22.01.2015 Views

2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve Çözümleri için LÜTFEN!

2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve Çözümleri için LÜTFEN!

2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve Çözümleri için LÜTFEN!

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

HUKUK<br />

1. Bu testte 40 soru vardır.<br />

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının Genel Yetenek Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />

1. 1982 Anayasası’na göre, yasama dokunulmazlığı<br />

ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) Millet<strong>ve</strong>kili olmayan bakanlar yasama dokunulmazlığından<br />

faydalanamazlar.<br />

B) Yasama dokunulmazlığının kaldırılması millet<strong>ve</strong>killiğini<br />

sona erdirmez.<br />

C) Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin<br />

karara karşı Anayasa Mahkemesine başvurulabilir.<br />

D) Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir millet<strong>ve</strong>kili<br />

tekrar seçilirse yargılanabilmesi için dokunulmazlığının<br />

yeniden kaldırılması gerekir.<br />

E) Siyasi parti grupları, yasama dokunulmazlığı ile<br />

ilgili görüşme yapamaz, karar alamaz.<br />

Çözüm: Yasama dokunulmazlığı; seçimden önce <strong>ve</strong>ya<br />

sonra bir suç işledği ileri sürülen bir millet<strong>ve</strong>kilinin, meclisin<br />

kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya çekilememesi,<br />

tutuklanamaması <strong>ve</strong> yargılanamamasıdır.<br />

• Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin<br />

karara karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir.<br />

(7 gün içinde başvurulur, mahkeme de 15 gün<br />

içinde karar <strong>ve</strong>rir.)<br />

• TBMM'deki siyasi parti gruplarınca, yasama<br />

dokunulmazlığı ile görüşme yapılamaz <strong>ve</strong> karar<br />

alınamaz.<br />

• Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir millet<strong>ve</strong>kili<br />

tekrar seçilirse, yargılanabilmesi için dokunulmazlığın<br />

yeniden kaldırılması gerekir.<br />

• TBMM üyesi hakkında seçimden önce <strong>ve</strong>ya sonra<br />

<strong>ve</strong>rilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik<br />

sıfatının sona ermesine bırakılır, üyelik süresince<br />

zamanaşımı işlemez.<br />

• Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali <strong>ve</strong> seçimden<br />

önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla<br />

Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar bu<br />

hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam<br />

durumu hemen <strong>ve</strong> doğrudan doğruya TBMM'e<br />

bildirmek zorundadır.<br />

• Yasama dokunulmazlığının kaldırılması millet<strong>ve</strong>killiği<br />

sona erdirmez.<br />

• Yasama dokunulmazlığından sadece millet<strong>ve</strong>killeri<br />

değil, aynı zamanda millet<strong>ve</strong>kili olmayan bakanlar<br />

da faydalanır.<br />

2. 1982 Anayasası’na göre, Türkiye Büyük Millet<br />

Meclisindeyapılan aşağıdaki oylamaların hangisinde<br />

nitelikli çoğunluk aranmamaktadır<br />

A) Kamu Başdenetçisinin seçimi<br />

B) Seçimlerin yenilenmesi kararı<br />

C) Devamsızlık sebebiyle millet<strong>ve</strong>killiğinin düşürülmesi<br />

kararı<br />

D) Yüce Divana sevk kararı<br />

E) Anayasa Mahkemesine üye seçme kararı<br />

Çözüm: 1982 Anayasası'na göre TBMM oylamalarında,<br />

nitelikli çoğunluk aranan haller,<br />

• Anayasa değişikliği (iki oran vardır, Meclis üye<br />

tamsayısının 2/3'ü - 3/5'i)<br />

• Meclis başkan seçimi (1. <strong>ve</strong> 2. oylama Meclis üye<br />

tamsayının 2/3'ü, 3. oylama meclis üye tam sayı<br />

salt çoğunluğu, 4. oylama en çok oy alan)<br />

• Yüce Divana sevk kararı (TBMM salt çoğunluğu)<br />

• Cumhurbaşkanının vatana ihanet suçlaması ile<br />

Yüce Divana sevki (meclis üye tamsayısının 3/4'ü)<br />

• Genel <strong>ve</strong> özel af ilanı (meclis üye tamsayısının<br />

3/5'i)<br />

• TBMM Kamu Baş Denetçisi seçimi (1. <strong>ve</strong> 2. oylama<br />

Meclis üye tamsayısının 2/3, 3. oylama TBMM salt<br />

çoğunluğu, 4. oylama en fazla oy alan)<br />

Anayasa Mahkemesine üye seçimi<br />

• 1. oylama meclis üye tamsayısının 2/3'ü<br />

• 2. oylama TBMM salt çoğunluğu<br />

• 3. oylama en fazla oy alan<br />

• Meclis çalışmalarına devamsızlık nedeniyle millet<strong>ve</strong>killiğinin<br />

düşürülmesi (TBMM salt çoğunluğu)<br />

• Gensoru sonucunda gü<strong>ve</strong>n oylaması (TBMM salt<br />

çoğunluğu)<br />

<br />

Cevap B<br />

Seçimlerin yenilenmesi kararı için nitelikli çoğunluk<br />

aranmaz, olağan karar yeter sayısı ile karar <strong>ve</strong>rilir.<br />

Cevap A<br />

1<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

3. 1982 Anayasası’na göre, Yüksek Seçim Kurulu ile<br />

ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) Üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.<br />

B) Kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamaz.<br />

C) Yedi asıl <strong>ve</strong> dört yedek üyeden oluşur.<br />

D) Seçim konularıyla ilgili şikâyet <strong>ve</strong> itirazları inceleme<br />

görevi vardır.<br />

E) Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul<br />

etme görevi vardır.<br />

4. 1982 Anayasası’na göre, Anayasa Mahkemesi ile<br />

ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapma yetkisi<br />

vardır.<br />

B) Kanunların Anayasa'ya uygunluğunu denetleme<br />

görevi vardır.<br />

C) Yüksek Mahkemeler arasında yer alır.<br />

D) Üyelerinin tümü Türkiye Büyük Millet Meclisi<br />

tarafından seçilir.<br />

E) Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakar.<br />

Çözüm: Yüksek Seçim Kurulu<br />

• Seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin<br />

düzen içinde yönetimi <strong>ve</strong> dürüstlüğü ile ilgili bütün<br />

işlemleri yapma <strong>ve</strong> yaptırma seçim süresince<br />

<strong>ve</strong> seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün<br />

yolsuzlukları, şikayet <strong>ve</strong> itirazları inceleme <strong>ve</strong> kesin<br />

karara bağlama <strong>ve</strong> TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını<br />

<strong>ve</strong> Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını<br />

kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.<br />

• Kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamaz.<br />

• Kararları kesindir.<br />

• 7 asil, 4 yedek üyeden oluşur.<br />

• Üyelerinin 6'sı Yargıtay, 5'i Danıştay Genel Kurullarınca<br />

kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının<br />

salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.<br />

Cevap A<br />

Çözüm: Anayasa Mahkemesi,<br />

• 17 üyeden oluşur. 3 üye TBMM tarafından, 14<br />

üye Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. (Üyeler<br />

12 yıl için seçilirler).<br />

• Kanunları, KHK <strong>ve</strong> Meclis içtüzüğünü şekil <strong>ve</strong><br />

esas bakımından denetler.<br />

• Yüce Divan sıfatıyla yargılama yetkisi vardır.<br />

• Yüksek Mahkemeler arasında yer alır.<br />

• Siyasi partilerin mali denetimini yapar.<br />

• Bireysel başvuruları karara bağlar.<br />

• Anayasa değişikliklerini şekil bakımından denetler.<br />

• Bazı parlamento kararlarının, Anayasa <strong>ve</strong><br />

içtüzüğe aykırılıkları nedeniyle yapılan iptal<br />

iştemlerini karara bağlar.<br />

• Kararları kesindir, Resmi Gazete'de yayımlanır.<br />

• İki bölüm <strong>ve</strong> genel kurul halinde çalışır.<br />

Cevap D<br />

2 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi, kamu tüzel kişilerinin<br />

özelliklerinden biri değildir<br />

A) Kanunla <strong>ve</strong>ya kanunun açıkça <strong>ve</strong>rdiği yetkiye<br />

dayanılarak kurulur.<br />

B) Yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli<br />

<strong>ve</strong> sürekli görevler, memurlar <strong>ve</strong> diğer kamu<br />

görevlileri eliyle görülür.<br />

C) Mülkiyetlerinde bulunan malların tamamı kamu<br />

malıdır.<br />

D) Kamusal yetki <strong>ve</strong> ayrıcalıklarla donatılmışlardır.<br />

E) Kamu yararına faaliyette bulunurlar.<br />

Çözüm: Kamu tüzel kişilerinin özellikleri,<br />

• Kanunla <strong>ve</strong>ya kanunun açıkça <strong>ve</strong>rdiği yetkiye dayanılarak<br />

kurulur.<br />

• Kamusal yetki <strong>ve</strong> ayrıcalıklarla donatılmışlardır.<br />

(Kamu gücü ayrıcalıklarına sahiptir.).<br />

• İdare hukuku kurallarına <strong>ve</strong> idari yargı denetimine<br />

tabiidir.<br />

• Düzenleme yapabilme yetkisine sahiptir.<br />

• Yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli <strong>ve</strong><br />

sürekli görevler, memurlar <strong>ve</strong> diğer kamu görevlileri<br />

eliyle görülür.<br />

• Kamu yararına faaliyette bulunurlar.<br />

• Tüzel kişiliğe sahiptir. (Hak-borç sahibi olma, davacı,<br />

davalı olabilme)<br />

Kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan tüm mallar<br />

kamu malları değildir. Özel mallar da vardır. Kamu malları<br />

kamu tüzel kişilerinin kamu yararına tahsil edilmiş olan<br />

mallardır. Özel malar, kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetine<br />

tahsis edilmemiş olan mallardır.<br />

6. Merkezî yönetim taşra teşkilatı ile ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) İl <strong>ve</strong> ilçe kanunla kurulur.<br />

B) İl yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.<br />

C) İlçe yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.<br />

D) İl <strong>ve</strong> ilçe adlarının değiştirilmesi kanunla olur.<br />

E) Bir ilçenin başka bir “il”e bağlanması kanunla<br />

olur.<br />

Çözüm: Merkez Yönetimin Taşra Teşkilatı,<br />

• İllerin kurulması, kaldırılması, isimlerinin değiştirilmesi<br />

kanunla olur.<br />

• İlçelerin kurulması, kaldırılması, merkezinin belirlenmesi,<br />

isimlerinin değiştirilmesi kanunla olur.<br />

• Bir ilçenin bir ilden alınıp bir başka ile bağlanması<br />

da kanunla olur.<br />

• İl idaresi, üç bölümden oluşur. Bunlar, vali, il idare<br />

şube başkanları <strong>ve</strong> il idare kuruludur. İl idaresinin<br />

başı validir. İl yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.<br />

• İlçe idaresi; kaymakam, ilçe idare şube başkanları<br />

<strong>ve</strong> ilçe idare kurulundan oluşur. Kaymakam, ilçe<br />

idaresinin başıdır.<br />

Anayasa'nın 126. maddesine göre, Türkiye, merkezi idare<br />

kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara<br />

<strong>ve</strong> kamu hizmetlerinin gereklerine göre iller; iller de<br />

diğer kademeli bölümlere ayrılmıştır. İlçeler Anayasa'da<br />

öngörülmemiştir.<br />

Cevap C<br />

Cevap C<br />

3 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

7.<br />

I. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine<br />

getirilmez.<br />

II. Anayasa hükümlerine aykırı emir, yazı ile yenilense<br />

bile yerine getirilmez.<br />

III. Yönetmelik hükümlerine aykırı emir, memur tarafından<br />

yerine getirilmemeli, aykırılık emri <strong>ve</strong>rene<br />

bildirilmelidir.<br />

IV. Israr edilen <strong>ve</strong> yazı ile yenilenen emri yerine getiren<br />

memur, emrin yerine getirilmesinden sorumlu<br />

değildir.<br />

Kanunsuz emir ile ilgili yukarıdaki ifadelerden<br />

hangileri yanlıştır<br />

A) Yalnız II B) Yalnız IV C) I <strong>ve</strong> II<br />

D) I <strong>ve</strong> IV E) II <strong>ve</strong> IV<br />

Çözüm: Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat <strong>ve</strong> suretle<br />

çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik,<br />

tüzük, kanun <strong>ve</strong>ya Anayasa hükümlerine aykırı görünürse<br />

yerine getirmez çünkü kanunsuz emirdir. Bu aykırılığı o<br />

emri <strong>ve</strong>rene bildirir. Ancak üstü emrinde ısrar eder <strong>ve</strong> bu<br />

emrini yazı ile yenilerse emir yerine getirilir; bu halde emri<br />

yerine getiren sorumlu olmaz.<br />

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez;<br />

yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.<br />

Askeri hizmetlerin görülmesi <strong>ve</strong> acele hallerde kamu düzeni<br />

<strong>ve</strong> kamu gü<strong>ve</strong>nliğinin korunması için kanunla gösterilen<br />

istisnalar saklıdır.<br />

Cevap A<br />

8. İdari eylem nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi<br />

için eylem tarihinden 3 ay sonra doğrudan idare<br />

mahkemesine açılan tam yargı davasında, mahkemenin<br />

<strong>ve</strong>receği karar aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Süre aşımından davanın reddine<br />

B) Öncelikle idareye başvurulması için davanın<br />

reddine<br />

C) Davayı esastan inceleyerek davanın kabul <strong>ve</strong>ya<br />

reddine<br />

D) Dava dosyasının görevli idari merciye tevdiine<br />

E) Görev yönünden davanın reddine<br />

Çözüm: Tam yargı davası, idari eylem <strong>ve</strong> işlemler neticesinde<br />

kişisel hakları doğrudan doğruya ihlal edilmiş olan<br />

kişilerin uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle idari yargıda<br />

açtıkları davalardır.<br />

İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava<br />

açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine <strong>ve</strong>ya<br />

başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl <strong>ve</strong> her<br />

halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurma<br />

haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.<br />

Bu isteklerin kısmen <strong>ve</strong>ya tamamen reddi halinde, bu<br />

konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren <strong>ve</strong>ya<br />

istek hakkında 60 gün içinde cevap <strong>ve</strong>rilmediği taktirde<br />

bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava<br />

açılabilir.<br />

Buna göre idari eylemden uğranılan zararın giderilmesi<br />

için eylem tarihinden 3 ay sonra, doğrudan idare mahkemesine<br />

açılan tam yargı davasında mahkeme, dava dosyasının<br />

görevli idari merciye tevdiine karar <strong>ve</strong>rir.<br />

Cevap D<br />

4 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

9. Aşağıdakilerden hangisine karşı açılacak iptal<br />

davası, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda<br />

görülür<br />

A) Rektör atama işlemine<br />

B) Kaymakam atama işlemine<br />

C) TOKİ arsa satış ihalesi işlemine<br />

D) İçişleri Bakanlığı tarafından Büyükşehir Belediye<br />

Başkanının görevden uzaklaştırılması işlemine<br />

E) Müsteşarın görevden alınmasına ilişkin müşterek<br />

kararnameye<br />

10. Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı tarafından Antalya ilinde<br />

bulunan bir taşınmaz için alınan yıkım kararına karşı,<br />

taşınmazın maliki olan <strong>ve</strong> İstanbul’da ikamet eden A<br />

dava açmak istemektedir.<br />

Buna göre A, işlemin iptali için aşağıdakilerin<br />

hangisinde dava açmalıdır<br />

A) Ankara İdare Mahkemesi<br />

B) Antalya İdare Mahkemesi<br />

C) İstanbul İdare Mahkemesi<br />

D) Danıştay<br />

E) Ankara Bölge İdare Mahkemesi<br />

Çözüm: İlk derece mahkemesi olarak Danıştay da görülecek<br />

davalar:<br />

• Bakanlar Kurulu kararları,<br />

• Bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları<br />

<strong>ve</strong>ya kamu kurumu niteliğindeki meslek<br />

kuruluşlarınca çıkarılan <strong>ve</strong> ülke çapında uygulanacak<br />

düzenleyici işlemler,<br />

• Birden çok idare <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rgi mahkemesinin yetki<br />

alanına giren işler,<br />

• Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu<br />

kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı<br />

işlemleri,<br />

• Danıştay İdari Dairesince <strong>ve</strong>ya İdari İşler Kurulunca<br />

<strong>ve</strong>rilen kararlar, üzerine uygulanan eylem <strong>ve</strong> işlemler,<br />

• Başbakanlık, bakanlıklar <strong>ve</strong> diğer kamu kurum<br />

<strong>ve</strong> kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek<br />

kararnameler (görevden alınmasına ilişkin olanlar<br />

da dahil)<br />

Çözüm: İptal davası, idari işlemler hakkında yetki sebep,<br />

konu <strong>ve</strong> maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından<br />

dolayı, iptalleri için hakları <strong>ve</strong>ya menfaatleri ihlal<br />

edilenler tarafından açılan davalardır.<br />

İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat <strong>ve</strong> iskan<br />

gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında<br />

<strong>ve</strong>ya bunlara bağlı her türlü haklara <strong>ve</strong>ya kamu mallarına<br />

ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların<br />

bulunduğu yer İdare Mahkemesi'dir. Buna göre taşınmaz<br />

Antalya'da olduğu için Antalya İdare Mahkemesi'nde dava<br />

açılır.<br />

Cevap B<br />

Cevap E<br />

5 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

11. 5237 sayılı TCK’ye göre, bir suç nedeniyle kişinin<br />

yabancı ülkeye geri <strong>ve</strong>rilmesi ile ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) Geri <strong>ve</strong>rmeye, kişinin bulunduğu yer ağır ceza<br />

mahkemesi karar <strong>ve</strong>rir.<br />

B) Ağır ceza mahkemesi geri <strong>ve</strong>rme talebinin kabul<br />

edilebilir olduğuna karar <strong>ve</strong>rse de bu kararın yerine<br />

getirilip getirilmemesi, Bakanlar Kurulunun<br />

takdirine bağlıdır.<br />

C) Geri <strong>ve</strong>rme hâlinde, kişi ancak geri <strong>ve</strong>rme<br />

kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı<br />

yargılanabilir.<br />

D) Türk vatandaşlarına karşı işlenen suçlar bakımından<br />

da geri <strong>ve</strong>rme talebi kabul edilebilir.<br />

E) Geri <strong>ve</strong>rilmesi istenen kişi hakkında koruma<br />

tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye’nin taraf<br />

olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine<br />

göre karar <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Çözüm: TCK' nin 18. maddesine göre yabancı bir ülkede<br />

işlenen <strong>ve</strong>ya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle<br />

hakkında ceza kovuşturması başlatılan <strong>ve</strong>ya mahkûmiyet<br />

kararı <strong>ve</strong>rilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın<br />

yapılabilmesi <strong>ve</strong>ya hükmedilen cezanın infazı amacıyla<br />

geri <strong>ve</strong>rilebilir. Ancak, geri <strong>ve</strong>rme talebine esas teşkil<br />

eden fiil;<br />

a) Türk kanunlarına göre suç değilse,<br />

b) Düşünce suçu <strong>ve</strong>ya siyasî ya da askerî suç niteliğinde<br />

ise,<br />

c) Türkiye Devletinin gü<strong>ve</strong>nliğine karşı, Türkiye<br />

Devletinin <strong>ve</strong>ya bir Türk vatandaşının ya da Türk<br />

kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına<br />

işlenmişse,<br />

d) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,<br />

e) Zaman aşımına <strong>ve</strong>ya affa uğramış ise geri <strong>ve</strong>rme<br />

talebi kabul edilmez.<br />

Yabancı ülkenin geri <strong>ve</strong>rme talebi hakkında öncelikle kişinin<br />

bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi karar <strong>ve</strong>rir.<br />

Mahkeme geri <strong>ve</strong>rme talebini reddederse bu karar Bakanlar<br />

Kurulunu bağlar <strong>ve</strong> kişi geri <strong>ve</strong>rilemez. Mahkeme geri<br />

<strong>ve</strong>rme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar <strong>ve</strong>rirse bu<br />

karar Bakanlar Kurulunu bağlamaz. Bu durumda Bakanlar<br />

Kurulu kişiyi geri <strong>ve</strong>rebileceği gibi siyasi bir sebep göstererek<br />

geri <strong>ve</strong>rmeyebilir.<br />

Ayrıca özellik ilkesi gereği geri <strong>ve</strong>rme halinde, kişi ancak<br />

geri <strong>ve</strong>rme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı<br />

yargılanabilir <strong>ve</strong>ya mahkum olduğu ceza infaz edilebilir.<br />

Geri <strong>ve</strong>rme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar <strong>ve</strong>rilmesi<br />

halinde, mahkeme tutuklama <strong>ve</strong>ya diğer koruma<br />

tedbirlerine başvurabilir.<br />

12. Suçun konusunda yanılgıya düşülmesi, aşağıdaki<br />

hata türlerinden hangisinin kapsamında değerlendirilir<br />

A) Maddi unsurlarda hata<br />

B) Hukuka uygunluk nedenlerinde hata<br />

C) Kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarında<br />

hata<br />

D) Saik hatası<br />

E) Yasak hatası<br />

Çözüm: Genel anlamıyla hata, dış dünyaya ait bir şeyin<br />

gerçekte olduğu gibi değil, yanlış bir biçimde tanınmasına,<br />

bilinmesine neden olan zihinsel bir durumdur.<br />

Hata, kural olarak, iradenin oluşum sürecine etki eder<br />

<strong>ve</strong> bu durumda irade, gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru<br />

<strong>ve</strong>ya bilinmesi ile bozulmuş olarak doğar.<br />

Suçun maddî unsurlarında hata TCK'nin 30. maddesinde<br />

düzenlenmiş <strong>ve</strong> somut bir olayda suçun maddî unsurlarına<br />

ilişkin bilgisizliği, eksik <strong>ve</strong>ya yanlış bilgiyi ifade eder.<br />

Bu hata, suça ilişkin kastı ortadan kaldırır. Kast, suçun<br />

kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek <strong>ve</strong> istenerek<br />

gerçekleştirilmesidir. Bu unsurlara ilişkin bilgisizlik, eksik<br />

<strong>ve</strong>ya yanlış bilgi sahibi olunması durumu ise maddî<br />

unsurlarda hata olarak adlandırılır. Böyle bir hata kastın<br />

varlığına engel olur. Örneğin, kişi <strong>ve</strong>stiyerden kendisininki<br />

zannederek başkasının paltosunu alır. Keza, kişi gece<br />

karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme<br />

ateş eder. Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir insandır<br />

<strong>ve</strong> dolayısıyla bu insan ölür <strong>ve</strong>ya yaralanır. Örnek<br />

olarak <strong>ve</strong>rilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğe uysaydı<br />

işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata<br />

hâlinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün değildir.<br />

Dolayısıyla bir kimsenin suçun konusunda yanılgıya<br />

düşmesi maddi unsurlarda hata olarak nitelendirilebilir.<br />

Cevap A<br />

Cevap D<br />

6<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

13. Haksızlık teşkil eden fiili işlemesi dolayısıyla kişi<br />

hakkında yapılan kınama yargısından ibaret olan<br />

<strong>ve</strong> failin cezalandırılmasını sağlayan ceza hukuku<br />

ilkesi aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Kanunsuz suç <strong>ve</strong> ceza olmaz<br />

B) Ceza sorumluluğunun şahsiliği<br />

C) Kusurluluk<br />

D) Kıyas yasağı<br />

E) Şüphenin sanığın aleyhine yorumlanması<br />

Çözüm: Haksızlık teşkil eden bir fiil işlemesi dolayısı ile<br />

kişi hakkında ceza <strong>ve</strong>rilmesi yani haksız fiil işleyen bir kişinin<br />

cezalandırılması ceza hukukunun "Kusursuz suç <strong>ve</strong><br />

ceza olmaz." ilkesi olarak da adlandırdığımız kusur ilkesinden<br />

kaynaklanmaktadır.<br />

Bu ilkeye göre; failin cezalandırılabilmesi için yapmış olduğu<br />

eylemin en azından haksız fiil derecesinde olması<br />

yani kusurlu olması gerekmektedir. Failin haksızlık oluşturan<br />

eylemini gerçekleştirmesinde kusuru olmadıkça ceza<br />

yaptırımına maruz kalmayacaktır. Kusur; bir eylemin isnat<br />

kabiliyeti bulunan bir kimse tarafından bilerek <strong>ve</strong> isteyerek<br />

ya da en azından bilerek yapılmasıdır. Bilmeden ya da<br />

istemeden yapılan bir hareketten dolayı kimse cezalandırılamaz.<br />

Bu ilkenin üç önemli sonucu vardır:<br />

_ Kusursuz bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.<br />

_ Ceza failin kusurunun derecesini aşamaz.<br />

_ Ceza failin hak ettiğinden az olamaz.<br />

15. Aşağıdakilerden hangisi, bir savcı işlemi değildir<br />

A) Kovuşturmaya yer olmadığına karar <strong>ve</strong>rmek<br />

B) İddianame düzenlemek<br />

C) Esas hakkında mütalaa <strong>ve</strong>rmek<br />

D) Şüphelinin gözaltına alınmasına karar <strong>ve</strong>rmek<br />

E) Tutuklama kararı <strong>ve</strong>rmek<br />

Çözüm: Tutuklama, hakim kararıyla, Anayasa <strong>ve</strong> yasada<br />

belirtilen koşulların gerçekleşmesi ile bir kişinin suçluluğu<br />

hakkında henüz kesin karar <strong>ve</strong>rilmeden önce özgürlüğünün<br />

kısıtlanmasıdır. Tutuklama, kişi hak <strong>ve</strong> özgürlüklerini<br />

en ağır biçimde sınırlandıran bir koruma tedbiri olması<br />

sebebiyle sadece hakim tarafından uygulanabilir. <strong>Soru</strong>şturma<br />

evresinde tutuklama kararı Cumhuriyet savcısının<br />

istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma<br />

evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine <strong>ve</strong>ya resen<br />

hakim tarafından <strong>ve</strong>rilir. Dikkat edecek olursak kolluk<br />

<strong>ve</strong>ya Cumhuriyet savcısı tutuklama kararı <strong>ve</strong>remez, tutuklama<br />

kararı sadece hakim tarafından <strong>ve</strong>rilebilir ancak<br />

tutuklanmış bir kişiyi savcı resen serbest bırakabilir.<br />

Cevap E<br />

Cevap C<br />

14. Aşağıdakilerden hangisi hâkimin reddi talebinde<br />

bulunabilecek kişilerden biri değildir<br />

A) Cumhuriyet savcısı B) Tanık<br />

C) Sanık D) Müdafi<br />

E) Katılan<br />

Çözüm: CMK'nin 24. maddesinde hakimin reddini<br />

gerektiren sebepler düzenlenmiştir. Maddeye göre<br />

hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde <strong>ve</strong> tarafsızlığını<br />

şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı hakimin<br />

reddi istenebilir denmektedir. Kanunda sayılan hakimin<br />

reddini isteyebilecek kişiler ise<br />

• Cumhuriyet savcısı;<br />

• şüpheli,<br />

• sanık <strong>ve</strong>ya bunların müdafii;<br />

• katılan <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>kilidir. Tanık hakimin reddini isteyemez.<br />

Cevap B<br />

7<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

16. Yüklenen suçun, hukuka aykırı fakat bağlayıcı<br />

emrin yerine getirilmesi suretiyle işlenmesi durumunda<br />

fail hakkında aşağıdakilerden hangisine<br />

karar <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Beraatine<br />

B) Mahkûmiyetine<br />

C) Davanın reddine<br />

D) Davanın düşmesine<br />

E) Kusuru bulunmadığı için ceza <strong>ve</strong>rilmesine yer<br />

olmadığına<br />

Çözüm: Ceza yargılamasında duruşmanın sona erdiği<br />

açıklandıktan sonra mahkeme somut gerçeğe ulaşmakla<br />

birlikte <strong>ve</strong>rdiği hükmü açıklar. CMK madde 223'e göre.<br />

"Beraat, ceza <strong>ve</strong>rilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, gü<strong>ve</strong>nlik<br />

tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi <strong>ve</strong> düşmesi<br />

kararı, hükümdür. Bunlar içerisinde;<br />

Beraat kararı;<br />

a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış<br />

olması,<br />

b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin<br />

sabit olması,<br />

c) Yüklenen suç açısından failin kast <strong>ve</strong>ya taksirinin<br />

bulunmaması,<br />

d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine<br />

rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin<br />

bulunması,<br />

e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit<br />

olmaması hallerinde <strong>ve</strong>rilir.<br />

Sanık hakkında;<br />

a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü,<br />

akıl hastalığı <strong>ve</strong>ya sağır <strong>ve</strong> dilsizlik hali ya da geçici<br />

nedenlerin bulunması,<br />

b) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin<br />

yerine getirilmesi suretiyle <strong>ve</strong>ya zorunluluk hali ya<br />

da cebir <strong>ve</strong>ya tehdit etkisiyle işlenmesi,<br />

c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku <strong>ve</strong> telaş<br />

nedeniyle aşılması,<br />

d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi<br />

hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza <strong>ve</strong>rilmesine<br />

yer olmadığı kararı <strong>ve</strong>rilir.<br />

Cevap E<br />

17. Aşağıdaki işlemlerden hangisi, sınırlı ehliyetsizin<br />

bizzat yapabileceği işlemlerden biri değildir<br />

A) Kendi serbest mallarıyla ilgili işlemler<br />

B) Karşılık olmaksızın kendilerini yükümlülükten<br />

kurtaran sözleşmeler<br />

C) Trampa sözleşmesi<br />

D) Alacaklı sıfatıyla kefalet sözleşmesi<br />

E) Soy bağının reddi davası açma<br />

Çözüm: Sınırlı ehliyetsizler, fiil ehliyetinin bütün şartlarına<br />

sahip olmayan kişilerdir. Sınırlı ehliyetsizler kategorisine<br />

giren kişiler, ayırt etme gücüne sahip küçükler ile ayırt<br />

etme gücüne sahip kısıtlılardır. Bu kişiler, fiil ehliyetinin<br />

en önemli şartı olan ayırt etme gücüne sahiptirler. Fakat<br />

bunlardan bir kısmı ergin değildir, bir kısmı ise kısıtlıdır.<br />

Bu itibarla da bunların ehliyetleri yoktur. Fakat kanun koyucu<br />

bu kişileri tam anlamıyla ehliyetsiz saymayı da uygun<br />

görmemiş, bazı bakımlardan onları kısmen ehliyetli<br />

saymıştır. Sınırlı ehliyetsizlerin yapabileceği işlemleri tek<br />

başına yapabileceği işlemler, yasal temsilcisinin izni ile<br />

yapabileceği işlemler <strong>ve</strong> hiç yapamayacağı işlemler olarak<br />

ayırmak mümkündür. Bu işlemleri başlıklar halinde<br />

açıklamak gerekirse:<br />

1) Hiç yapamayacağı işlemler:<br />

• önemli bağışlamada bulunma,<br />

• vakıf kurma,<br />

• kefil olmadır.<br />

2) Kendi başlarına yapabileceği işlemler:<br />

• Sınırlı ehliyetsizler, kendilerini borç altına sokmayan,<br />

sadece menfaat sağlayan işlemleri, örneğin<br />

karşılıksız kazanımları (ivazsız iktisapları)<br />

yasal temsilcilerinin rızasına muhtaç olmaksızın<br />

kendi başlarına yapabilirler.<br />

• Yönetimi kendilerine bırakılmış olan mallarla<br />

(serbest mallarla) ilgili hukuki işlemleri, kendilerini<br />

borç altına sokacak mahiyette olsalar dahi<br />

kendi başlarına yapabilirler.<br />

• Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılmasında<br />

da kural olarak yasal temsilcilerinin rızasına<br />

muhtaç değildirler. Nitekim sınırlı ehliyetsiz<br />

küçük 15 yaşını doldurmuşsa yasal temsilcinin<br />

iznini almaksızın ergin kılınma için başvuruda<br />

bulunabilir. Aynı şekilde, ayırt etme gücüne sahip<br />

kısıtlı da izne gerek olmaksızın soy bağının<br />

reddi davası açabilir.<br />

• Aile dışında yaşayan sınırlı ehliyetsiz kazancını<br />

dilediği gibi harcayabilir.<br />

• alacaklı sıfatı ile kefalet sözleşmesi yapabilir.<br />

3) Yasal temsilcisinin izni ile yapabilecekleri işlemler:<br />

Sınırlı ehliyetsiz, kendisini borç altına sokan hukuki işlemleri,<br />

yasal temsilcisinin izni olmadan yapamaz. Örneğin,<br />

kendisini borç altına sokan satım sözleşmesi, kira sözleşmesi,<br />

istisna sözleşmesi ya da trampa sözleşmesini tek<br />

başına yapamazlar.<br />

Cevap C<br />

8 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

18. Ayşe ile kocası Ali’nin erkek kardeşi Mehmet<br />

arasındaki hısımlığın türü bakımından aşağıdakilerden<br />

hangisi doğrudur<br />

A) İkinci dereceden yarım kan yan soy hısımlığı<br />

B) Üçüncü dereceden tam kan yan soy hısımlığı<br />

C) Üçüncü dereceden kayın yan soy hısımlığı<br />

D) İkinci dereceden kayın yan soy hısımlığı<br />

E) İkinci dereceden tam kan yan soy hısımlığı<br />

Çözüm: Kayın hısımlığı (sıhrî hısımlık), evlenme dolayısıyla<br />

meydana gelen hısımlıktır. “Eşlerden biri ile diğer<br />

eşin kan hısımları, aynı tür <strong>ve</strong> dereceden kayın hısımları<br />

olur.” O halde karının anası, babası, kardeşleri, kardeş<br />

çocukları, büyük ana <strong>ve</strong> babaları ile koca, kayın hısmıdır.<br />

Aynı şekilde karı da kocasının bu tür hısımlarıyla kayın<br />

hısmıdır <strong>ve</strong> bu hısımlığın derecesi, kocasının onlarla olan<br />

hısımlığının derecesinin aynıdır. <strong>Soru</strong>da Ayşe ile kocası<br />

Ali'nin erkek kardeşi Mehmet arasındaki hısımlık sorulmaktadır.<br />

O halde öncelikle Ali ile Mehmet arasındaki hısımlığa<br />

bakmak gerekir. Ali ile kardeşi Mehmet arasındaki<br />

hısımlık ikinci dereceden yan soy hısımıdır. Bu hısımlık<br />

derecesine göre de Ali'nin eşi Ayşe'nin Mehmet'le hısımlığı<br />

ikinci dereceden yan soy kayın hısımlığıdır.<br />

Cevap D<br />

19. Aile konutu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

doğrudur<br />

A) Sağ kalan eş, miras payına mahsuben aile<br />

konutunun mülkiyetinin kendisine <strong>ve</strong>rilmesini<br />

talep edebilir.<br />

B) Aile konutu üzerinde her hâlde eşlerin paylı<br />

mülkiyet hakkı vardır.<br />

C) Bir taşınmazın aile konutu niteliğini taşıyabilmesi<br />

için mutlaka tapu kütüğüne şerh <strong>ve</strong>rilmiş olması<br />

gerekir.<br />

D) Malik olmayan eşin onayı olsa bile aile konutunun<br />

mülkiyet hakkının devredilebilmesi mümkün<br />

değildir.<br />

E) Aile konutu kavramı sadece eşler arasında<br />

edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı<br />

hâllerde karşımıza çıkar.<br />

Çözüm: Aile konutu, ailenin devamlı olarak ikametine<br />

ayrılan konuttur. Medeni Kanun'un 19. maddesinde aile<br />

konutunun bulunduğu yere “yerleşim yeri” adı <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Buna göre; yerleşim yeri, bir ailenin sürekli kalmak niyetiyle<br />

oturduğu yerdir. TMK 194'e göre "Eşlerden biri diğer<br />

eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini<br />

feshedemez, aile konutunu devredemez <strong>ve</strong>ya<br />

aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Rıza sağlamayan<br />

<strong>ve</strong>ya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza <strong>ve</strong>rilmeyen<br />

eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu<br />

şerhi, bütün evliliklerde geçerlidir. Aile konutu şerhi, tapu<br />

kütüğüne işlendiğinde konutun maliki olan eş, diğer eşin<br />

rızasını almadan taşınmazı 3. şahıslara satamamaktadır.<br />

Aile konutunun eşler açısından edinilmiş mal ya da kişisel<br />

mal olmasının (evlilik öncesi edinilmiş mal) ya da paylı<br />

mülkiyetinde bulunmasının uygulamasında önemi yoktur.<br />

Hemen belirtelim ki ikincil nitelikte olan konutlar aile konutu<br />

sayılamaz. Yazlık, yayla evi gibi. Kural olarak tek konut<br />

aile konutu olabilir. Eşlerin çeşitli sebeplerle yaşamsal<br />

faaliyetlerle eşdeğer seviyede geçirdikleri yerlerdeki konutları<br />

da aile konutu olabileceğine göre ancak koşulları<br />

ispatlandığında birden çok konuta aile konutu şerhi <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Kanun koyucu aile konutu ile ilgili başka bir düzenlemeye<br />

de mirasın paylaşım biçimini tanımlarken TMK<br />

652. madde de yer <strong>ve</strong>rmiştir. Murisin ölümünün ardından<br />

mirasçılar tarafından mirasın paylaştırılmasında tereke<br />

malları arasında ev eşyası <strong>ve</strong>ya eşlerin birlikte yaşadıkları<br />

konut(aile konutu) varsa, sağ kalan eş, bunlar üzerinde<br />

kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını<br />

isteyebilir demiştir.<br />

Cevap A<br />

9 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

20. Miras bırakan Ahmet, 24 Şubat <strong>2012</strong>’de öldüğünde<br />

geride kızı Ayşe <strong>ve</strong> oğlu Oktay kalmıştır. Ahmet’in<br />

terekesi açıldığında bankada bulunan ¨100.000 haricinde<br />

başka bir hak <strong>ve</strong> borcun bulunmadığı görülür.<br />

Ancak Ahmet’in oğlu Oktay, babasının ölümünden 6<br />

ay önce arkadaşı Zeynep’e ¨200.000 bağışladığını<br />

belirler.<br />

Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

yanlıştır<br />

A) Ahmet’in net terekesi ¨ 300.000’dir.<br />

B) Miras bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde<br />

yaptığı bağışlamalar tenkise tabidir.<br />

C) Ayşe ile Oktay’ın saklı pay oranı yasal miras<br />

paylarının yarısıdır.<br />

D) Ayşe <strong>ve</strong> Oktay’ın, babalarının mirasçısı olarak<br />

almaları gereken saklı pay miktarı yetmiş beşer<br />

bin TL'dir.<br />

E) Ayşe <strong>ve</strong> Oktay almaları gereken yetmiş beşer<br />

bin TL'nin tamamını Zeynep’ten talep edebilirler.<br />

Çözüm: Yasal mirasçılardan miras bırakana çok yakın<br />

olanlara, miras bırakanın iradesiyle bertaraf edemeyeceği<br />

(ortadan kaldıramayacağı) bir miras payı tanınmıştır<br />

ki bu paya saklı pay (mahfuz hisse), bu suretle kanunun<br />

koruduğu yasal mirasçıya da saklı paylı (mahfuz hisseli)<br />

mirasçı denir. Miras bırakan, yapacağı sağlar arası karşılıksız<br />

kazandırmalar <strong>ve</strong>ya ölüme bağlı tasarruflarla saklı<br />

paylı mirasçıların saklı paylarını çiğneyemez, tasarruflarını<br />

ancak tasarruf edilebilir kısım üzerinden yapabilir.<br />

Saklı paylı mirasçılar <strong>ve</strong> saklı payları şöyledir (MK m. 506):<br />

1) Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının<br />

yarısı (1/2),<br />

2) Miras bırakanın ana <strong>ve</strong> babasından her biri için<br />

yasal miras payının dörtte biri (1/4),<br />

3) Miras bırakanın sağ kalan eşi için altsoyu <strong>ve</strong>ya ana<br />

baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde<br />

miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras<br />

payının dörtte üçü (3/4).<br />

Belirttiğimiz oranlardaki saklı paylara uyulmadan yapılan<br />

tasarruflar ya da diğer bir deyişle saklı paylara muris tarafından<br />

tecavüz edilmesi durumunda saklı paylı mirasçılar<br />

tenkis davası açarak alamadıkları saklı paylarını murisin<br />

ölüme bağlı tasarruflarını iptal ederek alabilirler. Ancak<br />

burda şunu unutmamak gerekir ki mirasçılar terekede kalan<br />

malı öncelikle alıp saklı pay miktarına ulaşılamıyorsa<br />

eksik kalan kısım için tenkise başvurabilirler. bu bilgiler<br />

ışığında soruya bakacak olursak Ayşe <strong>ve</strong> Oktay'ın saklı<br />

payları yetmiş beşer bin liradır. Ayşe <strong>ve</strong> Oktay bankadaki<br />

yüz bin lirayı aldıktan sonra saklı paylarının eksik kısımları<br />

için Zeynep'e tenkis davası açabilirler, saklı paylarının tamamını<br />

Zeynep'ten istemeleri mümkün değildir.<br />

21. Yasal ön alım hakkı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi yanlıştır<br />

A) Yasal ön alım hakkı, birlikte mülkiyet türlerinden<br />

paylı mülkiyette paydaşların sahip olduğu bir<br />

haktır.<br />

B) Yasal ön alım hakkı hukuki işlemden kaynaklanan<br />

yenilik doğuran bir hak niteliğini taşır.<br />

C) Yasal ön alım hakkı, paydaşlardan birinin payını<br />

bir bedel karşılığında paydaşlar dışındaki üçüncü<br />

bir kişiye devretmesi hâlinde diğer paydaşlarca<br />

kullanılabilir.<br />

D) Cebrî artırmayla satışlarda yasal ön alım hakkı<br />

kullanılamaz.<br />

E) Yasal ön alım hakkı, satışın hak sahibi paydaşa<br />

bildirildiği tarihin üzerinden 3 ay <strong>ve</strong> her hâlde<br />

satışın üzerinden 2 yıl geçmekle düşer.<br />

Çözüm: Yasal ön alım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine<br />

tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde,<br />

diğer paydaş <strong>ve</strong>ya paydaşlara açacakları yenilik doğuran<br />

bir dava sonunda hâkimin <strong>ve</strong>receği kararla o payı<br />

öncelikle satın alma yetkisi <strong>ve</strong>ren eşyaya bağlı bir haktır.<br />

Başka bir deyişle, yasal ön alım hakkı, paylı mülkiyette<br />

bir paydaşın, taşınmaz maldaki payını tamamen <strong>ve</strong>ya kısmen<br />

üçüncü bir kişiye satması halinde, açacakları dava<br />

üzerine <strong>ve</strong>rilen kararla diğer paydaş <strong>ve</strong>ya paydaşlara aynı<br />

şartlarla bu payı öncelikle satın alma <strong>ve</strong> mülkiyetini kazanma<br />

imkanı <strong>ve</strong>ren, kanundan doğan, eşyaya bağlı, yenilik<br />

doğuran (inşai) dava ile kullanılan bir haktır. Ön alım hakkı;<br />

yasal ön alım hakkı, sözleşmeden doğan ön alım hakkı<br />

olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.<br />

Medeni Kanun'a göre ön alım hakkı, eski Medenî<br />

Kanun'da olduğu gibi özel yenilik doğuran bir hakka dayalı<br />

irade beyanıyla değil yani hukuki işlemden kaynaklanarak<br />

değil, kanundan kaynaklanan yenilik doğuran bir hak olarak<br />

tanımlanmıştır. Yasal ön alım hakkı, satışın hak sahibine<br />

bildirildiği tarihten itibaren üç ay <strong>ve</strong> herhalde satışın<br />

üzerinden iki yıl geçmekle düşer.<br />

Cevap B<br />

Cevap E<br />

10 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

22. Komşusu Ahmet’in nüfus cüzdanını gizlice alan Can,<br />

üzerine kendi resmini yapıştırıp kendisini Ahmet<br />

olarak tanıtarak, Ahmet’e ait tarlayı iyi niyetli Bülent’e<br />

satar <strong>ve</strong> tapuda tescilini gerçekleştirir. Bülent bu tarla<br />

üzerinde arkadaşı Mehmet’e bir alım hakkı tanır <strong>ve</strong><br />

tapuya bu hakkı şerh <strong>ve</strong>rirler. Durumu fark eden Ahmet,<br />

Bülent <strong>ve</strong> Mehmet’e karşı dava açar.<br />

Bu olayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

yanlıştır<br />

A) Ahmet’in açtığı dava sicilin düzeltilmesi davasıdır.<br />

B) Bu dava devam ederken olası hak kayıplarını<br />

önlemek için ayni hak iddia eden Ahmet’in, tapu<br />

siciline geçici tescilin şerhinin <strong>ve</strong>rilmesini talep<br />

etmesi gerekir.<br />

C) Bülent, iyi niyetli olmakla birlikte, yolsuz tescile<br />

gü<strong>ve</strong>nen üçüncü kişi olmadığından tarlanın<br />

mülkiyet hakkını kazanmamıştır.<br />

D) Bülent bu olayda ancak tüm koşulları mevcutsa<br />

olağan zaman aşımı hükümlerinden yararlanarak<br />

mülkiyet hakkını kazanabilir.<br />

E) Mehmet iyi niyetli ise, tapuya şerh <strong>ve</strong>rildiği için<br />

alım hakkını kazanır.<br />

23. Aşağıdakilerden hangisi, Türk Borçlar<br />

Kanunu’nda yer alan yazılı şekil yerine geçen<br />

metinlerden biri değildir<br />

A) İmzalı mektup<br />

B) Cep telefonu ile gönderilen mesaj (SMS)<br />

C) Aslı borç altına girenlerce imzalanmış telgraf<br />

D) Teyit edilmiş olan faks mesajı<br />

E) Gü<strong>ve</strong>nli elektronik imza atılarak gönderilen <strong>ve</strong><br />

saklanan belge<br />

Çözüm: Borçlar Kanunu'na göre yazılı şeklin iki ana şartı<br />

vardır. Bunlardan biri metin, diğeri de imzadır. Bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />

seçenekleri incelediğimizde imzalı mektup, imzalanmış<br />

telgraf, elektronik imza ile saklanan belge <strong>ve</strong> teyit<br />

edilmiş faks mesajı böylesi metinler arasına girer. <strong>Soru</strong>da<br />

en kafa karıştırıcı seçenek faks seçeneği olmakla beraber<br />

ifadedeki "teyit edilmiş" kısmı yeterli şartı sağlamaktadır.<br />

Ancak cep telefonu ile gönderilen mesaj bahsi geçen bu<br />

yazılı şekil şartlarını sağlamadığından kabul edilemez.<br />

Cevap B<br />

Çözüm: Tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesi gereği tapu kütüğündeki<br />

tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet <strong>ve</strong>ya diğer bir ayni<br />

hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur (tescilin<br />

müsbet (olumlu) hükmü). Ancak tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesinin<br />

uygulanabilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması<br />

gerekmektedir. Bunlar;<br />

a) Kazanım yalnızca üçüncü kişiler içindir. Adına yolsuz<br />

tescil yapılan <strong>ve</strong> onun külli halefleri dışındakiler<br />

üçüncü kişi sayılır.<br />

b) Kazanım sadece ayni haklar içindir. Kişisel (nispi)<br />

hak (ör. kira, alım hakkı, ön alım hakkı, taşınmaz<br />

satış vaadi) kazanımları korunmaz. Böyle bir hakkın<br />

şerh <strong>ve</strong>rilmiş olması da durumu değiştirmez.<br />

c) Kazanım yalnızca sicil kaydına dayanma halinde<br />

mümkündür. Sicil dışı bir unsura gü<strong>ve</strong>n kapsam<br />

dışıdır. Örneğin, sahte <strong>ve</strong>kaletnameye gü<strong>ve</strong>nerek<br />

işlem yapmak ya da sahte nüfus cüzdanına gü<strong>ve</strong>nerek<br />

işlem yapma durumunda sicile gü<strong>ve</strong>nden<br />

bahsedilemez.<br />

d) Kazanan iyi niyetli olmalıdır.<br />

e) Üçüncü kişinin ayni hak kazanması için gerekli<br />

diğer kurucu unsurlar geçerli olmalıdır. Yani adına<br />

yolsuz tescil yapılan kişi ile 3. kişi arasındaki işlem<br />

ehliyet, şekil vs. yönünden geçerli olmalıdır, aksi<br />

halde 3. kişi tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesinden istifade<br />

edemez. <strong>Soru</strong>daki olayımıza baktığımızda üçüncü<br />

kişi olan Mehmet her ne kadar tapuya gü<strong>ve</strong>nden<br />

yararlanıyor gibi gözükse de alım hakkı bir ayni hak<br />

değil, şahsi haktır. Bu nedenle tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesi<br />

gereği alım hakkını kazanması mümkün değildir.<br />

Cevap E<br />

11 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

24. Genel işlem koşulları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi yanlıştır<br />

A) Genel işlem koşullarının düzenlendiği çok sayıdaki<br />

sözleşme metinlerinin, o koşulların genel<br />

işlem koşulu olarak değerlendirilmesi için, özdeş<br />

olması zorunludur.<br />

B) Türk Borçlar Kanunu’na göre koşulların kapsamı,<br />

yazı türü <strong>ve</strong> şekli de genel işlem koşulu<br />

niteliğini taşımaları bakımından önemli değildir.<br />

C) Bir koşulun genel işlem koşulu sayılabilmesi için<br />

ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak<br />

amacıyla hazırlanmış olması gerekir.<br />

D) Bir sözleşme şartının Türk Borçlar Kanunu’na<br />

göre genel işlem koşulu sayılabilmesi için bu<br />

koşulun asıl sözleşmede <strong>ve</strong>ya sözleşme ekinde<br />

yer alması önem taşımaz.<br />

E) Sözleşmeye, sözleşme koşullarının her birinin<br />

tartışılarak kabul edildiği yönünde konulacak hükümler<br />

tek başına o sözleşme koşullarını genel<br />

işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.<br />

25. Aşırı yararlanma sonucunda sömürülen kişiye<br />

(zarar gören kişiye) Türk Borçlar Kanunu ile<br />

tanınmış haklar bakımından aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi doğrudur<br />

A) Sömürülen kişi sözleşmeyi, sözleşmenin kurulmasından<br />

itibaren 1 yıl içinde iptal edebilir.<br />

B) Sömürülen kişinin sözleşme ile bağlı olmaması<br />

Türk Borçlar Kanunu’na göre mümkün olmayıp<br />

sadece oransızlığın giderilmesini talep hakkı<br />

vardır.<br />

C) Sömürülen kişi, durumun özelliğine göre ya sözleşme<br />

ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirebilir<br />

ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki<br />

oransızlığın giderilmesini isteyebilir.<br />

D) Sömürülen kişi, sözleşme ile bağlı olmadığını<br />

aşırı yararlanmanın sebebi ne olursa olsun<br />

sözleşmenin kurulmasından itibaren 10 yıl içinde<br />

ileri sürmelidir.<br />

E) Oransızlığın giderilmesini talep etmede, sömürülen<br />

kişiye Türk Borçlar Kanunu ile tanınan kısa<br />

süre 2 yıldır.<br />

Çözüm: Genel işlem şartları hukukumuza 6098 Yeni Türk<br />

Borçlar Kanunu’yla hüküm olarak girmiştir. Konuyu daha<br />

iyi kavrayabilmek için gündelik hayatımızda sıklıkla karşılaştığımız<br />

örnekten yürümek daha faydalı olacaktır. Her<br />

gün kredi kartı başvuru formunda yazan uzun yazılarla ya<br />

da yatırdığımız elektrik faturasının arkasındaki küçük yazılar,<br />

yeni bir ürün aldığınızda arkasında yazan küçük küçük<br />

yazılarla karşılaşıyoruz. İşte bunun gibi sözleşmelere<br />

‘’Tip Sözleşme’’ denmektedir. Ve bu tip sözleşmeler için<br />

getirilen genel işlem şartları şöyle sıralanabilir;<br />

1) Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin,<br />

ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede<br />

kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak<br />

karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.<br />

2) Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin<br />

özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin,<br />

genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.<br />

3) Sözleşmenin niteliğine <strong>ve</strong> işin özelliğine yabancı olan<br />

genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. (Yaptırımına<br />

çok dikkat edelim.)<br />

4) Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları<br />

dışındaki hükümleri geçerliliğini korur.<br />

5) Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık <strong>ve</strong><br />

anlaşılır değilse <strong>ve</strong>ya birden çok anlama geliyorsa<br />

düzenleyenin aleyhine <strong>ve</strong> karşı tarafın lehine yorumlanır.<br />

<strong>Soru</strong>da doğrudan ilk seçenek bu bilgiler ışığında kendini<br />

ele <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Çözüm: Gabin yeni BK’da Türkçe karşılığı ile aşırı yararlanma<br />

olarak yer almış <strong>ve</strong> birkaç hükmünde değişiklik<br />

yapılmıştır. Aşırı yararlanma bir kişinin zor durumundan,<br />

düşüncesizliğinden <strong>ve</strong>ya deneyimsizliğinden dolayı edimler<br />

arası AŞIRI <strong>ve</strong> AÇIK oransızlık bulunması halidir. Zarar<br />

gören kişiye tanınan iki hak vardır.<br />

1. Ya sözleşmeyi iptal edebilir <strong>ve</strong> edimin geri <strong>ve</strong>rilmesini<br />

ister ya da<br />

2. Sözleşmeye bağlı kalırım ancak "Edimler arası<br />

oransızlığı gider." diyebilir.<br />

Zarar gören kişi bu haklarını ise,<br />

a) Düşüncesizlik <strong>ve</strong>ya deneyimsizliği ÖĞRENDİĞİ<br />

tarihten itibaren<br />

b) Ya da zor durumda kaldıysa bu zor durumun<br />

ortadan kalkmasından itibaren 1 yıl <strong>ve</strong> her halde<br />

sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren 5 yıllık hak<br />

düşürücü süre içinde kullanabilir.<br />

<strong>Soru</strong>ya dönersek zaten süre ile ilgili olan D <strong>ve</strong> E seçenekleri<br />

doğrudan elenir. A seçeneğini yanlış yapan ifade<br />

‘’….Sözleşmenin kurulmasından itibaren…’’ ifadesidir,<br />

zira süre doğrudur. B seçeneğinde ise yanlış olan şey,<br />

kişiye sadece oransızlığı giderme hakkının tanınmasıdır.<br />

Yeni BK buraya vurgu yapmıştır. Açık açık ister oransızlığın<br />

giderilmesini istersin, istersen de sözleşmeyi iptal<br />

edebilirsin demiştir.<br />

Cevap C<br />

Cevap A<br />

12 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

26. Usta A ile çırağı B, bir binanın dış cephe tadilatını<br />

yaparlarken çırak, ustasına uzatmak için eline aldığı<br />

çekici aşağıya düşürür <strong>ve</strong> o sırada aşağıdan geçmekte<br />

olan C, kafasına isabet eden çekiç sebebiyle ağır<br />

şekilde yaralanır.<br />

Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

yanlıştır<br />

A) Bu olayda usta A’nın C’ye karşı sorumluluğu<br />

adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında<br />

değerlendirilir.<br />

B) Adam çalıştıranın sorumluluğunun doğabilmesi<br />

için A ile B arasında adam çalıştırma ilişkisinin<br />

bulunması gerekir.<br />

C) Adam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk<br />

türü olduğu için A’nın C’ye karşı sorumluluğunun<br />

doğmasında kusurlu olup olmaması<br />

önemli değildir.<br />

D) Adam çalıştıranın sorumluluğu özen ilkesine<br />

dayandığından kurtuluş kanıtı getirilebilen bir sorumluluktur;<br />

A kurtuluş kanıtı getirerek sorumluluktan<br />

kurtulabilir.<br />

E) A’nın sorumluluktan kurtulmasında, işletmenin<br />

çalışma düzeninin bu zararın doğmasını önleyecek<br />

yeterlilikte <strong>ve</strong> nitelikte olmasını sağlamamış<br />

bulunması önemli değildir.<br />

27. A <strong>ve</strong> B, 25 Ocak <strong>2012</strong>’de yaptıkları sözleşme ile A’nın<br />

B’ye 2 ton pirinç teslim etmesini <strong>ve</strong> teslimatın bir sonraki<br />

ayın ortasında yapılmasını kararlaştırırlar.<br />

Bu olaya göre A, 2 ton pirinci hangi tarihte teslim<br />

etmelidir<br />

A) 14 Şubat <strong>2012</strong><br />

B) 15 Şubat <strong>2012</strong><br />

C) 16 Şubat <strong>2012</strong><br />

D) 28 Şubat <strong>2012</strong><br />

E) 29 Şubat <strong>2012</strong><br />

Çözüm: 25 Ocak <strong>2012</strong> tarihinde yapılan bir sözleşmede<br />

teslimatın da bir sonraki ayda yapılacağı kararlaştırıldığına<br />

göre şubat ayında teslimatın gerçekleşeceği açıktır. Bir<br />

sözleşmede tarih olarak ayın sonu ibaresi varsa 30-31’i,<br />

ayın ortası ibaresi varsa 15’i anlaşılır. O yüzden cevap, 15<br />

Şubat <strong>2012</strong> tarihidir.<br />

Cevap B<br />

Çözüm: Adam çalıştıran;<br />

Gerçek/tüzel kişi olabilir. Ayırtım gücüne sahip olması<br />

önemli değildir. Çalışan ile arasında emir talimat ilişkisi<br />

olmalıdır <strong>ve</strong> zarar da bu işin görülmesi esnasında meydana<br />

gelmelidir. Borçlar Kanunu’nda bu haller kusursuz<br />

sorumluluk halleri olarak geçer. İşte bu kusursuzluğun<br />

bazı hallerinde kişilerin kurtuluş kanıtı getirme imkanı<br />

vardır. Bunlar tahdididir. Adam çalıştıranın sorumluluğu,<br />

hayvan idare edenin sorumluluğu <strong>ve</strong> ev başkanının sorumluluğunda<br />

kurtuluş kanıtı getirme imkanı vardır. Kurtuluş<br />

kanıtı; bir anlamda, "Ben elimden geleni yaptım hatta<br />

fazlasını yaptım ancak gene de bu kaza meydana geldi,<br />

ne yapalım mukadderat o yüzden ben sorumlu değilim.’’<br />

diyerek sorumluluktan kurtulmadır. Şu halde A, B, C <strong>ve</strong> D<br />

seçenekleri doğrudur.<br />

Cevap E<br />

28. Geçerli olarak kurulmuş olan <strong>ve</strong> sürekli borç<br />

ilişkisi doğuran bir sözleşmenin sonradan ortaya<br />

çıkan bir nedenle ileriye etkili olmak üzere sona<br />

erdirilmesine ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Kesin hükümsüzlük<br />

B) Dönme<br />

C) İptal<br />

D) Fesih<br />

E) Eksiklik<br />

Çözüm: Borç ilişkisini sona erdiren nedenler ;<br />

• Bozma,<br />

• Dönme,<br />

• Fesih,<br />

• İptal,<br />

• Rücudur.<br />

<strong>Soru</strong>da dikkat edilmesi gereken ifade ileriye etkili olarak<br />

sona erdirilmesi hususudur. Sözleşmeyi geçmişe değil,<br />

geleceğe yönelik olarak ortadan kaldıran sebep ise seçeneklerde<br />

<strong>ve</strong>rilenlerden fesihtir. Fesih, tek taraflı bir hukuki<br />

işlemdir.<br />

Cevap D<br />

13 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

29. Ticari temsilcinin (ticari mümessilin) mü<strong>ve</strong>kkil<br />

tacir adına <strong>ve</strong> ticari işletme ile ilgili olarak aşağıdakilerden<br />

hangisini yapabilmesi için açıkça<br />

yetkilendirilmesi gerekir<br />

A) Tacirin ticari işletmesine dâhil taşınmazlar üzerinde<br />

sınırlı ayni hak kurmak<br />

B) Tacir adına ödünç sözleşmesi yaparak bankadan<br />

kredi çekmek<br />

C) Tacir adına bono düzenlemek<br />

D) Avukat olmasa bile ticari işlerle ilgili davalarda,<br />

mahkemede taciri temsil etmek<br />

E) İşletmede çalışacak işçiler ile hizmet sözleşmesi<br />

akdetmek<br />

Çözüm: Tacir yardımcıları içerisinde, taciri temsil yetkisi<br />

en geniş olan kişi, ticarî temsilcidir. Ticarî temsilcinin<br />

temsil yetkisinin kapsam <strong>ve</strong> sınırı kanun tarafından belirlenmiştir.<br />

‘‘Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi<br />

yönetmek <strong>ve</strong> işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında,<br />

ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere,<br />

açıkça ya da örtülü olarak yetki <strong>ve</strong>rdiği kişidir. Ticari temsilci,<br />

iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi<br />

adına, kambiyo taahhüdünde bulunabileceği gibi işletme<br />

sahibi adına, işletmenin amacına (gayesine uygun) giren<br />

her türlü işlemi yapmakla dahi yetkilidir. Ticari temsilcinin<br />

temsil yetkisini; yapabileceği işlemler, hiç yapamayacağı<br />

işlemler <strong>ve</strong> özel izinle yapabileceği işlemler olarak ayırmak<br />

mümkündür.<br />

a. Yetki Kapsamına Dahil İşlemler:<br />

• Ticari işletmeye işçi alabilir <strong>ve</strong>ya işletmeden işçi<br />

çıkarabilir.<br />

• Ticari işletmeye hammadde satın alabilir <strong>ve</strong> üretilen<br />

malları satabilir.<br />

• Ticari işletmenin menkul <strong>ve</strong>ya gayrimenkullerini<br />

kiraya <strong>ve</strong>rebilir.<br />

• Tacir adına poliçe, bono, çek düzenleyebilir. Yani<br />

kambiyo taahhüdünde bulunabilir.<br />

• Tacir adına banka kredisi alabilir.<br />

• Ticari işletmenin başka faaliyetleri için ticari <strong>ve</strong>kil<br />

atayabilir.<br />

• Ticari işlerle ilgili davalarda davalı ya da davacı<br />

olabilir.<br />

b. Özel Yetki ile Yapabileceği İşlemler <strong>ve</strong>ya Hiç<br />

Yapamayacağı İşlemler<br />

• İşletmeye ait gayrimenkulleri devredemez.<br />

• İşletmeye ait gayrimenkuller üzerinde 3. kişiler<br />

lehine ayni hak tesis edemez.<br />

• İşletme üzerinde rehin hakkı tesis edemez.<br />

• İşletmeye yeni bir ortak alamaz.<br />

• Tüzel kişiler için şirkette tür değişikliği yapamaz.<br />

30. Ticari iş ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

yanlıştır<br />

A) Taraflardan biri için ticari sayılan iş, arada sözleşme<br />

varsa diğer taraf için de ticari sayılır.<br />

B) Ticaret şirketi tacirin bütün işleri ticari iş niteliğindedir.<br />

C) Ticari bir borca kefalet hâlinde kanunda <strong>ve</strong>ya<br />

sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsil<br />

kefalet söz konusudur.<br />

D) Bir esnaf işletmesini ilgilendiren bütün işlem <strong>ve</strong><br />

fiiller ticari iştir.<br />

E) Ticari bir işte uygulanacak temerrüt faizi oranı<br />

sözleşme ile kararlaştırılmamışsa avans faiz<br />

oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilebilir.<br />

Çözüm: Ticarî işin belirlenmesi, TTK 3 <strong>ve</strong> 19. maddeleri<br />

incelendiğinde mümkündür. nelerin ticari iş sayılacağı bu<br />

maddelerde belirtilmektedir. Nelerin ticari iş sayılacağını<br />

başlıklar halinde belirtmek gerekirse,<br />

a. TTK’da Düzenlenen Bütün Hususlar<br />

b. Bir Ticari İşletmeyi İlgilendiren Bütün İşlem <strong>ve</strong> Fiiller<br />

c. Ticari İş Karinesi gereği tacirin yaptığı işler<br />

d. Bir Taraf İçin Ticari Sayılan İşler (yayma kriteri)<br />

ticari iş sayılacaktır. Bunların dışında kalan işleri<br />

ise adi iş olarak nitelendirmek <strong>ve</strong> Borçlar Kanunu<br />

kapsamında değerlendirmek gerekir. <strong>Soru</strong>ya baktığımızda<br />

“Esnaf işletmesini ilgilendiren her türlü işler<br />

ticari iş sayılır.” ifadesi kullanılmıştır. Oysaki esnaf<br />

işletmeleri tacir olmanın sonuçlarının bir çoğuna<br />

tabi olmadığı gibi yaptıkları her türlü işi de ticari iş<br />

görmek mümkün değildir.<br />

Cevap D<br />

Cevap A<br />

14 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

31. Adi şirkette kâr <strong>ve</strong> zararın paylaşımı ile ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) Kâr <strong>ve</strong> zarar paylaşım oranları şirket sözleşmesinde<br />

belirlenebilir.<br />

B) Kâr <strong>ve</strong> zarar paylaşımına ilişkin esaslar şirket<br />

sözleşmesiyle <strong>ve</strong>ya ortaklar kararıyla belirlenmemişse,<br />

ortaklar kâr <strong>ve</strong> zararı sermayeye<br />

katılım oranlarına göre paylaşırlar.<br />

C) Ortaklar, kâr <strong>ve</strong> zarar oranlarını belirleme yetkisini<br />

üçüncü bir kişiye bırakabilirler.<br />

D) Zarara katılım oranları belirlenmemişse ortakların<br />

kârın paylaşımına ilişkin olarak kararlaştırdıkları<br />

oran, zarar hakkında da uygulanır.<br />

E) Adi şirkete sadece emeğini sermaye olarak<br />

getiren ortağın, ortaklar arasında etki doğuracak<br />

şekilde, zarardan muaf tutulması kararlaştırılabilir.<br />

Çözüm: Ortaklık sözleşmesinde herhangi bir karar <strong>ve</strong>rilmemiş<br />

ise kar <strong>ve</strong> zarar yasada belirtilen şekilde paylaştırılacaktır.<br />

Yasada, kâr <strong>ve</strong> zararın paylaşılmasına dair bazı<br />

esaslar belirlenmiştir. Buna göre; kâr <strong>ve</strong> zarar, bir yıllık<br />

hesap dönemi sonunda yapılacak bilanço ile belirlenir. Bu<br />

sürenin uzatılmasına ilişkin sözleşmede yer alan hüküm<br />

batıldır. Ortaklar bütün kârı aralarında bölüşmek zorundadırlar.<br />

Aksine hüküm bulunmadığı takdirde, kâr <strong>ve</strong> zarardan<br />

hisse, sermaye katılım payı değişik de olsa eşit olarak<br />

bölüşülür. Ortaklardan biri şirkete sermaye olarak emeğini<br />

koymuşsa bu ortağın zarara iştirak etmeyeceği şeklinde<br />

sözleşmeye hüküm konulabilir.<br />

Cevap B<br />

32. Aşağıdaki haklardan hangisi, anonim şirkette<br />

sadece azlık oluşturan pay sahiplerine tanınmış<br />

olup pay oranı azlık oluşturmaya yetmeyen pay<br />

sahipleri tarafından kullanılamaz<br />

A) Kâr payı almak<br />

B) Genel kurul toplantısına katılmak<br />

C) Genel kurulda oy kullanmak<br />

D) Genel kurul kararının iptali için dava açmak<br />

E) Mali konularla ilgili genel kurul görüşmelerini<br />

erteletmek<br />

Çözüm: Anonim şirketlerde azlık tabirinden esas sermayenin<br />

% 10’unu temsil eden pay sahipleri anlaşılmaktadır.<br />

Azlığın genel kurul çalışmalarında <strong>ve</strong> anonim şirketler hukukunda<br />

birtakım hakları bulunmaktadır.<br />

• Yönetim kurulu üyelerinin, şirkete <strong>ve</strong>rdikleri zararlar<br />

için dava edilebilmeleri, kural olarak, şirket genel kurulunun<br />

bu yolda bir karar alması ile mümkündür.<br />

• Kural olarak, şirket genel kurulunu toplantıya da<strong>ve</strong>t<br />

etmek yetkisi ilk olarak yönetim kuruluna <strong>ve</strong> şartların<br />

gerçekleşmesi durumunda da denetçilere aittir.<br />

• Şirket genel kurulu toplantısında görüşülecek konuları<br />

(gündemi) tespit etmek yetkisi de yönetim kuruluna<br />

aittir. Ancak azınlık talepte bulunursa yönetim kurulu<br />

onların istedikleri hususları da gündeme koymak<br />

zorundadır.<br />

• Bilançonun onaylanması hakkındaki genel kurul görüşmeleri<br />

esnasında, azınlık talepte bulunduğu takdirde,<br />

bu görüşmenin (en az) bir ay sonraya ertelenmesi<br />

gerekecektir.<br />

Örnek olarak yukarıda sayılan yetkiler azınlıklara tanınmış<br />

yetkilerdir. <strong>Soru</strong>da seçeneklere baktığımızda bütün seçeneklerde<br />

<strong>ve</strong>rilen haklar azınlıklara tanınmış yetkilerdendir<br />

fakat bunlar azınlık oluşturmayan pay sahipleri tarafından<br />

da gerçekleştirilebilirken mali konularla ilgili genel kurul<br />

görüşmelerini erteletmek azınlık oluşturmayan pay sahiplerine<br />

tanınmış bir yetki değildir.<br />

Cevap E<br />

15 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

33. Poliçe ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

doğrudur<br />

A) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip<br />

de iki bedel arasında fark bulunursa rakam ile<br />

gösterilen bedel üstün tutulur.<br />

B) Poliçe bedeli yalnız yazıyla <strong>ve</strong>ya yalnız rakamla<br />

birden çok defa gösterilmiş olup da bedeller<br />

arasında fark bulunursa en yüksek olan bedel<br />

geçerli sayılır.<br />

C) Poliçede muhatap, ancak senedi kabul ederse<br />

ödeme yükümlülüğü altına girer.<br />

D) Poliçedeki imzanın el yazısı ile atılması zorunlu<br />

değildir; gü<strong>ve</strong>nli elektronik imza yeterlidir.<br />

E) Poliçedeki imza sahiplerinden birinin poliçeden<br />

doğan taahhütleri geçersiz olursa poliçede imzası<br />

bulunan diğer kişilerin de poliçeden doğan<br />

taahhütleri sona erer.<br />

Çözüm: Poliçe, keşidecinin, muhataba yönelik olarak,<br />

lehtara <strong>ve</strong>ya emrine, vadede belirli bir meblağı ödeme<br />

emrini kanunun aradığı şekil şartlarını yerine getirmek<br />

kaydıyla <strong>ve</strong>rdiği senettir. Poliçede taraflar keşideci lehtar<br />

<strong>ve</strong> muhataptan oluşur. Muhatabın poliçe ilişkisi içine girmesi<br />

<strong>ve</strong> poliçeden sorumlu olması ancak kabul ile mümkündür.<br />

Kabul, muhatabı poliçenin asıl borçlusu haline<br />

getirir. Muhatabın kabul mecburiyeti yoktur. Keşideci ile<br />

muhatap arasında anlaşma yapılmış olması dahi sonucu<br />

değiştirmez.<br />

Cevap C<br />

34. Keşide <strong>ve</strong> ödeme yeri aynı olan çek, 01.02.<strong>2012</strong><br />

tarihinde düzenlenmiş <strong>ve</strong> aynı gün lehtara teslim<br />

edilmiştir. Ancak çekin üzerine keşide tarihi olarak<br />

01.06.<strong>2012</strong> tarihi yazılmıştır.<br />

Bu çekin geçerli olarak ibraz edilebileceği son<br />

gün, aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) 11.02.<strong>2012</strong><br />

B) 01.03.<strong>2012</strong><br />

C) 01.05.<strong>2012</strong><br />

D) 11.06.<strong>2012</strong><br />

E) 11.07.<strong>2012</strong><br />

Çözüm: Çekler görüldüğünde ödenir. Keza çekler bir ödeme<br />

aracıdır. Bu itibarla, çeklerde ne kabul ne de vade söz<br />

konusudur. Ancak keşide <strong>ve</strong> ödeme yerleri göz önünde<br />

tutularak çekler için ibraz süreleri tayin edilmiştir.<br />

1) Aynı yerde keşide edilen <strong>ve</strong> aynı yerde ödenecek<br />

çekler 10 gün,<br />

2) Farklı yerde keşide edilip farklı yerde ödenecek<br />

çekler 1 ay,<br />

3) Bir kıtada keşide edilen çek başka bir kıtada<br />

ödenecekse 3 ay içinde muhatap bankaya ibraz<br />

edilmelidir. <strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen olaya baktığımızda çekin<br />

keşide tarihi 01.06.<strong>2012</strong> olarak belirlenmiştir <strong>ve</strong> çekin<br />

ödeme yeri ile keşide yeri aynı yerdir. Yukarıda<br />

da belirttiğimiz üzere keşide yeri ile ödeme yerinin<br />

aynı olduğu çek tiplerinde ibraz süresi on gündür.<br />

Bu nedenle çek en geç 11.06.<strong>2012</strong> tarihinde ibraz<br />

edilmelidir.<br />

Cevap D<br />

16 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

35. Genel haciz yoluyla takibe itiraz ile ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) İtiraz, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren<br />

7 gün içinde dilekçeyle <strong>ve</strong>ya sözlü olarak icra<br />

dairesine bildirilir.<br />

B) Kısmi itirazda borçlu, itiraz ettiği borç miktarını<br />

ayrıca <strong>ve</strong> açıkça belirtmelidir, aksi takdirde borcun<br />

tamamını inkâr ettiği kabul olunur.<br />

C) Takibe itiraz edildiği, masrafı alacaklının yatırdığı<br />

avanstan karşılanmak suretiyle 3 gün içinde bir<br />

muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.<br />

D) İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında<br />

alacaklının dayandığı senet metninden<br />

anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez<br />

<strong>ve</strong> genişletemez.<br />

E) Borçlu, takibin dayanağı olan senet altındaki<br />

imzayı reddediyorsa bunu, itirazında ayrıca <strong>ve</strong><br />

açıkça bildirmelidir.<br />

Çözüm: Genel haciz yolu ile takipte borçlu ödeme emrini<br />

aldıktan sonra 7 gün içerisinde borca itiraz edebilir. Borçlu<br />

borca itiraz ederken borcun tamamına itiraz edebileceği<br />

gibi borcun bir kısmına da itiraz edebilir. Borcun bir kısmına<br />

itiraz edildiği durumlarda kısmi itirazdan bahsederiz.<br />

Ödeme emrinde kısmi itirazda bulunacak olan borçlu ne<br />

kadarlık kısma itiraz ettiğini açık net <strong>ve</strong> anlaşılır bir biçimde<br />

yapmalıdır. Ne kadarlık kısma itiraz ettiğini belirtmeyen<br />

borçlunun yapmış olduğu kısmi itiraz yapılmamış sayılır.<br />

Cevap B<br />

36. Aşağıdakilerden hangisinde, taşınır mallarda satış<br />

talep etme süresi doğru olarak <strong>ve</strong>rilmiştir<br />

A) Hacizden itibaren 3 ay içinde<br />

B) Hacizden itibaren 6 ay içinde<br />

C) Hacizden itibaren 9 ay içinde<br />

D) Hacizden itibaren 1 yıl içinde<br />

E) Hacizden itibaren 2 yıl içinde<br />

Çözüm: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra borçlunun<br />

mal varlığı üzerinde alacaklının talebi ile haciz yapılır.<br />

Haciz yapılmasından sonra borçlu eğer borcunu yine de<br />

ödemiyor ise alacaklının talebi ile belli süreler içerisinde<br />

malların satışı istenebilir. Satış talebi taşınır mallar <strong>ve</strong> taşınmaz<br />

mallarda ayrı sürelere tabidir. Taşınır mallarda satış<br />

isteme süresi haciz tarihinden itibaren 1 yıl, taşınmaz mallarda<br />

ise haciz tarihinden itibaren 2 yıl olarak belirlenmiştir.<br />

Ancak 5 Temmuz <strong>2012</strong> tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı<br />

kanunla (3.yargı paketi) bu sorunun cevabı değişmiştir.<br />

6352 sayılı kanunun 21. maddesine göre 2004 sayılı İcra<br />

İflas kanununun 106. mad. 1. fıkrasında değişiklik yapılmış.<br />

Alacaklının haciz olunan mal taşınır ise hacizden itibaren<br />

6 ay taşınmaz ise hacizden itibaren 1 yıl içerisinde satılmasının<br />

istenilebileceği getirilmiştir. Bu kanuna göre doğru<br />

cevap B olarak değiştirilmelidir. Hatalı sorudur.<br />

37. Aşağıdakilerden hangisi İcra <strong>ve</strong> İflas Kanunu’nun<br />

279. maddesine göre aciz nedeniyle iptal sebeplerinden<br />

biri değildir<br />

A) Para <strong>ve</strong>ya mutat ödeme vasıtalarından başka bir<br />

yolla yapılan ödemeler<br />

B) Borçlunun teminat göstermeyi ev<strong>ve</strong>lce taahhüt<br />

etmiş olduğu hâller istisna olmak üzere borçlu<br />

tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan<br />

rehinler<br />

C) Akdin yapıldığı sırada, kendi <strong>ve</strong>rdiği şeyin değerine<br />

göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir<br />

fiyat kabul ettiği akitler<br />

D) Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler<br />

E) Kişisel hakların kuv<strong>ve</strong>tlendirilmesi için tapuya<br />

<strong>ve</strong>rilen şerhler<br />

Çözüm: Tasarrufun iptali davası, borçlunun üçüncü kişilerle<br />

yaptığı, temelde mal kaçırma amacı güdüp alacaklıya<br />

zarar <strong>ve</strong>rmek kastıyla yapılan hukuki işlem lerin iptali<br />

için, alacaklı tarafından açılan davadır. Alacaklı davayı<br />

kazanırsa mal üçüncü kişi elinde iken satılır <strong>ve</strong> alacaklı<br />

alacağını malın bedelinden alır.<br />

Kanun iptale tabi işlemleri üç grup altında düzenlemiştir.<br />

1) Bunlardan birincisi ivazsız tasarruflar (karşılıksız<br />

kazandırmalar), ya ni bağışlardır. Buna göre mutad<br />

(alışılmış) hediyeler hariç olmak üzere, ha cizden<br />

<strong>ve</strong>ya iflasın açılmasından geriye doğru son 2 yıl<br />

içinde yapılan bağış lar iptale tâbidir.<br />

2) İkinci olarak, borçlunun aciz halinde yaptığı bazı<br />

işlemler hacizden <strong>ve</strong>ya iflasın açılmasından geriye<br />

doğruya son 1 yıl içinde yapılmış olması şartıyla<br />

iptale tabidir. Bunlar ise:<br />

• Para <strong>ve</strong> alışılmış ödeme vasıtaları dışında yapılan<br />

ödemeler,<br />

• Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler,<br />

• Kişisel hakların kuv<strong>ve</strong>tlendirilmesi için tapuya <strong>ve</strong>rilen<br />

şerhler,<br />

• Borçlunun teminat göstermeyi daha önce taahhüt<br />

etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere, borçlu<br />

tarafından mevcut bir borcu temin etmek için <strong>ve</strong>rilen<br />

rehinler.<br />

Ancak burada, bu tasarruflardan yararlanan üçüncü kişi,<br />

borçlunun aciz halinde olduğunu bilmediğini ispat ederse<br />

iptal davası reddedilir. Yani bura da ispat yükü üçüncü kişiye<br />

yüklenmiştir.<br />

3) Üçüncü olarak, borçlunun son 5 yıl içinde alacaklıya<br />

zarar <strong>ve</strong>rme kas tıyla yapılan işlemler, alacaklı<br />

tarafından ispat edildiği takdirde iptale tâbidir.<br />

Cevap C<br />

ÖSYM bu sorunun çözümünü D seçeneği olarak<br />

<strong>ve</strong>rmiştir.<br />

17 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

38. Dava açılmadan <strong>ve</strong>ya icra takibine başlanmadan<br />

ev<strong>ve</strong>l ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı, ihtiyati<br />

haczi tamamlayıcı merasim anlamında hangi<br />

süre içinde takip talebinde bulunmalı <strong>ve</strong>ya dava<br />

açmalıdır<br />

A) 7 gün B) 10 gün C) 2 hafta<br />

D) 3 hafta E) 1 ay<br />

Çözüm: İhtiyati haciz, bir takip <strong>ve</strong>ya davanın sonunda bir<br />

para borcunun ödeneceği hususunu garanti altına almak<br />

<strong>ve</strong> paranın zamanında ödenmesini sağlamak amacıyla,<br />

borçlunun haczedilebilir mallarına geçici olarak el konulmasıdır.<br />

İhtiyatî haciz kararı, borçlunun ikametgâhının<br />

bulunduğu yer mahkemesi tarafından <strong>ve</strong>rilir. İhtiyatî haciz<br />

kararı alan alacaklı, bu kararın yerine getirilmesi, başka<br />

bir deyişle borçlunun mallarına ihtiyatî haciz konulması<br />

için ihtiyatî haciz kararının <strong>ve</strong>rildiği tarihten itibaren on<br />

gün içinde, ihtiyatî haciz kararını <strong>ve</strong>rmiş olan mahkemenin<br />

yargı çevresindeki icra dairesine başvurabilir. Aksi halde,<br />

ihtiyatî haciz kararı kendiliğinden kalkar. Buna göre; alacaklı,<br />

ihtiyatî haczin konulmasından itibaren ya da ihtiyatî<br />

haciz yokluğunda konulmuş ise ihtiyatî haciz tutanağının<br />

kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, alacağı<br />

için ya mahkemede dava açmalı <strong>ve</strong>ya icra ya da iflâs<br />

takibi yapmalıdır. Bunu yapmazsa borçlunun malları üzerine<br />

konulan ihtiyatî haciz kalkar. Alacaklı, yedi gün içinde<br />

dava açar <strong>ve</strong>ya takip başlatırsa dava <strong>ve</strong>ya takibin sonuna<br />

kadar ihtiyatî haciz devam eder.<br />

Cevap A<br />

39. İflas idaresi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

yanlıştır<br />

A) İflas idaresini teşkil edenler, Türk Ceza<br />

Kanunu’nun uygulanmasında memur sayılırlar.<br />

B) İflas idaresi iflas masasının kanuni temsilcisidir.<br />

C) İflas idaresine Adalet Bakanlığınca hazırlanan<br />

<strong>ve</strong> iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre<br />

ücret ödenir.<br />

D) İflas idaresi, yaptığı bütün işlemler <strong>ve</strong> kendisine<br />

yapılan talepler <strong>ve</strong> beyanlar hakkında bir tutanak<br />

düzenlemek zorundadır.<br />

E) İflas idaresi 3 asıl <strong>ve</strong> 3 yedek üyeden oluşur.<br />

Asliye ticaret mahkemesi iflas idaresini oluşturacak<br />

kişileri seçer.<br />

40. İflasın, müflisin taraf olduğu davalara etkisi ile<br />

ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />

A) Şeref <strong>ve</strong> haysiyete tecavüzden doğan tazminat<br />

davaları, iflasın açılmasıyla durmaz.<br />

B) Nafaka davaları mal varlığını ilgilendirdiğinden<br />

iflasın açılmasıyla durur; bu davalara ikinci<br />

alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam<br />

edilebilir.<br />

C) Kişisel durumlara ilişkin davalar, iflasın açılmasıyla<br />

durmaz.<br />

D) Vücut üzerine ika olunan zararlardan doğan<br />

tazminat davaları iflasın açılmasıyla durmaz.<br />

E) Acele hâller <strong>ve</strong> kanundaki istisnalar dışında<br />

müflisin taraf olduğu hukuk davaları, iflasın<br />

açılmasıyla durur <strong>ve</strong> bu davalara ancak ikinci<br />

alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam<br />

olunabilir.<br />

Çözüm: İflasın açılma anı ATM’nin iflasa karar <strong>ve</strong>rdiği andır.<br />

İflasın açılmasıyla borçlu müflis olur <strong>ve</strong> müflisin iflasın<br />

açılmasından kapanmasına kadar eline geçen bütün malvarlığı<br />

iflas masasını oluşturur. İflasın açılmasıyla müflisin<br />

taraf olduğu hukuk davaları durur, 2. alacaklılar toplanmasından<br />

10 gün sonraya kadar düşmesede durmaya devam<br />

eder. ancak istisna olarak durmayan bir takım davalar<br />

söz konusudur. bunlardan bazıları şunlardır:<br />

• Nafaka davaları,<br />

• Haksız fiilden(cismani zarardan) doğan tazminat<br />

davaları,<br />

• Şeref <strong>ve</strong> haysiyete saldırıdan doğan davalar,<br />

• Ceza davaları.<br />

Görüldüğü üzere nafaka davaları iflasın açılması ile duracak<br />

davalardan değildir. Bilakis istisnai olarak iflas açılsa<br />

dahi durmayacak davalardandır.<br />

Cevap B<br />

Çözüm: Birinci alacaklılar toplantısında gösterilen 6 aday<br />

arasından 3 kişi olarak icra mahkemesince seçilen <strong>ve</strong> iflas<br />

masasının kanunî temsilcisi olan iflas organına iflas idaresi<br />

denilir. İflas idaresi üyeleri alacaklılardan oluşabileceği<br />

gibi üçüncü kişilerden de oluşabilir. İflas idaresi, alacaklıların<br />

<strong>ve</strong> müflisin değil, iflas masasının kanuni temsilcisidir.<br />

İflas idaresi, iflas dairesinin denetimi altındadır.<br />

Cevap E<br />

18<br />

HUKUK TESTİ BİTTİ.<br />

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

İKTİSAT<br />

1. Bu testte 40 soru vardır.<br />

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />

1. Klasik <strong>ve</strong> Marksist iktisadın benimsediği artık kavramı,<br />

üretimin toplam değerinden aşağıdakilerden<br />

hangisinin çıkarılmasıyla elde edilen bir değerdir<br />

A) Toplam üretim maliyeti<br />

B) Katma değer<br />

C) İş gücü maliyeti<br />

D) Sermaye maliyeti<br />

E) Toprak rantı<br />

Çözüm: “Emek-değer teorisi” özü itibariyle W. Petty’e<br />

aittir. Daha sonraları A. Smith’in sistemleştirdiği bu kavrama<br />

göre metanın mübadele değeri bu metanın üretiminde<br />

harcanan homojen emek zamanına bağlıdır. D.<br />

Ricardo’ya göre tek maliyet unsuru emektir, rant bir maliyet<br />

unsuru değildir.<br />

Artık kavramını elde edebilme için üretim değerinden üretim<br />

maliyetini yani emek değer teorisine göre emek maliyetini<br />

çıkarmak gerekir.<br />

Cevap C<br />

3. f (K, L) = min { K,2L}<br />

şeklinde <strong>ve</strong>rilen bir üretim<br />

fonksiyonunda ikame esnekliği katsayısı kaçtır<br />

A) 0 B) 1 2<br />

C) 1 D) 2 E) ∞<br />

Çözüm: f(K,L) = min(K, 2L) biçimindeki üretim fonksiyonu,<br />

Leontief fonksiyonu kalıbındadır. Söz konusu fonksiyona<br />

göre girdiler arasında ikame ilişkisi söz konusu olmayıp<br />

üretim az kullanılan girdiye bağlıdır. Yani gerekli birleşim<br />

sağlandıktan sonra tek bir girdiyi arttırmak üretimi arttırmayacaktır.<br />

Parantez içi değerler girdiler arasındaki sabit<br />

bileşim oranını ortaya koymaktadır. Bu soruda, min(K, 2L)<br />

ifadesi sermayenin, emeğe nazaran iki kat daha fazla kullanılması<br />

gerektiğini ortaya koymaktadır.<br />

Faktörler arası ikame esnekliği, marjinal teknik ikame<br />

oranında meydana gelen nispi bir değişikliğin girdi bileşim<br />

oranında meydana getirdiği nispi değişikliktir. Yani<br />

bir girdinin diğer girdiye göre <strong>ve</strong>rimi arttığında bu girdinin<br />

kullanımının ne ölçüde artabildiğinin, kısaca, girdiler arası<br />

ikame kolaylığının ölçülmesidir.<br />

Leontief fonksiyonunda girdiler arası ikame söz konusu<br />

olmadığından ikame esnekliği değeri her zaman sıfırdır.<br />

Cevap A<br />

2. John Bates Clark’ın Bölüşüm Teorisi’ne göre, toprak<br />

rantını belirleyen temel etken aşağıdakilerden<br />

hangisidir<br />

A) Farklı topraklar arasındaki <strong>ve</strong>rimlilik farkları<br />

B) Toprağın marjinal <strong>ve</strong>rimi<br />

C) Üretiminde toprak kullanılan malların tüketiciye<br />

sağladığı marjinal fayda<br />

D) Toprağın, artık yaratan tek <strong>ve</strong>rimli faktör olması<br />

E) Toprağın miktarının sabit olması<br />

Çözüm: J. B. Clark’ın (1847-1938) Bölüşüm Teorisi marjinal<br />

<strong>ve</strong>rim temelinde bölüşüm adaletini inceleyen bir yaklaşımdır.<br />

Üretim girdisi olarak yalnızca emek <strong>ve</strong> sermayenin<br />

olduğu bir durumda üretim faktörlerinin üretme katkıları <strong>ve</strong><br />

üretimden elde ettikleri gelirleri marjinal <strong>ve</strong>rimleri kadar<br />

olmaktadır. Bu durumda sermayenin marjinal <strong>ve</strong>rimi faiz<br />

haddini; emeğin marjinal <strong>ve</strong>rimi ise ücret haddini belirlemektedir.<br />

Cevap B<br />

19<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

4.<br />

1. mal ε y<br />

< 0<br />

2. mal 0 < ε y<br />

< 1<br />

3. mal 1 < ε y<br />

Talebin gelir esnekliğinin ε y<br />

ile gösterildiği durumda,<br />

tabloda <strong>ve</strong>rilen mallarla ilgili aşağıdakilerden<br />

hangisi doğrudur<br />

1. mal 2. mal 3. mal<br />

A) Lüks Düşük Zorunlu<br />

B) Düşük Zorunlu Lüks<br />

C) Düşük Lüks Zorunlu<br />

D) Zorunlu Lüks Düşük<br />

E) Zorunlu Düşük Lüks<br />

Çözüm: Talebin gelir esnekliği, gelirde meydana gelen nispi<br />

değişiklik karşısında talepte meydana gelen nispi değişimin<br />

ölçülmesidir. Talebin gelire hangi oranda duyarlı olduğunun<br />

hesaplanmasıdır. Gelire <strong>ve</strong>ya gelir esnekliğine göre<br />

iki tür mal vardır; bunlar üstün mallar <strong>ve</strong> düşük mallardır.<br />

Düşük mallar gelirle talebin ters yönde değiştiği mallardır.<br />

Düşük mallarda gelirle talep arasında ters yönlü ilişki olduğundan<br />

gelir esnekliği değeri negatif olur.<br />

Üstün mallar, gelirle talebin aynı yönde değiştiği mallardır.<br />

Üstün mallarda gelirle talep arasında aynı yönlü ilişki<br />

olduğundan gelir esnekliği değeri pozitif olacaktır. Ayrıca<br />

üstün mallar da kendi içinde lüks mallar <strong>ve</strong> zorunlu (İhtiyaç)<br />

mallar olarak ikiye ayrılır. Gelir esnekliği pozitif ancak<br />

birden küçük mallar zorunlu, gelir esnekliği birden de büyük<br />

olan mallar ise lüks mallardır.<br />

<strong>Soru</strong>da 1. mal, gelir esnekliği 0’dan küçük olduğu için düşük<br />

mal;<br />

2. mal, gelir esnekliği 0 ile 1 arasında olduğu için zorunlu<br />

mal;<br />

3. mal, gelir esnekliği 1’den büyük olduğu için lüks maldır.<br />

Cevap B<br />

5. Tüketici dengesinin sağlandığı durumda, aşağıdakilerden<br />

hangisi her mal için aynıdır<br />

A) Tüketilen malların marjinal faydaları<br />

B) Tüketilen malların marjinal ikame oranları<br />

C) Tüketilen malların fiyatları ile marjinal faydalarının<br />

çarpımları<br />

D) Tüketilen malların marjinal faydalarının fiyatlarına<br />

oranları<br />

E) Tüketilen malların marjinal faydalarının tüketicinin<br />

gelirine oranları<br />

Çözüm: Tüketici dengesi, tüketicinin cebindeki her kuruştan<br />

azami faydayı elde etmeyi başardığı doğru alış-<strong>ve</strong>riş<br />

noktasıdır.<br />

Eş-marjinal fayda ilkesine göre malların marjinal faydalarının<br />

fiyatlarına oranı her mal için eşit olduğunda tüketici<br />

dengesi söz konusu olacaktır. Örneğin, X <strong>ve</strong> Y malı tüketen<br />

bir tüketici denge şartı;<br />

MUX<br />

MUY<br />

= biçiminde olacaktır. (MU: Marjinal fayda, P: Fiyat)<br />

P P<br />

X<br />

MU<br />

P<br />

X<br />

X<br />

Y<br />

kesri X malına harcanan lira başına marjinal faydayı,<br />

MUY<br />

kesri ise Y malına harcanan lira başına marjinal faydayı<br />

ifade etmektedir. Kesirlerden biri diğerinden büyük<br />

PY<br />

⎛<br />

ise<br />

MUX MU ⎞<br />

Y<br />

⎜ > ⎟ bunun anlamı bu mala harcanan liranın<br />

faydasının diğer mala harcanan liranın<br />

⎝ PX<br />

PY<br />

⎠<br />

faydasından<br />

daha yüksek olduğudur.<br />

Böyle bir durumda rasyonel tüketici daha faydalı malı<br />

daha çok tüketecek <strong>ve</strong> azalan marjinal fayda yasası uyarınca<br />

tüketimi artan malın marjinal faydası azalacak <strong>ve</strong><br />

büyük olan kesrin değeri düşecektir. Sonunda kesirlerin<br />

değerinin eşit olması demek, bu noktaya gelinceye kadar<br />

daha faydalı malın daha çok tüketilmiş olması demektir.<br />

Cevap D<br />

20 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

6. Malların fiyatları yüzde 50 <strong>ve</strong> tüketicinin geliri<br />

yüzde 25 oranında artarsa bütçe doğrusu için<br />

aşağıdakilerden hangisi söylenebilir<br />

A) Eğimi artar.<br />

B) Eğimi azalır.<br />

C) Eğimi değişmez.<br />

D) Sağa kayar.<br />

E) Konumu değişmez.<br />

Çözüm: Bütçe doğrusu belli bir harcama gücüyle alınabilecek<br />

mal bileşimlerini gösteren doğrudur.<br />

Y<br />

7. Talep fonksiyonunun sıfırıncı dereceden homojen<br />

olduğu durumla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

kesin olarak doğrudur<br />

A) Gelir iki kat artarsa tüketici, fayda düzeyinin<br />

sabit kalması için harcamalarını iki kat artırır.<br />

B) Tüketici, gelirinin tamamını harcamaz.<br />

C) Fiyatlar sabitken gelir iki katına çıkarsa her mala<br />

olan talep iki katına çıkar.<br />

D) Gelir sabitken fiyatlar iki katına çıkarsa her mala<br />

olan talep yarıya düşer.<br />

E) Fiyatlar <strong>ve</strong> gelir ikiye katlanırsa tüketim değişmez.<br />

2<br />

5<br />

Yukarıdaki şekil bütçenin ¨100, Y malı fiyatının ¨50, X<br />

malı fiyatının da ¨20 olduğu durum için çizilmiştir. ¨100<br />

bütçeyle alınabilecek uç Y malı miktarı 2, X malı miktarı<br />

ise 5 birimdir. Bütçede meydana gelecek bir değişiklik<br />

alınabilecek her iki malın miktarını aynı oranda etkileyeceğinden<br />

bütçe doğrusunda bir kaymaya neden olur. Bütçenin<br />

artması alınabilecek mal miktarında bir artışa neden<br />

olacağından bütçe doğrusunu sağa, bütçenin azalması<br />

ise sola doğru kaydıracaktır.<br />

Bütçenin değişmesi malların fiyat oranını değiştirmeyeceğinden<br />

bütçe doğrusunun eğimini etkilemeyecektir.<br />

Y<br />

X<br />

Çözüm: Homojen bir fonksiyonun homojenlik derecesi,<br />

bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit<br />

oranlı bir değişikliğin bağımlı değişken üzerinde yaratacağı<br />

etkidir. Sıfırıncı dereceden homojen bir fonksiyonda<br />

bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit<br />

oranlı bir değişme, bağımlı değişkende bir değişiklik yaratmayacaktır.<br />

Birinci dereceden homojen bir fonksiyonda<br />

bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit<br />

oranlı bir değişme bağımlı değişkende kendisi kadar bir<br />

değişiklik yaratır. İkinci dereceden homojen bir fonksiyonda<br />

ise bağımsız değişkenlerde meydana gelen eşit oranlı<br />

bir değişiklik bağımlı değişkende kendisinin karesi kadar<br />

etki yaratır.<br />

Sıfırıncı dereceden homojen talep fonksiyonunda; fonksiyonda<br />

bağımsız değişken olarak yer alan malın kendi fiyatı,<br />

diğer malın fiyatı <strong>ve</strong> gelirin aynı oranda değiştiği bir durumda<br />

malın talep miktarında bir değişiklik olmayacaktır.<br />

Cevap E<br />

2<br />

5<br />

Malların fiyatının değişmesi ise bütçe doğrusunda yukarıdaki<br />

şekildeki gibi bir değişikliğe yol açacaktır. Örneğin,<br />

bütçenin <strong>ve</strong> Y malının fiyatının değişmediği bir durumda<br />

yalnızca X malının fiyatı artarsa bütçe doğrusu X malı ekseninde<br />

içe doğru kayar <strong>ve</strong> bütçe doğrusunun eğimi artar.<br />

Ancak her iki malın fiyatının aynı oranda değiştiği bir<br />

durumda bütçe değişmiş gibi olur <strong>ve</strong> eğimi değişmeden<br />

bütçe doğrusu sağa <strong>ve</strong>ya sola kayar.<br />

<strong>Soru</strong>da, her iki malın fiyatı da % 50 oranında arttığı için<br />

bütçe doğrusunun eğimi değişmeden sola doğru kayar.<br />

Gelirin de % 25 oranında artması ise bütçe doğrusunu<br />

sağa doğru kaydırır. Toplamda ise bütçe doğrusu eğimi<br />

değişmeden sola doğru kayacaktır.<br />

Cevap C<br />

X<br />

21 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

8. Bir monopolcü Q birim mal arz ettiğinde piyasada oluşan<br />

fiyat P = 10 − Q olmaktadır. Monopolcünün marjinal<br />

maliyeti ¨2’dir <strong>ve</strong> üretim yaptığı takdirde lisans<br />

ücreti olarak devlete ¨ 18 ödemesi gerekmektedir.<br />

Buna göre monopolcünün, kârını en yükseğe<br />

çıkarmak için kaç birim üretim yapması gerekir<br />

A) 6 B) 4 C) 3 D) 2 E) 0<br />

Çözüm: Tüm piyasalarda denge şartı marjinal gelirle marjinal<br />

maliyetin eşit olmasıdır. Yani kâr sağlayan birimler bitinceye<br />

kadar üretime devam etmektir. <strong>Soru</strong>da talep fonksiyonu<br />

doğrusal olarak <strong>ve</strong>rildiğine göre buradan marjinal<br />

gelir fonksiyonu elde edilebilir.<br />

P = a − bQ ise MR = a − 2bQ olur.<br />

<strong>Soru</strong>da talep fonksiyonu P = 10 − Q olarak <strong>ve</strong>rildiğine<br />

göre marjinal gelir fonksiyonu MR = 10 − 2Q olur. Marjinal<br />

maliyet de ¨2 olarak <strong>ve</strong>rildiğine göre, denge noktasında<br />

2 = 10 − 2Q <strong>ve</strong> buradan Q = 4 olarak bulunur. Eğer üretim<br />

yapılacaksa kesin olarak 4 birim üretim yapılacaktır ancak<br />

soruda ¨18’lik lisans ücretinden bahsedildiğinden hiç üretim<br />

yapmamak daha iyi bir tercih olabilir.<br />

Üretim miktarı 4 olarak bulunduğuna göre fiyat,<br />

P = 10 − 4 = ¨6 olacaktır. Yani firma bu malların her birini<br />

¨6’ye satacaktır. O halde firmanın toplam geliri ¨24<br />

olacaktır. Üretim yapmanın maliyeti ise malın marjinal<br />

maliyeti ¨2 <strong>ve</strong> üretim miktarı 4 olduğuna göre ¨8 + ¨18<br />

lisans ücreti = ¨26 olmaktadır. Üretim yapıldığında üretim<br />

geliri ¨24, üretim maliyeti ¨26 olduğuna göre hiç üretim<br />

yapmamak daha iyi bir tercihtir.<br />

Cevap E<br />

9. Cournot <strong>ve</strong> Bertrand oligopol modelleriyle ilgili<br />

aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Firmalar üretim miktarlarını Cournot modelinde<br />

aynı zamanda belirlerken, Bertrand modelinde<br />

farklı zamanlarda belirler.<br />

B) Firmalar üretim miktarlarını Bertrand modelinde<br />

aynı zamanda belirlerken, Cournot modelinde<br />

farklı zamanlarda belirler.<br />

C) Firmalar Cournot modelinde fiyatı belirlerken,<br />

Bertrand modelinde üretim miktarlarını belirler.<br />

D) Firmalar Cournot modelinde üretim miktarlarını<br />

belirlerken, Bertrand modelinde fiyatı belirler.<br />

E) Firmalar Cournot modelinde tam bilgiye sahipken,<br />

Bertrand modelinde eksik bilgiye sahiptir.<br />

Çözüm: Oligopol modelleri içinde Cournot modelinde<br />

firmalar arasında üretim rekabeti vardır. Firmalardan biri<br />

diğer firmanın davranışını değiştirmeyeceğini düşünerek<br />

kendi marjinal geliri <strong>ve</strong> maliyetine göre dengedeki üretim<br />

miktarını belirler. Sonra diğer firma rakip firmanın konumunu<br />

değiştirmeyeceği varsayımıyla kendi denge üretim<br />

miktarını hesaplar. Ancak bu durum ilk firmayı etkiler <strong>ve</strong><br />

ilk firma kendi üretim miktarını gözden geçirir <strong>ve</strong> bu süreç<br />

firmaların pazar payları eşitleninceye kadar devam eder.<br />

Bertrand modelinde ise firmalar üretim konusunda değil,<br />

fiyat konusunda rekabet ederler. İlk firma kendi denge<br />

noktasına göre fiyat belirler. Sonra diğer firma biraz daha<br />

ucuz fiyattan tüm talebi elde eder. Bunun üzerine fiyat savaşı<br />

başlar <strong>ve</strong> fiyat tam rekabet düzeyine kadar düşer.<br />

Cevap D<br />

10. Satın alınan mal miktarı değiştikçe farklı fiyatın<br />

uygulandığı fiyat politikasına ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) 1. dereceden fiyat farklılaştırması<br />

B) 2. dereceden fiyat farklılaştırması<br />

C) 3. dereceden fiyat farklılaştırması<br />

D) İki kısımlı fiyatlandırma<br />

E) Marj fiyatlaması<br />

Çözüm: Monopol piyasasında firmanın başvurabileceği<br />

üç tür fiyat farklılaştırması söz konusudur;<br />

Birinci derece fiyat farklılaştırmasında firma ürettiği her<br />

birim mal için fiyat farklılaştırması uygular. Üretici her mal<br />

için tüketicinin ödemeye razı olduğu tutarları elde eder.<br />

İkinci derece fiyat farklılaştırması ise satış miktarına göre<br />

yapılır. Önce firma bir miktar malı yüksek fiyattan satar,<br />

sonraki miktarlar için daha düşük fiyatlar talep eder.<br />

Üçüncü derece fiyat farklılaştırmasında ise firma tüketicileri<br />

talep esnekliklerine göre birbirinden ayırıp her bir<br />

gruba ayrı fiyat uygular.<br />

Cevap B<br />

22 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

11. Aşağıdakilerden hangisi, tam rekabet piyasalarında<br />

görülmez<br />

A) Firmaların fiyat kabul edici olması<br />

B) Malların homojen olması<br />

C) Faktör akışkanlığının tam olması<br />

D) Marj değerinin 1’den büyük olması<br />

E) Tam bilgi olması<br />

Çözüm: Tam rekabet piyasasının oluşum şartları şunlardır:<br />

• Atomisite olmak: Piyasada oluşan fiyatı etkileyemeyecek<br />

kadar çok sayıda alıcı <strong>ve</strong> satıcı olmasıdır.<br />

• Homojenlik: Çok sayıda firma tarafından üretilen<br />

mallar arasında tüketici gözünde farklılık yaratacak<br />

hiçbir unsurun bulunmamasıdır.<br />

• Açıklık: Piyasadaki tüm alıcı <strong>ve</strong> satıcıların piyasa<br />

hakkındaki tüm bilgiye sahip olmasıdır.<br />

• Mobilite: Piyasaya giriş <strong>ve</strong> çıkışların maliyetsiz<br />

olmasıdır.<br />

Bu şartlar altında ortaya çıkan tam rekabet piyasasının<br />

özellikleri ise şunlardır:<br />

• Tam rekabet piyasasında çok sayıda firma homojen<br />

ürün arz ettiğinden hiçbir piyasa aktörü piyasa<br />

fiyatını etkileyememekte, firmalar fiyat kabullenici<br />

olmakta <strong>ve</strong> firma için talep eğrisi tam esnek<br />

olmaktadır.<br />

• Firma talep eğrisi tam esnek olduğundan marjinal<br />

gelir, fiyata (ortalama gelire) eşit olmaktadır.<br />

• Marjinal gelir fiyata eşit olduğu için tam rekabet<br />

piyasasında firma arz eğrisi çizilebilmektedir.<br />

• Piyasaya giriş-çıkışların maliyetsiz olması nedeniyle<br />

uzun dönemde firmalar normal kâr elde<br />

etmektedir.<br />

• Piyasaya girişlerin kolay olması <strong>ve</strong> tam esnek talep<br />

eğrisi nedeniyle uzun dönemde firmalar tam kapasiteyle<br />

üretim yaparlar.<br />

• Homojenlik <strong>ve</strong> açıklık gereği tam rekabet piyasasında<br />

reklam olmaz.<br />

Cevap D<br />

12. Bir malın Giffen malı olarak tanımlanabilmesi<br />

için ikame etkisi, gelir etkisi <strong>ve</strong> toplam etki hangi<br />

yönlerde oluşmalıdır<br />

İkame etkisi Gelir etkisi Toplam etki<br />

A) Pozitif Negatif Pozitif<br />

B) Negatif Negatif Negatif<br />

C) Negatif Pozitif Pozitif<br />

D) Pozitif Pozitif Pozitif<br />

E) Negatif Pozitif Negatif<br />

Çözüm: Bir malın fiyatındaki değişim tüketici üzerinde iki<br />

etkiye yol açar. Bunlar, ikame <strong>ve</strong> gelir etkileridir.<br />

İkame etkisi, bir malın fiyatındaki değişmeye bağlı olarak<br />

bu malın fiyatının diğer malların fiyatıyla arasındaki ilişkinin<br />

değişmesi nedeniyle ortaya çıkan etkidir. Örneğin,<br />

X malının fiyatı artarsa X malının, diğer mallara kıyasla,<br />

fiyatı artmış olacağı için bu malın talebi azalır.<br />

İkame etkisinde mal ayrımı yoktur. Üstün mallarda da, düşük<br />

mallarda da; normal mallarda da, Giffen mallarında da<br />

ikame etkisine göre malın fiyatıyla talep miktarı arasında<br />

ters yönlü ilişki ortaya çıkar. Yani X malının fiyatı arttığında<br />

X malı nasıl bir mal olursa olsun, ikame etkisine göre X<br />

malının talep miktarı azalır.<br />

Gelir etkisi ise fiyattaki değişmeyle birlikte reel gelir değiştiği<br />

için ortaya çıkan etkidir. Gelir etkisi üstün mallarda <strong>ve</strong><br />

düşük mallarda farklı biçimde çalışır.<br />

Üstün mallar, gelirle talebin aynı yönde değiştiği mallardır.<br />

Yani gelir arttığında talebi artan, gelir azaldığında talebi<br />

azalan mallardır. Üstün mallarda gelir etkisi şöyle çalışır:<br />

X malı fiyatı arttığında reel gelir azalır, reel gelir azaldığı<br />

için bu mala talep de azalır. Görülüyor ki üstün mallarda<br />

gelir etkisi, ikame etkisi gibi çalışmaktadır. Fiyat artarken<br />

mala olan talep azalmaktadır. Fiyatla talep arasında negatif<br />

yönlü ilişki oluşmaktadır.<br />

Düşük mallar ise gelirle talep arasında ters yönlü ilişkinin<br />

olduğu mallardır. Yani gelir arttığında talebi azalan, gelir<br />

azaldığında talebi artan mallardır. Düşük mallarda gelir etkisi<br />

şöyle çalışır: Malın fiyatı arttığında reel gelir azalır, gelir<br />

azaldığı için de mala olan talep miktarı artar. İşte farklılık<br />

yaratan nokta da burasıdır. Düşük mallarda gelir etkisine<br />

göre fiyatla talep arasında pozitif yönlü ilişki oluşmaktadır.<br />

Gelire göre mallar üstün <strong>ve</strong> düşük şeklinde ikiye ayrılırken<br />

fiyata göre mallar normal <strong>ve</strong> Giffen malı olarak ikiye ayrılır.<br />

Normal mal, talep eğrisinin negatif eğimli olduğu yani fiyatla<br />

talep arasında ters yönlü ilişkinin olduğu mallardır.<br />

Giffen malı ise talep eğrisinin pozitif eğimli olduğu yani fiyatla<br />

talep arasında pozitif yönlü ilişkinin olduğu mallardır. Bir<br />

malın Giffen malı olabilmesi için iki şartın yan yana gelmesi<br />

gerekir. Öncelikle mal gelire göre düşük mal olmalıdır. Üstün<br />

mallar hiçbir şekilde Giffen malı olamaz çünkü üstün mallarda<br />

gelir etkisi de negatif yönlü çalışmaktadır. Diğer şart<br />

ise gelir etkisinin ikame etkisinden büyük olmasıdır. Çünkü<br />

ikame etkisi bütün mallarda negatif yönlü çalışmaktadır.<br />

O halde Giffen mallarında;<br />

İkame etkisi, tüm mallarda olduğu gibi negatif yönlü çalışmakta,<br />

Gelir etkisi, her Giffen malı düşük mal olduğuna göre pozitif<br />

yönlü çalışmakta,<br />

Toplam etki ise mal Giffen malı olduğu için pozitif yönlü<br />

çalışmaktadır.<br />

Cevap C<br />

23 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

13. Yalnız bir mal tüketen bir tüketicinin toplam fayda<br />

fonksiyonu ax − x 2 dir. (x miktarı gösterirken, a pozitif<br />

bir katsayıdır.)<br />

Bu tüketicinin doyum noktası 2 birim olduğuna<br />

göre, a kaçtır<br />

A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5<br />

Çözüm: Doyum noktasında toplam fayda maksimum<br />

değeri almaktadır. Maksimum <strong>ve</strong>ya minimum değeri hesaplayabilmek<br />

için ilgili fonksiyonun birinci türevini sıfıra<br />

eşitlemek gerekmektedir.<br />

Fayda fonksiyonu U = ax − x 2 olduğuna göre bu fonksiyonun<br />

birinci dereceden türevini alıp sıfıra eşitlersek<br />

∂U<br />

= a − 2x = 0 olacaktır. Doyum noktasında tüketim<br />

∂X<br />

miktarı 2 olduğuna göre x yerine 2 yazarsak a = 4 olarak<br />

bulunacaktır.<br />

Cevap D<br />

15.<br />

Tüketim<br />

11,6<br />

10,8<br />

10<br />

1 2<br />

Tüketim<br />

fonksiyonu<br />

Harcanabilir<br />

gelir<br />

Şekilde <strong>ve</strong>rilen doğrusal tüketim fonksiyonuna<br />

göre,<br />

I. Otonom tüketim 10’dur.<br />

II. Marjinal tüketim eğilimi 0,8’dir.<br />

III. Harcanabilir gelir 3 olsaydı tüketim 12,4 olurdu.<br />

IV. Harcanabilir gelir 100 olsaydı tasarruflar 10 olurdu.<br />

ifadelerinden hangileri doğrudur<br />

A) I <strong>ve</strong> II B) II <strong>ve</strong> III C) III <strong>ve</strong> IV<br />

D) I, II <strong>ve</strong> III E) I, II, III <strong>ve</strong> IV<br />

14. Bir ekonomide, gazete fiyatları ¨1’den ¨2’ye yükseldiğinde<br />

talep edilen miktarın 1 milyondan 500 bine<br />

düştüğü gözlemlenmiştir.<br />

Buna göre, gazete için talebin fiyat esnekliği mutlak<br />

değer olarak kaçtır<br />

A) 1 B) 1 C) 3 D) 2 E) 4<br />

4 2 2<br />

Çözüm: Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın malın<br />

kendi fiyatına hangi oranda duyarlı olduğunu ölçmektir.<br />

Talep miktarını Q, malın fiyatını P ile; fiyat <strong>ve</strong> talep miktarının<br />

ilk hallerini 1, ikinci hallerini 2 ile gösterirsek talep esnekliği<br />

formülü <strong>ve</strong> sorunun cevabı aşağıdaki gibi olacaktır:<br />

e =<br />

Talep miktarındaki nispi değişme<br />

Fiyattaki nispi değişme<br />

ΔQ Q − Q 500000 −1000000 −500000<br />

Q Q<br />

= = = 1000000 = 1.000000<br />

ΔP P −P 2−1 −1<br />

P 1 1<br />

2 1<br />

1 1<br />

2 1<br />

1<br />

P1<br />

−500000 1 1<br />

= ⋅ = olarak bulunacaktır. <strong>Soru</strong>da mutlak<br />

1000000 −1 −2<br />

değer olarak sorulduğuna göre sonuç 1 2 olacaktır.<br />

Cevap B<br />

Çözüm: Tüketim harcanabilir gelirin fonksiyonudur. Harcanabilir<br />

gelir ise dışa kapalı bir ekonomide tüketim <strong>ve</strong><br />

tasarruf fonksiyonlarının toplamıdır.<br />

Tüketim fonksiyonunun iki bileşeni vardır; bunlar otonom<br />

tüketim <strong>ve</strong> uyarılmış tüketimdir. Otonom tüketim, tüketim<br />

harcamasının gelir dışındaki değişkenlere duyarlı olan<br />

kısmıdır. Tüketim eğrisinin çıktığı noktadır. Otonom tüketimdeki<br />

değişme, tüketim fonksiyonunun yukarı <strong>ve</strong>ya<br />

aşağı doğru kaydırılması ile gösterilir. Uyarılmış tüketim<br />

ise tüketim harcamasının harcanabilir gelire duyarlı olan<br />

kısmıdır. Tüketim fonksiyonunun eğimi marjinal tüketim<br />

eğilimidir. Marjinal tüketim eğilimi (MPC = c) tüketimdeki<br />

değişimin harcanabilir gelirdeki değişmeye oranıdır.<br />

<strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen grafikte tüketim fonksiyonu 10 değerinden<br />

çıktığı için otonom tüketim 10, otonom tasarruf ise<br />

−10’dur.<br />

ΔC 0,8<br />

Marjinal tüketim eğilimi ise c = = = 0,8’dir.<br />

ΔY 1<br />

Tüketim fonksiyonu C = C O<br />

+ cY D<br />

biçiminde gösterilir. Burada<br />

C O<br />

: Otonom tüketim, c: Marjinal tüketim eğilimi, Y D<br />

ise harcanabilir gelirdir. Harcanabilir gelir ¨3 iken toplam<br />

tüketim harcaması C = 10 + 0,8(3) = 12,4 olarak hesaplanır.<br />

Harcanabilir gelir ¨100 olsaydı C = 10 + 0,8(100) = 90<br />

olarak hesaplanırdı. Kapalı bir ekonomide harcanabilir<br />

gelir tüketim <strong>ve</strong> tasarruf arasında bölüştürüldüğüne göre<br />

tasarruflar da ¨10 olurdu.<br />

Cevap E<br />

D<br />

24 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

16. Paranın dolaşım hızının gayrisafi yurt içi hasıla<br />

(GSYİH) deflatörüne oranı, aşağıdakilerden hangisine<br />

eşittir<br />

A) Reel GSYİH / Para arzı<br />

B) Nominal GSYİH / Para arzı<br />

C) Para arzı / Reel GSYİH<br />

D) Para arzı / Nominal GSYİH<br />

E) Nominal GSYİH / Reel GSYİH<br />

Çözüm: Fisher’in mübadele denklemine göre M ⋅ V = P ⋅<br />

y olacaktır. Burada M: Para arzı, V: Paranın dolaşım hızı,<br />

P: Fiyatlar genel düzeyi, y: Reel gelir düzeyidir. Reel gelir<br />

fiyatlandırılarak nominal gelir elde edilir. O halde P ⋅ y çarpımı<br />

nominal gelir düzeyini <strong>ve</strong>rir. (Y)<br />

Fisher denkleminde paranın dolaşım hızı çekilirse<br />

P⋅<br />

y Y<br />

V = = bulunur.<br />

M M<br />

GSYİH deflatörü ise ülkede üretilen tüm malların fiyatındaki<br />

artış oranıdır <strong>ve</strong> nominal GSYİH’nin reel GSYİH’ye<br />

oranlanmasıyla<br />

⎛Y<br />

⎞<br />

⎜ ⎟ hesaplanır.<br />

⎝ y ⎠<br />

<strong>Soru</strong>da paranın dolaşım hızının deflatöre oranı sorulduğu-<br />

Y<br />

Y y y<br />

na göre, M = ⋅ = olarak yani Reel GSYİH/Para arzı<br />

Y M Y M<br />

y<br />

olarak bulunur.<br />

Cevap A<br />

17. Yatırımın faize duyarlılığı artarsa aşağıdakilerden<br />

hangisi gerçekleşir<br />

A) Harcama çarpanı artar.<br />

B) IS eğrisi daha dik olur.<br />

C) IS eğrisi daha yatık olur.<br />

D) LM eğrisi daha dik olur.<br />

E) LM eğrisi daha yatık olur.<br />

Çözüm: Reel ekonomi dengesini ifade eden IS eğrisi yatırımların<br />

tasarrufa eşit olduğu harcama açığı <strong>ve</strong>ya fazlasının<br />

olmadığı mal piyasası dengesi eğrisidir. IS eğrisi faiz<br />

oranı <strong>ve</strong> reel GSYİH için çizilir. Artan faiz oranı yatırımları<br />

azaltarak reel GSYİH’nin de azalmasına yol açacağından<br />

genellikle negatif eğimli çizilir.<br />

r<br />

IS<br />

y<br />

IS eğrisinin eğimini belirleyen iki faktör söz konusudur.<br />

Bunlar yatırımın faiz esnekliği <strong>ve</strong> çarpan (çoğaltan) katsayısıdır;<br />

• Yatırımın faiz esnekliği arttıkça artan faizler yatırımları<br />

<strong>ve</strong> geliri daha çok azaltacak, faiz değişiminin<br />

gelir üzerindeki etkisi artacağından IS eğrisi<br />

yatıklaşacaktır.<br />

• Çarpan katsayısındaki artış da yatırım harcamasındaki<br />

değişimin gelir üzerindeki etkisini arttıracağından<br />

eğrinin yatıklaşmasına yol açacaktır.<br />

Cevap C<br />

25 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

18. Yapışkan Ücret Modeli’ne göre, fiyat düzeyinin<br />

beklenenden daha yüksekte oluştuğu durumda<br />

aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmez<br />

A) Toplam arz eğrisi negatif eğimli olur.<br />

B) Reel ücretler azalır.<br />

C) Hasıla artar.<br />

D) İş gücü talebi artar.<br />

E) Nominal ücretler değişmez.<br />

Çözüm: Yeni Keynesyen Yapışkan Ücret Modeli'ne göre<br />

nominal rijitlikler nedeniyle nominal ücretler sabit kalırken<br />

fiyatların beklenenden daha yüksek olduğu durumda reel<br />

ücretler azalır. Reel ücretlerin düşmesi firmaların iş gücü<br />

talebinin <strong>ve</strong> istihdamın artmasına yol açar. Genel istihdam<br />

düzeyinin artması da hasılanın artmasına yol açar.<br />

Fiyatların beklenenden daha yüksek olduğu durumda hasıla<br />

artacağına göre toplam arz eğrisi negatif eğimli değil,<br />

pozitif eğimli olacaktır.<br />

Cevap A<br />

19. Harcanabilir kişisel gelirin artması aşağıdakilerden<br />

hangisine sebep olur<br />

A) Uyarılmış tüketimin azalmasına<br />

B) Uyarılmış tasarrufun artmasına<br />

C) Otonom tüketimin artmasına<br />

D) Otonom tasarrufun artmasına<br />

E) Marjinal tüketim eğiliminin artmasına<br />

20. Aşağıdakilerden hangisi, toplam arz eğrisini sağa<br />

kaydırır<br />

A) Fiyatlar genel düzeyindeki artış<br />

B) Petrol fiyatlarındaki artış<br />

C) Nominal ücretlerdeki artış<br />

D) Vergi oranlarındaki artış<br />

E) İş gücü <strong>ve</strong>rimliliğindeki artış<br />

Çözüm:<br />

P<br />

AS<br />

Y<br />

Fiyatlar genel düzeyine göre çizilen toplam arz (AS) eğrisi<br />

kısa dönemde pozitif eğimli, uzun dönemde düşeydir. Fiyatlar<br />

eksende yer aldığından fiyatların değişmesi toplam<br />

arz eğrisi üzerinde bulunan noktayı etkileyecek, fiyat dışı<br />

unsurlar ise toplam arz eğrisinin sağa <strong>ve</strong>ya sola doğru<br />

kaymasına yol açacaktır. Üretim gücünün artması eğrinin<br />

sağa doğru kaydırılmasıyla, üretim gücünün azalması ise<br />

eğrinin sola doğru kaydırılması ile gösterilir.<br />

Fiyatlar genel düzeyindeki artış eğri üzerinde gösterilirken,<br />

petrol fiyatlarındaki artış, nominal ücretlerdeki artış,<br />

<strong>ve</strong>rgi oranlarındaki artış gibi maliyet artışına yol açan unsurlar<br />

eğrinin sol tarafa kaydırılmasıyla gösterilir.<br />

İş gücü <strong>ve</strong>rimliliğindeki artış ise üretim gücünü arttıracağından<br />

eğrinin sağa doğru kaydırılmasıyla gösterilir.<br />

Cevap E<br />

Çözüm: Harcanabilir gelirin artması, harcanabilir gelire<br />

bağlı olan toplam tüketim harcamasının <strong>ve</strong> tasarruf düzeyinin<br />

artmasına yol açar. Ancak gelirin artması tüketim <strong>ve</strong><br />

tasarruf fonksiyonu içinde otonom kısımların değil, gelire<br />

bağlı-uyarılmış kısımların artmasına yol açar.<br />

Ayrıca harcanabilir gelirin artması tüketim <strong>ve</strong> tasarruf<br />

fonksiyonlarının eğimini değiştirmeyerek, marjinal tüketim<br />

eğilimini <strong>ve</strong> marjinal tasarruf eğilimini etkilemeyecektir.<br />

Yalnızca, tüketim <strong>ve</strong> tasarruf fonksiyonları üzerinde bulunan<br />

noktayı değiştirecektir.<br />

Cevap B<br />

26 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

21. İkiz açıklar kavramı, aşağıdakilerden hangisini<br />

ifade eder<br />

A) Bütçe açığı ile tasarruf açığı<br />

B) Bütçe açığı ile dış ticaret açığı<br />

C) Dış ticaret açığı ile tasarruf açığı<br />

D) Bütçe açığı ile enflasyonist açık<br />

E) Tasarruf açığı ile enflasyonist açık<br />

Çözüm: İkiz açık Keynesyen literatürde kamu bütçe açığı<br />

<strong>ve</strong> cari işlemler açığının birlikte ortaya çıkmasıdır.<br />

Esnek kur rejiminde uygulanan genişlemeci maliye politikası<br />

ile bütçe açıkları ile birlikte faiz oranları artar. Dışa<br />

açık ekonomilerde artan faiz oranları ülkeye yabancı sermaye<br />

akışına <strong>ve</strong> sermayenin ucuzlayıp tersinden yerli paranın<br />

değer kazanmasına yol açar. Yerli paranın <strong>ve</strong> yerli<br />

malların değer kazanmasıyla birlikte ihracat azalır <strong>ve</strong> cari<br />

açık ortaya çıkar.<br />

Sabit kur sisteminde de uygulanan genişletici maliye politikası<br />

ulusal gelirin <strong>ve</strong> ulusal fiyatların artmasına yol açar.<br />

Ulusal fiyatların artması da ihracatın azalıp yine cari açığın<br />

ortaya çıkmasına yol açabilir.<br />

Cevap B<br />

23. Klasik Model’e göre genişletici maliye politikasının,<br />

özel sektör harcamasını hükûmet alımlarındaki<br />

artış kadar azaltmasına ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Paranın yansızlığı<br />

B) Fisher etkisi<br />

C) Pigou etkisi<br />

D) Tam engelleme<br />

E) Nominal ücret katılığı<br />

Çözüm: Bütçenin denk olduğu bir ekonomide genişlemeci<br />

maliye politikası ile birlikte bütçe açıkları ortaya çıkar.<br />

Bütçe açıkları borçlanmayla finanse edildiğinde faiz oranı<br />

artar <strong>ve</strong> faize duyarlı özel kesim harcamaları azalır, buna<br />

dışlama etkisi denir. Eğer artan kamu açığı özel kesim<br />

harcamalarını kendine eşit bir düzeyde azaltıp gelir üzerinde<br />

tümüyle etkisiz kalmışsa da buna tam dışlama <strong>ve</strong>ya<br />

tam engelleme denir.<br />

Cevap D<br />

24. Üretim teknolojisi <strong>ve</strong>ri iken sadece emek faktörü ile<br />

üretim yapılan bir ekonomide, emek miktarı ile toplam<br />

üretim arasındaki ilişki tabloda gösterilmiştir.<br />

Emek miktarı<br />

Toplam üretim<br />

1 10<br />

2 19<br />

3 25<br />

4 28<br />

Buna göre bu ekonomiyle ilgili,<br />

22. Kapalı bir ekonomide toplam <strong>ve</strong>rgilerin, otonom<br />

<strong>ve</strong>rgiler <strong>ve</strong> reel gayrisafi yurt içi hasılaya bağlı <strong>ve</strong>rgiler<br />

olarak ikiye ayrıldığı kabul edilmiştir. Toplam <strong>ve</strong>rgiler<br />

100, otonom <strong>ve</strong>rgiler 50 <strong>ve</strong> reel gayrisafi yurt içi<br />

hasıla 200 birimdir.<br />

Buna göre, bu ekonomideki marjinal <strong>ve</strong>rgi haddi<br />

kaçtır<br />

A) 1 B) 1 C) 1 D) 1 E) 1<br />

10 8 4 2<br />

Çözüm: <strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rgilerin iki kısımdan oluştuğu söylenmekte;<br />

otonom <strong>ve</strong>rgiler <strong>ve</strong> gelire bağlı <strong>ve</strong>rgiler. O halde<br />

<strong>ve</strong>rgi fonksiyonu T = T O<br />

+ tY biçimini alır. Burada T: Vergi,<br />

T O<br />

: Otonom <strong>ve</strong>rgi, t: Marjinal <strong>ve</strong>rgi eğilimi (Gelir <strong>ve</strong>rgisi<br />

oranı). Y: Gelir düzeyini <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

<strong>Soru</strong>da toplam <strong>ve</strong>rgiler 100, otonom <strong>ve</strong>rgiler 50, gelir düzeyi<br />

de 200 olarak <strong>ve</strong>rildiğine göre <strong>ve</strong>rilen değerler fonksiyonda<br />

yerine yazılarak 100 = 50 + t200 ilişkisi bulunur.<br />

Buradan t çekilerek ¼ = 0,25 olarak bulunur.<br />

Cevap C<br />

I. Emeğin marjinal ürünü azalmaktadır.<br />

II. Üretimde, Azalan Verimler Kanunu geçerlidir.<br />

III. Dördüncü emeğin marjinal ürünü en yüksektir.<br />

ifadelerinden hangileri doğrudur<br />

A) Yalnız I B) I <strong>ve</strong> II C) I <strong>ve</strong> III<br />

D) II <strong>ve</strong> III E) I, II <strong>ve</strong> III<br />

Çözüm:<br />

Emek miktarı Toplam üretim Marjinal<br />

ürün<br />

Ortalama<br />

ürün<br />

1 10 10 10<br />

2 19 9 9,5<br />

3 25 6 8,3<br />

4 28 3 7<br />

Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi kullanılan emek<br />

miktarı arttıkça emeğin marjinal ürünü giderek azalmakta,<br />

emeğin marjinal ürünü azaldığı için ortalama ürün (<strong>ve</strong>rimlilik)<br />

de azalmaktadır. Emeğin marjinal <strong>ve</strong>riminin en yüksek<br />

olduğu işçi, birinci işçidir.<br />

O halde <strong>ve</strong>rilenler içinde I <strong>ve</strong> II doğru, III yanlıştır.<br />

Cevap B<br />

27 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

25. Ters U şeklindeki bir getiri eğrisiyle ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Vade arttıkça faiz önce artar, sonra azalır.<br />

B) Vade arttıkça faiz önce azalır, sonra artar.<br />

C) Vade arttıkça faizler değişmez.<br />

D) Vade arttıkça faizler azalır.<br />

E) Vade arttıkça faizler katlanarak artar.<br />

27. Aşağıdakilerden hangisi, enflasyonun maliyetleri<br />

arasında sayılamaz<br />

A) Gelir <strong>ve</strong> ser<strong>ve</strong>t dağılımını bozması<br />

B) İşsizliği artırması<br />

C) Yatırım kararlarının ertelenmesine yol açması<br />

D) Kaynak dağılımını bozması<br />

E) Nakit tutma maliyetini artırması<br />

Çözüm:<br />

Faiz Oranı<br />

Getiri<br />

eğrisi<br />

Vade<br />

Tahvil faizinin belirlenmesinde reel faiz oranı, enflasyon<br />

oranı, risk primi, likidite <strong>ve</strong> vade farkı belirleyicidir. İşte<br />

bunlardan vade dışındakilerin hesaba katılmadığı bir durumda<br />

tahvil getirisinin yalnızca vadeye göre çizildiği eğriye<br />

getiri <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rim eğrisi denir.<br />

Getiri eğrisinin ters U biçiminde olması vade uzadıkça tahvil<br />

faizinin önce arttığı, sonra azaldığı bir durumu gösterir.<br />

Çözüm: Enflasyonist bir ortamda gelir <strong>ve</strong> ser<strong>ve</strong>t dağılımı<br />

bozulur. Örneğin, enflasyonun beklenenin üzerine çıktığı bir<br />

durumda reel ücretler azalır <strong>ve</strong> işçiler gelir kaybına uğrar.<br />

Enflasyonist bir belirsizlik ortamında firmaların yatırım kararları<br />

ertelenebilir.<br />

Enflasyonist bir ortamda tüm malların fiyatı eşit artmayacağından<br />

kaynak kullanım tercihleri değişir.<br />

Enflasyonist bir ortamda nominal faiz oranları da artacağından<br />

nakit tutmanın fırsat maliyeti artar.<br />

İşsizlik ise enflasyonun değil, enflasyonla mücadelenin<br />

maliyetidir. Enflasyonla mücadele programı özü itibariyle<br />

soğutucu bir programdır. Böylesi bir program yürütülürken<br />

büyüme yavaşlar <strong>ve</strong> işsizlik seviyesi artar.<br />

Cevap B<br />

Cevap A<br />

26. Devletin para basma suretiyle satın aldığı reel mal<br />

<strong>ve</strong> hizmet miktarına ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Enflasyon<br />

B) Devalüasyon<br />

C) Senyoraj geliri<br />

D) Stagflasyon<br />

E) Sterilizasyon<br />

Çözüm: Devletin para basma tekel gücüne sahip olmasından<br />

dolayı elde ettiği gelire senyoraj geliri denmektedir.<br />

Devletin en kolay gelir elde etme yollarından biridir. Senyoraj<br />

geliri, çıkarılan paranın nominal değerinden kağıt,<br />

boya, işçilik maliyetinin çıkarılmasıyla bulunur.<br />

Devletin kazandığı senyoraj geliri karşılığında halk enflasyon<br />

<strong>ve</strong>rgisi kadar gelir kaybına uğrar. Enflasyon <strong>ve</strong>rgisi<br />

para arzının arttığı bir durumda artan fiyatlarla birlikte halkın<br />

cebinde tuttuğu reel ankesin azalmasıdır.<br />

Cevap C<br />

28. Aynı risklilik düzeyinde, aynı ölçüde likit olan <strong>ve</strong><br />

aynı şekilde <strong>ve</strong>rgilendirilen tahvillerin değişik<br />

vadelerdeki faiz oranlarını gösteren eğriye ne ad<br />

<strong>ve</strong>rilir<br />

A) J eğrisi<br />

B) Laffer eğrisi<br />

C) Getiri eğrisi<br />

D) Phillips eğrisi<br />

E) Zamanlar arası farksızlık eğrisi<br />

Çözüm: Tahvil faizinin belirlenmesinde reel faiz oranı, enflasyon<br />

oranı, risk primi, likidite <strong>ve</strong> vade farkı belirleyicidir.<br />

İşte bunlardan vade dışındakilerin hesaba katılmadığı bir<br />

durumda tahvil getirisinin yalnızca vadeye göre çizildiği<br />

eğriye getiri <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rim eğrisi denir.<br />

Getiri eğrisi artan, azalan <strong>ve</strong>ya sıfır eğimli bir eğri olabilir.<br />

Artan olması durumunda vade uzadıkça faizin de arttığı,<br />

uzun dönemli faizin kısa dönemli faizden yüksek olduğu<br />

durumu ifade eder.<br />

Azalan eğimli olması, vade uzadıkça faizin azaldığı, uzun<br />

dönemli faizin kısa dönemli faizden düşük olduğu durumu<br />

ifade eder. Yatay eksene paralel olması ise vade uzadıkça<br />

faizin değişmediği, uzun dönemli faizin kısa dönemli faize<br />

eşit olduğu durumu ifade eder.<br />

Cevap C<br />

28 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

29. Yurt içinde üretilmeyen bir malın ithalatına uygulanan<br />

<strong>ve</strong>rgilere ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Engelleyici tarife<br />

B) Spesifik tarife<br />

C) Koruyucu tarife<br />

D) Hasılat tarifesi<br />

E) Bileşik tarife<br />

Çözüm: Bir malın ülke sınırları geçişi sırasında alınan<br />

<strong>ve</strong>rgilere gümrük tarifesi denir. Tarife denmesinin nedeni,<br />

farklı mallar için farklı oranların <strong>ve</strong> tutarların uygulanmasıdır.<br />

Tarifeler malın ülkeden çıkışı sırasında da alınabilir<br />

ancak daha çok ithalat sırasında uygulanır.<br />

Tarife uygulamanın tarihsel olarak iki amaçla uygulandığını<br />

söylemek mümkündür. Bunlardan birincisi ulusal<br />

endüstrileri korumaktır. Gümrük tarifesi genellikle malın<br />

fiyatına yansıtılarak ithal malının fiyatının yükselmesine<br />

neden olur <strong>ve</strong> böyle bir durumda yerli malların rekabet<br />

gücü artar. Yerli endüstriyi korumak amaçlı uygulanan<br />

böylesi bir tarifeye koruyucu tarife denir. Ayrıca ithalatı sıfıra<br />

düşürecek kadar yüksek düzeyde uygulanan tarifeye<br />

de Yasaklayıcı (Engelleyici) tarife denir.<br />

Tarife uygulamanın ikinci amacı, gelir elde etmektir. Sonuçta<br />

tarifeler bir <strong>ve</strong>rgi türüdür. Eğer tarife, yalnızca gelir<br />

etme amacıyla uygulanıyorsa buna hasılat tarifesi denir.<br />

Örneğin, ülkede hiç üretilmeyen bir mala uygulanan tarife<br />

böyle bir tarifedir.<br />

Bunların dışında tarifeler ad-valorem, spesifik <strong>ve</strong> karma<br />

(bileşik) olarak uygulanır. İthal edilen mala değeri oranında<br />

uygulanan tarifeye ad-valorem, ithal edilen mala birtakım<br />

fiziki ölçütler üzerinden uygulanan tarifeye spesifik,<br />

ithal edilen mala hem ad-valorem hem de spesifik tarife<br />

uygulanıyorsa buna karma (bileşik) tarife denir.<br />

31. Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’ne göre, bir<br />

ülkenin belirli bir malda karşılaştırmalı üstünlüğe<br />

sahip olduğu durumda, o malla ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Emek / Sermaye oranının değişken olduğu bir<br />

maldır.<br />

B) Emek mobilitesinin göreli olarak düşük olduğu<br />

bir maldır.<br />

C) Emek mobilitesinin göreli olarak yüksek olduğu<br />

bir maldır.<br />

D) Emek <strong>ve</strong>rimliliğinin göreli olarak düşük olduğu<br />

bir maldır.<br />

E) Emek <strong>ve</strong>rimliliğinin göreli olarak yüksek olduğu<br />

bir maldır.<br />

Çözüm: A. Smith’in geliştirdiği Mutlak Üstünlükler<br />

Teorisi'ne göre ülkelerin az kaynakla daha çok mal üretebildiği<br />

mallarda uzmanlaşması <strong>ve</strong> buna uygun bir serbest<br />

ticaret anlayışı tüm ülkelerin yararınadır. Bir malın<br />

mübadele değerini yaratan o malın üretiminde harcanan<br />

emek saati olduğuna göre ülkeler, diğer ülkelere göre, eşit<br />

emekle daha çok üretebildiği malda mutlak üstün olur.<br />

D. Ricardo’nun geliştirdiği Karşılaştırmalı Üstünlükler<br />

Teorisi'ne göre ise serbest ticaretin yararlı olabilmesi için<br />

tam bir mutlak üstünlüğe gerek yoktur. Mutlak üstünlüğün<br />

olamadığı bir durumda bile karşılaştırmalı üstünlük, ticaret<br />

yapabilmenin yeterli koşuludur. Buna göre ülkeler -değeri<br />

yaratan emek olduğuna göre- emeğin en <strong>ve</strong>rimli olduğu<br />

mallarda uzmanlaşırsa dünya üretim <strong>ve</strong> refahı artar.<br />

Cevap E<br />

Cevap D<br />

30. Aşağıdakilerden hangisi, serbest bölgelerin kuruluş<br />

amaçlarından biri değildir<br />

A) Yabancı sermaye girişlerine uygun ortam hazırlamak<br />

B) Gümrük gelirlerini artırmak<br />

C) İhracatı artırmak<br />

D) Ticari <strong>ve</strong> sınai faaliyetleri teşvik etmek<br />

E) Transit malların diğer ülkelere satışını kolaylaştırmak<br />

Çözüm: Serbest bölge, siyasi olarak ülke sınırları içinde<br />

ancak gümrük hattının dışında olan bölgelerdir. Serbest<br />

bölgeler o bölge için gümrüksüz mal ithaline olanak sağlayarak<br />

o bölgenin kalkınmasını teşvik etmek için düşünülmüştür.<br />

Serbest bölgelerde gümrük tarifesi uygulanmadığından<br />

gümrük gelirleri arttırmak gibi bir amaçla uygulanmazlar.<br />

Cevap B<br />

29 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

32. Doğal kaynakların dünya fiyatının artmasının,<br />

bu doğal kaynakların üretimini yapan ülkelerde<br />

geleneksel sanayi üretiminin azalmasına neden<br />

olması aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />

A) Hollanda Hastalığı<br />

B) Linder Hipotezi<br />

C) Aşamalı Gelişme Teorisi<br />

D) Lokomotif Teorisi<br />

E) Metzler Paradoksu<br />

Çözüm: Yeni doğal kaynakların bulunması <strong>ve</strong>ya mevcut<br />

doğal kaynakların dünya fiyatının artmasıyla ülkedeki sanayi<br />

üretiminin zayıflamasına Hollanda Hastalığı denir.<br />

Yeni doğal kaynakların bulunması <strong>ve</strong>ya mevcut doğal<br />

kaynakların dünya fiyatının artması başlangıçta ülkenin<br />

lehine sonuç yaratır. Ancak zamanla artan ihracat geliriyle<br />

bollaşan döviz karşısında ülkenin yerli parası değer kazanır,<br />

ihracat sektörü zarar görür.<br />

Linder’in tercihlerde benzerlik teorisi ise dış ticarette arz<br />

koşullarından ziyade talep koşullarının daha etkili olduğunu<br />

ortaya koyan görüştür.<br />

W. Rostow’un Gelişme Aşamaları Kuramı ise beş aşamalık<br />

bir süreç içinde gelişmenin koşullarının incelendiği<br />

teoridir.<br />

Lokomotif Teorisi, büyük ekonomilerin dünyayı etkilemesidir.<br />

Büyük bir ekonominin büyümesi dış ticaret ilişkileriyle<br />

diğer ülkelerin de büyümesine kolaylık sağlar.<br />

Metzler Paradoksu ise monopsoncu bir ülkenin tarifelerini<br />

yükseltmesi durumunda pazarını kaybetmek istemeyen<br />

ihracatçı ülkelerin satış fiyatını düşürmesidir.<br />

34. Aşağıdaki endekslerden hangisi, yoksulluğu ölçmek<br />

için kullanılmaz<br />

A) Kafa Sayısı Endeksi<br />

B) Sen Endeksi<br />

C) Foster-Greer-Thorbecke Endeksi<br />

D) Lorenz Endeksi<br />

E) Yoksulluk Açığı Endeksi<br />

Çözüm: Yoksulluğu ölçmek üzere geliştirilmiş pek çok indeks<br />

mevcuttur.<br />

Kafa Sayısı İndeksi: Yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfusun<br />

toplam nüfusa oranıdır.<br />

Yoksulluk Açığı İndeksi: Yoksulların, yoksulluk sınırından<br />

ortalama uzaklığının ölçülmesidir.<br />

Sen İndeksi: Yoksulluğun yoğunluğunu <strong>ve</strong> dağılımını tek<br />

bir seride birleştiren indekstir.<br />

Foster-Greer-Thorbecke P Ölçütü İndeksi: Farklı bölgelerdeki<br />

yoksul grupların ağırlıklı ortalamasıdır.<br />

Lorenz Eğrisi ise yoksulluğu ölçmek için değil, kişisel gelir<br />

dağılımını ortaya koymak için kullanılan eğridir.<br />

Cevap D<br />

Cevap A<br />

33.<br />

I. Kişi başına düşen gelir<br />

II. Gelir dağılımı eşitsizliği<br />

III. İşsizlik oranı<br />

IV. Enflasyon<br />

Kuznets’in Ters U Eğrisi’ne göre, yukarıdakilerden<br />

hangileri arasında bir ilişki vardır<br />

A) I ile II B) I ile III C) I ile IV<br />

D) II ile III E) III ile IV<br />

Çözüm: Kuznets’in Ters U Kuramı büyüme ile gelir dağılımı<br />

adaleti (<strong>ve</strong>ya adaletsizliği) arasındaki ilişkiyi inceler.<br />

Görüşe göre büyüyen bir ekonomide sanayileşmenin sonucu<br />

olarak kent <strong>ve</strong> kır arasındaki gelir farkı artar ancak<br />

zamanla sanayi nüfusunun artmasıyla kentteki kişi başına<br />

gelir az artarak kentle kır arasındaki fark azalır.<br />

O halde Ters U Kuramı, kişi başına düşen gelir <strong>ve</strong> gelir<br />

dağılımı eşitsizliği arasındaki ilişkiyi inceler.<br />

Cevap A<br />

35. Az gelişmiş ülkelerin, fert başına sermayenin <strong>ve</strong><br />

fert başına çıktının düşük olduğu bir durumdan<br />

çıkmaya çalışsa da yeniden başlangıç durumuna<br />

dönmesine ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Koşulsuz yakınsama<br />

B) Koşullu yakınsama<br />

C) Yoksulluk tuzağı<br />

D) Altın kural<br />

E) Feldstein-Horioka bulmacası<br />

Çözüm: Kişi başına gelir, toplam gelirin nüfusa oranlanması<br />

ile elde edilir. Gelirin <strong>ve</strong> nüfusun arttığı bir durumda<br />

kişi başına gelirin artabilmesi için büyüme oranının nüfus<br />

artış oranından daha yüksek olması gerekir.<br />

Büyüyen bir ekonomide nüfus artış hızı, büyüme oranından<br />

daha yüksekse kişi başına gelir artamaz, ülke yoksulluk<br />

tuzağına yakalanmış olur. Tuzaktan kurtulmanın<br />

yolu gelir artış oranında <strong>ve</strong>ya nüfus artış oranında yapısal<br />

değişiklikler yapmaktan geçer.<br />

Cevap C<br />

30 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

36. “Az gelişmiş ülkeler yeterli kaynaklara sahip değildir<br />

<strong>ve</strong> aynı zamanda bu kıt kaynaklardan yararlanmayı<br />

da bilmemektedir. Bu nedenle az gelişmiş ülkeler<br />

dengesiz büyümek zorundadır.” şeklinde ifade<br />

edilen Dengesiz Büyüme Doktrini’nin en önemli<br />

savunucusu aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Hirschman B) Kuznets C) Lewis<br />

D) Rostow E) Kaldor<br />

Çözüm: Dengesiz Büyüme Kuramı’nın en önemli temsilcisi<br />

P. Streeten ile birlikte A. Hirschman’dır. Dengesiz Büyüme<br />

Kuramı, dengeli büyüme lehine olan görüşlere karşı<br />

oluşturulmuştur.<br />

Dengeli büyüme teorisinde sektörlerarası bağımlılığın yaratacağı<br />

dışsallıklardan yararlanabilmek için kaynakların<br />

ahenkli bir şekilde sektörler arasında dağıtılması görüşü<br />

vardır. Oysa Dengesiz Büyüme Yaklaşımı’na göre böylesi<br />

bir ahenkli kaynak dağıtım mekanizması büyümenin dinamizmini<br />

ortadan kaldırır. Sıçramalı bir şekilde büyümeyi<br />

sağlayabilmek için ekonomide gerginlikler yaratmak gerekir.<br />

Cevap A<br />

38. Yurt dışındaki yatırımlardan elde edilen kâr <strong>ve</strong> faiz<br />

gelirleri, ödemeler dengesi içinde aşağıdakilerin<br />

hangisinde gösterilir<br />

A) Sermaye hesabı<br />

B) Finans hesabı<br />

C) Net hata <strong>ve</strong> noksan<br />

D) Cari işlemler hesabı<br />

E) Portföy hesabı<br />

Çözüm: Bir ülkedeki yerleşiklerin, dış ülkelerdeki yerleşiklerle<br />

yaptıkları her türlü ekonomik sonuç doğuran faaliyetlerin<br />

sistematik kaydına Ödemeler Dengesi denir.<br />

Ödemeler Dengesi'nde, cari işlemler hesabı, sermaye <strong>ve</strong><br />

finans hesabı <strong>ve</strong> net hata noksan hesabı olmak üzere üç<br />

temel hesap kalemi bulunur.<br />

Bunlardan cari işlemler hesabı içinde; mal ticareti, hizmet<br />

ticareti, gelirler hesabı <strong>ve</strong> karşılıksız transferler olmak<br />

üzere dört adet alt hesap bulunur.<br />

Mal ticareti içinde ihracat <strong>ve</strong> ithalat, hizmet ticareti içinde<br />

turizm, sağlık <strong>ve</strong> eğitim harcamaları, lisans <strong>ve</strong> patent ödemeleri,<br />

resmi harcamalar gibi kalemler bulunur. Gelirler<br />

hesabı içindeyse uluslararası ücret, faiz <strong>ve</strong> kâr transferleri<br />

yer alır. Cari işlemler hesabının son kalemini oluşturan<br />

karşılıksız transferlerde ise uluslararası bağış <strong>ve</strong> yardımlar<br />

ile dış ülkelere sürekli yerleşmiş işçilerin yolladıkları<br />

dövizler yer alır.<br />

Yabancı yatırımların kendisi finans hesabına kaydedilirken<br />

bunların gelirleri cari işlemler hesabı içindeki gelirler<br />

hesabına kaydedilirler.<br />

Cevap D<br />

39. Aşağıdakilerden hangisi, tezgâh üstü bir piyasadır<br />

A) TCMB açık piyasası<br />

B) TCMB interbank para piyasası<br />

C) İMKB tahvil <strong>ve</strong> bono piyasası<br />

D) İstanbul altın borsası<br />

E) Bankalar arası repo piyasası<br />

37. TC Merkez Bankası Ödemeler Dengesi İstatistiklerine<br />

göre, 2011 yılı sonunda yıllık cari işlemler<br />

açığı kaç milyar ABD doları olmuştur<br />

A) 46,6 B) 66,3 C) 77,2 D) 81,8 E) 89,4<br />

Çözüm: 2011 yılında Türkiye’de cari işlemler açığı 77,2<br />

milyar dolar, sermaye <strong>ve</strong> finans hesabı fazlası (resmi rezervler<br />

hariç) 62,8 milyar dolar, resmi rezerv hesabı 1,8<br />

milyar dolar <strong>ve</strong> net hata noksan hesabı 12,5 milyar dolar<br />

olmuştur.<br />

Cevap C<br />

Çözüm: Farklı mekanlardaki alıcı <strong>ve</strong> satıcının, belli miktarın<br />

üzerinde, borsa gibi organize olmuş piyasalar dışında,<br />

menkul kıymet alıp sattıkları piyasalar, tezgah üstü piyasalardır.<br />

Borsaya kote ettirilmemiş hisse senedi piyasası,<br />

Bankalar arası Para Piyasası,<br />

Bankalar arası Repo Piyasası,<br />

Bankalar arası Tahvil Piyasası,<br />

Bankalar arası Döviz Piyasası, tezgah üstü piyasalara örnek<br />

olarak <strong>ve</strong>rilebilir.<br />

Cevap E<br />

31 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

40.<br />

I. Türkiye Kalkınma Bankası<br />

II. Türkiye İhracat Kredi Bankası<br />

III. İlbank<br />

Yukarıdakilerden hangileri, kamu sermayeli kalkınma<br />

<strong>ve</strong> yatırım bankaları arasında yer alır<br />

A) Yalnız I B) I <strong>ve</strong> II C) I <strong>ve</strong> III<br />

D) II <strong>ve</strong> III E) I, II <strong>ve</strong> III<br />

Çözüm: Türkiye’deki kamu sermayeli kalkınma <strong>ve</strong> yatırım<br />

bankaları İller Bankası Türk İhracat Kredi Bankası (Eximbank)<br />

<strong>ve</strong> Türkiye Kalkınma Bankası’dır.<br />

Özel <strong>ve</strong> yabancı sermayeli kalkınma <strong>ve</strong> yatırım bankaları<br />

ise Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Nurol Yatırım Bankası,<br />

GSD Yatırım Bankası, Aktif Yatırım Bankası, Diler<br />

Yatırım Bankası, Bank Pozitif Kredi <strong>ve</strong> Kalkınma Bankası,<br />

Taib Yatırım Bankası <strong>ve</strong> Merrill Lynch Yatırım Bankası’dır.<br />

Cevap E<br />

32<br />

İKTİSAT TESTİ BİTTİ.<br />

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

İŞLETME<br />

1. Bu testte 40 soru vardır.<br />

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />

1. Teknoloji, bir organizasyonda aşağıdakilerden<br />

hangisini etkilemez<br />

A) Kişileri B) Denetim alanını<br />

C) Örgütsel ilişkileri D) Yönetim tekniklerini<br />

E) Hissedar sahipliğini<br />

Çözüm: Teknolojinin en genel tanımı, bilginin insan ihtiyaçlarını<br />

karşılamak için uygulanmasıdır. Üretim yönetiminde<br />

ise mal <strong>ve</strong> hizmet üretmek için kullanılan yolyöntem,<br />

makine, takım <strong>ve</strong> teçhizattır.<br />

Günümüz dünyasında, insanoğlunun yaşamını en çok etkileyen<br />

faktörlerin başında teknoloji gelmektedir. Teknoloji<br />

daha yüksek yaşam standardı <strong>ve</strong> ekonomik gelişmeler için<br />

en önemli kaynaklardandır. Şüphesiz ki organizasyonlarda<br />

da pek çok alanda etkisinden bahsetmek mümkündür.<br />

Teknoloji, organizasyonlarda kişileri, örgütsel ilişkileri, yönetim<br />

tekniklerini, denetimi <strong>ve</strong> denetim alanını da etkiler.<br />

Hissedar sahipliği ise organizasyonlarda teknolojinin etkilediği<br />

alanlardan biri değildir.<br />

Cevap E<br />

2.<br />

I. Geçmiş deneyimler<br />

II. Kişilik<br />

III. Tutumlar<br />

Yukarıdakilerden hangileri, algılamayı etkileyen<br />

faktörler arasında yer alır<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I <strong>ve</strong> III<br />

D) II <strong>ve</strong> III E) I, II <strong>ve</strong> III<br />

Çözüm: Algı, çevreden gelen uyarıcılardır. Algılama ise<br />

bireyin beş duyu organı aracılığıyla çevreden gelen uyarıcıları<br />

kabul etmesi, duyumların yorumlanması <strong>ve</strong> uyarıcılara<br />

anlam <strong>ve</strong>rilmesi sürecidir. Algılamayı etkileyen<br />

faktörler:<br />

Uyarıcı faktörler<br />

• büyüklük,<br />

• renk,<br />

• ağırlık,<br />

• biçim vb. fiziksel nesne nitelikleri.<br />

Kişisel faktörler<br />

• geçmiş deneyimler,<br />

• kişilik,<br />

• tutum,<br />

• temel güdüler,<br />

• beklentiler gibi bireysel nitelikler.<br />

Cevap E<br />

33<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

3. İşletmenin gelecekte nerede olmak <strong>ve</strong> nasıl<br />

görünmek istediği aşağıdakilerden hangisiyle<br />

belirlenir<br />

A) Misyon B) Hedef C) Amaç<br />

D) Vizyon E) Politika<br />

5. Güdüleme etmenlerini; sağlık etmenleri <strong>ve</strong><br />

güdüleyici etmenler olarak sınıflandıran kuram<br />

aşağıdakilerden hangisine aittir<br />

A) Maslow B) McClelland C) Herzberg<br />

D) Pavlov E) Vroom<br />

Çözüm: Misyon, işletmenin ne yapmak <strong>ve</strong> hangi amaçla<br />

yapmak üzere kurulduğunu, kendisini nasıl görmek istediğini,<br />

işletmenin varlık nedeninin ne olduğunu ifade eder.<br />

Vizyon, işletmenin gelecekte nerede olmak <strong>ve</strong> nasıl görünmek<br />

istediğini belirten kavramdır. Var olan gerçekler ile<br />

gelecekte beklenen koşulları birleştirerek işletme için arzu<br />

edilen gelecek imajıdır.<br />

Hedef, amaçlara erişmek için gerekli olan kısa dönemli<br />

aşama durumlarıdır. Açık <strong>ve</strong> ölçülebilir özellik taşırlar.<br />

Amaçlar soyut olabilir ancak hedefler somut <strong>ve</strong> rakamsal<br />

olmalıdır.<br />

Amaç, işletmenin gelecekte ulaşmayı düşündüğü durumdur.<br />

Politika, faaliyetlerin yerine getirilmesinde çalışanlara yol<br />

gösteren genel hareket planlarıdır.<br />

Cevap D<br />

Çözüm: Herzberg, çalışma ortamında güdüleme ile ilgili<br />

etmenleri güdüleyici <strong>ve</strong> hijyen (sağlık) etmenler olarak iki<br />

grupta toplanmıştır.<br />

Güdüleyici etmenler; işin içeriği ile ilgili olan bu etmenler;<br />

iş başarma, tanıma, sorumluluk, gelişme <strong>ve</strong> ilerlemedir.<br />

Bu etmenlerin varlığı bireyi güdülerken yokluğu bireyin<br />

doyumu üzerinde bir etki yapmaz. Hijyen (sağlık) etmenler,<br />

işin çevresi ile ilgili olan bu etmenler; işletmenin yönetimi<br />

<strong>ve</strong> politikası, denetim ücret <strong>ve</strong> çalışma koşullarıdır. Bu<br />

etmenlerin varlığı, güdüleme üzerinde herhangi bir etkide<br />

bulunmazken yokluğu doyumsuzluk yaratır.<br />

Pavlov ⇒ Klasik koşullandırma<br />

Maslow ⇒ İhtiyaçlar hiyerarşisi<br />

McCleand ⇒ Başarı ihtiyacı teorisi<br />

Vroom ⇒ Beklenti teorisi<br />

Cevap C<br />

4. Bir bütünün, kendisini oluşturan parçaların<br />

toplamından daha fazlasını ifade ettiğini belirten<br />

kavrama ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Holizm B) Höristik C) Entropi<br />

D) Negatif entropi E) Etkililik<br />

Çözüm: Holizm (sinerji): Bir bütünün kendisini oluşturan<br />

parçaların toplamından daha fazlasını belirten bir kavramdır.<br />

Entropi: Sistemin zaman içerisinde bozulması, yaşamsal<br />

faaliyetlerinin kaybolup ölmesidir.<br />

Negatif (olumsuz) entropi: Bozulan sistemin dengesini yeniden<br />

kurmak için gereken önlemlerin alınmasıdır.<br />

Höristik: Karar <strong>ve</strong>rme faaliyetlerinde kişilere yardımcı olan<br />

kestirme yollara <strong>ve</strong>rilen addır.<br />

Temsil edici, kullanabilirlik, dayanak (uyarlama) olarak üç<br />

tür höristik vardır.<br />

Etkililik: İşletmenin elde ettiği çıktının planlamış olduğu<br />

çıktıyla karşılaştırılmasıdır. Amaçlara ne ölçüde ulaşabildiğinin<br />

göstergesidir.<br />

Cevap A<br />

34 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

6. McGregor, insan doğası <strong>ve</strong> güdüleme arasındaki<br />

ilişkileri X <strong>ve</strong> Y Kuramları ile tanımlamıştır.<br />

Buna göre aşağıdakilerden hangisi, Y Kuramı’nın<br />

özelliklerinden biridir<br />

A) İnsanların çoğu yaratıcı değildir <strong>ve</strong> değişikliğe<br />

karşı direnç gösterir.<br />

B) Kişinin amaçlarına yönelmesi, ödülle birlikte başarı<br />

ihtiyacını tatmine yöneliktir.<br />

C) Ortalama bir insan, kendisine en fazla ekonomik<br />

kazanç getirecek işi yapar.<br />

D) Ortalama bir insan, iş <strong>ve</strong> yükselmeye he<strong>ve</strong>sli değildir.<br />

E) Kişiler, kendilerini düşündükleri için örgüt amaçlarını<br />

önemsemezler.<br />

Çözüm: Yöneticilerin astların durumları ile ilgili iki varsayımdan<br />

hareket edebileceklerini belirten McGregor X <strong>ve</strong> Y<br />

teorilerini ortaya atmıştır.<br />

X Teorisi Varsayımları<br />

• Ortalama insan doğuştan çalışmayı sevmez, işten<br />

kaçar. Yönetim tedbir almalı disipline önem <strong>ve</strong>rmeli,<br />

cezalarla korkutmalıdır.<br />

• İnsanların çoğu yaratıcı değildir <strong>ve</strong> değişikliğe karşı<br />

direnç gösterir.<br />

• Ortalama bir insan, kendisine en fazla ekonomik<br />

kazanç getirecek işi yapar.<br />

• Kişiler, kendilerini düşündükleri için örgüt amaçlarını<br />

önemsemezler.<br />

Y Teorisi Varsayımları<br />

• Kişinin amaçlarına yönelmesi, ödülle birlikte başarı<br />

ihtiyacını tatmine yöneliktir.<br />

• Ortalama insan için çalışmak doğal <strong>ve</strong> haz <strong>ve</strong>ricidir.<br />

• Ceza, korkutma örgütsel amaçlara yöneltecek tek yol<br />

değildir.<br />

• Koşullar sağlandığında, ortalama insan sorumluluğu<br />

kabul etmeyi öğrendiği gibi sorumluluk istemeyi de<br />

öğrenir.<br />

• Hayal gücü, organizasyon sorunlarının çözümünde<br />

yetenek <strong>ve</strong> yaratıcılık, sınırlı değil, geniş çoğunluğa<br />

özgüdür.<br />

• Çağdaş endüstri koşulları insanı ancak belirli bir konuda<br />

çalışma <strong>ve</strong> uzmanlaşmaya zorladığından, yetenek<br />

<strong>ve</strong> becerilerinden yararlanabilmeyi sağlamaktadır.<br />

7. Albert Bandura’ya göre bir davranış; bilişsel, davranışsal<br />

<strong>ve</strong> çevresel belirleyiciler arasında sürekli <strong>ve</strong><br />

karşılıklı etkileşimlerle açıklanabilir.<br />

Buna göre, bu görüş aşağıdaki yaklaşımlardan<br />

hangisinin içinde incelenmektedir<br />

A) Sosyal Öğrenme Kuramı<br />

B) Şartlandırma Kuramı<br />

C) Etki Kanunu<br />

D) Süreç Modeli<br />

E) Ümit Kuramı<br />

Çözüm: Sosyal Öğrenme Kuramı, Albert Bandura'nın<br />

yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır.<br />

Kurama göre, bireyler her zaman öğreneceklerini<br />

bilgi, beceri ya da davranış üzerinde doğrudan çalışma ya<br />

da bilgi, beceri ya da davranışlara ilişkin doğrudan deneyim<br />

elde etme olmaksızın diğer bireylere bu davranışlar<br />

öğretilirken ya da diğer bireyler bu davranışları sergilerken<br />

onları gözleyerek de öğrenebilirler. Albert Bandura'ya<br />

göre bir davranış; bilişsel, davranışsal <strong>ve</strong> çevresel belirleyiciler<br />

arasında sürekli <strong>ve</strong> karşılıklı etkileşimlerle açıklanabilir.<br />

Sosyal Öğrenme Kuramı’nda model alınan temel<br />

nitelikleri model alma davranışına yön <strong>ve</strong>ren önemli bir<br />

kriterdir. (yaş - benzerlik - cinsiyet - karakter - statü)<br />

Cevap A<br />

Cevap B<br />

35 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

8. Aşağıdaki iletişim ağ modellerinden hangisinin<br />

merkezîleşme derecesi en yüksektir<br />

A) Y biçimi B) Zincir C) Tekerlek<br />

D) Serbest E) Çember<br />

Çözüm: İletişim ağı Leavitt tarafından geliştirilmiştir. Bir<br />

işletmede grupların içinde görülebilecek iletişim modelleridir.<br />

Tekerlek (salkım), ast-üst ilişkilerinin kesin çizgilerle belirlendiği,<br />

otoriter yönetimlerde görülür. Merkezileşme derecesi<br />

yüksek, grup tatmini azdır. Grubun tüm üyelerinin<br />

merkezi konumdaki yetkili ile bilgi alış<strong>ve</strong>rişinde bulunmalarına<br />

karşın kendi aralarında bir iletişim yaşanmamaktadır.<br />

Otorite <strong>ve</strong> karar alma insiyatifi örgütün en üst yöneticisinde<br />

toplanır.<br />

Y biçimi (modeli), salkım (tekerlek) modelinden sonra<br />

merkezileşme derecesi en yüksek modeldir. Kişisel tatmin,<br />

hız <strong>ve</strong> doğruluk yüksek, haberleşme kanal sayısı <strong>ve</strong><br />

grup tatmini düşüktür.<br />

Zincir, iletişim durumu iş görenlerin birbirine karşı yakınlık<br />

durumuna göre farklılık gösterir.<br />

Çember, demokratik bir yapıya sahiptir. İletişim yataydır,<br />

çalışanların morali yüksektir.<br />

Serbest, tüm haberleşme kanallarının her zaman <strong>ve</strong> herkese<br />

açık olduğu, herkesin herkese hiçbir kısıtlama olmadan<br />

iletişimde bulunduğu modeldir.<br />

Cevap C<br />

9. Aşağıdakilerden hangisi, Z tipi örgütün özellikleri<br />

arasında yer alır<br />

A) Uzun süreli istihdam<br />

B) Bireysel karar <strong>ve</strong>rme<br />

C) Kolektif sorumluluk<br />

D) Hızlı değerlendirme <strong>ve</strong> yükseltme<br />

E) İşçiye yalnızca işçi olarak bakma<br />

Çözüm: McGregor tarafından ortaya atılan X <strong>ve</strong> Y teorileri<br />

büyük yankı uyandırmıştır. William OUCHI ABD'deki <strong>ve</strong><br />

Japonya'daki şirketlerin yapılarını karşılaştırmalı olarak<br />

inceledikten sonra "Z teorisi"ni ortaya atmıştır. Buna göre<br />

Z tipi örgütlenmeler oluşmuştur.<br />

Z Tipi Örgütün Özellikleri<br />

• Uzun süreli istihdam söz konusudur.<br />

• Kollektif karar alma mevcuttur.<br />

• Yükselme hızlı değildir.<br />

• Kuruluşa yönelik bir uzmanlaşma vardır.<br />

• Çalışanlarla bir ailenin fertleri gibi ilgilenilir.<br />

• İşletmelerde çalışan tüm personelin üstü tarafından<br />

denetlenmeden, otonom olarak çalışabileceği,<br />

kendilerine gü<strong>ve</strong>nilen bir yönetim tarzı vardır.<br />

Cevap A<br />

10. 7-S Modeli, bir işletmeyi başarılı <strong>ve</strong>ya başarısız yapan<br />

nedenleri bulmaya çalışır.<br />

Aşağıdakilerden hangisi, 7-S Modeli’ni oluşturan<br />

etmenlerden biri değildir<br />

A) Strateji B) Yapı C) Beceriler<br />

D) Üstünlükler E) Personel<br />

Çözüm: 7-S modeli, bir işletmeyi başarılı <strong>ve</strong>ya başarısız<br />

yapan nedenleri bulmaya çalışır. McKinsey danışmanlık<br />

şirketi tarafından yapılan model, kuruluşların faaliyetleri,<br />

altyapı <strong>ve</strong> etkileşimleri konularında ayrıntılı tartışmalar için<br />

uygundur. Bu model tüm ögeleri bir araya sinerjik sıraya<br />

konulması gerektiği görüşü ile bir kurumun yedi ana unsuru<br />

çevresinde kurulmuştur.<br />

• Strateji,<br />

• Yapı,<br />

• Beceriler (yetenek),<br />

• Personel (çalışanlar),<br />

• Stil,<br />

• Sistem,<br />

• Paylaşılan (ortak) değerler.<br />

Cevap D<br />

36<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

11. Bürokratik personelin sayısı ile yapılacak iş sayısının<br />

ters orantılı olduğunu öne süren eleştirel<br />

fikir aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Peter İlkesi<br />

B) Hawthorne Etkisi<br />

C) Kısıtlı Rasyonellik<br />

D) Sinerjik Etki<br />

E) Parkinson Kanunu<br />

Çözüm: Parkinson Kanunu, C. N. Parkinson tarafından<br />

ortaya atılan <strong>ve</strong> iş yükünü hafifletmek amacıyla bir örgütte<br />

alınan yeni elemanların, tam tersi bir işlev görerek yeni işler<br />

yaratmaları sonucu amirlerin işlerin üstesinden gelmek<br />

için yeni elemanlara ihtiyaç duymaları <strong>ve</strong> bunun sürekli<br />

yenilenen bir süreç olarak örgütlerin genişlemesine neden<br />

olduğunu ifaden eden yasadır. Bürokratik personelin sayısı<br />

ile yapılacak iş sayısının ters orantılı olduğunu ileri süren<br />

eleştirel fikirdir. Buna göre iş azaldıkça personel artar.<br />

Cevap E<br />

13. Neoklasik yönetim akımının öncüsü kabul edilen<br />

araştırma aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Harwood Araştırması<br />

B) Tavistock Araştırmaları<br />

C) Hawthorne Araştırmaları<br />

D) Porter’in Endüstri Analizi Araştırması<br />

E) Woodward Araştırması<br />

Çözüm: Hawthorne araştırmaları, 1920'li yıllarda krize girişin<br />

kendini göstermesi <strong>ve</strong> sosyo-politik iklimin değişimi<br />

ile endüstride önemli adımların görülmeye başlamasıyla<br />

ortaya çıkmıştır. Elton Mayo <strong>ve</strong> arkadaşları, Western<br />

Electric İşletmesi'nin tesislerinde çalışmaları başlatmışlardır.<br />

Yapılan araştırmanın konusu, bilimsel yönetim ilkelerinin<br />

geçerliliğinin <strong>ve</strong> iddialarının doğruluk derecesini<br />

belirlemektir. Hawthorne araştırmaları, Neo-klasik (davranışsal)<br />

yaklaşımın öncüsüdür. Bu yaklaşımın en önemli<br />

özelliği, yapılan seri araştırmalardır. Bu araştırmalar,<br />

• Işıklandırma Deneyleri,<br />

• Röle Montaj Odası Deneyleri,<br />

• Tek Sarma Gözlem Odası Deneyi,<br />

• Harwood Araştırmaları,<br />

• Tavistock Enstitüsü Araştırmaları.<br />

Cevap C<br />

12. Aşağıdakilerden hangisi, sinerjik etkiden faydalanmaya<br />

örnek oluşturmaz<br />

A) Stratejik birlik<br />

B) Ortak girişim<br />

C) Proje tipi işler<br />

D) Tekel<br />

E) Konsorsiyum<br />

14. Örgütte; karar <strong>ve</strong>rme, planlama <strong>ve</strong> bunların<br />

yürütülmesinde doğru, dürüst <strong>ve</strong> adil davranılıp<br />

davranılmadığı ile ilgili adalet olgusu, işletme literatüründe<br />

aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />

A) Etkileşim adaleti<br />

B) İşlem adaleti<br />

C) Dağıtım adaleti<br />

D) Normatif adalet<br />

E) Devam adaleti<br />

Çözüm: Sinerji, işletme stratejisinin temel elemanlarından<br />

biridir. Sinerji iş birliğidir. Buradaki iş birliği işletmenin<br />

her türlü faaliyetleri <strong>ve</strong> özellikle farklı üretim <strong>ve</strong> satış faaliyetleri<br />

arasındaki koordinasyonla ilgilidir. Sinerji, sisteme<br />

giren değerlerden daha fazla değer elde etmeyi simgeler.<br />

Büyük şirketler <strong>ve</strong> özellikle holdinglerin lehinedir. Sinerji<br />

etki (birlikte etki), iki etkenin beraberce olan etkisinin, tek<br />

başına etkinin toplamından fazla olmasıdır. Stratejik birlik,<br />

ortak girişim, proje tipi işler, konsorsiyum da iş birliği stratejik<br />

etkiden faydalanmaya örnektir. Tekel, sinerjik etkiye<br />

örnek değildir, tekelde iş birliği değil, bir ürün için üretici ya<br />

da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulunması durumudur.<br />

Cevap D<br />

Çözüm: İşlem adaleti, örgütte karar <strong>ve</strong>rme, planlama <strong>ve</strong><br />

bunların yürütülmesinde doğru, dürüst <strong>ve</strong> adil davranılıp<br />

davranılmadığı ile ilgili adalet olgusudur. İşlem adaleti,<br />

örgütsel kaynakların dağıtımından sorumlu olan yöneticilerin<br />

<strong>ve</strong>ya kişilerin kaynak dağıtımında izlediği süreçlerle<br />

ilgilidir. İşleme dayalı bir adalet algısı, çalışanların kararların<br />

alınma biçimine yönelik gösterdikleri tepkiler şeklinde<br />

ortaya çıkmaktadır. İşlem adaleti, dağıtım kararlarının<br />

nasıl <strong>ve</strong>rildiğinin yanı sıra nesnel <strong>ve</strong> özel durumlarla da<br />

ilgilidir.<br />

Cevap B<br />

37<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

15. Aşağıdakilerden hangisi, talep tahmininde kullanılan<br />

regresyon yöntemiyle ilişkili bir kavramdır<br />

A) Amaç fonksiyonu<br />

B) Bağımlı değişken<br />

C) Kısıt<br />

D) Faaliyet bolluğu<br />

E) Tam sayılı değişken<br />

Çözüm: Talep tahmini, tüketicilerin gelecekte ne miktarda<br />

mal <strong>ve</strong> hizmet talep edeceklerinin kestirilmesi işlevidir.<br />

Talep tahmini, üretim, planlama çalışmasının temelini<br />

oluşturur.<br />

Regresyon yöntemi, iki <strong>ve</strong>ya fazla değişken arasındaki<br />

ilişkiyi belirtmek için kullanılır, sebep-sonuç ilişkisini gösterir.<br />

İlişkinin miktarı bir sayıyla belirlenir. Regresyon yönteminin<br />

uygulanabilmesi için değişkenlerin bağımlı <strong>ve</strong> bağımsız<br />

değişken olarak ayrılması <strong>ve</strong> regresyon modelinin<br />

kurulması gerekmektedir. Yöntem, bağımsız değişkenlerdeki<br />

değişmenin bağımlı değişkende meydana getirdiği<br />

değişikliği ölçmek amacıyla kullanılır.<br />

Cevap B<br />

16. Bir işletmenin; müşteri ilişkileri, sipariş karşılama<br />

<strong>ve</strong> tedarikçi ilişkileri süreçlerini bağlayan hizmet,<br />

malzeme <strong>ve</strong> bilgi akışı ağı aşağıdakilerden hangisiyle<br />

adlandırılır<br />

A) Tedarik zinciri<br />

B) Tedarik süresi<br />

C) Tedarik duyarlılığı<br />

D) Tedarik kanalı<br />

E) Tedarik kapsamı<br />

17. Aşağıdakilerden hangisi, stok yönetim modellerinde<br />

kullanılan maliyet bileşenlerinden biri<br />

değildir<br />

A) Elde bulundurma maliyeti<br />

B) Hızlandırma maliyeti<br />

C) Elde bulundurmama maliyeti<br />

D) Sipariş <strong>ve</strong>rme maliyeti<br />

E) Toplam stok maliyeti<br />

Çözüm: Stok yönetiminde uygulanan hesaplama yöntemlerini<br />

daha iyi anlamak için stok kontrol faaliyetlerinden etkilenen<br />

maliyet unsurlarından yararlanılır.<br />

• Miktar iskontoları,<br />

• Sipariş maliyetleri,<br />

• Direkt malzeme maliyetleri,<br />

• Direkt işçilik maliyetleri,<br />

• Fazla mesai <strong>ve</strong>ya vardiya maliyetleri,<br />

• Yeni işçi alma, eğitme <strong>ve</strong> işten çıkarma maliyetleri,<br />

• Fazla kapasite maliyetleri,<br />

• Yıpranma-eskime maliyetleri,<br />

• Vergiler <strong>ve</strong> faiz masrafları,<br />

• Depolama maliyetleri,<br />

• Taşıma maliyetleri,<br />

• Fiyat değişiklikleri,<br />

• Müşterinin kaçırılması maliyetleri.<br />

Yukarıda sayılan maliyet unsurları, uygulama bakımından<br />

daha rahat bir gruplamaya da tabii tutulur. Buna göre,<br />

• Sipariş maliyetleri,<br />

• Stok bulundurma (elde bulundurma) maliyeti,<br />

• Stok bulundurmama (elde bulundurmama) maliyeti.<br />

Cevap B<br />

Çözüm: Tedarik zinciri, bir işletmenin müşteri ilişkileri, sipariş<br />

karşılama <strong>ve</strong> tedarikçi ilişkileri süreçlerini bağlayan<br />

hizmet, malzeme <strong>ve</strong> bilgi akışıdır. Müşteri ihtiyaçlarını<br />

doğru zamanda, yerde <strong>ve</strong> uygun fiyatla sunabilmek için<br />

yapılır. Mal <strong>ve</strong> hizmetlerin tedarik aşamasından, üretimine<br />

<strong>ve</strong> nihai tüketiciye ulaşmasına kadar birbirini izleyen tüm<br />

faaliyetlerdir.<br />

Cevap A<br />

38 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

18. USB bellek montajı yapan bir işletmenin ürün başına<br />

standart maliyeti ¨15’tir. Bunun ¨7’sini malzeme<br />

maliyeti oluşturmaktadır. USB bellekler ¨30’dan<br />

satılmaktadır.<br />

Buna göre, sadece malzeme maliyetlerini değiştirerek<br />

çok faktörlü üretkenliğini 3 düzeyine<br />

çıkarmak isteyen işletme, bu amacına ulaşmak<br />

için malzeme maliyetini kaç liraya düşürmelidir<br />

A) 6 B) 5 C) 4 D) 3 E) 2<br />

Çözüm: Çok faktör (toplam faktör) üretkenliği, bir üretim<br />

faaliyeti sonunda elde edilen çıktının bu üretim faaliyetinde<br />

kullanılan tüm girdilere oranı olarak hesaplanan üretkenlik<br />

türüdür. Üretimde kullanılan tüm faktörlerin katkısını<br />

içermesi nedeniyle genel üretkenlik düzeyi hakkında<br />

fikir <strong>ve</strong>rebilmektedir.<br />

Çok faktörlü üretkenlik = 3<br />

Standart maliyet = ¨15<br />

Malzeme maliyeti = ¨7<br />

Elde edilen çıktı = ¨30<br />

(satış fiyatı)<br />

Çok faktörlü üretkenlik =<br />

Cevap E<br />

Elde edilen çıktı<br />

Tüm girdiler<br />

30<br />

3 =<br />

( 15 − 7)<br />

+ x<br />

x = 2<br />

19. Bir projeyi oluşturan faaliyetler, önceki faaliyetler <strong>ve</strong><br />

faaliyet süreleri aşağıdaki tabloda <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Faaliyet Önceki faaliyet Süre (gün)<br />

A - 5<br />

B A 2<br />

C A 4<br />

D B, C 3<br />

E C 5<br />

F D, E 2<br />

Buna göre, bu proje kaç günde biter<br />

A) 10 B) 12 C) 14 D) 16 E) 18<br />

Çözüm:<br />

(5)<br />

(2) (3)<br />

B<br />

A<br />

D<br />

C (3)<br />

(4)<br />

(5) E<br />

I. YOL A → B → D → F<br />

5 ⊕ 2 ⊕ 3 ⊕ 2 =12<br />

II. YOL A → C → D → F<br />

5 ⊕ 4 ⊕ 3 ⊕ 2 =14<br />

III. YOL A → C → E → F<br />

5 ⊕ 4 ⊕ 5 ⊕ 2 =16<br />

(2)<br />

(2)<br />

F<br />

<strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen faaliyet <strong>ve</strong> öncelik faaliyet <strong>ve</strong>rilerine göre<br />

oluşabilecek III alternatif yol vardır. Ancak <strong>ve</strong>rilen bilgilere<br />

bakıldığında, F faaliyetinden önce E, E faaliyetinden önce<br />

C'nin tamamlanması koşulu <strong>ve</strong>rildiğinden seçilecek yol III.<br />

yoldur <strong>ve</strong> projenin tamamlanma süresi ise 16 gündür.<br />

Cevap D<br />

39 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

20. Maksimizasyon yapısındaki bir doğrusal programlama<br />

modelinin değişkenlerinin çözüm değerleri aşağıdaki<br />

tabloda <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Değişken<br />

Çözüm<br />

değeri<br />

Amaç fonksiyonu<br />

katsayısı<br />

İndirgenmiş<br />

maliyet<br />

X 1<br />

3 7 0<br />

X 2<br />

25 5 0<br />

X 3<br />

0 3 -1<br />

Buna göre, X 3<br />

’ün çözüme girebilmesi için amaç<br />

fonksiyonu katsayısının alabileceği en küçük<br />

değer kaçtır<br />

A) 2 B) 3 C) 4 D) 5 E) 8<br />

Çözüm: Doğrusal programlama, işletmecilik alanlarında<br />

kapsamlı olarak sorunların çözümünde kullanılmaktadır.<br />

Etkin mal-hizmet üretimi <strong>ve</strong> arzı için gelirleri maksimum<br />

hale getirmek <strong>ve</strong>ya maliyet <strong>ve</strong> masrafları minimum hale<br />

getirmekte kullanılır.<br />

21. Öngörülmeyen talepleri karşılamak üzere tutulan<br />

stok miktarı aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />

A) Gü<strong>ve</strong>nce stoku<br />

B) Müşteri stoku<br />

C) Talep stoku<br />

D) Tedarik stoku<br />

E) Özel stok<br />

Çözüm:<br />

Gü<strong>ve</strong>nce stoku: Öngörülmeyen talepleri karşılamak üzere<br />

tutulan stor miktarıdır. Talepteki belirsiz değişimlere<br />

karşı, talebi yine de karşılamaya yönelik stoktur.<br />

Cevap A<br />

Maksimizasyon yapısındaki doğrusal programlama modeli<br />

değişkenlerine bakıldığında x 1<br />

<strong>ve</strong> x 2<br />

'nin indirgenmiş<br />

maliyeti 0'dır. Yani çözümdedir.<br />

x 3<br />

ise çözümde değildir. Çözümde yer alması için indirgenmiş<br />

maliyet 0, çözüme girebilmesi için 0'dan büyük<br />

yani pozitif değer olmalıdır. <strong>Soru</strong> da x 3<br />

'ün çözüme girebilmesi<br />

için amaç fonksiyonu katsayısının alabileceği en<br />

küçük değer istendiğinden bunu sağlayan sayı 4'tür. 4,<br />

3'ten büyük en küçük değerdir <strong>ve</strong> indirgenmiş maliyeti de<br />

1 yapar.<br />

Cevap C<br />

22. Aşağıdakilerden hangisi, kalite maliyetlerinin<br />

ölçülmesinde kullanılmaz<br />

A) İş gücü endeksi<br />

B) Maliyet endeksi<br />

C) Risk endeksi<br />

D) Satış endeksi<br />

E) Üretim endeksi<br />

Çözüm: Bir mamulün maliyeti, kalite için yapılan harcamaları<br />

da içerir. Kalite maliyetlerinin ölçümü sürecinde<br />

ağırlıklı olarak endekslerden faydalanılır. Öncelikle yönetim<br />

maliyetlerin tahminini yapar, ardından da endekslerle<br />

açıklanır. En yaygın kullanılan endeksler;<br />

Kalite maliyetleri<br />

İş gücü endeksi =<br />

Direkt işçilik saatleri<br />

Maliyet endeksi =<br />

Kalite maliyetleri<br />

İmalat maliyeti<br />

Satış endeksi =<br />

Kalite maliyetleri<br />

Satışlar<br />

Üretim endeksi =<br />

Kalite maliyetleri<br />

Üretim miktarı<br />

Cevap C<br />

40 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

23. Aşağıdakilerden hangisi, kuruluş yeri seçimi sürecinde<br />

kullanılabilecek tekniklerden biri değildir<br />

A) Taşıma modeli<br />

B) Başabaş noktası analizi<br />

C) Optimizasyon<br />

D) Bekleme hattı (kuyruk) modeli<br />

E) Simülasyon<br />

Çözüm: İşletme açısından kuruluş yer seçimi, ölçülebilir<br />

maliyet unsurları ile uzun vadeli görünmeyen maliyet unsurlarının<br />

toplamını minimum yapan bir çözümün bulunmasıdır.<br />

Çözümle ilgili bilgi toplamanın belirli bir metodu<br />

yoktur. Ancak araştırıcı genellikle sistematik çalışır. Toplanan<br />

bilgilerin sınıflandırılması <strong>ve</strong> değerlenerek analizlerinde<br />

kullanılması ile ilgili çeşitli teknikler vardır. Bu teknikler;<br />

• Taşıma modeli (ulaştırma),<br />

• Başabaş analizi,<br />

• Optimizasyon,<br />

• Simulasyon,<br />

• Karşılaştırmalı yöntemler,<br />

• Doğrusal (lineer) programlama,<br />

• Kuruluş yeri üçgeni (ağırlık merkezi) yöntemi gibi.<br />

Bekleme hattı (Kuyruk) Modeli yön eylem araştırması<br />

<strong>ve</strong>ya yönetim biliminde en geniş uygulama alanı olan<br />

modeldir. Müşterilere etkin bir servis sistemi oluşturmakta<br />

yararlı bir modeldir. En iyi <strong>ve</strong> en etkin servisi sağlar. Ancak<br />

kuruluş yeri tekniklerinden biri değildir.<br />

Cevap D<br />

24. Aşağıdakilerden hangisi, fiilî kapasiteye etki eden<br />

faktörlerden biri değildir<br />

A) Tasarım faktörü<br />

B) Kuruluş yeri faktörü<br />

C) Süreç faktörü<br />

D) İş gücü faktörü<br />

E) Dinamik faktör<br />

25. İhtiyaç kavramıyla ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi yanlıştır<br />

A) İhtiyaçlar insanların temel gereksinimleridir.<br />

B) İhtiyaçlar her zaman basit değildir, anlaşılması<br />

için yorum yapılması gerekebilir.<br />

C) İhtiyaç, yokluğun meydana getirdiği gerilim<br />

hâlidir.<br />

D) İnsanlar, yeme <strong>ve</strong> içme kadar dinlenmeye de ihtiyaç<br />

duyarlar.<br />

E) İhtiyaçlar belli nesnelere yönlendirildiklerinde talep<br />

ortaya çıkar.<br />

Çözüm: İhtiyaç, en sade tanımıyla bir davranışa neden<br />

olan içsel etkilerdir. İnsanların bazı temel doygunluklarından<br />

yoksun olduklarını hissetme durumudur.<br />

Genel özellikleri:<br />

• İnsanların temel gereksinimleridir.<br />

• Her daim basit değildir, anlaşılması için yorum yapılması<br />

gerekir.<br />

• Yokluğun meydana getirdiği gerilim halidir.<br />

• İnsanlar yeme <strong>ve</strong> içme kadar dinlenmeye de ihtiyaç<br />

duyarlar.<br />

• Şiddetleri birbirinden farklıdır.<br />

Talep ise tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak belirli ürünler<br />

için satın almaya yönelik gösterdikleri isteklilik durumu<br />

<strong>ve</strong> satın alma yeteneğidir. Talebin oluşması için,<br />

• İhtiyaç ortaya konmalı,<br />

• İhtiyacı karşılama isteği olmalı,<br />

• İhtiyaç karşılayacak ödeme gücü bulunmalıdır.<br />

• İhtiyaç tek başına talebi oluşturmaz.<br />

Cevap E<br />

Çözüm:<br />

Fiili kapasite : İşletmenin mevcut yapısıyla belli bir dönemde<br />

gerçekleşen üretim kapasitesidir. Talep değişimi, pazar<br />

koşulları gibi faktörlerle normal kapasitenin altında üretim<br />

yapma halidir. Fiili kapasiteye etki eden faktörler;<br />

• Tasarım faktörü,<br />

• Kuruluş yeri faktörü,<br />

• Süreç faktörü,<br />

• İş gücü faktörü.<br />

Cevap E<br />

41 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

26. Aşağıdakilerden hangisi, pazar bölümlendirmenin<br />

etkin olabilmesi için gerekli olan koşullardan biri<br />

değildir<br />

A) Bölümlendirmenin ölçülebilir olması<br />

B) Pazarın yeterli büyüklükte olması<br />

C) Bölümlendirmenin yalnızca somut ürünler için<br />

yapılması<br />

D) Pazar bölümlerinin farklılaşmaya uygun olması<br />

E) Pazar bölümlerinin harekete geçilebilir olması<br />

Çözüm: Pazar bölümleme, bireylerin oluşturduğu homojen<br />

grupların, pazarlama <strong>ve</strong> rekabet stratejilerinin oluşturulması<br />

amacıyla keşfedilmesi, değerlendirilmesi <strong>ve</strong> seçilmesidir.<br />

Pazar bölümlemenin etkin olabilmesi için,<br />

• Bölümlendirme ölçülebilir olmalı,<br />

• Pazar yeterli büyüklükte olmalı,<br />

• Farklılaşmaya uygun olmalı. Pazar sunulacak mala<br />

olan ihtiyaç türdeş (homojen) ise bölümlemeye gerek<br />

yoktur.<br />

• Pazar bölümleri harekete geçilebilir olmalı,<br />

• Her belirlenen pazar bölümünde alıcıların ortak ihtiyaç<br />

<strong>ve</strong> istekleri belirlenmelidir.<br />

• Her pazar bölümüne hizmet sağlayabilmek için işletmenin<br />

sahip olduğu <strong>ve</strong> olması gereken olanaklar <strong>ve</strong><br />

yetenekler bilinmelidir.<br />

Ancak bölümlendirmenin yalnızca somut ürünler için yapılması<br />

doğru ifade değildir. Ürünün somut <strong>ve</strong>ya soyut<br />

olması pazar bölümlemede bir ölçü değildir.<br />

27. Aşağıdakilerden hangisi, ürün düzeyleri içinde somut<br />

ürünü oluşturan değişkenlerden biri değildir<br />

A) Kalite düzeyi<br />

B) Ürün özellikleri<br />

C) Tasarım<br />

D) Garanti<br />

E) Marka<br />

Çözüm: Ürün, belirlenen ihtiyaçları karşılayan işletme sunumlarıdır.<br />

Bir ihtiyaç <strong>ve</strong>ya isteği tatmin etmek için kullanıcılara<br />

sunulan nesnelerdir. Dokunulur <strong>ve</strong> dokunulamaz<br />

niteliklerin oluşturduğu bir bütündür. Ürün kavramı üç boyutta<br />

ele alınır.<br />

Çekirdek(öz) ürün: Tüketicinin bir ürünü ya da malı satın<br />

alırken neyi satın aldığını ifade eder.<br />

Somut ürün: Çekirdek ürünü asıl malı tamamlayan kalite,<br />

şekil, marka <strong>ve</strong> ambalaj gibi niteliklerden oluşur. Tasarım,<br />

marka, kalite, ürün özellikleri somut ürünü oluşturan değişkenlerdendir.<br />

Zenginleştirilmiş ürün: Mamulle birlikte sunulan ek yarar<br />

<strong>ve</strong> hizmetler bütünüdür. Garanti süresi, bakım-onarım hizmetleri<br />

gibi.<br />

Buna göre garanti, somut ürünün değil, zenginleştirilmiş<br />

ürünün değişkenlerindendir.<br />

Cevap D<br />

Cevap C<br />

42 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

28. Bir otomobilin belirli bir kilometrede kaç litre<br />

yakıt tükettiği bilgisi, aşağıdaki güdü türlerinden<br />

hangisiyle ilgilidir<br />

A) Birincil güdüler<br />

B) İkincil güdüler<br />

C) Rasyonel güdüler<br />

D) Bilinçli olmayan güdüler<br />

E) Atıl güdüler<br />

Çözüm: Güdüler, tüketicilerin temel ihtiyaçlarını tanımlamaları<br />

<strong>ve</strong> geliştirmelerinde onları etkiler. Geniş bir faaliyet<br />

<strong>ve</strong> karar alanı içinde genel anlamda davranışlara bir rehber<br />

gibi hizmet eder.<br />

Birincil güdüler, bir ürün kategorisinde satın almaya yol<br />

açan sebepler.<br />

İkincil güdüler, belirli bir markanın satın alınmasında etkili<br />

olan sebepler.<br />

Bilinçli olmayan güdülerin, tüketicinin gerçek güdülerini<br />

bilememe halidir.<br />

Rasyonel güdüler, tüketicinin kendi durumunu da dikkate<br />

alarak rasyonel bir analiz sonucunda seçime yol açan sebeplerdir.<br />

Otomobilin belirli bir kilometrede kaç litre yakıt<br />

tükettiği bilgisi gibi belli bir nedene <strong>ve</strong> mantığa dayanarak<br />

ortaya çıkarlar. Ucuzluk, dayanıklılık, kalıcılık, nitelikli<br />

olma gibi nesnel gerekçelere dayanan güdülerdir.<br />

Atıl güdüler, kullanılmayan güdülerdir.<br />

30. Aşağıdakilerden hangisi, tüketicilerin satın alma<br />

davranışını etkileyen kişisel faktörlerden biridir<br />

A) Aile B) Meslek C) Sosyal sınıf<br />

D) Rol <strong>ve</strong> statü E) Öğrenme<br />

Çözüm: Tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen<br />

faktörler<br />

Kültürel <strong>ve</strong> Sosyal Kişisel Psikolojik<br />

• kültür<br />

• alt kültür<br />

• sosyal sınıf<br />

• grup tutumlar<br />

• fikir liderleri<br />

• aile<br />

• roller <strong>ve</strong> statü<br />

Cevap B<br />

• yaş<br />

• meslek<br />

• ekonomik durum<br />

• yaşam biçimi <strong>ve</strong><br />

psikografikler<br />

• kişilik, benlik<br />

• güdüleme<br />

• algılama<br />

• öğrenme<br />

• inançlar <strong>ve</strong><br />

tutumlar<br />

Cevap C<br />

29. Aynı ürün sınıfında, aynı marka ile daha yüksek<br />

kaliteyle yeni bir ürünün üretilmesi aşağıdakilerden<br />

hangisiyle ifade edilir<br />

A) Ürün dizisinin yukarı yönlü genişletilmesi<br />

B) Ürün dizisinin aşağı yönlü genişletilmesi<br />

C) Markanın ileri yönlü genişletilmesi<br />

D) Markanın aşağı yönlü genişletilmesi<br />

E) Çok marka stratejisi<br />

Çözüm: Ürün dizisi birbirleriyle ilişkili mallar kümesidir.<br />

Belirli bir ürün dizisiyle üretimi sürdüren işletmeler, kimi<br />

zaman bu dizileri genişletebilir. Aynı ürün sınıfında, aynı<br />

marka ile daha yüksek kaliteyle yeni bir ürünün üretilmesine<br />

ürün dizisinin yukarı yönlü genişletilmesi (yukarıya<br />

doğru esnetilmesi) denir. İşletmelerin ürün dizilerini hem<br />

aşağıya doğru hem de yukarıya doğru esneme kararı <strong>ve</strong>rmeleri<br />

söz konusu olabilir.<br />

Cevap A<br />

31. Pazar bölümlendirmede, alttan üste yaklaşımının<br />

benimsenmesiyle pazar bölümünün belirlenmesi<br />

aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />

A) Farklılaştırılmamış pazarlama<br />

B) Niş pazarlama<br />

C) Yoğunlaştırılmış pazarlama<br />

D) Mikro pazarlama<br />

E) Farklılaştırılmış pazarlama<br />

Çözüm: Pazar bölümleme, bir heterojen pazarın daha<br />

küçük miktarlarda homojen tüketici gruplarına bölümüdür.<br />

Niş pazarlama, göreceli olarak benzer niteliklerde mal/hizmetlere<br />

ihtiyaç duyan bir ya da daha çok benzer özelliği<br />

paylaşan, küçük bir tüketici kitlesinin istemlerini daha iyi<br />

karşılamak amacıyla geliştirilen pazarlama faaliyetleridir.<br />

Çok dar kapsamlı, küçük bir pazar bölümüdür, bir pazarın<br />

içinde belli bir konuya odaklanmış pazarlamadır. Davranışları,<br />

geçmişleri, değerleri <strong>ve</strong> gereksinimleri benzer olan<br />

insanların oluşturduğu alt gruplar belirlenir. Gruplar oluşturulurken<br />

alttan üste doğru bir yaklaşım benimsenmiştir.<br />

Cevap B<br />

43 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

32. Piyasada satılan bazı deterjanlar, kimyasal özellikleri<br />

aynı olmasına rağmen ambalajları <strong>ve</strong> reklamları<br />

değiştirilerek piyasaya sunulmaktadır.<br />

Buna göre bir işletmenin, mevcut pazarda kendi<br />

ürününün rakip işletmelerin ürünlerinden farklı<br />

olduğu kanısını yaratmak için harcadığı çabalara<br />

ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Ürün geliştirme<br />

B) Çeşitlendirme<br />

C) Pazar geliştirme<br />

D) Ürün hattı uzatma<br />

E) Ürün karmasını genişletme<br />

Çözüm: İşletmeler kâr <strong>ve</strong> büyüme amaçlarına ulaşabilmek<br />

için farklı gelişme stratejileri izleyebilirler. H. Igor Ansoff<br />

tarafından geliştirilen büyüme stratejileri 4 kadranlı bir<br />

matriste, mamul/pazar fırsat matrisi adıyla görülür.<br />

Mevcut pazarlar<br />

Mevcut mamuller<br />

pazara nüfuz<br />

etme<br />

Yeni ürünler<br />

mamul (ürün)<br />

geliştirme<br />

Yeni pazarlar pazar geliştirme çeşitlendirme<br />

Ürün (mamul) geliştirme stratejisinde, işletme mevcut<br />

pazarlara yönelik olarak yeni mamuller geliştirmeye <strong>ve</strong>ya<br />

mevcut mamullerde değişiklik yaparak yeni mamul haline<br />

getirmeye çalışmaktadır.<br />

Pazara nüfuz etme stratejisi, mevcut ürünle mevcut pazarlara<br />

daha fazla nüfuz etmedir.<br />

Pazar geliştirmede amaç, yeni pazarlar bulmak <strong>ve</strong> geliştirmektir.<br />

Çeşitlendirme stratejisinde, yeni ürünler geliştirme <strong>ve</strong><br />

bunları yeni pazarlara satma üzerinde durmaktadır.<br />

Cevap A<br />

33. <strong>2012</strong> yılı başında bir yıllık spot faiz oranı % 20 <strong>ve</strong> iki<br />

yıllık spot faiz oranı % 25’tir.<br />

Buna göre, 2013 yılı başı itibarıyla bir yıllık forward<br />

faiz oranı yüzde kaç olur<br />

A) 5 B) 20 C) 25 D) 30 E) 45<br />

Çözüm:<br />

<strong>2012</strong><br />

yılbaşı<br />

%20<br />

1 yıllık spot faiz<br />

1<br />

2 yıllık spot<br />

faiz oranı<br />

( 1+ 0,25) 2<br />

= ( 1,20) ⋅ ( 1+<br />

x)<br />

Cevap D<br />

= 1,3020<br />

= 30<br />

%25<br />

34. Aşağıdaki teorilerden hangisi, işletmelerde yönetici<br />

<strong>ve</strong> hissedarlar arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır<br />

A) Finansal Hiyerarşi Teorisi<br />

B) Vekâlet Teorisi<br />

C) Etkin Piyasalar Teorisi<br />

D) Eldeki Kuş Teorisi<br />

E) Beklentiler Teorisi<br />

Çözüm: Vekalet teorisi, bir tarafın diğer tarafı yetkilendirmesiyle<br />

birlikte doğan <strong>ve</strong>kalet ilişkilerini açıklamaktadır.<br />

Vekalet ilişkisi, kişilerin bir başkasını hizmet üretmek ya<br />

da kendisi adına karar <strong>ve</strong>rmesi için işe almasıyla ortaya<br />

çıkar. İşletmelerde yönetici <strong>ve</strong> hissedarlar arasındaki ilişkiyi<br />

açıklar.<br />

Finansal hiyerarşi teorisi, pek çok durumda, yüksek<br />

kârlılıkları olan firmaların neden daha az borç kullandıklarını,<br />

düşük kârlılıkları olan firmaların da neden yüksek<br />

oranda borç kullanımı yoluyla finanslama yoluna gittiklerini<br />

açıklamaktadır.<br />

Etkin piyasalar teorisi, finansal piyasaların bilgi açısından<br />

etkin çalıştığını bu yüzden ticarete konu olan varlıkların zaten<br />

mevcut bütün <strong>ve</strong>riyi yansıttığını <strong>ve</strong> yeni bilgiye mümkün<br />

olan en yüksek hızla tepki <strong>ve</strong>rdiğini savunan tezdir.<br />

Eldeki kuş teorisi, kâr payı dağıtım politikasının firmanın<br />

değerini etkilediğini savunmuşlardır. Teoriye göre işletme<br />

kâr payı dağıtmayıp oto finansman yaparsa kazancın elde<br />

edilmesi için geçen süre uzayacak <strong>ve</strong> hisse sahiplerinin<br />

beklenen getirileri artacaktır.<br />

Beklentiler teorisi, geleceği hemen tümüyle öngören bir<br />

karar alıcı varsaymaktadır. Teori makro ekonometrik modellerin<br />

optimal davranış <strong>ve</strong>ya karar <strong>ve</strong>rme biçimlerine dayandığını,<br />

oysa gerçek hayatta sonuçların, modelde yer<br />

alan tarafların politikalarla ilgili beklentilerine göre oluştuğunu<br />

belirtir.<br />

Cevap B<br />

44 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

35. Aşağıdakilerden hangisi, hisse senedi opsiyonunun<br />

değerini etkilemez<br />

A) Pazar endeksi<br />

B) Anlaşma fiyatı<br />

C) Vadeye kalan süre<br />

D) Faiz oranı<br />

E) Hisse senedi fiyatının oynaklığı<br />

Çözüm: Hisse senedi opsiyonu, belirli bir fiyata gelecekte<br />

hisse senedi satın alma hakkı olarak adlandırılır. Opsiyon<br />

sahibi, bir şirketin hisselerini belirli bir tarihte, belirli bir fiyata<br />

alma hakkına sahiptir. Amaç, borsadaki genel fiyat<br />

hareketlerinden yararlanabilmektir. Hisse senedi opsiyonunu<br />

etkileyen faktörler,<br />

• Spot piyasa fiyatı,<br />

• Anlaşma fiyatı,<br />

• Vadeye kalan süre,<br />

• Faiz oranı,<br />

• Hisse senedi fiyatının oynaklığı (değişkenliği),<br />

• Temettü.<br />

Pazar endeksi hisse senedi opsiyonunu etkilemez.<br />

Cevap A<br />

36. Aşağıdakilerden hangisi, Sermaye Varlıklarını Fiyatlama<br />

Modeli’nin varsayımlarından biri değildir<br />

A) Yatırımcılar, portföylerini bir dönemlik beklenen<br />

getiriler <strong>ve</strong> standart sapmalara göre değerlendirir.<br />

B) Yatırımcılar daima daha yüksek getiri bekler.<br />

C) Yatırımcılar riskten kaçar.<br />

D) Yatırımcılar, <strong>ve</strong>rgileri <strong>ve</strong> işlem maliyetlerini göz<br />

ardı eder.<br />

E) Yatırımcıların, menkul kıymetlerin beklenen getirilerini<br />

anlama yetenekleri farklıdır.<br />

Çözüm: Sermaye varlıklarını fiyatlama modeli, bir menkul<br />

kıymetin beklenen getirisini sistematik riskinin fonksiyonu<br />

olarak ifade etmekte <strong>ve</strong> tüm menkul kıymetlere uygulanabilme<br />

potansiyeline de sahip olmaktadır. Başlıca varsayımları,<br />

• Yatırımcılar, portföylerini bir dönemlik beklenen<br />

getiriler <strong>ve</strong> standart sapmalara göre değerlendirir.<br />

• Yatırımcılar, daima daha yüksek getiri bekler.<br />

• Yatırımcılar, riskten kaçar.<br />

• Yatırımcılar, <strong>ve</strong>rgileri <strong>ve</strong> işlem maliyetlerini göz ardı<br />

eder.<br />

• Yatırımcılar, istedikleri kadar risksiz finansal varlık<br />

kiralayabilirler.<br />

• Tüm finansal varlıklar mükemmel bir şekilde bölünebilir.<br />

• Tüm yatırımcılar fiyat alıcısı konumundadır, yatırımcıların<br />

alım/satım faaliyeti varlık fiyatını etkilemez.<br />

Cevap E<br />

45 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

37. ABC Şirketine ait hisse senedinin beklenen getirisi<br />

0,12, getirilerinin standart sapması 0,06 <strong>ve</strong> betası<br />

1,2’dir.<br />

Buna göre, şirketin getirisinin varyasyon katsayısı<br />

kaçtır<br />

A) 0,1 B) 0,5 C) 0,6 D) 2 E) 20<br />

Çözüm: Varyasyon katsayısı, bir olasılık dağılımı için<br />

normalize edilmiş istatiksel yayılma ölçüsüdür.<br />

Varyans, her bir olası getirinin beklenen getiriden farklarının<br />

karesinin olasılıklarla çarpımlarının toplamı, standart<br />

sapmasının karesidir. Riskin hem anlaşılması hem de ölçülmesi<br />

zordur. Riskin ölçümünde varyans <strong>ve</strong>ya standart<br />

sapma kullanılır.<br />

Değişim katsayısı ise standart sapmanın beklenen getiriye<br />

oranıdır.<br />

Değişim katsayısı =<br />

Standart sapma<br />

Beklenen getiri<br />

(varyasyon katsayısı)<br />

Standart sapma = 0,06 D.K = 0,06<br />

0,12<br />

Beklenen getiri = 0,12<br />

= 0,5<br />

39. Zayıf tipte etkin olan piyasalarda fiyatlar aşağıdakilerden<br />

hangisini yansıtır<br />

A) Firmayla ilgili tüm bilgileri<br />

B) Halka açıklanmış tüm bilgileri<br />

C) Geçmiş fiyat hareketlerini<br />

D) Finansal tablo <strong>ve</strong>rilerini<br />

E) Halka açık olmayan bilgileri<br />

Cevap: Etkin piyasa, menkul kıymet fiyatlarının, menkul<br />

kıymet değerleriyle ilgili tüm bilgileri yansıttığı piyasadır.<br />

Etkin piyasa kavramı, zayıf tipte etkinlik, yarı güçte etkinlik<br />

<strong>ve</strong> güçlü etkinlik olmak üzere 3'e ayrılır.<br />

Zayıf tipte etkinlik, piyasa fiyatlarının; geçmiş fiyatların tarihçesinde<br />

yer alan tüm bilgileri hızla yansıttığı durumdur.<br />

Yarı güçlü tipte etkinlik, piyasa fiyatlarının halka açıklanmış<br />

tüm bilgileri yansıttığı durumdur.<br />

Güçlü tipte etkinlik, fiyatların gerçek değerleri belirlemede<br />

kullanılabilecek tüm bilgileri yansıttığı durumdur.<br />

Cevap C<br />

Cevap B<br />

38. Aşağıdakilerden hangisi, para piyasası araçlarından<br />

biri değildir<br />

A) Repo<br />

B) Hazine bonosu<br />

C) Finansman bonosu<br />

D) Mevduat sertifikası<br />

E) Hisse senedi<br />

Cevap: Para piyasası, kısa vadeli fon arz <strong>ve</strong> talebinin karşılaştığı<br />

piyasadır. Para piyasası araçları,<br />

• Hazine bonosu,<br />

• Geri satın alma anlaşması (Repo),<br />

• Banka mevduatı (mevduat sertifikası),<br />

• Finansman bonoları,<br />

• Banka bonosu,<br />

• Varlığa dayalı menkul kıymet (VDMK).<br />

Hisse senedi ise, sermaye piyasası aracıdır.<br />

Cevap E<br />

40. Bir şirket <strong>2012</strong> yılı başında ¨500 milyon tutarında bir<br />

yatırım yapmıştır. Bu yatırımdan 2013 yılı sonunda<br />

¨100 milyon, 2014 yılı sonunda ¨300 milyon <strong>ve</strong> 2015<br />

yılı sonunda ¨400 milyon nakit girişi elde etmeyi<br />

beklemektedir.<br />

Nakit akışlarının yıl içinde aylara eşit şekilde dağıldığı<br />

varsayılırsa bu yatırımın geri ödeme süresi<br />

aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) 3 yıl, 9 ay B) 3 yıl, 3 ay C) 2 yıl, 6 ay<br />

D) 2 yıl, 3 ay E) 2 yıl<br />

Çözüm:<br />

Dönemler Nakit akışı Kümülatif<br />

<strong>2012</strong> yıl başı 0 −500 −500<br />

<strong>2012</strong> yıl sonu 1 0 −500<br />

2013 yıl sonu 2 +100 −400<br />

2014 yıl sonu 3 +300 −100<br />

2015 yıl sonu 4 ∗ +400 +300<br />

3. yıldan sonraki nakit girişi kümülatifi artı hale getirmiştir.<br />

Bu nedenle,<br />

⎛100 ⎞ 100 1<br />

1<br />

3 yıl ⊕⎜<br />

⎟⇒ = olduğuna göre 12 ⋅ = 3 ay<br />

⎝400 ⎠ 400 4<br />

4<br />

3 yıl ⊕ 3 ay<br />

Cevap B<br />

46<br />

İŞLETME TESTİ BİTTİ.<br />

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

MALİYE<br />

1. Bu testte 40 soru vardır.<br />

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />

1. Kamu ekonomisinde kullanılan “ayağı ile oy<br />

<strong>ve</strong>rmek” kavramıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi doğrudur<br />

A) Kişilerin, sunulan hizmetleri dikkate alarak oy<br />

<strong>ve</strong>rmesidir.<br />

B) Kişilerin, gönüllü olarak sandık başına gitmesidir.<br />

C) Merkezî yönetimden beklediğini alamayan seçmenin,<br />

yerel yönetimlerde başarılı kişilere yönelmesidir.<br />

D) Yerel yönetimin, istediği hizmetleri <strong>ve</strong>rmesini<br />

sağlayamayan vatandaşın en uygun yerel üretim<br />

birimine göçmesidir.<br />

E) Merkezî yönetim ile yerel yönetimin sundukları<br />

hizmetlerin farklılaştırılarak etkinliğin sağlanmasıdır.<br />

Çözüm: Tiebout modeli, optimal yerinden yönetim ile ilgili<br />

çalışmalardan üzerinde en çok durulan <strong>ve</strong> varsayımları ile<br />

de çok tartışılan bir modeldir. Tiebout mali sistem modelinin<br />

temeldeki dayanağı, yerel nitelikteki sosyal mallara<br />

olan tercihin açıklanması <strong>ve</strong> yerel nitelikteki sosyal malların<br />

etkin sunumunun sağlanmasıdır.<br />

Tüketicilerin aralarında seçim yapabileceği çok sayıda<br />

topluluk vardır <strong>ve</strong> bu topluluklar arasındaki göçlerin bireylere<br />

maliyeti yoktur (Costless mobility). Tüketiciler ortaya<br />

koydukları tüketim tercihlerini en iyi tatmin eden topluluğa<br />

taşınabilirler. Diğer bir deyişle etkin bir kamu hizmetinin<br />

sunumu, aynı türde kamusal mal tercihleri olan bireylerin<br />

belli yönetim bölgelerinde toplanmalarını gerektirir. Bu<br />

husus, bireylerin tercihlerine uygun çevreyi aramaları için<br />

bölgeler arasında hareket edebilme eğiliminden kaynaklanır.<br />

Bu “dolaşarak oylama” <strong>ve</strong>ya “ayakları ile oy <strong>ve</strong>rme”<br />

(voting with your feet) süreci yoluyla, bireyler sosyal mallar<br />

konusunda belli tercih kümelerine sahip bireylerin yaşadığı<br />

yönetim birimlerini arayıp bulacaklardır. Bu açıklamaya<br />

göre “ayağı ile oy <strong>ve</strong>rmek”; vatandaşların yerel yönetimler<br />

arasında en uygun yerel birime göçmesidir.<br />

2. Toplumsal yönden <strong>ve</strong>rgi ile fayda arasındaki ilişkiyi,<br />

“Kişilerin <strong>ve</strong>rgi ödemekle katlandıkları öz<strong>ve</strong>rilerin<br />

toplamı, ortak hareket etmekle sağladıkları toplam<br />

faydaya eşit olmalıdır.” biçiminde özetleyen iktisatçı<br />

aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Von Wiser<br />

B) Eugen Böhm-Bawerk<br />

C) Emil Sax<br />

D) William Jevons<br />

E) Leon Walras<br />

Çözüm: Siyasal karar alma sürecinin önemi devletin ekonomiye<br />

giderek daha fazla müdahalede bulunması <strong>ve</strong>ya<br />

milli gelirin önemli bir kısmını tahsis etmesi nedeniyle artmaktadır.<br />

Öte yandan, kişisel tercihlerin politik karar alma<br />

sürecinde esas alınması gerektiği görüşü de günümüzde<br />

önemli bir şekilde savunulmaktadır. Gerçekten, demokratik<br />

sistemin istikrarlı bir şekilde işleyebilmesi için bireysel<br />

tercihlerin politik karar alma mekanizmasıyla iyi bir<br />

biçimde yansıtılması gerekmektedir. Siyasal karar alma<br />

konusu, sistemli bir şekilde ilk defa <strong>ve</strong> geçmiş yüzyılda<br />

İtalyan iktisatçılar tarafından incelenmeye başlanmıştır.<br />

Modern kamu ekonomisi disiplininin de temelini atan bu<br />

iktisatçılar, kişisel tercihlerin kollektif karar alma sürecinde<br />

esas alınması gerektiğini ilk defa ileri sürmüşlerdir. İtalyan<br />

ekolünün bu görüşleri günümüzde, hangi malların üretileceğini<br />

<strong>ve</strong> fiyatının ne olacağını belirleyen temel unsurun,<br />

tüketici tercihleri olduğu biçiminde formüle edilmektedir.<br />

Ekonomide hangi malların üretileceğine <strong>ve</strong> hangi fiyattan<br />

satılacağına karar <strong>ve</strong>ren unsurun tüketici tercihleri olduğunu<br />

savunan bu görüş, tüketici egemenliği adıyla savunulmaktadır.<br />

Tüketici tercihleri ile politik kararlar arasındaki<br />

ilişki, Alman Emil Sax tarafından; <strong>ve</strong>rgi ödemekle kişilerin<br />

katlandıkları fedakarlıkların toplamı ile politik karar alma<br />

sonucu toplumun sağladığı toplam faydanın birbirine eşit<br />

olması gerektiği ifade edilmiştir (SAX; 1962, s.178).<br />

Cevap C<br />

Cevap D<br />

47<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

3. Leviathan, kendi ağırlığı altında ezilen mitolojik bir<br />

deniz canavarıdır.<br />

Buna göre, Thomas Hobbes’un kullandığı Leviathan<br />

kavramının maliye teorisindeki karşılığı<br />

aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Devletin kamu harcamaları ile adalet dağıtması<br />

B) Büyük bir kamu sektörünün ciddi sorunlar yaratması<br />

C) Gelir adaletinin <strong>ve</strong>rgilerle sağlanması<br />

D) Hacimce küçük olan devletin yeterli kamu hizmeti<br />

sunamaması<br />

E) Aşırı artan <strong>ve</strong>rgilerin adaletsizlik yaratması<br />

Çözüm: Bu model, politik kısıtların kamusal harcamaların<br />

büyümesi üzerinde sınırlı bir etkisi olduğunu varsaymaktadır.<br />

Modele göre kamu harcamalarını asıl artıran şey<br />

politikacıların, bakanların, bürokratların, teknokratların<br />

yapılarında var olan giderek büyüme, genişleme eğilimidir.<br />

Çünkü bu kesimler daha fazla harcamaya önceden<br />

beri eğilimlidirler <strong>ve</strong> hizmet sunumunun düzeyi <strong>ve</strong> mesleki<br />

standartları hep kendi menfaatlerini maksimize etme<br />

amacına göre belirlerler. Keza kamuda çalışanların siyasal<br />

etkisi diğerlerinden daha fazladır, çünkü hükümete /<br />

siyasilere daha yakındırlar <strong>ve</strong> politik karar alıcıları nasıl<br />

etkileyeceklerini daha iyi bilirler. Bu etki, kamusal istihdam<br />

arttıkça artar <strong>ve</strong> kamu çalışanlarının oyları daha belirgin<br />

bir hal alır. Bunlar da genelde kamu harcamalarının daha<br />

da büyümesi yönünde tercih kullanırlar. Bu da büyük bir<br />

kamu sektörünün ciddi sorunlar yarattığını ortaya koymaktadır.<br />

Bu makro model, tek tek bürokrat, politikacı,<br />

baskı grupları <strong>ve</strong> seçmenlerin davranışlarını teslim alan<br />

mikro modellerden oluşur.<br />

5. Vergilemede, muafiyet <strong>ve</strong> istisna arasındaki temel<br />

farkla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Muafiyet <strong>ve</strong>rgi mükellefini, istisna ise <strong>ve</strong>rgi konusunu<br />

<strong>ve</strong>rgi dışı bırakır.<br />

B) Muafiyet özel tüketim <strong>ve</strong>rgisinde, istisna ise gelir<br />

<strong>ve</strong>rgisinde geçerlidir.<br />

C) Muafiyet gelir <strong>ve</strong>rgisinde, istisna ise katma değer<br />

<strong>ve</strong>rgisinde geçerlidir.<br />

D) Muafiyet <strong>ve</strong>rgi konusuyla, istisna ise <strong>ve</strong>rgiyi doğuran<br />

olayla ilgilidir.<br />

E) Muafiyet <strong>ve</strong>rgi borcunun tamamını, istisna ise<br />

<strong>ve</strong>rgi borcunun bir kısmını ortadan kaldırır.<br />

Çözüm:<br />

Vergi muafiyeti; <strong>ve</strong>rgi kanunlarına göre <strong>ve</strong>rgilendirilmesi<br />

gerekli bazı kimselerin <strong>ve</strong>rgi dışı bırakılmasıdır. (örneğin,<br />

gelir <strong>ve</strong>rgisindeki “esnaf muaflığı”)<br />

Vergi istisnası; <strong>ve</strong>rgi kanunlarına göre <strong>ve</strong>rgilendirilmesi<br />

gereken bazı konuların <strong>ve</strong>rgi dışı bırakılmasıdır. (örneğin,<br />

katma değer <strong>ve</strong>rgisindeki “ihracat istisnası”)<br />

Muafiyet <strong>ve</strong>rgi mükellefini, istisna ise <strong>ve</strong>rgi konusunu <strong>ve</strong>rgi<br />

dışı bırakmaktır.<br />

Cevap A<br />

Cevap B<br />

4. Verimi son derece düşük olduğu hâlde konusunu<br />

gizlemenin son derece güç olması nedeniyle<br />

uygulaması kolay olan <strong>ve</strong>rgi aşağıdakilerden<br />

hangisidir<br />

A) Motorlu taşıtlar <strong>ve</strong>rgisi<br />

B) Emlak <strong>ve</strong>rgisi<br />

C) Baş <strong>ve</strong>rgisi<br />

D) Gelir <strong>ve</strong>rgisi<br />

E) Damga <strong>ve</strong>rgisi<br />

Çözüm:<br />

Baş <strong>ve</strong>rgisi: Bireyler arasında ekonomik güç farklılıklarının<br />

bulunmadığı varsayımıyla kişi başına eşit miktarda<br />

alınan <strong>ve</strong>rgidir. Verginin konusu <strong>ve</strong> matrahı, yükümlünün<br />

kendisidir. Zaman içinde nüfus artışı, toplumsal ilişkilerin<br />

gelişmesi sonucunda baş <strong>ve</strong>rgisinin gerçek ödeme gücünü<br />

temsil etmemesi, adil olmaması, <strong>ve</strong>rgiyi ilkel bir uygulama<br />

haline getirmiştir.<br />

Cevap C<br />

48 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

6. Vergilemede eşitlik ilkesi çerçe<strong>ve</strong>sinde, toplum<br />

için bir bütün olarak <strong>ve</strong>rginin uygunluğunu göz<br />

önüne alan görüş aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Eşit mutlak fedakârlık<br />

B) Eşit oranlı fedakârlık<br />

C) Maksimum toplam fedakârlık<br />

D) Eşit marjinal fedakârlık<br />

E) En az toplam fedakârlık<br />

Çözüm: Vergilemede eşitlik ilkesine göre, bireyler genel<br />

<strong>ve</strong>rgi yüküne, kendi ödeme güçlerine göre katılmalıdırlar.<br />

Diğer bir ifade ile <strong>ve</strong>rgilemede eşitlik ilkesi, mükelleflerin<br />

<strong>ve</strong>rgi ödeme güçlerini dikkate almak suretiyle <strong>ve</strong>rgilendirilmesidir.<br />

Vergide eşitlik; “Dikey Eşitlik” <strong>ve</strong> “Yatay Eşitlik”<br />

seklindeki iki temel kriterle açıklanabilir. Vergilemede eşitlik,<br />

eşit durumda bulunan kimselerin aynı (yatay eşitlik),<br />

sosyal <strong>ve</strong> ekonomik yönden farklı durumlarda bulunan<br />

kimselerin ise değişik (dikey eşitlik) <strong>ve</strong>rgilendirilmesidir.<br />

Bununla birlikte <strong>ve</strong>rgilemede eşitliğin sağlanabilmesi için<br />

her zaman uygulanabilir ölçüler mevcut değildir.Teoride<br />

mükelleflerin <strong>ve</strong>rgi ödeme gücünün belirlenebilmesi için,<br />

<strong>ve</strong>rgi sonucu katlanacakları fedakarlığın dikkate alınmasının<br />

uygun olacağı öne sürülmüştür. Bu konuda öne sürülen<br />

görüşler; eşit fedakarlık, eşit oranlı fedakarlık <strong>ve</strong> en az<br />

toplam fedakarlık görüşleri seklinde sıralanmaktadır.<br />

Eşit fedakarlık yaklaşımına göre; ödenmesi söz konusu<br />

<strong>ve</strong>rgi dolayısıyla mükelleflerin sahip oldukları toplam faydadaki<br />

azalısın aynı düzeyde olması, bu yolla katlanılan<br />

fedakarlığın eşit kılınmasını öngörmektedir. Bu durumda,<br />

matrahın büyüklüğüne bakılmaksızın, farklı gelire <strong>ve</strong>ya<br />

varlığa sahip olan kişiler, aynı miktarda <strong>ve</strong>rgi ödeyebilecektir.<br />

Eşit oranlı fedakarlık yaklaşımı, mükelleflerden varlıkları<br />

(<strong>ve</strong>ya gelirleri) yüksek olanların, düşük olanlara oranla<br />

toplumdan daha fazla fayda sağladıkları düşüncesiyle,<br />

birincilerin gelirlerinin, düşük olanlara oranla daha fazla<br />

<strong>ve</strong>rgilendirilmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır.<br />

En az toplam fedakarlık yaklaşımına göre; toplumu oluşturan<br />

kişiler <strong>ve</strong>rgilendirilirken, bir bütün olarak toplumun<br />

katlandığı toplam fedakarlık mümkün olan en düşük düzeyde<br />

olmalıdır. Bu yaklaşımda, mükellefler arasında <strong>ve</strong>rgi<br />

dolayısıyla bir eşitlik söz konusu olmamakta, <strong>ve</strong>rginin<br />

toplum açısından bir bütün olarak uygunluğu göz önüne<br />

alınmaktadır.<br />

Cevap E<br />

7. Aşağıdakilerden hangisi, sınıf usulü <strong>ve</strong>rgi tarifesinin<br />

temel sakıncalarından biridir<br />

A) Alt gelir gruplarının <strong>ve</strong>rgi yükünü artırarak adaletsizlik<br />

yaratması<br />

B) Üst gelir gruplarından daha az <strong>ve</strong>rgi alınması dolayısıyla<br />

adaletsizlik yaratması<br />

C) Harcanabilir gelir açısından gelir dağılımını tersine<br />

çevirebilmesi<br />

D) Vergi sonrası gelir açısından alt <strong>ve</strong> üst gelir grubu<br />

arasında aşırı fark yaratması<br />

E) Vergi öncesi gelir dağılımını olumsuz etkilemesi<br />

Çözüm:<br />

Sınıf usulü artan oranlılık(Basit artan oranlılık); <strong>ve</strong>rgilendirilecek<br />

matrahın dilimlere ayrılmasından sonra, her<br />

üst dilime geçişte, o dilim için öngörülen <strong>ve</strong>rgi oranının<br />

tüm matraha uygulanmasıdır. Bu uygulamada en büyük<br />

sakınca, gelir dağılımında adaletsizliği arttırmasıdır. Bu<br />

kapsamda değerlendirildiğinde harcanabilir gelir açısından<br />

gelir dağılımını tersine çevirebilir.<br />

Cevap C<br />

8. Belirli bir yaşa gelmiş <strong>ve</strong> çalışmakta olan kimselerden<br />

maktu olarak alınan baş <strong>ve</strong>rgisinin doğurabileceği<br />

sonuç aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Sınıf usulü artan oranlılık<br />

B) Gizli artan oranlılık<br />

C) Dilim usulü artan oranlılık<br />

D) Tersine artan oranlılık<br />

E) Dik artan oranlılık<br />

Çözüm:<br />

Tersine artan oranlı <strong>ve</strong>rgi tarifesi: Bazı <strong>ve</strong>rgilerde<br />

mükelleflerin gelirleri arttıkça gelirlerine oranla ödeyecekleri<br />

<strong>ve</strong>rgi azalmaktadır. Burada mükelleflerin gelirleri<br />

ile ödeyeceği toplam <strong>ve</strong>rgi miktarı karşılaştırılmaktadır.<br />

Türkiye’de kaldırılan götürü usul <strong>ve</strong>rgilemede tersine artan<br />

oranlı tarife özelliği mevcuttur. Bu durumda belirli bir<br />

yaşa gelmiş <strong>ve</strong> çalışmakta olan kimselerden maktu olarak<br />

alınan baş <strong>ve</strong>rgisi bu sonucu doğurur.<br />

Cevap D<br />

49 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

9. Aşağıdaki tabloda bir <strong>ve</strong>rgi tarifesi <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Vergi matrahı (¨) Vergi oranı (%)<br />

100 10<br />

200 15<br />

300 20<br />

400 25<br />

500 30<br />

Buna göre, bu <strong>ve</strong>rgi tarifesinde uzunluk farkı<br />

kaçtır<br />

A) 5 B)20 C) 100 D) 300 E) 400<br />

Çözüm:<br />

Uzunluk farkı: Bir <strong>ve</strong>rgi tarifesinde uzunluk farkını bulmak<br />

için en yüksek <strong>ve</strong>rgi matrahı ile en düşük <strong>ve</strong>rgi matrahı<br />

arasındaki farka bakılır.<br />

500 − 100 = 400<br />

Cevap E<br />

11. Kamu harcamalarının, olağanüstü olaylara bağlı<br />

olarak katlanılabilir <strong>ve</strong>rgi yükü yoluyla artışını<br />

açıklayan görüş aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Wagner Yasası<br />

B) Görünüşte Artış Yasası<br />

C) Baumal Hipotezi<br />

D) Peacock-Wiseman Hipotezi<br />

E) Ortanca Seçmen Hipotezi<br />

Çözüm: Peacock-Wiseman’ın İngiltere ekonomisinin<br />

1890-1955 yılları arasını kapsayan araştırması Wagner<br />

Yasası ile test edilmiş <strong>ve</strong> yasanın geçerliliği ispatlanmıştır.<br />

Peacock-Wiseman kamu harcamalarındaki artış eğiliminin<br />

nedenlerini, Wagner’in gösterdiklerinden daha farklı<br />

faktörlerle açıklamıştır. Bu analize göre, savaş <strong>ve</strong>ya depresyon<br />

dönemlerinde kamu harcamaları artarken, siyasal<br />

iktidarlar artan kamu harcamalarını karşılayabilmek için<br />

<strong>ve</strong>rgi oranlarını çok yüksek miktarlarda arttırmış ancak<br />

olağanüstü durumlar ortadan kalktığında toplum bu <strong>ve</strong>rgi<br />

yüküne alışmış olduğundan <strong>ve</strong>rgiler eski seviyesine indirilmemiş<br />

<strong>ve</strong> dolayısıyla kamu harcamaları da azaltılamamıştır.<br />

Bundan dolayı kamu harcamalarının gelişme trendi<br />

Wagner’in dediği gibi düz bir çizgi şeklinde değil, kesikli<br />

sıçramalar şeklinde yükselme göstermiş <strong>ve</strong> bu eğilime<br />

sıçrama etkisi denilmiştir. Kısaca, Peacock <strong>ve</strong> Wiseman’a<br />

göre, ekonomik gelişme dönemlerinde kamu gelirlerinin<br />

artması kamu giderlerinin artmasına neden olmakta fakat<br />

ekonomik daralma dönemlerinde kamu giderleri eski seviyesine<br />

inmediği için sürekli olarak artmaktadır.<br />

Peacock <strong>ve</strong> Wiseman kamu harcamalarının savaş <strong>ve</strong><br />

ekonomik kriz dönemlerinde dikey, olağanüstü dönem<br />

sona erdiğinde ise yatay bir seyir izlediğini belirtmiştir. Diğer<br />

bir ifade ile Peacock <strong>ve</strong> Wiseman kamu harcamalarının<br />

arttığını kabul etmiş ancak bu artışın Wagner’in ifade<br />

ettiği gibi devamlı bir artış göstermediği <strong>ve</strong> kademeli bir<br />

artış gösterdiğini belirtmiştir.<br />

Cevap D<br />

10. Etkin <strong>ve</strong>rgiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

doğrudur<br />

A) Herkesten, gücüne göre alınan <strong>ve</strong>rgidir.<br />

B) Mükellefte davranış değişikliğine yol açmayan<br />

<strong>ve</strong>rgidir.<br />

C) Fiyatlar üzerinde etkili olan <strong>ve</strong>rgidir.<br />

D) Devlete en yüksek geliri sağlayan <strong>ve</strong>rgidir.<br />

E) Toplama maliyeti düşük olan <strong>ve</strong>rgidir.<br />

Çözüm: Uygulanan bir <strong>ve</strong>rgi; piyasanın işleyişini bozmuyor<br />

ise tarafsız <strong>ve</strong>rgi, mükelleflerin kararlarını değiştirmiyorsa<br />

etkin <strong>ve</strong>rgi olarak isimlendirilir.<br />

Cevap B<br />

50 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

12. Aşağıdakilerden hangisi, kamu harcamalarının<br />

görünüşte artış nedenlerinden biri değildir<br />

A) Paranın satın alma gücünün düşmesi<br />

B) Bütçe sistemlerinin gayrisafi usule doğru evrilmesi<br />

C) Kamu hizmetlerinin parayla gördürülmesi<br />

D) Oy hakkının yaygınlaşması sonucunda seçmen<br />

taleplerinin artması<br />

E) Kişi başına yapılan harcama aynı kaldığı hâlde<br />

nüfusun artması<br />

13. Özel kesime ait bir arazi <strong>ve</strong>ya binanın kamu<br />

kesimi tarafından kamulaştırılması nedeniyle<br />

ortaya çıkan harcama, aşağıdakilerden hangisinin<br />

kapsamına girer<br />

A) Reel harcama<br />

B) Yatırım harcaması<br />

C) Kalkınma carileri<br />

D) İktisadi transfer<br />

E) Sermaye oluşumu için yapılan transfer<br />

Çözüm: Kamu harcamalarının artışı iki kapsamda incelenebilir.<br />

Topluma sunulan mal <strong>ve</strong> hizmetin kalitesinde <strong>ve</strong>ya<br />

miktarında bir artış meydana gelmemesine karşın, kamu<br />

harcamalarının tutarında ortaya çıkan artışa “görünürde<br />

artış” denilmektedir. Topluma sunulan mal <strong>ve</strong> hizmetin<br />

kalitesinde <strong>ve</strong>ya miktarında artış yanında, kamu harcamalarının<br />

tutarının da artmasına ise “gerçek artış” adı<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Görünüşte Artış Sebepleri:<br />

• Para Değerinin Düşmesi,<br />

• Bütçe Yöntem <strong>ve</strong> Tekniğindeki Değişmeler,<br />

• Kamu Hizmetlerinin Yerine Getirilmesinde Ayni<br />

Usulün Terk Edilmesi,<br />

• Ülke Sınırlarının <strong>ve</strong> Nüfusun Değişmesi.<br />

Cevap D<br />

Çözüm: Devlet, özel kesime ait sermayeyi, kamulaştırabilmektedir.<br />

Bu durum, sadece mevcut sermayeyi temsil<br />

eden değerlerin el değiştirmesinden ibaret olmaktadır.<br />

Sonuçta bu tür bir harcama milli hasılada artışa yol açmamaktadır.<br />

Devlet, özel kesimden arazi, bina, makine <strong>ve</strong><br />

benzeri malları kiralayabilmektedir. Bu tür kiralamalarda<br />

genellikle ödemenin bir kısmı amortisman karşılığında<br />

olmaktadır. Amortisman karşılığı olması, bu tür malların<br />

ekonomik <strong>ve</strong> fiziki olarak eskimeye, yıpranmaya uygun olmaları<br />

<strong>ve</strong> bu tür kayıpların karşılanması gerekliliğidir. Yeni<br />

olan bir malın kira bedelinin içindeki amortisman payı,<br />

satın alma bedelinin bir kısmı olarak düşünülmekte <strong>ve</strong><br />

dolayısıyla bu tür mallar için ödenen kiranın amortisman<br />

payları reel harcama olarak kabul edilmektedir. Ancak<br />

eskimiş bir malın kiralanmasında böyle bir amortisman<br />

payının gerçek mal <strong>ve</strong> hizmet alımları içinde sayılması,<br />

daha önceki yıllarda üretilmiş <strong>ve</strong> o yıllar milli gelir hesaplarına<br />

girmiş bir kalemin yeniden hesaplanması niteliğini<br />

taşımaktadır. Bu bakımdan bu tür mallar için ödenen kira<br />

bedelindeki amortisman payının, sermaye oluşumu için<br />

yapılan transfer harcaması olarak kabulü daha doğrudur.<br />

Yani kısaca binalar için eğer bina yapım yılı içinde devletçe<br />

satın alınıyorsa devletin yatırımı, daha önceki yıllarda<br />

tamamlanmış bir binanın satın alınması söz konusu ise<br />

sermaye oluşumuna yönelik transfer harcamasından söz<br />

edilir.<br />

Cevap E<br />

51 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

14. Tüketicinin alacağı mal <strong>ve</strong> eşyaların fiyatını <strong>ve</strong>ya<br />

göreceği hizmetlerin bedelini azaltmak amacıyla<br />

yapılan iktisadi yardımlar aşağıdakilerden hangisinin<br />

kapsamına girer<br />

A) Dolaysız transferler<br />

B) Dolaylı transferler<br />

C) Sermaye transferleri<br />

D) Gelir transferleri<br />

E) Verimli transferler<br />

Çözüm: Bu tür harcamalar; bazı bireylerin ya da sosyal<br />

grupların satın alma güçlerini arttırmak amacı ile yapılmaktadır.<br />

Bireylerin satın alma güçleri üzerindeki etkileri<br />

ise doğrudan doğruya <strong>ve</strong>ya dolaylı olabilmektedir. Nakdi<br />

gelirleri doğrudan doğruya arttıran transfer harcamaları<br />

dolaysız, dolaylı bir şekilde gelirler üzerinde etkili olanlar<br />

ise dolaylı transfer harcamalarıdır. Ayrımdaki temel kıstas;<br />

satın alma gücünün direkt <strong>ve</strong>ya endirekt bir şekilde nakledilmesidir.<br />

Sosyal amaca yönelik olarak yapılar düşük<br />

gelirlilere, işsizlere, fakir öğrencilere yardım amaçlı ödemeler,<br />

dolaysız transferler arasında gösterilirken, tüketiciler<br />

için mal <strong>ve</strong> hizmet fiyatlarını düşürmeyi <strong>ve</strong>ya üretici gelirlerini<br />

arttırmayı hedef alan iktisadi amaçlı mali yardımlar<br />

dolaylı transfer olarak kabul edilmektedir.<br />

Cevap B<br />

16. Sermaye teşkili için yapılan transferler ile sosyal<br />

transferler arasındaki temel farkla ilgili aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Sermaye teşkili için yapılan transferler yatırım niteliğinde,<br />

sosyal transferler ise cari nitelikte kamu<br />

harcamalarıdır.<br />

B) Sermaye teşkili için yapılan transferler firmalara<br />

yapılan, sosyal transferler ise kişilere yapılan<br />

transferlerdir.<br />

C) Sermaye teşkili için yapılan transferler bir dönem<br />

için, sosyal transferler ise birden fazla dönem için<br />

yapılır.<br />

D) Sermaye teşkili için yapılan transferler için bütçeden<br />

ödenek ayrılmazken, sosyal transferler için<br />

bütçeden ödenek ayrılır.<br />

E) Sermaye teşkili için yapılan transferler karşılıklı,<br />

sosyal transferler ise karşılıksız transferlerdir.<br />

Çözüm: Sermaye oluşumuna yönelik transfer harcamaları<br />

karşılıksız değildir. Bu harcamalar sonucunda devlet<br />

menkul <strong>ve</strong>ya gayrimenkul mal elde etmektedir. Örnek olarak<br />

özel kesimin ürettiği gayrimenkullerin devlet tarafından<br />

satın alınmasını ya da kiralanmasını gösterebiliriz. Bu<br />

durumda sermaye teşkili için yapılan transferler karşılıklı,<br />

sosyal transferler ise karşılıksız transferlerdir.<br />

Cevap E<br />

15. Nüfus artışının, saf kamu mallarına yapılan harcamalar<br />

üzerindeki etkisiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi doğrudur<br />

A) Toplam harcamayı etkilemez.<br />

B) Toplam harcamayı artırır.<br />

C) Toplam harcamayı azaltır.<br />

D) Kişi başına harcamayı artırır.<br />

E) Kişi başına harcamayı değiştirmez.<br />

17. Devlet borçlarının mecburi değiştirilmesiyle ilgili<br />

aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Tahvil sahibi yüksek faizli tahvili <strong>ve</strong>rip düşük faizli<br />

tahvili almak zorundadır.<br />

B) Tahvil sahibi kısa vadeli tahvili <strong>ve</strong>rip uzun vadeli<br />

tahvili almak zorundadır.<br />

C) Tahvil sahibi ya düşük faizli tahvili ya da erken<br />

ödemeyi kabul eder.<br />

D) Düşük faizli tahvili kabul etmemesi hâlinde geçmiş<br />

faiz kazançlarını kaybedeceğinden, tahvil<br />

sahibi gelecekteki faizden vazgeçer.<br />

E) Uzun vadeli tahvili kabul etmemesi hâlinde anaparasını<br />

kaybedeceğinden, tahvil sahibi değişikliğe<br />

razı olur.<br />

Çözüm: Gerek siyasi gelişmeler sonucunda ülke sınırlarının<br />

değişmesi gerekse nüfus artışı sonucunda artan kamu<br />

harcamaları görünüşte olmaktadır. Çünkü bu durumda yapılan<br />

kamu harcamaları artışı kişi başına bir artış getirmemektedir.<br />

Ancak nüfus artış hızının üzerinde bir kamusal<br />

harcama artışı söz konusu olduğunda bu artış gerçek bir<br />

artış halini almaktadır. Nüfus artışının, saf kamu mallarına<br />

yapılan harcamalar üzerindeki etkisi bu kapsamda değerlendirilirse<br />

toplam harcama etkilenmez.<br />

Cevap A<br />

Çözüm:<br />

Mecburi Kon<strong>ve</strong>rsiyon: Mecburi kon<strong>ve</strong>rsiyon da devlet<br />

tahvil sahiplerine tahvilini düşük faizli yenisiyle değiştirmek<br />

ya da erken ödemeyi kabul etmek gibi iki alternatif<br />

sunmaktadır. Bu iki alternatif için belli bir süre tanınmakta<br />

<strong>ve</strong> bu süre içinde tercih belirtmeyenlerin değişimi kabul<br />

ettikleri varsayılmaktadır. Bu kon<strong>ve</strong>rsiyon uygulaması, gönüllü<br />

kon<strong>ve</strong>rsiyonun yarı-cebri bir şekli olarak karşımıza<br />

çıkmaktadır.<br />

Cevap C<br />

52<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

18. İhraç faizi yüzde 3 olan bir tahvilin yüzde 10<br />

iskontoyla satılması hâlinde gerçek faiz yaklaşık<br />

olarak yüzde kaç olur<br />

A) 2,5 B) 3,3 C) 4,4 D) 5,3 E) 7,7<br />

Çözüm:<br />

İskonto Faizi = 3 × 10/100= 0,3<br />

Gerçek Faiz = 3 + 0,3 = 3,3<br />

20. Anapara tutarına dokunmadan borç yükünün hafifletilmesi<br />

için başvurulan tedbir aşağıdakilerden<br />

hangisidir<br />

A) Kon<strong>ve</strong>rsiyon<br />

B) Tahkim<br />

C) Konsolidasyon<br />

D) İtfa<br />

E) Amortisman<br />

Cevap B<br />

Çözüm:<br />

Konsolidasyon: Vadesi gelen bir borcun vadesinin ötelenmesidir.<br />

Başka bir deyişle kısa vadeli bir borcun uzun<br />

vadeli hale getirilmesidir. Konsolidasyon uygulamasının<br />

vade <strong>ve</strong> faiz oranını değiştirmesi nedeniyle borçların yapısında<br />

değişiklik meydana getiren bir işlem olduğu savunulur.<br />

Kon<strong>ve</strong>rsiyon: Yüksek faiz oranlı tahviller düşük faiz<br />

oranlı tahvillerle değiştirilmektedir.<br />

<strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen bilgiler ışığında borç yükünü hafifleten uygulamaya<br />

kon<strong>ve</strong>rsiyon adı <strong>ve</strong>rilir.<br />

Cevap A<br />

19. Aşağıdakilerden hangisi, dalgalı borçlarda kullanılan<br />

araçlardan biri değildir<br />

A) Hazine bonoları<br />

B) Hazine kefaletini haiz bonolar<br />

C) Müteahhit bonoları<br />

D) Kısa vadeli avanslar<br />

E) Kuponlu tahviller<br />

Çözüm: Kısa vadeli borçları (dalgalı borçlar) aşağıdaki<br />

gibi sıralamak mümkündür.<br />

• Hazine Bonoları,<br />

• Hazine Kefaletine Haiz Bonolar,<br />

• Hazineye Kısa Vadeli Avans,<br />

• Müteahhit Bonoları,<br />

• Bütçe Emanetleri <strong>ve</strong><br />

• Kısa Vadeli Dış Borçlar<br />

Kuponlu tahviller uzun vadeli borçlanma araçları arasında<br />

sayılır.<br />

Cevap E<br />

21. İhtiyari tahkimle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

doğrudur<br />

A) Devletin, kendi iradesiyle kısa vadeli borç senedini<br />

uzun vadeli borç senediyle değiştirmesidir.<br />

B) Alacaklının, elindeki kısa vadeli senedi uzun vadeli<br />

senetle değiştirmekte serbest bırakılmasıdır.<br />

C) Alacaklının, kısa vadeli senedi satarak uzun vadeli<br />

senet satın almasıdır.<br />

D) Devletin, kısa vadeli borçlarını itfa ederek tahville<br />

borçlanmaya gitmesidir.<br />

E) Devletin, düşük faizli borç senedini yüksek faizli<br />

borç senediyle değiştirmesidir.<br />

Çözüm:<br />

Gönüllü(İhtiyari) Konsolidasyon (Tahkim): Bu konsolidasyon<br />

şeklinde kısa <strong>ve</strong> orta vadeli borç senetleri aynı<br />

miktardaki uzun vadeli borç senetleriyle değiştirilmektedir.<br />

En çok karşılaşılan konsolidasyon şeklidir. Tasarruf sahipleri<br />

yeni sunulan tahvillerden sağlayacakları faydaları<br />

değerlendirerek karar <strong>ve</strong>rirler. Gönüllü konsolidasyonda<br />

devlet uzun vadeli borçlanmaya gider, buradan sağladığı<br />

kaynaklarla eski borçlarını öder. İkincisinde ise eski senetlerin<br />

yeni senet alımında kullanılmasına olanak tanır.<br />

Cevap B<br />

53<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

22. Hazine kefaletini taşıyan bonolar aşağıdakilerin<br />

hangisi tarafından borçlanma amacıyla kullanılır<br />

A) Hazine Müsteşarlığı<br />

B) Merkezî yönetim birimleri<br />

C) Ticari bankalar<br />

D) İktisadi faaliyette bulunan özel bütçeli kuruluşlar<br />

E) Merkez Bankası<br />

24. Bütçenin hukuki işlevinin temel unsuru aşağıdakilerden<br />

hangisidir<br />

A) Bütçe görüşmelerinin yıl sonunda yapılması<br />

B) Bütçe tahminlerinin bağlayıcı olması<br />

C) Bütçenin bir kanun olması<br />

D) Bütçenin bir kanun hükmünde kararname olması<br />

E) Bütçenin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması<br />

Çözüm:<br />

Hazine Kefaletine Haiz Bonolar: Kamu kurum <strong>ve</strong> kuruluşları<br />

tarafından (genellikle iktisadi devlet teşekkülleri)<br />

hazine gü<strong>ve</strong>ncesi ile çıkarılan bu bonoların vadeleri 9 aya<br />

kadar olup Merkez Bankasınca iskonto edilmekte <strong>ve</strong> karşılığında<br />

ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşlara avans <strong>ve</strong>rilebilmektedir.<br />

Cevap D<br />

Çözüm: Bütçe ülkede mevcut bulunan hukuk sistemine<br />

uygun olarak hazırlanır, uygulanır <strong>ve</strong> denetlenir. Bütçe bir<br />

kanundur. Ancak bu kanun belli özellikleriyle diğer kanunlardan<br />

ayrılır. Bu özellikler şunlardır:<br />

• Bütçe süreli bir kanundur (12 ay).<br />

• Bütçe Cumhurbaşkanı tarafından <strong>ve</strong>to edilemeyen bir<br />

kanundur.<br />

• Bütçe devletin mali hayatının belirleyicisi olan bir<br />

kanundur. Bütçede belirtilmeyen bir harcamanın yapılması<br />

<strong>ve</strong> gelirin toplanması mümkün değildir.<br />

• Bütçe hukuki anlamda bir yetki yasasıdır. Demokratik<br />

parlamenter sisteme geçişin en önemli göstergesidir.<br />

Bu anlamda hukuki fonksiyonu tanımlayacak olursak<br />

bütçe kamu yönetimlerini bağlayıcı bir tasarruftur.<br />

Cevap C<br />

23. Bütçenin kaynak tahsis niteliği aşağıdakilerden<br />

hangisiyle doğrudan ilişkilidir<br />

A) Kamu kurumlarına ödenek tahsis edilmesi<br />

B) Belirli gelir kaynaklarının yerel yönetimlere bırakılması<br />

C) Bazı gelir kaynaklarının belirli hizmetlere tahsis<br />

edilmesi<br />

D) Belirli hizmetlerin finansman kaynağının belirlenmesi<br />

E) Kamu <strong>ve</strong> özel kesim arasında paylaşılan kaynakların<br />

etkin kullanımı<br />

Çözüm: Sınırlı kaynakların rasyonel şekilde dağıtılıp kullanılması<br />

kaynak dağılımı fonksiyonu kapsamında değerlendirilir.<br />

Burada amaç, toplumsal ihtiyaçları mümkün olan<br />

en uygun bileşimdeki bütçe ile gerçekleştirmektir. Ekonomilerde<br />

en önemli sorun kaynak yetersizliği sorunudur.<br />

Bütçe ile doğru planlamalar yapılmadığı takdirde kaynak<br />

yetersizliği sorunu daha da derinleşebilir. Kamu <strong>ve</strong> özel<br />

kesim arasında paylaşılan kaynakların etkin kullanımını<br />

göstermektedir.<br />

Cevap E<br />

25. Kamu hizmetlerinin cinsi <strong>ve</strong> tutarı ile bu hizmetleri<br />

karşılayacak kamu gelirlerinin toplanması hakkında<br />

karar <strong>ve</strong>rme yetkisine ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />

A) Bütçenin mali işlevi<br />

B) Hükümranlık hakkı<br />

C) Bütçenin siyasal işlevi<br />

D) Bütçe hakkı<br />

E) Denetim hakkı<br />

Çözüm:<br />

Bütçe Hakkı: Kamu hizmetlerinin cinsi <strong>ve</strong> tutarı ile bu<br />

hizmetleri karşılayacak kamu gelirlerinin toplanması<br />

hakkında karar <strong>ve</strong>rme yetkisine <strong>ve</strong>rilen isimdir. İlk olarak<br />

İngiltere’de kabul edilmiştir.<br />

Cevap D<br />

54 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

26. Tevzin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />

doğrudur<br />

A) Gelirlerin toplanmasına <strong>ve</strong> harcamaların yapılmasına<br />

önceden yetki <strong>ve</strong>rilmesidir.<br />

B) Bütçede yer alan kamu gelir <strong>ve</strong> gider tahminlerinin<br />

denk olmasıdır.<br />

C) Bütçede yer alan tahminlerin yıllık olarak yapılmasıdır.<br />

D) Devletin gelir <strong>ve</strong> giderlerinin geleceğe yönelik<br />

olarak tahmin edilmesidir.<br />

E) Bütçede yer alan tahminlerin ilgili dönemin ekonomik<br />

şartlarıyla uyumlu olmasıdır.<br />

Çözüm:<br />

Tevzin: Bütçe gelir <strong>ve</strong> giderleri denk olmak zorundadır.<br />

Cevap B<br />

27. Aşağıdakilerden hangisi, bütçenin temel unsurlarından<br />

biri değildir<br />

A) Taahhüt B) Tahdit C) Tasdik<br />

D) Tahmin E) Tevzin<br />

Çözüm: Bütçeye ilişkin olarak yapılan tanımlar bizi bütçenin<br />

4 temel özelliğine götürmektedir.<br />

Tahmin: Bütçe kamu gelir <strong>ve</strong> giderlerinin bir tahminini ortaya<br />

koymaktadır.<br />

Tahdit: Bütçe kanunları belirli bir süreyle sınırlı olan kanunlardır.<br />

Bu döneme genel olarak mali yıl adı <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

Tasdik: Bütçe parlamentoda onaylanarak yürürlüğe girer.<br />

Bütçe tüm kamu birimlerini bağlayan bir tasarruftur. Bütçede<br />

belirtilmeyen harcamalar yapılamaz, gelirler toplanamaz.<br />

Tevzin: Bütçe gelir <strong>ve</strong> giderleri denk olmak zorundadır.<br />

28. Bütçe denkliğini, bir iktisadi konjonktür dönemi<br />

süresince sağlamanın gereğini savunan bütçe<br />

kuramı aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Klasik Bütçe Kuramı<br />

B) Devrî Bütçe Kuramı<br />

C) Denk Bütçe Kuramı<br />

D) Telafi Edici Bütçe Kuramı<br />

E) Sıfır Temelli Bütçe Kuramı<br />

Çözüm:<br />

Devri (Konjonktürel) Bütçe Teorisi: Devri bütçe teorisi,<br />

devlet bütçesinin, ekonomideki devri hareketlerdeki<br />

olumsuzlukları (konjonktürel dalgalanmaları) en az seviyeye<br />

indirecek bir şekilde hazırlanmasını ifade eder. Devri<br />

hareketler, ekonomik faaliyetlerin hacminde ortaya çıkan<br />

<strong>ve</strong> birbirini izleyen gelişme daralmaları ifade eder. Bu hareketler,<br />

‘genişleme’, ‘duraklama’, ‘daralma’ <strong>ve</strong> ‘canlanma’<br />

şeklinde olmak üzere başlıca dört aşamadır.<br />

Konjonktürel genişlemenin en üst seviyesinde, milli gelir<br />

<strong>ve</strong> istihdam en üst noktaya ulaşır. Bu nokta, ‘boom’ diye<br />

nitelendirilir. Bu noktadan sonra, ekonomik canlılık sona<br />

erer <strong>ve</strong> ekonomi yeniden daralma sürecine girer. Daralma<br />

sürecinin en düşük seviyesi, ‘depresyon’ <strong>ve</strong>ya ‘ekonomik<br />

çöküntü’ olarak nitelendirilir. Depresyonun en önemli özelliği,<br />

üretim <strong>ve</strong> istihdamın hızla gerilemesi <strong>ve</strong> bunun sonucunda<br />

milli gelirin düşmesidir.<br />

Devri bütçe teorisi, 1929 Büyük İktisat Buhranından sonra<br />

ortaya çıkmıştır. Devri bütçe, devlet bütçesinin ekonomideki<br />

üretim <strong>ve</strong> istihdam hacmindeki dalgalanmaları<br />

asgari seviyeye indirecek seviyede hazırlanmasını esas<br />

alan bütçe anlayışıdır. Buna göre, iktisadi hayatta zaman<br />

zaman görülen devri hareketler (konjonktürel dalgalanmalar)<br />

karşısında, denk bütçe yetersiz kalmaktadır.<br />

Devri bütçe teorisi, ekonominin refah döneminde, bütçe<br />

fazlası politikası izlemesini, buna karşılık durgunluk döneminde<br />

ise açık bütçe politikası izlemesini öngörür. Bu<br />

suretle, devri hareketlerinin yükselme döneminde meydana<br />

gelen bütçe fazlası, durgunluk döneminde ortaya çıkan<br />

açıkların kapatılmasında kullanılabilir. Bu nedenle, devri<br />

bütçe teorisinde esas olan, yıllık bütçe denkliği değil, ekonomideki<br />

iki refah dönemi arasındaki denkliktir.<br />

Cevap B<br />

Cevap A<br />

55 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

29. Bakanlar Kuruluna, aşağıdaki konulardan hangisiyle<br />

ilgili değişiklik yapma yetkisi <strong>ve</strong>rilemez<br />

A) Verginin konusu<br />

B) Verginin oranları<br />

C) Verginin istisnaları<br />

D) Vergi muafiyeti<br />

E) Vergi indirimleri<br />

Çözüm: Bakanlar Kuruluna <strong>ve</strong>rginin konusu ile ilgili değişiklik<br />

yapma yetkisi <strong>ve</strong>rilemez.<br />

Cevap A<br />

31. Aşağıdaki durumların hangisinde, ikmalen tarh<br />

koşulları oluşmuş sayılır<br />

A) Mükellefin, kanuni süresi geçmiş olmasına rağmen<br />

beyanname <strong>ve</strong>rmemiş olması<br />

B) Tasdiki zorunlu bir defterin tasdik edilmemiş olması<br />

C) Tutulması zorunlu bir defterin tutulmamış olması<br />

D) Mükellefin, süresinde <strong>ve</strong>rmiş olduğu beyannameye<br />

rağmen matrah farkına yol açmış olması<br />

E) Mükellefin, beyannamesinde matraha ilişkin bilgileri<br />

<strong>ve</strong>rmemiş olması<br />

Çözüm:<br />

İkmalen Vergi Tarhı: Vergi Usul Kanunu’nun 29. maddesine<br />

göre ikmalen <strong>ve</strong>rgi tarhı “Her ne şekilde olursa olsun<br />

bir <strong>ve</strong>rgi tarh edildikten sonra bu <strong>ve</strong>rgiye müteallik olarak<br />

meydana çıkan <strong>ve</strong> defter, kayıt <strong>ve</strong> belgelere <strong>ve</strong>ya kanuni<br />

ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah <strong>ve</strong>ya<br />

matrah farkı üzerinden alınacak <strong>ve</strong>rginin tarh edilmesidir.”<br />

İkmalen <strong>ve</strong>rgi tarhı tamamlayıcı nitelikte bir tarhtır. Bunun<br />

için daha önceden bir tarhın gerçekleşmiş olması gerekmektedir.<br />

İkmalen <strong>ve</strong>rgi tarhı, genellikle <strong>ve</strong>rgi incelemeleri<br />

sonucu bulunan matrah farkları üzerinden yapılmaktadır.<br />

İkmalen tarh edilen <strong>ve</strong>rgi ihbarname ile mükellefe tebliğ<br />

edilir. Mükellefin tebliğ tarihinden başlayarak 30 gün içinde<br />

dava açma hakkı vardır. Verginin tahakkuku ancak davanın<br />

sonuçlanması ile olabilir.<br />

Cevap D<br />

30. Vergi Usul Kanunu’na göre, yapılan <strong>ve</strong>rgi stopajını<br />

<strong>ve</strong>rgi dairesine yatırma yükümlülüğü aşağıdakilerden<br />

hangisine aittir<br />

A) Fiilî mükellef<br />

B) Müteselsil sorumlu<br />

C) Vergi sorumlusu<br />

D) Vergi taşıyıcısı<br />

E) Vergi yüklenicisi<br />

Çözüm:<br />

Vergi <strong>Soru</strong>mlusu: Vergileme ile ilgili maddi <strong>ve</strong> şekli yükümlülüklerin<br />

kural olarak <strong>ve</strong>rgi yükümlüsü tarafından<br />

yerine getirilmesi gerekmektedir. Ancak bu kural, <strong>ve</strong>rgi<br />

yükümlüsünün reşit (ergin), mümeyyiz (temyiz gücüne<br />

sahip) <strong>ve</strong> kısıtlı olmayan gerçek kişi yükümlüler bakımından<br />

<strong>ve</strong> bunların bazı <strong>ve</strong>rgilerle ilgili yükümlülükleri dolayısıyla<br />

geçerli olabilecektir. Buna karşın, aşağıda belirtilen<br />

gerekçelerin bulunması durumunda <strong>ve</strong>rgilendirme ile ilgili<br />

yükümlülüklerin (maddi <strong>ve</strong> şekli) yerine getirilmesi bakımından<br />

üçüncü kişiler (<strong>ve</strong>rgi sorumlusu) muhatap olarak<br />

alınabilmektedir.<br />

Cevap C<br />

32. Vergi borcunun vadesinde ödenmesi <strong>ve</strong>ya hacze<br />

gidilmesi hâlinde çok zor durumda kalabilecek<br />

<strong>ve</strong>rgi borçlusu için uygulanabilecek tecil süresi<br />

en çok kaç aydır<br />

A) 3 B) 12 C) 24 D) 36 E) 48<br />

Çözüm: Vergi borcunun vadesinde ödenmesi <strong>ve</strong>ya hacze<br />

gidilmesi hâlinde çok zor durumda kalabilecek <strong>ve</strong>rgi borçlusu<br />

için uygulanabilecek tecil süresi en çok otuz altı aydır.<br />

Cevap D<br />

56 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

33. 20 Eylül 2011 tarihinde tebliğ edilen <strong>ve</strong>rgi ihbarnamesine<br />

karşı mükellefin dava açabileceği en son<br />

tarih aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) 20 Ekim 2011<br />

B) 15 Ekim 2011<br />

C) 10 Ekim 2011<br />

D) 4 Ekim 2011<br />

E) 27 Eylül 2011<br />

Çözüm: Vergi ihbarnamesine karşı mükellefin dava açabileceği<br />

süre 1 aydır. Bu durumda 20 Ekim 2011 dava açılabilecek<br />

en son tarihtir.<br />

Cevap A<br />

35. Mali uyumun miktarına ilişkin Ortodoks Kural ile<br />

Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım arasındaki temel<br />

fark aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Ortodoks Kural kamu açığının tümden ortadan<br />

kaldırılmasını savunurken, Keynesyen Telafi Edici<br />

Yaklaşım bunun gerekli olmadığını, hatta daraltıcı<br />

etkisi olacağını savunur.<br />

B) Ortodoks Kural bütçe denkliğini savunurken,<br />

Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım bütçe denkliğinin<br />

çoğaltan yoluyla enflasyonist olacağını savunur.<br />

C) Ortodoks Kural kamu açıklarının tedricî olarak<br />

düşürülmesini savunurken, Keynesyen Telafi<br />

Edici Yaklaşım kısa sürede düşürülmesini savunur.<br />

D) Ortodoks Kural mali uyumun daraltıcı olacağını<br />

savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım genişletici<br />

olacağını savunur.<br />

E) Ortodoks Kural mali uyumun enflasyonist olacağını<br />

savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım<br />

deflasyonist olacağını savunur.<br />

Çözüm: Mali uyum politikası, bütçe açıklarının finansmanı<br />

anlamında kullanılır. Ortodoks kuralda, kamu açıklarının<br />

tümden ortadan kaldırılması savunulur. Keynesyen<br />

Telafi Edici Yaklaşım'da ise kamu açık bütçe politikası ile<br />

çalışmaktadır. Mali uyum politikaları ekonomide daraltıcı<br />

etkiler doğurmaktadır.<br />

Cevap A<br />

34. Aşağıdakilerin hangisinde, resen tarh edilen bir<br />

<strong>ve</strong>rginin kesinleşmesi söz konusu olmaz<br />

A) Mükellef, davasından feragat etmişse<br />

B) Mükellef, dava açma sürecini kaçırmışsa<br />

C) Mükellef, <strong>ve</strong>rgi mahkemesi kararına karşı temyiz<br />

yoluna gitmemişse<br />

D) Mükellef, karar düzeltme yoluna başvurmamışsa<br />

E) Vergi mahkemesi mükellefin aleyhine karar <strong>ve</strong>rmişse<br />

Çözüm: <strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen seçenekler dikkatlice incelenecek<br />

olursa <strong>ve</strong>rgi mahkemesi mükellefin aleyhine karar <strong>ve</strong>rmişse<br />

resen tarh edilen bir <strong>ve</strong>rginin kesinleşmesi söz konusu<br />

olmaz.<br />

Cevap E<br />

57 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

36. İşsizlik sigortasının otomatik istikrarlandırıcı özelliği<br />

hangi mekanizmayla ortaya çıkar<br />

A) İşsizlik sigortası fonunda biriken paraların devlete<br />

harcama gücü kazandırması<br />

B) İşsizlik sigortası maaşlarının daralma döneminde<br />

telafi edici etki yaratması<br />

C) İşsizlik sigortası primlerinin daralma döneminde<br />

telafi edici etki yaratması<br />

D) İşsizlik sigortası maaşlarının enflasyonist dönemde<br />

daraltıcı etki yaratması<br />

E) İşsizlik sigortası primlerinin enflasyonist dönemde<br />

genişletici etki yaratması<br />

Çözüm:<br />

Otomatik Stabilizatör: Ekonomik dengenin sağlanması<br />

<strong>ve</strong> sürdürülmesinde kendiliğinden fonksiyon gören, denge<br />

sağlayıcı etkiler yaratan mali ya da sosyo ekonomik<br />

kurumlar otomatik stabilizatör olarak isimlendirilir. Örnek<br />

olarak mali sistemde var olan artan oranlı <strong>ve</strong>rgiler, işsizlik<br />

sigortası ödemeleri, bütçe açık <strong>ve</strong> fazlaları, birey-aile<br />

<strong>ve</strong> kurum tasarrufları ile toprak mahsullerine ödenen mali<br />

yardımlar (Sübvansiyon) sayılabilir. İşsizlik sigortası maaşlarının<br />

daralma döneminde telafi edici etki yaratması<br />

ortaya çıkar.<br />

Cevap B<br />

38. Devletin, finansal kaynakları stratejik sanayi<br />

sektörlerine tahsis etmesiyle ekonomik büyümenin<br />

hızlanacağını savunan görüş aşağıdakilerden<br />

hangisidir<br />

A) Monetarizm<br />

B) Keynesyen Yaklaşım<br />

C) Merkezî Planlama<br />

D) Müdahaleci Maliye Teorisi<br />

E) Kalkınmacı Devlet Teorisi<br />

Çözüm: Braudel’in çalışmasının kalkınma çabaları ile ilgili<br />

önemli çıkarımlara yol açabileceği ön kabulünden hareketle<br />

bu çalışma, çağdaş kalkınma çabaları ile ilgili olabilecek<br />

çıkarımları araştırmaktadır. Bu yapılırken, özellikle<br />

2. Dünya Savaşı sonrasındaki bilinçli <strong>ve</strong> başarılı kalkınma<br />

çabaları üzerinde esaslı açıklama gücüne sahip olduğu<br />

düşünülen “Kalkınmacı Devlet Teorisi” bir referans olarak<br />

alınmaktadır. Devletin, finansal kaynakları stratejik sanayi<br />

sektörlerine tahsis etmesiyle ekonomik büyümenin hızlanacağını<br />

savunur.<br />

Cevap E<br />

39. Toplam kamu gelirleri ile faiz dışındaki kamu giderleri<br />

arasındaki fark aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Bütçe fazlası<br />

B) Operasyonel açık<br />

C) Birincil bütçe dengesi<br />

D) Bütçe açığı<br />

E) Kamu kesimi borçlanma gereksinimi<br />

37. Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal <strong>ve</strong><br />

hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin<br />

tasarruflarının düşük olması, maliye politikasının<br />

hangi amaçları arasında çatışma yaratır<br />

A) Fiyat istikrarı - Tam çalışma<br />

B) Sosyal haklar - Kamu yararı<br />

C) Bireysel refah - Gelir dağılımı<br />

D) İktisadi kalkınma - Bireysel refah<br />

E) Tam çalışma - İktisadi kalkınma<br />

Çözüm: Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal <strong>ve</strong><br />

hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin tasarruflarının<br />

düşük olması yatırımları azaltır. Bireysel refah<br />

azalırken iktisadi kalkınmada yatırım azlığı nedeniyle gerçekleşmez.<br />

Cevap D<br />

Çözüm: Birincil (İlksel, faiz öncesi, faiz dışı, temel) açık<br />

kavramı faiz harcamalarının bütçe içerisinde yer almasının<br />

ortaya çıkardığı sorunları çözmek için geliştirilmiştir.<br />

Bu sorunlardan temel başlıklar halinde söz edecek olursak;<br />

• Enflasyonist dönemlerde nominal faiz oranlarının<br />

yükselmesinin bütçe harcamalarını, dolayısıyla<br />

bütçe açığını olumsuz etkilemesi<br />

• Geçmiş yıllarda oluşan bütçe açıklarının cari yıl<br />

bütçesini etkilemesi<br />

Birincil açık tanımı kullanılarak kamu sektörünün net borçluluğunun<br />

cari dönemdeki faaliyetlerinden ne kadar etkilendiği<br />

de ortaya konabilmektedir. Birincil açık kavramı en<br />

basit haliyle şöyle formüle edilmektedir;<br />

Birincil Açık = (Bütçe gelirleri − Bütçe Harcamaları) − (Faiz<br />

Ödemesi)<br />

Birincil açık ölçüm yöntemine karşı yöneltilebilecek en<br />

önemli eleştiri faiz ödemelerinin enflasyon nedeniyle aşınan<br />

kısmını dikkate almamasıdır.<br />

Cevap C<br />

58 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

40. Maliye politikası araçlarının çarpan etkisine göre,<br />

aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Belirli bir tutardaki devlet harcaması, aynı tutardaki<br />

<strong>ve</strong>rginin daraltıcı etkisinden daha genişleticidir.<br />

B) Belirli bir tutardaki transfer ile aynı tutardaki <strong>ve</strong>rginin<br />

toplam etkisi pozitiftir.<br />

C) Belirli bir yatırım harcamasının aynı miktardaki<br />

<strong>ve</strong>rgiyle finanse edilmesi gelir üzerinde etki yaratmaz.<br />

D) Belirli bir kamu tüketim harcamasının aynı miktarda<br />

<strong>ve</strong>rgiyle finanse edilmesi gelir üzerinde negatif<br />

etki yaratır.<br />

E) Belirli bir transfer tutarının aynı miktarda borçlanmayla<br />

finanse edilmesi daraltıcı etki yaratır.<br />

Çözüm: Çarpan, otonom yatırımlardaki bir artışın milli gelirde<br />

meydana getireceği artışı ifade eden bir katsayıdır.<br />

Kamu Harcamaları Çarpanı k = 1 / 1 − c<br />

Vergi Çarpanı kt = −c / 1 − c<br />

Yukarıdaki formüllere dikkat edilecek olursa belirli bir tutardaki<br />

devlet harcaması, aynı tutardaki <strong>ve</strong>rginin daraltıcı<br />

etkisinden daha genişleticidir.<br />

Cevap A<br />

59<br />

MALİYE TESTİ BİTTİ.<br />

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

MUHASEBE<br />

1. Bu testte 40 soru vardır.<br />

2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />

1. İşletmenin bankaya yatırdığı yabancı paranın,<br />

Bankalar hesabına Türk lirası cinsinden kaydedilmesi,<br />

aşağıdaki muhasebe temel kavramlarından<br />

hangisinin gereğidir<br />

A) Tutarlılık<br />

B) Özün önceliği<br />

C) Parayla ölçülme<br />

D) Önemlilik<br />

E) Tam açıklama<br />

Çözüm: İşletmenin bankasında <strong>ve</strong>ya kasasında yer alan<br />

tüm yabancı paraların ulusal para birimine göre kayıt altına<br />

alınması parayla ölçülme kavramınının gereğidir.<br />

Cevap C<br />

3. İşletmenin ithal edeceği mallar için ödeyeceği<br />

gümrük <strong>ve</strong>rgisi, aşağıdaki hesapların hangisinde<br />

muhasebeleştirilmelidir<br />

A) Hesaplanan KDV<br />

B) Verilen Sipariş Avansları<br />

C) Ödenecek Vergi <strong>ve</strong> Fonlar<br />

D) Peşin Ödenen Vergiler <strong>ve</strong> Fonlar<br />

E) Ödenecek Diğer Yükümlülükler<br />

Çözüm: İşletmenin yurt dışından ithal edeceği mallar için<br />

ödenen gümrük <strong>ve</strong>rgileri malın maliyetine eklenmek üzere<br />

Verilen Sipariş Avansları hesabının borcunda izlenir.<br />

Cevap B<br />

2. İşletmenin 2010 yılı sonu itibarıyla öz sermayesi<br />

960.000, yılın başında ise ¨920.000’dir.<br />

Aynı yıl içinde işletmeden çekilen değerler toplamı<br />

¨90.000, işletmeye eklenen değerler toplamı<br />

ise ¨140.000 olduğuna göre, işletmenin kâr <strong>ve</strong>ya<br />

zararı kaçtır<br />

A) ¨270.000 kâr<br />

B) ¨90.000 kâr<br />

C) ¨40.000 kâr<br />

D) ¨50.000 zarar<br />

E) ¨10.000 zarar<br />

Çözüm: Bilanço karşılaştırması yoluyla kar/zararın hesaplaması<br />

Dönem Sonu Öz Sermaye − Dönem Başı Öz Sermaye<br />

⎛<br />

⎞<br />

K/Z = Dönem sonu −Dönem sonu<br />

⎞ ⎛<br />

⎜<br />

⎟ − ⎜<br />

Dönem başı − Dönem başı<br />

varlık borç<br />

⎟<br />

⎝<br />

⎠ ⎝ varlık borç ⎠<br />

− Eklenen Değerler + Çekilen Değerler<br />

= ( 960.000 − 920.000) − 140.000 + 90.000<br />

= 40.000 − 140.000 + 90.000<br />

= −100.000 + 90.000<br />

= −10.000 zarar<br />

Cevap E<br />

60<br />

4. İşletmede sermaye taahhüdü yerine getirildiğinde<br />

hangi hesaba, ne şekilde kayıt yapılmalıdır<br />

A) Sermaye hesabının borcuna<br />

B) Sermaye hesabının alacağına<br />

C) Ödenmemiş Sermaye hesabının borcuna<br />

D) Ödenmemiş Sermaye hesabının alacağına<br />

E) Ortaklardan Alacaklar hesabının borcuna<br />

Çözüm: İlk aşama sermayenin taahhüt edilmesi<br />

___________________ /___________________<br />

501 - ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.<br />

500 - SERMAYE HS.<br />

____________________ /____________________<br />

İkinci aşama sermaye taahhütünün yerine getirilmesi<br />

___________________ /___________________<br />

100 - İLGİLİ VARLIK HS.<br />

501 - ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.<br />

____________________ /____________________<br />

Cevap D<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

5. Bir işletmede, 2011 Mayıs ayı sonu itibarıyla İndirilecek<br />

KDV hesabının kalanı ¨245.000, Hesaplanan<br />

KDV hesabının kalanı ¨430.000’dir.<br />

Ödenecek KDV tutarı ¨90.000 olarak belirlendiğine<br />

göre, Mayıs ayı sonu itibarıyla yapılan kayıtla ilgili<br />

olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Hesaplanan KDV hesabı ¨340.000 borçlandırılır.<br />

B) İndirilecek KDV hesabı ¨245.000 borçlandırılır.<br />

C) Hesaplanan KDV hesabı ¨430.000 alacaklandırılır.<br />

D) Devreden KDV hesabı ¨90.000 borçlandırılır.<br />

E) Devreden KDV hesabı ¨95.000 alacaklandırılır.<br />

Çözüm:<br />

______________________ /______________________<br />

391 - HESAPLANAN KDV 430.000<br />

191 - İNDİRİLECEK KDV 245.000<br />

190 - DEVREDEN KDV<br />

95.000<br />

360 - ÖDENECEK VERGİ VE<br />

90.000<br />

FONLAR<br />

______________________ /______________________<br />

6.<br />

______________________ /______________________<br />

VERİLEN AVANSLAR 1500<br />

KASA HS. 5100<br />

______________________ /______________________<br />

Hatalı olarak yapılan bu muhasebe kaydı, aşağıdakilerden<br />

hangisiyle düzeltilebilir<br />

A) Verilen Avanslar hesabının borcuna ¨3600<br />

kaydedilmesiyle<br />

B) Verilen Avanslar hesabının alacağına ¨3600<br />

kaydedilmesiyle<br />

C) Kasa hesabının borcuna ¨3600, Verilen Avanslar<br />

hesabının alacağına ¨1500 kaydedilmesiyle<br />

D) Kasa hesabının alacağına ¨1500 kaydedilmesiyle<br />

E) Kasa hesabının borcuna ¨5100 kaydedilmesiyle<br />

Çözüm: 5100 − 1500 = ¨3600 Verilen Avanslar hesabının<br />

borcuna kaydedilerek hata düzeltilmiş olur.<br />

Cevap A<br />

Normal Koşullarda mayıs ayı KDV tahakkukunda<br />

¨185.000 ödenecek <strong>ve</strong>rgi çıkmaktadır. Ödenecek <strong>ve</strong>rgi<br />

¨90.000 olarak belirlendiğine göre bu durum önceki<br />

aydan devreden KDV olduğunu gösterir.<br />

Ödenecek Vergi<br />

Belirlenen Ödenecek<br />

Vergi<br />

185.000<br />

− 90.000<br />

¨ 95.000<br />

Devreden KDV<br />

Cevap E<br />

7. Giderlerini 7/B seçeneğine göre muhasebeleştiren<br />

bir işletme, Genel Yönetim Giderleri tutarını yansıtırken<br />

aşağıdaki hesaplardan hangisini, ne şekilde<br />

kullanmalıdır<br />

A) Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı borçlu<br />

B) Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı alacaklı<br />

C) Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı<br />

alacaklı<br />

D) Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı borçlu<br />

E) Genel Üretim Giderleri Yansıtma hesabı alacaklı<br />

Çözüm: 7/A seçeneği giderlerini fonksiyon esasına göre<br />

muhasebeleştirirken 7/B seçeneğini kullanan işletmeler<br />

giderlerini çeşit esasına göre muhasebeleştirir. İşletme,<br />

ilgili Gider hesabını borçlandırırken Gider Çeşitleri Yansıtma<br />

hesabını alacaklandırılır.<br />

Cevap B<br />

61 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

8. İşletme 01.08.2010 tarihinde, ¨1.000.000 nominal<br />

değerli finansman bonolarını banka aracılığıyla<br />

¨952.000’e satmıştır.<br />

Finansman bonoları 6 ay vadeli olduğuna göre,<br />

2011 yılı dönem başı bilançosunda aşağıdaki hesaplardan<br />

hangisinin kullanımı doğrudur<br />

A) Finansman Giderleri - Aktif - ¨40.000<br />

B) Menkul Kıymetler İhraç Farkı - Aktif - ¨32.000<br />

C) Menkul Kıymetler İhraç Farkı - Pasif - ¨8000<br />

D) Çıkarılmış Bonolar <strong>ve</strong> Senetler - Pasif - ¨992.000<br />

E) Çıkarılmış Bonolar <strong>ve</strong> Senetler - Pasif - ¨48.000<br />

Çözüm: 01.08.2010 tarihinde yapılacak kayıt<br />

______________________ /______________________<br />

102 - BANKALAR 952.000<br />

308 - MENKUL KIYMET İHRAÇ<br />

FARKI 48.000<br />

305 - ÇIKARILMIŞ BONO VE<br />

SENETLER 1.000.000<br />

______________________ /______________________<br />

9. Aşağıdakilerden hangisi, kâr yedekleri arasında<br />

yer alır<br />

A) Özel Fonlar<br />

B) Hisse Senedi İptal Kârları<br />

C) Hisse Senetleri İhraç Primleri<br />

D) İştirakler Yeniden Değerleme Artışları<br />

E) Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları<br />

Çözüm: Kâr Yedekleri<br />

1- Yasal Yedekler<br />

2- Statü Yedekleri<br />

3- Olağanüstü Yedekler<br />

4- Özel Fonlar'dan oluşur.<br />

Cevap A<br />

48.000 ÷ 6 ay = 8000 aylık faiz<br />

Dönem sonuna kadar<br />

5 ay × 8000 = 40.000 TL'lik faiz Menkul Kıymet İhraç Farklarından<br />

çıkarılarak Finansman Giderleri hesabına aktarılır.<br />

______________31/12/2010_______________<br />

780 - FİNANSMAN GİDERLERİ 40.000<br />

308 - MENKUL KIYMET<br />

40.000<br />

İHRAÇ FARKI<br />

____________________ /____________________<br />

(B) MENKUL KIYMET İHRAÇ FARKI (A)<br />

+ −<br />

48.000 40.000<br />

Cevap C<br />

BK 8000<br />

Bu hesap Pasifi<br />

düzenleyici aktif<br />

karakterli bir<br />

hesaptır.<br />

10. İşletmenin, satın aldığı mal için düzenlenen fatura<br />

karşılığında müşteri çeki ciro etmesi hâlinde,<br />

I. Satıcılar hesabı alacaklı,<br />

II. Yurtiçi Satışlar hesabı alacaklı,<br />

III. Alınan Çekler hesabı alacaklı,<br />

IV. Ticari Mallar hesabı borçlu,<br />

V. Hesaplanan KDV hesabı borçlu<br />

kayıtlarından hangilerinin kullanımı doğrudur<br />

A) I <strong>ve</strong> IV B) I <strong>ve</strong> V C) II <strong>ve</strong> IV<br />

D) III <strong>ve</strong> IV E) III <strong>ve</strong> V<br />

Çözüm: Çek ciro ederek mal alımı<br />

___________________ /___________________<br />

153 - TİCARİ MALLAR HS.<br />

191 - İNDİRİLECEK KDV HS.<br />

101 - ALINAN ÇEKLER<br />

____________________ /____________________<br />

Cevap D<br />

62 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

11. Artışların borç tarafına, azalışların alacak tarafına<br />

kaydedildiği hesaplar aşağıdakilerden hangisidir<br />

A) Gelir hesapları<br />

B) Borç hesapları<br />

C) Öz kaynak hesapları<br />

D) Pasifi düzenleyici hesaplar<br />

E) Aktifi düzenleyici hesaplar<br />

Çözüm: Bilanço hesaplarından Aktif hesaplarda, Gelir<br />

Tablosu hesaplarından Gider hesaplarında, artışlar hesabın<br />

borcunda, azalışlar hesabın alacağında izlenirken<br />

bilançoda yer alan pasifi düzenleyici aktif karakterli hesaplar<br />

da aynı işleyişe sahiptir.<br />

Cevap D<br />

13. İşletmenin keşide ettiği senedin kabulü hâlinde<br />

işletmenin yapacağı kayıtla ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />

hangisi doğrudur<br />

A) Alacak Senetleri hesabı borçlandırılır.<br />

B) Alacak Senetleri hesabı alacaklandırılır.<br />

C) Borç Senetleri hesabı alacaklandırılır.<br />

D) Borç Senetleri hesabı borçlandırılır.<br />

E) Satıcılar hesabı borçlandırılır.<br />

Çözüm: Poliçe kabul edilmiş olarak alındığında<br />

___________________ /___________________<br />

121 - ALACAK SENETLERİ<br />

120 - ALICILAR<br />

____________________ /____________________<br />

Cevap A<br />

12. Satılan Ticari Mallar Maliyeti hesabına ilişkin olarak<br />

aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Kesin mizanda alacak kalanı <strong>ve</strong>rir, bilançonun<br />

pasifinde yer alır.<br />

B) Kesin mizanda borç kalanı <strong>ve</strong>rir, bilançonun<br />

aktifinde yer alır.<br />

C) Kesin mizanda borç kalanı <strong>ve</strong>rir, gelir tablosunda<br />

yer alır.<br />

D) Kesin mizanda alacak kalanı <strong>ve</strong>rir, gelir tablosunda<br />

yer alır.<br />

E) Kesin mizanda kalan <strong>ve</strong>rmez, gelir tablosunda<br />

yer alır.<br />

14. İşletmenin aldığı depozito <strong>ve</strong> teminatlar, aşağıdaki<br />

hesap gruplarının hangisinde izlenir<br />

A) Mali Borçlar<br />

B) Ticari Borçlar<br />

C) Diğer Borçlar<br />

D) Alınan Avanslar<br />

E) Borç <strong>ve</strong> Gider Karşılıkları<br />

Çözüm: Gelir Tablosu hesapları kesin mizan düzenlenmeden<br />

önce envanter işlemleri sırasında 690 - Dönem<br />

Kârı/Zararı hesabına aktarılarak kapatıldığı için kesin mizanda<br />

kalan <strong>ve</strong>rmezler. Satılan Malın Maliyeti hesabı bir<br />

gider hesabıdır, kesin mizanda kalan <strong>ve</strong>rmez.<br />

Cevap E<br />

Çözüm: Tek düzen hesap planında,<br />

326 - “Alınan Depozito <strong>ve</strong> Teminatlar” Kısa Vadeli Yabancı<br />

Kaynaklar “Ticari Borçlar” grubunda yer alır.<br />

Cevap B<br />

63 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

15. İşletme tarafından düzenlenen bir çekin tahsil edildiği,<br />

bankadan gönderilen dekonttan anlaşılmıştır.<br />

Buna göre, yapılması gereken kayıtta aşağıdaki<br />

hesaplardan hangisinin kullanımı doğrudur<br />

A) Kasa hesabı borçlu<br />

B) Bankalar hesabı borçlu<br />

C) Alınan Çekler hesabı alacaklı<br />

D) Verilen Çekler <strong>ve</strong> Ödeme Emirleri hesabı borçlu<br />

E) Alınan Çekler hesabı borçlu<br />

Çözüm: İşletme tarafından düzenlenen çekin bankadan<br />

ödenmesi<br />

___________________ /___________________<br />

103 - VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ<br />

102 - BANKALAR<br />

____________________ /____________________<br />

Cevap D<br />

17. - 19. soruları aşağıdaki bilgilere göre<br />

cevaplayınız.<br />

İşletmede, dönem sonu stok tutarı ¨230.000, dönem<br />

içi alışları ¨1.870.000, yurt içi satışları ¨2.125.000’dir.<br />

Alış iadeleri ¨85.000, satıştan iadeler ¨90.000, faaliyet<br />

giderleri ¨320.000’dir. Ticari Mallar hesabının borç<br />

toplamı ise ¨2.190.000’dir.<br />

17. Buna göre, işletmede dönem başı stok tutarı kaç<br />

TL’dir<br />

A) 320.000 B) 324.000 C) 336.000<br />

D) 345.000 E) 405.000<br />

Çözüm:<br />

Ticari Mallar hesabının borç toplamı 2.190.000<br />

Dönem içi mal alışları<br />

− 1.870.000<br />

Dönem başı stok<br />

320.000<br />

Cevap A<br />

18. Buna göre, işletmede satışların maliyeti kaç<br />

TL’dir<br />

16. Aşağıdakilerden hangisi, amortisman hesaplama<br />

yöntemlerinden biri değildir<br />

A) Olağanüstü yöntem<br />

B) Normal yöntem<br />

C) Direkt yöntem<br />

D) Azalan kalanlar yöntemi<br />

E) Artan kalanlar yöntemi<br />

Çözüm: Amortisman Hesaplama Yöntemleri,<br />

1- Normal Amortisman Yöntemi (Eşit Paylı amortisman)<br />

2- Azalan Bakiyeler Yöntemi<br />

3- Artan Bakiyeler Yöntemi<br />

4- Fevkalede (Olağanüstü) Amortisman Yöntemi<br />

Cevap C<br />

A) 2.195.000<br />

B) 1.960.000<br />

C) 1.875.000<br />

D) 1.790.000<br />

E) 1.685.000<br />

Çözüm:<br />

Ticari Mallar Hs. borç toplamı 2.190.000<br />

Alış İadeleri<br />

Ticari Mallar Hs.'nın borç kalanı<br />

− 85.000<br />

2.105.000<br />

Satılan Malın Maliyeti = Tic. Mal. BK − D.S.M.M<br />

= 2.105.000 − 230.000<br />

= 1.875.000<br />

Cevap C<br />

64 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

19. Buna göre, işletmenin faaliyet kârı <strong>ve</strong>ya zararı<br />

kaçtır<br />

A) ¨350.000 zarar<br />

B) ¨160.000 zarar<br />

C) ¨75.000 kâr<br />

D) ¨160.000 kâr<br />

E) ¨245.000 kâr<br />

Çözüm:<br />

−<br />

Satışlar 2.125.000<br />

(−) Satış iadesi<br />

90.000<br />

NET SATIŞLAR 2.035.000<br />

(−) SMM 1.875.000<br />

1- BRÜT SATIŞ K/Z<br />

(−) Faaliyet Giderleri<br />

160.000<br />

320.000<br />

2- FAALİYET K/Z −160.000 Zarar<br />

21. Gelir tablosu hesapları arasında bulunan Dönem<br />

Kârı <strong>ve</strong>ya Zararı hesabının alacak kalanı, aşağıdaki<br />

hesaplardan hangisine aktarılır<br />

A) Önceki Dönem Gelir <strong>ve</strong> Kârları<br />

B) Dönem Net Kârı<br />

C) Dönem Net Zararı<br />

D) Dönem Net Kârı <strong>ve</strong>ya Zararı<br />

E) Dönem Kârı Vergi <strong>ve</strong> Diğer Yükümlülük Karşılıkları<br />

Çözüm: 690 - Dönem Kârı/Zararı hesabının alacak kalanı<br />

işletmenin dönemi kârla kapattığını gösterir, bu hesaptan<br />

döneme ait hesaplanan <strong>ve</strong>rgi tutarı 691 - Dönem Kârı Vergi<br />

<strong>ve</strong> Diğer Yasal Yükümlülük Karşılıkları ayrıldıktan sonra<br />

kalan tutar 692 - Dönem Net Kârı / Zararı hesabına aktarılarak<br />

kapatılır.<br />

Cevap D<br />

Cevap B<br />

20. Tekdüzen Hesap Planı’nda 7/A seçeneğini uygulayan<br />

bir işletme, aşağıdaki hesaplardan hangisini<br />

kullanmaz<br />

A) Direkt İlk Madde <strong>ve</strong> Malzeme Giderleri<br />

B) İlk Madde <strong>ve</strong> Malzeme Giderleri<br />

C) Hizmet Üretim Maliyeti<br />

D) Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme Giderleri<br />

E) Finansman Giderleri<br />

Çözüm:<br />

7/A Seçeneği<br />

• Direkt İlk Madde <strong>ve</strong><br />

Malzeme Giderleri<br />

• Direk İşçilik Giderleri<br />

• Genel Üretim Giderleri<br />

• Hizmet Üretim Maliyeti<br />

• Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme<br />

Giderleri<br />

• Pazarlama, Satış <strong>ve</strong><br />

Dağıtım Giderleri<br />

• Genel Yönetim Giderleri<br />

• Finansman Giderleri<br />

7/B Seçeneği<br />

• İlk Madde <strong>ve</strong> Malzeme<br />

Giderleri<br />

• İşçi Ücret <strong>ve</strong> Giderleri<br />

• Memur Ücret <strong>ve</strong> Giderleri<br />

• Dışarıdan Sağlanan<br />

Fayda <strong>ve</strong> Hizmetler<br />

• Çeşitli Giderler<br />

• Vergi, Resim <strong>ve</strong> Harçlar<br />

• Amortisman <strong>ve</strong> Tükenme<br />

Payları<br />

• Finansman Giderleri<br />

• Gider çeşitleri yansıtma<br />

hesabı<br />

• Üretim maliyetleri<br />

Cevap B<br />

65 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

22. İşletmenin düzenlediği genel geçici mizanda Satıcılar<br />

hesabının borç toplamı ¨1.876.000, alacak toplamı<br />

¨1.776.000 olarak belirlenmiştir. Yapılan incelemede,<br />

bilgisayar alımı için yapılan ¨150.000 tutarındaki ön<br />

ödemenin Satıcılar hesabına kaydedildiği belirlenmiştir.<br />

Buna göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />

A) Verilen Avanslar hesabı ¨150.000 borçlandırılmalıdır.<br />

B) Verilen Avanslar hesabı ¨100.000 borçlandırılmalıdır.<br />

C) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨150.000 borçlandırılmalıdır.<br />

D) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨100.000 borçlandırılmalıdır.<br />

E) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨150.000 alacaklandırılmalıdır.<br />

23. İşletme, 2010 yılında alacak <strong>ve</strong> borç senetleri için<br />

reeskont işlemi uygulamayı unutmuştur.<br />

Bu durum, aşağıdaki muhasebe temel kavramlarından<br />

hangisine uyulmadığını gösterir<br />

A) Parayla ölçülme<br />

B) Özün önceliği<br />

C) İhtiyatlılık<br />

D) Tam açıklama<br />

E) Tutarlılık<br />

Çözüm: Dönem sonunda alacak <strong>ve</strong> borç senetleri için reeskont<br />

hesaplaması dönemsellik kavramına göre yapılan<br />

bir işlemdir. Ancak her yıl yapılan reeskont işleminin bir<br />

yıl unutulması “tutarlılık” kavramının ihlali anlamına gelir.<br />

Cevap E<br />

Çözüm:<br />

Satıcılar Hs. Borç toplamı 1.876.000<br />

Satıcılar Hs. Alacak toplamı −1.776.000<br />

Borç Kalanı<br />

100.000 TL<br />

Satıcılar hesabı pasif karakterli bir hesaptır, borç kalanı<br />

<strong>ve</strong>rmez, işlemde hata yapılmıştır.<br />

Bilgisayar alımı için ön ödemenin Verilen Avanslar hesabı<br />

yerine Satıcılar hesabına kayıt yapılmış ise<br />

___________________ /___________________<br />

SATICILAR 150.000<br />

KASA 150.000<br />

____________________ /____________________<br />

Düzeltme Kaydında Satıcılar hesabı ters kayıtla alacaklandırılarak<br />

kapatılacak, yerine duran varlıkların avansında<br />

kullanılan Verilen Avanslar hesabı borçlandırılır.<br />

___________________ /___________________<br />

VERİLEN AVANSLAR 150.000<br />

SATICILAR 150.000<br />

____________________ /____________________<br />

Yapılan işlem sonucunda Satıcılar hesabı artık alacak kalanı<br />

<strong>ve</strong>recektir.<br />

Cevap A<br />

24.<br />

____________ /__________________<br />

DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR<br />

BORÇ SENETLERİ<br />

____________ /__________________<br />

XXX<br />

XXX<br />

Bu kayıt, aşağıdaki işlemlerden hangisine aittir<br />

A) Alacaklarla ilgili senet alınması<br />

B) Borç Senetleri hesabına yapılan hatalı kaydın<br />

düzeltilmesi<br />

C) Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına yapılan hatalı<br />

kaydın düzeltilmesi<br />

D) Düzenlenen poliçenin kabulü<br />

E) Hatır senedi düzenlenmesi<br />

Çözüm: Hatır Senedi Alınması<br />

___________________ /___________________<br />

121 - ALACAK SENETLERİ<br />

336 - DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR<br />

____________________ /____________________<br />

Hatır Senedi Düzenlenmesi<br />

___________________ /___________________<br />

136 - DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR<br />

321 - BORÇ SENETLERİ<br />

____________________ /____________________<br />

Ticari bir nedene dayanmayan hatıra binayen düzenlenen<br />

senetler ticari alacak sayılmadığından Diğer Çeşitli Alacaklar<br />

hesabında izlenir.<br />

Cevap E<br />

66<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

25. İşletme, sattığı malların iadesiyle ilgili olarak ortaya<br />

çıkan taşıma giderlerini üstlenmiştir.<br />

Buna göre, ilgili tutar aşağıdaki hesaplardan hangisine<br />

kaydedilmelidir<br />

A) Pazarlama, Satış <strong>ve</strong> Dağıtım Giderleri<br />

B) Satılan Ticari Mallar Maliyeti<br />

C) Satıştan İadeler<br />

D) Yurtiçi Satışlar<br />

E) Ticari Mallar<br />

Çözüm: İşletmenin satışla ilgili katlandığı tüm masraflar,<br />

760 - Pazarlama Satış <strong>ve</strong> Dağıtım Giderleri hesabının<br />

borcunda izlenir.<br />

Cevap A<br />

27. B İşletmesi, C İşletmesine olan ¨100.000 tutarındaki<br />

senetsiz borcuna karşılık ileri vadeli ¨105.000 tutarlı<br />

bir senet <strong>ve</strong>rmiştir.<br />

Buna göre B İşletmesi, bu olayla ilgili muhasebe<br />

kaydında,<br />

I. Alıcılar hesabı borçlu ¨100.000,<br />

II. Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨5000,<br />

III. Alacak Senetleri hesabı borçlu ¨105.000,<br />

IV. Satıcılar hesabı borçlu ¨100.000,<br />

V. Borç Senetleri hesabı alacaklı ¨105.000,<br />

VI. Alacak Senetleri hesabı alacaklı ¨105.000<br />

kayıtlarından hangilerini yapmalıdır<br />

A) I, II <strong>ve</strong> III<br />

B) I, II <strong>ve</strong> V<br />

C) I, IV <strong>ve</strong> VI<br />

D) II, IV <strong>ve</strong> V<br />

E) II, IV <strong>ve</strong> VI<br />

26. İşletme, mal alırken <strong>ve</strong>rdiği 23.000 avro tutarındaki<br />

borç senedini ¨2,03 kuruyla kayıtlara almış, dönem<br />

sonu kuru ise ¨2,30 olarak belirlenmiştir.<br />

Buna göre, dönem sonunda yapılacak kayıtta<br />

aşağıdaki hesaplardan hangisinin kullanımı doğrudur<br />

A) Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨6210<br />

B) Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨52.900<br />

C) Kambiyo Zararları hesabı borçlu ¨6210<br />

D) Borç Senetleri hesabı alacaklı ¨52.900<br />

E) Borç Senetleri hesabı borçlu ¨6210<br />

Çözüm: Borçlu olan B işletmesinin yapacağı kayıt<br />

___________________ /___________________<br />

320 - SATICILAR 100.000<br />

780 - FİNANSMAN GİDERLERİ 5.000<br />

321 - BORÇ SENETLERİ 105.000<br />

____________________ /____________________<br />

Cevap D<br />

Çözüm:<br />

23.000 avro × 2.03 = 46.690 TL olarak kayıtlara<br />

alınan borç senedi<br />

dönem sonunda<br />

değerlemeye tabi tutulur.<br />

Dönem sonunda kurda artış söz konusu olmuştur.<br />

(2.30 − 2.03) × 23.000 avro = 6.210<br />

Yapılacak kayıt<br />

___________________ /___________________<br />

656 - KAMBİYO ZARARLARI 6.210<br />

321 - BORÇ SENETLERİ 6.210<br />

____________________ /____________________<br />

Cevap C<br />

67<br />

Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

28. İşletme; elinde bulunan demirbaşa, eşit tutarlı amortisman<br />

yöntemiyle amortisman hesaplamaktadır. Ekonomik<br />

ömrü 5 yıl olan demirbaş, dördüncü yıl içinde<br />

¨80.000 kârla senet karşılığında satılmıştır.<br />

Buna göre, birikmiş amortismanları ¨60.000 olan<br />

demirbaşın satışı karşılığında alınan senet tutarı<br />

kaç TL’dir (KDV oranı % 15‘tir.)<br />

A) 92.000 B) 120.000 C) 138.000<br />

D) 140.000 E) 161.000<br />

Çözüm: Dördüncü yıl içinde satıldığına göre demirbaşın satıldığı<br />

yıl amortisman ayrılmaz. Demirbaşa 3 yıl amortisman<br />

ayrılmıştır.<br />

60.000 ÷ 3 yıl = 20.000 yıllık amortisman payı<br />

Hizmet süresi 5 yıl olduğuna göre<br />

20.000 × 5 yıl = 100.000 demirbaşın maliyetidir.<br />

Satış kaydı bu durumda<br />

___________________ /___________________<br />

121 - ALACAK SENETLERİ 138.000<br />

257 - BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 60.000<br />

255 - DEMİRBAŞLAR 100.000<br />

391 - HESAPLANAN KDV 18.000<br />

679 - DİĞ. OL.DIŞI GELİR<br />

VE KÂRLAR 80.000<br />

____________________ /____________________<br />

Demirbaşın Maliyeti 100.000<br />

Kâr<br />

Birikmiş Amortismanı<br />

+<br />

−<br />

80.000<br />

180.000 TL<br />

60.000<br />

Satış tutarı 120.000 → %15 = 18.000<br />

KDV<br />

+ 18.000<br />

138.000<br />

Alınan senet tutarı<br />

Cevap C<br />

29. <strong>ve</strong> 30. soruları aşağıdaki bilgilere göre<br />

cevaplayınız.<br />

A İşletmesi<br />

31.12.2010 Tarihli (Bin TL)<br />

AKTİF Bilanço PASİF<br />

DÖNEN<br />

VARLIKLAR <br />

DURAN<br />

VARLIKLAR 16.650<br />

KISA VADELİ<br />

YABANCI<br />

KAYNAKLAR 21.150<br />

UZUN VADELİ<br />

YABANCI<br />

KAYNAKLAR <br />

ÖZKAYNAKLAR 12.250<br />

<br />

Yukarıda bilançosu <strong>ve</strong>rilen A İşletmesinin <strong>ve</strong>rgi<br />

öncesi kâr tutarı ¨19.260.000, finansman giderleri<br />

¨3.690.000, <strong>ve</strong>rgi oranı ise % 20’dir.<br />

29. A İşletmesinde Ekonomik Verimlilik oranı 0,85<br />

olduğuna göre, Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar<br />

toplamı kaç TL’dir<br />

A) 7.400.000<br />

B) 14.500.000<br />

C) 27.000.000<br />

D) 31.500.000<br />

E) 39.500.000<br />

Çözüm:<br />

Ekonomik Verimlilik =<br />

Oranı<br />

Cevap B<br />

0,85<br />

=<br />

Vergi Öncesi Kâr + Finansman Giderleri<br />

Öz Kaynak + UVYK<br />

UVYK = 14.500.000<br />

19.260.000 + 3.690.000<br />

12.500.000 + x<br />

68 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

30. A İşletmesinde Varlıkların Kârlılığı oranı kaçtır<br />

A) 0,21 B) 0,23 C) 0,25 D) 0,32 E) 0,37<br />

Çözüm:<br />

Net Kâr<br />

Varlıkların Kârlılığı =<br />

Aktif<br />

Vergi Öncesi Kâr 19.260.000 × %20 = 3.852.000 Vergi<br />

− 3.852.000<br />

Net Kâr<br />

15.408.000<br />

32.<br />

Z İşletmesi<br />

31.12.2010 Tarihli (Bin TL)<br />

AKTİF Bilanço PASİF<br />

DÖNEN<br />

VARLIKLAR <br />

DURAN<br />

VARLIKLAR 16.650<br />

KISA VADELİ<br />

YABANCI<br />

KAYNAKLAR 21.400<br />

UZUN VADELİ<br />

YABANCI<br />

KAYNAKLAR 23.450<br />

ÖZKAYNAKLAR <br />

KVYK 21.150.000<br />

UVYK 14.500.000<br />

ÖZK + 12.500.000<br />

PASİF 48.150.000<br />

TOPLAM<br />

15.408.000<br />

Varlıkların Kârlılığı =<br />

48.150.000<br />

= 0,32<br />

Cevap D<br />

<br />

Yukarıda bilançosu <strong>ve</strong>rilen Z İşletmesinin, Finansal<br />

Kaldıraç oranı 0,39 <strong>ve</strong> Dönen Varlık / Duran<br />

Varlık oranı 1,5 olduğuna göre, Dönen Varlıklar<br />

toplamı kaç TL’dir<br />

A) 44.850.000<br />

B) 46.000.000<br />

C) 69.000.000<br />

D) 76.700.000<br />

E) 103.500.000<br />

31. Bir işletmenin <strong>ve</strong>rgiden önceki kârı ¨2.880.000,<br />

dönemin finansman giderleri ¨240.000, <strong>ve</strong>rgi oranı<br />

ise % 25’tir.<br />

Buna göre işletme, elde ettiği kârla finansman<br />

giderlerini kaç kez karşılar<br />

A) 8 B) 9 C) 10 D) 12 E) 13<br />

Çözüm:<br />

Vergi Öncesi Kâr 2.880.000 × %25 = 720.000<br />

Vergi Öncesi Kâr 2.880.000<br />

Vergi<br />

− 720.000<br />

Vergi Sonrası Kâr 2.160.000<br />

Finansman Giderleri − 240.000<br />

Net Kâr 1.920.000<br />

Faiz Giderlerini<br />

Karşılama<br />

Cevap A<br />

Net Kâr<br />

=<br />

Faiz Giderleri<br />

=<br />

≅ 8<br />

1.920.000<br />

240.000<br />

Çözüm:<br />

Finansal Kaldıraç<br />

Oranı<br />

Dönen Varlık<br />

Duran Varlık<br />

0,39<br />

1,5 . x + x = 115.000<br />

2,5x 115.000<br />

=<br />

2,5 2,5<br />

x = 46.000 Duran Varlık<br />

olduğu kabul<br />

edilirse<br />

Toplam Varlık<br />

Duran Varlık<br />

Dönen Varlık<br />

Cevap C<br />

Toplam Borç<br />

=<br />

Toplam Varlık<br />

21.400 + 23.450<br />

Toplam<br />

= = 115.000<br />

Top. Varlık<br />

Varlık<br />

= 1,5 olduğuna göre eşitliği şu şekilde<br />

kurabiliriz.<br />

115.000<br />

− 46.000<br />

69.000<br />

69 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

33.<br />

370 - Dönem Kârı Vergi <strong>ve</strong> Diğer<br />

Yasal Yükümlülük Karşılıkları<br />

371 - Dönem Kârının Peşin Ödenen<br />

Vergi <strong>ve</strong> Diğer Yükümlülükleri<br />

(Bin TL)<br />

2009 2010<br />

1540 3450<br />

860 2410<br />

Yukarıdaki bilgilere göre, nakit akım tablosunda<br />

yer alan ödenen <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> benzerleri kaleminin<br />

tutarı kaç TL'dir<br />

A) 680.000<br />

B) 1.040.000<br />

C) 1.720.000<br />

D) 1.900.000<br />

E) 3.090.000<br />

Çözüm:<br />

35. İşletmenin bankadan talep ettiği altı ay (180 gün) vadeli<br />

¨500.000 tutarındaki kredi, ¨45.000 faiz kesilerek<br />

¨455.000 olarak ödenmiştir.<br />

Buna göre, bankanın uyguladığı faiz oranı yüzde<br />

kaçtır<br />

A) 18,0 B) 11,1 C) 9,9 D) 9,0 E) 3,0<br />

Çözüm:<br />

A . n . t<br />

F =<br />

36.000<br />

45.000 = 500.000 ⋅ x . 180<br />

360<br />

45.000 250.000<br />

250.000 = ⋅ x<br />

250.000<br />

Faiz Oranı = 0,18<br />

Cevap A<br />

370- Ayrılan Vergi Karşılığı 1.540<br />

371- Peşin Ödenen Vergi<br />

2009 Yılı Ödenen Vergi<br />

− 860<br />

680<br />

2010 Yılı Peşin Ödenen<br />

Nakit akım tablosunda yer<br />

alan ödenen <strong>ve</strong>rgi toplamı<br />

+ 2.410<br />

3.090<br />

Cevap E<br />

34. Aşağıdakilerden hangisi, mali yapı analizinde<br />

kullanılan oranlardan biridir<br />

A) Maddi Duran Varlıklar Devir Hızı oranı<br />

B) İç Kaynaklar oranı<br />

C) Fon Akım oranı<br />

D) Stok Bağımlılık oranı<br />

E) Cari oran<br />

Çözüm:<br />

Cari oran<br />

Stok Bağımlılık oranı<br />

Likidite oranları<br />

Maddi Duran Varlıklar<br />

Devir Hızı oranı<br />

Faaliyet oranları<br />

İç Kaynaklar (Oto finansman)<br />

Mali Yapı oranları<br />

Cevap B<br />

70 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

36. Yalnızca pekmez alım satımı yapan işletmenin bir<br />

dönem boyunca yaptığı alışlar aşağıda <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Şişe miktarı<br />

Şişe birim fiyatı<br />

8000 adet (5 litrelik) ¨10<br />

25.000 adet (2 litrelik) ¨5<br />

10.000 adet (1 litrelik) ¨3<br />

Söz konusu alışlar için dönem boyunca katlanılan<br />

nakliye maliyetleri KDV hariç ¨43.000 olup bu maliyet,<br />

pekmezlere litre esasıyla dağıtılmaktadır.<br />

Buna göre, 5 litrelik şişeler hâlinde alınan pekmezin<br />

toplam maliyeti kaç TL’dir<br />

A) 123.000<br />

B) 117.200<br />

C) 97.200<br />

D) 88.000<br />

E) 67.800<br />

Çözüm:<br />

• 8000 adet × 5 litre 40.000<br />

25.000 adet × 2 litre<br />

10.000 adet × 1 litre<br />

Toplam<br />

50.000<br />

+ 10.000<br />

100.000 litre<br />

• 43.000 5 litre 2.15 litre maliyeti<br />

100.000 × =<br />

• 2.15 × 8000 adet = 17.200 5 litrelik pekmezin nakliye<br />

maliyeti<br />

• Toplam maliyet = 8.000 adet × 5 lt ×10 TL = 400.000<br />

• Litre maliyeti = 400.000 = 80.000<br />

5<br />

• 5 litrenin nakliye maliyeti 17.200<br />

5 litrenin maliyeti<br />

+ 80.000<br />

Toplam maliyet<br />

97.200<br />

Cevap C<br />

37. Üç ortaklı bir şirkette Ortak A’nın sermayesinin Ortak<br />

B’nin sermayesine oranı 2/5’tir. Ortak C’nin sermayesi<br />

ise Ortak A <strong>ve</strong> Ortak B’nin sermayeleri toplamının<br />

yarısından ¨300.000 fazladır.<br />

Şirket sermayesi ¨4.500.000 olduğuna <strong>ve</strong> sermaye<br />

payları üzerinden % 11 kâr payı ödeneceğine<br />

göre, ortakların kâr payları aşağıdakilerin hangisinde<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir<br />

Ortak A Ortak B Ortak C<br />

A) 88.000 220.000 187.000<br />

B) 88.000 242.000 165.000<br />

C) 88.000 286.000 121.000<br />

D) 44.000 297.000 121.000<br />

E) 121.000 167.000 174.000<br />

Çözüm:<br />

A 2 A = 4K<br />

= ise<br />

B 5 B = 10K<br />

⎛A+<br />

B⎞<br />

C = ⎜ 300.000[ ]<br />

2<br />

⎟+<br />

⎝ ⎠<br />

14K<br />

C = + 300.000<br />

2<br />

C = 7K + 300.000<br />

4K + 10K + 7K + 300.000 = 4.500.000<br />

21K = 4.200.000<br />

K = 200.000<br />

A = 4K = 4 ⋅ 200.000 = 800.000<br />

B = 10K = 10 ⋅ 200.000 = 2.000.000<br />

C = 7K + 300.000 = (7 ⋅ 200.000) + 300.000 = 1.700.000<br />

11 11<br />

A × = 800.000 × = 88.000<br />

100 100<br />

11 11<br />

B× = 2.000.000 × = 220.000<br />

100 100<br />

11 11<br />

C× = 1.700.000 × = 187.000<br />

100 100<br />

Cevap A<br />

71 Diğer sayfaya geçiniz.


<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />

38. ¨120.000 tutarındaki paranın 1 4 ü <strong>ve</strong> 3 ü farklı bankalara<br />

yatırılarak ¨5400 faiz elde edilmiştir.<br />

4<br />

Buna göre, toplamı % 8 olan faiz oranları sırasıyla<br />

aşağıdakilerin hangisinde <strong>ve</strong>rilmiştir<br />

A) 2-6 B) 3-5 C) 4-4<br />

D) 5-3 E) 6-2<br />

Çözüm:<br />

1 3<br />

120.000 ⋅ ⋅x 120.000 ⋅ × ( 8 −x)<br />

4 + 4 = 5 ⋅400<br />

100 100<br />

( − )<br />

30.000 ⋅ x 90.000 ⋅ 8 x<br />

+ = 5.400<br />

100 100<br />

30.000<br />

⋅ x + 720.000 − 90.000x = 54.000<br />

3x + 72 − 9x = 54<br />

72 − 54 = 9x −3x<br />

18 6x<br />

= x = 3<br />

6 6<br />

8− 3=<br />

5<br />

40. Faizi dönem sonunda ödenecek olan 3 ay vadeli<br />

Türk lirası mevduat hesabına ödenecek faiz tutarları,<br />

banka tarafından ay sonları itibarıyla aşağıdaki<br />

hesaplardan hangisine kaydedilmelidir<br />

A) Karşılıklar - Türk Parası<br />

B) Muhtelif Borçlar - Türk Parası<br />

C) Alacaklı Geçici Hesaplar - Türk Parası<br />

D) Ödeme Emirleri - Türk Parası<br />

E) Faiz <strong>ve</strong> Gider Reeskontları - Türk Parası<br />

Çözüm: Banka muhasebesinde bankanın mevduat hesabı<br />

müşterisine olan borçları göstermektedir. Bu nedenle<br />

hesaplanan faiz gider kaydedilecektir. Faiz <strong>ve</strong> Gider Reeskontları<br />

borçlu mevduat hesabı alacaklandırılır.<br />

Cevap E<br />

Cevap B<br />

39. Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 23) Borçlanma<br />

Maliyetleri Standardı’na göre, aşağıdakilerden<br />

hangisi özellikli varlıklar arasında yer almaz<br />

A) Stoklar<br />

B) Menkul kıymetler<br />

C) Yatırım amaçlı gayrimenkuller<br />

D) Maddi olmayan duran varlıklar<br />

E) İmalat tesisleri<br />

Çözüm: (TMS 23) Borçlanma Maliyetleri Standardına<br />

Göre Özellikli Varlıklar amaçlanan kullanıma <strong>ve</strong>ya satışa<br />

hazır duruma getirebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi<br />

gerektiren varlıklardır.<br />

• Stoklar<br />

• İmalat tesisleri<br />

• Enerji üretim tesisleri<br />

• Maddi olmayan duran varlıklar<br />

• Yatırım amaçlı gayrimenkuller<br />

Finansal varlıklar <strong>ve</strong> kısa süre içerisinde üretilen <strong>ve</strong>ya<br />

imal edilen stoklar özellikli varlık değildir.<br />

Cevap B<br />

72<br />

MUHASEBE TESTİ BİTTİ.<br />

CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!