01.12.2014 Views

Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi ...

Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi ...

Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />

Ersü İDERMAN<br />

SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE<br />

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE<br />

GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN<br />

İNCELENMESİ<br />

ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI<br />

ADANA, 2006


ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA<br />

VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE<br />

GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ<br />

Ersü İDERMAN<br />

YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />

ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI<br />

Bu tez 23/01/2006 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından<br />

Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir.<br />

İmza............…………… İmza...................…. ….. İmza.................………<br />

Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI<br />

Prof.Dr.Selim KAPUR Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL<br />

DANIŞMAN ÜYE ÜYE<br />

Bu tez Enstitümüz Arkeometri Anabilim Dalında hazırlanmıştır.<br />

Kod No:<br />

Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ<br />

Enstitü Müdürü<br />

İmza <strong>ve</strong> Mühür<br />

Bu Çalışma Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi<br />

Tarafından Desteklenmiştir.<br />

Proje No: FEF 2004 YL 46<br />

Not: Bu tezde kullanılan özgün <strong>ve</strong> başka kaynaktan yapılan bildirilerin, çizelge, şekil <strong>ve</strong> fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı,<br />

5846 sayılı Fikir <strong>ve</strong> Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.


ÖZ<br />

YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />

SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE<br />

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE GÜNCEL<br />

ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ<br />

Ersü İDERMAN<br />

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ<br />

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI<br />

Danışman : Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI<br />

Yıl : 2006 Sayfa: 109<br />

Jüri : Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI<br />

Prof.Dr. Selim KAPUR<br />

Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL<br />

Bu çalışmada, 32-34 doğu meridyenleri ile 34-35 kuzey paralelleri arasında<br />

<strong>ve</strong> Akdeniz’in kuzey-doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi<br />

Mağusa körfezinin gerisinde uzanmakta olan <strong>ve</strong> en önemli arkeolojik yerleşimlerden<br />

biri olan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresinde yer alan <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı,<br />

St.Barnabas Manastırı ile Enkomi (Alasia) Şehri <strong>Uzaktan</strong> Algılama yöntemleri<br />

kullanılarak <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong>ri tabanı oluşturularak incelenmiştir. Bu<br />

amaçla, 1/5 000 ölçekli Topoğrafik Haritalar, 1/25 000 ölçekli Toprak Haritaları <strong>ve</strong> 3<br />

Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsü kullanılmıştır.<br />

Oluşturulan <strong>ve</strong>ri tabanı kullanılarak tarihsel <strong>ve</strong> güncel arazi kullanımları<br />

yönünden incelenen çalışma alanında eski kullanımlarla güncel kullanımlar arasında<br />

bağlar kurulmuştur. Bu bağlardan yola çıkılarak hem kültürel dokuya hem de doğal<br />

zenginliklere zarar <strong>ve</strong>rmeden sürdürülebilir arazi kullanımları <strong>ve</strong> tarımsal<br />

kullanımlarla ilgili öneriler gündeme getirilip ülke ekonomisi de göz önünde<br />

bulundurularak yorumlar yapılmıştır.<br />

Anahtar Kelimeler: Arkeoloji, <strong>Salamis</strong>, <strong>Uzaktan</strong> Algılama, Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemi,<br />

Arazi kullanımı.<br />

I


ABSTRACT<br />

M.Sc. THESIS<br />

INVESTIGATION OF THE ANCIENT AND PRESENT LAND USE OF<br />

SALAMIS ANCIENT CITY AND IT’S ENVİRONMENT BY USING<br />

REMOTE SENSING AND GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS<br />

Ersü İDERMAN<br />

UNIVERSITY OF ÇUKUROVA<br />

INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES<br />

DEPARTMENT OF ARCHAEOMETRY<br />

Supervisor : Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI<br />

Year : 2006 Page: 109<br />

Jury : Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI<br />

Prof.Dr. Selim KAPUR<br />

Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL<br />

In this study, <strong>Salamis</strong> Ancient City, The Necropolis of <strong>Salamis</strong>, St.Barnabas<br />

Monestry and Enkomi (Alasia) City are located on the east coast of Famagusta Bay<br />

on the Island of Cyprus which is found between 32-34 east meridian and 34-35 north<br />

parallels ha<strong>ve</strong> been examined by using Remote Sensing methods and database ha<strong>ve</strong><br />

been created by using Geographic Information Systems. For this aim, topographic<br />

maps of 1/5.000 scale, soil maps of 1/25.000 scale and IRS-1C Satellite data (Indian<br />

Satellite) dated 3 No<strong>ve</strong>mber 1996 ha<strong>ve</strong> been used.<br />

The study region has been related between present and ancient land use by<br />

using the creating database. As a result of this study, advices and suggestions for<br />

improving the national economy on land and agricultural use without negati<strong>ve</strong>ly<br />

effecting the cultural and natural riches of the area ha<strong>ve</strong> been interpreted.<br />

Keywords: Archaeology, <strong>Salamis</strong>, Remote Sensing, Geographical Information<br />

System, Land use.<br />

II


TEŞEKKÜR<br />

Öncelikle yüksek lisans tezimde, tüm çalışma boyunca yardımlarını benden<br />

esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI’ya içten teşekkürlerimi<br />

sunarım.<br />

Bu çalışmamda büyük öz<strong>ve</strong>ri ile bana yardımcı olan Prof.Dr. Selim<br />

KAPUR’a, <strong>Uzaktan</strong> Algılama <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri konularında tüm çalışma<br />

boyunca büyük öz<strong>ve</strong>ri ile bana yardımcı olan Nazım AKSAKER’e, Kuzey Kıbrıs<br />

Türk Cumhuriyeti Tarım <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı Koordinatörü Nihat<br />

NALBANTOĞLU’na, çalışmamla ilgili teknik konularda herzaman desteğini<br />

esirgemeyen Ziraat Yüksek Mühendisi Alper İNCE’ye, <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong><br />

kazıları sırasında bana bilgi edinmemde yardımcı olan <strong>ve</strong> zamanını ayıran Ankara<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı<br />

Prof.Dr.Coşkun ÖZGÜNEL’e, çalışma alanıyla ilgili çok değerli kaynaklara<br />

ulaşmamı sağlayan Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Şube Amiri<br />

Hasan TEKEL’e, Arkeometri Anabilim Dalı Arş.Gör.Musa SERDEM’e, Mersin<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi Mimarlık Fakültesi Şehir <strong>ve</strong> Bölge Planlama Bölümü Arş.Gör.Ulaş<br />

ALAGÖZ’e, K.K.T.C.’nde Harita Dairesi’nde görev yapmakta olan Ahmet<br />

ALEMDAR’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.<br />

Ayrıca çalışma süresince gösterdikleri sabır, sevgi, anlayış <strong>ve</strong> benden maddi<br />

<strong>ve</strong> manevi desteklerini esirgemedikleri için annem Ünen İDERMAN <strong>ve</strong> babam<br />

Kefil İDERMAN’a çok teşekkür ederim.<br />

III


İÇİNDEKİLER<br />

SAYFA<br />

ÖZ............................................................................................................................ I<br />

ABSTRACT............................................................................................................. II<br />

TEŞEKKÜR............................................................................................................. III<br />

İÇİNDEKİLER........................................................................................................ IV<br />

ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................. VII<br />

ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................ X<br />

1. GİRİŞ .................................................................................................................. 1<br />

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................... 3<br />

2.1.Arkeolojik Kültür Mirası <strong>ve</strong> Korunması Çalışmaları.................................... 3<br />

2.1.1.Avrupa’da <strong>ve</strong> Türkiye’de Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması<br />

Çalışmaları ………………….…………………………………………. 3<br />

2.1.2.Çalışma Bölgesindeki Arkeolojik Mirası Koruma Çalışmaları …..…… 5<br />

2.1.3.Bölgedeki Arkeolojik Çalışmalar............................................................. 7<br />

2.2.<strong>Uzaktan</strong> Algılama Çalışmaları....................................................................... 10<br />

2.2.1.<strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemi..................................................................... 10<br />

2.2.2.<strong>Uzaktan</strong> Algılama Kaynakları.................................................................. 11<br />

2.3.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri................................................................................. 15<br />

2.3.1.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemlerinin Tanımı <strong>ve</strong> Tarihçesi..................................... 15<br />

2.3.2.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemlerinde Veri Yapısı <strong>ve</strong> Kullanımı............................ 18<br />

2.3.3.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Kullanım Alanı Örnekleri................................. 21<br />

2.4.Tarımda Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama................................ 22<br />

2.5.Arkeoloji Biliminde Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama<br />

Çalışmaları ……………………….………………………………………... 23<br />

3. MATERYAL VE METOD ................................................................................. 32<br />

3.1. Materyal........................................................................................................ 32<br />

3.1.1. Kıbrıs Adası’nın Konumu....................................................................... 32<br />

3.1.1.1. Kıbrıs’ın Kısa Tarihçesi................................................................... 32<br />

IV


3.1.1.2. Kıbrıs’ın Coğrafi Konumu <strong>ve</strong> Nüfusu............................................. 33<br />

3.1.1.3. Kıbrıs’ın Bitki Örtüsü, Flora <strong>ve</strong> Faunası.......................................... 34<br />

3.1.2. Çalışma Alanının Konumu...................................................................... 35<br />

3.1.2.1. Çalışma Alanının Tarihçesi.............................................................. 35<br />

3.1.2.2. Çalışma Alanında Bulunan Başlıca Yapılar..................................... 37<br />

3.1.2.2.(1). <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>............................................................... 37<br />

3.1.2.2.(2). <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı.......................................................... 46<br />

3.1.2.2.(3). St. Barnabas Manastırı, İkon <strong>ve</strong> Arkeoloji Müzesi................ 52<br />

3.1.2.2.(4). Enkomi (Alasia) Şehri............................................................ 53<br />

3.1.3. Çalışma Alanının Bitki Örtüsü, Ormanlarının Yapısı <strong>ve</strong> İklim<br />

Özellikleri …………………………………………………………….. 54<br />

3.1.4. Çalışma Alanı <strong>ve</strong> Çevresinin Jeolojisi.................................................... 59<br />

3.1.5. Çalışma Alanının Günümüzdeki Arazi Kullanımı.................................. 63<br />

3.1.6. Çalışma Alanının Zemin <strong>ve</strong> Toprak Özellikleri...................................... 63<br />

3.1.7. Çalışmada Kullanılan <strong>Uzaktan</strong> Algılama <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemleri Donatımları........................................................................... 65<br />

3.1.7.1. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntü <strong>ve</strong> Özellikleri....................... 65<br />

3.2. Metod............................................................................................................ 67<br />

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ............................................................................. 70<br />

4.1. Çalışma Alanı İle İlgili Elde Edilen Arkeolojik Bulgular............................. 70<br />

4.2. Çalışma Alanına Ait Haritalardan Elde Edilen Bulgular.............................. 75<br />

4.2.1. 1/5 000 Ölçekli Topoğrafik Haritalardan Elde Edilen Bulgular............. 75<br />

4.2.2. 1/25 000 Ölçekli Toprak Haritalarından Elde Edilen Bulgular.............. 81<br />

4.2.3. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsünden Elde Edilen Bulgular...... 83<br />

4.3. Arazi Çalışmalarından Elde Edilen Bulgular................................................ 85<br />

4.4. Veri Toplama <strong>ve</strong> Kaynak Tarama Çalışmalarından Elde Edilen İstatistiki<br />

Bulgular......................................................................................................... 86<br />

V


4.5. Çalışma Alanı İle İlgili Yapılan Modellemeler............................................. 89<br />

5.SONUÇ VE ÖNERİLER ..................................................................................... 98<br />

KAYNAKLAR ………………………………………………………………...… 102<br />

ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................ 109<br />

VI


ŞEKİLLER DİZİNİ<br />

SAYFA<br />

Şekil 3.1. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>........................................................................... 36<br />

Şekil 3.2. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin merkezini çevreleyen geç dönem surları .. 37<br />

Şekil 3.3. Gymnasium’un dört tarafını çevreleyen sütunlar............................. 38<br />

Şekil 3.4. Gymnasium’un kuzeyinde yer alan havuz <strong>ve</strong> heykelleri.................. 39<br />

Şekil 3.5. Gymnasium bünyesinde bulunan havuzların kenarlarında yer<br />

alan kafası koparılmış heykeller....................................................... 39<br />

Şekil 3.6. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapılarından Gymnasium................................ 40<br />

Şekil 3.7. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>ndeki Gymnasium’un güneyinde bulunan<br />

Tiyatro yapısı..................................................................................... 41<br />

Şekil 3.8. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>ndeki su kanalları.............................................. 42<br />

Şekil 3.9. Kythrea (Değirmenlik) su kemerleri……………………………… 42<br />

Şekil 3.10. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapılarından Campanopetra Bazilikası........... 43<br />

Şekil 3.11. Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı<br />

güzellikteki mozaik yer kaplaması................................................ 44<br />

Şekil 3.12. Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan St.Epiphanius<br />

Bazilikası………………………………………………………… 45<br />

Şekil 3.13. Çalışma alanı içerisinde yer alan 47 numaralı kral mezarı.............. 48<br />

Şekil 3.14. Çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı.............. 49<br />

Şekil 3.15. Çalışma alanı içerisinde yer alan Cellarga Toplu Mezarları.......... 50<br />

Şekil 3.16. Çalışma alanı içerisinde yer alan Kral Nikokreon Senotafı............. 51<br />

Şekil 3.17. Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı <strong>ve</strong> mezarı 53<br />

Şekil 3.18. Çalışma alanı içerisinde yer alan Enkomi Şehri.............................. 54<br />

Şekil 3.19. <strong>Salamis</strong> <strong>ve</strong> yakın çevresinin jeoloji haritası..................................... 60<br />

Şekil 3.20. <strong>Salamis</strong> antik kentinin vaziyet planı................................................ 61<br />

Şekil 3.21. Çalışma akış tablosu........................................................................ 67<br />

Şekil 4.1. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>........................................................................... 70<br />

Şekil 4.2. <strong>Salamis</strong> mezarlık alanı planı.............................................................. 71<br />

Şekil 4.3. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nde yer alan bazı kamu yapıları....................... 72<br />

VII


Şekil 4.4. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisinde bulunan kolonlu avlu <strong>ve</strong> yer<br />

seramikleri......................................................................................... 73<br />

Şekil 4.5. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisinde bulunan yeraltı ısıtma sistemi.......... 74<br />

Şekil 4.6. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> duvar mozaiklerinden biri................................ 74<br />

Şekil 4.7. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> duvar mozaik kalıntıları örneklerinden biri...... 75<br />

Şekil 4.8. Çalışma alanı içerisindeki .tif uzantılı raster <strong>ve</strong>ri örneği................... 76<br />

Şekil 4.9. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış eşyükselti eğrileri........ 78<br />

Şekil 4.10. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış yollar......................... 79<br />

Şekil 4.11. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış binalar........................ 80<br />

Şekil 4.12. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış bitkiler....................... 81<br />

Şekil 4.13. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> Çevresine Ait Toprak Birlik Haritası........ 82<br />

Şekil 4.14. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> Çevresinde Bulunan Toprakların<br />

Zeytin Yetiştiriciliğine Uygunluk Haritası...................................... 83<br />

Şekil 4.15. Çalışma alanının sınıflandırılmış görüntüsü…...…………………. 84<br />

Şekil 4.16. Çalışma alanı çevresindeki bitki deseni haritası.............................. 85<br />

Şekil 4.17. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresinin eşyükselti eğrilerinin analiz<br />

edilmesi sonucu elde edilen üç boyutlu görüntüsü.......................... 90<br />

Şekil 4.18. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapıları <strong>ve</strong> deniz yönünden görülen üç<br />

boyutlu arazi görüntüsü.................................................................. 91<br />

Şekil 4.19. ArcScene programı kullanılarak modellenmiş çalışma alanı…..… 92<br />

Şekil 4.20. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı <strong>ve</strong> St. Barnabas<br />

Manastırı ile çevreleri <strong>ve</strong> bitki katmanları....................................... 93<br />

Şekil 4.21. Çalışma alanı içerisinde yer alan çalılıkların ArcScene<br />

programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan<br />

görüntü............................................................................................ 94<br />

Şekil 4.22. Çalışma alanı içerisinde yer alan meyvalıkların ArcScene<br />

programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan<br />

görüntü……………………….………….....……………………. 95<br />

VIII


Şekil 4.23. Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçların ArcScene<br />

programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan<br />

görüntü……………………………......….………………………. 96<br />

Şekil 4.24. Çalışma alanı içerisinde yer alan yaprağını döken ağaçların<br />

ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden<br />

oluşturulan görüntü……………………………………………... 97<br />

IX


ÇİZELGELER DİZİNİ<br />

SAYFA<br />

Çizelge 2.1.Yerel çalışmalarda kullanılan bazı uydular <strong>ve</strong> özellikleri…………… 13<br />

Çizelge 3.1. K.K.T.C.’nin 2003 yılı <strong>ve</strong>rilerine göre arazi kullanım modeli……... 56<br />

Çizelge 3.2. KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık <strong>ve</strong>rileri<br />

( o C )…………………………………………………………………. 57<br />

Çizelge 3.3. KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış <strong>ve</strong>rileri<br />

(mm)………………………………………………………………… 58<br />

Çizelge 3.4. KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları<br />

(%)....................................................................................................... 58<br />

Çizelge 4.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza <strong>ve</strong> bölgelerine göre 2004 yılı<br />

zeytin ağacı mevcudiyeti, <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> üretimi....................................... 88<br />

Çizelge 4.2. Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg)......................... 88<br />

Çizelge 4.3. Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg)........................... 88<br />

Çizelge 4.4. Giriş limanlarına göre 2004 yılı fidan ithalatı (adet)......................... 89<br />

X


1.GİRİŞ<br />

Ersü İDERMAN<br />

1.GİRİŞ<br />

Geçmişle geleceği keşfetmenin, tanımanın <strong>ve</strong> onlar hakkında bilgilenmenin<br />

sınırı yoktur. Geçmişe <strong>ve</strong> geleceğe dair bu sınırsızlığı sahip olduğumuz tarihi<br />

varlıklar yaratmaktadır. Tarihi eserlerin varlığı <strong>ve</strong> fiziksel durumları geçmiş ile<br />

geleceğin bilinmezliğini kısmen de olsa ortadan kaldırmaktadır. Bir toplumun<br />

bilimsel birikiminden oluşan arkeolojik kültür mirası, yenilenmesi olanaksız <strong>ve</strong><br />

dönüşümsüzdür. Geçmiş ile geleceği çözümlemenin yegane şartı onları anlamak,<br />

tanımak <strong>ve</strong> incelemekten geçmektedir.<br />

Bugün hızla artmakta olan dünya nüfusu çevre üzerinde çok büyük bir baskı<br />

oluşturmaktadır. Bunun sonucunda da yeryüzü hakkında hızlı <strong>ve</strong> doğru bilgiye olan<br />

ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda bilim dalları tarafından alternatif<br />

çözümler üretilmiştir. Doğal kaynakların nitelik <strong>ve</strong> niceliklerine ilişkin detaylı<br />

bilgiler elde etmek için Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri<br />

geliştirilerek hızlı, doğru <strong>ve</strong> etkin çalışmalarla <strong>ve</strong>ri tabanları oluşturulması<br />

imkanları sunulmuştur.<br />

<strong>Uzaktan</strong> algılama yöntemleri ile geçmiş zamanlarda tarım alanı olarak<br />

kullanılmış ya da toprağa gömülü kalıntıların üzerini örten gevşek toprak kolaylıkla<br />

ayırt edilebilmektedir. Gelişmiş tarayıcı sistemleri sayesinde daha fazla nem tuttuğu<br />

için toprağın çevresine oranla daha sıcak olmasından dolayı, toprak altında kalmış<br />

sarnıçlar, duvarlar <strong>ve</strong> benzeri tarihi kalıntılar belirlenebilmektedir.<br />

Doğada önemli bir kaynak olan <strong>ve</strong> oluşumu için binlerce yıla gereksinim<br />

duyulan, su <strong>ve</strong> hava gibi yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olan<br />

topraklarımızın korunması, sürdürülebilirliği <strong>ve</strong> tarımsal açıdan etkin kullanımı ile<br />

tarihi <strong>ve</strong> doğal varlıkların kaydedilerek gelecekte korunabilmeleri <strong>ve</strong><br />

değerlendirilebilmeleri amaçlanan bu çalışma sonucunda, yapılacak öneriler ile tarihi<br />

<strong>ve</strong> doğal çevrenin korunumu sağlanacak, böylelikle turizm sahasına önemli bir katkı<br />

oluşturulacak <strong>ve</strong> tarımsal arazilerin de <strong>ve</strong>rimli kullanım planlamalarıyla ülke<br />

ekonomisine kazanç getirilecektir.<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresi ile ilgili yapılan bu çalışmada, Akdeniz’in<br />

kuzey-doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa<br />

1


1.GİRİŞ<br />

Ersü İDERMAN<br />

Körfezi’nin gerisinde uzanmakta olan <strong>ve</strong> tüm ada üzerindeki en önemli<br />

yerleşimlerden biri olan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, <strong>Salamis</strong> Nekropol (mezarlık)<br />

Alanı, <strong>Antik</strong> Enkomi (Alasia) Şehri <strong>ve</strong> St.Barnabas Manastırı’ndan oluşan tarihi<br />

varlıklar ile çevrelerindeki araziler kayıt altına alınmıştır.<br />

Çalışma sırasında bölgenin 1/5.000 ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım<br />

1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada,<br />

2000 yılında tamamlanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd <strong>ve</strong><br />

Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait toprak<br />

haritalarından da yararlanılmıştır. Tüm <strong>ve</strong>riler çalışma sonucunda toplanarak Coğrafi<br />

<strong>Bilgi</strong> Sistemleri oluşturulmuştur. Oluşturulan coğrafi <strong>ve</strong>ri tabanı sayesinde<br />

gerçekleştirilme olanağı bulunan sorgulama, analiz etme <strong>ve</strong> modelleme<br />

çalışmalarıyla <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresiyle ilgili detaylı bilgiler elde edilmiştir.<br />

Bu bilgiler çerçe<strong>ve</strong>sinde, çalışma alanı <strong>ve</strong> çevresinin tarihi <strong>ve</strong> günümüz arazi<br />

kullanımları belirlenmiştir. Elde edilen bulgularla iki dönem arasında karşılaştırmalar<br />

yapılmıştır. Tarımda zeytinciliğin taşıdığı öneme değinilmiş <strong>ve</strong> bunun yanında<br />

ticaretin de rolü tartışılmıştır. Ayrıca <strong>Salamis</strong> Arkeolojik Sit Alanı <strong>ve</strong> çevresinin<br />

günümüz turizmi ile ülke ekonomisi üzerindeki önemi vurgulanmıştır.<br />

2


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

2.1.Arkeolojik Kültür Mirası <strong>ve</strong> Korunması Çalışmaları<br />

2.1.1.Avrupa’da <strong>ve</strong> Türkiye’de Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması<br />

Çalışmaları<br />

Arkeolojik kültür mirası Rönesans, Sanayi Devrimi <strong>ve</strong> ulus-devletleşme<br />

süreci ile beraber gelişen bir kavram olarak, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında<br />

gelişmiş ülkeler gündeminde giderek önem kazanmıştır. 1960’lı yıllardan beri<br />

bilimsel temeller üzerinde gelişmekte olan arkeoloji bilimi ile beraber, dünya<br />

savaşları <strong>ve</strong> sonrasında modernizmin kültürel çevrede yaptığı yıkımların yarattığı<br />

tepkiler, ulusal-yerel yeni kimlik arayışları kamuoyunda arkeolojik mirasın<br />

korunması bilincini geliştirmiştir. Arkeolojinin konusu insan davranışları <strong>ve</strong> bunlara<br />

ait her türlü maddi kültür kalıntılarının zaman <strong>ve</strong> mekan boyutunda doğal-yapay<br />

çevre koşulları bütününde araştırılması olarak tanımlanmaktadır. Buna göre,<br />

arkeolojik mirası oluşturan taşınır <strong>ve</strong> taşınmaz kültür varlıkları, bilimsel birikim <strong>ve</strong><br />

toplumun kimlik bilincinden oluşmaktadır <strong>ve</strong> arkeolojik kültür mirası yenilenmesi<br />

olanaksız, dönüşümsüz, her biri özgün <strong>ve</strong> tekil varlıklardan oluşmaktadır. Bu<br />

varlıklar ulusal kimliğimizin bir parçası olarak <strong>ve</strong> eğitim, rekreasyon, turizm<br />

faaliyetlerindeki önemi nedeniyle korunmalıdır. Ayrıca, içerdikleri geçmişe ait çok<br />

değerli bilgilerin potansiyel kaynağı olduğu için gelecekte yapılacak araştırmalar<br />

nedeniyle de korunmalıdırlar (Tuna, 1998).<br />

Arkeolojik mirasın insanlık tarihi bilgisi için gerekli olduğunu hatırda tutarak,<br />

eski tarihin delillerini sağlayan arkeolojik mirasın, büyük planlama girişimleri, doğal<br />

tehlikeler, gizli <strong>ve</strong>ya bilimsel olmayan kazılar <strong>ve</strong> yetersiz kamu bilinci yüzünden<br />

ciddi bir tehdit altında olduğunu kabul ederek Avrupa Konseyi ilk olarak 19 Aralık<br />

1954 tarihinde Paris'te Avrupa Kültür Sözleşmesi’ni, daha sonra 6 Mayıs 1969’da<br />

Londra’da Arkeolojik Mirasın Korunması’na ilişkin Avrupa Sözleşmesi’ni, 23<br />

Haziran 1985 yılında Delphi’de Kültür Mallarına Karşı İşlenen Suçlar Sözleşmesi’ni,<br />

3 Ekim 1985’te Grenada’da Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi’ni<br />

imzalamıştır. Halen mevcut olamayan yerlerde, uygun idari <strong>ve</strong> bilimsel denetim<br />

3


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

yöntemlerinin kurulmasının <strong>ve</strong> arkeolojik mirasın korunması gereksiniminin şehir <strong>ve</strong><br />

kırsal bölge planlamasında <strong>ve</strong> kültürel gelişme politikalarında yankı bulmasının<br />

önemini belirterek; amacın, bozulma riskinin azaltılması <strong>ve</strong> korumanın, uzman<br />

değişimi <strong>ve</strong> deneyimlerin kıyaslanması ile teşvik edilmesi olduğunu<br />

vurgulayarak 1992 yılında, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üye ülkelerce<br />

“Avrupa Arkeolojik Kültür Mirasını Koruma Sözleşmesi” imzalanmıştır (Council of<br />

Europe, 1992).<br />

Türkiye’de Arkeolojik mirasın korunması ile ilgili ilk çalışmalar Osmanlı<br />

döneminde yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda bu uygulama <strong>ve</strong> düzenlemeler<br />

geliştirilmiştir. Ancak eski eserlerin devlet malı olduğu hükmü o yıllardan günümüze<br />

kadar taşınmaktadır. Cumhuriyet döneminde yapılan çalışmalarda kültürel değerlerin<br />

ortaya çıkarılması temel amaç olarak hedeflenmiştir. Bu dönemde yapılan çalışmalar<br />

kapsamında İstanbul <strong>ve</strong> Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitelerinde kazıbilim kürsüleri kurulmuş, ülke<br />

çapında kazılara başlanmış <strong>ve</strong> bir çok yerde müzeler açılmıştır. Daha sonraki<br />

yıllarda Gayrimenkul Eski Eserler Kanunu çıkarılmış <strong>ve</strong> bunu takiben Avrupa<br />

Arkeolojik Mirasın Korunması çalışmalarına katkılar konularak burada belirlenen<br />

ilkeler benimsenmiştir. Bu gelişmelerin ardından da “Kültür <strong>ve</strong> Tabiat Varlıklarını<br />

Koruma Yasası” çıkarılmış <strong>ve</strong> yürürlüğe girmiştir (Tapan, 1998).<br />

2000 yılında kurulan “Tarih, Arkeoloji, Sanat <strong>ve</strong> Kültür Mirasını Koruma<br />

Vakfı” Türkiye’deki tarihi, arkeolojik, etnografik, ekolojik, mimari, sanatsal <strong>ve</strong><br />

kültürel varlıkların belgelenmesi, envanterinin çıkarılması, kurtarılması, korunması,<br />

onarılması, tanıtılması; bu alanlarda bilimsel etkinliklerin, sanatsal <strong>ve</strong> kültürel<br />

yaratıcılığın <strong>ve</strong> yeni çalışmaların geliştirilmesi <strong>ve</strong> teşvik edilmesi; bu emanetlerin<br />

gelecek kuşaklara kalabilmesi için her türlü eğitim <strong>ve</strong> çalışmanın yapılmasını<br />

amaçlamıştır. Bu amaçlar doğrultusunda ulusal <strong>ve</strong> uluslararası kamuoyunun<br />

bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi <strong>ve</strong> bu konuda faaliyet gösteren ulusal <strong>ve</strong><br />

uluslararası kuruluşlar ile işbirliği içerisinde kamu yararına hizmet <strong>ve</strong>rmektedirler<br />

(www.tayproject.org).<br />

4


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

2.1.2.Çalışma Bölgesindeki Arkeolojik Mirası Koruma Çalışmaları<br />

Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazimağusa Körfezi’nin gerisinde<br />

uzanmakta olan <strong>Antik</strong> Enkomi (Alasia), <strong>Salamis</strong> kent kalıntıları <strong>ve</strong> <strong>Salamis</strong> nekropol<br />

(mezarlık) alanı ile ilgili olarak Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi tarafından<br />

görevlendirilen teknik heyetin 29.9.1993 tarihli raporunu değerlendiren Anıtlar<br />

Yüksek Kurulu, 30.9.1993 tarihli birleşiminde Tuzla (Enkomi) ile Yeni Boğaziçi<br />

(Ayios Sergios) köyleri arasındaki alanın “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan<br />

edilmesini karara bağlamıştır <strong>ve</strong> yine aynı yıl içerisinde bu karar yürürlüğe girmiştir.<br />

<strong>Salamis</strong> Arkeolojik Sit Alanı’nın, Eski Eserler Yasası’nın 4’üncü maddesine<br />

göre derecelendirmesi tanımlanmıştır. <strong>Salamis</strong> Sit Alanı’nın derecelendirme<br />

çalışmalarının amacı, sit alanı olarak belirlenen alanda bulunan eski eserlerin yok<br />

olmasını, gün ışığına çıkarılmasını engelleyebilecek türden gelişmelerin yapılmasını<br />

önleyecek önlemler alınmasını sağlamaktır. Bunun için eski eserlerin yoğunluğuna,<br />

niteliğine <strong>ve</strong> konumuna bağlı olarak kullanım biçimleri, gelişme <strong>ve</strong> geliştirme<br />

olanaklarına göre farklılıkları olan bölgeler belirlenerek, bu alanların uygun görülen<br />

kullanım biçimlerine bağlı olarak, gelişme <strong>ve</strong> geliştirme ilkeleri saptanmıştır.<br />

<strong>Salamis</strong> Arkeolojik Sit Alanı ile ilgili derecelendirme, Eski Eserler<br />

Yasası’nda öngörülen; sit alanının kullanım şekli ile kullanım biçiminin<br />

belirlenmesini, sit alanının uygun görülen kullanım şekli ile kullanım biçimine bağlı<br />

olarak gelişme <strong>ve</strong> geliştirme ilkelerinin belirlenmesini, <strong>ve</strong> sit alanındaki taşınmaz<br />

eski eserlerin sınıflandırılmasını kapsamaktadır.<br />

Anıtlar Yüksek Kurulu, Tuzla ile Yeni Boğaziçi köyleri arasındaki<br />

uluslararası bir üne sahip olan <strong>Salamis</strong> Nekropol Alanındaki mezarların çok azının<br />

arkeolojik kazılarla açığa çıkarıldığı <strong>ve</strong> mevcut durumu itibarı ile büyük bir<br />

bölümünün halen toprak altında bulunduğu noktasından hareketle, sit alanındaki<br />

arkeolojik eski eserler ile bunların bulunduğu alanı koruma <strong>ve</strong> geliştirme ilkesine<br />

bağlı olarak üç dereceli bir sınıflandırmaya tabi tutmayı uygun görmüştür. Buna göre<br />

birinci dereceyle sınıflandırılan bölgede; çöken mezarlar ile arkeolojik kazılarla açığa<br />

çıkarılıp bilimsel literatüre geçen “Birinci derecede korunması gerekli” arkeolojik<br />

5


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

eski eser sınıfındaki kültür varlıkları bulunmaktadır. Bunlar, arkeolojik kazıları<br />

yapılmış <strong>ve</strong>ya yapılmamış kent <strong>ve</strong> mezarlık kalıntıları ile taşınır eski eserlerdir.<br />

<strong>Salamis</strong> kent kalıntıları ile <strong>Antik</strong> Enkomi (Alasia) kent kalıntıları birinci dereceyle<br />

sınıflandırılan bölge içerisinde yer almaktadır. Bu bölgelerdeki eski eserlerin büyük<br />

bir kısmının toprak altında bulunduğu <strong>ve</strong> açıkta olanların ise yapıldıkları dönemin<br />

düzeyini yansıtması itibarıyla, eğitim, kültür-turizm <strong>ve</strong> dolayısıyla ülke kalkınmasına<br />

katkı sağladıkları dikkate alınarak bu bölgelerde sadece eski eserlerin bilimsel<br />

yöntemlerle korunup geliştirilmesi ile ilgili iş <strong>ve</strong> işlemlerin yapılması uygun<br />

görülmüştür. Buna göre; bilimsel nitelikli arkeolojik kazı çalışmaları, açıkta bulunan<br />

<strong>ve</strong>ya ileride açığa çıkacak eski eserlerin düzenleme, bakım, onarım <strong>ve</strong> restorasyonu<br />

ile ilgili çalışmalar <strong>ve</strong> çevre düzenlemesine yönelik gelişmeler ile alt yapıya yönelik<br />

gelişmeler yapılabilecektir.<br />

St.Barnabas Manastırı (Arkeoloji <strong>ve</strong> İkon Müzesi), St.Barnabas Mezarı, Kral<br />

Mezarları <strong>ve</strong> Müzesi, Cellarga Toplu Mezarları ile <strong>Salamis</strong>-Değirmenlik Su<br />

Kemerleri’ni kapsayan ikinci derece olarak sınıflandırılmış bölgede mezarların<br />

çoğunluğu halen toprak altında olması itibarı ile çok kritik bir bölge olma<br />

konumundadır. Bu nedenle ikinci derece olan bölgede, yer altındaki eski eserlerin<br />

zarar görmesine neden olabilecek, bunların gün ışığına çıkarılmasını <strong>ve</strong> gerek yerel<br />

gerekse uluslararası toplumun yararlanmasını <strong>ve</strong> hizmetine sunulmasını<br />

engelleyebilecek <strong>ve</strong>ya yer üstünde tek durumdaki taşınmaz eski eserler ile belgelere<br />

göre yer altında yoğun olarak var olduğu bilinen eski eserlerin, doku bütünlüğünün<br />

<strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya görünümünü engelleyebilecek her türlü kullanım biçiminin yer almaması<br />

gerekmektedir. Bu bölgede, birinci dereceyle sınıflandırılan bölgeler için öngörülen<br />

gelişme <strong>ve</strong> geliştirme ilkelerine bağlı iş <strong>ve</strong> işlemlerin yanı sıra sebzecilik, tahıl<br />

ekimine yönelik olması koşulu ile tarımsal faaliyet yapılabilecektir. Bu amaçla<br />

traktör, biçerdö<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong> benzeri motorlu araçlar kullanılabilecektir. Ancak yapılacak<br />

toprak kaldırma derinliği saban derinliğini geçmeyecektir. Ayrıca, yine <strong>Salamis</strong>-<br />

Değirmenlik Su Kemerleri’nin korunması <strong>ve</strong> ağır araçlara bağlı titreşimlerden<br />

olumsuz yönde etkilenmelerinin önlenmesi için önünden geçen yola ağır trafik yükü<br />

gerektirecek gelişme <strong>ve</strong> geliştirme getirilmeyecektir. Bu bölgede kökleriyle mezarları<br />

tahrip edebilecek nitelikte ağaç türleri ekilemeyecektir. Bölgenin mevcut kullanım<br />

6


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

şekline uygun olarak kuru ziraat amacıyla kullanılması <strong>ve</strong> buna ek olarak mevcut su<br />

kuyularının çevresinde sulu ziraat (bahçecilik) yapılması. Sulama amacıyla sadece<br />

mevcut su kuyuları ile mevcut motor evlerinin kullanılması, tamiri, bakımı <strong>ve</strong> gerekli<br />

olanların ise Eski Eserler Yasasında öngörülecek usul <strong>ve</strong> esaslar çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

<strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya derin temel kazısını gerektirmeyen yöntemlerle inşa edilmesi. Sulu ziraat<br />

için gerekli olan araç <strong>ve</strong> gereçlerin derin kazıyı gerektirecek şekillerde<br />

kullanılmaması <strong>ve</strong> bölgeye yeni su kuyularının açılmaması gereği belirtilmiştir.<br />

Nikokreon Anıtı (Nikokreon Senotafı), Yeni Boğaziçi Köyü Anıtsal Mezarı<br />

<strong>ve</strong> Kiliseleri (Arhangelos ile Ay. Sozomenos) ile Münferit mezarları içerisine alan<br />

üçüncü derece ile sınıflandırılan bölgede eski eserlerin yoğunluğunda bir azalma<br />

olduğu Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi tarafından yapılan sondaj çalışmalarıyla<br />

belirlenmiştir. Bu bölgede her türlü tarımsal amaçlı faaliyet yapılabileceği gibi<br />

tarımsal amaçlı gelişmeler denetimli olmak <strong>ve</strong> yoğun yapılaşma <strong>ve</strong> yerleşme biçimi<br />

olmaması koşulu ile değerlendirilecektir. Bu yasaya göre üçüncü dereceyle<br />

tanımlanan bölgede çevreyi bozucu çevre kirliliği yaratan ambar, endüstri tesisleri,<br />

hayvan barınakları <strong>ve</strong> ticari kullanımlar yapılamayacaktır (KKTC-Resmi Gazete,<br />

1995).<br />

2.1.3.Bölgedeki Arkeolojik Çalışmalar<br />

Geçmişle geleceği keşfetmenin, tanımanın <strong>ve</strong> onlar hakkında bilgilenmenin<br />

sınırı yoktur. Geçmişe <strong>ve</strong> geleceğe dair bu sınırsızlığı tarihi varlıklar yaratmaktadır.<br />

Tarihi eserlerin varlığı <strong>ve</strong> fiziksel durumları geçmiş ile geleceğin bilinmezliğini<br />

kısmen de olsa ortadan kaldırmaktadır. Elbette bu olguyu gerçekleştirmek sadece<br />

onların varlığına bağlı değildir. Bunun için onları anlamak, tanımak <strong>ve</strong> incelemek<br />

gerekmektedir. Bu bağlamda tarihi eserlerin anlaşılması <strong>ve</strong> geçmiş ile geleceği<br />

çözümlemenin yegane şartı onları incelemektir. Bu amaçla <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nde<br />

1800’lü yılların sonundan bugüne kadar sürdürülen çeşitli kazı <strong>ve</strong> araştırmalar<br />

sonucunda önemli bilgilere ulaşılmıştır. 1890 yılında gerçekleştirilen İngiliz kazıları<br />

ile kentin önemli yapılarının bir kısmı kumullardan <strong>ve</strong> dolgu topraktan temizlenerek<br />

gün ışığına çıkarılmıştır. 1950’li yıllarda Eski Eserler Dairesi’nce <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>n<br />

7


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

özellikle kuzey <strong>ve</strong> kuzeybatı bölümleri ile nekropol alanlarında kazı <strong>ve</strong> araştırmalar<br />

sürdürülmüştür. Bu çalışmalar ile kentin önemli kamu yapıları, nekropol alanında<br />

pek çok mezar gün ışığına çıkarılmıştır. 1952-1974 yılları arasında yapılan bilimsel<br />

nitelikli sistematik kazı çalışmalarında arkeolog Vasos Karageorghis de yönetici<br />

olarak bulunmuştur <strong>ve</strong> 1967, 1970, 1974 <strong>ve</strong> 1978 yıllarında <strong>Salamis</strong> kazılarını<br />

kapsayan dört ciltlik bir kitap dizisi yayımlamıştır. 1964-1974 yılları arasında Fransa,<br />

Lyon Üni<strong>ve</strong>rsitesi tarafından özellikle kentin güney bölümünde kazı <strong>ve</strong> araştırmalar<br />

yürütülmüştür. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>nde 1974 yılının bahar aylarında gerçekleştirilen<br />

son kazı <strong>ve</strong> araştırmalar sonunda bu alanda Geometrik dönemden Lüzinyan<br />

dönemine kadar tarihlenebilen eski eserler açığa çıkarılmıştır. Son kazı <strong>ve</strong><br />

araştırmalardan bu yana <strong>Salamis</strong> <strong>Kenti</strong> yoğun bir bitki örtüsü altında kalmış, pek çok<br />

alan tanınamaz bir hale gelmiş, yoğun ziyaretlerin gerçekleştiği Tiyatro, Gymnasium,<br />

Kampanopetra Bazilikası gibi yapılar dışında kent içerisindeki diğer yapıların<br />

algılanabilmesi son derece güçleşmiştir. 1998 yılında <strong>Salamis</strong> <strong>Kenti</strong>’nin korunması<br />

<strong>ve</strong> kent planının daha algılanabilir bir çerçe<strong>ve</strong>ye kavuşturulması amacıyla yeni bir<br />

proje hayata geçirilmiştir. Prof.Dr.Coşkun Özgünel başkanlığındaki bir ekip<br />

tarafından sürdürülmekte olan <strong>Salamis</strong> projesinde, antik kentte koruma-restorasyon,<br />

araştırma, kazı <strong>ve</strong> belgeleme çalışmalarının yeniden başlatılması amaçlanmıştır. Kazı<br />

<strong>ve</strong> araştırmalar, mimariye yönelik çalışmalar <strong>ve</strong> koruma-onarım çalışmaları olmak<br />

üzere üç ana başlık altında toplanan çalışmalar halen sürdürülmektedir. 1974<br />

öncesindeki kazılar sırasında kentin önemli kamu yapıları ortaya çıkarılmıştır. 1999<br />

yılında kentte başlatılan “Özgünel Kazıları” sırasında daha önce yeterince<br />

araştırılmamış olan alanlar öncelikli olarak seçilmiştir. Bu amaçla kentin<br />

güneyindeki Taş Forum-Agora, geç dönem surları içinde kalan Granit Forum, kentin<br />

kuzey bölümündeki Roma Villası ile kuzeybatıdaki Tiyatro-Gymnasium<br />

kompleksinin batısında bulunan <strong>ve</strong> bugüne kadar sistematik bir biçimde<br />

araştırılmamış Roma Hamamı’nda çalışmalar gerçekleştirilmiştir (Öztepe, 2001).<br />

Şu anda ziyarete açık bulundurulan <strong>Salamis</strong> Ören yerinde Sur, Liman,<br />

Gymnasium, Tiyatro, Roma Hamamı, Roma Villası, Bizans Su Sarnıcı, Su Sayacı,<br />

Granit Form, Bazilika, Su Deposu, Agora, Olimpia Zeus Tapınağı, Kampanopetra<br />

Bazilikası <strong>ve</strong> diğer bir kısım arkeolojik kalıntılar bulunmaktadır.<br />

8


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

1993 yılında Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilen bölgemiz içerisinde yer<br />

alan <strong>ve</strong> <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’ni ilk kuranların yaşadığı düşünülen, bir liman kenti<br />

olan <strong>Antik</strong> Enkomi (Alasia) <strong>Kenti</strong> kalıntılarının 1933 yılından itibaren Claude F.A.<br />

Schaeffer tarafından kazısına başlanılmış <strong>ve</strong> 1948 – 1958 yıllarında Porphyrios<br />

Dikaios’un katılımı ile sürdürülen arkeolojik kazılarda Orta-Geç Tunç dönemlerine<br />

tarihlenen şehrin bir kısmı açığa çıkarılmıştır. Şu anda yanında bulunan kazı evi ile<br />

birlikte bir ören yeri olarak ziyarete açık bulundurulmaktadır.<br />

<strong>Salamis</strong> Sit Alanı içerisinde yer alan Nikokreon Anıtı (Nikokreon Senotafı),<br />

anıtsal <strong>ve</strong> tarihi özellikleriyle ünlenmiştir. Bu anıt Tuzla köyünün içinde<br />

bulunmaktadır. M.Ö.IV’ üncü yüzyıla tarihlendirilmekte olan anıt bir ören yeri<br />

olarak ziyarete açık durumdadır.<br />

St.Barnabas Manastırı (Arkeoloji <strong>ve</strong> İkon Müzesi), <strong>Salamis</strong> Nekropolü’nün<br />

batı ucunda yer almaktadır. M.S. 477 – M.S. 1755 yılları arasında inşa edilmiştir.<br />

Bugünkü şekli ise 1756 (Osmanlı Devri) yılında <strong>ve</strong>rilir. St.Barnabas Kilisesi ilk kez<br />

“St.Barnabas İkon Müzesi” olarak 1976 yılında ziyarete açılmıştır. Ancak<br />

manastırdaki odaların arkeoloji müzesine dönüştürülmesiyle burası 1992 yılında<br />

“Arkeoloji <strong>ve</strong> İkon Müzesi” adı ile yeniden ziyarete açılmıştır.<br />

St.Barnabas Mezarı, Hristiyanlığı yaymak için M.S.45 tarihinde Kıbrıs’a<br />

gelen aziz Barnabas’ın gömülü olduğuna inanılan yerdir. Üzerinde küçük bir kilise<br />

<strong>ve</strong> kilisenin altında ise antik dönemlere ait mezar odaları bulunmaktadır.<br />

Kral Mezarları <strong>ve</strong> Müzesi; burada <strong>Salamis</strong> Nekropol Alanı’ndaki en zengin<br />

<strong>ve</strong> anıtsal nitelikli dokuz mezar (Mezar 1, 2, 3, 19, 31, 47, 50, 79, <strong>ve</strong> 80)<br />

bulunmaktadır. M.Ö.VIII - VII’ inci yüzyıllara tarihlendirilmiş olup bazıları Roma<br />

döneminde de gömü amacıyla kullanılmışlardır.<br />

Cellarga Toplu Mezarları; 1092 m²’lik bir alanda gerçekleştirilen <strong>ve</strong><br />

sistematik kazısı yarım kalan bir mezarlıktır. Buradaki kazılarla M.Ö.VIII-IV.<br />

yüzyıllara tarihlenen yaklaşık 116-120 adet mezar açığa çıkarılmıştır.<br />

Yeni Boğaziçi köyü anıtsal mezarı <strong>ve</strong> kiliseleri; Yeni Boğaziçi köyündeki<br />

anıtsal mezarın kazısı 1965 yılında gerçekleştirilmiş olup Helenistik–Roma<br />

dönemine tarihlendirilmektedir. Ayrıca Arhangelos Kilisesi <strong>ve</strong> Sozemenos Kilisesi<br />

9


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

adlı iki kilise de arkeolojik sit alanı içerisinde yer alan önemli yapılar arasında yer<br />

almaktadır.<br />

<strong>Salamis</strong>-Değirmenlik Su Kemerleri; Bizans dönemine ait olup <strong>Salamis</strong><br />

(Constantia) <strong>Kenti</strong>’nin su gereksinimini Değirmenlik köyünden sağlamak amacıyla<br />

kullanılmıştır. Orijinal uzunluğu 35 mil dir. Kemer kalıntıları İngiliz sömürge<br />

döneminde <strong>ve</strong> 1965 yılında olmak üzere iki kez restore edilmiştir. St.Barnabas<br />

Manastırı’nın batısında yer alan su kemerleri de arkeolojik sit alanının önemli<br />

kısımlarındandır.<br />

Ayrıca <strong>Salamis</strong> Sit Alanı içerisinde Münferit Mezarlar yer almaktadır. Bu<br />

mezarların büyük bir bölümünün yerleri çökmeler sonucu anlaşılabilmektedir.<br />

Mezarların bazıları kazılmış bazıları ise kazılmamıştır. Bazıları Dromosla <strong>ve</strong> bazıları<br />

ise kuyu tipli olan bu mezarlar Geometrik-Roma dönemleri arasına<br />

tarihlendirilebilmektedir (KKTC-Resmi Gazete, 1995).<br />

2.2.<strong>Uzaktan</strong> Algılama Çalışmaları<br />

2.2.1.<strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemi<br />

<strong>Uzaktan</strong> algılama, objelerin belirli bir uzaklıktan mekanik <strong>ve</strong>ya elektronik<br />

cihaz kullanılarak gözlenmesi olarak tanımlanır. Veriler ya bir görüntü oluşturabilir,<br />

ya da daha sonraki aşamalarda kullanılmak üzere depolanabilir ( DeMers, M., 1996).<br />

<strong>Uzaktan</strong> Algılama, yeryüzünün <strong>ve</strong> yer kaynaklarının incelenmesinde onlarla fiziksel<br />

bağlantı kurmadan kaydetme <strong>ve</strong> inceleme tekniği olarak da tanımlanabileceği gibi,<br />

diğer taraftan uzaktan algılama, elektromanyetik spektrumun mor ötesi ışınlarla<br />

mikrodalga ışınları arasındaki bölümleri aracılığı ile havadan <strong>ve</strong> uzaydan cisimlerin<br />

özelliklerini kaydetme <strong>ve</strong> inceleme tekniği olarak da tanımlanmaktadır (Dinç <strong>ve</strong> ark.,<br />

2001). Hızlı nüfus artışı, kısıtlı doğal kaynaklar <strong>ve</strong> çevre kirliliği, yeryüzü hakkında<br />

hızlı <strong>ve</strong> doğru bilgiye olan ihtiyacın artmasına neden olmaktadır. Bugün, yeryüzünün<br />

fiziksel yapısı hakkındaki pek çok bilgi uzaktan algılama teknikleri ile elde<br />

edilmektedir ( DeMers, M., 1996).<br />

10


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

<strong>Uzaktan</strong> Algılamanın uygulama alanları aşağıda ana başlıklar halinde<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

a) Otoyol, devlet yolu, demiryolu <strong>ve</strong> boru hattı koridor seçimleri, sulama, baraj,<br />

madencilik <strong>ve</strong> ormancılık ön etütlerinde kullanılır.<br />

b) Stereo uydu görüntülerinden etüd haritaları <strong>ve</strong> 3 boyutlu sayısal arazi modellerinin<br />

hazırlanmasında kullanılır.<br />

c) Deniz <strong>ve</strong> kıyı kirliliği etüdlerinde, uydu görüntülerinden işlenip uygun filtreler<br />

yapılarak kirlilik haritalarının yapımında kullanılır.<br />

d) Tarımsal amaçlı, arazi kullanım <strong>ve</strong> toprak haritalarının etüdünde kullanılır.<br />

e) Orman kaynaklarının ön envanterlerinin yapımı <strong>ve</strong> haritalanmasında, ayrıca orman<br />

yangınlarının yaptığı hasarların tespitinde <strong>ve</strong> görüntülerin işlenmesi ile<br />

haritalandırılmasında kullanılır.<br />

f) Maden aramalarında, jeolojik etüdlerin yapımında, yer çalışmalarını süre <strong>ve</strong><br />

maliyet açısından en aza indirmek amacıyla kullanılır (http://www.mta.gov.tr).<br />

g) Yüzeye gelen güneş enerjisinin belirlenmesinde kullanılır (Kandırmaz <strong>ve</strong> ark.,<br />

2004).<br />

h) Yüzey sıcaklığını belirlemede kullanılır (Peştemalcı <strong>ve</strong> ark., 2004).<br />

2.2.2.<strong>Uzaktan</strong> Algılama Kaynakları<br />

Ülkelerin ekonomik gelişmesinin temeli, doğal kaynakların en <strong>ve</strong>rimli şekilde<br />

kullanılmasına bağlıdır. Gelişmiş ülkeler kaynaklarını bu şekilde kullanırken<br />

gelişmekte olan ülkeler genellikle doğal kaynaklarının nitelik <strong>ve</strong> niceliklerine ilişkin<br />

yeterli bilgilerden henüz yoksundurlar. Bu nedenle, özellikle az gelişmiş ülkelerde<br />

doğal kaynakların yeterli biçimde haritalanmamış olması sonucu toprak <strong>ve</strong> su<br />

kaynakları, işlenen toprakların dağılımı, orman <strong>ve</strong> otlaklar ile madenlerin yerleri <strong>ve</strong><br />

miktarları hakkında tam <strong>ve</strong> kesin <strong>ve</strong>riler elde bulunmamaktadır.<br />

Doğal çevrenin önemli bir bölümünün dinamik nitelikte olması bunların bir<br />

kez belirlenmesi ile yetinilmeyip sık sık takip edilmelerini gerektirmektedir. Bunun<br />

için de, modern havacılık <strong>ve</strong> uzay teknolojisinden yararlanılarak uzaktan algılama<br />

yöntemiyle havadan <strong>ve</strong> uzaydan elde edilen görüntüler yorumlanabilmektedir.<br />

11


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

Hava fotoğrafları, hava tarayıcıları <strong>ve</strong> uydu görüntüleri uzaktan algılama<br />

tekniğinin temel <strong>ve</strong>ri kaynaklarıdır. Bu tür <strong>ve</strong>riler için kullanıcı ihtiyaçları her gün<br />

artmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, uzaktan algılama özellikle gelişmekte olan<br />

ülkeler için değerli bir <strong>ve</strong>ri kaynağıdır.<br />

Hava fotoğrafları, fotogrametrik yöntemle harita yapımında kullanılmakla<br />

birlikte, çeşitli mühendislik çalışmaları <strong>ve</strong> özellikle göz yorumu (fotointerpretasyon)<br />

yöntemi ile doğal kaynakların bulunmasında da kullanılmakta <strong>ve</strong> böylece, uzaktan<br />

algılama yönteminin en önemli <strong>ve</strong>rilerinden birini oluşturmaktadır.<br />

<strong>Uzaktan</strong> algılamanın diğer önemli <strong>ve</strong>ri kaynağını uzay fotoğrafları <strong>ve</strong><br />

uydular oluşturur. Uzay fotoğrafçılığı insanların uzaya açılmasından 10 yıl kadar bir<br />

süre önce, 1946 yılında başlamıştır. İkinci dünya savaşında Almanlar'dan alınan V-2<br />

roketlerinin bazıları 1946 yılında ABD'de uzayın bilinmeyenlerini incelemeye<br />

yarayacak bir takım gereçlerle donatılarak fırlatılmış <strong>ve</strong> yerin 105 km yükseklikten<br />

ilk kez resmi çekilmiştir. 1955 yılında Viking-12 roketi ile 244 km <strong>ve</strong> 1959 yılında<br />

da Atlas roketi ile 1120 km yükseklikten ABD'nin bazı bölgelerinin fotoğrafları<br />

çekilebilmiştir. Dünyada ilk uydunun 1957 yılında Sovyetler Birliği (SSCB)<br />

tarafından Sputnik adıyla uzaya gönderilmesi ile yeni bir çağ açılmıştır. Yerin<br />

uzaydan otomatik fotoğraf makineleri ile fotoğraflarını çeken ilk insansız uydu 1959<br />

yılında ABD tarafından uzaya gönderilen Explorer-6 uydusudur. Yer kaynaklarının<br />

araştırılması <strong>ve</strong> yer yüzünün incelenmesi amacı ile uzaya gönderilen ilk uydu ERTS<br />

uydusudur. 1972 yılında yörüngesine ABD tarafından yerleştirilmiş <strong>ve</strong> adı daha<br />

sonra Landsat-1 olarak değiştirilmiştir. Daha sonra belli zaman aralıklarında sırasıyla<br />

Landsat-2, Landsat-3, Landsat-4, Landsat-5, Landsat-6 <strong>ve</strong> son olarak Landsat-7<br />

uzaya fırlatılmıştır. Bu uydunun amacı ziraat, orman, Jeoloji, su kaynakları,<br />

haritacılık gibi yer kaynaklarının araştırılmasıdır. Yer kaynaklarının araştırılması <strong>ve</strong><br />

haritacılık için önemli bir uydu da Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından 1985<br />

yılında uzaya gönderilen Spot uydusudur (Dinç <strong>ve</strong> ark., 2001).<br />

1959 yılından beri elde edilmekte olan uydu görüntüleri; uydunun elde ettiği<br />

<strong>ve</strong>rileri dünya üzerindeki bir alıcıya aktarması <strong>ve</strong> bu <strong>ve</strong>rilerin çeşitli görüntülere<br />

dönüştürülmesi şeklindedir. Günümüzde üç önemli sivil uydu düzenli olarak yüksek<br />

çözünürlükte <strong>ve</strong>ri sağlamaktadır. Bu uyduların isimleri LANDSAT (ABD), SPOT<br />

12


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

(Fransa) <strong>ve</strong> IRS (Hindistan) olarak özetlenebilir. Çizelge 2.1.’de yersel çalışmalarda<br />

kullanılan bazı uyduların özellikleri <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Meteorolojik uydular özellikle hava tahminlerine yardımcı olmak amacıyla<br />

üretilmişlerdir. Genellikle çözünürlükleri düşüktür (5 km). Buna karşın, sık görüntü<br />

alabilme avantajına sahiptir. Çeşitli tipte uydular değişik ülkeler tarafından<br />

işletilmektedir. NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration of the<br />

USA) <strong>ve</strong> METEOSAT uydu sistemleri bunlara örnektir. NOAA uydu serisi<br />

LANDSAT <strong>ve</strong> SPOT uydu sistemlerinde olduğu gibi hareketli yörüngeye sahiptir.<br />

Buna karşın METEOSAT sabit yörüngelidir.<br />

Çizelge 2.1.Yerel çalışmalarda kullanılan bazı uydular <strong>ve</strong> özellikleri.<br />

UYDU İSMİ ALANSAL<br />

ÇÖZÜNÜRLÜK<br />

DALGABOYU<br />

ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ<br />

UYGULAMA<br />

ALANLARI<br />

NOAA 1.1km Çok bandlı Meteoroloji, tarım<br />

<strong>ve</strong> ormancılık.<br />

(evrensel <strong>ve</strong> ülke<br />

bazında)<br />

LANDSAT 30m Çok bandlı Tarım <strong>ve</strong><br />

ormancılık<br />

(bölgesel), jeoloji,<br />

bölgesel planlama.<br />

SPOT 20m Çok bandlı Tarım <strong>ve</strong><br />

ormancılık<br />

(bölgesel), jeoloji,<br />

bölgesel planlama.<br />

SPOT 10m Siyah/Beyaz Tarım <strong>ve</strong><br />

(Pankromatik) ormancılık<br />

(bölgesel),<br />

topografya,<br />

bölgesel planlama.<br />

IRS 1c LISS 24m Çok bandlı Tarım <strong>ve</strong><br />

ormancılık<br />

(bölgesel), jeoloji,<br />

IRS 1c PAN 5.8m Siyah/Beyaz<br />

(Pankromatik)<br />

bölgesel planlama.<br />

Tarım,ormancılık<br />

(yönetim), bölgesel<br />

planlama,<br />

topografya,<br />

planlaması.<br />

şehir<br />

13


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

NOAA uyduları görünür <strong>ve</strong> termal bandları işleyen gelişmiş yüksek<br />

çözünürlükteki radyometre (AVHRR) alıcıları taşırlar. AVHRR <strong>ve</strong>rileri görünür <strong>ve</strong><br />

termal (ısıl) bandlara sahiptir <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>jetasyon takibi, sel <strong>ve</strong> yangın gibi olayların<br />

gözlenmesinde kullanılmaktadır. Termal band <strong>ve</strong> AVHRR <strong>ve</strong>rileri özellikle deniz<br />

suyu yüzey sıcaklığı haritalarının elde edilmesinde <strong>ve</strong> büyük çapta, geniş alanlardaki<br />

bitki örtüsünün izlenmesinde kullanılmaktadır. Band-1 <strong>ve</strong> Band-2 nin çeşitli<br />

matematiksel kombinasyonları, yeşil <strong>ve</strong>jetasyon varlığının hassas bir göstergesi<br />

olarak bulunmuştur. Bu matematiksel değerler <strong>ve</strong>jetasyon indeksi olarak adlandırılır<br />

<strong>ve</strong> normalleştirilmiş fark bitki örtüsü indeksi (NDVI) en yaygın olarak kullanılan<br />

indekslerden biridir ( DeMers, M., 1996).<br />

Uyduların yeryüzünden <strong>ve</strong>ri toplama işlemi elektromanyetik alanlar <strong>ve</strong><br />

kuv<strong>ve</strong>t alanları içinde oluşan spektral farklılıkların ölçülmesiyle yapılmaktadır.<br />

Elektromanyetik spektrumun uzaktan algılama çalışmaları ile ilgili bölümü ikiye<br />

ayrılmaktadır.<br />

- Yansıma dalga boyu bölgeleri<br />

Morötesi (ultraviolet) 0.3-0.4 µm<br />

Görünen bölge (visible) 0.4-0.7 µm<br />

Yakın Kızılötesi 0.7-3.0 µm<br />

- Yayılma dalga boyu bölgeleri<br />

Termal Kızılötesi (3.0-16 µm)<br />

Mikrodalga boyları (1 mm-1 m)<br />

Pasif mikrodalga, Aktif mikrodalga, Süper yüksek <strong>ve</strong> Ultra yüksek frekans<br />

olarak adlandırılmaktadır.<br />

Mikrodalga Görüntüleme; 1mm – 1m arasında dalga boyunda<br />

elektromanyetik spektruma sahip görüntülerdir. En büyük özellikleri gaz <strong>ve</strong><br />

bulutlardan hemen hemen hiç etkilenmeden görüntü sağlamasıdır. Radar<br />

görüntüleme sistemi olarak da adlandırılmaktadır.<br />

Termal Görüntüleme; evrendeki tüm maddeler sıcaklıklarından dolayı<br />

üzerinde bir enerji yaymaktadır. Evrende enerji soğuran bir madde aynı zamanda<br />

enerji yaymaktadır. Yayılan enerji kütlenin <strong>ve</strong> sıcaklığının bir özelliğidir. Bu termal<br />

kızılötesi alıcıları ile görüntülenmektedir (Dinç <strong>ve</strong> ark., 2001).<br />

14


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

<strong>Uzaktan</strong> algılamada kullanılan bir diğer bir araç da Radar'dır. Radar, Radio<br />

Detecting And Ranging kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesi ile oluşmuş bir<br />

kelimedir. Aktif bir sistem olması nedeniyle gece <strong>ve</strong> gündüz, sisli <strong>ve</strong> puslu havalarda<br />

kullanılabilir. 1930’lu yıllarda Almanya'da <strong>ve</strong> Amerika Birleşik Devletleri'nde<br />

hemen hemen aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Bu, halen hava alanları, uçak <strong>ve</strong><br />

gemilerde kullanılan <strong>ve</strong> dairesel tarama yapan bir alettir. Radar sistemleri bir tür<br />

tarayıcı (scanner)’dır. K bandı kısa dalgaboyu, S bandı uzun dalgaboyu olarak bilinir.<br />

Kısa dalgaboyu ile çalışan bir radarın bitki örtüsünü delip geçme kabiliyeti az fakat<br />

üç boyutlu ayırıma gücü fazladır. Haritacılar daha çok Laser Profilimetre adı <strong>ve</strong>rilen<br />

bir tür radar sistemini kullanır. Uçaktan yapılan bir uçuş ile arazi profili bu aletle<br />

rahatlıkla 3 boyutlu bir şekilde çıkarılabilir.<br />

<strong>Uzaktan</strong> algılamada kameraların <strong>ve</strong> radar sistemlerinin dışında laser, radyo<br />

dalgası alıcıları, sismograflar, gravimetreler, manyotometreler, sonarlar gibi araçlar<br />

da kullanılır (www.akropol.com.tr).<br />

2.3.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri<br />

2.3.1.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemlerinin Tanımı <strong>ve</strong> Tarihçesi<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri, coğrafik <strong>ve</strong>ya mekansal koordinatlar tarafından<br />

belirlenen <strong>ve</strong>ri ile çalışmak üzere oluşturulan bir sistem olarak tanımlanabilir.<br />

Kısaca; coğrafi bilgiyi tutan, saklayan, analiz eden <strong>ve</strong> sergileyen bir donanım <strong>ve</strong><br />

yazılım kurulumudur (ESRI, 1996). Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri, bir seri alt sistemlerden<br />

oluşmuş büyük bir sistem olarak düşünülebilir. DeMers (1996) bu alt sistemleri<br />

aşağıdaki gibi özetlemiştir:<br />

-Çeşitli kaynaklardan mekansal <strong>ve</strong>ri toplayıp ön işleme tabi tutan <strong>ve</strong>ri girme alt<br />

sistemi. Bu sistem ayrıca değişik tipteki alansal <strong>ve</strong>rinin dönüşümünden de geniş<br />

çapta sorumludur.<br />

-Mekansal <strong>ve</strong>rilerin düzeltilmesi, güncelleştirilmesi <strong>ve</strong> düzenlenmesini organize eden<br />

<strong>ve</strong>ri depolama <strong>ve</strong> geri getirme alt sistemi.<br />

15


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

-Veri üzerinde toplama, dağıtma, parametre tahminleri, kısıtlamalar <strong>ve</strong> modelleme<br />

fonksiyonlarını yerine getiren <strong>ve</strong>ri işleme <strong>ve</strong> analiz alt sistemi.<br />

-Bütün <strong>ve</strong>ya bir kısım <strong>ve</strong>riyi tablo, grafik <strong>ve</strong>ya harita formunda gösteren tebliğ alt<br />

sistemi (www.tagem.gov.tr).<br />

Bank <strong>ve</strong> Taştan (1993), Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri (CBS)’ni, belli bir konum <strong>ve</strong><br />

biçimi olan nesnelere ait grafik <strong>ve</strong> grafik olmayan bilgilerin toplanması,<br />

depolanması, işlenmesi, analizi <strong>ve</strong> gösterimine yönelik donanım, yazılım <strong>ve</strong> işlem<br />

bileşenlerini bütünleşik olarak içeren bilgi sistemleri olarak tanımlamıştır. Diğer<br />

deyişle koordinatlara sahip <strong>ve</strong>rilerin analizlerine olanak sağlayan bilgisayar destekli<br />

bir teknoloji olarak adlandırmışlardır.<br />

Masser <strong>ve</strong> Blakemore (1991), Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri’ne Coğrafya ile ilgili<br />

grafik <strong>ve</strong> grafik olmayan <strong>ve</strong>rilerin kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde çeşitli<br />

kaynaklardan toplanması, depolanması, işlenmesi, analiz edilmesi, yönetilmesi <strong>ve</strong><br />

sunulması fonksiyonlarını bütünleşik olarak yerine getiren donanım <strong>ve</strong> yazılım<br />

bileşenlerinden oluşan organizasyondur demişlerdir.<br />

Kullanıcıların çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle, bu kavram da<br />

değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS'nin Dünya'da konumsal bilgi ile<br />

ilgilenen kişi, kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar arasında geniş bir merak uyandırması,<br />

gelişmelerdeki hızlı değişiklikler, özellikle<br />

ticari beklentiler, farklı uygulama <strong>ve</strong> fikirler, CBS'nin standart bir tanımının<br />

yapılmasına henüz izin <strong>ve</strong>rmiştir. CBS, bazı araştırmacılara göre konumsal bilgi<br />

sistemlerin tümünü içeren <strong>ve</strong> coğrafik bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram,<br />

bazılarına göre; konumsal bilgileri sayısal yapıya kavuşturan bilgisayar tabanlı bir<br />

araç, bazılarına göre de; organizasyona yardımcı olan bir <strong>ve</strong>ri tabanı yönetim sistemi<br />

olarak nitelendirilmektedir (Altan <strong>ve</strong> ark, 1996; Batuk <strong>ve</strong> Külür, 1996; Yomralıoğlu<br />

<strong>ve</strong> Çelik, 1994; Yomralıoğlu, 2000). Bütün bu düşünceler ışığında coğrafi bilgi<br />

sistemlerinin aşağıdaki şekillerde değişik yönlü tanımları yapılmaktadır.<br />

"CBS, belirli bir amaçla yeryüzüne ait <strong>ve</strong>rilerin toplanması, depolanması,<br />

sorgulanması, transferi <strong>ve</strong> görüntülenmesi işlevlerini yerine getiren araçların<br />

tümüdür" (Burrough, 1998).<br />

16


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

"CBS, genel harita bilgilerini görüntülemeye yarayan bilgi yönetimi<br />

sisteminin bir şeklidir" (Dale <strong>ve</strong> McLaughlin, 1988).<br />

"CBS, coğrafik bilgileri bir bilgisayar ortamına depolayan <strong>ve</strong> analiz eden bir<br />

araçtır" (ESRI, 1994; Yomralıoğlu, 2000).<br />

"CBS, konumsal <strong>ve</strong>ya coğrafik koordinatları referans alan <strong>ve</strong> bu <strong>ve</strong>riler ile<br />

çalışmayı tasarlayan bir bilgi sistemidir" (Star <strong>ve</strong> Estes, 1990).<br />

"CBS, yeryüzü referanslı <strong>ve</strong>rileri toplayan, depolayan, kontrol eden, işleyen,<br />

analiz eden <strong>ve</strong> görüntüleyen bir sistemdir" (AGI, 1991; Yomralıoğlu, 2000).<br />

Buna göre; CBS bilgi teknolojisine dayalı bir <strong>ve</strong>ri toplama, işleme <strong>ve</strong> sunma<br />

aracı olarak; <strong>ve</strong>ya yoğun <strong>ve</strong> karmaşık konum bilgilerinin etkin bir şekilde<br />

denetlenebildiği bir yönetim tarzı; <strong>ve</strong>ya coğrafi <strong>ve</strong>rilerin daha <strong>ve</strong>rimli kullanılmasına<br />

olanak sağlayan bir sistem ya da bunların bir bütünü olarak algılanmaktadır. Bütün<br />

bu tanımlarda, coğrafyaya konu olan bilgilerin toplanmasından bu bilgilerin<br />

üretilmesine kadar geçen süreçte bir takım konumsal analitik işlemlerin<br />

gerçekleşmesi için bilgisayarın bir araç olarak kullanılması <strong>ve</strong> bunların ancak bir<br />

sistem dahilinde sağlanabileceği vurgulanmaktadır. Özetle Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri;<br />

konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik <strong>ve</strong> grafik olmayan bilgilerin<br />

toplanması, saklanması, işlenmesi <strong>ve</strong> kullanıcıya sunulması işlevlerini bir bütünlük<br />

içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemi olarak tanımlanabilmektedir (Maguire,<br />

1992; Yomralıoğlu, 2000; Tekinsoy <strong>ve</strong> ark., 2003).<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri (CBS)'nin kavramsal anlamda ilk ortaya çıkışı, 1963<br />

yılında Roger Tomlison liderliğinde başlatılan <strong>ve</strong> Kanada'nın ulusal arazilerinin<br />

özelliklerine göre geliştirilen Kanada CBS projesiyle, mevcut orman alanlarını<br />

belirlemek <strong>ve</strong> geleceğe yönelik planlar yapmak amacıyla Orman <strong>Bilgi</strong> Sistemi<br />

uygulamasını gerçekleştirmiştir. Yine 1966 yılında Harvard Üni<strong>ve</strong>rsitesinde<br />

gerçekleştirilen bir proje de ilk CBS çalışması olarak bilinir. Bu proje ile, çizgi<br />

tabanlı eğim haritalarının bilgisayar aracılığı ile üretilebileceği anlaşılmış <strong>ve</strong> SYMAP<br />

(Synagraphic Mapping System) yazılımı geliştirilmiştir. 1970' li yıllarda, poligon<br />

bindirme işlemleriyle <strong>ve</strong>ri katmanı oluşumuna olanak sağlayan ODYSSEY yazılımı<br />

geliştirilmiştir. Bu ürünler, CBS fonksiyonunu yerine getiren konumsal <strong>ve</strong>ri işlem<br />

alanındaki ilk uygulamalar olarak bilinir (Coppock <strong>ve</strong> Rhind, 1992; Yomralıoğlu,<br />

17


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

2000). Bununla birlikte 1980’li yıllarda İngiltere coğrafi bilgi sistemlerindeki<br />

harcamalarının en büyük kısmını ülkenin topoğrafik yapısının belirlenmesi <strong>ve</strong> arazi<br />

kullanım sistemlerinin oluşturulmasına ayırmıştır. Aynı şekilde Çin <strong>ve</strong> Japonya’da<br />

çevresel değişimlerle ilgili modelleme çalışmaları yapmışlardır. ABD Sayım Bürosu<br />

<strong>ve</strong> Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Teknolojisi’ni<br />

TIGER (Topologically Integrated Geographic Encoding and Referancing Database)<br />

projesinde kullanmışlardır. Bu amaçla ulaşım ağlarının belirlenmesi için yapılan<br />

çalışmaları 1990 sayımında sayısal ortamda kullanmışlardır (Bailey <strong>ve</strong> Gatrell,<br />

1995).<br />

Günümüzde, Çevresel İzleme <strong>Bilgi</strong> Sistemi, Tapu-Kadastro <strong>Bilgi</strong> Sistemi,<br />

Emniyet <strong>Bilgi</strong> Sistemi, Kent <strong>Bilgi</strong> Sistemi, Toprak <strong>Bilgi</strong> Sistemi, Meteoroloji <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemi, Orman <strong>Bilgi</strong> Sistemi, Ulaşım <strong>Bilgi</strong> Sistemi, Arazi Düzenleme <strong>Bilgi</strong> Sistemi,<br />

Kaynak Yönetimi <strong>Bilgi</strong> Sistemi gibi alt bölümlerden oluşan Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri<br />

birçok alanda kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000). Yerel yönetimler, planlama,<br />

parselasyon, kamu gü<strong>ve</strong>nliği <strong>ve</strong> çevreyle ilgili çalışmalarında Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemleri’ni etkin olarak kullanmaktadırlar. Diğer yandan hızlı nüfus artışına paralel<br />

olarak mekan kavramının önem kazanması, doğal kaynakların tahmini <strong>ve</strong><br />

yönetiminin gerekliliğini ön plana çıkarmıştır. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri zaman <strong>ve</strong> hassasiyet açısından planlama <strong>ve</strong> analizlerde çok<br />

önemli bir araçtır <strong>ve</strong> kullanım alanları bütün dünyada hızla artmaktadır.<br />

2.3.2.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemlerinde Veri Yapısı <strong>ve</strong> Kullanımı<br />

CBS'nin en önemli bileşenlerinden biri de "<strong>ve</strong>ri" dir. Grafik yapıdaki coğrafik<br />

<strong>ve</strong>riler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik <strong>ve</strong>ya tablo <strong>ve</strong>rileri gerekli kaynaklardan<br />

toplanabileceği gibi, konumsal <strong>ve</strong>riyi diğer <strong>ve</strong>ri kaynaklarıyla birleştirebilir. Veri<br />

uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor bileşen<br />

olarak da görülmektedir. Veri kaynaklarının dayanıklılığı, çokluğu <strong>ve</strong> farklı yapılarda<br />

olmaları, bu <strong>ve</strong>rilerin toplanması için büyük zaman <strong>ve</strong> maliyet gerektirmektedir<br />

(Bailey <strong>ve</strong> Gatrell, 1995).<br />

18


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

Genel olarak, Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri’nde coğrafik <strong>ve</strong>riler tablosal <strong>ve</strong><br />

mekansal olarak iki grupta sınıflandırılmaktadırlar. Tablosal <strong>ve</strong>rilerde, coğrafik<br />

objelerin nitelik <strong>ve</strong> konumsal durumlarını gösteren bilgiler depolanmakta. Mekansal<br />

<strong>ve</strong>riler ise, dünya üzerinde yer alan objelerin şekil <strong>ve</strong> konumlarını gösteren bilgileri<br />

içermektedirler. Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri, coğrafik olarak ilişkisel <strong>ve</strong>ri modeline<br />

dayanmaktadır. Bu sayede tablosal <strong>ve</strong>riler ile mekansal (kartografik <strong>ve</strong>ya haritalara<br />

dayalı) <strong>ve</strong>riler birbirine bağlanabilmektedir. Grafiksel nesnelerden harita oluşturmak<br />

için tasarlanan bilgisayar destekli kartografik sistemler gösterim amaçları için son<br />

derece mükemmel olmasına rağmen, CBS’nin sahip olduğu sorgulama gücünden<br />

yoksundurlar. Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri, coğrafik nesneleri iki yolla temsil ederler;<br />

-Vektör biçiminde; bu metot coğrafik özellikleri nokta, çizgi <strong>ve</strong> poligon olarak temsil<br />

etmektedir.<br />

- Grid (Raster) biçiminde; bu gösterim şekli harita özelliklerinin hücresel olarak<br />

temsil edilmesine dayanmaktadır <strong>ve</strong> yapı içerisindeki her bir hücrenin bir değeri<br />

vardır. Aynı değere sahip hücreler aynı özelliği temsil etmektedirler. Genel olarak<br />

görüntü <strong>ve</strong> gridler bu biçimde depolanmaktadırlar (www.tagem.gov.tr).<br />

Vektör <strong>ve</strong> raster <strong>ve</strong>ri modellerinden biri genelde CBS uygulama biçimine<br />

göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde her iki model aynı anda da<br />

kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli CBS' de hybrid (melez) <strong>ve</strong>ri modeli<br />

olarak bilinmektedir.<br />

CBS'nin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki temel işlevlerin yerine<br />

getirilmesine bağlı bulunmaktadır. Bunlar;<br />

-Veri toplama (data collection)<br />

-Veri Yönetimi (data management)<br />

-Veri İşlem (data manipulation)<br />

-Veri sunumu (data display)<br />

Veri toplama (data collection) işlevinde; Coğrafik <strong>ve</strong>rilerin toplanarak,<br />

CBS'de kullanılmadan önce sayısal yani dijital formata dönüştürülme işlemleri yer<br />

almaktadır. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayara ortamına<br />

dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak adlandırılmaktadır.<br />

19


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

CBS uygulamalarının çok geniş alanlara yayılması, sayısal coğrafya <strong>ve</strong>risine<br />

olan yoğun bir talep artışını da beraberinde getirmektedir. CBS’de yatırımların çok<br />

büyük bir çoğunluğu yukarıda ifade edilen 4 ana başlığın yanı sıra 5 temel Coğrafi<br />

<strong>Bilgi</strong> Sistemi olarakta ifade edilen fonksiyonlardan (toplama, depolama, işleme,<br />

analiz <strong>ve</strong> gösterim) ilki olan coğrafi <strong>ve</strong>rilerin toplanması üzerinde yoğunlaşmaktadır<br />

(Bank <strong>ve</strong> Taştan, 1993).<br />

Veri yönetimi işlevi; <strong>ve</strong>rilerin boyutlarına göre sınıflandırılmasını<br />

kapsamaktadır. Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki<br />

basit dosyalarda saklanması mümkünken, <strong>ve</strong>ri hacimlerinin geniş <strong>ve</strong> kapsamlı<br />

olması, bunun yanında birden çok <strong>ve</strong>ri gruplarının kullanılması durumunda Veri<br />

Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) <strong>ve</strong>rilerin saklanması,<br />

organize edilmesi <strong>ve</strong> yönetilmesine yardımcı olması amacıyla kullanılmaktadır. Veri<br />

tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar yazılımı olup <strong>ve</strong>ri tabanlarını yönetmekte<br />

<strong>ve</strong>ya birleştirmektedir. Bir çok yapıda tasarlanmış <strong>ve</strong>ri tabanı yönetim sistemi<br />

bulunmaktadır, ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel (relatinal) <strong>ve</strong>ri tabanı<br />

sistemidir. Bu sistem tasarımında <strong>ve</strong>riler tablo bilgilerinin elde edilişindeki düşünce<br />

yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanmaktadırlar. Farklı bilgiler içeren<br />

tabloların birbiriyle ilişkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar<br />

kullanılmaktadır. Bu yaklaşım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS<br />

uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

Veri işlem işlevi; mevcut <strong>ve</strong>riler önce aynı ölçeğe dönüştürülüp sonra da<br />

birleştirilerek elde edilen <strong>ve</strong>ri görüntü amacıyla geçici olarak yada bir analiz işlemi<br />

için sürekli <strong>ve</strong> kalıcı olarak kullanılır. Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri bu <strong>ve</strong>riler ışığında,<br />

gerek bilgisayar ortamında basit sorgulama kapasitesine, gerekse çok yönlü<br />

konumsal analiz araçlarıyla yönetici <strong>ve</strong> araştırıcılara istenen süreçte bilgiler<br />

sunabilmektedir.<br />

Veri sunumu işlevi; <strong>ve</strong>riler bir çok coğrafik işlevin sonunda yapıldığı gibi<br />

harita <strong>ve</strong>ya grafik gösterimlerle görsel hale getirilmektedirler (Bank <strong>ve</strong><br />

Taştan,1993).<br />

1990'lı yıllarda Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> mekansal <strong>ve</strong>ri tabanı kullanımı<br />

oldukça yaygınlaşmıştır. Bu sistemler, ABD <strong>ve</strong> Avrupa’da pek çok alandaki<br />

20


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

karmaşık problemlerin çözümünde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemleri, haritacılık, fotogrametri, uzaktan algılama, istatistik <strong>ve</strong> bilgisayar bilimi<br />

gibi pek çok disiplinin kesişim noktasında yer almaktadır. Günümüzde, pazar<br />

araştırıcıları, doğal kaynak <strong>ve</strong> arazi yöneticileri, planlamacılar, <strong>ve</strong>rgi memurları, özel<br />

sektör <strong>ve</strong> kamu hizmetleri personeli arasında pek çok CBS kullanıcısı bulunmaktadır.<br />

Bu yaygın kullanımın nedenleri ise; bilgisayar donanım <strong>ve</strong> yazılımlarının hız <strong>ve</strong><br />

kapasitelerinin artarken fiyatlarının düşmesi, problem çözme sürecinde CBS<br />

teknolojisindeki ilerleme <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğin oldukça artmış oluşu, yeni nesil yazılımların<br />

kullanım kolaylığı sağlamalarıdır. Son zamanlarda, problem çözümü <strong>ve</strong> yönetim<br />

safhalarında coğrafyanın önemi pek çok kişi tarafından anlaşılmıştır, çünkü günlük<br />

hayatımızdaki her karar coğrafik gerçekler tarafından etkilenmekte, kısıtlanmakta <strong>ve</strong><br />

kontrol edilmektedir. Artan nüfusa karşı azalan doğal kaynaklar yeryüzünde; ozon<br />

tabakasının delinmesi, yağmur ormanlarının yok edilmesi, bitki türlerindeki<br />

çeşitliliğin azalması, asit yağmurları <strong>ve</strong> ormanların ölmesi, zehirli kimyasal<br />

kullanımındaki artış, atmosferdeki sera etkisinin artışı, tarım alanlarındaki azalış <strong>ve</strong><br />

hızlı kentleşme, doğal kaynakların yanlış kullanımı <strong>ve</strong> yönetimi gibi geri dönülemez<br />

zararlara yol açmaktadır. Bütün bu birbiriyle bağlı zararların çözümlenmesinde<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri üstün bir <strong>ve</strong>rimlilik sağlamaktadır (www.tagem.gov.tr).<br />

2.3.3.Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Kullanım Alanı Örnekleri<br />

Gemalmaz <strong>ve</strong> ark. (1993) gerçekleştirdikleri çalışmada; Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemleri (CBS) <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama Teknikleri’nin erozyon riski taşıyan alanların<br />

belirlenmesinde uygulanabilirliğinin ortaya konulmasını amaçlamışlardır. Konya<br />

Karapınar bölgesini örnek alan olarak seçmişler <strong>ve</strong> hesaplamalar için gerekli <strong>ve</strong>rileri<br />

toplamışlardır. Bu <strong>ve</strong>rileri ARC/INFO yazılımını kullanılarak sayısal ortama<br />

aktarmışlardır. İnceleme alanının Nisan 1993 Landsat – TM görüntüsünü Erdas<br />

görüntü işleme yazılımı ile işlemişlerdir. Görüntü <strong>ve</strong> coğrafi <strong>ve</strong>rilerin<br />

entegrasyonuyla gerekli analizleri yaparak inceleme alanında erozyon riski taşıyan<br />

alanları tespit etmişlerdir. Bu yöntemle elde edilen bilgilerin kullanım potansiyelini<br />

<strong>ve</strong> karar <strong>ve</strong>rici için önemi vurgulamışlardır.<br />

21


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

Gemalmaz <strong>ve</strong> ark. (1994) gerçekleştirdikleri çalışmada tarım alanlarının<br />

tahmininde Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri’ni<br />

kullanmışlardır. Çalışma örnek olarak seçilen Konya-Karapınar Bölgesi’nde<br />

gerçekleştirilmiştir. Tarım alanlarının tahmininde tamsayım yönteminin oldukça<br />

pahalı olması <strong>ve</strong> uzun zaman alması nedeniyle, alan örneklemesine dayalı<br />

yöntemler ile uydu görüntüleri kullanılarak tahminler üretilen çalışmada, tahmin<br />

yapılacak bölgelerde, belli bir örnekleme oranına göre kare şeklinde test alanları<br />

(segment) seçilmiştir <strong>ve</strong> bu alanların büyüklükleri alanın yapısına <strong>ve</strong> çalışmanın<br />

amacına göre değişkenlik göstermektedir. Yer çalışmaları deneyimli kişiler<br />

tarafından bizzat araziye çıkılarak yapılırken, o alan içinde kalan tarlalar için <strong>ve</strong>riler<br />

toplanarak bir <strong>ve</strong>ritabanı oluşturulmuştur. Bu bilgiler yardımıyla tüm alanı kaplayan<br />

uydu görüntüsü sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma <strong>ve</strong> yer çalışması sonuçları<br />

kullanılarak regreasyon modellemesi yoluyla tüm alan için tek bir tahmin <strong>ve</strong> ürün<br />

bazında sonuçlar üretilmiştir. Bu çalışmada ARC/INFO <strong>ve</strong> ERDAS yazılımları<br />

kullanılmıştır.<br />

Metin (1995) gerçekleştirdiği çalışmada; Tarım alanlarının kontrollü<br />

sınıflandırılmasında kullanılan üç farklı yöntemin karşılaştırmasını yapmıştır. Çok<br />

bandlı <strong>ve</strong> farklı dönemli uydu görüntülerini kullanarak, tarım alanlarının kontrollü<br />

sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşımı, aynı ön bilgileri (signature) <strong>ve</strong> çalışma<br />

alanını kullanmak koşuluyla denemiş <strong>ve</strong> doğruluk analizlerini yapmıştır.<br />

Metin (1997) gerçekleştirdiği çalışmada; Uydu görüntülerinin tarımsal amaçlı<br />

kullanılmasında farklı toprak yapısının etkisini araştırmıştır. Bu çalışmasında,<br />

Eskişehir-Sivrihisar Bölgesine ait toprak haritasındaki bilgilerin, işlenmemiş ham<br />

uydu görüntüsü <strong>ve</strong> uzaktan algılama teknikleriyle elde edilecek sınıflandırma<br />

sonucuyla farklılıklarının <strong>ve</strong> toprak bilgilerinin sınıflandırılmış görüntüye dahil<br />

edilmesinin getirisinin incelenmesini amaçlamıştır.<br />

2.4.Tarımda Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama<br />

Günümüzde değişik disiplinlere hizmet eden Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri’nin en<br />

önemli işlevlerinden biri çevresel problemlerin belirlenmesi <strong>ve</strong> çözümü ile ilgili<br />

22


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

olanıdır. Kaynakların doğal çevreye zarar <strong>ve</strong>rmeden kullanılması <strong>ve</strong> yönetimi CBS<br />

kullanımı ile günümüzde daha da kolaylaşmıştır. Önemli bitki <strong>ve</strong> hayvan türlerinin<br />

her türlü özellikleri, coğrafyadaki dağılımları <strong>ve</strong> bu dağılışın iklim, toprak, eğim,<br />

bakı (yöney) <strong>ve</strong> coğrafik konum gibi bağımsız değişkenlerle ilişkileri CBS ile daha<br />

iyi analiz edilip modellenebilmektedir. Söz konusu tür <strong>ve</strong> çeşitlerin coğrafyadaki<br />

dağılımlarının zaman içindeki değişimleri de CBS <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama teknikleri ile<br />

kolaylıkla izlenebilmekte <strong>ve</strong> tehdit altındaki türlerin dağılma alanlarındaki artış<br />

<strong>ve</strong>ya azalışları somut bir biçimde ortaya konulabilmektedir. CBS`nin bu özelliği<br />

problem alanların tespitinde araştırıcı <strong>ve</strong> karar <strong>ve</strong>ricilere önemli ipuçları sunmakta,<br />

koruma alanları <strong>ve</strong> milli park sınırlarının daha objektif değerlendirmeler ışığında<br />

belirlenmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle günümüzdeki önemi tartışmasız olan<br />

gen kaynaklarının kendi doğal çevrelerinde korunması (In-Situ) çalışmalarında CBS<br />

vazgeçilmez bir araç konumundadır. Tarımla ilgili doğal kaynakların (bitki, su,<br />

toprak, balıkçılık vs.) belirlenmesinde, tarımsal açıdan önemli olan doğal<br />

kaynaklarımızla ilgili <strong>ve</strong>ri toplanması, saklanması, değerlendirilmesi <strong>ve</strong> analiz<br />

edilmesinde, her türdeki tarımsal amaçlı arazi kullanımının belirlenerek bu alanların<br />

ülkeler içindeki dağılımlarının izlenmesinde, ürün tahmini çalışmalarında, tek <strong>ve</strong> çok<br />

yıllık bitki türleri için işlenen alanları kapsayan detaylı bilgilerin toplaması <strong>ve</strong><br />

analizinde, tarımda erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi <strong>ve</strong> agro-klimatolojik data<br />

toplanmasının sağlanmasında, su ürünleri <strong>ve</strong> stoklarının belirlenmesi, su<br />

kaynaklarındaki değişimin <strong>ve</strong> kirliliğin izlenmesi <strong>ve</strong> yeni balıkçılık politikalarının<br />

oluşturulmasının gerçekleştirilmesinde Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama<br />

Yöntemleri daha hızlı, doğru <strong>ve</strong> etkin çalışmalar için kullanılmaktadır<br />

(Doğan, 2000).<br />

2.5.Arkeoloji Biliminde Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama<br />

Çalışmaları<br />

Son yıllarda birçok alanda kullanımı yaygınlaşan Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong><br />

<strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri’nin arkeolojik çalışmalarda da kullanımına gidilmiştir<br />

23


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

<strong>ve</strong> böylelikle arkeologların önemli bir zaman, işgücü <strong>ve</strong> ekonomik kazanç elde<br />

etmesi sağlanmıştır (Erdoğar, 1997).<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemi çalışmalarının bağlı olduğu prensip, toprağın <strong>ve</strong><br />

üzerinde barındırdığı her türlü birimin (kum, işlenmiş toprak, bitki <strong>ve</strong>ya kayaç<br />

tipleri) karakteristik özelliklerine bağlı olarak, kendine özgü sıcaklıkları <strong>ve</strong><br />

sıcaklıklardaki radyasyonu farklı düzeylerde yansıtmalarıdır. Bu yüzden uzaktan<br />

algılama yöntemleri ile tarım gibi bazı geçmiş insan aktivitelerinin izlerini görmek<br />

mümkün olmaktadır. Örneğin geçmiş zamanlarda tarım alanı olarak kullanılmış ya<br />

da toprağa gömülü kalıntıların üzerini örten gevşek toprak kolaylıkla ayırt<br />

edilebilmektedir. Gelişmiş tarayıcı sistemleri ile, daha fazla nem tuttuğu için toprağın<br />

çevresine oranla daha sıcak olmasından dolayı, atıklarla dolu kanalizasyon kanalları,<br />

toprak altında kalmış sarnıçlar, duvarlar <strong>ve</strong> bunlar gibi kalıntılar belirlenebilmektedir<br />

(Zülal, 1999).<br />

<strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri’nin arkeoloji bilimine uygulanmasındaki en<br />

büyük avantajlardan birisi, arkeolojik yerlere zarar <strong>ve</strong>rmeden laboratuar ortamında<br />

tekrarlanabilecek çalışmalara izin <strong>ve</strong>rebilmesidir. <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri<br />

kullanılarak genişçe bir alan üzerinde bulunan arkeolojik yerleşimlerin konumları <strong>ve</strong><br />

komşulukları hakkında bilgi edinilebilir (Erdoğar, 1997).<br />

İlk kez 1980’li yıllarda Kuzey Amerika’da tarihi alanları yerlerinin<br />

belirlenmesi amacıyla Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Arkeoloji biliminde kullanılmıştır<br />

(Gillings <strong>ve</strong> Wise, 1997).<br />

Türkiye’de arkeolojik alanların <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri ile belirlenmesi<br />

çalışmaları <strong>ve</strong> bu alanda yapılan Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri çalışmaları yeterli düzeyde<br />

değildir. Bunun başlıca sebebi yeterli sayıda deneyimli kişinin <strong>ve</strong> laboratuar<br />

olanaklarının olmamasına bağlanabilir.<br />

<strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri’nin arkeolojideki kullanımını sınırlayan bir<br />

diğer önemli faktör de; arkeolojik alanlarda uydu görüntüleri kullanılarak yapılan<br />

çalışmalardaki boyut sorunudur. Boyut sorunu, hem görüntü hem de buluntu alanı<br />

ölçeği bağlamındadır. Geniş alanlara yayılmış olan toprak üstü mimari kalıntıları da<br />

içeren kentsel Klasik Dönem yerleşmeleri uzaktan algılama yöntemleri ile daha<br />

kolay algılanabilirken höyük, tümülüs <strong>ve</strong> benzeri oluşumların saptanmasında, küçük<br />

24


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

ölçekli görüntülerde bile, güçlük çekilebilmektedir. Arazi üzerinde belirgin<br />

yükseklikler oluşturan bu birimler, doğal çevrenin toprak yapısıyla uyumlu<br />

olduklarından tarayıcılarda belirgin farklar algılanamamasına neden olmaktadırlar.<br />

Arazi üzerinde yarattıkları depresyon nedeniyle yol ağları <strong>ve</strong> su kanalları gibi<br />

oluşumlar daha kolay algılanabilmektedir (Gülçur, 1999).<br />

Mezopotamya'nın Dicle Ovası’ndaki eski kanallar uzaktan algılama<br />

kaynaklarından olan hava fotoğrafları ile ortaya çıkarılmıştır. Hava fotoğrafları da<br />

yararlı olmalarının yanında sınırlı kaynaklardır. Uçaklar ancak insan gözünün<br />

görebileceği yükseklikte uçtuklarından yeterli içerik elde edilememe sakıncası<br />

gündeme gelmektedir (Vonder, 1998).<br />

Yanmış <strong>ve</strong> terkedilmiş demir çağının büyük kenti Kerkenes’te onuncu yılına<br />

giren kazı çalışmalarında “Her türlü kazı, yok etmektir.” sözünün doğru olmadığı<br />

bilinciyle yola çıkılarak elde edilen tüm bulgularda; eleme, sınıflandırma,<br />

numaralama, yer belirleme etiketleme, torbalama ya da kutulama <strong>ve</strong> inceleme<br />

prensibi benimsenmiştir. Bu gerçekten yola çıkan Kerkenes Projesi amacına<br />

ulaşabilmek için <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri’ne odaklanmıştır. Yani, yüzeydeki<br />

kalıntıları, tüm yerleşim alanını kapsayan balon fotoğrafları <strong>ve</strong> GPS mikrotopografya<br />

<strong>ve</strong>rileri ile belgelemek <strong>ve</strong> yüzeyin altında ne kaldığını görmek için de<br />

jeofiziksel uygulamalardan <strong>ve</strong> bu yöntemlerle ilgili olarak son yıllarda gerçekleşen<br />

gelişmelerden yararlanmak hedeflenmiştir. Kerkenes’de elde edilen jeomanyetik<br />

<strong>ve</strong>rilerin GIS (Geographic Information System) yazılımlarıyla entegrasyonu üzerinde<br />

çalışmalar da yürütülmektedir (www.sorgunpostasi.com/kerkenes.asp).<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri kullanılarak Akdeniz Bölgesi’nde yürütülen<br />

çalışmada; bölge peyzajının uzun dönemde bozulmasının nedenleri araştırılmıştır.<br />

Araştırmalar sonucunda elde edilen <strong>ve</strong>rilerle Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri yazılımları<br />

kullanılarak modellemeler yapılmıştır.Ayrıca insanların doğa üzerindeki etkisi de<br />

çalışma kapsamında araştırılmıştır (Demir, 2002’den, Gaffney <strong>ve</strong> ark..).<br />

Türkiye’de gerçekleştirilen <strong>Uzaktan</strong> Algılama <strong>ve</strong> CBS çalışmaları içerisinde<br />

yer alan İç Anadolu Bölgesi’ndeki araştırmada, uydu görüntüleri kullanılarak<br />

arkeolojik alanların olma olasılığı olan yerler tespit edilmiştir. Uydu görüntüleri<br />

laboratuar ortamında sayısal görüntü işleme <strong>ve</strong> zenginleştirme teknikleri kullanılarak<br />

25


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

sayısallaştırılmış, bilinen arkeolojik alanlar bunlar üzerinde işaretlenmiş <strong>ve</strong> önemli<br />

olabilecek yeni yerlerin tahmininde bu <strong>ve</strong>riler kullanılmıştır. Ayrıca çalışma<br />

sonucunda oluşturulan raporda daha önce bu bölgede gerçekleştirilmiş olan<br />

uzaktan algılama çalışmalarında karşılaşılan güçlükler <strong>ve</strong> bu yöntemin geliştirilme<br />

olanakları üzerine önerilere yer <strong>ve</strong>rilmiştir (Erdoğar,1997).<br />

Türkiye’de gerçekleştirilen bir diğer çalışmada Anamur’daki kıyı çizgisi<br />

değişimleri <strong>ve</strong> bu değişimlerin arkeolojik kalıntılara etkileri araştırılmıştır.Bölgede<br />

yakın dönemlerde oluşan kıyı çizgisi değişimlerini belirlemek amacıyla 1954 <strong>ve</strong><br />

1990 yıllarının hava fotoğrafları kullanılmıştır.Sonuç olarak; çalışma bölgesinde<br />

bulunan Roma dönemine ait antik şehir kalıntıları üzerindeki tehlikelere ışık<br />

tutulmuştur (Ozaner <strong>ve</strong> Russel, 1994).<br />

Ceyhan Ovası’nda bulunan bir grup höyük üzerinde <strong>Uzaktan</strong> Algılama<br />

Teknikleri kullanılarak yapılan çalışmada; gelişen endüstri <strong>ve</strong> tarımsal faaliyetler gibi<br />

insan aktivitelerinden olumsuz etkilenen höyüklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır.<br />

Bu amaç için Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri kullanılmıştır. Böylelikle sorgulamalar<br />

yapılabilecek, hızlı <strong>ve</strong> erişilebilir bir bilgi oluşturulmuştur. Çalışmada altlık olarak<br />

1956, 1957 <strong>ve</strong> 1973 yıllarına ait pankromatik hava fotoğrafları <strong>ve</strong> Landsat 7-ETM<br />

uydu görüntüleri kullanılmıştır. Oluşturulan haritalar üzerinde 3 kontrol alanı<br />

seçilmiştir. Seçilen bu alanlarda 5 tanesi yeni olmak üzere toplam 22 höyük tespit<br />

edilmiştir (Demir, 2002).<br />

Türkiye’nin Nevşehir, Aksaray <strong>ve</strong> Niğde illerinde gerçekleştirilen <strong>Uzaktan</strong><br />

Algılama <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri çalışmalarında; prehistorik yapılar<br />

incelenmiştir. Çalışmada höyük oldukları düşünülen 20 adet tahmin noktası<br />

alınmıştır. Bunlardan 9 tanesinin daha önceden belirlenen tümülüs, 6 tanesinin yeni<br />

keşfedilen tümülüs, 3 tanesinin doğal tepe, 1 tanesinin buğday tarlası, 1 tanesinin de<br />

taş ocağı olduğu yapılan çalışmalar sonucunda anlaşılmıştır. Elde edilen bilgilerin<br />

sınıflandırılmasında; 7 adet tümülüs, 6 adet düz yerleşme, 4 adet höyük <strong>ve</strong> 2 adet<br />

ören yerleşmesiyle birlikte yeşil alanlar <strong>ve</strong> su sınıfları da test alanı içerisine<br />

alınmıştır. Sınıflandırma sonucunda, düz yerleşme <strong>ve</strong> ören yerleşmesinin dışında<br />

arkeolojik elemanların statiksel olarak birbirinden ayrılabildiği gözlemlenmiştir<br />

(Erdoğar <strong>ve</strong> ark..,1998).<br />

26


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

Korykos (Kızkalesi)’ ta yapılan çalışmada; bölgenin jeolojik <strong>ve</strong> jeomorfolojik<br />

durumu ile yerleşme <strong>ve</strong> tarımsal aktivitelerin yıllar içerisindeki değişiminin<br />

saptanmasında uzaktan algılama yöntemleri kullanılmıştır. Kıyı şeridi <strong>ve</strong> içerisindeki<br />

kültürel değerlere zarar <strong>ve</strong>rebilecek olan yanlış alan kullanımı <strong>ve</strong> düzensiz yerleşme<br />

problemlerine karşın çalışmada çözüm önerileri üretilmiştir. 1:15,000 ölçekli hava<br />

fotoğrafları ile 1:25,000 ölçekli topoğrafik, jeolojik <strong>ve</strong> arkeolojik haritalar altlık<br />

olarak kullanılmış <strong>ve</strong> bilgisayar destekli çalışmalarla antik dönemden bugüne arazi<br />

kullanımı, jeolojik <strong>ve</strong> jeomorfolojik aşınım yüzeyleri ortaya konulmuştur (Öcal <strong>ve</strong><br />

Ark., 1999).<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri’nden faydalanılarak İspanya’da gerçekleştirilen bir<br />

çalışmada, Roma Dönemi yerleşimleri incelenmiştir <strong>ve</strong> bu dönemde yerleşim<br />

yerlerinin belirlenmesinde ekonomik <strong>ve</strong> toplumsal yapıya uygunluk gibi kriterlerin<br />

etkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amaçlanmıştır.Bu amaçtan yola<br />

çıkılarak CBS teknikleri kullanılmış <strong>ve</strong> çeşitli <strong>ve</strong>ri girişleri ile istatistiksel bir sonuç<br />

elde edilmeye çalışılmıştır (Massagrande, 1995).<br />

Endonezya’da yapılan bir çalışmada; Borobudur ovasının jeomorfolojisi<br />

araştırılmıştır. <strong>Uzaktan</strong> Algılama Teknikleri’nin kullanıldığı çalışmada; ovanın<br />

jeolojik evrimi <strong>ve</strong> bu süreçte gerçekleşen volkanik olayların bölgede bulunan antik<br />

göl <strong>ve</strong> arkeolojik yerleşimlere etkisinin saptanılması üzerinde durulmuştur (Erdoğar,<br />

1997).<br />

İtalya’da gerçekleştirilen bir çalışmada; İtalyan arkeologlar tarafından uzun<br />

süre tartışılan bir konu aydınlatılmıştır. Po nehri deltasında yer alan, M.Ö. 5.yüzyılda<br />

gelişen Spina <strong>Kenti</strong>’nin yerinin belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada <strong>Uzaktan</strong><br />

Algılama Yöntemleri kullanılarak kentin yeri tanımlanmıştır <strong>ve</strong> tartışmalar son<br />

bulmuştur (Lillesand <strong>ve</strong> Kiefer, 2000).<br />

İngiltere’de Birmingham Üni<strong>ve</strong>rsitesi Alan Arkeolojisi Birimi <strong>ve</strong><br />

Le<strong>ve</strong>rhulme Vakfı tarafından, Wroxeter’deki Roma kenti <strong>ve</strong> etki alanının<br />

Romalılaştırılması süreci arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçlayan bir proje<br />

başlatılmıştır.Ayrıca projede, daha önce çalışılmamış bu alanlarda Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemi yöntemlerini geliştirecek işlemlerin de yapılması hedeflenmiştir (Leusen <strong>ve</strong><br />

Gaffney).<br />

27


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

İskoçya’da gerçekleştirilen Caithness Arkeoloji Projesinde, bölgede yer alan<br />

dokuz adet yerleşimin incelenmesi amaçlanmıştır. Proje üç aşamada uygulanmıştır.<br />

İlk kısımda; bulgular analiz edilmiş, daha sonraki aşamada kalıntılar incelenmiş <strong>ve</strong><br />

son olarak da kazılar yapılmıştır. Alanların detaylı olarak incelenmesi <strong>ve</strong> daha iyi<br />

anlaşılabilmesi için, ayrıca görsel hale de gelebilmesi için uzaktan algılama<br />

yöntemlerinden yararlanılmıştır (Jackson, 2001).<br />

2000 yılında gerçekleştirilen bir diğer çalışmada arkeolojik yerleşimler<br />

arasında, çeşitli tiplerdeki değiş-tokuşların matematiksel bir modeli geliştirilmeye<br />

çalışılmıştır. Yapılan çalışmada yerleşmeler arasındaki değiş-tokuş biçiminin<br />

bilgisayar simülasyonu, belirli bir bölgedeki yerleşmelerin bilinen dağılımının<br />

haritasını çıkararak, belirlenmiş olan yerleşimlerin ‘terminaller’, yani hiyerarşik<br />

kümelerin merkezi olarak ortaya çıkacağı öngörülmüştür. Yapılan modelleme<br />

çalışmasının, değişkenlerde doğru şartlar belirlendiğinde, doğru terminalleri, yani<br />

gerçekten kent merkezlerinin gelişmiş olduğu yerleri tahminde oldukça başarılı<br />

olduğu görülmüştür (Rhill <strong>ve</strong> Wilson, 2000).<br />

1986 yılında Tayland’da yapılan “Çevre Yönetimi Ve Kaynakların<br />

Geliştirilmesinde <strong>Uzaktan</strong> Algılama” konulu sempozyumda Supajanya;<br />

“Tayland’daki Arkeolojik Çalışmalarda <strong>Uzaktan</strong> Algılama” başlıklı bir bildiri<br />

yayınlamıştır. Bu bildiride ele alınan çalışmada; 1/15.000 <strong>ve</strong> 1/50.000 ölçekli hava<br />

fotoğrafları kullanılmıştır. Bu hava fotoğrafları üzerinde yer alan surlar, su yolları,<br />

kanaletler, yollar, hendekler uzaktan algılama <strong>ve</strong> coğrafi bilgi sistemleri teknolojileri<br />

kullanılarak bilgisayar ortamına aktarılmış <strong>ve</strong> sayısallaştırılmıştır. Elde edilen bu<br />

envanter üzerinde yapılan çalışmalarda çeşitli ölçülerde 1300 arkeolojik yerleşimin<br />

900 tanesinin hendeklerle çevrili olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada kıyı<br />

çizgisi boyunca uzanan arkeolojik yerleşimler üzerinde hava fotoğrafları <strong>ve</strong> Landsat<br />

görüntüleri kullanılarak, kıyı çizgisi değişimlerinin saptanmasına çalışılmıştır. Aynı<br />

zamanda hazırlanan haritalar üzerinde bu değişimler gösterilmiştir (Supajanya,<br />

1986).<br />

Costa Rica’da <strong>Uzaktan</strong> Algılama Teknikleri’yle gerçekleştirilen bir<br />

çalışmada; Bölgede 4000 yıl önce meydana gelmiş olan bir volkanik patlama<br />

sonucunda bozunuma uğramış fakat küllerle kaplanan alt katmanları korunmuş olan<br />

28


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

Arenal Bölge olarak adlandırılan arkeolojik alanda; infrared fotoğraflarda<br />

görülebilen patika yollarının uzaktan algılama yöntemleri ile belirlenmesi sonucu<br />

yol sistemi ortaya konulmuştur (Sheets, 1991; Sheets <strong>ve</strong> Mc Kee, 1994; Se<strong>ve</strong>r,<br />

1998).<br />

Fransa’nın kuzeyinde yapılan bir <strong>Uzaktan</strong> Algılama çalışmasında; bugün<br />

tarım alanı olarak kullanılmakta olan bir bölgede çok sayıda Roma dönemi villası<br />

bulunmuştur. 35 mm.’ lik hava fotoğrafları kullanılarak yapılan çalışmada; M.S. 3.<br />

yüzyılda tahribata uğramış fakat toprak içerisinde kalıntıları kalmış olan binalar hava<br />

fotoğraflarında farklı yansımalardan dolayı farklı renkler <strong>ve</strong>rmiştir. Bu sayede<br />

bölgede bulunan tüm villa kalıntılarının kaba profilleri çıkarılmıştır (Lillesand <strong>ve</strong><br />

Kiefer, 2000).<br />

<strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri’nden yararlanılan bir proje de Ürdün’de<br />

yapılmıştır. “Ortadoğu’da Arkeoloji İçin <strong>Uzaktan</strong> Algılama” adını taşıyan proje;<br />

1991 yılı itibariyle Avustralya Araştırma Kurulu tarafından oluşturulan hava<br />

fotoğrafları arşivinin devamını temsil etmektedir. Proje kapsamında 1953 yılında<br />

çekilmiş olan 4000 adet Ürdün fotoğrafının incelenmesi yer almaktadır. Bugüne<br />

kadar yapılan çalışmalarla 20.000 alan belirlenmiştir, arkeolojik yorumlamalar ise<br />

çalışmanın halen devam eden kısmını oluşturmaktadır (Kennedy, 2001).<br />

İsrail’de yapılan bir çalışmada hava fotoğrafları kullanılarak, 2000 yıl önce<br />

Negev Çölü’nde yaşamış olan Nebatiler’in, yağmur sularını ürün yetiştirmede<br />

kullanmak üzere yapay havuzlar da biriktirdikleri <strong>ve</strong> buradan da sarnıçlar <strong>ve</strong> sulama<br />

kanalları yardımıyla arazilerini suladıkları belirlenmiştir (Bahn, 2000).<br />

Hindistan’ın Delhi kentinde 1992 yılında uydu görüntüsü <strong>ve</strong>rileri<br />

kullanılarak, tarihi anıtların <strong>ve</strong> yerleşimlerin belirlenip haritalanmasını amaçlayan bir<br />

çalışma gerçekleştirilmiştir. SPOT uydusundan elde edilen <strong>ve</strong>rilerle yapılan<br />

çalışmada, korunmaya değer nitelikte 1151 anıt belirlenmiştir. Bu belirlenen<br />

alanların haritalama çalışmaları yapılmıştır (Sokhi, 1992).<br />

Greene’nin 1995 yılında yayınlanan, modern arkeolojinin teknik <strong>ve</strong><br />

prensiplerini içeren yapıtında hava fotoğrafları ile yapılmış bir çalışma yer<br />

almaktadır. Chew Green’de gerçekleştirilen çalışmada; bölgedeki karmaşık <strong>ve</strong><br />

büyük boyutlardaki yerleşimler, kalıntıların oluşturduğu farklı yansıma değerleri<br />

29


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

sayesinde hava fotoğrafları üzerinde belirlenmiştir <strong>ve</strong> gerekli çalışmaların<br />

planlaması yapılmıştır (Grene, 1995).<br />

Köroğlu 2002 yılında gerçekleştirdiği çalışmada; Ayaş kasabası olarak<br />

bilinen antik Elaiussa Sebaste kenti <strong>ve</strong> çevresindeki alanı incelemiştir. Çalışmada,<br />

insan baskısının arkeolojik <strong>ve</strong> ekolojik varlıklar üzerindeki olumsuz etkilerini<br />

araştırmıştır. Uydu görüntüleri, hava fotoğrafları <strong>ve</strong> topoğrafik haritalar<br />

kullanılarak yapılan çalışmada tüm <strong>ve</strong>riler Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri yardımıyla<br />

bilgisayar ortamına aktarılarak karşılaştırmaları <strong>ve</strong> analizleri yapılmıştır. Ayrıca<br />

çalışmada, bölgedeki arkeo-ekolojik sorunlara değinilmiş <strong>ve</strong> bölge için daha önce<br />

Roma Döneminde uygulanan bir arazi yönetim planı önerilmiştir (Köroğlu, 2002).<br />

Alagöz tarafından 2004 yılında gerçekleştirilen çalışmada Erdemli <strong>ve</strong><br />

Kızkalesi arasında bulunan kıyı şeridindeki antik dönem yerleşim dokusu <strong>ve</strong> tarım<br />

etkinlikleri incelenmiş <strong>ve</strong> bunların günümüzdekilerle kıyaslaması yapılmıştır.<br />

Çalışmada; hava fotoğrafları, arazi kullanım haritaları <strong>ve</strong> uydu görüntülerinden<br />

yararlanılmıştır. Bu kaynaklardan elde edilen tarihi <strong>ve</strong> güncel <strong>ve</strong>riler, Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemi teknikleri kullanılarak bir araya getirilmiştir. Çalışma sonucunda; antik<br />

dönemde kentsel yerleşim alanlarının kıyılarda, kırsal yerleşim birimlerinin <strong>ve</strong><br />

tarımsal etkinliklerin ise yamaçlarda yoğunlaştığı belirlenmiştir.Günümüzdeki<br />

yerleşimlerle karşılaştırma yapıldığı zaman ise bugün; kent <strong>ve</strong> kır yerleşim alanları<br />

ile tarımsal etkinliklerin kıyılarda <strong>ve</strong> kıyılara yakın alanlarda yoğunlaştığı<br />

saptanmıştır (Alagöz, 2004).<br />

Solmaz 2003 yılında gerçekleştirdiği çalışmada; arkeolojik araştırmalarda<br />

geniş bölgelerde höyüklerin <strong>ve</strong> arkeolojik kalıntıların saptanması için uzaktan<br />

algılama tekniklerinin avantajlarından yola çıkarak Çukurova Bölgesi’ndeki höyük<br />

<strong>ve</strong> arkeolojik kalıntıların saptamasını <strong>ve</strong> bazı höyüklerin modellemesini yapmıştır.<br />

Çalışmada, LANDSAT uydusundan alınmış görüntüler kullanılmıştır. Uydu<br />

görüntüleri üzerine bilinen arkeolojik buluntu alanları işaretlenmek suretiyle<br />

laboratuar ortamında arkeolojik açıdan önemli olabilecek yeni yerleri bulmak için<br />

çalışmalar yapılmıştır. Bu işlemlerde çeşitli sayısal görüntü işleme <strong>ve</strong> zenginleştirme<br />

teknikleri kullanılmıştır. Bu çalışma sonucunda ise önceden yapılan çalışmalarla<br />

30


2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR<br />

Ersü İDERMAN<br />

karşılaştırmalar yapılmış <strong>ve</strong> amaçlar doğrultusunda değerlendirmeler yapılması<br />

yoluna gidilmiştir (Solmaz, 2003).<br />

Artun 2005 yılında yayınladığı çalışmada; Korykos arkeolojik yerleşim<br />

alanında bulunan su kanalı <strong>ve</strong> terasları uydu görüntüleri <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemi’ni<br />

(CBS) kullanarak incelemiştir. Elde edilen <strong>ve</strong>rilerle günümüz <strong>ve</strong>rilerini birleştirerek<br />

tarihi <strong>ve</strong> doğal değerlerin kaydedilmesi, korunabilmesi <strong>ve</strong> değerlendirilebilmesi için<br />

kaynak oluşturmuştur. Proje çalışmaları sırasında CBS oluşturmada 1975 tarihli hava<br />

fotoğrafları, 1987 tarihli 1/25.000 ölçekli haritalar <strong>ve</strong> 2000 yılına ait Landsat-7<br />

ETM+, Ocak 2000 tarihli Landsat-7 ETM, Aralık 2002 tarihli Landsat-7 ETM<br />

görüntüsü, 1/1.000 000 ölçekli Türkiye Mülki İdareler Haritası <strong>ve</strong> 1/250.000 ölçekli<br />

topoğrafik haritalardan faydanmıştır (Artun, 2005).<br />

31


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3. MATERYAL <strong>ve</strong> METOD<br />

3.1. Materyal<br />

3.1.1. Kıbrıs Adası’nın Konumu<br />

3.1.1.1. Kıbrıs’ın Kısa Tarihçesi<br />

Dünya tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan Kıbrıs Adası güzellik <strong>ve</strong><br />

özelliklerinden dolayı birçok isim almıştır. Alashia olarak bilinen ada, Mısır<br />

firavunları, Asurlar <strong>ve</strong> Persler’in hakimiyetinde kalmış ayrıca yıllarca Yunanlılar’ın<br />

ticari üssü olarak kullanılmıştır. M.Ö. 4. yy'da Persler den Makedonyalı İskender'e<br />

sonra da Roma hakimiyetine geçen Kıbrıs 395 yılında Doğu Roma ( Bizans)’nın<br />

egemenliği altına girmiştir. Yedinci asırda İslam Emevi Halifesi Muaviye, adayı ele<br />

geçirmiş olmasına rağmen Bizanslılar geri almayı başarmışlardır. III.Haçlı Seferinde<br />

İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard Bizans Valisini adadan kovarak Fransız<br />

Lusignan hanedanını yönetime getirmiştir (1191). Böylece Katolik yönetim<br />

kurulmuştur. Bu dönemde Kıbrıs, Mısır Türk Memluklu Sultanlığı’na bağlanmıştır<br />

(1250-1517). 15.yy’da Venedikliler adayı işgal ederek sömürgeleştirmişlerdir. Yavuz<br />

Sultan Selim'in 1517’de Mısır’ı alarak Doğu Akdeniz’i ele geçirmesiyle Kıbrıs;<br />

İstanbul-Mısır yolunun gü<strong>ve</strong>nliğini tehlikeye düşüren bir konuma gelmiştir.<br />

Venedikliler Osmanlılara <strong>ve</strong>rgi ödeyeceklerini bildirmelerine rağmen Kıbrıs’ta üs<br />

kuran korsanlar Türk gemilerine saldırmaktaydılar. Sadrazam Sokullu Mehmet<br />

Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen, Padişah II.Selim, Şeyülislam Ebusuud Efendi,<br />

Piyale Paşa <strong>ve</strong> Lala Mustafa Paşa adanın fethine karar <strong>ve</strong>rmişlerdir. 1571 de Lala<br />

Mustafa Paşa komutasındaki donanma Kıbrıs’ı ele geçirmiştir. Anadolu’dan binlerce<br />

Türkmen Kıbrıs’a yerleştirilerek Venediklilerin Ortadoks Rum halka yaptıkları kötü<br />

muamelelere <strong>ve</strong> mezhep baskılarına son <strong>ve</strong>rilmiştir. Kıbrıs Osmanlı devletinin bir İli<br />

(Sancak) durumuna getirilmiştir. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında savaş çıkması<br />

üzerine 1878 yılında İngiltere Osmanlılar’dan yana tavır koyacağını ileri sürerek<br />

hukuken Osmanlılar’a kalmak kaydıyla adanın kendisine <strong>ve</strong>rilmesini talep etmiştir.<br />

32


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Söz konusu antlaşmaya göre Kıbrıs Osmanlı Devleti’nin hukuki bir parçası olacak,<br />

İstanbul’ a <strong>ve</strong>rgisini ödeyecek fakat İngiltere tarafından yönetilecekti. Bunun<br />

sonunda İngiltere Berlin Antlaşması’nda Türkiye'yi destekleyecekti. Ruslar işgal<br />

ettikleri Kars <strong>ve</strong> Artvin’i Türkiye'ye geri <strong>ve</strong>rdikleri zaman Kıbrıs’ın yönetimi<br />

yeniden Osmanlılara bırakılacaktı. Ancak 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin<br />

İngiltere’ye karşı Almanya ile birlikte savaşa girmesi savaşa girmesi sonucu<br />

İngiltere Osmanlılar’la yaptığı antlaşmayı tanımadığını ileri sürerek Kıbrıs'ı<br />

sömürgeleri arasına katmıştır. Türkler bu ilhakı 1923 Lozan Anlaşması’yla tanımak<br />

zorunda kalmışlardır. Rumların 1931 yılında isyan edip İngiliz valisinin konağını<br />

yakma noktasına gelmeleri sonucunda İngiliz idaresi Kıbrıs'ta yaşayan iki halkın da<br />

özgürlüğünü kısıtlama yoluna gitmiştir. 1954 yılında Makarios’un önderliğinde <strong>ve</strong><br />

kilisenin maddi olanakları ile EOKA tedhiş örgütü kurulmuştur. Kurulan bu örgüt<br />

önce İngilizlere sonra da Türkler’e karşı saldırılara başlamıştır. Türkler de Rum<br />

saldırılarını önlemek amacıyla Dr.Fazıl Küçük <strong>ve</strong> Rauf R. Denktaş önderliğinde<br />

1958 yılında Türk Muka<strong>ve</strong>met Teşkilatını (TMT) kurmuşlardır. 1959-60 Zürih <strong>ve</strong><br />

Londra Antlaşmaları’yla Türkler <strong>ve</strong> Rumlar arasında Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti<br />

kurulmuştur. Kurulan bu Cumhuriyet 3 yıl yaşamıştır <strong>ve</strong> 21 Aralık 1963'de Rumlar<br />

Türkler’e karşı saldırıya geçmeleri sonucunda ortaklık bozulmuştur. 15 Temmuz<br />

1974'de ise Makarios bir darbe ile görevinden alınarak yerine Nicos Sampson<br />

getirilmiştir. Bu dönemde Türkiye Başbakanı olan Bülent Ecevit İngiltere ile Kıbrıs'a<br />

müdahale etmek için çeşitli görüşmeler yapmıştır. Fakat olumsuz yanıtlar alınmıştır<br />

<strong>ve</strong> Türkiye 20 Temmuz 1974'de Barış Harekatı’nı gerçekleştirmiştir. 14 Ağustos'da<br />

başlayıp 16 Ağustos'ta tamamlanan İkinci Barış Harekatı sonrasında ise bu günkü<br />

sınırlar çizilmiştir <strong>ve</strong> 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti<br />

kurulmuştur (www.kamunet.net).<br />

3.1.1.2. Kıbrıs’ın Coğrafi Konumu <strong>ve</strong> Nüfusu<br />

Akdeniz’in Sicilya <strong>ve</strong> Sardunya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs,<br />

üç kıtanın ticaret yollarının kesiştiği Doğu Akdeniz’de yer almaktadır. Adanın<br />

toplam yüzölçümü 9,251 kilometre kare olup, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin<br />

33


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

yüzölçümü 3,242 kilometre karedir. Kıbrıs adasının en yakın komşusu, 65 km<br />

kuzeyinde yer alan Türkiye’dir. Ada ayrıca, Suriye’nin 100 km batısında, Mısır’ın da<br />

420 km kuzeyinde yer almaktadır.<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminine göre toplam nüfusu<br />

218,066’dır. Nüfusun, 103,312’i kadın <strong>ve</strong> 114,754’ü de erkektir. 2004 yılı nüfus<br />

tahminine göre kilometre kare başına nüfus yoğunluğu 67.3’dür. 2003 yılında kaba<br />

doğum oranı binde 15 iken, kaba ölüm oranı binde 8’dir (www.devplan.org).<br />

Başkent Lefkoşa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük kentidir.<br />

Deniz kıyısında yeralan, Gazimağusa <strong>ve</strong> Girne de diğer önemli kentlerdir. Güzelyurt<br />

<strong>ve</strong> Lefke ise geniş narenciye bahçeleri ile ünlü iki şehirdir.<br />

Tipik Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Kıbrıs, yazların sıcak <strong>ve</strong> kurak,<br />

kışların ılık geçtiği bir ülkedir. Yağışların büyük bölümü Kasım - Mart döneminde<br />

düşmektedir. En soğuk ay olan Ocak’ta en düşük <strong>ve</strong> en yüksek hava sıcaklıkları<br />

ortalama 6ºC <strong>ve</strong> 16ºC’dir. En sıcak ay olan Ağustos’ta ise en düşük <strong>ve</strong> en yüksek<br />

hava sıcaklıkları ortalama 21ºC <strong>ve</strong> 35ºC dolaylarında olmaktadır (www.devplan.org).<br />

3.1.1.3. Kıbrıs’ın Bitki Örtüsü, Flora <strong>ve</strong> Faunası<br />

Yaprağını dökmeyen, çamgiller, turunçgiller, zeytingillerin yanı sıra makilik,<br />

yaprağını döken ağaç, bodur ağaçlar <strong>ve</strong> çalılıklarla değişik çiçek türleri kuzey<br />

Kıbrıs’ın genel bitki örtüsünü oluşturmaktadır.<br />

Kuzey Kıbrıs’ın eşsiz Akdeniz iklimi doğal zenginliğin oluşmasında büyük<br />

bir etken olmuştur. En yaygın orman tipi ağaç türleri çam, servi, meşe <strong>ve</strong> sonradan<br />

adada yetiştirilen okaliptüstür. Kuzey Kıbrıs’ta 150’ye yakın değişik türde<br />

Gramineae out dahil, doğal olarak yetişen tahmini 1900 çeşit çiçekli bitki<br />

bulunmaktadır. Dünyada bilinen orkide türlerinden 30’u sadece Kuzey Kıbrıs’ta<br />

yaşamaktadır.<br />

Dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan <strong>ve</strong> yalnız Kuzey Kıbrıs’ta yetişen 19<br />

bitki türü bulunmaktadır.<br />

Kuzey Kıbrıs gerek adada yaşayan, gerekse kıtalar arasında göç eden<br />

hayvanları barındırması nedeniyle zengin hayvan türüne de sahip bir ülkedir. Kuzey<br />

34


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Kıbrıs coğrafik konumu nedeniyle Afrika <strong>ve</strong> Doğu Avrupa arasında kuşların<br />

konaklama <strong>ve</strong> yumurtlama merkezidir. Adada bulunan 350 türden 7 türü endemiktir.<br />

Ayrıca 26 farklı çeşit sürüngen <strong>ve</strong> amfibyum da yaşamaktadır.<br />

Kuzey Kıbrıs’ın eşsiz sahilleri ayrıca Akdeniz'de nesli tükenmekte olan<br />

caretta caretta <strong>ve</strong> chelonia mydas kaplumbağaları için uygun yumurtlama<br />

merkezleridir.<br />

Karpaz Milli Parkı’nda da 250 civarında özgürce yaşayan yabani eşek<br />

bulunmaktadır (www.trncinfo.com).<br />

3.1.2. Çalışma Alanının Konumu<br />

3.1.2.1. Çalışma Alanının Tarihçesi<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>; Bronz Çağı sonlarında başlayan göçler sırasında,<br />

Anadolu'dan gelen kavimler <strong>ve</strong> bunlara Yunanistan'dan gelerek Kilikya'da katılan<br />

Akalar tarafından kurulmuştur. Truva kahramanlarından <strong>ve</strong> <strong>Salamis</strong> Adası kralı<br />

Telamon'un oğlu Tefkros, şehrin kurucusu olarak bilinmektedir. M.Ö.707 yılında<br />

gerçekleşen Asur hakimiyetinden sonra M.Ö.560 yılında bastırılan sikkelerden,<br />

<strong>Salamis</strong> kralı E<strong>ve</strong>lthon'un adanın idaresini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. M.Ö.499<br />

yılında Atinalı Kimon'un Kıbrıs'taki Pers hakimiyetine son <strong>ve</strong>rmek için düzenlediği<br />

sefer başarısızlıkla son bulmuş <strong>ve</strong> Kimon'un ölümü üzerine Atinalılar, Kıbrıs'ı alma<br />

girişiminden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra Fenikeli idareciler başa geçmiş, fakat<br />

ticaret <strong>ve</strong> diğer konularda gerileme başlamıştır. M.Ö.411 yılında Tefkros ailesinin<br />

üyelerinden Evagoras, <strong>Salamis</strong> Krallığı’nı ele geçirmiştir. Tüm adayı hakimiyeti<br />

altına almak isteyince <strong>Salamis</strong> şehri Persler tarafından kuşatılmış <strong>ve</strong> Evagoras Pers<br />

Krallığına <strong>ve</strong>rgi ödemek zorunda bırakılmıştır. Bu durum İskender devrine dek<br />

sürmüştür. İskender döneminde <strong>Salamis</strong> kralı olan Pyntagoras, İskender'e askeri<br />

yardımlarda bulunduğundan kendisine Tamusus şehri <strong>ve</strong>rilerek ödüllendirilmiştir.<br />

İskender'in ölümü sonrasında <strong>Salamis</strong> sürekli el değiştirmiştir. M.Ö.294 yılında zor<br />

şartlar altında Kıbrıs'ı alan Ptoleme Krallığı idaresi sırasında ada huzura kavuşmuştur<br />

<strong>ve</strong> bu tarihten itibaren <strong>Salamis</strong> baş şehir olma niteliğini kazanmıştır. <strong>Kenti</strong>n bu parlak<br />

35


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

dönemi Roma egemenliği süresince de devam etmiştir. Günümüzdeki kalıntıların<br />

çoğu Roma dönemine aittir. Roma idaresi altında şehrin bir halk meclisi, bir senato<br />

<strong>ve</strong> ihtiyar meclisi bulunmaktaydı. M.S.76 <strong>ve</strong> 77 yıllarındaki depremler <strong>ve</strong> M.S.116<br />

yılındaki Yahudi isyanları ile şehir epeyce tahrip olmuştur. Daha sonra ada Antakya<br />

vilayetine bağlanmıştır <strong>ve</strong> <strong>Salamis</strong> limanı, Suriye gemilerince ilk uğrak limanı<br />

olduğundan, şehirde bir ferahlama oluşturulmuştur. M.S.232 <strong>ve</strong> 342 yıllarındaki<br />

depremler yazık ki şehre yine büyük zararlar <strong>ve</strong>rmiştir. Bundan sonra Bizans<br />

İmparatoru Konstantinus şehri küçük bir planda inşa ettirerek, Konstantinus adını<br />

<strong>ve</strong>rmiştir. Şehir bu dönemde Kıbrıs'ın baş şehri olarak Baf'ın yerini almıştır. Daha<br />

sonra şehir M.S.647 yılındaki Arap akınları <strong>ve</strong> yer sarsıntıları nedeniyle terk<br />

edilerek, bugünkü Mağusa şehrini oluşturan bölgeye halk göç etmek durumunda<br />

kalmıştır ( www.tourism.trnc.net).<br />

Şekil 3.1. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong><br />

36


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3.1.2.2. Çalışma Alanında Bulunan Başlıca Yapılar<br />

3.1.2.2.(1). <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong><br />

Sur <strong>ve</strong> Limanlar; Şehrin kuzey, güney <strong>ve</strong> batı kesimlerinde surlar yer<br />

almaktadır. <strong>Kenti</strong>n en eski sur sistemi kuzeybatı <strong>ve</strong> güney kesiminde bulunmaktadır.<br />

İkinci bir sur sisteminine daha sahip olan <strong>Salamis</strong> şehirinin merkezi bu ikinci sur<br />

sistemiyle çevrelenmiştir. Şehrin merkezini çevreleyen surların, M.S.7 yy.'daki Arap<br />

akınlarına karşı Bizanslılar tarafından inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir.<br />

Şehrin güney doğusunda <strong>Salamis</strong> şehrinin en eski limanı yer almaktadır. Bu limanın<br />

kuzey <strong>ve</strong> güneyi suni dalgakıranlar ile korunmaktaydı. Fakat ırmağın taşımış olduğu<br />

alüvyonlarla bu limanın dolması nedeniyle Geç Roma devrinde şehrin kuzeyinde<br />

ikinci bir limanın kullanımına gidilmiştir. Daha sonra Demetius döneminde bu iki<br />

limanın da kullanımı durdurularak daha da kuzeyde üçüncü bir limanın kullanımına<br />

gidilmiştir. Dolayısıyla yapılanma da kuzeye doğru yönlenmiştir (Tekel, 2003).<br />

Şekil 3.1.’de <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin fotoğrafı, Şekil 3.2.’de ise bu kentin merkezini<br />

çevreleyen geç dönem surları görülmektedir.<br />

Şekil 3.2. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin merkezini çevreleyen geç dönem surları<br />

(Doğmuş, 2003).<br />

37


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Gymnasium (Spor Alanı); <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin güney girişindeki döşeme<br />

üzerindeki yazıttan anlaşıldığı üzere, şehrin kuzeyinde şimdiki Roma<br />

Gymnasium’unun bulunduğu yerde Helenistik devre tarihlenen bir Gymnasium<br />

mevcuttur. Doğu revağında da burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığını<br />

gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Yer sarsıntıları sonucu yıkımlar olması nedeniyle<br />

Gymnasium Augustus döneminde tamir ettirilmiş <strong>ve</strong> bir de doğu revağı eklenmiştir.<br />

Dört tarafı kronit başlıklı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey <strong>ve</strong> güney uçlarına<br />

ila<strong>ve</strong> edilen birer yüzme havuzunun etrafında heykeller yer almaktadır. Şekil 3.3.’de<br />

Gymnasium.’un dört tarafını çevreleyen sütunlar yer almaktadır.<br />

Şekil 3.3. Gymnasium’un dört tarafını çevreleyen sütunlar.<br />

Günümüzde kuzey yüzme havuzunun etrafında bulunan heykeller M.S.2.yy'a<br />

aittir (www.tourism.trnc.net). Bu heykellerin, Romalılar tarafından Eski Yunan<br />

heykellerinden esinlenilerek yapıldığı belirtilmektedir. Havuz etrafında 9 adet heykel<br />

bulunmaktadır (Şekil 3.4.).<br />

38


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 3.4. Gymnasium’un kuzeyinde yer alan havuz <strong>ve</strong> heykelleri.<br />

Havuzlar etrafında yer alan heykellerden sadece 1 tanesi hariç tümünün kafası<br />

koparılmıştır (Şekil 3.5.).<br />

Şekil 3.5. Gymnasium bünyesinde bulunan havuzların kenarlarında<br />

yer alan kafası koparılmış heykeller.<br />

Bununla ilgili olarak iki neden ileri sürülmektedir; Hristiyanlaşma sürecinde<br />

tanrıçalar olan bu heykellere bunun yapılmış olma ihtimali <strong>ve</strong>ya M.S.7.yy’da<br />

gerçekleşen Arap akınlarında bu heykellerin put olarak değerlendirilmesi <strong>ve</strong> bu<br />

nedenle kafalarının koparılmış olmasıdır. Heykellerin tümü beyaz olmasına karşın 1<br />

tanesi gri renktedir. Bu heykel taştan oyulmak suretiyle yapılmıştır <strong>ve</strong> ada<br />

39


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

arkeolojisinde çok büyük öneme sahip olan Rum arkeoloğu Karageorghis’e göre<br />

hüznü simgelemektedir. Sağlık tanrısının heykelinin de yer aldığı havuz <strong>ve</strong> spor<br />

kompleksinde, yapılan sporun sağlıkla bağdaştırıldığı anlaşılmaktadır (Karageorghis,<br />

1969). M.S. 332 <strong>ve</strong> 342 yıllarındaki depremlerle yeniden yıkılan Gymnasium, Erken<br />

Bizans devrinde Konstatinus tarafından <strong>Salamis</strong> hamamları olarak yeniden inşa<br />

edilmiştir (www.tourism.trnc.net). Şekil 3.6’de Gymnasium’un Doğmuş tarafından<br />

2003 yılında çizilen krokisi yer almaktadır.<br />

Şekil 3.6. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapılarından Gymnasium (Doğmuş, 2003).<br />

Tiyatro; Gimnasium'un güneyinde yer almaktadır. Tiyatro yapısı Şekil 3.7.’de<br />

görülmektedir. Yapının Augustus döneminde inşa edilmiş olduğu tahmin<br />

edilmektedir. M.S. 4. yy'daki yer sarsıntıları ile yıkılan tiyatronun taşları hamamların<br />

inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro, sahne binası, orkestra <strong>ve</strong><br />

oturma yerlerini içerir. Kapasitesi 15 bin seyirciye karşılık düşer. Sahne binası<br />

oyuncular tarafından soyunma-giyinme yeri <strong>ve</strong> fon işlevi göstermektedir. Freskler,<br />

heykel <strong>ve</strong> sütunlarla süslü bu görkemli yapının günümüze dek sadece temelleri<br />

40


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

gelebilmiştir. Orta kısmındaki orkestranın ortasında Dionysos'a adanmış bir sunak <strong>ve</strong><br />

Marcus Avurelius Commedus ile Caesar Contanstinus <strong>ve</strong> Caesar Maksimianus'a<br />

adanmış yazılı iki altlık vardır. Oturma yerleri 50'den fazla sıra ihtiva etmesine<br />

karşın, bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Orta kısımdaki boşluk şeref locasıdır.<br />

Oturma yerlerinin bir kısmı yeniden restore edilerek inşa edilmiştir. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong><br />

<strong>Kenti</strong>’nde bulunan bu tiyatronun 50 m kadar kuzey doğusunda ikinci bir tiyatro<br />

yer almaktadır. Kazısına 70’li yıllarda kısmen başlanılan fakat tamamlanamayan bu<br />

ikinci tiyatro anfi tiyatro özelliğini taşımaktaydı. Sanata <strong>ve</strong>rilen önemin büyüklüğü<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisinde yer alan bu yapıtlardan anlaşılmaktadır. (Tekel,<br />

2003).<br />

Şekil 3.7. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>ndeki Gymnasium’un güneyinde bulunan Tiyatro<br />

yapısı.<br />

Roma Villası; Tiyatronun güneyinde yer almaktadır. Bir zamanlar iki katlı<br />

olan bu yapı, sütunlu bir giriş, bir iç avlu, geniş bir oturma odasından meydana<br />

gelmiştir. Öteki odalar avlunun iki yanında yer alırlar. Kazı sırasında burada,<br />

merkezi bir figürün etrafını çevreleyen, hayvan tasvirleri ile bezenmiş mozaik<br />

döşemeli bir platform tespit edilmiştir (Eski eserler <strong>ve</strong> müzeler dairesi, 2003).<br />

Bizans Su Sarnıcı (su deposu); Roma villasının güney doğusunda yer alan<br />

huni biçimli bu sarnıç, üç bölmeden oluşmaktadır. Bir bölmede M.S. 6. yy'a ait duvar<br />

41


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

resimleri <strong>ve</strong> yazılar bulunmuştur. Şu anda harap vaziyetteki ana pano; kuş, balık <strong>ve</strong><br />

su bitkilerinden oluşan su sahnesi <strong>ve</strong> İsa başı bulunan bir madalyon ile süslüdür.<br />

Buradan su, kanallar yardımı ile şehir içerisine ulaştırılmaktaydı (Şekil 3.8.). M.S.<br />

627-640 yılları arasına tarihlenmiş olan sarnıca su, kanallarla Kythrea'dan<br />

(Değirmenlik) gelerek birikmekteydi. Bugün halen su kemerlerinin kalıntıları<br />

mevcuttur (Şekil 3.9.). Bu kemerlerde tavanı taşıyan ayakların uzun duvarlardan<br />

çıkan iri dirseklerle desteklenmiş olduğu görülmektedir (Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler<br />

Dairesi, 2003).<br />

Şekil 3.8. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>ndeki su kanalları.<br />

Şekil 3.9. Kythrea (Değirmenlik) su kemerleri.<br />

42


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Campanopetra Bazilikası; Bazilika 4.yy'da inşa edilmiştir. Çevresi sütunlarla<br />

sarılı, su kuyusu olan bir avlu <strong>ve</strong> orta <strong>ve</strong> yan kısımlardan oluşmaktadır. Orta bölümde<br />

piskoposun kürsüsü <strong>ve</strong> rahip yerleri bulunmaktadır. Apsitin arkasında hamamı<br />

da olduğu anlaşılan bir kalıntı grubu daha vardır. Odalardan birinin oldukça göz alıcı<br />

bir yer döşemesi, mozaik yapısı bulunmaktadır (www.tourism.trnc.net). Şekil<br />

3.10.’da Campanopetra Bazilikası’nın Doğmuş tarafından 2003 yılında<br />

gerçekleştirilmiş çizimi <strong>ve</strong> Şekil 3.11.’de ise Campanopetra Bazilikası odalarından<br />

birinin göz alıcı güzellikteki mozaik yer kaplaması görülmektedir.<br />

Şekil 3.10. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapılarından Campanopetra Bazilikası (Doğmuş,<br />

2003).<br />

St.Epiphanius Bazilikası; Kıbrıs'ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı<br />

geçmişte <strong>Salamis</strong>'in Metropolitan Kilisesi olarak yer almıştır. Yapının 2003 yılında<br />

Doğmuş tarafından yapılan çizimi Şekil 3.12.’de yer almaktadır. Piskopos<br />

Epiphanius'un görev süresinde yapıldığı (368-403 yılları arasında) bilinmektedir.<br />

Epiphanios'un mermerden yapılmış mezarı burada bulunmaktadır. Bazilika ondörtlü<br />

iki sütun dizisi ile 3 ayrı bölüme ayrılmıştır. Apsitte piskopos <strong>ve</strong> rahiplerin oturduğu<br />

43


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

sıralar yer almaktadır. Bu bölümün iki yanındaki odaların rahiplerin cübbelerini<br />

giymeleri <strong>ve</strong> ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanıldığı ileri<br />

Şekil 3.11. Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı güzellikteki<br />

mozaik yer kaplaması.<br />

sürülmektedir. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altında yer alan ısıtma sistemi ise,<br />

kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığı düşüncelerine yol açmaktadır.<br />

Kalıntılardan elde edilen bulgular, 7. yy'daki Arap istilasının ardından, bazilikanın<br />

güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir<br />

(www.tourism.trnc.net).<br />

44


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 3.12. Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan St.Epiphanius bazilikası<br />

(Doğmuş, 2003).<br />

Agora (Taş Forum / Pazar Yeri); bu yapı su deposunun güneyinde yer<br />

almaktadır. Ortadaki boş alan <strong>ve</strong> bunun çevresindeki dükkanlardan oluşan bu<br />

mekanın <strong>Salamis</strong>'in hem toplantı hem de alış<strong>ve</strong>riş merkezi olduğu anlaşılmaktadır.<br />

Augustus döneminde restore edildiği ele geçen bir Latince kitabeden anlaşılmaktadır.<br />

Agoranın iki yanındaki sütunlu revaklar güneş <strong>ve</strong> yağmurdan koruma vazifesi<br />

görüyorlardı. Bunlardan bugün sadece biri ayakta kalabilmiştir<br />

(www.tourism.trnc.net).<br />

Zeus Tapınağı; <strong>Salamis</strong> şehrinin ana tapınağı olabileceğine inanılan bu<br />

yapının az bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Agora'nın güney ucunda bulunan<br />

tapınağa, basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapılan kazılarda ele geçen bir kitabede<br />

mabedin Augustus'un karısı Livia şerefine Zeus Olympios'a ithaf edilmiş olduğu<br />

belirtilmektedir (www.tourism.trnc.net).<br />

45


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3.1.2.2.(2). <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı<br />

<strong>Antik</strong> <strong>Salamis</strong> kentinin mezarlık alanı <strong>Salamis</strong> Ormanı’nın batı ucundan<br />

başlayıp güneybatıda Tuzla (Enkomi), kuzeybatıda ise Yeni Boğaziçi köyleriyle<br />

sınırlandırılan yaklaşık 7 km² ’lik bir bölge içerisinde yer almaktadır. Görkemli <strong>ve</strong><br />

zengin buluntularıyla Ortaçağdan itibaren uluslararası bir üne kavuşan bu alan,<br />

19.yy’ın sonuna kadar önce yabancı seyyahların, daha sonra ise bunları izleyen<br />

define avcılarının giderilmesi imkânsız tahribatlarına sahne olmuştur. Bu tarihlerde,<br />

hatta daha sonraları bile çoğu mezarlar yağmalanmış <strong>ve</strong> ele geçirilen eski eserleri<br />

yurtdışına kaçırılmıştır. Önemli sayılan bu alanın dünya insanlığına<br />

kazandırılabilmesi için 20.yy’ın başından itibaren bu alanda bilimsel nitelikli<br />

arkeolojik kazılara başlanmış <strong>ve</strong> 1993 yılında ise “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan<br />

edilmiştir. Bu alanda Geometrik dönemden Bizans dönemine kadar tarihlenen sayısız<br />

mezar bulunmuş <strong>ve</strong> ayrıca Cellarga Mezarlığı’nın bir kısmı, Nikokreon Senotafı <strong>ve</strong><br />

arkeoloji literatürüne Kral Mezarları olarak giren 9 mezar açığa çıkarılmıştır.<br />

Bunların bir kısmının soylu <strong>ve</strong>ya varlıklı kişilere, bir kısmının ise halktan kişilere ait<br />

oldukları belirlenmiştir. Ölümden sonra ikinci bir yaşamın varlığına inanan<br />

<strong>Salamis</strong>liler, ölülerini ekonomik durumlarıyla orantılı çeşitli hediyelerle birlikte<br />

gömmüşlerdir. Mezarlık alanındaki en yaygın mezar tipi, kayaya oyularak yapılmış<br />

bir mezar odası ile bir giriş yolu bulunan (dromos) mezarlardır. Bunun dışında;<br />

üstten girilebilen kuyu mezarlara, bir Senotaf (boş anıt mezar) ile bir Tümülüse,<br />

yaklaşık 20-25 cm derinliğindeki çukurlara <strong>ve</strong>ya küplerle yapılan basit gömülere <strong>ve</strong><br />

kremasyon olarak bilinen yakarak gömme gibi farklı gömülere de bu alanda<br />

rastlanmıştır. Kral Mezarı olarak bilinen mezarlara gerçekten kralların gömülüp<br />

gömülmediği bilinmemekle birlikte, bu mezarlarda ele geçen çok kıymetli ölü<br />

hediyelerine <strong>ve</strong> mezarların anıtsal yapılarına dayanılarak bu mezarlara kral mezarları<br />

adı <strong>ve</strong>rilmiştir.Ancak bu mezarlar krallara ait olmasalar bile soylulara <strong>ve</strong>ya varlıklı<br />

kişilere ait oldukları kuşku götürmemektedir.Bu mezarların yollarında bulunan at,<br />

merkep <strong>ve</strong> insan iskeletlerinin yanı sıra harp ile cenaze arabalarına dayanılarak,<br />

cenaze sırasında yemekli törenlerin düzenlendiği <strong>ve</strong> başta at ile merkep olmak üzere<br />

insanların da ölülerin şerefine kurban edildikleri anlaşılmıştır. Mezarlık alnında ele<br />

46


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

geçen değişik ülkelerin etkilerini taşıyan zengin buluntular, <strong>Salamis</strong> kraliyet ailesi ile<br />

soyluların, Mısır, Asur, Suriye, İonya <strong>ve</strong> Urartu gibi devletlere haraç ödeyerek bolluk<br />

içinde sosyal yaşamlarını sürdürme olanağı bulduklarını ortaya koymaktadır. <strong>Salamis</strong><br />

kentindeki soylu <strong>ve</strong>ya varlıklı kişiler kral mezarlarına gömülürken, halk ise<br />

mezarlık alanındaki Cellarga Mezarlık Alanı’na gömülürlerdi. Kazısı kısmen<br />

yapılmış bu alanda en az 114 mezar açığa çıkarılmıştır (Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler<br />

Dairesi, 2003).<br />

Kral Mezarları; Yaklaşık olarak 4 mil karelik bir alanda bulunan <strong>Salamis</strong><br />

Nekropol'u, Enkomi'den <strong>Salamis</strong> Ormanı’nın batı ucu <strong>ve</strong> St. Barnabas Manastırına<br />

dek uzanmaktadır. Açığa çıkarılan mezarlar arasında görülen bir kısım mezarlar<br />

yapısal biçimleri <strong>ve</strong> zengin buluntularından dolayı Kral Mezarları diye<br />

adlandırılmıştır. Günümüzde 10 adet Kral Mezarı bilinmektedir. Bununla birlikte<br />

<strong>Salamis</strong> kazılarında ortaya çıkarılmış olan alanlar, kamu binaları kategorisinde yer<br />

almaktadır. Henüz ortaya çıkarılamamış olan halk konutları kapsamına giren<br />

binalarla birçok mezarın daha bulunacağı tahmin edilmektedir. Başlıca mimari<br />

özellikleri, mezar odası önünde yer alan geniş, uzun <strong>ve</strong> meyilli alanlardır. Burada<br />

cenaze arabasını çeken atlar ölünün şerefine kurban edilip gömülmüş <strong>ve</strong> yağ, şarap<br />

<strong>ve</strong>ya bal dolu küpler buralarda sıralanmıştır. Araştırmalar mezarların M.Ö. 8. yy'da<br />

yapıldıklarını <strong>ve</strong> M.S. 4. yy'a değin kullanıldıklarını göstermiştir. Özellikle 47 (Şekil<br />

3.13), 50 <strong>ve</strong> 79 nolu kral mezarlarında zengin buluntulara rastlanılmıştır<br />

(Karageorghis, 1969).<br />

50 nolu mezarın, mezar odasına girişi sağlayan yolunun kazısı 1965 yılında<br />

gerçekleştirilmiştir. Şekil 3.14.’de çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral<br />

mezarı görülmektedir.Tonozlu dikdörtgen bir mezar odası ile bu odanın doğusunda<br />

yer alan geniş bir yoldan ibarettir. Anıtsal bir yapı olması nedeniyle M.S. 14.yy’dan<br />

itibaren yerel azizelerden St.Katerina’nın hapsedildiği, şehit düştüğü <strong>ve</strong>ya<br />

ölümünden sonra gömüldüğü bir yer olarak görülmüştür. Hristiyanlık dinini<br />

benimseyen Azize Katerina’nın <strong>Salamis</strong> idarecisi olan dayısı tarafından buraya<br />

hapsedildiğine inanıldığından M.S. 14.yy’dan itibaren yaygın olarak “St. Katerin<br />

Hapisanesi” olarak adlandırılmış, yakın zamanlara kadar da St.Katerina’ya ait bir<br />

kilise <strong>ve</strong> adak yeri olarak kullanılmıştır. Binanın inşa edilişiyle ilgili olarak değişik<br />

47


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

söylentiler bulunmaktadır. Tonozla örtülü mezar odasındaki çukurun bir zamanlar<br />

pınar olması nedeniyle binanın pınar üzerine inşa edildiğine inanılmasının yanı sıra,<br />

burasının bir kale, hazine dairesi, savaş zamanları sığınma yeri <strong>ve</strong> St.Katerina’nın<br />

mezarı olduğuna da inanılmaktadır. Dört ayrı dönemde gerçekleştirilen kullanım <strong>ve</strong><br />

eklentilerle bugünkü şeklini almıştır. İlkin M.Ö.7.yy’ın ilk yarısında bir mezar<br />

olarak inşa edilmiştir. Mezar odasının giriş yolunda bu döneme ait kurban edilmiş iki<br />

at iskeleti ile bir arabanın izlerine rastlanmıştır. M.S. 3 – 4. yy arasına rastlayan<br />

ikinci kullanımda şimdiki tonozlu bina inşa edilmiştir. Bu dönemlerde bir tapınak<br />

<strong>ve</strong>ya bir Heroon (yüceltilmiş kişilerin anısına yapılan özel yapı) olarak<br />

kullanıldığı tahmin edilmektedir. M.S.4–7. yy başları arasındaki üçüncü<br />

kullanımda tonozlu binanın girişine basamaklar yapılmış <strong>ve</strong> bir mezarlığa<br />

dönüştürülmüştür. Bu döneme ait olarak mezar giriş yolunda büyük testiler içinde<br />

çocuk gömülerine rastlanmıştır. Binanın dördüncü <strong>ve</strong> son kullanımı Ortaçağa<br />

rastlanmaktadır. Bu dönemde bir şapel (küçük dua yeri) olarak kullanılmış <strong>ve</strong> bu<br />

kullanım şekli yakın zamanlara kadar devam etmiştir (Karageorghis, 1969).<br />

Şekil 3.13. Çalışma alanı içerisinde yer alan 47 numaralı kral mezarı.<br />

48


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 3.14. Çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı.<br />

Cellarga Toplu Mezarları; <strong>Salamis</strong> Nekroplu'nun bir bölümünü oluşturan bu<br />

toplu mezarlar, Kral mezarlarının yaklaşık 500 m güney doğusunda yer alan,<br />

dönemin yoksul halkına ait olan toplu bir nekropol alanıdır (Şekil 3.15.). Yaklaşık<br />

120 tane mezar tespiti yapılmış olan bu alanın M.Ö.8. <strong>ve</strong> 4. yy’lar arasında<br />

kullanıldığı belirlenmiştir. Mezarlar, sadece bu alanda yoğunlaşan sert kireç taşına<br />

oyulmuşlardır. Ancak Cellarga’nın en büyük <strong>ve</strong> en zengin mezarı olarak bilinen 105<br />

numaralı mezar kesme taşla inşa edilmiştir. 33 numaralı mezarın giriş kapısı üzerinde<br />

ise bir yazıt saptanmıştır. Dikdörtgen planlı mezar odalarına öndeki basamaklı giriş<br />

yolları (dromos) ile ulaşılmaktadır. Her mezarın giriş yolunun çevresi düzgün<br />

kesilmiş kaya bloklarla sınırlandırılmıştır. Bu alandaki kayalığın sınırlı olması <strong>ve</strong><br />

M.Ö.8. yy sonlarından M.Ö.4. yy’a kadar kullanılması itibarıyle bazı mezarlar<br />

birbirine çok yakın yapılmış, bazı mezarlar birbiri içerisine girmiş, hatta ilk yapılan<br />

bazı mezarların çeşitli yerlerine baca şeklinde girişleri olan kuyu mezarlar da<br />

yapılmıştır. Bu mezarlık M.Ö.4. yy’da tamamen dolduğundan bir daha<br />

kullanılmamıştır. Ölüler yaygın olarak mezar odalarına gömülmüşlerdir. Ancak<br />

küçük çocukların Amphora olarak bilinen büyük küplere konulup gömüldükleri<br />

saptanmıştır. Mezar yollarındaki ateş yakma yeri kalıntılarında saptanan pişmiş<br />

topraktan küçük buluntulara, hayvan kemik kalıntılarına <strong>ve</strong> karbonlaşmış durumda<br />

49


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

ele geçen badem, incir <strong>ve</strong> üzüm gibi mey<strong>ve</strong>lere dayanılarak, gömü öncesinde<br />

mezarların çevresinde kurbanlı ziyafetli bir merasimin yapıldığı izlenimi<br />

edinilmiştir. Ancak çoğu mezarlar değişik zamanlarda gömü amacıyla yeniden açılıp<br />

kullanıldığından ilk gömü katları dağıtılmış durumda ele geçmiştir. Mezarlarda ele<br />

geçen seramiklerin bazılarına dayanılarak <strong>Salamis</strong>lilerin M.Ö.8 – 7. yy’da<br />

Anadolu’daki Tarsus <strong>ve</strong> Suriye’deki El Mina ile ilişki içerisinde bulundukları<br />

belirlenmiştir (Karageorghis, 1969).<br />

Şekil 3.15. Çalışma alanı içerisinde yer alan Cellarga Toplu Mezarları.<br />

Kral Nikokreon Senotafı; <strong>Salamis</strong> Nekropolu dahilinde yer alan, anıtsal yapısı<br />

<strong>ve</strong> içerdiği tarihi bilgiler itibarıyle ünlenen bu anıt mezar Tuzla köyünün içinde yer<br />

almaktadır. Tarihi kaynaklara göre, M.Ö.311 yılında <strong>Salamis</strong> Kralı olan<br />

Nikokreon’un Antigon’un saflarına geçmek istemesinin 1. Ptolemaios’a duyurulması<br />

üzerine, <strong>Salamis</strong> Şehri kuşatılmıştı. Bunun üzerine savaşta başarısız olacağını<br />

anlayan Kral Nikokreon, Ptolemaios’a teslim olmaktansa intihar etmeyi tercih eder.<br />

Olayı duyan kraliçe Axiotea ise, kızlarının düşman eline geçmemesi için onları<br />

bizzat kendisi öldürür <strong>ve</strong> Nikokreon’un kardeşlerinin eşlerini de aynı şekilde ölmeye<br />

ikna ettikten sonra, sarayın kapılarını kapatır <strong>ve</strong> intihar etmeden önce de kraliyet<br />

sarayını ateşe <strong>ve</strong>rir. Böylece tüm kraliyet ailesi yanan sarayın yıkıntıları altında<br />

kalmış olur. Bu tarihi olay sonrasında <strong>Salamis</strong>’te yaşayan insanların kahramanlık<br />

50


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

örneği gösteren kral Nikokreon ile kraliyet ailesini anmak için bu anıtı yaptıkları <strong>ve</strong><br />

temsili yangını platform üzerinde gerçekleştirdikten sonra üzerini tepe olacak şekilde<br />

toprakla örttükleri tahmin edilmektedir. 10 metre yüksekliğindeki toprak yığınının<br />

altında yer alan anıtın sistematik kazısı 1965-1966 yılları arasında<br />

gerçekleştirilmiştir. Toprak yığınının kaldırılması sonucu altında, kayaya yontularak<br />

yapılmış 52 metre çapında <strong>ve</strong> 2 metre yüksekliğinde dairesel bir platform açığa<br />

çıkmıştır. Kademeli basamaklarla <strong>ve</strong> batı yönündeki bir rampa ile çıkılan platformun<br />

ortasındaki ateş yakma yeri içinde çeşitli buluntular (demir çubuklar, çelenk<br />

parçaları, rozetler, karbonize odunlar, az pişmiş çamurdan heykeller) ele geçmiştir.<br />

Az pişmiş çamurdan yapılmış heykellerin önceleri platformdaki 16 deliğe<br />

dikilen direkler üzerinde yer aldığı <strong>ve</strong> ortadaki ocak içinde gerçekleştirilen temsili<br />

yangın sırasında bir kısmının sertleştiği, diğerlerinin ise ateş görmeden yere<br />

düştüklerinden deforme oldukları saptanmıştır (Karageorghis, 1969). Şekil 3.16’da<br />

Kral Nikokreon Senotafı görülmektedir.<br />

Şekil 3.16. Çalışma alanı içerisinde yer alan Kral Nikokreon Senotafı.<br />

51


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3.1.2.2.(3). St. Barnabas Manastırı, İkon <strong>ve</strong> Arkeoloji Müzesi<br />

<strong>Salamis</strong>'te doğmuş Yahudi bir ailenin oğlu olan St. Barnabas, Kudüs'te<br />

eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a döner <strong>ve</strong> Hıristiyanlığı yaymak için M.S.45 yılında<br />

St. Paul ile çalışmaya başlar. Bu faaliyetlerden dolayı vatandaşları tarafından<br />

öldürülüp, cesedi denize atılmak üzere bir bataklığa saklanır. St. Barnabas'ın<br />

öğrencileri olayları izleyip, cesedi <strong>Salamis</strong>'in batısında bir yeraltı mağarasına<br />

gömerler <strong>ve</strong> göğsüne de St.Mathews'un yaptığı incilin kopyasını koyarlar. Cesedin<br />

yeri bilinmediğinden uzun yıllar gizli kalır. 432 yıl sonra piskopos Anthemios,<br />

mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını ister. Mezar açıldığında St.<br />

Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş olur. Bu keşif sonrasında<br />

Piskopos, İstanbul'a giderek İmparator Zeno'yu bilgilendirir <strong>ve</strong> Kıbrıs Kilisesi’nin<br />

özerkliğini kazanır. İmparator, gömütün bulunduğu yerde bir manastır inşası için<br />

yeterince bağışta bulunur. Manastır M.S.477'de inşa edilir. Manastır bir kilise, avlu<br />

<strong>ve</strong> avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalardan meydana<br />

gelmektedir (Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi, 2003).<br />

St. Barnabas İkon <strong>ve</strong> Arkeoloji Müzesi; St. Barnabas kilisesinde çoğunluğu<br />

18. yy'dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda<br />

bulunan bazalt değirmen Enkomi yerleşim bölgesinden, diğer sütun <strong>ve</strong> taşlar ise<br />

<strong>Salamis</strong>'ten gelmiştir. Papazların yaşamlarını sürdürdüğü odalar ise restore edilerek<br />

bir Arkeoloji müzesi haline getirilmiştir. Müzede Kıbrıs'ın Neolitik Döneminden<br />

Roma Dönemine dek geniş bir çizgideki tarihsel sürece ait çeşitli eserleri görebilmek<br />

mümkündür. Ayrıca tunç <strong>ve</strong> mermer eserler de müzede sergilenmektedir (Eski<br />

Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi, 2003). Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas<br />

Manastırı <strong>ve</strong> mezarı Şekil 3.17’de yer almaktadır.<br />

52


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 3.17. Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı <strong>ve</strong> mezarı.<br />

3.1.2.2.(4). Enkomi (Alasia) Şehri<br />

Günümüzdeki Enkomi (Tuzla) köyü yakınlarında yer alan <strong>ve</strong> Alasia diye de<br />

bilinen antik Enkomi şehri M.Ö. 2000'li yıllara tarihlendirilmektedir. Yapılan<br />

kazılarda, şehrin ilk dönemlerde Mısır etkisinde kaldığı, sonraları Miken etki alanına<br />

girdiği anlaşılmaktadır. Surlarla çevrili olan bu yerleşim yerinde ölüler, evlerinin<br />

tabanına hediyeleri ile birlikte gömülmektedirler. Şehre ızgara planının uygulandığı<br />

<strong>ve</strong> ilk kez yazının da burada ortaya çıktığı belirlenmiştir. Kült heykeli olarak görülen<br />

<strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tli bir Hitit etkisi taşıyan tunçtan yapılma "Boynuzlu Tanrı Heykeli" de bu<br />

bölgede bulunmuştur. Ayrıca şehirde çok sayıda tunçtan yapılmış eserler <strong>ve</strong> bakır<br />

işleme atölyelerini işaretleyen bakır artıkları bulunmuştur. Eskiden bir liman şehri<br />

olan Enkomi'nin yanından geçen Pedios (Kanlıdere) nehrinin, şehrin limanını<br />

alüvyonlar ile doldurması, depremlerin olumsuz etkileri <strong>ve</strong> Akalar’ın 12.yy.'dan<br />

sonra sürekli tehdit etmeleri sonucu bölge terkedilmiş <strong>ve</strong> burada yaşayanlar deniz<br />

kıyısına göç ederek <strong>Salamis</strong>’i kurmuşlardır (Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi, 2003).<br />

Enkomi (Alasia) şehri Şekil 3.18’de yer almaktadır.<br />

53


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 3.18. Çalışma alanı içerisinde yer alan Enkomi Şehri.<br />

3.1.3 Çalışma Alanının Bitki Örtüsü, Ormanlarının Yapısı <strong>ve</strong> İklim Özellikleri<br />

Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kıbrıs’ta, M.Ö. 275 - 195 yılları arasında<br />

yaşamış olan Eratosthenes'e göre adanın büyük bir kısmı hatta Mesarya bile<br />

ormanlarla kaplı idi. Ormanların zenginliğini Strabon; ağaçların nasıl bakır <strong>ve</strong> gümüş<br />

arayışı <strong>ve</strong>ya gemi yapımı için kesildiğini, buna rağmen ormanların büyümesine<br />

hakim olunamadığını anlattığı sözüyle belirtmiştir (Olba 6, 2002). Fakat ilerleyen<br />

yıllar zarfında bilinçsiz kullanım <strong>ve</strong> aşırı otlatma sonucu gelen tahribat, bitki<br />

örtüsünün değişim sürecinde önce 4-6 metre boyundaki Maki florasını oluşturan (çalı<br />

topluluğu); Arbutus andrachne (Sandal Ağacı), Pistacia terebinthus (Çitlembit), Olea<br />

europea (Zeytin), Styraix officinalis (Tesbih Ağacı) <strong>ve</strong> Quercus coccifera (Kermes<br />

Meşesi) gibi türlerin oluşumuna, daha sonra bilinçsiz kullanım <strong>ve</strong> aşırı otlatmanın<br />

ağırlığı <strong>ve</strong> devamlılığı sonucu 3 metre’den daha az boylu garik bitki topluluğunu<br />

oluşturan Cıstus (Laden), Genista sphacelata (Azgan), Calycotome villosa<br />

(Pirekapan) <strong>ve</strong> yer yer Pistacia lentiscus (Sakız Ağacı) gibi türler ile yıllık <strong>ve</strong> çok<br />

yıllık otsu bitkilerin gelişimine<br />

54


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

neden olmuştur. Bilinçsizliğin <strong>ve</strong> otlatmanın daha da ağırlaşması ile Sarcopotenium<br />

spinosum (Abdesbozan), Fumana spp (Güneş Gülü), Micromeria spp (Gü<strong>ve</strong>rin otu),<br />

Thymus capitatus (Beyaz Kekik tülümbe) ile çok az sayıda otsu bitkiden meydana<br />

gelen bitki toplulukları oluşmuştur. Bunun yanında, insanoğlunun Kıbrıs florası<br />

üzerinde olumlu etkileri de olmuştur. Yıllar boyunca başka ülkelerden Kıbrıs’a ithal<br />

edilen yabancı tür bitkiler günümüzde park, bahçe <strong>ve</strong> yol boylarında çok değişik <strong>ve</strong><br />

büyüleyici güzellikteki çiçekleri ile etkileyici bir çevre oluşturuyorlar. Hindistan<br />

kökenli Bauhinia variegate (De<strong>ve</strong> Tabanı) yeni dünya tropik bitkilerinden olan<br />

Bougainvillea spectakilis (Cemile) Avusturalya kökenli Grevillea robuste (Grevilya),<br />

Jacaranda mimosifolia (Cakaranda) bu bitkilerden bazılarıdır. Palmiyeler, Aga<strong>ve</strong><br />

(Sabır), Kaktüsler, Mimozalar <strong>ve</strong> Okaliptüs ağaçları gibi dış kökenli bitki türleri ise<br />

günümüzde Kıbrıs peyzajında yüksek oranda kullanılmaktadırlar (www.kktob.org).<br />

Günümüzde adanın orman yapısı esas itibarı ile Pinus brutia (Kızıl Çam) , Cubressus<br />

sempervirens (Adi Servi) türündeki ağaçlar ile yer yer çok iyi gelişmiş maki<br />

florasından oluşmaktadır. İklim şartlarının yarattığı durum dolayısı ile kuzeye bakan<br />

yamaçlardaki bitki örtüsü, güneye bakan bitki örtüsünden daha zengin <strong>ve</strong> daha fazla<br />

çeşitlilik göstermektedir. Güney yüzdeki bitkiler genellikle kurakçıl bitkilerdir.<br />

Mesarya ovasındaki bitki örtüsü ise Kıbrıs florasının tipik üyelerinden oluşmaktadır.<br />

Asphodelus (Çiriş otu), Urginea maritima (Ada soğanı), Muscari parviflorum<br />

(Sümbül), Muscari comosum (Sümbül), Muscari neklectum (Sümbül) türleri<br />

günümüzde mesarya ovasına hakimdirler. Çiçek açma mevsiminde ise kırmızı renkli<br />

Papa<strong>ve</strong>r rehoeas (Gelincik), Sarı çiçekli Sinapis ar<strong>ve</strong>nsis (Hardal) <strong>ve</strong>ya Altın sarısı<br />

Chrysanthemum coronarium (Kasımpatı) ile çok güzel bir renk cümbüşü<br />

oluşturmaktadır. Bunun yanında Kıbrıs’a özgü tür olan Ophrys kotschyi (Ofris)<br />

kolaylıkla burada bulunmaktadır. Günümüzde; ormanlarımızı oluşturan <strong>ve</strong> Orman<br />

Dairesi Müdürlüğü’nün yazılı izni olmadan kesilemeyen, taşınamayan, şekli<br />

değiştirilemeyen <strong>ve</strong> budanamayan ağaçlar; Çam Ağaçları, Servi Ağaçları, Ardıç<br />

Ağaçları, Kavak Ağaçları, Çınar Ağaçları, Meşe Ağaçları <strong>ve</strong> Okaliptüs Ağaçlarıdır<br />

(www.kktob.org).<br />

55


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çalışma bölgesi içerisinde yer alan <strong>Salamis</strong> Ormanları; Halep Çamı (Pinus<br />

halepensis- Alepo pine), Fıstık Çamı (Pinus pinea. L), Okaliptüs Ağaçlarından<br />

(Eucalyptus ssp) kurulmuştur.<br />

Orman Arazilerinin 64,323 ha’lık alan kapladığı, Kuzey Kıbrıs Türk<br />

Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminine göre toplam nüfusu 218,066’dır. Ülke<br />

nüfusunun yaklaşık % 59.6’sı kırsal bölgelerde yerleşmiş olup, toplam çalışan<br />

nüfusun % 16.5’i tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Yaratılan Gayri Safi Yurt İçi<br />

Hasıla’nın % 9.7 gibi önemli bir oranı bu sektörden karşılanmaktadır. Milli ihracatın<br />

% 35.56’sı Tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Bu parametreler ülkenin bir tarım<br />

ülkesi olduğunu kanıtlamakta <strong>ve</strong> bu sektörün ülke açısından önem <strong>ve</strong> büyüklüğünü<br />

ortaya koymaktadır. KKTC’nin 329,890 ha’lık toplam alanının %56.71’ine karşılık<br />

gelen 187,068 ha tarım arazileri olarak kullanılmaktadır (Tarımsal Yapı <strong>ve</strong> Üretim,<br />

2003). Ülkenin arazi varlığı dağılımı Çizelge 3.1.’de yer almaktadır.<br />

Çizelge 3.1. K.K.T.C.’nin 2003 yılı <strong>ve</strong>rilerine göre arazi kullanım modeli.<br />

ARAZİ ÇEŞİDİ MİKTAR (ha) %<br />

Tarım Arazisi 187,069 56,71<br />

Orman Arazisi 64,323 19,50<br />

Hali <strong>ve</strong> Mer’a Arazisi 16,344 4,95<br />

Kasaba, Köy, Dere <strong>ve</strong> Gölet 35,252 10,69<br />

Arazisi<br />

Kullanılmayan Arazi 26,902 8,15<br />

Toplam 329,890 100<br />

Yarı tropikal iklim kuşağında yer alan ada sıcak <strong>ve</strong> kurak, yağışların<br />

genellikle kış aylarında indiği Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. 2003 yılı ortalama<br />

sıcaklığı 19,6 o C olan KKTC’de aynı yıl en düşük sıcaklık 9,7 o C ile Şubat, en<br />

yüksek sıcaklık ise 29,3 o C ile Ağustos aylarında gerçekleşmiştir. Çizelge 3.2.’de<br />

KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık <strong>ve</strong>rileri ( o C ) yer<br />

almaktadır.<br />

56


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çizelge 3.2. KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık <strong>ve</strong>rileri ( o C )<br />

Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık sıcaklık <strong>ve</strong>rileri (ºC)<br />

Kuzey Sahili Batı Orta Doğu Doğu Karpaz KKTC<br />

<strong>ve</strong><br />

Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi<br />

Beşparmak<br />

Dağları<br />

Ocak 12,8 12,2 12,0 13,3 13,1 13,7 12,8<br />

Şubat 9,7 9,7 9,7 9,7 8,9 10,4 9,7<br />

Mart 11,6 10,8 11,9 11,5 11,2 12,6 11,6<br />

Nisan 16,1 15,4 16,0 15,8 15,7 16,4 16,0<br />

Mayıs 23,3 22,6 24,1 24,4 22,6 23,3 23,4<br />

Haziran 25,9 25,1 26,9 26,9 25,6 25,9 26,0<br />

Temmuz 29,0 28,0 30,0 30,2 28,8 29,2 29,2<br />

Ağustos 29,1 27,9 29,6 30,4 28,9 30,0 29,3<br />

Eylül 25,2 24,4 25,4 26,3 25,5 26,3 25,5<br />

Ekim 22,1 20,8 21,8 22,9 21,9 22,3 22,0<br />

Kasım 16,9 15,9 15,9 17,9 17,5 17,9 17,0<br />

Aralık 12,5 12,2 11,8 13,7 13,8 13,8 13,0<br />

Ortalama 19,5 18,8 19,6 20,3 19,5 20,2 19,6<br />

Bölgedeki farklı noktalarda yer alan istasyonlardan alınan <strong>ve</strong>rilere göre 2003<br />

yılı toplam yağış ortalaması 457,3 mm dolayında olup en kurak aylar Temmuz <strong>ve</strong><br />

Ağustos, en yağışlı aylar ise Aralık <strong>ve</strong> Şubat aylarıdır. Çizelge 3.3.’de KKTC’nin <strong>ve</strong><br />

çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış <strong>ve</strong>rileri (mm) <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

KKTC <strong>ve</strong> çalışma bölgesinden elde edilen <strong>ve</strong>rilere göre 2003 yılı en yüksek<br />

nem % 79,5 ile Ocak ayında gerçekleşirken en düşük nem %55,8 ile mayıs ayında<br />

elde edilmiştir. Çizelge 3.4.’de KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi<br />

nem oranları (%) yer almaktadır.<br />

57


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çizelge 3.3. KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış <strong>ve</strong>rileri (mm).<br />

Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık yağış <strong>ve</strong>rileri (mm)<br />

Kuzey Sahili Batı Orta Doğu Doğu Karpaz<br />

<strong>ve</strong> Beşparmak Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi<br />

KKTC<br />

Dağları<br />

Ocak 82,2 52,1 50,8 46,6 39,2 43,3 57,1<br />

Şubat 182,3 167,2 109,0 81,9 58,3 133,0 130,6<br />

Mart 105,8 68,2 83,4 91,8 80,8 95,2 91,2<br />

Nisan 14,6 10,8 37,5 31,5 37,0 11,5 22,5<br />

Mayıs 1,3 0,3 17,0 2,0 0,4 9,0 5,0<br />

Haziran 31,7 9,8 28,7 15,9 13,6 24,0 20,6<br />

Temmuz - 0,0 0,2 0,0 0,0 0,0 0,0<br />

Ağustos 0,2 0,0 0,8 0,0 0,0 0,0 0,2<br />

Eylül 0,5 0,0 1,6 0,1 0,0 5,3 1,0<br />

Ekim 15,2 10,1 7,2 5,5 4,4 12,1 9,9<br />

Kasım 46,1 37,2 10,5 12,9 7,1 14,0 24,8<br />

Aralık 113,8 52,7 68,1 95,2 93,0 117,7 94,4<br />

Ortalama 593,7 408,4 414,8 383,4 333,8 465,1 457,3<br />

Çizelge 3.4. KKTC’nin <strong>ve</strong> çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları (%).<br />

Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık nisbi nem oranları <strong>ve</strong>rileri (%)<br />

Kuzey Sahili Batı Orta Doğu Doğu Karpaz<br />

<strong>ve</strong><br />

Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi<br />

KKTC<br />

Beşparmak<br />

Dağları<br />

Ocak 78,7 81,8 79,1 82,1 82,4 73,8 79,5<br />

Şubat 71,7 77,9 76,7 76,8 81,0 68,8 74,4<br />

Mart 73,8 79,9 76,0 76,9 76,4 70,4 75,1<br />

Nisan 71,8 76,1 73,4 74,3 74,3 74,5 73,3<br />

Mayıs 56,5 64,8 52,3 51,3 58,8 63,7 55,8<br />

Haziran 62,5 74,3 59,0 60,3 66,1 70,4 62,9<br />

Temmuz 56,5 69,9 52,3 53,4 59,9 40,6 56,8<br />

Ağustos 61,5 74,8 55,3 57,0 63,9 72,6 61,3<br />

Eylül 63,9 75,4 59,3 59,8 63,0 66,7 62,8<br />

Ekim 67,2 76,4 65,0 65,5 67,3 70,3 67,1<br />

Kasım 72,9 74,6 68,3 68,2 68,2 66,1 70,2<br />

Aralık 75,6 76,9 72,2 76,9 71,5 69,5 75,0<br />

Ortalama 67,7 75,2 65,7 66,9 69,4 67,3 67,9<br />

58


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3.1.4. Çalışma Alanı <strong>ve</strong> Çevresinin Jeolojisi<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> Pleyistosen yaşlı denizel kalkarenitik kireçtaşı <strong>ve</strong> kumlu<br />

kireçtaşından oluşan bir jeolojik temel üzerine oturmaktadır. Güncel kıyıya yakın yer<br />

alan Gymnasium <strong>ve</strong> bununla ilgili alt yapıların bazı kısımları ise kentin kurulduğu<br />

zamanda daha düşük bir topoğrafik kotta bulunması yüzünden doğrudan plaj kumu<br />

üzerinde yerleşirler. Pleyistosen yaşlı denizel kumtaşı <strong>ve</strong> kumlu kireçtaşları hem<br />

M.Ö. 1700’lerdeki Enkomi kentinin hem de M.Ö. 1050 yıllarında kurulan <strong>Salamis</strong><br />

kentinin imarında kullanılmışlardır. O yıllarda kullanılan taş ocakları yüzeyde<br />

bulunan <strong>ve</strong> bir jeolojik erozyon koruyucusu olan üst seviyelerinin kaldırılmasıyla<br />

Pleyistosen istifinin dayanımsız alt seviyelerinin kolayca aşınmasına neden olmuş <strong>ve</strong><br />

adanın bu kesiminde hafif dalgalı bir rölyef ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Adası’nın kentin<br />

bulunduğu doğu kıyısı olasılıkla yüzbinlerce yıl olarak ifade edilebilecek bir<br />

süreden beri yükselmektedir. <strong>Kenti</strong>n M.S. 77 <strong>ve</strong> 332 ile 342 yıllarındaki<br />

depremlerle yıkılması ile meydana gelen molozların denize doğru kısmen doğal<br />

olarak akarsu <strong>ve</strong> sellenmelerle taşınması bu kesimin bu olaya izin <strong>ve</strong>recek bir<br />

topografik kotta bulunmakta olduğunu gösterir. Kuzey-güney uzanımlı eğim atımlı<br />

normal faylanmalarla meydana gelen fay sarplıkları kentlerin imarında doğal taş<br />

ocağı aynaları olarak kullanılmışlardır. Pleyistosen stratigrafik istifi özelliği<br />

yüzünden kimi zaman mezar odalarının hazırlanmasında kimi zaman da başka<br />

kullanımlar için hacımların meydana getirilmesinde kolaylık sağlamıştır. <strong>Kenti</strong>n<br />

imarında kullanılan kesme taş duvarların, iki metreden daha kısa bazı sütunların kimi<br />

sütün başlıklarının, yol kaplamalarının malzemesi yakın çevreden sağlanmış, buna<br />

karşılık, mermer <strong>ve</strong> granit sütunlar, bunların sütun başlık <strong>ve</strong> kaideleri, zemin <strong>ve</strong> kimi<br />

duvar kaplamalarında kullanılan beyaz <strong>ve</strong> kırmızı mermerler, kırmızı <strong>ve</strong> beyaz<br />

renklerdeki sedimanter breş <strong>ve</strong> puding sütun <strong>ve</strong> su havuzları ada dışındaki<br />

kaynaklardan taşınmışlardır. <strong>Salamis</strong> kentinin imarında kullanılan malzemenin<br />

işlendiği yer olasılıkla kentin güneyinde Pedos ırmağına yakın yer almıştır. Bu<br />

durum akarsu ile taşınmış olan mermer yonga <strong>ve</strong> kiremit parçalarından<br />

anlaşılmaktadır (Gökten <strong>ve</strong> ark., 2005). Şekil 3.19.’da <strong>Salamis</strong> <strong>ve</strong> yakın çevresinin<br />

jeoloji haritası yer almaktadır.<br />

59


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 3.19. <strong>Salamis</strong> <strong>ve</strong> yakın çevresinin jeoloji haritası.<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin kurulduğu alanın temelinde özellikle Granit Forum,<br />

Agora <strong>ve</strong> Zeus tapınağının bulunduğu alanlarda Pleyistosen’in en üst seviyesini<br />

temsil eden kalkarenitik kireçtaşları yer almaktadır. Buna karşılık Gymnasium,<br />

Amfitiyatro <strong>ve</strong> sütunlu yolun kuzey ucu plaj kumu üzerinde bulunmaktadır (Şekil<br />

3.20). Bu kısımlarda yapıların inşasından önce kireç harcı, jips kırıntı <strong>ve</strong> moloz<br />

karışımından oluşan bir tesviye harcı ile platform oluşturulmuş <strong>ve</strong> temelin kimi<br />

kısımları yine bu tesviye harcının üzerinde kazılmıştır. Sütunlu yolun kuzeye doğru<br />

eğimli olması olasılıkla orijinaldeki durumdur. Bütün bu görüntü <strong>Salamis</strong> kentinin<br />

kurulduğu zamanda bugünkünden daha düşük bir kotta bulunduğunu işaretler. Bu<br />

şekilde 3000 yıldır meydana gelen yükselmenin beş metre kot farkı oluşmasına<br />

dayanan hızı 0.17 cm/y dır. Bu yükselmenin bir başka kanıtı kıyıda yüksekte kalmış<br />

olan alüviyal yelpaze depolanmalarıdır ki malzeme içerisinde yoğun kiremit<br />

parçalarının bulunması bu taşınma olayının olasılıkla kentin depremlerle yıkılması<br />

sıralarında meydana geldiğini gösterir. <strong>Salamis</strong> alanının bu yükselmesiyle taşınmayı<br />

meydana getiren Kanlıdere <strong>ve</strong>ya onun kolu güneye göç etmiştir. Gerçekte kıyı<br />

diferansiyel şekilde bütünüyle yükselmektedir. Agoranın kuzeyinde yer alan su<br />

60


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

deposu bugün ova tabanından altı-yedi metre yüksekte bulunmaktadır. Kullanıldığı<br />

zamanda daha düşük kotta bulunmuş olmasıyla batıdan kanallarla <strong>ve</strong>ya akuadüklerle<br />

su getirilmesinin çok da güç olmamış olduğunu düşündürebilir. <strong>Kenti</strong>n<br />

güneydoğusunda kalıntıları görülen antik limanın üzeri kalınlığı 1.5 m’yi geçmeyen<br />

alüviyal yelpaze depolanmalarıyla örtülmüştür. Bugüne kadarki yayınlarda sözü<br />

edilen antik limanın iki kilometre kuzeye taşınmış olması çok zayıf bir taşınmaya<br />

neden olan Kanlıdere’nin limanı doldurmasından çok karanın yükselerek bu<br />

sığlaşmaya neden olmasıdır.<br />

Şekil 3.20. <strong>Salamis</strong> antik kentinin vaziyet planı.<br />

<strong>Kenti</strong>n güneydoğusunda antik limana yakın kısımlara depremlerle meydana<br />

gelen yıkıntılar dökülmüştür. Bunlar arasında doğal taşınan malzeme de<br />

bulunmaktadır. Bunlar arasında yalnızca limana yakın kesimde doğal taşınan<br />

malzeme arasında mermer yongaları bir seviye halinde gözlenmiştir. Bu durum<br />

61


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

kentin imarı sırasında taş blokların <strong>ve</strong> çeşitli mermer malzemenin kentin güneyinde<br />

suya yakın yerde hazırlanmış olduğuna işaret edebilir.<br />

<strong>Kenti</strong>n imarında kullanılan kesme taş <strong>ve</strong> moloz taşlar Pleyistosen istifinin en<br />

üst seviyesini meydana getiren denizel kireçtaşlarından <strong>ve</strong> kumlu kireçtaşlarından<br />

hazırlanmıştır. Bunun için çevrede çok sayıda taş ocağının işletilmiş olması gerekir.<br />

Bu imalat bazı yerlerde ova tabanının en çok üç metre farklılıkta değişen seviyelerde<br />

bulunmasına neden olmuştur.<br />

Fay sarplıkları bazı yerlerde taş ocaklarının doğal aynalarını meydana<br />

getirmiştir. Pliyo-Pleyistosen istifinin dayanım özellikleri daha önce de belirtildiği<br />

gibi en üst kireçtaşı katmanının bir doğal tavan gibi kullanılabilmesini sağlamış <strong>ve</strong><br />

mezarlar dahil olmak üzere olasılıkla çeşitli amaçlı kullanımlar için yeraltı<br />

açıklıklarının kazılabilmesini sağlamıştır. Bu durumun örnekleri <strong>Salamis</strong> antik<br />

kentinin batısında ova tabanında yer alan nekropol’de görülebilmektedir.<br />

<strong>Kenti</strong>n imarında kullanılan başlıca yapı malzemesi çevre taş ocaklarından<br />

sağlanmış olan Pleyistosen yaşlı denizel kalkarenitik <strong>ve</strong> kumlu kireçtaşlarıdır. Bu<br />

kireçtaşlarının en fazla 1.5-2 m kalınlıkta olması bunlardan yapılan sütun<br />

başlıklarının daha az dayanımlı olmasıyla kolay aliterasyonuna yol açmış <strong>ve</strong><br />

bunlardan yapılan sütunlar ancak bir kaç parçalı olmak suretiyle gerçekleştirilmiştir.<br />

Denizel kireçtaşlarının çoğu zaman homojen olmayan iç yapıları fiziksel <strong>ve</strong> kimyasal<br />

aliterasyonlarına yol açarak karakteristik karst aşınım formlarının ortaya çıkmasına<br />

yol açmıştır.<br />

<strong>Kenti</strong>n M.S. 77 <strong>ve</strong> 332-342 yıllarında yıkılmasına neden olan depremleri<br />

takiben yapılan onarımlarda çoğunlukla yıkımdan çıkan molozlar duvar örgüsünde<br />

kullanılmıştır. Bu kapsamda bazı tamiratlarda <strong>ve</strong> özellikle bu kazı döneminde ortaya<br />

çıkarılmış olan yolun bozulması <strong>ve</strong> yeniden kaplanmasında kullanılan gri renkli orta<br />

dayanımlı kumtaşları olasılıkla kentin güneydoğusunda deniz içerisinden alınmıştır.<br />

Bazı siyahımsı gri renkli breşik kireçtaşı sütunların Beşparmak Dağları’ndaki<br />

Permokarbonifer yaşlı kireçtaşlarından getirilmiş olması olasıdır. Buna karşılık granit<br />

<strong>ve</strong> mermer sütunlar ile puding <strong>ve</strong> breşik mermer sütunların, kaplama olarak<br />

kullanılmış olan beyaz <strong>ve</strong> bordo renkli mermerlerin, yine bordo renkli mermerden<br />

62


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

yapılmış büyük kü<strong>ve</strong>tlerin ada dışından getirilmiş olması gerekmektedir (Gökten <strong>ve</strong><br />

ark., 2005).<br />

3.1.5. Çalışma Alanının Günümüzdeki Arazi Kullanımı<br />

Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin gerisinde<br />

uzanmakta olan tüm ada üzerindeki en önemli yerleşimlerden <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> 7<br />

km²’lik alanı kaplamaktadır. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresinde yer alan arazilerin<br />

günümüzdeki kullanımları çeşitlilik arz etmektedir. Bölgede, kuru tarım arazileri;<br />

sulanmayan işlenen araziler, sulu tarım arazileri; geçici olarak sulanmakta olan<br />

araziler, ağaçlandırılmış alanlar; orman tarımı arazileri <strong>ve</strong> makilikler; geçici<br />

orman-çalılık olarak kullanılan araziler çoğunluğu oluşturmaktadır. Ayrıca<br />

Zeytinlikler (zeytin bahçeleri) de önemli bir alana sahiptirler. Bunların yanında az<br />

miktarda narenciye alanları bulunmaktadır.<br />

3.1.6. Çalışma Alanının Zemin <strong>ve</strong> Toprak Özellikleri<br />

Kıbrıs Adası’nın kuzey kesitinde yer alan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,<br />

çok genç Holosen’den çok yaşlı Permiyen-Karbonifer’e kadar uzanan çok zengin<br />

jeolojik oluşukların yanı sıra Trodos Dağları’ndan <strong>ve</strong> özellikle de Beşparmak<br />

Dağları’ndaki dik-çok dik eğimlerden kısa mesafe içerisinde Akdeniz düzlüğüne<br />

ulaşan akarsu <strong>ve</strong> yan dereler, yamaçlarda eğimin kırılması sonucu meydana gelen<br />

koluviyal <strong>ve</strong> bajada oluşukları çok farklı ana materyallerin <strong>ve</strong> yeryüzü şekillerinin<br />

varlığını ortaya koymakta bu özellik ülke toprakları deseninin çeşit <strong>ve</strong> zenginliğine<br />

de yansımaktadır. Ülkede jeolojik materyal <strong>ve</strong> fizyoğrafik birimler bakımından kesin<br />

farklılıklar gösteren 17 değişik ünite bulunmaktadır. Bunlar; Genç Alüviyal<br />

Depozitler, Yandere Alüviyalleri, Yaşlı Alüviyal Depozitler, Çukur Kil Depoları,<br />

Koluviyaller, Bajadalar (Çamur Akıntıları), Pliyosen-Pleyistosen, Kumlu Marnlar,<br />

Pliyosen- Pleyistosen Marn Üzerini Örten Konglomera Terasları, Pliyosen-<br />

Pleyistosen Marno-Kalker, Marn’lar, Miyosen Jips’ler, Miyosen Kumtaşları,<br />

Miyosen Kum Taşı ara Katmanlı Kireçli Kil <strong>ve</strong> Kireçli Killer, Miyosen Tebeşirler,<br />

63


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Jura-Triyas Kristalize <strong>ve</strong> Dolomitik Kireçtaşları, Kretase Volkanik’leri, Stabil Kıyı<br />

Kumul’ları <strong>ve</strong> ile Çeşitli Arazi Tipleridir.<br />

Trodos Dağları’ndan Lefke, Güzelyurt <strong>ve</strong> Mesarya ovalarında, Beşparmak<br />

Dağları’ndan ise yine orta Mesarya Ovası’na ulaşan Yeşilırmak, Güzelyurt Deresi,<br />

Kanlıdere, Çakıldere gibi akarsuların meydana getirdiği Genç Aluviyal Depozitler<br />

genellikle çok derin, yer yer de çok çakıllı bulunmaktadır. Çalışma alnında bulunan<br />

toprakların büyük çoğunluğu da bu gruta yer almaktadır, kanlıdere ırmağı tarafından<br />

taşınan materyallerin birikmesi sonucu oluşmuşlardır.<br />

Ülkenin, özellikle Yeşilırmak <strong>ve</strong> Güzelyurt bölgelerinde yoğun tarım yapılan<br />

toprakları, genç alüviyal depozitlerden oluşmaktadır. Genellikle Beşparmak<br />

Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz’e, güneyinde ise Mesarya ovalarından Karpaz<br />

bölgesine ulaşan küçük dereciklerin yakın mesafelerden depoladığı taşınmış<br />

materyaller Yandere Alüviyal fizyoğrafik ünitesini meydana getirmiştir. Bu<br />

dereciklerin depozitleri geldikleri yakın yörelerdeki jeolojik malzemeye önemli<br />

derecede benzerlik göstermekte olup büyük çoğunlukla hafif-orta eğimlerde<br />

bulunurlar. Çukur Kil Depoları, ülkenin Akdeniz’e komşu eski kıyı bataklıklarının<br />

dolması sonucu <strong>ve</strong>ya bajadaların (çamur akıntılarının) uç kısımlarında aluviyallerle<br />

birleştiği konkav topografyalarda oluşmuş durumdadır. Özellikle Mesarya Ovası’nın<br />

güneyinden Mağusa’ya doğru geniş yayılım gösterirler. Çoğunlukla yetersiz drenajlı<br />

tuzlu <strong>ve</strong> jipsli özellik taşırlar. Çalışma alanı toprakları bu fizyoğrafik üniteyi<br />

oluşturan serileri içermektedir. Ülkenin en homojen <strong>ve</strong> yaygın toprakları Bajada’lar<br />

üzerinde oluşmuşlardır. Bunlar şimdiki durumda kuru tarım yapılan, <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong><br />

<strong>Kenti</strong> toplumunun da beslenme ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlı kullandığı<br />

bilinen Mesarya Ovası’nın büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Genellikle Mesarya<br />

ovalarının kuzeyi, Beşparmak Dağları’nı paralel olarak izleyen, miyosen yaşlı<br />

kumtaşı ara katmanlı kireçli killerden <strong>ve</strong> kumlu marnlardan yüzey suları ile ovanın<br />

orta kesimine doğru çamur akıntıları şeklinde taşınarak yığılan, çok derin<br />

topraklardan ibarettir (KKTC Detaylı Toprak Etüd <strong>ve</strong> Haritalama Projesi, 2000).<br />

64


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3.1.7. Çalışmada Kullanılan <strong>Uzaktan</strong> Algılama <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri<br />

Donatımları<br />

Kıbrıs Adası üzerindeki en önemli yerleşimlerden biri olan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong><br />

<strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresindeki çalışmalarımızda; bölgenin 1:5.000 ölçekli topoğrafik<br />

haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü<br />

kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada, 2000 yılında tamamlanan K.K.T.C. Detaylı Toprak<br />

Etüd <strong>ve</strong> Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait; Temel<br />

Toprak Haritası, Arazi Kullanım Kabiliyeti Haritası, Sulu Tarıma Uygunluk<br />

Haritası, Şimdiki Arazi Kullanım Haritası, Potansiyel Arazi Kullanım Haritası <strong>ve</strong><br />

Tarımsal Kullanıma Uygunluk Haritası’ndan yararlanılmıştır.<br />

Topoğrafik haritalar <strong>ve</strong> uydu görüntüleri üzerinde yer alan <strong>ve</strong>riler; K.K.T.C.<br />

Tarım <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Laboratuvarı ile<br />

Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde sayısallaştırılarak Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri oluşturmak<br />

amacıyla bilgisayar ortamına aktarılmıştır, gerekli analizlerin <strong>ve</strong> sorgulamaların<br />

yapılmasında ArcGIS (ArcCatalog, ArcToolbox, ArcMap), ArcView <strong>ve</strong> MapInfo<br />

Professional programları kullanılmıştır.<br />

3.1.7.1. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntü <strong>ve</strong> Özellikleri<br />

Hint uzaktan algılama uydusu (IRS- 1C) 28 Aralık 1995'te Rus mekiği ile<br />

başarılı bir şekilde kutupsal yörüngeye oturtulmuştur. Ocak 1996'da ilk görüntüler<br />

alınmaya başlanmıştır. Benzeri bir uydu 29 Aralık 1997'de kutupsal yörüngeye<br />

başarılı bir şekilde oturtulmuş olup 1997 yılının Ekim ayında çalışmaya başlamıştır.<br />

IRS-1C dairesel, güneş uyumlu, kutuplara yakın yörüngede 98,69 derecelik bir<br />

eğimle <strong>ve</strong> 817 km'lik bir yükseklikte yeryüzünü hemen hemen sabit bir ışık altında<br />

görüntüleme yapacak şekilde yörüngeye oturtulmuştur. Günde 14 dönüşüm<br />

yapmaktadır. Dünya etrafındaki bir dönümü 101.35 dakika sürmektedir. Yeryüzü<br />

üzerinde aynı noktadan 24 günde bir geçmektedir (www.nik.com.tr).<br />

Tarım <strong>ve</strong> Ormancılık (bölgesel), Jeoloji, bölgesel planlama gibi uygulama<br />

alanları olan çok bandlı uydunun özellikleri şöyledir; Band 1: 0.52-0.59 µm, Band 2:<br />

65


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

0.62-0.68 µm, Band 3: 0.77-0.86 µm, Band 4: 1.55-1.70 µm, Çözünürlük: 23 m<br />

(Band 1-3), 70 m. (Band 4), Tarama Genişliği:142 km(Band 1-3), 148 km (Band 4)<br />

(www.akropol.com.tr).<br />

66


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

3.2. Metod<br />

Veri Toplama <strong>ve</strong> Kaynak Tarama<br />

1:5.000 Ölçekli Topoğrafik Haritalar<br />

Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsü<br />

Harita Sayısallaştırma<br />

Uydu Görüntüsünün<br />

Coğrafi Düzeltmesi<br />

Görüntü Zenginleştirme<br />

Sınıflandırma<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Oluşturulması<br />

GPS ile Arazi Etüdü<br />

Arazi Etüd Sonuçlarının CBS ile Bütünleştirilmesi<br />

Elde Edilen Katmanlardan Tarihi <strong>ve</strong> Günümüz<br />

Arazi Kullanımlarının Karşılaştırılması<br />

Sayısallaştırılan Yükseklik Eğrileri ile Arazinin Üç Boyutlu<br />

Örneklemesinin Yapılması<br />

Haritaların Basımı<br />

Araştırma Sonuç <strong>ve</strong> Önerileri<br />

Şekil 3.21. Çalışma akış tablosu.<br />

67


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çalışmada, Kıbrıs adasının doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin<br />

gerisinde uzanmakta olan <strong>ve</strong> 7 km²’lik alanı kaplayan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresi<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri yardımıyla tarihsel <strong>ve</strong> güncel arazi kullanımları yönünden<br />

incelenmiştir. Bu incelemeler sırasında öncelikle <strong>ve</strong>ri toplama <strong>ve</strong> kaynak tarama<br />

çalışmaları yapılmıştır. Bölge hakkında bilgili kişilerle görüşülmüş <strong>ve</strong> onların<br />

yorumları alınmıştır. Kaynaklar temin edilmiştir. Bunlarla birlikte bölgenin 1:5.000<br />

ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu<br />

görüntüleri temin edilmiştir. Ayrıca çalışmada kullanılmak üzere, 2000 yılında<br />

tamamlanan K.K.T.C. Detaylı Toprak Etüd <strong>ve</strong> Haritalama Projesi sonucunda<br />

oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait; Temel Toprak Haritası, Arazi Kullanım<br />

Kabiliyeti Haritası, Sulu Tarıma Uygunluk Haritası, Şimdiki Arazi Kullanım<br />

Haritası, Potansiyel Arazi Kullanım Haritası <strong>ve</strong> Tarımsal Kullanıma Uygunluk<br />

Haritası da tedarik edilmiştir.<br />

Arkeolojik <strong>ve</strong>ri toplama çalışmaları sırasında, <strong>Salamis</strong> Sit Alanı kazılarını<br />

yürüten uzman ekipten <strong>ve</strong> Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi sorumlularından bilgiler<br />

toplanmıştır. Bölgede yapılan arazi çalışmaları içerisinde ise fotoğraflama çalışmaları<br />

<strong>ve</strong> GPS ile arazide nokta tespit işlemleri yapılmıştır.<br />

3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü üzerinde Erdas<br />

Imagine programı kullanılarak gerekli çalışmalar yapılmış <strong>ve</strong> çalışma alanında yer<br />

alan farklı arazi kullanımları saptanmıştır. Bu saptanan alanlarda farklı bantlar<br />

kullanılarak zenginleştirilmiş bir görüntü elde edilmiştir. Elde edilen bu görüntülerin<br />

sınıflandırılması sonucunda birbirine yakın değerler <strong>ve</strong>ren alanların ortak bir renginin<br />

oluşması sağlanmıştır. Böylece farklı renklerle farklı kullanımlar gerçekleştirilen<br />

alanların sınırları çizilmiştir.<br />

Temin edilen 1/5 000 ölçekli topoğrafik haritaların raster <strong>ve</strong>ri formatından<br />

<strong>ve</strong>ktör <strong>ve</strong>ri formatına dönüştürülmesi işlemleri çalışmada harita sayısallaştırma<br />

aşamasının temelini teşkil etmektedir. Vektörel formattaki <strong>ve</strong>riler, nokta (point),<br />

çizgi (line) <strong>ve</strong> alan (poligon) olarak (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak<br />

depolanmışlardır. Nokta özelliği gösteren örneğin; bir elektrik direği, ağaç, kuyu,<br />

antik yerleşim, nirengi noktası <strong>ve</strong>ya kot tek bir (x,y) koordinatı ile tanımlanırken,<br />

çizgi özelliği gösteren bir yol <strong>ve</strong>ya akarsu şeklindeki coğrafi varlık birbirini izleyen<br />

68


3.MATERYAL VE METOD<br />

Ersü İDERMAN<br />

bir dizi (x 1, y 1 ) (x 2, y 2 ) (x.. , y..)..... (x n, y n ) koordinat serisi şeklinde saklanmıştır.<br />

Poligon özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin sit alanı, güncel yerleşim alanları,<br />

göller, toprak haritaları, eşyükselti eğrileri, orman alanları, bitkisel üretim alanları<br />

kapalı şekiller olarak, başlangıç <strong>ve</strong> bitişinde aynı koordinat olan (x 1, y 1 ) (x 2, y 2 ) (x.. ,<br />

y..) (x n, y n ) (x 1, y 1 ) dizi koordinatlar ile depolanmıştır.<br />

Uydu görüntüsü <strong>ve</strong> sayısallaştırması yapılmış 1/5.000 ölçekli haritalarla Arc<br />

GIS programı kullanılarak Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri oluşturulmuştur. Oluşturulan<br />

<strong>ve</strong>riler 1/25.000 ölçekli toprak haritalarıyla da birleştirilmiştir. Bunların sonucunda<br />

daha <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong> kolay ulaşılabilir bir bilgi deposu elde edilmiştir. Bu <strong>ve</strong>riler<br />

kullanılarak çalışma alanının üç boyutlu görüntüsü oluşturulmuş, şimdiki arazi<br />

kullanım haritaları çizilmiş <strong>ve</strong> analizlerle sorgulamalar yapılarak arazi kullanım<br />

planlamaları yoluna gidilmiştir.<br />

69


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

4. ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

4.1. Çalışma Alanı İle İlgili Elde Edilen Arkeolojik Bulgular<br />

Dünyadaki önemli kültür miraslarından biri olan <strong>ve</strong> Kıbrıs Adası üzerinde<br />

7km²’lik alan kaplayan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı, St. Barnabas<br />

Manastırı <strong>ve</strong> Enkomi (Alasia) Şehri doğal kaynaklar yönünden zengin bölgeler<br />

üzerine kurulmuşlardır. Zeytin, üzüm, tahıl yetiştirme alanları <strong>ve</strong> zengin ormanlar<br />

yanında doğal limanları sayesinde ticaret için de çok uygun bir bölgede<br />

konumlandırılmışlardır. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin denize olan yakınlığı Şekil 4.1.’de<br />

görülmektedir. Tarıma el<strong>ve</strong>rişli arazilere yakın alanlarda kurulmuş bu kentlerde<br />

yapılan kazılar sonucu elde edilen bulgular <strong>ve</strong> <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nde mevcut<br />

zeytinyağı değirmeni de göstermektedir ki zeytin, dönem halkı için çok büyük önem<br />

taşımıştır. Ayrıca adanın bu bölgesinde mevcut olan maden <strong>ve</strong> orman zenginliğinin<br />

de şehirlerin yapılandırılmasında büyük önemi bulunmaktadır.<br />

Şekil 4.1. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>.<br />

70


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

<strong>Salamis</strong>’in diğer şehirlerle olan yarışlarından hep daha üstün çıkmasını ticaret<br />

açısından da adanın en önemli şehri oluşu sağlamıştır. Özellikle şehrin batısında yer<br />

alan Mesarya Ovası’nda yetiştirilen tahıl, zeytin <strong>ve</strong> bağ ürünlerini görkemli<br />

limanlarından komşu ülkeler olan Mısır, Rodos, Girit, Filistin <strong>ve</strong> Anadolu’ya<br />

göndererek kazanç sağlamışlardır. Ayrıca adaya gelen gemilerden değişik<br />

seramik <strong>ve</strong> cam formları şehirde bırakılmıştır. Yapılan kazı çalışmaları<br />

sonucunda elde edilen buluntular bu <strong>ve</strong>rilerin elde edilmesine neden olmuştur. Kazı<br />

çalışmaları ile ortaya çıkarılan mezarlar <strong>Salamis</strong> mezarlık alanı planı içerisinde Şekil<br />

4.2.’de yer almaktadır.<br />

Şekil 4.2. <strong>Salamis</strong> mezarlık alanı planı.<br />

Yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan <strong>ve</strong> yukarıda görülmekte olan<br />

mezarlarda ele geçen bulgular kullanılarak alanın gerçek fonksiyonunun<br />

saptanabilmesine çalışılmıştır. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’ndeki kazı <strong>ve</strong> restorasyon<br />

çalışmaları Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Ana<br />

Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özgünel başkanlığındaki <strong>Salamis</strong> Harabeleri<br />

71


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

kazı <strong>ve</strong> restorasyon ekibi tarafından sürdürülmektedir. Özgünel Kazıları’nda <strong>Salamis</strong><br />

<strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisindeki geçmişte yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmış yapılar<br />

yerine bugüne kadar araştırılmamış kısımlara yoğunlaşılmıştır.<br />

<strong>Antik</strong> <strong>Salamis</strong> <strong>Kenti</strong>’nde 1950’li yıllarda gerçekleştirilen kazılar sonucunda<br />

ortaya çıkarılan kentin önemli kamu yapılarının bir kısmı Şekil 4.3.’de yer<br />

almaktadır.<br />

Şekil 4.3. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nde yer alan bazı kamu yapıları.<br />

Şekil 4.3.’de görülen numaralandırılmış bölümlerden 1 numaralı kısım<br />

fiziksel hareketlerin yapıldığı kolonlu avluyu gösterirken 2 <strong>ve</strong> 4 rakamları stoa<br />

denilen kısa fayanslarla kaplanmış yolları temsil etmektedir. Şekil 4.4.’de kolonlu<br />

72


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

avlu <strong>ve</strong> yer seramikleri görülmektedir. 3 numara <strong>ve</strong>rilmiş yapı kırkdört kişilik<br />

tuvalettir. 4 numara ile simgelenen stoa’nın doğusunda yer alan yapılar tam<br />

anlamıyla bir hamam kompleksini oluşturmaktadır. 5 numara ile hamam<br />

kompleksi içerisindeki yüzme havuzu, 6 numara ile soğuk oda, 7 numara ile sıcak<br />

oda yani sauna, 8 numara ile sıcak su havuzları <strong>ve</strong> 9 numara ile ılık oda<br />

görüntülenmektedir. Bu odalar alt kısımlarında döşenmiş olan pişmiş toprak borular<br />

ile kurulmuş ısıtma sistemi sayesinde ısıtılmaktadır. Ahşap odunların yakılması <strong>ve</strong><br />

yakılan yerin altındaki tünellerin kullanılmasıyla sıcak hava odaların altlarına<br />

gönderilerek ısınma sağlanıyordu (Şekil 4.5.). Bu planlamalar <strong>ve</strong> duvar yapıları<br />

incelendiği zaman üstün bir mühendislik kullanıldığı görülebilmektedir.<br />

Binada yakacak stokların yapıldığı alan 10 numaralı yapıdır. 11 numaralı yapı ise<br />

sekiz kişilik aristokrat sınıfa ait tuvaletlerdir. Bu kanıya yer seramikleri yardımıyla<br />

varmaktayız. Kıbrıs’ta özellikle bazilikalarda kullanılan büyük taşlardan yapılmış,<br />

sarımsı beyaz renkli <strong>ve</strong> çok az sayıda kırmızı içeren mozaikler kullanılmıştır. 12<br />

numara ile simgelenmiş yapı ise su deposudur.<br />

Şekil 4.4. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisinde bulunan kolonlu avlu <strong>ve</strong> yer seramikleri.<br />

73


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 4.5. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisinde bulunan yeraltı ısıtma sistemi.<br />

Birçok duvar mozaiğini içeren kentte, efsanelerden esinlenerek resimlemeler<br />

yapılmıştır. Günümüzde de <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> içerisinde bu mozaiklerin bir<br />

kısmını orijinal yerlerinde görebilmekteyiz. Şekil 4.6.<strong>ve</strong> 4.7’de bu resimlerden<br />

örnekler yer almaktadır.<br />

Şekil 4.6. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> duvar mozaiklerinden biri.<br />

74


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 4.7. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> duvar mozaik kalıntıları örneklerinden biri.<br />

4.2. Çalışma Alanına Ait Haritalardan Elde Edilen Bulgular<br />

4.2.1. 1/5.000 Ölçekli Topoğrafik Haritalardan Elde Edilen Bulgular<br />

Kuzey Kıbrıs’ın doğu kısmını içeren 1/5.000 ölçekli on adet; s31c03c,<br />

s31c03d, s31c04d, s31c07b, s31c07c, s31c08a, s31c08b, s31c08c, s31c08d <strong>ve</strong><br />

s31c09a numaralı pafta tarayıcı ile 1-1 olacak şekilde <strong>ve</strong> çalışma amacına uygun<br />

çözünürlükte taranmıştır. Tarama sonucu elde edilen TIF (Tagged Image file Format)<br />

uzantılı raster <strong>ve</strong>riler (Şekil 4.8) üzerinde projeksiyonları European Datum 1950, 3°<br />

<strong>ve</strong> 36. zon şeklinde tanımlanarak koordinatlandırma işlemine başlanmıştır. Bu<br />

amaçla Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemi temel programlarından biri olan ArcView altında<br />

koordinatlandırma işlemlerini yapabileceğimiz “Image Analysis” programı<br />

kullanılmıştır. 10 paftaya dört köşesinde bulunan x <strong>ve</strong> y koordinatları birer birer<br />

yazılarak dünya üzerindeki gerçek konumlarına getirilmeleri sağlanmıştır.<br />

75


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

Şekil 4.8. Çalışma alanı içerisindeki .tif uzantılı raster <strong>ve</strong>ri örneği.<br />

Koordinatlandırma işlemi tamamlandıktan sonra haritalar üzerindeki,<br />

çalışmaya yol gösterici nitelikteki <strong>ve</strong>rilerin sayısallaştırılması işlemlerine<br />

başlanmıştır. Sayısallaştırma işlemleri için ArcView programı kullanılmıştır.<br />

Öncelikle paftalar üzerindeki eşyükselti eğrileri sayısallaştırılmıştır. Eşyükselti<br />

eğrileri, diğer bir değişle münhaniler katmanı her pafta için ayrı ayrı<br />

oluşturulmuştur. Çalışma alanına ait haritalar üzerinde sayısallaştırılan 5m aralıklı<br />

eşyükselti eğrilerinden çizgi (line) katman elde edilmiştir.<br />

İkinci olarak nirengi noktaları yani yükseklik noktaları sayısal <strong>ve</strong>ri haline<br />

getirilerek on ayrı nokta (point) katman oluşturulmuştur. Oluşturulan <strong>ve</strong>rilerin her<br />

biri için ayrı ayrı tablolar yaratılarak bu tablolara <strong>ve</strong>rilerle ilgili bilgiler girilmiştir.<br />

Örneğin eşyükselti eğrileri için yükseklik bilgileri, münhani tipi <strong>ve</strong> yükselti şeklinde<br />

mi yoksa çukur mu olduğu hakkında semboller girilmiştir. Yükseklik noktaları içinde<br />

yine yükseklik değerleri girilerek kodlamalar yapılmıştır.<br />

76


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

1/5.000 ölçekli haritalar üzerindeki üçüncü sayısallaştırma işlemi yollar<br />

üzerinde olmuştur. Asfalt <strong>ve</strong> Stabilize olarak iki farklı türde sayısallaştırılan<br />

yollardan çizgi katmanlar meydana getirilmiştir.<br />

Bir sonraki aşamada <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresindeki binalar alan<br />

(polygon) katman olarak <strong>ve</strong>ktör <strong>ve</strong>ri haline getirilmiştir. Sayısallaştırılan binaların<br />

isimlendirmelerini içeren tabloları oluşturulmuştur.<br />

Son olarak da Kıbrıs Adası’nın doğu bölgesinde mevcut olan bitkilerden bir<br />

nokta (point) katman oluşturulmuştur. Bitki katmanı içerisinde dört farklı kod<br />

kullanılmıştır. Bunlar yaprağını döken ağaçlar, çalılık, meyvalık <strong>ve</strong> sıra ağaçları<br />

simgelemektedir.<br />

Oluşturulan eşyükselti çizgi (line) haritaları, öncelikle Arc View programı<br />

eklerinden biri olan “Geo Processing Wizard” kullanılarak birleştirilip tek bir çizgi<br />

katman haline dönüştürülmüş, daha sonra da Map Info Professional programı<br />

kullanılarak bu <strong>ve</strong>riler nokta katmana çevirilmiştir. Nokta katman haline gelen<br />

eşyükselti eğrileri ile daha önce tek bir nokta katman haline getirilen yükseklik<br />

noktaları birleştirilmiştir. Elde edilen <strong>ve</strong>ri artık üç boyutlu görüntü oluşturmada<br />

kullanabileceğimiz yapıdadır. Bina <strong>ve</strong> bitki haritaları da aynı yöntemler kullanılarak<br />

birleştirilmiştir. Sonuç olarak dört farklı katman elde edilmiştir. Bu katmanlar<br />

sırasıyla Şekil 4.9, 4.10, 4.11 <strong>ve</strong> 4.12’de <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

77


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

0 3000 metre<br />

(a)<br />

Şekil 4.9. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış eşyükselti eğrileri.<br />

(b)<br />

Veri tablosu içerisinde üç farklı tür olarak işlenen eşyükselti eğrilerinden 25m<br />

aralıklarla geçenlere ana münhani, 5m aralıklarla geçenlere münhani <strong>ve</strong> 2.5m<br />

aralıklarla geçenlere de ara münhani diye adlandırma yapılmıştır (Şekil 4.9.a).<br />

Eşyükselti eğrileri ile yapılan çalışma sonucunda onbir adet farklı yükseklik değeri<br />

elde edilmiştir (Şekil 4.9.b). Sınır noktası da sıfır değeri olarak girilmiştir.<br />

78


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

0 3000 metre<br />

Şekil 4.10. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış yollar.<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> çevresinde yer alan yollarla ilgili yapılan sayısallaştırma<br />

çalışmalarında iki tür ele alınmıştır. Bu türlerden biri olan asfalt yollar üzerinde<br />

gerçekleştirilen isimlendirme çalışmaları sonucunda ayrıca bir <strong>ve</strong>ri tabanı meydana<br />

getirilmiştir. Çalışma alanı ile çevresi arasındaki ilişkinin <strong>ve</strong> mesafelerin daha net<br />

görülmesini sağlamak amacıyla sayısallaştırması yapılan bu yollar topoğrafik<br />

haritalarda da aynı şekilde adlandırılmıştır (Şekil 4.10).<br />

79


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.11. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış binalar.<br />

Kıbrıs Adası üzerindeki en önemli yerleşimlerden biri olan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong><br />

<strong>Kenti</strong>’nin binaları ile ilgili sayısallaştırma işlemlerinde topoğrafik haritalar<br />

üzerindeki raster <strong>ve</strong>riler kullanılmıştır. Üç ana kısımdan oluşan binalar <strong>Salamis</strong><br />

<strong>Antik</strong> Kent yapıları, <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı <strong>ve</strong> St. Barnabas Manastırı olarak<br />

gruplandırılmış <strong>ve</strong> isimlendirilmiştir (Şekil 4.11).<br />

80


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

0 3000 metre<br />

Şekil 4.12. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış bitkiler.<br />

Yapılan sayısallaştırma çalışmaları içerisinde oluşturulan bitki katmanı dört<br />

farklı bitki türünü içermektedir. Kısmen yüksek olan alanlarda yer alan yaprağını<br />

döken ağaçlar bitki grubu içerisinde geniş bir yer kaplamaktadır. Daha az eğime<br />

sahip alanlarda çalılıklar yer alırken çalışma alanı içerisindeki az miktarda mevcut<br />

olan mey<strong>ve</strong> ağaçları da sayısallaştırılmıştır. Sıra ağaçlar olarak belirlenen türler ise<br />

arazi sınırlarına ekilerek rüzgar kıran olarak yetiştirilmişlerdir. 1/5.000 ölçekli<br />

topoğrafik haritaların lejantında da bu farklı bitki türleri aynı şekilde yer almaktadır<br />

(Şekil 4.12).<br />

4.2.2. 1/25.000 Ölçekli Toprak Haritalarından Elde Edilen Bulgular<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının 2000 yılında oluşturulan<br />

1/25.000 ölçekli toprak yapı <strong>ve</strong> özelliklerini gösteren “.shp” (shapefile) uzantılı<br />

haritaları üzerinde çeşitli görüntüleme, sorgulama <strong>ve</strong> analiz etme çalışmaları<br />

81


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

yapılmıştır. Çalışma alanı toprak yapısına ışık tutacak bilgi kaynağı olarak kullanılan<br />

haritalar, Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri’nin temelini oluşturan ArcGIS Sistemi’nin ara<br />

yüzlerinden biri olan ArcView programı kullanılarak incelenmiştir.<br />

Yapılan çalışmalar sonucunda Şekil 4.13. <strong>ve</strong> 4.14.’de yer alan haritalar elde<br />

edilmiştir.<br />

0 3000 metre<br />

Şekil 4.13. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> Çevresine Ait Toprak Birlik Haritası.<br />

Sorgulama çalışmaları sonucunda elde edilen <strong>ve</strong>rilerin görüntülendiği Şekil<br />

4.13’te <strong>ve</strong>rilen haritada görülmektedir ki, çalışma alanının büyük çoğunluğunu<br />

Bajadalar (çamur akıntıları) oluşturmaktadır, Genç Alüviyal Depozitler ile Marn<br />

üzerini örten Konglomera Terasları da <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin kurulmuş olduğu<br />

bölgede geniş kısımlar kaplayan ünitelerdir. Aynı zamanda çok geniş alan<br />

kaplamamakla birlikte kentin çok yakınındaki alanların da Kolüviyaller <strong>ve</strong> Çukur Kil<br />

Depolarından oluştuğu görülmektedir.<br />

82


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

0 3000 metre<br />

Şekil 4.14. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> Çevresinde Bulunan Toprakların Zeytin<br />

Yetiştiriciliğine Uygunluk Haritası.<br />

Çalışma alanının 1/25.000 ölçekli Detaylı Temel Toprak Haritası üzerinde<br />

yapılan analiz etme çalışmalarında ele alınan kuru tarım alanları içerisindeki arazi<br />

kullanım türlerinden biri olan zeytin, sofralık dane zeytin <strong>ve</strong> zeytin yağı üretimi<br />

açısından sorgulanmıştır. Bu amaçlarla çok yıllık bir kullanım türü olan zeytin<br />

yetiştiriciliğine uygunluk dereceleri belirlenmiştir. Analiz <strong>ve</strong> sorgulama<br />

çalışmalarında dört sınıf esas alınmıştır <strong>ve</strong> buna göre zeytin yetiştiriciliğine çok<br />

uygun alanlardan uygun olmayan alanlara kadar gruplandırmalar yapılmıştır.<br />

4.2.3. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsünden Elde Edilen Bulgular<br />

Çalışma alnında mevcut olan yerleşim dokusu <strong>ve</strong> tarımsal alanların<br />

izlenmesine olanak sağlayan 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu<br />

görüntüsü kullanılarak çalışmalar yapılmıştır. Erdas Imagine programından<br />

83


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

yararlanılarak yapılan çalışmada eğitimsiz (unsupervised) sınıflama yöntemi<br />

kullanılmıştır. Sınıflama işlemi üç bant kullanılarak yapılmıştır.<br />

Oluşturulan görüntü üzerinde yapılan incelemeler sonucunda çalışma alanı <strong>ve</strong><br />

çevresine ait sınıflaması yapılmış <strong>ve</strong>riden çıktı alınarak arazi gözlemlemeleri<br />

yapılmıştır. Eğitimsiz sınıflandırılmış uydu görüntüsü üzerindeki farklı renklerle<br />

temsil edilen alanlarda yapılan incelemelerden elde edilen bulgular toprağın <strong>ve</strong><br />

üzerinde bulunan her türlü birimin (binalar <strong>ve</strong>ya bitki örtüsü) karakteristik<br />

özelliklerine bağlı olarak, kendine özgü sıcaklıkları <strong>ve</strong> sıcaklıklardaki radyasyonu<br />

farklı düzeylerde yansıttıkları gözlemlenmiştir (Şekil 4.15).<br />

Şekil 4.15. Çalışma alanının sınıflandırılmış görüntüsü.<br />

84


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

4.3. Arazi Çalışmalarından Elde Edilen Bulgular<br />

Çalışma alanı <strong>ve</strong> çevresinde yapılan arazi çalışmaları gözlemleme <strong>ve</strong><br />

fotoğraflama nitelikli olarak gerçekleştirilmiştir. Öncelikle <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>,<br />

Mezarlık Alanı, St. Barnabas Manastırı, Enkomi (Alasia) Şehri gezilerek, yapılar <strong>ve</strong><br />

çevre ile ilişkileri incelenmiştir. Daha sonra ise çalışma alanı ile ilgili fotoğraflama<br />

çalışmaları yapılmıştır.<br />

Bölgede yapılan arazi çalışmalarında tarımsal faaliyetler de incelenmiştir.<br />

Çalışma alanı <strong>ve</strong> çevresinin bitki örtüsü incelemeleri sonucunda Şekil 4.16’daki<br />

haritada görülen bitki deseni oluşturulmuştur.<br />

0 3000 metre<br />

Şekil 4.16. Çalışma alanı çevresindeki bitki deseni haritası.<br />

Çalışma alanı çevresinde yer alan yerleşim birimleri dışındaki arazilerde<br />

gerçekleştirilen çeşitli tarımsal faaliyetler içerisinde en geniş yeri zeytinlikler<br />

kaplamaktadır. Bunun yanında özellikle <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yakınlarında geniş<br />

Akasya, Selvi <strong>ve</strong> Okaliptüs ormanları yer almaktadır.<br />

85


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çalışma alanı <strong>ve</strong> çevresinde yapılan fotoğraflama çalışmaları sonucu elde<br />

edilen fotoğrafların çoğunluğuna Materyal <strong>ve</strong> Metod bölümünde yer <strong>ve</strong>rilirken<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> duvar mozaiklerine görsellik kazandırmak amacıyla Araştırma<br />

Bulguları’nda da Şekil 4.6’da çekilmiş olan fotoğraflardan bir örnek yer almaktadır.<br />

4.4. Veri Toplama <strong>ve</strong> Kaynak Tarama Çalışmalarından Elde Edilen İstatistiki<br />

Bulgular<br />

Geçmişle geleceği keşfetmenin <strong>ve</strong> tanımanın yegane yolu, arkeolojik<br />

mirasımıza sahip çıkarak, koruyarak <strong>ve</strong> incelemeler yaparak mümkün olabilmektedir.<br />

İçerdikleri geçmişe ait çok değerli bilgiler olduğundan gelecekte yapılacak<br />

araştırmalara ışık tutacaklardır. Aynı zamanda bu varlıklar eğitim, rekreasyon <strong>ve</strong><br />

turizm faaliyetleri açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Her biri özgün <strong>ve</strong><br />

tekil olan bu varlıklar ülkeyi ziyaret eden turist sayısındaki belirgin artışlarda büyük<br />

rol oynamaktadır. 2003 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ziyaret eden turist<br />

sayısı 2002 yılına göre %10.4 oranında artarken, 2003 yılına göre 2004 yılı turist<br />

sayısı artış hızı %27.5 olarak gerçekleşmiştir. Turizm gelirleri ile döviz gelirlerinde<br />

meydana gelen aynı doğrultudaki artışlara da dayanarak arkeolojik kültür mirası ile<br />

turizm arasındaki paralellik açıkça görülebilmektedir.<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomisi içerisinde ihmal edilmeyecek,<br />

etkin bir yere sahip olan en önemli unsurlardan biri de tarımdır. Kuzey Kıbrıs Türk<br />

Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminlerine göre toplam nüfusu 218,066’dır. Ülke<br />

nüfusunun yaklaşık % 59.6’sı kırsal bölgelerde yerleşmiş olup, toplam çalışan<br />

nüfusun % 16.5’i tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Yaratılan Gayri Safi Yurt İçi<br />

Hasıla’nın % 9.7 gibi önemli bir oranı bu sektörden karşılanmaktadır. Milli ihracatın<br />

% 35.56’sı tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Bu parametreler ülkenin bir tarım ülkesi<br />

olduğunu kanıtlamakta <strong>ve</strong> bu sektörün ülke açısından önem <strong>ve</strong> büyüklüğünü ortaya<br />

koymaktadır. K.K.T.C.’nin 329,890 ha’lık toplam alanının %56.71’ine karşılık gelen<br />

187,068 ha tarım arazileri olarak kullanılmaktadır. Tarım sektörünün temel görevleri<br />

arasında yer alan; toplum bireylerinin beslenme <strong>ve</strong> temel ihtiyaç maddelerini yeterli<br />

<strong>ve</strong> nitelikli olarak sağlamak, dış satım olanaklarını geliştirerek ülke ekonomisine<br />

86


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

katkıda bulunarak toplumun ekonomik <strong>ve</strong> sosyal kalkınmasını hızlandırmak yer<br />

almaktadır.<br />

Akdeniz Ülkeleri tarımı içerisinde ihmal edilmeyecek, etkin bir yere sahip<br />

olan en önemli bitki türlerinden biri ise zeytindir. Zeytin <strong>ve</strong> zeytinyağı 8000 yıldan<br />

beri insanlar tarafından bilinmektedir. Dünya zeytin yetiştiriciliğinin %97’si Akdeniz<br />

Bölgesinde yapılmaktadır. Botanik açıdan ölümsüz kabul edilen zeytin ağacının<br />

yaşam <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rim evrelerine göre 1-7. yıllar ağacın gençlik dönemini, 8-40. yıllar<br />

<strong>ve</strong>rimin arttığı yılları <strong>ve</strong> 41-150. yıllar ağacın <strong>ve</strong>rimin tedricen azaldığı yılları ifade<br />

ederken, ağaçlar aynı köke bağlı yeni bir gövde ile gençleştirilebilinirse, bu yeni<br />

gövde sayesinde çok uzun yıllar <strong>ve</strong>rim alınabilmektedir. Ancak pratik açıdan bir<br />

zeytin ağacına biçilen ömür, iklim <strong>ve</strong> bakım şartlarına göre 500 yıla kadar<br />

uzayabilmektedir. Ayrıca kış soğuklarının -7ºC’nin altına inmediği iklim şartlarında<br />

<strong>ve</strong> denizden yüksekliği 400m’yi aşmayan her türlü arazi şartlarında (dağ, bayır,<br />

yamaç, engebeli alanlar <strong>ve</strong> ova) zeytin yetişebilir.<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı <strong>ve</strong>rilerine göre 462.737 adet<br />

zeytin ağacı bulunmaktadır <strong>ve</strong> bu ağaçlardan 5.796,30 ton ürün elde edilmiştir.<br />

Çizelge 4.1.’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza <strong>ve</strong> bölgelerine göre zeytin<br />

ağacı mevcudiyeti, <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> üretimi yer almaktadır.<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarım, ekonomi içerisinde etkin bir yere<br />

sahip olmasına rağmen bu alandaki önemli darboğazlar, sektörün ekonomik<br />

gelişmedeki yerini almasını <strong>ve</strong> hızlı bir gelişmenin gerçekleşmesini sınırlamaktadır.<br />

Tarımın ülke ekonomisini destekleyecek bir sektör olarak gelişmesi <strong>ve</strong> tarım<br />

sektöründeki darboğazların hafifletilerek hem sektördeki hem de ekonomik gelişme<br />

üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesiyle üretim-ihracat ilişkisinde de artışlar<br />

olacağı açıkça görülmektedir. Çizelge 4.2.’de Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin<br />

ihracatı (kg) <strong>ve</strong> Çizelge 4.3.’de Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg)<br />

<strong>ve</strong>rileri yer almaktadır. Ayrıca 2004 yılında ithalatı yapılan Zeytin fidanı adeti de<br />

Çizelge 4.4.’de görülmektedir.<br />

87


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çizelge 4.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza <strong>ve</strong> bölgelerine göre 2004 yılı<br />

zeytin ağacı mevcudiyeti, <strong>ve</strong>rim <strong>ve</strong> üretimi.<br />

Zeytin<br />

Kazalar Ağaç adeti Verim Üretim<br />

Bölgeler Kg/ağaç Ton<br />

KKTC 462.737 13 5.796,30<br />

LEFKOŞA 81.472 13 1.048,60<br />

Lefkoşa merkez 2.295 12 28,6<br />

Değirmenlik 28.250 10 295<br />

Ercan 8.840 16 142<br />

Güzelyurt 28.697 15 427<br />

Lefke 13.390 12 156<br />

GAZİ MAĞUSA 258.365 14 3.691,40<br />

G.Mağusa A<br />

Bölgesi 3.185 24 77,4<br />

G.Mağusa B<br />

Bölgesi 4.295 12 53<br />

Akdoğan 26.020 7 172<br />

Yeni Erenköy 80.460 11 891<br />

Mehmetçik 65.900 20 1.308,00<br />

Yeni İskele 36.050 20 721<br />

Gönendere 6.400 11 73,5<br />

Geçitkale 36.055 11 395,5<br />

GİRNE 122.900 9 1.056,30<br />

Girne Doğu 55.350 4 197<br />

Girne Batı 34.600 20 680<br />

Boğaz 9.850 3 29,8<br />

Çamlıbel 23.100 6 149,5<br />

Çizelge 4.2. Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg).<br />

Ürünler Ercan GaziMağusa Girne Toplam<br />

Siyah Zeytin 850 2.528 - 3.378<br />

Zeytin yağı - 1.330 - 1.330<br />

Çizelge 4.3. Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg).<br />

Ürünler Ercan GaziMağusa Girne Toplam<br />

Zeytin 255.550 31.422 - 286.972<br />

88


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

Çizelge 4.4. Giriş limanlarına göre 2004 yılı fidan ithalatı (adet)<br />

Ercan GaziMağusa Girne Toplam<br />

Zeytin Fidanı - - 2.215 2.215<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı <strong>ve</strong>rilerine göre 18 adet<br />

zeytinyağı değirmeni bulunmaktadır. Ülke doğası ile bütünlük gösteren Zeytin<br />

Üretim Alanları’nın geliştirilip çoğaltılması ile değirmenlerde yenilemelere gidilerek<br />

buralarda hem istihdam alanı yaratılabilir hem de ülke ihtiyacı olan miktarlarda<br />

zeytin <strong>ve</strong> zeytinyağı üretilebilir. İthal ürünlerden daha ekonomik olacak olan bu<br />

üretim modeliyle ülke ekonomisine de katkı sağlanabilir. Doğal kaynakların en<br />

<strong>ve</strong>rimli şekilde kullanılmasına bağlı olan ülkenin ekonomik gelişmesinin<br />

sağlanabilmesi için en hızlı çözüme ulaşabilmede anahtar görevi gören Coğrafi <strong>Bilgi</strong><br />

Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri kullanılmalıdır. <strong>Uzaktan</strong> Algılama<br />

Yöntemleri ile tarımsal açıdan önemli olan doğal kaynaklarımızla ilgili<br />

oluşturulabilen <strong>ve</strong>ritabanı neticesinde arazi kullanım planlamaları yapılabilmekte <strong>ve</strong><br />

yüksek <strong>ve</strong>rim elde edilebilecek tarım politikaları izlenebilmektedir.<br />

4.5. Çalışma Alanı İle İlgili Yapılan Modellemeler<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresiyle ilgili olarak yapılan arazi çalışmaları <strong>ve</strong><br />

laboratuvar çalışmaları ile elde edilen tüm <strong>ve</strong>riler ileride yapılacak daha kapsamlı<br />

çalışmlara zemin oluşturması <strong>ve</strong> bölgesel bir çalışma olarak kalmaması için Coğrafi<br />

<strong>Bilgi</strong> Sistemi <strong>ve</strong>ri tabanına dönüştürülmüştür.<br />

Çalışma alanı ile ilgili oluşturulan <strong>ve</strong>ri tabanı kullanılarak ArcInfo <strong>ve</strong><br />

MapInfo Professional programları yardımıyla arazi modellemeleri yapılmıştır.<br />

Yapılan modellemelerde ilk olarak Şekil 4.17.’de görülmekte olan eşyükselti<br />

eğrilerinin analiz etme işlemleri gerçekleştirilmiş <strong>ve</strong> üç boyutlu arazi görünümü<br />

oluşturulmuştur. <strong>Salamis</strong> Sit Alanı yapıları, yollar <strong>ve</strong> bitkiler katmanlarının da<br />

bulunduğu görüntüde renkler grili tonlardan kah<strong>ve</strong>, kırmızı, sarı <strong>ve</strong> yeşil tonlarına<br />

doğru değişkenlik meydana getirirken arazide de yükseklik artışı oluşmaktadır.<br />

89


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.17. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresinin eşyükselti eğrilerinin analiz edilmesi<br />

sonucu elde edilen üç boyutlu görüntüsü.<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’ne deniz yönünden bakıldığı zaman ise Şekil 4.18.’deki<br />

görüntü görülmektedir.<br />

90


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.18. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapıları <strong>ve</strong> deniz yönünden görülen üç boyutlu arazi<br />

görüntüsü.<br />

Çalışma alanı <strong>ve</strong> çevresinin genelini kapsayan Şekil 4.19.’da modelleme<br />

çalışmaları sonucunda elde edilen arazi şekilleri yer almaktadır. Görütüde de<br />

görüldüğü gibi Akalar tarafından kurulan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> düz düze yakın<br />

araziler içerisindeki hafif eğimli alanlara yapılmıştır. Kentten kuzey batıya doğru<br />

ilerledikçe eğimde artış olmaktadır. Bu hafif eğimli alanlar Kent halkı tarafından<br />

zeytin, badem, harnup gibi bahçe bitkileri yetiştiriciliğinin yapıldığı araziler olduğu<br />

tahmin edilmektedir. Günümüzde de yer yer zeytinliklerin bulunduğu bu alanlarda<br />

daha yoğun olarak zeytin tarımı yapılabilmesi imkanları bulunmaktadır. Tarım <strong>ve</strong><br />

Orman Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Doğruda Gelir Desteği çalışmaları<br />

kapsamında Zeytin bahçelerinin daha <strong>ve</strong>rimli hale getirilmesi için üreticilere destek<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir. Bu çalışmalar kapsamına zeytin tarımına uygun alanlarda yeni<br />

zeytinliklerin oluşturulmasının da desteklenmesiyle önce bölgedeki halkın gelirine<br />

daha sonrada ülke ekonomisine katkıda bulunulmuş olunabilecektir.<br />

91


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil. 4.19. ArcScene programı kullanılarak modellenmiş çalışma alanı.<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı <strong>ve</strong> St. Barnabas Manastırı <strong>ve</strong><br />

çevrelerinin, ayrıca sayısallaştırılmış olan dört farklı türdeki bitkilerin modellenmiş<br />

görüntüsü Şekil 4.20.’de yer almaktadır.<br />

92


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.20. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı <strong>ve</strong> St. Barnabas Manastırı<br />

ile çevreleri <strong>ve</strong> bitki katmanları.<br />

Proje alanına ait haritalar üzerinde yapılan sayısallaştırma işlemleri<br />

sonucunda oluşturulan dört farklı bitki katmanı çalılıklar, meyvalıklar, sıra ağaçlar<br />

<strong>ve</strong> yaprağını döken ağaçlardan meydana gelmektedir. Şekil 4.21.’de çalışma alanı <strong>ve</strong><br />

çevresinde yer alan çalılıkların yoğunluk derecelerini gösteren aynı zamanda yollar,<br />

binalar <strong>ve</strong> eşyükselti eğrilerinden oluşturulmuş zemin haritalarının da yer aldığı<br />

ArcScene programında hazırlanan görüntü yer almaktadır. Görüntünün<br />

incelenmesiyle çalılıkların düz, düze yakın olan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yapıları<br />

civarında yoğunluklarının arttığı görülmektedir. Kıbrıs’ın genel bitki örtüsü<br />

içerisinde yer alan çalılıklar ada florası içerisinde geniş bir yere sahiptirler.<br />

93


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.21. Çalışma alanı içerisinde yer alan çalılıkların ArcScene programında<br />

gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.<br />

Proje alanı ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda oluşturulan meyvalıkları<br />

gösteren bitki katmanı ile yapıllanan modelleme sonucunda elde edilen harita Şekil<br />

4.22.’de yer almaktadır. Harita incelendiği zaman açıkça görülmektedir ki<br />

meyvalıkların olduğu alanlar hafif eğime sahip kısımlardır. <strong>Kenti</strong>n kuzey batısında<br />

yoğunlaşan meyvalık alanlarının günümüzde de aynı amaçla kullanıldığı arazi<br />

çalışmaları esnasında gözlemlenmiştir.<br />

94


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.22. Çalışma alanı içerisinde yer alan meyvalıkların ArcScene programında<br />

gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.<br />

Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçlarla ilgili olarak yapılan yoğunluk<br />

analizleri sonucunda Şekil 4.23.’deki görüntü oluşturulmuştur. Köy halkı tarafından<br />

rüzgâr kıran olarak <strong>ve</strong>ya arazi hudutlarının göstergesi olarak ekilen bu ağaç<br />

toplulukları genellikle selvi türünden meydana gelmektedirler.<br />

95


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.23. Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçların ArcScene programında<br />

gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.<br />

Proje alanı içerisinde yer alan bitki örtüsü ile ilgili olarak oluşturulan son<br />

harita Şekil 4.24.’de yer almaktadır. Yaprağını döken ağaçların modellenmesiyle<br />

elde edilen görüntüde, bu türde yer alan ağaçların çalışma alanı içerisinde geniş<br />

yayılım gösterdiği görülmektedir.<br />

96


4.ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

Ersü İDERMAN<br />

K<br />

0 1000 metre<br />

Şekil 4.24. Çalışma alanı içerisinde yer alan yaprağını döken ağaçların ArcScene<br />

programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.<br />

Çalışma alanı <strong>ve</strong> çevresine ait Topoğrafik Haritalar üzerinde yapılan<br />

sayısallaştırma işlemleri sonucunda elde edilen <strong>ve</strong>ri tabanı kullanılarak ArcInfo <strong>ve</strong><br />

MapInfo Professional programları yardımıyla <strong>Salamis</strong> Arkeolojik Sit Alanı <strong>ve</strong><br />

Çevresi’nin arazi modellemesi yapılmıştır. Modellemelerde; eşyükselti eğrileri <strong>ve</strong><br />

yükseklik noktaları kullanılarak yapılan analizler sonucunda üç boyutlu arazi<br />

görünümü oluşturulmuş <strong>ve</strong> dört farklı bitki türü kullanılarak da arazi üzerindeki<br />

yoğunluklarının modellemesi yapılmıştır.<br />

97


5.SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Ersü İDERMAN<br />

5. SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Geçmiş ile geleceği keşfetmenin, tanımanın <strong>ve</strong> çözümlemenin yegane şartı<br />

sahip olduğumuz tarihi varlıkları incelemekten geçmektedir.<br />

Bu bağlamda <strong>Uzaktan</strong> Algılama Yöntemleri <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri<br />

kullanılarak bir <strong>ve</strong>ri tabanı oluşturmak <strong>ve</strong> buradan hareketle de tarihsel <strong>ve</strong> güncel<br />

arazi kullanımları yönünden çalışma alanında incelemeler yaparak, hem kültürel<br />

dokuya hem de doğal zenginliklere zarar <strong>ve</strong>rmeden, sürdürülebilir arazi kullanımları<br />

<strong>ve</strong> yüksek <strong>ve</strong>rim elde edilecek tarımsal kullanımlar belirlenmesi <strong>ve</strong> bunun yanında da<br />

ülke ekonomisine katkı sağlayacak öneriler üretmek amaçlanmıştır.<br />

Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen çalışma sonucunda aşağıdaki bilgiler<br />

elde edilmiştir.<br />

• Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin beş kazasından biri olan Mağusa<br />

kazası sınırları içerisinde yer alan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, <strong>Salamis</strong> Mezarlık Alanı,<br />

St.Barnabas Manastırı <strong>ve</strong> Enkomi (Alasia) Şehri, Kıbrıs Adası kültür mirasının çok<br />

geniş bir kısmını oluşturmaktadır. Şehir merkezine 3-4 km uzaklıkta <strong>ve</strong> sahil<br />

şeridinde olan özellikle <strong>Salamis</strong> Sit Alanı çevresinde bulunan araziler konumları<br />

itibarıyla, modern kentleşmenin hızla büyümekte olduğu bölge içerisinde yer<br />

almaktadırlar. Yenilenmesi olanaksız <strong>ve</strong> dönüşümsüz olan, geçmişimizin aynası bu<br />

kültür varlıklarının kentsel büyümeden olumsuz etkilememeleri için 1993 yılında<br />

gerçekleştirilen koruma çalışmaları ile <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> <strong>ve</strong> çevresi “Arkeolojik<br />

Sit Alanı” olarak ilan edilmiş <strong>ve</strong> bölgenin derecelendirmesi yapılmıştır. Sit Alanı’nın<br />

sınırları içerisine giren alanların kullanım şekli <strong>ve</strong> kullanım biçiminin belirtildiği<br />

derecelendirmede, eski eserler ile onların bulunduğu alanı koruma <strong>ve</strong> geliştirme<br />

hedeflenmiştir. Yapılan çalışmalardan başarılı sonuçlar elde edildiği<br />

gözlemlenmiştir.<br />

• Gerçekleştirilmiş olan çalışmalar sonucunda elde edilen bir diğer bilgi<br />

ise Akdeniz’in kuzey doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın en önemli<br />

yerleşimlerinden biri olan <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> kentsel yerleşim alanlarının kıyıda<br />

yer alırken, tarımsal etkinliklerin yamaçlarda <strong>ve</strong> az eğimli alanlarda yoğunluk<br />

göstermekte olduklarıdır. Kent binaları inşa edilirken tarımsal kullanım açısından<br />

98


5.SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Ersü İDERMAN<br />

uygun olmayan alanlar seçildiği <strong>ve</strong> tarım yapılabilecek <strong>ve</strong>rimli toprakların tarımsal<br />

üretim amacıyla kullanıldığı yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen<br />

bilgilerdendir.<br />

• <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> tarım alanlarını oluşturan toprakların büyük<br />

çoğunluğu; adanın en yüksek noktası olan Trodos Dağları’ndan Mesarya ovalarına<br />

<strong>ve</strong> adanın ikinci yüksek dağı olan Beşparmak Dağları’ndan yine orta Mesarya<br />

Ovası’na ulaşan Yeşilırmak, Güzelyurt Deresi ile Kanlıdere <strong>ve</strong> Çakıldere gibi<br />

akarsuların meydana getirdiği Genç Aluviyal Depozitler üzerinde oluşmuştur.<br />

Alüviyal ana materyale sahip olan bu topraklar genellikle %0-2 eğimli düz<br />

topoğrafyalı <strong>ve</strong> çok derindirler. Irmaklar tarafından taşınan materyallerin birikmesi<br />

sonucu oluşmuş olan bu topraklar çok genç olduklarından sadece A <strong>ve</strong> C horizonları<br />

bulunmaktadır. Kazı çalışmaları sonucunda mezarlar içerisinden elde edilen<br />

buluntular arasında yer alan arpa-buğday gibi tahılların tohumlarından yola çıkılarak<br />

bu özellikteki arazilerde tarla bitkileri yetiştiriciliği yapıldığı düşünülmüştür.<br />

Günümüzde de bu araziler aynı amçla kullanılmaktadırlar.<br />

• <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin kuzey-batısında yer alan araziler Beşparmak<br />

Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz’e, güneyinde ise Mesarya ovalarından Karpaz<br />

bölgesine ulaşan küçük dereciklerin yakın mesafelerden depoladığı taşınmış<br />

materyallerden meydana gelen Yandere Alüviyallerinden oluşmuştur. Dereciklerin<br />

depozitleri geldikleri yakın yörelerdeki jeolojik malzemeye önemli derecede<br />

benzerlik göstermekte olup oluşturdukları topraklar alüviyal ana materyale<br />

sahiptirler %0-2 eğimli hafif dalgalı topoğrafyalı, A <strong>ve</strong> C horizonları bulunan çok<br />

derin günümüzde zeytincilik yapılan arazileri oluşturmaktadır.<br />

• Çalışma alanını çevreleyen Çukur Kil Depoları, ülkenin Akdeniz’e<br />

komşu eski kıyı bataklıklarının dolması sonucu <strong>ve</strong>ya bajadaların (çamur<br />

akıntılarının) uç kısımlarında aluviyallerle birleştiği konkav topografyalarda<br />

oluşmuşlardır. Özellikle Mesarya Ovası’nın güneyinden Mağusa’ya doğru geniş<br />

yayılım gösteren bu arazilerde günümüzde çok yaşlı okaliptüs, akasya <strong>ve</strong> selvi<br />

ağaçlarıyla kaplı <strong>Salamis</strong> Ormanı bulunmakatadır. Çoğunlukla yetersiz drenajlı tuzlu<br />

<strong>ve</strong> jipsli özellik taşırlar. Eski sulak alanlar olarak tanımlayabileceğimiz arazilerdirler.<br />

99


5.SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Ersü İDERMAN<br />

• <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> batısında yer alan arazilerse Bajada’lar üzerinde<br />

oluşmuşlardır. Beşparmak Dağları’nı genellikle paralel olarak izleyen miyosen yaşlı<br />

kum ara katmanlı kireçli killerden <strong>ve</strong> kumlu marnlardan yüzey suları ile Mesarya<br />

ovalarına çamur akıntıları şeklinde taşınarak yığılan bajadalar ülkenin en<br />

homojen <strong>ve</strong> yaygın topraklarıdır. Düz düze yakın arazilerde oluşmuş derin<br />

topraklardır, kil tekstürlü, A-C horizonlu <strong>ve</strong> çok kireçlidirler. Çok genç<br />

olduklarından zayıf bir profil gelişimi gösterirler. Profilin alt katmanlarına doğru<br />

gözeneklilik önemli ölçüde azaldığından çok sıkı bir kıvama sahiptirler <strong>ve</strong> bu<br />

nedenle derin köklü bitkiler normal bir gelişim gösterememektedir. Bu araziler<br />

günümüzde kuru tarım yapılan, <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> toplumunun da beslenme<br />

ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlı kullandığı bilinen Mesarya Ovası’nın<br />

büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar.<br />

• Çalışma alanının kuzey- batısına doğru uzanan düz, hafif <strong>ve</strong>ya orta<br />

eğimli araziler pliyosen-pleyistosen yaşlı marnların üzerini örten konglomera<br />

terasları üzerinde oluşan topraklardan meydana gelmektedir. Yaşlı topraklar olup<br />

profilleri killi tın-tın tekstürlüdür.. Buralarda günümüzde narenciye <strong>ve</strong> sebzecilik<br />

ağırlıklı tarım yapılmakta <strong>ve</strong> az miktarda zeytin ağacı bulunmaktadır. Oysa zemin <strong>ve</strong><br />

toprak özellikleri açısından bahçe bitkileri yetiştiriciliğine özellikle de zeytin, harnup<br />

türlerine son derece uygundur. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yaşayanlarının da zeytin<br />

yetiştiriciliği amcıyla kullandığı düşünülen bu arazilerde uygun arazi kullanım türleri<br />

seçilerek yapılabilecek tarımla ayrıca erozyon riski de azaltılmış olunacaktır. Aynı<br />

zamanda bu araziler bağların kurulabileceği nitelikleri de taşımaktadırlar.<br />

• Ülke nüfusunun son yıllardaki hızlı artışı <strong>ve</strong> bu artan nüfusun dengeli<br />

bir şekilde beslenme ihtiyacı büyük bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Tarımsal<br />

alanların sınırlı olması nedeniyle birim alandan daha fazla <strong>ve</strong> kaliteli ürün alabilmek<br />

doğanın olanaklarından en iyi şekilde yararlanabilmek <strong>ve</strong> kaynakları en etkin şekilde<br />

kullanmaya çalışmak <strong>ve</strong> tüm bunları doğal dengenin de bozulmamasını sağlayarak<br />

yapmak için büyük çaba sarf etmek gerekmektedir. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk<br />

Cumhuriyeti’nde tarım arazilerinin fiziksel olarak genişletilmesi imkanı büyük<br />

ölçüde ortadan kalktığından tarımsal üretimin artırılması ancak topraklarımızın<br />

randımanlı kullanımı ile mümkün olabilmektedir. Bu özelliklerinden yola çıkılarak<br />

100


5.SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Ersü İDERMAN<br />

çalışma alanı içerisindeki tarım alanlarının toprak yapılarına uygun kullanımalarının<br />

önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Eski kullanımların da ışınğında, pliyosenpleyistosen<br />

yaşlı marnların üzerini örten konglomera terasları üzerinde oluşan<br />

topraklardan meydana gelmiş olan arazilerde, ülkemizde mevcut su potansiyelinin<br />

her geçen gün giderek azalmasına karşın narenciye <strong>ve</strong> sebzecilik gibi tarımsal<br />

faaliyetler yapılarak tarım alanlarının sulanmasını hem de çevreye geri dönülmez<br />

zararlar <strong>ve</strong>rilmesini önleyecek <strong>ve</strong> ekonomik yönden de ülkeye katkı sağlayacak olan<br />

aynı zamanda Akdeniz’in doğal peyzajında yer alan zeytincilik gibi arazi kullanım<br />

türleri yetiştiriciliği yönüne gidilmelidir.<br />

Sonuç olarak yapılan çalışmalarla, <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>’nin doğal kaynaklar<br />

yönünden zengin bir bölge üzerine kurulmuş olduğu <strong>ve</strong> zeytin, üzüm, tahıl yetiştirme<br />

alanları <strong>ve</strong> zengin ormanlar yanında doğal limanları sayesinde ticaret için de çok<br />

uygun bir bölgede ayrıca maden <strong>ve</strong> orman zenginliğinin olduğu bir alan içerisine<br />

konumlandırıldığı bilgilerine ulaşmaktayız. Ticaret açısından adanın en önemli şehri<br />

olan <strong>Salamis</strong>’te yaşamlarını sürdüren halk, özellikle kentin batısında yer alan<br />

Mesarya Ovası’nda yetiştirilen tahıl, zeytin <strong>ve</strong> bağ ürünlerini görkemli limanlarından<br />

komşu ülkelere göndererek kazanç sağlamışlardır.<br />

<strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong> yaşamı içerisinde tarımın <strong>ve</strong> ticaretin önemli roller<br />

oynadığı bilgilerini edindiğimiz çalışmada, tarım içerisinde de zeytinciliğin büyük<br />

bir yer kapladığını <strong>Antik</strong> Kent içerisindeki mevcut zeytinyağı işliği <strong>ve</strong> bölgedeki<br />

arazilerin uygunluğundan anlamaktayız.<br />

Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışmada oluşturulan Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemi<br />

<strong>ve</strong>ri tabanı kullanılarak, geçmişteki gibi günümüzde de ülke ekonomisinin temelini<br />

oluşturan tarım <strong>ve</strong> ticaret içerisinde belirgin yükselişler elde edilmesini<br />

sağlayabilecek değerde olan arazi kullanım türleri seçimine gidilmelidir.<br />

Kıbrıs Adası doğası <strong>ve</strong> iklimi ile yüksek uyum içerisinde olan öncelikle<br />

zeytin <strong>ve</strong> harnup gibi bitkilerden oluşan plantasyonların meydana getirilmesi için<br />

gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Tarihsel <strong>ve</strong> güncel arazi kullanımları yönünden<br />

incelenen çalışma alanında arazi kullanım planlamaları yapılarak bitki<br />

plantasyonlarının oluşturulması çalışmalarına ışık tutacak nitelikte olan <strong>ve</strong>ri tabanı<br />

yapılan bu proje sonucunda oluşturulmuştur.<br />

101


KAYNAKLAR<br />

AGI, 1991. GIS Dictionary, Association for Geographical Information Standarts<br />

Committee Publication, London, England.<br />

ALAGÖZ, U., 2004. Erdemli <strong>ve</strong> Kızkalesi Arasındaki Arkeolojik Yerleşim<br />

Alanlarında Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Kullanılarak Günümüz Yerleşimlerine<br />

Örnek Bir Yerleşim Düzeni Araştırılması. Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Fen Bilimleri<br />

Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.<br />

ALTAN, M.O., TOZ, F.G. KÜLÜR, S., 1996.<strong>Bilgi</strong> Sistemlerindeki Gelişmeler <strong>ve</strong><br />

Fotogrametri, Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Sempozyumu, İstanbul.<br />

ARTUN, O., 2005. Korykos’ta Bulunan Su Kanalı <strong>ve</strong> Terasların İncelenmesi<br />

Üzerine Bir Çalışma. Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />

Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.<br />

BAHN, P., 2000. Archaeology_A Very Short Introduction, Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity Pr.,<br />

109 p.<br />

BAILEY, C., T., GATRELL, A., C.,1995. Interacti<strong>ve</strong> Spatial Data Analysis.<br />

Longman Scientific and Technical.<br />

BANK, E., TAŞTAN, H., 1993. Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemlerine Giriş. UBITEK,<br />

TUBITAK, MAM. Uzay Bilimleri Bölümü Özel Yayın. MAM/UBB OY-2.<br />

Gebze.<br />

BATUK, G., KÜLÜR, S., SARBANOĞLU, H., TOZ, G., 1996. Veriden <strong>Bilgi</strong>ye<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri, Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemi Sempozyumu, İstanbul, s.35-47.<br />

BURROUGH P.A., 1998. Princples of Geographical Information System for Land<br />

Resources Assessment, Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity press, 2.ed.<br />

COPPOCK, J.T., RHIND, D., 1992. The History of GIS, in Maguire D.J.,<br />

Goodchild M, Rhind D (eds), Geographical Information Systems Princples and<br />

Aplications, Vol. 1, Longman, London.<br />

COUNCIL OF EUROPE, 1992. European Con<strong>ve</strong>ntion on the Protection of the<br />

Archaelogical Heritage. Valetta/Malta.<br />

http://con<strong>ve</strong>ntions.coe.int/Treaty/EN/Reports/Html/143.htm<br />

102


DALE, P.F., Mc LAUGHLIN, J.D., 1988. Land Information Menagement. An<br />

Intruduction With Special Reference to Cadastral Problems in Third World<br />

Countries. Clarendon Press. Oxford. UK.<br />

De MERS, M., 1996. Fundamentals of GIS. New York. John Wiley & Sons.<br />

DEMİR, F., 2002. <strong>Uzaktan</strong> Algılama <strong>ve</strong> Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemlerini Kullanarak<br />

Ceyhan Ovasında Test Alanlarında Höyüklerin İncelenmesi, Çukurova<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek<br />

Lisans Tezi, Adana.<br />

DİNÇ, U., YEĞİNGİL, İ., PEŞTEMALCI, V., DİNÇ, O., KANDIRMAZ, H.M.,<br />

2001. <strong>Uzaktan</strong> Algılamanın Temel Esasları <strong>ve</strong> Tarımsal Uygulamaları,<br />

TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu - Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi İşbirliği<br />

Yaz Okulu, Haziran 2001, Adana.<br />

DOĞAN, H.M., 2000. Tarımda Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama.<br />

Cinetarım, Yıl:3, Sayı:23, s.20-22.<br />

DOĞMUŞ, N., 2003. Görüşme. <strong>Salamis</strong> <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong>, Özgünel Kazıları 2003.<br />

ERDOĞAR, N.J., 1997. “Application of Remote Sensing in Archaeology”, Orta<br />

Doğu Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Arkeometri Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans<br />

Tezi, 151 s.<br />

ERDOĞAR, N.J., ÖZER, A.M., YILDIRIM, H., ÖZEL, M.E., GÜLÇUR, S.,<br />

ESİN, U., 1998. “Arkeolojik Yapıların <strong>Uzaktan</strong> Algılama Uydu Verileri ile<br />

Araştırılması”, XIII. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, s.123-133.<br />

ESKİ ESERLER VE MÜZELER DAİRESİ, 2003. Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler<br />

Dairesi Broşürü.<br />

ESRI Inc., 1994. Getting Started with ARC/INFO; Redlands California, ABD.<br />

ESRI, 1996. Getting to know ArcView GIS, the geographic information system<br />

(GIS) for e<strong>ve</strong>ryone. Redlands CA: Environmental Systems Research Institute,<br />

Inc.<br />

GAFFNEY, V., PODOPNIKAR, T., OSKIR, K., STANCIC, Z., Analysis Long<br />

Term Degradation of The Mediterranean Landscape.<br />

http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gid.html<br />

103


GEMALMAZ, H.A., DEMİRBÜKEN, H., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., 1993.<br />

Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri <strong>ve</strong> <strong>Uzaktan</strong> Algılama Teknikleri Uygulanarak Erozyon<br />

Riski Taşıyan Alanların Balirlenmesi: Türkiye İçin Bir Çalışma. Araştırma<br />

Sempozyumu’93, Ankara.<br />

DEMİRBÜKEN, H., GEMALMAZ, H.A., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., AY, A.,<br />

1994. Tarımsal Amaçlı Uygulamalarda Arazi Çalışması <strong>ve</strong> Elde Edilen<br />

Sonuçların Değerlendirilmesi, 1. Ulusal Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Sempozyumu,<br />

Karadeniz Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeodezi <strong>ve</strong><br />

Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, Trabzon.<br />

GILLINGS, M., WISE, A., 1997. GIS: Guide to Good Practice, AHDS Guides to<br />

Good Practice, Oxbow, Oxford.<br />

http://ads.ahds.ac.uk/project/goodguides/gis<br />

GÖKTEN, E., ÖZGÜNEL, C., GÜRSOY, E., 2005. <strong>Salamis</strong> (Kıbrıs) <strong>Antik</strong> <strong>Kenti</strong><br />

Yerleşim Alanı <strong>ve</strong> Çevresinin Jeolojisi, TURQUA-V, Türkiye Kuvaterner<br />

Sempozyumu’05.<br />

GREENE, K., 1995. Archaeology an Intruduction, The History, Princples and<br />

Methods of Modern Archaeology. Philadelphia: Uni<strong>ve</strong>rsity of Pennsylvania Pr.,<br />

208p.<br />

GÜLÇUR, S., 1999. “Uzay Arkeoloji”, Arkeoloji <strong>ve</strong> Arkeologlar Derneği İletişim<br />

Bülteni, Sayı, XIV, s.28-29.<br />

JACKSON, A.,2001. Caithness Archaeological Project, Edinburg Uni<strong>ve</strong>rsity.<br />

http://www.arcl.ed.ec.uk/arch/caithness.<br />

KANDIRMAZ, H.M., YEĞİNGİL, İ., PEŞTEMALCI, V., EMRAHOĞLU, N.,<br />

2004. Daily global solar radiation mapping of Turkey using Meteosat satellite<br />

data, Int. J. Remote Sensing, 25(11), 2159-2168.<br />

KARAGEORGHIS, V., 1969. <strong>Salamis</strong> in Cyprus, Homeric, Hellenistic and Roman.<br />

Edited by: Thames and Hudson. Text printed in Great Britain by Fletcher and<br />

Son Ltd.<br />

KENNEDY, D.L., 2001. Remote Sensing for Archaeology in the Middle East,<br />

(1999- 2001). http://www.arts.uwa.edu.au/Classics/archaeology/rsame.html<br />

104


KKTC RESMİ GAZETE, 1995. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Gazetesi,<br />

sayı. 58, EkIII.2.4., 1995.<br />

KKTC TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, 2000. Kuzey Kıbrıs Türk<br />

Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd <strong>ve</strong> Haritalama Projesi, Lefkoşa.<br />

KKTC TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, 2003. Tarımsal Yapı <strong>ve</strong> Üretim 2003,<br />

Lefkoşa.<br />

KÖROĞLU, B., 2002. Elaiussa Sebaste <strong>ve</strong> Çevresinin Uydu Görüntüleri <strong>ve</strong> Hava<br />

fotoğrafları ile Tarihsel <strong>ve</strong> Güncel Arazi Kullanımları Yönünden İncelenmesi.<br />

Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Arkeometri anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.<br />

LEUSEN van MARTJIN., GAFFNEY, V., The Wroxeter Hinterland Project:<br />

De<strong>ve</strong>loping GIS Methodology for Regional Archaeological Studies in the UK.<br />

http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gis.html<br />

LILLESAND, T.M., KIEFER, R.W., 2000. Remote Sensing and Image<br />

Interpretation, John Wiley and Sons, Inc. Printed in the United States of<br />

America, Fourth Edition, s.5.<br />

MAGUIRE, D.J., 1992. An O<strong>ve</strong>rview and Definition of GIS, in Maguire D.J.,<br />

Goodchild M., Rhind D. (eds.), Geographical Information Systems Princples<br />

and Applications, Vol.1, Longman, London.<br />

MASSAGRANDE, F.A., 1995. “The Romans in South West Spain: Free Choice or<br />

Blind Acceptance? Can GIS Answer?”,<br />

http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gis.html<br />

MESSER, I., BLAKEMORE, M., 1991. Handling Geographical Information.<br />

Longman Scientific and Technical.<br />

METİN, S., 1995. A Comparison of Three Different Approaches Used in The<br />

Supervised Classification of Agricultural Areas. 50th ISI95 Sempozyumu,<br />

Pekin, Çin.<br />

METİN, S., 1997. Uydu Görüntülerinin Tarımsal Amaçlı Sınıflandırılmasında Farklı<br />

Toprak Yapısının Etkisi. III. <strong>Uzaktan</strong> Algılama <strong>ve</strong> Türkiye’deki Uygulamaları<br />

Semineri,Uludağ, Bursa.<br />

105


OZANER, F.S., RUSSEL, J., 1994. “Diachronic Study of Coastal Changes at<br />

Anemurium: Geomorphological and Archaeological Applications”, X.<br />

Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, s.135-152.<br />

ÖCAL, A.D., GÜLTEKİN, E., KAPUR, S., AKÇA, E., YETİŞ, C., EVEREST,<br />

A., 1999. “Korykos <strong>ve</strong> Çevresinin Bio-Kültürel Sürdürülebilirlik Özellikleri”,<br />

Olba II, Mersin Üni<strong>ve</strong>rsitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları,<br />

Ed., Durugönül, S., Yağcı, E.E., Durukan, M., s.7-15.<br />

ÖZTEPE, E., 2001. İDOL, Arkeoloji <strong>ve</strong> Arkeologlar Derneği Dergisi, Temmuz-<br />

Ağustos-Eylül 2001, Sayı:10.<br />

PEŞTEMALCI, V., KANDIRMAZ, H.M., YEĞİNGİL, İ., YILDIZ, B.Y., 2004.<br />

Determination of the land surface temperature of Çukurova Region using<br />

NOAA APT data, Chinese Journal of Physics, 42 (6), 776-785.<br />

RHILL, T.E., WILSON, A.G., 2000. “<strong>Antik</strong> Yunanistan’da Yerleşim Yapılarının<br />

Modellenmesi: Polis’e Yeni Yaklaşımlar”, <strong>Antik</strong> Dünyada Kırsal <strong>ve</strong> Kent, Ed.<br />

Rich, J., Hadrill, A.W., Çev. Lale Özgenel, Homer Kitabevi, s.59-97.<br />

SEVER, T., 1998. Archeological Remote Sensing, s.1<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/remote_sensing.html<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/archeology.html<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/remote_sensing_spectrum.html<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/arenal.html<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/chaco.html<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/chaco_compare.html<br />

http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/peten.html<br />

SHEETS, P., 1991. “Prehistoric Footpaths in Costa Rica: Transportation and<br />

Communication In a Tropical Rainforest,” Ancient Road Networks and<br />

Settlement Hierarchies in the New World. Cambridge Uni<strong>ve</strong>rsity Press,<br />

Cambridge.<br />

SHEETS, P., McKee, B., 1994. “Prehistoric Footpaths in Costa Rica: Remote<br />

Sensing and Field Verification” Archaeology, Volcanism and Remote Sensing<br />

in the Arenal Region, Costa Rica, edited by P. Sheets and B. McKee.<br />

Uni<strong>ve</strong>rsity of Texas Press.<br />

106


SOKHI, B.S., 1992. “Mapping of Historical Monuments and Sites of Delhi Using<br />

Spot Satellite Image”, Spotting Historical Monuments and Sites, Indian<br />

Institute of Remote Sensing,Dehradun.<br />

http://www.gisde<strong>ve</strong>lopment.net/application/archaeology/database/archd0002pf.htm<br />

SOLMAZ, M.İ., 2003. Çukurova Bölgesinde Höyük <strong>ve</strong> Arkeolojik Kalıntıların<br />

Saptanması <strong>ve</strong> Bazı Höyüklerin Modellenmesi. Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.<br />

STAR, J.L., ESTES, J.E., 1990. Geographic Information Systems: An Introduction.<br />

Prentice-Hall Inc., New Jersey.<br />

SUPAJANYA, T., 1986. “Remote Sensing in Archaeological Applications in<br />

Thailand”, Semposium on Remote Sensing for Resources De<strong>ve</strong>lopment and<br />

Environmental Management.<br />

TAPAN, M., 1998. Cumhuriyet Döneminde Doğal <strong>ve</strong> Kültürel Varlıklarını<br />

Koruyamamanın Korunması. 75 Yılda Değişen Kent <strong>ve</strong> Mimarlık (Yıldız Sey,<br />

Editör). Tarih Vakfı Yayınları, Numune Matbaası, İstanbul, s.199-207.<br />

TEKEL, H., 2003. Sözlü görüşme. Eski Eserler <strong>ve</strong> Müzeler Dairesi, Gazimağusa.<br />

TEKİNSOY, P., AKSAKER, N., YILDIZ, B.Y., KANDIRMAZ, H.M.,<br />

PEŞTEMALCI, V., 2003. Coğrafi bilgi sisteminin Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Kampüs alanına uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel <strong>ve</strong> Teknik Kurultayı,<br />

Ankara, sayfa 483-490.<br />

TUNA, N., 1998. Çevresel Etki Değerlendirme Çalışmalarında Arkeolojik Kültür<br />

Mirasının Korunması. Arkeoloji <strong>ve</strong> Sanat Dergisi, Sayı: 85, Arkeoloji <strong>ve</strong> Sanat<br />

Yayınları, İstanbul, s.39-48.<br />

VONDER, O., 1998. Remote Sensing in Archaeology and Historical E<strong>ve</strong>nts, s.1.<br />

http://cgi.girs.wageningen-ur.nl/cgi/projects/bcrs/multisensor/report1/10.htm<br />

YOMRALIOĞLU, T., ÇELİK, K., 1994. 1. Ulusal Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri<br />

Sempozyumu, Trabzon, s.21-32.<br />

YOMRALIOĞLU, T., 2000. Coğrafi <strong>Bilgi</strong> Sistemleri Temel Kavramlar <strong>ve</strong><br />

Uygulamalar, Karadeniz Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Trabzon.<br />

ZÜLAL, A., 1999. “Arkeolojide <strong>Uzaktan</strong> Algılama”, Bilim <strong>ve</strong> Teknik Dergisi,<br />

TÜBİTAK Yayınları, Sayı: 377, Ankara, s.80-81.<br />

107


İNTERNET KAYNAKLARI<br />

http://www.akropol.com.tr<br />

http://www.akropol.com.tr<br />

http://www.devplan.org<br />

http://www.kamunet.net<br />

http://www.kktob.org<br />

http://www.mta.gov.tr<br />

http://www.nik.com.tr<br />

http://www.sorgunpostasi.com/kerkenes.asp<br />

http://www.tagem.gov.tr<br />

http://www.tayproject.org<br />

http://www.tourism.trnc.net<br />

http://www.tourism.trnc.net<br />

http://www.tourism.trnc.net<br />

http://www.tourism.trnc.net<br />

http://www.trncinfo.com<br />

108


ÖZGEÇMİŞ<br />

1975 yılında Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da<br />

doğdum. İlk öğrenimimi Girne, Orta <strong>ve</strong> Lise öğrenimimi Lefkoşa’da tamamladım.<br />

1993 yılında başlamış olduğum Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Ziraat Fakültesi Toprak<br />

Bölümü’nden, 1997 yılında Ziraat Mühendisi ünvanıyla mezun oldum. 2000 yılının<br />

Şubat ayında Devlet Üretme Çiftlikleri Dairesi’nde çalışmaya başladım <strong>ve</strong> 2001<br />

yılının Kasım ayında halen görev yapmakta olduğum Tarım <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı,<br />

Tarım Dairesi kadrosuna geçiş yaptım. 2003 yılı Şubat ayında Çukurova Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü Arkeometri Anabilim Dalı’nda yüksek lisans öğrenimime<br />

başladım.<br />

109

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!