisinde üç rol ortaya çıkmaktadır (Tınaz, 2006, 13-28): uygulayıcılar<br />
(saldırganlar, tacizciler), mağdurlar (kurbanlar) ve izleyicileri. Vandekerckho ve Commers<br />
(2003: 41) psikolojik şiddet davranışını üçe ayırmıştır; aşağı doğru, yatay ve yukarı doğru.<br />
Yöneticiden yönetilene doğru yapılan yıldırma aşağı doğru yıldırma, yönetilenden<br />
yöneticiye doğru yapılan yıldırma yukarı doğru yıldırma, aynı statüye sahip çalışanlar<br />
arasında meydana gelen yıldırma da yatay yıldırma olarak ifade edilmektedir. (Okçu, 2011:<br />
53).<br />
3.1. Psikolojik Şiddetin Sonuçları<br />
Psikolojik şiddet birey, örgüt ve toplum açısından bir kısım sorunlar doğurabilmektedir.<br />
Öncelikle, psikolojik şiddet mağdurda bir kısım geçici ya da kalıcı fiziki ve psikolojik sağlık<br />
sorunlarına sebep olabilmektedir (Matthiesen ve Stale Einarsen, 2004: 335-356; Cooper,<br />
2004: 367-387; Mikkelsen ve Einarsen, 2001: 393-413). Çeşitli sağlık sorunlarından dolayı<br />
mağdur görevlerini gerektiği gibi yerine getirememekte (Tengilimoğlu ve Mansur, 2008:<br />
199-213) ve hatta şiddet sürecini takip eden birkaç yıl içinde tamamen işsiz kalabilmektedir<br />
(Leymann ve Gustafsson,1996: 251-275).<br />
Psikolojik şiddet aynı zamanda uygulandığı kurumu da etkilemektedir. Psikolojik şiddetin<br />
yaşandığı bir kurumda ekip çalışması ve amaç birliği bulunmamaktadır. (Tengilimoğlu ve<br />
Mansur, 2008: 199-213). İş yerinde uygulanan psikolojik şiddetten dolayı çalışanların bir<br />
323
324 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
kısmının çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaması ve bundan dolayı işe devamsızlıkların<br />
artması, bir kısım çalışanların işten ayrılması ve durumun diğer çalışanlar üzerinde<br />
oluşturacağı olumsuz havadan dolayı kurum bir kısım verimsizlikler ve kayıplar yaşaması<br />
ihtimal dahilindedir.<br />
Toplum açıcından ise psikolojik şiddetin olumsuz sonuçları yadsınamaz bir gerçektir.<br />
Öncelikle bir kısım işletmelerin kayıplara uğraması ülke ekonomisini etkileyecektir. Ayrıca<br />
toplumda psikolojik tacizden dolayı psikolojisi bozulan insanların artması topluma fazladan<br />
bir maliyet oluşturacaktır.<br />
Bir örgütte psikolojik şiddetin görülme sıklığındaki artış örgüt kültürünün yıldırmayı<br />
desteklemesinin bir göstergesi olabilir (Cemaloğlu, 2007: 111-126). Psikolojik tacizin ortaya<br />
çıkmasını engellemek için yönetime önemli görevler düşmektedir. Bunun için örgütler<br />
öncelikle psikolojik taciz konusunda çalışanlarını eğitmelidirler. İş zenginleştirme, rol<br />
çatışmalarını önleme, çalışanların ihtiyaçlarını konusunda duyarlı olma, kıskançlığın<br />
önlenmesi için terfi, yetki ve ücret gibi çatışma yaratacak konularda adil olma bu konuda<br />
alınması gereken önlemler olarak sayılabilir (Karcıoğlu ve Çelik, 2012: 59-75).<br />
Ayrıca örgütte sağlıklı bir iletişim ortamının bulunması ve etkin liderlik psikolojik tacizin<br />
önüne geçmede etkili olabilir. Ancak psikolojik tacizi şirket politikası ve personel azaltma<br />
aracı olarak uygulayan kurumlara karşı çalışanların korunması için çalışanların psikolojik<br />
tacize karşı bilinçlendirilmesi ve yasal önlemlerin alınması ve mevzuatın güçlendirilmesi<br />
etkin yol olarak görülmektedir.<br />
4. Psikolojik Taciz ve Örgütsel Bağlılık<br />
Psikolojik taciz ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi araştırmaya yönelik ülkemizde<br />
yapılan çalışmalarda genel olarak örgütsel bağlılıkla psikolojik taciz arasında ters yönlü bir<br />
ilişkinin var olduğu görülmektedir. Bu konuda aşağıdaki örnekler verilebilir.<br />
Banka çalışanları üzerinde yapılan bir çalışmada psikolojik taciz davranışları ile örgütsel<br />
bağlılık arasında ters yönlü bir ilişki bulunmuştur. Çalışanların psikolojik taciz algıları<br />
özellikle duygusal bağlılıklarını ters yönde etkilemektedir (Karcıoğlu ve Çelik, 2012: 59-<br />
75).<br />
Sağlık çalışanları üzerine yapılan bir çalışmada psikolojik taciz ve örgütsel bağlılık arasında<br />
istatistiksel açıdan ters yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Psikolojik taciz ile devam bağlılığı<br />
arasında oldukça sınırlı ve ters yönlü bir ilişki bulunmasına karşın, psikolojik taciz ile<br />
duygusal ve normatif bağlılık arasında anlamlı, ters yönlü ve daha güçlü bir ilişki<br />
bulunmuştur (Yıldız vd. 2011: 113-141).<br />
Atalay’ın kamu sektörü çalışanları üzerine yapmış olduğu çalışmada psikolojik şiddet algısı<br />
ile örgütsel bağlılık arasında ters yönlü ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Psikolojik şiddet<br />
algısı örgütsel bağlılık hissini %58 oranında etkilemektedir (Atalay, 2010: 144).<br />
Bu konuda yapılan bazı çalışmalarda farklı sonuçlar da dikkati çekmektedir. Örnek olarak<br />
Ankara’da bir üniversite hastanesinde idari personel üzerinde yapılan araştırmanın<br />
sonuçlarına göre psikolojik şiddet ve örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki<br />
bulunamamıştır. Ancak örgütsel bağlılığın alt boyutlarından duygusal bağlılık ve normatif<br />
bağlılık ile psikolojik şiddet arasında anlamlı ve ters yönde bir ilişki bulunmuştur<br />
(Tengilimoğlu ve Mansur, 2008: 199-213). Ayrıca Kul’un öğretmenler üzerine yapmış<br />
olduğu çalışmada psikolojik taciz davranışları ve örgütsel bağlılık arasında oldukça düşük<br />
düzeyde ve anlamlı olmayan bir ilişki bulunmuştur (Kul, 2010: 138). Özel hastane<br />
çalışanları üzerine yapılan bir başka çalışmada ise psikolojik şiddet ve örgütsel bağlılık<br />
arasına pozitif bir ilişki bulunmuştur. Ancak psikolojik şiddet ve duygusal bağlılık arasında<br />
324
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 325<br />
ters bir ilişki vardır. Psikolojik şiddet ve normatif bağlılık arasında ilişki tespit edilememiştir<br />
(Yüksel ve Tunçsiper, 2011: 54-64).<br />
Örgütsel bağlılık ve psikolojik şiddet ilişkisini inceleyen çalışmalar farklı sonuçlar vermekle<br />
birlikte genel olarak psikolojik taciz davranışlarına maruz kalma arttıkça çalışanın örgüte<br />
bağlılığının azaldığı söylenebilir.<br />
5. Yöntem ve Bulgular<br />
5.1. Araştırmanın Yöntemi<br />
Bu araştırma özel sektörde çalışan büro sekreterlerinin psikolojik şiddet davranışlarına<br />
maruz kalmalarının onların örgütsel bağlılıkları üzerine etkisinin araştırılması<br />
amaçlanmıştır. Ögütsel bağlılık- psikolojik şiddet ilişkisi inceleyen ve büro sekreterleri ile<br />
yapılan çalışmaların göreli olarak azlığı dikkate alındığında bu çalışmanı önemli bir boşluğu<br />
dolduracağı düşünülmektedir.<br />
Araştırmanın sonuçları çalışmanın yapıldığı kurumda ankete katılanların araştırmanın<br />
yapıldığı tarihlerdeki algıları ile sınırlıdır.<br />
Araştırmanın evrenini İstanbul’da yerleşik ve sekiz sektörde faaliyet gösteren özel sektör<br />
holding kuruluşunda çalışan 140 büro sekreterleri (danışma santral görevlileri, çağrı merkezi<br />
çalışanları ve genel müdür sekreterleri) oluşturmaktadır. Çalışanların tamamına ulaşılması<br />
hedeflenmiştir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır.<br />
İnternet ortamında hazırlanan anket kurumun insan kaynakları bölümü tarafından<br />
çalışanların e-posta adreslerine gönderilmiş ve gönüllü olarak doldurmaları istenmiştir. İki<br />
haftalık süre içinde büro sekreterlerinin 100’ü anketi doldurmuştur (bütün sorular zorunlu<br />
seçenek haline getirildiğinden dolayı sadece tam olarak doldurulan anketlerin geri dönüşü<br />
olmuştur). Anketlerin geri dönüş oranı %70,1 dir. Kurumun isteği doğrultusunda kurumun<br />
adı açıklanmamaktadır.<br />
Üç bölümden oluşan anket formunda toplam 48 soru yer almaktadır. Anketin birinci<br />
bölümünde; çalışanların demografik özellikleri ile ilgili 8 soru, ikinci bölümde; psikolojik<br />
şiddetle ilgili 22 soru ve üçüncü bölümde örgütsel bağlılıkla ilgili 18 soru bulunmaktadır.<br />
Psikolojik şiddet için Einarsen ve Raknes (1997) tarafından geliştirilen ve Cemaloğlu’nun<br />
(2007) Türkçeye uyarladığı “Olumsuz Davranış Soruları” ölçeği (Okçu, 2011: 53)<br />
kullanılmıştır. Cemaloğlu’na göre bu ölçek anketi cevaplayan kişiyi, maruz kaldığı davranışı<br />
yıldırma olarak etiketlemeye zorlamadan davranışa maruz kalma derecesini ölçmekte ve<br />
içerdiği davranış türlerinin daha objektif tanımlanmasını da güvenceye almaktadır.<br />
(Cemaloğlu, 2007: 77-87).<br />
Örgütsel bağlılık anketi Allen and Mayer (Allen and Mayer, 1990: 1-18) tarafından<br />
geliştirmiş ve Türkçe versiyonu oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır (Dilek, 2005;<br />
Ünüvar, 2006). Örgütsel bağlılığın üç alt boyutunun her biri 6 soru ile değerlendirilmektedir.<br />
Psikolojik şiddet davranışlarının maruz kalma sıklığının ölçülmesinde; (1) hiçbir zaman, (2)<br />
ara sıra (3) ayda bir, (4) her hafta ve (5) her gün şeklinde 5’li Likert ölçeği kullanılmıştır.<br />
Örgütsel bağlılığın ölçülmesinde katılma derecesini belirleyen (1) kesinlikle katılmıyorum,<br />
(2) katılmıyorum, (3) kararsızım, (4) katılıyorum ve (5) kesinlikle katılıyorum şeklinde 5’li<br />
Likert ölçeği kullanılmıştır.<br />
Araştırmadan elde edilen veriler SPSS programında değerlendirilmiştir. Psikolojik şiddet<br />
için anketin Cronbach Alfa değeri 0.945’dir. Örgütsel bağlılık anketinin Cronbach Alfa<br />
değeri 0.892. Anket formunun güvenilirliği istatistiki açıdan kabul edilebilir düzeydedir.<br />
325
326 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
5.2. Bulgular<br />
Anketin birinci bölümünde yer alan demografik bilgilere ilişkin istatistiki analizlere yer<br />
verilmeyeceğinden dolayı bu bilgilerin ayrıntısı burada verilmedi. Ancak bu verilerle ilgili<br />
kısaca şunları belirtebiliriz. Büro sekreterlerinin tamamına yakını (%94) 18-35 yaş arasında,<br />
erkeklerle kadınların oranları bir birine yakın, tamamına yakını (%99) lise ve üzeri eğitime<br />
sahip, %92 1-5 yıl büro sekreterliği görevini yapmakta, %91 tam süreli çalışan ve % 68 600-<br />
1000 TL arası ücret almaktadır (1500’den az alanlar %89).<br />
Araştırmanın sonuçlarına göre anketi cevaplayan büro sekreterlerinin 14’ü (%14) psikolojik<br />
şiddet tanımı kapsamında son 6 ay içerisinde “iş yerinde psikolojik şiddete maruz kaldınız<br />
mı?” sorusuna evet cevabı vermiştir. Bu oran İngiltere (%50) (Einarsen, 2000: 379–401) ve<br />
İsveç (%25) ile (Cemaloğlu, 2007: 111-126) karşılaştırıldığında nispi olarak düşük<br />
görünmektedir. Ayrıca Tablo 1. de görüldüğü gibi aritmetik ortalaması 2 üzeri olan<br />
yalınızca iki davranış görülmektedir (hataların sürekli hatırlatılması ve aşırı denetleme).<br />
Büro sekreterlerinin psikolojik taciz davranışlarına maruz kalma oranının düşük çıkması<br />
Türkiye’de yapılan bazı araştırmaların sonuçları ile uyumludur. Örnek olarak Kaya ve<br />
Kaya’nın sekreterler üzerine yaptıkları araştırmada sekreterlerin psikolojik şiddet<br />
davranışlarına çok fazla maruz kalmadıkları belirtilmektedir (Kaya ve Kaya, 2007: 360-<br />
372). Ayrıca Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi personeli üzerinde<br />
yapılan bir çalışmada çalışanların psikolojik şiddet algılama konusunda olumsuz bir tutum<br />
içinde bulunduklarını ifade edilmektedir (Çarıkçı ve Yavuz, 2009:47-62). Sağlık çalışanları<br />
üzerine yapılan bir başka araştırmada çalışanların yalnızca %1,6’sının psikolojik taciz<br />
davranışlara sık sık ve çok sık maruz kaldıkları belirtilmiştir (Yıldız vd., 2011: 113-141).<br />
Yıldız vd. Türkiye’de yapılan çalışmalarda psikolojik tacize uğrama oranlarının düşük<br />
çıkmasını sevindirici bir durum olarak değerlendirmektedirler (Yıldız vd., 2011: 113-141).<br />
Ancak bu psikolojik tacize maruz kalma oranlarının oldukça yüksek çıktığı araştırmalar da<br />
mevcuttur. Örnek olarak üniversite hastanesinde çalışan idari personel üzerine yapılan bir<br />
araştırmada çalışanların %78,7’inin psikolojik şiddete maruz kaldığı belirtilmektedir<br />
(Tengilimoğlu ve Mansur, 2008: 199-213; Tengilimoğlu vd., 2010: 128–141,).<br />
İlhan’a göre Türkiye’de psikolojik şiddet sıkça görülmesine rağmen, örgütlerde yaşanan bu<br />
sürecin ne anlama geldiği henüz pek bilinmemektedir. Mağdurun kendisi dahi maruz kaldığı<br />
psikolojik taciz eylemine anlam vermekte zorlanmakta, bunu iş yaşamının getirdiği stres ve<br />
rekabet ortamının bir gereği olarak normal kabul edip hoş görmekte ya da görmezden<br />
gelmekte, bazen de konuyu dile getirmekten çekinmektedir (İlhan, 2010:1175-1186).<br />
Tablo 1: Psikolojik Şiddet Davranışlarına Maruz Kalma ile İlgili Verilen Cevapların<br />
Sıklığı, Aritmetik Ortalamaları ve Standart Hata Değerleri<br />
Sıklık<br />
İfadeler<br />
Std.<br />
1 2 3 4 5 Art. ort.<br />
hata<br />
1. Başarımı etkileyecek bilgiler benden saklanıyor. 55 34 4 2 5 1,68 1,01<br />
2. Yaptığım işlerle ilgili aşağılanıyorum ya da alaya<br />
69 20 4 3 4 1,53 1,00<br />
alınıyorum.<br />
3. Kabiliyetlerimin altında işleri yapmam isteniyor. 50 38 1 2 9 1,82 1,17<br />
4.Önemli işlerdeki sorumluluklarım kaldırılıyor veya daha<br />
56 32 1 7 4 1,71 1,06<br />
önemsiz ve istemediğim görevlerle değiştiriliyor.<br />
5. Hakkımda dedikodu ve söylentiler yayıyorlar. 69 20 2 4 5 1,56 1,06<br />
6. Görmezden geliniyorum, dışlanıyorum, önemsenmiyorum. 70 19 2 3 6 1,56 1,09<br />
7. Kişiliğim (ör. alışkanlıklarım ve görgüm), tutumlarım veya<br />
83 8 5 1 3 1,33 0,86<br />
özel hayatım hakkında hakaret ve aşağılayıcı sözler söyleniyor.<br />
8. Bana bağırıyorlar, anlık öfkenin (veya hırsların) hedefi<br />
66 22 4 4 4 1,58 1,02<br />
oluyorum.<br />
326
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 327<br />
9. Parmakla işaret etme, kişisel alanıma saldırı, itme, yolumu<br />
90<br />
kesme gibi gözdağı veren davranışlara maruz kalıyorum.<br />
7 1 0 2 1,17 0,63<br />
10. İşi bırakmam ima ediliyor. 76 17 3 1 3 1,38 0,85<br />
11. Yanlış ve hatalarım sürekli hatırlatılıyor. 31 49 10 4 6 2,05 1,05<br />
12. Yakın davrandığım zaman düşmanca tepkilerle<br />
karşılaşıyorum ve önemsenmiyorum.<br />
80 14 1 1 4 1,35 0,89<br />
13. Yaptığım işler ve gösterdiğim çaba sürekli eleştiriliyor. 63 25 2 5 5 1,64 1,08<br />
14. Fikir ve görüşlerim dikkate alınmıyor. 55 29 5 4 7 1,79 1,16<br />
15. İyi geçinmediğim kişiler hoş olmayan şakalar yapıyor. 62 27 5 1 5 1,6 1,00<br />
16. Mantıksız görevler ya da imkansız hedefler veriliyor ya da<br />
48<br />
işin yetiştirilmesinin mümkün olmadığı teslim tarihi veriliyor.<br />
40 6 3 3 1,73 0,93<br />
17. Suçlama ve ithamlarda bulunuluyor. 75 19 3 0 3 1,37 0,81<br />
18. İşim aşırı derecede denetleniyor. 40 32 7 6 15 2,24 1,42<br />
19. Hakkım olan bazı şeyleri (ör. Hastalık izni, tatil hakkı, yol<br />
72<br />
harcırahı) talep etmemem için baskı yapıyor.<br />
17 4 3 4 1,5 1,00<br />
20. Aşırı alay ve sataşmalara konu oluyorum. 87 9 1 1 2 1,22 0,70<br />
21. Üstesinden gelemeyeceğim kadar iş yüklüyorlar. 59 29 5 6 1 1,61 0,9<br />
Tablo 2’de örgütsel bağlılık ölçeğindeki ifadelere çalışanların verdiği cevaplar<br />
görülmektedir. AC duygusal bağlılığı, CC devam bağlılığını ve NC normatif bağlılığı ifade<br />
etmektedir. Duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlık kriterlerinin aritmetik<br />
ortalaması sırası ile 3.9, 3.34 ve 4. 04 olarak hesaplanmıştır.<br />
Örgütsel bağlılık ifadelerine verilen cevaplara bakıldığından çalışanların en yüksek<br />
katıldıkları ifade (katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum) %90 ile “bu firma sayesinde ekmek<br />
parası kazanıyorum, karşılığında sadakat göstermeliyim” ifadesidir. İkinci olarak ise %88 ile<br />
“şirketin problemlerini sanki kendi problemlerimmiş gibi hissederim” ifadesidir. En düşük<br />
katılım ise %36 ile “eğer bu şirketten ayrılmaya karar verirsem, yaşamım büyük ölçüde<br />
bozulabilir” ve %44 ile “bu şirketten ayrılmamın getireceği önemli sonuçlardan biri uygun<br />
alternatiflerin azlığıdır” ifadelerinde olmuştur. Dolayısıyla alt boyutların ortalamalarını da<br />
dikkate alarak çalışanların kendilerini örgütle özleşleştirme ve kuruma karşı manevi<br />
mesuliyet hissetme eğilimlerinin kurumda mecburen çalışma duygularından daha yüksek<br />
olduğu ifade edilebilir. Genel olarak ise çalışanların örgütsel bağlılıkların yüksek olduğu<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 2: Örgütsel Bağlılık İfadelerine Katılım Düzeyleri İlgili Sıklık, Aritmetik<br />
Ortalamaları ve Standart Hata Değerleri<br />
İfadeler<br />
Sıklık<br />
Art. Std.<br />
1 2 3 4 5 ort. hata<br />
AC 1.Kariyerimin geri kalan bölümünü bu şirkette geçirmek<br />
beni mutlu eder.<br />
5 12 25 26 32 3,68 1,18<br />
AC 2.Şirketin problemlerini sanki kendi problemlerimmiş<br />
gibi hissederim.<br />
3 3 6 49 39 4,18 0,90<br />
AC 3.Bu şirkette kendimi “ailenin bir parçası” gibi<br />
hissediyorum.<br />
3 5 14 41 37 4,04 0,99<br />
AC 4.Bu şirkete duygusal olarak bağlandığımı<br />
hissediyorum.<br />
3 7 15 31 44 4,06 1,07<br />
AC 5.Bu şirketin benim için kişisel bir anlamı var. 3 11 14 31 41 3,96 1,12<br />
AC 6.Bu şirkete ait olduğuma dair güçlü bir his duyuyorum. 4 12 22 31 31 3,73 1,14<br />
CC 1.İstememe rağmen, bu şirketten hemen şimdi ayrılmak<br />
bana zor geliyor.<br />
7 10 21 34 28 3,66 1,19<br />
CC 2.Eğer bu şirketten ayrılmaya karar verirsem, yaşamım<br />
büyük ölçüde bozulabilir.<br />
14 28 22 22 14 2,94 1,27<br />
CC 3.Şu an işimde bulunmaya istek duyduğum kadar<br />
3<br />
gereklilik de duyuyorum.<br />
9 14 53 21 3,8 0,97<br />
327
328 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
CC 4.Bu şirketten ayrılmayı düşünmek için seçeneklerimin<br />
8<br />
çok az olduğunu düşünüyorum.<br />
20 20 31 21 3,37 1,24<br />
CC 5.Bu şirketten ayrılmamın getireceği önemli<br />
sonuçlardan biri uygun alternatiflerin azlığıdır.<br />
16 31 9 32 12 2,93 1,32<br />
CC 6.Başka bir şirket burada bana sunulan avantajları<br />
sağlamayabilir.<br />
9 19 23 27 22 3,34 1,26<br />
NC 1. Benim için avantajlı olsa da firmamdan şu anda<br />
2<br />
ayrılmanın doğru olmadığını hissediyorum.<br />
9 20 38 31 3,87 1,02<br />
NC 2. Bu firmaya sadakat göstermenin görevim olduğunu<br />
düşünüyorum.<br />
2 4 8 39 47 4,25 0,91<br />
NC 3. Bu firma sayesinde ekmek parası kazanıyorum,<br />
karşılığında sadakat göstermeliyim.<br />
1 2 7 39 51 4,37 0,78<br />
NC 4. Mevcut firmamdan ayrılıp birlikte çalıştığım insanları<br />
yarı yolda bırakmak istemem.<br />
2 4 9 41 44 4,21 0,91<br />
NC 5. Firmamdan şimdi ayrılsam kendimi suçlu hissederim. 5 14 20 33 28 3,65 1,17<br />
NC 6. Bu firma benim sadakatimi hak ediyor. 4 5 19 42 30 3,89 1,02<br />
Ana Hipotez:<br />
H0: Psikolojik şiddete maruz kalma sıklığı ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki<br />
yoktur.<br />
H1: Psikolojik şiddete maruz kalma sıklığı ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki<br />
vardır.<br />
Tablo 3: Psikolojik Şiddet Örgütsel Bağlılık İlişkisi<br />
Psikolojik şiddet Örgütsel Bağlılık<br />
Spearman Korelasyonu 1,000 -0,257(**)<br />
Psikolojik şiddet Sig. (2-tailed) . 0,010<br />
N 100 100<br />
** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).<br />
Tablo 3’deki korelasyon analizine göre, Spearman korelasyonu -0,257 ve ilişkinin anlam<br />
düzeyi 0.010 olarak bulunmuştur. 0.010 değeri 0,05 değerinden küçük (P0.05) olduğundan dolayı psikolojik şiddet ile duygusal<br />
bağlılık arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Dolayısıyla Ho hipotezi kabul edilmiştir.<br />
Psikolojik şiddet ve devam bağlılığı arasındaki Spearman korelasyonu -0,209 ve ilişkinin<br />
anlam düzeyi 0.037 olarak bulunmuştur. 0.037 değeri 0,05 değerinden küçük (P
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 329<br />
Psikolojik şiddetin duygusal bağlık ve devam bağlılığı ile olan ilişkisi kamu ve özel<br />
hastanelerde çalışan hemşireler üzerine yapılan bir araştırma (Tunçel, 2009:164) ile tutarlılık<br />
göstermektedir.<br />
Psikolojik<br />
şiddet<br />
Duygusal<br />
boyut<br />
Devam<br />
Boyutu<br />
Normatif<br />
Boyut<br />
Tablo 4 Psikolojik Şiddet Örgütsel Bağlılığın Boyutları ile İlişkisi<br />
PŞ DuB DeB NoB<br />
Spearman Korelasyonu 1,000 -0,182 -0,209(*) -0,205(*)<br />
Sig. (2-tailed) . ,070 ,037 ,041<br />
N 100 100 100 100<br />
Spearman Korelasyonu -,182 1,000 ,460(**) ,613(**)<br />
Sig. (2-tailed) ,070 . ,000 ,000<br />
N 100 100 100 100<br />
Spearman Korelasyonu -,209(*) ,460(**) 1,000 ,384(**)<br />
Sig. (2-tailed) ,037 ,000 . ,000<br />
N 100 100 100 100<br />
Spearman Korelasyonu -,205(*) ,613(**) ,384(**) 1,000<br />
Sig. (2-tailed) ,041 ,000 ,000 .<br />
N 100 100 100 100<br />
* Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).<br />
** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).<br />
Psikolojik şiddetin örgütsel bağlılığı ne ölçüde açıkladığını anlamak için yapılan regresyon<br />
analizi sonucunda aşağıdaki veriler elde edilmiştir. Modelin F değeri 0.001 bulunmuştur<br />
(P
330 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
- Psikolojik şiddet uygulanmaktadır. Ancak çalışanlar bunu çevrenin yanlış anlayacağı<br />
düşüncesinden dolayı ifade etmekten çekinmektedirler.<br />
Verilerin analizi sonucunda psikolojik şiddet ve örgütsel bağlılık arasında anlamlı ve negatif<br />
bir ilişki bulunmuştur. Ancak devam bağlılığı ve psikolojik şiddet arasında ise anlamlı bir<br />
ilişki bulunamamıştır. Örgütsel bağlılığın bileşenlerinden devam bağlılığı ve normatif<br />
bağlılık ile psikolojik şiddet arasında anlamlı ve negatif bir ilişki vardır. Yapılan regresyon<br />
analizi sonucunda psikolojik şiddetin örgütsel bağlılığın yaklaşık %9’luk kısmını açıkladığı<br />
görülmüştür. Çalışmanın sonucu psikolojik şiddet arttıkça örgütsel bağlılık azalmaktadır<br />
tezini desteklemektedir.<br />
Araştırma sonucunda elde edilen bulgular araştırmanın yapıldığı özel sektör kurumundaki<br />
büro sekreterlerini temsil etmektedir. Tüm büro sekreterlerini adına genellemek gerçekçi<br />
olmayacaktır. Araştırmada elde edilen bulgular daha önce yapılan bir kısım araştırmalarla<br />
tutarlılık göstermektedir. Ancak örgütsel bağlılık ve psikolojik şiddet ilişkisini inceleyen<br />
araştırmalar sınırlı olduğu gibi bu konuda büro sekreterleri üzerine yapılan çalışmalar yok<br />
denecek kadar azdır. Konuyla ilgili daha fazla ampirik çalışmalara gerek görülmektedir.<br />
Kaynaklar<br />
Allen, N. J. ve J. P. Mayer (1990), “The Measurement and Antecedents of Affective,<br />
Continuance and Normative Commitment to the Organization”, Journal of Occupational<br />
Psychology, 63:1-18.<br />
Atalay, İ. (2010), “Mobbing’in Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi“Kamu Sektöründen Bir<br />
Örnek”, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.<br />
Aydın, Ş. ve E. Özkul (2007), “İş Yerinde Yaşanan Psikolojik Şiddetin Yapısı ve Boyutları:<br />
4-5 Yıldızlı Otel İşletmeleri Örneği, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(2),<br />
169-186.<br />
Cemaloğlu, N. (2007a), “Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Yıldırma Arasındaki<br />
İlişki”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33, 77-87.<br />
Cemaloğlu, N. (2007b), “Örgütlerin Kaçınılmaz Sorunu: Yıldırma”, Bilig, 42, 111-126.<br />
Cooper, C. L., Hoel, H. ve B. Faragher (2004), “Bullying is Detrimental to Health, but all<br />
Bullying Behaviours are not Necessarily Equally Damaging”, British Journal of Guidance &<br />
Counselling, 32(3), 367-387.<br />
Çarıkçı, İ. H ve H. Yavuz (2009), “Çalışanlarda Mobbing (Psikolojik Siddet) Algısı: Sağlık<br />
Sektörü Çalışanları Üzerine Bir Araştırma”, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü Dergisi, 2(10), 47-62.<br />
Dilaver Tengilimoğlu, D., Akdemir Mansur, F. ve S. F. Dziegielewski (2010), “The Effect<br />
of the Mobbing on Organizational Commitment in the Hospital Setting: A Field Study”,<br />
Journal of Social Service Research, 36, 128-141.<br />
Dilek, H. (2005), “Liderlik Tarzlarının Ve Adalet Algısının; Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini<br />
Ve Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Üzerine Etkilerine Yönelik Bir Araştırma”,<br />
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Gebze.<br />
Dubin, R., Champoux, J. E. Ve L. W. Porter (1975), “Central Life Interests and<br />
Organizational Commitment of Blue-Collar and Clerical Workers” Administrative Science<br />
Quarterly, 20(September), 411-421.<br />
330
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 331<br />
Einarsen, S. (1999),"The Nature and Causes of Bullying at Work", International Journal of<br />
Manpower, 20(1), 16-27.<br />
Einarsen, S. (2000), “Harassment and Bullying At Work: A Review of The Scandinavian<br />
Approach”, Aggression and Violent Behavior, 5(4), 379–401.<br />
Ergun Özler, D., Giderler Atalay, C. ve M. Dil Şahin, (2008) “Mobbing’in Örgütsel Bağlılık<br />
Üzerine Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal<br />
Bilimler Dergisi, 22, 37-60.<br />
İlhan, Ü. (2010), “İşyerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Tarihsel Arka Planı ve Türk<br />
Hukuk Sisteminde Yeri”, Ege Akademik Bakış, 10(4), 1175-1186.<br />
Karakuş, H. (2011), “Hemşirelerde Kurum Ve Yönetimin Etkisine Bağlı Olarak Yaşanan<br />
Mobbing Davranışları”,Akademik Araştırmalar Ve Çalışmalar Dergisi, 3(5), 83-102.<br />
Karcıoğlu, F. ve Ü. H. Çelik (2012), “Mobbing (Yıldırma) ve Örgütsel Bağlılığa Etkisi”,<br />
Atatürk Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Dergisi, 26 (1), 59-75.<br />
Kaya, A. ve Y. Kaya (2007), “İşyerinde Yıldırmaya Yönelik Davranışlar: Sekreterler<br />
Üzerinde Bir Araştırma”, VI. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi 25-27 Ekim<br />
2007, Ankara, 360-372.<br />
Kul, M. (2010), “Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Beden Eğitimi Öğretmenlerinin<br />
Yıldırma (Mobbing) Yaşama Düzeyleri, Örgütsel Bağlılıkları ve İş Doyumu Arasındaki<br />
İlişki”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Leymann, H. ve A. Gustafsson (1996), “Mobbing at Work and the Development of Post-<br />
Traumatic Stress Disorders”, European Journal of Work and Organizational Psychology,<br />
5(2), 251-275.<br />
Leymann, H., “Introduction to the Concept of Mobbing” The Mobbing Encyclopedia,<br />
http://www.leymann.se/English/frame.html, Erişim tarihi: 10.07.2012.<br />
Matthiesen, S. B. ve S. Einarsen (2004), “Psychiatric Distress and Symptoms of PTSD<br />
among Victims of Bullying at Work”, British Journal of Guidance & Counselling, 32(3),<br />
335-356.<br />
Mayer, J. P., Allen, N. J. ve I. R. Gellatly (1990), “Affective and Continuance Commitment<br />
to the Organization: Evaluation of Measures and Analysis of Concurrent and Time-Lagged<br />
Relations”, Journal of Applied Psychology, 75(6): 710-720.<br />
Mayer, R. C. ve F. D. Schoorman (1992), “Predicting Participation and Production<br />
Outcomes through a Two-Dimensional Model of Organizational Commitment”, The<br />
Academy of Management Journal, 35(3): 671-684.<br />
Mikkelsen, E. M. ve S. Einarsen (2001), “Bullying in Danish Work-Life: Prevalence and<br />
Health Correlates”, European Journal of Work and Organizational Psychology, 10(4), 393-<br />
413.<br />
Mowday, R. T. (1998), “Reflection on the Study and Relevance of Organizational<br />
Commitment”, Human Resource Management, 8(4), 387-401.<br />
Okçu, V. (2011), “Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Öğretmenlerin Örgütsel<br />
Bağlılıkları ve Yıldırma Yaşama Düzeyleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi”,<br />
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri<br />
Anabilim Dalı, Ankara.<br />
331
332 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Randall, D. M. (1987), “Commitment and the Organization: the Organization Man<br />
Revisited”, The Academy of Management Review, 12(3), 460–471.<br />
Steer, M. R. (1977), “Antecedents and Outcomes of Organizational Commitment”,<br />
Administrative Sciences Quarterly, 22(1), 46-56.<br />
Tengilimoğlu, D. ve F. Akdemir Mansur (2008), “İşletmelerde Uygulanan Mobbingin<br />
(Psikolojik Şiddet) Örgütsel Bağlılığa Etkisi”, 7. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik<br />
Kongresi, 22-24 Ekim 2008, 199-213.<br />
Tınaz, P. (2006), “İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)”, Çalışma ve Toplum, 4, 13-28.<br />
Tunçel, Ö. (2009), Kişilik Ve Örgüt Kültürü Bağlamında Yıldırma Davranışının Örgütsel<br />
Bağlılık Üzerine Etkisi: Ampirik Bir Çalışma”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla.<br />
Ünüvar, T. G., (2006), “An Integrative Model Of Job Characteristics, Job Satisfaction,<br />
Organizational Commitment, and Organizational Citizenship Behavior”, Yayınlanmamış<br />
Doktora Tezi, The Graduate School Of Social Sciences Of Middle East Technical<br />
University, Ankara.<br />
Yıldız, G., Akbolat, M. ve O. Işık (2011), “Psikolojik Taciz ve Örgütsel Bağlılık: Sağlık<br />
Çalışanları Üzerine Bir Araştırma”, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Dergisi, 25, 113-141.<br />
Yüksel, M ve B. Tunçsiper, (2011), “The Relationship Between Mobbing and<br />
Organizational Commitment in Workplace”, International Review of Management and<br />
Marketing, 1(3), 54-64.<br />
Zapf, D. ve S. Einarsen (2001), “Bullying in the Workplace: Recent Trends in Research and<br />
Practice#An Introduction”, European Journal of Work and Organizational Psychology,<br />
10(4), 369-373.<br />
332
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 333<br />
ÖZEL VE KAMU HASTANELERİNDE ÇALIŞAN TIBBİ SEKRETERLERİN İŞ<br />
DOYUMU VE ÖRGÜTSEL GÜVEN DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASINA<br />
YÖNELİK BİR ALAN ÇALIŞMASI<br />
Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU 1<br />
Dilaver TENGİLİMOĞLU 2<br />
ÖZET<br />
Bu araştırmanın amacı, özellikle birbirinden farklı stratejilerle yönetilen özel ve kamu<br />
hastanelerinde çalışan farklı branşlardaki, farklı tecrübeye sahip tıbbi sekreterlerin, iş doyum<br />
düzeylerinin ve bağlı oldukları örgütlere karşı duydukları güven ya da güvensizlik<br />
düzeylerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma, Ankara’da faaliyet gösteren 4 özel ve 4 kamu<br />
hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, hastanelerin poliklinik, klinik, laboratuar, idari<br />
bilimler, yönetici sekreterliği ile diğer sekreterlik branşında çalışan 111 sekreter ile<br />
yürütülmüştür. Araştırma sonrasında elde edilen bulgulara göre, iş doyumu algısında<br />
cinsiyet, bulunduğu kurumda çalışma süresi ve medeni durum değişkenlerine göre<br />
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Kurum, yaş ve iş hayatında çalışma<br />
süresi değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür.<br />
Örgütsel güven algısında cinsiyet, bulunduğu kurumda çalışma süresi, çalışılan bölüm,<br />
eğitim durumu, mezun olunan eğitim alanı, çalışma statüsü ve medeni durum değişkenlerine<br />
göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Yaş ve iş hayatında çalışma süresi<br />
değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür. Ayrıca iş<br />
doyumu ve örgütsel güven arasında pozitif bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Tıbbi sekreter, İş Doyumu, Örgütsel Güven<br />
1. Giriş<br />
Son yıllarda Türkiye’de sağlık hizmeti veren özel ve kamu kurumlarının sayıları ve sağlık<br />
sektörü için harcanan ücretler giderek artmaktadır (TÜİK,2011:1). Bu kurumlar özellikle<br />
çalışma alanlarının önemine bakıldığında, diğer sektör alanlarına göre daha büyük önem<br />
taşımaktadır. Ayrıca sağlık hizmeti sunan örgütler, yapı ve işlev açısından da en karmaşık<br />
örgütler arasında yer almaktadır.<br />
Ülkemizde ve dünyada bu kadar önem arz eden sağlık örgütleri; yardımcı personelden,<br />
başhekime kadar çeşitlilik gösteren her düzeydeki personel; yaşam ve ölümle ilgili<br />
faaliyetlerle ilgilendikleri ve bunun sonucu ortaya çıkan özellikler açısından diğer<br />
örgütlerden oldukça farklıdırlar. Sağlık örgütlerinde çalışan diğer personel kadar tıbbi<br />
sekreterlerin görevleri de oldukça önemlidir. Hastanelerde; teşhis ve tedavi, hastanın<br />
izlenmesi ve gerekli malzeme temini gibi konularda yazışmaları yapmak gibi kritik görevleri<br />
yerine getirmektedirler. Ayrıca kurum – hasta – hekim arasındaki iletişim köprüsünü<br />
düzenleyen tıbbi sekreterlerin verimli bir şekilde çalışabilmesi için iş doyumlarının ve<br />
örgütsel güvenlerinin yüksek olması gerekmektedir.<br />
1 Gümüşhane Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />
2 Gazi Üniversitesi, Prof. Dr.<br />
333
334 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Örgütsel güven kavramının tanımını yapmadan önce, mesleki örgüt ve güven kavramlarının<br />
ayrı ayrı incelenmesi, “örgütsel güven” kavramın tamamının anlaşılması açısından büyük bir<br />
öneme sahiptir.<br />
Mesleki örgüt; ücretli emeğin hak ve çıkarlarını koruyup, geliştirmek için oluşturduğu<br />
örgütlere denmektedir. Mesleki örgütler çeşitli büyüklüklerde olur ve bir grup insanı<br />
gerektirir. Mesleki örgüt bir organizma gibidir. Mesleki örgütün yapısını oluşturan kısımlar<br />
arasında ilişkiler bulunmaktadır (Tengilimoğlu, 2003: 179).<br />
Güven kelime anlamı olarak, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğüne göre (2009); “korku,<br />
çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu<br />
ve buna benzer birçok tanım incelendiğinde araştırmacılar arasında varılan ortak fikir<br />
güvenin organizasyonel faaliyetlerin düzenlenmesinde ve takım çalışmasında, liderlik, hedef<br />
saptanması, performans yönetimi ve genelde de işbirlikçi davranışlarda önemli yeri<br />
olduğudur (Elangovan, 1998: 111).<br />
Güven, yararlanıldıkça artma eğiliminde olan bir kaynaktır. Güven bireylerde farklı inanç<br />
seviyelerinde yer almaktadır. Her ne kadar güven yönetim faaliyetlerinin belirli alanlarında<br />
kaybolabilse de, bir bütün olarak sistemin gerçek değerine karşı duyulan inanç<br />
kaybolmamaktadır. Bundan dolayı oldukça derin bir kaynaktır (Omarov, 2009:88).<br />
Mayer ve arkadaşları (1995) yöneticiye duyulan güveni, yöneticinin faaliyetlerinin önemli<br />
sonuçlar ortaya koyacağını düşünerek kişinin duyarlı davranması olarak tanımlamıştır.<br />
McAllister (1995) kişiler arasındaki güveni, bilişsel ve duygusal olmak üzere iki ayrı<br />
boyutta incelemiştir. Bilişsel güven, bir kişinin güvenilirliği, doğruluğu, dürüstlüğü ve<br />
bağlılığına ilişkin diğer kişilerin düşünsel modellerini ifade eder. Yöneticilerin karakteristik<br />
özelliklerininçalışanların tutum ve davranışları üzerindeki etkisi bilişsel güven için<br />
önemlidir. Duygusal güven ise, kişilere gösterilen özen ve ilgi sonucunda gelişen, duygusal<br />
bağınyansıttığı güçlü ve özel bir ilişkiyi anlatır (Arslantaş ve Dursun, 2008:128).<br />
Cook ve Wall (1980)’a göre örgütsel güven, çalışan tarafından algılanan örgütün<br />
güvenirliğidir. Örgütün çalışanın yararında, en azından zararına eylem gösteremeyeceğine<br />
yönelik güvenidir (Günaydın, 2001:72). Bireyler ve gruplar arasındaki güvenin örgütün<br />
uzun vadeli kârlılığı ve örgüt üyelerinin refahı için oldukça önemli bir bileşenidir (Cook ve<br />
Wall, 1980: 39). Örgütsel alanda güven çalışmaları, örgütsel denetim ve özellikle de fiyat ve<br />
otoriteye karşı alternatif bir mekanizma olarak ele alınmış ve işlem maliyeti gibi örgütsel<br />
ekonomi yaklaşımlarında geçen faydacı birey tartışmalarına yönetsel bir inanç ve felsefe<br />
duruşu sergilemiştir (Tüzün, 2006: 90).<br />
İlgili literatürler incelendiğinde örgütsel güveni etkileyen kavramların başında olan “iş<br />
doyumu” kavramına ait birçok tanıma rastlanmıştır. Hawthorne (1930), iş memnuniyeti ve iş<br />
performansı arasındaki ilişkiyi açıklarken, iş doyumuna ulaşmış çalışanları “Mutlu işçi,<br />
üreten işçidir” şeklinde tanımlamıştır. Yine aynı şekilde iş doyumuna ulaşmamış kişiyi ise<br />
“mutsuz işçi, üretken olmayan işçidir” şeklinde ifade etmiştir (Saari, 2004: 398). Hoppock<br />
(1935)’a göre iş doyumu “insanı ben işimden memnunum, demeye sevk eden psikolojik,<br />
fizyolojik ve çevresel faktörlerin kombinasyonu” dur (Tanner, 2007:). Gudanowski’ye<br />
(1995) göre iş doyumu kavramı; çalışanın işine veya işteki deneyimlerine dayanan mutlu ve<br />
olumlu ruh hali, sahip olduğu değerlere göre değişen işten duyduğu haz ve işine karşı<br />
tutumunun bir sonucudur (Bozkurt, 2008:18).<br />
İş doyumu iki ana unsura bağlıdır (Bingöl, 1995: 261). Bunlardan ilki bireyin yapısı,<br />
duyguları, düşünceleri ve istekleri ile içinde bulunduğu gereksinimler ve bunların şiddet<br />
dereceleridir. Bir diğer ifade ile fiziksel, ruhsal ve güvenlik gereksinimleri ile bunların<br />
öncelikleridir. İş doyumunu belirleyen ikinci unsur ise, iş koşullarıdır. İşin fiziksel ve ruhsal<br />
koşulları iş görenin beklentilerine ne ölçüde cevap verdiğidir. Bu karşılama ölçüsünün<br />
334
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 335<br />
büyüklüğü oranında, iş doyumu da yüksek olacaktır. Bir diğer ifadeyle, bireylerin işlerinden<br />
aldıkları doyum, geniş ölçüde iş ve onunla ilgili her şeyin gereksinimlerini ve isteklerini<br />
karşılama derecesine bağlıdır (Samadov, 2006:).<br />
Yöneticinin vaatleri ile uygulamaları arasında tutarlılık olduğunda çalışanlar hayal<br />
kırıklığına uğramamakta ve olumlu tavır sergilemektedirler. Yöneticinin vaatlerinin önem<br />
kazanabilmesi için uygulamalarını net bir biçimde ortaya koyması gerekmektedir.<br />
Uygulamaları vaatleri ile örtüşmüyorsa, yönetici ile çalışanlar arasında güvenin gelişmesi<br />
için uygun koşullar oluşmamakta ve yerine getirilmeyen vaatler olumsuz durum<br />
yaratmaktadır. Diğer birifade ile bu durum güven eksikliğine ve iş tatminsizliğine neden<br />
olmaktadır (Koç ve Yazıcıoğlu, 2011:46).<br />
Geçmişte yapılan bir takım çalışmalar çalışanların üzerinde örgütsel güven ve iş doyumu<br />
arasında bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur (Arnold, 2001: 315). Diğer yandan<br />
örgütsel güven ve iş doyumu arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik çalışmalar vardır.<br />
Ancak özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin iş doyumu ve örgütsel güven<br />
düzeylerinin karşılaştırılmasına yönelik spesifik bir çalışmaya rastlanmamıştır.<br />
2. YÖNTEM<br />
2.1. Araştırmanın Amacı<br />
Bu araştırmanın temel amacı, özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin iş<br />
doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasındaki farkın belirlenmesinin yanında, herhangi bir<br />
ilişkinin var olup olmadığını tespit etmektir. Ayrıca, bu fark veya ilişkinin durumu<br />
belirlendikten sonra araştırma sonuçlarına dayanılarak varsa iş doyumsuzluğunu ve örgütsel<br />
güvensizliği ortadan kaldırmak için neler yapılabileceğine dair öneriler getirmektir.<br />
2.2. Evren ve Örneklem<br />
Araştırmanın evrenini Ankara’da bulunan özel ve kamu hastaneleri oluşturmaktadır. Ankara<br />
genelinde faaliyet gösteren 45 tane resmi hastanede 389 kadrolu tıbbi sekreter<br />
bulunmaktadır. Buna karşın yine Ankara’da bulunan 29 tane özel hastanede tahminen 250<br />
sekreter görev yapmaktadır. Araştırmanın evrenini oluşturan bireylerin tümüne ulaşmanın<br />
zorluğundan dolayı, belirlenen bu evren üzerinden örneklem seçme yolu tercih edilmiştir.<br />
Araştırma rastgele örneklem seçimi yöntemi ile seçilen bu evren üzerinden 111 tıbbi<br />
sekreter üzerinde yürütülmüştür.<br />
2.3. Hipotezler<br />
Bu araştırmanın temel amacı doğrultusunda araştırmanın hipotezleri aşağıdaki gibidir:<br />
H1: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin iş doyumu ve örgütsel güven<br />
düzeyleri arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır, hipotezi kabul edilmiştir.<br />
H2: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin yaşlarına göre, iş doyumu ve<br />
örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır hipotezi reddedilmiştir<br />
H3: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin cinsiyet durumlarına göre, iş<br />
doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır, hipotezi kabul<br />
edilmiştir.<br />
H4: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin çalışma sürelerine (bulunduğu<br />
kurumda) göre, iş doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır,<br />
hipotezi kabul edilmiştir.<br />
335
336 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2.4. Veri Toplama Aracı<br />
Araştırma ile ilgili verilerin toplanmasında, konu ile ilgili daha önceden yayınlanmış yerli ve<br />
yabancı kaynaklara; kütüphaneden, internet ortamından, yayınlanmış; makale, tez ve<br />
kitaplardan yararlanılmıştır. Araştırmada kullanılan örgütsel güven ölçeği Daboval, Conish,<br />
Swindle ve Gasterin 1994 yılında hazırladığı güven envanterinin; iş doyumu ölçeği ise<br />
Minnesota İş Doyumu anketinin Pınar Zorlu Yücel (2006) tarafından geliştirilmiş şekliyle<br />
izin alınarak uygulanmıştır.<br />
Anket formu üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm katılımcıların demografik bilgilerine<br />
ilişkin on sorudan oluşurken, ikinci bölümde iş doyumunu belirlemeye yönelik 5’li Likert<br />
ölçeği ile hazırlanan 38 ifade, son bölümde ise örgütsel güven düzeyini belirlemeye yönelik<br />
5’li Likert ölçeği ile hazırlanan 43 ifade yer almaktadır.<br />
3. Bulgular<br />
Örneklemi oluşturan çalışanların kurum, yaş, cinsiyet, çalışma süresi ve eğitim durumlarına<br />
göre dağılımları Tablo – 1’de verilmiştir.<br />
Tablo – 1 Örneklem Profilinin Sayısal ve Yüzdesel Dağılımı<br />
Sektöre Göre Dağılımı Frekans %<br />
Özel 68<br />
61,3<br />
Kamu 43<br />
38,7<br />
TOPLAM 111 100,0<br />
Yaş Dağılımı Frekans %<br />
18 – 25 43<br />
38,7<br />
26 – 35<br />
36 – 45<br />
45 ve üstü<br />
54<br />
12<br />
2<br />
48,6<br />
10,8<br />
1,8<br />
TOPLAM 111 100,0<br />
Cinsiyet Dağılımı Frekans %<br />
Bayan 87<br />
78,4<br />
Erkek 24<br />
21,6<br />
TOPLAM 111 100,0<br />
Çalışma Süresi Dağılımı (İş Hayatı) Frekans %<br />
0 – 1 10<br />
9,0<br />
2 – 5<br />
6 – 10<br />
11 – 15<br />
16 – 20<br />
21 ve üzeri<br />
43<br />
32<br />
14<br />
9<br />
3<br />
38,7<br />
28,8<br />
12,6<br />
8,1<br />
2,7<br />
TOPLAM 111 100,0<br />
Bölüm Değişkeni Dağılımı Frekans %<br />
Poliklinik Sekreterliği 44<br />
39,6<br />
Klinik Sekreterliği<br />
Laboratuvar Sekreterliği<br />
İdari Sekreterlik<br />
Yönetici Sekreterliği<br />
Diğer<br />
21<br />
9<br />
27<br />
7<br />
3<br />
18,9<br />
8,1<br />
24,3<br />
6,3<br />
2,7<br />
TOPLAM 111 100,0<br />
Araştırmaya katılan örneklem grubunun %61,3’ü özel sektör çalışanı, %38,7’sinin ise kamu<br />
sektöründe çalıştığı görülmektedir. Yaş dağılımına göre 45 yaş ve üzeri çalışanların<br />
%1,8’lik payla en küçük grubu oluştururken, %48,6’lık bir payla 25 ve 36 yaş arası<br />
çalışanların en büyük grubu oluşturdukları gözlemlenmektedir.<br />
336
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 337<br />
Araştırma grubunun cinsiyet dağılımına bakıldığında ise %78,4’lük oranla en büyük grup<br />
bayanlardan oluşmaktadır. Diğer yandan çalışma süresi dağılımına bakıldığında %38,7’sinin<br />
2 – 5 yıl arası, %28,8’lik kısmının 6 – 10 yıl arası diğer yılların ise neredeyse ortak<br />
dağıldıkları dikkati çekmektedir. Son olarak bölüm değişkenlerine bakıldığında ankete<br />
katılan tıbbi sekreterlerin %39,6’sının poliklinik sekreteri olduğu, %24,3’ünün idari sekreter<br />
olduğu, %18,9’unun klinik sekreteri olduğu görülmüştür.<br />
Tablo 2’de araştırmaya katılan katılımcıların anket formunda yer alan, iş doyumunu<br />
belirlemeye yönelik ifadelere verdikleri cevapların dağılımları yer almaktadır.<br />
Tablo 2 - İş Doyumu Ölçeğinin Frekans Dağılımı ve Betimsel İstatistikleri<br />
Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
Katılmıyorum<br />
Kısmen<br />
katılıyorum<br />
Katılıyorum<br />
Kesinlikle<br />
Katılıyorum<br />
n % n % n % n % n % X S<br />
1.Kurumumda çalışmaktan memnunum. 11 9,9 11 9,9 36 32,4 33 29,7 20 18,0 3,36 1,182<br />
2.Arkadaşlarıma kurumumu çalışmak<br />
için öneririm.<br />
16 14,4 15 13,5 39 35,1 27 24,3 14 12,6 3,07 1,211<br />
3.İkinci bir şansım olsa yine bu kuruma<br />
başvururdum<br />
14 12,6 19 17,1 46 41,4 16 14,4 16 14,4 3,01 1,187<br />
4.Kendimi kurumun parçası olarak<br />
görüyorum.<br />
12 10,8 14 12,6 36 32,4 26 23,4 23 20,7 3,31 1,242<br />
5.Motivasyon seviyem yüksektir. 8 7,2 16 14,4 10 9,0 48 43,2 29 26,1 3,67 1,216<br />
6.Kurumumu sağlık sektöründeki diğer<br />
kurumlarla karşılaştırdığımda<br />
7 6,3 20 18,0 16 14,4 40 36,0 28 25,2 3,56 1,226<br />
performansını beğeniyorum.<br />
7.Kurumumdan ayrılmak aklımdan<br />
geçiyor.<br />
18 16,2 20 18,0 38 34,2 19 17,1 16 14,4 2,95 1,261<br />
8.Kendime yeni bir iş arıyorum. 19 17,1 30 27,0 33 29,7 16 14,4 13 11,7 2,77 1,235<br />
9.Kurumun açık, iyi tanımlanmış strateji<br />
ve hedefleri vardır.<br />
17 15,3 19 17,1 31 27,9 33 29,7 11 9,9 3,02 1,221<br />
10.Kurum, çalışanların katkı ve<br />
önerilerine değer verir.<br />
24 21,6 17 15,3 35 31,5 27 24,3 8 7,2 2,80 1,235<br />
11.Kurumda genelde bir işbirliği ve<br />
takım havası var.<br />
26 23,4 20 18,0 28 25,2 28 25,2 9 8,1 2,77 1,286<br />
12.Kurumun temel değerlerinden biri,<br />
hasta odaklı olmaktır.<br />
5 4,5 7 6,3 24 21,6 48 43,2 27 24,3 3,77 1,035<br />
13.Kurumum toplumda ve sektöründe<br />
prestijli bir yere sahiptir.<br />
8 7,2 3 2,7 26 23,4 49 44,1 25 22,5 3,72 1,072<br />
14.Çalıştığım yerin fiziksel<br />
koşullarından memnunum.<br />
28 25,2 16 14,4 26 23,4 22 19,8 19 17,1 2,89 1,429<br />
15.Çalıştığım yerdeki teknik ekipman<br />
işimi yapmam için yeterli.<br />
13 11,7 16 14,4 24 21,6 43 38,7 15 13,5 3,28 1,215<br />
16.İş arkadaşlarım ile iyi takım<br />
çalışması yaparım.<br />
11 9,9 8 7,2 17 15,3 44 39,6 31 27,9 3,68 1,236<br />
17.İş ortamımda genellikle iş birlikçi ve<br />
destekleyici bir hava mevcut.<br />
13 11,7 8 7,2 37 33,3 31 27,9 22 19,8 3,37 1,220<br />
18.İşimi seviyorum. 8 7,2 6 5,4 26 23,4 40 36,0 31 27,9 3,72 1,146<br />
19.Yaptığım işi ilgi çekici buluyorum. 12 10,8 17 15,3 38 34,2 25 22,5 19 17,1 3,20 1,212<br />
20.Yaptığım iş bana kişisel başarı hissi<br />
veriyor.<br />
7 6,3 7 6,3 21 18,9 40 36,0 36 32,4 3,82 1,146<br />
21.Yaptığım iş ile kurumuma önemli bir<br />
katkıda bulunduğumu hissediyorum.<br />
3 2,7 3 2,7 19 17,1 42 37,8 44 39,6 4,09 0,959<br />
22.İşim açık ve net bir şekilde<br />
tanımlanmış.<br />
11 9,9 8 7,2 15 13,5 48 43,2 29 26,1 3,68 1,221<br />
337
338 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
23.İşimi yapmam için gerekli bilgiye<br />
genelde ulaşıyorum.<br />
24.İşim toplumda bana saygın bir kişi<br />
olma şansı veriyor.<br />
25.İşim bana kendi kararlarımı<br />
uygulama serbestliği veriyor.<br />
26.İşim ile ilgili sunulan eğitim<br />
programları yeterli<br />
27.İş için gerekli olan yetkinlik ve<br />
yetenekleri geliştirmem için fırsat var.<br />
28.Yaratıcılık, çalıştığım ortamda takdir<br />
edilen bir özellik.<br />
29. Bu kurumda kendim için bir gelecek<br />
görüyorum.<br />
30.İşimle ilgili bir konuda soru sormaya<br />
ya da danışmaya gittiğimde üstüm bana<br />
vakit ayırıyor<br />
31.İyi bir iş yaptığım zaman üstüm bunu<br />
takdir eder.<br />
32.Üstüm çalışanlar arasında takım<br />
çalışmasını ve işbirliğini destekler.<br />
33.Üstüm bana kendi işimin lideri olma<br />
şansı verir.<br />
34.Üstüm çalışanları ile olan<br />
ilişkilerinde açık fikirlidir.<br />
35.Üstüme güvenebileceğimi<br />
hissediyorum.<br />
36.Üstüm, çalışanlarına adil ve eşit bir<br />
şekilde davranır.<br />
37.Üstüm benden ne beklediğini doğru<br />
bir şekilde aktarabiliyor.<br />
38.Üstüme, kendi beklentilerimi rahat<br />
bir şekilde aktarabiliyorum.<br />
38.Üstüme, kendi beklentilerimi rahat<br />
bir şekilde aktarabiliyorum.<br />
9 8,1 9 8,1 17 15,3 46 41,4 30 27,0 3,71 1,186<br />
7 6,3 8 7,2 33 29,7 32 28,8 31 27,9 3,65 1,149<br />
16 14,4 8 7,2 32 28,8 29 26,1 26 23,4 3,37 1,314<br />
30 27,0 14 12,6 26 23,4 29 26,1 12 10,8 2,81 1,372<br />
25 22,5 11 9,9 35 31,5 32 28,8 8 7,2 2,88 1,256<br />
22 19,8 23 20,7 24 21,6 34 30,6 8 7,2 2,85 1,259<br />
34 30,6 19 17,1 28 25,2 14 12,6 16 14,4 2,63 1,407<br />
16 14,4 14 12,6 23 20,7 31 27,9 27 24,3 3,35 1,359<br />
23 20,7 17 15,3 31 27,9 29 26,1 11 9,9 2,89 1,282<br />
19 17,1 11 9,9 19 17,1 42 37,8 20 18,0 3,30 1,346<br />
23 20,7 22 19,8 20 18,0 25 22,5 21 18,9 2,99 1,424<br />
17 15,3 20 18,0 24 21,6 32 28,8 18 16,2 3,13 1,315<br />
20 18,0 15 13,5 28 25,2 32 28,8 16 14,4 3,08 1,315<br />
21 18,9 21 18,9 26 23,4 28 25,2 15 13,5 2,95 1,324<br />
19 17,1 14 12,6 27 24,3 28 25,2 23 20,7 3,20 1,367<br />
18 16,2 10 9,0 20 18,0 35 31,5 28 25,2 3,41 1,384<br />
18 15,3 20 18,0 24 21,6 32 28,8 18 16,2 3,13 1,315<br />
Tablo 3’de araştırmaya katılan katılımcıların anket formunda yer alan, örgütsel güven<br />
düzeylerini belirlemeye yönelik ifadelere verdikleri cevapların dağılımları yer almaktadır.<br />
Tablo 3 - Örgütsel Güven Ölçeğinin Frekans Dağılımı ve İstatistikleri<br />
Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
Katılmıyorum<br />
Kısmen<br />
katılmıyorum<br />
Katılıyorum<br />
Kesinlikle<br />
katılıyorum<br />
Maddeler n % n % n % n % n % X S<br />
1.Üstüme bana verdiği sözleri<br />
12<br />
tutacağına dair güvenirim.<br />
10,8 17 15,3 28 25,2 35 31,5 19 17,1 3,29 1,231<br />
2.Üstüm işinde uzmandır. 10 9,0 12 10,8 25 22,5 36 32,4 28 25,2 3,54 1,234<br />
3.Üstümün benim yaptığım işi<br />
kontrol edebilecek bilgisi 7 6,3 14 12,6 24 21,6 39 35,1 27 24,3 3,59 1,171<br />
vardır.<br />
4.Üstümün uygun kararlar<br />
alabileceğine güvenirim.<br />
9 8,1 14 12,6 27 24,3 34 30,6 27 24,3 3,50 1,220<br />
5.Üstüm ekip ruhu yaratmayı<br />
12<br />
ve onu geliştirmeyi bilir.<br />
10,8 24 21,6 27 24,3 27 24,3 21 18,9 3,19 1,276<br />
6.Üstüm işimi yaparken 14 12,6 16 14,4 24 21,6 37 33,3 20 18,0 3,30 1,276<br />
338
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 339<br />
karşılaştığım sorunlara çözüm<br />
getirebilir.<br />
7.Bir hata yaptığımda üstüm<br />
yönetime karşı bana dayanak 18 16,2 10 9,0 39 35,1 21 18,9 23 20,7 3,19 1,318<br />
olacaktır.<br />
8.Bana karşı kullanmayacağını<br />
bildiğim için sorunlarımı 17 15,3 14 12,6 26 23,4 32 28,8 22 19,8 3,25 1,331<br />
üstüm ile tartışabilirim.<br />
9.Üstüm benim bulunmadığım<br />
ortamlarda ve başkalarının 13 11,7 17 15,3 28 25,2 33 29,7 20 18,0 3,27 1,257<br />
yanında beni eleştirmez.<br />
10.Üstüm benim çalışmalarımı<br />
kendi çalışmaları gibi 15 13,5 16 14,4 20 18,0 39 35,1 21 18,9 3,32 1,307<br />
göstermez.<br />
11.Üstüm bana dürüst<br />
11<br />
davranır.<br />
9,9 17 15,3 23 20,7 36 32,4 24 21,6 3,41 1,260<br />
12.Üstüm benden bilgi<br />
15<br />
saklamaz.<br />
13,5 21 18,9 19 17,1 33 29,7 23 20,7 3,25 1,345<br />
13.Üstüm karar vereceği<br />
zaman kararı ile ilgili bana da 15 13,5 26 23,4 13 11,7 34 30,6 23 20,7 3,22 1,371<br />
bilgi verir.<br />
14.Üstüme, kendisi ile<br />
paylaştığım bilgiyi başkasına<br />
15<br />
söylemeyeceği konusunda<br />
13,5 15 13,5 18 16,2 38 34,2 25 22,5 3,39 1,336<br />
güvenirim.<br />
15.Üstüm benim bakış açımı<br />
anlamaya çalışırken oldukça 11 9,9 14 12,6 33 29,7 26 23,4 27 24,3 3,40 1,260<br />
samimidir.<br />
16.Eğer üstüme problemlerimi<br />
anlatırsam bana iyi niyetli ve 11 9,9 16 14,4 26 23,4 35 31,5 23 20,7 3,39 1,244<br />
yapıcı yaklaşacağını bilirim.<br />
17.Üstüm gelişimim ile ilgili<br />
beklentilerini açıkça ifade 15 13,5 10 9,0 22 19,8 40 36,0 24 21,6 3,43 1,298<br />
eder.<br />
18.İşimin kalitesi ile ilgili<br />
olarak sürekli geri bildirim 14 12,6 11 9,9 27 24,3 35 31,5 24 21,6 3,40 1,281<br />
alırım.<br />
19.Kendisine ihtiyaç<br />
duyduğumda üstüm yardıma 7 6,3 15 13,5 35 31,5 32 28,8 22 19,8 3,42 1,141<br />
hazırdır.<br />
20.Üstüm ile hem fikir<br />
11<br />
olmama özgürlüğüm vardır.<br />
9,9 9 8,1 33 29,7 31 27,9 27 24,3 3,49 1,227<br />
21.Üstüm karar vereceği<br />
21<br />
zaman benim de fikrimi alır.<br />
18,9 15 13,5 40 36,0 30 27,0 5 4,5 2,85 1,154<br />
22.Üstüm beni sadece şirket<br />
hedeflerine ulaştırmak için bir<br />
20<br />
araç olara değil, bir insan<br />
18,0 5 4,5 38 34,2 35 31,5 13 11,7 3,14 1,242<br />
olarak görür.<br />
23.Bizim kurumumuzda<br />
insanlar duyulması hoş olmasa 17 15,3 13 11,7 28 25,2 37 33,3 16 14,4 3,20 1,271<br />
bile gerçekleri söylerler.<br />
24.Kurumun yöneticilerinin<br />
dürüst<br />
olduğunu 14 12,6 18 16,2 27 24,3 41 36,9 11 9,9 3,15 1,192<br />
düşünüyorum.<br />
25.Kurumun geleceğini<br />
18<br />
ilgilendiren doğru kararlar<br />
16,2 13 11,7 29 26,1 34 30,6 17 15,3 3,17 1,292<br />
339
340 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
almak için kurumun<br />
yöneticilerine güvenebilirim.<br />
26.Kurumun yöneticileri<br />
şirketin gelecekteki projeleri<br />
21<br />
ile ilgili bilgileri açıkça<br />
18,9 20 18,0 30 27,0 30 27,0 10 9,0 2,89 1,253<br />
paylaşırlar.<br />
27.Kurum yönetimi, insan<br />
kaynakları politikalarını 19 17,1 18 16,2 34 30,6 26 23,4 14 12,6 2,98 1,265<br />
hakkaniyetle yerine getirirler.<br />
28.Yönetim, kurum<br />
çalışanlarının tamamına güven 13 11,7 18 16,2 34 30,6 30 27,0 16 14,4 3,16 1,210<br />
duymaktadır.<br />
29.Çalışma saatleri ve<br />
iş programları bu iş<br />
yerinde çalışanlara hem<br />
işlerinin gereğini yerine 16 14,4 21 18,9 26 23,4 30 27,0 18 16,2 3,12 1,299<br />
getirebilme hem de ailelerine<br />
zaman ayırabilme olanağı<br />
tanır.<br />
30.Bu işyerindeki şirket<br />
politikaları çalışanların<br />
15<br />
boşlukta fikirlerini dikkate<br />
13,5 26 23,4 34 30,6 26 23,4 10 9,0 2,91 1,172<br />
alarak oluşturulur.<br />
31.Bu işyerindeki iletişim<br />
13<br />
kanalları her zaman açıktır.<br />
11,7 14 12,6 36 32,4 31 27,9 17 15,3 3,23 1,204<br />
32.Kurum politikaları ile ilgili<br />
öneri geliştirmekten ve<br />
11<br />
düşüncelerimi belirtmekten<br />
9,9 13 11,7 33 29,7 33 29,7 21 18,9 3,36 1,204<br />
çekinmeye gerek yoktur.<br />
33.Bu işyerinde her şey<br />
açıklıkla yürür, gizli saklı<br />
27<br />
uygulamalar yoktur.<br />
24,3 12 10,8 32 28,8 30 27,0 10 9,0 2,86 1,306<br />
34.Biliyorum ki işimde<br />
herhangi bir zorlukla<br />
10<br />
karşılaşsam iş arkadaşlarım<br />
9,0 5 4,5 16 14,4 47 42,3 33 29,7 3,79 1,184<br />
bana yardımcı olurlar.<br />
35.Bu iş yerindeki iş<br />
ilişkilerim olumlu, keyifli ve 11 9,9 5 4,5 22 19,8 38 34,2 35 31,5 3,73 1,235<br />
uyumludur.<br />
36.İş<br />
arkadaşlarım<br />
yapacaklarını söyledikleri şeyi<br />
11<br />
yapma<br />
konusunda<br />
9,9 5 4,5 26 23,4 33 29,7 36 32,4 3,70 1,248<br />
güvenilirdirler.<br />
37.İş arkadaşlarımın sahip<br />
10<br />
oldukları becerilere güvenirim.<br />
9,0 4 3,6 22 19,8 37 33,3 38 34,2 3,80 1,212<br />
38.İş arkadaşlarım genellikle<br />
9<br />
birbirleri ile iş birliği yaparlar.<br />
8,1 4 3,6 24 21,6 35 31,5 39 35,1 3,82 1,192<br />
39.İş<br />
arkadaşlarım<br />
gerektiğinde birbirlerine akıl 10 9,0 2 1,8 21 18,9 34 30,6 44 39,6 3,90 1,213<br />
danışırlar.<br />
40.İş arkadaşlarım ortak<br />
amaçlara ulaşmak için karşılık 11 9,9 5 4,5 17 15,3 35 31,5 43 38,7 3,85 1,266<br />
beklemeden yardımlaşırlar.<br />
41.İş arkadaşlarım ihtiyaçları<br />
olduğunda diğer iş 8 7,2 1 ,9 22 19,8 37 33,3 43 38,7 3,95 1,131<br />
arkadaşlarından yardım<br />
340
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 341<br />
istemeye çekinmezler.<br />
42.İş arkadaşlarım sahip<br />
oldukları iş ile ilgili bilgiyi<br />
paylaşmaktan çekinmezler.<br />
43.İş arkadaşlarım ekibin<br />
amaçlarına ulaşması için<br />
gerekirse kendi menfaatlerini<br />
arka planda bırakırlar.<br />
7 6,3 8 7,2 22 19,8 32 28,8 42 37,8 3,85 1,192<br />
19 17,1 8 7,2 24 21,6 20 18,0 40 36,0 3,49 1,470<br />
Örneklem grubuna uygulanan anketler analiz edilerek araştırmanın hipotezleri test<br />
edilmiştir.<br />
Tablo 4. İş doyumu ve örgütsel güven puanları arasındaki ilişki için Pearson<br />
Korelasyon katsayısı<br />
İş Doyumu Örgütsel güven<br />
İş Doyumu Pearson Korelasyon 1 ,845<br />
p ,000<br />
N 111 111<br />
Örgütsel güven Pearson Korelasyon ,845 1<br />
p ,000<br />
N 111 111<br />
Pearson korelasyon analizine göre ilişki değeri -1 ile +1 arasında değişecektir. Yukarıda elde<br />
edilen tabloya göre iş doyumu ile örgütsel güven arasındaki ilişki değeri “.845” ve p.05, örgütsel güven değişkenini<br />
açıklayan maddelere verilen yanıtlar ile katılımcıların yaş grupları Anova testi ile<br />
341
342 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
karşılaştırıldığında F=2,553, p>.05 olduğundan her iki puanda da yaş grupları değişkeni<br />
bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır.<br />
‣ Bu duruma göre H2:Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin yaşlarına<br />
göre, iş doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır hipotezi<br />
reddedilmiştir<br />
‣ Tablo 3.’de iş doyumu ve örgütsel güven puanlarının cinsiyet değişkeni bakımından<br />
incelenmesi için t testi yapılmıştır. Yapılan t testine göre iş doyumu değişkeni ile cinsiyet<br />
arasında t=-2,630, p
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 343<br />
‣ Bu duruma göre H4:Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin çalışma<br />
sürelerine (bulunduğu kurumda) göre, iş doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında<br />
anlamlı bir fark vardır, hipotezi kabul edilmiştir.<br />
4. Tartışma ve Sonuç<br />
Araştırmanın temel amacı tıbbi sekreterlerin çalıştıkları kurumdaki iş doyumları ve örgütsel<br />
güven düzeylerini belirlenmesi ve karşılaştırılması olduğu için t testi, F testi ve anova<br />
testleri sonucunda genellikle hipotezleri destekleyen sonuçlar elde edilmiştir. Diğer bir<br />
ifadeyle araştırmaya katılan tıbbi sekreterlerin verdiği cevaplara göre iş doyumu ve örgütsel<br />
güven arasındaki ilişki incelenmiş ve bu iki değişken arasında pozitif yönlü, yüksek bir ilişki<br />
olduğu görülmüştür.<br />
Ayrıca araştırma sonuçlarına göre, tıbbi sekterlerin iş doyumu; erkek sekreterlerde, 11 yıl ve<br />
üzeri çalışanlarda ve evli olanlarda yüksek olduğu belirlenmiştir. Çalışılan bölümde ise<br />
farklılık göstermektedir. Tıbbi sekreterlerin örgütsel güven düzeyleri; kamu sektöründe<br />
çalışanlarda, erkeklerde, 11 yıl ve üzeri çalışanlarda ve evli olanlarda yüksek olduğu;<br />
çalışılan bölümde ise farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.<br />
Sonuç olarak örgütsel güven düzeylerini artırmak için özel ve kamu sektöründe çalışan tıbbi<br />
sekreterlerin tecrübeleri ve çalışma verimliliği baz alınarak, adaletli bir maaş ve statü<br />
dağılımları yapılmalıdır. Her çalışan hak ettiği unvanı almalıdır. İş doyumunu arttırmak için<br />
özel sektörde çalışan tıbbi sekterlerin çalışma süreleri ve iş yükleri kamu sektöründe çalışan<br />
tıbbi sekreterlerin koşullarıyla eşit olmalıdır. Kamuda çalışan bir sekreter günde ortalama 8<br />
saat çalışırken, özel sektörde çalışan bir tıbbi sekreter günde yoğunluğa bağlı olarak 14 saat<br />
çalışmamalıdır. Bu eşitliğin sağlanması için devlet kurumlara gerekli denetlemeleri<br />
yapmalıdır.<br />
Tıbbi sekreterlerin genel olarak sıkıntılarını dile getirecek ve onların sorunlarıyla ilgilenecek<br />
dernekler, vakıflar ve sendikalar Türkiye’nin birçok yerinde kurulmalıdır. Kurulan bu<br />
kurumları da çalışanların bizzat kendilerinin yönetmeleri sıkıntıların dile getirilmesi ve<br />
çözüm önerilerinin sağlıklı olması için oldukça önem arz etmektedir.<br />
Lisans mezunları mezun oldukları alanlarıyla ilgili bölümlerde ve kendilerini alanlarında<br />
geliştirebilecekleri birimlerde çalıştırılmalıdır. İşsizlik kaygısı yüzünden alanları dışında<br />
çalıştırılmamalılar. Son olarak sekreterlik mesleği gelişime açık bir meslek dalı olmalı ve<br />
çalışma şartları (maaşlar, sosyal imkanlar vb.) olabildiğince geliştirilmeli.<br />
KAYNAKLAR<br />
Kitaplar<br />
(i) Tek Yazarlı Kitaplar<br />
Bingöl, D. (1995). Personel Yönetimi. İstanbul: Beta Yayınları.<br />
(ii) İki Yazarlı Kitaplar<br />
Tengilimoğlu, D., Çıtak, N. (2003). Yönetici ve Tıp Sekreterliği. Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />
(i) Kurumlar Tarafından Hazırlanan Rapor ve Eserler<br />
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), (2011), Rapor, TÜİK Yayınları, Ankara<br />
TDK (Türk Dil Kurumu) Sözlüğü (2009).[Erişim adresi]: http://tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx,<br />
[Erişim tarihi: 20.08.2009].<br />
(ii) Süreli Yayınlar<br />
343
344 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Arnold, K.A., Barling, J., Kelloway, E. K., (2001). Transformational leadership or the iron<br />
cage: which predicts trust, commitment and team efficacy? Leadership & Organizational<br />
Development, 22, 315-320. ss.<br />
Arslantaş, C.C., Dursun, M., (2008). Etik liderlik davranışının yöneticiye duyulan güven ve<br />
psikolojik güçlendirme üzerindeki etkisine etkileşim adaletinin dolaylı rolü. Anadolu<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8 (1), 111-128. ss.<br />
Bozkurt, Ö. ve Bozkurt, İ. (2008). İş Tatminini Etkileyen İşletme İçi Faktörlerin Eğitim<br />
Sektörü Açısından Değerlendirilmesine Yönelik Bir Alan Araştırması. Doğuş Üniversitesi<br />
Dergisi, 9(1): 1-18.<br />
Cook, J., Wall, T. (1980). New work attitude measure of trust, organizational commitment<br />
and personal need on-fulfilment. Journal of Occupational Psychology, 53: 39-52.<br />
Elangovan, A.R., Shapiro, D.L. (1998). Betrayal of Trust in Organizations. Academy of<br />
Management Review. 23(3).<br />
Koç, H. ve Yazıcıoğlu, İ., (2011). Yöneticiye Duyulan Güven ile İş Tatmini Arasındaki<br />
İlişki: Kamu ve Özel Sektör Karşılaştırılması. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 12 (1) 2011, 46-<br />
57.<br />
Saari, L., Judge, A. (2004) Employee Attitudes and Job Satisfaction. Human Resource<br />
Management. 43(4).<br />
(iii) Tezler<br />
Günaydın, S.C. (2001). İşletmelerde Örgütsel Adalet ve Örgütsel Güven Değişkenlerinin<br />
Politik Davranış Algısı ve İşbirliği Yapma Eğilimine Etkisini İnceleyen Bir Çalışma.<br />
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
İstanbul.<br />
Omarov, A. (2009). Örgütsel Güven ve İş Doyumu: Özel Bir Sektörde Uygulama. Yüksek<br />
Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir.<br />
Samadov, S. (2006). İş Doyumu ve Örgütsel Bağlılık: Özel Sektörde Bir Uygulama. Yüksek<br />
Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir.<br />
Tanner, B.M. (2007). An Analysis of the Relationships Among Job Satisfaction,<br />
Organizational Trust and Organizational Commitment in an Acute Care Hospital.<br />
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Saybrook Graduate School, San Francisco.<br />
Tüzün, İ.K. (2006). Örgütsel Güven, Örgütsel Kimlik ve Örgütsel Özdeşleşme İlişkisi;<br />
Uygulamalı Bir Çalışma. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, Ankara.<br />
344
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 345<br />
TIBBİ SEKRETERLERİN DOKTOR-HASTA İLETİŞİMİNE BAKIŞ AÇILARI<br />
(BURDUR DEVLET HASTANESİ ÖRNEĞİ)<br />
ÖZET<br />
Ramazan ERDEM 1<br />
Meral BEKTAŞ 2<br />
Pınar ERKAL 3<br />
Bu çalışma Burdur Devlet Hastanesinde görev yapan doktorların, hastalarıyla iletişim<br />
becerilerini tıbbi sekreterler aracılığıyla ölçmek amacıyla hazırlanmıştır.<br />
Çalışmaya 112 tıbbi tıbbi sekreter katılmış olup, bu sekreterlerin % 55,4’ü evli, % 46,6’sı<br />
bekârdır. Aynı zamanda sekreterlerin % 43,8’i ortaöğretim mezunu, % 46,4’ü ön lisans<br />
mezunu ve % 8,9’u lisans mezunudur.<br />
Ankete katılan doktorların % 35,7 ’si bayan, % 64,3’ü ise erkek doktorlardan oluşmaktadır.<br />
Çalışma sonucunda, doktorların hastalarıyla iletişim kurarken, hastalarına saygılı<br />
davrandıkları, onlara değer verdikleri iletişim engellerini ortadan kaldırarak iletişim süreci<br />
için demokratik bir ortam hazırladıkları ortaya çıkmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Doktor, hasta, tıbbi sekreter, iletişim becerisi.<br />
2. Giriş<br />
Hastaneler bazen, insanların hastalıklarına çare aradıkları ve bu yüzden de kendi<br />
hastalıklarının dışında başka hastalıkların önemsenmediği hasta ve hasta yakınları ile dolup<br />
taşan kurumlar haline gelmektedir. Hastalıklarını başkalarının duyacağı korkusuyla<br />
telaşlanan hastalara da, hastanelerde rastlamak mümkündür. Bu yüzden, hastanelerde çalışan<br />
personeller omuzlarında büyük bir yük taşımaktadırlar.<br />
Sosyal varlıklar olan insanlar birbirleriyle iletişim kurarken, kendilerini tam olarak ifade<br />
etmeye çalışıp karşı taraftan da anlaşılmayı beklerler. Duygu ve düşüncelerin semboller<br />
kullanılarak karşı tarafa aktarıldığı iletişim sürecinde, bazen bu semboller yanlış<br />
anlaşılmalara da sebep olabilmektedir. Birçok tanımı yapılan iletişimde kesişen nokta<br />
Arıcan’a (2005) göre anlamları ortak kılmaktır. Anlamların ortak kılınamadığı süreçlerde,<br />
iletişim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi de mümkün değildir. Sağlıklı iletişimin<br />
gerçekleşmediği durumlarda ise, insanların birbirini yanlış anlaması ya da hiç anlamaması<br />
sonucunda, bireyler arasında iletişim kopukları yaşanır.<br />
Bu çalışmada, sağlık hizmetlerinden yararlanmak amacıyla hastanelere koşan hastaların,<br />
dertlerini ve sıkıntılarını anlattıkları ve bunun sonucu olarak da bu dert ve sıkıntılarına<br />
çözüm bulacak doktorların hastalarıyla kurdukları iletişim becerileri ölçülmeye çalışılmıştır.<br />
Ölçme yönteminde hazırlanan anketler, ikinci bir göz olan tıbbi sekreterlere uygulanmış ve<br />
sekreterlerin bu anketleri objektif olarak doldurdukları gözlenmiştir.<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı, Doç. Dr.<br />
2 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
3 Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />
345
346 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
1.1. Sağlık Personeli<br />
Sağlık personeli, danışana karşı sorumluluğunu yerine getirebilmek için onu tanımak,<br />
sorunlarının neler olduğunu anlamak, çözüm yolları bulmasına yardım etmek durumunda<br />
olan kişidir. Bu görevini yerine getirirken sağlık personelinin elindeki en önemli araç<br />
kullandıkları iletişim yetenekleridir.<br />
1.1.1. Tıbbı Sekreter<br />
Tıbbi Sekreter, sağlık sektöründeki sekretarya hizmetlerini yürüten, tanı, teşhis ve<br />
tedavileri, aldığı terminoloji eğitimine uygun olarak kaydedip, arşivleyen, yazılı ve sözlü<br />
iletişim kurabilen, yönetime zaman ve emek tasarrufu sağlayan sağlık çalışanıdır<br />
(http://erkanyildirim.blogcu.com/2032093/- 11.03.2008). Bu sağlık çalışanları, aldıkları<br />
mesleki eğitimin gereği olarak hastanelerde doktor ile hastalar arasında iletişim kurarken bir<br />
köprü görevi görürler.<br />
1.1.1.1. Tıbbi Sekreterlik Mesleğini Seçecek Olanların Sahip Olması Gereken Kişilik<br />
Özellikleri<br />
(http://www.shmyo.hacettepe.edu.tr/tds/sek_ozellik.htm- 11.03.2008);<br />
‣ Güçlü görsel ve işitsel belleğe sahip olmalı,<br />
‣ Güvenilir, dedikodudan uzak, sır saklayan, iletişimde başarılı kişilik özelliklerine<br />
sahip olmalı,<br />
‣ Problem çözme gücüne sahip olmalı,<br />
‣ Masa başında çalışmayı sevmeli,<br />
‣ İnsanlarla birlikte uyumlu çalışabilmeli,<br />
‣ Başkalarına karşı dostça tutum sergileyebilmeli,<br />
‣ Düzenleme yeteneğine sahip olmalı,<br />
‣ İyi derecede okuma, yazma ve konuşma becerisine sahip olmalı,<br />
‣ Düzenli olmalı,<br />
‣ Anlaşılır bir el yazısına sahip olmalı,<br />
‣ Her zaman duygularını kontrol edebilmeli,<br />
‣ Her zaman bakımlı olmaya önem vermelidir.<br />
1.2. Doktor<br />
Doktor, insan sağlığının korunması için önlemler alan, hastalıklara tanı koyan, tıbbi ve<br />
cerrahi girişimlerde bulunarak hastalığın tedavisini sağlayan kişidir<br />
(http://www.milliyet.com.tr/2006-13.12.2009). Sağlık hizmetlerinden yararlanmak için<br />
hastanelere gelen hastalar, doktorlarla iletişim kurmadan önce tıbbi sekreterlerle iletişim<br />
kurarlar. Bu iletişim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi için öncelikle, tıbbi sekreterlere büyük<br />
görevler düşmektedir. Çünkü tıbbi sekreterler, hastalarla doktorlar arasında bir köprü görevi<br />
görürler. Bu köprü ne kadar sağlam inşa edilirse, doktor ve hastalar arasında kurulan iletişim<br />
o kadar sağlıklı işler.<br />
1.3. İletişim Kavramı ve Önemi<br />
İletişim, bilgi düşünce, tutum ve duyguların bir kişi veya grup tarafından diğer kişi veya<br />
gruplara uygun semboller kullanılarak aktarılması sürecidir. Etkileşimin olduğu her yerde<br />
iletişim ve iletişimin olduğu her yerde de etkileşim vardır. İnsanlar sürekli çevrelerinde<br />
346
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 347<br />
bulunan canlılarla iletişim ve etkileşimde bulunurlar. İletişimi başlatan kişi kendisini, duygu<br />
ve düşünce dünyasını, ilişkilerini, ilişkilerinin kendisindeki karşılığını açıklamak ve<br />
karşısındakine iletmek ister. Kişilerin anlatma eyleminin iletişim açısından amacı,<br />
anlaşılmaktır (Baltaş, 1998:19). Sadece kendilerini ifade edip, karşıdaki kişi tarafından<br />
anlaşılmak istemek, herkesin iletişim sürecinde istediği ve beklediği bir durumdur.<br />
1.3.1. İletişim Süreci<br />
Herhangi bir duygunun, düşüncenin insan zihninde oluşmasıyla iletişim süreci başlar. Çeşitli<br />
semboller kullanılarak karşı tarafa gönderilmesiyle bu süreç devam eder.<br />
İletişim sürecinin başlangıcında iletişimi başlatan kaynak veya diğer adıyla gönderici yer<br />
alır. Kaynak, mesaj üretimine katkıda bulunan kişi ya da grubu kapsar (Gökçe, 1997:52).<br />
Kaynağın iletişimi başlatabilmesi için karşı tarafa aktaracağı herhangi bir bilgi, duygu veya<br />
düşüncesinin bulunması gerekir. Karşı tarafa aktarılacak bu duygu ve düşüncelere mesaj ya<br />
da ileti denir.<br />
Kaynak öncelikle iletmek istediği mesajı kafasında şekillendirir, bu şekillere anlamlar<br />
yükler ve karşı tarafın anlayacağı bir duruma getirir. İletişim sürecinden bu işleme kodlama<br />
denir. Kodlanmış mesajlar artık hedefe gönderilmeye hazır hale gelmiştir. Mesajlar bir kanal<br />
aracılığıyla hedefe ulaştırılır. Kanal, kaynakla alıcı arasındaki mesajın aktarılmasını,<br />
iletilmesini sağlayan yoldur (Köknel, 1986:51). Mesajın kaynaktan hedefe ulaşmasını<br />
sağlayan ortam, yöntem ve tekniklere de kanal denir. Kanaldan geçen mesajları alıp,<br />
yorumlayan ve bunlara sözlü ya da sözsüz tepkide bulunan birey ya da gruplara hedef (alıcı)<br />
denir (Mısırlı, 2003:3).<br />
Kaynaktan gelen bu mesaj hedefe ulaştığında, nasıl ki kaynak bunlara bir anlam yükleyip<br />
gönderiyorsa, hedefinde bu mesajı algılayıp yani filtreleyip kodunu açması, anlamlandırması<br />
gerekir. Bu anlamlandırma sürecine kod açma denir. Sağlıklı bir iletişim kurulabilmesi için<br />
kaynağın göndermiş olduğu mesajın hedef tarafından da aynı şekilde anlamlandırılması<br />
gerekir.<br />
Hedef mesajı algılayıp yorumladıktan sonra kaynağa doğru bir tepkide bulunur. Bu tepki<br />
sayesinde kaynak gönderdiği mesajın doğru anlaşılıp anlaşılmadığını öğrenir. Bu sürece geri<br />
besleme, geri bildirim ya da feed-back denir. İletişimdeki geri bildirimin kalitesi, iletişimin<br />
hem devamını, hem de yönünü belirler. Geribildirim alıcı kişinin kaynak kişi karşısındaki<br />
konumunu açıklığa kavuşturur (Batlaş, 1998:32).<br />
Doktor hasta iletişiminde iletişimi, doktorların başlatarak, hastalarına buyurun, hoş geldiniz,<br />
sıkıntınız neydi… gibi cümleler kurarak, hastalarını iletişim sürecine aktif olarak dahil<br />
etmeleri gerekir. İyi bir doktor hasta iletişimi, tıbbi tanın konması kadar önemlidir.<br />
Hastaların büyük umutlarla başvurduğu doktorla aralarındaki ilişkinin kabusa dönüşmemesi<br />
için özellikle doktorların iletişim becerilerinin iyi olması gerekir.<br />
Yalnız unutulmaması gereken temel nokta, bir tarafta bir sorunu olup da hastanelere koşan<br />
hastalar diğer taraftan da stresli bir ortamda çalışan doktorların yer aldığıdır.<br />
1.4. Hasta ve Hasta Hakları<br />
Hasta hakları yönetmeliğinde hasta; sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacı olan kimse<br />
olarak tanımlanmıştır.<br />
Hasta hakları, hasta ile sağlık çalışanları arasında bireysel ve toplumsal düzeyde ortaya<br />
çıkan, sağlık çalışanlarının hastaya ve hastanın sağlık çalışanlarına karşı görev ve<br />
sorumlulukları olan, daha iyi sağlık ortamı için hasta ve sağlık çalışanlarının birlikte sahip<br />
çıkması gereken hakların toplamıdır (Atken, 2008:11).<br />
347
348 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Resmi gazetede, 01.08.1998 tarih ve 23420 sayılı olarak hasta hakları yönetmeliği<br />
yayınlanmıştır. Bu yönetmelik, "hasta hakları"nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti<br />
verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti<br />
verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "hasta hakları"ndan<br />
faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma<br />
yollarını fiilen kullanabilmesine dair usul ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır<br />
(http://www.saglik.gov.tr- 14.12.2009).<br />
Hasta hakları, sağlık hizmetinin satın alınması ve tüketilmesi sürecinde insan haklarının ve<br />
değerlerinin sağlık hizmetlerine uygulanmasını içerir. Dayanağını da insan haklarıyla ilgili<br />
temel belgelerden almaktadır. Bir başka deyişle insan olarak saygı görme, kendi yaşamını<br />
belirleme, güvenli bir yaşam sürdürme, özel yaşama saygı gösterme gibi ilkeler ile birlikte;<br />
yeterli sağlık bakımı ile sağlığın korunması ve mümkün olan en yüksek sağlık düzeyine<br />
ulaşma, hasta haklarının da temelini oluşturmaktadır (Bardak ve Tengilimoğlu, 1998:221).<br />
Hastanelerde hasta haklarının daha iyi olarak yürütülebilmesi için birimler kurulmakta ve bu<br />
birimler için çeşitli komisyonlar oluşturulmaktadır. Bu birimlerde görev yapan kişiler<br />
hastaların şikâyetlerini alarak ilgili yerlere ulaştırmaktadırlar.<br />
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 5. Maddesi uyarınca, sağlık hizmetlerinin sunulmasında<br />
aşağıda belirtilen ilkelere uyulmak zorundadır (Hasta Hakları Yönetmeliği, Sayı: 23420).<br />
a) Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan<br />
hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur.<br />
b) Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve<br />
hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek,<br />
hastaya insanca muamelede bulunulur.<br />
c) Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi<br />
düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate<br />
alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.<br />
d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut<br />
bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.<br />
e) Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.<br />
f) Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve<br />
aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.<br />
1.5. Hastane Yönetimi<br />
Hastane yönetimi, hastanelerin karmaşık bir örgüt yapısına sahip olması nedeniyle diğer<br />
örgütlerin yönetiminden farklılıklar göstermektedir. Hastane yönetimi, tıbbi yönetim ve<br />
genel yönetim olmak üzere iki alt işleve ayrılmaktadır. Tıbbi yönetim bölümü, hasta bakım<br />
ve tedavi hizmetlerini sunan servis ve polikliniklerin yönetimi ile hemşirelik ve tıbbi<br />
personel yönetimini kapsamaktadır. Genel Yönetim ise diğer organizasyonlardaki yönetim<br />
işlevlerinin yanı sıra büro yönetimi, mali yönetim, personel yönetimi ve hasta bakımına<br />
yardımcı olan diyet, yiyecek-içecek, ev idaresi, arşiv, çamaşırhane gibi destek hizmet<br />
birimlerinden oluşmaktadır (Menderes, 1995: 63).<br />
1.6. Araştırmanın Amaç ve Önemi<br />
Bu araştırmanın amacı, Burdur Devlet Hastanesinde görev yapan doktorların hastalarıyla<br />
nasıl iletişim kurduklarını, ikinci bir kişi olan tıbbi sekreterler gözüyle ölçmeye çalışmaktır.<br />
348
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 349<br />
1.7. Araştırma Yöntem ve Teknikleri<br />
Araştırmada literatür taraması ve anket yöntemi kullanılmıştır. Anket verileri SPSS 15.0<br />
programıyla analiz edilmiş ve sonuçları yorumlanmıştır. Anketler Karagöz ve<br />
Kösterelioğlu’nun 2008 yılında yapmış oldukları “İletişim becerileri değerlendirme<br />
ölçeğinin faktör analizi metodu ile geliştirilmesi” konulu çalışmalarından yararlanılarak<br />
hazırlanmıştır. Anketin birinci kısmı demografik değişkenlerden oluşmaktadır. İkinci bölüm,<br />
doktorların iletişim becerilerini değerlendirmek oluşturulan önermelerden oluşmaktadır.<br />
İletişim becerilerine ilişkin anket 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmıştır. (5 Kesinlikle<br />
Katılıyorum………….. 1 Kesinlikle Katılmıyorum)<br />
Araştırmanın hipotezleri;<br />
H1: Doktorların cinsiyeti ve hastaları ile iletişim becerileri arasında bir fark yoktur.<br />
H 1.a : Doktorların cinsiyeti ve saygı faktörü arasında fark yoktur.<br />
H 1.b : Doktorların cinsiyeti ve demokratik tutum faktörü arasında fark yoktur.<br />
H 1.c : Doktorların cinsiyeti ve engeller faktörü arasında bir fark yoktur.<br />
H 1.d : Doktorların cinsiyeti ve değer verme faktörü arasında bir fark yoktur.<br />
H2: Tıbbi sekreterlerin demografik özellikleri ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış<br />
açıları arasında fark yoktur.<br />
H 2.a: Tıbbi sekreterlerin medeni durumu ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları<br />
arasında fark yoktur.<br />
H 2.b: Tıbbi sekreterlerin eğitim durumu ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları<br />
arasında fark yoktur.<br />
H 2.c: Tıbbi sekreterlerin yaşı ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları arasında fark<br />
yoktur.<br />
H 2.d: Tıbbi sekreterlerin kurumdaki hizmet süreleri ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış<br />
açıları arasında fark yoktur.<br />
1.8. Araştırmanın Evren ve Örneklem Alanı<br />
Araştırmanın evrenini Burdur Devlet Hastanesinde görev yapan tıbbi sekreterler<br />
oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır. 112 anket analize dahil<br />
edilmiştir.<br />
1.9. Araştırma Bulguları ve İstatistik Analizler<br />
Araştırmada tıbbi sekreterler gözüyle, doktorların hastalarıyla ilgili iletişim becerileri<br />
ölçülmeye çalışılırken, elde edilen analiz sonuçları tablolar halinde aşağıda sunulmuştur.<br />
Tablo 1’de araştırmaya katılan doktorların cinsiyet dağılımları yer almaktadır.<br />
Tablo 1: Araştırmaya Katılan Doktorların Cinsiyet Dağılımları<br />
Cinsiyet N %<br />
Bayan 40 35,7<br />
Erkek 72 64,3<br />
Toplam 112 100<br />
Araştırmaya katılan doktorların % 34,1’i bayan, % 65,9’u erkek doktorlardan oluşmaktadır.<br />
Tablo 2’de araştırmaya katılan sekreterlere ilişkin demografik bilgiler yer almaktadır.<br />
Tablo 2: Tıbbi Sekreterlere İlişkin Demografik Bilgiler<br />
MEDENİ DURUM<br />
N %<br />
Evli 62 55,4<br />
Bekâr 50 46,6<br />
349
350 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
EĞİTİM DURUMU<br />
Ortaöğretim 49 43,8<br />
Önlisans 52 46,4<br />
Lisans 10 8,9<br />
YAŞ<br />
19–25 44 39,4<br />
26–32 50 44,6<br />
33+ 18 16,0<br />
KURUMDAKİ HİZMET SÜRESİ<br />
1–5 86 76,8<br />
6–10 17 15,2<br />
11+ 9 0,8<br />
TOPLAM 112 100<br />
Araştırmaya katılan tıbbi sekreterlerin % 55,4’ü evli, % 46,6’sı ön lisans mezunu, % 44,6’sı<br />
26–32 yaş grubu arasında ve % 76,8’inin ise kurumdaki hizmet süresi 1–5 yıl arasındadır.<br />
1.9.1. Faktör Analizleri<br />
KMO ve Bartlett testi uygulanarak anket sorularının faktör analizi için uygun olup olmadığı<br />
araştırılmıştır. Tablo 2’de KMO ve Bartlett testine ilişkin sonuçlar yer almaktadır.<br />
Tablo 3: KMO and Bartlett's Test<br />
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. ,821<br />
Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 952,038<br />
df 153<br />
Sig. ,000<br />
Yapılan analiz sonucunda, KMO değeri 0,50’den büyük olduğu için (0,821) ve Barlett Sig.<br />
Değeri 0,050’den küçük (0,00) olduğu için bu soru grubu faktör analizine uygun çıkmıştır.<br />
Araştırmada demografik değişkenler dışında 25 soru yer almaktadır. Ancak yapılan faktör<br />
analizleri sonucunda, 7 soru analizden çıkarılmış ve soru sayısı 18’e indirilerek analizler<br />
tekrar yapılmıştır.<br />
Faktör analizleri sonucunda araştırma altı faktör altında toplanmıştır. Ancak iki faktörün<br />
güvenilirlik analizleri düşük çıktığı için araştırmadan çıkarılmış ve dört faktör analize dahil<br />
edilmiştir.<br />
Kalaycı’ya göre (2008:405), Cronbach's Alpha katsayısının 0,60≤α0,80 arasında olması<br />
ölçeğin oldukça güvenilir olduğunu gösterir.<br />
Elde edilen verilere göre dört faktöre ait ortalama Cronbach's Alpha değeri 0, 755 çıkmıştır<br />
ve ölçeğin oldukça güvenilir olduğu tespit edilmiştir.<br />
Ölçeğe ait faktörlerin yükleri, kümülatif varyansları ve güvenirlik analizleri aşağıdaki<br />
tablolarda gösterilmektedir.<br />
Tablo 4: 1. Faktöre İlişkin Önermeler<br />
FAKTÖR 1-SAYGI<br />
Faktör % Kümülatif<br />
Yükleri Varyans<br />
Hastalara hastalıkları ile ilgili bilgi verirken<br />
ses tonunu iyi ayarlar.<br />
,688<br />
Hastalara saygı duyduğunu hissettirir. ,755<br />
Konuşurken jest ve mimiklerini doğru<br />
kullanır.<br />
,795<br />
Cronbach'<br />
s Alpha<br />
25,022 ,898<br />
350
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 351<br />
Hastaları dinlerken oldukça sabırlıdır. ,796<br />
Konuşma esnasında hastalarıyla göz teması<br />
kurar.<br />
,733<br />
Hastaları, günaydın, hoş geldiniz<br />
ifadeleriyle karşılar.<br />
,713<br />
Hastaların rahatlıkla düşüncelerini ifade<br />
edebilecekleri bir ortam hazırlar.<br />
,738<br />
Hastaları uyarırken onları kırmadan uyarır. ,765<br />
Faktör 1’in güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,898’dir.<br />
Tablo 5: 2. Faktör İlişkin Önermeler<br />
FAKTÖR 2- DEMOKRATİK TUTUM<br />
Faktör % Kümülatif<br />
Yükleri Varyans<br />
Hastaların sorularının hepsine cevap<br />
vermeye çalışır.<br />
,781<br />
Hastaların sıkıntılarını anlatabilmeleri için,<br />
yeteri kadar zaman tanır.<br />
,748<br />
Hastaların rahatlıkla soru sorabileceği bir<br />
ortam hazırlar.<br />
,612<br />
13,872 ,789<br />
Faktör 2’in güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,798’dir.<br />
Cronbach's<br />
Alpha<br />
Tablo 6: 3. Faktör İlişkin Önermeler<br />
FAKTÖR 3- ENGELLER<br />
Faktör % Kümülatif Cronbach's<br />
Yükleri Varyans Alpha<br />
Hastalara soru sorma fırsatı vermez. ,763<br />
Hastalara emir vererek konuşur. ,699<br />
Bazı hastalara ayrıcalıklı davranır. ,698 11,605 ,678<br />
Hastalara isimleri dışında hitaplar kullanır. ,615<br />
Faktör 3’ün güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,678’dir.<br />
Tablo 7: 4. Faktör İlişkin Önermeler<br />
FAKTÖR 4- DEĞER VERME<br />
Faktör % Kümülatif Cronbach's<br />
Yükleri Varyans Alpha<br />
Hastalarını onayladığını dile getirir ,765<br />
Hastaların anlamadığı terimleri açıklar ,700<br />
Hastaların geribildirimlerini dikkate alır ,663 11,265 ,678<br />
Faktör 4’ün güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,678’dir.<br />
Dört faktör, toplam varyansın % 62,777’sini açıklamaktadır.<br />
H 1 : Doktorların cinsiyeti ve hastaları ile iletişim becerileri arasında bir fark yoktur. H 1<br />
hipotezi kabul edilmiştir (t=,864 p>0,05). H 1 hipotezine ait alt hipotezlerin sonuçları Tablo<br />
8’de görülmektedir.<br />
Tablo 8: Doktorların Cinsiyetleri ile Faktör Yükleri Arasındaki Independent Sample t<br />
Test Sonuçları<br />
Doktorların Cinsiyetleri ve Faktör Yükleri Arasındaki İlişki t Sig<br />
CİNSİYET<br />
F1- SAYGI ,286 ,594<br />
F2- DEMOKRATİK TUTUM 1,626 ,205<br />
F3- ENGELLER ,007 ,934<br />
F4- DEĞER VERME 1,341 ,249<br />
İLETİŞİM BECERİLERİ ÖLÇEĞİ ,864 ,323<br />
351
352 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
P0,05).<br />
H 2.b: Tıbbi sekreterlerin eğitim durumu ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları<br />
arasında fark yoktur. H 2b hipotezi kabul edilmiştir (F=,011 p>0,05).<br />
H 2.c: Tıbbi sekreterlerin yaşı ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları arasında fark<br />
yoktur. H 2c hipotezi kabul edilmiştir (F=,120 p>0,05).<br />
H 2.d: Tıbbi sekreterlerin kurumdaki hizmet süreleri ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış<br />
açıları arasında fark yoktur. H 2d hipotezi kabul edilmiştir (F=,864 p>0,05).<br />
Sonuç<br />
İletişim, her zaman her yerde iyi, kötü, olumlu veya olumsuz olarak gerçekleşebilen bir<br />
süreçtir. İletişim sürecinin kalitesini, kaynak ile alıcının iletişim sürecindeki davranışları<br />
belirler. Özellikle stresli iş hayatında etkili iletişim, olumsuz duyguları ortadan kaldırarak<br />
olumlu duygu ve düşünceleri beraberinde getirir. Hastanelerde hastane personeli, hasta ve<br />
hasta yakınlarının oluşturduğu üçgende sık sık yaşanan iletişim problemleri, hasta ve hasta<br />
yakınlarının psikolojik durumlarının yanında, ortamdan da kaynaklanabilmektedir. Yanlış<br />
anlaşılmalar, insanların birbirlerini tam olarak dinlememeleri sonucu oluşan aksaklıklar<br />
çoğu zaman olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir. Hastane personeli, hasta ve<br />
hasta yakınlarının birbirlerinden çeşitli beklentileri vardır. Bu beklentilerinin başında,<br />
hoşgörü, anlayış, saygı, yapılan işinin önemsenmesi, söylenenlerin titizlikle dinlenmesi,<br />
problemin önce problemin kaynağındaki bireylerle halledilmesi vb.’leri gelmektedir.<br />
Bilgel’den aktaran Uludağ (2011:38) Hipokrat’ tan bu yana hasta hekim iletişiminin<br />
önemine değinerek hekimliğin en temel ilkesinin “Önce zarar verme” olduğunu belirtmiştir.<br />
Doktorun hastasına zarar vermemesi için öncelikle doktor-hasta arasında iyi bir iletişim<br />
sürecinin olması gerekir. Doktorun hastalarına yardım etme isteği, bilgisini pratiğe dökme<br />
arzusu, tıbbi becerisini ispatlama çabası ve maharetli ellerini sergilemek istemesi, hastayla<br />
iyi bir iletişimden sonra gelmelidir.<br />
Araştırma sonuçlarına göre tıbbi sekreterlerin bakış açısıyla doktorlar hastalarıyla iletişim<br />
kurarken çeşitli noktalara çok önem verdikleri görülmektedir. Bunlar genel olarak<br />
doktorların;<br />
Hastaların rahatlıkla soru sorabileceği bir ortam hazırladıkları, hastaların sıkıntılarını<br />
anlatabilmeleri için, yeteri kadar zaman tanıdıkları, hastaları uyarırken onları kırmadan<br />
uyardıkları, hastaların düşüncelerine önem verdiğini, hastalara hissettirdikleri, konuşurken<br />
jest ve mimiklerini doğru kullandıkları, hastaları dinlerken oldukça sabırlı oldukları,<br />
hastaların rahatlıkla düşüncelerini ifade edebilecekleri bir ortam hazırladıkları, konuşma<br />
esnasında hastalarıyla göz teması kurdukları, hastaları, günaydın, hoş geldiniz ifadeleriyle<br />
352
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 353<br />
karşıladıkları, hastalarla iletişimi aksatacak engelleri ortadan kaldırdıkları yapılan<br />
araştırmanın en önemli sonuçlarındandır.<br />
Ayrıca doktorların; hastalara saygı duyduklarını hissettirdikleri, hastalara hastalıkları ile<br />
ilgili bilgi verirken ses tonlarını iyi ayarladıkları ve hastaların geribildirimlerini dikkate<br />
aldıkları görülmüştür.<br />
Özverili olarak görevlerini yerine getiren doktorların, bu görevlerini yerine getirirken aynı<br />
zamanda empati kurarak kendilerini anlaması gereken hasta ve hasta yakınlarına ihtiyaçları<br />
vardır.<br />
Kaynaklar<br />
Akten R., (2001), Hastanın Adı Var, “Hasta-Sağlık Çalışanı İletişiminde Farklı Bir Boyut”,<br />
Kariyer Matbaacılık, Antalya.<br />
Arican K, (2005) İlköğretim Okullarında Sınıf İçi İletişimde Rol Oynayan Öğretmen<br />
Davranışları, Bolu: Aibü Yüksek Lisans Tezi.<br />
Baltaş Z., Ve Baltaş A., (1998). Beden Dili, Remzi Kitabevi, 19. Basım, İstanbul.<br />
Bardak Ü. Ve Tengilimoğlu D., (1998), “Sağlık Alanında İnsan Hakları Ve Etik”,<br />
H.Ü.İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt 16, Sayı 1-2.<br />
Gökçe O.(1997), İletişim Bilimine Giriş, Turhan Kitabevi, Ankara.<br />
Kalayci Ş. (2008), Spss Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayın<br />
Dağıtım Ltd. Şti., Ankara.<br />
Karagöz Y. Ve Kösterelioğlu İ, (2008), İletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeğinin Faktör<br />
Analizi Metodu İle Geliştirilmesi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı,<br />
21.<br />
Köknel Ö., (1986), İnsanı Anlamak, Altın Kitaplar, İstanbul.<br />
Menderes M., (1995), “Genel Sistem Kuramı Ve Sağlık Sistemi, Hastane Sistemi Ve Hasta<br />
Bakım Alt Sistemi”, Hastane İşletmeciliği (Seçme Yazılar), (Editör: Hikmet Seçim),<br />
Anadolu Üniversitesi Yayın No: 845, Açık Öğretim Fakültesi Yayın No: 449, Eskişehir,<br />
Ss.43–73.<br />
Misirli İ., (2003), Genel İletişim, Detay Yayıncılık, Ankara.<br />
Onal G., (1997), Halkla İlişkiler, Türkmen Kitapevi, İstanbul.<br />
Hasta Hakları Yönetmeliği (1998), Sayı: 23420<br />
Uludağ A. (2011), Doktor Hasta İletişimi Açısından Hastanelerde Hekim Seçme<br />
Uygulaması: Karşılaştırmalı Bir Çalışma, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Konya.<br />
İnternet Kaynakları<br />
http://www.shmyo.hacettepe.edu.tr/tds/sek_ozellik.htm- 11.03.2008<br />
http://erkanyildirim.blogcu.com/2032093/- 11.03.2008.<br />
http://www.milliyet.com.tr/2006/07/07/guncel/gun01.html–13.12.2009.<br />
http://www.saglik.gov.tr- 14.12.2009.<br />
353
354 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
BİLGİ TOPLUMUNDA SEKRETERLİK MESLEĞİNE GENEL BAKIŞ<br />
Ömer KARADEMİR 1<br />
İsmail KARAKULLE 2<br />
ÖZET<br />
Bilgi toplumu, bilginin temel bir kaynak olarak kullanıldığı, bilgi sistemleri ve<br />
teknolojilerine dayalı olarak biçimlenen bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir<br />
sonucudur.<br />
Bilgi ve teknolojinin öneminin katlanarak arttığı ve hızla değiştiği bu çağda, bu değişeme<br />
uyum sağlayamayan meslekler ortadan kalkarken, birçok meslekte bu çağın yarattığı<br />
fırsatlardan yararlanıp gelişip büyümektedir. Bilgi ve teknolojinin yoğun bir şekilde<br />
kullanıldığı sekreterlik mesleği bu değişim sürecinden her meslek gibi etkilenmektedir.<br />
Bu çalışmanın amacı, bilginin önem kazandığı, bilgi teknolojilerinin hızla geliştiği; bilginin<br />
ve teknolojinin her alanda yoğun bir şekilde kullanıldığı bilgi toplumunda sekreterlik<br />
mesleğinin yeri ve önemini incelemektir.<br />
Bu çalışmada veri kaynağı olarak, konu alanı ile ilgili literatürden ve bilimsel kaynaklardan<br />
yararlanılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Sekreterlik, Bilgi Toplumu, Teknoloji<br />
1. GİRİŞ<br />
Toplumların tarihsel süreçte yaşadığı değişim, günümüz toplumlarını bilgi toplumu olarak<br />
nitelendirilen ve sanayi toplumundan oldukça farklı paradigmalara sahip olan yeni bir<br />
toplumsal döneme taşımıştır. Bilgi toplumu, sonrasında geldiği sanayi toplumundan oldukça<br />
farklı bir toplumsal yapıyı beraberinde getirmiştir. Bilgi toplumuyla birlikte toplumları<br />
güçlü kılan temel unsur “bilgi” olmuştur. Bilginin toplumların yaşamındaki öneminin<br />
artması beraberinde bilgi üretiminin de önemini artırmış, bilgi artık kilit bir ekonomik<br />
kaynak haline gelmiştir.(Kültekin,2006:2)<br />
Bilginin önem kazandığı bu çağda, bilgi ekonomisinin gerektirdiği bilgiyi ürete bilen,<br />
işleyebilen, aktarabilen çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Buda son yıllarda özelikle bilgi<br />
teknolojilerinde ki gelişmelere bağlı olarak iş dünyası literatüründe, “bilgi işçisi” olarak<br />
tanımlanan yeni bir kavramın ortaya çıkışını sağlamıştır. (Çetin, 2005:55) Bilgi işçisi,<br />
birinci olarak bilgi üreten, işleyen ve dağıtan mesleklerle meşgul olan kişiler olarak da<br />
tanımlanmaktadır (Çetin, 2005:56). Bilgi çalışanları, bilgi üreticileri (bilim adamları,<br />
teknokratlar, hukukçular doktorlar vb.), “bilgi ileticiler ve taşıyıcıları” (öğretmenler,<br />
kütüphaneciler, iletişimciler vb.), “bilgi işleyicileri” (idari ve sekreterya hizmetleri<br />
çalışanları vb.) ve “altyapı personeli” (donanım operatörleri, onarım-bakım personeli vb.)<br />
biçimde oldukça geniş bir çalışanlar kümesini kapsamaktadır (Öğüt,2009;80).Bilgi işçileri,<br />
genel bir ifadeyle, bilgi sektöründe bilgi üretme, toplama, iletme, analiz etme, dağıtma gibi<br />
işlevleri gerçekleştirmektedir.<br />
1 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör.<br />
2 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör.<br />
354
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 355<br />
Bilgi toplumunda yaşanan bu radikal değişiklikler Yöneticileri, gittikçe "bilgiyle yönetilen<br />
örgütleri" yürütmek zorunda bırakmaktadır. Bu da kuşkusuz beraberinde bilgi işçilerini<br />
getirmektedir. İş yaşamının, emek işçiliğinden zihin ve bilgi işçiliğine doğru gelişimi,<br />
sekreteri günümüzün bilgi işçisi durumuna getirmiştir. (Tutar ve Diğerleri, 2005:17)<br />
Örgütlerde bilgi işçilerine hızla artan bu talep, bilgi işleyicisi olan sekretere duyulan ihtiyacı<br />
da artırmıştır.<br />
Günümüzde bilgi işçisi durumuna gelen sekreterin Türkiye’deki durumuna baktığımız;<br />
yapılan araştırmalarda işverenler tarafından en çok aranan, yönetici, mimar, mühendis,<br />
yazılım uzmanı ve teknisyen gibi meslekler arasında sekreterlikte yer almaktadır. Özel ve<br />
kamu kurum ve kuruluşlarında sekretere olan ihtiyaç sürekli artmaktadır. Bu ihtiyacı<br />
karşılamak için sekreterlik eğitimi veren üniversitelerin sayısında da artış olduğu<br />
görülmektedir.<br />
Bu çalışmadaki amaç; bilgi toplumunda bilgi işçisi olarak nitelendirilen sekreterliğin<br />
Türkiye’deki önemini incelemektir. Bunun için sekreterlik mesleği iki başlık altında<br />
incelenmiştir. Birincisi işgücü piyasasında bu mesleğe olan ihtiyaç incelenmiş, ikicisi ise bu<br />
mesleğin eğitiminin üniversitelerdeki durumu incelenmiştir.<br />
Bu araştırmada veri toplama da nitel araştırma yöntemlerinden biri olan, doküman<br />
incelemesi yönetimi kullanılmış olup, veri kaynağı olarak, konu alanı ile ilgili literatürden<br />
ve bilimsel kaynaklardan yararlanılmıştır.<br />
1.1. Bilgi Toplumu<br />
İnsanlık, günümüzde değin kendine özgü özelliklere sahip toplumsal ve ekonomik aşamalar<br />
geçirmiştir. Bu aşamalar; avcılık ve toplayıcılığa dayalı ilkel toplum, yerleşik hayata<br />
geçilmesinin ardından tarım toplumu, buhar gücünün sanayide kullanılması ile başlayan<br />
sanayi toplumu ve bilginin bir kaynak olarak ön plana çıkması ile bilgi teknolojilerindeki<br />
gelişmeler sonucunda ulaşılan bilgi çağı veya bilgi toplumudur.(Berberler, 2010:14)<br />
Modern insanın varlığını borçlu olduğu sanayi toplumun yerini yeni bir süreç almaktadır.<br />
Etkisini her geçen süre artıran bu süreç bilgi toplumu sürecidir. 1970’li yıllarda itibaren<br />
bilgisayar teknolojisi (bilişim veya bilgi teknolojileri) alanında yaşanan gelişmeler bilgi<br />
topluma geçişi sağladı. Yeni teknolojilerin, yaşamın her alanındaki etkileri, adeta bilgi<br />
patlaması yaratarak bilgi toplumuna gidişi inanılmaz ölçüde hızlandırmış ve yeni dönemi<br />
liderliğin ele geçirmiştir. Günümüzde bilgi patlamasının etkilerinin yaşandığı, bilginin araç<br />
olmaktan çıkıp önemli bir üretim alanı olduğu teknolojik yeniliklere dayalı olarak üretilen,<br />
özellikle elektronik, bilgi-iletişim, uzay, otomotiv ve tıp alanlarında yoğun ve yaygın olarak<br />
kullanılması ve ilk defa olarak beyaz yakalı çalışanların sayısının mavi yakalıları geçmiş<br />
olması, bilgi toplumuna geçiş olarak kabul edilmektedir(Bal, 2010:14-19).Bilgi toplumu,<br />
bilginin kullanımın yaygınlaştığı ve insanların bilgiye ulaşmasının kolaylaştığı bir<br />
toplumdur. Bilgi toplumu, bilgisayar teknolojileri sayesinde enformatik değerlerin üretildiği,<br />
bilgi kaynaklı beşeri sermayenin kullanıldığı, üretildiği, üretim birimleri veya toplumsal<br />
örgütlenmenin yaygın ve yatay ilişkilerle birbirini tamamlayan ünitelerden oluştuğu,<br />
teknolojik altyapının belirleyici olduğu, geleneksel üretim metotlarının terk edilerek yerini<br />
elektronik tabanlı faktörlere bıraktığı, herkesin bilgi üretimine katkıda bulunduğu,<br />
bireylerinin hem üretici hem de tüketici olduğu, üretim, tüketim ve dağıtım kanallarının<br />
farklılık gösterdiği, buna bağlı olarak yeni yatırım ve üretim alanlarının ortaya çıktığı ve<br />
günümüz insanını her yönüyle etkileyen bir süreçtir(Aktel,2003:42).<br />
Bilgi toplumu, teknolojiyi itici güç olarak gelişiminde kullanan ve bilgi temelinde<br />
biçimlenen yeni bir toplum biçimidir. En temel özelliği, bilgi merkezli ve teknoloji patentli<br />
üretim yapılması ve teknolojik bilginin ekonominin her alanında kullanılmasıdır. Bilginin<br />
sınırlarını genişletmek ve üretimde yüksek gelir elde etmek temel amaçtır. (Kültekin,<br />
355
356 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
2010:32). Bilgi teknolojileri, bilgi toplumunun zihinsel emeğini ikame etmekte ve üretim<br />
mekânları fabrikalar yerine, veri bankaları ve bilgi ağlarına bağlı olarak gerçekleşmekte<br />
temel belirleyicisi bilgi olan bir bilgi ekonomisi ortaya çıkarmaktadır. (Tutar ve Diğerleri,<br />
2005;26).<br />
1.2. Yükselen Sınıf Bilgi İşçisi<br />
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna, sanayi ekonomisinden bilgi ekonomisine geçiş<br />
sürecine bağlı olarak organizasyon yapılarında ve yönetim anlayışındaki değişim, çalışan<br />
profili, istihdam yapısı ve şartları gibi çalışma ilişkilerini belirleyen unsurları da<br />
etkilemektedir. (Zaim, 2005:1)<br />
Günümüzde bilgi toplumunda, bilgi ekonomisinin gerektirdiği bilgiyi ürete bilen,<br />
işleyebilen, aktarabilen çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Buda son yıllarda özelikle bilgi<br />
teknolojilerinde ki gelişmelere bağlı olarak iş dünyası literatüründe, “bilgi işçisi” olarak<br />
tanımlanan yeni bir kavramın ortaya çıkışını sağlamıştır. (Çetin, 2005:55) Teknolojideki<br />
değişmeler, çalışmanın küreselleşmesi işgücünün yapısını da değiştirmektedir. Mavi yakalı<br />
işçiler yerlerini özel bilgilere sahip "bilgi işçilerine" bırakmaktadırlar.(Alan, 2010;17)<br />
Bilginin kullanılması ve geliştirilmesi olarak vasıflandırılabilecek işlerde çalışan kişiler için<br />
"Bilgi İşçisi" (Knowledge Worker) tabiri kullanılmaktadır. Günümüzde herhangi bir<br />
planlama, tasarım, araştırma, analiz, organizasyon, depolama, programlama, dağıtım,<br />
pazarlama gibi görevlerden birisini yerine getiren bir işçi bilgi işçisi olabilir. Yine, bilginin<br />
aktarılmasına ve alınıp-satılmasına herhangi bir şekilde katkıda bulunan veya bilgiyi kendi<br />
işinde etkin olarak kullanan bir kişi, günümüz dünyasında bilgi işçisi olarak<br />
nitelendirilmektedir. (Ekin, 2001;3)<br />
Bilgi işçisi, birinci olarak bilgi üreten, işleyen ve dağıtan mesleklerle meşgul olan kişiler<br />
olarak da tanımlanmaktadır (Çetin, 2005:56). Bilgi çalışanları, bilgi üreticileri (bilim<br />
adamları, teknokratlar, hukukçular doktorlar vb.), “bilgi ileticiler ve taşıyıcıları”<br />
(öğretmenler, kütüphaneciler, iletişimciler vb.), “bilgi işleyicileri” (idari ve sekreterya<br />
hizmetleri çalışanları vb.) ve “altyapı personeli” (donanım operatörleri, onarım-bakım<br />
personeli vb.) biçimde oldukça geniş bir çalışanlar kümesini kapsamaktadır<br />
(Öğüt,2009;80).Bilgi işçileri, genel bir ifadeyle, bilgi sektöründe bilgi üretme, toplama,<br />
iletme, analiz etme, dağıtma gibi işlevleri gerçekleştirmektedir. Bilgi işi ve bilgi işçisinin<br />
tanımıyla ilgili farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Söz konusu yaklaşımların hemen hepsinin<br />
ortak noktası bilgi işinde bedenî çalışmanın yerini ağırlıklı olarak zihnî çalışmanın, mal<br />
üretiminin yerini ise hizmet üretiminin almakta olduğudur. (Zaim, 2005:2)<br />
Günümüzde her alanda olduğu gibi, istihdam alanda büyük bir değişim gerçekleşmekte.<br />
İşverenler, gittikçe "bilgiyle yönetilen örgütleri" yürütmek zorunda kalmaktadırlar. Bu da<br />
kuşkusuz beraberinde bilgi işçilerini getirmektedir. İşgücünün % 70'ine tırmanan "bilgi<br />
toplumu"nun hizmet ekonomilerinde, "bilgi işçilerinin de hızla yükselişine tanıklık<br />
ediyoruz. Yapılan bir araştırmaya göre, "işgünlerini enformasyon ve fikirler dünyasında<br />
geçiren insanların sayısı her geçen gün artmaktadır. (Ekin, 2001;3:7)<br />
İşgücündeki yapısal değişimler sonucunda bilgi sektöründe ve buna bağlı olarak işgücü<br />
içindeki bilgi işçilerinin oranında gözle görünür bir artış olmaktadır. ABD’de yapılan bir<br />
araştırmada 1991 yılında ABD’de işgücünün yaklaşık yarısının bilgi işçisi olduğu ileri<br />
sürülürken, aynı yıllarda yapılan bir diğer araştırmada ABD’de işgücü içerisinde bilgi<br />
işçilerinin oranındaki artış açık biçimde ortaya konulmuştur. Araştırmaya göre, ABD’de<br />
imalat sanayiinde veya vasıf gerektirmeyen hizmet işlerinde çalışanların –tarım işçileri,<br />
sanayi işçileri, zanaatkarlar, otel ve lokanta işçileri, tezgahtarlar ..vs.- işgücü içerisindeki<br />
oranı Yirminci yüzyılın başında %83’lerden sonunda %40’lara gerilemekte, buna karşılık<br />
büyük ölçüde enformasyon alanında –satış, yönetim ve idare, mesleki ve teknik işler vs.-<br />
356
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 357<br />
istihdam edilenlerin oranı ise %17’den yaklaşık %60’lara çıktığı tahmin edilmektedir.(<br />
Zaim 2005:5) Türkiye’deki yapılan araştırmalar baktığımızda işverenler tarafından en çok<br />
aranan meslekler, satış temsilcisi, muhasebe elemanı, yönetici asistanlığı, yönetici, yazılım<br />
uzmanı, mühendistir. (www.kariyer.com.tr; www.yenibiris.com.tr ) Türkiye ve Dünyada<br />
bilgi işçisinin iş gücü piyasasındaki oranı gün geçtikçe artmaktadır. Günümüzde bilgi<br />
işçileri bilgiyi nasıl kullanacağını bilen, bilginin verimini arttırmak için çabalayan bir<br />
sorumluluk çerçevesinde çalışmak zorundadırlar. Bu beklentiler çerçevesinde istihdam<br />
edilen bilgi işçileri, bugün gelişmiş ülkelerde toplam işgücünün büyük bir yüzdesini<br />
oluşturmaktadırlar. (Canlıoğlu,2008:71)<br />
1.3. Sekreterliğin Tarihsel Süreç İçinde Bilgi İşçiliğine Doğru Gelişimi<br />
Sır saklaya bilen kişi anlamına gelen sekreterliğin temelleri yazının bulunuşuna kadar gider.<br />
Yazının bulunmasıyla birlikte, devlet yönetiminin geliştiği Yunan ve Roma<br />
medeniyetlerinde yapılanların kayıt altına alınma ihtiyacı doğmuştur. İlk büro işi olan<br />
kayıtlar, kil tabletler üzerine yazılmıştır. Kayıt işlemleri daha sonraki dönemlerde papirüsün<br />
keşfiyle birlikte papirüslere ve onun ardından da, kağıtlara yapılarak devam etmiştir (Esen,<br />
2007:30). Bu işleri yapan kişiler, ilk sekreterler olarak nitelendirilebilir. Devlet yönetiminin<br />
geliştiği antik Yunan ve Roma medeniyetlerinde geleneksel sekreterlik faaliyetlerinin ilk<br />
geliştiği toplumlar olmuştur. (Bahşi, 2002:13). Daha sonra 16. yüzyılda asillere hizmet<br />
veren, iyi eğitimli, birkaç dil bilen, güvenilir ve sır saklama nitelikleri olan erkek sekreterler<br />
görülmektedir (Ungan, 2000:10).<br />
Sekreterlik mesleği ile ilgili önemli gelişme sanayi devrinden sonra yaşandı. Sanayi<br />
devrimiyle birlikte, seri üretime geçilmesinin yanı sıra yapılan işler çeşitlenmiş ve<br />
karmaşıklaşmış, bu durumda uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulur olmuştur. Kayıtları tutma,<br />
dosyalama, telefonlara bakma gibi işlerde uzmanlaşan sekreterlere duyulan ihtiyaç artmıştır.<br />
Önceleri erkeklerin yoğun olarak çalıştığı sekreterlik mesleğinde, daha sonraki yıllarda<br />
daktilonun kullanılmaya başlanması ile birlikte sekreterlik mesleğinde kadınların ağırlığı<br />
artırmıştır. (Coşan, 2003:24).<br />
Sanayileşme sonrası dönemi ortaya çıkaran bilgi ve iletişim teknolojileri, sekreterlik<br />
mesleğine yeni bir anlam kazandırmıştır, daktiloyla başlayarak, bilgisayara doğru gelişen<br />
bilgi-işlem makineleri, Günümüzde sanayi toplumundan bilgi toplumuna, sanayi<br />
ekonomisinden bilgi ekonomisine geçiş sürecine bağlı olarak organizasyon yapılarında ve<br />
yönetim anlayışındaki değişim, çalışan profili, istihdam yapısı ve şartları gibi çalışma<br />
ilişkilerini belirleyen unsurları da etkilemektedir. Bilginin, refah üretmenin temel unsuru<br />
olarak görüldüğü bilgi toplumlarında kuruluşların başarısı büyük ölçüde bilgi işlerinin<br />
organizasyonuna ve bilgi işçilerinin performansına bağlı olmaktadır. Hangi sektörde ve<br />
hangi büyüklükte olursa olsun tüm kuruluşlar açısından daha nitelikli, vasıflı –özelikle<br />
bilgisayar başta olmak üzere yeni teknolojilerle ilgili vasıflara sahip- ve eğitimli bilgi<br />
işçilerine duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. (Zaim, 2005:3) İş yaşamının, emek<br />
işçiliğinden zihin ve bilgi işçiliğine doğru gelişimi, sekreteri günümüzün bilgi işçileri<br />
durumuna getirmiştir. (Tutar ve Diğerleri, 2005:17) Örgütlerde bilgi işçilerine hızla artan bu<br />
talep, bilgi işleyicisi olan sekretere duyulan ihtiyacı da artırmıştır. Bu durum bilgi<br />
toplumunda sekreterin görev tanımı da değişmiştir.<br />
Başlangıçta sır saklamak gibi, göreli olarak basit bir görevi yerine getiren sekreterler<br />
günümüzde; yazışma teknikleri konusunda bilgili, ofis otomasyonu konusunda uzman,<br />
doğrudan denetlemeye gerek duymadan özerk davranabilen, inisiyatif kullanan ve yargıya<br />
varan, kendi yetki alanı ve devredilen yetki sınırları içinde karar verebilen kişi olarak<br />
görülmektedir.<br />
357
358 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Gelişen örgüt yapılarında sekreterlik geleneksel bir yapı bütünlüğünden çıkıp yeni bir<br />
kimliğe bürünmüştür. Bu bağlamda sekreter, yönetici sekreteri konumunda yöneticisini<br />
temsil eden, örgüt içi düzlenmeleri yapan, büro otomasyonunu en iyi şekilde kullanabilen,<br />
kendinden beklenen hizmetleri eksiksiz yapabilen bir kişi durumuna gelmiştir. Ayrıca<br />
sekreter, sekreterlik hizmetlerinin yanı sıra, kendisinden artık belli sorumluluklar üstlenmesi<br />
ve çerçevesinde kararlar alabilmesi beklenen bir kişidir.<br />
Yöneticilerin başarılı olabilmek, işletme performansını arttırabilmek için verimlilik ve<br />
etkinlik kavramına önem vermeleri, sekreterlik mesleğinin önemini giderek artırmıştır. Daha<br />
verimli, etkin ve başarılı olabilmek için yöneticiler, büro yeterliliklerinin üstünlüğüne sahip,<br />
doğrudan emir almadan, sorumluluk alabilme yeteneğini gösteren, alınan karar ve<br />
sorumlulukları uygulayabilen, kendisine verilen yetki sınırları içerisinde kararlar verebilen,<br />
kendine güvenen, verimliliği ve etkinliği arttırmaya yönelik gerekli tedbirleri uygulayabilen,<br />
teknolojiyi takip eden, kurumun vizyonunu temsil eden sekreterlere ihtiyaç<br />
duymaktadırlar.(Yılmaz, Halıcı, 2010) Yöneticilerin sekretere duydukları ihtiyaç, bilgiye<br />
duydukları ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. (Tutar ve Diğerleri, 2005:18)<br />
Bu mesleğin profesyonelleşmesi, bilgi işçiliğine dönüşmesi ile, sekreterlik kavramının yavaş<br />
yavaş terk edilerek, sekreterlik yerine asistan veya yönetici asistanı kavramının tercih<br />
edildiği görülmektedir. Nitekim iş ilanlara baktığımızda profesyonel anlamda bu meslek<br />
elamanına ihtiyacı olan işverenlerin yönetici asistanlığı kavramını kullandığı görülmektedir.<br />
Geleneksel sekreterlikle karşılaştırıldığında yönetici asistanları farklı teknik konularda<br />
eğitim alan, mevcut eğitim fırsatlarını kullanan ve yenilerini araştırma yeteneği olan, esnek<br />
çalışma yöntemlerini kullanabilen, süreçlere değil, sonuçlara göre hareket edebilen,<br />
inisiyatif geliştirebilen, kendisinin yöneticisi olabilen, kendisini sürekli yenileyebilen bilgi<br />
işçileridir. (Tutar ve Diğerleri, 2005:24) Yapılan araştırmalarda, profesyonel sekretere olan<br />
ihtiyaç, sürekli atığı görülmektedir.<br />
1.4. Türkiye’de Sekreterlik Mesleğinin Artan Önemi<br />
Bir uğraşının meslek olarak nitelendirilebilmesi için temel bazı şartları taşıması<br />
gerekmektedir. Bu şartlar ilgili uğraşının, karmaşık ve sürekli gelişen bir bilgi yapısını<br />
içermesi, uygulamada karşılaşılan sorunların çözümünde mesleki yargıların kullanılması ve<br />
kamu yararına hizmet edecek mesleki bir sorumluk anlayışına sahip olması gibi<br />
hususlardır.(Esen, 2007:28) Henüz devletçe onaylanan bir belgeyi gerektiren meslek<br />
hüviyetini kazanmamış olsa da sekreterlik günümüzde bir meslek olarak kabul edilmektedir.<br />
Zira, meslek tanımı yapılırken; Bilimsel niteliği olan sistematik bilgiler topluluğu, bu<br />
bilgilerin uygulamaya dayalı, kişisel becerileri içeren, sorumluluk duygusu ve meslek ahlakı<br />
gerektiren bir olgudur” diye tarif edilir.(Öztürk, 2008:4) Bu tanımdan hareketle sekreterlik<br />
mesleği hakkında oluşturulan sistemli bir bilgi topluluğunun varlığı, bu alanda eleman<br />
yetiştirmek üzere lise ve yüksekokul düzeyindeki okullarda bölümler açılıp programlar<br />
oluşturulması ve bunların geliştirilmesi; büro yönetimi uygulamalarında ahlaki unsurlara<br />
verilen önemin artması ve işletmelerin genellikle bu konuda eğitim almış kişileri talep<br />
etmeleri gibi hususlar, sekreterliğin meslek olduğunu gösteren en güçlü kanıtlardır(Esen,<br />
2007:28).<br />
Sekreterlik mesleği bir taraftan sekreterlik mesleği ile ilgili uzmanlık bilgilerini, diğer<br />
taraftan da, sekreterlik bilgisi ile ilgili diğer bilim dallarına ait bilgileri içeren bir meslektir.<br />
Sekreterlik mesleği, aynı gelişen teknoloji ve piyasa koşullarını sürekli öğrenme ve<br />
uygulamayı gerektiren bir meslektir(Tutar ve Diğerleri, 2005:18).<br />
Günümüzde sekreterlik hizmetleri yönetimin vazgeçilmez bir unsuru olup, sekreterlik<br />
saygın, etkin ve yönetim ile iç içe bir meslek dalı haline gelmiştir. Ülkemizde sekreterlik<br />
hizmeti, iş akışı fazla olan yöneticilerin yazışma, haberleşme ve organizasyon işlerinin<br />
358
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 359<br />
aksamadan yürütülebilmesini sağlamak amacıyla iş yaşamına girmiştir. İş yaşamının<br />
yoğunlaşması ve karmaşık bir yapı kazanması sekreterliğe olan ihtiyacı<br />
artırmıştır.(http://www.pcteknik.net/meslek-gruplari/12022-yonetici-sekreter.html)<br />
Dünyada bir çok ülkede ofisi olan insan kaynakları şirketi Manpower 2011 yılında<br />
altıncısını gerçekleştirdiği, Türkiye’de toplam 1.001 işverenle ve dünyada 39 ülkeden<br />
39.641 işveren ile telefonda mülakat yöntemiyle yaptığı ve şirketlerin, firmaların en çok<br />
hangi personel, eleman ve işçilere ihtiyaç duyduklarına belirlemeye yönelik “Yetenek Açığı<br />
2011” araştırmasında; işverenin en fazla hangi pozisyonları doldurmakta zorlandıkları ve ne<br />
gibi önlemler aldıkları konusunda görüşleri sorulmuş. Araştırma sonucunda Türkiy’de en<br />
çok aranan 10 pozisyon arasında sekreter/yönetici asistanlığı beşinci sırada yer alırken,<br />
Dünyada en çok aranan 10 pozisyon arasında sekreter/yönetici asistanlığı 10. sırada yer<br />
almış. (http://www.manpower.com.tr/basinodasi/talent.asp) Türkiye’de öne çıkan özel<br />
istihdam büroların verilerine baktığımızda; kariyer.net’in işverenler tarafından en çok<br />
aranan pozisyonlara ve verilen ilan sayılarına ilişkin, 2012 ilk 5 aylık ve 2011 son 7 aylık<br />
verileri incelenerek oluşturulan tabloyu incelediğimizde:<br />
Tablo 1: İşverenler tarafından en çok aranan ilk 10 pozisyon<br />
May.12 Nis.12 Mar.12 Şub.12 Oca.12 Ara.11 Kas.11 Eki.11 Eyl.11 Ağu.11 Tem.11 Haz.11 Toplam<br />
Satış<br />
1.837<br />
Temsilcisi<br />
1.806 1.881 1.792 2.007 1.672 1.752 1.881 7.200 5.000 5.200 1866 33.894<br />
Mühendis 1.530 1.602 1.467 1.556 1.591 1.211 1.263 1309 5100 4100 4100 1390 26.219<br />
Muhasebe<br />
637<br />
Elemanı<br />
593 649 648 637 546 541 566 2700 1700 1700 596 11.513<br />
Yönetici<br />
Asistanı<br />
386 413 344 410 385 351 358 396 1200 1100 1200 387 6.930<br />
Yazılım<br />
Uzmanı<br />
315 343 293 363 328 268 249 307 1100 850 800 308 5.524<br />
Satış<br />
Müdürü<br />
218 234 282 302 266 231 230 244 900 750 700 241 4.598<br />
Mağaza<br />
Müdürü<br />
207 193 186 214 249 0 238 262 900 800 850 261 4.360<br />
Tekniker 273 285 225 237 266 178 242 222 900 700 750 0 4.278<br />
Teknisyen 213 226 236 225 265 200 222 0 0 700 650 232 3.169<br />
Sekreter 0 193 0 214 0 0 0 195 900 650 600 220 2.972<br />
(http://www.kariyer.net, 2012)<br />
İşverenler tarafından en çok aranan ilk 10 pozisyon arasında yönetici asistanlığı toplam<br />
6,930 ilan sayısı ile 4. Sırada yer alırken, sekreterlik toplamda 2,972 ilan sayısı ile onuncu<br />
sırada yer aldığı görülmektedir. Yenibiris.com’un 2011 istihdam raporuna göre firmalar<br />
tarafından en çok aranan pozisyonlar: satış temsilcisi, muhasebe elemanı, sekreter, yönetici<br />
asistanlığı, inşaat mühendisi, makine mühendisi, yazılım uzmanı, elektrik mühendisi ve<br />
mimardır(www.yenibiris.com). Bu mesleklerde çalışanlar, bilgi toplumunda önemi artan<br />
bilgi işçileridir.<br />
Tablo 2: 2007 - 2011 Yılı İçinde Sekreterlik Mesleğine Göre Alınan ve Karşılanan Açık<br />
İşler<br />
Meslek<br />
Grubu<br />
SEKRETER<br />
(GENEL)<br />
Karşılanan Açık İş (İşe Yerleştirme)<br />
Alınan Açık İş<br />
YIL<br />
Kamu Özel Toplam<br />
Kamu Özel Toplam Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Toplam<br />
2011 12 3.107 3.119 1 7 121 1.513 122 1.520 1.642<br />
2010 3 1.937 1.940 1 4 31 626 32 630 662<br />
2009 10 753 763 1 5 22 387 23 392 415<br />
2008 18 645 663 1 12 11 369 12 381 393<br />
2007 22 454 476 1 12 19 295 20 307 327<br />
359
360 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
TOPLAM 65 6.896 6.961 5 40 204 3.190 209 3.230 3.439<br />
(www.iskur.gov.tr, 2012)<br />
Türkiye İş Kurumu’nun sekreterlik mesleğinin istihdamına ilişkin 2007 ve 2011 tarihleri<br />
verilerini inceldiğimizde; kamu kesiminde toplam 65 sekreter talep edilirken, özelden<br />
toplamda 6,896 sekreter talep edilmiş. Kamu ve özelin genel toplam talebi ise 6,961 sekter<br />
olduğu görülmektedir. Bunların taleplere karşılık kamuda 45 sekreter istihdam edilirken,<br />
özelde 3,394 sekreter istihdam edildiği görülmektedir. Toplamda 3,439 sekreter işe<br />
yerleştirilmiş, bunların 209’unu erkekler, 3,230’unu kadınlar oluşturmaktadır. Buna göre<br />
kadınları bu mesleği daha çok tercih etikleri söylenebilir. Kamu ve özel kesimden<br />
işverenlerin 2007 ve 20011 tarihleri arasında toplam 6,961 sekreter talebinin yalnız 3,439’u<br />
karşılanabilmiştir. İşverenlerin sekreter talebinde baktığımızda; kamudaki işverenlerin<br />
talebinde 2011 yılı göz önüne alınmasa, yıllara göre bir düşüş varken, özeldeki işverenlerin<br />
talebinde yıllara göre büyük bir artış olduğu görülmektedir.<br />
Grafik 1: KPSS Sınavına Göre Sekreter Alımı Kontenjan Sayısı<br />
200<br />
150<br />
100<br />
50<br />
168<br />
117<br />
86<br />
97<br />
47<br />
86<br />
21 25<br />
0<br />
2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004<br />
(www.osym.gov.tr, 2012)<br />
ÖSYM tarafında yapılacak merkezi atamalarda sekreterlerin atanması için ayrılan<br />
kontenjanları baktığımızda; sekreterlere ayrılan kontenjan 2004 yılında 25 kişiken 2011<br />
yıllında bu sayı 168 çıkmıştır. Kontenjan sayılarına bakıtığımızda bazı yıllarda dalganma<br />
olsada, bu sayıların yıldan yıla arttığını görebilmekteyiz. Bu kontenjanlar kamu kurum ve<br />
kuruluşlarn sekreter taleplerini gösteririr. http://www.dpb.gov.tr/dosyalar/pdf/kpss_2012.<br />
Ayrıca açıktan personel alma izni olan kamu kurum ve kuruluşlarının her yıl bu sayıların<br />
üzerinde sekreteri işe aldığı tahmin edilmektedir.<br />
Grafik 2: Büro Yönetimi, Büro Yönetimi ve Sekreterlik, Büro Yönetimi ve Yönetici<br />
Asistanlığı, Sekreterlik, Ofis Teknolojileri ve Yönetimi, Büro Hizmetleri ve Yönetici<br />
Asistanlığı önlisans programlarının birinden mezun olanlara, ösym merkezi<br />
atamalarında diğer kadrolara atanması için ayırdığı kontenjanlar.<br />
1500<br />
1000<br />
500<br />
0<br />
KPSS Sınavına Göre Sekreter Alımı Kontenjan Sayısı<br />
599 545<br />
308<br />
582<br />
(Kaynak: www.osym.gov.tr )<br />
1000<br />
560<br />
2011 2010 2009 2008 2007 2006<br />
Diğer Kadrolar<br />
360
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 361<br />
Kamu kurum ve kuruluşları direk sekreter aldıkları gibi sekreterlik ve büro eğitimi almış<br />
olan kişilerii diğer kadrolar içinde tercih edebilmektedirler. Büro Yönetimi, Büro Yönetimi<br />
ve Sekreterlik, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Sekreterlik, Ofis Teknolojileri ve<br />
Yönetimi, Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı önlisans programlarının birinden mezun<br />
olanlar kamu kurum ve kuruluşlarında memur, veri işlemcisi, bilgisyar işlemcisi vb<br />
kadrolarda çalışabilmektedir. Yukarıdaki grafikte yukarıda saydığımız, önlisans<br />
bölümlerinde birinden mezun olup, sekreterlik dışında pozisyonlar için kpss puanuna göre<br />
ösym’nin merkezi atamalarda 2006-2011 tarihleri arasında verdiği kontenjan sayılarını<br />
göstermektedir(http://www.osym.gov.tr/dosya/1-57791/h/onlisans-mezunlari-icin-aranan<br />
nitelikler .pdf). Grafiğe baktığımızda; 2007 yılından sonra kontenjan sayılarında bir düşüş<br />
görülsede, 2009 yılından sonra kontenjan sayılarında artış görülmektedir. Bu bölümler<br />
ağırlıklı olarak büro yönetimi ve sereterlik eğitimi veren bölümler. Sekreterlik eğitimi almış<br />
kişilerin, diğer kadrolar içinde kurum ve kuruluşlarca tercih edilmesinin sebebi, başta iyi<br />
bilgisayar bilmeleri, ofis otomasyon bilsine sahip olmaları, büro yönetimi konusunda bilgi<br />
sahibi olmları tercih edilmesindeki başlıca nedenleri olduğu söylenebilir.<br />
Günümüzde sekreterlik hizmetleri yönetimin vazgeçilmez bir öğesi olmuştur. İş yaşamının<br />
yoğunlaşması ve karmaşık bir yapı kazanması sekreterlik mesleğine olan ihtiyacı artırmış,<br />
meslekte mevcut çalışanlar ise kendilerini yenilemek zorunda kalmışlardır. Bu da sekreterlik<br />
hizmetlerini sunacak sekreterin mesleki eğitimini ön plana çıkarmıştır.(Tuncel, 2007:10)<br />
Meslekte, işbaşı eğitimi ve hizmet içi eğitimin yanısıra, halihazırda orta öğretim düzeyinde<br />
meslek liseleri’nde, Meslek Yüksek Okulları’nda ve üniversite düzeyinde verilen eğitim ile<br />
nitelikli personel yetiştirilmektedir. Özellikle üniversitelerde ön lisans düzeyinde açılan<br />
Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programları, kamu ve özel sektör işletmelerinde<br />
yöneticilere yönetimde yardımcı olmak ve büro faaliyetlerinde bulunmak üzere, nitelikli ara<br />
eleman yetiştirmeyi amaçlayan programlarıdır.(Tengilimoğlu, Tutar, 2009:41)<br />
Büro yönetimi ve yönetici asistanlığı programının amacı hızla değişen ve gelişen iş<br />
dünyasının gereksinimlerini karşılayabilecek bilgi ve becerilerle donatılmış, büro yönetimi<br />
ilkelerini ve yöntemlerini profesyonelce kullanabilen, iyi insan ilişkileri kurabilen, her türlü<br />
büro teknolojisini kullanabilen, bilgisayar kullanımında uzman, modern protokol bilgilerine<br />
sahip, iyi derecede bir yabancı dil bilen büro elemanları, büro yöneticileri ve yönetici<br />
asistanları yetiştirmektir.(Aktürk, 2007:261) Kamu ve özel sektörü personel ihtiyacına cevap<br />
vermek için meslek yüksekokullarında açılan bu bölüm, programa talebin artmasıyla bir çok<br />
üniversitenin bünyesinde yer alan meslek yüksekokullarında açılmıştır.<br />
Aşağıdaki grafik Türkiye’de sekreterlik eğitimi veren kamu ve vakıf üniversitelerin<br />
bünyesinde yer alan meslek yüksekokulların 2005-2012 tarihleri arasındaki sayıları<br />
gösterilmektedir.<br />
150<br />
100<br />
Grafik 3 : Sekreterlik Eğtimi Veren MYO’ları<br />
91 96 97<br />
107<br />
123 126 128 132<br />
50<br />
0<br />
9 10 10 14 16 12 6 4<br />
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />
KAMU<br />
VAKIF<br />
361
362 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Grafiği incelediğimizde 2005 yılında Devlet üniversitelerin bünyesinde 92 MYO’nun<br />
sekreterlik eğitimi için programı varken, vakıf üniversitelerde 9 MYO’nda program<br />
mevcuttur. 2012 yılına gelindiğinde Devlet üniversitelerinde 132 MYO’nda program<br />
varken, vakıf üniversitelerin bünyesindeki 4 MYO’nda program mevcuttur. Devlet<br />
üniversitelerinin bu 132 meslek yüksekokulun 94’unde hem birinci öğretim hem ikinci<br />
öğretim bulunmaktadır. 2012 yılından itibariyle Devlet Üniversitelerinin bünyesinde yer<br />
alan meslek yüksekokullarında 6810 birinci öğretim, 5058 ikinci öğretim ve 50 uzaktan<br />
eğitim toplamda 12055 kontenjan bulunmaktadır. Vakıf üniversitelerin bünyesinde yer alan<br />
meslek yüksek okullarında ise hepsi birinci öğretim olan kontenjan<br />
bulunmaktadır(http://www.osym.gov.tr). Bu sayılar yeni açılacak olan melek yüksekokulları<br />
ile birlikte atması beklenilmektedir. Bu sekreterlik mesleğinin Türkiye’de öneminin atığını<br />
gösteren bir durum olduğu düşünülmektedir. Her geçen yıl meslekte önemli oranda kalifiye<br />
eleman açığı olduğu yapılan araştırmalar sonucunda belirlenmiştir.<br />
(http://www.burokongre.gazi.edu.tr/index.php) Sekreterlik mesleğinde, artan istihdam olanı<br />
bu mesleğin eğitimini almak isteyenlerin sayısında attırmıştır. İşveren kesiminin nitelikli<br />
personel talebindeki artış ve sekreterlerden gelen nitelikli sunumlar sonucu, sekreterlik<br />
mesleği toplumdaki imajını her geçen gün olumlu yönde yenilemektedir. (www.<br />
PcTeknik.net)<br />
SONUÇ<br />
İçinde yaşadığımız çağ bilginin ekonomik bir değer olduğu ve teknolojinin yaşamsal önem<br />
kazandığı bir çağdır. Bu bilgi çağında, organizasyonların kaderi giderek bilgi işlerinin<br />
verimliliğine ve bilgi işçilerinin performansına bağlı olmaktadır. Bugün her sektörde ve<br />
bütün kuruluşlarda teknolojiyi iyi kullanan ve eğitimli bilgi işçilerine ihtiyaç vardır ve bu<br />
ihtiyaç gün geçtikçe atmaktadır.<br />
Günümüzde sekreter yaptığı iş ve sahip olduğu niteliklerden dolayı bilgi işçisi olarak<br />
nitelendirilmektedir. Eskiden sekreterlik mesleği belirli bir takım işlerle uğraşırken bilginin<br />
artan önemi nedeniyle yapılan işler değişmiş ve çeşitlenmiştir. İş dünyası sekreterlerin<br />
belirli bir tkım yeterliliklere ve yetkinliklere sahip, yöneticisini asiste edebilecek olan<br />
elemanlar tercih etmektedir. Önceden organizasyon veya örgüt içerisinden seçme veya<br />
yükseltme yolu ile sekreter seçimi yapılırken günümüzde artık bu işin eğitimini almış ve<br />
nitelikli kişiler tercih edilmektedir. Bunun sonucu olarak Sekreterlik eğitimi veren Meslek<br />
Yüksekokulları ders içeriklerini bu doğrultuda geliştirmektedir.<br />
Mesleğin Türkiye’deki durumunu incelediğimizde istihdam olanaklarının arttığını göre<br />
biliyoruz. İster özel kuruluşlar olsun ister kamu kuruluşları olsun sekretere olan ihtiyacın<br />
artmaktadır. Özel İstihdam bürolarının verilerine baktığımızda, işverenlerin yönetici<br />
asistanını sekreterden daha çok istihdam etmek istediklerini görmekteyiz. Özel bürolarının<br />
daha kalifiye elaman istihdam etmek isteyen işverenlerin ilan verdiği bürolarıdır.( Tutar,<br />
Oruç, 2011:102) Bu durumda işverenlerin daha kalifiye kişileri bu meslekte istihdam etmek<br />
istediklerini söyleyebiliriz.<br />
İş dünyasında kalifiye sekretere olan ihtiyacın artması ile çok sayıda üniversite bu mesleğin<br />
eğitimine bünyesinde yer vermiştir. Sekreterlik mesleğinin eğitimini veren meslek<br />
yüksekokulların sayısında her yıl artış olmaktadır. Ayrılan öğrenci sayısında da bir artış<br />
olduğu gözlenmektedir.<br />
Sonuç olarak bugün bilgi işçisi durumuna gelen sekreterlik, Türkiye’deki önemi giderek<br />
artan bir meslek konumundadır. Sekreterlik mesleğinin istihdam olanaklarındaki artış ve<br />
eğitimine bünyesinde yer veren üniversitelerin sayısındaki artış bu durumu kanıtlamaktadır.<br />
362
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 363<br />
KAYNAKÇA<br />
Aktel Mehmet, (2003), Küreselleşme Ve Türk Kamu Yönetimi, Asil Yayın Dağıtım,<br />
Ankara,<br />
Alan Hale, (2010), Bilgi İşçilerinin İş Tatmininin Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkileri Ve<br />
Bir Kamu Kurumunda Çalışan Bilgi İşçileri Üzerinde Uygulama, Yayınlanmış Yüksel<br />
Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara<br />
Aytürk, N.(2007), Büro Yönetimi Ve Yönetici Sekreterliği, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.<br />
Bahşi, Didem. (2002). Türkiye’de Büro Yönetiminde Sekreterliğin Önemi Ve<br />
Sekreterlik Eğitimine İlişkin Bir Model Önerisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi Gazi<br />
Üniversitesi Eğitim Bilimler Enstitüsü Ankara<br />
Bal, Oğuz, (2010). Teknolojinin Sosyo-Ekonomik Yapıya Etkileri, Akademik Bakış Dergisi,<br />
Sayı 20, Nisan – Mayıs – Haziran 2010 (Http://Www.Akademikbakis.Org)<br />
Berberler Rıdvan, (2010), Bilgi Toplumuna Geçiş Sürecinde Türkiye, Bir Kamu Kurumunda<br />
Bilgi Teknolojileri Kullanımına İlişkin Bir Araştırma, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi,<br />
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa<br />
Canlioğu Gözde, (2008) Değişen Toplum Yapılarında Bilginin Değişen Konumu,<br />
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırma Enstitüsü,<br />
İstanbul<br />
Çetin Başak Işık, (2005), Bilgi Toplumu Ve Bilgi İşçisi Bağlamında Çağrı Merkezleri:<br />
Emek Süreci İş Ve İstihdam, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul<br />
Ekin, Nusret; Küreselleşmenin İki Yüzü: İstenmeyen “Kaçak Göçmenler”-“Davetli Bilgi<br />
İşçileri”; Tühis Dergisi; Cilt: 17; Sayı: 2; Kasım 2001.<br />
Esen Dilek, (2007), Meslek Yüksek Okullarının Büro Yönetimi Ve Sekreterlik<br />
Programlarında Bilgi Teknolojilerinin Kullanım Düzeylerinin Değerlendirilmesine Yönelik<br />
Bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, Ankara<br />
Kültekin Selcen, (2006), Bilgi Toplumu Ve Eğitim Programları, Yayınlanmış Yüksek<br />
Lisans Tezi, Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir.<br />
Öztürk Mehmet Ali, (2008), Temel Ve Çağdaş Sekreter Ekin Yayınevi, Bursa<br />
Tengilimoğlu Dilaver Ve Tutar, Hasan (2009),“Çağdaş Büro Yönetimi”Ankara Seçkin<br />
Yayınları 3. B.<br />
Tuncel, M. (2007). Meslek Yüksekokullarındaki Büro Yönetimi Ve Sekreterlik<br />
Programlarının Sektörün İhtiyaçlarını Karşılama Durumunun Değerlendirilmesi.<br />
Yayınlamamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />
Tutar Hasan, Altinöz Mehmet, Aygen Selin, (2005), Sekreterlik Bilgisi, Seçkin Kitabevi,<br />
Ankara<br />
Ungan, Gülşen. (2000). Geçmişten Geleceğe Sekreterlik. Antalya: 1. Ulusal Büro<br />
Yönetimi Ve Sekreterlik Kongresi, 17-18 Nisan.<br />
Yilmaz Burcu, Halici Ali, İşgücü Devir Hızını Etkileyen Etmenler: Sekreterlik Mesleğinde<br />
Bir Araştırma, Uluslararası İktisadi Ve İdari İncelemeler Dergisi, Cilt:2 Sayı:4, Kış 2010<br />
363
364 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Zaim Halil, (2005) Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı 49<br />
(Http://Www.Iudergi.Com/Tr/Index.Php/Sosyalsiyaset/Article/View/478, Erişim Tarihi:<br />
02.08.2012 )<br />
http://www.iskur.gov.tr/KurumsalBilgi/istatistikler.aspx#dltop, Erişim Tarihi: 02.08.2012<br />
http://www.kariyer.net/kariyer-istihdam-endeksi/ , Erişim Tarihi: 25.07.2012<br />
http://www.manpower.com.tr/basinodasi/talent.asp, Erişim Tarihi:08.08.2012<br />
http://www.pcteknik.net/meslek-gruplari/12022-yonetici-sekreter.html,Erişim Tarihi:<br />
04.08.2012<br />
http://www.PcTeknik.net, Erişim Tarihi: 02.08.2012<br />
http://www.yenibiris.com/KariyerKilavuzu/Oku.aspx?ArticleID=11470, Erişim Tarihi:<br />
07.08.2012<br />
364
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 365<br />
MESLEKLERİN İSMİNİ DEĞİŞTİRMEK İMAJLARINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN<br />
YETERLİ Mİ? (SEKRETELİK MESLEĞİ ÖRNEĞİ)<br />
Ayşe ÇAY ATALAY 1<br />
ÖZET<br />
Meslek, insanın yaşamını sürdürebilmek için icra ettiği ve genellikle yoğun bir eğitim,<br />
çalışma, bilgi birikimi, seçilen mesleğe bağlı olarak, yetenek geliştirmeyi gerektiren ve tüm<br />
bu sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvana verilen isimdir. Ancak son yıllarda, nedense<br />
alın teriyle yapılan her işin kutsallığından ziyade, bazı mesleklerdeki imaj bunalımı dikkat<br />
çekicidir. Özellikle az eğitim gerektiren ya da eğitim almadan icra edilen bu mesleklerde,<br />
imajlarını isimleriyle değiştirme çabası adeta çığ gibi büyümektedir. Örneğin; kapıcı<br />
apartman görevlisi, tezgahtar satış danışmanı, sekreter yönetici asistanı gibi yeni meslek<br />
isimleriyle anılmaya başlanmıştır. Oysaki eski meslek isimleriyle yeni meslek isimleri<br />
arasında tanım ve içerik olarak büyük farklılar bulunmaktadır.<br />
Bu çalışmada; sekreterlik mesleği ile yönetici asistanlığının görev tanımları yapılmış, iki<br />
mesleğin gerektirdiği özellikler, mesleki eğitim süreleri ve şartları açısından farklılıklar<br />
irdelenmiş, içerik yönünden yapılması gerekli değişiklikler tartışılarak, çözüm önerileri<br />
sunulmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Meslek, Sekreterlik, Yönetici Asistanlığı<br />
Giriş<br />
Toplumsal yapının kurucu öğesi olan “meslek”, toplumun isleyişinde hayati rol oynar.<br />
Toplumun yapılaşmasında, örgütlenmesinde, işbölümünün oluşmasında belirleyici etkiye<br />
sahip olması, toplumsal uzlaşmaya ve istikrara olan katkıları mesleği toplumsal açıdan<br />
önemli kılar. Sosyal-kültürel, ekonomik boyutları ve fonksiyonları açısından meslek,<br />
toplumsal etkileşimin temel belirleyicisi olarak öne çıkar ve maddi kazanç sunumlu islerden<br />
ya da uğraşlardan tümüyle farklılaşır İlhan(2008:313). Her meslek o mesleğin değerlerini,<br />
gelişimini, lisanslaşmasını ve diğer insanlar açısından tanınmasını sağlayan kuruluşlara<br />
sahiptir. Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır. Türkiye'de resmi olarak tanımı<br />
yapılmış 600 civarında meslek vardır.<br />
Her bir meslek için tanımı, görev alanları, genel olarak kullandığı araç ve gereçler, mesleğin<br />
gerektirdiği özellikler, çalışma ortamı ve koşulları, iş bulma olanakları farklıdır. Mesleki<br />
eğitim açısından baktığımızda, meslek eğitimine giriş koşulları, eğitimin süresi ve içeriği,<br />
meslekte ilerleyebilme veya yeni meslekleri seçebilme olanakları, destekleyici meslek<br />
kuruluşları, gibi özellikler bulunmaktadır.<br />
Dünyada her mesleğin farklı bir gelişim süreci ve tarihçesi vardır. Sekreterlik mesleğinin<br />
tarihsel gelişimini incelediğimizde, Eski Yunanlılarda ve Romalılarda devlet yöneticilerinin<br />
görevlendirdikleri yazmanlarla başlayan sekreterlik hizmetleri, tarihin akışı içerisinde, resmi<br />
kurum ve kuruluşlarda, özel işletmelerde bugünkü anlamda sekreterlik hizmetlerine<br />
dönüşmüş bulunmaktadır. Sekreterlik, özellikle sanayi devrimiyle birlikte örgütlerin<br />
1 Atatürk Üniversitesi Narman MYO, Doktora Öğrencisi
366 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
büyüklükleri, sayıları ve uzmanlaşmalarının artmasıyla ihtiyaç duyulmaya başlayan bir<br />
meslek dalına dönüşmüştür. Sanayinin gelişmesiyle, işletmeler büyürken, çalıştırdıkları iş<br />
gören sayısı artmış, daha geniş hedef kitleleri oluşmuş, işletmeler arası ilişkilerde bir artış<br />
yaşanmıştır. Söz konusu ilişkilerin nitelik ve nicelik açısından artışı, işletmelerin sistemli bir<br />
yapıya sahip olmaları sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle sanayileşme sürecinin, sekreterlik<br />
mesleği ve modern anlamda büro kavramının gelişmesi ile paralellik gösterdiği<br />
anlaşılmaktadır. Sekreterlik hizmetlerini insanlığın bilgi saklama ve kaydetme ihtiyacı<br />
yaşadığı, ticari faaliyetlerin başlangıcına kadar dayandırmak mümkündür. Sanayi öncesi<br />
dönemde, sekreterlik hizmetleri sır saklama, bilgi kaydetme ve belgelendirme<br />
faaliyetlerinden ibarettir. Bu dönemde, sekreterlik hizmetlerini yürütenler yazman ve katip<br />
gibi adlarla anılmışlardır. Sanayileşme ile birlikte işletme sayısında yaşanan hızlı artış, ticari<br />
ilişkilerin artmasına ve karmaşıklaşmasına yol açmıştır. Bu gelişme işletme yöneticilerinin<br />
iş akışını artırmış ve hızlandırmıştır. Yöneticilerin iş akışının artması, sekreterlik<br />
hizmetlerine ve sekretere olan ihtiyacını artırmıştır. Sanayileşme döneminde hesaplama,<br />
yazı makineleri ve iletişim teknolojileri kullanılmaya başlanmıştır. Bilgi ve iletişim<br />
teknolojilerinde yaşanan olumlu gelişmeler sekreterlik mesleğinin gelişimini önemli ölçüde<br />
etkilemiştir. Örgütlerin gelişen teknolojiye uyumlu personel ihtiyaçları, sekreterlik<br />
hizmetlerinde uzmanlaşmanın gerçekleşmesini sağlamıştır. Ayrıca bu dönem, sekreterlerin<br />
eğitimine yönelik önemli gelişmelerin yaşandığı dönem olmuştur. Sekreterlik mesleğinin<br />
gelişiminde önemli bir dönüm noktası ise; 1933 yılında Fransa’nın başkenti Paris’ de bir<br />
demir çelik işletmesinin genel müdürünün sekreter istihdam etmesiyle büro içerisinde<br />
sekreter kavramı görülmeye başlanmıştır.<br />
Türkiye’ de sekreterlik mesleğinin gelişim sürecini incelediğimizde, Osmanlı İmparatorluğu<br />
dönemine dayandırmak mümkündür. Osmanlı İmparatorluğunda sır katipliği olarak<br />
nitelendirilen sekreterliğin, devlet yönetiminde etkin bir yeri olmuştur. Türkiye’ de bugünkü<br />
anlamda sekreterlik hizmetleri ise; ilk olarak 1953 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü<br />
ile Karayolları Genel Müdürlüğünde uygulanmıştır. Türkiye’ de sekreterlik mesleğinin,<br />
dünya ile birlikte olmasa da benzer şekilde geliştiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de sekreterlik<br />
hizmetleri sanayileşme ile birlikte, örgüt yöneticilerinin iş akışlarının artması ve<br />
karmaşıklaşmasına bağlı olarak iş hayatına girmiştir. Bu durum sekreterlik hizmetlerine ve<br />
sekreterlere olan ihtiyacı artırmış, örgütlerde sekreter istihdamı zorunlu hale getirmiştir.<br />
Sekreterlik mesleğinin gelişimini destekleyen en son yenilik ise, bilgi teknolojileridir. Bilgi<br />
teknolojilerinin gelişmesiyle kağıtsız bürolar ve büro otomasyonu uygulamaları, işlerin daha<br />
kısa sürelerde ve en iyi şekilde tamamlanması sağlayarak, mesleğe farklı bir boyut<br />
getirmiştir.<br />
2. Meslekler ve Unvanlari<br />
Toplumsal biçimlenmenin özel bileşeni olan meslek; işbölümü, toplumsal istikrar,<br />
bütünleşme, toplumsallaşma, ekonomik, kültürel vs. açılardan da hayati fonksiyonlara<br />
sahiptir. Meslek bir taraftan insanları birbirine bağlarken, diğer taraftan da onları ayrıştırır,<br />
toplumsal farklılaşma /hiyerarşi üretir. Aynı zamanda toplumsal hareketlilik yoluyla konum<br />
değiştirmeyi mümkün kılar, hiyerarşik yapıyı şekillendirerek toplumsal sistemin isleyişine<br />
katkı sağlar. Öte yandan, meslekler; üyeleri açısından paylaşılan normlar, değerler, tutumlar,<br />
anlam bütünleri, meslek ahlâkı, yerleşik teamüller/gelenekler ve simgeler geliştirmeleri,<br />
üyeleri arasında benzer yasam tarzına temel oluşturmaları yine üyeleri üzerinde çeşitli<br />
biçimlerde sosyal kontrol kurmaları bakımından alt kültür oluştururlar. Bu oluşum,<br />
meslektaşlar arasındaki iletişim ağları, mesleğin özel jargonu, nişan, rozet, özel giysiler,<br />
yemin gibi törensel unsurlar ile somutlaşır (Macdonald, 1995: 36; Pavalko, 1988: 5; User,<br />
1996: 277).<br />
366
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 367<br />
Unvan bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad<br />
ya da sandır. Ayrıca unvan bir mesleği icra eden kişilere verilen ortak sıfat olmakla beraber,<br />
aynı zamanda meslek içindeki farklılıkları da ifade eden bir kavramdır. Kurumlarda<br />
unvanlar belirlenmeden önce yapılması gerekli bir dizi çalışma vardır. Bu sürece iş analizi<br />
denir. İş analizi, organizasyonun faaliyetlerinin sürdürülmesi için hangi görevlerin, nasıl, ne<br />
zaman, hangi sırada yapılması gerektiği sorularına detaylı yanıt alınmasını sağlar. İşin en<br />
doğru şekilde, en hızlı yoldan ve en uygun kişi tarafından yapılmasını amaçlar. Bu süreç<br />
aynı zamanda söz konusu görevleri yapacak kişilerde olması gereken bilgi ve becerileri yani<br />
yetkinlikleri de ortaya çıkartmaya yardımcı olur. Tüm bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan<br />
görev tanımlarına uygun olarak pozisyonlar yani unvanlar belirlenir.<br />
Meslek, bireyin yeteneklerin açığa çıkmasına imkân tanır. Bireyin duygusal, bedensel ve<br />
zihinsel gelişimini etkiler ve onun hayata bakış açısını, alışkanlıklarını, tercihlerini,<br />
davranışlarını, benlik algısını ve kimliğinin biçimlenmesinde rol oynar. Birey, mesleği<br />
üzerinden anlam üretir, mesleğini algılama ve değerlendirme biçimi; bireyin duyuş, düşünüş<br />
özelliklerini, tutumlarını, vaziyet alışını ve genel olarak eylem altyapısının biçimlenişini<br />
etkiler İlhan(2008:315). Meslek, bireyi topluma bağlayan temel bağdır. Kişinin topluma<br />
eklemlenişi ve onunla bütünleşmesi mesleği üzerinden gerçekleşir. Kamusal alandaki<br />
görünürlüğü de yine en çok mesleği aracılığıyla mümkün olur. Zira kişinin geliri, dini veya<br />
evinin ederi özel ve gizli sayılabilir, fakat mesleği toplumsal yaşamının kamuya açık yönünü<br />
oluşturur(Hall, 1975: 67; Kemerlioğlu, 1990: 51).<br />
Unvanların doğru belirlenmesi, her çalışanı yakından ilgilendiren özlük hakları ile de<br />
yakından ilişkilidir. Çünkü unvan, maddi olmayan bir özlük hakkıdır ve kişinin kariyerinde<br />
büyük rolü vardır. Unvana dayalı belirlenen maddi haklar yine son derece önemlidir. Aynı<br />
kurum içinde geçerli nedenlere dayanmaksızın sadece unvan ile çalışanlar arasında fark<br />
yaratmak adalet duygusunun yitirilmesine ve dengelerin sarsılmasına neden olacaktır.<br />
Son yıllarda iş yaşamında yeni yeni unvanlar ortaya çıkmıştır. Bunun en önemli nedeni<br />
üretim, teknoloji, ekonomi ve sosyal yaşam alanlarında yaşanan gelişmelerdir. Bu<br />
gelişmeler yeni meslekler doğmasına veya mevcut mesleklerde alt dalların açılmasına neden<br />
olmuştur. Bir başka neden ise, ulusal iş hayatının uluslararası platforma açılması ile duyulan<br />
bütünleşme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç özellikle İngilizce unvanların çoğunun aynı şekilde iş<br />
hayatına girmesine neden olmuştur. Bunun en önemli sonucu ise yapılan işle unvanı<br />
arasında meydana gelen kavram kargaşasıdır. Yeni unvanlardaki artışının bir diğer nedeni<br />
belki de en önemlisi, eski unvanların insanların zihinlerinde daha doğrusu bu unvanlara<br />
sahip kişilerin zihninde oluşturduğu aşağılık kompleksidir. İsmi değişen çoğu meslekte<br />
insanlara eski unvanlarıyla hitap ettiğinizde hakaret ediyormuşçasına tepki verilmesi hayret<br />
vericidir. Bir mesleği kutsal kılan asıl unsur, yapılan işin niteliği ve kazanılan paranın hak<br />
edilmesi olduğu halde, bugün bir mesleği, içeriğinden ziyade adeta ismi<br />
kutsallaştırılmaktadır. Ayrıca unvan değişikliğinin nedense eğitim gerektirmeyen ya da az<br />
eğitim gerektiren işlerde yoğunlaşması da dikkat çekicidir. Üstelik unvanlar değişirken<br />
yapılan işlerin içeriğinde herhangi bir değişiklik olmamakta, bunun yanı sıra herkes<br />
tarafından bilinen meslek isimleri yeni isimleriyle söylendiğinde çoğu kimsenin kafasında<br />
farklı çağrışımlar uyandırarak, yanlış anlamalara yol açmaktadır.<br />
2. Sekreterlik Mesleğinde Unvan Karmaşası<br />
Zamanla değişen toplumsal hayatın gerekleri doğrultusunda mesleklerin çeşitlerinde, sosyal<br />
değerlerinde ve itibarlarında, ilişkiler düzeyinde ve örgütlenme biçimlerinde, gerekli<br />
kıldıkları bilgi ve becerilerde, uyguladıkları yöntemlerde, değişiklikleler olmuştur. Buna<br />
paralel olarak gördükleri maddi karşılıklarda, hak ve sorumluluklarında, icra ve faaliyet<br />
biçimlerini belirleyen ve aralarındaki ilişkileri düzenleyen normlarında ki değişmeler de<br />
kaçınılmaz olmuştur (Kemerlioğlu, 1973: 117). Bu süreçte bir yandan yeni meslekler, hatta
368 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
alt mesleki uzmanlık alanları ortaya çıkarken, bir yandan da mevcut mesleklerden kimileri<br />
yok olmuştur.<br />
Toplumsal organizasyonun niteliğine bağlı olarak, günümüzde meslek üyeliği bir atıf<br />
olmaktan çıkıp, başarı sürecine dönüşmektedir. Yani, meslek edinmenin geleneksel<br />
belirleyicileri olan sosyo-demografik, ekonomik köken, din, ırk, cinsiyet vb. etkenlerin<br />
yerini formel eğitim almaktadır (bkz. Dunkerley, 1975: 45). Dolayısıyla mesleğe giriş<br />
kriterlerinin nesnelleştiği ve mesleki oryantasyon sürecinin değiştiği rahatlıkla söylenebilir.<br />
Ülkemizde de mesleğe yönelim artık büyük ölçüde mesleğin babadan oğula intikali/mesleki<br />
kalıtım biçiminde gerçekleşir olmaktan çıkmıştır. Böylece mesleğe girişte mesleki formel<br />
eğitimin yani diplomalıların önemi artmıştır.<br />
Diploma sahibi olmak, uzmanlığa göndermede bulunmaktadır. Uzmanlık ise, mesleği, o<br />
meslekte bilgi sahibi olmayan insanlardan ayırmak ve meslek mensuplarının göreceli<br />
yeterliğini ölçmek için mesleki ehliyete yönelik objektif standartların temelidir. Bu tür<br />
standartlar evrensel olup, bilgi ve beceriye bağlıdırlar, zaman ve mekâna bakılmaksızın<br />
genel kullanımda uygulanabilir özelliktedirler (Huntington, 2004: 10).<br />
Son yıllarda sekreterlik mesleği de bu değişimden payını almıştır. Artık bir iş bulamazsam<br />
sekreterlik yaparım anlayışı tarih olmaktadır. Kısacası bu mesleği icra etmek isteyenlerin<br />
öncelikle bir alan diplomasına sahip olmaları gerekmektedir.<br />
Tüm bu gelişmeler ve değişmeler ışığında görevi tanımlayan iki farklı unvan ortaya<br />
çıkmıştır; “yönetici asistanlığı” ve “yönetici sekreterliği.” Bu iki unvan hangi görevlere ve<br />
kimlere işaret ediyor? Kurumlar gerekli analiz çalışmalarını yaparak, iki unvan arasında<br />
bilinçli bir seçim mi yapıyor, yoksa bilinçsizce daha önce söz ettiğimiz gibi “unvan<br />
karmaşasına” mı hizmet ediyor? İkinci olasılık ve en kötüsü, gerekli alt yapı çalışmaları<br />
olmaksızın özensizce ve adaletsizce unvan ve hak dağıtılması kusurlu bir yönetim şekli ve<br />
mesleği zedeleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı kurumlar ise bilinçli olarak<br />
iki seçenekten birini kullanmayı tercih ediyor. Bu kurumlar, iki unvan ve kişi arasında<br />
gerçekten bir farklılaştırma yapmadan sadece bazı sanılarla hareket ediyorlar. Birçok<br />
kurumun ve yöneticinin bu konuda yanlış bilgi ve bazı önyargıları mesleği ve mesleği icra<br />
edenleri olumsuz etkileyip, yanlış örnek teşkil ediyorlar.<br />
2.1. Sekreter, Yönetici Asistani veya Yönetici Sekreteri Arasinda Var Olduğu<br />
Düşünülen Farklar<br />
Sekreter, yönetici asistanı ya da yönetici sekreteri arasındaki farkları birbirinden da net<br />
çizgilerle ayırabilmemiz için öncelikle tanımlarını iyi bilmemiz gerekir. Sekreter<br />
dediğimizde ilk akla gelen tanım, görevi telefonları cevaplayan ve müşterileri kabul etmek<br />
olan kişidir. Oysa bu resepsiyonistin görev tanımıdır. Resepsiyonistler yönetim<br />
hiyerarşisinde genellikle idari müdürlüğe bağlı çalışırlar. Bunun yanı sıra, bir yönetici veya<br />
organizasyon adına ofis işleri ile yazışmaları üstlenen yardımcıya sekreter denir. Sekreterler<br />
yönetim hiyerarşisinde bağlı bulunduğu birimin idaresi altındadır. Bölüm sekreterleri, bölüm<br />
yöneticisinin sorumluluğu altındadır.<br />
Yönetici Sekreteri yönetsel görev ve sorumlulukları üstlenen sekretere verilen isimdir.<br />
Yönetici sekreteri diğer sekreterlerden farklı olarak sadece Genel Müdür’e veya yönetim<br />
kuruluna bağlı çalışmaktadır. İşletmelerde emir, komuta zincirini dikkate aldığımızda zaman<br />
zaman diğer bölüm müdürlerine görev aktarımı yapabilir ve bölüm sekreterlerine iş verme<br />
yetkisi de vardır. Yönetici sekreteri ya da yönetici asistanı ile sekreter arasındaki farklılık<br />
aşağıdaki tabloda ortaya konmaktadır.<br />
Tanımları açısından incelediğimiz de bile, aslında sekreter, yönetici asistanı veya yönetici<br />
sekreteri farklı yetkilere sahip olduğu ve farklı görevleri yerine getirdiği açıktır. Bu<br />
368
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 369<br />
yüzdende bu meslekleri tek bir isim altında toplamak sakıncalıdır. Diğer önemli bir husus<br />
ise; yönetici asistanı ve yönetici sekreterinin eş anlamlı olarak kullanılmasından<br />
kaynaklanmaktadır. Yönetici sekreterinin görev alanı ve yetkileri yukarıda açıklanmıştır.<br />
Genel Kurul ya da yönetim kurulunda sekreterlik görevini yapan kimsedir. Bunun yanı sıra<br />
asistan kelimesinin Türkçe karşılığına baktığımızda yardımcı veya üniversitelerde öğretim<br />
üyeliğinin ilk basamağı yani araştırma görevlisi anlamına gelmektedir. Asistanlıktan sonraki<br />
aşama, kişinin asistan olduğu alanda işi bir fiil kendi yapabilecek düzeye gelmesidir, yani<br />
hiç kimse tüm mesleki kariyerinde asistan olarak kalamaz. Asistanlık, icra edilen<br />
mesleklerde kariyerin ilk aşamasıdır. Oysa hiçbir yönetici asistanı, daha sonra yönetici<br />
olamıyor ya da yönetici olmak için asistanlık yapmıyor. Bu yüzden meslek isimleri<br />
değiştirilirken anlamlarının da dikkate alınması önemlidir. Anlam açısından da, yapılan işin<br />
niteliği bakımından da incelediğimizde, Yönetici Sekreteri isminin kullanılması çok daha<br />
doğru olacaktır.<br />
Tablo:1 Sekreter ve Yönetici Sekreteri Yetki Dağılımı<br />
Genel Müdür/ Yönetim Kurulu<br />
Yönetici Sekreteri<br />
Bölüm Müd.<br />
Müdürlüğü<br />
Bölüm Müd.<br />
Müdürlüğü<br />
Bölüm Müd.<br />
Sekreter Sekreter Sekreter<br />
Kaynak: Kasap, (2005;3)<br />
2.2 Sekreter veya yönetici sekreteri mesleklerinin gerektirdiği özellikler, mesleki eğitim<br />
süreleri ve şartları<br />
Hemen belirtelim ki; sekreter ya da yönetici sekreteri olmak için, mesleğe giriş ve eğitim<br />
şartları açısından bugün itibariyle bir farklılık bulunmamaktadır. Büro yönetimi ve<br />
sekreterlik meslek elemanı olmak isteyenlerin şu özelliklere sahip olması ise mesleklerinde<br />
başarılı olmaları için ön koşuldur diyebiliriz;<br />
‣ Sözel yeteneği güçlü (düzgün ve akıcı bir dille konuşan),<br />
‣ Görsel ve işitsel belleği kuvvetli,<br />
‣ Kendine güvenen, aynı zamanda güvenilir,<br />
‣ İnsanları tanıyan ve etkileyebilen, sır saklayabilen,<br />
‣ Sorumluluk sahibi,<br />
‣ Güler yüzlü ve temsil yeteneğine sahip,<br />
‣ Kıvrak zekaya sahip ve soğukkanlı olabilecek,<br />
‣ En az bir yabancı dili çok iyi okuma ve yazma yetisine sahip olabilmelidir.
370 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Büro yönetimi ve sekreterlik meslek elemanı olmak isteyenlerin yukarıda saydığımız kişisel<br />
özelliklerine ek olarak, eğitim ve staj süreleri ise, zorunlu koşul olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır. Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde, ülkemizde artık bir mesleği icra<br />
edebilmeniz için, o alanda eğitiminiz olduğunu gösteren bir diplomanız ya da sertifikanız<br />
olmalıdır. Bu bağlamda ülkemizde, bu meslekleri yapabilmek için, meslek liselerinin ilgili<br />
bölümlerinden mezun olanlar sınavsız olarak, üniversitelerin ilgili bölümlerinde 2 yıllık<br />
eğitime hak kazanırken, düz lise çıkışlılar yeterli sözel puanla bu bölümlerde okumaya hak<br />
kazanmaktadırlar.<br />
Ülkemizde şuan itibariyle 41devlet üniversitesinde 95 Meslek Yüksek Okulunda Büro<br />
Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü bulunmaktadır. Öğrencilerin eğitim süresi 2 yıl<br />
olup, 100 ila 115 kredi arasında ders almaktadırlar. Bunun yanı sıra, eğitim süresince<br />
aldıkları teorik bilginin pratiğe dönüştürülmesine yönelik 1.ve 2.sınıf sonrasında işyerlerinde<br />
8 haftalık zorunlu "Yaz Stajı" uygulaması bulunmaktadır. Eğitimini başarı ile<br />
tamamlayanlara ön lisans diploması ile "Büro Yönetimi Sekreterlik Meslek Elemanı" unvanı<br />
verilmektedir. Başka bir mesleki eğitim seçeneği ise; mesleği icara edenlere veya etmek<br />
isteyenlere özel sektör tarafından ve yine MEB izniyle açılan kurslardır. Bu kurslarda<br />
başarılı olanlara sertifikaları verilerek mesleki ilerlemeye katkıları sağlanmaktadır.<br />
Sonuç olarak; şu anda bu iki mesleği birbirinden ayıran en keskin çizgi bilgi birikimi ve<br />
mesleki tecrübedir. Bilgi birikimi ve mesleki tecrübe ise meslekte ne kadar uzun yıllar<br />
geçirilmesinden ziyade, mesleğiniz için ne kadar yoğun çalışıp, kendinizi geliştirmek için<br />
verilen üstün çabayla doğru orantılıdır.<br />
2.3. Mesleği Icra Edenler Arasinda Yapilan Bir Grup Çalişmasindan Elde Edilen<br />
Sekreter Yönetici Sekreteri Tanimlari<br />
Mesleği icra eden yönetici asistanları arasında yapılan bir grup çalışmasında, onların ortaya<br />
koydukları “Yönetici Asistanı” tanımları ya da onları sekreterden ayıran farklı noktaları ise<br />
şöyle:<br />
‣ Çalıştığı bölüm, kuruluş ve yöneticisini; davranış, meslek ahlâkı, eğitim ve becerileri<br />
ile en iyi şekilde temsil eden ve en zor anlarda bile kendi doğrularından ödün vermeden<br />
yöneticisinin işlerini kolaylaştıran, şirketin önemli bir üyesidir.<br />
‣ Yöneticisini en iyi şekilde temsil eden, görevinin bilincinde olan ve yoğun zamanlarda<br />
yöneticisine destek veren kişidir. Yönetici asistanı; mesleğini tüm bilimselliği ile ele alan,<br />
insan ilişkilerini mükemmelliğiyle taçlandırarak, gerektiğinde yöneticisi adına karar<br />
verebilecek, onun sağ kolu olacak şekilde çalışan ve iş disiplinini kendisine prensip edinen<br />
kişidir.<br />
‣ Her şeyden önce güler yüzlü, yardımsever, anlayışlı ve nazik bir insan, işini severek<br />
yapan ve gerektiğinde yöneticisine alternatif olabilen, yöneticinin en yakın çalışma<br />
arkadaşıdır.<br />
‣ Yöneticinin sağ kolu, sırdaşı, aynı zamanda haber alma istasyonu olabilen, inisiyatif<br />
kullanabilen, aktif, prezantabl ve lider özellikli bir kişidir.<br />
‣ Yönetici asistanı; sekreter gibi firmadaki diğer kişi ve yöneticilere karşı değil, sadece<br />
kendi yöneticisine karşı sorumludur.<br />
‣ Bölüm sekreteri gibi yöneticisine işle ilgili konularda değil, özel yaşamı ile ilgili<br />
konularda da yardımcı olur. (Ödemeleri, eşinin ajandası, çocukları, annesi, arkadaşları,<br />
kulüpleri vb.)<br />
370
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 371<br />
‣ Yönetici asistanının, bölüm sekreterine iş verme yetkisi vardır. Zaman zaman diğer<br />
müdürlere bile görev aktarımı yapabilir.<br />
‣ Bölüm sekreterlerinin sorumlulukları daha geneldir. Kişilere dağıtılabilir. Asistan<br />
sorumluluklarını kendisi yerine getirmek durumundadır. Asistanın yaptırımı kuvvetlidir.<br />
‣ Yöneticisine ait işleri planlayan, işleri organize eden, koordinasyonda aktif roller<br />
üstlenen, yöneticinin yokluğunun en aza indirgenmesini amaçlayan ve diğer kişi ve<br />
kuruluşlar arasında köprü görevini üstlenen kişidir.<br />
‣ Yoğun ve tempolu iş hayatında, kendi bilgilerini ve sosyal becerilerini kullanarak,<br />
müdürünün sağ kolu olma görevini üstlenen, onun iş arkadaşı ve sırdaşıdır.( Göral, 2004:46)<br />
3. Mevcut Önyargılara Eleştiriler<br />
<strong>Buraya</strong> kadar ele alınan eleştiriler ve mesleği icra eden kişilerin görev alanlarıyla ilgili<br />
tanımlamalarının ardından önyargılar ve eleştiriler aşağıda dört başlık altında toplanmaya<br />
çalışılmıştır. Bunlar;<br />
Yönetici sekreteri, sekretere göre daha geniş yetkilere sahiptir. İşlere daha çok dahil ve<br />
hakimdir denilse de, söz edilen yetki unvandan gelmez, gelmemelidir. Yetki alanının geniş<br />
olması, işlere dahil ve hakim olma sekreterin sahip olduğu bilgi düzeyi ve inisiyatif almaya<br />
ne kadar yatkın olduğu ile ilgilidir. Bilgisine ve kararlarına güvenilen bir sekreter zaman<br />
içinde yetki alanını genişletecektir. Daha fazla yetkiye hazır olduğunu ispat edecek olan,<br />
sekreterin kendisidir. Zaman içinde elde edilen tecrübe de doğal olarak yetkilerin<br />
genişlemesine yardımcı olacaktır.<br />
Yönetici sekreteri, sekretere göre daha donanımlı yani daha bilgili ve beceriklidir.<br />
Mesleki donanımın; adı yönetici asistanlığı ya da sekreter olsun fark etmeksizin mesleğin<br />
temel bilgi ve becerileri aynıdır. Mesleği icra eden herkes bu bilgi ve becerilerle donanmış<br />
olmalıdır. Gerek okul müfredatı gerekse mesleki kurs ve seminerlerin içerikleri meslek<br />
adaylarını bu yönde destekleyecek şekilde ders verilmektedir.<br />
Yönetici sekreteri, sekretere göre daha deneyimlidir. Bu nedenle üst kademe<br />
yöneticilerin sekreterleri meslekte daha uzun yıllar geçiren kişiler olur ve onlara asistan<br />
denilir. Bölümlerde görev yapan sekreterler ise bölüm sekreteridir. Üst ve orta kademe<br />
yönetici sekreterinden farkı ise; şirketler üst kademe yönetici sekreteri ile bölüm sekreterleri<br />
arasında fark olması gerektiğini düşünür. Bu bir anlamda haklı bir beklentidir, ancak farkı<br />
yaratan unvan değildir. Ya da daha genç bir sekreterin üst kademede başarısız olacağı<br />
anlamına gelmez. Yönetim piramidinde yukarı doğru çıkıldıkça stratejik olma ihtiyacı artar<br />
ve bu seviyeye destek verecek sekreterin de aynı ölçüde stratejik düşünüp hareket etmesi<br />
beklenir. Bunu en etkin şekilde sağlayan da mesleki tecrübe farkıdır, yani meslekte geçirilen<br />
yıllardır. O nedenle tecrübeli sekreterlerin üst düzey pozisyonlara yerleştirilmesi kabul edilir<br />
bir yaklaşımdır. Ayrıca bu durum sekreterliğin kapalı uçlu bir meslek olmadığının, kendi<br />
içinde terfi etmeye olanak sağladığının bir göstergesidir. Kısa sürede yoğun deneyim edinen,<br />
bilgi ve becerisini kanıtlamış bir sekreter üst kademeler için aday olabilir.<br />
Yönetici sekreteri, sekretere göre daha modern ve güncel bir kavramdır. Oysa ki<br />
gerçekte, sayılan farklardan hiçbiri Yönetici Sekreteri ya da sekreter unvanını birbirine<br />
üstün kılmaz. Kilit nokta şudur ki, her iki unvandan birine sahip olan kişinin, sahip olması<br />
gereken mesleki bilgi ve beceriler aynıdır. Çünkü mesleğin adı “Sekreterlik” tir. Sekreterlik,<br />
kendine özgü meslek ahlakı, disiplin, bilgi ve beceri gerektiren bir meslektir. Bu ve bunun<br />
gibi birçok mesleğe yeni isimler vermek içeriklerinde bir değişiklik yaratmamakta aksine<br />
anlam karmaşasına yol açmaktadır. Sekreterlik mesleği bugün farklı alt dallara (hukuk, tıp,<br />
ticaret sekreterliği gibi) sahiptir. Bu dallarda sekreterlik ismi yerine asistan kelimesini
372 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
kullandığımızda hukuk asistanı, tıp asistanı gibi, ismi ile anlamı arasında bağlantısı olmayan<br />
meslekler türeyecektir. Bu yüzden mesleğin adı korunmalı ismi yerine imajı yenilenmeli ve<br />
insanların kafasındaki önyargılar silinmelidir. Bu görevde yine mesleği icra eden<br />
sekreterlere düşmektedir.<br />
4. Sonuç ve Öneriler<br />
Sekreterlik mesleği geçmişten günümüze uzanırken değişim ve gelişim yaşamıştır. Önceleri<br />
sadece iletişim kanalı ve dolayısıyla sır küpü olan sekreterin ismi de buradan gelmektedir.<br />
Ancak sekreterler şimdilerde her konuda yetkin, ilgili ve bilgili olmak istiyorlar. İşte bu<br />
yüzden artık kendi unvanları dar geliyor ve farklı unvanları da üzerlerinde taşıyabiliyor.<br />
Değişen iş yaşamıyla birlikte uzun yıllar sonra belki bambaşka unvanları daha<br />
barındıracaklar bünyelerinde. Bu noktada çözüm ise; mesleğin ismini değiştirerek,<br />
insanların kafalarında ki önyargıyı perdelemek değil, mesleğin orijinal ismi ile insanların<br />
kafalarında ki imajı değiştirmek olmalı. Bu önemli rol ise, yine mesleği icra eden<br />
sekreterlere düşmektedir. <strong>Buraya</strong> kadar değinilen sorunlar için ise şu öneriler<br />
değerlendirilebilir.<br />
Bu meslekteki kişiler, adları unvanları ne olursa olsun, yaptıkları işin farkında olmalıdır. Bir<br />
mesleği geleceğe taşımanın anahtarının mesleğin olumsuz imajının değiştirilmesi olduğu<br />
unutulmamalı, mesleğin özüyle yani ismiyle oynanmamalıdır.<br />
Sekreterler bir meslek grubu olarak topluma kendilerini anlatamıyorlar. Bunun yerine yapay<br />
unvanların ardına saklanmayı tercih ediyorlar, öncelikle bu unvan kargaşasına son<br />
verilmelidir. Çünkü kişi söylemekten utandığı bir mesleği gereği gibi yerine getiremez.<br />
Meslekte, mesleğin eğitimini almayanların oranı çok yüksek. Son yıllarda bu oran düşse de,<br />
bu sorun mesleğin benimsenmesini güçleştiriyor.<br />
Eğitim kuruluşları piyasanın ihtiyacına cevap verecek tarzda eğitim veremiyorlar, daha<br />
doğrusu eğitim kurumları ile işverenler senkronize olarak çalışmıyorlar. Sonuç olarak da<br />
piyasanın ihtiyaç duyduğu elemanlar yetişmiyor. Bu yüzden de piyasada sekreterlik gibi<br />
çoğu meslekte ara eleman ihtiyacı kapanmıyor.<br />
Sürekli eğitim olanakları neredeyse hiç bulunmamakta. Bu konuda eğitim kurumları gibi,<br />
işverenlerde üzerlerine düşeni yapmalılardır.<br />
Örgütlenme çalışmaları yaygın değil, mesleği icra edenlerde biz bilinci yerine ben bilinci<br />
daha fazla benimsiyor haldedir.<br />
Meslek standardı oluşturulması ve bunu uygulamaya yönelik çalışmalar yetersiz<br />
kalmaktadır. Önemli olan şeyin bu mesleğin üyelerine vizyon kazandırmak olduğu<br />
unutulmamalıdır<br />
5. Kaynakça<br />
Dunkerley, D. (1975). Occupations and Society, London: Routledge&Kegan Paul.<br />
Göral, G, (2004), Yönetimde Armoni, Dharma Yayınları, İstanbul.<br />
Göral, Gülbin (2010), Yönetici Asistanlığı, http://www.sekreteriz.biz/kahve-molasi/904-<br />
gulbin-goral/1112-yonetici-asistanligi.html Erişim Tarihi: 10.07.2012<br />
Hall, R. H. (1975). Occupations and the Social Structure, Englewood Cliffs: Prentice- Hall<br />
Huntıngton, S. P. (2004). Asker ve Devlet: Sivil-Asker İlişkilerinin Kuram ve Siyaseti,<br />
(Çev: K. Uğur Kızılaslan), İstanbul: Salyangoz Yayınları.<br />
372
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 373<br />
İlhan, S., “Yeni Kapitalizm ve Meslek Olgusunun Değişen Anlamları Üzerine” Dumlupınar<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:21, Ağustos 2008, sayfa. 313-317<br />
Kasap, S. (2005), Yönetici Sekreterliğinin İncelikleri, Bilsa Yayıncılık, Ankara<br />
Kemerlioğlu, E. (1973). Erzurum’da Meslekler ve Sosyal Tabakalasma, (Yayınlanmamıs<br />
Doktora Tezi), Erzurum.<br />
Kemerlioğlu, E. (1990). Toplumsal Tabakalaşma ve Hareketlilik, Erzurum: Atatürk Üniv.<br />
Fen-Edb. Fak. Yay,<br />
Macdonald, K. M. (1995). The Sociology of the Professions, London: Sage Publications.<br />
Pavalko, R. M. (1988), Sociology of Occupations and Professions, Itasca: F. E. Peacock<br />
Publ.<br />
Tayan Coşkun, Mümine (2012), Yönetici Sekreteri ve Yönetici Asistanı Arasındaki Fark,<br />
http://sekreterce.wordpress.com/tag/gorev-tanimi/, Erişim Tarihi:20.06.2012<br />
Telli, Hayrettin (2008), Yönetici Sekreterlik Bilgisi,<br />
http://www1.gantep.edu.tr/~telli/Yonsekreter.htm Erişim Tarihi: 03.07.2012<br />
User, İ. (1996). “Türkiye’de Sosyoloji ve Psikolojinin Gelişmesine İlişkin Sorunlar: Meslek<br />
Sosyolojisi Açısından Bir Değerlendirme”, İnsan, Toplum, Bilim, 4. Ulusal<br />
Sosyal Bilimler Kongresi Bildirileri (Der. K. Lordoğlu), İstanbul: Kavram Yayınları, 273-<br />
291.
374 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
SEKRETERLERİN İŞE ALINMASINDA ARANAN NİTELİKLERE YÖNELİK BİR<br />
ARAŞTIRMA: KARİYER.NET ÖRNEĞİ<br />
Ezgi CEVHER 1<br />
ÖZET<br />
Çağdaş büro ortamlarında, işe alınan sekreterlerin yeteneklerinin sekreterlik görevi<br />
açısından uygun olması çok önemlidir. Yapılan işlere yönelik sekreter seçimi, hem başarıyı<br />
sağlayacak hem de maliyetleri düşürecektir. Bu noktada bürolarda istihdam edilen<br />
sekreterlerin seçimi ve bu seçimde aranan kriterler titizlikle üzerinde durulması gereken<br />
konulardan biridir. Bu durum işe alınan sekreterlerin nitelik olarak büroların ve bürolara<br />
gelenlerin ihtiyaçlarını karşılaması ile yakından ilgilidir.<br />
Çalışmada, Türkiye’ nin en büyük aday veritabanına sahip insan kaynakları sitesi<br />
Kariyer.net’ te yer alan sekreter iş ilanları incelenmiştir. Bu iş ilanları, “adayın çalışacağı<br />
şehir, cinsiyet, yaş sınırlaması, tecrübe, medeni durum, eğitim durumu, mezuniyet, yabancı<br />
dil bilgisi, en çok sekreter ilanı verilen sektör, firmalar tarafından adaylarda aranan<br />
yetenekler, özel şartlar ve kişisel özellikler” açısından içerik çözümlemesi ile bir aylık bir<br />
süreci kapsayacak şekilde araştırılmış, sekreterlik mesleğinin firmalar tarafından en çok<br />
aranan yetenek ve özellikleri belirlenmiştir. Amaç , son zamanlarda büro yönetimi ve<br />
sekreterlik mezunlarının işe alınmasında aranan kriterleri vurgulamak ; bu kriterleri “genel<br />
nitelikler, cinsiyet ve bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı” açısından<br />
değerlendirmektir.<br />
Anahtar Kelimeler: İşe Alma, Personel Seçimi, İş İlanları<br />
GİRİŞ<br />
İşletmelerde, personelin nitelik ve nicelik bakımından işe ve işyerine uygunluğu oldukça<br />
önemlidir ve o işletmenin başarı sağlamasında etkin bir role sahiptir. Bu nedenle günümüzde<br />
işletmeler, en uygun sayı ve nitelikte kişilerin işe alınması sürecini doğru şekilde<br />
planlayarak uygulamaya çalışmaktadırlar.<br />
Sekreterlik mesleği işletmelerin içinde bulunduğu yoğun rekabet ortamında yönetim<br />
kadrosunda önemli bir konuma sahiptir. İşletmelerin başarısı da çoğunlukla işletmeye alınan<br />
sekreterlerin işe uygun olmasıyla doğru orantılıdır. Günümüzde artık sekreterlik mesleğinin<br />
önemi anlaşılmış ve sekreterlere gerekli yerlerde yöneticisini temsil etme ve yeri geldiğinde<br />
karar verebilme gibi sorumluluklar verilmiştir. Bu noktada sekreter kadrolarının kaliteli<br />
personelle istihdam edilmesi gerekmektedir.<br />
Genellikle sekreterliğin önemini kavramış işletmeler, bu konuda eğitim almış ve<br />
mesleklerine değer veren nitelikli kişileri çalıştırmaktadırlar. Bu çalışmada, ilk bölümde<br />
personel seçimi , sekreterlik mesleği ve kaliteli sekreterlerin işe alınması ele alınmıştır.<br />
Araştırma bölümünde ise sekreter seçiminde mesleğin gerektirdiği ve son zamanlarda<br />
işletmeler tarafından aranan nitelikler içerik çözümlemesi ile araştırılmıştır. Şirketler<br />
1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Öğrencisi<br />
374
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 375<br />
tarafından tercih edilen niteliklerin belirlenmesinde şirketlerin verdikleri sekreter ilanlar<br />
Türkiye’ nin en çok aday veritabanına sahip Kariyer.net insan kaynakları sitesi aracılığıyla<br />
takip edilmiştir.<br />
2. Personel Seçimi ve İşe Yerleştirme<br />
İnsan kaynakları yönetimin en önemli fonksiyonlarından biri personel seçmedir. İçinde<br />
yaşadığımız yüzyılda nitelikli personelin işletmeler açısından önemi artmıştır. İnsana verilen<br />
önem, insanı rekabet dayanağı haline getirtmiştir. Bu nedenle değeri olan çalışanları elde<br />
etme ve tutma çabaları yoğunlaşmıştır. Personel seçimiyle verilen kararlar tüm işletmeyi<br />
etkileyeceğinden iş için uygun niteliklere sahip personelin seçilmesi oldukça önemlidir.<br />
Personel seçiminin taşıdığı önem, kurumun devamlılığını sağlayacak personelin<br />
seçilmesinin işletme için taşıdığı önemden kaynaklanır. Gerçekten de işletmenin amaçlarına<br />
hizmet edecek elemanların bulunması günümüzde başlı başına bir iş alanı olarak karşımıza<br />
çıkmıştır. Personel seçimi, insan kaynakları merkezinin önemli bir çalışma konusunu<br />
oluşturur ve bu süreç, mevcut eleman ihtiyaçlarının tespiti, bu ihtiyacın uygun yollar ve<br />
araçlarla duyurulması , başvuruların alınması, görüşmelerin yapılması ve uygun adayların<br />
işe yerleştirilmesini içerir. (Fındıkçı, 2000:167)<br />
Personel seçmenin amacı, iş gören yetenekleri ile iş gerekleri arasındaki en iyi ilişkiyi<br />
bulmaktır. Bu doğrultuda işletmeye başvuruda bulunmuş adayların kişilikleri, görmüş<br />
oldukları eğitimleri, yetenekleri ve ilgi duydukları konular incelenerek, en iyi niteliklere<br />
sahip uygun adaylar göreve çağrılır. (Boyraz, 2002)<br />
Personel seçme süreci, işletmenin personel ihtiyacını belirlemesiyle başlayan ve adaylardan<br />
uygun olanın işe alınmasıyla sonlanan bir süreci ifade eder. Burada personel seçmeden<br />
bahsedebilmek için birden fazla adayın açık pozisyona başvurması gerekir. Bu durum<br />
seçimi daha anlamlı kılacaktır.Personel seçme pahalı, uzun ve zor bir süreç olmasına<br />
rağmen , uygun olmayan adayların seçiminden daha maliyeti düşüktür çünkü işe uygun<br />
olmayan personel seçildiğinde personele uzun süre ücret ödenmesi ve çeşitli giderlerinin<br />
(sigorta, sağlık vb. )karşılanması gerekecektir. (Yelboğa, 2008: 12-14)<br />
İşletmelerin devamlılık sağlayabilmeleri, seçmiş oldukları personellerin sahip olduğu kişisel<br />
özellikleri, nitelikleri, eğitimleri vb. özellikleri ile doğrudan ilgilidir. Çünkü işletmenin<br />
hizmet verdiği kişilere ulaşan , hizmet sağlayan işletmenin kendi seçtiği çalışanlarıdır. Bu da<br />
personel seçiminin sağlıklı bir şekilde başlatılmasını ve sonlandırılmasını , en başta neyin<br />
veya kimin arandığını kararının verilmesini zorunlu kılar. İlk aşamada gerekli olan veriler<br />
iki temel grupta toplanmaktadır. Bunlardan ilki, işin özelliklerinin saptanmasıdır. İkincisi,<br />
bu özelliklere en uygun olabilecek adayın niteliklerinin belirlenmesidir (Kepir-Sinangil,<br />
1996).<br />
3. Sekreterlik ve Kaliteli Sekreterlerin İşe Alınması<br />
Büroların temel tası konumunda olan sekreterler büro faaliyetlerini yürütürlerken büro<br />
içinde ve dışında, ortaklarla, çalışanlarla, müşterilerle veya rakip firmalarla iletişimi<br />
sağlayan köprü konumundadırlar. (Erdoğan, 2008) Bu yüzden kaliteli sekreterlerin çalışması<br />
kuralı temel bir kadro oluşturma kuralıdır. Her işletme sekreterleri vasıtasıyla sunacağı<br />
hizmetleri ihtiyaç duyduğu doğru sekreterlerde bulmalıdır. İşe alınan sekreterlerin nitelik<br />
olarak işletmenin ve işletmeye gelen kişilerin ihtiyaçlarını karşılaması gerekir.<br />
Sekreter, ingilizce bir kavramdır ve ingilizcedeki “secret” (gizli, saklı, mahrem)<br />
kelimelerinden gelmektedir. “Secretary” yani sekreter kelimesi ise, özel katibe, katip,<br />
yazman anlamlarına gelmektedir. Kelimenin aslı ise Latince gizlilik anlamına gelen<br />
“secretus” kelimesidir. (Tutar, 2001). Türk Dil Kurumu’ nun güncel sözcük tanımlamasına
376 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
göre ise sekreter 2 Özel veya kamu kuruluşlarında belli bir makama, kişiye yardımcı olmak<br />
amacıyla haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli olarak tanımlanmaktadır.<br />
Sekreter, bürolardaki işlerin düzgün yapılmasını sağlayan, telefon konuşmaları, randevu<br />
tespitleri, ziyaretçi kabulü, yazışma gibi birçok işle bizzat meşgul olan sempatik, anlayışlı,<br />
cana yakın kimse olarak tanımlanmaktadır ve sekreterlerin yönetsel işlevleriyle ilgili şunlar<br />
sıralanmaktadır ( Uğur ve Sarı, 2010:3)<br />
‣ Sekreter, büro islerinin etkin bir şekilde yapılmasını sağlayan bir yönetici yardımcısıdır.<br />
‣ Sekreter, büro islerinin düzgün bir şekilde yapılmasını sağlayarak, yöneticisine verimli<br />
zaman kullanma imkanı tanıyan en yakın yardımcıdır.<br />
‣ Sekreter, mesleğe ilişkin bilgi ve becerilere sahip ve bunları davranışa dönüştürebilen,<br />
‣ Kişisel amaçları ile örgütün amaçlarını uyumlaştırabilen bir profesyoneldir.<br />
Bu tanımlardan yola çıkarak yapılabilecek bir başka tanımlama ise; ‘’bir işyerinde<br />
yöneticinin ve o işyerinin olmazsa olmazı, is yerini her haliyle temsil edebilen, güçlü bir<br />
organize yeteneğine sahip olan, is akısında birinci derece öneme sahip, bilgi ve belge belge<br />
yöneticisi olan, en önemlisi yöneticiyi yönetme vasfını taşıyan kişidir.’’ seklinde olabilir. (<br />
Uğur ve Sarı, 2010:3)<br />
Sekreterlik mesleğinin iş imkanları, iş alanlarının sayısı kadar geniştir. Sekreterler hemen<br />
hemen her iş alanında iş bulma imkanına sahiptirler. İşletmeler hangi işi yaparlarsa yapsınlar<br />
işlerini büro ortamında yürütmektedirler. Bürolarda yazışmalardan makine kullanımına<br />
kadar birçok iş sekreterler tarafından yürütülmektedir. Ayrıca her işletme dosyalama ve<br />
arşivleme yapmak zorunda olduğundan bu işleri de sekreterler yerine getirmektedir.<br />
Mesleğin eğitimi çeşitli üniversitelerde bağlı meslek yüksek okullarının ilgi bölümleri ile<br />
lisans düzeyinde Büro Yönetimi öğretmenliği bölümlerinde bulunmaktadır. 3<br />
4. Örneklem ve Araştırmanın Yöntemi<br />
Çalışma, meslek yüksekokullarının Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümünden<br />
mezun olanların başvurularında ve işe yerleştirilmelerinde kendilerinden istenen özelliklerin<br />
neler olduğu hakkında fikir sahibi olmalarını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.<br />
Bu çalışmayla günümüz is dünyasının ihtiyaç duyduğu sekreterlerin, sahip olmaları gereken<br />
nitelikleri Türkiye’ nin en büyük aday veritabanı Kariyer.net sitesindeki sekreter ilanları 1<br />
ay süresince “sekreter” başlığı adı altında incelenerek araştırılmıştır. Kariyer.net,<br />
Türkiye'nin en büyük aday veritabanına sahip insan kaynakları sitelerinden biridir.<br />
Türkiye'nin ilk insan kaynakları sitesi olarak faaliyete geçtiği 1999 yılından bu yana<br />
faaliyetlerini sürdürmektedir. Kurulduğu günden bu yana 850 binin üzerinde kişinin<br />
istihdam edilmesini sağlayan Kariyer.net, Türk iş dünyasının bilinirliği en yüksek<br />
markalarından biridir. İş arayan adaylarla personel arayan işverenleri internet ortamında bir<br />
araya getiren Kariyer.net, sadece iş ilanı yayınlamak için bir platform değil, iş arayanların<br />
başvurularını en hızlı ve etkin şekilde gerçekleştirmesini, işverenlerin de en doğru adaya en<br />
kısa sürede ulaşmasını sağlayan hizmetleri sunmaktadır. 4<br />
Araştırma kapsamında, insan kaynakları ve danışmanlık sitesi Kariyer.net teki sekreter iş<br />
ilanları, aranan nitelikler dikkate alınarak Nitel Analiz yöntemlerinden İçerik Analizi<br />
yöntemiyle incelenmiştir. Toplamda 25 Haziran 2012, 25 Temmuz 2012 tarihleri arasında<br />
245 adet sekreter ilanı yayınlanmış bu ilanlar düzenli olarak siteden takip edilmiş ve<br />
örneklem hesaplaması yapılarak 125 ilan araştırmaya dahil edilmiştir.<br />
2<br />
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5044c64dad2382.61470380<br />
3<br />
http://www.sekreterdergisi.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=942<br />
4<br />
http://www.kariyer.net/website/hakkimizda/index.aspx<br />
376
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 377<br />
İçerik analizi yoluyla web sitesinde yayınlanan sekreter ilanları doküman incelemesi<br />
yöntemi kullanılarak “aranan nitelikler” ana teması adı altında incelenmiş; analizde<br />
belirlenen ana temalar doğrultusunda alt temalarla desteklenmiştir.<br />
Bilimsel bir yaklaşım olarak içerik çözümlemesinde sözel, yazılı ve diğer materyallerin<br />
içerdiği mesajı, anlam veya dilbilgisi açısından nesnel ve sistematik olarak sınıflandırma,<br />
sayılara dönüştürme ve çıkarımda bulunma yoluyla sosyal gerçeği araştırma söz konusudur<br />
(Tavşancıl ve Aslan, 2001: 22). İçerik çözümlemesi iletilerin, açık ve görünen içeriğinin,<br />
nesnel, ölçülebilir ve doğrulanabilir bir açıklamasını yapabilmek amacıyla kullanılmaktadır<br />
(Fiske, 1990: 176). Araştırmada içerik çözümlemesi yapılabilmesi için ilanlara yönelik ana<br />
temalar ve alt temalardan oluşan bir kodlama yönergesi hazırlanmış, buna yönelik ilanlardan<br />
veriler toplanmış, bu veriler SPSS yardımıyla frekans dağılımına göre sayısallaştırılmıştır.<br />
Çözümleme verilerinin yüzdelik dağılımları çıkarılmış ve sonuçlar sekreterlerde aranan<br />
nitelikler açısından değerlendirilmiştir. Araştırmada, örneklem hesaplaması yapıldıktan<br />
sonra 125 ilan değerlendirme kapsamına alınmıştır.<br />
5. Araştırmanın Bulguları ve Tartışma<br />
Araştırmada, Kariyer.net te 25 Haziran 2012, 25 Temmuz 2012 tarihleri arasında yayınlanan<br />
ilanlar, sekreterlerde aranan nitelikler açısından “şehir, cinsiyet, yaş sınırı, tecrübe, medeni<br />
durum, mezuniyet, eğitim durumu, yabancı dil, sektör, yetenekler, özel şartlar, kişisel<br />
özellikler” alt temaları ile incelenmiştir. Alt temalar, aranan nitelikler başlığı altında tüm<br />
ilanlar incelenerek ( yayınlanan 245 ilan) kodlama yönergesinde alt temalar oluşturacak<br />
şekilde araştırılarak sıralanmıştır. Buna göre ana ve alt temalara yönelik ilanların sonuç ve<br />
değerlendirmeleri şu şekildedir:<br />
Şehir: İlanların % 44 ü İstanbul , % 18 i Ankara , % 6 sı Konya ve Kocaeli, % 4 ü ise<br />
Kayseri için verilmiştir. % 22 si ise Türkiye’ nin diğer illerine yönelik ilanlardır. Bu iller<br />
arasında Antalya, İzmir, Gaziantep gibi şehirler vardır. Görüldüğü üzere genel olarak<br />
sekreter alımları büyük şehirlerde ilanlar aracılığıyla yapılmaktadır. Küçük şehirler<br />
düşünüldüğünde ise sekreter alımlarına yönelik aranan niteliklerin doğrudan ifade edildiği<br />
ilanlara rastlanmamaktadır. Bu durum da sekreter alımlarında büyük şehirlerde daha<br />
kurumsal bir işe alma ve yerleştirme sürecini göstermektedir. Büyük şehirlerde yaşayan<br />
sekreter adaylarının niteliklerini gözden geçirip, bu ilanlara daha kontrollü şekilde<br />
başvuruda bulunmaları dikkate alınabilir.<br />
Cinsiyet: İlanların % 90 ında sekreter adaylarında cinsiyet, kadın olarak belirtilmiş, % 2,4<br />
ünde ise kadın veya erkek olabileceği yönünde belirtilmiştir. Geriye kalan ilanlarda ise<br />
aranan cinsiyete ilişkin bir ifade bulunamamıştır. Sekreterlik mesleği göz önüne alındığında<br />
eskiden beri kadınların tercih ediliyor olması, günümüzde büro yönetimi ve sekreterlik<br />
bölümlerinde bayan öğrenci sayısının erkek öğrencilere oranla yüksek oluşu bu sonucu<br />
onaylar durumdadır. Kadınların sekreterlik mesleğine yatkın oluşları da göz önünde<br />
bulundurulduğunda ilanlarda cinsiyetin kadın olarak belirtilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.<br />
Yaş Sınırlaması: İlanlarda sekreter adaylarında aranan yaş 18-25 yaş aralığı için % 18 dir.<br />
25-35 yaş aralığında olabileceği yönünde verilen ilan oranı ise yine % 18 dir. Yaşa yönelik<br />
çıkan sonuçlar belirlenen aralıklarda aynı orandadır. Dolayısıyla sekreter alımlarında en az<br />
18 yaş, en çok ise 35 yaşına kadar olan adaylar tercih edilir durumdadır.<br />
Tecrübe: Sekreter adaylarında aranan iş tecrübesi, 1yıllık iş tecrübesi olması yönünde<br />
ilanların %30 unda, 2 yıl olması yönünde % 22 sinde, 3 yıl için % 19 unda mevcuttur.<br />
Burada en az bir yıllık iş tecrübesi şartı oran olarak yüksektir. Bu durum mezunlar açısından<br />
bir avantaj olarak yapılan stajlarla, mezun olmadan önce çalışılan iş tecrübeleriyle<br />
desteklenebilir. Büro Yönetimi ve Sekreterlik bölümlerinde okuyan öğrencilerin yaz
378 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
tatillerinde staja veya çalışma hayatına yönelik teşvikleri sağlanabilir, zorunlu tutulabilir. Bu<br />
sayede 1 er yıllık deneyimler tamamlanabilir.<br />
Medeni Durum: İlanların % 2 lik kısmında aranan sekreterler için bekar olması yönünde<br />
bir ifade mevcuttur. Bazı işletmeler bekar olma şartını ilanlarında belirtmişlerdir. Bekar<br />
insanların evli kişilere göre daha yoğun tempoyla çalışma durumları,esnek saatlere uyum<br />
sağlama durumları göz önüne alındığında sekreterlikte medeni durumun bekar olması tercih<br />
edilebilir.<br />
Bölüm Olarak Mezuniyet : Sekreter adaylarının büro yönetimi ve sekreterlik mezunu<br />
olması yönündeki şart ilanların % 29 unda, diğer bölüm mezunlarının da olabileceği<br />
yönündeki ifade ise % 4 ünde vardır. Dolayısıyla son dönemlerde ilanlarda , bu<br />
bölümlerden mezun olanların işe alınma olasılığının yüksek olduğunu söylemek yanlış<br />
olmaz. Genel anlamda işe alımlarda, ilgili bölüm mezuniyetleri aranmaktadır.<br />
Eğitim Durumu: İlanların % 69 unda adayların en az lise mezunu olabileceği, % 22 si en az<br />
meslek yüksek okulu mezunu olması gerektiğini, % 1 i ise 4 yıllık üniversite mezunu olması<br />
gerektiği belirtilmiştir. Burada en az lise mezuniyeti , sonrasında meslek yüksek okulu<br />
mezunu olma şartı daha çok belirtilmiştir. Meslek yüksek okulundan mezun olanların bu<br />
noktada avantajı çoktur.<br />
Yabancı Dil: İlanların %30 unda adayların İngilizce bilmesi yönünde ifade kullanılmıştır.<br />
Yüzde 6 lık kısmında ise İngilizcenin dışında başka dillerin de bilinmesi zorunluluğu<br />
bulunmaktadır. Son yıllarda gelişen teknolojiyle ve genellikle yabancı şirketlerle<br />
çalışılmasından dolayı sekreterin en az bir yabancı dil bilme zorunluluğu da ortaya çıkmıştır.<br />
Sekreterler açısından, bir yabancı dil bilmek iletişimin daha kolay olmasını ve bilgi akışının<br />
kolaylaşmasını sağlamaktadır. Sekreterin yabancı dil bilmesi hem örgüt dışında iyi bir imaj<br />
oluşturur. Dolayısıyla ilanlarda İngilizce şartı belirtilmiştir. Bu durum meslek yüksek<br />
okulları büro yönetimi programı açısından düşünüldüğünde, İngilizce ders kredilerinin<br />
artırılmasına yönelik bir uygulamayı akla getirebilir. Öğrencilerin İngilizce kurslarına<br />
gönderilmesi ve İngilizce sertifika programlarına dahil edilmesi yönünde teşvikler<br />
oluşturulabilir. İlanlara yüzde 6 oranında bazı işletmelerin Rusça, Çince, İtalyanca gibi<br />
yabancı dilleri arıyor olması İngilizce eğitimi zorunlu kılmaktadır.<br />
Sektör: İlanlarda sekreter arayan işletmelerin % 9 u tekstil, % 4 ü mobilyacılık sağlık ve<br />
gıda elektronik, yüzde 2 si bilişim, yüzde 17 si yapı ve inşaat şirketleri yüzde 5 i hukuk<br />
büroları, yüzde 45 lik kısmı da diğer sektörlerdendir.Buradan sekreterlik mesleğinin<br />
konumu da göz önüne alındığında her sektörde sekreter ihtiyacının olması ve karşılanması<br />
söz konusudur.<br />
Adaylarda Aranan yetenekler: Genel anlamda aranan özelliklerden, planlama ve<br />
organizasyon yeteneği ilanların % 26 sında mevcuttur. Seyahat ve toplantı organizasyonu<br />
yapabilme özelliği % 9 unda , Office program kullanımı % 75 inde, büro araç gereç<br />
kullanımı % 19 unda , santral yönetimi ( telefona cevap verme, bağlama vb. işler) %35 inde,<br />
yazılı sözlü yetenek % 28 inde, ön muhasebe bilme % 8 inde, satış-pazarlama bilme % 3<br />
ünde, dosyalama ve dokuman işleri % 16 sında, misafir ağırlama özelliği ise % 9 unda<br />
vardır.Bu nitelikler göz önüne alındığında ortaya çıkan tablo, adayların daha çok Office<br />
bilgisayar programlarını bilmesi, büro araç ve gereçlerini kullanmaları, telefonlara bakma ve<br />
yönlendirme ve dosyalama işlerine bakmaları yönündedir. Bu durumda meslek yüksek<br />
okullarında verilen bilgisayar içerikli derslerin kredilerinin bu bölüm öğrencileri için<br />
artırılması, seçmeli hale getirilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca ön muhasebe bilme özelliği<br />
de bazı ilanlarda belirtilmiştir. Bu noktada da genel muhasebe kredisinin artırılması<br />
gündeme gelebilir.<br />
378
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 379<br />
Özel Şartlar: Adaylarda aranan özel şartlara ilişkin ise ortaya çıkan sonuçlar şu şekildedir:<br />
işletmelerin % 2 si seyahat engeli olmama şartını, % 6 sı sigara kullanmama özelliğini, % 5 i<br />
mutfak ve temizlik işleri yapma özelliğini, % 17 si esnek saatlere uyum özelliğini<br />
vurgulamıştır. Çalışma hayatının yoğunluğu düşünüldüğünde burada yüksek oranda<br />
karşımıza çıkan özellik esnek saatlere uyumdur. Sekreterlik mesleğinde başarıyla ilerlemek<br />
isteyen adayların bu durumu göz önünde bulundurmaları ve ona göre kariyer planlarını<br />
yapmaları gerekebilir. Sekreterlerde aranan mutfak ve temizlik işleri özelliği ise daha çok<br />
kurumsallaşamamış firmalar için geçerli olduğundan, bu özelliğin hala ilanlarda belirtiliyor<br />
olması olumsuz anlamda tartışılabilir. Çünkü kalifiye eleman işe alımı ve yerleştirilmesinde<br />
bu tarz işlerin yapılabileceği düşünce ve planı adayların motivasyonunu daha ilk baştan<br />
düşürebilir. Sekreterlik mesleğinin imajını olumsuz yönde etkileyebilir.<br />
Kişisel Özellikler :İlanların % 23 ünde prezantabl özelliği , % 32 sinde güleryüz, % 64 ünde<br />
diksiyonu düzgün olma özelliği, yüzde 9 unda temsil etme özelliği, % 26 sında dış görünüşe<br />
önem verme, % 14 ünde detaycılık dikkatlilik, hızlı enerjik olma özelliği, % 8 inde problem<br />
çözme, % 3 ünde ikna kabiliyeti, % 2 sinde sabırlı, % 31 inde takım çalışması kurabilen<br />
özellikleri aranmaktadır. Bu özelliklerden prezantabl özelliği, Fransızcada sıfat olarak<br />
kullanılan présentable kelimesinden dilimize geçmiştir. Sunulabilir olan , derli toplu<br />
düzenli, olumlu özellikleri bir arada bulunduran anlamına gelmektedir. 5 Aranan nitelikler<br />
arasında oranı yüksektir. Kelime anlamı düşünüldüğünde adayların bu özelliği barındırması<br />
beraberinde başka özelliklerle doğrudan bağlantılıdır.Dış görünüşe önem verme ve güleryüz<br />
özelliği de dikkate alındığında düzgün giyim ve güleryüzlü iletişim önemli bir konu haline<br />
gelmektedir. Diksiyon özelliği, düzgün ve akıcı konuşma, ses tonuna dikkat etme, doğru<br />
nefes alıp verme ile açıklanabilir ve adaylarda en çok aranan özelliklerden biridir. Burada<br />
Halk Eğitim Merkezleri’ nin, Belediyelerin vermiş oldukları diksiyon kurslarına, büro<br />
programlarında okuyan öğrencilerin yönlendirilmesi önemli bir konu haline gelmektedir.<br />
Alınan sertifikalarla, işe alımlarda avantaj sağlanacağı göz ardı edilmemelidir. Takım<br />
çalışmasına yatkınlık özelliği de, iletişimle doğrudan bağlantılı olduğundan eğitim öğretim<br />
dönemlerinde öğrencilerin takım çalışmaları kurabilecekleri görev ve ödevlerin verilmesi bu<br />
özelliğin kişilerde var olmasını sağlayabilir. Meslek yüksekokullarının günümüzdeki genel<br />
yapısı düşünüldüğünde iletişim kuramayan, birbirinden kopuk öğrencilerin varlığı karşımıza<br />
çıkmaktadır. Bu okullarda iletişimsizliğin engellenmesi açısından takım çalışmalarını teşvik<br />
edici çalışmaların artırılması önerilebilir.<br />
SONUÇ<br />
Büro Yönetimi ve Sekreterlik programı mezunu öğrencilerinin sekreterlik mesleği seçimi<br />
başlangıcında işe başvurularına yönelik yapılan bu araştırma, sekreterlikte genel anlamda<br />
aranan özellikleri ortaya koymaya dönük bir araştırma olmuştur.<br />
Bu doğrultuda yapılan çalışma sonunda, elde edilen veriler ışığında adaylarda aranan<br />
özellikler tespit edilmiştir. Sekreter ilanlarının daha çok İstanbul ve Kocaeli illeri için<br />
çıktığı, yüzde 90 ında kadınların arandığı, en az 1 yıllık deneyim arandığı, bazı ilanlarda<br />
bekar olma durumunun belirtildiği görülmüştür. Daha çok büro yönetimi ve sekreterlik<br />
mezunları arandığı, en az lise veya meslek yüksek okulu mezunu olunması gerektiği, en az<br />
bir yabancı dil olarak İngilizce bilinmesi gerektiği ilanlardaki şartlar arasındadır. Tüm<br />
sektörler için sekreter ihtiyacı söz konusudur. Bilgisayar ve ofis otomasyon sistemlerini<br />
kullanma, santral yönetimi şartı yüksek oranda vardır. Ön muhasebe ve satış pazarlama<br />
yapabilme özelliği de bazı ilanlarda mevcuttur. Dikkate değer bir nokta da sekreterlik<br />
mesleğinin esnek çalışma saatlerinin olduğu yönündedir ki bu şart yüksek oranda ilanlarda<br />
5<br />
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.504720bc90cd32.74764231
380 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
mevcuttur. Diksiyon düzgünlüğü, takım çalışması kurma, dış görünüşe önem verme ve güler<br />
yüzlü olma da aranan nitelikler arasındadır.<br />
Bu bulgular çerçevesinde araştırmada öneriler; sekreterlik bölümlerinde okuyan öğrencilerin<br />
deneyim kazanmalarına yönelik staj ve boş zamanlarında çalışmalarına yönelik teşvik<br />
edilmeleri açısından yönlendirilmeleri; İngilizce öğrenmelerine yönelik ders kredilerinin<br />
artırılması, bilgisayar bilgilerinin artırılması açısından bilgisayar derslerinin<br />
yoğunlaştırılması, genel muhasebe derslerinin kredilerinin artırılması,öğrencilerin farklı<br />
sertifika programlarına ve bu programları veren kurumlara yönlendirilmesi şeklindedir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Boyraz, A.M., (2002). Personel Seçim Sürecinde Psikoteknik Yöntemin Kullanılması:<br />
Askeri Organizasyonlara Dönük Bir Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.<br />
İstanbul Üniversitesi.<br />
Erdoğan, B.Z.(2008), Bireyden Profesyonele Kariyere İlk Adım, Bursa: Ekin Yayınevi.<br />
Fındıkçı İ., İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Dizisi, Alfa Basım Yayın, 2000<br />
Fıske J., (1990), İletişim Çalışmalarına Giriş, (Çev. S. İrvan), Ankara: Ark Yayınları.<br />
http://www.kariyer.net/website/hakkimizda/index.aspx<br />
http://www.sekreterdergisi.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=942<br />
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDKGTS.5044c64dad<br />
2382.61470380<br />
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.504720bc9<br />
0cd32.74764231<br />
Kepir-Sinangil, H., (1996). Personel Seçimin Önemi ve Türkiye’de Uygulamalar. Endüstri<br />
ve Örgüt Psikolojisi .Türk Psikologlar Derneği Yayınları. s.123-132. Ankara<br />
Sarı H., Latif O., “Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı Programı Mezunlarının<br />
İstihdamında Önem Verilen Hususların Araştırılması”, MYO-OS 2010 Ulusal Meslek<br />
Yüksekokulları Öğrenci Sempozyumu, Ekim 2010<br />
Tavşancıl E., Aslan, E., (2001), İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri, İstanbul: Epsilon<br />
Yayınları.<br />
Topaloğlu, M., Koç, H., (2003), Büro Yönetimi: Kavramlar ve İlkeler (İkinci Basım),<br />
Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />
Tutar, H., “Profesyonel Sekreterlik ve Büro Uygulamaları”. Nobel Yayınevi, Ankara, 2001.<br />
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />
380
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 381<br />
SEKRETERLİK MESLEĞİNDE ETİK VE PROTOKOL KURALLARININ ÖNEMİ<br />
Zişan KORKMAZ ÖZCAN 1<br />
ÖZET<br />
Günümüzde, toplumun her alanında genel anlamda etik problemlerle karşı karşıya<br />
bulunuyoruz. Sekreterlerin günlük hayatlarında sıklıkla karşılaştıkları ya da<br />
karşılaşabilecekleri pek çok etik ilke bulunmaktadır. Etik ilkeler, iyi davranışta bulunma ve<br />
kötü davranışlardan kaçınma konusunda, sekreterlere rehberlik eder. Fakat bunları<br />
uygulayabilmek için etik ilkelerden olan nezaket ve saygının daha geniş bir uygulamasını<br />
teşkil eden “Protokol Kuralları”nı da bilmek gerekmektedir.<br />
Büronun yönetimi, bir resmi ilişkiler sistemi olarak daima “Protokol Kuralları” içinde<br />
gerçekleşir. Bu nedenle, yönetimin içerisindeki yöneticiler genellikle, protokolcü olurlar ve<br />
sekreterlerini, çalışmalarından çok protokol kurallarını bilmeleri açısından değerlendirirler.<br />
Yöneticisiyle uyumlu bir çalışma sergilemek durumunda olan sekreter, kurum içinde ve<br />
kurum dışında olumlu davranışlar göstermelidir. Bu bağlamda sekreterlerin hem etik<br />
değerlerin neler olduğunu, hem de “Nezaket ve Görgü Kuralları” olarak bilinen protokolü<br />
iyi bilmesi gerekmektedir.<br />
Çalışmanın amacı, yönetimde resmi ilişkilerde geçerli olan ve sıkça uygulanan protokol<br />
kurallarının bilinmesi ve yönetimin içerisinde yeri olan sekreterlerin bunu uygularken etik<br />
ilkeler çerçevesinde uygulaması gerektiği konusu üzerindedir.<br />
Çalışmamızda, protokol kurallarını bilmenin önemine değinerek, sekreterlerin kuralları<br />
uygularken etik ilkeleri göz ardı etmeden bunları yapmaları gerektiği konusu üzerinde<br />
durulmuştur. Böylece sekreterler, örgütün vitrini konumunda olma özelliklerini en iyi<br />
şekilde gerçekleştirmiş olmaktadırlar.<br />
Anahtar Kelimeler: Sekreterlik, Etik, Protokol Kuralları<br />
1. ETİK KAVRAMI<br />
Etik günümüzün önemli konulardan biridir. Etik ve ahlak kavramları tamamen aynı olarak<br />
algılanmakta, birbirlerinden kesin olarak ayrılmamaktadır. Her iki kavramın günlük<br />
konuşma dilindeki anlamları ile bilim ve felsefe çalışmalarındaki anlamlar arasında<br />
farklılıklar bulunmaktadır. Genel olarak, belli toplumsal alanlarda beklenen, talep edilen<br />
eylem ve davranışlar “ahlak” kavramı ile karşılanırken, beklenen ve talep edilenlerin<br />
dışındakiler “ahlak dışı” olarak görülmektedir. (Dursun, 2008: 18-25.)<br />
Genel anlamıyla “ahlak felsefesi” olarak ifade edilen etik, (Pieper, 1999: 22) özellikle iş<br />
ortamlarında çok daha önemli bir kavram olarak karşımıza gelmektedir.<br />
Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışı inceler. Etik kelimesi,<br />
Yunanca “ethos” dan gelmektedir. Ethos, karakter anlamındadır. Hangi değerlerin<br />
benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin başkalarına karşı olan<br />
sorumlulukları karakter veya etik konusudur.<br />
1<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen Meslek Yüksek Okulu, Öğr. Gör.
382 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ahlak terimi (Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde, Ahlak, “bir toplum içinde kişilerin<br />
benimsedikleri, uymak zorunda oldukları davranış biçimleri olarak tanımlanıyor. Etik<br />
“kavramı” ise “ ahlak bilimi” olarak tanımlanıyor. ) “morality” etimolojik köken olarak<br />
etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da adet, gelenek-görenek anlamına gelmektedir.<br />
Ahlak ile etik arasında farklılıklar vardır. Etik karakterin eğitilmesi ve uygulamada karar<br />
verebilmeye karşılık gelirken, ahlak, daha genel olarak bir toplumun doğru ya da adaletli<br />
olarak kabul ettiği uygulamalar anlamına gelir. (Neiburg Terkel, R.Shannon Duval,<br />
Encyclopedia of Ethics, 1999, s.80.) Ahlak değerleri kişilere, toplumlara, bölgesel, ulusal<br />
değerlere ve ekonomik, kültürel, eğitim düzeyi ve din gibi unsurlara bağlı olarak değişiklik<br />
gösterebilir.<br />
Etiğe göre eylemde bulunan ve davranan kişi, iyiyi gerçekleştirmek için onları alışkanlığa<br />
dönüştüren kişidir. Alışkanlık, töre ve görenekler karakter biçimini de almakta ve erdemli<br />
olmanın temel tavrı olarak pekişmektedir. (Marie Pieper, a.g.e. 30)<br />
Etik, insan ve toplum için ideal olanın araştırılması olarak tanımlanabilir. Etik, bireysel ve<br />
sosyal deneyimlerin, insan davranışını yönlendirmesi gereken kurallara ve hayatta önemli<br />
olan değerlere karar verilmesi için sistematik olarak yapılır. Etik insanların nasıl<br />
davranmaları gerektiğini açıklamaya çalışır. Etik bilerek ve isteyerek yapılan insan<br />
faaliyetleriyle ilgilenir. (George,1999: 6.) Etik, uygulamaya koyulan ahlaki görev ve ahlak<br />
ilkeleri anlayışıdır. Etik anlayış, hesap verebilirlik ve iyi davranışta somutlaşır. Ayrıca etik,<br />
insanın kamuyla olan ilişkilerinde “uygun” olarak adlandırılan davranışı belirleyen içsel bir<br />
denetleyicidir. (Traaen, 1991.) Daha geniş ve felsefeci açısından bakılırsa, etik belli bir<br />
ahlaklılık iradesine sahip, belli bir yaşama idealini hayata geçirmek için mücadele eden<br />
bireyin yaşantısı, toplumun yaşantısını eleştiren mevcut değerler yerine alternatif değerler<br />
ortaya çıkaran , hayata bakış açısı , düşünme tarzı, ahlaki ilkeler olarak da açıklanabilir.<br />
(Kant, Çeviren Özügül, 2003: 85.) Tüm bu tanımların ışığında iş ortamlarında insanlar<br />
arasındaki etkileşimin merkezinde yer alan standartların tamamı biçiminde tanımlanan<br />
dürüstlük, güvenilirlik, adaletli olmak gibi etik kodlar, bireysel olmaktan çok, toplumsal<br />
anlamda bireylerin karşılıklı ilişkilerini yönlendiren ilke ve standartlardır. (Paine, 1997.)<br />
2. Etik Türleri<br />
Etik günümüzdeki çalışmalara baktığımızda, Normatif Etik, Meta Etik ve Uygulamalı Etik<br />
olmak üzere üç başlık altında karşımıza çıkmaktadır.. ‘Normatif Etik, “ nasıl eylemde<br />
bulunmalı, nasıl yaşamalı ya da nasıl bir insan olmalı “ gibi sorunlarla ilgilenir. Normatif<br />
etikte ahlaki talep ve normların betimlenmesinden çok, gerekçelendirerek temellendirilmesi<br />
amaçlanmaktadır. Normatif etik, bu işlevi yerine getirirken “ en üst iyi” ye göndermede<br />
bulunur. (Pieper, a.g.e., s. 224) Normatif etik, bireyin ahlaki bakımdan ne yapması, nasıl bir<br />
kişi olması gerektiği gibi soruları cevaplamaya çalışır. (Yazıcı, 1999 :130) Dolayısıyla iş<br />
hayatında dikkat edilmesi gereken protokol kurallarını da düşünecek olursa normatif etik<br />
konumuz açısından daha anlamlı durmaktadır.<br />
Etik konusunu farklı bir yaklaşımla ele alan ‘Meta Etik’ ya da analitik yaklaşım ise, bireyin<br />
düşünce, eylem ve söyleminden çıkan ahlaki öğelerin doğasını anlamını çözümleyen, ahlaki<br />
kavramların anlamlarıyla ahlaki yargıları desteklemede kullanılan yöntemlerin mantıksal<br />
analizinden meydana gelir. (Cevizci, a.g.e., s.18) Örneğin meta etik ahlaki<br />
sorumluluklarımızın ne olduğunu değil, sorumluluk kavramının ne olduğunu araştırır.<br />
Buradan hareketle meta etiğin ahlak bilgisinin ne tür bilgi olduğunu, temelini, doğasını ve<br />
yapısını’ araştırdığını söyleyebiliriz. Etiğin üçüncü türü olan ‘Uygulamalı Etik’ , toplumda<br />
güncel tartışma konusu olan pratik ahlak sorunlarıyla ilgilenir. Diğer bir ifadeyle etik, soyut<br />
kavramlara bağlı olarak, onlardan somut bilgiler ortaya koymaya çalışır. Bu bağlamda<br />
konumuz gereği bir sekreterin nasıl bir kişi olması gerektiği sorularına cevap ararken<br />
382
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 383<br />
“normatif etikten”, elde edilen bilgileri pratiğe dökmek ve uygulamaları ortaya koyabilmek<br />
anlamında da “uygulamalı etikten” faydalanmamız gerekecektir.<br />
İnsanın akıl sahibi olması, hür olması, bencil olması ve bir arada yaşama mecburiyetinde<br />
olması gibi dört özelliği dikkate alınarak düşünüldüğünde, etiğin niçin sadece insanlar için<br />
söz konusu olduğu daha iyi anlaşılır. İnsan bencillik duygusunu tatmin için, hürriyetini<br />
başkalarına zarar verecek şekilde kullanabilir. Başkalarının hakkını çiğneme, birlikte<br />
yaşamaya zarar verdiğinden, böyle bir halden insanların kendileri de olumsuz yönde<br />
etkilenirler. Öyle ise fertlerin hürriyet haklarını kullanmada, bir kural ve düzene gereksinim<br />
vardır. Etik, din ve hukukun düzenlemeleri sayesinde, insanların bir arada huzur içinde<br />
yaşamaları mümkün olur. Etiğin varlığı bir çeşit tabiat kanunu olarak düşünülebilir: Suyun<br />
bulunduğu yerde hayatın bulunması gibi, insanların bulunduğu yerde de etik bulunur<br />
(Ağaoğlu ve Selvi, 2008: 91). Etik ise ahlaktan ayrı düşünülemez. Etik özellikle bir sekreter<br />
için iş yaşamında protokol kurallarının nasıl işlemesi gerektiğini bilmek anlamında<br />
önemlidir.<br />
3. Ahlakın Önemi<br />
Etik, bir kişinin, bir grubun, bir halkın, bir toplumsal sınıfın, bir ulusun, bir kültür çevresinin<br />
v.d belli bir tarihsel dönemde yaşamına giren ve eylemlerini yönlendiren inanç, değer, norm,<br />
buyruk, yasak ve tasarımlar topluluğu ve ağı olarak karşımıza çıkar. Bu bakımdan etik, her<br />
yanda yaşamımızın içindedir; o tarihsel olarak kişisel ve grupsal/toplumsal düzeyde yaşanan<br />
bir şeydir; ona her tarihsel dönemde, her insan topluluğunda mutlaka rastlanır. (Özlem,<br />
2004: 17)<br />
Etik ile ahlakın özdeş olmamasının nedeni; etiğin ahlak felsefesi olması, ahlakın ise etiğin<br />
araştırma konusu olmasındandır. Etik kuramlar; ahlakın özü, kökeni ve toplumsal<br />
yaşamdaki işlevinin yanısıra, insanların bir arada yaşayabilmelerinin gerekleri, toplumsal<br />
yaşamın normları ve değerleri, kişilerle toplum arasındaki ilişkiler, bireysel yaşamın amacı<br />
ve anlamı üstüne görüşleri dile getirir (Aydın, 2001: 6). Bir başka deyişle, etik doğru ve<br />
yanlış teorisidir, ahlak ise onun pratiğidir. Ahlaki değil etik ilkelerden, etik değil de ahlaki<br />
davranış tarzından söz etmek daha doğrudur (Tutar, 2006: 48-49) Fakat bizim için ise hem<br />
doğru ve yanlış olanın ne olduğunu bilmek hem de onun pratiğini gösterebilmek önemlidir.<br />
Dolayısıyla etik ve ahlak arasındaki ayrıma çok fazla girmeden değerlendirme yapmak daha<br />
doğru olacaktır. İş hayatında “ahlâk” kavramı yerine “etik”, meslek etik ilkeleri veya<br />
kuralları terimleri ile kullanılır (Gözener, 2008). Etik olmazsa, toplum hayatı mümkün<br />
olmaz, insanlar bir arada yaşayamazlar. Neyin iyi, neyin kötü olduğu hakkında ortak bir<br />
anlayış bulunmasa, insanlar arasında düzen ve huzur yerine tam bir kargaşa hüküm sürer.<br />
Etik kavramıyla eş değer tuttuğumuz ahlak kavramı, topluluk halinde yaşamanın ortaya<br />
çıkardığı manevi bir yapıdır. Bu bağlamda çalışmamızın ilerleyen zamanlarında etik yerine<br />
ahlak kavramını da kullanabiliriz. Her insanın iyi-kötü bir ahlak yapısı ve ahlak anlayışı<br />
vardır. Tarih boyunca her insan topluluğunda bir ahlak düzeni mevcut olduğu tespit<br />
edilmiştir. Sadece insan topluluklarında değil, toplu halde yaşayan çeşitli hayvanlar<br />
arasında bile bazı ahlaki sorumluluklar ve iyi ahlak belirtisi olan davranışlar gözlenmiştir.<br />
Dolayısıyla toplu halde ya da bireysel anlamda hem kendimize hem de birlikte yaşadığımız<br />
insanlara karşı uymak zorunda olduğumuz davranış şekilleri vardır. Bunlara “görgü ve<br />
nezaket kuralları da denebilir. Genel anlamda protokol kuralları olarak bildiğimiz aynı<br />
zamanda resmi görgü kuralları olarak da adlandırılan bu kurallar, iş yaşamında bilinmesi<br />
gerekli alanlardır. (Altınöz ve Tutar, 2002:6) Bu konuya ayrıntılı bir şekilde geçmeden önce<br />
iş ahlakı ile ilgili genel bir açıklama yapalım.
384 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
1.1. İş Ahlakı<br />
İş ahlakı ve sosyal sorumluluk örgütün davranışlarını yönlendiren, çoğu kez yazılı olarak<br />
tanımlanmamış buna karşın toplum tarafından genel kabul görmüş değerlere uyma<br />
zorunluluğudur.<br />
Özellikle son yıllarda dünyada ve ülkemizde gerek kamuya ait gerek özel örgütlenmelerde<br />
ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları çevreye zarar veren uygulamalar gibi konular<br />
dikkatleri sosyal sorumluluk ve meslek ahlakı üzerinde odaklandırmıştır. İş ahlakı, iş<br />
davranışıyla ilgili neyin doğru neyin yanlış, neyin haklı neyin haksız olduğu hakkında<br />
inançlara dayalı ilkeler ve kurallar toplamıdır. İş ahlakı dediğimizde iş yaşamıyla ilgili iyi,<br />
kötü, doğru, yanlış ve haklı, haksız uygulamaların incelenmesinden söz etmekteyiz.<br />
Bir örgütte sekreterin fonksiyonu ne kadar fazlaysa uymak zorunda olduğu kurallar da o<br />
kadar fazladır. Örgütün vitrini konumunda olma özelliği onun üzerindeki bu sorumlulukların<br />
artmasının sebebi olmuştur. Dolayısıyla hem kendisine saygı duyan bir sekreter olma, hem<br />
de çalışanlar arasında uyumlu çalışma ortamı oluşturarak diğer çalışanlar ve yöneticiler<br />
arasında da sevilen, sayılan birisi olma açısından sekreterlerin uymak zorunda oldukları<br />
kurallar oldukça fazladır. Bu kurallara protokol kuralları çerçevesinde bakarak etiğin<br />
türleriyle bağlantı kurmaya çalışacağız.<br />
Kişilerin bir örgüt içinde ahlaki ya da ahlaki olmayan davranışları, yaşamını sürdürdüğü<br />
sosyal çevrenin, aileden aldığı eğitimin, dinin ve çalıştığı örgüte ait kültürün etkisiyle ortaya<br />
çıkar. Diğer bir değişle iş ahlakının temelini bireysel ahlak, örgüt ahlakı ve sosyal ahlak<br />
oluşturur. Bu durum da bizim karşımıza, özellikle sekreterler açısından baktığımızda, hem<br />
birey olarak, hem çalıştığı iş arkadaşlarıyla diyalogları ve uyumlu bir çalışma ortamı<br />
oluşturması bakımından hem de toplumda sevilen sayılan, insan ilişkileri anlamında nezaket<br />
ve görgü kurallarına uygun hareket edebilen birisi olması bakımından önemli bir konuyu<br />
çıkarmaktadır. Dolayısıyla bir sekreterin iş ortamında “iş ahlakını” tam anlamıyla<br />
gösterebilmesi için hem etik (ahlak) kavramını hem de protokol kurallarını bilen ve<br />
uygulayan bir kişi olması gerekmektedir. Bireyin ahlaki bakımdan ne yapması, nasıl bir kişi<br />
olması gerektiği gibi sorulara cevap arayan “Normatif etik”, sorulara verdiğimiz cevapların<br />
pratiğe dökülmesi ve uygulanmaları anlamında da “uygulamalı etik” bize yardımcı<br />
olmaktadır.<br />
1.2. Ahlak Eğitimi<br />
Ahlakın eğitimi, yani çalışanlara benimsetilmesi, vicdanlara sindirilmesi, çok önemli, fakat<br />
zor bir iştir. Çünkü ahlak kolayca oluşmaz, uzun ve itinalı bir süreç ister. Onu doğrudan<br />
besleyen ve koruyan kaynaklar göz ardı edilmemelidir. Ahlak teorisini söylemek ve<br />
öğretmekte yeterli değildir, öğretim kadar, eğitim ve uygulamaya da önem vermelidir. Bir<br />
sekreterin ise öncelikle bu eğitimi normatif etik anlamında alması, daha sonra da uygulamalı<br />
etik anlamında pratiğe dökmesi gerekmektedir. Öğrenme ve uygulama aşamalarıyla bu süreç<br />
daha doğru bir şekilde tamamlanmış olacaktır.<br />
2. Sekreterin Ahlaki Sorumluluğu ve Protokol Kuralları<br />
2.1. Sekreterin Ahlaki Sorumluluğu<br />
Profesyonel bir kişi olarak, sekreterlerden mesleki ve kişisel ahlaklarının en yüksek<br />
düzeylere ulaşması beklenir.<br />
Sekreter, görevlerini etkili ve verimli bir biçimde yerine getirmek için doğrudan sorumludur.<br />
Sekreter, örgütü ve örgütün adını temsil eder. Ayrıca işinin tüm aşamalarında, yüksek<br />
ahlaksal ölçütler sağlamak için kendisine karşı da bir sorumluluğu vardır. Böyle bir<br />
sorumluluk anlayışı dürüstlük, yardımseverlik, iyi niyetlilik, girişkenlik, adil olmak,<br />
384
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 385<br />
anlayışlı olmak, empatik olmak, özverili olmak, sabırlı, hoşgörülü, alçakgönüllü, azimli ve<br />
çalışkan olmak, güvenirlilik, bağlılık, işbirliği ve gizliliğe uymak gibi önemli işlevleri<br />
kapsar. Bunları örnekleyecek olursak, Sekreter çok uzun çay molaları kullanmayarak,<br />
gerçekten hasta olmadan hastalık izni almayarak dürüstlük gösterir.<br />
Dürüstlüğün diğer örnekleri ise, iş yerinin pul, kırtasiye, fotokopi makinesini,<br />
telefonunu kişisel gereksinimleri için kullanmamaktır.<br />
Dürüstlük, sekreterin, örgütün amaç, politika ve kurallarına bağlı olması ve ahlak dışı<br />
olduğu düşünülen hile yapma, çalma, rüşvet verme, alma gibi eylemler içerisine girmeyi<br />
kabul etmemesidir.<br />
Bir sekreter kendisinden istenilenleri doğru ve tam olarak yapma yeteneğine sahipse<br />
güvenilirdir.<br />
Örgüt içi bilginin dışarıya sızdırılması ile güvenin sarsılması, yalnız işi ciddi olarak<br />
tehlikeye atmakla kalmayıp, aynı zamanda, yönetici ile sekreterin ilişkisini de bozar. Bu<br />
durumda sekreter hem kendisine olan saygısını, hem de iş ortamındaki yönetici ve<br />
elemanların kendisine karşı duyduğu saygıyı yitirmiş olacaktır.<br />
Sekreter; mesleğini vicdan ve onur ile uygular. Kişiler arasında din, milliyet, ırk, siyasi<br />
düşünce, ekonomik ve sosyal durum ayırımı yapmaz. Sekreterlik konusunda eğitimini<br />
yaşam boyunca sürdürür, mesleğin bütün üyeleri ile işbirliği yapar ve onları destekler.<br />
Yürüttüğü işlerde görevini boşlayarak ya da kötüye kullanarak, yöneticisi ve kuruluşu<br />
zararına kendisine bir yarar sağlayamaz. Zamanının ve yeteneklerinin erişmediği bir işi<br />
kabul etmez. Her türlü makamda çalışan görevlilerle olan ilişkilerinde de meslek onuruna ve<br />
ağırbaşlılığına uygun tutum ve davranışlarını korur. İşini tam bir sadakatle bağlı olarak<br />
yürütür. Mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınır. Her koşul<br />
altında, ilişki kurdukları insanların güvenini kazanacak biçimde davranır. Mesleklerinin halk<br />
ile olan yakın ilişkisi nedeni ile özel yaşamları dahil tüm davranışlarının mesleğin bir bütün<br />
olarak değerlendirilmesinde etkili olacağını daima göz önünde bulundurur. Ve görevlerini<br />
dürüstlük içinde yürütmeye, anlaşmazlık yaratacak bir dil kullanmaktan çekinmeye ve<br />
mevcut ve geçmiş yöneticilerine veya işverenlerine sadakat ve dürüstlüğü sürdürmeye<br />
çalışır. Ahlaki ve dürüst olmayan ve insan onurunu ve dürüstlüğünü zedeleyen herhangi bir<br />
girişime katılmaktan sakınır.<br />
2.2. Yönetimde Sekreterlerin Uyması Gerekli Protokol Kuralları<br />
Yönetimde protokol, bir anlamda Resmi Görgü Kuralları demektir. Ast ile üst özel<br />
hayatlarında ne kadar samimi bir arkadaş olsa da, yönetimdeki resmi ilişkilerinde daima<br />
protokol kurallarına uymak zorundadırlar. Örneğin, özel ilişkilerinde üstüne Ağabey diyen<br />
bir ast, makamında veya bir toplantıda ona Sayın Başkanım demek durumundadır.<br />
Yukarıda da belirttiğimiz gibi bir sekreterin etkili ve verimli çalışabilmesi için hem ahlaki<br />
anlamda hem de iş yaşamındaki oterite oluşumuna katkı sağlama anlamında uyması gerekli<br />
bir takım kurallar vardır. Bir sekretere uyması gerekli kuralları şu şekilde sayabiliriz.<br />
Böylelikle hem protokol kurallarına hem de iş etiğine uygun hareket eden bir sekreter<br />
karşımıza çıkmış olacaktır.<br />
‣ İçeri girerken ceketinizin düğmeli olmasına dikkat edin. Yöneticiniz Buyurun oturun<br />
demeden oturmayın veya oturmanız gerekiyorsa Müsaadenizle Efendim diyerek oturun.<br />
‣ Otururken amiriniz veya üstleriniz karşısında bacak bacak üstüne atmayın.<br />
‣ Üstünüz ve yöneticiniz size hoş geldiniz veya güle güle derken tokalaşmak için elini<br />
uzatmıyorsa, önceden elinizi uzatmayın.<br />
‣ Otururken, üstünüz ayağa kalkarsa siz de kalkın.
386 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
‣ Üstünüz ya da amiriniz görüşmenizin sonunda size Memnun oldum, teşekkür ederim”<br />
derse ve tokalaşmak için elini uzatırsa, kalkıp gitmeniz gerektiğini anlayın.<br />
‣ Yöneticinin makamına birden çok kişiyle girdiğinizde de seviyenize ve kıdeminize<br />
göre sıralanarak oturun.<br />
‣ En üst olan, masaya en yakın oturan ve yöneticiye en yakın olandır.<br />
‣ Yöneticinizle ya da üst yöneticilerle görüşmek için daima sekreteriyle önceden iletişim<br />
kurun.<br />
‣ Uygun zamanını öğrenin ve randevu alın.<br />
‣ Üstlerinizi ve akranlarınızı randevu almadan veya en azından izin almadan ziyaret<br />
etmeyin.<br />
‣ Protokolde üst daima sağdadır. Ast olarak; otururken, ayakta dururken veya yürürken<br />
daima üstünüzün soluna geçin.<br />
‣ Üstünüzün önüne geçmeyin, astınızın arkasına düşmeyin.<br />
‣ Toplantılarda daima protokoldeki yerinize oturun. Statünüzü koruyun.<br />
‣ Toplantıda, toplantı başkanından izin almadan konuşmayın ve daima toplantı<br />
başkanına hitaben konuşun.<br />
‣ Toplantılarda ve törenlerde konuşma sırası asttan üste doğrudur. Yani en üst son<br />
konuşur.<br />
‣ Konuşma sırasını buna göre belirleyin.<br />
‣ Astlar daha çok teknik ve ayrıntılı konularda, üstler ise politik ve stratejik konularda ve<br />
genel nitelikte konuşma yaparlar. Konuşmalarınızın başında ve sonunda saygıyla<br />
selamlamayı unutmayın.<br />
‣ Resmi araçlarda protokol makamı aracın sağ arka köşesidir.Üst daima burada oturur.<br />
Sizden üst birini veya konuk olarak bir akranınızı aracınıza aldığınızda sağ arka köşeyi<br />
ona bırakın ve soluna geçin.<br />
‣ Resmi aracı kullanan aracın şoförü değil de., üstünüz veya akranınızın kendisi ise , o<br />
zaman şoför mahalline (ön tarafa) geçin.<br />
‣ Üst yöneticinizi, odanızın kapısında değil binanızın kapısında karşılayıp uğurlayın.<br />
‣ Akranınızı dairenizin kapısında karşılayıp uğurlayın.<br />
‣ Ast konuğunuzu odada ayağa kalkarak ve tokalaşarak karşılayıp uğurlayın.<br />
‣ Tokalaşmada önce el uzatma hakkı üst olana aittir.<br />
‣ Amiriniz veya üstünüz ziyaretinize veya denetiminize geldiğinde ilke olarak makam<br />
koltuğunda oturmayın. Misafir koltuğuna geçip karşısında oturun.<br />
‣ Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Valiyi geldiklerinde makam koltuğunuza buyur edin.<br />
‣ Astlarınızı ve ast düzeydeki kişileri makam koltuğunuzda oturarak kabul edin.<br />
‣ Akranlarınızı kabul ederken, eğer yaş, kıdem ve diğer yönlerden sizden üst iseler,<br />
onları misafir koltuğunda oturarak kabul etmek bir saygı ifadesidir. İlke olarak, saygı<br />
duyduğunuz kişilerle eşit düzeyde oturun.<br />
‣ Makam odanızda uygun bir yerde, ortasında yuvarlak masa ya da sehpa bulunan,<br />
etrafında misafir koltukları olan bir misafir köşesi düzenleyin. Sembol olarak yuvarlak<br />
masanın eşitlik demek olduğunu unutmayın. Üstleriniz ya da resmi misafirlerinizle<br />
görüşürken zorunlu olmadıkça: telefonla görüşmeyin, evrak imzalamayın. Mecbursanız,<br />
özür dileyin ve izin isteyin.<br />
‣ Astınızla resmi olarak görüşürken ve astınıza emir verirken ilke olarak kendi<br />
makamınızda olun ve makam koltuğunuzda oturun.<br />
‣ Akranlarınıza ve astlarınıza adıyla veya ünvanıyla Ayşe Hanım, Müdür Bey, Sayın<br />
Özcan veya Sayın Milli Eğitim Müdürü diye hitap edin. Ağabey ve yenge demekten<br />
kaçının.<br />
‣ Telefon açtığınızda önce kendinizi tanıtmakla söze başlayın.<br />
‣ Unutmayın, telefonu önce kim açtıysa önce o kapatır.<br />
386
11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 387<br />
‣ Üstünüzle telefonla görüşürken, üstünüz ahizeyi kapatmadan önce siz telefonu<br />
kapatmayın.<br />
‣ Üstlerinize sekreter aracılığıyla telefon etmeyin.<br />
‣ Rütbece veya statü olarak küçük olanların (astların) büyükleri ararken sekreter<br />
kullanması doğru değildir. Resmi konuşma yaparken; kesinlikle ben demeyin, biz veya<br />
Müdürlüğümüz deyin.<br />
‣ Başkalarına daima Siz diye hitabedin. Her zaman ve herkese “lütfen” deyin ve<br />
teşekkür edin.<br />
‣ Çağrılara, toplantılara ve randevulara daima saat ve dakikasında gidin. Ne önce gidip<br />
zaman kaybedin, ne de geç gidip başkalarına zaman kaybettirin.<br />
‣ Tanıştırma daima ayakta ve ilk karşılamada olur.<br />
Tanıştırmada; küçüğü büyüğe, erkeği bayana, ünvanıyla, adıyla ve soyadıyla takdim edin.<br />
‣ Bir yere girdiğinizde önce kendinizi tanıtın.<br />
‣ Protokolde daima; küçük büyüğe, bayan erkeğe, ast üste selam verir. Akranlarınıza da<br />
önce siz selam verin.<br />
‣ Tokalaşmak bir sevgi ve samimiyet gösterisi olarak bir tür selamlaşma biçimidir.<br />
‣ Ancak, üst el uzatmadan ast el uzatmamalıdır. Bayanla tokalaşmak için önce erkek el<br />
uzatmamalıdır. Bayan elini uzattığında erkek ona mukabele etmelidir. Çünkü uzatılan el<br />
havada bırakılmaz.<br />
‣ Protokolde ve resmi ilişkilerde el öpme ve yanaklardan öpüşme yoktur. Bu sadece<br />
gayri resmi ve samimi ilişkilerde söz konusudur.<br />
‣ Mesai arkadaşlarınızı (astlarınızı, akranlarınızı ve üstlerinizi) özel ve önemli<br />
günlerinde kutlamayı ihmal etmeyin.<br />
‣ Bayan ve erkek astlarınız arasında fonksiyonel olarak ayırım yapmayın. Ancak,<br />
bayanlara davranış olarak daha saygılı olun.<br />
‣ İşyerinizde (dairenizde) akranlarınız, astlarınız ve üstlerinizle iyi tanışmadan, onlarla<br />
özel ilişkilere girişmeyin.<br />
SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
Bütün örgütler, kötü ve iyi olanı, güzel ve çirkin olanı, nelerin o örgüt için faydalı nelerin ise<br />
gereksiz olduğunu tanımlamaya çalışır. Birey ise toplumsallaşma sürecinde bunları bilinçli<br />
ya da farkında olmadan iyi-kötü ayrımı yaparak kendince benimser. Dolayısıyla sekreter de<br />
bir birey olarak örgüte fayda sağlayan ya da zarar veren öğelerin neler olduğunu bilir ve ona<br />
göre hareket etmeye çalışır.<br />
Bireysel anlamda ahlak hem öznel hem de toplumsal değerlerin bir bütünüdür. İyi ve<br />
kötünün ayrımı, sorumluluk duygusu, vicdan, ahlaki değer yargıları öznel anlamda şeref,<br />
adalet, insan değeri de toplumsal nitelik taşıyan değerler olarak sayılabilirler. Dolayısıyla iyi<br />
ahlaka sahip insanlar işe alındıkça örgüt de iyi bir örgüt olacaktır. Dolayısıyla iyi ahlaklı ve<br />
erdemli bir sekreterin işe alınmasıyla yönetim bundan fayda görecek ve işlerde verimlilik ve<br />
etkinlik en iyi şekilde sağlanmış olacaktır.<br />
Örgüt ahlakı, kişisel ahlaka dayalı olarak şekillenmektedir. Örgüt ve sekreter arasındaki<br />
dinamik ve karşılıklı ilişki oldukça önemlidir. Bu önem sekreterin örgütün vitrini olma<br />
özelliğinden de kaynaklanmaktadır.<br />
Etik, insanların bireysel ve toplumsal anlamda kurdukları ilişkilerin temelinde var olan<br />
değerleri, kuralları doğru-yanlış, iyi-kötü gibi kavramları ahlaksal açıdan araştıran bir<br />
felsefe disiplini olarak açıklanabilir. (İnan, 1996 :43) Daha basit bir ifadeyle etik doğru ve<br />
yanlışa ilişkin standartları açıklar. (Massie and Douglas,1992 :78) Sekreter ise yanlışları<br />
süzgeçten geçirerek ayıklar doğruları benimser ve uygular.
388 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />
Ahlakın ve protokol kurallarının örgütler, sekreterlik mesleğinde çalışanlar ve kamuoyu için<br />
önemi de büyüktür. Tüm Sekreterlik Eğitim Programlarında, eğitim ve öğretimin her<br />
basamağı için hazırlanan zorunlu eğitim programlarında etik konusuna yer verilmelidir. Bu<br />
durum özellikle protokol kurallarının öğretilmesi, normatif etik ile uygulamalı etiğin<br />
sekretere benimsetilmesi ile mümkündür. Yönetimde başarılı sonuçlar, daima protokol<br />
sistemi içinde, olumlu insan ilişkileri temeline dayanır. Yönetim bunları iyi bilmeli ki<br />
çalışacak olan sekreterlerini de bunlara uygun olarak yetiştirebilmeli ya da yetişmiş personel<br />
arasından doğru seçim yapabilmelidir.<br />
KAYNAKÇA<br />
Ağaoğlu, E., Selvi K., (2008), Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Anadolu Universitesi<br />
Yayınları, Eskişehir<br />
Aydın, İ. P., (2001), Yönetsel Mesleki Ve Örgütsel Etik, 2. Baskı, Pegema<br />
Dursun, D., (2005), “Siyaset Ve Ahlak, Gerçeklikle İdealin Bağdaşmazlığı Sorunu”, 2.<br />
Siyasette Ve Yönetimde Etik Sempozyumu, S.18-25.<br />
George, R. T., (1999), Business Ethics.<br />
Gözener, E., (2008), “Etik Ve İşletme Etiği Üzerine”, Eğitişim Dergisi, Sayı: 19,<br />
İnan, K.,(1996)‘Sosyalist Etik’, Gelecek, 1/3, Kasım-Aralık.<br />
Kant, I., (2003) Ethica : Etik Üzerine Dersler, Çeviren Oğuz Özügül. Kars<br />
Massie J., Douglas, J. (1992), A Contemporary Introduction, Englewood Cliffs, N.J.:<br />
Prentice- Hall.<br />
Özlem, D., (2004), Etik-Ahlak Felsefesi, İnkilap Yayınları, Ankara<br />
Paine, L.S., (1997) Leadership, Ethics And Organizational Integrity : A Strategic<br />
Perspective, Chicago: Times Mirror Higgen Education Group,<br />
Pieper, A.M. (1999), Etiğe Giriş, Çeviren Veysal Atayman- Gönül Sezer, İstanbul, Ayrıntı<br />
Yayınları.<br />
Terkel,N., Duval, R.S., (1999), Encyclopedia Of Ethics.<br />
Traaen, T.J., (1991), A Matter Of Ethics, Perceptions Of Arizona City Managers, Working<br />
Paper<br />
Tutar, H., (2006), Meslek Yüksek Okulları Programları İçin İşletme Yönetimi, Seçkin<br />
Yayınları, Ankara<br />
Yazıcı, S. (1999), Felsefeye Giriş, 1. Basım, İstanbul, Alfa Basım Yayım Dağıtım.<br />
388
ISBN: 978-9944-452-65-6