20.11.2014 Views

Buraya - Süleyman Demirel Üniversitesi

Buraya - Süleyman Demirel Üniversitesi

Buraya - Süleyman Demirel Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

11. ULUSAL<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK<br />

KONGRESİ<br />

“BÜRO ERGONOMİSİNİN ÇALIŞAN SAĞLIĞINA ETKİSİ”<br />

BİLDİRİ KİTABI<br />

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ<br />

UZAKTAN EĞİTİM MESLEK YÜKSEKOKULU<br />

4-6 EKİM 2012<br />

ISPARTA


II<br />

11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

11. ULUSAL BÜRO YÖNETIMI VE SEKRETERLIK KONGRESI<br />

BILDIRI KITABI<br />

Baskıya Hazırlayanlar<br />

Gamze YAKUT<br />

Güray TONGUÇ<br />

Arzu ÖZKANAN<br />

Osman DABAN<br />

ISBN: 978-9944-452-65-6<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Matbaası<br />

ISPARTA - 2012


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ III<br />

SUNUŞ<br />

XI. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi; Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi,<br />

Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu tarafından 04-06 Ekim 2012 tarihleri arasında<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda yurt içinden gelen<br />

değerli akademisyenler, araştırmacılar, mesleği icra edenler, yöneticiler ve öğrencilerin<br />

geniş katılımlarıyla gerçekleştirilmiştir.<br />

Kongrenin amacı; büro yönetimi ve sekreterlik konusunda yeni gelişmelerin, mesleki<br />

sorunların, gelecekteki beklentilerin ve büro yönetimi ve sekreterlik eğitimi ile ilgili<br />

düzenlemelerin katılımcıların değerli görüş ve tecrübeleri ile ele alındığı XI. Ulusal Büro<br />

Yönetimi ve Sekreterlik Kongresine bu alanla ilgili akademisyenlerin, mesleği icra<br />

edenlerin, yöneticilerin ve gelecekte bu mesleği gerçekleştirmek için hazırlanan öğrencilerin<br />

değerli katılımları ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, araştırmacılara bilgi ve bulgularını,<br />

meslek kamuoyuna sunmaları için bir olanak sağlamıştır.<br />

Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongreleri ülkemizde bu alanda çalışan akademisyenler<br />

arasında bilgi, görüş ve araştırma sonuçlarının paylaşılmasını, metodoloji sorunlarının<br />

tartışılmasını, bilim dilinin geliştirilmesini ve sonuçta yönetim disiplininde önemli bilimsel<br />

gelişmeler sağlanmasını mümkün kılan çok önemli bir ortam sağlamıştır. Nitekim ilk<br />

başlatıldığı yıllarda sınırlı kalan katılımcı ve kongrede tartışılmak üzere gönderilen bildiri<br />

sayılarında artış gözlemlenmiş ve sunulan bildirilerin bilimsel kalitesi de çok önemli ölçüde<br />

yükselmiştir. Ayrıca değerli sektör çalışanları bilgilendirilerek sektör katılımı kongre<br />

tarihinin en yüksek seviyeye ulaştığı gözlenmiştir.<br />

Bu yılki kongrede, ana tema olarak, “Büro Ergonomisinin Çalışan Sağlığına Etkisi” konusu<br />

işlenmiştir. Kongreye toplam 41 Üniversite’den 38 özgün bildiri ile değerli akademisyenler<br />

katılmıştır. Kongremiz, ikinci gün sunumları sonunda yapılan bir panel ile<br />

sonuçlandırılmıştır. “Sekreterlik Mesleğinin Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu kapanış<br />

paneli değerli hocaların, yönetici ve sektör çalışanının konu ile ilgili bilgi ve tecrübelerini<br />

paylaşması ile gerçekleştirilmiştir.<br />

Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongreleri gerek ulusal gerekse uluslar arası Büro Yönetimi<br />

ve Sekreterlik eğitimindeki gelişmeleri tahlil eden, Büro Yönetimi ve Sekreterlik eğitiminin<br />

nasıl bir yol takip etmesi gerektiğini belirleyen vizyon toplantıları olmaya devam<br />

etmektedir.<br />

Kongremiz vesilesi ile sizleri güller ve göller diyarı Isparta’mızda ağırlamaktan mutluluk<br />

duyduğumuzu belirtmek isteriz.<br />

İlgi, katkı ve katılımlarınıza teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.<br />

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fatih ÇAĞLAR<br />

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı


IV<br />

11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

KONGRE DÜZENLEME KURULU<br />

Onursal Başkan<br />

Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Rektörü<br />

Kongre Başkanı<br />

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fatih ÇAĞLAR<br />

Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Müdürü<br />

Koordinatör<br />

Öğr. Gör. Adeviye ERDOĞAN<br />

Öğr. Gör. Arzu ÖZKANAN<br />

Kongre Düzenleme Kurulu Üyeleri<br />

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALBAYRAK<br />

Öğr. Gör. Emine ARUĞASLAN<br />

Öğr. Gör. İbrahim Bahadır BAŞYİĞİT<br />

Öğr. Gör. Recep ÇOLAK<br />

Öğr. Gör. Cumhur ERDÖNMEZ<br />

Öğr. Gör. Mevlüt ERSOY<br />

Öğr. Gör. Doğan GÜRDAL<br />

Öğr. Gör. Güray TONGUÇ<br />

Öğr. Gör. Arzu YİĞİT<br />

Okt. Hamit ARMAĞAN<br />

Okt. Faruk Süleyman BERBER<br />

Okt. Sadettin DEMİR<br />

Uzm. Hanife ÇİVRİL<br />

Uzm. Betül ÖZAYDIN<br />

Uzm. Gamze YAKUT<br />

Osman DABAN


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ V<br />

KONGRE BİLİM KURULU<br />

Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ<br />

Prof. Dr. İlker Hüseyin ÇARIKÇI<br />

Prof. Dr. Murat Ali DULUPÇU<br />

Prof. Dr. Ali HALICI<br />

Prof. Dr. Hüseyin GÜL<br />

Prof. Dr. Ali KAYA<br />

Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU<br />

Doç. Dr. İbrahim Attila ACAR<br />

Doç. Dr. Ramazan ERDEM<br />

Doç. Dr. Kürşat ÖZDAŞLI<br />

Doç. Dr. Hasan TUTAR<br />

Doç. Dr. Ali YAVUZ<br />

Yrd. Doç. Dr. Sami ACAR<br />

Yrd. Doç. Dr. Orhan ADIGÜZEL<br />

Yrd. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT<br />

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALTINÖZ<br />

Yrd. Doç. Dr. İrfan ATEŞOĞLU<br />

Yrd. Doç. Dr. Nuran ÖZTÜRK BAŞPINAR<br />

Yrd. Doç. Dr. Serap BEDİR<br />

Yrd. Doç. Dr. Münire ÇİFTÇİ<br />

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hüsrev EROĞLU<br />

Yrd. Doç. Dr. Adnan ERTAN<br />

Yrd. Doç. Dr. Hamza Bahadır ESER<br />

Yrd. Doç. Dr. Esra FINDIK<br />

Yrd. Doç. Dr. Yasemin KAYA<br />

Yrd. Doç. Dr. Murat KAYALAR<br />

Yrd. Doç. Dr. Belma KEKLİK<br />

Yrd. Doç. Dr. Aygen OKSAY<br />

Yrd. Doç. Dr. Reha ÖZDER<br />

Yrd. Doç. Dr. Eriman TOPBAŞ<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Başkent Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Erciyes Üniversitesi<br />

Gazi Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi<br />

Sakarya Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Gazi Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Sakarya Üniversitesi<br />

Hacettepe Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Anadolu Üniversitesi<br />

Atatürk Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Bilkent Üniversitesi<br />

Erciyes Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Amasya Üniversitesi<br />

Gazi Üniversitesi<br />

Bilim kurulu üyeleri unvan ve soyadına göre sıralanmıştır.


VI<br />

11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

İÇİNDEKİLER<br />

ALMENA VE ACAR METOTLARI İLE ON PARMAK KLAVYE<br />

ÖĞRENENLERİN PERFORMANS GELİŞİM DÜZEYLERİNİN<br />

KARŞILAŞTIRILMASINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />

Sami ACAR, Hülya GÜRSOY .............................................................................................. 1<br />

MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN STAJ YAPTIKLARI<br />

BÜROLARIN ERGONOMİ-VERİMLİLİK İLİŞKİSİ AÇISINDAN<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA<br />

Yasin ÇAKIREL, Pınar ÖZDEMİR KARACA,Öznur AYDINER ÇAKIREL, İbrahim<br />

ÇAKIR ................................................................................................................................. 16<br />

EĞİTİM ORTAMINDA ERGONOMİ KULLANILMASI VE ÖRNEK İDEAL SINIF<br />

ÇALIŞMASI<br />

Hasan H. ÖNDER, Melike GÜL, Gizem ERGÜLDÜRENLER ......................................... 28<br />

YÖNETİCİ ASİSTANI MESLEĞİNİN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNDE BİR<br />

UYGULAMA DENEMESİ: HARMANLAMA EĞİTİMİ YAKLAŞIMI<br />

Murat Yusuf UÇAN ............................................................................................................. 39<br />

BÜRO YÖNETIMI VE SEKRETERLIK ALANI MODÜLLERINE AIT<br />

UYGULAMA ETKINLIKLERININ ÖĞRETIM AMAÇLARINA UYGUNLUKLARI<br />

BAKIMINDAN DEĞERLENDIRILMESI: BÜRO HIZMETLERI DERSI ÖRNEĞI<br />

Eriman TOPBAŞ ................................................................................................................. 53<br />

BÜRO YÖNETİMİNDE WHİSTLEBLOWİNG VE ETİK İLİŞKİSİ<br />

Serpil ÇİĞDEM .................................................................................................................... 64<br />

DÜNYADAKİ “BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI” EĞİTİM<br />

PROGRAMLARINA GENEL BAKIŞ<br />

Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU .................................................................................. 76<br />

DEĞİŞEN DÜNYADA YÖNETİCİ ASİSTANININ ETKİNLİĞİNDE VE<br />

ETKİLİLİĞİNDE MÜZAKERE YETENEĞİNİN ROLÜ<br />

Murat Yusuf UÇAN .............................................................................................................. 83<br />

YÜKSEKÖĞRETIMDE ÖRGÜTSEL İLETIŞIM EĞILIMLERININ YÜKSEK-<br />

DÜŞÜK BAĞLAM AYRIMI ILE ÖLÇÜLMESI: SÜLEYMAN DEMIREL<br />

ÜNIVERSITESI’NDE BIR ARAŞTIRMA<br />

Nezihe TÜFEKCİ, Ömer Kürşad TÜFEKCİ ....................................................................... 95<br />

ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEĞİN BÜRO ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL<br />

BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BİR ALAN ARAŞTIRMASI<br />

Mehmet ALTINÖZ, Serdar ÇÖP, Demet ÇAKIROĞLU, Ferda KERVANCI, Nuray<br />

KESKİN ............................................................................................................................. 103<br />

PSİKOLOJİK SÖZLEŞMENİN BÜRO ÇALIŞANLARININ SİNİK<br />

DAVRANIŞLARINA ETKİSİ<br />

Bahar SEREZ ARSLAN, Safiye ŞAHİN, Berrak DENİZ DEĞER ................................... 113


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ VII<br />

SİNİZM, TÜKENMİŞLİK VE KİŞİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLER: BİLİŞİM<br />

SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARI KAPSAMINDA BİR İNCELEME<br />

Hale ALAN, Cemalettin Öcal FİDANBOY ....................................................................... 121<br />

ÖRGÜT ÇALIŞANLARI, ÖRGÜTSEL SİNİZM VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK:<br />

MEHMET AKIF ERSOY ÜNIVERSITESI, BÜRO ÇALIŞANLARINA YÖNELIK<br />

BIR ALAN ARAŞTIRMASI<br />

İlker H. ÇARIKÇI, Meral BEKTAŞ, Berna TURAK ........................................................ 129<br />

ÖĞRETİM ÜYELERİNİN BİLİMSEL KONGRE TERCİHİNDE ETKİLİ OLAN<br />

UNSURLARI VE E-KONGRE HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERİNİ<br />

BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />

Sami ACAR, Nimet Özgül ÜNSAL .................................................................................. 138<br />

UZAKTAN EĞİTİMDE ÖĞRENME ORTAMININ KABULÜ İLE BİRLİKTELİK<br />

DUYGUSUNUN ÖĞRENEN MEMNUNİYETİNE ETKİSİ<br />

Arzu ÖZKANAN, Adeviye ERDOĞAN ............................................................................ 150<br />

UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN ERGONOMİK PROFİLLERİ<br />

Betül ÖZAYDIN ÖZKARA, Güray TONGUÇ, Orkun ÖZKARA .................................... 158<br />

UZAKTAN EĞİTİM DERS İÇERİKLERİNDE BİLİŞSEL ERGONOMİ VE<br />

KULLANILABİLİRLİK<br />

Hanife ÇİVRİL, Emine ARUĞASLAN, Gamze YAKUT ................................................. 166<br />

UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN SOSYO-EKONOMİK ÖZELLİKLERİ<br />

VE İSTİHDAM BEKLENTİLERİ: SDÜ ÖRNEĞİ<br />

Osman DABAN, Selim Adem HATIRLI ........................................................................... 175<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMINDA OKUYAN<br />

ÖĞRENCİLERİN LİDERLİK TARZLARINA İLİŞKİN EĞİLİMLERİNİN<br />

ANALİZİ MUĞLA ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ<br />

Fatma ATIGAN .................................................................................................................. 187<br />

BÜROLARDA TEKNOLOJİK AĞ TEMELLİ YÖNETİM ANLAYIŞININ<br />

YARATTIĞI LİDERLİK DAVRANIŞ ALGISI VE İŞ DOYUMU: KONAKLAMA<br />

İŞLETMELERİNDEKİ BÜROLAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />

Songül YANIK, Akan YANIK, Ayşegül Aslıhan KIZILCIK ........................................... 196<br />

ARDAHAN ÜNIVERSITESI SOSYAL BILIMLER MESLEK YÜKSEKOKULU<br />

BÜRO YÖNETIMI VE YÖNETICI ASISTANLIĞI PROGRAMI<br />

ÖĞRENCILERININ; TEKNOLOJI VE BILGISAYAR KONULARINDA, TUTUM<br />

VE KULLANIM DÜZEYLERININ TESPIT EDILMESINE İLIŞKIN ALAN<br />

ÇALIŞMASI<br />

Ömer Cenap ÖZDEMİR .................................................................................................... 207<br />

BÜRO HİZMETLERİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI BÖLÜMÜ<br />

ÖĞRENCİLERİNİN DEMOGRAFİK PROFİLİ, MESLEĞE BAKIŞ AÇILARI VE<br />

CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ: AHMETLİ MESLEK<br />

YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ


VIII<br />

11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

İlham YILMAZ, Evrim MAYATÜRK AKYOL ............................................................... 215<br />

BÜROLARDA ERGONOMİK KOŞULLARIN ÇALIŞMA YAŞAMI KALİTESİNE<br />

ETKİSİ: KIRŞEHİR ÖRNEĞİ<br />

Filiz Özlem ÇETİNKAYA, Meryem DÜĞER ................................................................... 224<br />

BÜRO ERGONOMİSİNİN ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİ VE İŞ VERİMİNE ETKİSİ<br />

Sevim ÇEVEN, Kezban ÖZER .......................................................................................... 235<br />

ANTROPEMETRIK ÖLÇÜLERE GÖRE BÜRO MASASI VE SANDALYESI<br />

Ali TELLİ, Süleyman ŞENOL ........................................................................................... 242<br />

ÇALIŞANLARIN BÜRO MALZEMELERINI KULLANIMINDAKI ERGONOMIK<br />

FARKINDALIKLARI VE KULLANIM ALIŞKANLIKLARI ÜZERINE BIR<br />

ARAŞTIRMA<br />

Hilal YAKUT ..................................................................................................................... 252<br />

OFİS ORTAMINDA İKLİMLENDİRMENİN ÇALIŞANLARA ETKİSİ<br />

M. Ziya YAKUT, Reşat SELBAŞ, Gamze YAKUT .......................................................... 262<br />

BÜRO ERGONOMİSİNİN VE YERLEŞİMİNİN BÜRO ÇALIŞANLARININ<br />

VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK ALAN ARAŞTIRMASI:<br />

SANDIKLI İLÇESİ ÖRNEĞİ<br />

Yunus YILAN..................................................................................................................... 269<br />

KÜRESELLEŞMENIN BÜRO YÖNETIMI VE YÖNETICI ASISTANLIĞI<br />

MESLEĞINE ETKILERI: BÜRO YÖNETIMI VE YÖNETICI ASISTANLIĞI<br />

EĞITIM PROGRAMI HAKKINDA BIR TARTIŞMA<br />

Sefa Salih BİLDİRİCİ, Barış AYTEKİN ........................................................................... 276<br />

BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN FAYDALI KULLANIMINDA MESLEK<br />

YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN FARKINDALIKLARI<br />

Filiz KARPUZ, Ali AKAY, Melek YAZICI ..................................................................... 283<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI ALANINDA EĞİTİM VEREN<br />

MESLEK YÜKSEKOKULLARININ WEB SİTELERİNİN İÇERİK ANALİZİ<br />

YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ<br />

Cumhur ERDÖNMEZ, Dilek KEKEÇ MORKOÇ ............................................................. 294<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI<br />

ÖĞRENCİLERİNİN STAJLARININ İÇERİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ:<br />

ATABEY MYO ÖRNEĞİ<br />

Münire ÇİFTÇİ, Gülnihan Ölmez KIYICI, Ezgi CEVHER ............................................... 306<br />

BÜRO ÇALIŞANLARININ BİREYCİLİK-KOLEKTİVİZM EĞİLİMLERİ İLE<br />

BİLGİ UÇURMA (WHISTLEBLOWING) DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />

Berrak DENİZ DEĞER, Safiye ŞAHİN, Bahar SEREZ ARSLAN .................................... 312<br />

PSİKOLOJİK ŞİDDETİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BÜRO<br />

SEKRETERLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />

Ömer Faruk ÜNAL, Zeynep KARAOĞUL ........................................................................ 320


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ IX<br />

ÖZEL VE KAMU HASTANELERİNDE ÇALIŞAN TIBBİ SEKRETERLERİN İŞ<br />

DOYUMU VE ÖRGÜTSEL GÜVEN DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASINA<br />

YÖNELİK BİR ALAN ÇALIŞMASI<br />

Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU, Dilaver TENGİLİMOĞLU ................................... 333<br />

TIBBİ SEKRETERLERİN DOKTOR-HASTA İLETİŞİMİNE BAKIŞ AÇILARI<br />

(BURDUR DEVLET HASTANESI ÖRNEĞI)<br />

Ramazan ERDEM, Meral BEKTAŞ, Pınar ERKAL ......................................................... 345<br />

BİLGİ TOPLUMUNDA SEKRETERLİK MESLEĞİNE GENEL BAKIŞ<br />

Ömer KARADEMİR, İsmail KARAKULLE .................................................................... 354<br />

MESLEKLERİN İSMİNİ DEĞİŞTİRMEK İMAJLARINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN<br />

YETERLİ Mİ? (SEKRETELİK MESLEĞİ ÖRNEĞİ)<br />

Ayşe ÇAY ATALAY ......................................................................................................... 365<br />

SEKRETERLERİN İŞE ALINMASINDA ARANAN NİTELİKLERE YÖNELİK BİR<br />

ARAŞTIRMA: KARİYER.NET ÖRNEĞİ<br />

Ezgi CEVHER .................................................................................................................... 374<br />

SEKRETERLİK MESLEĞİNDE ETİK VE PROTOKOL KURALLARININ ÖNEMİ<br />

Zişan KORKMAZ ÖZCAN ............................................................................................... 381


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 1<br />

ALMENA VE ACAR METOTLARI İLE ON PARMAK KLAVYE<br />

ÖĞRENENLERİN PERFORMANS GELİŞİM DÜZEYLERİNİN<br />

KARŞILAŞTIRILMASINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />

Sami ACAR 1<br />

Hülya GÜRSOY 2<br />

ÖZET<br />

Bu araştırmanın amacı, on parmak klavye öğretimine yönelik olarak geliştirilen Almena ve<br />

Acar metotlarının on parmak klavye öğrenenlerin performans gelişim düzeylerine etkisini<br />

ortaya koymaktır. Araştırmada “F ve Q (iki) gruplu ön test-son test uygulamalı” araştırma<br />

modeli kullanılmıştır. Araştırmada veriler öğretim öncesi ve öğretim sonrası uygulanan ve<br />

Acar (2009) tarafından geliştirilen Analitik Klavye Rubriği (α=0.71) ile elde edilmiştir.<br />

Araştırma, bilgisayar kullanan ve daha önce klavye eğitimi almamış 30 yönetici sekreteri<br />

üzerinde 30 saatlik bir uygulama ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Acar Metodun<br />

uygulandığı ve Türkçe F klavyenin öğretildiği grup F grubu; Almena Metodun uygulandığı<br />

ve Türkçe Q klavyenin öğretildiği grup Q grubu olarak ifade edilmiştir. Uygulamada her iki<br />

grupta 15 kişi yer almış, böylelikle gruplardaki katılımcı sayısında tesadüfi olarak denklik<br />

sağlanmıştır.<br />

Araştırma kapsamında F ve Q gruplarında bulunan ve on parmak klavye öğrenen yönetici<br />

sekreterlerin klavye performansları; konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performansları<br />

boyutlarında ve acemi, yeni başlayan, yetenekli kullanıcı, usta ve uzman olmak üzere 5<br />

farklı performans gelişim düzeyinde incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre; F ve Q<br />

gruplarında bulunan yönetici sekreterlerin konum ve doğruluk klavye performansları<br />

arasında anlamlı bir farklılık gözükmezken (p>0.05); ritim ve yazım klavye performansları<br />

arasında Acar metodun uygulandığı F grubu lehine anlamlı bir farklılık görülmüştür<br />

(p


2 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Savaş, 2005:5). Klavye, “harfler, sayılar, semboller ve özel bazı işlevleri bulunan, mekanik<br />

ve elektronik yazı makinelerinde veri girişi yapmak ve yazı yazmak amacıyla kullanılan<br />

birime verilen addır” (Acar, 2008:1). Klavyelerin özellikleri ve bölümleri, tuşların klavye<br />

üzerindeki yerleşimi 1994 yılında ISO/IEC 9995-1 standardı ile tanımlanmıştır. ISO/IEC<br />

9995-1 standardına göre klavye alfasayısal bölüm, sayısal bölüm, metin düzenleme bölümü<br />

ve işlev bölümü olmak üzere dörde ayrılmıştır (TSE ISO/IEC 9995-1, 2001).<br />

1873 yılında Latham Sholes, Carlos Glidden ve Samuel W. Soule ortak çalışması sonucunda<br />

geliştirilen Qwerty tipi klavye, 1971 yılında Amerikan Standartlar Enstitüsünce yazı<br />

makinelerinde standart klavye olarak kabul edilmiştir (Silfverberg, 2007:7). Klavye ile on<br />

parmak metoduna göre yazım ise, 1874 yılında E.Remington ve Sons tarafından üretilen<br />

Qwerty tipi daktilo klavyelerine “Shift” tuşunun eklenmesi ve L.V.Longley’in Cincinnati<br />

okulunda stenograflar üzerinde yapılan iki parmaktan on parmak yazıma geçiş çalışması ile<br />

başlamıştır (Bryan, 2007).<br />

1930 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde IBM bilgisayar şirketi kelime işlem<br />

programlarının geliştirilmesine yönelik çalışmaları başlatmış ve “keyboard” olarak<br />

tanımladıkları ilk bilgisayar klavyesini test etmiştir. Yapılan testler sonucunda ilk elektronik<br />

klavye çipi geliştirilmiş ve bu çip IBM PC/XT 8048 bilgisayarlarda kullanılmıştır.<br />

Bilgisayarda kullanılan ilk klavye 1971 yılında Amerikan Standartlar Enstitüsünce yazı<br />

makinelerinde standart klavye olarak kabul edilen Qwerty tipi klavyedir (Bryan, 2007).<br />

1974 yılında IBM 5100, 1979 ve 1981 yıllarında IBM 8086 ve IBM 8088 bilgisayarlarda<br />

PC/XT klavyeleri, daha sonra da IBM 80286 ile AT tipi klavyeler kullanılmıştır.<br />

Günümüzde masaüstü, dizüstü ve tablet bilgisayarlarda PS/2, USB bağlantılı ve kablosuz<br />

(bluetooth ve wireless) klavyeler yaygın olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda, dokunmatik<br />

ekran klavyeleri, sanal klavyeler ve ışıklı klavyeler de bilgisayarlarda kullanılmaya<br />

başlanmıştır (Bryan, 2007). Klavyede tuşların yerleşimine göre dünyada birçok klavye<br />

düzeni bulunmaktadır. Ülkemizde yurtdışından ithal edilen veya yerel üretici firmalar<br />

tarafından üretilen iki farklı bilgisayar klavyesi tipi mevcuttur. Bunlardan ilki İhsan Sıtkı<br />

Yener’in öncülüğünde Türk dilinin özelliklerine uygun olarak ergonomik tasarlanmış ve<br />

bilimsel yöntemlerle geliştirilmiş olan Standart Türk Klavyesi yaygın söylenişi ile Türkçe F<br />

Klavye’dir. Diğeri ise; Sholes ve arkadaşları tarafından 1873 yılında geliştirilen İngilizce<br />

Qwerty tipi klavyeden uyarlanan Türkçe Q Klavye’dir. Türkçe Q klavyede Türkçeye özgü 7<br />

harfin (ç,ğ,ı,İ,ö,ş,ü) klavye üzerinde en kullanışsız yere rastgele yerleştirildiği<br />

düşünüldüğünde on parmak klavye öğretiminde Türkçe F klavyeyi ve bu klavyenin<br />

öğretimini esas alan öğrenme-öğretme yaklaşımlarının tercih edilmesinin gerekliliği ortadır.<br />

Bilgisayarların donanım birimlerinden klavyenin ilk zamanlar Qwerty tipi klavye ile ithalatı<br />

ve ülkemizdeki son kullanıcıların tepkisi dünyanın en yaygın kullanılan işletim sistemlerine<br />

(Microsoft Windows, Mac OS ve Linux’e) Türkçe F ve Türkçe Q klavyenin eklenmesiyle<br />

kısmen azalmıştır. Türk dilinin özelliklerine ve Türk Standartlarına uygun Türkçe F<br />

klavyenin bilgisayarlarda kullanılmasının doğru olacağı son yıllarda bilimsel platformlarda,<br />

kamu kurumlarında, internet sitelerinde, klavye eğitimi veren özel eğitim kuruluşlarında ve<br />

çeşitli gazetelerin köşe yazılarında dile getirilmiştir (Yener, 2003; Kongar, 2003; Atakan,<br />

2003; Ünlü, 2006, Acar, 2008). Ancak, Qwerty tipi klavyeden uyarlanan Türkçe Q klavye<br />

hala günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar ve klavye ithalatçılarının<br />

kullanıcılara Türkçe Q klavyeyi daha ucuz bir fiyat ile sunmaları, satılan bilgisayar<br />

konfigürasyonlarına standart klavye olarak eklemeleri, kullanıcıların Türkçe F klavyeyi<br />

tercih etmekten çok alternatif klavye olarak görmeleri Türkçe Q klavyenin satın alınmasını<br />

ve kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bu gelişme, Türkçe Q klavyenin işletim sistemleri için bir<br />

standart klavye olarak değerlendirilerek sisteme eklenmesine neden olmuştur. Tüm bu<br />

gelişmeler sonucunda gelinen nokta, artık Türkçe Q klavyenin ülkemizde de yaygın olarak<br />

kullanılan klavyeler arasında yer alması olmuştur.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 3<br />

Klavye ezberlenerek değil; uygulamalı olarak, zihinde klavyedeki tuşların konumu şematize<br />

edilerek ve yapılandırılarak öğrenilir. Klavye becerisi, psikomotor bir beceridir. Klavye<br />

öğrenimi sonucunda parmaklar otomatikleşir, doğru ve hızlı bir yazım gerçekleşir. Bunun<br />

için klavye öğretiminde farklı yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden en<br />

etkilisi, on parmak yazım metodudur. On parmak yazım metodu, bilgi çağında tüm<br />

bireylerin klavye öğreniminde öncelik vermesi gereken bir konudur. On parmak yazım<br />

metodu, klavye öğretimi için gerekli ve zorunludur. Klavye öğretiminde amaç tek veya<br />

birkaç parmakla yazı yazmak yerine on parmakla etkili, doğru ve hızlı bir şekilde yazmaktır<br />

(Beaton, 2005:2).<br />

On parmak yazım metodunun temelinde ellerin ve parmakların klavye üzerinde orta sırada<br />

konumlandırılması, her parmağa orta sıradan, alt sıradan ve üst sıradan tuş görevlerinin<br />

atanması, parmakların bir ahenk içinde ve tempolu olarak yazımı yer almaktadır. Buna göre,<br />

on parmak yazımda klavyeye bakmadan yazı yazmak oldukça önemlidir. Diğer taraftan<br />

klavyedeki tuşların zihinde bir şema olarak oluşması ve parmakların otomatikleşmesi için<br />

tekrar stratejilerinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. On parmak yazım metoduna göre<br />

yazı yazarken ilk zamanlar klavyedeki tuşlara bakmak önemli bir sorun teşkil etmez. Çünkü<br />

ilk zamanlar zihindeki şemaya ilişkin kodlamalar söz konusudur. Ancak, klavyedeki tuşların<br />

konumu zihinde şematize edildikten sonra tuşlara bakmadan yazmak klavye öğreniminde<br />

kalıcılık açısından önemlidir. Tuşların klavye üzerindeki yerinin zihindeki kalıcılığı, hızlı ve<br />

doğru yazı yazmada daha etkili sonuçlar alınmasını ve on parmak metoduna göre yazımın<br />

üstünlüğünü sağlar.<br />

Ülkemizde ilk on parmak yazımı içeren klavye öğretimi İhsan Sıtkı Yener tarafından<br />

Standart Türk Klavyesi üzerinde on parmak yazım metodu ile daktilografi derslerinde<br />

uygulanmış, doğru yazı yazma ve hız açısından önemli sonuçlar elde edilmiştir. Bu<br />

sonuçlar, bir süre sonra uluslararası yarışmalarda önemli dereceleri de beraberinde<br />

getirmiştir (Yener, 2005). Klavye öğretimi, günümüzde ilköğretimden yükseköğretime<br />

eğitimin her kademesinde bilgisayar ortamında verilmektedir (Zeitz, 2008). Dünyada<br />

1900’lü yılların başından 1980’li yıllara kadar işletme ve sekreterlik eğitimi alanındaki<br />

okulların öğretim programlarında yer alan klavye öğretimi, bu tarihten sonra ilköğretim<br />

kademesinde de verilmeye başlanmıştır. Amerika’da ilköğretimi tamamlayan her bir<br />

öğrencinin ileri düzeyde hız ve doğruluk ile klavyede on parmak yazım becerisine sahip<br />

olabilmesi için eğitim teknolojisi standartları oluşturulmuştur (Chartrand, 2006). Benzer<br />

şekilde, ülkemizde de 1940’lı yıllarda Ticaret Liselerinde ve Sekreterlik Okullarında<br />

başlayan klavye öğretimi, günümüzde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm ilköğretim<br />

okullarında verilmektedir. Ülkemizdeki ilköğretim kademesindeki klavye öğretimi;<br />

bilgisayar derslerinde düz anlatım yöntemiyle gerçekleştirilmekte, 6. 7. ve 8. sınıflardaki<br />

öğrencilerin daha çok klavyeyi tanımalarını ve on parmak yazım metoduna uygun<br />

kullanımını hedeflemektedir (Er ve Güven, 2008:179).<br />

Ortaöğretim kademesinde klavye öğretimi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı, “Mesleki<br />

Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında 2005 yılından itibaren<br />

Büro Yönetimi ve Sekreterlik alanındaki tüm okullarda F Klavye Modülünü uygulamaya<br />

başlamıştır. Modül, bilgisayarda yazı yazma yeterliğini esas almakta ve F Klavye 1 ve F<br />

Klavye 2 olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. F Klavye 1, öğrencilerin oturuş ve duruş<br />

tekniğini ve bilgisayarda F klavyeyi kullanarak harf tuşlarını hızlı yazmalarını<br />

amaçlamaktadır. F Klavye 2 ise, klavyedeki noktalama işareti ve sayı tuşlarının hızlı<br />

yazımını amaçlamaktadır. Her iki modülde de başarı değerlendirmelerinde, kontrol listeleri<br />

ve 5 dakikalık hız testleri ile performansa dayalı bir değerlendirme yapılmaktadır (Acar,<br />

2009:109).


4 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Büro Yönetimi ve Sekreterlik alanındaki yüksekokullarda ve fakültelerde ise, öğretim<br />

programlarında bulunan “Klavye Teknikleri” derslerinde on parmak klavye öğretilmektedir.<br />

Bu derslerde, klavye öğretimi laboratuvar ortamında kişisel bilgisayarlarda kelime işlemci<br />

programları ile on parmak yazım metoduna göre uygulamalı olarak gerçekleştirilmektedir.<br />

Gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yükseköğretim düzeyinde klavye<br />

öğretimi bilgisayar ortamında on parmak yazım metoduna göre verilmektedir. Son yıllarda,<br />

web ortamının sağladığı imkânların artmasıyla birlikte klavye öğretimi internet ortamında<br />

uzaktan eğitim ile de verilmeye başlanmıştır (Acar, 2009:110).<br />

Klavye öğretiminde temel amaç, bir metnin on parmak yazım metoduna göre klavye ile hızlı<br />

ve doğru bir şekilde yazılmasıdır. Hızlı ve doğru bir yazım ise, klavyedeki tuşların<br />

öğrenilmesi ve parmakların otomatikleşmesiyle gerçekleşir (Pisha, 1993). Cooper (1983),<br />

bilişsel yaklaşımdan hareketle, klavyedeki bir tuşun öğrenimine ilişkin adımları ve bilgi<br />

akışını gösteren bir model geliştirmiştir (Şekil 1). Modele göre, bir tuşun öğrenimi; karakteri<br />

tanıma, kısa süreli belleğe kayıt, motor program, tuşa vuruş ve duyuşsal geribildirim<br />

adımlarından oluşmaktadır. Hız yöneticisi, bir metnin yazımı sırasında, metin içinde<br />

öğrenilmemiş bir karakter ile karşılaştığında karakteri tanıma adımıyla bilgi akışını başlatır.<br />

Öğrenilmiş bir karakter ile karşılaştığında ise doğrudan motor programı harekete geçirerek<br />

bilgi akışını hızlandırır. Böylelikle, tuşa vuruş süresi azalır ve yazımdaki hız artar. Bilgi<br />

akışındaki hızlanma, öğrenmeyi geliştirir ve parmakların otomatikleşmesini sağlar (Acar,<br />

2009:112).<br />

Şekil 1: Klavyedeki bir tuşun öğrenimindeki temel adımlar ve bilgi akışı<br />

(Kaynak: Cooper, 1983; Pisha, 1993’den alınmıştır.)<br />

Klavye öğretiminde kullanılan öğretim araçları mekanik, elektrikli ve elektronik daktilo<br />

klavyeleri ve bilgisayar klavyeleridir. Günümüzde, klavye öğretiminde daha çok bilgisayar<br />

klavyeleri kullanılmaktadır. Klavye öğretiminde kullanılan tamamlayıcı öğretim<br />

materyalleri ders kitapları, teksirler ve ders notlarından oluşmaktadır. Öğretim yöntemi<br />

olarak; anlatım yöntemi, gösteri yöntemi, laboratuvar ortamında bilgisayar destekli öğretim<br />

ile bireysel öğrenme yöntemleri tercih edilmektedir. Başarı değerlendirmede ise; geleneksel<br />

test yöntemi ya da hız testleri kullanılmaktadır. Hız testleri, öğrencilerin bir dakikadaki<br />

yazım hızını ve yazımdaki doğruluk düzeyini belirlemeye yönelik bir başarı-performans<br />

değerlendirme aracıdır (Acar, 2009:112).<br />

Klavye öğretimi, öğrenenlerin düzenli çalışmalarını içeren on parmak yazım metoduyla<br />

sağlıklı, hızlı, doğru ve tempolu bir yazımı hedeflemektedir (Sorelle, 1919; Croiser, 1921;<br />

Hoke, 1921; Soukoreff ve MacKenzie, 2004; Beaton, 2005). Buna göre, klavye öğretiminde<br />

başarıya konu olan klavye performansıdır. Klavye performansı ise; konum (pozisyon), ritim,<br />

yazım (hız) ve doğruluk olmak üzere dört boyuttan oluşmaktadır. Wobbrock(2007)’a göre,


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 5<br />

öğrenenlerin klavye performansını değerlendirmede doğruluk en önemli faktördür.<br />

Doğruluk analizi, veri girişi sırasında veya yazım tamamlandıktan sonra yapılabilmektedir.<br />

Klavye performansını değerlendirmede diğer önemli bir faktörde yazım hızıdır. Hız,<br />

dakikada yazılan kelime, karakter veya vuruş sayısı ile ölçülmektedir. Konum ve ritim,<br />

etkili bir yazım ve doğruluk için önkoşuldur. Bu nedenle, konum ve ritim klavye<br />

performansının iki önemli faktörü olarak görülmektedir.<br />

İlgili alanyazında klavye öğretiminde başarı değerlendirmede genellikle yazım performansı<br />

esas alınmaktadır (Fagarasanu vd., 2005:513). Yazım performansında hız (sürat);<br />

dakikadaki vuruş sayısına, karakter sayısına veya kelime sayısına göre hesaplanmaktadır<br />

(Wobbrock, 2007). Doğruluk ise, hız ve ceza indirimine göre hesaplanmaktadır (Grace,<br />

1989:7). Ceza indirimi; yapılan her hatanın bir katsayı ile çarpılması ile elde edilen<br />

sonuçtur. Buna göre doğruluk, brüt yazımından ceza indiriminin düşülmesi sonucunda kalan<br />

net yazımı ifade etmektedir. Ceza indirimi ile doğruluk düzeyini belirleme gerçekçi bir<br />

değerlendirme olmamasına karşın, yazımdaki hatayı en aza indirerek doğruluğu artırmak<br />

amaçlanmaktadır (Savaş ve Savaş, 2005:109; Gönen, 2007; Wobbrock, 2007).<br />

Yazılı metinlerin klavyelerle girişine ve yazımına yönelik değerlendirme paradigması,<br />

yazım performansına yönelik deneysel çalışmaları işaret etmektedir (Wobbrock, 2007:48).<br />

Klavye performansına yönelik deneysel çalışmalar, değerlendirmede yavaş yazan ilköğretim<br />

öğrencileri için dakikada ortalama 23 kelime, ortaöğretim öğrencileri için dakikada ortalama<br />

35 kelime, yükseköğretim kademesindeki sekreterlik eğitimi programı öğrencileri ve<br />

yetişkinler için ise dakikada ortalama 40 kelime standardını önermektedir (Kisner, 1984;<br />

Wetzel, 1985; Karat vd., 1999).<br />

Klavye öğretiminde geçmişten günümüze farklı öğretim metotları ve teknikleri<br />

geliştirilmiştir. Yapılan çalışmaların temelinde, klavyenin on parmak metoduyla daha kolay<br />

ve etkin kullanımı yer almıştır. Bu çalışmada da on parmak klavye öğretiminde yeni bir<br />

metot uygulaması yer almaktadır. Bu metot, Acar Metot olarak ifade edilmiş ve çalışmada<br />

Türkçe F klavyenin öğretiminde kullanılmıştır. Türkçe Q klavyenin öğretiminde ise Almena<br />

Metot tercih edilmiştir.<br />

Almena King (2010) tarafından geliştirilen ve 250 öğrenci üzerinde uygulanan Almena<br />

Metot, klavye öğreniminde geleneksel temel harf sırasıyla öğretime başlamaktan ziyade<br />

öncelikle tuşların yerinin anlamlı cümlelerle (Almena jingles ile) öğrenimi hedeflemiştir.<br />

Dolayısıyla, Almena metot ile klavyedeki tuşların zihinde şematize edilmesinde bu<br />

cümlelerde geçen kelimelerdeki ilk harfin yerini bilmek oldukça önemlidir. Bunun için<br />

cümlelerde bulunan kelimelerin ilk harfleri tekrar stratejileri ile zihindeki boş klavye<br />

şemasına aktarılması esas alınmıştır. Her ne kadar Almena metotta da bir temel harf sırası ve<br />

parmakların bu temel harf sırasına yerleştirilmesi öncelik olarak görülmekte ise de öğretime<br />

temel harf sırasındaki tuşlardan değil, cümlelerde geçen kelimelerin ilk harfinin sırasıyla üst,<br />

orta ve alt sırada bulunmasına özen gösterilmiştir. Almena bunun için “Jingles” olarak ifade<br />

ettiği kısa anlamlı cümleler kullanmıştır. Örneğin, Qwerty tipi klavyedeki Q, A ve Z<br />

tuşlarını “Quite Aunt Zelda”; W, S ve X tuşlarını “Want Something eXtra” kelimelerinin<br />

birleştirilmesi sonucunda bir cümlede öğretmektedir. Almena metotta klavyedeki tuşların<br />

öğretimi işaret parmağına denk gelen R, F, V, T, G, B tuşları tek bir cümle ile şu şekilde<br />

öğretilmektedir: “Run From Vicki To Get Betty”. Görüldüğü üzere bu cümlede bulunan<br />

kelimelerin ilk harfleri ile toplam 6 tuşun yeri öğretilmektedir. Almena metotta İngilizce<br />

Qwerty bir klavyedeki tuşlar aşağıda verilen cümleler (jingles) ile öğretilmektedir (King,<br />

2010).


6 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Şekil 2: Almena Jingles<br />

Almena King, yaklaşık 25 yıllık bir çalışma sonucunda geliştirdiği Almena metodu bireysel<br />

klavye öğrenimi için bir yenilik olarak ifade etmiş ve bir derste toplam 20 dakika gibi kısa<br />

bir sürede klavyedeki tüm tuşları öğretmiştir. King, bu metot için bir bilgisayar programı da<br />

hazırlatmış ve yaklaşık iki milyon kullanıcı kitlesine ulaşmıştır. Bu çalışmada, Almena<br />

Metoduna göre klavye öğretiminde kullanılan “Almena Jingles”ta Türkçe karakterler<br />

(Ö,Ğ,Ü,Ç,İ,Ş) bulunmadığı için bu tuşların öğretiminde belirtilen karakterler için birer isim<br />

kullanılmış ve klavye üzerindeki yerleşimi aşağıda şekil üzerinde gösterilmiştir.<br />

Şekil 3: Türkçe Q Klavye – Almena Metot<br />

Sami Acar (2012) tarafından geliştirilen ve çalışmada 30 yönetici sekreter üzerinde<br />

uygulanan Acar Metot ise, klavye öğreniminde geleneksel temel harf sırasıyla öğretime<br />

başlamakta ve temel harf sırasındaki her bir harf için bir eylem yüklemekte ve<br />

“Özne+Tümleç” kalıbı ile tuşların öğretimini hedeflemektedir. Acar metot ile klavyedeki<br />

tuşların zihinde şematize edilmesinde özneye (tuşa) nerede sorusunun yanıtını veren toplam<br />

8 tümleç ve 24 isim kullanılmıştır (Şekil 4).<br />

Şekil 4: Acar Jingles ve Örnek Bir Uygulama<br />

Temel harf sırasındaki tuşlar için belirlenen eylemler (sol elin işaret, orta, yüzük ve serçe<br />

parmaklarına göre sırasıyla) şu şekildedir: “Ayakta, Evde, İşte, Uçakta”. Sağ elin işaret,<br />

orta, yüzük ve serçe parmaklarına göre belirlenen eylemler ise şu şekildedir: “Kırda, Maçta,<br />

Lafta, Yasta”. Buna göre klavye öğrenimine başlayan bir kişi öncelikle kendi ismi ile temel<br />

harf sırasındaki tuşların yerini kısa sürede öğrenebilmektedir. Örneğin, Sami Ayakta. Sami<br />

Evde. Sami İşte. Sami Uçakta. Sami Kırda, Sami Maçta, Sami Lafta. Sami Yasta. Bu


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 7<br />

örnekte de görüldüğü üzere klavyedeki temel harf sırası tuşları (8 tuş) özne+tümleç yapısı<br />

ile kolaylıkla öğrenilmektedir (Şekil 5).<br />

Şekil 5: Türkçe F Klavye – Acar Metot<br />

Temel harf sırasındaki eylemler bu metot için oldukça önemlidir. Çünkü üst ve alt sırada yer<br />

alan diğer tuşların öğrenimi de bu eylemler odaklıdır. Şöyle ki, klavyede üst sırada bulunan<br />

R harfi için “Refik” ismi (özne) kullanılmıştır. Refik isminin son harfi “K” harfi ile bittiği<br />

için R harfine vuracak parmak aynı zamanda K harfine vuran sağ işaret parmağını<br />

çağrıştırır. Dolayısıyla bu metoda göre klavye öğrenen bir kişi, metni yazarken metin içinde<br />

R harfini gördüğünde Refik ismi hafızasından çağrışım yapacak ve Refik ismi de K harfi ile<br />

bittiği için K harfinde bulunan işaret parmağı hareket ederek R harfine vuruş<br />

gerçekleştirilecektir. Acar metot geliştirilirken buna benzer toplam 8 eylemden hareketle 24<br />

isim oluşturulmuş ve bu isimler oluşturulurken temel harf sırasındaki eylemin (tümlecin) ilk<br />

harfi ile bitmesi esas alınmıştır. Buna göre, Acar metot 2 kelimeden oluşan kısa cümlelerle<br />

klavyedeki tuşların yerini öğretirken, Almena metot ikiden fazla kelimeyi içeren cümlelerle<br />

klavyedeki tuşların yerini öğretmeyi hedeflemektedir.<br />

<strong>Buraya</strong> kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Almena Metot ve Acar Metot on<br />

parmak klavye öğrenimini kolaylaştırmayı ve daha etkin klavye kullanmayı hedefleyen iki<br />

farklı öğretim metodudur. Alanyazında her iki metoda göre on parmak klavye öğrenimini<br />

karşılaştıran bir çalışmaya rastlanılmadığından, bu araştırmanın problem cümlesi “Almena<br />

ve Acar Metotları ile on parmak klavye öğrenenlerin performans gelişim düzeyleri arasında<br />

bir farklılık var mıdır?” olarak belirlenmiştir.<br />

2. Amaç, Önem ve Sınırlılıklar<br />

2.1. Amaç<br />

Araştırmada temel amaç, Almena ve Acar metotları ile on parmak klavye öğrenen yönetici<br />

sekreterlerin klavye performanslarını karşılaştırılarak, klavye performans gelişim düzeyleri<br />

arasındaki farklılığı ortaya koymaktır. Araştırmanın amacı doğrultusunda belirlenen<br />

araştırma soruları ise şu şekildedir:<br />

1) Öğretim programının başında F ve Q gruplarının öntest klavye performansları<br />

arasında anlamlı bir fark var mıdır?<br />

2) Öğretim programının sonunda F ve Q gruplarının sontest klavye performansları<br />

arasında anlamlı bir fark var mıdır?<br />

2.2. Önem<br />

Almena ve Acar metotları ile on parmak klavye öğretiminin karşılaştırıldığı bu araştırmada<br />

elde edilecek veriler aşağıda belirtilen sonuçları açısından önemlidir.<br />

- Klavye öğretiminde mevcut öğretim metotlarını ve değerlendirmeleri<br />

güncelleştirip, üzerinde tartışma ve yeni araştırma olanakları yaratacağı,


8 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

- Klavye öğretiminde klavye performansı değerlendirmelerini içeren çalışmalara ışık<br />

tutacağı,<br />

- Büro Yönetimi ve Sekreterlik Eğitimi alanındaki araştırmacıların veya çeşitli<br />

eğitim kurumlarında görevli eğitim uzmanlarının, öğretmenlerin, Milli Eğitim<br />

Bakanlığı müfettiş ve eğitim yöneticilerinin, klavye öğretimine yönelik<br />

çalışmalarında ya da öğretim etkinliklerinde bu araştırma verilerinden<br />

yararlanacağı umulmaktadır.<br />

2.3. Sınırlılıklar<br />

Bu araştırma aşağıda belirtilen sınırlılıklar dâhilinde yürütülmüştür:<br />

- Araştırmaya katılan yönetici sekreterlerin bilgisayar ve klavye bilgi ve uygulama<br />

düzeylerinin aynı düzeyde olduğu varsayılarak,<br />

- Almena metoduna göre on parmak Türkçe Q klavye öğretimi ve Acar metoduna<br />

göre gerçekleştirilen on parmak Türkçe F klavye öğretimi ile,<br />

- 30 bayan yönetici sekreteri ve 30 saatlik klavye öğretim programı ile,<br />

- Sami Acar (2009) tarafından geliştirilen 2012 yılının ilk yarısında klavye öğretim<br />

programına katılan katılımcılara öğretim öncesi ve sonrasında uygulanan<br />

“Analitik Klavye Rubriği”nden elde edilen veriler ile sınırlıdır.<br />

- Araştırmada çalışma grubunda yer alan yönetici sekreterlerin izinde olmaları<br />

nedeniyle sontest ölçümünden 6 hafta sonra yapılacak olan kalıcık testi çalışmaya<br />

dâhil edilememiştir.<br />

3. Yöntem<br />

3.1. Araştırma modeli<br />

Araştırmada, “Öntest-Sontest F ve Q Gruplu” araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırma<br />

modeli, “farklı izleme gruplarında olmayı (F ve Q grupları)” ve “bağımlı değişkenlere<br />

ilişkin ölçümleri” içermektedir. Bu kapsamda, araştırma modelinin simgesel görünümü<br />

şöyledir:<br />

Şekil 6: Araştırma modelinin simgesel görünümü<br />

Grup Atama Öntest Uygulama SonTest<br />

F<br />

(R)<br />

Acar Metot ile Türkçe<br />

RUBRIKF1<br />

RUBRIKF2<br />

Grubu Yansız<br />

F Klavye<br />

(R)<br />

Almena Metot ile<br />

Q Grubu<br />

RUBRIKQ1<br />

RUBRIKQ2<br />

Yansız<br />

Türkçe Q Klavye<br />

3.2. Çalışma grubu<br />

Araştırmanın çalışma grubu, bilgisayar kullanan ve daha önce klavye eğitimi almamış özel<br />

sektörde 30 yönetici sekreterinden oluşmaktadır. Çalışma laboratuvar ortamında yazarların<br />

gözetiminde yapılmıştır. Klavye öğretim programı da yazarlar tarafından yürütülmüştür.<br />

Klavye öğretim programı toplam 30 saat olarak belirlenmiş ve haftada 6 saat olmak üzere<br />

toplam 5 haftada çalışma tamamlanmıştır. Çalışmada klavye öğretimine katılma garantisi<br />

veren ve derslere sürekli katılan 30 yönetici sekreteri çalışma grubuna dahil edilmiş ve 15’er<br />

kişiden oluşan F ve Q grubuna yansız olarak ayrılmıştır. Acar metoduna göre Türkçe F<br />

klavye öğretimine katılanlar F grubunu, Almena metoduna göre Türkçe Q klavye<br />

öğretimine katılanlar Q grubunu oluşturmuştur. Her iki grupta da klavye öğretimi<br />

laboratuvar ortamında bilgisayarlarda Microsoft Word programı kullanılarak<br />

gerçekleştirilmiştir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 9<br />

3.3. Verilerin toplanması ve analizi<br />

Araştırmada veriler, Sami Acar (2009) tarafından doktora tez çalışması sonucunda<br />

geliştirilen “Analitik Klavye Rubriği (AKR)” ile elde edilmiştir. AKR ölçeğinin, doktora tez<br />

çalışmasında uygulama öncesinde 65 öğrenci üzerinde yapılan pilot çalışma ile geçerlik ve<br />

güvenirlik çalışması yapılmıştır. Geçerlik çalışmasında alan uzmanlarının ölçekteki<br />

maddelere ilişkin görüşlerine başvurulmuştur. Güvenirlik analizinde, literatürdeki rubrik ile<br />

ilgili çalışmalarda sıklıkla başvurulan iç tutarlılık ve ölçümcü güvenirliği yöntemleri<br />

kullanılmıştır (Jonsson ve Svingby, 2007:134). Pilot çalışmada AKR ölçeğinin iç tutarlılık<br />

katsayısı (Cronbach Alpha değeri) 0.71 hesaplanmıştır. Ölçümcü güvenirliği analizinde ise,<br />

iç ve dış değerlendiriciler arasındaki korelasyon katsayısı hesaplanmıştır (r = 0.93). Bu<br />

değerler, ölçeğin güvenirliğinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir.<br />

Araştırmada çalışma grubunda yer alan yönetici sekreterlere uygulanan AKR ölçeğinin iç<br />

tutarlılık katsayısı (Cronbach Alpha değeri, α=0.92) olarak hesaplanmıştır. Bu değer,<br />

araştırmada kullanılan ölçeğin yüksek düzeyde güvenilir olduğunu göstermektedir.<br />

Araştırmanın amacı ve araştırma modeli çerçevesinde laboratuvar ortamında öğretim öncesi<br />

ve öğretim sonrasında uygulanan AKR ölçeği ile elde edilen veriler, SPSS istatistiksel analiz<br />

programında analiz edilmiştir. Buna göre verilerin analizinde;<br />

- Araştırmaya katılan F ve Q grubundaki yönetici sekreterlerin demografik<br />

özelliklerine ilişkin istatistiklerde frekans (f) ve yüzde (%),<br />

- F ve Q grubundaki yönetici sekreterlerin öntest ve sontest klavye performans<br />

puanlarına ilişkin istatistiklerde frekans (f), yüzde (%), standart sapma (S) ve<br />

aritmetik ortalama( ),<br />

- F ve Q gruplarındaki yönetici sekreterlerin öntest ve sontest klavye performans<br />

puanlarının karşılaştırılmasında diğer bir ifade ile gruplararası klavye performansları<br />

arasındaki farklılıkları ölçmede çok faktörlü varyans analizi kullanılmış,<br />

tüm istatistiksel analizlerde 0.05 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır.<br />

4. Bulgular ve Yorum<br />

4.1. Yönetici sekreterlerin demografik özelliklerine ilişkin bulgular<br />

Araştırmaya katılan F ve Q gruplarındaki yönetici sekreterlerin demografik özellikleri<br />

cinsiyet, yaş ve eğitim durumu değişkenleri açısından incelenmiş, elde edilen bulgular<br />

yorumlanarak aşağıda sunulmuştur.<br />

Tablo 1. Cinsiyetlerine göre yönetici sekreterlerin dağılımı<br />

Cinsiyet F Grubu Q Grubu Genel Toplam<br />

f % f % f %<br />

Kadın 15 100,0 15 100,0 30 100,0<br />

Erkek - - - - - -<br />

Toplam 15 100.0 15 100.0 30 100.0<br />

Araştırmaya katılan ve çalışma grubunu oluşturan yönetici sekreterlerin cinsiyetlerine göre<br />

dağılımı incelendiğinde; çalışma grubunu oluşturan ve F ve Q gruplarına yansız atanan<br />

yönetici sekreterlerin tamamının (%100) kadın yönetici sekreterlerden oluştuğu<br />

görülmektedir. Erkek yönetici sekreterin çalışma grubunda bulunmaması araştırmada elde<br />

edilecek sonuçların erkekler için genellenebilmesi söz konusu değildir.


10 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 2. Yaşlarına göre yönetici sekreterlerin dağılımı<br />

Yaş F Grubu Q Grubu Genel Toplam<br />

f % f % f %<br />

16-20 1 6,7 - - 1 3,3<br />

21-25 4 26,7 5 33,3 9 30,0<br />

26-30 4 26,6 4 26,7 8 26,7<br />

31 ve üstü 6 40,0 6 40,0 12 40,0<br />

Toplam 15 100.0 15 100.0 30 100.0<br />

Araştırmaya katılan yönetici sekreterlerin yaşlarına göre dağılımı incelendiğinde; çalışma<br />

grubunda bulunan yönetici sekreterlerin çoğunun 31 ve üstü yaş grubunda olduğu (%40)<br />

görülür. F ve Q gruplarındaki yönetici sekreterlerin yaşlarına göre dağılımına bakıldığında<br />

da çoğunun 31 ve üstü yaş grubunda olduğu ve her iki gruptaki 31 ve üstü yaş grubunda yer<br />

alan yönetici sekreterlerin oransal olarak (%40) birbirine denk olduğu görülmektedir.<br />

Tablo 3. Mezun Oldukları Okula Göre Yönetici Sekreterlerin Dağılımı<br />

MEZUN OLDUĞU F Grubu Q Grubu Genel Toplam<br />

OKUL<br />

f % f % f %<br />

Lise 4 26,6 5 33,3 9 30,0<br />

Yüksekokul 7 46,8 4 26,7 11 36,7<br />

Üniversite 4 26,6 6 40,0 10 33,3<br />

Toplam 15 100.0 15 100.0 30 100.0<br />

Tablo 3’deki oransal verilere göre; çalışma grubundaki yönetici sekreterlerden yüksekokul<br />

mezunu olanların (%36,7) diğerlerine göre biraz daha fazla olduğu görülür. F ve Q<br />

gruplarındaki yönetici sekreterlerin mezun oldukları okula göre dağılımına bakıldığında; F<br />

grubunda bulunanların yaklaşık yarısının yüksekokul mezunu olduğu, Q grubunda bulunan<br />

yönetici sekreterlerin çoğunluğunu üniversite mezunlarının oluşturduğu görülmektedir. Bu<br />

bulguya göre araştırmada çalışma grubunda yer alan yönetici sekterlerin çoğunluğu eğitim<br />

durumu açısından yükseköğretim düzeyindedir.<br />

4.2. Yönetici sekreterlerin öğretim programı öncesi klavye performanslarına ilişkin<br />

bulgular<br />

Araştırmanın, “Öğretim programının başında F ve Q gruplarının öntest klavye<br />

performansları arasında anlamlı bir fark var mıdır?” sorusuna ilişkin bulgular Tablo4’de ve<br />

Tablo5’de verilmiştir.<br />

Tablo 4. F ve Q gruplarının öntest klavye performans puan ortalamaları<br />

Performans Kriterleri Gruplar N<br />

Klavye Performans<br />

Düzeyleri<br />

S<br />

Konum<br />

(1-Acemi, 2-Yeni<br />

F 15 1,8956 Yeni Başlayan 0,24478<br />

Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı, Q 15 1,8744 Yeni Başlayan 0,24333<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

Ritim<br />

(1-Acemi, 2-Yeni<br />

F 15 1,8667 Yeni Başlayan 0,23637<br />

Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı, Q 15 1,8000 Yeni Başlayan 0,20000<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

Yazım<br />

(1-Acemi, 2-Yeni<br />

F 15 1,4000 Yeni Başlayan 0,21381<br />

Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı,<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

Q 15 1,2667 Yeni Başlayan 0,26667


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 11<br />

Doğruluk<br />

(1-Acemi, 2-Yeni<br />

Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı,<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

F 15 1,8000 Yeni Başlayan 0,20000<br />

Q 15 1,7333 Yeni Başlayan 0,20625<br />

Tablo 4’deki F ve Q gruplarının ön test klavye performans puan ortalamaları incelendiğinde,<br />

her iki grubun öntest klavye performansları için belirlenen konum, ritim, yazım ve doğruluk<br />

performans puan ortalamaları arasında çok az bir farklılık olmasına karşın klavye<br />

performans gelişim düzeyi olarak yeni başlayan düzeyinde oldukları gözlenmektedir.<br />

Grupların ön test konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performans puan ortalamaları<br />

arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için çok faktörlü varyans analizi<br />

yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 5’de sunulmuştur. Çok faktörlü varyans analizi için<br />

normal dağılım ve varyans homojenliği ön koşulları karşılanmaktadır.<br />

Tablo 5. F ve Q gruplarının öntest klavye performans ortalamaları farklılıklarına<br />

ilişkin çok faktörlü varyans analizi sonuçları<br />

Varyansın Bağımlı<br />

Kareler<br />

Kareler<br />

sd<br />

Kaynağı Değişken<br />

Toplamı<br />

Ortalaması<br />

F p<br />

Grup Konum 0,059 1 0,059 0,190 0,667<br />

Ritim 0,033 1 0,033 0,046 0,831<br />

Yazım 0,133 1 0,133 0,152 0,699<br />

Doğruluk 0,033 1 0,033 0,054 0,818<br />

Hata Konum 8,752 28 0,313<br />

Ritim 20,133 28 0,719<br />

Yazım 24,533 28 0,876<br />

Doğruluk 17,333 28 0,619<br />

Toplam Konum 141,111 30<br />

Ritim 121,000 30<br />

Yazım 78,000 30<br />

Doğruluk 111,000 30<br />

Tablo 5’deki çok faktörlü varyans analizi sonuçlarına göre, öğretim programının başında F<br />

ve Q gruplarının konum [F (1-28) =0.190, p>0.05], ritim [F (1-28) =0.046, p>0.05], yazım [F (1-<br />

28)=0,152, p>0.05] ve doğruluk [F (1-28) =0.054, p>0.05] klavye performans puan ortalamaları<br />

anlamlı bir farklılık göstermemektedir.<br />

Bu bulguya göre; klavye öğretimine yönelik uygulamaya başlamadan önce F ve Q<br />

gruplarının konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performansları açısından denk olduğu,<br />

bir başka anlatımla F ve Q gruplarının klavye öğretimi öncesinde konum, ritim, yazım ve<br />

doğruluk performans gelişim düzeylerinin aynı düzeyde olduğu söylenebilir.<br />

4.3. Yönetici sekreterlerin öğretim programı sonrası klavye performanslarına ilişkin<br />

bulgular<br />

Araştırmanın, “Öğretim programının sonunda F ve Q gruplarının sontest klavye<br />

performansları arasında anlamlı bir fark var mıdır?” sorusuna ilişkin bulgular Tablo6’de ve<br />

Tablo7’de verilmiştir.<br />

Tablo 6. F ve Q gruplarının sontest klavye performans puan ortalamaları<br />

Klavye Performans<br />

Performans Kriterleri Gruplar N<br />

S<br />

Düzeyleri<br />

Konum<br />

F 15 4,6889 Usta 0,25092<br />

(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı, Q<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

15 4,6333 Usta 0,15685


12 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ritim<br />

(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı,<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

Yazım<br />

(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı,<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

Doğruluk<br />

(1-Acemi, 2-Yeni Başlayan,<br />

3-Yetenekli Kullanıcı,<br />

4-Usta, 5-Uzman)<br />

F 15 4,5333 Usta 0,51640<br />

Q 15 3,8667 Yetenekli kullanıcı 0,25820<br />

F 15 2,4667 Yetenekli kullanıcı 1,68466<br />

Q 15 1,5333 Yeni Başlayan 1,12546<br />

F 15 3,0667 Usta 1,22280<br />

Q 15 2,4000 Yetenekli kullanıcı 0,98561<br />

Tablo 6’deki F ve Q gruplarının son test klavye performans puan ortalamaları<br />

incelendiğinde, her iki grubun sontest klavye performansları için belirlenen konum, ritim,<br />

yazım ve doğruluk performans puan ortalamaları arasında bir farklılık olduğu<br />

gözlenmektedir. Bu farklılık, konum açısından çok az, ritim, yazım ve doğruluk açısından<br />

biraz daha fazla gözükmektedir.<br />

Grupların son test konum, ritim, yazım ve doğruluk klavye performans puan ortalamaları<br />

arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için çok faktörlü varyans analizi<br />

yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 7’de sunulmuştur. Çok faktörlü varyans analizi için<br />

normal dağılım ve varyans homojenliği ön koşulları karşılanmaktadır.<br />

Tablo 7. F ve Q gruplarının sontest klavye performans ortalamaları farklılıklarına<br />

Varyansın<br />

Kaynağı<br />

ilişkin çok faktörlü varyans analizi sonuçları<br />

Kareler<br />

Kareler<br />

Bağımlı Değişken<br />

sd<br />

Toplamı<br />

Ortalaması<br />

Konum 0,023 1 0,023 0,529 0,473<br />

F<br />

p<br />

Grup<br />

Ritim 1,633 1 1,633 9,800 0,004<br />

Yazım 3,533 1 3,533 6,183 0,035<br />

Doğruluk 3,333 1 3,333 2,703 0,111<br />

Konum 1,226 28 0,044<br />

Hata<br />

Ritim 4,667 28 0,167<br />

Yazım 57,467 28 2,052<br />

Doğruluk 34,533 28 1,233<br />

Konum 653,028 30<br />

Toplam<br />

Ritim 561,000 30<br />

Yazım 184,000 30<br />

Doğruluk 262,000 30<br />

Tablo 7’deki çok faktörlü varyans analizi sonuçlarına göre, öğretim programının sonunda F<br />

ve Q gruplarının konum [F (1-28) =0.529, p>0,05] ve doğruluk [F (1-28) =2,054, p>0.05] klavye<br />

performans puan ortalamaları anlamlı bir farklılık göstermemekte iken, ritim [F (1-28) =9,800,<br />

p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 13<br />

ve bu farklılığın Acar Metot ile on parmak klavye öğretiminin gerçekleştirildiği F grubu<br />

lehine olduğu söylenebilir.<br />

5. Sonuç ve Tartışma<br />

Araştırmada, klavye öğretiminde iki farklı öğretim metodu ile on parmak klavye<br />

öğretilmeye çalışılmıştır. Araştırma toplam 30 yönetici sekreterinin yansız atama ile F ve Q<br />

gruplarına atanmasıyla ve F grubunda Acar Metot ile Türkçe F klavye öğretimi, Q grubunda<br />

ise Almena Metot ile Türkçe Q klavye öğretimi gerçekleştirilmiştir. Klavye öğretimi öncesi<br />

ve sonrası analitik klavye rubriği ile yapılan değerlendirmeler, her iki metodun da klavye<br />

öğretimi açısından kolaylık sağladığı ve etkin klavye kullanımını sağladığını göstermiştir.<br />

Çalışmada ilk defa uygulanan Acar metot ile ülkemizde Türkçe F klavye öğretimi açısından<br />

geleneksel yöntemlere farklı bir açısı ve yenilik getirilmiştir.<br />

Acar metot ve Almena metot ile klavye öğretiminin gerçekleştirildiği, araştırmaya katılan<br />

yönetici sekreterlerin öğretim öncesi ve öğretim sonrası klavye performansları<br />

karşılaştırıldığı bu çalışma ile aynı zamanda bu iki öğretim metodunun etkililiği ve<br />

uygulanabilirliği de test edilmiştir. Araştırma sonucunda, Acar metot ile on parmak Türkçe<br />

F klavye öğrenen F grubundaki yönetici sekreterler ile Almena metot ile on parmak Q<br />

klavye öğrenen Q grubundaki yönetici sekreterlerin konum ve doğruluk klavye<br />

performansları arasında önemli bir farklılık görülmezken, ritim ve yazım klavye<br />

performansları arasında önemli bir farklılık görülmüştür. Farklılık, Acar metot ile on parmak<br />

Türkçe F klavye öğretimin gerçekleştirildiği F grubu lehinedir. Bu sonuca göre, Acar metot<br />

ile on parmak Türkçe F klavye öğrenenlerin klavye performans düzeyleri Almena metot ile<br />

on parmak Türkçe klavye öğrenenlerin klavye performans düzeylerine göre ritim ve yazım<br />

açısından daha etkili olduğu söylenebilir.<br />

Araştırma sonuçları değerlendirildiğinde, ülkemizde geleneksel klavye öğretim yöntemleri<br />

yanında yeni bir metot olarak Acar metodun da kullanılabileceği öngörülmektedir. Bu<br />

metot, on parmak Türkçe F klavye öğretimine yönelik olup, klavye öğretiminde<br />

öğrenenlerin klavye performanslarının değerlendirilmesinde gerçek bir başarı-performans<br />

değerlendirme aracı olarak analitik klavye rubriğini kullanmaktadır. Analitik klavye rubriği,<br />

sadece Türkçe F klavye için değil aynı zamanda Türkçe Q klavye öğretiminde de<br />

kullanılabilecek bir başarı-performans değerlendirme aracıdır.<br />

Araştırmada bulgularına dayalı olarak şu öneriler getirilebilir;<br />

- Klavye öğretiminde kullanılan mevcut öğretim yöntemleri, materyaller, stratejiler<br />

ve değerlendirmeler tartışılmalı ve güncelleştirilmelidir.<br />

- Klavye öğretiminde, performans tabanlı öğretim yaklaşımı ile öğrenenlerin klavye<br />

performansları öğretim öncesi ve öğretim sonrası karşılaştırılmak istendiğinde<br />

analitik klavye rubriği bir başarı-performans değerlendirme aracı olarak<br />

kullanılabilir.<br />

- Almena metot Türkçe Q klavye öğretiminde, Acar metot ise Türkçe F klavye<br />

öğretiminde tercih edilebilir.<br />

- Araştırmada çalışma grubunda 30 yönetici sekreteri yer almıştır. Bu sayı, güvenilir<br />

istatistiki sonuçlar için minimum düzeyi karşılamaktadır. Fakat, araştırma<br />

sonuçlarının genellenebilmesi için daha çok sayıda katılımcı üzerinde çalışmanın<br />

yapılması önerilir.


14 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Kaynaklar<br />

Acar, S. (2008). “Standart Türk Klavyesinin Öğretimine Yönelik Bir Model Önerisi: WPR<br />

Modeli ve Örnek Bir Uygulama”, VII. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi,<br />

Karadeniz Teknik Üniversitesi Beşikdüzü Meslek Yüksekokulu, 22-24 Ekim 2008, Trabzon.<br />

Acar, S. (2009). “Web Destekli Performans Tabanlı Öğrenmede Motivasyon Stratejilerinin<br />

Öğrencilerin Akademik Başarılarına, Öğrenmenin Kalıcılığına ve Tutumlarına Etkisi”,<br />

Yayınlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Acar, S. (2012). Acar Metot ile On Parmak Türkçe F Klavye Öğretimi, Yayınlanmamış ders<br />

notları, Ankara.<br />

Atakan, Y. (2003). F ve Q buzdağının üstü, 09.03.2003 tarihli medya notu,<br />

www.interstenoturk.com/basindafklavye/yurtsanatakan.html, Erişim tarihi:27.06.2012.<br />

Beaton, L.J. (Ed.)(2005). Keyboarding Methodology: Instructional Guide for Teachers and<br />

Administrators, Virginia Departmen of Education, Richmond, USA.<br />

Bryan, C. (2007). Keyboard History, PC Encyclo, www.pcencyclo.com, Erişim tarihi:<br />

25.04.2012.<br />

Chartrand, M.A. (2006). Educational Technology Standards & Expectations, Department of<br />

Education, Michigan, USA.<br />

Cooper, W.E. (1983). Cognitive Aspects of Skilled Typewriting, Springer-Verlag, New<br />

York, USA.<br />

Crosier, A.B. (1921). Mental Control Through Rhythmical Influence in The Learning of<br />

Typewriting, The Greeg Publishing Co., USA.<br />

Er, F.K. ve Güven, B. (2008). İlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıf Bilgisayar Dersi Programlarının<br />

İçeriğine İlişkin Öğretmen Görüşleri, Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:19.<br />

Fagarasanu, M., Kumar, S. ve Narayan, Y. (2005). The Training Effect on Typing on Twe<br />

Alternative Keyboards, Journal of Industrial Ergonomics, Vol. 35.<br />

Gönen, N.P. (2007). Bilgisayarda Yazı, MEGEP Bilgisayarda Yazı F Klavye Modülü, Özne<br />

Yayıncılık, Ankara.<br />

Grace, B.J. (1989). Where, When and How To Teach Keyboarding, Unpublished Master<br />

Thesis, Master of Arts Education, Simon Fraser University, COLUMBIA.<br />

Hoke, R.E. (1921). The Improvement of Speed and Accuracy in Typewriting, Unpublished<br />

doctoral dissertation, John Hopkins University, USA.<br />

Jonsson, A. ve Svingby, G. (2007). The Use of Scoring Rubrics: Reliability, Validity and<br />

Educational Consequences, Educational Research Review, Vol.2, USA.<br />

Karat, C.M., Halverson, C., Horn, D. ve Karat, J. (1999). Patterns Entry and Correction in<br />

Large Vocabulary Continuous Speech Recognition Systems, CHI 99 Conference<br />

Proceedings.<br />

King, A.(2010). Speed Typing by the Almena Method, Elektronik kitap, www.amazon.com.<br />

Kisner, E. (1984). "Keyboarding-A Must in Tomorrow's World", The Computing Teacher<br />

Vol. 11, pp. 21-22.<br />

Kongar, E. (2003). F Klavye Fırtınası, 12.03.2003 tarihli medya notu,<br />

http://dosya.hurriyetim.com.tr/harflerimiz/ekongar12.asp, Erişim tarihi: 9.04.2012.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 15<br />

Pisha, B. (1993). Rates of Development of Keyboarding Skills in Elementary School Aged<br />

Children With and Without Identified Learning Disabilities, Unpublished Ph.D. Thesis,<br />

Harvard University, USA.<br />

Savaş, A.T. ve Savaş, H. (2005). Klavye Öğretimi, Ed. Deniz TAŞÇI, Anadolu Üniversitesi<br />

Yayın No.1642, Eskişehir.<br />

Silfverberg, M. (2007). Historical Overview of Consumer Text Entry Technologies,<br />

Editor:I.Scott MacKenzie ve Kumiko Tanaka-Ishii, Text Entry Systems, Morgan Kaufmann<br />

Publishers, Elsevier Inc., USA.<br />

Sorelle, R.P. (1919). Methods of Teaching Typing, The Greeg Publishing Company, New<br />

York, USA.<br />

Soukoreff, R.W. ve Mackenzie, I.S. (2004). Recent Developments in Text-Entry Error Rate<br />

Measurement, CHI April 2004, Vienna, AUSTRIA.<br />

TDK (2008). Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara.<br />

TSE ISO/IEC 9995-1 (2001). Bilgi Teknolojisi Metin ve Büro Sistemleri İçin Klavye<br />

Düzenlemeleri, Bölüm 1: Klavye Düzenlemeleri İçin Genel Prensipler, TSE, Ankara.<br />

Ünlü, A. (2006). 26 Saatte Onparmak Öğreniyorum, Onparmak F Klavye ve Onparmak Q<br />

Klavye, Yelken Basım-Yayım-Dağıtım, Konya.<br />

Wetzel, K. (1985). "Keyboarding Skills: Elementary, My Dear." The Computing Teacher<br />

Vol.12.<br />

Wobbrock, J.O. (2007). Measures of Text Entry Performance. Chapter 3 In I.S. MacKenzie<br />

and K. Tanaka-Ishii (Eds.), Text Entry Systems: Mobility, Accessibilty, Universality. San<br />

Francisco: Morgan Kaufmann.<br />

Yamada, H. (1980) A historical study of typewriters and typing methods: from the position<br />

of planning japanese parallels. Journal of Information Processing Society of Japan, Vol.2,<br />

No.4.<br />

Yener, İ.S. (2003). Bilgisayar Klavyelerinde Gerçek, Şampiyon Kursları,<br />

http://www.sampiyon-kurslari.com.tr/FeKlavye.htm, Erişim tarihi: 10.04.2012.<br />

Yener, İ.S. (2005). “Türk Milli Klavyesi”: F Klavyenin Hikayesi, Neden F Klavye,<br />

www.interstenoturk.com, Erişim tarihi: 25.04.2012.<br />

Zeitz, L.E. (2008). A New Look: Research-Based Keyboard Instruction, White Paper,<br />

http://www.typetolearn.com, Erişim Tarihi: 14.06.2012.


16 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN STAJ YAPTIKLARI<br />

BÜROLARIN ERGONOMİ-VERİMLİLİK İLİŞKİSİ AÇISINDAN<br />

DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA<br />

Yasin ÇAKIREL 1<br />

Pınar ÖZDEMİR KARACA 2<br />

Öznur AYDINER ÇAKIREL 3<br />

İbrahim ÇAKIR 4<br />

ÖZET<br />

Çağımıza isim veren teknoloji, her alanda olduğu gibi iş hayatında da kendisini fazlasıyla<br />

hissettirmektedir. Büro teknolojisinin insan sağlığına olumsuz etkilerini en aza indirmeyi<br />

amaçlayan ergonomi; teknoloji ile insan arasındaki bağı güçlendirmekte, makine-insan<br />

uyumunu sağlamakta ve böylelikle çalışanların teknolojik yeniliklere daha kısa sürede<br />

adapte olmalarına olanak tanımaktadır. Günümüz koşullarında birçok açıdan birbirleriyle<br />

rekabet içerisinde olan işletmeler, çalışanlarına sunmuş oldukları ergonomik koşullar ile<br />

hem verimliliklerini artırmakta, hem de diğer işletmelere karşı rekabet üstünlüğü elde<br />

etmektedirler.<br />

Bu çalışmada; Kırklareli Üniversitesi bünyesinde bulunan ve henüz ilk iş deneyimlerini staj<br />

yaparak kazanmakta olan Meslek Yüksekokullarındaki öğrencilerden anket yöntemiyle elde<br />

edilen veriler ışığında, öğrencilerin staj yaptıkları bürolardaki ergonomik koşullar ile<br />

verimlilik arasındaki ilişkiyi irdelemek ve ergonominin verimliliğe olan etkisini<br />

değerlendirmek amaçlanmaktadır. Elde edilen veriler istatistiki yöntemlerle analiz edilerek,<br />

tablolarla yorumlanmaktadır. Ayrıca çalışmada işletmelere, ergonominin büro verimliliğe<br />

etkisi bakımında çeşitli öneriler de sunulmaktadır.<br />

Anahtar Kelimeler: Ergonomi, büro verimliliği, meslek yüksekokulu, stajyer öğrenci.<br />

1. Giriş<br />

Mesleki eğitimi büyük kitlelere ulaştıran Meslek Yüksekokulları, çeşitli mesleklere yönelik<br />

ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan ve önlisans düzeyinde eğitim-öğretim hizmeti veren<br />

yükseköğretim kurumlarıdır. Yaşamakta olduğumuz bilgi çağında görev yapacak işgücünde<br />

aranan nitelikler, bugüne kadar işgücünde aranılan niteliklerden oldukça farklıdır. Artık,<br />

teknolojiyi anlayan, uygulayabilen, teorik bilgisini pratikte kullanabilen, verimli ve kaliteli<br />

mal ve hizmet üretebilen işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır (Dursun, 2008: 2).<br />

Bu noktada, Meslek Yüksekokulu öğrencilerine getirilmiş olan zorunlu staj uygulaması bilgi<br />

çağının gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip olmak adına büyük önem taşımaktadır.<br />

Öğrenciler staj çalışmalarını alanlarıyla ilgili işletmelerde yapmakta; böylelikle okullarında<br />

1 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />

2 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />

3 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />

4 Kırklareli Üniversitesi, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 17<br />

edindikleri teorik bilgileri sektörde uygulama ve sektörü yakından tanıma olanağı bulmakta,<br />

ayrıca mesleklerini icra ederken kullanacakları teknik araçları inceleyebilme ve<br />

kullanabilme imkanı yakalamaktadırlar.<br />

Çalışmanın devamında, ergonomi ve verimlilik kavramları incelenmiş, ergonomi-verimlilik<br />

ilişkisi ele alınarak Meslek Yüksekokulu öğrencileri arasından staj yapanlara uygulanan<br />

anket sonuçları analiz edilerek tablolaştırılıp yorumlanmıştır.<br />

1.1. Ergonomi Kavramı<br />

Ergonomi kavramı, Yunanca’da iş anlamına gelen “Ergon” ve prensip ya da kanun anlamına<br />

gelen “Nomos” kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Ergonomi; insanların<br />

makineler ile çeşitli iş-çevre koşullarına ilişkin bedensel ve ruhsal özelliklerini, eğilimlerini,<br />

yeteneklerini, sınırlılıklarını araştıran, elde ettiği veriler ile geliştirdiği ilkeleri makinelerin,<br />

makine sistemlerinin, iş ve çevre koşullarının tasarımına ve düzenlemesine uygulayan bir<br />

mühendislik dalıdır (Yetiz, 2009: 99).<br />

Geniş bir çalışma alanına sahip olan ergonominin çalışma konuları aşağıdaki gibi<br />

sıralanabilir (Fığlalı, 2009: 20):<br />

Vücut duruş ve hareketleri (oturarak veya ayakta çalışma; yük kaldırma, taşıma,<br />

itme veya çekme),<br />

Fiziksel çevre koşulları (aydınlatma, gürültü, titreşim, iklim, havalandırma, zararlı<br />

maddeler etkileri ve alınabilecek önlemler),<br />

İş organizasyonu (çalışma ve mola zamanlarının belirlenmesi, vardiya düzenleri, iş<br />

zenginleştirme, iş genişletme, iş rotasyonu),<br />

İş, görev tanımları ve analizi (iş ve görevlerin tasarlanması, mevcut işlerin<br />

ergonomik kriterlere uygunluğunun analiz edilmesi ve uygun işe uygun insanın<br />

atanması),<br />

Zihinsel çalışma ve enformasyon (bilişsel faktörler, zihinsel iş yükü ve ölçülmesi,<br />

insan-bilgisayar etkileşimi)<br />

Ergonominin temel amacı, insanın doğal özelliklerine uygun olan makine ve çevre<br />

koşullarını belirleyip, gerekli önlemleri alarak tüketim ve üretim alanlarında insanın<br />

güvenliğini, üretkenliğini artırmak; insan faktörünün verimliliğini, sisteme entegrasyonunu<br />

ve iş yaşamının insana uygun hale getirilmesini sağlamaktır. Yani ergonomi, bir yandan<br />

üretkenliği ve verimliliği arttırırken diğer yandan da insanın en rahat, en uygun çevre<br />

koşullarında çalışması için gerekli bilimsel verileri ortaya koymayı amaçlar. Çalışanların<br />

fizyolojik özelliklerine uygun çalışma düzeni sağlanarak işi kolayca yapabilmesi böylelikle,<br />

minimum yıpranma ve stresle maksimum seviyede verimlilik, iş doyumu, iş başarımı,<br />

fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması hedeflenmektedir. Bir diğer amaç ise insan<br />

mutluluğunun ve doyumunun sağlanmasıdır (Özok, 2010; Yetiz, 2009: 99-100; Güven,<br />

2007: 14; Dur, 2007: 11; İlçe, 2007: 12; Polat, 2006: 4).<br />

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki amansız rekabetin farkında olan işletmeler,<br />

çalışanların rekabette çok önemli bir unsur olduğunu bilmektedir. Bu nedenle işletmeler,<br />

işgücünü sadece ücretle değil, aynı zamanda onların kalbini kazanarak ve çalışma şartlarını<br />

daha iyi hale getirerek de motive etmektedir. Ergonomik olarak tasarlanmış çalışma<br />

ortamları, insanların hoşuna giden ve onları motive eden ortamlardır. Çağdaş ergonomik<br />

ilkelere uygun olarak oluşturulan böyle ortamlarda, araç-gereçler insan özelliklerine ve<br />

yeteneklerine göre tasarlanır; çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun hale<br />

getirilir; çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendini kanıtlama olanağı verilir; is<br />

görenlerin kendilerini bir değer olarak görmeleri sağlanır. Böylelikle, ergonomi sayesinde<br />

hem iş sisteminin insan üzerinde yarattığı psikolojik zorlanma en aza indirgenmiş olur, hem<br />

de işletmenin rekabet gücü artar (Özok, 2010; Özsönmezyuva, 2009: 8; Ekşioğlu, 2009: 22).


18 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

1.2. Verimlilik Kavramı<br />

Verimlilik, bir üretim ya da hizmet sisteminin ortaya koyduğu çıktı ile bu çıktıyı yaratmak<br />

için kullanılan girdi arasındaki ilişki olarak tanımlanabilir. Bir başka tanıma göre ise<br />

verimlilik, bir işletmede kaynakların ne kadar etkili kullanıldığını gösteren ölçüdür. Yüksek<br />

verimlilik, aynı miktar kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde<br />

etmektir. Verimlilik, girdi ve çıktı arasındaki oranın yanı sıra işgücünün, yönetiminin ve<br />

çalışma koşullarının kalitesine de bağlıdır. Verimlilik artışı ile çalışma yaşamı kalitesindeki<br />

iyileşmenin birbirleri ile doğru orantılı oldukları kabul edilmektedir (Özbek, 2007: 3-5;<br />

Oğuz, 2007: 3; Karadaş, 2006: 22; Kıraç, 2005: 19).<br />

Verimliliği arttırmak için girdileri tam, doğru ve etkin şekilde kullanmak, çalışanlara<br />

ergonomik işyeri koşulları sağlamak ve böylelikle fiziksel çalışma ortamlarını iyileştirmek,<br />

eğitim imkânlarını artırmak ve etkili şekilde iletişim sağlamak gerekmektedir. Aksi takdirde<br />

üretim, istihdam, verim ve verimlilik kayıpları büyük olmakta, bu da firmaların, toplumların<br />

ve ülkelerin rekabet bakımından gerilerde kalmasına neden olmaktadır (Gerşil, 2007: 537;<br />

Sabuncuoğlu ve Tokol, 2001: 26).<br />

Verimliliğin, pek çok farklı amaca yönelik olarak uygulanabilecek türleri mevcuttur.<br />

Verimlilik türleri; toplam verimlilik, kısmi verimlilik, fiziki ve parasal verimlilik, ortalama<br />

ve marjinal verimlilik olarak sınıflandırılabilir (Turaç, 2011: 51).<br />

Toplam verimlilikte, üretim sürecinde kullanılan tüm girdiler hesaba katılmaktadır. Toplam<br />

verimlilik uzun dönemde verimlilik düzeyini ve değişimin yönünü saptamasının yanında<br />

değişimin nedenleri ile ilgili bilgi de vermektedir. Bununla birlikte, tüm üretim faktörlerinin<br />

ortak bir ölçü birimi altında toplanması gerekliliğinden dolayı toplam verimlilik ölçülerini<br />

hesaplamak zordur (Göngör, 2012: 25; Turaç, 2011: 51-52; Sarı, 2006: 10).<br />

Kısmi verimlilikte egemen olan yaklaşım ise, verimlilik oranında yer alan üretim<br />

faktörlerinden homojen nitelik taşıyanları bir araya toplamaktadır. Kısmı verimlilik,<br />

işletmenin kullandığı üretim faktörlerinin verimliliğinin ayrı ayrı ölçülebilmesine olanak<br />

tanımakta ve üretim sürecinde hangi girdiye ne oranda müdahale edilmesi gerektiğinin<br />

gözlemlenmesine yardımcı olmaktadır Kısmi verimlilik göstergelerin sakıncalı yönü ise,<br />

işletmenin tam durumunu ve verimliliğini bir bütün olarak yeterince göstermemesidir<br />

(Güngör, 2012: 25; Turaç, 2011: 51; Sarı, 2006: 10).<br />

Bir diğer verimlilik ayrımı fiziki ve parasal verimliliktir. Hesaplanan verimlilik oranının pay<br />

ve paydasında yer alan değişkenlerin fiziki ya da nakdi birimlerle ifade edilmelerine göre bu<br />

ayrım ortaya çıkmıştır. Eğer pay ve paydada yer alan değerler fiziki olarak örneğin kilo, ton,<br />

metre vb. ile ifade edilmişse fiziksel verimlilik; parasal değerlerle kullanılmışsa parasal<br />

verimlilik hesaplanmış olur. Fiziksel verimlilik ölçüleri niteliksel olarak homojen bir<br />

görünüme sahip olduğu için hesaplanması en kolay metottur. Farklı yapısal özellik taşıyan<br />

endüstrilerin karşılaştırmalı analizlerinde üretim miktarının parasal değerlerle ölçülmesi<br />

daha uygun görülmektedir (Göngör, 2012: 27-28; Turaç, 2011: 52; Kıraç, 2005: 27).<br />

Ele alınan son verimlilik ayrımı ise ortalama ve marjinal verimliliktir. Belirli bir dönemde<br />

elde edilen toplam çıktı seviyesinin dönem içerisinde tüketilen girdilerin toplamına<br />

oranlanmasıyla ortalama verimlilik elde edilmektedir. Veri alınan dönem için çıktı<br />

düzeyinde meydana gelen değişimin, aynı dönemde kullanılan girdilerde ne ölçüde bir<br />

değişime yol açtığı ise marjinal verimlilik olarak ifade edilmektedir. Bu verimlilik türleri,<br />

baz alınan dönemler itibariyle işletmelerin ölçeklerinin büyümesinden elde ettikleri getiri<br />

hakkında işletmelere fikir vermektedir (Güngör, 2012: 28).


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 19<br />

1.3. Ergonomi ve Verimlilik İlişkisi<br />

Örgütler, amaçlarına iş görenleri sayesinde ulaşırlar. Dolayısıyla örgütün verimi üzerinde en<br />

güçlü etkiye sahip olanlarda yine iş görenlerdir. Mal ve hizmet üretiminin odak noktası olan<br />

iş gücü verimliliğini etkileyen çok sayıda faktör bulunmakta, bir işletmede iş gücünün<br />

verimlilik düzeyi bir bütün içerisinde söz konusu faktörlerin karşılıklı etkileşimi sonucunda<br />

oluşmaktadır. Verimliliği etkileyen faktörlerden biri de ergonomidir. Verimlilik ve çalışma<br />

koşulları arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Çalışma ortamı ve yerinin ses,<br />

aydınlatma, havalandırma, çevre sıcaklığı, soğukluk, temizlik, nem gibi fiziksel faktörler<br />

yönünden yeterli olması; kullanılan üretim sisteminin ergonomiye uygunluğu iş görenlerin<br />

daha sağlıklı, güvenli ve verimli çalışabilmeleri açısından büyük öneme sahiptir. Ergonomik<br />

çalışma koşulları, iş gören üzerinde verimlilik ve iş performansı açısından olumlu sonuçlar<br />

yaratmaktadır. Kötü çalışma koşulları ve ergonomik olmayan işyeri tasarımları sonucunda<br />

oluşan yorgunluk, bezginlik ve stres ise verimliliği düşürmektedir (Turaç, 2011: 54; Kıraç,<br />

2005: 40; Örücü vd., 2004).<br />

Verimlilik çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Verimliliği etkileyen faktörler; işletme<br />

verimliliğini etkileyen faktörler ve işgücü verimliliğini etkileyen faktörler şeklinde<br />

gruplandırılır. İşletme verimliliğini etkileyen faktörler iç ve dış faktörler olarak ikiye<br />

ayrılmıştır (Mortaş, 2008: 92).<br />

İşletme verimlilik faktörlerinin bir boyutunu iç faktörler oluşturmaktadır. İç faktörler<br />

işletmenin denetimi altında olan faktörlerdir. Bu faktörlerde kendi içinde katı ve esnek<br />

faktörler şeklinde ikiye ayrılmıştır. İşletmenin iç faktörleri esnek yani kolay değiştirilebilen,<br />

işletmenin kontrolünün kolay olduğu ve katı yani değiştirilmesi ve işletme kontrolünün güç<br />

olan faktörler şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Esnek faktörler; insan, organizasyon ve<br />

sistemler, çalışma yöntemleri ve yönetim biçimlerini kapsamaktadır. Katı faktörler ise; ürün,<br />

fabrika ve teçhizat, teknoloji, malzeme ve enerjiden oluşmaktadır (Güngör, 2012: 52; Turaç,<br />

2011: 50).<br />

Verimliliği etkileyen bir diğer faktör olan dış faktörler ise; yapısal ve doğal kaynaklar ile<br />

devlet ve altyapı sistemlerinden oluşmaktadır. Yapısal faktörler ekonomiyi ve nüfus/sosyal<br />

yapıyı kapsarken; doğal kaynaklar insan gücü, arazi, enerji, hammaddeyi; devlet ve altyapı<br />

sistemleri ise politika, altyapı, kamu işletmeleri ve kurumsal mekanizmaları ifade<br />

etmektedir. Bu faktörleri işletmenin denetleme imkanı bulunmamaktadır. Bu faktörler<br />

bilinmeli ve yönetim verimlilik programlarının planlanması ve uygulanması sırasında<br />

bunları dikkate almalıdır (Turaç, 2011: 51; Özbek, 2007: 16; Sarı, 2006: 23-24)<br />

İş gücü verimliliğini etkileyen faktörler ise ekonomik, psiko-sosyal ve fiziki faktörler olmak<br />

üzere üçe ayrılmıştır. Ekonomik faktörler, işgücünün ücret ve gelir seviyesini düzenleyen<br />

faktörlerdir. Fiziki faktörler, işgücünün çalışma ortamını ilgilendiren faktörlerdir. Bu<br />

faktörler; işyerinin aydınlatma, havalandırma, sıcaklık, soğukluk ve nem yönünden yeterli<br />

olması, kullanılan üretim sisteminin ergonomiye uygunluğudur. Psiko-sosyal faktörler ise; iş<br />

tatmini, örgütsel bağlılık, güven duygusu, işin sıkıcı ve monoton olmaması, iş güvencesi,<br />

statü, öneri sistemi, takdir edilme, bağımsız çalışma isteği, danışmanlık hizmeti, iş gücünün<br />

cesaretlendirilmesi, arkadaşlık ortamı, sosyal uğraşlar ve iş stresi olarak<br />

değerlendirilmektedir (Turaç, 2011: 55-56).<br />

2. Uygulama<br />

2.1. Araştırmanın Amacı<br />

Yapılan araştırmanın amacı; Kırklareli Üniversitesi meslek yüksekokullarında okuyan<br />

öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisinin verimlilik açısından, program türü<br />

(sosyal ve teknik) ve kurum türüne (kamu ve özel) göre değerlendirilmesidir.


20 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2.2. Evren ve Örneklem<br />

Araştırmanın evrenini Kırklareli Üniversitesi Meslek yüksekokullarında okuyan öğrenciler<br />

oluşturmaktadır. Evrenin birimlerini oluşturan öğrencilerin seçimi; kolayda örnekleme<br />

yoluyla yapılmıştır. Bu öğrenciler içerisinden, araştırma kapsamındaki anketin<br />

uygulanabildiği 167 öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır.<br />

2.3. Araştırmanın Modeli<br />

Araştırmada; mevcut problemi, bu problemle ilgili durumları, değişkenleri ve değişkenler<br />

arasındaki ilişkileri tanımlamayı amaçlayan, betimsel araştırma modeli kullanılmıştır.<br />

2.4. Araştırmanın Değişkenleri<br />

Araştırma kapsamındaki sosyal ve teknik bölümlerde okuyan meslek yüksekokulu<br />

öğrencilerinin staj yaptıkları kamu ve özel sektörlerdeki işletmelerin ergonomisi; çalışma<br />

yeri ergonomisi ve diğer ergonomik ifadeler faktörleri altında belli değişkenlerle (ifadelerle)<br />

irdelenmiştir.<br />

2.5. Araştırmanın Hipotezleri<br />

Araştırma kapsamında aşağıdaki hipotezler test edilecektir:<br />

H1: Çalışma yeri ergonomisi ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H2: Çalışma yeri ergonomisi ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H3: Diğer ergonomik ifadeler ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H4: Diğer ergonomik ifadeler ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

2.6. Verilerin Toplanması ve Analizi<br />

Araştırma kapsamındaki öğrencilerin demografik özellikleri ile ilgili bilgilerin elde edilmesi<br />

ve de çalışma yeri ergonomisi ve diğer ergonomik ifadeler faktörlerine ait değişkenlerin<br />

ölçülebilmesi için örnekleme ait verilerin toplanmasında anket tekniğinden yararlanılmıştır.<br />

Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin, çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik ifadeler<br />

ve diğer ergonomik ifadelerdeki bir değişkene katılım derecelerini belirlemek üzere Likert<br />

Ölçeği kullanılmıştır. Buna göre ifadeler; (1) Hiç katılmıyorum, (2) Katılmıyorum, (3) Biraz<br />

katılıyor biraz katılmıyorum, (4) Katılıyorum, (5) Tamamen katılıyorum şeklinde<br />

ölçeklendirilmiştir. Daha sonra veriler değerlendirilirken 1 ve 2 numaralı ifadeler<br />

birleştirilip “Katılmıyorum”, 4 ve 5 numaralı ifadeler birleştirilip “Katılıyorum” şeklinde<br />

kullanılmıştır. İşletmelerle ilgili diğer ergonomik ifadeler faktöründeki bir değişken ise; (1)<br />

Evet ve (2) Hayır şeklinde ölçeklendirilmiştir.<br />

Anket uygulaması neticesinde, katılımcılardan elde edilen verilerin analizinde; istatistiksel<br />

paket programı aracılığıyla Frekans ve Yüzde Dağılımları, Fisher Ki-Kare Testi, Yates<br />

Düzeltilmiş Ki-Kare Testi ve Pearson Ki-Kare Testi kullanılmıştır.<br />

2.7. Kapsam ve Sınırlamalar<br />

Araştırma kapsamındaki öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomileri; çalışma yeri<br />

ergonomisi ve diğer ergonomik ifadeler faktörlerine ait değişkenler (ifadeler) ile<br />

değerlendirilmiştir ve de bu değişkenler ile program türü ve sektör türü arasındaki ilişkiler<br />

incelenmiştir.<br />

Araştırma; Kırklareli Üniversitesi meslek yüksekokullarındaki sosyal veya teknik<br />

programlarda okuyan, kamu veya özel sektörde staj yapmış olan ve anketin uygulanabildiği<br />

167 öğrenci ile yapılmıştır. Bu öğrencilerin oluşturduğu örneklemin, evreni temsil ettiği


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 21<br />

varsayılmıştır. Araştırma sonuçlarının, meslek yüksekokullarında okuyan ve staj yapacak<br />

öğrenciler ile bu konuda araştırma yapmak isteyen akademisyenlere katkı sağlayacağı<br />

düşünülmektedir.<br />

2.8. Bulgular ve Yorumlar<br />

Bu bölümde anket sonucu elde edilen verilerin frekans ve yüzde dağılımları, araştırma<br />

kapsamındaki hipotezler ile bu hipotezlerin test edilmesinden elde edilen bulgular ve<br />

yorumlar yer almaktadır.<br />

2.8.1. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine Ait Bulgular<br />

Bu kısımda araştırma kapsamındaki öğrencilerin demografik özelliklerinin (cinsiyet, Sektör<br />

türü ve program türü) frekans ve yüzde dağılımları yer almaktadır.<br />

Tablo 1. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine Göre Frekans ve Yüzde Dağılımı<br />

Cinsiyet Frekans (n) Yüzde (%)<br />

Erkek 65 38.9<br />

Kadın 102 61.1<br />

Toplam 167 100<br />

Program Türü<br />

Sosyal Programlar 83 49.7<br />

Teknik Programlar 84 50.3<br />

Toplam 167 100.0<br />

Sektör Türü<br />

Kamu Sektörü 56 33.7<br />

Özel Sektör 110 66.3<br />

Ara Toplam 166 100<br />

Eksik Gözlem 1 -<br />

Toplam 167 -<br />

2.8.2. Öğrencilerin Staj Yaptıkları İşletmelerin Ergonomisinin, Program Türü ve<br />

Sektör Türüne Göre İncelenmesi<br />

Bu kısımda; araştırma kapsamındaki öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisi ile<br />

öğrencilerin okudukları program türü (sosyal ve teknik) ve sektör türü (kamu ve özel)<br />

arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir.<br />

H1: Çalışma yeri ergonomisi ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin, çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik<br />

aydınlatma, hava, gürültü ve ısı-nem faktörlerine ait değişkenler ile program türü arasında<br />

anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-Kare testlerinin sonuçları Tablo 2’de verilmiştir.<br />

Tablo 2. Çalışma Yeri Ergonomisi İfadelerinin Program Türüne Göre İstatistikleri<br />

Program Türü<br />

ÇALIŞMA YERİ<br />

Katılma<br />

FAKTÖR<br />

Sosyal<br />

ERGONOMİSİ İFADELERİ Durumu<br />

Teknik Prog. Toplam<br />

Prog.<br />

Katılıyorum 68 (%95.8) 62 (%84.9) 130 (%90.3)<br />

Aydınlatması iş ile ilgili tüm<br />

Katılmıyorum 3 (%4.2) 11 (%15.1) 14 (%9.7)<br />

detayları görmem için<br />

Toplam 71 (%100) 73 (%100) 144 (%100)<br />

yeterliydi.<br />

Fisher Ki-Kare Testi: p=0.046*<br />

1. AYDINLATMA<br />

Aydınlatmanın yeterli olup<br />

olmadığı belirli aralıklarla ve<br />

uygun aletlerle ölçülüyordu.<br />

Katılıyorum 38 (%59.4) 29 (%45.3 ) 67 (%52.3)<br />

Katılmıyorum 26 (%40.6) 35 (%54.7 ) 61 (%47.7)<br />

Toplam 64 (%100) 64 (%100) 128 (%100)<br />

Pearson Ki-Kare=2.537; p=0.111


22 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2. HAVA<br />

3. GÜRÜLTÜ<br />

4. ISI- NEM<br />

İç ortamında hava temiz ve<br />

sağlıklıydı.<br />

Havalandırma sistemi havayı<br />

temizleyecek ve taze hava<br />

sirkülasyonu yapacak şekilde<br />

çalışıyordu.<br />

Gürültü seviyesi rahatsız<br />

etmeyecek düzeydeydi.<br />

Çalışma ortamında bireyler<br />

arası sözel iletişim kolaylıkla<br />

sağlanıyordu.<br />

Gürültü seviyesi belirli<br />

aralıklarla ve uygun aletlerle<br />

ölçülüyordu.<br />

Hava ısısı yapılan işin<br />

gereklerine uygun olarak<br />

rahatsız etmeyecek<br />

düzeydeydi.<br />

Hava ısısının uygun olup<br />

olmadığı belirli aralıklarla ve<br />

uygun aletlerle ölçülüyordu.<br />

Havanın nemi çalışanları<br />

rahatsız etmeyecek<br />

düzeydeydi.<br />

Katılıyorum 69 (%94.5) 60 (%88.2) 129 (%91.5)<br />

Katılmıyorum 4 (%5.5) 8 (%11.8) 12 (%8.5)<br />

Toplam 73 (%100) 68 (%100) 141 (%100)<br />

Fisher Ki-Kare Testi: p=0.233<br />

Katılıyorum 63 (%90.0) 55 (%78.6) 118 (%84.3)<br />

Katılmıyorum 7 (%10.0) 15 (%21.4) 22 (%15.7)<br />

Toplam 70 (%100) 70 (%100) 140 (%100)<br />

Yates Düzeltilmiş Ki-Kare= 2.643; p=0.104<br />

Katılıyorum 58 (%84.1) 52 (%74.3) 110 (%79.1)<br />

Katılmıyorum 11 (%15.9) 18 (%25.7) 29 (%20.9)<br />

Toplam 69 (%100) 70 (%100) 139 (%100)<br />

Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=1.462; p=0.227<br />

Katılıyorum 70 (%92.1) 66 (%91.7) 136 (%91.9)<br />

Katılmıyorum 6 (%7.9) 6 (%8.3) 12 (%8.1)<br />

Toplam 76 (%100) 72 (%100) 148 (%100)<br />

Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=0.000; p=1.000<br />

Katılıyorum 28 (%41.8) 20 (%32.3) 48 (%37.2)<br />

Katılmıyorum 39 (%58.2) 42 (%67.7) 81 (%62.8)<br />

Toplam 67 (%100) 62 (%100) 129 (%100)<br />

Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=0.878; p=0.349<br />

Katılıyorum 60 (%88.2) 54 (%75.0) 114 (%81.4)<br />

Katılmıyorum 8 (%11.8) 18 (%25.0) 26 (%18.6)<br />

Toplam 68 (%100) 72 (%100) 140 (%100)<br />

Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=3.223; p=0.073<br />

Katılıyorum 28 (%46.7) 30 (%42.9) 58 (%44.6)<br />

Katılmıyorum 32 (%53.3) 40 (%57.1) 72 (%55.4)<br />

Toplam 60 (%100) 70 (%100) 130 (%100)<br />

Pearson Ki-Kare=0.190; p=0.663<br />

Katılıyorum 63 (%87.5) 51 (%79.7) 114 (%83.8)<br />

Katılmıyorum 9 (%12.5) 13 (%20.3) 22 (%16.2)<br />

Toplam 72 (%100) 64 (%100) 136 (%100)<br />

Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=1.003; p=0.316<br />

*: p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 23<br />

öğrencilerden katılmayanların oranı % 25’tir. Tablo 2 incelendiğinde diğer Ki-Kare<br />

testlerine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik Gürültü faktörüne<br />

ilişkin ifadelere ve Aydınlatma, Hava, Isı-Nem faktörlerine ilişkin diğer ifadelere katılma<br />

durumu ile program türü arasında anlamlı ilişkiler bulunamamıştır.<br />

H2: Çalışma yeri ergonomisi ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin, çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik<br />

aydınlatma, hava, gürültü ve ısı-nem faktörlerine ait değişkenler ile sektör türü arasında<br />

anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-Kare testlerinin sonuçları Tablo 3’te verilmiştir.<br />

Tablo 3. Çalışma Yeri Ergonomisi İfadelerinin Sektör Türüne Göre İstatistikleri<br />

ÇALIŞMA YERİ<br />

Sektör Türü<br />

Katılma<br />

FAKTÖR ERGONOMİSİ<br />

Durumu<br />

İFADELERİ<br />

Kamu Sektörü Özel Sektör Toplam<br />

Aydınlatması iş ile ilgili<br />

Katılıyorum 44 (%89.8) 85 (%90.4) 129 (%90.2)<br />

Katılmıyorum 5 (%10.2) 9 (%9.6) 14 (%9.8)<br />

tüm detayları görmem Toplam 49 (%100) 94 (%100) 143 (%100)<br />

için yeterliydi. Yates Düzeltilmiş Ki-Kare=0.000; p=1.000<br />

1. AYDINLATMA<br />

2. HAVA<br />

3. GÜRÜLTÜ<br />

4. ISI- NEM<br />

Aydınlatmanın yeterli<br />

olup olmadığı belirli<br />

aralıklarla ve uygun<br />

aletlerle ölçülüyordu.<br />

İç ortamında hava temiz<br />

ve sağlıklıydı.<br />

Havalandırma sistemi<br />

havayı temizleyecek ve<br />

taze hava sirkülasyonu<br />

yapacak şekilde<br />

çalışıyordu.<br />

Gürültü seviyesi<br />

rahatsız etmeyecek<br />

düzeydeydi.<br />

Çalışma ortamında<br />

bireyler arası sözel<br />

iletişim kolaylıkla<br />

sağlanıyordu.<br />

Gürültü seviyesi belirli<br />

aralıklarla ve uygun<br />

aletlerle ölçülüyordu.<br />

Hava ısısı yapılan işin<br />

gereklerine uygun<br />

olarak rahatsız<br />

etmeyecek düzeydeydi.<br />

Hava ısısının uygun olup<br />

olmadığı belirli<br />

aralıklarla ve uygun<br />

aletlerle ölçülüyordu.<br />

Havanın nemi<br />

çalışanları rahatsız<br />

etmeyecek düzeydeydi.<br />

*: p


24 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Yapılan Fisher Ki-Kare testine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini ölçmeye yönelik<br />

Gürültü faktörüne ilişkin “Çalışma ortamında bireyler arası sözel iletişim kolaylıkla<br />

sağlanıyordu.” ifadesine katılma durumu ile sektör türü arasında 0.06 hata düzeyinde<br />

anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0.056). Tablo 5’teki değerlere göre; kamu sektöründe staj<br />

yapan öğrencilerden ilgili ifadeye katılmayanların oranı % 1.9 iken, özel sektörde staj yapan<br />

öğrencilerden katılmayanların oranı % 11.7’dir.<br />

Yapılan Yates Düzeltilmiş Ki-Kare testine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini<br />

ölçmeye yönelik Gürültü faktörüne ilişkin “Gürültü seviyesi belirli aralıklarla ve uygun<br />

aletlerle ölçülüyordu.” ifadesine katılma durumu ile sektör türü arasında 0.05 hata düzeyinde<br />

anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0.024*). Tablo 5’teki değerlere göre; kamu sektöründe staj<br />

yapan öğrencilerden ilgili ifadeye katılanların oranı % 22.7 iken, özel sektörde staj yapan<br />

öğrencilerden katılanların oranı % 44.7’dir.<br />

Tablo 3 incelendiğinde diğer Ki-Kare testlerine göre; işletmelerin çalışma yeri ergonomisini<br />

ölçmeye yönelik Aydınlatma, Hava, Isı-Nem faktörlerine ilişkin ifadelere ve Gürültü<br />

faktörüne ilişkin diğer ifadelere katılma durumu ile sektör türü arasında anlamlı ilişkiler<br />

bulunamamıştır.<br />

2.8.3. Öğrencilerin Staj Yaptıkları İşletmelerin Ergonomisinin Diğer İfadelerle,<br />

Program Türü ve Sektör Türüne Göre İncelenmesi<br />

Bu kısımda; araştırma kapsamındaki öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisini<br />

ölçmeye yönelik olarak sorulan diğer ifadeler ile öğrencilerin okudukları program türü<br />

(sosyal ve teknik) ve sektör türü (kamu ve özel) arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı<br />

incelenmiştir.<br />

H3: Diğer ergonomik ifadeler ile program türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerin ergonomisini ölçmeye yönelik olarak ele alınan<br />

diğer değişkenler ile program türü arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-<br />

Kare testlerinin sonuçları Tablo 4’te verilmiştir.<br />

Tablo 4. Diğer Ergonomik İfadelerin Program Türüne Göre İstatistikleri<br />

Cevap / Program Türü<br />

Katılma<br />

Sosyal Prog. Teknik Prog. Toplam<br />

Durmu<br />

DİĞER<br />

ERGONOMİK<br />

İFADELER<br />

Evet 73 (%97.3) 66 (%85.7) 139 (%91.4)<br />

Hayır 2 (%2.7) 11 (%14.3) 13 (%8.6)<br />

Toplam 75 (%100) 77 (%100) 152 (%100)<br />

Çalışma masası<br />

üzerinde bilgisayar,<br />

klavye ve diğer<br />

donanımlar için<br />

yeterli ölçüde alan var Fisher Ki-Kare Testi: p=0.017*<br />

mıydı?<br />

Dinlenme molaları ve<br />

molaların çalışma<br />

saatleri içerisindeki<br />

dağılımları yeterliydi.<br />

*: p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 25<br />

Tablo 4 incelendiğinde Yates Düzeltilmiş Ki-Kare testine göre; öğrencilerin staj yaptıkları<br />

işletmelerdeki ergonomiyi ölçmeye yönelik olarak ele alınan diğer değişken ile program türü<br />

arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p=0.228).<br />

H4: Diğer ergonomik ifadeler ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

Öğrencilerin staj yaptıkları işletmelerdeki ergonomiyi ölçmeye yönelik olarak ele alınan<br />

diğer değişkenler ile sektör türü arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığına ilişkin Ki-Kare<br />

testlerinin sonuçları Tablo 5’te verilmiştir.<br />

Tablo 5. Diğer Ergonomik İfadelerin Sektör Türüne Göre İstatistikleri<br />

DİĞER ERGONOMİK Cevap / Sektör Türü<br />

İFADELER<br />

Katılma<br />

Kamu Sektörü Özel Sektör Toplam<br />

Durumu<br />

Çalışma masası Evet 48 (%92.3) 91 (%91.9) 139 (%92.1)<br />

üzerinde bilgisayar, Hayır 4 (%7.7) 8 (%8.1) 12 (%7.9)<br />

klavye ve diğer<br />

donanımlar için yeterli Toplam 52 (%100) 99 (%100) 151 (%100)<br />

ölçüde alan var mıydı? Fisher Ki-Kare Testi: p=1.000<br />

Katılıyorum 48 (%96.0) 80 (%86.0) 128 (%89.5)<br />

Dinlenme molaları ve<br />

molaların çalışma<br />

Katılmıyorum 2 (%4.0) 13 (%14.0) 15 (%10.5)<br />

saatleri içerisindeki Toplam 50 (%100) 93 (%100) 143 (%100)<br />

dağılımları yeterliydi.<br />

Fisher Ki-Kare Testi: p=0.086<br />

*: p


26 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

4. Kamu sektöründe staj yapan öğrencilerden “Çalışma ortamında bireyler arası sözel<br />

iletişim kolaylıkla sağlanıyordu.” ifadesine katılmayanların oranı % 1.9 iken, özel sektörde<br />

staj yapan öğrencilerden katılmayanların oranı % 11.7’dir. Buna göre; kamu sektöründe staj<br />

yapan öğrencilerin çalışma ortamlarındaki bireyler arası sözel iletişim daha kolay<br />

sağlanıyordu.<br />

5. Kamu sektöründe staj yapan öğrencilerden “Gürültü seviyesi belirli aralıklarla ve uygun<br />

aletlerle ölçülüyordu.” ifadesine katılanların oranı % 22.7 iken, özel sektörde staj yapan<br />

öğrencilerden katılanların oranı % 44.7’dir. Buna göre; özel sektörde staj yapan öğrencilerin<br />

çalışma ortamlarındaki gürültü seviyesinin belli aralıklarla ve uygun aletlerle ölçülme oranı<br />

daha fazladır.<br />

6. Sosyal programlarda okuyan öğrencilerden “Çalışma masası üzerinde bilgisayar, klavye<br />

ve diğer donanımlar için yeterli ölçüde alan var mıydı?” ifadesine olumsuz cevap verenlerin<br />

oranı % 2.7 iken, teknik programlarda okuyan öğrencilerden olumsuz cevap verenlerin oranı<br />

% 14.3’tür. Buna göre; sosyal programlarda okuyan öğrencilerin, staj yaptıkları<br />

işletmelerde, çalışma masaları üzerinde bilgisayar, klavye ve diğer donamımlar için yeterli<br />

ölçüde alanı olanlarının oranı daha fazladır.<br />

7. Kamu sektöründe staj yapan öğrencilerden “Dinlenme molaları ve molaların çalışma<br />

saatleri içerisindeki dağılımları yeterliydi.” ifadesine katılmayanların oranı % 4 iken, özel<br />

sektörde staj yapan öğrencilerden katılmayanların oranı % 14’tür. Buna göre; kamu<br />

sektöründe staj yapan öğrencilerin dinlenme molaları ve bu molaların çalışma saatleri<br />

içerisindeki dağılımı daha yeterlidir.<br />

Kaynakça<br />

Dursun, F. (2008), Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Akademik Başarı Düzeylerinin<br />

Karşılaştırılması, T.C. Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bolu.<br />

Ekşioğlu, M., “İyi Ergonomi İyi Ekonomidir!...”, V. Endüstri Mühendisliği Bahar<br />

Konferansları-Ergonomi, Endüstri İşletme Mühendisliği Meslek Dalı Ana Komisyonu<br />

Bülteni, Sayı. 129, 2009, Ss.22-25.<br />

Fığlalı, N., “Ergonomi’nin Dünü Bugünü Yarını…”, V. Endüstri Mühendisliği Bahar<br />

Konferansları-Ergonomi, Endüstri İşletme Mühendisliği Meslek Dalı Ana Komisyonu<br />

Bülteni, Sayı. 129, 2009, Ss.19-21.<br />

Gerşil, M., “Apc (Amerikan Verimlilik Merkezi) Çok Faktörlü Verimlilik Ölçme Modeli Ve<br />

Bir Uygulama”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Sayı.7, Cilt.2, 2007, Ss:527-542.<br />

Güngör, M. (2012), İstihdam Ve Verimlilik İlişkisi: İso’da Faaliyet Gösteren 500 Büyük<br />

Firma Üzerine Bir Uygulama, T.C. Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat<br />

Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep.<br />

Güven, H. (2007), Banka Çalışanlarında En Sık Görülen Meslek Hastalıklarının İstatistiksel<br />

Ve Ergonomik Açıdan İncelenmesi, T.C. İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,<br />

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Malatya.<br />

İlçe, A. Ö. (2007), Yoğun Bakım Ünitelerinde Ergonomik Faktörlerin İncelenmesi, T.C. Eğe<br />

Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir.<br />

Karadaş, S. (2006), Türk Bankacılık Sisteminin Verimlilik Açısından Değerlendirilmesi,<br />

T.C. Marmara Üniversitesi, Bankacılık Ve Sigortacılık Enstitüsü, Bankacılık Ana Bilim<br />

Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 27<br />

Kıraç, Y. (2005), Büro Yönetiminde Ergonomi Ve Ergonominin Verimliliğe Etkisi: Ankara<br />

Emniyet Müdürlüğünde Bir Uygulama, T.C. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,<br />

Büro Yönetimi Eğitimi Ana Bilim Dalı, Ankara.<br />

Korkmaz, S. (2010), Türkiye’de İstihdam Ve Verimlilik İlişkisi, T.C. Balıkesir Üniversitesi,<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,<br />

Balıkesir.<br />

Oğuz, F. (2007), İşletmelerde Verimlilik Artırımında İş Ölçümü Tekniği Ve Bir Uygulama,<br />

T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Üretim Yönetimi<br />

Ve Pazarlama Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />

Örücü, Edip, Palaz, Serap Ve Yumuşak, Sedat, (2004), İşgören Verimliliğini Etkileyen<br />

Faktör Olarak Ergonomi Ve Bir Araştırma, Mevzuat Dergisi, Yıl.7, Sayı.84,<br />

Http://Www.Mevzuatdergisi.Com/2004/12a/03.Htm, Erişim Tarihi: 03.07.2012.<br />

Özbek, Ç. (2007), Verimlilik Arttırma Teknikleri, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal<br />

Bilimler Üniversitesi, İşletme Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,<br />

İstanbul.<br />

Özok, Ahmet F. (2010), Ergonomi Ve Verimlilik, Http://<br />

Http://Www.Tisk.Org.Tr/İsveren_Sayfa.Asp?Yazi_İd=2697&İd=121, Erişim Tarihi:<br />

25.05.2012.<br />

Özsönmezyuva, N. (2009), İşyerinin Ergonomik İncelenmesi, T.C. Uludağ Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek<br />

Lisans Tezi, Bursa.<br />

Polat, İ. (2006), İşyeri Ergonomisinin Örgütsel Stres Üzerine Etkisi: Erzurum İlindeki<br />

Banka Çalışanları Üzerinde Bir Uygulama, T.C. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.<br />

Sabuncuoğlu, Z. Ve Tokol, T. (2001), İşletme, Ezgi Kitabevi, Bursa.<br />

Sarı, A. (2006), Sivas İli Sanayi İşletmelerinde Verimlilik Sorunlarının Saptanması Ve<br />

Çözüm Önerilerinin Geliştirilmesine Yönelik Bir Araştırma, T.C. Cumhuriyet Üniversitesi,<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sivas.<br />

Turaç, B. T. (2011), Bilişim Teknolojileri Kullanımı İle Verimlilik Arasındaki İlişki:<br />

Kayseri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde Bir Araştırma, T.C. Niğde Üniversitesi, Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yönetim Ve Organizasyon Bilim Dalı,<br />

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde.<br />

Yetiz, A. (2009), Ofis Mobilyaları Ve Ofis Mobilyalarının Tasarımını Etkileyen Ergonomi<br />

Faktörünün İncelenmesi: Adana’da Bir Banka Örneği, T.C. Çukurova Üniversitesi, Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü, İç Mimarlık Anasanat Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,<br />

Adana.


28 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

EĞİTİM ORTAMINDA ERGONOMİ KULLANILMASI VE ÖRNEK İDEAL SINIF<br />

ÇALIŞMASI<br />

Hasan H. ÖNDER 1<br />

Melike GÜL 2<br />

Gizem ERGÜLDÜRENLER 3<br />

ÖZET<br />

Ergonomi, insanın yaşam kalitesini arttırmayı amaçlayan bir bilim dalı olmakla birlikte<br />

insanın içinde olduğu her alanla ilgilenmektedir. Temel olarak insanla çalışma çevresi<br />

arasındaki ilişkilerin (iş-güç, kullanılan araçlar ve işçilerin içinde bulunduğu çevre…)<br />

bilimsel olarak incelenmesi anlamına gelen ergonomi(iş bilim),son yıllarda makine insan<br />

uyumu anlayışı çerçevesinde artık hayatın her alanında adından sıkça söz ettirmeye<br />

başlamıştır.<br />

Eğitimde ise ergonomi, öğretmen ve öğrencinin çalışma ve öğrenme ortamlarının azami<br />

verim alınabilecek şekilde organize edilmesi anlamına gelmektedir. Tıpkı işletmelerde<br />

olduğu gibi eğitimde de bu bilim dalının verilerinden yararlanmak eğitimin kalitesini<br />

arttırmaktadır. Eğitimin verildiği sınıflar öğrencilerin öğrenim ortamı olarak önem arz<br />

etmektedir. Bu sebeple sınıf ortamlarının yaşam kalitesini arttırmak, öğretmen ve öğrenci<br />

açısından verimi de arttıracaktır.<br />

Bu çalışmada SDÜ Mühendislik Fakültesi dersliklerinde ergonomi ve antropometriden<br />

faydalanılarak insan fizyolojisine uygun sınıf düzenlemesinin yapılması amaçlanmıştır.<br />

Aynı zamanda sınıf ortamında başarıyı etkileyecek faktörler belirlenmiştir. Sınıf ortamda<br />

kullanılacak renkler, aydınlatılma, ısınma, ideal hava akımını sağlayacak havalandırma,<br />

etraftan gelebilecek gürültü, sınıf içinde ses yayılımı ile akustik göz önünde bulundurularak<br />

yapılmış ergonomik ölçümler, öğrencilerin kullanacağı sıralarda dikkate alınan<br />

antropometrik standart veriler çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Ergonomi, Eğitim Ortamı Düzenlemesi, İdeal Sınıf<br />

1.Giriş<br />

Eğitim ergonomisi alanında açıklama yapmadan önce ergonomi kavramını ortaya koymak<br />

gerekir. Çünkü ergonomi kavramından yola çıkılarak eğitim ergonomisi kavramına<br />

varılmıştır. Yani bu iki kavram kendi arasında ilişkilidir.<br />

Yunanca ergon(iş) ve nomos(doğal yasa) sözcüklerinden meydana gelen ‘‘Ergonomi’’<br />

kavramı ilk kez 1949 yılında Oxford’da işin insana uyumu sorunuyla ilgilenen anatomi,<br />

antropoloji, fizyoloji, psikoloji, mühendislik, mimarlık bilimleri, aydınlatma ve çevre<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Prof. Dr.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Lisans Öğrencisi<br />

3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Lisans Öğrencisi


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 29<br />

mühendisliği alanlarından gelen uzmanlar ile yapılan toplantıda kullanılmıştır.(Erkan, 1977,<br />

s. 202)<br />

Bilindiği gibi ergonomi; insanların anatomik özelliklerini, fizyolojik kapasite ve<br />

toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin etkisi ile<br />

oluşabilecek, organik ve psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insanmakineçevre<br />

uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir araştırma ve<br />

geliştirme alanıdır (Erkan, 1998, s.13).<br />

Anatomi, antropoloji, fizyoloji, psikoloji, mühendislik bilimleri, tasarım gibi çalışma<br />

alanlarının inceleme alanları ergonominin de inceleme alanını oluşturmaktadır. Değişen<br />

yaşam ve iş biçimleri karşısında daha da genişleyen ve zenginleşen içeriği ile ergonomi<br />

bilimi, yaşam kalitemizi arttırmaya yönelik olarak çevreyi de dikkate alan özelliği ile toplam<br />

ergonomik yaklaşımı esas alan bir şekle dönüşmüştür (Erkan, 1988, s16).<br />

Ergonomi, iş ve çevrenin kişiye uygun duruma getirilmesi ve bireylerin daha az<br />

yıpranmaları suretiyle daha verimli çalışmalarını sağlamaktadır. Ergonomi insanın olduğu<br />

her yerde ve insanlar tarafından kullanılan her şeyin tasarımında uygulama alanına sahiptir.<br />

Dolayısıyla ergonomiden sadece endüstri alanında değil hizmet, tarım sektörlerinde ve hatta<br />

evlerde yararlanılmaktadır.<br />

Eğer işletmelerde ergonomi üreticilerin çalışma koşullarını iyileştirme yoluyla ürünün<br />

kalitesini yükseltmeyi amaçlıyorsa eğitim sürecine katılanların çalışma koşullarını<br />

iyileştirmek yoluyla bireylerin daha dengeli gelişmesine ve eğitimin niteliksel yönde<br />

gelişmesine katkıda bulunmak mümkündür(Alkan, 1983, s 200). Çünkü iş yaşamında<br />

dikkate alınması gereken fiziksel çevre etkenlerini eğitim ortamı için de düşünmek<br />

olasıdır.(Alkan, 1979, s 5)<br />

Eğitim çok genel bir ifade ile davranış değiştirme süreci olarak tanımlanır. Davranış<br />

değişikliği için gerekli koşullar; davranışa ilişkin bilginin öğrenilmiş olması, bireyin zihinsel<br />

ve fiziksel olarak davranışı gerçekleştirebilecek gelişim düzeyine ulaşmış olması, isteklilik<br />

ve ortamdır. Ortam, davranışın gerçekleştirilebilmesi için gerekli fiziksel, sosyal ve<br />

psikolojik etkenlerin tümünü kapsayan genel bir kavramdır. Ortam, buradaki anlamı dikkate<br />

alınarak, öğrenme çevresi olarak ifade edilebilir(Dönmez, 2008). Öğrenme ortamı,<br />

öğrenmeyi sağlayacak öğretim yaklaşımının seçilmesini, buna uygun öğretim çevrelerinin<br />

tasarlanarak planlanan etkinliklerin yürütülmesini ve ilgili sürecin değerlendirilmesini içine<br />

alan oldukça yeni bir kavramdır. (Keser ve Akdeniz, 1).<br />

Öğrencilerin içinde yaşadıkları ve çalıştıkları çevrenin onun tüm davranışlarını etkilediği<br />

hususu bugün bilimsel bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aslında öğrenme-öğretme işi<br />

boşlukta meydana gelmez. Bunun için fiziki, sosyal ve psikolojik bir çevrenin varlığı<br />

zorunludur. Çeşitli bina, donatım, model, düzenlemeler, sıcaklık, renk ve çeşitli objelerden<br />

oluşan çevre önce insanlar tarafından şekillendirilmekte, aynı çevre daha sonra da insanları<br />

şekillendirmektedir. Eğitimcilere göre öğrenme fiziksel, sosyal ve psikolojik yönlerden<br />

uygun bir çevrede oluşabilir. Etkili eğitim için bu çevrenin öğrenme-öğretme faaliyetlerine<br />

uygun bir biçimde düzenlenmesi gereklidir. Bu da çevreyle birey arasında söz konusu çeşitli<br />

etkileşim boyutlarının eğitim hedefleri doğrultusunda organize edilmesi ve<br />

yönlendirilmesini gerektirmektedir.(Özerbaş&Küçükoğlu, 2004). İnsanlar ancak sevdikleri<br />

ve hoşlandıkları ergonomik bir çalışma ortamında başarılı olabilirler. Uygun bir çalışma<br />

ortamında çalışmak, öğrenmeyi kolaylaştırır ve çalışma için ayrılan zamandan en üst<br />

düzeyde yararlanmayı sağlar. (Baltaş, 1994).


30 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2. Eğitim Ortamının Ergonomik Açıdan İncelenmesi<br />

Öğrenme ortamlarının (mekânlarının) düzenlenmesi için kullanılan performans ölçülerini<br />

Demirkan tarafından aşağıdaki gibi sınıflandırmıştır: (Demirkan, 1995: s420)<br />

Şekil 1: Mekân Performans Öğeleri (Demirkan, 1995, s420)<br />

Mekân Performans Öğeleri<br />

Teknik<br />

Aydınlatma<br />

Akustik<br />

Sağlık<br />

Dayanıklılık<br />

Strüktüel bütünlük<br />

İşlevsel<br />

Etkinlik<br />

Verimlilik<br />

İş akışı<br />

Organizasyon<br />

Davranışsal<br />

Mahremiyet<br />

Alansallık<br />

Sosyal etkileşim<br />

Yoğunluk<br />

Şekil 1 incelendiğinde ergonomi özellikle teknik alanda olmakla birlikte, işlevsel ve<br />

davranışsal alanların düzenlenmesi ile de çok yakından ilgili olduğu görülmektedir.<br />

Ergonomi kavramı, özellikle öğrenme ortamları için düşünüldüğünde, bina derslik ve<br />

laboratuar gibi alanların düzenlenmesinde öncelikle kullanım alanı bulması gereken<br />

uygulamalı bir bilim dalıdır. Ergonomik düzenleme ile verimlilik artarak öğrencilerin<br />

insancıl ortamlarda eğitim almaları sağlanabilir.<br />

Eğitim ortamı, eğitim etkinliklerinin oluştuğu alan, personel, araç-gereç, tesis ve<br />

organizasyon gibi ögelerin eğitsel iletişim ve etkileşim için bir araya geldikleri çevredir.<br />

Öğrencinin başarısı açısından bunların uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Öğrencilerin<br />

başarısına doğrudan etki eden fiziki ortamı; öğrenci sayısı, sıraların yerleştirme düzeni,<br />

öğrencilerin oturuş biçimi, ışığın giriş yönü, aydınlatma durumu, ısıtma durumu, sıcaklıksoğukluk<br />

durumu, gürültü durumu, ortamın temizliği, araç-gereç durumu, sınıfın boyası ve<br />

görünümü gibi faktörler etkilemektedir. Bu faktörlerin öğrenme-öğretme sürecinde etkin rol<br />

oynadığı inkâr edilemez. Bundan dolayı yukarıda sayılan durumların en uygun hale<br />

getirilmesi gerekmektedir. (Korkmaz, 2003)<br />

Öğrenci Sayısı: Sınıfta öğrenci sayısının genel olarak 30’un üstünde olması istenmeyen bir<br />

durumdur. Ancak bir sınıfta şu kadar öğrenci olmalıdır demek gerçekçi olmaz. Bu durum<br />

dersin niteliğine, eğitimin düzeyine ve türüne göre değişebilir.<br />

Grubun büyüklüğü arttıkça üyelerin etkinliği ve katılımı azalır. Büyük gruplarda bireyler,<br />

yapılan tartışmalardan daha az doyum sağlar. Diğer taraftan küçük gruplarda da gruba olan<br />

bağlılık, üyelerin doyumu ve benlik saygıları daha yüksek olur. Küçük gruplarda üyeler<br />

yaptıkları işi daha anlamlı bulurlar, daha az devamsızlık yaparlar ve daha üretkendirler. Bu<br />

durumda, sınıf yönetimi açısından sınıfta bulunan öğrenci sayısının az olması önemlidir.<br />

(Erdoğan, İ, 2001)<br />

Boyut ve Hacim: Eğitim ortamı; birçok öğrencinin birlikte bulunduğu ve öğrenme<br />

etkinliklerinin yapıldığı ortam olarak düşünüldüğünde, bu ortamın verimli olabilmesi için<br />

boyutlarının belirli standartlarda olması gerektiği açıktır.<br />

Sınıflarda yükseklik gün ışığı durumuna göre ayarlanmalı, ancak en az 3.00 m olmalıdır.<br />

Sabit sıralı dersliklerde sıraların tahtaya mesafesi en az 2.00 m olmalı ve bu mesafe en son<br />

sıraya kadar 9,00 m'yi geçmemelidir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 31<br />

Sınıf derinliği, oturma yerleri dizisi sayısı ara geçişler sayısı olarak belirlenmeli, boyutları<br />

her oturma yeri min. 0.80 m derinlikten arkada 0,80 m geçiş boşluğu alınarak bulunmalıdır.<br />

İki sınıf arasında oluşturulan, hacimlerden öğrencilerin yağmurluk, palto gibi eşyalarını<br />

koruyabilecekleri askılık veya dolapların bulunduğu dersliklerde genişliği en az 2.20 m olan<br />

bölüm bulunmalı, askı demirlerinin yerden yüksekliği en çok 1.60 m, aralığı 0.20 m olmalı,<br />

şemsiye, yağmurluk ve paltolardan sızacak yağmur sularının toplanıp tahliyesine imkan<br />

verilmeli veya askılıklar koridorlarda nişler içinde düzenlenmelidir. (TSE, 1991,3.4)<br />

Sınıf pencerelerinin alanı derslik taban alanının %18' inden aşağı olmamalıdır. Sınıflarda<br />

öğrenci başına düşen kullanım alanı 1,2 m 2 ’den az olmamalıdır.<br />

Sınıflarda kapılarının genişliği en az 90 cm olmadır. Sınıf kapılarının genişliği 140 cm ve<br />

daha fazla olursa kapılar çift kanatlı yapılır. Sınıf kapıları koridora doğru açılmalıdır. Çift<br />

taraflı derslik bulunan koridorlarda kapılar karşılıklı açılmamalıdır. Sınıf kapısı derslik<br />

içinde ön sıra ile yazı tahtası arasında olmalıdır.<br />

Sınıf tavan yükseklikleri kiriş altına kadar bitmiş net 2.50 m den, tavana kadar net 3.00 m<br />

den az olmamalıdır.<br />

Ön sıra ile yazı tahtası arasındaki mesafe 1,70 m,sıra dizileri arasındaki mesafe 0,50 m, sıra<br />

dizileri ile pencere arasındaki mesafe 0.40 m., sıra dizileri ile duvar arasındaki mesafe. 0,60<br />

m.,arka sıra ile duvar arasındaki mesafe 0.30 m olmalıdır. (MEB,1995, 46).<br />

Aydınlatılma: Sınıfların aydınlatılmada başlıca amacı; eğitimsel görevin gerektirdiği gibi<br />

iyi bir görme ortamı sağlamaktır. Böyle bir ortamı hazırlamak çok kolay gibi görünse de<br />

yıllardır ışıklandırma konusu geniş bir şekilde tartışılmaktadır. Tartışmanın odak noktası<br />

eğer varsa ne kadar gün ışığından faydalanılmalı, aydınlatmanın türü, elektrikle<br />

aydınlatmanın düzenlenmesi, parlak numunelerin özellikleri; aydınlatma düzeyi, parlaklık<br />

ve parıltı gibi unsurlardır.<br />

Işık, insan psikolojisi üzerinde etkili olan önemli bir fiziksel değişkendir. Sınıfta eğitim<br />

etkinliklerinin rahat bir ortam içinde gerçekleşmesi için, ışık yeterli olmalıdır. Gereğinden<br />

çok aydınlatma veya yetersiz aydınlatma ilginin dağılmasına neden olur. Örneğin; aşırı ışık<br />

veya yetersiz aydınlatma gözü yorar.<br />

Sınıfların aydınlatılması olanaklar ölçüsünde doğal olarak gün ışığından yararlanılarak<br />

yapılmalıdır. Yapay aydınlatmanın gün ışığının yerini tutması olanaksız olmakla birlikte,<br />

yapılan aydınlatma gün ışığına yakın olmalıdır. Ancak yapay olarak aydınlatmak<br />

gerektiğinde sınıflar, florasan tip ampullerle aydınlatılmalıdır. Henüz iyi bir aydınlatma<br />

miktarı geliştirilememesine karşılık aydınlatma ölçüsü olarak güneş ışığına eşdeğer bir<br />

aydınlatma sağlanmalıdır. Aydınlatmanın yetersiz olduğu ya da fazla olduğu durumlar,<br />

insan sağlığı için uygun değildir.<br />

Optik çevreyi öğrenmeye uygun hale getirmek çok önemlidir. Çünkü insan gözü, aşırı<br />

derecede karmaşık makul doğrulukta ışıldayan ortamlarda çok geniş mesafede görev yapan<br />

görüşle ilgili hassas ve yetenekli bir araçtır. Uzunluğu 0.3 mikrondan 0.7 mikrona ulaşan<br />

bölüm “görülebilir tayf” diye adlandırılır. Dalga uzunluğu I/1000 mm'dir (Boyd, 1978,<br />

s.36).Aydınlatmada ölçü birimi lükstür. Sınıflarda öğrencilerin rahat okuyup yazabilmeleri<br />

için 300 lüks gereklidir. Hazırlanacak öğrenme ortamı bu standartlar göz önünde<br />

bulundurularak yapıldığı sürece nitelik arttırılabilir<br />

Renklendirme: Renk uygulamaları haliyle görünürlük üzerinde etki eder, Hollandalı<br />

profesörler ve Harward Üniversitesinden Skinner'in deneyleri "renk"in öğrenmenin bir öğesi<br />

olabileceğini kanıtlamıştır. Öğrenme ortamlarında genellikle beyaz ışıklandırma sistemi


32 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

kabul edilir. Bunlar okullarda öğrenciler için hazırlanmış öğrenme koşullarıdır. Renk diğer<br />

bir yönde öğrenciyi öğrenmeye güdüleyen bir etmen de olabilir.<br />

Eğitim ortamları için genellikle açık renk tonları tercih edilmelidir. Beyaz, şampanya vb<br />

açık renkler yanında pastel tonlardaki renkler de tercih edilebilir. Ancak yapılan<br />

araştırmalarda ve gözlemlerimizde kirlenmeyi azaltmak üzere yerden 80-120 cm arasında<br />

koyu bir renkle boyanmakta, bunun üstü açık renk boyanmaktadır.<br />

Estetik açıdan mobilyalarında duvar renkleri ile uyumuna dikkat edilmelidir. Mobilyaların<br />

parlama yapmamasına özen gösterilmeli, bu amaçla parlak cilalı yüzeyler yerine<br />

matlaştırılmış açık renkli yüzeyler tercih edilmelidir.<br />

İklimlendirme: Eğitim ortamlarında ısı ve nem çalışma performansını etkileyen önemli<br />

özelliklerdendir. Bununla birlikte öğretim ortamındaki, sıcaklık çevresi göz önünde<br />

bulundurulmalıdır. "Sıcaklık çevresi"' terimi eğitimcilerin sözlüğüne nispeten yeni eklenmiş<br />

bir terimdir. Sıcaklık çevresi, ısıtma, havalandırma, hava dolaşımı, hava soğutma, hava<br />

temizleme, nem kontrolü ve taze havayı kapsar. Öğrencilerin öğrendiklerini kavramada<br />

fiziksel sağlığına, zihinsel sağlığına ve bağlantılarına ek olarak diğer öğrencilerle ve<br />

öğretmenler ile ilişkisine de belirgin bir etkisi vardır.<br />

Birçok okul planlamacısı uygun öğrenme ortamlarının en temel problemlerinden birisinin<br />

oda içerisindeki ısı kazançlarının düzenlemesi olduğunu düşünmektedir. Dış sıcaklık düşük<br />

olduğu zaman dış havanın sınıf içine girmesi gerçek soğumanın yeterli olması için en<br />

ekonomik yaklaşımdır. Fakat en uygun yaklaşım, bu havanın sınıf içinde nasıl dolaşacağı<br />

şeklinde olmasıdır. Eğer soğuk hava öğrencilere doğru yüksek hızda yönelirse rahatsız edici<br />

ve sağlık için zararlı şartlar oluşacaktır. Sınıf sıcaklığı, öğrencilerin güvenliği ve üretkenliği<br />

ile çok yakından ilgilidir. Öğrenme ortamında 17-23 C 0 ’nin üstünde ve altında sıcaklıklarda<br />

öğrenme niteliği düşmektedir. Çok düşük sıcaklık beceriksizliklere, çok sıcak bir ortam ise,<br />

zihinsel tembelliğe yol almaktadır. İdeal sınıf sıcaklığının ise 19-21,5 C 0 aralığında olduğu<br />

kabul edilmektedir (Ünal ve Ada, 2000). Aşırı sıcak ve soğuk öğrenme ortamlarında<br />

öğrencilerin derse yönelik konsantrasyonlarının olumsuz etkileneceği<br />

belirtilmiştir.(Karaçalı, 2006)<br />

Eğitim ortamları için Küçükoğlu ve Özerbaş (2004) öğrenen sağlığı açısından ortam<br />

neminin %30-50 arasında olması gerektiğinden bahsetmiştir. İlhan ve Aygün’e göre (2005)<br />

ise bu oran %30 ile %70 arasında olmalıdır. Yani genel olarak rölatif nemlilik en fazla %70,<br />

ideal hava akımı 150 mm/sn civarındadır. Hava akımı 510 mm/sn düzeyine çıktığında ortam<br />

esintili, 100 mm/sn düzeyine düştüğünde ortam havasız olarak adlandırılır.<br />

Akustik ve Gürültü: Gürültü, rahatsız edici, işitmeyi engelleyici, dikkati dağıtıcı, fiziksel<br />

ve ruhsal sağlığı bozucu bir değişkendir. Sınıf dışından gelen gürültünün engellenmesi daha<br />

güçtür, bu iş okul yapımı sürecinde düşünülmelidir. . Gürültü kaynakları dışarıdan ise kapı,<br />

pencere, duvar yalıtımı yapılmalı, içerideki cihaz ve araçlardan kaynaklanıyorsa gerekli<br />

tedbirler alınmalıdır. Genellikle bilgisayarların soğutucu fanları, regülatör, klima gibi<br />

gürültü kaynakları bakımsızlık ve tozlanma nedeniyle gürültü yapmaktadırlar. Sınıf içinden<br />

kaynaklanan gürültüyü azaltmanın temel yolu, sınıf kurallarının gürültüyü de içermesi, bu<br />

kurallara özenle uyulmasıdır.<br />

Normal şartlarda kabul edilebilir gürültü düzeyi 40-60 dB’dir. Maksimum müsaade<br />

edilebilir gürültü düzeyi sürekli olmamak koşuluyla 90 dB’dir (Erarslan, 2007) Gürültü<br />

etkisini öğrencilerde dikkatin dağılması, kronik yorgunluk ve direncin düşmesi şeklinde<br />

göstermektedir.<br />

Sınıf ortamında sesin, konuşmacıdan dinleyicilere yansımalar olmadan ulaşması, istenen bir<br />

durumdur. Sesin doğrudan ulaşması halinde yansımalar, gürültüye dönüşmeyecektir. Sesin


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 33<br />

maksimum düzeyde yansımasız olarak dinleyiciye ulaşması için öğretmenin ses tonu,<br />

öğretim metodu ve sınıfta oluşturulan ses düzeneği önemli rol oynamaktadır. Sesin ilk<br />

yansımaları, dinleyicinin dinlediklerini anlama düzeyini olumlu yönde etkilemektedir. Bu<br />

nedenle ilk yansımalar, öğretim için yararlıdır. Yansımaların yansımaları ise gürültü olarak<br />

ortaya çıktığından sınıf ortamında istenen bir durum değildir.<br />

CO2 miktarı ve havalandırma: Havalandırma, kirlenen iç havanın tazelenmesi ve sağlık<br />

için yeterli O 2 ve CO 2 ’ye sahip temiz dış havanın sağlanmasıdır. Temiz havanın sağlanması<br />

için ortamda bulunan malzemeler ve insanlardan kaynaklanan kirleticilerin kontrolü<br />

gerekmektedir. Ortamdaki radon, formaldehite, değişik organik bileşikler, partikül madde,<br />

CO 2 , kokular ve NOx’ler temel iç ortam kirleticilerdir. Her bir kirletici için ortama göre<br />

belirli bir sınır belirlenmiştir. Ancak, ortamdaki her bir kirletici miktarının ve yoğunluğunun<br />

kontrolü olanaksızdır. CO 2 nin bütün diğer kirleticileri yaklaşık olarak temsil ettiği kabul<br />

edilmektedir ve CO 2 miktarına göre havalandırma yapılmaktadır(BAS, E., 2004.).<br />

CO 2 zehirli bir gaz değildir fakat oksijensizlikten boğma tehlikesi ortaya çıkarabilir.<br />

Yoğunluk değeri 35000 ppm’i geçtiğinde, merkezi nefes sinir alıcıları tetiklenerek nefes<br />

alma noksanlığına sebep olur. Daha yüksek yoğunluklarda oksijen azlığından dolayı<br />

merkezi sinir sistemi görevini yapamamaya başlar (Ashrae, 2003) Havalandırma miktarı,<br />

ortamdaki kişi sayısına ve ortam alanına bağlı olarak değişmektedir. İnsanlar nefes alıp<br />

vermeleri ile iç ortama CO 2 verirler. Sınıfta oturan ve herhangi bir işle uğraşmayan öğrenci<br />

bile saatte 15 litre CO 2 üretir (SCHRAMEK, E. 1999). Bu yüzden iç ortamda havalandırma<br />

yapılmazsa sınıftaki öğrenci sayısı artıkça, CO 2 derişimi artar. Bu da öğrenim ortamını<br />

olumsuz etkiler.<br />

Sınır CO 2 miktarı ile ilgili kesin bir değer olmamakla beraber 1000 ppm en çok kabul edilen<br />

değerdir. Dolayısıyla 1000 ppm CO 2 yoğunluğu, iç hava kalitesi için temel kabul<br />

edilmektedir (ASHRAE, 1989) (BAS, E. 2004). CO 2 miktarı bu seviyeden düşük ise iç<br />

ortamdaki hava, kabul edilebilir iç hava kalitesindedir. Bu oran 1000 ppm’in üzerine<br />

çıktığında ise uyku isteği, baş ağrısı ve yoğunlaşma bozukluğu görülebilir. Sonuç olarak<br />

sınıf ortamı için ortalama CO 2 miktarının 600-1000 ppm arasında olması idealdir. Sınıf<br />

ortamlarında kabul edilebilir iç hava kalitesi oluşturabilmek için teneffüslerde sınıflar<br />

yeterince havalandırılmalı ve CO 2 yoğunluğunun azalması sağlanmalıdır.<br />

Temizlik: Uygar bir sınıf ortamı, sağlık kurallarına ve insan onuruna uygun olmalıdır.<br />

Sınıftaki yerlerin, pencerelerin, sıra ve masaların ve duvarların temiz olması, sınıfı daha<br />

çekici bir mekân haline getirir. Pislik insan doğasına aykırı bir durumdur. İnsanlar temiz<br />

ortamlarda yaşamak, çalışmak ve eğitim görmek isterler. Sınıfın temiz olması, eğitim ve<br />

öğretime verilen önemi de gösterir. Sınıfta yerlerin duvarların, pencerelerin, sıra ve<br />

masaların, eşyaların, havanın temiz olması, fiziksel ve düşünsel rahatlık açılarından<br />

gereklidir. Öğrenciler sınıfı temiz bulmalı, sınıftan çıkarken temiz bırakmalıdır.<br />

2.1. Eğitim Ortamında Ergonomi Kullanılması Ve Örnek İdeal Sınıf Çalışmasının<br />

Amacı<br />

SDÜ Mühendislik Fakültesi dersliklerinde ergonomi ve antropometriden faydalanılarak<br />

insan fizyolojisine uygun sınıf düzenlemesinin yapılması amaçlanmıştır. Eğitim<br />

ortamlarında ergonomik düzenlemeler yapılması, ortamların kalitesi ile verimi arttıracak,<br />

öğretmen ve öğrencilerin “insancıllaştırılmış” bir ortamda öğrenme yaşantıları geçirmelerini<br />

ve kalıcı öğrenmelerden deneyim kazanmalarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca ergonomik<br />

düzenlemelerin, sağlık sorunları ve kazalara karşı da önleyici ve engelleyici olacağı<br />

unutulmamalıdır.


34 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2.2. SDÜ’ de Sınıf Ortamlarının İncelenmesi Ve Ölçümler<br />

Bu çalışmada sınıf ortamında başarıyı etkileyecek faktörler belirlenmiştir. Sınıf ortamında<br />

kullanılacak renkler, aydınlatma, ısınma, ideal hava akımını sağlayacak havalandırma,<br />

etraftan gelebilecek gürültü, sınıf içinde ses yayılımı ile akustik göz önünde bulundurularak<br />

yapılmış ergonomik ölçümler, öğrencilerin kullanacağı sıralarda dikkate alınan<br />

antropometrik standart veriler çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.<br />

2.2.1. Ergonomik Ölçüm Verileri<br />

Araştırmanın evreni Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’nin derslikleridir. Örneklem olarak ise<br />

bu evrenden rastgele bir derslik seçilmiştir. Bu derslikte günün belirli saatlerinde ölçümler<br />

yapılarak ergonomik açıdan uygunluk test edilmiştir.<br />

2.3.Bulgular<br />

ÖLÇÜM YERİ: E 4 101 NOLU SINIF<br />

ALAN ÖLÇÜM DEĞERLERİ: 8.452metre uzunluk *5.163metre en* 3.630metre yükseklik<br />

ÖLÇÜM YAPILAN SINIFIN:<br />

DUVAR YAPISI: Alçıpen üzerinde Plastik Beyaz Boya<br />

PENCERE BÜYÜKLÜĞÜ:105cm*195cm (4 adet)<br />

KALORİFER BÜYÜKLÜĞÜ:90cmm(27,1 DERECE)(2 adet)<br />

SIRA BÜYÜKLÜĞÜ: 110cm 30cm 75cm(24 adet)<br />

SINIF MEVCUDU: 40<br />

54cm 40cm 75cm (8 adet)<br />

Tablo 1: Sınıf İçi Sıcaklık, CO2 Yoğunluğu, Işık Şiddeti ve Ses Şiddeti Ölçüm<br />

Sonuçları<br />

Ölçüm<br />

saati<br />

Ortamın<br />

sıcaklığı<br />

Karbondio<br />

ksit<br />

yoğunluğu<br />

Nem<br />

Işık şiddeti<br />

1.bölge<br />

(kapı)<br />

Işık şiddeti<br />

2.bölge<br />

(orta)<br />

Işık şiddeti<br />

3.bölge<br />

(cam)<br />

Ses şiddeti<br />

1.bölge<br />

(kapı)<br />

Ses şiddeti<br />

2.bölge<br />

(orta)<br />

09.10<br />

Ses şiddeti<br />

3.bölge<br />

(cam)<br />

19.7 669 37.8 308lüx 562lüx<br />

434<br />

lüx<br />

09.40<br />

20.9<br />

1515<br />

2020<br />

(09.45<br />

te)<br />

3000<br />

(10.00<br />

da)<br />

48.4<br />

C/Lo<br />

71.1 -<br />

Hi 68.1<br />

A/Lo<br />

65.2-<br />

Hi 76.3<br />

C/Lo<br />

61.8-<br />

Hi 75.1<br />

A/Lo<br />

59.2-<br />

Hi 57.1<br />

C/Lo<br />

57.3-<br />

Hi<br />

57.1<br />

A/ Lo<br />

57-<br />

Hi 57


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 35<br />

10.30<br />

19.5<br />

2480<br />

3000<br />

(11.00<br />

de)<br />

49.2<br />

13lüx<br />

(pencere<br />

lerden<br />

gelen<br />

ışık)<br />

48lüx<br />

(pencer<br />

elerden<br />

gelen<br />

ışık)<br />

117<br />

lüx<br />

(pence<br />

relerd<br />

en<br />

gelen<br />

ışık)<br />

C/Lo<br />

68.5-<br />

Hi 73.6<br />

A/Lo<br />

70.1-<br />

Hi 58.6<br />

C/Lo<br />

70.6-<br />

Hi<br />

63.2<br />

A/Lo<br />

66.4-<br />

Hi 62.5<br />

C/Lo<br />

72.5-<br />

Hi<br />

65.6<br />

A/Lo<br />

64.8-<br />

Hi 64<br />

11.20<br />

22 59.2<br />

3. Sonuç ve Tartışma<br />

3.1. Ölçümlerin Tartışılması<br />

Ölçüm yapılan sınıfın ergonomik ve antropometrik ölçüleri verilmiştir. Yapılan ölçümler ile<br />

standartlar karşılaştırarak sınıfın ergonomik açıdan uygun olup olmadığı incelenmiş ve<br />

aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:<br />

Öğrenci sayısı açısından değerlendirirsek sınıf mevcudu 30 öğrenciyi aştığından uygun<br />

değildir.<br />

Boyut ve hacim açısından sınıfın yüksekliği 3.630 metre olup en az 3.00 m olma koşulunu<br />

sağladığından uygundur. Sınıf boyutu toplam 43,637676 m 2 ’dir. Sınıfta 40 öğrenci<br />

bulunduğundan kişi başına düşen ortalama alan 1,0909419 m2dir.Alan 1,2 m 2 den küçük<br />

olma koşulunu sağlamadığı için uygun değildir. (Küçükoğlu ve Özerbaş, 2004).<br />

Aydınlatma açısından ise gün ışığı yapay aydınlatmadan daha faydalıdır. Ancak sadece gün<br />

ışığı kullanılırsa pencere kenarlarında bile gün içinde en fazla ışık şiddeti 117 lüks<br />

olmaktadır. Bu da iyi bir aydınlatma değildir. Bu sebeple yapay aydınlatma tercih<br />

edilmelidir. Yapay aydınlatmanın ışık şiddeti 300 lüksün üzerinde olduğu için ortamda<br />

yapay aydınlatma kullanıldığı takdirde sınıf aydınlatma açısından uygundur.<br />

Renklendirme açısından duvarlarda alçıpen üzerine plastik beyaz boya kullanılmıştır. Beyaz<br />

renk ergonomik açıdan uygundur. Plastik boya ise su ile silinebilir ve yıkanmaya<br />

dayanıklıdır. Dolayısıyla okullardaki hijyen şartları bakımından faydalı bir tercihtir. Ayrıca<br />

plastik boyalar teneffüs edebilme özelliği ile duvardaki rutubetin dışarı atılmasını sağlar.<br />

(MEB, 2009).<br />

İklimlendirme açısından bakarsak sıcaklık 19-21,5 C 0 aralığında olduğundan ortam sıcaklığı<br />

yeterlidir. Ancak öğlene doğru sıcaklık artarak 22 C 0 olduğu için sınıf ortamı sıcaklığı<br />

sürekli artmıştır ve az da olsa sınır değerin üzerine çıkmıştır. Nem oranı standartlar<br />

aralığında olduğundan bir sorun oluşturmamaktadır.<br />

Akustik ve gürültü açısından değerlendirirsek sınıftaki gürültü ortamı normal şartlarda kabul<br />

edilebilir gürültü düzeyinin üzerindedir. Bu yüzden uygun değildir.<br />

CO 2 yoğunluğu ve havalandırma açısından günün ilk saatinde sınıf ortamındaki CO 2 miktarı<br />

sınır değer olan 1000 ppm’ in altında iken günün ilerleyen saatlerinde bu oran sürekli artmış<br />

ve sınır değerin üzerinde değerler göstermiştir. Bu da sınıfta yeterince havalandırma<br />

yapılmadığını kanıtlamaktadır. Bu durumda sınıf ortamı CO 2 yoğunluğu ve havalandırma<br />

açısından uygun değildir.<br />

3.2.Sonuç<br />

Araştırma sonuçlarına bakarsak sınıfın boyut açısından yeterli olmadığı, her öğrenciye sahip<br />

olması gereken alanı sağlayamadığı görülmektedir. Fiziksel koşulların kimileri yeterli olsa<br />

da sınıfın bütün fiziksel ve ergonomik özelliklerinin yeterli olduğu söylenemez. Öğrenim


36 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

görülen sınıfın bütün standartlara uygun olmaması okul inşası ve öğretim esnasında bu<br />

hususlara gerektiği kadar özen gösterilmediğini yansıtmaktadır. Bütün bulgular sonucunda<br />

aşağıdaki önlemlerin öğrenme ortamlarına yönelik problemlerin giderilmesinde fayda<br />

sağlayacağı düşünülmektedir:<br />

Öğrenci başına düşen alan göz önüne alınarak sınıftaki öğrenci mevcudunun belirlenmesi ve<br />

bu sayının aşılmaması gerekmektedir. Aksi takdirde öğrenci başına düşen alan yetersiz<br />

olacaktır.<br />

Sınıflarda CO 2 miktarı sınır değerden yüksek çıktığı için bu durum öğrencilerin eğitim ve<br />

öğretiminde olumsuz etkiler yapacaktır. Ortamdaki CO 2 seviyesinin fazlalığının öğrencilerin<br />

dikkatini dağıttığı bilinmektedir. (Karaçalı, 2006) Bunu engellemek için sınıflar ders<br />

aralarında havalandırılmalıdır ancak kış aylarında pencere açıldığı zaman soğuk hava direkt<br />

olarak öğrencilere geldiğinden öğrenciler bu durumdan rahatsız olmakta ve bu yüzden<br />

yeterince havalandırma yapılamamaktadır. Bu durumu önleyebilmek için pencere<br />

mekanizmaları değiştirilerek çift açılımlı yapılmalıdır. Böylece kış aylarında hem sınıfın<br />

havalanması sağlanacak hem de soğuk havanın öğrencileri rahatsız etmesi ortadan<br />

kalkacaktır.<br />

Sınıflarda ses ve gürültü düzeyi standartlardan yüksektir. Gürültüyü önleyebilmek için<br />

öncelikle gürültü kaynağı belirlenmelidir. İki tür gürültü vardır: Birincisi, eğitim mekânının<br />

yerinin seçiminden kaynaklanan gürültü, ikincisi ise mevcut eğitim mekânlarının akustik<br />

açıdan yetersizliğinden kaynaklanan gürültüdür. İncelediğimiz sınıftaki gürültü eğitim<br />

mekânının akustik açıdan yetersizliğinden kaynaklanan gürültüdür. Çözüm için büyük<br />

yüzey alanlarına sahip mekânlarda ses daha büyük hacimde yansıdığından dolayı<br />

koridorların taban, tavan ve duvar yüzeyleri sert malzemelerle kaplanmamalıdır. Yumuşak<br />

sıvalar ve boyalar tercih edilmelidir. Düşük ve orta frekanslardaki gürültülerin yutulması<br />

için ses yutucu geniş yüzeyli malzemeler kullanılarak sınıf ortamları düzenlenmelidir.<br />

Bunlar genellikle tavana asılan akustik kaplamalar olup, en yaygın kullanılanları elyaftan<br />

veya şeker kamışı lifinden yapılan ince delikli panellerdir. Fiberglas yalıtım panelleri de ses<br />

yutucudur. Söz konusu değişiklikler ile gürültünün önüne geçilebilir.<br />

Sınıflarda doğal ışıklandırma yetersizse yapay ışıklandırma kullanımının ihmal edilmemesi<br />

gerekmektedir. Aksi halde yetersiz aydınlatmadan kaynaklanan erken yorulma ve dikkat<br />

dağılması gibi durumların görülmesi beklenebilir(Atiş, 2009). İncelenen sınıfta doğal<br />

ışıklandırma kullanıldığında aydınlatma yetersiz kaldığından sürekli olarak yapay<br />

ışıklandırma kullanılmalıdır. Yapay ışıklandırmanın aydınlatma miktarı standartlar<br />

açısından değerlendirildiğinde uygun bir düzeydedir.<br />

Eğitim ortamlarının hava kalitesi ve dış ortam değerleri ölçülerek sınıf ortamındaki ideal<br />

ergonomik özelliklerin sağlanıp sağlanamadığı düzenli olarak kontrol edilmelidir. Eğer bu<br />

standartlara uymayan sınıflar varsa öğrenim ortamları gerekli düzenlemeler yapılarak en<br />

uygun düzeye getirilmelidir. Dış ortam değerlerinin anormal bir durum gösterdiği (hava<br />

sıcaklığının çok düşük olması vb) durumlarda ise gerekli önlemler alınarak sınıf ortamının<br />

kalitesinin düşmesi önlenmelidir.<br />

Her eğitim kademesi için ayrı ayrı standartlar içeren ve resmi organlarca hazırlanan bir<br />

yönerge yazılmalıdır. Bu yönergede sınıflardaki fiziksel özellikler, ergonomi ölçütleri, hava<br />

kalite ölçütleri, öğrenci sayısı v.b. durumlara yönelik standartlar yer almalıdır


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 37<br />

Kaynaklar<br />

Akbaş, Mehmet, (2006 ) Eğitim Mekânlarında Gürültü, Sızıntı Dergisi.<br />

Alarko Carrier, “ İç Hava Kalitesi” , Ekim 2001.<br />

Alkan, Cevat, (1979), Eğitim Ortamları, A.Ü. Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara.<br />

Alkan, Cevat, (1983), “Eğitim Ergonomisi”, A.Ü. Ebf Dergisi, Cilt16, Sayı:1, Ankara<br />

Ashrae, (1989 )“Standard 62- 1989- Ventilation For Acceptable Indoor Air Quality”,<br />

American Society Of Heating, Refrigerating And Air- Conditioning Engineers, Atlanta.<br />

Ashrae, (2003), “Ashrae Handbook Cd”.<br />

Atiş, S.(2009), Eğitim Kurumlarında Aydınlatma Sistemi, I. International Congress Of<br />

Educational Research, 1-3 May, Çanakkale.<br />

Baltaş, Acar, (1994), “Öğrenmede Ve Sınavlarda Üstün Başarı”, 9. Basım, Remzi Kitabevi,<br />

İstanbul.<br />

Bas, E., (2004), “Indoor Air Quality-A Guide For Facility Managers”, The Fairmont Pres.<br />

Fundamentals”, Chapter 9: Indoor Environmental Health, Atlanta, Usa.<br />

Bıyıklı, Sevgi, (1992), “Çalışma Ortamlarında Çevre Koşullarının Ergonomik Açıdan<br />

İncelenmesi Ve İşgücü Verimliliği Üzerine Etkisi”. Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi,<br />

İstanbul Üniversitesi, İstanbul.<br />

Boyd, Robert, (1978), “Light: Its Effect On Teaching And Learning. Modern School Shops<br />

Planning”, Michigan.<br />

Bulut, Hüsamettin, (2012), Havalandırma Ve İç Hava Kalitesi Açısından Co2 Miktarının<br />

Analizi.<br />

Demirkan, Halime, (1995), “Eğitim Kalitesine Uygun Öğrenme Mekânları Tasarımı”, 5.<br />

Ergonomi Kongresi, Mpm Yayınları, No:570, S:413-420. İstanbul, 413-420.<br />

Dönmez, Burhanettin, Okul Ve Sınıf Ergonomisi Ya Da İnsanı Öncelemek.<br />

Erarslan, E. (2007), Ergonomi Ders Notları.<br />

Erkan, Necmettin, (1987), “Uluslararası Endüstrileşme Sürecinde İnsan-Makine-Çevre<br />

Faktörlerine Ergonomi Yaklaşımının Temelleri”, 13. Türk Tüberküloz Kongresi, İstanbul.<br />

Erkan, Necmettin. (1988), “Ergonomi”, Mpm Yayınları, No:373, Ankara.<br />

Erkan, N. (1998), “Ergonomi, Verimlilik, Sağlık Ve Güvenlik İçin İnsan Faktörü<br />

Mühendisliği”, Mpm Yayınları. Yayın No: 373, Ankara.<br />

Gelişli, Yücel (2007), Öğretim Teknolojisi Kullanımı Açısından Bir Öğretim Kurumunun<br />

Değerlendirilmesi:“Red Cedar İlköğretim Okulu”.<br />

Hataway, W. (1987), Light Color And Air Quality:Important Elements Of The Learning<br />

Environments, Education Canada , 7, 35-44.<br />

İlhan, Y. & Aygün, M., (2005), Cephe Sistemlerinde Kullanılan Yalıtım Camı<br />

Kombinasyonları,2. Ulusal Çatı Ve Cephe Kaplamalarında Çağdaş Malzeme Ve<br />

Teknolojiler Sempozyumu, 25-26 Mart, İstanbul.<br />

Karaçalı, A.(2006), Sınıf Yönetimini Etkileyen Fiziksel Değişkenlerin Değerlendirilmesi.<br />

Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı:1, 145-155.


38 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Keser, Ö. F., Akdeniz. A. R. Bütünleştirici Öğrenme Ortamlarının Çoklu Araştırma<br />

Yaklaşımıyla Değerlendirilmesi, , Trabzon,<br />

Korkmaz, A. (2003) Sınıf Organizasyonu,<br />

Kuş, M., Okuyan, C., Bulut, H., Bulgurcu, H., (2008), Üniversite Dersliklerinde İç Hava<br />

Kalitesinin Değerlendirilmesi, 8. Uluslar Arası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu / 8.<br />

International Hvac +R Technology Symposium, 223-237, İstanbul.<br />

Küçükoğlu, A. & Özerbaş, M.A.(2004), Eğitim Ergonomisi Ve Sınıf İçi Fiziksel<br />

Değişkenlerin Organizasyonu. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.<br />

MEB (1995), Özel Öğretim Kurumlarına Ait Standartlar Yönergesi. Ankara.<br />

MEB, (2009), Kimya Teknolojisi: Boya Üretimi Modülü. Mesleki Eğitim Ve Öğretim<br />

Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi.<br />

MEB, (2011), Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi.<br />

MEB (2012), Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi.<br />

Polat, S. & Kırıkkaya, E., B. (2004), Gürültünün Eğitim-Öğretim Ortamına Etkileri. Xııı.<br />

Eğitim Bilimleri Kurultayı, 6-9 Temmuz İnönü Üniversitesi, Malatya.<br />

Schramek, E, (1999), “Recknagel-Sprenger Schramek - Isıtma Ve Klima Tekniği El<br />

Kitabı”, Ttmd, Ankara.<br />

TSE (1991), Ortaöğretim Donanım Genel Kurulları. Ankara.<br />

Tuncer M., Bal S., Özüt A., Köse N., (2012), “ Ortaöğretim Kurumları Öğrenme<br />

Ortamlarının Çeşitli Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi”, Gaziantep Üniversitesi<br />

Sosyal Bilimler Dergisi.<br />

Ünal, S. Ve Ada S. (2000), Sınıf Yönetimi, İstanbul, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim<br />

Fakültesi Matbaası.<br />

Z. Karabiber, E. Çelik, (2002) Dersliklerin Akustik Yönden Öznel Ve Nesnel Olarak<br />

Değerlendirilmesi Üzerine Bir Çalışma, 6.Ulusal Akustik Kongresi,


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 39<br />

YÖNETİCİ ASİSTANI MESLEĞİNİN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNDE BİR<br />

UYGULAMA DENEMESİ: HARMANLAMA EĞİTİMİ YAKLAŞIMI<br />

Murat Yusuf UÇAN 1<br />

ÖZET<br />

Her alanda olduğu gibi yönetici asistanı alanında da hızlı bir değişim yaşanmaktadır.<br />

Organizasyonlardaki değişimi öngörüp mesleğindeki, kurumundaki ve yönetici<br />

ilişkilerindeki değişimi etkin ve etkili yönetmede öğretim elemanlarının ve<br />

yüksekokullarının eğitim uygulamalarının önemi gittikçe artmaktadır. Yönetici asistanının,<br />

üniversitede kazandığı teorik bilgi ve becerisinin yeterliliğini ölçebilecek staj dışında –<br />

yeterliliği tartışılmakta- iş hayatı öncesinde bir çalışma modeli bugün dahi tartışılmaya<br />

devam etmektedir.<br />

Bu çalışmada, yaşayarak öğrenmenin maliyetini düşürmek için bir uygulama yaklaşımı olan<br />

harmanlama eğitim sürecinin kısıtlı kaynaklarla nasıl yapılabileceği ele alınmıştır.<br />

Harmanlama eğitimi yaparak öğrenme olarak tanımlanabilir. Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Gönen Meslek Yüksekokulu’ nda 2007 tarihinden itibaren Yönetici asistanlarına Mesleki<br />

Yazışmalar ve Yönetici Asistanlığı dersi harmanlama eğitim yaklaşımıyla verilmektedir. İş<br />

hayatı öncesi (the pre-work life) olarak adlandırılabilecek bu uygulamada uygulama süreci,<br />

öğrencilerle yapılan çalışmalar, öğrencilerin staj sonrası dosyalarındaki yansımaları ve<br />

uygulamayla ilgili değerlendirilmeleri birlikte ele alınarak açıklanacaktır.<br />

Sonuç olarak, yönetici asistanına harmanlama eğitim yaklaşımıyla toplumun her katmanında<br />

hissedilen ve mesleğin başarısında etkili olan kendine güvenmeyi kazandıracaktır.<br />

Anahtar Kelimeler: Yönetici Asistanı, Harmanlama Eğitimi, Büro Yönetimi, Meslek<br />

Yüksekokulları<br />

1. Giriş<br />

Organizasyon ve yönetimlerdeki değişimler yönetici asistanının mesleğine ve rollerini de<br />

yansımaktadır. Bu değişimlerin ilk olarak verileceği ve gittikçe önemli hale gelen<br />

organizasyon ise meslek yüksekokullarıdır. Misyonu gereğince bu kurumlar piyasanın<br />

ihtiyaç duyacağı meslek elemanlarını yetiştirmektir. Yönetim düzeyleri açısından her<br />

düzeyde çalışma imkânı bulabilen yönetici asistanlığı mesleği gittikçe önemli hale<br />

gelmektedir. Her organizasyonun ve yöneticinin yanında yönetici asistanı bulunmaktadır.<br />

Klasik sekreterlik fonksiyonları artık yeterli değildir. Değişim statik değil dinamik bir<br />

durumdur. Daha iyiye gitme yönü bulunmaktadır. Bu değişimleri fark edebilen ve<br />

yönetebilen yönetici asistanlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Eğitim ve öğretim kurumlarına<br />

özellikle meslek yüksekokullarına ve öğretim elemanlarına büyük iş düşmektedir. Bazen<br />

kurumsal yapılanmadaki değişimler geç gelebilir. Fakat öğretim elemanları ve<br />

yüksekokulların idarecileri değişimleri kendileri önceden görüp gerekli çalışmaları<br />

imkânları ölçüsünde yapabilir ve yapabilme özellikleri de vardır. Bu çalışma, kısmen ve<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr.


40 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

sınırlı ölçüde bir değişimin yapılabileceğini göstermektedir. Belirli vizyonu olan<br />

idaricilerinde bu çalışmalarda nasıl etkili olduğu da önemlidir. Bu uygulama harmanlama<br />

eğitimi olarak adlandırılır. Harmanlama eğitimi teorik ve uygulamanın bir arada iş (veya<br />

meslek) hayatı öncesini yansıtacak düzeyde yaparak öğrenmedir. Amacı, yaparak öğrenmeyi<br />

sağlayarak yaşayarak öğrenmenin maliyetini(bedelini) asgari düzeye indirmek ve özgüveni<br />

sağlayarak öğrencinin kendini tanımasını ve yönetmesini sağlamaktır. Kendini tanıma ve<br />

yönetme, neye sahip olduğunu farkına vararak, neye ihtiyacı olduğunu bilme sürecidir.<br />

Yönetici asistanının mesleki hayatında asgari üç alanın ajandası vardır. Kendisi, yönetici ve<br />

organizasyonudur. Bu üç unsur arasındaki ilişkiyi denge halinde tutan yönetici asistanları<br />

etkin ve etkili olacaklardır. İlk önce yönetici asistanının rolleri ve harmanlama eğitimi<br />

hakkında bilgi verilecektir. Daha sonra araştırma ile ilgi bilgiler ve bulgular verilip bunu<br />

sonuç aşaması takip edecektir.<br />

2. Yönetici Asistanın Rolleri<br />

Bilgi çağının organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanının rolleri yöneticinin<br />

rolleriyle paralellik gösterir ve göstermelidir. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi<br />

konumunda olan yönetici asistanının mesleki değişimi yönetici gelişiminin önünde yer<br />

almalıdır. Yönetici asistanının bu anlamda yeni kimliğine kazandırılması gerekir. Bu<br />

değişim, yönetim ve yönetici yaklaşımlarındaki değişime uygun olarak belirlenmelidir.<br />

Yönetici asistanının kimlik değişimini Tablo 1’de özetlenmiştir. Yönetici asistanının kimlik<br />

değişimi Hill (2008: XIX) tarafından yöneticilerin kimlik değişiminden ilham alınarak<br />

yeniden düzenlenmiş ve yönetici asistanının kimlik değişimi oluşturulmuştur. Yönetici<br />

asistanının kimlik değişimi kişisel, organizasyon ve yönetici üçlüsünden oluşan ajandasında<br />

da değişiklerin yansıması olacaktır. Bu değişim mesleki ve kişisel gelişimine odaklandığı<br />

gibi organizasyonların gelişimini de kapsayacaktır. Çünkü yönetici asistanı, kişisel<br />

uzmanlık, deneyim ve eylemlerine dayanan bireysel düzeyden öte, organizasyondan ya da<br />

onun bir bölümünden resmen sorumlu olan bir yönetici gibi, kurumsal düzey açısından da<br />

sorumluluğu bulunmaktadır.<br />

Tablo 1: Yönetici Asistanının Kimlik Değişimi<br />

Yardımcı<br />

Eski Kimlik (Çözülme-<br />

Rol Yeni Kimlik (Dondurma-Gelecek Durum)<br />

Geçerli durum )<br />

(Taşıma)<br />

İşi bizzat yapar ve uzmandır.<br />

Somut teknik görevleri<br />

doğrudan yerine getirir.<br />

Statünün gücü görevlerle<br />

bağlıdır.<br />

Bireysel bir aktördür.<br />

İşin çoğunu kendi çabalarıyla<br />

yapar.<br />

Kimliği nispeten bağımsızlık<br />

olarak tanımlanır.<br />

Müzakere rolü<br />

İşi ve gündemi belirler ve yönlendirir.<br />

Yönetim kaynakları ile yönetim amaçları<br />

arasındaki sürecin oluşturulmasını koordine<br />

eder.<br />

Statünün gücü değişim ve yenilik<br />

doğrultusunda yönetim ve organizasyonun<br />

geliştirilmesine bağlıdır.<br />

İlişki(organizasyonun tümünden oluşan) ağı<br />

kurar.<br />

İşleri mesleğinin getirmiş olduğu otorite ile<br />

astları ve müzakere rolüyle diğer personel<br />

aracılığıyla yürütür.<br />

Kimliği yüksek ölçüde karşılıklı bağımlılıkla 2<br />

tanımlanır.<br />

Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi olarak mesleğinin gelişiminde, sorumluluğu<br />

doğrudan teknik işlevler yürütmekten ziyade, organizasyonun tümünü kapsayan ilişkiler<br />

ağını yönetecek müzakere rolünü kullanacak bir meslek kimliğine odaklanmalıdır. Bu<br />

değişim kaçınılmaz bir durumdur. Değişime uyarlanmak ve hazırlanmak gerekecektir.<br />

2 Bilgi çağını organizasyonların yönetiminde bağımlılık gittikçe artmaktadır. Müzakerenin önemli bir unsurudur.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 41<br />

Yöneticilerin kimliğindeki değişim onun vazgeçilmez bir unsurunu oluşturan yönetici<br />

asistanının kimlik değişimini daha da önemli kılmaktadır. Çünkü yönetici asistanı bir<br />

anlamda yöneticisinin mesleki koçu yani onu yönlendirecek bir kimlik görünümünü<br />

kazanmalıdır. Müzakere rolü bu kimliği kolaylaştıracaktır. Yönetici asistanının temel<br />

rollerini yeni kimliğine göre oluşturmak gerekecektir. Bu çalışma aynı zamanda temel<br />

kişisel mesleki gelişimindeki eğitim ajandasını da belirleyecektir.<br />

Yönetici Asistanının Rolleri (kendisi-yöneticisi-organizasyonu)<br />

1. Mesleki rolleri: Organizasyon ve yönetim süreci faaliyetlerini belirleme, düzenleme ve<br />

izlemedir. Bu roller: a) Yönetim Rolü: Planlama, organize etme, yönetme, izlemedir.<br />

Kaynakların amaçlara göre belirlenmesini sağlama ve düzenlenmesi için stratejik, taktiksel<br />

ve eylemsel planların toplantılarını hazırlama süreci için organizasyonun tümüyle<br />

müzakereler yapmasını sağlayan rolüdür. b) Raporlama Rolü: Bilgiye ulaşma, bilgiyi<br />

derleme, bilgiyi kullanma ve yeni bilgilerin paylaşılması rolüdür. Kaynak ve amaç<br />

kombinasyonunda organizasyonun, bireylerin ve bölümler arasındaki değişim ve çatışmaları<br />

belirleme ve çözüm için müzakereler yapmasıdır. c) Kendini Tanıma Rolü: Kendini tanıma<br />

neye sahip olduğunu bilerek neye ihtiyacı olduğunu karar vermedir. Özünde değişim vardır.<br />

Mesleki, yönetici ve kurumsal düzeyde ilişkilerin dengesini bu rol belirler. Kişisel gelişimim<br />

ne durumda? Yöneticimle nasıl daha iyi iletişim kurabilirim? Astlarım benim hakkımda ne<br />

düşünmekte? Nasıl etkili konuşabilirim? Mevcut durumum ne durumda? Gibi kendini<br />

tanımak için sorular sorarak değişimi olumlu yönde başarmaya çalışır. Müzakere rolünü iyi<br />

kullanabilmesindeki ilk adımdır.<br />

2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri: Yönetici asistanının mesleğinde diğer insanlarla<br />

etkileşim kurulmasını sağlayan bu rolleri; a) Yöneticinin Temsilciği Rolü: Yöneticinin<br />

vitrini yansıtır. Bu faaliyetler sembolik görünmektedir. Fakat Yönetici asistanı için bir imaj<br />

durumudur. Hem yönetimi hem de yöneticinin imajını yansıtması açısından önemlidir. Bir<br />

açılışta yöneticiyi temsil etmesi örnek olarak verilebilir. b) Yönetme (Liderlik) Rolü:<br />

Verimliği arttırmak için astların, yöneticisinin hatta diğer çalışanların motivasyonunu<br />

sağlayan aktivitelerdir. Çevreyi iyi tanıması bu rolün başarısı için gereklidir. Diğer kişilerin<br />

ne ve nasıl düşündüğünü iyi bilmelidir. Müzakere rolünün başarısındaki ikinci adımdır. c)<br />

İletişim Rolü: Farklı organizasyonlar veya farklı bölümler arasında etkileşim ve<br />

koordinasyon ilişkisini içeren bir irtibat rolüdür. İki proje ekibinin koordineli çalışmasında<br />

koordinasyonun sağlanması işlevleri örnek olarak verilebilir.<br />

3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönet-me: Kendin Tanı+Kendini Tanıma= Müzakere Rolünün<br />

Yönetimi): Mesleki ve insanlar arası ilişkilerinin rolleri ile karar rolleri etkileşim halindedir<br />

ki, bu rolleri; a) Değişim Rolü: Organizasyon sürecinin ve işleyişinin sağlanması rolüdür.<br />

Girişimcilik rolü olarak da adlandırılabilecek bu işlev yönetici asistanının değişim işlevini<br />

yerine getirmesidir. Bu literatür ışığında bu çalışmada bu rol değişim rolü olarak<br />

adlandırılacaktır. Çünkü her bir girişimcilik rolü değişimdir. Yenilik için yeni fikirlerin<br />

geliştirilmesi örnek olarak verilebilir (Uçan, 2003). b) Çatışmayı Çözme Rolü: Kargaşalığın<br />

(Kaosun) önlenmesi de denilebilir. İki ast arasındaki amaç ve kaynak anlaşmazlığının<br />

çözümlenmesi örnek olarak verilebilir. c) Kaynak Dağıtımı ve Yeni Kaynak Bulunması<br />

Rolü: Organizasyon amaçlarını etkin sağlayabilmesinde bütçenin oluşturulmasındaki<br />

talepleri(personel alımı, maaşların arttırılması,) gözden geçirmesi ve gerekirse yeniden<br />

düzenlemesi işlevi olduğu gibi yeni kaynakların(organizasyonun yeni bir sektöre girmesi<br />

gibi) bulunması işlevini de içine almaktadır. d) Müzakere Rolü: İki ast arasındaki bir<br />

anlaşmalıkta arabuluculuk veya destek için başka bir bölüm ile müzakere edebilir. Bu rol iki<br />

taraf arasında anlaşmayı sağlamaktır. Değişim ve çatışmayı çözme rollerinin başarısında<br />

(UÇAN,2008) önemli bir rol olarak görünür. İleriki sayfalarda bu rol ayrıntılı olarak<br />

anlatılacaktır.


42 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Yönetici asistanının rolleri aşağıdaki Tablo 2’de özetlenmiştir.<br />

Kategori<br />

1. Mesleki rolleri<br />

2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri<br />

3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönetme:<br />

Kendin Tanı+ Kendini<br />

Tanıma): Müzakere yönetimi<br />

Tablo 2: Yönetici Asistanının Rolleri<br />

Rol<br />

3. Harmanlama Eğitimi Nedir? Ne değildir?<br />

Yönetim Rolü<br />

Raporlama Rolü<br />

Kendini Tanıma Rolü<br />

Yöneticinin Temsilciği Rolü<br />

Yönetme (Liderlik) rolü<br />

( Kendin Tanı)<br />

İletişim Rolü<br />

Değişim rolü<br />

Çatışmayı çözme rolü<br />

Kaynak dağıtımı ve yeni kaynak bulunması rolü<br />

Müzakere rolü<br />

Harmanlama eğitimi teorik ve uygulamanın bir arada iş(veya meslek) hayatı öncesini<br />

yansıtacak düzeyde yaparak öğrenmedir. Amacı, yaparak öğrenmeyi sağlayarak yaşayarak<br />

öğrenmenin maliyetini(bedelini) asgari düzeye indirmek ve özgüveni sağlayarak öğrencinin<br />

kendini tanımasını ve yönetmesini sağlamaktır.<br />

Kendini tanıma ve yönetme, neye sahip olduğunu farkına vararak, neye ihtiyacı olduğunu<br />

bilme sürecidir ( Uçan, 2010: 180). Yönetici asistanının mesleki rollerini öğrenmede eğitim<br />

ve öğretimin gün geçtikçe artmaktadır. Bu konuda yapılan araştırmalarda(Çınar ve Kazancı,<br />

2012: 15-16; Tengilimoğlu ve Acar, 2012, 5-7;Bozkurt vd., 2012: 238 ) bu konuyu<br />

desteklemektedir. Meslek yüksekokullarının misyonunda uygulama ağırlıklı öğretim<br />

olmasına rağmen organizasyon ve yönetim kaynaklarındaki eksiklikler nedeniyle bu<br />

görevinden uzaklaştığı görülmektedir. Dolayısıyla iş hayatından kopuk, özgüveni eksik ve<br />

diplomalı işsizlerin yetiştiği duygulara sahip olan bir kurumsal yapı haline gelmiştir.<br />

Harmanlama eğitimi bu konunun ne kadar önemli olduğunu hem mesleki açıdan hem de<br />

öğrencilerin iş hayatına hazırlanması açısından göstermektir. Eğer bu yaklaşım yeterince<br />

uygulandığında nelerin başarılı olacağını görmek açısından önemlidir. Harmanlama eğitimi<br />

ne değildir? Sorusuna cevap şu dur ki, bu eğitim teorik bilginin yazı tahtasında örnek olarak<br />

gösterildiği ve çalışma ödevi verilerek yapılan sınıf ortamı değildir. Harmanlama eğitimi<br />

uygulamanın mesleğe uygun bir meslek atölyesinde yapılmasıdır. Öğrencilerin inisiyatif<br />

alması gerektiğinde öğretim elemanının yerine geçerek temsil etme, kararlar alma, kararının<br />

tartışılmasını ve giyimiyle yani iş hayatının atmosferini soluyan ve yaşayan ortamda yapılan<br />

ve sıradan devam alınıp klasik ders verilen ortam değildir. Yönetici asistanı mesleği<br />

açısından öğretim elemanı yönetici, öğrenci yönetici asistanı ve bulunduğu ortam da iş yeri<br />

olduğudur. Çünkü bir tiyatro sahnesinde senoryaya göre rol biçimlenir. İyi bir oyuncu<br />

sahneye girdiğinde o rolü yaşamalıdır.<br />

4. Araştırma<br />

4.1. Araştırmanın Amacı<br />

Araştırmanın amacı, Isparta Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Gönen Meslek Yüksekokulu<br />

Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında okuyan 2007 tarihinden itibaren<br />

öğrencilerin yönetici asistanlığı mesleğindeki rollerinin daha etkin ve etkili olması için<br />

harmanlama eğitimi sayesinde öncelikle kendine güvenmeyi kazandırmaktır. Bu temel amaç<br />

kapsamında ayrıca, yönetici asistanlığı rollerinin daha iyi öğrenmelerini sağlamada<br />

harmanlama eğitiminin etkilerini belirlemektir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 43<br />

4.2. Araştırmanın Yöntemi ve Örneklemi<br />

Birincisi, bu araştırma öncelikle harmanlama eğitimi uygulaması ile 1. Sınıf Bahar dönemi<br />

dersi olan, Mesleki Yazışmalar (2+1=3 saat) ve 2.sınıf Bahar dönemi dersi olan Yönetici<br />

Asistanlığı (2+1=3 saat) derslerinin iş ortamına benzer bir ortamda yaparak öğrenme<br />

kısıtlılığında yapılmıştır. Bu uygulama sonuçları araştırmacı tarafından 4 yıllık çalışmanın<br />

sonucudur. Fakat bu uygulama ortamı tam bir özel derslik olarak düşünülmemelidir.<br />

İmkânlar ölçüsünde bilgisayar laboratuarında yapılmıştır. Laboratuar ortamında herkesin<br />

kendine ait bir bilgisayarı, uygulama çalışmaları için panolar bulunmaktadır. Çalışmaların<br />

tamamı diğer üniversite öğrencilerin de görebileceği şekilde panolara yerleştirilmiştir. İş<br />

hayatına uygun olarak ders saatleri mesai saatleri olarak düzenlenmiş, herkesin kendine ait<br />

çalışma dosyası, flash bellek, CD, e-postası ve iş hayatına uygun kılık ve kıyafet<br />

düzenlenmesi yapılmıştır. Önceden kurallar belirlenmiştir. Yapılacaklar bir hafta önce iç<br />

yazışma(memorandum) ile mail aracılığıyla duyurulmuştur. Bazen de derslikte söylenerek,<br />

asistan öğrencilerden bu faaliyetlerin yapılması sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar herkesin<br />

görebileceği ve duyabileceği şekilde puanlama sistemiyle değerlendirilmiştir. Her hafta<br />

baş(lider) yönetici asistanı belirlenmiş ve diğer haftaki çalışmalar yönetici ile birlikte<br />

yürütülmesini sağlama hakkı kazanmıştır. Yapılan bu çalışmalar ve bazı görsel örnekler<br />

aşağıda verilmiştir. Yapılan iş faaliyetleri: 1. Herkesin kendine ait olan ve yaptıklarını içeren<br />

bir iş dosyası bulunur. Bu dosyada sırasıyla; ders ve kişisel bilgileri gösteren bir kapak<br />

sayfası, içerik, ders planı, özgeçmiş(Türkçe ve ingilizce), her hafta yapılan işlerle ilgili ve<br />

öğrencilerin değerlendirmelerinin de bulunduğu faaliyet raporu, mesleki yazışma<br />

tekniklerinin bilgisayar ortamında yapılması ki- bu uygulama da hızlı ve hatasız yazma<br />

becerileri ölçülür, Word ve Excel programlarının kullanılmasını ölçen çalışmalar(tablo,<br />

matematiksel işlemler, liste gibi), dönem içerisinde önemli günler için hazırlanacak<br />

yönetici(çalışmalarda yönetici asistanı ve yönetici ünvanları kullanılır) için konuşma<br />

metinleri(kadınlar günü, Cumhuriyet Bayramı), ara sınavlardan sonra önceden belirlenen<br />

gruplar tarafından ortaklaşa belirlenen yönetici asistanlığı mesleği ile ilgili “Eğitim<br />

Seminerleri” adı altında araştırma konuları ki, bu çalışmalar word ortamında bilimsel<br />

araştırmaya uygun olarak hazırlanan rapor ve tüm yüksekokul öğrencilerine açık sunum<br />

yapma işlevlerini kapsar, dersle ilgili ders notları bulunur. Tüm bu faaliyetler haftalık<br />

puanlamaya tutulur. Puanlar herkesin önünde uygulama dersliğinde ekrandan görülür.<br />

Hataları gösterilir ve düzeltme için bir tarih verilir ve her hata puanlarının azalmasını sağlar<br />

veya hatasız çalışmalar puanlarını arttırır. Asistan öğrenciler arasında buna “Puan<br />

Bonusları” olarak adlandırılmıştır. Yardımlaşma ve dayanışmayı görmek ve ekip ruhunu<br />

oluşturmada yüksek puanlı öğrenciler grup içinde diğer asistan öğrenci arkadaşlarına belli<br />

oranda ve sınırda puan verebilmektedir. Çalışmalarla ilgili görsel örnekler çalışmanın<br />

sayfalarını arttıracağından üç örnek gösterilecektir. Bunlardan biri iç yazışmalardan biri<br />

olarak Şekil 1’ de görülmektedir.


44 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Şekil 1: İç Yazışma Formu Örneği<br />

Diğer örnek de haftalık faaliyet raporlardan biri Şekil 2’de gösterilmiştir.<br />

Şekil 2: Faaliyet Raporu Formu Örneği


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 45<br />

Eğitim seminerleri performans değerlendirme formu örneği Şekil 3’de gösterilmiştir.<br />

Şekil 3: Eğitim Seminerleri Performans Değerlendirme Formu Örneği<br />

No 2012 Eğitim Seminerleri Performans Değerlendirme Formu 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 13a 13b 14<br />

1 Arka plan ile şekil/metin arasındaki renklerin uygunluğu 3 4 4 4 3 3 4 4 4 4 3 3 4 3 2 4<br />

2 Bir sayfadaki farklı renk sayısının fazla olmaması (en fazla 4 renk) 3 4 3 3 3 3 4 4 4 4 3 4 4 4 2 4 Değerlendirme<br />

3 Metin renklerinin ve metin boyutlarının (vurgu) amacına uygun kullanılması 2 4 4 3 3 3 4 4 4 4 3 3 4 3 2 4<br />

4 Başlık renkleri ile metinlerin sürekli aynı renk olmaması 3 4 3 3 3 3 4 4 4 4 3 3 3 3 3 4 Çok İyi<br />

5 Dikkat çekici ve kısa bilgi veren başlık sayfasının yer alması 1 4 3 3 3 3 3 4 4 4 3 3 4 3 3 4 4 puan<br />

6 Slaytlarda, konu başlığı, slayt numarası olması 4 4 4 4 3 3 4 4 4 3 3 4 4 2 4 4<br />

7 Slaytlarda satır sayılarının fazla olmaması 2 4 3 3 3 2 3 3 4 3 3 3 3 1 4 3 İyi<br />

8 Yazı büyüklüklerinin okunabilir ölçüde olması 3 4 3 4 3 3 3 3 4 3 3 3 4 2 1 4 3 puan<br />

9 Hedef kitleye ve içerige uygun tasarım seçilmesi 3 4 3 4 3 2 3 4 4 3 3 3 4 3 2 4<br />

10 Metin, yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun olması 4 4 4 3 3 3 3 4 4 3 3 3 4 4 4 4 Orta<br />

11 Yararlanılan kaynakların son slaytta yazılması ve teşekkürler slaytının olması 3 3 3 3 3 2 3 4 4 4 3 3 3 3 4 4 2 puan<br />

12 Görsel ögeler ile metinlerin uygunluğu, düzgün hizlanması ve yerleştirilmesi 2 4 3 3 3 3 4 4 4 3 2 4 4 4 3 4<br />

13 Ana ve alt kavramlar arasındaki hiyerarşik bir düzenleme olması (giriş,gelişme,sonuç ) 3 3 3 3 3 2 4 3 3 4 4 3 3 3 2 3 Kötü<br />

14 Kavramlar arasındaki bağlar olması (merkezden uçlara doğru) 1 4 4 3 3 3 4 3 4 4 2 2 4 3 4 4 1 puan<br />

15 Amaç ve hedeflerin baştan belirtilmesi 4 4 4 4 3 3 3 3 4 4 3 2 4 4 3 4<br />

16 Açık,öz,akıcı ve anlaşılır bir dil kullanılması 3 4 4 3 3 3 3 3 4 4 3 2 4 4 4 4 Çok Kötü<br />

17 Tonlama ve vurgulamanın iyi yapılması, sesin iyi kullanımı 4 3 3 2 3 3 3 3 4 4 4 2 4 4 3 4 0 puan<br />

18 Materyalin ilgi çekmesi, ilgiyi sürdürmesi, gereksiz meteryale yer verilmemesi 4 3 3 2 3 3 3 3 4 4 2 4 4 4 4 4<br />

19 Katılımcılarla göz teması ve canlılık 3 3 3 3 3 3 3 3 4 4 2 2 3 4 3 4<br />

20 Duruş,beden dili,mimik ve hareketlerin uygun olması 3 3 3 3 3 3 4 3 4 4 2 3 4 4 3 4<br />

21 Sunum kartları, laptop veya ekrana bağımlı kalınmaması 3 3 3 2 3 3 4 3 4 3 3 2 4 3 1 4<br />

22 Katılımcıların görüş alanının kapatılmaması, katılımcılara sırt dönülmemesi 3 4 3 3 2 2 4 4 4 3 2 3 3 4 3 4<br />

23 Tavır (ciddiyet, saygı,mütevazilik ve olumluluk) 3 3 4 3 2 3 4 3 4 3 4 3 3 4 3 4<br />

24 Zamanın iyi kullanımı 2 4 4 3 2 3 3 3 4 3 3 4 4 4 3 4<br />

25 Görünüm (kılık kıyafet,makyaj,saç‐sakal,ayakkabı) 3 2 3 4 2 3 3 4 4 3 2 2 4 4 4 4<br />

No Konular Toplam Puan<br />

1 DİNLEME VE NOT TUTMA Özge Yıldırım, Selin Tunca, İlknur Koçyiğit<br />

72<br />

2 SORUN ÇÖZME TEKNİKLERİ VE MÜZAKERE Ebru Keskin,Hatice Kaşin,Yüksel Güngör<br />

90<br />

3 İŞ RAPORLARI Mehmet Doğan,Ramazan Aksoy,Mustafa Yavuz<br />

84<br />

4 PROTOKOL Meliha Yağar, Sümeyye Ceylan<br />

78<br />

5 TELEFONDA GÖRÜŞME TEKNİKLERİ Mahmut Yayla, Muhammet Sadi Kızıl, Engin Mavituna<br />

71<br />

6 YÖNETİM FONKSİYONLARI Rukiye Cebe, Burçin Çalım, Pınar Ünal<br />

70<br />

7 HALKLA İLİŞKİLER Sevgi Aycan, Emel Özcan, Hanife Gonca Evlice<br />

87<br />

8 İŞ ETİĞİ Nuriye Kılıç, Leyla Vural, Hilal Alıcı<br />

87<br />

9 KİŞİSEL VE MESLEKİ ÖZELLİKLER Özgül Beyaz, Emine Çoban, Meral Dalkılıç<br />

99<br />

10 SEYAHAT ORGANİZASYONU Ali Karahan,Nurgül Duman, Batuhan Can,<br />

89<br />

11 TOPLANTI ORGANİZASYONU Nazife Doğan<br />

71<br />

12 KALİTE YÖNETİMİ Ramazan Sapmaz<br />

73<br />

13 KİŞİSEL İMAJ Sabriye Tural, Hatice Erdem<br />

93<br />

a İMAJ OLUŞTURMANIN KİLİT NOKTASI İLETİŞİM Hasan Carlık<br />

73<br />

b İLETİŞİM TARZLARI Mustafa Karan<br />

74<br />

14 ETKİLİ İNSANLARIN 7 ALIŞKANLIĞI Sibel Yüksel, Melek Büyükköse<br />

98<br />

Ayrıca tüm bu çalışmalar yönetici öğretim elamanının mail adresine gönderilmesi<br />

istenmiştir. Dosyalama ve arşivleme, elektronik ortamı ve teknolojiyi kullanma yetenekleri<br />

geliştirilmiştir. Şekil 4’ de bu uygulamanın yapıldığını gösteren göndermelerden bir tanesi<br />

örnek olarak görüntüsü gösterilmiştir.


46 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Şekil 4: Bir Öğrencinin E-Posta Örneği<br />

İkincisi, bu faaliyetler tam dört yıl boyunca geliştirilerek devam etmiştir. Bu çalışmalar<br />

sonucunda 1. sınıf asistan öğrencilerin staj sonrası dosyaları incelenmiş ve kendilerinden<br />

değerlendirme raporu istenerek geri dönüşüm yapılarak dersteki uygulamalar yeniden<br />

değerlendirilmiştir. Son olarak 2012 yılında mezun durumda olan 2. Sınıf asistan<br />

öğrencilerle toplam sekiz (8) sorulu bir görüşme anketi yapılmış ve uygulama ile ilgili bir<br />

değerlendirme raporu istenmiştir. Sorular bizzat araştırmacı tarafından hazırlanmıştır.<br />

Sorulardan yedi tanesi açık uçlu soru bir tanesi de puan değerlendirilmeli sorudan<br />

oluşturulmuştur. Değerlendirmeler anahtar sözcüklerin kullanılma sıklığı üzerine<br />

odaklanmıştır (Uçan, 2003: 127). Bu amaçla verilerin çözümlenmesi yapılmıştır. Daha sonra<br />

veriler okunmuş ve okunan veriler kendi içinde kategorilere ayrılarak, asistan öğrencilerin<br />

vermiş oldukları cevapların frekansları bulunarak tablolar halinde sunulmuştur. Ayrıca<br />

görüşlerin tutarlığı ve güveni açısından ayrıca kendilerinin haberi olmaksızın ders notlarının<br />

verilmesinden sonra(herhangi baskı altında hissetmeden) ayrıca değerlendirme raporu<br />

istenmiştir. Ve ankete verilen cevaplar ile değerlendirmelerden çıkan ortak anahtar<br />

sözcükler karşılaştırılmıştır. Bu düşünce ve öneriler doğrultusunda da çalışma konusu<br />

kapsamında bazı çıkarımlarda bulunulmuştur. Bu araştırma zaman, ders durumu, kaynak<br />

kısıtlılığı ve Gönen Meslek Yüksekokuluyla sınırlandırılmıştır. Görüşme anketi 2012<br />

yılındaki 2.sınıf mezun öğrencilerine yapılmıştır. 2011 yılına kadar birinci öğretim<br />

mevcuttur. Kontenjan sayısı 40 dır. 2010-2012 öğrencilerinin evreni 37 dir. Tamamı ile<br />

görüşme anketi yapılmıştır. Önceki çalışmalar geliştirme amacıyla ve hedef olarak 4 yıl<br />

olarak tasarlanmıştır. Dört yıl boyunca öğrenciler, gözlemler ve diğer öğretim elemanlarla<br />

yapılan ki, bu dersler daha sonra ortak bir koordinasyonla yapılmıştır. Bu dersler Bilgisayar<br />

Paket Programları ve Etkili Sunun Teknikleridir. Bu koordinasyon çalışmasının verimliliği<br />

de anket sorusunda yer almıştır.<br />

Tablo 3: Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programındaki (2010-2012 Dönemine<br />

Kayıtlı Harmanlama Eğitimini İki Dönem Tam Alan) Öğrencilerle Yapılan Görüşme<br />

Anketi<br />

Sorular<br />

1. Harmanlama eğitimi mesleki öğrenmenize olumlu etki yaptı mı? Nasıl yaptığını veya<br />

yapmadığını kısaca özetler misiniz?<br />

2. Kişisel gelişiminize olumlu etki yaptı mı? Eğer yaptıysa somut örnekler vererek açıklar mısınız?


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 47<br />

3. Diğer mesleki derslerde böyle bir uygulama var mıdır? Eğer olsaydı olumlu etki yapar mıydı?<br />

4. Bu uygulamanın staj çalışmalarınıza etkisi ne yönde oldu?<br />

5. Bu uygulamada beğendiğiniz ve beğenmediğiniz en önemli beş durumu sıralar mısınız?<br />

6. Bu uygulamada diğer arkadaşlarınızla olan çalışma ilişkilerinizi nasıl etkiledi?<br />

7. Genel olarak bu uygulama çalışmalarının iş ortamına benzer özel bir derslikte yapılması<br />

yönünde düşüncelerinizi özetler misiniz?<br />

8. Genel bir değerlendirme yaparsanız, size kazandırdığı aşağıdaki durumları her biri 10 puan<br />

üzerinden değerlendirilirse kaçar puan verirdiniz?<br />

1) Güvenim artmıştır.<br />

2) İletişim becerilerim gelişmiştir.<br />

3) Bilgilerim ve becerilerim olumlu yönde değişmiştir.<br />

4) Eksikliklerimi görüp, düzeltme imkânım olmuştur.<br />

5) Sorunlarımı daha iyi çözmede teknik bilgilerim artmıştır.<br />

6) Grup çalışması etkinliğimi arttırmıştır.<br />

7) Kendimi tanımada etkili olmuştur.<br />

8) Müzakere becerilerim artmıştır.<br />

9) Farklılıklarımı keşfettim.<br />

10) İş hayatı öncesi hazırlanmama etkili oldu ve kendimi hazır hissediyorum.<br />

4.3. Araştırma Bulguları<br />

Araştırmaya katılan 37 kişi ile ilgili değerlendirme bulguları aktarılmıştır.<br />

İlk olarak araştırmaya katılan öğrencilere, harmanlama eğitimi mesleki öğrenmenize olumlu<br />

etki yaptı mı? Nasıl yaptığını veya yapmadığını kısaca özetler misiniz? sorusu<br />

yöneltilmiştir. Tablo 4’ de gösterildiği üzere olumluluk anlamında en önemliler güven,<br />

iletişim becerileri, iş hayatına hazır hissetmeleri, mesleki anlamda yazışma ve rapor<br />

hazırlama, bilgisayar büro programları ve teknolojileri, hatalarını görüp düzeltme ki-bu<br />

istenilen bir öğrenme yöntemidir-, kendini tanıma, toplum önünde etkili konuşma ile<br />

heyecanımı ve stresimi kontrol etme ve derse daha dikkatli ve yoğunlaşma unsurları öne<br />

çıkmıştır. Kılık ve kıyafet, pratik ve hızlı olma (el çabukluğu), bilgilerim ve becerilerim ve<br />

etkili karar alma bir diğer unsur olarak öne çıkmıştır. Bu unsurları, sırasıyla girişimcilik,<br />

grup çalışması, iş disiplini ve iş performansını öğrenme ve not tutma gelmektedir. Bunları<br />

sorumluluk duygusu takip etmektedir. Diğer belirtilen unsurlar sorunlarımı daha iyi çözme<br />

tekniklerini geliştirme, staja etkisi(7 öğrenci staj yapmamıştır) müzakere becerileri ve<br />

farklılıklarımı keşfetme olarak sıralanmıştır. Dolayısıyla uygulama çalışmasında<br />

kazandırılması öncelikle hedeflenen güven duygusu en öne çıkarılmıştır. Bunun dışında<br />

asistanın rollerini etkin ve etkili başarmasındaki mesleki ve kişisel yeteneklerin de<br />

kazandırıldığı görülmektedir. Olumsuz bir görüş bulunmamaktadır.<br />

Tablo 4: Harmanlama Eğitiminin Mesleki Öğrenmeye Etkisi<br />

Harmanlama Eğitiminin Mesleki Öğrenmeye<br />

Etkisi<br />

Güven unsuru<br />

Söylem<br />

Sayısı(olumlu)<br />

37<br />

İletişim becerileri 37<br />

İş hayatına kendimi hazır hissediyorum 37<br />

Yazışma teknikleri, Rapor hazırlama 37<br />

Bilgisayar büro programı ve teknolojiyi kullanma 37<br />

Olumsuz görüş<br />

Eksikliklerimi görüp, düzeltme 37<br />

bildirilmemiştir.<br />

Kendimi tanımada 37<br />

7 öğrenci staj<br />

Toplum önünde etkili konuşma ile heyecanımı ve<br />

yapmamıştır.<br />

37<br />

stresimi kontrol etme<br />

Derse daha dikkatli ve yoğunlaşma 37<br />

Kılık ve kıyafet 36<br />

Pratik ve hızlı olma (el çabukluğu) 36<br />

Bilgilerim ve Becerilerim 36


48 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Etkili Karar alma 36<br />

Girişimcilik 35<br />

Grup çalışması 35<br />

İş disiplini ve iş performansını öğrenme 35<br />

Not tutma 35<br />

Sorumluluk duygusu 34<br />

Sorunlarımı daha iyi çözme tekniklerini geliştirme 30<br />

Staja etkisi<br />

30 (7 öğrenci staj<br />

yapmamıştır.)<br />

Müzakere becerileri 29<br />

Farklılıklarımı keşfetme 20<br />

Olumsuz görüş<br />

bildirilmemiştir.<br />

7 öğrenci staj<br />

yapmamıştır.<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere kişisel gelişiminize olumlu etki yaptı mı? Eğer yaptıysa<br />

somut örnekler vererek açıklar mısınız? sorusu yöneltilmiştir. Tablo 5 de görüldüğü gibi 37<br />

kişi özgüven, iletişim ve kendini tanıma unsurlarını en çok vurgulamıştır. Bununla birlikte<br />

davranışları düzeltme, bilgi ve beceri, teknolojiyi kullanma ve sorun çözme ikinci sırada yer<br />

almaktadır. Stres ve heyecanı kontrol etme üçüncü sırada yer almaktadır. 1 kişi teknolojiyi<br />

kullanma, sorun çözme ve stres ve heyecanı kontrol etmede pek fazla etkili olmadığını<br />

belirtmiştir. Bu öğrencinin fiziksel problemin (göz rahatsızlığı) etkili olduğu tahmin<br />

edilmektedir. Araştırmada hedeflenen güven duygusu en önde yer almıştır. Ayrıca diğer<br />

unsurlarda mesleki ve kişisel gelişime olumlu etkileme açısından da araştırmanın diğer alt<br />

hedeflerini yansıtmaktadır.<br />

Tablo 5: Kişisel Gelişime Etkisi<br />

Kişisel Gelişime Etkisi<br />

Söylem<br />

Sayısı(olumlu)<br />

Söylem Sayısı(olumsuz)<br />

Özgüven 37<br />

İletişim 37<br />

Kendimi tanıma 37<br />

Davranışlarımı düzeltme 36<br />

Bilgi ve becerilerim 36<br />

Teknolojiyi kullanma 36 1<br />

Sorun çözme 36 1<br />

Stresimi ve heyecanımı kontrol<br />

etme<br />

35 1<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere Diğer mesleki derslerde böyle bir uygulama var mıdır? Eğer<br />

olsaydı olumlu etki yapar mıydı? sorusu yöneltilmiştir. Tablo 6’da görüldüğü gibi 37 kişi<br />

hayır cevabı vermiştir. Olumlu etki açısından bakıldığında, araştırmacı, güven ve görsellik<br />

kelimeleri 37 kişide vurgulanmıştır. En ilgi çekici olumsuz etki açısından 7 kişi zaman<br />

darlığı ve çok verimli olmayacağını belirtmiştir. Düşük bir oranda olsa sebeplerinin<br />

araştırılması gereken bir durum olduğu açısından önemlidir. Fakat gözlemler sonucu şu<br />

sebepler olabileceği düşünülmektedir. Öğrencilerin üzerinde fazla ders yükünün olması,<br />

mesleki dersler dışındaki dersler için gerekli olmadığı, fiziksel ortamın yetersizliği, zorunlu<br />

derslerin fazla olması, yönetici asistanı yetiştirmede alanında öğretim elemanının<br />

yetersizlikleri sayılabilir.<br />

Diğer Mesleki<br />

Derslerde Böyle Bir<br />

Uygulamanın Varlığı<br />

Tablo 6: Diğer Mesleki Derslerde Böyle Bir Uygulamanın Varlığı<br />

Olumlu Olumlu Olumsuz<br />

Hayır Evet etki yapar Anahtar etki yapar<br />

mıydı? kelimeler mıydı?<br />

37 0 30<br />

Araştırmacı<br />

olma, güven<br />

ve görsellik<br />

7<br />

Olumsuz<br />

Anahtar<br />

kelimeler<br />

Zaman darlığı,<br />

çok verimli<br />

olmayacağı


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 49<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere bu uygulamanın staj çalışmalarınızda etkisi ne oldu? sorusu<br />

yöneltilmiştir. Tablo 7’de görüldüğü gibi 37 kişiden 30 tanesi 1. Sınıfın sonunda staj<br />

yapmıştır. Staj yapan 30 kişi olumlu görüş bildirmiştir. Olumlu etkinin hangi yönlerde<br />

olduğunu da belirten öğrenciler kendime güvenme, mesleki anlamda bilgi ve becerilerim,<br />

yazışma ve rapor konusunda, iletişim yeterliliği, uygulamalarda ve davranışlarda ön önde<br />

görülmektedir. Bunları, sorun çözme ve ekip çalışması takip etmiştir. Bu sonuçlar<br />

uygulamanın başarısında en önemli test aracı olan iş yeri stajındaki çalışmaların etkinliği<br />

açısından araştırmanın amaçlarına ulaştığını göstermektedir. Öğrencilerin staj dosyaları<br />

incelendiğinde de uygulamaların etkinliğini ve verilen puanların değerlendirilmesinde<br />

görülmektedir. 2008-2011 yıllarında yapılan stajların sonucunda incelenen dosyaların<br />

içeriğinde öğrencilerin belirttiği unsurlar tespit edilmiştir. Bu çalışmalarda özellikle yazışma<br />

ve rapor düzenlemelerin ağırlıklı olarak yapıldığı görülmüştür. Bilgisayar büro<br />

programlarının aktif olarak kullanıldığı görülmüştür.<br />

Tablo 7: Staj Çalışmalarına Etkisi<br />

Staj Çalışmalarına Etkisi<br />

Söylem Sayısı(N=30)<br />

Kendime güvenme 30<br />

Mesleki anlamda bilgi ve becerilerim 30<br />

Yazışma ve rapor konusunda 30<br />

İletişim yeterliliği 30<br />

Uygulamalar 30<br />

Davranışlar 30<br />

Sorun çözme 27<br />

Ekip çalışması 27<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere bu uygulamada beğendiğiniz ve beğenmediğiniz en önemli<br />

beş durumu sıralar mısınız? sorusu yöneltilmiştir. Beğenilen en önemli beş faktör sırasıyla<br />

(bkz. Tablo 8), özgüven, bilgi ve beceriler, iş hayatına benzer ortam yaratılması ve<br />

uygulamalar, objektif puanlamaya katılım ve iletişim olarak belirtilmiştir. Uygulamanın<br />

önemi açısından öğrenciler tarafından diğer unsurlarda ekip çalışması, giyinme, sorun<br />

çözme, eğlenceli ve inisiyatif kullanma olarak görülmektedir. Beğenilmeyen durumlar<br />

düşük oranda olsa giyinme ve çatışmalar olarak gösterilmiştir. Uygulamanın iş hayatına<br />

benzer bir durum yaratılmasındaki unsurların genel olarak yer aldığı ve ayrıca beğenilmeyen<br />

fakat iş hayatının bir parçası olarak görülen çatışma, giyim ve ödevler(iş) olarak belirtilen<br />

faktörlerin cevaplara yansıması bir anlamda gerçeğe benzer bir durumun oluşturulduğu<br />

görülmektedir.<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere bu uygulamada diğer arkadaşlarınızla olan çalışma<br />

ilişkilerinizi nasıl etkiledi? sorusu yöneltilmiştir. Öğrencilerin bu konuda en çok dile<br />

getirdikleri olumlu yöndeki unsurlar (bkz. Tablo 9), ekip çalışması, yardımlaşma ve<br />

paylaşma, çevreyi tanıma olarak kavramlaştırılan farklı fikirleri dinleme farklı bakış açıları<br />

kazanma ve saygı duyma ve güvendir.<br />

Tablo 8: Bu Uygulamada Beğenilen ve Beğenilmeyen En Önemli Beş Durum<br />

Bu Uygulamada Beğenilen ve Beğenilen En Önemli Beş<br />

Durum<br />

Söylem Sayısı<br />

(Beğenilen )<br />

Söylem Sayısı<br />

(Beğenilmeyen )<br />

Özgüven 37<br />

Mesleki anlamda bilgi ve beceriler 37<br />

Uygulamalı olarak iş hayatına benzer çalışmalar olması 37<br />

Objektif puanlama sistemine katılma 37<br />

İletişim yönü 37<br />

Ekip çalışması 30<br />

Giyinme 30 7<br />

Sorun çözme 30<br />

Eğlenceli 30


50 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

İnisiyatif kullanma 30<br />

Ödevlerin çok yorucu olması - 6<br />

Bazen rekabet ortamının çatışma durumu yaratması - 6<br />

İnsan ilişkilerinde başarıyı etkileyen diğer unsurlarda öğrenmeyi kolaylaştırma ve planlama<br />

sıralanmıştır. Diğer önemli unsurlar da, fikirleri savunma, mutabakat ve müzakere ve<br />

verimlilik sıralanmıştır. Olumsuz yönde belirtilen unsurlar düşük düzeyde de olsa<br />

öğrenmeyi zorlaştırma, fikirleri savunamama ve çatışma sıralanmıştır. Bu unsurlar hem<br />

literatür hem de iş hayatının önemli unsurlarıdır. Bu olumsuzluk sebepleri literatürde ve<br />

araştırmalarda (Kağıtçıbaşı, 1988) grup ilişkilerinin bireysel davranışa yansımaları olarak<br />

gösterilir.<br />

Tablo 9: İnsan ilişkilerine Etkisi<br />

İnsan ilişkilerine Etkisi<br />

Söylem Sayısı Söylem Sayısı<br />

(olumlu yönde) (olumsuz yönde)<br />

Ekip çalışması 37<br />

Yardımlaşma ve paylaşma 37<br />

Çevreyi tanıma(farklı fikirleri dinleme farklı bakış açıları<br />

37<br />

kazanma ve saygı duyma)<br />

Güven 37<br />

Öğrenmeyi kolaylaştırdı 34 3<br />

Zamanı iyi planlama ve planlamayı uygulama(öncelik ve<br />

34<br />

önemlilik)<br />

Gerektiğinde fikirleri savunma 33 4<br />

Mutabakat ve müzakere 33<br />

Verimli 33<br />

Çatışma - 5<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere genel olarak bu uygulama çalışmalarının iş ortamına benzer<br />

özel bir derslikte yapılması yönünde düşüncelerinizi özetler misiniz? sorusu yöneltilmiştir.<br />

Öğrencilerin tamamı bu yöndeki unsurları (bkz. Tablo 10), özgüvenin geliştirilmesi, meslek<br />

yüksekokulunda olması gereken bir durumun olması, deneyim, iş hayatı atmosferi olarak<br />

belirtilmiştir. Diğer belirtilen unsurlar sırasıyla, ezberciliyi azaltma, yaparak öğrenme ve<br />

yaşayarak öğrenme maliyeti olarak adlandırılan hüsranı azaltmadır. Dolayısıyla görülmesi<br />

gereken meslek yüksekokullarının bu alanda örgütlenmesi gerektiği düşüncesidir. Bu<br />

düşünce meslek elemanı yetiştirme fikriyle uzlaşmaktadır ve meslek yüksekokullarının bu<br />

yönde yeniden yapılanması gerekmektedir. Bu konudaki çalışmalar her iki yılda bir yapılan<br />

meslek yüksekokulları müdürler toplantılarında ve meslek yüksekokulları<br />

sempozyumlarında (Uçan, 2009)) dile getirildiği görülmektedir. Diğer önemli bir faktör<br />

harmanlama eğitim uygulamasında beklenen unsurların öğrencilere yansıdığı görülmektedir.<br />

Özellikle yaparak öğrenmenin yaşayarak öğrenme maliyetini düşürülmesine etkin olacağı<br />

görülmektedir.<br />

Araştırmaya katılan öğrencilere genel bir değerlendirme yaparsanız, size kazandırdığı<br />

yönlerini her birini puanlamaları istendiğinde Tablo 11’ de görüldüğü üzere öğrencilerin<br />

tamamı, güven, bilgi ve beceri, eksikliklerin görülüp düzeltilmesi, kendini tanıma ve iş<br />

hayatına hazır hissediyorum yönlerini ifade etmişlerdir. Öğrencilerin önemli bir bölümü de<br />

iletişim becerilerini göstermişlerdir. Sorunlarımı çözmede teknik bilgi ve müzakere<br />

becerilerin arttığını söyleyenler takip etmiştir. Diğerleri ki dikkate alınacak bir oranda<br />

farklılıkları keşfetme ve ekip çalışmasını vurgulamışlardır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 51<br />

Tablo 10: İş Ortamına Benzer Özel Bir Derslikte Yapılması Yönünde Düşünceler<br />

İş Ortamına Benzer Özel Bir Derslikte Yapılması Yönünde Düşünceler Söylem Sayısı<br />

Özgüveni geliştirir 37<br />

Meslek yüksekokulunda olması gereken 37<br />

Deneyim 37<br />

Kaliteli bir meslek elemanı 37<br />

İş hayatı atmosferi 37<br />

Ezberci öğrenmeyi azaltma 35<br />

Yaparak öğrenme 35<br />

İleride daha büyük bir hüsrana uğramayı azaltma(yaşayarak öğrenme maliyetini<br />

düşürme)<br />

35<br />

Son soru diğer sorulara verilen açık uçlu soruların bir özeti ve testi gibi görünebilir. Sonuç<br />

olarak bu soruyla diğer 7 soruya verilen ortak anahtar kelimeleri teyit etmektedir.<br />

Tablo 11: Genel bir değerlendirme sonucunda kazandırdığı durumları<br />

Genel bir değerlendirme sonucunda kazandırdığı durumları<br />

Kişi Saysı(N=37)<br />

Güvenim artmıştır. 37<br />

Bilgilerim ve becerilirim olumlu yönde değişmiştir. 37<br />

Eksikliklerimi görüp, düzeltme imkânım olmuştur. 37<br />

Kendimi tanımada etkili olmuştur. 37<br />

İş hayatı öncesi hazırlanmama etkili oldu ve kendimi hazır hissediyorum. 37<br />

İletişim becerilerim gelişmiştir. 36<br />

Sorunlarımı daha iyi çözmede teknik bilgilerim artmıştır. 35<br />

Müzakere becerilerim artmıştır. 35<br />

Farklılıklarımı keşfettim. 32<br />

Grup çalışması etkinliğimi arttırmıştır. 31<br />

5. Sonuç<br />

Harmanlama eğitimi uygulamaları dört yıllık bir çalışmanın neticelerine bakıldığında, kısıtlı<br />

imkânlar ve sınırlılıklar içerisinde araştırmanın bulguları sonucunda amacına ulaştığı<br />

görülmektedir. Bu sonuçlar özetlenirse: a) Temel amaç uygulamanın öğrencilere özgüven<br />

kazandırmaktı: dört yıllık uygulama, raporlardaki değerlendirmeler, staj yapan öğrencilerin<br />

değerlendirmeleri(staj yapan öğrenci sayısı 30 kişi)ve görüşme anketiyle yapılan sonuçlarda<br />

özgüvenin tüm (37 kişi) öğrencilerde sağladığı görülerek temel amacın sağlandığı<br />

görülmüştür. Bir iş ve meslekte başarılı olmanın en temel faktörü olduğu bilinmektedir. b)<br />

Kendine güveni olan bir yönetici asistan öğrencinin mesleğindeki rolleri öğrenmede etkin ve<br />

etkili olacağı da araştırma bulgularında görülmektedir. Güvenin sağlanmasıyla beraber diğer<br />

beklenen amaçlarda sağlanmıştır. Bunlar: iletişim yeteneklerinin geliştirilmesi, iş hayatına<br />

hazır hissetmeleri, mesleki ve kişisel bilgi ve beceri rollerinin kazandırılması, kendini<br />

tanımalarını sağlama ve eksiklerini veya hatalarını görüp düzeltme yani istenilen öğrenmeyi<br />

sağladığıdır. Dört yıllık bir uygulama sırasında meslek yüksekokullarının yapılanması ile<br />

ilgili Yükseköğretim ve üniversiteler birçok çalışmalar yapmıştır ve yapmaktadır. Son<br />

olarak İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi(İKMEP)<br />

çalışması ve tree master(üç dönem) fikirleri ve çalışmaları harmanlama eğitimi olarak<br />

adlandırılan çalışmanın amaçladığı eğitime gidişi göstermektedir. Değişim makro ve mikro<br />

düzeyin uyumlaştırılmasıdır. Sadece yazılı olarak yapılan fakat enstrümanlarına yeterince<br />

sahip olmayan bir değişim başarılı olamayacaktır. Özellikle sıkça değişen sınav sistemleri,<br />

müfredatlar bunun bir belirtisidir. Harmanlama eğitiminin başarılı olmasında bazı unsurlar<br />

mutlaka olmalıdır. Yapılan araştırmalar da bu unsurları teyit etmektedir. Bu unsurları temel<br />

üç kategoride özetlenebilir. Bunlar: 1) Meslek yüksekokullarının topyekûn yeniden


52 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

yapılanması (Uçan, 2009) gerekir. Meslek dersi verecek nitelikli öğretim elemanı, fiziksel<br />

şartları yerine getirmeden program ve öğrencinin alınmaması, öğretim elemanların Fakülte<br />

öğretim elemanlarından ayrı olarak yükselme ve değerlendirme sürecinin oluşturulması,<br />

öğrenci kontenjanlarının harmanlama eğitime uygun oluşturulması gibi faktörler<br />

sıralanabilir. 2) Harmanlama eğitimi bir meslek atölyesinde yapılacağı için yüz yüze yapılan<br />

bir eğitimdir. Dolayısıyla en fazla 15 kişiyi geçmemelidir. Fiziksel ve beşeri kaynaklar<br />

arttırıldığı zaman atölye sayısındaki 15 kişiyi geçmemek şartıyla şubeleşmeye gidilebilir<br />

veya öğrenci sayısı bölünerek ders saati düşürülmemelidir. 3) Bu çalışmalar piyasa<br />

organizasyonlarıyla ve diğer mesleki derslerin öğretim elemanlarıyla yapılacak<br />

koordinasyonla müfredat içeriği ve çalışmalar devamlı yenilenmeli ve bu sonuçlar<br />

değerlendirme ile geri dönüşüm yapılmalıdır. Öğrencilerin mezun olduktan sonra sonuçların<br />

değerlendirilmesi geri dönüşümle tekrar değerlendirilmeli gerekli değişimler yapılmalıdır.<br />

Sonuç olarak harmanlama eğitimi kendine güvenmeyi öncelikle sağlayarak mesleki ve<br />

kişisel rollerin öğrenilmesini etkin olarak kazanılmasını sağlayacaktır.<br />

Kaynaklar<br />

Bozkurt, Özlem Ç., Kalkan, A., Koyuncu, O. Ve Ali. M. Alparslan, “Türkiye’ De<br />

Girişimciliğin Gelişimi: Girişimciler Üzerinde Nitel Bir Araştırma” Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, No. 1, 2012, Pp. 229-247<br />

Çınar, Huriye Z. Kazancı (2012), Büro Hizmetleri Ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />

Öğrencilerinin Meslek Etiğine Yönelik Duyarlılıkları Gaziosmanpaşa Üniversitesi Örneği,<br />

Http://Www.Kmyo.Duzce.Edu.Tr/Kmyo/Myos/Pdf/Myo_Os_8025.Pdf, Erşim Tarihi, 20.<br />

05. 2012.<br />

Hıll, Linda A. (2008), Yöneticiliğe Giden Yol: Yeni Bir Kimlik Edinmek, (Çev. Ümit<br />

Şenoy), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.<br />

Kağıtçıbaşı, Çiğdem (1988) İnsanlar Ve İnsanlar, G.G.8.Baskı, Evrim Yayınları, İstanbul:<br />

Tengilimoğlu Dilaver Ve S. Acar “Yönetici Sekreterlerin Eğitim İhtiyacını Belirlemeye<br />

Yönelik Bir Alan Araştırması” G.Ü. Ticaret Ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, 2, 2004,<br />

Pp. 29-66.<br />

Http://Uvt.Ulakbim.Gov.Tr/Uvt/İndex.Php?Cwid=9&Vtadi=Tprj%2cttar%2cttıp%2ctmuh%<br />

2ctsos%2cthuk&C=Google&Ano=53910_F33526370232a8ab525695a96e95b65e, Erşim<br />

Tarihi, 20. 05. 2012.<br />

Uçan, Murat Y., "Değişimi Yönetmede Değişim Oranı (Kuvveti) İle Organizasyon<br />

Performansı İlişkisi: Bir Değişim Oryantasyon Gelişimin Momenti." Sosyal Gelişim Dergisi<br />

(E-Dergi),Haziran 2010,Yıl:1,Sayı:1,Pp. 173-186<br />

Uçan, Murat Y. (2008), Müzakere Yönetimi Ve Bir Model Denemesi, Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilindalı, Doktora Tezi, Isparta.<br />

Uçan, Murat Y., “Türkiye' Deki Meslek Yüksekokulları İçin Melez Organizasyon Yönetimi:<br />

Bir Değişim Yönetimi Yaklaşımı (A Theoretical Management Of Hybrid Organization On<br />

Vocational Schools İn Turkey: A Change Management Approach), 1st International 5th<br />

National Vocational Schools Symposıum,” May 27-29 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı<br />

Faik İçel Meslek Yüksekokulu, Konya, Pp.3444-3451


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 53<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK ALANI MODÜLLERİNE AİT<br />

UYGULAMA ETKİNLİKLERİNİN ÖĞRETİM AMAÇLARINA UYGUNLUKLARI<br />

BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: BÜRO HİZMETLERİ DERSİ ÖRNEĞİ<br />

Eriman TOPBAŞ 1<br />

ÖZET<br />

Bu çalışmanın amacı, Büro Yönetimi ve Sekreterlik Alanı modüllerine ait uygulama<br />

etkinliklerini öğretim amaçlarına uygunlukları bakımından değerlendirmektir. Bu amaç<br />

doğrultusunda, “öğretim modüllerinde öngörülen uygulama etkinlikleri öngörülen öğretim<br />

amaçlarına uygun mudur?” problemi ve bu problem bağlamında şu alt problemler<br />

geliştirilmiştir:<br />

1. “Büro Yönetimi Modelleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />

öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />

2. “İş Planı” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen öğretim<br />

amaçlarına uygun mudur?<br />

3. “Randevu ve Konuk Kabulü” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />

öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />

4. “Sekreterlik Hizmetleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen<br />

öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />

Çalışmada, alana ait ders miktarının fazla olması nedeniyle “Büro Hizmetleri Dersi” örnek<br />

olarak incelenmiştir.<br />

Çalışmanın verileri nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman incelemesi yöntemiyle<br />

toplanmış ve verilerin analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır.<br />

Elde edilen bulgulara göre, modüllerde öngörülen uygulama etkinliklerden bazılarının<br />

öğretim amaçlarına uygun oldukları, bazılarının ise uygun olmadıkları ve ayrıca incelenen<br />

derse ait modüllerden birinde ise uygulama etkinliklerine yer verilmediği gözlenmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Modüler Eğitim, Modüler Öğretim, Büro Yönetimi<br />

1. GİRİŞ<br />

Eğitim, toplumsal ihtiyaçları karşılamak amacıyla istenen niteliklere sahip insan gücü<br />

yetiştirme süreci olarak tanımlanabilir. Tanımda geçen süreç kavramı, belli bir amacı<br />

gerçekleştirmeye yönelik birbiri ardına sıralanmış etkinlikler bütününe işaret etmektedir.<br />

İhtiyaç duyulan insan gücünün yetişmesinde süreci oluşturan etkinlikler işlevsel öneme<br />

sahiptirler. Zira söz konusu etkinliklerin muhtevaları alana özgü yetiştirilmesi tasarlanan<br />

insan gücü özelliklerini içerir. Birey, eğitim sürecini oluşturan etkinliklerin muhtevasıyla<br />

etkileşime girmek suretiyle öngörülen özellikleri kazanır. Toplumsal ihtiyaç bağlamında,<br />

1 Gazi Üniversitesi,., Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi, Yrd.Doç.Dr


54 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

büro yönetimi ve sekreterlik alanında hizmet verecek olan bireylerin de mesleğe özgü<br />

özellikleri kazanmaları etkinlikler yoluyla olur.<br />

Büro Yönetimi ve Sekreterlik Alanı, mesleki ve teknik eğitimin diğer alanlarında olduğu<br />

gibi, 2006-2007 eğitim öğretim yılından itibaren modüler öğretime geçmiştir ( MEB, 2007).<br />

Alana ait etkinlikler alana özgü modüller halinde düzenlenmiştir. Modül, TDK sözlüğünde<br />

“bir uzay taşıtının yapısı içinde yer alan ve kendi başına hareket edebilen bağımsız bölüm”<br />

olarak tanımlanmaktadır (http://tdkterim.gov.tr/bts/). Külahçı (1995:1) ise modül kavramını<br />

“bir büyük bütünün parçası olarak kendi içinde de bir bütün oluşturan bir birim” olarak ifade<br />

etmektedir. Alkan (1989:15), kavramı modüler programlama bağlamında tanımlamakta ve<br />

konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir: “Öğrenme-öğretme etkinliklerinin kendi kendine<br />

öğrenme olanağı sağlayacak tarzda kendi içinde bütünlüğü olan ve birbirlerini işlevsel<br />

olarak tamamlayacak biçimde bağımsız öğrenme elemanları şeklinde düzenlenmesidir. Bu<br />

kavramın ifade ettiği öğrenme elemanına “modül”, “modüler birim”, “ünite”, “işe dönük<br />

birim” gibi adlar verilmektedir. Bu öğrenme elamanına dayalı olarak geliştirilen bir<br />

programa modüler programlama adı verilmektedir.” (Akt.; Külahçı, 1995:27). MEB (?),<br />

modülü, “bireysel öğretime dayalı, başlangıcı ve sonu olan, kendi içinde bütünlük gösteren,<br />

sistematik bir çerçevede düzenlenmiş öğretim yaşantıları” olarak tanımlamaktadır.<br />

Tanımlardan hareketle, modülün kendi içinde bir bütünlük oluşturduğunu, daha büyük bir<br />

bütünün tamamlayıcı bir parçası olduğu, kendi kendine öğrenmeye hizmet ettiği ve<br />

sistematik bir çerçevede düzenlendiği söylenebilir. MEB tarafından önerilen tanımda geçen<br />

“öğretim” kavramının yanına “öğrenme” kavramını eklemek suretiyle tanım modülün<br />

işlevine uygun hale getirilebilir. Zira bir modül, öğrenci açısından öğrenme, öğretmen<br />

açısından da öğretim yaşantıları olarak işe koşulmaktadır.<br />

Bu çalışmada, “Büro Hizmetleri Dersi”ni oluşturan; Büro Yönetimi Modelleri, İş Planı,<br />

Randevu ve Konuk Kabulü, Sekreterlik Hizmetleri modülleri<br />

(http://www.megep.meb.gov.tr/) incelenmiştir. Sekreterlik Hizmetleri modülü hariç diğer üç<br />

modül, temel unsurlar açısından aynı özelliklere sahiptir. Sekreterlik Hizmetleri modülünde<br />

de “uygulama faaliyeti” dışında diğer tüm unsurlar bulunmaktadır. Araştırmaya konu olan<br />

modüllerin genel yapıları tablo 1, 2, 3, ve 4’de özetlenmiştir.<br />

Büro Yönetimi Modelleri modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 1’de özetlenmiştir.<br />

Tablo 1: Büro Yönetimi Modelleri modülünün genel yapısı<br />

Modülün Temel Unsurları<br />

Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />

AÇIKLAMALAR düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler<br />

yer almaktadır.<br />

Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />

amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve<br />

GİRİŞ<br />

modül çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade<br />

edilmektedir.<br />

Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen<br />

ÖĞRENME<br />

bilgileri içermektedir. Bu modülde, 3 öğrenme faaliyeti bulunmakta ve<br />

FAALİYETİ<br />

aynı sistematik çerçevesinde hazırlanmışlardır.<br />

UYGULAMA<br />

FAALİYETİ<br />

Uygulama faaliyeti başlığı altında iki kısım bulunmaktadır. Birinci kısım,<br />

birinci sütunda işlem basamaklarının, ikinci sütunda ise her bir basamak<br />

için yapılması önerilen işlemlerin öngörüldüğü bir tablodan; ikinci kısım<br />

ise bir kontrol listesinden ibarettir. Birici tablo, “öğrenme faaliyeti”<br />

kapsamında yer alan bilgileri pekiştirmeyi amaçlarken, kontrol listesi<br />

aynı bilgilerin kavranılıp kavranılmadığını belirlemek üzere öğrencinin<br />

bir öz değerlendirme yapmasını amaçlamaktadır. Bu modülde, 3<br />

uygulama faaliyeti bulunmakta ve aynı sistematik çerçevesinde<br />

hazırlanmışlardır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 55<br />

ÖLÇME VE<br />

DEĞERLENDİRME<br />

MODÜL<br />

DEĞERLENDİRME<br />

CEVAP<br />

ANAHTARLARI<br />

Bu kısım, kendi içinde “ölçme” ve “değerlendirme” alt başlıklarından<br />

oluşmaktadır. “Ölçme” kısmında dört seçenekli test soruları,<br />

“değerlendirme” kısmında ise öğrenciye yönelik bir talimat yer<br />

almaktadır. Bu modülde, 3 ölçme ve değerlendirme faaliyeti bulunmakta<br />

ve aynı sistematik çerçevesinde hazırlanmışlardır.<br />

Modülün tamamıyla ilgili bilgilerin kazanılıp kazanılmadığını belirlemek<br />

amacıyla test maddelerinden ve değerlendirme kısmından oluşmuştur.<br />

Öğrenme faaliyetleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme kısımlarında yer<br />

alan testlerle, “modül değerlendirme” kısmında yer alan testlerin<br />

cevaplarından oluşmaktadır.<br />

Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır<br />

Tablo 1’de görüldüğü gibi, “Büro Yönetimi Modelleri” modülü biçimsel yapı olarak kendi<br />

içinde bir bütünlük oluşturmakta ve modülün belli bir sistematik çerçevede hazırlanmış<br />

olduğu gözlenmektedir.<br />

İş Planı modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 2’de özetlenmiştir.<br />

AÇIKLAMALAR<br />

GİRİŞ<br />

ÖĞRENME<br />

FAALİYETİ<br />

UYGULAMA<br />

FAALİYETİ<br />

ÖLÇME VE<br />

DEĞERLENDİRME<br />

MODÜL<br />

DEĞERLENDİRME<br />

CEVAP<br />

ANAHTARLARI<br />

KAYNAKÇA<br />

Tablo 2: İş Planı modülünün genel yapısı<br />

Modülün Temel Unsurları<br />

Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />

düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler yer<br />

almaktadır.<br />

Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />

amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve modül<br />

çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade edilmektedir.<br />

Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen bilgileri<br />

içermektedir. Bu modülde, 2 öğrenme faaliyeti yer almakta ve aynı yapısal<br />

özellikte hazırlanmışlardır.<br />

Uygulama faaliyeti, birinci sütunda işlem basamaklarının, ikinci sütunda ise<br />

her bir basamak için yapılması önerilen işlemlerin öngörüldüğü bir<br />

tablodan ibarettir. Uygulama, “öğrenme faaliyeti” kapsamında yer alan<br />

bilgileri pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu modülde, 2 uygulama faaliyeti<br />

yer almakta ve aynı yapısal özellikte hazırlanmışlardır.<br />

Öğrenme Faaliyeti-1’de, bu kısım, kendi içinde “ölçme” ve<br />

“değerlendirme” alt başlıkları şeklinde oluşturulmuş. “Ölçme” kısmında<br />

dört seçenekli test soruları, “değerlendirme” kısmında ise öğrenciye yönelik<br />

bir talimat yer almaktadır.<br />

Öğrenme Faaliyeti-2’de, bu kısım iki ana yapıdan oluşmuştur. Birincisinde<br />

dört seçenekli test maddelerinden oluşan “ölçme soruları” ile<br />

“değerlendirme” yönergesi yer almaktadır. İkincisinde ise “değerlendirme<br />

ölçütleri” başlığı altında kontrol listesi işlevi gören bir uygulama tablosu ile<br />

bu tabloda öngörülen işlemlere ilişkin “değerlendirme” yönergesi<br />

bulunmaktadır.<br />

Modülün tamamıyla ilgili bilgilerin uygulanmasına yönelik önerilerden<br />

oluşmuştur.<br />

Öğrenme faaliyetleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme kısımlarında yer alan<br />

testlerin cevaplarından oluşmaktadır.<br />

Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />

Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır<br />

Tablo 2’de görüldüğü gibi, “İş Planı” modülü biçimsel yapı olarak kendi içinde bir bütünlük<br />

oluşturmakta ve ancak modülün Öğrenme Faaliyeti-2’ye ait “ölçme ve değerlendirme”<br />

kısmında bir farklılaşma olduğu gözlenmektedir. Ayrıca, modülün “Modül Değerlendirme”<br />

kısmının da diğer modüllerden farklı olduğu dikkat çekmektedir.


56 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Randevu ve Konuk Kabulü modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 3’de özetlenmiştir.<br />

Tablo 3: Randevu ve Konuk Kabulü modülünün genel yapısı<br />

Modülün Temel Unsurları<br />

Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />

AÇIKLAMALAR düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler<br />

yer almaktadır.<br />

Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />

amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve modül<br />

GİRİŞ<br />

çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade<br />

edilmektedir.<br />

Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen bilgileri<br />

ÖĞRENME<br />

içermektedir. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere sahip 2 öğrenme<br />

FAALİYETİ<br />

faaliyetine yer verilmiştir.<br />

UYGULAMA<br />

FAALİYETİ<br />

ÖLÇME VE<br />

DEĞERLENDİRME<br />

MODÜL<br />

DEĞERLENDİRME<br />

CEVAP<br />

ANAHTARLARI<br />

KAYNAKÇA<br />

Uygulama faaliyeti, birinci sütunda işlem basamaklarının, ikinci sütunda<br />

ise her bir basamak için yapılması önerilen işlemlerin öngörüldüğü bir<br />

tablodan; ikinci kısım ise bir kontrol listesinden ibarettir. Bu modülde,<br />

aynı yapısal özelliklere sahip 2 uygulama faaliyetine yer verilmiş olup<br />

uygulama 2’nin kontrol listesi “performans değerlendirme” başlığı altında<br />

sunulmuştur.<br />

Bu kısmında, Doğru/Yanlış testleri ile dört seçenekli test soruları yer<br />

almaktadır. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere sahip 2 ölçme ve<br />

değerlendirme faaliyetine yer verilmiştir.<br />

-<br />

Öğrenme faaliyetleri ile ilgili ölçme ve değerlendirme kısımlarında yer<br />

alan testlerin cevaplarından oluşmakta ve bu kısmın devamında<br />

“Değerlendirme” başlığı altında öğrenciye yönelik bir yönerge yer<br />

almaktadır.<br />

Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />

Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır<br />

Tablo 3’de görüldüğü gibi, “Randevu ve Konuk Kabulü” modülü biçimsel yapı olarak kendi<br />

içinde bir bütünlük oluşturmakta ve ancak modülün Uygulama Faaliyeti-2’nin ikinci<br />

kısmında isimlendirme bağlamında bir farklılaşma olduğu gözlenmektedir. Ayrıca, modülün<br />

“Modül Değerlendirme” kısmının olmaması ve “Cevap Anahtarları” kısmının devamında<br />

“Değerlendirme” başlığı altında öğrenciye yönelik bir yönergenin yer alması dikkat<br />

çekmektedir.<br />

Sekreterlik Hizmetleri modülünün genel yapısına ait bilgiler tablo 4’de özetlenmiştir.<br />

Tablo 4: Sekreterlik Hizmetleri modülünün genel yapısı<br />

Modülün Temel Unsurları<br />

Modül tanıtım bilgilerini içeren kısım. İki sütunlu bir tablo halinde<br />

AÇIKLAMALAR düzenlenmiş olan bu kısımda, modülün özellikleri ile ilgili özet bilgiler<br />

yer almaktadır.<br />

Doğrudan öğrencilere hitap eden ve temelde öğrencileri güdülemeyi<br />

amaçlayan kısımdır. Bu kısımda modülün önemi vurgulanmakta ve modül<br />

GİRİŞ<br />

çalışıldığında öğrencinin hangi kazanımları elde edeceği ifade<br />

ÖĞRENME<br />

FAALİYETİ<br />

UYGULAMA<br />

FAALİYETİ<br />

edilmektedir.<br />

Bu kısım, kendi içinde; amaç, araştırma ve öğrenilmesi öngörülen bilgileri<br />

içeren 3 bölümden oluşmuştur. Öğrenme faaliyetlerinin sonunda bir<br />

“kontrol listesi” ve “değerlendirme” başlığı altında listeye ait bir yönerge<br />

bulunmaktadır. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere sahip 3 öğrenme<br />

faaliyeti bulunmaktadır.<br />

-


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 57<br />

ÖLÇME VE<br />

DEĞERLENDİRME<br />

MODÜL<br />

DEĞERLENDİRME<br />

CEVAP<br />

ANAHTARLARI<br />

KAYNAKÇA<br />

Bu kısımda, dört seçenekli test soruları ve “değerlendirme” başlığı altında<br />

teste ait bir yönerge yer almaktadır. Bu modülde, aynı yapısal özelliklere<br />

sahip 3 ölçme ve değerlendirme faaliyeti bulunmaktadır.<br />

Bu kısımda, dört seçenekli test soruları ve “değerlendirme” başlığı altında<br />

teste ait bir yönerge yer almaktadır.<br />

Öğrenme faaliyetleri ile ilgili “ölçme ve değerlendirme” kısımları ile<br />

“modül değerlendirme” kısmında yer alan testlerin cevaplarından<br />

oluşmaktadır.<br />

Modülün hazırlanmasında yararlanılan kaynakları içermektedir.<br />

Tablo adı geçen modüldeki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır.<br />

Tablo 4’de görüldüğü gibi, “Sekreterlik Hizmetleri” modülü biçimsel yapı olarak kendi<br />

içinde bir bütünlük oluşturmakta ve ancak modülün Uygulama Faaliyeti kısmının olmaması<br />

dikkat çekmektedir.<br />

Bu çalışmada, modüllerin tüm temel unsurları arasındaki uyum durumu değil, uygulama<br />

etkinlikleri ile öğrenme amaçları arasındaki uygunluk durumu incelenmiştir.<br />

Öğrenme/öğretim amacı, “Öğrenme Faaliyeti” başlığı altında “Amaç” alt başlığı ile yer<br />

almaktadır.<br />

Amaç, öğrenme-öğretme süreci sonunda öğrencide oluşması istenen yeterliklere işaret eder.<br />

Dolayısıyla modüllerde yer alan tüm etkinliklerin amaç doğrultusunda düzenlenmesi ve işe<br />

koşulması zorunlu hale gelmektedir. Modülün temel unsurlarından birini oluşturan<br />

“Uygulama Faaliyeti” başlığı altında öngörülen etkinliklerin de öğrenme/öğretim amacında<br />

öngörülen yeterliliğin kullanılabilir düzeyde kazanılmasına hizmet etmeleri gerekir.<br />

Araştırmaya konu olan modüllerde, toplam 10 öğrenme/öğretim amacı ile toplam 7<br />

uygulama faaliyeti bulunmaktadır. Bu çalışmada, uygulama faaliyeti bağlamında belirlenen<br />

etkinliklerin öğrenme/öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları incelenmektedir.<br />

2. Amaç<br />

Bu çalışmanın amacı, Büro Yönetimi ve Sekreterlik Alanı modüllerine ait uygulama<br />

etkinliklerini öğretim amaçlarına uygunlukları bakımından değerlendirmektir. Bu amaç<br />

doğrultusunda, “öğretim modüllerinde öngörülen uygulama etkinlikleri öngörülen<br />

öğretim amaçlarına uygun mudur?” problemi ve bu problem bağlamında şu alt problemler<br />

geliştirilmiştir:<br />

1. “Büro Yönetimi Modelleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />

öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />

2. “İş Planı” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen öğretim<br />

amaçlarına uygun mudur?<br />

3. “Randevu ve Konuk Kabulü” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde<br />

öngörülen öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />

4. “Sekreterlik Hizmetleri” modülünde öngörülen uygulama etkinlikleri modülde öngörülen<br />

öğretim amaçlarına uygun mudur?<br />

3. Yöntem<br />

Bir nitel çalışma olan bu araştırmanın verileri nitel araştırma yöntemlerinden biri olan<br />

doküman incelemesi yöntemiyle toplanmış (Yıldırım ve Şimşek, 1999:140) ve verilerin<br />

analizinde betimsel analiz tekniğinden yararlanılmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 1999:158).<br />

Çalışmada, alana ait ders miktarının fazla olması nedeniyle “Büro Hizmetleri Dersi” örnek<br />

olarak incelenmiştir.


58 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

4. Bulgular ve Yorumlar<br />

4.1. Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />

Birinci alt problemde; “Büro Yönetimi Modelleri” modülünde öngörülen uygulama<br />

etkinliklerinin modülde öngörülen öğrenme/öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />

incelenmektedir. Adı geçen modülde 3 amaç ve 3 uygulama etkinliği bulunmaktadır.<br />

Dolayısıyla, alt problemle ilgili veriler 3 tablo (tablo 6, 7 ve 8) halinde özetlenmiştir.<br />

Tablo 6: Büro Yönetimi Modelleri modülüne ait amaç 1 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 1: Örgüt yapısına göre yönetimce kullanılacak teknikleri belirleyebileceksiniz.<br />

Yönerge: Aşağıdaki işlemleri uygulayınız.<br />

İşlem Basamakları<br />

1. Yönetim kavramını analiz<br />

ediniz<br />

2. Kamu yönetimi ve özel<br />

yönetimin farklarını tespit<br />

ediniz<br />

3. Büro yönetim şekillerini<br />

tespit ediniz<br />

4. Büroların örgütlenmesi ve<br />

fonksiyonlarını araştırı nız<br />

Öneriler<br />

Modül yardımıyla yönetim kavramını anlayabilir, bir işletmeyi<br />

ziyaret edip onların yönetim yapılarını inceleyerek öğrendiklerinizi<br />

pekiştirebilirsiniz.<br />

Çevrenizde bulunan kamu ve özel kuruluşlarını ziyaret ederek<br />

ikisini karşılaştırma imkânı bulabilir ve böylece farklılıkları daha<br />

iyi kavrayabilirsiniz.<br />

Klasik ve çağdaş yönetim şekillerinden hangisinin daha iyi<br />

olduğunu ve faydasının fazla olduğunu modül yardımıyla<br />

kavrayabilirsiniz.<br />

Farklı birkaç işletmeyi karşılaştırarak örgüt yapısını ve<br />

fonksiyonlarını daha iyi analiz edebilirsiniz.<br />

Tablo 6’da görüldüğü gibi, Amaç-1 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 1 yönerge, 4<br />

işlem basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu uygulamada öngörülen<br />

etkinlikler, amaçta öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, amaçta<br />

öngörülen yeterlilik açıkça belirtilmediğinden, etkinliklerin amacın gerçekleşmesine hizmet<br />

edip edemeyecekleri hakkında fikir yürütmenin güç olduğu söylenebilir. “Örgüt yapısına<br />

göre yönetimce kullanılacak teknikleri belirleyebileceksiniz” amaç ifadesinde geçen<br />

“teknikleri” kavramı “yönetim teknikleri” şeklinde değiştirilip yeniden inceleme<br />

yapıldığında, 3. İşlem basamağında yer alan “Büro yönetim şekillerini tespit ediniz”<br />

uygulamasının amaçta öngörülen yeterliği kazandırmada kısmen yeterli olabileceği<br />

söylenebilir.<br />

Buradan elde edilen bulgular, öğrenme amacının yeterince açık olmadığı ve amaçta<br />

öngörülen yeterliliğin belirlenen uygulama etkinlikleri ile kazanılamayacağını<br />

göstermektedir.<br />

Tablo 7: Büro Yönetimi Modelleri modülüne ait amaç 2 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 2: İşin türüne göre büroyu düzenleyebileceksiniz.<br />

Yönerge: Aşağıda istenilenleri yapınız.<br />

İşlem Basamakları Öneriler<br />

1. Büro türleri ve<br />

Çevrenizde bulunan büroları öğrendiğiniz büro tür ve şekilleriyle<br />

şekillerini araştırınız karşılaştırıp bunlara göre sınıflandırabilirsiniz<br />

2. Klasik büro türlerini Klasik büro faaliyetlerini gerçekleştiren büroları ziyaret ederek<br />

tanımlayınız<br />

3. Çağdaş büro türlerini<br />

tanımlayınız<br />

öğrendiğiniz kavramları kalıcı hâle getirebilirsiniz<br />

İnternet üzerinden araştırmalar yapabilir ve şirketlerdeki ilgili kişilerle<br />

görüşerek çağdaş büro türleriyle ilgili gerekli bilgileri alabilirsiniz<br />

Tablo 7’de görüldüğü gibi, Amaç-2 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 1 yönerge, 3<br />

işlem basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu uygulamada öngörülen<br />

etkinlikler, amaçta öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, etkinliklerin<br />

amacın gerçekleşmesine hizmet edemeyecekleri gözlenmektedir. Zira amaçta öngörülen<br />

yeterlik büro düzenlemeyle ilgili iken, etkinliklerin büro türlerinin tanımları ve<br />

sınıflandırılması ile ilgili oldukları gözlenmektedir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 59<br />

Buradan elde edilen bulgular, belirlenen uygulama etkinliklerinin, amaçta öngörülen<br />

yeterlikten farklı yeterlikleri pekiştirmeye yönelik olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla,<br />

burada belirlenen uygulama etkinliklerinin öğrenme amacına uygun olmadıkları<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Tablo 8: Büro Yönetimi Modelleri modülüne ait amaç 3 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 3: Büro çalışanlarının görevlerini belirleyebileceksiniz<br />

Yönerge: Aşağıdaki araştırmaları yapınız<br />

İşlem Basamakları<br />

1. Büro çalışanları kavramını<br />

araştırınız<br />

2. Büro çalışanlarının genel<br />

özelliklerini araştırınız<br />

3. Büro yöneticisinin görevleri ve<br />

sorumlu-luklarını araştırınız<br />

4. Büro yöneticisinin temel<br />

özelliklerini araştırınız<br />

Öneriler<br />

Bürolarda faaliyet gösteren çalışanları ve yaptıkları işleri<br />

çevrenizde bulunan bir büroya giderek kavrayabilirsiniz<br />

Büro çalışanlarının özelliklerini modül yardımıyla<br />

öğrenebilir, görüşme yaparak da bu bilgileri kalıcı hâle<br />

getirebilirsiniz<br />

Çevrenizde bulunun işletmeye giderek bu konu hakkında<br />

yöneticilerle görüşebilirsiniz<br />

Çeşitli işletmelere giderek yöneticilerin özelliklerini öğrenip<br />

işletmelerdeki büro yöneticilerini karşılaştırma imkânı<br />

bulabilirsiniz<br />

Tablo 8’de görüldüğü gibi, Amaç-3 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 1 yönerge, 4<br />

işlem basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu uygulamada öngörülen<br />

etkinlikler, amaçta öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, etkinliklerin<br />

amacın gerçekleşmesine hizmet edebilecekleri gözlenmektedir.<br />

Buradan elde edilen bulgular, modülde belirlenen uygulama etkinliklerinin öğrenme<br />

amacına uygun olduklarını göstermektedir.<br />

4.2. İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />

İkinci alt problemde; “İş Planı” modülünde öngörülen uygulama etkinliklerinin modülde<br />

öngörülen öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları incelenmektedir.<br />

Tablo 9: İş Planı modülüne ait amaç 1 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 1: Bu öğrenme faaliyeti ile günlük işlerin programlamasını yapabileceksiniz<br />

Yönerge: -<br />

İşlem Basamakları Öneriler<br />

1. Bürolarda iş basitleştirme<br />

tekniğini uygulayabileceksiniz<br />

2. Bürolarda verimliliği<br />

arttırabileceksiniz<br />

3. İş dağıtım<br />

tekniklerini<br />

uygulayabileceksiniz<br />

Kurum ve kuruluşlardaki işlerin nasıl basitleştirileceğini modülden de<br />

yardım alarak yapabilirsiniz<br />

Verimlilik tekniklerini öğrenerek, uygularsanız işlerinizi<br />

kolaylaştırırsınız. Modüldeki Verimlik bölümünden yararlanabilirsiniz<br />

İş dağılımından personeli haberdar etmeniz gerekir.<br />

Personelin bilgi ve becerilerini görev dağılımı yaparken göz önünde<br />

bulundurabilmelisiniz.<br />

Görev dağılım listesini ilgili kişilere verebilmelisiniz<br />

Tablo 9’da görüldüğü gibi, Amaç-1 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 3 işlem<br />

basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinliklerinde<br />

“yönerge” olmaması dikkat çekmektedir. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta<br />

öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, 1 ve 2. etkinliklerin amacın<br />

gerçekleşmesine hizmet edemeyecekleri ve 3. etkinliğin ise kısmen hizmet edeceği<br />

gözlenmektedir. Zira amaçta öngörülen yeterlik gündelik işlerin planlanması ile ilgili iken,<br />

etkinliklerin ağırlıklı olarak başka yeterlikleri geliştirmeye yönelik oldukları<br />

gözlenmektedir.


60 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Buradan elde edilen bulgular, belirlenen uygulama etkinliklerinin, amaçta öngörülen<br />

yeterlikten farklı yeterlikleri pekiştirmeye yönelik olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla,<br />

burada belirlenen uygulama etkinliklerinin, üçüncüsü hariç, öğrenme amacına uygun<br />

olmadıkları anlaşılmaktadır.<br />

Tablo 10: İş Planı modülüne ait amaç 2 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 2: Bu öğrenme faaliyeti ile işin yapılan program içinde akışını sağlayabileceksiniz<br />

Yönerge: -<br />

İşlem Basamakları<br />

Öneriler<br />

1. İş akışını hazırlayabilecek ve İş akışı tablosunu hazırlayıp büro personeline uygulayabilirsiniz.<br />

takip edebileceksiniz<br />

2. Hareket ekonomisi tekniğini<br />

uygulayabileceksiniz<br />

Takibinin nasıl olacağı konusunda modülden yararlanabilirsiniz<br />

Hareket ekonomisi tekniğini öğrenip işlerinizde zamandan<br />

kazanabilirsiniz ve işlerinizi kolaylaştırabilirsiniz<br />

Tablo 10’da görüldüğü gibi, Amaç-2 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 2 işlem<br />

basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinliklerinde<br />

“yönerge” olmaması dikkat çekmektedir. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta<br />

öngörülen yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, 1. etkinliğin amacın<br />

gerçekleşmesine hizmet edebileceği, 2. etkinliğin ise kısmen hizmet edeceği<br />

gözlenmektedir.<br />

Buradan elde edilen bulgular, burada belirlenen iki uygulama etkinliğinden birinin öğrenme<br />

amacına uygun, diğerinin ise kısmen uygun olduğunu göstermektedir.<br />

4.3. Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />

Üçüncü alt problemde; “Randevu ve Konuk Kabulü” modülünde öngörülen uygulama<br />

etkinliklerinin modülde öngörülen öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />

incelenmektedir.<br />

Tablo 11: Randevu ve Konuk Kabulü modülüne ait amaç 1 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 1: Kurum politikasına uygun randevuları düzenleyebileceksiniz.<br />

Yönerge: -<br />

İşlem Basamakları<br />

Öneriler<br />

1. Randevu işlemi için ilgililerle iletişim kurunuz Ses tonunuzu iyi ayarlayınız<br />

2. Randevu işlemi için zamanı ve yeri karşılıklı<br />

belirleyiniz<br />

Güzel ve etkili konuşunuz<br />

3. Randevu kaydı yapınız Protokol kurallarına uyunuz<br />

4. Randevuyu yöneticiye iletiniz Randevu işlemlerinde dikkatli olunuz<br />

5. Randevu için gereken belgeleri hazırlayınız Doğru kişi ve numarayı arayınız<br />

6. Randevu ile ilgili değişiklikleri izleyiniz Kayıt işlemlerini kontrol ediniz<br />

7. Randevuyu hatırlatınız Randevuları unutmayınız<br />

Tablo 11’de görüldüğü gibi, Amaç-1 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 7 işlem<br />

basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinlikleri için de<br />

“yönerge” bulunmamaktadır. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta öngörülen<br />

yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, işlem basamaklarında yer alan uygulama<br />

etkinliklerinin amacın gerçekleşmesine hizmet edebilecekleri gözlenmektedir.<br />

Buradan elde edilen bulgular, burada belirlenen etkinliklerin öğrenme amacına uygun<br />

olduğunu göstermektedir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 61<br />

Tablo 12: Randevu ve Konuk Kabulü modülüne ait amaç 2 ve uygulama etkinlikleri<br />

Amaç 2: Bu faaliyet ile gerekli ortam sağlandığında kurum politikasına uygun olarak konuk<br />

ağırlayabileceksiniz<br />

Yönerge: -<br />

İşlem Basamakları<br />

Öneriler<br />

1. Konuk karşılamak Güler yüzlü olunuz<br />

2. Konuk ağırlamak Konuğu sorunsuz olarak ağırlayınız<br />

3. Konuktan bilgi almak ve konuğa bilgi vermek<br />

Etkili dinleyici olunuz<br />

Güzel ve etkili koşunuz<br />

4. Bekletilmesi gereken konuğu ağırlamak İkna edici olunuz<br />

5. Konuğu yönlendirmek Hızlı ve objektif kararlar veriniz<br />

6. Konuğu uğurlama Konuk memnuniyetini sağlayınız<br />

Tablo 12’de görüldüğü gibi, Amaç-2 bağlamında öngörülen uygulama etkinliği 6 işlem<br />

basamağı ve bunlara ait önerilerden oluşmaktadır. Bu modülün uygulama etkinlikleri için de<br />

“yönerge” bulunmamaktadır. Bu uygulamada öngörülen etkinlikler, amaçta öngörülen<br />

yeterliliğin kazanılması açısından incelendiğinde, işlem basamaklarında yer alan uygulama<br />

etkinliklerinin amacın gerçekleşmesine hizmet edebilecekleri gözlenmektedir.<br />

Buradan elde edilen bulgular, burada belirlenen etkinliklerin öğrenme amacına uygun<br />

olduğunu göstermektedir.<br />

4.4. Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar<br />

Dördüncü alt problemde; “Sekreterlik Hizmetleri” modülünde öngörülen uygulama<br />

etkinliklerinin modülde öngörülen öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />

incelenmektedir.<br />

“Sekreterlik Hizmetleri” modülü incelendiğinde, 3 öğrenme amacının olduğu ve uygulama<br />

etkinliklerinin bulunmadığı gözlenmiş ve dolayısıyla uygunluk incelemesi yapılamamıştır.<br />

Bu modül için öngörülen 3 öğrenme amacı şunlardır:<br />

Amaç 1: Sekreterlik mesleğini sınıflandırabileceksiniz.<br />

Amaç 2: Sekreterlik mesleğinin kişisel ve mesleki niteliklerini belirleyebileceksiniz.<br />

Amaç 3: Mesleğe uygun çalışma ortamını ( repertuarı) hazırlayabileceksiniz.<br />

5. Sonuç ve Öneriler<br />

5.1. Sonuçlar<br />

Büro Hizmetleri dersinin; Büro Yönetimi Modelleri, İş Planı, Randevu ve Konuk Kabulü ve<br />

Sekreterlik Hizmetleri olmak üzere 4 modülden oluştuğu gözlenmektedir. Adı geçen<br />

modüllerde öngörülen uygulama etkinliklerinin öğretim amaçlarına uygun olup olmadıkları<br />

incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:<br />

1. Büro Yönetimi Modelleri isimli modülde 3 öğrenme/öğretim amacının ve bu amaçlarla<br />

ilgili 3 uygulama etkinliğinin bulunduğu gözlenmiştir. Birinci uygulama etkinliği<br />

çerçevesinde belirlenen işlem basamaklarından yalnızca bir tanesinin öngörülen<br />

öğrenme/öğretim amacına kısmen uygun olduğu, diğer işlemlerin uygun olmadıkları; ikinci<br />

uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen işlemlerin öğrenme/öğretim amacına uygun<br />

olmadıkları; üçüncü uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen işlemlerin ise<br />

öğrenme/öğretim amacına uygun oldukları anlaşılmaktadır.<br />

2. İş Planı isimli modülde 2 öğrenme/öğretim amacının ve bu amaçlarla ilgili 2 uygulama<br />

etkinliğinin bulunduğu gözlenmiştir. Birinci uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen<br />

işlem basamaklarından yalnızca üçüncüsün öngörülen öğrenme/öğretim amacına uygun,<br />

diğerlerinin uygun olmadığı; ikinci uygulama etkinliği çerçevesinde belirlenen işlemlerden


62 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

birinin öğrenme/öğretim amacına uygun, diğerinin ise kısmen uygun olduğu<br />

anlaşılmaktadır.<br />

3. Randevu ve Konuk Kabulü isimli modülde 2 öğrenme/öğretim amacının ve bu<br />

amaçlarla ilgili 2 uygulama etkinliğinin bulunduğu gözlenmiştir. Bu modül bağlamında<br />

oluşturulan uygulama etkinlikleri çerçevesinde belirlenen işlemlerin öğrenme/öğretim<br />

amaçlarına uygun oldukları anlaşılmaktadır.<br />

4. Sekreterlik Hizmetleri isimli modülde 3 öğrenme/öğretim amacının olduğu ve uygulama<br />

etkinliklerinin bulunmadığı gözlenmiş ve dolayısıyla uygulama etkinlikleriöğrenme/öğretim<br />

amacı uygunluk incelemesi yapılamamıştır.<br />

5.2. Öneriler<br />

Yukarıdaki sonuçlardan hareketle aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir:<br />

1. Büro Yönetimi Modelleri isimli modülle ilgili olarak, uygulama etkinliklerinde<br />

öngörülen işlemlerin öğrenme/öğretim amaçları doğrultusunda yeniden gözden<br />

geçirilmesinin uygun olacağı söylenebilir.<br />

2. İş Planı isimli modülle ilgili olarak, uygulama etkinliklerinde öngörülen işlemlerin<br />

öğrenme/öğretim amaçları doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi önerilir.<br />

3. Randevu ve Konuk Kabulü isimli modülle ilgili olarak, her ne kadar bu modüldeki<br />

uygulama etkinliklerinde öngörülen işlemlerle öğrenme/öğretim amaçları arasında bir uyum<br />

söz konusu olsa da, öğrenme/öğretim amaçlarının ve uygulama etkinliklerinin<br />

geliştirilmesinde yarar olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bu modüle “Modül Değerlendirme”<br />

kısmının da eklenmesi uygun olur.<br />

4. Sekreterlik Hizmetleri isimli modülle ilgili olarak, mevcut öğrenme/öğretim amaçlarının<br />

gözden geçirilmesi ve amaçlar doğrultusunda uygulama etkinlikleri oluşturulması önerilir.<br />

Modüllerin incelenmesi sırasında gözlemlenen, ancak araştırma kapsamı dışında bulunan<br />

durumlarla ilgili olarak şu öneriler yapılabilir:<br />

1. Mevcut öğrenme/öğretim amaçları, konu alanının özellikleri bakımından yeniden<br />

değerlendirilmeli ve alt amaçlar daha açık ve daha anlaşılır hale getirilmelidir.<br />

2. Mevcut içerikler, öğrenme/öğretim amaçları doğrultusundan yeniden gözden geçirilmeli,<br />

öğrenme/öğretim amaçlarına hizmet etmeyen fazlalıklar çıkarılmalı, eksikler tamamlanmalı<br />

ve modüler öğretimin anlamına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.<br />

3. Öğrenme-öğretme sürecinde, konuların özelliklerine göre uygun aralıklarla tekrar<br />

etkinliklerine yer verilmelidir.<br />

4. Ölçme ve değerlendirme soruları ile öğrenme/öğretim amaçları arasında uyum<br />

sağlanmalı, test sorularındaki seçenek sayısı beşe çıkarılmalıdır. Ayrıca modül<br />

değerlendirme kısmında yer alan soru miktarları da gözden geçirilmelidir.<br />

5. Modüllerin temel unsurları arasında iç ve dış tutarlılık sağlanmalıdır.<br />

Kaynakça<br />

Külahçı, Ş. G (1995), Öğretmen Yetiştirme Modül Serisi. Eğitim Programları, Temel<br />

Kavramlar ve Program Türleri, Özışık Ofset Matbaacılık, Ankara.<br />

TDK (Türk Dil Kurumu) (2012), “Modül” maddesi, http://tdkterim.gov.tr/bts/, Erişim<br />

Tarihi: 06.08.2012


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 63<br />

Yıldırım, A. ve Şimşek, H., (1999), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Seçkin<br />

Yayınevi, Ankara.<br />

MEB (Milli Eğitim Bakanlığı), (2007). Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, 28.09.<br />

2007 tarih ve 403-5579 sayılı Genelge.<br />

MEB, (2012), Modüler Eğitim, Sunu, http://www.megep.meb.gov.tr/mte_ program_modul/,<br />

Erişim Tarihi: 06.05.2012<br />

MEB, (2012), Mesleki ve Teknik Eğitim, http://www.megep.meb.gov.tr/<br />

mte_program_modul/, Erişim Tarihi: 06.05.2012


64 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BÜRO YÖNETİMİNDE WHİSTLEBLOWİNG VE ETİK İLİŞKİSİ<br />

Serpil ÇİĞDEM 1<br />

ÖZET<br />

Araştırmanın amacı, yeni bir kavram olan whisleblowing ile ilgili yerli ve yabancı<br />

literatürde yer alan kaynakları araştırarak, bu kavramı açıklamak ve büro yönetimi açısından<br />

etik olup olmama boyutunu inceleyerek bu yönde öneriler sunmaktır. Araştırmada kalitatif<br />

araştırma tekniklerinden literatür taraması yöntemi kullanılmaktadır. Öncelikle, konuyla<br />

ilgili kavramlar hakkında bilgi verilmiş ve whistleblowing için gerekli koşullar göz önünde<br />

bulundurulmuştur. Sonra, whistleblower’ların genellikle karşılaştıkları sıkıntılar ve almaları<br />

gereken önlemler sunulmuştur. Çalışmanın sonunda, işletmelerde whistleblower’lığın etkin<br />

bir biçimde yapılabilmesi ve çalışanların yanlış uygulamalar konusunda ilgilileri haberdar<br />

etmesi için çeşitli öneriler yer almaktadır.<br />

Özel ve kamu kurumlarında yaşanan suistimal, yolsuzluk ve kanun dışı uygulamalar,<br />

herkesin gazete ve dergilerde okuduğu haberlerdendir. Bir kimsenin, halen veya daha önce<br />

çalıştığı kurum yöneticilerinin sebep olduğu zarar veya yolsuzluklarla ilgili öne sürümleri<br />

yazılı ya da görsel basına vermesinden kaynaklanan çarpıcı haberler günümüzde çok<br />

yaygındır. Whistleblowing, işletmelerde meydana gelen ya da gelmekte olan kötü ve yanlış<br />

davranışların, örgüt çalışanları tarafından ifşa edilmesi anlamına gelmektedir. Bir çok<br />

ülkede kurumsallaşmış olan whistleblowing eyleminin ülkemizde de uygulanması, öncelikle<br />

işyerinde iç kontrol sağlamaya hizmet etmesi açısından son derece önemlidir.<br />

Whistleblowing’in işyerine karşı “sadakatsizlik” olarak algılanma eğilimi varsa da, etik<br />

bağlamda dürüstlüğü ön plana çıkaran bir olgu olarak görülmektedir.<br />

Çalışmanın sonucunda büro yönetiminde whistleblower’lığın etkin bir şekilde yapılabilmesi<br />

için çeşitli öneriler yer almaktadır.<br />

Anahtar Kelimeler: Whistleblowing, Whisleblower, Etik<br />

GİRİŞ<br />

Whistleblowing kavramı yabancı literatürde oldukça yoğun bir şekilde yer alırken,<br />

ülkemizde yeni yapılan çalışmalarla adını duyurmaya başlamıştır. Whistleblowing kavramın<br />

Türkçe’de tam karşılığı bulunmamakla birlikte, İngilizce’de ıslık çalma anlamına<br />

gelmektedir. Kavramın kökeninde, bir İngiliz polisinin suç işleme eğiliminde olan bir<br />

kişinin uyarılması amacıyla ıslık çalması anlamı yer almaktadır. Whistleblowing,<br />

işletmedeki ahlaksız, yasadışı ve gayrimeşru bir duruma katılmayı reddetme davranışı olup,<br />

işveren kişi veya kuruluşun bu konudaki davranışını değiştirebilmeyi amaçlayan inanışı<br />

kapsar. Yani çalışanın işyerindeki suiistimalleri ya da kanun dışı faaliyetleri yöneticisine ya<br />

da bu anlamda yetkili kılınmış otoritelere aktararak açığa çıkarmasıdır. Genel anlamda<br />

örgütlerde zaten böyle bir uygulama kendiliğinden gerçekleşmektedir. Bazen bireyin yüksek<br />

etik değerlere bağlılığının sonucu oluşan kişisel nedenlerle kurum içindeki yolsuzlukları ya<br />

da yapılan yanlış uygulamaları açığa çıkarması karşılaşılan bir durumdur. Bu bağlamda<br />

Whistleblowing eylemi için gammazlamak, ele vermek gibi sıfatlar kullanılırken,<br />

1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 65<br />

whisleblower (eylemi yapan) için ispiyoncu, gammaz, ihbarcı, ele veren, ele verici ve<br />

muhbir gibi ifadeler kullanılmaktadır. Whistleblowing herhangi bir organizasyonda<br />

görülebilecek ve yaşanabilecek bir olgudur. Kamu, özel ya da kar amacı gütmeyen bir<br />

organizasyon olması farketmez; tüm organizasyonlarda whistleblowing olgusu ortaya<br />

çıkabilir. Fakat Whistleblowing olgusunda olayı açığa çıkaran kişi, her hangi bir yanlış<br />

uygulamayı ifşa eylemini (disclosure) organizasyonda görülen davranış ve eylemin<br />

organizasyon içi ve/veya organizasyon dışı başka kişi ve/veya organizasyonlara zarar<br />

vermemesi için yapmaktadır, kişisel menfaatleri için değil. Yapılan bu eylemin etik olup<br />

olmadığı farklı bakış açılarına göre yorumlanabilir. Fakat meslek etiğine sahip bir çalışanın<br />

örgütte mevcut olan yanlış uygulamalara, yolsuzluklara karşı duyarlı olacağı ve böyle bir<br />

durumlar karşılaştığında bunu yetkili otoritelere bildireceği düşünülmektedir. İşverenine ve<br />

işyerine sadakatle bağlı olan birinin, iş arkadaşını yanlış eylemleri sonucunda ele vermesi<br />

sonucunda, kişi vicdanen de rahat eder. Fakat işyerinde arkadaşını gammazlayan biri olarak<br />

öne çıkması ve arkadaşı adına suçluluk duygusuna kapılması da muhtemeldir. Bu nedenle<br />

whistleblowing olayında en önemli hususlardan biri yanlış eylemleri bildiren kişi ya da<br />

kişilerin kendileri istediği sürece deşifre edilmemeleridir.<br />

1.WHİSTLEBLOWİNG KAVRAMI<br />

1.1. Whistleblowing ‘in Tanımı ve Kapsamı<br />

Çeşitli yazarlar tarafından farklı şekillerde Türkçeye uyarlandığından dolayı standardize<br />

edilmiş bir Türkçe karşılığı bulunmayan ve şimdilik “whistleblowing‟ olarak adlandırılan<br />

bu kavram, etik-dışı olay, davranış ve faaliyetlerin, gerekli önlemlerin alınması amacıyla<br />

gerek işletme içi, yeterli gelmediği takdirde de işletme dışına bildirilmesi şeklinde<br />

tanımlanmaktadır.<br />

Ufuk Aydın, yaptığı çalışmada Whistleblowing kavramını “bilgi uçurma” şeklinde<br />

Türkçe’ye uyarlamıştır (Aydın,2003). Şevki Özgener, Ahmet Tanç ve Seher Ulu ise<br />

Whistleblowing kavramını “sorun bildirme” olarak Türkçe’ye uyarlamışlardır (Özgener<br />

Şevki, Tanç Ahmet, Ulu Seher,2009)<br />

Whistleblowing, kavram olarak 1990‟lı yıllardan itibaren akademik literatürde önem<br />

kazandı ve araştırılmaya başlandı. Tarihin en büyük muhasebe skandalının yaşandığı<br />

Enron‟da şirket çalışanlarından Sherron Watkins‟in ve yine WorldCom şirketi başkan<br />

yardımcısı Cynthia Cooper‟un kendi çalıştıkları şirkette yaşanan muhasebe hilelerini açığa<br />

çıkarmasının ardından “whistleblowing”, popüler bir kavram olarak çok sık kullanılmaya<br />

başlandı (Aktan,2006,s.1)<br />

Whistleblowing, örgüt içerisindeki yasadışı, ahlak dışı ya da gayri meşru uygulamaların (<br />

eski ya da mevcut) örgüt üyeleri tarafından ifşa edilmesidir (Brown,2008,s.8). Bir örgütteki<br />

yasa/etik dışı davranış ve eylemlerin, organizasyon içi veya organizasyon dışı başka kişilere<br />

veya kurumlara zarar vermemesi için bilgi sahibi kişiler (çalışanlar veya paydaşlar)<br />

tarafından sorunları çözme güç ve yetkisine sahip iç ve dış otoritelere bildirilmesi olarak<br />

tanımlanabilir (Aktan,2006,s.1). Yani Whistleblowing, çalışanın işyerinde şahit olduğu<br />

yolsuzlukları, hukuka aykırılıkları ya da ihmal niteliği taşıyan eylemlere ilişkin bilgileri ifşa<br />

etmesi, açığa çıkarmasıdır (Aydın,2003,s.81). Fakat çalışanların bildirme eylemlerinin<br />

whistleblowing sayılabilmesi için bildirilen bu eylemin yasal olmaması gerekmektedir.<br />

Çünkü burada önemli olan bildirilen olayın ya da durumun yasalara ve ahlaka aykırı<br />

olmasıdır.<br />

Whistleblowing;<br />

* İddia edilen bir suçu (sahtekarlık, hırsızlık vb.), ayrımcılığı (ırk, din, milliyet, cinsiyet<br />

vb.),


66 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

* Bir yasaya, bir düzenlemeye, bir devlet politikasına, ahlaki değerlere, etik kurallara veya<br />

terbiyeye aykırı oluşumu,<br />

* Özellikle de toplumun sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokan durumları, açığa çıkartmak<br />

ya da şikayet etmek amacıyla yapılan, bir kamu kuruluşundaki ya da özel sektördeki bir<br />

kişiyle, kurumla veya örgütle yapılan sözlü veya yazılı iletişimdir (Gerçek,2005,s.30).<br />

Sorun bildirme (Whistleblowing) , örgütler açısından bir sosyal kontrol mekanizması olarak<br />

işlev görmektedir. Günümüzde organizasyon yapıları, örgütsel yanlışlıkların ve hileli<br />

işlemlerin kolaylıkla gizlenebileceği ölçüde karmaşıklaşmıştır. Bu kompleks ve oldukça<br />

farklı yapıdaki organizasyonlarda, resmin bütününü görebilen kurum çalışanları örgütteki<br />

problemleri göz önüne serme noktasında yönetime en yakın olan gruptur (Özgener<br />

Şevki;Tanç Ahmet;Ulu Seher, 2009,s.284). Bu sistem sayesinde örgüt içerisinde yanlış<br />

giden uygulamalar, çalışanlar tarafından işverenlerden daha iyi gözlemlenir<br />

(Brown,2008,s.9).<br />

Bu bağlamda yapılan yanlış davranışlar 7 kategoride gruplanabilir: (Brown,2008,s.14)<br />

1. Maddi kazanç için suistimal (rüşvet,yolsuzluk ve hırsızlık dahil)<br />

2. Çıkar çatışması<br />

3. Uygunsuz ve profesyonel olmayan davranışlar ( resmi görevi kötüye kullanma dahil)<br />

4. Kusurlu idare (ehliyetsizlik ve ihmal dahil)<br />

5. Kaynak israfı ve kötü yönetim<br />

6. Adaleti saptırma<br />

7. Personel veya işyeri şikayetleri<br />

Yasalara uygun olmayıp, etik kurallara aykırılık teşkil eden söz konusu bu uygulamaları<br />

açığa çıkaran kişiler, whistleblower olarak adlandırılmaktadır.<br />

“Whistleblower‟ yani „whistleblowing olayını açığa çıkaran kişi‟ bu konuda belirli bir<br />

bilgiye (enformasyon) sahiptir. Whistleblower, organizasyonda mevcut durumda istihdam<br />

edilen biri olabileceği gibi, daha önce organizasyonda çalışmış bir kişi de olabilir. Çalışanlar<br />

dışında paydaşların da enformasyon sahibi olmaları ve bunu raporlamaları veya ifşa etmeleri<br />

söz konusudur (Aktan,2006,s.2).<br />

1.2. İspiyonculuk ve Whistleblowing Farkı<br />

Whistleblowing, ahlaki bir davranıştır. Ne var ki, kimi zaman bu etik davranış, uygulamada<br />

pek çok negatif anlam yüklü kelimelerle ifade edilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, Türkçe‟de<br />

kullanılan “ispiyonculuk” ve “gammazlama”, gibi sözcükler bunlardan bazılarıdır<br />

(Aktan,2009,s.3).<br />

Bazı yönetim düşünürleri sorun bildirme (whistleblowing) davranışına şiddetle karşı<br />

çıkmaktadırlar. Örneğin, ünlü yönetim düşünürü Peter F.Drucker 1981 yılında kaleme aldığı<br />

“ The Public İnterest” isimli makalesinde sorun bildirmeyi “ ihbarcılığın, jurnalciliğin” bir<br />

başka ifadesi olarak görmektedir. Drucker, adatıcı örnekler kullanılarak ihbarcıları teşvik<br />

eden uygulamaların Eski Roma İmparatorları Tiberius ve Nero, II Philip’in İspanya’sındaki<br />

engizisyon mahkemeleri ve Rusya’daki Stalin dönemlerinde oldukça yaygın olduğunu ve<br />

yıkıcı sonuçları olduğunu iddia etmektedir. Buradan hareketle Drucker sorun bildirme’nin (<br />

Whistleblowing) gerisinde güvensizlik, eşitsizlik, karşılıklı sorumluluk eksikliği, hesapçı<br />

tutum, dayanışmanın olmaması ve etik kurallara düşük düzeyde bağlılığın yattığını<br />

düşünmektedir. Drucker Konfüçyüs’e atıfta bulunarak ahlakın köklerinin bireyciliğe


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 67<br />

dayandığını, dolayısıyla sorun bidirmenin bu durumla çeliştiğini öne sürmektedir. Buna<br />

karşın, Milton Friedman ise Drucker’ın sorun bildirme ile ilgili görüşlerine katılmamakta,<br />

ihbarcılığın kendi başına değer yüklü bir yorum olduğunu ve bunun sorun bildirmenin<br />

yansız bir tanımı olamayacağını ileri sürmektedir. Ayrıca Drucker’ın delillerinin iddialarını<br />

desteklemediğini ifade etmekte ve böylesi bir desteğin temel normatif yansımalar<br />

gerektirdiğini iddia etmektedir (Özgener Şevki, Tanç Ahmet, Ulu Seher,2009,s.279).<br />

Çalışanlar bunu yaparken;<br />

iyi niyetli ve mantıklı sebeplerle hareket etmeli,<br />

kişisel bir düşmanlıkla hareket etmemeli,<br />

kişisel kazanç elde etme çabası içinde olmamalı,<br />

işyerinde işlenen suç nedeniyle kendisini de ilgilendiren cezadan kurtarmak istemeli,<br />

diğer insanların zarar görmesini engellemek amacında olmalı, gibi değerlerle,<br />

sorunu ele verme davranışını gösterebilir (Yılmaz,s.6)<br />

1.3. Whistleblowinş Türleri<br />

1.3.1. İçsel Whistleblowing<br />

Kurum içi yolsuzlukların ihbarı çok çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. İç ihbarda,<br />

yolsuzluğu gözlemleyen birey, kendi kurumu içindeki kişilere ihbarda bulunmaktadır. Bazı<br />

araştırmacalar, iç ihbarı bir tür “kurum içi kontrol mekanizması” olarak nitelendirilmekte ve<br />

bu sayede kurumun, yolsuzluk dışarıya (örn basına) duyurulmadan, kendi içinde çözümler<br />

arayabileceğini öne sürmektedir. İç kanallar, bu nedenle suistimal ve yolsuzluk ihbarı için<br />

oldukça uygun bir mekanizma olarak görülebilmektedir. Öncelikle iç ihbar kanallarını<br />

kullanan kişi, bu sayede şirkete olan bağlılığına zarar getirici davranışta bulunmamakta ve<br />

hatanın düzeltilmesi için kuruma bir şans vermektedir. Ancak şayet yönetici ya da yetkili<br />

kişi ihbarda bulunan kişiyi ciddiye almaz, bireysel ve kurumsal çıkarları koruma adına<br />

çalışanı susturma veya işten çıkarma gibi olumsuz davranışlar gösterirse, dış ihbar<br />

kanallarının kullanımı gündeme gelmektedir (Nayır,2012,s.32).<br />

1.3.2. Dışsal Whistleblowing<br />

Dışsal whistleblowing, çalışanın işletme içinde karşılaştığı etik sorunu, işletme dışındaki<br />

yetkili makamlara ifşa etmesi/bildirmesi anlamına gelmektedir. İşletme dışından kasıt<br />

devlete, polise, yazılı veya görsel medyaya ya da adli makamlara yapılan bildirimdir. Fakat<br />

şu unutulmamalıdır ki; içsel whistleblowing‟e başvurulmadan, dışsal whistleblowing‟de<br />

bulunmak doğru değildir. O halde içsel whistleblowing‟in yeterli gelmediği durumlarda,<br />

dışsal whistleblowing kullanılmalıdır.<br />

Whistleblower, sahip olduğu bilgiyi doğrudan üstleriyle paylaşmak suretiyle (ınternal<br />

whistleblowing-içsel whistleblowing) kullanabileceği gibi, diğer kişi ve kurumlarla<br />

paylaşarak (external whistleblowing-dışsal whistleblowing) da açığa çıkarabilir. Örneğin,<br />

dış siyasal otoriteleri, yetkili kamu kurumları ya da medya kuruluşları gibi… Bu süreçte etik<br />

sorunun ele verilmesi için kişiye zorlama yapılmaz. Bu eylem tamamen gönüllülüğü ve<br />

vicdani reddi esas alarak gerçekleştirilir (Aktan,2006,s.2-3)<br />

1.3.3.Whistleblowing’e İlişkin Ulusal ve Uluslar arası Düzenlemeler<br />

“Whistleblowing” kavramı, ilk ortaya çıktığı yıllarda olumsuz çağrışımlar yapmış olsa da<br />

kurumlardaki aksaklıkları şikayet etmekten kaçınmayan ve onları ihbar eden bireyler,<br />

günümüzde artık takdirle karşılanmakta, bir çok ülkede zarar görmemeleri için kanunlarla<br />

etik


68 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

korunmaktadır (Nayır,2012,s.18-19). Örneğin Amerikan bürokrasisinin bir muhalefet<br />

yapma şekli olan sorun bildirme (whistleblowing) ilk olarak 1960’lı yılların sonlarında<br />

ortaya çıkmış ve 1978 yılında çıkarılan Kamu Hizmeti Reform Kanunu ile<br />

kurumsallaşmıştır. Yine İngiltere’de 1998 yılında çıkarılan “Kamu Yararına Açığa Vurma<br />

Yasası”, 1996 yılında çıkarılan “İşgören Hakları Yasası”nın eksikliklerini gidererek, kamu<br />

yararına açığa vurmadan dolayı zarar görecek veya işten çıkarılacak kişileri korumaktadır.<br />

Söz konusu kanun kamu ve özel sektördeki bütün çalışanları kapsamaktadır (Özgener Şevki,<br />

Tanç Ahmet, Ulu Seher,age, s. 288).<br />

Amerikan şirketlerinde “ kurum içi suistimal ve yolsuzluk ihbarı” sıklıkla görülmeye<br />

başlanmıştır. İhbarda bulunan kişiler, yalnızca kurum içindeki hatalı tutum ve davranışları<br />

değil, kanunlara aykırı olarak yürütülen veya örgütsel akışa sekte vuran davranışları da<br />

ihbar etmektedir (Nayır,2012,s.18)<br />

Bu kapsamda, aşağıdaki örnekler ilginçtir. ABD başkanının (Richard M. Nixon) istifasıyla<br />

sonuçlanan Watergate Skandalı’nın ortaya çıkartılmasında büyük rol oynayan Washington<br />

Post gazetesi muhabirlerinden Bob Woodward’a 1972’de bilgi veren ve kimliği uzun yıllar<br />

gizli tutulan “Derin Gırtlak” (Deep Throat) tarihin en ünlü elevenleri arasında sayılmaktadır<br />

(bu kişinin, FBI’ın o tarihteki 2 numaralı yöneticisi W. Mark Felt olduğu Mayıs 2005’te<br />

açıklanmıştır). Yine ABD’de, 1974 yılında, Kerr-McGee firmasına ait pulutonyum üretim<br />

tesisindeki çok ciddi sağlık ve güvenlik sorunlarını basına ele veren Karen Silkwood’un<br />

daha sonra geçirdiği kuşkulu bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi, eleverenlerin ne gibi<br />

tehlikelerle karşılaşabileceği konusunda ürkütücü bir örnek oluşturmaktadır<br />

(Gerçek,2005,s.31)<br />

Fransa'da da işçinin işyerinde elde ettiği sırları, hem işyeri dışına ve hem de işyerindeki<br />

diğer işçilere açıklamama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yüküm işyerindeki çalışma<br />

konseyi üyesi işçilerle, sendika temsilcileri bakımından daha geniş kapsamlıdır. Fransız<br />

Hukukunda bilgi uçurma işçinin ifade özgürlüğü yönünden ele alınmakta ve özellikle işçi<br />

sağlığı ve iş güvenliği hususlarında, bu özgürlüğün kullanılabileceği kabul edilmektedir.<br />

Bilgi uçuran işçinin korunması ile ilgili bir davada Fransız Temyiz Mahkemesi işçinin<br />

işverenine zarar verme kasdı ile hareket etmemesi, kötü niyetli olmaması, hukuka<br />

aykırılıkların içinde kendisinin de bulunmaması ve ifade özgürlüğünü dikkatsizce<br />

kullanmaması koşulları ile korunması gerektiğini belirtmiştir (Aydın,2003,s.91). Bu şekilde<br />

çalışanlar yapılan yolsuzlukları, hileli uygulamaları, hataları işten çıkarılma korkusu<br />

yaşamadan ifşa edebilmektedirler.<br />

Türk İş Hukuku mevzuatında bilgi uçurma ile doğrudan ilgili bir hüküm yer almadığı gibi;<br />

konu doktrinde de yeterince incelenmemiştir (Aydın,2003,s.94)<br />

1.3.3. Whistleblowing’in Tehlikeleri<br />

İfşada bulunanlar, birçok durumda işlerini kaybetmekle karşı karşıya kalmaktadır. Çoğu<br />

durumda, işten çıkarma doğrudan yapılamadığı için, ifşacıyı kurumdan uzaklaştırmak<br />

amacıyla bazı yöntemler denenmektedir. Bunlardan bir tanesi, açığa çıkardıkları konularda<br />

onları lekelemek için, mesleki açıdan yetersiz olduklarını ileri sürerek hemen hemen her<br />

şeylerine saldırmak ve onları hedef haline getirmektir. İkinci bir yöntem, ifşacıyı, ifşa ettiği<br />

konuyla ilgili problemin çözümü için görevlendirmek ve bir çözüm üretememesi için bir<br />

sürü engeller ortaya koyarak görevi başarmasını imkânsız kılmak ve sonunda yetersizlik<br />

nedeniyle ifşacıyı işten çıkarmaktır. Yine başka bir yöntem de, ifşacıyı zor durumlara<br />

sokarak, onlarla uğraşmasını sağlamak ve bu şekilde konunun unutulmasını temin etmektir<br />

(Şen,2012,s.14).


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 69<br />

İşverenler ya da yöneticilerin eleverenlere karşı uyguladıkları tipik misilleme ve öç alma<br />

yaklaşımlarını bilmekte yarar vardır. GAP (2004c) bu yaklaşımları şu şekilde<br />

özetlemektedir: (Gerçek,2005,s.32-33)<br />

1. Dikkatin eleverenlere çekilmesi: Bu tipik misilleme stratejisinde, işveren veya<br />

kusurlular eleverenin mesajı yerine kendisini tartışma konusu yapmaya çalışırlar. Eleverenin<br />

güdülerine, güvenilebilirliğine, mesleki yetkinliğine ve hatta özel yaşamına saldırılarak,<br />

ortaya attığı sorunları geri plana itecek hemen her şey kullanılır ve asıl etik sorun<br />

gizlenmeye çalışılır.<br />

2. Zayıf bir sicil / geçmiş üretmek: Etik olmayan uygulamaları alışkanlık haline getiren<br />

işverenler ya da yöneticiler, elevereni “kronik sorunlu bir çalışan” olarak damgalamak üzere<br />

kayıtlar oluşturmak için bazen aylar veya yıllar harcarlar. Yetersiz veya sorunlu başarımı<br />

yansıtan, gerçek veya uydurma olaylar hakkında iç yazışmalar biriktirilmeye başlanır. Daha<br />

önce kusursuz sicil almış olan ele verenler, zamanla üstlerinden düşük sicil notu almaya<br />

başlarlar.<br />

3. Tehditle sessizliğe zorlamak: Bu taktik genellikle, “Bir daha bu şehirde veya sektörde<br />

çalışamazsın!” türünde tehditlerle kendini gösterir. “Beyanat verme yasağı” gerekçesi<br />

kullanılarak ve işine son verme tehditleriyle, ele verenin açıklama yapması dolaylı olarak<br />

engellenir.<br />

4. Yalnız bırakmak veya aşağılamak: Bir başka misilleme yaklaşımı, ele vereni çalışma<br />

arkadaşlarından ayırarak bir örnek oluşturmaktır. Bu yolla, ele verenin etkili bir ele verme<br />

eylemini gerçekleştirmesi için gerekli olan bilgi kaynaklarından da uzaklaştırılması<br />

sağlanabilir. Ayrıca, işverenler veya yöneticiler, ele verene aşağılayıcı görevler de<br />

verebilirler. Bu tür taktikler, ele verenin bazı görevlerinden alınmasıyla, bazen de işine son<br />

verme hazırlıklarına dönüşebilir.<br />

5. Başarısızlığa zemin hazırlamak: Yaygın uygulanan diğer bir misilleme taktiği ise, ele<br />

verene altından kalkamayacağı görev yükü ve sorumluluklar vererek, başarısızlığına zemin<br />

hazırlamaktır. Benzer bir art niyetli yaklaşım da, ele vereni şikayet ettiği sorunu çözmekle<br />

görevlendirmek ama başarılı olması için gerekli yetkileri, kaynakları ve desteği ona<br />

vermemek şeklinde olmaktadır.<br />

6. Dava etmek: Etik sorunları ele verenlerin en çok karşılaştıkları misilleme, sorunu açığa<br />

çıkartmak için kullanılan kanıtların “çalındığı” veya “yasal olmayan yollardan elde edildiği”<br />

yönünde yapılan suçlamalar ve dava etme tehditleridir.<br />

7. Kariyeri yok etmek: Ele verenlerin, “yeniden yapılanma” gibi sözde nedenlerle işten<br />

çıkartılması, aykırı görevlere verilmesi veya her türlü atanma taleplerinin geri çevrilmesi de<br />

yaygın yıldırma taktiklerindendir. Bazen, işten çıkartılmaları yeterli görülmeyerek, kendi<br />

dallarında bir daha çalışma olanağı bulmamaları için (olumsuz referans vermek, diğer<br />

işverenleri etkilemek vb. şeklinde) girişimlerde bulunulur.<br />

2. ETİK KAVRAMI<br />

2.1. Etik Kavramı ve Önemi<br />

Toplumlar oluştuğu günden beri bazı davranışların iyi bazı davranışların kötü olduğuna dair<br />

bir takım inanışlara sahiptirler. İyi kötü davranış tartışmaları ise Eski Yunan’dan günümüze<br />

değin süre gelmektedir. Bu iyi ve kötü davranışlar felsefe bilimine göre kişinin vicdanına<br />

dayanmaktadır. Etik konusu da felsefe biliminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.<br />

İnsanoğlunun kendisine ve vicdanına karşı görevlerini içeren etik kurallar aynı zamanda,<br />

başkalarına ve yaşadıkları topluma karşı da bazı sorumlulukları içermektedir. Bu nedenle<br />

kimi bilginler başkalarına karşı olan sorumluluğu da etiğin içerisinde ele almaktadır. Ancak


70 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

özünde kişinin vicdanı ve bilinci ile ilgilidir. Bu nedenle yaptırımı daha çok vicdani ölçüler<br />

içinde kalmaktadır (Bülbül,2001,s.14).<br />

Türkçede günlük kullanımda etik ve ahlak sözcükleri çoğu zaman aynı anlamda<br />

kullanılmaktadır. Ancak bu iki sözcük arasında ayrımlar bulunmaktadır. Ahlak bir insanın<br />

yaradılışı gereği gerçekleştirdiği davranışları anlatmakta ve huy, adet, alışkanlık anlamına<br />

gelmektedir. Etik ise insan davranışlarını ahlakilik kuralları içinde araştıran ahlak bilimi<br />

anlamındadır. Pieper ise etik ile ahlak arasındaki ilişkiyi şu şekilde ortaya koymaktadır,<br />

“etik insanın eylemlerini konu alır, ancak etiğin konusunu her tür insan faaliyeti değil,<br />

öncelikle ahlakiliği sorgulayan, yani ahlaki eylemler oluşturur. Etik, bir eylemi ahlaki<br />

açıdan iyi bir eylem yapan niteliksel bir durumu sormaktadır ve bu bağlamda ahlak, iyi<br />

ödev, gereklilik ve müsaade vb. kavramları ele almaktadır”. Etik, kurallara uymayı getirir.<br />

Toplumsal kurumların etik anlayış ve bilinçle oluşması, o kurumda sağlıklı bir paylaşım ve<br />

iletişime olanak verir. Bunun tersi olduğu takdirde, toplum sağlıksız bir toplum olarak<br />

nitelendirilmektedir. Etik davranma ya da davranmama kişinin özerk kararlarına bağlıdır.<br />

Etik insanın sosyalleşme süresince bilince yerleşmektedir. Ahlak, insanların nasıl<br />

davranması gerektiği hakkındaki düsturlardır. Etik muhakeme ve akıl yürütme süreci, ahlak<br />

ise yaşanan bir olgudur. Ahlak yaşanan bir olgu, etik ise bu olguyu sorgulayan felsefedir<br />

(Vural,Çoşkun,2011,s69).<br />

İş etiği, genel olarak işyerinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek ve doğru olanı<br />

yapmaktır. Etik uzmanların çoğu evrensel ilkelerin varlığını savunsalar da bazıları<br />

doğrunun, kişiden kişiye ve durumdan duruma değiştiğine inanmaktadır. İş etiği kavramını<br />

açıklamak için pek çok tanım yapılmıştır. Velasquez'e göre iş etiği etik standartları rasyonel<br />

bir şekilde değerlendirme ve bu standartları iş ortamlarında uygulama sürecidir. Bir diğer<br />

tanıma göre iş etiği, iş ortamında karmaşık etik ikilemleri incelemek ve çözmek için etik<br />

prensipleri uygulama disiplini ve sanatıdır. Öz bir ifadeyle ise iş etiği, toplumda her ortamda<br />

genel kabul görmüş normlara uygun olarak işletme yaşamında gerçekleştirilmesi gereken<br />

doğru davranışlar olarak tanımlanmaktadır (Özler,Şahin,Atalay,s.182).<br />

İş etiğini oluşturan üç temel alan; çalışma etiği (work ethic), meslek etiği (professional<br />

ethic) ve işletmecilik etiğidir (business organizations ethic). Çalışma etiği denildiğinde ilk<br />

akla gelen çalışmaya ve işe karşı geliştirilen kişisel tutum ve davranışlardır. Bu tutum ve<br />

davranışlar, içinde yaşanılan toplumun kültür ve değerlerinden etkilenmektedir. Meslek<br />

etiği, belli bir mesleğin mensuplarının uyması gereken etik ilkelerdir. Bu ilkeler genellikle<br />

toplumsal kültür ve değerlerden bağımsızdır. İşletmecilik etiği ise işletme örgütünün<br />

kurumsal ya da örgütsel etiğini temsil etmektedir. İşletme içinde çalışan bireylerin tek tek<br />

kişisel etik eğilim ve felsefeleri, meslek etikleri olmakla birlikte, işletmenin de onlardan ayrı<br />

olarak kendine özgü bir etik eğilimi ve felsefesi vardır (Özler, Şahin,Atalay,s.182).<br />

2.2. Büro Etiği<br />

Büro Faaliyetlerinin yürütüldüğü ortamlarda, bireylerin uymakla yükümlü olduğu kuralar ve<br />

standartlar vardır. Bu kurallar ve standartlar sayesinde büro çalışanları çalıştıkları ortamda<br />

rahat ve güven içerisinde çalışmalarını sürdürürler. Etik, iyi ve doğru olanın yapılması, kötü<br />

ve yanlış olanın yapılmamasıdır. Büro etiği, bürolarda çalışan profesyonellerin uymak<br />

zorunda oldukları standartlar ve kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Büro etiği özellikle<br />

dürüstlüğü içermelidir. Bürolarda çalışan bireylerin yaptıkları işleri yasalara uygun ve<br />

çalışma ilkeleri doğrultusunda yürütmesi ve zaman çalmaması ve işletmeye ait gizli bilgileri<br />

koruması gerekir. Çalışma yaşamında etiksel durumlar belirlenmiş fakat<br />

sınırlandırılmamıştır. Bunlar cinsel taciz, çalışanların özel hayatının gizliliği, yakınları<br />

kayırma, büro kayıt tutanakları ve çalışma ortamının güvenliği, güven standartlarının<br />

oluşturulması, finansal ve nakit ödemelerin belirli prosedüre uydurulmasıdır<br />

(Tengilimoğlu,Tutar,2009,s.316).


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 71<br />

3. BÜRO YÖNETİMİNDE WHİSTLEBLOWİNG VE ETİK İLİŞKİSİ<br />

Büroların, çalışanların toplu olarak faaliyetlerini sürdürdükleri ortamlar olması dolayısıyla<br />

büro yönetiminde whistleblowing uygulamalarının etik yönünün tartışılması ayrı bir önem<br />

arz etmektedir. Büro etiği kuralları ile whistleblowing bazı noktalarda çelişir gibi görünse de<br />

aslında sorun bildirme sistemi (whistleblowing) büro etiğinin önemli prensiplerinden biri<br />

olan dürüstlüğü ön plana çıkarmaktadır. İşletmeye ait bilgilerin korunması büro etiğinin en<br />

önemli kurallarından biri olarak kabul edilmektedir. Fakat söz konusu bilgiler, toplum için<br />

ya da diğer çalışanlar için tehlike unsuru taşıyor ise bunun yetkili otoritelere bildirilmesi ve<br />

gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Bir çalışanın örgütteki yanlış uygulamalara karşı<br />

duyarlı olması ve böyle bir durumla karşılaştığında vakit kaybetmeden bunu ilgililere<br />

bildirmesi doğru bir davranış olarak görülmektedir. Ancak whistlebowing yapıldığında<br />

işletmenin kurumsal imajının zedelenmesi, ifşa edilen işgörenin işten çıkarılması gibi<br />

sonuçlar da ortaya çıkmaktadır. Bu noktada whistleblowing, işgörenin örgütüne karşı olan<br />

sadakat tutumu ve görev yaptığı örgütün başarılı olabilmesi için gösterdiği ilgi ve çaba ile<br />

çelişen bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda kurumun öngördüğü<br />

norm ve standartlara aykırı hareket etmektedir. Gerçekten çözülmesi güç bazı çelişkiler<br />

vardır. Örgütte yanlış birtakım uygulamalara şahit olan bir birey bunu ilgililere bildirdiğinde<br />

mi daha etik davranmaktadır? Yoksa bildirmediğinde mi? Cevaplanması gereken temel<br />

sorulardan belki de en önemlisi budur.<br />

İşyerinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek ve doğru olanı yapmak şeklinde ifade<br />

edilen iş etiği kavramı örgütteki yanlış uygulamaları ya da etiğe aykırı olan eylem ve<br />

davranışları bildirmek olarak tanımlanan whistleblowing’le neredeyse aynı söylemleri ifade<br />

etmektedir. Bu aşamada whisleblower’ın ihbar davranışının altında yatan temel nedene<br />

bakarak çözüm aramak mümkündür.<br />

Ray (2006), whistleblowing ve örgütsel etik arasındaki ilişkiyi incelemiş ve<br />

whistleblowing’in etik bir davranış olması için whistleblower’ın davranışının nedeninin etik<br />

nedenlere dayanması gerektiğini belirtmiştir. Lindblom (2007), whistleblowing ve etik<br />

ikilem üzerine yaptığı çalışmada, whistleblowing’in hangi durumlarda etik olup olmadığını<br />

tartışmakta ve özellikle toplumu ilgilendiren konularla ilgili olumsuzlukların yetkili kişilere<br />

bildirilmesinin etik bir davranış olduğu üzerinde durmaktadır (Özler,Atalay,Şahin,s.178).<br />

Eğer etik olmayan davranış bir kazanç elde etmek yerine, bir zarardan kaçınmak için<br />

yapılmışsa, bu gibi durumlarda etik dışı davranış daha toleranslı karşılanabilir<br />

(Özler,Atalay,Şahin,s.178).<br />

Richard DeGeorge whistleblowing eyleminin gerçekleşmesi için şu temel şartların önemine<br />

işaret etmektedir. Whistleblowing eylemi ancak şu şartların varlığı halinde meşru kabul<br />

edilebilir: (Aktan,2006,s.5)<br />

1.Organizasyon içerisindeki yasa dışı ve/veya etik dışı davranışın tüm topluma<br />

maliyeti çok ciddi ve çok yüksek boyutlarda ise,<br />

2.Enformasyon sahibi kişiler bu konudaki kaygılarını organizasyon üst<br />

yönetimine bildirmiş iseler,<br />

3.Enformasyon sahibi kişiler üst yönetimdeki kişilere konuyu aktarıp, onlardan<br />

tatmin edici bir ilgi görmemişler ve çaresiz kalmış iseler,<br />

4. Whistleblower, sahip olduğu ikna edici kanıtları mantıklı ve tarafsız olduğuna<br />

inandığı bir yetkili ile paylaşmış ve bu kişiye yapılan yanlışları aktarmış ve sahip<br />

olduğu kanıtları sunmuş ise,<br />

5. Whistleblower, olayı kamuoyuna sunmak suretiyle mevcut kötü uygulamanın<br />

sona ereceğine inanıyor ise.


72 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Whistleblower, etik sorunun çözümü konusunda kurumsal imkânların tükendiği noktada son<br />

çare olarak, kendisine yasaları ve etik değerleri temel alarak, ortak adalet anlayışını<br />

gerçekleştirmek üzere, kurumdaki sorunu dışa vurur. Bu yola ancak kurum içinde sonuç<br />

getirecek tüm yasal yollar denenip tüketildikten sonra, son çare olarak başvurulur.<br />

Whistleblower bu eylemiyle, var olan kurumsal düzenin (yapının) temel ilkelerine ya da<br />

kurumsal sözleşmeye doğrudan bir itirazda bulunmamaktadır. Tersine, bu temel ilkelerin ve<br />

sözleşmenin çiğnenmesinden duyduğu kaygıyı dile getirmek için bu yola başvurur.<br />

Dolayısıyla, whistleblowing kurumsal gizliliğe aykırı fakat meşru bir eylemdir (Yılmaz,s.5).<br />

Whistleblowing., örgüt çalışanlarını, işletme içindeki yasa dışı ve etik dışı davranışları üst<br />

yönetime veya işletme dışına bildirmeleri anlamına gelmektedir. Fakat şunu özellikle<br />

belirtmekte fayda vardır ki, kamu kurumlarına ve medyaya (işletme dışına) ancak son çare<br />

olarak başvurulmalıdır.<br />

İşletmede ahlaka ve yasalara aykırı olarak yapılan faaliyetlerin, personel tarafından<br />

yönetime iletilmesi anlayışla karşılandığında veya üst yönetim “açık kapı” politikası<br />

izlediğinde içsel sorun bildirme daha etkin olabilir. (Özgener,Tunç,Ulu,2009,s.281).<br />

İçsel sorun bildirme mekanizması ( Whistleblowing) sayesinde çalışanların tespit ettikleri<br />

problemlerin çözümü için öncelikle yöneticileriyle iletişime geçmesi söz konusudur. Bu<br />

yaklaşımla işletme, sorunlarını daha düşük maliyetle çözme fırsatı elde eder. Ayrıca sorun<br />

bildirme sistemi, hem işgücü ve toplum güvenliğini sağlama, hem de şirketin itibarını<br />

koruma açısından önemli bir işlev görmektedir. Daha da önemlisi yolsuzlukları önlemesi,<br />

şirket hilelerini tespit etmesi, kanunlara uygun faaliyet göstermesi ve şirketin amaçlarına<br />

ulaşmasına katkıda bulunması bakımından ahlaki bir yöntem olarak görülmektedir<br />

(Özgener,Tunç,Ulu,2009,s.299).<br />

Whistleblowing’te gerginlikle ilişkili iki rol bulunmaktadır. Biri, kişisel ve örgütsel değerler<br />

arasındaki etik çatışmadır. Olası whistleblower’ın çatışmayı fark ettiğinde, bu değerler<br />

arasında bir tercihte bulunması gerekir. Bu durumda kişi risk içeren bir karar olarak cesurca<br />

meydan okumayı ya da suça ortak olma anlamına gelebilen itaat etme seçeneklerinden birini<br />

tercih edebilir. Diğer baskın gerilim ise, sadakat çatışması sonucu ortaya çıkan etik<br />

ikilemdir. Burada bireylerin örgüte ve iş arkadaşlarına olan sadakati ile profesyonel<br />

kuruluşlara veya genel olarak kamuya karşı hissettiği sorumluluk çatışması ortaya<br />

çıkmaktadır (Özler,Şahin,Atalay,s.185). Bu açıdan whisleblowing aslında kişinin “<br />

vicdanının sesi” olarak yorumlanabilir.<br />

Rothschild ve Miethe (1999) çalışmalarında tartıştıkları gibi , "Bazıları whistleblower’ları<br />

örgütsel bağlılık normlarını ihlal eden hain olarak görürken; diğerleri şirket sadakatinden<br />

daha önemli olarak kabul edilen değerlerin savunucusu birer kahraman olarak görürler..Bu<br />

bağlamda Edward Morgan’ın ünlü bir söylemi vardır:” Ülkeme ihanet etmek ya da<br />

arkadaşıma ihanet etmek arasında bir tercihte bulunmak zorunda kalırsam,umarım ülkeme<br />

ihanet etmek için bir cesarete sahip olabilirim.” Burada da görülüyor ki whistleblowing<br />

şirkete ya da kişiye ihanet etmek arasında bir seçimdir (Bouviller,2007,s.1).<br />

Sadakat borcuna göre çalışanın, işvereninin zararına hareket etmemesi gerekmektedir.<br />

Ancak, işyerinde insan/çevre sağlığını ve güvenliğini tehdit eden eylem ve davranışlarda<br />

bulunuluyorsa, bu usulsüz davranışların kamu yararı için açığa çıkarılması gerekmektedir.<br />

Yanlış davranışları ele verenin en temel katkısı, toplum ve kamu yararınadır. Yanlış<br />

yapanların açığa çıkarılması, yanlış yapma potansiyeli olanların korkmalarına ve<br />

çekinmelerine neden olur. Ele veren kişi psikolojik ve vicdani rahatlama hissetmesidir ki, en<br />

büyük kazanım da vicdani rahatlamadır. Çünkü kişi ele verdiği bilgi sayesinde suç<br />

işlenmesini engellemiş, çevreye ve insanlara gelebilecek zararı ortaya çıkarmıştır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 73<br />

İşletme çalışanları, organizasyonda yaşanan yasa-dışı ve etik-dışı davranış ve eylemleri<br />

yöneticilerine, yasal otoritelere ya da medyaya duyurmaktan çekinmemelidirler. Çünkü<br />

ahlaki olan “duyarsızlık” değil, aksine “duyarlı olmak”tır. „Görmeyen, duymayan ve<br />

konuşmayan” maymunlar, kişisel erdemin çok uzağında olmakla birlikte, duyarsız<br />

davranarak onlar da, suçlu duruma düşmektedirler (Aktan,2006,s.12).<br />

SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

İşletme içinde meydana gelen etik ve yasa dışı olay, davranış ve faaliyetlerin gerekli<br />

tedbirlerin alınması amacıyla işgörenler tarafından açığa çıkarılması olarak tanımlanabilen<br />

ve bu özelliğiyle aslında vicdani bir davranış niteliğine sahip olan whistleblowing kavramı,<br />

büro yönetimi açısından öncelikli öneme sahip bir konudur. İş hayatında etiğe verilen<br />

önemin artmasına rağmen, iş yerlerinde ahlaka aykırı uygulamalar sıklıkla gündeme<br />

gelmektedir. İş yerlerinde etik olmayan uygulamalarla karşılaşan çalışanların bazıları,<br />

vicdanen rahatsız olduklarından dolayı müdahalede bulunmaktadırlar. Bazı çalışanlar,<br />

kariyerlerini ve işlerini tehlikeye atmak istemediklerinden dolayı, susmayı tercih<br />

etmektedirler. Söyleseler dahi kendilerini koruyacak ya da koruma altına alacak herhangi bir<br />

şirket politikası, örgüt düzeni ve ya yasal düzenleme olmadığından dolayı whistleblower<br />

olmayı tercih etmemektedirler. Çünkü herhangi bir yanlış uygulamayı ihbar etmeleri halinde<br />

olumsuz tepkilerle karşılaşmaları olası bir durumdur. Bu noktada yöneticilere büyük<br />

görevler düşmektedir.<br />

Öncelikle çalışanlar, yanlış bir uygulamayı ihbarda bulunmaları halinde gerçekten de etkili<br />

önlemlerin alınacağına inanmak ve sonucunda kendilerine yansıyacak herhangi bir<br />

olumsuzlukla karşılaşmayacaklarına dair güven duymak istemektedir. Hatta çalışanlara<br />

ihbarda bulunmaları halinde olumlu şekilde etkilenecekleri yönünde inanç aşılanmalıdır.<br />

Yöneticilerin çalışanlarına bu anlamda cesaret vermeleri, suistimal ve yolsuzlukların ortaya<br />

çıkması açısından önemlidir. Çünkü işyerinde ortaya çıkan yanlış uygulamaların yetkili<br />

otoritelere ihbar edilebilmesi için çalışanların yöneticilere önemli ölçüde güvenmeleri<br />

gerekir. Ayrıca yöneticilerin ihbarda bulunan kişiyi dikkatlice, yargılamadan ve suçlamadan<br />

dinlemesi gerekir. Bu noktada whistleblowing, çalışanların kaygılarını ortadan<br />

kaldırabilmek için örgüt içerisinde gerekli düzenlemelerle kurumsallaşmalıdır. Örgüt içi<br />

ihbarı mümkün kılacak her türlü imkan sağlanmalıdır. Bu şekilde örgüt içinde iç kontrol<br />

kendiliğinden sağlanmış olur. Her çalışan, yapacağı yanlış uygulamanın iş arkadaşları<br />

tarafından üst yönetimlere ihbar edileceğini bilecek ve bu tür hatalara yönelmeyecektir.<br />

Büro yönetiminde whistleblowing’in kurumsallaşması için bir takım öneriler sunulabilir:<br />

Öncelikle sorun bildirme sistemi (whistleblowing) ‘nin örgütteki en üst yönetim<br />

tarafından benimsenmesi ve yöneticilerin bu yönde yapılacak düzenlemelere ciddi bir<br />

şekilde eğilmesi gerekmektedir. Her şeyden önce, organizasyonda güçlü bir etik kültürü<br />

oluşmalıdır. Yöneticilerinin etik davranış ve eylemlerde bulunması sağlanmalı, bu<br />

konuda çalışanlara iyi örnek olmaları sağlanmalıdır.<br />

Örgütte yer alan bütün çalışanlar sorun bildirme sistemine (whistleblowing) yönelik<br />

düzenlemeler hakkında bilgilendirilmeli ve Whistleblower’lığa konu olan yanlış<br />

uygulamaların sınırları belirtilerek çalışanlar bilinçli hale getirilmelidir. İşyerinde yeterli<br />

kanıt olmadan yapılacak asılsız ihbarların olumsuz sonuçları hakkında çalışanlara bilgi<br />

verilmelidir. Yine benzer şekilde geçerli bir ihbar olması sonucunda, çalışan lehine<br />

sonuçlar ortaya çıkabileceğine yönelik bir inanç ortamı yaratılmalıdır. Çalışanların farklı<br />

ödüllendirme mekanizmaları ile motive edilmeleri sağlanmalıdır.<br />

Organizasyonda tüm iletişim hatları açık olmalıdır. Açık kapı politikası adı verilen bu<br />

yaklaşım, düzeltilmesi gereken bir durum olduğunu düşünen çalışanlara, kaygılarını


74 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

iletmek için kolaylık sağlar. Özellikle örgüt içerisinde yanlış uygulamalarla<br />

karşılaşıldığında, bunun, kimlere ne şekilde iletileceği konusunda çalışanlara bilgi<br />

verilmelidir. Yönetim, çalışanların ihbarlarını alacak bir sistem ya da birim oluşturabilir.<br />

İlk başta gereksiz bir uygulama gibi görünse de uzun vadede iç kontrolü sağlayacak ve<br />

örgütteki hataları, suistimalleri ortadan kaldıracaktır. Örgütte oluşturulacak bu bölümde<br />

çalışacak ya da bu konuyla ilgilenecek kişi ya da kişilerin güvenilir, etkin iletişim<br />

becerisine sahip ve etik hassasiyetlerinin olduğuna inanıldığı kişilerden oluşması son<br />

derece önemlidir Yönetici, açık bir büroda her çalışanı kolay bir şekilde denetleyemez.<br />

Fakat içsel whistleblowing sayesinde her çalışan aynı zamanda iş arkadaşını denetleme<br />

misyonu üstlenmiş olacaktır. Her çalışan sorun bildirme sistemi hakkında açık bir<br />

şekilde bilgilendirildiği için, yaptığı yanlış uygulamanın iş arkadaşı tarafından ihbar<br />

edilme olasılığı olacağını her zaman hissedecektir.<br />

Çalışanlara yanlış uygulamalarla karşılaşıldığında öncelikle bunun işletme içindeki ilgili<br />

kişi ve kuruluşlarla çözümlenmesinin daha doğru olduğu belirtilmelidir. Hatta ifşa eden<br />

kişi istemediği sürece kim olduklarının açığa çıkarılmaması ve kimliklerinin gizlenmesi<br />

konusuna yönelik etkili önlemler alınmalıdır. Çalışana bu hususta güvence verilmelidir.<br />

Yanlış uygulamalara yönelik olarak whistleblowing’i destekleyen işletme içi duyurular<br />

yapmak, iş etiği ve whistleblowing konusunda seminerler ve konferanslar düzenlenmeli<br />

ve çalışanların bu konudaki hassasiyetleri güçlendirilmelidir.<br />

Doğru olarak yapıldığında topluma getireceği genel yarar çok önemli olan<br />

sağlam bir kişilik ve cesaretin eseridir<br />

bu davranış,<br />

KAYNAKÇA<br />

Aktan, Coşkun Can, “ Organizasyonlarda Yanlış Uygulamalara Karşı Bir Sivil Erdem,<br />

Ahlaki Tepki Ve Vicdani Red Davranışı: Whıstleblowıng” Mercek Dergisi Ekim Sayısı,<br />

2006.S.1<br />

Aydın, Ufuk.” İş Hukuku Açısından İşçinin Bilgi Uçurması (Whistleblowing)”. Sosyal<br />

Bilimler Dergisi, 2003.<br />

Bouville, Mathieu, “Whistle-Blowing And Morality” Institute Of Materials Research And<br />

Engineering, Singapore,2007. Http://Www.Springerlink.Com/Content/W2t5252050044180/<br />

Brown, A.J, “Whistleblowing In The Australian Public Sector : Enhancing The Theory And<br />

Practice Of İnternal Witness Management İn Public Sector Organisations”Anu E<br />

Press,Australia,2008. Http://Epress.Anu.Edu.Au/Whistleblowing Citation.Html<br />

Bülbül, Rıdvan,” İletişim Ve Etik”, Nobel Yayın Dağıtım,Ankara,2001. S.14<br />

Gerçek, Hasan,” Mühendislikte Etik Sorunların Ele Verilmesi.” Madencilik Dergisi, 44<br />

(4),2005.<br />

Nayır, Dilek Zamantılı, “ Kurumsal Etik Ve Whistleblowing” Pozitif Yayıncılık, 1. Baskı,<br />

İstanbul,2005.<br />

Özgener Şevki, Tanç Ahmet, Ulu Seher, “ Çalışma Yaşamında Sorun Bildirme Sistemi”,<br />

İçinde: Aşkın Keser, Gözde Yılmaz, Senay Yürür ( Eds), “Çalışma Yaşamında Davranış<br />

Güncel Yaklaşımlar”, Umuttepe Yayınları, Kocaeli, 2009.<br />

Özler, Derya Ergun;Şahin, Meltem Dil;Atalay Ceren Giderler, “Teorik Bir Çerçevede<br />

Whistleblowing-Etik İlişkisi” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Dergisi,11(2),S.182


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 75<br />

Şen, Mustafa Lütfi; “Kamu Yönetiminde Etiğin Önemi” Sakarya Üniversitesi Ders<br />

Notları,Erişim Tarihi: 2012.<br />

Tengilimoğlu, Dilaver; Tutar, Hasan, “ Çağdaş Büro Yönetimi”, Seçkin Yayıncılık, 3.Baskı,<br />

Ankara,2009.<br />

Vural,Z. Beril Akıncı; Coşkul Gül, “Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ve Etik”, Gümüşhane<br />

Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi,Sayı:1, Mart 2011.<br />

Yılmaz, Emel Güler, “Kurumsal İletişim Ve Prensiplere Dayalı Kurumla Uyuşmazlık<br />

Davranışı: Whistleblowing.” Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.6, Erişim<br />

Tarihi: 2012.


76 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

DÜNYADAKİ “BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI” EĞİTİM<br />

PROGRAMLARINA GENEL BAKIŞ<br />

Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU 1<br />

ÖZET<br />

Türkiye’de öğrencisi birçok programa göre oldukça fazla olan “Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

Asistanlığı” programı, dünyadaki değişimi ve gelişmeyi takip etmek zorundadır. İlgili<br />

programın dünyada hangi derslerle okutulduğunun belirlenmesi de eğitim-öğretim<br />

kalitesinin artırılması açısından çok faydalı olacaktır. Ayrıca bu çalışma ülkemizde eksikliği<br />

hissedilen “Büro Yönetimi Eğitimi” doktora programının da dünyada karşılığı olan<br />

örneklerinin incelenmesiyle, ülkemizde de ilgili bölümün en kısa zamanda açılmasına fayda<br />

sağlayacaktır.<br />

“ERASMUS” (Öğrenci değişimi) ve BOLOGNA uyum süreçleri gibi son dönemlerin<br />

önemli konularının üzerinde duran üniversitelerimiz, yurt dışındaki “Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı” programları hakkında bilgi sahibi olmayı ve gerektiğinde yurt<br />

dışındaki üniversitelerle iletişim haline geçmeyi zorunlu kılmaktadır. Yine bu çalışma ile<br />

Dünya’daki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” bölümünün; sertifika programları, ön<br />

lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde nerelerde ve nasıl eğitim verdiklerinin<br />

belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

İlgili sorunlardan yola çıkarak dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” vb.<br />

eğitim programlarına internet üzerinde ulaşılmaya çalışılmıştır. Elde edilen veriler; sertifika<br />

programları ve akademik programlar açısından ele alınmıştır. İlgili bölümlerin paraleli<br />

sayılacak bölümlerin yüksek lisans ve doktora programlarına da ulaşılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Dünya’da Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programları,<br />

Dünya’da Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Uzaktan Eğitimi<br />

1. GİRİŞ<br />

Günümüz iş dünyası, hızlı değişim ve gelişim sürecinin içinde olup, yeni işletme teorilerinin<br />

üretildiği ve uygulamalara yöneldiği bir duruma gelmiştir. Bu yapı içerisinde sekreterlik de<br />

sınırlı işler yapan ve tesadüfen kazanılmış bir meslek değil, organizasyon içinde kendisine<br />

belirlenen görevi yerine getiren bir sistematik yapıya dönüşmüştür. Bu gelişmeler ışığında<br />

görev ve sorumluluk, sekreterlik kavramını, yönetici asistanlığı kavramına taşımıştır.<br />

Meslek, günlük ve basit büro ve sekreterlik hizmetlerinden, yöneticilerin görev ve<br />

sorumluluklarını yerine getirme konusunda yardımcı olan Büro Yöneticiliği ve Yönetici<br />

Asistanlığı’na kadar farklı aşamalarda yer almaktadır. Bu özellikleri nedeni ile Yönetici<br />

Asistanlığı, başarılı yöneticilerin desteklediği bir meslek olarak ilgi çekmektedir.<br />

Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı, zamanını etkili kullanacak, görev ve<br />

sorumluluklarını daha aza indirecek yöneticiler için gelecek yıllarda daha önemli bir boyuta<br />

1 Gümüşhane Üniversitesi, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 77<br />

geleceği ve buna bağlı olarak da istihdamda artış görüleceği tahmin edilmektedir<br />

(http://ikmep.yok.gov.tr/files/d72464825d89fed3f33ef81820ea79dc.doc).<br />

Türkiye’de “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” eğitim-öğretim programı ulusal ve<br />

uluslararası uzmanlar, YÖK temsilcileri ve akademisyenler, MEB temsilcileri ve<br />

öğretmenler, sosyal ortaklar, iş piyasası temsilcileri ve meslek elemanları ile iş birliği içinde,<br />

pilot kurumlarda görevli öğretim elemanları ve öğretmenler tarafından geliştirilmiştir.<br />

“Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” bölümü ülkemizde; sertifika programlarından<br />

başlamak üzere, lise, ön lisans ve yüksek lisans düzeylerinde binlerce öğrencisiyle eğitimöğretim<br />

faaliyetlerine devam etmektedir. Bu kadar öğrencisi olan ve gün geçtikçe değeri<br />

artan ilgili bölümün Dünya’daki örneklerinin bilinmesi hem eğitim kurumları hem de<br />

öğrenciler için oldukça önem arz etmektedir.<br />

Ayrıca, Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın cazip hale getirilmesini ve Doktora programları<br />

da dâhil olmak üzere ortak yükseköğretim programlarını amaçlayan Bologna Sürecine uyum<br />

sağlamaya çalışan üniversitelerimizin özellikle Avrupa’daki örneklerini bilmeleri neredeyse<br />

zorunlu hale gelmiştir (http://bologna.yok.gov.tr/?page=yazi&c=1&i=3).<br />

Yine yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile işbirliği yapmalarını teşvik etmeye yönelik<br />

bir Avrupa Birliği programı olan Erasmus, Yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile ortak<br />

projeler üretip hayata geçirmeleri; kısa süreli öğrenci ve personel değişimi yapabilmeleri<br />

için karşılıksız mali destek sağlamaktadır (http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=<br />

detay&yayinid=60870F880F0C4815FEEBBB6D8AC016C496F15&CFID=2250488&CFT<br />

OKEN=29630524). Bunun yanı sıra yükseköğretim sistemini iş dünyasının gereksinimlerine<br />

uygun olarak geliştirmek ve üniversite mezunlarının iş dünyasında istihdam edilebilirliğini<br />

arttırmak amacıyla yükseköğretim kurumları ile çalışma çevreleri arasındaki ilişkilerin ve<br />

işbirliğinin arttırılmasını da teşvik etmeyi amaçlayan Erasmus programının yürütülmesi için<br />

ilgili bölümün nerelerde eş değer programının olduğunun bilinmesi gerekmektedir.<br />

2. YÖNTEM<br />

Bu çalışma hali hazırdaki bir durumu araştırdığı için betimsel araştırma modeli olup, Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programının dünyadaki örneklerini belirlemeye yönelik<br />

olarak hazırlanmıştır.<br />

Betimsel araştırma, olayı olduğu gibi araştırmaya ve olan bir durumu belirlemeye çalışan bir<br />

araştırma çeşididir. Yapılan araştırmanın amacına uygun olması, araştırmanın<br />

yorumlanmasının uygunluğu açısından betimleme modeli seçilmiştir.<br />

3. BULGULAR<br />

3.1. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Sertifika Programları<br />

Örnekleri<br />

Yönetici Asistanlığı sertifika programı; iş ve ofis yönetimi becerilerinin teori ve pratiğini<br />

öğrencilerine anlatmayı amaçlar. Öğrenciler sertifika programı sayesinde ofis ortamlarında<br />

gerekli olan teknik, idari ve insan ilişkileri becerilerini kazanacaklardır. Yönetici Asistanlığı


78 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Sertifikası geniş bir istihdam sağlamak ve öğrencileri ilgili mesleğe hazırlamak için<br />

tasarlanmıştır.<br />

Dünyanın birçok yerinde eğitim faaliyetlerine devam eden sertifika programları genelde 8<br />

ay sürmektedir ve kursiyerlerini seçerken aşağıdaki kriterleri göz önünde bulundururlar;<br />

<br />

<br />

En az 12. sınıftan mezunu,<br />

Minimum klavye hızı dakikada 25 kelime,<br />

Hükümetin yaptığı sınavda minimum %65 başarılı olmalı<br />

(http://www.expertrating.com/)<br />

Sertifika kurslarının başvuru koşullarından da anlaşılacağı gibi bu kurslara giriş oldukça<br />

zordur. Sertifika veren eğitim kurumlarından bazıları şunlardır; Palo Alto College, Capilano<br />

University, Minno State University, Thompson Rivers University.<br />

Bu kursların ortalama ücretleri 100–250 dolar arasında olup, kurslara katılan öğrencilerin<br />

%62’sinin bayan olduğu belirlenmiştir. İlgili kurslarda verilen dersler aşağıdadır;<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Word programı kullanarak gelişmiş kelime işlem becerileri geliştirme,<br />

Access ve Excel ile veri tabanı ve istatistiksel analiz yapabilme,<br />

PowerPoint ile sunum becerileri kazanabilme,<br />

Office uygulamalarını kullanarak web sayfası tasarımı yapabilme,<br />

Muhasebe ilkeleri ve Windows’u Basitçe kullanarak bilgisayarlı muhasebe işlemleri<br />

yapabilme,<br />

İletişim, müşteri hizmetleri ve dosya yönetimi becerileri.<br />

Yönetici asistanlığı sertifika programını uzaktan eğitimle veren başlıca üniversiteler<br />

şunlardır;<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Capilano University<br />

Thompson Rivers University<br />

University of Alberta Extension<br />

Herzing University<br />

Sullivan University<br />

3.2. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Ön lisans Programları<br />

Örnekleri<br />

Genellikle bireyler yönetici asistanları ve / veya sekreterler ve zabıt kâtipleri görevlerini<br />

gerçekleştirmek için bir bu programı okurlar. Öğrenciler; kurumsal iletişim, iş hukukunun<br />

temel ilkeleri, kelime işleme, veri girişi, ofis makineleri işletme ve bakım, büro işlemleri,<br />

halkla ilişkiler, sekreterlik muhasebe, dosyalama sistemleri ve kayıt yönetimi ve rapor<br />

hazırlama konularında bilgiler öğrenirler<br />

(http://www.iseek.org/education/fieldOfStudy?id=441200).<br />

Yönetici Asistanlığı (Administrative Assistant and Secretarial Science) ön lisans<br />

programının amacı; sekreterlik ve ofis görevlerini yaparken verimli ve üretken olmalarını<br />

sağlamaktır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 79<br />

Büro yönetimi ve yönetici asistanlığı ön lisans programının tamamlanmasının ardından<br />

öğrenciler; hukuk büroları, muayenehane, özel işletmeler ve devlet dairelerinde istihdam<br />

kazanabilir. Bu programa kayıt için lise veya dengi herhangi bir programdan mezun olmak<br />

gerekir.<br />

Bu ön lisans programına kayıtlı öğrenciler aşağıdaki dersleri almakla yükümlüdür:<br />

İş Düzenleme<br />

Bilgi Yönetimi<br />

Microsoft Office<br />

Muhasebe İlkeleri<br />

Ofis Prosedürleri<br />

Ofis Yönetimi<br />

İnsan İlişkileri<br />

Kompozisyon yazma<br />

İş hukuku<br />

Yönetici asistanlığı mesleğinin istihdamında Labor Statistics US Bureau (TYD) (Amerika<br />

İşçi İstatistikleri Bürosu) göre, 2006 ve 2016 arasında, % 9 büyüme tahmin edilmektedir.<br />

Tıbbi sekreterlik istihdamında aynı zaman aralığında ise % 35 oranında büyüme<br />

beklenmektedir.<br />

Amerika’da genel iş ortamında çalışan ön lisans mezunu bir sekreterin aylık ortalaması 2006<br />

yılında 2.250 $ olarak belirlenmiştir (www.bls.gov).<br />

Dünya geneline bakıldığında sadece yönetici asistanlığı bölümü bulunmamaktadır. Yönetici<br />

asistanlığı bölümünden farklı olarak “İş Yöneticisi ve Büro Yönetimi” (Business Admin and<br />

Office Management) bölümü de dünya genelinde çok fazla rağbet gören ön lisans bölümleri<br />

arasında yer almaktadır.<br />

İş Yöneticisi ve Büro Yönetimi bölümü 3 dönem sürmektedir ve öğrencilerin bir akademik<br />

dönem içerisinde en az 36 krediyi tamamlamaları beklenmektedir.<br />

Ön lisans düzeyinde, büro yönetimi ve yönetici asistanlığı programı dünyanın birçok<br />

bölgesinde, birçok üniversitesinde eğitim faaliyetlerine devam etmektedir.<br />

3.3. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Lisans Programları Örnekleri<br />

Dünya geneline bakıldığında sekreterlik ile ilgili herhangi bir lisans düzeyinde eğitim veren<br />

bir kuruma rastlanmamıştır. Ancak büro yönetimini içerisinde barındıran “Büro Yönetimi ve<br />

Denetimi (Office Management and Supervision)” ve “İdari Büro Yönetimi (Administrative<br />

Office Management)” bölümlerinin örneklerine rastlanmıştır. Bu bölümler aşağıdaki<br />

üniversitelerde eğitim öğretim faaliyetlerine devam etmektedir.<br />

Colorado Technical University (Colorado-Amerika)<br />

America Intercontinental University<br />

Sullivan University<br />

Almeda University


80 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

<br />

<br />

<br />

Madonna University<br />

Grand Canyon University (Amerika)<br />

Pontifical Catholic University of Puerto Rico - Ponce, PR (www.universities.com).<br />

Yine dünya genelinde birçok üniversitede “İş ve İş Yeri Yönetimi” (Business Management)<br />

başlığı altında birçok bölüme rastlanmıştır.<br />

Lisans düzeyindeki Büro Yönetimi ve Denetimi Eğitim programı; bütçeleme, zamanlama ve<br />

koordinasyon, ofis bilgi sistemlerinin kullanımı ve bakımı, ofis kayıt yönetimi, organizasyon<br />

ve güvenlik, tesis tasarımı ve alan yönetimi hazırlama, iş yönetimi verilerin<br />

değerlendirilmesi, kamu çalışanlarının denetim, yönetim ve çalışma ilişkileri gibi konuları<br />

içerir (http://bestcolleges.collegenews.com/d/o/Office-Management-and-Supervision).<br />

İdari Büro Yönetimi programı; kurumsal iletişim, büro işlemleri, çalışan ilişkileri ve<br />

muhasebe konularını temel başlık olarak ele alır. İdari büro yönetimi lisans programının bazı<br />

ortak dersleri ise şunlardır:<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Büro Yönetimi İlkeleri<br />

İş Hukuku<br />

Ofis Muhasebe<br />

Mikrobilgisayarlar Giriş<br />

Ofis Prosedürleri<br />

Ofis İnsan İlişkileri<br />

İşletme Matematiği<br />

Stratejik Yönetim<br />

(http://www.sullivan.edu/admin-office-mgt.asp)<br />

İdari Büro Yönetimi mesleğinin istihdamında Labor Statistics US Bureau (Amerika İşçi<br />

İstatistikleri Bürosu) (TYD) göre, 2006 ve 2016 arasında, % 12 büyüme tahmin<br />

edilmektedir.<br />

İdari Büro Yönetimi bölümünü bitiren öğrenciler aşağıdaki iş kollarında istihdam<br />

edilmektedirler;<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Ofis Yöneticisi<br />

İdari Destek Uzmanı<br />

İdari İşler Müdürü<br />

Kurumsal Yönetici<br />

Tesisleri İşletme Müdürü<br />

Ofisi Yönetici<br />

(http://www.campusexplorer.com/colleges/major/237A2414/Management/DEDA87C8/Offi<br />

ce-Management-and-Supervision/)<br />

3.4. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Yüksek Lisans Programları<br />

Örnekleri


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 81<br />

Dünya genelindeki üniversiteler incelendiğinde yönetici asistanlığı ya da sekreterlik<br />

alanlarında herhangi bir yüksek lisans programına rastlanmamıştır.<br />

Büro Yönetimi ve Denetimi lisans programı olan Porto Riko Üniversitesi’nde, uzaktan<br />

eğitimle Mary Üniversitesi’nde (University of Mary) “Büro Yönetimi ve Denetimi” (Office<br />

Management and Supervision) adı altında yüksek lisans programına rastlanmıştır.<br />

İlgili bölümün programı, bireylerin ofisleri yönetimini sağlamak ve personeli denetlemek ve<br />

yönetmek için gerekli olan konuları içerir.<br />

Büro yönetimi ve denetimi bölümü; ofis yönetimi, ofis bütçesi, etkili zamanlama ve<br />

koordinasyon; ofis bilgi sistemleri, organizasyon, güvenlik, büro yönetimi, sonuç analizi,<br />

çalışanları denetim ve yönetim, çalışma ilişkileri ve serbest sanat derslerini içermektedir.<br />

3.5. Dünyadaki “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” Doktora Programları<br />

Örnekleri<br />

Dünya genelindeki üniversiteler incelendiğinde “Büro Yönetimi” veya “Yönetici<br />

Asistanlığı” konularını bire bir içerisine alan herhangi bir doktora programına<br />

rastlanmamıştır. Ancak “İdari Büro Yönetimi” veya “Büro Yönetimi ve Denetimi” yüksek<br />

lisans programlarını bitiren kişiler aşağıdaki bölümlerde doktora eğitimine devam<br />

etmektedirler;<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Yönetim Bilimi<br />

Operasyon Yönetimi<br />

Genel iş ve ticaret yönetimi<br />

İşletme yönetimi<br />

Yönetim ve organizasyon<br />

Örgütsel Gelişim ve Değişim Yönetimi<br />

Yönetim Bilimi<br />

Doktora alanında büro yönetimi bölümüne en yakın alanların bulunduğu üniversitenin;<br />

“University of Wisconsin” olduğu gözlemlenmiştir.<br />

4. TARTIŞMA ve SONUÇ<br />

Yapılan araştırmalarda “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” bölümünün hemen hemen<br />

bütün düzeylerinin örneklerine dünya genelinde rastlanmıştır. Özellikle istihdam açısından<br />

çok büyük önem taşıyan bu bölümlere olan ilginin de çok fazla olduğu belirlenmiştir.<br />

Ülkemizde ise bu durumun tam tersi bir durumun yaşandığı gözlenmiştir. Özellikle sertifika<br />

programlarına başvuru kriterlerinin olmaması, Büro Yönetimi bölümünün lisans<br />

programının kapatılması ve Büro Yönetimi Eğitimi yüksek lisansını bitiren bir uzmanın<br />

doktora programlarına devam edememesi gibi sıkıntıların varlığı bu bölüme olan ilgiyi<br />

azaltmaktadır.<br />

Dünya genelinde “Yönetici Asistanlığı” sertifika programlarını yürüten firmaların veya<br />

üniversitelerin ilgili kurumları denetlemeyle görevli derneklere üye olması programların<br />

sağlıklı yürütülmesini artıran bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.


82 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Dünya genelinde özellikle Amerika’da “Büro Yönetimi ve Denetimi” ve “İdari Büro<br />

Yönetimi” bölümlerini bitiren bireylerin iş bulmalarının oldukça kolay olması ülkemizdeki<br />

bölümle olan farkını ortaya koymaktadır.<br />

KAYNAKÇA<br />

www.universities.com<br />

www.bls.gov<br />

http://www.expertrating.com/<br />

http://ikmep.yok.gov.tr/files/d72464825d89fed3f33ef81820ea79dc.doc<br />

http://bologna.yok.gov.tr/?page=yazi&c=1&i=3<br />

http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&yayinid=60870F880F0C4815FEEBBB6D8A<br />

C016C496F15&CFID=2250488&CFTOKEN=29630524<br />

http://bestcolleges.collegenews.com/d/o/Office-Management-and-Supervision<br />

http://www.iseek.org/education/fieldOfStudy?id=441200<br />

http://www.campusexplorer.com/colleges/major/237A2414/Management/DEDA87C8/Offic<br />

e-Management-and-Supervision/<br />

http://www.sullivan.edu/admin-office-mgt.asp<br />

http://educationportal.com/online_bachelor_of_administrative_office_management_universi<br />

ty_degree_programs.html<br />

http://almedauniversity.org/under-graduate/administrative-office-management.html<br />

http://www.onlineschools.org/online-associates-in-administrative-office-management/


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 83<br />

DEĞİŞEN DÜNYADA YÖNETİCİ ASİSTANININ ETKİNLİĞİNDE VE<br />

ETKİLİLİĞİNDE MÜZAKERE YETENEĞİNİN ROLÜ<br />

Murat Yusuf UÇAN 1<br />

ÖZET<br />

Hızlı değişimin yaşandığı toplumlarda organizasyon ve yönetim alanında da değişimler hızlı<br />

olmaktadır. Geleneksel yönetim ve yönetici anlayışındaki yetersizlikler çağdaş yönetim ve<br />

yönetici yaklaşımlarının doğmasına neden olmuştur. Yönetim ve yönetici yaklaşımlarındaki<br />

değişimlere paralel olarak onun yardımcısı ve ikame edicisi konumunda olan yönetici<br />

asistanının mesleğinde de değişimler olmaktadır. Değişim hızıyla birlikte, karmaşıklaşan<br />

bilgi temelli organizasyon ve yönetim işleyişi ve yapısı aynı zamanda çatışmaların da<br />

artmasına neden olmaktadır.<br />

Bu çalışmada, yönetici asistanı, klasik sekreterlik kalıplarının dışına çıkarak, bilgi çağının<br />

ve bilgi çağı organizasyonlarının yönetiminde gerektirdiği rolleri etkin ve etkili<br />

kullanabilmesinde önemi gittikçe artan müzakere yeteneği rolünün kazandırılması<br />

amaçlanmıştır.<br />

İlk önce, bilgi çağının organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanın rolleri, bu rollerin<br />

tanımlanması ve bu rolleri etkin ve etkili kullanmasında müzakere yeteneğinin rolü<br />

açıklanacaktır.<br />

Sonuç olarak, yönetici asistanı mesleğindeki başarısı üçlü bir ilişki içerisinde yer alan -<br />

kendisi, yöneticisi ve organizasyonu- ajandasında neye sahip olduğunun farkına vararak,<br />

neye ihtiyacı olduğunu bilmesini sağlayacaktır.<br />

Anahtar Kelimeler: Yönetici Asistanı, Müzakere, Yönetim, Değişim, Çatışma<br />

1. Giriş<br />

Geleneksel yönetim ve yönetici anlayışındaki yetersizlikler çağdaş yönetim ve yönetici<br />

yaklaşımlarının doğmasına neden olmuştur.(Tutar, 2007: 43) Bilgi çağının<br />

organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanının rolleri yöneticinin rolleriyle paralellik<br />

gösterir ve göstermelidir. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi konumunda olan yönetici<br />

asistanının mesleki değişimi yönetici gelişiminin önünde yer almalıdır. Değişim hızıyla<br />

birlikte, karmaşıklaşan bilgi temelli organizasyon ve yönetim işleyişi ve yapısı aynı<br />

zamanda çatışmalarında da artmasına neden olmaktadır.<br />

Bu çalışmada ilk önce yönetici rollerindeki değişime paralel olarak yönetici asistanın yeni<br />

kimliği ve onun rolleri tanıtılacaktır. Daha sonra bu rolleri etkin ve etkili olarak<br />

kullanılmasında önemli olan müzakere rolü açıklanacaktır. Yönetici asistanının ajandasında<br />

yer alacak olan kendisi, yöneticisi ve yönetim ilişkisinin dengesi bu rolle sağlanacaktır.<br />

2. Yönetici Asistanının Rolleri<br />

Bilgi çağının organizasyonunun yönetiminde yönetici asistanının rolleri yöneticinin<br />

rolleriyle paralellik gösterir ve göstermelidir. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr.


84 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

konumunda olan yönetici asistanının mesleki değişimi yönetici gelişiminin önünde yer<br />

almalıdır.<br />

Yönetimi, organizasyon kaynaklarını (insan, finans, fiziksel ve bilgi) organizasyon amaçlarını<br />

başarmak için bir dizi aktivitelerle (planlama ve karar verme, organize etme, yönetme,<br />

kontrol) en iyi ve en kısa zamanda başarma süreci (Griffin, 1993: 5; Beach, 1965: 3;<br />

Torrington vd., 1983:137; Daft, 1997: 5) olarak tanımlanabilinir. Yönetici, organizasyon<br />

içinde tüm bu faaliyetlerin ve kaynakların en iyi kombinasyonunu, yönetim süreci içerisine<br />

taşıyacak önemli sorumluluğa sahip kişidir.( Tor rington vd., 1983: 145; Beach, 1965: 382;<br />

Griff, 1993: 6; Huse, 1980:5),<br />

Birçok yönetici aynı zamanda bir veya daha fazla faaliyetlerle meşgul olabilir. Yöneticiler<br />

farklı düzeyde ve farklı alanlarda yer alabilmektedirler.<br />

Seviye açısından; en tepede, ortada ve birinci basamakta yer alabilirler. Alan açısından;<br />

pazarlama, finans, operasyon, insan kaynakları, idari ve diğer özel alanlar(uluslararası<br />

ilişkileri, ar-ge gibi) olarak da ayrılabilir.( Torrington vd., 1983: 145; Drucker, 1985:610;<br />

Griff, 1993: 11-14; Huse, 1980: 35).<br />

Birçok yönetici, çeşitli yetenek, kabiliyet, eğitim ve tecrübelerine göre yönetim<br />

kademelerindeki çeşitli pozisyonlarda yerini alabilmektedir. Dolayısıyla yöneticinin mesleki<br />

ve organizasyonundaki işlevine paralel olarak yönetici asistanının mesleki ve<br />

organizasyondaki işlevide belirlenmektedir. Yöneticin yardımcısı ve ikame edicisi<br />

konumunda olan bu işlevleri etkin ve etkili şekilde yerine getirebilmesinde yöneticinin<br />

rollerini iyi kavrayabilmeli ve kendisinde göstermelidir.<br />

Yöneticiler, yönetim içerisinde genel olarak on temel rolü oynamaya sahiptir. Bunlar;<br />

(Beach, 1965: 383; Huse, 1980:26-34; Daft, 1997: 20-21; Griff, 1993:16-19).<br />

1. İnsanlar arası ilişkilerdeki rolleri: Yöneticinin mesleğinde diğer insanlarla<br />

etkileşim kurulmasını sağlayan bu rolleri;<br />

a) Belirli kademedeki görevini(temsilcilik)yapmasıdır. Örneğin, yeni bir tesisin<br />

açılışında kurdele kesme gibi. Bu görevleri daha çok törensel ve sembolik işlev taşır.<br />

b) Liderlik rolüdür. Bu rol işe alma, eğitim ve çalışanların motivasyonu gibi verimliği<br />

artıran aktivitedir. Bir yönetici resmi veya gayri resmi olarak bir işin nasıl yapılacağını<br />

göstererek yönetir.<br />

c) Farklı organizasyonlar veya farklı bölümler arasında iletişim ve koordinasyon<br />

ilişkisini içeren bir irtibat rolü de bulunur. İki proje grubunun faaliyetlerinin koordine<br />

edilmesi örnek olarak verilebilir. Örneğin, IBM ve Apple şirketleri son zamanlarda yeni<br />

teknoloji geliştirilmesinde işbirliği antlaşması yapmıştır. Bu çerçevede her bir şirketin<br />

temsilcileri yeni çalışmaların koordinesi için düzenli olarak bir araya gelmiştir.<br />

2. Bilgi rolleri: Bilgi toplamak ve yaymak açısından stratejik bir nokta olarak bu<br />

rollerin yürütülmesi sürecidir. Bunlar;<br />

a) Organizasyonun gelişimini veya sürecini önemli olarak kontrol etme, izleme<br />

faaliyeti rolü: Bu rol bilgileri aktif olarak toplayan ve değerlendiren bir süreçtir. Yönetici<br />

astların sorularına cevap vererek yanlış bilgilerin giderilmesinde ve yeni bilgilerin haberdar<br />

edilmesinde rol oynar. Ayrıca kendi sektöründeki gelişmeleri takip eder.<br />

b) Bilgi alışverişi faaliyeti: Gerek teşkilat içerisinden gerekse teşkilatın dışarısından<br />

bilgi odaklı işlevidir. İzleme işi ile bilgi alışverişi rolleri birlikte değerlendirildiğinde,<br />

yönetici, iletişim açısından organizasyonun zincirinde hayati bir rolü bulunur. Yeni<br />

organizasyon girişimini özetleyen bilgilerin gönderilmesi örnek olarak verilebilir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 85<br />

c) Konuşmacı işlevi: Bu rol daha çok dışsal iletişim üzerine odaklanır. Organizasyon<br />

dışındaki organizasyonlara ve bireylere resmi olarak bilginin aktarılmasını sağlar. Büyüme<br />

planlarını tartışmak için bir konuşma yapmak örnek olarak verilebilir.<br />

3. Karar rolleri: Bilgi rolleri karar rollerinin başarısında etkilidir.<br />

a) Değişim rolü: Organizasyon sürecinin ve işleyişinin sağlanması rolüdür.<br />

Girişimcilik rolü olarak da adlandırılan bu işlev yöneticinin değişim işlevini yerine<br />

getirmesidir. Literatür ışığında bu çalışmada bu rol değişim rolü olarak adlandırılacaktır.<br />

Çünkü her bir girişimcilik rolü değişimdir. Yenilik için yeni fikirlerin geliştirilmesi örnek<br />

olarak verilebilir.(Uçan 2003: 50-55; Uçan 2010: 173-180)<br />

b) Çatışmayı çözme rolü: Kargaşalığın (Kaosun) önlenmesi de denilebilir. İki ast<br />

arasındaki amaç anlaşmazlığının çözümlenmesi örnek olarak verilebilir.<br />

c) Kaynak dağıtımı ve yeni kaynak bulunması rolü: Organizasyon amaçlarını etkin<br />

sağlayabilmesinde bütçenin oluşturulmasındaki talepleri(personel alımı, maaşların<br />

arttırılması,) gözden geçirmesi ve gerekirse yeniden düzenlemesi işlevi olduğu gibi yeni<br />

kaynakların(organizasyonun yeni bir sektöre girmesi gibi) bulunması işlevini de içine<br />

almaktadır.<br />

d) Müzakere rolü: İki ast arasındaki bir anlaşmalıkta arabuluculuk veya destek için<br />

başka bir bölüm ile müzakere edebilir. Bu rol iki taraf arasında anlaşmayı sağlamaktır.<br />

Değişim ve çatışmayı çözme rollerinin başarısında önemli bir rol olarak görünür. İleri<br />

sayfalarda bu rol ayrıntılı olarak anlatılacaktır.<br />

Yönetici açısından tüm bu roller onun mesleki etkinlik ve etkililik yönünü de belirleyerek<br />

organizasyonun etkinlik ve etkililiğini de belirler. Veya terside doğrudur. Etkinlik basitçe<br />

en az girdi, en yüksek çıktı ilişkisidir. Etkililik ise doğru şeyler yapma yani amaçlara<br />

ulaşmadır. Kaynakların en doğru şekilde ve israf edilmeden kullanılması ile birlikte, doğru<br />

işlerin başarılması da aynı oranda önemlidir. Kısaca en az çabayla amaca ulaşma niyeti<br />

olması, yönetimin başarısını gösterme bakımından gereklidir. (Daft, 1997: 6; Koontz ve<br />

Donnell, 1968:1; Certo vd., 1990: 167).<br />

Bu rollerin yansımasında ve başarılmasında yöneticinin yetenekleri de önemlidir. Klasik<br />

olarak yöneticinin üç önemli yeteneği sıralanmaktadır. Bunlar; Teknik, insanlar arası<br />

ilişkiler ve soyut yeteneklerdir. Yönetim düzeylerindeki görevleri bu yeteneklerin önemi<br />

belirlemektedir. Bu yeteneklerin kullanılmasında ve kazanılmasında yöneticinin eğitimi ve<br />

deneyimi önemlidir ( Griff, 1993: 14-15, 19-20). Dolayısıyla eğitim kurumları yani<br />

üniversiteler daha bir önem kazanmaktadır.<br />

Yönetici asistanının bu anlamda yeni kimliğine kazandırılması gerekir. Bu değişim yönetim<br />

ve yönetici yaklaşımlarındaki değişime uygun olarak belirlenmelidir. Yöneticinin temel on<br />

rolüne uygun olarak yönetici asistanının rollerinin belirlenmesi gerekecektir. Bu rolleri<br />

değişim ve çatışmaların yönetilmesinde kullanılacak müzakere rolünün çerçevesinde<br />

belirlenecektir.<br />

Yönetici asistanının kimlik değişimini Tablo 1’de özetlenmiştir. Yönetici asistanının kimlik<br />

değişimi Hill (2008: XIX) tarafından yöneticilerin kimlik değişiminden ilham alınmış ve<br />

yeniden düzenlenerek yönetici asistanının kimlik değişimi oluşturulmuştur.


86 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 1: Yönetici Asistanının Kimlik Değişimi<br />

Eski Kimlik (Çözülme-Geçerli<br />

durum )<br />

Yardımcı Rol<br />

(Taşıma)<br />

Yeni Kimlik<br />

(Dondurma-Gelecek Durum)<br />

İşi bizzat yapar ve uzmandır.<br />

İşi ve gündemi belirler ve yönlendirir.<br />

Yönetim kaynakları ile yönetim amaçları<br />

Somut teknik görevleri<br />

arasındaki sürecin oluşturulmasını<br />

doğrudan yerine getirir.<br />

koordine der.<br />

Statünün gücü görevlerle<br />

bağlıdır.<br />

Bireysel bir aktördür.<br />

İşin çoğunu kendi çabalarıyla<br />

yapar.<br />

Kimliği nispeten bağımsızlık<br />

olarak tanımlanır.<br />

Müzakere rolü<br />

Statünün gücü değişim ve yenilikle<br />

doğrultusunda yönetim ve organizasyonun<br />

geliştirilmesine bağlıdır.<br />

İlişki(organizasyonun tümünden oluşan)<br />

ağı kurar.<br />

İşleri mesleğinin getirmiş olduğu otorite ile<br />

astları ve müzakere rolüyle diğer personel<br />

aracılığıyla yürütür.<br />

Kimliği yüksek ölçüde karşılıklı<br />

bağımlılıkla 2 tanımlanır.<br />

Yönetici asistanının kimlik değişimi kişisel, organizasyon ve yönetici üçlüsünden oluşan<br />

ajandasında da değişiklerin yansıması olacaktır. Bu değişim mesleki ve kişisel gelişimine<br />

odaklandığı gibi organizasyonların gelişimini de kapsayacaktır. Çünkü yönetici asistanı,<br />

kişisel uzmanlık, deneyim ve eylemlerine dayanan bireysel düzeyden öte, organizasyondan<br />

ya da onun bir bölümünden resmen sorumlu olan bir yönetici gibi, kurumsal düzey<br />

açısından da sorumluluğu bulunmaktadır. Yöneticinin yardımcısı ve ikame edicisi olarak<br />

mesleğinin gelişiminde, artık sorumluluğu doğrudan teknik işlevler yürütmekten ziyade,<br />

organizasyonun tümünü kapsayan ilişkiler ağını yönetecek müzakere rolünü kullanacak bir<br />

meslek kimliğine odaklanmalıdır. Bu değişim kaçınılmaz bir durumdur. Değişime<br />

uyarlanmak ve hazırlanmak gerekecektir. Yöneticilerin kimliğindeki değişim onun<br />

vazgeçilmez bir unsurunu oluşturan yönetici asistanının kimlik değişimini daha da önemli<br />

kılmaktadır. Çünkü yönetici asistanı bir anlamda yöneticisinin mesleki koçu olarak onu<br />

yönlendirecek bir kimlik görünümüne kazanmalıdır. Müzakere rolü bu kimliği<br />

kolaylaştıracaktır. Yönetici asistanının temel rollerini yeni kimliğine göre oluşturmak<br />

gerekecektir. Bu çalışma aynı zamanda temel kişisel mesleki gelişimindeki eğitim ajandasını<br />

da belirleyecektir.<br />

Yönetici Asistanının Rolleri (kendisi-yöneticisi-organizasyonu)<br />

1. Mesleki rolleri: Organizasyon ve yönetim süreci faaliyetleri belirleyen, izleyen ve<br />

yeniden düzenlemedir. Roller:<br />

a) Yönetim Rolü: Planlama, organize etme, yönetme, izlemedir. Kaynakların<br />

amaçlara göre belirlenmesini sağlama ve düzenlenmesi için stratejik, taktiksel ve eylemsel<br />

planların toplantılarını hazırlama süreci için organizasyonun tümüyle müzakereler<br />

yapmasıdır.<br />

b) Raporlama Rolü: Bilgiye ulaşma, bilgiyi derleme, bilgiyi kullanma ve yeni<br />

bilgilerin paylaşılmasıdır. Kaynak ve amaç kombinasyonunda organizasyonun, bireylerin ve<br />

bölümler arasındaki değişim ve çatışmaları belirleme ve çözüm için müzakereler<br />

yapmasıdır.<br />

c) Kendini Tanıma Rolü: Kendini tanıma neye sahip olduğunu bilerek neye ihtiyacı<br />

olduğunu karar vermedir. Özünde değişim vardır. Mesleki, yönetici ve kurumsal düzeyde<br />

ilişkilerin dengesini bu rol belirler. Kişisel gelişimim ne durumda? Yöneticimle nasıl daha<br />

iyi iletişim kurabilirim? Astlarım benim hakkımda ne düşünmekte? Nasıl etkili<br />

2<br />

Bilgi çağını organizasyonların yönetiminde bağımlılık gittikçe artmaktadır. Müzakerenin önemli bir unsurudur.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 87<br />

konuşabilirim? Gibi kendini tanımak için sorular sorarak değişimi olumlu yönde başarmaya<br />

çalışır. Müzakere rolünü iyi kullanabilmesindeki ilk adımdır.<br />

2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri: Yönetici asistanının mesleğinde diğer insanlarla<br />

etkileşim kurulmasını sağlayan bu rolleri;<br />

a) Yöneticinin Temsilciği Rolü: Yöneticinin vitrin görevini yapar. Bu faaliyetler<br />

sembolik görünmektedir. Fakat yönetici asistanı için bir imaj durumudur. Hem yönetimi<br />

hem de yöneticinin imajını yansıtması açısından önemlidir. Bir açılışta yöneticiyi temsil<br />

etmesi örnek olarak verilebilir.<br />

b) Yönetme(Liderlik) Rolü: Verimliliği arttırmak için astların, yöneticisinin hatta<br />

diğer çalışanların motivasyonu sağlayan aktivitelerdir. Çevreyi iyi tanımasının gerekli<br />

olduğu bu rolün başarısı için gereklidir. Diğer kişilerin ne ve nasıl düşündüğünü iyi<br />

bilmelidir. Müzakere rolünün başarısındaki ikinci adımdır.<br />

c) İletişim Rolü: Farklı organizasyonlar veya farklı bölümler arasında etkileşim ve<br />

koordinasyon ilişkisini içeren bir irtibat rolüdür. İki proje ekibinin koordineli çalışmasında<br />

koordinasyonun sağlanması işlevleri örnek olarak verilebilir.<br />

3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönet-me: Kendin Tanı+Kendini Tanıma= Müzakere<br />

Rolünün Yönetimi): Mesleki ve insanlar arası ilişkileri rolleri ile karar rolleri etkileşim<br />

halindedir ki, bu rolleri;<br />

a) Değişim Rolü: Organizasyon sürecinin ve işleyişinin sağlanması rolüdür.<br />

Girişimcilik rolü olarak da adlandırılan bu işlev yönetici asistanın değişim işlevini yerine<br />

getirmesidir. Bu literatür ışığında bu çalışmada bu rol değişim rolü olarak adlandırılacaktır.<br />

Çünkü her bir girişimcilik rolü değişimdir. Yenilik için yeni fikirlerin geliştirilmesi örnek<br />

olarak verilebilir.<br />

b) Çatışmayı Çözme Rolü: Kargaşalığın (Kaosun) önlenmesi de denilebilir. İki ast<br />

arasındaki amaç anlaşmazlığının çözümlenmesi örnek olarak verilebilir.<br />

c) Kaynak Dağıtımı ve Yeni Kaynak Bulunması Rolü: Organizasyon amaçlarını etkin<br />

sağlayabilmesinde bütçenin oluşturulmasındaki talepleri(personel alımı, maaşların<br />

arttırılması,) gözden geçirmesi ve gerekirse yeniden düzenlemesi işlevi olduğu gibi yeni<br />

kaynakların(organizasyonun yeni bir sektöre girmesi gibi) bulunması işlevini de içine<br />

almaktadır.<br />

d) Müzakere Rolü: İki ast arasındaki bir anlaşmazlıkta arabuluculuk veya destek için<br />

başka bir bölüm ile müzakere edebilir. Bu rol iki taraf arasında anlaşmayı sağlamaktır.<br />

Değişim ve çatışmayı çözme rollerinin başarısında önemli bir rol olarak görünür. İleri<br />

sayfalarda bu rol ayrıntılı olarak anlatılacaktır.<br />

Yönetici Asistanının rolleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.<br />

Tablo 2: Yönetici Asistanının Rolleri<br />

Kategori<br />

Rol<br />

Yönetim Rolü<br />

1. Mesleki rolleri<br />

Raporlama Rolü<br />

Kendini Tanıma Rolü<br />

Yöneticinin Temsilciği Rolü<br />

2. İnsanlar arası İlişkilerdeki Rolleri<br />

Yönetme (Liderlik) rolü<br />

İletişim Rolü<br />

3. Karar Rolleri (Kendin-i Yönet-me: Kendin<br />

Tanı+ Kendini Tanıma): Müzakere yönetimi<br />

( Kendin Tanı)<br />

Değişim rolü<br />

Çatışmayı çözme rolü<br />

Kaynak dağıtımı ve yeni kaynak bulunması rolü<br />

Müzakere rolü


88 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Yönetici asistanın temel rollerinin etkinliği ve etkililiğinde müzakere rolü dominant rol<br />

oynayacaktır. Aşağıdaki Şekil 1’ de bu ilişki özetlenmiştir.<br />

Şekil 1: Yönetici Asistanının Rolleri ile Müzakere Rolü İlişkisi<br />

3. Yönetici Asistanı Rollerini Etkin ve Etkili Başarmasında Müzakere Rolü<br />

3.1. Müzakere Nedir? Ne değildir?<br />

İnsanın bulunduğu her yerde değişim ve çatışma kaçınılmazdır. İki birey, iki grup veya<br />

birey- grup bir araya geldiği andan itibaren, fikir, değer, yöntem veya menfaatler zıtlaşmaya<br />

başlar. Bu durum, resmi ilişkilerde olduğu gibi aynı zamanda gayri resmi ilişkiler için de söz<br />

konusudur. Yaşam alanında(aile, okul, iş gibi) karşı karşıya kalacak birey ve gruplar vardır:<br />

Finans-insan kaynakları bölümleri, alıcı ve satıcı, sendika ve organizasyon yönetimi, iki<br />

devlet arası, ulusal ve uluslar arası organizasyonlar, ast-üst veya üst- üst gibi. Her biri kendi<br />

çerçevelerinden bakarak bulundukları durumu tanımlama eğiliminde olduğuna göre çatışma<br />

ve değişimin olmaması imkânsızdır. Oysa birbirinin karşıtı gibi görünen bu birey ya da<br />

gruplar faaliyetleriyle birbirini tamamlar. Çatışmayı veya değişimi yaratan karşı karşıya<br />

kalmaları değil, aralarında ki müzakere eksikliği veya yanlışlığıdır. (Uçan, 2008: 1).<br />

Müzakere kavramının ve onunla ilişkili olarak sürecin unsurlarının tanımlanmasında ve<br />

açıklanmasında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu tanımlamaların her biri verildikten sonra,<br />

müzakere kavramının süreçsel yönden unsurları ve tanımlanması yapılacaktır.<br />

Müzakere temelde genel bir insan faaliyeti olarak görülür. Satıcılarla yapılan faaliyetler,<br />

uluslararası ilişkilerdeki faaliyetler, organizasyonların içerisindeki ve diğer<br />

organizasyonlarla olan dış faaliyetler örnek olarak verilebilinir.(Lewicki vd., 1997: 1)<br />

Müzakere, iki taraf arasındaki görüş ve beklenti ayrılıklarını, tarafları tatmin edecek şekilde<br />

çözmeye yarayan, sürecin gerçek anlamda kazan-kazan yaklaşımı ile tamamlanmasını<br />

hedefleyen iletişim yöntemidir.(Gökçül, 2005: 23) Müzakere, bir kişinin yalnız başına<br />

halledemeyeceği bir konu ortaya çıktığında söz konusu olur; nasıl hareket edeceklerine<br />

ilişkin farklı görüşleri olan ya da yapılacak işten farklı sonuçlar bekleyen iki(ya da daha<br />

fazla) kişi bir araya geldiğinde, müzakere ortamı doğar. Müzakerenin olmayacağı ya da<br />

olamayacağı iki durum vardır. İki kişiden biri diğerinin önerisi ya da isteğine hemen<br />

uyduğunda ve iki kişiden biri konuyu tartışmayı bile reddettiğindedir. (Fowler, 1997: 7–8)<br />

Müzakere, farklı ihtiyaçlar ya da fikirler konusunda ortak bir anlaşmaya varmak amacıyla<br />

ileri geri iletişim sürecidir. (Acuff, 2005: 16). Müzakere kendisinden bir takım şeyler elde


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 89<br />

etmek istediğiniz kişilerin, sizin istekleriniz doğrultusunda düşünmelerini sağlamaya<br />

odaklanan bir bilgi ve çaba alanıdır.(Cohen, 2004: 3-5; Cohen, 2003: 3). Müzakere, sonuç<br />

üzerinde iki tarafın da veto hakkının olduğu bir işlemdir. İki tarafın gönüllü rızasına dayanır.<br />

İşlemin gerçek şartlarının belirlendiği bir alışveriş sürecidir ve anlaşmaya dayanır.(Oliver,<br />

2001: 3)<br />

Bu tanımlarda, müzakerenin iki sebepten kaynaklandığı görülür (Barry vd., 2003: 3).<br />

1. Bir kişinin bulunduğu grupta, gruba veya bir kişiye yeni bir şey yaptırması,<br />

2. Taraflar arasında bir sorunun veya tartışmanın çözülmesidir. (http://<br />

www.negotiations.com/articles/negotiation- conflict/, 2008)<br />

Müzakerenin oluşmasında yukarıda etkin olan bu sürecin birincisini değişim, ikincisini de<br />

çatışma durumu olarak adlandırılacaktır. Dikkat çekici dört nokta, gönüllülük esası,<br />

etkileşim süreci, farklı algılama ve karşılıklı bağımlılık yer almasıdır. (Uçan, 2008: 4).<br />

Müzakere ne değildir? denildiğinde bazı kavramları açıklamak gerekir. Kısaca aşağıda bu<br />

kavramlar özetlenecektir.<br />

Müzakere ile karar verme kavramı sıkça karıştırılmaktadır. Her müzakere karar ve karar<br />

verme sürecini içerisinde taşımaktadır. Fakat her karar ve karar süreci bir müzakereye<br />

gitmemektedir. Örneğin bir birey kendisi hakkında bir karar verebilir. Bu müzakere değildir.<br />

Çünkü müzakerede iki taraf vardır. Pazarlık, kısaca bir kişinin diğerinin davranışlarını<br />

değiştirmeye yönelik ve genellikle bir şeyi başka bir şeyle değiştirmek için yapılan bir seri<br />

önerinin ve karşı tekliflerin yer aldığı bir süreçtir. Sözlük anlamında pazarlık; “iki insan<br />

veya grupların her birinin bir şeyi yapma, ödeme veya gönderme konusunda bir iş anlaşması<br />

yani kararıdır.” Dolayısıyla, pazarlık daha çok konumlar üzerinde yoğunlaşır. Zıt davranışlar<br />

öne çıkar. Müzakerede ise kutuplaşma daha azdır ve amaçlar, ihtiyaçlar üzerinde<br />

yoğunlaşarak sonuca yönelik anlaşma veya çözüm davranışını yansıtır Sonuçta, pazarlık<br />

müzakere sürecinin bir parçası olarak müzakere kavramının içinde yer almaktadır. Üçüncü<br />

kavram tartışma (debate) dır. Bazı kaynaklarda “görüşme” olarak da adlandırılabilmektedir.<br />

Tartışma sözlük anlamında; insanların bir konu hakkındaki farklı fikirlerini ifade ettikleri<br />

durumdur. Tartışma bu anlamda, her iki taraf için de kabul edilebilir bir anlaşmaya varmak<br />

için aralarında gerçekleştirilen görüşmeler (explications), açıklamalar (interpolations),<br />

sentezler (syntheses) ve öneri (proposals) taahhütleri (undertaken) olarak görülür. Tartışma<br />

bir müzakerenin sorun çözme parçasıdır. İkna (persuation), karşı tarafın müzakerecinin<br />

fikrini veya önerisini kabul etmesini, istediğini yapmaya razı olmasını sağlama faaliyetidir.<br />

İnandırma (to convince) ise; gerçekten şu veya bu sebepten(din, mucize, peri olayları, bilim<br />

gibi) gerçekten doğru(true) olduğu için yaptığı bir faaliyettir. İkna ise her zaman inanmayı<br />

gerektirmeyebilir. Diğer bir ilişkili kavram uzlaşmadır. Uzlaşma, iknadan farklı bir kavram<br />

gibi görünse de, aslında ikiye katlanmış iknadır ki, iki zıt fikirli insan veya insanlar, ortada<br />

değil, ama ortak bir anlaşma alanı bulmak için (fakat yine de kendi çıkar ve görüşlerinden<br />

fazla fedakârlık etmeden) müzakere masasına otururlar. “Diyalog” deyimi de az çok buna<br />

uyabilir. Böylelikle, teslimiyetten de, inandırma ve iknadan da ayrılabilir. Taraflar “tarifler”<br />

verebilir ve ara yerde bir noktada (“orta yol” olmayabilir) anlaşırlar.Diğer bir kavram olan<br />

anlaşma, bir işin gerçekleşmesi, bir sorunun çözüme kavuşturulması veya bir sürecin<br />

düzenlenmesi amacıyla birden fazla tarafın belirli kurallar, ilkeler ve yaptırımlar üzerinde<br />

sözlü veya yazılı olarak uzlaşmaya varmalarıdır.Müzakere süreciyle ilişkili diğer kavram<br />

olan sözleşmenin (contract) sözlük anlamında “yazılı yasal bir anlaşma” ifadesi dikkati<br />

çekmektedir. Bu bir anlamda tarafların uzlaşma ile ilgili bir anlaşmadan farklı bir süreci<br />

işlemesidir. Çünkü iyi bir sözleşme yani yasal bir anlaşma; tarafların yasal çıkarlarını en iyi<br />

derecede kollar, çelişkileri çözümler, süreklidir ve toplumun çıkarlarını da göz önüne alır.<br />

İlişkili olan diğer bir kavram olan düzenleme(arrangement), bir olayın veya bir toplantının


90 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

bir plan ve hazırlık faaliyetini kapsar. Her iki taraf bu konuda kararlar alır.Son bir kavramda<br />

“istişare veya danışma(Consultation)” dır. Müzakere ile danışma arasında bir ayrım<br />

yapılmalıdır. İnsanlardan onay istemekle, onların fikirlerini almak arasında çok önemli bir<br />

ayırım vardır. Müzakere, bir kararın yürütülebilmesi için her iki tarafında aralarındaki<br />

anlaşmayı kabul etmeleri gerektiğine işaret ederken, danışma ise bir tarafın son kararı<br />

vermeye yetkisi kendisinde olduğu halde, karar vermeden önce diğer tarafın görüşlerini<br />

alması anlamına gelir. ( Anselm: 1978’ den Wall.,3-7; Barry vd., 2003: 3;<br />

Cobuild,1991,39,135; Türkan, 2004: 17-19;).<br />

Sonuç olarak, bu tanımlardan şu sonuçlar elde edilir: (Uçan, 2008: 7).<br />

1. Bir değişim veya çatışma var ise müzakere oluşabilir.<br />

2. Anlaşmada iki taraf da elde edeceği sonuçlar açısından birbirine bağlıdır.<br />

3. Sonuçlar fayda veya bedel olarak görülebilir.<br />

4. Müzakerenin amacı sadece anlaşmak değil; bazen de çatışan çıkarları nötrolize<br />

etmeyi, geçici çözümler bulmayı içerir.<br />

5. Anlaşma, fayda ve bedellerin paylaşımı veya değişimi üzerinde olur.<br />

Müzakere rolünün artmasının nedenlerini de bugünkü bilgi çağının nedenleriyle<br />

örtüşmektedir. Karmaşıklığın artması, karmaşık insan modeli(faklılıkların artması),<br />

kaynakların tamamına sahip olamama, müzakere ortamlarının sayısı ile birlikte, müzakere<br />

rolüne verilen öneminin ve sayısının yüz-yüze ilişkilerinde doğru orantıda artması,<br />

irrasyonel davranış yaklaşımlarının artması, ilişkilerin kısa dönemden daha çok uzun<br />

döneme yükselmesi ve uzun süreli ilişkilerin kısa süreli ilişkilerden doğması, uluslararası<br />

müzakere ortamının sayısının artması, uluslararası müzakere ortamının sayısının artmasına<br />

paralel olarak büyük birleşmelerin(taraflar arasında) artmasıdır.(Larry ve John, 2008: 361-<br />

365; Cohen, 2004: 1-3). Dolayısıyla değişim ve çatışma maliyetlerinin yükseldiği bir<br />

ortamdır. Sosyal hareketliliğin devamlı olduğu yaşam alanında tarafların birbirlerini<br />

etkileme ve böylece birbirlerine bağımlılıkları artmaktadır. Ayrıca mevcut kaynakların<br />

tamamına bir birey, grup veya organizasyon sahip olamamaktadır. Dolayısıyla 21. yüzyılda<br />

değişim ve çatışmalar hızlı artmaktadır.<br />

Müzakerenin modern bir tanımı şöyle yapılabilir (Uçan, 2008:29):<br />

Bir dost tarafın yalnız başına halledemeyeceği (değişim/çatışma) konu ortaya çıktığında,<br />

ihtiyaçların tatmini(objektif ve sübjektif) amacıyla, iki(ya da daha fazla) dost tarafın bir<br />

araya gelerek, sonuç üzerinde veto haklarının olduğu ve gönüllü rızalarına dayanan mevcut<br />

kaynakların en uygun kullanılmasında mutabakatı sağlayan hayat alanındaki dost tarafların<br />

etkilenme sürecidir.<br />

3.2. Müzakere Rolünün Enstrümanları<br />

Yönetici asistanının müzakere rolü, organizasyon ve yönetimin, kişisel ve yönetici<br />

amaçların ve tatminin başarılmasında kaynak amaç dengesinin dengeli olarak oluşturulması<br />

süreci olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla müzakere rolünü gerçekleştirirken bazı kriterleri<br />

yani enstrümanları bilmelidir. Bunlar.<br />

1) Amaç-kaynak dengesi: Amaçlar eğer kaynaklardan fazla yararlanamıyorsa( Amaç<br />

Kaynaklar) o zaman amaçların başarısızlığını getirir. Bu da yeni kaynak bulunmasını<br />

teşvik eder. Amaç ve kaynak dengesi ise( Amaç =Kaynaklar) genelde istenilen


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 91<br />

durumdur. Fakat talep ve arz dengesi her zaman istenildiği gibi sağlanamayabilinir. Bu<br />

durumda meydana gelecek huzursuzluklar müzakere edilerek giderilmelidir.<br />

2) Amaç ve kaynak çatışması bağımlılık ilişkisinin bir sonucudur. Birbirlerine<br />

kenetlenmiş amaçlar olarak tanımlanır ki, her iki taraf da amaçlarını başarmada<br />

birbirine ihtiyaç duyar. Örneğin, bir işletme proje yönetimi takımında, organizasyonun<br />

belirlediği sınırlı bir zamanda karışık bir projeyi tek bir kişinin tamamlamasının zor<br />

olduğunun bilinmesidir. Projede grup üyelerince yapılacak işler için organizasyonun<br />

proje amacını gerçekleşmesi için her bir kişi birbirine ihtiyaç duyacaktır. Burada takım<br />

üyelerinin amaçları ile proje takımının başarmak istediği amaç veya amaçlar tam<br />

olarak aynı olamayabilir. Amaç projenin amaçlarını başarmaktır, bunu içinde herkes<br />

beraber çalışmak zorundadır. Bu karmaşık kişisel durumlar ve grubun amaçları tipik<br />

bir bağımlılık durumudur.(Uçan, 2008:21-22; Lewicki vd., 1997: 7) Bu bağımlılık<br />

ilişkisinde yönetici asistanının kullanacağı temel bir müzakere tekniği bulunacaktır.<br />

Her iki müzakere tarafının ilişkiden beklediği sonuçlar birbirine bağlıdır. Bundan<br />

dolayı her iki müzakere tarafı sonuçların müzakereden önce, müzakere sırasında ve<br />

müzakere sonunda birtakım değerlendirmelerde bulunur. Thibout ve Kelley(1959) bu<br />

standartları “Karşılaştırma Düzeyi(KD)” olarak isimlendirmiştir. (Alıntılayan Lewicki<br />

vd., 1997: 7-8; Alıntılıyan Wall, 1985: 23) Fisher, Ury ve Patton (1981) Evet’e<br />

Ulaşmak(Gettin to Yes) adlı kitapta, diğer tarafla olan ilişkinin bu sürecine BATNA<br />

kavramı olarak adlandırmışlardır(Best Alternative To A Negotiated Agrement’in baş<br />

harfleridir. Bir müzakere anlaşmasında en iyi seçenek anlamına gelmektedir).(Fisher<br />

vd., 1981:101-134) Uçan (2008: 24) ‘da bu standartları, “bir ilişkideki çekim<br />

gücünün(çekim) değeri veya tatmin edicilik durumu” yani Ereğin(enerji yani amaç)<br />

Etkilenme Çekim Dengesi olarak adlandırmıştır. Bu ilişkinin değerlendirilmesinde şu<br />

ölçütler kullanılır: a) Beklenen Sonuç: Bu ilişkiden ne alacağımız yani<br />

umduğumuzdur.(NET SONUÇ=NS); b) Karşılaştırma(mukayese) Seviyesi: Diğer bir<br />

ilişkiden ne alabileceğimizdir. Yani bizim standart ölçümüzdür. (KARŞILAŞTIRMA<br />

SEVİYESİ=KS); c) Alternatiflerin Karşılaştırma Seviyesi: Diğer ilişkinin değişiminde<br />

önce(KS) kabul edilebilecek NS ilişki sonucunun en düşük<br />

düzeyidir.(ALTERNATİFLERİN KARŞILAŞTIRMA SEVİYESİ=KS ALT ). Bu ilişkide<br />

beklenen sonuç(NS) KS’ nin üzerinde arzu edilir. Eğer KS’ nin altında ise bu durumda,<br />

NS ile KS arasındaki mesafenin büyüklük derecesi ile birlikte NS ve KS ALT arasındaki<br />

ilişkiye bakılır ve NS> KS ALT ise müzakereye devam eder, eğer NS


92 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Şekil 2: Yönetici Asistanının Müzakere Rolünün (Yönetim) Ajandası<br />

4. Sonuç<br />

Yönetim ve organizasyonun başarısında, çıktıların etkin ve etkiliğinde yönetici asistanının<br />

organizasyon şemasındaki önemli yeri sadece statüsünden gelen durumu değildir. Aynı<br />

zamanda ve daha da önemlisi yöneticisinin kurmayıdır. Klasik sekreterlik veya asistanlık<br />

kalıplarının dışına çıkarak, bilgi çağının ve bilgi çağı organizasyonlarının yönetiminde<br />

gerektirdiği rolleri başarmasında kullanabileceği ve önemi gittikçe artan müzakere<br />

yeteneğini geliştirmesidir.<br />

Yönetici asistanının yeni kimliği bunu zorlamaktadır. Eğitim müfredatlarına mutlaka<br />

konulması gereklidir. Aynı zamanda bu konuda gerekli eğitim ve öğretim çalışmaları ilgili<br />

organizasyonlarca da düzenlenmelidir.<br />

Yönetici asistanını mesleki hayatında ajandasını buna göre düzenlemeli ve öğrenmelidir. Bu<br />

ajanda üçlü bir ilişkiyi düzenler. Bunlar kendisi, yöneticisi ve yönetimidir. Müzakere rolü bu<br />

ilişkinin dengesini sağlayarak, kendisini ve çevresini tanımasını sağlayarak kendi yönetimini<br />

oluşturacaktır. Bu süreç bir dinamik yapı üzerine oturur. Her gün yenilebilir.<br />

Sonuç olarak, yönetici asistanı müzakere rolüyle neye sahip olduğunun farkına vararak ki,<br />

kendisinin zayıf ve güçlü tarafları, dışsal olarak tehdit ve fırsatları, neye ihtiyacı olduğunu<br />

bilmesini sağlayacaktır.<br />

Kaynaklar<br />

Acuff, Frank L. (2005), Uluslararası Müzakere: Dünyanın Herhangi Bir Yerinde Herhangi<br />

Bir Konuyu Müzakere Etme, (Çev. Serpil Demirci), Elma Yayınevi, 1.Basım, Ankara.<br />

Barry, Bruce, Roy J. Lewicki, David M. Saunders, John W. Minton (2003), Negotiation,<br />

Fourth Edition,Mcgraw-Hill Company,Usa.<br />

Beach, Dale S. (1965), The Management Of People At Work (Personnel), Fourth Edition,<br />

Macmillian Publishing Co. Inc.. New York.<br />

Certo, Samuel C., Stewart W. Husted, Max E. Douglas, (1990) Business, Third Edition,<br />

Allyn And Bacon A Division Of Simon And Schuster Inc., Massachusetts.<br />

Cobuıld, C. (1991), Student’s Dictionary: Helping Learness With Real English,Collins<br />

Birmingham University International Language Database Publishers, London And Glasgow.<br />

Cohen, Stewen P., “Negotiation İs Not A Competitive Sport” Ivey Business Journal, July/<br />

August, 2004, Pp. 3-5.<br />

Cohen, Herb, (2003), Her Konuyu Müzakere Edebilirsiniz, (Çev. Şahin Cüceloğlu), Sistem<br />

Yayıncılık, 1. Basım, İstanbul.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 93<br />

Crump, Larry, John S. Odell, “Analyzing Complex U.S. Trade Negotiations” Negotiation<br />

Journal, July, 2008, Pp. 361-365.<br />

Daft, Richard L. (1997)Management, Second Edition, The Dryden Press International<br />

Edition, Usa.<br />

Drucker, Peter F. (1985), Management, Horper And Row Publishers, Inc., New York.<br />

Fısher, R., W. Ury, Ve B. Patton (Editor), (1981), Geting To Yes: Negotiating Agreement<br />

Without Giving In, Hougton Mifflin Company, Boston..<br />

Fowler, Alan, (1997), Müzakere, İkna Ve Etkileme, (Çev. Aksu Bora Ve Onur Cankoçak),<br />

İlkkaynak Kültür Ve Sanat Ürünleri Ltd. Şti., 1. Baskı, Ankara.<br />

Gökçül, Banu, (2005), Stratejik İlişki Kurma: Müzakere, Kapital Medya Hiz. A.Ş., İstanbul.<br />

Grıffın, Ricky W. (1993), Management Fourth Edition, Houghton Mifflin Company,<br />

Baston.<br />

Harold, Koontz, Cryrıl O’donnell (1968), Principles Of Management: An Analysis Of<br />

Managerial Functions, Fourth Edition, Mcgrow-Hill Book Company, New York.<br />

Hıll, Linda A. (2008), Yöneticiliğe Giden Yol: Yeni Bir Kimlik Edinmek, (Çev. Ümit<br />

Şenoy), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.<br />

Http://Www.Negotiations.Com/Articles/Negotiation-Conflict/,Erişim Tarihi: 01.06.2008.<br />

Huse, Edgar F. (1980), The Modern Manager, Third Edition, St. Paul Minesota İn West<br />

Publishing Company, Usa.<br />

Lewıckı, J. L., D. M. Saunders Ve J. W. Minton (1997), Essentials Of Negotiation, Mcgraw-<br />

Hill Company, Usa.<br />

Oliver, David (2001), Etkili Müzakerenin 101 Yolu, (Çev. Hasan Turgay Dursun), Alfa<br />

Yayınları, 1.Basım, İstanbul.<br />

Strasuss, Anselm (1978), Negotiations,Jossey-Bass,San Francisco’dan Aktaran , James A. Jr<br />

Wall., Negotiation: Theory And Practice, Scott, Foreman Ve Company İllinois, London:<br />

England, 1985.<br />

Torrington, Derek, John Chopman, Cary L. Cooper (1983), Personnel Management, Third<br />

Edition, Practice-Hall International Inc., London.<br />

Tutar, Hasan, (2007), Bilgi Çağı Örgütleri İçin Yönetici Sekreterliği(Yönetici Asistanlığı),<br />

Seçkin Yayıncılık, 1.Baskı, Ankara.<br />

Türkan, Reha O. (2004), İkna Ve Uzlaşma Sanatı, Altın Kitapları Yay., 1. Basım.<br />

Wall, J. A. Jr. (1985), Negotiation: Theory And Practice, Scott, Foreman Ve Company<br />

İllinois, London: England.<br />

Uçan, Murat Y. (2003), Değişim Yönetimi Ve Bir Kamusal Model Denemesi, Süleyman<br />

<strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilin Dalı,<br />

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta<br />

Uçan, Murat Y., "Değişimi Yönetmede Değişim Oranı (Kuvveti) İle Organizasyon<br />

Performansı İlişkisi: Bir Değişim Oryantasyon Gelişimin Momenti." Sosyal Gelişim Dergisi<br />

(E-Dergi),Haziran 2010,Yıl:1,Sayı:1,Pp. 173-186.


94 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Uçan, Murat Y. (2008), Müzakere Yönetimi Ve Bir Model Denemesi, Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilin Dalı, Doktora Tezi,<br />

Isparta.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 95<br />

YÜKSEKÖĞRETİMDE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM EĞİLİMLERİNİN YÜKSEK-<br />

DÜŞÜK BAĞLAM AYRIMI İLE ÖLÇÜLMESİ: SÜLEYMAN DEMİREL<br />

ÜNİVERSİTESİ’NDE BİR ARAŞTIRMA<br />

Nezihe TÜFEKCİ 1<br />

Ömer Kürşad TÜFEKCİ 2<br />

ÖZET<br />

İletişim insan yaşamının tüm alanlarını kuşatan temel bir boyut olarak değerlendirildiğinde<br />

örgütsel çerçevede ele almak kaçınılmazdır. Örgüt çalışanlarının birbirleriyle kurdukları<br />

iletişim biçimi, örgüt kültürünün etkisini göstermektedir. Örgütlerde iletişimin kültürel bir<br />

çerçevede ele alınması, örgütsel etkinliği artırmada işletme yöneticilerine farklı bakış açıları<br />

kazandırabilir. Bu yönüyle düşünüldüğünde örgütsel iletişimin önemi ve gerekliliği<br />

vurgulanması gerekir. Bu araştırmada örgütsel iletişim eğilimlerinin araştırılabilmesine<br />

yönelik olarak bir Yükseköğretim Kurumu seçilmiştir. Bu kapsamda Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi’nde idari personel kadrosunda bulunan enstitü, fakülte ve yüksekokul<br />

sekreterlerine yönelik olarak Hall (1976) tarafından geliştirilen “yüksek bağlam-düşük<br />

bağlam” modelini Türkçeye çevirerek Erdem (2006) tarafından geliştirilen “Kültürel<br />

İletişim Ölçeği-Türkiye” ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yüksek bağımlı iletişim<br />

değişkeninin örgütsel iletişim değişkenini etkilediği belirlenmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: İletişim, Örgütsel İletişim, Örgüt Kültürü, Kültürel İletişim Ölçeği,<br />

Yükseköğretim.<br />

1. Giriş<br />

Günümüzde iletişim gerek kişisel ilişkilerin yönetilmesi, gerekse örgütsel ilişkilerin<br />

sürdürülmesi açısından son derece önemli bir yer edinmiştir. Kişisel ilişkilerin yönetilmesi<br />

bireysellik ile açıklanabilecekken, örgütsel ilişkiler bütünsel bir yapıyı içermektedir. Bu<br />

nedenle örgütsel ilişkilerin açıklanması için örgütsel iletişim eğilimlerinin belirlenmesi ile<br />

mümkün hale gelmektedir. Literatürde örgütsel iletişim eğilimlerinin farklı şekillerde<br />

ölçüldüğüne rastlanmıştır. İletişim biçimleri açısından farklı kültürleri karşılaştırmada en<br />

çok kullanılan yöntemlerden birisi Hall (1976)’ ın Yüksek Bağlam-Düşük bağlam ayırımıdır<br />

(Erdem, 2006).<br />

Örgütsel iletişimin yüksek olması, örgütteki süreçlerin daha verimli çalışmasını ve başka<br />

informal iletişim süreci arayışları içinde bulunmamasını da beraberinde getirmektedir. Bu<br />

durum örgüt performansı için de kritik noktayı oluşturmaktadır. Bu araştırmanın amacı<br />

yükseköğretimde örgütsel iletişim eğilimlerinin yüksek-düşük bağlam ayrımı ile<br />

ölçülmesidir. Bu genel amaç çerçevesinde, önce çalışanların hangi tür iletişimi tercih<br />

ettikleri ortaya konulacak, daha sonra genel olarak örgütsel iletişime bakış açılarıyla<br />

karşılaştırılmıştır. Ayrıca demografik değişkenlere göre (görev, yaş, cinsiyet, eğitim<br />

durumu) de değerlendirme yapılmıştır. Bu kapsamda Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ nde<br />

idari yönetici konumunda bulunan enstitü, fakülte ve yüksekokul sekreterlerine elektronik<br />

1 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Ağlasun Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.,<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Eğirdir Meslek Yüksekokulu, Yrd. Doç. Dr.


96 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

anket ile ulaşılmıştır. Yapılan alan araştırmasında elektronik anket tekniği uygulandığından,<br />

sonuçlar tanımlayıcı ve çıkarımsal istatistik kapsamında değerlendirilmiştir.<br />

2. Örgütsel İletişim<br />

Örgütte gerek insan faktörü çabalarının gerek diğer üretim faktörlerinin belirlenmiş amaç ve<br />

hedeflere göre yöneltilmesi ancak örgüt içerisindeki eşgüdüm ile olanaklı olabilir. (Mullins,<br />

1999: 177). Örgüt içerisindeki eşgüdüm için kullanılan en önemli araç olarak ise iletişim,<br />

iletişim kanalları ve iletişim süreçlerinin olduğu tartışmasız bir gerçektir (Koçel, 2001:<br />

417).<br />

İletişim; bilgi, fikir, duygu ve düşünceleri semboller ve iletişim araçları yardımıyla insanlar<br />

arasında karşılıklı olarak aktarıldığı bir süreçtir (Himstreet ve Baty, 1969: 3; Eren, 2000:<br />

333; Eroğlu, 2000: 206). İletişimin doğasını ifade eden; bilinçli/bilinçsiz olması, alıcı ve<br />

kaynağın farklı anlamlar verebilmesi, beden dilini içine alması, duyu organlarına yönelik<br />

olması, çift yönlü olması, çevreden etkilenmesi gibi özellikler bu sürecin karmaşıklığının ve<br />

çok boyutluluğunun göstergesidir (Munter, 1987: 9). Örgütte bilginin algılanması,<br />

yorumlanması, iletilmesi ve geri bildiriminin alınması yönetsel açıdan önemli bir işlev<br />

üstlenmekle beraber, her düzeydeki çalışanlar tarafından olumlu tutumlar edinilmesinde de<br />

etkili iletişim sürecinin etkin rolü bulunmaktadır (Orpen, 1997: 519).<br />

İletişim sürecinde üst yönetime düşen ve iletişim sürecine yön veren önemli roller<br />

bulunmaktadır. Üst yönetimin iş akışını oluşturması, yönetmesi, denetlemesi, çevresinin<br />

oluşturulması ile çalışanlardan bilgi sağlanması ve geri bildirim alınması açısından iletişim<br />

süreçlerinin etkinliği belirleyici olmaktadırlar (Griffin vd., 2001: 538).<br />

3. Örgüsel İletişimde Yüksek-Düşük Bağlam Ayrımı<br />

Kültür ile iletişim arasındaki ilişki, aktörlerin iletişim yoluyla ortaya çıkardığı<br />

yerleşmiş kalıpları sürdürmek için kullanılan bir yöntemdir (Graham ve Sano, 1986; Bavelas<br />

vd., 1990; Djursaa, 1994; Ting-Toomey ve Kurogi, 1998).<br />

Bağlam, iletişim sürecini çevreleyen uyarıcı faktörler olarak değerlendirilebilmesinin<br />

yanında (Moorden, 1999) tecrübe, bilgi, davranış, vurgu ve mimikler gibi, mesajı kuşatan<br />

çevreyi ve koşulları da içerisine almaktadır (Dozier vd., 1998: 112). Bağlam, iletişim süreci<br />

ekseninde incelendiğinde bir kültürdeki insanların diğerleriyle nasıl ilişki kurduğunu<br />

anlamak açısından yarar sağlamaktadır (Kim vd., 1998; Erdem ve Günlü, 2006: 180).<br />

Aşağıdaki tabloda da gösterildiği gibi Hofstede (2001), yüksek bağlamlı iletişim daha çok<br />

geleneksel kültürlerde, düşük bağlamlı iletişim ise modern kültürlerde görüldüğünü ifade<br />

etmektedir.<br />

Tablo 1: Yüksek-Düşük Bağlam Ayrımı<br />

Değişken Yüksek Bağlam Düşük Bağlam<br />

Görüldüğü Yer Geleneksel kültürlere yönelik Modern kültürlere yönelik<br />

Bilginin<br />

Bilginin çoğu kişide özümsenmiş<br />

görünümü fiziksel göstergelerdedir ve çok azı<br />

Bilginin hepsi mesajın kendisinde<br />

yüklüdür<br />

mesaja yüklenmiştir<br />

Uyum alanı Kolektivist kültürlerde Bireyci kültürlerde<br />

İletişim şekli Kapalı, imalı ve dolaylıdır. Mesaj<br />

kişilere ve ortama göre farklı anlam<br />

ifade eder (sübjektif iletişim)<br />

(objektif iletişim)<br />

Ortam faktörleri<br />

Fiziksel ortam, geçmiş deneyimler, ses<br />

tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi<br />

unsurlara ihtiyaç vardır<br />

Açık, net ve direkttir. Mesaj herkes için<br />

ve her ortamda aynı anlamı ifade eder<br />

Fiziksel ortam, geçmiş deneyimler, ses<br />

tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi<br />

unsurlara ihtiyaç azdır.<br />

İfade tarzı Söylenmek istenenle söylenen farklıdır Söylenmek istenenle söylenen aynıdır<br />

Kaynak: Hall (1976), Sümer (2001), Hofstede (2001), Erdem (2006)’ den yararlanılarak tablo haline<br />

dönüştürülüştür.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 97<br />

Tabloda belirtildiği gibi bilginin görünümü ile ilgili yapılan ayrımda yüksek bağlam bilginin<br />

çoğunun kişide özümsenmiş fiziksel göstergelere dayandığını ve çok azının mesajlara<br />

yüklendiğini açıklamaktadır. Düşük bağlam ise bilginin hepsinin mesajın kendisinde yüklü<br />

olduğuna vurgu yapmaktadır (Hofstede, 2001).<br />

Konuya ilişkin olarak yapılan literatür incelemesinde yüksek-düşük bağlam ayrımına ilişkin<br />

farklı tanımlamaların yapıldığı görülmektedir. Farklı ifadelerle ayrıştırılan bu iki iletişim<br />

yönü temelde aynı odak üzerinden hareket etmektedir. Aşağıdaki tabloda bu ayrım<br />

gösterilmektedir.<br />

Tablo 2: Yüksek-Düşük Bağlam Ekseninde Farklı Kültürel Değişim Oluşumları<br />

Araştırmacı Yüksek Bağlam ile İlişkili Özellikler Düşük Bağlam ile İlişkili Özellikler<br />

Hall (1976) Yüksek bağlam: kapalı, paylaşılan Düşük bağlam: açık bilgi gereklidir<br />

bilgiler, uzun vadeli ilişkiler<br />

Glenn (1981) İlişkisel: Paylaşılan kalıplar ve Soyutlayıcı: gerçekçi tümevarım,<br />

anlamlar<br />

açık bilgi gereklidir<br />

Servaes (1989) Asyalı: dolaylı, kapalı, duygusal Batılı: direk, açık akılcı tartışma,<br />

değişim için etkileşim<br />

nihai ürün için etkileşim<br />

Hofstede (1980) Kolektivizm Bireyselcilik<br />

Gudykunst vd. Yüksek bağlam kültürler - Kolektivist: Düşük bağlam kültürler - Bireysel:<br />

(1988)<br />

Japonya, Çin, Yunanistan, İspanya ve<br />

Endonezya<br />

Almanya, ABD, İsviçre, Fransa,<br />

İngiltere ve Yeni Zelanda<br />

Levine (1985) Dolaylı: belirsiz Doğrudan: kesin, net<br />

Bhagat vd. (1990) İlişkisel kültürler: Japonya, Çin, Soyutlayıcı kültürler: Almanya,<br />

Yunanistan, İspanya ve Endonezya ABD, İsviçre, Fransa, İngiltere ve<br />

Yeni Zelanda<br />

Kaynak: Korac-Kakabadse vd., 2001: 11.<br />

4. Araştırmanın Yöntemi<br />

Örgütsel iletişim süreçleri çok yönlü araştırılması gereken bir yapıya sahiptir.<br />

Yükseköğretimde yüksek-düşük bağlam ayrımının yapılmasına yönelik herhangi bir çalışma<br />

olmamasından dolayı yükseköğretimde örgütsel iletişimin idari kadrolar açısından ele<br />

alınmasına yönelik olarak bu araştırmaya başlanmıştır. Araştırmanın amacı<br />

yükseköğretimde örgütsel iletişim eğilimlerinin yüksek-düşük bağlam ayrımı ile<br />

ölçülmesidir. Bu genel amaç çerçevesinde, önce katılımcıların hangi tür iletişimi tercih<br />

ettikleri ortaya konulacak, daha sonra genel olarak örgütsel iletişime bakış açılarıyla<br />

karşılaştırılmıştır. Ayrıca demografik değişkenlere göre (görev, yaş, cinsiyet, eğitim<br />

durumu) de değerlendirme yapılmıştır. Literatürden elde edilen kuramsal bilgilerin ışığında<br />

ikincil verilerin analizi gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bilgilere dayanarak, alan araştırması<br />

kapsamında anket yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırmada Hall (1976)’ın Yüksek Bağlam-<br />

Düşük Bağlam Modeli çerçevesinde ele alınan ve Erdem (2006) tarafından Türkçe’ ye<br />

kazandırılan ‘Kültürel İletişim Ölçeği-Türkiye (KİÖ-TUR)’ kullanılmıştır. Araştırma<br />

amacına yönelik olarak bir örneklem belirlenmiştir. Yükseköğretimde iletişim süreçlerini en<br />

yoğun yaşayan gruplardan biri olan enstitü/fakülte/yüksekokul sekreterleri araştırmanın<br />

örneklemini oluşturmuştur. Araştırmanın zaman, maliyet, ulaşılabilirlik gibi kısıtları göz<br />

önünde bulundurularak araştırma Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ nde gerçekleştirilmiştir.<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ nde Haziran 2012 tarihi itibariyle 4 enstitü, 17 fakülte, 3<br />

yüksekokul ve 18 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Toplam 42 enstitü/<br />

fakülte/yüksekokul sekreterlerine yönelik olarak hazırlanan elektronik anket formunun linki<br />

enstitü/fakülte/yüksekokul sekreterlerinin elektronik posta adreslerine gönderilmiştir. 33<br />

enstitü/ fakülte/yüksekokul sekreterleri elektronik anket formunu doldurarak örgütsel<br />

iletişim eğilimlerinin yüksek-düşük bağlam ayrımına yönelik belirlenmesine yönelik


98 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

görüşlerini ifade etmişlerdir. Bu sonuç anketlerin geri dönüş oranının %78,57 oluğunu<br />

göstermektedir.<br />

Araştırmada kullanılan ölçeğin geçerliliği Erdem (2006) tarafından sınanmış ve ölçekte<br />

Cronbach Alfa katsayısı yüksek bağlam boyutu için 0.775, düşük bağlam boyutu için 0.762<br />

olarak bulunmuş; her bir boyuttaki maddelerin birbirleriyle negatif bir ilişkisi olmadığı<br />

saptanmıştır (Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdem, 2006). KİÖ-TUR anketinde yüksek bağlam ve<br />

düşük bağlam birbirinden bağımsız boyutlar olarak ele alınmıştır. Ankette 15 ifade<br />

bulunmakta, bunlardan 8’iyüksek bağlamlı iletişim boyutu ve 7’si düşük bağlamlı iletişim<br />

boyutu ile ilgilidir. Çalışanlar her bir ifadeye ne ölçüde katılıp katılmadıklarını 5’li Likert<br />

ölçeğine göre cevaplandırmışlardır. Ankette demografik değerlendirme yapabilmek<br />

amacıyla demografik bilgileri içeren bir bölüm de bulunmaktadır.<br />

Araştırmada, istatistiksel olarak veriler tanımlayıcı ve çıkarımsal istatistik bazında ele<br />

alınmıştır. Bu nedenle demografik soruların frekans dağılımları ele alınmıştır. Verilerin<br />

öncelikle güvenilirliği (Cronbach alpha) test edilmiştir. Değişkenleri daha sağlıklı bir<br />

şekilde belirlemek amacıyla, verilere faktör analizi (Principal Component Analysis)<br />

uygulanmış ve veri azaltımına gidilmiştir. Bağımsız değişkenlerin toplam varyansı açıklama<br />

yüzdesini ve de bağımlı değişken üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla regresyon<br />

analizi yapılmıştır.<br />

5. Bulgular<br />

Yapılan anketler SPSS (Statistical Package for Social Sciences, versiyon 15.0) programına<br />

aktarılmış ve araştırma analizleri bu programda tamamlanmıştır.<br />

Tablo 3: Demografik Değerlendirmeler<br />

Demografik Değişkenler n %<br />

Görev<br />

Enstitü Sekreteri 1 3,03<br />

Fakülte Sekreteri 15 45,45<br />

Yüksekokul Sekreteri 1 3,03<br />

Meslek Yüksekokulu Sekreteri 16 48,48<br />

TOPLAM 33 100,00<br />

Yaş<br />

29 ve altı 0 0,00<br />

30 - 39 2 6,06<br />

40 - 49 21 63,64<br />

50 - 59 10 30,30<br />

60 ve üzeri 0 0,00<br />

TOPLAM 33 100,00<br />

Cinsiyet<br />

Erkek 17 51,52<br />

Kadın 16 48,48<br />

TOPLAM 33 100,00<br />

Eğitim<br />

Ön Lisans 2 6,06<br />

Lisans 30 90,91<br />

Yüksek Lisans 1 3,03<br />

Doktora 0 0,00<br />

TOPLAM 33 100,00<br />

Not: Yüzdelerde virgülden sonra iki basamak gösterilmiştir. İki basamaktan fazla olan yüzdeler en<br />

yakın değere yuvarlanmıştır.<br />

Araştırmaya katılanların demografik bulguları Tablo 3’ te gösterilmektedir. Katılımcılara ait<br />

demografik veriler incelendiğinde erkek katılımcıların (51,52) bayanlara (48,48) oranla az


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 99<br />

bir farkla da olsa fazla oldukları gözlenmektedir. Katılımcıların büyük çoğunluğunun 40-49<br />

yaş aralığında (%63,64) olduğu, eğitim düzeylerinin ise çoğunlukla lisans düzeyinde (90,91)<br />

olduğu görülmektedir. Görevleri incelendiğinde ise üniversitede ağırlıklı olan birimlerin<br />

sekreterlerinin doğal olarak ankete daha çok katıldığı söylenebilir. Meslek Yüksekokulu<br />

Sekreterleri görevinde olanlar %48,48 ile temsi edilirken, Fakülte Sekreterleri %45,45 ile,<br />

Enstitü ve Yüksekokul Sekreterleri de %3,03 ile temsil edilmişlerdir.<br />

Tablo 4: Faktör Analizi Sonuçları<br />

Faktör Yükü<br />

Özdeğer<br />

Ortalama<br />

Tanımlanan<br />

Fark<br />

Yüzdesi<br />

F Değeri<br />

Alpha<br />

p<br />

Faktör 1: Yüksek Bağlamlı İletişim 11,261 3,27 59,27 2,794 ,96 0,002<br />

İnsanlar eleştirilerini direkt olarak 0,786<br />

söylemekten kaçınırlar.<br />

Verilen mesajın yanında söylenme 0,781<br />

biçimi, söyleyenin hal ve harekeleri de<br />

önemlidir.<br />

İnsanların yüzünüze söyledikleri ile 0,764<br />

içlerinde sakladıkları farklıdır.<br />

Astlar yöneticilerini açıkça eleştirmekten 0,719<br />

çekinirler.<br />

Toplumumuzda iletişim kurarken 0,705<br />

karşıdakinin söylediğine değil, söylemek<br />

istediğine bakılmalıdır.<br />

Toplumumuzda insanlarımız direkt 0,638<br />

konuşmak yerine imalı anlatımı tercih<br />

ederler.<br />

Çevremizde insanların yüzüne başka, 0,635<br />

arkasından başka konuşulur.<br />

İletişimde “kızım sana söylüyorum, 0,609<br />

gelinim sen anla” yöntemi kullanılır.<br />

Faktör 2: Düşük Bağlamlı İletişim 1,241 3,26 6,53 15,98 ,78 0,001<br />

Bir kişi size “evet” demişse, ondan yeterli 0,701<br />

cevabı almışsınızdır.<br />

İnsanlarımız her ortamda eleştirilerini 0,662<br />

açıkça ve direkt olarak ifade ederler.<br />

İnsanlarımız verdikleri mesajlarda açık 0,612<br />

ve net ifadeler kullanırlar.<br />

İnsanların arkasından konuşmak yerine, 0,546<br />

her şey yüzlerine karşı söylenir.<br />

İyi bir iletişim için, toplumuzdaki 0,511<br />

insanların vermek istedikleri mesajı satır<br />

aralarında aramaya gerek yoktur.<br />

Mesajı anlamak için insanların 0,432<br />

söyledikleri dışında başka faktörlere<br />

ihtiyaç yoktur.<br />

Toplumumuzda iletişim kurarken her 0,383<br />

zaman açık konuşmak olumludur.<br />

Kaiser-Meyer-Olkin Örneklem Ölçümü = 0,76; Toplam farkın (Varyans) açıklama oranı: 0,649.<br />

Araştırmada çıkarımsal istatistik bazında verilere öncelikle güvenilirlik testi uygulanmıştır.<br />

Test sonucunda verilerin genel Cronbach Alpha’ sı 0,7482 olarak saptanmıştır. Bu sonuç


100 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

kabul edilebilir sınırlar içindedir (Nunnally, 1967; Sekaran, 2000). Elde edilen Cronbach<br />

Alpha sonucuna göre, verilere faktör analizi uygulanmıştır. Barlett testi sonucu 809,74<br />

değeri ve p< ,001 düzeyi ile Kaiser-Meyer-Olkin örneklem değeri 0,76 olarak<br />

gerçekleşmiştir ki bu değer kabul edilebilir sınırların içindedir. Bununla birlikte, faktör<br />

analizinde elde edilen toplam farkın (varyansın) açıklanma oranı 0,649 gibi kabul edilebilir<br />

bir oranda gerçekleşmiştir. Bu verilerin kapsam dışına alınmalarının nedeni, öncelikli olarak<br />

tek ve ikili verilerin başlı başına birer faktör olarak analiz sonucundan çıkmalarındandır.<br />

Faktör analizinin özet sonuçları Tablo 4’ te sunulmaktadır.<br />

Tablo 4’ teki değişkenler incelendiğinde literatürde de benzer şekilde ifade edilen (Bkz.<br />

Erdem, 2006) yapıya uygun olarak oluştuğu gözlemlenmektedir. Araştırmada bağımsız<br />

değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki önemlerini belirlemek amacıyla, regresyon<br />

analizi yapılmıştır. Tablo 5’ te iş doyumuna etki eden faktörlerin regresyon analizi sonuçları<br />

verilmiştir.<br />

Tablo 5: Örgütsel İletişime Etki Eden Faktörlerin Regresyon Analizi Sonuçları<br />

Değişkenler β T Sig. T<br />

Yüksek Bağlamlı İletişim ,295674 3,093 ,0024<br />

Düşük Bağlamlı İletişim ,085699 ,737 ,4622<br />

SABİT ,2572858 4,183 ,0001<br />

Not: Multiple R= ,3863; R Square= ,1531; Adjusted R Square= ,11236 F= 4,8211; Sig. F= , 0005<br />

Araştırmada, bağımlı değişken olarak örgütsel iletişim kullanılmıştır. Örgütsel iletişimi<br />

değerlendirmeye yönelik ankette “Genel olarak üniversitemdeki iletişimden memnunum”<br />

ifadesi yer almıştır. Araştırmada bu ifade bağımlı değişken olarak yer alırken, faktör<br />

analizinde elde edilen bulgular sonucunda; yüksek bağlamlı iletişim ve düşük bağlamlı<br />

iletişim bağımsız değişkenler olarak kullanılmıştır. Tablo 5 değerlendirildiğinde F değerinin<br />

4,8211, p=,0005 düzeyinde anlamlı olarak gerçekleştiği görülmektedir. Buna bağlı olarak<br />

Multiple R=,3863 ve R Square=,1531 olarak gerçekleşmiştir. R kare değerinin sosyal<br />

bilimlerde yapılan araştırmalar için yeterli düzeyde olduğu söylenebilir. Regresyon<br />

analizinden elde edilen bilgiler doğrultusunda bağımlı değişkene bağlı olarak bağımsız<br />

değişkenlerin önem düzeylerinin belirlenmesi amacıyla, Beta düzeylerinin değerlendirilmesi<br />

gerekmektedir. Regresyon analizinden elde edilen Beta değerlerinin önem dereceleri<br />

incelendiğinde yüksek bağımlı iletişim değişkeninin 0,0024 düzeyinde anlamlı olduğu<br />

görülmektedir.<br />

6. Sonuç ve Öneriler<br />

Faktör analizinden elde edilen sonuçlar incelendiğinde teorik çerçevede kullanılan iki<br />

faktörün bu araştırmada da desteklendiği görülmektedir. Bu durum araştırmada ele alınan<br />

verilerin içerik geçerliliğinin faktör analizi ile desteklendiğini açıklamaktadır. Faktör<br />

analizinde elde edilen sonuçlar ışığında bağımsız değişkenlere regresyon analizi yapılmıştır.<br />

Regresyon analizinden elde edilen Beta değerlerinin önem dereceleri incelendiğinde yüksek<br />

bağımlı iletişim değişkeninin örgütsel iletişim değişkenini etkilediği belirlenmiştir. Bu<br />

sonuç literatürde daha önce bu konuda araştırma yapmış olan araştırmacıların elde ettiği<br />

sonuçlarla uyuşmaktadır. Böylece Türkiye’nin kültürel olarak yüksek bağlamlı iletişimi<br />

tercih ettiğini savunan çalışmaları (Sümer 2000;Sargut 2001; Erdem 2005; Erdem ve Günlü,<br />

2006) desteklediği söylenebilir. Araştırma sonuçlarına göre Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’<br />

nde konunun kavramsal yönü de dikkate alınarak imalı, kapalı ve dolaylı bir iletişimin<br />

baskın olduğu, etkili bir iletişim kurabilmek için sadece mesaja bakmanın yeterli olmadığı,<br />

diğer ortamsal faktörlere de (söylenme biçimi, jest ve mimikler, vurgular vb.) dikkat etmek<br />

gerektiği söylenebilir.<br />

Yüksek bağlamlı iletişim, çoğunlukla geleneksel kültürlere yöneliktir. Araştırma sonucunda<br />

elde edilen bulgular üniversitelerde iletişim süreçlerinin geleneksel kültüre yönelik olduğu


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 101<br />

sonucunu göstermektedir. Bu nedenle iletişim süreçlerinde geleneksel kültürü göz ardı<br />

etmek mümkün değildir. Geleneksel kültürü şekillendiren tüm faktörler üzerine örgütlerin<br />

daha çok çaba harcaması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Çünkü geleneksel kültürleri modern<br />

kültürlere uyumlaştırma sürecinde, değişime dirençle karşılaşılması muhtemeldir.<br />

Kolektivist eğilimleri yüksek olan üniversitelerde yüksek bağlamlı iletişimin düşük bağlamlı<br />

iletişime göre daha fazla tercih edildiği araştırma sonuçlarına göre söylenebilir. Bu nedenle<br />

iletişimde açıklık ve doğrudan aktarılması yerine, dolaylı mesaj vermenin kültürel olarak<br />

teşvik edildiğini göstermektedir. Dolaylı aktarım yolunu seçen çalışanlar ya düşündüklerini<br />

tam olarak karşı tarafa aktaramamakta ya da kaynak ile hedef arasında sorunlar ortaya<br />

çıkmaktadır. Ayrıca iletişimin kapalı, imalı ve dolaylı olması mesajın kişilere ve ortama<br />

göre farklı anlamlar ifade etmesine neden olabilmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde<br />

iletişim süreçlerinin açıklık ve doğrudan aktarma ekseninde şekillenmesi örgütsel iletişimin<br />

etkinleşmesi açısından önem taşımaktadır.<br />

Araştırma sonucunda elde edilen bulgular iletişim sürecinde fiziksel ortam, geçmiş<br />

deneyimler, ses tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi unsurlara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.<br />

Bu durum iletişim sürecinin tamamlayıcısı olan tüm unsurları açıklamaktadır. Yüksek<br />

bağlamlı iletişimde söylenmek istenenle söylenen farklıdır. Bu nedenle iletişim sorunları<br />

oluşması kaçınılmaz gibi görünmektedir. Böyle bir durumun farkında olarak hareket etmek<br />

örgütsel iletişimin iyileştirilmesi, eksiklerin giderilmesi, gelecek planının ve stratejilerin<br />

oluşturulması açısından önem taşımaktadır.<br />

Araştırma her ne kadar genelleme yapmaya yetecek bir örnekleme sahip olsa da,<br />

araştırmanın bazı kısıtları genelleme yapmayı engelleyecek niteliktedir. Burada ifade edilen<br />

kısıtlar aynı zamanda araştırmacılara gelecekte yapılması muhtemel çalışmalar için de ışık<br />

tutacağı söylenebilir. Araştırmanın en önemli kısıtlarından biri Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi özelinde yapılmış olmasıdır. Bu nedenle tüm üniversiteleri kapsayacak şekilde<br />

yapılacak bir çalışmada çok daha anlamlı sonuçlar vereceği düşünülebilir. Araştırmada bir<br />

başka kısıt; sadece idari yönetici konumunda bulunan enstitü/fakülte/yüksekokul sekreterleri<br />

düzeyinde yapılmış olmasıdır. Tüm idari çalışanları, akademisyenleri ve öğrencileri içerecek<br />

bir çalışma konunun çok farklı boyutlarla değerlendirilmesine imkân tanıyacaktır.<br />

Kaynakça<br />

Bavelas, J.B., Black, A., Chovıl, N., Mullet, J. (1990) Equivocal Communication, Sage,<br />

Newbury Park.<br />

Djursaa, M. (1994), “North European Business Cultures: Britain Versus Denmark And<br />

Germany”, European Management Journal, 12 (12), 136-146.<br />

Dozıer J.B., Husted B.W. Ve Mcmahon J.T. (1998), “Need For Approval İn Low-Context<br />

And High-Context Cultures: A Communications Approach To Cross-Cultural Ethics”,<br />

Teaching Business Ethics, 2, 111-125.<br />

Erdem, R. (2006), “İletişim Eğilimlerinin Yüksek-Düşük Bağlam Ayırımı İle Ölçülmesi:<br />

Türkçe Bir Ölçek Geliştirme Çalışması”, Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, 17-<br />

25.<br />

Erdem, R. Ve Günlü, E. (2006), “İletişim Eğilimlerinin Yüksek Bağlam-Düşük Bağlam<br />

Ayırımı İle İncelenmesi: Hastane Çalışanları Örneği”, Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi,<br />

Cilt:9, Sayı 2, 177-194.<br />

Eren, E. (2000), Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi, İstanbul, Beta Yayınları.<br />

Eroğlu, F. (2000), Davranış Bilimleri, 5. Baskı, İstanbul, Beta Yayınları.


102 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Graham, J.L. Ve Sano, Y. (1986), “Across The Negotiating Table From The Japanese”,<br />

International Marketing Review, 3 (3), Autumn, 58-71.<br />

Grıffın, M.A., Patterson, M.G. Ve West, M. (2001), “Job Satisfaction And Teamwork: The<br />

Role Of Supervisor Support”, Journal Of Organizational Behavior, 22, 537-550.<br />

Hımstreet W.C. Ve Baty W.M. (1969), Business Communication: Principles And Methods,<br />

3'd Ed., Califomia: Wadsworth Pub.Co.<br />

Kım D., Pang Y. Ve Park H.S. (1998), “High-Versus Low-Context Culture: A Comparison<br />

Of Chinese, Korean, And American Cultures”, Psychology And Marketing, 15 (6), 507-521.<br />

Koçel, T. (2001), İşletme Yöneticiliği, Yönetim Ve Organizasyon, Organizasyonlarda<br />

Davranış Klasik-Modern-Çağdaş Ve Güncel Yaklaşımlar, 8. Bası, İstanbul, Beta Yayınları<br />

Korac-Kakabadse N., Kouzmın A., Korac-Kakabadse A., Savery L., (2001), “Low-And<br />

High-Context Communication Patterns: Towards Mapping Cross-Cultural Encounters”,<br />

Cross Cultural Management: An International Journal, 8 (2), 3-24<br />

Moorden T. (1999), “Models Of National Culture-A Management Review”, Cross Cultural<br />

Management, 6 (1), 19-44.<br />

Munter M. (1987), Business Communication: Strategy And Skill, Nj: Prentice Hall Int.Int.<br />

Nunnally, J.C. (1967), Psychometic Theory, New York: Mcgraw Hill.<br />

Orpen, C. (1997), “The Interactive Effects Of Communication Quality And Job Involvement<br />

On Managerial Job Satisfaction And Work Motivation”, The Journal Of Psychology, 131<br />

(5), 519-522.<br />

Sekaran, U. (2000), Research Methods Dor Business: A Skill Building Approach, New<br />

York: John Wiley & Sons, Inc.<br />

Tıng-Toomey, S. (1985), “Toward A Theory Of Conflict And Culture”, İçinde Gudykunst,<br />

W.B., Stewart, L.S. Ve Tıng-Toomey (Ed.) Communication, Culture And Organizational<br />

Processes, Sage, Beverly Hills, 71-86.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 103<br />

ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEĞİN BÜRO ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL<br />

BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BİR ALAN ARAŞTIRMASI<br />

Mehmet ALTINÖZ 1<br />

Serdar ÇÖP 2<br />

Demet ÇAKIROĞLU 3<br />

Ferda KERVANCI 4<br />

Nuray KESKİN 5<br />

ÖZET<br />

Endüstriyel üretim toplumundan bilgi ve tüketim toplumuna geçerken, örgütsel destek son<br />

yıllarda üzerinde en çok durulan kavramlar arasındadır. Örgütsel destek, çalışanın kurum ve<br />

yöneticiler tarafından kendisine değer verilmesi ve mutluluğunun önemsemesine yönelik bir<br />

algılama biçimi olarak kabul edilmektedir. Araştırmanın bir diğer boyutu olan örgütsel<br />

bağlılık, çalışanın işletmeyle olan ilişkisini şekillendiren, işletmede çalışmaya devam etme<br />

kararının alınmasını sağlayan psikolojik bir durumdur.<br />

Konuya yönelik tartışma sürecine katkı sağlamak amacıyla bu çalışmada, örgütsel destek ile<br />

örgütsel bağlılık arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelenmiştir. Bu amaçla; iki ayrı<br />

üniversitede çalışan idari personele örgütsel destek ve örgütsel bağlılık ölçeği uygulamıştır.<br />

Ölçekler aracılığıyla elde edilen veriler SPSS istatistik programı ile analiz edilmiştir.<br />

Araştırmanın sonunda ortaya çıkan sonuçlar, söz konusu verilere dayandırılarak<br />

yorumlanmıştır. Araştırma, büro çalışanların örgütsel bağlılıklarının artırılması açısından da<br />

önemli görülmektedir.<br />

Anahtar Kelimeler: Örgütsel destek, örgütsel bağlılık, büro çalışanları, büro.<br />

1. Giriş<br />

Örgütsel desteğin kuramsal temelleri 1960’lı yıllardan itibaren atılmaya başlamış olup, söz<br />

konusu temel; sosyal değişim, karşılıklı ilişki, örgütsel destek, lider-üye değişimi ve erg<br />

kuramı olarak karşımıza gelmektedir.<br />

Örgütsel bağlılığa yönelik olarak örgütsel desteğin etkisinin hangi ölçüde olacağı hususu son<br />

yıllarda üzerinde çalışılan bir konu haline gelmiştir. İş ortamında çalışanların sosyoduygusal<br />

ihtiyaçlarının karşılanması, artan çabaların ödüllendirilmesi ve organizasyonun<br />

gönüllü olduğu kanaatine varılması durumunda; mutlulukların önemsendiği ve çabalara<br />

değer verildiğine ilişkin inançların ortaya konulduğu görülmektedir. Bu inanç, örgütsel<br />

destek olarak kabul edilmekte ve aynı zamanda örgütsel desteğin, örgütün stresli olduğu<br />

durumlarla da ilgilendiği anlamına gelmektedir (Rhoades ve diğerleri, 2001).<br />

1 Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Yrd. Doç. Dr.<br />

2 Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

3 Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

4 Nevşehir Üniversitesi İncekara Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

5 Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.


104 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Algılanan örgütsel destek, çalışanlarda örgütün, örgütsel hedeflere ulaşılması yönünde daha<br />

fazla gayret içinde olmanın ödüllendireceği beklentisini ortaya koymakta, ayrıca yöneticiler<br />

tarafından çalışanlara uygulanan örgütsel desteğin, çalışanların örgütsel bağlılıkları<br />

üzerindeki etkisinin olumlu yönde olacağı konusunu karşımıza getirmektedir.<br />

2. Kavramsal Çerçeve<br />

2.1. Örgütsel Destek<br />

Örgütsel destek, çalışanın kurum ve yöneticiler tarafından kendisine değer verilmesi ve<br />

mutluluğunun önemsenmesine yönelik bir algılama biçimi olarak kabul edilmektedir<br />

(Eisenberger ve diğerleri, 1986).<br />

Algı, bir şeye dikkati yönelterek, duyular yoluyla o şeyin bilincine varmadır. Bir nesne<br />

duyular aracılığıyla algılanır; ancak algı duyusal izlenimlerden daha farklı olarak bilinçli bir<br />

farkına varma çabası olarak kabul edilmektedir. Algılama, sürekli gerçekleşen bir süreç<br />

olup, zaman içinde değişebilme özelliği göstermektedir (Eren, 2004). Algılamanın<br />

davranışlar üzerinde etkisi bulunmakta; çevresel yansımalar ve davranışlara dayalı<br />

algılamalar, başkalarını etkileyen yeni biçimlere dönüşmektedir (Erdoğan, 1999). Algılanan<br />

örgütsel destek ise, örgütün gönüllü çalışmaları sonucunda elde edilen inançlar ile ortaya<br />

çıkmaktadır. Örgütsel ödüller ve iş koşullarının uygunluğu algılanan örgütsel desteğe önemli<br />

ölçüde katkılar sağlamaktadır (Rhoades ve Eisenberger, 2002).<br />

Algılanan örgütsel destek, çalışanın kurumuyla yapmış olduğu psikolojik bir sözleşme<br />

olarak görülmektedir (Aselage ve Eisenberger, 2003). Yapılan araştırmalar, yönetici ve<br />

çalışan arasında performans-ödül beklentilerinin karşılıklı olması durumunda, örgütsel<br />

destek algısının oluşacağı sonucunu ortaya çıkarmış bulunmaktadır (Eisenberger ve diğerleri<br />

2004). Algılanan desteğin, övgü ve onaylama ihtiyaçlarının karşılanması durumunda,<br />

çalışanlar kurumlarına karşı duygusal bir bağ geliştirecekler, böylelikle çalışanlar daha fazla<br />

katılımcı ve başarılarını ortaya koyarak, örgütsel amaçlara ulaşma çabalarını artırmış<br />

olacaklardır.<br />

2.1.1. Örgütsel Desteğin Belirleyicileri<br />

Örgütsel desteğin belirleyicileri aşağıdaki gibi ortaya konulmaktadır (Rhoades ve<br />

Eisenberger, 2002):<br />

Örgütsel adalet,<br />

Yönetici desteği,<br />

Örgütsel ödüller ve iş koşulları,<br />

Bireysel özellikler.<br />

Örgütsel desteği en fazla etkileyen faktör olarak örgütsel adalet kabul edilmektedir. Örgütsel<br />

adalet, çalışanların adalet algısına dayanmaktadır. Çalışanlar örgüt içerisinde adil<br />

davranışlarla karşılaştıklarına inandıkları ölçüde, olumlu tutumlar ortaya koymaktadırlar<br />

(Beugre, 2002). Bu durumda çalışanlar, yöneticileri ve çalışma arkadaşları ile uyumlu ve<br />

güvene dayalı ilişkiler geliştirmektedirler (Folger ve Knovsky, 1989).<br />

Algılanan örgütsel destek ve algılanan yönetici desteği arasında pozitif bir ilişkinin<br />

bulunması, algılanan yönetici desteğinin algılanan örgütsel desteği etkilediğinin göstergesi<br />

olarak değerlendirilmektedir. Yönetici desteğinin aynı zamanda örgütsel desteği temsil<br />

ettiğine ilişkin, çalışanların eğilimleri (Eisenberger, 2002);<br />

<br />

<br />

<br />

Yöneticinin katkısı ve çalışanın mutluluğuna verdiği önem,<br />

Yöneticinin örgütsel kararlardaki etkisi,<br />

Yöneticiye verilen yetki ile artmaktadır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 105<br />

Ücret, yükselme olanakları ve iş zenginleştirme gibi örgütsel ödüller, çalışanların kurumunu<br />

olumlu olarak değerlendirmesini sağlayacağı için örgütsel desteğin artmasına neden<br />

olacaktır. Eisenberger tarafından yapılan araştırmada daha fazla tanınma, ücret ve yükselme<br />

olanağının algılanan örgütsel destek ile pozitif yönde ilişkili olduğunu ortaya koymuştur<br />

(Eisenberger, 2002).<br />

Çalışanların farklı kişilik boyutları, organizasyonla ilgili davranışları yorumlama biçimleri<br />

algılanan örgütsel desteği etkilemekte, pozitif davranışlar olumlu izlenim bırakarak, etkili<br />

çalışma ilişkileri ortaya koymaktadır. Olumsuz davranışlar, çalışma koşullarını etkilemekte<br />

ve örgütsel desteğin azalmasına neden olmaktadır (Rhoades ve Eisenberger, 2002).<br />

2.1.2. Örgütsel Desteğin Sonuçları<br />

Örgütsel desteğin sonuçları olarak; karşılıklılık, örgüte bağlılık ve bunların dışında diğer<br />

bazı olumlu sonuçları karşımıza getirmektedir.<br />

Çalışanlar uygun ve geçerli uygulamalara genellikle olumlu yaklaşımlarla karşılık<br />

vermektedirler. Bireyler arasındaki ilişkilerde karşılıklılık kuralının geçerli olduğu kabul<br />

edilmekte ve insanın doğasının buna uygun olduğu savunulmaktadır (Settoon ve diğerleri,<br />

1996).<br />

Sosyal değişim teorisi; örgütsel destek ile duygusal bağlılık arasında güçlü bir ilişkinin<br />

bulunduğunu ortaya koymaktadır (Shore ve diğerleri, 1991). Söz konusu teoriye göre,<br />

örgütten destek gören çalışanlar bunun karşılığı olarak örgüte karşı üst düzeyde duygusal<br />

bağlılık gösterirler ve örgütsel amaçların gerçekleşmesi için çabalarını yoğunlaştırırlar<br />

(Eisenberger ve diğerleri, 2001).<br />

Allen ve Meyer ise örgütsel bağlılığı çalışanların örgütle ilişkilerini gösteren ve onların<br />

örgüte devam etme kararlarını belirten psikolojik bir durum olarak ortaya koymuş ve<br />

tanımını üç boyutla açıklamışlardır. Bunlar duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif<br />

bağlılıktır. Söz konusu boyutların ortak kabul edilen dört özelliği bulunmaktadır (Allen ve<br />

Meyer, 1990):<br />

Çalışanın psikolojik durumuyla ilgili olması,<br />

Çalışan ile örgüt arasındaki ilişkileri yansıtması,<br />

İşgücü devir hızını azaltıcı etkisinin bulunması,<br />

Çalışanın örgütte kalma isteğini sürdürmesi.<br />

Duygusal bağlılığı güçlü olan çalışanlar, kendileri istedikleri için, devam bağlılığı güçlü<br />

olanlar ihtiyaçları oldukları için ve normatif bağlılığı güçlü olanlar ise zorunlu olduklarını<br />

hissettikleri için örgütte kalırlar.<br />

Örgütsel desteğin oluşturduğu başka olumlu sonuçlardan da söz edilmektedir. Bu sonuçlar<br />

(Yıldız, 2008):<br />

Performansın artması,<br />

İşe bağlılığın artması,<br />

Devamsızlığın azalması,<br />

İş doyumunun artması,<br />

İş stresinin azalması ve psikolojik sağlığın artması olarak sayılabilir.<br />

2.2. Örgütsel Bağlılık<br />

Bir başka tanımda örgütsel bağlılık; çalışanların örgütsel amaç ve değerlerine inanması ve<br />

benimsemesi, örgüt amaçları için yoğun çaba sarf etme isteği, örgütte kalmak ve örgüt


106 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

üyeliğini sürdürmek için duydukları güçlü bir arzu olarak belirtilmektedir (Mowday ve<br />

diğerleri, 1979).<br />

Örgütsel bağlılık, örgütteki uygulamalar, iş ve örgütün özellikleri doğrultusunda örgüte karşı<br />

geliştirilen tutum ve bunların sonucunda sergilenen olumlu davranışların bir göstergesi<br />

olarak kabul edilmektedir (Ergeneli ve Arı, 2005).<br />

Örgütsel bağlılık; örgütün sahip olduğu özelliklerin ve vizyonunun birey tarafından<br />

içselleştirilmesi ve kabul edilme derecesi olarak tanımlanır (O’Reilly ve Chatman, 1986).<br />

Meyer ve Allen (1991) örgütsel bağlılığı: “çalışanların örgütte kalma kararlarına ve örgütle<br />

var olan ilişkilerine yön veren psikolojik bir durum” olarak nitelemiş ve örgütsel bağlılığı üç<br />

boyutta ele almıştır. Bunlar duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılıktır.<br />

Duygusal bağlılık, bireyin örgüt ile özdeşleşmesi, örgüte katılımı ve örgütle arasında<br />

duygusal bir bağ hissetmesidir. Örgüt işgören için büyük anlam ve önem taşımakta, bireyler<br />

örgüt üyeliğine devam etmekte ve bundan mutluluk duymaktadır (Allen ve Meyer, 1990).<br />

Duygusal bağlılıkta kişi, kendini örgütün bir parçası olarak görmekte, örgüt onun için büyük<br />

bir anlam ve öneme sahip olmaktadır. Güçlü duygusal bağlılıkla örgütte kalan çalışanlar,<br />

buna gereksinim duyduklarından değil, bunu istedikleri için örgütte kalmaya devam<br />

etmektedirler (Balay, 2000).<br />

Duygusal bağlılık; kişinin örgütle özdeşleşmesi, örgüte katılması ve örgütle arasında<br />

duygusal bir bağ oluşturmasıdır. Rasyonel bağlılık, örgütten ayrılmanın maliyetinin yüksek<br />

olacağının düşünülmesi nedeniyle örgüt üyeliğinin sürdürülmesi durumu olmaktadır<br />

(Sökmen, 1995).<br />

Ekonomik nedenlerden kaynaklandığı düşünülen devam bağlılığı, çalışanların, örgütten<br />

ayrılmaları durumunda sahip oldukları yatırımları ve ekstra faydaları kaybedeceklerine<br />

inanmaları ve iş alternatiflerinin sınırlı olmasını dikkate almaları sonucu zorunluluk<br />

nedeniyle o örgütte çalışmaya devam etmeleridir (Meyer ve Allen, 1997).<br />

Meyer ve Smith (2000) örgütsel bağlılığın üçüncü boyutunu oluşturan normatif bağlılığı en<br />

genel tanımıyla, örgüt üyeliğinin sürdürülmesi konusunda, çalışanların hissettiği<br />

yükümlülük duygusu olarak tanımlamıştır.<br />

Açıklanan her üç bağlılığın ortak noktası, kişi ile örgüt arasında örgütten ayrılma olasılığını<br />

azaltan bir bağın olmasıdır. Yani, bu üç bağlılık türünde de işgörenler örgütte kalmaya<br />

devam etmektedirler. Ancak, birincisinde örgütte kalma güdüsü isteğe, ikincisinde<br />

gereksinime ve üçüncüsünde ise yükümlülüğe dayanmaktadır (Obeng ve Ugboro, 2003).<br />

Buradan görüleceği üzere, daha çok istenilen bağlılık türü duygusal bağlılık olmaktadır.<br />

3. Araştırma ve Yöntem<br />

3.1. Evren<br />

Araştırmanın evrenini Türkiye’deki iki Üniversitenin idari personeli oluşturmaktadır. Bu<br />

kurumların büro çalışanlarından, ankete katılmaları için destek istenmiş, tesadüfi örneklem<br />

yöntemine göre toplamda 200 anket dağıtılmış, söz konusu anketlerden 185 anket geri<br />

dönmüş ve bunlardan 181 anket değerlendirilmeye alınmıştır.<br />

3.2. Veri Toplama Yöntemi<br />

Araştırma için gerekli veriler anket tekniği aracılığıyla elde edilmiştir. Veri toplama aracı<br />

olarak örgütsel destek ve örgütsel bağlılık ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın amaçları<br />

doğrultusunda anketin başında katılımcının cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim durumu ve<br />

çalışma sürelerine ilişkin soruların yer aldığı denek bilgi formundan yararlanılmıştır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 107<br />

Örgütsel destek algısı için Eisenberger vd. (1990) tarafından geliştirilen toplam 36 sorudan<br />

oluşan algılanan örgütsel destek ölçeğinin, daha önce Eisenberger vd. (2001), Shanock ve<br />

Eisenberger (2006) tarafından ele alınmış olan 6 soruluk kısa versiyonu kullanılmıştır.<br />

Örgütsel bağlılığa ait verileri toplamak için Meyer, Allen ve Smith’in (1993) çalışmalarında<br />

kullandıkları 18 maddeden oluşan soru formundan faydalanılmıştır. Ölçek örgütsel bağlılık<br />

boyutlarından; duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılığı içermektedir. Her<br />

boyut için 6 soru mevcuttur. Anketin 1.,2.,3.,15.,16.,17. soruları duygusal bağlılığı,<br />

4.,5.,6.,7.,8.,9. sorular devam bağlılığını, 10.,11.,12.,13.,14.,18. soruları normatif bağlılığı<br />

ölçmektedir.<br />

Çalışmada kullanılan ölçeklerin güvenilirlikleri Cronbach Alpha katsayısının saptanması<br />

suretiyle belirlenmiştir. Bu doğrultuda, araştırmanın örgütsel bağlılık ölçeği için α=0,74;<br />

örgütsel destek ölçeği için α=0,62 olarak bulunmuştur. Cronbach Alpha (α) ölçekte yer alan<br />

sorunun homojen bir yapı gösteren bir bütünü ifade edip etmediğini araştırır. Alfa katsayına<br />

bağlı olarak ölçeğin güvenirliği şu şekilde yorumlanır; -0,00 ≤ α < 0,40 ise ölçek güvenilirli<br />

değildir, - 0,40 ≤ α < 0,60 ise ölçeğin güvenilirliği düşük, - 0,60 ≤ α < 0,80 ise oldukça<br />

güvenilir, - 0,80 ≤ α < 1,00 ise ölçek yüksek güvenilir bir ölçektir (Kalaycı, 2008: 405).<br />

Örgütsel bağlılık alt boyutlarında ve ölçeklerin tamamı için Cronbach Alpha değerinin<br />

güvenilir ve kabul edilebilir bir düzeyde olduğu söylenebilir.<br />

3.3. Veri Analiz Yöntemi<br />

Araştırmaya katılan kişilerin bireysel özelliklerine ilişkin olarak yüzde dağılımları<br />

tablolaştırılarak verilmiştir. SPSS 15.0 (Statistical Packages for the Social Sciences)<br />

istatistiksel paket programı kullanılarak, demografik özellikler ile örgütsel destek ve<br />

örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı saptanmıştır. Araştırma<br />

verilerinin normal dağılım göstermemesi sonucunda, nonparametrik testlerin kullanılmasına<br />

ihtiyaç duyulmuştur.<br />

4. Bulgular ve Yorum<br />

4.1. Araştırma Örneklemine İlişkin Bulgular<br />

Tablo 1: Kişisel Bilgilere İlişkin Tanımlayıcı İstatistik Tablosu<br />

Kişisel Bilgiler f % Kişisel Bilgiler f %<br />

Erkek 108 59,7 Medeni Evli 119 66,5<br />

Cinsiyet<br />

Kadın 73 40,3 Durum Bekar 60 33,5<br />

25 ve altı 28 15,7<br />

1 yıldan az 22 12,3<br />

26-30 31 17,3 1-5 yıl 64 35,8<br />

31-35 37 20,7 Çalışma 6-10 yıl 35 19,5<br />

Yaş<br />

36-40 38 21,2 Süresi 11-15 yıl 31 17,3<br />

41-45 31 17,3 16-20 yıl 25 14,0<br />

46 ve üzeri 14 7,8 21-+ 2 1,1<br />

İlköğretim 10 5,6<br />

Lise 43 24,0<br />

Eğitim Önlisans 56 31,3<br />

Lisans 64 35,8<br />

Lisansüstü 6 3,3<br />

Araştırmaya katılanların kişisel özelliklerine ait bulgular Tablo 1’de yer almaktadır.<br />

Katılımcıların % 59,7’si erkek, % 40,3’ü kadındır. Araştırmaya katılanların yaş<br />

ortalamalarına bakıldığında 36-40 yaş aralığında olanların oranı % 21,2’dir. Çalışanların<br />

% 35,8’i lisans mezunudur. Medeni durum açısından ise, % 66,5’i evli, % 33,5’i bekardır.


108 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Çalışma süresine ait veriler incelendiğinde de 1-5 yıl çalışma aralığında olanların oranı<br />

% 35,8’dir.<br />

4.2. Araştırmaya Katılan Büro Çalışanlarının Kişisel Özellikleriyle Örgütsel Destek<br />

Algısı ve Örgütsel Bağlılığa İlişkin Görüşlerinin Karşılaştırılması<br />

0,05 anlamlılık düzeyinde kurumda çalışanlarının örgütsel destek algısı ve örgütsel<br />

bağlılıklarının yaşa, eğitim durumuna, çalışma süresine göre Kruskal-Wallis H Testi ile,<br />

cinsiyete, medeni duruma göre Mann-Whitney U testi ile farklılık gösterip göstermediği<br />

saptanmıştır.<br />

Tablo 2’de katılımcıların örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılıklarının yaşa göre farklılık<br />

gösterip göstermediğine ilişkin Kruskal-Wallis H Testi sonuçları yer almaktadır.<br />

Tablo 2: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılıklarının Yaşa Göre<br />

Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan Kruskal- Wallis H Testi Sonuçları<br />

Yaş N<br />

Sıra<br />

X<br />

Ortalama<br />

Serbestlik<br />

Derecesi<br />

p<br />

25 ve altı 27 96,8<br />

26-30 30 103,8<br />

Örgütsel Destek<br />

31-35 34 74,9<br />

9,679 5 0,035<br />

36-40 36 74,3<br />

41-45 29 85,7<br />

46 ve üzeri 13 72,9<br />

25 ve altı 23 78,4<br />

26-30 27 84,6<br />

Örgütsel Bağlılık<br />

31-35 34 73,6<br />

36-40 32 84,5<br />

6,617 5 0,251<br />

41-45 28 83,7<br />

46 ve üzeri 12 50,0<br />

Tablo 2’ye göre 0,05 önem seviyesinde örgütsel destek ile yaş grupları arasında χ²=9,679,<br />

p=0,035; örgütsel bağlılık ile yaş grupları arasında χ²=6,617 ve p=0,251 olarak saptanmıştır.<br />

Buna göre örgütsel destek algısı ile yaş arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmişken,<br />

örgütsel bağlılık ile yaş faktörü arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiştir.<br />

Ortalamalara bakıldığında 26-30 yaş aralığında olanlar en fazla örgütsel destek algısına<br />

sahip çalışanlardır. Daha sonra 25 yaş ve altındakiler 96,8 ortalama ile ikinci sırada örgütsel<br />

destek algısına sahip çalışanlardır.<br />

Tablo 3: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılığın Medeni Duruma<br />

Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan Mann-Whitney U<br />

Testi<br />

Örgütsel<br />

Destek<br />

Örgütsel<br />

Bağlılık<br />

Medeni Durum N Sıra Ortalama Z Mann-Whitney U p<br />

Evli 114 83,3<br />

Bekar 56 88,8<br />

-0,638 3000,0 0,523<br />

Evli 106 81,8<br />

Bekar 50 71,5<br />

-1,330 2300,0 0,183<br />

Tablo 3’te araştırmaya katılan büro çalışanlarının medeni durumlarına göre örgütsel destek<br />

algılarının ve örgütsel bağlılıklarının anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğine ilişkin<br />

olarak, 0,05 önem seviyesinde Mann-Whitney U Testi yapılmıştır. Buna göre örgütsel<br />

destek ve örgütsel bağlılık ile medeni durum arasında anlamlı bir farklılık tespit<br />

edilememiştir. Ortalamalara bakıldığında da örgütsel destek algısının bekar olanlarda daha


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 109<br />

fazla olduğu görülmektedir. Evli olanların kurumlarına daha fazla bağlılık algısı içerisinde<br />

oldukları tespit edilmiştir.<br />

Tablo 4: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılıklarının Cinsiyete<br />

Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan Mann-Whitney U<br />

Testi<br />

Örgütsel<br />

Destek<br />

Örgütsel<br />

Bağlılık<br />

Cinsiyet N Sıra Ortalama Z Mann-Whitney U p<br />

Erkek 102 88,1<br />

Kadın 70 84,0<br />

-0,539 3397,5 0,590<br />

Erkek 97 79,7<br />

Kadın 61 79,1<br />

0,068 2939,5 0,946<br />

Tablo 4’te kurum çalışanlarının cinsiyet durumlarına göre örgütsel destek ve örgütsel<br />

bağlılık algılarının analiz sonuçları yer almaktadır. Buna göre örgütsel destek ve örgütsel<br />

bağlılık algısı cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Ancak, ortalamalara<br />

bakıldığında erkeklerin gerek örgütsel destek algılarının gerekse örgütsel bağlılıklarının<br />

kadınlara göre daha fazla olduğu söylenebilir.<br />

Tablo 5: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılığın Eğitim<br />

Durumuna Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan<br />

Kruskal-Wallis H Testi<br />

Eğitim Durumu N Sıra Ortalama X 2 Serbestlik Derecesi p<br />

İlköğretim 10 110,1<br />

Örgütsel<br />

Destek<br />

Örgütsel<br />

Bağlılık<br />

Lise 40 83,3<br />

Önlisans 54 89,2<br />

Lisans 60 81,1<br />

Lisansüstü 6 68,6<br />

İlköğretim 9 112,2<br />

Lise 37 77,2<br />

Önlisans 49 79,8<br />

Lisans 55 74,1<br />

Lisansüstü 6 64,5<br />

4,100 4 0,035<br />

6,202 4 0,042<br />

Tablo 5’de katılımcıların örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılıklarının eğitime göre<br />

farklılık gösterip göstermediği, 0,05 önem seviyesinde istatistiksel olarak Kruskal-Wallis H<br />

Testi ile araştırılmıştır. Örgütsel destek algısı ile eğitim durumu arasında χ²=4,100, p=0,035<br />

olarak; örgütsel bağlılık ile eğitim durumu arasında χ²=6,202, p=0,042 olarak tespit<br />

edilmiştir. Örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılık eğitim durumuna göre farklılık<br />

göstermektedir. Özellikle eğitim seviyesi düşük olanların daha fazla örgütsel destek algısına<br />

sahip olduğu tespit edilmiştir. Diğer boyutta eğitim seviyesi düşük olan çalışanların örgütsel<br />

bağlılıkları yüksektir.<br />

Tablo 6: Katılımcıların Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel Bağlılıklarının Çalışma<br />

Süresine Göre Anlamlı Bir Farklılık Gösterip Göstermediğine İlişkin Yapılan<br />

Kruskal-Wallis H Testi<br />

Çalışma Süresi N Sıra Ortalama X 2 Serbestlik Derecesi p<br />

1 yıldan az 22 110,3<br />

1–5 yıl 60 90,5<br />

Örgütsel<br />

6–10 yıl 32 84,4<br />

Destek<br />

11,206 5 0,041<br />

11–15 yıl 30 72,1<br />

16–20 yıl 24 69,3<br />

21 ve üzeri yıl 2 73,5<br />

Örgütsel 1 yıldan az 20 87,5 3,194 5 0,670


110 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Bağlılık 1–5 yıl 53 78,6<br />

6–10 yıl 29 68,9<br />

11–15 yıl 29 82,6<br />

16–20 yıl 23 74,8<br />

21 ve üzeri yıl 2 105,5<br />

Tablo 6’da katılımcıların örgütsel destek algısı ve örgütsel bağlılıklarının çalışma süresine<br />

göre farklılık gösterip göstermediği, 0,05 önem seviyesinde istatistiksel olarak Kruskal<br />

Wallis H testi ile araştırılmıştır. Örgütsel destek ile çalışma süresi arasında χ²=11,206 ve<br />

p=0,041; örgütsel bağlılık ile çalışma süresi içerisinde χ²=3,194 ve p=0,670 olarak<br />

saptanmıştır. Buradan örgütsel destek algısı ile çalışma süresi arasında anlamlı bir farklılık<br />

tespit edilirken, örgütsel bağlılık ile çalışma süresi arasında anlamlı bir farklılık tespit<br />

edilememiştir. Analiz sonuçları incelendiğinde çalışma süresi genel olarak arttığında<br />

örgütsel desteğin azaldığı görülmektedir.<br />

Tablo 7: Araştırmaya Katılan Çalışanlarının Örgütsel Destek Algısı ve Örgütsel<br />

Bağlılığa İlişkin Correlate-Bivariate Spearman’s Analiz Tablosu<br />

Spearman’s Korelasyonu (r) Örgütsel Destek Örgütsel Bağlılık<br />

Örgütsel<br />

P 1,000 0,477<br />

Destek<br />

r - 0,000<br />

Örgütsel<br />

Bağlılık<br />

**p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 111<br />

kurum bünyesine yeni katılanların örgüt içerisine adaptasyonu için örgütsel desteğin<br />

sağlandığı görülmektedir.<br />

Çalışmanın temel amacı örgütsel bağlılığın sağlanmasında örgütsel desteğin etkisini<br />

araştırmaktır. Bu kapsamda yapılan korelasyon analizinde örgütsel destek algısı ile örgütsel<br />

bağlılık arasında orta kuvvette anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Regresyon analizi ile de<br />

bağlılığın oluşmasında örgütsel desteğin % 30 oranında etkili olduğu saptanmıştır. Buradan<br />

kurumlarda bağlılığı arttırmak için çalışanlara örgütsel destek sağlanmalıdır. Örgütsel destek<br />

algısı arttıkça, örgütsel bağlılığın arttığı söylenebilir. Büro çalışanlarının kurumlarıyla ile<br />

ilgili olarak edindiği pozitif duygular, yönetim kademesinin çalışanlara değer vermesinin,<br />

çalışanların örgütsel bağlılığını arttıracağı düşünülmektedir.<br />

Kaynakça<br />

Allen, N. J., Meyer, P. J. (1990), The Measure and Andecedents of Affective, Continuance<br />

and Normative Commitment to the Organization. Journal of Occupational Psychology, 63,<br />

1-18.<br />

Aselage, J., Eisenberger, R. (2003), Percived Organizational Support and Psychological<br />

Contracts: A Theorical Integration. Journal of Organizational Behaviour, 24, 2003, 491-509.<br />

Balay, R. (2000), Yönetici ve Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık. Ankara: Nobel.<br />

Beugre, C. D. (2002), Understanding Organizational Justice and its Impact on Managing<br />

Employee: An African Perspective. Journal of Human Ressource Management, 13 (7).<br />

Eisenberger, R., Huntington, R., Hutchison, S., Sowa, D. (1986), Percived Organizational<br />

Support. Journal of Applied Psychology, 71 (3), 500-507.<br />

Eisenberger, R., Fasolo, P., Davis-LaMastro, V. (1990), Perceived Organizational Support<br />

and Employee Diligence, Commitment, and Innovatiın. Journal of Applied Psychology, 75,<br />

51–59.<br />

Eisenberger, R., Armeli, S., Rexwinkel B., Lynch, P. D., Rhoades L. (2001), Reciprocation<br />

of Perceived Organizational Support. Journal of Applied Psychology, 86 (1), 42–51.<br />

Eisenberger, R. (2002), Perceived Supervisor Support: Contribution to Perceived<br />

Organizational Support and Employee Retention. Journal of Applied Psychlogy, 87 (3),<br />

565-573.<br />

Eisenberger, R., Aselage, J., Sucharski, I. L., Jones, J. R. (2004), Percived Organizational<br />

Support, The Employment Relationship: Examining Psychological and Contextual<br />

Perspectives. Oxford University Press, 206-225.<br />

Erdoğan, İ. (1999), İşletme Yönetiminde Örgütsel Davranış, İstanbul: Dönence.<br />

Eren, E. (2004), Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, İstanbul: Beta.<br />

Ergeneli, A., Arı, G. S. (2005), Krizde İşten Çıkarmaların Banka Yöneticileri Üzerine<br />

Etkileri: Örgütsel Bağlılık, Güven ve Güçlendirme Algıları. Ankara Üniversitesi SBF<br />

Dergisi, 60 (1), 122-147.<br />

Folger, R., Mary A. K. (1989), Effect of Prucedural and Distributive Justice on Reactions to<br />

Pay Raise Decision. Academy of Management Journal, 32 (1), 115-130.<br />

Kalaycı, Ş. (2008), SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri. (3. Baskı).<br />

Ankara: Asil.


112 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Meyer, J. P., Allen, N. J. (1991), A Three Component Conceptualization of Organizational<br />

Commitment. Human Resources Management Review, 1, 61–89.<br />

Meyer, J. P., Allen, N. J., Smith C. A. (1993), Commitment to Occupations: Extension and<br />

Test of a Three-Component Conceptualization. Journal of Applied Psychology, 78 (4), 538–<br />

551.<br />

Meyer, J. P., Allen, N. J. (1997), Commitment in The Workplace: Theory, Reserch and<br />

Application. Sage Pub-Inc. Thousand Oaks.<br />

Meyer, J. P., Smith, C. A. (2000), HRM Practices and Organizational Commitment: Test of<br />

a Mediation Model. Journal of Administrative Sciences, 17 (4), 319–331.<br />

Mowday, R., Steers, R., Porter, L. (1979), The Measurement of Organizational<br />

Commitment. Journal of Vocational Behavior, 14, 224–247.<br />

O’Reilly, C., Chatman, J. (1986), Organizational Commtment and Psychological<br />

Attachment: The Effect of Compliance, Indentification and Internalization on Prosocial<br />

Behavior. Journal of Applied Psychology, 71, 492–499.<br />

Obeng, K., Ugboro, I. (2003), Organizational Commitment Among Public Transit<br />

Employees: An Assessment Study. Journal of The Transportation Research Forum, 57 (2),<br />

83–89.<br />

Rhoades, L., Eisenberger, R., Armeli, S. (2001), Affective Commitment to The<br />

Organization: The Contribution of Perceived Organizational Support. Journal of Applied<br />

Psychology, 86 (5), 825-836.<br />

Rhoades, L., Eisenberger, R. (2002), Perceived Organizational Support: A Review of The<br />

Literature. Journal of Applied Psychology, 87 (4), 698-714.<br />

Settoon, R., Bennet, N., Liden, R. (1996), Social Exchange in Organizations: Percetived<br />

Organizational Support, Leader-Member Exchange, and Employee Reciprocity. Journal of<br />

Applied Psychology, 81 (3), 219-227.<br />

Shanock, L. R., Eisenberger, R. (2006), When Supervisors Feel Supported: Relationships<br />

with Subordinates’ Perceived Supervisor Support, Perceived Organizational Support, and<br />

Performance. Journal of Applied Psychology, 91 (3), 689–695.<br />

Shore, L., McFarlane L., Tetrick, E. (1991), A Construct Validity Study of the Survey of<br />

Perceived Organizational Support. Journal of Applied Psychology, 76 (5), 637-643.<br />

Sökmen, A. (1995), Ankara’daki Beş Yıldızlı Konaklama İşletmelerinde Örgütsel Bağlılık<br />

ile İşgören Performansı Arasındaki İlişkinin Belirlenmesinde Yönelik Ampirik Bir<br />

Araştırma. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Gazi Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Ankara.<br />

Yıldız, S. (2008), Örgüt Kültürünün, İşten Ayrılma Eğilimi ve Çalışan Verimliliği<br />

Üzerindeki Etkisi: Bir Ara Değişken Olarak Örgütsel Destek Algısı.(Yayınlanmamış yüksek<br />

lisans tezi). Abant İzzet Baysal Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bolu.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 113<br />

PSİKOLOJİK SÖZLEŞMENİN BÜRO ÇALIŞANLARININ SİNİK<br />

DAVRANIŞLARINA ETKİSİ<br />

Bahar SEREZ ARSLAN 1<br />

Safiye ŞAHİN 2<br />

Berrak DENİZ DEĞER 3<br />

ÖZET<br />

Bu araştırma ile büro çalışanlarının sinik davranış düzeyini ölçmek ve büro çalışanlarının<br />

psikolojik sözleşmelerinin sinik davranışları üzerine etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Veri<br />

toplama araçları olarak Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen genel sinizm ölçeği,<br />

Vance, Brooks ve Tesluk (1997) tarafından geliştirilen örgütsel sinizm ölçeği ve Millward<br />

ve Hopkins (1998) tarafından geliştirilen psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır.<br />

Araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesi ve bir belediyede görev yapan büro çalışanları<br />

oluşturmaktadır. Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden toplam 120 büro çalışanı<br />

araştırmaya dahil edilmiştir. Anketlerden elde edilen veriler SPSS veri seti ile analiz<br />

edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; örgütsel sinizm düzeyinin 3,13±0,6 ile orta düzeyde<br />

olduğu, genel sinizm düzeyinin ise 3,62±0,8 ile orta düzeyin biraz üstünde olduğu tespit<br />

edilmiştir. Genel sinizm ile örgütsel sinizm arasında pozitif yönde çok anlamlı bir<br />

korelasyon olduğu bulunmuştur (r = 0,306; p


114 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

psikolojik sözleşmelerinin sinik davranışları üzerine etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Veri<br />

toplama araçları olarak Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen genel sinizm ölçeği,<br />

Vance, Brooks ve Tesluk (1997) tarafından geliştirilen örgütsel sinizm ölçeği ve Millward<br />

ve Hopkins (1998) tarafından geliştirilen psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır.<br />

Psikolojik sözleşme boyutu; işlemsel ve ilişkisel olmak üzere iki alt boyuttan oluşmaktadır.<br />

Psikolojik sözleşmenin işlemsel alt boyutu; tarafların ilişkiye yalnızca özelleştirilmiş, dar<br />

kapsamlı, kısa dönemli ve ekonomik değişimlerle ilgili yükümlülüklerle sınırlı katılımını<br />

gerektirmektedir. İlişkisel psikolojik sözleşme ise geniş, açık uçlu ve uzun dönemli<br />

yükümlülükleri içermektedir. İlişkisel sözleşmeler yalnızca parasal değişimleri değil aynı<br />

zamanda bağlılık, destek gibi sosyo-duygusal değişimleri de içermektedir (Morrison ve<br />

Robinson, 1997). İşlemsel psikolojik sözleşme alt boyutu ile örgütsel sinizm ve genel sinizm<br />

boyutları arasında pozitif korelasyon; ilişkisel psikolojik sözleşme alt boyutu ile örgütsel<br />

sinizm ve genel sinizm boyutları arasında negatif korelasyon göstereceği düşünülmektedir.<br />

Ayrıca örgütsel sinizm üzerinde psikoljik sözleşme boyutu ve alt boyutlarının etkisi olduğu<br />

öne sürülmektedir. Araştırmanın bu savları kandidatif yöntemlerle test edilmiştir.<br />

Sinizim<br />

Sinizm kelimesi kökenlerini yaklaşık olarak M.Ö 500 yıllarında (Metzger, 2004) ortaya<br />

çıkan Antik Yunan felsefi düşüncesi olan “sinik (kinik)” kelimesinden almaktadır (Mantere<br />

ve Martinsuo, 2001). Felsefeye dayandırılan sinizim kavramı, Kanter ve Mirvis (1991, s.45)<br />

A.B.D’de, Dean, Brandes ve Dharwadkar, (1998, s.341) ise Asya ve Avrupa’da yaygınlaşan<br />

bu tutuma, literatürdeki adıyla sinisizme vurgu yapmışlardır. Kanter ve Mirvis (1989),<br />

sinisizmi kişinin toplumla, kendisiyle, kurumlarla ve diğerleriyle ilgili yaşadığı hayal<br />

kırıklığı olarak ele aldıkları ve ABD’deki işgücünün %43’ünün sinik olduğunu öne<br />

sürdükleri eserleriyle bu konuda bir araştırma ilgisinin dogmasına yol açmıştır (Summers,<br />

2006, s.394).<br />

Antik kökene dayandırılan sinizim kavramı yönetim açısından 1990 ‘lı yılların başında<br />

yönetimin bilimi açısından önem kazanmıştır. Sinisizm konusunda bu dönemde yapılan<br />

çalışmaları iki gruba incelenmektedir; . Birinci grupta yer alan çalışmalar (Dean ve digerleri,<br />

1998; Abraham, 2000; Wanous, Reichers ve Austin, 2000) daha çok kavramsallaştırmaya,<br />

örgütsel sinisizmi tanımlamaya ve ölçek geliştirmeye yönelik çalışmalardır. Örgütsel<br />

sinisizmin öncüllerini ve sonuçlarını, farklı bağlamlarda ve farklı durumsal değişkenler<br />

aracılığı ile keşfetmeye yönelik çalışmalar (Bommer, Rich ve Rubin, 2005; Bernerth,<br />

Armenakis, Feild ve Walker, 2007; Wu, Neubert ve Yi, 2007) ikinci grubu oluşturmaktadır.<br />

Çalışmaların başlangıcında örgütsel sinisizmin öncülleri olarak liderlik, örgüt içindeki güç<br />

dağılımı, örgütsel değişim çabaları ve yöntemsel adalet öngörülmüştür (Davis ve Gardner,<br />

2004; Stanley ve digerleri, 2005; Bernerth ve digerleri, 2007). Türkçe literatürde ise,<br />

sinisizmin yerine kuşkuculuk kavramının kullanıldığı görülmüştür (Bond ve Kirshenbaum,<br />

2004). Kuşkuculuk kavramında başarılı olunması konusunda bir tereddüt içerisinde olmakla<br />

birlikte, olumlu bir değişim yaşanacağına inanılmakta, sinizmde ise, örgüt liderlerine karşı<br />

bir inanç kaybı yaşanmakta ve geçmişte yaşanan kesin başarısızlıklara tepki söz konusudur<br />

(Reichers ve diğerleri, 1997).<br />

Sinizm Boyutları<br />

Sinisizm yazını iki temel yapıya işaret etmektedir. Bunlardan biri genel sinisizm diğeri ise<br />

örgütsel sinisizmdir. Modern algılamalara göre sinisizm, (a) özellikle insanların gizli, açığa<br />

vurulmamış amaçları hakkında kötümser, hayal kırıklığına dayalı olarak olayları açıklama<br />

tutumu; (b) kendi çıkarlarını korumak veya artırmak için sırf araç olarak başkalarıyla<br />

ilgilenme, işleri idare etme eğilimidir (Mautner, 1997, s.119). Sinik kavramı Oxford<br />

İngilizce Sözlüğünde (1989) ise “İnsanı harekete geçiren güdü ve eylemlerde samimiyete ve<br />

iyiliğe inanmama eğilimli; alaycı ve gülüşüyle bunu vurgulamayı alışkanlık haline getirmiş


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 115<br />

olan, küçümseyerek hata bulucu kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu tanımlar<br />

günümüzdeki sinisizm anlamıyla tam olarak örtüşmemektedir (Bakker, 2006, s.123.).<br />

Genel sinisizm, insan davranışı ile ilgili genellikle olumsuz algıları yansıtan, doğuştan gelen<br />

ve kararlı bir kişilik özelliğidir (Abraham, 2000, s.270). Örgütsel sinisizm ise, bir kişinin<br />

çalıştığı örgüte yönelik geliştirdiği, bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutları içeren negatif<br />

bir tutumdur (Dean, Brandes,Dharwadkar, 1998). Genel sinizm kişin yaşam tarzı, kişilik<br />

anlayışını oluşturan öğeleri içerirken , örgütsel sinizm ise, örgütün iklimin kişinin örgütsel<br />

algılarını etkileme derecesi ile oluşan negatif ve istenmeyen bir tutum olarak açıklanabilir.<br />

Örgütsel sinizm çalışanların, örgütlerinin dürüstlükten yoksun olduğuna inandıkları zaman<br />

ortaya çıkmaktadır. Dürüstlüğün olmadığına dair bu algılama özellikle daha çok; ahlaklılık,<br />

adalet ve dürüstlük ile ilgili temel beklentilerin ihlal edildiği algısından<br />

kaynaklanabilmektedir. Örgütsel sinizm, geleceğe dönük bir nitelik olarak<br />

kavramsallaştırılmakta, deneyimler sonucu gelişen bir “öğrenilmiş düşünceyi” temsil ettiği<br />

ileri sürülmektedir (Johnson ve M. O'leary-Kelly,2003:629).<br />

Psikolojik Sözleşme<br />

Psikolojik sözleşme kavramını 1960’da işçi ve işveren arasındaki ilişkileri ifade etmek için<br />

kullanan Argyris, iki fabrikada gerçekleştirdiği gözlem ve mülakatlar sonucunda psikolojik<br />

sözleşmenin oluşumunu işçi ve formen arasındaki ilişkilerde, işçinin informal örgüt<br />

normlarına saygı duyduğu durumlarda gerçekleştiğini öne sürmüştür. Kavramın isim babası<br />

sayılan Levinson ve diğerleri (1962) de psikolojik sözleşmeyi “örgüt ve çalışanlar arasında<br />

karşılıklı beklentilerin toplamından oluşan yazılı olmayan sözleşmeler” olarak ele alarak,<br />

işveren ve çalışan arasındaki kişinin karşısındaki kişiye sözsüz kabulüne olan bağlılığının<br />

karşılıklı örtük beklentileri gösterdiğini söylemişlerdir. Daha biçimsel olarak, Argyris<br />

(1960) ve Levinson (1962) psikolojik sözleşmeyi, ikili ilişkilerin yönetilmesini sağlayan bir<br />

dizi ikili (karşılıklı) beklentiler olarak tanımlamışlardır.<br />

Psikolojik sözleşme, en az bir tarafın, karşı taraftan geleceğe dair bir söz aldığına inanması<br />

halinde gerçekleşir. Karşı tarafa bir katkıda bulunulmuş ve gelecekte fayda getirmesi<br />

beklenen bir yükümlük yaratılmıştır (Rousseau, 1990:389-400). Bu tanım ile birlikte<br />

kavramın odağı, ilişki boyutundan birey boyutuna çekilmiştir ve bu tarihten sonra yapılan<br />

çalışmalar genellikle Rousseau’nun tanımına bağlı kalmıştır (Coyle-Shapiro ve<br />

Kessler,2000:903-930).<br />

Rousseau ve Schalk (2000) ise, psikolojik sözleşmenin oluşabilmesi için ; ilk olarak bireysel<br />

özgürlüğün varlığına değinmiş, . Eğer kişi sözleşmenin adil ve eşit olduğunu algılıyorsa<br />

karşılıklı ilişkilerinden tatmin olacak ve bu ilişkiyi sürdürme konusunda istekli<br />

davranacaklardır. (Moorhead ve Griffin 1995).Ve işten ayrılma oranları düşecektir.<br />

Psikolojik sözleşmenin ihlâl edilmesi durumunda, çalışanların örgüte bağlılıkları azalmakta<br />

ve iş değiştirmenin yolları aranmaya başlamaktadır (Leung ve Chang, 2002:77). İkinci<br />

olarak da; “sosyal kararlılık”, psikolojik sözleşmenin gerçekleşebilmesi için kritik bir<br />

gereksinimdir. Rousseau (1989:121-139) ise, “personel ve işveren arasındaki yazılı olmayan<br />

şart ve durumlara dair kişinin inançları” olarak tanımlanan psikolojik sözleşmede eğer<br />

karşılıklı faydacılık yitirilmeye başladığı süreçte psikolijik sözleşmeye bağlılık azalacaktır.<br />

Psikolojik sözleşme; kuramsal kökenleri Blau'nun (1964) sosyal mübadele kuramı ve<br />

Adams'ın (1965) eşitlik kuramına dayanmaktadır. Psikolojik sözleşmenin yönetim yazınında<br />

daha çok biçimsel (ilişkisel, işlemsel), içeriksel (algılanan yükümlülükler veya dönüşümün<br />

türü) ve ihlaller düzeyinde ele alındığı görülmektedir (Millward ve Brewerton 2000).<br />

Psikolojik sözleşme ihlali, kişilerin psikolojik sözleşmelerindeki bir ya da birden fazla<br />

yükümlülüğün örgüt tarafından yerine getirilmemesi olarak tanımlanır (Robinson ve<br />

Rousseau, 1994; Morrison ve Robinson, 1997). İşgörene sağlanan kariyer gelişim fırsatları ,


116 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

finansal ödüllerin bulunması, işbirliğine dayalı hoş bir çalışma ortamının olması, geri<br />

bildirim ve yol gösterimi içeren kişisel desteğin bulunması , özel hayata saygı gösterilmesi<br />

psikolojik sözleşmeyi olumlu yönde etkilerken bu maddelerin eksikliği psikolojik<br />

sözleşmenin ihlal edilmesi anlamına gelecektir. Ayrıca işin içeriği zorlayıcı bir yönde ise<br />

psikolojik sözleşme olumsuz yönde etkilenecek, işin ilgi çekici çeşitlendirilmiş olması da<br />

olumlu yönde etkileyecektir. De Vos, Buyens ve Chalk, 2003) Morrison ve Robinson<br />

(1997), psikolojik sözleşmenin ihlal edilmesini, “sözünden dönmek” (amaçlı olarak ya da<br />

şartların değişmesi sonucu işverenin verdiği sözü kasten bozması) ve “uyumsuzluk” (çalışan<br />

ve işverenin verilen sözün ne olduğu konusunda farklı algılara sahip olmaları) olmak üzere<br />

iki nedene bağlamışlardır.<br />

Psikolojik sözleşme kavramının genel özellikleri ise, Levinson ve diğerleri (1962) tarafından<br />

aşağıdaki şekilde özetlenmiştir.<br />

Geçmiş deneyim ve ilişkilere bağlı olarak gelişen psikolojik sözleşmedeki<br />

yükümlülükler iş sözleşmelerinin aksine yazılı değil, algısaldır. Bu nedenle değişim unsuru<br />

olan diğer tarafla paylaşılmamışlardır.<br />

Psikolojik sözleşmedeki taraflar birbirine bağımlıdırlar. Psikolojik sözleşmeler<br />

psikolojik uzaklıklar gerektirir. Levinson ve diğerleri (1962) psikolojik mesafeyi, kişilerin<br />

bilgi paylaşmak için diğer kişilerle yakın olma gereksinimi biçiminde açıklamıştır.<br />

Psikolojik sözleşmeler dinamiktir. Oluşturulduktan sonra aynı kalmazlar örgütsel<br />

deneyimlere göre sürekli gelişim içindedirler.<br />

Rosseau (1995) işlemsel ve ilişkisel sözleşmeleri şu şekilde tanımlamıştır:<br />

İşlemsel Sözleşmeler:<br />

Kısa vadeli finansal kazanç, Örgütü<br />

uzun dönem işveren olarak görmeme<br />

Ekonomik teşviklerin sağlanması<br />

İşe katılımda eksiklik<br />

İş gerekleri ile sözleşmeden doğan<br />

yükümlülükleri yerine getirme<br />

Daha sınırlı bir esneklik<br />

Maddelerin açık ve anlaşılır olduğu<br />

sözleşme türüdür.<br />

Araştırmanın Yöntemi<br />

İlişkisel Sözleşmeler:<br />

İlişki ve zaman dilimi açık uçlu<br />

İşveren ve çalışan açısından yatırımın önemli olduğu<br />

Çalışanın yükümlülüğü olan sıkı çalışma<br />

Hızlı kariyer gelişimi gibi yüksek dışsal dönüş alması<br />

Dinamik ve değişime açık olan<br />

Maddelerinin örtük ve sübjektif, sözleşme bağlılığı kadar<br />

duygusal katılımında önemli olduğu sözleşmelerdir<br />

Bu çalışmanın amacı büro çalışanlarının sinik davranış düzeyini ölçmek ve büro<br />

çalışanlarının psikolojik sözleşmelerinin sinik davranışları üzerine etkisini belirlemektir.<br />

İşgörenlerin sinik davranışlar ve psikolojik sözleşme ile ilgili algılamalarını ölçebilmek<br />

amacıyla anket tekniğine dayalı nicel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma da<br />

Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen genel sinizm ölçeği, Vance, Brooks ve Tesluk<br />

(1997) tarafından geliştirilen örgütsel sinizm ölçeği ve Millward ve Hopkins (1998)<br />

tarafından geliştirilen psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır.<br />

Genel sinizmi belirlemek amacıyla kullanılan Wrightsman (1992) tarafından geliştirilen<br />

ölçeğin Türkçe’ye uyarlaması Tokgöz ve Yılmaz (2008) tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />

Ölçek 5 noktalı Likert ölçeğidir. Tıbbi sekreterlerden ifadeleri “Tamamen Katılıyorum (5)”,<br />

“Katılıyorum (4)”, “Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum (2)” ve “Hiç Katılmıyorum<br />

(1)” seklinde derecelendirerek yanıtlamaları istenmiştir. Puanların yükselmesi genel sinizm<br />

düzeyinin arttığını göstermektedir.<br />

Örgütsel Sinizm ölçeğinin Türkçe’ye uyarlaması ise Güzeller ve Kalağan (2008) tarafından<br />

gerçekleştirilmiştir. Ölçekte yer alan her bir maddenin gerçekleşme düzeyini belirlemek için


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 117<br />

“Tamamen Katılıyorum (5)”, “Katılıyorum (4)”, “Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum<br />

(2)” ve “Hiç Katılmıyorum (1)” dereceleri kullanılmıştır. Olumlu maddeler 5’den 1’e,<br />

olumsuz maddeler 1’den 5’e doğru puanlanmaktadır. Puanların yükselmesi örgütsel sinizm<br />

düzeyinin arttığını göstermektedir.<br />

Büro çalışanlarının Psikolojik Sözleşme düzeylerini belirlemek amacıyla ise Millward ve<br />

Hopkins (1998) tarafından geliştirilmiş psikolojik sözleşme ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin 10<br />

maddesi psikolojik sözleşmenin işlemsel alt boyutunu ve 7 maddesi psikolojik sözleşmenin<br />

ilişkisel alt boyutunu ölçen toplam 17 maddeden oluşmaktadır. 5’li Likert ölçeği olarak<br />

yapılandırılmış ve maddeleri çalışanların algılama düzeylerine göre; “1,” “kesinlikle<br />

katılmıyorum;” “2,” “katılmıyorum;” “3,” “kararsızım;” “4,” “katılıyorum;” “5,” “kesinlikle<br />

katılıyorum” olarak puanlandırmaları istenmiştir.<br />

Bu çalışma da Ölçeklerin güvenilirlik analizleri yapılmış ve Cronbach Alfa değeri genel<br />

sinizm düzeyi ölçeği için 0,87, örgütsel sinizm ölçeği için 0,74, psikolojik sözleşme<br />

ölçeğinin alt boyutlarından işlemsel sözleşme ölçeği için 0,57 ve ilişkisel sözleşme ölçeği<br />

için 0,70 çıkmıştır.<br />

Araştırmanın örneklemini, bir üniversite hastanesi ve belediyede görev yapan büro<br />

çalışanları oluşturmaktadır. Araştırmaya toplam 120 büro çalışanı gönüllü olarak katılmıştır.<br />

Deneklerden elde edilen veriler SPSS veri seti ile analiz edilmiş ve Tanımlayıcı verilerin<br />

değerlendirilmesinde frekans, yüzdeler ve aritmetik ortalama kullanılmıştır. Değişkenler<br />

arasındaki ilişkileri saptamak amacıyla; Tek Yönlü Varyans Analizi, Bağımsız Örneklem T-<br />

test, Korelasyon ve Regresyon analizleri kullanılmıştır.<br />

Araştırmanın Sonuçları ve Öneriler<br />

Araştırmaya katılan büro çalışanlarının 81’i (%67,5) kadın, 39’u (%32,5) ise erkektir.<br />

Ankete katılanların 50’si (%41,6) ilköğretim ve lise, 35’i (%29,2) önlisans, 35’i (%29,2)<br />

lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim almıştır. Katılımcıların 79’unun (65,8) evli, 41’inin<br />

(34,2) bekar olduğu görülmektedir. Ankete katılanların kadro durumuna bakıldığında ise<br />

ankete yanıt verenlerin 40’ının (%33,9) kadrolu, 72’sinin (%61) sözleşmeli olduğu<br />

saptanmıştır.<br />

Katılımcıların yaş ortalaması 33,8±8,5’tur ve yaş aralığı 20-55’tir. Büro çalışanlarının<br />

toplam çalışma sürelerinin ortalaması ise 11,5±8 yıldır. Birimde çalışma süresinin<br />

ortalamasının ise 7,5±8 yıl olduğu görülmüştür.<br />

Ankete yanıt veren büro çalışanlarının örgütsel ve genel sinizm düzeylerine ilişkin verdikleri<br />

yanıtların ortalamalarına baktığımızda; örgütsel sinizm düzeyinin 3,13±0,6 ile orta düzeyde<br />

olduğu, genel sinizm düzeyinin ise 3,62±0,8 ile orta düzeyin biraz üstünde ve örgütsel<br />

sinizm düzeyinden de daha yüksek olduğu görülmektedir. Genel sinizm ile örgütsel sinizm<br />

arasındaki ilişkiyi sorgulamak amacıyla korelasyon analizi yapılmış ve aralarında anlamlı<br />

bir korelasyon olduğu bulunmuştur (r = 0,306; p


118 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Psikolojik sözleşme değişkeninin iki alt boyutundan biri olan işlemsel psikolojik sözleşme<br />

değişkeni ile örgütsel sinizm arasında istatistiksel olarak pozitif yönde çok anlamlı bir ilişki<br />

olduğu (ß=0,510; p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 119<br />

Efilti, S., Gönen, Y. ve Öztürk, F. (2008), Örgütsel Sinizm: Akdeniz Üniversitesinde Görev<br />

Yapan Yönetici Sekreterler Üzerinde Bir Alan Araştırması, 7. Ulusal Büro Yönetimi ve<br />

Sekreterlik Kongresi Kitabı, Trabzon:Karadeniz Teknik Üniversitesi.<br />

Erdost, H.E., Karacaoğlu, K., ve Reyhanoğlu, M. (2007), Örgütsel Sinizm Kavramı ve ilgili<br />

Ölçeklerin Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi. 15. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon<br />

Kongresi Kitabı (s. 513-523). Sakarya: Sakarya Üniversitesi.<br />

Güzeller, C.O. ve Kalağan, G. (2008). Örgütsel Sinizm Ölçeğinin Türkçe’ye Uyarlanması Ve<br />

Çeşitli Değişkenler Açısından Eğitim Örgütlerinde İncelenmesi. 16.Yönetim ve<br />

Organizasyon Kongresi Kongre Kitabı (ss.87-94). Antalya: İstanbul Kültür Üniversitesi.<br />

Johnson, J.L., O’leary-Kelly, A. M. (2003). The effects of psychological contract breach and<br />

organizational cynicism: Not all social exchange violations are created equal.Journal of<br />

Organizational Behavior, 24, 627-647.<br />

Kutanis, R.Ö. ve Çetinel, E. (2009), Adaletsizlik Algısı Sinisizmi Tetikler mi? :Bir Örnek<br />

Olay, 17.Yönetim ve Organizasyon Kongresi Kongre Kitabı (ss. 686-690).Eskişehir:<br />

Osmangazi Üniversitesi.<br />

Leung, A.S.M., L.M.K. Chang (2002). “Organizational downsizing: psychological impact<br />

on surviving managers in Hong Kong,” Asia Pasific Business Review, 8(3), ss. 76- 94.<br />

Levinson, H., C. Price, K. Munden, H. Mandl, C. Solley (1962), Men, Management, and<br />

Mental Health, Cambridge, MA: Harvard University Press.<br />

Metzger, M.D. (2004). A Qualitative Inquiry into the Formation of Beliefs in a Police<br />

Organization. Unpublished Doctoral Dissertation, The George Washington University,<br />

Washington.<br />

Millward, L.J., P. M. Brewerton (2000), “International Review of Industrial and<br />

Organizational Psychology,” Psychological Contracts: Employee Relations for the 21st<br />

Century, Derl: C. Cooper ve I. Robertson (Chichester: John Wiley & Sons, Inc.), ss. 1- 63.<br />

Mirvis, P.H. and Kanter, D.L. (1991), Beyond Demography: A Psychographic Profile of<br />

The Workforce, Human Resource Management, 30 (1), 45-68.<br />

Moorhead, G., R.W. Griffin (1995), Organizational Behavior Managing People and<br />

Organizations (4th edition), Boston/USA: Houghton Mifflin Company.<br />

Morrison, E.W., S.L. Robinson (1997), “When employees feel betrayed: a model of how<br />

psychological contract violation develops,” Academy of Management Review, 22(1), ss.<br />

226- 256.<br />

Moutner, T. (1997). Dictionary of Philosophy, Penguin Reference Books.<br />

Reichers, A. E., Wanous, J.P. and Austin, J. T. (1997). Understanding and Managing<br />

Cynicism About Organizational Change, Academy of Management Executive, 11 (1), 48-59.<br />

Rousseau, D.M. (1990), “New hire perceptions of their own and their employer’s<br />

obligations: a study of psychological contracts,” Journal of Organizational Behavior, 11, ss.<br />

389- 400.<br />

Stanley, D. J., Meyer, J. P. ve Topolnytsky, L (2005). Employee cynicism and resistance to<br />

organizational change. Journal of Business and Psychology, 19(4), 429-459.<br />

Summers, L. (2006). The cynical Americans: living and working in an age of discontent and<br />

disillusion (Book review), Personnel Psychology, 43/2, 394-398.


120 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tokgöz, N., Yılmaz, H. (2008). Örgütsel sinisizm: Eskişehir ve Alanya’daki otel<br />

işletmelerinde bir uygulama. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8 (2), 283-305.<br />

Wanous, J. P., Reichers, A. E. ve Austin, J. T. (2000). Cynicism about organizational<br />

change measurement, antecedents, and correlates. Group & Organization Management<br />

25(2), 132-153.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 121<br />

SİNİZM, TÜKENMİŞLİK VE KİŞİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİLER: BİLİŞİM<br />

SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARI KAPSAMINDA BİR İNCELEME<br />

Hale ALAN 1<br />

Cemalettin Öcal FİDANBOY 2<br />

ÖZET<br />

Bu çalışmanın amacı, insanın doğasına ilişkin olumsuz bir görüşü yansıtan insanın<br />

yaşamının mutsuzluk ürettiğini, insanların diğerlerini suistimal ettiğini ve sosyal kurumlara<br />

güvensizliği ifade eden sinizm ve stresin ilerlemiş şekli olan tükenmişlik ile bireylerin<br />

kişilik özellikleri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmaktır. İş yaşamında strese bağlı geri<br />

çekilme tepkileri arasında yer alan sinizm tükenmişliğin boyutlarından biri olarak<br />

savunulmuştur. Çalışanların kurumlarına veya işverenlerine karşı umutsuzluk, hüsran, hayal<br />

kırıklığı ve güvensizlik hissetmeleri bunun sonucudur. Bireylerin kişilik özelliklerinin sinik<br />

tutumları ve tükenmişlik düzeyleri üzerine olan etkileri bu çalışmada ortaya çıkartılmıştır.<br />

Bu araştırma Ankara ilinde bilişim sektöründe çalışan 45 kişi kapsamında<br />

gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların tükenmişlik düzeyleri Maslach Tükenmişlik<br />

Envanteriyle, sinik tutumlar Brandes Sinizm Ölçeğiyle ve kişilik özellikleri Beş Faktör<br />

Kişilik Envanteri Ölçeği kullanılarak veriler toplanmıştır. Çalışanların sinik tutumları,<br />

tükenmişlik düzeyleri ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkileri kapsamlı bir şekilde<br />

inceleyen bu çalışmanın, bu konuda gelecekte araştırma yapacak olan araştırmacılara yol<br />

gösterici nitelikte olacağı düşünülmektedir.<br />

Anahtar Kelimeler: Sinizm, Tükenmişlik, Kişilik Özellikleri, Bilişim Sektörü<br />

1. Giriş<br />

Son yıllarda davranış bilimlerinde önemi artan konulardan birisi de sinizmdir. Tükenmişlik<br />

ise örgütte olumsuzlukların ve devamsızlıkların yaşanmasına, işgören devir hızının<br />

artmasına ve verimliliğin azalmasına da neden olan, kişilerde fiziksel ve ruhsal sorunlara yol<br />

açan önemli bir sorundur. Bu çalışmada örgütsel sinizm ve tükenmişlik kavramlarının<br />

bilişim sektöründe çalışan yöneticilerin kişilik özelliklerine göre farklılık gösterip<br />

göstermediği araştırılmıştır.<br />

1.1. Sinizm Kavramı ve Boyutları<br />

Sinizm terimi geliştirilerek günümüzde kullanılan anlamı ile çeşitli tanımları ise; bireylerin<br />

yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı kabul eden kimse<br />

olarak açıklanan ‘sinik’ ve bunu açıklamaya çalışan düşünceye ‘sinizm’ denilmektedir.<br />

Sinizme ilişkin temel inanç; dürüstlük, adalet ve içtenlik ilkelerinin kişisel çıkarlara kurban<br />

edildiği yönündedir (James, 2005 aktaran Erdost ve diğerleri, 2007: 514).<br />

Bireylerin yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı kabul<br />

eden, kişilere olumsuz düşünceler besleyen kimse olarak açıklanan sinik ve bunu<br />

açıklamaya çalışan düşünceye sinizm denilmektedir. Sinik kişi; zor beğenir, kusur bulur ve<br />

eleştireldir. Örgütsel sinizm ise, örgüte yönelik olumsuz inançlar, etkiler ve davranışsal<br />

1 Başkent Üniversitesi, Yönetim ve Organizasyon Bölümü Doktora Öğrencisi,<br />

2 Başkent Üniversitesi, Yönetim ve Organizasyon Bölümü Doktora Öğrencisi,


122 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

eğilimlerden oluşan bir tutumdur. Kişilerin sinik olması, bir başka deyişle yukarıda da ifade<br />

edildiği gibi, negatif duygulara sahip olmasının temelinde yatan birçok kişisel ve örgütsel<br />

faktör bulunmaktadır. Bu faktörler içerisinde ‘güven’ duygusunun ayrı bir yerinin ve<br />

öneminin olduğu düşünülmektedir (Özler vd, 2010).<br />

Umutsuzluk, yılma, engellenme, tükenme ve hayal kırıklığı ile karakterize edilen bir tutum<br />

olan sinizm, aşağılama, iğrenme ve güvensizlik ile ilişkilendirilir. Bu bağlamda, her örgütte<br />

karşılaşılabilen ve sonuçları itibariyle bireysel ve örgütsel anlamda yıkıcı etkileri bulunan<br />

söz konusu iki örgütsel problem arasında çok yakın ilişkiler bulunmaktadır.<br />

Andersson (1996) ve Dean ve arkadaşları (1998) tanımlarında bir takım farklılıklarına<br />

rağmen, sinizmin duygusal, bilişsel ve davranışsal öğeleri olan geniş ve belirli bir güce<br />

dayanan olumsuz bir tutum olduğu noktasında hem fikirdirler. Gelişmekte olan bir konu<br />

olarak örgütsel sinizm, bir kişinin çalıştığı örgüte karşı üç boyutta oluşan olumsuz bir<br />

tutumdur. Bu boyutlar:<br />

• Örgütün bütünlükten yoksun olduğuna dair inanç,<br />

• Örgüte yönelik olumsuz etkiler,<br />

• Bu inanç ve eğilimleri etkileyen örgütü küçük gören eleştirel davranışlardır.<br />

Literatürde örgütsel sinizme yol açan birçok neden sıralanmıştır. Bu nedenlerin başında<br />

çalışan ile örgüt arasında var olduğuna inanılan psikolojik sözleşme ihlalleri, gücün<br />

dengesiz dağılımı, adaletsizlik, klasik iş yöntemleri ve değerleri, çok uzun çalışma süreleri,<br />

mobbing, kötü yönetim, etkin olmayan liderlik, örgütsel küçülme, yeniden yapılanma,<br />

yöneticilerin işten çıkarılması, yüksek yönetici ücretleri, ani ve acımasız şekilde yapılan<br />

işten çıkarmalar, düşük örgütsel performans ve örgütsel değişim gibi bilişsel, duygusal ve<br />

örgütsel birçok faktör yer almaktadır.<br />

1.2. Tükenmişlik Kavramı ve Boyutları<br />

Tükenmişlik tanımları içinde bugün en çok kabul edileni Maslach (1981) tarafından<br />

yapılmıştır. Bu araştırmacıya göre tükenmişlik, insanlara yönelik işlerde çalışan kişilerde<br />

oluşan duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissinin azalması sendromudur<br />

(Maslach ve Jackson, 1981: 99). Maslach ve Jackson tükenmişliği; duygusal tükenme,<br />

kişisel başarının azalması ve duyarsızlaşma olmak üzere üç boyutta tanımlamışlardır<br />

(Maslach ve Jackson, 1981: 99). Duygusal tükenme (emotional exhaustion); tükenmişliğin<br />

bireysel ve stres boyutunu belirtmekte ve bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarında<br />

azalmayı ifade etmektedir (Budak ve Sürgevil, 2005:96). Duyarsızlaşma<br />

(depersonalizasyon); çalışanların hizmet verdikleri kişilere birer nesne gibi davranması,<br />

küçültücü sözler sarf etmesi, umursamaz alaycı bir tutum sergilemeleridir. Duygusal<br />

tükenmeyi yaşayan kişi, kendini diğer insanların sorunlarını çözmede güçsüz hisseder.<br />

Başkalarının hislerine, duygularına soğuk ve kayıtsız kalırlar (Güllüce, 2006: 6). Kişisel<br />

başarının azalması (lack of personal accomplishment); bireyin kendisi üzerindeki olumsuz<br />

değerlendirme eğilimi olarak ifade edilebilir (Budak ve Sürgevil, 2005:96). Tükenmişlik en<br />

çok birebir insan ilişkilerinin yoğun olduğu mesleklerde daha fazla hissedilmektedir. Bilişim<br />

sektörü çalışanlarının mesleklerinden dolayı pek çok meslek üyesininkinden daha yoğun<br />

stres altında bulundukları söylenebilir. En stresli meslekler sıralamasında teknoloji kullanma<br />

zorunluluğu olan meslekler daima üst sıralarda yer almaktadır.<br />

Tükenmişliğin aynı sinizmde olduğu gibi beklentiyle ilgisi büyüktür. Çalışanın örgütünden<br />

hem yaptığı iş konusunda, hem bulunduğu örgütün sosyal durumundan, hem de işinin<br />

karşılığındaki aldığı ücret konusunda beklentileri vardır. Çalışan işini yaparken ruhen ve<br />

bedenen rahat bir ortamda olmak, kişisel olarak kendini geliştirecek faaliyetlerde bulunmak<br />

ve işinin karşılığı olan ücreti almak isteyecektir. Çalışan örgüt için yaptığı iyi niyetli çabalar<br />

karşısında beklediklerini bulamadığında da engellenmişlik, güvensizlik ve hayal kırıklığı


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 123<br />

hissedecektir. Ardından bedensel ve zihinsel olarak tükenmeye başlayacağı<br />

gözlemlenebilmektedir.<br />

1.3. Kişilik Kavramı ve Boyutları<br />

Kişilik, bir insanın duyuş, düşünüş, davranış biçimlerini etkileyen etmenlerin kendine özgü<br />

görüntüsüdür. Devamlı olarak içten ve dıştan gelen uyarıcıların etkisi altında olan kişilik,<br />

bireyin biyolojik ve psikolojik, kalıtsal ve edinilmiş bütün yeteneklerini, güdülerini,<br />

duygularını, isteklerini, alışkanlıklarını ve bütün davranışlarını içine alır (Tınar, 1999)<br />

1.3.1. Kişilik Boyutları<br />

Yirminci yüzyılın ilk yarısından itibaren, kişilik özellikleri boyutlarını tespit etmek üzere<br />

faktör analizi çalışmaları yapılmıştır. Bu analizlerde kişilik modellerinin faktör sayılarının<br />

üç ve yedi arasında değiştiği gözlenmiştir (Salgado, Viswesvaran ve Öneş, 2001). Goldberg<br />

(1981), sözlükteki sıfatlara dayalı olarak yaptığı çalışmada beş güçlü faktörün ortaya<br />

çıktığını belirtmiş ve birçok kişilik kavramının bu beş faktör çerçevesinde kuramsal olarak<br />

organize edilebileceğini ileri sürmüştür. Bugüne kadar geliştirilen kişilik özellikleri<br />

modelleri içerisinde beş faktör modelinin bu kadar geniş çapta kabul görmesinin temel<br />

sebebi, bu modelin insan kişiliğini tanımlamakta geçerli ve güvenilir olduğunun bilimsel<br />

olarak kanıtlanmış olmasıdır (Hough ve Öneş, 2001).<br />

Kişiliğin Beş Büyük Boyutu<br />

Konuşkan, cesur, şamatacı, zorlayıcı, girişken, doğal, gösterimci,<br />

Dışa dönüklük<br />

enerjik, maceracı, dostça, sözünü sakınmayan, yüksek sesli,<br />

gürültülü, hırslı, baskın, baskın, sosyal<br />

Sıcak, nazik, işbirliği gösteren, bencil olmayan, esnek, dürüst,<br />

Uyumluluk<br />

kibar, bağışlayıcı, yardımsever, memnun, sevgi dolu, ince, iyi<br />

kalpli, sempatik, güvenli, cömert, düşünceli, uyumlu<br />

Örgütlü, dayanabilir, dikkatli, sorumlu, çalışkan, etkili, yeterli,<br />

Özdisiplin/Sorumluluk ihtiyatlı, özen gösteren, dakik, pratik, mükemmel, idareli, tedbirli,<br />

ciddi, ekonomik, güvenilir<br />

Duygusal ve kıskanç olmayan, rahat, nesnel, sakin, dengeli<br />

Duygusal Denge<br />

mizaçlı, iyi huylu, durağan, halinden memnun, güvenli, ağırbaşlı,<br />

talepkar olmayan, uysal, barışçıl<br />

Zeki, uyanık, meraklı, hayal gücü yüksek, çözümleyici, derin<br />

Kültür/Yaşantıya düşünen, sanatsal, içgörürü, keşfedici, akıllı, esprili, yaratıcı,<br />

Açıklık<br />

karmaşık düşünen, bilgili, entelektüel, ilgileri geniş, çok yönlü,<br />

özgün, derin, kültürlü<br />

Kaynak: Charles T. Morris, Psikolojiyi Anlamak, Ankara, Türk Psikologlar Derneği Yayını No:23,<br />

2002,s.470.<br />

1.4. Örgütsel Sinizm, Tükenmişlik ve Kişilik Arasındaki İlişkiler<br />

Çalışanlarda örgütlerine yönelik ciddi şekilde güvensizlik, yılma, monotonluk, tedirginlik,<br />

kuşku, yabancılaşma ve benzeri bir takım olumsuz düşünce, tutum ve davranışların<br />

gelişmesine sebebiyet veren, örgüte karşı duyulan güveni sarsan bir eğilim olan sinizm ile<br />

çaresizlik ve umutsuzluk duyguları, duygusal tükenme, fiziksel tükenme, olumsuz benlik<br />

algısı ve işe, yaşama ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumlar geliştirme durumu olan<br />

tükenmişlik kavramı (Aydın, 2004: 15) ve kişinin herhangi bir belirlenmiş durumda ne<br />

yapacağını belirleyen, her ortama uymasında önemi olan kişilik kavramı arasındaki ilişkiler<br />

birçok çalışmada araştırılmıştır. Kişilik özelliklerinin tükenmişliği ve sinizmi etkileyen<br />

önemli unsurlar olduğu ortaya çıkmış ve bu bulgu birçok çalışma tarafından da<br />

desteklenmiştir.<br />

Örgütsel sinizm ile tükenmişlik arasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar yer almaktadır.<br />

Sinizm kavramı, tükenmişlik kavramının “duyarsızlaşma” boyutu ile benzer görülmektedir.


124 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Özellikle, Maslach ve diğerleri (1981) “duyarsızlaşma” yerine sinizm kavramını kullanmayı<br />

tercih etmişlerdir. Ancak çeşitli araştırmalarda, bu iki kavram arasında anlamlı farklılıklar<br />

olduğu gözlenmiştir. Tükenmişlik kavramında, çalışanın örgütüne ve müşterisine ilişkin<br />

olumsuz tutumu yer alırken; örgütsel sinizm kavramında sadece çalışanın çalıştığı kuruma<br />

ilişkin olumsuz tutumu vurgulanmaktadır. Duyuşsal olarak, hem örgütsel sinizm hem de<br />

tükenmişlik kavramında hayal kırıklığı ve hüsran gibi negatif duygular yer almaktadır.<br />

Tükenmişlikte, negatif duygular meslektaşlara ve bireyin kendisine yönelik iken; örgütsel<br />

sinizmde daha çok örgüte ya da üst düzey yöneticilere yöneliktir.<br />

Davranışsal olarak, tükenmişlik sıklıkla çalışanların örgütsel yaşamdan geri çekilme<br />

davranışını ifade etmektedir. Sinizm kavramında ise, sinik birey daha çok savunmacı bir<br />

tutum sergileyebilir. Savunmacı tutumu, örgütsel eylemlere karşı sözlü olarak ya da örgütsel<br />

girişimlere alaycı davranışlarda bulunarak gerçekleştirebilir. Buna karşılık, her iki kavramda<br />

da bireyleri aşağılama ve küçümseme özelliği vardır.<br />

Literatürde tükenmişliğin sonuçları sağlığa zararlı iken, sinizmin sonuçları bazen<br />

pozitif etkiler de oluşturabildiği görülmektedir (Brandes ve Das, 2006:245). Johnson ve<br />

OLeary-Kelly (2003:643), yaptıkları araştırma ile tükenmişlik ile örgütsel sinizm arasında<br />

güçlü bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir.<br />

Maslach sinizm ve tükenmişlik hakkında çalışmalar yapmıştır. Yapılan çalışmalarda<br />

tükenmişlik, sinizmle bağlantılı olarak şu şekillerde tanımlamıştır: Tükenmişlik, üç ayrı<br />

boyuttan oluşan çok yüzlü bir kavramdır: sinik tutumlara bir yönelme olan duygusal<br />

tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hisleridir. (Andersson, 1996).<br />

Genellikle iş ahlakı güçlü olan işgörenler çok çalışmaya ve örgütlerine daha fazla katkı<br />

yapmaya eğilimlidirler. Ayrıca bu tür işgörenler birbirlerine saygı ve itibar gösterme<br />

beklentisi içersindedirler. Ancak örgüt tarafından gayretli, fedakâr özetle yüksek iş ahlakına<br />

sahip işgörenlerin beklentilerini karşılanmaz ise yaşanılan hayal kırıklığı ve hüsran<br />

neticesinde sinizm meydana gelir. Dolayısıyla sinizm çalışanların tükenme aşamasına<br />

geldiklerinin göstergesidir (Kalagan, 2009:42).<br />

2. Araştırmanın Amacı<br />

Bu çalışmada, bilişim sektörü çalışanlarının tükenmişlik, örgütsel sinizm ve kişilik<br />

özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Elde edilen sonuçların, hem bilişim sektörü<br />

çalışanlarına öneri niteliğinde olması hem de bu konuda daha sonra yapılacak çalışmalara<br />

ışık tutması amaçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, bilişim sektöründe çalışan bireylerin<br />

örgütsel sinizm, tükenmişlik düzeylerinin kişilik özellikleri üzerine etkilerini belirlemek ve<br />

çalışanların kişilik özelliklerinin örgütsel sinizm ve tükenmişlik düzeylerine etkili olup<br />

olmadığı sorusuna cevap aramaktır.<br />

3. Araştırmanın Önemi<br />

İlgili yazında; Örgütsel sinizm, tükenmişlik ve kişilik özellikleri kavramlarının üçünü birden<br />

inceleyen çalışmalara rastlanılmadığı için, bu çalışmanın gelecekte bu kapsamda yapılacak<br />

çalışmalara ışık tutacağı değerlendirilmektedir.<br />

4. Araştırmanın Metodolojisi<br />

Çalışmanın evrenini bilişim sektöründe görev yapan çalışanlar oluşturmaktadır.<br />

Araştırmanın örneklemi 45 bilişim sektörü çalışanından oluşmaktadır. Çalışanların<br />

seçiminde basit rastgele örneklem tekniği kullanılmıştır. İstatistiksel analizlerde, SPSS 18.0<br />

paket programından yararlanılmıştır. Katılımcıların tükenmişlik düzeyleri Maslach<br />

tarafından duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük başarı hissi sendromu olmak üzere üç<br />

boyutta geliştirilen ve sadece hizmet sektöründeki çalışanlar ile sınırlandırılan ve en çok


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 125<br />

tanınan ve bu alandaki çalışmalara öncülük eden tükenmişlik envanteriyle, örgütsel sinizmi<br />

ölçmek için Brandes’in (1997) bilişsel, duygusal ve davranışsal olmak üzere üç boyutta<br />

geliştirdiği örgütsel sinizm ölçeği ve kişilik özellikleri Amerikalı bir kişilik araştırmacısı<br />

olan Goldberg tarafından geliştirilen beş faktör kişilik envanteri ölçeği kullanılarak veriler<br />

toplanmıştır.<br />

Tablo 1. Ölçeklerin Güvenilirlik Göstergeleri<br />

Değişkenler Soru Sayısı Cronbach Alfa Katsayıları (α)<br />

Maslach Tükenmişlik Ölçeği 22 ,899<br />

Beş Faktör Kişilik Envanteri 50 ,728<br />

Örgütsel Sinizm Ölçeği 13 ,883<br />

Tablo 1’de görüldüğü üzere ölçeklerin her birinin ayrı ayrı SPSS’de Cronbach Alpha<br />

güvenirlilik analizleri yapılmış ve güvenirlilikleri 0.72 ve 0.89 arasında bulunmuştur.<br />

Dolayısıyla tüm değişkenlerin güvenilirlikleri kabul edilebilir 0.70’lik Cronbach α düzeyinin<br />

üzerinde değerlere sahiptir.<br />

5. Araştırmanın Hipotezleri<br />

Bu çalışmanın araştırma sorusu, bilişim sektörü çalışanlarının kişilik özellikleri ile örgütsel<br />

sinizm ve tükenmişlik düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığıdır. Bu araştırma, bilişim<br />

sektörü çalışanlarının kişilik özelliklerinin örgütsel sinizm ve tükenmişlik düzeyleri üzerinde<br />

etkisinin olup olmadığını ortaya çıkartmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, çalışmada<br />

sınanması planlanan hipotezler aşağıda verilmiştir:<br />

H1: Çalışanların örgütsel sinizm ile tükenmişlikleri arasında anlamlı ve pozitif bir<br />

ilişki vardır.<br />

H2: Çalışanların kişilik özellikleri ile tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı ve<br />

pozitif bir ilişki vardır.<br />

H3: Çalışanların kişilik özellikleri ile örgütsel sinizm boyutları arasında anlamlı ve<br />

pozitif bir ilişki vardır.<br />

6. Araştırmanın Bulguları<br />

Anket sorularının güvenirlik analizi (Cronbach's Alpha) sonucunda, sorulara verilen yanıtlar<br />

tutarlı bulunmuştur. Veriler nonparametrik dağılım özelliği göstermektedir. Parametrik<br />

olmayan testlerden iki gruplu veriler için Mann-Whitney testi ikiden fazla gruplu veriler için<br />

Kruskal Wallis testi kullanılarak ilişkiler analiz edilmiştir. Analizlere demografik<br />

değişkenlerle (cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim seviyesi, günlük ve haftalık çalışma<br />

süresi ve görev) örgütsel sinizm, tükenmişlik ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler<br />

araştırılarak başlanmıştır.<br />

Analizler sonucunda; Çalışmaya katılanların %73.3’ü erkek, %26.7’si bayandır, %35.6’sı<br />

31-40 yaş aralığında, %33.3’ü 21-30 yaş aralığındadır. %73.3’ü evli, %26.7’si bekârdır.<br />

%62.2’si yüksek lisans, %33.3’ü üniversite mezunudur.<br />

Anlam değeri 0,05’lik hata payından küçük olduğu için cinsiyet ile tükenmişlik boyutları ve<br />

kişilik özelliklerinden dışa dönüklük ile duygusal denge boyutları arasında istatistiksel<br />

olarak anlamlı bir farklılık söz konusudur (p=0,000, p=0,002, p=0,005, p=0,000, p=0,007).<br />

Yaşın tükenmişlik ve örgütsel sinizm boyutları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

farklılık söz konusu değildir. Çalışanlar hangi yaşta olursa olsun tükenmişlik ve sinizm<br />

yaşayabilir (p=0,150, p=0,765, p=0,455, p=0,740, p=0,856, p=0,876).<br />

Yaşın kişilik özelliklerinden sorumluluk ve duygusal denge boyutları üzerinde etkili olduğu<br />

sonucu bulunmuştur. Sorumluluk 51-60 yaş arası çalışanlarda en yüksek düzeydedir.


126 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Duygusal denge ise 41-50 yaş arası çalışanlarda en yüksek düzeydedir (p=0,000, (p=0,002,<br />

p=0,005, p=0,000, p=0,007).<br />

Medeni durum ile tükenmişlik ve kişilik özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

farklılık söz konusu değildir (p=0,250, p=0,465, p=0,555, p=0,440, p=0,556, p=0,376,<br />

p=0,456, p=0,576). Çalışanların medeni durumları ile örgütsel sinizmleri arasında anlamlı<br />

bir ilişki vardır (p=0,005, p=0,000, p=0,007). Evli çalışanların örgütsel sinizm düzeyleri<br />

daha yüksektir.<br />

Eğitim düzeyinin tükenmişlik boyutlarından duyarsızlaşma ve kişilik özellikleri<br />

boyutlarından dışa dönüklük ve sorumluluk arasında anlamlı farklılık yoktur (p=0,476,<br />

p=0,416, p=0,376). Çalışanların örgütsel sinizm boyutlarıyla eğitim düzeyleri arasında<br />

anlamlı farklılıklar bulunmuştur (p=0,006, p=0,002, p=0,003). Doktora eğitimi olan<br />

çalışanların duygusal sinizm düzeyleri en yüksek düzeydedir.<br />

Toplam hizmet süresi ile tükenmişlik arasında anlamlı bir farklılık söz konusudur (p=0,000,<br />

p=0,002, p=0,005) ve kişilik özellikleri boyutlarından da duygusal denge boyutu ile arasında<br />

anlamlı bir farklılık söz konusudur. Örgütsel sinizmin duygusal ve davranışsal boyutları ile<br />

toplam çalışma süresi arasında anlamlı farklılık vardır (p=0,009, p=0,012, p=0,015).<br />

Çalışanların görevlerinin örgütsel sinizmleri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı olmadığı<br />

sonucu bulunmuştur (p=0,276, p=0,316, p=0,276). Duygusal tükenmişlik ile kişilik<br />

özellikleri boyutlarından sorumluluk ve gelişime açıklık üzerinde de görevin etkisi yoktur<br />

(p=0,276, p=0,246, p=0,231).<br />

Günlük çalışma süresi, örgütsel sinizm ile tükenmişlik arasında anlamlı farklılık olduğu<br />

ortaya çıkmıştır (p=0,011, p=0,015, p=0,018, p=0,009, p=0,012, p=0,010). Kişilik<br />

özelliklerden gelişime açık olma boyutu ile çalışanların günlük çalışma saatleri arasında<br />

istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır (p=0,276).<br />

Çalışanların haftada çalıştıkları gün sayısı ile tükenmişlik ve örgütsel sinizm arasında<br />

anlamlı farklılık vardır (p=0,001, p=0,019, p=0,000, p=0,000, p=0,045, p=0,000).<br />

Gelişime açık olma ile çalışanların haftada kaç gün çalıştıkları arasında anlamlı farklılık<br />

vardır (p=0,031).<br />

Çalışanların kişilik özellikleri, tükenmişlik düzeyleri ve örgütsel sinizm boyutları arasındaki<br />

ilişkiler korelasyon analizi yapılarak incelenmiştir. Buna göre; çalışanların örgütsel<br />

sinizmleri ile tükenmişlik düzeyleri arasında pozitif yönde güçlü bir ilişkiye rastlanmıştır<br />

(0.754). H 1 kabul edilmiştir.<br />

Tükenmişlik boyutları ile kişilik özellikleri boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde;<br />

duygusal tükenme ile sorumluluk ve uyumluluk arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki<br />

bulunmuştur (0.653, 0,754). Düşük başarı hissi ile duygusal denge arasında pozitif yönde<br />

güçlü bir ilişki vardır (.876). H 2 kısmen kabul edilmiştir.<br />

Örgütsel sinizm boyutları ile kişilik özellikleri boyutları arasındaki ilişkiler incelendiğinde;<br />

bilişsel sinizm ile sorumluluk ve uyumluluk arasında güçlü ve pozitif yönde bir ilişki olduğu<br />

(0.486, 0,453, 0,467), davranışsal sinizm ile uyumluluk (. 546) arasında güçlü bir ilişki<br />

olduğu bulunmuştur. H 3 kısmen kabul edilmiştir.<br />

7. Sonuç<br />

Günümüzde çalışanları olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında üst sıralarda örgütsel<br />

sinizm ve tükenmişlik yer almaktadır. Bunlara maruz kalan çalışanlar ve örgütlerin<br />

yaşadıkları olumsuz olayların etkileri çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Çalışanların kişilik<br />

özelliklerinin bu iki kavramla ilişkilendirilmesi sonucunda ne gibi sonuçlar ortaya


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 127<br />

çıkacağını araştırmak için Ankara ili sınırları içinde görev yapan bilişim sektörü<br />

çalışanlarına ulaşılmıştır. Araştırma için 200 anket dağıtılmış, sadece 45 anket geri dönmüş<br />

ve araştırma bu anketlerden elde edilen veriler kullanılarak gerçekleştirilmiştir.<br />

Örgütsel sinizm, örgüt içinde yaşanılan tecrübeler neticesinde ortaya çıkar ve doğuştan<br />

gelen ve değişmez nitelikte bir kişilik özelliği değildir. Örgütsel sinizmin yoğunluğu ve<br />

etkisi çalışanların kişilik özelliklerine göre değişmektedir.<br />

Çalışma hayatında çok sık karşılaşılan sinizm ve tükenmişlik sendromunun kişilik<br />

özellikleriyle ilişkisini inceleme amacıyla yapılan bu çalışmada literatürle benzer sonuçlar<br />

bulunmuştur. Johnson ve OLeary-Kelly (2003:643) tarafından yapılan çalışmada sinizm ile<br />

tükenmişlik arasında ilişki bulunmuştur, bu araştırmada da örgütsel sinizm ile tükenmişlik<br />

arasında bir ilişkiye rastlanılmıştır.<br />

Çalışmanın hipotezleri değerlendirildiğinde H 1 hipotezi kabul edilmiştir, H 2 , ve H 3<br />

hipotezleri kısmen kabul edilmiştir. Çalışanların yaşı ilerledikçe sorumluluk alma ve<br />

duygusal dengede olma kişilik özellikleri ağırlık kazanmaktadır. Bu çalışmaya katılanların<br />

yaptıkları işlerin örgütsel sinizme neden olmadığı sonucu çıkmıştır.<br />

Örgütsel sinizm ve tükenmişliğin engellenmesi yapılması gerekenlerin başında çalışanları<br />

güvende olduklarını hissettirmek gelmelidir. Örgütsel sinizmin en önemli boyutu,<br />

çalışanların örgütlerine karşı güvensizlikleri nedeniyle günden güne örgütlerinden ve<br />

işlerinden soğumalarıdır. Sonuç olarak tükenmiş bireyler olmaktadırlar. Bu durumları<br />

yaşayan çalışanların kişilik özelliklerinde kötü yönde değişim olmaktadır. Başarılı,<br />

sorumluluk sahibi, uyumlu ve kendini aşma amacında olarak çalışmaya başlayan bir<br />

çalışanın belli bir zaman sonra tükenmişlik ve sinizmle yüzleşerek işe başladığı zamanki<br />

kişilik özelliklerini kaybederek yerine istenmeyen özellikleri olan çalışanlara dönüşebilirler.<br />

Örgütlerin çalışanlarına daha fazla değer vermesi, sinizm ve tükenmişlik sendromu<br />

yaşamalarını engelleyecek önlemler almalarının önemi bu çalışmanın vurgulamak istediği<br />

en önemli sayıtlılardır.<br />

KAYNAKÇA<br />

Andersson, L. M. Ve Bateman, Thomas S. (1997), “Cynicism İn The Workplace: Some<br />

Causes And Effects”, Journal Of Organizational Behavior, 18(5), 449-469.<br />

Andersson, L. M. (1996), “Employee Cynicism: An Examination Using A Contract<br />

Violation Framework”, Human Relations, 49(11), 1395-1418.<br />

Aydın, K. (2004), “Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Tükenmişlik Düzeyleri Ve Tükenmişliği<br />

Etkileyen Bazı Faktörlerin İncelenmesi: Aksaray İli Örneği” Gazi Üniversitesi, Eğitim<br />

Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı (Yüksek Lisans<br />

Tezi), Ankara.<br />

Brandes, P. Ve Das, D. “Locating Behaviour Cynicism At Work : Construct Issues And<br />

Performance Implications”, Employee Health, Coping And Methodologies (Edt.Pamela<br />

L.Perrewe, Daniel C. Ganster), Jaı Press, (2006), New York, 233-266<br />

Budak, G., Sürgevil, O., (2005), “Tükenmişlik Ve Tükenmişliği Etkileyen Örgütsel<br />

Faktörlerin Analizine İlişkin Akademik Personel Üzerinde Bir Uygulama”, D.E.Ü. İ.İ.B.F.<br />

Dergisi, Cilt:20, Sayı:2, 95-108.<br />

Charles T. Morris, Psikolojiyi Anlamak, Ankara, Türk Psikologlar Derneği Yayını No:23,<br />

2002, S.470.<br />

Dean, J. W., Brandes, P. Ve Dharwadkar, R. “Organizational Cynicism”, Academy Of<br />

Management Review, 23:2, 1998, 341-352.


128 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Erdost, E., Karacaoğlu, K. Ve Reyhanoğlu, M. (2007). “Örgütsel Sinizm Kavramı Ve İlgili<br />

Ölçeklerin Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi” 15. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon<br />

Kongresi Bildiri Kitabı (25–7 Mayıs), Sakarya Üniversitesi İ.İ.B.F. Sakarya. Ss. 514- 524.<br />

Güllüce, A. Ç., (2006) Mesleki Tükenmişlik Ve Duygusal Zeka Arasındaki İlişki:<br />

Yöneticiler Üzerine Bir Uygulama, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 6.<br />

Hough, L.M. Ve Ones, D.S. (2001). The Structure, Measurement, Validty And Use Of<br />

Personality Variables İn İndustrial Work And Organizational Psychology, Handbook Of<br />

Industrial Work And Organziational Psychology, (Vol.1; P.233-277). London, Sage<br />

Publication.<br />

Johnson, J. L. Ve O'leary-Kelly, A.M., “The Effects Of Psychological Contract Breach And<br />

Organizational Cynicism: Not All Social Exchange Violations Are Created Equal”, Journal<br />

Of Organizational Behavior, 24 (5), (2003), 627-647<br />

James, Matrecia S. M. (2005), “Antecedents And Consequences Of Cynicism İn<br />

Organizations: An Examination Of Potantial Positive And Negative Eeffects On School<br />

Systems”, Unpublished Doctoral Dissertation, College Of Business, The Florida State<br />

University, Usa<br />

Kalağan, G., (2009), Araştırma Görevlilerinin Örgütsel Destek Algıları İle Örgütsel Sinizm<br />

Tutumları Arasındaki İlişki, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim<br />

Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi Ve Denetimi Programı, Yüksek Lisans Tezi,<br />

Antalya, S.42<br />

Maslach, Christina, Susan E. Jackson. (1981), “The Measurement Of Experienced Burnout”,<br />

Journal Of Occupational Behaviour, Vol: 2, 99-113.<br />

Özler, D., Derya, E., Atalay, C. Ve Şahin, M., Örgütlerde Sinizm Güvensizlikle Mi Bulaşır?<br />

Organizasyon Ve Yönetim Bilimleri Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 2010 Issn: 1309 -8039<br />

Salgado, J.F., Viswesvaran, C. Ve Ones, D.S. (2001). Predictors Used For Personnel<br />

Selection: An Overwiev Of Constructs, Methods And Techniques, Handbook Of Industrial<br />

Work And Organziational Psychology (Vol.1; P.165-199). London, Sage Publication.<br />

Tınar, M.Y. (1999). Çalışma Yaşamı Ve Kişilik, Mercek Dergisi, Sayı 14, Mess Yayınları


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 129<br />

ÖRGÜT ÇALIŞANLARI, ÖRGÜTSEL SİNİZM VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK:<br />

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Büro Çalışanlarına Yönelik Bir Alan Araştırması<br />

İlker H. ÇARIKÇI 1<br />

Meral BEKTAŞ 2<br />

Berna TURAK 3<br />

ÖZET<br />

Çalışmanın amacı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi merkez birimlerinde görev yapan büro<br />

çalışanlarının, kurumlarına karşı duymuş oldukları örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık<br />

düzeylerini ortaya koymaktır.<br />

Araştırmaya katılan bireylerin % 50,9’u bayan, % 49,1’i erkek çalışanlardan oluşmaktadır.<br />

Yine araştırmaya katılan büro çalışanlarının % 50,9’u evli, % 49,1’i bekârdır.<br />

Çalışanların % 40,2’si 26–32 yaş grubu arasında yer alırken, çalışanların % 85,7’si 1–5 yıl<br />

arası çalışma süresine sahiptir. Çalışanların % 42,9’unun, bu kurum ikinci iş yeridir. Ayrıca<br />

çalışanların % 47,3’ü lisans mezunudur.<br />

Çalışma sonucunda, büro çalışanlarının örgütsel sinizm düzeyleri ve örgütsel bağlılık<br />

düzeyleri arasında negatif yönde kuvvetli bir ilişki bulunmuştur. Yani büro çalışanlarının<br />

örgütsel sinizm düzeyleri artarken, örgütsel bağlılık düzeyleri azalmaktadır. Ayrıca bayan<br />

çalışanların erkek çalışanlara oranla, kurumlarına daha bağlı oldukları ortaya çıkmıştır.<br />

Örgütsel sinizm ile büro çalışanlarının demografik değişkenleri arasından sadece medeni<br />

durum ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında bir ilişki bulunmuştur.<br />

Anahtar Kelimeler: Sinizm, Örgütsel Sinizm, Örgütsel Bağlılık, Büro Çalışanları.<br />

1. Giriş<br />

Rol belirsizliklerinin yaşandığı stresli çalışma ortamlarında, çalışanlar zaman zaman<br />

kurumlarına karşı olumsuz tutumlar sergilemektedirler.<br />

Sanal dünyanın getirdiği yeniliklerle birlikte çalışma hayatındaki sınırlar aşılmış, global<br />

dünyada işler çeşitli teknolojik araçların tuşları yardımıyla yürütülür duruma gelmiştir.<br />

İnsan ilişkilerinin ikinci plana atıldığı çalışma ortamlarına, kurum çalışanlarının rol<br />

belirsizlikleri ya da rol çatışmaları da eklendiğinde iş hayatı, tükenmiş, kendini çalıştığı<br />

kuruma karşı yabancı hisseden ve iş tatmininden uzak bireylerle dolup taşmaktadır.<br />

Kurumlarına karşı sürekli negatif tutumlar sergileyen çalışanların verimliliği düşmekte ve<br />

bu çalışanlar Toplam Kalite Yönetiminin temel prensibi olan “sıfır hata” kavramından<br />

uzaklaşmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da örgütlerde daha fazla emek, daha fazla çaba,<br />

daha fazla zaman ve daha fazla kaynak israfı yaşanmaktadır.<br />

Örgüt çalışmalarını ironi yoluyla iğnelemek ve çalışılan kuruma karşı içten içe nefret<br />

duygusu beslemek anlamına gelen örgütsel sinizm, örgütün temelini kemiren görünmez bir<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Anabilim dalı, Prof. Dr.<br />

2 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Burdur Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Şarkikaraağaç Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.


130 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

güç niteliğindedir. Bu yüzden kurum içindeki olumsuz tutumların farkına varamayan<br />

yönetimlerin kurumlarındaki çöküşler de kaçınılmazdır.<br />

Genel olarak demokratik bir ortamda, insan ilişkilerinin sağlıklı yürütüldüğü, bireylerin iş<br />

sınırlarının net olarak çizildiği ve yönetim kademesinde çalışan yöneticilerin çalışanlarıyla<br />

birlikte hareket ettiği kurumlarda işler daha verimli ve sağlıklı yürütülmektedir.<br />

1.1. Sinizm Kavramı<br />

Sinizm, MÖ 2000 yılarında geliştiği varsayılan dönemin site devletinin siyasal kurumlarını<br />

protesto etme ve sosyal hayatın gerçeklerinden kaçma amacı taşıyan, devlete bağımlı<br />

olmamak için fakirliğin tercih edildiği, bütün eski değerlerin kötülendiği, şeylerin öznel<br />

niteliklerine ilgisizlik ve bıkkın tavır anlamına gelmektedir<br />

(http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry-11.10.2009).<br />

Bireylerin yalnız kendi çıkarlarını gözettiğine inanan ve buna göre herkesi çıkarcı<br />

kabul eden düşünceye sinizm denir (Erdost ve diğerleri, 2007:514).<br />

1.2. Örgütsel Sinizm<br />

Örgütsel sinizm, çalışanın örgüt kültürünü ironi ve alay yoluyla reddetmesi ve içten içe<br />

örgütten nefret etmesi durumudur (http://www.sonsozluk.net/entry.- 11.10.2009). Yani<br />

örgütsel sinizm, kişinin çalışma ortamında sergilediği olumsuz bir tutumdur. Bu gibi<br />

durumlarda çalışanlar, dürüstlük, adalet, içtenlik, eşitlik gibi kavramlardan uzaklaşarak,<br />

kuşkuculuk, olumsuzluk gibi kavramlara yaklaşırlar. Bu olumsuz tutum bilişsel, duyuşsal<br />

ve davranışsal boyutlara sahiptir.<br />

1.2.1. Örgütsel Sinizm Biçimleri<br />

Literatüre göre örgütsel sinizm beşe ayrılmaktadır. Bunlar; kişilik sinizmi, kurumsal sinizm,<br />

mesleki sinizm, çalışan sinizmi ve örgütsel değişim sinizmidir (Qian, 2007:6–7).<br />

1.2.1.1. Kişilik Sinizmi<br />

Kişilik sinizminde, dünyanın sosyal ilişkiler için, tatminsiz, sahtekâr, ilgisiz ve bencil<br />

insanlarla dolu olduğu düşünülmektedir. Başkalarına karşı derin bir güvensizlik duygusuyla<br />

hareket edilir (Özdevecioğlu ve diğerleri, 2008:58). Bireyin içsel durumu ile ilgili bir<br />

kavramdır. Birey, kendisi dışında bulunan kimselerin çıkarcı, sahtekâr, bencil olduğunu ve<br />

bu tip insanların bir tek kendi çıkarlarını gözettiklerini düşünür.<br />

1.2.1.2. Kurumsal Sinizm<br />

Kurumsal sinizm; kişinin istihdam edildiği kuruma karşı, üç boyutta oluşan negatif bir<br />

tutumdur;<br />

1- Organizasyon bütünlükten yoksun olma boyutu,<br />

2- Organizasyona doğru negatif etkiler ve<br />

3- Bu inançlar ve etkilerle tutarlı organizasyona doğru kritik davranışları kötüleyici<br />

eğilimdir (Qian, 2007:7).<br />

Birey içten içe çalıştığı kuruma zarar vermeyi düşünür ve çalışma arkadaşlarını da kendine<br />

ortak etmeye çalışır.<br />

1.2.1.3. Mesleki Sinizm (İş Sinizmi)<br />

Meslek sinizm, işin içeriği hakkında kişinin negatif duygular beslemesidir. Mesleki<br />

sinizminin temelinde kişi-rol çatışması, rol belirsizliği ve rol çatışması vardır. Kişi-rol<br />

çatışmasında örgüt ile kişisel değerler arasında bir çatışma söz konusudur. Kişi-rol


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 131<br />

çatışmasının temelinde kişinin yaptığı işte takındığı tavırları tam olarak benimseyerek ve<br />

istemeyerek yapması vardır. Örneğin kurumların vitrini ve kurumların dışarıya açılan<br />

penceresi konumunda olan sekreterlerden, iş hayatında gerçek duygularından farklı<br />

davranmalarının beklenmesi gibi.<br />

1.2.1.4. Çalışan Sinizmi (İş gören Sinizmi)<br />

Andersson ve Bateman çalışan sinizmini (1997) "hüsran, hayal kırıklığı ve güvensizlik gibi<br />

olumsuz duyguların, bir kişi, grup, ideoloji veya kuruma karşı duyulması” şeklinde<br />

tanımlamaktadır (Qian, 2007:7). Kişinin örgüte karşı duyduğu olumsuz bir tutum olan<br />

çalışan sinizmin kaynağını, güvensizlik ve hayal kırıklığı oluşturmaktadır. Andersson and<br />

Bateman işyerinde çalışan sinizminin en önemli nedenlerinin, yönetici tutumları, tazminat<br />

durumu, zayıf örgütsel performans, sert ve anında işten çıkarılma durumları olduğunu<br />

belirtmişlerdir (Qian, 2007:38).<br />

1.2.1.5. Örgütsel Değişim Sinizmi<br />

Örgütsel değişim sinizminde, hem değişimin olası başarısına ilişkin kötümser bir bakış açısı,<br />

hem de başarılı değişimi yürütmekten sorumlu olanlara ilişkin istenmeyen atıflar söz<br />

konusudur (Özdevecioğlu ve diğerleri 2008:59). Örgütsel değişim sinizminde bireyler,<br />

örgütlerde meydana gelen veya gelebilecek değişimlere karşı direnç gösterirler. Vance, et al.<br />

(1996), örgütsel değişime karşı, çalışanların alaycı ve olumsuz tutumlar sergilediğini<br />

vurgulamıştır.<br />

Sinik tutuma sahip çalışanlar, çoğu zaman sadece kendi ve iş arkadaşlarının gelişimlerini<br />

değil aynı zamanda işletmenin de gelişimini engellemek isterler (Tokgöz ve Yılmaz,<br />

2008:284).<br />

1.3. Örgütsel Bağlılık<br />

“Örgütsel bağlılık, örgütsel amaç ve çıkarları karşılamaya yönelik olarak, kişiyi, belirli bir<br />

yönde hareket etmeye zorlayan normatif baskıların toplamıdır” (Aşan ve Özyer, 2008:131).<br />

Örgütte kalma isteği duyan bireyin, örgütün amaç ve değerleriyle, birincil hedef olarak<br />

maddi kaygılar gütmeksizin özdeşleşmesidir (Balay, 2000:16).<br />

Çalışanlar örgütsel kurallara karşı iki tür davranış gösterirler; bunlardan biri “uyma”<br />

davranışı diğeri ise bağlanma” davranışıdır. Çalışanların örgütsel kuralları benimsemeden<br />

yerine getirmeleri “uyma davranışı” iken, onların örgütsel kuralları, amaç ve hedefleri,<br />

örgütsel tüm çıkarları gönüllü olarak benimsemeleri ve bunun gereğini yapmaları,<br />

“bağlanma davranışı”dır (Tutar, 2007:104).<br />

1.4. Çalışmanın Amaç ve Önemi<br />

Birçok olumsuzlukların yaşandığı iş hayatında, çalışanların neden bu olumsuzlukları<br />

yaşadıkları ve çevrelerine de bu olumsuzlukları neden yaşattıkları çoğu zaman düşünülmez.<br />

Bu olumsuzlukların tam olarak çözümlenemediği örgütlerde sürekli bir yangınla mücadele<br />

(fire-fighting) çalışması söz konusudur. Yani bazı kurumlarda atılacak yeni adımlardan önce<br />

sürekli önceki sorunlarla uğraşılarak, bu yeni adımların ertelendiği görülür. Çalışmanın<br />

amacı, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi merkez birimlerinde görev yapan büro<br />

çalışanlarının, kurumlarına karşı duymuş oldukları örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık<br />

düzeylerini ortaya koymaktır.<br />

1.5. Çalışmanın Evren ve Örneklem Alanı<br />

Çalışmanın evrenini Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi birimlerinde görev yapan büro<br />

çalışanları oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklem alanı ise, Mehmet Akif Ersoy


132 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Üniversitesi merkez birimlerinde görev yapan büro çalışanlarından oluşmaktadır.<br />

Örnekleme katılan büro çalışanları, tesadüfî örneklem yöntemi ile belirlenmiştir.<br />

1.6. Yöntem ve Teknikler<br />

Çalışma için literatür taraması yapılmış ve alan araştırması için anket yöntemi kullanılmıştır.<br />

Anket formu hazırlanırken; Erdost ve diğerleri (2007)’nin çalışmaları, Tokgöz ve Yılmaz<br />

(2008)’ın çalışmalarından yararlanılmıştır. Anketlerde 5’li likert ölçeği kullanılmıştır (5<br />

Kesinlikle Katılmıyorum……1 Kesinlikle Katılıyorum). Çalışmada 112 anket analize dâhil<br />

edilmiştir.<br />

1.7. Araştırma Bulguları ve İstatistiksel Araştırmalar<br />

Araştırma anketleri, SPSS 15.0 programıyla analiz edilmiş ve sonuçları tablolar halinde<br />

aşağıda verilmiştir.<br />

Tablo 1: Demografik Değişkenler<br />

Değişkenler N %<br />

Bayan 57 50,9<br />

Cinsiyet Erkek 55 49,1<br />

Toplam 112 100<br />

Evli 57 50,9<br />

Medeni Durum Bekâr 55 49,1<br />

Toplam 112 100<br />

19-25 33 29,5<br />

26-32 45 40,2<br />

Yaş<br />

33-39 17 15,2<br />

40-46 10 8,9<br />

47+ 7 6,2<br />

Toplam 112 100<br />

1-5 96 85,7<br />

Hizmet Süresi<br />

6-10 10 8,9<br />

11-15 6 5,4<br />

Toplam 112 100<br />

Birinci 39 34,8<br />

İkinci 48 42,9<br />

Üçüncü 16 14,3<br />

İş Sayısı Dördüncü 5 4,5<br />

Beşinci 1 0,9<br />

Altı ve üzeri 3 2,7<br />

Toplam 112 100<br />

İlköğretim 5 4,5<br />

Ortaöğretim 10 8,9<br />

Eğitim Ön lisans 41 36,6<br />

Durumu Lisans 53 47,3<br />

Yüksek Lisans 3 2,7<br />

Toplam 112 100<br />

Araştırmaya katılan bireylerin % 50,9’u bayan, % 49,1’i erkektir. Yine araştırmaya katılan<br />

büro çalışanlarının % 50,9’u evli, % 49,1’i bekârdır.<br />

Çalışanların % 40,2’si 26–32 yaş grubu arasında yer alırken, çalışanların % 85,7’si 1–5 yıl<br />

arası çalışma süresine sahiptir.<br />

Çalışanların % 42,9’unun, bu kurum ikinci iş yeridir. Ayrıca çalışanların % 47,3’ü lisans<br />

mezunudur.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 133<br />

Araştırmaya ilişkin hipotezler;<br />

H1: Büro çalışanlarının demografik özellikleri ile örgütsel sinizm düzeyleri<br />

arasında ilişki yoktur.<br />

H 1.1.a : Büro çalışanlarının cinsiyetlerine göre örgütsel sinizm Faktör 1 arasında<br />

ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.1.b : Büro çalışanlarının cinsiyetlerine göre örgütsel sinizm Faktör 2 arasında<br />

ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.2a : Büro çalışanlarının medeni durumlarına göre örgütsel sinizm Faktör 1<br />

arasında ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.2.b; Büro çalışanlarının medeni durumlarına göre örgütsel sinizm Faktör 2<br />

arasında ilişki yoktur. (Reddedilmiştir)<br />

H 1.3.a : Büro çalışanlarının eğitim durumuna göre örgütsel sinizm Faktör 1 arasında<br />

ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.3.b : Büro çalışanlarının eğitim durumuna göre örgütsel sinizm Faktör 2 arasında<br />

ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.4.a : Büro çalışanlarının kurumdaki hizmet süreleri ile örgütsel sinizm Faktör 1<br />

arasında ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.4.b : Büro çalışanlarının kurumdaki hizmet sürelerine ile örgütsel sinizm Faktör 2<br />

arasında ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.5.a : Büro çalışanlarının çalıştıkları iş sayısı ile örgütsel sinizm Faktör 1 arasında<br />

ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.5.b : Büro çalışanlarının çalıştıkları iş sayısı ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında<br />

ilişki yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.6.a : Büro çalışanlarının yaş değişkeni ile örgütsel sinizm Faktör 1 arasında ilişki<br />

yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H 1.6.b : Büro çalışanlarının yaş değişkeni ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında ilişki<br />

yoktur. (Kabul edilmiştir)<br />

H2: Büro çalışanlarının demografik özellikleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri<br />

arasında bir ilişki yoktur.<br />

H 2,a : Büro çalışanlarının cinsiyetleri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında bir ilişki<br />

yoktur. (Reddedilmiştir)<br />

H3: Örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık arasında bir ilişki yoktur. (Reddedilmiştir)<br />

1.8. Faktör Analizleri<br />

KMO ve Bartlett testi uygulanarak anket sorularının faktör analizi için uygun olup olmadığı<br />

araştırılmıştır.<br />

Tablo 2: Örgütsel Sinizm İle İlgili KMO and Bartlett's Testi<br />

Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. ,855<br />

Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 753,643<br />

df 36<br />

Sig. ,000


134 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Yapılan analiz sonucunda, KMO değeri 0,50’den büyük olduğu için (,855) ve Barlett Sig.<br />

Değeri 0,050’den küçük (0,00) olduğu için bu soru grubu faktör analizine uygun çıkmıştır.<br />

Ayrıca değişkenler arasında yüksek korelasyon vardır. KMO değerinin büyük çıkması<br />

örneklem büyüklüğünün yeterli olduğu anlamına gelmektedir.<br />

Faktör analizleri sonucunda, örgütsel sinizm ile ilgili araştırma verileri iki faktör altında,<br />

örgütsel bağlılığa ilişkin veriler ise tek faktörde toplanmıştır. Kalaycı’ya göre (2008:405),<br />

Cronbach's Alpha katsayısının 0,60≤α0,80 arasında olması ölçeğin oldukça güvenilir<br />

olduğunu gösterir.<br />

Tablo 3: Örgütsel Sinizm Faktör 1 Analizine İlişkin Sonuçlar<br />

FAKTÖR 1-BİLİŞSEL BOYUT<br />

Faktör % Kümülatif<br />

Yükleri Varyans<br />

Çalıştığım kurum çalışanlarına hak ettiği ödülü vermez. ,834<br />

Çalıştığım kurumun amaçları politikaları ve uygulamaları arasında<br />

çok az ortak nokta vardır.<br />

,832<br />

Çalıştığım kurumda söylenenle, yapılan birbirini tutmaz. ,807<br />

Çalıştığım kurumda çalışanlara yönelik vaatler yerine getirilmez. ,774<br />

40,723<br />

Yönetimin bize söylediklerinin doğruluğunda sıklıkla şüpheye<br />

düşerim.<br />

,733<br />

Bu kurumda çalışanların çoğunluğu, bir çıkarları olacaksa yalan<br />

söyler.<br />

,704<br />

Cronbach's Alpha (,886)<br />

Güvenilirlik analizi sonucunda Faktör 1’in Cronbach’s Alpha değeri 0,886 çıkmıştır. 1.<br />

faktör çok güvenilirdir.<br />

Tablo 4: Örgütsel Sinizm Faktör 2 Analizine İlişkin Sonuçlar<br />

FAKTÖR 2-DUYUŞSAL BOYUT<br />

Faktör % Kümülatif<br />

Yükleri Varyans<br />

Çalıştığım kurumu düşündüğümde gerilirim. ,936<br />

Çalıştığım kurumu düşündüğümde içimi sıkıntı kaplar. ,909 33,336<br />

Çalıştığım kurumu düşündüğümde sinirlenirim. ,904<br />

Cronbach's Alpha (,948)<br />

Güvenilirlik analizi sonucunda Faktör 2’nin Cronbach’s Alpha değeri 0,948 çıkmıştır.<br />

Toplam varyans % 74,060’dır.<br />

Tablo 5: Örgütsel Bağlılık İle İlgili KMO and Bartlett's Testi<br />

Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. ,700<br />

Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 104,032<br />

df 6<br />

Sig. ,000<br />

Örgütsel bağlılığa ilişkin soru grubu faktör analizine uygun çıkmıştır.<br />

Tablo 6: Örgütsel Bağlılığa İlişkin Faktör Analizi<br />

FAKTÖR 1 – ÖRGÜTSEL BAĞLILIK<br />

Faktör Yükleri<br />

İşyerinde görüşlerim dikkate alınır. ,869<br />

Benden işyerinde neler beklendiğini bilirim. ,800<br />

İşimde ilerleme ve kendimi geliştirme fırsatı bulurum. ,744<br />

İşe yeniden başlıyor olsaydım yine bu işyerinde çalışırdım. ,686<br />

Cronbach's Alpha (,708)<br />

% Kümülatif<br />

Varyans<br />

57,044<br />

Güvenilirlik analizi sonucunda örgütsel bağlılığa ilişkin faktör çok güvenilir çıkmıştır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 135<br />

Tablo 7: Çalışanların Demografik Özellikleri ile Örgütsel Sinizm Durumuna İlişkin<br />

Faktör Yükleri Arasındaki Independent Sample t Test Sonuçları<br />

BÜRO ÇALIŞANLARININ ÖRGÜTSEL SİNİZM İLE İLGİLİ<br />

GÖRÜŞLERİNE İLİŞKİN FAKTÖR YÜKLERİ<br />

t Sig<br />

CİNSİYET<br />

F1- BİLİŞSEL BOYUT ,018 ,892<br />

F2- DUYUŞSAL BOYUT ,014 ,905<br />

MEDENİ DURUM<br />

F1- BİLİŞSEL BOYUT ,133 ,716<br />

F2- DUYUŞSAL BOYUT 7,676 ,007*<br />

p


136 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Büro çalışanlarının örgütsel sinizm ve örgütsel bağlılık durumları arasında anlamlı, ters<br />

yönde -, 296 kuvvetinde bir ilişki çıkmıştır. Örgütsel sinizm durumu artarken çalışanların<br />

kurumlarına bağlılık durumları azalmaktadır. Tablo 9’dan da anlaşıldığı gibi hipotez testi<br />

0,01 seviyesinde anlamlı bulunmuştur.<br />

Tablo 10:Büro Çalışanlarının Cinsiyetleri ve Örgütsel Bağlılık Durumlarına İlişkin<br />

Korelasyon Analizi<br />

Örgütsel Bağlılık Cinsiyet<br />

Örgütsel Bağlılık<br />

Cinsiyet<br />

Pearson Correlation 1 ,190 *<br />

Sig. (2-tailed) ,043<br />

N 112 112<br />

Pearson Correlation ,190 * 1<br />

Sig. (2-tailed) ,043<br />

N 112 112<br />

*. Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).<br />

0,05 seviyesinde, çalışanların cinsiyet değişkeni ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında<br />

zayıf, pozitif yönde bir ilişki vardır.<br />

Bayan çalışanların erkek çalışanlara oranla, kurumlarına daha bağlı oldukları görülmektedir.<br />

Büro çalışanlarının medeni durum, yaş, eğitim durumu, kurumdaki hizmet süresi ve<br />

çalıştıkları iş sayısı ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında bir ilişki çıkmadığı için bu<br />

değişkenlere ait tablolara yer verilmemiştir.<br />

Sonuç<br />

Kurumsal değerlere, kurum normlarına ve kurum kültürüne uygun örgüt iklimi oluşturulmuş<br />

işyerlerinde, çalışanlar işlerini daha istekli yaparak kurumsal verimliliği arttırırlar.<br />

Bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutta olumsuz bir tutum olarak ortaya çıkan sinizm<br />

kavramı, kurum çalışmalarına ket vuracak bir niteliğe sahiptir.<br />

Bireyler bazen kurumlarında çalışırken, kendi içsel nedenlerinden veya kurumsal<br />

nedenlerden dolayı çalıştıkları kuruma karşı negatif duygular beslemeye başlarlar. Bireyler<br />

kendilerini çalışma ortamlarında güvende hissetmez, yönetimin faaliyetlerinin<br />

doğruluğundan şüpheye düşerek içsel veya dışsal olarak kurumlarında, çalışma arkadaşları<br />

veya yönetimle ilgili çeşitli boyutlarda çatışmalar yaşamaya başlarlar. Bu çatışmaların<br />

çözümlenemediği durumlarda bireyler, örgüt iklimine zarar vermeye başlar.<br />

Çalışma sonucuna göre, genel olarak büro çalışanları, çalıştıkları kurumda çalışanlara hak<br />

ettikleri ödülün verildiğini, kurumun amaçları, politikaları ve uygulamaları arasında ortak<br />

noktaların olduğunu, söylenen ve yapılanların birbiriyle paralel olduğunu düşünmektedirler.<br />

Ayrıca, çalıştıkları kurumda çalışanlara yönelik vaatlerin yerine getirildiği, yönetimin<br />

söylediklerinin doğruluğuna inanıldığı ve çalışanların çıkarları doğrultusunda dahi olsa<br />

yalan söylemeyecekleri inancının hakim olduğu görülmektedir.<br />

Büro çalışanları görüşlerinin dikkate alındığı ve işlerinde ilerleme ve kendilerini geliştirme<br />

fırsatları bulduklarını belirtmişlerdir.<br />

Başka bir kurumda iş bulabileceğimi bilsem, kesinlikle bu kurumda çalışmazdım ifadesine<br />

bayan çalışanların % 5,3’ü erkek çalışanların ise % 9,1’i katılmaktadır. Araştırma sonucuna<br />

göre, çalışanların kurumlarından memnun oldukları görülmektedir. Ayrıca bayan büro<br />

çalışanlarının erkek büro çalışanlarına göre, kurumlarına daha bağlı oldukları ortaya<br />

çıkmıştır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 137<br />

Yapılan çeşitli araştırmalara göre, örgütsel sinizm üzerinde demografik faktörlerin çok fazla<br />

etkisi yoktur (Özdevecioğlu ve Karadal 2008:56). Çalışmada demografik değişkenlerden<br />

sadece medeni durum ile örgütsel sinizm Faktör 2 arasında bir ilişki çıkmıştır. Diğer<br />

demografik değişkenler ile örgütsel sinizm faktörleri arasında bir ilişki bulunamamıştır.<br />

Ayrıca örgütsel sinizm durumu artarken büro çalışanlarının kurumlarına bağlılık dereceleri<br />

azalmaktadır. Örgütsel bağlılık ve örgütsel sinizm arasında negatif yönlü kuvvetli bir ilişki<br />

vardır.<br />

Örgütlerde, çalışanların iş tanımları net olarak belirlenmeli ve çalışanlardan işleri, işyeri, iş<br />

arkadaşlıkları, örgüt yönetimi ile ilgili zaman zaman dönütler alınmalıdır.<br />

Kaynaklar<br />

Aşan Öznur Ve Özyer Kubilay, (2008),“Duygusal Bağlılık İle İş Tatmini Ve İş Tatminin Alt<br />

Boyutları Arasındaki İlişkileri Analiz Etmeye Yönelik Ampirik Bir Çalışma”, Sdü İktisadi<br />

İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.13, S.3, S.129–131.<br />

Balay Refik, (2000), Yönetici Ve Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık, Nobel Yayın Dağıtım,<br />

Ankara.<br />

Erdost Ebru Ve Diğerleri (2007), “Örgütsel Sinizm Kavramı İle İlgili Ölçeklerin<br />

Türkiye’deki Bir Firmada Test Edilmesi”, Xv. Yönetim Ve Organizasyon Kongresi, Sakarya<br />

Üniversitesi.<br />

Kalaycı Ş. (2008), Spss Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayın<br />

Dağıtım Ltd. Şti., Ankara.<br />

Özdevecioğlu Mahmut Ve Diğerleri, (2008), Örgütsel Davranışta Seçme Konular,<br />

Organizasyonların Karanlık Yönleri Ve Verimlilik Azaltıcı Davranışlar, İlke Yayınevi,<br />

Ankara.<br />

Qıan Yuxia, (2007), “A Communıcatıon Model Of Employee Cynıcısm Toward<br />

Organızatıonal Change” A Dissertation Presented To The Faculty Of The Scripps College<br />

Of Communication Of Ohio University, In Partial Fulfillment Of The Requirements For The<br />

Degree Doctor Of Philosophy, Ph.D., November, Communication Studies.<br />

Tokgöz Nuray Ve Yılmaz Hakan, (2008), Örgütsel Sinizm: Eskişehir Ve Alanya’daki Otel<br />

İşletmelerinde Bir Uygulama, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt/Vol:8,<br />

Sayı/No:2, S. 283–305.<br />

Tutar Hasan, (2007), “Erzurum’da Devlet Ve Özel Hastanelerde Çalışan Sağlık<br />

Personelinin İşlem Adaleti, İş Tatmini Ve Duygusal Bağlılık Durumlarının İncelenmesi”,<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, İibf, C. 12, S.3, S.97–120.<br />

İnternet Kaynakları<br />

www.danimend.com- 22.04.2006.<br />

http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry.php?entryID=2502- 11.10.2009.<br />

http://www.sonsozluk.net/entry.aspx?search=orgutsel%20sinizm- 11.10.2009.


138 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

ÖĞRETİM ÜYELERİNİN BİLİMSEL KONGRE TERCİHİNDE ETKİLİ OLAN<br />

UNSURLARI VE E-KONGRE HAZIRBULUNUŞLUK DÜZEYLERİNİ<br />

BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA<br />

Sami ACAR 1<br />

Nimet Özgül ÜNSAL 2<br />

ÖZET<br />

Araştırmada temel amaç, öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları<br />

ve e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemektir. Araştırmada betimsel araştırma<br />

modeli kullanılmıştır. Araştırmada veriler Acar (2012) tarafından geliştirilen “Öğretim<br />

Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk<br />

Düzeylerini Belirleme Ölçeği” ile elde edilmiştir.<br />

Araştırmada ulusal ve uluslararası kongrelere katılmış olan Gazi Üniversitesi Eğitim<br />

Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen Fakültesi ve<br />

Edebiyat Fakültesinde görevli 150 öğretim üyesi ile yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiştir.<br />

Yüz yüze görüşmeler neticesinde e-kongre konusunda bilgi sahibi olan 99 öğretim üyesi<br />

anket doldururken, bu konuda yeterli bilgi sahibi olmadığını belirten öğretim üyeleri<br />

anketleri boş iade etmeyi tercih etmişlerdir.<br />

Araştırma öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihlerinde etkili olan unsurları belirlemek<br />

ve öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.<br />

Araştırma sonucunda, araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde<br />

kongre konusunu, kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığını ve kongre konusunun kendi<br />

profesyonel amaçlarına uyumluluğunu daha etkili, kongrenin düzenlendiği yerin iklimini<br />

çok az etkili olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Öğretim üyelerinin e-kongre<br />

hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili değerlendirmelerinde ise, ödemenin gerçekleştirilmesi,<br />

sunum programını kullanabilme, kamera, mikrofon vb. iletişim araçlarının bilgisayar<br />

bağlantısını yapabilme ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin iyi düzeyde olduğu, web<br />

tabanlı programlama dilleri ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin ise diğer unsurlara göre<br />

biraz daha düşük orta düzeyde olduğu görülmüştür. Bu bulgular ışığında, öğretim üyelerinin<br />

kongre tercihinde kongre konusunu, kongreyi düzenleyen kurumun saygınlığını ve kongre<br />

konusunun kendi profesyonel amaçlarına uyumluluğunu önemli tercih unsurları olarak<br />

gördükleri, e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi açısından ise e-kongre formatı olan bir<br />

kongreye katılabilecek ve sunumlarını elektronik ortamda yapabilecek şekilde iyi düzeyde<br />

oldukları sonucuna varılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Bilimsel kongre, e-kongre, e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi.<br />

1. Giriş<br />

Bilgi edinimi ve bilgi aktarımı içerisinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli<br />

gereklerindendir. Bilgi ediniminde ve aktarımında ise yazılı ve sözlü iletişim vazgeçilmez<br />

iki unsurdur. Bunların ikisini birbirinden ayırmak pek de mümkün değildir. Geleneksel<br />

1 Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğt. Fak., Bilgisayar Uyg. Eğt, Yrd. Doç. Dr.<br />

2 Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğt. Fak., Büro Yönetimi Eğitimi,


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 139<br />

anlamda, başlangıçtan günümüze bilgi aktarımının yazılı ve sözlü iki kolu var olagelmiştir.<br />

Teknolojik gelişmelerde yaşanan hızlı değişim ile bu kavramlar iç içe girmiş, birbirini<br />

etkiler ve hatta değiştirir bir özellik kazanmıştır.<br />

Sözlü iletişim türü olarak adlandırılan bilgi aktarım yolları, kendi içinde özelliklerine göre,<br />

farklı adlarla anılırlar ve birbirleriyle benzeşenler ve ayrışanlar, farklı biçimlerde<br />

sınıflandırılırlar. Edebi anlatım türlerinin (masal, hikâye, fıkra vb.) dışında, sözlü anlatım<br />

türlerini öncelikle hazırlıklı, hazırlıksız ve anlatım konuşmaları olarak üç grupta toplamak<br />

mümkündür. Bunlardan birincisi hazırlıksız olanlar ki günlük konuşmalardır ve genel olarak<br />

diyalog adıyla anılır. İkincisi anlatım konuşmaları olup; anket, görüşme, mülakat ve röportaj<br />

gibi sormacalı konuşma türlerini içerir. Üçüncü olarak da hazırlıklı konuşmalardır ki bunlar,<br />

bildirili konuşmalardır. Basın toplantısı, bilgi şöleni (sempozyum), çalıştay, kongre, demeç,<br />

forum, konferans, söyleşi, panel vb. gibi bilgi aktarım/sözlü iletişim biçimleridir.<br />

Bu çalışmaya konu olan “kongre” kavramı yukarıda verilen sözlü anlatım türlerinden<br />

hazırlıklı ve bildirili, topluluk karşısında, grup hâlinde yapılan konuşmalar sınıfında yer<br />

almaktadır. Kongre kavramı farklı açılardan ele alınarak tanımlanmıştır. İngilizce’de<br />

Congress olarak ifade edilen kongre kavramı Türk Dil Kurumu (1998) sözlüğünde; “Çeşitli<br />

ülkelerden yöneticilerin, elçilerin, delegelerin katılmasıyla yapılan toplantı, bir kuruluşun<br />

temel sorunları konuşmak üzere belli sürelerle yaptığı genel toplantı, kurultay, ABD’de<br />

Temsilciler Meclisi ile Senatonun bir arada iken aldıkları ad olarak tanımlanmaktadır. Bir<br />

başka tanıma göre kongre; “Kendi konuları üzerinde kararlara varmak amacıyla<br />

temsilcilerin belli sürelerle yaptıkları geniş görüşüm toplantısı” (BGTS: 1998 “kurultay”<br />

terimiyle) olarak ifade edilmektedir. Bu tanıma göre kongre, özel durumlara yönelik olarak<br />

yapılmaktadır ve belli bir hazırlık gerektirmektedir. Bilimsel nitelikteki kongrelerde bildiri,<br />

toplu sunumların bir parçası olarak sunulmaktadır. Dinleyiciye değil dinleyicilere<br />

seslenilmektedir. Dinleyiciler etkin olarak sunuma veya konuşmalara katılabilmektedir.<br />

Konuşmalar, daha çok seçkin bir dinleyici topluluğuna yönelik olarak yapılmaktadır.<br />

Konuşmalar, bilimsel ve/veya yarı bilimsel konularda olmaktadır. Konuşmalar daha sonra<br />

yazınsal bir metne dönüştürülmektedir, işitsel ve görsel medya organlarında<br />

yapılmamaktadır. Konuşmalar birkaç oturumda ve buna bağlı olarak çoğu zaman birkaç<br />

günde yapılmaktadır. Sürekli hâle gelebilmektedir. Adlandırma iletiye göre değil, ortama<br />

göre yapılmaktadır. Konuşmacıların belli bir sayısı var (2, 3, 4, 5 gibi). Konuşmacılarda açık<br />

(yazılı) veya zihinde bir konuşma metni bulunmaktadır. Konuşmacılar için önceden<br />

belirlenmiş konuşma süreleri söz konusudur. Konuşmalar bir başkan tarafından<br />

yönetilmekte ve başkan konuşmacıların dışında birisi olarak belirlenmektedir. Konuşmalar,<br />

genelde kapalı mekânlarda ve bilimsel bildiri sunum ilkeleri doğrultusunda, bilgilendirme<br />

amaçlı olarak gerçekleştirilmektedir.<br />

Türkiye’de kongre kavramı, kongrenin sahipliğine göre yabancı kongrelerin Türkiye’de<br />

düzenlenmesi ve kongre sahibinin Türkiye’de olması şeklinde ifade edilebilir. Bir başka<br />

açıdan ise, kongreye katılım açısından ulusal ve uluslararası kongre şeklinde bir ayrım<br />

yapmak mümkündür. Bu ayrımda esas olan konunun ele alınış yöntem ve şeklidir. Ancak<br />

hemen belirtmek gerekir ki, teknik olarak kongre niteliği taşımayan bazı organizasyonlar da<br />

turizm organizasyonu olarak kongrelerle aynı özellikleri taşıdıkları, organizatör açısından<br />

aynı temel hizmetleri gerektirdikleri, aynı ticari ilişkilerin uygulanmasına neden oldukları<br />

için kongre başlığı altında değerlendirilirler. İnceleme konumuz açısından, aynı<br />

organizasyon özelliklerini arz eden toplantıların tamamı kongre kavramı içinde<br />

değerlendirilmeyecektir ve daha çok akademik niteliği olan bilimsel kongre üzerinde<br />

durulacaktır.<br />

Alanyazında bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar üzerine birçok çalışmanın<br />

yapıldığı ve konunun farklı boyutlarının ele alındığı görülmektedir. Bu çalışmalardan


140 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

birinde Lee ve Back (2007) kongre katılım sürecini etkileyen unsurları; motivasyonel<br />

faktörler, engelleyici faktörler ya da durumsal kısıtlamalar, destinasyon faktörleri ve<br />

referans faktörler olmak üzere dört faktör ile açıklamaktadır (Lee ve Back, 2007:16). Bir<br />

başka çalışmada Price (1993) katılımcıları bir kongreye katılmaya güdüleyen faktörleri ele<br />

almıştır. Yazar, çalışmasında kongre katılımını güdüleyen faktörleri liderlik, bağlantı, eğitim<br />

ve profesyonel bilgi faktörleri olarak belirlemiştir. Liderlik, bağlantı fırsatı ve eğitsel/<br />

profesyonel gelişim diğer araştırmalarda en önemli kongre güdüleri olarak belirlenmiştir<br />

(Grant, 1994; Opperman ve Chon, 1995; Ngamson ve Beck, 2000; Rittichainuwat, Beck ve<br />

Lalopa, 2001; Severt, Wang, Chen ve Breiter, 2006). Bu faktörlere ek olarak,<br />

destinasyonlara seyahat fırsatı, açık alan rekreasyonu, iş amaçlı veya politik aktiviteler,<br />

mekân değişimi, bağlantı kurma ve eğitim fırsatı (Ngamson ve Beck, 2000), ilginç yerleri<br />

ziyaret etme, kişisel gelişim ve iş/kurum aktiviteleri (Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001),<br />

aktiviteler ve fırsatlar, bağlantı, konferansın uygunluğu, eğitsel faydalar ve ürünlere (Severt,<br />

Wang, Chen ve Breiter, 2006) ilişkin literatürde diğer çalışmalar da bulunmaktadır (Akt.:<br />

Kozak ve Yüncü; 2011).<br />

Motivasyonel faktörler tek başına öğretim üyelerinin kongre katılım kararlarında etkili<br />

olmadıkları için bazı araştırmacılar kongre katılımını engelleyen faktörler üzerine<br />

odaklanmıştır. Bu faktörler; maliyet (Opperman ve Chon, 1995; Grant ve Opperman, 1995;<br />

Opperman, 1998), kaynaksızlık (Opperman ve Chon, 1995; Grant ve Opperman, 1995;<br />

Opperman, 1998; Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001), zamansızlık (Grant ve Opperman,<br />

1995; Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001), uzaklık, algılanan güvenlik riski, deniz aşırı<br />

destinasyonlara aşina olmama (Ngamson ve Beck, 2000; Rittichainuwat, Beck ve Lalopa,<br />

2001), konferans destinasyonuna yönelik olumsuz imaj, ailevi yükümlülükler/sorumluluklar,<br />

sağlık problemleri, destinasyonu daha önce ziyaret (Rittichainuwat, Beck ve Lalopa, 2001)<br />

olarak sıralanmaktadır (Akt.: Kozak ve Yüncü; 2011:21).<br />

Ngamson ve Beck (2000) uluslararası kongrelere katılımda, katılımcıların algılanan<br />

güvenlik riski, rahatsızlık ve deniz aşırı destinasyonlara aşina olmama gibi unsurları kongre<br />

katılımını engelleyen faktörler olarak ifade ederken; seyahat paketleri, destinasyonda aile ile<br />

aktivite fırsatları ve işverenler tarafından katlanılan maliyetleri de bir kongreye katılımı<br />

kolaylaştıran faktörler olarak belirtmişlerdir. Kongre katılımcılarının davranışları ve karar<br />

alma sürecinde etkili olan unsurlar, literatürde ağırlıklı olarak bir kongreye katılan ve<br />

katılmayan kişiler (Oppermann, 1995); ticari kongre katılımcıları ile kurumsal kongre<br />

katılımcıları arasındaki karşılaştırmaları içermektedir. Ancak daha özel bir kongreye katılan<br />

katılımcıların demografik özellikleri ve kongre katılım davranışları gibi çeşitli ölçütlere göre<br />

katılım tercihlerinin karşılaştırmasını içeren çalışmalar da alanyazında bulunmaktadır (Akt.:<br />

Kozak ve Yüncü; 2011:21-22).<br />

Kongre tercihlerinde ve katılımlarındaki maliyet, güvenlik, zamansızlık, kaynaksızlık,<br />

uzaklık, sağlık problemleri, ailevi sorumluluklar ve yükümlülükler ile kongrenin yapıldığı<br />

yere ilişkin olumsuz imaj ve daha önceden ziyaret gibi engelleyici faktörler bilimsel kongre<br />

sürecinin elektronik ortamlara taşınması ile kısmen ortadan kaldırılmıştır. E-Kongre<br />

uygulamaları yaygınlaştıkça kongre tercihinde engelleyici faktörler ortadan kalktığı gibi<br />

kongre tercihinde e-kongre önemli bir faktör olarak görülmeye başlanmıştır. E-kongre<br />

uygulamaları öncesinde kongre düzenlenen fiziki ortamdaki mikrofon, ses ve video kayıt<br />

cihazı, bilgisayar, projektör ve simultane çeviri cihazları gibi teknolojik araçlar kongre<br />

teknolojisi (Aymankuy, 2010:81-82) kapsamında ele alınmakta iken, kongre sürecinin<br />

internet ortamına taşınması ve web ortamında e-kongre uygulamalarının kullanılması ile<br />

birlikte bilgisayarlar yanında iPad, iPhone gibi mobil cihazlarda kongre teknolojisine dahil<br />

edilmiştir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 141<br />

E-kongre, telekonferans sisteminin geliştirilerek kongre sürecinin tamamının elektronik<br />

ortama taşınması sonucunda ortaya çıkan yeni bir kavramdır. E-kongre çevrimiçi bir<br />

program ile kongreye katılan ve sunum yapan kişilerin sunumlarına ve kaynaklarına sınırsız<br />

erişim sağlar. E-kongre ile dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir kişi sunum<br />

zamanında sunum yapmak veya sunumdan sonra sunumları izlemek için katılabilir veya<br />

sunulara erişim sağlayabilir. E-kongre süreci, fiziki bir ortamda yapılan bir kongreye bağlı<br />

olabileceği gibi salt internet ortamında da gerçekleştirilebilir. Fiziki bir ortamda yapılan<br />

kongrede e-kongre uygulamasının bulunması kongreye katılacak kişiler için tercihte önemli<br />

bir faktör olabilir. Bunun dışında fiziki kongre ortamında bulunan katılımcılar, bu ortamda<br />

bulunamayan dünyanın herhangi bir yerinden e-kongre uygulaması ile kongreye katılan<br />

kişilerle sanal ortamda iletişim kurabilirler ve sunumlarını bu ortamda gerçekleştirebilirler.<br />

Fiziki kongre ortamında e-kongre uygulaması internet ağını kullanarak farklı şekillerde ve<br />

farklı programlarla gerçekleştirilebilir. Örneğin, MSN Live Messenger, Skype ve Camfrog<br />

gibi etkileşimli anlık ileti ve görüntü paylaşım programlarından biri ile sunum<br />

gerçekleştirilebilir. Bunun dışında kongre için hazırlanmış bir web sitesine dahil edilen<br />

kongre tv ile tek taraflı bir sunum veya kongre web sitesine ek olarak geliştirilecek web<br />

tabanlı e-kongre uygulamaları ile sunum yapan kişiler ile fiziki kongre ortamında bulunan<br />

katılımcılar arasında metin ve görüntü paylaşımını sağlayacak etkileşimli e-kongre<br />

uygulamaları geliştirilebilir. E-kongre uygulamaları fiziki kongre ortamının bulunmadığı<br />

durumlarda tüm kongre sürecinin internet ortamında yapılmasını gerektirir ki bu kongreye<br />

ilişkin ilk duyurudan, kongrenin tamamlanmasına ve hatta kongrede sunulan yazılı ve sözlü<br />

bildirilerin tamamının paylaşımını kapsar.<br />

Internet ortamında arama motorları ile e-kongre yada İngilizce olarak e-Congress olarak<br />

tarama yapıldığında bir çok eğitim etkinliğinde e-kongre uygulamasının yapıldığı görülür.<br />

Arama motorlarında yapılan tarama e-kongre uygulamasının daha çok tıp bilim alanında<br />

yaygın kullanıldığı, sosyal bilimler ve fen bilimleri alanında ise e-kongre uygulamalarının<br />

son yıllarda arttığı görülmektedir. Tarama sonucunda ulaşılan e-kongre uygulamalarını<br />

içeren web siteleri incelendiğinde ülkemizde daha çok fiziki kongre ortamına e-kongre<br />

uygulaması ile katılım söz konusu iken özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve<br />

Avrupa ülkelerinde salt e-kongre uygulamasına geçildiği hatta birçok web sitesinde test<br />

veya demo sürümlerinin yer aldığı görülmektedir. Dolayısıyla, içerisinde bulunduğumuz<br />

dönemde fiziki kongre ortamına e-kongre uygulamaları ile katılım yaygınlaşmış durumda<br />

iken, salt e-kongre uygulaması ile kongre sürecinin tamamının sanal ortamda<br />

gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların başladığı ve bir geçiş sürecinin yaşandığı<br />

görülmüştür. Bu geçiş sürecinde ülkemizde bu çalışma ile birlikte bir ilk gerçekleştirilmiştir.<br />

www.ekongreturkiye.com internet adresinde ilk defa akademik düzeyde kongre sürecinin<br />

tamamının internet ortamında gerçekleştirildiği mekandan bağımsız yerli bir e-kongre<br />

uygulaması geliştirilmiştir. Bu e-kongre uygulaması, alanyazında konuya ilgi duyan<br />

araştırmacılar için örnek bir çalışma niteliğindedir.<br />

Son yıllarda e-kongre uygulamalarının yaygınlaştığı gözlenmektedir. Özellikle uluslararası<br />

kongreler bu konuda ilk çalışmaları başlatan birçok eğitim kurumunu işaret etmektedir. Bu<br />

eğitim kurumları üniversiteler veya özel eğitim ve danışmanlık şirketleri olarak<br />

görülmektedir. Belirtilen kurum ve kuruluşlar uluslararası kongrelere katılımı artırmak için<br />

e-kongre uygulamasının bulunduğunu kongre web sitelerinde ve duyuru e-postalarında<br />

belirtmektedir. Dolayısıyla, e-kongre uygulamaları ile kongrelere katılımda bir artış<br />

gözlenmekte ve bunun için kongre web sitelerine e-kongre uygulamasına ilişkin kullanım<br />

kılavuzu ve demo uygulamalar ilave edilmektedir. Bu çalışmada da e-kongre<br />

uygulamalarına öğretim üyelerinin ne düzeyde hazır oldukları diğer bir ifadeyle e-kongre<br />

hazırbulunuşluk düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. E-kongre hazırbulunuşluğu daha çok<br />

teknik bilgi ve becerileri içeren unsurlardan oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle e-kongre


142 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

uygulaması ile kongre sürecine dâhil olacak bir kişinin hangi bilgi ve becerileri kazanmış<br />

olması gerekir sorusunun yanıtı e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerinin tespitini<br />

gerektirmektedir. E-kongre hazırbulunuşluk düzeyi, e-kongre sürecinin başarılı bir şekilde<br />

gerçekleştirilmesini sağlamak açısından oldukça önemlidir.<br />

E-kongre uygulamalarının gerçekleştirildiği internet ortamı günümüzün modern dünyasında<br />

iletişimde sınırları ortadan kaldırarak akademisyenler başta olmak üzere farklı mesleklerden<br />

birçok insanın interneti eşzamanlı (senkron) veya eşzamansız (asenkron) bir iletişim aracı<br />

olarak kullanılmasını sağlamıştır (Arslan, 2009:109). Internetin en önemli bileşeni web, e-<br />

kongre uygulamalarının alt yapısını oluşturmakta, e-kongre uygulamalarının geliştirilmesine<br />

olanak sağlamaktadır. Bu özelliğinden dolayı e-kongre uygulamaları öğretim üyelerinin<br />

bilimsel kongre tercihinde yeni bir faktör olarak yerini almıştır. Çalışmada, öğretim<br />

üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar yanında öğretim üyelerinin e-<br />

kongre hazırbulunuşluk düzeyleri de ele alınarak konuya farklı bir boyut getirilmeye<br />

çalışılmıştır.<br />

2. Amaç, Önem ve Sınırlılıklar<br />

2.1. Amaç<br />

Bu araştırma, öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre<br />

hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Bu ana amaç doğrultusunda<br />

belirlenen araştırma soruları ise şöyledir:<br />

1) Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar nelerdir?<br />

2) Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri nedir?<br />

2.2. Önem<br />

Çalışmada, alan yazında bilimsel kongre tercihleri ve e-kongre uygulamaları konusunda<br />

özellikle yabancı literatürde birçok çalışmanın bulunduğu ancak öğretim üyelerinin bilimsel<br />

kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini birlikte ele<br />

alan bir araştırmanın bulunmadığı görülmüştür. Yerli literatürde ise daha çok bilimsel<br />

kongre tercihinde etkili olan unsurları ele alan çalışmalara rastlanılmasına karşın, öğretim<br />

üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini inceleyen bir çalışmaya rastlanılmamıştır.<br />

Bu nedenle, günümüz akademik ortamında bilimsel kongre tercihinde e-kongre<br />

uygulamalarının yeni ve alternatif bir unsur yerini aldığına ve her bilim alanındaki bilim<br />

insanının bu çalışmadan faydalanabileceğine inanılmaktadır.<br />

2.3. Sınırlılıklar<br />

Bu araştırma aşağıda belirtilen sınırlılıklar dâhilinde yürütülmüştür:<br />

- Ulusal ve uluslararası kongrelere katılmış ve e-kongre hakkında bilgisi olan Gazi<br />

Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,<br />

Fen Fakültesi ve Edebiyat fakültesinde görevli 150 öğretim üyesi ile,<br />

- Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihini etkileyen unsurlar ve e-<br />

kongre hazırbulunuşluk düzeyleri ile,<br />

- Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel toplantılara ve özellikle bilimsel kongre<br />

sürecine ilişkin bilgi düzeylerinin aynı düzeyde olduğu varsayılarak,<br />

- Araştırmacılar tarafından geliştirilen pilot çalışması yapılan, öğretim üyelerine tek<br />

seferde ve 2012 yılının ilk yarısında uygulanan “Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre<br />

Tercihinde Etkili Olan Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini Belirleme<br />

Ölçeği”nden elde edilen veriler ile sınırlıdır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 143<br />

3. Yöntem<br />

3.1. Araştırma modeli<br />

Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre<br />

hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada, araştırma problemine<br />

doğru ve ekonomik cevap bulmak için çalışma grubu üzerinde sadece bir ölçümün yapıldığı<br />

betimsel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada Sami Acar (2012) tarafından<br />

geliştirilen 30 öğretim üyesi üzerinde pilot uygulama ile madde analizi, geçerlik ve<br />

güvenirlik çalışması yapılan “Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan<br />

Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini Belirleme Ölçeği” (α=0.92) ile veriler<br />

elde edilmiştir.<br />

Araştırma modeli çerçevesinde, çalışma grubunda yer alan katılımcılara anketler tek seferde<br />

ve 2012 yılının ilk yarısında uygulanmıştır. Anketler, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi,<br />

Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen Fakültesi ve Edebiyat<br />

fakültesinde görevli 150 öğretim üyesine yüzyüze görüşmede sunulmuş, bunlardan 99’u<br />

öğretim üyelerince doldurularak araştırmacılara teslim edilmiştir. Diğer kalan kısmı ise<br />

öğretim üyelerinin e-kongre konusunda yeterli bilgilerinin olmadıkları gerekçesiyle boş iade<br />

edilmiştir. Geri dönen anketlerin tamamının istatistiksel analize uygun olduğu görülmüş ve<br />

anket verileri bilgisayar ortamında çözümlenerek yorumlanmıştır.<br />

3.2. Çalışma grubu<br />

Araştırmanın çalışma grubuna, 2011-2012 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Gazi<br />

Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Teknoloji Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen<br />

Fakültesi ve Edebiyat fakültesinde görevli 150 öğretim üyesi dâhil edilmiştir. Anketleri<br />

yanıtlayan 99 öğretim üyesi araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur.<br />

3.3. Verilerin toplanması ve analizi<br />

Araştırmada veriler, Sami Acar (2012) tarafından geliştirilen “Öğretim Üyelerinin Bilimsel<br />

Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurları ve E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini<br />

Belirleme Ölçeği” (pilot uygulamada α=0.90) ile elde edilmiştir. Bir anket formu dâhilinde<br />

uygulanan ölçek, öğretim üyelerinin demografik özellikleri (6 soru), bilimsel kongre<br />

tercihini etkileyen unsurlar (30 soru ve ve α=0.86) ve e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri<br />

(15 soru ve α=0.92) olmak üzere üç farklı kısımda toplam 51 sorudan oluşmaktadır.<br />

Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihini etkileyen unsurlar (30 soru) belirlenirken<br />

Kozak ve Yüncü(2011)’nün “Akademisyenlerin Kongre Tercih Unsurları” adlı<br />

çalışmasından yararlanılmıştır.<br />

Araştırmada çalışma grubunda uygulanan anketin (ölçeğin) güvenirlik analizinde, ölçeğin<br />

likert tipi bir ölçek olmasından dolayı Cronbach Alpha kullanılmıştır. Ölçeğin Cronbach<br />

Alpha değeri (iç tutarlılık katsayısı) 0.92 olarak hesaplanmıştır. Bu değer, araştırmada<br />

kullanılan ölçeğin yüksek düzeyde güvenilir olduğunu göstermektedir.<br />

Araştırmanın amacı ve araştırma modeli çerçevesinde yüzyüze yapılan anket sonucunda<br />

elde edilen veriler, SPSS istatistiksel analiz programında analiz edilmiştir. Buna göre<br />

verilerin analizinde;<br />

- Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin demografik özelliklerine ilişkin istatistiklerde<br />

frekans (f) ve yüzde (%),<br />

- Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları betimlemede<br />

frekans (f) ve yüzde (%),<br />

- Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerini betimlemede aritmetik


144 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

ortalama ve standart sapma kullanılmıştır.<br />

4. Bulgular ve Yorum<br />

4.1. Öğretim Üyelerinin Demografik Özellikleri<br />

Araştırmaya katılan çalışma grubundaki öğretim üyeleri; cinsiyet, yaş, bilim alanı, bilim<br />

unvanı ve yılda kongreye katılım sayısı değişkenleri açısından incelenmiş, elde edilen<br />

bulgular yorumlanarak aşağıda sunulmuştur.<br />

Tablo1. Öğretim Üyelerinin Demografik Özellikleri<br />

Demografik Özellikler Sayı %<br />

Cinsiyet<br />

Kadın 43 43,4<br />

Erkek 56 56,6<br />

Toplam 99 100.0<br />

Yaş<br />

16-20 1 1,0<br />

21-25 9 9,1<br />

26-30 38 38,4<br />

31 ve üstü 51 51,5<br />

Toplam 99 100.0<br />

Bilim Alanı<br />

Sosyal Bilimler 65 65,7<br />

Fen Bilimleri 30 30,3<br />

Sağlık Bilimleri 4 4,0<br />

Toplam 99 100.0<br />

Bilim Unvanı<br />

Prof.Dr. 5 5,1<br />

Doç.Dr. 9 9,1<br />

Yrd.Doç.Dr. 11 11,1<br />

Doktor 11 11,1<br />

Öğr.Gör. 7 7,1<br />

Arş.Gör. 53 53,5<br />

Diğer 3 3,0<br />

Toplam 99 100.0<br />

Bir yılda kongreye katılım sayısı<br />

1 kez 35 35,4<br />

2 kez 40 40,4<br />

3 kez 14 14,1<br />

4 kez 4 4,0<br />

5 ve daha fazla 6 6,1<br />

Toplam 99 100.0<br />

Kongre zamanı<br />

İlkbahar 25 25,3<br />

Yaz 16 16,2<br />

Sonbahar 17 17,2<br />

Kış 6 6,1<br />

Bütün yıl 35 35,4<br />

Toplam 99 100.0<br />

Tablo1'deki verilere göre çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan çoğunun<br />

(%56,6) erkek öğretim üyelerinden oluştuğu görülmektedir.<br />

Yaş açısından bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan<br />

fazlasının (%51,5) 31 ve üstü yaş grubunda yer aldığı, bunu 26-30 yaş grubu öğretim<br />

üyelerinin (%38,4) takip ettiği, bunu da 21-25 yaş grubu öğretim üyelerinin (%9,1) takip<br />

ettiği ve 16-20 yaş grubundaki öğretim üyelerinin yok denecek kadar az olduğu


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 145<br />

görülmektedir. Bu bulgulardan hareketle araştırmaya katılan öğretim üyelerinin yarıdan<br />

fazlasının 31 ve üstü yaş aralığında olduğu söylenebilir.<br />

Bilim alanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan<br />

fazlasının (%65,7) Sosyal Bilimler grubunda yer aldığı, bunu Fen Bilimleri alanının (%30,3)<br />

takip ettiği ve en az Sağlık Bilimleri alanında ( %4,0) olduğu görülmektedir.<br />

Bilim unvanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan öğretim üyelerinin yarıdan<br />

fazlasının (%53,5) araştırma görevlisi grubunda yer aldığı, bunu Yrd.Doç.Dr. ve Doktor<br />

unvanının (%11,1) takip ettiği ve Doç. Dr. (%9,1), Öğr.Gör (%7,1), Prof.Dr. (%5,1), Diğer<br />

(%3,0) olarak oranların azalarak birbirlerini takip ettiği görülmektedir.<br />

Kongreye katılım sayısı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunda yer alan öğretim<br />

üyelerinin çoğunun (%40,4) yılda 2 kez kongreye gittiği, bunu 1 kez gidenler (%35,4) takip<br />

etmekte ve 3 kez gidenler (%14,1), 5 ve daha fazla gidenler (%6,1), 4 kez gidenler (%4,0)<br />

azalarak birbirlerini takip ettiği görülmektedir.<br />

Kongre zamanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunda yer alan öğretim üyelerinin<br />

çoğunun “Bütün Yıl” (%35,4) grubunda yer aldığı, bunu “İlkbahar” grubunun (%25,3) takip<br />

ettiği, ardından “Sonbahar” (%17,2) grubunun geldiği ve “Yaz” gurubu (%16,2), “Kış”<br />

grubunun (%6,1) takip ettiği görülür.<br />

4.2. Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurlar<br />

Araştırmanın, “Öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurlar nelerdir?”<br />

sorusuna ilişkin bulgular Tablo2’de verilmiştir.<br />

Tablo2. Öğretim Üyelerinin Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurlara İlişkin<br />

Görüşleri<br />

S.No İ F A D E L E R HK K- ? K+ TK Toplam<br />

1 Kongrenin konusu etkilidir.<br />

0 0 4 32 63 99<br />

%0 %0 %4,0 %32,3 %63,6 %100<br />

2 Bilim kurulunun incelemesi etkilidir.<br />

2 2 12 51 32 99<br />

%2,0 %2,0 %12,1 %51,5 %32,3 %100<br />

3<br />

Kabul edilen bildirinin kabulünün siteye e- 4 4 17 39 35 99<br />

posta ile bilgilendirmesi etkilidir.<br />

%4,0 %4,0 %17,2 %39,4 %35,4 %100<br />

4<br />

Kongreyi düzenleyen kurum/kuruluşun 1 1 4 29 64 99<br />

saygınlığı etkilidir.<br />

%1,0 %1,0 %4,0 %29,3 %64,6 %100<br />

5<br />

Kongre amaçlarının kendi profesyonel 1 1 7 33 57 99<br />

amaçlarımla uyumluluğu etkilidir.<br />

%1,0 %1,0 %7,1 %33,3 %57,6 %100<br />

6<br />

Kongre bilim kurulu üyelerinin alandaki 0 1 10 49 39 99<br />

uzmanlığı ve saygınlığı etkilidir.<br />

%0 %1,0 %10,1 %49,5 %39,4 %100<br />

7<br />

Kongre konuşmacılarının alandaki uzmanlığı 0 0 15 41 43 99<br />

8<br />

ve saygınlığı etkilidir.<br />

Kongrede sunulan bildirilerin bilimsel bir<br />

dergide yayınlanması etkilidir.<br />

9 Kongrenin düzenlendiği tarih etkilidir.<br />

10<br />

Kongrenin kariyer gelişimimi desteklemesi<br />

etkilidir.<br />

11<br />

Kongrenin bilgi değişimine fırsat sağlaması<br />

etkilidir.<br />

Kongre web sitesinin kullanımı hakkında e-<br />

12 mail ile yeterli bilgi verilip verilmemesi<br />

etkilidir.<br />

13<br />

Kongrenin kayıt ve katılım ücretinin düşük<br />

olması etkilidir.<br />

%0<br />

0<br />

%0<br />

4<br />

%4,0<br />

1<br />

%1,0<br />

0<br />

%0<br />

1<br />

%1,0<br />

5<br />

%5,1<br />

%0 %15,2<br />

7 12<br />

%7,1 %12,1<br />

12 15<br />

%12,1 %15,2<br />

3 7<br />

%3,0 %7,1<br />

1 10<br />

%1,0 %10,1<br />

5<br />

%5,1<br />

4<br />

%4,0<br />

17<br />

%17,2<br />

14<br />

%14,1<br />

%41,4<br />

33<br />

%33,3<br />

41<br />

%41,4<br />

42<br />

%42,4<br />

45<br />

%45,5<br />

41<br />

%41,4<br />

34<br />

%34,3<br />

%43,4<br />

47<br />

%47,5<br />

27<br />

%27,3<br />

46<br />

%46,5<br />

43<br />

%43,4<br />

35<br />

%35,4<br />

42<br />

%42,4<br />

%100<br />

99<br />

%100<br />

99<br />

%100<br />

99<br />

%100<br />

99<br />

%100<br />

99<br />

%100<br />

99<br />

%100


146 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

14<br />

Kongrenin e-kongre formatının olup olmaması 1 3 18 46 31 99<br />

etkilidir.<br />

%1,0 %3,0 %18,2 %46,5 %31,3 %100<br />

15<br />

Kongrenin konaklama yeri ve maliyeti 1 5 9 42 42 99<br />

etkilidir.<br />

%1,0 %,5,1 %9,1 %42,4 %42,4 %100<br />

16<br />

Kongrenin düzenlendiği yere seyahat süresi ve 1 2 14 40 42 99<br />

ulaşım maliyeti etkilidir.<br />

%1,0 %2,0 %14,1 %40,4 %42,4 %100<br />

17<br />

Kongrenin düzenlendiği yere alternatif ulaşım 1 11 14 41 32 99<br />

araçlarının bulunması etkilidir.<br />

%1,0 %11,1 %14,1 %41,4 %32,3 %100<br />

18 Kongrede sunulan sosyal programlar etkilidir.<br />

5 17 27 36 14 99<br />

%5,1 %17,2 %27,3 %36,4 %14,1 %100<br />

19<br />

Kongrenin düzenlendiği yerde doğal ve 6 16 24 43 10 99<br />

kültürel çekiciliklerin bulunması etkilidir. %6,1 %16,2 %24,2 %43,4 %10,1 %100<br />

20<br />

Kongrenin düzenlendiği yerin güvenlik düzeyi 3 5 22 42 27 99<br />

etkilidir.<br />

%3,0 %5,1 %22,2 %42,4 %27,3 %100<br />

21<br />

Kongrenin farklı disiplinleri kapsaması 5 12 24 36 22 99<br />

etkilidir.<br />

%5,1 %12,1 %24,2 %36,4 %22,2 %100<br />

22<br />

Kongrenin düzenlendiği tarihte gerçekleşen 8 6 17 35 33 99<br />

başka bir kongrenin olmaması etkilidir. %8,1 %6,1 %17,2 %35,4 %33,3 %100<br />

23<br />

Kongreyi düzenleyen kurum/kuruluşun daha 6 16 22 36 19 99<br />

önceden düzenlediği kongre sayısı etkilidir. %6,1 %16,2 %22,2 %36,4 %19,2 %100<br />

24<br />

Kongrenin düzenlendiği yerde konuşulan dil 2 14 17 36 30 99<br />

etkilidir.<br />

%2,0 %14,1 %17,2 %36,4 %30,3 %100<br />

25 Kongre sunumunda kullanılan dil etkilidir.<br />

1 6 15 41 36 99<br />

%1,0 %6,1 %15,2 %41,4 %36,4 %100<br />

26<br />

Kongrenin başlangıç ve bitişini kapsayan süre 4 9 20 39 27 99<br />

etkilidir.<br />

%4,0 %9,1 %20,2 %39,4 %27,3 %100<br />

27 Kongredeki sunum süresi etkilidir.<br />

9 16 28 30 16 99<br />

%9,1 %16,2 %28,3 %30,3 %16,2 %100<br />

28 Kongrenin düzenlendiği yerin iklimi etkilidir.<br />

14 28 22 25 10 99<br />

%14,1 %28,3 %22,2 %25,3 %10,1 %100<br />

29<br />

Kongre düzenleme kurulunun ilgi ve alaka 2 6 17 40 34 99<br />

düzeyi etkilidir.<br />

%2,0 %6,1 %17,2 %40,4 %34,3 %100<br />

30<br />

Kongreye kamu ve özel sektörün ilgisi 7 17 23 37 15 99<br />

etkilidir.<br />

%7,1 %17,2 %23,2 %37,4 %15,2 %100<br />

HK : Hiç Katılmıyorum, K-: Katılmıyorum, ?: Emin Değilim, K+: Katılıyorum, TK: Tamamen<br />

Katılıyorum<br />

Tablo2’deki öğretim üyelerinin kongre tercihinde etkili olan unsurlar ile ilgili görüşleri<br />

incelendiğinde; araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde kongre<br />

konusunu (%98,9), kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığını (%93,9) ve kongre<br />

konusunun kendi profesyonel amaçlarına uyumluluğunu (%90,9) daha etkili gördükleri,<br />

kongredeki sunum süresi (%46,5) ve kongrenin düzenlendiği yerin iklimini (%35,4) çok az<br />

etkili unsur olarak değerlendirdikleri görülmüştür. Bu bulgular ışığında, araştırmaya katılan<br />

öğretim üyeleri bilimsel kongre tercihinde kongrenin konusunu oldukça etkili bir unsur,<br />

kongrenin düzenlendiği yerin iklimini ise çok az etkili bir unsur olarak gördükleri<br />

söylenebilir. Öğretim üyelerinin kongrelerde e-kongre formatının olup olmamasına (%77,8)<br />

ilişkin görüşleri, kongre tercihlerinde kongre konusu kadar olmasa da e-kongre<br />

uygulamasının etkili bir unsur olarak yerini aldığını göstermektedir.<br />

4.2. Öğretim Üyelerinin E-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeyleri<br />

Araştırmanın, “Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri nedir?” sorusuna<br />

ilişkin bulgular Tablo3’de verilmiştir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 147<br />

Tablo2. Öğretim Üyelerinin e-Kongre Hazırbulunuşluk Düzeyleri<br />

S.No İ F A D E L E R N S<br />

1 Bant genişliği (internet hızı) bilgisi 99 3,79 ,972<br />

2<br />

e-Kongre gerçekleşme süreci ve kullanım aşamaları ile<br />

ilgili bilgi ve beceri<br />

99 4,01 ,839<br />

3<br />

İnternetten e-kongreye kayıt, ödeme, bildiri gönderimi (email<br />

veya web site ile dosya yükleme)<br />

99 4,13 ,853<br />

4 Kongreye davet yöntemi (e-mail, sms, üyelik takibi vb.) 99 4,15 ,850<br />

5 e-imzalı taratılmış bildiri ile kabul yazısı gönderilebilme 99 4,01 ,920<br />

6<br />

Ödemenin gerçekleştirilmesi (havale-kredi kartı-posta<br />

havale-kongre yerinde)<br />

99 4,20 ,742<br />

7 Katılımcının bilgisayar-okuryazarlık bilgi ve becerisi 99 4,06 ,998<br />

8 İnternet bağlantısı bilgisi 99 4,08 ,933<br />

9<br />

Sunum sırasında yaşanan teknik hataları bilme ve<br />

düzeltme<br />

99 4,11 ,868<br />

10<br />

Sunum programını kullanabilme (Adobe Flash ortamında<br />

görüntü ve ses ayarlarını yapabilme gibi)<br />

99 4,17 ,846<br />

11<br />

Kamera, mikrofon vb. araçların bilgisayar bağlantısını<br />

yapabilme<br />

99 4,18 ,813<br />

12 Web tabanlı programlama dilleri bilgisi 99 3,55 1,172<br />

13 Sunum hazırlanan fiziki ortam 99 4,04 ,880<br />

14 İnternet hizmeti veren servis sağlayıcı (TTNet vd.) bilgisi 99 3,88 1,043<br />

15<br />

Şehrin elektrik şebekesindeki kesintiler sonrası elektronik<br />

cihazları tekrar kullanabilme<br />

99 3,87 1,149<br />

Tablo3’deki öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili görüşleri<br />

incelendiğinde; ödemenin gerçekleştirilmesi ( =4,20), kamera, mikrofon vb. iletişim<br />

araçlarının bilgisayar bağlantısını yapabilme ( =4,18), sunum programını kullanabilme (<br />

=4,17) ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin yüksek-iyi düzeyde olduğu, web tabanlı<br />

programlama dilleri ile ilgili hazırbulunuşluk düzeylerinin ise diğerlerine göre biraz daha<br />

düşük orta düzeyde olduğu görülmüştür. Tablodaki verilerin tamamı değerlendirildiğinde<br />

araştırmaya katılan öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerinin ( =4,01) iyi<br />

düzeyde olduğu diğer bir ifadeyle e-kongre formatı olan herhangi bir kongreye katılarak<br />

sunumlarını elektronik ortamda yapabilecek düzeyde oldukları söylenebilir.<br />

5. Tartışma ve Sonuç<br />

Araştırmada, öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde etkili olan unsurları ve e-kongre<br />

hazırbulunuşluk düzeyleri hakkındaki görüşleri istatistiksel çözümlemeleri içeren araştırma<br />

bulguları ile ortaya konulmuştur. Araştırmanın amaçlarına göre sıralanmış sonuçlar aşağıda<br />

verilmiştir.<br />

Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin yarıdan fazlasının 31 ve üstü yaş aralığında olduğu,<br />

bilim alanı olarak bakıldığında öğretim üyelerinin yarıdan fazlasının (%65,7) sosyal bilimler<br />

alanında bulunduğu, bilim unvanı olarak bakıldığında ise, çalışma grubunu oluşturan<br />

öğretim üyelerinin yarıdan fazlasının (%53,5) araştırma görevlisi olduğu, kongreye katılım<br />

sayısı olarak bakıldığında öğretim üyelerinin çoğunun (%40,4) yılda 2 kez kongreye gittiği,<br />

kongre zamanı olarak bakıldığında ise, öğretim üyelerinin çoğunun “Bütün Yıl” (%35,4)<br />

grubunda yer aldığı görülmüştür.<br />

Öğretim üyelerinin kongre tercihinde etkili olan unsurlar ile ilgili görüşleri incelendiğinde;<br />

araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihinde kongre konusunu,<br />

kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığını ve kongre konusunun kendi profesyonel<br />

amaçlarına uyumluluğunu daha etkili gördükleri, kongredeki sunum süresi ve kongrenin<br />

düzenlendiği yerin iklimi çok az etkili unsur olarak değerlendirdikleri görülmüştür.


148 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Araştırmaya katılan öğretim üyelerinin bilimsel kongre tercihine ilişkin görüşleri<br />

değerlendirildiğinde kongre konusu, kongreyi düzenleyen kuruluşun saygınlığı ve kongre<br />

konusunun öğretim üyesinin kendi profesyonel amaçlarına uyumluluğu oldukça etkili<br />

unsurlar olarak ilk sıralarda yer almıştır. Kongrenin düzenlendiği yerin iklimi ise çok az<br />

etkili bir unsur olarak son sırada yer almaktadır. Öğretim üyelerinin kongrelerde e-kongre<br />

formatının olup olmamasına ilişkin görüşleri değerlendirildiğinde ise, e-kongre<br />

uygulamasının kongre tercihlerinde kongre konusu kadar olmasa da etkili bir unsur olarak<br />

yerini aldığı yargısına varılabilir.<br />

Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili görüşleri incelendiğinde;<br />

ödemenin gerçekleştirilmesi, kamera, mikrofon vb. iletişim araçlarının bilgisayar<br />

bağlantısını yapabilme, sunum programını kullanabilme ile ilgili hazırbulunuşluk<br />

düzeylerinin iyi düzeyde olduğu, web tabanlı programlama dilleri ile ilgili hazırbulunuşluk<br />

düzeylerinin ise diğerlerine göre biraz daha düşük ve orta seviyede olduğu görülmüştür.<br />

Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeylerine ilişkin değerlendirmelerinin<br />

tamamı ele alındığında araştırmaya katılan öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk<br />

düzeylerinin iyi düzeyde olduğu ve e-kongre formatı olan herhangi bir kongreye katılarak<br />

sunumlarını elektronik ortamda yapabilecekleri sonucuna varılmıştır.<br />

Araştırma bulgularından hareketle varılan sonuçlara dayalı olarak geliştirilen öneriler<br />

aşağıda sunulmuştur:<br />

Öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyi ile ilgili internet servis sağlayıcıları ve<br />

bant genişliği (internet hızı), web programlama dilleri ve olası teknik sorunlarda özellikle<br />

elektrik kesilmelerinde yaşanabilecek sorunlar konularında bilgi ve beceri düzeyleri<br />

geliştirilebilir, e-kongre uygulama süreci hakkında uygulamalı bir eğitim verilebilir.<br />

Araştırmada, öğretim üyelerinin kongre tercihlerinde etkili olan unsurlar ve e-kongre<br />

hazırbulunuşluk düzeyleri birlikte ele alınmıştır. Bu iki boyut konuya ilgi duyan<br />

araştırmacılar için ayrı ayrı çalışma konusu olarak değerlendirilebilir.<br />

Araştırmada çalışma grubunda 99 öğretim üyesi yer almıştır. Bu sayı, güvenilir istatistikî<br />

sonuçlar için minimum düzeyi karşılamaktadır, ancak araştırma sonuçlarının<br />

genellenebilmesi için daha çok sayıda öğretim üyesi üzerinde çalışmanın yapılması önerilir.<br />

Araştırmada öğretim üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri öğretim üyelerinin<br />

kendi görüşleri ile belirlenmeye çalışılmıştır. Örnek bir e-kongre uygulaması ile öğretim<br />

üyelerinin e-kongre hazırbulunuşluk düzeyleri gözlemlenerek ya da uygulamalı olarak da<br />

değerlendirilebilir.<br />

Kaynaklar<br />

Acar, S. (2012). Öğretim Üyelerinin Bilimsel Kongre Tercihinde Etkili Olan Unsurlar ve E-<br />

Kongre Hazırbulunuşluk Düzeylerini Belirleme Ölçeği, Ankara.<br />

Arslan, K. (2009). Türkiye’de Kongre Turizmini Geliştirme İmkanları, İstanbul Ticaret<br />

Odası Yayınları, Yayın No:2008-34, Inkilap Kitabevi, İstanbul.<br />

Aymankuy, Y. (2010). Kongre Turizmi ve Fuar Organizasyonları, Detay Yayıncılık,<br />

Ankara.<br />

Kozak, N. & Yüncü, D.K. (2011). Akademisyenlerin Kongre Tercih Unsurları, Anadolu<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı:2, Eskişehir.<br />

Lee, M. J., & Back, K. J. (2007). Effects of destination image on meeting participation<br />

intentions: empirical findings from a professional association and its annual convention. The<br />

Service Industries Journal, 27(1): 59–73.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 149<br />

Ngamsom, B., & Beck, J. (2000). A pilot study of motivations, inhibitors, and facilitators of<br />

association members in attending international conferences. Journal of Convention and<br />

Exhibition Management, 3(3): 45-62.<br />

Oppermann, M. (1995). Professional conference attendees' and non-attendees' participation<br />

decision factors. İçinde K. S. Con (Ed.), Proceedings of the 1995 STTE Annual Conference,<br />

Society of Travel and Tourism Educators.<br />

Oppermann, M. (1998). Convention participation decision-making process. Annals of<br />

Tourism Research, 24(1): 178–191.<br />

Oppermann, M., & Chon, K. S. (1995). Factors influencing professional conference<br />

participation by association members: A pilot study of convention tourism. Travel and<br />

Tourism Research Association Journal, 26, 254-259.<br />

Price, C. (1993). An empirical study of the value of professional association meetings from<br />

the perspective of attendees.Yayınlanmamış Doktora Tezi, Virginia Polytechnic and State<br />

University, Blacksburg, VA.<br />

Rittichainuwat, B. N., Beck, J. A., & Lalopa, J. (2001). Understanding motivations,<br />

inhibitors, and facilitators of association members in attending international conferences.<br />

Journal of Convention & Exhibition Management, 3(3): 45-62.<br />

Severt, D., Wang, Y., Chen, P-J., & Breiter, D. (2007). Examining the motivation, perceived<br />

performance and behavioral intentions of convention attendees: Evidence from a regional<br />

conference. Tourism Management, 28, 399–408.<br />

TDKGS= Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük (Türkçe Sözlük 1-2’nin internette<br />

alan yeni düzenlemesi), erişim: tdk.gov.tr/sozluk.html.<br />

TS: 1998 (1998). Türkçe Sözlük, 9. Baskı Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.<br />

yer


150 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

UZAKTAN EĞİTİMDE ÖĞRENME ORTAMININ KABULÜ İLE BİRLİKTELİK<br />

DUYGUSUNUN ÖĞRENEN MEMNUNİYETİNE ETKİSİ<br />

Arzu ÖZKANAN 1<br />

Adeviye ERDOĞAN 2<br />

ÖZET<br />

Uzaktan eğitim son yıllarda bireyler tarafından çokça talep edilen bir seçenek haline<br />

gelmiştir. Artan eğitim ihtiyacı, zaman kısıtlamaları ve coğrafi engeller uzaktan eğitime olan<br />

ihtiyacı her geçen gün arttırmaktadır. Gelişen bilgi iletişim teknolojileri sayesinde zaman ve<br />

mekân kaynaklı sorunlar aşılmakta ve bu durum uzaktan eğitimi birçok açıdan kaliteli<br />

kılmaktadır.<br />

Uzaktan eğitime yönelik olan bu talep artışının yanında boş kalan kontenjanlar ve mezun<br />

olmadan okulu bırakan öğrencilerin oranı uzaktan eğitimde kalitenin ne kadar önemli bir<br />

unsur olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Moore (2005)’un Sloan-C için hazırladığı rapora göre<br />

etkili öğrenme, erişim, öğrenci memnuniyeti, kurumsal memnuniyet ve maliyet etkililiği<br />

uzaktan eğitimdeki kalite göstergelerini oluşturmaktadır.<br />

Bu kalite göstergelerinden öğrenci memnuniyeti uzaktan eğitim uygulamalarında çok<br />

önemli bir yere sahiptir. Öğrenci algılarını anlamak, başarılı bir çevrim içi öğrenme ortamı<br />

oluşturmak ve uygulamak için ilk adımdır (Sahin & Shelley, 2008).<br />

Bu amaçtan hareketle araştırmada, öğrenme ortamının kabulü ile birliktelik duygusunun<br />

öğrenen memnuniyetine etkisi araştırılacaktır.<br />

Bu araştırma betimsel ve ilişkisel araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada çevrimiçi<br />

öğrenme sistemleri kabul ölçeği, topluluk hissi ölçeği ve memnuniyet ölçeği kullanılmıştır.<br />

Araştırma evrenini Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu<br />

Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı Halkla İlişkiler dersini alan öğrenciler<br />

oluşturmaktadır.<br />

Anahtar Kelimeler: Teknoloji Kabulü, Topluluk Hissi, Memnuniyet, Uzaktan Eğitim.<br />

1. GİRİŞ<br />

Günümüzde, gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için her geçen gün daha fazla nitelikli<br />

bilgiye gereksinim duyulmaktadır. Teknolojinin kendi gelişimiyle birlikte eğitimin temel<br />

öğeleri olan insan, bilgi ve toplum bazında da değişimlere neden olduğunu görmekteyiz<br />

(Alkan, 1997). Böylece teknoloji, eğitimin yapısında da değişimlere sebep olmuştur.<br />

Örneğin; yürüme ve konuşmadan başlayarak alet yapımı ve avlanma becerilerinin<br />

kazandırılması, ilk dönem eğitim konuları iken, günümüzde uygarlıktaki gelişmelerle<br />

birlikte bu içeriğin bir kısmının değiştiği görülür. Çünkü eğitim, toplumun üretim ve<br />

yaşayışına göre biçimlenir (Çınar, 2002, s. 45-90).<br />

Gerek yükseköğretim düzeyinde karşılaşılan maliyet, arz-talep, araç-gereç ve öğretmen<br />

sorunları; gerekse eğitim sistemlerinin teknolojinin baskısı altında sürekli değişmeleri ve<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 151<br />

gelişmeleri, eğitimde yeni teknolojilerin, yöntem, teknik, bilgi, araç ve gereçlerin<br />

kullanımını gerekli kılmıştır. Bununla birlikte iş yaşamının, globalleşmenin ve bunlara bağlı<br />

olarak insanların tercihleri ile öğrenen kitlesinin değişmesi paralelinde, eğitim sistemlerinde<br />

“yaşam boyu eğitim”, “uzaktan öğrenme (e-öğrenme)”, “televizyonla eğitim”, “internetle<br />

öğretim”, “açık öğretim”, “açık okul”, “bilgisayar destekli eğitim”, “tele konferans” sosyal<br />

birer ihtiyaç haline gelmiş bulunmaktadır.<br />

1982 yılında ilk olarak Anadolu Üniversitesi ile başlayan uzaktan eğitim uygulamaları<br />

bugün birçok üniversite tarafından gerçekleştirilmektedir. 1998 yılından bu yana Orta Doğu<br />

Teknik, Bilgi, Ankara, Boğaziçi, Fırat, Mersin, Sakarya, Selçuk, Maltepe, Süleyman<br />

<strong>Demirel</strong>, Balıkesir, Atılım, Bahçeşehir, Trakya ve Gazi Üniversiteleri gibi üniversiteler de<br />

sertifika, ön lisans, lisans tamamlama, yüksek lisans düzeylerinde uzaktan eğitim programı<br />

uygulayan üniversiteler arasına katılmıştır.<br />

Eğitimde, teknolojinin kullanılmasının temelinde iki sebep vardır. Bunlardan ilki, teknoloji<br />

her yerdedir ve bu yüzden, eğitimde de kullanılmalıdır, Miller bu durumu “toplumsal<br />

kaçınılmazlık” olarak adlandırmıştır, ikincisi ise araştırmalar bilgisayar temelli yöntemlerin<br />

eğitimde etkili olduğunu göstermiştir (Roblyer, 2000).<br />

Eğitimde teknolojinin kullanılmasının sağladığı yararları sayacak olursak; Teknolojiler,<br />

• Öğrenmenin niteliğini artırır.<br />

• Öğrencilerin ve öğretmenlerin hedefe ulaşmak için harcadıkları zamanı azaltır.<br />

• Öğretmenin etkililiğini artırır.<br />

• Niteliği düşürmeden eğitimin maliyetini düşürür.<br />

• Öğrenciyi ortamda etkin kılar (Akkoyunlu, 1998, s. 4).<br />

Gerek bir kaçınılmazlık olarak olsun, gerekse sağladığı yararlar için olsun teknoloji eğitimin<br />

ayrılmaz bir parçası olmuştur. Böylece, teknoloji, eğitim sistemlerinin değişmesine ve<br />

yeniden yapılanmasına fırsat vermiştir. Bu yeni yapılanmalardan birisi de uzaktan eğitim<br />

sistemidir. Özellikle son yıllardaki bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerle<br />

birlikte uzaktan eğitim sisteminin de uygulamalarında değişimler olmuştur. Uzaktan eğitim<br />

için yapılan çok fazla tanım olmasına rağmen, bu tanımların içerdiği ortak özellikler<br />

aşağıdaki gibi sıralanabilir:<br />

- Öğretmen ve öğrenci ayrı mekânlarda olması,<br />

- İletişim teknolojilerinin kullanılması,<br />

- Posta hizmetlerinin kullanılması,<br />

- Okul devam mecburiyetinin olmaması,<br />

- Özel öğretim yöntemleri,<br />

- Tek yönlü iletişim,<br />

- Çift yönlü iletişim,<br />

- Telekonferans sistemi,<br />

- Özel programlar,<br />

- Özel araç-gereçler (İşman, 2005).<br />

Bu özelliklerden de anlaşıldığı gibi, uzaktan eğitimde öğretmen ve öğrenci farklı<br />

mekânlardadır. Farklı mekânlarda bulunan öğretmen ve öğrenci arasında posta hizmetleri<br />

veya iletişim teknolojileri kullanılarak iletişim sağlanmaktadır. Ayrıca bu eğitim sisteminde<br />

uzaktan eğitime özel programlar ve araç-gereçler kullanılmaktadır ve son olarak uzaktan<br />

eğitimde tek yönlü veya çift yönlü iletişim kurularak eğitim faaliyetleri yürütülmektedir<br />

(İşman, 2005). Uzaktan eğitimde öğretmen ve öğrencinin farklı mekânlarda bulunması,<br />

örgün eğitimde bilinen öğrenci ve öğretmen rollerinin de bu sistem içinde değişmesine<br />

sebep olmuştur. Uzaktan eğitimde öğretmen daha çok rehber ve yol gösterici<br />

durumundayken, öğrenciler daha aktif konumdadır. Öğrencilerin daha aktif olması gereken


152 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

bu eğitim sisteminde, uzaktan eğitim öğrencilerinin, onları öğrenmeye yöneltecek olan<br />

güdülenme düzeylerinin yüksek olmasını bekleriz. Bunun yanında uzaktan eğitimde<br />

kalitenin de çok önemli bir unsur olduğunu aşikârdır. Moore (2005, s. 7-11)’un Sloan-C için<br />

hazırladığı rapora göre etkili öğrenme, erişim, öğrenci memnuniyeti, kurumsal memnuniyet<br />

ve maliyet etkililiği uzaktan eğitimdeki kalite göstergelerini oluşturmaktadır.<br />

Bu kalite göstergelerinden öğrenci memnuniyeti uzaktan eğitim uygulamalarında çok<br />

önemli bir yere sahiptir. Öğrenci algılarını anlamak, başarılı bir çevrim içi öğrenme ortamı<br />

oluşturmak ve uygulamak için ilk adımdır (Sahin & Shelley, 2008). Uzaktan eğitimdeki<br />

öğrencilerin sisteme girdikten sonraki eğitimi bırakma oranları geleneksel eğitime oranla<br />

daha yüksektir (Rovai, 2001). İhtiyaçları ve beklentileri karşılanamayan öğrenciler<br />

memnuniyet düzeylerinin de düşük olmasından dolayı katıldıkları eğitim programını<br />

tamamlamadan sistemden çıkmaktadırlar. Bilgi sistemleri ile ilgili araştırmalar kullanıcı<br />

memnuniyetinin sisteme yönelik başarının en önemli faktörlerinden biri olduğunu<br />

göstermektedir (DeLone & McLean, E.R., 1992).<br />

Uzaktan eğitimde öğrenci memnuniyetini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Etkileşim,<br />

iletişim, demografik özellikler, tasarım, değerlendirme, yüz yüze etkinlikler, teknik ve<br />

öğretimsel destek, bilişsel stiller, öğrenme stilleri, izolasyon bu faktörlerden bazılarıdır. Bir<br />

uzaktan öğrenme sınıfında bireylerin uzaktaki sınıf üyeleriyle iletişimleri elektronik<br />

ortamlar aracılığıyla gerçekleşir ve bu iletişimin kalitesi o elektronik ortamın nasıl<br />

kullanıldığına bağlı olarak etkilenir.<br />

Bu nedenle öğrencilerin tutumları ve teknoloji kullanımları uzaktan eğitime yönelik<br />

memnuniyetlerini etkileyeceği için Teknoloji Kabul Modeli çerçevesinde öğrenci<br />

memnuniyetini inceleyen araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmalar algılanan yarar ve<br />

algılanan kullanım kolaylığının öğrencilerin internette yer alan kaynakları kullanmalarını<br />

arttıran bileşenler olduklarını göstermektedir. Böylece uzaktan eğitim deneyimine yönelik<br />

artan öğrenci memnuniyeti sınıf aktivitelerine katılımı arttırarak uzaktan eğitim ortamlarının<br />

daha fazla kullanımını sağlayacağı düşünülmektedir. Geleneksel sınıf ortamındaki<br />

alışılagelen yüz yüze etkileşimden sonra çevrimiçi sınıf ortamıyla karşılaşan bireyler<br />

etkileşimlerden verimli olarak faydalanamayabilir. Uzaktan eğitimdeki fiziksel uzaklığın bir<br />

sonucu olarak azalan topluluk hissi beraberinde öğrencinin kendini topluluğa ait<br />

hissedememesini, dışlanma hissini de beraberinde getirir ve bu durum programı terk etme ile<br />

sonuçlanabilir. Güçlü birliktelik duygusu geliştirilen ortamlarda aidiyet duygusu yüksek<br />

olmakta bu da öğrencilerin motivasyonunu arttırmaktadır. Ayrıca etkileşimin de öğrenci<br />

memnuniyetini belirlemede çok önemli değişkenlerden biri olduğu araştırmalarca tespit<br />

edilmiştir.<br />

1.1. Çalışmanın Önemi<br />

Uzaktan eğitimin hızla yaygınlaştığı günümüzde uzaktan eğitimde kalite arayışlarının bir<br />

sonucu olarak öğrenci memnuniyeti oldukça önem kazanmıştır.<br />

Gelişen teknolojilerle birlikte öğrencilerin bu teknolojileri kullanabilme ve benimseme<br />

durumları onların uzaktan eğitimden etkili bir şekilde faydalanabilmelerinde oldukça<br />

önemlidir. Yine bu teknolojilerin kullanımına bağlı olarak fiziksel olarak uzakta olan<br />

uzaktan eğitim öğrenci ve öğretmenlerinin iletişimleri, birliktelik duygusu geliştirebilmeleri<br />

sosyal açıdan önem taşımaktadır. Kendini sistemden soyutlanmış hisseden bir öğrencinin<br />

programa yönelik memnuniyeti azalacak ve yeterli öğrenme sağlayamayacaktır. Bu<br />

nedenlerden dolayı uzaktan eğitimde öğrenme ortamının kabulü ve birliktelik duygusu<br />

bileşenlerinin öğrenci memnuniyeti üzerindeki katkılarının araştırılması önem taşımaktadır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 153<br />

1.2. Problem Durumu<br />

Uzaktan eğitimde öğrenme ortamının kabulü ve birliktelik duygusunun öğrencilerin<br />

memnuniyetlerine katkısı nedir?<br />

1.2.1. Alt Problemler<br />

• Öğrenme ortamının kabulü ve birliktelik duygusu birlikte öğrenci memnuniyetini<br />

anlamlı bir şekilde karşılamakta mıdır?<br />

• Çevrimiçi öğrenme sistemleri kabul ölçeği boyutları ve birliktelik duygusunu<br />

belirlemek için kullanılan ölçeğin boyutları birlikte öğrenci memnuniyetini anlamlı bir<br />

şekilde karşılamakta mıdır?<br />

• Çevrimiçi öğrenme sistemleri kabul ölçeği faktörleri ve birliktelik duygusunu<br />

belirlemek için kullanılan ölçeğin faktörleri ile öğrenci memnuniyeti ölçeği faktörleri<br />

arasında bir ilişki var mıdır?<br />

1.3. Sınırlılıklar<br />

Araştırma bulguları, örneklemde yer alan Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim<br />

Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü, Tıbbi Dokümantasyon ve<br />

Sekreterlik Programı 2.sınıfta okuyan ve Halkla İlişkiler dersini alan öğrencilere 2011–2012<br />

öğretim yılı bahar döneminde uygulanan ölçeklere verdikleri yanıtlarla sınırlıdır.<br />

1.4. Tanımlar<br />

Uzaktan eğitim (Distance Education): Fiziksel olarak ayrı mekânlarda bulunan bireylerin<br />

ve eğitim materyallerinin iletişim teknolojileri sayesinde bir araya getirildiği bir eğitim<br />

türüdür.<br />

Memnuniyet (Satisfaction): Öğrencilerin katıldıkları uzaktan eğitim programına yönelik<br />

memnun olma durumlarıdır.<br />

Algılanan Yarar: Bireyin bir sistemi kullanırken performansının artacağına olan algısıdır.<br />

Algılanan Kullanım Kolaylığı: Bireyin bir yeniliği kullanırken çaba harcamadan<br />

kullanacağı algısıdır.<br />

Öğrenme Ortamının Kabulü: Çevrimiçi öğrenme sistemlerinin kabulünde algılanan yarar<br />

ve algılanan kullanım kolaylığı boyutlarının toplamı olarak ele alınmıştır.<br />

Birliktelik Duygusu Eylemsel Boyutu: Uzaktan eğitim programına katılan öğrencilerin<br />

birliktelik duygusu geliştirme sürecindeki topluluğa ait olma durumuna ilişkin gösterdikleri<br />

davranışlardır.<br />

Birliktelik Duygusu Duyuşsal Boyutu: Uzaktan eğitim programına katılan öğrencilerin<br />

birliktelik duygusu geliştirme sürecinde topluluğa ait olma durumuna yönelik<br />

düşünceleridir.<br />

1.5. Verilerin Toplanması<br />

Veriler, Ilgaz (2008) tarafından geçerlilik ve güvenilirlik katsayıları anlamlı bulunmuş olan<br />

Öğrenme Ortamının Kabulü Ölçeği ile Birliktelik Duygusu Ölçeği ve yine Ilgaz (2008)<br />

tarafından geliştirilmiş olan memnuniyet ölçeği 7’li Likert tipinde hazırlanarak elde<br />

edilmiştir.


154 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

1.6. Bulgular<br />

1.6.1. Demografik Bulgular<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve<br />

Teknikler Bölümü, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı 2.sınıfta okuyan ve<br />

Halkla İlişkiler dersini alan öğrenciler araştırma grubu olarak belirlenmiştir. Katılımcıların;<br />

• Cinsiyetlerine göre %59,1’i kadın, %40,9’u erkek öğrenciden oluşmaktadır.<br />

• Yaşlarına göre %62,5’i 25 ve altı, %36,4’ü, 26–35 ve %1,1’i 36 - 45 yaş grubunda yer<br />

almaktadır.<br />

Araştırmada 96 kişiye ulaşılmış olup 88 kişinin verileri dikkate alınmıştır. Katılımcılara ait<br />

demografik veriler aşağıdaki tabloda verilmiştir.<br />

Tablo 1: Araştırma Grubuna Ait Demografik Veriler<br />

Demografik Veriler Frekans Yüzde<br />

Cinsiyet<br />

Kadın 52 59,1<br />

Erkek 36 40,9<br />

25 ve altı 55 62,5<br />

Yaş<br />

26–35 32 36,4<br />

36–45 1 1,1<br />

Düzensiz 6 6,8<br />

Bilgisayara Erişim<br />

Kısmen Düzenli 25 28,4<br />

Düzenli 57 64,8<br />

Düzensiz 10 11,4<br />

İnternete Erişim<br />

Kısmen Düzenli 25 28,4<br />

Düzenli 53 60,2<br />

3 yıldan az 29 33<br />

Bilgisayar Kullanma Süreleri<br />

3–7 yıl 33 37,5<br />

8–12 yıl 20 22,7<br />

13–17 yıl 6 6,8<br />

1.6.2. Öğrenme Ortamının Kabulü ile Birliktelik Duygusunun Öğrenci Memnuniyetini<br />

Karşılaması<br />

Araştırmanın birinci alt problemi olan öğrenme ortamının kabulünün ve birliktelik<br />

duygusunun birlikte öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde yordayıp yordamadığını<br />

belirlemek için çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.<br />

Öğrenme ortamının kabulünün ve birliktelik duygusunun birlikte, öğrencilerin uzaktan<br />

eğitime yönelik memnuniyetleri ile yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki vermektedir<br />

(R=0,605, R 2 = 0,366, p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 155<br />

Tablo 2:Öğrenme Ortamının Kabulünün ve Birliktelik Duygusunun Öğrenci<br />

Memnuniyetini Karşılaması<br />

Değişken B Standart HataB β t p İkili r Kısmi r<br />

Sabit 2,915 ,435 - 6,703 ,000 - -<br />

Öğrenme Ortamının Kabulü ,249 ,090 ,292 2,762 ,007 ,516 ,287<br />

Birliktelik Duygusu ,291 ,080 ,387 3,655 ,000 ,556 ,369<br />

R = 0,605 R 2 = 0,366 F (2, 85) = 24,562 p= ,000<br />

1.6.3. Öğrenme Ortamının Kabulü Ölçeğinin Boyutları ile Birliktelik Duygusu<br />

Ölçeğinin Boyutlarının Öğrenci Memnuniyetini Karşılaması<br />

Araştırmanın ikinci alt problemi olan öğrenme ortamının kabulü ölçeğinin boyutları ile<br />

birliktelik duygusu ölçeğinin boyutlarının öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde<br />

yordayıp yordamadığını belirlemek amacıyla aşamalı çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.<br />

Yapılan analizlerin sonucuna ilişkin bilgiler aşağıda tablolarda verilmiştir.<br />

Tablo 3: Öğrenci memnuniyetinin yordanmasına ilişkin aşamalı çoklu regresyon<br />

analizi sonuçları<br />

Değişken B Standart HataB β t p<br />

Algılanan Yarar 2,967 ,493 ,260 6,023 ,000<br />

Algılanan Kullanım Kolaylığı 3,753 ,408 ,110 9,204 ,000<br />

Duyuşsal 2,893 ,466 ,084 6,205 ,000<br />

Eylemsel 2,820 ,479 ,074 5,887 ,000<br />

Tablo 4: Öğrenci memnuniyetinin yordanmasına ilişkin aşamalı çoklu regresyon<br />

analizi sonuçları<br />

Model R R 2 Düzeltilmiş<br />

Değişim İstatistiği<br />

R 2 R 2 Değişimi F Değişimi Sig F Değişimi<br />

1 ,477 ,227 ,209 ,227 12,3444 ,000<br />

2 ,566 ,320 ,269 ,093 2,738 ,034<br />

3 ,665 ,443 ,369 ,122 4,171 ,004<br />

4 ,674 ,455 ,366 ,012 ,812 ,448<br />

Modeller<br />

1: Algılanan Yarar<br />

2: Algılanan Yarar + Algılanan Kullanım Kolaylığı<br />

3: Algılanan Yarar + Algılanan Kullanım Kolaylığı + Duyuşsal<br />

4: Algılanan Yarar + Algılanan Kullanım Kolaylığı + Duyuşsal + Eylemsel<br />

Analiz sonuçları incelendiğinde algılanan kullanım kolaylığı, algılanan yarar, eylemsel ve<br />

duyuşsal boyutların öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde yordadığı görülmektedir<br />

(p


156 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

1.6.4. Öğrencilerin Birliktelik Duygusu Puanlarının Öğrenme Ortamı Kullanma<br />

Durumlarına Göre İncelenmesi<br />

Araştırmanın üçüncü alt problemi olan öğrencilerin birliktelik duygusu puanlarının öğrenme<br />

ortamı kullanma durumlarına göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi için tek<br />

yönlü ANOVA analizi yapılmıştır. Yapılan analizlerin sonucuna ilişkin bilgiler tabloda<br />

verilmiştir.<br />

Tablo 5: Birliktelik Duygusu Puanlarının Öğrencilerin Öğrenme Ortamı Kullanma<br />

Durumlarına Göre Karşılaştırılması<br />

Değişken Kullanma Durumu n Ortalama Standart Sapma F p<br />

Birliktelik Kullanan 78 4,72 ,152<br />

,235 ,629<br />

Duygusu Kullanmayan 10 4,50 ,488<br />

Birliktelik duygusu ölçeğinden elde edilen puanların bağımlı değişken olarak alındığı<br />

ANOVA analizi sonuçlarına göre birliktelik duygusu açısından anlamlı bir farklılık<br />

bulunamamıştır (p=0,629).<br />

SONUÇ VE TARTIŞMA<br />

Bu araştırmada, uzaktan eğitim ortamlarındaki öğrencilerin memnuniyetlerinin öğrenme<br />

kabul modeli değişkenlerinden algılanan kullanım kolaylığı ile algılanan yararın ve<br />

birliktelik duygusu bileşenlerinin katkısını belirlemek amacıyla yapılan analizlere ilişkin<br />

elde edilen sonuçlar şu şekildedir:<br />

Araştırmada öğrenme ortamının kabulünün ve birliktelik duygusunun birlikte, öğrencilerin<br />

uzaktan eğitime yönelik memnuniyetleri ile yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki<br />

vermektedir. Ayrıca birliktelik duygusunun öğrenci memnuniyeti üzerindeki katkısının<br />

öğrenme ortamı kabulüne göre daha fazla olduğu bulunmuştur. Öğrencilerin bilgisayar<br />

kullanım sürelerine bakıldığında çoğunluğunun 3 ve daha fazla yıldır kullanmasından dolayı<br />

karşılaştıkları teknik problemleri çözmede zorlanmadıkları bu nedenle de öğrenme<br />

ortamının kabulünün memnuniyet üzerindeki etkisini açıklar niteliktedir.<br />

Elde edilen sonuçlar, öğrenme ortamının kullanımını kolay ve öğrenmeleri için yararlı bulan<br />

öğrencilerin uzaktan eğitime yönelik memnuniyetlerinin daha fazla olduğunu<br />

göstermektedir. Araştırmaya katılan grubun farklı bilgisayar kullanma seviyelerinde<br />

oldukları göz önüne alındığında bu durumun aslında daha yüksek düzeyde ilişki verebileceği<br />

söylenebilir. Yine araştırmada elde edilen bulgulara dayanarak birliktelik duygusu<br />

geliştirebilen öğrencilerin uzaktan eğitime yönelik memnuniyetlerinin daha fazla olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Analiz sonuçları incelendiğinde algılanan kullanım kolaylığı, algılanan yarar, eylemsel ve<br />

duyuşsal boyutların öğrenci memnuniyetini anlamlı bir şekilde yordadığı görülmektedir<br />

(p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 157<br />

düzenli kullanmayan kişilerin kendi kişisel konuları ile ilgili bilgi paylaşımlarını daha fazla<br />

kullandıkları ve birliktelik duygularının düzeyinin arttığı görülmüştür.<br />

KAYNAKLAR<br />

Akkoyunlu, B. (1998). Eğitimde Teknolojik Gelişmeler. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi<br />

Açıköğretim Fakültesi Yayınları No:564.<br />

Alkan, C. (1997). Eğitim Teknolojisi. Ankara: Anı Yayıncılık.<br />

Arbaugh, J. B. (2000). Virtual classroom characteristics and student satisfactionwith<br />

internet-based MBA courses. Journal of Management Education, 32-54.<br />

Çınar, İ. (2002). “Eğitimin Tarihsel Temelleri”, Editör: TOPRAKÇI, Erdal,. Ankara:<br />

Ütopya Yayınları.<br />

DeLone, W., & McLean, E.R. (1992). Information systems success: The quest for the<br />

dependent variable. Information Systems Research, 3, 1, 60–95.<br />

Ilgaz, H. (2008). Uzaktan Eğitimde Teknoloji Kabulünün ve Topluluk Hissinin Öğrenen<br />

Memnuniyetine Katkısı.<br />

İşman, A. (2005). Uzaktan Eğitim. Ankara: Öğreti Yayınları 2. Baskı.<br />

Moore, J. (2005). Engaging Communities: Wisdom from the Sloan Consortium. Alfred P.<br />

Sloan Foundation., 7-11.<br />

Moore, J. (2005). The Sloan Consortium Quality Framework and the Five Pillars.<br />

Roblyer, M. D. (2000). Come to the edge: A vision for the role of technology in education.<br />

Athens, Alabama: Invited keynote address for the Alabama Regional Inservice Centers.<br />

Rovai, A. (2001). Building classroom community at a distance: a case study, . Educationa<br />

lTechnology Research and Development Journal 49 (4), 33-48.<br />

Sahin, I. S. (2008). Considering students’ perceptions: The distance education student<br />

satisfaction model. Educational Technology & Society 11(3), 216–223.<br />

Sahin, I., & Shelley, M. (2008). Considering Students’ Perceptions: The Distance Education<br />

Student Satisfaction Model. Educational Technology & Society, 216-223.<br />

Sun, P.-C., Tsai, R. J., Finger, G., Chen, Y.-Y., & Yeh, D. (2008). What drives asuccessful<br />

e-Learning? An empirical investigation of the critical factor sinfluencing learner<br />

satisfaction. Computers & Education, 50(4),, 1183-1202.


158 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN ERGONOMİK PROFİLLERİ<br />

Betül ÖZAYDIN ÖZKARA 1<br />

Güray TONGUÇ 2<br />

Orkun ÖZKARA 3<br />

ÖZET<br />

Uzaktan eğitim kullanımı son yıllarda çeşitli alan ve düzeylerde hızla artmaktadır. Bu<br />

teknoloji, eğitimde fırsat eşitliğinin gündeme gelmesi ile daha da önemli bir hal almıştır.<br />

Sunduğu imkânlar sebebiyle farklı çevrelerden, kültürlerden ve yaşlardan çeşitli insanlar<br />

uzaktan eğitimi tercih etmeye başlamışlardır. Uzaktan eğitim, çeşitli teknolojik araçların<br />

kullanımını beraberinde getirmektedir. Bu araçların kullanımı sırasında ergonomik kurallara<br />

uyulması, uzun süreli kullanıma bağlı olarak oluşabilecek mesleki kas - iskelet<br />

hastalıklarının önlenmesinde hayati önem taşımaktadır.<br />

Bu çalışmada örgün eğitim ve uzaktan eğitim öğrencilerinin fiziksel ergonomisi<br />

irdelenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle bahsedilen iki grup öğrencinin eğitimleri<br />

sırasında fiziksel durumları teorik çerçevede incelenmiştir. Ardından uzaktan eğitim<br />

öğrencileri ile çalışma ortamlarındaki ergonomileri hakkında açık uçlu sorular kullanılarak<br />

görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerin sonunda uzaktan eğitim öğrencilerinin<br />

ergonomik profilleri ortaya çıkarılmaya çalışılmış ve uzaktan eğitim öğrencilerinin dikkat<br />

etmesi gereken hususlar vurgulanmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Ergonomi, Bilgisayar Kullanımında Ergonomi<br />

1. Uzaktan Eğitim<br />

Uzaktan eğitim; farklı mekânlarda ki öğrenci, öğretmen ve eğitim araçlarının iletişim<br />

teknolojileri aracılığıyla bir araya getirilmesidir (Yenal, 2009).Öğretenden fiziksel olarak<br />

farklı mekânlarda bulunan öğrenenlerin, öğrenimlerini kendi hız ve kapasitelerine göre<br />

ayarlayarak, eğitim teknolojilerinden yararlanıp, verimli ve kaliteli bir şekilde öğrenme -<br />

öğretme etkinliklerini sürdürebilecekleri bir eğitim sistemidir (Keegan, 1996; Gümüş,<br />

2007). Molenda (1996) ise uzaktan eğitimi, öğrenen ile öğretmenin fiziksel olarak ayrı<br />

olduğu ve farklı ortamlarda bulunan öğrenciler ve öğretmen arasındaki iletişimi<br />

kolaylaştırmak için özel düzenlemelerin yapıldığı, başarının resmi olarak tanındığı belli<br />

süresi olan bir program olarak tanımlamaktadır (Paulus, 2003).<br />

Günümüzde ülkelerin eğitim politikası; “öğrenmeyi öğrenen” bireylerin yetiştirilmesi,<br />

eğitimlerini kendilerine uygun olan zaman dilimlerinde ve istedikleri mekanlarda almaları<br />

ve kişilerin bilgi düzeyi ve öğrenme becerilerine göre öğrenebilmelerine olanak sağlanması<br />

üzerine kurulmaktadır (Eczacıbaşı, 2003). Bu açıdan, uzaktan eğitim teknolojisi, uzaktan<br />

eğitimi, yüz yüze eğitime bir alternatif olarak sunmak için, büyük bir hızla gelişmektedir.<br />

(Volery ve Lord, 2000).<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.<br />

3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen MYO, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 159<br />

Uzaktan eğitim, üniversitelere uzak mesafelerde yaşaya öğrenciler ve yetişkinler için uygun<br />

bir eğitim sistemidir. Bununla birlikte, uzaktan eğitim, Türkiye gibi gelişmekte olan ve<br />

üniversite sayısı yeterli olmayan ülkelerde, daha çok öğrenciye üniversite eğitimi sağlamada<br />

etkin olarak kullanılmaktadır (Yazıcı ve Altaş, 1999). Böylece fırsat eşitliğinin sağlanması<br />

gerçekleştirmektedir. Uzaktan eğitim; toplumdaki tüm bireylerin eğitim olanaklarından<br />

yaşam boyu yararlanabilmelerinin olanaklı kılınmasını, eğitimin bireysel ve toplumsal<br />

amaçlara katkıda bulunmasını ve eğitimin coğrafi sınırlarını, eğitim için kullanılacak medya<br />

ile aşarak çok geniş kitlelere ulaşmasını sağlamakla birlikte örgün/geleneksel öğretimin<br />

yarattığı yüksek maliyetleri aşağıya çekerek eğitimde “fırsat eşitliği” yaratılmasını<br />

sağlamaktadır (Sakar, 1997).<br />

1.1. Uzaktan Eğitimde Öğrencinin Rolü<br />

Uzaktan eğitim, öğretim etkinliklerinin düzeni, zamanlaması ve yeri bakımından öğrencinin<br />

bir ölçüde bağımsız olduğu, bireyin kendi başına öğrenmesini sağlayacak biçimde<br />

planlanmış, basılı metinler, radyo – tv yayınları, diğer görsel ve işitsel araçlardan<br />

oluşturulmuş öğrenim materyallerinin sağlandığı, yüz yüze öğretim için öğrencilere<br />

yardımcı olacak, konularında uzman kişilerin yerel düzeyde bir araya getirildiği ve<br />

geleneksel öğretime göre, öğrenci başına oldukça düşük ortalama maliyetlerin söz konusu<br />

olduğu bir öğretim biçimidir (Özdil, 1986: 7). Uzaktan eğitim öğrencilerinin sahip olması<br />

gereken bazı özellikler bulunmaktadır. Örneğin; konuları yorumlama, esneklik, ortak<br />

çalışma, yükümlülük, iletişim hassasiyeti gösterme kişilerin sahip olması gereken<br />

özelliklerdendir (Palloff ve Pratt., 2003; Akt: Altınay, 2004 : 3). Öğrencilerin; uzaktan<br />

eğitimin elverişli şartlarından yararlanabilmeleri için öğrenmeye motive olmaları gerekir.<br />

Bunun yanı sıra içinde oldukları etkileşimin önemini anlamaları ve eğitmen tarafından<br />

oluşturulan soruların ve tartışmaların cevaplarını yollama mesuliyetini almaları, geri<br />

bildirim alarak temel konuları nasıl müzakere edeceklerini bilmeleri gerekmektedir.<br />

(Johannesen, Eide, 2000:8; Akt: Altınay, 2004: 8).<br />

Eğitmenler ise, dersler tasarlamalı, öğrencileri önceden gündem hakkında bilgilendirerek<br />

faaliyetleri dikkatlice planlamalı, teknolojik yöntemler hakkında öğrencilere rehberlik<br />

etmelidir (Gilbert, 2001:13; Akt: Altınay, 2004: 13).<br />

2. Ergonomi<br />

Endüstriyel ve teknolojik gelişmeler günlük hayatımızı şekillendirmeye devam etmektedir.<br />

Bu alanlardaki gelişmeler günlük hayatımızda ofis yaşamımızda karşımıza yeni cihazlar<br />

olarak çıkmaktadır. Bunca doğal olmayan donanım arasında yaşamını sürdürmekte olan<br />

insanların ortopedik olarak bulundukları ortama uyumları da ergonomi biliminin konusudur.<br />

Ergonomi, makinenin insanın yeteneklerine, insanın da makineyi en etkin bir biçimde<br />

kullanabileceği bir şekilde ortam oluşturmaktadır. Örneğin parmaklar kullanılarak görülecek<br />

bir işin de parmağın tabii yapısına ve kabiliyetlerine uygun olması gerekecektir. Nitekim<br />

daktilo, telefon, bilgisayar klavyesi, diş fırçası vb. mamullerin geliştirilmesinde ergonomi<br />

prensibinden faydalanılır. Oturma yerlerinin şekli ve eşyalardaki işaret ve kumanda<br />

düğmelerinin durumu, gürültü, ses ve ışık seviyeleri ve daha niceleri ergonominin inceleme<br />

sahasına girer (ITU Ergonomi Grubu, 2012).<br />

Latincede kelime olarak iş yasası anlamına gelen ergonomi, çalışma ortamlarında insanların<br />

sağlığını ve güvenliğini sağlamaktır. Ergonomiyi, işin insanın özelliklerine uygun bir<br />

şekilde düzenlenmesi olarak da tanımlayabiliriz (Orhan vd., 2006: 24).<br />

İş yükü ve çalışma gücünün en iyi şekilde dengelenip, hem çalışanın sağlığını koruyan, hem<br />

de üretimin artmasını sağlayan insan – makine – çevre sisteminin başarılması için biyolojik<br />

bilginin anatomi, fizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarında uygulanması gerekir. Birçok<br />

farklı bilim alanının birleşerek, çalışan insan vücudunu incelemelerinin amacı, insandan


160 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

alınan verimin, insan güvenliğinin arttırılması ve sürekliliğin sağlanmasıdır (ITU Ergonomi<br />

Grubu, 2012; Orhan vd., 2006: 24).<br />

Dünya çapında ergonomik araştırmalar yürüten ve ergonomik standartların oluşmasına<br />

katkıda bulunan çeşitli kuruluşlar vardır. IEA (International Ergonomics Association),<br />

HFES (Human Factors and Ergonomics Society) bunlardan bazılarıdır.<br />

Toplumların gelişimi ile birlikte insanların günlük yaşamında pek çok değişiklik<br />

görülmektedir. Bu değişiklikler insanların yeteneklerini fiziksel ve bilişsel açıdan<br />

etkilemektedir. Sherwood ve Griffin, (1992) çeşitli fiziksel etmenlere maruz bırakılan<br />

kişilerin konforsuzluk, yaptıkları işte performans kaybı ve öğrenmede zorluklar<br />

yaşadıklarını belirtmişlerdir. İnsanların bulundukları üretim sistemleri tasarımlarında ve<br />

işletiminde ergonomik faktörler dikkate alınmadığı durumlarda verim azalması, zaman<br />

kayıplarının artması, devamsızlıklar ve işten ayrılmaların artması, iş ile ilgili hataların<br />

artması, iş kalitesinin düşmesi, çalışanların fiziksel ve psikolojik sorunlarının artması, iş<br />

kazaları ve meslek hastalıklarının artması gibi durumlar kaçınılmazdır (İş Güvenliği<br />

Rehberi, 2012).<br />

2.1. Fiziksel (Bedensel) Ergonomi<br />

İnsanlar, beden iç ısısında değişikliklere neden olabilecek, işyeri genel çevre ya da iklim<br />

değişikliklerine pek dayanıklı değildirler. Çalışanlar kendilerini rahat hissettikleri iş<br />

koşullarında verimli çalışmayı başarabilirler ve her türlü ortam streslerinden<br />

etkilendiklerinde bu verimli çalışma aksamaya başlar. Bu nedenle insanların rahat<br />

çalışabildikleri ortam koşullarını iyi tanımlamak ve çeşitli stres hallerinde de tolerans<br />

sınırlarını bilmek önemlidir (ITU Ergonomi Grubu, 2012).<br />

2.2. Bilişsel (Düşünsel) Ergonomi<br />

Ergonominin bir dalı olan bilişsel ergonomi, çalışan sağlığını psikolojik yönden ele<br />

almaktadır. Bilişsel ergonomi yardımı ile<br />

- Performans saptanması: Organizasyonda bir insana nelerin yaptırılıp, nelerin<br />

yaptırılamayacağının belirlenmesi çalışanlardan maksimum verim alınması ile sonuçlanır.<br />

- Zamanından önce yıpranmanın önüne geçilmesi: Organizasyondaki çalışanların<br />

yıpranması doğal bir olaydır. Fakat yıpranmanın zamanından önce gerçekleşmesi işletmeler<br />

için sorun teşkil etmektedir.<br />

- Çalışanların işe karşı istek ve isteksizlikleri: Çalışanların işlerini severek ve isteyerek<br />

yapması onlardan elde edilen faydayı maksimum kılarken, çalışanların isteksizliklerini<br />

artırır ve onların verimsizleşmesine neden olur (ITU Ergonomi Grubu, 2012).<br />

3. Bilgisayar Kullanımında Ergonomi<br />

Aşağıdaki resimde bazıları verilen ergonomik çalışma önerileri genel olarak bilgisayar<br />

kullanımı sırasında insan vücudunun doğal yapısını korurken iş verimliliğini de sağlamayı<br />

amaçlamaktadır. İnsanlar çalışma ortamlarında sürekli ayakta durma, aralıksız sandalyede<br />

oturma, oturma yerinin arkalığının yüksek olması durumu, öne doğru eğilme halinde, yana<br />

doğru omuz hareketli çalışma, başı devamlı olarak aşırı derecede öne eğimli çalışma,<br />

herhangi araç ve gerecin uygun olmayan şekillerde tutulması gibi statik çalışma durumları<br />

ile sık sık karşılaşabilmektedir. Bu çalışma durumlarında gerekli ergonomi önlemleri<br />

alınmaması durumunda sırası ile ayak ve bacak ağrıları, varisler; sırt ve boyun ağrıları; diz,<br />

alt ve üst baldır, ayak ağrıları; omurlar arası ağrılar ve omuz deformasyonu; omuz ve üst kol<br />

ağrıları; sırt, boyun ağrıları, boyun omurlarında aşınma; parmak, bilek ağrıları ve mafsal<br />

iltihapları gibi şikâyetlerle karşılaşılabilmektedir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 161<br />

Şekil 1: Ergonomik oturma pozisyonu ve ölçüleri<br />

4. Araştırmanın Amacı<br />

(Sophie, 2012; Dangerously Irrelevant, 2012)<br />

Teknolojideki hızlı değişim beraberinde birçok değişikliğe neden olmuştur. Bu değişiklikler<br />

arasında eğitim sisteminde uzaktan eğitime verilen önemde yer almaktadır. Uzaktan eğitim<br />

bireylerin yer ve zaman kısıtlarını ortadan kaldırmıştır. Bu ise, iletişim teknolojileri aracılığı<br />

ile alınan eğitimin farklı mekânlarda ve farklı konumlarda gerçekleşmesi ile sonuçlanmıştır.<br />

Öğrenen uzaktan eğitim derslerinde masada oturmak zorunda değildir, evde koltukta,<br />

kanepede ya da uzanırken eğitim alabilmektedir. Bu nedenle araştırmada, öğrenenlerin<br />

eğitimi hangi konumda aldıkları araştırılacak, kas ve iskelet sistemlerini korumak için<br />

ergonomik acıdan duruşlarına dikkat edip etmedikleri incelenecektir. Bireylerin fiziksel<br />

ergonominin farkındalığı ve bu konuda dikkatli davranma durumları tespit edilecektir.<br />

5. Yöntem<br />

5.1. Araştırmanın Modeli<br />

Bu araştırmada nitel araştırma paradigmasında yer alan “durum çalışması” araştırma deseni<br />

kullanılmıştır. Bu tür çalışmalarda bir duruma ilişkin sonuçlar ortaya konulmak istenir. Bu<br />

amaçla durum derinlemesine araştırılır (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Çalışmada bireyler<br />

uzaktan eğitim alırken oluşan bilişsel ergonomileri derinlemesine incelendiği için durum<br />

çalışması gerçekleştirilmiştir.<br />

5.2. Verilerin Toplanması<br />

Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından hazırlanan açık uçlu, yapılandırılmış<br />

araştırma soruları kullanılmıştır. Bu tür araştırma soruları, araştırmacıya incelemek istediği<br />

olguyu esnek ve açık uçlu bir yaklaşımla ele alma olanağı sunar (Yıldırım ve Şimşek, 2005).<br />

Hazırlanan sorular, S.D.Ü. Uzaktan Eğitim Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinden basit seçkisiz örnekleme yolu ile seçilen 10<br />

öğrenciye, telefon görüşmesi yolu ile sorulmuştur.<br />

5.3. Verilerin Çözümlenmesi<br />

Toplanan verilerin çözümlenmesinde Miles ve Huberman tarafından önerilen “veri işleme”,<br />

“verilerin görsel hale getirilmesi” ve “sonuç çıkarma, teyit etme” temel aşamalarından<br />

oluşan nitel veri analiz süreci takip edilmiştir (Yıldırım ve Şimşek, 2005). Bu süreçte<br />

araştırmacı tarafından, fiziksel ergonomiye yönelik sorulardan oluşan toplanmış veriler<br />

incelenmiş ve kodlanmıştır. Araştırma ile uyumlu hale getirilen veriler, çeşitli tablolarla


162 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

görsel hale getirilmiştir. Aynı görüşe sahip öğrencileri bulmak için frekans yüzde tabloları<br />

kullanılmıştır.<br />

Çalışmanın güvenirliğini arttırmak için üç araştırmacı, veri toplama sürecinde yer<br />

almış ve telefon görüşmesi ile toplanan verileri yorumlamıştır. Bunun yanı sıra üye kontrolü<br />

yapılmış ve soruların iyi anlaşılabilmesi için katılımcılara toplanan veriler kontrol<br />

ettirilmiştir (Yıldırım ve Şimşek, 2005).<br />

6. Bulgular<br />

Fiziksel ergonomi ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda toplam iki adet ana tematik konu<br />

belirlenmiştir. Bunlar; uzaktan eğitim derslerine katılım şekli ve uzaktan eğitim derslerinde<br />

fiziksel ergonomiye dikkat durumu şeklindedir. Bulgular bu tematik konular sırasınca<br />

aşağıda verilmiştir.<br />

6.1. Öğrencilerin Uzaktan Eğitim Derslerine Katılım Şekli<br />

Tablo 1’de öğrencilerin uzaktan eğitim derslerine katılım şekli verilmiştir. Bu amaçla üç<br />

soru yöneltilmiştir. Öğrencilerin derse nereden, hangi iletişim aracı ile ve hangi konumda<br />

katıldıkları belirlenmiştir.<br />

Tablo1: Demografik özellikler<br />

Cinsiyet f %<br />

Kız 4 40<br />

Erkek 6 60<br />

Çalışma Durumu<br />

Masa başı çalışan (bankacı, memur) 4 40<br />

Ayakta çalışan (satış elemanı, sanayi çalışanı) 2 20<br />

Öğrenci 4 40<br />

Tablo1’e göre öğrencilerin %40’ı kız, %60’ı erkektir. Bu öğrencilerden masa başında<br />

çalışan 4 öğrenci, ayakta çalışma yapan yani satış elemanı ve sanayi çalışanı olan 2 ve bir<br />

işte çalışmayan sadece öğrenci olan 4 kişi bulunmaktadır.<br />

Tablo 2: Derse katılım şekli<br />

Dersine katılma yeri f %<br />

Evden 6 60<br />

İş yerinden 2 20<br />

Hem evden hem de iş yerinden 2 20<br />

Derse ne ile katıldığı<br />

Laptop 2 20<br />

Masaüstü bilgisayar 6 60<br />

Laptop ve Masaüstü bilgisayar 2 20<br />

Derse katılım konumu<br />

Masa başında 8 80<br />

Koltuk, kanepe 2 20<br />

Tablo 2’de görüldüğü gibi, öğrencilerin %60’i evden , %60’i masaüstü bilgisayarla ve<br />

%80’i masa başında olarak uzaktan eğitim derslerine katıldıklarını belirtmişlerdir.<br />

6.2. Öğrencilerin Fiziksel Ergonomiye Dikkat Etme Durumu<br />

Tablo 2 ‘de öğrencilerin uzaktan eğitim derslerine katılımı esnasında oturma şekillerine<br />

dikkat edip etmediği ve dikkat ediyorlarsa hangi konularda bunu gerçekleştirdikleri<br />

belirlenmiştir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 163<br />

Tablo 3: Fiziksel Ergonomiye Dikkat Durumu<br />

Uzaktan eğitim derslerine katılırken oturma şeklinize dikkat eder misiniz? f %<br />

Evet 4 40<br />

Hayır 6 60<br />

Uzaktan eğitim derslerine katılırken oturma şeklinizde nelere dikkat eder siniz?<br />

Ekrana olan uzaklık 8 80<br />

Ekran açısı 8 80<br />

Dik oturma 7 70<br />

Belli aralıklarla mola verme 6 60<br />

Klavye yüksekliği 6 60<br />

Klavye eğimi 6 60<br />

Yüksekliği ayarlanabilir sandalye 6 60<br />

Çalışma ortamındaki ışığa 6 60<br />

Monitörün üst noktasından bakma 5 50<br />

Bel ve sırt desteği kullanma 5 50<br />

Koltuk yüksekliği 4 40<br />

Dirseğin dik oluşuna 4 40<br />

Ayaklık kullanma 2 20<br />

Tabloda görüldüğü gibi öğrencilerin sadece %40’ının oturma şekline dikkat ettiği<br />

belirlenmiştir. Öğrencilerden biri ergonomi hakkında şu ifadeyi kullanmıştır:<br />

“çok çalıştığım için, çok yorgun oluyorum ve oturma şeklime dikkat edemiyorum,<br />

ergonomik açıdan bilinçli olarak davranmam söz konusu olmuyor.” derken,<br />

Bankacılık sektöründe görev yapan bir öğrenci ise; “çalışma ortamımdaki şartlardan dolayı<br />

ergonomik unsurlara dikkat etmem gerekiyor aksi taktirde uzun vadede ciddi sağlık<br />

problemleri yaşayabilirim ayrıca çalıştığım sektör masa başında olsam dahi görünüşümün<br />

iyi olmasını gerektiriyor.”<br />

bir diğer öğrenci; “oturma şeklime dikkat etmek istiyorum ancak, bir süre sonra farkında<br />

olmadan oturuşum bozuluyor ve ancak bir yerim ağrımaya başlayınca yeniden düzgün<br />

oturmak için çaba harcıyorum.” demiştir.<br />

Öğrencilerinden bir tanesi ise, “dizüstü bilgisayar kullandığım için ekran yüksekliği, ekran<br />

açısı ve klavye açısı ayarlaması yapamıyorum.” Şeklinde bir ifadede bulunmuştur.<br />

Uzaktan eğitim derslerinde ergonomiye dikkat ederken nelere dikkat edildiği ile ilgili on üç<br />

konu belirtilmiştir.<br />

Buna göre; koltuk yüksekliğini ergonomiye uygun olacak şekilde kullanan öğrenci sayısı<br />

%40, ayaklık kullanan öğrenci sayısı sadece %20, çalışırken mola vermeye dikkat eden<br />

öğrenciler %60, klavye yüksekliğine dikkat eden ve eğimli kullanan öğrenci sayısı %60, göz<br />

hizasının monitörün üst noktası ile aynı hizada olmasına dikkat eden %50, bel ya da sırt<br />

desteği kullanan %50, ayarlanabilen sandalye kullanan %60 ve çalışma ortamında ışığa<br />

dikkat edenlerin %60 oranında öğrenci bulunduğu belirlenmiştir.<br />

Bunun yanı sıra, ekran mesafesine dikkat eden öğrenci sayısı %80, uzaktan eğitim dersi<br />

alırken dik oturan öğrencilerin %70, ekran açısını ayarlayan öğrenci sayısının %80 olduğu<br />

belirlenmiştir. Ancak literatürde bulunan bilek desteği kullanma ve ayarlanabilen masa<br />

kullanma konusunda öğrencinin duyarlı olmadığı görülmüştür.<br />

7. Sonuç<br />

Eğitim, yüksek konsantrasyon seviyelerinde uzun süre devam edilemeyecek bir faaliyettir.<br />

Uzaktan eğitim ile yapılan eğitimde de bu durum geçerliliğini korumakta ve uzaktan eğitime<br />

katılan öğrencilerin ergonomik profilleri de bu durumdan oldukça etkilenmektedir. Kaya


164 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

(2002)’nın da belirttiği gibi internet yoluyla öğretim uygulamalarında mutlaka ergonomiyi<br />

de dikkate almak gerekir.<br />

Kişilere sağlık açısından uygun ve rahat bir çalışma ortamı sağlandığı ölçüde iş gücü<br />

veriminin olumlu yönde etkilendiği bilinmektedir (Kaya, 2008).<br />

Günümüzde yoğun iş temposu ile çalışan ve bir yandan da eğitim hayatını sürdürmek<br />

isteyen pek çok kimse uzaktan eğitim faaliyetleri ile dinlenme eylemini aynı zamanda<br />

yapmaya çalışmaktadır. Bu durum ergonomik açıdan ve öğrencinin bilişsel performansı<br />

açısından sıkıntılara yol açmaktadır.<br />

Bu çalışmada öğrencilerle yapılan görüşmelerden de anlaşıldığı üzere, öğrencilerin büyük<br />

çoğunluğu ergonomi farkındalığı içinde değildir. Ergonomiye dikkat eden öğrencilerin<br />

bazıları ise derse başladıktan bir süre sonra ergonomik farkındalığının kaybolduğunu<br />

belirtmişlerdir. Ancak günlük yaşamında masa başı iş yapan kişilerin yapmayanlara oranla<br />

ergonomik farkındalıklarının daha yüksek olduğu, bankacılık sektöründe çalışan kişilerin<br />

ergonomik hususlara karşı daha duyarlı olduğu bulunmuştur.<br />

Öğrencilerin hepsi bilinçli olarak yapmasa da, ders esnasında koltuk yüksekliği, ayaklık<br />

kullanma, belli aralıklara mola verme, dik oturma, ekrana olan uzaklık, ekran açısı, dirseğin<br />

dik tutulması, klavye yüksekliği ve eğimi, monitörün üst noktasından bakma, bel-sırt desteği<br />

kullanma, ayarlanabilir sandalye, çalışma ortamındaki ışık miktarı konularında dikkat<br />

etmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Ancak bu konulardaki öğrenci oranlarının sadece<br />

ekrana olan uzaklık ve ekran açısı noktasında yüksek olduğu belirlenmiştir. Dizüstü<br />

bilgisayarların yapısı dolayısı ile ergonomik olarak bazı düzenlemelerin yapılamadığı ortaya<br />

çıkmıştır. Dizüstü bilgisayar kullanımı hızla yayılmasına rağmen dikkatli davranılmadığı<br />

takdirde bilgisayar kullanıcı ve üreticilerinin karşısına önemli bir ergonomik sorun olarak<br />

çıkabilir.<br />

Öğrencilerin belirtmiş olduğu konuların yanı sıra literatürde bileklik kullanma ve<br />

ayarlanabilir masa kullanmada önemli bir yer teşkil etmektedir. Ancak öğrencilerin hiç biri<br />

bunlara dikkat ettiğini ifade etmemiştir.<br />

Öneriler<br />

Ergonomi farkındalığı oluşturmak için öğrencilere, ergonomi hakkında bilgiler verilebilir.<br />

Ergonomi farkındalığının kaybolmasını önlemek için uygun unsurlar kullanılabilir. Bu<br />

konuda bilgisayar kullananları belirli aralıklarla uyararak ergonomik unsurlara uyması<br />

konusunda bilgilendiren bilgisayar yazılımları bulunmaktadır.<br />

Dizüstü bilgisayar kullanırken dizüstü bilgisayar standı kullanılabilir. Ayrıca dizüstü<br />

bilgisayar ile birlikte harici klavye, mouse kullanımı dizüstü bilgisayara yapısal bağımlılığı<br />

ortadan kaldırabilir.<br />

Klavye ve mouse seçiminde el ve bileği destekleyici özellikte olanların kullanımına dikkat<br />

edilebilir.<br />

Kaynakça<br />

Altınay, F.(2004), “Communication Barriers: A Study Of Eastern Mediterranean University<br />

Students’ & Teachers’ Perceptions Of Online Program And Courses”. Eastern<br />

Mediterranean University.Yüksek Lisans Tezi.<br />

Dangerously Irrelevant (2012), Ergonomic Computing,<br />

Http://Dangerouslyirrelevant.Org/İmages/Various-Small/Ergonomics.Png, Erişim Tarihi:<br />

10.07.2012


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 165<br />

Eczacıbaşı, F.(2003), Uzaktan Eğitim Kılavuzu, Türkiye Bilişim Vakfı,<br />

Http://Www.Eogrenme.Net/İndex.Php?Option=Com_Content&Task=View&İd=21&Itemid,<br />

Erişim Tarihi : 3 Eylül 2012<br />

Griffin, M., & Hayward, R. (1994). Effects Of Horizontal Whole-Body Vibration On<br />

Reading. Appl. Ergonomics, 25(3), 165-169.<br />

Gümüş, S., (2007). Çevrimiçi İşbirliği Ekiplerinde Öğrenenlerin Sorun Çözerek Öğrenmeyle<br />

İlgili Tutum Ve Görüşleri. Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uzaktan Eğitim<br />

Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi.<br />

Itu Ergonomi Grubu (2012), Ergonomi Nedir?,<br />

Http://Www.Ergonomi.İtu.Edu.Tr/Ergonomi.Html, Erişim Tarihi: 05.08.2012<br />

İş Güvenliği Rehberi (2012), Ergonomi Nedir?,<br />

Http://Www.İsguvenligirehberi.Com/Haber/84-Ergonomi-Nedir-.Html, Erişim Tarihi:<br />

05.08.2012<br />

Kaya, S., (2008). Ergonomi Ve Çalışanların Verimliliği Üzerine Etkileri. İzmir Ticaret<br />

Odası, Ar&Ge Bülten.<br />

Kaya, Z., Önder & H.H.,Zeki Kaya (2002), İnternet Yoluyla Öğretimde Ergonomi. The<br />

Turkish Online Journal Of Educational Technology ,1(8).<br />

Orhan, S., Bilgin, B., & Güvenç, İ. (2006). Taşıt Ergonomisi. Karabük, Türkiye.<br />

Özdil, İlhan (1986), “Uzaktan Öğretimin Evrensel Çerçevesi Ve Türk Eğitim Sisteminde<br />

Uzaktan Öğretimin Yeri”, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.<br />

Paulus, Trena M,(2003).Collaboration And The Social Construction Of Knowledge İn An<br />

Online Learning Environment. Philosophy İn The Department Of Instructional Systems<br />

Technology Indiana University. Doctor Of Theses<br />

Sakar, A. Nurhan (1997), “Anadolu Üniversitesi Uzaktan Öğretimde Bilgi Sistemi”,<br />

Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları, Eskişehir.<br />

Sherwood, N., Griffin, M. J. (1992), Evidence Of İmpaired Learning During Whole-Body<br />

Vibration, Journal Of Sound And Vibration, 152(2) P.P. 219-225.<br />

Sophie (2012), Ergonomics, Http://3.Bp.Blogspot.Com/-<br />

Axhnq1fkm5w/Tbzxrxxıozı/Aaaaaaaaaam/Lpvc5wx4vmo/S1600/Ergonomics.Gif, Erişim<br />

Tarihi: 15.07.2012<br />

Volery, T., Lord, D., (2000) “Critical Success Factors İn Online Education,” The<br />

International Journal Education Management, 14(5),P.P 23.<br />

Yazıcı A. Ve Altaş İ.,(1999). “Web-Based Distance Education İn Developing Countries”,<br />

14. Uluslararası Bilgisayar Ve Enformasyon Sistemleri Sempozyum Kitabı, 532-539.<br />

Yenal, Ç.A.,(2009).Uzaktan Eğitim. Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü.<br />

İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi.<br />

Yıldırım, A. & Şimşek, H.,(2005). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara:<br />

Seçkin Yayıncılık.


166 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

UZAKTAN EĞİTİM DERS İÇERİKLERİNDE BİLİŞSEL ERGONOMİ VE<br />

KULLANILABİLİRLİK<br />

Hanife ÇİVRİL 1<br />

Emine ARUĞASLAN 2<br />

Gamze YAKUT 3<br />

ÖZET<br />

Gelişen dünyanın bir parçası olan teknoloji ve internet, bilgiye erişmede sanal bir dünya<br />

oluşturmuştur. Bu sanal dünya içinde kendine yer bulan uzaktan eğitim ise bilgi erişimini bir<br />

adım ileriye götürmüştür. Uzaktan eğitim programının en önemli bileşenlerinden biri<br />

içeriktir. Uzaktan eğitimde ders içerikleri, tasarımcılar tarafından çoklu ortam araçları ve<br />

çeşitli yazılımlar kullanılarak hazırlanır ve internet üzerinden öğrenenlere sunulur. Yapısı<br />

itibariyle uzaktan eğitim, öğrenenlerin bireysel çalışma yapmasını gerektirmektedir ve bu<br />

nedenle içerikler daha etkili tasarlanmalıdır. İçeriklerin tasarlanması sürecinde öğrenenlerin<br />

bilişsel süreçleri hesaba katılmalı ve kazandırılması düşünülen bilgi ve becerilerin<br />

öğrenenlere fazla bilişsel yük getirmeden kolay anlaşılabilir olması sağlanmalıdır. Uzaktan<br />

eğitim içeriklerinin sunumunda kullanılan arayüzün öğrenenlerin sayfa içinde kolayca<br />

yönlenmelerini ve rahat kullanımlarını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu yüzden uzaktan<br />

eğitim uygulamalarında içeriklerin hazırlanması sürecinde ergonominin bilişsel boyutu göz<br />

önünde bulundurulmalıdır.<br />

Bu çalışmada Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü için hazırlanan ders içerikleri bilişsel ergonomi ve<br />

kullanılabilirlik açısından teorik çerçevede değerlendirilmiş ve dikkat edilmesi gereken<br />

hususlara vurgu yapılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Elektronik Ders İçeriği, Kullanılabilirlik, Bilişsel Ergonomi, İnsan<br />

Bilgisayar Etkileşimi, Uzaktan Eğitim<br />

1. Giriş<br />

Uzaktan Eğitim; zaman ve mekân sınırlaması olmadan öğrenen ve öğretmenlerin, öğrenme<br />

ve öğretme faaliyetlerini, bilgi ve iletişim teknolojileri ile gerçekleştirdikleri bir eğitim<br />

sistemi modelini ifade eder (İşman, 1998). 1970’li yıllara kadar uzaktan eğitim ağırlıklı<br />

olarak basılı materyallere dayalı gerçekleşmiştir. İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle<br />

uzaktan eğitim boyut değiştirmiş ve görsel, işitsel araçlar eğitimde ağırlık kazanmaya<br />

başlamıştır (Süral, 2008). 1990’ların sonlarından itibaren ise, öğrenme-öğretme<br />

etkinliklerinde yoğun olarak kullanılmaya başlanan bilgisayar ağları, Internet ve World<br />

Wide Web teknolojileri ile uzaktan eğitimde önemli açılımlar sağlanmıştır (Aydın, 2002).<br />

Eğitim programlarında; eğitimleri, insanların öğrenme süreçlerine uygun yöntemler<br />

kullanarak tasarlamak en önemli konulardan biridir. Aynı şekilde bu konu uzaktan eğitim<br />

için de önemli bir yer teşkil etmektedir. Açık ve uzaktan öğrenme, zaman ve mekan<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Öğr. Gör.<br />

3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 167<br />

bağlamında kullanılan teknolojilerin özelliklerine göre eş zamanlı ve eş zamansız olmak<br />

üzere 2 şekilde gerçekleşmektedir. Eş zamanlı uygulamalar, aynı zamanda, farklı yerlerde<br />

gerçekleşen eğitim uygulamalarıdır. Aynı zamanda farklı yerlerde öğretim için televizyon,<br />

uydu yayını, video konferans, web konferans kullanılabilir. Eş zamansız uygulamaları ise,<br />

farklı zaman ve farklı yerlerde gerçekleşen uygulamalardır. Bu tür uygulamalarda,<br />

öğrenenler, nerede ve ne zaman öğreneceklerine kendileri karar verir, istedikleri yerden<br />

öğretim materyallerine erişebilir. Web tabanlı uzaktan eğitimde eş zamansız öğretim<br />

materyali olarak elektronik ders içerikleri önemli yer tutmaktadır.<br />

Öğrenenler, elektronik ders içerikleri ile sürekli iletişim ve etkileşim halindedirler. Bir<br />

öğrenme ortamında öğrenenin öğrenme materyalleri ile etkileşimi ne kadar çok ise<br />

öğrenmenin de o kadar etkili olacağı bilinmektedir (Kılıçer, 2007). Bu nedenle öğrenenlerin<br />

elektronik ders içerikleri ile etkileşimini canlı tutmak ve ilgili dersten elde edecekleri bilgi,<br />

beceri ve kazanımlarını artırmak için elektronik ders içeriklerinin hazırlanması ve<br />

tasarlanması süreci önem taşımaktadır. Bu süreçte ergonomik prensipler göz önünde<br />

bulundurulmalıdır.<br />

İnsanı ve çevresini iyi tanımayı ve işi çalışana uygun hale getirmeyi konu edinen bir bilim<br />

dalı olarak tanımlanan ergonominin (TDK, 2012), iki temel boyutu vardır: Fiziksel<br />

ergonomi ve bilişsel ergonomi. Fiziksel ergonomi, fiziksel çevre birimlerinin kolay ve etkili<br />

kullanılabilmesi için insanlara uygun bir şekilde tasarlanması ile ilgilenmektedir. Bilişsel<br />

ergonomi ise, bilişimle ilgili olan özellikle kişinin bilgiyle, araçla, ortamla etkileşimlerini<br />

sağlamaya yönelik karmaşık ve ileri teknoloji gerektiren sistemlerin tasarlanması ile<br />

ilgilenmektedir. Bilişsel ergonomi alanında sistemlerin tasarlanması sürecinde İnsan<br />

Bilgisayar Etkileşimi de göz önünde bulundurulabilir (Özkan ve Ulutaş, 2011).<br />

İnsan Bilgisayar Etkileşimi, etkileşimli teknolojilerin tasarımı, geliştirilmesi,<br />

değerlendirilmesi ve uygulanması ile ilgilenen disiplinler arası bir çalışma alanıdır. İnsan<br />

Bilgisayar Etkileşiminin en önemli konusu ise kullanılabilirliktir. Kullanılabilirlik, belirli bir<br />

kullanıcı grubunun belirli görevleri belirli bir bağlamda etkili, verimli ve memnuniyet ile<br />

yerine getirebilmeleri şeklinde tanımlanmıştır (Çağıtay, 2011). Yazılım ve web arayüz<br />

tasarımı terimlerinin gelişmesiyle ise kullanılabilirlik, kullanım kolaylığı ve kullanıcı<br />

dostluğu terimleriyle eş tutulmaya başlanmıştır (Eraslan, 2005).<br />

Arayüzlerin geliştirilmesi ve geliştirilmiş arayüzlerin uygunluğunun değerlendirilmesi için<br />

kullanılan kullanılabilirlik testleri vardır. Sezgisellerin Kullanımı (Uzman Yaklaşımı) bu<br />

testlerden biridir. Kullanıcı arayüz tasarımı için en yaygın kullanılan sezgisel rehberlerden<br />

birisi Jacob Nielsen’ın sezgisel rehberidir (Çağıltay, 2011). Bu rehberde arayüz tasarımı için<br />

10 temel prensip tanımlanmıştır ve kullanılabilirlik bu prensipler çerçevesinde<br />

değerlendirilmelidir. Nielsen’ın 10 kullanılabilirlik sezgiseli şu şekildedir (Nielsen, 2005):<br />

1. Sistem durumunun görünürlüğü<br />

2. Sistem ile gerçek dünyanın eşleşmesi<br />

3. Kullanıcı kontrolü ve özgürlük<br />

4. Tutarlılık ve standartlar<br />

5. Hataları önleme<br />

6. Hatırlamak yerine tanıma<br />

7. Esneklik ve kullanım verimliliği<br />

8. Estetik ve sade tasarım<br />

9. Kullanıcıların hataları tanımalarına, teşhis etmelerine ve düzeltmelerine yardım etme<br />

10. Yardım ve dokümantasyon<br />

Uzaktan eğitimde yazılım veya arayüz tasarımında öğrenenlerin zihinsel ve psikolojik<br />

özellikleri dikkate alınmalı ve arayüz, öğrenenlerin verimliliğini, memnuniyetini ve


168 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

etkililiğini artıracak nitelikte tasarlanmalıdır. Öğrenenler, elektronik ders içeriklerinin<br />

sunulduğu arayüzü kullanırken sadece öğrenilecek içeriğe odaklanabilmeli ve arayüzde<br />

bulunan bağlantılar, butonlar, uyarılar, yönergeler, resimler vb. öğrenenlere fazladan bilişsel<br />

yük getirmeyecek şekilde hazırlanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan bir ders içeriğinde<br />

öğrenenler arayüzde bulunan bileşenlerin ne işe yaradığı konusunda kafa karışıklığı<br />

yaşamamakta ve böylece sunulmak istenen bilgiye daha fazla yoğunlaşabilmektedirler.<br />

Bu çalışmanın amacı, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu<br />

Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü için hazırlanan elektronik ders içeriklerini<br />

bilişsel ergonomi ve İnsan Bilgisayar Etkileşiminin en önemli konusu olan kullanılabilirlik<br />

açısından teorik çerçevede değerlendirmek ve dikkat edilmesi gereken hususlara vurgu<br />

yapmaktır.<br />

2. Yöntem<br />

Bu çalışmada, nitel araştırma desenlerinden birisi olan durum çalışması yöntemi<br />

kullanılmıştır. Durum çalışması; güncel bir olguyu kendi gerçek yaşam çerçevesi içinde<br />

çalışan, olgu ve içinde bulunduğu içerik arasında ki sınırların kesin hatlarıyla belirgin<br />

olmadığı ve birden fazla kanıt veya veri kaynağının mevcut olduğu durumlarda kullanılan,<br />

görgül bir araştırma yöntemidir (Yıldırım ve Şimşek, 2011:77).<br />

Bu çalışmada, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümünde okutulan, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi E-<br />

Ders Değerlendirme ve Yayın Yönergesine uygun olarak hazırlanan elektronik ders<br />

içerikleri incelenmiş ve betimsel analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir.<br />

3. Bulgular ve Tartışma<br />

Uzaktan eğitim çalışmaları internetin ilk çıktığı yıllarda eğitim materyallerinin internet<br />

ortamında metin tabanlı sunumları ile başlamıştır. Bu dönemlerde hazırlanan eğitsel siteler<br />

metin ağırlıklı bir elektronik kitap formundaydı (Çalışkan, 2002). İnternet ve çoklu ortam<br />

araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla beraber uzaktan eğitimdeki ders içeriklerinin<br />

dikkat çekiciliği de bu doğrultuda artmıştır. Bu sayede ders içerikleri, düz metin olmaktan<br />

çıkıp öğrencinin daha fazla duyusuna hitap eden zengin bir eğitim materyali haline<br />

gelmiştir.<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu’nda elektronik ders<br />

içerikleri metin, resim, animasyon, etkileşim, grafik, tablo, video vb. bileşenler bütünsel bir<br />

yapı içinde bir araya getirilerek hazırlanır ve öğrenenlere eğitim yönetim sistemi üzerinden<br />

sunulur. Üretilen tüm elektronik ders içerikleri benzer arayüze sahiptir. Resim 1’de Yönetici<br />

Asistanlığı dersine ait elektronik ders içeriği arayüzü örnek olarak verilmiştir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 169<br />

Resim 1: Elektronik Ders İçeriği Örnek Arayüz Görünümü<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı bölümünde okutulması için üretilen elektronik ders içerikleri Jacob<br />

Nielsen’ın 10 sezgiseli baz alınarak incelenmiş ve kullanılabilirlikleri test edilmiştir.<br />

3.1. Sistem Durumunun Görünürlüğü<br />

Sistem, kullanıcılara o anki durumla ilgili olarak gereken zamanlarda uygun<br />

geribildirimlerle bilgilendirmelidir (Nielsen, 2005).<br />

Resim 2’deki elektronik ders içeriğinde içerik ağacı yüklenirken ortaya çıkan “LMS ile<br />

iletişim kuruluyor” ve “Ağaç oluşturuluyor” uyarıları ile kullanıcılar beklemeleri konusunda<br />

bilgilendirilmektedirler.<br />

Resim 2: Sistem Durumunun Görünürlüğü Örnekleri<br />

3.2. Sistem ile Gerçek Dünyanın Eşleşmesi<br />

Sistemde, kullanıcıların anlayabileceği terimler, kelimeler ve kavramlar kullanılmalıdır.<br />

Kullanılan tüm bu ifadeler kullanıcıya tanıdık olmalıdır. Bilgilendirmelerin kullanıcı<br />

tarafından doğal ve mantıksal bir şekilde görünmesi sağlanmalıdır (Nielsen, 2005).<br />

Resim 3’deki elektronik ders içeriği bu madde için örnek verilebilir. Resimde yer alan sol alt<br />

köşedeki “Not Al”, “Yer İmi”, “Yazdır”, “Şablon”, “İleri-Geri”, “Kapat” butonları ile<br />

içerikteki video, resim ve diğer dokümanların pop-up açılımını simgeleyen ikonlar<br />

(simgeler) tüm içerikte kullanıcıya açık ve anlaşılır bir dil ile yapacağı işlemleri<br />

kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra butonlarda kullanılan resimler ile kullanıcının işlemleri<br />

gerçek dünya ile özdeşleştirmesi kolaylaştırılmaktadır.


170 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Resim 3: Sistem ile Gerçek Dünyanın Eşleşmesi Örneği<br />

3.3. Kullanıcı Kontrolü ve Özgürlük<br />

Kullanıcılar, sistem fonksiyonlarının seçiminde hata yaptıkları ve istenmeyen bir durum ile<br />

karşılaştıkları zaman çok detaya girmeden çıkmak için açıkça belirtilmiş bir acil çıkışa<br />

ihtiyaç duyarlar (Nielsen, 2005).<br />

Elektronik ders içeriklerinin sunumunda kullanılan arayüzde acil çıkış gerektiren hatalar<br />

tespit edilmemiştir. Bu tür bir durumla karşılaşıldığı takdirde gerekli çözümler ivedilikle<br />

üretilebilir.<br />

3.4. Tutarlılık ve Standartlar<br />

Kullanıcılar farklı kelimelerin, durumların ve eylemlerin aynı anlama gelip gelmediğini<br />

düşünmemelidirler. Uygulama kendi içinde tutarlı olmalıdır (Nielsen, 2005).<br />

Resim 4 ve 5’de gösterildiği gibi sol alt köşedeki “Not Al”, “Yer İmi”, “Yazdır”, “Şablon”,<br />

“İleri-Geri”, “Kapat” butonları ile içerikteki video, resim ve diğer dokümanların pop-up<br />

açılımını simgeleyen ikonlar (simgeler), animasyon ve etkileşim yönergeleri, bölüm ve konu<br />

adlarının aynı yerde gösteriliyor olması, resim açıklamaları vb. hazırlanan tüm elektronik<br />

ders içeriklerinde tutarlı ve standarttır. Bu sayede öğrenenler, farklı derslerde aynı arayüz ve<br />

ifadeler ile karşılaşacaklarından elektronik ders içeriğini kullanırken yeniden öğrenmek için<br />

çaba harcamayacaklardır.<br />

Resim 4: Tutarlılık ve Standartlar Örnek I


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 171<br />

3.5. Hataları Önleme<br />

Resim 5: Tutarlılık ve Standartlar Örnek II<br />

Dikkatli bir tasarım ile hatanın oluşması engellenmeli ve kullanıcıların hata ile<br />

karşılaşmaları daha önceden belirlenen uyarılarla önlenmelidir (Nielsen, 2005).<br />

Öğrenenler elektronik ders içeriğinin açık olduğu tarayıcı ekranındaki “kapat” butonu ile<br />

ders içeriğini kapatmak istedikleri zaman Resim 6’daki gibi hata mesajı ile<br />

karşılaşmaktadırlar. Bu hata mesajı, elektronik ders içeriğinin arayüzünün sağ üst köşesinde<br />

yer alan işarete (X) tıklamaları gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu sayede öğrenen elektronik<br />

ders içeriğine yeniden ulaştığında takip ettiği konu başlıkları kaydedilmiş olarak karşısına<br />

çıkacaktır.<br />

3.6. Hatırlamak Yerine Tanıma<br />

Resim 6: Hataları Önleme Örneği<br />

Nesneler, eylemler ve seçenekler görünür yapılmalıdır ve kullanıcı hafızasına fazla yük<br />

bindirilmemelidir. Kullanıcı, diyaloğun bir bölümünden diğerine geçişlerde, bir önceki<br />

kısmı hatırlamak zorunda bırakılmamalıdır. Sistemin kullanımı için gerekli açıklamalar<br />

görünür ve kolayca ulaşılabilir olmalıdır (Nielsen, 2005).<br />

Öğrenenler Resim 7’de örnek olarak gösterilen elektronik ders içeriğinde o an çalışmakta<br />

olduğu konunun hangi bölüme ve hangi alt başlıklara ait olduğunu kolayca<br />

anlayabilmektedir. Aynı zamanda öğrenenler istedikleri anda bulundukları sayfadan<br />

ayrılmadan içerik ağacında gezinerek diğer konu başlıklarını görebilmektedirler.


172 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Resim 7’de örnek durum incelenecek olursa “1.1.1. Girişimcilik Tanımı” sayfasının “1.1.<br />

Girişimcilik” konusuna ait olduğu öğrenen kolayca anlayabilmektedir.<br />

3.7. Esneklik ve Kullanım Verimliliği<br />

Resim 7: Hatırlamak Yerine Tanıma Örneği<br />

Deneyimli ve deneyimsiz kullanıcılar için etkileşimi hızlandırıcı yöntemler kullanılmalıdır.<br />

Kullanıcılara sık kullandıkları işlemleri diledikleri şekilde ayarlayabilmeleri için imkânlar<br />

sunulmalıdır (Nielsen, 2005).<br />

Resim 8’deki “Yer İmi” olarak kullanılan pencerede öğrenenin isteği üzerine kaydedilmiş<br />

olan konu bağlantıları yer almaktadır. Bu bağlantılar, sayfadan çıkış yapsa bile yeniden<br />

erişilebilir konumda kalmaktadır. Bu sayede öğrenenler, daha çok önem verdikleri konulara<br />

buradan daha hızlı erişim sağlarlar. Elektronik ders içeriğindeki bir diğer buton olan<br />

“Şablon” kullanılarak öğrenenlere 3 farklı arayüz tasarımı sunulmaktadır.<br />

3.8. Estetik ve Sade Tasarım<br />

Resim 8: Esneklik ve Kullanım Verimliliği Örneği<br />

Diyaloglar konu ile ilgisiz ya da kullanımına pek ihtiyaç duyulmayacak bilgiler<br />

içermemelidir. Diyaloğa eklenen her ilave bilgi, daha gerekli bilgilerin görülmesini<br />

engelleyebilir (Nielsen, 2005).<br />

Elektronik ders içerikleri, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi E-Ders Değerlendirme ve Yayın<br />

Yönergesine belirtilen standartlara uygun şekilde üretilir. Bu içerikler, belirli bir şablon<br />

çerçevesinde, aktarılacak olan bilgiyi net bir şekilde sunar.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 173<br />

Sayfaya eklenecek metin, konuyu en iyi anlatacak şekilde kısa, basit ve anlaşılır cümleler ile<br />

yazılır. Metin içerisinde farklı yazı tipleri kullanılmaz ve okumayı kolaylaştırması açısından<br />

“şerifsiz” yazı tipleri kullanılır.<br />

Öğrenenlerin konuyla bağlantı kurmasını, konuyu zihinlerinde canlandıracak ve aynı<br />

zamanda daha hızlı ve etkili öğrenmesini sağlayacak şekilde uygun resimler seçilir.<br />

Resimde, aynı sayfadaki diğer görsel öğelerle uyumlu renklerin kullanılmasına dikkat edilir.<br />

Gözün algılamasını kolaylaştırması açısından uygun boyutlar kullanılarak resmin köşeleri<br />

yuvarlatılır.<br />

Eklenen animasyonlar konuyla ilgili olacak şekilde tasarlanır ve karmaşıklık yaratmayacak<br />

şekilde sayfaya yerleştirilir. Önemli bilgilerin vurgulanması için animasyonlar, diğer görsel<br />

bileşenlere göre daha fazla tercih edilir.<br />

İçeriklerde metin, resim, animasyon bileşenlerinin yanında video, grafik, tablo vb. görsel<br />

bileşenler de konunun yapısına göre kullanılır. Tüm bu bileşenler, karmaşıklık<br />

yaratmayacak ve hepsi bir arada olmayacak şekilde sayfaya yerleştirilir. Bu şekilde<br />

öğrenenin zihnini yorması engellenir.<br />

3.9. Kullanıcıların Hataları Tanımalarına, Teşhis Etmelerine ve Düzeltmelerine<br />

Yardım Etme<br />

Hata mesajları, sade bir dilde (kodsuz) olmalı, sorunu tam olarak açıklamalı ve yapıcı bir<br />

şekilde çözüm önerisi sunmalıdır (Nielsen, 2005).<br />

Kullanıcı Kontrolü ve Özgürlük sezgiselinde de belirtildiği gibi elektronik ders içeriklerinin<br />

sunumunda kullanılan arayüzde hatalar tespit edilmemiştir.<br />

3.10. Yardım ve Dokümantasyon<br />

Bir sistemin dokümantasyona ihtiyaç duyulmadan kullanılabilir olması daha tercih edilebilir<br />

olmasına rağmen, dokümantasyon ve yardım servisinin sağlanması gerekli olabilir. Yardım<br />

ve dokümantasyon sisteminde istenilen bilgiyi aramak kolay olmalı, yardım dokümanı<br />

kullanıcının ihtiyacına odaklı olmalı, çözümler listelerken somut adımları göstermeli ve çok<br />

büyük olmamalıdır (Nielsen, 2005).<br />

Elektronik ders içerikleri herhangi bir dokümantasyona ihtiyaç duyulmadan kullanılabilecek<br />

bir arayüze sahiptir. Bu yüzden herhangi bir yardım ve dokümantasyon servisi<br />

bulunmamaktadır. Ancak içerikle ilgili öğrenenlerin içerik birimi ile iletişime<br />

geçebilecekleri sadece bu amaç için kullanıma açılmış bir e-posta adresi her dersin<br />

arayüzünde bulunmaktadır. Öğrenenler, sorunlarını bu e-posta adresi yoluyla ilettikleri<br />

zaman en kısa sürede çözüm üretilerek bilgilendirilmektedirler.<br />

4. Sonuç<br />

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, üretilen sistemlerin daha verimli ve etkili olması<br />

beklenmektedir. Bireyler, bu sistemleri kullanırken veya tercih ederken “kullanıcı<br />

dostluğu”, “kolay kullanışlılık”, “ergonomiklik” gibi ifadelerle eş değer olan<br />

“kullanılabilirlik” özelliğine önem vermektedirler. Uzaktan eğitimin de teknolojinin bir<br />

parçası olduğu düşünülürse bu özellikleri taşıyan sistemlerin tasarlanması ve kullanılması<br />

kaçınılmaz bir gerçektir. Bireylerin bir başkasına ihtiyaç duymadan kendi hızında<br />

öğrenmelerini gerçekleştirdiği uzaktan eğitim sistemlerinde, en önemli etkileşim türü<br />

öğrenen-içerik etkileşimidir. Bu çerçevede, öğrenenlerin bireysel sorumluluğunun en üst<br />

düzeyde olduğu bu sistemlerde sürekli zaman geçirilen elektronik ders içeriklerinin tasarımı<br />

da büyük önem taşımaktadır. Bu durumda, elektronik ders içeriklerinin amaca uygun olarak<br />

tasarlanması için bilişsel ergonominin kapsadığı İnsan Bilgisayar Etkileşimi göz önünde<br />

bulundurulmalıdır. İnsan Bilgisayar Etkileşiminin en önemli çalışma konusu ise


174 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

kullanılabilirliktir. Kullanılabilirlik kriterlerine göre tasarlanan elektronik ders içerikleri<br />

öğrenen memnuniyetini arttırırken aynı zamanda içeriğe ve kuruma yönelik olumlu bakış<br />

açısı oluşturmasını da sağlar. Amacına uygun ve kullanışlı bir içeriğin geliştirilmesine<br />

imkân tanır ve bu sayede uygulama sırasında ortaya çıkabilecek problemlerin ve hataların<br />

azaltılmasını sağlar.<br />

Bu çalışma kapsamında, kullanılabilirlik test yöntemlerinden Nielsen’ın 10 Kullanılabilirlik<br />

Sezgiseli, elektronik ders içeriklerinin arayüzünün kullanılabilirlik açısından<br />

değerlendirilmesi için yol gösterici olarak kullanılmıştır. Değerlendirmeler sonucunda<br />

üretilen elektronik ders içeriklerinin kullanılabilirliğin verimlilik, etkililik ve memnuniyet<br />

ilkeleri kapsamında büyük ölçüde uygun olduğu görülmüştür.<br />

Kullanılabilirlik test yöntemlerinden “Sezgisellerin Kullanımı (Uzman Yaklaşımı)”,<br />

arayüzlerin değerlendirilmesinde yararlı rol oynamakla birlikte çok genel olmaları nedeniyle<br />

yoruma açıktır. Bu yüzden elektronik ders içeriklerinin değerlendirilmesinde diğer<br />

kullanılabilirlik test yöntemlerinin de kullanılması daha sağlıklı sonuçlar verecektir.<br />

Uzaktan eğitimde elektronik ders içerikleri hakkında yapılan araştırmalar sonucunda,<br />

Türkiye’de elektronik ders içeriklerinin arayüzünün kullanılabilirlik açısından<br />

değerlendirilmesi hakkında bir çalışmaya rastlanmamıştır ve bu çalışmanın ileride yapılacak<br />

çalışmalar için yol gösterici olması beklenmektedir.<br />

5. Kaynaklar<br />

Aydın, C. H. (2002), “Uzaktan Eğitimin Geleceğine İlişkin Eğilimler”, Uluslararası<br />

Katılımlı Açık Ve Uzaktan Eğitim Sempozyumu, Eskişehir.<br />

Çağıltay, K. (2011), “İnsan Bilgisayar Etkileşimi Ve Kullanılabilirlik Mühendisliği:<br />

Teoriden Pratiğe”, Odtü Yayıncılık, Ankara.<br />

Çalışkan, S. (2002), “Uzaktan Eğitim Web Sitelerinde Animasyon Kullanımı”, Açık Ve<br />

Uzaktan Eğitim Sempozyumu, Eskişehir. Erişim Yeri:<br />

Http://Aof20.Anadolu.Edu.Tr/Bildiriler/Sabahattin_Caliskan.Doc, Erişim Tarihi:<br />

15.08.2012.<br />

Eraslan, E. (2005), “E-Ticaret Web Sitesi Tasarımının Ergonomik Açıdan<br />

Değerlendirilmesi”, Ergonomi 12. Ulusal Kongresi, Sf. 83-90, İstanbul.<br />

İşman, A. (1998), “Uzaktan Eğitim”, Değişim Yayınları, Adapazarı.<br />

Kılıçer, K., Çoklar, A. N. Ve Odabaşı, H. F., (2007), “Teknoloji Tabanlı Çokluortam<br />

Uygulamalarının Tasarımı: Bilişsel Ergonomi”, The Proceedings Of 7th International<br />

Educational Technology Conference Near East University, North Cyprus. Erişim Yeri:<br />

Http://Home.Anadolu.Edu.Tr/~Fodabasi/Doc/Ty18.Swf , Erişim Tarihi: 15.08.2012.<br />

Nıelsen, J. (2005), “Ten Usability Heuristics”, Erişim Yeri:<br />

Http://Www.Useit.Com/Papers/Heuristic/Heuristic_List.Html, Erişim Tarihi: 15.08.2012.<br />

Özkan, F. Ve Ulutaş, B. (2011), “Esogü Em Bölüm Web Sitesinin Ergonomik Açıdan<br />

Değerlendirilmesi”, 17. Ulusal Ergonomi Kongresi 14-16 Ekim 2011, Sf. 71-81, Eskişehir.<br />

Süral, İ. (2008), “Yeni Teknolojiler Işığında Uzaktan Eğitimde Açıklık, Uzaktanlık Ve<br />

Öğrenme”, İnet-Tr’08 - Xııı. Türkiye’de İnternet Konferansı Bildirileri, Orta Doğu Teknik<br />

Üniversitesi, Ankara.<br />

TDK, Erişim Yeri: Http://Tdk.Gov.Tr/, Erişim Tarihi: 15.08.2012.<br />

Yıldırım, A. Ve Şimşek, H. (2011), “Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri”, Seçkin<br />

Yayıncılık, Ankara.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 175<br />

UZAKTAN EĞİTİM ÖĞRENCİLERİNİN SOSYO-EKONOMİK ÖZELLİKLERİ<br />

VE İSTİHDAM BEKLENTİLERİ: SDÜ ÖRNEĞİ<br />

Osman DABAN 1<br />

Selim Adem HATIRLI 2<br />

ÖZET<br />

Teknoloji her alanda olduğu gibi eğitim ve öğretim alanını da etkileyerek değişimlere neden<br />

olmuş, yeni teknik ve yöntemlerin kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bilişim teknolojileri<br />

konusunda yaşanan gelişmeler internet temelli, multimedya, animasyon ve interaktif eğitim<br />

gibi bilişsel kavramlar eğitim ve öğretimde yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu<br />

gelişimlerin bir sonucu olarak yeni nesil uzaktan eğitim modelleri, daha önce alışılagelmiş<br />

posta ile gerçekleştirilen yöntemlere göre çok daha etkin, etkileşimli, öğrenci merkezli,<br />

öğrenme merkezli bir yapıya kavuşmuş ve eğitimde meydana gelen talep fazlalığını büyük<br />

ölçüde azaltmaya başlamıştır. Bu bilgiler doğrultusunda gerçekleştirilen bu çalışma, uzaktan<br />

eğitimi talep eden bireylerin istihdam beklentileri başta olmak üzere uzaktan eğitimi tercih<br />

nedenlerinin demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini saptamayı<br />

hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle eğitim-öğretimde kullanılan metotlardan<br />

birisi olan uzaktan eğitim kavramı kuramsal çerçevede ele alınarak incelenmiştir.<br />

Araştırmada Türkiye’de uzaktan eğitim ile eğitim-öğretim gerçekleştiren bazı üniversiteler,<br />

bu üniversitelerde yer alan programlar ve öğrencilere ait istatistiki bilgilere de yer<br />

verilmiştir. Ayrıca uzaktan eğitim ile örgün eğitimin avantaj ve dezavantajları iki eğitim<br />

modeli açısından sınırlılıkları göz önüne alınarak irdelenmiştir. Araştırmanın amacı<br />

doğrultusunda Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesinde uzaktan eğitim gören 324 öğrenciye anket<br />

uygulanmış ve veriler SPSS programında analiz edilmiştir. Araştırmanın başlıca bulguları<br />

olarak; Uzaktan Eğitimi tercih eden öğrencilerin büyük bir oranının tam gün bir işte<br />

çalışıyor olmalarının yanı sıra mevcut çalışan öğrencilerin daha yüksek gelir ve statü elde<br />

edebilmek için uzaktan eğitimi tercih ettiği tespit edilmiştir. Yine Uzaktan Eğitimi istihdam<br />

beklentisi ile maliyetinin düşük olması sebebiyle tercih ettiğini belirten öğrencilerin sayısı<br />

oldukça fazla olduğu görülmüştür.<br />

Anahtar Kelimeler: Uzaktan Eğitim, Uzaktan Eğitim Öğrencileri, İstihdam Beklentileri,<br />

Sosyo-Ekonomik Özellikleri, Türkiye’de Ve Dünyada Uzaktan Eğitim<br />

1. GİRİŞ<br />

İnsan hayatının en önemli unsurlarından birisi eğitimdir. Eğitim bireyin davranışlarında<br />

kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. İnsanı<br />

istendik davranışlarla donatmak, yani eğitilmek, asırlar boyunca en önemli amaç olmuştur.<br />

Bu olgu günümüzde daha karmaşık ve etkisini yoğun bir biçimde hissettirmektedir<br />

(Çakmak, 2008, s. 33-41). Ülkemizde eğitime olan talep her geçen gün hızla artmakta,<br />

ancak artan bu talebe karşılık eğitim ihtiyacını karşılayabilecek beşeri ve maddi kaynaklar<br />

yeterli olmamaktadır (Can, 2005, s. 1-3). Temel bilimler ve bunlara dayalı olarak gelişen<br />

modern teknoloji, gerçekleştiği yepyeni üretim, ulaşım, haberleşme yöntemleri ile<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Prof. Dr.


176 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

toplumların yapısını değiştirmekte ve her ülkenin bu değişime, yapı olarak uyumunu<br />

zorunlu kılmaktadır (Karaman, 2005, s. 13).<br />

Günümüzde geleneksel eğitimin haricinde gerek örgün eğitimi destekleyici gerekse örgün<br />

eğitime alternatif bir yöntem olan uzaktan eğitimin önemi gittikçe artmaktadır. Gelişen bu<br />

süreçte, yükseköğretim seviyesinden ilköğretim seviyesine, özel sektörden kamu<br />

kuruluşlarına kadar tüm alanlarda uzaktan eğitim kavramı sık sık kullanılır hale gelmiştir.<br />

Uzaktan eğitim sistemlerine bugün geçmişte olduğundan daha fazla ilgi ve ihtiyaç olduğu<br />

görülmektedir. Bu alanın geliştirilmesine ilişkin olarak gerek uygulama gerekse kuramsal<br />

çerçevedeki çalışmalara da ilgi artmaktadır. Bu ilginin temelinde, fırsat eşitliği, yaşam boyu<br />

eğitim, nitelik ve niceliğin geliştirilmesi, meslek içi eğitim, kariyer gelişimi, küresel manada<br />

bilginin artık güç haline gelmesi gibi konuları saymak mümkündür. Uzaktan Eğitimin,<br />

günümüzdeki yükselişi ve hızlı gelişmesi insanların uzaktan eğitim hakkında görüş ve<br />

tutumlarını değiştirecek, eskisinden daha çok tercih edilmesini sağlayacak ve dolayısıyla bu<br />

uygulamanın kullanımını arttıracaktır. Bu ihtiyaçlardan yola çıkarak çalışmamızda<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’nde öğrenim gören uzaktan eğitim öğrencilerinin, istihdam<br />

beklentilerini belirlemek ve uzaktan eğitim hakkındaki görüşlerini değerlendirmek<br />

amaçlanmıştır.<br />

2. UZAKTAN EĞİTİM KAVRAMI<br />

Gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için her geçen gün daha fazla ve daha vasıflı<br />

bireylere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bireylerin nitelikli bir şekilde yetiştirilebilmesi için;<br />

gerek yükseköğretim düzeyinde karşılaşılan maliyet, araç-gereç ve öğretim elemanı<br />

sorunları; gerekse eğitim sistemlerinin sürekli değişmeleri ve yeni gelişmeleri, eğitimde yeni<br />

teknolojilerin, yöntem, teknik, bilgi, araç ve gereçlerin kullanımını zorunlu kılmıştır (Can,<br />

2004, s. 1-3). Dünyadaki bu hızlı değişim-dönüşüm ve yenilikler, etkili ve sürekli bir eğitimi<br />

gerekli kılmaktadır. Gelişen web teknolojileri ve bilgisayarlı web konferansları ile gelişen<br />

yeni nesil “Uzaktan Eğitim” kavramı tam da eğitimdeki bu gereksinimleri karşılayan hem<br />

alternatif bir eğitim modeli hem de başlı başına bir öğretim modeli olarak karşımıza<br />

çıkmaktadır. Uzaktan eğitimi tanımlayacak olursak; farklı yerlerde bulunan öğrenciler ile<br />

öğretim elemanlarının aynı anda ya da farklı zamanlarda iletişim teknolojileri ve posta<br />

hizmetleri kullanımı ile eğitimdeki sınırlılıkları ve zorlukları aşmak için belirli bir<br />

merkezden yürütülen eğitim-öğretim şeklidir diyebiliriz. Uzaktan eğitim için birçok farklı<br />

tanım yapılmaktadır. Her ne kadar ifadeler farklı olsa da, anlam olarak aynı noktada<br />

birleşmektedir. Uzaktan eğitim için yapılan diğer tanımlar şöyledir;<br />

Farklı mekânlardaki öğretmen ve öğrencileri, değişik iletişim vasıtaları kullanılarak bir<br />

araya getiren ve eğitim yapmalarını sağlayan eğitim modelidir (Karakaş, 2000, s. 101).<br />

Öğrenci ve öğretim elemanlarının farklı coğrafi mekânlarda olduğu, ders malzemesi<br />

aktarımı ve etkileşiminin teknolojiden yararlanılarak gerçekleştirildiği eğitim biçimidir<br />

(T.C. Resmi Gazete, 1999).<br />

Farklı ortamlarda bulunan öğrenci ve öğretmenlerin, öğrenme-öğretme faaliyetlerini,<br />

iletişim teknolojileri ve posta hizmetleri ile gerçekleştirdikleri bir eğitim sistemi<br />

modelini ifade eder (İşman & Çallı, 2001, s. 2).<br />

Uzaktan eğitimin Dünyada ve Türkiye’deki gelişimine göz attığımızda temelleri 1700’lü<br />

yıllara kadar dayanmaktadır. İlk uzaktan öğretim uygulaması olarak literatürde 1728 yılında<br />

Boston gazetesinin mektupla stenografi dersleri vermesiyle başladığı yer almaktadır. Yine<br />

ABD’de mektupla öğretimin yaygınlaşması sonucu 1914 yılında bir yasa ile geliştirilerek<br />

1915 yılında Ulusal Yüksek Öğrenim Birliği (NUCEA) kurulmuştur (Toker Gökçe, 2008, s.<br />

3). Ardından Londra Üniversitesi bünyesinde National Extension College (NEC) kurumu


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 177<br />

tarafından uzaktan eğitim uygulamaları geliştirilmiştir. Bu kurum, 1974 yılında uzaktan<br />

eğitimin bugünkü anlamda ivme kazanmasında önemli kilometre taşı olan İngiliz Açık<br />

Üniversitesi'nin hem çekirdeğidir hem de İngiliz Açık Üniversitesi'nin kuruluş<br />

çalışmalarının yürütüldüğü, yönlendirildiği, oluşturulduğu kurum olarak kabul edilmektedir<br />

(Demiray U. , 1999, s. 12-14)<br />

Türkiye’de uzaktan öğretimle ilgili yapılan çalışmalara bakılacak olursa, 1927-1960 yılları,<br />

uzaktan öğretim alanında tartışma ve önerilerle geçen hazırlık evresini oluşturmaktadır.<br />

Uzaktan eğitim uygulaması ilk olarak 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi<br />

Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsünde başlatılmıştır. Bankada çalışanlarının<br />

hizmet içinde yetiştirilmesini amaçlayan bu çalışmada banka çalışanları mektupla öğrenim<br />

görmüşlerdir (Anadolu Üniversitesi, 2006). 1961 yılında MEB tarafından mektupla öğretim<br />

merkezi kurularak öğretime başlamıştır. 1974 yılında Mektupla Yüksek Öğretim Merkezi<br />

kurulmuştur. Yükseköğretim düzeyinde gerçekleştirilen bu ilk girişimden yaklaşık 1 yıl<br />

sonra 1975 yılında yerini Yaygın Yükseköğretim kurumuna (YAYKUR) bırakmıştır (Alkan,<br />

1987, s. 91). 1983 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı yükseköğretim yasasında yer alan 41<br />

Sayılı Kanun hükmündeki Kararnamede üniversitelerin uzaktan öğretim yapmasına olanak<br />

tanındığı belirtilmiş ve buna alt yapısı müsait olan Anadolu Üniversitesi bu yıldan itibaren<br />

uzaktan eğitim yapmak ile görevlendirilmiştir. Günümüze geldiğimizde sadece Anadolu<br />

Üniversitesi’nde değil artık birçok üniversitede modern anlamda yeni nesil uzaktan eğitim<br />

yöntemi ile eğitim-öğretim yapılmakta olduğunu ve gün geçtikçe üniversitelerin bu alandaki<br />

bölüm ve program sayısını artırarak daha çok bireye eğitim-öğretim imkânı sağlanacağını<br />

söyleyebiliriz.<br />

3. UZAKTAN EĞİTİMİN AVANTAJLARI<br />

Uzaktan Eğitimin avantajlarını belirli başlıklar altında toplayacak olursak aşağıdaki biçimde<br />

sıralayabiliriz. (Aytekin, 2004; Çelik vd. 2008; Demiray, 1999; Dinçer, 2006; Odabaş,<br />

2003).<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Yer ve zaman esnekliği (İstenilen yer ve zamanda eğitim alma imkânı),<br />

Değişik öğrenme seviyesi ve yaşlarda bireysel farklılıklara göre eğitim imkânı<br />

sağlaması,<br />

Fırsat eşitliği sağlaması (fiziksel engelliler ve ebeveynleri),<br />

Çalışmak zorunda olduğu için eğitim alamayanlara sağlanan imkânlar,<br />

Basım, kırtasiye ve bürokratik giderlerin düşürülmesi ile maliyetin azaltılması,<br />

Öğrencinin dersi dilediği kadar tekrar etme fırsatı sağlaması,<br />

Ulaşım ve konaklama maliyetleri ortadan kaldırması,<br />

Ders materyallerinin çeşitliliği (çoklu ortamı destekleyen ders içerikleri sayesinde<br />

görsel ve işitsel sanal ders kitaplarının olması),<br />

Bilgilerin kolaylıkla, etkili ve hızlı bir şekilde güncellenebilmesi,<br />

Kontrol edilebilir bir veri tabanının oluşturulması,<br />

Geleneksel (örgün) sınıf ortamında soru soramayan veya grup içinde katılım yetisine<br />

ulaşamayan adayların, elektronik ortamda özgüven kazanmaları,<br />

Farklı bölgelerdeki öğretim elemanları ya da uzmanlar arasında karşılıklı işbirliğine<br />

yönelmeleri sonucunda etkin bir eğitim desteği saplanması.<br />

Eğitim performans değerlendirilmesi ve raporlanması (eğitimin sunulduğu ortamın her<br />

türlü detayının kayıt altında tutulabilmesi),<br />

Birçok değişik öğrenme metodu içermesi (takım çalışmaları ile işbirlikçi öğrenme,<br />

probleme dayalı ve proje tabanlı öğrenme),<br />

Tek bir eğitim merkezinden tüm dünyaya bilgi gönderilebilir.<br />

Bireylere bilişim okur-yazarlığı kazandırması.


178 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

4. UZAKTAN EĞİTİMİN DEZAVANTAJLARI<br />

Uzaktan eğitimin dezavantajlarına öğrenciler açısından genel olarak baktığımızda aşağıdaki<br />

gibi sıralayabiliriz (Odabaş, 2004).<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Öğrenme ortamlarında önemli görülen yüz yüze etkileşim ortam ve olanakları ortadan<br />

kalkması,<br />

Öğrenme sürecinde karşılaşılan öğrenme güçlüklerinin anında çözülememesi ve bu<br />

durumun ardından gelişebilecek sıkıntılar,<br />

Anında yardım görememe ve sorunun giderilmemesinden kaynaklanan davranışların<br />

gelişimi,<br />

Kendi kendine çalışma alışkanlığı olmayan ve bu yeteneğini geliştirmemiş bireyler için<br />

planlama zorluğu,<br />

Laboratuvar, atölye gibi uygulama ağırlıklı konuların işlenmesindeki sınırlılıklar,<br />

Örgün eğitim kurumlarındaki örneklere benzer sosyal etkileşime yer verilememesi.<br />

Bilgisayar ve iletişim teknolojilerine bağımlı olunması.<br />

Bireysel öğrenme alışkanlığı olmayan öğrencilere yeterince yardımın sağlanamaması<br />

gibi başlıklar şeklinde sıralanabilir.<br />

5. ARAŞTIRMANIN AMACI VE YÖNTEMİ<br />

Bu araştırma; uzaktan eğitim metodu ile yükseköğretimde okuyan öğrencilerin sosyoekonomik<br />

özelliklerinin, uzaktan eğitimi tercih etmelerine etkisinin olup olmadığını ve<br />

tercih ettikleri programların mevcut mesleğinde ya da gelecekte çalışmak istediği meslekte<br />

de bir etkisinin olup olmadığını belirlemeyi hedefleyen bir çalışmadır.<br />

5.1. Örneklem Yöntemi<br />

Araştırma Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi ile sınırlı tutulmuş olup, Uzaktan Eğitim ile<br />

eğitim öğretim yapan; Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yöneticiliği (Uzaktan Eğitim)<br />

Tezsiz Yüksek Lisans, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği (Uzaktan<br />

Eğitim) ve Uzaktan Eğitim Meslek Yüksekokulu öğrencileri çalışmanın evrenini<br />

oluşturmuştur. Çalışmada tam sayım yöntemi uygulanmıştır. Bu doğrultuda Süleyman<br />

<strong>Demirel</strong> Üniversitesi Uzaktan Eğitim programlarında okuyan kayıtlı mevcut 668 öğrenciye<br />

anket uygulamayı hedeflemiştir. Anket web ortamında cevaplandığı için yarım kalanlar ve<br />

anketin tamamını cevaplamayanlar otomatik olarak araştırma dışında bırakılmışlardır.<br />

Sadece anketi tamamlayan 324 kişi araştırma kapsamında değerlendirilmişlerdir.<br />

5.2. Verilerin Toplanması ve Analizi<br />

Araştırmada veri toplama yöntemi olarak web ortamında online anket formu hazırlanmış ve<br />

uzaktan eğitim öğrencilerinin kayıtlı olduğu eğitim yönetim sistemi üzerinden anketin<br />

hazırlandığı web linki her öğrenciye ulaşacak şekilde paylaşılmıştır. Araştırma 28 Mart - 28<br />

Nisan tarihleri arasında uygulanmıştır.<br />

5.3. Araştırma Bulguları<br />

Araştırmanın bu bölümünde, web üzerinden doldurulan form ile elde edilen verilerin<br />

istatistiksel analize bağlı olarak tablolar oluşturulup yorumlar yapılmıştır. Ankete katılan<br />

324 uzaktan eğitim öğrencisinin demografik özellikleriyle ilgili tablo ve yorumlar bir başlık<br />

altında, uzaktan eğitim hakkındaki görüşleri ile ilgili tablo ve yorumlar bir başlık altında<br />

incelenmiştir.<br />

5.3.3. Uzaktan Eğitim Öğrencilerinin Demografik Özellikleri<br />

Ankete katılan uzaktan eğitim öğrencilerinin cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu ve<br />

yaşadığı bölgeler ile ilgili araştırma sonuçları bu bölümde tablo halinde verilmiştir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 179<br />

Tablo 1: Öğrencilerin Demografik Bilgileri<br />

Demografik Özellikler Sayı (n) Yüzde (%)<br />

Cinsiyet<br />

Bayan 131 40,4<br />

Erkek 193 59,6<br />

18–23 142 43,8<br />

Yaş<br />

24–29 113 34,9<br />

30 + 69 21,3<br />

Medeni Durum<br />

Evli 92 28,4<br />

Bekâr 232 71,6<br />

Lise 242 74,7<br />

Mevcut Eğitim Durumu<br />

Ön lisans 21 6,5<br />

Lisans 61 18,8<br />

Akdeniz 92 28,5<br />

Doğu Anadolu 14 4,3<br />

Ege 63 19,4<br />

Yaşadığı Bölge<br />

G.D. Anadolu 44 13,6<br />

İç Anadolu 49 15,1<br />

Marmara 49 15,1<br />

Karadeniz 13 4,0<br />

Tablo 1’de Öğrencilerin demografik bilgilerini incelediğimizde cinsiyet olarak çoğunluğu<br />

erkek öğrencilerin oluşturduğunu görmekteyiz (%59,6), yaş olarak çoğunluğu %43’lük bir<br />

oranla 18-23 yaş arası öğrenciler oluşturduğu görülse de örgün eğitime kıyasla 24 yaş ve<br />

üstü öğrenci sayılarının yoğunluğa da dikkat çekmektedir (%56,2), yine medeni durumları<br />

bakımından çoğunluğu bekar öğrenciler oluşturmaktadır. Mevcut eğitim durumları açısından<br />

ankete katılan öğrencilerin büyük bir bölümü ön lisans öğrenimi gördükleri için lise mezunu<br />

durumundadırlar (%74,7). Öğrencilerin yaşadıkları bölge itibari ile çoğunluğu Akdeniz<br />

bölgesi oluşturduğu görülmektedir (%28,5).<br />

Tablo 2: Öğrencilerin Şuanda Okudukları Programlara Göre Dağılımları<br />

Okudukları Program Türü Sayı (n) Yüzde (%)<br />

Önlisans 249 76,8<br />

Lisans 28 8,6<br />

Yüksek Lisans 47 14,6<br />

Ankete katılan uzaktan eğitim öğrencilerinin şuanda eğitim aldıkları yükseköğretim<br />

programlarının verildiği Tablo 2’ye göre önlisans eğitimi alan öğrencilerin oranı %76,8,<br />

lisans öğrencilerinin oranı ise %8,6 ve yüksek lisans eğitimi alan öğrencilerin oranı %14,6<br />

olarak tespit edilmiştir.<br />

Tablo 3: Öğrencilerin İstihdam Durumları<br />

Şu anda gelir getiren bir işte çalışıyor musunuz? Sayı (n) Yüzde (%)<br />

Evet, tam gün 168 51,8<br />

Evet, tam günden az 24 7,4<br />

Hayır 132 40,8<br />

Ankete katılan öğrencilerin toplamda %59,2’lik oranla gelir getiren bir işte çalıştığı,<br />

%40,8’inin ise herhangi bir işte çalışmadığı görülmektedir.<br />

Tablo 4: Öğrencilerin Aylık Gelir Düzeyleri<br />

Gelir Grubu Sayı (n) Yüzde (%) Ort.<br />

¨ 400 ve altı 97 29,9 ¨ 174<br />

¨ 401-1250 129 39,8 ¨ 718<br />

¨ 1251 ve üstü 98 30,3 ¨ 2100<br />

Ağırlıklı Ortalama 324 100 ¨ 972


180 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ankete katılan uzaktan eğitim öğrencilerinin aylık gelir düzeylerini gösteren Tablo 4’te yer<br />

alan bilgilere göre öğrencilerin büyük bir kesiminin aylık ortalama gelirlerinin ¨ 718 olduğu<br />

tespit edilmiştir. Yine ankete katılan öğrencilerin tamamının ortalama geliri ise ¨ 972 olduğu<br />

görülmüştür.<br />

5.3.4. Uzaktan Eğitimi Tercih Sebepleri<br />

Araştırma kapsamında Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’nde okuyan uzaktan eğitim<br />

öğrencilerinin uzaktan eğitimi tercih etme sebeplerine ait hipotezler, istatistiki sonuçlar ve<br />

analizleri aşağıdaki gibi değerlendirilmiştir.<br />

5.3.4.1. Cinsiyetlere Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ve Diğer Tercih Etme<br />

Nedenleri<br />

Tablo 5: Cinsiyetlerine Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile Tercih Etme<br />

Nedenleri<br />

Cinsiyet N Ort. S.s. p<br />

Bayan 131 3,65 1,397<br />

İş bulabilmek<br />

0,024*<br />

Erkek 193 3,29 1,391<br />

*İstatiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlıdır (p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 181<br />

Tablo 6’da uzaktan eğitimi “İş bulabilmek” amacıyla tercih ettiğini belirten 18-23 yaş<br />

arasındaki kişilerin ortalaması 3,60, 24-29 yaş arasındaki kişilerin ortalaması 3,47, 30 ve<br />

üstü yaşta olan kişilerin ortalaması ise 3,04 olarak tespit edilmiştir. Araştırma kapsamında<br />

öğrencilerin bu konudaki tercihleri ile ilgili aşağıdaki hipotezler geliştirilmiştir.<br />

H0: Ankete katılan öğrencilerin uzaktan eğitimi İş bulabilmek amacıyla tercih etmeleri<br />

arasında yaş grupları bakımından anlamlı bir fark yoktur.<br />

Ha: Ankete katılan öğrencilerin uzaktan eğitimi İş bulabilmek amacıyla tercih etmeleri<br />

arasında yaş grupları bakımından anlamlı bir fark vardır.<br />

Yapılan Anova Testi sonucunda bu gruplar arasında anlamlı bir farkın olduğu belirlenmiştir<br />

(p=0,025


182 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

etmeleri arasında medeni durumları açısından anlamlı bir fark yoktur yani H 0 hipotezi<br />

kabul edilecektir.<br />

Öğrencilerin uzaktan eğitimi diğer tercih etme nedenleri incelendiğinde sadece “Çalıştığım<br />

işte daha yüksek gelir elde edebilmek” (p=,030), “Çalıştığım işte terfi etmek” (p=,000) ve<br />

“Genel kültürümü artırmak ve daha bilgili olmak” (p=,033) seçeneklerine verdikleri<br />

cevaplar bakımından evli ve bekâr öğrenciler arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.<br />

5.3.4.4. Gelir Gruplarına Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile Tercih Etme<br />

Nedenleri<br />

Araştırma bulguları sonucunda öğrencilerin uzaktan eğitimi tercih etmeleri konusunda gelir<br />

grupları arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığının değerlendirilmesi için aşağıdaki<br />

tablo oluşturulmuş ve analiz edilmiştir.<br />

Tablo 8: Gelir Gruplarına Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile Tercih Etme<br />

Nedenleri<br />

Gelir Grubu N Ort. F P<br />

¨400 ve altı 97 3,79<br />

İş bulabilmek<br />

¨401-1250 129 3,66 16,813 0,000*<br />

¨1251 ve üstü 98 2,79<br />

*İstatiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlıdır (p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 183<br />

5.3.4.5. Okudukları Program Türlerine Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile<br />

Tercih Etme Nedenleri<br />

Araştırmanın bu kısmında uygulanan anket sonuçlarına göre öğrencilerin öğrenim<br />

gördükleri program türleri, kişi sayısı ve ortalamaları tercih sebepleri ile ilişkilendirilerek<br />

aşağıdaki Tablo 9 oluşturulmuş ve analiz edilmiştir.<br />

Tablo 9: Okudukları Program Türlerine Göre Uzaktan Eğitimi İstihdam Beklentisi ile<br />

Tercih Etme Nedenleri<br />

Program Türü N Ort. p<br />

Ön Lisan 249 3,61<br />

İş bulabilmek<br />

Lisans 28 3,04 0,000*<br />

Yüksek Lisans 47 2,74<br />

*İstatiksel olarak %5 önem düzeyinde anlamlıdır (p


184 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

ön plana çıkmaktadır. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda eğitim modelleri de değişmektedir.<br />

Örgün eğitimde öğretmene bağımlı öğrenciler varken, yeni modern eğitim modelleri öğrenci<br />

merkezli bir yapı sunmaktadır. Geleneksel eğitim uzaktan eğitime kıyasla bakıldığında<br />

sadece bilgi teknolojileri ile desteklenmesi yeterli olmadığı görülmektedir. Bu nedenle çağa<br />

uygun öğrenci merkezli (birey merkezli), sorumluluk alan, kendini birçok alanda geliştirmek<br />

isteyen, yaşam boyu eğitim ihtiyacı duyan insanlar yetişebilmesi ve bu ihtiyaçlarının<br />

karşılanabilmesi için uzaktan eğitim vazgeçilmez bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Bu bilgiler ışığında uzaktan eğitim alanında yapılan çalışmalar büyük ilgi görmektedir.<br />

Uzaktan eğitim öğrencilerinin sosyo-ekonomik özelliklerinin ve istihdam beklentilerinin<br />

araştırıldığı bu çalışma kapsamında toplam 324 uzaktan eğitim öğrencisi üzerinde anket<br />

çalışması gerçekleştirilmiş ve elde edilen sonuçlar SPSS programı ile değerlendirilmiştir. Bu<br />

değerlendirmeler ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Cinsiyetleri dikkate alarak yapılan T testi sonucunda öğrencilerin uzaktan eğitimi “iş<br />

bulabilmek” amacıyla tercih etmeleri konusunda bayanların erkek öğrencilere göre<br />

daha duyarlı olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer tercih sebeplerine bakıldığında dikkati<br />

çeken bayan öğrencilerin “Ailemden ayrı kalmamak” için uzaktan eğitimi daha çok<br />

tercih ettiğini görebilmekteyiz.<br />

Yaş grupları açısından incelendiğinde “İş bulabilmek” amacıyla uzaktan eğitimi tercih<br />

ettiğini belirten 18-23 yaş grubunda olan öğrencilerin 30 ve üstü yaşta olanlara göre<br />

daha duyarlı olduğu görülmektedir. Yine diğer tercih sebeplerine bakıldığında<br />

“Çalıştığım işte daha yüksek gelir elde edebilmek” , “Çalıştığım işte terfi etmek”<br />

,“Genel kültürümü artırmak ve daha bilgili olmak” ve “Puanımın diğer fakülteleri<br />

kazanmaya yetmemesi” seçeneklerine verdikleri cevaplar bakımından yaş grupları<br />

arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.<br />

Araştırmaya katılan öğrencilerden evli olanların, bekâr olan öğrencilere göre “Çalıştığı<br />

işte daha yüksek gelir elde edebilmek” için tercih etme konusunda daha duyarlı<br />

olduğu, yine “Çalıştığı işte terfi etmek” isteyen evli öğrencilerin bekâr olan<br />

öğrencilere göre daha duyarlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uzaktan eğitimi “iş<br />

bulabilmek” açısından tercih ettiğini belirten bekâr ve evli öğrenciler arasında anlamlı<br />

bir fark bulunamamıştır.<br />

Gelir grupları açısından yapılan analizler sonucunda uzaktan eğitimi “İş bulabilmek”<br />

için tercih eden öğrencilerden geliri 1251 TL ve üstü olanların diğer gelir gruplarındaki<br />

öğrencilere göre iş bulabilmek nedeniyle daha az tercih ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.<br />

Ayrıca Uzaktan eğitimi “Genel maliyetinin daha düşük olması” sebebiyle tercih eden<br />

400 TL ve altı gelir grubunda yer alan öğrencilerin 1251 TL ve üstü gelir grubunda yer<br />

alanlara göre daha duyarlı oldukları, 401-1250 TL gelir grubunda olanlar ile aralarında<br />

anlamsal bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir.<br />

Çalışma analizlerinde öğrencilerin okudukları program türleri açısından uzaktan<br />

eğitimi tercih etme nedenleri arasında yüksek seviyede farklı duyarlılıkları olduğu<br />

söylenebilmektedir. Buna göre verilerin analizlerine baktığımızda ön lisans<br />

öğrencilerinin yüksek lisans öğrencilerine göre uzaktan eğitimi “iş bulabilmek”<br />

amacıyla daha çok tercih ettiği görülmektedir. Yine “Çalıştığı işte daha yüksek gelir<br />

elde edebilmek” için uzaktan eğitimi tercih ettiğini belirten yüksek lisans<br />

öğrencilerinin, lisans öğrencilerine göre daha duyarlı olduğu belirlenmiştir.<br />

Uzaktan eğitim özellikle çalışan insanlar için giderek daha çok önem kazanmakta ve en<br />

güncel bilgilere ulaşmak için etkili bir yol haline gelmektedir. Yine araştırmaya katılan<br />

öğrenciler dikkate alındığında ciddi bir oranın çalıştığı da görülmektedir. İstihdam seviyesi


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 185<br />

yüksek olan uzaktan eğitim öğrencilerinin birçoğu mevcut işlerinde terfi etmek amacıyla<br />

öğrenim gördüğünü belirtmişlerdir. Buna rağmen öğrencilerin neredeyse yarısı uzaktan<br />

eğitimi istihdam beklentisi ile tercih ettiği görülmektedir. Uzaktan eğitim, eğitim yöntemi<br />

bakımından çok farklı kitlelere ulaşan bir eğitim modeli olarak düşünüldüğünde çalışmaya<br />

katılan öğrencilerin farklı bölgelerden, farklı gelir gruplarından kısacası farklı sosyoekonomik<br />

özellikleri olan bireyler olduğu göz önüne alındığında yapılan çalışma ve<br />

sonuçları büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle ileride bu alanda yapılacak olan her türlü<br />

yatırımlara ve geliştirilecek politikalara yön vereceği düşünülmektedir.<br />

7. KAYNAKÇA<br />

Alkan, C. (1987). "Uzaktan Eğitim Sistemlerinin Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi".<br />

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 91.<br />

Anadolu Üniversitesi. (2006). Türkiye'de Uzaktan Eğitim. Mart 15, 2012 tarihinde<br />

http://home.anadolu.edu.tr:<br />

http://home.anadolu.edu.tr/~sedatsahin/Siteler/uzak_egitim/turkiyede_1.html adresinden<br />

alındı<br />

Aytekin, Ç. (2004). "Uydu ile Dijital Eğitim Platformu". İstanbul: Marmara Üniversitesi<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi).<br />

Can, E. (2004). Uzaktan Eğitim Öğrencilerinin Eğitimlerini Değerlendirmeleri. XIII. Ulusal<br />

Eğitim Bilimleri Kurultayı (s. 1). Malatya: İnönü Üniversitesi.<br />

Can, E. (2005). "Uzaktan Öğretim Öğrencilerinin Uzaktan Eğitim Yönetimini<br />

Değerlendirmeleri". İstanbul: Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Yüksek<br />

Lisans Tezi).<br />

Çakmak, Ö. (2008). Eğitimde Program Geliştirme. Dumlupınar Üniversitesi Ziya Gökalp<br />

Eğitim fakültesi Dergisi(II), 33-41.<br />

Çelik, K., & vd. (2008). IV. Ulusal Meslek Yüksekokulları Müderler Toplantısı. Bilişim<br />

Teknolojilerinin Etkin Kullanımı, Uzaktan Eğitim, Hayat Boyu Öğrenme ve Sertifikasyon (s.<br />

6). Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi.<br />

Demiray, U. (1999). Açıköğretim Fakültesi Mezunlarının Çalışma Yaşamı ile İlişkileri.<br />

Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.<br />

Dinçer, S. (2006). Bilgisayar Destekli Eğitim ve Uzaktan Eğitime Genel Bir Bakış.<br />

Akademik Bilişim Konferansı 06. Denizli: Pamukkale Üniversitesi.<br />

İşman, A., & Çallı, İ. (2001). Sakarya Üniversitesinde Uzaktan Eğitimin Dünü Bugünü ve<br />

Geleceği. I. Uluslar arası Eğitim Teknolojileri Sempozyumu ve Fuarı (s. 2). Sakarya:<br />

Sakarya Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı, Iowa State Üniversitesi ve Ohio Üniversitesi<br />

iş birliğinde.<br />

Karakaş, İ. (2000). Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığınca Yapılan Uzaktan<br />

Eğitim Çalışmaları. Bilişim Teknolojileri Işığında Eğitim Konferansı (s. 101). Ankara:<br />

Türkiye Bilişim Derneği.<br />

Karaman, M. (2005). "Bilgisayar Destekli Uzaktan Eğitim Modelinin Geliştirilmesi ve<br />

Otomotiv Elektrik ve Elektroniği Dersine Uygulanması". Karabük: Zonguldak Karaelmas<br />

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Eğitimi Anabilim Dalı (Bilim Uzmanlığı Tezi).<br />

Odabaş, H. (2003). Internet Tabanlı Uzaktan Eğitim ve Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümleri.<br />

Türk Kütüphaneciliği, 17(1), 22-36.


186 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Odabaş, H. (2004). İnternet Tabanlı Uzaktan Öğrenim Modelinin Bilgi Hizmetlerine Yönelik<br />

Yükseköğretim Programlarında Kullanımı. 01 12, 2012 tarihinde E-LIS. E-prints in Library<br />

and Information Science:<br />

http://eprints.rclis.org/bitstream/10760/8225/1/Internet_Tabanli_Uzaktan_%C3%96grenim_<br />

Modelinin_Bilgi_Hizmetlerine_Y%C3%B6nelik_Y%C3%BCksek_%C3%96gretim_Progra<br />

mlarinda_Kullan.pdf adresinden alındı<br />

T.C. Resmi Gazete. (1999). Üniversitelerarası İletişim ve Bilgi Teknolojilerine Dayalı<br />

Uzaktan Yükseköğretim Yönetmeliği. Ankara: Resmi Gazete.<br />

Toker Gökçe, A. (2008). Küreselleşme Sürecinde Uzaktan Eğitim. D.Ü. Ziya Gökalp Eğitim<br />

Fakültesi Dergisi, 3.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 187<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMINDA OKUYAN<br />

ÖĞRENCİLERİN LİDERLİK TARZLARINA İLİŞKİN EĞİLİMLERİNİN<br />

ANALİZİ MUĞLA ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ<br />

Fatma ATIGAN 1<br />

ÖZET<br />

Ekonomik, teknolojik, sosyal, siyasal ve hukuki çevre alanındaki gelişmeler işletmelerin<br />

faaliyetlerinde ve organizasyon yapılarında zorunlu değişimler yapmalarına neden<br />

olmaktadır. Böyle bir durumda işletmeleri başarıya götürebilecek, sürdürülebilir rekabet<br />

avantajı kazandıracak, en önemlisi işletme amaçlarına ulaştıracak tarzda ve eğitimde<br />

liderlere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı karşılamak için dünyanın birçok üniversitesinde liderlik<br />

ve profesyonel yöneticilik eğitimleri verilmektedir. İş başına geçen yöneticilerin en yakın<br />

çalışma arkadaşları ise yönetici asistanlarıdır. İşletme sahiplerinin profesyonel<br />

yöneticilerden veya liderlerden bekledikleri ile bu profesyonel yöneticilerin ve liderin<br />

yönetici asistanlarından beklentileri benzerlik göstermektedir. Hatta yönetici asistanlarının<br />

liderleri ile uyumlu bir şekilde faaliyetlerde bulunabilmeleri benzer liderlik tarzlarına sahip<br />

olabilmeleri ile mümkündür. Araştırma bu kapsamda Muğla Üniversitesi Muğla Meslek<br />

Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında öğrenim gören<br />

öğrencilerin liderlik tarzlarını belirlemek ve bu tarzın ortaya çıkışına neden olabilecek<br />

cinsiyet ve çevre değişkenlerinin etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Liderlik, Eğitim, Liderlik Tarzları, Yönetici Asistanı, Büro Yönetimi<br />

1. Giriş<br />

Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında okuyan öğrenciler ileride yöneticiler<br />

ve liderlerle birlikte çalışacak olan ara elemanlardır. Örgütün özel ve genel amaçlarının<br />

gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir rekabet avantajının kazanılması, uzun dönemli işletmenin<br />

yaşamını sürdürmesi yönetici ve liderlerle birlikte yönetici asistanlarının uyumlu<br />

çalışmasına bağlıdır. Bu bağlamda taşıdıkları özelliklerin benzerlik göstermesi gerekir.<br />

Bu düşüncelerden hareketle, geleceğin yönetici ve liderleri ile birlikte çalışacak olan büro<br />

yönetimi ve yönetici asistanlığı programında okuyan öğrencilerin liderlik tarzlarına ilişkin<br />

eğilimleri tespit edilmeye çalışılmıştır.<br />

Araştırma kapsamında öncelikle ilgili literatür taranmış daha sonra da deneklere 14<br />

sorudan oluşan anket uygulanmıştır.<br />

2. Gelişme<br />

2.1. Liderlik Kavramının Tanımı ve Önemi<br />

Liderlik çok eski bir kavram olmasına rağmen bu konu ile ilgili çalışmaların 1900’lerde<br />

başladığını söyleyebiliriz. Birçok bilim insanı farklı tanımlamalar yaparak liderlerin<br />

değişik özelliklerini ve örgütteki etkilerini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Bunlardan<br />

birkaç tanesi aşağıda verilmiştir.<br />

1 Muğla Üniversitesi, Muğla Meslek Yüksek Okulu, Öğr. Gör. ,


188 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Liderlik, belli bir durumda, belli bir anda ve belli koşullar altında bir grup üzerindeki;<br />

insanların örgütsel hedeflere ulaşmak için gönüllü olarak çabalamasını teşvik eden, ortak<br />

hedeflere ulaşmada yardımcı olan, deneyimleri aktaran ve uygulanan liderlik türünden<br />

hoşnut olmalarını sağlayan etkileme sürecidir (Werner, 1993:17).<br />

Liderlik, amaçların başarılması yönünde diğerlerini etkileme sürecidir (Can, 2005: 261).<br />

Liderlik, grup üyelerinin faaliyetlerini amaçları gerçekleştirecek biçimde zorlamak,<br />

yönlendirmek ve koordine etmektir (Ergeneli, 2006: 215).<br />

Liderlik, liderin yaptığı şeylerle ilgili bir süreçtir. Belirli bir durumda, bir kişinin sürekli<br />

diğer kişilerin davranışlarını etkilemesini amaçlar. Liderliği bir süreç olarak tanımlarsak bir<br />

amaç etrafında bir araya gelmiş grup üyelerinin çabalarını yönetmek ve koordine etmek<br />

için düzeltici olmayan davranışlardır (Erdoğan, 1991:331).<br />

Liderlik kavramına ilişkin tanımlamalarda ortak nokta; çalışanların gönüllülüğünün<br />

sağlanması için güdülenmesi, amaçlara ulaşmak bakımından cesaretlendirilmesi, hedeflere<br />

yönlendirilmesi ve çalışanlarının yetenek ve yaratıcılığının ortaya çıkartılması ve<br />

uygulamaya geçilmesidir. Etkin liderlikte esas olan organizasyonun sahip olması gereken<br />

misyonu tanımlamak ve ortaya çıkarmaktır. Bu bağlamda liderler örgüt vizyonunu,<br />

hedefleri, öncelikleri ve standartları tespit eder ve bunların bozulmaması için gerekli<br />

önlemleri alır, uzlaşmaları sağlar. (Drucker, 1998: 130)<br />

Liderlik, insanların planları ve kararları eyleme dönüştürebilmelerini sağlama sanatıdır.<br />

Sosyal bilim literatüründe liderlik üç anlamda kullanılmaktadır. Buna göre liderlik, bir<br />

kişiyi, bir kadroyu ve son olarak da bir davranış kategorisini simgeleyen bir olgudur (Ergun<br />

ve Polatoğlu, (1988:166-169).Bu tanımlardan liderliğin bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Bu süreç bazı yazarlara göre şu formülle açıklanmaktadır:<br />

Liderlik = f {kişilik, izleyiciler, koşullar}<br />

Bu eşitliğe göre bir kişinin etkili bir lider olabilmesi için güçlü bir kişilik yapısına sahip<br />

olması, onu izleyen bir grup insanın bulunması ve liderliğin gerçekleşebilmesi için çevre<br />

koşullarının buna uygun olmasına bağlıdır.<br />

İşletmeler açısından liderliğin önemi, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir<br />

rekabet avantajının kazanılması ve ortalamanın üstünde kar elde edilmesi bakımından<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Tüm gelişen ekonomilerde olduğu gibi ülkemizde de çevresel faktörler son derece<br />

karmaşık olabilmekte ve hızlı değişebilmektedir. Bu durum yüksek belirsizlik<br />

yaratmaktadır. Bu tip ekonomilerde işletmelerin çoğunluğu sürdürülebilir rekabet etmek bir<br />

yana ayakta kalabilmenin çarelerini aramaktadır (Ülgen, 2006:51).<br />

Belirsizliğin yüksek olduğu, kararların hızlı alınması gerektiği böyle bir iş ortamında<br />

işletmelerin genel / uzak çevreleri (politik, ekonomik, sosyo-kültürel, teknolojik,<br />

demografik vb.) ile yakın / sektörel çevrelerindeki (müşteriler, rakipler, işgücü pazarı,<br />

alternatif ürünler vb.) değişimleri dikkate alarak eyleme geçecek veya izleyicilerini eyleme<br />

geçirecek liderlik becerileri son derece önemlidir (Ülgen, 2006:51).<br />

2.2. Yönetici ve Lider Ayrımı<br />

Yönetici ile liderin aynı kavram olup olmadığına ilişkin ilk tartışmalar 1977’de Harvard<br />

Business Review’da yayımlanan “Yönetici ve Liderler: İkisi farklı mı?” başlıklı makale ile<br />

başlatan kuramcı Abraham Zalzenik’tir. Zalzenik’e göre her ikisi de farklıdır. Yönetici<br />

işletmede tekrar eden işler yaparken liderler yenilikçidir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 189<br />

Her iki kavramın farklılıklarına geçmeden önce bu kavramlar arasındaki benzerliklerden<br />

bahsetmek gerekir. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa yönetici ve lider arasındaki<br />

benzerlikler şunlardır:<br />

• Her ikisi de insanların belli hedeflere yöneltilmesi ile ilgilidir.<br />

• Her ikisi de yönlendirme ve etkileme işini yaparken bir güç kullanmaktadır. Yönetici<br />

daha çok yetki gücünü kullanırken, lider ise karizmatik gücünden faydalanmaktadır.<br />

• Her ikisinin de birlikte çalıştığı insan gücü arasında yakın bir ilişkisi vardır.<br />

• Her ikisi de bir işletme için gereklidir.<br />

Yönetici ve lider arasındaki farklılıklar ise şunlardır:<br />

• Yöneticilik bir meslek uygulamasıdır. Liderlik ise insanları etkileyebilme ve harekete<br />

geçirebilme işidir.<br />

• Yöneticilik formel bir organizasyon yapısı içinde gerçekleşirken liderlik için formel bir<br />

yapı şart değildir.<br />

• Yöneticilik tanımlanmış hedeflere ulaştıracak işlerin en etkin şekilde yaptırılması ile<br />

ilgilidir. Liderlik ise hedeflerin ve yapılacak işlerin belirlenmesi ile ilgilidir.<br />

• Yöneticinin görev tanımı vardır. Liderin ise görev tanımı yoktur.<br />

• Yöneticinin insanları etkileme aracı bulunduğu pozisyona verilmiş olan yetki dayanır.<br />

Liderin insanları etkileme aracı ise kişisel özellikleri, davranışları, insanlara verdiği ilham<br />

ve güvendir.<br />

• Yöneticilik eğitim, ölçme, istatistik hesaplama, yönetmelik ve prosedürlere dayanan ve<br />

bilimsel yanı ağır basan bir iştir. Liderlik ise insanlara ileriye bakarak ulaşmaya değer<br />

saydıkları hedefler verebilme diğer bir deyişle sanat yönü ağır basan bir iştir.<br />

• Yöneticilik tanımlanan hedeflere ulaşma, liderlik ise değişim ve dönüşüm yapabilme<br />

işidir.<br />

• Yöneticilik işletmenin iç yapı dinamiklerine, liderlik ise dış yapı dinamiklerine<br />

bakabilme işidir.<br />

• Yönetici işleri doğru yapan, lider ise doğru işleri yapan kişidir.<br />

2.3. Liderlikle İlgili Yaklaşımlar<br />

1900’lü yıllardan bu yana liderlik üzerine araştırma yapan bilim adamları liderlikle ilgili<br />

birçok teori geliştirmişlerdir. Bu teorilerden en çok benimsenenleri aşağıdaki tablodaki gibi<br />

göstermek mümkündür.<br />

Tablo 1: Liderlik Teorileri<br />

Karizmatik Özellikler<br />

1900-1930 Özellikler Teorisi<br />

Liderin Özellikleri<br />

1940-1960<br />

1960-1980<br />

1980-…<br />

Davranışsal Liderlik<br />

Teorisi<br />

Durumsal Liderlik<br />

Teorisi<br />

Güncel Yaklaşımlar<br />

Ohio State Üniversitesi Çalışmaları<br />

Michigan Üniversitesi Çalışmaları<br />

Blake Ve Mouton’un Yönetim Tarzı Matriksi<br />

Mc Gregor’un X ve Y Kuramı<br />

Likert’in Sistem 4 Modeli<br />

Iowa Üniversitesi Çalışmaları<br />

Fred Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi<br />

Yol Amaç Teorisi<br />

Hersey - Blanchard’ın Durumsallık Yaklaşımı<br />

Wroom – Yetton Durumsallık Yaklaşımı<br />

Reddin’in Üç Boyutlu Lider Etkinliği Yaklaşımı<br />

Karizmatik lider<br />

Etkileşimci lider<br />

Dönüştürücü lider


190 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2.3.1. Özellikler Yaklaşımı<br />

Lider özellikleri ile ilgili ilk çalışma, Tholas Carlyle (1795-1881) tarafından yapılmıştır.<br />

Carlyle’ye göre, bazı kişilerin doğuştan liderdir ve insanlık tarihini etkiledikleri savının yer<br />

aldığı “The Great Man in History” kavramını tartışmaya açmıştır. Daha sonraki yıllarda<br />

yapılan bazı çalışmalar, özellikler kuramının gelişmesine katkıda bulunmuştur. (Erçetin,<br />

1998: 13)<br />

Bu kurama göre liderin sahip olduğu özellikler liderlik sürecini belirleyen en önemli<br />

faktördür. Diğer bir deyişle belirli bir grup içinde bir kişinin lider olarak kabul edilmesinin<br />

nedeni bu kişinin sahip olduğu özelliklerden kaynaklanır. Liderin sahip olduğu zihinsel,<br />

fiziksel, sosyal ve kişilik özellikleri onu izleyicilerden farklı kılar. Bu teoriye yönelik olarak<br />

yapılan araştırmalarda lideri diğerlerinden farklı kılan özellikler şunlardır (Koçel,2010:576):<br />

Yaş Güzel Konuşma Yeteneği Hissel olgunluk<br />

Zeka Bilgi İnisiyatif Sahibi Olma<br />

Boy Dürüstlük İletişim Yeteneği<br />

Cinsiyet Doğruluk İş Başarma Yeteneği<br />

Irk Samimiyet Açık sözlülük<br />

Yakışıklılık/Güzellik Kararlılık Başkalarına Güven Verme<br />

Kendine Güven Duyma<br />

2.3.2. Davranışsal Yaklaşım<br />

Davranışsal yaklaşımın ana fikri, liderleri etkin ve başarılı kılan husus, liderin kişisel<br />

özellikleri değil, onun liderlik yaparken gösterdiği davranışlarıdır. Bu bağlamda; liderin<br />

astları ile iletişim biçimi, yetki devri konusundaki tavrı, planlama ve denetim yaklaşımı,<br />

amaçları belirleme şekli vb. gibi davranışları liderin etkinliğini belirleyen davranışlar<br />

olarak kabul edilmiştir (Owens,1976:226).<br />

Davranışsal liderlik yaklaşımları arasında Ohio State Üniversitesi Çalışmaları, Michigan<br />

Üniversitesi Çalışmaları, Blake Ve Mouton’un Yönetim Tarzı Matriksi, Mc Gregor’un X<br />

ve Y Kuramı, Likert’in Sistem Dört Modeli ve Iowa Üniversitesi Çalışmaları<br />

bulunmaktadır.<br />

2.3.3. Durumsallık Yaklaşımı<br />

Liderlikte durumsallık yaklaşımı liderlik sürecinde daha çok çevre değişkeni üzerinde<br />

durmuştur. Bu yaklaşıma göre lideri ve liderlik tarzını belirleyen faktör çevre faktörüdür.<br />

Değişik durumlar değişik liderlik tarzlarını gerektirir. Bu nedenle her durum ve koşulda,<br />

her işletme ve sektörde geçerli olabilecek tek bir liderlik tarzı söz konusu değildir.<br />

Durumsallık yaklaşımında liderlik süreci, lider, izleyiciler ve koşulları arasındaki<br />

ilişkilerden oluşan karmaşık bir süreçtir. Bu kurama göre, liderliğin etkinliğini belirleyen<br />

faktörler: amacın niteliği, izleyicilerin yetenekleri ve bekleyişleri, organizasyonun<br />

özellikleri, lider ve izleyicilerin geçmiş tecrübeleri, örgütsel hava gibi faktörlerdir (Koçel,<br />

2001: 466-477).<br />

Durumsallık yaklaşımları arasında Fred Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi, Yol Amaç<br />

Teorisi, Hersey - Blanchard’ın Durumsallık Yaklaşımı, Wroom – Yetton Durumsallık<br />

Yaklaşımı, ve Reddin’in Üç Boyutlu Lider Etkinliği Yaklaşımı bulunmaktadır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 191<br />

2.3.4. Liderlikte Güncel Yaklaşımlar<br />

Post modern dönem olarak da ifade edilen, günümüz küresel ortamında örgütlerin<br />

etkinliğini arttırmak amacıyla pek çok yeni yönetim yaklaşımı üretilmiştir. Bu<br />

yaklaşımların ortaya çıkmasında kuşkusuz değişen koşulların katkısı olduğu gibi değişen<br />

insan mantalitesinin de katkısı olmuştur. Daha donanımlı, çevresiyle daha ilgili ve<br />

özgürlükçü dünya görüşü ile insan unsuru, kendisini sınırlayan, belirleyen ve şekillendiren<br />

kalıplarını zorlamaya başlamıştır.<br />

Bu ve benzeri gelişmeler, liderlik yaklaşımlarının yeniden ele alınmasını ve yeniden<br />

yorumlanmasını zorunlu hale getirmiştir. Böylece liderlikte karizmatik, dönüştürücü ve<br />

etkileşimci liderlik yaklaşımları günümüz çerçevesinde ön plana çıkmıştır.<br />

Karizma, bilindiği gibi çekiciliği ifade etmektedir (Koçel, 2003:605). Karizmatik lider ise,<br />

izleyicilerin değer, hedef ve ihtiyaçlarında değişiklik oluşturan kişidir (Paksoy, 2002:192).<br />

Karizmatik liderlerin özellikleri, planlama, gerçekleştirme, heyecanlandıran bir vizyona<br />

sahip olma, coşku ve enerji ile diğerlerini motive etme şeklinde sıralanabilir (Carrel vd.,<br />

1997:469-470). Karizmatik lider, belirtilen özellikleri kullanarak, başkalarını, kendi<br />

istediği yönde davranmaya sevk edebilen kişidir. Aynı zamanda karizmatik lider, sahip<br />

olduğu özellikleriyle izleyicilerini yüksek performans göstermeye sevk eder.<br />

Etkileşimci liderlik tepkiseldir ve temelde var olan konu ve sorunlara yöneliktir. Etkili bir<br />

etkileşimci lider, karşılıklı alışverişe önem verdiği için her zaman durumsal faktörleri ve<br />

değişen durumlarda izleyicilerin beklentilerini etkilemeye ve onları motive etmeye özen<br />

gösterir (Kuhnert and Lewis, 2004:648-657).<br />

Dönüştürücü lider, insanlar arası ilişkileri geliştiren ve onların arasındaki iletişimi arttıran<br />

bir kişiliğe sahiptir. Dönüştürücü lider, karşılıklı olarak empati olgusunu üreterek<br />

insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlar. Aynı zamanda dönüştürücü lider,<br />

esinlenme, zihinsel uyarı, ve çalıştırıcılık gibi koruma, öğretme, danışmanlık gibi değerleri<br />

yönettikleri insanlara öğretir ve onların gelişmelerine olanak sağlar (Soşik vd., 2004:5).<br />

YÖNTEM<br />

Araştırmanın Amacı, Kapsamı, Yöntemi ve Hipotezleri<br />

Araştırmanın amacı; Muğla Üniversitesi Muğla Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı Programında eğitim gören ve gelecekte Türk İşletmeciliğinin yönetici<br />

adaylarına çalışmalarında en fazla destek olacak olan öğrencilerin liderlik tarzlarının<br />

cinsiyet faktörüne göre değişkenlik gösterip göstermediği ve etkileşim içinde oldukları<br />

çevrenin bu tarzı etkileyip etkilemediği, şayet bir etkilenme varsa bunun düzeyini tespit<br />

etmektir. Araştırmada kullanılan tüm testler % 95 güven aralığında yapılmıştır.<br />

Araştırmanın evrenini Muğla Üniversitesi öğrenim gören Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

Asistanlığı Programındaki 180 öğrenci oluşturmaktadır. Örneklemin tamamına<br />

ulaşılamamış, örneklemi sağlıklı olarak temsil edeceği düşünülen 104 öğrenciden veri<br />

toplanmıştır.<br />

Araştırma için 14 sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır. Anket sorularının<br />

hazırlanmasında literatürden yararlanılmış çalışma küçük çaplı bir pilot uygulama ile çek<br />

edilmiştir. Değişkenler arası ilişkilerin bulunabilmesi amacıyla SPSS programı<br />

kullanılmıştır.


192 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Araştırmanın hipotezleri şöyledir;<br />

H 1 :Cinsiyet ile yönetim tarzını belirleyen unsurlar arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 2 : Evin reisinin maaşlı çalışan olduğu evden gelen öğrenciler ile evin reisinin kendi işini<br />

yaptığı öğrencilerin işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />

anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 3 :Annesinin eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile anne eğitim seviyesinin lisans<br />

altı olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları<br />

arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 4 : Babasının eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile baba eğitim seviyesinin lisans<br />

altı olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları<br />

arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 5 : Öğrencilerin üniversite öncesinde öğrencilerin yaşadıkları yerleşim yerinin işletme<br />

yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 6 : Ailesinde yöneticilik yapan öğrenciler ile yapmayan öğrencilerin işletme yönetiminde<br />

tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 7 : Annesinin benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />

ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

H 8 : Babasının benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />

ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />

BULGULAR<br />

Muğla Üniversitesi Muğla Meslek Yüksek Okulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />

Programında öğrenim gören 104 öğrenciye ait cinsiyet durumu aşağıdaki gibidir.<br />

Tablo 2: Cinsiyet durumu<br />

Frekans Yüzde Birikimli Yüzde<br />

Erkek 57 54,8 54,8<br />

Kadın 47 45,2 100,0<br />

Total 104 100,0<br />

Anketi cevaplayan öğrencilerin ailesinde evin reisinin mesleği hakkındaki dağılım aşağıdaki<br />

gibidir.<br />

Tablo 3: Meslek Durumu<br />

Frekans Yüzde Birikimli Frejans<br />

Kendi işi 14 13,5 13,5<br />

Maaşlı 90 86,5 100,0<br />

Total 104 100,0<br />

Öğrencilerin Anne ve Babalarına ait eğitim seviyeleri ise aşağıdaki gibidir.<br />

Tablo 4: Anne ve Babalara Ait Meslek Durumu<br />

Anne Eğitim Baba Eğitim<br />

Lisans/Y.Lisans/Doktora 22 17<br />

İlkokul/Ortaokul/Lise 82 87<br />

Öğrencilerin üniversite öncesinde yaşadıkları yeri gösteren tabloya bakıldığında kırsaldan<br />

gelen öğrenci sayısının görece az olduğu görülmektedir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 193<br />

Tablo 5: Üniversite Öncesi İkametgah Durumu<br />

Frekans Yüzde Birikimli Frekans<br />

Büyükşehir 46 44,2 44,2<br />

Küçük şehir 44 42,3 86,5<br />

Kırsal 14 13,5 100,0<br />

Total 104 100,0<br />

Öğrencilerin anne ve babalarının liderlik özellikleri ise aşağıdaki tabloda verilmiştir.<br />

Tablo 6: Öğrencilerin Anne ve Babalarına Yönelik Liderlik Algıları<br />

Anne Karakteri Baba karakteri<br />

Diktatör 22 30<br />

Demokrat 61 52<br />

Yenilikçi 22 22<br />

Yapılan analizde öğrencilerin işletmelerde tercih ettikleri liderlik özelliğini ölçmek için<br />

kullanılan ölçeğin normal dağılıma uyup uymadığı Ki-kare testi ile ölçülmüştür (Sig: 0,00).<br />

Ölçüm sonucunda normal dağılıma uymadığı ortaya çıkmıştır. Yapılan güvenilirlik analizi<br />

sonucunda Cronbach Alfa katsayısı 0,876 olarak bulunduğu için anket sonuçlarının yüksek<br />

oranda güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır.<br />

H1 hipotezinin sınanması için anlamlılığı inceleyen T testi kullanılmıştır. Bu testin<br />

sonucunda H1 hipotezi red edilmiştir. Erkek ve Bayan öğrencilerin liderlik yaklaşımları<br />

arasında anlamlı bir farklılık yoktur. (sig:0,000)<br />

H 2 : Evin reisinin maaşlı çalışan olduğu evden gelen öğrenciler ile evin reisinin kendi işini<br />

yaptığı öğrencilerin işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />

anlamlı farklılık vardır.<br />

Bu hipotezin sınanması için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu<br />

testin sonucunda H2 hipotezi kabul edilmiştir. İki grubun liderlik yaklaşımları arasında<br />

anlamlı bir fark vardır (sig:0,901).<br />

H 3 :Annesinin eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile anne eğitim seviyesinin lisans altı<br />

olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />

anlamlı farklılık vardır.<br />

Bu hipotezin sınanması için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu<br />

testin sonucunda H3 hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00). İki grubun liderlik yaklaşımı<br />

arasında anlamlı bir fark yoktur<br />

H 4 : Babasının eğitim seviyesi Lisans ve üzeri olan grup ile baba eğitim seviyesinin lisans<br />

altı olan öğrenci grubunun işletme yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında<br />

anlamlı farklılık vardır.<br />

Bu hipotezin sınanması için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu<br />

testin sonucunda H4 hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00). İki grubun liderlik yaklaşımı<br />

arasında anlamlı bir fark yoktur.<br />

H 5 : Öğrencilerin üniversite öncesinde öğrencilerin yaşadıkları yerleşim yerinin işletme<br />

yönetiminde tercih ettikleri liderlik yaklaşımlarına etkisi vardır. Bu hipotezin sınanması için<br />

non-parametrik test olan Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H5<br />

hipotezi kabul edilmiştir (Sig:0,845).<br />

H 6 : Ailesinde yöneticilik yapan öğrenciler ile yapmayan öğrencilerin işletme yönetiminde<br />

tercih ettikleri liderlik yaklaşımları arasında anlamlı farklılık vardır. Bu hipotezin sınanması


194 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

için non-parametrik test olan Mann-Whitney testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H6<br />

hipotezi kabul edilmiştir (Sig:0,480). İki grubun liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir<br />

fark vardır.<br />

H 7 : Annesinin benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />

ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu hipotezin sınanması için<br />

non-parametrik test olan Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H7<br />

hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00).<br />

H 8 : Babasının benimsediği liderlik yaklaşımının öğrencinin işletme yönetiminde tercih<br />

ettiği liderlik yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır.Bu hipotezin sınanması için<br />

non-parametrik test olan Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. Bu testin sonucunda H5<br />

hipotezi reddedilmiştir (Sig:0,00).<br />

2. Sonuç<br />

Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre erkek ve bayan öğrencilerin liderlik yaklaşımları<br />

arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Bu durum benimsenen yönetim tarzına cinsiyet<br />

faktörünün etki etmediği anlamına gelmektedir. Ailede yöneticilik yapan bir akrabanın<br />

bulunması, üniversite öncesi yaşanan yerin büyükşehir olması ve son olarak da kendi işini<br />

yapan aile reisinin sergilediği liderlik yaklaşımı öğrencilerin liderlik yaklaşımlarına etki<br />

etmektedir. Söz konusu öğrenciler daha yenilikçi liderlik yaklaşımını benimsemektedirler.<br />

3. Kaynaklar<br />

Can, H. (2005), Organizasyon Ve Yönetim, Sayısal Kitabevi, Ankara.<br />

Carrel, Michael R., Jennings Daiel F., Heavrin J.P., Fundamentals Of Organizational<br />

Behavior, Prentice Hall International Inc., 1997<br />

Drucker, P. F., Yeni Gerçekler, Çev. Birtane Karanakçı, Türkiye İş Bankası Kültür<br />

Yayınları, Yayın No: 327, Ankara, 1998.<br />

Erçetin, Ş. (1998), Lider Sarmalında Vizyon, Önder Matbaacılık, Ankara.<br />

Erdoğan, İ. (1991), İşletmelerde Davranış, İ. Ü. İktisat Fakültesi Yayını, İstanbul.<br />

Ergeneli, A.(2006), Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Dağıtım,<br />

İstanbul.<br />

Ergun, T. Ve A. Polatoğlu, Kamu Yönetimine Giriş, Todaie, Ankara, 1988.<br />

Harvard Business Review : Potansiyeli Yüksek Liderler Yetiştirmek, Türkiye Metal<br />

Sanayicileri Sendikası, İstanbul, 2010<br />

Koçel, T. (2001), İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınevi, İstanbul.<br />

Koçel, T. (2003), İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınevi, İstanbul.<br />

Koçel, T. (2010), İşletme Yöneticiliği, Beta Yayınevi, İstanbul.<br />

Kuhmert, K. W. And Lewıs, P., “Transactional And Transformational Leadership: A<br />

Constructive Develepmental Analysis”, Academy Of Managment Review, 12 (2004)<br />

Owens, James., “The Uses Of Leadership Theory”, Managment Organizations And Human<br />

Resources, (Eds: H. Hicks And J. Powell), Me Graw-Hill Book Comp., 1976<br />

Paksoy, Mahmut., Çalışma Ortamında İnsan Ve Toplam Kalite Yönetimi, İ.Ü. İşletme<br />

Fakültesi Yayınları No.282.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 195<br />

Soşik, John J., Dodshalk, Jeronice M., Yammarino, Francis V., “Transformational<br />

Leadership, Learning Foal Orientation And Expectation For Career Success İn Mentor-<br />

Protege Relationships: Amultiple Levels Of Analysis Prespective”, The Leadership<br />

Quarterly, 20 (2004)<br />

Ülgen, H. (2006), İşletmelerde Stratejik Yönetim, Beta Yayınları, İstanbul.<br />

Werner, Isabel., Liderlik Ve Yönetim, (Çev:Vedat Üner), Rota Yayınevi, İstanbul, 1993.


196 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BÜROLARDA TEKNOLOJİK AĞ TEMELLİ YÖNETİM ANLAYIŞININ<br />

YARATTIĞI LİDERLİK DAVRANIŞ ALGISI VE İŞ DOYUMU: KONAKLAMA<br />

İŞLETMELERİNDEKİ BÜROLAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />

Songül YANIK 1<br />

Akan YANIK 2<br />

Ayşegül Aslıhan KIZILCIK 3<br />

ÖZET<br />

21. yüzyılda, ekonomik, sosyolojik, teknolojik ve politik alandaki gelişmeler tüm<br />

işletmelerin yapısal faktörlerini derinden etkilemektedir. Tüm sistemlere etki eden<br />

değişimleri ve öngörülmesi zorlaşan riskleri maksimum fayda - minimum maliyet<br />

dengesinde karşılamak için esnek yönetim anlayışının yanı sıra teknolojik beceri, uygulama<br />

ve deneyim gerekmektedir. İşletme yapılarının her an değişebildiği bir ortamda büro<br />

yönetimi de daha kontrol edilebilir fakat aynı zamanda esnek, değişimlere karşı dinamik ve<br />

dinamizmi destekleyecek teknolojik bir altyapıya sahip olmalıdır. Değişimin mutlak olduğu<br />

günümüzde, anlık riskleri öngörebilen, değişimlere karşılık verecek dinamik sistemlerin<br />

oluşturulmasını sağlayan ve örgütsel hafızanın tek elden yönetimini kolaylaştıran sistemlerin<br />

var olması hayati öneme sahiptir. Bürolar, işletme sistemlerinin giderek matris yapılara<br />

dönüştüğü bir ortamda, sürdürülebilirliği sağlamak için, çağdaş yönetim bakış açısına ve<br />

teknolojik bir altyapıya ihtiyaç duymaktadır. İşte bu noktada bilgisayar ve internet<br />

teknolojilerinin birlikte sunduğu “Ağ Temelli Yönetim ve Karar Destek Sistemleri” devreye<br />

girmektedir. Ağ Temelli Yönetim ve Karar Destek Sistemleri, büro yönetiminin ihtiyacı<br />

olan kaliteli bilginin güvenilir olma, eksiksiz olma, ihtiyaca uygun olma, istenildiği anda ve<br />

yeteri kadar olma özelliklerini sağlamaktadır.<br />

Bu çalışmada, ağ temelli yönetim ve karar destek sistemlerinin (YDS & KDS) bürolarda<br />

kullanılmasına yol açan küresel değişimlerin neler olduğu ve ağ temelli yönetim anlayışının<br />

büro çalışanlarında yarattığı liderlik davranışı algısı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iş<br />

doyumu düzeyi sunulmaya çalışılacaktır. Araştırma, Marmara, İç Anadolu, Akdeniz ve Ege<br />

Bölgesinde faaliyet gösteren konaklama işletmelerindeki büro çalışanları üzerinde<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Konaklama İşletmeleri, Büro Yapıları, Teknoloji Ve Etkileri, Ağ<br />

Temelli Yapılanma, Yds & Kds, Liderlik Algısı<br />

1. GİRİŞ<br />

Ünlü fütürist ve bilim adamı Marshall Mc. Luhan “Gutenberg Galaksisi” adlı eserinde<br />

(2001) 21. yüzyılın neden diğer yüzyıllardan farklı olduğu ve değişim kavramı ile yönetim<br />

kavramı arasındaki fatal ilişkinin historik detaylarını vermektedir. Şüphesiz tarihin her<br />

anında değişim mutlak bir gerçeklikti. Fakat, 21. yüzyılda yaşanan değişimin ivmesi o kadar<br />

büyük boyutlara ulaşmıştır ki, değişimi yaratan insanoğlu, yarattığı değişimi yönetebilmek<br />

1 Adnan Menderes Üniversitesi Atça Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

2 Adnan Menderes Üniversitesi Atça Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

3 Kastamonu Üniversitesi Devrekani Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 197<br />

için adeta bir savaş içinde kendisini bulmuştur. Mc. Luhan’ın tabiriyle; “… teknolojiyle<br />

girdiğimiz savaş öylesine ilginç bir savaş ki; insanoğlu, bir taraftan en temel işlevlerini<br />

(emek-işgücü-üretim-yönetim) teknolojik değişimin yıpratıcı ivmesinden korumaya<br />

çalışırken; diğer taraftan da teknolojik gelişmelerin yıkıcı yaratıcılık 4 etkisinden dolayı<br />

değişimlere muhtaç olmakta ve rekabet için ona bağlı kalmaktadır”. Tüm yönetim<br />

sistemlerine nüfuz etmiş bu savaşta hızlı iletişim, radikal dönüşümler ve kısa süreli iş<br />

tasarımlarının (trendler) geçerli olması (Slywotzky, 2000), büro yönetimi ve sistemini de<br />

tehdit eden kısa aralıklı krizleri yaratmaktadır. İyi yönetilmediği takdirde krizlere neden<br />

olan baş döndürücü hızdaki değişim ve gelişmeler, birim zaman içinde, sosyal ve iş<br />

yaşantımızdaki faaliyet kararlarımızı etkileyen olay ve olguların sayısı artmaktadır. Bunun<br />

sonucu olarak meydana gelen yeni koşulları önceden tahmin etme zorluğu ve zorunluluğu<br />

şiddetlenmektedir. Her şey hızla değiştiğinden dolayı belirsizlik çoğalmakta ve geleceği<br />

isabetli görme olanağı zayıflamaktadır (Heller, 1996).<br />

Yöneticiler, değişimin yarattığı baş döndürücü döngüler içerisinde gittikçe katlanarak artan<br />

değişkenleri hesaplamak, olası çıktılar arasında karşılaştırma yapmak, karar vermek,<br />

kararları uygulamak ve denetlemek zorundadır. Şüphesiz bu yönetim süreci belirli bir girdi<br />

düzeyine kadar insan kapasitesi dâhilinde yapılabilmektedir. Fakat günümüzde değişken<br />

verilerinin boyutu ve bu verilerin işlenmesi için gerekli olan güç, insan kapasitesini çoktan<br />

aşmıştır. Ayrıca günümüz rekabet ortamında yönetim becerisi, “real time” yani gerçek anlık<br />

zamanda gerçekleşmesi gereken bir erdemdir. Gerçek anlık zamanda, “girdi – işlem – çıktı –<br />

karar – uygulama – denetleme” olarak gerçekleşen aşamalı yönetimsel süreçler (Doyle,<br />

2000), günümüzde ağ temelli sistemler olarak adlandırılan yönetim destek sistemleri ve<br />

karar destek sistemleri altında veritabanına dayalı ve birbirine ağlarla bağlı bilgisayarlar<br />

üzerinde gerçekleştirilmektedir. Teknolojiye dayalı değişim sürecinde büro yönetiminin<br />

başarısı da, yönetimsel sistemlerin ihtiyaç duyduğu kritik verilerin zamanında sağlanması,<br />

yönetimsel süreçlerin kurumun temel amaçları doğrultusunda sürekli izlenmesi ve<br />

yönetimsel süreçlerin sürekliliğine yardımcı olmasına bağlıdır. Bu amaçla yönetim<br />

sistemleri, çevresindeki değişim ve dönüşüme cevap verebilmek için 90’lı yıllardan<br />

başlayarak, bir dizi yeni yöntemler (reengineering, restructuring, restrategizing, mergers,<br />

downsizing vb.) uygulamakta ve radikal dönüşümlere gitmektedir. Veritabanları ve ağ<br />

sistemleriyle yapılandırılan her dönüşüm, yönetim sistemini niceliksel ve istatistiksel<br />

yöntemlerle ölçülebilen bir forma dönüştürmüştür. Bu niceliksel ölçülebilir formdaki<br />

yönetimsel sisteme en yakın yapı, çağdaş stratejik ağ yönetim yapılanmasıdır (Ülgen ve<br />

Mirze, 2010) Çağdaş stratejik ağ yönetimi, belirli aşamalardan oluşmakta ve bu aşamaların<br />

gerçekleştirilmesinde bilgi teknolojilerine önemli işler düşmektedir.<br />

Kurumlar teknolojiye entegre olurken ve yönetim sistemlerini çağdaş stratejik ağ<br />

yönetimine uyumlu hale getirirken, bu dönüşüm sürecinin sadece olumlu yönlerini değil<br />

olumsuz yönlerini de düşünmeli ve planlar yapmalıdır. Bu çalışmada da, ağ temelli yönetim<br />

sistemlerinin ve ağ temelli yönetim anlayışının, matris örgüt yapılarından biri olan<br />

konaklama işletmelerindeki büro çalışanlarında yarattığı liderlik davranışı algısı ve iş<br />

doyumları üzerine yarattığı etkiyi ortaya koymaktadır.<br />

2. LİTERATÜR TARAMASI<br />

2.1. Büro Yönetiminde Bilişim Teknolojilerinin Yeri<br />

Kurumdaki örgütsel ve yönetsel birçok faaliyetin yeri getirildiği bürolarda büro yönetimi,<br />

işlerin planlanması, organizasyonu, kontrol edilmesi (Tengilimoğlu, 2009) ve yönetim<br />

4<br />

Yıkıcı Yaratıcılık (Creative Destruction): Joseph Schumpeter’in 1940 yılında “Capitalism, Socializm and Democracy” adlı<br />

eserinde, özellikle teknolojinin yarattığı etki üzerine bahsettiği fütürist bir bakış açısıdır. Bu bakış açısına göre kapitalizm,<br />

amaçlarını gerçekleştirmek için ürettiği her araç bir önce üretilen eski aracı yıkarak ve işlevlerini değersizleştirerek ortaya çıkar.<br />

Yani yaratıcı her yeni araç bir eski teknolojiyi tamamen yıkar. Yaratıcılığın bu etkisine ise yıkıcı yaratıcılık adını vermiştir.


198 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

kademesindeki süreçlerin işlemesinde yardımcı olunması gibi temel iş akitlerini<br />

içermektedir. Büro yönetimindeki bu temel amaçları gerçekleştirebilmek için, kurumdaki<br />

yönetim fonksiyonlarının etkinliğinin ve etkililiğinin sağlanabilmesi gerekmektedir. Bu<br />

amacın yalnızca sağlıklı bir şekilde değil sürekli olarak da sağlanabilmesi, doğru bilginin<br />

elde edilmesine ve kullanılmasına bağlıdır. Bürolarda bilgi yönetim sürecinin sağlıklı<br />

şekilde ve “sürekli” akışı için bilişim teknolojileri hayati önem taşımaktadır. Genel olarak<br />

bilişim teknolojileri, bilginin toplanması, işlenmesi, saklanması ve gerektiğinde herhangi bir<br />

yere iletilmesini ya da herhangi bir yerden bu bilgiye erişilmesini sağlayan teknolojiler<br />

(Yurdakul ve Çağlayan, 1997) olarak tanımlanacağı gibi; bilginin toplanması, saklanması,<br />

işlenmesi, erişilmesi ve dağıtılmasına hizmet eden teknolojiler, uygulama ve hizmetlerin<br />

bütünü ve sistem üzerindeki bilgilerin tümü (Sarıhan, 1999) olarak da açıklanabilmektedir.<br />

Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler küresel sistemin temel kanunlarının (zaman, maliyet,<br />

dağıtım, satış, kar) baskısıyla yönetim sistemlerinin metamorfoz sürecini hızlandırarak örgüt<br />

yapılarını taş yapılardan ve yerinde yönetim sistemlerinden, kablolar ve bilgisayar<br />

devrelerine bağlı uzak ve dijital ofis sistemlerine taşımıştır. Yönetim sistemindeki<br />

metamorfoz, “değişim” kelimesinin Türkçe karşılığındaki gibi “Başka bir biçim veya<br />

duruma girmek, Yerine başka şey veya kimse gelmek” (TDK) gibi keskin ve zıt durum ifade<br />

eden bir anlamdan ziyade; başkalaşım ve dönüşüm gibi zamansal ve mekansal tüm<br />

getirilerin sistemin çekirdeği etrafında birleşerek o sistemin özüne en iyi şekilde hizmet<br />

etmek için aşamalı ve uyumsal sürekli evrimi ifade eder. Kurumlarda çevresel değişimlere<br />

karşı uyumu sağlamak için yapısını koruyarak dönüşmekte ve metamorfoz geçirmektedir.<br />

Birbirini tetikleyen küresel sistem ve teknolojik gelişmelerin hızlandırdığı metamorfoz,<br />

bürolar gibi tüm çalışma sistemlerindeki yerinde yönetim anlayışını, dijitalleştirerek<br />

bugünkü elektronik sistemlere dayalı ağ modelli matris örgüt sistemlerine dönüştürmeye<br />

başlamıştır (Göksel ve Yanık, 2007). Bilişim teknolojisi kullanan birçok örgütte yöneticiler<br />

coğrafi olarak nerede konumlandıkları önemli olmaksızın, yerinde yönetimin ötesinde, ağlar<br />

aracılığıyla birbirine bağlı proje ekiplerinde görev almakta (Heller, 1996) ve nerede<br />

olurlarsa gereken bilgiye ulaşabilmektedirler.<br />

2.2. Ağ Temelli Yönetim Sistemlerine Geçiş Süreci ve Ağ Temelli Yönetim Anlayışı<br />

Bilgisayar ve internetin ekonomi ve yönetim sisteminde kullanılmaya başlaması ana<br />

hatlarıyla 3 dönemde gerçekleşmektedir. Bu dönemler yaklaşık 15-20 yıl devam eden ve<br />

birer S-eğrisi şeklindeki bilgi işlem dönemi, mikro dönemi ve yakın zamanda başlamış olan<br />

ağ dönemidir (Bradley, Hausmann ve Nolan, 1993). Özellikle mikro dönemde gerçekleşen,<br />

alt kademe işlerin otomasyonu, bilgi işçilerinin desteklenmesi ve zeki ürün ve hizmetlerin<br />

geliştirilmesi alanlarında artan yatırımlar bilgisayarlar arasındaki ağların kurulup<br />

yayılmasına temel teşkil etmiş ve ağ temelli yönetim sistemlerine zemin hazırlayarak ağ<br />

döneminin bir şekilde başlatıcısı olmuştur. Ağ temelli yönetim anlayışı fikrini savunanlar,<br />

kurum içi ve kurumlar arası artan biçimsel olmayan iletişimin, ağlar tarafından<br />

gerçekleştirilebileceği ve yönetiminin kolay olacağı inancındadırlar. Fiber optik internetin<br />

sunduğu gerçek zamanlı hızlı iletişim sistemleri, kontrol sistemlerinin bütünleştirilmesi,<br />

zamanın kısaltılması ve detaylandırılması açısından önemli imkânlar sunmaktadırlar.<br />

Bilgisayar ağları, iletişim ve işbirliği engellerini ortadan kaldırarak işletmelerde yarattığı<br />

yataylaşmayla birlikte sinerji oluşumu ve ortaklaşa girişimciliği destekleyerek kurumlar için<br />

önem taşıyan iş doyumunu maksimize etmeye çalışırlar. Artan ağlaşmanın sonucunda<br />

kontrol ve kumanda faaliyetleri kolaylaşıp azalacak, hiyerarşi zayıflayacak, kısacası<br />

bilgisayar ağları değişimin yapısal, teknolojik ve kültürel boyutlarını farklı ölçülerde<br />

etkileyeceklerdir (Murray ve Willmott, 1997).<br />

Matris örgüt sistemlerinin kullandığı ağ temelli bilişim sistemleri, yöneticinin karar vermesi<br />

için gerekli bilgiyi değişik kaynaklardan toplayan, işleyen, saklayan ve veriyi raporlayan bir<br />

bilgi sistemidir (Güleş, 2000). Günümüz küresel rekabet ortamında, işletmelerde kullanılan


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 199<br />

ağ temelli teknolojik yönetim sistemleri gelişim düzeylerine göre sıralanması aşağıdaki<br />

gibidir (Yanık ve Belzberg, 2009):<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Internet, Extranet ve Intranet Sistemleri<br />

Global Entegre Dağıtım Veritabanı Sistemleri<br />

Ofis Otomasyon Sistemleri<br />

Fonksiyonel Yönetim Programlama Sistemleri<br />

Elektronik Veri Değişim Sistemleri<br />

ERP – Kurumsal Kaynak Planlama Sistemleri<br />

Karar ve Yönetim Destek Sistemleri<br />

Ağ Temelli Uzman Sistemler<br />

Ağ temelli yönetim sistemlerinin, yönetim sürecinde etkinliği artırdığı ve kurum yapısında<br />

köklü değişiklikler meydana getirdiği birçok araştırmada aktarılmaktadır (Bradley vd, 1993;<br />

Heller, 1996; Murray vd, 2000). Bu çalışmalar göre kurum yapılarının bilişim teknolojileri<br />

kullanımıyla etkilenmesi genel olarak aşağıdaki alanlarda gerçekleşmektedir:<br />

2.2.1. Kurum Yapılarının Sanallaşması: Bilgisayar ve internet teknolojileri 1980’li<br />

yıllarda sadece işletmelerin ürünleri, adres bilgileri ve sınırlı iletişim amacıyla hazırladıkları<br />

web siteleri boyutuyla bir tür kartvizit görevi görmekteydi (Hussey, 1997). Fakat<br />

günümüzde, her türlü ürün ya da hizmetin pazarlanabildiği, kurumun yönetimsel temel<br />

işlevlerinin gerçekleştirildiği ve hatta uzaktan çalışma sistemleriyle kurum kavramının<br />

genişlediği bir dünyanın temel araçları konumuna gelmiştir. Böyle bir ortamda kurumlar<br />

teknolojinin üstün yönlerini avantaj bilerek, kendi yapılarını var olan bu değişime uyumlu<br />

olarak dönüştürerek (metamorfoz), kurumun temel bazı işlevlerini dijital sistemlere<br />

kaydırmaya başlamıştır. Şüphesiz sanal bir sistemde insan kaynağını yöneten yöneticinin<br />

yaklaşımı ve yönetimsel stratejiler de klasik yönetim anlayışından farklı şekilde<br />

gerçekleşecektir.<br />

2.2.2. Interaktif Otomasyonel İletişim: Özellikle finansal işlemler ve yazılım gibi<br />

alanlarda işlerin sadece veri transferi ile tamamlanabilmesi coğrafi sınırlamaları ortadan<br />

kaldırmıştır. Coğrafi sınırlamalar tamamen ortadan kalkmasa da, iletişim yöntemlerinin<br />

gelişmesi ve yönetimin aktif olması açısından iletişim kanallarının artması bilişim<br />

teknolojilerinin en önemli etkilerinden biridir (aisnet.org). Ayrıca, bilgi teknolojileriyle<br />

gerçekleşen interaktif iletişimin, uzman sistemler ve kullanıcı ara yüzü tasarımı yardımıyla<br />

otomasyon sistemlerine aktarılması, insan kaynağı yönetimi ve dolayısıyla yönetimsel<br />

süreçlerde önemli değişimler yaratmıştır.<br />

2.2.3. Uzman ve Oryante Çalışan Sistemler: Yeni yönetim sisteminin örgütlenme<br />

ilkesi; iki yüzyıl önceki endüstri devriminin “ayrılma” ilkesinin tersine, “birleşme”dir. Yeni<br />

işletme yapılarında işletmenin tüm işlevlerinde yönetimsel uzmanlaşma esastır. Klasik<br />

yönetim süreçlerinde uzmanlaşan her birimin uyumlu çalışması ile ilgili sorunlar<br />

yaşanırken; teknolojiye dayalı ağ temelli yönetim sistemlerinde bu uyum sağlıklı bir şekilde<br />

sağlanabilmektedir. Özellikle KDS ve YDS sistemleri ve uzman sistemler vasıtasıyla,<br />

işletmenin tüm yönetimsel uzuvları uyumlu şekilde çalışabilmesi için tüm girdileri tek bir<br />

veritabanına girip ortak bir işleme sürecinden geçerek, ortak ve oryante kararlar<br />

alınabilmektedir. Böylelikle ağ temelli yönetim sistemleri, kurumların yönetim sistemlerinin<br />

etkinliği ve verimliliğinde birçok üstünlük sağlar (Girginer ve Hoşcan, 1997). Ayrıca,<br />

bilişim teknolojileri, bazı durumlarda işlem sürelerini tamamen ortadan kaldırmaktadır.<br />

Özellikle işletme içi muhasebe, vergilendirme, veri tabanları oluşturma gibi bazı işlemler<br />

bilişim teknolojileri aracılığıyla otomatik olarak yapıldığından bu konularda zaman ve iş<br />

gücü kullanımı ortadan kalkmaktadır.


200 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2.2.4. Rekabet Zekasının Uzman Sistemlere Aktarılması ve Yönetimsel Yataylaşma:<br />

Bilginin toplanacağı ortak alan işletme belleği, kurumsal zeka veya rekabet zekası diye<br />

adlandırılabilir. İşletme belleği, herkesin elinin altındaki veya örtük bilgi olarak<br />

nitelendirilen bellekteki bilgilerin bir araya toplanmasıyla oluşur ve gereksinim<br />

duyulduğunda kolayca erişilebilir. Günümüz kurumlarında bilgisayar ortamında izlenebilen<br />

ve yönetilebilen bilgiler, yapısal veri olarak adlandırılan, ilişkisel veri tabanlarında tutulan<br />

ve tüm bilgi ambarının yüzde 20’sini oluşturan elektronik dosyalardır (Nakilcioğlu, 1998).<br />

Bu dosyaların, kurumun tüm birimlerine otomasyon veya yönetim destek sistemleri gibi<br />

uzman sistemler tarafından dağıtılmasıyla, yönetimsel karar verme misyonu tüm işletmeyle<br />

paylaşılmış olmakta ve yönetim yataylaşmaktadır. Yönetimsel yataylaşmanın mevcut<br />

olduğu kurumlarda yönetim süreçleri, klasik yönetim anlayışının hakim olduğu kurumlardan<br />

daha hızlı, daha sağlıklı ve daha yönetilebilir şekilde gerçekleşmektedir.<br />

2.3. İş Doyumu ve Liderlik Davranışı Algısı<br />

İş doyumu, 1930 yıllarında Elton Mayo’nun Howthorne deneyleriyle araştırmalara konu<br />

olmaya başlamış (Tannenbaum, 1966) ve örgütlerin rekabet avantajı elde edebilmesi en<br />

önemli kaynağın insan kaynağı olduğu fikrinin taraftar bulmaya başlamasıyla literatürde<br />

önem kazanmıştır. İşe karşı gösterilen kişisel tutum olarak değerlendirilen iş doyumu<br />

(Başaran, 1998), bir iş durumuna duygusal yanıttır. Dolayısıyla görülmez, sadece ifade<br />

edilebilir (Karaköse ve Kocabaş, 2006; Erdoğan, 1999). İş doyumu, çalışanın ihtiyaç ve<br />

beklentilerinin örgütçe karşılanma düzeyine bağlı olarak artar ya da azalır. Çalışanların<br />

ihtiyaç ve beklentilerinin örgütçe karşılanabilme düzeyleri ise büyük ölçüde yöneticilerin<br />

sergilemiş oldukları liderlik davranışları ile ilişkilidir. Araştırmacılar örgütlerde çalışan<br />

doyumu ve çalışan yakınmalarını etkileyen temel faktörlerden en önemlisinin yöneticilerin<br />

sergiledikleri liderlik davranışları olduğunu ileri sürmektedirler (Akıncı, 2002).<br />

Liderlik davranışı, liderin izleyenlerle veya yönettiği grupla olan ilişkilerindeki tutumu ile<br />

ilgilidir (Tengilimoğlu, 2005). Çalışanların, örgütsel yapının bir parçası haline gelmesi ve<br />

örgütün amaçlarına ulaşmasında üzerlerine düşen çabayı göstermeleri büyük ölçüde<br />

yöneticilerin sergilemiş oldukları liderlik davranışları ile ilişkilidir. Liderlik davranışları,<br />

birçok çalışmada (Çelik, 2000; Doğan, 2001; Koçel, 2001; Northouse, 2001; Werner,<br />

1993; Zel, 2001) işe ve insana odaklı liderlik davranışları olarak toplanırken; zamanla<br />

liderliğin içeriği ve türleri artmış ve sınıflandırmaların ötesinde bir çeşitliliğe ulaşmıştır. Bu<br />

gelişmeler doğrultusunda daha önce üzerinde pek fazla durulmayan “gelecek, yenilik,<br />

değişim ve teknoloji” gibi kavramlar liderlik sürecine girmiştir (Owen, Hodgston ve<br />

Gazzard, 2007).<br />

Lider, kurumun yapısına, faaliyet alanına, faaliyet çeşitliliğine ve çevresel sorunlara dayalı<br />

olarak liderlik davranışları değişebilir (Tekarslan, 1989; Szilagyi, 1990; Doğan, 2001).<br />

Lider, değişen koşullara göre gerçekleştirdiği liderlik davranışı, kurumun daha sağlıklı,<br />

başarılı ve üretken olmasında ve çalışanın iş yaşamından üst düzeyde doyum almasında<br />

temel belirleyici olmasından dolayı çok önemlidir (Atay, 2001). Liderlik davranışlarının iş<br />

doyumu üzerindeki etkisini konu alan pek çok araştırma da anlamlı bir ilişki olduğunu<br />

görülürken (Awamleh, Evans ve Mahate, 2005; Bartolo ve Brett, 2000; Chiok, 2001; Suar,<br />

Tewari ve Chaturbedi, 2006; Bogler, 2001; Yousef; 2000; Yiğit, 2004; Tengilimoğlu,<br />

2005; McNeese ve Smith, 1991) literatürde bu değişkenler arasında anlamlı ilişki<br />

olmadığını tespit eden araştırmalar da (Hampton, Dubinnsky ve Skinner, 1986; Heller,<br />

Clay, ve Perkins, 1993) mevcuttur. Araştırmalardan bazıları insan odaklı liderlik stili ile iş<br />

doyumu arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki olduğunu tespit ederken (Pool, 1997; Barker ve<br />

Emery 2007) bazıları da iş odaklı liderlik ile iş doyumu arasında anlamlı, fakat<br />

negatif yönlü bir ilişki olduğunu tespit etmiştir (Wycoff ve Skogan, 1994).


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 201<br />

3. YÖNTEM<br />

3.1. Veri Toplama Aracı: Araştırmada “Liderlik Davranışı” (Tengilimoğlu, 2005; Yiğit,<br />

2004) ve “İş Doyumu” (Koçak, 2006; Turmuş, 2005) üzerinde gerçekleştirilen ölçekler<br />

kullanılmıştır. Ölçekler 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmış olup “her zaman (5)” ve “hiç<br />

(1)” arasındaki düzeyler oluşturulmuştur. Kullanılan ölçeğe yerleştirilen verilerin faktör<br />

analizi için uygunluğu Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) katsayısı ve Barlett testi ile<br />

incelenmiştir. Liderlik davranışları, KMO= 0.912, Barlett testi değeri 4011,33 bulunurken;<br />

iş doyumu ölçeği KMO= 0.895, Barlett testi değeri 3023,02’dir. Liderlik davranışı<br />

ölçeğinde iş odaklı liderlik davranışı boyutunun faktör yük değerleri 0,68 ile 0,87 arasında<br />

olup varyans yük değeri 0,71’dir. Değişim odaklı liderlik davranışı boyutunun faktör yük<br />

değerleri 0,72 ile 0,92 arasında olup varyans yük değeri ise 0,77’dir. Çalışan odaklı<br />

boyutunun faktör yük değerleri 0,77 ile 0,94 arasında olup varyans yük değeri de 0,79’dur.<br />

Ölçeğin iş doyumu bölümünün faktör yük değerleri 0,68 ile 0,89 arasında olup varyans yük<br />

değeri ise 0,65 bulunmuştur. Ölçek verilerinin güvenilirliği ise Cronbach Alfa katsayısı ile<br />

test edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda liderlik bölümünün Cronbach Alfa değeri 0,96<br />

bulunurken iş doyumu bölümünün Cronbach Alfa güvenirlik değeri 0 ,94’dür.<br />

3.2. Verilerin Toplanması: Ölçek anket yöntemiyle konaklama işletmelerinde çalışan büro<br />

çalışanlarına uygulanmıştır. Araştırmada toplam 230 kişiye uygulanan anketlerin 17’sinde<br />

analiz edilemeyecek boyutta sorunlar tespit edildiğinden, araştırma 213 anket üzerinden<br />

yapılmıştır. Ankette demografik değişkenler de göz önüne alınarak, büro çalışanlarının<br />

verdiği yanıtların içeriğinden yöneticilerin hangi liderlik davranışını ne düzeyde<br />

gösterdikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca algılanan liderlik davranışı ve iş doyumu<br />

arasındaki ilişkini yönü ve düzeyini belirlemek için de korelasyon analizi yapılmıştır.<br />

Araştırmanın alanı içindeki konaklama işletmelerindeki büro çalışanlarının liderlik davranış<br />

algıları ile iş doyumu arasındaki etkiyi ölçmek için regresyon analizi kullanılmıştır.<br />

4. BULGULAR<br />

Araştırma bulgularının sunulduğu bu bölümde ilk önce, yöneticilerin, iş, çalışan ve değişim<br />

odaklı liderlik davranışlarını tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla verilen yanıtların<br />

frekans ve aritmetik ortalamaları alınarak değerler tablo-1’de sunulmuştur. Sonuçlara göre iş<br />

odaklı liderlik davranışlarına ilişkin genel ortalama (X=3,32), çalışan odaklı liderlik<br />

davranışlarına ilişkin genel ortalama (X=3,21) ve değişim odaklı liderlik davranışlarına<br />

ilişkin genel ortalama (X=3,60) olarak bulunmuş olup ağ temelli yönetim sistemlerinde<br />

yöneticilerin değişim odaklı liderlik davranışlarını daha fazla kullandıkları görülmüştür.<br />

Liderlik davranışlarını gösterme düzeylerine bakıldığında, ilk sırayı (X=3,97) ortalama ile<br />

“Birimlerin elde ettiği sonuçlar hakkında bilgi verir” ve “Gerektiğinde çabuk karar verir”<br />

maddeleri alırken; son sırayı (X=2,80) ortalama ile “Kurumda takım ruhu oluşmasını<br />

sağlar” maddesi almıştır. Özellikle çalışan odaklı lider davranışları yanıtlarına bakıldığında;<br />

ağ temelli yönetim anlayışında lider – çalışan iletişiminde olumsuz bir etki görülmektedir.<br />

Bu olumsuz etkileri diğer boyutlardaki iletişim odaklı sorulara verilen yanıtlarda da<br />

görmekteyiz. Örneğin; iş odaklı liderlik davranışı boyutundaki “Kurumda takım ruhu<br />

oluşmasını sağlar” ve değişim odaklı lider davranışı boyutundaki “Eleştirilere açıktır”<br />

sorularındaki liderlik davranışları düşük düzeyde görülmüştür.


202 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo-1: Liderlik Davranışının Kullanılma Dereceleri<br />

Boyut No Sorular N X S<br />

1 İşin denetiminde titizdir. 213 3,63 1,27<br />

2 Kurallara ve prensiplere uymaya önem verir. 213 3,45 1,18<br />

3 Olayları irdeleyerek karar verir. 213 3,11 1,13<br />

4 Açık dürüst bir yönetimi vardır. 213 3,13 1,22<br />

5 Belirlenen hedeflere ulaşmak için gerekli kaynakları sağlar. 213 3,35 1,34<br />

6 Tutarlıdır 213 3,25 1,23<br />

7 Kurumda takım ruhu oluşmasını sağlar 213 2,80 1,28<br />

8 Geçmişle bugünü bağdaştırarak, yararlı gelenekleri sürdürür. 213 3,10 1,13<br />

9 Birimlerin elde ettiği sonuçlar hakkında bilgi verir 213 3,97 1,18<br />

TOPLAM 213 3,32 1,22<br />

İş Odaklı Liderlik<br />

Davranışları<br />

1 Çalışanlarına birey olarak saygı gösterir 213 3,18 1,32<br />

2 Arkadaşça ortam yaratır 213 3,20 1,16<br />

3 İyi çalışmaları takdir eder 213 3,20 1,25<br />

4 Astlarına güvenir 213 3,38 1,36<br />

5 Yapılan hataları bir öğrenme fırsatı olarak görür 213 3,30 1,23<br />

6 Güven vericidir 213 3,19 1,26<br />

7 Çalışanların fikir ve önerilerini dinler 213 3,16 1,12<br />

8 Kendimi geliştirmeme olanak sağlar 213 3,02 1,19<br />

9 Çalışanlarına adil davranır 213 3,88 1,21<br />

10 Karar verirken çalışanlarına söz hakkı verir 213 3,20 1,36<br />

11 Kaygılarımı gerçekten dinlediğini ve ilgilendiğini hissettirir. 213 3,10 1,24<br />

12 Çalışanların haklarını savunur 213 2,96 1,16<br />

13 Mesleğimde güçlü yönlerimi geliştirmem için yardımcı olur 213 3,15 1,33<br />

14 Çalışma şevkimizi sürekli canlı tutar 213 3,10 1,14<br />

TOPLAM 213 3,21 1,21<br />

Çalışan Odaklı Liderlik<br />

Davranışları<br />

1 Gerektiğinde çabuk karar verir 213 3,97 1,17<br />

2 Gelecek hakkında planlar yapar 213 3,86 1,21<br />

3 Yeni fikirleri teşvik eder 213 3,50 1,34<br />

4 İşlerin uygulanmasında yeni ve değişik fikirler ortaya koyar 213 3,55 1,26<br />

5 Farklı düşüncelere değer verir 213 3,47 1,15<br />

6 Yeni fikirleri tartışmaktan hoşlanır 213 3,53 1,21<br />

7 Esnektir ve değişime açıktır 213 3,62 1,34<br />

8 Problemleri çözmede yeni ve farklı yollar yaratır 213 3,78 1,26<br />

9 Yeni projeler üretir 213 3,75 1,29<br />

10 Eleştirilere açıktır 213 3,01 1,19<br />

11 Karar alırken riske girmekten kaçınmaz 213 3,64 1,26<br />

TOPLAM 213 3,60 1,31<br />

Değişim Odaklı Liderlik<br />

Davranışları<br />

Araştırmada liderlik davranışı – iş doyumu arasındaki ilişkinin anlamlığını ölçmek için<br />

korelasyon analizi yapılmıştır. Tablo-2’de verilen analiz sonuçlarına göre; liderlik<br />

davranışıyla iş doyumu arasında pozitif yüksek bir ilişki vardır. Liderlik davranışıyla iş<br />

doyumu arasındaki en yüksek pozitif ilişki iş odaklı liderlik davranışlarında (r=0.765,<br />

p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 203<br />

Liderlik davranışlarının iş doyumu üzerindeki etkisini ortaya koymak için regrasyon analizi<br />

yapılmıştır. Yapılan analizin sonuçları tablo-3’te verilmiştir.<br />

β Standart Hata B T P İkili r Kısmi R<br />

Sabit .84 .216 - 3,83 .001 - -<br />

İş odaklı lider davranışları .49 .187 .510 2,56 0.011 .765 .251<br />

Çalışan odaklı lider davranışları .26 .167 .175 .89 .124 .753 .081<br />

Değişim odaklı lider davranışları .13 .142 .106 .61 .502 .732 .069<br />

R=0.776 R 2 =0.59 p=.000<br />

Yapılan regresyon analizi sonucuna göre; yöneticilerin iş odaklı, çalışan odaklı ve değişim<br />

odaklı lider davranışlarının iş doyumu üzerinde anlamlı bir etkide bulunduğunu (R=0,776,<br />

R 2 =0.58, p


204 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

iletişimin kurulmasında problemler yarattığı görülmektedir. Ağ temelli yönetim<br />

sistemlerinde ayrıca bilginin paylaşılmasında maksimum düzeyde bir yataylaşma<br />

görülürken; karar alma ve kararlara katılma konusunda yataylaşma boyut ortalamasının<br />

altında görülmektedir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Akıncı, Z. (2002). “Turizm Sektöründe İş Tatminini Etkileyen Faktörler: Beş Yıldızlı<br />

Konaklama İşletmelerinde Bir Uygulama” Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi<br />

Atay, K. (2001). “İlköğretim Sınıf ve Branş Öğretmenlerinin İş Doyumu ve İş Stresinin<br />

Karşılaştırılmalı Analizi” Eğitimde 2000 Yılında Türk Milli Eğitim Örgütü ve Yönetimi,<br />

Awamleh, R., Evans, J. ve Ashraf, M. (2005). “A test of transformational and transactional<br />

leadership styles on employees satisfaction and performance in the uae banking<br />

sector”. Journal of Comparative İnternational Management, http://goliath.ecnext.com<br />

Barker, K.J.& Emery, C.R. (2007). “The effect of transactional and transformational<br />

leadership styles on the organizational commitment and jop satisfaction of customer<br />

contact personel” Journal of Organizational Culture, Communications and Conflict,<br />

Vol., January<br />

Bartolo, K. & Furlonger, B. (2000). “Leadership and jop satisfaction among aviation<br />

fire fighters in Australi”, Journal of Management Psychology, 15 ( 1),<br />

Bogler, R. (2001). “The influence of leadership style on teacher job satisfaction”<br />

Educational Administration Quarterly, Vol.. 37, S. 5<br />

Bradley Stephen P, Hausman J.A., Nolan R. L. (Ed.) “Globalization, Technology and<br />

Competition” Harvard Business School Press, Boston,1 993<br />

Chiok, F.L.J. (2001). “Leadership behaviours: effeccts on jop satisfaction, productivity” A<br />

Service of the National Library of Medicine and the National İnstitutes of Health, S.Jul.9(4),<br />

191-204.<br />

Çelik, V. (2000). “Eğitimsel liderlik” Pegem Yayıncılık, Ankara<br />

Doğan, S. (2001). “Liderlik mi? yöneticilik mi? geleneksel liderlik davranış tarzları ve bu<br />

konudaki yeni yaklaşımlara bir bakış”. Atatürk Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, 15<br />

Doyle, P. (2000). “Değer Temelli Pazarlama” Çev.: Gülfidan Barış, Mediacat Yayınları,<br />

İstanbul<br />

Erdoğan, İ. (1999). “İşletme yönetiminde örgütsel davranış”.: Dönence Basım, İstanbul<br />

Girginer N. ve Hoşcan Y. (1997), “Bilişim Teknolojisinin İşletmelerin Küreselleşen Pazarda<br />

Rekabet Avantajı Elde Etmek İçin Kullanımı”, Bilişim ‘97 Bildiriler (CD), TBD 15. Ulusal<br />

Bilişim Kurultayı, İstanbul<br />

Göksel A.B. ve Yanık A. (2007) “Geleceğin Teknolojilerinin Yaratacağı Kurumsal<br />

Yabancılaşma ve Yeni Bin Yılın İnsan Kaynağının Duygusal Zeka Karakteristiği” I.<br />

Uluslararası Duygusal Zeka Sempozyumu, İzmir<br />

Güleş, H.K. (2000), “Bilişim Sistemlerinin Toplam Kalite Yönetimindeki Yeri ve Önemi”,<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:15, Sayı:1, İzmir.<br />

Hampton, R., Dubinsky, A. J. & Skinner, S.J. (1986). “A model of sales supervisor<br />

leadership behavior and retail salespeople’s jop- related outcomes”. Academi of Marketing<br />

Science, 14(3),


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 205<br />

Heller R. (1996) “The Naked Manager For The Nineties”, Warner Books, London<br />

Heller, H.W., Clay, R. ve Perkins, C. (1993). “The relationship between teacher jop<br />

satisfaction; leadership styles; princippals; teacher administrator relationship;<br />

teachers” Journal of School Leadership, 3(1),<br />

Hussey D. E (1997), “Kurumsal Değişimi Başarmak, Rota Yayınları”, Etkin Yönetim<br />

Dizisi, İstanbul<br />

Karaköse, T, ve Kocabaş, İ. (2006). “Özel ve devlet okullarında öğretmenlerin<br />

beklentilerinin iş doyumu ve motivasyon üzerine etkisi” Eğitimde Kuram ve Uygulama<br />

Dergisi, 2(1)<br />

Koçak, T. (2006). “Okul yöneticilerinin dönüşümcü liderlik stilleri ile öğretmenlerin iş<br />

doyumu arasındaki ilişki (Ankara il örneği)”. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi<br />

Üniversitesi, Ankara.<br />

Koçel, T. (1998). “İşletme yöneticiliği” Beta Basım Yay., İstanbul<br />

McLuhan, M. (2001). “Gutenberg Galaksisi: Tipografik İnsanın Oluşumu” Çev.: Gül<br />

Çağlalı Güven, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul<br />

Mcneese-Smith. D. K. (1991). “The Impact of Leadership Behaviors Upon Jop<br />

Satisfaction”, Productivity and Organizational Commitment of Followers, School of<br />

Education<br />

Murray Fergus, Willmott H. (1997) “Putting Information Technology In Its Place: Towards<br />

Flexible Integration In The Network Age?” (Ed.) Brian P.Bloomfield vd.,Information<br />

Technology and Organizations, Oxford University Press,New York,<br />

Nakilcioğlu İ. (1998), "Bilgisayarlı İletişim: İnternet, İntranet, Ekstranet", İstanbul Üniv.<br />

Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul<br />

Northouse, P. G. (2001). “Leadership theory and practice”. Thousand Oaks: Sage<br />

Publications<br />

Owen, H., Hodgson, V. ve Gazzard, N. (2007). “Liderlik el kitabı”. Çeviren: Münevver<br />

Çelik, Optimist Yay. İstanbul<br />

Pool, S.W. (1997). “The relationship of jop satisfaction with substitutes of leadership,<br />

leadership behavior and work motivation” Journal of Psychology, 131(3)<br />

Sarıhan, H. (1999), “Teknoloji Yönetimi”, Desnet Yayınları, İstanbul<br />

Slywotzky J. (2000), “Kâr Bölgesi”, Sistem Yayıncılık, İstanbul<br />

Suar, D., Tewari, H.R. & Chaturbedi, K.R. (2006). “Subordinates perception of leardership<br />

sttles and their work behaviour” Psychology Developing Societies, (18)<br />

Szilagyi, A. (1990). “Organization behaviour”, Harper Collins Pub. Co., New York:<br />

Tannenbaum, A.S. (1966). “Social psychology of the work organization”, California:<br />

Wadswoth Publishing Co., Inc. Belmont.<br />

Tekarslan, E. (1989). “Sosyal psikoloji”, Filiz Kitapevi, İstanbul<br />

Tengilimoğlu, D. (2005). “Hizmet işletmelerinde liderlik davranışları ile iş doyumu<br />

arasındaki ilişkinin belirlenmesine yönelik bir araştırma”. Gazi Üniversitesi Ticaret ve<br />

Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, (1)<br />

Tengilimoğlu, D. (2009). “Çağdaş Büro Yönetimi” 3. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara


206 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ülgen, H. ve Mirze, K. (2010) “İşletmelerde Stratejik Yönetim” 5. Baskı, Beta Yayınları,<br />

İstanbul<br />

Werner, L. (1993). “Liderlik ve yönetim”. Çev. Vedat Üner, Rota Yayınları, İstanbul<br />

Wycoff, M.A. & Skogan W.G. (1994). “The effect of community policing<br />

management style on officers’ attitudes” Crime & Delinquency, (40)<br />

Yanık, A. ve Belzberg, R. (2008). “Bilgi İletişim Teknolojilerine Uyum Sürecinde Yaşanan<br />

Sorunlar” Ege Üniversitesi, Ege Akademik Bakış Dergisi, İzmir<br />

Yiğit, A. (2004). “Hastanelerde liderlik davranışlarının personel iş doyumuna etkisi<br />

belirlemeye yönelik bir alan çalışması”. Yayımlanmış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi,<br />

Ankara.<br />

Yousef, D.A. (2000). “Organizational commitment: a mediator of the relationships<br />

of leadership behavior with jop satisfaction and performance in a non western<br />

country”. Journal of Management Psychology, 15(1)<br />

Yurdakul, C. ve Çağlayan M.U. (1997), “Bilgi Teknolojileri Türkiye İçin Nasıl Bir Gelecek<br />

Hazırlamakta”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara,<br />

Zel, U. (2001). “Kişilik ve liderlik: evrensel açıdan araştırmalar” Seçkin Yay. Ankara<br />

http://aisel.aisnet.org/misq/vol22/iss3/3/; “Information Technology and the Nature of<br />

Managerial Work” Erişim Tarihi: 13 Kasım 2011


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 207<br />

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI<br />

ÖĞRENCİLERİNİN; TEKNOLOJİ VE BİLGİSAYAR KONULARINDA, TUTUM<br />

VE KULLANIM DÜZEYLERİNİN TESPİT EDİLMESİNE İLİŞKİN ALAN<br />

ÇALIŞMASI<br />

Ömer Cenap ÖZDEMİR 1<br />

ÖZET<br />

Son yıllarda teknoloji alanındaki baş döndürücü değişim ve gelişim, birden fazla alanı<br />

etkilediği gibi büro yönetimi alanında da, gerek eğitim sistemi gerekse kullanılan araç ve<br />

gereç bakımından birçok yeniliğe sebep olmuştur. Teknolojik gelişmelere paralel olarak,<br />

büro yönetimi ve yönetici asistanlığı programında eğitim gören öğrencilerin, teknolojik araç<br />

ve gereçlere olan yatkınlıkları sektörde başarılı olmanın en önemli gereklerinden biri haline<br />

gelmiştir. Bu yüzden, teknoloji alanında bilgi ve beceri kazandırmayı hedefleyen eğitim<br />

biçimini geliştirmeye yönelik; Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu<br />

Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin, özellikle bilişim<br />

teknolojilerinde bilgi, beceri ve tutumlarını tespit etme gereği duyulmuştur.<br />

Çalışmanın birinci bölümünde; “Teknolojiyle İlgili Kişisel Bilgiler” (10 soru), ikinci<br />

bölümünde “Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (25 soru), üçüncü bölümünde<br />

“İnternet Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (10 soru), dördüncü bölümünde “Derslerde<br />

Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (10 soru) ve beşinci bölümünde “Klavye<br />

Kullanım Tercihleri” (10 soru) başlıklarından oluşan, toplam 65 soru içeren anket çalışması<br />

uygulanmıştır. Anketin hazırlanmasından önce konuyla ilgili literatür taraması yapılmış<br />

olup, çalışmanın analizinde SPSS (statistical package fort the social sciences) programından<br />

yararlanılmıştır.<br />

Yapılan alan çalışması sonucunda; Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek<br />

Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin, teknolojiyi ve<br />

teknolojik gelişmeleri ne kadar takip ettikleri, teknolojik araç ve gereçleri, bilgisayarları<br />

kullanmaya bakış açıları ve algılama düzeyleri, teknolojiye ne kadar zaman ayırdıkları ve<br />

derslerde teknolojik araç ve gereçlerden ne boyutta faydalanılması gerektiğinin tespit<br />

edilmesine çalışılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Büro Yönetimi, Teknoloji, Bilgisayar, İnternet<br />

1.Giriş<br />

Bilgi teknolojileri; bilgisayar yazılımları ve donanımlarıyla birlikte birçok verinin elde<br />

edilmesi, işlenmesi, saklanması, geri çağırılabilmesi ve gönderilmesi gibi görevlerin yerine<br />

getirilmesidir (Şakar, 1997:9).<br />

Günümüzdeki bilgi teknolojileri; sürekli gelişen bir teknoloji olmakla birlikte, birçok alan<br />

da işlerin yapılmasında vazgeçilmez bir yardımcı öğe iken, iş gören insanların bahsedilen<br />

bilgi teknolojilerinden yararlanarak yapılan işlerin zorluklarından kurtulup, işin asıl<br />

yapılması gerekeni ile daha çok ilgilenmeleri ve konu hakkında daha çok düşünebilme<br />

1 Ardahan Üniversitesi, Çıldır Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.


208 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

fırsatları sunmaktadır. Yapılan işin özüyle daha çok ilgilenen insanlar, mesleki bilgilerini<br />

farklı mesleklerin bilgileriyle birleştirip (Törece, 1999:21), bireysel olarak daha başarılı bir<br />

noktaya gelebilmektedirler. Bilgisayarlar; hesaplama ve karşılaştırmalar yapabilen, bilgiler<br />

üreten ve depolayabilen, verileri işleyen, buna ek olarak bu işlemleri hızlı bir şekilde<br />

yapabilen, elektronik bilgi işleme makineleriyken (Tutar vd. 2003:111), internet, birden<br />

fazla bilgisayar sistemlerinin birbirlerine bağlandığı, dünya genelinde yaygın olan ve<br />

devamlı olarak büyüyen iletişim ağlarının en önemlisidir. İnsanların elde ettiği bilgileri;<br />

oluşturma, saklama, paylaşma ve istenildiği zaman ulaşma istekleri “internet”in ortaya<br />

çıkmasına sebep olmuştur. İnternet teknolojisiyle de insanlar, birçok bilgiye hızlı, kolay ve<br />

güvenli bir biçimde ulaşabilmektedirler (Tutar ve Altınöz, 2006:215).<br />

Toplumların, birçok konuda ilerlemesini sağlayan en önemli güç, sürekli olarak büyük bir<br />

hızla gelişen teknoloji olmuştur. Teknoloji, yaşamı daha kolaylaştırmak ve insanın doğaya<br />

katkıda bulunmasını sağlamasının yanı sıra, insanların evreni anlama çabasıdır diyebiliriz<br />

(Kabakçı ve Odabaşı, 2004:20).<br />

Çalışma alanı olarak, büro yönetimi alanını tercih eden ve Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

Asistanlığı Programı’nda kayıtlı olan öğrencilerin mezuniyet sonrası işe yerleşme,<br />

alanlarıyla ilgili bilgi sahibi olup uzmanlaşarak görev yerlerinde yükselmeleri için,<br />

teknolojik gelişmeler dahilinde internet ve bilgisayar kullanmayı iyi bilmeleri gerekmektedir<br />

(Ertuğrul ve Keskin, 2008:90).<br />

Bu kapsamda; 5 bölümden oluşan anket çalışması, 2011/2012 Eğitim ve Öğretim yılında,<br />

Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

Asistanlığı Programı’nda (BYYA) okuyan 1. ve 2. Sınıf öğrencilerinin teknoloji, internet ve<br />

bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumlarını ölçmek için, toplam 109 öğrenciye<br />

uygulanmıştır.<br />

2.Yöntem<br />

Araştırmada kullanılacak veriler; anket yoluyla toplanmış, ilgili konu hakkında ön çalışma<br />

ve araştırma yapılmış olup, araştırma yöntemi olarak da tarama yöntemi kullanılmıştır (Köse<br />

vd., 2007:4). Anket soruları, Ertuğrul ve Keskin (Ertuğrul ve Keskin, 2008:92-95) ve<br />

Akdoğan’ın (Akdoğan, 2011:118-119) çalışmalarından yararlanılarak, yeniden düzenlenip<br />

hazırlanmıştır.<br />

Anketin birinci bölümünde; “Teknolojiyle İlgili Kişisel Bilgiler”, ikinci bölümünde<br />

“Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumlar”, üçüncü bölümünde “İnternet Kullanımına<br />

Yönelik Tutumlar”, dördüncü bölümünde “Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik<br />

Tutumlar” ve beşinci bölümünde ise “Klavye Kullanım Tercih Tutumları” olan 65 soru yer<br />

almaktadır. Kişisel bilgilerin yer aldığı birinci bölümün dışında, diğer bölümlerdeki sorular<br />

dörtlü likert ölçeği tekniği ile hazırlanmış olup, ankete katılan öğrencilerden kesinlikle<br />

katılıyorum-katılıyorum ve katılmıyorum-kesinlikle katılmıyorum seçeneklerinden birini<br />

işaretlemeleri istenilmiştir. Anket sonuçları; olumlu (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum) ve<br />

olumsuz (katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum) olarak iki ayrı grupta ele alınmış, olumlu<br />

ve olumsuz grupların yüzde ve frekans dağılımları ele alınarak, öğrencilerin bilgisayar<br />

kullanımına yönelik tutumları, internet kullanımına yönelik tutumları, derslerde teknoloji<br />

kullanımına yönelik tutumları ve klavye kullanımlarına yönelik tutumları tespit edilmeye<br />

çalışılmıştır.<br />

Yapılan çalışmada SPSS (15.0) istatistik programından yararlanılmış olup, öğrencilerin<br />

bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumları, internet kullanımına yönelik tutumları, derslerde<br />

teknoloji kullanımına yönelik tutumları ve klavye kullanımına yönelik tutumları<br />

değerlendirilmesinde, olumlu ifadelere verilen katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 209<br />

cevapların toplamı, olumsuz ifadelerde ise katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum<br />

cevaplarının toplamından büyük olduğunda, sonuçlar olumlu tutum olarak kabul edilmiştir.<br />

3.Bulgular<br />

Yapılan araştırmanın verileri, 2011/2012 eğitim ve öğretim yılında Ardahan Üniversitesi<br />

Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı’nda<br />

(BYYA) okuyan öğrencilerden elde edilmiştir. Anket çalışması, toplam 109 öğrenciye<br />

(birinci sınıf:55, ikinci sınıf:54) bahar döneminde, farklı derslerin final sınavlarının hemen<br />

öncesinde uygulanmıştır.<br />

Çalışmaya katılan öğrencilerden 66 kişisi %60,6 oranla erkek, 43 kişisi de %39,4 oranla<br />

bayandır. Katılımcı öğrencilerin 1’i (%0,9) 18 yaşından küçük, 2’si (%1,8) 18 yaşında, 8’i<br />

(%7,3) 19 yaşında, 20’si (%18,3) 20 yaşında, 30’u (%27,5) 21 yaşında ve 48’i de (%44,0)<br />

22 ve üzeri yaştadır. Mezun olunan lise türü bakımından; 78 kişi (%71,6) Düz Lise, 6 kişi<br />

(%5,5) Anadolu Lisesi, 18 kişi (%16,5) Meslek Lisesi ve 7 kişi ise (%6,4) Diğer Lise<br />

türlerinden mezun olmuşlardır. Ankete katılan öğrencilerin aile gelir düzeylerine<br />

bakıldığında %33,0 oranla 36 kişi 750 TL den az, %53,2 oranla 58 kişi 750 – 1500 TL,<br />

%11,9 oranla 13 kişi 1501 – 2250 TL, %0,9 oranla 1 kişi 2251 – 3000 TL iken yine aynı<br />

şekilde %0,9 oranla 1 kişi 3001– ve üzeri TL gelire sahiptir.<br />

Öğrencilerin, 104 kişisi bilgisayar kullanmayı tam olarak bilmekte, 5 kişi ise bilgisayar<br />

kullanmayı tam olarak bilmezken, 59 kişinin (%54,1) kişisel bir bilgisayarı olup, 50 kişi<br />

(%45,9) kişisel bir bilgisayara sahip değildir. Kaç yıldır bilgisayar kullanıyorsunuz sorusuna<br />

6 öğrenci (%5,5) hiç kullanmıyorum, 25 öğrenci (%22,9) 1-3 yıldır kullanıyorum, 28<br />

öğrenci (%25,7) 3-5 yıldır kullanıyorum, 21 öğrenci (%19,3) 5-8 yıldır kullanıyorum, 29<br />

öğrenci (%26,6) ise 8 yıl ve üzeri bilgisayar kullanıyorum cevabını vermiştir. 51 öğrencinin<br />

(%46,8) evinde internet bağlantısı olup, 58 öğrencinin (%53,2) evinde internet bağlantısı<br />

bulunmamakta ve 29 öğrenci (%26,6) internete daha çok evden, 18 öğrenci (%16,5)<br />

okuldan, 12 öğrenci (%11,0) işyerinden, 44 öğrenci (%40.4) internet kafelerden ve 6 öğrenci<br />

de (%5,5) mobil telefonlarından ulaşmaktadır.<br />

Teknoloji ile ilgili kişisel bilgilerin yer aldığı birinci bölümde, ankete katılan öğrencilere<br />

interneti kullanım amaçları sorulmuş, öğrencilerin 76 kişisi Bilgi Edinme/Ödev/Akademik<br />

Araştırma/Haber seçeneğini, 8 kişisi Kamu Hizmetlerinden Faydalanma (E-Devlet)<br />

seçeneğini, 21 kişisi İletişim (Msn, Facebook, Twitter vd.) seçeneğini, 3 kişisi<br />

Alışveriş/Bankacılık İşlemleri/Ticari İşlemler seçeneğini ve 1 kişisi ise Online Oyunlar<br />

seçeneğini işaretlemiştir.<br />

Tablo 1: Öğrencilerin Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumları<br />

Olumlu Olumsuz<br />

Öğrencilerin bilgisayar kullanımına yönelik tutumlar<br />

f % f %<br />

Birçok iş alanı bilgisayar kullanmayı gerektirir. 104 95,4 5 4,6<br />

Öğrenciler için bilgisayar kullanmanın zorunlu olduğunu<br />

98 89,9 11 10,1<br />

düşünüyorum.<br />

Bilgisayar kullanmayı öğrenmek için, mutlaka bir bilgisayara sahip<br />

92 84,4 17 15,6<br />

olunmalıdır.<br />

Bilgisayar, okuldaki derslerden öğrenilebilir. 72 66,1 37 33,9<br />

Bilgisayar, bilgisayar kursunda öğrenilir. 78 71,6 31 28,4<br />

Bilgisayar aracılığıyla öğrenmeyi seviyorum. 86 78,9 23 21,1<br />

Bilgisayar işlerinden pek hoşlanmam. 39 35,8 70 64,2<br />

Bilgisayar kullanmayı öğrenmek, zaman kaybına yol açar. 35 32,1 74 67,9<br />

Bilgisayar kullanmak, bedensel bozuklukları artıracağı için faydalı<br />

43 39,4 66 60,6<br />

değildir.<br />

Bilgisayar kullanmayı öğrenebileceğime inanmıyorum. 53 48,6 56 51,4


210 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Üniversiteye gelmeden önce bilgisayar kullanmayı bilmiyordum. 51 46,8 58 53,2<br />

Üniversitenin bilgisayar olanaklarını yeterli buluyorum. 57 52,3 52 47,7<br />

Üniversitede bilgisayar dersi alana kadar, bilgisayara hiç ilgi<br />

duymazdım.<br />

31 28,4 78 71,6<br />

Bilgisayar dersleri beni korkutuyor. 29 26,6 80 73,4<br />

Bilgisayar derslerini sevmiyorum. 38 34,9 71 65,1<br />

Üniversitede aldığım bilgisayar derslerinde başarılıyım. 80 73,4 29 26,6<br />

Bilgisayar derslerinde öğrendiklerimi, uygulayabileceğime ve<br />

geliştirebileceğime inanıyorum.<br />

94 86,2 15 13,8<br />

Bilgisayarı bir eğitim aracı olarak nasıl kullanmam gerektiğini iyi<br />

85 78,0 24 22,0<br />

biliyorum.<br />

Bilgisayar destekli eğitim, okulda sınıf başarısını artırır. 86 78,9 23 21,1<br />

Bilgisayarların ders anlatım aracı olarak kullanılması zaman kaybıdır. 36 33,0 73 67,0<br />

Bilgisayar destekli eğitim, öğrencilerin kişilik gelişimini engeller. 40 36,7 69 63,3<br />

Bilgisayar, öğrenciler arasındaki iletişimi engeller. 43 39,4 66 60,6<br />

Bilgisayarların her alanda yaygınlaştırılması insanların zararınadır. 33 30,3 76 69,7<br />

Bilgisayarın başına geçtiğimde zamanın nasıl geçtiğini anlamam. 80 73,4 29 26,6<br />

Bilgisayarlar toplumları robotlaştırır. 60 55,0 49 45,0<br />

Tablo 2: Öğrencilerin Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumlarının Standart Sapma<br />

ve Ortalaması<br />

Katılıyorum, Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum, Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Tutum Sayısı 25 25<br />

Ortalama 61,72 47,28<br />

Standart Sapma 11,02696<br />

Tablo 2’ye bakıldığında, katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum cevapların ortalaması<br />

(61,72), katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum cevaplarının ortalamasından (47,28)<br />

büyük olduğu için, ankete katılan öğrencilerin bilgisayar kullanımlarına yönelik<br />

tutumlarının olumlu olduğu görülmüştür.<br />

Tablo 3: Öğrencilerin İnternet Kullanımına Yönelik Tutumları<br />

İnternet Kullanımına Yönelik Tutumlar<br />

Olumlu Olumsuz<br />

f % f %<br />

Her şeyi internetten öğrenebiliyorum. 95 87,2 14 12,8<br />

Bir eğitim aracı olarak, internetten yararlanmak gelecekte<br />

kaçınılmaz olacaktır.<br />

94 86,2 15 13,8<br />

İnternetsiz bir yaşam düşünemiyorum. 73 67,0 36 33,0<br />

İnternetin avantajlarının yanı sıra, dezavantajlarının da olduğuna<br />

düşünüyorum.<br />

88 80,7 21 19,3<br />

İnternet kullanımı, kişiye zaman kazandırır. 75 68,8 34 31,2<br />

İnternet kullanımı, toplum yapısını bozar. 56 51,4 53 48,6<br />

İnternet, kişilik gelişimini olumsuz etkiler. 51 46,8 58 53,2<br />

İnternet, gereksiz bilgiler içerir. 45 41,3 64 58,7<br />

İnternet, insanlara her konuda özgürlük sağlar. 73 67,0 36 33,0<br />

İnternetten bilgi edinmek heyecan vericidir. 82 75,2 27 24,8<br />

Tablo 4: Öğrencilerin Bilgisayar Kullanımına Yönelik Tutumlarının Standart Sapma<br />

ve Ortalaması<br />

Katılıyorum, Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum, Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Tutum Sayısı 10 10<br />

Ortalama 73.2 35.8<br />

Standart Sapma 4,420496


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 211<br />

Öğrencilerin, anket sorularına vermiş oldukları cevapların ortalamalarına Tablo 4’de<br />

bakıldığında; genel olarak olumlu tutum içeren sorulara verilen cevapların, katılıyorum<br />

ortalaması katılmıyorum ortalamasından fazla olduğu için, bilgisayar kullanıma yönelik<br />

tutumların olumlu olduğu sonucuna varılmıştır.<br />

Tablo 5: Öğrencilerin Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumları<br />

Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumlar<br />

Olumlu Olumsuz<br />

f % f %<br />

Teknolojinin derslerde hep etkin olarak kullanılmasını istiyorum. 105 96,3 4 3,7<br />

Ders dışında öğrencilerle e-posta ile iletişim kurulmasının, faydalı<br />

olabileceğini düşünüyorum.<br />

93 85,3 16 14,7<br />

Ders notlarımıza ulaşabildiğimiz web sayfasının, çok faydalı<br />

olduğunu düşünüyorum.<br />

99 90,8 10 9,2<br />

Derslerin online (e-öğrenme) işlenmesinin, çok faydalı olacağını<br />

düşünüyorum.<br />

91 83,5 18 16,5<br />

Derslerde teknoloji kullanımı, konuları daha iyi kavramamı sağlar. 96 88,1 13 11,9<br />

Derslerde teknolojinin kullanımı, derse daha iyi motive olmamı<br />

sağlar.<br />

92 84,4 17 15,6<br />

Derslerde teknolojinin kullanımı, aldığım eğitimin<br />

kalitesini/etkinliğini artırır.<br />

82 75,2 27 24,8<br />

Derslerde teknolojinin kullanımı, öğrendiklerimin daha kalıcı<br />

olmasını sağlar.<br />

86 78,9 23 21,1<br />

Derslerde teknolojinin kullanılması gereksizdir. 36 33,0 73 67,0<br />

Teknolojinin bana bir katkısı yoktur. 35 32,1 74 67,9<br />

Tablo 6: Öğrencilerin Derslerde Teknoloji Kullanımına Yönelik Tutumlarının<br />

Standart Sapma ve Ortalaması<br />

Katılıyorum, Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum, Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Tutum Sayısı 10 10<br />

Ortalama 81.5 27.5<br />

Standart Sapma 4,340989<br />

Tablo 6’da görüldüğü gibi, ankete katılan öğrencilerin derslerde teknoloji kullanımlarına<br />

yönelik tutumları; 81,5 ortalama ile katılıyorum cevapları, 27,5 ortalama ile katılmıyorum<br />

cevaplarından fazla olduğu için olumlu olmuştur.<br />

Tablo 7: Öğrencilerin Klavye Kullanımına Yönelik Tutumları<br />

Klavye Kullanımına Yönelik Tutumlar<br />

Olumlu Olumsuz<br />

f % f %<br />

Bilgisayarda, Q klavye kullanırım. 87 79,8 22 20,2<br />

Bilgisayarda, F klavye kullanırım. 56 51,4 53 48,6<br />

Q klavyeyi, 2-4 parmak olarak kullanıyorum. 80 73,4 29 26,6<br />

Onparmak klavye öğrenmek isterim. 94 86,2 15 13,8<br />

Onparmak F klavye öğrenmek zevkli. 61 56,0 48 44,0<br />

Onparmak F klavyeyi okul derslerinde öğrendim. 58 53,2 51 46,8<br />

F klavye öğrenmeyi gereksiz görüyorum ve kullanmak<br />

istemiyorum.<br />

61 56,0 48 44,0<br />

Her zaman Q klavye kullanmayı, F klavye kullanmaya tercih<br />

ederim.<br />

69 63,3 40 36,7<br />

F klavye kullanımını okulda öğrendim ve çok zevkli olduğunu<br />

düşünüyorum<br />

56 51,4 53 48,6<br />

F klavye, deneyimlerime göre Q klavyeden daha hızlıdır. 67 61,5 42 38,5


212 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 8: Öğrencilerin Klavye Kullanımına Yönelik Tutumlarının Standart Sapma ve<br />

Ortalaması<br />

Katılıyorum, Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum, Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Tutum Sayısı 10 10<br />

Ortalama 68.9 40.1<br />

Standart Sapma 4,669328<br />

Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

Asistanlığı Bölümü öğrencilerinin anket sorularına verdikleri cevaplara göre; Tablo 8’de yer<br />

alan %68,9 olan katılıyorum cevapları ortalaması, %40,1 oranla katılmıyorum cevaplarından<br />

fazla olduğu için, klavye kullanımına yönelik tutumun olumlu bir tutum olduğu<br />

görülmüştür.<br />

4.Sonuç<br />

Araştırmanın sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde; %60,6 lık oranla 66 kişi olan<br />

erkek öğrencilerin sayısının, %39,4 oranla 43 kişi olan bayan öğrencilerden fazla olması,<br />

BYYA programlarını tercih edecek öğrencilerin bayan ağrılıklı olabileceği genellemesinin<br />

tersi bir sonuç çıkmıştır. Bu durum, Ardahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek<br />

Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı’nda okuyan öğrencilerde<br />

olduğu gibi bu bölümü tercih eden erkek öğrenci sayısının bayan öğrencilerden fazla<br />

olabileceği sonucunu göstermiştir.<br />

Ardahan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu BYYA programında okuyan<br />

öğrencilerin, yaşlarına bakıldığında; büyük bir çoğunluk 20, 21, 22 ve üzeri yaşlardayken<br />

(98 kişi), mezun olunan lise türü bakımından BYYA programlarını daha çok meslek lisesi<br />

mezunlarının tercih edebileceği sonucunun tersine, 78 öğrenci ile daha çok düz lise<br />

mezunlarının tercih ettiği görülmüştür. Meslek Lisesi mezunu öğrenci sayısı ise 18 kişi,<br />

Anadolu Lisesi 6 kişi, Diğer Lise türlerinden mezun olanların sayısı 7 kişidir. Ankete katılan<br />

öğrencilerin aile gelir düzeyleri orta seviyelerde olup, toplam 94 kişinin aile gelir düzeyi<br />

1500 TL ve altında, 15 kişinin ise 1500 TL ve üzerindedir. 109 öğrencinin, 104’ü gibi büyük<br />

bir çoğunluğu bilgisayar kullanmayı bilmekte, genel olarak gelir düzeylerine bağlı olarak 59<br />

öğrencinin kişisel bir bilgisayarı olup, öğrencilerin yarısından fazlası ortalama 3 yıldan beri<br />

bilgisayar kullanmaktadır. 58 kişinin evinde internet bağlantısı olmayıp, 51 öğrencinin<br />

evinde internet bağlantısı bulunmaktadır. Evlerinde internet bağlantısı olan veya olmayan<br />

öğrencilerin, %40,4 oranla 44 kişisi internet hizmetine en fazla internet kafelerden<br />

ulaşmakta, %5,5 gibi küçük bir oranda çok az olan 6 kişi ise, mobil telefonları aracılığıyla<br />

ulaşmaktadır. İnternete nereden ulaşılırsa ulaşılsın öğrenciler, interneti kullanma amacı<br />

olarak verilen cevaplara göre, en başta Bilgi Edinme – Ödev - Akademik Araştırma ve<br />

Haber araştırmaları gelirken, sırasıyla İletişim (Msn, Facebook, Twitter vd,), Kamu<br />

hizmetlerinden faydalanma (E-Devlet), Alışveriş - Bankacılık İşlemleri ve son sırada ise<br />

Online Oyunlar yer almaktadır. Bu bağlamda öğrencilerin, interneti daha çok genel olarak<br />

bilgi edinme amacıyla kullandıkları görülmüştür.<br />

Öğrencilerin bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumlarını ölçmek için, kendilerine<br />

yöneltilen sorulara verilen cevaplar incelendiğinde; 104 kişi birçok iş alanında bilgisayar<br />

kullanmanın gerektiğini, 98 kişi kendileri için bilgisayar kullanmanın zorunlu olduğunu, 92<br />

kişi bilgisayar kullanmayı öğrenmek için mutlaka bir bilgisayara sahip olunması gerektiğini,<br />

72 kişi bilgisayarın okuldaki derslerden öğrenilebileceğini düşünürken, 78 kişi bilgisayarın<br />

bilgisayar kurslarından öğrenilebileceğine inanıp, 86 kişi ise bilgisayar ile öğrenmeyi<br />

sevdiğini belirtmiştir. Bilgisayar işlerinden hoşlanmayan 39 öğrenci varken, 35 öğrenci ise<br />

bilgisayar kullanmayı öğrenmenin zaman kaybına yol açacağına inanmaktadır. Bilgisayar<br />

kullanmanın bazı bedensel bozuklukları artıracağı için faydalı bulmayan 43 kişi olup, 53


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 213<br />

öğrenci bilgisayar kullanmayı tam olarak öğrenebileceğini, 51 öğrenci üniversiteye<br />

gelmeden önce bilgisayar kullanmayı bilmediğini, 57 kişi üniversitenin bilgisayar<br />

olanaklarının yetersiz olduğunu, 31 kişi derslerde bilgisayar konularını görene kadar<br />

bilgisayara ilgi duymadığını, 29 kişi bilgisayar derslerinin kendilerini korkuttuğunu, 38 kişi<br />

bilgisayar derslerini sevmediğini, 80 kişi bilgisayar derslerinde başarılı olduğunu, 94 kişi<br />

derslerde öğrendikleri bilgisayar konularını geliştirebileceğine inandığını, 85 kişi bilgisayarı<br />

eğitim aracı olarak nasıl kullanabileceğini bildiğini, 86 kişi bilgisayarlı eğitimin başarılarını<br />

arttıracağını belirtmişken, 36 kişi bilgisayarla işlenen derslerin zaman kaybına yol açacağını,<br />

40 kişi bilgisayar destekli eğitimin öğrencilerin kişilik gelişimini ve 43 kişi bilgisayarın<br />

birbirleri arasındaki iletişimi engellediğini, 33 kişi bilgisayarların hemen hemen her alanda<br />

yaygınlaşmasının insanların zararına olduğunu, 80 kişi bilgisayar başında zamanın nasıl<br />

geçtiğini anlamadığını ve son olarak 60 kişi ise, bilgisayarların insanları robotlaştırdığını<br />

düşünmektedir.<br />

İnternet kullanımına yönelik tutumlar değerlendirildiğinde; 95 öğrencinin her şeyi<br />

internetten öğrenebildiği, 94 öğrencinin internetten yararlanmanın gelecekte kaçınılmaz<br />

olduğunu düşündüğü, 73 öğrenci internetsiz bir yaşamı düşünmediğini, 88 öğrenci internetin<br />

faydalarının yanında zararlarının da olduğunu, 75 öğrenci internet kullanmanın kişiye zaman<br />

kazandırdığını, 56 öğrenci internetin toplum yapısını bozduğunu, 51 öğrenci internetin<br />

kişilik gelişimini olumsuz etkilediğini, 45 öğrenci internetin gereksiz bilgiler içerdiğini ve<br />

73 öğrenci internetin insanlara her alanda özgürlük sağladığını, 82 öğrenci ise internetten<br />

bilgi edinmenin heyecan verici olduğunu düşündüğü görülmüştür.<br />

BYYA programı öğrencilerinin, okullarındaki derslerde teknoloji kullanımına yönelik tutum<br />

sonuçları ele alındığında; teknolojinin derslerde etkin olarak kullanılmasını isteyen 105<br />

öğrenci, derslerin dışında kendileriyle e-posta ile iletişim kurulmasının faydalı olduğunu<br />

düşünen 93 öğrenci ve ders notlarının ulaşıldığı web sayfasının çok faydalı olduğunu<br />

düşünen 99 öğrenci, derslerin online işlenmesinin kendileri için çok faydalı olabileceğini<br />

düşünen ise 91 öğrenci vardır. Aynı konuda, derslerde teknoloji kullanımının: kendileri için<br />

daha faydalı olacağını düşünen 96, kendilerini derslere daha iyi motive edeceğini düşünen<br />

92, eğitim kalitesini artıracağını düşünen 82, öğrendiklerinin daha kalıcı olmasını<br />

sağlayacağını düşünen 86 öğrenci olmuştur. Bu olumlu tutumların aksine derslerde teknoloji<br />

kullanımını gereksiz gören ve teknolojinin kendilerine bir katkısı olmadığına inanan toplam<br />

71 öğrenci vardır.<br />

Anket çalışmasının son bölümünde yer alan, öğrencilerin klavye kullanımlarına yönelik<br />

tutumlarına bakıldığında ise, 87 kişi bilgisayarda Q klavye kullanırım seçeneğini işaretlemiş<br />

olup, 56 kişi ise F klavye kullanırım seçeneğini işaretlemiştir. Klavye kullanım tercih<br />

sonuçları beraber değerlendirildiğinde, (87-56=31) 31 birçok öğrencinin iki tip klavye<br />

çeşidini de kullandığı sonucu çıkmıştır. Q klavye kullanan 87 kişinin 80 kişisi, klavyeyi 2-4<br />

parmak olarak kullanmaktadır. On parmak klavye kullanmak isteyen 94 kişi olup, 61 kişi on<br />

parmak F klavye kullanmayı zevkli olduğunu belirtmişken, yine aynı sayıda 61 kişi ise F<br />

klavye kullanmanın çok da gerekli olduğuna inanmamakta ve 58 kişi de on parmak F klavye<br />

kullanmayı okullarındaki derslerde öğrendiklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin 67’si F<br />

klavye kullanımının Q klavyeden daha hızlı olduğunu belirtmesine rağmen, 69’u ise Q<br />

klavyeyi F klavyeye tercih etmektedir.<br />

Sonuçlar genel olarak değerlendirilip, verilen cevaplara baktığımızda öğrencilerin;<br />

bilgisayar kullanımlarına yönelik tutumları, internet kullanımına yönelik tutumları, derslerde<br />

teknoloji kullanımına yönelik tutumları ve klavye kullanımına yönelik tutumları olumlu<br />

olmuştur. Çalışmanın ana teması olan, bilgisayar ve internet konuları: sadece öğrencilerin<br />

okullarıyla ilgi konular olmayıp, her insanın gündelik hayatının hemen hemen her alanında<br />

yer almıştır. Bu yüzden, çalışmanın sonuçları; öğrencilerin sadece bölümleriyle alakalı


214 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

olmayıp, günlük yaşam biçimleriyle de ilgili önemli verilerdir. Öğrencilerin teknoloji ve<br />

bilgisayar ihtiyaçlarının, Üniversite tarafından tam olarak karşılanması ise öğrencilerin<br />

birçok alanda başarılarını pozitif yönde etkileyecektir. Anket çalışmasının uygulandığı<br />

Ardahan Üniversitesi yeni kurulmuş olmasına rağmen, bu konuda gerek fiziki koşullar<br />

(bilgisayar laboratuarları vb.) gerekse ilgili araç ve gereçlerin (internet, teknolojik araç ve<br />

gereçler vb.) varlığı bakımından yeni kurulan bir üniversite için iyi bir düzeydedir. Tabi bu<br />

noktada, öğrencilerin bireysel özverileride çok önemlidir. Kurumlar tarafından hizmete<br />

sunulan uygun araç ve gereçlerin, kişiler tarafından özveriyle ve bilinçli bir şekilde<br />

kullanılması, kendi alanlarıyla ilgili başarılarına olumlu etki eder. Bu çerçevede<br />

öğrencilerin, bilgisayar ve internet ile doğrudan ilişkileri okul başarısına ek olarak, gündelik<br />

hayatlarına da katkıda bulunurken, mezuniyet sonrası işe yerleşmeyi de şüphesiz doğrudan<br />

etkileyecektir.<br />

5.Kaynaklar<br />

Akdoğan, Hatice., (2011), Vatandaşların Farkındalığı Açısından E-Devlet Uygulamaları:<br />

Isparta Örneği, Http://Tez2.Yok.Gov.Tr/ Erişim Tarihi: 02.06.2012<br />

Ertuğrul, İ. Ve Keskin, N., (2008), Pamukkale Üniversitesi Buldan Myo Büro Yönetimi Ve<br />

Sekreterlik Bölüm Öğrencilerinin, Bilgisayara Karşı Tutum Ve Kullanım Seviyelerinin<br />

Belirlenmesine İlişkin Alan Çalışması, Karadeniz Teknik Üniversitesi 7. Ulusal Büro<br />

Yönetimi Ve Sekreterlik Kongresi, Tübitak, Trabzon.<br />

Kabakçı, Işıl., Odabaşı, H, Ferhan (2004), Teknolojiyi Kullanmak Ve Teknogerçekçi<br />

Olabilmek,<br />

Https://Www.Anadolu.Edu.Tr/Arastirma/Hakemli_Dergiler/Sosyal_Bilimler/Pdf/2004-<br />

1/Sos_Bil.2.Pdf Erişim Tarihi:03.06.2012<br />

Şakar, Nurhan, A., (1997), Uzaktan Eğitimde Bilgi Sistemleri, Açıköğretim Fakültesi<br />

Yayınları, Eskişehir.<br />

Törece, E., “Yeni Binyıla Adım Atarken” Türkiye Bilişim Kültürü Dergisi, Sayı 72, 1999,<br />

Ankara.<br />

Tutar, H. Ve Altınöz, M. (2006), Büro Yönetimi Ve İletişim Teknikleri, Seçkin Yayıncılık,<br />

Ankara.<br />

Tutar, H., Altınöz, M., Aydos, H., Altınöz, Tolga Ö., (2003), Bürolarda Teknoloji<br />

Kullanımı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 215<br />

BÜRO HİZMETLERİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI BÖLÜMÜ<br />

ÖĞRENCİLERİNİN DEMOGRAFİK PROFİLİ, MESLEĞE BAKIŞ AÇILARI VE<br />

CİNSİYET ROLLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ: AHMETLİ MESLEK<br />

YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ<br />

İlham YILMAZ 1<br />

Evrim MAYATÜRK AKYOL 2<br />

ÖZET<br />

Günümüz iş dünyasında teknoloji ve yönetim anlayışında yaşanan hızlı gelişmeler,<br />

işletmelerin büyüyüp karmaşıklaşması ve yaşanan yoğun rekabet; işlerin ilk defada doğru<br />

yapılmasını ve kaynakların akılcı kullanımını zorunlu kılmıştır. Bunların gerçekleşmesinde<br />

ise; başarılı bir yöneticinin ve ona işlerinde en iyi şekilde yardımcı olan bir yönetici<br />

asistanın rolü oldukça büyüktür.<br />

Çalışmamızda söz konusu rollerden yönetici asistanlığını üstlenmek üzere eğitim alan<br />

öğrencilerin; gerek kişisel gerekse aileleri ile ilgili olan demografik özelliklerini,<br />

bölümlerini ve dolayısıyla mesleklerini bilinçli bir şekilde tercih edip etmediklerine yönelik<br />

durumlarını, sekreterlik mesleğine ilişkin bakış açılarını, çalışma yaşamına katılmalarında<br />

etkili olacağını düşündükleri faktörleri, çalışma yaşamı bağlamında cinsiyet rollerine<br />

yönelik görüşlerini ve bu faktörler ile görüşlerin demografik özelliklere göre bir farklılık<br />

oluşturup oluşturmadığını saptamak amaçlanmaktadır.<br />

Bu amaçla Celal Bayar Üniversitesi Ahmetli Meslek Yüksek Okulu Büro Hizmetleri ve<br />

Yönetici Asistanlığı bölümü öğrencilerine anket uygulanmış ve veri analizi SPSS 16<br />

programı kapsamında farklı istatistiksel yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Yönetici Asistanlığı, Sekreterlik Mesleği, Cinsiyet Rolleri<br />

1. Giriş<br />

İş dünyasının, yaşanan hızlı teknolojik ve yönetsel gelişmeleri yakalama çabası, sekreterlik<br />

mesleği alanında da kendisini göstermiştir. Bu bağlamda geçmişte yalnızca yöneticinin<br />

verdiği görevleri yapmakla sınırlı kalan ve mesleğini tesadüfi olarak seçen klasik<br />

sekreterlerin yerini çağdaş sekreterler almaya başlamıştır.<br />

Çağdaş sekreterler; yazışma teknikleri konusunda bilgili, ofis otomasyonu alanında uzman,<br />

özerk davranabilen, inisiyatif kullanıp örgütsel konularda yargıya varan ve kendi yetki alanı<br />

içinde karar verebilen kişiler olarak tanımlanmaktadır (Tutar vd., 2004: 21).<br />

Çağdaş sekreterliğin artan görev alanları ve bu sekreterlerin yöneticilerin iş yaşamını<br />

düzenlemede kritik roller üstlenmesi, bu mesleğin “yönetici asistanlığı” olarak<br />

adlandırılması sonucunu doğurmuştur. Yönetici asistanlarının örgütte yerine getirdikleri<br />

işler, “asli” ve “birincil” niteliklidir ve bu bireyler, örgütün vitrini olmak gibi önemli bir<br />

temsil görevini dahi üstlenmektedir. Bunların yanı sıra yönetici asistanlarının; mesleği daha<br />

1 Celal Bayar Üniversitesi Ahmetli Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü, Arş. Gör. Dr.


216 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

da geliştirme, ekip ruhu oluşturma ve birlikte iş yapabilme yeteneklerine sahip olmaları da<br />

büyük önem taşımaktadır (Tutar, 2007: 53).<br />

Bunların yanı sıra sekreterlik mesleğinin söz konusu gereklilikleri bakımından cinsiyete<br />

dayalı bir farklılaşmanın olup olmadığı da sorgulanan konulardan biri haline gelmiştir.<br />

Zira belirli meslekler açısından bu farklılaşmayı ve düzeyini irdeleyen pek çok çalışma<br />

bulunmaktadır (Kahraman, 2010; Eken, 2006; Kumaş ve Fidan , 2005; Yazan, 1995;<br />

Kocacık ve Gökkaya, 2005; Demirbilek, 2007).<br />

Bu çalışmaların önemli bir kısmında sekreterlik de kadın meslekleri grubunda yer<br />

almaktadır. Zira Karabağ’ın da belirttiği gibi (1997: 13) özellikle 1930’lu yıllardan bu yana<br />

mesleğin neredeyse tamamını kadın sekreterler temsil etmektedir.<br />

Konuyu bu yönden değerlendirip, çalışmamızda da öncelikle örneklemi oluşturan büro<br />

yönetimi bölümü öğrencilerinin okudukları bölümden memnuniyet durumlarını ve mesleğe<br />

bakış açılarını ifade ettikleri sorularla onların klasik sekreterliğe mi yoksa yönetici<br />

asistanlığına mı yatkın olduklarını tespit etmek amaçlanmaktadır.<br />

Ardından söz konusu bakış açıları ve çalışma yaşamına katılmalarında etkili olacağını<br />

düşündükleri faktörler açısından ankette yer verilen pek çok demografik özelliğin içinde<br />

özellikle cinsiyete göre herhangi bir farklılaşma olup olmadığını saptamak<br />

hedeflenmektedir. Böylece sekreterlik ve cinsiyet bağlantısına bir giriş yapılmak istenmekte,<br />

sekreterlik mesleğinin kadınlara mı erkeklere mi daha uygun olduğunun nedenleri ile<br />

birlikte araştırıldığı sorularla bu konu daha da derinleştirilmeye çalışılmaktadır.<br />

2. Yöntem<br />

Araştırmada alan araştırma yöntemlerinden anket tekniği kullanılmıştır. Söz konusu ankette<br />

yer alan soru ve ifadeler; katılımcıların kendilerine ve ailelerine yönelik demografik<br />

özelliklerin, onlar için önem taşıyan unsurların, okudukları bölüme yerleşme süreçlerinin,<br />

okudukları bölüme ve edinecekleri mesleğe yönelik bakış açılarının, çalışma yaşamına<br />

girmelerinde etkili olacak faktörlerin ve gerek genel iş yaşamında gerekse sekreterlik<br />

mesleğinde cinsiyetin rolüne yönelik fikirlerinin tespitine ilişkindir. Anket maddelerinin<br />

oluşturulmasında; literatüre yönelik genel bilgilerin yanında belirli çalışmalardan da<br />

yararlanılmıştır (Eken, 2005; Mayatürk, 2006; Aslan, 2007; Aydın, 2010).<br />

Örneklem, Ahmetli Meslek Yüksek Okulu Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı<br />

bölümünde okuyan 1. ve 2. sınıf öğrencileridir. Bölümde okuyan toplam 373 öğrencinin 315<br />

tanesi anketi doldurmuş, bunlardan 314’ü analizlere dahil edilmiştir.<br />

Bulgular, SPSS 16 programı kapsamındaki betimsel istatistiksel teknikler, tek örneklem için<br />

t testi, bağımsız grup t testi, tek yönlü varyans analizi ve ki kare analizi gibi analizler<br />

aracılığıyla elde edilmiştir.<br />

3. Bulgular<br />

Çalışmanın bulguları kapsamında farklı değişkenlere ve maddelere yönelik frekans<br />

analizleri, çalışma nedenlerine ilişkin maddelerin önem sırasının verildiği ve söz konusu<br />

maddelerde cinsiyete göre oluşan farklılaşmayı gösteren analizler, katılımcıların cinsiyetine<br />

göre farklılık yaratan diğer maddeleri belirten analizler yer almaktadır.<br />

3.1. Frekans Analizleri<br />

Araştırmada çalışma nedenleri dışındaki tüm maddelere frekans analizi uygulanmış, dikkat<br />

çeken seçenekleri olan ve farklı analizlere dahil edilebilecek nitelikteki maddelere yönelik


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 217<br />

sonuçlar tablolaştırılmıştır. Bunların dışındaki maddeler açısından ise, sadece belirgin<br />

sonuçların vurgulanması ile yetinilmiştir.<br />

Tablo 1: Demografik Özelliklere Göre Dağılım<br />

N %<br />

Cinsiyet<br />

Kız 199 % 63<br />

Erkek 110 % 35<br />

Yanıtsız 5 % 2<br />

Toplam 314 % 100<br />

Yetişme Yeri<br />

Köy ve Kasaba 61 % 19<br />

İlçe 93 % 30<br />

İl 65 % 21<br />

Büyükşehir 91 % 29<br />

Yanıtsız 4 % 1<br />

Toplam 314 % 100<br />

Annenin Eğitim Düzeyi<br />

Okuryazar değil 37 % 12<br />

Okuryazar 22 % 7<br />

İlköğretim 183 % 58<br />

Lise 60 % 19<br />

Üniversite 11 % 4<br />

Lisansüstü 1 -<br />

Toplam 314 % 100<br />

Babanın Eğitim Düzeyi<br />

Okuryazar değil 9 % 3<br />

Okuryazar 14 % 4<br />

İlköğretim 184 % 59<br />

Lise 79 % 25<br />

Üniversite 21 % 7<br />

Lisansüstü 3 % 1<br />

Yanıtsız 4 % 1<br />

Toplam 314 % 100<br />

n %<br />

Aile Tipi<br />

Demokratik 199 % 64<br />

Otoriter 103 % 32<br />

Yanıtsız 12 % 4<br />

Toplam 314 % 100<br />

Tablo 1’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan öğrencilerin % 63’ü kız, % 35’i erkektir.<br />

Öğrencilerin % 19’u yetişme döneminde köy ve kasabada, % 30’u ilçede, % 21’i ilde, %<br />

29’u ise büyükşehirde yaşamıştır. Öğrencilerin % 12’sinin annesi okuryazar olmayıp, %<br />

7’sinin annesi okuryazar, % 58’inin annesi ilköğretim mezunu, % 19’unun annesi lise<br />

mezunu, % 4’ünün annesi üniversite mezunudur. Annesi lisansüstü düzeyde eğitime sahip<br />

olan öğrenci sayısı 1’dir. Öğrencilerin % 3’ünün babası okuryazar olmayıp, % 4’ünün<br />

babası okuryazar, % 59’unun babası ilköğretim mezunu, % 25’inin babası lise mezunu, %<br />

7’sinin babası üniversite mezunudur. Babası lisansüstü düzeyde eğitime sahip olan öğrenci<br />

sayısı 3’dür. Öğrencilerin % 64’ü aile yapılarının demokratik, % 32’si otoriter olduğunu<br />

belirtmişlerdir. Bunların yanı sıra öğrencilerin % 82’si gibi büyük bir çoğunluğu,<br />

annelerinin ev hanımı olduğunu ifade etmiş, geriye kalan öğrencilerin annelerinin<br />

meslekleri farklı gruplara dağılmıştır. Öğrencilerin % 20’si, babalarının emekli olduğunu<br />

yazıp, mesleklerini belirtmemişlerdir. Meslekleri belirtilen öğrenci cevapları


218 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

değerlendirildiğinde; baba meslekleri sırasıyla; çiftçilik, esnaflık, işçilik ve memurlukta<br />

yoğunlaşmıştır. Toplam 314 katılımcı olan araştırmada eksik görülen sayılar, söz konusu<br />

soruya yanıt vermeyen öğrencilerden kaynaklanmaktadır.<br />

Tablo 2: Okul ve Meslekle İlgili Olan Değişkenler ile Önem Taşıdığı Düşünülen Belirli<br />

Faktörlere Göre Dağılım<br />

n %<br />

Önem Verilen Seçenekler<br />

İş yaşamı 208 % 66<br />

Dikey geçiş sınavını kazanma 65 % 21<br />

Diğer 26 % 8<br />

Yanıtsız 15 % 5<br />

Toplam 314 % 100<br />

n %<br />

Mezun Olunan Lise<br />

Düz lise 245 % 78<br />

Meslek lisesi 59 % 19<br />

Diğer 8 % 2<br />

Yanıtsız 2 % 1<br />

Toplam 314 % 100<br />

Bölümle İlgili Sahip Olunan Bilgi<br />

Kolay iş bulma 32 % 10<br />

Gelişime açık bir meslek olması 99 % 31<br />

Başka bölümlere geçiş imkanı 62 % 20<br />

Diğer 3 % 1<br />

Yanıtsız 118 % 38<br />

Toplam 314 % 100<br />

Bölüm Tercihini Etkileyen Faktörler<br />

Kendi tercihi 193 % 61<br />

Tavsiyeler 93 % 30<br />

Diğer 13 % 4<br />

Yanıtsız 15 % 5<br />

Toplam 314 % 100<br />

Tablo 2’ye göre öğrencilerin % 66’sı iş yaşamının, % 21’i dikey geçiş sınavını kazanmanın<br />

kendileri için birinci derecede önem taşıdığını ifade ederken, % 8’i önem taşıyan diğer<br />

faktörleri belirtmişlerdir. Diğer grubu içinde; evlilik ve çocuk sahibi olma, KPSS sınavı,<br />

yurtdışına yerleşme ve açıktan okumaya devam etme gibi seçenekler yer almaktadır.<br />

Öğrencilerin % 78’i düz lise, % 19’u meslek lisesi, % 2’si diğer liseler mezunudur. Diğer<br />

grubunda; anadolu lisesi, süper lise, imam hatip lisesi seçenekleri bulunmaktadır.<br />

Bunların yanı sıra katılımcıların % 90’ı okudukları bölüme sınavla yerleştiklerini, sınavla<br />

yerleşenlerin % 10’u (en yüksek oran) bölümün 1. tercihi olduğunu (bunu sırasıyla 3. ve 2.<br />

tercihi olduğunu söyleyenler takip etmektedir), araştırmaya katılan tüm öğrencilerin %<br />

66’sı bölüme liseden mezun oldukları yıl yerleşemediklerini, % 65’i ise bölümde okumaya<br />

başlamadan önce bölüm hakkında bilgi sahibi olduklarını ifade etmişlerdir. Bilgi sahibi olan<br />

öğrencilerin % 31’i tercih etme nedenleri olarak gelişime açık bir meslek olmasını, % 20’si<br />

başka bölümlere geçiş imkanı barındırmasını, % 10’u kolay iş bulunmasını öne<br />

sürmüşlerdir. % 1 ile diğer grubunda yer alanlar ise, açık öğretimden başka bir bölümü<br />

tamamlamak için ideal bir bölüm olduğunu ifade etmişlerdir. Öğrencilerin % 61’i bölümün<br />

kendi tercihleri olduğunu, % 30’u tavsiyeler (aile, akraba, arkadaş, dershane, öğretmen<br />

tavsiyeleri) üzerine bölümü tercih ettiklerini belirtmişlerdir. % 4’lük diğer grubu ise;<br />

dışarıda kalmamak için tercih yaptıkları ya da yanlış veya rastgele tercihte bulundukları gibi<br />

seçeneklerde toplanmıştır. Ayrıca öğrencilerin % 37’si okuldan memnun olduklarını (% 28


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 219<br />

memnun değil, % 33 kararsız), % 63’ü bölümden memnun olduklarını (% 15 memnun<br />

değil, % 20 kararsız), % 81’i sekreterlik mesleğinde eğitimin gerekliliğine inandıklarını (%<br />

9 hayır, % 10 kararsız), % 72’si okula başladıktan sonra sekreterlik mesleği ile ilgili daha<br />

olumlu şeyler düşündüklerini (% 12 hayır, % 15 kararsız), % 76’sı sekreterlik mesleğini en<br />

iyi şekilde yapacakları konusunda kendilerine güvendiklerini (% 8 hayır, % 15 kararsız), %<br />

66’sı sekreterlik mesleğinin günümüzde önemli meslekler arasında görülmeye başlandığını<br />

(% 11 hayır, % 22 kararsız) ifade etmiştir. Toplam 314 katılımcı olan araştırmada eksik<br />

görülen sayılar, söz konusu soruya yanıt vermeyen öğrencilerden kaynaklanmaktadır.<br />

Tablo 3: Cinsiyetle İlgili Değişkenlere Göre Dağılım<br />

N %<br />

Kariyeri Öncelik Taşıması Gereken Kişi<br />

Kadın 61 % 19<br />

Erkek 69 % 22<br />

Konumu uygun olan 178 % 57<br />

Yanıtsız 6 % 2<br />

Toplam 314 % 100<br />

Meslekte “Kadına ya da Erkeğe Uygunluk” Ayrımını Doğru Bulma<br />

Evet 86 % 27<br />

Hayır 180 % 57<br />

Kararsızım 46 % 15<br />

Yanıtsız 2 % 1<br />

Toplam 314 % 100<br />

Sekreterliğin Kadınlara ya da Erkeklere Uygun Bulunması<br />

Sekreterlik kadınlara uygundur 92 % 29<br />

Sekreterlik erkeklere uygundur 2 % 1<br />

Yanıtsız 220 % 70<br />

Toplam 314 % 100<br />

Tablo 3’te de görüldüğü gibi öğrencilerin % 19’u bir tercih yapılması gerekse kadının, %<br />

22’si erkeğin, % 57’si ise konumu uygun olanın kariyerinin öncelik taşıması gerektiğini<br />

belirtmişlerdir. Öğrencilerin % 27’si meslekte “kadın-erkek ayrımı”nı doğru bulduklarını, %<br />

57’si doğru bulmadıklarını, % 15’i ise bu konuda kararsız kaldıklarını ifade etmişlerdir.<br />

Meslekte “kadın-erkek ayrımı”nı doğru bulan ya da bu konuda kararsız kalanlardan 92’si<br />

sekreterliğin kadınlara uygun olduğunu, yalnızca 2’si ise erkeklere uygun olduğunu<br />

belirtmişlerdir. Sekreterliğin erkeklere uygun olduğunu ifade eden 2 kişi, bu konuda<br />

herhangi bir gerekçe öne sürmemiştir. Sekreterliğin kadınlara uygun olduğunu belirten<br />

kişilerin bu konuda ifade ettiği nedenler arasında; mesleğin kadınlara daha çok yakışması,<br />

kadınların rahatlığı için uygun bir meslek olması, kadınların daha zarif ve kibar olması,<br />

kadınların daha düzenli ve dikkatli olması, kadınların iletişimde erkeklerden daha başarılı<br />

olması, kadınların daha fazla sorumluluk sahibi olması gibi seçenekler yer almaktadır.<br />

3.2. Çalışma Nedenleri İle İlgili Analizler<br />

Güvenilirlik analizi sonucu % 81,6 çıkan çalışma nedenlerinin orta değerden (3) farklılaşıp<br />

farklılaşmadığı, Tek Örneklem için T Testi (One Sample T Test) ile analiz edilmiştir. Tablo<br />

4, bu analiz sonuçlarını göstermektedir.<br />

Tablo 4: Çalışma Nedenlerine İlişkin Ölçek Puanları<br />

ÇALIŞMA NEDENLERİ N Ortalama Sig.<br />

Meslekte İlerleme 314 4,54 0,000<br />

Eğitime Uygun Bir İş Fırsatıyla Karşılaşma 314 4,45 0,000<br />

Ekonomik Açıdan Bağımsız Olma 314 4,44 0,000<br />

Bir Meslek ve Yeni Bir Çevre Edinme 314 4,26 0,000<br />

Ekonomik Zorunluluklar 314 4,25 0,000


220 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tüm çalışma nedenlerine ilişkin ortalamalar, orta değerden (3) anlamlı ölçüde yüksek<br />

çıkmıştır. Bununla birlikte ortalamalarına göre söz konusu nedenler; meslekte ilerleme,<br />

eğitime uygun bir iş fırsatıyla karşılaşma, ekonomik açıdan bağımsız olma, bir meslek ve<br />

yeni bir çevre edinme, ekonomik zorunluluklar şeklinde sıralanmaktadır.<br />

Tablo 5, cinsiyete göre farklılık gösteren çalışma nedenlerini ifade etmektedir.<br />

Tablo 5: Cinsiyete Göre Farklılaşan Çalışma Nedenleri<br />

Kız (N=199)<br />

Erkek (N=110)<br />

Çalışma Nedenleri Ortalama Standart Sapma Ortalama Standart Sapma<br />

Ekonomik Açıdan Bağımsız<br />

Olma<br />

4,57 0,71 4,19 0,99<br />

Bir Meslek ve Yeni Bir Çevre<br />

Edinme<br />

4,39 0,67 4,04 1,08<br />

Meslekte İlerleme 4,63 0,66 4,36 1,02<br />

Eğitime Uygun Bir İş<br />

Fırsatıyla Karşılaşma<br />

4,61 0,71 4,15 1,06<br />

Ekonomik açıdan bağımsız olma (p=0,003), bir meslek ve yeni bir çevre edinme (p=0,003),<br />

meslekte ilerleme (p=0,000) ve eğitime uygun bir iş fırsatıyla karşılaşma (p=0,000)<br />

şeklindeki dört çalışma nedeninde de kızların ortalaması erkeklerin ortalamasından anlamlı<br />

düzeyde yüksek çıkmıştır. Bu sonuç, kız öğrencilerin bu çalışma nedenlerine erkeklere göre<br />

daha fazla önem verdiğini göstermektedir.<br />

3.3. Cinsiyete Göre Farklılaşan Diğer Maddeler<br />

Öğrencilerin cinsiyeti açısından farklılık gösteren diğer maddeler ki-kare analizi ve çapraz<br />

tablolar aracılığıyla saptanmıştır.<br />

Tablo 6: Katılımcıların Önem Verdiği Seçenekler ile Cinsiyet Değişkenine İlişkin<br />

Çapraz Tablo<br />

Önem Verilen Seçenekler<br />

İş yaşamı Dikey geçiş sınavını kazanma Diğer Toplam<br />

Kız 141 (%74) 38 (%20) 12 (%6) 191<br />

Cinsiyet<br />

Erkek 62 (%60) 27 (%26) 14 (%14) 103<br />

Toplam 203 65 26 294<br />

Ankete katılan kız öğrencilerin % 74’ü iş yaşamına önem verirken, bu oran erkek<br />

öğrencilerde % 60’dır. Dikey geçiş sınavını kazanmaya önem veren erkek öğrencilerin % 26<br />

olan oranı ise, kız öğrencilerde % 20 olarak görülmektedir. Erkek öğrencilerin % 14’ü diğer<br />

seçeneklere önem verirken, kız öğrenciler arasında bu oran % 6’dır. Ki-kare analizi<br />

anlamlılık değerinin de 0,029 çıkması itibariyle iki değişken arasındaki ilişki anlamlı<br />

çıkmıştır.<br />

Tablo 7: Katılımcıların Mesleği En İyi Şekilde Yapacakları Konusunda Kendine<br />

Güvenmeleri ile Cinsiyet Değişkenine İlişkin Çapraz Tablo<br />

Sekreterlik Mesleğini En İyi Şekilde<br />

Yapabileceği Konusunda Kendine Güvenme<br />

Evet Hayır Kararsızım Toplam<br />

Kız 169 (%85) 9 (%5) 20 (%10) 198<br />

Cinsiyet<br />

Erkek 67 (%61) 16 (%15) 27 (%24) 110<br />

Toplam 236 25 47 308<br />

Kız öğrencilerin % 85’i sekreterlik mesleğini en iyi şekilde yapabilecekleri konusunda<br />

kendilerine güvenirken, bu oran erkek öğrencilerde % 61’dir. Kendisine mesleki açıdan<br />

güvenmeyen erkek öğrencilerin % 15 olan oranı ise, kız öğrencilerde % 5 olarak<br />

görülmektedir. Erkek öğrencilerin % 24’ü bu konuda kararsız kalırken, kız öğrenciler


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 221<br />

arasında kararsız olanların oranı % 10’dur. Ki-kare analizi anlamlılık değerinin de 0,000<br />

çıkması itibariyle iki değişken arasındaki ilişki anlamlı çıkmıştır.<br />

Tablo 8: Kariyeri Öncelik Taşıması Gereken Kişi ile Cinsiyet Değişkenine İlişkin<br />

Çapraz Tablo<br />

Kariyeri Öncelik Taşıması Gereken Kişi<br />

Kadın Erkek Konumu uygun olan Toplam<br />

Kız 54 (%28) 28 (%14) 112 (%58) 194<br />

Cinsiyet<br />

Erkek 4 (%4) 41 (%37) 64 (%59) 109<br />

Toplam 58 69 176 303<br />

Kız öğrencilerin % 28’i tercih yapılması gerekse kadınların kariyerinin öncelik taşıması<br />

gerektiğini düşünürken, bu oran erkek öğrencilerde % 4’tür. Erkeklerin kariyerinin öncelik<br />

taşıması gerektiğini düşünen erkek öğrencilerin % 37 olan oranı ise, kız öğrencilerde % 14<br />

olarak görülmektedir. Erkek öğrencilerin % 59’u bu konuda konumu uygun olanın<br />

kariyerinin öncelik taşıması gerektiğini düşünürken, kız öğrenciler arasında söz konusu oran<br />

% 58’dir. Ki-kare analizi anlamlılık değerinin de 0,000 çıkması itibariyle iki değişken<br />

arasındaki ilişki anlamlı çıkmıştır.<br />

4. Tartışma ve Sonuç<br />

Çalışmamızda sekreterlik mesleğinin farklı araştırmalarda yer alan yönlerinin örneklemimiz<br />

kapsamındaki durumunu incelemenin yanında literatürde çok sık rastlanmayan cinsiyet<br />

bakış açısına da ışık tutabilmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda büro hizmetleri ve<br />

yönetici asistanlığı bölümü öğrencilerinin ankete verdikleri yanıtlar çerçevesinde bir<br />

değerlendirme yapılmaktadır.<br />

Öncelikle öğrencilerin birinci derecede önem verdikleri konunun iş yaşamı olması, meslekle<br />

ilgili sahip oldukları bilgiler açısından sekreterliğin gelişime açık bir meslek olduğu<br />

yönündeki bilgilerinin ilk sırada yer alması, okudukları bölümü yüksek oranda kendi<br />

tercihleriyle seçmiş olmaları ve birbirlerine yakın değerlerde olmakla birlikte çalışma<br />

nedenleri arasında meslekte ilerleme ve eğitime uygun bir iş fırsatıyla karşılaşmanın ilk iki<br />

sırada yer alması ve ileride sahip olacakları meslekleri açısından bilinçli olduklarını ve<br />

klasik sekreterliğe nazaran çağdaş sekreterlik anlayışına daha yatkın olduklarını<br />

göstermektedir. .<br />

Bunun yanı sıra aile tiplerinin demokratik olduğunu ifade eden öğrencilerin daha yüksek<br />

oranda olması, bölümü kendi tercihleriyle seçmeleri yönündeki bulguyla paralellik<br />

göstermektedir. Bölüm ve meslek konusunda bilinçli olduklarını destekleyen diğer bulgular<br />

ise, okudukları bölüme oldukça yüksek oranda sınavla yerleşmiş olmaları ve bölümün en<br />

yüksek sayıda 1. tercihleri olması şeklindeki bulgulardır.<br />

Öğrencilerin önemli bir kısmının okudukları bölümden memnun olması ve okumaya<br />

başladıktan sonra bölüm hakkında daha da olumlu şeyler düşünmeye başlaması, gelecekte<br />

bu mesleği yapacak kişilerin yüksek motivasyon ve tatminle çalışma potansiyelini<br />

göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Öğrencilerin yine yüksek oranda mesleki<br />

anlamda kendilerine güvenmeleri ve sekreterlik mesleğinin önemli meslekler arasında<br />

görüldüğünü düşünmeleri de, mesleğin tesadüfi olarak seçildiği ve kendini yetiştirme<br />

gereğinin duyulmadığı klasik anlayıştan uzak olduklarını göstermektedir.<br />

Öğrencilerin çoğunluğunun konumu uygun olan kişinin kariyerinin öncelik taşıması<br />

gerektiği ve genel olarak mesleklerde “kadın-erkek ayrımı”nın doğru olmadığı yönündeki<br />

görüşleri, cinsiyete dayalı bir ayrımcılığı desteklemediklerini göstermektedir. Bu konuda<br />

cinsiyetçi bakış açısına yönelik tek farklılık, her iki grubun da “konumu uygun olan”<br />

seçeneğinde yoğunlaşması ile birlikte ikinci seçenek olarak kız öğrencilerin “kadının”, erkek


222 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

öğrencilerin ise “erkeğin” kariyerinin öncelik taşıması gerektiği maddesinde<br />

toplanmalarıdır. Bununla birlikte sekreterlik açısından bakıldığında; kız öğrencilerin<br />

bölümde çoğunluk olması ve çok sayıda öğrencinin sekreterliğin kadınlara uygun olduğunu<br />

belirtmesi, meslekte cinsiyete bağlı bir ayrım olduğunu ifade edebilmektedir. Benzer şekilde<br />

“ekonomik zorunluluklar” dışındaki tüm çalışma nedenlerine kız öğrencilerin daha fazla<br />

önem vermesi, yapacakları meslekle daha fazla bütünleşip hedeflerini daha net<br />

saptadıklarını gösterebilmektedir.<br />

Son olarak kızların oransal olarak iş yaşamına verdikleri önemin erkeklerden daha fazla,<br />

erkeklerin ise dikey geçiş sınavına verdikleri önemin kızlardan daha fazla olması ile kızların<br />

mesleği en iyi şekilde yapabilecekleri konusunda kendilerine duydukları güvenin oransal<br />

olarak erkeklerden daha fazla olması yönündeki bulgular; sekreterliği kız öğrencilerin daha<br />

fazla benimsediğine ilişkin bir başka örnek bulgudur.<br />

Çalışmamızda katılımcı öğrencilerin genel özelliklerine ve beklentilerine yönelik bilgilerin<br />

yanı sıra sekreterliğin kadın mesleği olduğu yönünde bulgulara rastlanmaktadır. Elde edilen<br />

bulgular ile alandaki kısıtlı literatüre katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Bununla birlikte<br />

konuyu derinlemesine inceleyen pek çok araştırmaya ihtiyaç duyulduğu da oldukça önemli<br />

bir bilimsel gerçektir. Özellikle çalışmada genel anlamda ifade edilen “sekreterlik neden<br />

kadınlara daha uygundur?” sorusuna verilen yanıtların ileriki çalışmalarda detaylı olarak<br />

incelenmesi konuyla ilgili farklı bilimsel katkıların kazanılmasına imkan verecektir.<br />

Kaynaklar<br />

Aslan, A. (2007), Lise Son Sınıf Kız Öğrencilerin Cinsiyet Rollerine İlişkin Düşünceleri,<br />

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,<br />

Ankara.<br />

Aydın, E. (2010), Üniversite Öğrencilerinin Toplumsal Cinsiyet Algısı: Hacettepe<br />

Üniversitesi Mühendislik Ve Edebiyat Fakültesi Örneği, Hacettepe Üniversitesi Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />

Demirbilek, S., “Cinsiyet Ayrımcılığının Sosyolojik Açıdan İncelenmesi”, Finans Politik &<br />

Ekonomik Yorumlar, 44(511), 2007, 12-27.<br />

Eken, H. (2005), Toplumsal Cinsiyet Olgusu Temelinde Mesleğe İlişkin Rol İle Aile İçi Rol<br />

Etkileşimi: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Kadın Subaylar, Hacettepe Üniversitesi Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Doktora Tezi, Ankara.<br />

Eken, H., “Toplumsal Cinsiyet Olgusu Temelinde Mesleğe İlişkin Rol İle Aile İçi Rol<br />

Etkileşimi: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Kadın Subaylar”, Selçuk Üniversitesi Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, 2006, 247-279.<br />

Kahraman, S. D., “Kadınların Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine Yönelik Görüşlerinin<br />

Belirlenmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi, 3(1),<br />

2010, 30-35.<br />

Karabağ, A. (1997), 2000’li Yıllarda Sekreterlik, Akba Yayıncılık, İstanbul.<br />

Kocacık, F. Ve V. B. Gökkaya, “Türkiye’de Çalışan Kadınlar Ve Sorunları”, C. Ü. İktisadi<br />

Ve İdari Bilimler Dergisi, 6(1), 2005, 195-219.<br />

Kumaş, H. Ve F. Fidan, “Akademisyen Ve Tekstil İşçileri Karşılaştırması Örneğinde<br />

Çalışan Kadınların Çalışma Olgusuna Bakışları”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı<br />

50, 2005, 507-532.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 223<br />

Mayatürk, E. (2006), Çalışma Yaşamında Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık Ve Bir Uygulama,<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yönetim Ve<br />

Organizasyon Programı Yüksek Lisans Tezi, İzmir.<br />

Tutar, H., Başpınar, N. Ö. Ve M. Altınöz (2004), Sekreterlik El Kitabı-Temel Sekreterlik Ve<br />

Yönetici Asistanlığı, Seçkin Yayıncılık, Ankara.<br />

Tutar, H. (2007), Bilgi Çağı Örgütleri İçin Yönetici Asistanlığı, Seçkin Yayıncılık, Ankara.<br />

Yazan, Ü. M., “Türkiye’de Kadın Ve Sosyo-Ekonomik Analizi”, Sosyoloji Dergisi, Sayı 4,<br />

1995, 191-203.


224 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BÜROLARDA ERGONOMİK KOŞULLARIN ÇALIŞMA YAŞAMI KALİTESİNE<br />

ETKİSİ: KIRŞEHİR ÖRNEĞİ<br />

Filiz Özlem ÇETİNKAYA 1<br />

Meryem DÜĞER 2<br />

ÖZET<br />

Önceleri insanlar makine gibi düşünülmekteydi. İnsanların iş ortamında makine ile uyumuna<br />

önem verilmemekte, iyi iş çıkarabilmesi için nelere ihtiyacı olduğu göz ardı edilmekteydi.<br />

Son zamanlarda, modern yönetim anlayışlarının işletmelerin yönetiminde yer almaya<br />

başlamasıyla birlikte, yöneticiler insanların çalışma yaşamı kalitesinin nasıl artırılabileceği<br />

yönünde arayış içine girmişlerdir. Bu çalışmayla yöneticilere bu konuda ışık tutma<br />

amaçlanmaktadır.<br />

Ergonomi, insan ile çalışma ve yaşama ortamları arasındaki uyumun sağlanmasıdır. Büro<br />

çalışanları için ergonomi son derece önemlidir. Çok yoğun çalışma temposu ve birçok ofis<br />

araçları açısından ergonomi bilmek büro çalışanlarının işlerini kolaylaştıracaktır. Büro<br />

çalışanlarının insan olduğu ve çevreden etkilendiği unutulmamalıdır. Onların rahat, sağlıklı<br />

ve huzurlu bir ortamda çalışmaları sağlanmalıdır.<br />

Çalışma yaşamı kalitesi ise işletme çalışanlarının fiziksel ve psikolojik motivasyonunu<br />

arttıran bir yönetim yaklaşımıdır. Bu bağlamda çalışmamızda bürolardaki ergonomik<br />

koşulların kişilerin çalışma yaşamı kalitesine etkisi araştırılmıştır.<br />

Çalışmamızın evrenini Kırşehir ilindeki kamu kurumları oluşturmuştur. Örneklemini ise<br />

Kırşehir ilindeki kamu kurumlarında çalışanlardan rasgele seçilmiş 100 büro çalışanı<br />

oluşturmuştur. Anketlerden elde edilen bulgular SPSS programı kullanılarak analiz<br />

edilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Ergonomi, büro çalışanı, çalışma yaşamı kalitesi<br />

1. GİRİŞ<br />

Günümüzde kurumlarda insan gücüne daha bir önem verilir olmuştur. Bunun için de daha<br />

iyi çalışma ortamları hazırlanmaya çalışılmış ve bununla ilgili yeni teknolojilerden ve<br />

bilgilerden faydalanılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda insanların çalışma ortamında daha<br />

verimli olabilmeleri için ergonomi; işiyle ilgili olan düşünceleri ve beklentileriyle ilgili<br />

olarak çalışma yaşamı kalitesi konularına önem verilmeye başlanmıştır.<br />

1.1. Ergonomi<br />

Ergonomi; iş yükü ve çalışma gücünün en iyi şekilde dengelenip, hem çalışanın sağlığını<br />

koruyan, hem de üretimin artmasını sağlayan, "insan-makine-çevre" sisteminin başarılması<br />

için biyolojik bilginin anatomi, fizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarında da uygulanmasıdır<br />

(Şimşek, 1994:8).<br />

1 Ahi Evran Üniversitesi, Çiçekdağı MYO, Öğr. Gör.<br />

2 Ahi Evran Üniversitesi, Çiçekdağı MYO, Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 225<br />

Çalışanlar işyeri ortamıyla etkileşim içindedir. Endüstrinin hızla gelişmesi bir yandan iş<br />

kazaları ve meslek hastalıklarına karşı, çalışanların korunması sorununu gündeme<br />

getirmiştir, diğer yandan da ergonomi kavramını ortaya çıkarmıştır. Çalışan bireylerin<br />

günün büyük bir kısmını işyerlerinde geçirdikleri dikkate alındığında, sağlıklarını olumsuz<br />

yönde etkileyen çeşitli faktörlerin ortadan kaldırılmasının gereği ve önemi<br />

belirginleşmektedir (Demirdiler ve Üçdoğruk, 1995:605).<br />

Ergonominin amacı, insanın doğal özelliklerine uygun olan makine ve çevre koşullarını<br />

belirleyip, gerekli önlemleri alarak insanın makineyle ve aletle çalışmadaki verimini<br />

artırmaktır (Yavuzcan ve diğ., 1987:57).<br />

Ergonominin ana hedefi; özellikle çalışma hayatının kalitesini arttırmaktır. Bu hem fiziksel<br />

hem de psikolojik şartlara bağlıdır. Ergonominin öncelikli hedeflerini aşağıdaki gibi<br />

sıralayabiliriz (Kaya, 2008:27);<br />

- İnsancıllık ve Ekonomiklik: Amaçlar göz önünde bulundurularak insana ait özelliklerin,<br />

bilgilerin, yeteneklerin ve becerilerin bilinmesi ve bunlara ait alt ve üst sınırların<br />

belirlenmesi, insana yaraşır bir iş düzenlemesinin en önemli değerlendirme ölçütleridir.<br />

- Sağlığın Korunması: Geniş anlamıyla çalışma koşullarından ileri gelen hastalıkların<br />

önlenmesi veya azaltılması anlamındadır.<br />

- İşin Sosyal Uygunluğu: İşin sosyal açıdan insana uygunluğu, insanın yaşamını toplumsal<br />

normlar içinde sürdürebileceği ortamın sağlanması ve bireyler arası ilişkilerin<br />

özendirilmesi anlamını taşır.<br />

- Teknik Ekonomiklik: İnsan-makine sisteminin fonksiyonel açıdan doğru biçimde<br />

düzenlenmesi, bu tür sistemlerin performanslarının sürekliliğinin sağlanması ve<br />

insanların sitem içinde ekonomik açıdan en doğru biçimde görevlendirilmesi anlamını<br />

taşır.<br />

1.2. Çalışma Yaşamı Kalitesi<br />

Çalışma yaşamı kalitesi kavramı, işin insanların güvenli bir ortamda yaşamlarını<br />

sürdürebilmek için gereksinimlerini karşılamaları, işgörenlerin çalıştıkları örgütlere katkı<br />

sağladıkları duygusunu edinmeleri, yeteneklerinin farkına varmaları ve yeteneklerini<br />

geliştirmelerine olanak yaratan ortamın sağlanmasını içermektedir (Özkalp ve Kırel,<br />

2001:553).<br />

Çalışma yaşamının insancıllaştırılması; işgörenin çalışma yaşamındaki konumunun,<br />

işgörenin yapısına, yetenek ve beklentilerine uygun bir düzeye ulaştırmayı amaçlamaktadır.<br />

Çalışma yaşamının insancıllaştırılması, işgöreni yapmış olduğu iş ile bütünleştirmek<br />

amacına yönelik uğraşları içermektedir (Tınar, 1996:127).<br />

Bir diğer tanımlamada; çalışma yaşamı kalitesi, çalışmayı doğrudan ya da dolaylı etkileyen<br />

tüm etkenleri içeren bir kavram olarak değerlendirilmiştir. Çalışma yaşamı kalitesini<br />

belirleyici etkenler ise; işin yapısı ve örgütlenmesi, ücretler, çalışma ortamı ve koşulları, işte<br />

kullanılan teknoloji, endüstriyel ilişkiler, katılım, iş doyumu ve motivasyon, istihdam<br />

güvencesi, sosyal adalet ve sosyal güvenlik, sürekli eğitimdir (Üstündağ, 1999:73).<br />

Çalışma yaşamı kalitesinin unsurları toplumsal, ekonomik, politik, sosyal ve kültürel<br />

farklılıklar nedeniyle zamanla artma eğilimindedir. Bunlardan ilki ücrettir; miktarı, ödenme<br />

şekli ve yöntemi verimliliği etkilemektedir. İkinci olarak iş güvenliğidir; işyerinin<br />

tehlikelere karşı emin, meslek hastalıklarından, iş kazalarından arınmış bir işyeri olması<br />

çalışma yaşamı kalitesini yükseltme bağlamında önemlidir. Üçüncü olarak iş performansı<br />

gelmektedir. Örneğin çalışma dönemlerinin vardiya sistemlerinin, gece çalışmalarının işçi<br />

için en uygun biçimde düzenlenmesi; işin içeriği, stresi, çeşitliliği, zenginliği ve ergonomik


226 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

niteliği de çalışma yaşamı kalitesini etkilemektedir. Dördüncü olarak ergonomi gelmektedir.<br />

İşyerinin sıcaklığı, gürültüsü, havalandırma sistemleri, iş ortamının tozu ve genel temizliği<br />

göz önünde tutulmalıdır; asgari bir temiz işyeri sağlanmadıkça çalışma yaşamı kalitesinden<br />

bahsetme imkanı olmayacaktır. Son olarak ise çalışma süresinden bahsedilebilir. Bu konuya<br />

günlük, haftalık iş saatleri ve aynı zamanda işçinin güvencesi de dahildir (Dereli, 1991:88-<br />

89).<br />

Çalışma yaşamını kaliteli hale getirmek; iş ortamında huzurlu, güvenli, samimi çalışmayı<br />

sağlamak, verimliliği arttıran en önemli etkenlerden biridir. Verimli bir çalışma ortamı<br />

sağlayan özelliklerden bazıları şöyledir (Küçük, 1995:27-29):<br />

- Çalışanın ücreti kendi bilgisine, yeteneğine ve işin güçlülüğüne uygun ve yaşam<br />

standardına uygun olmalıdır.<br />

- İş, çalışanın çalışma yaşamı dışındaki diğer kendine gerekli yaşantı, dinlenme, eğlenme,<br />

aile ilişkileri gibi özel yaşamını etkilememelidir.<br />

- Yönetim çalışanların sosyal ortamında önyargılardan, sınıflandırmalardan kaçınılmasını<br />

sağlamalı, gerekirse sendikal ve diğer yasal faaliyetlerine yol açarak yukarı tırmanma ve<br />

seviyesini geliştirme imkanlarına kavuşturmalıdır.<br />

- Çalışma ortamı her zaman güvenli ve sağlık şartlarına sahip olmalıdır.<br />

- Çalışanlara ürettiği iş veya hizmette karsılaştığı sorunu çözümleme ve plan yapma<br />

suretiyle kapasitelerini geliştirme imkanı sağlamalıdır.<br />

- Çalışma ortamı uygun olduğu müddetçe çalışanların işe ait sorunları çözümleme ve karar<br />

verme konularında katılımına önem verilmelidir.<br />

- Verimliliğin istenilen düzeyin altında olduğunun fark edilmesi durumunda düzeltmeye<br />

yönelik faaliyetlerin kısa sürede gerçekleştirilmesi gereklidir.<br />

- İş tatmini sağlanmalıdır.<br />

- Çalışanların yetki ve sorumluluklarını arttırmak, müşteri ilişkilerini oluşturmak kaliteyi<br />

yükseltecektir.<br />

- Olaylara daha yakın olan çalışanların üretimde kalite ya da iş ilişkileri konularında<br />

doğabilecek olumsuzlukları üst kademeye aktarma ve olumlu karar alma özgürlüğü<br />

sağlanmalıdır.<br />

Sonuç olarak çeşitli kavramsal yaklaşımları da göz önüne alarak çalışma yaşamı kalitesini<br />

şu şekilde kavramsallaştırabiliriz: Çalışanların fiziksel, duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını<br />

karşılamak amacıyla ücretler, iş tatmini, motivasyon, işte kullanılan teknoloji, sosyal<br />

güvenlik, sürekli eğitim, endüstriyel ilişkiler, çalışma koşulları gibi faktörleri bütünleştirerek<br />

yabancılaşmayı engelleyen, kararların alınmasına çalışanların katılımını sağlayan ve örgüt<br />

kültüründe değişime yol açan bir olgudur (Güvenli, 2006:81-82).<br />

2. YÖNTEM<br />

Bu çalışmada veri toplama aracı olarak anket yöntemi kullanılmıştır.<br />

Uygulamanın evrenini, Kırşehir ilindeki kamu kurumlarının büroları oluşturmaktadır.<br />

Örneklemini ise, bu kurumlardan rasgele seçilmiş 100 büro çalışanı oluşturmaktadır.<br />

Elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programından yararlanılarak analiz edilmiştir.<br />

Bu çalışmanın amaçlarına ulaşmak için 3 bölümden oluşan anket kullanılmıştır. İlk bölüm<br />

çalışanların demografik özelliklerine ilişkin sorulardan, ikinci bölüm ergonomi ile ilgili


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 227<br />

sorulardan ve üçüncü bölüm çalışma yaşamı kalitesi ile ilgili sorulardan oluşmaktadır. 1.<br />

bölümde seçenekli sorular, 2. ve 3. bölümdeki sorularda 5’li likert ölçeği kullanılmıştır.<br />

2. bölümdeki ergonomi ile ilgili olan sorular Gül Merve YILMAZER’in Haliç Üniversitesi<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü İç Mimarlık Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programında<br />

“Ofislerdeki Çalışma İstasyonlarının (Workstationların) Tasarımını Etkileyen Ergonomi<br />

Faktörünün İncelenmesi” konulu yüksek lisans tezinden alınmıştır.<br />

3. bölümdeki çalışma yaşamı kalitesi ile ilgi olan sorular Mahmut DEMİR’in Dokuz Eylül<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalında “Konaklama<br />

İşletmelerinde Duygusal Zeka, Örgütsel Sapma, Çalışma Yaşamı Kalitesi ve İşten Ayrılma<br />

Eğilimi Arasındaki İlişkinin Analizi” konulu doktora tezinden alınmıştır.<br />

3. BULGULAR<br />

Anket sorularının analizleri sonucunda elde edilen bulgular aşağıdaki gibidir.<br />

Tablo 1: Demografik Değişkenlerin Sayısı ve Yüzdesel Dağılımı<br />

CİNSİYET<br />

Kadın 29 %29<br />

Erkek 71 %71<br />

YAŞ<br />

18-24 10 %10<br />

25-34 45 %45<br />

35-49 28 %28<br />

50 ve üzeri 12 %12<br />

Cevapsız 5 %5<br />

MEDENİ DURUM<br />

Evli 65 %65<br />

Bekar 32 %32<br />

Cevapsız 3 %3<br />

EN SON MEZUN OLUNAN OKUL<br />

Lise ve altı 35 %35<br />

Üniversite ve üstü 59 %59<br />

Cevapsız 6 %6<br />

KAÇ YILDIR ÇALIŞMA HAYATINDASINIZ<br />

1-4 yıl 18 %18<br />

5-9 yıl 34 %34<br />

10-19 yıl 21 %21<br />

20 yıl ve üzeri 21 %21<br />

Cevapsız 6 %6<br />

ŞU ANKİ İŞYERİNİZDE KAÇ YILDIR ÇALIŞIYORSUNUZ<br />

1-4 yıl 35 %35<br />

5-9 yıl 25 %25<br />

10-19 yıl 11 %11<br />

20 yıl ve üzeri 18 %18<br />

Cevapsız 11 %11<br />

KURUM İÇİNDE HANGİ KADEMEDE BULUNUYORSUNUZ<br />

Üst Kademe 15 %15<br />

Orta Kademe 59 %59<br />

Alt Kademe 16 %16<br />

Cevapsız 10 %10<br />

Tablo 1 incelendiğinde katılımcıların %71 çoğunlukla erkek olduğu ve %29 oranında kadın<br />

olduğu görülmektedir. Katılımcıların yaşlarının %45 çoğunlukla 25-34 olduğu, %28


228 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

oranında 35-49 olduğu, %12 oranla 50 ve üzeri olduğu, %10 oranla 18-24 olduğu ve %5<br />

oranla bu sorunun cevapsız bırakıldığı görülmektedir. Katılımcıların %65 çoğunlukla evli<br />

olduğu ve %32 oranında bekar olduğu ayrıca %3’ünün de bu soruyu cevapsız bıraktıkları<br />

görülmektedir. Katılımcıların %59 çoğunlukla üniversite ve üstü mezunu olduğu, %35’inin<br />

lise ve altı mezunu olduğu ve %6’sının da bu soruyu cevapsız bıraktıkları görülmektedir.<br />

Katılımcıların kaç yıldır çalışma hayatındasınız sorusuna %34 çoğunlukla 5-9 yıl olduğu,<br />

%21 oranında 10-19 yıl olduğu, %21 oranında 20 yıl ve üzeri olduğu, %18 oranında 1-4 yıl<br />

olduğu ve %6’sının da bu soruyu cevapsız bıraktıkları görülmektedir. Katılımcıların şu anki<br />

işyerinizde kaç yıldır çalışıyorsunuz sorusuna %35 çoğunlukla 1-4 yıl olduğu, %25 oranında<br />

5-9 yıl olduğu, %18 oranında 20 yıl ve üzeri olduğu, %11 oranında 10-19 yıl olduğu ve<br />

%11’inin de bu soruyu cevapsız bıraktıkları görülmektedir. Katılımcıların kurum içinde<br />

hangi kademede bulunuyorsunuz sorusuna %59 çoğunlukla orta kademe olduğu, %16<br />

oranında alt kademe olduğu, %15 oranında üst kademe olduğu ve %10’unun da bu soruyu<br />

cevapsız bıraktıkları görülmektedir.<br />

Tablo 2: Ergonomi İle İlgili Sorulara Verilen Cevapların Yüzdesel Dağılımı (%)<br />

SEÇENEKLER<br />

5 * 4 * 3 * 2 * 1 * 0 *<br />

1) Kullandığım alanın ışıklandırması yeterlidir. 31 38 15 9 5 2<br />

2)<br />

Kullandığım masa ve bilgisayar ünitesi çalışma alanım<br />

için yetersizdir.<br />

17 30 9 29 12 3<br />

3)<br />

Koltuk yüksekliğini ayarlayamadığım için rahat<br />

çalışamamaktayım.<br />

15 27 9 28 19 2<br />

4)<br />

Çalıştığım ortamın havalandırması yeterli olmayıp<br />

çalışma performansımı önemli ölçüde düşürmektedir.<br />

21 34 11 20 11 3<br />

5)<br />

Kullandığım evrak ve dosyalar için yeterli dolap ve raf<br />

bulunmamaktadır.<br />

16 25 18 25 14 2<br />

6)<br />

Gelen misafir ve ziyaretçilerim için oturma ve bekleme<br />

alanı yoktur.<br />

26 16 13 23 17 5<br />

Ofis ortamında çok yüksek volümlü ses düzeyi nedeni<br />

7) ile işimle ilgili görüşmeleri verimli düzeyde 20 18 14 31 16 1<br />

gerçekleştirememekteyim.<br />

8)<br />

Bulunduğum çalışma alanı rahat hareket etmeme<br />

olanak sağlamamaktadır.<br />

26 23 15 17 14 5<br />

9)<br />

Duvar kaplama ve boyası çalışma performansımı<br />

önemli ölçüde etkilemektedir.<br />

16 28 16 27 11 2<br />

10)<br />

Kullanmış olduğum ofis ekipman ve teçhizatları çok<br />

eski ve demodedir.<br />

16 22 24 22 12 4<br />

Kullanmış olduğum bilgisayar sistemi çok sıklıkla<br />

11) sorun yaşattığından yaptığım işleri zamanında 11 23 24 23 14 5<br />

bitirememekteyim.<br />

Çalışma alanımdaki bölme ve paneller nedeni ile<br />

12) çalışma arkadaşlarımla rahat iletişim kurmam 11 20 14 36 16 3<br />

zorlaşmaktadır.<br />

13)<br />

Kullandığımız ekipman ve malzemeler ergonomik<br />

olmadığından sıklıkla fiziki rahatsızlık yaşamaktayım.<br />

21 26 9 33 8 3<br />

14)<br />

Çalıştığım kurumda arşiv olmaması nedeni ile belge ve<br />

dosyalama yönünden düzensizlik yaşamakta ve işleri 12 20 13 31 21 3<br />

zamanında yapamamaktayım.<br />

Bazı ihtiyacım olan teçhizat ve ekipmanları rahat temin<br />

15) edemediğimden diğer çalışma arkadaşlarıma ait 20 27 17 22 10 4<br />

teçhizat ve ekipmanları kullanmaktayım.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 229<br />

16)<br />

Bulunduğumuz ortam ve alan yetersizliğinden dolayı<br />

masa ve diğer ofis malzemelerini birden fazla kişi 24 20 16 25 15 -<br />

kullanmaktadır.<br />

İhtiyacım olan ve talep ettiğim teçhizat ve ekipmanların<br />

17) temin edilmesi konusunda büyük sorunlar 16 26 9 30 13 6<br />

yaşamaktayım.<br />

* Tabloda yer alan likert seçenekleri ile ilgili açıklama:<br />

5: Tamamen Katılıyorum, 4: Katılıyorum, 3: Kararsızım, 2: Katılmıyorum, 1: Hiç Katılmıyorum, 0:<br />

Cevapsız bırakılan sorular için kullanılmıştır.<br />

Tablo 2 incelendiğinde katılımcıların kullandıkları alanın ışıklandırmasını yeterli buldukları<br />

(%69), kullandıkları masa ve bilgisayar ünitesinin çalışma alanları için çoğunlukla (%47)<br />

yetersiz diyen katılımcıların yanında diğer katılımcıların (%41) yeterli buldukları,<br />

çoğunlukla (%47) koltuk yüksekliğini ayarlayamamalarının rahat çalışmalarını<br />

engellemediği görüşünün yanı sıra diğer katılımcılara göre (%42) engellediği, çalışma<br />

ortamındaki havalandırmanın yeterli olmayıp çalışma performanslarını önemli ölçüde<br />

düşürdüğü (%55), çoğunlukla (%41) kullandıkları evrak ve dosyalar için yeterli dolap ve raf<br />

bulunmadığı görüşünün yanı sıra diğer katılımcılara göre (%39) evrak ve dosyalar için<br />

yeterli dolap ve raf bulunduğu, gelen misafir ve ziyaretçileri için oturma ve bekleme<br />

alanlarının olmadığı (%42), ofis ortamında çok yüksek volümlü ses düzeyinin işleriyle ilgili<br />

görüşmeleri verimli düzeyde gerçekleştirmelerine engel olmadığı (%47), bulundukları<br />

çalışma alanlarının rahat hareket etmelerine olanak sağlamadığı (%49), duvar kaplama ve<br />

boyamasının çalışma performanslarını önemli ölçüde etkilediği (%44), katılımcıların<br />

bazılarının kullanmış oldukları ofis ekipman ve teçhizatlarının eski ve demode olduğunu<br />

düşünürken (%38) bazılarının ise ofis ekipman ve teçhizatlarının eski ve demode olmadığını<br />

(%34) düşündüğü, ofislerde kullanılan bilgisayar programlarının sorun yaratmadığını ve<br />

işleri zamanında yetiştirebildiklerini belirten katılımcıların (%37) yanı sıra diğer<br />

katılımcıların ise (%34) bilgisayar programlarının sorun yaratması sebebiyle işleri<br />

zamanında yetiştiremedikleri, çalışma ortamındaki bölme ve paneller nedeniyle çalışma<br />

arkadaşları ile iletişim sorunu yaşamadıklarını (%52), kullanılan ekipmanlar ve<br />

malzemelerin ergonomik olmaması nedeniyle sıklıkla fiziki rahatsızlık yaşamaktayım diyen<br />

katılımcıların (%47) yanında diğer katılımcıların (%41) fiziki rahatsızlık yaşamadıkları,<br />

çalıştıkları kurumlarda arşiv olmaması nedeni ile belge ve dosyalama yönünden düzensizlik<br />

yaşanmasından ötürü katılımcıların çoğunlukla (%52) işleri zamanında bitirebildikleri,<br />

katılımcıların çoğunluğu (%47) ihtiyacı olan teçhizat ve ekipmanları rahat temin<br />

edemedikleri için diğer çalışma arkadaşlarına ait teçhizat ve ekipmanları kullandığı, çalışma<br />

ortam ve alanın yetersiz olması nedeniyle masa ve diğer ofis malzemelerinin birden fazla<br />

kişi tarafından kullanıldığını söyleyen katılımcıların (%44) yanında diğer katılımcılar (%40)<br />

masa ve diğer ofis malzemelerinin birden fazla kişi tarafından kullanılmadığını, ihtiyacı olan<br />

ve talep ettiği teçhizat ve malzemenin temin edilmesinde büyük sorunlar yaşamamaktayım<br />

(%43) diyen katılımcıların yanında diğer katılımcıların (%42) sorun yaşadıkları<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 3: Çalışma Yaşamı Kalitesi İle İlgili Sorulara Verilen Cevapların Yüzdesel<br />

Dağılımı (%)<br />

SEÇENEKLER 5 * 4 * 3 * 2 * 1 * 0 *<br />

1)<br />

İşimle ilgili potansiyelimi fark ettiğimi<br />

hissediyorum.<br />

30 48 12 8 1 1<br />

2)<br />

Yeteneklerimi kullanma ve yaratıcılığımı<br />

gösterme şansı tanınır.<br />

13 42 27 10 4 4<br />

3) Yaptığım işlerde kontrol tamamen bana aittir. 15 45 14 18 6 2<br />

4) İşyerimde takdir edildiğimi hissediyorum. 15 51 14 9 6 5


230 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

5) İşyerimde bana her konuda güvenirler. 22 53 15 3 4 3<br />

6) Yapabileceğim en uygun görevler verilir. 23 44 17 9 5 2<br />

7)<br />

Çalışma ortamım fiziksel açıdan oldukça<br />

uygundur.<br />

19 44 14 7 12 4<br />

8) Yöneticilerim fikirlerime önem verirler. 24 40 21 6 8 1<br />

9) Yaptığım işin ne olduğunu bilirim. 30 42 10 13 2 3<br />

10) Başarılarımdan dolayı ödüllendirilirim. 13 33 21 16 12 5<br />

11) Yaptığım iş özelliklerime uygundur. 21 43 23 9 3 1<br />

12)<br />

Yaptığım işte verilen sorumluluk ile yetki düzeyi<br />

aynıdır.<br />

21 44 16 11 5 3<br />

13) Çalışma ortamım her açıdan mükemmeldir. 16 34 22 17 11 -<br />

14)<br />

Her şeyi değerlendirdiğimde, iş yaşamım<br />

kalitelidir.<br />

18 48 18 9 6 1<br />

* Tabloda yer alan likert seçenekleri ile ilgili açıklama:<br />

5: Tamamen Katılıyorum, 4: Katılıyorum, 3: Kararsızım, 2: Katılmıyorum, 1: Hiç Katılmıyorum, 0:<br />

Cevapsız bırakılan sorular için kullanılmıştır.<br />

Tablo 3 incelendiğinde katılımcıların; işleri ile ilgili potansiyellerinin farkında oldukları<br />

(%78), çalışma ortamlarında yeteneklerini ve yaratıcılıklarını gösterme şansı bulabildikleri<br />

(%55), çalışma alanında yaptıkları her işte kontrolün tamamen kendilerine ait olduğu (%60),<br />

iş ortamında yaptıkları işler nedeniyle takdir edildikleri (%66), iş yerlerinde her konuda<br />

kendilerine güven duyulduğu (%75), iş paylaşımı yapılırken yapabilecekleri en uygun<br />

görevlerin verildiği (%67), çalışma ortamlarının fiziksel olarak oldukça uygun olduğu<br />

(%63), yöneticilerin kendi fikirlerine önem verdikleri (%64), yaptıkları işin niteliğinin ne<br />

olduğunun bilincinde oldukları (%72), gösterdikleri başarılar nedeniyle ödüllendirildikleri<br />

(%46), yaptıkları işlerin özelliklerine uygun olduğu (%64), verilen işlerde sorumluluk ile<br />

yetki düzeylerinin aynı olduğu (%65), çalışma ortamlarının her açıdan mükemmel olduğu<br />

(%50), iş yaşamlarının kaliteli olduğu (%66) görülmektedir.<br />

Tablo 4: Cinsiyet Değişkenine Göre Her Şey Değerlendirildiğinde İş Yaşamım<br />

Kalitelidir Düşüncesi İle İlgili Görüşleri<br />

Cinsiyet<br />

Toplam<br />

Kadın Erkek<br />

Sayı 1 0 1<br />

Cevapsız<br />

Her Şey<br />

Değerlendirildi<br />

ğinde İş<br />

Yaşamım<br />

Kalitelidir<br />

Toplam<br />

Kesinlikle<br />

katılmıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

Kararsızım<br />

Katılıyorum<br />

Tamamen<br />

Katılıyorum<br />

Cinsiyet içindeki % 3,4% ,0% 1,0%<br />

Sayı 3 3 6<br />

Cinsiyet içindeki % 10,3% 4,2% 6,0%<br />

Sayı 3 6 9<br />

Cinsiyet içindeki % 10,3% 8,5% 9,0%<br />

Sayı 6 12 18<br />

Cinsiyet içindeki % 20,7% 16,9% 18,0%<br />

Sayı 11 37 48<br />

Cinsiyet içindeki % 37,9% 52,1% 48,0%<br />

Sayı 5 13 18<br />

Cinsiyet içindeki % 17,2% 18,3% 18,0%<br />

Sayı 29 71 100<br />

Cinsiyet içindeki % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

Tablo 4 incelendiğinde en belirgin farkın Katılıyorum kategorisinde olduğu gözlenmektedir.<br />

Buradaki verilerden iş yaşamının kaliteli olduğunu düşünenlerin %52,1 oranıyla erkek<br />

olduğu, Katılmıyorum kategorisinde ise en belirgin farkın %10,3 ile kadın olduğu<br />

görülmektedir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 231<br />

Tablo 5: Yaş Değişkenine Göre Kullanılan Ekipman ve Malzemelerin Ergonomik<br />

Olmamasından Sıklıkla Fiziki Rahatsızlık Yaşama İle İlgili Görüşleri<br />

Yaş<br />

50 ve Toplam<br />

Cevapsız 18-24 25-34 35-49<br />

üzeri<br />

Sayı 1 1 1 0 0 3<br />

Cevapsız<br />

Kullanılan<br />

Ekipman ve<br />

Malzemelerin<br />

Ergonomik<br />

Olmamasından<br />

Dolayı Sıklıkla<br />

Fiziki<br />

Rahatsızlık<br />

Yaşamaktayım<br />

Toplam<br />

Yaş içindeki % 20,0% 10,0% 2,2% ,0% ,0% 3,0%<br />

Kesinlikle Sayı 1 1 3 3 0 8<br />

katılmıyorum Yaş içindeki % 20,0% 10,0% 6,7% 10,7% ,0% 8,0%<br />

Sayı 2 2 15 10 4 33<br />

Katılmıyorum<br />

Yaş içindeki % 40,0% 20,0% 33,3% 35,7% 33,3% 33,0%<br />

Kararsızım<br />

Sayı 0 2 4 3 0 9<br />

Yaş içindeki % ,0% 20,0% 8,9% 10,7% ,0% 9,0%<br />

Katılıyorum<br />

Sayı 1 2 11 6 6 26<br />

Yaş içindeki % 20,0% 20,0% 24,4% 21,4% 50,0% 26,0%<br />

Tamamen Sayı 0 2 11 6 2 21<br />

Katılıyorum Yaş içindeki % ,0% 20,0% 24,4% 21,4% 16,7% 21,0%<br />

Sayı 5 10 45 28 12 100<br />

Yaş içindeki % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%<br />

Tablo 5 incelendiğinde en belirgin farkın Katılıyorum kategorisinde olduğu gözlenmektedir.<br />

Buradaki verilerden fiziki rahatsızlık yaşadığını düşünenlerin %50 oranıyla 50 yaş ve üzeri<br />

olduğu, Katılmıyorum kategorisinde ise en belirgin farkın %35,7 ile 35-49 yaşları arasında<br />

olduğu görülmektedir.<br />

Tablo 6: En Son Mezun Olunan Eğitim Kurumuna Göre Kullanmış Olunan Ofis<br />

Ekipman ve Teçhizatlarının Çok Eski ve Demode Oluşuyla İlgili Görüşleri<br />

En Son Mezun Olunan<br />

Eğitim Kurumu<br />

Toplam<br />

Lise ve Ünv. ve<br />

Cevapsız<br />

altı üstü<br />

Sayı 0 2 2 4<br />

Cevapsız<br />

Kesinlikle<br />

Kullanmış katılmıyorum<br />

Olunan Ofis<br />

Katılmıyorum<br />

Ekipman ve<br />

Teçhizatlar<br />

Kararsızım<br />

Çok Eski ve<br />

Demode<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Tamamen<br />

Katılıyorum<br />

Mezuniyet içindeki % ,0% 5,7% 3,4% 4,0%<br />

Sayı 0 2 10 12<br />

Mezuniyet içindeki % ,0% 5,7% 16,9% 12,0%<br />

Sayı 2 3 17 22<br />

Mezuniyet içindeki % 33,3% 8,6% 28,8% 22,0%<br />

Sayı 2 7 15 24<br />

Mezuniyet içindeki % 33,3% 20,0% 25,4% 24,0%<br />

Sayı 1 10 11 22<br />

Mezuniyet içindeki % 16,7% 28,6% 18,6% 22,0%<br />

Sayı 1 11 4 16<br />

Mezuniyet içindeki % 16,7% 31,4% 6,8% 16,0%<br />

Sayı 6 35 59 100<br />

Mezuniyet içindeki % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%<br />

Tablo 6 incelendiğinde en belirgin farkın Tamamen katılıyorum kategorisinde olduğu<br />

gözlenmektedir. Buradaki verilerden kullanmış olduğu ofis ekipman ve teçhizatlarının çok<br />

eski ve demode olduğunu düşünenlerin %31,4 oranıyla lise ve altı mezunu olduğu,<br />

Kesinlikle katılmıyorum kategorisinde ise en belirgin farkın %16,9 ile üniversite ve üstü<br />

mezunu olduğu görülmektedir (Burada en yüksek değer %33,3 ile katılmıyorum ve<br />

kararsızım kategorilerindedir. Ancak en son mezun olunan eğitim kurumu cevapsız<br />

bırakıldığından bu değerler değerlendirmeye alınmamıştır).


232 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Korelasyon katsayısının (r) değerine göre korelasyonun derecesi hakkında aşağıdaki<br />

yorumlar yapılabilir (www.fikretgultekin.com):<br />

Kuvvetli (-) Orta (-) Zayıf (-) Zayıf (+) Orta (+) Kuvvetli (+)<br />

-1 ≤ r < -0,9 -0,9 ≤ r < -0,5 -0,5 ≤ r < 0 0 < r ≤ 0,5 0,5 < r ≤ 0,9 0,9 < r ≤ 1<br />

Tablo 7: Ofis Ortamında Çok Yüksek Volümlü Ses Düzeyi Nedeni İle İşimle İlgili<br />

Görüşmeleri Verimli Düzeyde Gerçekleştirememekteyim Değişkeni İle Çalışma<br />

Ortamım Her Açıdan Mükemmeldir Değişkeni Arasındaki İlişki<br />

Ofis Ortamında Çok<br />

Yüksek Volümlü Ses Pearson<br />

Düzeyi Nedeni İle İşimle Correlation (r)<br />

İlgili Görüşmeleri<br />

Verimli Düzeyde<br />

Gerçekleştirememekteyi<br />

m Değişkeni<br />

Çalışma Ortamım Her Pearson<br />

Açıdan Mükemmeldir Correlation (r)<br />

Değişkeni<br />

Ofis Ortamında Çok Yüksek<br />

Volümlü Ses Düzeyi Nedeni İle<br />

İşimle İlgili Görüşmeleri Verimli<br />

Düzeyde<br />

Gerçekleştirememekteyim<br />

Değişkeni<br />

Çalışma Ortamım<br />

Her Açıdan<br />

Mükemmeldir<br />

Değişkeni<br />

1 -,245<br />

N 100 100<br />

-,245 1<br />

N 100 100<br />

Tablo 7 incelendiğinde r=-0,245 ile ofis ortamında çok yüksek volümlü ses düzeyinin işle<br />

ilgili görüşmeleri verimli düzeyde gerçekleştirilmesiyle çalışma ortamının her açıdan<br />

mükemmel olduğu düşüncesi arasında zayıf düzeyde negatif bir ilişki olduğu söylenebilir.<br />

Tablo 8: Kullandığım Alanın Işıklandırması Yeterlidir Değişkeni İle Çalışma Ortamım<br />

Fiziksel Açıdan Oldukça Uygundur Değişkeni Arasındaki İlişki<br />

Çalışma Ortamım<br />

Kullandığım Alanın<br />

Fiziksel Açıdan<br />

Işıklandırması<br />

Oldukça Uygundur<br />

Yeterlidir Değişkeni<br />

Değişkeni<br />

Kullandığım Alanın Pearson<br />

1 ,137<br />

Işıklandırması Yeterlidir Correlation (r)<br />

Değişkeni<br />

N 100 100<br />

Çalışma Ortamım Fiziksel Pearson<br />

,137 1<br />

Açıdan Oldukça Uygundur Correlation (r)<br />

Değişkeni<br />

N 100 100<br />

Tablo 8 incelendiğinde r=0,137 ile kullanılan alanın ışıklandırmasının yeterli oluşuyla<br />

çalışma ortamlarının fiziksel açıdan uygunluğu arasında zayıf düzeyde pozitif bir ilişki<br />

olduğu söylenebilir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 233<br />

Tablo 9: Bazı İhtiyacım Olan Teçhizat ve Ekipmanları Rahat Temin Edemediğimden<br />

Diğer Çalışma Arkadaşlarıma Ait Teçhizat ve Ekipmanları Kullanmaktayım<br />

Değişkeni İle Her Şeyi Değerlendirdiğimde İş Yaşamım Kalitelidir Değişkeni<br />

İhtiyaç Bulunan<br />

Ekipmanların Temin<br />

Edilemeyip Ortak<br />

Kullanılması<br />

Her<br />

Şeyi<br />

Değerlendirdiğimde İş<br />

Yaşamım Kalitelidir<br />

Değişkeni<br />

Pearson<br />

Correlation (r)<br />

Arasındaki İlişki<br />

İhtiyaç Bulunan<br />

Ekipmanların Temin<br />

Edilemeyip Ortak<br />

Kullanılması<br />

Her Şeyi<br />

Değerlendirdiğimde İş<br />

Yaşamım Kalitelidir<br />

Değişkeni<br />

1 ,101<br />

N 100 100<br />

Pearson<br />

Correlation (r)<br />

,101 1<br />

N 100 100<br />

Tablo 9 incelendiğinde r=-0,101 ile ihtiyaç bulunan ekipmanların temin edilemeyip ortak<br />

kullanılmasıyla her şey değerlendirildiğinde iş yaşamının kaliteli olması arasında zayıf<br />

düzeyde pozitif bir ilişki olduğu söylenebilir.<br />

4. TARTIŞMA VE SONUÇ<br />

“Bürolarda Ergonomik Koşulların Çalışma Yaşamı Kalitesine Etkisi: Kırşehir Örneği”<br />

konulu bu çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:<br />

Ankete katılanların çoğunluğunun erkek (%71) olduğu, çoğunlukla (%45) 25-34 yaş<br />

aralığında ikinci sırada (%28) 35-49 yaş aralığında oldukları, çoğunlukla (%65) evli<br />

oldukları, çoğunlukla (%59) üniversite ve üstü mezunu oldukları, çoğunlukla (%34) 5-9<br />

yıldır çalışma hayatında oldukları, çoğunlukla (%35) 1-4 yıldır şu anki işyerlerinde<br />

çalıştıkları, çoğunlukla (%59) orta kademe büro çalışanı oldukları gözlenmiştir.<br />

Anketlerin analizi sonucunda ergonomi ile ilgili sorularda katılma ve katılmama<br />

oranlarının birbirlerine oldukça yakın oldukları gözlenmiştir. Bu durum, aynı ortamdaki<br />

büro çalışanlarının çalışma ortamlarını birbirlerinden farklı algıladıkları sonucunu ortaya<br />

çıkmıştır. Bu sonucu birbirine yakın oranlarda olan iki yaş grubunun (%45 ile 25-34 yaş ve<br />

%28 ile 35-49 yaş) etkilediği düşünülebilir.<br />

Ofis ortamındaki ses düzeyinin işle ilgili yapılan telefon görüşmelerini büyük oranda<br />

engellemediği görülmüştür.<br />

Çalışma alanlarının çoğunlukla rahat hareket etmelerine olanak sağlamadığı<br />

görülmüştür. Büro çalışanlarının işlerini daha kolay yapabilmeleri için yaptıkları işin<br />

niteliğine göre yeterli alanın ayrılması sağlanmalıdır.<br />

Kullanılan ekipman ve malzemelerin eski ve demode olması, ergonomik olmamasını<br />

beraberinde getirmiş bu nedenle fiziki rahatsızlıkların yaşandığı görülmüştür.<br />

Çalışma alanlarında yeteri kadar teçhizat ve ekipman olmamasına rağmen bu<br />

malzemelerin temin edilmesinde sorunlar yaşamadıkları görülmüştür. Ayrıca ofisteki masa<br />

ve ofis malzemelerinin birden fazla kişi tarafından kullanıldığı görülmüştür.<br />

Erkek katılımcıların, her şey değerlendirildiğinde iş yaşamlarının kaliteli olduğu<br />

görüşüne kadın katılımcılardan daha fazla katıldıkları görülmüştür.<br />

Kullanılan ekipman ve malzemelerin ergonomik olmamasından dolayı sıklıkla fiziki<br />

rahatsızlık yaşayanların daha çok 50 yaş ve üstü katılımcılar oldukları görülmüştür. İleriki<br />

yaşlarda büro malzemelerinin insanlar üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu düşünülebilir.


234 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ofiste kullanılan ekipman ve teçhizatların çok eski ve demode olduğunu daha çok lise ve<br />

altı mezunları düşünmektedirler. Lise ve altı mezunlarının alt kademelerde çalıştıkları<br />

düşünülecek olursa kurum içindeki eskiyen ekipmanın onlara tahsis edildiği ve bu konuda<br />

onların rahatsızlık yaşadıkları düşünülebilir.<br />

5. KAYNAKÇA<br />

Demirdiler, S. Ve Ş. Üçdoğruk (1995), İş Kazaları Ve Ergonomi, Milli Prodüktivite<br />

Yayınları, İstanbul.<br />

Dereli, T. (1991), “Verimli Bir Çalışma Ortamı Yaratan Faktörler Ve Özellikleri”,<br />

Verimlilik Ve Çalışma Hayatının Kalitesinin Geliştirilmesi Sempozyumu, Milli Prodüktivite<br />

Merkezi Yayınları, No:442, Ankara.<br />

Kaya, S. (2008), “Ergonomi Ve Çalışanların Verimliliği Üzerine Etkileri”, İzmir Ticaret<br />

Odası Ar&Ge Bülten Ağustos-Kurumsal.<br />

Küçük, B. (1995), “Yöneticinin Verimli Çalışma Stratejileri”, Verimlilik Dergisi, Mpm<br />

Yayınları, Ekim-Aralık 1995/1.<br />

Güvenli, F. G. (2006). “Yeni Teknolojilerin Çalışma Yaşamı Kalitesi Üzerindeki Etkileri”,<br />

Dokuz Eylül Ünv. Sosyal Bilimler Ens. Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri İlişkileri Anabilim<br />

Dalı İnsan Kaynakları Programı Yüksek Lisans Tezi, İzmir.<br />

Özkalp, E., Kırel, Ç. (2001), Örgütsel Davranış, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık Ve<br />

Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayın No:149, Eskişehir.<br />

Şimşek, M. (1994), Mühendislikte Ergonomik Faktörler, Mpm Yayınları, Ankara.<br />

Tınar, M. Y. (1996), Çalışma Psikolojisi, İzmir.<br />

Üstündağ, N. (1999), “Akıllı Binaların Tesis Yönetimi Ve İş Yaşamı Kalitesi Üzerindeki<br />

Etkileri”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

İstanbul.<br />

Yavuzcan, G., A. İ. Acar Ve A. Çolak (1987), “İnsanın İş Yapabilme Yeteneğinin Bisiklet<br />

Ergonomisi Yöntemiyle Belirlenmesi”, Milli Prodüktivite Merkezi Verimlilik Dergisi. 1 (4),<br />

57.<br />

www.fikretgultekin.com


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 235<br />

BÜRO ERGONOMİSİNİN ÇALIŞMA PSİKOLOJİSİ VE İŞ VERİMİNE ETKİSİ<br />

Sevim ÇEVEN 1<br />

Kezban ÖZER 2<br />

ÖZET<br />

Çağdaş işletmecilik anlayışı, insan öğesini örgütün vazgeçilmez bir parçası olarak kabul<br />

eder. Hatta örgüt çalışanları “iç müşteri” olarak görülür. Modern yönetim anlayışında<br />

çalışanlar işletmenin en önemli parçasıdır. Onların motive olması, rahat bir ortamda<br />

çalışmaları, iş verimine de doğrudan etki eder.<br />

Bürolar, kurum ya da kuruluşların hizmet alanları kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin<br />

yürütüldüğü mekanlardır. Büroların fiziksel ortamlarının düzeni; çalışan sağlığına,<br />

psikolojisine ve iş verimine olan etkisinden dolayı çok önemlidir. Bürolarda yapılan<br />

çalışmaların verimli ve kaliteli olmasında en önemli faktörlerden biri de fiziki çevredir.<br />

Çalışanlar zamanlarının büyük bir kısmını bürolarda geçirmektedir. Bu nedenle büroların,<br />

çalışanların rahat edeceği bir şekilde düzenlenmesi, ergonomik unsurlara uygun olması<br />

gerekir.<br />

Ergonomi, çalışanların işe motive olmasında ve iş veriminin artmasında önemli bir araçtır.<br />

Ergonomi bilimi, çalışanın daha rahat bir ortamda çalışmasını öngörür.<br />

Çalışma ortamındaki renk seçimi, oturma düzeni, kullanılan araç ve gereçler, mobilyalar,<br />

havalandırma sistemi, ısı, nem, aydınlatma gibi hususlar çalışma psikolojisi ve çalışanın iş<br />

verimliliğini doğrudan etkilemektedir.<br />

Bu çalışmanın amacı, büro ergonomisinin çalışma psikolojisine ve iş verimine etkisini<br />

incelemektir.<br />

Bu çalışmada, literatür taraması yapılarak bu konuda yayınlanmış makaleler ve diğer<br />

bilimsel kaynaklardan yararlanılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Büro, Ergonomi, Çalışma Psikolojisi, İş Verimi<br />

1 GİRİŞ<br />

Günümüz modern dünyasında çalışanların pek çoğu çalışma ortamları ve koşulları açısından<br />

çeşitli problemlerle karşılaşmaktadırlar. Bunlar, çalışanların beden sağlığını, ruh sağlığını ve<br />

iş verimliliklerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle çalışma ortamlarının ve koşullarının<br />

çalışanlara uygun, onların işlerini rahatlıkla yapabilecekleri bir şekilde düzenlenmiş olması<br />

gerekir. Yani çalışma ortamları ergonomik unsurlar dikkate alınarak düzenlenmelidir.<br />

Ergonomi, çalışan ile işi arasında uyum sağlayan, iş verimi ve performansı üzerinde etkili<br />

olan bir disiplindir, bilim dalıdır.<br />

Günümüzde işletmeler ergonomi kavramına önem vermektedirler. Çalışma ortamı olan<br />

büroları düzenlerken ergonomik unsurlar dikkate alınmaktadır. Bu sayede çalışanın<br />

1 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör. ,<br />

2 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör. ,


236 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

verimliliği ve performansı artmakta, iş gücü kayıpları da en aza inmektedir. Ayrıca fiziksel<br />

olarak rahat bir ortamda çalışmak, işe olan uyum ve iş doyumunu artırarak çalışanların iş<br />

psikolojilerini de olumlu etkilemektedir. Ergonomik unsurların dikkate alınması, bundan<br />

dolayı gerçekleşen iş kazalarının önlenmesinde de etkilidir.<br />

Ergonomi kavramı, geniş bir alanı kapsamaktadır. Çalışma birimlerinin çalışan özelliklerine<br />

göre düzenlenmesi, çalışma ortamı koşullarının (aydınlatma, gürültü, havalandırma, ısı,<br />

nem, toz, titreşim vb. unsurlar) yapılan işe ve çalışanlara göre düzenlenmesi ergonomi<br />

kapsamına girmektedir. Ergonomi bilimi gün geçtikçe ülkemizde yaygınlaşmakta ve bu<br />

konuda pek çok araştırma yapılmaktadır. Bu sayede ergonominin insan sağlığı ve psikolojisi<br />

üzerindeki önemi de anlaşılmaktadır.<br />

Yapılan araştırmalar, insanların ergonomik unsurlar dikkate alınarak düzenlenen bir ortamda<br />

kolay motive olabildiğini, performanslarının arttığını, daha az yorulduklarını ve çalışma<br />

koşullarından doğan rahatsızlıklardan daha az şikayetçi olduklarını ortaya çıkarmıştır.<br />

2 Çalışma Ortamı Olarak Bürolar<br />

Bürolar, kurum ya da kuruluşların hizmet alanları kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin<br />

yürütüldüğü mekanlardır. Çalışanlar, günün büyük bir kısmını bu mekanlarda geçirmektedir.<br />

Bu nedenle bu alanların fiziksel ve psikolojik düzeni, tasarımı çalışanların rahat çalışması<br />

açısından çok önemlidir.<br />

Günümüzde hızla ilerleyen teknoloji ve beraberinde getirdiği olanaklar sayesinde bürolarda<br />

mekana bağımlılık ortadan kalkmaya başlamıştır. Sanal bürolar, ev bürolar işlerin rahatlıkla<br />

yürütülebildiği büro çeşitleri arasına girmiştir.<br />

Çalışma hayatının yoğun temposu içinde gittikçe çeşitlenen, artan işlerin görüldüğü bürolar,<br />

günümüzde modern dizaynları ile çalışanlara rahat, kolay, pratik bir şekilde çalışma imkanı<br />

sunmaktadır.<br />

3 Ergonominin Tanımı Ve Amacı<br />

Ergonomi, eski Yunanca’da iş anlamına gelen “ergon” ve “doğal yasa ve düzen” anlamına<br />

gelen “nomos” kelimelerinden türetilmiş “iş yasası” anlamına gelen bir kavramdır.<br />

Ergonomi, insan faaliyetlerinin işe, aletlere, üretim sistemlerine ve çalışma ortamına, etkili<br />

bir uyum sağlaması anlamına gelmektedir (Işıl, 1991: 6).<br />

Ergo = iş, Nomos = Bilim (Yasalar), Ergonomi = İŞBİLİM (Yunanca) 1949 yılında<br />

İngiltere’de bu isim ortaya atılmıştır.<br />

ABD’de Human Factor Engineering (İnsan Mühendisliği)<br />

İngiltere’de Applied Pyschology<br />

İskandinav Ülkelerinde Bio-technology<br />

Almanya’da Arbeit Phssiology.<br />

Ergonomi Araştırma Derneği tarafından ergonomi; “çalışanlarla işleri, araç-gereçleri ve<br />

çevre arasındaki ilişkileri, özellikle anatomik, fizyolojik ve psikolojik açıdan bu ilişkilerde<br />

ortaya çıkan problemlerle ilgili çalışmalar” olarak tanımlamaktadır. Bu iki kısımdan oluşan<br />

tanımın her iki kısmı da bilim ve teknolojiyi kapsamaktadır (Shackel, 1984: 9).<br />

Ergonomi çalışanın işe motive olmasında ve iş veriminin artmasında önemli bir araçtır.<br />

Ayrıca ergonomi bilimi çalışanın daha rahat ve daha az yorularak çalışmasını sağlar.<br />

Ergonominin doğru uygulanması iş kazası ve meslek hastalıklarının da önemli ölçüde düşüş<br />

göstermesine neden olur.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 237<br />

Ergonomi çalışanlar açısından gerçekten önem taşıyan bir bilim dalıdır. İnsan ile araç<br />

arasındaki uyumun sağlanması, çalışma yerlerinin çalışanların özelliklerine göre<br />

düzenlenmesi daha önce de belirtildiği gibi iş verimi ve motivasyonu üzerinde son derece<br />

etkilidir. Çalışanların yaptıkları iş, vücut ölçüleri, çalışma sırasında kullandıkları alanlar<br />

birbirinden farklıdır, aynı olması beklenemez. İşte ergonomi bu uyumsuzluğu dengeleyen<br />

bir bilim dalıdır. Aksi takdirde çalışma hayatında ergonomik unsurlar dikkate alınmazsa<br />

birçok olumsuzluklarla karşılaşılır.<br />

Ergonomi, anatomi, fizyoloji ve psikoloji bilimlerine ait bilgilerin uygulanmasıyla insan ile<br />

iş çevresi ve kullandığı donanım arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ergonominin<br />

amacı, verimlilik ve etkinlik bakımından insan-sistem optimumunu elde etmektir. Bunun<br />

için sistem ve çevre üzerinde çalışmalar yapılarak işin işgörene uyumu sağlanmaya çalışılır.<br />

Doğal olarak insanın işe uyum sağlaması da aynı derece önemlidir (Tengilimoğlu ve Tutar,<br />

2009: 143).<br />

Ergonominin amacı, makineli bir üretim sisteminde çalışanın sağlığını koruyarak<br />

güvenliğini sağlamak; yapılan işin nicelik ve niteliğini artırmaktır. Çok disiplinli bir bilim<br />

dalı olması; insan sağlığı ile ilgili olarak hekimleri, makine tasarımı ile ilgili olarak<br />

mühendisleri, maliyet ile ilgili olarak ekonomistleri ilgilendirir (Sabancı, 1989: 13).<br />

Ergonominin birinci amacı insan - makine birleşiminin verimliliğini ve iş güvenliğini<br />

arttırmaktır. Çalışmanın yöntemli bir şekilde düzenlenmesini amaçlayan ergonomi aynı<br />

zamanda insanın kullandığı araç ve makinelerin yaptığı işin insanın özelliklerine uygun<br />

olmasını sağlamaya yöneliktir. Ergonominin uğraş alanları (http://www.ergonomi.itu.<br />

edu.tr/ergonomi.html):<br />

İnsan - makine sistemine ilişkin fiziksel konular<br />

İnsan – makine sistemine ilişkin kavramsal konular<br />

İş yeri tasarımı ve iş alanı yerleşimi<br />

Fiziksel çevre<br />

Psikolojik çevre<br />

Görev tasarımı seçme, eğitme.<br />

Ergonomik önlemler çalışanların fiziksel bütünlüğünün korunmasının yanı sıra onların<br />

fizyolojik ve psikolojik yeteneklerini en iyi şekilde kullanabilecekleri çalışma ortamını<br />

sağlamayı amaçlamaktadır. Ergonomik açıdan çalışma ortamlarının düzenlenmesine ilişkin<br />

olarak bazı hususlara dikkat edilmelidir;<br />

Çalışma alanlarında kullanılan araç-gereçlerin ve malzemelerin belirli bir yerde<br />

depolanması,<br />

Malzeme ve araçların iş akışının sırasına uygun olarak yerleştirilmesi,<br />

Geçitlerin, çalışanların ve araçların geçişine ve de acil olaylarda kullanılmaya olanak<br />

verecek genişlikte yapılması,<br />

Pencere yüzeylerinin taban alanının % 17’sinden az olmayacak bir genişlikte<br />

tutulması,<br />

Her çalışana en az 2 metrelik serbest bir alan sağlanması,<br />

Çalışma alanlarının tavan yüksekliğinin 3 metreden az olmaması gerekmektedir<br />

(Küçükçirkin, 1988: 267).


238 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

4 Bürolarda Fiziksel Şartların Ergonomik Unsurlara Göre Düzenlenmesi<br />

Büroların fiziksel şartlarının ergonomik unsurlara göre düzenlenmesi çalışanların<br />

verimliliğini, iş tatminini ve sağlığını etkilemektedir. Bürolarda düzenlenmesi gereken<br />

başlıca fiziksel şartlar şunlardır; aydınlatma, ısı, nem ve havalandırma, ses ve gürültü.<br />

4.1 Aydınlatma<br />

Bürolarda her türlü işlemin kusursuz yapılabilmesi ve en önemlisi de çalışanların göz<br />

sağlığının korunması iyi bir aydınlatma tekniğine bağlıdır. Aynı zamanda iyi bir aydınlatma<br />

üretimi hızlandırır. Ergonomik olmayan bir aydınlatma ise, göz bozukluklarına, kazalara,<br />

malzeme israfına, üretimin yavaşlamasına ve çalışanların verimliliğinin azalmasına neden<br />

olur (Battaloğlu, 1988: 68).<br />

Aydınlatma çalışanın yaşına ve yaptığa işe uygun olmalıdır. 21 yaşındaki bir çalışan ile 55<br />

yaşındaki bir çalışanın ihtiyaç duyduğu aydınlatma miktarları farklıdır. Aynı zamanda<br />

aydınlatmanın yönü, mesafesi, derecesi de yapılan işe göre ayarlanmalıdır. Aksi takdirde<br />

göz yorgunluğu gibi sağlıkla ilgili sorunlara ve performans düşüklüğüne neden olmaktadır.<br />

Çalışma ortamlarını aydınlatmada iki yol kullanılmaktadır; doğal ve yapay aydınlatma.<br />

Doğal aydınlatma masrafsızdır, bürolarda gün ışığından faydalanır. Bu nedenle büroların bu<br />

unsura dikkat edilerek dizayn edilmesi gerekir. Doğal aydınlatmanın mümkün olmadığı<br />

yerlerde yapay aydınlatmadan faydalanılır; bunlar da beyaz ışık veren florasan ve civalı<br />

ampuldür.<br />

Aydınlatma ile verimlilik arasında çok yakın bir ilişki vardır. İyi aydınlatma verimi<br />

arttırırken, kötü aydınlatma göz yorgunluğuna neden olarak verimi önemli ölçüde düşürür.<br />

Özellikle iyi görmenin önemli olduğu ince işlerin uzunca bir süre yapıldığı bürolarda, görme<br />

kolaylığına önem vermek ve bu rahatlığı sağlayacak tüm aydınlatma ilkelerini<br />

gerçekleştirmek yararlı olacaktır (Su, 2001: 195).<br />

4.2 Isı, Nem ve Havalandırma<br />

İnsanlar, beden iç ısısında değişikliklere sebep olabilecek iş yeri, genel çevre ya da iklim<br />

değişikliklerine pek dayanıklı değildirler (M. Tuna ve A. Tuna, 2009: 69). Fazla sıcaklık<br />

çalışanlarda durgunluk ve tembelliğe, fazla soğuk ise vücut hareketlerini azaltarak çalışma<br />

hızının düşmesine neden olmaktadır. Çalışanlar kendilerini rahat hissettikleri çalışma<br />

ortamlarında verimli çalışabilirler. Eğer çalışma ortamında ısı sorunu varsa bu durum<br />

çalışanların verimliliğini, iş tatminini ve sağlığını olumsuz etkileyecektir.<br />

Isıdan sonra çalışanları etkileyen bir diğer unsur da ortamdaki nemdir. Isının yüksek olduğu<br />

durumlarda nem olumsuz etki yapmaktadır.<br />

Nemin çalışan üzerindeki etkileri, ortam ısısına bağlı olarak farklılık göstermektedir. Nemin<br />

yüksek olması, çalışanın fiziki ve ruhi bakımdan yorgun hale gelmesine, terlemesine,<br />

solunumun sıklaşmasına, kalp atışlarının hızlanmasına, yüzde kızarma ve baş dönmesine<br />

sebep olmaktadır (Arıcı, 1999: 193).<br />

Çalışılan yerin nem oranı fazlaysa ve ortam ısısı da yüksekse ter buharlaşması önemli<br />

ölçüde azalmakta ve sıcaklığa dayanma güçleşmektedir. Nem oranının düşük olması ise<br />

solunum yolları dokusunda tahriplere, kronik öksürüklere ve solunum yollarının kurumasına<br />

bağlı olarak da konuşma güçlüklerine neden olmaktadır (Hayta, 2007: 24).<br />

Çalışma ortamlarının havalandırılması da oldukça önemlidir. Çalışanların yaptıkları işin<br />

niteliğine göre belli bir süre aynı ortamda bulunmaları gerekmektedir. Özellikle kalabalık<br />

bürolarda soluma yoluyla içerideki oksijen miktarı azalır. Dolayısıyla temiz havaya,<br />

oksijene ihtiyaç duyulur. Bu nedenle iyi bir havalandırma sisteminin olması gerekir. Kapı ve


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 239<br />

pencereler doğal havalandırmadır, belli aralıklarla açılarak çalışma ortamının<br />

havalandırılması gerekir. Klimalar, vantilatörler ise yapay havalandırmadır. Havalandırma<br />

sırasında çalışanların kendilerine dikkat etmeleri, sağlıklarını olumsuz etkileyebilecek<br />

durum ve hareketlerden kaçınmaları gerekmektedir. Aksi takdirde çalışanlarda boyun<br />

tutulması, baş ağrısı, burun tıkanıklığı gibi sağlık problemleri oluşabilir. Bu da iş veriminin<br />

düşmesine neden olabilir.<br />

4.3 Ses ve Gürültü<br />

Ses, hava basıncındaki dalgalanmaların kulaktaki etkisinden ileri gelen bir duygudur.<br />

Gürültü ise genellikle istenmeyen ses olarak ifade edilmektedir. Herhangi bir cismin veya<br />

kaynağın titreşimi sonucu ses ortaya çıkar (Tengilimoğlu ve Tutar, 2009: 161).<br />

İş yerlerinde, sokakta, evde katlanmak zorunda kaldığımız gürültü, ulaştığı boyutlar<br />

açısından akustik kirlilik veya ses işkencesi olarak ifade edilmekte ve etkileri işitme<br />

kayıpları ile sınırlanamamaktadır. İnsanlar için asıl korkulacak olan, gürültüye bağlı işitme<br />

bozukluğu ya da kaybı değil, bu şekilde sürekli uyarının belli bazı koşullar altında<br />

dayanılmaz bir stres yaratmasıdır (Erdem, 1993: 140).<br />

Gürültünün engellenebilmesi için duvarların ses yalıtımını sağlayan malzeme ile kaplanmış<br />

olması gerekir. İş yerinde gürültü çıkaran makine ya da sistemler varsa bunların özel bir<br />

yere konulması ve düzenli olarak bakımlarının yapılması gerekir.<br />

Günümüz bürolarında elektronik pek çok büro malzemesi (yazıcı, faks cihazı, tarayıcı,<br />

fotokopi makinesi vb.) bulunmaktadır. Bunların bir arada bulunması da çalışma ortamında<br />

gürültüye neden olabilir. Dolayısıyla çalışanın iş verimini ve sağlığını olumsuz etkiler,<br />

performansı düşürür.<br />

5 Ergonominin İş Verimine Etkisi<br />

İnsan ile araç arasındaki uyumun sağlanması, çalışma yerlerinin çalışanların özelliklerine<br />

göre düzenlenmesi daha önce de belirtildiği gibi iş verimi ve motivasyonu üzerinde son<br />

derece etkilidir.<br />

Büroların fiziksel koşulları, estetik ve dekoratif koşulları verimliliği etkileyen faktörler<br />

arasındadır. Bu nedenle bu koşulların ergonomik unsurlara dikkat edilerek düzenlenmesi<br />

yani işin insana uygun hale getirilmesi çok önemlidir.<br />

Ergonomi uygulamaları, çalışma hayatında giderek daha kritik bir öneme sahiptir.<br />

Ergonomi, çalışanlarla iş yerinin etkileşimini incelemektedir. Bu kavram, büroda makine ve<br />

büro araç-gerecinin çalışanlara uyması gerektiği fikrini içermektedir. Burada esas amaç,<br />

fiziksel stres ve zorlamayı ofis işlerinden uzak tutmaktır (Tengilimoğlu ve Tutar, 2009:<br />

164).<br />

Çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları, performansları ve iş verimi bakımından çalışma<br />

ortamlarının ergonomik unsurlara dikkat edilerek düzenlenmesi çok önemlidir. Bu sayede<br />

çalışan rahat bir ortamda işini yapabilir ve iş görmesini engelleyen etmenler en aza<br />

indirgenmiş olur. Aynı zamanda çalışan memnuniyeti ve bağlılığı sağlanır.<br />

Çalışanlar farklı ölçülere ve tercihlere sahiptir; bu nedenle büro araç-gereçlerinin bu kriterler<br />

dikkate alınarak yerleştirilmesi gerekir. Bürodaki masa ve sandalyelerin çalışanların ölçü ve<br />

ihtiyaçlarına göre ayarlanması, çalışma ortamının rengi ve mobilyalarla uyumu, aydınlatma,<br />

ses, gürültü, havalandırma, ısı ve nem faktörlerinin en uygun şekilde ergonomik unsurlara<br />

göre düzenlenmesi büroda çalışanların verimliliğini olumlu etkiler, daha az yorulmalarını ve<br />

sağlıklı olmalarını sağlar.


240 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

6 Çalışma Psikolojisi Ve Ergonominin Çalışma Psikolojisine Etkisi<br />

Çalışma psikolojisi, hızla sanayileşen ve sanayi ötesi bir dönüşüm sürecine giren endüstri<br />

toplumlarında önem kazanan insancıl bir disiplin niteliği taşımaktadır. Çalışanların iş<br />

yerinde ruh sağlıklarının korunması, iş tatmininin sağlanması, performans artırımının<br />

gerçekleştirilmesi gibi konuları ele alan psikolojinin bir dalıdır. Çalışma psikolojisi örgütü<br />

bir makineye, insanı da onun bir parçası olarak kabul eden düşünce sistemini reddeder.<br />

Çünkü işletmede çalışanların fizyolojik-sinirsel, zihinsel ve duygusal nitelikleri vardır ve<br />

bunların bütünlüğünün korunması gerekmektedir<br />

(http://www1.gantep.edu.tr/~telli/CALISMA%20PSIKOLOJISI.htm).<br />

Çalışma ortamlarının ergonomik unsurlara dikkat edilerek düzenlenmesinin çalışan<br />

psikolojisi üzerinde olumlu etkisi vardır. Çalışanlar psikolojik olarak rahat bir ortamda<br />

işlerini yaptıklarında daha mutlu olacaklar, ortam daha hoş görünecek ve böyle bir ortam<br />

çalışanları monoton işlerde uyarıp canlandırır, motivasyonlarını korur ve artırır, iş<br />

verimliliklerini, tatminlerini, başarılarını olumlu yönde etkiler. Bu da işletmede düzenin ve<br />

emniyetin iyileşmesine imkân verir, çalışanların iş memnuniyetini artırır. İş memnuniyeti,<br />

çalışanın fiziksel ve sosyal şartların yanında görevine olan duygusal bir tepkisidir ve<br />

psikolojik sözleşmesindeki beklentilerinin karşılanma derecesini işaret eder şeklindedir<br />

(Bozkurt vd., 2008: 2). İş memnuniyeti iş performansını, verimliliği ve üretimi etkiler.<br />

Çalışma psikolojisi açısından büroların ergonomik unsurlara göre düzenlenmesinde<br />

başvurulabilecek pek çok imkân vardır. En çok başvurulan imkânlar, büroların ve çevre<br />

dairelerinin renklendirilmesi, yani hoşa giden kompozisyonda badana, boya, desenli duvar<br />

kağıdı vs. büroları ölçülü derecede çiçek ve bitkilerle donatmak ve uygun ortamlarda uygun<br />

süre ve türde müzik yayınlamaktır. Burada dikkat edilecek olan, bu tür faaliyetlerin bir<br />

psikologla birlikte aynı zamanda toplu çalışma şartlarını da göz önüne alarak, çalışana kendi<br />

inisiyatifi için imkân vermek ve ona cazip bir ortam yaratmaktır (Ercan, 1988: 403).<br />

Bürolarda yapılan ergonomik ve psikolojik düzenlemelerle, çalışanı monoton bir çalışmada<br />

uyaracak, değişiklik olanağı sağlayacak ve motivasyonu artıracak rahat bir çevre yaratmak<br />

amaçlanır (Öncer ve Özkanlı, 1998: 495). Bu sayede iş hayatında mutlu olan çalışanlar<br />

zamanlarının büyük bir kısmını işe ayırarak verimliliği yükseltmekte ve işlerine bağlılıkları<br />

artmaktadır.<br />

7 Sonuç<br />

Yapılan araştırmalarda, çalışma ortamlarının ergonomik unsurlara göre düzenlenmesi<br />

gerektiği, ergonominin çalışma psikolojisi ve iş verimi üzerinde önemli ve olumlu etkilere<br />

sahip olduğu görülmüştür.<br />

Çalışma ortamlarında aydınlatma, ısı, nem ve havalandırma, ses ve gürültü gibi faktörlerin<br />

en uygun şekilde düzenlenerek sağlıklı çalışma koşulları oluşturulmalıdır.<br />

İş kazalarının önlenmesinde ve iş güvenliğinin sağlanmasında ergonominin önemine ve<br />

gerekliliğine değinilmiş, ergonominin sadece çalışanın verimliliğini artırmak, güvenliğini<br />

sağlamak, sağlığını korumak, iş stresini azaltmanın yollarını bulmakla kalmadığı, aynı<br />

zamanda çalışanların iş memnuniyetini artırmakla da ilgilendiği belirtilmiştir.<br />

Çalışanların rahat bir ortamda işlerini yapabilmeleri için ortamın fiziksel özelliklerine dikkat<br />

edilmesinin yanı sıra çalışanların psikolojisi de dikkate alınmalı ve ona göre düzenleme<br />

yapılmalıdır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 241<br />

KAYNAKLAR<br />

Arıcı, K. (1999). İşçi sağlığı ve iş güvenliği. Ankara: Sargın Ofset.<br />

Battaloğlu, C. (1988). “Çalısma yerleri için bir işbilimsel denetim listesi geliştirilmesi ve<br />

çalışma yerlerinin değerlendirilmesi”. 1. Ergonomi Kongresi, M.P.M Yayınları, Ankara.<br />

Bozkurt, Ö. ve Bozkurt, İ. (2008). “İş tatminini etkileyen işletme içi faktörlerin eğitim<br />

sektörü açısından değerlendirilmesine yönelik bir alan araştırması”, Doğuş Üniversitesi<br />

Dergisi, 9, 1, 1-18.<br />

Ercan, M. N. (1988). “Çalışma yerlerinin ve yaşam ortamlarının ergonomik<br />

şekillendirmelerinde genel prensipler”. İTÜ, M.P.M, 1. Ulusal Ergonomi Kongresi,<br />

Ankara.<br />

Erdem, F. (1993). “İş yeri stresi”. M.P.M II, Ankara.<br />

Hayta, A. B. (2007). “Çalışma ortamı koşullarının işletme verimliliği üzerine etkisi”.<br />

Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı:1, Gazi Üniversitesi, Ankara.<br />

Işıl, B. (1991). Ergonomi. İzmit: Yıldız Üniversitesi Yayınları, Sayı:229.<br />

Küçükçirkin, M. (1988). “İş değerlendirme ilişkisi”. 1. Ulusal Ergonomi Kongresi, M.P.M<br />

Yayınları, Yayın No: 372, Ankara.<br />

Öncer, M. ve Özkanlı, Ö. (1998). “Ülkemiz işletmelerinde çalışma yeri düzenleme<br />

tekniklerinin uygulanma düzeyi”. 6. Ergonomi Kongresi, M.P.M Yayınları, No:622,<br />

Ankara.<br />

Sabancı, A. F. (1989). Ergonomi ve Tarihsel Gelişim. 2. Ulusal Ergonomi Kongresi,<br />

M.P.M Yayınları, No:379, Ankara.<br />

Shackel, B. (1984). Applied Ergonomics Handbook. Butterworth, London.<br />

Su, A. B. (2001). Ergonomi. Ankara: Atılım Üniversitesi Yayınları:5 Mühendislik Fakültesi<br />

Yayınları:2.<br />

Tengilimoğlu, D. ve Tutar, H. (2009). Çağdaş büro yönetimi: büro yönetiminde güncel<br />

konular ve yaklaşımlar. (3. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />

Tuna, M., Tuna, A. A. (2009). Büro yönetimi ve iletişim teknikleri. (3. Baskı). Ankara:<br />

Detay Yayıncılık.<br />

http://www.ergonomi.itu. edu.tr/ergonomi.html, Erişim: 16.08.2012.<br />

http://www1.gantep.edu.tr/~telli/CALISMA%20PSIKOLOJISI.htm,<br />

Erişim: 30.08.2012.


242 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

ANTROPEMETRİK ÖLÇÜLERE GÖRE BÜRO MASASI VE SANDALYESİ<br />

Ali TELLİ 1<br />

Süleyman ŞENOL 2<br />

ÖZET<br />

“Antropemetrik ölçülere göre büro masası ve sandalyesi” adlı bu çalışmada örneklerin<br />

incelenmesi ışığı altında ergonomi uzmanları tarafından yürütülmüş olan bazı ölçüler<br />

belirlendi. Bu veriler kullanılarak insan ölçüleri ve mobilya tasarımı sırasında ortaya çıkan<br />

sorunlar değerlendirilmiştir. İnsan ölçüleri analiz edilmiş ve antropemetrik ölçülere göre<br />

büro masası ve sandalyesi ölçüleri ile ilgili öneriler getirilmiştir. MYO öğrencilerinin<br />

ortalamasını belirlemek için örnek grup olarak 35 öğrencinin ölçümlerini aldık.<br />

Değerlendirdiğimiz bu verilere göre antropometrik ölçülerine uygun çalışma masası ve<br />

sandalyesinin ölçüleri belirlenmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Büro Ergonomisi, İnsan Ölçüleri.<br />

1.GİRİŞ<br />

İnsan yaradılışından bu yana yemek, içmek gibi fiziksel isteklerle beraber barınma ve<br />

yaşadığı ortamı çeşitli donatı şekilleriyle daha kullanışlı hale getirme arzusunu da<br />

sürdürmektedir. İnsanlık geliştikçe, onun ilgi duyduğu eşyası olan mobilya da gelişmiştir.<br />

Mobilya kavramı Mısırlıların yazıyı bulduğu ilk çağda ortaya çıkmış, daha sonraki çağlarda<br />

gösteriş ve ihtişamın sembolü olmuş, nihayet günümüzde estetikle birlikte fonksiyonel<br />

özellikleri ön plana çıkmıştır. İnsan ömrünün 1/3 ü uykuda, 1/3 çalışarak ve diğer 1/3’ü ise<br />

oturarak geçtiği düşünülürse, mobilyanın insan hayatında ne kadar önemli olduğunu takdir<br />

etmek güç olmayacaktır. Bu nedenle rahatlatıcı ve dinlendirici eşya modeli, günümüz<br />

mobilyacılığının adeta sembolü olmaktadır. Tabii ki, mobilyanın sanatsal yönü de estetik<br />

kavramı içinde düşünülmeli ve mobilya tasarımcıları bu noktaya da gereken önemi<br />

vermelidirler. İnsanın rahat ve dinlendirici eşya ile donatılması için, onun fiziki ölçülerinin,<br />

ayrıca zevk ve düşüncelerinin bilinmesi ve tasarımının ona göre yapılması sorunun<br />

çözümüne ilk adımdır. İşte, İnsan ölçülerini ve bu ölçülerin birbirine oranını konu alan<br />

antropometri bilimi son iki yüzyılda gelişmiş ve ona bağlı olarak insan ölçüleri ile mobilya<br />

arasındaki ilişkileri inceleyen ergonomi bilimi doğmuştur.<br />

Mobilya değişik ihtiyaçlar için kullanılacak bir eşya olduğu kadar, bir süsüleme aracıdır. Bu<br />

nedenle mobilya çağlar boyunca toplumların yaşam koşullarına, uygarlık ve estetik<br />

anlayışlarına paralel olarak değişik aşamalar göstermiş, farklı biçimler almıştır.<br />

1.1 Çalışmanın amacı:<br />

Büro ortamına uygun çalışma ortamından söz edilebilmesi için öncelikle çalışma yerleri<br />

insan ölçülerine, yapılan faaliyetlere uygun olmalı ve diğer işletme donanımları ile tam bir<br />

uyum içinde bulunmalıdır. Verimlilik kriteri yanında büro tasarımı, çalışanların sağlığı<br />

açısından da oldukça önemlidir. Çalışma süresince rahat ve uygun konumda oturan kişilerde<br />

sağlık sorunlarının azaldığı, verimliliğin arttığı görülür. Bütün bunların gerçekleşebilmesi<br />

1 Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Teknik Bilimler MYO Öğr. Gör.<br />

2 Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Teknik Bilimler MYO Öğr. Gör.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 243<br />

için büro tasarımında antropometri ve ergonomi bilimlerinden faydalanılır. Bu çalışma,<br />

antropometri ve ergonomi bilim dalları kullanılarak, büro tasarımlarına çözüm bulmayı<br />

amaçlamaktadır. Bu nedenle de araştırmada esas olarak;<br />

1.Bayan ve erkeklerin antropometrik ölçülerinin belirlenmesi<br />

2.Çalışma masası ve sandalyesi antropometrik ölçü uygunluğunun araştırılması ve uygun<br />

değer çalışma masası ve sandalyesi ölçülerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

2.Deneklerin Belirlenmesi<br />

Araştırma denekleri BAÜ, Dursunbey MYO ’na devam eden fiziksel özrü bululmayan,<br />

Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen, 17-45 yaş gurubundaki 35 erkek seçilmiştir. Araştırma<br />

kapsamında alınan öğrencilerin ayakta(3), oturma pozisyonunda (15) olmak üzere<br />

ayakkabısız, günlük kıyafetleri ile toplam 18 antropometrik ölçü alınmıştır.<br />

3. YÖNTEM<br />

3.1 Çalışma masası ile ilgili ölçülerin tayini<br />

Çalışma masası yüksekliğinin tayini:<br />

İşin oturarak yapıldığı çalışma ortamlarında çalışanların çalışma yüksekliklerinde bireysel<br />

uyumları dikkate alınmalıdır. Çalışma masası oturak yeri ve ayak dayanağı birbiri arasında<br />

bunu sağlayacak uyumlulukta olmalıdır. Doğru ayarlanmış oturma yeri yüksekliği ve doğru<br />

oturma pozisyonunda ayak tabanı yer tabanı üzerinde durmalı ayaklar için ayak dayanağı<br />

hazır tutulmalı ve kullanılmalıdır. Ayrıca çalışma ortamında bacakların % 95’nin sığacağı<br />

bir hareket alanı da oluşturulmalıdır. Schmidtke yaptığı deneysel araştırmalara dayanarak<br />

oturarak yapılan işlerde çalışma masası yüksekliğini aşağıdaki formül ile belirlemiştir.(<br />

Schmidtke, H. 1978).<br />

Oturarak çalışmada = Omuz yük.(oturma kon) *80 cm<br />

çalışma masası yüksekliği 100<br />

Çalışma masası uzunluğunun tayini:<br />

Çalışma masası uzunluğunun, fiziksel boyut sorunlarına yaklaşımında, tüm çalışanların ve<br />

her tip insanın kullanımı söz konusu yer düzeneklerinin bulunacağı anımsanmalıdır. Bu tür<br />

sorunları çözümlemede bazen, antropometrik bulguların ortalama değerlerini kullanmak<br />

gerekir. Böylece, çalışma masası uzunluğu üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm<br />

işgörenlerin rahatça çalışılabileceği boyutlarda olacaktır. Nitekim böyle bir yaklaşımda<br />

üzerinde ölçümler yapılan işgörenlerin %80-90 ‘ın rahat erişme mesafeleri dikkate alınmış<br />

olur. Çalışma masasının uzunluğunun tayininde kolun uzanabileceği yatay mesafe aritmetik<br />

ortalama formülü ile hesaplanmıştır.<br />

Çalışma masası genişliğinin tayini:<br />

Çalışma masasının genişliği, üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm işgörenlerin<br />

rahatça çalışabileceği boyutlarda olması, kolun uzanabileceği dikey alanın aritmetik<br />

ortalaması ile bulunur. Nitekim böyle bir yaklaşımda, üzerinde ölçümler yapılan<br />

işgörenlerin %80-90’ın rahat erişme mesafeleri dikkate alınmış olur. Çalışma masasının<br />

uzunluğunun tayininde kolun uzanabileceği yatay mesafe aritmetik ortalama formülü ile<br />

hesaplanmıştır.


244 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ayak boşluğu yüksekliğinin tayini:<br />

Ayak boşluğu yüksekliğinin saptamakta en önemli ölçü çalıma yüzeyi yüksekliğidir. Ayak<br />

boşluğu yüksekliğinin çalışma masası yüksekliğinden 10 cm aşağıda olması kulacının<br />

ergonomisi için uygundur.<br />

ABY=ÇMY-10 cm<br />

ABY: Ayak boşluğu yüksekliği<br />

ÇMY: Çalışma masası yüksekliği<br />

Ayak boşluğu genişliğinin tayini:<br />

Ayak boşluğu genişliğini saptamakta en önemli ölçü ayak boşluğu yüksekliğidir. Ayak<br />

boşluğu genişliğinin en az ayak boşluğu yüksekliği kadar olmalıdır.<br />

ABG= EN AZ (ABY)<br />

ABG: Ayak boşluğu genişliği<br />

ABY: Ayak boşluğu yüksekliği<br />

Ayak boşluğu derinliğinin tayini:<br />

Ayak boşluğu derinliğini saptamakta en önemli ölçü ayak boşluğu yüksekliğidir. Ayak<br />

boşluğu derinliğinin en az ayak boşluğu yüksekliği kadar olması gerekir.<br />

ABD= EN AZ (ABY)<br />

ABY: Ayak boşluğu yüksekliği<br />

ABD: Ayak boşluğu derinliği<br />

3.2 Sandalye ile ilgili ölçülerin tayini<br />

Oturma yüksekliğinin tayini:<br />

Oturma durumundaki çalışma için sandalye yüksekliğinin hesaplanmasında, bireysel<br />

farklılıklar evrensel bir kullanım yüksekliğinin belirlenmesini engeller. Ancak vücut<br />

strüktürü ve biyomekanik eylemler gözetilerek en azından uygulanması gereken bir<br />

yönlendirici ilke gerçekleştirilebilir.<br />

Çalışma yüksekliği ile bağlantılı sandalye yüksekliği ve yüzeyin kalınlığı gibi diğer işlemler<br />

düşünüldüğünde eğer sabit bir donanım kullanılacaksa, hem kısa hem de uzun bir insan için<br />

tatmin edici bir duruş tasarlamak olanaksızdır. Böylece, uygun olduğu yerde, koltuk<br />

yüksekliği, ayak pozisyonu(bir ayak dayama yerinin kullanımı gibi), veya çalışma yüzeyi<br />

yüksekliği gibi bazı ayarlanabilir öğelerin kullanılması gereklidir.<br />

Grandjean, çalışma masası için en az 10 cm’ lik ayak koyma yerinin gerekliliğini savunarak,<br />

masa yüksekliğinin en kritik yönünün, koltuğun yüzeye olan ilişkisi olduğunu, 28 cm’ i büro<br />

personeli tarafından en çok tercih edilen yükseklik olarak belirlemiştir.(Grandjean, E: 1969).<br />

Oturma yüksekliği= Çalışma masası yüksekliği-28 cm<br />

Oturma derinliğinin tayini:<br />

Oturma derinliğinin, fiziksel boyut sorunlarına yaklaşımında tüm çalışanların ve her tip<br />

insanın kullanımı söz konusu yer ve düzeneklerin bulunacağı anımsanmalıdır. Bu tür<br />

sorunları çözümlemede bazen anrtropometrik bulguların ortalama değerlerinin kullanmak<br />

gerekir. Böylece oturma derinliği üzerinde anropometrik araştırmalar yapılan tüm<br />

işgörenlerin rahatça çalışabileceği boyutlarda olacaktır. Nitekim böyle bir yaklaşımda


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 245<br />

üzerinde ölçümler yapılan işgörenlerin % 80-90’ ının rahat erişme mesafeleri dikkate<br />

alınmış olur. Oturma derinliğinin tayininde oturma derinliği, aritmetik ortalama formülü ile<br />

hesaplanmıştır.<br />

Oturma genişliğinin tayini:<br />

Oturma genişliğinin üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm işgörenlerin rahatça<br />

çalışabileceği boyutlarda olması, kalça genişliğinin aritmetik ortalaması ile bulunur. Nitekim<br />

böyle bir yaklaşımda üzerinde ölçümler yapılan işgörenlerin % 80-90’ ının rahat erişme<br />

mesafeleri dikkate alınmış olur. Oturma genişliğinin mesafesi, aritmetik ortalama formülü<br />

ile hesaplanmıştır.<br />

Kolçak yüksekliği:<br />

Oturma sandalye ve koltuklarına kolçak ilave edilecekse, bunun kollar rahat bir şekilde<br />

sarkıtılmış bir duruşta dirseğin yüksekliğinde olmalı ve alt kolun yere yatay destek üzerinde,<br />

mümkünse yumuşak bir malzeme ile desteklenmiş olmasına özen gösterilmelidir. (Erkan. N,<br />

1988)<br />

Kolçak yüksekliğinin üzerinde antropometrik araştırmalar yapılan tüm işgörenlerin rahatça<br />

çalışabileceği boyutlarda olması, dirsek yüksekliğinin aritmetik ortalaması ile bulunur.<br />

4. Verilerin Değerlendirilmesi<br />

4.1 Erkek deneklere ait değerler<br />

4.1.1 Ayakta durma pozisyonunda alınan ölçülerin tayini<br />

Bireyin başının dik, gözleri karşıya bakarken yerden ola dikey uzaklığı alınmıştır.<br />

Antrpometrik ölçümler çelik şerit metre ile cm hassalığında ölçülmüştür. Elde edilen sayısal<br />

veriler istatistik yöntemlerle değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.<br />

1-Ayakta durma pozisyonunda boy yüksekliği ile ilgili değerler:<br />

Boy yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama boy yüksekliği (ẋ)<br />

:165,6 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:12,2 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:186,2 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:154,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:32,1 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :7,3 %<br />

2-Ayakta durma pozisyonunda göz yüksekliği ile ilgili değerler:<br />

Göz yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama göz yüksekliği (ẋ)<br />

:150,8 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:11,2 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:169,8 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:141,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

28,7 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) 7,4 %<br />

3-Ayakta durma pozisyonunda dirsekler arası uzaklık ile ilgili değerler:<br />

Dirsekler arası uzaklık için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama dirsekler arası uzaklık (ẋ)<br />

:86,5 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:7,4 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:99,8 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:74,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

25,7 cm


246 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Varyasyon katsayısı (V) 8,5 %<br />

4.1.2 Oturma pozisyonunda alınan ölçülerin tayini<br />

Bireyin başının dik, gözleri karşıya bakarken yerden olan dikey uzaklığı alınmıştır.<br />

Antropometrik ölçümler çelik şerit metre ile cm hassaslığında ölçülmüştür. Elde edilen<br />

sayısal veriler istatistik yöntemlerle değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.<br />

1-Oturma pozisyonunda omuz parmak ucu uzunluğu ile ilgili değerler:<br />

Omuz parmak ucu uzunluğu için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama omuz parmak ucu uzunluğu(ẋ)<br />

:79,4 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:7,9 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:92,2 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:71,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:21,1 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :9,9 %<br />

2-Oturma pozisyonunda alt kol uzunluğu ile ilgili değerler:<br />

Alt kol uzunluğu için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama alt kol uzunluğu (ẋ)<br />

:44,6 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:4,8 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:69,8 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:41,2 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:28,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :10,7 %<br />

3-Oturma pozisyonunda diz yüksekliği ile ilgili değerler:<br />

Diz yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama diz yüksekliği (ẋ)<br />

:51,2 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,6 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:74,7 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:39,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:35,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :10,9 %<br />

4-Oturma pozisyonunda alt bacak uzunluğu ile ilgili değerler:<br />

Alt bacak uzunluğu için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama alt bacak uzunluğu (ẋ)<br />

:40,6 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:4,3 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:64,7 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:36,2 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:28,5 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :10,5 %<br />

5-Oturma pozisyonunda kalça ve diz arası uzunluk ile ilgili değerler:<br />

Kalça ve diz arası uzunluk için örnek sayısı (n)<br />

: 35 adet<br />

Ortalama kalça ve diz arası uzunluk(ẋ)<br />

:79,4 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:7,9 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:92,2 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:71,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:21,1 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :9,9 %<br />

6-Oturma pozisyonunda oturma derinliği ile ilgili değerler:(1)<br />

Oturma derinliği için örnek sayısı (n)<br />

Ortalama oturma derinliği (ẋ)<br />

:35 adet<br />

:47,8 cm


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 247<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,4 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:59,8 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:39,2 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:20,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :11,2 %<br />

¹ Oturma derinliği değeri, sandalyenin oturma derinliğinin hesaplanmasında kullanılmıştır.<br />

7-Oturma pozisyonunda baldır kalınlığı ile ilgili değerler:<br />

Baldır kalınlığı için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama baldır kalınlığı (ẋ)<br />

:15,9 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:2,8 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:24,7 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:11,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:13,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :17,6 %<br />

8-Oturma pozisyonunda dirsekler arası uzunluk ile ilgili değerler:<br />

Oturma dirsekler arası uzunluk için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama dirsekler arası uzunluk (ẋ)<br />

:47,8 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,4 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:59,8 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:39,2 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:20,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :11,2 %<br />

9-Oturma pozisyonunda omuz genişliği ile ilgili değerler:<br />

Omuz genişliği için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama omuz genişliği (ẋ)<br />

:45,9 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,0 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:59,7 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:36,2 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:28,5 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :10,8 %<br />

10-Oturma pozisyonunda kalça genişliği ile ilgili değerler:²<br />

Kalça genişliği için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama kalça genişliği (ẋ)<br />

:36,7 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,0 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:47,2 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:29,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:16,1 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :13,6 %<br />

² Oturma genişliği değeri, sandalyenin oturma genişliğinin hesaplanmasında kullanılmıştır.<br />

11. Oturma pozisyonunda baş ve gövde yüksekliği ile ilgili değerler:<br />

Baş ve gövde yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama baş ve gövde yüksekliği<br />

:84,5 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:6,4 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:99,8 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:74,2 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:25,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :7,5 %


248 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

12-Oturma pozisyonunda omuz yüksekliği ile ilgili değerler:³<br />

Oturma yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama omuz yüksekliği (ẋ)<br />

:85,6 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:8,6 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:99,7 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:72,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:27,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :10,0 %<br />

³ Oturma omuz yüksekliği değeri, çalışma masası yüksekliğinin hesaplanmasında<br />

kullanılmıştır.<br />

13-Oturma pozisyonunda dirsek yüksekliği ile ilgili değerler:⁴<br />

Dirsek yüksekliği için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama dirsek yüksekliği (ẋ)<br />

:47,8 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,3 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:40,3 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:19,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:21,2 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :21,4 %<br />

⁴ Oturma yüksekliği değeri, sandalyenin kolçak yüksekliğinin hesaplanmasında<br />

kullanılmıştır.<br />

14-Oturma pozisyonunda kolun uzanabileceği yatay mesafe ile ilgili değerler: ⁵<br />

Kolun uzanabileceği yatay mesafe için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama kolun uzanabileceği yatay mesafe<br />

: 121,5 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:8,6 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:139,7 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:105,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:34,6 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :7,0 %<br />

⁵ Kolun uzanabileceği yatay mesafe, çalışma masası genişliğinin hesaplanmasında<br />

kullanılmıştır.<br />

15-Oturma pozisyonunda kolun uzanabileceği dikey mesafe ile ilgili değerler: ⁶<br />

Kolun uzanabileceği dikey mesafe için örnek sayısı (n)<br />

:35 adet<br />

Ortalama kolun uzanabileceği dikey mesafe (ẋ)<br />

:61,4 cm<br />

Standart sapma (σ)<br />

:5,7 cm<br />

Maksimum değişken değeri ( X max )<br />

:82,9 cm<br />

Minimum değişken değeri ( X min )<br />

:54,1 cm<br />

Değişim aralığı (R)<br />

:28,8 cm<br />

Varyasyon katsayısı (V) :9,2 %<br />

⁶ Kolun uzanabileceği dikey mesafe değeri, çalışma masası yüksekliğinin hesaplanmasında<br />

kullanılmıştır.<br />

5.Çalışma Masası Ölçülerinin Tayini<br />

5.1 Çalışma masası yüksekliğinin tayini:<br />

Oturarak çalışmada<br />

çalışma masası yüksekliği 100<br />

5.2 Çalışma masası uzunluğunun tayini<br />

ẋ=Σxi/n ẋ=4252,5 / 35=121,5 cm<br />

= Omuz yük.(oturma kon) *80 = 85,6 *80/100=68,4cm


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 249<br />

5.3 Çalışma masasının genişliğinin tayini<br />

ẋ=Σxi/n ẋ=2149/35=61,4<br />

5.4 Ayak boyu yüksekliğinin tayini<br />

ABY=ÇMY-10 cm ABY=68,4-10=58,4 cm<br />

5.5 Ayak boyu genişliğinin tayini<br />

ABG= EN AZ (ABY) ABG= EN AZ 58,4 cm<br />

5.6 Ayak boyu derinliğinin tayini<br />

ABD= EN AZ (ABY) ABD= EN AZ 58,4<br />

6. Sandalye Ölçülerinin Tayini<br />

6.1 Oturma yüksekliğinin tayini<br />

ẋ=Σxi/n ẋ= 1284,5/35=36,7 cm<br />

6.2 Kolçak yüksekliği<br />

ẋ=Σxi/n ẋ= 864,5/35=24,7 cm<br />

Erkek Deneklerin Sonuçları:<br />

Erkek deneklerin anrtropometrik ölçümleri yapılmış ve bu ölçümlere göre çalışma masası ve<br />

sandalyesinin boyutları belirlenmiştir.<br />

Ayakta durma pozisyonuyla ilgili ölçümler şöyledir:<br />

Boy yüksekliği, 165±4,18 cm<br />

Göz yüksekliği, 150±3,84 cm<br />

Dirsekler arası uzaklık, 86,5±2,53cm<br />

Oturma pozisyonuyla ile ilgili ölçümler şöyledir:<br />

Omuz parmak ucu uzunluğu, 79,4±3,71 cm<br />

Alt kol uzunluğu, 44,6±1,64 cm<br />

Diz yüksekliği, 51,2±1,92 cm<br />

Alt bacak uzunluğu, 40,6±1,67 cm<br />

Diz ve kalça arasındaki uzunluk, 79,4±3,08 cm<br />

Oturma derinliği, 47,8±2,67 cm<br />

Baldır kalınlığı, 15,9±0,96 cm<br />

Dirsekler arası uzunluk, 41,5±2,50 cm<br />

Omuz genişliği, 45,9±1,71 cm<br />

Kalça genişliği, 36,7±1,71 cm<br />

Baş ve gövde yüksekliği, 84,5±2,19 cm<br />

Omuz yüksekliği, 85,6±2,95 cm<br />

Dirsek yüksekliği, 24,7±1,81 cm


250 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Kolun uzanabileceği yatay alan, 121,5±2,95 cm<br />

Kolun uzanabileceği dikey alan, 61,4±1,95 cm<br />

Çalışma masasının önerilen boyutları şöyledir: ¹<br />

Çalışma masası yüksekliği, 68,4cm<br />

Çalışma masası uzunluğu, 121,5 cm<br />

Çalışma masası genişliği, 61,4 cm<br />

Ayak boşluğu yüksekliği, 58,4 cm<br />

Ayak boşluğu genişliği, 58,4 cm<br />

Ayak boşluğu derinliği, 58,4 cm<br />

Sandalyenin önerilen boyutları şöyledir:²<br />

Sandalye oturma yüksekliği, 40,4 cm<br />

Sandalye oturma derinliği, 47,8 cm<br />

Sandalye oturma genişliği, 36,7 cm<br />

Sandalye kolçak yüksekliği, 24,7 cm<br />

7. Sonuç<br />

Erkek denek grubu için önerilen çalışma masası¹ ve sandalyesi² ölçüleri, TSE nün önerdiği<br />

çalışma masası ölçüleri ve çalışma sandalyesi (Şekil 1) ile karşılaştırıldığında; Türk<br />

insanının vücut ölçüleri devamlı büyüdüğü için uygun olduğu söylenebilir. Aynı ölçüler BS<br />

ve DIN çalışma masası ölçüleri ile karşılaştırıldığında, (Tablo 1)BS ’ın ölçülerine daha<br />

yakın olduğu gözlenmiştir.<br />

Tablo 1<br />

BS5459 DIN68901 DIN68876<br />

Masa yüksekliği: 70,0cm 72,0cm Oturma yüksekliği 42-50cm<br />

Masa uzunluğu: 119,0cm 112,0cm Oturma derinliği 38-42 cm<br />

Masa genişliği: 70,0cm 72,0 cm Oturma genişliği 40-45 cm<br />

Kolçak yüksekliği 23cm<br />

Şekil 1


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 251<br />

Çalışma sandalyesi (TS 5337)<br />

Oturma yüksekliği: 42-50 cm<br />

Oturma derinliği: 38-42 cm<br />

Oturma genişliği: 40-45 cm<br />

Kolçak yüksekliği: 23 cm<br />

Tek alt dolaplı, tabla ayaklı çalışma masası (TS 6383/Ocak 1989)<br />

Masa tablası uzunluğu (b) 125,0 c m<br />

Masa tablası genişliği ( c) 70,0cm<br />

Ayak boşluğu yüksekliği(d) 60 cm<br />

Ayak boşluğu derinliği (e) en az 60,0 cm<br />

Ayak boşluğu genişliği ( f) en az 60,0 cm<br />

Kaynaklar<br />

Telli, A.(1995) Mobilya Tasarımı ve İnsan Ölçüleri, Yüksek lisans Tezi, DPÜ.<br />

Erkan, N.,(1998) Ergonomi, verimlilik, sağlık ve güvenlik için insan faktörü mühendisliği,<br />

Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, Ankara,373, 275s.<br />

Grandjean, E., 1969, Physiologishe Gestaltung der Buro Arbeit, 66s.<br />

TS 5337 Kasım 87 Büro mobilyası-Sekreter koltukları<br />

TS 6383 Ocak 89 Mobilya-Çalışma masası


252 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

ÇALIŞANLARIN BÜRO MALZEMELERİNİ KULLANIMINDAKİ ERGONOMİK<br />

FARKINDALIKLARI VE KULLANIM ALIŞKANLIKLARI ÜZERİNE BİR<br />

ARAŞTIRMA<br />

Hilal YAKUT 1<br />

ÖZET<br />

Ergonomi bilimi, insanın mekânla olan ilişkilerini belirli kurallara bağlar. Bunu yaparken<br />

insan anatomisini, psikolojisini ve çevresel koşulları birlikte değerlendirerek insanların daha<br />

sağlıklı ve verimli bir biçimde hareket edebilmeleri için mekânsal düzenlemeler sağlar.<br />

Büro çalışanlarında kas ve iskelet sisteminden kaynaklanan rahatsızlıklar ve buna bağlı<br />

olarak iş görme kapasitesindeki ve iş memnuniyetindeki azalmalar göze çarpmaktadır. Bel,<br />

boyun, sırt ağrıları, el, bilek ve dirsek ağrılarının büro çalışanlarınca paylaşılan rahatsızlıklar<br />

olması iş görülen mekânın insan anatomisiyle olan uyumsuzluğunu akla getirmektedir.<br />

Ancak genel olarak büro malzemelerinin belirli standartlar çerçevesinde üretildiği<br />

bilinmektedir. Ülkemizde de Türk Standartları Enstitüsü’nün TS 5337-3 EN 1335-1-2-3<br />

numaralı standartları büro mobilyaları ve çalışma sandalyelerinin standartlarını<br />

belirlemektedir. Bu standartlar bireylerin büro içerisindeki hareketlerinin daha sağlıklı ve<br />

daha güvenli hale gelmesini amaçlamaktadır.<br />

Büro malzemeleri genel olarak standart malzemelerdir ve çalışanların bunları kişisel<br />

malzemelerle değiştirmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Belirlenen standartlar ve<br />

gelişen teknoloji ile birlikte sabit ölçülü malzemeler ayarlanabilir, nispeten kişinin<br />

kullanımına ve vücut boyutlarına uygun hale getirilebilir hale gelmiştir. Ancak bu<br />

malzemelerin doğru kullanımı çalışanın ergonomi bilgisi ve farkındalığı ile doğru<br />

orantılıdır. Büro çalışanları, çalışma ortamlarını daha sağlıklı hale getirebilmek için en çok<br />

kullandıkları masa, sandalye ve bilgisayar ekipmanları üzerinde ne gibi değişiklikler<br />

yapabileceklerinin bilgisine ve farkındalığına sahip midir?<br />

Bu çalışmada büro çalışanlarının çalıştıkları mekânla ilgili ergonomik farkındalıkları test<br />

edilmiştir. Bu amaçla çalışanlara büro malzemelerinin kullanımı ve ergonomisi ile ilgili<br />

sorular yöneltilerek, çalışanların bu konudaki bilgileri ve farkındalık düzeyleri belirlenmeye<br />

çalışılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Ergonomi farkındalığı, büro çalışanları.<br />

Giriş<br />

Ergonomi sayesinde bireylerin mekânla olan ilişkilerini düzenlemek, daha sağlıklı<br />

olmalarını sağlamak mümkündür. Kuşkusuz ergonomi insanın içinde bulunduğu her ortam,<br />

kullandığı her gereç için geçerli bir olgudur. Çalışma ortamı açısından değerlendirdiğimizde<br />

insanın günün büyük bir çoğunluğunu iş başında geçirdiği gerçeğiyle, iş ortamındaki<br />

ergonomik koşulların insan sağlığı ve dolaysı ile iş verimliliği üzerindeki etkisini daha kolay<br />

anlamlandırabiliriz. İlgili yazın tarandığında pek çok iş kolu için çalışan sağlığının<br />

korunması ve verimliliğin artırılması maksadıyla farklı disiplinlerce ergonomi<br />

araştırmalarının yapıldığı görülür. Bu iş kollarından biri de masa başı ve bilgi teknolojisinin<br />

1<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 253<br />

giderek kullanımının artması ile birlikte bilgisayar başı büro işleridir. Çalışanları uzun süre<br />

sabit pozisyonda kalmaya zorlayan bu iş kolu zaman içerisinde çalışanlarda çeşitli kas ve<br />

iskelet sistemi şikâyetlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Özcan ve arkadaşlarına göre<br />

(2011: 236) son yirmi yıldır çalışma ortamlarında bilgisayar kullanımındaki artış, verimliliği<br />

artırmasının yanı sıra iş organizasyonlarındaki değişikliklere ve yeni risk etkenlerinin<br />

gelişimine neden olarak üst ekstremite işe bağlı kas iskelet sistemi hastalıkları başta olmak<br />

üzere birçok sağlık problemini beraberinde getirmiştir. Sıklığı giderek artan bu<br />

problemlerden çalışanların korunabilmesi için iş yerinde doğru vücut mekaniği tekniklerinin<br />

uygulanması ve ergonomik çalışma ortamının sağlanması gerekmektedir. Büro ergonomisi,<br />

çalışma biriminin ergonomik olarak düzenlenmesi ile ilişkilidir. Çalışma ergonomisi ile<br />

yorgunluk ve kas gerilmelerini engellemek, gereksiz hareketleri ortadan kaldırarak konforu<br />

artırmak mümkündür (Baslo, 2002: 156).<br />

Risk faktörlerin sık görülmesi ve yaygın sağlık sorunlarına neden olması, işe bağlı kas ve<br />

iskelet sistemi rahatsızlıklarını en önemli halk sağlığı sorunu haline getirmiştir. İş gücü<br />

kaybına neden olması ve ekonomik yükü de bu rahatsızlıkların dikkat çeken özellikleridir<br />

(Türkkan, 2009). Yine Türkkan’a göre (2009: 105) işe bağlı kas ve iskelet sistemi<br />

rahatsızlıkları nedeniyle yapılan harcamanın, Sağlık Bakanlığı bütçesinden daha fazla bir<br />

harcamaya sebep olduğu düşünülmektedir.<br />

Bu alanda yapılan kapsamlı araştırmalar, sadece ergonomik bir ortamda çalışıyor olmanın<br />

büro çalışanlarının sağlık problemlerini azaltmak ve dolayısı ile çalışma performansını<br />

artırmak için yeterli bir durum olmadığını göstermektedir (Robertson ve ark., 2008).<br />

Robertson ve arkadaşlarının çalışmasına göre, çalışanların ergonomi konusundaki bilgileri<br />

ve bu konudaki farkındalıkları olduğu takdirde çalıştıkları ortam ergonomik olsun ya da<br />

olmasın sağlık problemlerinde azalma sağlanmaktadır (Amick ve ark., 2003; Robertson ve<br />

ark., 2008: 489). Özcan ve Kesiktaş’a göre (2007: 9) de büro çalışanlarının en önemli sağlık<br />

sorunları arasında olan ve iş verimliliğini azaltan kas iskelet sistemi hastalıkları ve olumsuz<br />

etkilerinden korunmak, ergonomi eğitimi ve girişimleri ile büyük ölçüde mümkündür.<br />

Ülkemizden son yıllarda farklı bilim dallarınca yapılan doktora ve yüksek lisans düzeyi<br />

araştırmalar da bu düşünceleri destekler niteliktedir. Bu çalışmaların bir kısmı ergonominin<br />

büro çalışanlarının verimliliğine olan etkisini vurgularken (Armağan, 2003; Kıraç, 2005;<br />

Yetiz, 2009) bir kısmı sağlık sorunlarına olan etkisine vurgu yapmaktadır (Balcı, 2003;<br />

Ağbaş, 2008; Baran, 2008; Esmaeilzadeh, 2008; Baydur, 2011; Dalkılınç, 2011). Son yıllara<br />

doğru çalışanların sağlık sorunlarına olan ilginin verimlilik araştırmalarının önüne geçtiği<br />

görülmektedir.<br />

Büro ergonomisi oldukça ayrıntılı bir konudur ve alan içerisinde genellemelere gidebilmek<br />

için derinlemesine araştırmalara ihtiyaç duyar. Büro mobilyalarının ölçüleri ve<br />

konumlandırılmaları, masa, sandalye ve bilgisayar ekipmanları gibi en sık kullanılan<br />

gereçlerin çalışanın vücut ölçülerine uygunluğu, çalışma ortamının ısı, ışık ve havalandırma<br />

özellikleri gibi pek çok ayrıntı büro ergonomisinin araştırma alanı içerisine girmektedir.<br />

Büro malzemelerinin standardizasyonu Türk Standartları Enstitüsü tarafından milli<br />

antropometrik ölçülerimiz göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Elbette her kullanıcıya<br />

birebir uyan malzemelerin kullanılması mümkün değildir ancak belirli malzemelerin kişiye<br />

göre ayarlanabilir nitelikte üretilmesi söz konusudur. Bunlara ek olarak çalışanların iş<br />

ortamındaki hareketlerini destekleyecek yardımcı ekipmanların kullanımı da söz konusu<br />

olmaktadır. Günümüzde ergonomi konusu bilimsel çalışmaların yanı sıra, televizyon,<br />

internet, gazete, dergi gibi pek çok yayın organında yer bulmaktadır. Ayrıca kurum veya<br />

kuruluşlar seminer, konferans ve eğitim programları gibi organizasyonlar yaparak<br />

çalışanların ergonomi konusundaki bilgi ve farkındalıklarını artırmaya çalışmaktadır.<br />

Bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken zaman içerisinde, büro çalışanlarının kas ve iskelet


254 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

sisteminden kaynaklanan rahatsızlıklarında gözle görülür bir iyileşme ve verim artışı<br />

beklemek sürpriz olmamalıdır. Ancak gözlenen durumun bunu yansıtmadığı görülmektedir.<br />

Baslo’ya göre (2002: 157) iyi bir duruş ve ayarlanabilir koltuk konforlu bir çalışma ortamı<br />

için en önemli unsurlardır. Doğru bir pozisyonda oturabilmek için koltuk ayarı yapmayı<br />

öğrenmek gerekir. Yine Baslo’ya göre (2002: 160) bilgisayar ekranının ayarlanabilir olması<br />

kullanıcıların farklı boyun hareketleri deneyebilecek pozisyonlarda durmasına olanak sağlar.<br />

Göz seviyesinde yerleştirilen ekran ise kullanıcıyı hem duruş hem de görünüş açısından<br />

uygun olan tek bir pozisyonda kalmaya zorlar (Baslo, 2002: 160). Sabit duruş, pek çok kas<br />

iskelet sistemi rahatsızlıklarına neden olmaktadır. Rahatsızlıklardan korunmak ve daha rahat<br />

çalışabilmenin yolu sık sık oturuş/duruş pozisyonunu değiştirmektir (Baslo, 2002: 161;<br />

Esmaeilzadeh, 2008).<br />

Bu araştırmada genel bir bakış açısı ile büro çalışanlarının en çok kullandığı ve ayarlanabilir<br />

olarak üretilen sandalye, bilgisayar ekipmanları ve bu malzemeleri destekleyecek yardımcı<br />

ekipmanlar (bel desteği, ayak yükseltici, bilek destekleyici mouse padler gibi) konusundaki<br />

farkındalıkları ve kullanım alışkanlıkları belirlenmek istenmiştir. Bu amaçla yola<br />

çıkıldığında akla ilk gelen soru, büro çalışanlarının ergonomi konusundaki farkındalıklarının<br />

eğitim alma ya da çeşitli iletişim araçlarında yayımlanan bilgileri/araştırmaları takip etme<br />

durumu ile bir ilişkisi var mıdır? Ya da iş nedeniyle geçirilen ya da geçirilmekte olan bir kas<br />

iskelet sistemi rahatsızlığı, çalışanın ergonomi konusundaki farkındalığını etkilemekte<br />

midir? Bilindiği üzere çalışanlar bu tür bir farkındalığı herhangi bir bilgi kaynağından<br />

öğrendikleri bilgilerle kazandıkları gibi kas ve iskelet sistemlerinde meydana gelen<br />

rahatsızlıklar nedeniyle de zorunlu olarak kazanabilmektedir. Bu zorunluluk hali ergonomi<br />

farkındalığına katkı sağlamış olabilir mi? Bunlara, büro malzemelerini kullanım alışkanlığı<br />

olarak değerlendirilebilecek başka değişkenler eklemek mümkündür. Örneğin: Büro<br />

çalışanları kullandıkları materyaller üzerinde kendi fiziksel koşullarına uygun olarak<br />

değişiklikler yapıyorlar mı? Sağlık ve konfor amacıyla sırt desteği, ayak yükseltici,<br />

ergonomik klavye, mouse, destekli mouse pad gibi yardımcı ekipmanlar kullanıyorlar mı?<br />

Oturuş pozisyonlarına, sürekli aynı pozisyonda kalmamaya özen gösteriyorlar mı?<br />

Yorgunluk hissettiklerinde kısa yürüyüşler, egzersizler yapıyorlar mı? ve sonuç olarak bu<br />

alışkanlıkların ergonomi konusunda alınmış eğitim, takip edilen yayınlar ve herhangi bir kas<br />

iskelet sistemi rahatsızlığı geçirmiş ya da geçiriyor olma durumu ile ilişkisi var mıdır?<br />

Yöntem<br />

Bu araştırmada belirlenen sorulara yanıt bulabilmek amacıyla üçü evet/hayır seçenekli,<br />

sekizi beşli Likert tipi sıralamalı maddeler bir araya getirilmiştir. Evet/hayır seçenekli<br />

sorular çalışanların ergonomi farkındalığını nasıl kazandıkları sorgulayabileceğimiz<br />

niteliktedir. Likert tipi sorular ise çalışanların özellikle oturma ve bilgisayar kullanma ile<br />

ilgili alışkanlıklarında ergonomiyi dikkate alıp almadıklarını ortaya koyabilecek<br />

maddelerden oluşmaktadır.<br />

Çalışmanın evrenini masa başında iş gören ve bilgisayar kullanan çalışanlar oluşturmaktadır.<br />

Örneklem ise Ankara (n=66), İstanbul (n=45), Trabzon (n=20) ve Isparta (n=19) illerinde<br />

çeşitli kurumlarda görevli, masa başında ve bilgisayarla iş gören toplamda N=150 bireyden<br />

oluşmaktadır. Bu bireyler rastlantısal olarak seçilmiştir. Sorular elektronik posta aracılığı ile<br />

bireylere ulaştırılmış ve aynı şekilde toplanmıştır. Çeşitli analizler uygulanarak, araştırma<br />

sorularına yanıtlar aranmıştır.<br />

Bulgular<br />

Çalışmanın analiz aşaması, toplanan verilerin SPSS programına yüklenmesi ile başlamıştır.<br />

Araştırma sorularına cevap bulunabilecek analizler sırayla uygulanmıştır. Öncelikle<br />

soruların güvenirlik analizi yapılmıştır. Cronbach alfa güvenirlik katsayısının .70 olduğu


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 255<br />

belirlenmiştir. Ardından betimsel istatistik analizleri yapılarak, değişkenlerin frekans<br />

dağılımları belirlenmiştir. Buna göre, sorulara yanıt veren çalışanların sadece % 14’ü<br />

ergonomi konusunda eğitim almıştır. % 41,3’ü bu konu ile ilgili bilgileri/araştırmaları takip<br />

etmektedir. Bireylerin % 26,7 iş ortamından kaynaklanan kas ve iskelet sistemi rahatsızlığı<br />

geçirmiştir.<br />

Katılımcıların % 55,3 gibi büyük bir çoğunluğu her zaman için işe başlamadan önce<br />

sandalyesini kendi boyutuna göre ayarladığını belirtmiştir, onu takip eden en yüksek ikinci<br />

oran % 24,7 ile çoğu zaman seçeneğidir. İşe başlamadan önce bilgisayarımın ve klavyemin<br />

açısını kendime göre ayarlarım sorusuna % 63,8 oranında her zaman cevabı verilmiştir, onu<br />

% 25,5 ile çoğu zaman seçeneği izlemiştir. Çalışırken oturuş pozisyonuma dikkat ederim<br />

sorusunun en yüksek oranı ise % 33,6 ile nadiren seçeneğine aittir. Gerektiğinde otururken<br />

belimi destekleyecek minder, oturma desteği gibi yardımcı elemanlar kullanırım sorusuna<br />

verilen en yüksek oranlı cevap % 28,7 ile hiçbir zaman seçeneğidir. En düşük oranlı cevap<br />

ise her zamandır. Otururken belimi, ayaklarımı ve bacaklarımı desteklemek amacıyla ayak<br />

yükseltici kullanırım maddesine verilen en yüksek oranlı cevap % 51 değeri ile hiçbir zaman<br />

seçeneğidir, en düşük oranlı yanıt ise % 6,8 ile her zaman seçeneğidir. El bileklerimi ve<br />

parmaklarımı korumak için özel klavye, mouse ve mouse pad kullanırım maddesinde en<br />

yüksek oran %68,5 ile hiçbir zaman, en düşük oran ise % 5,4 ile çoğu zaman seçeneğine<br />

aittir. Çalışırken pozisyonumu sürekli dğeiştiririm, aynı pozisyonda uzun süre kalmamaya<br />

özen gösteririm sorusuna çalışanların % 28,9 bazen ve yine aynı oranda çalışan da çoğu<br />

zaman seçeneklerini işaretlemiştir, bu oranı % 24,2 ile her zaman seçeneği izlemektedir. Son<br />

olarak katılımcıların % 26’sı kaslarının yorulduğunu hissettiğinde kalkıp dolandığını veya<br />

egzersizler yaptığını belirtmiştir, % 24,7’si ise bu maddeyi çoğu zaman olarak işaretlemiştir.<br />

Değişkenlerin betimsel istatistik değerleri Tablo 1’de yer almaktadır.<br />

Ergonomi eğitimi alan, ergonomi konusundaki yayınları takip eden ve işe bağlı bir kas<br />

iskelet sistemi rahatsızlığı geçiren bireylerin sorulara verdikleri yanıtlar değerlendirildiğinde<br />

benzer sonuçlara ulaşılmıştır. En dikkat çekici yanıtlar şu şekilde sıralanabilir; eğitim alan<br />

çalışanların % 42,9’u çalışırken oturuş pozisyonuna nadiren dikkat etmekte, % 28,6’sı<br />

oturma desteğini hiçbir zaman kullanmamakta, % 52,4’ü hiçbir zaman ayak yükseltici<br />

kullanmamakta, % 70’i hiçbir zaman el bileklerini ve parmaklarını korumak için özel<br />

klavye, mouse, mouse pad kullanmamakta, % 33,3’ü bazen ve yine aynı oranda çoğu zaman<br />

sabit çalışmamaya özen göstermekte ve % 42,9’u nadiren yorulduğunu hissettiğinde kısa<br />

yürüyüşler veya egzersizler yapmaktadır. Yayınları takip eden bireylerde de benzer oranlara<br />

rastlanmıştır. Tek belirleyici fark bu guruptaki bireylerin % 29’unun eğitim alanların aksine<br />

kaslarını dinlendirmek için her zaman kısa yürüyüşler ve egzersizler yapmasıdır.


256 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 1: Değişkenlere Ait Betimsel İstatistikler<br />

Değişken Kategori Toplam %<br />

Büro ergonomisi konusunda eğitim aldım.<br />

Hayır 129 86<br />

Evet 21 14<br />

Büro ergonomisi konusunda çeşitli yerlerde Hayır 88 58,7<br />

yayımlanan bilgileri takip ederim.<br />

Evet 62 41,3<br />

Çalışma ortamından kaynaklanan kas-iskelet sistemi Hayır 110 73,3<br />

rahatsızlığı geçirdim.<br />

Evet 40 26,7<br />

Hiçbir Zaman 2 1,3<br />

Nadiren 5 3,3<br />

İşe başlamadan önce sandalyemin ayarını kendime<br />

Bazen 23 15,3<br />

göre yaparım.<br />

Çoğu Zaman 37 24,7<br />

Her zaman 83 55,3<br />

Bilgisayar ekranını ve klavyenin açısını kendime<br />

göre ayarlarım.<br />

Çalışırken oturuş pozisyonuma dikkat ederim.<br />

Gerektiğinde bel desteği, minder vs. gibi yardımcı<br />

elemanlar kullanırım.<br />

Belimi, ayaklarımı ve bacaklarımı destekleyecek<br />

ayak yükseltici kullanırım.<br />

Çalışırken el bileklerim ve parmaklarımı korumak<br />

için özel klavye, mouse ve mouse pad kullanırım.<br />

Çalışırken pozisyonumu sürekli değiştiririm, aynı<br />

pozisyondan uzun süre kalmamaya dikkat ederim.<br />

Kaslarımın yorulduğunu hissettiğimde mutlaka<br />

kalkıp dolanırım ya da egzersizler yaparım.<br />

Hiçbir Zaman<br />

Nadiren 4 2,7<br />

Bazen 12 8,1<br />

Çoğu Zaman 38 25,5<br />

Her zaman 95 63,8<br />

Hiçbir Zaman 5 3,4<br />

Nadiren 18 12,1<br />

Bazen 50 33,6<br />

Çoğu Zaman 39 26,2<br />

Her zaman 37 24,8<br />

Hiçbir Zaman 43 28,7<br />

Nadiren 36 24<br />

Bazen 34 22,7<br />

Çoğu Zaman 20 13,3<br />

Her zaman 17 11,3<br />

Hiçbir Zaman 75 51<br />

Nadiren 27 18,4<br />

Bazen 22 15<br />

Çoğu Zaman 13 8,8<br />

Her zaman 10 6,8<br />

Hiçbir Zaman 102 68,5<br />

Nadiren 14 9,4<br />

Bazen 14 9,4<br />

Çoğu Zaman 8 5,4<br />

Her zaman 11 7,4<br />

Hiçbir Zaman 7 4,7<br />

Nadiren 20 13,4<br />

Bazen 43 28,9<br />

Çoğu Zaman 43 28,9<br />

Her zaman 36 24,2<br />

Hiçbir Zaman 12 8<br />

Nadiren 17 11,3<br />

Bazen 45 30<br />

Çoğu Zaman 39 26<br />

Her zaman 37 24,7<br />

İşe bağlı bir kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçiren bireylere baktığımızda, bu bireylerin %<br />

62,5’inin sandalyesini her zaman kendine göre ayarlamakta, % 64,1’i her zaman klavye ve<br />

ekran ayarlarını yapmakta, % 33,3’ü çoğu zaman ve yine aynı oranda nadiren oturuş<br />

pozisyonuna dikkat etmekte, % 27,5’i hiçbir zaman bel desteği kullanmamakta, % 48,7’si<br />

hiçbir zaman ayak yükseltici kullanmamakta, % 65’i hiçbir zaman destekli klavye, mouse ya


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 257<br />

da mouse pad kullanmamakta, % 33,3’ü nadiren oturuş pozisyonunu değiştirmekte ve %<br />

27,5’i çoğu zaman egzersiz ve yürüyüş yapmaktadır.<br />

Katılımcıların eğitim almış olma, yayınları takip ediyor olma ve herhangi bir kas iskelet<br />

sistemi rahatsızlığı geçirme durumları ile diğer maddelere verdikleri yanıtlar arasında ya da<br />

maddelere verilen cevapların kendi aralarında anlamlı bir ilişki olup olmadığını test<br />

edebilmek amacıyla verilere Spearman Brown testi uygulanmıştır. Buna göre ayak<br />

yükseltici kullanım alışkanlığı ile ergonomi konusundaki yayınları takip etme arasında<br />

pozitif yönlü düşük düzeyde anlamlı bir ilişki vardır (r=0,271; p


258 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

A. Büro ergonomisi konusunda eğitim aldım.<br />

B. Büro ergonomisi konusunda çeşitli yerlerde<br />

yayımlanan bilgileri takip ederim. 0,13 1<br />

Tablo 2: Değişkenlerin Korelasyon Değerleri.<br />

C. Çalışma ortamından kaynaklanan kas-iskelet<br />

sistemi rahatsızlığı geçirdim. -0,026 0,014 1<br />

1. İşe başlamadan önce sandalyemin ayarını<br />

kendime göre yaparım. 0,154 0,096 0,066 1<br />

2. Bilgisayar ekranını ve klavyenin açısını<br />

kendime göre ayarlarım. -0,052 0,094 -0,012 0,582** 1<br />

3. Çalışırken oturuş pozisyonuma dikkat ederim.<br />

A B C 1 2 3 4 5 6 7<br />

1<br />

0,054 0,044 -0,124 0,423** 0,419** 1<br />

4. Gerektiğinde bel desteği, minder vs. gibi<br />

yardımcı elemanlar kullanırım. 0,008 0,107 0,053 0,216** 0,218** 0,254** 1<br />

5. Belimi, ayaklarımı ve bacaklarımı<br />

destekleyecek ayak yükseltici kullanırım. -0,017 0,271** 0,053 0,293** 0,162 0,198* 0,435** 1<br />

6. Çalışırken el bileklerim ve parmaklarımı<br />

korumak için özel klavye, mouse ve mouse pad<br />

kullanırım.<br />

0,002 -0,004 0,046 0,136 0,006 0,11 0,31** 0,306** 1<br />

7. Çalışırken pozisyonumu sürekli değiştiririm,<br />

aynı pozisyondan uzun süre kalmamaya dikkat<br />

ederim.<br />

0,042 0,147 -0,183 0,296** 0,389** 0,296** 0,142 0,24** 0,163* 1<br />

8. Kaslarımın yorulduğunu hissettiğimde mutlaka<br />

kalkıp dolanırım ya da egzersizler yaparım. -0,023 0,083 -0,135 0,236** 0,246** 0,236** 0,146 0,181* 0,1 0,635**<br />

** p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 259<br />

Tartışma ve Sonuç<br />

Bu çalışmada büro çalışanlarının ergonomi konusundaki farkındalıkları ve büro<br />

malzemelerini kullanım alışkanlıkları değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerle birlikte<br />

ergonomi farkındalığının büro malzemelerini günlük rutin kullanım alışkanlıkları arasındaki<br />

ilişkiler belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma genel bir değerlendirmeyi amaçlayan bir pilot<br />

çalışma niteliği taşımaktadır. Analizler sonucunda belirlenen unsurların daha sonraki<br />

çalışmalar için bir yöntem ve farklı bir bakış açısı kazandıracağı düşünülmektedir.<br />

Analizler sonucunda görülmüştür ki, en çok kullanılan temel büro malzemelerinden<br />

ayarlanabilir özellikleri olan sandalye ve bilgisayar ekipmanlarını çalışanlar genel olarak<br />

kendi fiziksel özelliklerine göre ayarlamaktadır. Ancak bu durumun çalışanın almış olduğu<br />

herhangi bir ergonomi eğitimi, ergonomi konusundaki çeşitli yayınları takip etme durumu<br />

ve işe bağlı bir kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçirmiş olma durumu ile bir bağlantısı<br />

bulunamamıştır. Çalışanların sağlığını korumak amacıyla üretilen bel desteği, ayak<br />

yükseltici, ergonomik klavye, mouse ve mouse pad gibi yardımcı büro ekipmanlarının çoğu<br />

çalışan tarafından kullanılmadığı görülmektedir. Oysaki yapılan çalışmalar bu destekleyici<br />

unsurların büro ergonomisi ve çalışan sağlığı açısından önemini vurgulamaktadır. Bu<br />

konuda alınan eğitim, takip edilen yayınlar ve kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçirme<br />

durumunun da bu olguyla anlamlı bir ilişkisi olmadığının belirlenmesi oldukça manidardır.<br />

Yine çalışmanın çarpıcı sonuçlarından biri eğitim alsın ya da almasın, ergonomi<br />

konusundaki yayınları takip etsin ya da etmesin, kas iskelet sistemi rahatsızlığı geçirsin ya<br />

da geçirmesin büro çalışanlarının oturuş pozisyonlarına dikkat etmedikleri, çalışırken<br />

oturma pozisyonlarını sürekli değiştirerek aynı durumda kalmamaya önem göstermedikleri<br />

ve gerektiğinde kaslarını dinlendirmek için çaba sarf etmedikleri gerçeğidir.<br />

Ergonomi konusunda son yıllarda yapılan çalışmalarda çeşitli yöntemler kullanılarak pek<br />

çok eğitim aracı geliştirilmiş, çeşitli yayın organlarınca bu konudaki araştırmalar okuyucu<br />

ile paylaşılmıştır. Bu eğitim araçlarının ve yayınların ergonomi farkındalığı üzerindeki<br />

önemi ve gerekliliği yadsınamaz bir durumdur. Ancak belli ki çalışanların bu olguları<br />

içselleştirerek bir çalışma modeli olarak benimsemeleri henüz gerçekleşememiştir.<br />

Alışkanlıklardan vazgeçmek zordur ve bu alışkanlıkları değiştirmek kısa süreli eğitim<br />

modelleri ile mümkün görünmemektedir. Kaldı ki insanlar içgüdüsel olarak gerçekte olanı<br />

ifade etmekten çok ideal olanı ifade etme eğilimindedir. İnsanların sahip oldukları ergonomi<br />

bilgileri ve farkındalıkları ile ideal olan cevapları vereceklerini ancak diğer yandan eski<br />

alışkanlıklarına devam etme eğiliminde olacaklarını göz ardı etmemek gerekir. Bu durumda<br />

söz konusu alanda yapılacak araştırmalarda anket çalışmalarını gözlem içeren çalışmalarla<br />

desteklemek uygun olacaktır. Bireyleri çalışma ortamlarında gözleyerek, insan sağlığı<br />

açısından ne gibi yanlış çalışma alışkanlıkları olduğunu belirlemek ve yerinde müdahale<br />

yöntemleri ile bu alışkanlıkların çalışanlarca içselleştirilmesini sağlamak daha anlamlı<br />

olacaktır.<br />

Bu tür bir çalışmanın en önemli sınırlılığı nispeten az bir örneklem sayısı ile sonuçlara<br />

varılmış olmasıdır. Masa başında bilgisayarla iş gören çalışanlar hakkında genellemelere<br />

gidebilmek için daha yüksek katılımlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu sınırlılık, farklı illerden<br />

veri toplayarak desteklenmeye çalışılmıştır. Ancak bu bir pilot çalışmadır ve daha kapsamlı<br />

çalışmalar için ön hazırlık niteliği taşımaktadır.<br />

Sonuç olarak işe bağlı kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının giderek arttığı günümüzde,<br />

oturarak bilgisayar başında iş gören çalışanların sağlık problemlerini ortaya çıkmadan<br />

önlemek, hem maddi hem manevi açıdan büyük bir kazanımdır. Yapılan çalışmalar<br />

göstermiştir ki bunu yapabilmek sadece ergonomik büro malzemeleri kullanmakla mümkün<br />

değildir. Çalışan sağlığının korunması ve verimin, iş memnuniyetinin artması çalışanların


260 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

ergonomi konusundaki farkındalıklarını artırmakla ve çalışma ortamı alışkanlıklarını<br />

düzeltmekle mümkün hale gelecektir.<br />

Kaynaklar<br />

Ağbaş, N. (2008), Ktü Farabi Hastanesi Büro Çalışanlarının İş Ortamına Antropometrik<br />

Uygunluğunun Ve Mevcut Kas-İskelet Sistemi Şikâyetlerinin Çalışma Ortamıyla İlişkisini<br />

Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sağlık Bilimleri<br />

Enstitüsü, , Trabzon.<br />

Amıck., B.J., Robertson, M.M., Derango, K., Bazzanı, L., Moore, A., Rooney, T. Ve<br />

Harrıst, R. (2003) “Effect Of Office Ergonomics Intervention On Reducing Musculoskeletal<br />

Symptoms”, Spine, Vol: 28, No: 24, 2706-2711.<br />

Armağan, K. (2003), Büro Verimliliğinin Tesis Edilmesinde Ergonomik Tasarımın Önemi,<br />

.Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya.<br />

Balcı, Ö. (2007), Gaziantep İl Merkezindeki Bankaların Büro Ergonomisine Uygunluk<br />

Durumları Ve Banka Çalışanlarının Bazı Sağlık Sorunları, Uzmanlık Tezi, Gaziantep<br />

Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Gaziantep.<br />

Baran, F.G., (2008), Bir Motorlu Araş Üretim Fabrikasında Masa Başı Çalışanlarının Kas-<br />

İskelet Sistemi Yakınmalarının Ergonomik Ve Diğer Bazı Etmenlerle İlişkisi, Doktora Tezi,<br />

Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Baslo, M. (2002), “Ofis Ergonomisi-Sırt Ve Boyun Ağrılarını Önlemek İçin Ofis Ortamını<br />

Düzenlemek”, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Baş Boyun,<br />

Bel Ağrıları Sempozyum Dizisi, No.30, Mayıs, Ss.155-165.<br />

Baydur, H., (2011), Bilgisayar Kullanarak İş Gören Büro Çalışanlarında Ergonomi<br />

Eğitiminin Etkinliği, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,<br />

İzmir.<br />

Dalkılınç, M., (2011), Ofis Çalışanlarında E-Öğrenme Ve İnteraktif Yöntemlerle Sunulan<br />

Ergonomi Eğitiminin, Kas İskelet Sistemi Yaralanmaları İle İlişkili Risk Faktörleri Üzerine<br />

Etkisi, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Esmaeılzadeh, S. (2008) Bilgisayar Kullanıcılarında Üst Ekstremite İşe Bağlı Kas İskelet<br />

Hastalıklarından Korunmada Ergonomi Girişiminin Enkinliği, Uzmanlık Tezi, İstanbul<br />

Üniversitesi, Fiziksek Tıp Ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.<br />

Kıraç, Y. (2005) Büro Yönetiminde Ergonomi Ve Ergonominin Verimliliğe Etkisi: Ankara<br />

Emniyet Müdürülüğü’nde Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Özcan, E. Ve Kesiktaş, N. (2007), “Mesleki Kas İskelet Hastalıklarından Korunma Ve<br />

Ergonomi” İş Sağlığı Ve Güvenliği Dergisi, Sayı. 34, Yıl: 7, Nisan-Mayıs-Haziran, 6-9.<br />

Özcan, E., Esmaeılzadeh, S. Ve Başat, H. (2011), “Bilgisayar Kullanıcılarında Üst<br />

Ekstremite İşe Bağlı Kas İskelet Hastalıkları Ve Ergonomi Girişiminin Etkinliği”, Türkiye<br />

Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Dergisi, 57: 236-241.<br />

Robertson, M.M., Huang, Y.H., O’neil, M.J Ve Schleıfer, L.M. (2008), “Flexible Workplace<br />

Design And Ergonomics Training: Impacts On The Psychosocial Work Environment,<br />

Musculoskeletal Health, And Work Effectiveness Among Knowledge Workers” Applied<br />

Ergonomics, 39: 482-494.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 261<br />

Türkkan, A., (2009), “İşe Bağlı Kas-İskelet Sistemi Hastalıkları Ve Sosyoekonomik<br />

Eşitsizlikler”, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 35 (2), 101-106.<br />

Yetiz; A., (2009), Ofis Mobilyaları Ve Ofis Mobilyalarının Tasarımını Etkileyen Ergonomi<br />

Faktörünün İncelenmesi, Adana’da Bir Banka Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova<br />

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.


262 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

OFİS ORTAMINDA İKLİMLENDİRMENİN ÇALIŞANLARA ETKİSİ<br />

M. Ziya YAKUT 1<br />

Reşat SELBAŞ 2<br />

Gamze YAKUT 3<br />

ÖZET<br />

Ofis çalışanlarının iş verimini etkileyen en temel konularından birisi olan konforlu çalışma<br />

ortamlarının sağlanması günümüz ofis tasarımlarını yakından ilgilendirmektedir.<br />

Çalışanların ofis ortamındaki konfor koşullarının en başında, ısı, nem, ses gibi fiziksel çevre<br />

koşulları yer almaktadır.<br />

Konforlu çalışma için ısı konusunda ortam ve vücut sıcaklığının dengesi oldukça önemlidir.<br />

İnsanın vücut sıcaklığı, sürekli olarak ortam sıcaklığına göre kendini dengelemeye<br />

çalışmaktadır. Bunun için gerekli olan ısı alış-verişi terleme veya titreme gibi tepkilerle<br />

ortaya çıkmaktadır. Bu durum çalışanların dikkatini dağıtmakta ve verimlerini<br />

düşürmektedir. Ofis ortamında ideal iklimlendirmenin sağlanması için klima cihazları<br />

kullanılmaktadır.<br />

Bu çalışmada, çalışanların ofis ortamlarının ideal hale getirilmesinde kullanılan klimaların<br />

iklimlendirmeye etkisinin nasıl olduğunu, akış analizi yapan bir simülasyon programı<br />

kullanılarak incelenmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Ergonomisi, Hava Akışı Modelleme, Çalışma Psikolojisi<br />

1. Giriş<br />

Çalışanların günlük yaşamlarının çok büyük bir kısmı ofis ortamında geçmektedir. Bu<br />

yüzden ofis ortamının ergonomik olması çalışmaların verimine çok büyük katkı katacaktır.<br />

Ergonomi konusu, artan yaşam kalitesiyle birlikte konforlu ürünlerin kullanımı arttırmıştır.<br />

Konforlu ürün kullanımı en çok yaşamsal ihtiyaç olan konularda artmıştır. Bu yüzden en<br />

önemli etken olan ortam hava kalitesi, iyi bir havalandırma ve iklimlendirme sistemi ile<br />

mümkün olabilir.<br />

Günümüzde kullanılan pek çok ofis binası düzgün planlanmamış olmasından, havalandırma<br />

ve iklimlendirme konuları halen bir sorun teşkil etmektedir. Bu tip yetersizlikler yüzünden,<br />

pencere ve kapıları kullanılarak oluşturulan doğal havalandırma sistemleri rahatsız edici<br />

hava akımlarını (cereyan) oluşturmaktadır. Oluşan bu cereyan etkisinin düzensiz oluşları,<br />

çalışanların dikkatini dağıtmaktadır. Çözüm olarak kullanılan iklimlendirme cihazları<br />

kontrol edilebilir sıcaklık kontrolü ve hava akış hızı oluşumunu sağlamaktadır. Bu cihazların<br />

ofis ortamında yerleşimi ve kullanım şekli çalışanları rahatsız etmeyecek şekilde<br />

uygulanmalıdır. Çünkü ortamın ısıl konforunun, iş verimini önemli ölçüde etkilediği<br />

bilinmektedir.<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Rektörlük, Uzm.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi Doç Dr.<br />

3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Uzaktan Eğitim MYO, Uzm.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 263<br />

Isıl konfor koşullarının ideal olmasında pek çok parametre etkilidir. Bu parametreler<br />

çalışanların kişisel (yaş, cinsiyet, çalışma yoğunluğu, giyinme durumu vs.) ve çevresel<br />

(ortamın hacmi, izolasyonu, sıcaklığı, nemi, güneş ışığı alma durumu, hava hızı vs.)<br />

özellikleri gibi iki grupta toplanıp incelenebilir. Bu etkenler üzerine pek çok çalışma<br />

yapılmıştır ve halen bu çalışmalar gelişen teknolojik imkânlarla sürdürülmektedir.<br />

Isıl konfor koşullarının farklılıkları üzerine Todde (2000: 297-305) yaptığı çalışmada hafif<br />

aktivite düzeyinde, ısıl konfor içindeki insanların yerel hava hareketlerine olan tepkisi<br />

deneysel olarak incelemiştir. Çalışmada ortamdaki cereyanın etkisi ele alınmıştır. Özellikle<br />

yüksek hava hızlarındaki cereyanın, süreyle ve cinsiyetle ilişkisi ortaya koyulmuştur.<br />

Başlangıçta kadın ve erkek deneklerin deri sıcaklığındaki düşüş aynı iken zamanla<br />

kadınların deri sıcaklığındaki düşüşün daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Kadın ve erkek<br />

deneklerin cereyana olan tepkisinde bu yüzden farklılık görülmektedir. Yüksel (2005: 21-<br />

31), aynı ortamda bulunan çalışanların ortam havasının konfor kalitesini algılayışında kişisel<br />

farklılıkları gösterebilmesi üzerine çalışmıştır. Dünya üzerinde farklı iklim koşulları ve<br />

farklı insan profilleri yüzünden, konforlu ortam koşulları genellikle çoğunluğun<br />

memnuniyet durumuna göre belirlenmektedir. Ortam iklimlendirilmesi hakkındaki<br />

uluslararası standartlardan olan ISO 7730 ısıl konfor ile ilgili olarak kişilerin en az<br />

%80’inin, ASHRAE Standart 55 ise en az %90'ının memnun olması gerektiğine değinmiştir.<br />

Höppe ve Martinac (1998: 1-7)’e göre ısıl koşulun dışında binadaki diğer parametreler de<br />

ortamdaki çalışanların verimini değiştirmektedir. Çalışanların ortamdaki ısı alışverişlerini ve<br />

dengesini hava hareketleri etkilemektedir. Özellikle kapalı bir hacim içerisinde hava giriş ve<br />

çıkış menfezlerinin konumu, pencerenin konumu ve büyüklükleri hava hızı hareketlerini<br />

etkilemektedir. Cam önüne yerleştirilen peteklerin konumuna ve üzerinde malzeme olup<br />

olmamasına göre hava hareketleri de değişebilir. Havanın hareket hızı arttıkça insanın<br />

üşümesi artar. Bu duruma ek olarak insan vücudu ile hava arasındaki ısı transferi oluşumu<br />

artar. Konfor şartlarının ve nötr deri sıcaklığının sağlanabilmesi için hava hızı ortalama 0,05<br />

m/s olarak önerilmiştir. İklimlendirilmeyen ortamlarda iç ortamdaki hava hızının nadiren 0,1<br />

m/s’yi aştığı görülmüştür. Yiğit ve Horuz (1995: 603-612) hava hızının artması halinde iç<br />

ortamın esintili ve rahatsız edici olduğunu, düşük hava hızlarında ise ortamdaki havanın<br />

hareketi azaldığından ortamda ikamet eden bireyler için havasız bir ortam oluştuğunu<br />

vurgulamışlardır. Vücut yüzey sıcaklığı büyük olduğunda yüksek hava hızlarının ısı<br />

kayıplarını çok arttırdığını ve ısıl konforu olumsuz etkilediğini tespit etmişlerdir.<br />

Feustel vd. (1994) yaptıkları çalışmada, alüminyum çerçeveli, tek camlı penceresi olan ve<br />

geniş cephesi batı yönündeki bir binanın tasarımındaki bazı problemler ile sürekli artan<br />

kişisel bilgisayar kullanımı ve ofis malzemesine karşılık, tavandan soğutma sisteminin<br />

yeterli performansı karşılayamadığını tespit etmişlerdir. Şenkal ve Mıhlayanlar (2002: 56-<br />

58) konutların konumları, yönleri, rüzgârlıkla olup olmadıkları, kullanılan döşeme<br />

kaplamaları ve mimari projeden farklı olarak mimari değişikliklerin ısıl konfor üzerine<br />

etkilerini araştırmışlardır. Gennusa vd. (2007: 594-606) yaptıkları çalışmada güneş<br />

ışınımının ısıl konfor üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Bilgisayar simülasyonuyla,<br />

pencerelerde gölgelemeler yaparak ısıl konforun ne şekilde etkilediğini araştırmışlardır.<br />

Höppe ve Martinac (1998: 1-7)’e göre insanı etkileyen faktörlerin etkileri üzerinde, insan<br />

biyometeorolojisi ile ilgili konularında, farklı iç ortam şartlarında ideal konfor ve hava<br />

kalitesi belirleme amacıyla çeşitli çalışmalar yapmıştırlar. Avcı ve Yiğit (1992) yaptıkları<br />

çalışmada ortam havasını etkileyen çevre şartlarının gece, gündüz ve mevsimlere göre<br />

değişiklikler gösterdiğini vurgulamaktadırlar. Bu çalışmaya göre kişilerin vücut yapısı ortam<br />

sıcaklığına göre sürekli olarak vücut sıcaklığını dengelemeye çalışmaktadır. Normal<br />

şartlarda, bir insanın vücut iç sıcaklığını 37 o C civarında, deri yüzey sıcaklığını ise ortalama<br />

31,5-33,5 o C aralığında olması gerekmektedir. Deri sıcaklığındaki 1-3 o C sıcaklık değişimi


264 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

insanı rahatsız etmemektedir. Deri üzerinde ter yoğuşmamalı veya izafi nem %20' yi<br />

geçmemelidir. Bu şartları insanın sağlayabilmesi ise az giyimli bir insan için çevrenin<br />

24±3 o C kuru termometre sıcaklığında, %50 izafi nemde ve rüzgâr hızının


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 265<br />

Hazırlanan bu modelinin içerisindeki hava akışının analizi yapılabilmesi için CFD<br />

programına aktarılır. Bu aktarımdan sonra klima üzerindeki hava giriş, çıkış noktaları, duvar<br />

sınırları Şekil 2’deki gibi isimlendirilme işlemine alınmıştır.<br />

Şekil 2: CAD tasarımının isimlendirilmesi<br />

İsimlendirmeler tamamlandıktan sonra ortam havasının parçalara ayrılarak incelenmesi<br />

gerekmektedir. Yapılan bu işleme Şekil 3’te görüldüğü gibi Meshing işlemi denir. Bu işlem<br />

çok hassas ve detaylı bir aşamadır. İdeal sonuç elde edilmesinde en etkili noktalarından<br />

birisidir. Meshing işleminden sonra matematiksel model uygulanarak sonuca ulaşılır.<br />

Matematiksel model seçiminde, hava akışını en iyi modelleyen akışkanlar dinamiği modeli<br />

tercih edilir. Ofis ortamından alınan değerler yine bu programda kullanılır ve iteratif<br />

çözümleme yapılarak sonuçları verir. Sonuçlar kullanıcının isteğine göre pek çok şekilde<br />

gösterilebilir.<br />

3. Bulgular<br />

İdeal sonuçlara ulaşmada meshing işleminin kalitesi çok önemlidir. Yapılan örnek çalışmaya<br />

uygulanan meshing işlemi sonucunda ortam havası Şekil 3’teki gibi yaklaşık 360.000<br />

parçaya ayrıldı. Bu aşamada bilgisayarın işlem yapabilme gücüne bağlı olarak daha kaliteli<br />

yapılabilir.<br />

Şekil 3: Odaya mesh işlemi uygulanmış hali<br />

Parçalara ayırma işlemi amaca uygun miktar ve şekle göre bitirildikten sonra matematiksel<br />

model belirlendi ve analiz yaptırıldı. Sonuçlara göre Şekil 4’teki gibi sıcaklık dağılımı<br />

ortaya çıkmıştır. Şekil 4’te duvar sınırlarındaki sıcak hava ve klimadan odaya yayılan soğuk<br />

hava görülmektedir.


266 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Şekil 4: Sıcaklık dağılımı kesit görünümü<br />

Şekil 4 ve Şekil 5’te görüldüğü üzere klimanın soğuk hava akımı odanın ortasında ve kapı<br />

kenarında etkili olmaktadır. Klimadan çıkan hava akımının dağılımının bir anlık üç boyutlu<br />

simülasyonu Şekil 5’te görülmektedir.<br />

Şekil 5: Klimadan çıkan hava akışının odada dağılımı<br />

Klimadan çıkan hava akımının hızı, maksimum seviyede iken üretici firmanın belirttiği<br />

değer olan 3 m/s olarak verilmiştir. Hızın dağılımı ofis ortamında Şekil 6’daki gibi olmuştur.<br />

Şekil 6: Klimadan çıkan hava akışının hızı


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 267<br />

Şekillerdeki analiz sonuçları incelendiğinde, klimanın hemen altında ve karşısındaki duvar<br />

kenarlarında rahatsızlık verici soğuk hava etkisi ve normalin üzerinde ortam hava hızı<br />

yüzünden uygun oturma konumu değildir. Daha çok odanın kapısının karşısında uygun<br />

alanlar bulunmaktadır.<br />

4. Tartışma<br />

Literatürde Feustel vd. (1994) ve Gennusa vd. (2007: 594-606) yaptıkları çalışmalarda<br />

belirtilen bina konumu, pencerelerin güneşi alma durumu ve güneş ışınımının ısıl konfor<br />

üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Çalışmada odadaki pencerelerin ve konumundan<br />

kaynaklı sıcaklık değişiminin etkileri yansıtılmak istenmiştir ancak bilgisayar donanımının<br />

yeterli gelmemesinden ötürü bahsedilen parametreler incelenememiştir. Bu yüzden sıcaklık<br />

değerleri odanın ortalaması alınarak uygulanmıştır.<br />

Oda içerisindeki alçı duvarın teknik özellikleri kullanılsa da binanın dış izolasyonundan ve<br />

zemin malzeme farklılığından kaynaklı yüzey sıcaklık farkları tam olarak yansıtılamamıştır.<br />

Bunda kullanılan malzeme özelliklerinin bilinememesi ve yine bilgisayarın donanımsal<br />

yetersizlikleri engel teşkil etmiştir böyle detaylı bir çalışmaya. Şenkal ve Mıhlayanlar (2002:<br />

56-58)’ın yaptıkları döşeme ve kaplamanın izolasyonla olan ilişkisi bu yüzden<br />

değerlendirilememiştir.<br />

Diğer bir parametre olan vücut sıcaklığının ortama etkisi yine yeterli bilgisayar donanımı<br />

olmadığı için yansıtılamamıştır. Sorensen ( 2002) yaptığı CFD çalışmasında, bu etkinin iç<br />

ortamın iklimlendirmesinde oldukça etkili olduğunu göstermektedir.<br />

Yapılan hava simülasyonunda kullanılan matematiksel modelin diğer modellerle olan<br />

farkları incelenmiştir. Yılmaz (2011) yaptığı tez çalışmasında belirlediği matematiksel<br />

modelin en ideal sonucu verdiği görülerek çalışma bu modelle yapılmıştır.<br />

Ofis ortam sıcaklığı, Yüksel (2005: 21-31) çalışmasında tespit ettiği insanın dinlenme veya<br />

düşük aktivite (ofis aktivitesi) için ortam sıcaklığının yaz mevsiminde 23-27 o C arasında<br />

olduğu vurgulanmaktadır. Çalışma sonucunda ortaya çıkan klima ile iklimlendirilen ortamın<br />

değerlerinin homojen bir sıcaklık ortamı oluşturmadığı, kimi yerler ideal sıcaklık<br />

değerlerine göre daha soğuk olurken kimi yerlerde hava yeterince soğumamaktadır.<br />

Höppe ve Martinac (1998: 1-7)’e göre konfor şartlarının ve nötr deri sıcaklığının<br />

sağlanabilmesi için hava hızı ortalama 0,05 m/s olarak önerilmektedir. İklimlendirilmeyen<br />

ortamlarda iç ortamdaki hava hızının nadiren 0,1 m/s’yi aştığı görülmüştür. Yapılan<br />

çalışmada klimanın hava akım hızı 3 m/s ile dağılmaya başlamış olup odanın uç noktaları ve<br />

hava akımının duvarlara çarpıp döndüğü noktalarda etkisi gittikçe azalmaktadır. Bu yüzden<br />

oturma konumu olarak hava akım hızının azaldığı yerler seçilebilir.<br />

5. Sonuç<br />

Çalışanların verimli olmasında ofis ortamının ergonomik, konfor koşullarına uygun oranda<br />

iklimlendirilmiş olmasının büyük etkisi vardır.<br />

Literatürde iklimlendirme cihazlarının çalışanlar üzerine etkilerini inceleyen birçok çalışma<br />

mevcuttur. Güncel metotlar ve programlar kullanılarak yapılan bu çalışma, iklimlendirme<br />

cihazlarının sebep olduğu hava akımlarının ofis çalışanları üzerine etkilerinin anlaşılmasında<br />

pratik ve etkili sonuçlar ortaya koymaktadır.<br />

Buna göre iklimlendirme cihazının konumlandırıldığı bir ofiste hava akımlarının ne şekilde<br />

ilerlediği analiz edilmiştir. İklimlendirme cihazından kaynaklanan hava akımlarından<br />

rahatsız olmadan çalışılabilecek noktalar belirlenmiştir.


268 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Klimanın odadaki yeri, gücü, klima cihazındaki hava akışının hızı, sıcaklığı, açısı, duvar<br />

izolasyon malzemelerinin durumu gibi pek çok parametre ile gelecek çalışmalarda benzer<br />

şekilde analizler yapılabilir. Bu tip bir çalışma için yüksek donanımlı bir bilgisayar analizin<br />

hem daha kolay yapılabilmesini hem de daha gerçekçi sonuçlar alabilmesine imkân<br />

tanıyacaktır. Yapılan bu çalışma daha detaylı çalışmalar için örnek teşkil edecektir.<br />

6. Kaynaklar<br />

Ashrae Handbook – Fundamentals (1993), “Physigological Principles And Thermal<br />

Comfort”, Atlanta.<br />

Avcı, A. Ve Yiğit, A. (1992), “Değişik Giysilerin Isı Ve Kütle Transferi Özelliklerinin İnsan<br />

Konforu Açısından İncelenmesi”, 2. Soğutma Ve İklimlendirme Kongresi, 165-174.<br />

Feustel, H.E., Stetıu C., Meıerhans R., Ve Schulz U. (1994), “Hydronic Radiant Cooling - A<br />

Case Study”, Proceedings Healthy Buildings’94, Budapest, Hungary.<br />

Gennusa, M., Nucara, A., Pıetrafesa, M. Ve Rızzo G. (2007), “A Model For Managing And<br />

Evaluating Solar Radiation For Indoor Thermal Comfort”, Solar Energy, 81: 594–606.<br />

Höppe, P. Ve Martınac, I. (1998), “Indoor Climate And Air Quality”, Int J. Biometeorol, 42:<br />

1-7.<br />

Sorensen, D.N. (2002), “Radiation Between Segments Of The Seated Human Body”, 8th<br />

International Conference On Air Distribution İn Rooms, Copenhagen, Denmark.<br />

Şenkal, F. Ve Mıhlayanlar, E. (2002), “Isıl Konfor Üzerine Bir Araştırma” Yapı Ve Yalıtım<br />

Teknolojileri Dergisi, No.35, Pp. 56-58.<br />

Todde, V. (2000), “Perception And Sensitivity To Horizontal Turbulent Air Flows At The<br />

Head Region”, Indoor Air, 10: 297-305.<br />

Yılmaz, D. (2011), “Tavandan Soğutulan Bir Hacimde Sıcaklık Ve Nem Dağılımının<br />

Deneysel Ve Sayısal Analizi” İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makina<br />

Mühendisliği Anabilim Dalı Doktora Tezi, Haziran, İstanbul.<br />

Yiğit, A. Ve Horuz, İ. (1995), “Hava Hızı Ve Hareketlerinin Isıl Konfor Şartlarına Etkisi”,<br />

10. Ulusal Isı Bilimi Ve Tekniği Kongresi, 603-612, Ankara.<br />

Yüksel, N. (2005), “Günümüz Kamu Kurumlarında Yapısal Konfor Koşullarının Tespit<br />

Edilmesine Yönelik Bir Çalışma” Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi<br />

Dergisi, Vol.10, No.2, Pp. 21-31.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 269<br />

BÜRO ERGONOMİSİNİN VE YERLEŞİMİNİN BÜRO ÇALIŞANLARININ<br />

VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASINA YÖNELİK ALAN ARAŞTIRMASI:<br />

SANDIKLI İLÇESİ ÖRNEĞİ<br />

Yunus YILAN 1<br />

ÖZET<br />

Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle bilgi işçiliğinin önemi artmıştır. Bununla birlikte bilgi<br />

işçisi olan büro çalışanlarının da önemi artmıştır. Büro çalışanlarının zihinsel beceriyi daha<br />

çok kullandıkları için onlara rahat, huzurlu, sağlıklı ve uyumlu çalışabilecekleri ortamlar<br />

hazırlanmalıdır.<br />

Araştırmanın amacı büro ergonomisinin ve yerleşiminin büro çalışanlarının verimliliğinin<br />

artırılması ve olası sorunlara karşı öneriler bulmak ve sunmaktır.<br />

Hızla gelişen dünya teknolojiye bağımlı hale gelmiş ve günümüzde organizasyonların en<br />

önemli kaynağını insan olmuştur. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, işletmelerin başarısı<br />

insana bağlıdır. Kamu sektörünün vazgeçilmesi olan büro çalışanlarının verimli olabilmeleri<br />

için çalıştıkları ortamların ergonomik olarak düzenlenmesi gerekir.<br />

İşyerlerinde kullanılan araç-gereçlerin çalışanlara göre yerleştirilmemesi, uygun olmayan ve<br />

kalabalık çalışma ortamları verimliliği düşürmektedir. Ayrıca çalışanların makine olarak<br />

görülmesi de verimliliğin düşmesini tetiklemektedir.<br />

Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Çalışmadaki veriler<br />

Afyonkarahisar’ın Sandıklı İlçesindeki kamu işletmelerinin büro ortamında çalışan<br />

personellere anket yöntemi uygulanarak elde edilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Ergonomi, Büro Yönetimi, Büro Ergonomisi, Verimlilik<br />

GİRİŞ<br />

Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve rekabet ortamının artmasıyla kamu ve özel<br />

sektörlerde çalışanların verimliliği daha da önemli hale gelmiştir. İşletmeler verimliliği<br />

arttırmak için her ayrıntıyı düşünür hale gelmişlerdir. İnsan ve çevre arasındaki ilişkiyi<br />

inceleye ergonomi biliminin önemi de bu nokta da ortaya çıkmıştır.<br />

Ergonomi, fiziksel çevrenin insana uyumlaştırılması süreci olarak tanımlanabilir. Günümüz<br />

endüstri çağında makine-insan arasındaki artan ilişkiler, insana uyumlu çevre, eşya, makine,<br />

ofis vs. gibi fiziksel çevre birimlerinin yaratılması çabalarını zorunlu kılıyor. (Tengilimoğlu,<br />

2003)<br />

Teknolojinin hızlı gelişmesiyle bilgi işçiliğinin de önemi artmıştır. Bilgi işçiliği ile birlikte<br />

bürolarda çalışma sistemleri değişmiştir. Ergonominin önemli olduğu çalışma ortamlarından<br />

birisi de büro ortamıdır. Çünkü büro çalışanları fiziksel çaba harcamanın yanı sıra ciddi<br />

düzeyde zihinsel çaba da harcamaktadırlar. Bu doğrultuda büro ortamındaki insanın<br />

dikkatini dağıtacak her şey önemlidir.<br />

1 Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sandıklı Meslek Yüksek Okulu, Öğr. Gör. ,


270 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

İnsan faktörünün olumsuz etkilenmesini engellemek, onun gelişen makine ve çalışma<br />

sistemleri karşısında yetersiz kalmasını engellemek için, insan özelliklerinden en iyi şekilde<br />

yararlanılmasının ve iş ortamının düzenlenmesinin gerekli olduğu anlaşılmıştır. İnsan büro<br />

ortamında çalışırken çevresel faktörlerin etkisi altında çalışır. Çalışma ortamında ki<br />

sıcaklık, nem gibi iklime dayalı çevre koşullarına karşı insan vücut ısısı dengesini<br />

korumaya çalışır. Bu ısı dengesi söz edilen faktörlerin belli değerlerde olmasıyla<br />

mümkündür. Ayrıca ortam içindeki aydınlatma ve gürültü iş özelliklerine uygun düzeylerde<br />

tutulmalıdır. Dolayısıyla bu faktörlerin etkisinin en aza indirilmesi çalışanın işine karşı olan<br />

ilgisini yükselteceği ve verimini artıracağı düşünülmektedir.(Kıraç, 2005)<br />

Araştırmamızda, Sandıklı İlçesindeki kamu işletmelerinde büro ergonomisinin ve<br />

yerleşiminin büro çalışanlarının verimliliğinin artırılmasına yönelik değerlendirme<br />

yapılacaktır.<br />

Araştırmanın Konusu<br />

Büro ergonomisinin ve yerleşiminin büro çalışanlarının verimliliğinin artırılması<br />

araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Her işletme faaliyetlerinin sürdürürken mutlaka<br />

büroya ihtiyacı vardır.<br />

Büro kelimesinin aslı Fransızca’dır ve “Bureau” şeklinde yazılır. Büro; genel manası ile<br />

içinde yapılacak işin mahiyetine göre gerekli demirbaş ve diğer yardımcı vasıtalarla<br />

donatılmış, bir işi görmeye mahsus çalışma yeri demektir (Topaloğlu ve Koç, 2007:21).<br />

Yapısı ve fonksiyonları önemli ölçüde değişen bürolar, bugünkü örgütlerde, bilgi işleyen<br />

birimler haline dönüşmüştür. Özellikle ofis otomasyonunun gelişmesine paralel olarak<br />

gelişen kâğıtsız ve dosyasız bürolar, günümüzde yaygınlaşmaya başlamıştır. Bürolarda<br />

görülen işlerin içeriğinin değişmesi ile birlikte, büro işlerini yapma usulleri de önemli<br />

ölçüde değişmiştir. Daha çok elle ve somut öğeler üzerinde yapılan hizmet işleri, bugün<br />

artık dijital ortamlarda bilgi işine dönüşmüştür. Büroların bu yeni anlamıyla bilgi işleyen<br />

birimler durumuna dönüşmesi, onların tasarımlarının da farklılaşmasını gerekli kılmaktadır<br />

(Tutar,2002:23).<br />

Bürolarda çalışanlarda hızla gelişen çevresel faktörlere ayak uydurabilmek için, yeterli<br />

teknolojik donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Büroların verimliliğine önem veren<br />

işletmeler, teknolojik araçlarını ya yeniden düzenlemekte ya da yenilemektedirler. Bazı<br />

işletmelerce kuruluştan itibaren göz ardı edilen önemli konulardan biri de ergonomik büro<br />

tasarımlarının yapılmamasıdır. Bunlar gerçekleştirilmeyince de bürolar işlevlerini tam<br />

anlamıyla yerine getirememekte ve gerekli verim alınamamaktadır.(Kıraç, 2005)<br />

Ergonomi, yunanca iş yasası anlamına gelmektedir. Amerika da ergonomi terimi yerine<br />

“Human Enginering”, İskandinav ülkelerinde ise “Biotechnology” terimleri<br />

kullanılmaktadır. Fakat Uluslararası alanda ergonomi terimi en fazla kullanılandır. (Şimşek,<br />

1994)<br />

Ergonomi; insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik<br />

kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş ortamındaki tüm faktörlerin<br />

etkisi ile oluşabilecek, organik ve psiko- sosyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve<br />

insan-makine-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan, çok disiplinli bir<br />

araştırma ve geliştirme alanıdır (Erkan,2003:22).<br />

Genel olarak çalışma ortamlarına bakıldığında, vazgeçilmez unsur olan insanı görmekteyiz.<br />

Birçok alanda makineler ile üretim söz konusu olmayacağı için insan faktörü ön plana<br />

çıkmıştır. Dolayısıyla insan merkezli yönetim ve üretim anlayışına doğru hızlı bir yönelme<br />

görülmektedir. Ergonomi insanların çalışma ortamlarını da incelemektedir. İnsanların genel<br />

özellikleri incelenerek ergonomik ortamlar oluşturulmaya çalışılmaktadır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 271<br />

Çalışmamızda Büro ortamlarının ergonomik olmasıyla çalışanların verimlilik düzeyinin<br />

artırılmasını incelemekteyiz. Bu çerçevede verimlilik, bir üretim ya da hizmet sisteminin<br />

ürettiği çıktı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkidir. Bu nedenle<br />

verimlilik, çeşitli mal ve hizmetlerin etkin kullanımıdır. Yüksek verimlilik aynı miktar<br />

kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdi ile kalitesi sabit kalmak ya da artmak kaydıyla<br />

daha çok çıktı elde etmektir. Bu ilişki genel olarak, Verimlilik=Çıktı/Girdi şeklinde ifade<br />

edilir(Arkış,1995:38).<br />

İnsanların özel yaşamlarından başlayarak, çalıştıkları iş yerlerine kadar başarı için gerekli<br />

olan bir kıstas olarak, verimlilik konusu karşımıza çıkmaktadır. Özellikle çalışma<br />

ortamlarında yöneticilerin yakındıkları konulardan bir tanesi de verim düzeyinin düşük<br />

olmasıdır. Küreselleşme sürecinde, işletmelerin daha rahat rekabet edebilmeleri ve avantajlı<br />

durumda olmaları için, yönetimden en alt kademedeki çalışana kadar, verimli bir şekilde<br />

çalışacak insanlara ihtiyaç vardır. Bu verimli insanların çalışmaları da verimli olacak ve<br />

hedeflenen kalite ve başarıya ulaşılabilecektir.<br />

Çalışanların verimliliğinin artmasında çalışma ortamının ergonomik olması kadar çalışma<br />

ortamının yerleşimi de önemlidir. Ülkemizde kamu işletmelerinde bu anlamda çalışanları<br />

ciddi sıkıntılar beklemektedir. 1 kişilik bürolarda 2 veya daha fazla kişi çalışmak zorunda<br />

kalıyor. Mobilyalar istenilen şekilde yerleştirilemeyebiliyor. Dolayısıyla sandalye, masa ve<br />

dolaplarının nasıl yerleştirildiği çalışanların verimliliğini etkileyebilir.<br />

Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Sınırlılıkları<br />

Çalışmanın ana kütlesini, Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinde yer alan kamu kurumları<br />

oluşturmaktadır. Bu çalışmada seçilen denekler tesadüfü örnekleme yoluyla belirlenmiştir.<br />

Kamu kurumlarında ofis ortamında çalışan kişiler rastgele örnekleme dahil edilmişlerdir.<br />

Araştırmanın temel amacı, Araştırmanın amacı; Sandıklı ilçesinde ki kamu kurumlarında<br />

büro ortamında çalışanların verimliliğinin artırılması için büro ergonomisinin ve büro<br />

yerleşiminin belirlenmesidir. Bu araştırma, Sandıklı ilçesindeki kamu kurumlarının<br />

bürolarında görev yapan personel ile sınırlıdır. Araştırmada anket dışında veri toplama<br />

tekniği kullanılmamıştır.<br />

Araştırmanın Analiz Edilmesi ve Değerlendirilmesi<br />

Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır (Kıraç, 2005).<br />

Araştırmamızda yapılan anketlerin sonuçları tablolar halinde verilmiştir.<br />

Tablo 1: Araştırmaya Katılan Kamu Çalışanlarının Cinsiyet Bakımından Dağılımları<br />

Cinsiyet Frekans Yüzde (%)<br />

Bay 56 56<br />

Bayan 44 44<br />

Toplam 100 100<br />

Araştırmaya katılan kamu çalışanlarının cinsiyet faktörü bakımından dağılımları Tablo-1’de<br />

gösterilmiştir. Hazırlanan anket 44’ü bayan, 56’ sı erkek olmak üzere 100 kamu çalışanına<br />

uygulanmıştır. Buna göre, araştırmaya katılanların %56’sının bay, %44’ ünün bayan olduğu<br />

görülmektedir<br />

Tablo 2: Gürültü İle İlgili Elde Edilen Bulgular<br />

EVET<br />

HAYIR<br />

Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />

Çalışma ortamında oluşan gürültü çalışmanızı etkiliyor mu? 68 68 32 32<br />

Gürültü düzeyi rahatsız etmeyecek düzeyde mi? 62 62 38 38<br />

Çalışma ortamında bireyler arası sözel iletişim kolaylıkla<br />

sağlanabiliyor mu?<br />

79 79 21 21


272 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 2’ ye göre “Çalışma ortamında oluşan gürültü çalışmanızı etkiliyor mu?” sorusuna<br />

Örneklemdeki kamu çalışanlarının %68’i evet, %32’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Gürültü düzeyi rahatsız etmeyecek düzeyde mi?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />

çalışanlarının %62’si evet, %38’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Çalışma ortamında bireyler arası sözel iletişim kolaylıkla sağlanabiliyor mu?” sorusuna<br />

Örneklemdeki kamu çalışanlarının %79’u evet, %21’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />

Tablo 3: Havalandırma İle İlgili Elde Edilen Bulgular<br />

EVET<br />

HAYIR<br />

Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />

Çalışma ortamında havalandırma sistemi var mı? 85 85 15 15<br />

Havalandırma sistemi düzenli olarak çalışıyor mu? 64 64 36 36<br />

İç ortamda hava temiz ve sağlıklı mı? 52 52 48 48<br />

Çalışma ortamında ki ısı ve nem değerleri belirli<br />

aralıklarla takip ediliyor mu?<br />

0 0 100 100<br />

Tablo 3’ e göre “Çalışma ortamında havalandırma sistemi var mı?” sorusuna Örneklemdeki<br />

kamu çalışanlarının %85’i evet, %15’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Havalandırma sistemi düzenli olarak çalışıyor mu?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />

çalışanlarının %64’ü evet, %36’sı hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“İç ortamda hava temiz ve sağlıklı mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının<br />

%52’si evet, %48’i hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Çalışma ortamında ki ısı ve nem değerleri belirli aralıklarla takip ediliyor mu?” sorusuna<br />

Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 0’ı evet, %100’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />

Tablo 4: Aydınlatma İle İlgili Elde Edilen Bulgular<br />

EVET<br />

HAYIR<br />

Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />

İş Alanınızda ki aydınlatma ile kendinizi<br />

rahat hissediyor musunuz?<br />

56 56 44 44<br />

İşle ilgili çalışmalarınızda detayları çok iyi<br />

görebiliyor musunuz?<br />

56 56 44 44<br />

Pencerelerde ayarlanabilir gölgelik var mı? 73 73 27 27<br />

Kusurlu aydınlatma ekipmanı hemen<br />

düzeltiliyor mu?<br />

33 33 67 67<br />

Aydınlatma kaynaklarının temizliği rutin<br />

olarak yapılıyor mu?<br />

28 28 72 72<br />

Tablo 4’ e göre “İş Alanınızda ki aydınlatma ile kendinizi rahat hissediyor musunuz?”<br />

sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının %56’sı evet, %44’ü hayır cevabını<br />

vermişlerdir.<br />

“İşle ilgili çalışmalarınızda detayları çok iyi görebiliyor musunuz?” sorusuna Örneklemdeki<br />

kamu çalışanlarının %56’sı evet, %44’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Pencerelerde ayarlanabilir gölgelik var mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının<br />

%73’ü evet, %27’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Kusurlu aydınlatma ekipmanı hemen düzeltiliyor mu?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />

çalışanlarının %33’ü evet, %67’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Aydınlatma kaynaklarının temizliği rutin olarak yapılıyor mu?” sorusuna Örneklemdeki<br />

kamu çalışanlarının % 28’i evet, %72’si hayır cevabını vermişlerdir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 273<br />

Tablo 5: Büro Çalışanlarının Büro Mobilyaları ile Bulundukları Alanı<br />

Değerlendirmeleri<br />

EVET HAYIR<br />

Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />

Sandalye/ oturma materyali, ayakların zemine düz<br />

basacağı, kalça ve dizlerin uygun açıyla büküleceği 51 51 49 49<br />

şekilde tasarlanmış mı?<br />

Masada bilgisayar ve daktilo için daha alçak bir yüzey<br />

var mı?<br />

46 46 54 54<br />

Çalışma bilgisayarınızın ekranında ekran koruyucu var<br />

mı?<br />

27 27 73 73<br />

Sürekli bilgisayar başında çalışmaktan dolayı<br />

gözlerinizde bir rahatsızlık hissediyor musunuz?<br />

78 78 22 22<br />

Çalışma alanında, farklı işleri/evrakları birbirinden<br />

ayırabilmek için yeterli yüzey var mı?<br />

53 53 47 47<br />

Sürekli başka kimselerin görüş alanında olmak sizi<br />

rahatsız ediyor mu?<br />

68 68 32 32<br />

Kendi iş alanınızı dekore etme ve değişiklik yapma<br />

olanağı var mı?<br />

14 14 86 86<br />

Çalışma ortamında açık kablolar ve düzensiz<br />

yerleştirilmiş elektrik donanımı, çalışanları rahatsız 58 58 42 42<br />

etmeyecek şekilde düzenlenmiş mi?<br />

İş yerinizde ki masa sandalye ve dolapların yanlış<br />

yerleştirilmesinden dolayı, çalışmalarınız olumsuz 54 54 46 46<br />

etkileniyor mu?<br />

Tablo 5’ e göre “Sandalye/ oturma materyali, ayakların zemine düz basacağı, kalça ve<br />

dizlerin uygun açıyla büküleceği şekilde tasarlanmış mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />

çalışanlarının %51’sı evet, %49’u hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Masada bilgisayar ve daktilo için daha alçak bir yüzey var mı?” sorusuna Örneklemdeki<br />

kamu çalışanlarının %46’sı evet, %54’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Çalışma bilgisayarınızın ekranında ekran koruyucu var mı?” sorusuna Örneklemdeki kamu<br />

çalışanlarının %27’ü evet, %73’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Sürekli bilgisayar başında çalışmaktan dolayı gözlerinizde bir rahatsızlık hissediyor<br />

musunuz?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının %78’i evet, %22’si hayır cevabını<br />

vermişlerdir.<br />

“Çalışma alanında, farklı işleri/evrakları birbirinden ayırabilmek için yeterli yüzey var mı?”<br />

sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 53’ü evet, %47’ü hayır cevabını<br />

vermişlerdir.<br />

“Sürekli başka kimselerin görüş alanında olmak sizi rahatsız ediyor mu?” sorusuna<br />

Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 68’i evet, %14’ü hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Kendi iş alanınızı dekore etme ve değişiklik yapma olanağı var mı?” sorusuna<br />

Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 14’ü evet, %86’sı hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“Çalışma ortamında açık kablolar ve düzensiz yerleştirilmiş elektrik donanımı, çalışanları<br />

rahatsız etmeyecek şekilde düzenlenmiş mi?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının<br />

% 58’i evet, %42’si hayır cevabını vermişlerdir.<br />

“İş yerinizde ki masa sandalye ve dolapların yanlış yerleştirilmesinden dolayı, çalışmalarınız<br />

olumsuz etkileniyor mu?” sorusuna Örneklemdeki kamu çalışanlarının % 54’ü evet, %46’sı<br />

hayır cevabını vermişlerdir.


274 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Araştırmaya 46’sı bayan ve 54’ü bay olmak üzere 100 kamu çalışanı katılmıştır.<br />

Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre,<br />

1. Kamu çalışanları çalışma ortamında ve çevresinde oluşan gürültülerden rahatsız<br />

olmaktadır.<br />

2. Çalışma ortamlarının büyük çoğunluğunda havalandırma sistemi bulunmaktadır ve<br />

havalandırma sistemleri düzenli olarak çalışmaktadır.<br />

3. Çalışma ortamlarının yarısında iç ortamlarda hava sağlıklı ve temizdir.<br />

4. Çalışma ortamlarının hiçbirinde ısı ve nem değerleri kontrol edilmemektedir.<br />

5. İş yerinin aydınlatmalarından çalışanların yarısının memnun olmasının yanı sıra<br />

detayları da düzgün görebilmektedirler.<br />

6. Kusurlu aydınlatma sistemleri hemen giderilmemektedir ve temizliği de rutin olarak<br />

yapılmamaktadır.<br />

7. Oturma materyalleri çalışanlara göre değil, genel olarak temin edilmiştir.<br />

8. Bilgisayarların çoğunluğunda ekran koruyucu bulunmamaktadır.<br />

9. Sürekli olarak başkalarının görüş alanında olmak çalışanları rahatsız etmektedir.<br />

10. Çalışanlarının çoğunluğunun kendi alanlarını dekore etme ve değişiklik yapma olanağı<br />

bulunmamaktadır.<br />

11. Çalışanlarının yarısı masa sandalye ve dolapların yanlış yerleştirilmesinden olumsuz<br />

etkilenmektedir.<br />

Gürültülü ortamlar iletişimin sağlıklı bir şekilde yapılmasına engel olmaktadır. Gerek<br />

çalışanlarla diğer kişiler, gerekse çalışanlarla çalışanlar arasındaki iletişimin doğru bir<br />

şekilde gerçekleşmesi için gürültüyü azaltmak gerekir.<br />

Büro faaliyetlerini yürüten çalışanların kendilerini tam olarak işine verebilmesi için mutlaka<br />

rahat ortamlarda çalışması gerekir. Burada önemli bir kısım kendini aydınlatmadan dolayı<br />

rahatsız hissetmektedir. Böyle bir durumda çalışanın hata yapma olasılığı artacaktır. .<br />

Aydınlatmanın yetersiz olması, çalışanları detayları görme ve dikkati toplama noktasında<br />

sıkıntılara sokacaktır. Bu konuda daha duyarlı çalışmaların yürütülmesi verimin artmasına<br />

neden olacaktır. Güneş ışığını tam olarak alamayan büroların aydınlatma konusunda çok<br />

titiz davranması gerekmektedir. Sönük yanan ve arızalı olan aydınlatma ekipmanlarının en<br />

kısa sürede düzeltilmesini sağlayarak uygun görme şartları sağlanmalıdır. Lambalardan<br />

gelen ışığa engel olan tozların rutin olarak temizliğinin yapılması sağlanmalıdır.<br />

Temizliğin aksatılması ışık kayıplarını arttırarak, gölgeli bir ortam oluşmasına neden<br />

olabilmektedir.<br />

Bürolarda havalandırma sistemlerinin bulunmasına rağmen, çalışanların yarısından fazlası<br />

havalandırma sisteminin düzenli çalışmadığını belirtmiştir. Fiziksel yapının dengesinin<br />

bozulmasına neden olan çalışma ortamlarındaki hava şartlarının yeniden gözden geçirilerek,<br />

havalandırmayı sağlayan araçlardaki arızaların giderilmesiyle problemler ortadan<br />

kaldırılabilecektir. Bürolarda insan sirkülasyonu çok fazla sayıda olduğu için karbondioksit<br />

veya sigara dumanından kaynaklanan hava kirliliği yoğun bir şekilde yaşanmaktadır.<br />

Dolayısıyla çalışanların dikkat seviyesi ve verimlilikleri düşecektir.<br />

Çok sıcak ve nemli ortamlar insanların su kaybetmesine neden olduğundan, rahatsız<br />

etmeyecek seviyelerde olması için ölçümlerin yapılması önem kazanmaktadır. Büro<br />

çalışanlarının yavaşlamaması için en uygun sıcaklık düzeyinin korunması önemli bir<br />

unsurdur.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 275<br />

Uzun süre oturmak zorunda kalan büro çalışanlarının görevlerini verimli bir şekilde yerine<br />

getirebilmeleri için kendilerini rahat hissetmeleri çok önemli bir şarttır. Oturma materyalinin<br />

diz arkasının kesilmesine neden olarak kan dolaşımını engellemesi nedeniyle fiziksel<br />

dengenin bozulmasına neden olabilmektedir. Özellikle ayakların şişmesine ve uyuşmasına<br />

neden olmasından dolayı çalışanlar rahatsızlık duymaktadırlar. Bu da verimliliği<br />

engellemektedir. Çalışma alanı dar olduğunda, evrakların birbirine karışması söz konusu<br />

olabilmektedir. Bu durum iş veriminin düşmesine neden olmaktadır.<br />

Çalışma ortamlarında çalışanlar sürekli göz önünde olmaktan çoğu zaman rahatsızlık<br />

duymaktadır. Bürolardaki çalışanlar, devamlı olarak yöneticilerin ve diğer kişilerin gözleri<br />

önünde oldukları için üzerlerinde bir baskı hissetmektedirler. Bu baskı sıkıntıya yol açmakta<br />

ve hataları beraberinde getirmektedir.<br />

Büronun genel yapısını bozmayacak şekilde çalışanlara kendi alanlarında değişiklik yapma<br />

hakkının verilmesi, onların daha fazla motive olmalarına katkıda bulunacaktır.<br />

Zamanının büyük bir kısmını bilgisayar başında geçiren çalışanların, gözlerinin<br />

yorulmaması ve zararlı ışınlardan korunmaları için ekran koruyucusuna sahip olmaları<br />

gerekir. Sürekli bilgisayar başında çalışmak zorunda kalan çalışanların büyük bir kısmı<br />

gözlerinde çalışma sonrası rahatsızlık hissettiğini ortaya koymuştur. Uzun vadede bu<br />

çalışanların göz rahatsızlıklarının ilerlemesi söz konusu olabilmektedir. Özellikle gözde<br />

meydana gelen kızarıklık ve yanmalar çalışanlara rahatsızlık vermektedir. Yapılan<br />

mülakatlarda da bu durum nedeniyle çalışanların çok fazla göz rahatsızlığı çektikleri<br />

öğrenilmiştir. Hatta baş ağrılarına neden olduğunu söyleyen çalışanlar bulunmaktadır. Bu<br />

eksikliğin giderilmesi sonucu çalışanların performansında artmaların olduğu görülecektir.<br />

Bilgisayar masalarının normal çalışma alanından farklı olması, yani çalışanların rahatlıkla<br />

ekranı görebilmesi ve klavyeden işlem yapabilmesi gerekir. Görevlerin hızlı ve hatasız<br />

yerine getirilmesi için bu ortamın çalışanlara sağlanması önemli bir durumdur.<br />

Bürolardaki dosyalama sistemlerinin rahat erişim ve kullanım için yeterli nitelikte olması<br />

gerekmektedir. Çok yüksek veya çok alçak dolapların kullanılması zaman kayıplarına neden<br />

olabilecektir.<br />

Bürolarda, rahat bir çalışma ortamına kavuşmanın temel şartı düzendir diyebiliriz. Yerleşim<br />

esaslarına uygun olarak masa, sandalye ve dolapların konumlanması sonucu hareket<br />

alanımız rahat olacaktır. Düzensizlik ise kargaşa ve zaman kaybına neden olacaktır.<br />

KAYNAKÇA<br />

Arkış, Nurdoğan (1995) “ Toplumsal Gelişmenin Ölçütü Verimlilik”, Bilim Ve Teknik<br />

Dergisi.<br />

Erkan, Necmettin (2003). Ergonomi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları Ankara.<br />

Kıraç Yavuz, (2005) “Büro Yönetiminde Ergonomi Ve Ergonominin Verimliliğe Etkisi:<br />

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Bir Uygulama”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.<br />

Şimşek, Muhittin (1994). Mühendislikte Ergonomik Faktörler, Marmara Üniversitesi<br />

Yayınları, İstanbul.<br />

Tengilimoğlu, (2003) Çağdaş Büro Yönetimi, Gazi Kitapevi, Ankara.<br />

Topaloğlu, Melih Ve H. Koç. (2007). Büro Yönetimi, Seçkin Yayıncılık, Ankara.<br />

Tutar, Hasan. (2002). Toplam Kalite Yönetimi Çerçevesinde Büro Yönetimi Teknikleri,<br />

Aktif Yayınevi, Erzurum.


276 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

KÜRESELLEŞMENİN BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI<br />

MESLEĞİNE ETKİLERİ: BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI<br />

EĞİTİM PROGRAMI HAKKINDA BİR TARTIŞMA<br />

Sefa Salih BİLDİRİCİ 1<br />

Barış AYTEKİN 2<br />

ÖZET<br />

Teknolojinin gelişmesiyle ve iletişim imkânlarının yaygınlık kazanmasıyla, toplumların,<br />

sosyo-kültürel ve aynı zamanda iktisadi alanda etkileşiminin sonucu ve yansıması olarak<br />

ifade edebileceğimiz küreselleşme olgusu yerküreyi derinden etkilemiştir.<br />

Yerküreyi derinden etkileyen teknolojik yenilikler ve bu yeniliklere bağlı olan değişim, iş<br />

dünyasında bireysel farklılıkları ön plana çıkarmıştır. Bireysel farklılıklara bağlı olarak,<br />

gerek kurumsal gerekse bireysel rekabet artmıştır.<br />

Rekabetin artması ve neo-liberal dönüşüm yönetici asistanını, iş dünyasında önemli bir<br />

unsur haline getirmiştir. Yönetici asistanı kurumların verimli ve etkin faaliyet göstermesinde<br />

ön plana çıkmaktadır.<br />

İlgili literatür taramasıyla hazırlanan bu çalışmada, İKMEP kapsamında hazırlanan “Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” ders müfretadının mesleki yeterlilik açısından etkinliği<br />

tartışılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Mesleki Gelişim, Mesleki Yeterlilik, Büro Yönetimi Ve Yönetici<br />

Asistanlığı Programı<br />

1.Giriş<br />

Küreselleşme kavram olarak yeni, süreç olarak eski bir olguyu ifade eder. Süreç hammade<br />

arayışı ile başlamış ve yeni pazar arayışlarıyla devam etmiştir. Sanayi devrimiyle birlikte<br />

küreselleşme süreci hız kazanmıştır. Sömürge ve asimile hareketleri ile birlikte ise süreç<br />

hızlanmıştır.<br />

Yeldan (2009:19) küreselleşmeyi kapitalizmin yeni bir yüzü olarak değerlendirerek, kavram<br />

olarak siyasi, iktisadi ve tüm sosyal alanları kapsayan bir öneriler reçetesi olarak karşımıza<br />

çıktığını ifade etmektedir.<br />

Günümüzde ise globalleşme veya yeni dünya düzeni şeklinde farklı isimler alarak etkinliğini<br />

sürdürmektedir (Bildirici, 2010: 44).<br />

Küreselleşmenin hızlanmasıyla birlikte işgücü piyasasında üç temel eğilim eşlik etmiştir<br />

imalat sanayiinde istihdamın daralması, düşük nitelikli işgücüne olan talebin gerilemesi,<br />

ücret eşitsizliğindeki artışlar yaygın şekilde küreselleşme süreci olarak ifade edilen bu<br />

dönemin için istihdam açısından temel gelişmeleri olarak göze çarpmaktadır (Apaçık, 2008).<br />

1<br />

Adıyaman Üniversitesi, Gölbaşı MYO, Öğr. Gör.<br />

2<br />

Adıyaman Üniversitesi, Gölbaşı MYO, Öğr. Gör.,


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 277<br />

İşgücü piyasalarında kalifeye eleman ihtiyaçı artmış ve işletmelerde istahdam da bu yönde<br />

şekil bulmuştur. İş dünyasının önemli unsurlarından biri haline gelen yönetici asistanlığı,<br />

işletmelerin başarısını ya da başarısızlığını etkileyen önemli bir yapıya kavuşmuştur.<br />

Küresel rekabetin şekil değiştirmesiyle birlikte, Yönetici Asistanlığı mesleğinin, mesleki<br />

yeterlilikleri de bu yönde gelişmeye ve değişmeye başlamıştır.<br />

2.Küreselleşmenin Mesleki Eğitime Emek-Sermaye İlişkisi Bağlamında Etkileri<br />

Sihirli bir sözcüğe dönüşen küreselleşme, tüm kilitli kapıları açacak bir parolaya, anahtara<br />

dönüşmüştür. Mutluluğun ya da mutsuzluğun nedeni olarak görülmesi yanında aynı<br />

zamanda dönüşü olmayan (Bauman,2010:7) bir yol olmakta ve toplumların sosyoekonomik,<br />

siyasi yapılarını değişime zorlayan bir süreç (Şahin,2009:42) olarak da ifade<br />

edilmektedir.<br />

Bu süreç yapıcı ve yıkıcı öğeleri de birlikte taşımaktadır. Gelişme ve büyüme örnekleri çok<br />

fazladır ancak maliyetler de çok fazla olmaktadır. Özellikle değişime uyum sağlayamayan<br />

küçük ölçekteki ekonomik birimler veya vasıfsız işgücü süreçten olumsuz etkilenmektedir.<br />

Bu anlamda Küreselleşmenin ideoloji haline dönüştüğü değerlendirmesini yapan Talas'a<br />

göre ( 2008:162), küreselleşme kapitalizmin yeni ifade şeklidir aslında. Küreselleşmenin ve<br />

kapitalizminin merkezinde sermayenin menfaati ön plandadır ve menfaatleri her türlü<br />

değerin üstünde olurken çevrede ise bir yıkım süreci yaşanmaktadır. Yani gelişmeden<br />

faydalanan kesim toplumun sınırlı bir kesimi olmaktadır. Erkal ise (2005: 5-6 )<br />

küreselleşmenin , "çok uluslu şirketlerin” (ÇUŞ) ideolojisi olduğunu ve serbest piyasa<br />

ekonomisinin küresel aktörlerin "izin verdiği ölçüde" işlerlik kazanacağına dikkat<br />

çekmektedir.<br />

Özellikle bilim ve teknoloji, ÇUŞ’un kullandığı önemli bir araç olarak küreselleşmenin,<br />

küresel yayılımı üretim ve istihdam yapılarında ortaya çıkardığı değişimin önemli aktörü<br />

olmaktadır. Kalaycı, teknolojinin bu süreçteki önemini şu şekilde vurgulamaktadır:<br />

“Küreselleşme sonucunda, bilim ve teknoloji dünyası adeta ÇUŞ tarafından<br />

parsellenmiş bir durumdadır. Başka bir gerekçeyle, ÇUŞ’un küresel<br />

dünyanın, küreselleşme sahnesinin assolisti gibi hareket ettiği de<br />

düşünülebilinir. Onlar, KOBİ’leri besleyen ve onlardan beslenen<br />

kapitalizmin ‘ikonları’ haline gelmişlerdir. Belki de bu yüzden, dünyaya<br />

sundukları bilim ve teknoloji ‘harikaları’ ve dünyadan elde ettikleri yüksek<br />

‘cirolar’la, kaynağı olan ülkelerinin önüne geçmiş durumdadırlar” (Kalaycı,<br />

2008:31).<br />

Diğer yandan Küreselleşmeyle birlikte, Sezer’in de (2008: 209) vurguladığı gibi ekonomik<br />

gelişmenin geleneksel üretim faktörleri dışında; işbirliği, yetenekler, ağ bağlar (networks)<br />

gibi kurumsal faktörlere dayandırılması sonucunda, merkezden yönetilen ve yönlendirilen<br />

kalkınma planları yerine, yerelin aktif paydaş olduğu, özel sektörün kendi kendini<br />

sürükleyebildiği ve besleyebildiği bir yaklaşımla “kalkınmanın yönetişimi” tartışılmaktadır.<br />

Küreselleşme ile birlikte piyasalarda neoliberal dönüşüm egemen olmaya başlamıştır. Bu<br />

dönüşüm sonucu olarak rekabet hız kazanmıştır. Rekabette, işgörenlerin mesleki yeterlilkleri<br />

ve etkinlikleri belirleyci faktörlerden birisidir ve bu bağlamda mesleki eğitimin önemi<br />

artmıştır.<br />

Küreselleşme, ekonomik alanda mal ve sermaye hareketlerinin ülkeler arasında<br />

hareketliliğinin artması yanında sosyal ve kültürel yaşamda ise tüketim kalıplarından,<br />

yaşama biçimlerine kadar birçok değişimin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğitim dizgesi<br />

de bu dönüşüm içinde ekonomik yapıdaki farklılaşmalara paralel olarak değişmektedir.


278 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Rekabetin sonucunda eğitimin üretim değeri artarken, insan kaynaklarına yapılan yatırım<br />

çok fazla önemli olmaya başlamıştır (Güven, 1999).<br />

Küreselleşmeyle birlikte dünya ölçeğinde kar arayışı, artan rekabetle birlikte işletmeleri<br />

verimlilik arayışına gitmelerine yol açmıştır. Bu bağlamda işgücünün vasıflı olması, bilgiteknoloji<br />

ağırlıklı çalışma araçlarına uyum sağlayabilmesi daha fazla önem kazanmıştır.<br />

Küreselleşmenin eğitim sistemindeki etkilerini anlayabilmek için öncelikle ekonomideki<br />

sektörel etkilerine bakmak gerekmektedir. Özellikle hizmetler sektöründeki gelişmeler<br />

doğrultusunda, bu sektörün önemi artmış büro hizmetlerinden, eğitim-sağlık, bankacılık<br />

sektörlerine kadar birçok sektörde hem emeğin yapısı hem de sermaye araçlarının niteliğine<br />

kadar önemli dönüşümler ortaya çıkmıştır.<br />

Bunun sonucunda küreselleşmeyle birlikte beşeri sermaye kavramı daha fazla ön plana<br />

çıkmaya başlamıştır. Diğer yandan Miser’in de (2002) vurguladığı gibi Klasik iktisadın<br />

tanımladığı üç üretim faktörü olan sermaye, toprak ve emek, "beşeri sermaye"<br />

kavramlaştırması ile birlikte bu üretim faktörlerinden emeğin sermaye karşısında varlığını<br />

yitirmeye başlamasına yol açmıştır. Artık küreselleşen dünyada emek, üretilmiş bir üretim<br />

faktörüne, yani üretim için kullanılan bir sermaye malına dönüşmektedir.<br />

Ayrıca okullar gittikçe karmaşıklaşan programlar uygulamaya, mesleki eğitim veren<br />

kuruluşların ise yeterlilik düzeylerini daha fazla belgelemeye çalışmalarına neden<br />

olmaktadır. Yetişkin eğitim programları da eğitim ve üretim sisteminden dışlanmış olan<br />

kesimlerin eğitim yetersizliklerine yönelmiştir (Güven, 1999).<br />

Emek, beşeri sermayeye dönüşünce, kültürel, politik, sosyal yurttaşlık hakları<br />

önemsenmeyen bir durum ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla etkin yurttaşlık, kültürel gelişme,<br />

politik ve sosyal işlevler için eşitlik arayışı ortadan kalkmıştır. diğer yandan bu sürecin<br />

sonunda emek faktörü asıl işlevi şirketlerin daha fazla gelişmesinde ve kâr elde etmesinde<br />

kesin bir katkı sağlamak için biçimlenen bir araç haline gelir. Bu durum, kaçınılmaz olarak<br />

yetişkin eğitiminde mesleki eğitimin öne çıkmasına ve yetişkin eğitiminin sosyal, siyasal,<br />

kültürel işlevlerinin ihmal edilmesine yol açacaktır (Miser,2002).<br />

4.Mesleki Etkinlik Bağlamında Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Ders Programı<br />

Meslek Yüksekokulu: 2547 Sayılı YÖK kanunun 3. Maddesi, ı bendinde: “Belirli<br />

mesleklere yönelik ara insangücü yetiştirmeyi amaçlayan dört yarı yıllık eğitim - öğretim<br />

sürdüren bir yükseköğretim kurumu” olarak tanımlanmıştır.<br />

2547 sayılı Kanun kapsamında açılmış olan Büro Yönetimi ve yönetici asistanlığı ders<br />

programı, İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi (İKMEP)<br />

proje kapsamında hazırlanan programlar ve müfredatları uygun görülerek, 2010-2011<br />

öğretim yılından itibaren yükseköğretim kurumlarında uygulanmasına karar verilmiştir. 3<br />

Program kapsamında hazırlanan ders programı, dönemsel dağılımı aşağıda gösterilmiştir.<br />

Ders dağılımlarının dönemsel dağılımı yüksekokul idarelerince belirlenmektedir.<br />

Tablo 1: Adıyaman Üniversitesi Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı Programı 1. Sınıf Güz Yarıyılı Ders Programı<br />

D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />

AIIT 101 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-I 2 0 2 Z 2<br />

TD 101 Türk Dili-I 2 0 2 Z 2<br />

YD 101 Yabancı Dil-I 3 0 3 Z 3<br />

BUR 101 İletişim 2 0 2 Z/M 2<br />

BUR 103 Temel Hukuk 2 0 2 Z/M 3<br />

3<br />

Detaylı bilgi için: http://ikmep.yok.gov.tr/?page=yazi&i=94


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 279<br />

BUR 105 İşletme-I 1 1 2 Z/M 3<br />

BUR 107 Ekonomi-I 2 0 2 Z/M 2<br />

BUR 109 Klavye Teknikleri 3 1 4 Z/M 5<br />

BUR 111 Ticari Matematik 2 1 3 Z/M 4<br />

BUR 113 Büro Yönetimi 3 0 3 Z 5<br />

TOPLAM 22 3 25 31<br />

Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />

Tablo 2: Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />

1. Sınıf Bahar Yarıyılı Ders Programı<br />

D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />

AIIT 102 Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-II 2 0 2 Z 2<br />

TD 102 Türk Dili-II 2 0 2 Z 2<br />

YD 102 Yabancı Dil-II 3 0 3 Z 3<br />

BUR 102 Etkili ve Güzel Konuşma 2 0 2 Z/M 2<br />

BUR 104 Bilgisayar Büro Programları 3 1 4 Z/M 5<br />

BUR 106 İşletme-II 1 1 2 Z/M 3<br />

BUR 108 Ekonomi-II 2 0 2 Z/M 3<br />

BUR 110 Muhasebe 3 1 4 Z/M 5<br />

BUR 112 Toplantı Yönetimi 2 0 2 M 3<br />

BUR 131 Müşteri İlişkileri Yönetimi 2 0 2 S 2<br />

BUR 100 Endüstriye Dayalı Eğitim-I 0 0 Kredisiz Z 4<br />

TOPLAM 22 3 25 34<br />

Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />

Tablo 3: Adıyaman Üniversitesi Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı Programı 2. Sınıf Güz Yarıyılı Ders Programı<br />

D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />

BUR 201 Kamu ve Özel Kesim Yapısı 3 0 3 Z/M 4<br />

BUR 203 Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları 1 1 2 Z/M 2<br />

BUR 205 Teknoloji Kullanımı 1 1 2 M 3<br />

BUR 207 Mesleki Yabancı Dil-I 3 1 4 M 4<br />

BUR 209 Mesleki Yazışmalar 3 1 4 M 4<br />

BUR 211 Bilgisayar Muhasebe Yazılımları 2 2 4 M 5<br />

Toplam 13 6 19 24<br />

Seçmeli Dersler<br />

BUR 231 Sektör Uygulamaları-I 4 2 6 S 8<br />

ORT 241 İlk Yardım 4 2 6 S 6<br />

ORT 243 Bilgi ve İletişim Teknolojileri 2 1 3 S 4<br />

ORT 245 İşletme Yönetimi-I 2 1 3 M 4<br />

Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />

Tablo 4: Gölbaşı Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />

2. Sınıf Bahar Yarıyılı Ders Programı<br />

D.KOD DERS ADI Te Uy D.Saati Z/M/S AKTS<br />

BUR 202 Yönetici Asistanlığı 3 1 4 Z/M 5<br />

BUR 204 Dosyalama ve Arşivleme 2 1 3 Z 4<br />

BUR 206 Bilgi Yönetimi 2 0 2 M 3<br />

BUR 208 Mesleki Yabancı Dil-II 3 1 4 M 4<br />

BUR 210 İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2 0 2 M 2<br />

BUR 212 Örgütsel Davranış 2 0 2 M 2<br />

BUR 214 Halkla İlişkiler 2 0 2 M 2<br />

BUR 200 Endüstriye Dayalı Eğitim-II 0 0 Kredisiz Z 4<br />

Toplam 16 3 19 28


280 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Seçmeli Dersler<br />

BUR 232 Sektör Uygulamaları-II 4 2 6 S 8<br />

ORT 242 Kalite Güvence ve Standartlar 2 1 3 S 3<br />

ORT 244 Meslek Etiği 2 0 2 S 2<br />

ORT 246 İşletme Yönetimi-II 2 1 3 M 3<br />

ORT 248 Kalite Yönetim Sistemleri 2 0 2 S 2<br />

ORT 250 Araştırma Yöntemleri ve Teknikleri 1 1 2 M 3<br />

ORT 252 Çevre Koruma 1 1 2 S 2<br />

Kaynak: Gölbaşı MYO, Bologno Süreci Ders Programı<br />

İKMEP, sekreterlik mesleğinin önemi ise şu şekilde vurgulanmıştır:<br />

“Günümüz iş dünyası, hızlı değişim ve gelişim sürecinin içinde olup, yeni<br />

işletme teorilerinin üretildiği ve uygulamalara yöneldiği bir duruma<br />

gelmiştir. Bu yapı içerisinde sekreterlik de sınırlı işler yapan ve tesadüfen<br />

kazanılmış bir meslek değil, organizasyon içinde kendisine belirlenen<br />

görevi yerine getiren bir sistematik yapıya dönüşmüştür. Bu gelişmeler<br />

ışığında görev ve sorumluluk, sekreterlik kavramını, yönetici asistanlığı<br />

kavramına taşımıştır. Meslek, günlük ve basit büro ve sekreterlik<br />

hizmetlerinden, yöneticilerin görev ve sorumluluklarını yerine getirme<br />

konusunda yardımcı olan Büro Yöneticiliği ve Yönetici Asistanlığı’na<br />

kadar farklı aşamalarda yer almaktadır. Bu özellikleri nedeni ile Yönetici<br />

Asistanlığı, başarılı yöneticilerin desteklediği bir meslek olarak ilgi<br />

çekmektedir.”<br />

Yönetici asistanı bu sürecin sonunda orta kademe yöneticisi konumuna gelmiştir.<br />

Yönetici Asistanın, iş dünyasındaki gelişmeye parelel olarak öne çıkan özelliklerini ise,<br />

1. İletişim Becerisi,<br />

2.Halkla İlişkiler Becerisi<br />

3.Zaman Ve Toplantı Yönetimi,<br />

4.Teknolojiyi Etkin Kullanma Bilgisi,<br />

olarak sınıflandırabiliriz.<br />

İletişim becerisine yönelik olarak, ders müfretadında: İletişim, Mesleki Yazışmalar, Yabancı<br />

Dil, Mesleki Yabancı Dil, Etkili ve Güzel Konuşma dersleri okutulmaktadır.<br />

Halkla ilişkiler becerisine yönelik, Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları, Halkla İlişkiler<br />

dersleri;<br />

Zaman ve toplantı yönetimi alanına yönelik olarak ise, Büro Yönetimi, Toplantı Yönetimi,<br />

Yönetici Asistanlığı dersleri;<br />

Teknolojiyi etkin kullanma alanında ise, Klavye Teknikleri, Bilgisayar Büro Programları,<br />

Teknoloji Kullanımı, Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersleri bulunmaktadır.<br />

Yönetici Asistanlığı mesleğinin, kurumlarda önemli bir yapıya dönüşmesiyle birlikte<br />

mesleki yeterlilik de önemli olmaya başlamıştır. Mesleki yeterliliğin kazanılmasında ders<br />

programı önemli bir unsurdur.<br />

5.Sonuç ve Öneriler<br />

Küreselleşme, teknolojinin gelişmesiyle ve iletişim imkânlarının yaygınlık kazanmasıyla,<br />

toplumların, sosyo-kültürel ve iktisadi alanda etkileşiminin sonucu ve yansımasıdır.<br />

Bu yansımanın etkileri her alanda kendini göstermektedir. Küreselleşme ile birikte artan<br />

rekabet ve mesleki etkinlik bireyleri önemli derecede etkilemektedir.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 281<br />

Meslek yüksekokullarında, 45 günlük zorunlu stajlar, 2. veyahut 4. Dönem sonunda<br />

yapılmaktadır. Öğrenci Stajlarının dönem içinde yapılmasıyla öğrencinin teori de öğrendiği<br />

bilgilerin pratik hayata uygulayabileceği için staj daha verimli olacaktır. Öğrencilerin<br />

çalışacakları sektörü tanımasını sağlayacaktır ve yapacağı için bireyin yeteneklerine uygun<br />

bir iş olup olmadığı farkına varılacaktır.<br />

Bilgisayar ders kredilerinin artırılması ile öğrenciler daha etkin bir hale gelecektir.<br />

Kıymetli Evrak Hukuku dersi ile eğitim alan bireylerin hukuk bilgisi artırılmalıdır.<br />

Analitik düşünce yeteneğinin geliştirilmesine yönelik olarak Örnek Olay Analizi ve benzeri<br />

dersler müfretada konmalıdır.<br />

Klavye Teknikleri dersi 1 dönem 4 kredi olarak verilmektedir. Ders işleme sürecinde<br />

mevcut ders saatleri eğitim alan bireylerin etkin bir yapıya sahip olmasında yeterli<br />

olmamaktadır. Kalavye Teknikleri dersi 2 döneme yayılarak 3’er kredi olarak işlenmesiyle<br />

öğrenim çıktısı daha verimli olacaktır.<br />

Dosyalama ve arşivleme dersi Büro yönetimi dersi içerisinde bir bölüm haline getirilmeli ya<br />

da Mesleki Yazışmaları dersine entegre edilmelidir. Artık günümüzde dosyalama ve<br />

arşivleme işlemleri bilgisar yazılımları ile gerçekleştirilmektedir. Fakat öğrencilere<br />

Dosyalama ve Arşivleme dersi ile klasik dosyalama sistemi anlatılmakadır.<br />

İKMEP Yüksekokullarda program bütünlüğü sağlaması açısıdan başarılı bir porgramdır.<br />

Program bütünlüğü Yatay geçişlerde önem arz etmektedir.<br />

Etkileşimin yoğun olduğu iş dünyasında etkin yönetci asistanı yetiştirmek için, bu<br />

kapamında hazırlanan ders programının günümüz şartlarına uyumlu bir yapıya<br />

dönüştürülerek revize edilmesi gerekmektedir.<br />

Mevcut durum irdelindiğinde ise, sosyo-politik ve ekonomik çıkar kaygıları nedeniyle<br />

gerekli altyapı ve donanıma bakılmadan açılan Meslek Yüksekokullarında ve<br />

yüksekokul programlarında etkin ve verimli bir eğitim ve öğretimin yapılması zor bir<br />

yapıya sahiptir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Apaçık, Erdal (2008), Küreselleşmenin İstihdama Etkileri, Enerji Sanayi ve Maden Kamu<br />

Emekçileri Sendikası, http://www.emo.org.tr/ekler/, Erişim Tarihi:<br />

Bauman, Zygmunt (2010), Küreselleşme Toplumsal Sonuçları, Çev. Abdullah Yılmaz,<br />

Ayrıntı Yayınları, İstanbul<br />

Bildirici, S.Salih(2010), “Küreselleşme, Yeni Dünya Düzeni ve Yerelleşme İlişkisi”,<br />

Dünden Bugüne Küreselleşme Yerelleşme ve Türkiye, Ed.Mustafa Talas, Bülent Kara, Gazi<br />

Kitabevi, Ankara<br />

Erkal, Mustafa E. (2005), Küreselleşme Etniklik Çokkültürlülük, Derin Yayınları, İstanbul<br />

İlhan, Atillâ (2005),Hangi Küreselleşme, Türkiye İş Bankası Yayınları, 3.Baskı İstanbul<br />

Güven, İsmail (1999), Küreselleşme ve Eğitim Dizgesine Yansımaları erişim tarihi<br />

Kalaycı, İrfan (2008), Kalkınmada Bilgi Teknolojisi – Bilgi Teknolojisinde ‘Kalkınma’:<br />

Türkiye’ye Başarı Kapısını Açacak ‘Anahtar’, 5.Kadir Has Ödülü Kazanan<br />

Yayınlanmamış Çalışma<br />

Miser,Rıfat (2002), Küreselleşen Dünyada Yetişkin Eğitimi erişim tarihi


282 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Sezer, Özcan (2008). “Küreselleşme Sürecinde Türkiye’deYerel Yönetimlerin Yapısal ve<br />

İşlevsel Dönüşümü” Başlıklı Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara<br />

Şahin, Köksal (2009), Küreselleşme Tartışmaları Işığında Ulus Devlet, Yeniyüzyıl<br />

Yayınları, İstanbul<br />

Talas, Mustafa (2008),Çok Kültürlülük Kıskacında Ulus Devlet ve Türkiye, Doğu<br />

Kütüphanesi Yayınları, İstanbul<br />

Uyanık, Yücel (2008), Neoliberal Küreselleşme Sürecinde İşgücü Piyasaları Gazi<br />

Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 10 / 2. 209-224<br />

Yeldan,Erinç (2009), Küreselleşme Kim İçin? , Yordam Kitap, İstanbul


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 283<br />

BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN FAYDALI KULLANIMINDA MESLEK<br />

YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN FARKINDALIKLARI<br />

Filiz KARPUZ 1<br />

Ali AKAY 2<br />

Melek YAZICI 3<br />

ÖZET<br />

Bilgi iletişim teknolojilerinin MYO öğrencilerinin eğitim-öğretiminde fayda sağlayabilmesi<br />

MYO öğrencilerinin bilgi iletişim teknolojilerinden aldıkları verim ile doğru orantılıdır.<br />

Verim elde edebilmesinin temel koşulu, eğitimcinin öğrenciye sağladığı faydanın seviyesini<br />

ve kalitesini ölçebilmesidir. Bu nedenle T.C. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi SBMYO’<br />

nda öğrencilerin farkındalıklarının tespit edilmesinde ‘Bilgi İletişim Teknolojilerinin<br />

Faydalı Kullanımında Öğrencilerde Farkındalık Anketi’ kullanılmıştır. Özellikle bilgi<br />

güvenliği konusunda bu öğrencilerin ne seviyede olduğu araştırılmıştır.<br />

Çalışmamızda öğrencilere “Kişisel Bilgiler”, “Bilgisayar Kullanımı”, “İnternet Kullanımı”,<br />

“Derslerde Teknoloji Kullanımı” ve “Sosyal Ağ Kullanımı” na yönelik hazırlanan anket<br />

soruları uygulanmış ve bilgi düzeylerinin belirlenmesine çalışılmıştır. Anketlerin analizinde<br />

SPSS (20) programı kullanılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Bilgi İletişim Teknolojileri, Bilgi Güvenliği, Kötü Niyetli Kullanım,<br />

Bilişim Suçları.<br />

1. Giriş<br />

İçinde yaşadığımız dönemde, kurum ve kuruluşların yanında, bireylerin de bilgiyi oluşturup,<br />

potansiyellerini ortaya çıkaracak bilgi işleme becerilerine ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç<br />

zaman geçtikçe sürekli büyüyecektir.<br />

Bilgi: okuma, araştırma, gözlem ve deney sonucunda edinilen yada öğrenilenlerin<br />

bütünüdür. Bilginin işlenmesinde hızlılığı arttıran, karşılaştırma ve hesaplama yapabilen,<br />

veri işleyen, bilgi üreten, bilgiyi depolayabilen elektronik aygıt ise bilgisayardır.<br />

Bilgisayarlarla birlikte; istenen bilgileri, istenildiği kadar depolayabilen, işleyen, buradan<br />

yeni bilgiler üreten bilişim teknolojileri insanlığın hizmetine sunulmaktadır. Bilgi sistemi,<br />

bilgisayar teknolojisi, altyapısı ve insan kaynaklarıyla işletmenin istek ve gereksinimlerini<br />

karşılayacak şekilde olmalıdır. Bilgi teknolojilerinin bu desteğini alan insanoğlu,<br />

yenilikçidir ve bir yandan da toplumu yeniden şekillendirmektedir. (Ertuğrul ve Keskin<br />

2010:2). 20. Yüzyılın ortalarında, bilgi işleme konusundaki büyük bir atılım ilk bilgisayarın<br />

ortaya çıkışıdır. Bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasının ardından diğer bir atılım ise<br />

internetin gerçekleştirilmesidir. 2000’li yılların başında yaygınlaşan internet ve akabinde<br />

kurulan geniş bant sağlayıcıları (adsl) ile internet dünya nüfusunun vazgeçilmez bir parçası<br />

haline gelmiştir. İnternetin yatırımcılar tarafından kazanacağı değer gün geçtikçe<br />

1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Sosyal Bilimler MYO, Öğr. Gör.<br />

2 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğr. Gör.<br />

3 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Hukuk Müşaviri


284 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

artmaktadır. İnternetin gücü ve imkanları gün geçtikçe fırsata dönüşmektedir. Televizyon<br />

kanallarının internet üzerinden yayın yapması ve gazetelerin internet üzerinden servis<br />

edilmesi yapılan yatırımlara örnek olarak gösterilebilir.<br />

Teknoloji kısa anlamda, en son üretim yönetimi anlamına gelmektedir. Geniş anlamda ise<br />

teknoloji; mal ve hizmetlerin üretiminin planlanmasından başlayarak, dağıtımının<br />

yapılmasına kadar geçen süreçteki teknik ve idari bilgi ve yöntemlerin tümüdür.<br />

Teknolojinin doğrudan üretimin yapılmasına etkisi az olsa da, üretimin miktarının artmasına<br />

ve kalitesinin yükselmesine büyük ölçüde etkili olmaktadır (Taslak ve Kara, 2010:23-24).<br />

Bu nedenlerden dolayı üretim faktörleri arasında emek, sermaye, doğal kaynak ve<br />

müteşebbisten sonra teknoloji beşinci sırada sayılmıştır.<br />

İnsan nüfusunun artışı ve sürekli büyüyüp gelişen teknolojik olaylar sonrası yeni pazar<br />

alanları açılmış, piyasaların etkileri globalleşmiştir. Bir firmanın piyasalardaki pazar<br />

hacmini belirleyen en önemli faktörlerden biri şüphesiz teknolojik düzey ve imkanlarıdır.<br />

“Teknolojik gelişmelerin çok hızlı olduğu günümüzde, bazı firmalar bu konuda liderliğe<br />

sahipken, diğer birçoğunun geride kaldığı görülür. Teknolojik değişmeyi gecikme ile takip<br />

eden firmaların rekabet gücü hayli azalacağı gibi, talep edilen her çeşit malı veya hizmeti<br />

üretme imkânları da olmayacaktır” (Karafakioğlu, 2010:58). Günümüzde işletmeler<br />

rakiplerine fark yaratacak faaliyetlere özel ilgi göstermektedirler. Bu faaliyetleri yönetecek<br />

büro yöneticisi ve sekreterlere olan ihtiyaç artmaktadır. Bilgiyi, teknolojiyi kullanarak bu<br />

faaliyetleri yönetebilecek teknoloji ve internetin gücünü fırsata çevirecek büro yöneticisi ve<br />

sekreterlerin yaşam boyu eğitilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Mesleğe aday öğrencilerin bilgi iletişim teknolojileri ile ilintisi internet ve sosyal ağlarla<br />

başlamaktadır. Oysa hukuki olarak kötü niyetli kullanıcıların en çok istismar edebilecekleri<br />

alan internet ortamı ve bilgi güvenliğidir (RTEÜ İnternet Haftası Etkinlikleri, Akgül, 2012).<br />

Bilgi güvenliği, kurum ve organizasyonların değerli ve gizli olarak nitelendirilen veri ve<br />

bilgilerinin korunmasında çok önemli bir görev üstlenmiştir. Bu noktada, kurum ve<br />

organizasyonlar, bilgi güvenliği hususunda azami dikkat etmeli, gerekli tedbirleri yerinde ve<br />

zamanında almalıdır. Bu durumun önemine dikkat çekmek ve bilgi güvenliğini geliştirecek<br />

gerekli çalışmaları yapmak üzere, birçok yönetim ve organizasyon, bazı önemli standartlar<br />

ve yasal düzenlemeler oluşturmuştur. Bu sayede bilgi güvenliğinin sürekliliği, kaynakların<br />

doğru şekilde kullanımı ve güvenlik uygulamalarının geliştirilmesi amaçlanmıştır<br />

(www.bilgiguvenligi.gov).<br />

Sosyal bir varlık olan insanın bilgi iletişim teknolojilerinde sosyal içerikli sitelerden uzak<br />

durması düşünülemez. Günümüze damgasını vuran sitelerin sosyal ağlar olması bunun<br />

kanıtı niteliğindedir. Ancak sosyal ağların çok kolay ihlal edilebilecek yasal çizgilerinin<br />

olduğu da bir gerçektir. Başkalarına ait sosyal ağ bilgilerinde değişiklik yapmak veya bir<br />

kısım bilgileri yok etmek bilişim suçları kapsamındadır (RTEÜ İnternet Haftası<br />

Etkinlikleri, Yazıcı, 2012). Sosyal ağlara girilen bilgisayar başkaları ile ortak kullanılıyorsa<br />

ve bilgisayar başına oturulduğunda bir başka kullanıcının sosyal ağ oturumu açık ise<br />

kapatılmalıdır. Çünkü bu oturumu kapatmayıp izinsiz bir şekilde o oturuma devam etmek<br />

Türk Ceza Kanunu m. 243/1 kapsamında “Bilişim Sistemine Girme ve Kalmaya Devam<br />

Etme” suçunu oluşturacaktır. Söz konusu maddeye göre “Bir bilişim sisteminin bütününe<br />

veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla<br />

kadar hapis veya adli para cezası verilir.” Yine bu suçu oluşturacak bir başka durum da<br />

bilgisayarı ortak kullanılan diğer kişinin şifresi ile izinsiz olarak sosyal ağ sitesine giriş<br />

yapılması halidir. Eğer sosyal ağ oturumuna izinsiz erişilirse, sosyal ağ bilgilerinde<br />

değişiklik yapılmış veya bir kısım bilgiler (veriler) yok olmuş olabilir. Buna örnek olarak<br />

profil resminin silinmesi veya sosyal ağ duvarında yeni bir video eklenmesi olabilir. İşte bu<br />

fiili işleyen kişi TCK m. 244/2 gereğince altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 285<br />

çarptırılabilecektir. Yine sosyal ağ oturumuna izinsiz giren kişi aynı zamanda sosyal ağ<br />

sahibinin arkadaşlarına gönderdiği veya onlardan gelen mesajları da okursa<br />

“Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu” işlenmiş olacak ve bu fiili işleyen kişi bir yıldan üç<br />

yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecektir ve sosyal ağ oturumuna izinsiz giren kişi,<br />

mesajları okumakla kalmaz bir de bu mesajları sosyal ağ sahibinin arkadaşlarına gönderirse<br />

“Haberleşmenin Gizliliğini İfşa Etme Suçu” gerçekleşecek ve bu hareket bir yıldan üç yıla<br />

kadar cezalandırılacaktır.<br />

Bir başka ihtimal ise sosyal ağ hesabının bir başkası tarafından ve sosyal ağ sahibinden izin<br />

alınmadan silinmiş olmasıdır. Bu ihtimali dikkate alan TCK m. 244/1 maddesi “Bilişim<br />

Sistemini Engelleme veya Bozma Suçunu” düzenlemiş ve bir bilişim sisteminin işleyişini<br />

engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır demiştir.<br />

Sosyal ağ hesabının kişinin izni dışında bir başkası tarafından silinmiş olması aynı zamanda<br />

altı aydan iki yıla kadar ceza verilebilecek olan “Haberleşmenin Engellenmesi” suçunu da<br />

oluşturacaktır. Şayet yukarıda bahsettiğimiz suçlar bir kamu kurum veya kuruluşu aleyhine<br />

işlenirse TCK m. 244/3 gereğince verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır. Buna örnek<br />

olarak bu tip suçlar twitter hesabı bulunan TC Dışişleri Bakanlığı aleyhine işlenirse fiilin<br />

cezası ½ oranında arttırılacaktır (5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu). Bu konuda “İnternet<br />

Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla<br />

Mücadele edilmesi Hakkında Kanun” Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Kanun No: 5651,<br />

Kabul Tarihi: 4/5/2007. Bu Kanunun amaç ve kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim<br />

sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet<br />

ortamında işlenen belirli suçlara içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye<br />

ilişkin esas ve usûlleri düzenlemektir. Resmi Gazete Sayı: 26530 (bilisimsucları.iem.gov).<br />

Bu araştırmada RTEÜ SBMYO öğrencilerinin bilgisayar ve internet kullanımına yönelik<br />

tutumlarının belirlenmesi, sosyal ağ kullanımına yönelik tutumları ve bilgi güvenlik<br />

düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

2. Yöntem<br />

2.1 Örneklem<br />

Bu araştırmanın evrenini 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında Recep Tayyip Erdoğan<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO’ da kayıtlı öğrenciler oluşturmuştur. “ Bilgi İletişim<br />

Teknolojilerinin Faydalı Kullanımında Öğrencilerde Farkındalık Anketi” RTEÜ SBMYO<br />

bünyesinde bulunan Bankacılık ve Sigortacılık, Büro yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Dış<br />

Ticaret, İşletme Yönetimi, Muhasebe ve Vergi Uygulama, Turizm ve Otel işletmeciliği<br />

programlarına devam eden toplam 307 (193 bayan, 114 erkek) öğrenciye uygulanmıştır.<br />

Araştırmanın örneklemini Bankacılık ve Sigortacılık programından 22, Büro yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı programından 113, Dış Ticaret programından 68, İşletme Yönetimi<br />

programından 35, Muhasebe ve Vergi Uygulama programından 26, Turizm ve Otel<br />

işletmeciliği programından 43 öğrenci oluşturmaktadır.<br />

2.2 Veri Toplama Araçları<br />

Araştırmada RTEÜ SBMYO öğrencilerine ait verilerin objektif olarak toplanması,<br />

analizlerin yapılması ve araştırmanın analizine ulaşabilmesi için kullanılacak veriler anket<br />

yoluyla elde edilmiştir.<br />

Bu çalışma yedi bölümden oluşmaktadır.<br />

Ölçeğin olumlu ifadesinde “Katılıyorum”, olumsuz ifadesinde “Katılmıyorum” seçenekleri<br />

kullanılmıştır.


286 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Birinci bölümde: “Kişisel bilgilere” yönelik anket soruları SBMYO’ na devam eden<br />

öğrencilerin sosyal durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.<br />

İkinci bölümde: “Evde veya yurtta bilişim teknolojilerine sahip olma”, “internet erişimine<br />

sahip olma”, “bilgisayar kullanma sıklığı” ve “internet erişimi sağlama sıklığı” bilgilerine<br />

yönelik anket soruları SBMYO’ na devam eden öğrencilerin sosyal durumları göz önünde<br />

bulundurularak hazırlanmıştır.<br />

Üçüncü bölümde: “İnternet kullanma amaçları” 6 maddelik 7’ li Likert tipi dereceleme<br />

üzerinden değerlendirilmektedir. “bilgisayarda kullandıkları program veya yazılım türleri”<br />

bilgilerine yönelik 5 maddelik anket soruları SBMYO’ na devam eden öğrencilerin sosyal<br />

durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.<br />

Dördüncü bölümde: “Bilgisayar kullanımına yönelik tutum” ölçeği 26 maddelik 2’ li Likert<br />

tipi dereceleme üzerinden değerlendirilmektedir.. 25 soru (ERTUĞRUL, İ. ve KESKİN, N.,<br />

(2010). çalışmalarından alınarak yeniden düzenlenmiştir; 1 soru SBMYO’ na devam eden<br />

öğrencilerin sosyal durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Bilgisayar<br />

kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 7 gruba ayrılmıştır.<br />

Beşinci bölümde: “İnternet kullanımına yönelik tutum” ölçeği 15 maddelik 2’ li Likert tipi<br />

dereceleme üzerinden değerlendirilmektedir. 10 soru (ERTUĞRUL, İ. ve KESKİN, N.,<br />

(2010). çalışmalarından alınarak yeniden düzenlenmiştir. 5 soru SBMYO’ na devam eden<br />

öğrencilerin sosyal durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. İnternet<br />

kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 5 gruba ayrılmıştır.<br />

Altıncı bölümde: “Derslerde etkin teknoloji kullanımına yönelik tutum” ölçeği 9 sorudan<br />

oluşmakta ve ERTUĞRUL, İ. ve KESKİN, N., (2010) aynen alınmıştır. Derslerde etkin<br />

teknoloji kullanımına yönelik tutumları ölçen alt boyut 3 gruba ayrılmıştır.<br />

Yedinci bölümde: “Sosyal ağların neye benzediği” ölçeği 8 maddeden oluşmaktadır. (Şener<br />

G., 2009 :7) aynen alınmıştır. “Üye olunan sosyal ağ siteleri” 10 maddeden oluşmaktadır.<br />

(Şener G., 2009 :7) aynen alınmıştır. 13 sorudan oluşan öğrencilerin “sosyal ağ kullanımına<br />

yönelik tutumları’ na yönelik anket soruları SBMYO’ na devam eden öğrencilerin sosyal<br />

durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Sosyal ağ kullanımına yönelik<br />

tutumları ölçen alt boyut 2 gruba ayrılmıştır.<br />

2.3 Verilerin Analizi<br />

Anket sorularının analizinde SPSS (20) programı kullanılmıştır. Ankete katılan öğrencilerin<br />

görüşleri doğrultusunda elde edilen sonuçları değerlendirmek için yüzde kullanılmıştır.<br />

3. Bulgular<br />

RTEÜ SBMYO öğrencilerinin bilgisayar ve internet kullanımına yönelik tutumlarının<br />

belirlenmesi amacıyla ortaya konulan alt problemlere ait bulgular sırasıyla alt maddeler<br />

halinde verilmiştir:<br />

3.1 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “kişisel bilgilerin” yer aldığı birinci<br />

bölümün yüzde dağılımlarını gösterir bilgiler aşağıda verilmiştir.<br />

3.1.1. Eğitim görülen program olarak % 7.2 Bankacılık ve Sigortacılık programı, % 36.8<br />

Büro yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programı, % 22.1 Dış Ticaret programı, 11.4 İşletme<br />

Yönetimi programı, % 8.5 Muhasebe ve Vergi Uygulama programı, %14.0 Turizm ve Otel<br />

işletmeciliği öğrencilerinden oluşturmaktadır.<br />

3.1.2. Eğitim şekli olarak % 68.4 I. Öğretimde, % 31.6 II.Öğretimde eğitim görmektedir.<br />

3.1.3. Cinsiyet olarak % 37.1 erkek, % 62.9 bayandır. Erkek öğrencilerin sayısı oldukça<br />

azdır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 287<br />

3.1.4. Yaş olarak % 91.2 oranında 18-23 yaş arasında, % 6.9 oranında 24-28 yaş arasında,<br />

% 2.0 oranında 29 yaş ve üzeridir. 18 yaş altı öğrenci bulunmamaktadır.<br />

3.1.5. Mezun olunan lise türü % 3.3 Anadolu Lisesi, %1.1 Süper Lise, % 38.2 Meslek<br />

Lisesi, % 57.5 Düz Lise mezunudur. Meslek lisesi mezunu beklenenden azdır.<br />

3.1.6. Aile gelir düzeyi % 20.3 Asgari ücret altı, %39.7 701 TL ile 1000 TL arasında, %<br />

40.9 1001 TL üzeridir.<br />

3.1.7. Öğrencilerin % 36.4 Rize’ de yerleşik olarak yaşamakta, % 63.6 Rize dışından<br />

okumak için gelmiştir.<br />

3.2 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “Evde veya yurtta bilişim teknolojilerine<br />

sahip olma”, “internet erişimine sahip olma”, “bilgisayar kullanma sıklığı” ve “internet<br />

erişimi sağlama sıklığı” nın yer aldığı ikinci bölümün yüzde dağılımlarını gösterir bilgiler<br />

aşağıda verilmiştir.<br />

3.2.1. “Evde veya yurtta bilişim teknolojilerine sahip olma” durumlarına göre Notebook,<br />

Netbook& Tablet PC, Masaüstü bilgisayar ve Akıllı telefon olarak %78.8 en az biri, %33.6<br />

ikisi, %14.3 üçü, % 4.6 dördü, % 0.7 beşine sahip, % 21.2 si bir bilgisayara sahip değildir.<br />

3.2.2. “İnternet erişimine sahip olma” durumu %79.7 evde veya yurtta, %65 okulda, %48.5<br />

akıllı telefon ile sağlanmaktadır. % 11.7 is internet erişimine sahip değildir.<br />

3.2.3. “Bilgisayar kullanma sıklığı” olarak %59.5 her gün bilgisayar kullanmaktadır. % 92<br />

en az haftada birkaç kez bilgisayar kullanmaktadır. %7.8 Haftada birkaç kereden daha<br />

seyrek bilgisayar kullanmaktadır. %7.8 ise 6 saatten fazla bilgisayar kullanmaktadır.<br />

3.2.4. “İnternet erişimi sağlama sıklığı” olarak %83.7 hafta içi gece ve %84.4 hafta sonu<br />

gece internet erişimini tercih etmektedirler.<br />

3.3 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “internet kullanım amaçları” ve<br />

“bilgisayarda kullandıkları program ve yazılım türlerini” nin yer aldığı üçüncü bölümün<br />

yüzde dağılımlarını gösterir bilgiler aşağıda verilmiştir.<br />

3.3.1. “İnternet kullanım amaçları” na yönelik tutumlar belirlenirken seçenekler “hiç<br />

önemli değil” den “çok önemli” ye kadar 7 seviyede ölçeklendirilmiştir. Öğrencilerin tercih<br />

ettiği seviyeye karşılık gelen puanlar toplanarak bir tablo oluşturulmuştur (Tablo 1). Bu<br />

tabloda bilgisayar kullanım amacının önem sıralaması “ödev yapmak ve materyal<br />

hazırlamak”, “iletişim” ve “internette gezinmek” şeklindedir.<br />

Tablo 1: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanma Amaçları<br />

Amaç<br />

Toplam Puan<br />

Ödev yapmak ve materyal hazırlamak 599<br />

Facebook, Twitter, MSN’ de sohbet 389<br />

İnternette gezinmek 430<br />

E-posta bakmak 399<br />

İletişim 502<br />

Oyun oynamak 268<br />

3.3.2. “Bilgisayarda kullandıkları program ve yazılım türleri” ni % 90 masaüstü yayıncılık<br />

programları, % 57.7 resim işlemi ve animasyon programları, % 10 ise bunların dışında daha<br />

teknik amaçlı programlar oluşturmaktadır.<br />

3.4 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “bilgisayar kullanımına yönelik<br />

tutumlarının yer aldığı dördüncü bölüm 7 alt başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar<br />

her bir madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme<br />

SBMYO öğrencilerinin bilgisayar kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olduğunu<br />

göstermektedir.


288 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

3.4.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan bilgisayarkullanımına yönelik<br />

olumsuz ifadelere yüksek oranda katılmaması olumlu tutuma sahip olduklarını<br />

göstermektedir (Tablo 2). Hiçbirine katılmayan %41.7, en fazla birine katılan %79.2<br />

oranlarındadır.<br />

Tablo 2: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 1. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />

Bilgisayardan hiç anlamam 6.1 93.9<br />

Bilgisayara çekinerek yaklaşırım 4.6 95.4<br />

Bilgisayar dersleri beni korkutur 10.9 89.1<br />

Bilgisayar kullanmayı kendi başıma 36.0 64.0<br />

öğrenebileceğime inanmıyorum<br />

Bilgisayar derslerinde ne kadar iyi olsamda 32.0 68.0<br />

öğrendiklerimi uygulayabileceğime inanmıyorum<br />

3.4.2 SBMYO öğrencilerini ikinci grupta yer alan olumsuz ifadelere % 55 oranında<br />

katılmaması olumlu tutuma sahip olduklarını göstermektedir (Tablo 3).<br />

Tablo 3: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 2. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Bilgisayar kullanımında Bay 58.2 41.8<br />

erkekler bayanlardan daha Bayan 21.7 78.3<br />

yeteneklidir<br />

Bay&Bayan Toplam 35 65<br />

Bilgisayar kullanımında Bay 32.7 67.3<br />

bayanların dahi olacağına Bayan 15.4 84.6<br />

inanmıyorum<br />

Bay&Bayan Toplam 23.6 76.4<br />

3.4.3 SBMYO öğrencilerinin üçüncü grupta yer alan “üniversitede aldığım bilgisayar<br />

derslerini yeterli buluyorum” ifadesine % 46.1 oranında katılması olumlu tutuma sahip<br />

olduklarını göstermektedir (Tablo 4). Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu üniversiteden önce<br />

bilgisayara ilgi duyduğu ve bilgisayar kullandığı anlaşılmaktadır.<br />

Tablo 4: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 3. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />

Bilgisayar kullanmaya üniversitede aldığım bilgisayar<br />

dersleriyle başladım<br />

10.2 89.8<br />

Üniversitede bilgisayar dersi alana kadar bilgisayara<br />

hiç ilgi duymazdım<br />

10.8 89.2<br />

Üniversitede aldığım bilgisayar derslerini yeterli<br />

buluyorum<br />

46.1 53.9<br />

Üniversitede aldığım bilgisayar derslerinde başarılı<br />

olacağıma inanıyorum<br />

76.5 23.5<br />

3.4.4 SBMYO öğrencilerinin dördüncü grupta yer alan “bilgisayar kullanmak eğlencelidir”<br />

ifadesine % 90.4 oranında ve “bilgisayar başına geçtiğimde zamanın nasıl geçtiğini<br />

anlamam” ifadesine % 71.5 oranında katılması olumlu tutuma sahip olduklarını<br />

göstermektedir (Tablo 5).<br />

Tablo 5: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 4. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />

Bilgisayar derslerine diğer derslerden daha çok<br />

ilgi duyuyorum<br />

38 62<br />

Bilgisayar kullanmak eğlencelidir 90.4 9.6<br />

Bilgisayar başına geçtiğimde zamanın nasıl<br />

geçtiğini anlamam<br />

71.5 28.5


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 289<br />

3.4.5 SBMYO öğrencilerinin beşinci grupta yer alan ifadelerin 5’ ine birden %67.9<br />

oranında ve en az 4’üne %85. oranında katılması olumlu tutuma sahip olduklarını<br />

göstermektedir (Tablo 6).<br />

Tablo 6: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 5. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Bilgisayarı bir eğitim aracı olarak nasıl kullanmam<br />

gerektiğini biliyorum<br />

86.7 13.3<br />

Bir eğitim aracı olarak bilgisayardan yararlanmak<br />

gelecekte kaçınılmaz olacaktır<br />

88.4 11.6<br />

Günümüzde birçok alanda bilgisayar kullanımı<br />

kaçınılmazdır<br />

91.9 8.1<br />

Mezun olduktan sonra bilgisayar konusunda kendimi<br />

geliştirebilirim<br />

88.1 11.9<br />

İş bulabilmek için bilgisayar kullanmayı iyi bilmek<br />

gerektiğine inanıyorum<br />

94.5 5.5<br />

3.4.6 SBMYO öğrencilerinin altıncı grupta yer alan “bir öğrencinin maddi olanaklarının<br />

hızla gelişen bilgisayar teknolojisini takip edebileceğine inanmıyorum” ifadesine<br />

katılanlarının oranı %53.6, katılmayanların oranı % 46.4’ e yakındır.<br />

3.4.7 SBMYO öğrencilerinin yedinci grupta yer alan bilgisayar kullanımına yönelik<br />

olumsuz ifadelerin % 54.2 oranında hiçbirine katılmaması, % 78.6 oranında en fazla bir<br />

ifadeye katılması olumlu tutuma sahip olduklarını göstermektedir (Tablo 7).<br />

Tablo 7: SBMYO Öğrencilerinin Bilgisayar Kullanımı 6. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Bilgisayarın ders anlatım aracı olarak kullanılması zaman<br />

kaybıdır<br />

16.2 83.8<br />

Bilgisayar destekli eğitim öğrencilerin kişilik gelişimini<br />

engeller<br />

14.3 85.7<br />

Bilgisayar destekli eğitim öğrenciler arasındaki iletişimi<br />

engeller<br />

24.7 75.3<br />

Bilgisayarların yaygınlaştırılması insanların zararınadır 23.6 76.4<br />

3.5 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “internet kullanımı” na yönelik<br />

tutumlarının yer aldığı beşinci bölüm 5 başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar her bir<br />

madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme SBMYO<br />

öğrencilerinin internet kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olduğunu göstermektedir.<br />

3.5.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan internet kullanımına yönelik olumlu<br />

ifadelerden en az dört seçeneğe katılanlarının oranı %63,8’ dir (Tablo 8).<br />

Tablo 8: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 1. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />

Merak ettiğim her şeyi internetten öğrenebiliyorum 96.1 3.9<br />

Bir eğitim aracı olarak internetten yararlanmak<br />

gelecekte kaçınılmaz olacaktır<br />

94.4 5.6<br />

İnternetsiz bir yaşam düşünemiyorum 59.6 40.4<br />

İnternetin birçok alanda kullanımı zaman kazandırır 84.2 15.8<br />

İnternet insanlara sonsuz bir özgürlük sağlar 57.7 42.3<br />

3.5.2 SBMYO öğrencilerinin ikinci grupta yer alan internetin avantajlarının yanı sıra<br />

dezavantajlarının da olduğu görüşüne katılanların oranı oldukça yüksektir (Tablo 9).


290 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 9: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 2. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum%<br />

İnternetin avantajlarının yanı sıra<br />

dezavantajlarının da olduğuna inanıyorum<br />

88.7 11.3<br />

3.5.3 SBMYO öğrencilerinin üçüncü grupta yer alan ‘internet toplumun yapısını bozar’ ve<br />

‘internet öğrencilerin kişilik gelişimlerini olumsuz etkiler’ ifadelerine katılmayanların oranı<br />

katılanların oranından fazla olmakla beraber, katılıyorum diyenlerin oranı % 50’ ye<br />

yakındır. Bilgisayar kullanımına yönelik tutumları değerlendirirken ise bu oran çok daha<br />

düşük olması dikkat çekicidir.<br />

Tablo 10: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 3. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

İnternet toplumun yapısını bozar 43.8 56.3<br />

İnternet öğrencilerin kişilik gelişimlerini olumsuz etkiler 52.6 47.4<br />

3.5.4 SBMYO öğrencilerinin dördüncü grupta yer alan internet kullanımına yönelik<br />

olumsuz ifadelerden en fazla bir tanesine katılanların oranı % 68,1'dir.<br />

Tablo 11: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 4. Grup tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

İnternet gereksiz bilgiler içerir 31.6 68.4<br />

İnternet ayrıntıya inmeyen bilgiler verir 25.2 74.8<br />

İnternet çok karışıktır 28.1 71.9<br />

İnternetten edinilen bilgilerin içerik kalitesi düşüktür 23.2 76.8<br />

İnternet sıkıcıdır 11.5 88.5<br />

3.5.5 SBMYO öğrencilerinin beşinci grupta yer alan ‘internet eğlencelidir’ ve ‘internetten<br />

bilgi edinmek heyecan vericidir’ ifadelerine katılanların oranı % 69.4’ tür.<br />

Tablo 12: SBMYO Öğrencilerinin İnternet Kullanımı 5. Grup Tutumları<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

İnternet eğlencelidir 87.3 12.6<br />

İnternetten bilgi edinmek heyecan vericidir 76.1 23.9<br />

3.6 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “derslerde etkin teknoloji kullanımı” na<br />

yönelik tutumların yer aldığı altıncı bölüm üç başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar<br />

her bir madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme<br />

SBMYO öğrencilerinin internet kullanımına yönelik olumlu tutuma sahip olduğunu<br />

göstermektedir.<br />

3.6.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan ‘teknolojinin kullanımı bana herhangi<br />

bir katkı sağlamaz’ görüşüne katılmayanların oranı oldukça yüksektir (Tablo 13).<br />

Tablo 13: SBMYO Öğrencilerinin Derslerde Etkin Teknoloji Kullanımı 1. Grup Tutumlar<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Teknolojinin kullanımı bana herhangi bir katkı sağlamaz 10.2 89.8<br />

3.6.2 SBMYO öğrencilerinin ikinci grupta yer alan ifadelerin hepsine katılanlar % 57,<br />

dördüne katılanlar % 71,3’ tür (Tablo 14).<br />

Tablo 14: SBMYO Öğrencilerinin Derslerde Etkin Teknoloji Kullanımı 2. Grup<br />

Tutumlar<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Teknolojinin derslerde etkin olarak kullanılmasını istiyorum 81.2 18.8<br />

Teknolojinin etkin kullanımı derslere daha iyi motive olmamı<br />

sağlar<br />

75.8 24.2<br />

Teknolojinin kullanımı aldığım eğitimin kalitesini, etkinliğini 83.4 16.6


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 291<br />

arttırır<br />

Teknoloji öğrendiklerimin daha kalıcı olmasını sağlar 79.7 20.3<br />

Teknoloji kullanımına yönelik çalışmalar teknolojiyi daha iyi<br />

kavramamı sağlar<br />

87.2 12.8<br />

3.6.3 SBMYO öğrencilerinin üçüncü grupta yer alan her iki ifadeye katılanların oranı %<br />

73.3’ tür (Tablo 15).<br />

Tablo 15: SBMYO Öğrencilerinin Derslerde Etkin Teknoloji 3. Grup Tutumlar<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Ders notlarının bulunduğu web sayfasının<br />

sağlanması faydalıdır<br />

86.3 13.7<br />

Ders dışında öğrencilerle e-posta, forum ile iletişim<br />

kurulması faydalıdır<br />

81.2 18.8<br />

3.7 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “sosyal ağ sitelerinin hangilerinde aktif<br />

kullanıcı oldukları” na yönelik tutumlarının yer aldığı yedinci bölüm her bir madde için<br />

yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir. SBMYO öğrencilerinin sosyal ağ sitelerinde %<br />

29.3 Twitter, %85.3 Facebook, %3.3 Hi5, % 2.9 Yonja, %1 LinkedIn, % 7.5 My Space,<br />

%5.9 Netlog, binde 3 Xing’ de aktif kullanıcı olduklarını göstermekte iken Orkut’ a üye<br />

olan öğrenci bulunmamaktadır.<br />

3.8 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “sosyal ağları neye Benzettiği” ne<br />

yönelik tutumlarının yer aldığı sekizinci bölüm her bir madde için yüzde analizi yapılarak<br />

değerlendirilmiştir.<br />

SBMYO erkek öğrencilerinin sosyal ağları neye benzettiğine yönelik tutumları % 35.4<br />

günlük gazeteye, % 88.9 adres defterine, % 87.9 mahalle, % 78.8 Dedikodu/Magazin<br />

Programı, % 71.7 arkadaşlarımın yaşamına tuttuğum bir büyüteç, %79.8 günlük defter,<br />

%79.8 kahvehane şeklindedir.<br />

SBMYO bayan öğrencilerinin sosyal ağları neye benzettiğine yönelik tutumları % 48.8<br />

günlük gazeteye, % 89.3 adres defterine, % 97 mahalle, % 72.6 Dedikodu/Magazin<br />

Programı, % 73.8 arkadaşlarımın yaşamına tuttuğum bir büyüteç, %92.9 günlük defter,<br />

%95.8 kahvehane şeklindedir.<br />

3.9 Araştırmaya katılan SBMYO öğrencilerinin “sosyal ağ kullanımına yönelik<br />

tutumları” nın yer aldığı dokuzuncu bölüm iki başlık altında gruplandırılmıştır. Bu tutumlar<br />

her bir madde için yüzde analizi yapılarak değerlendirilmiştir.<br />

3.9.1 SBMYO öğrencilerinin birinci grupta yer alan ifadelerin 5'ine de katılanlar % 13.4,<br />

en az dördüne katılanlar % 29,0, en az üçüne katılanlar % 25,4, en az ikisine katılanlar<br />

%17,3, sadece birine katılanlar % 7,8 ve hiçbirine katılmayanlar % 7,2 oranındadır (Tablo<br />

16).<br />

Tablo 16: SBMYO Öğrencilerinin Sosyal Ağ Kullanımına Yönelik 1. Grup Tutumlar<br />

Katılıyorum% Katılmıyorum%<br />

Şahsıma ait kitle iletişim araçları (bilgisayar, telefon, …) 50 50<br />

dışında, ortak kullanıma açık cihazlardan sosyal ağıma giriş<br />

yapmıyorum.<br />

Sosyal ağ şifremi hiç kimseyle paylaşmam, sadece bana özeldir. 77.3 22.7<br />

Sosyal ağıma giriş yaptığım bilgisayarda, kapsamlı bir anti virüs 70.3 29.7<br />

programının olmasına özen gösteriyorum.<br />

En az 6 ayda 1, sosyal ağ şifremi yeniliyorum. 49 51<br />

Sosyal ağıma her girişimde, önce sayfamı kontrol ediyorum. ‘En<br />

son bıraktığım gibi mi?’<br />

68 32<br />

3.9.2 SBMYO öğrencilerinin ikinci grupta yer alan ifadelerine göre %63'ü interneti<br />

çoğunlukla sosyal ağlara erişmek için kullanmaktadır (Tablo 17).


292 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Tablo 17: SBMYO Öğrencilerinin Sosyal Ağ Kullanımına Yönelik 2. Grup Tutumlar<br />

Katılıyorum % Katılmıyorum %<br />

Sosyal ağımı daha çok haberleşme amaçlı kullanıyorum. 80.1 19.9<br />

Sosyal ağıma genellikle arkadaşlarımın gün içerisinde neler 53.4 46.6<br />

yaptığını görmek için giriyorum.<br />

‘Oturumu sürekli açık tut’ seçeneğini zaman zaman 32.3 67.7<br />

işaretliyorum.<br />

Sosyal ağların, eğlencenin yanı sıra suç işlemeye elverişli 70.7 29.3<br />

ortamlar olduğunun farkındayım.<br />

Sosyal ağlar vasıtasıyla işlenebilen suçlar ilgimi çekiyor. 29.8 70.2<br />

Sosyal ağlar tamamen eğlence amaçlıdır, hukuki ihlallere açık<br />

olduğunu düşünmüyorum.<br />

40.5 59.5<br />

4. Tartışma ve Sonuç<br />

Bu çalışmanın temel amaçlarından biri SBMYO öğrencilerinin bilişim teknolojileri ve<br />

internete erişim oranlarını saptamaktır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre öğrencilerin<br />

yaklaşık %80’ i notebook, netbook&tablet pc, masaüstü bilgisayar ve akıllı telefon<br />

cihazlarından en az birine sahiptir. İnternet erişiminin %90’a yakın oranda yüksek olması,<br />

bazı öğrencilerin bilgisayar gibi internet erişimi olan bir cihaza sahip olmamasına rağmen<br />

internet kafe ve/veya bilgisayar laboratuarı gibi imkânları kullanarak internete erişebildiği<br />

anlamında yorumlanabilir. Öğrencilerin interneti kullanma amaçlarına bakıldığında ise<br />

internetin en çok ödev yapmak ve materyal hazırlamak için önemli olduğu görüşü öne<br />

çıkmaktadır. Bu seçeneği sırasıyla iletişim ve internette gezinmek seçenekleri takip<br />

etmektedir. Öğrencilerin yaklaşık olarak %60’ı her gün bilgisayar kullanırken %92’si ise<br />

haftada en az birkaç kez bilgisayar kullanmaktadırlar. İnternet erişimi için ise akşam saatleri<br />

daha yoğun olarak tercih edilmektedir.<br />

Bu araştırma bulgularında SBMYO öğrencilerinin bilgisayara yaklaşımlarının olumlu<br />

olduğu açıkça görülmektedir. Öğrencilerin bu konudaki 5 olumsuz ifadeden en fazla birine<br />

katılanların oranı %80 civarındadır. Yani öğrencilerin %80’ i bu 5 olumsuz ifadenin en az<br />

dördüne katılmadıklarını beyan etmektedirler. Ayrıca öğrencilerin bilgisayar<br />

kullanabilmenin gelecekteki kariyerleri için de önemli olduğu görüşü çok yüksek bir oranda<br />

desteklenmektedir. Bu sonuç öğrencilerin bilişim teknolojilerinin önemi konusundaki<br />

farkındalıklarının açık bir göstergesidir. Öğrenciler bilgisayar derslerinin yanı sıra<br />

bilgisayarın diğer derslerde de etkin bir biçimde kullanılması ve bilgisayar destekli eğitim<br />

konusunda da yüksek oranda olumlu görüş bildirmişlerdir. Öğrencilerin derslerde teknoloji<br />

kullanımını güçlü bir şekilde desteklemektedirler. Ders materyallerinin internet ortamında<br />

dağıtılmasına da %80’ in üzerinde bir oranla olumlu bakılmaktadır. Kamuoyunda sıklıkla<br />

dile getirilen ‘bilgisayar kullanmanın kişilik gelişimine ve iletişime olumsuz etkileri olacağı’<br />

görüşü ise öğrenciler tarafından destek bulmamıştır.<br />

SBMYO öğrencilerinin %55’i bilgisayar kullanım becerisinde cinsiyetin etkili olmayacağı<br />

görüşündedir. Bu oran erkek öğrencilerde ise farklılık göstermektedir. Erkeklerin %60’a<br />

yakını bu konuda erkeklerin bayanlardan daha yetenekli olduğunu düşünmektedir. Buna<br />

rağmen bayanlardan da iyi bilgisayar kullanıcılarının çıkabileceğini düşünen erkeklerin<br />

oranı %67’dir.<br />

Araştırmanın göze çarpan önemli sonuçlarından biri de SBMYO öğrencilerinin bilgisayara<br />

ilgilerinin üniversite eğitiminden önce başladığı sonucudur. Öğrencilerin %90’ı daha<br />

önceden de bilgisayar kullandıklarını beyan etmektedir. Bu bulgu üniversitede verilen<br />

bilgisayar derslerini yeterli bulan katılımcıların oranının %54’ den az olmasıyla da<br />

desteklenmektedir. Zira neredeyse iki öğrenciden biri üniversitedeki bilgisayar derslerinin<br />

yeterli olduğu görüşüne katılmamıştır.


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 293<br />

İnternet kullanımı konusunda ise SBMYO öğrencilerinin genel olarak olumlu kanaat<br />

bildirmesine karşın bu kanaatin bilgisayar kullanımına nispeten daha zayıf olması<br />

düşündürücüdür. Bilgisayar kullanımında bu oran %80’lerde iken internet kullanımında<br />

%64 civarında kalmıştır. Bu durum internetin avantajları yanında dezavantajları olacağı<br />

görüşüne çıkan güçlü destekle %88.7 oranıyla kısmen açıklanabilir. Yine internetin olumsuz<br />

etkileri olacağına inanan öğrencilerin oranının yüksek olması internet konusundaki olumlu<br />

görüşün zayıf kalmasının bir nedeni olabilir. Bütün bu çekincelere rağmen internetin<br />

eğlenceli ve heyecan verici olduğu görüşü öğrenciler tarafından güçlü bir şekilde<br />

desteklenmektedir. SBMYO öğrencilerinin %85’i bir sosyal ağa üyedir ve %63’ü interneti<br />

daha çok sosyal ağlara erişmek için kullanmaktadır.<br />

Kişisel bilgilerin gizliliği ve bilgi güvenliği konusunda ise şifre paylaşmama tutumu öne<br />

çıkmaktadır. Buna rağmen her beş öğrenciden biri sosyal ağ şifresini başkalarıyla<br />

paylaşabileceğini beyan etmiştir. Ayrıca her dört öğrenciden biri anti-virüs programı<br />

kullanmaya özen göstermemektedir. Konu güvenlik olduğunda bu oranların çok da düşük<br />

olmadığı söylenebilir. Sosyal ağların suç işlemeye elverişli olduğunun farkında olanlar ise<br />

sadece %70. Bu ağların hukuk ihlallerine açık olduğunu bilmeyenlerin oranı ise %60<br />

civarında.<br />

Bütün bu sonuçlardan yola çıkarak öncelikle üniversitedeki bilgisayar derslerinin içerik<br />

güncellemesine ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Özellikle öğrencilerin kötü amaçlı yazılımlar<br />

ve kötü niyetli kullanım konularında daha fazla bilgilendirilmeleri gerektiği açıktır. Bu<br />

amaçla zararlı yazılımlar ve bunlardan korunma yolları, bilişim suçları, telif hakları gibi<br />

konular temel bilgisayar derslerinin içeriğine eklenebilir. Özellikle internet ortamındaki<br />

riskler konusunda öğrenciler bilinçlendirilmelidir. Ayrıca uygun olan derslerde teknoloji<br />

kullanımını teşvik etmeye ve öğretim elemanlarının teknolojiyi daha etkin olarak<br />

kullanmalarına yönelik etkinlikler düzenlenmeli ve bilgisayar destekli eğitim metotları<br />

yaygınlaştırılmalıdır.<br />

5. Kaynaklar<br />

Akgül, M. “İnternet, Toplumsal Paylaşım Ve Özgürlükler” Recep Tayip Erdoğan<br />

Üniversitesi İnternet Haftası Etkinlikleri, 9-22 Nisan 2012.<br />

Ertuğrul, İ. Ve Keskin, N., (2010). “Buldan Myo Büro Yönetimi Öğrencilerinin, Bilgisayar<br />

Kullanımına Yönelik Tutumlarının Belirlenmesine İlişkin Alan Çalışması”: Internatıonal<br />

Journal Of Economic And Administrati Ve Sutudies, Year:3 Number:5, Summer 2010 Issn<br />

1307-9832, Pp 2.<br />

Karafakioğlu, M. (2010), Uluslar Arası Pazarlama, Beta Yayıncılık, İstanbul.<br />

Http://Www.Bilgiguvenligi.Gov.Tr/Bt-Guv.-Standartlari/Bilgi-Guvenligi-Standartlari.Html,<br />

Erişim Tarihi 25.08.2012.<br />

Http://Bilisimsuclari.İem.Gov.Tr/Kanun.Html, Erişim Tarihi 25.08.2012.<br />

Şener, G., (2009) Türkiye’ De Facebook Kullanımı Araştırması, , Http://İnet-<br />

Tr.Org.Tr/İnetconf14/Bildiri/4.Pdf, Erişim Tarihi 01.05.2012.<br />

Taslak, S., Kara, M., (2010), İşletme Bilimine Giriş (Modern İşletmecilik), Murathan<br />

Yayıncılık, Trabzon.<br />

Yazıcı, M. (9-22 Nisan 2012). “Fikri Haklar Ve Bilişim Suçları”, Recep Tayip Erdoğan<br />

Üniversitesi İnternet Haftası Etkinlikleri.<br />

Yeni Türk Ceza Kanunu – Yeni Tck 5237 Sayılı Kanun – (26.9.2004).


294 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI ALANINDA EĞİTİM VEREN<br />

MESLEK YÜKSEKOKULLARININ WEB SİTELERİNİN İÇERİK ANALİZİ<br />

YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ<br />

Cumhur ERDÖNMEZ 1<br />

Dilek KEKEÇ MORKOÇ 2<br />

ÖZET<br />

Değişim çağında artan bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla birçok kurum-kuruluş web<br />

siteleri üzerinden kullanıcılara bilgi ihtiyaçlarını karşılayacak içerikler hazırlamaktadırlar.<br />

Bilgi sürecinin dağılmasında ve paylaşılmasında internet önemli bir araçtır. Üniversitelerin<br />

web siteleri, birçok kullanıcının bilgiye ulaşabilmesi, bilgi gereksinimlerini ve beklentilerini<br />

karşılayıp-karşılamadığı çalışmanın problemini oluşturmaktadır.<br />

Bu çalışmada, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında eğitim veren Meslek<br />

Yüksekokullarının Web Sitelerinin İçerik Analizi Yöntemiyle değerlendirilmesi ve web<br />

sitelerinde kullanılan özelliklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. İçerik analizi, mesaj değeri<br />

taşıyan her türlü verinin bir amaç doğrultusunda taranması, kategorilere ayrılması,<br />

özetlenmesi ve bulguların araştırma amacı doğrultusunda analiz edilmesi ve yorumlanması<br />

işlemlerini içeren bilimsel bir araştırma yöntemidir (Başfırıncı 2008:53). İçerik analizinde<br />

birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve<br />

bunları okuyucunun anlayabileceği bir biçimde düzenleyerek yorumlamaktır.<br />

Araştırma kapsamında verilerin toplanmasında web site değerlendirme formu kullanılmıştır.<br />

Kullanılan değerlendirme formu 46 maddeden oluşmaktadır. Genel başlıklar içerik,<br />

güncellik, yapı ve navigasyon, görsel tasarım olarak belirlenmiştir. Çalışma da, tam sayım<br />

metoduyla bütün Meslek Yüksekokulları taranmış ve Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />

Programı bulunan Meslek Yüksekokulları çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Buna<br />

göre; YÖK’e bağlı 135 Meslek Yüksekokulu web sitesi ele alınarak incelenmiştir. Elde<br />

edilen verilerin analizinde her bir maddeye ilişkin frekans ve yüzdelikleri hesaplanmış ve<br />

örnek web sitesinde bulunması gereken özellikler hakkında önerilerde bulunulmuştur.<br />

Araştırma kapsamında verilerin toplanmasında web site değerlendirme formu kullanılmış ve<br />

verilerin analizi SPSS 13.0 istatistik programında gerçekleştirilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Web Sitesi, Web, İçerik Analizi, Büro Yönetimi Yönetici Asistanlığı<br />

1- Giriş<br />

Günümüzde her insan, bilgisi oranında güçlü ve o oranda saygındır. Üniversiteler,<br />

toplumların kalkınmasında, gelişmesinde ve saygınlığında öncü; ekonomik ve siyasal<br />

yaşamında etkin rol oynayan kültürel iletişim merkezleri haline dönüşmüştür. Bilimsel<br />

araştırma yapma, bilgi üretme ve yayma, eğitim öğretim yapma, nitelikli insan gücü<br />

yetiştirme, topluma önderlik etme ve kamuoyu oluşturmaları bakımından üniversiteler ve<br />

meslek yüksekokulları yadsınamaz konumdadır. Ön lisans eğitiminin temel amacı meslek<br />

sahibi insan yetiştirmektir. Yaratıcı, üretken, bilgi ve teknolojiyi iyi kullanabilen, kendini<br />

1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Sosyal Bilimler MYO, Öğr. Gör.<br />

2 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Sosyal Bilimler MYO, Öğr. Gör.<br />

294


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 295<br />

tanımaktan ve tanımlamaktan korkmayan, mesleğini iyi bilen, çok yönlü düşünebilen,<br />

evrensel değerlere sahip, çevre koruma bilinci gelişmiş insandır (Günter vd. 2012, 1).<br />

Üniversiteler, dünyadaki birçok değişimde öncü rol üstlenmekte, bilimsel ve teknolojik<br />

değişimin odağında yer almaktadırlar. Basılı yayınların kullanımının yanı sıra web<br />

teknolojilerindeki yayınlar da üniversitelerin başarılarını doğrudan etkilemektedir.<br />

Üniversitelerin web sitelerinden birçok yayına ulaşılmakta, bilimsel haberler okunmakta,<br />

öğrencilere ve öğrenci adaylarına bilgi iletiminde kullanılmaktadır. Günümüzde<br />

üniversitelerin başarı değerlendirmelerinde web sitelerinin önemi giderek artmaktadır. Öyle<br />

ki sosyal ağlarda bile üniversitelerin beğenilme oranları, paylaşımlar, bildirimler, iletişim<br />

ağları hızlı bir şekilde kullanılmaktadır. Birçok kullanıcı istediği bilgiyi web sitelerinden<br />

anında, tek tuşa basma hızında öğrenebilmektedir.<br />

Bir web sitesinin kolay kullanılabilmesi için dikkat edilmesi gereken pek çok özellik<br />

bulunmaktadır. Bu özellikler sitelerin hedef kitlelerine göre değişiklik gösterebilmektedir.<br />

Web sitelerinde yayımlanan içeriğin anlamlı ve kullanılabilir olması için; Kısa, kolay<br />

gözden geçirilebilir ve amaca odaklı olması, ayrıca; kullanıcıların aklındaki sorulara cevap<br />

verebilir niteliğe ve kolayca anlaşılabilen yalın bir dile sahip olması gerektiği söylenebilir.<br />

Kullanıcıyı çekecek ve tekrar ziyaret etmeye teşvik edecek içeriği hazırlamak sıradan bir iş<br />

olmayıp, hedef kitleye hitap dilini ve hedef kitlenin ihtiyaçlarını iyi bilmeyi ve bunları kısa<br />

ve öz şekilde ifade edebilme yeteneğine sahip olmayı gerektirmektedir. Bu özelliklere<br />

bakıldığında, bilimin ve teknolojinin kaynağı olan üniversitelerin web sitelerini en iyi<br />

şekilde hazırlayıp, kullanıcılara sunması gerektiği söylenebilir. Özellikle; eğitim alacak olan<br />

ve eğitim almakta olan öğrencilere, çalışan (akademik-idari) personeline ve üniversite<br />

dışında yer alan tüm kurum ve kuruluşlarla bilgi paylaşımı sağlama amaçlı web sayfaları<br />

kullanılmaktadır. Bilgi yayılımının etkin ve hızlı dönüşümü web sayfaları ile daha da<br />

kolaylaşmaktadır. Üniversiteler kendi birimleri içerisinde yer alan fakülteler, araştırma<br />

merkezleri, enstitüler vb. farklı bölüm veya birimler direkt üniversite üzerinden verilen bir<br />

bağlantıyla kendi web sitelerine hedef kitleleri yönlendirerek, hedef kitlelerin bu sitelerden<br />

ayrıntılı bilgiler alabilmelerini sağlamaktadır (Yurdakul Coşkun:957).<br />

2. Yöntem<br />

Araştırmanın yöntem bölümünde araştırmanın modeli, araştırmanın amacı, araştırmanın<br />

önemi, araştırmanın kapsam ve sınırlılıkları, araştırmanın evren ve örneklemi, verilerin<br />

toplanması ve verilerin analizi alt başlıkları ile açıklanmıştır.<br />

2.1 Araştırmanın Modeli<br />

Çalışmanın amacı web sayfalarında yer alan tasarım araçlarını betimlemek olduğu için<br />

araştırmanın yöntemi nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan içerik analizidir. Bir nitel<br />

araştırma yöntemi olan içerik analizi, bir metindeki değişkenleri ölçmek amacıyla,<br />

sistematik tarafsız ve sayısal olarak yapılan analizdir (Bayram, Yaylı, 2009: 15).<br />

Araştırmada kullanılan veri toplama ölçeği hazırlanırken Baki ve Kutluca (2008)’nın daha<br />

önce yapmış oldukları çalışma temel alınarak yeni bir ölçek geliştirilerek 46 maddelik yeni<br />

bir değerlendirme ölçütünden oluşan web sitesi değerlendirme ölçeği oluşturulmuştur.<br />

Ziyaret edilen her web sitesi için ayrı ayrı olmak üzere bir değerlendirme formu kullanılmış,<br />

web siteleri belirlenen 46 ölçüte göre tek tek değerlendirilmiş ve sadece bir kez ziyaret<br />

edilmiş ve hazırlanan değerlendirme formuna kaydedilmiştir. Değerlendirme formundaki<br />

her bir kategori altında yer alan ölçütlerin değerlendirilmesi Var (1), Kısmen (2) ve Yok (0)<br />

olarak işaretlenmiştir.<br />

Geliştirilen formda İçerik, Güncellik, Yapı ve Navigasyon, Görsel Tasarım olmak üzere dört<br />

ana başlık altında incelenmiştir. İçerik alt başlığında 18 alt madde, Güncellik alt başlığında 5<br />

295


296 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

madde, yapı ve Navigasyon alt başlığında 5 madde ve Görsel tasarım alt başlığında ise 37<br />

alt başlık bulunmaktadır. Toplam 37 maddeden oluşan bir formdur. Ancak bu çalışmanın<br />

2008 yılında yapıldığı düşünüldüğünde ve web siteleri incelemeleri yapılırken toplanan yeni<br />

bilgilerle form revize edilmiştir. Böylelikle farklı alt başlıklar eklenmiştir. Hazırlanan form<br />

toplam 46 maddeden oluşmaktadır. Yine çalışmada Öğretim elemanlarına ait e-mail, resim<br />

ve özgeçmişleri olup olmadığı değerlendirme formuna eklenmiştir. Çalışmada, Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı bulunan Meslek Yüksekokulları ve Sosyal<br />

Bilimler Meslek Yüksekokulları ayrı ayrı incelenmiştir.<br />

2.2. Araştırmanın Amacı<br />

İnternet teknolojilerinin kullanımı kitleler ile iletişim kurmada etkili bir araç olarak<br />

kullanılmaktadır. Özellikle iki yıl eğitim veren Meslek Yüksekokullarında okuyan<br />

öğrencilerin bir platformda birleştirmeye çalışan web sitelerinin önemi kuşkusuzdur. İki yıl<br />

süren eğitim-öğretim süreci içerisinde tüm istenilen bilgilere kısa sürede ulaşma, daha<br />

kaliteli eğitim alma, bilgi paylaşım hızını arttırma, meslek yüksekokullarını tercih etmek<br />

isteyen aday öğrencilere okulu ve süreci tanıtma, öğretim elemanı, öğrenci işbirliğini<br />

hızlandırma kısacası web siteleri etkili bir araç olarak kullanılabilmektedir.<br />

Günümüz iş dünyası hızlı değişim ve gelişim süreci içinde olup, yeni işletme teorilerinin<br />

üretildiği ve uygulamalara yöneldiği bir duruma gelmiştir. Bu yapı içerisinde yönetici<br />

asistanlığı da sınırlı işler yapan ve tesadüfen kazanılmış bir meslek değil, organizasyon<br />

içinde kendisine belirlenen görevi yerine getiren bir sistematik yapıya dönüşmüştür<br />

(http://www.sbmy.hacettepe.edu.tr/buro.php). Alanı ile ilgili temel kavram ve ilkeleri<br />

özümsemiş, kamu ve özel sektör kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu yönetici asistanlığı<br />

mesleğinin tüm gereklerini yerine getirebilecek seviyede mesleki bilgiyle donatılmış, her<br />

türlü büro araç ve gereçlerini ve alanları ile ilgili büro programlarını kullanabilecek nitelikte<br />

meslek elemanları yetiştirmektir.<br />

Aldığı eğitim ile paralel olarak Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />

öğrencilerinin web editörlüğü konusunda uzman olmaları beklenmektedir. Kurumunun bilgi<br />

akışını, tanıtımını, halkla ilişkiler alanında verilecek hizmetleri organize etme, duyurular ve<br />

etkinliklerin bilinirliliğini sağlamada web sitelerinden yararlanacakları düşünülmektedir.<br />

Çalışmada, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında eğitim veren Meslek<br />

Yüksekokullarının Web Sitelerinin İçerik Analizi Yöntemiyle değerlendirilmesi ve web<br />

sitelerinde kullanılan özelliklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır.<br />

2.3. Araştırmanın Önemi<br />

Bu çalışma ile Türkiye’de Büro Yönetimi ve Yönetici asistanlığı Programı eğitimi veren<br />

Meslek Yüksekokullarının saptanması, Meslek Yüksekokullarının web siteleri aracılığı ile<br />

hedef kitlelerine (öğrenciler-öğrenci adayları, öğretim elemanları, personel, kamu kurum<br />

kuruluşlar, özel kuruluşlar vb.) tanıtım ve bilgilendirmelerinin yapılıp yapılmadığı ve web<br />

site aracılığı ile sanal ortamda sunduğu imkanlar ortaya konmaya çalışılmıştır. Böylece İki<br />

yıllık eğitim veren ve üniversitelerde hak ettiği yeri bulamayan, ikinci plana atılan fakat<br />

verdiği eğitim ile birçok öğrenciyi kısa sürede meslek edindirmeyi hedeflemiş olarak<br />

düşündüğümüz Meslek Yüksekokullarının önemine vurgu yapmak amacıyla web siteleri<br />

araştırılmış, Meslek Yüksekokulları ile ilgili web sitesi içerik analizi çalışmasının olmadığı<br />

göz önüne alınarak, literatürdeki boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.<br />

2.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları<br />

2011 ÖSYM’nin tercih kılavuzundan, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programının<br />

bağlı bulunduğu Meslek Yüksekokulları tek tek taranarak 135 Meslek Yüksekokuluna<br />

ulaşılmıştır. Çalışmada 3 web sayfası uzaktan eğitim olması ve ayrı bir MYO sayfası<br />

296


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 297<br />

olmadığından dolayı çalışmaya dahil edilememiştir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi<br />

Açıköğretim Fakültesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversiteleridir.<br />

Toplam 132 Meslek Yüksekokulu 15 Mayıs 2012-15 Haziran 2012 tarihlerinde web siteleri<br />

içerik analizi yapılmıştır. Web sitelerinin dinamik bir yapı sergilendiği düşünüldüğünden<br />

belli dönemlerde yapılacak çalışmalarda farklılıklar, değişiklikler, karşılaştırmalar<br />

yapılabilir.<br />

2.5. Araştırmanın Evren ve Örneklem<br />

Araştırmanın evreni; 2011 yılı itibari ile YÖK’e bağlı Meslek Yüksekokullarının toplam<br />

sayısı 660’dur. Bu Meslek Yüksekokullarının 586’sı devlet üniversitelerine bağlı Meslek<br />

Yüksekokulları, Vakıf’a bağlı Meslek Yüksekokul sayısı 34, Vakıf MYO sayısı 9 ve diğer<br />

Meslek Yüksekokulları bağlı sayı ise 31 olarak saptanmıştır. Çalışmada, 2011 ÖSYM tercih<br />

formundan tam sayım metoduyla bulunan Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı<br />

bulunan 135 Meslek Yüksekokulları çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. 3 Meslek<br />

Yüksekokulu çalışmaya dahil edilmemiştir. Çalışmada 26 Sosyal Bilimler Meslek<br />

Yüksekokulu ve 106 Meslek Yüksekokulunun web siteleri ziyaret edilerek, analiz<br />

yapılmıştır.<br />

2.6. Verilerin Toplanması<br />

Meslek Yüksekokulları hakkında veri toplanmasında nitel araştırma tekniklerinden tarama<br />

modelinden yararlanılmıştır. Meslek Yüksekokulları web siteleri için ayrı değerlendirme<br />

formu kullanılmıştır. Web siteleri hazırlanan 46 ölçüte göre değerlendirilmiştir. Web<br />

sitelerinin dinamik yapısı nedeniyle sadece bir kez ziyaret edilmiş ve değerlendirme<br />

formundaki sorular incelenerek, işaretlemeleri yapılmıştır.<br />

Değerlendirme formunda yer alan kategoriler altındaki alt maddelerin değerlendirilmesinde<br />

var (1), kısmen (2) ve yok (3) olarak işaretlenmiştir.<br />

Veriler toplanırken araştırmacıların internet kullanımında deneyimli, meslek yüksekokulları<br />

hakkında çalışma yapıyor olmaları, meslek yüksekokullarında ders veriyor olmaları ve<br />

meslek yüksekokulları sistemini, işleyişini biliyor olmalarına dikkat edilmiştir.<br />

2.7. Verilerin Analizi<br />

Meslek Yüksekokulları Web siteleri içerik analizi uygulamaları hakkında veri<br />

toplanmasında nitel araştırma tekniklerinden içerik analizi yöntemi uygulanmıştır. İçerik<br />

analizi, mesaj değeri taşıyan her türlü verinin bir amaç doğrultusunda taranması,<br />

kategorilere ayrılması, özetlenmesi ve bulguların araştırma amacı doğrultusunda analiz<br />

edilmesi ve yorumlanması işlemlerini içeren bilimsel bir araştırma yöntemidir (Başfırıncı<br />

2008:53). İçerik analizinde temelde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli<br />

kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunun anlayabileceği<br />

bir biçimde düzenleyerek yorumlamaktır (http://web.sakarya.edu.tr.).<br />

İçerik analizi yoluyla verileri tanımlama ve verilerin içinde saklı gerçekleri ortaya çıkarmak<br />

amaçlanmaktadır. İçerik analizinde, dokümanlardan elde edilen nitel araştırma verilerinin<br />

işlenmesi, verilerin kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi,<br />

bulguların tanımlanması ve yorumlanması şeklinde dört aşama bulunmaktadır. Çalışmada<br />

da, ilk aşamada belirlenen tarama ve seçim ölçütlerine göre kodlamalar yapılmış ve bu<br />

bağlamda çeşitli temalara ulaşılmıştır. Bu aşamadan sonra veriler düzenlenmiş, temalara<br />

göre gruplanmış ve uygun olduğu durumlarda veriler sayısal hale getirilerek sunulmuştur.<br />

Son olarak, elde edilen bulgular yorumlanmıştır (Sert vd. 2012: 2)<br />

Geçerlilik, bir ölçme aracıyla ölçülmek istenilen özelliği, bir başka özellikle karıştırmadan<br />

doğru ölçebilme derecesidir (Baş 2006:189). Bu araştırmada, ölçeklerin güvenilirliğinin<br />

297


298 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

saptanmasında en çok kullanılan güvenilirlik ölçümü olarak kabul edilen Cronbach Alpha<br />

Katsayısı kullanılmıştır. Verilerin güvenirliği test edilerek ölçeğin güvenirliği α=0.693<br />

olarak bulunmuştur. 0.60


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 299<br />

Hava durumu eklentisi hazırlayan, “web sitesi kişiselleştirme özelliği” içeriği hazırlayan,<br />

farklı duvar kağıtları hazırlayıp, kullanıcının seçmesi için platform oluşturan web siteleri de<br />

bulunmaktadır.<br />

Resim ve video bölümünde 3D özelliği kullanan MYO saptanmıştır. Europass (Mesleki<br />

Yeterlilik Kurumu), Avrupa Birliği düzeyinde bir eğitim programına girmek isteyen veya iş<br />

arayan Avrupa vatandaşlarının gönüllü kullanımına açık ve sahip oldukları niteliklerini ve<br />

yeterliliklerini daha iyi göstermelerinde yardımcı olmak amaçlı yetkinlik ve yeterliliklerde<br />

şeffaflığı sağlayan bir dokümanlar klasörüdür.<br />

Europass ile ilgili bilgiler veren içerik hazırlanmıştır. Engelliler birimi olarak yapılacaklar,<br />

projeler için işbirliği yapılan sayfalar hazırlanmıştır.<br />

Çalışmada kullanılan “web sitesi içerik formu” başlıkları, “İçerik”, “Güncellik”, “Yapı ve<br />

Navigasyon” ve “Görsel Tasarım” olmak üzere dört kategoride incelenmiş ve elde edilen<br />

bulgulara ait frekans ve yüzde değerleri tablolar halinde sunulmuştur<br />

İçerik Boyutu alt başlıkları toplam 27 maddeden oluşmaktadır. 20 ve 27 arasındaki<br />

maddeler yapılan ön araştırma (web siteleri incelemeleri) sonucunda eklenmiştir.<br />

Günümüzde artan bir değer olan sosyal mecraların Meslek Yüksekokulları sitelerinde<br />

kullanım durumu araştırılmıştır. Eğitim alanında sosyal mecraların kullanımı ile ilgili birçok<br />

çalışma yapılmaktadır. Sosyal ağların eğitim amaçlı kullanımının hem öğrenciler hem de<br />

üniversite bünyesindeki çalışanlar (akademik-idari) arasında çift yönlü iletişimi<br />

hızlandıracağı, bilgi paylaşımını arttıracağı düşünülmektedir. Bu bağlamda MYO web<br />

sayfalarında sosyal ağ bağlantılarının olup olmadığı araştırılmıştır. “Sosyal sitelere bağlantı<br />

var mı?” sorusunda tespit edilen sonuç şöyledir. 19 (%14,4) MYO bulunduğu, 112 (%84,8)<br />

MYO sitesinde kullanılmadığı tespit edilmiştir. Tespit edilen Meslek Yüksekokullarında en<br />

çok facebook ve twitter bağlatılarının kullanıldığı ortaya konmuştur.<br />

MYO ait tanıtıcı resimler %70,5 oranında bulunmaktadır. Ancak bu resimler amatörce<br />

çekilmiş, siteye eklenilen bu resimlerin estetik görünümden uzak olduğu görülmektedir.<br />

MYO’ları kalitesiz gösteren resimler olduğu söylenebilir. MYO’ların üniversitelere bağlı<br />

olan okullar olduğunu ifade etmeyen bir amatörlük söz konusudur.<br />

MYO okul içi ve dışı ile ilgili hazırlanacak bir sanal turun-videonun sitede yer alması<br />

kullanıcılara okul hakkında fikir vereceği düşünülmektedir. Hatta bu sanal turun belirli<br />

aralıklarla güncellenip yenilerinin konulması öğrencileri web sitesini takip etmeye teşvik<br />

edebilir. MYO web sitelerinde sanal tur %8,3 oranında kullanıldığı tespit edilmiştir.<br />

Akademik personele ait bilgilerin %59,1 oranında web sitelerinde kullanıldığı tespit<br />

edilmiştir. Ancak bu bilgilerin birçoğu sadece e-mail ve telefon numarası ile kısıtlanmıştır.<br />

Akademik personelin özgeçmişleri, uzmanlık alanları, kendilerine ait bir web sitesi, sosyal<br />

ağları bulunmamaktadır.<br />

Meslek Yüksekokullarının tanıtımında özellikle MYO’nu tercih edecek öğrencilere ait bilgi<br />

olup olmadığı araştırılmıştır. örneğin okulu kazanma şartları, eğitim öğretim zamanında<br />

yapılması gerekenler, mezuniyet sonrası öğrencilerin iş durumu, mezun olan öğrencilerin<br />

çalıştıkları yerlerin listesi vb. hakkında bilgiler verilebilir. Buna göre, “1ise öğrencilerine<br />

yönelik bilgilerin” 122 (%92,4) MYO tarafından kullanılmadığı, 9 (%6,8) MYO ise<br />

kullandığı tespit edilmiştir.<br />

MYO’nun bulunduğu şehir hakkında bilgiler, öğrencilerin okulu seçmesinde bir alternatif<br />

olabileceği düşünülerek şehrin destinasyon bilgilerinin verilmesi gerektiği düşünülmektedir.<br />

Bulunulan şehrin tanıtım bilgilerinin olması %33,3 oranındadır. Çıkan sonucun düşük<br />

olduğu ifade edilebilir.<br />

299


300 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

MYO’ların daha itibarı yüksek okullara dönüşmesi için bilimsel yayınların fazlalaştırılması<br />

ve paylaşılması, kongrelerin yapılması, projelerin üretilmesi gerektiği düşünülmektedir.<br />

Özellikle Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programının dersleri incelendiğinde proje<br />

üretebileceği, araştırma yapabilecekleri, toplantılar yapabilecekleri birçok ders almaktadır.<br />

Bu dersler bağlamında mutlaka öğrencilere uygulama imkanları yaratılmalıdır. MYO bağlı<br />

ya da Üniversitelere bağlı dergilerin olup olmadığı araştırılmış ve sonuç beklenildiği gibi<br />

çıkmamıştır. 120 (%90,9) MYO bilimsel dergilerinin olmadığı ya da bağlantılarının<br />

bulunmadığı tespit edilmiştir. Web sitelerinde herhangi bir bilimsel yayına rastlanılmamıştır.<br />

Öğrencilere eğitim öğretim dışındaki duyurular (sosyal-kültürel) faaliyetlerin %33,3<br />

oranında kullanıldığı tespit edilmiştir.<br />

MYO web sitelerinde belki de en önemli unsurlardan birisi anabilim dalları ve bölümler için<br />

hazırlanmış sayfaların niteliğidir. Araştırmada çıkan sonuçlar şunlardır. 101 (%76,5)<br />

MYO’da bölümlere ve anabilim dallarına ait ayrı web sayfaları bulunmamaktadır. Her<br />

anabilim dalının web sitesi üzerinden farklı bir sayfaya sahip olmaları gerektiği<br />

düşünülmekte ve sürekli yenilenen, güncellenen bilgilerin bu sayfalardan duyurulması<br />

gerekmektedir.<br />

MYO tarihçesi %83,3, MYO hakkında tanıtıcı bilgi %89,4, MYO Yönetim Kurulu hakkında<br />

bilgi %78,8, akademik takvim %75,8, web sitesine hızlı erişim %81,8, İletişim bilgileri 87,9<br />

oranında bulunduğu tespit edilmiştir.<br />

Mezun bilgi sistemi %75,8, oranında incelenen web sitelerinde bulunmamaktadır. Sık<br />

Sorulan Sorular (SSS) ki web sitesinde kullanıcılara büyük kolaylık sağlayan özelliğin<br />

%82,6 oranında kullanılmadığı görülmüştür. Web siresini hazırlayan kişilerin iletişim<br />

bilgileri olup olmadığı hakkındaki özellik %75,8 oranında web sitelerinde kullanılmadığı<br />

görülmüştür.<br />

Web sitelerinde Türkçe’nin yanında farklı dillerde seçenekler olup olmadığı incelenmiş ve<br />

%48,5 oranında ingilizce seçeneği kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu bağlamada öğrenci<br />

değişim programlarına bilgi olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmış %54,5 oranında<br />

kullanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.<br />

Güncellik başlığı altındaki alt başlıklar incelenmiştir. Web sitesinin ne zaman hazırlandığı<br />

hakkında bilgi %79,5 oranında yer almamıştır.<br />

Sayfa güncellemelerinin ne zaman yapıldığı hakkında bilgi incelendiğinde (%75,0)<br />

oranında belli değildir. Web sitesi tasarımı %25,0 oranında kullanıldığı görülmektedir.<br />

MYO Web sitelerinin %18,9 oranında yapım aşamasında oldukları tespit edilmiştir. Web<br />

sitelerinin %62,1 oranında güncel bilgilere ve duyurulara yer verdikleri saptanmıştır.<br />

Web siteleri güncellik başlığı altında incelendiğinde MYO’larının web sitelerinin güncel<br />

olduğu söylenebilir. Genellikle sınav (vize-final) tarihleri, kayıt zamanları, staj günleri,<br />

toplulukların yapacağı-yapmış oldukları etkinlikler duyuru olarak yayınlanmaktadır.<br />

Yapı ve Navigasyon, web sitesini ziyaret eden kullanıcılarının arama motoru ya da site içi<br />

arama motoru kullanmaları gerekmektedir. MYO web siteleri incelendiğinde %9,1 oranında<br />

arama motoru, %38,6 site içi arama web sitelerinde kullanılmaktadır. Bu çıkan sonuçlar<br />

oldukça düşüktür. Özellikle önceki yıllar-aylarda sitede yer alan ve şimdi gerekli olan<br />

bilgiye erişmenin site içi arama ile daha kolay olacağı düşünüldüğünde bu özelliğin tüm<br />

sitelerde bulunması gerektiği söylenebilir.<br />

Sitenin kullanımının rahat kontrol edilmesi %63,6 oranında olduğu görülmektedir. Web<br />

sitesi içindeki tüm sayfalar sıkıntısız çalışmakta mıdır? %59,8 oranında herhangi bir<br />

problem olmadığı gözlenmiştir. Bazı MYO web sitelerinde inceleme yapılırken ana sayfaya<br />

300


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 301<br />

dönüşlerde, duyurulardan farklı bir duyuruya geçilirken sorunlar yaşanmaktadır. Sayfalar<br />

arası geçiş ile ilgili yapılan incelemede %59,1 oranında sorun-sıkıntı olmadığı sonucuna<br />

ulaşılmıştır.<br />

Yapı ve navigasyon başlıklarında yapılan incelemelerde Meslek Yüksekokulları web<br />

sitelerini birbirine benzeyen siteler yaptıkları ve web sitesi olsun diye yapılan web<br />

siteleridir.<br />

Görsel Tasarım başlığının alt başlık özellikleri tek tek incelenmiştir. Yazı tipi ve<br />

büyüklükleri tüm sayfalarda %90,9 oranında aynı şekilde kullanılmıştır. Bölüm/anabilim<br />

dalı web sayfa görünümleri aynı tarzda olup olmadığı %76,5 oranında aynı tarzda yapıldığı<br />

tespit edilmiştir.<br />

Site içinde renk uyumuna %91,7 oranında dikkat edildiği gözlenmiştir. Web sitelerinde<br />

sayfalarda %99,2 fazla ayrıntı kullanılmamıştır. Web sitelerinde sayfalarda %93,2 oranında<br />

fazla-farklı renk kullanılmadığı tespit edilmiştir. MYO web sitelerinin sayfalarında %65,2<br />

oranında yapım aşamasında olduğu gözlenmiştir. Yine web sayfalarında animasyon olup<br />

olmadığı incelenmiş ve %62,1 oranında kullanılmadığı görülmüştür. MYO web sitelerinde<br />

görsel tasarıma dikkat edildiği söylenebilir.<br />

Tablo 3: Web Sitesi İçerik Analizi<br />

VAR KISMEN YOK<br />

İÇERİK BOYUTU<br />

n % n % n %<br />

1 MYO’nun tarihçesi hakkında bilgi var mı? 110 83,3 5 3,8 17 12,9<br />

2 MYO’nun yönetim kurulu hakkında bilgi var mı? 104 78,8 2 1,5 26 19,7<br />

3 MYO’nun vizyonu ve misyonundan bahsediliyor mu? 94 71,2 5 3,8 33 25,0<br />

4 MYO hakkında tanıtıcı bilgi var mı? 118 89,4 7 5,3 7 5,3<br />

5 Akademik personele ait bilgiler var mı? 78 59,1 46 34,8 8 6,1<br />

6 İdari personele ait bilgiler var mı? 87 65,9 32 24,2 12 9,1<br />

7 Bölümlere ait ayrı web sayfaları mevcut mu? 19 14,4 12 9,1 101 76,5<br />

8 Anabilim dallarına ait web sayfaları mevcut mu? 18 13,6 8 6,1 106 80,3<br />

9 Bölümler hakkında tanıtıcı bilgi var mı? 76 57,6 28 21,2 28 21,2<br />

10 Anabilim dalları hakkında tanıtıcı bilgi var mı? 59 44,7 26 19,7 47 35,6<br />

11 Akademik takvim yer almakta mıdır? 100 75,8 2 1,5 30 22,7<br />

12 Sosyal ve kültürel faaliyetlere yer verilmekte midir? 44 33,3 29 22,0 59 44,7<br />

13 MYO dergisi- Üniversite dergilerine bağlantı var mı? 9 6,8 3 2,3 120 90,9<br />

14 Öğrenci değişim programlarına ilişkin bilgi var mı? 52 39,4 8 6,1 72 54,5<br />

15 Hazırlayan kişi/kişilerin iletişim bilgileri var mı? 20 15,2 12 9,1 100 75,8<br />

16 Öğrencilere yönelik sayfalar mevcut mu? 44 33,3 43 32,6 45 34,1<br />

17 Bulundukları şehrin tanıtımına yer verilmiş midir? 44 33,3 4 3,0 84 63,6<br />

18 Türkçe’nin yanında başka dillerde de hazırlanan web sayfaları 64 48,5 3 2,3 65 49,2<br />

var mı?<br />

19* Öğrencilere ait faydalı linkler var mı? 35 26,5 46 34,8 51 38,6<br />

20* Hızlı erişim- sitenin hızlı açılması 108 81,8 8 6,1 15 11,4<br />

21* Sosyal sitelere bağlantılar var mı? 19 14,4 1 0,8 112 84,8<br />

22* Lise öğrencilerine yönelik bilgiler var mı? 9 6,8 1 0,8 122 92,4<br />

23* Sanal tur mevcut mu? 11 8,3 - - 121 91,7<br />

24* İletişim bilgileri mevcut mu? Tel, fax, e-mail, adres..vb. 116 87,9 6 4,5 10 7,6<br />

25* MYO tanıtıcı resimler ve video 93 70,5 15 11,4 24 18,2<br />

26* Mezun bilgi sistemi var mı? 26 19,7 6 4,5 100 75,8<br />

27* SSS var mı? 22 16,7 1 0,8 109 82,6<br />

GÜNCELLİK<br />

28 Sitenin ne zaman hazırlandığı belli mi? 26 19,7 1 0,8 105 79,5<br />

29 Sayfa güncellenmesi belli mi? 33 25,0 - - 99 75,0<br />

301


302 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

30 Güncel bilgilere veya duyurulara yer verilmiş mi? 82 62,1 19 14,4 31, 23,5<br />

31 Web sayfası tasarımı halen devam etmekte midir? 25 18,9 11 8,3 95 72,0<br />

32 Güncellenmeyen sayfalar mevcut mu? 46 34,8 16 12,1 70 53,0<br />

YAPI VE NAVİGASYON<br />

33 Sitenin kullanımı rahat bir şekilde kontrol edilmekte midir? 84 63,6 35 26,5 13 9,8<br />

34 Site içindeki tüm sayfalar sıkıntısız çalışmakta mıdır? 79 59,8 30 22,7 23 17,4<br />

35 Sitenin bilgi organizasyonu karışık mıdır? 20 15,2 37 28,0 75 56,8<br />

36 Sayfalar arasında geçiş kolaylığı sağlanmış mı? 78 59,1 33 25,0 21 15,9<br />

37 Sayfada arama motoru bulunmakta mıdır? 12 9,1 1 0,8 119 90,2<br />

38* Site içi arama mevcut mudur? 51 38,6 2 1,5 79 59,8<br />

GÖRSEL TASARIM<br />

39 Yazı tipleri ve büyüklükleri tüm sayfalarda aynı mı? 120 90,9 3 2,3 9 6,8<br />

40 Bölümlerin/anabilim dallarının web sayfalarının görünümü aynı 101 76,5 4 3,0 27 20,5<br />

tarzda mı?<br />

41 Çalışmayan veya ulaşılamayan web sayfaları bulunmaktadır. 34 25,8 18 13,6 80 60,6<br />

42 Sayfalarda animasyonlar bulunmakta mıdır? 31 23,5 19 14,4 82 62,1<br />

43 Sayfalarda çok fazla ayrıntıya yer verilmektedir. 1 0,8 - - 131 99,2<br />

44 Sayfalarda çok fazla renk kullanılmıştır. 8 6,1 1 0,8 123 93,2<br />

45 Site içinde renk uyumuna dikkat edilmiş midir? 121 91,7 5 3,8 6 4,5<br />

46 Yapım aşamasında olan sayfalar var mıdır? 28 21,2 18 13,6 86 65,2<br />

Bilgi Notu: * işaretli sorular yazarlar tarafından eklenmiştir.<br />

Yapılan araştırmada akademik personele ait bilgilerin (e-mail, resim ve özgeçmiş) olup<br />

olmadığı incelenmiştir. İncelemenin amacı seçeceği ya da okumakta olduğu Meslek<br />

Yüksekokulunda eğitim alacağı öğretim elemanlarının tanınması, yaptıkları çalışmaların<br />

incelenebilmesi, güncel resimlerle tanınması, e-mail adresinden gerektiğinde kendisine<br />

ulaşılması hem öğrencilere hem ilgili kişi-birimlere kolaylıklar sağlayacağı düşüncesidir.<br />

Buna göre yapılan çalışmada web sitelerinde en çok açılmayan sayfalar, yapım aşaması,<br />

ilgili sayfalar açılmış fakat öğretim elemanları tarafından gerekli özenin gösterilmediği<br />

sayfalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Çıkan sonuçlarda e-mail, resim, özgeçmiş olma<br />

oranının günümüz teknoloji hızı düşünüldüğünde, öğretim elemanlarına ait web sitelerinin,<br />

bloglarının olması gerektiği düşünülmektedir. Eğitim ve öğretim sadece sınıfta sınırlı<br />

kalmayıp farklı bir vizyona geçmiş, iletişim teknolojileri her aşamada kullanılmaya<br />

başlanmıştır. Üniversite öğretim elemanlarında bu hızı yakalamaları ve Meslek Yüksekokul<br />

öğrencilerine her türlü bilgi ve desteği sağlayacağı platformları oluşturması beklenmektedir.<br />

Web sitelerinde tespit edilen akademik personele ait bilgilerin %59,1 olduğu ve bu<br />

yüzdeliğin az olduğu söylenebilir.<br />

4. Sonuç ve Öneriler<br />

Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında eğitim veren Meslek Yüksekokulları tespit<br />

edilmiş ardından bu okulların web siteleri google arama motoru kullanarak linkleri word<br />

belgesine yapıştırılarak sıralanmış ve ardından aynı bilgisayarda, aynı internet ağı<br />

kullanarak web siteleri içerik analizi yapılmıştır. Çalışmada, 135 Meslek Yüksekokulu<br />

çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. 3 Meslek Yüksekokulu çalışmaya dahil<br />

edilmemiştir. Çalışmada 26 Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve 106 Meslek<br />

Yüksekokulunun web siteleri ziyaret edilerek, içerik analizi yapılmıştır. İlgili literatür<br />

incelenmiş ve MYO’ları ile ilgili bir çalışmaya rastlanılmamıştır.<br />

İçerik, güncellik, yapı-navigasyon ve görsel tasarım ana başlıkları altında web siteleri<br />

incelenmiştir. Kuşkusuz çağın gereklerinden biri olan web sitelerinin her alana göre farklı<br />

seçeneklerle tasarlandıkları söylenebilir. Pazarlama sektörünün oluşturacağı bir web sitesi<br />

ile eğitim kurumunun web site tasarımı oldukça farklılıklar gösterecektir. Ancak tasarımlar<br />

farklı bile olsa bilginin paylaşılması, duyurulması, web sitesinin tıklanılması, öncelikli bir<br />

302


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 303<br />

site olması gibi unsurlar her sektör için gerekli olmaktadır. Üniversitelerin günümüzde<br />

rekabet ettikleri, öğrenci seçmede ve yetiştirmede farklı yöntemler kullanmaya çalıştıkları<br />

bilinmektedir. En çok tercih edilen üniversiteler kaliteli, donanımlı, dünya vatandaşı<br />

yetiştiren ve en önemlisi de teknolojiyi olmazsa olmaz bir yapı taşı olarak kullanan kurumlar<br />

olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

MYO’larının web sitelerinin genelde bağlı bulunduğu Üniversitelerin ana web sayfasından<br />

açılan, ayrı bir linki olmayan ve kısıtlı bilgiyle donatılmış siteler olduğu görülmektedir. Bu<br />

nedenle web sitelerinin çoğu biribirini tekrarlayan, farklılık yaratamayan, yapılmış olsun<br />

diye yapılan ve çok da üzerinde durulmayan, bilgi-belge paylaşımının az olduğu siteler<br />

olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslek yüksekokulların tarihçeleri, yönetim kurulları, MYO<br />

hakkında tanıtıcı bilgi, akademik takvimin yer alması, sitenin hızlı açılması, iletişim<br />

bilgilerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bölümlere ait ayrı bir web<br />

sayfası, anabilim dallarına ait web sayfası, myo dergisi, üniversite dergilerine ait bağlantılar,<br />

siteyi hazırlayan kişilere ait bilgiler, sosyal sitelere bağlantı, lise öğrencilerine yönelik<br />

bilgiler, sanal tur, mezun bilgi sistemi, SSS özellikleri kullanımının az olduğu hatta<br />

kullanılmadığı tespit edilmiştir. MYO fark yaratacak web siteleri oluşturamamış, sadece<br />

olması gereken birkaç özelliği sitesine eklemiştir. İçerik boyutu ne yazık ki MYO için<br />

olması gereken standartlarda değildir denilebilir. Güncellik konusunda yine incelenen web<br />

siteleri eleştirilebilir. Güncellenme zamanları belli olmadığından verilen bilgilerin<br />

doğruluğu konusunda yanılmalar olabilir. Yapı ve navigasyon başlığı incelendiğinde web<br />

sitesinde arama motorunun ve site içi arama seçeneğinin olmaması bilgiye erişimde eksiklik<br />

olarak karşımıza çıkmaktadır. Web sitesinin arşiv bilgilerine erişimde mutlaka site içi arama<br />

kullanmaları gerekmektedir. Görsel tasarım başlığı altında MYO web sitelerinin yazı tipi,<br />

renk kullanımı, animasyon kullanma oranlarının dengeli ve estetik biçimde kullandıkları<br />

tespit edilmiş hatta bazı sitelerde kendi kişisel sayfanı yarat seçenekleri oluşturulmuştur.<br />

MYO’ların yükselen bir değer yaratabilmesi için, kendi içinde eğitim verdikleri bölümlerin<br />

tanıtımı, iş bulma imkanları, mezun bilgi sistemlerinin güncel olarak kullanılması,<br />

öğrencilere uygulama imkanı yaratılabilecek alanların-sektörlerin duyurulması, sanal<br />

alanlarda eğitim amaçlı kullanım yollarının aranması ve kullanılması, web sitelerinin her<br />

zaman güncellenmesi gerekmektedir. İtibar kolay kazanılan bir değer değildir, bu nedenle<br />

itibarlı olmak için çaba ve emek harcamak gerektiği unutulmamalıdır. MYO’larında çalışan<br />

tüm personelin kaliteli hizmet vermesi ve bunu web sitelerinden duyurmaları gerekmektedir.<br />

Her web sitesi bağlı olduğu okul hakkında bir fikir verdiği unutulmamalıdır. Web siteleri<br />

kurumun dünyaya açılan penceresidir. Bu bağlamda MYO web sitelerinde bulunması<br />

gereken ve farklılıklar yaratacak önerilerde bulunulmuştur.<br />

- MYO web sitelerinde sanal tur yapılma ve istenilen konumda okul iç mekan–okul dış<br />

mekan gezinti yapılabilme özellikleri hazırlanabilir.<br />

- Örnek ders videolar hazırlanarak, okumakta olan öğrencilere ya da okulu tercih edecek<br />

öğrencilere beklentileri doğrultusunda seçenekler sunulabilir. Siteyi ziyaret edenler<br />

derslikleri, laboratuarları bir tıklama ile gezip görebilme imkanı sağlayabileceklerdir.<br />

Okulun tanıtımı için hazırlanan resimlerden daha etkili olacağı kuşkusuzdur.<br />

- Sosyal site bağlantılarının kullanımına önem verilmelidir. Bu alanda yenilikler sürekli<br />

takip edilmeli ve değişikler anında web sitelerine uyarlanabilmelidir.<br />

- MYO bulunduğu il ya da ilçenin kültürü, tarihi, görülmesi gereken yerleri, önemli ve<br />

ilgi çekici şehir efsaneleri, vb. varsa bunlar dikkat çekici şekilde vurgulanmalıdır.<br />

Örneğin ünlü bir filmin çekim yapıldığı bir ilçe olması, kentleşme sürecinde modern<br />

binaların inşa edildiği bir belde olması gibi unsurlar sitelere eklenerek, bilinirliliği ve<br />

akılda kalıcılığı arttıracaktır. Böylelikle tüm MYO web siteleri birbirinin aynı<br />

303


304 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

tasarımlardan farklılık yaratan bir boyut yaratılabilecektir. Her MYO’un kendine ait<br />

farklı bir web sitesi olacaktır.<br />

- MYO okullarının web sitelerinin de online iletişim araçlarından yararlanılabilir.<br />

Örneğin MSN Messenger, facebook gibi ağlardan yararlanarak öğrencilerle mesai<br />

saatleri içinde de öğrenci işleri, danışman öğretim elemanları ile bağlantı kurmaları<br />

sağlanabilir. 7/24 mesaj bırakılabilen iletişim ağı yaratılabilir.<br />

- Yapılan tüm faaliyetler ayrıntılı olarak web sitelerinden paylaşılmalıdır. Yapılacak tüm<br />

faaliyetlerin duyurulmasında web sitelerinden yararlanırken kullanılan sloganlar,<br />

cümleler koyulacak ilgili resimler, videoların özenli seçilmesi katılımcıların ilgilerinin<br />

çekilmesi gerekir. Bu ortamın yaratılması için de web sitesinin sürekli takip edilmesini<br />

sağlayacak stratejilerden yararlanılmalıdır.<br />

- MYO belirli yerlerinde bulunan kameralardan web sitesi üzerinden canlı yayın<br />

yapılabilir. Kontrollü bir şekilde öğrencilerin buradan kendileri görme, konuşma, şarkı<br />

söyleme gibi eğlence ortamı yaratılacak imkanlar yaratılabilir.<br />

- Faydalı linkler mutlaka eklenmelidir. Sosyal ağ bağlantıları, öğrencilerin yöneticiliğini<br />

yaptığı siteler, öğretim elemanların web siteleri, bulunulan şehir hakkındaki linkler,<br />

gezilip görülmesi gereken linkler, bilimsel dergilere ait linkler, öğrencilerin projelerde<br />

çalışabileceği, proje üretebileceği, part time işlerle ilgili linkler, yönetmelikler vb.<br />

ihtiyacını fark eden öğrenciler siteden sadece not öğrenme değil birçok alandan<br />

yararlanma amaçlı olarakta web sitelerini tercih edecektir.<br />

- Mezun olan öğrencilerin nerelerde çalıştığı hakkında bir sayfa hazırlanabilir. Hangi<br />

bölümde okuduğu, öğrenciye ait resim, okul hakkındaki düşünceleri eklenerek,<br />

okumakta olan öğrencilerin motive edilmesi sağlanabilir.<br />

- Mutlaka iki yıl içerisinde öğrencilerin bir kongre de, toplantıda, proje üretmede<br />

çalışmaları sağlanmalıdır. Bunun için web sitesinden yararlanılmalıdır. Web sitesinden<br />

duyurulan etkinlikler mutlaka diğer MYO ile işbirliği içinde çalışmalar yapılmalıdır.<br />

Sonuç olarak yapılan çalışmada Meslek Yüksekokullarının web sayfalarının yeniden<br />

değerlendirilmeleri gerektiği söylenebilir. Ayrıca, içerik analizi yöntemi kullanılarak<br />

yapılacak başka çalışmalar ile farklı boyutlardan incelemeler yapılabilir.<br />

KAYNAKLAR<br />

Baki, Adnan ve Kuluca Tamer, (2008) “Eğitim Fakültelerinin Web Sitelerinin İncelenmesi”,<br />

8. Uluslararası Eğitim Teknolojileri Kongresi 6-9 Mayıs, Anadolu Üniversitesi<br />

Baş, Türker, (2006) Anket , Seçkin Yayıncılık , Ankara<br />

Başfırıncı, Çiğdem Şahin, (2008). Bir Pazarlama İletişim Medyası Olarak Web Ortamında<br />

İçerik Analizi Yapmanın Güçlükleri ve Olası Çözüm Önerileri, Yönetim Dergisi, s. 53<br />

sayı:61 yıl:19<br />

Bayram, Murat, Yaylı, Ali,(2009). Otel Web Sitelerinin İçerik Analizi Yöntemiye<br />

Değerlendirilmesi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, C.88, S.27(347-379)<br />

Günter, Tuğçe. Güneş. Ö. Eda. Demir. O. Ebru, (2012)“Türkiye’de meslek<br />

Yüksekokullarında Uzaktan Eğitim”, Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, jhes.2012.034<br />

Sert, Gülşen. Kurtoğlu, Meltem. Akıncı, Ahmet. Seferoğlu, S. Sadi. (2012). Öğretmenlerin<br />

Teknoloji Kullanma Durumlarını İnceleyen Araştırmalara Bir Bakış: Bir İçerik Analizi<br />

Çalışması, Akademik Bilişim, 1-3 Şubat 2012, Uşak Üniversitesi.<br />

304


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 305<br />

Ural, Ayhan. Kılıç, İbrahim, (2005), Bilimsel Araştırma Süreci Ve SPSS İle Veri Analizi,<br />

Detay Yayıncılık, Ankara,<br />

Yurtakul, Nilay Başok & Gül COŞKUN, “Fakültelerde Web Sitelerinin Kurumsal Tanıtım<br />

Amaçlı Kullanımı, İletişim Fakülteleri Web Siteleri Üzerine Bir Araştırma”: Journal Of<br />

Yasar University, 4(13), 955-980<br />

http://www.sbmy.hacettepe.edu.tr/buro.php<br />

http://www.ebs.sakarya.edu.tr/ebs_2012/?upage=myo&page=bol&f=21&b=20&ch=1&cpag<br />

e=amachedef<br />

http://web.sakarya.edu.tr<br />

http://www.sbmy.hacettepe.edu.tr/buro.php<br />

305


306 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI<br />

ÖĞRENCİLERİNİN STAJLARININ İÇERİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ:<br />

ATABEY MYO ÖRNEĞİ<br />

Münire ÇİFTÇİ 1<br />

Gülnihan Ölmez KIYICI 2<br />

Ezgi CEVHER 3<br />

ÖZET<br />

Üniversitelerin “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” programı, kamu kurum ve<br />

kuruluşları ile özel sektör işletmelerinde yöneticilerin ofis çalışmalarına katkı vermek ve<br />

büro faaliyetlerinde bulunmak üzere görev alabilecek nitelikli, kendisini geliştiren insan<br />

gücünü ülkeye kazandırmayı amaçlayan dört yarı yıllık bir yüksek öğretim programıdır.<br />

Üniversitelerin meslek yüksek okullarında yer alan bu programların amacı, çağın gerekleri<br />

çerçevesinde işletmelerin büro hizmetleri alanında işgücü boşluğunu doldurmak, eğitilmiş<br />

ve nitelikli elemanlar yetiştirilmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda hemen hemen her<br />

üniversitede programın sürekli olarak güncel tutulması, uluslar arası standartlara<br />

yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bu hedefler doğrultusunda öğrencilerin mesleki anlamda<br />

yetiştirilmesine ön hazırlık teşkil edebilecek stajlar, öğretim programının önemli bir<br />

parçasını oluşturmakta ve sektörel anlamda iş dünyasındaki uygulamaları görmek adına<br />

öğrenciler açısından önemli bir adımı oluşturmaktadır. Stajlar sayesinde öğrenciler mesleki<br />

deneyimlerini öğrenim hayatları içerisinde kazanmaktadırlar.<br />

Çalışmada, Atabey Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programı I.<br />

ve II.Öğretim öğrencilerinin staj dosyaları “sektörel ve çalışma konusu” başlıkları altında<br />

içerik çözümlemesine göre incelenmiş, elde edilen bulgular, programda okutulan dersler ve<br />

mesleki uygulamalar bakımdan karşılaştırılmış, okutulan programa yönelik değerlendirme<br />

ve öneriler sunulmuştur.<br />

Anahtar Kelimeler: Staj, Staj Dosyası, Büro Yönetimi Programı<br />

GİRİŞ<br />

Küreselleşmenin getirdiği sonuçlardan biri olan yoğun ekonomik rekabet, nitelikli<br />

personelin önemini artırmıştır. Bilişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bu<br />

dönemde, donanımlı eleman işletmelerin başarısında kilit rol oynamaktadır. İçinde<br />

yaşadığımız kompleks toplumda, değişime uyum sağlayan, öğrenmeye açık, kendini sürekli<br />

geliştiren ve yenileyen, düşünen ve düşündüğünü eyleme dökebilen, projeler üreterek farklı<br />

disiplinleri ve bakış açılarını birleştirebilen nitelikli çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Türkiye’de, belirli mesleklere yönelik nitelikli ara insan gücü yetiştirmek amacıyla 1980'li<br />

yıllardan itibaren meslek yüksekokullarının (MYO) geliştirilmesine büyük önem<br />

verilmiştir. MYO bünyesinde açılan programlardan biri olan “Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi İİBF Turizm İşletmeciliği Bölümü, Yrd. Doç. Dr.<br />

2 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Atabey MYO, Öğr. Gör.<br />

3 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme, Doktora Öğrencisi<br />

306


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 307<br />

Asistanlığı” programı, dört yarı yıllık bir yüksek öğrenim sürecini kapsamaktadır. Büro<br />

yönetimi ve yönetici asistanlığı bir işletmenin bütün büro hizmetlerini yürüten idari bir<br />

faaliyettir (Topaloğlu ve Koç, 2003: 44). Yönetici asistanları, sadece bürodaki yönetsel<br />

faaliyetleri yürütmekle görevli değildir; güncel bilişim teknolojilerini üstün seviyede<br />

kullanan nitelikli meslek elemanlarıdır. “Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı” programı,<br />

kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işletmelerinde yöneticilerin ofis çalışmalarına<br />

katkıda bulunacak ve büro faaliyetlerinde görev alabilecek nitelikli insan gücü yetiştirmeyi<br />

hedeflemektedir.<br />

Bu çalışmada, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi (SDÜ) Atabey Meslek Yüksekokulu Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin 2010-2011 yaz dönemine ait staj<br />

dosyalarının içerik çözümlemesine göre incelenmesi, elde edilen bulguların programda<br />

okutulan dersler ve mesleki uygulamalar bakımdan karşılaştırılması ve staj verimliliğini<br />

artırmaya yönelik öneriler sunulması amaçlanmaktadır.<br />

1. Meslek Yüksekokulları ve Staj Uygulamaları<br />

1980’li yıllardan itibaren Türkiye’deki MYO sayısı hızla artmıştır. MYO’ları diğer<br />

yükseköğretim kurumlarından ayıran temel farklardan biri zorunlu staj uygulamasıdır. Dört<br />

yıllık eğitim öğretim veren fakültelerde isteğe bağlı olarak yapılan staj uygulaması,<br />

MYO’lardan mezun olmak için yerine getirilmesi gereken şartlardan biridir.<br />

TDK Sözlüğü'nde staj, "herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı<br />

öğrenme dönemi", "bir kimsenin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir veya birçok<br />

bölümünde çalışarak geçirdiği dönem" olarak tanımlanmaktadır 4 . Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi Staj Yönergesi'nde ise staj, "öğrencilere belli zaman dilimi ve süreler içinde<br />

öğrenim gördükleri meslek ile ilgili işyerlerindeki uygulamalarla karşı karşıya gelmelerini<br />

sağlayarak ve öğrenim süresinde aldıkları bilgilere dayalı uygulama deneyimi kazandırarak<br />

günümüz iş ortamına uyumlu meslek elemanı yetiştirme çalışmaları"dır 5 .<br />

Staj uygulaması ile,<br />

• "Öğrencilerin meslekleriyle ilgili işyerlerini yakından tanıması,<br />

• İşyerlerindeki sorumlulukları, ilişkileri, organizasyon yapısını, iş disiplinini<br />

gözlemlemesi, uygulama yapması ve meslek elemanlarının yaptıkları işleri yakından<br />

izleyerek mesleki bilgi ve görgülerini artırması,<br />

• Almış oldukları teorik bilgileri kullanabilme ve uygulamaya aktarma becerisi kazanması,<br />

• Staj yaptıkları kurumun görevli personeli ile uyumlu çalışma ve kurumun ilgili olduğu<br />

diğer kişilerle iyi iletişim kurabilme alışkanlığı kazanması,<br />

• Mesleki alanda yaşanan teknolojik gelişmeleri izleyebilmesi" 6 amaçlanmaktadır.<br />

İşletmelere ihtiyaç duydukları eleman ihtiyacını karşılama fırsatı sunan staj uygulamaları,<br />

öğrencilere iş hayatını tanıma, meslek hayatına atıldığında hangi yeterliliklere sahip olması<br />

gerektiğini önceden görme, mesleğini tanıma ve iş hayatının sorunlarına hazırlıklı olma<br />

imkanı vermektedir.<br />

2. Atabey Meslek Yüksekokulu Staj Uygulaması<br />

MYO’ larındaki tüm programlarda olduğu gibi Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />

programında da staj uygulaması zorunludur. Süresi 30-60 gün arasında değişen staj<br />

süreciyle, öğrencilerin meslek hayatına ilişkin tecrübe edinmesi ve iş hayatına daha kolay<br />

adapte olması amaçlanmaktadır. Bu çalışma ile, SDÜ Atabey MYO Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı programı öğrencilerinin staj verimliliğinin staj dosyaları üzerinden<br />

4 Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5020c64ce697d8.63073498, (07.08.2012)<br />

5<br />

SDÜ Meslek Yüksekokulları Staj Yönergesi, 2012, 4. madde.<br />

6<br />

SDÜ Meslek Yüksekokulları Staj Yönergesi, 2012, 1. madde.<br />

307


308 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışma, SDÜ Atabey MYO Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı Programı I. ve II. öğretim öğrencilerini kapsamaktadır.<br />

Atabey Meslek Yüksekokulu, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi’ne bağlı olarak 2000<br />

yılında kurulmuş olup 2000-2001 Eğitim Öğretim Yılı’ndan itibaren öğrenci kabulüne<br />

başlamıştır. Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı ise 2003 yılından itibaren I.<br />

öğretim, 2004 yılından itibaren ise II. öğretim düzeyinde öğrenci kabul etmektedir. İş<br />

dünyasının yönetim ve teknolojik gelişim hızına destek verecek büro yöneticilerini ve<br />

yönetici asistanlarını yetiştirmek bölümün birinci hedefidir. Programın diğer hedefleri ise<br />

insanlarla başarılı iletişim kurabilen, güçlü temsil yeteneğine sahip, sorumluluk almaktan<br />

kaçınmayan ve kendisine verilen yetki sınırları içinde kararlar verebilen meslek elemanları<br />

yetiştirmektir 7 . Öğrenciler birinci yılın sonunda 30 iş günü staj uygulamasını tamamlamak<br />

zorundadır.<br />

3. Araştırmanın Yöntemi<br />

Çalışmada, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Atabey Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve<br />

Yönetici Asistanlığı I. ve II. Öğretim öğrencilerinin 2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı yaz<br />

döneminde yapmış oldukları staj sonunda hazırladıkları staj dosyaları incelenmiştir.<br />

Araştırma kapsamında, Atabey Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı<br />

I. ve II. Öğretim öğrencilerinin staj dosyaları Nitel Analiz yöntemlerinden İçerik Analizi<br />

yöntemiyle incelenmiştir. Toplamda 60 staj dosyasında bu yöntem kullanılmıştır. Bu sayı,<br />

2010-2011 yılında meslek yüksekokulu öğrenci işlerine staj dosyalarını teslim eden program<br />

öğrencilerinin tamamı ele alınarak belirlenmiştir. İçerik analizi yoluyla staj dosyaları<br />

doküman incelemesi yöntemi kullanılarak “sektör, çalışılan bölüm, çalışma şekli, çalışma<br />

konuları” ana temaları altında incelenmiş; analizde belirlenen ana temalar doğrultusunda<br />

alt temalarla desteklenmiştir.<br />

Bilimsel bir yaklaşım olarak içerik çözümlemesinde sözel, yazılı ve diğer materyallerin<br />

içerdiği mesajı, anlam veya dilbilgisi açısından nesnel ve sistematik olarak sınıflandırma,<br />

sayılara dönüştürme ve çıkarımda bulunma yoluyla sosyal gerçeği araştırma söz konusudur<br />

(Tavşancıl ve Aslan, 2001: 22). İçerik çözümlemesi iletilerin, açık ve görünen içeriğinin,<br />

nesnel, ölçülebilir ve doğrulanabilir bir açıklamasını yapabilmek amacıyla kullanılmaktadır<br />

(Fiske, 1990: 176). Araştırmada içerik çözümlemesi yapılabilmesi için staj dosyalarına<br />

yönelik ana temalar ve alt temalardan oluşan bir kodlama yönergesi hazırlanmış, buna<br />

yönelik staj dosyalarından veriler toplanmış, bu veriler SPSS yardımıyla frekans dağılımına<br />

göre sayısallaştırılmıştır. Çözümleme verilerinin yüzdelik dağılımları çıkarılmış ve sonuçlar<br />

staj uygulamaları ve verimliliği açısından değerlendirilmiştir.<br />

4. Araştırmanın Bulguları ve Tartışma<br />

Araştırmada, staj dosyaları staj uygulamaları açısından “Öğrencilerin staj yaptığı sektör” ,<br />

“Staj yaptıkları bölüm” , “Çalışma şekli”, “Çalışma konuları” , ana başlıkları (temaları)<br />

altında incelenmiştir. Diğer başlıklar ise sırasıyla çözümlemeleri ile aşağıda verilmiştir.<br />

Başlıklara ilişkin çözümlemeler şu şekildedir:<br />

1. Staj Yapılan Sektör: Staj dosyalarında zorunlu olarak staj yapılan kurum/işyeri<br />

tarafından doldurulması gereken alanların başında gelen ve öğrencinin nerede staj yaptığını<br />

açık bir şekilde belirten “işyerinin adı” başlığına bağlı olarak tüm staj dosyaları , sektörel<br />

açıdan incelenmiştir. İnceleme sonucunda staj yapılan sektörler “kamu sektörü, özel sektör,<br />

devlet hastanesi, özel hastane, belediye, mali müşavir-muhasebeci, avukatlık bürosu”<br />

şeklinde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya bağlı olarak frekans analizi sonucunda<br />

7 http://atabeymyo.sdu.edu.tr/tr/buro-hizmetleri-ve-sekreterlik/buro-yonetimi-ve-yonetici-asistanligi-1552s.html, (07.08.2012).<br />

308


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 309<br />

öğrencilerin % 28 inin özel sektörde(şirket veya şahıs işletmeleri), % 17 sinin devlete bağlı<br />

kurum veya kuruluşlarda(İl Özel İdareleri, Köy Hizmetleri, Halk Eğitim, Orman Bölge<br />

Müdürlüğü vb.) , yüzde 17 sinin belediye ve mali müşavir ya da muhasebecilerin yanında,<br />

% 13 ünün devlet hastanelerinde, % 5 inin özel hastanelerde, , % 3 lük kısmının ise<br />

avukatlık bürosunda staj yaptığı tespit edilmiştir.<br />

2. Staj Yapılan Bölüm : Staj dosyasında yer alan ve denetçi öğretim görevlisi tarafından<br />

doldurulan formlarda öğrencinin çalıştığı bölüm başlığı öğrencinin kurumda hangi birimde<br />

staj yaptığını açıkça belirtmektedir. Buna bağlı olarak incelenen dosyalarda çalışılan<br />

bölümler genelleştirilerek “Yazı işleri”, “Muhasebe”, “Mali Hizmetler (Finansman)”, “İnsan<br />

Kaynakları”, “Sekreterya”, “İdari İşler-Yönetim” ve “Diğer” başlıkları altında alt temalara<br />

ayrılmıştır. Buna bağlı olarak öğrencilerin % 18 i yazı işleri bölümünde, % 30 u muhasebe<br />

birimlerinde, % 2 si mali hizmetler (finansman) biriminde, % 8 i insan kaynakları ve diğer<br />

başlığı altındaki bölümlerde, % 28 i sekreteryada, % 18 i idari işler-yönetim bölümünde<br />

stajını tamamlamıştır.<br />

3. Çalışma Şekli: Staj dosyasında yer alan ve meslek yüksekokulundaki staj denetçisi<br />

öğretim elemanı tarafından doldurulan formda öğrencinin çalışma şeklinin ferdi ya da grup<br />

olmasına yönelik bir alt başlık bulunmaktadır. Buna bağlı olarak öğrencilerin yaklaşık % 68<br />

lik kısmı ferdi, % 38 lik kısmı grup içerisinde çalıştırılmıştır.<br />

4. Çalışma Konuları (Yapılan İşler): Bu bölümde tüm staj dosyalarında öğrencilerin<br />

açıklamalı olarak yazdığı “çalışma konuları ve ana hatları” başlıklı bölümler ayrıntılı olarak<br />

incelenmiş, tüm yazılan ifadelere bakılarak öğrencilerin yaptıkları işler “ evrak kontrolü,<br />

evrak düzenleme, evrak kaydı, dosyalama, arşivleme, bilgisayar Office Programı işlemleri,<br />

irsaliye ve fatura işlemleri, muhasebe hesap işlemleri, hastane evrak işlemleri, işyeri<br />

makine-techizat kontrol, sipariş düzenleme, santral hizmetleri, fotokopi ve faks hizmetleri,<br />

mail kontrol ve gönderim işlemleri, kurum içi ve dışı ilgili kişi veya kuruluşlarla iletişim<br />

kurma, misafir ağırlama ilgilenme, müşterilerle iletişim ve sorun çözme, dosya ve evrak<br />

teslim işlemleri, ofis dışına çıkılarak yapılan işlemler, postalama ve gönderim, Office<br />

programı dışında çeşitli bilgisayar programı kullanma, rapor hazırlama, toplantı<br />

organizasyonları ve katılım, satış yapma, sunum hazırlama ve yapma, ofis hizmetleri<br />

(temizlik-çay servisi) “ şeklinde alt temalara ayrılmıştır. Buna bağlı olarak dosyalardaki<br />

verilerin çözümlemeleri şu şekildedir:<br />

Öğrencilerin % 77 si, çalıştığı birimde evrak kontrolü yapmaktadır. Kontrol işi, kuruma<br />

gelen evrakların dikkatli şekilde incelenmesi, ilgili birimlere veya kişilere sevk edilmeden<br />

okunmasını kapsamaktadır. Evrak düzenleyenlerin oranı % 67 dir. Evrak düzenleme, dilekçe<br />

veya resmi yazı hazırlama olarak ifade edilmiştir. Gelen-giden evrak kaydı yapan öğrenci<br />

yüzdesi ise 45 tir. Dosyalama (evrakların dosyalara yerleştirilmesi, tasnif edilmesi) işlerini<br />

yapanlar % 85 oranındadır. Burada öğrenciler dosyalama işlemlerini yaparken hangi<br />

dosyalama sistemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir. Windows Office programında işlem<br />

yapan MS Word veya Excel gibi programları kullanan öğrencilerin oranı % 77 dir. Arşiv<br />

işleriyle ilgilenenler % 38 oranındadır. Fatura kesen veya irsaliye düzenleyen öğrencilerin<br />

oranı % 17 dir. Muhasebe alanına giren hesaplama işlemlerini yapan ( kdv hesaplamasımuhtasar<br />

hesaplamaları) öğrencilerin oranı % 20 dir. Hastanelerde çalışan öğrenciler<br />

düşünülerek hastaneye özel evrak işleri başlığı hastane raporlarının düzenlenmesi, hasta<br />

listelerinin çıkartılması vs. konuları dikkate alınarak incelenmiş, öğrencilerin % 18 inin bu<br />

ve benzeri işleri yaptığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin % 12 si, çalıştıkları ofiste makine<br />

teçhizat kontrolleri (fotokopi fax makinesi, yazıcı tarayıcı vb) yaptıklarını belirtmiştir.<br />

Sipariş veren, sipariş düzenleyen öğrenci yüzdesi ise 15 tir. Çalıştıkları işyerinde santral<br />

hizmetlerine bakan (telefon bağlama- telefonlara cevap verme) öğrenciler % 55 oranındadır.<br />

Fotokopi ve faks hizmetlerini yerine getirenler ise % 62 dir. Kuruma/işyerine gelen maillere<br />

309


310 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

bakan, kontrol eden veya cevap yazan öğrenci oranı % 18 dir. Kurum içi ve dışı iletişim<br />

kuran, gerek telefonlarla gerekse yüz yüze bu işi yapanların oranı % 75 tir. Misafir ağırlama<br />

onlarla ilgilenme işini yapanlar ise % 25 oranındadır. Herhangi bir sorunda işyerine gelen<br />

kişilerle ilgilenerek sorunlarına çözüm arayan öğrencilerin oranı ise % 32 dir. Evrak teslim<br />

işlerini gerek kurum içinde gerekse kurum dışında yapan öğrencilerin oranı % 62 dir. Ofis<br />

dışı işlemler için gönderilen öğrenci yüzdesi % 40 tır. Burada öğrenciler başka kurumlardan<br />

evrak temini, başka kurumlara/firmalara evrak teslimi, fatura ödemesi veya işyerinde<br />

çalışanların şahsi işlemleri gibi işlemler için gönderilmektedir. Öğrencilerin % 47 si posta ve<br />

kargo gönderim işlerini yapmıştır. Çalıştığı işyerinde Office programı dışında özel<br />

programlar kullanan (ör:evrak programı, web ortamında programlar, hastane programı,<br />

belediyelerde kullanılan programlar vb) öğrencilerin oranı % 53 tür. Herhangi bir konuda<br />

rapor hazırlayan öğrenci yüzdesi % 13 tür. Toplantı organizasyonu yapan (toplantıya kişileri<br />

davet etme, toplantı mekanını ve gündemini hazırlama) veya toplantıya not almak için<br />

katılan öğrencilerin oranı % 20 dir. Sunum hazırlayan veya sunum hazırlanmasında<br />

yardımcı olanlar % 7 oranındadır. Satış yapan öğrenci yüzdesi % 5 tir. Son olarak çalıştığı<br />

işyerinin temizlik işlerine bakan, çay servisi yapan öğrencilerin oranı % 18 dir.<br />

Tüm bu sonuçlara bakıldığında öğrencilerin en çok özel sektörde staj yaptığı, çoğunlukla<br />

muhasebe, sekreterya ve yazı işleri bölümlerinde görev aldıkları görülmektedir. Ferdi<br />

çalışma biçimi yaygındır. Yaptıkları işler ise daha çok evrak işleri (düzenleme-kontrol),<br />

evrakların tasnifi ve dosyalara yerleştirilmesi, bilgisayar Office programlarının kullanımı,<br />

santral hizmetleri, fotokopi ve faks çekme işleri, kişi veya kurumlarla iletişim kurma, teslim<br />

işleri, çeşitli özel programları kullanma şeklindedir.<br />

Elde edilen bulgular doğrultusunda, öğrencilerin staj yaptıkları sektör dağılımında bir<br />

orantısızlık mevcuttur. Daha çok özel sektör staj alanı olarak tercih edilmiştir. Diğer kurum<br />

veya kuruluşların tercih edilme oranı özel sektör sınıflandırmasına giren şirket veya şahıs<br />

işletmeleri tercihine göre daha düşüktür. Bu sonuç doğrultusunda, bölüme uygun her<br />

sektöre eşit dağılım yapılması sağlanabilir. Özel sektörde yapılan stajların gündeme<br />

taşıyacağı bir nokta da öğrenciler arasında da ifade edilen “naylon staj” konusudur. Öğrenci,<br />

staj yerini bir şahıs işletmesi veya herhangi bir şirket olarak ayarlamakta bu şirkete veya<br />

işletmeye hiç gitmediği halde stajını tamamlamış, burada 30 iş günü boyunca iş yapmış gibi<br />

görünmektedir. İncelenen staj dosyalarına bakıldığında da, sayfalarca tekrar eden ifadeler<br />

bunun en önemli göstergesidir. Bu durumun sektörel bağlantısı dikkate alınmasa bile, gerçek<br />

olduğu öğrencilerden alınan bilgiler doğrultusunda da ortadadır. Bu yüzden gerçekten<br />

yapılmayan ancak staj dosyalarına yazılan işlerin en azından denetçi öğretim elemanı<br />

tarafından tespit edilmesi ve öncesinde okul idaresinin buna yönelik önlemler alması<br />

(yönerge ve yönetmeliklerle) önerilebilir. Burada denetçi öğretim elemanlarına büyük görev<br />

düştüğü noktası da ayrıca önemlidir.<br />

Öğrencilerin staj yaptıkları yerlerde yaygın olarak evrak düzenleme işlerinde Windows<br />

Office programlarını yoğun olarak kullanmaları, farklı programları öğrenip kullanmaları<br />

okutulan derslerde bilgisayar ve işletim sistemleri derslerine kredi olarak daha ağırlık<br />

verilmesi konusunu gündeme getirebilir. Bu doğrultuda bilgisayar derslerinin saatlerinin<br />

farklı argümanlarla desteklenerek artırılması öneri olarak sunulmaktadır. Kurum içi ve<br />

kurum dışı kişi veya başka kurumlarla ilişki içerisinde bulunan öğrenci yüzdesi yüksektir<br />

Buna bağlı olarak iletişim ve iletişim uzantılı derslerin artırılması önerilebilir. Toplum<br />

içerisinde düzgün konuşma, ses tonunu ve beden dilini ayarlamaya yönelik uygulamalı ders<br />

içerikleri konulabilir. Bunun için gerekirse farklı kurumlardan konferans ve panel içerikli<br />

destekler alınabilir.<br />

Elde edilen bulgular çerçevesinde öğrencilerin teslim işlerinde yoğun şekilde kullanıldığı<br />

tespit edilmiştir. Burada dosyaların veya evrakların başka kurum veya kişilere iletilmesi<br />

310


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 311<br />

teslim konusunun temelini oluşturmaktadır. Bu da öğrencilerin iş yerlerinde daha çok “getirgötür”<br />

işleriyle çalıştırıldıkları sorununu gündeme taşımaktadır. Bu konuda da öğrencilerin<br />

fonksiyonel çalıştırılmasına yönelik tedbirler alınması, öğrencilere aktif bir şekilde katılım<br />

sağlayabileceği işler verilerek daha fazla sorumluluk almasının sağlanması önerilebilir.<br />

SONUÇ<br />

Meslek yüksekokulu öğrencilerin zorunlu olarak yapmaları gereken staj, çalışma yaşamına<br />

başlamadan önce atılan ilk adım olarak ifade edilebilir. Staj sayesinde öğrencilerin mesleki<br />

ve kişisel gelişimleri sağlanır. Öğrenci teorikle pratik arasındaki farkı görmeyi ilk olarak staj<br />

sayesinde öğrenir.<br />

Bu doğrultuda yapılan çalışma, öğrencilerin stajlarını incelemeye yönelik bir çalışma<br />

olmuştur. Çalışma sonunda, elde edilen veriler ışığında öğrencilerin staj yaptıkları sektörler,<br />

birimler, çalışma şekilleri ve çalışma konuları tespit edilmiştir. Öğrencilerin çoğunlukla özel<br />

sektörde staj yaptığı, daha çok yazı işleri, sekreterya ve muhasebe birimlerinde çalıştıkları,<br />

çalışma konularının da; dosyalama, evrak işleri, santral ve fotokopi-fax hizmetleri, teslimat<br />

işleri, çeşitli bilgisayar programlarını kullanma işleri olduğu belirlenmiştir. Staj yapan<br />

öğrenciler, kurum içi ve kurum dışında pek çok kişiyle iletişim kurmuştur.<br />

Bu bulgular çerçevesinde araştırmada öneriler; staj yapılan sektörlerin oranının eşitliği, staj<br />

dosyaları incelenirken denetleyicilerin daha titizlikle davranması, okul yönetiminin<br />

yönetmelik ve yönergelerle staja yönelik denetim desteğini yeniden düzenlemesi, bilgisayar,<br />

iletişim ve kişisel gelişim içerikli derslerin kredilerinin artırılması, konferans ve panellerle<br />

derslerin desteklenmesi, staj yapan öğrencilerin staj yerlerinde daha aktif bir biçimde<br />

çalıştırılması yönünde ilgili firma veya kurumlarla okul yönetimi tarafından işbirliklerinin<br />

geliştirilmesi şeklindedir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Fıske J., (1990), İletişim Çalışmalarına Giriş, (Çev. S. İrvan), Ankara: Ark Yayınları.<br />

Sami Karacan, Esin Karacan, “Meslek Yüksekokullarında Yapılan Staj Uygulamalarına<br />

İlişkin Bir Araştırma: Kalite ve Verimlilik İçin İşyerleri- MYO İşbirliğinin Gereği”, Kocaeli<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (8), 2004/2, ss. 168-184.<br />

SDÜ Meslek Yüksekokulları Staj Yönergesi, 2012.<br />

Seda Bostancı, “Yerel Yönetimler Programı Öğrencilerinin Belediye Stajları Üzerine Bir<br />

İnceleme”, Lefke Avrupa Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Haziran 2011, Cilt:2, Sayı: 1,<br />

ss. 55-64.<br />

Tavşancıl E., Aslan, E., (2001), İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri, İstanbul: Epsilon<br />

Yayınları.<br />

Topaloğlu, M., Koç, H., (2003), Büro Yönetimi: Kavramlar ve İlkeler (İkinci Basım),<br />

Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.502a20f8e6<br />

ceb5.16197801 (07.08.2012).<br />

http://atabeymyo.sdu.edu.tr/tr/buro-hizmetleri-ve-sekreterlik/buro-yonetimi-ve-yoneticiasistanligi-1552s.html,<br />

(07.08.2012).<br />

311


312 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BÜRO ÇALIŞANLARININ BİREYCİLİK-KOLEKTİVİZM EĞİLİMLERİ İLE<br />

BİLGİ UÇURMA (WHISTLEBLOWING) DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />

Berrak DENİZ DEĞER 1<br />

Safiye ŞAHİN 2<br />

Bahar SEREZ ARSLAN 3<br />

ÖZET<br />

Bu çalışmanın amacı büro çalışanlarının bilgi uçurma davranış niyetlerini ölçmek, Bireycilik<br />

/ Kolektivistlik düzeylerini belirlemek ve Bireyciliğin / Kolektivizmin bilgi uçurma<br />

davranışına etkisini araştırmaktır. Araştırmayla ilgili literatürler tarandıktan sonra Heungsik<br />

Park, Michael T. Rehg ve Donggi Lee (2003) tarafından geliştirilmiş Bilgi Uçurma<br />

(Whistleblowing) Davranış Anketi ile Singelis ve arkadaşları (1995) tarafından geliştirilmiş<br />

bireycilik ve kolektivizm ölçekleri kullanılmıştır. Araştırma verilerinin elde edilmesinde<br />

anket yöntemi kullanılmış olup, bir üniversite hastanesi ve bir belediyede görev yapmakta<br />

olan büro çalışanları araştırmaya dâhil edilmiştir. Toplam 127 büro çalışanı araştırmaya<br />

dahil olmuştur. Anketlerden elde edilecek veriler SPSS veri seti vasıtasıyla analiz edilerek<br />

yorumlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; araştırmaya katılan büro çalışanlarında yatay<br />

ve dikey kolektivistlik ve dikey bireyciliğin hâkim olduğu görülmüştür. Yapılan çoklu<br />

regresyon analizi sonucunda ise bireycilik ve kolektivizm eğilimlerinin sadece içsel bilgi<br />

uçurma davranışının %11’ini açıkladığı tespit edilmiştir (R=0,11; p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 313<br />

Bireycilik Ve Kolektivizm ( Toplulukçuluk ) Kavramları<br />

“Bireycilik, bireyler arasındaki bağların sıkı olmadığı toplumlara özgüdür, bu toplumlarda<br />

her birey sadece kendisine ve ailesine bakmakla yükümlüdür. Kolektivizm ise bireylerin<br />

doğdukları andan itibaren, hayatları boyunca sadakat gösterecekleri, güçlü ve bağlı gruplara<br />

sokulduğu toplumlara özgüdür.” Bireycilik ve kolektivizm tanımı Hofstede (1980)<br />

tarafından bu şekilde yapılmaktadır. Hollandalı araştırmacı Geert Hofstede’e belli başlı<br />

kültürel değerleri tanımlayan ve onların örgütsel değişkenlerle ilişkilerini ortaya koyan geniş<br />

çaplı araştırması birçok yapılacak araştırmaya ışık tutacak nitelikte olmuş ve örgütsel<br />

nitelikte yapılan en büyük araştırma özelliğini kazanmıştır. Hofstede, ulusal kültürlerden<br />

kaynaklanan farklılıklar olup olmadığını merak etmiştir ve bu amaçla dünya çapında bir<br />

araştırma gerçekleştirmiştir. Hofstede örneklem olarak 1967 - 1973 yılları arasında merkezi<br />

New York'ta olan Dünya'nın en büyük çok uluslu organizasyonlarından biri olan IBM<br />

(International Business Machines) 'i ele almıştır. 50'den fazla ülkede şubesi bulunan bu<br />

kuruluşun üyelerinin kültürünü dolayısıyla ulusal kültürlerini ölçmek ve değerlendirmek<br />

amacıyla oluşturulan anket soruları 20 farklı dile çevrilerek, IBM kapsamında çalışan 70<br />

farklı ülkeden yaklaşık 116.000 kişiye uygulanmıştır. Kültürün dört boyutu tek bir anket<br />

formu ile elde edilen istatistiksel analizler sonucunda elde edilmiştir. Hofstede, çeşitli<br />

kültürlerden insanların nasıl ve niçin etkilendiğini açıklamaya yardımcı olan dört boyut<br />

olduğunu bulgulamıştır. Bunlar Güç Mesafesi, Belirsizlikten Kaçınma, Bireycilik-<br />

Kolektivizm, Erkek Kültürdür. Daha sonra bu boyutlara Uzun Dönem-Kısa Dönem uyum<br />

boyutunu eklemiştir ( Macit, 2010 ). Hofstede’den sonra yapılan bir diğer araştırma ise<br />

GLOBE’dur. GLOBE (Global Leadership and Organizational Behavior Effectiveness) ise,<br />

170 araştırmacının katkıları ile liderlik, örgüt kültürü ve toplum kültürü üzerine 62 farklı<br />

toplumda, 951 örgütte, 17.300 katılımcı ile yapılan çok uluslu bir araştırma projesidir.<br />

Amerika Eğitim Bakanlığı’nın 625.000 $ ile desteklediği proje 1993 yılında başlamış ve<br />

günümüzde de devam etmektedir. Üç farklı sektörden, 1994 – 97 yılları arasında toplanan<br />

veriye dayalı olan bu çalışma Hofstede’nin (1980) çığır açan çalışmasına örgüt ve liderlik<br />

boyutlarını eklemeyi başarmıştır. Gerek Hofstede gerekse onu takiben daha gelişkin kuram<br />

ve yöntem ile ortaya çıkan GLOBE araştırması (House vd., 2004) tarafından kültürlerarası<br />

farklılaşmayı açıklamak üzere yukarıda da bahsettiğimiz boyutlar önerilmiş ve bu dört<br />

boyutlardan “Bireycilik ve Kolektivizm” konularının whistleblowing ile olan ilişkisi büro<br />

çalışanları üzerinde araştırmamıza konu olmuştur.<br />

Hofstede kültürler üzerine yapılmış araştırmalara dayanarak bireyci ve kolektivist kültürlere<br />

ait özelliklerin karşılaştırmalı listesini yapmıştır. Bu özellikler arasından iş yaşamına özgü<br />

davranış biçimleri aşağıdaki gibidir.<br />

Kolektivizm<br />

Bireyci<br />

-İşletmenin çalışanlara eğitim ve fiziksel koşulları<br />

sağlamasına önem verilir<br />

-Elemanların kişisel zamana sahip<br />

olmalarına önem verilir<br />

-Çalışanlar isletmeye duygusal bağlılık - Elemanlar isletmeye karşı duygusal bağlılık<br />

hissederler .<br />

hissetmezler.<br />

-Eğitime ve yetenekleri kullanmaya daha çok -Daha çok özgürlüğe önem verilir.<br />

önem verilir.<br />

-Yöneticiler gelenek ve göreneklere göre -Yöneticiler liderlik ve çeşitliliğe önem verirler.<br />

davranılmasına ve düzene önem verirler<br />

-Yöneticiler için pozisyonlarının garanti olması -Yöneticiler özerkliği daha fazla<br />

önemlidir önemserler.<br />

-Yöneticiler elemanlarının inisiyatif kullanmasını<br />

desteklemezler.<br />

-Yöneticiler elemanlarının inisiyatif kullanmasını<br />

desteklerler<br />

-Çalışanların özel hayatları işletme tarafından<br />

denetlenir.<br />

-Herkesin özel yaşamı ve fikirleri üzerinde<br />

hakları vardır.<br />

-Uzmanlık, düzen, görev, güvenlik işletme -Özerklik, çeşitlilik, zevk ve bireysel ekonomik<br />

313


314 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

tarafından sağlanır.<br />

-Grup kararlarının bireysel kararlardan daha iyi<br />

olduğu düşünülür .<br />

-Çalışanlar isletmeden çıkarlarını savunmasını<br />

bekler<br />

-Politika ve uygulamalar sadakat ve görev<br />

duygusu üzerine kurulur.<br />

Bilgi Uçurma (Whıstleblowıng) Kavramı<br />

güvenliğin sağlanması önemlidir.<br />

-Bireysel kararların grup kararlarından daha iyi<br />

olduğu düşünülür.<br />

- Çalışanların kendi çıkarlarını kendilerinin<br />

savunması beklenir.<br />

-Politika ve uygulamalar bireysel inisiyatif<br />

kullanmaya izin verecek şekilde düzenlenir<br />

Dünya çapında yaşanan olayların kamuoyunda büyük yankılar uyandırmasıyla dikkatleri<br />

çeken, literatürlerde yerini almış bir terim haline gelmiştir, “bilgi uçurma”. Ülkemizde tam<br />

Türkçe karşılığı bulunmamakla birlikte çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Türkçe’ye<br />

birebir çevrildiğinde, ıslık çalmak, üflemek anlamı taşımaktadır. “Islık çalmak” açıklaması<br />

elbette bu kavramı doğru olarak bize tanımlamamaktadır. Bir faul olduğunda çalınan<br />

düdükle oyunun durdurulması ya da bir suç işlendiğinde polisin düdük çalması ve çevredeki<br />

insanların dikkatini çekmeye çalışması şeklinde düşünülebilir. Diğer bir tanımda ise; bilgi<br />

uçurma, “kurumlarda yasa dışı ve etik değerlere uygun olmayan davranış ve eylemlerin,<br />

kurum içinde ya da kurum dışında başka kişilere veya kurumlara zarar vermemesi için, bilgi<br />

sahibi kişiler (çalışanlar, paydaşlar) tarafından, sorunları çözme güç ve yetkisine sahip,<br />

kurum içindeki ve kurum dışındaki otoritelere bildirmesi” (Aktan,2008:1) şeklinde<br />

tanımlanır. Bilgi uçurma eylemini gerçekleştiren kişi ise “whistleblower” olarak<br />

adlandırılmakta ve Webster Sözlüğü, “whistle-blower” terimini “gizli veya örtülü olan bir<br />

şeyi açıklayan ya da biri aleyhine bilgi veren kimse” şeklinde tanımlamaktadır (Webster,<br />

1993). Dilimizde whistleblowing eylemi ve yapanı tanımlayan terimler genellikle<br />

olumsuzluk hatta aşağılama çağrışımı şeklinde görülmektedir. Eğer iş hayatında da etik<br />

değerler iyi yerleşmediyse, görülen etik sorunların bildirilmesinde ve bu eylemi<br />

gerçekleştirenlere kötü gözle bakılması ve sonucunda kullandığı sözcüklere de olumsuz<br />

yansımasıyla sonuçlanmaktadır. Aşağıdaki çizelgede eylemi ve eylemi gerçekleştiren<br />

hakkında yapılan olumsuz söylemlere örnekler bulunmaktadır.<br />

Whistleblowing (eylem) Whistleblower ( işi yapan )<br />

gammazlamak<br />

Gammaz<br />

ispiyonlamak: (Fransızca’dan) birinin gizli<br />

işlerini, düşüncelerini gözleyerek, öğrenerek, bir<br />

çıkar karşılığında, yetkili yerlere iletmek<br />

(Püsküllüoğlu, 2001).<br />

jurnal etmek: (Fransızca’dan) bir kimseyle ilgili<br />

olarak yetkililere kovlama, kötüleme yazısı<br />

vermek ya da bir kimseyle ilgili gizli bilgiyi<br />

yetkililere iletmek (Püsküllüoğlu, 2001).<br />

ispiyoncu (ispiyon): Bir kimsenin gizli<br />

işlerini gözleyip, düşüncelerini öğrenip<br />

yetkililere bildirerek çıkar sağlayan kimse<br />

(Püsküllüoğlu, 2001).<br />

jurnalcı: (Fransızca’dan) bir kimseyi jurnal<br />

eden (Püsküllüoğlu, 2001).<br />

ihbar etmek<br />

ihbarcı (muhbir)<br />

ele vermek<br />

eleveren, eleverici<br />

giziletimlemek: birinin gizli kalması gereken giziletimci: birinin gizli kalması gereken<br />

eylemini yetkililere, yöneticilere yazılı ya da eylemini yetkililere, yöneticilere bildiren<br />

sözlü olarak iletmek (Püsküllüoğlu, 1994). kimse (Püsküllüoğlu, 1994).<br />

Çizelge 1- Etik sorunların ele verilmesiyle ilgili terimler. (Gerçek,2005:3)<br />

Eylemi gerçekleştiren whistleblower bir suistimal veya ihmali ortaya koyma çabası; “bazen<br />

bireyin yüksek etik değerlere bağlılığının sonucu oluşan kişisel nedenlerle, bazen iyi<br />

yerleşmemiş kurum kültürü ve yetersiz kurumsal bağlılık sonucu oluşan organizasyonel<br />

nedenlerle veya kişilerarası çatışmalar, kıskançlıklar gibi durumsal nedenlerle açığa<br />

çıkmaktadır (Aktan, 2008:3)”şeklinde eylemi ortaya koyma nedenleri belirtilmiştir.<br />

314


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 315<br />

Bireyler ya da çalışanlar, örgüt üyelerinin ya da diğer çalışanların kendilerine misilleme<br />

yapacakları endişesiyle işletmelerinde şahit oldukları kanuna aykırı uygulamalarda bunu<br />

ilgililere ihbar etme davranışını seçmeyebilmektedir. Whistleblower’ların % 90’ından<br />

fazlası; kariyerlerini erken yaşlarda sonlandırmakta, ya da kara listeye alınmakta, aklını<br />

yitiren bir insan olarak ifade edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmakta, ya da bütün<br />

birikimlerini, evliliklerini hatta yaşamlarını bile kaybedebilmektedir (Zhang, vd., 2009:25).<br />

Son yıllarda birçok ülkede whistleblower’ların sayısının hızla arttığı görülmektedir. Farklı<br />

işletmelerde ve farklı alanlarda birçok whistleblowing örneği ile karşılaşmak mümkündür.<br />

Dünyada ki en dikkat çekici örneklerine baktığımızda en saygın dergilerden biri olan Time<br />

dergisinin 2002 yılında ki kapağında bulunan üç bayan “yılın kişileri” olarak seçildi. Adları<br />

Cynthia Cooper ,Coleen Rowley ve Sherron Watkins olan bu üç bayanın sarışın olmaları<br />

dışında çok ilginç bir ortak yönleri vardı: çalıştıkları firma veya kurumdaki etik sorunları ele<br />

vermek için çok büyük mesleki ve kişisel riskleri göze almışlardı (Lacayo ve Ripley, 2002).<br />

Time dergisi editörleri; FBI ajanı Coleen Rowley, Enron’da görevli Sherron Watkins ve<br />

World.com çalışanı Cynthia Cooper’ın, görev yaptıkları kuruluşlar bünyesindeki<br />

yolsuzlukları rapor etme cesareti gösterdikleri için, bu ödüle layık görüldüklerini açıkladı.<br />

Sherron WATKINS, ABD'nin en büyük 7. şirketi olan Enron'un Genel Müdür Yardımcısı<br />

iken şirketin içindeki muhasebe yolsuzluklarını fark etmiş, durumu şirketin CEO'suna<br />

bildirmiştir. Bunun üzerine pasif bir göreve atanınca işyerindeki yolsuzlukları ilgili<br />

mercilere bildirip, işten ayrılmış ve böylece Enron'un çöküşü ile sonuçlanacak süreci<br />

başlatmıştır. Yılın insanı seçilen Coleen ROWLEY ise bir FBI ajanıdır. 11 Eylül saldırılarını<br />

FBI'ın önceden bildiğini ortaya çıkarmıştır. ROWLEY 11 Eylül'den aylar önce şüpheli bazı<br />

kişilerin ABD'de uçuş dersleri aldığını, hatta bunlardan bir kişinin önemli bir şüpheli<br />

olduğunu amirlerine iletmiş ancak sesini duyuramamış ve tarihin en büyük terörist<br />

saldırılarından biri gerçekleşince, yazdığı 13 sayfalık raporu Senato İstihbarat Komitesi<br />

üyelerine vermiştir. Yapılan bir çok baskı ve ayırımcı muameleye rağmen ROWLEY<br />

FBI'daki görevini sürdürmektedir. Cynthia COOPER'in yılın insanı seçilmesinin sebebi ise,<br />

yine dünyaca ünlü WorldCom şirketinin mali denetçisi ve başkan yardımcısı olmasıyla<br />

başlayan sürecin sonunda ortaya çıkmıştır. COOPER şirketin hesaplarında oynama<br />

yapılarak gerçekleştirilen 9 milyar dolarlık yolsuzluğu saptamış ve durumu denetçi şirket<br />

Arthur Andersen'e bildirmiştir. Denetim şirketinin olayı görmezden gelmesi üzerine, bu kez<br />

saptadığı hususları hükümete bildirmiş ve yolsuzluğu ortaya çıkarmıştır. Olay sonucu<br />

WorldCom Finans Müdürü 65 yıl hapis istemi ile yargılanırken, COOPER terfi ettirilmiş ve<br />

maaşı ikiye katlanmıştır. Ülkemize baktığımızda ise uzun süre Roche ilaç firmasında<br />

yaşanan ve kamuoyunda belleklere kazınan yolsuzlukların ortaya çıkarılması Türk<br />

toplumunun gündemine “whistleblowing” kavramının hızlı bir giriş yapmasına,<br />

düşündürmeye ve kavramın tartışılmasına neden olmuştur. Türkiye’de uluslararası ilaç devi<br />

Roche’un NeoRecormon adlı kanser ilacını, küçük bir depoya 88 bin TL’ye, SSK’ya<br />

(Sosyal Sigortalar Kurumu) ise 230 bin TL’ye fatura ederek, devleti yüksek fiyatla ilaç<br />

satarak, 8.2 milyon TL zarara uğrattığı, Başer Ecza Deposu dışındaki diğer depoların SSK<br />

ihalelerine katılmasına engel olduğu, böylece hâkim durumunu kötüye kullandığı, Roche’un<br />

pazar paylaşımı içine girdiği ve fiyat belirlediği, depolar arasında ayrımcılık yaptığı,<br />

ihalelerde ulusal rekabet mevzuatına aykırı davrandığı ve Roche’un iç denetim raporunda da<br />

rekabet kurallarının ihlal edildiği bilgisini (www.rekabet.gov.tr/pdf/06-32-396-M.pdf)<br />

basına sızdıran Roche yöneticilerinden Veysi Mungan‘ın, çalıştığı şirkette yaşanan skandalı<br />

açığa çıkarmasının ardından Whistleblowing kavramının kurumlar açısından önemi ortaya<br />

çıkmıştır.(Yılmaz,2009) İlk bakışta Roche firmasında yaşanan etik dışı eylemleri ortaya<br />

koyan Veysi Mungan, kuruma ihanet etmiş biri olarak görünmekle birlikte, yukarıda<br />

sınırlarını çizdiğimiz whistleblowing kavramı açısından değerlendirdiğimizde bir hain,<br />

gammaz, muhbir ya da ispiyoncu değil, tam tersi bu davranışının kuruma olan bağlılığını ve<br />

mesleğine verdiği değer olarak algılanmalıdır. Fakat ülkemizde ne yazık ki yurt dışında<br />

315


316 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

yaşanan “yılın kişisi” unvanı yerine tam tersi bir durum ortaya çıktığını da görebiliyoruz.<br />

Peki Veysi Mungan’ın daha sonra neler yaşadığı mı? Roche yöneticilerinin hakkında açtığı<br />

şantaj davasından 6 yıl sonra beraat etti, Roche devletten elde ettiği haksız kazancı 12 Şubat<br />

2010'da geri ödedi, 5.2 trilyon... Devlet şimdi yasal faizini almaya çalışıyor. Fakat Veysi<br />

Mungan 6 yıldır işsiz.<br />

Gün geçmiyor ki yukarıda özetlenen örneklerin sayısına yeni eklenenler olmasın. Julian<br />

Assange tarafından kurulan “Wikileaks” isimli web sitesi birçok whistleblower’ı bir araya<br />

getirmektedir. Dünyanın en çok tartışılan ve korkulan sitelerinden biri olan Wikileaks, her<br />

gün ortalama 500 bin kişi tarafından ziyaret edildiği bilinmekte. Kuruluş amacı ve yaptığı<br />

işin; gizli kalmış belgeleri, dokümanları ve görüntüleri kamuoyuna sızdırmak olduğunu<br />

söylemek mümkündür. Avustralya’lı eski gazeteci ve hacker Julian Assange ile arkadaşları<br />

tarafından 2006’da kurulan Wikileaks, bugüne kadar bir çok gizli bilgi ve belgeyi<br />

kamuoyuyla paylaşarak, dikkatlerin üzerlerine çekilmesine ve bir çok skandalın, üstü<br />

örtülmüş gerçeklerin su yüzüne çıkmasını sağlamaktadır.<br />

Dünya çapında yaşanan whistleblowing örneklerini incelediğimizde dikkatimizi çeken<br />

whistleblowing’in iki farklı türü olduğudur. Bunlar içsel ve dışsal whistleblowing’dir. Bir<br />

çalışan karşılaştığı yanlış uygulamaları kendi yöneticisine ya da üst yönetime bildirdiğinde,<br />

yani çalışanın amacı bu sorunu işletme içinde çözmek ve üstesinden gelmek olduğunda içsel<br />

whistleblowing; yanlış uygulamalarla ilgili açığa çıkarmak istediği bilgiyi işletme dışındaki<br />

bir bireye ya da gruba (örneğin medya, kamu menfaat grupları ya da düzenleyici kurumlar<br />

gibi) bildirdiğinde ise dışsal whistleblowing ortaya çıkmaktadır (Buchholz-Rosenthal, 1998,<br />

399).<br />

Çalışılan kurumda yanlış uygulamalarla karşılaşıldığında ilk olarak kurum içinde yasal<br />

yollarla sonuç alınmaya çalışılmalı fakat bu eylem sonuca ulaştırılmamışsa ve kişi bu<br />

durumdan zarar görüleceğini düşündüğünde dışsal whistleblowing‘e başvurması en doğru<br />

yol olacaktır. Aksi taktirde gerçekleştirilen whistleblowing’in işlevselliği ve inandırıcılığı<br />

zedelenecektir. Bu nedenledir ki whistleblowing eylemini gerçekleştirecek olan kişi etik<br />

sorunu ele verme girişiminde meşru olarak kabul edilebilmesinde aşağıdaki maddeler ortaya<br />

çıkmaktadır.<br />

1. Zorunluluk duymak: Etik sorun, çok önemli bir toplumsal zarara yol açabilir ve bu<br />

durumun yarattığı toplumsal maliyet çok yüksek olabilir.<br />

2. Konuyla yakından ilgili olmak: Whistleblower güvenilir bilgi ve belgelere ve gerçekçi<br />

bir değerlendirme yapabilecek düzeyde mesleki yetkinliğe sahipse, etik sorun hakkında<br />

gerekli enformasyonu açığa çıkarabilecektir.<br />

3. Etik sorunu açığa çıkarabilecek olanaklara ve yeteneğe sahip olmak:<br />

Whistleblower‘ın etik dışı uygulamayı durdurabilecek bir başarı şansının olması gerekir.<br />

4. Gelinen noktayı son çare olarak görmek: Whistleblower gelinen noktada:<br />

*Etik sorun ile ilgili endişelerini kurumun üst yönetimine bildirmişse,<br />

*Bu bildirim sonucunda tatmin edici bir yanıt alamamış ve çaresiz kalmışsa,<br />

*Elindeki güvenilir bilgi ve belgeleri mantıklı ve tarafsız olduğuna inandığı bir yetkiliye<br />

sunmuş ve onunla bilgi ve belgeleri paylaşmışsa,<br />

*Kurum içinde sorunun çözümü için tüm yolları denemiş ve sonuç alamamışsa, bu<br />

durumda son çare olarak ele verme girişimi kaçınılmaz hale gelir.(Yılmaz,2009)<br />

Ve whistleblower eylemi meşrulaştırma sürecinde şu sıralamayı izlemelidir;<br />

316


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 317<br />

• İlk olarak ilgili yöneticiye başvurmak,<br />

• Ailenizle bu konuyu tartışmak,<br />

• İlgili yöneticinin soruna duyarsız kalması sonucu diğer kademedekilerle ilişkiye geçmek,<br />

• Örgütünüzdeki etikle ilgili görevli ya da ombudsman (örgüt içinde yasa-dışı ve/veya etik<br />

dışı iddiaları soruşturacak ve raporlayacak büro) ile ilişki kurmak,<br />

• Örgüt dışında ilgililerle iletişime geçmeyi düşünmek,<br />

• Örgüt dışındaki ilgili herhangi bir kişiye ya da kuruma başvurmak ve işten ayrılmak<br />

(Trevino-Nelson, 2004, 80-83).<br />

Araştırmanın Yöntemi<br />

Büro çalışanlarının bilgi uçurma davranış niyetlerini ve birecilik/kolektivistlik ile ilgili<br />

algılamalarını ölçebilmek amacıyla anket tekniğine dayalı nicel bir araştırma<br />

gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma da Heungsik Park, Michael T. Rehg ve Donggi Lee (2003)<br />

tarafından geliştirilmiş Bilgi Uçurma (Whistleblowing) Davranış Anketi ile Singelis ve<br />

arkadaşları (1995) tarafından geliştirilmiş bireycilik ve kolektivizm ölçekleri kullanılmıştır.<br />

Bilgi Uçurma (Whistleblowing) Davranış Anketi 5 noktalı Likert tipi sorulardan<br />

oluşmaktadır. Tıbbi sekreterlerden ifadeleri “Tamamen Katılıyorum (5)”, “Katılıyorum (4)”,<br />

“Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum (2)” ve “Hiç Katılmıyorum (1)” seklinde<br />

derecelendirerek yanıtlamaları istenmiştir. Olumlu maddeler 5’den 1’e, olumsuz maddeler<br />

1’den 5’e doğru puanlanmaktadır.<br />

Bireycilik ve kolektivizm ölçeğinin Türkçe geçerlemesi Wasti ve Erdil (2007) tarafından<br />

gerçekleştirilmiştir. Ölçekte yer alan her bir maddenin gerçekleşme düzeyini belirlemek için<br />

“Tamamen Katılıyorum (5)”, “Katılıyorum (4)”, “Kısmen Katılıyorum (3)”, “Katılmıyorum<br />

(2)” ve “Hiç Katılmıyorum (1)” dereceleri kullanılmıştır. Olumlu maddeler 5’den 1’e,<br />

olumsuz maddeler 1’den 5’e doğru puanlanmaktadır.<br />

Bu çalışma da ölçeklerin güvenilirlik analizleri yapılmış ve her iki ölçek ve alt boyutlarına<br />

verilen cevaplar güvenilir çıkmıştır. (Bireycilik/kolektivizm ölçeğinin alt boyutlarının<br />

cronbach alpha değerleri; yatay kolektivizm=0,85; dikey kolektivizm=0,69; yatay<br />

bireycilik=0,82 ve dikey bireycilik=0,81’dir. Bilgi uçurma davranış niyeti ölçeğinin alt<br />

boyutlarının cronbach alpha değerleri; dışsal bilgi uçurma=0,75; içsel bilgi uçurma=0,89;<br />

örgütte görülen etik dışı olaylara tepkisiz kalma=0,78; bilgi uçurma davranışını<br />

destekleme=0,91 ve bilgi uçurma davranışından korkma=0,92’dir.).<br />

Araştırmanın örneklemini, bir üniversite hastanesi ve bir belediyede görev yapan büro<br />

çalışanları oluşturmaktadır. Örneklemeye gidilmemiş ve evrenin tamamı araştırmaya dahil<br />

edilmiştir. Ancak toplam 127 büro çalışanı araştırmaya katılmayı kabul etmiştir.<br />

Deneklerden elde edilen veriler SPSS veri seti ile analiz edilmiş ve tanımlayıcı verilerin<br />

değerlendirilmesinde frekans, yüzdeler ve aritmetik ortalama kullanılmıştır. Değişkenler<br />

arasındaki ilişkileri saptamak amacıyla; Korelasyon ve Regresyon analizleri kullanılmıştır.<br />

Araştırmanın Sonuçları ve Öneriler<br />

Araştırmaya katılan büro çalışanlarının 83’ü (%65,4) kadın, 44’ü (%34,6) ise erkektir.<br />

Ankete katılanların 43’ü (%34,6) ilköğretim ve lise, 41’i (%33,1) önlisans, 40’ı (%32,3)<br />

lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim almıştır. Katılımcıların 86’sını (67,7) evli, 41’inin (32,3)<br />

bekar olduğu görülmektedir. Ankete katılanların kadro durumuna bakıldığında ise ankete<br />

yanıt verenlerin 41’inin (%32,3) kadrolu, 86’sının (%67,7) sözleşmeli olduğu saptanmıştır.<br />

317


318 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Katılımcıların yaş ortalaması 33,7±8,2’dir ve yaş aralığı 20-54’tür. Büro çalışanlarının<br />

toplam çalışma sürelerinin ortalaması ise 11,2±8 yıldır. Birimde çalışma süresinin<br />

ortalamasının ise 7,1±7 yıl olduğu görülmüştür.<br />

Ankete yanıt veren büro çalışanlarının bireycilik ve kolektivistlik düzeylerine ilişkin<br />

verdikleri yanıtların ortalamalarına baktığımızda; yatay kolektivistlik düzeyinin 3,89±0,6;<br />

dikey kolektivistlik düzeyinin ise 3,94±0,5 ile yatay kolektivistlik düzeyinden biraz yüksek<br />

olduğu görülmektedir. Yatay bireycilik düzeyinin 3,93±0,6; dikey bireycilik düzeyinin ise<br />

3,18±0,7 ile yatay bireyciliklik düzeyinden daha düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Bu<br />

veriler doğrultusunda araştırmaya katılan büro çalışanlarında yatay ve dikey kolektivistlik<br />

ve dikey bireyciliğin hâkim olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Araştırmaya katılan büro çalışanlarının bilgi uçurma davranış niyeti düzeylerinin<br />

ortalamalarına baktığımızda ise dışsal bilgi uçurma ortalamasının 2,62±0,9, içsel bilgi<br />

uçurma ortalamasının 3,63±0,9 olduğu saptanmıştır. Bu iki ortalamayı karşılaştırdığımızda;<br />

deneklerin örgüt içinde görülen etik dışı olayları örgüt dışında paylaşmayı tercih etmedikleri<br />

ve örgüt içindeki birimlere raporlamayı daha uygun gördükleri anlaşılmaktadır. Ayrıca büro<br />

çalışanlarının örgütte görülen etik dışı olaylara tepkisiz kalma davranış ortalamasının<br />

2,13±1; bilgi uçurma davranışını desteklemenin ortalamasının 2,81±1 ve bilgi uçurma<br />

davranışından korkma ortalamasının ise 3,14±0,9 olduğu tespit edilmiştir. Bilgi Uçurma<br />

Davranış türlerinin kendi aralarındaki ilişkisini tespit etmek için korelasyon analizi<br />

yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; dışsal bilgi uçurma ile içsel bilgi uçurma davranışı<br />

(r=0,508; p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 319<br />

Kaynaklar<br />

Aktan, Ç. C., (2008); Organizasyonlarda Yanlış Uygulamalara Karşı Bir Sivil Erdem,<br />

Ahlaki Tepki Ve Vicdani Red Davranışı: Whistleblowing, Mercek Dergisi,<br />

Buchholza, R., Rosenthal, B. S. (1998). Business Ethics, New Jersey: Prentice Hall Inc.<br />

Gerçek, H., (2005); Mühendislikte Etik Sorunların Ele Verilmesi, Madencilik, Cilt 44, Sayı<br />

4, Sayfa 29-38.<br />

Hassink, H., Vries, M., Bollen, L. (2007). A Content Analysis Of Whistleblowing Policies<br />

Of Leading Eoropean Companies, Journal Of Business Ethics, V.75, 25-44.<br />

Hofstede, G., (1980); Culture's Consequences: International Differences İn Work Related<br />

Values, Sage Publications, London.<br />

House, R. J, Hanges, P. J., Javidan, M., Dorfman, P. W., Gupta, V. (2004). Culture,<br />

Leadership, And Organizations: The Globe Study Of 62 Societies, California: Sage<br />

Lacayo, R., Ripley, A., ( 2002); “Persons Of The Year: Cynthia Cooper, Coleen Rowley<br />

And Sherron Watkins”, Time, 160, (27), 36-39.<br />

Macit, G. ( 2010); İletişim Tarzları Üzerinde Kültürel Değerlerin Etkisi: Mehmet Akif<br />

Ersoy Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma. Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.<br />

Markus, H. R., & Kitayama, S. (1991). Culture And The Self: Implications For Cognition,<br />

Emotion, And Motivation. Psychological Review, 98(2), 224-253.<br />

Merrıam, W., (1993); “Merriam Webster's Collegiate Dictionary”, 10th Edn., Merriam-<br />

Webster, Inc., Springfield, Mass., 1345.<br />

Püsküllüoğlu, A., (1994 ); “Öz Türkçe Sözlük”, 11. Baskı, Arkadaş Yayınları, Ankara, 600.<br />

Püsküllüoğlu, A., (2001); “Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü,” 2. Baskı, Arkadaş<br />

Yayınları, Ankara, 500.<br />

Trevino, K. L., Nelson, A. K. (2004); Managing Business Ethics, America:John Wiley &<br />

Sons.<br />

Triandis, H. C. 1995. Individualism And Collectivism, Boulder, Co: Westview Press.<br />

Yılmaz, G.E. (2009); Kurumsal İletişim Ve Prensiplere Dayalı Kurumla Uyuşmazlık<br />

Davranışı: Whistleblowing, Uluslararası Davraz Kongresi (Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi,<br />

24-27 Eylül)’Nde Sunulan Bildiri, Isparta, Türkiye.<br />

Zhang J., Chiu R., Wei L. (2009). Decision-Making Process Of Internal Whistleblowing<br />

Behavior İn China: Empirical Evidence And İmplications, Journal Of Business Ethics, 88,<br />

25-41.<br />

319


320 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

PSİKOLOJİK ŞİDDETİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ: BÜRO<br />

SEKRETERLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />

Ömer Faruk ÜNAL 1<br />

Zeynep KARAOĞUL 2<br />

ÖZET<br />

Psikolojik şiddet (mobbing), çalışanı iş yaşamından dışlamak amacıyla sistemli, planlı, uzun<br />

süreli ve kasıtlı olarak yapılan ve taciz, yıldırma ve rahatsızlık verme şeklinde ortaya çıkan<br />

baskıcı, zorlayıcı ve zorbaca davranışlardır. Mağdura karşı bu davranışların örgüt<br />

hiyerarşisindeki hangi seviyede üretildiği psikolojik şiddetin niteliğini değiştirmemektedir.<br />

Örgütsel bağlılık ise çalışanın örgütle özdeşleşmesini, örgüte kalmasını ve örgüt için çaba<br />

göstermesini ifade etmektedir. Örgütsel bağlılık duygusal, devam ve normatif olmak üzere<br />

üç boyuttan oluşmaktadır. Duygusal bağlılık çalışanın örgüte duygusal olarak bağlanması,<br />

kendini örgütle tanımlaması ve örgütün mensubu olmadan mutluluk duymasıdır. Devam<br />

bağlılığı çalışanın örgütten ayrılması halinde katlanması gereken maliyette atıfta<br />

bulunmaktadır. Normatif bağlılık ise çalışanın örgütte çalışmayı kendisi için bir görev<br />

olarak görmesi ve örgütüne bağlılık göstermesinin doğru olduğunu düşünmesidir.<br />

Psikolojik şiddet algısı örgüt ve örgütün çalışanları açısından birçok olumsuz sonuçlar<br />

yaratmaktadır. Yapılan çalışmalarda psikolojik şiddetin çalışanların örgüte olan<br />

bağlılıklarını azalttığı görülmektedir. Ancak bu konuda büro sekreterleri üzerine yapılmış<br />

çalışmalar sınırlı kalmaktadır.<br />

Bu araştırmada özel sektörde çalışan büro sekreterlerinin psikolojik şiddet algıları ile<br />

örgütsel bağlılıkları arasında ters yönlü bir ilişki olduğu varsayılmaktadır. Bildiride<br />

araştırmanın sonuçları tartışılacaktır. Araştırmanın bu konuya katkı sağlaması<br />

hedeflenmektedir.<br />

Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, Psikolojik Şiddet, Mobbing, Büro Sekreteri<br />

1. Giriş<br />

Psikolojik şiddet (mobbing), çalışanı iş hayatından dışlamak için yapılan sistemli, planlı,<br />

uzun süreli, kasıtlı ve zorbaca davranışlardır. Taciz, yıldırma, bıktırma, bezdirme ve<br />

rahatsızlık verme şeklinde ortaya çıkan baskıcı psikolojik bir saldırıdır. Bir çeşit iş yeri<br />

terörüdür. Çalışanla ilgili çıkarılan söylentiler, suçlamalar, alaya almalar, hor görmeler,<br />

lakap takmalar, küçük düşürmeler, alaycı bakışlar, dudak bükmeler, mesleki yeterliliğini<br />

sorgulamalar gibi iyi niyetli olmayan birçok davranış psikolojik şiddet kapsamına<br />

girmektedir. Mağdura karşı bu davranışların örgüt hiyerarşisinde hangi seviyede üretildiği<br />

psikolojik şiddetin niteliğini değiştirmemektedir. Psikolojik şiddet engellenmediği takdirde<br />

birey, örgüt ve toplum açısından olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.<br />

Örgütsel bağlılık çalışanın örgütle özdeşleşmesini ve örgüte kalmasını ve örgüt için gönüllü<br />

olarak çaba göstermesini ifade etmektedir. Örgütsel bağlılık çalışanın örgütte kalmasına ve<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Yrd. Doç. Dr.<br />

2 İnsan Kaynakları Yöneticisi, Sürat Bilişim Teknoloji AŞ.<br />

320


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 321<br />

örgütsel faaliyetlere katılmasına odaklanırken psikolojik şiddet çalışanın örgütten dışlamayı<br />

amaçlamaktadır. Doğal olarak aralarında ters bir ilişkinin olması gerekmektedir. Diğer bir<br />

ifadeyle psikolojik şiddete maruz kalma çalışanın örgütsel bağlılığını azalması<br />

gerekmektedir.<br />

Bu çalışmada büro sekreterlerinin psikolojik şiddete maruz kamalarının onların örgütsel<br />

bağlılığını etkileyip etkilemediği, etkiliyorsa ne derece etkilediği, örgütsel bağlılığın<br />

boyutları ile psikolojik şiddet arasında nasıl bir ilişki olduğu araştırılmıştır. Bu kapsamda<br />

öncelikle örgütsel bağlılık ve psikolojik şiddet hakkında bilgi verilecek ve mevcut<br />

araştırmalar ışığında aralarındaki ilişki değerlendirilecektir. İlerleyen bölümde ise araştırma<br />

ile ilgili bulgular paylaşılacaktır.<br />

2. Örgütsel Bağlılık<br />

Porter (1974) örgütsel bağlılığı “bireyin kendini örgütle tanımlaması ve örgüte olan ilgisi”<br />

olarak kavramlaştırmıştır (Mowday, 1998: 387-401; Mayer and Schoorman, 1992: 671-684;<br />

Steer, 1977: 46-56). Porter yüksek derecede örgütsel bağlılığı olan bireyin örgütün<br />

amaçlarına ve değerlerine inanacağını ve onları kabul edeceğini, örgüt adına gönüllü olarak<br />

dikkate değer bir çaba göstereceğini ve örgüt mensubu olarak kalmayı ciddi şekilde<br />

isteyeceğini belirtmektedir (Dubin at al., 1975: 411-421; Steer, 1977: 46-56).<br />

Allen ve Mayer örgütsel bağlılığı “çalışanı örgüte bağlayan psikolojik bir durum” olarak<br />

tanımlamakta ve duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılık boyutlarından<br />

oluşan bir model önermektedir. Duygusal bağlılık çalışanın örgütle olan duygusal bağlarına,<br />

kendisini örgütle birlikte tanımlamasına ve örgütün mensubu bulunmasından dolayı mutlu<br />

olmasına referans göstermektedir. Devam bağlılığı çalışanın örgütten ayrılması durumunda<br />

katlanması gereken maliyete referans göstermektedir. Normatif bağlılık ise çalışanın<br />

kendisini örgütte kalmaya manevi olarak borçlu hissetmesine referans göstermektedir. Bir<br />

birinden ayırt edilebilen bu üç psikolojik durumu çalışan farklı düzeylerde<br />

yaşayabilmektedir (Allen and Mayer, 1990: 1-18).<br />

Mayer vd. göre duygusal bağlılık ve devam bağlılığı, her ikisi de çalışanla örgüt arasındaki<br />

bağlılığı göstermelerine rağmen, bir birinden oldukça farklı yapıya sahiptir. Şöyle ki güçlü<br />

duygusal bağlılığı olan bir çalışan örgütte istediğinden dolayı kalmaktadır. Fakat devam<br />

bağlılığı yüksek olan bir çalışan örgütte mecbur olduğundan dolayı kalmaktadır. (Mayer et<br />

al, 1990: 710-720).<br />

Örgütsel bağlılık hem çalışanlar hem de örgüt açısından önemli bir konudur. Yüksek<br />

düzeyde bir örgütsel bağlılık çalışanlar için hayatı anlamlı kılan pozitif bir yaklaşım, örgüt<br />

için ise yüksek performans, düşük iş gücü devri ve düşük devamsızlık oranı demektir<br />

(Mowday, 1998: 387-401). Düşük örgütsel bağlılık ise hem çalışanlar (çalışanların bireysel<br />

kariyer gelişimlerinin sekteye uğraması gibi) hem de örgüt açısından (kararsız ve sadık<br />

olmayan bir iş gücünün örgütü olumsuz etkilemesi gibi) genel olarak fonksiyonel<br />

görülmemektedir (Randall, 1987: 460–471).<br />

3. Psikolojik Şiddet<br />

Psikolojik şiddet iş hayatında sürekli var olmuş bir olgudur, ancak yakın zamana kadar<br />

adlandırılmamıştır. Konu ile ilgili araştırmalar günden güne çoğalırken, konuya yönelik<br />

farkındalığı arttırma ve mücadele giderek daha da önem kazanmaktadır (Çarıkçı ve Yavuz,<br />

2009:47-62). Literatür incelendiğinde psikolojik taciz için kabul edilmiş ortak bir tanımın<br />

mevcut olmadığı görülmektedir. Konunun yazına girmesinde öncülük edenlerden Layman<br />

psikolojik şiddet konusunda şunları belirtmektedir (www.leymann.se)<br />

321


322 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Mobbing ya da zorbalık (bulliying) kelimeleri iş yerinde bir ya da daha fazla insanın<br />

(çalışanın) 1- genellikle sadece bir çalışana, 2- çok sık ve 3- uzunca bir dönem (aylarca veya<br />

yıllarca) düşmanca davranışlar gösterdiği ve onu mağdur ettiği duruma atıfta bulunmaktadır.<br />

Çalışma hayatında psikolojik terör ya da mobbing düşmanca ve etik olmayan iletişim<br />

gerektirmektedir. Bu sistematik bir şekilde bir ya da birden fazla kişi tarafından temelde bir<br />

bireye yönlendirilmiştir. Mobbing’den dolayı birey zayıf ve savunmasız bir pozisyona<br />

itilmiştir. Bu aksiyon sıklıkla (en az haftada bir) ve uzun bir zaman diliminde (en az altı ay<br />

süresince) ortaya çıkar. Düşmanca davranışların sıklığı ve uzun süre devam etmesinden<br />

dolayı bu kötü muameleler mağdurda dikkate değer zihinsel, psikosomatik ve sosyal<br />

hastalıklara sebep olur.<br />

Psikolojik şiddet iş yerinde aşırı sosyal stres faktörü (social stressor) olarak<br />

tanımlanmaktadır. Psikolojik şiddet “birine çete halinde saldırmaya”, “zorbalığa”, ya da<br />

“psikolojik teröre” referans göstermektedir. Bu tip çatışmada mağdur sistematik<br />

damgalanma (stigmatization) sürecine ve sivil haklarının tecavüzüne maruz kalmaktadır<br />

(Leymann ve Gustafsson, 1996: 251-275). Saldırganın tek hedefi ise mağdurunu yıldırmak<br />

ve iş göremez hale getirmektir (Tengilimoğlu ve Mansur, 2008: 199-213).<br />

Psikolojik şiddet, bir veya daha fazla kişinin belirli bir sürenin üzerinde tekrarlanan olumsuz<br />

davranışlara (cinsel taciz, can sıkma, saldırgan söz ve işaretler, sosyal olarak dışlama, fiziki<br />

istismar gibi) bir veya daha fazla kişi tarafından maruz bırakılmasıyla ortaya çıkmaktadır<br />

(Einarsen, 2000: 379–401).<br />

Psikolojik şiddet “örgütlerde bir bireye karşı bir ya da birkaç birey tarafından sistematik bir<br />

biçimde yöneltilen düşmanca ve gayri ahlaki iletişim biçimlerini içeren psikolojik terör” dür<br />

(Cemaloğlu, 2007: 111-126).<br />

Bu tanımlarda ortak olan psikolojik şiddetin sistemli ve planlı olması, uzun süre devam<br />

etmesi ve kişiyi yıldırmaya yönelik davranışlardan oluşmasıdır (Özler vd. 2008: 37-60).<br />

Çalışana yönelik zorbalık, taciz, terör, yıldırma, saldırganlık, korkutma gibi olumsuz ya da<br />

yıkıcı eylemleridir. Psikolojik şiddetin ortaya çıkması için olumsuz davranışların tümünün<br />

aynı anda ortaya çıkması gerekmemektedir (Karakuş, 2011: 83-102). Ancak eğer çalışan<br />

kendisine karşı yapılan davranışları bir saldırı olarak algılamıyor ise psikolojik şiddetin<br />

varlığından söz etmek mümkün değildir (Aydın ve Emrah Özkul, 2007: 169-186) .<br />

Psikolojik şiddet kavramı ile ilgili olarak literatürde çok farklı kavramlar kullanılmaktadır.<br />

Konuyla ilgili olarak kullanılan kavramların bir kısmı şöyledir: “psychological harassment”<br />

(psikolojik taciz), “bullying at workplace ” (işyerinde zorbalık), “work or employee abuse”<br />

(iş ya da işgören tacizi), “emotional abuse” (duygusal suistimal), “victimisation ” (kurban<br />

etme), “intimidation ” (gözdağı verme), “horizontal violence ” (yatay şiddet),<br />

“psychological terror ” (psikolojik terör), “psychological violence ” (psikolojik şiddet),<br />

“psychoterror at workplace” (işyerinde psikolojik terör), ve “psychological abuse”<br />

(psikolojik suistimal) (Karcıoğlu ve Çelik, 2012: 59-75). Bunun sebebi farklı araştırma<br />

gruplarının araştırmaların ilk yıllarda araştırma konularına farklı isimler seçmeleridir<br />

(www.leymann.se).<br />

Einarsen’e göre bütün bu kavramlar aynı fenomenene (phenomenon) referans<br />

göstermektedirler. Bu olgu amirin, astın ya da iş arkadaşının sistematik zulmüdür<br />

(persecution) (Einarsen, 1999: 16-27).<br />

“Mobbing” daha çok İskandinav ve Almanca konuşulan ülkelerde “bullying” (zorbalık) ise<br />

İngilizce konuşulan ülkelerde tercih edilmektedir (Zapf ve Einarsen, 2001: 369-373).<br />

Layman ise içinde daha çok fiziksel saldırganlık ve tehdit içeren “bullying” kavramını<br />

okullardaki çocuklar ve gençler arasındaki şiddet olgusunu ifade etmek için, “mobbing”i<br />

322


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 323<br />

de, mağdurun dışlanması gibi daha fazla sofistike davranışları içerdiğinden dolayı, iş<br />

yerlerindeki şiddet olgusu için kullanılmasını önermektedir (www.leymann.se).<br />

Ülkemizde ise konuyla ilgili olarak; “yıldırma”, “işyerinde psikolojik taciz”, “işyerinde<br />

duygusal taciz”, “işyerinde psikolojik terör”, “işyerinde duygusal terör”, “işyerinde manevi<br />

taciz”, “işyerinde duygusal linç”, “işyeri travması”, “işyerinde duygusal saldırı” veya<br />

“işyerinde zorbalık” ve “mobbing” gibi çeşitli ifadeler kullanılmaktadır (Karcıoğlu ve Çelik,<br />

2012: 59-75).<br />

Leymann’a göre (1996) psikolojik tacizin ortaya çıkmasında dört faktör etkili olmaktadır: iş<br />

tasarlanmasındaki hatalar, yetersiz liderlik davranışları, mağdurun sosyal açıdan korumasız<br />

konumu ve bölümdeki düşük moral standartlar (Einarsen, 2000: 379–401). Fakat, bir çok<br />

mağdur psikolojik şiddete maruz kalmalarının temel sebebi olarak saldırganların<br />

kıskançlığını (envy) göstermektedirler. Zayıf denetim, rekabet, statü ve terfi, amirin gözüne<br />

girmek için yarış, takdir görme isteği diğer nedenler arasında görülmektedir. Bu sebepler<br />

genel olarak mağdurun ve saldırganın kişiliği, örgütteki insan ilişkilerinin karakteri ve<br />

örgüte özgü iş iklimi ve çevresi olarak sınıflandırılmaktadır (Einarsen, 2000: 379–401).<br />

Niedl’e göre (1995) olumsuz davranışlara maruz kalan bir kişi kendi kendini<br />

savunamayacağını ya da bu durumdan kaçamayacağını anladığında mağdur olmaktadır. Bu<br />

bağımlılık mağdur açısından sosyal (hiyerarşik pozisyon, güç-ilişkiler gibi), fiziki (fiziksel<br />

güç gibi), ekonomik (ekonomik bağımlılık gibi) ve psikolojik (kurbanın aidiyeti, bağımlı<br />

kişiliği ve karizmatik yönetici gibi) durumlara bağlı olabilir (Einarsen, 2000: 379–401).<br />

Einarsen, psikolojik şiddetin oluşması için taraflar arasındaki güç ilişkisinde eşitsizlik<br />

olması gerektiğini belirtmektedir. Olumsuz davranışlarla karşılaşan kişi kendini savunmada<br />

güçlük çekmelidir. Bu bakımdan taraflar arasında güç ilişkisinin dengeli olduğu çatışmalar<br />

psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilmemektedir (Einarsen, 2000: 379–401).<br />

Uzmanlar bütün örgütlerde psikolojik şiddet yaşanabileceğine, herkesin potansiyel<br />

psikolojik şiddet mağduru olduğuna ve bunun bir çok faktörden kaynaklanabileceğine<br />

(Tınaz, 2006, 13-28; Cemaloğlu, 2007: 77-87) dikkat çekmektedir.<br />

Psikolojik şiddet tedricen dönüşen bir süreçtir. Bu süreç en az dört aşamadan oluşmaktadır:<br />

agresif davranışlar, zorbalık, damgalama ve ciddi travma (Einarsen, 1999: 16-27). Psikolojik<br />

taciz süreci içerisinde üç rol ortaya çıkmaktadır (Tınaz, 2006, 13-28): uygulayıcılar<br />

(saldırganlar, tacizciler), mağdurlar (kurbanlar) ve izleyicileri. Vandekerckho ve Commers<br />

(2003: 41) psikolojik şiddet davranışını üçe ayırmıştır; aşağı doğru, yatay ve yukarı doğru.<br />

Yöneticiden yönetilene doğru yapılan yıldırma aşağı doğru yıldırma, yönetilenden<br />

yöneticiye doğru yapılan yıldırma yukarı doğru yıldırma, aynı statüye sahip çalışanlar<br />

arasında meydana gelen yıldırma da yatay yıldırma olarak ifade edilmektedir. (Okçu, 2011:<br />

53).<br />

3.1. Psikolojik Şiddetin Sonuçları<br />

Psikolojik şiddet birey, örgüt ve toplum açısından bir kısım sorunlar doğurabilmektedir.<br />

Öncelikle, psikolojik şiddet mağdurda bir kısım geçici ya da kalıcı fiziki ve psikolojik sağlık<br />

sorunlarına sebep olabilmektedir (Matthiesen ve Stale Einarsen, 2004: 335-356; Cooper,<br />

2004: 367-387; Mikkelsen ve Einarsen, 2001: 393-413). Çeşitli sağlık sorunlarından dolayı<br />

mağdur görevlerini gerektiği gibi yerine getirememekte (Tengilimoğlu ve Mansur, 2008:<br />

199-213) ve hatta şiddet sürecini takip eden birkaç yıl içinde tamamen işsiz kalabilmektedir<br />

(Leymann ve Gustafsson,1996: 251-275).<br />

Psikolojik şiddet aynı zamanda uygulandığı kurumu da etkilemektedir. Psikolojik şiddetin<br />

yaşandığı bir kurumda ekip çalışması ve amaç birliği bulunmamaktadır. (Tengilimoğlu ve<br />

Mansur, 2008: 199-213). İş yerinde uygulanan psikolojik şiddetten dolayı çalışanların bir<br />

323


324 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

kısmının çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaması ve bundan dolayı işe devamsızlıkların<br />

artması, bir kısım çalışanların işten ayrılması ve durumun diğer çalışanlar üzerinde<br />

oluşturacağı olumsuz havadan dolayı kurum bir kısım verimsizlikler ve kayıplar yaşaması<br />

ihtimal dahilindedir.<br />

Toplum açıcından ise psikolojik şiddetin olumsuz sonuçları yadsınamaz bir gerçektir.<br />

Öncelikle bir kısım işletmelerin kayıplara uğraması ülke ekonomisini etkileyecektir. Ayrıca<br />

toplumda psikolojik tacizden dolayı psikolojisi bozulan insanların artması topluma fazladan<br />

bir maliyet oluşturacaktır.<br />

Bir örgütte psikolojik şiddetin görülme sıklığındaki artış örgüt kültürünün yıldırmayı<br />

desteklemesinin bir göstergesi olabilir (Cemaloğlu, 2007: 111-126). Psikolojik tacizin ortaya<br />

çıkmasını engellemek için yönetime önemli görevler düşmektedir. Bunun için örgütler<br />

öncelikle psikolojik taciz konusunda çalışanlarını eğitmelidirler. İş zenginleştirme, rol<br />

çatışmalarını önleme, çalışanların ihtiyaçlarını konusunda duyarlı olma, kıskançlığın<br />

önlenmesi için terfi, yetki ve ücret gibi çatışma yaratacak konularda adil olma bu konuda<br />

alınması gereken önlemler olarak sayılabilir (Karcıoğlu ve Çelik, 2012: 59-75).<br />

Ayrıca örgütte sağlıklı bir iletişim ortamının bulunması ve etkin liderlik psikolojik tacizin<br />

önüne geçmede etkili olabilir. Ancak psikolojik tacizi şirket politikası ve personel azaltma<br />

aracı olarak uygulayan kurumlara karşı çalışanların korunması için çalışanların psikolojik<br />

tacize karşı bilinçlendirilmesi ve yasal önlemlerin alınması ve mevzuatın güçlendirilmesi<br />

etkin yol olarak görülmektedir.<br />

4. Psikolojik Taciz ve Örgütsel Bağlılık<br />

Psikolojik taciz ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi araştırmaya yönelik ülkemizde<br />

yapılan çalışmalarda genel olarak örgütsel bağlılıkla psikolojik taciz arasında ters yönlü bir<br />

ilişkinin var olduğu görülmektedir. Bu konuda aşağıdaki örnekler verilebilir.<br />

Banka çalışanları üzerinde yapılan bir çalışmada psikolojik taciz davranışları ile örgütsel<br />

bağlılık arasında ters yönlü bir ilişki bulunmuştur. Çalışanların psikolojik taciz algıları<br />

özellikle duygusal bağlılıklarını ters yönde etkilemektedir (Karcıoğlu ve Çelik, 2012: 59-<br />

75).<br />

Sağlık çalışanları üzerine yapılan bir çalışmada psikolojik taciz ve örgütsel bağlılık arasında<br />

istatistiksel açıdan ters yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Psikolojik taciz ile devam bağlılığı<br />

arasında oldukça sınırlı ve ters yönlü bir ilişki bulunmasına karşın, psikolojik taciz ile<br />

duygusal ve normatif bağlılık arasında anlamlı, ters yönlü ve daha güçlü bir ilişki<br />

bulunmuştur (Yıldız vd. 2011: 113-141).<br />

Atalay’ın kamu sektörü çalışanları üzerine yapmış olduğu çalışmada psikolojik şiddet algısı<br />

ile örgütsel bağlılık arasında ters yönlü ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Psikolojik şiddet<br />

algısı örgütsel bağlılık hissini %58 oranında etkilemektedir (Atalay, 2010: 144).<br />

Bu konuda yapılan bazı çalışmalarda farklı sonuçlar da dikkati çekmektedir. Örnek olarak<br />

Ankara’da bir üniversite hastanesinde idari personel üzerinde yapılan araştırmanın<br />

sonuçlarına göre psikolojik şiddet ve örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki<br />

bulunamamıştır. Ancak örgütsel bağlılığın alt boyutlarından duygusal bağlılık ve normatif<br />

bağlılık ile psikolojik şiddet arasında anlamlı ve ters yönde bir ilişki bulunmuştur<br />

(Tengilimoğlu ve Mansur, 2008: 199-213). Ayrıca Kul’un öğretmenler üzerine yapmış<br />

olduğu çalışmada psikolojik taciz davranışları ve örgütsel bağlılık arasında oldukça düşük<br />

düzeyde ve anlamlı olmayan bir ilişki bulunmuştur (Kul, 2010: 138). Özel hastane<br />

çalışanları üzerine yapılan bir başka çalışmada ise psikolojik şiddet ve örgütsel bağlılık<br />

arasına pozitif bir ilişki bulunmuştur. Ancak psikolojik şiddet ve duygusal bağlılık arasında<br />

324


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 325<br />

ters bir ilişki vardır. Psikolojik şiddet ve normatif bağlılık arasında ilişki tespit edilememiştir<br />

(Yüksel ve Tunçsiper, 2011: 54-64).<br />

Örgütsel bağlılık ve psikolojik şiddet ilişkisini inceleyen çalışmalar farklı sonuçlar vermekle<br />

birlikte genel olarak psikolojik taciz davranışlarına maruz kalma arttıkça çalışanın örgüte<br />

bağlılığının azaldığı söylenebilir.<br />

5. Yöntem ve Bulgular<br />

5.1. Araştırmanın Yöntemi<br />

Bu araştırma özel sektörde çalışan büro sekreterlerinin psikolojik şiddet davranışlarına<br />

maruz kalmalarının onların örgütsel bağlılıkları üzerine etkisinin araştırılması<br />

amaçlanmıştır. Ögütsel bağlılık- psikolojik şiddet ilişkisi inceleyen ve büro sekreterleri ile<br />

yapılan çalışmaların göreli olarak azlığı dikkate alındığında bu çalışmanı önemli bir boşluğu<br />

dolduracağı düşünülmektedir.<br />

Araştırmanın sonuçları çalışmanın yapıldığı kurumda ankete katılanların araştırmanın<br />

yapıldığı tarihlerdeki algıları ile sınırlıdır.<br />

Araştırmanın evrenini İstanbul’da yerleşik ve sekiz sektörde faaliyet gösteren özel sektör<br />

holding kuruluşunda çalışan 140 büro sekreterleri (danışma santral görevlileri, çağrı merkezi<br />

çalışanları ve genel müdür sekreterleri) oluşturmaktadır. Çalışanların tamamına ulaşılması<br />

hedeflenmiştir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır.<br />

İnternet ortamında hazırlanan anket kurumun insan kaynakları bölümü tarafından<br />

çalışanların e-posta adreslerine gönderilmiş ve gönüllü olarak doldurmaları istenmiştir. İki<br />

haftalık süre içinde büro sekreterlerinin 100’ü anketi doldurmuştur (bütün sorular zorunlu<br />

seçenek haline getirildiğinden dolayı sadece tam olarak doldurulan anketlerin geri dönüşü<br />

olmuştur). Anketlerin geri dönüş oranı %70,1 dir. Kurumun isteği doğrultusunda kurumun<br />

adı açıklanmamaktadır.<br />

Üç bölümden oluşan anket formunda toplam 48 soru yer almaktadır. Anketin birinci<br />

bölümünde; çalışanların demografik özellikleri ile ilgili 8 soru, ikinci bölümde; psikolojik<br />

şiddetle ilgili 22 soru ve üçüncü bölümde örgütsel bağlılıkla ilgili 18 soru bulunmaktadır.<br />

Psikolojik şiddet için Einarsen ve Raknes (1997) tarafından geliştirilen ve Cemaloğlu’nun<br />

(2007) Türkçeye uyarladığı “Olumsuz Davranış Soruları” ölçeği (Okçu, 2011: 53)<br />

kullanılmıştır. Cemaloğlu’na göre bu ölçek anketi cevaplayan kişiyi, maruz kaldığı davranışı<br />

yıldırma olarak etiketlemeye zorlamadan davranışa maruz kalma derecesini ölçmekte ve<br />

içerdiği davranış türlerinin daha objektif tanımlanmasını da güvenceye almaktadır.<br />

(Cemaloğlu, 2007: 77-87).<br />

Örgütsel bağlılık anketi Allen and Mayer (Allen and Mayer, 1990: 1-18) tarafından<br />

geliştirmiş ve Türkçe versiyonu oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır (Dilek, 2005;<br />

Ünüvar, 2006). Örgütsel bağlılığın üç alt boyutunun her biri 6 soru ile değerlendirilmektedir.<br />

Psikolojik şiddet davranışlarının maruz kalma sıklığının ölçülmesinde; (1) hiçbir zaman, (2)<br />

ara sıra (3) ayda bir, (4) her hafta ve (5) her gün şeklinde 5’li Likert ölçeği kullanılmıştır.<br />

Örgütsel bağlılığın ölçülmesinde katılma derecesini belirleyen (1) kesinlikle katılmıyorum,<br />

(2) katılmıyorum, (3) kararsızım, (4) katılıyorum ve (5) kesinlikle katılıyorum şeklinde 5’li<br />

Likert ölçeği kullanılmıştır.<br />

Araştırmadan elde edilen veriler SPSS programında değerlendirilmiştir. Psikolojik şiddet<br />

için anketin Cronbach Alfa değeri 0.945’dir. Örgütsel bağlılık anketinin Cronbach Alfa<br />

değeri 0.892. Anket formunun güvenilirliği istatistiki açıdan kabul edilebilir düzeydedir.<br />

325


326 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

5.2. Bulgular<br />

Anketin birinci bölümünde yer alan demografik bilgilere ilişkin istatistiki analizlere yer<br />

verilmeyeceğinden dolayı bu bilgilerin ayrıntısı burada verilmedi. Ancak bu verilerle ilgili<br />

kısaca şunları belirtebiliriz. Büro sekreterlerinin tamamına yakını (%94) 18-35 yaş arasında,<br />

erkeklerle kadınların oranları bir birine yakın, tamamına yakını (%99) lise ve üzeri eğitime<br />

sahip, %92 1-5 yıl büro sekreterliği görevini yapmakta, %91 tam süreli çalışan ve % 68 600-<br />

1000 TL arası ücret almaktadır (1500’den az alanlar %89).<br />

Araştırmanın sonuçlarına göre anketi cevaplayan büro sekreterlerinin 14’ü (%14) psikolojik<br />

şiddet tanımı kapsamında son 6 ay içerisinde “iş yerinde psikolojik şiddete maruz kaldınız<br />

mı?” sorusuna evet cevabı vermiştir. Bu oran İngiltere (%50) (Einarsen, 2000: 379–401) ve<br />

İsveç (%25) ile (Cemaloğlu, 2007: 111-126) karşılaştırıldığında nispi olarak düşük<br />

görünmektedir. Ayrıca Tablo 1. de görüldüğü gibi aritmetik ortalaması 2 üzeri olan<br />

yalınızca iki davranış görülmektedir (hataların sürekli hatırlatılması ve aşırı denetleme).<br />

Büro sekreterlerinin psikolojik taciz davranışlarına maruz kalma oranının düşük çıkması<br />

Türkiye’de yapılan bazı araştırmaların sonuçları ile uyumludur. Örnek olarak Kaya ve<br />

Kaya’nın sekreterler üzerine yaptıkları araştırmada sekreterlerin psikolojik şiddet<br />

davranışlarına çok fazla maruz kalmadıkları belirtilmektedir (Kaya ve Kaya, 2007: 360-<br />

372). Ayrıca Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi personeli üzerinde<br />

yapılan bir çalışmada çalışanların psikolojik şiddet algılama konusunda olumsuz bir tutum<br />

içinde bulunduklarını ifade edilmektedir (Çarıkçı ve Yavuz, 2009:47-62). Sağlık çalışanları<br />

üzerine yapılan bir başka araştırmada çalışanların yalnızca %1,6’sının psikolojik taciz<br />

davranışlara sık sık ve çok sık maruz kaldıkları belirtilmiştir (Yıldız vd., 2011: 113-141).<br />

Yıldız vd. Türkiye’de yapılan çalışmalarda psikolojik tacize uğrama oranlarının düşük<br />

çıkmasını sevindirici bir durum olarak değerlendirmektedirler (Yıldız vd., 2011: 113-141).<br />

Ancak bu psikolojik tacize maruz kalma oranlarının oldukça yüksek çıktığı araştırmalar da<br />

mevcuttur. Örnek olarak üniversite hastanesinde çalışan idari personel üzerine yapılan bir<br />

araştırmada çalışanların %78,7’inin psikolojik şiddete maruz kaldığı belirtilmektedir<br />

(Tengilimoğlu ve Mansur, 2008: 199-213; Tengilimoğlu vd., 2010: 128–141,).<br />

İlhan’a göre Türkiye’de psikolojik şiddet sıkça görülmesine rağmen, örgütlerde yaşanan bu<br />

sürecin ne anlama geldiği henüz pek bilinmemektedir. Mağdurun kendisi dahi maruz kaldığı<br />

psikolojik taciz eylemine anlam vermekte zorlanmakta, bunu iş yaşamının getirdiği stres ve<br />

rekabet ortamının bir gereği olarak normal kabul edip hoş görmekte ya da görmezden<br />

gelmekte, bazen de konuyu dile getirmekten çekinmektedir (İlhan, 2010:1175-1186).<br />

Tablo 1: Psikolojik Şiddet Davranışlarına Maruz Kalma ile İlgili Verilen Cevapların<br />

Sıklığı, Aritmetik Ortalamaları ve Standart Hata Değerleri<br />

Sıklık<br />

İfadeler<br />

Std.<br />

1 2 3 4 5 Art. ort.<br />

hata<br />

1. Başarımı etkileyecek bilgiler benden saklanıyor. 55 34 4 2 5 1,68 1,01<br />

2. Yaptığım işlerle ilgili aşağılanıyorum ya da alaya<br />

69 20 4 3 4 1,53 1,00<br />

alınıyorum.<br />

3. Kabiliyetlerimin altında işleri yapmam isteniyor. 50 38 1 2 9 1,82 1,17<br />

4.Önemli işlerdeki sorumluluklarım kaldırılıyor veya daha<br />

56 32 1 7 4 1,71 1,06<br />

önemsiz ve istemediğim görevlerle değiştiriliyor.<br />

5. Hakkımda dedikodu ve söylentiler yayıyorlar. 69 20 2 4 5 1,56 1,06<br />

6. Görmezden geliniyorum, dışlanıyorum, önemsenmiyorum. 70 19 2 3 6 1,56 1,09<br />

7. Kişiliğim (ör. alışkanlıklarım ve görgüm), tutumlarım veya<br />

83 8 5 1 3 1,33 0,86<br />

özel hayatım hakkında hakaret ve aşağılayıcı sözler söyleniyor.<br />

8. Bana bağırıyorlar, anlık öfkenin (veya hırsların) hedefi<br />

66 22 4 4 4 1,58 1,02<br />

oluyorum.<br />

326


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 327<br />

9. Parmakla işaret etme, kişisel alanıma saldırı, itme, yolumu<br />

90<br />

kesme gibi gözdağı veren davranışlara maruz kalıyorum.<br />

7 1 0 2 1,17 0,63<br />

10. İşi bırakmam ima ediliyor. 76 17 3 1 3 1,38 0,85<br />

11. Yanlış ve hatalarım sürekli hatırlatılıyor. 31 49 10 4 6 2,05 1,05<br />

12. Yakın davrandığım zaman düşmanca tepkilerle<br />

karşılaşıyorum ve önemsenmiyorum.<br />

80 14 1 1 4 1,35 0,89<br />

13. Yaptığım işler ve gösterdiğim çaba sürekli eleştiriliyor. 63 25 2 5 5 1,64 1,08<br />

14. Fikir ve görüşlerim dikkate alınmıyor. 55 29 5 4 7 1,79 1,16<br />

15. İyi geçinmediğim kişiler hoş olmayan şakalar yapıyor. 62 27 5 1 5 1,6 1,00<br />

16. Mantıksız görevler ya da imkansız hedefler veriliyor ya da<br />

48<br />

işin yetiştirilmesinin mümkün olmadığı teslim tarihi veriliyor.<br />

40 6 3 3 1,73 0,93<br />

17. Suçlama ve ithamlarda bulunuluyor. 75 19 3 0 3 1,37 0,81<br />

18. İşim aşırı derecede denetleniyor. 40 32 7 6 15 2,24 1,42<br />

19. Hakkım olan bazı şeyleri (ör. Hastalık izni, tatil hakkı, yol<br />

72<br />

harcırahı) talep etmemem için baskı yapıyor.<br />

17 4 3 4 1,5 1,00<br />

20. Aşırı alay ve sataşmalara konu oluyorum. 87 9 1 1 2 1,22 0,70<br />

21. Üstesinden gelemeyeceğim kadar iş yüklüyorlar. 59 29 5 6 1 1,61 0,9<br />

Tablo 2’de örgütsel bağlılık ölçeğindeki ifadelere çalışanların verdiği cevaplar<br />

görülmektedir. AC duygusal bağlılığı, CC devam bağlılığını ve NC normatif bağlılığı ifade<br />

etmektedir. Duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlık kriterlerinin aritmetik<br />

ortalaması sırası ile 3.9, 3.34 ve 4. 04 olarak hesaplanmıştır.<br />

Örgütsel bağlılık ifadelerine verilen cevaplara bakıldığından çalışanların en yüksek<br />

katıldıkları ifade (katılıyorum ve kesinlikle katılıyorum) %90 ile “bu firma sayesinde ekmek<br />

parası kazanıyorum, karşılığında sadakat göstermeliyim” ifadesidir. İkinci olarak ise %88 ile<br />

“şirketin problemlerini sanki kendi problemlerimmiş gibi hissederim” ifadesidir. En düşük<br />

katılım ise %36 ile “eğer bu şirketten ayrılmaya karar verirsem, yaşamım büyük ölçüde<br />

bozulabilir” ve %44 ile “bu şirketten ayrılmamın getireceği önemli sonuçlardan biri uygun<br />

alternatiflerin azlığıdır” ifadelerinde olmuştur. Dolayısıyla alt boyutların ortalamalarını da<br />

dikkate alarak çalışanların kendilerini örgütle özleşleştirme ve kuruma karşı manevi<br />

mesuliyet hissetme eğilimlerinin kurumda mecburen çalışma duygularından daha yüksek<br />

olduğu ifade edilebilir. Genel olarak ise çalışanların örgütsel bağlılıkların yüksek olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 2: Örgütsel Bağlılık İfadelerine Katılım Düzeyleri İlgili Sıklık, Aritmetik<br />

Ortalamaları ve Standart Hata Değerleri<br />

İfadeler<br />

Sıklık<br />

Art. Std.<br />

1 2 3 4 5 ort. hata<br />

AC 1.Kariyerimin geri kalan bölümünü bu şirkette geçirmek<br />

beni mutlu eder.<br />

5 12 25 26 32 3,68 1,18<br />

AC 2.Şirketin problemlerini sanki kendi problemlerimmiş<br />

gibi hissederim.<br />

3 3 6 49 39 4,18 0,90<br />

AC 3.Bu şirkette kendimi “ailenin bir parçası” gibi<br />

hissediyorum.<br />

3 5 14 41 37 4,04 0,99<br />

AC 4.Bu şirkete duygusal olarak bağlandığımı<br />

hissediyorum.<br />

3 7 15 31 44 4,06 1,07<br />

AC 5.Bu şirketin benim için kişisel bir anlamı var. 3 11 14 31 41 3,96 1,12<br />

AC 6.Bu şirkete ait olduğuma dair güçlü bir his duyuyorum. 4 12 22 31 31 3,73 1,14<br />

CC 1.İstememe rağmen, bu şirketten hemen şimdi ayrılmak<br />

bana zor geliyor.<br />

7 10 21 34 28 3,66 1,19<br />

CC 2.Eğer bu şirketten ayrılmaya karar verirsem, yaşamım<br />

büyük ölçüde bozulabilir.<br />

14 28 22 22 14 2,94 1,27<br />

CC 3.Şu an işimde bulunmaya istek duyduğum kadar<br />

3<br />

gereklilik de duyuyorum.<br />

9 14 53 21 3,8 0,97<br />

327


328 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

CC 4.Bu şirketten ayrılmayı düşünmek için seçeneklerimin<br />

8<br />

çok az olduğunu düşünüyorum.<br />

20 20 31 21 3,37 1,24<br />

CC 5.Bu şirketten ayrılmamın getireceği önemli<br />

sonuçlardan biri uygun alternatiflerin azlığıdır.<br />

16 31 9 32 12 2,93 1,32<br />

CC 6.Başka bir şirket burada bana sunulan avantajları<br />

sağlamayabilir.<br />

9 19 23 27 22 3,34 1,26<br />

NC 1. Benim için avantajlı olsa da firmamdan şu anda<br />

2<br />

ayrılmanın doğru olmadığını hissediyorum.<br />

9 20 38 31 3,87 1,02<br />

NC 2. Bu firmaya sadakat göstermenin görevim olduğunu<br />

düşünüyorum.<br />

2 4 8 39 47 4,25 0,91<br />

NC 3. Bu firma sayesinde ekmek parası kazanıyorum,<br />

karşılığında sadakat göstermeliyim.<br />

1 2 7 39 51 4,37 0,78<br />

NC 4. Mevcut firmamdan ayrılıp birlikte çalıştığım insanları<br />

yarı yolda bırakmak istemem.<br />

2 4 9 41 44 4,21 0,91<br />

NC 5. Firmamdan şimdi ayrılsam kendimi suçlu hissederim. 5 14 20 33 28 3,65 1,17<br />

NC 6. Bu firma benim sadakatimi hak ediyor. 4 5 19 42 30 3,89 1,02<br />

Ana Hipotez:<br />

H0: Psikolojik şiddete maruz kalma sıklığı ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki<br />

yoktur.<br />

H1: Psikolojik şiddete maruz kalma sıklığı ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı bir ilişki<br />

vardır.<br />

Tablo 3: Psikolojik Şiddet Örgütsel Bağlılık İlişkisi<br />

Psikolojik şiddet Örgütsel Bağlılık<br />

Spearman Korelasyonu 1,000 -0,257(**)<br />

Psikolojik şiddet Sig. (2-tailed) . 0,010<br />

N 100 100<br />

** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).<br />

Tablo 3’deki korelasyon analizine göre, Spearman korelasyonu -0,257 ve ilişkinin anlam<br />

düzeyi 0.010 olarak bulunmuştur. 0.010 değeri 0,05 değerinden küçük (P0.05) olduğundan dolayı psikolojik şiddet ile duygusal<br />

bağlılık arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Dolayısıyla Ho hipotezi kabul edilmiştir.<br />

Psikolojik şiddet ve devam bağlılığı arasındaki Spearman korelasyonu -0,209 ve ilişkinin<br />

anlam düzeyi 0.037 olarak bulunmuştur. 0.037 değeri 0,05 değerinden küçük (P


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 329<br />

Psikolojik şiddetin duygusal bağlık ve devam bağlılığı ile olan ilişkisi kamu ve özel<br />

hastanelerde çalışan hemşireler üzerine yapılan bir araştırma (Tunçel, 2009:164) ile tutarlılık<br />

göstermektedir.<br />

Psikolojik<br />

şiddet<br />

Duygusal<br />

boyut<br />

Devam<br />

Boyutu<br />

Normatif<br />

Boyut<br />

Tablo 4 Psikolojik Şiddet Örgütsel Bağlılığın Boyutları ile İlişkisi<br />

PŞ DuB DeB NoB<br />

Spearman Korelasyonu 1,000 -0,182 -0,209(*) -0,205(*)<br />

Sig. (2-tailed) . ,070 ,037 ,041<br />

N 100 100 100 100<br />

Spearman Korelasyonu -,182 1,000 ,460(**) ,613(**)<br />

Sig. (2-tailed) ,070 . ,000 ,000<br />

N 100 100 100 100<br />

Spearman Korelasyonu -,209(*) ,460(**) 1,000 ,384(**)<br />

Sig. (2-tailed) ,037 ,000 . ,000<br />

N 100 100 100 100<br />

Spearman Korelasyonu -,205(*) ,613(**) ,384(**) 1,000<br />

Sig. (2-tailed) ,041 ,000 ,000 .<br />

N 100 100 100 100<br />

* Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).<br />

** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).<br />

Psikolojik şiddetin örgütsel bağlılığı ne ölçüde açıkladığını anlamak için yapılan regresyon<br />

analizi sonucunda aşağıdaki veriler elde edilmiştir. Modelin F değeri 0.001 bulunmuştur<br />

(P


330 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

- Psikolojik şiddet uygulanmaktadır. Ancak çalışanlar bunu çevrenin yanlış anlayacağı<br />

düşüncesinden dolayı ifade etmekten çekinmektedirler.<br />

Verilerin analizi sonucunda psikolojik şiddet ve örgütsel bağlılık arasında anlamlı ve negatif<br />

bir ilişki bulunmuştur. Ancak devam bağlılığı ve psikolojik şiddet arasında ise anlamlı bir<br />

ilişki bulunamamıştır. Örgütsel bağlılığın bileşenlerinden devam bağlılığı ve normatif<br />

bağlılık ile psikolojik şiddet arasında anlamlı ve negatif bir ilişki vardır. Yapılan regresyon<br />

analizi sonucunda psikolojik şiddetin örgütsel bağlılığın yaklaşık %9’luk kısmını açıkladığı<br />

görülmüştür. Çalışmanın sonucu psikolojik şiddet arttıkça örgütsel bağlılık azalmaktadır<br />

tezini desteklemektedir.<br />

Araştırma sonucunda elde edilen bulgular araştırmanın yapıldığı özel sektör kurumundaki<br />

büro sekreterlerini temsil etmektedir. Tüm büro sekreterlerini adına genellemek gerçekçi<br />

olmayacaktır. Araştırmada elde edilen bulgular daha önce yapılan bir kısım araştırmalarla<br />

tutarlılık göstermektedir. Ancak örgütsel bağlılık ve psikolojik şiddet ilişkisini inceleyen<br />

araştırmalar sınırlı olduğu gibi bu konuda büro sekreterleri üzerine yapılan çalışmalar yok<br />

denecek kadar azdır. Konuyla ilgili daha fazla ampirik çalışmalara gerek görülmektedir.<br />

Kaynaklar<br />

Allen, N. J. ve J. P. Mayer (1990), “The Measurement and Antecedents of Affective,<br />

Continuance and Normative Commitment to the Organization”, Journal of Occupational<br />

Psychology, 63:1-18.<br />

Atalay, İ. (2010), “Mobbing’in Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi“Kamu Sektöründen Bir<br />

Örnek”, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.<br />

Aydın, Ş. ve E. Özkul (2007), “İş Yerinde Yaşanan Psikolojik Şiddetin Yapısı ve Boyutları:<br />

4-5 Yıldızlı Otel İşletmeleri Örneği, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(2),<br />

169-186.<br />

Cemaloğlu, N. (2007a), “Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Yıldırma Arasındaki<br />

İlişki”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33, 77-87.<br />

Cemaloğlu, N. (2007b), “Örgütlerin Kaçınılmaz Sorunu: Yıldırma”, Bilig, 42, 111-126.<br />

Cooper, C. L., Hoel, H. ve B. Faragher (2004), “Bullying is Detrimental to Health, but all<br />

Bullying Behaviours are not Necessarily Equally Damaging”, British Journal of Guidance &<br />

Counselling, 32(3), 367-387.<br />

Çarıkçı, İ. H ve H. Yavuz (2009), “Çalışanlarda Mobbing (Psikolojik Siddet) Algısı: Sağlık<br />

Sektörü Çalışanları Üzerine Bir Araştırma”, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü Dergisi, 2(10), 47-62.<br />

Dilaver Tengilimoğlu, D., Akdemir Mansur, F. ve S. F. Dziegielewski (2010), “The Effect<br />

of the Mobbing on Organizational Commitment in the Hospital Setting: A Field Study”,<br />

Journal of Social Service Research, 36, 128-141.<br />

Dilek, H. (2005), “Liderlik Tarzlarının Ve Adalet Algısının; Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini<br />

Ve Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Üzerine Etkilerine Yönelik Bir Araştırma”,<br />

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Gebze.<br />

Dubin, R., Champoux, J. E. Ve L. W. Porter (1975), “Central Life Interests and<br />

Organizational Commitment of Blue-Collar and Clerical Workers” Administrative Science<br />

Quarterly, 20(September), 411-421.<br />

330


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 331<br />

Einarsen, S. (1999),"The Nature and Causes of Bullying at Work", International Journal of<br />

Manpower, 20(1), 16-27.<br />

Einarsen, S. (2000), “Harassment and Bullying At Work: A Review of The Scandinavian<br />

Approach”, Aggression and Violent Behavior, 5(4), 379–401.<br />

Ergun Özler, D., Giderler Atalay, C. ve M. Dil Şahin, (2008) “Mobbing’in Örgütsel Bağlılık<br />

Üzerine Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal<br />

Bilimler Dergisi, 22, 37-60.<br />

İlhan, Ü. (2010), “İşyerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Tarihsel Arka Planı ve Türk<br />

Hukuk Sisteminde Yeri”, Ege Akademik Bakış, 10(4), 1175-1186.<br />

Karakuş, H. (2011), “Hemşirelerde Kurum Ve Yönetimin Etkisine Bağlı Olarak Yaşanan<br />

Mobbing Davranışları”,Akademik Araştırmalar Ve Çalışmalar Dergisi, 3(5), 83-102.<br />

Karcıoğlu, F. ve Ü. H. Çelik (2012), “Mobbing (Yıldırma) ve Örgütsel Bağlılığa Etkisi”,<br />

Atatürk Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Dergisi, 26 (1), 59-75.<br />

Kaya, A. ve Y. Kaya (2007), “İşyerinde Yıldırmaya Yönelik Davranışlar: Sekreterler<br />

Üzerinde Bir Araştırma”, VI. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi 25-27 Ekim<br />

2007, Ankara, 360-372.<br />

Kul, M. (2010), “Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Beden Eğitimi Öğretmenlerinin<br />

Yıldırma (Mobbing) Yaşama Düzeyleri, Örgütsel Bağlılıkları ve İş Doyumu Arasındaki<br />

İlişki”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Leymann, H. ve A. Gustafsson (1996), “Mobbing at Work and the Development of Post-<br />

Traumatic Stress Disorders”, European Journal of Work and Organizational Psychology,<br />

5(2), 251-275.<br />

Leymann, H., “Introduction to the Concept of Mobbing” The Mobbing Encyclopedia,<br />

http://www.leymann.se/English/frame.html, Erişim tarihi: 10.07.2012.<br />

Matthiesen, S. B. ve S. Einarsen (2004), “Psychiatric Distress and Symptoms of PTSD<br />

among Victims of Bullying at Work”, British Journal of Guidance & Counselling, 32(3),<br />

335-356.<br />

Mayer, J. P., Allen, N. J. ve I. R. Gellatly (1990), “Affective and Continuance Commitment<br />

to the Organization: Evaluation of Measures and Analysis of Concurrent and Time-Lagged<br />

Relations”, Journal of Applied Psychology, 75(6): 710-720.<br />

Mayer, R. C. ve F. D. Schoorman (1992), “Predicting Participation and Production<br />

Outcomes through a Two-Dimensional Model of Organizational Commitment”, The<br />

Academy of Management Journal, 35(3): 671-684.<br />

Mikkelsen, E. M. ve S. Einarsen (2001), “Bullying in Danish Work-Life: Prevalence and<br />

Health Correlates”, European Journal of Work and Organizational Psychology, 10(4), 393-<br />

413.<br />

Mowday, R. T. (1998), “Reflection on the Study and Relevance of Organizational<br />

Commitment”, Human Resource Management, 8(4), 387-401.<br />

Okçu, V. (2011), “Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Öğretmenlerin Örgütsel<br />

Bağlılıkları ve Yıldırma Yaşama Düzeyleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi”,<br />

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri<br />

Anabilim Dalı, Ankara.<br />

331


332 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Randall, D. M. (1987), “Commitment and the Organization: the Organization Man<br />

Revisited”, The Academy of Management Review, 12(3), 460–471.<br />

Steer, M. R. (1977), “Antecedents and Outcomes of Organizational Commitment”,<br />

Administrative Sciences Quarterly, 22(1), 46-56.<br />

Tengilimoğlu, D. ve F. Akdemir Mansur (2008), “İşletmelerde Uygulanan Mobbingin<br />

(Psikolojik Şiddet) Örgütsel Bağlılığa Etkisi”, 7. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik<br />

Kongresi, 22-24 Ekim 2008, 199-213.<br />

Tınaz, P. (2006), “İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)”, Çalışma ve Toplum, 4, 13-28.<br />

Tunçel, Ö. (2009), Kişilik Ve Örgüt Kültürü Bağlamında Yıldırma Davranışının Örgütsel<br />

Bağlılık Üzerine Etkisi: Ampirik Bir Çalışma”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla.<br />

Ünüvar, T. G., (2006), “An Integrative Model Of Job Characteristics, Job Satisfaction,<br />

Organizational Commitment, and Organizational Citizenship Behavior”, Yayınlanmamış<br />

Doktora Tezi, The Graduate School Of Social Sciences Of Middle East Technical<br />

University, Ankara.<br />

Yıldız, G., Akbolat, M. ve O. Işık (2011), “Psikolojik Taciz ve Örgütsel Bağlılık: Sağlık<br />

Çalışanları Üzerine Bir Araştırma”, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Dergisi, 25, 113-141.<br />

Yüksel, M ve B. Tunçsiper, (2011), “The Relationship Between Mobbing and<br />

Organizational Commitment in Workplace”, International Review of Management and<br />

Marketing, 1(3), 54-64.<br />

Zapf, D. ve S. Einarsen (2001), “Bullying in the Workplace: Recent Trends in Research and<br />

Practice#An Introduction”, European Journal of Work and Organizational Psychology,<br />

10(4), 369-373.<br />

332


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 333<br />

ÖZEL VE KAMU HASTANELERİNDE ÇALIŞAN TIBBİ SEKRETERLERİN İŞ<br />

DOYUMU VE ÖRGÜTSEL GÜVEN DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASINA<br />

YÖNELİK BİR ALAN ÇALIŞMASI<br />

Muhammed Serhat SEMERCİOĞLU 1<br />

Dilaver TENGİLİMOĞLU 2<br />

ÖZET<br />

Bu araştırmanın amacı, özellikle birbirinden farklı stratejilerle yönetilen özel ve kamu<br />

hastanelerinde çalışan farklı branşlardaki, farklı tecrübeye sahip tıbbi sekreterlerin, iş doyum<br />

düzeylerinin ve bağlı oldukları örgütlere karşı duydukları güven ya da güvensizlik<br />

düzeylerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma, Ankara’da faaliyet gösteren 4 özel ve 4 kamu<br />

hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, hastanelerin poliklinik, klinik, laboratuar, idari<br />

bilimler, yönetici sekreterliği ile diğer sekreterlik branşında çalışan 111 sekreter ile<br />

yürütülmüştür. Araştırma sonrasında elde edilen bulgulara göre, iş doyumu algısında<br />

cinsiyet, bulunduğu kurumda çalışma süresi ve medeni durum değişkenlerine göre<br />

istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Kurum, yaş ve iş hayatında çalışma<br />

süresi değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür.<br />

Örgütsel güven algısında cinsiyet, bulunduğu kurumda çalışma süresi, çalışılan bölüm,<br />

eğitim durumu, mezun olunan eğitim alanı, çalışma statüsü ve medeni durum değişkenlerine<br />

göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. Yaş ve iş hayatında çalışma süresi<br />

değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür. Ayrıca iş<br />

doyumu ve örgütsel güven arasında pozitif bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Tıbbi sekreter, İş Doyumu, Örgütsel Güven<br />

1. Giriş<br />

Son yıllarda Türkiye’de sağlık hizmeti veren özel ve kamu kurumlarının sayıları ve sağlık<br />

sektörü için harcanan ücretler giderek artmaktadır (TÜİK,2011:1). Bu kurumlar özellikle<br />

çalışma alanlarının önemine bakıldığında, diğer sektör alanlarına göre daha büyük önem<br />

taşımaktadır. Ayrıca sağlık hizmeti sunan örgütler, yapı ve işlev açısından da en karmaşık<br />

örgütler arasında yer almaktadır.<br />

Ülkemizde ve dünyada bu kadar önem arz eden sağlık örgütleri; yardımcı personelden,<br />

başhekime kadar çeşitlilik gösteren her düzeydeki personel; yaşam ve ölümle ilgili<br />

faaliyetlerle ilgilendikleri ve bunun sonucu ortaya çıkan özellikler açısından diğer<br />

örgütlerden oldukça farklıdırlar. Sağlık örgütlerinde çalışan diğer personel kadar tıbbi<br />

sekreterlerin görevleri de oldukça önemlidir. Hastanelerde; teşhis ve tedavi, hastanın<br />

izlenmesi ve gerekli malzeme temini gibi konularda yazışmaları yapmak gibi kritik görevleri<br />

yerine getirmektedirler. Ayrıca kurum – hasta – hekim arasındaki iletişim köprüsünü<br />

düzenleyen tıbbi sekreterlerin verimli bir şekilde çalışabilmesi için iş doyumlarının ve<br />

örgütsel güvenlerinin yüksek olması gerekmektedir.<br />

1 Gümüşhane Üniversitesi, Öğr. Gör.<br />

2 Gazi Üniversitesi, Prof. Dr.<br />

333


334 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Örgütsel güven kavramının tanımını yapmadan önce, mesleki örgüt ve güven kavramlarının<br />

ayrı ayrı incelenmesi, “örgütsel güven” kavramın tamamının anlaşılması açısından büyük bir<br />

öneme sahiptir.<br />

Mesleki örgüt; ücretli emeğin hak ve çıkarlarını koruyup, geliştirmek için oluşturduğu<br />

örgütlere denmektedir. Mesleki örgütler çeşitli büyüklüklerde olur ve bir grup insanı<br />

gerektirir. Mesleki örgüt bir organizma gibidir. Mesleki örgütün yapısını oluşturan kısımlar<br />

arasında ilişkiler bulunmaktadır (Tengilimoğlu, 2003: 179).<br />

Güven kelime anlamı olarak, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğüne göre (2009); “korku,<br />

çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu<br />

ve buna benzer birçok tanım incelendiğinde araştırmacılar arasında varılan ortak fikir<br />

güvenin organizasyonel faaliyetlerin düzenlenmesinde ve takım çalışmasında, liderlik, hedef<br />

saptanması, performans yönetimi ve genelde de işbirlikçi davranışlarda önemli yeri<br />

olduğudur (Elangovan, 1998: 111).<br />

Güven, yararlanıldıkça artma eğiliminde olan bir kaynaktır. Güven bireylerde farklı inanç<br />

seviyelerinde yer almaktadır. Her ne kadar güven yönetim faaliyetlerinin belirli alanlarında<br />

kaybolabilse de, bir bütün olarak sistemin gerçek değerine karşı duyulan inanç<br />

kaybolmamaktadır. Bundan dolayı oldukça derin bir kaynaktır (Omarov, 2009:88).<br />

Mayer ve arkadaşları (1995) yöneticiye duyulan güveni, yöneticinin faaliyetlerinin önemli<br />

sonuçlar ortaya koyacağını düşünerek kişinin duyarlı davranması olarak tanımlamıştır.<br />

McAllister (1995) kişiler arasındaki güveni, bilişsel ve duygusal olmak üzere iki ayrı<br />

boyutta incelemiştir. Bilişsel güven, bir kişinin güvenilirliği, doğruluğu, dürüstlüğü ve<br />

bağlılığına ilişkin diğer kişilerin düşünsel modellerini ifade eder. Yöneticilerin karakteristik<br />

özelliklerininçalışanların tutum ve davranışları üzerindeki etkisi bilişsel güven için<br />

önemlidir. Duygusal güven ise, kişilere gösterilen özen ve ilgi sonucunda gelişen, duygusal<br />

bağınyansıttığı güçlü ve özel bir ilişkiyi anlatır (Arslantaş ve Dursun, 2008:128).<br />

Cook ve Wall (1980)’a göre örgütsel güven, çalışan tarafından algılanan örgütün<br />

güvenirliğidir. Örgütün çalışanın yararında, en azından zararına eylem gösteremeyeceğine<br />

yönelik güvenidir (Günaydın, 2001:72). Bireyler ve gruplar arasındaki güvenin örgütün<br />

uzun vadeli kârlılığı ve örgüt üyelerinin refahı için oldukça önemli bir bileşenidir (Cook ve<br />

Wall, 1980: 39). Örgütsel alanda güven çalışmaları, örgütsel denetim ve özellikle de fiyat ve<br />

otoriteye karşı alternatif bir mekanizma olarak ele alınmış ve işlem maliyeti gibi örgütsel<br />

ekonomi yaklaşımlarında geçen faydacı birey tartışmalarına yönetsel bir inanç ve felsefe<br />

duruşu sergilemiştir (Tüzün, 2006: 90).<br />

İlgili literatürler incelendiğinde örgütsel güveni etkileyen kavramların başında olan “iş<br />

doyumu” kavramına ait birçok tanıma rastlanmıştır. Hawthorne (1930), iş memnuniyeti ve iş<br />

performansı arasındaki ilişkiyi açıklarken, iş doyumuna ulaşmış çalışanları “Mutlu işçi,<br />

üreten işçidir” şeklinde tanımlamıştır. Yine aynı şekilde iş doyumuna ulaşmamış kişiyi ise<br />

“mutsuz işçi, üretken olmayan işçidir” şeklinde ifade etmiştir (Saari, 2004: 398). Hoppock<br />

(1935)’a göre iş doyumu “insanı ben işimden memnunum, demeye sevk eden psikolojik,<br />

fizyolojik ve çevresel faktörlerin kombinasyonu” dur (Tanner, 2007:). Gudanowski’ye<br />

(1995) göre iş doyumu kavramı; çalışanın işine veya işteki deneyimlerine dayanan mutlu ve<br />

olumlu ruh hali, sahip olduğu değerlere göre değişen işten duyduğu haz ve işine karşı<br />

tutumunun bir sonucudur (Bozkurt, 2008:18).<br />

İş doyumu iki ana unsura bağlıdır (Bingöl, 1995: 261). Bunlardan ilki bireyin yapısı,<br />

duyguları, düşünceleri ve istekleri ile içinde bulunduğu gereksinimler ve bunların şiddet<br />

dereceleridir. Bir diğer ifade ile fiziksel, ruhsal ve güvenlik gereksinimleri ile bunların<br />

öncelikleridir. İş doyumunu belirleyen ikinci unsur ise, iş koşullarıdır. İşin fiziksel ve ruhsal<br />

koşulları iş görenin beklentilerine ne ölçüde cevap verdiğidir. Bu karşılama ölçüsünün<br />

334


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 335<br />

büyüklüğü oranında, iş doyumu da yüksek olacaktır. Bir diğer ifadeyle, bireylerin işlerinden<br />

aldıkları doyum, geniş ölçüde iş ve onunla ilgili her şeyin gereksinimlerini ve isteklerini<br />

karşılama derecesine bağlıdır (Samadov, 2006:).<br />

Yöneticinin vaatleri ile uygulamaları arasında tutarlılık olduğunda çalışanlar hayal<br />

kırıklığına uğramamakta ve olumlu tavır sergilemektedirler. Yöneticinin vaatlerinin önem<br />

kazanabilmesi için uygulamalarını net bir biçimde ortaya koyması gerekmektedir.<br />

Uygulamaları vaatleri ile örtüşmüyorsa, yönetici ile çalışanlar arasında güvenin gelişmesi<br />

için uygun koşullar oluşmamakta ve yerine getirilmeyen vaatler olumsuz durum<br />

yaratmaktadır. Diğer birifade ile bu durum güven eksikliğine ve iş tatminsizliğine neden<br />

olmaktadır (Koç ve Yazıcıoğlu, 2011:46).<br />

Geçmişte yapılan bir takım çalışmalar çalışanların üzerinde örgütsel güven ve iş doyumu<br />

arasında bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur (Arnold, 2001: 315). Diğer yandan<br />

örgütsel güven ve iş doyumu arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik çalışmalar vardır.<br />

Ancak özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin iş doyumu ve örgütsel güven<br />

düzeylerinin karşılaştırılmasına yönelik spesifik bir çalışmaya rastlanmamıştır.<br />

2. YÖNTEM<br />

2.1. Araştırmanın Amacı<br />

Bu araştırmanın temel amacı, özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin iş<br />

doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasındaki farkın belirlenmesinin yanında, herhangi bir<br />

ilişkinin var olup olmadığını tespit etmektir. Ayrıca, bu fark veya ilişkinin durumu<br />

belirlendikten sonra araştırma sonuçlarına dayanılarak varsa iş doyumsuzluğunu ve örgütsel<br />

güvensizliği ortadan kaldırmak için neler yapılabileceğine dair öneriler getirmektir.<br />

2.2. Evren ve Örneklem<br />

Araştırmanın evrenini Ankara’da bulunan özel ve kamu hastaneleri oluşturmaktadır. Ankara<br />

genelinde faaliyet gösteren 45 tane resmi hastanede 389 kadrolu tıbbi sekreter<br />

bulunmaktadır. Buna karşın yine Ankara’da bulunan 29 tane özel hastanede tahminen 250<br />

sekreter görev yapmaktadır. Araştırmanın evrenini oluşturan bireylerin tümüne ulaşmanın<br />

zorluğundan dolayı, belirlenen bu evren üzerinden örneklem seçme yolu tercih edilmiştir.<br />

Araştırma rastgele örneklem seçimi yöntemi ile seçilen bu evren üzerinden 111 tıbbi<br />

sekreter üzerinde yürütülmüştür.<br />

2.3. Hipotezler<br />

Bu araştırmanın temel amacı doğrultusunda araştırmanın hipotezleri aşağıdaki gibidir:<br />

H1: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin iş doyumu ve örgütsel güven<br />

düzeyleri arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır, hipotezi kabul edilmiştir.<br />

H2: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin yaşlarına göre, iş doyumu ve<br />

örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır hipotezi reddedilmiştir<br />

H3: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin cinsiyet durumlarına göre, iş<br />

doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır, hipotezi kabul<br />

edilmiştir.<br />

H4: Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin çalışma sürelerine (bulunduğu<br />

kurumda) göre, iş doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır,<br />

hipotezi kabul edilmiştir.<br />

335


336 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2.4. Veri Toplama Aracı<br />

Araştırma ile ilgili verilerin toplanmasında, konu ile ilgili daha önceden yayınlanmış yerli ve<br />

yabancı kaynaklara; kütüphaneden, internet ortamından, yayınlanmış; makale, tez ve<br />

kitaplardan yararlanılmıştır. Araştırmada kullanılan örgütsel güven ölçeği Daboval, Conish,<br />

Swindle ve Gasterin 1994 yılında hazırladığı güven envanterinin; iş doyumu ölçeği ise<br />

Minnesota İş Doyumu anketinin Pınar Zorlu Yücel (2006) tarafından geliştirilmiş şekliyle<br />

izin alınarak uygulanmıştır.<br />

Anket formu üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm katılımcıların demografik bilgilerine<br />

ilişkin on sorudan oluşurken, ikinci bölümde iş doyumunu belirlemeye yönelik 5’li Likert<br />

ölçeği ile hazırlanan 38 ifade, son bölümde ise örgütsel güven düzeyini belirlemeye yönelik<br />

5’li Likert ölçeği ile hazırlanan 43 ifade yer almaktadır.<br />

3. Bulgular<br />

Örneklemi oluşturan çalışanların kurum, yaş, cinsiyet, çalışma süresi ve eğitim durumlarına<br />

göre dağılımları Tablo – 1’de verilmiştir.<br />

Tablo – 1 Örneklem Profilinin Sayısal ve Yüzdesel Dağılımı<br />

Sektöre Göre Dağılımı Frekans %<br />

Özel 68<br />

61,3<br />

Kamu 43<br />

38,7<br />

TOPLAM 111 100,0<br />

Yaş Dağılımı Frekans %<br />

18 – 25 43<br />

38,7<br />

26 – 35<br />

36 – 45<br />

45 ve üstü<br />

54<br />

12<br />

2<br />

48,6<br />

10,8<br />

1,8<br />

TOPLAM 111 100,0<br />

Cinsiyet Dağılımı Frekans %<br />

Bayan 87<br />

78,4<br />

Erkek 24<br />

21,6<br />

TOPLAM 111 100,0<br />

Çalışma Süresi Dağılımı (İş Hayatı) Frekans %<br />

0 – 1 10<br />

9,0<br />

2 – 5<br />

6 – 10<br />

11 – 15<br />

16 – 20<br />

21 ve üzeri<br />

43<br />

32<br />

14<br />

9<br />

3<br />

38,7<br />

28,8<br />

12,6<br />

8,1<br />

2,7<br />

TOPLAM 111 100,0<br />

Bölüm Değişkeni Dağılımı Frekans %<br />

Poliklinik Sekreterliği 44<br />

39,6<br />

Klinik Sekreterliği<br />

Laboratuvar Sekreterliği<br />

İdari Sekreterlik<br />

Yönetici Sekreterliği<br />

Diğer<br />

21<br />

9<br />

27<br />

7<br />

3<br />

18,9<br />

8,1<br />

24,3<br />

6,3<br />

2,7<br />

TOPLAM 111 100,0<br />

Araştırmaya katılan örneklem grubunun %61,3’ü özel sektör çalışanı, %38,7’sinin ise kamu<br />

sektöründe çalıştığı görülmektedir. Yaş dağılımına göre 45 yaş ve üzeri çalışanların<br />

%1,8’lik payla en küçük grubu oluştururken, %48,6’lık bir payla 25 ve 36 yaş arası<br />

çalışanların en büyük grubu oluşturdukları gözlemlenmektedir.<br />

336


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 337<br />

Araştırma grubunun cinsiyet dağılımına bakıldığında ise %78,4’lük oranla en büyük grup<br />

bayanlardan oluşmaktadır. Diğer yandan çalışma süresi dağılımına bakıldığında %38,7’sinin<br />

2 – 5 yıl arası, %28,8’lik kısmının 6 – 10 yıl arası diğer yılların ise neredeyse ortak<br />

dağıldıkları dikkati çekmektedir. Son olarak bölüm değişkenlerine bakıldığında ankete<br />

katılan tıbbi sekreterlerin %39,6’sının poliklinik sekreteri olduğu, %24,3’ünün idari sekreter<br />

olduğu, %18,9’unun klinik sekreteri olduğu görülmüştür.<br />

Tablo 2’de araştırmaya katılan katılımcıların anket formunda yer alan, iş doyumunu<br />

belirlemeye yönelik ifadelere verdikleri cevapların dağılımları yer almaktadır.<br />

Tablo 2 - İş Doyumu Ölçeğinin Frekans Dağılımı ve Betimsel İstatistikleri<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

Kısmen<br />

katılıyorum<br />

Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

n % n % n % n % n % X S<br />

1.Kurumumda çalışmaktan memnunum. 11 9,9 11 9,9 36 32,4 33 29,7 20 18,0 3,36 1,182<br />

2.Arkadaşlarıma kurumumu çalışmak<br />

için öneririm.<br />

16 14,4 15 13,5 39 35,1 27 24,3 14 12,6 3,07 1,211<br />

3.İkinci bir şansım olsa yine bu kuruma<br />

başvururdum<br />

14 12,6 19 17,1 46 41,4 16 14,4 16 14,4 3,01 1,187<br />

4.Kendimi kurumun parçası olarak<br />

görüyorum.<br />

12 10,8 14 12,6 36 32,4 26 23,4 23 20,7 3,31 1,242<br />

5.Motivasyon seviyem yüksektir. 8 7,2 16 14,4 10 9,0 48 43,2 29 26,1 3,67 1,216<br />

6.Kurumumu sağlık sektöründeki diğer<br />

kurumlarla karşılaştırdığımda<br />

7 6,3 20 18,0 16 14,4 40 36,0 28 25,2 3,56 1,226<br />

performansını beğeniyorum.<br />

7.Kurumumdan ayrılmak aklımdan<br />

geçiyor.<br />

18 16,2 20 18,0 38 34,2 19 17,1 16 14,4 2,95 1,261<br />

8.Kendime yeni bir iş arıyorum. 19 17,1 30 27,0 33 29,7 16 14,4 13 11,7 2,77 1,235<br />

9.Kurumun açık, iyi tanımlanmış strateji<br />

ve hedefleri vardır.<br />

17 15,3 19 17,1 31 27,9 33 29,7 11 9,9 3,02 1,221<br />

10.Kurum, çalışanların katkı ve<br />

önerilerine değer verir.<br />

24 21,6 17 15,3 35 31,5 27 24,3 8 7,2 2,80 1,235<br />

11.Kurumda genelde bir işbirliği ve<br />

takım havası var.<br />

26 23,4 20 18,0 28 25,2 28 25,2 9 8,1 2,77 1,286<br />

12.Kurumun temel değerlerinden biri,<br />

hasta odaklı olmaktır.<br />

5 4,5 7 6,3 24 21,6 48 43,2 27 24,3 3,77 1,035<br />

13.Kurumum toplumda ve sektöründe<br />

prestijli bir yere sahiptir.<br />

8 7,2 3 2,7 26 23,4 49 44,1 25 22,5 3,72 1,072<br />

14.Çalıştığım yerin fiziksel<br />

koşullarından memnunum.<br />

28 25,2 16 14,4 26 23,4 22 19,8 19 17,1 2,89 1,429<br />

15.Çalıştığım yerdeki teknik ekipman<br />

işimi yapmam için yeterli.<br />

13 11,7 16 14,4 24 21,6 43 38,7 15 13,5 3,28 1,215<br />

16.İş arkadaşlarım ile iyi takım<br />

çalışması yaparım.<br />

11 9,9 8 7,2 17 15,3 44 39,6 31 27,9 3,68 1,236<br />

17.İş ortamımda genellikle iş birlikçi ve<br />

destekleyici bir hava mevcut.<br />

13 11,7 8 7,2 37 33,3 31 27,9 22 19,8 3,37 1,220<br />

18.İşimi seviyorum. 8 7,2 6 5,4 26 23,4 40 36,0 31 27,9 3,72 1,146<br />

19.Yaptığım işi ilgi çekici buluyorum. 12 10,8 17 15,3 38 34,2 25 22,5 19 17,1 3,20 1,212<br />

20.Yaptığım iş bana kişisel başarı hissi<br />

veriyor.<br />

7 6,3 7 6,3 21 18,9 40 36,0 36 32,4 3,82 1,146<br />

21.Yaptığım iş ile kurumuma önemli bir<br />

katkıda bulunduğumu hissediyorum.<br />

3 2,7 3 2,7 19 17,1 42 37,8 44 39,6 4,09 0,959<br />

22.İşim açık ve net bir şekilde<br />

tanımlanmış.<br />

11 9,9 8 7,2 15 13,5 48 43,2 29 26,1 3,68 1,221<br />

337


338 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

23.İşimi yapmam için gerekli bilgiye<br />

genelde ulaşıyorum.<br />

24.İşim toplumda bana saygın bir kişi<br />

olma şansı veriyor.<br />

25.İşim bana kendi kararlarımı<br />

uygulama serbestliği veriyor.<br />

26.İşim ile ilgili sunulan eğitim<br />

programları yeterli<br />

27.İş için gerekli olan yetkinlik ve<br />

yetenekleri geliştirmem için fırsat var.<br />

28.Yaratıcılık, çalıştığım ortamda takdir<br />

edilen bir özellik.<br />

29. Bu kurumda kendim için bir gelecek<br />

görüyorum.<br />

30.İşimle ilgili bir konuda soru sormaya<br />

ya da danışmaya gittiğimde üstüm bana<br />

vakit ayırıyor<br />

31.İyi bir iş yaptığım zaman üstüm bunu<br />

takdir eder.<br />

32.Üstüm çalışanlar arasında takım<br />

çalışmasını ve işbirliğini destekler.<br />

33.Üstüm bana kendi işimin lideri olma<br />

şansı verir.<br />

34.Üstüm çalışanları ile olan<br />

ilişkilerinde açık fikirlidir.<br />

35.Üstüme güvenebileceğimi<br />

hissediyorum.<br />

36.Üstüm, çalışanlarına adil ve eşit bir<br />

şekilde davranır.<br />

37.Üstüm benden ne beklediğini doğru<br />

bir şekilde aktarabiliyor.<br />

38.Üstüme, kendi beklentilerimi rahat<br />

bir şekilde aktarabiliyorum.<br />

38.Üstüme, kendi beklentilerimi rahat<br />

bir şekilde aktarabiliyorum.<br />

9 8,1 9 8,1 17 15,3 46 41,4 30 27,0 3,71 1,186<br />

7 6,3 8 7,2 33 29,7 32 28,8 31 27,9 3,65 1,149<br />

16 14,4 8 7,2 32 28,8 29 26,1 26 23,4 3,37 1,314<br />

30 27,0 14 12,6 26 23,4 29 26,1 12 10,8 2,81 1,372<br />

25 22,5 11 9,9 35 31,5 32 28,8 8 7,2 2,88 1,256<br />

22 19,8 23 20,7 24 21,6 34 30,6 8 7,2 2,85 1,259<br />

34 30,6 19 17,1 28 25,2 14 12,6 16 14,4 2,63 1,407<br />

16 14,4 14 12,6 23 20,7 31 27,9 27 24,3 3,35 1,359<br />

23 20,7 17 15,3 31 27,9 29 26,1 11 9,9 2,89 1,282<br />

19 17,1 11 9,9 19 17,1 42 37,8 20 18,0 3,30 1,346<br />

23 20,7 22 19,8 20 18,0 25 22,5 21 18,9 2,99 1,424<br />

17 15,3 20 18,0 24 21,6 32 28,8 18 16,2 3,13 1,315<br />

20 18,0 15 13,5 28 25,2 32 28,8 16 14,4 3,08 1,315<br />

21 18,9 21 18,9 26 23,4 28 25,2 15 13,5 2,95 1,324<br />

19 17,1 14 12,6 27 24,3 28 25,2 23 20,7 3,20 1,367<br />

18 16,2 10 9,0 20 18,0 35 31,5 28 25,2 3,41 1,384<br />

18 15,3 20 18,0 24 21,6 32 28,8 18 16,2 3,13 1,315<br />

Tablo 3’de araştırmaya katılan katılımcıların anket formunda yer alan, örgütsel güven<br />

düzeylerini belirlemeye yönelik ifadelere verdikleri cevapların dağılımları yer almaktadır.<br />

Tablo 3 - Örgütsel Güven Ölçeğinin Frekans Dağılımı ve İstatistikleri<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

Kısmen<br />

katılmıyorum<br />

Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

katılıyorum<br />

Maddeler n % n % n % n % n % X S<br />

1.Üstüme bana verdiği sözleri<br />

12<br />

tutacağına dair güvenirim.<br />

10,8 17 15,3 28 25,2 35 31,5 19 17,1 3,29 1,231<br />

2.Üstüm işinde uzmandır. 10 9,0 12 10,8 25 22,5 36 32,4 28 25,2 3,54 1,234<br />

3.Üstümün benim yaptığım işi<br />

kontrol edebilecek bilgisi 7 6,3 14 12,6 24 21,6 39 35,1 27 24,3 3,59 1,171<br />

vardır.<br />

4.Üstümün uygun kararlar<br />

alabileceğine güvenirim.<br />

9 8,1 14 12,6 27 24,3 34 30,6 27 24,3 3,50 1,220<br />

5.Üstüm ekip ruhu yaratmayı<br />

12<br />

ve onu geliştirmeyi bilir.<br />

10,8 24 21,6 27 24,3 27 24,3 21 18,9 3,19 1,276<br />

6.Üstüm işimi yaparken 14 12,6 16 14,4 24 21,6 37 33,3 20 18,0 3,30 1,276<br />

338


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 339<br />

karşılaştığım sorunlara çözüm<br />

getirebilir.<br />

7.Bir hata yaptığımda üstüm<br />

yönetime karşı bana dayanak 18 16,2 10 9,0 39 35,1 21 18,9 23 20,7 3,19 1,318<br />

olacaktır.<br />

8.Bana karşı kullanmayacağını<br />

bildiğim için sorunlarımı 17 15,3 14 12,6 26 23,4 32 28,8 22 19,8 3,25 1,331<br />

üstüm ile tartışabilirim.<br />

9.Üstüm benim bulunmadığım<br />

ortamlarda ve başkalarının 13 11,7 17 15,3 28 25,2 33 29,7 20 18,0 3,27 1,257<br />

yanında beni eleştirmez.<br />

10.Üstüm benim çalışmalarımı<br />

kendi çalışmaları gibi 15 13,5 16 14,4 20 18,0 39 35,1 21 18,9 3,32 1,307<br />

göstermez.<br />

11.Üstüm bana dürüst<br />

11<br />

davranır.<br />

9,9 17 15,3 23 20,7 36 32,4 24 21,6 3,41 1,260<br />

12.Üstüm benden bilgi<br />

15<br />

saklamaz.<br />

13,5 21 18,9 19 17,1 33 29,7 23 20,7 3,25 1,345<br />

13.Üstüm karar vereceği<br />

zaman kararı ile ilgili bana da 15 13,5 26 23,4 13 11,7 34 30,6 23 20,7 3,22 1,371<br />

bilgi verir.<br />

14.Üstüme, kendisi ile<br />

paylaştığım bilgiyi başkasına<br />

15<br />

söylemeyeceği konusunda<br />

13,5 15 13,5 18 16,2 38 34,2 25 22,5 3,39 1,336<br />

güvenirim.<br />

15.Üstüm benim bakış açımı<br />

anlamaya çalışırken oldukça 11 9,9 14 12,6 33 29,7 26 23,4 27 24,3 3,40 1,260<br />

samimidir.<br />

16.Eğer üstüme problemlerimi<br />

anlatırsam bana iyi niyetli ve 11 9,9 16 14,4 26 23,4 35 31,5 23 20,7 3,39 1,244<br />

yapıcı yaklaşacağını bilirim.<br />

17.Üstüm gelişimim ile ilgili<br />

beklentilerini açıkça ifade 15 13,5 10 9,0 22 19,8 40 36,0 24 21,6 3,43 1,298<br />

eder.<br />

18.İşimin kalitesi ile ilgili<br />

olarak sürekli geri bildirim 14 12,6 11 9,9 27 24,3 35 31,5 24 21,6 3,40 1,281<br />

alırım.<br />

19.Kendisine ihtiyaç<br />

duyduğumda üstüm yardıma 7 6,3 15 13,5 35 31,5 32 28,8 22 19,8 3,42 1,141<br />

hazırdır.<br />

20.Üstüm ile hem fikir<br />

11<br />

olmama özgürlüğüm vardır.<br />

9,9 9 8,1 33 29,7 31 27,9 27 24,3 3,49 1,227<br />

21.Üstüm karar vereceği<br />

21<br />

zaman benim de fikrimi alır.<br />

18,9 15 13,5 40 36,0 30 27,0 5 4,5 2,85 1,154<br />

22.Üstüm beni sadece şirket<br />

hedeflerine ulaştırmak için bir<br />

20<br />

araç olara değil, bir insan<br />

18,0 5 4,5 38 34,2 35 31,5 13 11,7 3,14 1,242<br />

olarak görür.<br />

23.Bizim kurumumuzda<br />

insanlar duyulması hoş olmasa 17 15,3 13 11,7 28 25,2 37 33,3 16 14,4 3,20 1,271<br />

bile gerçekleri söylerler.<br />

24.Kurumun yöneticilerinin<br />

dürüst<br />

olduğunu 14 12,6 18 16,2 27 24,3 41 36,9 11 9,9 3,15 1,192<br />

düşünüyorum.<br />

25.Kurumun geleceğini<br />

18<br />

ilgilendiren doğru kararlar<br />

16,2 13 11,7 29 26,1 34 30,6 17 15,3 3,17 1,292<br />

339


340 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

almak için kurumun<br />

yöneticilerine güvenebilirim.<br />

26.Kurumun yöneticileri<br />

şirketin gelecekteki projeleri<br />

21<br />

ile ilgili bilgileri açıkça<br />

18,9 20 18,0 30 27,0 30 27,0 10 9,0 2,89 1,253<br />

paylaşırlar.<br />

27.Kurum yönetimi, insan<br />

kaynakları politikalarını 19 17,1 18 16,2 34 30,6 26 23,4 14 12,6 2,98 1,265<br />

hakkaniyetle yerine getirirler.<br />

28.Yönetim, kurum<br />

çalışanlarının tamamına güven 13 11,7 18 16,2 34 30,6 30 27,0 16 14,4 3,16 1,210<br />

duymaktadır.<br />

29.Çalışma saatleri ve<br />

iş programları bu iş<br />

yerinde çalışanlara hem<br />

işlerinin gereğini yerine 16 14,4 21 18,9 26 23,4 30 27,0 18 16,2 3,12 1,299<br />

getirebilme hem de ailelerine<br />

zaman ayırabilme olanağı<br />

tanır.<br />

30.Bu işyerindeki şirket<br />

politikaları çalışanların<br />

15<br />

boşlukta fikirlerini dikkate<br />

13,5 26 23,4 34 30,6 26 23,4 10 9,0 2,91 1,172<br />

alarak oluşturulur.<br />

31.Bu işyerindeki iletişim<br />

13<br />

kanalları her zaman açıktır.<br />

11,7 14 12,6 36 32,4 31 27,9 17 15,3 3,23 1,204<br />

32.Kurum politikaları ile ilgili<br />

öneri geliştirmekten ve<br />

11<br />

düşüncelerimi belirtmekten<br />

9,9 13 11,7 33 29,7 33 29,7 21 18,9 3,36 1,204<br />

çekinmeye gerek yoktur.<br />

33.Bu işyerinde her şey<br />

açıklıkla yürür, gizli saklı<br />

27<br />

uygulamalar yoktur.<br />

24,3 12 10,8 32 28,8 30 27,0 10 9,0 2,86 1,306<br />

34.Biliyorum ki işimde<br />

herhangi bir zorlukla<br />

10<br />

karşılaşsam iş arkadaşlarım<br />

9,0 5 4,5 16 14,4 47 42,3 33 29,7 3,79 1,184<br />

bana yardımcı olurlar.<br />

35.Bu iş yerindeki iş<br />

ilişkilerim olumlu, keyifli ve 11 9,9 5 4,5 22 19,8 38 34,2 35 31,5 3,73 1,235<br />

uyumludur.<br />

36.İş<br />

arkadaşlarım<br />

yapacaklarını söyledikleri şeyi<br />

11<br />

yapma<br />

konusunda<br />

9,9 5 4,5 26 23,4 33 29,7 36 32,4 3,70 1,248<br />

güvenilirdirler.<br />

37.İş arkadaşlarımın sahip<br />

10<br />

oldukları becerilere güvenirim.<br />

9,0 4 3,6 22 19,8 37 33,3 38 34,2 3,80 1,212<br />

38.İş arkadaşlarım genellikle<br />

9<br />

birbirleri ile iş birliği yaparlar.<br />

8,1 4 3,6 24 21,6 35 31,5 39 35,1 3,82 1,192<br />

39.İş<br />

arkadaşlarım<br />

gerektiğinde birbirlerine akıl 10 9,0 2 1,8 21 18,9 34 30,6 44 39,6 3,90 1,213<br />

danışırlar.<br />

40.İş arkadaşlarım ortak<br />

amaçlara ulaşmak için karşılık 11 9,9 5 4,5 17 15,3 35 31,5 43 38,7 3,85 1,266<br />

beklemeden yardımlaşırlar.<br />

41.İş arkadaşlarım ihtiyaçları<br />

olduğunda diğer iş 8 7,2 1 ,9 22 19,8 37 33,3 43 38,7 3,95 1,131<br />

arkadaşlarından yardım<br />

340


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 341<br />

istemeye çekinmezler.<br />

42.İş arkadaşlarım sahip<br />

oldukları iş ile ilgili bilgiyi<br />

paylaşmaktan çekinmezler.<br />

43.İş arkadaşlarım ekibin<br />

amaçlarına ulaşması için<br />

gerekirse kendi menfaatlerini<br />

arka planda bırakırlar.<br />

7 6,3 8 7,2 22 19,8 32 28,8 42 37,8 3,85 1,192<br />

19 17,1 8 7,2 24 21,6 20 18,0 40 36,0 3,49 1,470<br />

Örneklem grubuna uygulanan anketler analiz edilerek araştırmanın hipotezleri test<br />

edilmiştir.<br />

Tablo 4. İş doyumu ve örgütsel güven puanları arasındaki ilişki için Pearson<br />

Korelasyon katsayısı<br />

İş Doyumu Örgütsel güven<br />

İş Doyumu Pearson Korelasyon 1 ,845<br />

p ,000<br />

N 111 111<br />

Örgütsel güven Pearson Korelasyon ,845 1<br />

p ,000<br />

N 111 111<br />

Pearson korelasyon analizine göre ilişki değeri -1 ile +1 arasında değişecektir. Yukarıda elde<br />

edilen tabloya göre iş doyumu ile örgütsel güven arasındaki ilişki değeri “.845” ve p.05, örgütsel güven değişkenini<br />

açıklayan maddelere verilen yanıtlar ile katılımcıların yaş grupları Anova testi ile<br />

341


342 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

karşılaştırıldığında F=2,553, p>.05 olduğundan her iki puanda da yaş grupları değişkeni<br />

bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır.<br />

‣ Bu duruma göre H2:Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin yaşlarına<br />

göre, iş doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında anlamlı bir fark vardır hipotezi<br />

reddedilmiştir<br />

‣ Tablo 3.’de iş doyumu ve örgütsel güven puanlarının cinsiyet değişkeni bakımından<br />

incelenmesi için t testi yapılmıştır. Yapılan t testine göre iş doyumu değişkeni ile cinsiyet<br />

arasında t=-2,630, p


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 343<br />

‣ Bu duruma göre H4:Özel ve kamu hastanelerinde çalışan tıbbi sekreterlerin çalışma<br />

sürelerine (bulunduğu kurumda) göre, iş doyumu ve örgütsel güven düzeyleri arasında<br />

anlamlı bir fark vardır, hipotezi kabul edilmiştir.<br />

4. Tartışma ve Sonuç<br />

Araştırmanın temel amacı tıbbi sekreterlerin çalıştıkları kurumdaki iş doyumları ve örgütsel<br />

güven düzeylerini belirlenmesi ve karşılaştırılması olduğu için t testi, F testi ve anova<br />

testleri sonucunda genellikle hipotezleri destekleyen sonuçlar elde edilmiştir. Diğer bir<br />

ifadeyle araştırmaya katılan tıbbi sekreterlerin verdiği cevaplara göre iş doyumu ve örgütsel<br />

güven arasındaki ilişki incelenmiş ve bu iki değişken arasında pozitif yönlü, yüksek bir ilişki<br />

olduğu görülmüştür.<br />

Ayrıca araştırma sonuçlarına göre, tıbbi sekterlerin iş doyumu; erkek sekreterlerde, 11 yıl ve<br />

üzeri çalışanlarda ve evli olanlarda yüksek olduğu belirlenmiştir. Çalışılan bölümde ise<br />

farklılık göstermektedir. Tıbbi sekreterlerin örgütsel güven düzeyleri; kamu sektöründe<br />

çalışanlarda, erkeklerde, 11 yıl ve üzeri çalışanlarda ve evli olanlarda yüksek olduğu;<br />

çalışılan bölümde ise farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.<br />

Sonuç olarak örgütsel güven düzeylerini artırmak için özel ve kamu sektöründe çalışan tıbbi<br />

sekreterlerin tecrübeleri ve çalışma verimliliği baz alınarak, adaletli bir maaş ve statü<br />

dağılımları yapılmalıdır. Her çalışan hak ettiği unvanı almalıdır. İş doyumunu arttırmak için<br />

özel sektörde çalışan tıbbi sekterlerin çalışma süreleri ve iş yükleri kamu sektöründe çalışan<br />

tıbbi sekreterlerin koşullarıyla eşit olmalıdır. Kamuda çalışan bir sekreter günde ortalama 8<br />

saat çalışırken, özel sektörde çalışan bir tıbbi sekreter günde yoğunluğa bağlı olarak 14 saat<br />

çalışmamalıdır. Bu eşitliğin sağlanması için devlet kurumlara gerekli denetlemeleri<br />

yapmalıdır.<br />

Tıbbi sekreterlerin genel olarak sıkıntılarını dile getirecek ve onların sorunlarıyla ilgilenecek<br />

dernekler, vakıflar ve sendikalar Türkiye’nin birçok yerinde kurulmalıdır. Kurulan bu<br />

kurumları da çalışanların bizzat kendilerinin yönetmeleri sıkıntıların dile getirilmesi ve<br />

çözüm önerilerinin sağlıklı olması için oldukça önem arz etmektedir.<br />

Lisans mezunları mezun oldukları alanlarıyla ilgili bölümlerde ve kendilerini alanlarında<br />

geliştirebilecekleri birimlerde çalıştırılmalıdır. İşsizlik kaygısı yüzünden alanları dışında<br />

çalıştırılmamalılar. Son olarak sekreterlik mesleği gelişime açık bir meslek dalı olmalı ve<br />

çalışma şartları (maaşlar, sosyal imkanlar vb.) olabildiğince geliştirilmeli.<br />

KAYNAKLAR<br />

Kitaplar<br />

(i) Tek Yazarlı Kitaplar<br />

Bingöl, D. (1995). Personel Yönetimi. İstanbul: Beta Yayınları.<br />

(ii) İki Yazarlı Kitaplar<br />

Tengilimoğlu, D., Çıtak, N. (2003). Yönetici ve Tıp Sekreterliği. Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />

(i) Kurumlar Tarafından Hazırlanan Rapor ve Eserler<br />

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), (2011), Rapor, TÜİK Yayınları, Ankara<br />

TDK (Türk Dil Kurumu) Sözlüğü (2009).[Erişim adresi]: http://tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx,<br />

[Erişim tarihi: 20.08.2009].<br />

(ii) Süreli Yayınlar<br />

343


344 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Arnold, K.A., Barling, J., Kelloway, E. K., (2001). Transformational leadership or the iron<br />

cage: which predicts trust, commitment and team efficacy? Leadership & Organizational<br />

Development, 22, 315-320. ss.<br />

Arslantaş, C.C., Dursun, M., (2008). Etik liderlik davranışının yöneticiye duyulan güven ve<br />

psikolojik güçlendirme üzerindeki etkisine etkileşim adaletinin dolaylı rolü. Anadolu<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8 (1), 111-128. ss.<br />

Bozkurt, Ö. ve Bozkurt, İ. (2008). İş Tatminini Etkileyen İşletme İçi Faktörlerin Eğitim<br />

Sektörü Açısından Değerlendirilmesine Yönelik Bir Alan Araştırması. Doğuş Üniversitesi<br />

Dergisi, 9(1): 1-18.<br />

Cook, J., Wall, T. (1980). New work attitude measure of trust, organizational commitment<br />

and personal need on-fulfilment. Journal of Occupational Psychology, 53: 39-52.<br />

Elangovan, A.R., Shapiro, D.L. (1998). Betrayal of Trust in Organizations. Academy of<br />

Management Review. 23(3).<br />

Koç, H. ve Yazıcıoğlu, İ., (2011). Yöneticiye Duyulan Güven ile İş Tatmini Arasındaki<br />

İlişki: Kamu ve Özel Sektör Karşılaştırılması. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 12 (1) 2011, 46-<br />

57.<br />

Saari, L., Judge, A. (2004) Employee Attitudes and Job Satisfaction. Human Resource<br />

Management. 43(4).<br />

(iii) Tezler<br />

Günaydın, S.C. (2001). İşletmelerde Örgütsel Adalet ve Örgütsel Güven Değişkenlerinin<br />

Politik Davranış Algısı ve İşbirliği Yapma Eğilimine Etkisini İnceleyen Bir Çalışma.<br />

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

İstanbul.<br />

Omarov, A. (2009). Örgütsel Güven ve İş Doyumu: Özel Bir Sektörde Uygulama. Yüksek<br />

Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir.<br />

Samadov, S. (2006). İş Doyumu ve Örgütsel Bağlılık: Özel Sektörde Bir Uygulama. Yüksek<br />

Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, İzmir.<br />

Tanner, B.M. (2007). An Analysis of the Relationships Among Job Satisfaction,<br />

Organizational Trust and Organizational Commitment in an Acute Care Hospital.<br />

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Saybrook Graduate School, San Francisco.<br />

Tüzün, İ.K. (2006). Örgütsel Güven, Örgütsel Kimlik ve Örgütsel Özdeşleşme İlişkisi;<br />

Uygulamalı Bir Çalışma. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, Ankara.<br />

344


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 345<br />

TIBBİ SEKRETERLERİN DOKTOR-HASTA İLETİŞİMİNE BAKIŞ AÇILARI<br />

(BURDUR DEVLET HASTANESİ ÖRNEĞİ)<br />

ÖZET<br />

Ramazan ERDEM 1<br />

Meral BEKTAŞ 2<br />

Pınar ERKAL 3<br />

Bu çalışma Burdur Devlet Hastanesinde görev yapan doktorların, hastalarıyla iletişim<br />

becerilerini tıbbi sekreterler aracılığıyla ölçmek amacıyla hazırlanmıştır.<br />

Çalışmaya 112 tıbbi tıbbi sekreter katılmış olup, bu sekreterlerin % 55,4’ü evli, % 46,6’sı<br />

bekârdır. Aynı zamanda sekreterlerin % 43,8’i ortaöğretim mezunu, % 46,4’ü ön lisans<br />

mezunu ve % 8,9’u lisans mezunudur.<br />

Ankete katılan doktorların % 35,7 ’si bayan, % 64,3’ü ise erkek doktorlardan oluşmaktadır.<br />

Çalışma sonucunda, doktorların hastalarıyla iletişim kurarken, hastalarına saygılı<br />

davrandıkları, onlara değer verdikleri iletişim engellerini ortadan kaldırarak iletişim süreci<br />

için demokratik bir ortam hazırladıkları ortaya çıkmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Doktor, hasta, tıbbi sekreter, iletişim becerisi.<br />

2. Giriş<br />

Hastaneler bazen, insanların hastalıklarına çare aradıkları ve bu yüzden de kendi<br />

hastalıklarının dışında başka hastalıkların önemsenmediği hasta ve hasta yakınları ile dolup<br />

taşan kurumlar haline gelmektedir. Hastalıklarını başkalarının duyacağı korkusuyla<br />

telaşlanan hastalara da, hastanelerde rastlamak mümkündür. Bu yüzden, hastanelerde çalışan<br />

personeller omuzlarında büyük bir yük taşımaktadırlar.<br />

Sosyal varlıklar olan insanlar birbirleriyle iletişim kurarken, kendilerini tam olarak ifade<br />

etmeye çalışıp karşı taraftan da anlaşılmayı beklerler. Duygu ve düşüncelerin semboller<br />

kullanılarak karşı tarafa aktarıldığı iletişim sürecinde, bazen bu semboller yanlış<br />

anlaşılmalara da sebep olabilmektedir. Birçok tanımı yapılan iletişimde kesişen nokta<br />

Arıcan’a (2005) göre anlamları ortak kılmaktır. Anlamların ortak kılınamadığı süreçlerde,<br />

iletişim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi de mümkün değildir. Sağlıklı iletişimin<br />

gerçekleşmediği durumlarda ise, insanların birbirini yanlış anlaması ya da hiç anlamaması<br />

sonucunda, bireyler arasında iletişim kopukları yaşanır.<br />

Bu çalışmada, sağlık hizmetlerinden yararlanmak amacıyla hastanelere koşan hastaların,<br />

dertlerini ve sıkıntılarını anlattıkları ve bunun sonucu olarak da bu dert ve sıkıntılarına<br />

çözüm bulacak doktorların hastalarıyla kurdukları iletişim becerileri ölçülmeye çalışılmıştır.<br />

Ölçme yönteminde hazırlanan anketler, ikinci bir göz olan tıbbi sekreterlere uygulanmış ve<br />

sekreterlerin bu anketleri objektif olarak doldurdukları gözlenmiştir.<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı, Doç. Dr.<br />

2 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

3 Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir Meslek Yüksekokulu, Öğr. Gör.<br />

345


346 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

1.1. Sağlık Personeli<br />

Sağlık personeli, danışana karşı sorumluluğunu yerine getirebilmek için onu tanımak,<br />

sorunlarının neler olduğunu anlamak, çözüm yolları bulmasına yardım etmek durumunda<br />

olan kişidir. Bu görevini yerine getirirken sağlık personelinin elindeki en önemli araç<br />

kullandıkları iletişim yetenekleridir.<br />

1.1.1. Tıbbı Sekreter<br />

Tıbbi Sekreter, sağlık sektöründeki sekretarya hizmetlerini yürüten, tanı, teşhis ve<br />

tedavileri, aldığı terminoloji eğitimine uygun olarak kaydedip, arşivleyen, yazılı ve sözlü<br />

iletişim kurabilen, yönetime zaman ve emek tasarrufu sağlayan sağlık çalışanıdır<br />

(http://erkanyildirim.blogcu.com/2032093/- 11.03.2008). Bu sağlık çalışanları, aldıkları<br />

mesleki eğitimin gereği olarak hastanelerde doktor ile hastalar arasında iletişim kurarken bir<br />

köprü görevi görürler.<br />

1.1.1.1. Tıbbi Sekreterlik Mesleğini Seçecek Olanların Sahip Olması Gereken Kişilik<br />

Özellikleri<br />

(http://www.shmyo.hacettepe.edu.tr/tds/sek_ozellik.htm- 11.03.2008);<br />

‣ Güçlü görsel ve işitsel belleğe sahip olmalı,<br />

‣ Güvenilir, dedikodudan uzak, sır saklayan, iletişimde başarılı kişilik özelliklerine<br />

sahip olmalı,<br />

‣ Problem çözme gücüne sahip olmalı,<br />

‣ Masa başında çalışmayı sevmeli,<br />

‣ İnsanlarla birlikte uyumlu çalışabilmeli,<br />

‣ Başkalarına karşı dostça tutum sergileyebilmeli,<br />

‣ Düzenleme yeteneğine sahip olmalı,<br />

‣ İyi derecede okuma, yazma ve konuşma becerisine sahip olmalı,<br />

‣ Düzenli olmalı,<br />

‣ Anlaşılır bir el yazısına sahip olmalı,<br />

‣ Her zaman duygularını kontrol edebilmeli,<br />

‣ Her zaman bakımlı olmaya önem vermelidir.<br />

1.2. Doktor<br />

Doktor, insan sağlığının korunması için önlemler alan, hastalıklara tanı koyan, tıbbi ve<br />

cerrahi girişimlerde bulunarak hastalığın tedavisini sağlayan kişidir<br />

(http://www.milliyet.com.tr/2006-13.12.2009). Sağlık hizmetlerinden yararlanmak için<br />

hastanelere gelen hastalar, doktorlarla iletişim kurmadan önce tıbbi sekreterlerle iletişim<br />

kurarlar. Bu iletişim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi için öncelikle, tıbbi sekreterlere büyük<br />

görevler düşmektedir. Çünkü tıbbi sekreterler, hastalarla doktorlar arasında bir köprü görevi<br />

görürler. Bu köprü ne kadar sağlam inşa edilirse, doktor ve hastalar arasında kurulan iletişim<br />

o kadar sağlıklı işler.<br />

1.3. İletişim Kavramı ve Önemi<br />

İletişim, bilgi düşünce, tutum ve duyguların bir kişi veya grup tarafından diğer kişi veya<br />

gruplara uygun semboller kullanılarak aktarılması sürecidir. Etkileşimin olduğu her yerde<br />

iletişim ve iletişimin olduğu her yerde de etkileşim vardır. İnsanlar sürekli çevrelerinde<br />

346


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 347<br />

bulunan canlılarla iletişim ve etkileşimde bulunurlar. İletişimi başlatan kişi kendisini, duygu<br />

ve düşünce dünyasını, ilişkilerini, ilişkilerinin kendisindeki karşılığını açıklamak ve<br />

karşısındakine iletmek ister. Kişilerin anlatma eyleminin iletişim açısından amacı,<br />

anlaşılmaktır (Baltaş, 1998:19). Sadece kendilerini ifade edip, karşıdaki kişi tarafından<br />

anlaşılmak istemek, herkesin iletişim sürecinde istediği ve beklediği bir durumdur.<br />

1.3.1. İletişim Süreci<br />

Herhangi bir duygunun, düşüncenin insan zihninde oluşmasıyla iletişim süreci başlar. Çeşitli<br />

semboller kullanılarak karşı tarafa gönderilmesiyle bu süreç devam eder.<br />

İletişim sürecinin başlangıcında iletişimi başlatan kaynak veya diğer adıyla gönderici yer<br />

alır. Kaynak, mesaj üretimine katkıda bulunan kişi ya da grubu kapsar (Gökçe, 1997:52).<br />

Kaynağın iletişimi başlatabilmesi için karşı tarafa aktaracağı herhangi bir bilgi, duygu veya<br />

düşüncesinin bulunması gerekir. Karşı tarafa aktarılacak bu duygu ve düşüncelere mesaj ya<br />

da ileti denir.<br />

Kaynak öncelikle iletmek istediği mesajı kafasında şekillendirir, bu şekillere anlamlar<br />

yükler ve karşı tarafın anlayacağı bir duruma getirir. İletişim sürecinden bu işleme kodlama<br />

denir. Kodlanmış mesajlar artık hedefe gönderilmeye hazır hale gelmiştir. Mesajlar bir kanal<br />

aracılığıyla hedefe ulaştırılır. Kanal, kaynakla alıcı arasındaki mesajın aktarılmasını,<br />

iletilmesini sağlayan yoldur (Köknel, 1986:51). Mesajın kaynaktan hedefe ulaşmasını<br />

sağlayan ortam, yöntem ve tekniklere de kanal denir. Kanaldan geçen mesajları alıp,<br />

yorumlayan ve bunlara sözlü ya da sözsüz tepkide bulunan birey ya da gruplara hedef (alıcı)<br />

denir (Mısırlı, 2003:3).<br />

Kaynaktan gelen bu mesaj hedefe ulaştığında, nasıl ki kaynak bunlara bir anlam yükleyip<br />

gönderiyorsa, hedefinde bu mesajı algılayıp yani filtreleyip kodunu açması, anlamlandırması<br />

gerekir. Bu anlamlandırma sürecine kod açma denir. Sağlıklı bir iletişim kurulabilmesi için<br />

kaynağın göndermiş olduğu mesajın hedef tarafından da aynı şekilde anlamlandırılması<br />

gerekir.<br />

Hedef mesajı algılayıp yorumladıktan sonra kaynağa doğru bir tepkide bulunur. Bu tepki<br />

sayesinde kaynak gönderdiği mesajın doğru anlaşılıp anlaşılmadığını öğrenir. Bu sürece geri<br />

besleme, geri bildirim ya da feed-back denir. İletişimdeki geri bildirimin kalitesi, iletişimin<br />

hem devamını, hem de yönünü belirler. Geribildirim alıcı kişinin kaynak kişi karşısındaki<br />

konumunu açıklığa kavuşturur (Batlaş, 1998:32).<br />

Doktor hasta iletişiminde iletişimi, doktorların başlatarak, hastalarına buyurun, hoş geldiniz,<br />

sıkıntınız neydi… gibi cümleler kurarak, hastalarını iletişim sürecine aktif olarak dahil<br />

etmeleri gerekir. İyi bir doktor hasta iletişimi, tıbbi tanın konması kadar önemlidir.<br />

Hastaların büyük umutlarla başvurduğu doktorla aralarındaki ilişkinin kabusa dönüşmemesi<br />

için özellikle doktorların iletişim becerilerinin iyi olması gerekir.<br />

Yalnız unutulmaması gereken temel nokta, bir tarafta bir sorunu olup da hastanelere koşan<br />

hastalar diğer taraftan da stresli bir ortamda çalışan doktorların yer aldığıdır.<br />

1.4. Hasta ve Hasta Hakları<br />

Hasta hakları yönetmeliğinde hasta; sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacı olan kimse<br />

olarak tanımlanmıştır.<br />

Hasta hakları, hasta ile sağlık çalışanları arasında bireysel ve toplumsal düzeyde ortaya<br />

çıkan, sağlık çalışanlarının hastaya ve hastanın sağlık çalışanlarına karşı görev ve<br />

sorumlulukları olan, daha iyi sağlık ortamı için hasta ve sağlık çalışanlarının birlikte sahip<br />

çıkması gereken hakların toplamıdır (Atken, 2008:11).<br />

347


348 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Resmi gazetede, 01.08.1998 tarih ve 23420 sayılı olarak hasta hakları yönetmeliği<br />

yayınlanmıştır. Bu yönetmelik, "hasta hakları"nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti<br />

verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti<br />

verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "hasta hakları"ndan<br />

faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma<br />

yollarını fiilen kullanabilmesine dair usul ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır<br />

(http://www.saglik.gov.tr- 14.12.2009).<br />

Hasta hakları, sağlık hizmetinin satın alınması ve tüketilmesi sürecinde insan haklarının ve<br />

değerlerinin sağlık hizmetlerine uygulanmasını içerir. Dayanağını da insan haklarıyla ilgili<br />

temel belgelerden almaktadır. Bir başka deyişle insan olarak saygı görme, kendi yaşamını<br />

belirleme, güvenli bir yaşam sürdürme, özel yaşama saygı gösterme gibi ilkeler ile birlikte;<br />

yeterli sağlık bakımı ile sağlığın korunması ve mümkün olan en yüksek sağlık düzeyine<br />

ulaşma, hasta haklarının da temelini oluşturmaktadır (Bardak ve Tengilimoğlu, 1998:221).<br />

Hastanelerde hasta haklarının daha iyi olarak yürütülebilmesi için birimler kurulmakta ve bu<br />

birimler için çeşitli komisyonlar oluşturulmaktadır. Bu birimlerde görev yapan kişiler<br />

hastaların şikâyetlerini alarak ilgili yerlere ulaştırmaktadırlar.<br />

Hasta Hakları Yönetmeliğinin 5. Maddesi uyarınca, sağlık hizmetlerinin sunulmasında<br />

aşağıda belirtilen ilkelere uyulmak zorundadır (Hasta Hakları Yönetmeliği, Sayı: 23420).<br />

a) Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan<br />

hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur.<br />

b) Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve<br />

hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek,<br />

hastaya insanca muamelede bulunulur.<br />

c) Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi<br />

düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate<br />

alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.<br />

d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut<br />

bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.<br />

e) Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.<br />

f) Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve<br />

aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.<br />

1.5. Hastane Yönetimi<br />

Hastane yönetimi, hastanelerin karmaşık bir örgüt yapısına sahip olması nedeniyle diğer<br />

örgütlerin yönetiminden farklılıklar göstermektedir. Hastane yönetimi, tıbbi yönetim ve<br />

genel yönetim olmak üzere iki alt işleve ayrılmaktadır. Tıbbi yönetim bölümü, hasta bakım<br />

ve tedavi hizmetlerini sunan servis ve polikliniklerin yönetimi ile hemşirelik ve tıbbi<br />

personel yönetimini kapsamaktadır. Genel Yönetim ise diğer organizasyonlardaki yönetim<br />

işlevlerinin yanı sıra büro yönetimi, mali yönetim, personel yönetimi ve hasta bakımına<br />

yardımcı olan diyet, yiyecek-içecek, ev idaresi, arşiv, çamaşırhane gibi destek hizmet<br />

birimlerinden oluşmaktadır (Menderes, 1995: 63).<br />

1.6. Araştırmanın Amaç ve Önemi<br />

Bu araştırmanın amacı, Burdur Devlet Hastanesinde görev yapan doktorların hastalarıyla<br />

nasıl iletişim kurduklarını, ikinci bir kişi olan tıbbi sekreterler gözüyle ölçmeye çalışmaktır.<br />

348


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 349<br />

1.7. Araştırma Yöntem ve Teknikleri<br />

Araştırmada literatür taraması ve anket yöntemi kullanılmıştır. Anket verileri SPSS 15.0<br />

programıyla analiz edilmiş ve sonuçları yorumlanmıştır. Anketler Karagöz ve<br />

Kösterelioğlu’nun 2008 yılında yapmış oldukları “İletişim becerileri değerlendirme<br />

ölçeğinin faktör analizi metodu ile geliştirilmesi” konulu çalışmalarından yararlanılarak<br />

hazırlanmıştır. Anketin birinci kısmı demografik değişkenlerden oluşmaktadır. İkinci bölüm,<br />

doktorların iletişim becerilerini değerlendirmek oluşturulan önermelerden oluşmaktadır.<br />

İletişim becerilerine ilişkin anket 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmıştır. (5 Kesinlikle<br />

Katılıyorum………….. 1 Kesinlikle Katılmıyorum)<br />

Araştırmanın hipotezleri;<br />

H1: Doktorların cinsiyeti ve hastaları ile iletişim becerileri arasında bir fark yoktur.<br />

H 1.a : Doktorların cinsiyeti ve saygı faktörü arasında fark yoktur.<br />

H 1.b : Doktorların cinsiyeti ve demokratik tutum faktörü arasında fark yoktur.<br />

H 1.c : Doktorların cinsiyeti ve engeller faktörü arasında bir fark yoktur.<br />

H 1.d : Doktorların cinsiyeti ve değer verme faktörü arasında bir fark yoktur.<br />

H2: Tıbbi sekreterlerin demografik özellikleri ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış<br />

açıları arasında fark yoktur.<br />

H 2.a: Tıbbi sekreterlerin medeni durumu ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları<br />

arasında fark yoktur.<br />

H 2.b: Tıbbi sekreterlerin eğitim durumu ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları<br />

arasında fark yoktur.<br />

H 2.c: Tıbbi sekreterlerin yaşı ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları arasında fark<br />

yoktur.<br />

H 2.d: Tıbbi sekreterlerin kurumdaki hizmet süreleri ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış<br />

açıları arasında fark yoktur.<br />

1.8. Araştırmanın Evren ve Örneklem Alanı<br />

Araştırmanın evrenini Burdur Devlet Hastanesinde görev yapan tıbbi sekreterler<br />

oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır. 112 anket analize dahil<br />

edilmiştir.<br />

1.9. Araştırma Bulguları ve İstatistik Analizler<br />

Araştırmada tıbbi sekreterler gözüyle, doktorların hastalarıyla ilgili iletişim becerileri<br />

ölçülmeye çalışılırken, elde edilen analiz sonuçları tablolar halinde aşağıda sunulmuştur.<br />

Tablo 1’de araştırmaya katılan doktorların cinsiyet dağılımları yer almaktadır.<br />

Tablo 1: Araştırmaya Katılan Doktorların Cinsiyet Dağılımları<br />

Cinsiyet N %<br />

Bayan 40 35,7<br />

Erkek 72 64,3<br />

Toplam 112 100<br />

Araştırmaya katılan doktorların % 34,1’i bayan, % 65,9’u erkek doktorlardan oluşmaktadır.<br />

Tablo 2’de araştırmaya katılan sekreterlere ilişkin demografik bilgiler yer almaktadır.<br />

Tablo 2: Tıbbi Sekreterlere İlişkin Demografik Bilgiler<br />

MEDENİ DURUM<br />

N %<br />

Evli 62 55,4<br />

Bekâr 50 46,6<br />

349


350 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

EĞİTİM DURUMU<br />

Ortaöğretim 49 43,8<br />

Önlisans 52 46,4<br />

Lisans 10 8,9<br />

YAŞ<br />

19–25 44 39,4<br />

26–32 50 44,6<br />

33+ 18 16,0<br />

KURUMDAKİ HİZMET SÜRESİ<br />

1–5 86 76,8<br />

6–10 17 15,2<br />

11+ 9 0,8<br />

TOPLAM 112 100<br />

Araştırmaya katılan tıbbi sekreterlerin % 55,4’ü evli, % 46,6’sı ön lisans mezunu, % 44,6’sı<br />

26–32 yaş grubu arasında ve % 76,8’inin ise kurumdaki hizmet süresi 1–5 yıl arasındadır.<br />

1.9.1. Faktör Analizleri<br />

KMO ve Bartlett testi uygulanarak anket sorularının faktör analizi için uygun olup olmadığı<br />

araştırılmıştır. Tablo 2’de KMO ve Bartlett testine ilişkin sonuçlar yer almaktadır.<br />

Tablo 3: KMO and Bartlett's Test<br />

Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy. ,821<br />

Bartlett's Test of Sphericity Approx. Chi-Square 952,038<br />

df 153<br />

Sig. ,000<br />

Yapılan analiz sonucunda, KMO değeri 0,50’den büyük olduğu için (0,821) ve Barlett Sig.<br />

Değeri 0,050’den küçük (0,00) olduğu için bu soru grubu faktör analizine uygun çıkmıştır.<br />

Araştırmada demografik değişkenler dışında 25 soru yer almaktadır. Ancak yapılan faktör<br />

analizleri sonucunda, 7 soru analizden çıkarılmış ve soru sayısı 18’e indirilerek analizler<br />

tekrar yapılmıştır.<br />

Faktör analizleri sonucunda araştırma altı faktör altında toplanmıştır. Ancak iki faktörün<br />

güvenilirlik analizleri düşük çıktığı için araştırmadan çıkarılmış ve dört faktör analize dahil<br />

edilmiştir.<br />

Kalaycı’ya göre (2008:405), Cronbach's Alpha katsayısının 0,60≤α0,80 arasında olması<br />

ölçeğin oldukça güvenilir olduğunu gösterir.<br />

Elde edilen verilere göre dört faktöre ait ortalama Cronbach's Alpha değeri 0, 755 çıkmıştır<br />

ve ölçeğin oldukça güvenilir olduğu tespit edilmiştir.<br />

Ölçeğe ait faktörlerin yükleri, kümülatif varyansları ve güvenirlik analizleri aşağıdaki<br />

tablolarda gösterilmektedir.<br />

Tablo 4: 1. Faktöre İlişkin Önermeler<br />

FAKTÖR 1-SAYGI<br />

Faktör % Kümülatif<br />

Yükleri Varyans<br />

Hastalara hastalıkları ile ilgili bilgi verirken<br />

ses tonunu iyi ayarlar.<br />

,688<br />

Hastalara saygı duyduğunu hissettirir. ,755<br />

Konuşurken jest ve mimiklerini doğru<br />

kullanır.<br />

,795<br />

Cronbach'<br />

s Alpha<br />

25,022 ,898<br />

350


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 351<br />

Hastaları dinlerken oldukça sabırlıdır. ,796<br />

Konuşma esnasında hastalarıyla göz teması<br />

kurar.<br />

,733<br />

Hastaları, günaydın, hoş geldiniz<br />

ifadeleriyle karşılar.<br />

,713<br />

Hastaların rahatlıkla düşüncelerini ifade<br />

edebilecekleri bir ortam hazırlar.<br />

,738<br />

Hastaları uyarırken onları kırmadan uyarır. ,765<br />

Faktör 1’in güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,898’dir.<br />

Tablo 5: 2. Faktör İlişkin Önermeler<br />

FAKTÖR 2- DEMOKRATİK TUTUM<br />

Faktör % Kümülatif<br />

Yükleri Varyans<br />

Hastaların sorularının hepsine cevap<br />

vermeye çalışır.<br />

,781<br />

Hastaların sıkıntılarını anlatabilmeleri için,<br />

yeteri kadar zaman tanır.<br />

,748<br />

Hastaların rahatlıkla soru sorabileceği bir<br />

ortam hazırlar.<br />

,612<br />

13,872 ,789<br />

Faktör 2’in güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,798’dir.<br />

Cronbach's<br />

Alpha<br />

Tablo 6: 3. Faktör İlişkin Önermeler<br />

FAKTÖR 3- ENGELLER<br />

Faktör % Kümülatif Cronbach's<br />

Yükleri Varyans Alpha<br />

Hastalara soru sorma fırsatı vermez. ,763<br />

Hastalara emir vererek konuşur. ,699<br />

Bazı hastalara ayrıcalıklı davranır. ,698 11,605 ,678<br />

Hastalara isimleri dışında hitaplar kullanır. ,615<br />

Faktör 3’ün güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,678’dir.<br />

Tablo 7: 4. Faktör İlişkin Önermeler<br />

FAKTÖR 4- DEĞER VERME<br />

Faktör % Kümülatif Cronbach's<br />

Yükleri Varyans Alpha<br />

Hastalarını onayladığını dile getirir ,765<br />

Hastaların anlamadığı terimleri açıklar ,700<br />

Hastaların geribildirimlerini dikkate alır ,663 11,265 ,678<br />

Faktör 4’ün güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach's Alpha değeri 0,678’dir.<br />

Dört faktör, toplam varyansın % 62,777’sini açıklamaktadır.<br />

H 1 : Doktorların cinsiyeti ve hastaları ile iletişim becerileri arasında bir fark yoktur. H 1<br />

hipotezi kabul edilmiştir (t=,864 p>0,05). H 1 hipotezine ait alt hipotezlerin sonuçları Tablo<br />

8’de görülmektedir.<br />

Tablo 8: Doktorların Cinsiyetleri ile Faktör Yükleri Arasındaki Independent Sample t<br />

Test Sonuçları<br />

Doktorların Cinsiyetleri ve Faktör Yükleri Arasındaki İlişki t Sig<br />

CİNSİYET<br />

F1- SAYGI ,286 ,594<br />

F2- DEMOKRATİK TUTUM 1,626 ,205<br />

F3- ENGELLER ,007 ,934<br />

F4- DEĞER VERME 1,341 ,249<br />

İLETİŞİM BECERİLERİ ÖLÇEĞİ ,864 ,323<br />

351


352 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

P0,05).<br />

H 2.b: Tıbbi sekreterlerin eğitim durumu ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları<br />

arasında fark yoktur. H 2b hipotezi kabul edilmiştir (F=,011 p>0,05).<br />

H 2.c: Tıbbi sekreterlerin yaşı ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış açıları arasında fark<br />

yoktur. H 2c hipotezi kabul edilmiştir (F=,120 p>0,05).<br />

H 2.d: Tıbbi sekreterlerin kurumdaki hizmet süreleri ile doktor hasta iletişim becerilerine bakış<br />

açıları arasında fark yoktur. H 2d hipotezi kabul edilmiştir (F=,864 p>0,05).<br />

Sonuç<br />

İletişim, her zaman her yerde iyi, kötü, olumlu veya olumsuz olarak gerçekleşebilen bir<br />

süreçtir. İletişim sürecinin kalitesini, kaynak ile alıcının iletişim sürecindeki davranışları<br />

belirler. Özellikle stresli iş hayatında etkili iletişim, olumsuz duyguları ortadan kaldırarak<br />

olumlu duygu ve düşünceleri beraberinde getirir. Hastanelerde hastane personeli, hasta ve<br />

hasta yakınlarının oluşturduğu üçgende sık sık yaşanan iletişim problemleri, hasta ve hasta<br />

yakınlarının psikolojik durumlarının yanında, ortamdan da kaynaklanabilmektedir. Yanlış<br />

anlaşılmalar, insanların birbirlerini tam olarak dinlememeleri sonucu oluşan aksaklıklar<br />

çoğu zaman olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir. Hastane personeli, hasta ve<br />

hasta yakınlarının birbirlerinden çeşitli beklentileri vardır. Bu beklentilerinin başında,<br />

hoşgörü, anlayış, saygı, yapılan işinin önemsenmesi, söylenenlerin titizlikle dinlenmesi,<br />

problemin önce problemin kaynağındaki bireylerle halledilmesi vb.’leri gelmektedir.<br />

Bilgel’den aktaran Uludağ (2011:38) Hipokrat’ tan bu yana hasta hekim iletişiminin<br />

önemine değinerek hekimliğin en temel ilkesinin “Önce zarar verme” olduğunu belirtmiştir.<br />

Doktorun hastasına zarar vermemesi için öncelikle doktor-hasta arasında iyi bir iletişim<br />

sürecinin olması gerekir. Doktorun hastalarına yardım etme isteği, bilgisini pratiğe dökme<br />

arzusu, tıbbi becerisini ispatlama çabası ve maharetli ellerini sergilemek istemesi, hastayla<br />

iyi bir iletişimden sonra gelmelidir.<br />

Araştırma sonuçlarına göre tıbbi sekreterlerin bakış açısıyla doktorlar hastalarıyla iletişim<br />

kurarken çeşitli noktalara çok önem verdikleri görülmektedir. Bunlar genel olarak<br />

doktorların;<br />

Hastaların rahatlıkla soru sorabileceği bir ortam hazırladıkları, hastaların sıkıntılarını<br />

anlatabilmeleri için, yeteri kadar zaman tanıdıkları, hastaları uyarırken onları kırmadan<br />

uyardıkları, hastaların düşüncelerine önem verdiğini, hastalara hissettirdikleri, konuşurken<br />

jest ve mimiklerini doğru kullandıkları, hastaları dinlerken oldukça sabırlı oldukları,<br />

hastaların rahatlıkla düşüncelerini ifade edebilecekleri bir ortam hazırladıkları, konuşma<br />

esnasında hastalarıyla göz teması kurdukları, hastaları, günaydın, hoş geldiniz ifadeleriyle<br />

352


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 353<br />

karşıladıkları, hastalarla iletişimi aksatacak engelleri ortadan kaldırdıkları yapılan<br />

araştırmanın en önemli sonuçlarındandır.<br />

Ayrıca doktorların; hastalara saygı duyduklarını hissettirdikleri, hastalara hastalıkları ile<br />

ilgili bilgi verirken ses tonlarını iyi ayarladıkları ve hastaların geribildirimlerini dikkate<br />

aldıkları görülmüştür.<br />

Özverili olarak görevlerini yerine getiren doktorların, bu görevlerini yerine getirirken aynı<br />

zamanda empati kurarak kendilerini anlaması gereken hasta ve hasta yakınlarına ihtiyaçları<br />

vardır.<br />

Kaynaklar<br />

Akten R., (2001), Hastanın Adı Var, “Hasta-Sağlık Çalışanı İletişiminde Farklı Bir Boyut”,<br />

Kariyer Matbaacılık, Antalya.<br />

Arican K, (2005) İlköğretim Okullarında Sınıf İçi İletişimde Rol Oynayan Öğretmen<br />

Davranışları, Bolu: Aibü Yüksek Lisans Tezi.<br />

Baltaş Z., Ve Baltaş A., (1998). Beden Dili, Remzi Kitabevi, 19. Basım, İstanbul.<br />

Bardak Ü. Ve Tengilimoğlu D., (1998), “Sağlık Alanında İnsan Hakları Ve Etik”,<br />

H.Ü.İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt 16, Sayı 1-2.<br />

Gökçe O.(1997), İletişim Bilimine Giriş, Turhan Kitabevi, Ankara.<br />

Kalayci Ş. (2008), Spss Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Asil Yayın<br />

Dağıtım Ltd. Şti., Ankara.<br />

Karagöz Y. Ve Kösterelioğlu İ, (2008), İletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeğinin Faktör<br />

Analizi Metodu İle Geliştirilmesi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı,<br />

21.<br />

Köknel Ö., (1986), İnsanı Anlamak, Altın Kitaplar, İstanbul.<br />

Menderes M., (1995), “Genel Sistem Kuramı Ve Sağlık Sistemi, Hastane Sistemi Ve Hasta<br />

Bakım Alt Sistemi”, Hastane İşletmeciliği (Seçme Yazılar), (Editör: Hikmet Seçim),<br />

Anadolu Üniversitesi Yayın No: 845, Açık Öğretim Fakültesi Yayın No: 449, Eskişehir,<br />

Ss.43–73.<br />

Misirli İ., (2003), Genel İletişim, Detay Yayıncılık, Ankara.<br />

Onal G., (1997), Halkla İlişkiler, Türkmen Kitapevi, İstanbul.<br />

Hasta Hakları Yönetmeliği (1998), Sayı: 23420<br />

Uludağ A. (2011), Doktor Hasta İletişimi Açısından Hastanelerde Hekim Seçme<br />

Uygulaması: Karşılaştırmalı Bir Çalışma, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Konya.<br />

İnternet Kaynakları<br />

http://www.shmyo.hacettepe.edu.tr/tds/sek_ozellik.htm- 11.03.2008<br />

http://erkanyildirim.blogcu.com/2032093/- 11.03.2008.<br />

http://www.milliyet.com.tr/2006/07/07/guncel/gun01.html–13.12.2009.<br />

http://www.saglik.gov.tr- 14.12.2009.<br />

353


354 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

BİLGİ TOPLUMUNDA SEKRETERLİK MESLEĞİNE GENEL BAKIŞ<br />

Ömer KARADEMİR 1<br />

İsmail KARAKULLE 2<br />

ÖZET<br />

Bilgi toplumu, bilginin temel bir kaynak olarak kullanıldığı, bilgi sistemleri ve<br />

teknolojilerine dayalı olarak biçimlenen bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin bir<br />

sonucudur.<br />

Bilgi ve teknolojinin öneminin katlanarak arttığı ve hızla değiştiği bu çağda, bu değişeme<br />

uyum sağlayamayan meslekler ortadan kalkarken, birçok meslekte bu çağın yarattığı<br />

fırsatlardan yararlanıp gelişip büyümektedir. Bilgi ve teknolojinin yoğun bir şekilde<br />

kullanıldığı sekreterlik mesleği bu değişim sürecinden her meslek gibi etkilenmektedir.<br />

Bu çalışmanın amacı, bilginin önem kazandığı, bilgi teknolojilerinin hızla geliştiği; bilginin<br />

ve teknolojinin her alanda yoğun bir şekilde kullanıldığı bilgi toplumunda sekreterlik<br />

mesleğinin yeri ve önemini incelemektir.<br />

Bu çalışmada veri kaynağı olarak, konu alanı ile ilgili literatürden ve bilimsel kaynaklardan<br />

yararlanılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Sekreterlik, Bilgi Toplumu, Teknoloji<br />

1. GİRİŞ<br />

Toplumların tarihsel süreçte yaşadığı değişim, günümüz toplumlarını bilgi toplumu olarak<br />

nitelendirilen ve sanayi toplumundan oldukça farklı paradigmalara sahip olan yeni bir<br />

toplumsal döneme taşımıştır. Bilgi toplumu, sonrasında geldiği sanayi toplumundan oldukça<br />

farklı bir toplumsal yapıyı beraberinde getirmiştir. Bilgi toplumuyla birlikte toplumları<br />

güçlü kılan temel unsur “bilgi” olmuştur. Bilginin toplumların yaşamındaki öneminin<br />

artması beraberinde bilgi üretiminin de önemini artırmış, bilgi artık kilit bir ekonomik<br />

kaynak haline gelmiştir.(Kültekin,2006:2)<br />

Bilginin önem kazandığı bu çağda, bilgi ekonomisinin gerektirdiği bilgiyi ürete bilen,<br />

işleyebilen, aktarabilen çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Buda son yıllarda özelikle bilgi<br />

teknolojilerinde ki gelişmelere bağlı olarak iş dünyası literatüründe, “bilgi işçisi” olarak<br />

tanımlanan yeni bir kavramın ortaya çıkışını sağlamıştır. (Çetin, 2005:55) Bilgi işçisi,<br />

birinci olarak bilgi üreten, işleyen ve dağıtan mesleklerle meşgul olan kişiler olarak da<br />

tanımlanmaktadır (Çetin, 2005:56). Bilgi çalışanları, bilgi üreticileri (bilim adamları,<br />

teknokratlar, hukukçular doktorlar vb.), “bilgi ileticiler ve taşıyıcıları” (öğretmenler,<br />

kütüphaneciler, iletişimciler vb.), “bilgi işleyicileri” (idari ve sekreterya hizmetleri<br />

çalışanları vb.) ve “altyapı personeli” (donanım operatörleri, onarım-bakım personeli vb.)<br />

biçimde oldukça geniş bir çalışanlar kümesini kapsamaktadır (Öğüt,2009;80).Bilgi işçileri,<br />

genel bir ifadeyle, bilgi sektöründe bilgi üretme, toplama, iletme, analiz etme, dağıtma gibi<br />

işlevleri gerçekleştirmektedir.<br />

1 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör.<br />

2 Kastamonu Üniversitesi, Devrekani MYO, Öğr. Gör.<br />

354


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 355<br />

Bilgi toplumunda yaşanan bu radikal değişiklikler Yöneticileri, gittikçe "bilgiyle yönetilen<br />

örgütleri" yürütmek zorunda bırakmaktadır. Bu da kuşkusuz beraberinde bilgi işçilerini<br />

getirmektedir. İş yaşamının, emek işçiliğinden zihin ve bilgi işçiliğine doğru gelişimi,<br />

sekreteri günümüzün bilgi işçisi durumuna getirmiştir. (Tutar ve Diğerleri, 2005:17)<br />

Örgütlerde bilgi işçilerine hızla artan bu talep, bilgi işleyicisi olan sekretere duyulan ihtiyacı<br />

da artırmıştır.<br />

Günümüzde bilgi işçisi durumuna gelen sekreterin Türkiye’deki durumuna baktığımız;<br />

yapılan araştırmalarda işverenler tarafından en çok aranan, yönetici, mimar, mühendis,<br />

yazılım uzmanı ve teknisyen gibi meslekler arasında sekreterlikte yer almaktadır. Özel ve<br />

kamu kurum ve kuruluşlarında sekretere olan ihtiyaç sürekli artmaktadır. Bu ihtiyacı<br />

karşılamak için sekreterlik eğitimi veren üniversitelerin sayısında da artış olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Bu çalışmadaki amaç; bilgi toplumunda bilgi işçisi olarak nitelendirilen sekreterliğin<br />

Türkiye’deki önemini incelemektir. Bunun için sekreterlik mesleği iki başlık altında<br />

incelenmiştir. Birincisi işgücü piyasasında bu mesleğe olan ihtiyaç incelenmiş, ikicisi ise bu<br />

mesleğin eğitiminin üniversitelerdeki durumu incelenmiştir.<br />

Bu araştırmada veri toplama da nitel araştırma yöntemlerinden biri olan, doküman<br />

incelemesi yönetimi kullanılmış olup, veri kaynağı olarak, konu alanı ile ilgili literatürden<br />

ve bilimsel kaynaklardan yararlanılmıştır.<br />

1.1. Bilgi Toplumu<br />

İnsanlık, günümüzde değin kendine özgü özelliklere sahip toplumsal ve ekonomik aşamalar<br />

geçirmiştir. Bu aşamalar; avcılık ve toplayıcılığa dayalı ilkel toplum, yerleşik hayata<br />

geçilmesinin ardından tarım toplumu, buhar gücünün sanayide kullanılması ile başlayan<br />

sanayi toplumu ve bilginin bir kaynak olarak ön plana çıkması ile bilgi teknolojilerindeki<br />

gelişmeler sonucunda ulaşılan bilgi çağı veya bilgi toplumudur.(Berberler, 2010:14)<br />

Modern insanın varlığını borçlu olduğu sanayi toplumun yerini yeni bir süreç almaktadır.<br />

Etkisini her geçen süre artıran bu süreç bilgi toplumu sürecidir. 1970’li yıllarda itibaren<br />

bilgisayar teknolojisi (bilişim veya bilgi teknolojileri) alanında yaşanan gelişmeler bilgi<br />

topluma geçişi sağladı. Yeni teknolojilerin, yaşamın her alanındaki etkileri, adeta bilgi<br />

patlaması yaratarak bilgi toplumuna gidişi inanılmaz ölçüde hızlandırmış ve yeni dönemi<br />

liderliğin ele geçirmiştir. Günümüzde bilgi patlamasının etkilerinin yaşandığı, bilginin araç<br />

olmaktan çıkıp önemli bir üretim alanı olduğu teknolojik yeniliklere dayalı olarak üretilen,<br />

özellikle elektronik, bilgi-iletişim, uzay, otomotiv ve tıp alanlarında yoğun ve yaygın olarak<br />

kullanılması ve ilk defa olarak beyaz yakalı çalışanların sayısının mavi yakalıları geçmiş<br />

olması, bilgi toplumuna geçiş olarak kabul edilmektedir(Bal, 2010:14-19).Bilgi toplumu,<br />

bilginin kullanımın yaygınlaştığı ve insanların bilgiye ulaşmasının kolaylaştığı bir<br />

toplumdur. Bilgi toplumu, bilgisayar teknolojileri sayesinde enformatik değerlerin üretildiği,<br />

bilgi kaynaklı beşeri sermayenin kullanıldığı, üretildiği, üretim birimleri veya toplumsal<br />

örgütlenmenin yaygın ve yatay ilişkilerle birbirini tamamlayan ünitelerden oluştuğu,<br />

teknolojik altyapının belirleyici olduğu, geleneksel üretim metotlarının terk edilerek yerini<br />

elektronik tabanlı faktörlere bıraktığı, herkesin bilgi üretimine katkıda bulunduğu,<br />

bireylerinin hem üretici hem de tüketici olduğu, üretim, tüketim ve dağıtım kanallarının<br />

farklılık gösterdiği, buna bağlı olarak yeni yatırım ve üretim alanlarının ortaya çıktığı ve<br />

günümüz insanını her yönüyle etkileyen bir süreçtir(Aktel,2003:42).<br />

Bilgi toplumu, teknolojiyi itici güç olarak gelişiminde kullanan ve bilgi temelinde<br />

biçimlenen yeni bir toplum biçimidir. En temel özelliği, bilgi merkezli ve teknoloji patentli<br />

üretim yapılması ve teknolojik bilginin ekonominin her alanında kullanılmasıdır. Bilginin<br />

sınırlarını genişletmek ve üretimde yüksek gelir elde etmek temel amaçtır. (Kültekin,<br />

355


356 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

2010:32). Bilgi teknolojileri, bilgi toplumunun zihinsel emeğini ikame etmekte ve üretim<br />

mekânları fabrikalar yerine, veri bankaları ve bilgi ağlarına bağlı olarak gerçekleşmekte<br />

temel belirleyicisi bilgi olan bir bilgi ekonomisi ortaya çıkarmaktadır. (Tutar ve Diğerleri,<br />

2005;26).<br />

1.2. Yükselen Sınıf Bilgi İşçisi<br />

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna, sanayi ekonomisinden bilgi ekonomisine geçiş<br />

sürecine bağlı olarak organizasyon yapılarında ve yönetim anlayışındaki değişim, çalışan<br />

profili, istihdam yapısı ve şartları gibi çalışma ilişkilerini belirleyen unsurları da<br />

etkilemektedir. (Zaim, 2005:1)<br />

Günümüzde bilgi toplumunda, bilgi ekonomisinin gerektirdiği bilgiyi ürete bilen,<br />

işleyebilen, aktarabilen çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Buda son yıllarda özelikle bilgi<br />

teknolojilerinde ki gelişmelere bağlı olarak iş dünyası literatüründe, “bilgi işçisi” olarak<br />

tanımlanan yeni bir kavramın ortaya çıkışını sağlamıştır. (Çetin, 2005:55) Teknolojideki<br />

değişmeler, çalışmanın küreselleşmesi işgücünün yapısını da değiştirmektedir. Mavi yakalı<br />

işçiler yerlerini özel bilgilere sahip "bilgi işçilerine" bırakmaktadırlar.(Alan, 2010;17)<br />

Bilginin kullanılması ve geliştirilmesi olarak vasıflandırılabilecek işlerde çalışan kişiler için<br />

"Bilgi İşçisi" (Knowledge Worker) tabiri kullanılmaktadır. Günümüzde herhangi bir<br />

planlama, tasarım, araştırma, analiz, organizasyon, depolama, programlama, dağıtım,<br />

pazarlama gibi görevlerden birisini yerine getiren bir işçi bilgi işçisi olabilir. Yine, bilginin<br />

aktarılmasına ve alınıp-satılmasına herhangi bir şekilde katkıda bulunan veya bilgiyi kendi<br />

işinde etkin olarak kullanan bir kişi, günümüz dünyasında bilgi işçisi olarak<br />

nitelendirilmektedir. (Ekin, 2001;3)<br />

Bilgi işçisi, birinci olarak bilgi üreten, işleyen ve dağıtan mesleklerle meşgul olan kişiler<br />

olarak da tanımlanmaktadır (Çetin, 2005:56). Bilgi çalışanları, bilgi üreticileri (bilim<br />

adamları, teknokratlar, hukukçular doktorlar vb.), “bilgi ileticiler ve taşıyıcıları”<br />

(öğretmenler, kütüphaneciler, iletişimciler vb.), “bilgi işleyicileri” (idari ve sekreterya<br />

hizmetleri çalışanları vb.) ve “altyapı personeli” (donanım operatörleri, onarım-bakım<br />

personeli vb.) biçimde oldukça geniş bir çalışanlar kümesini kapsamaktadır<br />

(Öğüt,2009;80).Bilgi işçileri, genel bir ifadeyle, bilgi sektöründe bilgi üretme, toplama,<br />

iletme, analiz etme, dağıtma gibi işlevleri gerçekleştirmektedir. Bilgi işi ve bilgi işçisinin<br />

tanımıyla ilgili farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Söz konusu yaklaşımların hemen hepsinin<br />

ortak noktası bilgi işinde bedenî çalışmanın yerini ağırlıklı olarak zihnî çalışmanın, mal<br />

üretiminin yerini ise hizmet üretiminin almakta olduğudur. (Zaim, 2005:2)<br />

Günümüzde her alanda olduğu gibi, istihdam alanda büyük bir değişim gerçekleşmekte.<br />

İşverenler, gittikçe "bilgiyle yönetilen örgütleri" yürütmek zorunda kalmaktadırlar. Bu da<br />

kuşkusuz beraberinde bilgi işçilerini getirmektedir. İşgücünün % 70'ine tırmanan "bilgi<br />

toplumu"nun hizmet ekonomilerinde, "bilgi işçilerinin de hızla yükselişine tanıklık<br />

ediyoruz. Yapılan bir araştırmaya göre, "işgünlerini enformasyon ve fikirler dünyasında<br />

geçiren insanların sayısı her geçen gün artmaktadır. (Ekin, 2001;3:7)<br />

İşgücündeki yapısal değişimler sonucunda bilgi sektöründe ve buna bağlı olarak işgücü<br />

içindeki bilgi işçilerinin oranında gözle görünür bir artış olmaktadır. ABD’de yapılan bir<br />

araştırmada 1991 yılında ABD’de işgücünün yaklaşık yarısının bilgi işçisi olduğu ileri<br />

sürülürken, aynı yıllarda yapılan bir diğer araştırmada ABD’de işgücü içerisinde bilgi<br />

işçilerinin oranındaki artış açık biçimde ortaya konulmuştur. Araştırmaya göre, ABD’de<br />

imalat sanayiinde veya vasıf gerektirmeyen hizmet işlerinde çalışanların –tarım işçileri,<br />

sanayi işçileri, zanaatkarlar, otel ve lokanta işçileri, tezgahtarlar ..vs.- işgücü içerisindeki<br />

oranı Yirminci yüzyılın başında %83’lerden sonunda %40’lara gerilemekte, buna karşılık<br />

büyük ölçüde enformasyon alanında –satış, yönetim ve idare, mesleki ve teknik işler vs.-<br />

356


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 357<br />

istihdam edilenlerin oranı ise %17’den yaklaşık %60’lara çıktığı tahmin edilmektedir.(<br />

Zaim 2005:5) Türkiye’deki yapılan araştırmalar baktığımızda işverenler tarafından en çok<br />

aranan meslekler, satış temsilcisi, muhasebe elemanı, yönetici asistanlığı, yönetici, yazılım<br />

uzmanı, mühendistir. (www.kariyer.com.tr; www.yenibiris.com.tr ) Türkiye ve Dünyada<br />

bilgi işçisinin iş gücü piyasasındaki oranı gün geçtikçe artmaktadır. Günümüzde bilgi<br />

işçileri bilgiyi nasıl kullanacağını bilen, bilginin verimini arttırmak için çabalayan bir<br />

sorumluluk çerçevesinde çalışmak zorundadırlar. Bu beklentiler çerçevesinde istihdam<br />

edilen bilgi işçileri, bugün gelişmiş ülkelerde toplam işgücünün büyük bir yüzdesini<br />

oluşturmaktadırlar. (Canlıoğlu,2008:71)<br />

1.3. Sekreterliğin Tarihsel Süreç İçinde Bilgi İşçiliğine Doğru Gelişimi<br />

Sır saklaya bilen kişi anlamına gelen sekreterliğin temelleri yazının bulunuşuna kadar gider.<br />

Yazının bulunmasıyla birlikte, devlet yönetiminin geliştiği Yunan ve Roma<br />

medeniyetlerinde yapılanların kayıt altına alınma ihtiyacı doğmuştur. İlk büro işi olan<br />

kayıtlar, kil tabletler üzerine yazılmıştır. Kayıt işlemleri daha sonraki dönemlerde papirüsün<br />

keşfiyle birlikte papirüslere ve onun ardından da, kağıtlara yapılarak devam etmiştir (Esen,<br />

2007:30). Bu işleri yapan kişiler, ilk sekreterler olarak nitelendirilebilir. Devlet yönetiminin<br />

geliştiği antik Yunan ve Roma medeniyetlerinde geleneksel sekreterlik faaliyetlerinin ilk<br />

geliştiği toplumlar olmuştur. (Bahşi, 2002:13). Daha sonra 16. yüzyılda asillere hizmet<br />

veren, iyi eğitimli, birkaç dil bilen, güvenilir ve sır saklama nitelikleri olan erkek sekreterler<br />

görülmektedir (Ungan, 2000:10).<br />

Sekreterlik mesleği ile ilgili önemli gelişme sanayi devrinden sonra yaşandı. Sanayi<br />

devrimiyle birlikte, seri üretime geçilmesinin yanı sıra yapılan işler çeşitlenmiş ve<br />

karmaşıklaşmış, bu durumda uzmanlaşmaya ihtiyaç duyulur olmuştur. Kayıtları tutma,<br />

dosyalama, telefonlara bakma gibi işlerde uzmanlaşan sekreterlere duyulan ihtiyaç artmıştır.<br />

Önceleri erkeklerin yoğun olarak çalıştığı sekreterlik mesleğinde, daha sonraki yıllarda<br />

daktilonun kullanılmaya başlanması ile birlikte sekreterlik mesleğinde kadınların ağırlığı<br />

artırmıştır. (Coşan, 2003:24).<br />

Sanayileşme sonrası dönemi ortaya çıkaran bilgi ve iletişim teknolojileri, sekreterlik<br />

mesleğine yeni bir anlam kazandırmıştır, daktiloyla başlayarak, bilgisayara doğru gelişen<br />

bilgi-işlem makineleri, Günümüzde sanayi toplumundan bilgi toplumuna, sanayi<br />

ekonomisinden bilgi ekonomisine geçiş sürecine bağlı olarak organizasyon yapılarında ve<br />

yönetim anlayışındaki değişim, çalışan profili, istihdam yapısı ve şartları gibi çalışma<br />

ilişkilerini belirleyen unsurları da etkilemektedir. Bilginin, refah üretmenin temel unsuru<br />

olarak görüldüğü bilgi toplumlarında kuruluşların başarısı büyük ölçüde bilgi işlerinin<br />

organizasyonuna ve bilgi işçilerinin performansına bağlı olmaktadır. Hangi sektörde ve<br />

hangi büyüklükte olursa olsun tüm kuruluşlar açısından daha nitelikli, vasıflı –özelikle<br />

bilgisayar başta olmak üzere yeni teknolojilerle ilgili vasıflara sahip- ve eğitimli bilgi<br />

işçilerine duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. (Zaim, 2005:3) İş yaşamının, emek<br />

işçiliğinden zihin ve bilgi işçiliğine doğru gelişimi, sekreteri günümüzün bilgi işçileri<br />

durumuna getirmiştir. (Tutar ve Diğerleri, 2005:17) Örgütlerde bilgi işçilerine hızla artan bu<br />

talep, bilgi işleyicisi olan sekretere duyulan ihtiyacı da artırmıştır. Bu durum bilgi<br />

toplumunda sekreterin görev tanımı da değişmiştir.<br />

Başlangıçta sır saklamak gibi, göreli olarak basit bir görevi yerine getiren sekreterler<br />

günümüzde; yazışma teknikleri konusunda bilgili, ofis otomasyonu konusunda uzman,<br />

doğrudan denetlemeye gerek duymadan özerk davranabilen, inisiyatif kullanan ve yargıya<br />

varan, kendi yetki alanı ve devredilen yetki sınırları içinde karar verebilen kişi olarak<br />

görülmektedir.<br />

357


358 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Gelişen örgüt yapılarında sekreterlik geleneksel bir yapı bütünlüğünden çıkıp yeni bir<br />

kimliğe bürünmüştür. Bu bağlamda sekreter, yönetici sekreteri konumunda yöneticisini<br />

temsil eden, örgüt içi düzlenmeleri yapan, büro otomasyonunu en iyi şekilde kullanabilen,<br />

kendinden beklenen hizmetleri eksiksiz yapabilen bir kişi durumuna gelmiştir. Ayrıca<br />

sekreter, sekreterlik hizmetlerinin yanı sıra, kendisinden artık belli sorumluluklar üstlenmesi<br />

ve çerçevesinde kararlar alabilmesi beklenen bir kişidir.<br />

Yöneticilerin başarılı olabilmek, işletme performansını arttırabilmek için verimlilik ve<br />

etkinlik kavramına önem vermeleri, sekreterlik mesleğinin önemini giderek artırmıştır. Daha<br />

verimli, etkin ve başarılı olabilmek için yöneticiler, büro yeterliliklerinin üstünlüğüne sahip,<br />

doğrudan emir almadan, sorumluluk alabilme yeteneğini gösteren, alınan karar ve<br />

sorumlulukları uygulayabilen, kendisine verilen yetki sınırları içerisinde kararlar verebilen,<br />

kendine güvenen, verimliliği ve etkinliği arttırmaya yönelik gerekli tedbirleri uygulayabilen,<br />

teknolojiyi takip eden, kurumun vizyonunu temsil eden sekreterlere ihtiyaç<br />

duymaktadırlar.(Yılmaz, Halıcı, 2010) Yöneticilerin sekretere duydukları ihtiyaç, bilgiye<br />

duydukları ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. (Tutar ve Diğerleri, 2005:18)<br />

Bu mesleğin profesyonelleşmesi, bilgi işçiliğine dönüşmesi ile, sekreterlik kavramının yavaş<br />

yavaş terk edilerek, sekreterlik yerine asistan veya yönetici asistanı kavramının tercih<br />

edildiği görülmektedir. Nitekim iş ilanlara baktığımızda profesyonel anlamda bu meslek<br />

elamanına ihtiyacı olan işverenlerin yönetici asistanlığı kavramını kullandığı görülmektedir.<br />

Geleneksel sekreterlikle karşılaştırıldığında yönetici asistanları farklı teknik konularda<br />

eğitim alan, mevcut eğitim fırsatlarını kullanan ve yenilerini araştırma yeteneği olan, esnek<br />

çalışma yöntemlerini kullanabilen, süreçlere değil, sonuçlara göre hareket edebilen,<br />

inisiyatif geliştirebilen, kendisinin yöneticisi olabilen, kendisini sürekli yenileyebilen bilgi<br />

işçileridir. (Tutar ve Diğerleri, 2005:24) Yapılan araştırmalarda, profesyonel sekretere olan<br />

ihtiyaç, sürekli atığı görülmektedir.<br />

1.4. Türkiye’de Sekreterlik Mesleğinin Artan Önemi<br />

Bir uğraşının meslek olarak nitelendirilebilmesi için temel bazı şartları taşıması<br />

gerekmektedir. Bu şartlar ilgili uğraşının, karmaşık ve sürekli gelişen bir bilgi yapısını<br />

içermesi, uygulamada karşılaşılan sorunların çözümünde mesleki yargıların kullanılması ve<br />

kamu yararına hizmet edecek mesleki bir sorumluk anlayışına sahip olması gibi<br />

hususlardır.(Esen, 2007:28) Henüz devletçe onaylanan bir belgeyi gerektiren meslek<br />

hüviyetini kazanmamış olsa da sekreterlik günümüzde bir meslek olarak kabul edilmektedir.<br />

Zira, meslek tanımı yapılırken; Bilimsel niteliği olan sistematik bilgiler topluluğu, bu<br />

bilgilerin uygulamaya dayalı, kişisel becerileri içeren, sorumluluk duygusu ve meslek ahlakı<br />

gerektiren bir olgudur” diye tarif edilir.(Öztürk, 2008:4) Bu tanımdan hareketle sekreterlik<br />

mesleği hakkında oluşturulan sistemli bir bilgi topluluğunun varlığı, bu alanda eleman<br />

yetiştirmek üzere lise ve yüksekokul düzeyindeki okullarda bölümler açılıp programlar<br />

oluşturulması ve bunların geliştirilmesi; büro yönetimi uygulamalarında ahlaki unsurlara<br />

verilen önemin artması ve işletmelerin genellikle bu konuda eğitim almış kişileri talep<br />

etmeleri gibi hususlar, sekreterliğin meslek olduğunu gösteren en güçlü kanıtlardır(Esen,<br />

2007:28).<br />

Sekreterlik mesleği bir taraftan sekreterlik mesleği ile ilgili uzmanlık bilgilerini, diğer<br />

taraftan da, sekreterlik bilgisi ile ilgili diğer bilim dallarına ait bilgileri içeren bir meslektir.<br />

Sekreterlik mesleği, aynı gelişen teknoloji ve piyasa koşullarını sürekli öğrenme ve<br />

uygulamayı gerektiren bir meslektir(Tutar ve Diğerleri, 2005:18).<br />

Günümüzde sekreterlik hizmetleri yönetimin vazgeçilmez bir unsuru olup, sekreterlik<br />

saygın, etkin ve yönetim ile iç içe bir meslek dalı haline gelmiştir. Ülkemizde sekreterlik<br />

hizmeti, iş akışı fazla olan yöneticilerin yazışma, haberleşme ve organizasyon işlerinin<br />

358


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 359<br />

aksamadan yürütülebilmesini sağlamak amacıyla iş yaşamına girmiştir. İş yaşamının<br />

yoğunlaşması ve karmaşık bir yapı kazanması sekreterliğe olan ihtiyacı<br />

artırmıştır.(http://www.pcteknik.net/meslek-gruplari/12022-yonetici-sekreter.html)<br />

Dünyada bir çok ülkede ofisi olan insan kaynakları şirketi Manpower 2011 yılında<br />

altıncısını gerçekleştirdiği, Türkiye’de toplam 1.001 işverenle ve dünyada 39 ülkeden<br />

39.641 işveren ile telefonda mülakat yöntemiyle yaptığı ve şirketlerin, firmaların en çok<br />

hangi personel, eleman ve işçilere ihtiyaç duyduklarına belirlemeye yönelik “Yetenek Açığı<br />

2011” araştırmasında; işverenin en fazla hangi pozisyonları doldurmakta zorlandıkları ve ne<br />

gibi önlemler aldıkları konusunda görüşleri sorulmuş. Araştırma sonucunda Türkiy’de en<br />

çok aranan 10 pozisyon arasında sekreter/yönetici asistanlığı beşinci sırada yer alırken,<br />

Dünyada en çok aranan 10 pozisyon arasında sekreter/yönetici asistanlığı 10. sırada yer<br />

almış. (http://www.manpower.com.tr/basinodasi/talent.asp) Türkiye’de öne çıkan özel<br />

istihdam büroların verilerine baktığımızda; kariyer.net’in işverenler tarafından en çok<br />

aranan pozisyonlara ve verilen ilan sayılarına ilişkin, 2012 ilk 5 aylık ve 2011 son 7 aylık<br />

verileri incelenerek oluşturulan tabloyu incelediğimizde:<br />

Tablo 1: İşverenler tarafından en çok aranan ilk 10 pozisyon<br />

May.12 Nis.12 Mar.12 Şub.12 Oca.12 Ara.11 Kas.11 Eki.11 Eyl.11 Ağu.11 Tem.11 Haz.11 Toplam<br />

Satış<br />

1.837<br />

Temsilcisi<br />

1.806 1.881 1.792 2.007 1.672 1.752 1.881 7.200 5.000 5.200 1866 33.894<br />

Mühendis 1.530 1.602 1.467 1.556 1.591 1.211 1.263 1309 5100 4100 4100 1390 26.219<br />

Muhasebe<br />

637<br />

Elemanı<br />

593 649 648 637 546 541 566 2700 1700 1700 596 11.513<br />

Yönetici<br />

Asistanı<br />

386 413 344 410 385 351 358 396 1200 1100 1200 387 6.930<br />

Yazılım<br />

Uzmanı<br />

315 343 293 363 328 268 249 307 1100 850 800 308 5.524<br />

Satış<br />

Müdürü<br />

218 234 282 302 266 231 230 244 900 750 700 241 4.598<br />

Mağaza<br />

Müdürü<br />

207 193 186 214 249 0 238 262 900 800 850 261 4.360<br />

Tekniker 273 285 225 237 266 178 242 222 900 700 750 0 4.278<br />

Teknisyen 213 226 236 225 265 200 222 0 0 700 650 232 3.169<br />

Sekreter 0 193 0 214 0 0 0 195 900 650 600 220 2.972<br />

(http://www.kariyer.net, 2012)<br />

İşverenler tarafından en çok aranan ilk 10 pozisyon arasında yönetici asistanlığı toplam<br />

6,930 ilan sayısı ile 4. Sırada yer alırken, sekreterlik toplamda 2,972 ilan sayısı ile onuncu<br />

sırada yer aldığı görülmektedir. Yenibiris.com’un 2011 istihdam raporuna göre firmalar<br />

tarafından en çok aranan pozisyonlar: satış temsilcisi, muhasebe elemanı, sekreter, yönetici<br />

asistanlığı, inşaat mühendisi, makine mühendisi, yazılım uzmanı, elektrik mühendisi ve<br />

mimardır(www.yenibiris.com). Bu mesleklerde çalışanlar, bilgi toplumunda önemi artan<br />

bilgi işçileridir.<br />

Tablo 2: 2007 - 2011 Yılı İçinde Sekreterlik Mesleğine Göre Alınan ve Karşılanan Açık<br />

İşler<br />

Meslek<br />

Grubu<br />

SEKRETER<br />

(GENEL)<br />

Karşılanan Açık İş (İşe Yerleştirme)<br />

Alınan Açık İş<br />

YIL<br />

Kamu Özel Toplam<br />

Kamu Özel Toplam Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Toplam<br />

2011 12 3.107 3.119 1 7 121 1.513 122 1.520 1.642<br />

2010 3 1.937 1.940 1 4 31 626 32 630 662<br />

2009 10 753 763 1 5 22 387 23 392 415<br />

2008 18 645 663 1 12 11 369 12 381 393<br />

2007 22 454 476 1 12 19 295 20 307 327<br />

359


360 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

TOPLAM 65 6.896 6.961 5 40 204 3.190 209 3.230 3.439<br />

(www.iskur.gov.tr, 2012)<br />

Türkiye İş Kurumu’nun sekreterlik mesleğinin istihdamına ilişkin 2007 ve 2011 tarihleri<br />

verilerini inceldiğimizde; kamu kesiminde toplam 65 sekreter talep edilirken, özelden<br />

toplamda 6,896 sekreter talep edilmiş. Kamu ve özelin genel toplam talebi ise 6,961 sekter<br />

olduğu görülmektedir. Bunların taleplere karşılık kamuda 45 sekreter istihdam edilirken,<br />

özelde 3,394 sekreter istihdam edildiği görülmektedir. Toplamda 3,439 sekreter işe<br />

yerleştirilmiş, bunların 209’unu erkekler, 3,230’unu kadınlar oluşturmaktadır. Buna göre<br />

kadınları bu mesleği daha çok tercih etikleri söylenebilir. Kamu ve özel kesimden<br />

işverenlerin 2007 ve 20011 tarihleri arasında toplam 6,961 sekreter talebinin yalnız 3,439’u<br />

karşılanabilmiştir. İşverenlerin sekreter talebinde baktığımızda; kamudaki işverenlerin<br />

talebinde 2011 yılı göz önüne alınmasa, yıllara göre bir düşüş varken, özeldeki işverenlerin<br />

talebinde yıllara göre büyük bir artış olduğu görülmektedir.<br />

Grafik 1: KPSS Sınavına Göre Sekreter Alımı Kontenjan Sayısı<br />

200<br />

150<br />

100<br />

50<br />

168<br />

117<br />

86<br />

97<br />

47<br />

86<br />

21 25<br />

0<br />

2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004<br />

(www.osym.gov.tr, 2012)<br />

ÖSYM tarafında yapılacak merkezi atamalarda sekreterlerin atanması için ayrılan<br />

kontenjanları baktığımızda; sekreterlere ayrılan kontenjan 2004 yılında 25 kişiken 2011<br />

yıllında bu sayı 168 çıkmıştır. Kontenjan sayılarına bakıtığımızda bazı yıllarda dalganma<br />

olsada, bu sayıların yıldan yıla arttığını görebilmekteyiz. Bu kontenjanlar kamu kurum ve<br />

kuruluşlarn sekreter taleplerini gösteririr. http://www.dpb.gov.tr/dosyalar/pdf/kpss_2012.<br />

Ayrıca açıktan personel alma izni olan kamu kurum ve kuruluşlarının her yıl bu sayıların<br />

üzerinde sekreteri işe aldığı tahmin edilmektedir.<br />

Grafik 2: Büro Yönetimi, Büro Yönetimi ve Sekreterlik, Büro Yönetimi ve Yönetici<br />

Asistanlığı, Sekreterlik, Ofis Teknolojileri ve Yönetimi, Büro Hizmetleri ve Yönetici<br />

Asistanlığı önlisans programlarının birinden mezun olanlara, ösym merkezi<br />

atamalarında diğer kadrolara atanması için ayırdığı kontenjanlar.<br />

1500<br />

1000<br />

500<br />

0<br />

KPSS Sınavına Göre Sekreter Alımı Kontenjan Sayısı<br />

599 545<br />

308<br />

582<br />

(Kaynak: www.osym.gov.tr )<br />

1000<br />

560<br />

2011 2010 2009 2008 2007 2006<br />

Diğer Kadrolar<br />

360


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 361<br />

Kamu kurum ve kuruluşları direk sekreter aldıkları gibi sekreterlik ve büro eğitimi almış<br />

olan kişilerii diğer kadrolar içinde tercih edebilmektedirler. Büro Yönetimi, Büro Yönetimi<br />

ve Sekreterlik, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Sekreterlik, Ofis Teknolojileri ve<br />

Yönetimi, Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı önlisans programlarının birinden mezun<br />

olanlar kamu kurum ve kuruluşlarında memur, veri işlemcisi, bilgisyar işlemcisi vb<br />

kadrolarda çalışabilmektedir. Yukarıdaki grafikte yukarıda saydığımız, önlisans<br />

bölümlerinde birinden mezun olup, sekreterlik dışında pozisyonlar için kpss puanuna göre<br />

ösym’nin merkezi atamalarda 2006-2011 tarihleri arasında verdiği kontenjan sayılarını<br />

göstermektedir(http://www.osym.gov.tr/dosya/1-57791/h/onlisans-mezunlari-icin-aranan<br />

nitelikler .pdf). Grafiğe baktığımızda; 2007 yılından sonra kontenjan sayılarında bir düşüş<br />

görülsede, 2009 yılından sonra kontenjan sayılarında artış görülmektedir. Bu bölümler<br />

ağırlıklı olarak büro yönetimi ve sereterlik eğitimi veren bölümler. Sekreterlik eğitimi almış<br />

kişilerin, diğer kadrolar içinde kurum ve kuruluşlarca tercih edilmesinin sebebi, başta iyi<br />

bilgisayar bilmeleri, ofis otomasyon bilsine sahip olmaları, büro yönetimi konusunda bilgi<br />

sahibi olmları tercih edilmesindeki başlıca nedenleri olduğu söylenebilir.<br />

Günümüzde sekreterlik hizmetleri yönetimin vazgeçilmez bir öğesi olmuştur. İş yaşamının<br />

yoğunlaşması ve karmaşık bir yapı kazanması sekreterlik mesleğine olan ihtiyacı artırmış,<br />

meslekte mevcut çalışanlar ise kendilerini yenilemek zorunda kalmışlardır. Bu da sekreterlik<br />

hizmetlerini sunacak sekreterin mesleki eğitimini ön plana çıkarmıştır.(Tuncel, 2007:10)<br />

Meslekte, işbaşı eğitimi ve hizmet içi eğitimin yanısıra, halihazırda orta öğretim düzeyinde<br />

meslek liseleri’nde, Meslek Yüksek Okulları’nda ve üniversite düzeyinde verilen eğitim ile<br />

nitelikli personel yetiştirilmektedir. Özellikle üniversitelerde ön lisans düzeyinde açılan<br />

Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı programları, kamu ve özel sektör işletmelerinde<br />

yöneticilere yönetimde yardımcı olmak ve büro faaliyetlerinde bulunmak üzere, nitelikli ara<br />

eleman yetiştirmeyi amaçlayan programlarıdır.(Tengilimoğlu, Tutar, 2009:41)<br />

Büro yönetimi ve yönetici asistanlığı programının amacı hızla değişen ve gelişen iş<br />

dünyasının gereksinimlerini karşılayabilecek bilgi ve becerilerle donatılmış, büro yönetimi<br />

ilkelerini ve yöntemlerini profesyonelce kullanabilen, iyi insan ilişkileri kurabilen, her türlü<br />

büro teknolojisini kullanabilen, bilgisayar kullanımında uzman, modern protokol bilgilerine<br />

sahip, iyi derecede bir yabancı dil bilen büro elemanları, büro yöneticileri ve yönetici<br />

asistanları yetiştirmektir.(Aktürk, 2007:261) Kamu ve özel sektörü personel ihtiyacına cevap<br />

vermek için meslek yüksekokullarında açılan bu bölüm, programa talebin artmasıyla bir çok<br />

üniversitenin bünyesinde yer alan meslek yüksekokullarında açılmıştır.<br />

Aşağıdaki grafik Türkiye’de sekreterlik eğitimi veren kamu ve vakıf üniversitelerin<br />

bünyesinde yer alan meslek yüksekokulların 2005-2012 tarihleri arasındaki sayıları<br />

gösterilmektedir.<br />

150<br />

100<br />

Grafik 3 : Sekreterlik Eğtimi Veren MYO’ları<br />

91 96 97<br />

107<br />

123 126 128 132<br />

50<br />

0<br />

9 10 10 14 16 12 6 4<br />

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012<br />

KAMU<br />

VAKIF<br />

361


362 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Grafiği incelediğimizde 2005 yılında Devlet üniversitelerin bünyesinde 92 MYO’nun<br />

sekreterlik eğitimi için programı varken, vakıf üniversitelerde 9 MYO’nda program<br />

mevcuttur. 2012 yılına gelindiğinde Devlet üniversitelerinde 132 MYO’nda program<br />

varken, vakıf üniversitelerin bünyesindeki 4 MYO’nda program mevcuttur. Devlet<br />

üniversitelerinin bu 132 meslek yüksekokulun 94’unde hem birinci öğretim hem ikinci<br />

öğretim bulunmaktadır. 2012 yılından itibariyle Devlet Üniversitelerinin bünyesinde yer<br />

alan meslek yüksekokullarında 6810 birinci öğretim, 5058 ikinci öğretim ve 50 uzaktan<br />

eğitim toplamda 12055 kontenjan bulunmaktadır. Vakıf üniversitelerin bünyesinde yer alan<br />

meslek yüksek okullarında ise hepsi birinci öğretim olan kontenjan<br />

bulunmaktadır(http://www.osym.gov.tr). Bu sayılar yeni açılacak olan melek yüksekokulları<br />

ile birlikte atması beklenilmektedir. Bu sekreterlik mesleğinin Türkiye’de öneminin atığını<br />

gösteren bir durum olduğu düşünülmektedir. Her geçen yıl meslekte önemli oranda kalifiye<br />

eleman açığı olduğu yapılan araştırmalar sonucunda belirlenmiştir.<br />

(http://www.burokongre.gazi.edu.tr/index.php) Sekreterlik mesleğinde, artan istihdam olanı<br />

bu mesleğin eğitimini almak isteyenlerin sayısında attırmıştır. İşveren kesiminin nitelikli<br />

personel talebindeki artış ve sekreterlerden gelen nitelikli sunumlar sonucu, sekreterlik<br />

mesleği toplumdaki imajını her geçen gün olumlu yönde yenilemektedir. (www.<br />

PcTeknik.net)<br />

SONUÇ<br />

İçinde yaşadığımız çağ bilginin ekonomik bir değer olduğu ve teknolojinin yaşamsal önem<br />

kazandığı bir çağdır. Bu bilgi çağında, organizasyonların kaderi giderek bilgi işlerinin<br />

verimliliğine ve bilgi işçilerinin performansına bağlı olmaktadır. Bugün her sektörde ve<br />

bütün kuruluşlarda teknolojiyi iyi kullanan ve eğitimli bilgi işçilerine ihtiyaç vardır ve bu<br />

ihtiyaç gün geçtikçe atmaktadır.<br />

Günümüzde sekreter yaptığı iş ve sahip olduğu niteliklerden dolayı bilgi işçisi olarak<br />

nitelendirilmektedir. Eskiden sekreterlik mesleği belirli bir takım işlerle uğraşırken bilginin<br />

artan önemi nedeniyle yapılan işler değişmiş ve çeşitlenmiştir. İş dünyası sekreterlerin<br />

belirli bir tkım yeterliliklere ve yetkinliklere sahip, yöneticisini asiste edebilecek olan<br />

elemanlar tercih etmektedir. Önceden organizasyon veya örgüt içerisinden seçme veya<br />

yükseltme yolu ile sekreter seçimi yapılırken günümüzde artık bu işin eğitimini almış ve<br />

nitelikli kişiler tercih edilmektedir. Bunun sonucu olarak Sekreterlik eğitimi veren Meslek<br />

Yüksekokulları ders içeriklerini bu doğrultuda geliştirmektedir.<br />

Mesleğin Türkiye’deki durumunu incelediğimizde istihdam olanaklarının arttığını göre<br />

biliyoruz. İster özel kuruluşlar olsun ister kamu kuruluşları olsun sekretere olan ihtiyacın<br />

artmaktadır. Özel İstihdam bürolarının verilerine baktığımızda, işverenlerin yönetici<br />

asistanını sekreterden daha çok istihdam etmek istediklerini görmekteyiz. Özel bürolarının<br />

daha kalifiye elaman istihdam etmek isteyen işverenlerin ilan verdiği bürolarıdır.( Tutar,<br />

Oruç, 2011:102) Bu durumda işverenlerin daha kalifiye kişileri bu meslekte istihdam etmek<br />

istediklerini söyleyebiliriz.<br />

İş dünyasında kalifiye sekretere olan ihtiyacın artması ile çok sayıda üniversite bu mesleğin<br />

eğitimine bünyesinde yer vermiştir. Sekreterlik mesleğinin eğitimini veren meslek<br />

yüksekokulların sayısında her yıl artış olmaktadır. Ayrılan öğrenci sayısında da bir artış<br />

olduğu gözlenmektedir.<br />

Sonuç olarak bugün bilgi işçisi durumuna gelen sekreterlik, Türkiye’deki önemi giderek<br />

artan bir meslek konumundadır. Sekreterlik mesleğinin istihdam olanaklarındaki artış ve<br />

eğitimine bünyesinde yer veren üniversitelerin sayısındaki artış bu durumu kanıtlamaktadır.<br />

362


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 363<br />

KAYNAKÇA<br />

Aktel Mehmet, (2003), Küreselleşme Ve Türk Kamu Yönetimi, Asil Yayın Dağıtım,<br />

Ankara,<br />

Alan Hale, (2010), Bilgi İşçilerinin İş Tatmininin Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkileri Ve<br />

Bir Kamu Kurumunda Çalışan Bilgi İşçileri Üzerinde Uygulama, Yayınlanmış Yüksel<br />

Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara<br />

Aytürk, N.(2007), Büro Yönetimi Ve Yönetici Sekreterliği, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.<br />

Bahşi, Didem. (2002). Türkiye’de Büro Yönetiminde Sekreterliğin Önemi Ve<br />

Sekreterlik Eğitimine İlişkin Bir Model Önerisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi Gazi<br />

Üniversitesi Eğitim Bilimler Enstitüsü Ankara<br />

Bal, Oğuz, (2010). Teknolojinin Sosyo-Ekonomik Yapıya Etkileri, Akademik Bakış Dergisi,<br />

Sayı 20, Nisan – Mayıs – Haziran 2010 (Http://Www.Akademikbakis.Org)<br />

Berberler Rıdvan, (2010), Bilgi Toplumuna Geçiş Sürecinde Türkiye, Bir Kamu Kurumunda<br />

Bilgi Teknolojileri Kullanımına İlişkin Bir Araştırma, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi,<br />

Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa<br />

Canlioğu Gözde, (2008) Değişen Toplum Yapılarında Bilginin Değişen Konumu,<br />

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırma Enstitüsü,<br />

İstanbul<br />

Çetin Başak Işık, (2005), Bilgi Toplumu Ve Bilgi İşçisi Bağlamında Çağrı Merkezleri:<br />

Emek Süreci İş Ve İstihdam, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi,<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul<br />

Ekin, Nusret; Küreselleşmenin İki Yüzü: İstenmeyen “Kaçak Göçmenler”-“Davetli Bilgi<br />

İşçileri”; Tühis Dergisi; Cilt: 17; Sayı: 2; Kasım 2001.<br />

Esen Dilek, (2007), Meslek Yüksek Okullarının Büro Yönetimi Ve Sekreterlik<br />

Programlarında Bilgi Teknolojilerinin Kullanım Düzeylerinin Değerlendirilmesine Yönelik<br />

Bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, Ankara<br />

Kültekin Selcen, (2006), Bilgi Toplumu Ve Eğitim Programları, Yayınlanmış Yüksek<br />

Lisans Tezi, Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir.<br />

Öztürk Mehmet Ali, (2008), Temel Ve Çağdaş Sekreter Ekin Yayınevi, Bursa<br />

Tengilimoğlu Dilaver Ve Tutar, Hasan (2009),“Çağdaş Büro Yönetimi”Ankara Seçkin<br />

Yayınları 3. B.<br />

Tuncel, M. (2007). Meslek Yüksekokullarındaki Büro Yönetimi Ve Sekreterlik<br />

Programlarının Sektörün İhtiyaçlarını Karşılama Durumunun Değerlendirilmesi.<br />

Yayınlamamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.<br />

Tutar Hasan, Altinöz Mehmet, Aygen Selin, (2005), Sekreterlik Bilgisi, Seçkin Kitabevi,<br />

Ankara<br />

Ungan, Gülşen. (2000). Geçmişten Geleceğe Sekreterlik. Antalya: 1. Ulusal Büro<br />

Yönetimi Ve Sekreterlik Kongresi, 17-18 Nisan.<br />

Yilmaz Burcu, Halici Ali, İşgücü Devir Hızını Etkileyen Etmenler: Sekreterlik Mesleğinde<br />

Bir Araştırma, Uluslararası İktisadi Ve İdari İncelemeler Dergisi, Cilt:2 Sayı:4, Kış 2010<br />

363


364 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Zaim Halil, (2005) Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı 49<br />

(Http://Www.Iudergi.Com/Tr/Index.Php/Sosyalsiyaset/Article/View/478, Erişim Tarihi:<br />

02.08.2012 )<br />

http://www.iskur.gov.tr/KurumsalBilgi/istatistikler.aspx#dltop, Erişim Tarihi: 02.08.2012<br />

http://www.kariyer.net/kariyer-istihdam-endeksi/ , Erişim Tarihi: 25.07.2012<br />

http://www.manpower.com.tr/basinodasi/talent.asp, Erişim Tarihi:08.08.2012<br />

http://www.pcteknik.net/meslek-gruplari/12022-yonetici-sekreter.html,Erişim Tarihi:<br />

04.08.2012<br />

http://www.PcTeknik.net, Erişim Tarihi: 02.08.2012<br />

http://www.yenibiris.com/KariyerKilavuzu/Oku.aspx?ArticleID=11470, Erişim Tarihi:<br />

07.08.2012<br />

364


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 365<br />

MESLEKLERİN İSMİNİ DEĞİŞTİRMEK İMAJLARINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN<br />

YETERLİ Mİ? (SEKRETELİK MESLEĞİ ÖRNEĞİ)<br />

Ayşe ÇAY ATALAY 1<br />

ÖZET<br />

Meslek, insanın yaşamını sürdürebilmek için icra ettiği ve genellikle yoğun bir eğitim,<br />

çalışma, bilgi birikimi, seçilen mesleğe bağlı olarak, yetenek geliştirmeyi gerektiren ve tüm<br />

bu sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvana verilen isimdir. Ancak son yıllarda, nedense<br />

alın teriyle yapılan her işin kutsallığından ziyade, bazı mesleklerdeki imaj bunalımı dikkat<br />

çekicidir. Özellikle az eğitim gerektiren ya da eğitim almadan icra edilen bu mesleklerde,<br />

imajlarını isimleriyle değiştirme çabası adeta çığ gibi büyümektedir. Örneğin; kapıcı<br />

apartman görevlisi, tezgahtar satış danışmanı, sekreter yönetici asistanı gibi yeni meslek<br />

isimleriyle anılmaya başlanmıştır. Oysaki eski meslek isimleriyle yeni meslek isimleri<br />

arasında tanım ve içerik olarak büyük farklılar bulunmaktadır.<br />

Bu çalışmada; sekreterlik mesleği ile yönetici asistanlığının görev tanımları yapılmış, iki<br />

mesleğin gerektirdiği özellikler, mesleki eğitim süreleri ve şartları açısından farklılıklar<br />

irdelenmiş, içerik yönünden yapılması gerekli değişiklikler tartışılarak, çözüm önerileri<br />

sunulmuştur.<br />

Anahtar Kelimeler: Meslek, Sekreterlik, Yönetici Asistanlığı<br />

Giriş<br />

Toplumsal yapının kurucu öğesi olan “meslek”, toplumun isleyişinde hayati rol oynar.<br />

Toplumun yapılaşmasında, örgütlenmesinde, işbölümünün oluşmasında belirleyici etkiye<br />

sahip olması, toplumsal uzlaşmaya ve istikrara olan katkıları mesleği toplumsal açıdan<br />

önemli kılar. Sosyal-kültürel, ekonomik boyutları ve fonksiyonları açısından meslek,<br />

toplumsal etkileşimin temel belirleyicisi olarak öne çıkar ve maddi kazanç sunumlu islerden<br />

ya da uğraşlardan tümüyle farklılaşır İlhan(2008:313). Her meslek o mesleğin değerlerini,<br />

gelişimini, lisanslaşmasını ve diğer insanlar açısından tanınmasını sağlayan kuruluşlara<br />

sahiptir. Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır. Türkiye'de resmi olarak tanımı<br />

yapılmış 600 civarında meslek vardır.<br />

Her bir meslek için tanımı, görev alanları, genel olarak kullandığı araç ve gereçler, mesleğin<br />

gerektirdiği özellikler, çalışma ortamı ve koşulları, iş bulma olanakları farklıdır. Mesleki<br />

eğitim açısından baktığımızda, meslek eğitimine giriş koşulları, eğitimin süresi ve içeriği,<br />

meslekte ilerleyebilme veya yeni meslekleri seçebilme olanakları, destekleyici meslek<br />

kuruluşları, gibi özellikler bulunmaktadır.<br />

Dünyada her mesleğin farklı bir gelişim süreci ve tarihçesi vardır. Sekreterlik mesleğinin<br />

tarihsel gelişimini incelediğimizde, Eski Yunanlılarda ve Romalılarda devlet yöneticilerinin<br />

görevlendirdikleri yazmanlarla başlayan sekreterlik hizmetleri, tarihin akışı içerisinde, resmi<br />

kurum ve kuruluşlarda, özel işletmelerde bugünkü anlamda sekreterlik hizmetlerine<br />

dönüşmüş bulunmaktadır. Sekreterlik, özellikle sanayi devrimiyle birlikte örgütlerin<br />

1 Atatürk Üniversitesi Narman MYO, Doktora Öğrencisi


366 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

büyüklükleri, sayıları ve uzmanlaşmalarının artmasıyla ihtiyaç duyulmaya başlayan bir<br />

meslek dalına dönüşmüştür. Sanayinin gelişmesiyle, işletmeler büyürken, çalıştırdıkları iş<br />

gören sayısı artmış, daha geniş hedef kitleleri oluşmuş, işletmeler arası ilişkilerde bir artış<br />

yaşanmıştır. Söz konusu ilişkilerin nitelik ve nicelik açısından artışı, işletmelerin sistemli bir<br />

yapıya sahip olmaları sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle sanayileşme sürecinin, sekreterlik<br />

mesleği ve modern anlamda büro kavramının gelişmesi ile paralellik gösterdiği<br />

anlaşılmaktadır. Sekreterlik hizmetlerini insanlığın bilgi saklama ve kaydetme ihtiyacı<br />

yaşadığı, ticari faaliyetlerin başlangıcına kadar dayandırmak mümkündür. Sanayi öncesi<br />

dönemde, sekreterlik hizmetleri sır saklama, bilgi kaydetme ve belgelendirme<br />

faaliyetlerinden ibarettir. Bu dönemde, sekreterlik hizmetlerini yürütenler yazman ve katip<br />

gibi adlarla anılmışlardır. Sanayileşme ile birlikte işletme sayısında yaşanan hızlı artış, ticari<br />

ilişkilerin artmasına ve karmaşıklaşmasına yol açmıştır. Bu gelişme işletme yöneticilerinin<br />

iş akışını artırmış ve hızlandırmıştır. Yöneticilerin iş akışının artması, sekreterlik<br />

hizmetlerine ve sekretere olan ihtiyacını artırmıştır. Sanayileşme döneminde hesaplama,<br />

yazı makineleri ve iletişim teknolojileri kullanılmaya başlanmıştır. Bilgi ve iletişim<br />

teknolojilerinde yaşanan olumlu gelişmeler sekreterlik mesleğinin gelişimini önemli ölçüde<br />

etkilemiştir. Örgütlerin gelişen teknolojiye uyumlu personel ihtiyaçları, sekreterlik<br />

hizmetlerinde uzmanlaşmanın gerçekleşmesini sağlamıştır. Ayrıca bu dönem, sekreterlerin<br />

eğitimine yönelik önemli gelişmelerin yaşandığı dönem olmuştur. Sekreterlik mesleğinin<br />

gelişiminde önemli bir dönüm noktası ise; 1933 yılında Fransa’nın başkenti Paris’ de bir<br />

demir çelik işletmesinin genel müdürünün sekreter istihdam etmesiyle büro içerisinde<br />

sekreter kavramı görülmeye başlanmıştır.<br />

Türkiye’ de sekreterlik mesleğinin gelişim sürecini incelediğimizde, Osmanlı İmparatorluğu<br />

dönemine dayandırmak mümkündür. Osmanlı İmparatorluğunda sır katipliği olarak<br />

nitelendirilen sekreterliğin, devlet yönetiminde etkin bir yeri olmuştur. Türkiye’ de bugünkü<br />

anlamda sekreterlik hizmetleri ise; ilk olarak 1953 yılında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü<br />

ile Karayolları Genel Müdürlüğünde uygulanmıştır. Türkiye’ de sekreterlik mesleğinin,<br />

dünya ile birlikte olmasa da benzer şekilde geliştiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de sekreterlik<br />

hizmetleri sanayileşme ile birlikte, örgüt yöneticilerinin iş akışlarının artması ve<br />

karmaşıklaşmasına bağlı olarak iş hayatına girmiştir. Bu durum sekreterlik hizmetlerine ve<br />

sekreterlere olan ihtiyacı artırmış, örgütlerde sekreter istihdamı zorunlu hale getirmiştir.<br />

Sekreterlik mesleğinin gelişimini destekleyen en son yenilik ise, bilgi teknolojileridir. Bilgi<br />

teknolojilerinin gelişmesiyle kağıtsız bürolar ve büro otomasyonu uygulamaları, işlerin daha<br />

kısa sürelerde ve en iyi şekilde tamamlanması sağlayarak, mesleğe farklı bir boyut<br />

getirmiştir.<br />

2. Meslekler ve Unvanlari<br />

Toplumsal biçimlenmenin özel bileşeni olan meslek; işbölümü, toplumsal istikrar,<br />

bütünleşme, toplumsallaşma, ekonomik, kültürel vs. açılardan da hayati fonksiyonlara<br />

sahiptir. Meslek bir taraftan insanları birbirine bağlarken, diğer taraftan da onları ayrıştırır,<br />

toplumsal farklılaşma /hiyerarşi üretir. Aynı zamanda toplumsal hareketlilik yoluyla konum<br />

değiştirmeyi mümkün kılar, hiyerarşik yapıyı şekillendirerek toplumsal sistemin isleyişine<br />

katkı sağlar. Öte yandan, meslekler; üyeleri açısından paylaşılan normlar, değerler, tutumlar,<br />

anlam bütünleri, meslek ahlâkı, yerleşik teamüller/gelenekler ve simgeler geliştirmeleri,<br />

üyeleri arasında benzer yasam tarzına temel oluşturmaları yine üyeleri üzerinde çeşitli<br />

biçimlerde sosyal kontrol kurmaları bakımından alt kültür oluştururlar. Bu oluşum,<br />

meslektaşlar arasındaki iletişim ağları, mesleğin özel jargonu, nişan, rozet, özel giysiler,<br />

yemin gibi törensel unsurlar ile somutlaşır (Macdonald, 1995: 36; Pavalko, 1988: 5; User,<br />

1996: 277).<br />

366


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 367<br />

Unvan bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad<br />

ya da sandır. Ayrıca unvan bir mesleği icra eden kişilere verilen ortak sıfat olmakla beraber,<br />

aynı zamanda meslek içindeki farklılıkları da ifade eden bir kavramdır. Kurumlarda<br />

unvanlar belirlenmeden önce yapılması gerekli bir dizi çalışma vardır. Bu sürece iş analizi<br />

denir. İş analizi, organizasyonun faaliyetlerinin sürdürülmesi için hangi görevlerin, nasıl, ne<br />

zaman, hangi sırada yapılması gerektiği sorularına detaylı yanıt alınmasını sağlar. İşin en<br />

doğru şekilde, en hızlı yoldan ve en uygun kişi tarafından yapılmasını amaçlar. Bu süreç<br />

aynı zamanda söz konusu görevleri yapacak kişilerde olması gereken bilgi ve becerileri yani<br />

yetkinlikleri de ortaya çıkartmaya yardımcı olur. Tüm bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan<br />

görev tanımlarına uygun olarak pozisyonlar yani unvanlar belirlenir.<br />

Meslek, bireyin yeteneklerin açığa çıkmasına imkân tanır. Bireyin duygusal, bedensel ve<br />

zihinsel gelişimini etkiler ve onun hayata bakış açısını, alışkanlıklarını, tercihlerini,<br />

davranışlarını, benlik algısını ve kimliğinin biçimlenmesinde rol oynar. Birey, mesleği<br />

üzerinden anlam üretir, mesleğini algılama ve değerlendirme biçimi; bireyin duyuş, düşünüş<br />

özelliklerini, tutumlarını, vaziyet alışını ve genel olarak eylem altyapısının biçimlenişini<br />

etkiler İlhan(2008:315). Meslek, bireyi topluma bağlayan temel bağdır. Kişinin topluma<br />

eklemlenişi ve onunla bütünleşmesi mesleği üzerinden gerçekleşir. Kamusal alandaki<br />

görünürlüğü de yine en çok mesleği aracılığıyla mümkün olur. Zira kişinin geliri, dini veya<br />

evinin ederi özel ve gizli sayılabilir, fakat mesleği toplumsal yaşamının kamuya açık yönünü<br />

oluşturur(Hall, 1975: 67; Kemerlioğlu, 1990: 51).<br />

Unvanların doğru belirlenmesi, her çalışanı yakından ilgilendiren özlük hakları ile de<br />

yakından ilişkilidir. Çünkü unvan, maddi olmayan bir özlük hakkıdır ve kişinin kariyerinde<br />

büyük rolü vardır. Unvana dayalı belirlenen maddi haklar yine son derece önemlidir. Aynı<br />

kurum içinde geçerli nedenlere dayanmaksızın sadece unvan ile çalışanlar arasında fark<br />

yaratmak adalet duygusunun yitirilmesine ve dengelerin sarsılmasına neden olacaktır.<br />

Son yıllarda iş yaşamında yeni yeni unvanlar ortaya çıkmıştır. Bunun en önemli nedeni<br />

üretim, teknoloji, ekonomi ve sosyal yaşam alanlarında yaşanan gelişmelerdir. Bu<br />

gelişmeler yeni meslekler doğmasına veya mevcut mesleklerde alt dalların açılmasına neden<br />

olmuştur. Bir başka neden ise, ulusal iş hayatının uluslararası platforma açılması ile duyulan<br />

bütünleşme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç özellikle İngilizce unvanların çoğunun aynı şekilde iş<br />

hayatına girmesine neden olmuştur. Bunun en önemli sonucu ise yapılan işle unvanı<br />

arasında meydana gelen kavram kargaşasıdır. Yeni unvanlardaki artışının bir diğer nedeni<br />

belki de en önemlisi, eski unvanların insanların zihinlerinde daha doğrusu bu unvanlara<br />

sahip kişilerin zihninde oluşturduğu aşağılık kompleksidir. İsmi değişen çoğu meslekte<br />

insanlara eski unvanlarıyla hitap ettiğinizde hakaret ediyormuşçasına tepki verilmesi hayret<br />

vericidir. Bir mesleği kutsal kılan asıl unsur, yapılan işin niteliği ve kazanılan paranın hak<br />

edilmesi olduğu halde, bugün bir mesleği, içeriğinden ziyade adeta ismi<br />

kutsallaştırılmaktadır. Ayrıca unvan değişikliğinin nedense eğitim gerektirmeyen ya da az<br />

eğitim gerektiren işlerde yoğunlaşması da dikkat çekicidir. Üstelik unvanlar değişirken<br />

yapılan işlerin içeriğinde herhangi bir değişiklik olmamakta, bunun yanı sıra herkes<br />

tarafından bilinen meslek isimleri yeni isimleriyle söylendiğinde çoğu kimsenin kafasında<br />

farklı çağrışımlar uyandırarak, yanlış anlamalara yol açmaktadır.<br />

2. Sekreterlik Mesleğinde Unvan Karmaşası<br />

Zamanla değişen toplumsal hayatın gerekleri doğrultusunda mesleklerin çeşitlerinde, sosyal<br />

değerlerinde ve itibarlarında, ilişkiler düzeyinde ve örgütlenme biçimlerinde, gerekli<br />

kıldıkları bilgi ve becerilerde, uyguladıkları yöntemlerde, değişiklikleler olmuştur. Buna<br />

paralel olarak gördükleri maddi karşılıklarda, hak ve sorumluluklarında, icra ve faaliyet<br />

biçimlerini belirleyen ve aralarındaki ilişkileri düzenleyen normlarında ki değişmeler de<br />

kaçınılmaz olmuştur (Kemerlioğlu, 1973: 117). Bu süreçte bir yandan yeni meslekler, hatta


368 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

alt mesleki uzmanlık alanları ortaya çıkarken, bir yandan da mevcut mesleklerden kimileri<br />

yok olmuştur.<br />

Toplumsal organizasyonun niteliğine bağlı olarak, günümüzde meslek üyeliği bir atıf<br />

olmaktan çıkıp, başarı sürecine dönüşmektedir. Yani, meslek edinmenin geleneksel<br />

belirleyicileri olan sosyo-demografik, ekonomik köken, din, ırk, cinsiyet vb. etkenlerin<br />

yerini formel eğitim almaktadır (bkz. Dunkerley, 1975: 45). Dolayısıyla mesleğe giriş<br />

kriterlerinin nesnelleştiği ve mesleki oryantasyon sürecinin değiştiği rahatlıkla söylenebilir.<br />

Ülkemizde de mesleğe yönelim artık büyük ölçüde mesleğin babadan oğula intikali/mesleki<br />

kalıtım biçiminde gerçekleşir olmaktan çıkmıştır. Böylece mesleğe girişte mesleki formel<br />

eğitimin yani diplomalıların önemi artmıştır.<br />

Diploma sahibi olmak, uzmanlığa göndermede bulunmaktadır. Uzmanlık ise, mesleği, o<br />

meslekte bilgi sahibi olmayan insanlardan ayırmak ve meslek mensuplarının göreceli<br />

yeterliğini ölçmek için mesleki ehliyete yönelik objektif standartların temelidir. Bu tür<br />

standartlar evrensel olup, bilgi ve beceriye bağlıdırlar, zaman ve mekâna bakılmaksızın<br />

genel kullanımda uygulanabilir özelliktedirler (Huntington, 2004: 10).<br />

Son yıllarda sekreterlik mesleği de bu değişimden payını almıştır. Artık bir iş bulamazsam<br />

sekreterlik yaparım anlayışı tarih olmaktadır. Kısacası bu mesleği icra etmek isteyenlerin<br />

öncelikle bir alan diplomasına sahip olmaları gerekmektedir.<br />

Tüm bu gelişmeler ve değişmeler ışığında görevi tanımlayan iki farklı unvan ortaya<br />

çıkmıştır; “yönetici asistanlığı” ve “yönetici sekreterliği.” Bu iki unvan hangi görevlere ve<br />

kimlere işaret ediyor? Kurumlar gerekli analiz çalışmalarını yaparak, iki unvan arasında<br />

bilinçli bir seçim mi yapıyor, yoksa bilinçsizce daha önce söz ettiğimiz gibi “unvan<br />

karmaşasına” mı hizmet ediyor? İkinci olasılık ve en kötüsü, gerekli alt yapı çalışmaları<br />

olmaksızın özensizce ve adaletsizce unvan ve hak dağıtılması kusurlu bir yönetim şekli ve<br />

mesleği zedeleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı kurumlar ise bilinçli olarak<br />

iki seçenekten birini kullanmayı tercih ediyor. Bu kurumlar, iki unvan ve kişi arasında<br />

gerçekten bir farklılaştırma yapmadan sadece bazı sanılarla hareket ediyorlar. Birçok<br />

kurumun ve yöneticinin bu konuda yanlış bilgi ve bazı önyargıları mesleği ve mesleği icra<br />

edenleri olumsuz etkileyip, yanlış örnek teşkil ediyorlar.<br />

2.1. Sekreter, Yönetici Asistani veya Yönetici Sekreteri Arasinda Var Olduğu<br />

Düşünülen Farklar<br />

Sekreter, yönetici asistanı ya da yönetici sekreteri arasındaki farkları birbirinden da net<br />

çizgilerle ayırabilmemiz için öncelikle tanımlarını iyi bilmemiz gerekir. Sekreter<br />

dediğimizde ilk akla gelen tanım, görevi telefonları cevaplayan ve müşterileri kabul etmek<br />

olan kişidir. Oysa bu resepsiyonistin görev tanımıdır. Resepsiyonistler yönetim<br />

hiyerarşisinde genellikle idari müdürlüğe bağlı çalışırlar. Bunun yanı sıra, bir yönetici veya<br />

organizasyon adına ofis işleri ile yazışmaları üstlenen yardımcıya sekreter denir. Sekreterler<br />

yönetim hiyerarşisinde bağlı bulunduğu birimin idaresi altındadır. Bölüm sekreterleri, bölüm<br />

yöneticisinin sorumluluğu altındadır.<br />

Yönetici Sekreteri yönetsel görev ve sorumlulukları üstlenen sekretere verilen isimdir.<br />

Yönetici sekreteri diğer sekreterlerden farklı olarak sadece Genel Müdür’e veya yönetim<br />

kuruluna bağlı çalışmaktadır. İşletmelerde emir, komuta zincirini dikkate aldığımızda zaman<br />

zaman diğer bölüm müdürlerine görev aktarımı yapabilir ve bölüm sekreterlerine iş verme<br />

yetkisi de vardır. Yönetici sekreteri ya da yönetici asistanı ile sekreter arasındaki farklılık<br />

aşağıdaki tabloda ortaya konmaktadır.<br />

Tanımları açısından incelediğimiz de bile, aslında sekreter, yönetici asistanı veya yönetici<br />

sekreteri farklı yetkilere sahip olduğu ve farklı görevleri yerine getirdiği açıktır. Bu<br />

368


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 369<br />

yüzdende bu meslekleri tek bir isim altında toplamak sakıncalıdır. Diğer önemli bir husus<br />

ise; yönetici asistanı ve yönetici sekreterinin eş anlamlı olarak kullanılmasından<br />

kaynaklanmaktadır. Yönetici sekreterinin görev alanı ve yetkileri yukarıda açıklanmıştır.<br />

Genel Kurul ya da yönetim kurulunda sekreterlik görevini yapan kimsedir. Bunun yanı sıra<br />

asistan kelimesinin Türkçe karşılığına baktığımızda yardımcı veya üniversitelerde öğretim<br />

üyeliğinin ilk basamağı yani araştırma görevlisi anlamına gelmektedir. Asistanlıktan sonraki<br />

aşama, kişinin asistan olduğu alanda işi bir fiil kendi yapabilecek düzeye gelmesidir, yani<br />

hiç kimse tüm mesleki kariyerinde asistan olarak kalamaz. Asistanlık, icra edilen<br />

mesleklerde kariyerin ilk aşamasıdır. Oysa hiçbir yönetici asistanı, daha sonra yönetici<br />

olamıyor ya da yönetici olmak için asistanlık yapmıyor. Bu yüzden meslek isimleri<br />

değiştirilirken anlamlarının da dikkate alınması önemlidir. Anlam açısından da, yapılan işin<br />

niteliği bakımından da incelediğimizde, Yönetici Sekreteri isminin kullanılması çok daha<br />

doğru olacaktır.<br />

Tablo:1 Sekreter ve Yönetici Sekreteri Yetki Dağılımı<br />

Genel Müdür/ Yönetim Kurulu<br />

Yönetici Sekreteri<br />

Bölüm Müd.<br />

Müdürlüğü<br />

Bölüm Müd.<br />

Müdürlüğü<br />

Bölüm Müd.<br />

Sekreter Sekreter Sekreter<br />

Kaynak: Kasap, (2005;3)<br />

2.2 Sekreter veya yönetici sekreteri mesleklerinin gerektirdiği özellikler, mesleki eğitim<br />

süreleri ve şartları<br />

Hemen belirtelim ki; sekreter ya da yönetici sekreteri olmak için, mesleğe giriş ve eğitim<br />

şartları açısından bugün itibariyle bir farklılık bulunmamaktadır. Büro yönetimi ve<br />

sekreterlik meslek elemanı olmak isteyenlerin şu özelliklere sahip olması ise mesleklerinde<br />

başarılı olmaları için ön koşuldur diyebiliriz;<br />

‣ Sözel yeteneği güçlü (düzgün ve akıcı bir dille konuşan),<br />

‣ Görsel ve işitsel belleği kuvvetli,<br />

‣ Kendine güvenen, aynı zamanda güvenilir,<br />

‣ İnsanları tanıyan ve etkileyebilen, sır saklayabilen,<br />

‣ Sorumluluk sahibi,<br />

‣ Güler yüzlü ve temsil yeteneğine sahip,<br />

‣ Kıvrak zekaya sahip ve soğukkanlı olabilecek,<br />

‣ En az bir yabancı dili çok iyi okuma ve yazma yetisine sahip olabilmelidir.


370 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Büro yönetimi ve sekreterlik meslek elemanı olmak isteyenlerin yukarıda saydığımız kişisel<br />

özelliklerine ek olarak, eğitim ve staj süreleri ise, zorunlu koşul olarak karşımıza<br />

çıkmaktadır. Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde, ülkemizde artık bir mesleği icra<br />

edebilmeniz için, o alanda eğitiminiz olduğunu gösteren bir diplomanız ya da sertifikanız<br />

olmalıdır. Bu bağlamda ülkemizde, bu meslekleri yapabilmek için, meslek liselerinin ilgili<br />

bölümlerinden mezun olanlar sınavsız olarak, üniversitelerin ilgili bölümlerinde 2 yıllık<br />

eğitime hak kazanırken, düz lise çıkışlılar yeterli sözel puanla bu bölümlerde okumaya hak<br />

kazanmaktadırlar.<br />

Ülkemizde şuan itibariyle 41devlet üniversitesinde 95 Meslek Yüksek Okulunda Büro<br />

Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü bulunmaktadır. Öğrencilerin eğitim süresi 2 yıl<br />

olup, 100 ila 115 kredi arasında ders almaktadırlar. Bunun yanı sıra, eğitim süresince<br />

aldıkları teorik bilginin pratiğe dönüştürülmesine yönelik 1.ve 2.sınıf sonrasında işyerlerinde<br />

8 haftalık zorunlu "Yaz Stajı" uygulaması bulunmaktadır. Eğitimini başarı ile<br />

tamamlayanlara ön lisans diploması ile "Büro Yönetimi Sekreterlik Meslek Elemanı" unvanı<br />

verilmektedir. Başka bir mesleki eğitim seçeneği ise; mesleği icara edenlere veya etmek<br />

isteyenlere özel sektör tarafından ve yine MEB izniyle açılan kurslardır. Bu kurslarda<br />

başarılı olanlara sertifikaları verilerek mesleki ilerlemeye katkıları sağlanmaktadır.<br />

Sonuç olarak; şu anda bu iki mesleği birbirinden ayıran en keskin çizgi bilgi birikimi ve<br />

mesleki tecrübedir. Bilgi birikimi ve mesleki tecrübe ise meslekte ne kadar uzun yıllar<br />

geçirilmesinden ziyade, mesleğiniz için ne kadar yoğun çalışıp, kendinizi geliştirmek için<br />

verilen üstün çabayla doğru orantılıdır.<br />

2.3. Mesleği Icra Edenler Arasinda Yapilan Bir Grup Çalişmasindan Elde Edilen<br />

Sekreter Yönetici Sekreteri Tanimlari<br />

Mesleği icra eden yönetici asistanları arasında yapılan bir grup çalışmasında, onların ortaya<br />

koydukları “Yönetici Asistanı” tanımları ya da onları sekreterden ayıran farklı noktaları ise<br />

şöyle:<br />

‣ Çalıştığı bölüm, kuruluş ve yöneticisini; davranış, meslek ahlâkı, eğitim ve becerileri<br />

ile en iyi şekilde temsil eden ve en zor anlarda bile kendi doğrularından ödün vermeden<br />

yöneticisinin işlerini kolaylaştıran, şirketin önemli bir üyesidir.<br />

‣ Yöneticisini en iyi şekilde temsil eden, görevinin bilincinde olan ve yoğun zamanlarda<br />

yöneticisine destek veren kişidir. Yönetici asistanı; mesleğini tüm bilimselliği ile ele alan,<br />

insan ilişkilerini mükemmelliğiyle taçlandırarak, gerektiğinde yöneticisi adına karar<br />

verebilecek, onun sağ kolu olacak şekilde çalışan ve iş disiplinini kendisine prensip edinen<br />

kişidir.<br />

‣ Her şeyden önce güler yüzlü, yardımsever, anlayışlı ve nazik bir insan, işini severek<br />

yapan ve gerektiğinde yöneticisine alternatif olabilen, yöneticinin en yakın çalışma<br />

arkadaşıdır.<br />

‣ Yöneticinin sağ kolu, sırdaşı, aynı zamanda haber alma istasyonu olabilen, inisiyatif<br />

kullanabilen, aktif, prezantabl ve lider özellikli bir kişidir.<br />

‣ Yönetici asistanı; sekreter gibi firmadaki diğer kişi ve yöneticilere karşı değil, sadece<br />

kendi yöneticisine karşı sorumludur.<br />

‣ Bölüm sekreteri gibi yöneticisine işle ilgili konularda değil, özel yaşamı ile ilgili<br />

konularda da yardımcı olur. (Ödemeleri, eşinin ajandası, çocukları, annesi, arkadaşları,<br />

kulüpleri vb.)<br />

370


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 371<br />

‣ Yönetici asistanının, bölüm sekreterine iş verme yetkisi vardır. Zaman zaman diğer<br />

müdürlere bile görev aktarımı yapabilir.<br />

‣ Bölüm sekreterlerinin sorumlulukları daha geneldir. Kişilere dağıtılabilir. Asistan<br />

sorumluluklarını kendisi yerine getirmek durumundadır. Asistanın yaptırımı kuvvetlidir.<br />

‣ Yöneticisine ait işleri planlayan, işleri organize eden, koordinasyonda aktif roller<br />

üstlenen, yöneticinin yokluğunun en aza indirgenmesini amaçlayan ve diğer kişi ve<br />

kuruluşlar arasında köprü görevini üstlenen kişidir.<br />

‣ Yoğun ve tempolu iş hayatında, kendi bilgilerini ve sosyal becerilerini kullanarak,<br />

müdürünün sağ kolu olma görevini üstlenen, onun iş arkadaşı ve sırdaşıdır.( Göral, 2004:46)<br />

3. Mevcut Önyargılara Eleştiriler<br />

<strong>Buraya</strong> kadar ele alınan eleştiriler ve mesleği icra eden kişilerin görev alanlarıyla ilgili<br />

tanımlamalarının ardından önyargılar ve eleştiriler aşağıda dört başlık altında toplanmaya<br />

çalışılmıştır. Bunlar;<br />

Yönetici sekreteri, sekretere göre daha geniş yetkilere sahiptir. İşlere daha çok dahil ve<br />

hakimdir denilse de, söz edilen yetki unvandan gelmez, gelmemelidir. Yetki alanının geniş<br />

olması, işlere dahil ve hakim olma sekreterin sahip olduğu bilgi düzeyi ve inisiyatif almaya<br />

ne kadar yatkın olduğu ile ilgilidir. Bilgisine ve kararlarına güvenilen bir sekreter zaman<br />

içinde yetki alanını genişletecektir. Daha fazla yetkiye hazır olduğunu ispat edecek olan,<br />

sekreterin kendisidir. Zaman içinde elde edilen tecrübe de doğal olarak yetkilerin<br />

genişlemesine yardımcı olacaktır.<br />

Yönetici sekreteri, sekretere göre daha donanımlı yani daha bilgili ve beceriklidir.<br />

Mesleki donanımın; adı yönetici asistanlığı ya da sekreter olsun fark etmeksizin mesleğin<br />

temel bilgi ve becerileri aynıdır. Mesleği icra eden herkes bu bilgi ve becerilerle donanmış<br />

olmalıdır. Gerek okul müfredatı gerekse mesleki kurs ve seminerlerin içerikleri meslek<br />

adaylarını bu yönde destekleyecek şekilde ders verilmektedir.<br />

Yönetici sekreteri, sekretere göre daha deneyimlidir. Bu nedenle üst kademe<br />

yöneticilerin sekreterleri meslekte daha uzun yıllar geçiren kişiler olur ve onlara asistan<br />

denilir. Bölümlerde görev yapan sekreterler ise bölüm sekreteridir. Üst ve orta kademe<br />

yönetici sekreterinden farkı ise; şirketler üst kademe yönetici sekreteri ile bölüm sekreterleri<br />

arasında fark olması gerektiğini düşünür. Bu bir anlamda haklı bir beklentidir, ancak farkı<br />

yaratan unvan değildir. Ya da daha genç bir sekreterin üst kademede başarısız olacağı<br />

anlamına gelmez. Yönetim piramidinde yukarı doğru çıkıldıkça stratejik olma ihtiyacı artar<br />

ve bu seviyeye destek verecek sekreterin de aynı ölçüde stratejik düşünüp hareket etmesi<br />

beklenir. Bunu en etkin şekilde sağlayan da mesleki tecrübe farkıdır, yani meslekte geçirilen<br />

yıllardır. O nedenle tecrübeli sekreterlerin üst düzey pozisyonlara yerleştirilmesi kabul edilir<br />

bir yaklaşımdır. Ayrıca bu durum sekreterliğin kapalı uçlu bir meslek olmadığının, kendi<br />

içinde terfi etmeye olanak sağladığının bir göstergesidir. Kısa sürede yoğun deneyim edinen,<br />

bilgi ve becerisini kanıtlamış bir sekreter üst kademeler için aday olabilir.<br />

Yönetici sekreteri, sekretere göre daha modern ve güncel bir kavramdır. Oysa ki<br />

gerçekte, sayılan farklardan hiçbiri Yönetici Sekreteri ya da sekreter unvanını birbirine<br />

üstün kılmaz. Kilit nokta şudur ki, her iki unvandan birine sahip olan kişinin, sahip olması<br />

gereken mesleki bilgi ve beceriler aynıdır. Çünkü mesleğin adı “Sekreterlik” tir. Sekreterlik,<br />

kendine özgü meslek ahlakı, disiplin, bilgi ve beceri gerektiren bir meslektir. Bu ve bunun<br />

gibi birçok mesleğe yeni isimler vermek içeriklerinde bir değişiklik yaratmamakta aksine<br />

anlam karmaşasına yol açmaktadır. Sekreterlik mesleği bugün farklı alt dallara (hukuk, tıp,<br />

ticaret sekreterliği gibi) sahiptir. Bu dallarda sekreterlik ismi yerine asistan kelimesini


372 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

kullandığımızda hukuk asistanı, tıp asistanı gibi, ismi ile anlamı arasında bağlantısı olmayan<br />

meslekler türeyecektir. Bu yüzden mesleğin adı korunmalı ismi yerine imajı yenilenmeli ve<br />

insanların kafasındaki önyargılar silinmelidir. Bu görevde yine mesleği icra eden<br />

sekreterlere düşmektedir.<br />

4. Sonuç ve Öneriler<br />

Sekreterlik mesleği geçmişten günümüze uzanırken değişim ve gelişim yaşamıştır. Önceleri<br />

sadece iletişim kanalı ve dolayısıyla sır küpü olan sekreterin ismi de buradan gelmektedir.<br />

Ancak sekreterler şimdilerde her konuda yetkin, ilgili ve bilgili olmak istiyorlar. İşte bu<br />

yüzden artık kendi unvanları dar geliyor ve farklı unvanları da üzerlerinde taşıyabiliyor.<br />

Değişen iş yaşamıyla birlikte uzun yıllar sonra belki bambaşka unvanları daha<br />

barındıracaklar bünyelerinde. Bu noktada çözüm ise; mesleğin ismini değiştirerek,<br />

insanların kafalarında ki önyargıyı perdelemek değil, mesleğin orijinal ismi ile insanların<br />

kafalarında ki imajı değiştirmek olmalı. Bu önemli rol ise, yine mesleği icra eden<br />

sekreterlere düşmektedir. <strong>Buraya</strong> kadar değinilen sorunlar için ise şu öneriler<br />

değerlendirilebilir.<br />

Bu meslekteki kişiler, adları unvanları ne olursa olsun, yaptıkları işin farkında olmalıdır. Bir<br />

mesleği geleceğe taşımanın anahtarının mesleğin olumsuz imajının değiştirilmesi olduğu<br />

unutulmamalı, mesleğin özüyle yani ismiyle oynanmamalıdır.<br />

Sekreterler bir meslek grubu olarak topluma kendilerini anlatamıyorlar. Bunun yerine yapay<br />

unvanların ardına saklanmayı tercih ediyorlar, öncelikle bu unvan kargaşasına son<br />

verilmelidir. Çünkü kişi söylemekten utandığı bir mesleği gereği gibi yerine getiremez.<br />

Meslekte, mesleğin eğitimini almayanların oranı çok yüksek. Son yıllarda bu oran düşse de,<br />

bu sorun mesleğin benimsenmesini güçleştiriyor.<br />

Eğitim kuruluşları piyasanın ihtiyacına cevap verecek tarzda eğitim veremiyorlar, daha<br />

doğrusu eğitim kurumları ile işverenler senkronize olarak çalışmıyorlar. Sonuç olarak da<br />

piyasanın ihtiyaç duyduğu elemanlar yetişmiyor. Bu yüzden de piyasada sekreterlik gibi<br />

çoğu meslekte ara eleman ihtiyacı kapanmıyor.<br />

Sürekli eğitim olanakları neredeyse hiç bulunmamakta. Bu konuda eğitim kurumları gibi,<br />

işverenlerde üzerlerine düşeni yapmalılardır.<br />

Örgütlenme çalışmaları yaygın değil, mesleği icra edenlerde biz bilinci yerine ben bilinci<br />

daha fazla benimsiyor haldedir.<br />

Meslek standardı oluşturulması ve bunu uygulamaya yönelik çalışmalar yetersiz<br />

kalmaktadır. Önemli olan şeyin bu mesleğin üyelerine vizyon kazandırmak olduğu<br />

unutulmamalıdır<br />

5. Kaynakça<br />

Dunkerley, D. (1975). Occupations and Society, London: Routledge&Kegan Paul.<br />

Göral, G, (2004), Yönetimde Armoni, Dharma Yayınları, İstanbul.<br />

Göral, Gülbin (2010), Yönetici Asistanlığı, http://www.sekreteriz.biz/kahve-molasi/904-<br />

gulbin-goral/1112-yonetici-asistanligi.html Erişim Tarihi: 10.07.2012<br />

Hall, R. H. (1975). Occupations and the Social Structure, Englewood Cliffs: Prentice- Hall<br />

Huntıngton, S. P. (2004). Asker ve Devlet: Sivil-Asker İlişkilerinin Kuram ve Siyaseti,<br />

(Çev: K. Uğur Kızılaslan), İstanbul: Salyangoz Yayınları.<br />

372


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 373<br />

İlhan, S., “Yeni Kapitalizm ve Meslek Olgusunun Değişen Anlamları Üzerine” Dumlupınar<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:21, Ağustos 2008, sayfa. 313-317<br />

Kasap, S. (2005), Yönetici Sekreterliğinin İncelikleri, Bilsa Yayıncılık, Ankara<br />

Kemerlioğlu, E. (1973). Erzurum’da Meslekler ve Sosyal Tabakalasma, (Yayınlanmamıs<br />

Doktora Tezi), Erzurum.<br />

Kemerlioğlu, E. (1990). Toplumsal Tabakalaşma ve Hareketlilik, Erzurum: Atatürk Üniv.<br />

Fen-Edb. Fak. Yay,<br />

Macdonald, K. M. (1995). The Sociology of the Professions, London: Sage Publications.<br />

Pavalko, R. M. (1988), Sociology of Occupations and Professions, Itasca: F. E. Peacock<br />

Publ.<br />

Tayan Coşkun, Mümine (2012), Yönetici Sekreteri ve Yönetici Asistanı Arasındaki Fark,<br />

http://sekreterce.wordpress.com/tag/gorev-tanimi/, Erişim Tarihi:20.06.2012<br />

Telli, Hayrettin (2008), Yönetici Sekreterlik Bilgisi,<br />

http://www1.gantep.edu.tr/~telli/Yonsekreter.htm Erişim Tarihi: 03.07.2012<br />

User, İ. (1996). “Türkiye’de Sosyoloji ve Psikolojinin Gelişmesine İlişkin Sorunlar: Meslek<br />

Sosyolojisi Açısından Bir Değerlendirme”, İnsan, Toplum, Bilim, 4. Ulusal<br />

Sosyal Bilimler Kongresi Bildirileri (Der. K. Lordoğlu), İstanbul: Kavram Yayınları, 273-<br />

291.


374 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

SEKRETERLERİN İŞE ALINMASINDA ARANAN NİTELİKLERE YÖNELİK BİR<br />

ARAŞTIRMA: KARİYER.NET ÖRNEĞİ<br />

Ezgi CEVHER 1<br />

ÖZET<br />

Çağdaş büro ortamlarında, işe alınan sekreterlerin yeteneklerinin sekreterlik görevi<br />

açısından uygun olması çok önemlidir. Yapılan işlere yönelik sekreter seçimi, hem başarıyı<br />

sağlayacak hem de maliyetleri düşürecektir. Bu noktada bürolarda istihdam edilen<br />

sekreterlerin seçimi ve bu seçimde aranan kriterler titizlikle üzerinde durulması gereken<br />

konulardan biridir. Bu durum işe alınan sekreterlerin nitelik olarak büroların ve bürolara<br />

gelenlerin ihtiyaçlarını karşılaması ile yakından ilgilidir.<br />

Çalışmada, Türkiye’ nin en büyük aday veritabanına sahip insan kaynakları sitesi<br />

Kariyer.net’ te yer alan sekreter iş ilanları incelenmiştir. Bu iş ilanları, “adayın çalışacağı<br />

şehir, cinsiyet, yaş sınırlaması, tecrübe, medeni durum, eğitim durumu, mezuniyet, yabancı<br />

dil bilgisi, en çok sekreter ilanı verilen sektör, firmalar tarafından adaylarda aranan<br />

yetenekler, özel şartlar ve kişisel özellikler” açısından içerik çözümlemesi ile bir aylık bir<br />

süreci kapsayacak şekilde araştırılmış, sekreterlik mesleğinin firmalar tarafından en çok<br />

aranan yetenek ve özellikleri belirlenmiştir. Amaç , son zamanlarda büro yönetimi ve<br />

sekreterlik mezunlarının işe alınmasında aranan kriterleri vurgulamak ; bu kriterleri “genel<br />

nitelikler, cinsiyet ve bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı” açısından<br />

değerlendirmektir.<br />

Anahtar Kelimeler: İşe Alma, Personel Seçimi, İş İlanları<br />

GİRİŞ<br />

İşletmelerde, personelin nitelik ve nicelik bakımından işe ve işyerine uygunluğu oldukça<br />

önemlidir ve o işletmenin başarı sağlamasında etkin bir role sahiptir. Bu nedenle günümüzde<br />

işletmeler, en uygun sayı ve nitelikte kişilerin işe alınması sürecini doğru şekilde<br />

planlayarak uygulamaya çalışmaktadırlar.<br />

Sekreterlik mesleği işletmelerin içinde bulunduğu yoğun rekabet ortamında yönetim<br />

kadrosunda önemli bir konuma sahiptir. İşletmelerin başarısı da çoğunlukla işletmeye alınan<br />

sekreterlerin işe uygun olmasıyla doğru orantılıdır. Günümüzde artık sekreterlik mesleğinin<br />

önemi anlaşılmış ve sekreterlere gerekli yerlerde yöneticisini temsil etme ve yeri geldiğinde<br />

karar verebilme gibi sorumluluklar verilmiştir. Bu noktada sekreter kadrolarının kaliteli<br />

personelle istihdam edilmesi gerekmektedir.<br />

Genellikle sekreterliğin önemini kavramış işletmeler, bu konuda eğitim almış ve<br />

mesleklerine değer veren nitelikli kişileri çalıştırmaktadırlar. Bu çalışmada, ilk bölümde<br />

personel seçimi , sekreterlik mesleği ve kaliteli sekreterlerin işe alınması ele alınmıştır.<br />

Araştırma bölümünde ise sekreter seçiminde mesleğin gerektirdiği ve son zamanlarda<br />

işletmeler tarafından aranan nitelikler içerik çözümlemesi ile araştırılmıştır. Şirketler<br />

1 Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Öğrencisi<br />

374


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 375<br />

tarafından tercih edilen niteliklerin belirlenmesinde şirketlerin verdikleri sekreter ilanlar<br />

Türkiye’ nin en çok aday veritabanına sahip Kariyer.net insan kaynakları sitesi aracılığıyla<br />

takip edilmiştir.<br />

2. Personel Seçimi ve İşe Yerleştirme<br />

İnsan kaynakları yönetimin en önemli fonksiyonlarından biri personel seçmedir. İçinde<br />

yaşadığımız yüzyılda nitelikli personelin işletmeler açısından önemi artmıştır. İnsana verilen<br />

önem, insanı rekabet dayanağı haline getirtmiştir. Bu nedenle değeri olan çalışanları elde<br />

etme ve tutma çabaları yoğunlaşmıştır. Personel seçimiyle verilen kararlar tüm işletmeyi<br />

etkileyeceğinden iş için uygun niteliklere sahip personelin seçilmesi oldukça önemlidir.<br />

Personel seçiminin taşıdığı önem, kurumun devamlılığını sağlayacak personelin<br />

seçilmesinin işletme için taşıdığı önemden kaynaklanır. Gerçekten de işletmenin amaçlarına<br />

hizmet edecek elemanların bulunması günümüzde başlı başına bir iş alanı olarak karşımıza<br />

çıkmıştır. Personel seçimi, insan kaynakları merkezinin önemli bir çalışma konusunu<br />

oluşturur ve bu süreç, mevcut eleman ihtiyaçlarının tespiti, bu ihtiyacın uygun yollar ve<br />

araçlarla duyurulması , başvuruların alınması, görüşmelerin yapılması ve uygun adayların<br />

işe yerleştirilmesini içerir. (Fındıkçı, 2000:167)<br />

Personel seçmenin amacı, iş gören yetenekleri ile iş gerekleri arasındaki en iyi ilişkiyi<br />

bulmaktır. Bu doğrultuda işletmeye başvuruda bulunmuş adayların kişilikleri, görmüş<br />

oldukları eğitimleri, yetenekleri ve ilgi duydukları konular incelenerek, en iyi niteliklere<br />

sahip uygun adaylar göreve çağrılır. (Boyraz, 2002)<br />

Personel seçme süreci, işletmenin personel ihtiyacını belirlemesiyle başlayan ve adaylardan<br />

uygun olanın işe alınmasıyla sonlanan bir süreci ifade eder. Burada personel seçmeden<br />

bahsedebilmek için birden fazla adayın açık pozisyona başvurması gerekir. Bu durum<br />

seçimi daha anlamlı kılacaktır.Personel seçme pahalı, uzun ve zor bir süreç olmasına<br />

rağmen , uygun olmayan adayların seçiminden daha maliyeti düşüktür çünkü işe uygun<br />

olmayan personel seçildiğinde personele uzun süre ücret ödenmesi ve çeşitli giderlerinin<br />

(sigorta, sağlık vb. )karşılanması gerekecektir. (Yelboğa, 2008: 12-14)<br />

İşletmelerin devamlılık sağlayabilmeleri, seçmiş oldukları personellerin sahip olduğu kişisel<br />

özellikleri, nitelikleri, eğitimleri vb. özellikleri ile doğrudan ilgilidir. Çünkü işletmenin<br />

hizmet verdiği kişilere ulaşan , hizmet sağlayan işletmenin kendi seçtiği çalışanlarıdır. Bu da<br />

personel seçiminin sağlıklı bir şekilde başlatılmasını ve sonlandırılmasını , en başta neyin<br />

veya kimin arandığını kararının verilmesini zorunlu kılar. İlk aşamada gerekli olan veriler<br />

iki temel grupta toplanmaktadır. Bunlardan ilki, işin özelliklerinin saptanmasıdır. İkincisi,<br />

bu özelliklere en uygun olabilecek adayın niteliklerinin belirlenmesidir (Kepir-Sinangil,<br />

1996).<br />

3. Sekreterlik ve Kaliteli Sekreterlerin İşe Alınması<br />

Büroların temel tası konumunda olan sekreterler büro faaliyetlerini yürütürlerken büro<br />

içinde ve dışında, ortaklarla, çalışanlarla, müşterilerle veya rakip firmalarla iletişimi<br />

sağlayan köprü konumundadırlar. (Erdoğan, 2008) Bu yüzden kaliteli sekreterlerin çalışması<br />

kuralı temel bir kadro oluşturma kuralıdır. Her işletme sekreterleri vasıtasıyla sunacağı<br />

hizmetleri ihtiyaç duyduğu doğru sekreterlerde bulmalıdır. İşe alınan sekreterlerin nitelik<br />

olarak işletmenin ve işletmeye gelen kişilerin ihtiyaçlarını karşılaması gerekir.<br />

Sekreter, ingilizce bir kavramdır ve ingilizcedeki “secret” (gizli, saklı, mahrem)<br />

kelimelerinden gelmektedir. “Secretary” yani sekreter kelimesi ise, özel katibe, katip,<br />

yazman anlamlarına gelmektedir. Kelimenin aslı ise Latince gizlilik anlamına gelen<br />

“secretus” kelimesidir. (Tutar, 2001). Türk Dil Kurumu’ nun güncel sözcük tanımlamasına


376 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

göre ise sekreter 2 Özel veya kamu kuruluşlarında belli bir makama, kişiye yardımcı olmak<br />

amacıyla haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli olarak tanımlanmaktadır.<br />

Sekreter, bürolardaki işlerin düzgün yapılmasını sağlayan, telefon konuşmaları, randevu<br />

tespitleri, ziyaretçi kabulü, yazışma gibi birçok işle bizzat meşgul olan sempatik, anlayışlı,<br />

cana yakın kimse olarak tanımlanmaktadır ve sekreterlerin yönetsel işlevleriyle ilgili şunlar<br />

sıralanmaktadır ( Uğur ve Sarı, 2010:3)<br />

‣ Sekreter, büro islerinin etkin bir şekilde yapılmasını sağlayan bir yönetici yardımcısıdır.<br />

‣ Sekreter, büro islerinin düzgün bir şekilde yapılmasını sağlayarak, yöneticisine verimli<br />

zaman kullanma imkanı tanıyan en yakın yardımcıdır.<br />

‣ Sekreter, mesleğe ilişkin bilgi ve becerilere sahip ve bunları davranışa dönüştürebilen,<br />

‣ Kişisel amaçları ile örgütün amaçlarını uyumlaştırabilen bir profesyoneldir.<br />

Bu tanımlardan yola çıkarak yapılabilecek bir başka tanımlama ise; ‘’bir işyerinde<br />

yöneticinin ve o işyerinin olmazsa olmazı, is yerini her haliyle temsil edebilen, güçlü bir<br />

organize yeteneğine sahip olan, is akısında birinci derece öneme sahip, bilgi ve belge belge<br />

yöneticisi olan, en önemlisi yöneticiyi yönetme vasfını taşıyan kişidir.’’ seklinde olabilir. (<br />

Uğur ve Sarı, 2010:3)<br />

Sekreterlik mesleğinin iş imkanları, iş alanlarının sayısı kadar geniştir. Sekreterler hemen<br />

hemen her iş alanında iş bulma imkanına sahiptirler. İşletmeler hangi işi yaparlarsa yapsınlar<br />

işlerini büro ortamında yürütmektedirler. Bürolarda yazışmalardan makine kullanımına<br />

kadar birçok iş sekreterler tarafından yürütülmektedir. Ayrıca her işletme dosyalama ve<br />

arşivleme yapmak zorunda olduğundan bu işleri de sekreterler yerine getirmektedir.<br />

Mesleğin eğitimi çeşitli üniversitelerde bağlı meslek yüksek okullarının ilgi bölümleri ile<br />

lisans düzeyinde Büro Yönetimi öğretmenliği bölümlerinde bulunmaktadır. 3<br />

4. Örneklem ve Araştırmanın Yöntemi<br />

Çalışma, meslek yüksekokullarının Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümünden<br />

mezun olanların başvurularında ve işe yerleştirilmelerinde kendilerinden istenen özelliklerin<br />

neler olduğu hakkında fikir sahibi olmalarını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.<br />

Bu çalışmayla günümüz is dünyasının ihtiyaç duyduğu sekreterlerin, sahip olmaları gereken<br />

nitelikleri Türkiye’ nin en büyük aday veritabanı Kariyer.net sitesindeki sekreter ilanları 1<br />

ay süresince “sekreter” başlığı adı altında incelenerek araştırılmıştır. Kariyer.net,<br />

Türkiye'nin en büyük aday veritabanına sahip insan kaynakları sitelerinden biridir.<br />

Türkiye'nin ilk insan kaynakları sitesi olarak faaliyete geçtiği 1999 yılından bu yana<br />

faaliyetlerini sürdürmektedir. Kurulduğu günden bu yana 850 binin üzerinde kişinin<br />

istihdam edilmesini sağlayan Kariyer.net, Türk iş dünyasının bilinirliği en yüksek<br />

markalarından biridir. İş arayan adaylarla personel arayan işverenleri internet ortamında bir<br />

araya getiren Kariyer.net, sadece iş ilanı yayınlamak için bir platform değil, iş arayanların<br />

başvurularını en hızlı ve etkin şekilde gerçekleştirmesini, işverenlerin de en doğru adaya en<br />

kısa sürede ulaşmasını sağlayan hizmetleri sunmaktadır. 4<br />

Araştırma kapsamında, insan kaynakları ve danışmanlık sitesi Kariyer.net teki sekreter iş<br />

ilanları, aranan nitelikler dikkate alınarak Nitel Analiz yöntemlerinden İçerik Analizi<br />

yöntemiyle incelenmiştir. Toplamda 25 Haziran 2012, 25 Temmuz 2012 tarihleri arasında<br />

245 adet sekreter ilanı yayınlanmış bu ilanlar düzenli olarak siteden takip edilmiş ve<br />

örneklem hesaplaması yapılarak 125 ilan araştırmaya dahil edilmiştir.<br />

2<br />

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5044c64dad2382.61470380<br />

3<br />

http://www.sekreterdergisi.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=942<br />

4<br />

http://www.kariyer.net/website/hakkimizda/index.aspx<br />

376


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 377<br />

İçerik analizi yoluyla web sitesinde yayınlanan sekreter ilanları doküman incelemesi<br />

yöntemi kullanılarak “aranan nitelikler” ana teması adı altında incelenmiş; analizde<br />

belirlenen ana temalar doğrultusunda alt temalarla desteklenmiştir.<br />

Bilimsel bir yaklaşım olarak içerik çözümlemesinde sözel, yazılı ve diğer materyallerin<br />

içerdiği mesajı, anlam veya dilbilgisi açısından nesnel ve sistematik olarak sınıflandırma,<br />

sayılara dönüştürme ve çıkarımda bulunma yoluyla sosyal gerçeği araştırma söz konusudur<br />

(Tavşancıl ve Aslan, 2001: 22). İçerik çözümlemesi iletilerin, açık ve görünen içeriğinin,<br />

nesnel, ölçülebilir ve doğrulanabilir bir açıklamasını yapabilmek amacıyla kullanılmaktadır<br />

(Fiske, 1990: 176). Araştırmada içerik çözümlemesi yapılabilmesi için ilanlara yönelik ana<br />

temalar ve alt temalardan oluşan bir kodlama yönergesi hazırlanmış, buna yönelik ilanlardan<br />

veriler toplanmış, bu veriler SPSS yardımıyla frekans dağılımına göre sayısallaştırılmıştır.<br />

Çözümleme verilerinin yüzdelik dağılımları çıkarılmış ve sonuçlar sekreterlerde aranan<br />

nitelikler açısından değerlendirilmiştir. Araştırmada, örneklem hesaplaması yapıldıktan<br />

sonra 125 ilan değerlendirme kapsamına alınmıştır.<br />

5. Araştırmanın Bulguları ve Tartışma<br />

Araştırmada, Kariyer.net te 25 Haziran 2012, 25 Temmuz 2012 tarihleri arasında yayınlanan<br />

ilanlar, sekreterlerde aranan nitelikler açısından “şehir, cinsiyet, yaş sınırı, tecrübe, medeni<br />

durum, mezuniyet, eğitim durumu, yabancı dil, sektör, yetenekler, özel şartlar, kişisel<br />

özellikler” alt temaları ile incelenmiştir. Alt temalar, aranan nitelikler başlığı altında tüm<br />

ilanlar incelenerek ( yayınlanan 245 ilan) kodlama yönergesinde alt temalar oluşturacak<br />

şekilde araştırılarak sıralanmıştır. Buna göre ana ve alt temalara yönelik ilanların sonuç ve<br />

değerlendirmeleri şu şekildedir:<br />

Şehir: İlanların % 44 ü İstanbul , % 18 i Ankara , % 6 sı Konya ve Kocaeli, % 4 ü ise<br />

Kayseri için verilmiştir. % 22 si ise Türkiye’ nin diğer illerine yönelik ilanlardır. Bu iller<br />

arasında Antalya, İzmir, Gaziantep gibi şehirler vardır. Görüldüğü üzere genel olarak<br />

sekreter alımları büyük şehirlerde ilanlar aracılığıyla yapılmaktadır. Küçük şehirler<br />

düşünüldüğünde ise sekreter alımlarına yönelik aranan niteliklerin doğrudan ifade edildiği<br />

ilanlara rastlanmamaktadır. Bu durum da sekreter alımlarında büyük şehirlerde daha<br />

kurumsal bir işe alma ve yerleştirme sürecini göstermektedir. Büyük şehirlerde yaşayan<br />

sekreter adaylarının niteliklerini gözden geçirip, bu ilanlara daha kontrollü şekilde<br />

başvuruda bulunmaları dikkate alınabilir.<br />

Cinsiyet: İlanların % 90 ında sekreter adaylarında cinsiyet, kadın olarak belirtilmiş, % 2,4<br />

ünde ise kadın veya erkek olabileceği yönünde belirtilmiştir. Geriye kalan ilanlarda ise<br />

aranan cinsiyete ilişkin bir ifade bulunamamıştır. Sekreterlik mesleği göz önüne alındığında<br />

eskiden beri kadınların tercih ediliyor olması, günümüzde büro yönetimi ve sekreterlik<br />

bölümlerinde bayan öğrenci sayısının erkek öğrencilere oranla yüksek oluşu bu sonucu<br />

onaylar durumdadır. Kadınların sekreterlik mesleğine yatkın oluşları da göz önünde<br />

bulundurulduğunda ilanlarda cinsiyetin kadın olarak belirtilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.<br />

Yaş Sınırlaması: İlanlarda sekreter adaylarında aranan yaş 18-25 yaş aralığı için % 18 dir.<br />

25-35 yaş aralığında olabileceği yönünde verilen ilan oranı ise yine % 18 dir. Yaşa yönelik<br />

çıkan sonuçlar belirlenen aralıklarda aynı orandadır. Dolayısıyla sekreter alımlarında en az<br />

18 yaş, en çok ise 35 yaşına kadar olan adaylar tercih edilir durumdadır.<br />

Tecrübe: Sekreter adaylarında aranan iş tecrübesi, 1yıllık iş tecrübesi olması yönünde<br />

ilanların %30 unda, 2 yıl olması yönünde % 22 sinde, 3 yıl için % 19 unda mevcuttur.<br />

Burada en az bir yıllık iş tecrübesi şartı oran olarak yüksektir. Bu durum mezunlar açısından<br />

bir avantaj olarak yapılan stajlarla, mezun olmadan önce çalışılan iş tecrübeleriyle<br />

desteklenebilir. Büro Yönetimi ve Sekreterlik bölümlerinde okuyan öğrencilerin yaz


378 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

tatillerinde staja veya çalışma hayatına yönelik teşvikleri sağlanabilir, zorunlu tutulabilir. Bu<br />

sayede 1 er yıllık deneyimler tamamlanabilir.<br />

Medeni Durum: İlanların % 2 lik kısmında aranan sekreterler için bekar olması yönünde<br />

bir ifade mevcuttur. Bazı işletmeler bekar olma şartını ilanlarında belirtmişlerdir. Bekar<br />

insanların evli kişilere göre daha yoğun tempoyla çalışma durumları,esnek saatlere uyum<br />

sağlama durumları göz önüne alındığında sekreterlikte medeni durumun bekar olması tercih<br />

edilebilir.<br />

Bölüm Olarak Mezuniyet : Sekreter adaylarının büro yönetimi ve sekreterlik mezunu<br />

olması yönündeki şart ilanların % 29 unda, diğer bölüm mezunlarının da olabileceği<br />

yönündeki ifade ise % 4 ünde vardır. Dolayısıyla son dönemlerde ilanlarda , bu<br />

bölümlerden mezun olanların işe alınma olasılığının yüksek olduğunu söylemek yanlış<br />

olmaz. Genel anlamda işe alımlarda, ilgili bölüm mezuniyetleri aranmaktadır.<br />

Eğitim Durumu: İlanların % 69 unda adayların en az lise mezunu olabileceği, % 22 si en az<br />

meslek yüksek okulu mezunu olması gerektiğini, % 1 i ise 4 yıllık üniversite mezunu olması<br />

gerektiği belirtilmiştir. Burada en az lise mezuniyeti , sonrasında meslek yüksek okulu<br />

mezunu olma şartı daha çok belirtilmiştir. Meslek yüksek okulundan mezun olanların bu<br />

noktada avantajı çoktur.<br />

Yabancı Dil: İlanların %30 unda adayların İngilizce bilmesi yönünde ifade kullanılmıştır.<br />

Yüzde 6 lık kısmında ise İngilizcenin dışında başka dillerin de bilinmesi zorunluluğu<br />

bulunmaktadır. Son yıllarda gelişen teknolojiyle ve genellikle yabancı şirketlerle<br />

çalışılmasından dolayı sekreterin en az bir yabancı dil bilme zorunluluğu da ortaya çıkmıştır.<br />

Sekreterler açısından, bir yabancı dil bilmek iletişimin daha kolay olmasını ve bilgi akışının<br />

kolaylaşmasını sağlamaktadır. Sekreterin yabancı dil bilmesi hem örgüt dışında iyi bir imaj<br />

oluşturur. Dolayısıyla ilanlarda İngilizce şartı belirtilmiştir. Bu durum meslek yüksek<br />

okulları büro yönetimi programı açısından düşünüldüğünde, İngilizce ders kredilerinin<br />

artırılmasına yönelik bir uygulamayı akla getirebilir. Öğrencilerin İngilizce kurslarına<br />

gönderilmesi ve İngilizce sertifika programlarına dahil edilmesi yönünde teşvikler<br />

oluşturulabilir. İlanlara yüzde 6 oranında bazı işletmelerin Rusça, Çince, İtalyanca gibi<br />

yabancı dilleri arıyor olması İngilizce eğitimi zorunlu kılmaktadır.<br />

Sektör: İlanlarda sekreter arayan işletmelerin % 9 u tekstil, % 4 ü mobilyacılık sağlık ve<br />

gıda elektronik, yüzde 2 si bilişim, yüzde 17 si yapı ve inşaat şirketleri yüzde 5 i hukuk<br />

büroları, yüzde 45 lik kısmı da diğer sektörlerdendir.Buradan sekreterlik mesleğinin<br />

konumu da göz önüne alındığında her sektörde sekreter ihtiyacının olması ve karşılanması<br />

söz konusudur.<br />

Adaylarda Aranan yetenekler: Genel anlamda aranan özelliklerden, planlama ve<br />

organizasyon yeteneği ilanların % 26 sında mevcuttur. Seyahat ve toplantı organizasyonu<br />

yapabilme özelliği % 9 unda , Office program kullanımı % 75 inde, büro araç gereç<br />

kullanımı % 19 unda , santral yönetimi ( telefona cevap verme, bağlama vb. işler) %35 inde,<br />

yazılı sözlü yetenek % 28 inde, ön muhasebe bilme % 8 inde, satış-pazarlama bilme % 3<br />

ünde, dosyalama ve dokuman işleri % 16 sında, misafir ağırlama özelliği ise % 9 unda<br />

vardır.Bu nitelikler göz önüne alındığında ortaya çıkan tablo, adayların daha çok Office<br />

bilgisayar programlarını bilmesi, büro araç ve gereçlerini kullanmaları, telefonlara bakma ve<br />

yönlendirme ve dosyalama işlerine bakmaları yönündedir. Bu durumda meslek yüksek<br />

okullarında verilen bilgisayar içerikli derslerin kredilerinin bu bölüm öğrencileri için<br />

artırılması, seçmeli hale getirilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca ön muhasebe bilme özelliği<br />

de bazı ilanlarda belirtilmiştir. Bu noktada da genel muhasebe kredisinin artırılması<br />

gündeme gelebilir.<br />

378


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 379<br />

Özel Şartlar: Adaylarda aranan özel şartlara ilişkin ise ortaya çıkan sonuçlar şu şekildedir:<br />

işletmelerin % 2 si seyahat engeli olmama şartını, % 6 sı sigara kullanmama özelliğini, % 5 i<br />

mutfak ve temizlik işleri yapma özelliğini, % 17 si esnek saatlere uyum özelliğini<br />

vurgulamıştır. Çalışma hayatının yoğunluğu düşünüldüğünde burada yüksek oranda<br />

karşımıza çıkan özellik esnek saatlere uyumdur. Sekreterlik mesleğinde başarıyla ilerlemek<br />

isteyen adayların bu durumu göz önünde bulundurmaları ve ona göre kariyer planlarını<br />

yapmaları gerekebilir. Sekreterlerde aranan mutfak ve temizlik işleri özelliği ise daha çok<br />

kurumsallaşamamış firmalar için geçerli olduğundan, bu özelliğin hala ilanlarda belirtiliyor<br />

olması olumsuz anlamda tartışılabilir. Çünkü kalifiye eleman işe alımı ve yerleştirilmesinde<br />

bu tarz işlerin yapılabileceği düşünce ve planı adayların motivasyonunu daha ilk baştan<br />

düşürebilir. Sekreterlik mesleğinin imajını olumsuz yönde etkileyebilir.<br />

Kişisel Özellikler :İlanların % 23 ünde prezantabl özelliği , % 32 sinde güleryüz, % 64 ünde<br />

diksiyonu düzgün olma özelliği, yüzde 9 unda temsil etme özelliği, % 26 sında dış görünüşe<br />

önem verme, % 14 ünde detaycılık dikkatlilik, hızlı enerjik olma özelliği, % 8 inde problem<br />

çözme, % 3 ünde ikna kabiliyeti, % 2 sinde sabırlı, % 31 inde takım çalışması kurabilen<br />

özellikleri aranmaktadır. Bu özelliklerden prezantabl özelliği, Fransızcada sıfat olarak<br />

kullanılan présentable kelimesinden dilimize geçmiştir. Sunulabilir olan , derli toplu<br />

düzenli, olumlu özellikleri bir arada bulunduran anlamına gelmektedir. 5 Aranan nitelikler<br />

arasında oranı yüksektir. Kelime anlamı düşünüldüğünde adayların bu özelliği barındırması<br />

beraberinde başka özelliklerle doğrudan bağlantılıdır.Dış görünüşe önem verme ve güleryüz<br />

özelliği de dikkate alındığında düzgün giyim ve güleryüzlü iletişim önemli bir konu haline<br />

gelmektedir. Diksiyon özelliği, düzgün ve akıcı konuşma, ses tonuna dikkat etme, doğru<br />

nefes alıp verme ile açıklanabilir ve adaylarda en çok aranan özelliklerden biridir. Burada<br />

Halk Eğitim Merkezleri’ nin, Belediyelerin vermiş oldukları diksiyon kurslarına, büro<br />

programlarında okuyan öğrencilerin yönlendirilmesi önemli bir konu haline gelmektedir.<br />

Alınan sertifikalarla, işe alımlarda avantaj sağlanacağı göz ardı edilmemelidir. Takım<br />

çalışmasına yatkınlık özelliği de, iletişimle doğrudan bağlantılı olduğundan eğitim öğretim<br />

dönemlerinde öğrencilerin takım çalışmaları kurabilecekleri görev ve ödevlerin verilmesi bu<br />

özelliğin kişilerde var olmasını sağlayabilir. Meslek yüksekokullarının günümüzdeki genel<br />

yapısı düşünüldüğünde iletişim kuramayan, birbirinden kopuk öğrencilerin varlığı karşımıza<br />

çıkmaktadır. Bu okullarda iletişimsizliğin engellenmesi açısından takım çalışmalarını teşvik<br />

edici çalışmaların artırılması önerilebilir.<br />

SONUÇ<br />

Büro Yönetimi ve Sekreterlik programı mezunu öğrencilerinin sekreterlik mesleği seçimi<br />

başlangıcında işe başvurularına yönelik yapılan bu araştırma, sekreterlikte genel anlamda<br />

aranan özellikleri ortaya koymaya dönük bir araştırma olmuştur.<br />

Bu doğrultuda yapılan çalışma sonunda, elde edilen veriler ışığında adaylarda aranan<br />

özellikler tespit edilmiştir. Sekreter ilanlarının daha çok İstanbul ve Kocaeli illeri için<br />

çıktığı, yüzde 90 ında kadınların arandığı, en az 1 yıllık deneyim arandığı, bazı ilanlarda<br />

bekar olma durumunun belirtildiği görülmüştür. Daha çok büro yönetimi ve sekreterlik<br />

mezunları arandığı, en az lise veya meslek yüksek okulu mezunu olunması gerektiği, en az<br />

bir yabancı dil olarak İngilizce bilinmesi gerektiği ilanlardaki şartlar arasındadır. Tüm<br />

sektörler için sekreter ihtiyacı söz konusudur. Bilgisayar ve ofis otomasyon sistemlerini<br />

kullanma, santral yönetimi şartı yüksek oranda vardır. Ön muhasebe ve satış pazarlama<br />

yapabilme özelliği de bazı ilanlarda mevcuttur. Dikkate değer bir nokta da sekreterlik<br />

mesleğinin esnek çalışma saatlerinin olduğu yönündedir ki bu şart yüksek oranda ilanlarda<br />

5<br />

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.504720bc90cd32.74764231


380 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

mevcuttur. Diksiyon düzgünlüğü, takım çalışması kurma, dış görünüşe önem verme ve güler<br />

yüzlü olma da aranan nitelikler arasındadır.<br />

Bu bulgular çerçevesinde araştırmada öneriler; sekreterlik bölümlerinde okuyan öğrencilerin<br />

deneyim kazanmalarına yönelik staj ve boş zamanlarında çalışmalarına yönelik teşvik<br />

edilmeleri açısından yönlendirilmeleri; İngilizce öğrenmelerine yönelik ders kredilerinin<br />

artırılması, bilgisayar bilgilerinin artırılması açısından bilgisayar derslerinin<br />

yoğunlaştırılması, genel muhasebe derslerinin kredilerinin artırılması,öğrencilerin farklı<br />

sertifika programlarına ve bu programları veren kurumlara yönlendirilmesi şeklindedir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Boyraz, A.M., (2002). Personel Seçim Sürecinde Psikoteknik Yöntemin Kullanılması:<br />

Askeri Organizasyonlara Dönük Bir Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.<br />

İstanbul Üniversitesi.<br />

Erdoğan, B.Z.(2008), Bireyden Profesyonele Kariyere İlk Adım, Bursa: Ekin Yayınevi.<br />

Fındıkçı İ., İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Dizisi, Alfa Basım Yayın, 2000<br />

Fıske J., (1990), İletişim Çalışmalarına Giriş, (Çev. S. İrvan), Ankara: Ark Yayınları.<br />

http://www.kariyer.net/website/hakkimizda/index.aspx<br />

http://www.sekreterdergisi.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=942<br />

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDKGTS.5044c64dad<br />

2382.61470380<br />

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.504720bc9<br />

0cd32.74764231<br />

Kepir-Sinangil, H., (1996). Personel Seçimin Önemi ve Türkiye’de Uygulamalar. Endüstri<br />

ve Örgüt Psikolojisi .Türk Psikologlar Derneği Yayınları. s.123-132. Ankara<br />

Sarı H., Latif O., “Büro Hizmetleri ve Yönetici Asistanlığı Programı Mezunlarının<br />

İstihdamında Önem Verilen Hususların Araştırılması”, MYO-OS 2010 Ulusal Meslek<br />

Yüksekokulları Öğrenci Sempozyumu, Ekim 2010<br />

Tavşancıl E., Aslan, E., (2001), İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri, İstanbul: Epsilon<br />

Yayınları.<br />

Topaloğlu, M., Koç, H., (2003), Büro Yönetimi: Kavramlar ve İlkeler (İkinci Basım),<br />

Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />

Tutar, H., “Profesyonel Sekreterlik ve Büro Uygulamaları”. Nobel Yayınevi, Ankara, 2001.<br />

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,<br />

380


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 381<br />

SEKRETERLİK MESLEĞİNDE ETİK VE PROTOKOL KURALLARININ ÖNEMİ<br />

Zişan KORKMAZ ÖZCAN 1<br />

ÖZET<br />

Günümüzde, toplumun her alanında genel anlamda etik problemlerle karşı karşıya<br />

bulunuyoruz. Sekreterlerin günlük hayatlarında sıklıkla karşılaştıkları ya da<br />

karşılaşabilecekleri pek çok etik ilke bulunmaktadır. Etik ilkeler, iyi davranışta bulunma ve<br />

kötü davranışlardan kaçınma konusunda, sekreterlere rehberlik eder. Fakat bunları<br />

uygulayabilmek için etik ilkelerden olan nezaket ve saygının daha geniş bir uygulamasını<br />

teşkil eden “Protokol Kuralları”nı da bilmek gerekmektedir.<br />

Büronun yönetimi, bir resmi ilişkiler sistemi olarak daima “Protokol Kuralları” içinde<br />

gerçekleşir. Bu nedenle, yönetimin içerisindeki yöneticiler genellikle, protokolcü olurlar ve<br />

sekreterlerini, çalışmalarından çok protokol kurallarını bilmeleri açısından değerlendirirler.<br />

Yöneticisiyle uyumlu bir çalışma sergilemek durumunda olan sekreter, kurum içinde ve<br />

kurum dışında olumlu davranışlar göstermelidir. Bu bağlamda sekreterlerin hem etik<br />

değerlerin neler olduğunu, hem de “Nezaket ve Görgü Kuralları” olarak bilinen protokolü<br />

iyi bilmesi gerekmektedir.<br />

Çalışmanın amacı, yönetimde resmi ilişkilerde geçerli olan ve sıkça uygulanan protokol<br />

kurallarının bilinmesi ve yönetimin içerisinde yeri olan sekreterlerin bunu uygularken etik<br />

ilkeler çerçevesinde uygulaması gerektiği konusu üzerindedir.<br />

Çalışmamızda, protokol kurallarını bilmenin önemine değinerek, sekreterlerin kuralları<br />

uygularken etik ilkeleri göz ardı etmeden bunları yapmaları gerektiği konusu üzerinde<br />

durulmuştur. Böylece sekreterler, örgütün vitrini konumunda olma özelliklerini en iyi<br />

şekilde gerçekleştirmiş olmaktadırlar.<br />

Anahtar Kelimeler: Sekreterlik, Etik, Protokol Kuralları<br />

1. ETİK KAVRAMI<br />

Etik günümüzün önemli konulardan biridir. Etik ve ahlak kavramları tamamen aynı olarak<br />

algılanmakta, birbirlerinden kesin olarak ayrılmamaktadır. Her iki kavramın günlük<br />

konuşma dilindeki anlamları ile bilim ve felsefe çalışmalarındaki anlamlar arasında<br />

farklılıklar bulunmaktadır. Genel olarak, belli toplumsal alanlarda beklenen, talep edilen<br />

eylem ve davranışlar “ahlak” kavramı ile karşılanırken, beklenen ve talep edilenlerin<br />

dışındakiler “ahlak dışı” olarak görülmektedir. (Dursun, 2008: 18-25.)<br />

Genel anlamıyla “ahlak felsefesi” olarak ifade edilen etik, (Pieper, 1999: 22) özellikle iş<br />

ortamlarında çok daha önemli bir kavram olarak karşımıza gelmektedir.<br />

Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışı inceler. Etik kelimesi,<br />

Yunanca “ethos” dan gelmektedir. Ethos, karakter anlamındadır. Hangi değerlerin<br />

benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin başkalarına karşı olan<br />

sorumlulukları karakter veya etik konusudur.<br />

1<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Gönen Meslek Yüksek Okulu, Öğr. Gör.


382 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ahlak terimi (Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde, Ahlak, “bir toplum içinde kişilerin<br />

benimsedikleri, uymak zorunda oldukları davranış biçimleri olarak tanımlanıyor. Etik<br />

“kavramı” ise “ ahlak bilimi” olarak tanımlanıyor. ) “morality” etimolojik köken olarak<br />

etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da adet, gelenek-görenek anlamına gelmektedir.<br />

Ahlak ile etik arasında farklılıklar vardır. Etik karakterin eğitilmesi ve uygulamada karar<br />

verebilmeye karşılık gelirken, ahlak, daha genel olarak bir toplumun doğru ya da adaletli<br />

olarak kabul ettiği uygulamalar anlamına gelir. (Neiburg Terkel, R.Shannon Duval,<br />

Encyclopedia of Ethics, 1999, s.80.) Ahlak değerleri kişilere, toplumlara, bölgesel, ulusal<br />

değerlere ve ekonomik, kültürel, eğitim düzeyi ve din gibi unsurlara bağlı olarak değişiklik<br />

gösterebilir.<br />

Etiğe göre eylemde bulunan ve davranan kişi, iyiyi gerçekleştirmek için onları alışkanlığa<br />

dönüştüren kişidir. Alışkanlık, töre ve görenekler karakter biçimini de almakta ve erdemli<br />

olmanın temel tavrı olarak pekişmektedir. (Marie Pieper, a.g.e. 30)<br />

Etik, insan ve toplum için ideal olanın araştırılması olarak tanımlanabilir. Etik, bireysel ve<br />

sosyal deneyimlerin, insan davranışını yönlendirmesi gereken kurallara ve hayatta önemli<br />

olan değerlere karar verilmesi için sistematik olarak yapılır. Etik insanların nasıl<br />

davranmaları gerektiğini açıklamaya çalışır. Etik bilerek ve isteyerek yapılan insan<br />

faaliyetleriyle ilgilenir. (George,1999: 6.) Etik, uygulamaya koyulan ahlaki görev ve ahlak<br />

ilkeleri anlayışıdır. Etik anlayış, hesap verebilirlik ve iyi davranışta somutlaşır. Ayrıca etik,<br />

insanın kamuyla olan ilişkilerinde “uygun” olarak adlandırılan davranışı belirleyen içsel bir<br />

denetleyicidir. (Traaen, 1991.) Daha geniş ve felsefeci açısından bakılırsa, etik belli bir<br />

ahlaklılık iradesine sahip, belli bir yaşama idealini hayata geçirmek için mücadele eden<br />

bireyin yaşantısı, toplumun yaşantısını eleştiren mevcut değerler yerine alternatif değerler<br />

ortaya çıkaran , hayata bakış açısı , düşünme tarzı, ahlaki ilkeler olarak da açıklanabilir.<br />

(Kant, Çeviren Özügül, 2003: 85.) Tüm bu tanımların ışığında iş ortamlarında insanlar<br />

arasındaki etkileşimin merkezinde yer alan standartların tamamı biçiminde tanımlanan<br />

dürüstlük, güvenilirlik, adaletli olmak gibi etik kodlar, bireysel olmaktan çok, toplumsal<br />

anlamda bireylerin karşılıklı ilişkilerini yönlendiren ilke ve standartlardır. (Paine, 1997.)<br />

2. Etik Türleri<br />

Etik günümüzdeki çalışmalara baktığımızda, Normatif Etik, Meta Etik ve Uygulamalı Etik<br />

olmak üzere üç başlık altında karşımıza çıkmaktadır.. ‘Normatif Etik, “ nasıl eylemde<br />

bulunmalı, nasıl yaşamalı ya da nasıl bir insan olmalı “ gibi sorunlarla ilgilenir. Normatif<br />

etikte ahlaki talep ve normların betimlenmesinden çok, gerekçelendirerek temellendirilmesi<br />

amaçlanmaktadır. Normatif etik, bu işlevi yerine getirirken “ en üst iyi” ye göndermede<br />

bulunur. (Pieper, a.g.e., s. 224) Normatif etik, bireyin ahlaki bakımdan ne yapması, nasıl bir<br />

kişi olması gerektiği gibi soruları cevaplamaya çalışır. (Yazıcı, 1999 :130) Dolayısıyla iş<br />

hayatında dikkat edilmesi gereken protokol kurallarını da düşünecek olursa normatif etik<br />

konumuz açısından daha anlamlı durmaktadır.<br />

Etik konusunu farklı bir yaklaşımla ele alan ‘Meta Etik’ ya da analitik yaklaşım ise, bireyin<br />

düşünce, eylem ve söyleminden çıkan ahlaki öğelerin doğasını anlamını çözümleyen, ahlaki<br />

kavramların anlamlarıyla ahlaki yargıları desteklemede kullanılan yöntemlerin mantıksal<br />

analizinden meydana gelir. (Cevizci, a.g.e., s.18) Örneğin meta etik ahlaki<br />

sorumluluklarımızın ne olduğunu değil, sorumluluk kavramının ne olduğunu araştırır.<br />

Buradan hareketle meta etiğin ahlak bilgisinin ne tür bilgi olduğunu, temelini, doğasını ve<br />

yapısını’ araştırdığını söyleyebiliriz. Etiğin üçüncü türü olan ‘Uygulamalı Etik’ , toplumda<br />

güncel tartışma konusu olan pratik ahlak sorunlarıyla ilgilenir. Diğer bir ifadeyle etik, soyut<br />

kavramlara bağlı olarak, onlardan somut bilgiler ortaya koymaya çalışır. Bu bağlamda<br />

konumuz gereği bir sekreterin nasıl bir kişi olması gerektiği sorularına cevap ararken<br />

382


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 383<br />

“normatif etikten”, elde edilen bilgileri pratiğe dökmek ve uygulamaları ortaya koyabilmek<br />

anlamında da “uygulamalı etikten” faydalanmamız gerekecektir.<br />

İnsanın akıl sahibi olması, hür olması, bencil olması ve bir arada yaşama mecburiyetinde<br />

olması gibi dört özelliği dikkate alınarak düşünüldüğünde, etiğin niçin sadece insanlar için<br />

söz konusu olduğu daha iyi anlaşılır. İnsan bencillik duygusunu tatmin için, hürriyetini<br />

başkalarına zarar verecek şekilde kullanabilir. Başkalarının hakkını çiğneme, birlikte<br />

yaşamaya zarar verdiğinden, böyle bir halden insanların kendileri de olumsuz yönde<br />

etkilenirler. Öyle ise fertlerin hürriyet haklarını kullanmada, bir kural ve düzene gereksinim<br />

vardır. Etik, din ve hukukun düzenlemeleri sayesinde, insanların bir arada huzur içinde<br />

yaşamaları mümkün olur. Etiğin varlığı bir çeşit tabiat kanunu olarak düşünülebilir: Suyun<br />

bulunduğu yerde hayatın bulunması gibi, insanların bulunduğu yerde de etik bulunur<br />

(Ağaoğlu ve Selvi, 2008: 91). Etik ise ahlaktan ayrı düşünülemez. Etik özellikle bir sekreter<br />

için iş yaşamında protokol kurallarının nasıl işlemesi gerektiğini bilmek anlamında<br />

önemlidir.<br />

3. Ahlakın Önemi<br />

Etik, bir kişinin, bir grubun, bir halkın, bir toplumsal sınıfın, bir ulusun, bir kültür çevresinin<br />

v.d belli bir tarihsel dönemde yaşamına giren ve eylemlerini yönlendiren inanç, değer, norm,<br />

buyruk, yasak ve tasarımlar topluluğu ve ağı olarak karşımıza çıkar. Bu bakımdan etik, her<br />

yanda yaşamımızın içindedir; o tarihsel olarak kişisel ve grupsal/toplumsal düzeyde yaşanan<br />

bir şeydir; ona her tarihsel dönemde, her insan topluluğunda mutlaka rastlanır. (Özlem,<br />

2004: 17)<br />

Etik ile ahlakın özdeş olmamasının nedeni; etiğin ahlak felsefesi olması, ahlakın ise etiğin<br />

araştırma konusu olmasındandır. Etik kuramlar; ahlakın özü, kökeni ve toplumsal<br />

yaşamdaki işlevinin yanısıra, insanların bir arada yaşayabilmelerinin gerekleri, toplumsal<br />

yaşamın normları ve değerleri, kişilerle toplum arasındaki ilişkiler, bireysel yaşamın amacı<br />

ve anlamı üstüne görüşleri dile getirir (Aydın, 2001: 6). Bir başka deyişle, etik doğru ve<br />

yanlış teorisidir, ahlak ise onun pratiğidir. Ahlaki değil etik ilkelerden, etik değil de ahlaki<br />

davranış tarzından söz etmek daha doğrudur (Tutar, 2006: 48-49) Fakat bizim için ise hem<br />

doğru ve yanlış olanın ne olduğunu bilmek hem de onun pratiğini gösterebilmek önemlidir.<br />

Dolayısıyla etik ve ahlak arasındaki ayrıma çok fazla girmeden değerlendirme yapmak daha<br />

doğru olacaktır. İş hayatında “ahlâk” kavramı yerine “etik”, meslek etik ilkeleri veya<br />

kuralları terimleri ile kullanılır (Gözener, 2008). Etik olmazsa, toplum hayatı mümkün<br />

olmaz, insanlar bir arada yaşayamazlar. Neyin iyi, neyin kötü olduğu hakkında ortak bir<br />

anlayış bulunmasa, insanlar arasında düzen ve huzur yerine tam bir kargaşa hüküm sürer.<br />

Etik kavramıyla eş değer tuttuğumuz ahlak kavramı, topluluk halinde yaşamanın ortaya<br />

çıkardığı manevi bir yapıdır. Bu bağlamda çalışmamızın ilerleyen zamanlarında etik yerine<br />

ahlak kavramını da kullanabiliriz. Her insanın iyi-kötü bir ahlak yapısı ve ahlak anlayışı<br />

vardır. Tarih boyunca her insan topluluğunda bir ahlak düzeni mevcut olduğu tespit<br />

edilmiştir. Sadece insan topluluklarında değil, toplu halde yaşayan çeşitli hayvanlar<br />

arasında bile bazı ahlaki sorumluluklar ve iyi ahlak belirtisi olan davranışlar gözlenmiştir.<br />

Dolayısıyla toplu halde ya da bireysel anlamda hem kendimize hem de birlikte yaşadığımız<br />

insanlara karşı uymak zorunda olduğumuz davranış şekilleri vardır. Bunlara “görgü ve<br />

nezaket kuralları da denebilir. Genel anlamda protokol kuralları olarak bildiğimiz aynı<br />

zamanda resmi görgü kuralları olarak da adlandırılan bu kurallar, iş yaşamında bilinmesi<br />

gerekli alanlardır. (Altınöz ve Tutar, 2002:6) Bu konuya ayrıntılı bir şekilde geçmeden önce<br />

iş ahlakı ile ilgili genel bir açıklama yapalım.


384 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

1.1. İş Ahlakı<br />

İş ahlakı ve sosyal sorumluluk örgütün davranışlarını yönlendiren, çoğu kez yazılı olarak<br />

tanımlanmamış buna karşın toplum tarafından genel kabul görmüş değerlere uyma<br />

zorunluluğudur.<br />

Özellikle son yıllarda dünyada ve ülkemizde gerek kamuya ait gerek özel örgütlenmelerde<br />

ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları çevreye zarar veren uygulamalar gibi konular<br />

dikkatleri sosyal sorumluluk ve meslek ahlakı üzerinde odaklandırmıştır. İş ahlakı, iş<br />

davranışıyla ilgili neyin doğru neyin yanlış, neyin haklı neyin haksız olduğu hakkında<br />

inançlara dayalı ilkeler ve kurallar toplamıdır. İş ahlakı dediğimizde iş yaşamıyla ilgili iyi,<br />

kötü, doğru, yanlış ve haklı, haksız uygulamaların incelenmesinden söz etmekteyiz.<br />

Bir örgütte sekreterin fonksiyonu ne kadar fazlaysa uymak zorunda olduğu kurallar da o<br />

kadar fazladır. Örgütün vitrini konumunda olma özelliği onun üzerindeki bu sorumlulukların<br />

artmasının sebebi olmuştur. Dolayısıyla hem kendisine saygı duyan bir sekreter olma, hem<br />

de çalışanlar arasında uyumlu çalışma ortamı oluşturarak diğer çalışanlar ve yöneticiler<br />

arasında da sevilen, sayılan birisi olma açısından sekreterlerin uymak zorunda oldukları<br />

kurallar oldukça fazladır. Bu kurallara protokol kuralları çerçevesinde bakarak etiğin<br />

türleriyle bağlantı kurmaya çalışacağız.<br />

Kişilerin bir örgüt içinde ahlaki ya da ahlaki olmayan davranışları, yaşamını sürdürdüğü<br />

sosyal çevrenin, aileden aldığı eğitimin, dinin ve çalıştığı örgüte ait kültürün etkisiyle ortaya<br />

çıkar. Diğer bir değişle iş ahlakının temelini bireysel ahlak, örgüt ahlakı ve sosyal ahlak<br />

oluşturur. Bu durum da bizim karşımıza, özellikle sekreterler açısından baktığımızda, hem<br />

birey olarak, hem çalıştığı iş arkadaşlarıyla diyalogları ve uyumlu bir çalışma ortamı<br />

oluşturması bakımından hem de toplumda sevilen sayılan, insan ilişkileri anlamında nezaket<br />

ve görgü kurallarına uygun hareket edebilen birisi olması bakımından önemli bir konuyu<br />

çıkarmaktadır. Dolayısıyla bir sekreterin iş ortamında “iş ahlakını” tam anlamıyla<br />

gösterebilmesi için hem etik (ahlak) kavramını hem de protokol kurallarını bilen ve<br />

uygulayan bir kişi olması gerekmektedir. Bireyin ahlaki bakımdan ne yapması, nasıl bir kişi<br />

olması gerektiği gibi sorulara cevap arayan “Normatif etik”, sorulara verdiğimiz cevapların<br />

pratiğe dökülmesi ve uygulanmaları anlamında da “uygulamalı etik” bize yardımcı<br />

olmaktadır.<br />

1.2. Ahlak Eğitimi<br />

Ahlakın eğitimi, yani çalışanlara benimsetilmesi, vicdanlara sindirilmesi, çok önemli, fakat<br />

zor bir iştir. Çünkü ahlak kolayca oluşmaz, uzun ve itinalı bir süreç ister. Onu doğrudan<br />

besleyen ve koruyan kaynaklar göz ardı edilmemelidir. Ahlak teorisini söylemek ve<br />

öğretmekte yeterli değildir, öğretim kadar, eğitim ve uygulamaya da önem vermelidir. Bir<br />

sekreterin ise öncelikle bu eğitimi normatif etik anlamında alması, daha sonra da uygulamalı<br />

etik anlamında pratiğe dökmesi gerekmektedir. Öğrenme ve uygulama aşamalarıyla bu süreç<br />

daha doğru bir şekilde tamamlanmış olacaktır.<br />

2. Sekreterin Ahlaki Sorumluluğu ve Protokol Kuralları<br />

2.1. Sekreterin Ahlaki Sorumluluğu<br />

Profesyonel bir kişi olarak, sekreterlerden mesleki ve kişisel ahlaklarının en yüksek<br />

düzeylere ulaşması beklenir.<br />

Sekreter, görevlerini etkili ve verimli bir biçimde yerine getirmek için doğrudan sorumludur.<br />

Sekreter, örgütü ve örgütün adını temsil eder. Ayrıca işinin tüm aşamalarında, yüksek<br />

ahlaksal ölçütler sağlamak için kendisine karşı da bir sorumluluğu vardır. Böyle bir<br />

sorumluluk anlayışı dürüstlük, yardımseverlik, iyi niyetlilik, girişkenlik, adil olmak,<br />

384


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 385<br />

anlayışlı olmak, empatik olmak, özverili olmak, sabırlı, hoşgörülü, alçakgönüllü, azimli ve<br />

çalışkan olmak, güvenirlilik, bağlılık, işbirliği ve gizliliğe uymak gibi önemli işlevleri<br />

kapsar. Bunları örnekleyecek olursak, Sekreter çok uzun çay molaları kullanmayarak,<br />

gerçekten hasta olmadan hastalık izni almayarak dürüstlük gösterir.<br />

Dürüstlüğün diğer örnekleri ise, iş yerinin pul, kırtasiye, fotokopi makinesini,<br />

telefonunu kişisel gereksinimleri için kullanmamaktır.<br />

Dürüstlük, sekreterin, örgütün amaç, politika ve kurallarına bağlı olması ve ahlak dışı<br />

olduğu düşünülen hile yapma, çalma, rüşvet verme, alma gibi eylemler içerisine girmeyi<br />

kabul etmemesidir.<br />

Bir sekreter kendisinden istenilenleri doğru ve tam olarak yapma yeteneğine sahipse<br />

güvenilirdir.<br />

Örgüt içi bilginin dışarıya sızdırılması ile güvenin sarsılması, yalnız işi ciddi olarak<br />

tehlikeye atmakla kalmayıp, aynı zamanda, yönetici ile sekreterin ilişkisini de bozar. Bu<br />

durumda sekreter hem kendisine olan saygısını, hem de iş ortamındaki yönetici ve<br />

elemanların kendisine karşı duyduğu saygıyı yitirmiş olacaktır.<br />

Sekreter; mesleğini vicdan ve onur ile uygular. Kişiler arasında din, milliyet, ırk, siyasi<br />

düşünce, ekonomik ve sosyal durum ayırımı yapmaz. Sekreterlik konusunda eğitimini<br />

yaşam boyunca sürdürür, mesleğin bütün üyeleri ile işbirliği yapar ve onları destekler.<br />

Yürüttüğü işlerde görevini boşlayarak ya da kötüye kullanarak, yöneticisi ve kuruluşu<br />

zararına kendisine bir yarar sağlayamaz. Zamanının ve yeteneklerinin erişmediği bir işi<br />

kabul etmez. Her türlü makamda çalışan görevlilerle olan ilişkilerinde de meslek onuruna ve<br />

ağırbaşlılığına uygun tutum ve davranışlarını korur. İşini tam bir sadakatle bağlı olarak<br />

yürütür. Mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınır. Her koşul<br />

altında, ilişki kurdukları insanların güvenini kazanacak biçimde davranır. Mesleklerinin halk<br />

ile olan yakın ilişkisi nedeni ile özel yaşamları dahil tüm davranışlarının mesleğin bir bütün<br />

olarak değerlendirilmesinde etkili olacağını daima göz önünde bulundurur. Ve görevlerini<br />

dürüstlük içinde yürütmeye, anlaşmazlık yaratacak bir dil kullanmaktan çekinmeye ve<br />

mevcut ve geçmiş yöneticilerine veya işverenlerine sadakat ve dürüstlüğü sürdürmeye<br />

çalışır. Ahlaki ve dürüst olmayan ve insan onurunu ve dürüstlüğünü zedeleyen herhangi bir<br />

girişime katılmaktan sakınır.<br />

2.2. Yönetimde Sekreterlerin Uyması Gerekli Protokol Kuralları<br />

Yönetimde protokol, bir anlamda Resmi Görgü Kuralları demektir. Ast ile üst özel<br />

hayatlarında ne kadar samimi bir arkadaş olsa da, yönetimdeki resmi ilişkilerinde daima<br />

protokol kurallarına uymak zorundadırlar. Örneğin, özel ilişkilerinde üstüne Ağabey diyen<br />

bir ast, makamında veya bir toplantıda ona Sayın Başkanım demek durumundadır.<br />

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bir sekreterin etkili ve verimli çalışabilmesi için hem ahlaki<br />

anlamda hem de iş yaşamındaki oterite oluşumuna katkı sağlama anlamında uyması gerekli<br />

bir takım kurallar vardır. Bir sekretere uyması gerekli kuralları şu şekilde sayabiliriz.<br />

Böylelikle hem protokol kurallarına hem de iş etiğine uygun hareket eden bir sekreter<br />

karşımıza çıkmış olacaktır.<br />

‣ İçeri girerken ceketinizin düğmeli olmasına dikkat edin. Yöneticiniz Buyurun oturun<br />

demeden oturmayın veya oturmanız gerekiyorsa Müsaadenizle Efendim diyerek oturun.<br />

‣ Otururken amiriniz veya üstleriniz karşısında bacak bacak üstüne atmayın.<br />

‣ Üstünüz ve yöneticiniz size hoş geldiniz veya güle güle derken tokalaşmak için elini<br />

uzatmıyorsa, önceden elinizi uzatmayın.<br />

‣ Otururken, üstünüz ayağa kalkarsa siz de kalkın.


386 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

‣ Üstünüz ya da amiriniz görüşmenizin sonunda size Memnun oldum, teşekkür ederim”<br />

derse ve tokalaşmak için elini uzatırsa, kalkıp gitmeniz gerektiğini anlayın.<br />

‣ Yöneticinin makamına birden çok kişiyle girdiğinizde de seviyenize ve kıdeminize<br />

göre sıralanarak oturun.<br />

‣ En üst olan, masaya en yakın oturan ve yöneticiye en yakın olandır.<br />

‣ Yöneticinizle ya da üst yöneticilerle görüşmek için daima sekreteriyle önceden iletişim<br />

kurun.<br />

‣ Uygun zamanını öğrenin ve randevu alın.<br />

‣ Üstlerinizi ve akranlarınızı randevu almadan veya en azından izin almadan ziyaret<br />

etmeyin.<br />

‣ Protokolde üst daima sağdadır. Ast olarak; otururken, ayakta dururken veya yürürken<br />

daima üstünüzün soluna geçin.<br />

‣ Üstünüzün önüne geçmeyin, astınızın arkasına düşmeyin.<br />

‣ Toplantılarda daima protokoldeki yerinize oturun. Statünüzü koruyun.<br />

‣ Toplantıda, toplantı başkanından izin almadan konuşmayın ve daima toplantı<br />

başkanına hitaben konuşun.<br />

‣ Toplantılarda ve törenlerde konuşma sırası asttan üste doğrudur. Yani en üst son<br />

konuşur.<br />

‣ Konuşma sırasını buna göre belirleyin.<br />

‣ Astlar daha çok teknik ve ayrıntılı konularda, üstler ise politik ve stratejik konularda ve<br />

genel nitelikte konuşma yaparlar. Konuşmalarınızın başında ve sonunda saygıyla<br />

selamlamayı unutmayın.<br />

‣ Resmi araçlarda protokol makamı aracın sağ arka köşesidir.Üst daima burada oturur.<br />

Sizden üst birini veya konuk olarak bir akranınızı aracınıza aldığınızda sağ arka köşeyi<br />

ona bırakın ve soluna geçin.<br />

‣ Resmi aracı kullanan aracın şoförü değil de., üstünüz veya akranınızın kendisi ise , o<br />

zaman şoför mahalline (ön tarafa) geçin.<br />

‣ Üst yöneticinizi, odanızın kapısında değil binanızın kapısında karşılayıp uğurlayın.<br />

‣ Akranınızı dairenizin kapısında karşılayıp uğurlayın.<br />

‣ Ast konuğunuzu odada ayağa kalkarak ve tokalaşarak karşılayıp uğurlayın.<br />

‣ Tokalaşmada önce el uzatma hakkı üst olana aittir.<br />

‣ Amiriniz veya üstünüz ziyaretinize veya denetiminize geldiğinde ilke olarak makam<br />

koltuğunda oturmayın. Misafir koltuğuna geçip karşısında oturun.<br />

‣ Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Valiyi geldiklerinde makam koltuğunuza buyur edin.<br />

‣ Astlarınızı ve ast düzeydeki kişileri makam koltuğunuzda oturarak kabul edin.<br />

‣ Akranlarınızı kabul ederken, eğer yaş, kıdem ve diğer yönlerden sizden üst iseler,<br />

onları misafir koltuğunda oturarak kabul etmek bir saygı ifadesidir. İlke olarak, saygı<br />

duyduğunuz kişilerle eşit düzeyde oturun.<br />

‣ Makam odanızda uygun bir yerde, ortasında yuvarlak masa ya da sehpa bulunan,<br />

etrafında misafir koltukları olan bir misafir köşesi düzenleyin. Sembol olarak yuvarlak<br />

masanın eşitlik demek olduğunu unutmayın. Üstleriniz ya da resmi misafirlerinizle<br />

görüşürken zorunlu olmadıkça: telefonla görüşmeyin, evrak imzalamayın. Mecbursanız,<br />

özür dileyin ve izin isteyin.<br />

‣ Astınızla resmi olarak görüşürken ve astınıza emir verirken ilke olarak kendi<br />

makamınızda olun ve makam koltuğunuzda oturun.<br />

‣ Akranlarınıza ve astlarınıza adıyla veya ünvanıyla Ayşe Hanım, Müdür Bey, Sayın<br />

Özcan veya Sayın Milli Eğitim Müdürü diye hitap edin. Ağabey ve yenge demekten<br />

kaçının.<br />

‣ Telefon açtığınızda önce kendinizi tanıtmakla söze başlayın.<br />

‣ Unutmayın, telefonu önce kim açtıysa önce o kapatır.<br />

386


11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ 387<br />

‣ Üstünüzle telefonla görüşürken, üstünüz ahizeyi kapatmadan önce siz telefonu<br />

kapatmayın.<br />

‣ Üstlerinize sekreter aracılığıyla telefon etmeyin.<br />

‣ Rütbece veya statü olarak küçük olanların (astların) büyükleri ararken sekreter<br />

kullanması doğru değildir. Resmi konuşma yaparken; kesinlikle ben demeyin, biz veya<br />

Müdürlüğümüz deyin.<br />

‣ Başkalarına daima Siz diye hitabedin. Her zaman ve herkese “lütfen” deyin ve<br />

teşekkür edin.<br />

‣ Çağrılara, toplantılara ve randevulara daima saat ve dakikasında gidin. Ne önce gidip<br />

zaman kaybedin, ne de geç gidip başkalarına zaman kaybettirin.<br />

‣ Tanıştırma daima ayakta ve ilk karşılamada olur.<br />

Tanıştırmada; küçüğü büyüğe, erkeği bayana, ünvanıyla, adıyla ve soyadıyla takdim edin.<br />

‣ Bir yere girdiğinizde önce kendinizi tanıtın.<br />

‣ Protokolde daima; küçük büyüğe, bayan erkeğe, ast üste selam verir. Akranlarınıza da<br />

önce siz selam verin.<br />

‣ Tokalaşmak bir sevgi ve samimiyet gösterisi olarak bir tür selamlaşma biçimidir.<br />

‣ Ancak, üst el uzatmadan ast el uzatmamalıdır. Bayanla tokalaşmak için önce erkek el<br />

uzatmamalıdır. Bayan elini uzattığında erkek ona mukabele etmelidir. Çünkü uzatılan el<br />

havada bırakılmaz.<br />

‣ Protokolde ve resmi ilişkilerde el öpme ve yanaklardan öpüşme yoktur. Bu sadece<br />

gayri resmi ve samimi ilişkilerde söz konusudur.<br />

‣ Mesai arkadaşlarınızı (astlarınızı, akranlarınızı ve üstlerinizi) özel ve önemli<br />

günlerinde kutlamayı ihmal etmeyin.<br />

‣ Bayan ve erkek astlarınız arasında fonksiyonel olarak ayırım yapmayın. Ancak,<br />

bayanlara davranış olarak daha saygılı olun.<br />

‣ İşyerinizde (dairenizde) akranlarınız, astlarınız ve üstlerinizle iyi tanışmadan, onlarla<br />

özel ilişkilere girişmeyin.<br />

SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Bütün örgütler, kötü ve iyi olanı, güzel ve çirkin olanı, nelerin o örgüt için faydalı nelerin ise<br />

gereksiz olduğunu tanımlamaya çalışır. Birey ise toplumsallaşma sürecinde bunları bilinçli<br />

ya da farkında olmadan iyi-kötü ayrımı yaparak kendince benimser. Dolayısıyla sekreter de<br />

bir birey olarak örgüte fayda sağlayan ya da zarar veren öğelerin neler olduğunu bilir ve ona<br />

göre hareket etmeye çalışır.<br />

Bireysel anlamda ahlak hem öznel hem de toplumsal değerlerin bir bütünüdür. İyi ve<br />

kötünün ayrımı, sorumluluk duygusu, vicdan, ahlaki değer yargıları öznel anlamda şeref,<br />

adalet, insan değeri de toplumsal nitelik taşıyan değerler olarak sayılabilirler. Dolayısıyla iyi<br />

ahlaka sahip insanlar işe alındıkça örgüt de iyi bir örgüt olacaktır. Dolayısıyla iyi ahlaklı ve<br />

erdemli bir sekreterin işe alınmasıyla yönetim bundan fayda görecek ve işlerde verimlilik ve<br />

etkinlik en iyi şekilde sağlanmış olacaktır.<br />

Örgüt ahlakı, kişisel ahlaka dayalı olarak şekillenmektedir. Örgüt ve sekreter arasındaki<br />

dinamik ve karşılıklı ilişki oldukça önemlidir. Bu önem sekreterin örgütün vitrini olma<br />

özelliğinden de kaynaklanmaktadır.<br />

Etik, insanların bireysel ve toplumsal anlamda kurdukları ilişkilerin temelinde var olan<br />

değerleri, kuralları doğru-yanlış, iyi-kötü gibi kavramları ahlaksal açıdan araştıran bir<br />

felsefe disiplini olarak açıklanabilir. (İnan, 1996 :43) Daha basit bir ifadeyle etik doğru ve<br />

yanlışa ilişkin standartları açıklar. (Massie and Douglas,1992 :78) Sekreter ise yanlışları<br />

süzgeçten geçirerek ayıklar doğruları benimser ve uygular.


388 11. ULUSAL BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK KONGRESİ<br />

Ahlakın ve protokol kurallarının örgütler, sekreterlik mesleğinde çalışanlar ve kamuoyu için<br />

önemi de büyüktür. Tüm Sekreterlik Eğitim Programlarında, eğitim ve öğretimin her<br />

basamağı için hazırlanan zorunlu eğitim programlarında etik konusuna yer verilmelidir. Bu<br />

durum özellikle protokol kurallarının öğretilmesi, normatif etik ile uygulamalı etiğin<br />

sekretere benimsetilmesi ile mümkündür. Yönetimde başarılı sonuçlar, daima protokol<br />

sistemi içinde, olumlu insan ilişkileri temeline dayanır. Yönetim bunları iyi bilmeli ki<br />

çalışacak olan sekreterlerini de bunlara uygun olarak yetiştirebilmeli ya da yetişmiş personel<br />

arasından doğru seçim yapabilmelidir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Ağaoğlu, E., Selvi K., (2008), Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Anadolu Universitesi<br />

Yayınları, Eskişehir<br />

Aydın, İ. P., (2001), Yönetsel Mesleki Ve Örgütsel Etik, 2. Baskı, Pegema<br />

Dursun, D., (2005), “Siyaset Ve Ahlak, Gerçeklikle İdealin Bağdaşmazlığı Sorunu”, 2.<br />

Siyasette Ve Yönetimde Etik Sempozyumu, S.18-25.<br />

George, R. T., (1999), Business Ethics.<br />

Gözener, E., (2008), “Etik Ve İşletme Etiği Üzerine”, Eğitişim Dergisi, Sayı: 19,<br />

İnan, K.,(1996)‘Sosyalist Etik’, Gelecek, 1/3, Kasım-Aralık.<br />

Kant, I., (2003) Ethica : Etik Üzerine Dersler, Çeviren Oğuz Özügül. Kars<br />

Massie J., Douglas, J. (1992), A Contemporary Introduction, Englewood Cliffs, N.J.:<br />

Prentice- Hall.<br />

Özlem, D., (2004), Etik-Ahlak Felsefesi, İnkilap Yayınları, Ankara<br />

Paine, L.S., (1997) Leadership, Ethics And Organizational Integrity : A Strategic<br />

Perspective, Chicago: Times Mirror Higgen Education Group,<br />

Pieper, A.M. (1999), Etiğe Giriş, Çeviren Veysal Atayman- Gönül Sezer, İstanbul, Ayrıntı<br />

Yayınları.<br />

Terkel,N., Duval, R.S., (1999), Encyclopedia Of Ethics.<br />

Traaen, T.J., (1991), A Matter Of Ethics, Perceptions Of Arizona City Managers, Working<br />

Paper<br />

Tutar, H., (2006), Meslek Yüksek Okulları Programları İçin İşletme Yönetimi, Seçkin<br />

Yayınları, Ankara<br />

Yazıcı, S. (1999), Felsefeye Giriş, 1. Basım, İstanbul, Alfa Basım Yayım Dağıtım.<br />

388


ISBN: 978-9944-452-65-6

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!