22.11.2014 Views

PDF SAYI 82 - Hayat Online

PDF SAYI 82 - Hayat Online

PDF SAYI 82 - Hayat Online

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Frankfurt Belediye<br />

Başkanı Feldmann<br />

“Öğrenciler Türkçe Öğrenip<br />

Türkiye’de Çalışsınlar” Sayfa: 22<br />

FDP Köln Adayı Hans H. Stein<br />

Alman Toplumu Göçmenlerin Sağladığı<br />

Katkının Farkında Değil Sayfa: 17<br />

100 Bin Bağışçıya Ulaşan Sayfa: 08<br />

HASENE Derneğinin Ramazan Kampanyası Sloganı<br />

DKMS’den M. Kemal Basa’ya Plaket Ramazan Berekettir Sayfa: 06<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın Ýçinde Gizlidir<br />

Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: <strong>82</strong> • Yıl/Jahre: 10 • Temmuz / Juli 2013 / Þaban 1434<br />

Hepimizin Ortak Geleceği<br />

Bin Aydan<br />

Daha Hayırlı<br />

Geceyi<br />

Bağrında<br />

Saklayan<br />

Ay; RAMAZAN<br />

Dr. Yusuf IŞIK 05<br />

Dreyfus,<br />

İhanet<br />

ve<br />

Adalet<br />

Mahmut AŞKAR 11<br />

Hacarabın<br />

Serüvenleri<br />

69<br />

M. Salih AYDIN 29<br />

Beate<br />

ve<br />

Asrın<br />

Davası<br />

Oğuz ÜÇÜNCÜ 13<br />

SSK Borçlanmanızı<br />

İki Taksitte<br />

Yatırın<br />

Bir Taşla İki<br />

Kuş Vurun<br />

Asım TOZOĞLU 14<br />

Köküm<br />

Memlekette<br />

Dalım<br />

Gurbette<br />

Selahattin SAYGIN 27<br />

Unutma!<br />

Unutturma!<br />

Marwa El-Sherbini’nin<br />

Dresden Eyalet<br />

Mahkemesi’nde<br />

Öldürülmesinin<br />

4. Yıldönümü


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 03 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Hepimizin Ortak<br />

Geleceği<br />

info@hayatonline.eu<br />

Sinan AKTÜRK<br />

editör<br />

Buradan bir kere daha söylemek istiyoruz<br />

ki; Almanya`nın geleceği hepimizin<br />

geleceğidir. Aynı gemide yolculuk ediyoruz<br />

ve bu gemiyi batırmaya hiç kimsenin<br />

hakkı yoktur. Bırakın batırmayı herhangi<br />

bir şekilde gemiye zarar vermeye hiç kimsenin<br />

hakkı ve yetkisi yoktur.<br />

Impressum / Künye<br />

S<br />

HAYAT<br />

Aylık Ücretsiz Gazete<br />

Temmuz - Juli 2013<br />

Şaban 1434<br />

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni<br />

Sinan AKTÜRK<br />

Yayın Kurulu<br />

Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,<br />

Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,<br />

M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,<br />

İskender Güngör<br />

Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.<br />

evgili dostlar!<br />

Seçim sathına girmiş bulunduğumuz<br />

şu günlerde Almanya`da<br />

politikacıların değişik açıklamalarına<br />

şahit oluyoruz. Kimisi yaşanan sorunları<br />

kısmen göçmenlerin üzerine<br />

atarken kimisi de başka ülkelerin içlerindeki<br />

gelişmelere dikkati çekiyor. Yani<br />

anlayacağınız; kuşa bak taktiği ile politik<br />

manevralarla seçmen etkilenmeye<br />

çalışılıyor.<br />

Avrupa`da sağ tandanslı politikaların<br />

öne çıktığı son yıllarda durum iyice karmaşık<br />

bir hal almaya başladı. Almanya`da<br />

bundan etkilenmiyor değil. Baksanıza<br />

CDU seçim malzemesi olarak<br />

Türkiye`ye karşı tavrını sertleştirdi. Türkiye`nin<br />

AB Üyeliğine karşı olmanın<br />

yanında önceden dillendirdiği imtiyazlı<br />

ortaklık seçeneğini de rafa kaldırmış durumda.<br />

Seçim sathına girildiği zaman politikacıların<br />

değişik manevralar yapması<br />

doğaldır. Malum demokrasilerde şiddete<br />

sebebiyet vermeyen her türlü fikri savunabilirsiniz.<br />

Bunun sonucu seçmen<br />

size ilgi gösterirse kazanabilirsiniz. İşin<br />

ideal boyutu bu şekilde ama son yıllarda<br />

aşırı sağın da prim yaptığını gören aklı<br />

evvel politikacıların, bunun zarar verdiğini<br />

yaşanan tarihi tecrübelerle bildikleri<br />

halde bu yarayı kaşımakta beis görmemekteler.<br />

Hele de NSU olayının en<br />

çok gündemde olduğu bu günlerde.<br />

Son yapılan genel seçimlerde SPD ve<br />

Yeşiller göçmen kökenli Almanların oylarını<br />

alarak iktidar namzeti oldular. Tabi<br />

iktidar olamadılar. Bu da gösterdiki<br />

göçmen kökenli Almanlar politik dengeleri<br />

değiştirebilmektedir. Bunun yanında<br />

CDU-CSU ve FDP bunun tam<br />

tersi bir politikayı dolaylı şekilde destekleyerek<br />

aşırı sağ söylemleri öne çıkarmaya<br />

başladılar. Tabi bunun yanında<br />

Almanya`daki göçmenleri de unutmayıp<br />

zaman zaman şirin gözüken açıklamalar<br />

da yapmıyor değiller. İslam`ın ve<br />

müslümanların Almanya`nın bir parçası<br />

olduğundan tutun da göçmen kökenli<br />

Almanların devlet kademelerinde yer<br />

almalarına kadar pek çok örneği dillendirmekteler.<br />

Bunlar güzel şeyler ama ya<br />

bunun yanında toplumu geren olaylara<br />

karşı sorumlulukların yerine getirilmesi<br />

ne durumdadır. İşte örnek; 4 sene önce<br />

hunharca öldürülen Marwa el-Serbini<br />

(gerçi katili adalete hesap verdi), işte<br />

Ludwigshafen`deki yangında ölenlerin<br />

katilleri hala bulunamadı. Son olarak<br />

NSU davası toplumun sinir uçlarına<br />

dokunularak gerilmeye çalışılıyor. Sorumlular<br />

hala sözde bulunamadı. Bırakın<br />

bulunulmasını yapılan bazı açıklamalarla<br />

dalga bile geçiliyor. Sorumluluk<br />

makamında bulunan bazı yetkililer yine<br />

gerginliği artırıcı açıklamalar yapmaya<br />

devam ediyor. Anayasayı Koruma Dairesi<br />

Başkanı Hans-Georg Maaßen, kimsenin<br />

İslam’ı sevmek zorunda olmadığı<br />

açıklamasını yapıyor. Tamam kimse sevmeyebilir<br />

ama bu açıklamayı sorumluluk<br />

makamında bir yetkili ve özellikle<br />

de şu hassas günlerde nasıl yapabilir.<br />

Bunun yanında politik camiadan ve<br />

resmi yetkili makamlardan olumlu tavır<br />

ve açıklamalar olmuyor değil. Yine gazetemizin<br />

sayfalarında görebileceğiniz<br />

gibi; Frankfurt Belediye Başkanı Peter<br />

Feldmann`ın Yabancılar Meclisine yaptığı<br />

ziyarette yaptığı açıklamayı,<br />

Köln`de FDP Köln Milletvekili Adayı<br />

Hans H. Stein`ın yaptığı açıklamaları<br />

görünce yüreğimize biraz su serpiliyor.<br />

Ama yine de politikacıların gelecek kaygıları<br />

yüzünden yaptıkları yanlışlar bizi<br />

gergin bir şekilde beklemeye itiyor.<br />

Buradan bir kere daha söylemek istiyoruz<br />

ki; Almanya`nın geleceği hepimizin<br />

geleceğidir. Aynı gemide yolculuk<br />

ediyoruz ve bu gemiyi batırmaya hiç<br />

kimsenin hakkı yoktur. Bırakın batırmayı<br />

herhangi bir şekilde gemiye zarar<br />

vermeye hiç kimsenin hakkı ve yetkisi<br />

yoktur. Yaşanan tarihi tecrübelerden<br />

ders çıkarmak Alman toplumunun birinci<br />

görevidir. Tabii biz göçmenler de<br />

bu toplumun bir parçası olduğumuzdan<br />

dolayı bu dersten payımızı almalıyız.<br />

Ramazan ayına gireceğimiz şu günlerde<br />

Cenab-ı Allah`tan niyazımız; bizleri<br />

Ramazan`ın bereketinden istifade<br />

edenlerden eylemesidir. Bereket ayı olan<br />

Ramazan`da tüm dünyadaki haksızlık<br />

ve zulümlerin bitmesini, hiç olmazsa<br />

azalmasını niyaz ediyoruz.<br />

Malum Ramazan ayının kendisine<br />

has ibadetleri vardır. Ramazan orucunun<br />

haricinde fitre ve zekatlarımızı bu<br />

ayda değerlendiriyoruz. Yine son dönemde<br />

pek çok sivil İslami Teşkilatın<br />

yaptığı yardım çalışmalarını da unutmayalım.<br />

Özellikle yapılan Ramazan<br />

Kumanyası adı altındaki kampanyalar<br />

dikkate değer diye düşünüyoruz. Bu vesile<br />

ile belki denizde damla misali de olsa<br />

dünyanın herhangi bir yerindeki<br />

mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahibi bir<br />

ailenin bir aylık gıda ihtiyacına destek<br />

olarak ibadetimize ayrı bir bereket katalım.<br />

Biz böyle yapacağız size de tavsiye<br />

ediyoruz.<br />

Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı<br />

bereketlendirsin, şuurlandırsın.<br />

Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.<br />

Allah`a emanet olun.<br />

hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal<br />

Merkez<br />

Königsbergerstr. 16<br />

61169 Friedberg<br />

Tel: 06031-162411<br />

Fax: 06031-738644<br />

E-Mail: info@hayatonline.eu<br />

Web: www.hayatonline.eu<br />

Baskı: Sunprint GmbH Offenbach


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 04 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

Marwa El-Sherbini<br />

Boşa Geçen Dört Yıl<br />

“Marwa El-Sherbini’nin<br />

yakınlarına<br />

sabır ve metanet<br />

diliyoruz. Cinayetin<br />

üzerinden dört<br />

yıl geçmesine rağmen,<br />

Almanya’da baş<br />

gösteren İslam ve yabancı<br />

düşmanlığı hâlâ<br />

kapsamlı bir biçimde<br />

ele alınıp kamuoyunda<br />

tartışılmamıştır.” şeklinde bir tespitte<br />

bulunan İslam Toplumu Millî Görüş<br />

(IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa<br />

Yeneroğlu, İslam’a ve yabancılara karşı gösterilen<br />

düşmanlık sebebiyle Marwa El-Sherbini’nin<br />

Dresden Eyalet Mahklemesi’nde öldürülmesinin<br />

4. yıldönümü münasebetiye yaptığı<br />

açıklamada ayrıca şunları ifade etti:<br />

“Marwa El-Sherbini’nin Dresden Eyalet<br />

Mahkemesi’nde öldürülmesinin ardından<br />

dört yıl geçti. Ancak Almanya’da baş gösteren<br />

İslam ve yabancı düşmanlığı hâlâ kapsamlı<br />

bir biçimde ele alınıp tartışılmamıştır ve dört<br />

yıl boşa geçirilmiştir. Ayrıca Müslüman bayanlara<br />

karşı kamu ortamında yapılan tacizlerin<br />

küçümsendiğini veya hiç kale alınmadığını<br />

ve camilere karşı düzenlenen saldırıların<br />

arttığını da büyük bir endişeyle izlemekteyiz.<br />

Aynı şekilde, siyasilerin ve güvenlik kurumlarında<br />

yetkili bazı kesimlerin İslam ve<br />

Müslüman düşmanlığını izafileştirdiklerini<br />

de büyük bir endişeyle gözlemliyoruz. Örneğin<br />

Federal Almanya Hükümeti, Politically<br />

Incorrect isimli internet sayfasını, saldırgan<br />

ve hain bir biçimde Müslümanlara karşı kışkırtıcılık<br />

yapıyor olmasına rağmen, sadece<br />

“İslam eleştirisi” yapan bir sayfa olarak değerlendirmekle<br />

yetinmektedir. Bu bağlamda Federal<br />

Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı<br />

Hans-Georg Maaßen’in konuyu, kimsenin<br />

İslam’ı sevmek zorunda olmadığı şeklindeki<br />

değerlendirmesi de çok garip bir tavır olmuştur.<br />

Maaßen’in ifadeleri prensip olarak doğru<br />

olsa da, sorumluluk sahibi kişiler, bunun gibi<br />

genellemeci, önyargılı ve huzursuzluk çıkarabilecek<br />

“İslam eleştirilerinin” hangi sonuçlara<br />

varabileceğini ve hatta vardığını<br />

unutmamalıdır. Marwa El-Sherbini’nin katilini<br />

suça yönelten ve Nasyonal Sosyalist Yeraltı<br />

(NSU) üyelerini işledikleri cürümlere<br />

teşvik eden sebepler, bunun gibi internet sitelerinde<br />

yaygınlaştırılan hastalıklı fikirler olmuştur.<br />

Konuyla ilgili Aşağı Saksonya İçişleri Bakanı<br />

Boris Pistorius’un yaptığı tespit ise<br />

olumlu bir adımdır: “Aşırı sağcılığın İslam<br />

düşmalığının [...] ne düzeyde etkilediği,<br />

uzun süre dikkate alınmamıştır. Aşırı sağcıların<br />

İslam düşmanı propagandalarıyla, toplumda<br />

yaygın olan önyargılarla bağ kurmayı<br />

başarabildikleri tamamen gözardı edilmiştir.’<br />

Şayet gerekli tedbirler alınırsa, bu tesbite ve<br />

sözlere eklenecek bir şey yoktur.”<br />

HASENE Almanya’daki Selzedelere Yardım Ediyor<br />

Diyanet İşleri Türk İslam<br />

Birliği tarafından Yurtdışı<br />

Türkler ve Akraba Toplulukları<br />

Başkanlığı desteğiyle yürütülen<br />

“Sorun Algısından Şans<br />

Algısına: Gençlik Daireleri ve<br />

Türk Aileleri” projesi faaliyetlerine<br />

başlamıştır.<br />

DİTİB tarafından, projenin<br />

tanıtımının yapılması, Gençlik<br />

Dairesi’nin ailelere yönelik hizmetlerinin<br />

anlatılması, konunun<br />

uzmanlarının gönüllü ve görevlilerle<br />

buluşturulmasının hedeflendiği;<br />

Din Hizmetleri Ataşelerinin,<br />

DİTİB Yönetim Kurulu Üyelerinin,<br />

Bölge Koordinatörlerinin,<br />

Eyalet Birliği Başkanlarının, Eyalet<br />

Kadın Birliği ve Eyalet Gençlik<br />

Birliği Başkanlarının, Kuzey Ren<br />

Vestfalya Gençlik Dairesi Birlikleri<br />

(LWL ve LVR) uzmanlarının,<br />

koruyucu ailelerin, gönüllülerin<br />

ve diğer uzmanların da katılımı ile<br />

21. – 23. Haziran 2013 tarihinde<br />

Akademie Klausenhof’da (Hamminkeln)<br />

bir çalıştay düzenlenmiştir.<br />

Çalıştayda konuyla ilgili,<br />

bir yıl boyunca yapılacak faaliyetler<br />

ele alınmıştır.<br />

Projenin hedefi, Türk ailelerini,<br />

gençlik daireleri ve bu dairelerin<br />

sunduğu imkan ve hizmetleri<br />

hakkında bilgilendirmek, desteklemek<br />

ve güçlendirmektir. Özellikle,<br />

gerek Türk ailelerinde gerek<br />

Hasene Başkanı Mesud<br />

Gülbahar Almanya ve<br />

komşu ülkelerde meydana<br />

gelen yoğun yağışların sebep<br />

olduğu sel felaketi dolayısıyla bir<br />

açıklama yaptı. Açıklamasında sel<br />

felaketinden dolayı mağdur olanlara<br />

geçmiş olsun temennisinde<br />

bulunan Gülbahar, toplam 50<br />

adet bina kurutma makinesinin<br />

satın alınıp ihtiyaç sahiplerinin<br />

hizmetine sunulacağını ifade etti.<br />

Gülbahar ayrıca şunları söyledi:<br />

“Almanya ve Avusturya’da yaşanan<br />

şiddetli yağış sonucu nehirlerin<br />

taşması binlerce insanı etkilemiş,<br />

birçok yerleşim bölgesinin<br />

boşaltılmasına ve birçok ev ve işyerinin<br />

kullanılamaz hâle gelmesine<br />

sebep olmuştur. Sel felaketi<br />

ölümler ve kayıpların yanısıra<br />

milyarlarca euroluk hasara da sebep<br />

olmuştur. Bu felaketten dolayı<br />

mağdur olanlara geçmiş olsun<br />

temennisinde bulunuyorum.<br />

Ümidimiz yağışların bir an önce<br />

normale dönmesi, nehir taşkınlarının<br />

sona ermesi ve evlerini terk<br />

etmek zorunda kalan ailelerin<br />

gençlik dairelerinde, mevcut olan<br />

önyargı ve korkuların giderilmesi<br />

ve gençlik daireleri ile aileler arasında<br />

sağlam köprülerin oluşturulması,<br />

projenin ana hedefleri<br />

arasındadır.<br />

Çalıştaya, DİTİB Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Psikolog Dr. Emine<br />

Seçmez’in, örneklemeler ve sorunlara<br />

yaklaşım tarzını içeren açılış<br />

konuşması ile başlanmış, akabinde<br />

Sosyal Peagog Halide Özkurt<br />

tarafından, DİTİB’in Gençlik<br />

Dairesi bağlamında sunduğu hizmetler<br />

örneklerle anlatılmıştır.<br />

Çalıştaya konuşmacı olarak katılan<br />

yerel Gençlik Dairesi Birlikleri<br />

temsilcileri tarafından, Gençlik<br />

Dairelerinin kurumsal görevleri,<br />

sorumlulukları, sunduğu hizmetler,<br />

çocuk koruma sisteminin işleyişi<br />

ve çocukların gerek yetimhanede<br />

gerek koruyucu ailelerde korunmaları<br />

hakkında bilgiler verilmiştir.<br />

Türk koruyucu aileler ve<br />

tekrar evlerine dönmesi doğrultusundadır.<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği<br />

Hasene olarak sel felaketinin etkilediği<br />

bölgelerde oluşturulan kriz<br />

masaları ile görüşmelerimiz oldu.<br />

Durumun bir an önce normale<br />

dönmesi noktasında bir katkımızın<br />

olup olmayacağı hususunda<br />

bilgi alışverişinde bulunduk.<br />

Edindiğimiz bilgilere göre, sel<br />

felaketi, yaşam alanları ve binalar<br />

üzerinde ciddi olumsuz etki bırakmıştır.<br />

Birçok binanın tadilat<br />

ve onarımdan geçmesi gerekmektedir.<br />

Bundan dolayı Hasene Yardım<br />

Derneği olarak satın aldığımız<br />

25 adet bina kurutma makinesini<br />

acil ihtiyaç sahiplerine teslim<br />

edeceğiz, ayrıca 25 makine<br />

daha tedarik edip daha sonraki<br />

günlerde ihtiyaç sahiplerinin hizmetine<br />

sunacağız.“<br />

DİTİB, Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri<br />

Arasında Köprü Görevi Üstleniyor<br />

bu alanda hizmet sunan derneklerin<br />

de tecrübelerinin paylaşıldığı<br />

çalıştayda, farkındalık oluşturulması<br />

ve hizmet planlama müzakereleri<br />

yapılmıştır.<br />

İki gün süren çalıştayın neticesinde<br />

katılımcılar, Gençlik Daireleri<br />

ve dairenin sunduğu hizmetler<br />

hakkında daha geniş bilgi kazandıklarını,<br />

hem kendilerinin, hem<br />

de DİTİB camiasının mevcut potansiyellerinin<br />

daha iyi farkına<br />

vardıklarını belirttiler. Hizmetlere<br />

dair kişisel haklar konusunda da<br />

bilgi kazanan katılımcılar, fikir<br />

alışverişlerinde bulundular.<br />

Proje kapsamında bir sonraki<br />

adımda Eyalet Kadın Birlikleri ve<br />

Eyalet Gençlik Birlikleri yönetimlerine,<br />

yerel Gençlik Daire uzmanlarının<br />

da katılımı sağlanarak<br />

birer günlük çalıştaylar ve din görevlileri<br />

ve gönüllülere yönelik bilgilendirme<br />

seminerleri düzenlenecektir.


HAYAT<br />

Bin Aydan Daha Hayırlı<br />

Geceyi Bağrında Saklayan<br />

Ay; RAMAZAN<br />

yusufisik1@hotmail.de<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 05 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Dr. Yusuf IŞIK<br />

dosya<br />

Ramazan bereket ve gufrân ayıdır.<br />

Bu ayda Cenab-ı Hak insanları rahmetiyle<br />

kuşatır. Günahları bağışlar.<br />

Duaları kabul eder. Hayır/hasenât konusunda<br />

yarışan mü’min kullarıyla<br />

meleklerine karşı iftihar eder.<br />

-<br />

“Ey insanlar! Yüce ve mübarek<br />

bir ayın gölgesi üzerinize<br />

bastı. O ayda bir gece vardır<br />

ki, bin aydan daha hayırlıdır.” Hz.<br />

Muhammed (s.a.v)<br />

Yüce Allah Ramazan ayında oruç<br />

tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet<br />

yapmayı (teravih namazı kılmayı) nafile<br />

kıldı.<br />

Ramazan ayında bir hayır işleyen<br />

kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi<br />

olur. Bu ayda bir farz işleyen ise,<br />

diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi<br />

sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın<br />

karşılığı ise cennettir. Bu ay, yardımlaşma<br />

ayıdır, mü’minin rızkı bollaşır.<br />

Ramazan ayında kim bir oruçluyu<br />

iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına<br />

ve cehennemden kurtulmasına<br />

sebep olur. Aynı zamanda<br />

oruçlunun sevabı kadar sevap verilir.<br />

Oruçlunun sevabından da hiç bir şey<br />

noksanlaşmaz.<br />

O, öyle bir aydır ki; evveli rahmet,<br />

ortası mağfiret ve sonu cehennem<br />

ateşinden kurtuluştur. Öyleyse Ramazan’da<br />

şu dört şeyi mutlaka yapınız;<br />

- Allahtan başka hiç bir ilâh olmadığına<br />

şehadet getiriniz.<br />

- Allahı sıkça anıp tevbe istiğfar<br />

ediniz.<br />

- Allah’tan cenneti isteyiniz.<br />

- Cehennem azabından O’na sığınınız.<br />

Kur’ân-ı Kerîm Ramazan Ayı içerisinde<br />

Kadir Gecesi’nde Peygamberimiz<br />

Hz. Muhammed (s.a.v)’e indirilmeye<br />

başlanmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in<br />

indirilişi Allah’ın insanlığa en büyük<br />

lütfu ve eşsiz nimetidir. Bundan daha<br />

büyük lütuf ve nimet düşünülemez.<br />

Çünkü Kur’ân’ın hidayeti sayesinde<br />

insanlar küfürden îmana, sapıklıktan<br />

hidayete, karanlktan aydınlığa, cehaletten<br />

ilme ve zulmetten adalete kavuşmuşlardır.<br />

Kur’an sayesinde insanlar insanlıklarını<br />

öğrenmişlerdir.<br />

Kur’an sayesinde insanlar temel<br />

hak ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır.<br />

Kur’an sayesinde insanlar sömürüden,<br />

haksızlıktan ve zulümden kurtulmuşlardır.<br />

Kur’an sayesinde insanlar cehalet,<br />

şirk ve küfür bataklığından çıkıp İslâm’ın<br />

aydınlığına kavuşmuşlardır.<br />

Ramazan denilince akla ne gelir?<br />

Önce kısaca anlamını belirtelim;<br />

Ramazan arabca bir sözcüktür.<br />

Hicrî/Kamerî aylardan dokuzuncusunun<br />

ismidir. Ramazan sözcüğünün<br />

anlamı ve bu mübarek aya Ramazan<br />

isminin verilmesinin hikmeti şöyledir;<br />

- Ramazan, yaz sonunda yani sonbahar<br />

başında yağıp yeryüzünü tozlardan<br />

temizleyen yağmur anlamında<br />

‘Ramda’ kelimesinden alınmıştır. Bu<br />

yağmur genellikle gök ve yeryüzünü<br />

temizler. Bunun gibi Ramazan da<br />

mü’minleri günah kirlerinden temizler.<br />

- Ramazan, bir yoruma göre de<br />

güneşin şiddetli ısısından taşların yanıp<br />

kızması anlamında olan ‘Ramad’<br />

kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın<br />

yerde yürüyen kimsenin ayakları yanar,<br />

zahmet ve sıkıntı çeker. Bunun<br />

gibi Ramazanda oruç tutan kimse de<br />

açlık ve susuzluğun hararetine katlanır,<br />

zahmet ve sıkıntı çeker, içi adeta<br />

yanar. Ramazan da mü’minlerin günahlarını<br />

yakar, yok eder.<br />

Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:<br />

-“Bu aya Ramazan isminin verilmesi<br />

günahları yaktığı içindir.”<br />

Şu halde Mübarek Ramazan<br />

Ayında oruç tutan ve samimiyetle<br />

tevbe eden mü’minlerin günahları yanar,<br />

böylece günah kirlerinden arınırlar<br />

ve tertemiz olurlar.<br />

Ramazan ayında yapmamız gereken<br />

şeyleri şöyle sıralamak mümkündür:<br />

- Her şeyden önce Ramazan ayında<br />

üzerimize farz olan orucu eksiksiz<br />

ve âdâbına uygun olarak tutmalıyız.<br />

- Ramazana mahsus ibadet olan<br />

teravih namazını kılmalıyız. Çünkü<br />

Terâvîh namazı müekked bir sünnettir.<br />

- Mümkün olduğunca Ramazan<br />

Ayında beş vakit namazı camide cemaatla<br />

kılmaya çalışmalıyız.<br />

- Kur’an okumayı biliyorsak, ay<br />

boyunca hatmetmeye çalışmalıyız.<br />

Vaktimiz varsa cami ve benzeri yerlerde<br />

okunan mukabeleleri dinlemeliyiz.<br />

Çünkü Ramazan Ayı bir bakıma<br />

Kur’an ayıdır.<br />

- Allah’ı çok anmalıyız, duâ etmeliyiz<br />

ve Peygamberimize çokça salâvat<br />

getirmeliyiz.<br />

- Mümkün olduğunca çok hayır<br />

ve hasenât yapmalıyız.<br />

- Ramazan’da daha fazla ibadet etmeli<br />

ve daha fazla tâatta bulunmalıyız.<br />

Ramazan bereket ve gufrân ayıdır.<br />

Bu ayda Cenab-ı Hak insanları rahmetiyle<br />

kuşatır. Günahları bağışlar.<br />

Duaları kabul eder. Hayır/hasenât<br />

konusunda yarışan mü’min kullarıyla<br />

meleklerine karşı iftihar eder.<br />

Oruç tutmayan ve Allah’a karşı<br />

kulluk görevlerini yerine getirmeyen<br />

kimseler Allah’ın bu sonsuz rahmetinden<br />

mahrum kalırlar.<br />

İslâm Peygamberi Hz. Muhammed<br />

(s.a.v) şöyle buyurmuştur;<br />

-“Ramazan Ayı girince, cennetin<br />

kapıları açılır, cehennemin kapıları<br />

kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”<br />

Cennetin kapılarının açılması;<br />

Hadislerde belirtildiğine göre Ramazan<br />

ayında oruç tutan kimselere çok<br />

ecir ve sevap verilecektir. İşte bu onlar<br />

için Cennetin kapılarının açılması<br />

anlamındadır.<br />

Cehennemin kapılarının kapanması;<br />

Ramazan ayı girince mü’münler<br />

oruç tutmaya başlarlar, daha önce işlemeye<br />

devam ettikleri kötülüklerden<br />

ve günahlardan uzak dururlar. Kendilerine<br />

bir çeki düzen verirler. Böylece<br />

cehennemin kapıları kendileri için<br />

kapanmış olur.<br />

Şeytanların zincire vurulması; Ramazan<br />

ayı girince orucu âdâbına uygun<br />

olarak güzelce tutan kimselere<br />

şeytanlar ilişemezler. Orucu âdâbına<br />

uygun tutmak sadece yemekten, içmekten<br />

kesilmekle olamaz. Bununla<br />

beraber dili, gözü, kulağı ve diğer organları<br />

kötülükten korumakla olur.<br />

Bir başka açıdan Ramazan Ayı;<br />

- İslâm’ın en son, mükemmel ve<br />

evrensel bir din olarak insanlığa arz<br />

edilmesinin yıl dönümüdür.<br />

- Kur’an-ı Kerîm’in inzalinin/inişinin<br />

yıl dönümüdür.<br />

- Hz. Muhammed (s.a.v)’in Peygamberlik<br />

göreviyle görevlendirilmesinin<br />

seney-i devriyyesidir, yani yıl<br />

dönümüdür.<br />

Bu yıl dönümlerini bize tekrar<br />

tekrar yaşatan Allah’a sınırsız hamd<br />

ve O’nun şanlı Peygamberine sonsuz<br />

salât ve selâm olsun.<br />

Nice Ramazanlarda buluşmak dileğiyle...<br />

MÜSİAD Nürnberg’den<br />

T.C. Nürnberg<br />

Başkonsolosu<br />

Ece Öztürk Çil’e<br />

Veda Yemeği<br />

MÜSİAD´ın Nürnbergdeki bürosunda<br />

T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece<br />

Öztürk Çil`e MÜSİAD Nürnberg tarafından<br />

bir “Veda Yemeği” verildi.<br />

Davetin açılışında MÜSİAD Nürnberg Yönetim<br />

Kurulu Üyelerinden Ümit Gürel´in 10<br />

yaşındaki 4. Sınıf öğrencisi Taha Gürel orada<br />

bulunanlara Keman´ı ile romantik anlar yaşattı<br />

ve çaldığı ilk parça “Bir Şarkısın Sen” olmuştur.<br />

Gecede bir selamlama konuşması yapan<br />

MÜSİAD Nürnberg / Kuzey Bavyera Yönetim<br />

Kurulu Başkanı İsmail Satır, Konsolos Hanımı<br />

ve MÜSİAD Nürnberg Üyelerini selamladıktan<br />

sonra, sözü Konsolos Ece Hanıma verdi.<br />

Konsolos da davete teşekkür ederek birlikte<br />

uyum içinde çalışmalarından dolayı MÜSİAD<br />

Nürnberg´e, Yönetim Kuruluna ve Yönetim<br />

Kurulu Başkanı İsmail Satıra teşekkür ettikten<br />

sonra, 1 Eylül`de görevinin son bulacağını kendisinden<br />

sonra Nürnberg´te T.C. Başkonsolosu<br />

olarak göreve Asib Kaya bey´in devam edeceğini<br />

bildirdi.<br />

T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztürk<br />

Çil`e MÜSİAD Nürnberg Yönetim Kurulu<br />

Başkanı İsmail Satır tarafından teşekkürlerini<br />

bildirmek için özellikle üzerinde MÜSİAD<br />

Nürnberg yazılı bir plakat verildi<br />

Yine son olarak 10 yaşındaki “Kemane” Taha<br />

Gürel “Bir Şarkısın Sen” parçasını çalarak<br />

oradakilere ve Konsolos Ece Hanıma neşeli anlar<br />

yaşattı.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 06 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

röportaj<br />

HASENE Derneğinin Ramazan Kampanyası Sloganı<br />

Ramazan Berekettir<br />

H<br />

asene Derneği Ramazan Kampanyası’nı<br />

16 Mayıs’ta “Ramazan<br />

Berekettir” sloganı ile başlattı.<br />

Bu sene Ramazan Kampanyası’nın<br />

üçüncüsünü gerçekleştirecek olan<br />

Hasene Derneği dönemsel olarak Kurban<br />

ve Ramazan kampanyalarının yanında yetim,<br />

su kuyusu, sağlık ve eğitim alanlarında<br />

faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca acil<br />

yardıma ihtiyaç duyulan deprem, sel baskını<br />

gibi doğal afetin yaşandığı zamanlarda,<br />

savaş gibi olağanüstü durumlarda ihtiyaç<br />

sahibi insanların yanında oluyor.<br />

Henüz 3 yaşını doldurmamış olan Hasene<br />

Derneği kısa süre içerisinde 64’den<br />

fazla ülke ve bölgeye, milyonlarca insana<br />

yardım faaliyetleriyle ulaşmış durumda.<br />

Ramazan Kampanyası’nın hummalı çalışması<br />

içerisinde bulduğumuz Hasene Başkan<br />

Yardımcısı Mustafa Uyanık’a kampanyaya<br />

dair sorularımızı sorduk.<br />

Arkadaşımız Murat Kubat`ın yaptığı<br />

röportajı sunuyoruz.<br />

Mustafa Bey, evvela kampanyanın hayırlara ve güzelliklere<br />

vesile olmasını temenni ediyoruz. Ramazan<br />

Kampanyası hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?<br />

Bu kampanyayla amaçladığınız şey nedir?<br />

Teşekkür ediyorum. Kampanyamızın amacı; dünyanın<br />

değişik coğrafyalarında yaşayan mazlum ve mağdur,<br />

ihtiyaç sahibi Müslümanların iftar ve sahur sofralarının<br />

boş kalmaması için düşünülmüş, Ramazan ayı<br />

boyunca sofralara katkı sağlayacak gıda paketlerinin<br />

hazırlanması ve ihtiyaç sahiplerine teslim edilmesi şeklinde<br />

özetlenebilir. Bazı ülke ve bölgelerde Ramazan<br />

ayı boyunca toplu iftar ve sahur yemekleri de bu kampanya<br />

dahilinde yürüttüğümüz çalışmalardandır. Ayrıca<br />

yine Ramazan Kampanyası kapsamında hazırladığımız<br />

hediye paketleriyle yetimlere bayram sevincini yaşatmayı<br />

hedefliyoruz.<br />

3 ayların başlaması ile birlikte sizler de kampanyanızı<br />

başlattığınızı ilan ettiniz. Kampanyanızı Ramazan<br />

ayından 2 ay önce başlatmanızın bir sebebi var mı?<br />

Ramazan ayının birinci günü kumanya paketlerimiz<br />

ihtiyaç sahiplerinin evlerine, sofralarına ulaşsın istiyoruz.<br />

Bunun için gözlemcilerimizin ayarlanması,<br />

onların ülkelerde yapacakları çalışmalar hakkında bilgilendirilmesi,<br />

dağıtımı yapılacak kumanya paketlerinin<br />

hazırlanması gibi hususlar dikkate alındığında<br />

kampanyamızın 2 ay öncesinden gündemimizde olması<br />

anlaşılabilir bir durum. Diğer taraftan kampanyamıza<br />

destek verecek yardımseverlerin bağışlarını erkenden<br />

yapmalarını istiyoruz ki, bizler de Ramazan ayı<br />

başlamadan kumanya paketlerini ihtiyaç sahiplerine<br />

ulaştırmış olalım. 3 ayların manevi atmosferinden istifade<br />

etmek için kampanyamızı Regaip Kandili’nin olduğu<br />

gün başlattık.<br />

Bir kumanya paketi ne kadar? Kumanya paketlerinin<br />

içerisinde neler var?<br />

Kumanya bedelini geçtiğimiz iki Ramazan kampanyasında<br />

olduğu gibi bu sene de değiştirmedik, kumanya<br />

bedeli 45 € olarak kaldı. Bu miktar ile bağışçılarımız<br />

ihtiyaç sahipleri için kumanya paketi, yetimlerimiz<br />

için ise hediye paketi bağışlamış olacaklar. Kumanya<br />

paketleri; pirinç, makarna, mercimek, sıvı yağ,<br />

şeker, un, süt, çay ve hurma gibi ülkelere göre değişen<br />

temel gıdaları içermektedir. Kumanya paketlerimiz bir<br />

aileye ortalama bir ay yetecek içeriğe sahiptir.<br />

Yetimlere hediyelerini ise “Yetim Buluşması” kapsamında<br />

düzenleyeceğimiz programlarda vereceğiz. Şu<br />

an Yetim Projesi kapsamında 15 ülkede 2.500’den fazla<br />

yetime sahip çıkıyoruz. Ramazan Kampanyası’nda<br />

tüm yetimlerimiz için bayram sevinci olacak özel hediye<br />

paketleri hazırlanıyor. Bu paketlerin içerisinde kıyafetler<br />

ve kırtasiye malzemeleri yer alıyor.<br />

25 Ülke X 25 İl X 25 Bin Kumanya Paketi<br />

Ramazan Kampanyası için faaliyet göstereceğiniz<br />

ülkeleri neye göre belirliyorsunuz?<br />

İstiyoruz ki, yardımlarımızın ulaşmadığı ülke ve<br />

bölgeler kalmasın; istiyoruz ki, yapmış olduğumuz hasene<br />

bir tohum misali yeryüzüne saçılsın ve iyiliklerin,<br />

güzelliklerin neşvü nema bulmasına vesile olsun. Ramazan<br />

ayının rahmeti, bereketi yardıma dönüşüyor ve<br />

farklı farklı coğrafyalarda şahitliklere vesile oluyor. Bu<br />

şahitliği bu sene 25 ülke ve bölgede, Türkiye’de 25 ilde<br />

25 bin ihtiyaç sahibi ailenin sofrasına kumanya paketlerimizle<br />

katkı sağlayarak yapmak istiyoruz. Ramazan<br />

Kampanyası’nı yürüteceğimiz ülkeleri belirlerken<br />

yetimlerimizin bulunduğu ülkeleri önceledik, ki hem<br />

kampanyamızı yürütmüş olalım hem de yetimlerimizi<br />

ziyaret etmiş ve sevindirmiş olalım.<br />

Ramazan Kampanyası’nda hangi ülkelere ağırlık<br />

vereceksiniz? Örneğin Arakan, Suriye ve geçtiğimiz<br />

yıllarda kuraklıkla gündeme gelen Somali. Bu ülkelere<br />

özel bir yoğunluk vermeyi düşünüyor musunuz?<br />

Bahsettiğiniz 3 ülke de bu yıl kampanyamızı yürüteceğimiz<br />

25 ülkenin arasında yer alıyor. Geçtiğimiz<br />

sene Ramazan Kampanyası’nda Myanmar ve Suriye<br />

yoktu. Bu sene yer alıyor. Geçen sene Somali’de binlerce<br />

insana bir ay boyunca iftar ve sahurda sıcak yemek<br />

vermiştik. Bu sene ise Türkiye’nin Hatay ili Kırıkhan<br />

ilçesinde kurulacak olan “Hasene İftar Çadırı”nda Suriyeli<br />

mülteciler için bir ay boyunca sıcak iftar yemeği<br />

verilecek. Ümmetin kanayan yarası, acıyan tarafı nerede<br />

ise; nerede bir mazlum ve mağdur var ise oraya yoğunluk<br />

veriyoruz.<br />

Suriye’deki sıkıntılar hala devam ediyor. Savaştan<br />

kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci sayısı yarım milyona<br />

yaklaşmış durumda; 100 bine yakın Suriyeli bu çatışmadan<br />

dolayı hayatını kaybetti. Toplam 4,5 milyon<br />

kişi komşu ülkelere sığınmış durumda.<br />

5 aşamadan oluşan tonlarca gıda maddesini<br />

sınırdan geçirerek Suriye’deki<br />

mazlum sivil halka ulaştırdık. Arakanlı<br />

Müslümanların dramı ise hâlâ sürüyor.<br />

Ramazan Kampanyası’yla yerlerinden<br />

ve yurtlarından çıkarılan, komşu ülkelere<br />

sığınan Arakanlı mazlumların yanında<br />

da yer alacağız. Kurban ve Ramazan<br />

Kampanyası gibi dönemsel olarak<br />

yürüttüğümüz kampanyalarımızla<br />

gittiğimiz ülkelere sadece kumanya paketi<br />

ve et götürmüyoruz. Oralarda hayata<br />

geçirmeye çalıştığımız kalıcı projelerle<br />

ülke insanın kalkınması, kendi<br />

ayakları üzerinde durabilir bir konuma<br />

gelmesi için çabalıyoruz. Somali’de inşası<br />

devam eden Meslek Eğitim Merkezi<br />

bunlardan bir tanesi.<br />

Kampanya’yı ne zaman bitiriyorsunuz?<br />

Dağıtımları nasıl organize ediyor<br />

ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?<br />

16 Mayıs’ta Regaip Kandili’nin olduğu gün başlattığımız<br />

kampanyamız Ramazan ayı başlamadan bir<br />

hafta öncesine kadar sürecek. Biz elbette o tarihten<br />

sonra gelen yardımları da kabul edeceğiz ama organizenin<br />

büyüklüğü hesaba katılırsa, bir an önce kumanya<br />

paketlerinin oluşturulması ve Ramazan öncesinde<br />

ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını hedefliyoruz. Böylece<br />

Ramazan ayının başlaması ile birlikte, dünyanın değişik<br />

coğrafyalarındaki mazlumlar da iftar ve sahurlarına<br />

katkı sağlayacak gıda maddelerini almış olacaklar.<br />

Bundan dolayı Ramazan Kampanyası için bağışta bulunacak<br />

hayırseverlerimizin acele etmesini tavsiye ediyoruz.<br />

Dağıtımların organizesini ise ülkelere göndereceğimiz<br />

gözlemciler vasıtasıyla gerçekleştiriyoruz. Onlar<br />

gittikleri ülke ve bölgede bizlerin gözü, kulağı oluyorlar.<br />

Gidilen coğrafyalardaki sıkıntıları, insanların<br />

hangi koşullar altında yaşamak zorunda olduklarını<br />

bizzat görüyorlar ve döndükten sonra da insanlarımıza<br />

aktarıyorlar. Bu yönüyle kampanyalarımız şeffaf bir şekilde<br />

gerçekleşiyor. Kampanya bitiminden sonra gelecek<br />

bağışları da yine kriz bölgelerinde yıl boyunca değerlendiriyoruz.<br />

Buna Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine<br />

her ay gönderdiğimiz bir tır gıda yardımını örnek verebilirim.<br />

Ramazan Kampanyası’na katılmak isteyenler ne şekilde<br />

destek olabilirler?<br />

www.hasene.org sayfasında yer alan online bağış<br />

kısmında, Ramazan Kampanyası amacını belirleyerek<br />

bağışta bulunabilirler. Ayrıca hesap bilgilerimiz kullanılarak<br />

havale yolu ile bağış yapabilirler.<br />

Ramazan Kampanyası’na katılacak olan hayırseverler<br />

için son bir mesajınız var mı?<br />

Yardımseverlerimiz bağışlıyorlar, bizler ulaştırıyoruz.<br />

Onlar emanet ediyorlar, bizler büyük bir hassasiyet<br />

ve sorumluluk içerisinde emanetleri yerlerine teslim<br />

ediyoruz. Yapılan yardımlar, bağışlanan miktarlar<br />

onbinlerce ailenin iftar ve sahur sofrasına katkı sağlıyor;<br />

100 binin üzerinde kişi bu yardımlardan istifade<br />

ediyor. Allah yardımda bulunanlardan razı olsun; yapmış<br />

oldukları yardımları kabul etsin. Tüm bağışçılarımızın,<br />

tüm Müslümanların, tüm mazlumların Ramazanlarının<br />

bereketli geçmesini, yapılan bağışların en<br />

güzel şekilde kabul olmasını temenni ediyorum.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 07 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

IGMG’li Kadınlardan Lösemi İle Savaş Derneği (Hospiz)’e Destek<br />

İslam Toplumu IGMG Köln Bölgesi Kadınlar Teşkilatı,<br />

Alman Çocuk Hospiz Derneği için “Hayır<br />

Kahvaltısı” düzenledi.<br />

Hospizverein e.V. Dernek Koodinatorü Bayan Gapi<br />

Mangano Milli Görüş Teşkilatları Köln hanımlarıyla<br />

beraber kahvaltı yaptı. Burada yapılan kahvaltıda<br />

hayır çalışmalarının dini yükümlülük olduğu vurgulandı.<br />

Bayan Mangano bayanlara hitaben yaptığı kısa selamlama<br />

konuşmasında yaptıkları dernek faaliyetlerini<br />

tanıttı. Bayan Koordinatör “Derneğimiz yaşam süresini<br />

kısaltan bir hastalığa yakalanmış çocukların aileleri<br />

tarafından 1990 yılında kurulmuştur. Federal<br />

düzeyde çalışan dernek, hastalık teşhisi konulduğu andan<br />

itibaren, gerek hastaya gerekse bütün aile fertlerine<br />

günlük yaşamlarında eşlik etmektir. Derneğin temel<br />

arzusu bu durumda bulunan ailelerin ilgi ve ihtiyaçlarını<br />

kamuoyunda temsil etmektir. Evlerde çocuk<br />

hospiz hizmeti 2006 yılından itibaren başlatıldı. Derneğimiz<br />

Köln civarında ikamet eden ailelerin birbirlerine<br />

manevi yardım ve desteğin yanısıra, fahri<br />

çalışanları ile de hem destek hem de koordinasyon<br />

hizmeti vermektedir. Dernek tedavi<br />

edilmesi mümkün olmayan ve yaşam süresini<br />

kısaltan bir hastalığa yakalanmış çocuklar ve ailelerine<br />

yardım hizmeti sunmaktadır” diyerek,<br />

hayır kahvaltısına katılanlara ısrarla bu tip çalışmalara<br />

destek verilmesi noktasında talebinde<br />

bulundu.<br />

Lösemi kan kanseri başta olmak üzere bu<br />

hastalığa yakalanmış pek çok Türk vatandaşımız<br />

Alman gönüllü derneği tarafından maddi<br />

çıkar gözetilmeksizin yardım gördü. Dernek<br />

faaliyetleri T.C. Köln Başkonsolosluğu ve Başkonsolos<br />

M.Kemal Basa`nın eşi Vildan Basa<br />

hanım tarafından kamuoyunun gündemine taşındı.<br />

150 kadar bayanın katıldığı IGMG Köln<br />

Bölge salonunda yapılan hayır kahvaltısına<br />

farklı teşkilatlardan ve camilerden gelen bayanlarda<br />

iştirak ettiler. Gün içinde yapılan çalışmadan<br />

elde edilen 1000 euroluk nakdi bağış aynı<br />

gün IGMG Köln Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı<br />

Şükran Çakılcı ve IGMG Köln Bölge Başkanı<br />

Mehmet Dal tarafından Alman Çocuk<br />

Hospizverein e.V. derneğine teslim edildi.<br />

Freiburg’da İşadamlarına<br />

Ev Sohbeti Başlatıldı<br />

IGMG Freiburg Donau Bölgesi bünyesinde<br />

çevre iş adamlarına ev sohbetleri başlatıldı.<br />

İlk ev sohbeti işadamı Mehmet Gürbüz’ün<br />

evinde yapılırken, buraya Güney Fransa ve<br />

Freiburg Donau Bölgesinden iş adamları<br />

katıldılar.<br />

IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet<br />

Ölmez’in de katıldığı ev sohbetinde tanışma<br />

gerçekleşti ve sohbet yapıldı.<br />

Maneviyatın önemine vurgu yapılırken, alınan<br />

kararlarda ayda bir biraraya gelmek olduğu<br />

vurgulandı. Amaçlarının birlik ve beraberlik olduğu<br />

vurgulanırken, belli bir zaman sonra Avrupa<br />

iş adamları Derneği’nin kurulmasının temeli<br />

atıldı.<br />

Sohbet, ev sahibinin vermiş olduğu ikram<br />

ile son buldu.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 08 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

100 Bin Bağışçıya Ulaşan DKMS’den M. Kemal Basa’ya Plaket<br />

Basa: “Bir insanı kurtaran bütün insanlığı<br />

kurtarmış gibi olur. Bir insanı öldüren<br />

de bütün insanlığı öldürmüş gibi<br />

olur”<br />

Almanyadaki Türk kamuoyunca yaptığı<br />

kan bağış kampanyalarıyla tanınan Alman Kemik<br />

İlik Bankası DKMS yöneticileri başta<br />

Banka Müdürü Stephan Schumacher, Türk<br />

çalışanları Banu Yazıcı, Emrah Kılıç, Demet<br />

Kaygusuz, Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal<br />

Basa’yı ziyaret ettiler.<br />

DKMS, Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa’ya<br />

görev bölgesinde çalışmalarına verdiği<br />

TALEP SİZDEN, PARA BİZDEN, EV BİZDEN<br />

DEWA<br />

wohnungsbau eG<br />

Köln<br />

0221-78804100<br />

www.dewaeg.de<br />

Stuttgart<br />

0711-99764300<br />

∂<br />

∂<br />

PR MA<br />

GMBH<br />

BANKASIZ SCHUFASIZ<br />

HERKESE EV ALMA İMKANI<br />

İcradaki evinizi kurtarıyoruz.<br />

Schufa’nız olsa bile destek imkanı sağlıyoruz<br />

Annelere Özel İmkanlar<br />

“Vadesi Dolmuş Ev<br />

Ödemelerinizi Günün<br />

En Cazip İmkanları<br />

İle Yeniliyoruz”<br />

Çalışsanız ya da çalışmasanız, yardım dahi alsanız,<br />

hayal kurduğunuz, bize gösterdiğiniz evi alıyoruz.<br />

Hiç kredi kullanmadan sizi ev sahibi yapıyoruz.<br />

Mannheim<br />

0621-8624070<br />

G-MEDIA UG c<br />

destekten dolayı teşekkür ederek hem bir plaket<br />

hem de çiçek buketiyle teşekkür etti.<br />

Başkonsolosun makamında yapılan ziyarette<br />

Alman Kemik İliği Bankası Müdürü Stephan<br />

Schumacher kısaca şunları söyledi. "Bizler<br />

Mustafa Kemal Basa’yla 2009 yılında tanıştık.<br />

Onun sayesinde kampanyalarımız daha da ilerledi.<br />

2000 senesinde başlattığımız proğramda<br />

Türk vatandaşlarına ulaşmaya çalıştık. İlk olarak<br />

yardımcı bir Türk eleman yanımıza aldık.<br />

Ve ilk senelerde 4-5 bin bağışlayıcıya ulaştık.<br />

Fazla ilerlemediğimizi kısa zamanda fark ettik.<br />

İlk senelerde burada yetişmiş genç Türklere<br />

ulaşmaya çalıştık. Fakat velilerinin bilgileri olmadığı<br />

için gençler sorun yaptılar. Türkiye`de<br />

ve Türk medyasında bu konu gündeme fazla<br />

gelmemişti. Sayın Basa’yla tanıştığımızdan<br />

sonra, kendisi şemsiye görevini aldı. İlk basın<br />

toplantısında kendisi ve hanımı vatandaşlarına<br />

örnek olarak bağışlayıcı olarak kayıt altına<br />

alındılar. DİTİB gibi bazı dini kuruluşlar sayesinde<br />

şimdi neredeyse senede 12 bin tane<br />

kayıt yapabiliyoruz. Bir kaç gün önce de 100<br />

bininci kaydımızı gerçekleştirdik" diyerek<br />

şahsında yaptığı destekten dolayı teşekkür<br />

ederek Türkiye`ye dönecek olan Basa’ya yeni<br />

görev yerinde başarılar diledi.<br />

M. Kemal Basa: “Kültür Kodlarımızın<br />

Gereğini Yaptık”<br />

Kabulde kısa bir selamlama konuşması yapan<br />

Basa, DKMS yetkilileriyle tanışmalarından<br />

sonra süreçle ilgili verdiği örnekle kısaca<br />

şunları aktardı; "Biz gerçekten DKMS ile çok<br />

yakın bir ilişki yürüttük. Burda on binlerce<br />

broşür dağıttık. Lösemi gerçekten sınır tanımayan<br />

ilginç bir hastalık. Türk kökenli bir kemik<br />

iliğinin Türk kökenli bir hastada kullanılma<br />

şansını artırıyor. Tabiki istisnalarda var.<br />

Bir Moğol’un kemik iliği bir Çin’liyle bir Latin<br />

Amerikalı’yla da uyuşabiliyor. Ama kural<br />

olarak aynı milletten olan hatta aynı bölgeden<br />

mesela Trakyadan, Egeden aynı bölgeden gelen<br />

insanların genetik yapısı uyuşması, sonuçta<br />

da o hastanın kurtulma olanağı daha da<br />

yükseltiyor. Bu anlayışla önce toplumumuzda<br />

biliç yaratmak istedik. 2009 yılında başladık.<br />

Büyükelçiliğimizin desteğini yanımıza aldık.<br />

Bizim başlattığımız pilot bölgedeki çalışma<br />

başarılı olunca, bütün Almanya çapında faaliyette<br />

bulunan DİTİB olsun MİLLİ GÖRÜŞ<br />

olsun diğer dini ve kültürel çatı kuruluşlarını<br />

da yanımıza almayı başardık. Yanılmıyorsam<br />

20 bin civarında Türk gönüllü bağışçı vardı.<br />

Bugün bu sayı 100 bin civarında oldu. 3-4 sene<br />

içerisinde 4-5 katına çıktmasına katkı sağladık.<br />

Açıkcası biz yaptık dersek DKMS`deki<br />

arkadaşlara haksızlık etmiş oluruz. Ben ve ailem<br />

gönüllü bağışçı olduk. Örnek olmanın<br />

ötesinde ilkelerimiz ve inançlarımız gereği<br />

yaptık. Cami dernekleriyle yaptığımız toplantılarda<br />

inancımızda ve kutsal kitabımızda yeri<br />

olan, “bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış<br />

gibi olur. Bir insanı öldüren de bitin<br />

insanlığı üldürmüş gibi olur” düsturuyla kültür<br />

kodlarımızla bu yararlı çalışmanın içinde<br />

bulunduk’’ diyerek sözlerini tamamladı.


Çocuklarımızın Hem Hayal Dünyalarını Hem de Türkçelerini Geliştirmeleri İçin<br />

103 Kitaplık Çocuk Seti<br />

Spor Çantası İle Beraber Spor Çantası İle Beraber Spor Çantası İle Beraber<br />

250 € Değil<br />

Klasiklerimiz 30 Kitap<br />

129 €<br />

Almanya İçi Posta Ücreti Dahil<br />

Doğa Öyküleri Kır Öyküleri<br />

Papatya Dizisi 30 Kitap<br />

Dizisi 20 Kitap Dizisi 10 Kitap Dizisi 10 Kitap<br />

Masal Klasikleri<br />

Sipariç İçin: info@hayatonline.eu • Tel: 0171-1970212


HAYAT<br />

Dreyfus, İhanet<br />

ve Adalet<br />

mahmut.askar@t-online.de<br />

Mahmut AŞKAR<br />

A<br />

lfred Dreyfus, Fransız ordusunda<br />

yüzbaşı rütbeli bir subaydı.<br />

Fransız istihbaratının<br />

temizlikçi kadın olarak Paris’deki Alman<br />

Büyükelçiliği’ne yerleştirdiği elemanı,<br />

günün birinde çöp sepetinde el<br />

yazısıyla kaleme alınmış, imzasız bir<br />

mektup bulur. Alman askeri ateşesine<br />

yazılan bu mektupta, Fransa’ya ait bazı<br />

bilgilerin verileceği vaat edilmektedir.<br />

Şüpheler Yüzbaşı Dreyfus üzerinde<br />

yoğunlaşır. Mektuptaki el yazısının<br />

benzerliğinden daha çok, Alfred<br />

Dreyfus’un Yahudi kökenli olması;<br />

şüphelerin onun üzerinde yoğunlaşmasına<br />

vesile olur. Vatana ihanet suçlamasıyla,<br />

15 Ekim 1894’de tutuklanan<br />

Dreyfus, delillerin yeterli olmamasına<br />

rağmen, mahkemece suçlu<br />

bulunarak ömür boyu hapis cezasına<br />

çarptırıldı. Daha sonra (1896) ortaya<br />

çıkan bir başka olay, Dreyfus davasını<br />

yeniden gündeme taşıdı ve sözkonusu<br />

mektubun Dreyfus’a değil de, Fransız<br />

asıllı binbaşı Easterhazy’e ait olduğu<br />

ortaya çıktı. Buna rağmen, asıl suçlu<br />

konumundaki subay, mahkemece<br />

suçsuz bulundu. Yazar Emile Zola, bu<br />

olay üzerine zamanın cumhurbaşkanına,<br />

“Suçluyorum” başlığıyla açık bir<br />

mektup yazarak Dreyfus’un yanında<br />

yer alınca, aydınlar arasındaki kutuplaşma<br />

daha da sertleşti.<br />

Haftalık bir Alman gazetesinde<br />

(Die Zeit, Hoch auf dem Seil, 29. 11.<br />

2012 ) İsrail’li Sosyoloji Profesörü<br />

Eva Illouz ile yapılan bir söyleşide,<br />

Dreyfus olayıyla bağlantılı şu değerlendirmesine<br />

yer verilmişti: “İsrail ordusunda<br />

Arap asıllı bir subaya haksızca<br />

suçlama yapılmış olsaydı, acaba İsrail’de<br />

adaletin yerini bulması için<br />

mücadele eden olur muydu?”<br />

Kendisi de bir Yahudi olan Prof.<br />

Eva Illouz, bizdeki münevverliğin Batı’daki<br />

karşılığı kabul ettiğimiz entelektüelliğin<br />

asil duruşunu sergiliyordu<br />

bu tavrıyla. Fransa, Dreyfus’u Yahudi<br />

kökenli oluşu sebebiyle potensiyel<br />

suçlu olarak gördüğünden, vatan hainliğiyle<br />

yargılamıştı. Acaba İsrailliler<br />

de kendi ordularında bir Arap asıllı<br />

subayı sahiplenmede Emile Zola örneği<br />

sergileyebilirler mi? Günümüz<br />

Avrupa’sında Antisemitizim’in yerini<br />

İslamofobi’nin aldığını, yapılan kamuoyu<br />

araştırmaları ortaya koyduğuna<br />

göre; burada doğup büyüse ve toplum<br />

içinde belli bir yer edinse de, dün<br />

Alfred Dreyfus’a, “Madem Yahudi,<br />

öyleyse vatan haini” diyenler, bugün<br />

de kendi içlerindeki Müslüman’a,<br />

“Madem Müslüman, öyleyse potensiyel<br />

terörist!” önyargısıyla bakmaya<br />

devam edecekler.<br />

Bu yetmezmiş gibi, Türkler/Müslümanlar<br />

da kendi içlerinden yeni<br />

Dreyfuslar “yaratmaktan” geri durmayacaklar:<br />

Madem bizden değil, öyleyse<br />

... Bu “bizden değil”lik yerine göre<br />

diğer kuruluş, cemaat veya mezhep<br />

olabildiği gibi, aynı kuruluş veya cemaat<br />

içinde farklı düşünenler de olabilir.<br />

Yaşadığımız dünyada her şey insanla<br />

mânâ kazanır. Bir taraftan, “aslolan<br />

insandır” dedik fakat diğer taraftan<br />

insanı, ideolojimize, partimize,<br />

kuruluşumuza, hatta sloganlarımıza<br />

feda ettik. Zihniyet dünyamızda en<br />

çok yer etmiş kavramlardan birisi de,<br />

“bizim insanımız”dır. Bazen “bizim<br />

insanımız”ı, tapulu malımız, kendimize<br />

ait eşyamız gibi kullandık, harcadık<br />

ve tükettik. Bazen de, onun insanlığına<br />

değil, bizden olup olmadığına<br />

öncelik verince; kabiliyetsiz ve şahsiyetsizleri<br />

kucağımızda buluverdik.<br />

Madem bizden değil, öyleyse onlardandır...<br />

“Bizden” dediğinizin en<br />

büyük meziyeti, her halü şartta size<br />

biat etmek olur ve siz de kayıtsız şartsız<br />

itaat beklerseniz. Gün de gelir, itaatsizlerin<br />

başkaldırısı karşısında, itaatkârlarınızla<br />

birlikte basiretiniz bağlanır.<br />

Toplumun farklı kesimlerinde<br />

yankı bulan olayların, zamanla bu<br />

işin aktörleri tarafından başka mecralara<br />

taşınması; taraf ve karşıtarafların,<br />

kendi düşüncelerini kitleye iletibilmek<br />

ve aralarındaki dayanışmayı sağlamak<br />

gayesini güder. Bu saatten sonra,<br />

Dreyfus hadisesinde (ve Gezi Parkı<br />

üzerine patlak veren protestolarda)<br />

olduğu gibi, olayın meydana gelmesine<br />

sebep olanların haklı veya haksız<br />

oldukları unutulmuşluğa terk edilir.<br />

Nitekim Emile Zola’nın “J’accuse<br />

(suçluyorum)” başlıklı 13 Ocak’ta yayımlanan<br />

mektubu, hareket etme kabiliyetini<br />

yitirmiş bir Dreyfus taraftarı<br />

kitleye yeniden cemaat ruhununu<br />

❬<br />

kazandırmaktı. Neticede Zola, Dreyfus<br />

karşıtlarına kıyasla, Dreyfus taraftarlarına<br />

“biz” kimliğini kazandırabilmişti.<br />

(Richard Sennet, Verfall und Ende<br />

des öffentl. Lebens).<br />

Sayıları fazla olmasa da, toptan<br />

suçlanma tehlikesiyle her zaman karşı<br />

karşıya olan Avrupalı Türklerin/Müslümanların<br />

haklarını savunan günümüz<br />

Almanya’sında Emile Zolalar da<br />

var. “Gönül isterdi ki”yi bir kenara bırakıyoruz:<br />

Şartlar, dininden ve milliyetinden<br />

bağımsız olarak, haksızlıklara<br />

karşı içimizden kalemi ve kelamıyla<br />

ortaya çıkacak Emile Zolalara şiddetle<br />

ihtiyaç olduğunu haykırıyor.<br />

Hak söyleyecek, haklının yanında yer<br />

alacak, adil olacak, adaleti haykıracak.<br />

Hafızalarımızı birlikte yoklayalım:<br />

Sıffîn Savaşı’nda bir kalkanını<br />

kaybeden Hz. Ali, savaş sonrası Kûfe’ye<br />

dönünce kalkanını bir Yahudi’nin<br />

elinde görür ve kalkanın kendisine<br />

ait olduğunu söyler. Yahudi ise,<br />

kalkanın kendisinin olduğunu iddia<br />

eder. Bunun üzerine Hz. Ali, kadıya<br />

gidelim, der ve mahkemeye çıkarlar.<br />

Kadı, şahidi olup olmadığını sorunca<br />

Hz. Ali de, “Hizmetçimiz Kanber ile<br />

oğlum Hasan şahittir.” diye cevap verir,<br />

fakat kadı, “Oğulun şahitliği geçerli<br />

değildir” diyerek mahkemeyi<br />

Müminlerin Emiri Halife Ali’nin<br />

aleyhine bitirir. İslâm’ın bu adaleti<br />

karşısında hak din olduğuna iman<br />

ederek müslüman olan Yahudi, Hz.<br />

Ali’nin kalkanını da kendisine iade<br />

eder.<br />

İslâm Medeniyeti’nin bayraktarlığına<br />

soyunan “Başlarımız” ne kadar<br />

Ali, hâkimlerimiz ne kadar Ali’yi<br />

mahkemeye çıkaran kadı olabilirler?<br />

Bütün mesele; yani Türklüğümüz ya<br />

da müslümanlığımız; içimizdeki<br />

Dreyfuslara da ne kadar adalet isteyip<br />

istemediğimizle alakalıdır.<br />

Adil olmak; sayı olarak azınlık olsalar<br />

da, “sizden olmayan” ve sizin gibi<br />

düşünmeyenlere de adaleti sağlamak<br />

ve verilen karara rıza göstermektir.<br />

Kendi içinizde bu hakkaniyeti sağlamazsanız,<br />

başkalarına vereceğiniz<br />

adalet dersine itibar eden olmaz. İhanet<br />

edenleri biraz da sizden olanların<br />

içinde arasanız...<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 11 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

dosya<br />

Adil olmak; sayı olarak azınlık olsalar<br />

da, “sizden olmayan” ve sizin gibi düşünmeyenlere<br />

de adaleti sağlamak ve verilen<br />

karara rıza göstermektir. Kendi içinizde bu<br />

hakkaniyeti sağlamazsanız, başkalarına vereceğiniz<br />

adalet dersine itibar eden olmaz.<br />

Yunus Emre<br />

Camiinde Kermes<br />

IGMG Düsseldorf Bölgesinde faliyetlerde<br />

bulunan Yunus Emre Camii’nin<br />

düzenlediği kermes büyük<br />

ilgi gördü. Milli Görüş Yunus Emre<br />

Camii Yönetim kurulu başta olmak<br />

üzere şube Kadın ve erkek Gençlik<br />

Teşkilatı ile emek verdiği 3 günlük kermese<br />

uzaktan ve yakından iştirak eden<br />

misafirlere Türk mutfağının eşsiz lezzetleri<br />

sunuldu. Kermes için özel hazırlanan<br />

banklarda ise çaylarını ve Türk<br />

kahvesini yudumlayan misafirler bir<br />

yandan da hoş sohbetler ettiler.<br />

Çocukların unutulmadığı kermeste<br />

ebru sanatı, ata binme gibi etkinlikler<br />

de yer aldı. Araba Çekilişinde ise<br />

Citroen marka arabanın sahibi Meryem<br />

Altuner oldu. Mahmut Manav’ın<br />

sunduğu programda çocuklar tüm hünerlerini<br />

sergilediler. Kermesin açılış<br />

konuşmasını yapan cemiyet Başkanı<br />

Abidin Temel kermesin organizesine<br />

katkı sunanlara ve katılımcılara teşekkür<br />

etti. Kadınlar Teşkilatı Başkanı<br />

Hatice Köse de ekibiyle kermesteki<br />

standlarda yerini alırken, eski Kadınlar<br />

teşkilatı başkanı Hatice Sipahi de onlara<br />

yardım etti. Gençlik teşkilatı Başkanı<br />

Kazım Mollamehmetoğlu ve Gençlik<br />

teşkilatı Başkanı Hayriye Şahin de<br />

hizmet kervanında 3 gün boyunca aktif<br />

görev aldılar.<br />

Kermese IGMG Başkanı Kemal<br />

Ergün de katılarak gençlerle uzun süre<br />

sohbet etti. İlahiyatçı Ebubekir Sifil,<br />

IGMG Düsseldorf Bölge Başkanı Yaşar<br />

Erim, SPD Yabancılar Temsilcisi<br />

Arif İzgi, Wuppertal Vochvinkel Dİ-<br />

TİB Camii başkanı Oktay Biber, RAA,<br />

Ülkü Ocağı ve IKM’den temsilciler ve<br />

çevre kentlerden Türk ve Almanların<br />

katıldığı kermes Cemüyet imamı Adil<br />

Erçel’in okuduğu Kur’an-ı Kerim’le<br />

açılırken, Velbert cemiyeti İmamı Tahsin<br />

Özkan’ın Kur’an tilaveti ile de noktalandı.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 12 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

Köln Havalimanına Tüm İnançlara Hitab Eden İbadethane Açıldı<br />

Yaklaşık 15 yıl evvel Köln Belediye Yabancılar<br />

Meclisine Köln-Bonn havalimanına müslümanların<br />

ihtiyacına çözüm sunacak bir mescit<br />

talebi getirildi. Bu teklife verilen cevabı yazıda<br />

“yeni (D) Terminal yapılsın o zaman halledelim” cevabı<br />

yazılı olarak verilir. Köln Eski Belediye Başkanı<br />

Fritz Schramanın başkanlığı döneminde şimdiki<br />

KRM daha kurulmadan önce kendisinin kurdurttuğu<br />

Rad der Religion, şehirdeki tüm dini temsilcilerle<br />

yapılan istişareler ve onların görüşlerinide<br />

alarak, artı Köln Uyum meclisindeki temsilcilerin<br />

genel oluru kararıyla bu gün açılan ibadethane şekillenmiş<br />

oldu. IGMG`yi temsilen aynı zamanda<br />

Uyum Meclis Üyesi Ali Esen, Dein Köln gurubundan<br />

yine Uyum Meclis Üyesi Abdullah Aydık’ın<br />

hem de diğer üyelerin kulis çalışmaları konunun<br />

belediyede olgunluk kazanmasında sağladığı katkı<br />

çok önceleri Türk ve Alman basınında yer aldı. Açılışta<br />

da yine bu iki meclis üyesinin yanı sıra İslam<br />

Kültür Merkezlerinden Mehmet Ünal Tosun,<br />

ATİB’den Tibyan Taşkın, İslam Toplumu Milli Görüş<br />

Teşkilatlarından Köln Bölgesinden İskender<br />

Güngör, Dein Köln gurubundan Serkan Atalay ve<br />

Mukaddes Atalay, havalimanı Taksicileri temsilen<br />

Yusuf Atabaş, Rad der religion üyesi Hrıstiyan<br />

ve Yahudi temsilcileri açılışta hazır bulundular.<br />

Köln Bon Hava Limanı yönetimi basına<br />

dağıttığı basın bildirisinde şu ifadelere yer<br />

verdi.<br />

“Bundan sonra Köln/Bonn Havalimanı<br />

Mensupları, Yolcularını Havalimanında yeni<br />

açılan din-odasına/mescidine davet ediyor...<br />

Bundan sonra Mescid tüm halka açılmıştır.<br />

Havalimanı Çalışanları, ziyaretçilere ve yolculara<br />

açık olan bu mekan Havalanında Terminal<br />

2 bölümünde bulunmaktadır... Bundan<br />

sonra bu mescid havalimanımızda bulunan<br />

her hangi dinden olursa olsun herkese<br />

açılmıştır.”<br />

Köln-Bonn Havaalanı müdürü Mıchel<br />

Garvens açılışta yaptığı konuşmada; "Burası<br />

tüm dünyaya (hem coğrafi hem inanç dünyası)<br />

açılan bir kapıdır. Misafirlerimize dükkan<br />

ve restorant haricinde, hava alanındaki<br />

telaşeden geri çekilmek için bir mekan takdim<br />

ediyoruz. Ve bu bizi çok sevindiriyor.<br />

Rad der Relıgıon “Köln’de bulunan her türlü<br />

din ve inanç cemaat gurublarıyla birlikte<br />

yaptığımız fikir alış verişine teşekkür ederim”<br />

dedi.<br />

Havaalanı müdürü Garvens’in ardından<br />

açılışta söz alan Köln Belediyesi Çevre ve<br />

Uyum Daire Başkanı Henriete Reker kısaca<br />

şunları söyledi; “Bu GebetRaum odasını bizlere<br />

hazırlayan tüm havalimanı yetkililerine<br />

teşekkür ediyorum. Dini özgürlüğün burada<br />

çok yüksek bir değeri vardır. İnsanlar artık<br />

bundan sonra rahatsız edilmeden ibadetlerini<br />

burada gerçekleştirebilirler. Sessizlik ve sakinlik<br />

arayanlar burada aradıklarını bulabilirler.<br />

Bu ibadethane Rad der Religionun bir<br />

başarısıdır. Bu oda tolerans medeniyetler arası<br />

karşılıklı hoş görüyü destekleyecektir” dedi.<br />

Oda elips şeklinde oturmak için farklı büyüklükte<br />

kesilmiş ağaç gövdelerinden oturaklar,<br />

ayrıca kıble bulunmasına yardımcı<br />

olacak yön işaret levhası bulunmakta. Görünüşte<br />

tamamen farklı bir şekilde dizayn edilen<br />

oda alışılagelmişin dışında bir mimari stili<br />

kullanılmış.


HAYAT<br />

Beate ve<br />

Asrın Davası<br />

oucuncu@igmg.org<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 13 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Oğuz ÜÇÜNCÜ<br />

dosya<br />

Panayır havasından kurtarılıp normal bir hukuki<br />

sürece dönüştürülmesi gereken davada,<br />

işlenen planlı cinayetler, on insanın katledilmesinin<br />

failleri ve maktül ailelerine verilen<br />

eziyete yol açanlar açığa çıkarılmalı ve dava<br />

“eksiksiz” olarak aydınlığa kavuşturulmalıdır.<br />

E<br />

vet, ben de Nazi terörü<br />

davasının Münih’deki<br />

açılışında bulundum.<br />

Ama hayır, Beate<br />

Zschäpe hiç de canavara benzemiyordu.”<br />

Artık 140 karakterle<br />

kendi izlenimlerini Twitter’de<br />

ifade ederek her şeyi söylediğine<br />

inanmak çok kolay gibi görünüyor.<br />

Ama gerçekten de şirin<br />

giysiler giyen, düzgün makyajlı<br />

ve saçları kusursuzca yapılmış<br />

zarif bir kadın, boğucu, havasız<br />

ve insanlarla dolu, tıklım tıklım<br />

bir duruşma salonuna girdiğinde,<br />

insan onun mahkeme katiplerinden<br />

biri olduğunu düşünebilirdi.<br />

Beate, eli kelepçesiz,<br />

ayağı kelepçesiz, mahkum kıyafeti<br />

giydirilmemiş ve kurşun geçirmez<br />

kafese sokulmadan vekilleri<br />

arasında duruyordu. Ve<br />

bu kişinin, güvenlik kurumlarındaki<br />

“arkadaş ve yardımcılarımız”<br />

tarafından farkedilmeden,<br />

yaklaşık on yıl boyunca cinayet<br />

işleyerek ve soygun yaparak<br />

ülkemizde cirit atan bir terör<br />

örgütünün geriye kalan tek<br />

sağ üyesi olduğuna dair hiçbir<br />

“gerçek” emare bulunmuyordu.<br />

Fakat “gerçekdışı” bir görünüm<br />

sergileyen sadece sanığın tarzı<br />

değildi. Kermes, ya da hukukçuların<br />

deyişiyle duruşmada,<br />

bir bütün olarak değerlendirildiğinde,<br />

zaman zaman gerçeküstü<br />

bir hâl alıyordu.<br />

Duruşmanın yapılacağı salona<br />

giderken ilk olarak göze çarpan,<br />

mahkeme binasının önünde<br />

gösterici ve seyircilerden çok<br />

daha fazla gazeteci ve muhabirin<br />

bulunması oldu. Medya,<br />

mensupları ile her yeri sarmalıyordu:<br />

Sadece sağdan ya da soldan,<br />

problemsiz geçmeleri<br />

mümkün iken yaygara kopartıp<br />

barikatları geçmeye çalışan göstericiler,<br />

vekiller, mağdur avukatları,<br />

mağdur yakınları, siyasetçiler,<br />

parti yetkilileri ve kamuoyunca<br />

tanınan önemli<br />

ve/veya önemsiz diğer kişiler.<br />

Canlı yayıncılardan oluşan ormanın<br />

içinden yol bulup geçtikten<br />

sonra, örneğin Türkiye<br />

Büyük Millet Meclisi üyeleri,<br />

büyükelçi ve konsolosluk personelleri,<br />

bölgenin Neo Nazi liderleri<br />

ve meraklı seyircilerle<br />

birlikte özel hazırlanmış bekleme<br />

çadırında kuyrukta beklemek<br />

gerekiyordu. Baverya’dan<br />

çiftçi ve koyu CSU seçmeni ile<br />

solcu demiryolları işçileri, giriş<br />

için sanki sonu gelmeyen bekleyiş<br />

esnasında en asli Baverya şivesiyle<br />

karşılıklı olarak birbilerini<br />

ırkçılık ve hainlikle itham<br />

ederken, Nazilerin ise sessiz<br />

durmalarını izlemek antropolojik<br />

açıdan ilginçti. Yetişkin insanların,<br />

girişteki sıkı kontrolden<br />

geçtikten sonra seyirci tribünlerinin<br />

camlarına burunlarını<br />

yapıştırarak sanıklardan görüntü<br />

almaya çalışmaları ise oldukça<br />

komikti. Ön sıralarda<br />

boşalan yerleri ele geçirmek için<br />

yapılan mücadele de, çocukların<br />

yaş günlerinde oynanan<br />

“Kudüs yolculuğu” oyunundaki<br />

sandalye kapması çabalarına<br />

benziyordu.<br />

Duruşma salonunda bulunan<br />

güvenlik görevlileri, seyircilere<br />

sürekli yerlerine oturmalarını<br />

emretmek zorundaydı.<br />

Hatta bazıları, kuvvetten düşmeden<br />

aşağıdaki “arenada” olan<br />

bitenleri dikkatle izleyebilmek<br />

için yanlarında erzak dahi getirmişlerdi.<br />

Ancak buna rağmen<br />

davada, daha hakimin taraflı olduğu<br />

gerekçesiyle red dilekçeleri<br />

okunurken bile birçok ziyaretçinin<br />

göz kapakları kapamamak<br />

için güçlükle direniyordu.<br />

NSU kompleksinin en sonunda<br />

hukuki işleme alınması<br />

üzere başlayan süreç, basın ve<br />

medyanın takdim ettiği yüzyılın<br />

davası olmaktan ziyade bir<br />

panayır havasına bürünmüştü.<br />

Umut edilir ki, yargılama süreci,<br />

bir an evvel “normal bir havaya’’<br />

kavuşur ve Zschäpe’yi<br />

pek sempatik göstermeye çalışan<br />

imaj tasarımcılarının gösteri<br />

alanına dönüşmez. Nitekim<br />

işlenen planlı cinayetler, on insanın<br />

katledilmesinin failleri ve<br />

maktül ailelerine verilen eziyetin<br />

müsebbipleri, “eksiksiz” olarak<br />

açığa çıkarılmalı ve dava aydınlığa<br />

kavuşturulmalıdır. Aynı<br />

zamanda bu dava, şiddete hazır,<br />

aşırı sağcı çevrelerin aralarındaki<br />

ilişki ağlarını ve Almanya’nın<br />

güvenlik yapısıyla olan bağlantılarını<br />

ifşa ederek artık “global”<br />

diyebileceğimiz beklentileri<br />

karşılamalıdır.<br />

Bir eyalet yüksek mahkemesinin<br />

böyle bir beklentiyi yerine<br />

getirip getiremeyeceği sorusunu<br />

şimdilik bir kenara bıraksak bile,<br />

hukuk devleti duyguların<br />

alabildiğine işin içinde olduğu<br />

bir ortamdan ve söz gelimi<br />

“halkın öfkesinden” etkilenmemelidir<br />

elbette. Ancak NSU<br />

olayını aydınlatmada çuvallayan<br />

devlet birimlerine karşı doğan<br />

güvensizlik ortamından hareketle<br />

kamuoyunun mahkeme<br />

süreci ile ilgili, “gözlerimiz üzerinizdedir”<br />

hassasiyeti de anlayışla<br />

karşılanmalıdır.<br />

İstanbul Şehir Üniversitesi<br />

Köln’de MÜSİAD’a Misafir Oldu<br />

Bir vakıf üniversitesi olan İstanbul Şehir Üniversitesi<br />

Köln’de tanıtıldı. Müstakil Sanayici<br />

ve İşadamları Derneği MÜSİAD NRW’nin<br />

ornize ettiği programa katılarak üniversiteyi tanıtan<br />

rektör yardımcısı Prof. Dr. Coşkun Çakır yeni Türkiye’nin<br />

üniversitelerinin de farklı olacağı, Türk üniversitelerinin<br />

artık uluslararası öğrenciye büyük<br />

önem verdiklerinin altını çizdi. Amerika Birleşik<br />

Devletleri (ABD), Avusturalya ve Kanada gibi ülkelerin<br />

10 binlerce uluslararası öğrenci çekerek buradan<br />

10 milyonlarca dolar gelir elde ettiğine dikkat<br />

çeken Prof. Dr. Çakır, “Yeni Türkiye mutlaka bir şeyler<br />

yapmalı, yapmazsa yolda kalacak. Türkiye’ye gelen<br />

uluslararası öğrenci sayısı 32 bin’e ulaştı, 2015<br />

yılı için hedef ise 100 bin” dedi. İstanbul Şehir Üniversitesi’nin<br />

temellerinin 1986’oda kurulan Bilim ve<br />

Sanat Vakfı ile atıldığını, dört araştırma merkezi ile<br />

iki yayınevi olan vakfın adeta alternatif üniversite<br />

görevi gördüğünü bildiren Çakır, 2008 yılında ise<br />

üniversitenin kurulduğunu ve bu yıl ilk mezunlarını<br />

verecğini kaydetti. Başarılarına dikkat çeken Prof.<br />

Dr. Çakır, “Sosyal bilim alanıdan ilk dörde, mühendislik<br />

alanında ilk 10’a girdi. Üniversitemize duyulan<br />

güvende elbette, arkasında Ülker gibi kuruluşların,<br />

Bilim ve Sanat Vakfı’nın olmasının da etkisi var.<br />

Genelde muhafazakar kesimin ağırlıkta olduğu üniversite<br />

olarak biliniyoruz ama asıl herkesin özgürce<br />

yazdığı bir üniversite olarak bilinmek istiyoruz. Şu<br />

an 1800 civarında öğrencimiz var. İki dilde hazırlık<br />

sınıfı eğitimi ve üç dilde eğitim veren bir üniversiteyiz.<br />

İngilizce ve Arapça eğitim veren İslami İlimler<br />

Fakültemiz, Mühendislik ve Doğa Bilimleri, İletişim,<br />

İşletme ve Yönetim, İnsan ve Toplum Bilimi fakültelerimiz<br />

var. 10 master bir doktora programımız<br />

var” dedi. Hedeflerini aktaran Çakır, “Üniversitemizin<br />

en temel hedeflerinden biri uluslararası bir üniversite<br />

olmak, bunun için İngilizce eğitim veriyoruz.<br />

43 farklı ülkeden, yüzde 12 oranında uluslararası öğrencimiz<br />

var, hedefimiz yüzde 25” dedi. YÖK’e eleştiriler<br />

de yapan Çakır, “YÖK çok yanlış bir kararla<br />

YÇS’yi kaldırdı. Ancak 2 yıldır Türk öğrenciler de<br />

yurt dışında lise okumuşsa yabancı öğrenci kapsamına<br />

girebiliyor. Ama tabiat boşluk kabul etmiyor, şimdi<br />

üniversiteler kendi YÇS’lerini yapıyor. Yurt Dışı<br />

Türkler Başkanlığı üzerinden öğrenci kabülü var.<br />

Ama başvuru sayısı 50 bine çıktığı halde sadece 3 bini<br />

kabul edildi. Türk üniversitelerinin eğitim kalitelerini<br />

arttırmalarının yolu eğitim kalitesini yükseltmekten<br />

geçiyor” dedi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 14 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

SSK Borçlanmanızı<br />

İki Taksitte Yatırın<br />

Bir Taşla İki Kuş Vurun<br />

melik.sel@gmx.de<br />

Asım TOZOĞLU<br />

İ<br />

zin mevsimi geldi ve<br />

çok sayıda gurbetçimiz<br />

Türkiye`de hem izinlerini<br />

yapacaklar hem de<br />

geleceklerini düşünerek, SGK<br />

yani sosyal güvenlik kurumunu<br />

ziyaret ederek, borçlanma işlemleri<br />

için bilgi alacaklar veya gerekirse<br />

borçlanma miktarını yatıracaklar.<br />

Bizim bu konuda tavsiyemiz,<br />

önce bir uzmana danışmalarıdır.<br />

SGK`ya yatırılan paranın Alman<br />

maliyesinden para getirmesi,<br />

bizim, için bir kaçırılmayacak<br />

fırsattır.<br />

Başlıkta değindiğimiz iki<br />

taksit olayı, hem maliyeden iki<br />

yıl para almayı sağlamaktadır ve<br />

aynı zamanda da SGK`nın tanımış<br />

olduğu ‘para üç ay içinde<br />

yatırılmalıdır’ prensibine aykırı<br />

olmayacaktır.<br />

Peki nasıl olacak bu iş? diyorsanız<br />

kısaca anlatacağım:<br />

SGK`ya müracaatınızı öyle bir<br />

zamanda ayarlayınız ki, size tahakkuk<br />

cetveliyle ilgili yazı mesela<br />

Kasım ayı başında gelsin. O<br />

zaman Kasım, Aralık ve Ocak<br />

olmak üzere üç aylık süre elimizde<br />

olmaktadır. Veya Aralık,<br />

Ocak ve Şubat olsun... Mühim<br />

olan bizim için mesela Aralık<br />

2013`te 15.000 euro,O 2014`te<br />

de kalan mesela 10.000 euro<br />

borcumuzu yatıralım. Böylece<br />

hem üç ay prensibi zedelenmiyor<br />

hem de iki ayrı yılda para<br />

ödendiği için, maliyeden daha<br />

fazla para alınmakltadır. Bir örnek<br />

vererek, konuyu açığa kavuşturalım.<br />

Dedemim tabiriyle<br />

vuzuha erdirelim.<br />

51.000 eur yıllık geliri olan<br />

kimseden, 6800 euro vergi kesilmişse,<br />

Maliyeden kendi normal işlemlerinde<br />

730 eoro alıyor.<br />

15.000 euro SGK`ya yatırdığında,<br />

alacağı para 3785 euro<br />

oluyor.<br />

25.000 euroyu toptan yatırsa,<br />

5633 euro alacak.<br />

30.000 euroyu toptan yatırsa,<br />

6335 euro alacak.<br />

Oysa iki yıla bölünce, en az<br />

ikibin euro daha karlı çıkacak.<br />

Paralı Çıkış Alanlarda<br />

Durum Çok Farklı<br />

Almancası Abfindung olan<br />

paralı çıkış durumunda, kişilerin<br />

paralı çıkış yaptığı yıl, yani<br />

paranın ödendiği yıl SGK ödemesinin<br />

bölünmeden hepsi yatırılmalıdır.<br />

Tecrübelerimize göre,<br />

paralı çıkış alanlardan çok vergi<br />

kesildiği için, örneğin SGK`ya<br />

yatırılan 25.000 euronun neredeyse<br />

üçte ikisinin geri geldiği<br />

tespit edilmiştir. Bilhassa paralı<br />

çıkış alanların bir vergi uzmanına<br />

veya bu konuda ihtisas sahibi<br />

bir avukata danışmadan çıkış<br />

belgesine imza atmamalarını salık<br />

veririz.<br />

Bir Taşla İki Kuş Vurulacak<br />

İkinci Olay Dünyaya Gelen Çocuklar<br />

Konusudur<br />

Elterngeld diye adlandırılan<br />

‘ebeveyn parası’ herkesçe bilindiği<br />

gibi vergiye tabi tutulmaktadır.<br />

Anayasa Mahkemesine kadar<br />

başvurulmasına rağmen<br />

maalesef başarı sağlanamamıştır.<br />

Vergi kanunu tabiriyle ‘progressıon<br />

vorbehalt’ yani indirekt vergilendirme<br />

yolu, alınan ebeveyn<br />

paralarını vergilendiriyor ve birçok<br />

ebeveyn ‘devlet hem çocuk<br />

sayısının artmasını istiyor hem<br />

de çocuk için ödediği paranın<br />

vergisini alıyır. Bu nasıl iş?’demekle<br />

yetinmektedir.<br />

Çalışan bir anne, çocuk eğitim<br />

iznine ayrıldığı zaman net<br />

maaşının yüzde altmışdördünü<br />

çocuk bakım parası olarak almaktadır.<br />

Eğer çalışan anne, hamileliğin<br />

ilk ayından itibaren vergi sınıfı<br />

üç`le çalışırsa, doğal olarak<br />

daha çok net maaş veya ücret<br />

alacaktır. Daha çok net maaş sayesinde<br />

de daha çok ‘Elterngeld’<br />

yani ebeveyn parası alacaktır. Bu<br />

konuda beylerden, yani baba<br />

adaylarından hemen itiraz gelebilir.<br />

O zaman babadan vergi sınıfı<br />

beş`le çok vergi kesilmez mi<br />

diye... Evet daha fazla vergi kesintisi<br />

yıl sonu vergi denkleştirmesinde<br />

geri alınabilir ama, vergi<br />

sınıfı beş`le çalışan annenin<br />

az para alması daha dezavantajlıdır.<br />

Bu konuda ikinci taş olayı da<br />

Elterngeld in iki yıla bölünmesi<br />

olayıdır. Çünkü,vergilendirilmeden<br />

dolayı bir çok aile çocuğun<br />

olduğu yıl ve ertesi yıl maliyeye<br />

borçlu olmak zorundalar.<br />

Çalışmayan annelerde de bir<br />

yıl boyunca ayda üçyüz euro<br />

olarak yılda 3600 euro vergilendirilmektedir.<br />

Bu paradan yıllık bin euro<br />

‘pauschal’ yani götürü olarak<br />

masraf düşülmaktedir. Kalan<br />

2600 euro vergiye tabi tutulmaktadır.<br />

Bizim teklifimiz ise şudur:<br />

Elterngeld 24 ay süreyle alınacak<br />

şekilde dilekçe verilsin. O<br />

zaman, 3600 euro 24 aya yayılacağından,<br />

iki yılda 2000 euro<br />

masrafa tabi olacağından, birinci<br />

yıl 1800 eurodan sadece 800<br />

euro, ikinci yılda da yine 800<br />

euro vergiye tabi olacaktır ve<br />

böylece aile vergi tasarrufuna gidecektir.<br />

Çalışmayan bayanlarda hastalık<br />

kasasının 90 gün için 13<br />

eurodan 1170 euro annelik yardımını<br />

da unutmamak lazımdır.<br />

Çalışan bayanlarda işverenin<br />

ödediği annelik parası da aynen<br />

ebeveyn parası gibi vergiye tabi<br />

tutulmaktadır.<br />

Çok nadiren bir olay da şudur<br />

ki, çalışan bayanların aldığı<br />

net maaş ortalamanın üstündeyse,<br />

yanü vergi sınıfı beşle çalışmasına<br />

rağmen, net maaşı örneğin<br />

3000 euroyu geçerse, o zaman<br />

vergi sınıfını değiştirmesine<br />

gerek yoktur. Zaten ebeveyn<br />

parası en çok ayda 1800 euro<br />

olarak belirlenmiştir. Bu konuda<br />

da daha geniş bilgi için okuyucularımız<br />

şahsen tavsiye alabilirler.<br />

dosya<br />

MÜSİAD Hessen’den<br />

“Türkiye’de Yatırım<br />

İmkanları ve<br />

Devlet Teşvikleri”<br />

Eğitim Semineri<br />

MÜSİAD Hessen ve Frankfurt Başkonsolosluğu,<br />

Frankfurt Mercure Otel’de<br />

“Türkiye’de Yatırım İmkanları ve<br />

Devlet Teşvikleri” konulu bir eğitim semineri<br />

düzenledi.<br />

T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici’nin<br />

de katıldığı toplantıda, Türkiye’de yatırım yapmak<br />

isteyen işadamlarına sağlanan destekler ve<br />

vergi indirimleri üzerine bir sunum yapan T.C.<br />

Frankfurt Başkonsolosluğu Ekonomi Ataşesi<br />

Gürol Başaran, Türkiye’nin yatırım teşvikleri<br />

açısından çeşitli bölgelere ayrıldığını ifade ederek,<br />

ihracatın artırılmasına ve cari açığın azaltılmasına<br />

yönelik yatırımların daha büyük teşvik<br />

olanaklarına sahip olduklarının altını çizdi. Teşvik<br />

koşullarının projelere ve bölgelere göre farklılık<br />

gösterdiğini dile getiren Başaran, “Ülkemizde<br />

yapılan yatırımların yaklaşık yüzde doksanı<br />

yatırım teşvik programları çerçevesinde yapılıyor.<br />

Bu noktada gerek Ekonomi Bakanlığımız,<br />

gerekse Başkonsolosluğumuz olarak bizler<br />

iş adamlarımıza her türlü desteği vermeye hazırız”<br />

şeklinde konuştu.<br />

T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ekici ve MÜ-<br />

SİAD Hessen Başkanı Musa Aydın tarafından<br />

yapılan selamlama konuşmalarının ardından söz<br />

alan Psikoterapist Murat Alaca, MÜSİAD Hessen<br />

Akademi proje örneğini tanıttı.<br />

Akademi Projesi Sorumlusu ve Eğitim Komisyonu<br />

Başkanı M. Ercüment Balta ise, MÜ-<br />

SİAD Hessen olarak eğitim çalışmalarına tüm<br />

hızıyla devam edeceklerini ifade ederek, işadamlarını<br />

dernek olarak sundukları eğitim ve kişisel<br />

gelişim imkanlarından yararlanmaya çağırdı.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

Aldingen’de<br />

Anasınıfı<br />

Sevinci<br />

IGMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı<br />

olarak faaliyetlerini sürdüren Aldingen<br />

cemiyetinde geçtiğimiz günlerde Anasınıfı<br />

açılışı gerçekleşti.<br />

Haftada iki gün gerçekleşen Anasınıfı<br />

eğitimi Gamze Şener ve Nurhayat Özcan<br />

eğitmenliğinde sürüyor.<br />

Cuma günleri saat 14.00-17.00 arası 5-<br />

6 yaş grubu 14 çocuk ve Cumartesi günleri<br />

saat 10.00-13.00 arası 7 çocuk var. Anasınıfı<br />

sorumlusu Hasan Karaca’nın bize verdiği<br />

bilgilere göre, sayının devamlı arttığı<br />

yönünde.<br />

IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı<br />

Ahmet Ölmez ve çalışma arkadaşları Anaokulu<br />

öğrencilerini ziyaret ederek hem hayırlı<br />

olsun dediler ve hem de burada incelemeler<br />

yaparak sorumlulardan bilgiler aldılar.<br />

Kriegk Straße 49-51<br />

60326 Frankfurt Main<br />

Mobile: 0163 - 47 37 301<br />

www.cenaze-sabir.com<br />

Tel: 069 - 53 08 75 85<br />

Fax: 069 - 53 08 75 84


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

3. Aileler Günü ve Çocuk Ş<br />

Wuppertal’da Geleceğin<br />

Futbolcuları Yetişiyor<br />

“FENERBAHÇE’DE oynayan Serdar Kesimal yanımda<br />

yetişti. Biliyorsunuz Wuppertal’de yaşıyordu.’<br />

bu sözlerin sahibi Hasan Akça Almanya’da geleceğin<br />

futbolcularını yetiştirmeye devam ediyor. Akça 2. Ligde,<br />

Solingen BSC Union’da oynamış. İkinci lig altyapıda U 17<br />

yaş altı antrenörü olarak 2 yıllık kontrat imzalamış. Evinde<br />

kendi ismi yazan 15 kupası var. Osmanlı Gençlik Merkezi’nın<br />

sahibi Akça daha önce Adana Demirspor’da da top<br />

koşturmuş. Akça şimdilerde gençlerimizi Türk futboluna<br />

kazandırmak için yoğun bir çabanın içerisinde...<br />

SON ÖRNEK SERGEN YENTUR<br />

Bu gençlerimizden biri de Sergen Yentur. Yentur Wuppertal’in<br />

en köklü kulübü WSV Borussia’nın altyapısında<br />

futbola başlamış. 17 yaşındaki Sergen Wuppertal Cronenberg’de<br />

en iyi futbolcu seçildi. ’Hedefim inşaallah Türkiye<br />

Süper Lig’de top oynamak istiyorum’ diyor. Babası Soner<br />

Yentur’un da bir zamanlar Wuppertal’in en ünlü futbolcularından<br />

biri olduğunu hatırlatan Sergen’in antrenörü<br />

Hasan Akça ‘Sergen Yentur karakterli, disiplinli ve gelecek<br />

vaad eden bir futbolcu. O’na güveniyorum. İnşaallah hakettiği<br />

başarılara kavuşur’ diye konuştu.<br />

Münster DİTİB Merkez Camii Cemaati<br />

Kahvaltıda Biraraya Geldi<br />

Münster DİTİB Merkez Camii'nin düzenlediği<br />

kahvaltıyla cami cemaati bir araya geldi. Yönetim<br />

kurulu üyelerinin yanı sıra cami cemaatinin eş ve<br />

çocuklarıyla katıldığı kahvaltıya ilgi büyüktü.<br />

Ailelerin buluşmasına dönüşen kahvaltıda Münster DİTİB<br />

Merkez Camii Dernek Başkanı Mustafa Dayıoğlu, kahvaltıya<br />

katılım ve ilgiden dolayı memnuniyetini dile getirdi. Bu<br />

buluşmanın aile buluşması olduğunu ifade eden Dayıoğlu,<br />

Ramazan ayında gerçekleştirilecek iftar programları ve bayram<br />

şenliği organizasyonu hakkında bilgi verdi. Kahvaltı<br />

buluşmaların ayda bir geleneksel hale getireceklerini dile getiren<br />

Dayıoğlu, bu şekilde camaatin birbiriyle kaynaşmasına<br />

vesile olacağı gibi istişare ve bilgi alışverişin güçlenmesine katkı<br />

sağlayacağını söyledi. Dayıoğlu, yoğun ilgiden dolayı katılımcı<br />

ailelere ve kahvaltı programının düzenlenmesinde emeği geçenlere<br />

teşekkür ederek sözlerini tamamladı.<br />

Kahvaltı, Din Görevlisi Hasan Acar'ın yaptığı dua ile sona<br />

erdi.<br />

‘Biz Bir Aileyiz’ sloganıyla tüm IGMG Hessen`de<br />

gerçekleştirilen Aileler Günü ve Çocuk<br />

Şenliği’ne ilgi büyük oldu. 1 ve 2 Haziran Cumartesi/Pazar<br />

günü olmak üzere iki gün süren<br />

programa özel isimler davet edildi.<br />

Programa, başta İlahiyatçı-Yazar Ömer Döngeloğlu,<br />

IGMG Genel Başkan Başdanışmanı<br />

Mustafa Mullaoğlu, IGMG Kadınlar Teşkilatı<br />

Başkanı Hatice Şahin, IGMG Hessen Bölge Başkanı<br />

Bilal Kaçmaz, Türkiye’den Kur’an-ı Kerim’i<br />

Güzel Okuma Dünya Birincisi Yaşar Çuhadar,<br />

Türkiye’den sanatçı Mustafa Cihad ve sahnelerin<br />

sevilen ismi Almanya’dan sanatçı İsmail Tuzen katıldı.<br />

Kelsterbach Mehrzwerkhalle Nord’da gerçekleştirilen<br />

programa havanın da güneşli olması coşkuyu<br />

daha da arttırdı. IGMG Hessen Bölge<br />

cemiyetleri ve halk büyük ilgi gösterdi.<br />

Büyük bir alanda, açık havada gerçekleştirilen<br />

şölende her türlü leziz Türk Mutfağı, yiyecek-içecek<br />

standlarının yanısıra çocuklar da Hüpsburg,<br />

eğlence, gülmece ve güldürmece programında gönüllerince<br />

eğlendiler.<br />

İlk gün salon programında açılıs Kur’an-ı Kerim’ini<br />

IGMG Hessen Bölgesi Elsenfeld Şubesi<br />

gençliğinden Enes Yılmaz okudu.<br />

IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz<br />

bir selamlama konuşması yaparak Kelsterbach’ta<br />

gerçekleştirilen Aileler Günü ve Çocuk Şenliği<br />

programına katılan ve emeği geçen herkese teşekkür<br />

etti. Sahnelerin mütevazi ve sevilen sanatçısı<br />

İsmal Tuzen birbirinden güzel ilahilerini oğlu ile<br />

birlikte seslendirerek gönülleri mest etti.<br />

Program akışı içerisinde Kur’an-ı Kerim güzel<br />

okuma yarışması dünya birincisi Yaşar Çuhadar’ın<br />

Maide-i Kur’an programı salonu adeta büyüledi.<br />

Ardından hacılar buluşmasının da<br />

gerçekleştiği programda IGMG Hessen Bölgesi<br />

hacıları ile ilgili bir sinevizyon gösterimi gerçekleşti.<br />

Programın beklenen konuşmacısı İlahiyatçı-<br />

Yazar Ömer Döngeloğlu kendine has üslubuyla<br />

Asr-ı Saadet’e bir kapı açarak pür dikkat dinleyenlerini<br />

adeta o günlere götürdü.<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin’in<br />

konuşmasının ardından kısa bir mola verildi.<br />

Daha sonra 15 gencin mezuniyet töreninin<br />

yapıldığı Yıldız Gençlik programında Mustafa<br />

Mullaoğlu hitab ederek gençliğin eğitimi üzerinde<br />

önemle durarak bu gençlerin yetişmesinde<br />

emeği geçen herkese teşekkür etti. Aileler Günü<br />

ve Çocuk Şenliğinin ikinci günü havanın daha da<br />

güzel olmasıyla birlikte yiyecek-içecek standları<br />

büyük rağbet gördü.<br />

Offenbach Mevlana Camii Mehter takımı da<br />

b<br />

g<br />

s<br />

K<br />

d<br />

a<br />

B<br />

B


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

k Şenliği Coşkulu Geçti<br />

bir konser vererek göz doldurdu. Aile şenliğine<br />

gelen herkes, Mehter marşı eşliğinde bütün<br />

standları dolaşan mehter takımını ilgi ile izledi.<br />

Kamera ve fotograf makinalarına davranan vatandaşlar<br />

o anı görüntülemek için birbirleriyle yarıştı<br />

adeta.<br />

IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Hessen<br />

Bölgesinden sorumlu Teftiş Başkanı Ramazan<br />

Başlık, ikinci günü ziyaret ettiği programda başta<br />

Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz olmak üzere<br />

bir heyetle standları gezerek incelemelerde bulundu.<br />

Standları tek tek selamlayan Başlık, stand<br />

sahipleriyle sohbet etti ve Hessen şubelerinin,<br />

projelerini tanıttığı standlarda yaptıkları tanıtım<br />

konuları hakkında bilgi aldı.<br />

Projeleri ile puanlamaya tabi tutulan cemiyet<br />

standları, daha sonra gerçekleştirilen kapanış<br />

programında IGMG Hessen Bölgesi, araştırma<br />

ve hazırlık dallarında Elsenfeld ve Darmstadt Şubelerini<br />

birlikte birinci ilan edildi.<br />

Kelsterbach Mehrzwerkhalle Nord’da Cumartesi<br />

ve Pazar olmak üzere iki gün süren Aileler<br />

Günü ve Çocuk Şenliği programının kapanış konuşmasında<br />

kürsüye davet edilen, IGMG Genel<br />

Başkan Yardımcısı ve Hessen Bölgesinden sorumlu<br />

Teftiş başkanı Ramazan Başlık, Aileler<br />

günü şenliği ile ilgili izlenimlerini ele aldı. Şubelerin<br />

çalışmalarını değerlendirdi. Son derece değerli<br />

projelere imza atan şubeleri ve çalışmalarını<br />

tebrik ederek bu günde emeği geçen herkese teşekkür<br />

etti.<br />

IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz,<br />

Allah rızası için çalışmanın önemine vurgu yaparak,<br />

Allah’ın rızasını kazanmanın kolay olmadığını<br />

ve teşkilat çalışmalarında verilen her görevin<br />

kayıtsız, şartsız en mükemmel bir şekilde yapılmaya<br />

gayret edilmesi gerektiğini söyledi. Kaçmaz;<br />

’İki gün süren bu programda yer alan bütün cemiyetlere,<br />

stand açanlara, basınımıza, cemiyet<br />

imamlarına, stantlardaki genç kızlarımıza ve<br />

gençlerimize, hizmet ehli kardeşlerimize en kalbi<br />

muhabbet ve şükranlarımı sunuyorum. Sizler saatlerinize<br />

bakarak açılış ve kapanış vakitlerine<br />

baktığınızda önünüzdeki hazır olan standları görüyorsunuz.<br />

Bunun öncesinde yapılan çadırların kurulmasından,<br />

standların hazırlanmasına, yakıcı güneşin<br />

ve sıcağın altında etlerin kızarmasına ve sizlere sunulmasına<br />

kadar birçok zahmetlerden geçerek<br />

önünüzde bulduğunuz nimetleri hazırlayan isimsiz<br />

kahramanlar var. Hepsinden Allah CC razı<br />

olsun’ dedi.<br />

Daha sonra yapılan çekilişler sonucu THY’den<br />

hediye paketleri, Turkcell’den bir hat, THY’dan<br />

Türkiye’ye uçuş biletleri, bir kişiye Umre hediyeleri<br />

sahiplerini buldu.<br />

FDP Adayı Hans H. Stein:<br />

Alman Toplumu Göçmenlerin<br />

Sağladığı Katkının Farkında Değil<br />

Almanya’da 22 Eylül’deki genel seçimlere 100 gündün<br />

daha az bir süre kala siyasi partiler ve milletvekili adayları<br />

seçim çalışmalarına hız veriyor. Mevcut hükümetin<br />

ortağı Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Köln’den milletvekili<br />

adayı Hans H. Stein da, Sinerji Köln İşadamları ve Yatırımcılar<br />

Derneği SYNKO’nun düzenlediği toplantıda Türk işadamlarıyla<br />

buluştu. Burada Türk kökenli girişimciler ve<br />

işadamlarının Almanya’ya katkılarını öven Stein, Türk kökenli<br />

girişimcilerin milyarlarca Euro ciro ve on binlerce kişiyi istihdam<br />

ederek Almanya’nın başarısına önemli katkılar yaptıklarına<br />

dikkat çekerek “Ama maalesef Türk kökenli girişimcilerin,<br />

firmaların ülkeye katkısını Alman toplumu yeterince bilmiyor”<br />

tespitinde bulundu.<br />

SYNKO Başkanı Haşim Akman ve SYNKO’lu işadamları<br />

FDP’li aday Hans H. Stein’la Damla restorantta buluştu.<br />

Mevcut hükümetinin dört yıllık iktidar döneminde çok başarılı<br />

çalıştığını belirten Stein, “Kısa süre önce 5 milyon işsizimiz<br />

vardı. Şu anda 3 milyonun altında. İlk defa bu hükümet<br />

döneminde harcamalar dönem başına göre azaldı. Buna rağmen<br />

FDP’nin verdiği sözlerin çoğu tutuldu ve vatandaşın toplamda<br />

22 milyar Euro yükü azaldı. Bir yandan aile destekleri<br />

arttırıldı, diğer yandan emeklilik vergi primleri düşürüldü,<br />

muayene ücretleri kaldırıldı. Hükümet eğitim alanına 12 milyar<br />

Euro yatırım yaptı. SPD ve Yeşiller ise Gelir Vergisi ve Kurumlar<br />

Vergisi’ni yükseltmek, Servet Vergisi getirmek istiyor.<br />

Bu özellikle siz firmalara büyük zarar verir” dedi. Herkese eğitim<br />

şansı istediklerini vurgulayan Stein “Biz kotanın faydasına<br />

inanmıyor, ama şans eşitliğine inanan bir partiyiz. Ama çocuğun<br />

hangi olu takip edeceğine ebeveynler karar verebilmeli.<br />

Vatandaşın nasıl yaşayacağını yönetmeliklere yazan, yasaklarla<br />

yönetmek isteyen bir parti değiliz. Tekrar seçilmeliyiz ki; ekonomik<br />

başarı sürsün, istihdam edenlerin yükü arttırılmasın”<br />

dedi.<br />

Moderatörlüğünü yapan SYNKO’dan Vedat Güneş ise<br />

2009’daki araştırmaya göre; Almanya’da Türk kökenlilerin<br />

kurduğu firmaların yılda 14 milyar Eruo ciro yaptığını, bunun<br />

hızla arttığını belirterek, “Ama Alman toplumu bunu maalesef<br />

bilmiyor. Bu potansiyelin tanınması için FDP neler yapıyor”<br />

diye sordu. Stein ise, “Çok haklısınız, FDP’de, ben de bunu<br />

yapalım, ama siz de yapın, kendinizi anlatın. Bu bizim Almanya’nın<br />

başarısına katkımızdır deyin. Diğerleri de sizin bu<br />

ülke için neler yaptığınızı görsün. Çünkü göç ve entegrasyon<br />

tartışmalarında hiç bunlar ön plana çıkmıyor. Bu pozitif görüntüyü<br />

daha net ortaya koymak gerek. Örneğin Sanayi ve<br />

Ticaret Odası (IHK) yıllık raporunda bu net şekilde vurgulanabilir.<br />

Bu rakamlara ihtiyaç var, örneğin Uyum Zirvesi’nde.<br />

Şu kadar istihdam, ciro yapıyoruz, sosyal ürün, meslek eğitim<br />

yeri oluşturuyoruz diye” dedi.<br />

Güneş ise, “Bu ülkeye, aldığımızdan çok şey veriyoruz.<br />

Ama bunlar medyada yer almıyor. Bu da bizi rahatsız ediyor.<br />

Hala göçmen kökenliliğimiz ön planda” derken SYNKO Başkanı<br />

Haşim Akman, “Kendimizi bu toplumun bir parçası görüyoruz”<br />

diyerek kabul kültürünün oluşması için devlete de<br />

büyük görevler düştüğüne vurgu yaptı. Stein ise, Almanya’da<br />

ayrıştırmadan kurtulmak gerektiğine vurgu yaparak, “Alman<br />

milli takımına bakın. Ama bunun üzerine de kimse konuşmuyor”<br />

dedi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı 9. Avrupa Bilgi, Tilavet ve Hitabet Yarışması<br />

16 Haziran 2013 tarihinde,<br />

IGMG Kadınlar<br />

Teşkilatı İslami İlimleri<br />

Kursları kapsamında, Bölgeler<br />

arası 9. Avrupa Bilgi, Tilavet<br />

ve Hitabet Yarışması yapıldı.<br />

İslam Toplumu Milli Görüş<br />

Kadınlar Teşkilatı’nın<br />

Eğitim Başkanlığı’nın yürüttüğü<br />

faaliyetlerden biri olan<br />

İslami İlimler Kursları’ında<br />

öğrenim gören hanımlar arasında<br />

16 Haziran 2013 tarihinde<br />

düzenlenen “9. Bilgi,<br />

Hitabet ve Tilavet Yarışması“<br />

Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden<br />

gelen çok sayıda insan tarafından<br />

ilgi ve coşkuyla takip<br />

edildi.<br />

IGMG KT Eğitim Başkanı<br />

Handan Yazıcı’nın sorumluluğunda<br />

düzenlenen<br />

yarışmaya, Ev sahipligini<br />

Köln Bölgesi Kadınlar Teşkilatı<br />

Başkanı Şükran Çakılcı ve<br />

yönetim kurulu üyeleri yaptılar.<br />

Yarışma Almanya’nın<br />

Köln şehrinde gerçekleştirildi.<br />

Programın açılışı, IGMG<br />

Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı<br />

ve Genel Merkez hatibesi<br />

Zehra Dizmen tarafından,<br />

Kur’an-Kerim okunarak yapıldı.<br />

Program sunuculuğunu<br />

Bergkamen İslam Kız Kolejinde<br />

Belletmenler Safiye Korkut ve Büşra Gül<br />

yaptılar.<br />

Eğitim Başkanlığı Müfredat Sorumlusu Sultan<br />

Balkaya yarışmanın üsul, kaide ve kriterlerini<br />

ihtiva eden açıklamalarıyla kısa bir bilgilendirme<br />

yaptı.<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanı<br />

Handan Yazıcı yarışmanın iştirakçilerine yönelik<br />

selamlama konuşmasından sonra sözlerine şöyle<br />

devam etti: “Hepiniz Allah için ve O’nun rızasını<br />

almak için buradasınız. Bu manada hepiniz<br />

birincisiniz. Allah sizden ve sizi yetiştiren değerli<br />

hocalarımızdan, bu faaliyetlere destek olan kurumlarımızdan,<br />

çeşitli bölgelerden emeği geçen<br />

herkesten, razı olsun. Bu gayret ve teşviklerle hedefimiz<br />

her bölgede bir islami ilimler kursunu<br />

açılmasıdır."<br />

Yarışmanın üç kişiden oluşan juri üyeleri İngiltere’den<br />

Bölge Başkanı İlahiyatçı Asuman Pakdemir;<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı ve<br />

Genel Merkez Hatibesi, Zehra Dizman; Bergkamen<br />

İslam Kız Koleji Müdiresi Saffiye Şen’den<br />

oluşuyordu.<br />

FAHRSCHULE<br />

Günstig<br />

Schnell<br />

Erfolgreich<br />

Angebot<br />

Monats<br />

<br />

jetzt <br />

85€<br />

Yarışma, birinci safhada, Kur’an-ı Kerim dalında<br />

yapıldı. Bu dalda yarışmacılar Kıraat, Tecvid<br />

ve Mahrec alanlarında değerlendirildiler.<br />

Sonraki safhada yarışmacılar yarışmaya konu<br />

olan alanlarda genel bilgilerini yarıştırdılar. Bu<br />

safha 20 sorudan oluşuyordu. Yarışmacılar Fıkıh,<br />

Siyer, İslam tarihi, Akaid ve bu kapsamdaki konulara<br />

ilişkin sorulara muhatab oldular.<br />

Yarışmanın üçüncü safhasında Hitabet alanına<br />

ilişkin konular vardı. Akaid, Fıkıh ve Siyer<br />

derslerinden hareketle hazırlanan konu başlıkları,<br />

yarışma başlamadan önce kura ile belirlendi.<br />

Kura sonucu konu seçiminden sonra yarışmacılar<br />

kendi ekipleriyle yarım saatlik bir değerlendirme<br />

yaptılar. Bundan sonra konu alanına ilişkin<br />

değerlendirmelerini ise her yarışmacı grup<br />

10 dakika süreyle sunumunu gerçekleştirdi.<br />

Jüri, yarışmacıları diksiyon, Türkçe’nin kullanımı,<br />

mimik, tavır, cemaate hakimiyet, konu<br />

içeriği, giriş, takdim ve bitiş alanında değerlendirdi.<br />

O Yarışma gruplarının başarı puanlarını değerlendirmeye<br />

alan juri heyeti sonuçları açıklamak<br />

için verilen arada IGMG Kadınlar Teşkilatı<br />

Başkanı Hatice Şahin ayet ve hadisler ışığında kısa<br />

ve öz anlamda bir konuşma yaptı. “Fiziksel<br />

özellikler, psikolojik duyarlılıklar, kültürel biçim<br />

ve formların yanısıra hitabet sanatında sosyal durumları<br />

kavramak çok etkilidir. Hitabette izlenecek<br />

medod ve kullanılacak teknik süreçler bütün<br />

bu konularda bilgi sahibi olmayı şart koşar. Bugün<br />

bu manada burada bir bilgi yarışması yapıldı,<br />

ama bu yarış burda bitmez. Daha fazla bir ilgi<br />

ve coşkuyla kendinizi geliştirmeyi esas almalısınız.<br />

Hadis-i Şerif şöyle buyurur: “Beşikten mezara<br />

ilim tahsil ediniz.“<br />

Bu arada Canan Demir’in okuduğu ilahi<br />

programa ayrı bir coşku ve hava kattı.<br />

Nihayet sıra yarışmanın sonuçlarını açıklamaya<br />

geldi. Kadınlar Teşkilatı Egitim Başkanı<br />

Handan Yazıcı jürinin nihai değerlendirmeyi<br />

şöyle açıkladı:<br />

Tilavet dalında: Birinci, Güney Hollanda<br />

Bölgesi’nden, Şerife Bilgi; İkinci, Avusturya –<br />

Viyana Bölgesi’nden, Sümeyye Şentürk; Üçüncü,<br />

Kuzey Ruhr Bölgesi’nden, Kübra Polat;<br />

Hitabet dalında: Birinci, Düsseldorf Bölgesi’nden,<br />

Sümeyye Karahan; İkinci, Kuzey Hessen’den,<br />

Sabire Karabudak; İkinci, Avusturya –<br />

Viyana Bölgesi’nden, Ayşe Aksu Özkul<br />

Üçüncü, Köln Bölgesi’nden, Rafiye Söylemez.<br />

Bilgi yarıması dalında: Birinci, Kuzey Ruhr;<br />

İkinci, Güney Hessen; Üçüncü, Köln Bölgesi.<br />

Kur’an okuma dalında günün birincisi olan<br />

Güney Hollanda Bölgesinden katılan Şerife Bilgi<br />

okuduğu Kur’an-ı Kerim ile program sona erdi.<br />

<br />

<br />

T<br />

<br />

<br />

F<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

T<br />

F<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

*Das Angebot ist gültig bis zum 13.07.2013


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Münih Yolculuğu-2<br />

Karda Yolda Olmayı<br />

Galiba Biz Seviyoruz<br />

mustafa-kasalak@hotmail.com<br />

Mustafa KASALAK<br />

dosya<br />

Gurur ve Kibirin<br />

Bedelini Peşin<br />

Ödedim!<br />

S<br />

evgili dostlarım. Hepinize kucak dolusu selam<br />

ve muhabbetlerimi sunarım. Yazının konusunu<br />

seçip tasarlamak bir iş. Konuyu kaleme<br />

dökmek yine bir iş. Hele benim gibi bilgisayar kulladın<br />

mı nerede ise sıfır düzeyinde olup. Herhangi bir<br />

harfi bulabilmek için parmağı tuşların üzerinde bilmem<br />

kaç daire çizen biri için, harcanan vakit ve emeği<br />

varin siz hesap edin. Buraya kadar tamam bir şekilde<br />

yazıp, çizip bir şekilde karşınıza çıkıyorum. Asıl mesele<br />

bundan sonra basliyor. Arayan, gören, soran her yazımın<br />

konusunda mevzu olan şahıs veya olayların detay<br />

ve izahını taleb ediyorlar. Hatta bazıları daha da ileri gidip,<br />

doğruluğu hakkında yemin dahi etmemi taleb ediyorlar.<br />

(Oldu olacak bir de noter tasdiki isteyin.)<br />

Elbette konu ve şahıslar üzerinde özünden ayrılmadan,<br />

estetik ve esneklik yapıyorum. Konu ve şahısları<br />

salt olduğu gibi işlemiş olsam, arzuhalcinin daktilosundan<br />

çıkıp mahkemeye sunulacak resmi dilekçe gibi bir<br />

yazı turu olur oda benim yazı formatıma ters. İşin diğer<br />

yönü ve beni esas mutlu eden tarafı yazılarım ilgi ve<br />

alaka ile takip ediliyor olması. Ya hiç soru ve sual ile<br />

muhatap olmasa idim. O zaman daha da zor. Bir sürü<br />

emekten sonra, kendin yaz kendin oku misali fazlası ile<br />

gücüme giderdi. Sizin bu merak ve ilginiz benim daha<br />

çok idman yapıp kendi yazı dünyamı geliştirmeye sevk<br />

ediyor, önemli olan da bu.<br />

Bu kadar ısınmadan sonra gelelim esas mevzumuza.<br />

Son yazımın devamı soğuk ve karlı gündeki Munih<br />

yolculuğumuza. Hatırlayacağınız gibi Hanau civarından<br />

A3 Autobahn`a geçtikten sonra, sıkıntılı telefon<br />

görüşmesinin ardından. Hocanın dediği gibi kuzu kuzu<br />

yarım saat kadar bekledikten sonra yol yavaş yavaş<br />

açılmaya başladı. Biz yine 60-70 km/h ile güç bela<br />

Würzburg`a saat 13:00 gibi varabildik. Hatta sol şerite<br />

geçip 80-90 km/h süratim yükselmeye başladı. Ve morelim<br />

de paralel olarak düzelmeye başladı. Bu meyanda<br />

arabanın CD çalarına bir de sanat müziği yükledim.<br />

Bir taraftan da börek çörek atıştırıyorum deyme gitsin.<br />

Ama gitmedi. İlk gözüme ilişen taa öndeki arabaların<br />

fren lambaları. Sonra dörtlu sinyallerin yanıp sönmesini<br />

fark edince, son lokmayı yutamadım. Hemen arabayı<br />

kontrollü bir şekilde durdurdum. İlk iş olarak CD<br />

çalardaki "Ben nerede hata yaptım" şarkısını yarıda keserek<br />

kapattım. Bu sefer sol şeritte mahsur kaldım. O<br />

an yine hanımla yüz yüze gelmemeye gayret ettim ama<br />

hoş ne kadar sürebilir ki. Burada bir özeleştiri yapmak<br />

istiyorum en azından kendim için. Fazla değil arasıra<br />

hanımın dediğini yapmış olsa idim, hem madden hem<br />

manen zengin olurdum. Biz erkekler genelde kafamıza<br />

göre yapar sonrada inim inim inleriz. Bir yerde müstahakız.<br />

En büyük hatam insanlara safça inanıp, kanmam.<br />

Başıma sade bu yönden gelmedik kalmadı. Her<br />

neyse olan oluyor.<br />

Bu sefer suçu yükleyeceğim kimse yok. İçim içim<br />

kendimi suçluyorum neden dün müsait iken yola çıkmadım<br />

diye bunaldım. Sol camı biraz araladım.<br />

Önümdeki arabadan bir pop müziği sesi geldi kulak<br />

verdim. Genç yasta trafik kazasından ölen Kerim Tekin`in<br />

"Kar Beyazdır Ölüm" şarkısı tam da karlı ve fırtınalı<br />

bugün için uyarlanmış. Anladım ki bir Türk ben<br />

değilim. Önümdeki arabada genc bir Türk çift. Bu arada<br />

içerde ki orta aynadan gözüme arabanın arkasında<br />

Kıymetli Mustafa Kasalak Bey`in<br />

geçen ayki yazısını hem Türkçe tashih<br />

ve hem de redaktesini sehven<br />

yapılmamış haliyle yayınladık. 10<br />

senelik yayın hayatımızda ilk defa<br />

başımıza gelen bu hata yüzünden siz<br />

kıymetli okuyucularımızdan ve<br />

kıymetli Mustafa Kasalak Beyden özür<br />

diliyoruz. Yazının düzeltilmiş halini ve<br />

bu ayki yazıyı beraberce sunuyoruz.<br />

bazı hareketler ilişti. O da ne bir bayan arka arabadan<br />

4-5 yaşlarında bir oğlan çocuğunu kendi arabalarının<br />

önüne benim arabanın egzosuna doğru "Hadi oğlum<br />

çiş çiş yap" diye sıkışan çocuğunu rahatlatıyor. Önce<br />

şaşırdım sonra iyi be arkamdaki ailede Türkmüş diye<br />

sevindim. Bu meyanda. Sağ şeriti tamamen kaplamış<br />

tırlardan bizim sağ yanımızdaki tırın brandasındaki yazıyı<br />

okuyorum "KARTAL TRANSPORT" başladım<br />

kahkaha ile gülmeye. Hanım şaşkın şaşkın neden güldüğüme<br />

mana veremedi. İzah ettim, hanım ya biz Türkiye<br />

Kapıkule sınır kapısında kuyruk bekliyoruz ya da<br />

bu havada sadece Türkler yola çıkmışlar. Baksana<br />

önüm arkam sağ tarafım hep Türk yalnız değiliz, bir<br />

daha bana suçlayıcı bakma...! diyerek yine suçtan son<br />

anda kurtulmanın mutluluğunu yaşadım. Galiba Münih`e<br />

varamayacağız.<br />

Selamlar............................<br />

- Sevgili dostlarım hepinize sevgi ve selamlarımı sunarım.<br />

Maalesef saygı ve sevginin erazyona uğradığı bir<br />

zamanda yaşıyoruz. Hemen hemen her gün etrafımızda<br />

cereyan eden olaylar bizi hem üzüyor hemde dehşete<br />

itiyor. İnsan beklemediği bir anda nerde ve kimden<br />

başına ne geleceğini bilemiyor. Veya en azından benim<br />

için böyle. Geçtiğimiz haftalarda iki tane beni gerçekten<br />

üzen ve bir o kadar da yaralayan olaylara şahit olmak<br />

zorunda kaldım. Gerçekten anlamakata güçlük çekiyorum.<br />

Bazen kendi kendime çivisi çıkan bir ortamda<br />

mizah yazmanın bir anlamı olmadığını düşünmüyor<br />

değilim. Lakin yine de okurlarımın kahir ekseriyetinin<br />

olumlu tepkileri benim devam etmem gerektiğine yönlendiriyor.<br />

Belki bazılarınız neden sitemkar giriş yaptığımı<br />

haklı olarak merak etmişsinizdir. Rahmetli olan<br />

memleketimde bir Şakir amca var idi. O kızdığı vakit<br />

ulu orta bağırır çağırır, kahvehanedekiler: "Ne oluyor<br />

Şakir amca yine kime kızıyorsun?", diye sorunca. "Siz<br />

susun o laflar hedefini bulur", diye cevap verirdi. Benimkisi<br />

o misal. Sizleri tenzih ederim, o cinsler kendini<br />

iyi bilir (Allah c.c. etrafımızdaki kafası bozuklardan<br />

korusun!).<br />

- Bu yılın Mart ayının ilk haftası, muhitimizde Ankara'lı<br />

Şerife teyzemiz başarılı bir diz protezi ameliyatının<br />

hemen akabinde Bad Orb'ta Rehazentrum'da kür<br />

misafir idi. Sağ olsunlar beni Ailenin büyük oğlu bildikleri<br />

için, hemen her iki günde ziyaretine gider akşamları<br />

moral sohbeti yaparız. Durum ve vaziyete göre<br />

kah hanımla, kah yanlız giderim. Fırsat bu fırsat diye<br />

Şerife teyzenin bol duasını alırım. Yine en son ziyaretine<br />

gittiğim gün kimsenin evinden çıkmaya cesaret dahi<br />

edemediği karlı bir gündü. O gün de bayağı hüzünlü<br />

idi. Bol sohbet ettik, morali düzeldi. İzin istedim ve<br />

saat 20:00 gibi duasını alarak yanından ayrıldım. Aşağı<br />

inmek için asansöre bindim. Benden başka ortalarda<br />

dolaşan kimse yok, "E" düğmesine bastıktan sonra, duvarları<br />

ayna ile kaplı olan asansörde kendimi şöyle bir<br />

güzel süzdükten sonra; "Bu aldığım hayırlı dualar ve sevaplar<br />

bana epey yeter", diye biraz şımardım ve gururlandım.<br />

Nekadar daldım bilemem asansörün kapasının<br />

açılması ile kendime geldim. Dışarıda her taraf kar altında.<br />

Manzara güzel bir okadar da sakin içimi büyük<br />

bir mutluluk kapladı. Huzur dolu bir şekilde hareket<br />

ettim. Bir yandan da son anda automatikten çektiğim<br />

kahveden yudumladım ve son oldu. Elimden kaydı full<br />

üzerime döküldü. Arabayı hemen durdurdum. Apar<br />

topar kendimi dışarı attım. Üstüm başım berbat battı,<br />

neyseki çok yanmadım. O anki imkanımla arabayı gelişi<br />

güzel temizledim. Canım rahat değil, orman içinden<br />

takriben 1 kilometrelik parkurdan sonra, şehir<br />

merkezine inip koşarak belediyenin ummumi tuvaletine<br />

girip üstümü başımı suyla ıslatarak, biraz olsun temizlemeyi<br />

başardım. Bu arada kapı kilitlenir gibi bir<br />

ses duyar gibi oldum. Önce her hangi biri ihtiyacını giderecek<br />

sandım, kullak kabarttım tıs yok. Kabinden çıkıp<br />

genel giriş kapısına vardım. "Allah Allah, kapı açılmıyor".<br />

Bir ileri bir geri imkan yok, kapıya vurdum<br />

"Hallo mallo" çıt yok. "Eyvah!" içerde mahsur kaldım.<br />

İlk şoku atlattıktan sonra. Hemen cep telefonum için<br />

elimi cebime attım, olacak iş ya telefonu da arabada<br />

unutmuşum. Bir anda o huzurlu ortamdan bende eser<br />

kalmadı. Demoralize oldum. Sağa, sola şaşkın şaşkın<br />

bakıp birşeyler yapmalıyım diye düşünür iken, gözüm<br />

"ACHTUNG!" diye çerçeve içindeki talimat yönetmeliğine<br />

ilişti. Meğer ise tuvaletler her gün sabahın<br />

07:00’den akşamın 20:00'e kadar ummuma açık imiş.<br />

Moral bozukluğu ve panik içinde bayağı bazı nahoş<br />

sözler sarf ettim. Ulan senin neyine asansörde kendi<br />

kendine havaya giriyorsun "yok epey sevap aldım",<br />

"yok bol dua aldım" diye gururlanıp kibirleniyorsun.<br />

Bak başına gelenlere önce kahveyi döküp üstünü başını<br />

berbat edip az daha kendini yakıyordun, yetmedi daha<br />

eve varamadan Allah seni tuvalete kapatıp mahkum<br />

ettim. Üstelik telefonunu da arabada unutturdu "haydi<br />

çıkta göreyim". Tövbe ettim, insanların ufak bir olay<br />

karşısında nasıl da aciz kaldıklarına bir daha şahit oldum.<br />

Allah beterinden saklasın! Amin.<br />

Sırtımı kapıya yasladım düşünürken karşıdaki kare<br />

şeklinde takriben 50x50cm yarı açık pencereye gözüm<br />

ilişti. Gözüme bir anda can geldi. Hani derler ya denize<br />

düşen yılana sarılır. Bir anda yerimden zıplayıp pencereyi<br />

açmaya gayret ettim olmadı. Boyum yetmedi.<br />

Aluminyum'dan olan çöp sepetini pencerenin altına<br />

çekip üzerine çıktım, camı tam açtım. 85 kiloluk adam<br />

zoru görünce sanki 40 kiloluk Afrikalı olup pencereden<br />

dışarı çıkmayı başardım. İlk iş olarak ellerimi açtım "Ey<br />

Allahım ben dersimi aldım. Gurur ve egomun cezasını<br />

eve varamadan peşin ödedim. Ecir ve sevabı, eza ve sıkıntıyı<br />

ancak ve ancak Sen verirsin", diyerek arabama<br />

bindim. Şükürler olsun yarım saatlik bir tuvalet hapsi<br />

ile bu olayı da atlatarak salimen eve gelebildim.<br />

Selamlar.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 20 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

biyografi<br />

İlk Batılı Mutasavvıf<br />

İsabelle Eberhardt<br />

AYŞE MİMAROĞLU • cezaem@hotmail.de<br />

Yaşadığı dönem içerisinde İslam coğrafyasını gezip<br />

dolaşan ve hemen hepsi koyu bir oryantalizmle<br />

şekillenmiş onca Batılı gezgin, görevli ve<br />

yazarın aksine İsabelle’in yazılarında ve öykülerinde<br />

dikkati çeken en önemli husus, onun hiçbir zaman bu<br />

oryantal kalıp içine girmemesi ve bambaşka bir özgünlük<br />

içerisinde tarif edilmesi gereken bir bakış açısına<br />

sahip olmasıdır.<br />

S17 Şubat 1887 tarihinde, İsviçre’de Ermeni asıllı<br />

Alexander Nikolajewitsch Trofimowski ve Nathalie<br />

Moerder Eberhardt’in kızı olarak dünyaya gelen İsabelle<br />

Eberhardt’ın hayatı alışılagelmiş hayat hikayelerinden<br />

oldukça farklıdır.<br />

Gençliğinde anarşist dünya görüşüne sahip olan ve<br />

Tolstoy’dan etkilenen babasının isteğinin hilafına okula<br />

gitmeyen Eberhardt, genç yaşta Arapça başta olmak<br />

üzere, Rusça, İtalyanca ve Almanca öğrenir, edebi alanda<br />

ve teolojik konularda özel dersler alır. Genç İsabelle’in<br />

eski bir papaz olan babası Trofimowski, papazlık<br />

görevi sırasında Kur’an okumuş ve İslam’ı seçmiştir.<br />

Dolayısıyla İsabelle’in özellikle İslami konularda babasından<br />

etkilendiği söylenebilir.<br />

Genç İsabelle’in edebiyata olan ilgisi ise onu Jülien<br />

Viaud ile tanıştırır. Pierre Lotti ismiyle bilinen Viaud,<br />

Osmanlı kültürüne ve Kuzey Afriya’ya derin bir hayranlık<br />

beslemektedir ve bunu kitaplarında da dile getirir.<br />

Babasının sayesinde birçok şey öğrenmesine rağmen,<br />

onunla bazı konularda anlaşamayan Eberhardt,<br />

Viaud’un eserlerini okudukça, dünyaya açılması gerektiğini<br />

düşünür ve içindeki ‘‘Doğu’’ merakı alevlenir.<br />

Eberhardt 1897 yılında, 20 yaşına geldiğinde annesi<br />

ile birlikte Kuzey Afrika’ya ilk gezisini gerçekleştirir.<br />

Annesinin rahatsızlığından dolayı doktorun seyahati<br />

tavsiyesi etmesi ikisi için de iyi bir fırsat olur. Gezinin<br />

ilk aylarında anne-kız yolculuk yaptıkları beldeden o<br />

kadar etkilenir ki, Müslüman olmaya karar verirler ve<br />

Kuzey Afrika’ya yerleşmek isterler. Fakat çok geçmeden<br />

Eberhardt’in annesi Nathalie Moerder Eberhardt<br />

amansız bir hastalık sonucunda vefat eder. Anne Eberhardt’ın<br />

defni İslami usullara göre gerçekleşir. İsabelle,<br />

annesinin ölümünden sonra Müslümanların Fransız<br />

sömürgecilere karşı verdiği mücadeleye destek olur. Bu<br />

sebeple Fransızlar tarafından birçok kez casuslukla suçlanır.<br />

Ancak kısa bir süre sonra Eberhardt, maddi yetersizlikten<br />

dolayı İsviçre’ye dönmek zorunda kalır.<br />

Dönüşünün hemen akabinde, İsabelle Eberhardt<br />

Genova’da tanıştığı Reşit Ahmet Bey ile evlenir. Reşit<br />

Ahmet Bey önemli bir Osmanlı diplomatıdır, eviliklerinden<br />

bir süre sonra ise başka bir şehire atanır. Ama<br />

İsabelle eşiyle birlikte oraya gitmek istemez. Bu sıralarda<br />

gazeteciliğe olan ilgisi de artmıştır. Birçok mektubunda<br />

İslami konular hakkındaki derin düşüncelerini<br />

açıkça dile getirir.<br />

Kendisini İsviçre’ye bağlayan yegane sebep olan babasının<br />

da vefatından sonra, henüz 20 yaşındayken<br />

eşinden ayrılır ve Cezayir’e yerleşir. 23 yaşında Kadiri<br />

tarikatına intisap eder ve ülkenin en yoksullarıyla birlikte<br />

yaşayıp, tüm vaktini onlarla geçirir. Cezayirlilerle<br />

daha yakın olmak için, erkek kılığına girerek onların<br />

arasına karıştığı dahi rivayet edilir. Hatta, Sı Mahmoud<br />

Essadı adını alarak erkek kıyafetleriyle birlikte çöle<br />

araştırma ve keyif gezilerine katılır. Gezilerde edindiği<br />

izlenimleri bir Fransız gazetesinde yayımlanır.<br />

İsabelle Eberhardt’ın erkek kıyafetlerini çıkarttığı<br />

nadir günlerden biri düğünüdür: 1901’de Cezayirli bir<br />

asker olan Slimane Ehnni ile ikinci kez evlenir. 1902<br />

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin evsahipliğinde,<br />

“Türkdildeş Diaspora Örgütlerinin 1.<br />

Forumu”na, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan<br />

ve Türkiye’den yetkili mercilerin temsilcilerinin yanısıra,<br />

adı geçen ülkelerin, yurtdışında yaşayan vatandaş/soydaşları<br />

tarafından kurulan STK’lar adına yüzlerce Türk<br />

katıldı.<br />

Daha orijinal adıyla, “Türk Keneşi (konseyi) Türkdildeş<br />

(Türkçe konuşanlar) Diaspora Ortak Faaliyetler<br />

Stratejisi”ni belirlemek üzere beş yüzü aşkın Türkiye,<br />

Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan kökenli Türklerin<br />

21-22 Haziran 2013 tarihleri arasında Azerbaycan’ın<br />

Başşehri Bakü’deki toplantıya ATİB’i temsilen Genel Sekreter<br />

Mahmut Aşkar katıldı.<br />

Sunulan tebliğlerde, dünyanın değişik ülkelerindeki<br />

Türklerin birbirleriyle daha sıkı diyalog içericisinde olmaları,<br />

ortak konularda işbirliğine gitmeleri ve stratejik<br />

birliktelik sağlamaları yönünde kararlar alındı, temennilerde<br />

bulunuldu.<br />

Azerbaycan tv kanallarından Hazar TV’nin kendisiyle<br />

yaptığı kısa söyleşide ATİB Genel Sekreteri Mahmut<br />

Aşkar, “Aynı kökten gelmeseler de, İngilizce Konuşan<br />

Milletler Topluluğu gibi oluşumlar karşısında, aynı<br />

soydan gelen, aynı dini ve kültürel değerleri paylaşan,<br />

değişik ülkelerdeki Türklerin bugün Bakü’de biraraya<br />

gelmiş olmaları tarihi bir gündür ve bu birliktelik daha<br />

yılında Cezayir’de, bir camiide namaz kılarken suikasta<br />

uğrar. Suikasttan sağ kurtulan Eberhardt’in kolu çok<br />

ağır yaralanır. O ise, kendisine saldıran adamı cezalandırmak<br />

yerine, affeder.<br />

Çevresindeki insanlarla o kadar iyi anlaşmaktadır ki,<br />

onlar da ona derin bir muhabbet duyarlar. Günlüklerinde<br />

İsabelle bu sevgiyi şöyle anlatır: ‘‘Diyorlardı ki, ‘Sı<br />

Mahmoud, bizimle kal. Sana alıştık. Senin kardeşleriniz<br />

artık. Eğer gidersen seni özleyeceğiz. Çünkü sen cesur<br />

bir insansın. Ekmeğimizi ve tuzumuzu paylaştık. Birlikte<br />

ata bindik.’ Aslında pekala biliyorlardı ki Si Mahmoud<br />

bir kadındır. Fakat bununla ilgilenmiyorlardı bile.’’<br />

Munzevi bir hayat süren Eberhardt, hiçbir yere ait<br />

olmadığını düşünüyordu. Sadece çölde kendi olabileceğini,<br />

orada bütün maskelerin düştüğünü söylüyordu.<br />

Bir topluluğun içinde olmaktansa, çoban olmayı yeğliyordu.<br />

<strong>Hayat</strong>ı boyunca ölmekten korkmadığını, ama<br />

bir hiç uğruna ölmek de istemediğini dile getiren Eberhardt,<br />

1904 yılında, henüz 27 yaşındayken, çölde ani<br />

sel baskını yüzünden hayatını kaybeder. Yazılarının ve<br />

günlüklerinin bir kısmı selden kurtarılabilmiştir. ‘‘Unutuşu<br />

Arayanlar’’ de Eberhadt’in geriye kalan tek öykü<br />

kitabıdır.<br />

Türkçe Konuşan Ülkeler Diaspora Teşkilatları İşbirliği Konseyi Bakü’de Yapıldı<br />

da geliştirilerek mutlaka devam etmelidir” dedi.<br />

Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’nden kurtuluş mücadelesinin<br />

en kanlı ve karışık günlerinde büyük bir devlet<br />

adamı ve düşünür olan Merhum Cumhurbaşkanı<br />

Ebulfez Elçibey’in de mezarını ziyaret etmeği ihmal etmeyenler<br />

arasında, ATB Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu,<br />

ATCB Genel Başkanı Mehmet Irmak ve ATİB Genel<br />

Sekreteri Mahmut Aşkar da vardı.


HAYAT<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 21 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Almanya’daki İlk Çalışmaya<br />

Başlanılan Tarih Mahkeme<br />

Kararıyla Türkiye’de İlk İşe<br />

Giriş Olarak Dikkate Alınıyor<br />

www.erhannacar.de<br />

Erhan NACAR<br />

B<br />

orçlanma aylığında SGK yetkililerinin<br />

Almanya’daki ilk çalışmaya<br />

başlanılan tarihi ilk işe<br />

giriş tarihi olarak kabul etmemeleri,<br />

SGK’nın kendi iç yasal<br />

ve genelgesindeki mevzuatı gereğidir.<br />

Ancak, Almanya ile Türkiye arasında<br />

imzalanan ve 1 Nisan 1987 tarihinde yürürlüğe<br />

giren Türk Alman Sosyal Güvenlik<br />

Sözleşmesi’ne ek sözleşmenin 29/4.<br />

maddesinde; “Bir kimsenin Türk sigorta<br />

girişinden önce bir Alman rant sigortasına<br />

girmiş bulunması halinde, Alman<br />

Rant Sigortasına girişi, Türk sigortasına<br />

giriş olarak kabul edilir.” hükmü bulunmaktadır.<br />

İşte bu Sözleşme hükmü gereği, binlerce<br />

gurbetçimiz borçlanma aylığında<br />

Almanya’daki ilk işe girişin Türkiye’de sigorta<br />

başlangıcı olarak kabul edilmemesiyle<br />

ilgili SGK’nın yaptığı uygulamayı, iş<br />

mahkemelerine götürmüşler ve SGK<br />

aleyhine dava açmışlardır. Dava açanlar<br />

arasında mahkemeyi kaybeden hiç yok<br />

gibidir.<br />

Okurlarımıza faydalı olması açısından<br />

bu konuda açılmış ve kazanılmış iki dava<br />

örneği aşağıda özetle sunulmuştur.<br />

Örnek Dava-1: Yargıtay 21. Hukuk<br />

Dairesi’nin Kararı’nda özetle; “…Dava,<br />

davacının sigorta başlangıcının Almanya’da<br />

çalışmaya başladığı 27.04.1975 tarihinin<br />

Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak<br />

kabulü gerektiğinin ve 21.05.2009 tahsis<br />

talep tarihinin takip eden aybaşı olan<br />

01.06.2009 tarihinden itibaren yaşlılık<br />

aylığına hak kazandığının tespiti… istemine<br />

ilişkindir. … Davacının tescil tarihinin<br />

27.04.1975 tarihine çekerek 506<br />

sayılı Yasa’nın geçici 81/C, (ba) maddesinde<br />

düzenlenen yasal koşullar oluştuğundan<br />

01.06.2009 tarihinden itibaren<br />

yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine ilişkin<br />

mahkeme kararı isabetlidir. …<br />

ONANMASINA ….. gününde oybirliği<br />

ile karar verilmiştir.”(3) ifadeleri bulunmaktadır.<br />

Örnek Dava-2: Yargıtay 21. Hukuk<br />

Dairesi’nin Kararı’nda ve yerel mahkeme<br />

kararında özetle; “Davacı vekili; …davacının<br />

ilk defa yurt dışında 10.08.1981-<br />

30.05.1997 tarihleri arasında çalıştığını,<br />

yurda döndükten sonra 3201 sayılı Yasa’ya<br />

göre bu süreleri borçlandığını,<br />

…24.10.2008’de Kurum’a yaşlılık aylığı<br />

talebinde bulunduğunu, …Türk-Alman<br />

Sosyal Güvenlik Sözleşmesi uyarınca davacının<br />

sigortalı çalışma başlangıç tarihinin<br />

yurt dışında işe başladığı 10.08.1981<br />

olduğu halde bunun kabul edilmeyip<br />

yaşlılık aylığı bağlanmadığı,…davalı Kurum<br />

vekili, Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına<br />

tabi hizmetleri bulunmayan sigortalıların<br />

sigortalılık başlangıç tarihi<br />

borçların tamamen ödendiği tarihten<br />

borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek<br />

suretiyle tespit edildiğini, bu yüzden<br />

davacının Almanya’da ilk çalışmaya<br />

başladığı 10.08.1981 gününün dikkate<br />

alınmayacağını, … savunmuştur. Tarafların<br />

beyanları, dosyaya sunulan tüm belge<br />

ve bilgiler ile tüm dosya içeriğinden;…<br />

01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren<br />

Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne<br />

ek sözleşmenin 29/4 maddesinde;<br />

“Bir kimsenin Türk sigorta girişinden önce<br />

bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması<br />

halinde, Alman Rant Sigortasına<br />

girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul<br />

edilir.” kuralı gereğince, davacının sigortalı<br />

çalışma başlangıç tarihinin yurt dışında<br />

işe başladığı 10.08.1981 tarihi olarak<br />

kabul edilmesi, …01.11.2008’den başlanarak<br />

yaşlılık aylığına hak kazandığının<br />

tespiti … hükmü kurulmuştur. …davalı<br />

vekilinin yerinde bulunmayan bütün<br />

temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna<br />

uygun olan hükmün ONANMASI-<br />

NA gününde oybirliği ile karar verilmiştir.”(4)<br />

ifadeleri bulunmaktadır.<br />

Örnek yargı kararlarına göre, gurbetçilerimizin<br />

Almanya’daki ilk işe girişleri<br />

yurt dışı borçlanmasıyla bağlanan aylıkta<br />

Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak dikkate<br />

alınması gerekmektedir.<br />

V- SONUÇ<br />

Bu yazımızda, yurt dışı borçlanması<br />

ile SGK tarafından bağlanacak aylıklarda,<br />

Almanya’daki ilk işe girişlerin mahkeme<br />

kararıyla Türkiye’de sigorta başlangıcı<br />

olarak kabul edildiğini izah ettik. Bu konuda<br />

dava açmak isteyenler iki yol takip<br />

edebilir. Birincisi; kişi Almanya’daki çalışmasının<br />

sigorta başlangıcı olarak sayılması<br />

için önce dava açar, sonra emekliliği<br />

için ne kadar gün lazımsa ona göre yurt<br />

dışı borçlanması yapar. İkincisi ise; emeklilik<br />

yaşını ve hizmetini doldurduktan<br />

sonra dava açıp kazanır.<br />

Bizim okuyuculara tavsiyemiz, borçlanma<br />

yapmadan önce dava açıp, emeklilik<br />

için kendisine yetecek gün ve yaş şartını<br />

belirlemeleri ve ona göre yurt dışı<br />

borçlanması yapmalarıdır. Böylece,<br />

emeklilik gün ve yaş şartlarını bir an evvel<br />

kesinleştirmiş olurlar. Ancak, SGK’ya<br />

önce borçlanma yapıp daha sonra emeklilik<br />

talep dilekçesi verenler, mahkemeden<br />

dilekçe tarihi itibariyle aylığa hak kazandıklarını<br />

ve talep tarihinden itibaren<br />

işletilecek yasal faizi isterlerse, SGK’dan<br />

birikmiş büyük bir yekün aylık parası almaktadırlar.<br />

(1) Yurt dışı borçlanması yapacak kişiler<br />

borçlanma başvurusu yapmadan önce<br />

Türkiye’de bir gün bile olsa 4/a sigortalısı<br />

olurlarsa, borçlandıkları süreler 4/a<br />

sigortalılık haline sayılacak ve 4/a şartlarında<br />

emekli olacaklardır.<br />

(2) Borçlanma aylığında, örneğin kişinin<br />

Türkiye’de 19<strong>82</strong>’de sigortalı çalışması<br />

varsa ve Almanya’da da 1978-<br />

1979’da iki yıl çalışması varsa, kişinin<br />

Türkiye’deki sigorta başlangıcı 19<strong>82</strong>’den<br />

iki yıl geriye götürülerek emeklilik yaş ve<br />

hizmetinin tespiti ona göre yapılır.<br />

(3) Yrg. 21. HD.’nin,<br />

E. 2010/930, K. 2011/2225 sayılı<br />

Kararı.<br />

(4) Yrg. 21. HD.’nin,<br />

E. 2009/14160, K. 2010/10425 sayılı<br />

Kararı.<br />

MAVİ KARTLILARA<br />

TÜRKİYE’DEN EMEKLİLİK<br />

En yakıcı sorun olarak yurtdışında çalışması<br />

bulunan kimselerin ev hanımlığında<br />

ya da boşta veyahut da bir işte çalıştıkları<br />

süreleri borçlanarak emekli olmak<br />

istemeleri noktasında yaşanmaktadır.<br />

Ülkemizin 22 ülkeyle yapmış olduğu<br />

Uluslararası Sosyal Güvenlik Antlaşmaları<br />

ile Türk veya yabancı ülke vatandaşı olmanıza<br />

bakmaksızın, kişilere emeklilik ve<br />

hastalık yönüyle eşit işlem yapılmak zorundadır.<br />

Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde<br />

yaşayıp da yaşadıkları ülke vatandaşlığına<br />

geçmek isteyenlere, izinli olarak, vatandaşlıktan<br />

çıkma izni verilir ve kendilerine<br />

de mavi kart denilen bir kart verildiği<br />

hepinizin bildiği bir uygulamadır.<br />

1999 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla<br />

hayatımıza girdi ve o günden beri<br />

konuşuldu, hep gündemde kalmayı başardı<br />

ama nedense bir türlü çıkmadı. Avrupamıza<br />

gelen siyasi liderlerimize hep<br />

yurttaşlarımız sordu, bizlerin hakları ne<br />

olacak, zamanında Avrupa Ülkelerinin<br />

vatandaşı olun haklarınız saklıdır dendi<br />

ama bu güne kadar verilen MAVİ KART<br />

EMEKLİLİK çıkmadı!<br />

Bu bir türlü Sosyal Güvenlik Kurumu<br />

tarafından kabul edilmese de biz bunu<br />

mahkeme yolu ile başardık. Ve artık mavi<br />

kart sahipleri Sosyal güvenlik kurumunun<br />

verdiği red cevabına aldırmada kazanılan<br />

Yargıtay kararını emsal göstererek<br />

Türkiye’den emekli olabiliyor!<br />

DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN<br />

0090 444 0 860 ÜCRETSİZ ÇAĞRI<br />

MERKEZİMİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.<br />

dosya<br />

Seçime Hazırlanan Partililer<br />

Çifte İle Terleyecek<br />

Akademisyenlerden<br />

Politikacılara Zor<br />

Sorular<br />

Almanya’da 22 Eylül’de yapılacak<br />

olan genel seçimler<br />

öncesinde Türk kökenli<br />

akademisyenler düzenleyecekleri<br />

panelde siyasi parti temsilcileri<br />

ve milletvekili adaylarına,<br />

başta çifte vatandaşlık olmak<br />

üzere göçmenlerin taleplerini soracak.<br />

Almanya’da 1 milyona yakın<br />

Türk’ün yaşadığı Kuzey Ren<br />

Vestfalya (KRV) eyaletinde etkin<br />

olan akademisyen dernekleri<br />

DEIN Köln ve Türk Akademisyenler<br />

Birliği (NİTAB) 6 Temmuz’da<br />

Köln Üniversitesinde<br />

“Almanya – Seçimlerde, kararda<br />

biz de varız” (Deutschland – Wir<br />

entscheiden mit!) kapsamlı bir<br />

panel düzenleyecek.<br />

Akademisyen dernekleri DE-<br />

IN Köln ve NİTAB hem paneli<br />

duyurmak ve bu konuda görüş<br />

alışverişinde bulunmak, hem de<br />

yorgunluk atmak için Köln’de<br />

düzenledikleri mangalda buluştu.<br />

Çok sayıda akademisyenin<br />

katıldığı mangalda kısa bir konuşma<br />

yapan DEIN Köln Başkanı<br />

İbrahim Küçükyıldız akademisyenlere<br />

başta sosyal medya<br />

olmak üzere çeşitli platformlardan<br />

paneli duyurma ve katılımı<br />

arttırma çağrısı yaptı. İbrahim<br />

Küçükyıldız, “Genel seçimler<br />

öncesi düzenleyeceğimiz bu panel<br />

çok önemli. Adaylar ve parti<br />

temsilcilerinin yer alacağı panele<br />

yoğun şekilde katılarak seçimlere<br />

ilgi duyduğumuzu gösterelim.<br />

Biz göçmenlerin sorunları ve taleplerini<br />

orada dile getirelim, sorularımızı<br />

yöneltelim. Sadece<br />

kendimiz değil çevremizdekileri<br />

de haberdar ederek panele katılımı<br />

arttıralım” dedi.<br />

NİTAB Başkanı Davut Karapınar<br />

da akademisyenlere aynı<br />

çağrıyı yaptı. Panele katılma sözü<br />

verenler arasında CDU’nun<br />

KRV’den milletvekili adayı Cemile<br />

Giousoufunda ismi geçiyor.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber<br />

Mannheim Fatih Camiinde<br />

Gençlere Yönelik Özel Dersler<br />

IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesine bağlı<br />

olarak faaliyetlerini devam ettiren<br />

Mannheim Fatih Camii gençlerini de<br />

unutmuyor. Yaptığı tanıtım, irşad ve benzeri<br />

faaliyetlerle adını duyuran cemiyet uzun süredir<br />

gençlere yönelik tefsir derslerini de aksatmadan<br />

devam ettiriyor. Mannheim Fatih<br />

Camii İrşad başkanlığı ve erkek gençlik teşkilatı<br />

ile ortak olarak aralıksız sürdürülen tefsir<br />

dersleri beş halkadan oluşup 160 talebe ile<br />

devam ederken hedef yıl sonuna kadar 200<br />

olduğu belirtildi. Kız talebelerinin de haftanın<br />

değişik günlerin de devam eden derslere<br />

katılımın hayli yoğun olduğu gözlendi.<br />

Dersleri veren Camii imam hatibi Hasan<br />

Çakmak hocaefendi yapmış olduğu açıklamada<br />

derslere katılımın düzenli olarak takip<br />

edilmesinin mecburu olduğu, süreklilik, ciddiyet<br />

ve samimilik vazgeçilmez ilkelerinden<br />

olduğunun altını çizdi.<br />

Hessen’de Ayrımcılığa Son<br />

Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Feldmann:<br />

“Öğrenciler Türkçe Öğrenip Türkiye’de Çalışsınlar”<br />

Frankfurt Yabancılar Meclisini<br />

ilk kez ziyaret eden Anakent<br />

Belediye Başkanı Feldmann,<br />

meclis üyelerine ve misafirlere konuştu.<br />

Frankfurt`un oldum olası bir<br />

yabancılar kenti olduğunu, ticaretle<br />

uğraşan herkesin mutlaka Frankfurt<br />

panayırlarına ve fuarlarına katıldığını<br />

dile getirdi. Uluslararası<br />

birçok fuara ev sahipliği yapan<br />

Frankfurt`un zaman zaman bir<br />

milyonun üzerinde nüfusu olduğunu<br />

belirten Feldmann, bu şehrin<br />

birçok büyük konferanslara da ev<br />

sahipliğini yaptığını, Paulskirche ve<br />

Kraliyet Sarayının Frankfurt için<br />

büyük rol oynadığını dile getirdi.<br />

Nüfusunun yüzde kırkını yabancıların<br />

oluşturduğu bu kentin<br />

daima huzur ve güven içinde olduğuna<br />

dikkat çeken Feldmann yıllardır<br />

çeşitli politikacıların söz verdikleri<br />

halde yerine getirmedikleri<br />

önemli konulardan yabancılara yerel<br />

seçimlerde seçme ve seçilme<br />

hakkı verilmesi için gerekli çalışmaları<br />

yapacağını söz verdi.<br />

Ayrıca, Frankfurt Üniversitesinden<br />

veya Mühendislik Yüksek okulundan<br />

mezun olanlara iş ve oturma<br />

hakkı şansı tanıyan Feldmann,<br />

Eskişehir ile Frankfurt`un kardeş<br />

şehir olarak karşılıklı anlaşmaları<br />

vesilesiyle Eskişehirdeki görüşmeler<br />

esnasında Eskişehir Porsuk Nehri<br />

üzerinde çalışan gondollardan övgüyle<br />

söz etti ve daha sonra İstanbul<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Kadir Toppaş ile görüşmelerine değinerek,<br />

‘Türkiye hızlı bir şekilde<br />

ilerlemektedir. İş arayanların Türkçe<br />

öğrenerek Türkiye`de çalışmalarını<br />

salık veririm’ şeklinde konuştu.<br />

Anadil konusuna da değinen<br />

Feldmann, Türkçenin anadil olarak<br />

okutulmasında Türk ebeveynlerin<br />

de büyük gayret göstermeleri gerektiğini<br />

söyledi ve Türklerin iki<br />

dilde eğitim yapan ana okulları açmalarını<br />

önerdi. Bu konuda Başkonsolos<br />

Ufuk Ekici ile de dialog<br />

içinde olduğunu da belirtti.<br />

Başka devletlerin çocukların iki<br />

dilde eğitim gören ana okulları olduğunu<br />

da belirtti.<br />

Okullarda Türkçe öğrenimi konusunun<br />

maalesef belediyede değil,<br />

devletin yani eğitim bakanlığının<br />

yetkisinde olduğunu söyleyen Feldmann,<br />

Üniversitelerde okuyanların<br />

yüzde kırkının yabancı olduğunu,<br />

bunun Frankfurt için büyük bir<br />

potansiyel oluşturduğunu dile getirdi.<br />

Talebelere daha iyi oturma ve<br />

harçlık kazanma imkanı verebileceklerini<br />

yineledi.<br />

Tarihi Paulkirche Yeni Vatandaşları Ağırladı<br />

Hessen eyaletinde kurulan ve ayrımcılığa<br />

karşı savaşan ‘’Netzwerk gegen Diskriminierung<br />

‘ adlı proje, Frankfurt<br />

Yabancılar Meclisi (KAV) nin davetiyle, belediye<br />

meclis salonunda gerçekleşti.<br />

Hessen Eyaletindeki cami cemaatleri dahil<br />

çok çeşitli kuruluşun desteğiyle çalışma yapan<br />

proje, Hessen Eyaleti Yabancılar Meclisi çatısı<br />

altında çalışma yapıyor.<br />

Proje müdürü Marc Phillip Nogueira,<br />

Frankfurt Yabancılar Meclisi Üyesi ve Başkan<br />

Yardımcısı Asım Tozoğlu`nun ‘şimdiye kadar<br />

size en dikkat çekici şikayet kimlerden ve nasıl<br />

geldi’ sorusuna, daha çok başörtülü stajyer öğretmenlerden<br />

ve iş sahasından geldiğini belirtti.<br />

İş sahasında ayrımcılığın en bariz örneğini<br />

yayınlanan broşürden görürsünüz diyen proje<br />

müdürü, Yabancılar Meclisine teşekkür etti.<br />

Şikayetlerin kendilerine bildirilmesi halinde<br />

değerlendireceklerini de belirtti.<br />

(www.netzwerk-gegen-diskriminierunghessen.de)<br />

adresine yazılabilir.<br />

Bir yıl içinde tam 2986 kişi Frankfurt`ta Alman<br />

vatandaşı oldu. Bir önceki yıl bu rakam 2500<br />

olmuştu.<br />

Bir yılda 681 Türk Alman vatandaşlığını tercih etti.<br />

Frankfurt Anakent eski Belediye Başkanı Petra<br />

Roth, yeni vatandaşları tarihi kraliyet sarayında karşılayıp,<br />

törenle vatandaşlık belgelerini verirken,<br />

Anakanet yeni Belediye Başkanı Peter Feldmann ilk<br />

defa tarihi Paulskirche`de yeni vatandaşları ve yakınlarını<br />

selamladı ve birçoğu ile hatıra fotoğrafı<br />

çektirdi.<br />

2986 kişinin Frankfurt için ‘evet’ dediği, bunlardan<br />

büyük çoğunluk olarak 681 kişi Türk, 232 kişi<br />

Faslı, 143 kişi Afganlı ve kalanlar 129 memlekete<br />

dağılıyor. SPD`li politikacı, 2103`ün seçim yılı olacağını<br />

ve Hessen Eyaletinde hem eyalet meclisi hem<br />

de federal meclis seçimleri yapılacağı için şanslı bir<br />

yıl yakalandığını dile getirdi.<br />

Paulskirche salonlarında simit ve soğuk içecek<br />

ikram edilen toplantı, gelenlere Alman anayasası<br />

hediye edilerek son buldu.


Herkesin Evinde Bulunması Gereken<br />

50 Kitaplık Aile Seti<br />

200 € Değil<br />

Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin<br />

99 €<br />

Almanya İçi Posta Ücreti Dahil<br />

Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin<br />

Sipariç İçin: info@hayatonline.eu • Tel: 0171-1970212


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

24 ❭ ❬<br />

haber<br />

SunExpress Havayolları’ndan Çocuklara Destek<br />

“<strong>Hayat</strong>a Pas Ver” ile 32 çocuk Frankfurt’ta<br />

Denizli Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü’nce, sosyo-ekonomik<br />

durumları kötü olan ailelerin çocuklarını<br />

hayata kazandırmak amacıyla yürütülen “<strong>Hayat</strong>a<br />

Pas Ver” projesi kapsamında SunExpress sponsorluğunda<br />

32 çocuk Frankfurt’a geldi.<br />

Almanya’ya gelen çocuklara ve katılımcılara SunExpress<br />

Havayolları bir akşam yemeği verdi. Yemeğe<br />

SunExpress Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın,<br />

SunExpress Kurumsal İlişkiler Müdürü Serdar Alyamaç,<br />

Denizli Emniyet Şube Müdürü-program koordinatörü<br />

Nuri Gülseven, İş adamı-Kulup başkanı Mehmet<br />

Yarımca, Union Media yöneticileri ve çok sayıda<br />

basın mensubu katıldı.<br />

Teknik direktör ve koordinatörleriyle beraber akşam<br />

yemeğinde SunExpress’in misafiri olan çocuklar,<br />

Frankfurt’u gezdikten sonra Stuttgart’a geçtiler.<br />

Sosyal projelere duyarlılığı ön plana çıkan, Türk<br />

Hava Yolları ile Lufthansa’nı ortak girişimi SunExpress<br />

Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın, Denizli Valiliği’ni<br />

ve İl Emniyet Müdürlüğü’nü bu duyarlılığından<br />

dolayı tebrik etti.<br />

Aydın, “Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan<br />

bu projenin tüm illerde uygulanmasını istemiş.<br />

Projenin içeriğine bakınca ve Denizlideki başarılı uygulamasına<br />

bakınca umarız en kısa sürede, böylesine<br />

güzel bir proje bütün illerde hayata geçirilir” dedi.<br />

Proje kapsamında uçuş sponsoru olduklarını belirten<br />

Aydın, “Bu güzel sosyal projenin içinde yer almaktan<br />

dolayı çok mutluyuz. SunExpress olarak genel politikamız<br />

bu gibi sosyal politikaları desteklemektir. Bunu<br />

geçmişte de yaptık, gelecekte de yapacağız” dedi.<br />

Proje kapsamında, 20 takım arasından ilk üçe kalan,<br />

Denizlili iş adamlarından oluşan teknik direktörleriyle<br />

beraber 10-15 yaş aralığındaki 32 çocuk 3 gün<br />

boyunca Almanya’yı gezecek ve Stuttgart üzerinden<br />

Denizli’ye geri dönecekler.<br />

<strong>Hayat</strong>a Pas Ver Projesi<br />

Proje ile Denizli’ye göç etmiş, sosyo-ekonomik durumu<br />

zayıf olan ailelerin çocuklarından oluşan ve 43<br />

okuldan toplam 220 öğrenci sosyal faaliyetler ve futbol<br />

turnuvası ile suç ve suçtan korunması amaçlandı. Projede<br />

futbol araç olarak kullanılarak, çocukların ve ailelerin<br />

sosyal hayata kazandırılması hedeflenmiştir: futbol<br />

bahane edilerek 220 çocuktan 220 aileye oradan<br />

da tüm Denizli’ye ulaşıldı.<br />

Projenin işleyişi<br />

Proje ile ilgili olarak seçilen 220 çocuktan 20 takım<br />

oluşturulmuştur. Her takıma Denizli’nin hayır sever iş<br />

adamlarından bir kulüp başkanı, İl Emniyet Müdürlüğümüzde<br />

görevli Şube müdürlerinden koordinatör<br />

müdür, her takım için polis memurlardan üçer tane<br />

koordinatör yardımcısı seçilmiştir. Bu 20 takım, iş<br />

adamlarının teknik direktörlüğünde, futbol turnuvasında<br />

mücadele etti. Gümüşler Demir Spor, Dostluk<br />

Spor ve Yeni Yıldız Spor ilk üçe kalarak turnuvayı kazandı.<br />

Başbakan Recep Tayyip Edoğan’ın “<strong>Hayat</strong>a Pas<br />

Ver” projesini çok beğenerek Gençlik ve Spor Bakanlığına<br />

ve İçişleri Bakanlığına bütün illerde uygulanması<br />

talimatını verdi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 25 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

haber


HAYAT<br />

Köküm<br />

Memlekette<br />

Dalım Gurbette<br />

selahattinsaygin@hotmail.com<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 27 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Selahattin SAYGIN<br />

dosya<br />

Marifet insanları geçmişinden, kimliğinden<br />

koparmak değil, geçmişine bağlı, bugününden<br />

emin, geleceğine güvenle bakmasına<br />

zemin hazırlamak, her hususta fırsat sağlamaktır.<br />

O zaman kendisine bu imkânları sağlayan<br />

ülkeye daha büyük bir sevgi duyulur.<br />

“<br />

Tutuşmuşum dumanım yok<br />

yanarım<br />

Gözyaşım sel iki gözü pınarım<br />

Yaprakları hasret açan çınarım<br />

Köküm memlekette dalım gurbette.<br />

Sılada bülbüller ötüyor şimdi<br />

Memleket gözümde tütüyor şimdi<br />

Sanma Maksut rahat yatıyor şimdi<br />

Zulüm çekiyorum zalim gurbette.”<br />

(Âşık Maksut Feryadi)<br />

Kökü memlekette (Türkiye) olan,<br />

dalları Batı Avrupa`da kök salmaya çalışan<br />

göçmenleriz. İnsanın yaratılışı gereği<br />

doğduğu yerlere, mensubu olduğu<br />

Ülkeye, milletine, dinine bağlılığı, muhabbeti<br />

her zaman olmuştur ve olacaktır.<br />

Âşık Maksut Feryadi’nin yanık sesiyle<br />

söylediği türkü de beni çok etkilemiştir.<br />

Bizim buradaki hayatımıza bir<br />

nevi vurgu yapmaktadır. Memleket<br />

hasretimizi, vatan âşkımızı duygu dolu<br />

bir makamla dile getirmektedir. Bu<br />

türkü yazıma ilham kaynağı olmuştur.<br />

Çınar ve Pınar’la bütünleşen millet.<br />

Kökümüz Türkiye`de, fakat buralarda<br />

da dal noktasında kalmamışız,<br />

kökleşmeye başlamışız ve bu da birilerini<br />

ciddi bir şekilde rahatsız etmeye<br />

başlamıştır. Kendi kökünden uzaklaşarak<br />

kökleştiğini iddia edenler de çok<br />

kabul gördüğünü, mutlu olduklarını<br />

söyleyemezler. Kök salmanın yolu kendi<br />

toprağınıza uygun bir zeminin olmasıdır.<br />

Ruhunuza uygun bir toprağı bulamazsanız<br />

yüzeyde kalırsınız. Köksüz<br />

bir ağaçta çok kolay devrilir. Saksı içinde<br />

çiçeğe sunulan toprak çiçeğe yeter<br />

ve artar, lakin bu toprakta çınar yetiştiremezsiniz.<br />

Saksı`da çiçeği mutlu edersiniz,<br />

fakat çınarın fidanını kurutursunuz.<br />

Türk milleti tarih boyunca nere giderse<br />

gitsin, iki şeyi beraberinde götürmüştür,<br />

“Çınar ve Pınar”. Gidilen<br />

yere hep “Rahmet” ve “Bereket” olmuştur.<br />

Birilerinin Afrika’ya gittiği gibi<br />

gitmemiştir. Afrika asırlar önce Rahmetin,<br />

bereketin, bolluğun, zenginliğin<br />

ülkesiydi. Emperyalist güçler gittiler<br />

var olan bu zenginlik ve bereketi<br />

yok ettiler. Afrika’yı çölleştirdiler, halkı<br />

fakirleştirdiler. Sömürmek için halkı<br />

kışkırtarak kabile savaşlarına soktular.<br />

Zenginlikleri kendi ülkelerine taşıdılar,<br />

insanları köle olarak sattılar ve kullandılar.<br />

Çünkü emperyalizmin hedefi budur.<br />

Biz millet olarak her feth ettiğimiz<br />

yerlere yol, köprü, çeşmeler, sulama kanalları,<br />

hamamlar, hanlar, hastaneler,<br />

kervansaraylar, okullar, kapalı çarşılar,<br />

fakir ve yolcular için misafirhaneler vs.<br />

yapmışız.<br />

Bizim kültür yapımızda “veren el,<br />

alan elden üstündür” düsturu vardır.<br />

Hedefte, hep veren, doyuran, giydiren,<br />

koruyan, kollayan insan olmak vardır.<br />

Peygamber Efendimizin yolunda olmak<br />

ve O’nun davasını kendine dava<br />

edinmektir.<br />

“Bir elime Ay’ı, bir elime Güneş’i<br />

verseler vallahi yine bu davadan vazgeçmem”<br />

diyen Sevgililer Sevgilisi her<br />

inanan insana dava adamının kararlılığını<br />

gösteriyor. <strong>Hayat</strong>ın her safhasında<br />

zorluklar vardır, sizi potansiyel bir tehlike<br />

gören, farklı bir kültürün içinde<br />

yaşıyorsanız, hayat sizin için daha da<br />

zordur. Dava adamı odur ki, bu zorluklara<br />

karşı direnmesini bilen kişidir.<br />

Bilge Kağan değerlerine bağlı olan insanın<br />

gücünü şu veciz sözlerle anlatıyor:<br />

“Yukarda gök çatlamayınca, aşağıda<br />

yer yarılmayınca senin ilini, töreni<br />

kim bozabilir”.<br />

Bozulmaların temelinde başkalarının<br />

planından ziyade, o ülkenin aydınlarının,<br />

devlet adamlarının, sanatçıların<br />

ve eğitimcilerin halkın inanç ve<br />

kültür değerlerinden uzaklaşması, kendi<br />

kimliğine ters düşmesidir.<br />

Kendi milletine ters düşen bir topluluğu<br />

güden çok olur. Yanlışı sadece<br />

dışarıda aramak gerçeği gizlemektir.<br />

Her ülkenin, her ülke üzerinde bir planı<br />

vardır. Kendi toplumunu iyi eğitenler<br />

bu oyunlara gelmezler.<br />

Her Milletin inandığı bir kısım değerleri<br />

vardır. Bu değerlere inanan insanlar,<br />

başka topluluk içinde yaşasalar<br />

bile kendilerine güvenleri artar ve içinde<br />

yaşadıkları o topluluğa karşı saygı<br />

duyarlar. Batı Avrupa`da yetişen nesillere<br />

milli kültür sağlıklı bir şekilde verilirse,<br />

burada yetişenler de Türkiye’yi<br />

candan vatan olarak bilir ve memleket<br />

hasreti çekerler.<br />

50 yıldır vatandan uzak kalmamız,<br />

nesillerimizin buraları daha iyi tanıması<br />

ve burada doğması, eğitimini burada<br />

tamamlaması bu gençlerin<br />

Türkiye`den kopması olarak planlandı.<br />

Bu ülkelerin planlarının çok da başarıya<br />

ulaştığı söylenemez. Hırçınlığın temelinde<br />

biraz da bu yatıyor. Milli kültürü<br />

korumada Türk toplumunun da<br />

ciddi kayıplarının olduğu da bir gerçek.<br />

Batı Avrupa`da büyük çoğunluğun<br />

kültür değerlerini koruduğu bizce de<br />

malum. Değerlerden kopmamanın<br />

başlıca 3 sebebi vardı; 1 aile, 2 cemiyet,<br />

cemaat ve toplu yaşamak, 3 gençlerin<br />

devamlı dışlanması ve bu toplumlar tarafından<br />

kabul edilmemesi, gençlerin<br />

kendi kültürüne daha çok sarılmasına<br />

vesile oluyor.<br />

Ayrıca dini ve kültürel değerlerden<br />

uzaklaşan veya uzaklaştırılan gençler<br />

daha kolay asimile olacağı hesabı yapıldı.<br />

Bu gençler bizden uzaklaştı, fakat<br />

Alman’a, Fransız’a, Hollandalıya vs. de<br />

yar olmadı. Çünkü bu kadar horlanan,<br />

dışlanan gençlerden fazla bir şey beklemek<br />

abesle iştigal etmek olurdu.<br />

Marifet insanları geçmişinden,<br />

kimliğinden koparmak değil, geçmişine<br />

bağlı, bugününden emin, geleceğine<br />

güvenle bakmasına zemin hazırlamak,<br />

her hususta fırsat sağlamaktır. O<br />

zaman kendisine bu imkânları sağlayan<br />

ülkeye daha büyük bir sevgi duyulur.<br />

İnsanların hak ve hukuklarının korunduğu,<br />

eşit haklardan mahrum bırakılmadığı,<br />

inançlarının korunduğu,<br />

dışlanmanın, hor görülmenin olmadığı<br />

ülkelere daha bir muhabbetle bakmaya<br />

başlar, tedirginlikten kurtulur. Köküyle<br />

ilgili korkuya düşmez, içinde yaşadığı<br />

ülkeye daha bir muhabbetle yaklaşır.<br />

Böyle bir ortamda taze fidanlar o zaman<br />

kök salmaya başlarlar.<br />

Türklerin buralarda kök salmasından<br />

Almanya`da korkmamalı. Gençler<br />

gerekli kabulü gördükleri zaman Almanya’yı<br />

daha çok sevecekler ve buraları<br />

ikinci bir vatan olarak göreceklerdir.<br />

İşin yanlışı Türk toplumundan<br />

geçmişini silerek, sıfırlayarak Almanya’yı<br />

vatan etmelerini istemek eşyanın<br />

tabiatına aykırıdır.<br />

Göçmenlerin yaşadıkları bu ülkelerle<br />

ilgili kabul noktasında bir meseleleri<br />

yoktur. Sıkıntı bu ülkelerin göçmenleri<br />

değerleriyle kabul noktasında<br />

sıkıntıları vardır.<br />

Şu hakikat bilinmeli ki, asırlarda<br />

geçse milletler köklerini asla unutmuyorlar.<br />

Bizler de köklerimizi, aslımızı<br />

unutmadık ve unutmayacağız.<br />

Kökümüz memlekette, dallarımız<br />

gurbette olmaya devam edecektir. Dinimizle,<br />

dilimizle varlığımızı sürdüreceğiz.<br />

Bundan kimsenin şüphesi hiç olmasın.<br />

IGMG Mannheim Fatih<br />

Camiinden Mobil Hadis<br />

Çalışması ve Gül Dağıtımı<br />

Bu sene 08 Mayıs 2013`ten itibaren IGMG<br />

Mannheim Fatih Camii Kadınlar Gençlik<br />

Teşkilatının hazırladığı proje ile "Jede gute<br />

Tat ist wie eine Spende" Hadis-i Şerifi Lito Mobil<br />

üzerinde dört gün boyunca (08.05 - 11.05.2013)<br />

Mannheim caddelerini gezdi/süsledi.<br />

Aynı gün (08.05.2013) Meile der Religionen`da,<br />

Hadis ile beraber 2500 tane kırmızı gül<br />

dağıtıldı. Güller özellikle Almanlara ve yabancılara<br />

dağıtıldı.<br />

Dağıtılan gülleri alanların arasında Mannheim<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz, Dekan<br />

Karl Jung (Katolik Kilisesi Mannheim), Dekan<br />

Ralph Hartmann (Protestan Kilisesi Mannheim)<br />

Ve Mannheim Polisini unutmayalım tabi ki...<br />

Güllerin dağıtımı sırasında IGMG Mannheim Fatih<br />

Camii İmam Hatibi Hasan Çakmak bizzat eşlik<br />

etti.<br />

Projenin bu seneki sorumlusu Seniye Ergün şu<br />

açıklamayı yaptı: "Hadis Projesi 2013`te, Başkanlık<br />

yapma şerefi bu sefer bize verildi. Bu sene farklı<br />

sorularla karşılaştık. Bir Hadis var ki, 2013`te<br />

Lito Mobilin bir ilk olmasına sebep oldu: "Amellerin<br />

en faziletlisi, zor olanıdır" Bizlere pes etmemeyi/zoru<br />

başarmayı Peygamber Efendimiz (s.a.v)<br />

öğretmiştir. Bu sebeb ile zoru başarmak bizleri çok<br />

mutlu etti ve gururlandırdı.<br />

Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu projelerin<br />

gerçekleşmesinde dualarıyla da destekleyen<br />

ailelerimize, arkadaşlarımıza ve Başkanlarımıza teşekkürlerimizi<br />

sunmak isteriz. Ümidimiz odur ki<br />

Rasulallah´ın övündüğü Ümmet ve Allah-ü Teala`nın<br />

sevgili kulları arasında olmamızdır" dedi.<br />

Özel olarak Hadis Projenin gerçekleşmesinde<br />

büyük destek ve katkı sağlayan: IGMG Mannheim<br />

Fatih Camii Başkanı Yusuf İpek Bey`e, Gül<br />

Projesi Sorumlusu Semiha Ural`a, IGMG Mannheim<br />

Fatih Camii Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı<br />

Müberra Şimşek`e, Zülbiye Polat´a, İbrahim<br />

Köroğlu´na, Erkan Ergün´e ve Mannheim Fatih<br />

Camii Gençliğine ayriyetten teşekkür ediyorum"<br />

dedi.


AYRINTILAR DETAYLARDA GİZLİDİR<br />

SİDE’nin Tek Alternatif Tatil Oteli KASR-I SİDE<br />

Misyonumuz<br />

Milli gelenek ve ananelerimize bağlı, sürekli yeni projeler<br />

üreterek, en uygun fiyatlarla, en iyisini sunmak prensibi ile hareket<br />

etmek ve turizmcilerimizin Avrupalıya verdikleri değerin kat<br />

kat fazlasını TÜRK VE İSLAMi değerleri taşıyan ve yaşayan Misafirlerimize<br />

daha fazlasını vermek Misyonumuzdur.<br />

Vizyonumuz<br />

Kasr-ı Side oteli seçen misafirlerimizin HER BİRİ bizim için<br />

V.İ.P dir.<br />

Yıllardan beri özellikle TÜRK ve MÜSLÜMAN kimliğinin<br />

tatil otellerinde bir türlü gereken ilgi ve alakayı görmediği aşıkardır.<br />

Kasr-ı Side Otel bu nedenledir ki; kendi insanımızı birinci<br />

safhada değerlendirmektedir. Başkalarının TÜRK ve MÜSLÜ-<br />

MAN tatilcilere göstermedikleri ilgi ve alakayı öncelikle ön plana<br />

çıkarmaktadır. Milletimize en öncelikle hizmetler hususunda<br />

olsun, ikram hususunda olsun, güler yüz ve samimiyet derecesinde<br />

olsun, herkesten daha fazla ihtimam gösterilmesi gerektiğini<br />

bilerek hareket edilmektedir. Kasr-ı Side Otele gelen misafirlerimiz<br />

tatilleri boyunca birinci sınıf insan olarak konuk edilirler.<br />

İşte Kasr-ı Side Otel;<br />

2013 yılı itibarı ile hizmete giren ve SİDE/MANAVGAT<br />

bölgesinin TEK MUHAFAZAKAR TATİL OTELİ olan Kasr-ı<br />

Side Otel, bulunduğu bölgede tatil imkanı bulamayan, SİDE’nin<br />

tarihsel dokusunu görmek, bilmek ve tanımak isteyen Muhafazakar<br />

ailelerimiz için bulunmaz bir yer olmaya adaydır. SİDE bölgesi<br />

binlerce yıllık geçmişi ile, birçok medeniyete ev sahipliği<br />

yapmış, özellikle kumu ve sahilleri ile ünlü bir bölgedir. Manavgat<br />

Şelalesi ve Manavgat Çayı, Köprülü Kanyon, Antik Side şehri<br />

Gizli Cennet Vadisi, Oymapınar Barajı ile görülmesi gereken<br />

yerlere sahiptir.<br />

Kasr-ı Side Otel misafirlerine en ayrıcalıklı hizmeti sunmak<br />

için çalışmaktadır.<br />

Bu sebeple, en küçük içeceğinden, en pahalısına varıncaya<br />

kadar herşey titizlikle seçilmekte ve özenle hazırlanmaktadır.<br />

Bir kuzu sarma, Süleymaniye Çorbası, Maş Çorbası, Ispanak<br />

Çorbası, elde yapılmış İnegöl Köftesi, Zırta çekilmiş Adana Kebabı,<br />

muhteşem lezzeti ile Adananın baş sofrasında olan Süllümü,<br />

Diyarbakırın Meşhur Patlıcan Dizme Yemeğini, Ciğer Sarma,<br />

Denizlinin Meşhur Bedirgenini, Edirnin Ciğer sarma, Gümüşhanenin<br />

Etli Samsak Tavasını, Hatatın Belen Tavası, Kabak<br />

Tatlısı, Güveçte Etli Kurufasulyeyi, Kars yöresinin Hangel Yemeğini,<br />

hasılı saymakla bitiremeyeceğimiz birçok yöresel tatları<br />

Kasr-ı Sidede bulabileceksiniz.<br />

Tüm yiyecek ve içeceklerimizde HELAL SERTİFİKASI aramaktayız.<br />

Helal Sertifikası Kasr-ı Side Otel için değerlidir. Öncelikli<br />

olarak merkezi Malezyada bulunan Helal Sertifasyon Kuruluşu,<br />

TSE Helal Sertifikasyonu veya GİMDES menşeili Helal Sertifikası<br />

aranmaktadır. Yiyecek ve İçeceklerde HELAL SERTİFİKA-<br />

SI arama uygulaması Türkiye’de Tesettür Tatil Otelleri bazında<br />

İLK DEFA KASR-I SİDE OTEL tarafından uygulamaya geçilmiştir.<br />

Bunun diğer konsept otellerimize örnek teşkil ediyor olması<br />

bizi son derece sevindirmektedir. Tesettür tatil hizmeti veren<br />

başka kuruluşların da yavaş yavaş bu niteliği almış ürünleri<br />

seçmeye başladıklarını görmek bizi sevindirmektedir.<br />

KASR-I SİDE konsepti ile sadece alkolsüz bir otel değildir.<br />

Verdiği hizmetlerle de misyon olarak yüklendiği değerle uygun<br />

olarak programlar tertip etmektedir.<br />

Dikkatle riayet ettiğimiz hususlar arasında temizlik ve hijyen,<br />

mutfak kültürü ve eğlence anlayışımız bizi DİĞERLERİNDEN<br />

farklı kılmaktadır. Özellikle temizlik ürünlerimizde de HELAL<br />

SERTİFİKASI olan kuruluşlar ile çalışmaktayız. Bu da yine Tesettür<br />

Tatil hizmeti veren oteller içerisinde bir İLK‘i oluşturmaktadır.<br />

Tatili değerlendirmek dolu dolu yaşamak amacında olan<br />

Misafirlerimizin hijyen hususunda evlerinde gösterdikleri hassasiyetlerin<br />

aynısını yapmaya çalışmaktayız.<br />

Kasr-ı Side Otel arka bahçemizin bir bölümünü MİNİ HAY-<br />

VANAT BAHÇESİ şeklinde tertip ettik. Amacımız minik yavrularımızın<br />

en azından vecil olan hayvanlarımızı tanısınlar, onları<br />

yakında görebilsinler, sevsinler diye.<br />

Minik yavrularımıza daha yakın olsunlar diye, evcil hayvanlarımızdan<br />

oluşan mini hayvanat bahçesi oluşturduk, onlara dokunabilsinler<br />

diye.<br />

Ön bahçemizi tamamen yeşillendirdik, LÜTFEN ÇİMLE-<br />

RE BASINIZ diye.<br />

Minik yavrularımız bizim için en önemli misafirlerimizdir.<br />

Bu sebeple hem bahçemizde geniş oyun alanı, hem de kapalı mini<br />

club oluşturduk diledikleri gibi oynasınlar diye. Kaydıraklarla<br />

zenginleştirdiğimiz açık alan oyun sahamızda, atlı karınca, tahteravalli<br />

ve diğer oyun grupları ile zenginleştirdik. Yemyeşil bir<br />

alanda rahat etmeleri için çalışıyoruz.<br />

Masa tenisi, dart, voleybol sahası hep sizler için.<br />

Kendine güvenen misafirlerimiz isterlerse masa tenisi oynayarak<br />

vakitlerini geçirebilirler. İsterlerse kendi aralarında düzenledikleri<br />

mini turnuvalarla daha da renkli bir hale dönüştürebilirler.<br />

Milli ve manevi değerlere hizmet eden neşriyattan oluşan kütüphanemiz<br />

de sizlere özel.<br />

Lobimizde özellikle günlük ve haftalık yayınları bulma imkanınız<br />

vardır. Bilgiye dayalı, öğrenmeye dayalı kitap ve yayınlarımızdan<br />

oluşturduğumuz kütüphanemiz Sizlere haimat vermeye<br />

hazırdır. Çayınızı veya kahvenizi yudumlarken kitaplarımızdan<br />

faydalanabilirsiniz. Milli ve Manevi değerli zararlı olmayan her<br />

nevi yazılı neşriyattan oluşturmaya çalıştığımız kütüphanemiz 24<br />

saat açık olan lobi / resepsiyon bölümümüzde hizmetinizdedir.<br />

Odalarımız;<br />

Kasr-ı Side Otel çeşitli oda standartları ile ailelerimizin hizmetine<br />

sunulmaktadır.<br />

STANDART ODALARIMIZ;<br />

Standart odalarımız14 ila 18 m2 arasında genişliğe sahip<br />

odalardır. Konaklayacak kişiye göre ayrı ayrı yataklar veya double<br />

french bed stili yataklardan müteşekkildir. Normalde 2 veya 3<br />

kişilik odalarımızdır. Tüm standart odalarımız balkonludur. Balkonda<br />

bir adet sehpa ve iki adet sandalye mevcuttur. Standart<br />

odalarımızın tümünde duşakabin wc. bulunur. Sabun, şampuan<br />

gibi malzemeler her daim bulunmaktadır. Buna ilave olarak odalarımızda<br />

makyaj aynası ve masası, kiralık emanet kasa, direct telefon,<br />

mini buzdolabı (boş- içecek ve yiyecekler ücretli), Kur’anı<br />

Kerim, Seccade bulunmaktadır. Standart odalarımızın düzen temizliği<br />

HERGÜN yapılır. Her üç günde bir rutin olarak havlu ve<br />

çarşaf müştemilatı değiştirilir. Rutin dışında bir kirlenme hasıl<br />

olduğunda günlük değişimler de sözkonusu olabilir.<br />

AİLE ODALARIMIZ;<br />

Aile odalarımız özellikle büyük sayıdaki misafir ailelerimiz<br />

için dizayn edilmiştir. İki tipten oluşan aile odalarımızın birinci<br />

versiyonu ara bölmeli ayrı ayrı iki odadan teşkil etmektedir. Her<br />

aile odası maximum 6 kişi kapasitelidir. Standart odalarımızda<br />

bulunan tüm standart uygulamalar aile odalarımız için de geçerlidir.<br />

İkinci aile oda tipimiz ise tek içinde barınma odaları olarak<br />

değerlendirilir. Daha ekonomik olan bu odalarımız tercihlerine<br />

göre seçim yapabilmektedirler. Bazı odalarımız ranza sistemlidir.<br />

Özellikle çocuklarını yanlarından ayırmak istemeyen aileler için<br />

yapılan bu uygulamamız, fiyatlar açısından da cazip olması için<br />

en çok tercih edilen oda tipidir.<br />

SUİTE ODALAR;<br />

Kendini daha iyi ve ÖZEL hissedenlerin tercihidir SUİTE<br />

ODALAR. Standart odalarımıza nazaran daha detaylı döşenmiş<br />

ve daha elit malzemeler kullanılmıştır. Kullanım ferahlığı bakımından<br />

da daha serial hale getirilmiştir. Suite odalarımızda kanepe<br />

ve koltuk grubu bulunur. Maximum 3 kişi kapasitelidir.<br />

Mescidimiz;<br />

hem Namaz ve ibadetleriniz için hem de sohbet edebilmeniz<br />

için tertip edilmiştir. Keyfini çıkarın. Yaklaşık 100 kişinin aynı<br />

anda Namaz ve diğer ibadetlerini yapabilecekleri şekilde düzenlediğimiz<br />

Mescidimizde ayrıca sohbet düzeni şeklinde konulan<br />

koltuklarda da sohbet programları yapılabilecek şekilde dizayn<br />

edilmiştir. Zemin halı kaplıdır. Hanımefendiler için ayrıca mescidimiz<br />

ortadan kalın perde ile bölünmüştür. Genel zamanlarda<br />

sohbet veya grup programları durumunda orta perdemiz açılarak<br />

düzen oluşturulmaktadır.<br />

Kasr-ı Side Otel’de tatil zamanını geçiren misafirlerimizin<br />

dostlarına anlatacakları hatıralar bırakmak, unutamayacakları anları<br />

yaşatmak amacımızdır.<br />

Marketimiz;<br />

Havuzbaşında bulunan Otel marketimiz, misafirlerimizin<br />

günlük genel ihtiyaçlarını karşılamaları için yapılmıştır. Gazete,<br />

mecmua, aperatifler, hediyelik eşyalar, oyuncaklar, deniz malzemeleri<br />

dondurma, çikolata, gofret gibi birçok ürünü ayağınızın<br />

hemen dibinde bulabilirsiniz.<br />

Fotoğraf Standı;<br />

Kasr-ı Side Otelde geçirdiğini zamanlarınızı, profesyonel çekim<br />

ekibimizin deklanşörü sayesinde ölümsüzleştirmeniz elinizde.<br />

En özel anları resimlemek kadar güzel bir şey olamaz diyoruz.<br />

Siz ne dersiniz?<br />

SPA Bölümü;<br />

Kasr-ı Side Otel SPA bölümümüz Misafirlerimiz için faal<br />

durumdadır. Hanımefendiler için ayrı bir zaman dilim, beyefendiler<br />

için ayrı bir zaman diliminde hizmet veren Hamam Sauna<br />

bölümümüz, profesyonel ve işinin ehli spa personelimiz sayesinde<br />

hamam ve masaj keyfine varabilirler. Hamam Sauna hizmetlerinde<br />

en önemli faktörün temizlik, hijyen ve hamam edeb ve<br />

adabının seviyeli bir şekilde olmasını sağlamaktır. Bu sebeple personelimizi<br />

seçerken bu hususların hepsini en ince detaylarına varana<br />

kadar araştırarak seçtiğimizi lütfen dikkate alınız. Rahatlayayım<br />

derken rahatsız olmamamız için SPA’mız emin ellerde.<br />

Gerek tüm vücut masajı, gerek bölgesel masaj, terapik masajlar,<br />

uzman kadromuzun uygulayacağı maskeler ile kendinizi şımartmanızı<br />

tavsiye ederiz.<br />

Mini Hobi Bahçesi;<br />

Arka bahçemizde oluşturduğumuz Mini hobi bahçemizde<br />

sezonluk sebze ve yiyeceklerden dilediğinizce koparabilir ve yiyebilirsiniz.<br />

Burası tamamen Size özel sebze bahçesidir. Eliniz ile<br />

kopardığınız bir domatesin, bir biberin bir salatalığın tadını bir<br />

de bahçemizden kopararak deneyin. Afiyet olsun!<br />

Yiyecek ve İçecekler;<br />

Kasr-ı Side yukarıda da belirttiğimiz gibi HELAL SETİFİ-<br />

KALI ürünlerden oluşan bir konsept ile hizmet vermektedir. Çok<br />

zengin bir sabah kahvaltınızı, ister kapalı restaurantımızda yapabilir,<br />

isterseniz havuzbaşımızda veya yemyeşil çimler üzerinde yapabilirsiniz.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 29 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

❬<br />

Hacarabın<br />

Serüvenleri 69<br />

m.s.a.58@hotmail.com<br />

M. Salih AYDIN<br />

özel köşe<br />

H<br />

acarap kimdir!<br />

Size Hacarabın kim olduğunu ve nasıl bir<br />

insan olduğunu açıklamak istiyorum.<br />

Hacarap Karaman ili Merkez Hisar Mahallesinde<br />

3.3.33 tarihinde fakir bir ailenin tek oğlu olarak dünyaya<br />

gelmiş. 15 yaşında annesi vefat edince hayat mücadelesi<br />

omuzlarına yüklenmiş. Bütün bu streslerin başından<br />

geçen en acı durumları bile mizah tarzına dönüştürüp,<br />

insanları güldürmüş. Bu durumu tanındıkça halkın<br />

sevgisini ve ilgisini kazanmış.<br />

Ama bu durumu iş hayatında da uygulayınca bir<br />

çok iş değiştirmek zorunda kalmış. Bu arada aile içinde<br />

geçen ve genel hayatından pasajlar halinde sizlere aktarmıştık.<br />

Daha sonra Almanya’ya gelince iş hayatına tutunmak<br />

zorunda kalarak çalışmış. Ama tanıdığı kişilere<br />

kendi başından geçenleri anlattıkça burada da sevilmiştir.<br />

Dramı nasıl olurda bu şekle sokar demeyin. Mesela<br />

okuyanlar bilir, eski yazılarımdan kısa bir pasaj yazıyorum.<br />

Ama bu sefer kendi anlatımıyla.<br />

Zamanın birinde daha 18 yaşına bile basmamış Hacarap<br />

bir vesile ile şoförlüğü öğrenir.<br />

Patronu:<br />

-Hacarap bu buğday yüklü kamyonu ofise teslim et,<br />

ve evinde yat geri gelme gece birşey olabilir der.<br />

Hacarap bu fırsatı kaçırır mı hiç, atlar kamyona ver<br />

elini Karaman.<br />

Burdan sonrasını Hacarabın kendisinden dinleyelim.<br />

-Şimdi büyük bir heyecanla Karaman’a ofise vardım.<br />

Bekçi Fazıl dayıya buğday çuvallarını teslim ettim.<br />

O heyecanla biraz da gururlu ve havamdayım. Küçük<br />

gördükleri Hacarap Karaman’a şoför olarak geldi diye<br />

içimden geçirdim. Evin önünde havalı kornaya basınca<br />

herkes kafasını pencerelerden dışarı çıkardı. Ben de büyük<br />

bir edayla arabadan iniyordumki, babam dışarı fırladı<br />

ve:<br />

-Kim, ulan beni gecenin bu saatinde rahatsız eden.<br />

-Baba benim, ben oğlun Hacarap.<br />

-Oooo şoför mü oldun teşekkür ederim evladım.<br />

Büyük bir sevinçle ve şefkatle içeri aldı. Sonra yanık<br />

yatağın yarısında beraber yatacağız.<br />

-Başlarımız aşağı yukarı yönlerde yattık. Zavallı babam<br />

vücutuma eliyle bir elliyor, kanter içindeyim, ayaklarımı<br />

çenesinin altına sokuyor ısınsın üşümesin diye.<br />

Ben de o sıralar uykuya dalmışım, rüya görüyorum.<br />

Arabayla gidiyorum, yolun sol tarafında içimdem sevdiğim<br />

kızın kuyudan su çektiğini gördüm. Tam o sırada<br />

depriyaja basıp vitesi değiştiriyordum ki bana bir vuran<br />

var. Baktım babamın ağzından kan geliyor ve bana hem<br />

vuruyor hem de birşeyler söylenip duruyor. Elbiseyi<br />

kaptığım gibi dışarı fırladım. Arabaya binip kasabanın<br />

yolunu tuttum.<br />

Patron:<br />

-Niye erken geldin, ben sana demedim mi gece gelme<br />

diye söylenince.<br />

-İyi de durum bildiğin gibi değil. Babamın dişlerini<br />

kırmışım.<br />

-Nasıl yani geveleyip durma, anlatacaksan şunu<br />

doğru anlat.<br />

Patrona rüyadan hariç herşeyi anlatınca şok geçirdi.<br />

Ertesi gün babamın ayakkabı boyadığı köşenin karşısında<br />

patronla duruma bakıyoruz.<br />

Geriden kösenin Cavit geliyor ve babama selam verdikten<br />

sonra:<br />

-Halla bu hal ne böyle, senin gibi bir adamdan kim<br />

ne istesin.<br />

-Sorma kardeşim bir haydudun şerrine uğradık.<br />

Depriyaj mıdır ne karın ağrısı bir vurdu gökteki yıldızlar<br />

yere döküldü.<br />

-Kim bu haydut halla gidip dövelim.<br />

-Kim olacak kardeşim bizim haydut.<br />

Durumun bundan ibaret olduğunu bilen patron<br />

olayı kavrar. Bizde kasabaya döndük.<br />

İkinci kısımda barışma uğraşıları, olay şöyle olur.<br />

Hacarap anlatıyor.<br />

-Aradan bir zaman geçti hala babamla aramız iyi değil,<br />

yanına gidemiyorum. Sonra Kasabadan ayrılıp başka<br />

bir şirkette çalışmaya başladım. Birgün İstanbul Unkapanından<br />

kamyonla yük alıp Konya garajına geldik.<br />

Orada bir Karaman’lıya rastladım.<br />

Karaman’lı:<br />

-Hacarap babanın durumu iyi değil bisiklete binmiş<br />

dolaşıp duruyor der.<br />

-Ben durumu anladım ve Karaman’lıya döndüm.<br />

-Bizim ihtiyarın bekârlığa veda zamanı iş yine bize<br />

düştü.<br />

Karaman’lı:<br />

-Valla Hacarap öyle.<br />

Ben çorba içmek için lokantaya doğru yöneldim.<br />

Baktımki bir otobüsün içinde orta yaşlı bir kadın gidip<br />

geliyor birilerine heyecanlı heyecanlı bir şeyler soruyor.<br />

Hemen otobüsün yanına vardım ve otobüsün içindekilere<br />

zaten tanıdıklar. İdare edin, görmezden gelin, dedim.<br />

Kadına yaklaştım:<br />

-Ne arıyorsun ana.<br />

Kadın:<br />

-Topal dişçiyi arıyorum beni boşadı gitti.<br />

-Ana bizde bir dişci var istersen seni ona götüreyim.<br />

Ve böylece otobüsün içinde beş dakikada kadını ikna<br />

ettim. Karnını da doyurduktan sonra kamyonla Karaman’a<br />

götürdüm. Eve varınca durumu kızkardeşime<br />

söyledim. Kızkardeşim işini bilir. Hemen kamyonun<br />

yanına fırladı kadını karşılarken sanki kırk yıllık anasıymış<br />

gibi idi:<br />

-Anam canım anam hoş geldin nerelerdeydin, sarıldığı<br />

gibi içeri aldı. Ben hemen babama gittim. Babamın<br />

yanına varınca elini öptüm. Babam uzun zamandır beni<br />

görmediği için hüzünlenip öyle bir sarıldıki sormayın<br />

ve barıştık.<br />

Sonra babamın kulağına eğilerek:<br />

-Baba bir traş olsan.<br />

Babam kızgın bir halde:<br />

-Evladım daha gelmeden benim hususi işlerime ne<br />

karışıyorsun.<br />

Babamın kulağına tekrar eğilerek:<br />

-Sana bir hanım getirdim.<br />

Babam:<br />

-Öyle mi evladım teşekkür ederim.<br />

Fırlar berbere koşar sinekkaydı tıraşını olduktan<br />

sonra evin yolunu tutar.<br />

Ertesi gün babama:<br />

-Baba memnun musun yeni annemizden.<br />

Babam hemen lafı yapıştırır:<br />

-Gül kokusu gibi evladım gül kokusu gibi. ALLAH<br />

razı olsun.<br />

Hacarap böyle bir kişiliğe sahip.<br />

Hacarabın kabadayılığı bu kadar!<br />

Hacarap zamanın birinde bir arkadaşına yardım<br />

edecektir. Arkadaşının kamyonu ile yük yükleyip bir<br />

köye götürecektir. Yük bir Türkmen köyü camisinin kerestesidir.<br />

Yükü yüklerler, yolda giderken arkadaşına bir<br />

iki dayılık yapar. Arkadaşı seslenmez, onun seslenmediğini<br />

görünce, kendi, kendine bu benden korkuyor diye<br />

üzerine gider. Arkadaşı yine de seslenmez. Köye varırlar,<br />

yükü indirirler.<br />

Lakin, köylüler ücreti ödemek istemezler.<br />

Adam çeker köylülere silahı:<br />

-Çıkarın parayı dağıtırım, diye bütün köye meydan<br />

okuyor.<br />

Hacarap ise hala:<br />

- Korkmayın, bu benden bile korkuyor.<br />

Gibi laflar edip adamın işini zorlaştırmaya devam<br />

eder. Tabii, adam yine seslenmez ama köylüler işin ciddi<br />

olduğunu anlarlar parayı getirir teslim ederler. Yolda<br />

giderlerken, Hacarap hala aynı tavrı devam ettirir:<br />

-Ödlek, benden bile korkuyordun, bir köye nasıl<br />

posta koydun.<br />

Diye söylenip dururken, köyden de epey uzaklaşmışlar.<br />

Adam birden bire kamyonu durduruyor.<br />

Tabancayı çıkarıp Hacarabın kafasına dayıyor ve:<br />

-İn lan aşağıya şimdi şu kurşunları beynine sıkayım<br />

da gör dayılığı.<br />

Hacarabı aşağı indirir. Hacarabın ayakları korkudan<br />

yere basamamakta, yüz rengi renkten renge girmekte,<br />

başına ne geleceğini bilememekte, ağlamaklı bir halde<br />

arkadaşına:<br />

-Abi elini ayağını öpeyim, ben yaptım sen yapma,<br />

babam garip tamamen garip bırakma, senden özür dilerim.<br />

Arkadaşı dayanamaz:<br />

-Ülen Hacarap, sana kıyabilir miyim, sadece haddini<br />

sınırını bilmek istedim. Şimdi kasaya bin Karaman’a<br />

gidiyoruz.<br />

Bu olaydan sonra artık kimseye posta koymaz.<br />

Hacarap Caminin pikniğinde!<br />

Hacarap, Camii pikniğine çocukları tarafından götürülür.<br />

Tabii önüne geleni götürür.<br />

Etraftan:<br />

-Hacarap biraz az ye zarar görürsün.<br />

Dediklerinde Hacarap.<br />

Yav arkadaş eti görünce kendimi frenleyemiyorum.<br />

Yedikçe yemek geliyor içimden, zararlı olduğunu biliyorum.<br />

Çocuklar da doğru söylüyor ama dayanamıyorum<br />

işte, diye cevap verir.<br />

Burada yazıma noktayı koyarken sizleri de AL-<br />

LAH’a emanet ediyorum. Selam ve dua ile.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 30 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

bulmaca


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 30 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />

bulmaca

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!