Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Frankfurt Belediye<br />
Başkanı Feldmann<br />
“Öğrenciler Türkçe Öğrenip<br />
Türkiye’de Çalışsınlar” Sayfa: 22<br />
FDP Köln Adayı Hans H. Stein<br />
Alman Toplumu Göçmenlerin Sağladığı<br />
Katkının Farkında Değil Sayfa: 17<br />
100 Bin Bağışçıya Ulaşan Sayfa: 08<br />
HASENE Derneğinin Ramazan Kampanyası Sloganı<br />
DKMS’den M. Kemal Basa’ya Plaket Ramazan Berekettir Sayfa: 06<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın Ýçinde Gizlidir<br />
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: <strong>82</strong> • Yıl/Jahre: 10 • Temmuz / Juli 2013 / Þaban 1434<br />
Hepimizin Ortak Geleceği<br />
Bin Aydan<br />
Daha Hayırlı<br />
Geceyi<br />
Bağrında<br />
Saklayan<br />
Ay; RAMAZAN<br />
Dr. Yusuf IŞIK 05<br />
Dreyfus,<br />
İhanet<br />
ve<br />
Adalet<br />
Mahmut AŞKAR 11<br />
Hacarabın<br />
Serüvenleri<br />
69<br />
M. Salih AYDIN 29<br />
Beate<br />
ve<br />
Asrın<br />
Davası<br />
Oğuz ÜÇÜNCÜ 13<br />
SSK Borçlanmanızı<br />
İki Taksitte<br />
Yatırın<br />
Bir Taşla İki<br />
Kuş Vurun<br />
Asım TOZOĞLU 14<br />
Köküm<br />
Memlekette<br />
Dalım<br />
Gurbette<br />
Selahattin SAYGIN 27<br />
Unutma!<br />
Unutturma!<br />
Marwa El-Sherbini’nin<br />
Dresden Eyalet<br />
Mahkemesi’nde<br />
Öldürülmesinin<br />
4. Yıldönümü
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 03 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Hepimizin Ortak<br />
Geleceği<br />
info@hayatonline.eu<br />
Sinan AKTÜRK<br />
editör<br />
Buradan bir kere daha söylemek istiyoruz<br />
ki; Almanya`nın geleceği hepimizin<br />
geleceğidir. Aynı gemide yolculuk ediyoruz<br />
ve bu gemiyi batırmaya hiç kimsenin<br />
hakkı yoktur. Bırakın batırmayı herhangi<br />
bir şekilde gemiye zarar vermeye hiç kimsenin<br />
hakkı ve yetkisi yoktur.<br />
Impressum / Künye<br />
S<br />
HAYAT<br />
Aylık Ücretsiz Gazete<br />
Temmuz - Juli 2013<br />
Şaban 1434<br />
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni<br />
Sinan AKTÜRK<br />
Yayın Kurulu<br />
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,<br />
Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,<br />
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,<br />
İskender Güngör<br />
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.<br />
evgili dostlar!<br />
Seçim sathına girmiş bulunduğumuz<br />
şu günlerde Almanya`da<br />
politikacıların değişik açıklamalarına<br />
şahit oluyoruz. Kimisi yaşanan sorunları<br />
kısmen göçmenlerin üzerine<br />
atarken kimisi de başka ülkelerin içlerindeki<br />
gelişmelere dikkati çekiyor. Yani<br />
anlayacağınız; kuşa bak taktiği ile politik<br />
manevralarla seçmen etkilenmeye<br />
çalışılıyor.<br />
Avrupa`da sağ tandanslı politikaların<br />
öne çıktığı son yıllarda durum iyice karmaşık<br />
bir hal almaya başladı. Almanya`da<br />
bundan etkilenmiyor değil. Baksanıza<br />
CDU seçim malzemesi olarak<br />
Türkiye`ye karşı tavrını sertleştirdi. Türkiye`nin<br />
AB Üyeliğine karşı olmanın<br />
yanında önceden dillendirdiği imtiyazlı<br />
ortaklık seçeneğini de rafa kaldırmış durumda.<br />
Seçim sathına girildiği zaman politikacıların<br />
değişik manevralar yapması<br />
doğaldır. Malum demokrasilerde şiddete<br />
sebebiyet vermeyen her türlü fikri savunabilirsiniz.<br />
Bunun sonucu seçmen<br />
size ilgi gösterirse kazanabilirsiniz. İşin<br />
ideal boyutu bu şekilde ama son yıllarda<br />
aşırı sağın da prim yaptığını gören aklı<br />
evvel politikacıların, bunun zarar verdiğini<br />
yaşanan tarihi tecrübelerle bildikleri<br />
halde bu yarayı kaşımakta beis görmemekteler.<br />
Hele de NSU olayının en<br />
çok gündemde olduğu bu günlerde.<br />
Son yapılan genel seçimlerde SPD ve<br />
Yeşiller göçmen kökenli Almanların oylarını<br />
alarak iktidar namzeti oldular. Tabi<br />
iktidar olamadılar. Bu da gösterdiki<br />
göçmen kökenli Almanlar politik dengeleri<br />
değiştirebilmektedir. Bunun yanında<br />
CDU-CSU ve FDP bunun tam<br />
tersi bir politikayı dolaylı şekilde destekleyerek<br />
aşırı sağ söylemleri öne çıkarmaya<br />
başladılar. Tabi bunun yanında<br />
Almanya`daki göçmenleri de unutmayıp<br />
zaman zaman şirin gözüken açıklamalar<br />
da yapmıyor değiller. İslam`ın ve<br />
müslümanların Almanya`nın bir parçası<br />
olduğundan tutun da göçmen kökenli<br />
Almanların devlet kademelerinde yer<br />
almalarına kadar pek çok örneği dillendirmekteler.<br />
Bunlar güzel şeyler ama ya<br />
bunun yanında toplumu geren olaylara<br />
karşı sorumlulukların yerine getirilmesi<br />
ne durumdadır. İşte örnek; 4 sene önce<br />
hunharca öldürülen Marwa el-Serbini<br />
(gerçi katili adalete hesap verdi), işte<br />
Ludwigshafen`deki yangında ölenlerin<br />
katilleri hala bulunamadı. Son olarak<br />
NSU davası toplumun sinir uçlarına<br />
dokunularak gerilmeye çalışılıyor. Sorumlular<br />
hala sözde bulunamadı. Bırakın<br />
bulunulmasını yapılan bazı açıklamalarla<br />
dalga bile geçiliyor. Sorumluluk<br />
makamında bulunan bazı yetkililer yine<br />
gerginliği artırıcı açıklamalar yapmaya<br />
devam ediyor. Anayasayı Koruma Dairesi<br />
Başkanı Hans-Georg Maaßen, kimsenin<br />
İslam’ı sevmek zorunda olmadığı<br />
açıklamasını yapıyor. Tamam kimse sevmeyebilir<br />
ama bu açıklamayı sorumluluk<br />
makamında bir yetkili ve özellikle<br />
de şu hassas günlerde nasıl yapabilir.<br />
Bunun yanında politik camiadan ve<br />
resmi yetkili makamlardan olumlu tavır<br />
ve açıklamalar olmuyor değil. Yine gazetemizin<br />
sayfalarında görebileceğiniz<br />
gibi; Frankfurt Belediye Başkanı Peter<br />
Feldmann`ın Yabancılar Meclisine yaptığı<br />
ziyarette yaptığı açıklamayı,<br />
Köln`de FDP Köln Milletvekili Adayı<br />
Hans H. Stein`ın yaptığı açıklamaları<br />
görünce yüreğimize biraz su serpiliyor.<br />
Ama yine de politikacıların gelecek kaygıları<br />
yüzünden yaptıkları yanlışlar bizi<br />
gergin bir şekilde beklemeye itiyor.<br />
Buradan bir kere daha söylemek istiyoruz<br />
ki; Almanya`nın geleceği hepimizin<br />
geleceğidir. Aynı gemide yolculuk<br />
ediyoruz ve bu gemiyi batırmaya hiç<br />
kimsenin hakkı yoktur. Bırakın batırmayı<br />
herhangi bir şekilde gemiye zarar<br />
vermeye hiç kimsenin hakkı ve yetkisi<br />
yoktur. Yaşanan tarihi tecrübelerden<br />
ders çıkarmak Alman toplumunun birinci<br />
görevidir. Tabii biz göçmenler de<br />
bu toplumun bir parçası olduğumuzdan<br />
dolayı bu dersten payımızı almalıyız.<br />
Ramazan ayına gireceğimiz şu günlerde<br />
Cenab-ı Allah`tan niyazımız; bizleri<br />
Ramazan`ın bereketinden istifade<br />
edenlerden eylemesidir. Bereket ayı olan<br />
Ramazan`da tüm dünyadaki haksızlık<br />
ve zulümlerin bitmesini, hiç olmazsa<br />
azalmasını niyaz ediyoruz.<br />
Malum Ramazan ayının kendisine<br />
has ibadetleri vardır. Ramazan orucunun<br />
haricinde fitre ve zekatlarımızı bu<br />
ayda değerlendiriyoruz. Yine son dönemde<br />
pek çok sivil İslami Teşkilatın<br />
yaptığı yardım çalışmalarını da unutmayalım.<br />
Özellikle yapılan Ramazan<br />
Kumanyası adı altındaki kampanyalar<br />
dikkate değer diye düşünüyoruz. Bu vesile<br />
ile belki denizde damla misali de olsa<br />
dünyanın herhangi bir yerindeki<br />
mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahibi bir<br />
ailenin bir aylık gıda ihtiyacına destek<br />
olarak ibadetimize ayrı bir bereket katalım.<br />
Biz böyle yapacağız size de tavsiye<br />
ediyoruz.<br />
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı<br />
bereketlendirsin, şuurlandırsın.<br />
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.<br />
Allah`a emanet olun.<br />
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal<br />
Merkez<br />
Königsbergerstr. 16<br />
61169 Friedberg<br />
Tel: 06031-162411<br />
Fax: 06031-738644<br />
E-Mail: info@hayatonline.eu<br />
Web: www.hayatonline.eu<br />
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 04 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
Marwa El-Sherbini<br />
Boşa Geçen Dört Yıl<br />
“Marwa El-Sherbini’nin<br />
yakınlarına<br />
sabır ve metanet<br />
diliyoruz. Cinayetin<br />
üzerinden dört<br />
yıl geçmesine rağmen,<br />
Almanya’da baş<br />
gösteren İslam ve yabancı<br />
düşmanlığı hâlâ<br />
kapsamlı bir biçimde<br />
ele alınıp kamuoyunda<br />
tartışılmamıştır.” şeklinde bir tespitte<br />
bulunan İslam Toplumu Millî Görüş<br />
(IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa<br />
Yeneroğlu, İslam’a ve yabancılara karşı gösterilen<br />
düşmanlık sebebiyle Marwa El-Sherbini’nin<br />
Dresden Eyalet Mahklemesi’nde öldürülmesinin<br />
4. yıldönümü münasebetiye yaptığı<br />
açıklamada ayrıca şunları ifade etti:<br />
“Marwa El-Sherbini’nin Dresden Eyalet<br />
Mahkemesi’nde öldürülmesinin ardından<br />
dört yıl geçti. Ancak Almanya’da baş gösteren<br />
İslam ve yabancı düşmanlığı hâlâ kapsamlı<br />
bir biçimde ele alınıp tartışılmamıştır ve dört<br />
yıl boşa geçirilmiştir. Ayrıca Müslüman bayanlara<br />
karşı kamu ortamında yapılan tacizlerin<br />
küçümsendiğini veya hiç kale alınmadığını<br />
ve camilere karşı düzenlenen saldırıların<br />
arttığını da büyük bir endişeyle izlemekteyiz.<br />
Aynı şekilde, siyasilerin ve güvenlik kurumlarında<br />
yetkili bazı kesimlerin İslam ve<br />
Müslüman düşmanlığını izafileştirdiklerini<br />
de büyük bir endişeyle gözlemliyoruz. Örneğin<br />
Federal Almanya Hükümeti, Politically<br />
Incorrect isimli internet sayfasını, saldırgan<br />
ve hain bir biçimde Müslümanlara karşı kışkırtıcılık<br />
yapıyor olmasına rağmen, sadece<br />
“İslam eleştirisi” yapan bir sayfa olarak değerlendirmekle<br />
yetinmektedir. Bu bağlamda Federal<br />
Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı<br />
Hans-Georg Maaßen’in konuyu, kimsenin<br />
İslam’ı sevmek zorunda olmadığı şeklindeki<br />
değerlendirmesi de çok garip bir tavır olmuştur.<br />
Maaßen’in ifadeleri prensip olarak doğru<br />
olsa da, sorumluluk sahibi kişiler, bunun gibi<br />
genellemeci, önyargılı ve huzursuzluk çıkarabilecek<br />
“İslam eleştirilerinin” hangi sonuçlara<br />
varabileceğini ve hatta vardığını<br />
unutmamalıdır. Marwa El-Sherbini’nin katilini<br />
suça yönelten ve Nasyonal Sosyalist Yeraltı<br />
(NSU) üyelerini işledikleri cürümlere<br />
teşvik eden sebepler, bunun gibi internet sitelerinde<br />
yaygınlaştırılan hastalıklı fikirler olmuştur.<br />
Konuyla ilgili Aşağı Saksonya İçişleri Bakanı<br />
Boris Pistorius’un yaptığı tespit ise<br />
olumlu bir adımdır: “Aşırı sağcılığın İslam<br />
düşmalığının [...] ne düzeyde etkilediği,<br />
uzun süre dikkate alınmamıştır. Aşırı sağcıların<br />
İslam düşmanı propagandalarıyla, toplumda<br />
yaygın olan önyargılarla bağ kurmayı<br />
başarabildikleri tamamen gözardı edilmiştir.’<br />
Şayet gerekli tedbirler alınırsa, bu tesbite ve<br />
sözlere eklenecek bir şey yoktur.”<br />
HASENE Almanya’daki Selzedelere Yardım Ediyor<br />
Diyanet İşleri Türk İslam<br />
Birliği tarafından Yurtdışı<br />
Türkler ve Akraba Toplulukları<br />
Başkanlığı desteğiyle yürütülen<br />
“Sorun Algısından Şans<br />
Algısına: Gençlik Daireleri ve<br />
Türk Aileleri” projesi faaliyetlerine<br />
başlamıştır.<br />
DİTİB tarafından, projenin<br />
tanıtımının yapılması, Gençlik<br />
Dairesi’nin ailelere yönelik hizmetlerinin<br />
anlatılması, konunun<br />
uzmanlarının gönüllü ve görevlilerle<br />
buluşturulmasının hedeflendiği;<br />
Din Hizmetleri Ataşelerinin,<br />
DİTİB Yönetim Kurulu Üyelerinin,<br />
Bölge Koordinatörlerinin,<br />
Eyalet Birliği Başkanlarının, Eyalet<br />
Kadın Birliği ve Eyalet Gençlik<br />
Birliği Başkanlarının, Kuzey Ren<br />
Vestfalya Gençlik Dairesi Birlikleri<br />
(LWL ve LVR) uzmanlarının,<br />
koruyucu ailelerin, gönüllülerin<br />
ve diğer uzmanların da katılımı ile<br />
21. – 23. Haziran 2013 tarihinde<br />
Akademie Klausenhof’da (Hamminkeln)<br />
bir çalıştay düzenlenmiştir.<br />
Çalıştayda konuyla ilgili,<br />
bir yıl boyunca yapılacak faaliyetler<br />
ele alınmıştır.<br />
Projenin hedefi, Türk ailelerini,<br />
gençlik daireleri ve bu dairelerin<br />
sunduğu imkan ve hizmetleri<br />
hakkında bilgilendirmek, desteklemek<br />
ve güçlendirmektir. Özellikle,<br />
gerek Türk ailelerinde gerek<br />
Hasene Başkanı Mesud<br />
Gülbahar Almanya ve<br />
komşu ülkelerde meydana<br />
gelen yoğun yağışların sebep<br />
olduğu sel felaketi dolayısıyla bir<br />
açıklama yaptı. Açıklamasında sel<br />
felaketinden dolayı mağdur olanlara<br />
geçmiş olsun temennisinde<br />
bulunan Gülbahar, toplam 50<br />
adet bina kurutma makinesinin<br />
satın alınıp ihtiyaç sahiplerinin<br />
hizmetine sunulacağını ifade etti.<br />
Gülbahar ayrıca şunları söyledi:<br />
“Almanya ve Avusturya’da yaşanan<br />
şiddetli yağış sonucu nehirlerin<br />
taşması binlerce insanı etkilemiş,<br />
birçok yerleşim bölgesinin<br />
boşaltılmasına ve birçok ev ve işyerinin<br />
kullanılamaz hâle gelmesine<br />
sebep olmuştur. Sel felaketi<br />
ölümler ve kayıpların yanısıra<br />
milyarlarca euroluk hasara da sebep<br />
olmuştur. Bu felaketten dolayı<br />
mağdur olanlara geçmiş olsun<br />
temennisinde bulunuyorum.<br />
Ümidimiz yağışların bir an önce<br />
normale dönmesi, nehir taşkınlarının<br />
sona ermesi ve evlerini terk<br />
etmek zorunda kalan ailelerin<br />
gençlik dairelerinde, mevcut olan<br />
önyargı ve korkuların giderilmesi<br />
ve gençlik daireleri ile aileler arasında<br />
sağlam köprülerin oluşturulması,<br />
projenin ana hedefleri<br />
arasındadır.<br />
Çalıştaya, DİTİB Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Psikolog Dr. Emine<br />
Seçmez’in, örneklemeler ve sorunlara<br />
yaklaşım tarzını içeren açılış<br />
konuşması ile başlanmış, akabinde<br />
Sosyal Peagog Halide Özkurt<br />
tarafından, DİTİB’in Gençlik<br />
Dairesi bağlamında sunduğu hizmetler<br />
örneklerle anlatılmıştır.<br />
Çalıştaya konuşmacı olarak katılan<br />
yerel Gençlik Dairesi Birlikleri<br />
temsilcileri tarafından, Gençlik<br />
Dairelerinin kurumsal görevleri,<br />
sorumlulukları, sunduğu hizmetler,<br />
çocuk koruma sisteminin işleyişi<br />
ve çocukların gerek yetimhanede<br />
gerek koruyucu ailelerde korunmaları<br />
hakkında bilgiler verilmiştir.<br />
Türk koruyucu aileler ve<br />
tekrar evlerine dönmesi doğrultusundadır.<br />
IGMG Sosyal Yardım Derneği<br />
Hasene olarak sel felaketinin etkilediği<br />
bölgelerde oluşturulan kriz<br />
masaları ile görüşmelerimiz oldu.<br />
Durumun bir an önce normale<br />
dönmesi noktasında bir katkımızın<br />
olup olmayacağı hususunda<br />
bilgi alışverişinde bulunduk.<br />
Edindiğimiz bilgilere göre, sel<br />
felaketi, yaşam alanları ve binalar<br />
üzerinde ciddi olumsuz etki bırakmıştır.<br />
Birçok binanın tadilat<br />
ve onarımdan geçmesi gerekmektedir.<br />
Bundan dolayı Hasene Yardım<br />
Derneği olarak satın aldığımız<br />
25 adet bina kurutma makinesini<br />
acil ihtiyaç sahiplerine teslim<br />
edeceğiz, ayrıca 25 makine<br />
daha tedarik edip daha sonraki<br />
günlerde ihtiyaç sahiplerinin hizmetine<br />
sunacağız.“<br />
DİTİB, Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri<br />
Arasında Köprü Görevi Üstleniyor<br />
bu alanda hizmet sunan derneklerin<br />
de tecrübelerinin paylaşıldığı<br />
çalıştayda, farkındalık oluşturulması<br />
ve hizmet planlama müzakereleri<br />
yapılmıştır.<br />
İki gün süren çalıştayın neticesinde<br />
katılımcılar, Gençlik Daireleri<br />
ve dairenin sunduğu hizmetler<br />
hakkında daha geniş bilgi kazandıklarını,<br />
hem kendilerinin, hem<br />
de DİTİB camiasının mevcut potansiyellerinin<br />
daha iyi farkına<br />
vardıklarını belirttiler. Hizmetlere<br />
dair kişisel haklar konusunda da<br />
bilgi kazanan katılımcılar, fikir<br />
alışverişlerinde bulundular.<br />
Proje kapsamında bir sonraki<br />
adımda Eyalet Kadın Birlikleri ve<br />
Eyalet Gençlik Birlikleri yönetimlerine,<br />
yerel Gençlik Daire uzmanlarının<br />
da katılımı sağlanarak<br />
birer günlük çalıştaylar ve din görevlileri<br />
ve gönüllülere yönelik bilgilendirme<br />
seminerleri düzenlenecektir.
HAYAT<br />
Bin Aydan Daha Hayırlı<br />
Geceyi Bağrında Saklayan<br />
Ay; RAMAZAN<br />
yusufisik1@hotmail.de<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 05 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Dr. Yusuf IŞIK<br />
dosya<br />
Ramazan bereket ve gufrân ayıdır.<br />
Bu ayda Cenab-ı Hak insanları rahmetiyle<br />
kuşatır. Günahları bağışlar.<br />
Duaları kabul eder. Hayır/hasenât konusunda<br />
yarışan mü’min kullarıyla<br />
meleklerine karşı iftihar eder.<br />
-<br />
“Ey insanlar! Yüce ve mübarek<br />
bir ayın gölgesi üzerinize<br />
bastı. O ayda bir gece vardır<br />
ki, bin aydan daha hayırlıdır.” Hz.<br />
Muhammed (s.a.v)<br />
Yüce Allah Ramazan ayında oruç<br />
tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet<br />
yapmayı (teravih namazı kılmayı) nafile<br />
kıldı.<br />
Ramazan ayında bir hayır işleyen<br />
kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi<br />
olur. Bu ayda bir farz işleyen ise,<br />
diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi<br />
sevap alır. Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın<br />
karşılığı ise cennettir. Bu ay, yardımlaşma<br />
ayıdır, mü’minin rızkı bollaşır.<br />
Ramazan ayında kim bir oruçluyu<br />
iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına<br />
ve cehennemden kurtulmasına<br />
sebep olur. Aynı zamanda<br />
oruçlunun sevabı kadar sevap verilir.<br />
Oruçlunun sevabından da hiç bir şey<br />
noksanlaşmaz.<br />
O, öyle bir aydır ki; evveli rahmet,<br />
ortası mağfiret ve sonu cehennem<br />
ateşinden kurtuluştur. Öyleyse Ramazan’da<br />
şu dört şeyi mutlaka yapınız;<br />
- Allahtan başka hiç bir ilâh olmadığına<br />
şehadet getiriniz.<br />
- Allahı sıkça anıp tevbe istiğfar<br />
ediniz.<br />
- Allah’tan cenneti isteyiniz.<br />
- Cehennem azabından O’na sığınınız.<br />
Kur’ân-ı Kerîm Ramazan Ayı içerisinde<br />
Kadir Gecesi’nde Peygamberimiz<br />
Hz. Muhammed (s.a.v)’e indirilmeye<br />
başlanmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in<br />
indirilişi Allah’ın insanlığa en büyük<br />
lütfu ve eşsiz nimetidir. Bundan daha<br />
büyük lütuf ve nimet düşünülemez.<br />
Çünkü Kur’ân’ın hidayeti sayesinde<br />
insanlar küfürden îmana, sapıklıktan<br />
hidayete, karanlktan aydınlığa, cehaletten<br />
ilme ve zulmetten adalete kavuşmuşlardır.<br />
Kur’an sayesinde insanlar insanlıklarını<br />
öğrenmişlerdir.<br />
Kur’an sayesinde insanlar temel<br />
hak ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır.<br />
Kur’an sayesinde insanlar sömürüden,<br />
haksızlıktan ve zulümden kurtulmuşlardır.<br />
Kur’an sayesinde insanlar cehalet,<br />
şirk ve küfür bataklığından çıkıp İslâm’ın<br />
aydınlığına kavuşmuşlardır.<br />
Ramazan denilince akla ne gelir?<br />
Önce kısaca anlamını belirtelim;<br />
Ramazan arabca bir sözcüktür.<br />
Hicrî/Kamerî aylardan dokuzuncusunun<br />
ismidir. Ramazan sözcüğünün<br />
anlamı ve bu mübarek aya Ramazan<br />
isminin verilmesinin hikmeti şöyledir;<br />
- Ramazan, yaz sonunda yani sonbahar<br />
başında yağıp yeryüzünü tozlardan<br />
temizleyen yağmur anlamında<br />
‘Ramda’ kelimesinden alınmıştır. Bu<br />
yağmur genellikle gök ve yeryüzünü<br />
temizler. Bunun gibi Ramazan da<br />
mü’minleri günah kirlerinden temizler.<br />
- Ramazan, bir yoruma göre de<br />
güneşin şiddetli ısısından taşların yanıp<br />
kızması anlamında olan ‘Ramad’<br />
kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın<br />
yerde yürüyen kimsenin ayakları yanar,<br />
zahmet ve sıkıntı çeker. Bunun<br />
gibi Ramazanda oruç tutan kimse de<br />
açlık ve susuzluğun hararetine katlanır,<br />
zahmet ve sıkıntı çeker, içi adeta<br />
yanar. Ramazan da mü’minlerin günahlarını<br />
yakar, yok eder.<br />
Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:<br />
-“Bu aya Ramazan isminin verilmesi<br />
günahları yaktığı içindir.”<br />
Şu halde Mübarek Ramazan<br />
Ayında oruç tutan ve samimiyetle<br />
tevbe eden mü’minlerin günahları yanar,<br />
böylece günah kirlerinden arınırlar<br />
ve tertemiz olurlar.<br />
Ramazan ayında yapmamız gereken<br />
şeyleri şöyle sıralamak mümkündür:<br />
- Her şeyden önce Ramazan ayında<br />
üzerimize farz olan orucu eksiksiz<br />
ve âdâbına uygun olarak tutmalıyız.<br />
- Ramazana mahsus ibadet olan<br />
teravih namazını kılmalıyız. Çünkü<br />
Terâvîh namazı müekked bir sünnettir.<br />
- Mümkün olduğunca Ramazan<br />
Ayında beş vakit namazı camide cemaatla<br />
kılmaya çalışmalıyız.<br />
- Kur’an okumayı biliyorsak, ay<br />
boyunca hatmetmeye çalışmalıyız.<br />
Vaktimiz varsa cami ve benzeri yerlerde<br />
okunan mukabeleleri dinlemeliyiz.<br />
Çünkü Ramazan Ayı bir bakıma<br />
Kur’an ayıdır.<br />
- Allah’ı çok anmalıyız, duâ etmeliyiz<br />
ve Peygamberimize çokça salâvat<br />
getirmeliyiz.<br />
- Mümkün olduğunca çok hayır<br />
ve hasenât yapmalıyız.<br />
- Ramazan’da daha fazla ibadet etmeli<br />
ve daha fazla tâatta bulunmalıyız.<br />
Ramazan bereket ve gufrân ayıdır.<br />
Bu ayda Cenab-ı Hak insanları rahmetiyle<br />
kuşatır. Günahları bağışlar.<br />
Duaları kabul eder. Hayır/hasenât<br />
konusunda yarışan mü’min kullarıyla<br />
meleklerine karşı iftihar eder.<br />
Oruç tutmayan ve Allah’a karşı<br />
kulluk görevlerini yerine getirmeyen<br />
kimseler Allah’ın bu sonsuz rahmetinden<br />
mahrum kalırlar.<br />
İslâm Peygamberi Hz. Muhammed<br />
(s.a.v) şöyle buyurmuştur;<br />
-“Ramazan Ayı girince, cennetin<br />
kapıları açılır, cehennemin kapıları<br />
kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”<br />
Cennetin kapılarının açılması;<br />
Hadislerde belirtildiğine göre Ramazan<br />
ayında oruç tutan kimselere çok<br />
ecir ve sevap verilecektir. İşte bu onlar<br />
için Cennetin kapılarının açılması<br />
anlamındadır.<br />
Cehennemin kapılarının kapanması;<br />
Ramazan ayı girince mü’münler<br />
oruç tutmaya başlarlar, daha önce işlemeye<br />
devam ettikleri kötülüklerden<br />
ve günahlardan uzak dururlar. Kendilerine<br />
bir çeki düzen verirler. Böylece<br />
cehennemin kapıları kendileri için<br />
kapanmış olur.<br />
Şeytanların zincire vurulması; Ramazan<br />
ayı girince orucu âdâbına uygun<br />
olarak güzelce tutan kimselere<br />
şeytanlar ilişemezler. Orucu âdâbına<br />
uygun tutmak sadece yemekten, içmekten<br />
kesilmekle olamaz. Bununla<br />
beraber dili, gözü, kulağı ve diğer organları<br />
kötülükten korumakla olur.<br />
Bir başka açıdan Ramazan Ayı;<br />
- İslâm’ın en son, mükemmel ve<br />
evrensel bir din olarak insanlığa arz<br />
edilmesinin yıl dönümüdür.<br />
- Kur’an-ı Kerîm’in inzalinin/inişinin<br />
yıl dönümüdür.<br />
- Hz. Muhammed (s.a.v)’in Peygamberlik<br />
göreviyle görevlendirilmesinin<br />
seney-i devriyyesidir, yani yıl<br />
dönümüdür.<br />
Bu yıl dönümlerini bize tekrar<br />
tekrar yaşatan Allah’a sınırsız hamd<br />
ve O’nun şanlı Peygamberine sonsuz<br />
salât ve selâm olsun.<br />
Nice Ramazanlarda buluşmak dileğiyle...<br />
MÜSİAD Nürnberg’den<br />
T.C. Nürnberg<br />
Başkonsolosu<br />
Ece Öztürk Çil’e<br />
Veda Yemeği<br />
MÜSİAD´ın Nürnbergdeki bürosunda<br />
T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece<br />
Öztürk Çil`e MÜSİAD Nürnberg tarafından<br />
bir “Veda Yemeği” verildi.<br />
Davetin açılışında MÜSİAD Nürnberg Yönetim<br />
Kurulu Üyelerinden Ümit Gürel´in 10<br />
yaşındaki 4. Sınıf öğrencisi Taha Gürel orada<br />
bulunanlara Keman´ı ile romantik anlar yaşattı<br />
ve çaldığı ilk parça “Bir Şarkısın Sen” olmuştur.<br />
Gecede bir selamlama konuşması yapan<br />
MÜSİAD Nürnberg / Kuzey Bavyera Yönetim<br />
Kurulu Başkanı İsmail Satır, Konsolos Hanımı<br />
ve MÜSİAD Nürnberg Üyelerini selamladıktan<br />
sonra, sözü Konsolos Ece Hanıma verdi.<br />
Konsolos da davete teşekkür ederek birlikte<br />
uyum içinde çalışmalarından dolayı MÜSİAD<br />
Nürnberg´e, Yönetim Kuruluna ve Yönetim<br />
Kurulu Başkanı İsmail Satıra teşekkür ettikten<br />
sonra, 1 Eylül`de görevinin son bulacağını kendisinden<br />
sonra Nürnberg´te T.C. Başkonsolosu<br />
olarak göreve Asib Kaya bey´in devam edeceğini<br />
bildirdi.<br />
T.C. Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztürk<br />
Çil`e MÜSİAD Nürnberg Yönetim Kurulu<br />
Başkanı İsmail Satır tarafından teşekkürlerini<br />
bildirmek için özellikle üzerinde MÜSİAD<br />
Nürnberg yazılı bir plakat verildi<br />
Yine son olarak 10 yaşındaki “Kemane” Taha<br />
Gürel “Bir Şarkısın Sen” parçasını çalarak<br />
oradakilere ve Konsolos Ece Hanıma neşeli anlar<br />
yaşattı.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 06 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
röportaj<br />
HASENE Derneğinin Ramazan Kampanyası Sloganı<br />
Ramazan Berekettir<br />
H<br />
asene Derneği Ramazan Kampanyası’nı<br />
16 Mayıs’ta “Ramazan<br />
Berekettir” sloganı ile başlattı.<br />
Bu sene Ramazan Kampanyası’nın<br />
üçüncüsünü gerçekleştirecek olan<br />
Hasene Derneği dönemsel olarak Kurban<br />
ve Ramazan kampanyalarının yanında yetim,<br />
su kuyusu, sağlık ve eğitim alanlarında<br />
faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca acil<br />
yardıma ihtiyaç duyulan deprem, sel baskını<br />
gibi doğal afetin yaşandığı zamanlarda,<br />
savaş gibi olağanüstü durumlarda ihtiyaç<br />
sahibi insanların yanında oluyor.<br />
Henüz 3 yaşını doldurmamış olan Hasene<br />
Derneği kısa süre içerisinde 64’den<br />
fazla ülke ve bölgeye, milyonlarca insana<br />
yardım faaliyetleriyle ulaşmış durumda.<br />
Ramazan Kampanyası’nın hummalı çalışması<br />
içerisinde bulduğumuz Hasene Başkan<br />
Yardımcısı Mustafa Uyanık’a kampanyaya<br />
dair sorularımızı sorduk.<br />
Arkadaşımız Murat Kubat`ın yaptığı<br />
röportajı sunuyoruz.<br />
Mustafa Bey, evvela kampanyanın hayırlara ve güzelliklere<br />
vesile olmasını temenni ediyoruz. Ramazan<br />
Kampanyası hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?<br />
Bu kampanyayla amaçladığınız şey nedir?<br />
Teşekkür ediyorum. Kampanyamızın amacı; dünyanın<br />
değişik coğrafyalarında yaşayan mazlum ve mağdur,<br />
ihtiyaç sahibi Müslümanların iftar ve sahur sofralarının<br />
boş kalmaması için düşünülmüş, Ramazan ayı<br />
boyunca sofralara katkı sağlayacak gıda paketlerinin<br />
hazırlanması ve ihtiyaç sahiplerine teslim edilmesi şeklinde<br />
özetlenebilir. Bazı ülke ve bölgelerde Ramazan<br />
ayı boyunca toplu iftar ve sahur yemekleri de bu kampanya<br />
dahilinde yürüttüğümüz çalışmalardandır. Ayrıca<br />
yine Ramazan Kampanyası kapsamında hazırladığımız<br />
hediye paketleriyle yetimlere bayram sevincini yaşatmayı<br />
hedefliyoruz.<br />
3 ayların başlaması ile birlikte sizler de kampanyanızı<br />
başlattığınızı ilan ettiniz. Kampanyanızı Ramazan<br />
ayından 2 ay önce başlatmanızın bir sebebi var mı?<br />
Ramazan ayının birinci günü kumanya paketlerimiz<br />
ihtiyaç sahiplerinin evlerine, sofralarına ulaşsın istiyoruz.<br />
Bunun için gözlemcilerimizin ayarlanması,<br />
onların ülkelerde yapacakları çalışmalar hakkında bilgilendirilmesi,<br />
dağıtımı yapılacak kumanya paketlerinin<br />
hazırlanması gibi hususlar dikkate alındığında<br />
kampanyamızın 2 ay öncesinden gündemimizde olması<br />
anlaşılabilir bir durum. Diğer taraftan kampanyamıza<br />
destek verecek yardımseverlerin bağışlarını erkenden<br />
yapmalarını istiyoruz ki, bizler de Ramazan ayı<br />
başlamadan kumanya paketlerini ihtiyaç sahiplerine<br />
ulaştırmış olalım. 3 ayların manevi atmosferinden istifade<br />
etmek için kampanyamızı Regaip Kandili’nin olduğu<br />
gün başlattık.<br />
Bir kumanya paketi ne kadar? Kumanya paketlerinin<br />
içerisinde neler var?<br />
Kumanya bedelini geçtiğimiz iki Ramazan kampanyasında<br />
olduğu gibi bu sene de değiştirmedik, kumanya<br />
bedeli 45 € olarak kaldı. Bu miktar ile bağışçılarımız<br />
ihtiyaç sahipleri için kumanya paketi, yetimlerimiz<br />
için ise hediye paketi bağışlamış olacaklar. Kumanya<br />
paketleri; pirinç, makarna, mercimek, sıvı yağ,<br />
şeker, un, süt, çay ve hurma gibi ülkelere göre değişen<br />
temel gıdaları içermektedir. Kumanya paketlerimiz bir<br />
aileye ortalama bir ay yetecek içeriğe sahiptir.<br />
Yetimlere hediyelerini ise “Yetim Buluşması” kapsamında<br />
düzenleyeceğimiz programlarda vereceğiz. Şu<br />
an Yetim Projesi kapsamında 15 ülkede 2.500’den fazla<br />
yetime sahip çıkıyoruz. Ramazan Kampanyası’nda<br />
tüm yetimlerimiz için bayram sevinci olacak özel hediye<br />
paketleri hazırlanıyor. Bu paketlerin içerisinde kıyafetler<br />
ve kırtasiye malzemeleri yer alıyor.<br />
25 Ülke X 25 İl X 25 Bin Kumanya Paketi<br />
Ramazan Kampanyası için faaliyet göstereceğiniz<br />
ülkeleri neye göre belirliyorsunuz?<br />
İstiyoruz ki, yardımlarımızın ulaşmadığı ülke ve<br />
bölgeler kalmasın; istiyoruz ki, yapmış olduğumuz hasene<br />
bir tohum misali yeryüzüne saçılsın ve iyiliklerin,<br />
güzelliklerin neşvü nema bulmasına vesile olsun. Ramazan<br />
ayının rahmeti, bereketi yardıma dönüşüyor ve<br />
farklı farklı coğrafyalarda şahitliklere vesile oluyor. Bu<br />
şahitliği bu sene 25 ülke ve bölgede, Türkiye’de 25 ilde<br />
25 bin ihtiyaç sahibi ailenin sofrasına kumanya paketlerimizle<br />
katkı sağlayarak yapmak istiyoruz. Ramazan<br />
Kampanyası’nı yürüteceğimiz ülkeleri belirlerken<br />
yetimlerimizin bulunduğu ülkeleri önceledik, ki hem<br />
kampanyamızı yürütmüş olalım hem de yetimlerimizi<br />
ziyaret etmiş ve sevindirmiş olalım.<br />
Ramazan Kampanyası’nda hangi ülkelere ağırlık<br />
vereceksiniz? Örneğin Arakan, Suriye ve geçtiğimiz<br />
yıllarda kuraklıkla gündeme gelen Somali. Bu ülkelere<br />
özel bir yoğunluk vermeyi düşünüyor musunuz?<br />
Bahsettiğiniz 3 ülke de bu yıl kampanyamızı yürüteceğimiz<br />
25 ülkenin arasında yer alıyor. Geçtiğimiz<br />
sene Ramazan Kampanyası’nda Myanmar ve Suriye<br />
yoktu. Bu sene yer alıyor. Geçen sene Somali’de binlerce<br />
insana bir ay boyunca iftar ve sahurda sıcak yemek<br />
vermiştik. Bu sene ise Türkiye’nin Hatay ili Kırıkhan<br />
ilçesinde kurulacak olan “Hasene İftar Çadırı”nda Suriyeli<br />
mülteciler için bir ay boyunca sıcak iftar yemeği<br />
verilecek. Ümmetin kanayan yarası, acıyan tarafı nerede<br />
ise; nerede bir mazlum ve mağdur var ise oraya yoğunluk<br />
veriyoruz.<br />
Suriye’deki sıkıntılar hala devam ediyor. Savaştan<br />
kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci sayısı yarım milyona<br />
yaklaşmış durumda; 100 bine yakın Suriyeli bu çatışmadan<br />
dolayı hayatını kaybetti. Toplam 4,5 milyon<br />
kişi komşu ülkelere sığınmış durumda.<br />
5 aşamadan oluşan tonlarca gıda maddesini<br />
sınırdan geçirerek Suriye’deki<br />
mazlum sivil halka ulaştırdık. Arakanlı<br />
Müslümanların dramı ise hâlâ sürüyor.<br />
Ramazan Kampanyası’yla yerlerinden<br />
ve yurtlarından çıkarılan, komşu ülkelere<br />
sığınan Arakanlı mazlumların yanında<br />
da yer alacağız. Kurban ve Ramazan<br />
Kampanyası gibi dönemsel olarak<br />
yürüttüğümüz kampanyalarımızla<br />
gittiğimiz ülkelere sadece kumanya paketi<br />
ve et götürmüyoruz. Oralarda hayata<br />
geçirmeye çalıştığımız kalıcı projelerle<br />
ülke insanın kalkınması, kendi<br />
ayakları üzerinde durabilir bir konuma<br />
gelmesi için çabalıyoruz. Somali’de inşası<br />
devam eden Meslek Eğitim Merkezi<br />
bunlardan bir tanesi.<br />
Kampanya’yı ne zaman bitiriyorsunuz?<br />
Dağıtımları nasıl organize ediyor<br />
ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?<br />
16 Mayıs’ta Regaip Kandili’nin olduğu gün başlattığımız<br />
kampanyamız Ramazan ayı başlamadan bir<br />
hafta öncesine kadar sürecek. Biz elbette o tarihten<br />
sonra gelen yardımları da kabul edeceğiz ama organizenin<br />
büyüklüğü hesaba katılırsa, bir an önce kumanya<br />
paketlerinin oluşturulması ve Ramazan öncesinde<br />
ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını hedefliyoruz. Böylece<br />
Ramazan ayının başlaması ile birlikte, dünyanın değişik<br />
coğrafyalarındaki mazlumlar da iftar ve sahurlarına<br />
katkı sağlayacak gıda maddelerini almış olacaklar.<br />
Bundan dolayı Ramazan Kampanyası için bağışta bulunacak<br />
hayırseverlerimizin acele etmesini tavsiye ediyoruz.<br />
Dağıtımların organizesini ise ülkelere göndereceğimiz<br />
gözlemciler vasıtasıyla gerçekleştiriyoruz. Onlar<br />
gittikleri ülke ve bölgede bizlerin gözü, kulağı oluyorlar.<br />
Gidilen coğrafyalardaki sıkıntıları, insanların<br />
hangi koşullar altında yaşamak zorunda olduklarını<br />
bizzat görüyorlar ve döndükten sonra da insanlarımıza<br />
aktarıyorlar. Bu yönüyle kampanyalarımız şeffaf bir şekilde<br />
gerçekleşiyor. Kampanya bitiminden sonra gelecek<br />
bağışları da yine kriz bölgelerinde yıl boyunca değerlendiriyoruz.<br />
Buna Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine<br />
her ay gönderdiğimiz bir tır gıda yardımını örnek verebilirim.<br />
Ramazan Kampanyası’na katılmak isteyenler ne şekilde<br />
destek olabilirler?<br />
www.hasene.org sayfasında yer alan online bağış<br />
kısmında, Ramazan Kampanyası amacını belirleyerek<br />
bağışta bulunabilirler. Ayrıca hesap bilgilerimiz kullanılarak<br />
havale yolu ile bağış yapabilirler.<br />
Ramazan Kampanyası’na katılacak olan hayırseverler<br />
için son bir mesajınız var mı?<br />
Yardımseverlerimiz bağışlıyorlar, bizler ulaştırıyoruz.<br />
Onlar emanet ediyorlar, bizler büyük bir hassasiyet<br />
ve sorumluluk içerisinde emanetleri yerlerine teslim<br />
ediyoruz. Yapılan yardımlar, bağışlanan miktarlar<br />
onbinlerce ailenin iftar ve sahur sofrasına katkı sağlıyor;<br />
100 binin üzerinde kişi bu yardımlardan istifade<br />
ediyor. Allah yardımda bulunanlardan razı olsun; yapmış<br />
oldukları yardımları kabul etsin. Tüm bağışçılarımızın,<br />
tüm Müslümanların, tüm mazlumların Ramazanlarının<br />
bereketli geçmesini, yapılan bağışların en<br />
güzel şekilde kabul olmasını temenni ediyorum.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 07 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
IGMG’li Kadınlardan Lösemi İle Savaş Derneği (Hospiz)’e Destek<br />
İslam Toplumu IGMG Köln Bölgesi Kadınlar Teşkilatı,<br />
Alman Çocuk Hospiz Derneği için “Hayır<br />
Kahvaltısı” düzenledi.<br />
Hospizverein e.V. Dernek Koodinatorü Bayan Gapi<br />
Mangano Milli Görüş Teşkilatları Köln hanımlarıyla<br />
beraber kahvaltı yaptı. Burada yapılan kahvaltıda<br />
hayır çalışmalarının dini yükümlülük olduğu vurgulandı.<br />
Bayan Mangano bayanlara hitaben yaptığı kısa selamlama<br />
konuşmasında yaptıkları dernek faaliyetlerini<br />
tanıttı. Bayan Koordinatör “Derneğimiz yaşam süresini<br />
kısaltan bir hastalığa yakalanmış çocukların aileleri<br />
tarafından 1990 yılında kurulmuştur. Federal<br />
düzeyde çalışan dernek, hastalık teşhisi konulduğu andan<br />
itibaren, gerek hastaya gerekse bütün aile fertlerine<br />
günlük yaşamlarında eşlik etmektir. Derneğin temel<br />
arzusu bu durumda bulunan ailelerin ilgi ve ihtiyaçlarını<br />
kamuoyunda temsil etmektir. Evlerde çocuk<br />
hospiz hizmeti 2006 yılından itibaren başlatıldı. Derneğimiz<br />
Köln civarında ikamet eden ailelerin birbirlerine<br />
manevi yardım ve desteğin yanısıra, fahri<br />
çalışanları ile de hem destek hem de koordinasyon<br />
hizmeti vermektedir. Dernek tedavi<br />
edilmesi mümkün olmayan ve yaşam süresini<br />
kısaltan bir hastalığa yakalanmış çocuklar ve ailelerine<br />
yardım hizmeti sunmaktadır” diyerek,<br />
hayır kahvaltısına katılanlara ısrarla bu tip çalışmalara<br />
destek verilmesi noktasında talebinde<br />
bulundu.<br />
Lösemi kan kanseri başta olmak üzere bu<br />
hastalığa yakalanmış pek çok Türk vatandaşımız<br />
Alman gönüllü derneği tarafından maddi<br />
çıkar gözetilmeksizin yardım gördü. Dernek<br />
faaliyetleri T.C. Köln Başkonsolosluğu ve Başkonsolos<br />
M.Kemal Basa`nın eşi Vildan Basa<br />
hanım tarafından kamuoyunun gündemine taşındı.<br />
150 kadar bayanın katıldığı IGMG Köln<br />
Bölge salonunda yapılan hayır kahvaltısına<br />
farklı teşkilatlardan ve camilerden gelen bayanlarda<br />
iştirak ettiler. Gün içinde yapılan çalışmadan<br />
elde edilen 1000 euroluk nakdi bağış aynı<br />
gün IGMG Köln Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı<br />
Şükran Çakılcı ve IGMG Köln Bölge Başkanı<br />
Mehmet Dal tarafından Alman Çocuk<br />
Hospizverein e.V. derneğine teslim edildi.<br />
Freiburg’da İşadamlarına<br />
Ev Sohbeti Başlatıldı<br />
IGMG Freiburg Donau Bölgesi bünyesinde<br />
çevre iş adamlarına ev sohbetleri başlatıldı.<br />
İlk ev sohbeti işadamı Mehmet Gürbüz’ün<br />
evinde yapılırken, buraya Güney Fransa ve<br />
Freiburg Donau Bölgesinden iş adamları<br />
katıldılar.<br />
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet<br />
Ölmez’in de katıldığı ev sohbetinde tanışma<br />
gerçekleşti ve sohbet yapıldı.<br />
Maneviyatın önemine vurgu yapılırken, alınan<br />
kararlarda ayda bir biraraya gelmek olduğu<br />
vurgulandı. Amaçlarının birlik ve beraberlik olduğu<br />
vurgulanırken, belli bir zaman sonra Avrupa<br />
iş adamları Derneği’nin kurulmasının temeli<br />
atıldı.<br />
Sohbet, ev sahibinin vermiş olduğu ikram<br />
ile son buldu.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 08 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
100 Bin Bağışçıya Ulaşan DKMS’den M. Kemal Basa’ya Plaket<br />
Basa: “Bir insanı kurtaran bütün insanlığı<br />
kurtarmış gibi olur. Bir insanı öldüren<br />
de bütün insanlığı öldürmüş gibi<br />
olur”<br />
Almanyadaki Türk kamuoyunca yaptığı<br />
kan bağış kampanyalarıyla tanınan Alman Kemik<br />
İlik Bankası DKMS yöneticileri başta<br />
Banka Müdürü Stephan Schumacher, Türk<br />
çalışanları Banu Yazıcı, Emrah Kılıç, Demet<br />
Kaygusuz, Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal<br />
Basa’yı ziyaret ettiler.<br />
DKMS, Köln Başkonsolosu M. Kemal Basa’ya<br />
görev bölgesinde çalışmalarına verdiği<br />
TALEP SİZDEN, PARA BİZDEN, EV BİZDEN<br />
DEWA<br />
wohnungsbau eG<br />
Köln<br />
0221-78804100<br />
www.dewaeg.de<br />
Stuttgart<br />
0711-99764300<br />
∂<br />
∂<br />
PR MA<br />
GMBH<br />
BANKASIZ SCHUFASIZ<br />
HERKESE EV ALMA İMKANI<br />
İcradaki evinizi kurtarıyoruz.<br />
Schufa’nız olsa bile destek imkanı sağlıyoruz<br />
Annelere Özel İmkanlar<br />
“Vadesi Dolmuş Ev<br />
Ödemelerinizi Günün<br />
En Cazip İmkanları<br />
İle Yeniliyoruz”<br />
Çalışsanız ya da çalışmasanız, yardım dahi alsanız,<br />
hayal kurduğunuz, bize gösterdiğiniz evi alıyoruz.<br />
Hiç kredi kullanmadan sizi ev sahibi yapıyoruz.<br />
Mannheim<br />
0621-8624070<br />
G-MEDIA UG c<br />
destekten dolayı teşekkür ederek hem bir plaket<br />
hem de çiçek buketiyle teşekkür etti.<br />
Başkonsolosun makamında yapılan ziyarette<br />
Alman Kemik İliği Bankası Müdürü Stephan<br />
Schumacher kısaca şunları söyledi. "Bizler<br />
Mustafa Kemal Basa’yla 2009 yılında tanıştık.<br />
Onun sayesinde kampanyalarımız daha da ilerledi.<br />
2000 senesinde başlattığımız proğramda<br />
Türk vatandaşlarına ulaşmaya çalıştık. İlk olarak<br />
yardımcı bir Türk eleman yanımıza aldık.<br />
Ve ilk senelerde 4-5 bin bağışlayıcıya ulaştık.<br />
Fazla ilerlemediğimizi kısa zamanda fark ettik.<br />
İlk senelerde burada yetişmiş genç Türklere<br />
ulaşmaya çalıştık. Fakat velilerinin bilgileri olmadığı<br />
için gençler sorun yaptılar. Türkiye`de<br />
ve Türk medyasında bu konu gündeme fazla<br />
gelmemişti. Sayın Basa’yla tanıştığımızdan<br />
sonra, kendisi şemsiye görevini aldı. İlk basın<br />
toplantısında kendisi ve hanımı vatandaşlarına<br />
örnek olarak bağışlayıcı olarak kayıt altına<br />
alındılar. DİTİB gibi bazı dini kuruluşlar sayesinde<br />
şimdi neredeyse senede 12 bin tane<br />
kayıt yapabiliyoruz. Bir kaç gün önce de 100<br />
bininci kaydımızı gerçekleştirdik" diyerek<br />
şahsında yaptığı destekten dolayı teşekkür<br />
ederek Türkiye`ye dönecek olan Basa’ya yeni<br />
görev yerinde başarılar diledi.<br />
M. Kemal Basa: “Kültür Kodlarımızın<br />
Gereğini Yaptık”<br />
Kabulde kısa bir selamlama konuşması yapan<br />
Basa, DKMS yetkilileriyle tanışmalarından<br />
sonra süreçle ilgili verdiği örnekle kısaca<br />
şunları aktardı; "Biz gerçekten DKMS ile çok<br />
yakın bir ilişki yürüttük. Burda on binlerce<br />
broşür dağıttık. Lösemi gerçekten sınır tanımayan<br />
ilginç bir hastalık. Türk kökenli bir kemik<br />
iliğinin Türk kökenli bir hastada kullanılma<br />
şansını artırıyor. Tabiki istisnalarda var.<br />
Bir Moğol’un kemik iliği bir Çin’liyle bir Latin<br />
Amerikalı’yla da uyuşabiliyor. Ama kural<br />
olarak aynı milletten olan hatta aynı bölgeden<br />
mesela Trakyadan, Egeden aynı bölgeden gelen<br />
insanların genetik yapısı uyuşması, sonuçta<br />
da o hastanın kurtulma olanağı daha da<br />
yükseltiyor. Bu anlayışla önce toplumumuzda<br />
biliç yaratmak istedik. 2009 yılında başladık.<br />
Büyükelçiliğimizin desteğini yanımıza aldık.<br />
Bizim başlattığımız pilot bölgedeki çalışma<br />
başarılı olunca, bütün Almanya çapında faaliyette<br />
bulunan DİTİB olsun MİLLİ GÖRÜŞ<br />
olsun diğer dini ve kültürel çatı kuruluşlarını<br />
da yanımıza almayı başardık. Yanılmıyorsam<br />
20 bin civarında Türk gönüllü bağışçı vardı.<br />
Bugün bu sayı 100 bin civarında oldu. 3-4 sene<br />
içerisinde 4-5 katına çıktmasına katkı sağladık.<br />
Açıkcası biz yaptık dersek DKMS`deki<br />
arkadaşlara haksızlık etmiş oluruz. Ben ve ailem<br />
gönüllü bağışçı olduk. Örnek olmanın<br />
ötesinde ilkelerimiz ve inançlarımız gereği<br />
yaptık. Cami dernekleriyle yaptığımız toplantılarda<br />
inancımızda ve kutsal kitabımızda yeri<br />
olan, “bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış<br />
gibi olur. Bir insanı öldüren de bitin<br />
insanlığı üldürmüş gibi olur” düsturuyla kültür<br />
kodlarımızla bu yararlı çalışmanın içinde<br />
bulunduk’’ diyerek sözlerini tamamladı.
Çocuklarımızın Hem Hayal Dünyalarını Hem de Türkçelerini Geliştirmeleri İçin<br />
103 Kitaplık Çocuk Seti<br />
Spor Çantası İle Beraber Spor Çantası İle Beraber Spor Çantası İle Beraber<br />
250 € Değil<br />
Klasiklerimiz 30 Kitap<br />
129 €<br />
Almanya İçi Posta Ücreti Dahil<br />
Doğa Öyküleri Kır Öyküleri<br />
Papatya Dizisi 30 Kitap<br />
Dizisi 20 Kitap Dizisi 10 Kitap Dizisi 10 Kitap<br />
Masal Klasikleri<br />
Sipariç İçin: info@hayatonline.eu • Tel: 0171-1970212
HAYAT<br />
Dreyfus, İhanet<br />
ve Adalet<br />
mahmut.askar@t-online.de<br />
Mahmut AŞKAR<br />
A<br />
lfred Dreyfus, Fransız ordusunda<br />
yüzbaşı rütbeli bir subaydı.<br />
Fransız istihbaratının<br />
temizlikçi kadın olarak Paris’deki Alman<br />
Büyükelçiliği’ne yerleştirdiği elemanı,<br />
günün birinde çöp sepetinde el<br />
yazısıyla kaleme alınmış, imzasız bir<br />
mektup bulur. Alman askeri ateşesine<br />
yazılan bu mektupta, Fransa’ya ait bazı<br />
bilgilerin verileceği vaat edilmektedir.<br />
Şüpheler Yüzbaşı Dreyfus üzerinde<br />
yoğunlaşır. Mektuptaki el yazısının<br />
benzerliğinden daha çok, Alfred<br />
Dreyfus’un Yahudi kökenli olması;<br />
şüphelerin onun üzerinde yoğunlaşmasına<br />
vesile olur. Vatana ihanet suçlamasıyla,<br />
15 Ekim 1894’de tutuklanan<br />
Dreyfus, delillerin yeterli olmamasına<br />
rağmen, mahkemece suçlu<br />
bulunarak ömür boyu hapis cezasına<br />
çarptırıldı. Daha sonra (1896) ortaya<br />
çıkan bir başka olay, Dreyfus davasını<br />
yeniden gündeme taşıdı ve sözkonusu<br />
mektubun Dreyfus’a değil de, Fransız<br />
asıllı binbaşı Easterhazy’e ait olduğu<br />
ortaya çıktı. Buna rağmen, asıl suçlu<br />
konumundaki subay, mahkemece<br />
suçsuz bulundu. Yazar Emile Zola, bu<br />
olay üzerine zamanın cumhurbaşkanına,<br />
“Suçluyorum” başlığıyla açık bir<br />
mektup yazarak Dreyfus’un yanında<br />
yer alınca, aydınlar arasındaki kutuplaşma<br />
daha da sertleşti.<br />
Haftalık bir Alman gazetesinde<br />
(Die Zeit, Hoch auf dem Seil, 29. 11.<br />
2012 ) İsrail’li Sosyoloji Profesörü<br />
Eva Illouz ile yapılan bir söyleşide,<br />
Dreyfus olayıyla bağlantılı şu değerlendirmesine<br />
yer verilmişti: “İsrail ordusunda<br />
Arap asıllı bir subaya haksızca<br />
suçlama yapılmış olsaydı, acaba İsrail’de<br />
adaletin yerini bulması için<br />
mücadele eden olur muydu?”<br />
Kendisi de bir Yahudi olan Prof.<br />
Eva Illouz, bizdeki münevverliğin Batı’daki<br />
karşılığı kabul ettiğimiz entelektüelliğin<br />
asil duruşunu sergiliyordu<br />
bu tavrıyla. Fransa, Dreyfus’u Yahudi<br />
kökenli oluşu sebebiyle potensiyel<br />
suçlu olarak gördüğünden, vatan hainliğiyle<br />
yargılamıştı. Acaba İsrailliler<br />
de kendi ordularında bir Arap asıllı<br />
subayı sahiplenmede Emile Zola örneği<br />
sergileyebilirler mi? Günümüz<br />
Avrupa’sında Antisemitizim’in yerini<br />
İslamofobi’nin aldığını, yapılan kamuoyu<br />
araştırmaları ortaya koyduğuna<br />
göre; burada doğup büyüse ve toplum<br />
içinde belli bir yer edinse de, dün<br />
Alfred Dreyfus’a, “Madem Yahudi,<br />
öyleyse vatan haini” diyenler, bugün<br />
de kendi içlerindeki Müslüman’a,<br />
“Madem Müslüman, öyleyse potensiyel<br />
terörist!” önyargısıyla bakmaya<br />
devam edecekler.<br />
Bu yetmezmiş gibi, Türkler/Müslümanlar<br />
da kendi içlerinden yeni<br />
Dreyfuslar “yaratmaktan” geri durmayacaklar:<br />
Madem bizden değil, öyleyse<br />
... Bu “bizden değil”lik yerine göre<br />
diğer kuruluş, cemaat veya mezhep<br />
olabildiği gibi, aynı kuruluş veya cemaat<br />
içinde farklı düşünenler de olabilir.<br />
Yaşadığımız dünyada her şey insanla<br />
mânâ kazanır. Bir taraftan, “aslolan<br />
insandır” dedik fakat diğer taraftan<br />
insanı, ideolojimize, partimize,<br />
kuruluşumuza, hatta sloganlarımıza<br />
feda ettik. Zihniyet dünyamızda en<br />
çok yer etmiş kavramlardan birisi de,<br />
“bizim insanımız”dır. Bazen “bizim<br />
insanımız”ı, tapulu malımız, kendimize<br />
ait eşyamız gibi kullandık, harcadık<br />
ve tükettik. Bazen de, onun insanlığına<br />
değil, bizden olup olmadığına<br />
öncelik verince; kabiliyetsiz ve şahsiyetsizleri<br />
kucağımızda buluverdik.<br />
Madem bizden değil, öyleyse onlardandır...<br />
“Bizden” dediğinizin en<br />
büyük meziyeti, her halü şartta size<br />
biat etmek olur ve siz de kayıtsız şartsız<br />
itaat beklerseniz. Gün de gelir, itaatsizlerin<br />
başkaldırısı karşısında, itaatkârlarınızla<br />
birlikte basiretiniz bağlanır.<br />
Toplumun farklı kesimlerinde<br />
yankı bulan olayların, zamanla bu<br />
işin aktörleri tarafından başka mecralara<br />
taşınması; taraf ve karşıtarafların,<br />
kendi düşüncelerini kitleye iletibilmek<br />
ve aralarındaki dayanışmayı sağlamak<br />
gayesini güder. Bu saatten sonra,<br />
Dreyfus hadisesinde (ve Gezi Parkı<br />
üzerine patlak veren protestolarda)<br />
olduğu gibi, olayın meydana gelmesine<br />
sebep olanların haklı veya haksız<br />
oldukları unutulmuşluğa terk edilir.<br />
Nitekim Emile Zola’nın “J’accuse<br />
(suçluyorum)” başlıklı 13 Ocak’ta yayımlanan<br />
mektubu, hareket etme kabiliyetini<br />
yitirmiş bir Dreyfus taraftarı<br />
kitleye yeniden cemaat ruhununu<br />
❬<br />
kazandırmaktı. Neticede Zola, Dreyfus<br />
karşıtlarına kıyasla, Dreyfus taraftarlarına<br />
“biz” kimliğini kazandırabilmişti.<br />
(Richard Sennet, Verfall und Ende<br />
des öffentl. Lebens).<br />
Sayıları fazla olmasa da, toptan<br />
suçlanma tehlikesiyle her zaman karşı<br />
karşıya olan Avrupalı Türklerin/Müslümanların<br />
haklarını savunan günümüz<br />
Almanya’sında Emile Zolalar da<br />
var. “Gönül isterdi ki”yi bir kenara bırakıyoruz:<br />
Şartlar, dininden ve milliyetinden<br />
bağımsız olarak, haksızlıklara<br />
karşı içimizden kalemi ve kelamıyla<br />
ortaya çıkacak Emile Zolalara şiddetle<br />
ihtiyaç olduğunu haykırıyor.<br />
Hak söyleyecek, haklının yanında yer<br />
alacak, adil olacak, adaleti haykıracak.<br />
Hafızalarımızı birlikte yoklayalım:<br />
Sıffîn Savaşı’nda bir kalkanını<br />
kaybeden Hz. Ali, savaş sonrası Kûfe’ye<br />
dönünce kalkanını bir Yahudi’nin<br />
elinde görür ve kalkanın kendisine<br />
ait olduğunu söyler. Yahudi ise,<br />
kalkanın kendisinin olduğunu iddia<br />
eder. Bunun üzerine Hz. Ali, kadıya<br />
gidelim, der ve mahkemeye çıkarlar.<br />
Kadı, şahidi olup olmadığını sorunca<br />
Hz. Ali de, “Hizmetçimiz Kanber ile<br />
oğlum Hasan şahittir.” diye cevap verir,<br />
fakat kadı, “Oğulun şahitliği geçerli<br />
değildir” diyerek mahkemeyi<br />
Müminlerin Emiri Halife Ali’nin<br />
aleyhine bitirir. İslâm’ın bu adaleti<br />
karşısında hak din olduğuna iman<br />
ederek müslüman olan Yahudi, Hz.<br />
Ali’nin kalkanını da kendisine iade<br />
eder.<br />
İslâm Medeniyeti’nin bayraktarlığına<br />
soyunan “Başlarımız” ne kadar<br />
Ali, hâkimlerimiz ne kadar Ali’yi<br />
mahkemeye çıkaran kadı olabilirler?<br />
Bütün mesele; yani Türklüğümüz ya<br />
da müslümanlığımız; içimizdeki<br />
Dreyfuslara da ne kadar adalet isteyip<br />
istemediğimizle alakalıdır.<br />
Adil olmak; sayı olarak azınlık olsalar<br />
da, “sizden olmayan” ve sizin gibi<br />
düşünmeyenlere de adaleti sağlamak<br />
ve verilen karara rıza göstermektir.<br />
Kendi içinizde bu hakkaniyeti sağlamazsanız,<br />
başkalarına vereceğiniz<br />
adalet dersine itibar eden olmaz. İhanet<br />
edenleri biraz da sizden olanların<br />
içinde arasanız...<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 11 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
dosya<br />
Adil olmak; sayı olarak azınlık olsalar<br />
da, “sizden olmayan” ve sizin gibi düşünmeyenlere<br />
de adaleti sağlamak ve verilen<br />
karara rıza göstermektir. Kendi içinizde bu<br />
hakkaniyeti sağlamazsanız, başkalarına vereceğiniz<br />
adalet dersine itibar eden olmaz.<br />
Yunus Emre<br />
Camiinde Kermes<br />
IGMG Düsseldorf Bölgesinde faliyetlerde<br />
bulunan Yunus Emre Camii’nin<br />
düzenlediği kermes büyük<br />
ilgi gördü. Milli Görüş Yunus Emre<br />
Camii Yönetim kurulu başta olmak<br />
üzere şube Kadın ve erkek Gençlik<br />
Teşkilatı ile emek verdiği 3 günlük kermese<br />
uzaktan ve yakından iştirak eden<br />
misafirlere Türk mutfağının eşsiz lezzetleri<br />
sunuldu. Kermes için özel hazırlanan<br />
banklarda ise çaylarını ve Türk<br />
kahvesini yudumlayan misafirler bir<br />
yandan da hoş sohbetler ettiler.<br />
Çocukların unutulmadığı kermeste<br />
ebru sanatı, ata binme gibi etkinlikler<br />
de yer aldı. Araba Çekilişinde ise<br />
Citroen marka arabanın sahibi Meryem<br />
Altuner oldu. Mahmut Manav’ın<br />
sunduğu programda çocuklar tüm hünerlerini<br />
sergilediler. Kermesin açılış<br />
konuşmasını yapan cemiyet Başkanı<br />
Abidin Temel kermesin organizesine<br />
katkı sunanlara ve katılımcılara teşekkür<br />
etti. Kadınlar Teşkilatı Başkanı<br />
Hatice Köse de ekibiyle kermesteki<br />
standlarda yerini alırken, eski Kadınlar<br />
teşkilatı başkanı Hatice Sipahi de onlara<br />
yardım etti. Gençlik teşkilatı Başkanı<br />
Kazım Mollamehmetoğlu ve Gençlik<br />
teşkilatı Başkanı Hayriye Şahin de<br />
hizmet kervanında 3 gün boyunca aktif<br />
görev aldılar.<br />
Kermese IGMG Başkanı Kemal<br />
Ergün de katılarak gençlerle uzun süre<br />
sohbet etti. İlahiyatçı Ebubekir Sifil,<br />
IGMG Düsseldorf Bölge Başkanı Yaşar<br />
Erim, SPD Yabancılar Temsilcisi<br />
Arif İzgi, Wuppertal Vochvinkel Dİ-<br />
TİB Camii başkanı Oktay Biber, RAA,<br />
Ülkü Ocağı ve IKM’den temsilciler ve<br />
çevre kentlerden Türk ve Almanların<br />
katıldığı kermes Cemüyet imamı Adil<br />
Erçel’in okuduğu Kur’an-ı Kerim’le<br />
açılırken, Velbert cemiyeti İmamı Tahsin<br />
Özkan’ın Kur’an tilaveti ile de noktalandı.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 12 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
Köln Havalimanına Tüm İnançlara Hitab Eden İbadethane Açıldı<br />
Yaklaşık 15 yıl evvel Köln Belediye Yabancılar<br />
Meclisine Köln-Bonn havalimanına müslümanların<br />
ihtiyacına çözüm sunacak bir mescit<br />
talebi getirildi. Bu teklife verilen cevabı yazıda<br />
“yeni (D) Terminal yapılsın o zaman halledelim” cevabı<br />
yazılı olarak verilir. Köln Eski Belediye Başkanı<br />
Fritz Schramanın başkanlığı döneminde şimdiki<br />
KRM daha kurulmadan önce kendisinin kurdurttuğu<br />
Rad der Religion, şehirdeki tüm dini temsilcilerle<br />
yapılan istişareler ve onların görüşlerinide<br />
alarak, artı Köln Uyum meclisindeki temsilcilerin<br />
genel oluru kararıyla bu gün açılan ibadethane şekillenmiş<br />
oldu. IGMG`yi temsilen aynı zamanda<br />
Uyum Meclis Üyesi Ali Esen, Dein Köln gurubundan<br />
yine Uyum Meclis Üyesi Abdullah Aydık’ın<br />
hem de diğer üyelerin kulis çalışmaları konunun<br />
belediyede olgunluk kazanmasında sağladığı katkı<br />
çok önceleri Türk ve Alman basınında yer aldı. Açılışta<br />
da yine bu iki meclis üyesinin yanı sıra İslam<br />
Kültür Merkezlerinden Mehmet Ünal Tosun,<br />
ATİB’den Tibyan Taşkın, İslam Toplumu Milli Görüş<br />
Teşkilatlarından Köln Bölgesinden İskender<br />
Güngör, Dein Köln gurubundan Serkan Atalay ve<br />
Mukaddes Atalay, havalimanı Taksicileri temsilen<br />
Yusuf Atabaş, Rad der religion üyesi Hrıstiyan<br />
ve Yahudi temsilcileri açılışta hazır bulundular.<br />
Köln Bon Hava Limanı yönetimi basına<br />
dağıttığı basın bildirisinde şu ifadelere yer<br />
verdi.<br />
“Bundan sonra Köln/Bonn Havalimanı<br />
Mensupları, Yolcularını Havalimanında yeni<br />
açılan din-odasına/mescidine davet ediyor...<br />
Bundan sonra Mescid tüm halka açılmıştır.<br />
Havalimanı Çalışanları, ziyaretçilere ve yolculara<br />
açık olan bu mekan Havalanında Terminal<br />
2 bölümünde bulunmaktadır... Bundan<br />
sonra bu mescid havalimanımızda bulunan<br />
her hangi dinden olursa olsun herkese<br />
açılmıştır.”<br />
Köln-Bonn Havaalanı müdürü Mıchel<br />
Garvens açılışta yaptığı konuşmada; "Burası<br />
tüm dünyaya (hem coğrafi hem inanç dünyası)<br />
açılan bir kapıdır. Misafirlerimize dükkan<br />
ve restorant haricinde, hava alanındaki<br />
telaşeden geri çekilmek için bir mekan takdim<br />
ediyoruz. Ve bu bizi çok sevindiriyor.<br />
Rad der Relıgıon “Köln’de bulunan her türlü<br />
din ve inanç cemaat gurublarıyla birlikte<br />
yaptığımız fikir alış verişine teşekkür ederim”<br />
dedi.<br />
Havaalanı müdürü Garvens’in ardından<br />
açılışta söz alan Köln Belediyesi Çevre ve<br />
Uyum Daire Başkanı Henriete Reker kısaca<br />
şunları söyledi; “Bu GebetRaum odasını bizlere<br />
hazırlayan tüm havalimanı yetkililerine<br />
teşekkür ediyorum. Dini özgürlüğün burada<br />
çok yüksek bir değeri vardır. İnsanlar artık<br />
bundan sonra rahatsız edilmeden ibadetlerini<br />
burada gerçekleştirebilirler. Sessizlik ve sakinlik<br />
arayanlar burada aradıklarını bulabilirler.<br />
Bu ibadethane Rad der Religionun bir<br />
başarısıdır. Bu oda tolerans medeniyetler arası<br />
karşılıklı hoş görüyü destekleyecektir” dedi.<br />
Oda elips şeklinde oturmak için farklı büyüklükte<br />
kesilmiş ağaç gövdelerinden oturaklar,<br />
ayrıca kıble bulunmasına yardımcı<br />
olacak yön işaret levhası bulunmakta. Görünüşte<br />
tamamen farklı bir şekilde dizayn edilen<br />
oda alışılagelmişin dışında bir mimari stili<br />
kullanılmış.
HAYAT<br />
Beate ve<br />
Asrın Davası<br />
oucuncu@igmg.org<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 13 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Oğuz ÜÇÜNCÜ<br />
dosya<br />
Panayır havasından kurtarılıp normal bir hukuki<br />
sürece dönüştürülmesi gereken davada,<br />
işlenen planlı cinayetler, on insanın katledilmesinin<br />
failleri ve maktül ailelerine verilen<br />
eziyete yol açanlar açığa çıkarılmalı ve dava<br />
“eksiksiz” olarak aydınlığa kavuşturulmalıdır.<br />
E<br />
vet, ben de Nazi terörü<br />
davasının Münih’deki<br />
açılışında bulundum.<br />
Ama hayır, Beate<br />
Zschäpe hiç de canavara benzemiyordu.”<br />
Artık 140 karakterle<br />
kendi izlenimlerini Twitter’de<br />
ifade ederek her şeyi söylediğine<br />
inanmak çok kolay gibi görünüyor.<br />
Ama gerçekten de şirin<br />
giysiler giyen, düzgün makyajlı<br />
ve saçları kusursuzca yapılmış<br />
zarif bir kadın, boğucu, havasız<br />
ve insanlarla dolu, tıklım tıklım<br />
bir duruşma salonuna girdiğinde,<br />
insan onun mahkeme katiplerinden<br />
biri olduğunu düşünebilirdi.<br />
Beate, eli kelepçesiz,<br />
ayağı kelepçesiz, mahkum kıyafeti<br />
giydirilmemiş ve kurşun geçirmez<br />
kafese sokulmadan vekilleri<br />
arasında duruyordu. Ve<br />
bu kişinin, güvenlik kurumlarındaki<br />
“arkadaş ve yardımcılarımız”<br />
tarafından farkedilmeden,<br />
yaklaşık on yıl boyunca cinayet<br />
işleyerek ve soygun yaparak<br />
ülkemizde cirit atan bir terör<br />
örgütünün geriye kalan tek<br />
sağ üyesi olduğuna dair hiçbir<br />
“gerçek” emare bulunmuyordu.<br />
Fakat “gerçekdışı” bir görünüm<br />
sergileyen sadece sanığın tarzı<br />
değildi. Kermes, ya da hukukçuların<br />
deyişiyle duruşmada,<br />
bir bütün olarak değerlendirildiğinde,<br />
zaman zaman gerçeküstü<br />
bir hâl alıyordu.<br />
Duruşmanın yapılacağı salona<br />
giderken ilk olarak göze çarpan,<br />
mahkeme binasının önünde<br />
gösterici ve seyircilerden çok<br />
daha fazla gazeteci ve muhabirin<br />
bulunması oldu. Medya,<br />
mensupları ile her yeri sarmalıyordu:<br />
Sadece sağdan ya da soldan,<br />
problemsiz geçmeleri<br />
mümkün iken yaygara kopartıp<br />
barikatları geçmeye çalışan göstericiler,<br />
vekiller, mağdur avukatları,<br />
mağdur yakınları, siyasetçiler,<br />
parti yetkilileri ve kamuoyunca<br />
tanınan önemli<br />
ve/veya önemsiz diğer kişiler.<br />
Canlı yayıncılardan oluşan ormanın<br />
içinden yol bulup geçtikten<br />
sonra, örneğin Türkiye<br />
Büyük Millet Meclisi üyeleri,<br />
büyükelçi ve konsolosluk personelleri,<br />
bölgenin Neo Nazi liderleri<br />
ve meraklı seyircilerle<br />
birlikte özel hazırlanmış bekleme<br />
çadırında kuyrukta beklemek<br />
gerekiyordu. Baverya’dan<br />
çiftçi ve koyu CSU seçmeni ile<br />
solcu demiryolları işçileri, giriş<br />
için sanki sonu gelmeyen bekleyiş<br />
esnasında en asli Baverya şivesiyle<br />
karşılıklı olarak birbilerini<br />
ırkçılık ve hainlikle itham<br />
ederken, Nazilerin ise sessiz<br />
durmalarını izlemek antropolojik<br />
açıdan ilginçti. Yetişkin insanların,<br />
girişteki sıkı kontrolden<br />
geçtikten sonra seyirci tribünlerinin<br />
camlarına burunlarını<br />
yapıştırarak sanıklardan görüntü<br />
almaya çalışmaları ise oldukça<br />
komikti. Ön sıralarda<br />
boşalan yerleri ele geçirmek için<br />
yapılan mücadele de, çocukların<br />
yaş günlerinde oynanan<br />
“Kudüs yolculuğu” oyunundaki<br />
sandalye kapması çabalarına<br />
benziyordu.<br />
Duruşma salonunda bulunan<br />
güvenlik görevlileri, seyircilere<br />
sürekli yerlerine oturmalarını<br />
emretmek zorundaydı.<br />
Hatta bazıları, kuvvetten düşmeden<br />
aşağıdaki “arenada” olan<br />
bitenleri dikkatle izleyebilmek<br />
için yanlarında erzak dahi getirmişlerdi.<br />
Ancak buna rağmen<br />
davada, daha hakimin taraflı olduğu<br />
gerekçesiyle red dilekçeleri<br />
okunurken bile birçok ziyaretçinin<br />
göz kapakları kapamamak<br />
için güçlükle direniyordu.<br />
NSU kompleksinin en sonunda<br />
hukuki işleme alınması<br />
üzere başlayan süreç, basın ve<br />
medyanın takdim ettiği yüzyılın<br />
davası olmaktan ziyade bir<br />
panayır havasına bürünmüştü.<br />
Umut edilir ki, yargılama süreci,<br />
bir an evvel “normal bir havaya’’<br />
kavuşur ve Zschäpe’yi<br />
pek sempatik göstermeye çalışan<br />
imaj tasarımcılarının gösteri<br />
alanına dönüşmez. Nitekim<br />
işlenen planlı cinayetler, on insanın<br />
katledilmesinin failleri ve<br />
maktül ailelerine verilen eziyetin<br />
müsebbipleri, “eksiksiz” olarak<br />
açığa çıkarılmalı ve dava aydınlığa<br />
kavuşturulmalıdır. Aynı<br />
zamanda bu dava, şiddete hazır,<br />
aşırı sağcı çevrelerin aralarındaki<br />
ilişki ağlarını ve Almanya’nın<br />
güvenlik yapısıyla olan bağlantılarını<br />
ifşa ederek artık “global”<br />
diyebileceğimiz beklentileri<br />
karşılamalıdır.<br />
Bir eyalet yüksek mahkemesinin<br />
böyle bir beklentiyi yerine<br />
getirip getiremeyeceği sorusunu<br />
şimdilik bir kenara bıraksak bile,<br />
hukuk devleti duyguların<br />
alabildiğine işin içinde olduğu<br />
bir ortamdan ve söz gelimi<br />
“halkın öfkesinden” etkilenmemelidir<br />
elbette. Ancak NSU<br />
olayını aydınlatmada çuvallayan<br />
devlet birimlerine karşı doğan<br />
güvensizlik ortamından hareketle<br />
kamuoyunun mahkeme<br />
süreci ile ilgili, “gözlerimiz üzerinizdedir”<br />
hassasiyeti de anlayışla<br />
karşılanmalıdır.<br />
İstanbul Şehir Üniversitesi<br />
Köln’de MÜSİAD’a Misafir Oldu<br />
Bir vakıf üniversitesi olan İstanbul Şehir Üniversitesi<br />
Köln’de tanıtıldı. Müstakil Sanayici<br />
ve İşadamları Derneği MÜSİAD NRW’nin<br />
ornize ettiği programa katılarak üniversiteyi tanıtan<br />
rektör yardımcısı Prof. Dr. Coşkun Çakır yeni Türkiye’nin<br />
üniversitelerinin de farklı olacağı, Türk üniversitelerinin<br />
artık uluslararası öğrenciye büyük<br />
önem verdiklerinin altını çizdi. Amerika Birleşik<br />
Devletleri (ABD), Avusturalya ve Kanada gibi ülkelerin<br />
10 binlerce uluslararası öğrenci çekerek buradan<br />
10 milyonlarca dolar gelir elde ettiğine dikkat<br />
çeken Prof. Dr. Çakır, “Yeni Türkiye mutlaka bir şeyler<br />
yapmalı, yapmazsa yolda kalacak. Türkiye’ye gelen<br />
uluslararası öğrenci sayısı 32 bin’e ulaştı, 2015<br />
yılı için hedef ise 100 bin” dedi. İstanbul Şehir Üniversitesi’nin<br />
temellerinin 1986’oda kurulan Bilim ve<br />
Sanat Vakfı ile atıldığını, dört araştırma merkezi ile<br />
iki yayınevi olan vakfın adeta alternatif üniversite<br />
görevi gördüğünü bildiren Çakır, 2008 yılında ise<br />
üniversitenin kurulduğunu ve bu yıl ilk mezunlarını<br />
verecğini kaydetti. Başarılarına dikkat çeken Prof.<br />
Dr. Çakır, “Sosyal bilim alanıdan ilk dörde, mühendislik<br />
alanında ilk 10’a girdi. Üniversitemize duyulan<br />
güvende elbette, arkasında Ülker gibi kuruluşların,<br />
Bilim ve Sanat Vakfı’nın olmasının da etkisi var.<br />
Genelde muhafazakar kesimin ağırlıkta olduğu üniversite<br />
olarak biliniyoruz ama asıl herkesin özgürce<br />
yazdığı bir üniversite olarak bilinmek istiyoruz. Şu<br />
an 1800 civarında öğrencimiz var. İki dilde hazırlık<br />
sınıfı eğitimi ve üç dilde eğitim veren bir üniversiteyiz.<br />
İngilizce ve Arapça eğitim veren İslami İlimler<br />
Fakültemiz, Mühendislik ve Doğa Bilimleri, İletişim,<br />
İşletme ve Yönetim, İnsan ve Toplum Bilimi fakültelerimiz<br />
var. 10 master bir doktora programımız<br />
var” dedi. Hedeflerini aktaran Çakır, “Üniversitemizin<br />
en temel hedeflerinden biri uluslararası bir üniversite<br />
olmak, bunun için İngilizce eğitim veriyoruz.<br />
43 farklı ülkeden, yüzde 12 oranında uluslararası öğrencimiz<br />
var, hedefimiz yüzde 25” dedi. YÖK’e eleştiriler<br />
de yapan Çakır, “YÖK çok yanlış bir kararla<br />
YÇS’yi kaldırdı. Ancak 2 yıldır Türk öğrenciler de<br />
yurt dışında lise okumuşsa yabancı öğrenci kapsamına<br />
girebiliyor. Ama tabiat boşluk kabul etmiyor, şimdi<br />
üniversiteler kendi YÇS’lerini yapıyor. Yurt Dışı<br />
Türkler Başkanlığı üzerinden öğrenci kabülü var.<br />
Ama başvuru sayısı 50 bine çıktığı halde sadece 3 bini<br />
kabul edildi. Türk üniversitelerinin eğitim kalitelerini<br />
arttırmalarının yolu eğitim kalitesini yükseltmekten<br />
geçiyor” dedi.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 14 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
SSK Borçlanmanızı<br />
İki Taksitte Yatırın<br />
Bir Taşla İki Kuş Vurun<br />
melik.sel@gmx.de<br />
Asım TOZOĞLU<br />
İ<br />
zin mevsimi geldi ve<br />
çok sayıda gurbetçimiz<br />
Türkiye`de hem izinlerini<br />
yapacaklar hem de<br />
geleceklerini düşünerek, SGK<br />
yani sosyal güvenlik kurumunu<br />
ziyaret ederek, borçlanma işlemleri<br />
için bilgi alacaklar veya gerekirse<br />
borçlanma miktarını yatıracaklar.<br />
Bizim bu konuda tavsiyemiz,<br />
önce bir uzmana danışmalarıdır.<br />
SGK`ya yatırılan paranın Alman<br />
maliyesinden para getirmesi,<br />
bizim, için bir kaçırılmayacak<br />
fırsattır.<br />
Başlıkta değindiğimiz iki<br />
taksit olayı, hem maliyeden iki<br />
yıl para almayı sağlamaktadır ve<br />
aynı zamanda da SGK`nın tanımış<br />
olduğu ‘para üç ay içinde<br />
yatırılmalıdır’ prensibine aykırı<br />
olmayacaktır.<br />
Peki nasıl olacak bu iş? diyorsanız<br />
kısaca anlatacağım:<br />
SGK`ya müracaatınızı öyle bir<br />
zamanda ayarlayınız ki, size tahakkuk<br />
cetveliyle ilgili yazı mesela<br />
Kasım ayı başında gelsin. O<br />
zaman Kasım, Aralık ve Ocak<br />
olmak üzere üç aylık süre elimizde<br />
olmaktadır. Veya Aralık,<br />
Ocak ve Şubat olsun... Mühim<br />
olan bizim için mesela Aralık<br />
2013`te 15.000 euro,O 2014`te<br />
de kalan mesela 10.000 euro<br />
borcumuzu yatıralım. Böylece<br />
hem üç ay prensibi zedelenmiyor<br />
hem de iki ayrı yılda para<br />
ödendiği için, maliyeden daha<br />
fazla para alınmakltadır. Bir örnek<br />
vererek, konuyu açığa kavuşturalım.<br />
Dedemim tabiriyle<br />
vuzuha erdirelim.<br />
51.000 eur yıllık geliri olan<br />
kimseden, 6800 euro vergi kesilmişse,<br />
Maliyeden kendi normal işlemlerinde<br />
730 eoro alıyor.<br />
15.000 euro SGK`ya yatırdığında,<br />
alacağı para 3785 euro<br />
oluyor.<br />
25.000 euroyu toptan yatırsa,<br />
5633 euro alacak.<br />
30.000 euroyu toptan yatırsa,<br />
6335 euro alacak.<br />
Oysa iki yıla bölünce, en az<br />
ikibin euro daha karlı çıkacak.<br />
Paralı Çıkış Alanlarda<br />
Durum Çok Farklı<br />
Almancası Abfindung olan<br />
paralı çıkış durumunda, kişilerin<br />
paralı çıkış yaptığı yıl, yani<br />
paranın ödendiği yıl SGK ödemesinin<br />
bölünmeden hepsi yatırılmalıdır.<br />
Tecrübelerimize göre,<br />
paralı çıkış alanlardan çok vergi<br />
kesildiği için, örneğin SGK`ya<br />
yatırılan 25.000 euronun neredeyse<br />
üçte ikisinin geri geldiği<br />
tespit edilmiştir. Bilhassa paralı<br />
çıkış alanların bir vergi uzmanına<br />
veya bu konuda ihtisas sahibi<br />
bir avukata danışmadan çıkış<br />
belgesine imza atmamalarını salık<br />
veririz.<br />
Bir Taşla İki Kuş Vurulacak<br />
İkinci Olay Dünyaya Gelen Çocuklar<br />
Konusudur<br />
Elterngeld diye adlandırılan<br />
‘ebeveyn parası’ herkesçe bilindiği<br />
gibi vergiye tabi tutulmaktadır.<br />
Anayasa Mahkemesine kadar<br />
başvurulmasına rağmen<br />
maalesef başarı sağlanamamıştır.<br />
Vergi kanunu tabiriyle ‘progressıon<br />
vorbehalt’ yani indirekt vergilendirme<br />
yolu, alınan ebeveyn<br />
paralarını vergilendiriyor ve birçok<br />
ebeveyn ‘devlet hem çocuk<br />
sayısının artmasını istiyor hem<br />
de çocuk için ödediği paranın<br />
vergisini alıyır. Bu nasıl iş?’demekle<br />
yetinmektedir.<br />
Çalışan bir anne, çocuk eğitim<br />
iznine ayrıldığı zaman net<br />
maaşının yüzde altmışdördünü<br />
çocuk bakım parası olarak almaktadır.<br />
Eğer çalışan anne, hamileliğin<br />
ilk ayından itibaren vergi sınıfı<br />
üç`le çalışırsa, doğal olarak<br />
daha çok net maaş veya ücret<br />
alacaktır. Daha çok net maaş sayesinde<br />
de daha çok ‘Elterngeld’<br />
yani ebeveyn parası alacaktır. Bu<br />
konuda beylerden, yani baba<br />
adaylarından hemen itiraz gelebilir.<br />
O zaman babadan vergi sınıfı<br />
beş`le çok vergi kesilmez mi<br />
diye... Evet daha fazla vergi kesintisi<br />
yıl sonu vergi denkleştirmesinde<br />
geri alınabilir ama, vergi<br />
sınıfı beş`le çalışan annenin<br />
az para alması daha dezavantajlıdır.<br />
Bu konuda ikinci taş olayı da<br />
Elterngeld in iki yıla bölünmesi<br />
olayıdır. Çünkü,vergilendirilmeden<br />
dolayı bir çok aile çocuğun<br />
olduğu yıl ve ertesi yıl maliyeye<br />
borçlu olmak zorundalar.<br />
Çalışmayan annelerde de bir<br />
yıl boyunca ayda üçyüz euro<br />
olarak yılda 3600 euro vergilendirilmektedir.<br />
Bu paradan yıllık bin euro<br />
‘pauschal’ yani götürü olarak<br />
masraf düşülmaktedir. Kalan<br />
2600 euro vergiye tabi tutulmaktadır.<br />
Bizim teklifimiz ise şudur:<br />
Elterngeld 24 ay süreyle alınacak<br />
şekilde dilekçe verilsin. O<br />
zaman, 3600 euro 24 aya yayılacağından,<br />
iki yılda 2000 euro<br />
masrafa tabi olacağından, birinci<br />
yıl 1800 eurodan sadece 800<br />
euro, ikinci yılda da yine 800<br />
euro vergiye tabi olacaktır ve<br />
böylece aile vergi tasarrufuna gidecektir.<br />
Çalışmayan bayanlarda hastalık<br />
kasasının 90 gün için 13<br />
eurodan 1170 euro annelik yardımını<br />
da unutmamak lazımdır.<br />
Çalışan bayanlarda işverenin<br />
ödediği annelik parası da aynen<br />
ebeveyn parası gibi vergiye tabi<br />
tutulmaktadır.<br />
Çok nadiren bir olay da şudur<br />
ki, çalışan bayanların aldığı<br />
net maaş ortalamanın üstündeyse,<br />
yanü vergi sınıfı beşle çalışmasına<br />
rağmen, net maaşı örneğin<br />
3000 euroyu geçerse, o zaman<br />
vergi sınıfını değiştirmesine<br />
gerek yoktur. Zaten ebeveyn<br />
parası en çok ayda 1800 euro<br />
olarak belirlenmiştir. Bu konuda<br />
da daha geniş bilgi için okuyucularımız<br />
şahsen tavsiye alabilirler.<br />
dosya<br />
MÜSİAD Hessen’den<br />
“Türkiye’de Yatırım<br />
İmkanları ve<br />
Devlet Teşvikleri”<br />
Eğitim Semineri<br />
MÜSİAD Hessen ve Frankfurt Başkonsolosluğu,<br />
Frankfurt Mercure Otel’de<br />
“Türkiye’de Yatırım İmkanları ve<br />
Devlet Teşvikleri” konulu bir eğitim semineri<br />
düzenledi.<br />
T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici’nin<br />
de katıldığı toplantıda, Türkiye’de yatırım yapmak<br />
isteyen işadamlarına sağlanan destekler ve<br />
vergi indirimleri üzerine bir sunum yapan T.C.<br />
Frankfurt Başkonsolosluğu Ekonomi Ataşesi<br />
Gürol Başaran, Türkiye’nin yatırım teşvikleri<br />
açısından çeşitli bölgelere ayrıldığını ifade ederek,<br />
ihracatın artırılmasına ve cari açığın azaltılmasına<br />
yönelik yatırımların daha büyük teşvik<br />
olanaklarına sahip olduklarının altını çizdi. Teşvik<br />
koşullarının projelere ve bölgelere göre farklılık<br />
gösterdiğini dile getiren Başaran, “Ülkemizde<br />
yapılan yatırımların yaklaşık yüzde doksanı<br />
yatırım teşvik programları çerçevesinde yapılıyor.<br />
Bu noktada gerek Ekonomi Bakanlığımız,<br />
gerekse Başkonsolosluğumuz olarak bizler<br />
iş adamlarımıza her türlü desteği vermeye hazırız”<br />
şeklinde konuştu.<br />
T.C. Frankfurt Başkonsolosu Ekici ve MÜ-<br />
SİAD Hessen Başkanı Musa Aydın tarafından<br />
yapılan selamlama konuşmalarının ardından söz<br />
alan Psikoterapist Murat Alaca, MÜSİAD Hessen<br />
Akademi proje örneğini tanıttı.<br />
Akademi Projesi Sorumlusu ve Eğitim Komisyonu<br />
Başkanı M. Ercüment Balta ise, MÜ-<br />
SİAD Hessen olarak eğitim çalışmalarına tüm<br />
hızıyla devam edeceklerini ifade ederek, işadamlarını<br />
dernek olarak sundukları eğitim ve kişisel<br />
gelişim imkanlarından yararlanmaya çağırdı.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
Aldingen’de<br />
Anasınıfı<br />
Sevinci<br />
IGMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı<br />
olarak faaliyetlerini sürdüren Aldingen<br />
cemiyetinde geçtiğimiz günlerde Anasınıfı<br />
açılışı gerçekleşti.<br />
Haftada iki gün gerçekleşen Anasınıfı<br />
eğitimi Gamze Şener ve Nurhayat Özcan<br />
eğitmenliğinde sürüyor.<br />
Cuma günleri saat 14.00-17.00 arası 5-<br />
6 yaş grubu 14 çocuk ve Cumartesi günleri<br />
saat 10.00-13.00 arası 7 çocuk var. Anasınıfı<br />
sorumlusu Hasan Karaca’nın bize verdiği<br />
bilgilere göre, sayının devamlı arttığı<br />
yönünde.<br />
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı<br />
Ahmet Ölmez ve çalışma arkadaşları Anaokulu<br />
öğrencilerini ziyaret ederek hem hayırlı<br />
olsun dediler ve hem de burada incelemeler<br />
yaparak sorumlulardan bilgiler aldılar.<br />
Kriegk Straße 49-51<br />
60326 Frankfurt Main<br />
Mobile: 0163 - 47 37 301<br />
www.cenaze-sabir.com<br />
Tel: 069 - 53 08 75 85<br />
Fax: 069 - 53 08 75 84
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
3. Aileler Günü ve Çocuk Ş<br />
Wuppertal’da Geleceğin<br />
Futbolcuları Yetişiyor<br />
“FENERBAHÇE’DE oynayan Serdar Kesimal yanımda<br />
yetişti. Biliyorsunuz Wuppertal’de yaşıyordu.’<br />
bu sözlerin sahibi Hasan Akça Almanya’da geleceğin<br />
futbolcularını yetiştirmeye devam ediyor. Akça 2. Ligde,<br />
Solingen BSC Union’da oynamış. İkinci lig altyapıda U 17<br />
yaş altı antrenörü olarak 2 yıllık kontrat imzalamış. Evinde<br />
kendi ismi yazan 15 kupası var. Osmanlı Gençlik Merkezi’nın<br />
sahibi Akça daha önce Adana Demirspor’da da top<br />
koşturmuş. Akça şimdilerde gençlerimizi Türk futboluna<br />
kazandırmak için yoğun bir çabanın içerisinde...<br />
SON ÖRNEK SERGEN YENTUR<br />
Bu gençlerimizden biri de Sergen Yentur. Yentur Wuppertal’in<br />
en köklü kulübü WSV Borussia’nın altyapısında<br />
futbola başlamış. 17 yaşındaki Sergen Wuppertal Cronenberg’de<br />
en iyi futbolcu seçildi. ’Hedefim inşaallah Türkiye<br />
Süper Lig’de top oynamak istiyorum’ diyor. Babası Soner<br />
Yentur’un da bir zamanlar Wuppertal’in en ünlü futbolcularından<br />
biri olduğunu hatırlatan Sergen’in antrenörü<br />
Hasan Akça ‘Sergen Yentur karakterli, disiplinli ve gelecek<br />
vaad eden bir futbolcu. O’na güveniyorum. İnşaallah hakettiği<br />
başarılara kavuşur’ diye konuştu.<br />
Münster DİTİB Merkez Camii Cemaati<br />
Kahvaltıda Biraraya Geldi<br />
Münster DİTİB Merkez Camii'nin düzenlediği<br />
kahvaltıyla cami cemaati bir araya geldi. Yönetim<br />
kurulu üyelerinin yanı sıra cami cemaatinin eş ve<br />
çocuklarıyla katıldığı kahvaltıya ilgi büyüktü.<br />
Ailelerin buluşmasına dönüşen kahvaltıda Münster DİTİB<br />
Merkez Camii Dernek Başkanı Mustafa Dayıoğlu, kahvaltıya<br />
katılım ve ilgiden dolayı memnuniyetini dile getirdi. Bu<br />
buluşmanın aile buluşması olduğunu ifade eden Dayıoğlu,<br />
Ramazan ayında gerçekleştirilecek iftar programları ve bayram<br />
şenliği organizasyonu hakkında bilgi verdi. Kahvaltı<br />
buluşmaların ayda bir geleneksel hale getireceklerini dile getiren<br />
Dayıoğlu, bu şekilde camaatin birbiriyle kaynaşmasına<br />
vesile olacağı gibi istişare ve bilgi alışverişin güçlenmesine katkı<br />
sağlayacağını söyledi. Dayıoğlu, yoğun ilgiden dolayı katılımcı<br />
ailelere ve kahvaltı programının düzenlenmesinde emeği geçenlere<br />
teşekkür ederek sözlerini tamamladı.<br />
Kahvaltı, Din Görevlisi Hasan Acar'ın yaptığı dua ile sona<br />
erdi.<br />
‘Biz Bir Aileyiz’ sloganıyla tüm IGMG Hessen`de<br />
gerçekleştirilen Aileler Günü ve Çocuk<br />
Şenliği’ne ilgi büyük oldu. 1 ve 2 Haziran Cumartesi/Pazar<br />
günü olmak üzere iki gün süren<br />
programa özel isimler davet edildi.<br />
Programa, başta İlahiyatçı-Yazar Ömer Döngeloğlu,<br />
IGMG Genel Başkan Başdanışmanı<br />
Mustafa Mullaoğlu, IGMG Kadınlar Teşkilatı<br />
Başkanı Hatice Şahin, IGMG Hessen Bölge Başkanı<br />
Bilal Kaçmaz, Türkiye’den Kur’an-ı Kerim’i<br />
Güzel Okuma Dünya Birincisi Yaşar Çuhadar,<br />
Türkiye’den sanatçı Mustafa Cihad ve sahnelerin<br />
sevilen ismi Almanya’dan sanatçı İsmail Tuzen katıldı.<br />
Kelsterbach Mehrzwerkhalle Nord’da gerçekleştirilen<br />
programa havanın da güneşli olması coşkuyu<br />
daha da arttırdı. IGMG Hessen Bölge<br />
cemiyetleri ve halk büyük ilgi gösterdi.<br />
Büyük bir alanda, açık havada gerçekleştirilen<br />
şölende her türlü leziz Türk Mutfağı, yiyecek-içecek<br />
standlarının yanısıra çocuklar da Hüpsburg,<br />
eğlence, gülmece ve güldürmece programında gönüllerince<br />
eğlendiler.<br />
İlk gün salon programında açılıs Kur’an-ı Kerim’ini<br />
IGMG Hessen Bölgesi Elsenfeld Şubesi<br />
gençliğinden Enes Yılmaz okudu.<br />
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz<br />
bir selamlama konuşması yaparak Kelsterbach’ta<br />
gerçekleştirilen Aileler Günü ve Çocuk Şenliği<br />
programına katılan ve emeği geçen herkese teşekkür<br />
etti. Sahnelerin mütevazi ve sevilen sanatçısı<br />
İsmal Tuzen birbirinden güzel ilahilerini oğlu ile<br />
birlikte seslendirerek gönülleri mest etti.<br />
Program akışı içerisinde Kur’an-ı Kerim güzel<br />
okuma yarışması dünya birincisi Yaşar Çuhadar’ın<br />
Maide-i Kur’an programı salonu adeta büyüledi.<br />
Ardından hacılar buluşmasının da<br />
gerçekleştiği programda IGMG Hessen Bölgesi<br />
hacıları ile ilgili bir sinevizyon gösterimi gerçekleşti.<br />
Programın beklenen konuşmacısı İlahiyatçı-<br />
Yazar Ömer Döngeloğlu kendine has üslubuyla<br />
Asr-ı Saadet’e bir kapı açarak pür dikkat dinleyenlerini<br />
adeta o günlere götürdü.<br />
IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin’in<br />
konuşmasının ardından kısa bir mola verildi.<br />
Daha sonra 15 gencin mezuniyet töreninin<br />
yapıldığı Yıldız Gençlik programında Mustafa<br />
Mullaoğlu hitab ederek gençliğin eğitimi üzerinde<br />
önemle durarak bu gençlerin yetişmesinde<br />
emeği geçen herkese teşekkür etti. Aileler Günü<br />
ve Çocuk Şenliğinin ikinci günü havanın daha da<br />
güzel olmasıyla birlikte yiyecek-içecek standları<br />
büyük rağbet gördü.<br />
Offenbach Mevlana Camii Mehter takımı da<br />
b<br />
g<br />
s<br />
K<br />
d<br />
a<br />
B<br />
B
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
k Şenliği Coşkulu Geçti<br />
bir konser vererek göz doldurdu. Aile şenliğine<br />
gelen herkes, Mehter marşı eşliğinde bütün<br />
standları dolaşan mehter takımını ilgi ile izledi.<br />
Kamera ve fotograf makinalarına davranan vatandaşlar<br />
o anı görüntülemek için birbirleriyle yarıştı<br />
adeta.<br />
IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Hessen<br />
Bölgesinden sorumlu Teftiş Başkanı Ramazan<br />
Başlık, ikinci günü ziyaret ettiği programda başta<br />
Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz olmak üzere<br />
bir heyetle standları gezerek incelemelerde bulundu.<br />
Standları tek tek selamlayan Başlık, stand<br />
sahipleriyle sohbet etti ve Hessen şubelerinin,<br />
projelerini tanıttığı standlarda yaptıkları tanıtım<br />
konuları hakkında bilgi aldı.<br />
Projeleri ile puanlamaya tabi tutulan cemiyet<br />
standları, daha sonra gerçekleştirilen kapanış<br />
programında IGMG Hessen Bölgesi, araştırma<br />
ve hazırlık dallarında Elsenfeld ve Darmstadt Şubelerini<br />
birlikte birinci ilan edildi.<br />
Kelsterbach Mehrzwerkhalle Nord’da Cumartesi<br />
ve Pazar olmak üzere iki gün süren Aileler<br />
Günü ve Çocuk Şenliği programının kapanış konuşmasında<br />
kürsüye davet edilen, IGMG Genel<br />
Başkan Yardımcısı ve Hessen Bölgesinden sorumlu<br />
Teftiş başkanı Ramazan Başlık, Aileler<br />
günü şenliği ile ilgili izlenimlerini ele aldı. Şubelerin<br />
çalışmalarını değerlendirdi. Son derece değerli<br />
projelere imza atan şubeleri ve çalışmalarını<br />
tebrik ederek bu günde emeği geçen herkese teşekkür<br />
etti.<br />
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz,<br />
Allah rızası için çalışmanın önemine vurgu yaparak,<br />
Allah’ın rızasını kazanmanın kolay olmadığını<br />
ve teşkilat çalışmalarında verilen her görevin<br />
kayıtsız, şartsız en mükemmel bir şekilde yapılmaya<br />
gayret edilmesi gerektiğini söyledi. Kaçmaz;<br />
’İki gün süren bu programda yer alan bütün cemiyetlere,<br />
stand açanlara, basınımıza, cemiyet<br />
imamlarına, stantlardaki genç kızlarımıza ve<br />
gençlerimize, hizmet ehli kardeşlerimize en kalbi<br />
muhabbet ve şükranlarımı sunuyorum. Sizler saatlerinize<br />
bakarak açılış ve kapanış vakitlerine<br />
baktığınızda önünüzdeki hazır olan standları görüyorsunuz.<br />
Bunun öncesinde yapılan çadırların kurulmasından,<br />
standların hazırlanmasına, yakıcı güneşin<br />
ve sıcağın altında etlerin kızarmasına ve sizlere sunulmasına<br />
kadar birçok zahmetlerden geçerek<br />
önünüzde bulduğunuz nimetleri hazırlayan isimsiz<br />
kahramanlar var. Hepsinden Allah CC razı<br />
olsun’ dedi.<br />
Daha sonra yapılan çekilişler sonucu THY’den<br />
hediye paketleri, Turkcell’den bir hat, THY’dan<br />
Türkiye’ye uçuş biletleri, bir kişiye Umre hediyeleri<br />
sahiplerini buldu.<br />
FDP Adayı Hans H. Stein:<br />
Alman Toplumu Göçmenlerin<br />
Sağladığı Katkının Farkında Değil<br />
Almanya’da 22 Eylül’deki genel seçimlere 100 gündün<br />
daha az bir süre kala siyasi partiler ve milletvekili adayları<br />
seçim çalışmalarına hız veriyor. Mevcut hükümetin<br />
ortağı Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Köln’den milletvekili<br />
adayı Hans H. Stein da, Sinerji Köln İşadamları ve Yatırımcılar<br />
Derneği SYNKO’nun düzenlediği toplantıda Türk işadamlarıyla<br />
buluştu. Burada Türk kökenli girişimciler ve<br />
işadamlarının Almanya’ya katkılarını öven Stein, Türk kökenli<br />
girişimcilerin milyarlarca Euro ciro ve on binlerce kişiyi istihdam<br />
ederek Almanya’nın başarısına önemli katkılar yaptıklarına<br />
dikkat çekerek “Ama maalesef Türk kökenli girişimcilerin,<br />
firmaların ülkeye katkısını Alman toplumu yeterince bilmiyor”<br />
tespitinde bulundu.<br />
SYNKO Başkanı Haşim Akman ve SYNKO’lu işadamları<br />
FDP’li aday Hans H. Stein’la Damla restorantta buluştu.<br />
Mevcut hükümetinin dört yıllık iktidar döneminde çok başarılı<br />
çalıştığını belirten Stein, “Kısa süre önce 5 milyon işsizimiz<br />
vardı. Şu anda 3 milyonun altında. İlk defa bu hükümet<br />
döneminde harcamalar dönem başına göre azaldı. Buna rağmen<br />
FDP’nin verdiği sözlerin çoğu tutuldu ve vatandaşın toplamda<br />
22 milyar Euro yükü azaldı. Bir yandan aile destekleri<br />
arttırıldı, diğer yandan emeklilik vergi primleri düşürüldü,<br />
muayene ücretleri kaldırıldı. Hükümet eğitim alanına 12 milyar<br />
Euro yatırım yaptı. SPD ve Yeşiller ise Gelir Vergisi ve Kurumlar<br />
Vergisi’ni yükseltmek, Servet Vergisi getirmek istiyor.<br />
Bu özellikle siz firmalara büyük zarar verir” dedi. Herkese eğitim<br />
şansı istediklerini vurgulayan Stein “Biz kotanın faydasına<br />
inanmıyor, ama şans eşitliğine inanan bir partiyiz. Ama çocuğun<br />
hangi olu takip edeceğine ebeveynler karar verebilmeli.<br />
Vatandaşın nasıl yaşayacağını yönetmeliklere yazan, yasaklarla<br />
yönetmek isteyen bir parti değiliz. Tekrar seçilmeliyiz ki; ekonomik<br />
başarı sürsün, istihdam edenlerin yükü arttırılmasın”<br />
dedi.<br />
Moderatörlüğünü yapan SYNKO’dan Vedat Güneş ise<br />
2009’daki araştırmaya göre; Almanya’da Türk kökenlilerin<br />
kurduğu firmaların yılda 14 milyar Eruo ciro yaptığını, bunun<br />
hızla arttığını belirterek, “Ama Alman toplumu bunu maalesef<br />
bilmiyor. Bu potansiyelin tanınması için FDP neler yapıyor”<br />
diye sordu. Stein ise, “Çok haklısınız, FDP’de, ben de bunu<br />
yapalım, ama siz de yapın, kendinizi anlatın. Bu bizim Almanya’nın<br />
başarısına katkımızdır deyin. Diğerleri de sizin bu<br />
ülke için neler yaptığınızı görsün. Çünkü göç ve entegrasyon<br />
tartışmalarında hiç bunlar ön plana çıkmıyor. Bu pozitif görüntüyü<br />
daha net ortaya koymak gerek. Örneğin Sanayi ve<br />
Ticaret Odası (IHK) yıllık raporunda bu net şekilde vurgulanabilir.<br />
Bu rakamlara ihtiyaç var, örneğin Uyum Zirvesi’nde.<br />
Şu kadar istihdam, ciro yapıyoruz, sosyal ürün, meslek eğitim<br />
yeri oluşturuyoruz diye” dedi.<br />
Güneş ise, “Bu ülkeye, aldığımızdan çok şey veriyoruz.<br />
Ama bunlar medyada yer almıyor. Bu da bizi rahatsız ediyor.<br />
Hala göçmen kökenliliğimiz ön planda” derken SYNKO Başkanı<br />
Haşim Akman, “Kendimizi bu toplumun bir parçası görüyoruz”<br />
diyerek kabul kültürünün oluşması için devlete de<br />
büyük görevler düştüğüne vurgu yaptı. Stein ise, Almanya’da<br />
ayrıştırmadan kurtulmak gerektiğine vurgu yaparak, “Alman<br />
milli takımına bakın. Ama bunun üzerine de kimse konuşmuyor”<br />
dedi.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
IGMG Kadınlar Teşkilatı 9. Avrupa Bilgi, Tilavet ve Hitabet Yarışması<br />
16 Haziran 2013 tarihinde,<br />
IGMG Kadınlar<br />
Teşkilatı İslami İlimleri<br />
Kursları kapsamında, Bölgeler<br />
arası 9. Avrupa Bilgi, Tilavet<br />
ve Hitabet Yarışması yapıldı.<br />
İslam Toplumu Milli Görüş<br />
Kadınlar Teşkilatı’nın<br />
Eğitim Başkanlığı’nın yürüttüğü<br />
faaliyetlerden biri olan<br />
İslami İlimler Kursları’ında<br />
öğrenim gören hanımlar arasında<br />
16 Haziran 2013 tarihinde<br />
düzenlenen “9. Bilgi,<br />
Hitabet ve Tilavet Yarışması“<br />
Avrupa’nın çeşitli bölgelerinden<br />
gelen çok sayıda insan tarafından<br />
ilgi ve coşkuyla takip<br />
edildi.<br />
IGMG KT Eğitim Başkanı<br />
Handan Yazıcı’nın sorumluluğunda<br />
düzenlenen<br />
yarışmaya, Ev sahipligini<br />
Köln Bölgesi Kadınlar Teşkilatı<br />
Başkanı Şükran Çakılcı ve<br />
yönetim kurulu üyeleri yaptılar.<br />
Yarışma Almanya’nın<br />
Köln şehrinde gerçekleştirildi.<br />
Programın açılışı, IGMG<br />
Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı<br />
ve Genel Merkez hatibesi<br />
Zehra Dizmen tarafından,<br />
Kur’an-Kerim okunarak yapıldı.<br />
Program sunuculuğunu<br />
Bergkamen İslam Kız Kolejinde<br />
Belletmenler Safiye Korkut ve Büşra Gül<br />
yaptılar.<br />
Eğitim Başkanlığı Müfredat Sorumlusu Sultan<br />
Balkaya yarışmanın üsul, kaide ve kriterlerini<br />
ihtiva eden açıklamalarıyla kısa bir bilgilendirme<br />
yaptı.<br />
IGMG Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanı<br />
Handan Yazıcı yarışmanın iştirakçilerine yönelik<br />
selamlama konuşmasından sonra sözlerine şöyle<br />
devam etti: “Hepiniz Allah için ve O’nun rızasını<br />
almak için buradasınız. Bu manada hepiniz<br />
birincisiniz. Allah sizden ve sizi yetiştiren değerli<br />
hocalarımızdan, bu faaliyetlere destek olan kurumlarımızdan,<br />
çeşitli bölgelerden emeği geçen<br />
herkesten, razı olsun. Bu gayret ve teşviklerle hedefimiz<br />
her bölgede bir islami ilimler kursunu<br />
açılmasıdır."<br />
Yarışmanın üç kişiden oluşan juri üyeleri İngiltere’den<br />
Bölge Başkanı İlahiyatçı Asuman Pakdemir;<br />
IGMG Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı ve<br />
Genel Merkez Hatibesi, Zehra Dizman; Bergkamen<br />
İslam Kız Koleji Müdiresi Saffiye Şen’den<br />
oluşuyordu.<br />
FAHRSCHULE<br />
Günstig<br />
Schnell<br />
Erfolgreich<br />
Angebot<br />
Monats<br />
<br />
jetzt <br />
85€<br />
Yarışma, birinci safhada, Kur’an-ı Kerim dalında<br />
yapıldı. Bu dalda yarışmacılar Kıraat, Tecvid<br />
ve Mahrec alanlarında değerlendirildiler.<br />
Sonraki safhada yarışmacılar yarışmaya konu<br />
olan alanlarda genel bilgilerini yarıştırdılar. Bu<br />
safha 20 sorudan oluşuyordu. Yarışmacılar Fıkıh,<br />
Siyer, İslam tarihi, Akaid ve bu kapsamdaki konulara<br />
ilişkin sorulara muhatab oldular.<br />
Yarışmanın üçüncü safhasında Hitabet alanına<br />
ilişkin konular vardı. Akaid, Fıkıh ve Siyer<br />
derslerinden hareketle hazırlanan konu başlıkları,<br />
yarışma başlamadan önce kura ile belirlendi.<br />
Kura sonucu konu seçiminden sonra yarışmacılar<br />
kendi ekipleriyle yarım saatlik bir değerlendirme<br />
yaptılar. Bundan sonra konu alanına ilişkin<br />
değerlendirmelerini ise her yarışmacı grup<br />
10 dakika süreyle sunumunu gerçekleştirdi.<br />
Jüri, yarışmacıları diksiyon, Türkçe’nin kullanımı,<br />
mimik, tavır, cemaate hakimiyet, konu<br />
içeriği, giriş, takdim ve bitiş alanında değerlendirdi.<br />
O Yarışma gruplarının başarı puanlarını değerlendirmeye<br />
alan juri heyeti sonuçları açıklamak<br />
için verilen arada IGMG Kadınlar Teşkilatı<br />
Başkanı Hatice Şahin ayet ve hadisler ışığında kısa<br />
ve öz anlamda bir konuşma yaptı. “Fiziksel<br />
özellikler, psikolojik duyarlılıklar, kültürel biçim<br />
ve formların yanısıra hitabet sanatında sosyal durumları<br />
kavramak çok etkilidir. Hitabette izlenecek<br />
medod ve kullanılacak teknik süreçler bütün<br />
bu konularda bilgi sahibi olmayı şart koşar. Bugün<br />
bu manada burada bir bilgi yarışması yapıldı,<br />
ama bu yarış burda bitmez. Daha fazla bir ilgi<br />
ve coşkuyla kendinizi geliştirmeyi esas almalısınız.<br />
Hadis-i Şerif şöyle buyurur: “Beşikten mezara<br />
ilim tahsil ediniz.“<br />
Bu arada Canan Demir’in okuduğu ilahi<br />
programa ayrı bir coşku ve hava kattı.<br />
Nihayet sıra yarışmanın sonuçlarını açıklamaya<br />
geldi. Kadınlar Teşkilatı Egitim Başkanı<br />
Handan Yazıcı jürinin nihai değerlendirmeyi<br />
şöyle açıkladı:<br />
Tilavet dalında: Birinci, Güney Hollanda<br />
Bölgesi’nden, Şerife Bilgi; İkinci, Avusturya –<br />
Viyana Bölgesi’nden, Sümeyye Şentürk; Üçüncü,<br />
Kuzey Ruhr Bölgesi’nden, Kübra Polat;<br />
Hitabet dalında: Birinci, Düsseldorf Bölgesi’nden,<br />
Sümeyye Karahan; İkinci, Kuzey Hessen’den,<br />
Sabire Karabudak; İkinci, Avusturya –<br />
Viyana Bölgesi’nden, Ayşe Aksu Özkul<br />
Üçüncü, Köln Bölgesi’nden, Rafiye Söylemez.<br />
Bilgi yarıması dalında: Birinci, Kuzey Ruhr;<br />
İkinci, Güney Hessen; Üçüncü, Köln Bölgesi.<br />
Kur’an okuma dalında günün birincisi olan<br />
Güney Hollanda Bölgesinden katılan Şerife Bilgi<br />
okuduğu Kur’an-ı Kerim ile program sona erdi.<br />
<br />
<br />
T<br />
<br />
<br />
F<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
T<br />
F<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
*Das Angebot ist gültig bis zum 13.07.2013
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Münih Yolculuğu-2<br />
Karda Yolda Olmayı<br />
Galiba Biz Seviyoruz<br />
mustafa-kasalak@hotmail.com<br />
Mustafa KASALAK<br />
dosya<br />
Gurur ve Kibirin<br />
Bedelini Peşin<br />
Ödedim!<br />
S<br />
evgili dostlarım. Hepinize kucak dolusu selam<br />
ve muhabbetlerimi sunarım. Yazının konusunu<br />
seçip tasarlamak bir iş. Konuyu kaleme<br />
dökmek yine bir iş. Hele benim gibi bilgisayar kulladın<br />
mı nerede ise sıfır düzeyinde olup. Herhangi bir<br />
harfi bulabilmek için parmağı tuşların üzerinde bilmem<br />
kaç daire çizen biri için, harcanan vakit ve emeği<br />
varin siz hesap edin. Buraya kadar tamam bir şekilde<br />
yazıp, çizip bir şekilde karşınıza çıkıyorum. Asıl mesele<br />
bundan sonra basliyor. Arayan, gören, soran her yazımın<br />
konusunda mevzu olan şahıs veya olayların detay<br />
ve izahını taleb ediyorlar. Hatta bazıları daha da ileri gidip,<br />
doğruluğu hakkında yemin dahi etmemi taleb ediyorlar.<br />
(Oldu olacak bir de noter tasdiki isteyin.)<br />
Elbette konu ve şahıslar üzerinde özünden ayrılmadan,<br />
estetik ve esneklik yapıyorum. Konu ve şahısları<br />
salt olduğu gibi işlemiş olsam, arzuhalcinin daktilosundan<br />
çıkıp mahkemeye sunulacak resmi dilekçe gibi bir<br />
yazı turu olur oda benim yazı formatıma ters. İşin diğer<br />
yönü ve beni esas mutlu eden tarafı yazılarım ilgi ve<br />
alaka ile takip ediliyor olması. Ya hiç soru ve sual ile<br />
muhatap olmasa idim. O zaman daha da zor. Bir sürü<br />
emekten sonra, kendin yaz kendin oku misali fazlası ile<br />
gücüme giderdi. Sizin bu merak ve ilginiz benim daha<br />
çok idman yapıp kendi yazı dünyamı geliştirmeye sevk<br />
ediyor, önemli olan da bu.<br />
Bu kadar ısınmadan sonra gelelim esas mevzumuza.<br />
Son yazımın devamı soğuk ve karlı gündeki Munih<br />
yolculuğumuza. Hatırlayacağınız gibi Hanau civarından<br />
A3 Autobahn`a geçtikten sonra, sıkıntılı telefon<br />
görüşmesinin ardından. Hocanın dediği gibi kuzu kuzu<br />
yarım saat kadar bekledikten sonra yol yavaş yavaş<br />
açılmaya başladı. Biz yine 60-70 km/h ile güç bela<br />
Würzburg`a saat 13:00 gibi varabildik. Hatta sol şerite<br />
geçip 80-90 km/h süratim yükselmeye başladı. Ve morelim<br />
de paralel olarak düzelmeye başladı. Bu meyanda<br />
arabanın CD çalarına bir de sanat müziği yükledim.<br />
Bir taraftan da börek çörek atıştırıyorum deyme gitsin.<br />
Ama gitmedi. İlk gözüme ilişen taa öndeki arabaların<br />
fren lambaları. Sonra dörtlu sinyallerin yanıp sönmesini<br />
fark edince, son lokmayı yutamadım. Hemen arabayı<br />
kontrollü bir şekilde durdurdum. İlk iş olarak CD<br />
çalardaki "Ben nerede hata yaptım" şarkısını yarıda keserek<br />
kapattım. Bu sefer sol şeritte mahsur kaldım. O<br />
an yine hanımla yüz yüze gelmemeye gayret ettim ama<br />
hoş ne kadar sürebilir ki. Burada bir özeleştiri yapmak<br />
istiyorum en azından kendim için. Fazla değil arasıra<br />
hanımın dediğini yapmış olsa idim, hem madden hem<br />
manen zengin olurdum. Biz erkekler genelde kafamıza<br />
göre yapar sonrada inim inim inleriz. Bir yerde müstahakız.<br />
En büyük hatam insanlara safça inanıp, kanmam.<br />
Başıma sade bu yönden gelmedik kalmadı. Her<br />
neyse olan oluyor.<br />
Bu sefer suçu yükleyeceğim kimse yok. İçim içim<br />
kendimi suçluyorum neden dün müsait iken yola çıkmadım<br />
diye bunaldım. Sol camı biraz araladım.<br />
Önümdeki arabadan bir pop müziği sesi geldi kulak<br />
verdim. Genç yasta trafik kazasından ölen Kerim Tekin`in<br />
"Kar Beyazdır Ölüm" şarkısı tam da karlı ve fırtınalı<br />
bugün için uyarlanmış. Anladım ki bir Türk ben<br />
değilim. Önümdeki arabada genc bir Türk çift. Bu arada<br />
içerde ki orta aynadan gözüme arabanın arkasında<br />
Kıymetli Mustafa Kasalak Bey`in<br />
geçen ayki yazısını hem Türkçe tashih<br />
ve hem de redaktesini sehven<br />
yapılmamış haliyle yayınladık. 10<br />
senelik yayın hayatımızda ilk defa<br />
başımıza gelen bu hata yüzünden siz<br />
kıymetli okuyucularımızdan ve<br />
kıymetli Mustafa Kasalak Beyden özür<br />
diliyoruz. Yazının düzeltilmiş halini ve<br />
bu ayki yazıyı beraberce sunuyoruz.<br />
bazı hareketler ilişti. O da ne bir bayan arka arabadan<br />
4-5 yaşlarında bir oğlan çocuğunu kendi arabalarının<br />
önüne benim arabanın egzosuna doğru "Hadi oğlum<br />
çiş çiş yap" diye sıkışan çocuğunu rahatlatıyor. Önce<br />
şaşırdım sonra iyi be arkamdaki ailede Türkmüş diye<br />
sevindim. Bu meyanda. Sağ şeriti tamamen kaplamış<br />
tırlardan bizim sağ yanımızdaki tırın brandasındaki yazıyı<br />
okuyorum "KARTAL TRANSPORT" başladım<br />
kahkaha ile gülmeye. Hanım şaşkın şaşkın neden güldüğüme<br />
mana veremedi. İzah ettim, hanım ya biz Türkiye<br />
Kapıkule sınır kapısında kuyruk bekliyoruz ya da<br />
bu havada sadece Türkler yola çıkmışlar. Baksana<br />
önüm arkam sağ tarafım hep Türk yalnız değiliz, bir<br />
daha bana suçlayıcı bakma...! diyerek yine suçtan son<br />
anda kurtulmanın mutluluğunu yaşadım. Galiba Münih`e<br />
varamayacağız.<br />
Selamlar............................<br />
- Sevgili dostlarım hepinize sevgi ve selamlarımı sunarım.<br />
Maalesef saygı ve sevginin erazyona uğradığı bir<br />
zamanda yaşıyoruz. Hemen hemen her gün etrafımızda<br />
cereyan eden olaylar bizi hem üzüyor hemde dehşete<br />
itiyor. İnsan beklemediği bir anda nerde ve kimden<br />
başına ne geleceğini bilemiyor. Veya en azından benim<br />
için böyle. Geçtiğimiz haftalarda iki tane beni gerçekten<br />
üzen ve bir o kadar da yaralayan olaylara şahit olmak<br />
zorunda kaldım. Gerçekten anlamakata güçlük çekiyorum.<br />
Bazen kendi kendime çivisi çıkan bir ortamda<br />
mizah yazmanın bir anlamı olmadığını düşünmüyor<br />
değilim. Lakin yine de okurlarımın kahir ekseriyetinin<br />
olumlu tepkileri benim devam etmem gerektiğine yönlendiriyor.<br />
Belki bazılarınız neden sitemkar giriş yaptığımı<br />
haklı olarak merak etmişsinizdir. Rahmetli olan<br />
memleketimde bir Şakir amca var idi. O kızdığı vakit<br />
ulu orta bağırır çağırır, kahvehanedekiler: "Ne oluyor<br />
Şakir amca yine kime kızıyorsun?", diye sorunca. "Siz<br />
susun o laflar hedefini bulur", diye cevap verirdi. Benimkisi<br />
o misal. Sizleri tenzih ederim, o cinsler kendini<br />
iyi bilir (Allah c.c. etrafımızdaki kafası bozuklardan<br />
korusun!).<br />
- Bu yılın Mart ayının ilk haftası, muhitimizde Ankara'lı<br />
Şerife teyzemiz başarılı bir diz protezi ameliyatının<br />
hemen akabinde Bad Orb'ta Rehazentrum'da kür<br />
misafir idi. Sağ olsunlar beni Ailenin büyük oğlu bildikleri<br />
için, hemen her iki günde ziyaretine gider akşamları<br />
moral sohbeti yaparız. Durum ve vaziyete göre<br />
kah hanımla, kah yanlız giderim. Fırsat bu fırsat diye<br />
Şerife teyzenin bol duasını alırım. Yine en son ziyaretine<br />
gittiğim gün kimsenin evinden çıkmaya cesaret dahi<br />
edemediği karlı bir gündü. O gün de bayağı hüzünlü<br />
idi. Bol sohbet ettik, morali düzeldi. İzin istedim ve<br />
saat 20:00 gibi duasını alarak yanından ayrıldım. Aşağı<br />
inmek için asansöre bindim. Benden başka ortalarda<br />
dolaşan kimse yok, "E" düğmesine bastıktan sonra, duvarları<br />
ayna ile kaplı olan asansörde kendimi şöyle bir<br />
güzel süzdükten sonra; "Bu aldığım hayırlı dualar ve sevaplar<br />
bana epey yeter", diye biraz şımardım ve gururlandım.<br />
Nekadar daldım bilemem asansörün kapasının<br />
açılması ile kendime geldim. Dışarıda her taraf kar altında.<br />
Manzara güzel bir okadar da sakin içimi büyük<br />
bir mutluluk kapladı. Huzur dolu bir şekilde hareket<br />
ettim. Bir yandan da son anda automatikten çektiğim<br />
kahveden yudumladım ve son oldu. Elimden kaydı full<br />
üzerime döküldü. Arabayı hemen durdurdum. Apar<br />
topar kendimi dışarı attım. Üstüm başım berbat battı,<br />
neyseki çok yanmadım. O anki imkanımla arabayı gelişi<br />
güzel temizledim. Canım rahat değil, orman içinden<br />
takriben 1 kilometrelik parkurdan sonra, şehir<br />
merkezine inip koşarak belediyenin ummumi tuvaletine<br />
girip üstümü başımı suyla ıslatarak, biraz olsun temizlemeyi<br />
başardım. Bu arada kapı kilitlenir gibi bir<br />
ses duyar gibi oldum. Önce her hangi biri ihtiyacını giderecek<br />
sandım, kullak kabarttım tıs yok. Kabinden çıkıp<br />
genel giriş kapısına vardım. "Allah Allah, kapı açılmıyor".<br />
Bir ileri bir geri imkan yok, kapıya vurdum<br />
"Hallo mallo" çıt yok. "Eyvah!" içerde mahsur kaldım.<br />
İlk şoku atlattıktan sonra. Hemen cep telefonum için<br />
elimi cebime attım, olacak iş ya telefonu da arabada<br />
unutmuşum. Bir anda o huzurlu ortamdan bende eser<br />
kalmadı. Demoralize oldum. Sağa, sola şaşkın şaşkın<br />
bakıp birşeyler yapmalıyım diye düşünür iken, gözüm<br />
"ACHTUNG!" diye çerçeve içindeki talimat yönetmeliğine<br />
ilişti. Meğer ise tuvaletler her gün sabahın<br />
07:00’den akşamın 20:00'e kadar ummuma açık imiş.<br />
Moral bozukluğu ve panik içinde bayağı bazı nahoş<br />
sözler sarf ettim. Ulan senin neyine asansörde kendi<br />
kendine havaya giriyorsun "yok epey sevap aldım",<br />
"yok bol dua aldım" diye gururlanıp kibirleniyorsun.<br />
Bak başına gelenlere önce kahveyi döküp üstünü başını<br />
berbat edip az daha kendini yakıyordun, yetmedi daha<br />
eve varamadan Allah seni tuvalete kapatıp mahkum<br />
ettim. Üstelik telefonunu da arabada unutturdu "haydi<br />
çıkta göreyim". Tövbe ettim, insanların ufak bir olay<br />
karşısında nasıl da aciz kaldıklarına bir daha şahit oldum.<br />
Allah beterinden saklasın! Amin.<br />
Sırtımı kapıya yasladım düşünürken karşıdaki kare<br />
şeklinde takriben 50x50cm yarı açık pencereye gözüm<br />
ilişti. Gözüme bir anda can geldi. Hani derler ya denize<br />
düşen yılana sarılır. Bir anda yerimden zıplayıp pencereyi<br />
açmaya gayret ettim olmadı. Boyum yetmedi.<br />
Aluminyum'dan olan çöp sepetini pencerenin altına<br />
çekip üzerine çıktım, camı tam açtım. 85 kiloluk adam<br />
zoru görünce sanki 40 kiloluk Afrikalı olup pencereden<br />
dışarı çıkmayı başardım. İlk iş olarak ellerimi açtım "Ey<br />
Allahım ben dersimi aldım. Gurur ve egomun cezasını<br />
eve varamadan peşin ödedim. Ecir ve sevabı, eza ve sıkıntıyı<br />
ancak ve ancak Sen verirsin", diyerek arabama<br />
bindim. Şükürler olsun yarım saatlik bir tuvalet hapsi<br />
ile bu olayı da atlatarak salimen eve gelebildim.<br />
Selamlar.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 20 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
biyografi<br />
İlk Batılı Mutasavvıf<br />
İsabelle Eberhardt<br />
AYŞE MİMAROĞLU • cezaem@hotmail.de<br />
Yaşadığı dönem içerisinde İslam coğrafyasını gezip<br />
dolaşan ve hemen hepsi koyu bir oryantalizmle<br />
şekillenmiş onca Batılı gezgin, görevli ve<br />
yazarın aksine İsabelle’in yazılarında ve öykülerinde<br />
dikkati çeken en önemli husus, onun hiçbir zaman bu<br />
oryantal kalıp içine girmemesi ve bambaşka bir özgünlük<br />
içerisinde tarif edilmesi gereken bir bakış açısına<br />
sahip olmasıdır.<br />
S17 Şubat 1887 tarihinde, İsviçre’de Ermeni asıllı<br />
Alexander Nikolajewitsch Trofimowski ve Nathalie<br />
Moerder Eberhardt’in kızı olarak dünyaya gelen İsabelle<br />
Eberhardt’ın hayatı alışılagelmiş hayat hikayelerinden<br />
oldukça farklıdır.<br />
Gençliğinde anarşist dünya görüşüne sahip olan ve<br />
Tolstoy’dan etkilenen babasının isteğinin hilafına okula<br />
gitmeyen Eberhardt, genç yaşta Arapça başta olmak<br />
üzere, Rusça, İtalyanca ve Almanca öğrenir, edebi alanda<br />
ve teolojik konularda özel dersler alır. Genç İsabelle’in<br />
eski bir papaz olan babası Trofimowski, papazlık<br />
görevi sırasında Kur’an okumuş ve İslam’ı seçmiştir.<br />
Dolayısıyla İsabelle’in özellikle İslami konularda babasından<br />
etkilendiği söylenebilir.<br />
Genç İsabelle’in edebiyata olan ilgisi ise onu Jülien<br />
Viaud ile tanıştırır. Pierre Lotti ismiyle bilinen Viaud,<br />
Osmanlı kültürüne ve Kuzey Afriya’ya derin bir hayranlık<br />
beslemektedir ve bunu kitaplarında da dile getirir.<br />
Babasının sayesinde birçok şey öğrenmesine rağmen,<br />
onunla bazı konularda anlaşamayan Eberhardt,<br />
Viaud’un eserlerini okudukça, dünyaya açılması gerektiğini<br />
düşünür ve içindeki ‘‘Doğu’’ merakı alevlenir.<br />
Eberhardt 1897 yılında, 20 yaşına geldiğinde annesi<br />
ile birlikte Kuzey Afrika’ya ilk gezisini gerçekleştirir.<br />
Annesinin rahatsızlığından dolayı doktorun seyahati<br />
tavsiyesi etmesi ikisi için de iyi bir fırsat olur. Gezinin<br />
ilk aylarında anne-kız yolculuk yaptıkları beldeden o<br />
kadar etkilenir ki, Müslüman olmaya karar verirler ve<br />
Kuzey Afrika’ya yerleşmek isterler. Fakat çok geçmeden<br />
Eberhardt’in annesi Nathalie Moerder Eberhardt<br />
amansız bir hastalık sonucunda vefat eder. Anne Eberhardt’ın<br />
defni İslami usullara göre gerçekleşir. İsabelle,<br />
annesinin ölümünden sonra Müslümanların Fransız<br />
sömürgecilere karşı verdiği mücadeleye destek olur. Bu<br />
sebeple Fransızlar tarafından birçok kez casuslukla suçlanır.<br />
Ancak kısa bir süre sonra Eberhardt, maddi yetersizlikten<br />
dolayı İsviçre’ye dönmek zorunda kalır.<br />
Dönüşünün hemen akabinde, İsabelle Eberhardt<br />
Genova’da tanıştığı Reşit Ahmet Bey ile evlenir. Reşit<br />
Ahmet Bey önemli bir Osmanlı diplomatıdır, eviliklerinden<br />
bir süre sonra ise başka bir şehire atanır. Ama<br />
İsabelle eşiyle birlikte oraya gitmek istemez. Bu sıralarda<br />
gazeteciliğe olan ilgisi de artmıştır. Birçok mektubunda<br />
İslami konular hakkındaki derin düşüncelerini<br />
açıkça dile getirir.<br />
Kendisini İsviçre’ye bağlayan yegane sebep olan babasının<br />
da vefatından sonra, henüz 20 yaşındayken<br />
eşinden ayrılır ve Cezayir’e yerleşir. 23 yaşında Kadiri<br />
tarikatına intisap eder ve ülkenin en yoksullarıyla birlikte<br />
yaşayıp, tüm vaktini onlarla geçirir. Cezayirlilerle<br />
daha yakın olmak için, erkek kılığına girerek onların<br />
arasına karıştığı dahi rivayet edilir. Hatta, Sı Mahmoud<br />
Essadı adını alarak erkek kıyafetleriyle birlikte çöle<br />
araştırma ve keyif gezilerine katılır. Gezilerde edindiği<br />
izlenimleri bir Fransız gazetesinde yayımlanır.<br />
İsabelle Eberhardt’ın erkek kıyafetlerini çıkarttığı<br />
nadir günlerden biri düğünüdür: 1901’de Cezayirli bir<br />
asker olan Slimane Ehnni ile ikinci kez evlenir. 1902<br />
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin evsahipliğinde,<br />
“Türkdildeş Diaspora Örgütlerinin 1.<br />
Forumu”na, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan<br />
ve Türkiye’den yetkili mercilerin temsilcilerinin yanısıra,<br />
adı geçen ülkelerin, yurtdışında yaşayan vatandaş/soydaşları<br />
tarafından kurulan STK’lar adına yüzlerce Türk<br />
katıldı.<br />
Daha orijinal adıyla, “Türk Keneşi (konseyi) Türkdildeş<br />
(Türkçe konuşanlar) Diaspora Ortak Faaliyetler<br />
Stratejisi”ni belirlemek üzere beş yüzü aşkın Türkiye,<br />
Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan kökenli Türklerin<br />
21-22 Haziran 2013 tarihleri arasında Azerbaycan’ın<br />
Başşehri Bakü’deki toplantıya ATİB’i temsilen Genel Sekreter<br />
Mahmut Aşkar katıldı.<br />
Sunulan tebliğlerde, dünyanın değişik ülkelerindeki<br />
Türklerin birbirleriyle daha sıkı diyalog içericisinde olmaları,<br />
ortak konularda işbirliğine gitmeleri ve stratejik<br />
birliktelik sağlamaları yönünde kararlar alındı, temennilerde<br />
bulunuldu.<br />
Azerbaycan tv kanallarından Hazar TV’nin kendisiyle<br />
yaptığı kısa söyleşide ATİB Genel Sekreteri Mahmut<br />
Aşkar, “Aynı kökten gelmeseler de, İngilizce Konuşan<br />
Milletler Topluluğu gibi oluşumlar karşısında, aynı<br />
soydan gelen, aynı dini ve kültürel değerleri paylaşan,<br />
değişik ülkelerdeki Türklerin bugün Bakü’de biraraya<br />
gelmiş olmaları tarihi bir gündür ve bu birliktelik daha<br />
yılında Cezayir’de, bir camiide namaz kılarken suikasta<br />
uğrar. Suikasttan sağ kurtulan Eberhardt’in kolu çok<br />
ağır yaralanır. O ise, kendisine saldıran adamı cezalandırmak<br />
yerine, affeder.<br />
Çevresindeki insanlarla o kadar iyi anlaşmaktadır ki,<br />
onlar da ona derin bir muhabbet duyarlar. Günlüklerinde<br />
İsabelle bu sevgiyi şöyle anlatır: ‘‘Diyorlardı ki, ‘Sı<br />
Mahmoud, bizimle kal. Sana alıştık. Senin kardeşleriniz<br />
artık. Eğer gidersen seni özleyeceğiz. Çünkü sen cesur<br />
bir insansın. Ekmeğimizi ve tuzumuzu paylaştık. Birlikte<br />
ata bindik.’ Aslında pekala biliyorlardı ki Si Mahmoud<br />
bir kadındır. Fakat bununla ilgilenmiyorlardı bile.’’<br />
Munzevi bir hayat süren Eberhardt, hiçbir yere ait<br />
olmadığını düşünüyordu. Sadece çölde kendi olabileceğini,<br />
orada bütün maskelerin düştüğünü söylüyordu.<br />
Bir topluluğun içinde olmaktansa, çoban olmayı yeğliyordu.<br />
<strong>Hayat</strong>ı boyunca ölmekten korkmadığını, ama<br />
bir hiç uğruna ölmek de istemediğini dile getiren Eberhardt,<br />
1904 yılında, henüz 27 yaşındayken, çölde ani<br />
sel baskını yüzünden hayatını kaybeder. Yazılarının ve<br />
günlüklerinin bir kısmı selden kurtarılabilmiştir. ‘‘Unutuşu<br />
Arayanlar’’ de Eberhadt’in geriye kalan tek öykü<br />
kitabıdır.<br />
Türkçe Konuşan Ülkeler Diaspora Teşkilatları İşbirliği Konseyi Bakü’de Yapıldı<br />
da geliştirilerek mutlaka devam etmelidir” dedi.<br />
Azerbaycan’ın Sovyetler Birliği’nden kurtuluş mücadelesinin<br />
en kanlı ve karışık günlerinde büyük bir devlet<br />
adamı ve düşünür olan Merhum Cumhurbaşkanı<br />
Ebulfez Elçibey’in de mezarını ziyaret etmeği ihmal etmeyenler<br />
arasında, ATB Genel Başkanı Erol Yazıcıoğlu,<br />
ATCB Genel Başkanı Mehmet Irmak ve ATİB Genel<br />
Sekreteri Mahmut Aşkar da vardı.
HAYAT<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 21 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Almanya’daki İlk Çalışmaya<br />
Başlanılan Tarih Mahkeme<br />
Kararıyla Türkiye’de İlk İşe<br />
Giriş Olarak Dikkate Alınıyor<br />
www.erhannacar.de<br />
Erhan NACAR<br />
B<br />
orçlanma aylığında SGK yetkililerinin<br />
Almanya’daki ilk çalışmaya<br />
başlanılan tarihi ilk işe<br />
giriş tarihi olarak kabul etmemeleri,<br />
SGK’nın kendi iç yasal<br />
ve genelgesindeki mevzuatı gereğidir.<br />
Ancak, Almanya ile Türkiye arasında<br />
imzalanan ve 1 Nisan 1987 tarihinde yürürlüğe<br />
giren Türk Alman Sosyal Güvenlik<br />
Sözleşmesi’ne ek sözleşmenin 29/4.<br />
maddesinde; “Bir kimsenin Türk sigorta<br />
girişinden önce bir Alman rant sigortasına<br />
girmiş bulunması halinde, Alman<br />
Rant Sigortasına girişi, Türk sigortasına<br />
giriş olarak kabul edilir.” hükmü bulunmaktadır.<br />
İşte bu Sözleşme hükmü gereği, binlerce<br />
gurbetçimiz borçlanma aylığında<br />
Almanya’daki ilk işe girişin Türkiye’de sigorta<br />
başlangıcı olarak kabul edilmemesiyle<br />
ilgili SGK’nın yaptığı uygulamayı, iş<br />
mahkemelerine götürmüşler ve SGK<br />
aleyhine dava açmışlardır. Dava açanlar<br />
arasında mahkemeyi kaybeden hiç yok<br />
gibidir.<br />
Okurlarımıza faydalı olması açısından<br />
bu konuda açılmış ve kazanılmış iki dava<br />
örneği aşağıda özetle sunulmuştur.<br />
Örnek Dava-1: Yargıtay 21. Hukuk<br />
Dairesi’nin Kararı’nda özetle; “…Dava,<br />
davacının sigorta başlangıcının Almanya’da<br />
çalışmaya başladığı 27.04.1975 tarihinin<br />
Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak<br />
kabulü gerektiğinin ve 21.05.2009 tahsis<br />
talep tarihinin takip eden aybaşı olan<br />
01.06.2009 tarihinden itibaren yaşlılık<br />
aylığına hak kazandığının tespiti… istemine<br />
ilişkindir. … Davacının tescil tarihinin<br />
27.04.1975 tarihine çekerek 506<br />
sayılı Yasa’nın geçici 81/C, (ba) maddesinde<br />
düzenlenen yasal koşullar oluştuğundan<br />
01.06.2009 tarihinden itibaren<br />
yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine ilişkin<br />
mahkeme kararı isabetlidir. …<br />
ONANMASINA ….. gününde oybirliği<br />
ile karar verilmiştir.”(3) ifadeleri bulunmaktadır.<br />
Örnek Dava-2: Yargıtay 21. Hukuk<br />
Dairesi’nin Kararı’nda ve yerel mahkeme<br />
kararında özetle; “Davacı vekili; …davacının<br />
ilk defa yurt dışında 10.08.1981-<br />
30.05.1997 tarihleri arasında çalıştığını,<br />
yurda döndükten sonra 3201 sayılı Yasa’ya<br />
göre bu süreleri borçlandığını,<br />
…24.10.2008’de Kurum’a yaşlılık aylığı<br />
talebinde bulunduğunu, …Türk-Alman<br />
Sosyal Güvenlik Sözleşmesi uyarınca davacının<br />
sigortalı çalışma başlangıç tarihinin<br />
yurt dışında işe başladığı 10.08.1981<br />
olduğu halde bunun kabul edilmeyip<br />
yaşlılık aylığı bağlanmadığı,…davalı Kurum<br />
vekili, Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına<br />
tabi hizmetleri bulunmayan sigortalıların<br />
sigortalılık başlangıç tarihi<br />
borçların tamamen ödendiği tarihten<br />
borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek<br />
suretiyle tespit edildiğini, bu yüzden<br />
davacının Almanya’da ilk çalışmaya<br />
başladığı 10.08.1981 gününün dikkate<br />
alınmayacağını, … savunmuştur. Tarafların<br />
beyanları, dosyaya sunulan tüm belge<br />
ve bilgiler ile tüm dosya içeriğinden;…<br />
01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren<br />
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’ne<br />
ek sözleşmenin 29/4 maddesinde;<br />
“Bir kimsenin Türk sigorta girişinden önce<br />
bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması<br />
halinde, Alman Rant Sigortasına<br />
girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul<br />
edilir.” kuralı gereğince, davacının sigortalı<br />
çalışma başlangıç tarihinin yurt dışında<br />
işe başladığı 10.08.1981 tarihi olarak<br />
kabul edilmesi, …01.11.2008’den başlanarak<br />
yaşlılık aylığına hak kazandığının<br />
tespiti … hükmü kurulmuştur. …davalı<br />
vekilinin yerinde bulunmayan bütün<br />
temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna<br />
uygun olan hükmün ONANMASI-<br />
NA gününde oybirliği ile karar verilmiştir.”(4)<br />
ifadeleri bulunmaktadır.<br />
Örnek yargı kararlarına göre, gurbetçilerimizin<br />
Almanya’daki ilk işe girişleri<br />
yurt dışı borçlanmasıyla bağlanan aylıkta<br />
Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak dikkate<br />
alınması gerekmektedir.<br />
V- SONUÇ<br />
Bu yazımızda, yurt dışı borçlanması<br />
ile SGK tarafından bağlanacak aylıklarda,<br />
Almanya’daki ilk işe girişlerin mahkeme<br />
kararıyla Türkiye’de sigorta başlangıcı<br />
olarak kabul edildiğini izah ettik. Bu konuda<br />
dava açmak isteyenler iki yol takip<br />
edebilir. Birincisi; kişi Almanya’daki çalışmasının<br />
sigorta başlangıcı olarak sayılması<br />
için önce dava açar, sonra emekliliği<br />
için ne kadar gün lazımsa ona göre yurt<br />
dışı borçlanması yapar. İkincisi ise; emeklilik<br />
yaşını ve hizmetini doldurduktan<br />
sonra dava açıp kazanır.<br />
Bizim okuyuculara tavsiyemiz, borçlanma<br />
yapmadan önce dava açıp, emeklilik<br />
için kendisine yetecek gün ve yaş şartını<br />
belirlemeleri ve ona göre yurt dışı<br />
borçlanması yapmalarıdır. Böylece,<br />
emeklilik gün ve yaş şartlarını bir an evvel<br />
kesinleştirmiş olurlar. Ancak, SGK’ya<br />
önce borçlanma yapıp daha sonra emeklilik<br />
talep dilekçesi verenler, mahkemeden<br />
dilekçe tarihi itibariyle aylığa hak kazandıklarını<br />
ve talep tarihinden itibaren<br />
işletilecek yasal faizi isterlerse, SGK’dan<br />
birikmiş büyük bir yekün aylık parası almaktadırlar.<br />
(1) Yurt dışı borçlanması yapacak kişiler<br />
borçlanma başvurusu yapmadan önce<br />
Türkiye’de bir gün bile olsa 4/a sigortalısı<br />
olurlarsa, borçlandıkları süreler 4/a<br />
sigortalılık haline sayılacak ve 4/a şartlarında<br />
emekli olacaklardır.<br />
(2) Borçlanma aylığında, örneğin kişinin<br />
Türkiye’de 19<strong>82</strong>’de sigortalı çalışması<br />
varsa ve Almanya’da da 1978-<br />
1979’da iki yıl çalışması varsa, kişinin<br />
Türkiye’deki sigorta başlangıcı 19<strong>82</strong>’den<br />
iki yıl geriye götürülerek emeklilik yaş ve<br />
hizmetinin tespiti ona göre yapılır.<br />
(3) Yrg. 21. HD.’nin,<br />
E. 2010/930, K. 2011/2225 sayılı<br />
Kararı.<br />
(4) Yrg. 21. HD.’nin,<br />
E. 2009/14160, K. 2010/10425 sayılı<br />
Kararı.<br />
MAVİ KARTLILARA<br />
TÜRKİYE’DEN EMEKLİLİK<br />
En yakıcı sorun olarak yurtdışında çalışması<br />
bulunan kimselerin ev hanımlığında<br />
ya da boşta veyahut da bir işte çalıştıkları<br />
süreleri borçlanarak emekli olmak<br />
istemeleri noktasında yaşanmaktadır.<br />
Ülkemizin 22 ülkeyle yapmış olduğu<br />
Uluslararası Sosyal Güvenlik Antlaşmaları<br />
ile Türk veya yabancı ülke vatandaşı olmanıza<br />
bakmaksızın, kişilere emeklilik ve<br />
hastalık yönüyle eşit işlem yapılmak zorundadır.<br />
Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde<br />
yaşayıp da yaşadıkları ülke vatandaşlığına<br />
geçmek isteyenlere, izinli olarak, vatandaşlıktan<br />
çıkma izni verilir ve kendilerine<br />
de mavi kart denilen bir kart verildiği<br />
hepinizin bildiği bir uygulamadır.<br />
1999 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla<br />
hayatımıza girdi ve o günden beri<br />
konuşuldu, hep gündemde kalmayı başardı<br />
ama nedense bir türlü çıkmadı. Avrupamıza<br />
gelen siyasi liderlerimize hep<br />
yurttaşlarımız sordu, bizlerin hakları ne<br />
olacak, zamanında Avrupa Ülkelerinin<br />
vatandaşı olun haklarınız saklıdır dendi<br />
ama bu güne kadar verilen MAVİ KART<br />
EMEKLİLİK çıkmadı!<br />
Bu bir türlü Sosyal Güvenlik Kurumu<br />
tarafından kabul edilmese de biz bunu<br />
mahkeme yolu ile başardık. Ve artık mavi<br />
kart sahipleri Sosyal güvenlik kurumunun<br />
verdiği red cevabına aldırmada kazanılan<br />
Yargıtay kararını emsal göstererek<br />
Türkiye’den emekli olabiliyor!<br />
DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN<br />
0090 444 0 860 ÜCRETSİZ ÇAĞRI<br />
MERKEZİMİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.<br />
dosya<br />
Seçime Hazırlanan Partililer<br />
Çifte İle Terleyecek<br />
Akademisyenlerden<br />
Politikacılara Zor<br />
Sorular<br />
Almanya’da 22 Eylül’de yapılacak<br />
olan genel seçimler<br />
öncesinde Türk kökenli<br />
akademisyenler düzenleyecekleri<br />
panelde siyasi parti temsilcileri<br />
ve milletvekili adaylarına,<br />
başta çifte vatandaşlık olmak<br />
üzere göçmenlerin taleplerini soracak.<br />
Almanya’da 1 milyona yakın<br />
Türk’ün yaşadığı Kuzey Ren<br />
Vestfalya (KRV) eyaletinde etkin<br />
olan akademisyen dernekleri<br />
DEIN Köln ve Türk Akademisyenler<br />
Birliği (NİTAB) 6 Temmuz’da<br />
Köln Üniversitesinde<br />
“Almanya – Seçimlerde, kararda<br />
biz de varız” (Deutschland – Wir<br />
entscheiden mit!) kapsamlı bir<br />
panel düzenleyecek.<br />
Akademisyen dernekleri DE-<br />
IN Köln ve NİTAB hem paneli<br />
duyurmak ve bu konuda görüş<br />
alışverişinde bulunmak, hem de<br />
yorgunluk atmak için Köln’de<br />
düzenledikleri mangalda buluştu.<br />
Çok sayıda akademisyenin<br />
katıldığı mangalda kısa bir konuşma<br />
yapan DEIN Köln Başkanı<br />
İbrahim Küçükyıldız akademisyenlere<br />
başta sosyal medya<br />
olmak üzere çeşitli platformlardan<br />
paneli duyurma ve katılımı<br />
arttırma çağrısı yaptı. İbrahim<br />
Küçükyıldız, “Genel seçimler<br />
öncesi düzenleyeceğimiz bu panel<br />
çok önemli. Adaylar ve parti<br />
temsilcilerinin yer alacağı panele<br />
yoğun şekilde katılarak seçimlere<br />
ilgi duyduğumuzu gösterelim.<br />
Biz göçmenlerin sorunları ve taleplerini<br />
orada dile getirelim, sorularımızı<br />
yöneltelim. Sadece<br />
kendimiz değil çevremizdekileri<br />
de haberdar ederek panele katılımı<br />
arttıralım” dedi.<br />
NİTAB Başkanı Davut Karapınar<br />
da akademisyenlere aynı<br />
çağrıyı yaptı. Panele katılma sözü<br />
verenler arasında CDU’nun<br />
KRV’den milletvekili adayı Cemile<br />
Giousoufunda ismi geçiyor.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber<br />
Mannheim Fatih Camiinde<br />
Gençlere Yönelik Özel Dersler<br />
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesine bağlı<br />
olarak faaliyetlerini devam ettiren<br />
Mannheim Fatih Camii gençlerini de<br />
unutmuyor. Yaptığı tanıtım, irşad ve benzeri<br />
faaliyetlerle adını duyuran cemiyet uzun süredir<br />
gençlere yönelik tefsir derslerini de aksatmadan<br />
devam ettiriyor. Mannheim Fatih<br />
Camii İrşad başkanlığı ve erkek gençlik teşkilatı<br />
ile ortak olarak aralıksız sürdürülen tefsir<br />
dersleri beş halkadan oluşup 160 talebe ile<br />
devam ederken hedef yıl sonuna kadar 200<br />
olduğu belirtildi. Kız talebelerinin de haftanın<br />
değişik günlerin de devam eden derslere<br />
katılımın hayli yoğun olduğu gözlendi.<br />
Dersleri veren Camii imam hatibi Hasan<br />
Çakmak hocaefendi yapmış olduğu açıklamada<br />
derslere katılımın düzenli olarak takip<br />
edilmesinin mecburu olduğu, süreklilik, ciddiyet<br />
ve samimilik vazgeçilmez ilkelerinden<br />
olduğunun altını çizdi.<br />
Hessen’de Ayrımcılığa Son<br />
Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Feldmann:<br />
“Öğrenciler Türkçe Öğrenip Türkiye’de Çalışsınlar”<br />
Frankfurt Yabancılar Meclisini<br />
ilk kez ziyaret eden Anakent<br />
Belediye Başkanı Feldmann,<br />
meclis üyelerine ve misafirlere konuştu.<br />
Frankfurt`un oldum olası bir<br />
yabancılar kenti olduğunu, ticaretle<br />
uğraşan herkesin mutlaka Frankfurt<br />
panayırlarına ve fuarlarına katıldığını<br />
dile getirdi. Uluslararası<br />
birçok fuara ev sahipliği yapan<br />
Frankfurt`un zaman zaman bir<br />
milyonun üzerinde nüfusu olduğunu<br />
belirten Feldmann, bu şehrin<br />
birçok büyük konferanslara da ev<br />
sahipliğini yaptığını, Paulskirche ve<br />
Kraliyet Sarayının Frankfurt için<br />
büyük rol oynadığını dile getirdi.<br />
Nüfusunun yüzde kırkını yabancıların<br />
oluşturduğu bu kentin<br />
daima huzur ve güven içinde olduğuna<br />
dikkat çeken Feldmann yıllardır<br />
çeşitli politikacıların söz verdikleri<br />
halde yerine getirmedikleri<br />
önemli konulardan yabancılara yerel<br />
seçimlerde seçme ve seçilme<br />
hakkı verilmesi için gerekli çalışmaları<br />
yapacağını söz verdi.<br />
Ayrıca, Frankfurt Üniversitesinden<br />
veya Mühendislik Yüksek okulundan<br />
mezun olanlara iş ve oturma<br />
hakkı şansı tanıyan Feldmann,<br />
Eskişehir ile Frankfurt`un kardeş<br />
şehir olarak karşılıklı anlaşmaları<br />
vesilesiyle Eskişehirdeki görüşmeler<br />
esnasında Eskişehir Porsuk Nehri<br />
üzerinde çalışan gondollardan övgüyle<br />
söz etti ve daha sonra İstanbul<br />
Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kadir Toppaş ile görüşmelerine değinerek,<br />
‘Türkiye hızlı bir şekilde<br />
ilerlemektedir. İş arayanların Türkçe<br />
öğrenerek Türkiye`de çalışmalarını<br />
salık veririm’ şeklinde konuştu.<br />
Anadil konusuna da değinen<br />
Feldmann, Türkçenin anadil olarak<br />
okutulmasında Türk ebeveynlerin<br />
de büyük gayret göstermeleri gerektiğini<br />
söyledi ve Türklerin iki<br />
dilde eğitim yapan ana okulları açmalarını<br />
önerdi. Bu konuda Başkonsolos<br />
Ufuk Ekici ile de dialog<br />
içinde olduğunu da belirtti.<br />
Başka devletlerin çocukların iki<br />
dilde eğitim gören ana okulları olduğunu<br />
da belirtti.<br />
Okullarda Türkçe öğrenimi konusunun<br />
maalesef belediyede değil,<br />
devletin yani eğitim bakanlığının<br />
yetkisinde olduğunu söyleyen Feldmann,<br />
Üniversitelerde okuyanların<br />
yüzde kırkının yabancı olduğunu,<br />
bunun Frankfurt için büyük bir<br />
potansiyel oluşturduğunu dile getirdi.<br />
Talebelere daha iyi oturma ve<br />
harçlık kazanma imkanı verebileceklerini<br />
yineledi.<br />
Tarihi Paulkirche Yeni Vatandaşları Ağırladı<br />
Hessen eyaletinde kurulan ve ayrımcılığa<br />
karşı savaşan ‘’Netzwerk gegen Diskriminierung<br />
‘ adlı proje, Frankfurt<br />
Yabancılar Meclisi (KAV) nin davetiyle, belediye<br />
meclis salonunda gerçekleşti.<br />
Hessen Eyaletindeki cami cemaatleri dahil<br />
çok çeşitli kuruluşun desteğiyle çalışma yapan<br />
proje, Hessen Eyaleti Yabancılar Meclisi çatısı<br />
altında çalışma yapıyor.<br />
Proje müdürü Marc Phillip Nogueira,<br />
Frankfurt Yabancılar Meclisi Üyesi ve Başkan<br />
Yardımcısı Asım Tozoğlu`nun ‘şimdiye kadar<br />
size en dikkat çekici şikayet kimlerden ve nasıl<br />
geldi’ sorusuna, daha çok başörtülü stajyer öğretmenlerden<br />
ve iş sahasından geldiğini belirtti.<br />
İş sahasında ayrımcılığın en bariz örneğini<br />
yayınlanan broşürden görürsünüz diyen proje<br />
müdürü, Yabancılar Meclisine teşekkür etti.<br />
Şikayetlerin kendilerine bildirilmesi halinde<br />
değerlendireceklerini de belirtti.<br />
(www.netzwerk-gegen-diskriminierunghessen.de)<br />
adresine yazılabilir.<br />
Bir yıl içinde tam 2986 kişi Frankfurt`ta Alman<br />
vatandaşı oldu. Bir önceki yıl bu rakam 2500<br />
olmuştu.<br />
Bir yılda 681 Türk Alman vatandaşlığını tercih etti.<br />
Frankfurt Anakent eski Belediye Başkanı Petra<br />
Roth, yeni vatandaşları tarihi kraliyet sarayında karşılayıp,<br />
törenle vatandaşlık belgelerini verirken,<br />
Anakanet yeni Belediye Başkanı Peter Feldmann ilk<br />
defa tarihi Paulskirche`de yeni vatandaşları ve yakınlarını<br />
selamladı ve birçoğu ile hatıra fotoğrafı<br />
çektirdi.<br />
2986 kişinin Frankfurt için ‘evet’ dediği, bunlardan<br />
büyük çoğunluk olarak 681 kişi Türk, 232 kişi<br />
Faslı, 143 kişi Afganlı ve kalanlar 129 memlekete<br />
dağılıyor. SPD`li politikacı, 2103`ün seçim yılı olacağını<br />
ve Hessen Eyaletinde hem eyalet meclisi hem<br />
de federal meclis seçimleri yapılacağı için şanslı bir<br />
yıl yakalandığını dile getirdi.<br />
Paulskirche salonlarında simit ve soğuk içecek<br />
ikram edilen toplantı, gelenlere Alman anayasası<br />
hediye edilerek son buldu.
Herkesin Evinde Bulunması Gereken<br />
50 Kitaplık Aile Seti<br />
200 € Değil<br />
Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin<br />
99 €<br />
Almanya İçi Posta Ücreti Dahil<br />
Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin • Kısa Bir Süre İçin<br />
Sipariç İçin: info@hayatonline.eu • Tel: 0171-1970212
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
24 ❭ ❬<br />
haber<br />
SunExpress Havayolları’ndan Çocuklara Destek<br />
“<strong>Hayat</strong>a Pas Ver” ile 32 çocuk Frankfurt’ta<br />
Denizli Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü’nce, sosyo-ekonomik<br />
durumları kötü olan ailelerin çocuklarını<br />
hayata kazandırmak amacıyla yürütülen “<strong>Hayat</strong>a<br />
Pas Ver” projesi kapsamında SunExpress sponsorluğunda<br />
32 çocuk Frankfurt’a geldi.<br />
Almanya’ya gelen çocuklara ve katılımcılara SunExpress<br />
Havayolları bir akşam yemeği verdi. Yemeğe<br />
SunExpress Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın,<br />
SunExpress Kurumsal İlişkiler Müdürü Serdar Alyamaç,<br />
Denizli Emniyet Şube Müdürü-program koordinatörü<br />
Nuri Gülseven, İş adamı-Kulup başkanı Mehmet<br />
Yarımca, Union Media yöneticileri ve çok sayıda<br />
basın mensubu katıldı.<br />
Teknik direktör ve koordinatörleriyle beraber akşam<br />
yemeğinde SunExpress’in misafiri olan çocuklar,<br />
Frankfurt’u gezdikten sonra Stuttgart’a geçtiler.<br />
Sosyal projelere duyarlılığı ön plana çıkan, Türk<br />
Hava Yolları ile Lufthansa’nı ortak girişimi SunExpress<br />
Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın, Denizli Valiliği’ni<br />
ve İl Emniyet Müdürlüğü’nü bu duyarlılığından<br />
dolayı tebrik etti.<br />
Aydın, “Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan<br />
bu projenin tüm illerde uygulanmasını istemiş.<br />
Projenin içeriğine bakınca ve Denizlideki başarılı uygulamasına<br />
bakınca umarız en kısa sürede, böylesine<br />
güzel bir proje bütün illerde hayata geçirilir” dedi.<br />
Proje kapsamında uçuş sponsoru olduklarını belirten<br />
Aydın, “Bu güzel sosyal projenin içinde yer almaktan<br />
dolayı çok mutluyuz. SunExpress olarak genel politikamız<br />
bu gibi sosyal politikaları desteklemektir. Bunu<br />
geçmişte de yaptık, gelecekte de yapacağız” dedi.<br />
Proje kapsamında, 20 takım arasından ilk üçe kalan,<br />
Denizlili iş adamlarından oluşan teknik direktörleriyle<br />
beraber 10-15 yaş aralığındaki 32 çocuk 3 gün<br />
boyunca Almanya’yı gezecek ve Stuttgart üzerinden<br />
Denizli’ye geri dönecekler.<br />
<strong>Hayat</strong>a Pas Ver Projesi<br />
Proje ile Denizli’ye göç etmiş, sosyo-ekonomik durumu<br />
zayıf olan ailelerin çocuklarından oluşan ve 43<br />
okuldan toplam 220 öğrenci sosyal faaliyetler ve futbol<br />
turnuvası ile suç ve suçtan korunması amaçlandı. Projede<br />
futbol araç olarak kullanılarak, çocukların ve ailelerin<br />
sosyal hayata kazandırılması hedeflenmiştir: futbol<br />
bahane edilerek 220 çocuktan 220 aileye oradan<br />
da tüm Denizli’ye ulaşıldı.<br />
Projenin işleyişi<br />
Proje ile ilgili olarak seçilen 220 çocuktan 20 takım<br />
oluşturulmuştur. Her takıma Denizli’nin hayır sever iş<br />
adamlarından bir kulüp başkanı, İl Emniyet Müdürlüğümüzde<br />
görevli Şube müdürlerinden koordinatör<br />
müdür, her takım için polis memurlardan üçer tane<br />
koordinatör yardımcısı seçilmiştir. Bu 20 takım, iş<br />
adamlarının teknik direktörlüğünde, futbol turnuvasında<br />
mücadele etti. Gümüşler Demir Spor, Dostluk<br />
Spor ve Yeni Yıldız Spor ilk üçe kalarak turnuvayı kazandı.<br />
Başbakan Recep Tayyip Edoğan’ın “<strong>Hayat</strong>a Pas<br />
Ver” projesini çok beğenerek Gençlik ve Spor Bakanlığına<br />
ve İçişleri Bakanlığına bütün illerde uygulanması<br />
talimatını verdi.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 25 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
haber
HAYAT<br />
Köküm<br />
Memlekette<br />
Dalım Gurbette<br />
selahattinsaygin@hotmail.com<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 27 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Selahattin SAYGIN<br />
dosya<br />
Marifet insanları geçmişinden, kimliğinden<br />
koparmak değil, geçmişine bağlı, bugününden<br />
emin, geleceğine güvenle bakmasına<br />
zemin hazırlamak, her hususta fırsat sağlamaktır.<br />
O zaman kendisine bu imkânları sağlayan<br />
ülkeye daha büyük bir sevgi duyulur.<br />
“<br />
Tutuşmuşum dumanım yok<br />
yanarım<br />
Gözyaşım sel iki gözü pınarım<br />
Yaprakları hasret açan çınarım<br />
Köküm memlekette dalım gurbette.<br />
Sılada bülbüller ötüyor şimdi<br />
Memleket gözümde tütüyor şimdi<br />
Sanma Maksut rahat yatıyor şimdi<br />
Zulüm çekiyorum zalim gurbette.”<br />
(Âşık Maksut Feryadi)<br />
Kökü memlekette (Türkiye) olan,<br />
dalları Batı Avrupa`da kök salmaya çalışan<br />
göçmenleriz. İnsanın yaratılışı gereği<br />
doğduğu yerlere, mensubu olduğu<br />
Ülkeye, milletine, dinine bağlılığı, muhabbeti<br />
her zaman olmuştur ve olacaktır.<br />
Âşık Maksut Feryadi’nin yanık sesiyle<br />
söylediği türkü de beni çok etkilemiştir.<br />
Bizim buradaki hayatımıza bir<br />
nevi vurgu yapmaktadır. Memleket<br />
hasretimizi, vatan âşkımızı duygu dolu<br />
bir makamla dile getirmektedir. Bu<br />
türkü yazıma ilham kaynağı olmuştur.<br />
Çınar ve Pınar’la bütünleşen millet.<br />
Kökümüz Türkiye`de, fakat buralarda<br />
da dal noktasında kalmamışız,<br />
kökleşmeye başlamışız ve bu da birilerini<br />
ciddi bir şekilde rahatsız etmeye<br />
başlamıştır. Kendi kökünden uzaklaşarak<br />
kökleştiğini iddia edenler de çok<br />
kabul gördüğünü, mutlu olduklarını<br />
söyleyemezler. Kök salmanın yolu kendi<br />
toprağınıza uygun bir zeminin olmasıdır.<br />
Ruhunuza uygun bir toprağı bulamazsanız<br />
yüzeyde kalırsınız. Köksüz<br />
bir ağaçta çok kolay devrilir. Saksı içinde<br />
çiçeğe sunulan toprak çiçeğe yeter<br />
ve artar, lakin bu toprakta çınar yetiştiremezsiniz.<br />
Saksı`da çiçeği mutlu edersiniz,<br />
fakat çınarın fidanını kurutursunuz.<br />
Türk milleti tarih boyunca nere giderse<br />
gitsin, iki şeyi beraberinde götürmüştür,<br />
“Çınar ve Pınar”. Gidilen<br />
yere hep “Rahmet” ve “Bereket” olmuştur.<br />
Birilerinin Afrika’ya gittiği gibi<br />
gitmemiştir. Afrika asırlar önce Rahmetin,<br />
bereketin, bolluğun, zenginliğin<br />
ülkesiydi. Emperyalist güçler gittiler<br />
var olan bu zenginlik ve bereketi<br />
yok ettiler. Afrika’yı çölleştirdiler, halkı<br />
fakirleştirdiler. Sömürmek için halkı<br />
kışkırtarak kabile savaşlarına soktular.<br />
Zenginlikleri kendi ülkelerine taşıdılar,<br />
insanları köle olarak sattılar ve kullandılar.<br />
Çünkü emperyalizmin hedefi budur.<br />
Biz millet olarak her feth ettiğimiz<br />
yerlere yol, köprü, çeşmeler, sulama kanalları,<br />
hamamlar, hanlar, hastaneler,<br />
kervansaraylar, okullar, kapalı çarşılar,<br />
fakir ve yolcular için misafirhaneler vs.<br />
yapmışız.<br />
Bizim kültür yapımızda “veren el,<br />
alan elden üstündür” düsturu vardır.<br />
Hedefte, hep veren, doyuran, giydiren,<br />
koruyan, kollayan insan olmak vardır.<br />
Peygamber Efendimizin yolunda olmak<br />
ve O’nun davasını kendine dava<br />
edinmektir.<br />
“Bir elime Ay’ı, bir elime Güneş’i<br />
verseler vallahi yine bu davadan vazgeçmem”<br />
diyen Sevgililer Sevgilisi her<br />
inanan insana dava adamının kararlılığını<br />
gösteriyor. <strong>Hayat</strong>ın her safhasında<br />
zorluklar vardır, sizi potansiyel bir tehlike<br />
gören, farklı bir kültürün içinde<br />
yaşıyorsanız, hayat sizin için daha da<br />
zordur. Dava adamı odur ki, bu zorluklara<br />
karşı direnmesini bilen kişidir.<br />
Bilge Kağan değerlerine bağlı olan insanın<br />
gücünü şu veciz sözlerle anlatıyor:<br />
“Yukarda gök çatlamayınca, aşağıda<br />
yer yarılmayınca senin ilini, töreni<br />
kim bozabilir”.<br />
Bozulmaların temelinde başkalarının<br />
planından ziyade, o ülkenin aydınlarının,<br />
devlet adamlarının, sanatçıların<br />
ve eğitimcilerin halkın inanç ve<br />
kültür değerlerinden uzaklaşması, kendi<br />
kimliğine ters düşmesidir.<br />
Kendi milletine ters düşen bir topluluğu<br />
güden çok olur. Yanlışı sadece<br />
dışarıda aramak gerçeği gizlemektir.<br />
Her ülkenin, her ülke üzerinde bir planı<br />
vardır. Kendi toplumunu iyi eğitenler<br />
bu oyunlara gelmezler.<br />
Her Milletin inandığı bir kısım değerleri<br />
vardır. Bu değerlere inanan insanlar,<br />
başka topluluk içinde yaşasalar<br />
bile kendilerine güvenleri artar ve içinde<br />
yaşadıkları o topluluğa karşı saygı<br />
duyarlar. Batı Avrupa`da yetişen nesillere<br />
milli kültür sağlıklı bir şekilde verilirse,<br />
burada yetişenler de Türkiye’yi<br />
candan vatan olarak bilir ve memleket<br />
hasreti çekerler.<br />
50 yıldır vatandan uzak kalmamız,<br />
nesillerimizin buraları daha iyi tanıması<br />
ve burada doğması, eğitimini burada<br />
tamamlaması bu gençlerin<br />
Türkiye`den kopması olarak planlandı.<br />
Bu ülkelerin planlarının çok da başarıya<br />
ulaştığı söylenemez. Hırçınlığın temelinde<br />
biraz da bu yatıyor. Milli kültürü<br />
korumada Türk toplumunun da<br />
ciddi kayıplarının olduğu da bir gerçek.<br />
Batı Avrupa`da büyük çoğunluğun<br />
kültür değerlerini koruduğu bizce de<br />
malum. Değerlerden kopmamanın<br />
başlıca 3 sebebi vardı; 1 aile, 2 cemiyet,<br />
cemaat ve toplu yaşamak, 3 gençlerin<br />
devamlı dışlanması ve bu toplumlar tarafından<br />
kabul edilmemesi, gençlerin<br />
kendi kültürüne daha çok sarılmasına<br />
vesile oluyor.<br />
Ayrıca dini ve kültürel değerlerden<br />
uzaklaşan veya uzaklaştırılan gençler<br />
daha kolay asimile olacağı hesabı yapıldı.<br />
Bu gençler bizden uzaklaştı, fakat<br />
Alman’a, Fransız’a, Hollandalıya vs. de<br />
yar olmadı. Çünkü bu kadar horlanan,<br />
dışlanan gençlerden fazla bir şey beklemek<br />
abesle iştigal etmek olurdu.<br />
Marifet insanları geçmişinden,<br />
kimliğinden koparmak değil, geçmişine<br />
bağlı, bugününden emin, geleceğine<br />
güvenle bakmasına zemin hazırlamak,<br />
her hususta fırsat sağlamaktır. O<br />
zaman kendisine bu imkânları sağlayan<br />
ülkeye daha büyük bir sevgi duyulur.<br />
İnsanların hak ve hukuklarının korunduğu,<br />
eşit haklardan mahrum bırakılmadığı,<br />
inançlarının korunduğu,<br />
dışlanmanın, hor görülmenin olmadığı<br />
ülkelere daha bir muhabbetle bakmaya<br />
başlar, tedirginlikten kurtulur. Köküyle<br />
ilgili korkuya düşmez, içinde yaşadığı<br />
ülkeye daha bir muhabbetle yaklaşır.<br />
Böyle bir ortamda taze fidanlar o zaman<br />
kök salmaya başlarlar.<br />
Türklerin buralarda kök salmasından<br />
Almanya`da korkmamalı. Gençler<br />
gerekli kabulü gördükleri zaman Almanya’yı<br />
daha çok sevecekler ve buraları<br />
ikinci bir vatan olarak göreceklerdir.<br />
İşin yanlışı Türk toplumundan<br />
geçmişini silerek, sıfırlayarak Almanya’yı<br />
vatan etmelerini istemek eşyanın<br />
tabiatına aykırıdır.<br />
Göçmenlerin yaşadıkları bu ülkelerle<br />
ilgili kabul noktasında bir meseleleri<br />
yoktur. Sıkıntı bu ülkelerin göçmenleri<br />
değerleriyle kabul noktasında<br />
sıkıntıları vardır.<br />
Şu hakikat bilinmeli ki, asırlarda<br />
geçse milletler köklerini asla unutmuyorlar.<br />
Bizler de köklerimizi, aslımızı<br />
unutmadık ve unutmayacağız.<br />
Kökümüz memlekette, dallarımız<br />
gurbette olmaya devam edecektir. Dinimizle,<br />
dilimizle varlığımızı sürdüreceğiz.<br />
Bundan kimsenin şüphesi hiç olmasın.<br />
IGMG Mannheim Fatih<br />
Camiinden Mobil Hadis<br />
Çalışması ve Gül Dağıtımı<br />
Bu sene 08 Mayıs 2013`ten itibaren IGMG<br />
Mannheim Fatih Camii Kadınlar Gençlik<br />
Teşkilatının hazırladığı proje ile "Jede gute<br />
Tat ist wie eine Spende" Hadis-i Şerifi Lito Mobil<br />
üzerinde dört gün boyunca (08.05 - 11.05.2013)<br />
Mannheim caddelerini gezdi/süsledi.<br />
Aynı gün (08.05.2013) Meile der Religionen`da,<br />
Hadis ile beraber 2500 tane kırmızı gül<br />
dağıtıldı. Güller özellikle Almanlara ve yabancılara<br />
dağıtıldı.<br />
Dağıtılan gülleri alanların arasında Mannheim<br />
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Peter Kurz, Dekan<br />
Karl Jung (Katolik Kilisesi Mannheim), Dekan<br />
Ralph Hartmann (Protestan Kilisesi Mannheim)<br />
Ve Mannheim Polisini unutmayalım tabi ki...<br />
Güllerin dağıtımı sırasında IGMG Mannheim Fatih<br />
Camii İmam Hatibi Hasan Çakmak bizzat eşlik<br />
etti.<br />
Projenin bu seneki sorumlusu Seniye Ergün şu<br />
açıklamayı yaptı: "Hadis Projesi 2013`te, Başkanlık<br />
yapma şerefi bu sefer bize verildi. Bu sene farklı<br />
sorularla karşılaştık. Bir Hadis var ki, 2013`te<br />
Lito Mobilin bir ilk olmasına sebep oldu: "Amellerin<br />
en faziletlisi, zor olanıdır" Bizlere pes etmemeyi/zoru<br />
başarmayı Peygamber Efendimiz (s.a.v)<br />
öğretmiştir. Bu sebeb ile zoru başarmak bizleri çok<br />
mutlu etti ve gururlandırdı.<br />
Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu projelerin<br />
gerçekleşmesinde dualarıyla da destekleyen<br />
ailelerimize, arkadaşlarımıza ve Başkanlarımıza teşekkürlerimizi<br />
sunmak isteriz. Ümidimiz odur ki<br />
Rasulallah´ın övündüğü Ümmet ve Allah-ü Teala`nın<br />
sevgili kulları arasında olmamızdır" dedi.<br />
Özel olarak Hadis Projenin gerçekleşmesinde<br />
büyük destek ve katkı sağlayan: IGMG Mannheim<br />
Fatih Camii Başkanı Yusuf İpek Bey`e, Gül<br />
Projesi Sorumlusu Semiha Ural`a, IGMG Mannheim<br />
Fatih Camii Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı<br />
Müberra Şimşek`e, Zülbiye Polat´a, İbrahim<br />
Köroğlu´na, Erkan Ergün´e ve Mannheim Fatih<br />
Camii Gençliğine ayriyetten teşekkür ediyorum"<br />
dedi.
AYRINTILAR DETAYLARDA GİZLİDİR<br />
SİDE’nin Tek Alternatif Tatil Oteli KASR-I SİDE<br />
Misyonumuz<br />
Milli gelenek ve ananelerimize bağlı, sürekli yeni projeler<br />
üreterek, en uygun fiyatlarla, en iyisini sunmak prensibi ile hareket<br />
etmek ve turizmcilerimizin Avrupalıya verdikleri değerin kat<br />
kat fazlasını TÜRK VE İSLAMi değerleri taşıyan ve yaşayan Misafirlerimize<br />
daha fazlasını vermek Misyonumuzdur.<br />
Vizyonumuz<br />
Kasr-ı Side oteli seçen misafirlerimizin HER BİRİ bizim için<br />
V.İ.P dir.<br />
Yıllardan beri özellikle TÜRK ve MÜSLÜMAN kimliğinin<br />
tatil otellerinde bir türlü gereken ilgi ve alakayı görmediği aşıkardır.<br />
Kasr-ı Side Otel bu nedenledir ki; kendi insanımızı birinci<br />
safhada değerlendirmektedir. Başkalarının TÜRK ve MÜSLÜ-<br />
MAN tatilcilere göstermedikleri ilgi ve alakayı öncelikle ön plana<br />
çıkarmaktadır. Milletimize en öncelikle hizmetler hususunda<br />
olsun, ikram hususunda olsun, güler yüz ve samimiyet derecesinde<br />
olsun, herkesten daha fazla ihtimam gösterilmesi gerektiğini<br />
bilerek hareket edilmektedir. Kasr-ı Side Otele gelen misafirlerimiz<br />
tatilleri boyunca birinci sınıf insan olarak konuk edilirler.<br />
İşte Kasr-ı Side Otel;<br />
2013 yılı itibarı ile hizmete giren ve SİDE/MANAVGAT<br />
bölgesinin TEK MUHAFAZAKAR TATİL OTELİ olan Kasr-ı<br />
Side Otel, bulunduğu bölgede tatil imkanı bulamayan, SİDE’nin<br />
tarihsel dokusunu görmek, bilmek ve tanımak isteyen Muhafazakar<br />
ailelerimiz için bulunmaz bir yer olmaya adaydır. SİDE bölgesi<br />
binlerce yıllık geçmişi ile, birçok medeniyete ev sahipliği<br />
yapmış, özellikle kumu ve sahilleri ile ünlü bir bölgedir. Manavgat<br />
Şelalesi ve Manavgat Çayı, Köprülü Kanyon, Antik Side şehri<br />
Gizli Cennet Vadisi, Oymapınar Barajı ile görülmesi gereken<br />
yerlere sahiptir.<br />
Kasr-ı Side Otel misafirlerine en ayrıcalıklı hizmeti sunmak<br />
için çalışmaktadır.<br />
Bu sebeple, en küçük içeceğinden, en pahalısına varıncaya<br />
kadar herşey titizlikle seçilmekte ve özenle hazırlanmaktadır.<br />
Bir kuzu sarma, Süleymaniye Çorbası, Maş Çorbası, Ispanak<br />
Çorbası, elde yapılmış İnegöl Köftesi, Zırta çekilmiş Adana Kebabı,<br />
muhteşem lezzeti ile Adananın baş sofrasında olan Süllümü,<br />
Diyarbakırın Meşhur Patlıcan Dizme Yemeğini, Ciğer Sarma,<br />
Denizlinin Meşhur Bedirgenini, Edirnin Ciğer sarma, Gümüşhanenin<br />
Etli Samsak Tavasını, Hatatın Belen Tavası, Kabak<br />
Tatlısı, Güveçte Etli Kurufasulyeyi, Kars yöresinin Hangel Yemeğini,<br />
hasılı saymakla bitiremeyeceğimiz birçok yöresel tatları<br />
Kasr-ı Sidede bulabileceksiniz.<br />
Tüm yiyecek ve içeceklerimizde HELAL SERTİFİKASI aramaktayız.<br />
Helal Sertifikası Kasr-ı Side Otel için değerlidir. Öncelikli<br />
olarak merkezi Malezyada bulunan Helal Sertifasyon Kuruluşu,<br />
TSE Helal Sertifikasyonu veya GİMDES menşeili Helal Sertifikası<br />
aranmaktadır. Yiyecek ve İçeceklerde HELAL SERTİFİKA-<br />
SI arama uygulaması Türkiye’de Tesettür Tatil Otelleri bazında<br />
İLK DEFA KASR-I SİDE OTEL tarafından uygulamaya geçilmiştir.<br />
Bunun diğer konsept otellerimize örnek teşkil ediyor olması<br />
bizi son derece sevindirmektedir. Tesettür tatil hizmeti veren<br />
başka kuruluşların da yavaş yavaş bu niteliği almış ürünleri<br />
seçmeye başladıklarını görmek bizi sevindirmektedir.<br />
KASR-I SİDE konsepti ile sadece alkolsüz bir otel değildir.<br />
Verdiği hizmetlerle de misyon olarak yüklendiği değerle uygun<br />
olarak programlar tertip etmektedir.<br />
Dikkatle riayet ettiğimiz hususlar arasında temizlik ve hijyen,<br />
mutfak kültürü ve eğlence anlayışımız bizi DİĞERLERİNDEN<br />
farklı kılmaktadır. Özellikle temizlik ürünlerimizde de HELAL<br />
SERTİFİKASI olan kuruluşlar ile çalışmaktayız. Bu da yine Tesettür<br />
Tatil hizmeti veren oteller içerisinde bir İLK‘i oluşturmaktadır.<br />
Tatili değerlendirmek dolu dolu yaşamak amacında olan<br />
Misafirlerimizin hijyen hususunda evlerinde gösterdikleri hassasiyetlerin<br />
aynısını yapmaya çalışmaktayız.<br />
Kasr-ı Side Otel arka bahçemizin bir bölümünü MİNİ HAY-<br />
VANAT BAHÇESİ şeklinde tertip ettik. Amacımız minik yavrularımızın<br />
en azından vecil olan hayvanlarımızı tanısınlar, onları<br />
yakında görebilsinler, sevsinler diye.<br />
Minik yavrularımıza daha yakın olsunlar diye, evcil hayvanlarımızdan<br />
oluşan mini hayvanat bahçesi oluşturduk, onlara dokunabilsinler<br />
diye.<br />
Ön bahçemizi tamamen yeşillendirdik, LÜTFEN ÇİMLE-<br />
RE BASINIZ diye.<br />
Minik yavrularımız bizim için en önemli misafirlerimizdir.<br />
Bu sebeple hem bahçemizde geniş oyun alanı, hem de kapalı mini<br />
club oluşturduk diledikleri gibi oynasınlar diye. Kaydıraklarla<br />
zenginleştirdiğimiz açık alan oyun sahamızda, atlı karınca, tahteravalli<br />
ve diğer oyun grupları ile zenginleştirdik. Yemyeşil bir<br />
alanda rahat etmeleri için çalışıyoruz.<br />
Masa tenisi, dart, voleybol sahası hep sizler için.<br />
Kendine güvenen misafirlerimiz isterlerse masa tenisi oynayarak<br />
vakitlerini geçirebilirler. İsterlerse kendi aralarında düzenledikleri<br />
mini turnuvalarla daha da renkli bir hale dönüştürebilirler.<br />
Milli ve manevi değerlere hizmet eden neşriyattan oluşan kütüphanemiz<br />
de sizlere özel.<br />
Lobimizde özellikle günlük ve haftalık yayınları bulma imkanınız<br />
vardır. Bilgiye dayalı, öğrenmeye dayalı kitap ve yayınlarımızdan<br />
oluşturduğumuz kütüphanemiz Sizlere haimat vermeye<br />
hazırdır. Çayınızı veya kahvenizi yudumlarken kitaplarımızdan<br />
faydalanabilirsiniz. Milli ve Manevi değerli zararlı olmayan her<br />
nevi yazılı neşriyattan oluşturmaya çalıştığımız kütüphanemiz 24<br />
saat açık olan lobi / resepsiyon bölümümüzde hizmetinizdedir.<br />
Odalarımız;<br />
Kasr-ı Side Otel çeşitli oda standartları ile ailelerimizin hizmetine<br />
sunulmaktadır.<br />
STANDART ODALARIMIZ;<br />
Standart odalarımız14 ila 18 m2 arasında genişliğe sahip<br />
odalardır. Konaklayacak kişiye göre ayrı ayrı yataklar veya double<br />
french bed stili yataklardan müteşekkildir. Normalde 2 veya 3<br />
kişilik odalarımızdır. Tüm standart odalarımız balkonludur. Balkonda<br />
bir adet sehpa ve iki adet sandalye mevcuttur. Standart<br />
odalarımızın tümünde duşakabin wc. bulunur. Sabun, şampuan<br />
gibi malzemeler her daim bulunmaktadır. Buna ilave olarak odalarımızda<br />
makyaj aynası ve masası, kiralık emanet kasa, direct telefon,<br />
mini buzdolabı (boş- içecek ve yiyecekler ücretli), Kur’anı<br />
Kerim, Seccade bulunmaktadır. Standart odalarımızın düzen temizliği<br />
HERGÜN yapılır. Her üç günde bir rutin olarak havlu ve<br />
çarşaf müştemilatı değiştirilir. Rutin dışında bir kirlenme hasıl<br />
olduğunda günlük değişimler de sözkonusu olabilir.<br />
AİLE ODALARIMIZ;<br />
Aile odalarımız özellikle büyük sayıdaki misafir ailelerimiz<br />
için dizayn edilmiştir. İki tipten oluşan aile odalarımızın birinci<br />
versiyonu ara bölmeli ayrı ayrı iki odadan teşkil etmektedir. Her<br />
aile odası maximum 6 kişi kapasitelidir. Standart odalarımızda<br />
bulunan tüm standart uygulamalar aile odalarımız için de geçerlidir.<br />
İkinci aile oda tipimiz ise tek içinde barınma odaları olarak<br />
değerlendirilir. Daha ekonomik olan bu odalarımız tercihlerine<br />
göre seçim yapabilmektedirler. Bazı odalarımız ranza sistemlidir.<br />
Özellikle çocuklarını yanlarından ayırmak istemeyen aileler için<br />
yapılan bu uygulamamız, fiyatlar açısından da cazip olması için<br />
en çok tercih edilen oda tipidir.<br />
SUİTE ODALAR;<br />
Kendini daha iyi ve ÖZEL hissedenlerin tercihidir SUİTE<br />
ODALAR. Standart odalarımıza nazaran daha detaylı döşenmiş<br />
ve daha elit malzemeler kullanılmıştır. Kullanım ferahlığı bakımından<br />
da daha serial hale getirilmiştir. Suite odalarımızda kanepe<br />
ve koltuk grubu bulunur. Maximum 3 kişi kapasitelidir.<br />
Mescidimiz;<br />
hem Namaz ve ibadetleriniz için hem de sohbet edebilmeniz<br />
için tertip edilmiştir. Keyfini çıkarın. Yaklaşık 100 kişinin aynı<br />
anda Namaz ve diğer ibadetlerini yapabilecekleri şekilde düzenlediğimiz<br />
Mescidimizde ayrıca sohbet düzeni şeklinde konulan<br />
koltuklarda da sohbet programları yapılabilecek şekilde dizayn<br />
edilmiştir. Zemin halı kaplıdır. Hanımefendiler için ayrıca mescidimiz<br />
ortadan kalın perde ile bölünmüştür. Genel zamanlarda<br />
sohbet veya grup programları durumunda orta perdemiz açılarak<br />
düzen oluşturulmaktadır.<br />
Kasr-ı Side Otel’de tatil zamanını geçiren misafirlerimizin<br />
dostlarına anlatacakları hatıralar bırakmak, unutamayacakları anları<br />
yaşatmak amacımızdır.<br />
Marketimiz;<br />
Havuzbaşında bulunan Otel marketimiz, misafirlerimizin<br />
günlük genel ihtiyaçlarını karşılamaları için yapılmıştır. Gazete,<br />
mecmua, aperatifler, hediyelik eşyalar, oyuncaklar, deniz malzemeleri<br />
dondurma, çikolata, gofret gibi birçok ürünü ayağınızın<br />
hemen dibinde bulabilirsiniz.<br />
Fotoğraf Standı;<br />
Kasr-ı Side Otelde geçirdiğini zamanlarınızı, profesyonel çekim<br />
ekibimizin deklanşörü sayesinde ölümsüzleştirmeniz elinizde.<br />
En özel anları resimlemek kadar güzel bir şey olamaz diyoruz.<br />
Siz ne dersiniz?<br />
SPA Bölümü;<br />
Kasr-ı Side Otel SPA bölümümüz Misafirlerimiz için faal<br />
durumdadır. Hanımefendiler için ayrı bir zaman dilim, beyefendiler<br />
için ayrı bir zaman diliminde hizmet veren Hamam Sauna<br />
bölümümüz, profesyonel ve işinin ehli spa personelimiz sayesinde<br />
hamam ve masaj keyfine varabilirler. Hamam Sauna hizmetlerinde<br />
en önemli faktörün temizlik, hijyen ve hamam edeb ve<br />
adabının seviyeli bir şekilde olmasını sağlamaktır. Bu sebeple personelimizi<br />
seçerken bu hususların hepsini en ince detaylarına varana<br />
kadar araştırarak seçtiğimizi lütfen dikkate alınız. Rahatlayayım<br />
derken rahatsız olmamamız için SPA’mız emin ellerde.<br />
Gerek tüm vücut masajı, gerek bölgesel masaj, terapik masajlar,<br />
uzman kadromuzun uygulayacağı maskeler ile kendinizi şımartmanızı<br />
tavsiye ederiz.<br />
Mini Hobi Bahçesi;<br />
Arka bahçemizde oluşturduğumuz Mini hobi bahçemizde<br />
sezonluk sebze ve yiyeceklerden dilediğinizce koparabilir ve yiyebilirsiniz.<br />
Burası tamamen Size özel sebze bahçesidir. Eliniz ile<br />
kopardığınız bir domatesin, bir biberin bir salatalığın tadını bir<br />
de bahçemizden kopararak deneyin. Afiyet olsun!<br />
Yiyecek ve İçecekler;<br />
Kasr-ı Side yukarıda da belirttiğimiz gibi HELAL SETİFİ-<br />
KALI ürünlerden oluşan bir konsept ile hizmet vermektedir. Çok<br />
zengin bir sabah kahvaltınızı, ister kapalı restaurantımızda yapabilir,<br />
isterseniz havuzbaşımızda veya yemyeşil çimler üzerinde yapabilirsiniz.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 29 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
❬<br />
Hacarabın<br />
Serüvenleri 69<br />
m.s.a.58@hotmail.com<br />
M. Salih AYDIN<br />
özel köşe<br />
H<br />
acarap kimdir!<br />
Size Hacarabın kim olduğunu ve nasıl bir<br />
insan olduğunu açıklamak istiyorum.<br />
Hacarap Karaman ili Merkez Hisar Mahallesinde<br />
3.3.33 tarihinde fakir bir ailenin tek oğlu olarak dünyaya<br />
gelmiş. 15 yaşında annesi vefat edince hayat mücadelesi<br />
omuzlarına yüklenmiş. Bütün bu streslerin başından<br />
geçen en acı durumları bile mizah tarzına dönüştürüp,<br />
insanları güldürmüş. Bu durumu tanındıkça halkın<br />
sevgisini ve ilgisini kazanmış.<br />
Ama bu durumu iş hayatında da uygulayınca bir<br />
çok iş değiştirmek zorunda kalmış. Bu arada aile içinde<br />
geçen ve genel hayatından pasajlar halinde sizlere aktarmıştık.<br />
Daha sonra Almanya’ya gelince iş hayatına tutunmak<br />
zorunda kalarak çalışmış. Ama tanıdığı kişilere<br />
kendi başından geçenleri anlattıkça burada da sevilmiştir.<br />
Dramı nasıl olurda bu şekle sokar demeyin. Mesela<br />
okuyanlar bilir, eski yazılarımdan kısa bir pasaj yazıyorum.<br />
Ama bu sefer kendi anlatımıyla.<br />
Zamanın birinde daha 18 yaşına bile basmamış Hacarap<br />
bir vesile ile şoförlüğü öğrenir.<br />
Patronu:<br />
-Hacarap bu buğday yüklü kamyonu ofise teslim et,<br />
ve evinde yat geri gelme gece birşey olabilir der.<br />
Hacarap bu fırsatı kaçırır mı hiç, atlar kamyona ver<br />
elini Karaman.<br />
Burdan sonrasını Hacarabın kendisinden dinleyelim.<br />
-Şimdi büyük bir heyecanla Karaman’a ofise vardım.<br />
Bekçi Fazıl dayıya buğday çuvallarını teslim ettim.<br />
O heyecanla biraz da gururlu ve havamdayım. Küçük<br />
gördükleri Hacarap Karaman’a şoför olarak geldi diye<br />
içimden geçirdim. Evin önünde havalı kornaya basınca<br />
herkes kafasını pencerelerden dışarı çıkardı. Ben de büyük<br />
bir edayla arabadan iniyordumki, babam dışarı fırladı<br />
ve:<br />
-Kim, ulan beni gecenin bu saatinde rahatsız eden.<br />
-Baba benim, ben oğlun Hacarap.<br />
-Oooo şoför mü oldun teşekkür ederim evladım.<br />
Büyük bir sevinçle ve şefkatle içeri aldı. Sonra yanık<br />
yatağın yarısında beraber yatacağız.<br />
-Başlarımız aşağı yukarı yönlerde yattık. Zavallı babam<br />
vücutuma eliyle bir elliyor, kanter içindeyim, ayaklarımı<br />
çenesinin altına sokuyor ısınsın üşümesin diye.<br />
Ben de o sıralar uykuya dalmışım, rüya görüyorum.<br />
Arabayla gidiyorum, yolun sol tarafında içimdem sevdiğim<br />
kızın kuyudan su çektiğini gördüm. Tam o sırada<br />
depriyaja basıp vitesi değiştiriyordum ki bana bir vuran<br />
var. Baktım babamın ağzından kan geliyor ve bana hem<br />
vuruyor hem de birşeyler söylenip duruyor. Elbiseyi<br />
kaptığım gibi dışarı fırladım. Arabaya binip kasabanın<br />
yolunu tuttum.<br />
Patron:<br />
-Niye erken geldin, ben sana demedim mi gece gelme<br />
diye söylenince.<br />
-İyi de durum bildiğin gibi değil. Babamın dişlerini<br />
kırmışım.<br />
-Nasıl yani geveleyip durma, anlatacaksan şunu<br />
doğru anlat.<br />
Patrona rüyadan hariç herşeyi anlatınca şok geçirdi.<br />
Ertesi gün babamın ayakkabı boyadığı köşenin karşısında<br />
patronla duruma bakıyoruz.<br />
Geriden kösenin Cavit geliyor ve babama selam verdikten<br />
sonra:<br />
-Halla bu hal ne böyle, senin gibi bir adamdan kim<br />
ne istesin.<br />
-Sorma kardeşim bir haydudun şerrine uğradık.<br />
Depriyaj mıdır ne karın ağrısı bir vurdu gökteki yıldızlar<br />
yere döküldü.<br />
-Kim bu haydut halla gidip dövelim.<br />
-Kim olacak kardeşim bizim haydut.<br />
Durumun bundan ibaret olduğunu bilen patron<br />
olayı kavrar. Bizde kasabaya döndük.<br />
İkinci kısımda barışma uğraşıları, olay şöyle olur.<br />
Hacarap anlatıyor.<br />
-Aradan bir zaman geçti hala babamla aramız iyi değil,<br />
yanına gidemiyorum. Sonra Kasabadan ayrılıp başka<br />
bir şirkette çalışmaya başladım. Birgün İstanbul Unkapanından<br />
kamyonla yük alıp Konya garajına geldik.<br />
Orada bir Karaman’lıya rastladım.<br />
Karaman’lı:<br />
-Hacarap babanın durumu iyi değil bisiklete binmiş<br />
dolaşıp duruyor der.<br />
-Ben durumu anladım ve Karaman’lıya döndüm.<br />
-Bizim ihtiyarın bekârlığa veda zamanı iş yine bize<br />
düştü.<br />
Karaman’lı:<br />
-Valla Hacarap öyle.<br />
Ben çorba içmek için lokantaya doğru yöneldim.<br />
Baktımki bir otobüsün içinde orta yaşlı bir kadın gidip<br />
geliyor birilerine heyecanlı heyecanlı bir şeyler soruyor.<br />
Hemen otobüsün yanına vardım ve otobüsün içindekilere<br />
zaten tanıdıklar. İdare edin, görmezden gelin, dedim.<br />
Kadına yaklaştım:<br />
-Ne arıyorsun ana.<br />
Kadın:<br />
-Topal dişçiyi arıyorum beni boşadı gitti.<br />
-Ana bizde bir dişci var istersen seni ona götüreyim.<br />
Ve böylece otobüsün içinde beş dakikada kadını ikna<br />
ettim. Karnını da doyurduktan sonra kamyonla Karaman’a<br />
götürdüm. Eve varınca durumu kızkardeşime<br />
söyledim. Kızkardeşim işini bilir. Hemen kamyonun<br />
yanına fırladı kadını karşılarken sanki kırk yıllık anasıymış<br />
gibi idi:<br />
-Anam canım anam hoş geldin nerelerdeydin, sarıldığı<br />
gibi içeri aldı. Ben hemen babama gittim. Babamın<br />
yanına varınca elini öptüm. Babam uzun zamandır beni<br />
görmediği için hüzünlenip öyle bir sarıldıki sormayın<br />
ve barıştık.<br />
Sonra babamın kulağına eğilerek:<br />
-Baba bir traş olsan.<br />
Babam kızgın bir halde:<br />
-Evladım daha gelmeden benim hususi işlerime ne<br />
karışıyorsun.<br />
Babamın kulağına tekrar eğilerek:<br />
-Sana bir hanım getirdim.<br />
Babam:<br />
-Öyle mi evladım teşekkür ederim.<br />
Fırlar berbere koşar sinekkaydı tıraşını olduktan<br />
sonra evin yolunu tutar.<br />
Ertesi gün babama:<br />
-Baba memnun musun yeni annemizden.<br />
Babam hemen lafı yapıştırır:<br />
-Gül kokusu gibi evladım gül kokusu gibi. ALLAH<br />
razı olsun.<br />
Hacarap böyle bir kişiliğe sahip.<br />
Hacarabın kabadayılığı bu kadar!<br />
Hacarap zamanın birinde bir arkadaşına yardım<br />
edecektir. Arkadaşının kamyonu ile yük yükleyip bir<br />
köye götürecektir. Yük bir Türkmen köyü camisinin kerestesidir.<br />
Yükü yüklerler, yolda giderken arkadaşına bir<br />
iki dayılık yapar. Arkadaşı seslenmez, onun seslenmediğini<br />
görünce, kendi, kendine bu benden korkuyor diye<br />
üzerine gider. Arkadaşı yine de seslenmez. Köye varırlar,<br />
yükü indirirler.<br />
Lakin, köylüler ücreti ödemek istemezler.<br />
Adam çeker köylülere silahı:<br />
-Çıkarın parayı dağıtırım, diye bütün köye meydan<br />
okuyor.<br />
Hacarap ise hala:<br />
- Korkmayın, bu benden bile korkuyor.<br />
Gibi laflar edip adamın işini zorlaştırmaya devam<br />
eder. Tabii, adam yine seslenmez ama köylüler işin ciddi<br />
olduğunu anlarlar parayı getirir teslim ederler. Yolda<br />
giderlerken, Hacarap hala aynı tavrı devam ettirir:<br />
-Ödlek, benden bile korkuyordun, bir köye nasıl<br />
posta koydun.<br />
Diye söylenip dururken, köyden de epey uzaklaşmışlar.<br />
Adam birden bire kamyonu durduruyor.<br />
Tabancayı çıkarıp Hacarabın kafasına dayıyor ve:<br />
-İn lan aşağıya şimdi şu kurşunları beynine sıkayım<br />
da gör dayılığı.<br />
Hacarabı aşağı indirir. Hacarabın ayakları korkudan<br />
yere basamamakta, yüz rengi renkten renge girmekte,<br />
başına ne geleceğini bilememekte, ağlamaklı bir halde<br />
arkadaşına:<br />
-Abi elini ayağını öpeyim, ben yaptım sen yapma,<br />
babam garip tamamen garip bırakma, senden özür dilerim.<br />
Arkadaşı dayanamaz:<br />
-Ülen Hacarap, sana kıyabilir miyim, sadece haddini<br />
sınırını bilmek istedim. Şimdi kasaya bin Karaman’a<br />
gidiyoruz.<br />
Bu olaydan sonra artık kimseye posta koymaz.<br />
Hacarap Caminin pikniğinde!<br />
Hacarap, Camii pikniğine çocukları tarafından götürülür.<br />
Tabii önüne geleni götürür.<br />
Etraftan:<br />
-Hacarap biraz az ye zarar görürsün.<br />
Dediklerinde Hacarap.<br />
Yav arkadaş eti görünce kendimi frenleyemiyorum.<br />
Yedikçe yemek geliyor içimden, zararlı olduğunu biliyorum.<br />
Çocuklar da doğru söylüyor ama dayanamıyorum<br />
işte, diye cevap verir.<br />
Burada yazıma noktayı koyarken sizleri de AL-<br />
LAH’a emanet ediyorum. Selam ve dua ile.
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 30 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
bulmaca
HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir ❬ 30 ❭ Temmuz · Juli 2013 · Şaban 1434<br />
bulmaca