bingöl depreminde meydana gelen yapısal hasarların irdelenmesi
bingöl depreminde meydana gelen yapısal hasarların irdelenmesi
bingöl depreminde meydana gelen yapısal hasarların irdelenmesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
BİNGÖL DEPREMİNDE MEYDANA GELEN YAPISAL HASARLARIN İRDELENMESİ<br />
A.Halim KARAŞİN 1 ,Erhan KARAESMEN 2<br />
karasin@metu.edu.tr<br />
Öz: Türkiye’de daha önce <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> depremlerin ortak özelliklerinden biri, gelişmişlik<br />
düzeyine bağlı olarak hasar yoğunluğunun genellikle deprem büyüklükleri ile orantılı<br />
olmadığıdır. 1 Mayıs 2003 Bingöl <strong>depreminde</strong> bu durum bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu<br />
çalışmada, söz konusu depremin büyüklüğü ile hasar durumu arasındaki ilişki ele<br />
alınmıştır. Depremde mühendislik hizmetleri görmüş betonarme yapılar ile kırsal yapılarda<br />
<strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> hasarların temel tipik özellikleri irdelenmiştir. Bu bağlamda Çeltiksuyu<br />
Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) başta olmak özere çeşitli betonarme karkas binaların<br />
gösterdiği düşük performans nedeniyle yapılarda <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> ciddi hasarlar dikkate<br />
değer bulunmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Deprem Büyüklüğü, Hasar Durumu, Performans, Mühendislik hizmetleri, Kırsal Yapılar<br />
GİRİŞ<br />
1 Mayıs 2003 Bingöl depremi, deprem mühendisliği uzmanlık dünyamızda çeşitli yayınlara konu oluşturmuştur. Bu<br />
metnin yazarları da Bingöl depremi’yle ilgili bulguları bazı yayınlarına yansıyan gözlem ve analiz çalışmaları<br />
gerçekleştirmişlerdir.<br />
Türkiye’de son otuz yılı aşkın bir dönemde bir bölümü büyük afet boyutunda olmak üzere toplam on beş yıkıcı deprem<br />
yaşanmıştır. Bunlardan 13 Mart 1992 Erzincan ve 17 Ağustos 1999 Kocaeli başta olmak özere bazılarındaki hasarların<br />
büyüklüğü deprem olgusunu, kamuoyunun dikkatini çeken toplumsal bir konu haline dönüştürmüştür. 1 Mayıs 2003<br />
<strong>depreminde</strong>n önce 1971’de 6.8 büyüklüğünde Bingöl’de bir deprem daha <strong>meydana</strong> gelmiştir. Edinilmesi gereken<br />
deneyimlere rağmen, gerek depremlere karşı alınması gereken temel önlemlerin (Ersoy ve diğ., 1988, Bayındırlık ve<br />
İskan Bakanlığı 1997, vb.) alınmasının gerekse yapı güvenliğinin artırılmasının henüz hayata geçirilemediği açık bir<br />
şekilde görülmektedir. Türkiye’de <strong>meydana</strong> gelmiş depremlerin ortak özelliklerinden biri hasar yoğunluğunun<br />
genellikle deprem büyüklükleri ile orantılı olmadığıdır. Bu durum, 1 Mayıs 2003 Bingöl <strong>depreminde</strong> bir kez daha<br />
ortaya çıkmıştır. Kandilli Rasathanesi verilerine göre Türkiye’de <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> 5 ve daha büyük depremlerin ortalama<br />
periyodu dört aydır. Bu sıklıktaki deprem riskine karşın 1 Mayıs Bingöl ve 5.5 büyüklüğündeki 25 Ocak 2005 Hakkari<br />
depremleri, neden oldukları yüksek hasar ve can kayıpları açısından not edilmesi gereken çok önemli iki depremdir.<br />
Afet İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 2003 Bingöl <strong>depreminde</strong> ortalama olarak her iki binadan birinde hasar<br />
<strong>meydana</strong> gelmiştir. Hasar oranının yüksek oluşunun gerekçeleri daha önce <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> depremlerin raporlarında<br />
(İmar ve İskan Bakanlığı 1976, Demir ve Polat 1985, Sucuoğlu ve Tokyay 1992, Karaesmen, ve diğ., 1999, vb.) yer<br />
alan gerekçelerden pek de farklı değildir. Ancak, Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) başta olmak özere<br />
hasarlı yapıların önemli bir bölümü, yeni yönetmeliklere göre inşaa edilmiş olmalarına karşın halen mühendislik<br />
hizmetlerinin rasyonel bir biçimde uygulanamadığının açık bir göstergesidir.<br />
Bu çalışmada depremi betimleyici genel bilgiler özetle hatırlatıldıktan sonra ağırlıklı olarak mühendislik hizmeti<br />
gördüğü halde ağır hasara uğrayan betonarme taşıyıcı sistemli binaların davranışı ele alınmaktadır. Hasar sebepleriyle<br />
ilgili yorumların yanı sıra geleceğe dönük bazı temel tavsiyeler geliştirilmesine de öncelik verilecektir.<br />
Depremin Genel Özellikleri<br />
Yer Ve Zaman<br />
1 Mayıs 2003 Perşembe günü saat 03.29’de Bingöl’de yaklaşık 6.2 Richter büyüklüğünde bir deprem <strong>meydana</strong> geldi.<br />
Bu deprem USGS (United States Geological Survey), DAD (Deprem Araştırma Dairesi) ve KOREI (Kandili<br />
Observatory and Earthquaqe Reasearch Institute) kayıtları birbirlerine yakın olarak Şekil 1’de görüldüğü gibi Bingöl il<br />
1 Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakultesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Diyarbakır.<br />
2 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakultesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Ankara.<br />
386
merkezinin hafifçe kuzeyini göstermektedir. Depremin dış merkezi 38.94 Kuzey ve 40.51 Doğu, derinliği USGS’ye<br />
göre 10 km olarak belirlenmiştir.<br />
Şekil 1. Depremin Yeri<br />
Yer Bilimleri Açısı<br />
Kuzey Anadolu Fayı (KAF) ile Doğu Anadolu Fayı (DAF) zonlarının kesişim noktası olan Karlıova ilçesinin çok<br />
yakınında bulunan Bingöl ili son birkaç onyıl içerisinde DAF zonunun en hareketli bölümünü oluşturmuştur (Erkmen,<br />
ve diğ., 2004). Dolayısıyla bu bölgede <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> depremlerin tektonikçiler için sürpriz sayılamayacağı da<br />
aşikardır. 1 Mayıs 2003 Bingöl depreminin kuvvetli yer hareketi (Strong Motion-SM) verileri Bingöl İli Bayındırlık ve<br />
İskan Müdürlüğünde bulunan ivme ölçer tarafından kaydedilmiştir. Şekil 2’de görülen ana şok kayıtları kayıtlarına<br />
göre, ana şok çok kısa bir zaman aralığında olmak kaydıyla deprem yaklaşık 15 sn. devam etmiştir. Ana şok Kuzey-<br />
Güney doğrultusunda en büyük ivme olan 0.545 g değerine dördüncü saniyede ulaşmıştır. Aynı saniye içerisinde Doğu-<br />
Batı bileşeninin en büyük ivmesi 0.276 g ulaşmıştır. Düşey yönde ise en büyük ivme 0.472 g olarak kaydedilmiştir.<br />
Düşey bileşeninin büyük olması ivme kaydının depremin merkezine çok yakın bir noktadan alındığını göstermekle<br />
birlikte orta büyüklükteki bir deprem için Kuzey-Güney ile düşey hareket ivmeleri beklentilerin üzerinde olarak<br />
değerlendirilebilir.<br />
1 Mayıs <strong>depreminde</strong> Bingöl merkezinin yaklaşık 40 kilometre kuzeybatısında, Uludoğan ile Kurtuluş köyleri arasında<br />
bulunan hanoçayırı mezrası civarında düzlük sayılabilecek boş bir alanda yeraltı suyu kaynamasıyla birleşmiş bir toprak<br />
kabarması Şekil 3a’de gösterilmiştir (Karaesmen, ve diğ., 2003). Aynı bölgede Şekil 3b’ de görüldüğü gibi çeşitli yüzey<br />
kırıkları da yaklaşık Doğu-Batı doğrultusunda birkaç yüz metre uzandığı gözlemlenmiştir .<br />
387
Şekil 2. Depremin İvme Kayıtları<br />
Şekil 3. a) Yeraltı Suyu Kaynamasıyla Birleşmiş Bir Toprak Kabarması<br />
388
Şekil 3. b) Yüzey Kırıkları<br />
Hasar Gözlemleri<br />
Genel Çerçeve<br />
1 Mayıs 2003 Bingöl depremi 84’i Çeltiksuyu YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulu) yatakhane bloğunun göçmesiyle<br />
trajik bir olay olmak üzere 177 ölüm ile 520 yaralamalık bir bilanço ortaya çıkarmıştır. Afet İşleri Genel Müdürlüğünce<br />
yapılmış tespitlere göre Tablo 1’de sayısal hasar bilançosu özetlenmiştir. Bu tespit çerçevesinde hasarlı binaların<br />
toplamı 17429 olarak tespit edilmiştir. Bu tabloya göre tüm binaların % 55’i, konutların % 56’sı ve işyerlerinin %<br />
65’inin hasarlı olduğunu göstermektedir. Bu tabloya göre ağır hasarlı veya yıkık bina % 17 gibi çok yüksek bir hasar<br />
oranını göstermektedir Yani Bingöl ilinde her altı binadan biri tamamen kullanılmaz hale gelmiştir.<br />
389
Tablo 1. Binalarda Yapısal Hasar Durumu<br />
YIKIK-AGIR ORTA AZ HASARSIZ TOPLAM<br />
Bina Konut İşyeri Bina Konut İşyeri Bina Konut İşyeri Bina Konut İşyeri Bina Konut İşyeri<br />
Bingöl Merkez<br />
Yerleşimleri<br />
914 1689 176 816 3095 841 2162 3820 600 3993 6873 434 7895 15477 2050<br />
İlçe<br />
Merkezle<br />
379 386 12 37 77 30 914 1033 60 1421 1602 151 2926 3276 253<br />
Merkeze Bağlı<br />
Belde ve Köyler<br />
3005 2967 22 65 65 5 3886 3885 76 3575 3606 17 10431 10522 120<br />
Tüm Diğer<br />
Belde ve Köyler<br />
1169 1154 2 10 11 5 4186 4154 8 5432 5337 71 11793 10748 86<br />
Toplam<br />
5367 6208 211 927 3246 881 11146 12888 744 14394 17508 873 31823 39828 2509<br />
Bingöl depremi derinliğinin 10 kilometreden az olan Türkiye’de <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> tipik sığ depremlerden biridir. Hasar<br />
oranının genellikle derinlikle ters orantılı olduğu (Wakabayashi, 1986) dikkate alındığında bu yüksek hasar oranını bir<br />
ölçüde açıklayabilir. Ancak Bingöl’de 22 Mayıs 1971 yılında 6.8 büyüklüğünde bir deprem daha <strong>meydana</strong> gelmişti.<br />
Daha önce açığa çıkan enerji miktarı bakımından yaklaşık sekiz kat daha büyük bir depremin (Gülkan ve diğ., 1991)<br />
yaşanmış olmasına karşın bu denli yüksek bir hasar bilançosu makul karşılanmamalıdır. Bu yüksek yıkık-ağır hasarlılık<br />
oranı ile toplam hasarlılık oranı endişe verici bir yapı kalitesizliğinin göstergesi olarak değerlendirilmelidir.<br />
Depremlerin yol açtığı hasar oranları gelişmişlik düzeyine bağlı olarak da ele alınabilir. Gerek 1 Mayıs Bingöl gerekse<br />
25 Ocak 2005 tarihli 5.5 büyüklüğündeki Hakkari depremleri bu çerçevede değerlendirilebilir. Hakkari depremi, 30<br />
kilometre derinliğe sahip ve açığa çıkan enerji miktarı bakımından Bingöl <strong>depreminde</strong>n yaklaşık 20 kat daha küçük<br />
olmasına karşın <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> can kayıpları ile birinci derece öneme sahip Hakkari Devlet Hastanesi’ndeki<br />
beklenmeyen hasar dikkat çekicidir. Zira yaklaşık aynı derinlik ve büyüklüğe sahip olan ve bir gün önce <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong><br />
24 Ocak Antalya <strong>depreminde</strong> beklendiği gibi herhangi bir hasar ortaya çıkmamıştır.<br />
Kırsal hasarlara özetle bakış<br />
Bingöl köy ve kasabalarında maalesef önemli bir bölümü harçsız iri taş duvarlı binalara sık rastlanmıştır. 1971<br />
Depremi sonrasında Bingöl kırsalında inşa edilen binalardaki yapı düzeneği değişikliği olarak ağır toprak damlar yerine<br />
Şekil 4’de görüldüğü gibi hafif ot örtülü ince saç-teneke kaplı çatıların tercih edilmiş olması olumlu bir gelişmedir. Bu<br />
durum kırsal hasar ve can kayıplarının daha fazla olmasını engelleyen bir etken olmuştur.<br />
390
Şekil 4. İnce Saç-Teneke Kaplı Çatılı Az veya Hasarsız Kırsal Binalar<br />
Hepsi kuzey yörelerde yerleşik olmak üzere epeyce bir kırsal yerleşmede çeşitli yapısal hasarlar incelenmiştir. Ancak<br />
bunlardan en can alıcı olanları ve yapısal davranış yönünden fikir verenleri Göltepesi ve Çimenli köylerinde gözlenmiş<br />
olanlardır. Göltepesinde yaklaşık 200 hanenin hemen tümü hasar görmüş ve bunlardan 108 adedinde ya tam göçme ya<br />
da ağır hasar gözlendiği kaydedilmiştir. Bingöl’e mesafesi yaklaşık 40 km kadar olan ve dağlık bir yörede yerleşik<br />
kısmen alüvyon bir taban üzerinde bulunan Çimenli köyü ise yörede kümeleşmiş hasarlı köylerin en fazla dikkat<br />
çekenidir. On üç (13) ölü ve onlarca yaralılık bir insani kayıp kaydedilen bu köyde, komşusu Sudüğünü köyü ile birlikte<br />
200'e yakını tam göçme veya ağır hasar konumunda olmak kaydıyla toplam 290 bina biriminde hasar kaydedilmiştir.<br />
Bu yörelerdeki fikir verici hasar görüntüleri Şekil 5 ve 6’da yer almıştır.<br />
Yığma duvarlı basit binaların, deprem davranışı genelde zayıf olmakla birlikte çeşitli önlemlerle bu davranışı ve<br />
strüktürün toplam dayanımını yeterli düzeye çıkarma olanağı vardır. Davranış düzgünlüğü sağlamak amacıyla dış ve iç<br />
duvarlar üzerinde binayı dolaşan ve kuşatan hatıllar yerleştirerek köşe bağlantılarının sağlam ve tok yapılması gibi<br />
önlemler alınabilir . Göçen binalarda çoğunlukla köşe tokluğu kurulamadığı da hemen görülebilmektedir (Karaşin, ve<br />
diğ., 2005).<br />
391
Şekil 5. Köşe Tokluğu Kurulamış ve Yetersiz Dayanıma Sahip Yığma Bina<br />
Şekil 6. Köşe Tokluğu Kısmen Kurulmuş Ancak Hatılsız ve Moloz Taş Duvarlı Yığma Bina<br />
392
Betonarme Taşıyıcı Sistemli Binalar<br />
Genel Çerçeve<br />
Ülkemizdeki tüm kentsel yerleşmelerde tanık olunan hızlı ve düzensiz yapılaşma olgusu son 10 yılda Bingöl’de de<br />
kendini göstermiş bulunmaktadır. Kat yüksekliği fazla olmayan ancak hemen tümü betonarme kolon-kirişli taşıyıcı<br />
sisteme sahip olan yüzlerce bina bloğu inşa edilmiştir. 1 Mayıs 2003 depreminin bu binaların bir kısmında yapısal hasar<br />
gösterdiği gözlenmiş olmakla birlikte büyük kesiminde de yapı davranışı düzgün olmuş ve deprem hasarsız atlatılmıştır.<br />
Öte yandan, 1971 Bingöl Depremi’nden sonra o dönemlerdeki sınırlı teknik koşullarda epeyce bir betonarme taşıyıcı<br />
sistemli afet konutu inşa edilmiş olduğu hatırlanmalıdır. Bu konutların küçük bir kısmında çeşitli hasarlar gözlenmiş<br />
olmakla birlikte Şekil 7’da görüldüğü gibi bunların çoğunun yapısal davranışı da yeterli olmuştur.<br />
Şekil 7. 1971 Bingöl Depremi Sonrası İnşa Edilmiş Bir Afet Konutu<br />
Kent merkezindeki ve çevredeki toplam betonarme taşıyıcı sistemli binaların büyük bir çoğunluğun bu depremi hasarsız<br />
atlattığı memnuniyetle izlenmiştir. Ancak, ağır hasara uğrayan ve can kaybına yol açan binalarda rastlanmış olan<br />
hasarlar ülkemizdeki betonarme projelendirme yapım düzensizliğinin tipik örneklerini acıklı biçimde yeniden<br />
sergilemiştir. Ağır hasarlı bu binaların bir bölümü de hem mühendislik hizmetleri almış olduğu ve hem de inşaat<br />
işlerinin resmi yolla daha özenli yürütülmüş olduğu varsayılan kamu binalarıdır. Bu çeşit binalarda ortaya çıkan ve can<br />
kaybına da yol açabilen ağır hasarla elbette çok daha düşündürücü nitelik taşımaktadır.<br />
İl merkezindeki Betonarme Binalar<br />
Bingöl merkezde <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> betonarme yapı hasarları kamuya ait hastane ve okul binaları ile özel kesim binaları<br />
olarak ele alınabilir. Her iki kesim binalarındaki hasarların büyük bir bölümü aşikar fiziksel tasarım hataları,<br />
projelendirme kusurları ile yapım yetersizliğinden kaynaklanmıştır. Betonarmede rastlanabilecek yirmiyi aşkın kusura<br />
karşın ancak sadece birkaç kusur ve hatanın mevcudiyeti tam yada kısmi göçmeye yol açmamaktadır (Karaesmen,<br />
2003). Ancak bu depremde betonarme taşıyıcı sistemli özel binalarda bu çeşitlilik içerisinde <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> ciddi<br />
hasarların büyük bir bölümünü oluşturan ana kusur, hata ve yapım yetersizlikleri şöyle özetlenebilir (Karaşin, 2003).<br />
393
1. Normal katların aksine giriş katların işyeri olması sebebiyle Şekil 8’de görüldüğü gibi zemin katların yüksek<br />
oluşu ile duvar yapılmayışının sebep olduğu ani rijitlik değişimleri gözlenmiştir. Bu durum söz konusu<br />
yapıların aşırı yanal yer değiştirmeleri sonucu oluşan ikinci mertebe momentlerin sebep olduğu yıkımlar.<br />
Şekil 8. Yanal Rijitliğin Azaltılması ve Kolon Kiriş Çözüşmesine Bağlı Tam Göçme<br />
2. Bodrum katlarda açılan bant pencereler veya yüksek giriş elde etmek gibi nedenlerle oluşan kısa kolonların<br />
aşırı zorlanmasının sebep olduğu yıkımlar.<br />
3. Şekil 9’da görüldüğü gibi kolon kiriş birleşim bölgelerinin iyi teşkil edilmeyişi sonucu düğüm noktası<br />
çözüşmelerinin sebep olduğu yıkımlar.<br />
Ayrıca deprem sonrası yıkılan ve ağır hasar gören yapılar üzerinde yapılan incelemeler sonucu bu yapılardaki ortak<br />
kusurlardan bir tanesi de kullanılan agrega ve betonun standartların öngördüğü koşulları sağlamıyor olmasıdır.<br />
Bingöl’de gözlenen çok iri boyutlu çakıl ve taşlı <strong>gelen</strong>eksel taşra betonları ile nadir de olsa bazen gerekli beton<br />
dayanımı tutturulabilmiştir. İnşaat mühendisleri odası Antalya şubesince 1 Mayıs 2003 Depreminden sonra Bingöl’de<br />
değişik yapılardan alınan beton karot örnekleri üzerinde yapılan beton basınç dayanım deneylerinden elde edilen<br />
ortalama beton silindir basınç dayanımı 95 ± 47 kg/cm2 olarak bulunmuştur (Bayülke, ve diğ., 2004). Beton kalitesi<br />
dışında düğüm noktalarını doldurmayan iri agrega ve taşlar göçme ve ağır hasarların bir başka sebebidir.<br />
Çeltiksuyu Trajedisi<br />
Çeltiksuyu Yatılı İlk Öğretim Bölge Okulu (YİBO)’da <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> faciada 84 çocuğun ölümüyle sonuçlanan<br />
yatakhane yıkımıyla ilgili özet görüntü Şekil 10’da yer almaktadır. Bu facianın sebebini sadece işçilik hataları, malzeme<br />
ve beton kalitesi, müteahhit insafı gibi gerekçelere dayandırmak yeterli değildir. Tip projelendirmedeki taşıyıcı sistemin<br />
acemice seçimi ve taşıyıcı çerçeve elemanlarının boyutlandırmasındaki özensizlik neticesinde farklı bölgelerde yapılan<br />
bir çok binayı birden riske sokmaktadır. Yatakhane bloğundaki özet görüntüde görülebileceği gibi kolon-kiriş<br />
önseçimindeki uygunsuzluk aşikardır. Kirişlerin kısmi konsol olarak çalıştırılmış olması yatay deplasmanın<br />
sınırlandırılamamasında önemli bir role sahip olmuştur. Ayrıca kirişlerin kolonlardan çok daha güçlü bir şekilde<br />
boyutlandırılması ile mafsallaşmanın kiriş yerine kolonlarda oluşmasına yol açmıştır. Bu durum göçmenin ana etkenleri<br />
olarak değerlendirilebilir.<br />
394
Şekil 9. Kolon Kiriş Bölgesinde Çözüşme<br />
Şekil 10. Çeltiksuyu Yatılı İlk Öğretim Bölge Okulu (YİBO) Yatakhane Bloğu<br />
395
KAYNAKLAR<br />
1. BAYINDIRLIK ve İSKAN BAKANLIĞI, 1997. Afet bölgelerinde yapılacak yapılar hakkında<br />
yönetmelik, Ankara.<br />
2. BAYÜLKE, N., KOCAMAN C., KÖKSAL, T.S., KURAN F., 2004. 1 Mayıs 2003 Bingöl Deprem<br />
Raporu, Rapor No: 5149-1, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi Deprem Mühendisliği<br />
Şubesi, Ankara<br />
3. ERKMEN, C., YAMAN, M., ERAVCI, B., AKTAN, T., TEPEUĞUR, E., ÖZDEMİR, F., 2004. 1 Mayıs<br />
2003 Bingöl Deprem Raporu, Rapor No: 5149-1, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi<br />
Sismoloji Şubesi, Ankara<br />
4. DEMİR, H. VE POLAT, Z., 1985. 30 Ekim 1983 Erzurum depremi hakkında rapor. İnşaat Mühendisleri<br />
Odası İstanbul Şubesi, İstanbul.<br />
5. ERSOY, U., AKSAN, B., 1988. Taşıma gücü hesap yöntemi ve deprem hesabı için temel ilkeler, İnşaat<br />
Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır.<br />
6. GÜLKAN, P., SUCUOĞLU, H., 1991. Kırsal yapılarda deprem hasarlarının tayini, Deprem Araştırma<br />
Bülteni, Ankara, s. 5-44.<br />
7. İMAR ve İSKAN BAKANLIĞI, 1997. 6 Eylül 1975 Lice depremi raporu, Ankara.<br />
8. KARAESMEN, E., 2003. Öncesiyle sonrasıyla deprem, Atılım Üniversitesi, Ankara.<br />
9. KARAESMEN, ER., KARAESMEN, EN., KARAŞİN, A., KİBAR, A., SELÇUK, S., 2003. 1 Mayıs 2003<br />
Bingöl depremi, Türkiye Müteahhitler Birliği, Ankara<br />
10. KARAESMEN, E., ERKAY, C., KİBAR, A., MADENLER, Ö., AKSOYLAR, C., 1999. 17 Ağustos 1999<br />
Sakarya depremi üzerine görüşler, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, özel sayı, Ankara.<br />
11. KARAŞİN, A., 2003. 2003 Bingöl depremi ışığında betonarme binaların depremsel davranışına toplu bir<br />
bakış, 5. Ulusal-Uluslararası Deprem Mühendisliği Kongresi Sunuşu, İstanbul.<br />
12. KARAŞİN, A., KARAESMEN, E., 2005. 1 Mayıs Bingöl <strong>depreminde</strong> <strong>meydana</strong> <strong>gelen</strong> yığma yapı<br />
hasarları, Yığma Yapıların Deprem Güvenliğinin Artırılması Çalıştayı, ODTÜ, Ankara.<br />
13. SUCUOĞLU, H., TOKYAY, M., 1992. 13 Mart 1992 Erzincan depremi mühendislik raporu, İnşaat<br />
Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara.<br />
14. WAKABAYASHİ, M., 1986. Design of earthquake-resistant buildings, McGraw-Hill, United States of<br />
America.<br />
396