2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve Ãözümleri için LÃTFEN!
2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve Ãözümleri için LÃTFEN!
2012 KPSS Alan Bilgisi Soru ve Ãözümleri için LÃTFEN!
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
HUKUK<br />
1. Bu testte 40 soru vardır.<br />
2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının Genel Yetenek Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />
1. 1982 Anayasası’na göre, yasama dokunulmazlığı<br />
ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) Millet<strong>ve</strong>kili olmayan bakanlar yasama dokunulmazlığından<br />
faydalanamazlar.<br />
B) Yasama dokunulmazlığının kaldırılması millet<strong>ve</strong>killiğini<br />
sona erdirmez.<br />
C) Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin<br />
karara karşı Anayasa Mahkemesine başvurulabilir.<br />
D) Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir millet<strong>ve</strong>kili<br />
tekrar seçilirse yargılanabilmesi için dokunulmazlığının<br />
yeniden kaldırılması gerekir.<br />
E) Siyasi parti grupları, yasama dokunulmazlığı ile<br />
ilgili görüşme yapamaz, karar alamaz.<br />
Çözüm: Yasama dokunulmazlığı; seçimden önce <strong>ve</strong>ya<br />
sonra bir suç işledği ileri sürülen bir millet<strong>ve</strong>kilinin, meclisin<br />
kararı olmadıkça tutulamaması, sorguya çekilememesi,<br />
tutuklanamaması <strong>ve</strong> yargılanamamasıdır.<br />
• Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin<br />
karara karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir.<br />
(7 gün içinde başvurulur, mahkeme de 15 gün<br />
içinde karar <strong>ve</strong>rir.)<br />
• TBMM'deki siyasi parti gruplarınca, yasama<br />
dokunulmazlığı ile görüşme yapılamaz <strong>ve</strong> karar<br />
alınamaz.<br />
• Yasama dokunulmazlığı kaldırılan bir millet<strong>ve</strong>kili<br />
tekrar seçilirse, yargılanabilmesi için dokunulmazlığın<br />
yeniden kaldırılması gerekir.<br />
• TBMM üyesi hakkında seçimden önce <strong>ve</strong>ya sonra<br />
<strong>ve</strong>rilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik<br />
sıfatının sona ermesine bırakılır, üyelik süresince<br />
zamanaşımı işlemez.<br />
• Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali <strong>ve</strong> seçimden<br />
önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla<br />
Anayasa'nın 14. maddesindeki durumlar bu<br />
hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam<br />
durumu hemen <strong>ve</strong> doğrudan doğruya TBMM'e<br />
bildirmek zorundadır.<br />
• Yasama dokunulmazlığının kaldırılması millet<strong>ve</strong>killiği<br />
sona erdirmez.<br />
• Yasama dokunulmazlığından sadece millet<strong>ve</strong>killeri<br />
değil, aynı zamanda millet<strong>ve</strong>kili olmayan bakanlar<br />
da faydalanır.<br />
2. 1982 Anayasası’na göre, Türkiye Büyük Millet<br />
Meclisindeyapılan aşağıdaki oylamaların hangisinde<br />
nitelikli çoğunluk aranmamaktadır<br />
A) Kamu Başdenetçisinin seçimi<br />
B) Seçimlerin yenilenmesi kararı<br />
C) Devamsızlık sebebiyle millet<strong>ve</strong>killiğinin düşürülmesi<br />
kararı<br />
D) Yüce Divana sevk kararı<br />
E) Anayasa Mahkemesine üye seçme kararı<br />
Çözüm: 1982 Anayasası'na göre TBMM oylamalarında,<br />
nitelikli çoğunluk aranan haller,<br />
• Anayasa değişikliği (iki oran vardır, Meclis üye<br />
tamsayısının 2/3'ü - 3/5'i)<br />
• Meclis başkan seçimi (1. <strong>ve</strong> 2. oylama Meclis üye<br />
tamsayının 2/3'ü, 3. oylama meclis üye tam sayı<br />
salt çoğunluğu, 4. oylama en çok oy alan)<br />
• Yüce Divana sevk kararı (TBMM salt çoğunluğu)<br />
• Cumhurbaşkanının vatana ihanet suçlaması ile<br />
Yüce Divana sevki (meclis üye tamsayısının 3/4'ü)<br />
• Genel <strong>ve</strong> özel af ilanı (meclis üye tamsayısının<br />
3/5'i)<br />
• TBMM Kamu Baş Denetçisi seçimi (1. <strong>ve</strong> 2. oylama<br />
Meclis üye tamsayısının 2/3, 3. oylama TBMM salt<br />
çoğunluğu, 4. oylama en fazla oy alan)<br />
Anayasa Mahkemesine üye seçimi<br />
• 1. oylama meclis üye tamsayısının 2/3'ü<br />
• 2. oylama TBMM salt çoğunluğu<br />
• 3. oylama en fazla oy alan<br />
• Meclis çalışmalarına devamsızlık nedeniyle millet<strong>ve</strong>killiğinin<br />
düşürülmesi (TBMM salt çoğunluğu)<br />
• Gensoru sonucunda gü<strong>ve</strong>n oylaması (TBMM salt<br />
çoğunluğu)<br />
<br />
Cevap B<br />
Seçimlerin yenilenmesi kararı için nitelikli çoğunluk<br />
aranmaz, olağan karar yeter sayısı ile karar <strong>ve</strong>rilir.<br />
Cevap A<br />
1<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
3. 1982 Anayasası’na göre, Yüksek Seçim Kurulu ile<br />
ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) Üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.<br />
B) Kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamaz.<br />
C) Yedi asıl <strong>ve</strong> dört yedek üyeden oluşur.<br />
D) Seçim konularıyla ilgili şikâyet <strong>ve</strong> itirazları inceleme<br />
görevi vardır.<br />
E) Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul<br />
etme görevi vardır.<br />
4. 1982 Anayasası’na göre, Anayasa Mahkemesi ile<br />
ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapma yetkisi<br />
vardır.<br />
B) Kanunların Anayasa'ya uygunluğunu denetleme<br />
görevi vardır.<br />
C) Yüksek Mahkemeler arasında yer alır.<br />
D) Üyelerinin tümü Türkiye Büyük Millet Meclisi<br />
tarafından seçilir.<br />
E) Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakar.<br />
Çözüm: Yüksek Seçim Kurulu<br />
• Seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin<br />
düzen içinde yönetimi <strong>ve</strong> dürüstlüğü ile ilgili bütün<br />
işlemleri yapma <strong>ve</strong> yaptırma seçim süresince<br />
<strong>ve</strong> seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün<br />
yolsuzlukları, şikayet <strong>ve</strong> itirazları inceleme <strong>ve</strong> kesin<br />
karara bağlama <strong>ve</strong> TBMM üyelerinin seçim tutanaklarını<br />
<strong>ve</strong> Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını<br />
kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.<br />
• Kararları aleyhine başka bir merciye başvurulamaz.<br />
• Kararları kesindir.<br />
• 7 asil, 4 yedek üyeden oluşur.<br />
• Üyelerinin 6'sı Yargıtay, 5'i Danıştay Genel Kurullarınca<br />
kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının<br />
salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.<br />
Cevap A<br />
Çözüm: Anayasa Mahkemesi,<br />
• 17 üyeden oluşur. 3 üye TBMM tarafından, 14<br />
üye Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. (Üyeler<br />
12 yıl için seçilirler).<br />
• Kanunları, KHK <strong>ve</strong> Meclis içtüzüğünü şekil <strong>ve</strong><br />
esas bakımından denetler.<br />
• Yüce Divan sıfatıyla yargılama yetkisi vardır.<br />
• Yüksek Mahkemeler arasında yer alır.<br />
• Siyasi partilerin mali denetimini yapar.<br />
• Bireysel başvuruları karara bağlar.<br />
• Anayasa değişikliklerini şekil bakımından denetler.<br />
• Bazı parlamento kararlarının, Anayasa <strong>ve</strong><br />
içtüzüğe aykırılıkları nedeniyle yapılan iptal<br />
iştemlerini karara bağlar.<br />
• Kararları kesindir, Resmi Gazete'de yayımlanır.<br />
• İki bölüm <strong>ve</strong> genel kurul halinde çalışır.<br />
Cevap D<br />
2 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi, kamu tüzel kişilerinin<br />
özelliklerinden biri değildir<br />
A) Kanunla <strong>ve</strong>ya kanunun açıkça <strong>ve</strong>rdiği yetkiye<br />
dayanılarak kurulur.<br />
B) Yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli<br />
<strong>ve</strong> sürekli görevler, memurlar <strong>ve</strong> diğer kamu<br />
görevlileri eliyle görülür.<br />
C) Mülkiyetlerinde bulunan malların tamamı kamu<br />
malıdır.<br />
D) Kamusal yetki <strong>ve</strong> ayrıcalıklarla donatılmışlardır.<br />
E) Kamu yararına faaliyette bulunurlar.<br />
Çözüm: Kamu tüzel kişilerinin özellikleri,<br />
• Kanunla <strong>ve</strong>ya kanunun açıkça <strong>ve</strong>rdiği yetkiye dayanılarak<br />
kurulur.<br />
• Kamusal yetki <strong>ve</strong> ayrıcalıklarla donatılmışlardır.<br />
(Kamu gücü ayrıcalıklarına sahiptir.).<br />
• İdare hukuku kurallarına <strong>ve</strong> idari yargı denetimine<br />
tabiidir.<br />
• Düzenleme yapabilme yetkisine sahiptir.<br />
• Yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli <strong>ve</strong><br />
sürekli görevler, memurlar <strong>ve</strong> diğer kamu görevlileri<br />
eliyle görülür.<br />
• Kamu yararına faaliyette bulunurlar.<br />
• Tüzel kişiliğe sahiptir. (Hak-borç sahibi olma, davacı,<br />
davalı olabilme)<br />
Kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan tüm mallar<br />
kamu malları değildir. Özel mallar da vardır. Kamu malları<br />
kamu tüzel kişilerinin kamu yararına tahsil edilmiş olan<br />
mallardır. Özel malar, kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetine<br />
tahsis edilmemiş olan mallardır.<br />
6. Merkezî yönetim taşra teşkilatı ile ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) İl <strong>ve</strong> ilçe kanunla kurulur.<br />
B) İl yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.<br />
C) İlçe yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.<br />
D) İl <strong>ve</strong> ilçe adlarının değiştirilmesi kanunla olur.<br />
E) Bir ilçenin başka bir “il”e bağlanması kanunla<br />
olur.<br />
Çözüm: Merkez Yönetimin Taşra Teşkilatı,<br />
• İllerin kurulması, kaldırılması, isimlerinin değiştirilmesi<br />
kanunla olur.<br />
• İlçelerin kurulması, kaldırılması, merkezinin belirlenmesi,<br />
isimlerinin değiştirilmesi kanunla olur.<br />
• Bir ilçenin bir ilden alınıp bir başka ile bağlanması<br />
da kanunla olur.<br />
• İl idaresi, üç bölümden oluşur. Bunlar, vali, il idare<br />
şube başkanları <strong>ve</strong> il idare kuruludur. İl idaresinin<br />
başı validir. İl yönetimi Anayasa'da öngörülmüştür.<br />
• İlçe idaresi; kaymakam, ilçe idare şube başkanları<br />
<strong>ve</strong> ilçe idare kurulundan oluşur. Kaymakam, ilçe<br />
idaresinin başıdır.<br />
Anayasa'nın 126. maddesine göre, Türkiye, merkezi idare<br />
kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara<br />
<strong>ve</strong> kamu hizmetlerinin gereklerine göre iller; iller de<br />
diğer kademeli bölümlere ayrılmıştır. İlçeler Anayasa'da<br />
öngörülmemiştir.<br />
Cevap C<br />
Cevap C<br />
3 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
7.<br />
I. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine<br />
getirilmez.<br />
II. Anayasa hükümlerine aykırı emir, yazı ile yenilense<br />
bile yerine getirilmez.<br />
III. Yönetmelik hükümlerine aykırı emir, memur tarafından<br />
yerine getirilmemeli, aykırılık emri <strong>ve</strong>rene<br />
bildirilmelidir.<br />
IV. Israr edilen <strong>ve</strong> yazı ile yenilenen emri yerine getiren<br />
memur, emrin yerine getirilmesinden sorumlu<br />
değildir.<br />
Kanunsuz emir ile ilgili yukarıdaki ifadelerden<br />
hangileri yanlıştır<br />
A) Yalnız II B) Yalnız IV C) I <strong>ve</strong> II<br />
D) I <strong>ve</strong> IV E) II <strong>ve</strong> IV<br />
Çözüm: Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat <strong>ve</strong> suretle<br />
çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik,<br />
tüzük, kanun <strong>ve</strong>ya Anayasa hükümlerine aykırı görünürse<br />
yerine getirmez çünkü kanunsuz emirdir. Bu aykırılığı o<br />
emri <strong>ve</strong>rene bildirir. Ancak üstü emrinde ısrar eder <strong>ve</strong> bu<br />
emrini yazı ile yenilerse emir yerine getirilir; bu halde emri<br />
yerine getiren sorumlu olmaz.<br />
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez;<br />
yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.<br />
Askeri hizmetlerin görülmesi <strong>ve</strong> acele hallerde kamu düzeni<br />
<strong>ve</strong> kamu gü<strong>ve</strong>nliğinin korunması için kanunla gösterilen<br />
istisnalar saklıdır.<br />
Cevap A<br />
8. İdari eylem nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi<br />
için eylem tarihinden 3 ay sonra doğrudan idare<br />
mahkemesine açılan tam yargı davasında, mahkemenin<br />
<strong>ve</strong>receği karar aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Süre aşımından davanın reddine<br />
B) Öncelikle idareye başvurulması için davanın<br />
reddine<br />
C) Davayı esastan inceleyerek davanın kabul <strong>ve</strong>ya<br />
reddine<br />
D) Dava dosyasının görevli idari merciye tevdiine<br />
E) Görev yönünden davanın reddine<br />
Çözüm: Tam yargı davası, idari eylem <strong>ve</strong> işlemler neticesinde<br />
kişisel hakları doğrudan doğruya ihlal edilmiş olan<br />
kişilerin uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle idari yargıda<br />
açtıkları davalardır.<br />
İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava<br />
açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine <strong>ve</strong>ya<br />
başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl <strong>ve</strong> her<br />
halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurma<br />
haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.<br />
Bu isteklerin kısmen <strong>ve</strong>ya tamamen reddi halinde, bu<br />
konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren <strong>ve</strong>ya<br />
istek hakkında 60 gün içinde cevap <strong>ve</strong>rilmediği taktirde<br />
bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava<br />
açılabilir.<br />
Buna göre idari eylemden uğranılan zararın giderilmesi<br />
için eylem tarihinden 3 ay sonra, doğrudan idare mahkemesine<br />
açılan tam yargı davasında mahkeme, dava dosyasının<br />
görevli idari merciye tevdiine karar <strong>ve</strong>rir.<br />
Cevap D<br />
4 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
9. Aşağıdakilerden hangisine karşı açılacak iptal<br />
davası, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda<br />
görülür<br />
A) Rektör atama işlemine<br />
B) Kaymakam atama işlemine<br />
C) TOKİ arsa satış ihalesi işlemine<br />
D) İçişleri Bakanlığı tarafından Büyükşehir Belediye<br />
Başkanının görevden uzaklaştırılması işlemine<br />
E) Müsteşarın görevden alınmasına ilişkin müşterek<br />
kararnameye<br />
10. Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı tarafından Antalya ilinde<br />
bulunan bir taşınmaz için alınan yıkım kararına karşı,<br />
taşınmazın maliki olan <strong>ve</strong> İstanbul’da ikamet eden A<br />
dava açmak istemektedir.<br />
Buna göre A, işlemin iptali için aşağıdakilerin<br />
hangisinde dava açmalıdır<br />
A) Ankara İdare Mahkemesi<br />
B) Antalya İdare Mahkemesi<br />
C) İstanbul İdare Mahkemesi<br />
D) Danıştay<br />
E) Ankara Bölge İdare Mahkemesi<br />
Çözüm: İlk derece mahkemesi olarak Danıştay da görülecek<br />
davalar:<br />
• Bakanlar Kurulu kararları,<br />
• Bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları<br />
<strong>ve</strong>ya kamu kurumu niteliğindeki meslek<br />
kuruluşlarınca çıkarılan <strong>ve</strong> ülke çapında uygulanacak<br />
düzenleyici işlemler,<br />
• Birden çok idare <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rgi mahkemesinin yetki<br />
alanına giren işler,<br />
• Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu<br />
kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı<br />
işlemleri,<br />
• Danıştay İdari Dairesince <strong>ve</strong>ya İdari İşler Kurulunca<br />
<strong>ve</strong>rilen kararlar, üzerine uygulanan eylem <strong>ve</strong> işlemler,<br />
• Başbakanlık, bakanlıklar <strong>ve</strong> diğer kamu kurum<br />
<strong>ve</strong> kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek<br />
kararnameler (görevden alınmasına ilişkin olanlar<br />
da dahil)<br />
Çözüm: İptal davası, idari işlemler hakkında yetki sebep,<br />
konu <strong>ve</strong> maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından<br />
dolayı, iptalleri için hakları <strong>ve</strong>ya menfaatleri ihlal<br />
edilenler tarafından açılan davalardır.<br />
İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat <strong>ve</strong> iskan<br />
gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında<br />
<strong>ve</strong>ya bunlara bağlı her türlü haklara <strong>ve</strong>ya kamu mallarına<br />
ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların<br />
bulunduğu yer İdare Mahkemesi'dir. Buna göre taşınmaz<br />
Antalya'da olduğu için Antalya İdare Mahkemesi'nde dava<br />
açılır.<br />
Cevap B<br />
Cevap E<br />
5 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
11. 5237 sayılı TCK’ye göre, bir suç nedeniyle kişinin<br />
yabancı ülkeye geri <strong>ve</strong>rilmesi ile ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) Geri <strong>ve</strong>rmeye, kişinin bulunduğu yer ağır ceza<br />
mahkemesi karar <strong>ve</strong>rir.<br />
B) Ağır ceza mahkemesi geri <strong>ve</strong>rme talebinin kabul<br />
edilebilir olduğuna karar <strong>ve</strong>rse de bu kararın yerine<br />
getirilip getirilmemesi, Bakanlar Kurulunun<br />
takdirine bağlıdır.<br />
C) Geri <strong>ve</strong>rme hâlinde, kişi ancak geri <strong>ve</strong>rme<br />
kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı<br />
yargılanabilir.<br />
D) Türk vatandaşlarına karşı işlenen suçlar bakımından<br />
da geri <strong>ve</strong>rme talebi kabul edilebilir.<br />
E) Geri <strong>ve</strong>rilmesi istenen kişi hakkında koruma<br />
tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye’nin taraf<br />
olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine<br />
göre karar <strong>ve</strong>rilebilir.<br />
Çözüm: TCK' nin 18. maddesine göre yabancı bir ülkede<br />
işlenen <strong>ve</strong>ya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle<br />
hakkında ceza kovuşturması başlatılan <strong>ve</strong>ya mahkûmiyet<br />
kararı <strong>ve</strong>rilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın<br />
yapılabilmesi <strong>ve</strong>ya hükmedilen cezanın infazı amacıyla<br />
geri <strong>ve</strong>rilebilir. Ancak, geri <strong>ve</strong>rme talebine esas teşkil<br />
eden fiil;<br />
a) Türk kanunlarına göre suç değilse,<br />
b) Düşünce suçu <strong>ve</strong>ya siyasî ya da askerî suç niteliğinde<br />
ise,<br />
c) Türkiye Devletinin gü<strong>ve</strong>nliğine karşı, Türkiye<br />
Devletinin <strong>ve</strong>ya bir Türk vatandaşının ya da Türk<br />
kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına<br />
işlenmişse,<br />
d) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,<br />
e) Zaman aşımına <strong>ve</strong>ya affa uğramış ise geri <strong>ve</strong>rme<br />
talebi kabul edilmez.<br />
Yabancı ülkenin geri <strong>ve</strong>rme talebi hakkında öncelikle kişinin<br />
bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi karar <strong>ve</strong>rir.<br />
Mahkeme geri <strong>ve</strong>rme talebini reddederse bu karar Bakanlar<br />
Kurulunu bağlar <strong>ve</strong> kişi geri <strong>ve</strong>rilemez. Mahkeme geri<br />
<strong>ve</strong>rme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar <strong>ve</strong>rirse bu<br />
karar Bakanlar Kurulunu bağlamaz. Bu durumda Bakanlar<br />
Kurulu kişiyi geri <strong>ve</strong>rebileceği gibi siyasi bir sebep göstererek<br />
geri <strong>ve</strong>rmeyebilir.<br />
Ayrıca özellik ilkesi gereği geri <strong>ve</strong>rme halinde, kişi ancak<br />
geri <strong>ve</strong>rme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı<br />
yargılanabilir <strong>ve</strong>ya mahkum olduğu ceza infaz edilebilir.<br />
Geri <strong>ve</strong>rme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar <strong>ve</strong>rilmesi<br />
halinde, mahkeme tutuklama <strong>ve</strong>ya diğer koruma<br />
tedbirlerine başvurabilir.<br />
12. Suçun konusunda yanılgıya düşülmesi, aşağıdaki<br />
hata türlerinden hangisinin kapsamında değerlendirilir<br />
A) Maddi unsurlarda hata<br />
B) Hukuka uygunluk nedenlerinde hata<br />
C) Kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarında<br />
hata<br />
D) Saik hatası<br />
E) Yasak hatası<br />
Çözüm: Genel anlamıyla hata, dış dünyaya ait bir şeyin<br />
gerçekte olduğu gibi değil, yanlış bir biçimde tanınmasına,<br />
bilinmesine neden olan zihinsel bir durumdur.<br />
Hata, kural olarak, iradenin oluşum sürecine etki eder<br />
<strong>ve</strong> bu durumda irade, gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru<br />
<strong>ve</strong>ya bilinmesi ile bozulmuş olarak doğar.<br />
Suçun maddî unsurlarında hata TCK'nin 30. maddesinde<br />
düzenlenmiş <strong>ve</strong> somut bir olayda suçun maddî unsurlarına<br />
ilişkin bilgisizliği, eksik <strong>ve</strong>ya yanlış bilgiyi ifade eder.<br />
Bu hata, suça ilişkin kastı ortadan kaldırır. Kast, suçun<br />
kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek <strong>ve</strong> istenerek<br />
gerçekleştirilmesidir. Bu unsurlara ilişkin bilgisizlik, eksik<br />
<strong>ve</strong>ya yanlış bilgi sahibi olunması durumu ise maddî<br />
unsurlarda hata olarak adlandırılır. Böyle bir hata kastın<br />
varlığına engel olur. Örneğin, kişi <strong>ve</strong>stiyerden kendisininki<br />
zannederek başkasının paltosunu alır. Keza, kişi gece<br />
karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme<br />
ateş eder. Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir insandır<br />
<strong>ve</strong> dolayısıyla bu insan ölür <strong>ve</strong>ya yaralanır. Örnek<br />
olarak <strong>ve</strong>rilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğe uysaydı<br />
işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata<br />
hâlinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün değildir.<br />
Dolayısıyla bir kimsenin suçun konusunda yanılgıya<br />
düşmesi maddi unsurlarda hata olarak nitelendirilebilir.<br />
Cevap A<br />
Cevap D<br />
6<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
13. Haksızlık teşkil eden fiili işlemesi dolayısıyla kişi<br />
hakkında yapılan kınama yargısından ibaret olan<br />
<strong>ve</strong> failin cezalandırılmasını sağlayan ceza hukuku<br />
ilkesi aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Kanunsuz suç <strong>ve</strong> ceza olmaz<br />
B) Ceza sorumluluğunun şahsiliği<br />
C) Kusurluluk<br />
D) Kıyas yasağı<br />
E) Şüphenin sanığın aleyhine yorumlanması<br />
Çözüm: Haksızlık teşkil eden bir fiil işlemesi dolayısı ile<br />
kişi hakkında ceza <strong>ve</strong>rilmesi yani haksız fiil işleyen bir kişinin<br />
cezalandırılması ceza hukukunun "Kusursuz suç <strong>ve</strong><br />
ceza olmaz." ilkesi olarak da adlandırdığımız kusur ilkesinden<br />
kaynaklanmaktadır.<br />
Bu ilkeye göre; failin cezalandırılabilmesi için yapmış olduğu<br />
eylemin en azından haksız fiil derecesinde olması<br />
yani kusurlu olması gerekmektedir. Failin haksızlık oluşturan<br />
eylemini gerçekleştirmesinde kusuru olmadıkça ceza<br />
yaptırımına maruz kalmayacaktır. Kusur; bir eylemin isnat<br />
kabiliyeti bulunan bir kimse tarafından bilerek <strong>ve</strong> isteyerek<br />
ya da en azından bilerek yapılmasıdır. Bilmeden ya da<br />
istemeden yapılan bir hareketten dolayı kimse cezalandırılamaz.<br />
Bu ilkenin üç önemli sonucu vardır:<br />
_ Kusursuz bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.<br />
_ Ceza failin kusurunun derecesini aşamaz.<br />
_ Ceza failin hak ettiğinden az olamaz.<br />
15. Aşağıdakilerden hangisi, bir savcı işlemi değildir<br />
A) Kovuşturmaya yer olmadığına karar <strong>ve</strong>rmek<br />
B) İddianame düzenlemek<br />
C) Esas hakkında mütalaa <strong>ve</strong>rmek<br />
D) Şüphelinin gözaltına alınmasına karar <strong>ve</strong>rmek<br />
E) Tutuklama kararı <strong>ve</strong>rmek<br />
Çözüm: Tutuklama, hakim kararıyla, Anayasa <strong>ve</strong> yasada<br />
belirtilen koşulların gerçekleşmesi ile bir kişinin suçluluğu<br />
hakkında henüz kesin karar <strong>ve</strong>rilmeden önce özgürlüğünün<br />
kısıtlanmasıdır. Tutuklama, kişi hak <strong>ve</strong> özgürlüklerini<br />
en ağır biçimde sınırlandıran bir koruma tedbiri olması<br />
sebebiyle sadece hakim tarafından uygulanabilir. <strong>Soru</strong>şturma<br />
evresinde tutuklama kararı Cumhuriyet savcısının<br />
istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma<br />
evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine <strong>ve</strong>ya resen<br />
hakim tarafından <strong>ve</strong>rilir. Dikkat edecek olursak kolluk<br />
<strong>ve</strong>ya Cumhuriyet savcısı tutuklama kararı <strong>ve</strong>remez, tutuklama<br />
kararı sadece hakim tarafından <strong>ve</strong>rilebilir ancak<br />
tutuklanmış bir kişiyi savcı resen serbest bırakabilir.<br />
Cevap E<br />
Cevap C<br />
14. Aşağıdakilerden hangisi hâkimin reddi talebinde<br />
bulunabilecek kişilerden biri değildir<br />
A) Cumhuriyet savcısı B) Tanık<br />
C) Sanık D) Müdafi<br />
E) Katılan<br />
Çözüm: CMK'nin 24. maddesinde hakimin reddini<br />
gerektiren sebepler düzenlenmiştir. Maddeye göre<br />
hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde <strong>ve</strong> tarafsızlığını<br />
şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı hakimin<br />
reddi istenebilir denmektedir. Kanunda sayılan hakimin<br />
reddini isteyebilecek kişiler ise<br />
• Cumhuriyet savcısı;<br />
• şüpheli,<br />
• sanık <strong>ve</strong>ya bunların müdafii;<br />
• katılan <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>kilidir. Tanık hakimin reddini isteyemez.<br />
Cevap B<br />
7<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
16. Yüklenen suçun, hukuka aykırı fakat bağlayıcı<br />
emrin yerine getirilmesi suretiyle işlenmesi durumunda<br />
fail hakkında aşağıdakilerden hangisine<br />
karar <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Beraatine<br />
B) Mahkûmiyetine<br />
C) Davanın reddine<br />
D) Davanın düşmesine<br />
E) Kusuru bulunmadığı için ceza <strong>ve</strong>rilmesine yer<br />
olmadığına<br />
Çözüm: Ceza yargılamasında duruşmanın sona erdiği<br />
açıklandıktan sonra mahkeme somut gerçeğe ulaşmakla<br />
birlikte <strong>ve</strong>rdiği hükmü açıklar. CMK madde 223'e göre.<br />
"Beraat, ceza <strong>ve</strong>rilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, gü<strong>ve</strong>nlik<br />
tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi <strong>ve</strong> düşmesi<br />
kararı, hükümdür. Bunlar içerisinde;<br />
Beraat kararı;<br />
a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış<br />
olması,<br />
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin<br />
sabit olması,<br />
c) Yüklenen suç açısından failin kast <strong>ve</strong>ya taksirinin<br />
bulunmaması,<br />
d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine<br />
rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin<br />
bulunması,<br />
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit<br />
olmaması hallerinde <strong>ve</strong>rilir.<br />
Sanık hakkında;<br />
a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü,<br />
akıl hastalığı <strong>ve</strong>ya sağır <strong>ve</strong> dilsizlik hali ya da geçici<br />
nedenlerin bulunması,<br />
b) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin<br />
yerine getirilmesi suretiyle <strong>ve</strong>ya zorunluluk hali ya<br />
da cebir <strong>ve</strong>ya tehdit etkisiyle işlenmesi,<br />
c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku <strong>ve</strong> telaş<br />
nedeniyle aşılması,<br />
d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi<br />
hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza <strong>ve</strong>rilmesine<br />
yer olmadığı kararı <strong>ve</strong>rilir.<br />
Cevap E<br />
17. Aşağıdaki işlemlerden hangisi, sınırlı ehliyetsizin<br />
bizzat yapabileceği işlemlerden biri değildir<br />
A) Kendi serbest mallarıyla ilgili işlemler<br />
B) Karşılık olmaksızın kendilerini yükümlülükten<br />
kurtaran sözleşmeler<br />
C) Trampa sözleşmesi<br />
D) Alacaklı sıfatıyla kefalet sözleşmesi<br />
E) Soy bağının reddi davası açma<br />
Çözüm: Sınırlı ehliyetsizler, fiil ehliyetinin bütün şartlarına<br />
sahip olmayan kişilerdir. Sınırlı ehliyetsizler kategorisine<br />
giren kişiler, ayırt etme gücüne sahip küçükler ile ayırt<br />
etme gücüne sahip kısıtlılardır. Bu kişiler, fiil ehliyetinin<br />
en önemli şartı olan ayırt etme gücüne sahiptirler. Fakat<br />
bunlardan bir kısmı ergin değildir, bir kısmı ise kısıtlıdır.<br />
Bu itibarla da bunların ehliyetleri yoktur. Fakat kanun koyucu<br />
bu kişileri tam anlamıyla ehliyetsiz saymayı da uygun<br />
görmemiş, bazı bakımlardan onları kısmen ehliyetli<br />
saymıştır. Sınırlı ehliyetsizlerin yapabileceği işlemleri tek<br />
başına yapabileceği işlemler, yasal temsilcisinin izni ile<br />
yapabileceği işlemler <strong>ve</strong> hiç yapamayacağı işlemler olarak<br />
ayırmak mümkündür. Bu işlemleri başlıklar halinde<br />
açıklamak gerekirse:<br />
1) Hiç yapamayacağı işlemler:<br />
• önemli bağışlamada bulunma,<br />
• vakıf kurma,<br />
• kefil olmadır.<br />
2) Kendi başlarına yapabileceği işlemler:<br />
• Sınırlı ehliyetsizler, kendilerini borç altına sokmayan,<br />
sadece menfaat sağlayan işlemleri, örneğin<br />
karşılıksız kazanımları (ivazsız iktisapları)<br />
yasal temsilcilerinin rızasına muhtaç olmaksızın<br />
kendi başlarına yapabilirler.<br />
• Yönetimi kendilerine bırakılmış olan mallarla<br />
(serbest mallarla) ilgili hukuki işlemleri, kendilerini<br />
borç altına sokacak mahiyette olsalar dahi<br />
kendi başlarına yapabilirler.<br />
• Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılmasında<br />
da kural olarak yasal temsilcilerinin rızasına<br />
muhtaç değildirler. Nitekim sınırlı ehliyetsiz<br />
küçük 15 yaşını doldurmuşsa yasal temsilcinin<br />
iznini almaksızın ergin kılınma için başvuruda<br />
bulunabilir. Aynı şekilde, ayırt etme gücüne sahip<br />
kısıtlı da izne gerek olmaksızın soy bağının<br />
reddi davası açabilir.<br />
• Aile dışında yaşayan sınırlı ehliyetsiz kazancını<br />
dilediği gibi harcayabilir.<br />
• alacaklı sıfatı ile kefalet sözleşmesi yapabilir.<br />
3) Yasal temsilcisinin izni ile yapabilecekleri işlemler:<br />
Sınırlı ehliyetsiz, kendisini borç altına sokan hukuki işlemleri,<br />
yasal temsilcisinin izni olmadan yapamaz. Örneğin,<br />
kendisini borç altına sokan satım sözleşmesi, kira sözleşmesi,<br />
istisna sözleşmesi ya da trampa sözleşmesini tek<br />
başına yapamazlar.<br />
Cevap C<br />
8 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
18. Ayşe ile kocası Ali’nin erkek kardeşi Mehmet<br />
arasındaki hısımlığın türü bakımından aşağıdakilerden<br />
hangisi doğrudur<br />
A) İkinci dereceden yarım kan yan soy hısımlığı<br />
B) Üçüncü dereceden tam kan yan soy hısımlığı<br />
C) Üçüncü dereceden kayın yan soy hısımlığı<br />
D) İkinci dereceden kayın yan soy hısımlığı<br />
E) İkinci dereceden tam kan yan soy hısımlığı<br />
Çözüm: Kayın hısımlığı (sıhrî hısımlık), evlenme dolayısıyla<br />
meydana gelen hısımlıktır. “Eşlerden biri ile diğer<br />
eşin kan hısımları, aynı tür <strong>ve</strong> dereceden kayın hısımları<br />
olur.” O halde karının anası, babası, kardeşleri, kardeş<br />
çocukları, büyük ana <strong>ve</strong> babaları ile koca, kayın hısmıdır.<br />
Aynı şekilde karı da kocasının bu tür hısımlarıyla kayın<br />
hısmıdır <strong>ve</strong> bu hısımlığın derecesi, kocasının onlarla olan<br />
hısımlığının derecesinin aynıdır. <strong>Soru</strong>da Ayşe ile kocası<br />
Ali'nin erkek kardeşi Mehmet arasındaki hısımlık sorulmaktadır.<br />
O halde öncelikle Ali ile Mehmet arasındaki hısımlığa<br />
bakmak gerekir. Ali ile kardeşi Mehmet arasındaki<br />
hısımlık ikinci dereceden yan soy hısımıdır. Bu hısımlık<br />
derecesine göre de Ali'nin eşi Ayşe'nin Mehmet'le hısımlığı<br />
ikinci dereceden yan soy kayın hısımlığıdır.<br />
Cevap D<br />
19. Aile konutu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
doğrudur<br />
A) Sağ kalan eş, miras payına mahsuben aile<br />
konutunun mülkiyetinin kendisine <strong>ve</strong>rilmesini<br />
talep edebilir.<br />
B) Aile konutu üzerinde her hâlde eşlerin paylı<br />
mülkiyet hakkı vardır.<br />
C) Bir taşınmazın aile konutu niteliğini taşıyabilmesi<br />
için mutlaka tapu kütüğüne şerh <strong>ve</strong>rilmiş olması<br />
gerekir.<br />
D) Malik olmayan eşin onayı olsa bile aile konutunun<br />
mülkiyet hakkının devredilebilmesi mümkün<br />
değildir.<br />
E) Aile konutu kavramı sadece eşler arasında<br />
edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı<br />
hâllerde karşımıza çıkar.<br />
Çözüm: Aile konutu, ailenin devamlı olarak ikametine<br />
ayrılan konuttur. Medeni Kanun'un 19. maddesinde aile<br />
konutunun bulunduğu yere “yerleşim yeri” adı <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Buna göre; yerleşim yeri, bir ailenin sürekli kalmak niyetiyle<br />
oturduğu yerdir. TMK 194'e göre "Eşlerden biri diğer<br />
eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini<br />
feshedemez, aile konutunu devredemez <strong>ve</strong>ya<br />
aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Rıza sağlamayan<br />
<strong>ve</strong>ya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza <strong>ve</strong>rilmeyen<br />
eş, hakimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu<br />
şerhi, bütün evliliklerde geçerlidir. Aile konutu şerhi, tapu<br />
kütüğüne işlendiğinde konutun maliki olan eş, diğer eşin<br />
rızasını almadan taşınmazı 3. şahıslara satamamaktadır.<br />
Aile konutunun eşler açısından edinilmiş mal ya da kişisel<br />
mal olmasının (evlilik öncesi edinilmiş mal) ya da paylı<br />
mülkiyetinde bulunmasının uygulamasında önemi yoktur.<br />
Hemen belirtelim ki ikincil nitelikte olan konutlar aile konutu<br />
sayılamaz. Yazlık, yayla evi gibi. Kural olarak tek konut<br />
aile konutu olabilir. Eşlerin çeşitli sebeplerle yaşamsal<br />
faaliyetlerle eşdeğer seviyede geçirdikleri yerlerdeki konutları<br />
da aile konutu olabileceğine göre ancak koşulları<br />
ispatlandığında birden çok konuta aile konutu şerhi <strong>ve</strong>rilebilir.<br />
Kanun koyucu aile konutu ile ilgili başka bir düzenlemeye<br />
de mirasın paylaşım biçimini tanımlarken TMK<br />
652. madde de yer <strong>ve</strong>rmiştir. Murisin ölümünün ardından<br />
mirasçılar tarafından mirasın paylaştırılmasında tereke<br />
malları arasında ev eşyası <strong>ve</strong>ya eşlerin birlikte yaşadıkları<br />
konut(aile konutu) varsa, sağ kalan eş, bunlar üzerinde<br />
kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını<br />
isteyebilir demiştir.<br />
Cevap A<br />
9 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
20. Miras bırakan Ahmet, 24 Şubat <strong>2012</strong>’de öldüğünde<br />
geride kızı Ayşe <strong>ve</strong> oğlu Oktay kalmıştır. Ahmet’in<br />
terekesi açıldığında bankada bulunan ¨100.000 haricinde<br />
başka bir hak <strong>ve</strong> borcun bulunmadığı görülür.<br />
Ancak Ahmet’in oğlu Oktay, babasının ölümünden 6<br />
ay önce arkadaşı Zeynep’e ¨200.000 bağışladığını<br />
belirler.<br />
Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
yanlıştır<br />
A) Ahmet’in net terekesi ¨ 300.000’dir.<br />
B) Miras bırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde<br />
yaptığı bağışlamalar tenkise tabidir.<br />
C) Ayşe ile Oktay’ın saklı pay oranı yasal miras<br />
paylarının yarısıdır.<br />
D) Ayşe <strong>ve</strong> Oktay’ın, babalarının mirasçısı olarak<br />
almaları gereken saklı pay miktarı yetmiş beşer<br />
bin TL'dir.<br />
E) Ayşe <strong>ve</strong> Oktay almaları gereken yetmiş beşer<br />
bin TL'nin tamamını Zeynep’ten talep edebilirler.<br />
Çözüm: Yasal mirasçılardan miras bırakana çok yakın<br />
olanlara, miras bırakanın iradesiyle bertaraf edemeyeceği<br />
(ortadan kaldıramayacağı) bir miras payı tanınmıştır<br />
ki bu paya saklı pay (mahfuz hisse), bu suretle kanunun<br />
koruduğu yasal mirasçıya da saklı paylı (mahfuz hisseli)<br />
mirasçı denir. Miras bırakan, yapacağı sağlar arası karşılıksız<br />
kazandırmalar <strong>ve</strong>ya ölüme bağlı tasarruflarla saklı<br />
paylı mirasçıların saklı paylarını çiğneyemez, tasarruflarını<br />
ancak tasarruf edilebilir kısım üzerinden yapabilir.<br />
Saklı paylı mirasçılar <strong>ve</strong> saklı payları şöyledir (MK m. 506):<br />
1) Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının<br />
yarısı (1/2),<br />
2) Miras bırakanın ana <strong>ve</strong> babasından her biri için<br />
yasal miras payının dörtte biri (1/4),<br />
3) Miras bırakanın sağ kalan eşi için altsoyu <strong>ve</strong>ya ana<br />
baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde<br />
miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras<br />
payının dörtte üçü (3/4).<br />
Belirttiğimiz oranlardaki saklı paylara uyulmadan yapılan<br />
tasarruflar ya da diğer bir deyişle saklı paylara muris tarafından<br />
tecavüz edilmesi durumunda saklı paylı mirasçılar<br />
tenkis davası açarak alamadıkları saklı paylarını murisin<br />
ölüme bağlı tasarruflarını iptal ederek alabilirler. Ancak<br />
burda şunu unutmamak gerekir ki mirasçılar terekede kalan<br />
malı öncelikle alıp saklı pay miktarına ulaşılamıyorsa<br />
eksik kalan kısım için tenkise başvurabilirler. bu bilgiler<br />
ışığında soruya bakacak olursak Ayşe <strong>ve</strong> Oktay'ın saklı<br />
payları yetmiş beşer bin liradır. Ayşe <strong>ve</strong> Oktay bankadaki<br />
yüz bin lirayı aldıktan sonra saklı paylarının eksik kısımları<br />
için Zeynep'e tenkis davası açabilirler, saklı paylarının tamamını<br />
Zeynep'ten istemeleri mümkün değildir.<br />
21. Yasal ön alım hakkı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi yanlıştır<br />
A) Yasal ön alım hakkı, birlikte mülkiyet türlerinden<br />
paylı mülkiyette paydaşların sahip olduğu bir<br />
haktır.<br />
B) Yasal ön alım hakkı hukuki işlemden kaynaklanan<br />
yenilik doğuran bir hak niteliğini taşır.<br />
C) Yasal ön alım hakkı, paydaşlardan birinin payını<br />
bir bedel karşılığında paydaşlar dışındaki üçüncü<br />
bir kişiye devretmesi hâlinde diğer paydaşlarca<br />
kullanılabilir.<br />
D) Cebrî artırmayla satışlarda yasal ön alım hakkı<br />
kullanılamaz.<br />
E) Yasal ön alım hakkı, satışın hak sahibi paydaşa<br />
bildirildiği tarihin üzerinden 3 ay <strong>ve</strong> her hâlde<br />
satışın üzerinden 2 yıl geçmekle düşer.<br />
Çözüm: Yasal ön alım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine<br />
tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde,<br />
diğer paydaş <strong>ve</strong>ya paydaşlara açacakları yenilik doğuran<br />
bir dava sonunda hâkimin <strong>ve</strong>receği kararla o payı<br />
öncelikle satın alma yetkisi <strong>ve</strong>ren eşyaya bağlı bir haktır.<br />
Başka bir deyişle, yasal ön alım hakkı, paylı mülkiyette<br />
bir paydaşın, taşınmaz maldaki payını tamamen <strong>ve</strong>ya kısmen<br />
üçüncü bir kişiye satması halinde, açacakları dava<br />
üzerine <strong>ve</strong>rilen kararla diğer paydaş <strong>ve</strong>ya paydaşlara aynı<br />
şartlarla bu payı öncelikle satın alma <strong>ve</strong> mülkiyetini kazanma<br />
imkanı <strong>ve</strong>ren, kanundan doğan, eşyaya bağlı, yenilik<br />
doğuran (inşai) dava ile kullanılan bir haktır. Ön alım hakkı;<br />
yasal ön alım hakkı, sözleşmeden doğan ön alım hakkı<br />
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.<br />
Medeni Kanun'a göre ön alım hakkı, eski Medenî<br />
Kanun'da olduğu gibi özel yenilik doğuran bir hakka dayalı<br />
irade beyanıyla değil yani hukuki işlemden kaynaklanarak<br />
değil, kanundan kaynaklanan yenilik doğuran bir hak olarak<br />
tanımlanmıştır. Yasal ön alım hakkı, satışın hak sahibine<br />
bildirildiği tarihten itibaren üç ay <strong>ve</strong> herhalde satışın<br />
üzerinden iki yıl geçmekle düşer.<br />
Cevap B<br />
Cevap E<br />
10 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
22. Komşusu Ahmet’in nüfus cüzdanını gizlice alan Can,<br />
üzerine kendi resmini yapıştırıp kendisini Ahmet<br />
olarak tanıtarak, Ahmet’e ait tarlayı iyi niyetli Bülent’e<br />
satar <strong>ve</strong> tapuda tescilini gerçekleştirir. Bülent bu tarla<br />
üzerinde arkadaşı Mehmet’e bir alım hakkı tanır <strong>ve</strong><br />
tapuya bu hakkı şerh <strong>ve</strong>rirler. Durumu fark eden Ahmet,<br />
Bülent <strong>ve</strong> Mehmet’e karşı dava açar.<br />
Bu olayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
yanlıştır<br />
A) Ahmet’in açtığı dava sicilin düzeltilmesi davasıdır.<br />
B) Bu dava devam ederken olası hak kayıplarını<br />
önlemek için ayni hak iddia eden Ahmet’in, tapu<br />
siciline geçici tescilin şerhinin <strong>ve</strong>rilmesini talep<br />
etmesi gerekir.<br />
C) Bülent, iyi niyetli olmakla birlikte, yolsuz tescile<br />
gü<strong>ve</strong>nen üçüncü kişi olmadığından tarlanın<br />
mülkiyet hakkını kazanmamıştır.<br />
D) Bülent bu olayda ancak tüm koşulları mevcutsa<br />
olağan zaman aşımı hükümlerinden yararlanarak<br />
mülkiyet hakkını kazanabilir.<br />
E) Mehmet iyi niyetli ise, tapuya şerh <strong>ve</strong>rildiği için<br />
alım hakkını kazanır.<br />
23. Aşağıdakilerden hangisi, Türk Borçlar<br />
Kanunu’nda yer alan yazılı şekil yerine geçen<br />
metinlerden biri değildir<br />
A) İmzalı mektup<br />
B) Cep telefonu ile gönderilen mesaj (SMS)<br />
C) Aslı borç altına girenlerce imzalanmış telgraf<br />
D) Teyit edilmiş olan faks mesajı<br />
E) Gü<strong>ve</strong>nli elektronik imza atılarak gönderilen <strong>ve</strong><br />
saklanan belge<br />
Çözüm: Borçlar Kanunu'na göre yazılı şeklin iki ana şartı<br />
vardır. Bunlardan biri metin, diğeri de imzadır. Bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />
seçenekleri incelediğimizde imzalı mektup, imzalanmış<br />
telgraf, elektronik imza ile saklanan belge <strong>ve</strong> teyit<br />
edilmiş faks mesajı böylesi metinler arasına girer. <strong>Soru</strong>da<br />
en kafa karıştırıcı seçenek faks seçeneği olmakla beraber<br />
ifadedeki "teyit edilmiş" kısmı yeterli şartı sağlamaktadır.<br />
Ancak cep telefonu ile gönderilen mesaj bahsi geçen bu<br />
yazılı şekil şartlarını sağlamadığından kabul edilemez.<br />
Cevap B<br />
Çözüm: Tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesi gereği tapu kütüğündeki<br />
tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet <strong>ve</strong>ya diğer bir ayni<br />
hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur (tescilin<br />
müsbet (olumlu) hükmü). Ancak tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesinin<br />
uygulanabilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması<br />
gerekmektedir. Bunlar;<br />
a) Kazanım yalnızca üçüncü kişiler içindir. Adına yolsuz<br />
tescil yapılan <strong>ve</strong> onun külli halefleri dışındakiler<br />
üçüncü kişi sayılır.<br />
b) Kazanım sadece ayni haklar içindir. Kişisel (nispi)<br />
hak (ör. kira, alım hakkı, ön alım hakkı, taşınmaz<br />
satış vaadi) kazanımları korunmaz. Böyle bir hakkın<br />
şerh <strong>ve</strong>rilmiş olması da durumu değiştirmez.<br />
c) Kazanım yalnızca sicil kaydına dayanma halinde<br />
mümkündür. Sicil dışı bir unsura gü<strong>ve</strong>n kapsam<br />
dışıdır. Örneğin, sahte <strong>ve</strong>kaletnameye gü<strong>ve</strong>nerek<br />
işlem yapmak ya da sahte nüfus cüzdanına gü<strong>ve</strong>nerek<br />
işlem yapma durumunda sicile gü<strong>ve</strong>nden<br />
bahsedilemez.<br />
d) Kazanan iyi niyetli olmalıdır.<br />
e) Üçüncü kişinin ayni hak kazanması için gerekli<br />
diğer kurucu unsurlar geçerli olmalıdır. Yani adına<br />
yolsuz tescil yapılan kişi ile 3. kişi arasındaki işlem<br />
ehliyet, şekil vs. yönünden geçerli olmalıdır, aksi<br />
halde 3. kişi tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesinden istifade<br />
edemez. <strong>Soru</strong>daki olayımıza baktığımızda üçüncü<br />
kişi olan Mehmet her ne kadar tapuya gü<strong>ve</strong>nden<br />
yararlanıyor gibi gözükse de alım hakkı bir ayni hak<br />
değil, şahsi haktır. Bu nedenle tapuya gü<strong>ve</strong>n ilkesi<br />
gereği alım hakkını kazanması mümkün değildir.<br />
Cevap E<br />
11 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
24. Genel işlem koşulları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi yanlıştır<br />
A) Genel işlem koşullarının düzenlendiği çok sayıdaki<br />
sözleşme metinlerinin, o koşulların genel<br />
işlem koşulu olarak değerlendirilmesi için, özdeş<br />
olması zorunludur.<br />
B) Türk Borçlar Kanunu’na göre koşulların kapsamı,<br />
yazı türü <strong>ve</strong> şekli de genel işlem koşulu<br />
niteliğini taşımaları bakımından önemli değildir.<br />
C) Bir koşulun genel işlem koşulu sayılabilmesi için<br />
ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak<br />
amacıyla hazırlanmış olması gerekir.<br />
D) Bir sözleşme şartının Türk Borçlar Kanunu’na<br />
göre genel işlem koşulu sayılabilmesi için bu<br />
koşulun asıl sözleşmede <strong>ve</strong>ya sözleşme ekinde<br />
yer alması önem taşımaz.<br />
E) Sözleşmeye, sözleşme koşullarının her birinin<br />
tartışılarak kabul edildiği yönünde konulacak hükümler<br />
tek başına o sözleşme koşullarını genel<br />
işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.<br />
25. Aşırı yararlanma sonucunda sömürülen kişiye<br />
(zarar gören kişiye) Türk Borçlar Kanunu ile<br />
tanınmış haklar bakımından aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi doğrudur<br />
A) Sömürülen kişi sözleşmeyi, sözleşmenin kurulmasından<br />
itibaren 1 yıl içinde iptal edebilir.<br />
B) Sömürülen kişinin sözleşme ile bağlı olmaması<br />
Türk Borçlar Kanunu’na göre mümkün olmayıp<br />
sadece oransızlığın giderilmesini talep hakkı<br />
vardır.<br />
C) Sömürülen kişi, durumun özelliğine göre ya sözleşme<br />
ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirebilir<br />
ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki<br />
oransızlığın giderilmesini isteyebilir.<br />
D) Sömürülen kişi, sözleşme ile bağlı olmadığını<br />
aşırı yararlanmanın sebebi ne olursa olsun<br />
sözleşmenin kurulmasından itibaren 10 yıl içinde<br />
ileri sürmelidir.<br />
E) Oransızlığın giderilmesini talep etmede, sömürülen<br />
kişiye Türk Borçlar Kanunu ile tanınan kısa<br />
süre 2 yıldır.<br />
Çözüm: Genel işlem şartları hukukumuza 6098 Yeni Türk<br />
Borçlar Kanunu’yla hüküm olarak girmiştir. Konuyu daha<br />
iyi kavrayabilmek için gündelik hayatımızda sıklıkla karşılaştığımız<br />
örnekten yürümek daha faydalı olacaktır. Her<br />
gün kredi kartı başvuru formunda yazan uzun yazılarla ya<br />
da yatırdığımız elektrik faturasının arkasındaki küçük yazılar,<br />
yeni bir ürün aldığınızda arkasında yazan küçük küçük<br />
yazılarla karşılaşıyoruz. İşte bunun gibi sözleşmelere<br />
‘’Tip Sözleşme’’ denmektedir. Ve bu tip sözleşmeler için<br />
getirilen genel işlem şartları şöyle sıralanabilir;<br />
1) Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin,<br />
ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede<br />
kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak<br />
karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.<br />
2) Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin<br />
özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin,<br />
genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.<br />
3) Sözleşmenin niteliğine <strong>ve</strong> işin özelliğine yabancı olan<br />
genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır. (Yaptırımına<br />
çok dikkat edelim.)<br />
4) Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları<br />
dışındaki hükümleri geçerliliğini korur.<br />
5) Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık <strong>ve</strong><br />
anlaşılır değilse <strong>ve</strong>ya birden çok anlama geliyorsa<br />
düzenleyenin aleyhine <strong>ve</strong> karşı tarafın lehine yorumlanır.<br />
<strong>Soru</strong>da doğrudan ilk seçenek bu bilgiler ışığında kendini<br />
ele <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
Çözüm: Gabin yeni BK’da Türkçe karşılığı ile aşırı yararlanma<br />
olarak yer almış <strong>ve</strong> birkaç hükmünde değişiklik<br />
yapılmıştır. Aşırı yararlanma bir kişinin zor durumundan,<br />
düşüncesizliğinden <strong>ve</strong>ya deneyimsizliğinden dolayı edimler<br />
arası AŞIRI <strong>ve</strong> AÇIK oransızlık bulunması halidir. Zarar<br />
gören kişiye tanınan iki hak vardır.<br />
1. Ya sözleşmeyi iptal edebilir <strong>ve</strong> edimin geri <strong>ve</strong>rilmesini<br />
ister ya da<br />
2. Sözleşmeye bağlı kalırım ancak "Edimler arası<br />
oransızlığı gider." diyebilir.<br />
Zarar gören kişi bu haklarını ise,<br />
a) Düşüncesizlik <strong>ve</strong>ya deneyimsizliği ÖĞRENDİĞİ<br />
tarihten itibaren<br />
b) Ya da zor durumda kaldıysa bu zor durumun<br />
ortadan kalkmasından itibaren 1 yıl <strong>ve</strong> her halde<br />
sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren 5 yıllık hak<br />
düşürücü süre içinde kullanabilir.<br />
<strong>Soru</strong>ya dönersek zaten süre ile ilgili olan D <strong>ve</strong> E seçenekleri<br />
doğrudan elenir. A seçeneğini yanlış yapan ifade<br />
‘’….Sözleşmenin kurulmasından itibaren…’’ ifadesidir,<br />
zira süre doğrudur. B seçeneğinde ise yanlış olan şey,<br />
kişiye sadece oransızlığı giderme hakkının tanınmasıdır.<br />
Yeni BK buraya vurgu yapmıştır. Açık açık ister oransızlığın<br />
giderilmesini istersin, istersen de sözleşmeyi iptal<br />
edebilirsin demiştir.<br />
Cevap C<br />
Cevap A<br />
12 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
26. Usta A ile çırağı B, bir binanın dış cephe tadilatını<br />
yaparlarken çırak, ustasına uzatmak için eline aldığı<br />
çekici aşağıya düşürür <strong>ve</strong> o sırada aşağıdan geçmekte<br />
olan C, kafasına isabet eden çekiç sebebiyle ağır<br />
şekilde yaralanır.<br />
Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
yanlıştır<br />
A) Bu olayda usta A’nın C’ye karşı sorumluluğu<br />
adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında<br />
değerlendirilir.<br />
B) Adam çalıştıranın sorumluluğunun doğabilmesi<br />
için A ile B arasında adam çalıştırma ilişkisinin<br />
bulunması gerekir.<br />
C) Adam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk<br />
türü olduğu için A’nın C’ye karşı sorumluluğunun<br />
doğmasında kusurlu olup olmaması<br />
önemli değildir.<br />
D) Adam çalıştıranın sorumluluğu özen ilkesine<br />
dayandığından kurtuluş kanıtı getirilebilen bir sorumluluktur;<br />
A kurtuluş kanıtı getirerek sorumluluktan<br />
kurtulabilir.<br />
E) A’nın sorumluluktan kurtulmasında, işletmenin<br />
çalışma düzeninin bu zararın doğmasını önleyecek<br />
yeterlilikte <strong>ve</strong> nitelikte olmasını sağlamamış<br />
bulunması önemli değildir.<br />
27. A <strong>ve</strong> B, 25 Ocak <strong>2012</strong>’de yaptıkları sözleşme ile A’nın<br />
B’ye 2 ton pirinç teslim etmesini <strong>ve</strong> teslimatın bir sonraki<br />
ayın ortasında yapılmasını kararlaştırırlar.<br />
Bu olaya göre A, 2 ton pirinci hangi tarihte teslim<br />
etmelidir<br />
A) 14 Şubat <strong>2012</strong><br />
B) 15 Şubat <strong>2012</strong><br />
C) 16 Şubat <strong>2012</strong><br />
D) 28 Şubat <strong>2012</strong><br />
E) 29 Şubat <strong>2012</strong><br />
Çözüm: 25 Ocak <strong>2012</strong> tarihinde yapılan bir sözleşmede<br />
teslimatın da bir sonraki ayda yapılacağı kararlaştırıldığına<br />
göre şubat ayında teslimatın gerçekleşeceği açıktır. Bir<br />
sözleşmede tarih olarak ayın sonu ibaresi varsa 30-31’i,<br />
ayın ortası ibaresi varsa 15’i anlaşılır. O yüzden cevap, 15<br />
Şubat <strong>2012</strong> tarihidir.<br />
Cevap B<br />
Çözüm: Adam çalıştıran;<br />
Gerçek/tüzel kişi olabilir. Ayırtım gücüne sahip olması<br />
önemli değildir. Çalışan ile arasında emir talimat ilişkisi<br />
olmalıdır <strong>ve</strong> zarar da bu işin görülmesi esnasında meydana<br />
gelmelidir. Borçlar Kanunu’nda bu haller kusursuz<br />
sorumluluk halleri olarak geçer. İşte bu kusursuzluğun<br />
bazı hallerinde kişilerin kurtuluş kanıtı getirme imkanı<br />
vardır. Bunlar tahdididir. Adam çalıştıranın sorumluluğu,<br />
hayvan idare edenin sorumluluğu <strong>ve</strong> ev başkanının sorumluluğunda<br />
kurtuluş kanıtı getirme imkanı vardır. Kurtuluş<br />
kanıtı; bir anlamda, "Ben elimden geleni yaptım hatta<br />
fazlasını yaptım ancak gene de bu kaza meydana geldi,<br />
ne yapalım mukadderat o yüzden ben sorumlu değilim.’’<br />
diyerek sorumluluktan kurtulmadır. Şu halde A, B, C <strong>ve</strong> D<br />
seçenekleri doğrudur.<br />
Cevap E<br />
28. Geçerli olarak kurulmuş olan <strong>ve</strong> sürekli borç<br />
ilişkisi doğuran bir sözleşmenin sonradan ortaya<br />
çıkan bir nedenle ileriye etkili olmak üzere sona<br />
erdirilmesine ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Kesin hükümsüzlük<br />
B) Dönme<br />
C) İptal<br />
D) Fesih<br />
E) Eksiklik<br />
Çözüm: Borç ilişkisini sona erdiren nedenler ;<br />
• Bozma,<br />
• Dönme,<br />
• Fesih,<br />
• İptal,<br />
• Rücudur.<br />
<strong>Soru</strong>da dikkat edilmesi gereken ifade ileriye etkili olarak<br />
sona erdirilmesi hususudur. Sözleşmeyi geçmişe değil,<br />
geleceğe yönelik olarak ortadan kaldıran sebep ise seçeneklerde<br />
<strong>ve</strong>rilenlerden fesihtir. Fesih, tek taraflı bir hukuki<br />
işlemdir.<br />
Cevap D<br />
13 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
29. Ticari temsilcinin (ticari mümessilin) mü<strong>ve</strong>kkil<br />
tacir adına <strong>ve</strong> ticari işletme ile ilgili olarak aşağıdakilerden<br />
hangisini yapabilmesi için açıkça<br />
yetkilendirilmesi gerekir<br />
A) Tacirin ticari işletmesine dâhil taşınmazlar üzerinde<br />
sınırlı ayni hak kurmak<br />
B) Tacir adına ödünç sözleşmesi yaparak bankadan<br />
kredi çekmek<br />
C) Tacir adına bono düzenlemek<br />
D) Avukat olmasa bile ticari işlerle ilgili davalarda,<br />
mahkemede taciri temsil etmek<br />
E) İşletmede çalışacak işçiler ile hizmet sözleşmesi<br />
akdetmek<br />
Çözüm: Tacir yardımcıları içerisinde, taciri temsil yetkisi<br />
en geniş olan kişi, ticarî temsilcidir. Ticarî temsilcinin<br />
temsil yetkisinin kapsam <strong>ve</strong> sınırı kanun tarafından belirlenmiştir.<br />
‘‘Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi<br />
yönetmek <strong>ve</strong> işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında,<br />
ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere,<br />
açıkça ya da örtülü olarak yetki <strong>ve</strong>rdiği kişidir. Ticari temsilci,<br />
iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi<br />
adına, kambiyo taahhüdünde bulunabileceği gibi işletme<br />
sahibi adına, işletmenin amacına (gayesine uygun) giren<br />
her türlü işlemi yapmakla dahi yetkilidir. Ticari temsilcinin<br />
temsil yetkisini; yapabileceği işlemler, hiç yapamayacağı<br />
işlemler <strong>ve</strong> özel izinle yapabileceği işlemler olarak ayırmak<br />
mümkündür.<br />
a. Yetki Kapsamına Dahil İşlemler:<br />
• Ticari işletmeye işçi alabilir <strong>ve</strong>ya işletmeden işçi<br />
çıkarabilir.<br />
• Ticari işletmeye hammadde satın alabilir <strong>ve</strong> üretilen<br />
malları satabilir.<br />
• Ticari işletmenin menkul <strong>ve</strong>ya gayrimenkullerini<br />
kiraya <strong>ve</strong>rebilir.<br />
• Tacir adına poliçe, bono, çek düzenleyebilir. Yani<br />
kambiyo taahhüdünde bulunabilir.<br />
• Tacir adına banka kredisi alabilir.<br />
• Ticari işletmenin başka faaliyetleri için ticari <strong>ve</strong>kil<br />
atayabilir.<br />
• Ticari işlerle ilgili davalarda davalı ya da davacı<br />
olabilir.<br />
b. Özel Yetki ile Yapabileceği İşlemler <strong>ve</strong>ya Hiç<br />
Yapamayacağı İşlemler<br />
• İşletmeye ait gayrimenkulleri devredemez.<br />
• İşletmeye ait gayrimenkuller üzerinde 3. kişiler<br />
lehine ayni hak tesis edemez.<br />
• İşletme üzerinde rehin hakkı tesis edemez.<br />
• İşletmeye yeni bir ortak alamaz.<br />
• Tüzel kişiler için şirkette tür değişikliği yapamaz.<br />
30. Ticari iş ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
yanlıştır<br />
A) Taraflardan biri için ticari sayılan iş, arada sözleşme<br />
varsa diğer taraf için de ticari sayılır.<br />
B) Ticaret şirketi tacirin bütün işleri ticari iş niteliğindedir.<br />
C) Ticari bir borca kefalet hâlinde kanunda <strong>ve</strong>ya<br />
sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsil<br />
kefalet söz konusudur.<br />
D) Bir esnaf işletmesini ilgilendiren bütün işlem <strong>ve</strong><br />
fiiller ticari iştir.<br />
E) Ticari bir işte uygulanacak temerrüt faizi oranı<br />
sözleşme ile kararlaştırılmamışsa avans faiz<br />
oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilebilir.<br />
Çözüm: Ticarî işin belirlenmesi, TTK 3 <strong>ve</strong> 19. maddeleri<br />
incelendiğinde mümkündür. nelerin ticari iş sayılacağı bu<br />
maddelerde belirtilmektedir. Nelerin ticari iş sayılacağını<br />
başlıklar halinde belirtmek gerekirse,<br />
a. TTK’da Düzenlenen Bütün Hususlar<br />
b. Bir Ticari İşletmeyi İlgilendiren Bütün İşlem <strong>ve</strong> Fiiller<br />
c. Ticari İş Karinesi gereği tacirin yaptığı işler<br />
d. Bir Taraf İçin Ticari Sayılan İşler (yayma kriteri)<br />
ticari iş sayılacaktır. Bunların dışında kalan işleri<br />
ise adi iş olarak nitelendirmek <strong>ve</strong> Borçlar Kanunu<br />
kapsamında değerlendirmek gerekir. <strong>Soru</strong>ya baktığımızda<br />
“Esnaf işletmesini ilgilendiren her türlü işler<br />
ticari iş sayılır.” ifadesi kullanılmıştır. Oysaki esnaf<br />
işletmeleri tacir olmanın sonuçlarının bir çoğuna<br />
tabi olmadığı gibi yaptıkları her türlü işi de ticari iş<br />
görmek mümkün değildir.<br />
Cevap D<br />
Cevap A<br />
14 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
31. Adi şirkette kâr <strong>ve</strong> zararın paylaşımı ile ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) Kâr <strong>ve</strong> zarar paylaşım oranları şirket sözleşmesinde<br />
belirlenebilir.<br />
B) Kâr <strong>ve</strong> zarar paylaşımına ilişkin esaslar şirket<br />
sözleşmesiyle <strong>ve</strong>ya ortaklar kararıyla belirlenmemişse,<br />
ortaklar kâr <strong>ve</strong> zararı sermayeye<br />
katılım oranlarına göre paylaşırlar.<br />
C) Ortaklar, kâr <strong>ve</strong> zarar oranlarını belirleme yetkisini<br />
üçüncü bir kişiye bırakabilirler.<br />
D) Zarara katılım oranları belirlenmemişse ortakların<br />
kârın paylaşımına ilişkin olarak kararlaştırdıkları<br />
oran, zarar hakkında da uygulanır.<br />
E) Adi şirkete sadece emeğini sermaye olarak<br />
getiren ortağın, ortaklar arasında etki doğuracak<br />
şekilde, zarardan muaf tutulması kararlaştırılabilir.<br />
Çözüm: Ortaklık sözleşmesinde herhangi bir karar <strong>ve</strong>rilmemiş<br />
ise kar <strong>ve</strong> zarar yasada belirtilen şekilde paylaştırılacaktır.<br />
Yasada, kâr <strong>ve</strong> zararın paylaşılmasına dair bazı<br />
esaslar belirlenmiştir. Buna göre; kâr <strong>ve</strong> zarar, bir yıllık<br />
hesap dönemi sonunda yapılacak bilanço ile belirlenir. Bu<br />
sürenin uzatılmasına ilişkin sözleşmede yer alan hüküm<br />
batıldır. Ortaklar bütün kârı aralarında bölüşmek zorundadırlar.<br />
Aksine hüküm bulunmadığı takdirde, kâr <strong>ve</strong> zarardan<br />
hisse, sermaye katılım payı değişik de olsa eşit olarak<br />
bölüşülür. Ortaklardan biri şirkete sermaye olarak emeğini<br />
koymuşsa bu ortağın zarara iştirak etmeyeceği şeklinde<br />
sözleşmeye hüküm konulabilir.<br />
Cevap B<br />
32. Aşağıdaki haklardan hangisi, anonim şirkette<br />
sadece azlık oluşturan pay sahiplerine tanınmış<br />
olup pay oranı azlık oluşturmaya yetmeyen pay<br />
sahipleri tarafından kullanılamaz<br />
A) Kâr payı almak<br />
B) Genel kurul toplantısına katılmak<br />
C) Genel kurulda oy kullanmak<br />
D) Genel kurul kararının iptali için dava açmak<br />
E) Mali konularla ilgili genel kurul görüşmelerini<br />
erteletmek<br />
Çözüm: Anonim şirketlerde azlık tabirinden esas sermayenin<br />
% 10’unu temsil eden pay sahipleri anlaşılmaktadır.<br />
Azlığın genel kurul çalışmalarında <strong>ve</strong> anonim şirketler hukukunda<br />
birtakım hakları bulunmaktadır.<br />
• Yönetim kurulu üyelerinin, şirkete <strong>ve</strong>rdikleri zararlar<br />
için dava edilebilmeleri, kural olarak, şirket genel kurulunun<br />
bu yolda bir karar alması ile mümkündür.<br />
• Kural olarak, şirket genel kurulunu toplantıya da<strong>ve</strong>t<br />
etmek yetkisi ilk olarak yönetim kuruluna <strong>ve</strong> şartların<br />
gerçekleşmesi durumunda da denetçilere aittir.<br />
• Şirket genel kurulu toplantısında görüşülecek konuları<br />
(gündemi) tespit etmek yetkisi de yönetim kuruluna<br />
aittir. Ancak azınlık talepte bulunursa yönetim kurulu<br />
onların istedikleri hususları da gündeme koymak<br />
zorundadır.<br />
• Bilançonun onaylanması hakkındaki genel kurul görüşmeleri<br />
esnasında, azınlık talepte bulunduğu takdirde,<br />
bu görüşmenin (en az) bir ay sonraya ertelenmesi<br />
gerekecektir.<br />
Örnek olarak yukarıda sayılan yetkiler azınlıklara tanınmış<br />
yetkilerdir. <strong>Soru</strong>da seçeneklere baktığımızda bütün seçeneklerde<br />
<strong>ve</strong>rilen haklar azınlıklara tanınmış yetkilerdendir<br />
fakat bunlar azınlık oluşturmayan pay sahipleri tarafından<br />
da gerçekleştirilebilirken mali konularla ilgili genel kurul<br />
görüşmelerini erteletmek azınlık oluşturmayan pay sahiplerine<br />
tanınmış bir yetki değildir.<br />
Cevap E<br />
15 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
33. Poliçe ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
doğrudur<br />
A) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip<br />
de iki bedel arasında fark bulunursa rakam ile<br />
gösterilen bedel üstün tutulur.<br />
B) Poliçe bedeli yalnız yazıyla <strong>ve</strong>ya yalnız rakamla<br />
birden çok defa gösterilmiş olup da bedeller<br />
arasında fark bulunursa en yüksek olan bedel<br />
geçerli sayılır.<br />
C) Poliçede muhatap, ancak senedi kabul ederse<br />
ödeme yükümlülüğü altına girer.<br />
D) Poliçedeki imzanın el yazısı ile atılması zorunlu<br />
değildir; gü<strong>ve</strong>nli elektronik imza yeterlidir.<br />
E) Poliçedeki imza sahiplerinden birinin poliçeden<br />
doğan taahhütleri geçersiz olursa poliçede imzası<br />
bulunan diğer kişilerin de poliçeden doğan<br />
taahhütleri sona erer.<br />
Çözüm: Poliçe, keşidecinin, muhataba yönelik olarak,<br />
lehtara <strong>ve</strong>ya emrine, vadede belirli bir meblağı ödeme<br />
emrini kanunun aradığı şekil şartlarını yerine getirmek<br />
kaydıyla <strong>ve</strong>rdiği senettir. Poliçede taraflar keşideci lehtar<br />
<strong>ve</strong> muhataptan oluşur. Muhatabın poliçe ilişkisi içine girmesi<br />
<strong>ve</strong> poliçeden sorumlu olması ancak kabul ile mümkündür.<br />
Kabul, muhatabı poliçenin asıl borçlusu haline<br />
getirir. Muhatabın kabul mecburiyeti yoktur. Keşideci ile<br />
muhatap arasında anlaşma yapılmış olması dahi sonucu<br />
değiştirmez.<br />
Cevap C<br />
34. Keşide <strong>ve</strong> ödeme yeri aynı olan çek, 01.02.<strong>2012</strong><br />
tarihinde düzenlenmiş <strong>ve</strong> aynı gün lehtara teslim<br />
edilmiştir. Ancak çekin üzerine keşide tarihi olarak<br />
01.06.<strong>2012</strong> tarihi yazılmıştır.<br />
Bu çekin geçerli olarak ibraz edilebileceği son<br />
gün, aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) 11.02.<strong>2012</strong><br />
B) 01.03.<strong>2012</strong><br />
C) 01.05.<strong>2012</strong><br />
D) 11.06.<strong>2012</strong><br />
E) 11.07.<strong>2012</strong><br />
Çözüm: Çekler görüldüğünde ödenir. Keza çekler bir ödeme<br />
aracıdır. Bu itibarla, çeklerde ne kabul ne de vade söz<br />
konusudur. Ancak keşide <strong>ve</strong> ödeme yerleri göz önünde<br />
tutularak çekler için ibraz süreleri tayin edilmiştir.<br />
1) Aynı yerde keşide edilen <strong>ve</strong> aynı yerde ödenecek<br />
çekler 10 gün,<br />
2) Farklı yerde keşide edilip farklı yerde ödenecek<br />
çekler 1 ay,<br />
3) Bir kıtada keşide edilen çek başka bir kıtada<br />
ödenecekse 3 ay içinde muhatap bankaya ibraz<br />
edilmelidir. <strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen olaya baktığımızda çekin<br />
keşide tarihi 01.06.<strong>2012</strong> olarak belirlenmiştir <strong>ve</strong> çekin<br />
ödeme yeri ile keşide yeri aynı yerdir. Yukarıda<br />
da belirttiğimiz üzere keşide yeri ile ödeme yerinin<br />
aynı olduğu çek tiplerinde ibraz süresi on gündür.<br />
Bu nedenle çek en geç 11.06.<strong>2012</strong> tarihinde ibraz<br />
edilmelidir.<br />
Cevap D<br />
16 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
35. Genel haciz yoluyla takibe itiraz ile ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) İtiraz, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren<br />
7 gün içinde dilekçeyle <strong>ve</strong>ya sözlü olarak icra<br />
dairesine bildirilir.<br />
B) Kısmi itirazda borçlu, itiraz ettiği borç miktarını<br />
ayrıca <strong>ve</strong> açıkça belirtmelidir, aksi takdirde borcun<br />
tamamını inkâr ettiği kabul olunur.<br />
C) Takibe itiraz edildiği, masrafı alacaklının yatırdığı<br />
avanstan karşılanmak suretiyle 3 gün içinde bir<br />
muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.<br />
D) İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında<br />
alacaklının dayandığı senet metninden<br />
anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez<br />
<strong>ve</strong> genişletemez.<br />
E) Borçlu, takibin dayanağı olan senet altındaki<br />
imzayı reddediyorsa bunu, itirazında ayrıca <strong>ve</strong><br />
açıkça bildirmelidir.<br />
Çözüm: Genel haciz yolu ile takipte borçlu ödeme emrini<br />
aldıktan sonra 7 gün içerisinde borca itiraz edebilir. Borçlu<br />
borca itiraz ederken borcun tamamına itiraz edebileceği<br />
gibi borcun bir kısmına da itiraz edebilir. Borcun bir kısmına<br />
itiraz edildiği durumlarda kısmi itirazdan bahsederiz.<br />
Ödeme emrinde kısmi itirazda bulunacak olan borçlu ne<br />
kadarlık kısma itiraz ettiğini açık net <strong>ve</strong> anlaşılır bir biçimde<br />
yapmalıdır. Ne kadarlık kısma itiraz ettiğini belirtmeyen<br />
borçlunun yapmış olduğu kısmi itiraz yapılmamış sayılır.<br />
Cevap B<br />
36. Aşağıdakilerden hangisinde, taşınır mallarda satış<br />
talep etme süresi doğru olarak <strong>ve</strong>rilmiştir<br />
A) Hacizden itibaren 3 ay içinde<br />
B) Hacizden itibaren 6 ay içinde<br />
C) Hacizden itibaren 9 ay içinde<br />
D) Hacizden itibaren 1 yıl içinde<br />
E) Hacizden itibaren 2 yıl içinde<br />
Çözüm: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra borçlunun<br />
mal varlığı üzerinde alacaklının talebi ile haciz yapılır.<br />
Haciz yapılmasından sonra borçlu eğer borcunu yine de<br />
ödemiyor ise alacaklının talebi ile belli süreler içerisinde<br />
malların satışı istenebilir. Satış talebi taşınır mallar <strong>ve</strong> taşınmaz<br />
mallarda ayrı sürelere tabidir. Taşınır mallarda satış<br />
isteme süresi haciz tarihinden itibaren 1 yıl, taşınmaz mallarda<br />
ise haciz tarihinden itibaren 2 yıl olarak belirlenmiştir.<br />
Ancak 5 Temmuz <strong>2012</strong> tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı<br />
kanunla (3.yargı paketi) bu sorunun cevabı değişmiştir.<br />
6352 sayılı kanunun 21. maddesine göre 2004 sayılı İcra<br />
İflas kanununun 106. mad. 1. fıkrasında değişiklik yapılmış.<br />
Alacaklının haciz olunan mal taşınır ise hacizden itibaren<br />
6 ay taşınmaz ise hacizden itibaren 1 yıl içerisinde satılmasının<br />
istenilebileceği getirilmiştir. Bu kanuna göre doğru<br />
cevap B olarak değiştirilmelidir. Hatalı sorudur.<br />
37. Aşağıdakilerden hangisi İcra <strong>ve</strong> İflas Kanunu’nun<br />
279. maddesine göre aciz nedeniyle iptal sebeplerinden<br />
biri değildir<br />
A) Para <strong>ve</strong>ya mutat ödeme vasıtalarından başka bir<br />
yolla yapılan ödemeler<br />
B) Borçlunun teminat göstermeyi ev<strong>ve</strong>lce taahhüt<br />
etmiş olduğu hâller istisna olmak üzere borçlu<br />
tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan<br />
rehinler<br />
C) Akdin yapıldığı sırada, kendi <strong>ve</strong>rdiği şeyin değerine<br />
göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir<br />
fiyat kabul ettiği akitler<br />
D) Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler<br />
E) Kişisel hakların kuv<strong>ve</strong>tlendirilmesi için tapuya<br />
<strong>ve</strong>rilen şerhler<br />
Çözüm: Tasarrufun iptali davası, borçlunun üçüncü kişilerle<br />
yaptığı, temelde mal kaçırma amacı güdüp alacaklıya<br />
zarar <strong>ve</strong>rmek kastıyla yapılan hukuki işlem lerin iptali<br />
için, alacaklı tarafından açılan davadır. Alacaklı davayı<br />
kazanırsa mal üçüncü kişi elinde iken satılır <strong>ve</strong> alacaklı<br />
alacağını malın bedelinden alır.<br />
Kanun iptale tabi işlemleri üç grup altında düzenlemiştir.<br />
1) Bunlardan birincisi ivazsız tasarruflar (karşılıksız<br />
kazandırmalar), ya ni bağışlardır. Buna göre mutad<br />
(alışılmış) hediyeler hariç olmak üzere, ha cizden<br />
<strong>ve</strong>ya iflasın açılmasından geriye doğru son 2 yıl<br />
içinde yapılan bağış lar iptale tâbidir.<br />
2) İkinci olarak, borçlunun aciz halinde yaptığı bazı<br />
işlemler hacizden <strong>ve</strong>ya iflasın açılmasından geriye<br />
doğruya son 1 yıl içinde yapılmış olması şartıyla<br />
iptale tabidir. Bunlar ise:<br />
• Para <strong>ve</strong> alışılmış ödeme vasıtaları dışında yapılan<br />
ödemeler,<br />
• Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler,<br />
• Kişisel hakların kuv<strong>ve</strong>tlendirilmesi için tapuya <strong>ve</strong>rilen<br />
şerhler,<br />
• Borçlunun teminat göstermeyi daha önce taahhüt<br />
etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere, borçlu<br />
tarafından mevcut bir borcu temin etmek için <strong>ve</strong>rilen<br />
rehinler.<br />
Ancak burada, bu tasarruflardan yararlanan üçüncü kişi,<br />
borçlunun aciz halinde olduğunu bilmediğini ispat ederse<br />
iptal davası reddedilir. Yani bura da ispat yükü üçüncü kişiye<br />
yüklenmiştir.<br />
3) Üçüncü olarak, borçlunun son 5 yıl içinde alacaklıya<br />
zarar <strong>ve</strong>rme kas tıyla yapılan işlemler, alacaklı<br />
tarafından ispat edildiği takdirde iptale tâbidir.<br />
Cevap C<br />
ÖSYM bu sorunun çözümünü D seçeneği olarak<br />
<strong>ve</strong>rmiştir.<br />
17 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
38. Dava açılmadan <strong>ve</strong>ya icra takibine başlanmadan<br />
ev<strong>ve</strong>l ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı, ihtiyati<br />
haczi tamamlayıcı merasim anlamında hangi<br />
süre içinde takip talebinde bulunmalı <strong>ve</strong>ya dava<br />
açmalıdır<br />
A) 7 gün B) 10 gün C) 2 hafta<br />
D) 3 hafta E) 1 ay<br />
Çözüm: İhtiyati haciz, bir takip <strong>ve</strong>ya davanın sonunda bir<br />
para borcunun ödeneceği hususunu garanti altına almak<br />
<strong>ve</strong> paranın zamanında ödenmesini sağlamak amacıyla,<br />
borçlunun haczedilebilir mallarına geçici olarak el konulmasıdır.<br />
İhtiyatî haciz kararı, borçlunun ikametgâhının<br />
bulunduğu yer mahkemesi tarafından <strong>ve</strong>rilir. İhtiyatî haciz<br />
kararı alan alacaklı, bu kararın yerine getirilmesi, başka<br />
bir deyişle borçlunun mallarına ihtiyatî haciz konulması<br />
için ihtiyatî haciz kararının <strong>ve</strong>rildiği tarihten itibaren on<br />
gün içinde, ihtiyatî haciz kararını <strong>ve</strong>rmiş olan mahkemenin<br />
yargı çevresindeki icra dairesine başvurabilir. Aksi halde,<br />
ihtiyatî haciz kararı kendiliğinden kalkar. Buna göre; alacaklı,<br />
ihtiyatî haczin konulmasından itibaren ya da ihtiyatî<br />
haciz yokluğunda konulmuş ise ihtiyatî haciz tutanağının<br />
kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, alacağı<br />
için ya mahkemede dava açmalı <strong>ve</strong>ya icra ya da iflâs<br />
takibi yapmalıdır. Bunu yapmazsa borçlunun malları üzerine<br />
konulan ihtiyatî haciz kalkar. Alacaklı, yedi gün içinde<br />
dava açar <strong>ve</strong>ya takip başlatırsa dava <strong>ve</strong>ya takibin sonuna<br />
kadar ihtiyatî haciz devam eder.<br />
Cevap A<br />
39. İflas idaresi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
yanlıştır<br />
A) İflas idaresini teşkil edenler, Türk Ceza<br />
Kanunu’nun uygulanmasında memur sayılırlar.<br />
B) İflas idaresi iflas masasının kanuni temsilcisidir.<br />
C) İflas idaresine Adalet Bakanlığınca hazırlanan<br />
<strong>ve</strong> iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre<br />
ücret ödenir.<br />
D) İflas idaresi, yaptığı bütün işlemler <strong>ve</strong> kendisine<br />
yapılan talepler <strong>ve</strong> beyanlar hakkında bir tutanak<br />
düzenlemek zorundadır.<br />
E) İflas idaresi 3 asıl <strong>ve</strong> 3 yedek üyeden oluşur.<br />
Asliye ticaret mahkemesi iflas idaresini oluşturacak<br />
kişileri seçer.<br />
40. İflasın, müflisin taraf olduğu davalara etkisi ile<br />
ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır<br />
A) Şeref <strong>ve</strong> haysiyete tecavüzden doğan tazminat<br />
davaları, iflasın açılmasıyla durmaz.<br />
B) Nafaka davaları mal varlığını ilgilendirdiğinden<br />
iflasın açılmasıyla durur; bu davalara ikinci<br />
alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam<br />
edilebilir.<br />
C) Kişisel durumlara ilişkin davalar, iflasın açılmasıyla<br />
durmaz.<br />
D) Vücut üzerine ika olunan zararlardan doğan<br />
tazminat davaları iflasın açılmasıyla durmaz.<br />
E) Acele hâller <strong>ve</strong> kanundaki istisnalar dışında<br />
müflisin taraf olduğu hukuk davaları, iflasın<br />
açılmasıyla durur <strong>ve</strong> bu davalara ancak ikinci<br />
alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam<br />
olunabilir.<br />
Çözüm: İflasın açılma anı ATM’nin iflasa karar <strong>ve</strong>rdiği andır.<br />
İflasın açılmasıyla borçlu müflis olur <strong>ve</strong> müflisin iflasın<br />
açılmasından kapanmasına kadar eline geçen bütün malvarlığı<br />
iflas masasını oluşturur. İflasın açılmasıyla müflisin<br />
taraf olduğu hukuk davaları durur, 2. alacaklılar toplanmasından<br />
10 gün sonraya kadar düşmesede durmaya devam<br />
eder. ancak istisna olarak durmayan bir takım davalar<br />
söz konusudur. bunlardan bazıları şunlardır:<br />
• Nafaka davaları,<br />
• Haksız fiilden(cismani zarardan) doğan tazminat<br />
davaları,<br />
• Şeref <strong>ve</strong> haysiyete saldırıdan doğan davalar,<br />
• Ceza davaları.<br />
Görüldüğü üzere nafaka davaları iflasın açılması ile duracak<br />
davalardan değildir. Bilakis istisnai olarak iflas açılsa<br />
dahi durmayacak davalardandır.<br />
Cevap B<br />
Çözüm: Birinci alacaklılar toplantısında gösterilen 6 aday<br />
arasından 3 kişi olarak icra mahkemesince seçilen <strong>ve</strong> iflas<br />
masasının kanunî temsilcisi olan iflas organına iflas idaresi<br />
denilir. İflas idaresi üyeleri alacaklılardan oluşabileceği<br />
gibi üçüncü kişilerden de oluşabilir. İflas idaresi, alacaklıların<br />
<strong>ve</strong> müflisin değil, iflas masasının kanuni temsilcisidir.<br />
İflas idaresi, iflas dairesinin denetimi altındadır.<br />
Cevap E<br />
18<br />
HUKUK TESTİ BİTTİ.<br />
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
İKTİSAT<br />
1. Bu testte 40 soru vardır.<br />
2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />
1. Klasik <strong>ve</strong> Marksist iktisadın benimsediği artık kavramı,<br />
üretimin toplam değerinden aşağıdakilerden<br />
hangisinin çıkarılmasıyla elde edilen bir değerdir<br />
A) Toplam üretim maliyeti<br />
B) Katma değer<br />
C) İş gücü maliyeti<br />
D) Sermaye maliyeti<br />
E) Toprak rantı<br />
Çözüm: “Emek-değer teorisi” özü itibariyle W. Petty’e<br />
aittir. Daha sonraları A. Smith’in sistemleştirdiği bu kavrama<br />
göre metanın mübadele değeri bu metanın üretiminde<br />
harcanan homojen emek zamanına bağlıdır. D.<br />
Ricardo’ya göre tek maliyet unsuru emektir, rant bir maliyet<br />
unsuru değildir.<br />
Artık kavramını elde edebilme için üretim değerinden üretim<br />
maliyetini yani emek değer teorisine göre emek maliyetini<br />
çıkarmak gerekir.<br />
Cevap C<br />
3. f (K, L) = min { K,2L}<br />
şeklinde <strong>ve</strong>rilen bir üretim<br />
fonksiyonunda ikame esnekliği katsayısı kaçtır<br />
A) 0 B) 1 2<br />
C) 1 D) 2 E) ∞<br />
Çözüm: f(K,L) = min(K, 2L) biçimindeki üretim fonksiyonu,<br />
Leontief fonksiyonu kalıbındadır. Söz konusu fonksiyona<br />
göre girdiler arasında ikame ilişkisi söz konusu olmayıp<br />
üretim az kullanılan girdiye bağlıdır. Yani gerekli birleşim<br />
sağlandıktan sonra tek bir girdiyi arttırmak üretimi arttırmayacaktır.<br />
Parantez içi değerler girdiler arasındaki sabit<br />
bileşim oranını ortaya koymaktadır. Bu soruda, min(K, 2L)<br />
ifadesi sermayenin, emeğe nazaran iki kat daha fazla kullanılması<br />
gerektiğini ortaya koymaktadır.<br />
Faktörler arası ikame esnekliği, marjinal teknik ikame<br />
oranında meydana gelen nispi bir değişikliğin girdi bileşim<br />
oranında meydana getirdiği nispi değişikliktir. Yani<br />
bir girdinin diğer girdiye göre <strong>ve</strong>rimi arttığında bu girdinin<br />
kullanımının ne ölçüde artabildiğinin, kısaca, girdiler arası<br />
ikame kolaylığının ölçülmesidir.<br />
Leontief fonksiyonunda girdiler arası ikame söz konusu<br />
olmadığından ikame esnekliği değeri her zaman sıfırdır.<br />
Cevap A<br />
2. John Bates Clark’ın Bölüşüm Teorisi’ne göre, toprak<br />
rantını belirleyen temel etken aşağıdakilerden<br />
hangisidir<br />
A) Farklı topraklar arasındaki <strong>ve</strong>rimlilik farkları<br />
B) Toprağın marjinal <strong>ve</strong>rimi<br />
C) Üretiminde toprak kullanılan malların tüketiciye<br />
sağladığı marjinal fayda<br />
D) Toprağın, artık yaratan tek <strong>ve</strong>rimli faktör olması<br />
E) Toprağın miktarının sabit olması<br />
Çözüm: J. B. Clark’ın (1847-1938) Bölüşüm Teorisi marjinal<br />
<strong>ve</strong>rim temelinde bölüşüm adaletini inceleyen bir yaklaşımdır.<br />
Üretim girdisi olarak yalnızca emek <strong>ve</strong> sermayenin<br />
olduğu bir durumda üretim faktörlerinin üretme katkıları <strong>ve</strong><br />
üretimden elde ettikleri gelirleri marjinal <strong>ve</strong>rimleri kadar<br />
olmaktadır. Bu durumda sermayenin marjinal <strong>ve</strong>rimi faiz<br />
haddini; emeğin marjinal <strong>ve</strong>rimi ise ücret haddini belirlemektedir.<br />
Cevap B<br />
19<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
4.<br />
1. mal ε y<br />
< 0<br />
2. mal 0 < ε y<br />
< 1<br />
3. mal 1 < ε y<br />
Talebin gelir esnekliğinin ε y<br />
ile gösterildiği durumda,<br />
tabloda <strong>ve</strong>rilen mallarla ilgili aşağıdakilerden<br />
hangisi doğrudur<br />
1. mal 2. mal 3. mal<br />
A) Lüks Düşük Zorunlu<br />
B) Düşük Zorunlu Lüks<br />
C) Düşük Lüks Zorunlu<br />
D) Zorunlu Lüks Düşük<br />
E) Zorunlu Düşük Lüks<br />
Çözüm: Talebin gelir esnekliği, gelirde meydana gelen nispi<br />
değişiklik karşısında talepte meydana gelen nispi değişimin<br />
ölçülmesidir. Talebin gelire hangi oranda duyarlı olduğunun<br />
hesaplanmasıdır. Gelire <strong>ve</strong>ya gelir esnekliğine göre<br />
iki tür mal vardır; bunlar üstün mallar <strong>ve</strong> düşük mallardır.<br />
Düşük mallar gelirle talebin ters yönde değiştiği mallardır.<br />
Düşük mallarda gelirle talep arasında ters yönlü ilişki olduğundan<br />
gelir esnekliği değeri negatif olur.<br />
Üstün mallar, gelirle talebin aynı yönde değiştiği mallardır.<br />
Üstün mallarda gelirle talep arasında aynı yönlü ilişki<br />
olduğundan gelir esnekliği değeri pozitif olacaktır. Ayrıca<br />
üstün mallar da kendi içinde lüks mallar <strong>ve</strong> zorunlu (İhtiyaç)<br />
mallar olarak ikiye ayrılır. Gelir esnekliği pozitif ancak<br />
birden küçük mallar zorunlu, gelir esnekliği birden de büyük<br />
olan mallar ise lüks mallardır.<br />
<strong>Soru</strong>da 1. mal, gelir esnekliği 0’dan küçük olduğu için düşük<br />
mal;<br />
2. mal, gelir esnekliği 0 ile 1 arasında olduğu için zorunlu<br />
mal;<br />
3. mal, gelir esnekliği 1’den büyük olduğu için lüks maldır.<br />
Cevap B<br />
5. Tüketici dengesinin sağlandığı durumda, aşağıdakilerden<br />
hangisi her mal için aynıdır<br />
A) Tüketilen malların marjinal faydaları<br />
B) Tüketilen malların marjinal ikame oranları<br />
C) Tüketilen malların fiyatları ile marjinal faydalarının<br />
çarpımları<br />
D) Tüketilen malların marjinal faydalarının fiyatlarına<br />
oranları<br />
E) Tüketilen malların marjinal faydalarının tüketicinin<br />
gelirine oranları<br />
Çözüm: Tüketici dengesi, tüketicinin cebindeki her kuruştan<br />
azami faydayı elde etmeyi başardığı doğru alış-<strong>ve</strong>riş<br />
noktasıdır.<br />
Eş-marjinal fayda ilkesine göre malların marjinal faydalarının<br />
fiyatlarına oranı her mal için eşit olduğunda tüketici<br />
dengesi söz konusu olacaktır. Örneğin, X <strong>ve</strong> Y malı tüketen<br />
bir tüketici denge şartı;<br />
MUX<br />
MUY<br />
= biçiminde olacaktır. (MU: Marjinal fayda, P: Fiyat)<br />
P P<br />
X<br />
MU<br />
P<br />
X<br />
X<br />
Y<br />
kesri X malına harcanan lira başına marjinal faydayı,<br />
MUY<br />
kesri ise Y malına harcanan lira başına marjinal faydayı<br />
ifade etmektedir. Kesirlerden biri diğerinden büyük<br />
PY<br />
⎛<br />
ise<br />
MUX MU ⎞<br />
Y<br />
⎜ > ⎟ bunun anlamı bu mala harcanan liranın<br />
faydasının diğer mala harcanan liranın<br />
⎝ PX<br />
PY<br />
⎠<br />
faydasından<br />
daha yüksek olduğudur.<br />
Böyle bir durumda rasyonel tüketici daha faydalı malı<br />
daha çok tüketecek <strong>ve</strong> azalan marjinal fayda yasası uyarınca<br />
tüketimi artan malın marjinal faydası azalacak <strong>ve</strong><br />
büyük olan kesrin değeri düşecektir. Sonunda kesirlerin<br />
değerinin eşit olması demek, bu noktaya gelinceye kadar<br />
daha faydalı malın daha çok tüketilmiş olması demektir.<br />
Cevap D<br />
20 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
6. Malların fiyatları yüzde 50 <strong>ve</strong> tüketicinin geliri<br />
yüzde 25 oranında artarsa bütçe doğrusu için<br />
aşağıdakilerden hangisi söylenebilir<br />
A) Eğimi artar.<br />
B) Eğimi azalır.<br />
C) Eğimi değişmez.<br />
D) Sağa kayar.<br />
E) Konumu değişmez.<br />
Çözüm: Bütçe doğrusu belli bir harcama gücüyle alınabilecek<br />
mal bileşimlerini gösteren doğrudur.<br />
Y<br />
7. Talep fonksiyonunun sıfırıncı dereceden homojen<br />
olduğu durumla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
kesin olarak doğrudur<br />
A) Gelir iki kat artarsa tüketici, fayda düzeyinin<br />
sabit kalması için harcamalarını iki kat artırır.<br />
B) Tüketici, gelirinin tamamını harcamaz.<br />
C) Fiyatlar sabitken gelir iki katına çıkarsa her mala<br />
olan talep iki katına çıkar.<br />
D) Gelir sabitken fiyatlar iki katına çıkarsa her mala<br />
olan talep yarıya düşer.<br />
E) Fiyatlar <strong>ve</strong> gelir ikiye katlanırsa tüketim değişmez.<br />
2<br />
5<br />
Yukarıdaki şekil bütçenin ¨100, Y malı fiyatının ¨50, X<br />
malı fiyatının da ¨20 olduğu durum için çizilmiştir. ¨100<br />
bütçeyle alınabilecek uç Y malı miktarı 2, X malı miktarı<br />
ise 5 birimdir. Bütçede meydana gelecek bir değişiklik<br />
alınabilecek her iki malın miktarını aynı oranda etkileyeceğinden<br />
bütçe doğrusunda bir kaymaya neden olur. Bütçenin<br />
artması alınabilecek mal miktarında bir artışa neden<br />
olacağından bütçe doğrusunu sağa, bütçenin azalması<br />
ise sola doğru kaydıracaktır.<br />
Bütçenin değişmesi malların fiyat oranını değiştirmeyeceğinden<br />
bütçe doğrusunun eğimini etkilemeyecektir.<br />
Y<br />
X<br />
Çözüm: Homojen bir fonksiyonun homojenlik derecesi,<br />
bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit<br />
oranlı bir değişikliğin bağımlı değişken üzerinde yaratacağı<br />
etkidir. Sıfırıncı dereceden homojen bir fonksiyonda<br />
bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit<br />
oranlı bir değişme, bağımlı değişkende bir değişiklik yaratmayacaktır.<br />
Birinci dereceden homojen bir fonksiyonda<br />
bağımsız değişkenlerin tümünde meydana gelen eşit<br />
oranlı bir değişme bağımlı değişkende kendisi kadar bir<br />
değişiklik yaratır. İkinci dereceden homojen bir fonksiyonda<br />
ise bağımsız değişkenlerde meydana gelen eşit oranlı<br />
bir değişiklik bağımlı değişkende kendisinin karesi kadar<br />
etki yaratır.<br />
Sıfırıncı dereceden homojen talep fonksiyonunda; fonksiyonda<br />
bağımsız değişken olarak yer alan malın kendi fiyatı,<br />
diğer malın fiyatı <strong>ve</strong> gelirin aynı oranda değiştiği bir durumda<br />
malın talep miktarında bir değişiklik olmayacaktır.<br />
Cevap E<br />
2<br />
5<br />
Malların fiyatının değişmesi ise bütçe doğrusunda yukarıdaki<br />
şekildeki gibi bir değişikliğe yol açacaktır. Örneğin,<br />
bütçenin <strong>ve</strong> Y malının fiyatının değişmediği bir durumda<br />
yalnızca X malının fiyatı artarsa bütçe doğrusu X malı ekseninde<br />
içe doğru kayar <strong>ve</strong> bütçe doğrusunun eğimi artar.<br />
Ancak her iki malın fiyatının aynı oranda değiştiği bir<br />
durumda bütçe değişmiş gibi olur <strong>ve</strong> eğimi değişmeden<br />
bütçe doğrusu sağa <strong>ve</strong>ya sola kayar.<br />
<strong>Soru</strong>da, her iki malın fiyatı da % 50 oranında arttığı için<br />
bütçe doğrusunun eğimi değişmeden sola doğru kayar.<br />
Gelirin de % 25 oranında artması ise bütçe doğrusunu<br />
sağa doğru kaydırır. Toplamda ise bütçe doğrusu eğimi<br />
değişmeden sola doğru kayacaktır.<br />
Cevap C<br />
X<br />
21 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
8. Bir monopolcü Q birim mal arz ettiğinde piyasada oluşan<br />
fiyat P = 10 − Q olmaktadır. Monopolcünün marjinal<br />
maliyeti ¨2’dir <strong>ve</strong> üretim yaptığı takdirde lisans<br />
ücreti olarak devlete ¨ 18 ödemesi gerekmektedir.<br />
Buna göre monopolcünün, kârını en yükseğe<br />
çıkarmak için kaç birim üretim yapması gerekir<br />
A) 6 B) 4 C) 3 D) 2 E) 0<br />
Çözüm: Tüm piyasalarda denge şartı marjinal gelirle marjinal<br />
maliyetin eşit olmasıdır. Yani kâr sağlayan birimler bitinceye<br />
kadar üretime devam etmektir. <strong>Soru</strong>da talep fonksiyonu<br />
doğrusal olarak <strong>ve</strong>rildiğine göre buradan marjinal<br />
gelir fonksiyonu elde edilebilir.<br />
P = a − bQ ise MR = a − 2bQ olur.<br />
<strong>Soru</strong>da talep fonksiyonu P = 10 − Q olarak <strong>ve</strong>rildiğine<br />
göre marjinal gelir fonksiyonu MR = 10 − 2Q olur. Marjinal<br />
maliyet de ¨2 olarak <strong>ve</strong>rildiğine göre, denge noktasında<br />
2 = 10 − 2Q <strong>ve</strong> buradan Q = 4 olarak bulunur. Eğer üretim<br />
yapılacaksa kesin olarak 4 birim üretim yapılacaktır ancak<br />
soruda ¨18’lik lisans ücretinden bahsedildiğinden hiç üretim<br />
yapmamak daha iyi bir tercih olabilir.<br />
Üretim miktarı 4 olarak bulunduğuna göre fiyat,<br />
P = 10 − 4 = ¨6 olacaktır. Yani firma bu malların her birini<br />
¨6’ye satacaktır. O halde firmanın toplam geliri ¨24<br />
olacaktır. Üretim yapmanın maliyeti ise malın marjinal<br />
maliyeti ¨2 <strong>ve</strong> üretim miktarı 4 olduğuna göre ¨8 + ¨18<br />
lisans ücreti = ¨26 olmaktadır. Üretim yapıldığında üretim<br />
geliri ¨24, üretim maliyeti ¨26 olduğuna göre hiç üretim<br />
yapmamak daha iyi bir tercihtir.<br />
Cevap E<br />
9. Cournot <strong>ve</strong> Bertrand oligopol modelleriyle ilgili<br />
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Firmalar üretim miktarlarını Cournot modelinde<br />
aynı zamanda belirlerken, Bertrand modelinde<br />
farklı zamanlarda belirler.<br />
B) Firmalar üretim miktarlarını Bertrand modelinde<br />
aynı zamanda belirlerken, Cournot modelinde<br />
farklı zamanlarda belirler.<br />
C) Firmalar Cournot modelinde fiyatı belirlerken,<br />
Bertrand modelinde üretim miktarlarını belirler.<br />
D) Firmalar Cournot modelinde üretim miktarlarını<br />
belirlerken, Bertrand modelinde fiyatı belirler.<br />
E) Firmalar Cournot modelinde tam bilgiye sahipken,<br />
Bertrand modelinde eksik bilgiye sahiptir.<br />
Çözüm: Oligopol modelleri içinde Cournot modelinde<br />
firmalar arasında üretim rekabeti vardır. Firmalardan biri<br />
diğer firmanın davranışını değiştirmeyeceğini düşünerek<br />
kendi marjinal geliri <strong>ve</strong> maliyetine göre dengedeki üretim<br />
miktarını belirler. Sonra diğer firma rakip firmanın konumunu<br />
değiştirmeyeceği varsayımıyla kendi denge üretim<br />
miktarını hesaplar. Ancak bu durum ilk firmayı etkiler <strong>ve</strong><br />
ilk firma kendi üretim miktarını gözden geçirir <strong>ve</strong> bu süreç<br />
firmaların pazar payları eşitleninceye kadar devam eder.<br />
Bertrand modelinde ise firmalar üretim konusunda değil,<br />
fiyat konusunda rekabet ederler. İlk firma kendi denge<br />
noktasına göre fiyat belirler. Sonra diğer firma biraz daha<br />
ucuz fiyattan tüm talebi elde eder. Bunun üzerine fiyat savaşı<br />
başlar <strong>ve</strong> fiyat tam rekabet düzeyine kadar düşer.<br />
Cevap D<br />
10. Satın alınan mal miktarı değiştikçe farklı fiyatın<br />
uygulandığı fiyat politikasına ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) 1. dereceden fiyat farklılaştırması<br />
B) 2. dereceden fiyat farklılaştırması<br />
C) 3. dereceden fiyat farklılaştırması<br />
D) İki kısımlı fiyatlandırma<br />
E) Marj fiyatlaması<br />
Çözüm: Monopol piyasasında firmanın başvurabileceği<br />
üç tür fiyat farklılaştırması söz konusudur;<br />
Birinci derece fiyat farklılaştırmasında firma ürettiği her<br />
birim mal için fiyat farklılaştırması uygular. Üretici her mal<br />
için tüketicinin ödemeye razı olduğu tutarları elde eder.<br />
İkinci derece fiyat farklılaştırması ise satış miktarına göre<br />
yapılır. Önce firma bir miktar malı yüksek fiyattan satar,<br />
sonraki miktarlar için daha düşük fiyatlar talep eder.<br />
Üçüncü derece fiyat farklılaştırmasında ise firma tüketicileri<br />
talep esnekliklerine göre birbirinden ayırıp her bir<br />
gruba ayrı fiyat uygular.<br />
Cevap B<br />
22 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
11. Aşağıdakilerden hangisi, tam rekabet piyasalarında<br />
görülmez<br />
A) Firmaların fiyat kabul edici olması<br />
B) Malların homojen olması<br />
C) Faktör akışkanlığının tam olması<br />
D) Marj değerinin 1’den büyük olması<br />
E) Tam bilgi olması<br />
Çözüm: Tam rekabet piyasasının oluşum şartları şunlardır:<br />
• Atomisite olmak: Piyasada oluşan fiyatı etkileyemeyecek<br />
kadar çok sayıda alıcı <strong>ve</strong> satıcı olmasıdır.<br />
• Homojenlik: Çok sayıda firma tarafından üretilen<br />
mallar arasında tüketici gözünde farklılık yaratacak<br />
hiçbir unsurun bulunmamasıdır.<br />
• Açıklık: Piyasadaki tüm alıcı <strong>ve</strong> satıcıların piyasa<br />
hakkındaki tüm bilgiye sahip olmasıdır.<br />
• Mobilite: Piyasaya giriş <strong>ve</strong> çıkışların maliyetsiz<br />
olmasıdır.<br />
Bu şartlar altında ortaya çıkan tam rekabet piyasasının<br />
özellikleri ise şunlardır:<br />
• Tam rekabet piyasasında çok sayıda firma homojen<br />
ürün arz ettiğinden hiçbir piyasa aktörü piyasa<br />
fiyatını etkileyememekte, firmalar fiyat kabullenici<br />
olmakta <strong>ve</strong> firma için talep eğrisi tam esnek<br />
olmaktadır.<br />
• Firma talep eğrisi tam esnek olduğundan marjinal<br />
gelir, fiyata (ortalama gelire) eşit olmaktadır.<br />
• Marjinal gelir fiyata eşit olduğu için tam rekabet<br />
piyasasında firma arz eğrisi çizilebilmektedir.<br />
• Piyasaya giriş-çıkışların maliyetsiz olması nedeniyle<br />
uzun dönemde firmalar normal kâr elde<br />
etmektedir.<br />
• Piyasaya girişlerin kolay olması <strong>ve</strong> tam esnek talep<br />
eğrisi nedeniyle uzun dönemde firmalar tam kapasiteyle<br />
üretim yaparlar.<br />
• Homojenlik <strong>ve</strong> açıklık gereği tam rekabet piyasasında<br />
reklam olmaz.<br />
Cevap D<br />
12. Bir malın Giffen malı olarak tanımlanabilmesi<br />
için ikame etkisi, gelir etkisi <strong>ve</strong> toplam etki hangi<br />
yönlerde oluşmalıdır<br />
İkame etkisi Gelir etkisi Toplam etki<br />
A) Pozitif Negatif Pozitif<br />
B) Negatif Negatif Negatif<br />
C) Negatif Pozitif Pozitif<br />
D) Pozitif Pozitif Pozitif<br />
E) Negatif Pozitif Negatif<br />
Çözüm: Bir malın fiyatındaki değişim tüketici üzerinde iki<br />
etkiye yol açar. Bunlar, ikame <strong>ve</strong> gelir etkileridir.<br />
İkame etkisi, bir malın fiyatındaki değişmeye bağlı olarak<br />
bu malın fiyatının diğer malların fiyatıyla arasındaki ilişkinin<br />
değişmesi nedeniyle ortaya çıkan etkidir. Örneğin,<br />
X malının fiyatı artarsa X malının, diğer mallara kıyasla,<br />
fiyatı artmış olacağı için bu malın talebi azalır.<br />
İkame etkisinde mal ayrımı yoktur. Üstün mallarda da, düşük<br />
mallarda da; normal mallarda da, Giffen mallarında da<br />
ikame etkisine göre malın fiyatıyla talep miktarı arasında<br />
ters yönlü ilişki ortaya çıkar. Yani X malının fiyatı arttığında<br />
X malı nasıl bir mal olursa olsun, ikame etkisine göre X<br />
malının talep miktarı azalır.<br />
Gelir etkisi ise fiyattaki değişmeyle birlikte reel gelir değiştiği<br />
için ortaya çıkan etkidir. Gelir etkisi üstün mallarda <strong>ve</strong><br />
düşük mallarda farklı biçimde çalışır.<br />
Üstün mallar, gelirle talebin aynı yönde değiştiği mallardır.<br />
Yani gelir arttığında talebi artan, gelir azaldığında talebi<br />
azalan mallardır. Üstün mallarda gelir etkisi şöyle çalışır:<br />
X malı fiyatı arttığında reel gelir azalır, reel gelir azaldığı<br />
için bu mala talep de azalır. Görülüyor ki üstün mallarda<br />
gelir etkisi, ikame etkisi gibi çalışmaktadır. Fiyat artarken<br />
mala olan talep azalmaktadır. Fiyatla talep arasında negatif<br />
yönlü ilişki oluşmaktadır.<br />
Düşük mallar ise gelirle talep arasında ters yönlü ilişkinin<br />
olduğu mallardır. Yani gelir arttığında talebi azalan, gelir<br />
azaldığında talebi artan mallardır. Düşük mallarda gelir etkisi<br />
şöyle çalışır: Malın fiyatı arttığında reel gelir azalır, gelir<br />
azaldığı için de mala olan talep miktarı artar. İşte farklılık<br />
yaratan nokta da burasıdır. Düşük mallarda gelir etkisine<br />
göre fiyatla talep arasında pozitif yönlü ilişki oluşmaktadır.<br />
Gelire göre mallar üstün <strong>ve</strong> düşük şeklinde ikiye ayrılırken<br />
fiyata göre mallar normal <strong>ve</strong> Giffen malı olarak ikiye ayrılır.<br />
Normal mal, talep eğrisinin negatif eğimli olduğu yani fiyatla<br />
talep arasında ters yönlü ilişkinin olduğu mallardır.<br />
Giffen malı ise talep eğrisinin pozitif eğimli olduğu yani fiyatla<br />
talep arasında pozitif yönlü ilişkinin olduğu mallardır. Bir<br />
malın Giffen malı olabilmesi için iki şartın yan yana gelmesi<br />
gerekir. Öncelikle mal gelire göre düşük mal olmalıdır. Üstün<br />
mallar hiçbir şekilde Giffen malı olamaz çünkü üstün mallarda<br />
gelir etkisi de negatif yönlü çalışmaktadır. Diğer şart<br />
ise gelir etkisinin ikame etkisinden büyük olmasıdır. Çünkü<br />
ikame etkisi bütün mallarda negatif yönlü çalışmaktadır.<br />
O halde Giffen mallarında;<br />
İkame etkisi, tüm mallarda olduğu gibi negatif yönlü çalışmakta,<br />
Gelir etkisi, her Giffen malı düşük mal olduğuna göre pozitif<br />
yönlü çalışmakta,<br />
Toplam etki ise mal Giffen malı olduğu için pozitif yönlü<br />
çalışmaktadır.<br />
Cevap C<br />
23 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
13. Yalnız bir mal tüketen bir tüketicinin toplam fayda<br />
fonksiyonu ax − x 2 dir. (x miktarı gösterirken, a pozitif<br />
bir katsayıdır.)<br />
Bu tüketicinin doyum noktası 2 birim olduğuna<br />
göre, a kaçtır<br />
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5<br />
Çözüm: Doyum noktasında toplam fayda maksimum<br />
değeri almaktadır. Maksimum <strong>ve</strong>ya minimum değeri hesaplayabilmek<br />
için ilgili fonksiyonun birinci türevini sıfıra<br />
eşitlemek gerekmektedir.<br />
Fayda fonksiyonu U = ax − x 2 olduğuna göre bu fonksiyonun<br />
birinci dereceden türevini alıp sıfıra eşitlersek<br />
∂U<br />
= a − 2x = 0 olacaktır. Doyum noktasında tüketim<br />
∂X<br />
miktarı 2 olduğuna göre x yerine 2 yazarsak a = 4 olarak<br />
bulunacaktır.<br />
Cevap D<br />
15.<br />
Tüketim<br />
11,6<br />
10,8<br />
10<br />
1 2<br />
Tüketim<br />
fonksiyonu<br />
Harcanabilir<br />
gelir<br />
Şekilde <strong>ve</strong>rilen doğrusal tüketim fonksiyonuna<br />
göre,<br />
I. Otonom tüketim 10’dur.<br />
II. Marjinal tüketim eğilimi 0,8’dir.<br />
III. Harcanabilir gelir 3 olsaydı tüketim 12,4 olurdu.<br />
IV. Harcanabilir gelir 100 olsaydı tasarruflar 10 olurdu.<br />
ifadelerinden hangileri doğrudur<br />
A) I <strong>ve</strong> II B) II <strong>ve</strong> III C) III <strong>ve</strong> IV<br />
D) I, II <strong>ve</strong> III E) I, II, III <strong>ve</strong> IV<br />
14. Bir ekonomide, gazete fiyatları ¨1’den ¨2’ye yükseldiğinde<br />
talep edilen miktarın 1 milyondan 500 bine<br />
düştüğü gözlemlenmiştir.<br />
Buna göre, gazete için talebin fiyat esnekliği mutlak<br />
değer olarak kaçtır<br />
A) 1 B) 1 C) 3 D) 2 E) 4<br />
4 2 2<br />
Çözüm: Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın malın<br />
kendi fiyatına hangi oranda duyarlı olduğunu ölçmektir.<br />
Talep miktarını Q, malın fiyatını P ile; fiyat <strong>ve</strong> talep miktarının<br />
ilk hallerini 1, ikinci hallerini 2 ile gösterirsek talep esnekliği<br />
formülü <strong>ve</strong> sorunun cevabı aşağıdaki gibi olacaktır:<br />
e =<br />
Talep miktarındaki nispi değişme<br />
Fiyattaki nispi değişme<br />
ΔQ Q − Q 500000 −1000000 −500000<br />
Q Q<br />
= = = 1000000 = 1.000000<br />
ΔP P −P 2−1 −1<br />
P 1 1<br />
2 1<br />
1 1<br />
2 1<br />
1<br />
P1<br />
−500000 1 1<br />
= ⋅ = olarak bulunacaktır. <strong>Soru</strong>da mutlak<br />
1000000 −1 −2<br />
değer olarak sorulduğuna göre sonuç 1 2 olacaktır.<br />
Cevap B<br />
Çözüm: Tüketim harcanabilir gelirin fonksiyonudur. Harcanabilir<br />
gelir ise dışa kapalı bir ekonomide tüketim <strong>ve</strong><br />
tasarruf fonksiyonlarının toplamıdır.<br />
Tüketim fonksiyonunun iki bileşeni vardır; bunlar otonom<br />
tüketim <strong>ve</strong> uyarılmış tüketimdir. Otonom tüketim, tüketim<br />
harcamasının gelir dışındaki değişkenlere duyarlı olan<br />
kısmıdır. Tüketim eğrisinin çıktığı noktadır. Otonom tüketimdeki<br />
değişme, tüketim fonksiyonunun yukarı <strong>ve</strong>ya<br />
aşağı doğru kaydırılması ile gösterilir. Uyarılmış tüketim<br />
ise tüketim harcamasının harcanabilir gelire duyarlı olan<br />
kısmıdır. Tüketim fonksiyonunun eğimi marjinal tüketim<br />
eğilimidir. Marjinal tüketim eğilimi (MPC = c) tüketimdeki<br />
değişimin harcanabilir gelirdeki değişmeye oranıdır.<br />
<strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen grafikte tüketim fonksiyonu 10 değerinden<br />
çıktığı için otonom tüketim 10, otonom tasarruf ise<br />
−10’dur.<br />
ΔC 0,8<br />
Marjinal tüketim eğilimi ise c = = = 0,8’dir.<br />
ΔY 1<br />
Tüketim fonksiyonu C = C O<br />
+ cY D<br />
biçiminde gösterilir. Burada<br />
C O<br />
: Otonom tüketim, c: Marjinal tüketim eğilimi, Y D<br />
ise harcanabilir gelirdir. Harcanabilir gelir ¨3 iken toplam<br />
tüketim harcaması C = 10 + 0,8(3) = 12,4 olarak hesaplanır.<br />
Harcanabilir gelir ¨100 olsaydı C = 10 + 0,8(100) = 90<br />
olarak hesaplanırdı. Kapalı bir ekonomide harcanabilir<br />
gelir tüketim <strong>ve</strong> tasarruf arasında bölüştürüldüğüne göre<br />
tasarruflar da ¨10 olurdu.<br />
Cevap E<br />
D<br />
24 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
16. Paranın dolaşım hızının gayrisafi yurt içi hasıla<br />
(GSYİH) deflatörüne oranı, aşağıdakilerden hangisine<br />
eşittir<br />
A) Reel GSYİH / Para arzı<br />
B) Nominal GSYİH / Para arzı<br />
C) Para arzı / Reel GSYİH<br />
D) Para arzı / Nominal GSYİH<br />
E) Nominal GSYİH / Reel GSYİH<br />
Çözüm: Fisher’in mübadele denklemine göre M ⋅ V = P ⋅<br />
y olacaktır. Burada M: Para arzı, V: Paranın dolaşım hızı,<br />
P: Fiyatlar genel düzeyi, y: Reel gelir düzeyidir. Reel gelir<br />
fiyatlandırılarak nominal gelir elde edilir. O halde P ⋅ y çarpımı<br />
nominal gelir düzeyini <strong>ve</strong>rir. (Y)<br />
Fisher denkleminde paranın dolaşım hızı çekilirse<br />
P⋅<br />
y Y<br />
V = = bulunur.<br />
M M<br />
GSYİH deflatörü ise ülkede üretilen tüm malların fiyatındaki<br />
artış oranıdır <strong>ve</strong> nominal GSYİH’nin reel GSYİH’ye<br />
oranlanmasıyla<br />
⎛Y<br />
⎞<br />
⎜ ⎟ hesaplanır.<br />
⎝ y ⎠<br />
<strong>Soru</strong>da paranın dolaşım hızının deflatöre oranı sorulduğu-<br />
Y<br />
Y y y<br />
na göre, M = ⋅ = olarak yani Reel GSYİH/Para arzı<br />
Y M Y M<br />
y<br />
olarak bulunur.<br />
Cevap A<br />
17. Yatırımın faize duyarlılığı artarsa aşağıdakilerden<br />
hangisi gerçekleşir<br />
A) Harcama çarpanı artar.<br />
B) IS eğrisi daha dik olur.<br />
C) IS eğrisi daha yatık olur.<br />
D) LM eğrisi daha dik olur.<br />
E) LM eğrisi daha yatık olur.<br />
Çözüm: Reel ekonomi dengesini ifade eden IS eğrisi yatırımların<br />
tasarrufa eşit olduğu harcama açığı <strong>ve</strong>ya fazlasının<br />
olmadığı mal piyasası dengesi eğrisidir. IS eğrisi faiz<br />
oranı <strong>ve</strong> reel GSYİH için çizilir. Artan faiz oranı yatırımları<br />
azaltarak reel GSYİH’nin de azalmasına yol açacağından<br />
genellikle negatif eğimli çizilir.<br />
r<br />
IS<br />
y<br />
IS eğrisinin eğimini belirleyen iki faktör söz konusudur.<br />
Bunlar yatırımın faiz esnekliği <strong>ve</strong> çarpan (çoğaltan) katsayısıdır;<br />
• Yatırımın faiz esnekliği arttıkça artan faizler yatırımları<br />
<strong>ve</strong> geliri daha çok azaltacak, faiz değişiminin<br />
gelir üzerindeki etkisi artacağından IS eğrisi<br />
yatıklaşacaktır.<br />
• Çarpan katsayısındaki artış da yatırım harcamasındaki<br />
değişimin gelir üzerindeki etkisini arttıracağından<br />
eğrinin yatıklaşmasına yol açacaktır.<br />
Cevap C<br />
25 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
18. Yapışkan Ücret Modeli’ne göre, fiyat düzeyinin<br />
beklenenden daha yüksekte oluştuğu durumda<br />
aşağıdakilerden hangisi gerçekleşmez<br />
A) Toplam arz eğrisi negatif eğimli olur.<br />
B) Reel ücretler azalır.<br />
C) Hasıla artar.<br />
D) İş gücü talebi artar.<br />
E) Nominal ücretler değişmez.<br />
Çözüm: Yeni Keynesyen Yapışkan Ücret Modeli'ne göre<br />
nominal rijitlikler nedeniyle nominal ücretler sabit kalırken<br />
fiyatların beklenenden daha yüksek olduğu durumda reel<br />
ücretler azalır. Reel ücretlerin düşmesi firmaların iş gücü<br />
talebinin <strong>ve</strong> istihdamın artmasına yol açar. Genel istihdam<br />
düzeyinin artması da hasılanın artmasına yol açar.<br />
Fiyatların beklenenden daha yüksek olduğu durumda hasıla<br />
artacağına göre toplam arz eğrisi negatif eğimli değil,<br />
pozitif eğimli olacaktır.<br />
Cevap A<br />
19. Harcanabilir kişisel gelirin artması aşağıdakilerden<br />
hangisine sebep olur<br />
A) Uyarılmış tüketimin azalmasına<br />
B) Uyarılmış tasarrufun artmasına<br />
C) Otonom tüketimin artmasına<br />
D) Otonom tasarrufun artmasına<br />
E) Marjinal tüketim eğiliminin artmasına<br />
20. Aşağıdakilerden hangisi, toplam arz eğrisini sağa<br />
kaydırır<br />
A) Fiyatlar genel düzeyindeki artış<br />
B) Petrol fiyatlarındaki artış<br />
C) Nominal ücretlerdeki artış<br />
D) Vergi oranlarındaki artış<br />
E) İş gücü <strong>ve</strong>rimliliğindeki artış<br />
Çözüm:<br />
P<br />
AS<br />
Y<br />
Fiyatlar genel düzeyine göre çizilen toplam arz (AS) eğrisi<br />
kısa dönemde pozitif eğimli, uzun dönemde düşeydir. Fiyatlar<br />
eksende yer aldığından fiyatların değişmesi toplam<br />
arz eğrisi üzerinde bulunan noktayı etkileyecek, fiyat dışı<br />
unsurlar ise toplam arz eğrisinin sağa <strong>ve</strong>ya sola doğru<br />
kaymasına yol açacaktır. Üretim gücünün artması eğrinin<br />
sağa doğru kaydırılmasıyla, üretim gücünün azalması ise<br />
eğrinin sola doğru kaydırılması ile gösterilir.<br />
Fiyatlar genel düzeyindeki artış eğri üzerinde gösterilirken,<br />
petrol fiyatlarındaki artış, nominal ücretlerdeki artış,<br />
<strong>ve</strong>rgi oranlarındaki artış gibi maliyet artışına yol açan unsurlar<br />
eğrinin sol tarafa kaydırılmasıyla gösterilir.<br />
İş gücü <strong>ve</strong>rimliliğindeki artış ise üretim gücünü arttıracağından<br />
eğrinin sağa doğru kaydırılmasıyla gösterilir.<br />
Cevap E<br />
Çözüm: Harcanabilir gelirin artması, harcanabilir gelire<br />
bağlı olan toplam tüketim harcamasının <strong>ve</strong> tasarruf düzeyinin<br />
artmasına yol açar. Ancak gelirin artması tüketim <strong>ve</strong><br />
tasarruf fonksiyonu içinde otonom kısımların değil, gelire<br />
bağlı-uyarılmış kısımların artmasına yol açar.<br />
Ayrıca harcanabilir gelirin artması tüketim <strong>ve</strong> tasarruf<br />
fonksiyonlarının eğimini değiştirmeyerek, marjinal tüketim<br />
eğilimini <strong>ve</strong> marjinal tasarruf eğilimini etkilemeyecektir.<br />
Yalnızca, tüketim <strong>ve</strong> tasarruf fonksiyonları üzerinde bulunan<br />
noktayı değiştirecektir.<br />
Cevap B<br />
26 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
21. İkiz açıklar kavramı, aşağıdakilerden hangisini<br />
ifade eder<br />
A) Bütçe açığı ile tasarruf açığı<br />
B) Bütçe açığı ile dış ticaret açığı<br />
C) Dış ticaret açığı ile tasarruf açığı<br />
D) Bütçe açığı ile enflasyonist açık<br />
E) Tasarruf açığı ile enflasyonist açık<br />
Çözüm: İkiz açık Keynesyen literatürde kamu bütçe açığı<br />
<strong>ve</strong> cari işlemler açığının birlikte ortaya çıkmasıdır.<br />
Esnek kur rejiminde uygulanan genişlemeci maliye politikası<br />
ile bütçe açıkları ile birlikte faiz oranları artar. Dışa<br />
açık ekonomilerde artan faiz oranları ülkeye yabancı sermaye<br />
akışına <strong>ve</strong> sermayenin ucuzlayıp tersinden yerli paranın<br />
değer kazanmasına yol açar. Yerli paranın <strong>ve</strong> yerli<br />
malların değer kazanmasıyla birlikte ihracat azalır <strong>ve</strong> cari<br />
açık ortaya çıkar.<br />
Sabit kur sisteminde de uygulanan genişletici maliye politikası<br />
ulusal gelirin <strong>ve</strong> ulusal fiyatların artmasına yol açar.<br />
Ulusal fiyatların artması da ihracatın azalıp yine cari açığın<br />
ortaya çıkmasına yol açabilir.<br />
Cevap B<br />
23. Klasik Model’e göre genişletici maliye politikasının,<br />
özel sektör harcamasını hükûmet alımlarındaki<br />
artış kadar azaltmasına ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Paranın yansızlığı<br />
B) Fisher etkisi<br />
C) Pigou etkisi<br />
D) Tam engelleme<br />
E) Nominal ücret katılığı<br />
Çözüm: Bütçenin denk olduğu bir ekonomide genişlemeci<br />
maliye politikası ile birlikte bütçe açıkları ortaya çıkar.<br />
Bütçe açıkları borçlanmayla finanse edildiğinde faiz oranı<br />
artar <strong>ve</strong> faize duyarlı özel kesim harcamaları azalır, buna<br />
dışlama etkisi denir. Eğer artan kamu açığı özel kesim<br />
harcamalarını kendine eşit bir düzeyde azaltıp gelir üzerinde<br />
tümüyle etkisiz kalmışsa da buna tam dışlama <strong>ve</strong>ya<br />
tam engelleme denir.<br />
Cevap D<br />
24. Üretim teknolojisi <strong>ve</strong>ri iken sadece emek faktörü ile<br />
üretim yapılan bir ekonomide, emek miktarı ile toplam<br />
üretim arasındaki ilişki tabloda gösterilmiştir.<br />
Emek miktarı<br />
Toplam üretim<br />
1 10<br />
2 19<br />
3 25<br />
4 28<br />
Buna göre bu ekonomiyle ilgili,<br />
22. Kapalı bir ekonomide toplam <strong>ve</strong>rgilerin, otonom<br />
<strong>ve</strong>rgiler <strong>ve</strong> reel gayrisafi yurt içi hasılaya bağlı <strong>ve</strong>rgiler<br />
olarak ikiye ayrıldığı kabul edilmiştir. Toplam <strong>ve</strong>rgiler<br />
100, otonom <strong>ve</strong>rgiler 50 <strong>ve</strong> reel gayrisafi yurt içi<br />
hasıla 200 birimdir.<br />
Buna göre, bu ekonomideki marjinal <strong>ve</strong>rgi haddi<br />
kaçtır<br />
A) 1 B) 1 C) 1 D) 1 E) 1<br />
10 8 4 2<br />
Çözüm: <strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rgilerin iki kısımdan oluştuğu söylenmekte;<br />
otonom <strong>ve</strong>rgiler <strong>ve</strong> gelire bağlı <strong>ve</strong>rgiler. O halde<br />
<strong>ve</strong>rgi fonksiyonu T = T O<br />
+ tY biçimini alır. Burada T: Vergi,<br />
T O<br />
: Otonom <strong>ve</strong>rgi, t: Marjinal <strong>ve</strong>rgi eğilimi (Gelir <strong>ve</strong>rgisi<br />
oranı). Y: Gelir düzeyini <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
<strong>Soru</strong>da toplam <strong>ve</strong>rgiler 100, otonom <strong>ve</strong>rgiler 50, gelir düzeyi<br />
de 200 olarak <strong>ve</strong>rildiğine göre <strong>ve</strong>rilen değerler fonksiyonda<br />
yerine yazılarak 100 = 50 + t200 ilişkisi bulunur.<br />
Buradan t çekilerek ¼ = 0,25 olarak bulunur.<br />
Cevap C<br />
I. Emeğin marjinal ürünü azalmaktadır.<br />
II. Üretimde, Azalan Verimler Kanunu geçerlidir.<br />
III. Dördüncü emeğin marjinal ürünü en yüksektir.<br />
ifadelerinden hangileri doğrudur<br />
A) Yalnız I B) I <strong>ve</strong> II C) I <strong>ve</strong> III<br />
D) II <strong>ve</strong> III E) I, II <strong>ve</strong> III<br />
Çözüm:<br />
Emek miktarı Toplam üretim Marjinal<br />
ürün<br />
Ortalama<br />
ürün<br />
1 10 10 10<br />
2 19 9 9,5<br />
3 25 6 8,3<br />
4 28 3 7<br />
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi kullanılan emek<br />
miktarı arttıkça emeğin marjinal ürünü giderek azalmakta,<br />
emeğin marjinal ürünü azaldığı için ortalama ürün (<strong>ve</strong>rimlilik)<br />
de azalmaktadır. Emeğin marjinal <strong>ve</strong>riminin en yüksek<br />
olduğu işçi, birinci işçidir.<br />
O halde <strong>ve</strong>rilenler içinde I <strong>ve</strong> II doğru, III yanlıştır.<br />
Cevap B<br />
27 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
25. Ters U şeklindeki bir getiri eğrisiyle ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Vade arttıkça faiz önce artar, sonra azalır.<br />
B) Vade arttıkça faiz önce azalır, sonra artar.<br />
C) Vade arttıkça faizler değişmez.<br />
D) Vade arttıkça faizler azalır.<br />
E) Vade arttıkça faizler katlanarak artar.<br />
27. Aşağıdakilerden hangisi, enflasyonun maliyetleri<br />
arasında sayılamaz<br />
A) Gelir <strong>ve</strong> ser<strong>ve</strong>t dağılımını bozması<br />
B) İşsizliği artırması<br />
C) Yatırım kararlarının ertelenmesine yol açması<br />
D) Kaynak dağılımını bozması<br />
E) Nakit tutma maliyetini artırması<br />
Çözüm:<br />
Faiz Oranı<br />
Getiri<br />
eğrisi<br />
Vade<br />
Tahvil faizinin belirlenmesinde reel faiz oranı, enflasyon<br />
oranı, risk primi, likidite <strong>ve</strong> vade farkı belirleyicidir. İşte<br />
bunlardan vade dışındakilerin hesaba katılmadığı bir durumda<br />
tahvil getirisinin yalnızca vadeye göre çizildiği eğriye<br />
getiri <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rim eğrisi denir.<br />
Getiri eğrisinin ters U biçiminde olması vade uzadıkça tahvil<br />
faizinin önce arttığı, sonra azaldığı bir durumu gösterir.<br />
Çözüm: Enflasyonist bir ortamda gelir <strong>ve</strong> ser<strong>ve</strong>t dağılımı<br />
bozulur. Örneğin, enflasyonun beklenenin üzerine çıktığı bir<br />
durumda reel ücretler azalır <strong>ve</strong> işçiler gelir kaybına uğrar.<br />
Enflasyonist bir belirsizlik ortamında firmaların yatırım kararları<br />
ertelenebilir.<br />
Enflasyonist bir ortamda tüm malların fiyatı eşit artmayacağından<br />
kaynak kullanım tercihleri değişir.<br />
Enflasyonist bir ortamda nominal faiz oranları da artacağından<br />
nakit tutmanın fırsat maliyeti artar.<br />
İşsizlik ise enflasyonun değil, enflasyonla mücadelenin<br />
maliyetidir. Enflasyonla mücadele programı özü itibariyle<br />
soğutucu bir programdır. Böylesi bir program yürütülürken<br />
büyüme yavaşlar <strong>ve</strong> işsizlik seviyesi artar.<br />
Cevap B<br />
Cevap A<br />
26. Devletin para basma suretiyle satın aldığı reel mal<br />
<strong>ve</strong> hizmet miktarına ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Enflasyon<br />
B) Devalüasyon<br />
C) Senyoraj geliri<br />
D) Stagflasyon<br />
E) Sterilizasyon<br />
Çözüm: Devletin para basma tekel gücüne sahip olmasından<br />
dolayı elde ettiği gelire senyoraj geliri denmektedir.<br />
Devletin en kolay gelir elde etme yollarından biridir. Senyoraj<br />
geliri, çıkarılan paranın nominal değerinden kağıt,<br />
boya, işçilik maliyetinin çıkarılmasıyla bulunur.<br />
Devletin kazandığı senyoraj geliri karşılığında halk enflasyon<br />
<strong>ve</strong>rgisi kadar gelir kaybına uğrar. Enflasyon <strong>ve</strong>rgisi<br />
para arzının arttığı bir durumda artan fiyatlarla birlikte halkın<br />
cebinde tuttuğu reel ankesin azalmasıdır.<br />
Cevap C<br />
28. Aynı risklilik düzeyinde, aynı ölçüde likit olan <strong>ve</strong><br />
aynı şekilde <strong>ve</strong>rgilendirilen tahvillerin değişik<br />
vadelerdeki faiz oranlarını gösteren eğriye ne ad<br />
<strong>ve</strong>rilir<br />
A) J eğrisi<br />
B) Laffer eğrisi<br />
C) Getiri eğrisi<br />
D) Phillips eğrisi<br />
E) Zamanlar arası farksızlık eğrisi<br />
Çözüm: Tahvil faizinin belirlenmesinde reel faiz oranı, enflasyon<br />
oranı, risk primi, likidite <strong>ve</strong> vade farkı belirleyicidir.<br />
İşte bunlardan vade dışındakilerin hesaba katılmadığı bir<br />
durumda tahvil getirisinin yalnızca vadeye göre çizildiği<br />
eğriye getiri <strong>ve</strong>ya <strong>ve</strong>rim eğrisi denir.<br />
Getiri eğrisi artan, azalan <strong>ve</strong>ya sıfır eğimli bir eğri olabilir.<br />
Artan olması durumunda vade uzadıkça faizin de arttığı,<br />
uzun dönemli faizin kısa dönemli faizden yüksek olduğu<br />
durumu ifade eder.<br />
Azalan eğimli olması, vade uzadıkça faizin azaldığı, uzun<br />
dönemli faizin kısa dönemli faizden düşük olduğu durumu<br />
ifade eder. Yatay eksene paralel olması ise vade uzadıkça<br />
faizin değişmediği, uzun dönemli faizin kısa dönemli faize<br />
eşit olduğu durumu ifade eder.<br />
Cevap C<br />
28 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
29. Yurt içinde üretilmeyen bir malın ithalatına uygulanan<br />
<strong>ve</strong>rgilere ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Engelleyici tarife<br />
B) Spesifik tarife<br />
C) Koruyucu tarife<br />
D) Hasılat tarifesi<br />
E) Bileşik tarife<br />
Çözüm: Bir malın ülke sınırları geçişi sırasında alınan<br />
<strong>ve</strong>rgilere gümrük tarifesi denir. Tarife denmesinin nedeni,<br />
farklı mallar için farklı oranların <strong>ve</strong> tutarların uygulanmasıdır.<br />
Tarifeler malın ülkeden çıkışı sırasında da alınabilir<br />
ancak daha çok ithalat sırasında uygulanır.<br />
Tarife uygulamanın tarihsel olarak iki amaçla uygulandığını<br />
söylemek mümkündür. Bunlardan birincisi ulusal<br />
endüstrileri korumaktır. Gümrük tarifesi genellikle malın<br />
fiyatına yansıtılarak ithal malının fiyatının yükselmesine<br />
neden olur <strong>ve</strong> böyle bir durumda yerli malların rekabet<br />
gücü artar. Yerli endüstriyi korumak amaçlı uygulanan<br />
böylesi bir tarifeye koruyucu tarife denir. Ayrıca ithalatı sıfıra<br />
düşürecek kadar yüksek düzeyde uygulanan tarifeye<br />
de Yasaklayıcı (Engelleyici) tarife denir.<br />
Tarife uygulamanın ikinci amacı, gelir elde etmektir. Sonuçta<br />
tarifeler bir <strong>ve</strong>rgi türüdür. Eğer tarife, yalnızca gelir<br />
etme amacıyla uygulanıyorsa buna hasılat tarifesi denir.<br />
Örneğin, ülkede hiç üretilmeyen bir mala uygulanan tarife<br />
böyle bir tarifedir.<br />
Bunların dışında tarifeler ad-valorem, spesifik <strong>ve</strong> karma<br />
(bileşik) olarak uygulanır. İthal edilen mala değeri oranında<br />
uygulanan tarifeye ad-valorem, ithal edilen mala birtakım<br />
fiziki ölçütler üzerinden uygulanan tarifeye spesifik,<br />
ithal edilen mala hem ad-valorem hem de spesifik tarife<br />
uygulanıyorsa buna karma (bileşik) tarife denir.<br />
31. Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’ne göre, bir<br />
ülkenin belirli bir malda karşılaştırmalı üstünlüğe<br />
sahip olduğu durumda, o malla ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Emek / Sermaye oranının değişken olduğu bir<br />
maldır.<br />
B) Emek mobilitesinin göreli olarak düşük olduğu<br />
bir maldır.<br />
C) Emek mobilitesinin göreli olarak yüksek olduğu<br />
bir maldır.<br />
D) Emek <strong>ve</strong>rimliliğinin göreli olarak düşük olduğu<br />
bir maldır.<br />
E) Emek <strong>ve</strong>rimliliğinin göreli olarak yüksek olduğu<br />
bir maldır.<br />
Çözüm: A. Smith’in geliştirdiği Mutlak Üstünlükler<br />
Teorisi'ne göre ülkelerin az kaynakla daha çok mal üretebildiği<br />
mallarda uzmanlaşması <strong>ve</strong> buna uygun bir serbest<br />
ticaret anlayışı tüm ülkelerin yararınadır. Bir malın<br />
mübadele değerini yaratan o malın üretiminde harcanan<br />
emek saati olduğuna göre ülkeler, diğer ülkelere göre, eşit<br />
emekle daha çok üretebildiği malda mutlak üstün olur.<br />
D. Ricardo’nun geliştirdiği Karşılaştırmalı Üstünlükler<br />
Teorisi'ne göre ise serbest ticaretin yararlı olabilmesi için<br />
tam bir mutlak üstünlüğe gerek yoktur. Mutlak üstünlüğün<br />
olamadığı bir durumda bile karşılaştırmalı üstünlük, ticaret<br />
yapabilmenin yeterli koşuludur. Buna göre ülkeler -değeri<br />
yaratan emek olduğuna göre- emeğin en <strong>ve</strong>rimli olduğu<br />
mallarda uzmanlaşırsa dünya üretim <strong>ve</strong> refahı artar.<br />
Cevap E<br />
Cevap D<br />
30. Aşağıdakilerden hangisi, serbest bölgelerin kuruluş<br />
amaçlarından biri değildir<br />
A) Yabancı sermaye girişlerine uygun ortam hazırlamak<br />
B) Gümrük gelirlerini artırmak<br />
C) İhracatı artırmak<br />
D) Ticari <strong>ve</strong> sınai faaliyetleri teşvik etmek<br />
E) Transit malların diğer ülkelere satışını kolaylaştırmak<br />
Çözüm: Serbest bölge, siyasi olarak ülke sınırları içinde<br />
ancak gümrük hattının dışında olan bölgelerdir. Serbest<br />
bölgeler o bölge için gümrüksüz mal ithaline olanak sağlayarak<br />
o bölgenin kalkınmasını teşvik etmek için düşünülmüştür.<br />
Serbest bölgelerde gümrük tarifesi uygulanmadığından<br />
gümrük gelirleri arttırmak gibi bir amaçla uygulanmazlar.<br />
Cevap B<br />
29 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
32. Doğal kaynakların dünya fiyatının artmasının,<br />
bu doğal kaynakların üretimini yapan ülkelerde<br />
geleneksel sanayi üretiminin azalmasına neden<br />
olması aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />
A) Hollanda Hastalığı<br />
B) Linder Hipotezi<br />
C) Aşamalı Gelişme Teorisi<br />
D) Lokomotif Teorisi<br />
E) Metzler Paradoksu<br />
Çözüm: Yeni doğal kaynakların bulunması <strong>ve</strong>ya mevcut<br />
doğal kaynakların dünya fiyatının artmasıyla ülkedeki sanayi<br />
üretiminin zayıflamasına Hollanda Hastalığı denir.<br />
Yeni doğal kaynakların bulunması <strong>ve</strong>ya mevcut doğal<br />
kaynakların dünya fiyatının artması başlangıçta ülkenin<br />
lehine sonuç yaratır. Ancak zamanla artan ihracat geliriyle<br />
bollaşan döviz karşısında ülkenin yerli parası değer kazanır,<br />
ihracat sektörü zarar görür.<br />
Linder’in tercihlerde benzerlik teorisi ise dış ticarette arz<br />
koşullarından ziyade talep koşullarının daha etkili olduğunu<br />
ortaya koyan görüştür.<br />
W. Rostow’un Gelişme Aşamaları Kuramı ise beş aşamalık<br />
bir süreç içinde gelişmenin koşullarının incelendiği<br />
teoridir.<br />
Lokomotif Teorisi, büyük ekonomilerin dünyayı etkilemesidir.<br />
Büyük bir ekonominin büyümesi dış ticaret ilişkileriyle<br />
diğer ülkelerin de büyümesine kolaylık sağlar.<br />
Metzler Paradoksu ise monopsoncu bir ülkenin tarifelerini<br />
yükseltmesi durumunda pazarını kaybetmek istemeyen<br />
ihracatçı ülkelerin satış fiyatını düşürmesidir.<br />
34. Aşağıdaki endekslerden hangisi, yoksulluğu ölçmek<br />
için kullanılmaz<br />
A) Kafa Sayısı Endeksi<br />
B) Sen Endeksi<br />
C) Foster-Greer-Thorbecke Endeksi<br />
D) Lorenz Endeksi<br />
E) Yoksulluk Açığı Endeksi<br />
Çözüm: Yoksulluğu ölçmek üzere geliştirilmiş pek çok indeks<br />
mevcuttur.<br />
Kafa Sayısı İndeksi: Yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfusun<br />
toplam nüfusa oranıdır.<br />
Yoksulluk Açığı İndeksi: Yoksulların, yoksulluk sınırından<br />
ortalama uzaklığının ölçülmesidir.<br />
Sen İndeksi: Yoksulluğun yoğunluğunu <strong>ve</strong> dağılımını tek<br />
bir seride birleştiren indekstir.<br />
Foster-Greer-Thorbecke P Ölçütü İndeksi: Farklı bölgelerdeki<br />
yoksul grupların ağırlıklı ortalamasıdır.<br />
Lorenz Eğrisi ise yoksulluğu ölçmek için değil, kişisel gelir<br />
dağılımını ortaya koymak için kullanılan eğridir.<br />
Cevap D<br />
Cevap A<br />
33.<br />
I. Kişi başına düşen gelir<br />
II. Gelir dağılımı eşitsizliği<br />
III. İşsizlik oranı<br />
IV. Enflasyon<br />
Kuznets’in Ters U Eğrisi’ne göre, yukarıdakilerden<br />
hangileri arasında bir ilişki vardır<br />
A) I ile II B) I ile III C) I ile IV<br />
D) II ile III E) III ile IV<br />
Çözüm: Kuznets’in Ters U Kuramı büyüme ile gelir dağılımı<br />
adaleti (<strong>ve</strong>ya adaletsizliği) arasındaki ilişkiyi inceler.<br />
Görüşe göre büyüyen bir ekonomide sanayileşmenin sonucu<br />
olarak kent <strong>ve</strong> kır arasındaki gelir farkı artar ancak<br />
zamanla sanayi nüfusunun artmasıyla kentteki kişi başına<br />
gelir az artarak kentle kır arasındaki fark azalır.<br />
O halde Ters U Kuramı, kişi başına düşen gelir <strong>ve</strong> gelir<br />
dağılımı eşitsizliği arasındaki ilişkiyi inceler.<br />
Cevap A<br />
35. Az gelişmiş ülkelerin, fert başına sermayenin <strong>ve</strong><br />
fert başına çıktının düşük olduğu bir durumdan<br />
çıkmaya çalışsa da yeniden başlangıç durumuna<br />
dönmesine ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Koşulsuz yakınsama<br />
B) Koşullu yakınsama<br />
C) Yoksulluk tuzağı<br />
D) Altın kural<br />
E) Feldstein-Horioka bulmacası<br />
Çözüm: Kişi başına gelir, toplam gelirin nüfusa oranlanması<br />
ile elde edilir. Gelirin <strong>ve</strong> nüfusun arttığı bir durumda<br />
kişi başına gelirin artabilmesi için büyüme oranının nüfus<br />
artış oranından daha yüksek olması gerekir.<br />
Büyüyen bir ekonomide nüfus artış hızı, büyüme oranından<br />
daha yüksekse kişi başına gelir artamaz, ülke yoksulluk<br />
tuzağına yakalanmış olur. Tuzaktan kurtulmanın<br />
yolu gelir artış oranında <strong>ve</strong>ya nüfus artış oranında yapısal<br />
değişiklikler yapmaktan geçer.<br />
Cevap C<br />
30 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
36. “Az gelişmiş ülkeler yeterli kaynaklara sahip değildir<br />
<strong>ve</strong> aynı zamanda bu kıt kaynaklardan yararlanmayı<br />
da bilmemektedir. Bu nedenle az gelişmiş ülkeler<br />
dengesiz büyümek zorundadır.” şeklinde ifade<br />
edilen Dengesiz Büyüme Doktrini’nin en önemli<br />
savunucusu aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Hirschman B) Kuznets C) Lewis<br />
D) Rostow E) Kaldor<br />
Çözüm: Dengesiz Büyüme Kuramı’nın en önemli temsilcisi<br />
P. Streeten ile birlikte A. Hirschman’dır. Dengesiz Büyüme<br />
Kuramı, dengeli büyüme lehine olan görüşlere karşı<br />
oluşturulmuştur.<br />
Dengeli büyüme teorisinde sektörlerarası bağımlılığın yaratacağı<br />
dışsallıklardan yararlanabilmek için kaynakların<br />
ahenkli bir şekilde sektörler arasında dağıtılması görüşü<br />
vardır. Oysa Dengesiz Büyüme Yaklaşımı’na göre böylesi<br />
bir ahenkli kaynak dağıtım mekanizması büyümenin dinamizmini<br />
ortadan kaldırır. Sıçramalı bir şekilde büyümeyi<br />
sağlayabilmek için ekonomide gerginlikler yaratmak gerekir.<br />
Cevap A<br />
38. Yurt dışındaki yatırımlardan elde edilen kâr <strong>ve</strong> faiz<br />
gelirleri, ödemeler dengesi içinde aşağıdakilerin<br />
hangisinde gösterilir<br />
A) Sermaye hesabı<br />
B) Finans hesabı<br />
C) Net hata <strong>ve</strong> noksan<br />
D) Cari işlemler hesabı<br />
E) Portföy hesabı<br />
Çözüm: Bir ülkedeki yerleşiklerin, dış ülkelerdeki yerleşiklerle<br />
yaptıkları her türlü ekonomik sonuç doğuran faaliyetlerin<br />
sistematik kaydına Ödemeler Dengesi denir.<br />
Ödemeler Dengesi'nde, cari işlemler hesabı, sermaye <strong>ve</strong><br />
finans hesabı <strong>ve</strong> net hata noksan hesabı olmak üzere üç<br />
temel hesap kalemi bulunur.<br />
Bunlardan cari işlemler hesabı içinde; mal ticareti, hizmet<br />
ticareti, gelirler hesabı <strong>ve</strong> karşılıksız transferler olmak<br />
üzere dört adet alt hesap bulunur.<br />
Mal ticareti içinde ihracat <strong>ve</strong> ithalat, hizmet ticareti içinde<br />
turizm, sağlık <strong>ve</strong> eğitim harcamaları, lisans <strong>ve</strong> patent ödemeleri,<br />
resmi harcamalar gibi kalemler bulunur. Gelirler<br />
hesabı içindeyse uluslararası ücret, faiz <strong>ve</strong> kâr transferleri<br />
yer alır. Cari işlemler hesabının son kalemini oluşturan<br />
karşılıksız transferlerde ise uluslararası bağış <strong>ve</strong> yardımlar<br />
ile dış ülkelere sürekli yerleşmiş işçilerin yolladıkları<br />
dövizler yer alır.<br />
Yabancı yatırımların kendisi finans hesabına kaydedilirken<br />
bunların gelirleri cari işlemler hesabı içindeki gelirler<br />
hesabına kaydedilirler.<br />
Cevap D<br />
39. Aşağıdakilerden hangisi, tezgâh üstü bir piyasadır<br />
A) TCMB açık piyasası<br />
B) TCMB interbank para piyasası<br />
C) İMKB tahvil <strong>ve</strong> bono piyasası<br />
D) İstanbul altın borsası<br />
E) Bankalar arası repo piyasası<br />
37. TC Merkez Bankası Ödemeler Dengesi İstatistiklerine<br />
göre, 2011 yılı sonunda yıllık cari işlemler<br />
açığı kaç milyar ABD doları olmuştur<br />
A) 46,6 B) 66,3 C) 77,2 D) 81,8 E) 89,4<br />
Çözüm: 2011 yılında Türkiye’de cari işlemler açığı 77,2<br />
milyar dolar, sermaye <strong>ve</strong> finans hesabı fazlası (resmi rezervler<br />
hariç) 62,8 milyar dolar, resmi rezerv hesabı 1,8<br />
milyar dolar <strong>ve</strong> net hata noksan hesabı 12,5 milyar dolar<br />
olmuştur.<br />
Cevap C<br />
Çözüm: Farklı mekanlardaki alıcı <strong>ve</strong> satıcının, belli miktarın<br />
üzerinde, borsa gibi organize olmuş piyasalar dışında,<br />
menkul kıymet alıp sattıkları piyasalar, tezgah üstü piyasalardır.<br />
Borsaya kote ettirilmemiş hisse senedi piyasası,<br />
Bankalar arası Para Piyasası,<br />
Bankalar arası Repo Piyasası,<br />
Bankalar arası Tahvil Piyasası,<br />
Bankalar arası Döviz Piyasası, tezgah üstü piyasalara örnek<br />
olarak <strong>ve</strong>rilebilir.<br />
Cevap E<br />
31 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
40.<br />
I. Türkiye Kalkınma Bankası<br />
II. Türkiye İhracat Kredi Bankası<br />
III. İlbank<br />
Yukarıdakilerden hangileri, kamu sermayeli kalkınma<br />
<strong>ve</strong> yatırım bankaları arasında yer alır<br />
A) Yalnız I B) I <strong>ve</strong> II C) I <strong>ve</strong> III<br />
D) II <strong>ve</strong> III E) I, II <strong>ve</strong> III<br />
Çözüm: Türkiye’deki kamu sermayeli kalkınma <strong>ve</strong> yatırım<br />
bankaları İller Bankası Türk İhracat Kredi Bankası (Eximbank)<br />
<strong>ve</strong> Türkiye Kalkınma Bankası’dır.<br />
Özel <strong>ve</strong> yabancı sermayeli kalkınma <strong>ve</strong> yatırım bankaları<br />
ise Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Nurol Yatırım Bankası,<br />
GSD Yatırım Bankası, Aktif Yatırım Bankası, Diler<br />
Yatırım Bankası, Bank Pozitif Kredi <strong>ve</strong> Kalkınma Bankası,<br />
Taib Yatırım Bankası <strong>ve</strong> Merrill Lynch Yatırım Bankası’dır.<br />
Cevap E<br />
32<br />
İKTİSAT TESTİ BİTTİ.<br />
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
İŞLETME<br />
1. Bu testte 40 soru vardır.<br />
2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />
1. Teknoloji, bir organizasyonda aşağıdakilerden<br />
hangisini etkilemez<br />
A) Kişileri B) Denetim alanını<br />
C) Örgütsel ilişkileri D) Yönetim tekniklerini<br />
E) Hissedar sahipliğini<br />
Çözüm: Teknolojinin en genel tanımı, bilginin insan ihtiyaçlarını<br />
karşılamak için uygulanmasıdır. Üretim yönetiminde<br />
ise mal <strong>ve</strong> hizmet üretmek için kullanılan yolyöntem,<br />
makine, takım <strong>ve</strong> teçhizattır.<br />
Günümüz dünyasında, insanoğlunun yaşamını en çok etkileyen<br />
faktörlerin başında teknoloji gelmektedir. Teknoloji<br />
daha yüksek yaşam standardı <strong>ve</strong> ekonomik gelişmeler için<br />
en önemli kaynaklardandır. Şüphesiz ki organizasyonlarda<br />
da pek çok alanda etkisinden bahsetmek mümkündür.<br />
Teknoloji, organizasyonlarda kişileri, örgütsel ilişkileri, yönetim<br />
tekniklerini, denetimi <strong>ve</strong> denetim alanını da etkiler.<br />
Hissedar sahipliği ise organizasyonlarda teknolojinin etkilediği<br />
alanlardan biri değildir.<br />
Cevap E<br />
2.<br />
I. Geçmiş deneyimler<br />
II. Kişilik<br />
III. Tutumlar<br />
Yukarıdakilerden hangileri, algılamayı etkileyen<br />
faktörler arasında yer alır<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I <strong>ve</strong> III<br />
D) II <strong>ve</strong> III E) I, II <strong>ve</strong> III<br />
Çözüm: Algı, çevreden gelen uyarıcılardır. Algılama ise<br />
bireyin beş duyu organı aracılığıyla çevreden gelen uyarıcıları<br />
kabul etmesi, duyumların yorumlanması <strong>ve</strong> uyarıcılara<br />
anlam <strong>ve</strong>rilmesi sürecidir. Algılamayı etkileyen<br />
faktörler:<br />
Uyarıcı faktörler<br />
• büyüklük,<br />
• renk,<br />
• ağırlık,<br />
• biçim vb. fiziksel nesne nitelikleri.<br />
Kişisel faktörler<br />
• geçmiş deneyimler,<br />
• kişilik,<br />
• tutum,<br />
• temel güdüler,<br />
• beklentiler gibi bireysel nitelikler.<br />
Cevap E<br />
33<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
3. İşletmenin gelecekte nerede olmak <strong>ve</strong> nasıl<br />
görünmek istediği aşağıdakilerden hangisiyle<br />
belirlenir<br />
A) Misyon B) Hedef C) Amaç<br />
D) Vizyon E) Politika<br />
5. Güdüleme etmenlerini; sağlık etmenleri <strong>ve</strong><br />
güdüleyici etmenler olarak sınıflandıran kuram<br />
aşağıdakilerden hangisine aittir<br />
A) Maslow B) McClelland C) Herzberg<br />
D) Pavlov E) Vroom<br />
Çözüm: Misyon, işletmenin ne yapmak <strong>ve</strong> hangi amaçla<br />
yapmak üzere kurulduğunu, kendisini nasıl görmek istediğini,<br />
işletmenin varlık nedeninin ne olduğunu ifade eder.<br />
Vizyon, işletmenin gelecekte nerede olmak <strong>ve</strong> nasıl görünmek<br />
istediğini belirten kavramdır. Var olan gerçekler ile<br />
gelecekte beklenen koşulları birleştirerek işletme için arzu<br />
edilen gelecek imajıdır.<br />
Hedef, amaçlara erişmek için gerekli olan kısa dönemli<br />
aşama durumlarıdır. Açık <strong>ve</strong> ölçülebilir özellik taşırlar.<br />
Amaçlar soyut olabilir ancak hedefler somut <strong>ve</strong> rakamsal<br />
olmalıdır.<br />
Amaç, işletmenin gelecekte ulaşmayı düşündüğü durumdur.<br />
Politika, faaliyetlerin yerine getirilmesinde çalışanlara yol<br />
gösteren genel hareket planlarıdır.<br />
Cevap D<br />
Çözüm: Herzberg, çalışma ortamında güdüleme ile ilgili<br />
etmenleri güdüleyici <strong>ve</strong> hijyen (sağlık) etmenler olarak iki<br />
grupta toplanmıştır.<br />
Güdüleyici etmenler; işin içeriği ile ilgili olan bu etmenler;<br />
iş başarma, tanıma, sorumluluk, gelişme <strong>ve</strong> ilerlemedir.<br />
Bu etmenlerin varlığı bireyi güdülerken yokluğu bireyin<br />
doyumu üzerinde bir etki yapmaz. Hijyen (sağlık) etmenler,<br />
işin çevresi ile ilgili olan bu etmenler; işletmenin yönetimi<br />
<strong>ve</strong> politikası, denetim ücret <strong>ve</strong> çalışma koşullarıdır. Bu<br />
etmenlerin varlığı, güdüleme üzerinde herhangi bir etkide<br />
bulunmazken yokluğu doyumsuzluk yaratır.<br />
Pavlov ⇒ Klasik koşullandırma<br />
Maslow ⇒ İhtiyaçlar hiyerarşisi<br />
McCleand ⇒ Başarı ihtiyacı teorisi<br />
Vroom ⇒ Beklenti teorisi<br />
Cevap C<br />
4. Bir bütünün, kendisini oluşturan parçaların<br />
toplamından daha fazlasını ifade ettiğini belirten<br />
kavrama ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Holizm B) Höristik C) Entropi<br />
D) Negatif entropi E) Etkililik<br />
Çözüm: Holizm (sinerji): Bir bütünün kendisini oluşturan<br />
parçaların toplamından daha fazlasını belirten bir kavramdır.<br />
Entropi: Sistemin zaman içerisinde bozulması, yaşamsal<br />
faaliyetlerinin kaybolup ölmesidir.<br />
Negatif (olumsuz) entropi: Bozulan sistemin dengesini yeniden<br />
kurmak için gereken önlemlerin alınmasıdır.<br />
Höristik: Karar <strong>ve</strong>rme faaliyetlerinde kişilere yardımcı olan<br />
kestirme yollara <strong>ve</strong>rilen addır.<br />
Temsil edici, kullanabilirlik, dayanak (uyarlama) olarak üç<br />
tür höristik vardır.<br />
Etkililik: İşletmenin elde ettiği çıktının planlamış olduğu<br />
çıktıyla karşılaştırılmasıdır. Amaçlara ne ölçüde ulaşabildiğinin<br />
göstergesidir.<br />
Cevap A<br />
34 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
6. McGregor, insan doğası <strong>ve</strong> güdüleme arasındaki<br />
ilişkileri X <strong>ve</strong> Y Kuramları ile tanımlamıştır.<br />
Buna göre aşağıdakilerden hangisi, Y Kuramı’nın<br />
özelliklerinden biridir<br />
A) İnsanların çoğu yaratıcı değildir <strong>ve</strong> değişikliğe<br />
karşı direnç gösterir.<br />
B) Kişinin amaçlarına yönelmesi, ödülle birlikte başarı<br />
ihtiyacını tatmine yöneliktir.<br />
C) Ortalama bir insan, kendisine en fazla ekonomik<br />
kazanç getirecek işi yapar.<br />
D) Ortalama bir insan, iş <strong>ve</strong> yükselmeye he<strong>ve</strong>sli değildir.<br />
E) Kişiler, kendilerini düşündükleri için örgüt amaçlarını<br />
önemsemezler.<br />
Çözüm: Yöneticilerin astların durumları ile ilgili iki varsayımdan<br />
hareket edebileceklerini belirten McGregor X <strong>ve</strong> Y<br />
teorilerini ortaya atmıştır.<br />
X Teorisi Varsayımları<br />
• Ortalama insan doğuştan çalışmayı sevmez, işten<br />
kaçar. Yönetim tedbir almalı disipline önem <strong>ve</strong>rmeli,<br />
cezalarla korkutmalıdır.<br />
• İnsanların çoğu yaratıcı değildir <strong>ve</strong> değişikliğe karşı<br />
direnç gösterir.<br />
• Ortalama bir insan, kendisine en fazla ekonomik<br />
kazanç getirecek işi yapar.<br />
• Kişiler, kendilerini düşündükleri için örgüt amaçlarını<br />
önemsemezler.<br />
Y Teorisi Varsayımları<br />
• Kişinin amaçlarına yönelmesi, ödülle birlikte başarı<br />
ihtiyacını tatmine yöneliktir.<br />
• Ortalama insan için çalışmak doğal <strong>ve</strong> haz <strong>ve</strong>ricidir.<br />
• Ceza, korkutma örgütsel amaçlara yöneltecek tek yol<br />
değildir.<br />
• Koşullar sağlandığında, ortalama insan sorumluluğu<br />
kabul etmeyi öğrendiği gibi sorumluluk istemeyi de<br />
öğrenir.<br />
• Hayal gücü, organizasyon sorunlarının çözümünde<br />
yetenek <strong>ve</strong> yaratıcılık, sınırlı değil, geniş çoğunluğa<br />
özgüdür.<br />
• Çağdaş endüstri koşulları insanı ancak belirli bir konuda<br />
çalışma <strong>ve</strong> uzmanlaşmaya zorladığından, yetenek<br />
<strong>ve</strong> becerilerinden yararlanabilmeyi sağlamaktadır.<br />
7. Albert Bandura’ya göre bir davranış; bilişsel, davranışsal<br />
<strong>ve</strong> çevresel belirleyiciler arasında sürekli <strong>ve</strong><br />
karşılıklı etkileşimlerle açıklanabilir.<br />
Buna göre, bu görüş aşağıdaki yaklaşımlardan<br />
hangisinin içinde incelenmektedir<br />
A) Sosyal Öğrenme Kuramı<br />
B) Şartlandırma Kuramı<br />
C) Etki Kanunu<br />
D) Süreç Modeli<br />
E) Ümit Kuramı<br />
Çözüm: Sosyal Öğrenme Kuramı, Albert Bandura'nın<br />
yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır.<br />
Kurama göre, bireyler her zaman öğreneceklerini<br />
bilgi, beceri ya da davranış üzerinde doğrudan çalışma ya<br />
da bilgi, beceri ya da davranışlara ilişkin doğrudan deneyim<br />
elde etme olmaksızın diğer bireylere bu davranışlar<br />
öğretilirken ya da diğer bireyler bu davranışları sergilerken<br />
onları gözleyerek de öğrenebilirler. Albert Bandura'ya<br />
göre bir davranış; bilişsel, davranışsal <strong>ve</strong> çevresel belirleyiciler<br />
arasında sürekli <strong>ve</strong> karşılıklı etkileşimlerle açıklanabilir.<br />
Sosyal Öğrenme Kuramı’nda model alınan temel<br />
nitelikleri model alma davranışına yön <strong>ve</strong>ren önemli bir<br />
kriterdir. (yaş - benzerlik - cinsiyet - karakter - statü)<br />
Cevap A<br />
Cevap B<br />
35 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
8. Aşağıdaki iletişim ağ modellerinden hangisinin<br />
merkezîleşme derecesi en yüksektir<br />
A) Y biçimi B) Zincir C) Tekerlek<br />
D) Serbest E) Çember<br />
Çözüm: İletişim ağı Leavitt tarafından geliştirilmiştir. Bir<br />
işletmede grupların içinde görülebilecek iletişim modelleridir.<br />
Tekerlek (salkım), ast-üst ilişkilerinin kesin çizgilerle belirlendiği,<br />
otoriter yönetimlerde görülür. Merkezileşme derecesi<br />
yüksek, grup tatmini azdır. Grubun tüm üyelerinin<br />
merkezi konumdaki yetkili ile bilgi alış<strong>ve</strong>rişinde bulunmalarına<br />
karşın kendi aralarında bir iletişim yaşanmamaktadır.<br />
Otorite <strong>ve</strong> karar alma insiyatifi örgütün en üst yöneticisinde<br />
toplanır.<br />
Y biçimi (modeli), salkım (tekerlek) modelinden sonra<br />
merkezileşme derecesi en yüksek modeldir. Kişisel tatmin,<br />
hız <strong>ve</strong> doğruluk yüksek, haberleşme kanal sayısı <strong>ve</strong><br />
grup tatmini düşüktür.<br />
Zincir, iletişim durumu iş görenlerin birbirine karşı yakınlık<br />
durumuna göre farklılık gösterir.<br />
Çember, demokratik bir yapıya sahiptir. İletişim yataydır,<br />
çalışanların morali yüksektir.<br />
Serbest, tüm haberleşme kanallarının her zaman <strong>ve</strong> herkese<br />
açık olduğu, herkesin herkese hiçbir kısıtlama olmadan<br />
iletişimde bulunduğu modeldir.<br />
Cevap C<br />
9. Aşağıdakilerden hangisi, Z tipi örgütün özellikleri<br />
arasında yer alır<br />
A) Uzun süreli istihdam<br />
B) Bireysel karar <strong>ve</strong>rme<br />
C) Kolektif sorumluluk<br />
D) Hızlı değerlendirme <strong>ve</strong> yükseltme<br />
E) İşçiye yalnızca işçi olarak bakma<br />
Çözüm: McGregor tarafından ortaya atılan X <strong>ve</strong> Y teorileri<br />
büyük yankı uyandırmıştır. William OUCHI ABD'deki <strong>ve</strong><br />
Japonya'daki şirketlerin yapılarını karşılaştırmalı olarak<br />
inceledikten sonra "Z teorisi"ni ortaya atmıştır. Buna göre<br />
Z tipi örgütlenmeler oluşmuştur.<br />
Z Tipi Örgütün Özellikleri<br />
• Uzun süreli istihdam söz konusudur.<br />
• Kollektif karar alma mevcuttur.<br />
• Yükselme hızlı değildir.<br />
• Kuruluşa yönelik bir uzmanlaşma vardır.<br />
• Çalışanlarla bir ailenin fertleri gibi ilgilenilir.<br />
• İşletmelerde çalışan tüm personelin üstü tarafından<br />
denetlenmeden, otonom olarak çalışabileceği,<br />
kendilerine gü<strong>ve</strong>nilen bir yönetim tarzı vardır.<br />
Cevap A<br />
10. 7-S Modeli, bir işletmeyi başarılı <strong>ve</strong>ya başarısız yapan<br />
nedenleri bulmaya çalışır.<br />
Aşağıdakilerden hangisi, 7-S Modeli’ni oluşturan<br />
etmenlerden biri değildir<br />
A) Strateji B) Yapı C) Beceriler<br />
D) Üstünlükler E) Personel<br />
Çözüm: 7-S modeli, bir işletmeyi başarılı <strong>ve</strong>ya başarısız<br />
yapan nedenleri bulmaya çalışır. McKinsey danışmanlık<br />
şirketi tarafından yapılan model, kuruluşların faaliyetleri,<br />
altyapı <strong>ve</strong> etkileşimleri konularında ayrıntılı tartışmalar için<br />
uygundur. Bu model tüm ögeleri bir araya sinerjik sıraya<br />
konulması gerektiği görüşü ile bir kurumun yedi ana unsuru<br />
çevresinde kurulmuştur.<br />
• Strateji,<br />
• Yapı,<br />
• Beceriler (yetenek),<br />
• Personel (çalışanlar),<br />
• Stil,<br />
• Sistem,<br />
• Paylaşılan (ortak) değerler.<br />
Cevap D<br />
36<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
11. Bürokratik personelin sayısı ile yapılacak iş sayısının<br />
ters orantılı olduğunu öne süren eleştirel<br />
fikir aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Peter İlkesi<br />
B) Hawthorne Etkisi<br />
C) Kısıtlı Rasyonellik<br />
D) Sinerjik Etki<br />
E) Parkinson Kanunu<br />
Çözüm: Parkinson Kanunu, C. N. Parkinson tarafından<br />
ortaya atılan <strong>ve</strong> iş yükünü hafifletmek amacıyla bir örgütte<br />
alınan yeni elemanların, tam tersi bir işlev görerek yeni işler<br />
yaratmaları sonucu amirlerin işlerin üstesinden gelmek<br />
için yeni elemanlara ihtiyaç duymaları <strong>ve</strong> bunun sürekli<br />
yenilenen bir süreç olarak örgütlerin genişlemesine neden<br />
olduğunu ifaden eden yasadır. Bürokratik personelin sayısı<br />
ile yapılacak iş sayısının ters orantılı olduğunu ileri süren<br />
eleştirel fikirdir. Buna göre iş azaldıkça personel artar.<br />
Cevap E<br />
13. Neoklasik yönetim akımının öncüsü kabul edilen<br />
araştırma aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Harwood Araştırması<br />
B) Tavistock Araştırmaları<br />
C) Hawthorne Araştırmaları<br />
D) Porter’in Endüstri Analizi Araştırması<br />
E) Woodward Araştırması<br />
Çözüm: Hawthorne araştırmaları, 1920'li yıllarda krize girişin<br />
kendini göstermesi <strong>ve</strong> sosyo-politik iklimin değişimi<br />
ile endüstride önemli adımların görülmeye başlamasıyla<br />
ortaya çıkmıştır. Elton Mayo <strong>ve</strong> arkadaşları, Western<br />
Electric İşletmesi'nin tesislerinde çalışmaları başlatmışlardır.<br />
Yapılan araştırmanın konusu, bilimsel yönetim ilkelerinin<br />
geçerliliğinin <strong>ve</strong> iddialarının doğruluk derecesini<br />
belirlemektir. Hawthorne araştırmaları, Neo-klasik (davranışsal)<br />
yaklaşımın öncüsüdür. Bu yaklaşımın en önemli<br />
özelliği, yapılan seri araştırmalardır. Bu araştırmalar,<br />
• Işıklandırma Deneyleri,<br />
• Röle Montaj Odası Deneyleri,<br />
• Tek Sarma Gözlem Odası Deneyi,<br />
• Harwood Araştırmaları,<br />
• Tavistock Enstitüsü Araştırmaları.<br />
Cevap C<br />
12. Aşağıdakilerden hangisi, sinerjik etkiden faydalanmaya<br />
örnek oluşturmaz<br />
A) Stratejik birlik<br />
B) Ortak girişim<br />
C) Proje tipi işler<br />
D) Tekel<br />
E) Konsorsiyum<br />
14. Örgütte; karar <strong>ve</strong>rme, planlama <strong>ve</strong> bunların<br />
yürütülmesinde doğru, dürüst <strong>ve</strong> adil davranılıp<br />
davranılmadığı ile ilgili adalet olgusu, işletme literatüründe<br />
aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />
A) Etkileşim adaleti<br />
B) İşlem adaleti<br />
C) Dağıtım adaleti<br />
D) Normatif adalet<br />
E) Devam adaleti<br />
Çözüm: Sinerji, işletme stratejisinin temel elemanlarından<br />
biridir. Sinerji iş birliğidir. Buradaki iş birliği işletmenin<br />
her türlü faaliyetleri <strong>ve</strong> özellikle farklı üretim <strong>ve</strong> satış faaliyetleri<br />
arasındaki koordinasyonla ilgilidir. Sinerji, sisteme<br />
giren değerlerden daha fazla değer elde etmeyi simgeler.<br />
Büyük şirketler <strong>ve</strong> özellikle holdinglerin lehinedir. Sinerji<br />
etki (birlikte etki), iki etkenin beraberce olan etkisinin, tek<br />
başına etkinin toplamından fazla olmasıdır. Stratejik birlik,<br />
ortak girişim, proje tipi işler, konsorsiyum da iş birliği stratejik<br />
etkiden faydalanmaya örnektir. Tekel, sinerjik etkiye<br />
örnek değildir, tekelde iş birliği değil, bir ürün için üretici ya<br />
da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulunması durumudur.<br />
Cevap D<br />
Çözüm: İşlem adaleti, örgütte karar <strong>ve</strong>rme, planlama <strong>ve</strong><br />
bunların yürütülmesinde doğru, dürüst <strong>ve</strong> adil davranılıp<br />
davranılmadığı ile ilgili adalet olgusudur. İşlem adaleti,<br />
örgütsel kaynakların dağıtımından sorumlu olan yöneticilerin<br />
<strong>ve</strong>ya kişilerin kaynak dağıtımında izlediği süreçlerle<br />
ilgilidir. İşleme dayalı bir adalet algısı, çalışanların kararların<br />
alınma biçimine yönelik gösterdikleri tepkiler şeklinde<br />
ortaya çıkmaktadır. İşlem adaleti, dağıtım kararlarının<br />
nasıl <strong>ve</strong>rildiğinin yanı sıra nesnel <strong>ve</strong> özel durumlarla da<br />
ilgilidir.<br />
Cevap B<br />
37<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
15. Aşağıdakilerden hangisi, talep tahmininde kullanılan<br />
regresyon yöntemiyle ilişkili bir kavramdır<br />
A) Amaç fonksiyonu<br />
B) Bağımlı değişken<br />
C) Kısıt<br />
D) Faaliyet bolluğu<br />
E) Tam sayılı değişken<br />
Çözüm: Talep tahmini, tüketicilerin gelecekte ne miktarda<br />
mal <strong>ve</strong> hizmet talep edeceklerinin kestirilmesi işlevidir.<br />
Talep tahmini, üretim, planlama çalışmasının temelini<br />
oluşturur.<br />
Regresyon yöntemi, iki <strong>ve</strong>ya fazla değişken arasındaki<br />
ilişkiyi belirtmek için kullanılır, sebep-sonuç ilişkisini gösterir.<br />
İlişkinin miktarı bir sayıyla belirlenir. Regresyon yönteminin<br />
uygulanabilmesi için değişkenlerin bağımlı <strong>ve</strong> bağımsız<br />
değişken olarak ayrılması <strong>ve</strong> regresyon modelinin<br />
kurulması gerekmektedir. Yöntem, bağımsız değişkenlerdeki<br />
değişmenin bağımlı değişkende meydana getirdiği<br />
değişikliği ölçmek amacıyla kullanılır.<br />
Cevap B<br />
16. Bir işletmenin; müşteri ilişkileri, sipariş karşılama<br />
<strong>ve</strong> tedarikçi ilişkileri süreçlerini bağlayan hizmet,<br />
malzeme <strong>ve</strong> bilgi akışı ağı aşağıdakilerden hangisiyle<br />
adlandırılır<br />
A) Tedarik zinciri<br />
B) Tedarik süresi<br />
C) Tedarik duyarlılığı<br />
D) Tedarik kanalı<br />
E) Tedarik kapsamı<br />
17. Aşağıdakilerden hangisi, stok yönetim modellerinde<br />
kullanılan maliyet bileşenlerinden biri<br />
değildir<br />
A) Elde bulundurma maliyeti<br />
B) Hızlandırma maliyeti<br />
C) Elde bulundurmama maliyeti<br />
D) Sipariş <strong>ve</strong>rme maliyeti<br />
E) Toplam stok maliyeti<br />
Çözüm: Stok yönetiminde uygulanan hesaplama yöntemlerini<br />
daha iyi anlamak için stok kontrol faaliyetlerinden etkilenen<br />
maliyet unsurlarından yararlanılır.<br />
• Miktar iskontoları,<br />
• Sipariş maliyetleri,<br />
• Direkt malzeme maliyetleri,<br />
• Direkt işçilik maliyetleri,<br />
• Fazla mesai <strong>ve</strong>ya vardiya maliyetleri,<br />
• Yeni işçi alma, eğitme <strong>ve</strong> işten çıkarma maliyetleri,<br />
• Fazla kapasite maliyetleri,<br />
• Yıpranma-eskime maliyetleri,<br />
• Vergiler <strong>ve</strong> faiz masrafları,<br />
• Depolama maliyetleri,<br />
• Taşıma maliyetleri,<br />
• Fiyat değişiklikleri,<br />
• Müşterinin kaçırılması maliyetleri.<br />
Yukarıda sayılan maliyet unsurları, uygulama bakımından<br />
daha rahat bir gruplamaya da tabii tutulur. Buna göre,<br />
• Sipariş maliyetleri,<br />
• Stok bulundurma (elde bulundurma) maliyeti,<br />
• Stok bulundurmama (elde bulundurmama) maliyeti.<br />
Cevap B<br />
Çözüm: Tedarik zinciri, bir işletmenin müşteri ilişkileri, sipariş<br />
karşılama <strong>ve</strong> tedarikçi ilişkileri süreçlerini bağlayan<br />
hizmet, malzeme <strong>ve</strong> bilgi akışıdır. Müşteri ihtiyaçlarını<br />
doğru zamanda, yerde <strong>ve</strong> uygun fiyatla sunabilmek için<br />
yapılır. Mal <strong>ve</strong> hizmetlerin tedarik aşamasından, üretimine<br />
<strong>ve</strong> nihai tüketiciye ulaşmasına kadar birbirini izleyen tüm<br />
faaliyetlerdir.<br />
Cevap A<br />
38 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
18. USB bellek montajı yapan bir işletmenin ürün başına<br />
standart maliyeti ¨15’tir. Bunun ¨7’sini malzeme<br />
maliyeti oluşturmaktadır. USB bellekler ¨30’dan<br />
satılmaktadır.<br />
Buna göre, sadece malzeme maliyetlerini değiştirerek<br />
çok faktörlü üretkenliğini 3 düzeyine<br />
çıkarmak isteyen işletme, bu amacına ulaşmak<br />
için malzeme maliyetini kaç liraya düşürmelidir<br />
A) 6 B) 5 C) 4 D) 3 E) 2<br />
Çözüm: Çok faktör (toplam faktör) üretkenliği, bir üretim<br />
faaliyeti sonunda elde edilen çıktının bu üretim faaliyetinde<br />
kullanılan tüm girdilere oranı olarak hesaplanan üretkenlik<br />
türüdür. Üretimde kullanılan tüm faktörlerin katkısını<br />
içermesi nedeniyle genel üretkenlik düzeyi hakkında<br />
fikir <strong>ve</strong>rebilmektedir.<br />
Çok faktörlü üretkenlik = 3<br />
Standart maliyet = ¨15<br />
Malzeme maliyeti = ¨7<br />
Elde edilen çıktı = ¨30<br />
(satış fiyatı)<br />
Çok faktörlü üretkenlik =<br />
Cevap E<br />
Elde edilen çıktı<br />
Tüm girdiler<br />
30<br />
3 =<br />
( 15 − 7)<br />
+ x<br />
x = 2<br />
19. Bir projeyi oluşturan faaliyetler, önceki faaliyetler <strong>ve</strong><br />
faaliyet süreleri aşağıdaki tabloda <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Faaliyet Önceki faaliyet Süre (gün)<br />
A - 5<br />
B A 2<br />
C A 4<br />
D B, C 3<br />
E C 5<br />
F D, E 2<br />
Buna göre, bu proje kaç günde biter<br />
A) 10 B) 12 C) 14 D) 16 E) 18<br />
Çözüm:<br />
(5)<br />
(2) (3)<br />
B<br />
A<br />
D<br />
C (3)<br />
(4)<br />
(5) E<br />
I. YOL A → B → D → F<br />
5 ⊕ 2 ⊕ 3 ⊕ 2 =12<br />
II. YOL A → C → D → F<br />
5 ⊕ 4 ⊕ 3 ⊕ 2 =14<br />
III. YOL A → C → E → F<br />
5 ⊕ 4 ⊕ 5 ⊕ 2 =16<br />
(2)<br />
(2)<br />
F<br />
<strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen faaliyet <strong>ve</strong> öncelik faaliyet <strong>ve</strong>rilerine göre<br />
oluşabilecek III alternatif yol vardır. Ancak <strong>ve</strong>rilen bilgilere<br />
bakıldığında, F faaliyetinden önce E, E faaliyetinden önce<br />
C'nin tamamlanması koşulu <strong>ve</strong>rildiğinden seçilecek yol III.<br />
yoldur <strong>ve</strong> projenin tamamlanma süresi ise 16 gündür.<br />
Cevap D<br />
39 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
20. Maksimizasyon yapısındaki bir doğrusal programlama<br />
modelinin değişkenlerinin çözüm değerleri aşağıdaki<br />
tabloda <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Değişken<br />
Çözüm<br />
değeri<br />
Amaç fonksiyonu<br />
katsayısı<br />
İndirgenmiş<br />
maliyet<br />
X 1<br />
3 7 0<br />
X 2<br />
25 5 0<br />
X 3<br />
0 3 -1<br />
Buna göre, X 3<br />
’ün çözüme girebilmesi için amaç<br />
fonksiyonu katsayısının alabileceği en küçük<br />
değer kaçtır<br />
A) 2 B) 3 C) 4 D) 5 E) 8<br />
Çözüm: Doğrusal programlama, işletmecilik alanlarında<br />
kapsamlı olarak sorunların çözümünde kullanılmaktadır.<br />
Etkin mal-hizmet üretimi <strong>ve</strong> arzı için gelirleri maksimum<br />
hale getirmek <strong>ve</strong>ya maliyet <strong>ve</strong> masrafları minimum hale<br />
getirmekte kullanılır.<br />
21. Öngörülmeyen talepleri karşılamak üzere tutulan<br />
stok miktarı aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />
A) Gü<strong>ve</strong>nce stoku<br />
B) Müşteri stoku<br />
C) Talep stoku<br />
D) Tedarik stoku<br />
E) Özel stok<br />
Çözüm:<br />
Gü<strong>ve</strong>nce stoku: Öngörülmeyen talepleri karşılamak üzere<br />
tutulan stor miktarıdır. Talepteki belirsiz değişimlere<br />
karşı, talebi yine de karşılamaya yönelik stoktur.<br />
Cevap A<br />
Maksimizasyon yapısındaki doğrusal programlama modeli<br />
değişkenlerine bakıldığında x 1<br />
<strong>ve</strong> x 2<br />
'nin indirgenmiş<br />
maliyeti 0'dır. Yani çözümdedir.<br />
x 3<br />
ise çözümde değildir. Çözümde yer alması için indirgenmiş<br />
maliyet 0, çözüme girebilmesi için 0'dan büyük<br />
yani pozitif değer olmalıdır. <strong>Soru</strong> da x 3<br />
'ün çözüme girebilmesi<br />
için amaç fonksiyonu katsayısının alabileceği en<br />
küçük değer istendiğinden bunu sağlayan sayı 4'tür. 4,<br />
3'ten büyük en küçük değerdir <strong>ve</strong> indirgenmiş maliyeti de<br />
1 yapar.<br />
Cevap C<br />
22. Aşağıdakilerden hangisi, kalite maliyetlerinin<br />
ölçülmesinde kullanılmaz<br />
A) İş gücü endeksi<br />
B) Maliyet endeksi<br />
C) Risk endeksi<br />
D) Satış endeksi<br />
E) Üretim endeksi<br />
Çözüm: Bir mamulün maliyeti, kalite için yapılan harcamaları<br />
da içerir. Kalite maliyetlerinin ölçümü sürecinde<br />
ağırlıklı olarak endekslerden faydalanılır. Öncelikle yönetim<br />
maliyetlerin tahminini yapar, ardından da endekslerle<br />
açıklanır. En yaygın kullanılan endeksler;<br />
Kalite maliyetleri<br />
İş gücü endeksi =<br />
Direkt işçilik saatleri<br />
Maliyet endeksi =<br />
Kalite maliyetleri<br />
İmalat maliyeti<br />
Satış endeksi =<br />
Kalite maliyetleri<br />
Satışlar<br />
Üretim endeksi =<br />
Kalite maliyetleri<br />
Üretim miktarı<br />
Cevap C<br />
40 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
23. Aşağıdakilerden hangisi, kuruluş yeri seçimi sürecinde<br />
kullanılabilecek tekniklerden biri değildir<br />
A) Taşıma modeli<br />
B) Başabaş noktası analizi<br />
C) Optimizasyon<br />
D) Bekleme hattı (kuyruk) modeli<br />
E) Simülasyon<br />
Çözüm: İşletme açısından kuruluş yer seçimi, ölçülebilir<br />
maliyet unsurları ile uzun vadeli görünmeyen maliyet unsurlarının<br />
toplamını minimum yapan bir çözümün bulunmasıdır.<br />
Çözümle ilgili bilgi toplamanın belirli bir metodu<br />
yoktur. Ancak araştırıcı genellikle sistematik çalışır. Toplanan<br />
bilgilerin sınıflandırılması <strong>ve</strong> değerlenerek analizlerinde<br />
kullanılması ile ilgili çeşitli teknikler vardır. Bu teknikler;<br />
• Taşıma modeli (ulaştırma),<br />
• Başabaş analizi,<br />
• Optimizasyon,<br />
• Simulasyon,<br />
• Karşılaştırmalı yöntemler,<br />
• Doğrusal (lineer) programlama,<br />
• Kuruluş yeri üçgeni (ağırlık merkezi) yöntemi gibi.<br />
Bekleme hattı (Kuyruk) Modeli yön eylem araştırması<br />
<strong>ve</strong>ya yönetim biliminde en geniş uygulama alanı olan<br />
modeldir. Müşterilere etkin bir servis sistemi oluşturmakta<br />
yararlı bir modeldir. En iyi <strong>ve</strong> en etkin servisi sağlar. Ancak<br />
kuruluş yeri tekniklerinden biri değildir.<br />
Cevap D<br />
24. Aşağıdakilerden hangisi, fiilî kapasiteye etki eden<br />
faktörlerden biri değildir<br />
A) Tasarım faktörü<br />
B) Kuruluş yeri faktörü<br />
C) Süreç faktörü<br />
D) İş gücü faktörü<br />
E) Dinamik faktör<br />
25. İhtiyaç kavramıyla ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi yanlıştır<br />
A) İhtiyaçlar insanların temel gereksinimleridir.<br />
B) İhtiyaçlar her zaman basit değildir, anlaşılması<br />
için yorum yapılması gerekebilir.<br />
C) İhtiyaç, yokluğun meydana getirdiği gerilim<br />
hâlidir.<br />
D) İnsanlar, yeme <strong>ve</strong> içme kadar dinlenmeye de ihtiyaç<br />
duyarlar.<br />
E) İhtiyaçlar belli nesnelere yönlendirildiklerinde talep<br />
ortaya çıkar.<br />
Çözüm: İhtiyaç, en sade tanımıyla bir davranışa neden<br />
olan içsel etkilerdir. İnsanların bazı temel doygunluklarından<br />
yoksun olduklarını hissetme durumudur.<br />
Genel özellikleri:<br />
• İnsanların temel gereksinimleridir.<br />
• Her daim basit değildir, anlaşılması için yorum yapılması<br />
gerekir.<br />
• Yokluğun meydana getirdiği gerilim halidir.<br />
• İnsanlar yeme <strong>ve</strong> içme kadar dinlenmeye de ihtiyaç<br />
duyarlar.<br />
• Şiddetleri birbirinden farklıdır.<br />
Talep ise tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak belirli ürünler<br />
için satın almaya yönelik gösterdikleri isteklilik durumu<br />
<strong>ve</strong> satın alma yeteneğidir. Talebin oluşması için,<br />
• İhtiyaç ortaya konmalı,<br />
• İhtiyacı karşılama isteği olmalı,<br />
• İhtiyaç karşılayacak ödeme gücü bulunmalıdır.<br />
• İhtiyaç tek başına talebi oluşturmaz.<br />
Cevap E<br />
Çözüm:<br />
Fiili kapasite : İşletmenin mevcut yapısıyla belli bir dönemde<br />
gerçekleşen üretim kapasitesidir. Talep değişimi, pazar<br />
koşulları gibi faktörlerle normal kapasitenin altında üretim<br />
yapma halidir. Fiili kapasiteye etki eden faktörler;<br />
• Tasarım faktörü,<br />
• Kuruluş yeri faktörü,<br />
• Süreç faktörü,<br />
• İş gücü faktörü.<br />
Cevap E<br />
41 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
26. Aşağıdakilerden hangisi, pazar bölümlendirmenin<br />
etkin olabilmesi için gerekli olan koşullardan biri<br />
değildir<br />
A) Bölümlendirmenin ölçülebilir olması<br />
B) Pazarın yeterli büyüklükte olması<br />
C) Bölümlendirmenin yalnızca somut ürünler için<br />
yapılması<br />
D) Pazar bölümlerinin farklılaşmaya uygun olması<br />
E) Pazar bölümlerinin harekete geçilebilir olması<br />
Çözüm: Pazar bölümleme, bireylerin oluşturduğu homojen<br />
grupların, pazarlama <strong>ve</strong> rekabet stratejilerinin oluşturulması<br />
amacıyla keşfedilmesi, değerlendirilmesi <strong>ve</strong> seçilmesidir.<br />
Pazar bölümlemenin etkin olabilmesi için,<br />
• Bölümlendirme ölçülebilir olmalı,<br />
• Pazar yeterli büyüklükte olmalı,<br />
• Farklılaşmaya uygun olmalı. Pazar sunulacak mala<br />
olan ihtiyaç türdeş (homojen) ise bölümlemeye gerek<br />
yoktur.<br />
• Pazar bölümleri harekete geçilebilir olmalı,<br />
• Her belirlenen pazar bölümünde alıcıların ortak ihtiyaç<br />
<strong>ve</strong> istekleri belirlenmelidir.<br />
• Her pazar bölümüne hizmet sağlayabilmek için işletmenin<br />
sahip olduğu <strong>ve</strong> olması gereken olanaklar <strong>ve</strong><br />
yetenekler bilinmelidir.<br />
Ancak bölümlendirmenin yalnızca somut ürünler için yapılması<br />
doğru ifade değildir. Ürünün somut <strong>ve</strong>ya soyut<br />
olması pazar bölümlemede bir ölçü değildir.<br />
27. Aşağıdakilerden hangisi, ürün düzeyleri içinde somut<br />
ürünü oluşturan değişkenlerden biri değildir<br />
A) Kalite düzeyi<br />
B) Ürün özellikleri<br />
C) Tasarım<br />
D) Garanti<br />
E) Marka<br />
Çözüm: Ürün, belirlenen ihtiyaçları karşılayan işletme sunumlarıdır.<br />
Bir ihtiyaç <strong>ve</strong>ya isteği tatmin etmek için kullanıcılara<br />
sunulan nesnelerdir. Dokunulur <strong>ve</strong> dokunulamaz<br />
niteliklerin oluşturduğu bir bütündür. Ürün kavramı üç boyutta<br />
ele alınır.<br />
Çekirdek(öz) ürün: Tüketicinin bir ürünü ya da malı satın<br />
alırken neyi satın aldığını ifade eder.<br />
Somut ürün: Çekirdek ürünü asıl malı tamamlayan kalite,<br />
şekil, marka <strong>ve</strong> ambalaj gibi niteliklerden oluşur. Tasarım,<br />
marka, kalite, ürün özellikleri somut ürünü oluşturan değişkenlerdendir.<br />
Zenginleştirilmiş ürün: Mamulle birlikte sunulan ek yarar<br />
<strong>ve</strong> hizmetler bütünüdür. Garanti süresi, bakım-onarım hizmetleri<br />
gibi.<br />
Buna göre garanti, somut ürünün değil, zenginleştirilmiş<br />
ürünün değişkenlerindendir.<br />
Cevap D<br />
Cevap C<br />
42 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
28. Bir otomobilin belirli bir kilometrede kaç litre<br />
yakıt tükettiği bilgisi, aşağıdaki güdü türlerinden<br />
hangisiyle ilgilidir<br />
A) Birincil güdüler<br />
B) İkincil güdüler<br />
C) Rasyonel güdüler<br />
D) Bilinçli olmayan güdüler<br />
E) Atıl güdüler<br />
Çözüm: Güdüler, tüketicilerin temel ihtiyaçlarını tanımlamaları<br />
<strong>ve</strong> geliştirmelerinde onları etkiler. Geniş bir faaliyet<br />
<strong>ve</strong> karar alanı içinde genel anlamda davranışlara bir rehber<br />
gibi hizmet eder.<br />
Birincil güdüler, bir ürün kategorisinde satın almaya yol<br />
açan sebepler.<br />
İkincil güdüler, belirli bir markanın satın alınmasında etkili<br />
olan sebepler.<br />
Bilinçli olmayan güdülerin, tüketicinin gerçek güdülerini<br />
bilememe halidir.<br />
Rasyonel güdüler, tüketicinin kendi durumunu da dikkate<br />
alarak rasyonel bir analiz sonucunda seçime yol açan sebeplerdir.<br />
Otomobilin belirli bir kilometrede kaç litre yakıt<br />
tükettiği bilgisi gibi belli bir nedene <strong>ve</strong> mantığa dayanarak<br />
ortaya çıkarlar. Ucuzluk, dayanıklılık, kalıcılık, nitelikli<br />
olma gibi nesnel gerekçelere dayanan güdülerdir.<br />
Atıl güdüler, kullanılmayan güdülerdir.<br />
30. Aşağıdakilerden hangisi, tüketicilerin satın alma<br />
davranışını etkileyen kişisel faktörlerden biridir<br />
A) Aile B) Meslek C) Sosyal sınıf<br />
D) Rol <strong>ve</strong> statü E) Öğrenme<br />
Çözüm: Tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen<br />
faktörler<br />
Kültürel <strong>ve</strong> Sosyal Kişisel Psikolojik<br />
• kültür<br />
• alt kültür<br />
• sosyal sınıf<br />
• grup tutumlar<br />
• fikir liderleri<br />
• aile<br />
• roller <strong>ve</strong> statü<br />
Cevap B<br />
• yaş<br />
• meslek<br />
• ekonomik durum<br />
• yaşam biçimi <strong>ve</strong><br />
psikografikler<br />
• kişilik, benlik<br />
• güdüleme<br />
• algılama<br />
• öğrenme<br />
• inançlar <strong>ve</strong><br />
tutumlar<br />
Cevap C<br />
29. Aynı ürün sınıfında, aynı marka ile daha yüksek<br />
kaliteyle yeni bir ürünün üretilmesi aşağıdakilerden<br />
hangisiyle ifade edilir<br />
A) Ürün dizisinin yukarı yönlü genişletilmesi<br />
B) Ürün dizisinin aşağı yönlü genişletilmesi<br />
C) Markanın ileri yönlü genişletilmesi<br />
D) Markanın aşağı yönlü genişletilmesi<br />
E) Çok marka stratejisi<br />
Çözüm: Ürün dizisi birbirleriyle ilişkili mallar kümesidir.<br />
Belirli bir ürün dizisiyle üretimi sürdüren işletmeler, kimi<br />
zaman bu dizileri genişletebilir. Aynı ürün sınıfında, aynı<br />
marka ile daha yüksek kaliteyle yeni bir ürünün üretilmesine<br />
ürün dizisinin yukarı yönlü genişletilmesi (yukarıya<br />
doğru esnetilmesi) denir. İşletmelerin ürün dizilerini hem<br />
aşağıya doğru hem de yukarıya doğru esneme kararı <strong>ve</strong>rmeleri<br />
söz konusu olabilir.<br />
Cevap A<br />
31. Pazar bölümlendirmede, alttan üste yaklaşımının<br />
benimsenmesiyle pazar bölümünün belirlenmesi<br />
aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır<br />
A) Farklılaştırılmamış pazarlama<br />
B) Niş pazarlama<br />
C) Yoğunlaştırılmış pazarlama<br />
D) Mikro pazarlama<br />
E) Farklılaştırılmış pazarlama<br />
Çözüm: Pazar bölümleme, bir heterojen pazarın daha<br />
küçük miktarlarda homojen tüketici gruplarına bölümüdür.<br />
Niş pazarlama, göreceli olarak benzer niteliklerde mal/hizmetlere<br />
ihtiyaç duyan bir ya da daha çok benzer özelliği<br />
paylaşan, küçük bir tüketici kitlesinin istemlerini daha iyi<br />
karşılamak amacıyla geliştirilen pazarlama faaliyetleridir.<br />
Çok dar kapsamlı, küçük bir pazar bölümüdür, bir pazarın<br />
içinde belli bir konuya odaklanmış pazarlamadır. Davranışları,<br />
geçmişleri, değerleri <strong>ve</strong> gereksinimleri benzer olan<br />
insanların oluşturduğu alt gruplar belirlenir. Gruplar oluşturulurken<br />
alttan üste doğru bir yaklaşım benimsenmiştir.<br />
Cevap B<br />
43 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
32. Piyasada satılan bazı deterjanlar, kimyasal özellikleri<br />
aynı olmasına rağmen ambalajları <strong>ve</strong> reklamları<br />
değiştirilerek piyasaya sunulmaktadır.<br />
Buna göre bir işletmenin, mevcut pazarda kendi<br />
ürününün rakip işletmelerin ürünlerinden farklı<br />
olduğu kanısını yaratmak için harcadığı çabalara<br />
ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Ürün geliştirme<br />
B) Çeşitlendirme<br />
C) Pazar geliştirme<br />
D) Ürün hattı uzatma<br />
E) Ürün karmasını genişletme<br />
Çözüm: İşletmeler kâr <strong>ve</strong> büyüme amaçlarına ulaşabilmek<br />
için farklı gelişme stratejileri izleyebilirler. H. Igor Ansoff<br />
tarafından geliştirilen büyüme stratejileri 4 kadranlı bir<br />
matriste, mamul/pazar fırsat matrisi adıyla görülür.<br />
Mevcut pazarlar<br />
Mevcut mamuller<br />
pazara nüfuz<br />
etme<br />
Yeni ürünler<br />
mamul (ürün)<br />
geliştirme<br />
Yeni pazarlar pazar geliştirme çeşitlendirme<br />
Ürün (mamul) geliştirme stratejisinde, işletme mevcut<br />
pazarlara yönelik olarak yeni mamuller geliştirmeye <strong>ve</strong>ya<br />
mevcut mamullerde değişiklik yaparak yeni mamul haline<br />
getirmeye çalışmaktadır.<br />
Pazara nüfuz etme stratejisi, mevcut ürünle mevcut pazarlara<br />
daha fazla nüfuz etmedir.<br />
Pazar geliştirmede amaç, yeni pazarlar bulmak <strong>ve</strong> geliştirmektir.<br />
Çeşitlendirme stratejisinde, yeni ürünler geliştirme <strong>ve</strong><br />
bunları yeni pazarlara satma üzerinde durmaktadır.<br />
Cevap A<br />
33. <strong>2012</strong> yılı başında bir yıllık spot faiz oranı % 20 <strong>ve</strong> iki<br />
yıllık spot faiz oranı % 25’tir.<br />
Buna göre, 2013 yılı başı itibarıyla bir yıllık forward<br />
faiz oranı yüzde kaç olur<br />
A) 5 B) 20 C) 25 D) 30 E) 45<br />
Çözüm:<br />
<strong>2012</strong><br />
yılbaşı<br />
%20<br />
1 yıllık spot faiz<br />
1<br />
2 yıllık spot<br />
faiz oranı<br />
( 1+ 0,25) 2<br />
= ( 1,20) ⋅ ( 1+<br />
x)<br />
Cevap D<br />
= 1,3020<br />
= 30<br />
%25<br />
34. Aşağıdaki teorilerden hangisi, işletmelerde yönetici<br />
<strong>ve</strong> hissedarlar arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır<br />
A) Finansal Hiyerarşi Teorisi<br />
B) Vekâlet Teorisi<br />
C) Etkin Piyasalar Teorisi<br />
D) Eldeki Kuş Teorisi<br />
E) Beklentiler Teorisi<br />
Çözüm: Vekalet teorisi, bir tarafın diğer tarafı yetkilendirmesiyle<br />
birlikte doğan <strong>ve</strong>kalet ilişkilerini açıklamaktadır.<br />
Vekalet ilişkisi, kişilerin bir başkasını hizmet üretmek ya<br />
da kendisi adına karar <strong>ve</strong>rmesi için işe almasıyla ortaya<br />
çıkar. İşletmelerde yönetici <strong>ve</strong> hissedarlar arasındaki ilişkiyi<br />
açıklar.<br />
Finansal hiyerarşi teorisi, pek çok durumda, yüksek<br />
kârlılıkları olan firmaların neden daha az borç kullandıklarını,<br />
düşük kârlılıkları olan firmaların da neden yüksek<br />
oranda borç kullanımı yoluyla finanslama yoluna gittiklerini<br />
açıklamaktadır.<br />
Etkin piyasalar teorisi, finansal piyasaların bilgi açısından<br />
etkin çalıştığını bu yüzden ticarete konu olan varlıkların zaten<br />
mevcut bütün <strong>ve</strong>riyi yansıttığını <strong>ve</strong> yeni bilgiye mümkün<br />
olan en yüksek hızla tepki <strong>ve</strong>rdiğini savunan tezdir.<br />
Eldeki kuş teorisi, kâr payı dağıtım politikasının firmanın<br />
değerini etkilediğini savunmuşlardır. Teoriye göre işletme<br />
kâr payı dağıtmayıp oto finansman yaparsa kazancın elde<br />
edilmesi için geçen süre uzayacak <strong>ve</strong> hisse sahiplerinin<br />
beklenen getirileri artacaktır.<br />
Beklentiler teorisi, geleceği hemen tümüyle öngören bir<br />
karar alıcı varsaymaktadır. Teori makro ekonometrik modellerin<br />
optimal davranış <strong>ve</strong>ya karar <strong>ve</strong>rme biçimlerine dayandığını,<br />
oysa gerçek hayatta sonuçların, modelde yer<br />
alan tarafların politikalarla ilgili beklentilerine göre oluştuğunu<br />
belirtir.<br />
Cevap B<br />
44 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
35. Aşağıdakilerden hangisi, hisse senedi opsiyonunun<br />
değerini etkilemez<br />
A) Pazar endeksi<br />
B) Anlaşma fiyatı<br />
C) Vadeye kalan süre<br />
D) Faiz oranı<br />
E) Hisse senedi fiyatının oynaklığı<br />
Çözüm: Hisse senedi opsiyonu, belirli bir fiyata gelecekte<br />
hisse senedi satın alma hakkı olarak adlandırılır. Opsiyon<br />
sahibi, bir şirketin hisselerini belirli bir tarihte, belirli bir fiyata<br />
alma hakkına sahiptir. Amaç, borsadaki genel fiyat<br />
hareketlerinden yararlanabilmektir. Hisse senedi opsiyonunu<br />
etkileyen faktörler,<br />
• Spot piyasa fiyatı,<br />
• Anlaşma fiyatı,<br />
• Vadeye kalan süre,<br />
• Faiz oranı,<br />
• Hisse senedi fiyatının oynaklığı (değişkenliği),<br />
• Temettü.<br />
Pazar endeksi hisse senedi opsiyonunu etkilemez.<br />
Cevap A<br />
36. Aşağıdakilerden hangisi, Sermaye Varlıklarını Fiyatlama<br />
Modeli’nin varsayımlarından biri değildir<br />
A) Yatırımcılar, portföylerini bir dönemlik beklenen<br />
getiriler <strong>ve</strong> standart sapmalara göre değerlendirir.<br />
B) Yatırımcılar daima daha yüksek getiri bekler.<br />
C) Yatırımcılar riskten kaçar.<br />
D) Yatırımcılar, <strong>ve</strong>rgileri <strong>ve</strong> işlem maliyetlerini göz<br />
ardı eder.<br />
E) Yatırımcıların, menkul kıymetlerin beklenen getirilerini<br />
anlama yetenekleri farklıdır.<br />
Çözüm: Sermaye varlıklarını fiyatlama modeli, bir menkul<br />
kıymetin beklenen getirisini sistematik riskinin fonksiyonu<br />
olarak ifade etmekte <strong>ve</strong> tüm menkul kıymetlere uygulanabilme<br />
potansiyeline de sahip olmaktadır. Başlıca varsayımları,<br />
• Yatırımcılar, portföylerini bir dönemlik beklenen<br />
getiriler <strong>ve</strong> standart sapmalara göre değerlendirir.<br />
• Yatırımcılar, daima daha yüksek getiri bekler.<br />
• Yatırımcılar, riskten kaçar.<br />
• Yatırımcılar, <strong>ve</strong>rgileri <strong>ve</strong> işlem maliyetlerini göz ardı<br />
eder.<br />
• Yatırımcılar, istedikleri kadar risksiz finansal varlık<br />
kiralayabilirler.<br />
• Tüm finansal varlıklar mükemmel bir şekilde bölünebilir.<br />
• Tüm yatırımcılar fiyat alıcısı konumundadır, yatırımcıların<br />
alım/satım faaliyeti varlık fiyatını etkilemez.<br />
Cevap E<br />
45 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
37. ABC Şirketine ait hisse senedinin beklenen getirisi<br />
0,12, getirilerinin standart sapması 0,06 <strong>ve</strong> betası<br />
1,2’dir.<br />
Buna göre, şirketin getirisinin varyasyon katsayısı<br />
kaçtır<br />
A) 0,1 B) 0,5 C) 0,6 D) 2 E) 20<br />
Çözüm: Varyasyon katsayısı, bir olasılık dağılımı için<br />
normalize edilmiş istatiksel yayılma ölçüsüdür.<br />
Varyans, her bir olası getirinin beklenen getiriden farklarının<br />
karesinin olasılıklarla çarpımlarının toplamı, standart<br />
sapmasının karesidir. Riskin hem anlaşılması hem de ölçülmesi<br />
zordur. Riskin ölçümünde varyans <strong>ve</strong>ya standart<br />
sapma kullanılır.<br />
Değişim katsayısı ise standart sapmanın beklenen getiriye<br />
oranıdır.<br />
Değişim katsayısı =<br />
Standart sapma<br />
Beklenen getiri<br />
(varyasyon katsayısı)<br />
Standart sapma = 0,06 D.K = 0,06<br />
0,12<br />
Beklenen getiri = 0,12<br />
= 0,5<br />
39. Zayıf tipte etkin olan piyasalarda fiyatlar aşağıdakilerden<br />
hangisini yansıtır<br />
A) Firmayla ilgili tüm bilgileri<br />
B) Halka açıklanmış tüm bilgileri<br />
C) Geçmiş fiyat hareketlerini<br />
D) Finansal tablo <strong>ve</strong>rilerini<br />
E) Halka açık olmayan bilgileri<br />
Cevap: Etkin piyasa, menkul kıymet fiyatlarının, menkul<br />
kıymet değerleriyle ilgili tüm bilgileri yansıttığı piyasadır.<br />
Etkin piyasa kavramı, zayıf tipte etkinlik, yarı güçte etkinlik<br />
<strong>ve</strong> güçlü etkinlik olmak üzere 3'e ayrılır.<br />
Zayıf tipte etkinlik, piyasa fiyatlarının; geçmiş fiyatların tarihçesinde<br />
yer alan tüm bilgileri hızla yansıttığı durumdur.<br />
Yarı güçlü tipte etkinlik, piyasa fiyatlarının halka açıklanmış<br />
tüm bilgileri yansıttığı durumdur.<br />
Güçlü tipte etkinlik, fiyatların gerçek değerleri belirlemede<br />
kullanılabilecek tüm bilgileri yansıttığı durumdur.<br />
Cevap C<br />
Cevap B<br />
38. Aşağıdakilerden hangisi, para piyasası araçlarından<br />
biri değildir<br />
A) Repo<br />
B) Hazine bonosu<br />
C) Finansman bonosu<br />
D) Mevduat sertifikası<br />
E) Hisse senedi<br />
Cevap: Para piyasası, kısa vadeli fon arz <strong>ve</strong> talebinin karşılaştığı<br />
piyasadır. Para piyasası araçları,<br />
• Hazine bonosu,<br />
• Geri satın alma anlaşması (Repo),<br />
• Banka mevduatı (mevduat sertifikası),<br />
• Finansman bonoları,<br />
• Banka bonosu,<br />
• Varlığa dayalı menkul kıymet (VDMK).<br />
Hisse senedi ise, sermaye piyasası aracıdır.<br />
Cevap E<br />
40. Bir şirket <strong>2012</strong> yılı başında ¨500 milyon tutarında bir<br />
yatırım yapmıştır. Bu yatırımdan 2013 yılı sonunda<br />
¨100 milyon, 2014 yılı sonunda ¨300 milyon <strong>ve</strong> 2015<br />
yılı sonunda ¨400 milyon nakit girişi elde etmeyi<br />
beklemektedir.<br />
Nakit akışlarının yıl içinde aylara eşit şekilde dağıldığı<br />
varsayılırsa bu yatırımın geri ödeme süresi<br />
aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) 3 yıl, 9 ay B) 3 yıl, 3 ay C) 2 yıl, 6 ay<br />
D) 2 yıl, 3 ay E) 2 yıl<br />
Çözüm:<br />
Dönemler Nakit akışı Kümülatif<br />
<strong>2012</strong> yıl başı 0 −500 −500<br />
<strong>2012</strong> yıl sonu 1 0 −500<br />
2013 yıl sonu 2 +100 −400<br />
2014 yıl sonu 3 +300 −100<br />
2015 yıl sonu 4 ∗ +400 +300<br />
3. yıldan sonraki nakit girişi kümülatifi artı hale getirmiştir.<br />
Bu nedenle,<br />
⎛100 ⎞ 100 1<br />
1<br />
3 yıl ⊕⎜<br />
⎟⇒ = olduğuna göre 12 ⋅ = 3 ay<br />
⎝400 ⎠ 400 4<br />
4<br />
3 yıl ⊕ 3 ay<br />
Cevap B<br />
46<br />
İŞLETME TESTİ BİTTİ.<br />
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
MALİYE<br />
1. Bu testte 40 soru vardır.<br />
2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />
1. Kamu ekonomisinde kullanılan “ayağı ile oy<br />
<strong>ve</strong>rmek” kavramıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi doğrudur<br />
A) Kişilerin, sunulan hizmetleri dikkate alarak oy<br />
<strong>ve</strong>rmesidir.<br />
B) Kişilerin, gönüllü olarak sandık başına gitmesidir.<br />
C) Merkezî yönetimden beklediğini alamayan seçmenin,<br />
yerel yönetimlerde başarılı kişilere yönelmesidir.<br />
D) Yerel yönetimin, istediği hizmetleri <strong>ve</strong>rmesini<br />
sağlayamayan vatandaşın en uygun yerel üretim<br />
birimine göçmesidir.<br />
E) Merkezî yönetim ile yerel yönetimin sundukları<br />
hizmetlerin farklılaştırılarak etkinliğin sağlanmasıdır.<br />
Çözüm: Tiebout modeli, optimal yerinden yönetim ile ilgili<br />
çalışmalardan üzerinde en çok durulan <strong>ve</strong> varsayımları ile<br />
de çok tartışılan bir modeldir. Tiebout mali sistem modelinin<br />
temeldeki dayanağı, yerel nitelikteki sosyal mallara<br />
olan tercihin açıklanması <strong>ve</strong> yerel nitelikteki sosyal malların<br />
etkin sunumunun sağlanmasıdır.<br />
Tüketicilerin aralarında seçim yapabileceği çok sayıda<br />
topluluk vardır <strong>ve</strong> bu topluluklar arasındaki göçlerin bireylere<br />
maliyeti yoktur (Costless mobility). Tüketiciler ortaya<br />
koydukları tüketim tercihlerini en iyi tatmin eden topluluğa<br />
taşınabilirler. Diğer bir deyişle etkin bir kamu hizmetinin<br />
sunumu, aynı türde kamusal mal tercihleri olan bireylerin<br />
belli yönetim bölgelerinde toplanmalarını gerektirir. Bu<br />
husus, bireylerin tercihlerine uygun çevreyi aramaları için<br />
bölgeler arasında hareket edebilme eğiliminden kaynaklanır.<br />
Bu “dolaşarak oylama” <strong>ve</strong>ya “ayakları ile oy <strong>ve</strong>rme”<br />
(voting with your feet) süreci yoluyla, bireyler sosyal mallar<br />
konusunda belli tercih kümelerine sahip bireylerin yaşadığı<br />
yönetim birimlerini arayıp bulacaklardır. Bu açıklamaya<br />
göre “ayağı ile oy <strong>ve</strong>rmek”; vatandaşların yerel yönetimler<br />
arasında en uygun yerel birime göçmesidir.<br />
2. Toplumsal yönden <strong>ve</strong>rgi ile fayda arasındaki ilişkiyi,<br />
“Kişilerin <strong>ve</strong>rgi ödemekle katlandıkları öz<strong>ve</strong>rilerin<br />
toplamı, ortak hareket etmekle sağladıkları toplam<br />
faydaya eşit olmalıdır.” biçiminde özetleyen iktisatçı<br />
aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Von Wiser<br />
B) Eugen Böhm-Bawerk<br />
C) Emil Sax<br />
D) William Jevons<br />
E) Leon Walras<br />
Çözüm: Siyasal karar alma sürecinin önemi devletin ekonomiye<br />
giderek daha fazla müdahalede bulunması <strong>ve</strong>ya<br />
milli gelirin önemli bir kısmını tahsis etmesi nedeniyle artmaktadır.<br />
Öte yandan, kişisel tercihlerin politik karar alma<br />
sürecinde esas alınması gerektiği görüşü de günümüzde<br />
önemli bir şekilde savunulmaktadır. Gerçekten, demokratik<br />
sistemin istikrarlı bir şekilde işleyebilmesi için bireysel<br />
tercihlerin politik karar alma mekanizmasıyla iyi bir<br />
biçimde yansıtılması gerekmektedir. Siyasal karar alma<br />
konusu, sistemli bir şekilde ilk defa <strong>ve</strong> geçmiş yüzyılda<br />
İtalyan iktisatçılar tarafından incelenmeye başlanmıştır.<br />
Modern kamu ekonomisi disiplininin de temelini atan bu<br />
iktisatçılar, kişisel tercihlerin kollektif karar alma sürecinde<br />
esas alınması gerektiğini ilk defa ileri sürmüşlerdir. İtalyan<br />
ekolünün bu görüşleri günümüzde, hangi malların üretileceğini<br />
<strong>ve</strong> fiyatının ne olacağını belirleyen temel unsurun,<br />
tüketici tercihleri olduğu biçiminde formüle edilmektedir.<br />
Ekonomide hangi malların üretileceğine <strong>ve</strong> hangi fiyattan<br />
satılacağına karar <strong>ve</strong>ren unsurun tüketici tercihleri olduğunu<br />
savunan bu görüş, tüketici egemenliği adıyla savunulmaktadır.<br />
Tüketici tercihleri ile politik kararlar arasındaki<br />
ilişki, Alman Emil Sax tarafından; <strong>ve</strong>rgi ödemekle kişilerin<br />
katlandıkları fedakarlıkların toplamı ile politik karar alma<br />
sonucu toplumun sağladığı toplam faydanın birbirine eşit<br />
olması gerektiği ifade edilmiştir (SAX; 1962, s.178).<br />
Cevap C<br />
Cevap D<br />
47<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
3. Leviathan, kendi ağırlığı altında ezilen mitolojik bir<br />
deniz canavarıdır.<br />
Buna göre, Thomas Hobbes’un kullandığı Leviathan<br />
kavramının maliye teorisindeki karşılığı<br />
aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Devletin kamu harcamaları ile adalet dağıtması<br />
B) Büyük bir kamu sektörünün ciddi sorunlar yaratması<br />
C) Gelir adaletinin <strong>ve</strong>rgilerle sağlanması<br />
D) Hacimce küçük olan devletin yeterli kamu hizmeti<br />
sunamaması<br />
E) Aşırı artan <strong>ve</strong>rgilerin adaletsizlik yaratması<br />
Çözüm: Bu model, politik kısıtların kamusal harcamaların<br />
büyümesi üzerinde sınırlı bir etkisi olduğunu varsaymaktadır.<br />
Modele göre kamu harcamalarını asıl artıran şey<br />
politikacıların, bakanların, bürokratların, teknokratların<br />
yapılarında var olan giderek büyüme, genişleme eğilimidir.<br />
Çünkü bu kesimler daha fazla harcamaya önceden<br />
beri eğilimlidirler <strong>ve</strong> hizmet sunumunun düzeyi <strong>ve</strong> mesleki<br />
standartları hep kendi menfaatlerini maksimize etme<br />
amacına göre belirlerler. Keza kamuda çalışanların siyasal<br />
etkisi diğerlerinden daha fazladır, çünkü hükümete /<br />
siyasilere daha yakındırlar <strong>ve</strong> politik karar alıcıları nasıl<br />
etkileyeceklerini daha iyi bilirler. Bu etki, kamusal istihdam<br />
arttıkça artar <strong>ve</strong> kamu çalışanlarının oyları daha belirgin<br />
bir hal alır. Bunlar da genelde kamu harcamalarının daha<br />
da büyümesi yönünde tercih kullanırlar. Bu da büyük bir<br />
kamu sektörünün ciddi sorunlar yarattığını ortaya koymaktadır.<br />
Bu makro model, tek tek bürokrat, politikacı,<br />
baskı grupları <strong>ve</strong> seçmenlerin davranışlarını teslim alan<br />
mikro modellerden oluşur.<br />
5. Vergilemede, muafiyet <strong>ve</strong> istisna arasındaki temel<br />
farkla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Muafiyet <strong>ve</strong>rgi mükellefini, istisna ise <strong>ve</strong>rgi konusunu<br />
<strong>ve</strong>rgi dışı bırakır.<br />
B) Muafiyet özel tüketim <strong>ve</strong>rgisinde, istisna ise gelir<br />
<strong>ve</strong>rgisinde geçerlidir.<br />
C) Muafiyet gelir <strong>ve</strong>rgisinde, istisna ise katma değer<br />
<strong>ve</strong>rgisinde geçerlidir.<br />
D) Muafiyet <strong>ve</strong>rgi konusuyla, istisna ise <strong>ve</strong>rgiyi doğuran<br />
olayla ilgilidir.<br />
E) Muafiyet <strong>ve</strong>rgi borcunun tamamını, istisna ise<br />
<strong>ve</strong>rgi borcunun bir kısmını ortadan kaldırır.<br />
Çözüm:<br />
Vergi muafiyeti; <strong>ve</strong>rgi kanunlarına göre <strong>ve</strong>rgilendirilmesi<br />
gerekli bazı kimselerin <strong>ve</strong>rgi dışı bırakılmasıdır. (örneğin,<br />
gelir <strong>ve</strong>rgisindeki “esnaf muaflığı”)<br />
Vergi istisnası; <strong>ve</strong>rgi kanunlarına göre <strong>ve</strong>rgilendirilmesi<br />
gereken bazı konuların <strong>ve</strong>rgi dışı bırakılmasıdır. (örneğin,<br />
katma değer <strong>ve</strong>rgisindeki “ihracat istisnası”)<br />
Muafiyet <strong>ve</strong>rgi mükellefini, istisna ise <strong>ve</strong>rgi konusunu <strong>ve</strong>rgi<br />
dışı bırakmaktır.<br />
Cevap A<br />
Cevap B<br />
4. Verimi son derece düşük olduğu hâlde konusunu<br />
gizlemenin son derece güç olması nedeniyle<br />
uygulaması kolay olan <strong>ve</strong>rgi aşağıdakilerden<br />
hangisidir<br />
A) Motorlu taşıtlar <strong>ve</strong>rgisi<br />
B) Emlak <strong>ve</strong>rgisi<br />
C) Baş <strong>ve</strong>rgisi<br />
D) Gelir <strong>ve</strong>rgisi<br />
E) Damga <strong>ve</strong>rgisi<br />
Çözüm:<br />
Baş <strong>ve</strong>rgisi: Bireyler arasında ekonomik güç farklılıklarının<br />
bulunmadığı varsayımıyla kişi başına eşit miktarda<br />
alınan <strong>ve</strong>rgidir. Verginin konusu <strong>ve</strong> matrahı, yükümlünün<br />
kendisidir. Zaman içinde nüfus artışı, toplumsal ilişkilerin<br />
gelişmesi sonucunda baş <strong>ve</strong>rgisinin gerçek ödeme gücünü<br />
temsil etmemesi, adil olmaması, <strong>ve</strong>rgiyi ilkel bir uygulama<br />
haline getirmiştir.<br />
Cevap C<br />
48 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
6. Vergilemede eşitlik ilkesi çerçe<strong>ve</strong>sinde, toplum<br />
için bir bütün olarak <strong>ve</strong>rginin uygunluğunu göz<br />
önüne alan görüş aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Eşit mutlak fedakârlık<br />
B) Eşit oranlı fedakârlık<br />
C) Maksimum toplam fedakârlık<br />
D) Eşit marjinal fedakârlık<br />
E) En az toplam fedakârlık<br />
Çözüm: Vergilemede eşitlik ilkesine göre, bireyler genel<br />
<strong>ve</strong>rgi yüküne, kendi ödeme güçlerine göre katılmalıdırlar.<br />
Diğer bir ifade ile <strong>ve</strong>rgilemede eşitlik ilkesi, mükelleflerin<br />
<strong>ve</strong>rgi ödeme güçlerini dikkate almak suretiyle <strong>ve</strong>rgilendirilmesidir.<br />
Vergide eşitlik; “Dikey Eşitlik” <strong>ve</strong> “Yatay Eşitlik”<br />
seklindeki iki temel kriterle açıklanabilir. Vergilemede eşitlik,<br />
eşit durumda bulunan kimselerin aynı (yatay eşitlik),<br />
sosyal <strong>ve</strong> ekonomik yönden farklı durumlarda bulunan<br />
kimselerin ise değişik (dikey eşitlik) <strong>ve</strong>rgilendirilmesidir.<br />
Bununla birlikte <strong>ve</strong>rgilemede eşitliğin sağlanabilmesi için<br />
her zaman uygulanabilir ölçüler mevcut değildir.Teoride<br />
mükelleflerin <strong>ve</strong>rgi ödeme gücünün belirlenebilmesi için,<br />
<strong>ve</strong>rgi sonucu katlanacakları fedakarlığın dikkate alınmasının<br />
uygun olacağı öne sürülmüştür. Bu konuda öne sürülen<br />
görüşler; eşit fedakarlık, eşit oranlı fedakarlık <strong>ve</strong> en az<br />
toplam fedakarlık görüşleri seklinde sıralanmaktadır.<br />
Eşit fedakarlık yaklaşımına göre; ödenmesi söz konusu<br />
<strong>ve</strong>rgi dolayısıyla mükelleflerin sahip oldukları toplam faydadaki<br />
azalısın aynı düzeyde olması, bu yolla katlanılan<br />
fedakarlığın eşit kılınmasını öngörmektedir. Bu durumda,<br />
matrahın büyüklüğüne bakılmaksızın, farklı gelire <strong>ve</strong>ya<br />
varlığa sahip olan kişiler, aynı miktarda <strong>ve</strong>rgi ödeyebilecektir.<br />
Eşit oranlı fedakarlık yaklaşımı, mükelleflerden varlıkları<br />
(<strong>ve</strong>ya gelirleri) yüksek olanların, düşük olanlara oranla<br />
toplumdan daha fazla fayda sağladıkları düşüncesiyle,<br />
birincilerin gelirlerinin, düşük olanlara oranla daha fazla<br />
<strong>ve</strong>rgilendirilmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır.<br />
En az toplam fedakarlık yaklaşımına göre; toplumu oluşturan<br />
kişiler <strong>ve</strong>rgilendirilirken, bir bütün olarak toplumun<br />
katlandığı toplam fedakarlık mümkün olan en düşük düzeyde<br />
olmalıdır. Bu yaklaşımda, mükellefler arasında <strong>ve</strong>rgi<br />
dolayısıyla bir eşitlik söz konusu olmamakta, <strong>ve</strong>rginin<br />
toplum açısından bir bütün olarak uygunluğu göz önüne<br />
alınmaktadır.<br />
Cevap E<br />
7. Aşağıdakilerden hangisi, sınıf usulü <strong>ve</strong>rgi tarifesinin<br />
temel sakıncalarından biridir<br />
A) Alt gelir gruplarının <strong>ve</strong>rgi yükünü artırarak adaletsizlik<br />
yaratması<br />
B) Üst gelir gruplarından daha az <strong>ve</strong>rgi alınması dolayısıyla<br />
adaletsizlik yaratması<br />
C) Harcanabilir gelir açısından gelir dağılımını tersine<br />
çevirebilmesi<br />
D) Vergi sonrası gelir açısından alt <strong>ve</strong> üst gelir grubu<br />
arasında aşırı fark yaratması<br />
E) Vergi öncesi gelir dağılımını olumsuz etkilemesi<br />
Çözüm:<br />
Sınıf usulü artan oranlılık(Basit artan oranlılık); <strong>ve</strong>rgilendirilecek<br />
matrahın dilimlere ayrılmasından sonra, her<br />
üst dilime geçişte, o dilim için öngörülen <strong>ve</strong>rgi oranının<br />
tüm matraha uygulanmasıdır. Bu uygulamada en büyük<br />
sakınca, gelir dağılımında adaletsizliği arttırmasıdır. Bu<br />
kapsamda değerlendirildiğinde harcanabilir gelir açısından<br />
gelir dağılımını tersine çevirebilir.<br />
Cevap C<br />
8. Belirli bir yaşa gelmiş <strong>ve</strong> çalışmakta olan kimselerden<br />
maktu olarak alınan baş <strong>ve</strong>rgisinin doğurabileceği<br />
sonuç aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Sınıf usulü artan oranlılık<br />
B) Gizli artan oranlılık<br />
C) Dilim usulü artan oranlılık<br />
D) Tersine artan oranlılık<br />
E) Dik artan oranlılık<br />
Çözüm:<br />
Tersine artan oranlı <strong>ve</strong>rgi tarifesi: Bazı <strong>ve</strong>rgilerde<br />
mükelleflerin gelirleri arttıkça gelirlerine oranla ödeyecekleri<br />
<strong>ve</strong>rgi azalmaktadır. Burada mükelleflerin gelirleri<br />
ile ödeyeceği toplam <strong>ve</strong>rgi miktarı karşılaştırılmaktadır.<br />
Türkiye’de kaldırılan götürü usul <strong>ve</strong>rgilemede tersine artan<br />
oranlı tarife özelliği mevcuttur. Bu durumda belirli bir<br />
yaşa gelmiş <strong>ve</strong> çalışmakta olan kimselerden maktu olarak<br />
alınan baş <strong>ve</strong>rgisi bu sonucu doğurur.<br />
Cevap D<br />
49 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
9. Aşağıdaki tabloda bir <strong>ve</strong>rgi tarifesi <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Vergi matrahı (¨) Vergi oranı (%)<br />
100 10<br />
200 15<br />
300 20<br />
400 25<br />
500 30<br />
Buna göre, bu <strong>ve</strong>rgi tarifesinde uzunluk farkı<br />
kaçtır<br />
A) 5 B)20 C) 100 D) 300 E) 400<br />
Çözüm:<br />
Uzunluk farkı: Bir <strong>ve</strong>rgi tarifesinde uzunluk farkını bulmak<br />
için en yüksek <strong>ve</strong>rgi matrahı ile en düşük <strong>ve</strong>rgi matrahı<br />
arasındaki farka bakılır.<br />
500 − 100 = 400<br />
Cevap E<br />
11. Kamu harcamalarının, olağanüstü olaylara bağlı<br />
olarak katlanılabilir <strong>ve</strong>rgi yükü yoluyla artışını<br />
açıklayan görüş aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Wagner Yasası<br />
B) Görünüşte Artış Yasası<br />
C) Baumal Hipotezi<br />
D) Peacock-Wiseman Hipotezi<br />
E) Ortanca Seçmen Hipotezi<br />
Çözüm: Peacock-Wiseman’ın İngiltere ekonomisinin<br />
1890-1955 yılları arasını kapsayan araştırması Wagner<br />
Yasası ile test edilmiş <strong>ve</strong> yasanın geçerliliği ispatlanmıştır.<br />
Peacock-Wiseman kamu harcamalarındaki artış eğiliminin<br />
nedenlerini, Wagner’in gösterdiklerinden daha farklı<br />
faktörlerle açıklamıştır. Bu analize göre, savaş <strong>ve</strong>ya depresyon<br />
dönemlerinde kamu harcamaları artarken, siyasal<br />
iktidarlar artan kamu harcamalarını karşılayabilmek için<br />
<strong>ve</strong>rgi oranlarını çok yüksek miktarlarda arttırmış ancak<br />
olağanüstü durumlar ortadan kalktığında toplum bu <strong>ve</strong>rgi<br />
yüküne alışmış olduğundan <strong>ve</strong>rgiler eski seviyesine indirilmemiş<br />
<strong>ve</strong> dolayısıyla kamu harcamaları da azaltılamamıştır.<br />
Bundan dolayı kamu harcamalarının gelişme trendi<br />
Wagner’in dediği gibi düz bir çizgi şeklinde değil, kesikli<br />
sıçramalar şeklinde yükselme göstermiş <strong>ve</strong> bu eğilime<br />
sıçrama etkisi denilmiştir. Kısaca, Peacock <strong>ve</strong> Wiseman’a<br />
göre, ekonomik gelişme dönemlerinde kamu gelirlerinin<br />
artması kamu giderlerinin artmasına neden olmakta fakat<br />
ekonomik daralma dönemlerinde kamu giderleri eski seviyesine<br />
inmediği için sürekli olarak artmaktadır.<br />
Peacock <strong>ve</strong> Wiseman kamu harcamalarının savaş <strong>ve</strong><br />
ekonomik kriz dönemlerinde dikey, olağanüstü dönem<br />
sona erdiğinde ise yatay bir seyir izlediğini belirtmiştir. Diğer<br />
bir ifade ile Peacock <strong>ve</strong> Wiseman kamu harcamalarının<br />
arttığını kabul etmiş ancak bu artışın Wagner’in ifade<br />
ettiği gibi devamlı bir artış göstermediği <strong>ve</strong> kademeli bir<br />
artış gösterdiğini belirtmiştir.<br />
Cevap D<br />
10. Etkin <strong>ve</strong>rgiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
doğrudur<br />
A) Herkesten, gücüne göre alınan <strong>ve</strong>rgidir.<br />
B) Mükellefte davranış değişikliğine yol açmayan<br />
<strong>ve</strong>rgidir.<br />
C) Fiyatlar üzerinde etkili olan <strong>ve</strong>rgidir.<br />
D) Devlete en yüksek geliri sağlayan <strong>ve</strong>rgidir.<br />
E) Toplama maliyeti düşük olan <strong>ve</strong>rgidir.<br />
Çözüm: Uygulanan bir <strong>ve</strong>rgi; piyasanın işleyişini bozmuyor<br />
ise tarafsız <strong>ve</strong>rgi, mükelleflerin kararlarını değiştirmiyorsa<br />
etkin <strong>ve</strong>rgi olarak isimlendirilir.<br />
Cevap B<br />
50 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
12. Aşağıdakilerden hangisi, kamu harcamalarının<br />
görünüşte artış nedenlerinden biri değildir<br />
A) Paranın satın alma gücünün düşmesi<br />
B) Bütçe sistemlerinin gayrisafi usule doğru evrilmesi<br />
C) Kamu hizmetlerinin parayla gördürülmesi<br />
D) Oy hakkının yaygınlaşması sonucunda seçmen<br />
taleplerinin artması<br />
E) Kişi başına yapılan harcama aynı kaldığı hâlde<br />
nüfusun artması<br />
13. Özel kesime ait bir arazi <strong>ve</strong>ya binanın kamu<br />
kesimi tarafından kamulaştırılması nedeniyle<br />
ortaya çıkan harcama, aşağıdakilerden hangisinin<br />
kapsamına girer<br />
A) Reel harcama<br />
B) Yatırım harcaması<br />
C) Kalkınma carileri<br />
D) İktisadi transfer<br />
E) Sermaye oluşumu için yapılan transfer<br />
Çözüm: Kamu harcamalarının artışı iki kapsamda incelenebilir.<br />
Topluma sunulan mal <strong>ve</strong> hizmetin kalitesinde <strong>ve</strong>ya<br />
miktarında bir artış meydana gelmemesine karşın, kamu<br />
harcamalarının tutarında ortaya çıkan artışa “görünürde<br />
artış” denilmektedir. Topluma sunulan mal <strong>ve</strong> hizmetin<br />
kalitesinde <strong>ve</strong>ya miktarında artış yanında, kamu harcamalarının<br />
tutarının da artmasına ise “gerçek artış” adı<br />
<strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
Görünüşte Artış Sebepleri:<br />
• Para Değerinin Düşmesi,<br />
• Bütçe Yöntem <strong>ve</strong> Tekniğindeki Değişmeler,<br />
• Kamu Hizmetlerinin Yerine Getirilmesinde Ayni<br />
Usulün Terk Edilmesi,<br />
• Ülke Sınırlarının <strong>ve</strong> Nüfusun Değişmesi.<br />
Cevap D<br />
Çözüm: Devlet, özel kesime ait sermayeyi, kamulaştırabilmektedir.<br />
Bu durum, sadece mevcut sermayeyi temsil<br />
eden değerlerin el değiştirmesinden ibaret olmaktadır.<br />
Sonuçta bu tür bir harcama milli hasılada artışa yol açmamaktadır.<br />
Devlet, özel kesimden arazi, bina, makine <strong>ve</strong><br />
benzeri malları kiralayabilmektedir. Bu tür kiralamalarda<br />
genellikle ödemenin bir kısmı amortisman karşılığında<br />
olmaktadır. Amortisman karşılığı olması, bu tür malların<br />
ekonomik <strong>ve</strong> fiziki olarak eskimeye, yıpranmaya uygun olmaları<br />
<strong>ve</strong> bu tür kayıpların karşılanması gerekliliğidir. Yeni<br />
olan bir malın kira bedelinin içindeki amortisman payı,<br />
satın alma bedelinin bir kısmı olarak düşünülmekte <strong>ve</strong><br />
dolayısıyla bu tür mallar için ödenen kiranın amortisman<br />
payları reel harcama olarak kabul edilmektedir. Ancak<br />
eskimiş bir malın kiralanmasında böyle bir amortisman<br />
payının gerçek mal <strong>ve</strong> hizmet alımları içinde sayılması,<br />
daha önceki yıllarda üretilmiş <strong>ve</strong> o yıllar milli gelir hesaplarına<br />
girmiş bir kalemin yeniden hesaplanması niteliğini<br />
taşımaktadır. Bu bakımdan bu tür mallar için ödenen kira<br />
bedelindeki amortisman payının, sermaye oluşumu için<br />
yapılan transfer harcaması olarak kabulü daha doğrudur.<br />
Yani kısaca binalar için eğer bina yapım yılı içinde devletçe<br />
satın alınıyorsa devletin yatırımı, daha önceki yıllarda<br />
tamamlanmış bir binanın satın alınması söz konusu ise<br />
sermaye oluşumuna yönelik transfer harcamasından söz<br />
edilir.<br />
Cevap E<br />
51 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
14. Tüketicinin alacağı mal <strong>ve</strong> eşyaların fiyatını <strong>ve</strong>ya<br />
göreceği hizmetlerin bedelini azaltmak amacıyla<br />
yapılan iktisadi yardımlar aşağıdakilerden hangisinin<br />
kapsamına girer<br />
A) Dolaysız transferler<br />
B) Dolaylı transferler<br />
C) Sermaye transferleri<br />
D) Gelir transferleri<br />
E) Verimli transferler<br />
Çözüm: Bu tür harcamalar; bazı bireylerin ya da sosyal<br />
grupların satın alma güçlerini arttırmak amacı ile yapılmaktadır.<br />
Bireylerin satın alma güçleri üzerindeki etkileri<br />
ise doğrudan doğruya <strong>ve</strong>ya dolaylı olabilmektedir. Nakdi<br />
gelirleri doğrudan doğruya arttıran transfer harcamaları<br />
dolaysız, dolaylı bir şekilde gelirler üzerinde etkili olanlar<br />
ise dolaylı transfer harcamalarıdır. Ayrımdaki temel kıstas;<br />
satın alma gücünün direkt <strong>ve</strong>ya endirekt bir şekilde nakledilmesidir.<br />
Sosyal amaca yönelik olarak yapılar düşük<br />
gelirlilere, işsizlere, fakir öğrencilere yardım amaçlı ödemeler,<br />
dolaysız transferler arasında gösterilirken, tüketiciler<br />
için mal <strong>ve</strong> hizmet fiyatlarını düşürmeyi <strong>ve</strong>ya üretici gelirlerini<br />
arttırmayı hedef alan iktisadi amaçlı mali yardımlar<br />
dolaylı transfer olarak kabul edilmektedir.<br />
Cevap B<br />
16. Sermaye teşkili için yapılan transferler ile sosyal<br />
transferler arasındaki temel farkla ilgili aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Sermaye teşkili için yapılan transferler yatırım niteliğinde,<br />
sosyal transferler ise cari nitelikte kamu<br />
harcamalarıdır.<br />
B) Sermaye teşkili için yapılan transferler firmalara<br />
yapılan, sosyal transferler ise kişilere yapılan<br />
transferlerdir.<br />
C) Sermaye teşkili için yapılan transferler bir dönem<br />
için, sosyal transferler ise birden fazla dönem için<br />
yapılır.<br />
D) Sermaye teşkili için yapılan transferler için bütçeden<br />
ödenek ayrılmazken, sosyal transferler için<br />
bütçeden ödenek ayrılır.<br />
E) Sermaye teşkili için yapılan transferler karşılıklı,<br />
sosyal transferler ise karşılıksız transferlerdir.<br />
Çözüm: Sermaye oluşumuna yönelik transfer harcamaları<br />
karşılıksız değildir. Bu harcamalar sonucunda devlet<br />
menkul <strong>ve</strong>ya gayrimenkul mal elde etmektedir. Örnek olarak<br />
özel kesimin ürettiği gayrimenkullerin devlet tarafından<br />
satın alınmasını ya da kiralanmasını gösterebiliriz. Bu<br />
durumda sermaye teşkili için yapılan transferler karşılıklı,<br />
sosyal transferler ise karşılıksız transferlerdir.<br />
Cevap E<br />
15. Nüfus artışının, saf kamu mallarına yapılan harcamalar<br />
üzerindeki etkisiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi doğrudur<br />
A) Toplam harcamayı etkilemez.<br />
B) Toplam harcamayı artırır.<br />
C) Toplam harcamayı azaltır.<br />
D) Kişi başına harcamayı artırır.<br />
E) Kişi başına harcamayı değiştirmez.<br />
17. Devlet borçlarının mecburi değiştirilmesiyle ilgili<br />
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Tahvil sahibi yüksek faizli tahvili <strong>ve</strong>rip düşük faizli<br />
tahvili almak zorundadır.<br />
B) Tahvil sahibi kısa vadeli tahvili <strong>ve</strong>rip uzun vadeli<br />
tahvili almak zorundadır.<br />
C) Tahvil sahibi ya düşük faizli tahvili ya da erken<br />
ödemeyi kabul eder.<br />
D) Düşük faizli tahvili kabul etmemesi hâlinde geçmiş<br />
faiz kazançlarını kaybedeceğinden, tahvil<br />
sahibi gelecekteki faizden vazgeçer.<br />
E) Uzun vadeli tahvili kabul etmemesi hâlinde anaparasını<br />
kaybedeceğinden, tahvil sahibi değişikliğe<br />
razı olur.<br />
Çözüm: Gerek siyasi gelişmeler sonucunda ülke sınırlarının<br />
değişmesi gerekse nüfus artışı sonucunda artan kamu<br />
harcamaları görünüşte olmaktadır. Çünkü bu durumda yapılan<br />
kamu harcamaları artışı kişi başına bir artış getirmemektedir.<br />
Ancak nüfus artış hızının üzerinde bir kamusal<br />
harcama artışı söz konusu olduğunda bu artış gerçek bir<br />
artış halini almaktadır. Nüfus artışının, saf kamu mallarına<br />
yapılan harcamalar üzerindeki etkisi bu kapsamda değerlendirilirse<br />
toplam harcama etkilenmez.<br />
Cevap A<br />
Çözüm:<br />
Mecburi Kon<strong>ve</strong>rsiyon: Mecburi kon<strong>ve</strong>rsiyon da devlet<br />
tahvil sahiplerine tahvilini düşük faizli yenisiyle değiştirmek<br />
ya da erken ödemeyi kabul etmek gibi iki alternatif<br />
sunmaktadır. Bu iki alternatif için belli bir süre tanınmakta<br />
<strong>ve</strong> bu süre içinde tercih belirtmeyenlerin değişimi kabul<br />
ettikleri varsayılmaktadır. Bu kon<strong>ve</strong>rsiyon uygulaması, gönüllü<br />
kon<strong>ve</strong>rsiyonun yarı-cebri bir şekli olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır.<br />
Cevap C<br />
52<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
18. İhraç faizi yüzde 3 olan bir tahvilin yüzde 10<br />
iskontoyla satılması hâlinde gerçek faiz yaklaşık<br />
olarak yüzde kaç olur<br />
A) 2,5 B) 3,3 C) 4,4 D) 5,3 E) 7,7<br />
Çözüm:<br />
İskonto Faizi = 3 × 10/100= 0,3<br />
Gerçek Faiz = 3 + 0,3 = 3,3<br />
20. Anapara tutarına dokunmadan borç yükünün hafifletilmesi<br />
için başvurulan tedbir aşağıdakilerden<br />
hangisidir<br />
A) Kon<strong>ve</strong>rsiyon<br />
B) Tahkim<br />
C) Konsolidasyon<br />
D) İtfa<br />
E) Amortisman<br />
Cevap B<br />
Çözüm:<br />
Konsolidasyon: Vadesi gelen bir borcun vadesinin ötelenmesidir.<br />
Başka bir deyişle kısa vadeli bir borcun uzun<br />
vadeli hale getirilmesidir. Konsolidasyon uygulamasının<br />
vade <strong>ve</strong> faiz oranını değiştirmesi nedeniyle borçların yapısında<br />
değişiklik meydana getiren bir işlem olduğu savunulur.<br />
Kon<strong>ve</strong>rsiyon: Yüksek faiz oranlı tahviller düşük faiz<br />
oranlı tahvillerle değiştirilmektedir.<br />
<strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen bilgiler ışığında borç yükünü hafifleten uygulamaya<br />
kon<strong>ve</strong>rsiyon adı <strong>ve</strong>rilir.<br />
Cevap A<br />
19. Aşağıdakilerden hangisi, dalgalı borçlarda kullanılan<br />
araçlardan biri değildir<br />
A) Hazine bonoları<br />
B) Hazine kefaletini haiz bonolar<br />
C) Müteahhit bonoları<br />
D) Kısa vadeli avanslar<br />
E) Kuponlu tahviller<br />
Çözüm: Kısa vadeli borçları (dalgalı borçlar) aşağıdaki<br />
gibi sıralamak mümkündür.<br />
• Hazine Bonoları,<br />
• Hazine Kefaletine Haiz Bonolar,<br />
• Hazineye Kısa Vadeli Avans,<br />
• Müteahhit Bonoları,<br />
• Bütçe Emanetleri <strong>ve</strong><br />
• Kısa Vadeli Dış Borçlar<br />
Kuponlu tahviller uzun vadeli borçlanma araçları arasında<br />
sayılır.<br />
Cevap E<br />
21. İhtiyari tahkimle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
doğrudur<br />
A) Devletin, kendi iradesiyle kısa vadeli borç senedini<br />
uzun vadeli borç senediyle değiştirmesidir.<br />
B) Alacaklının, elindeki kısa vadeli senedi uzun vadeli<br />
senetle değiştirmekte serbest bırakılmasıdır.<br />
C) Alacaklının, kısa vadeli senedi satarak uzun vadeli<br />
senet satın almasıdır.<br />
D) Devletin, kısa vadeli borçlarını itfa ederek tahville<br />
borçlanmaya gitmesidir.<br />
E) Devletin, düşük faizli borç senedini yüksek faizli<br />
borç senediyle değiştirmesidir.<br />
Çözüm:<br />
Gönüllü(İhtiyari) Konsolidasyon (Tahkim): Bu konsolidasyon<br />
şeklinde kısa <strong>ve</strong> orta vadeli borç senetleri aynı<br />
miktardaki uzun vadeli borç senetleriyle değiştirilmektedir.<br />
En çok karşılaşılan konsolidasyon şeklidir. Tasarruf sahipleri<br />
yeni sunulan tahvillerden sağlayacakları faydaları<br />
değerlendirerek karar <strong>ve</strong>rirler. Gönüllü konsolidasyonda<br />
devlet uzun vadeli borçlanmaya gider, buradan sağladığı<br />
kaynaklarla eski borçlarını öder. İkincisinde ise eski senetlerin<br />
yeni senet alımında kullanılmasına olanak tanır.<br />
Cevap B<br />
53<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
22. Hazine kefaletini taşıyan bonolar aşağıdakilerin<br />
hangisi tarafından borçlanma amacıyla kullanılır<br />
A) Hazine Müsteşarlığı<br />
B) Merkezî yönetim birimleri<br />
C) Ticari bankalar<br />
D) İktisadi faaliyette bulunan özel bütçeli kuruluşlar<br />
E) Merkez Bankası<br />
24. Bütçenin hukuki işlevinin temel unsuru aşağıdakilerden<br />
hangisidir<br />
A) Bütçe görüşmelerinin yıl sonunda yapılması<br />
B) Bütçe tahminlerinin bağlayıcı olması<br />
C) Bütçenin bir kanun olması<br />
D) Bütçenin bir kanun hükmünde kararname olması<br />
E) Bütçenin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması<br />
Çözüm:<br />
Hazine Kefaletine Haiz Bonolar: Kamu kurum <strong>ve</strong> kuruluşları<br />
tarafından (genellikle iktisadi devlet teşekkülleri)<br />
hazine gü<strong>ve</strong>ncesi ile çıkarılan bu bonoların vadeleri 9 aya<br />
kadar olup Merkez Bankasınca iskonto edilmekte <strong>ve</strong> karşılığında<br />
ilgili kurum <strong>ve</strong> kuruluşlara avans <strong>ve</strong>rilebilmektedir.<br />
Cevap D<br />
Çözüm: Bütçe ülkede mevcut bulunan hukuk sistemine<br />
uygun olarak hazırlanır, uygulanır <strong>ve</strong> denetlenir. Bütçe bir<br />
kanundur. Ancak bu kanun belli özellikleriyle diğer kanunlardan<br />
ayrılır. Bu özellikler şunlardır:<br />
• Bütçe süreli bir kanundur (12 ay).<br />
• Bütçe Cumhurbaşkanı tarafından <strong>ve</strong>to edilemeyen bir<br />
kanundur.<br />
• Bütçe devletin mali hayatının belirleyicisi olan bir<br />
kanundur. Bütçede belirtilmeyen bir harcamanın yapılması<br />
<strong>ve</strong> gelirin toplanması mümkün değildir.<br />
• Bütçe hukuki anlamda bir yetki yasasıdır. Demokratik<br />
parlamenter sisteme geçişin en önemli göstergesidir.<br />
Bu anlamda hukuki fonksiyonu tanımlayacak olursak<br />
bütçe kamu yönetimlerini bağlayıcı bir tasarruftur.<br />
Cevap C<br />
23. Bütçenin kaynak tahsis niteliği aşağıdakilerden<br />
hangisiyle doğrudan ilişkilidir<br />
A) Kamu kurumlarına ödenek tahsis edilmesi<br />
B) Belirli gelir kaynaklarının yerel yönetimlere bırakılması<br />
C) Bazı gelir kaynaklarının belirli hizmetlere tahsis<br />
edilmesi<br />
D) Belirli hizmetlerin finansman kaynağının belirlenmesi<br />
E) Kamu <strong>ve</strong> özel kesim arasında paylaşılan kaynakların<br />
etkin kullanımı<br />
Çözüm: Sınırlı kaynakların rasyonel şekilde dağıtılıp kullanılması<br />
kaynak dağılımı fonksiyonu kapsamında değerlendirilir.<br />
Burada amaç, toplumsal ihtiyaçları mümkün olan<br />
en uygun bileşimdeki bütçe ile gerçekleştirmektir. Ekonomilerde<br />
en önemli sorun kaynak yetersizliği sorunudur.<br />
Bütçe ile doğru planlamalar yapılmadığı takdirde kaynak<br />
yetersizliği sorunu daha da derinleşebilir. Kamu <strong>ve</strong> özel<br />
kesim arasında paylaşılan kaynakların etkin kullanımını<br />
göstermektedir.<br />
Cevap E<br />
25. Kamu hizmetlerinin cinsi <strong>ve</strong> tutarı ile bu hizmetleri<br />
karşılayacak kamu gelirlerinin toplanması hakkında<br />
karar <strong>ve</strong>rme yetkisine ne ad <strong>ve</strong>rilir<br />
A) Bütçenin mali işlevi<br />
B) Hükümranlık hakkı<br />
C) Bütçenin siyasal işlevi<br />
D) Bütçe hakkı<br />
E) Denetim hakkı<br />
Çözüm:<br />
Bütçe Hakkı: Kamu hizmetlerinin cinsi <strong>ve</strong> tutarı ile bu<br />
hizmetleri karşılayacak kamu gelirlerinin toplanması<br />
hakkında karar <strong>ve</strong>rme yetkisine <strong>ve</strong>rilen isimdir. İlk olarak<br />
İngiltere’de kabul edilmiştir.<br />
Cevap D<br />
54 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
26. Tevzin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi<br />
doğrudur<br />
A) Gelirlerin toplanmasına <strong>ve</strong> harcamaların yapılmasına<br />
önceden yetki <strong>ve</strong>rilmesidir.<br />
B) Bütçede yer alan kamu gelir <strong>ve</strong> gider tahminlerinin<br />
denk olmasıdır.<br />
C) Bütçede yer alan tahminlerin yıllık olarak yapılmasıdır.<br />
D) Devletin gelir <strong>ve</strong> giderlerinin geleceğe yönelik<br />
olarak tahmin edilmesidir.<br />
E) Bütçede yer alan tahminlerin ilgili dönemin ekonomik<br />
şartlarıyla uyumlu olmasıdır.<br />
Çözüm:<br />
Tevzin: Bütçe gelir <strong>ve</strong> giderleri denk olmak zorundadır.<br />
Cevap B<br />
27. Aşağıdakilerden hangisi, bütçenin temel unsurlarından<br />
biri değildir<br />
A) Taahhüt B) Tahdit C) Tasdik<br />
D) Tahmin E) Tevzin<br />
Çözüm: Bütçeye ilişkin olarak yapılan tanımlar bizi bütçenin<br />
4 temel özelliğine götürmektedir.<br />
Tahmin: Bütçe kamu gelir <strong>ve</strong> giderlerinin bir tahminini ortaya<br />
koymaktadır.<br />
Tahdit: Bütçe kanunları belirli bir süreyle sınırlı olan kanunlardır.<br />
Bu döneme genel olarak mali yıl adı <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
Tasdik: Bütçe parlamentoda onaylanarak yürürlüğe girer.<br />
Bütçe tüm kamu birimlerini bağlayan bir tasarruftur. Bütçede<br />
belirtilmeyen harcamalar yapılamaz, gelirler toplanamaz.<br />
Tevzin: Bütçe gelir <strong>ve</strong> giderleri denk olmak zorundadır.<br />
28. Bütçe denkliğini, bir iktisadi konjonktür dönemi<br />
süresince sağlamanın gereğini savunan bütçe<br />
kuramı aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Klasik Bütçe Kuramı<br />
B) Devrî Bütçe Kuramı<br />
C) Denk Bütçe Kuramı<br />
D) Telafi Edici Bütçe Kuramı<br />
E) Sıfır Temelli Bütçe Kuramı<br />
Çözüm:<br />
Devri (Konjonktürel) Bütçe Teorisi: Devri bütçe teorisi,<br />
devlet bütçesinin, ekonomideki devri hareketlerdeki<br />
olumsuzlukları (konjonktürel dalgalanmaları) en az seviyeye<br />
indirecek bir şekilde hazırlanmasını ifade eder. Devri<br />
hareketler, ekonomik faaliyetlerin hacminde ortaya çıkan<br />
<strong>ve</strong> birbirini izleyen gelişme daralmaları ifade eder. Bu hareketler,<br />
‘genişleme’, ‘duraklama’, ‘daralma’ <strong>ve</strong> ‘canlanma’<br />
şeklinde olmak üzere başlıca dört aşamadır.<br />
Konjonktürel genişlemenin en üst seviyesinde, milli gelir<br />
<strong>ve</strong> istihdam en üst noktaya ulaşır. Bu nokta, ‘boom’ diye<br />
nitelendirilir. Bu noktadan sonra, ekonomik canlılık sona<br />
erer <strong>ve</strong> ekonomi yeniden daralma sürecine girer. Daralma<br />
sürecinin en düşük seviyesi, ‘depresyon’ <strong>ve</strong>ya ‘ekonomik<br />
çöküntü’ olarak nitelendirilir. Depresyonun en önemli özelliği,<br />
üretim <strong>ve</strong> istihdamın hızla gerilemesi <strong>ve</strong> bunun sonucunda<br />
milli gelirin düşmesidir.<br />
Devri bütçe teorisi, 1929 Büyük İktisat Buhranından sonra<br />
ortaya çıkmıştır. Devri bütçe, devlet bütçesinin ekonomideki<br />
üretim <strong>ve</strong> istihdam hacmindeki dalgalanmaları<br />
asgari seviyeye indirecek seviyede hazırlanmasını esas<br />
alan bütçe anlayışıdır. Buna göre, iktisadi hayatta zaman<br />
zaman görülen devri hareketler (konjonktürel dalgalanmalar)<br />
karşısında, denk bütçe yetersiz kalmaktadır.<br />
Devri bütçe teorisi, ekonominin refah döneminde, bütçe<br />
fazlası politikası izlemesini, buna karşılık durgunluk döneminde<br />
ise açık bütçe politikası izlemesini öngörür. Bu<br />
suretle, devri hareketlerinin yükselme döneminde meydana<br />
gelen bütçe fazlası, durgunluk döneminde ortaya çıkan<br />
açıkların kapatılmasında kullanılabilir. Bu nedenle, devri<br />
bütçe teorisinde esas olan, yıllık bütçe denkliği değil, ekonomideki<br />
iki refah dönemi arasındaki denkliktir.<br />
Cevap B<br />
Cevap A<br />
55 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
29. Bakanlar Kuruluna, aşağıdaki konulardan hangisiyle<br />
ilgili değişiklik yapma yetkisi <strong>ve</strong>rilemez<br />
A) Verginin konusu<br />
B) Verginin oranları<br />
C) Verginin istisnaları<br />
D) Vergi muafiyeti<br />
E) Vergi indirimleri<br />
Çözüm: Bakanlar Kuruluna <strong>ve</strong>rginin konusu ile ilgili değişiklik<br />
yapma yetkisi <strong>ve</strong>rilemez.<br />
Cevap A<br />
31. Aşağıdaki durumların hangisinde, ikmalen tarh<br />
koşulları oluşmuş sayılır<br />
A) Mükellefin, kanuni süresi geçmiş olmasına rağmen<br />
beyanname <strong>ve</strong>rmemiş olması<br />
B) Tasdiki zorunlu bir defterin tasdik edilmemiş olması<br />
C) Tutulması zorunlu bir defterin tutulmamış olması<br />
D) Mükellefin, süresinde <strong>ve</strong>rmiş olduğu beyannameye<br />
rağmen matrah farkına yol açmış olması<br />
E) Mükellefin, beyannamesinde matraha ilişkin bilgileri<br />
<strong>ve</strong>rmemiş olması<br />
Çözüm:<br />
İkmalen Vergi Tarhı: Vergi Usul Kanunu’nun 29. maddesine<br />
göre ikmalen <strong>ve</strong>rgi tarhı “Her ne şekilde olursa olsun<br />
bir <strong>ve</strong>rgi tarh edildikten sonra bu <strong>ve</strong>rgiye müteallik olarak<br />
meydana çıkan <strong>ve</strong> defter, kayıt <strong>ve</strong> belgelere <strong>ve</strong>ya kanuni<br />
ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah <strong>ve</strong>ya<br />
matrah farkı üzerinden alınacak <strong>ve</strong>rginin tarh edilmesidir.”<br />
İkmalen <strong>ve</strong>rgi tarhı tamamlayıcı nitelikte bir tarhtır. Bunun<br />
için daha önceden bir tarhın gerçekleşmiş olması gerekmektedir.<br />
İkmalen <strong>ve</strong>rgi tarhı, genellikle <strong>ve</strong>rgi incelemeleri<br />
sonucu bulunan matrah farkları üzerinden yapılmaktadır.<br />
İkmalen tarh edilen <strong>ve</strong>rgi ihbarname ile mükellefe tebliğ<br />
edilir. Mükellefin tebliğ tarihinden başlayarak 30 gün içinde<br />
dava açma hakkı vardır. Verginin tahakkuku ancak davanın<br />
sonuçlanması ile olabilir.<br />
Cevap D<br />
30. Vergi Usul Kanunu’na göre, yapılan <strong>ve</strong>rgi stopajını<br />
<strong>ve</strong>rgi dairesine yatırma yükümlülüğü aşağıdakilerden<br />
hangisine aittir<br />
A) Fiilî mükellef<br />
B) Müteselsil sorumlu<br />
C) Vergi sorumlusu<br />
D) Vergi taşıyıcısı<br />
E) Vergi yüklenicisi<br />
Çözüm:<br />
Vergi <strong>Soru</strong>mlusu: Vergileme ile ilgili maddi <strong>ve</strong> şekli yükümlülüklerin<br />
kural olarak <strong>ve</strong>rgi yükümlüsü tarafından<br />
yerine getirilmesi gerekmektedir. Ancak bu kural, <strong>ve</strong>rgi<br />
yükümlüsünün reşit (ergin), mümeyyiz (temyiz gücüne<br />
sahip) <strong>ve</strong> kısıtlı olmayan gerçek kişi yükümlüler bakımından<br />
<strong>ve</strong> bunların bazı <strong>ve</strong>rgilerle ilgili yükümlülükleri dolayısıyla<br />
geçerli olabilecektir. Buna karşın, aşağıda belirtilen<br />
gerekçelerin bulunması durumunda <strong>ve</strong>rgilendirme ile ilgili<br />
yükümlülüklerin (maddi <strong>ve</strong> şekli) yerine getirilmesi bakımından<br />
üçüncü kişiler (<strong>ve</strong>rgi sorumlusu) muhatap olarak<br />
alınabilmektedir.<br />
Cevap C<br />
32. Vergi borcunun vadesinde ödenmesi <strong>ve</strong>ya hacze<br />
gidilmesi hâlinde çok zor durumda kalabilecek<br />
<strong>ve</strong>rgi borçlusu için uygulanabilecek tecil süresi<br />
en çok kaç aydır<br />
A) 3 B) 12 C) 24 D) 36 E) 48<br />
Çözüm: Vergi borcunun vadesinde ödenmesi <strong>ve</strong>ya hacze<br />
gidilmesi hâlinde çok zor durumda kalabilecek <strong>ve</strong>rgi borçlusu<br />
için uygulanabilecek tecil süresi en çok otuz altı aydır.<br />
Cevap D<br />
56 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
33. 20 Eylül 2011 tarihinde tebliğ edilen <strong>ve</strong>rgi ihbarnamesine<br />
karşı mükellefin dava açabileceği en son<br />
tarih aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) 20 Ekim 2011<br />
B) 15 Ekim 2011<br />
C) 10 Ekim 2011<br />
D) 4 Ekim 2011<br />
E) 27 Eylül 2011<br />
Çözüm: Vergi ihbarnamesine karşı mükellefin dava açabileceği<br />
süre 1 aydır. Bu durumda 20 Ekim 2011 dava açılabilecek<br />
en son tarihtir.<br />
Cevap A<br />
35. Mali uyumun miktarına ilişkin Ortodoks Kural ile<br />
Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım arasındaki temel<br />
fark aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Ortodoks Kural kamu açığının tümden ortadan<br />
kaldırılmasını savunurken, Keynesyen Telafi Edici<br />
Yaklaşım bunun gerekli olmadığını, hatta daraltıcı<br />
etkisi olacağını savunur.<br />
B) Ortodoks Kural bütçe denkliğini savunurken,<br />
Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım bütçe denkliğinin<br />
çoğaltan yoluyla enflasyonist olacağını savunur.<br />
C) Ortodoks Kural kamu açıklarının tedricî olarak<br />
düşürülmesini savunurken, Keynesyen Telafi<br />
Edici Yaklaşım kısa sürede düşürülmesini savunur.<br />
D) Ortodoks Kural mali uyumun daraltıcı olacağını<br />
savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım genişletici<br />
olacağını savunur.<br />
E) Ortodoks Kural mali uyumun enflasyonist olacağını<br />
savunurken, Keynesyen Telafi Edici Yaklaşım<br />
deflasyonist olacağını savunur.<br />
Çözüm: Mali uyum politikası, bütçe açıklarının finansmanı<br />
anlamında kullanılır. Ortodoks kuralda, kamu açıklarının<br />
tümden ortadan kaldırılması savunulur. Keynesyen<br />
Telafi Edici Yaklaşım'da ise kamu açık bütçe politikası ile<br />
çalışmaktadır. Mali uyum politikaları ekonomide daraltıcı<br />
etkiler doğurmaktadır.<br />
Cevap A<br />
34. Aşağıdakilerin hangisinde, resen tarh edilen bir<br />
<strong>ve</strong>rginin kesinleşmesi söz konusu olmaz<br />
A) Mükellef, davasından feragat etmişse<br />
B) Mükellef, dava açma sürecini kaçırmışsa<br />
C) Mükellef, <strong>ve</strong>rgi mahkemesi kararına karşı temyiz<br />
yoluna gitmemişse<br />
D) Mükellef, karar düzeltme yoluna başvurmamışsa<br />
E) Vergi mahkemesi mükellefin aleyhine karar <strong>ve</strong>rmişse<br />
Çözüm: <strong>Soru</strong>da <strong>ve</strong>rilen seçenekler dikkatlice incelenecek<br />
olursa <strong>ve</strong>rgi mahkemesi mükellefin aleyhine karar <strong>ve</strong>rmişse<br />
resen tarh edilen bir <strong>ve</strong>rginin kesinleşmesi söz konusu<br />
olmaz.<br />
Cevap E<br />
57 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
36. İşsizlik sigortasının otomatik istikrarlandırıcı özelliği<br />
hangi mekanizmayla ortaya çıkar<br />
A) İşsizlik sigortası fonunda biriken paraların devlete<br />
harcama gücü kazandırması<br />
B) İşsizlik sigortası maaşlarının daralma döneminde<br />
telafi edici etki yaratması<br />
C) İşsizlik sigortası primlerinin daralma döneminde<br />
telafi edici etki yaratması<br />
D) İşsizlik sigortası maaşlarının enflasyonist dönemde<br />
daraltıcı etki yaratması<br />
E) İşsizlik sigortası primlerinin enflasyonist dönemde<br />
genişletici etki yaratması<br />
Çözüm:<br />
Otomatik Stabilizatör: Ekonomik dengenin sağlanması<br />
<strong>ve</strong> sürdürülmesinde kendiliğinden fonksiyon gören, denge<br />
sağlayıcı etkiler yaratan mali ya da sosyo ekonomik<br />
kurumlar otomatik stabilizatör olarak isimlendirilir. Örnek<br />
olarak mali sistemde var olan artan oranlı <strong>ve</strong>rgiler, işsizlik<br />
sigortası ödemeleri, bütçe açık <strong>ve</strong> fazlaları, birey-aile<br />
<strong>ve</strong> kurum tasarrufları ile toprak mahsullerine ödenen mali<br />
yardımlar (Sübvansiyon) sayılabilir. İşsizlik sigortası maaşlarının<br />
daralma döneminde telafi edici etki yaratması<br />
ortaya çıkar.<br />
Cevap B<br />
38. Devletin, finansal kaynakları stratejik sanayi<br />
sektörlerine tahsis etmesiyle ekonomik büyümenin<br />
hızlanacağını savunan görüş aşağıdakilerden<br />
hangisidir<br />
A) Monetarizm<br />
B) Keynesyen Yaklaşım<br />
C) Merkezî Planlama<br />
D) Müdahaleci Maliye Teorisi<br />
E) Kalkınmacı Devlet Teorisi<br />
Çözüm: Braudel’in çalışmasının kalkınma çabaları ile ilgili<br />
önemli çıkarımlara yol açabileceği ön kabulünden hareketle<br />
bu çalışma, çağdaş kalkınma çabaları ile ilgili olabilecek<br />
çıkarımları araştırmaktadır. Bu yapılırken, özellikle<br />
2. Dünya Savaşı sonrasındaki bilinçli <strong>ve</strong> başarılı kalkınma<br />
çabaları üzerinde esaslı açıklama gücüne sahip olduğu<br />
düşünülen “Kalkınmacı Devlet Teorisi” bir referans olarak<br />
alınmaktadır. Devletin, finansal kaynakları stratejik sanayi<br />
sektörlerine tahsis etmesiyle ekonomik büyümenin hızlanacağını<br />
savunur.<br />
Cevap E<br />
39. Toplam kamu gelirleri ile faiz dışındaki kamu giderleri<br />
arasındaki fark aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Bütçe fazlası<br />
B) Operasyonel açık<br />
C) Birincil bütçe dengesi<br />
D) Bütçe açığı<br />
E) Kamu kesimi borçlanma gereksinimi<br />
37. Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal <strong>ve</strong><br />
hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin<br />
tasarruflarının düşük olması, maliye politikasının<br />
hangi amaçları arasında çatışma yaratır<br />
A) Fiyat istikrarı - Tam çalışma<br />
B) Sosyal haklar - Kamu yararı<br />
C) Bireysel refah - Gelir dağılımı<br />
D) İktisadi kalkınma - Bireysel refah<br />
E) Tam çalışma - İktisadi kalkınma<br />
Çözüm: Belirli bir refah düzeyini yakalamak için mal <strong>ve</strong><br />
hizmet tüketimine yönelen düşük gelirli kesimin tasarruflarının<br />
düşük olması yatırımları azaltır. Bireysel refah<br />
azalırken iktisadi kalkınmada yatırım azlığı nedeniyle gerçekleşmez.<br />
Cevap D<br />
Çözüm: Birincil (İlksel, faiz öncesi, faiz dışı, temel) açık<br />
kavramı faiz harcamalarının bütçe içerisinde yer almasının<br />
ortaya çıkardığı sorunları çözmek için geliştirilmiştir.<br />
Bu sorunlardan temel başlıklar halinde söz edecek olursak;<br />
• Enflasyonist dönemlerde nominal faiz oranlarının<br />
yükselmesinin bütçe harcamalarını, dolayısıyla<br />
bütçe açığını olumsuz etkilemesi<br />
• Geçmiş yıllarda oluşan bütçe açıklarının cari yıl<br />
bütçesini etkilemesi<br />
Birincil açık tanımı kullanılarak kamu sektörünün net borçluluğunun<br />
cari dönemdeki faaliyetlerinden ne kadar etkilendiği<br />
de ortaya konabilmektedir. Birincil açık kavramı en<br />
basit haliyle şöyle formüle edilmektedir;<br />
Birincil Açık = (Bütçe gelirleri − Bütçe Harcamaları) − (Faiz<br />
Ödemesi)<br />
Birincil açık ölçüm yöntemine karşı yöneltilebilecek en<br />
önemli eleştiri faiz ödemelerinin enflasyon nedeniyle aşınan<br />
kısmını dikkate almamasıdır.<br />
Cevap C<br />
58 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
40. Maliye politikası araçlarının çarpan etkisine göre,<br />
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Belirli bir tutardaki devlet harcaması, aynı tutardaki<br />
<strong>ve</strong>rginin daraltıcı etkisinden daha genişleticidir.<br />
B) Belirli bir tutardaki transfer ile aynı tutardaki <strong>ve</strong>rginin<br />
toplam etkisi pozitiftir.<br />
C) Belirli bir yatırım harcamasının aynı miktardaki<br />
<strong>ve</strong>rgiyle finanse edilmesi gelir üzerinde etki yaratmaz.<br />
D) Belirli bir kamu tüketim harcamasının aynı miktarda<br />
<strong>ve</strong>rgiyle finanse edilmesi gelir üzerinde negatif<br />
etki yaratır.<br />
E) Belirli bir transfer tutarının aynı miktarda borçlanmayla<br />
finanse edilmesi daraltıcı etki yaratır.<br />
Çözüm: Çarpan, otonom yatırımlardaki bir artışın milli gelirde<br />
meydana getireceği artışı ifade eden bir katsayıdır.<br />
Kamu Harcamaları Çarpanı k = 1 / 1 − c<br />
Vergi Çarpanı kt = −c / 1 − c<br />
Yukarıdaki formüllere dikkat edilecek olursa belirli bir tutardaki<br />
devlet harcaması, aynı tutardaki <strong>ve</strong>rginin daraltıcı<br />
etkisinden daha genişleticidir.<br />
Cevap A<br />
59<br />
MALİYE TESTİ BİTTİ.<br />
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
MUHASEBE<br />
1. Bu testte 40 soru vardır.<br />
2. Cevaplarınızı, cevap kağıdının İktisat Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.<br />
1. İşletmenin bankaya yatırdığı yabancı paranın,<br />
Bankalar hesabına Türk lirası cinsinden kaydedilmesi,<br />
aşağıdaki muhasebe temel kavramlarından<br />
hangisinin gereğidir<br />
A) Tutarlılık<br />
B) Özün önceliği<br />
C) Parayla ölçülme<br />
D) Önemlilik<br />
E) Tam açıklama<br />
Çözüm: İşletmenin bankasında <strong>ve</strong>ya kasasında yer alan<br />
tüm yabancı paraların ulusal para birimine göre kayıt altına<br />
alınması parayla ölçülme kavramınının gereğidir.<br />
Cevap C<br />
3. İşletmenin ithal edeceği mallar için ödeyeceği<br />
gümrük <strong>ve</strong>rgisi, aşağıdaki hesapların hangisinde<br />
muhasebeleştirilmelidir<br />
A) Hesaplanan KDV<br />
B) Verilen Sipariş Avansları<br />
C) Ödenecek Vergi <strong>ve</strong> Fonlar<br />
D) Peşin Ödenen Vergiler <strong>ve</strong> Fonlar<br />
E) Ödenecek Diğer Yükümlülükler<br />
Çözüm: İşletmenin yurt dışından ithal edeceği mallar için<br />
ödenen gümrük <strong>ve</strong>rgileri malın maliyetine eklenmek üzere<br />
Verilen Sipariş Avansları hesabının borcunda izlenir.<br />
Cevap B<br />
2. İşletmenin 2010 yılı sonu itibarıyla öz sermayesi<br />
960.000, yılın başında ise ¨920.000’dir.<br />
Aynı yıl içinde işletmeden çekilen değerler toplamı<br />
¨90.000, işletmeye eklenen değerler toplamı<br />
ise ¨140.000 olduğuna göre, işletmenin kâr <strong>ve</strong>ya<br />
zararı kaçtır<br />
A) ¨270.000 kâr<br />
B) ¨90.000 kâr<br />
C) ¨40.000 kâr<br />
D) ¨50.000 zarar<br />
E) ¨10.000 zarar<br />
Çözüm: Bilanço karşılaştırması yoluyla kar/zararın hesaplaması<br />
Dönem Sonu Öz Sermaye − Dönem Başı Öz Sermaye<br />
⎛<br />
⎞<br />
K/Z = Dönem sonu −Dönem sonu<br />
⎞ ⎛<br />
⎜<br />
⎟ − ⎜<br />
Dönem başı − Dönem başı<br />
varlık borç<br />
⎟<br />
⎝<br />
⎠ ⎝ varlık borç ⎠<br />
− Eklenen Değerler + Çekilen Değerler<br />
= ( 960.000 − 920.000) − 140.000 + 90.000<br />
= 40.000 − 140.000 + 90.000<br />
= −100.000 + 90.000<br />
= −10.000 zarar<br />
Cevap E<br />
60<br />
4. İşletmede sermaye taahhüdü yerine getirildiğinde<br />
hangi hesaba, ne şekilde kayıt yapılmalıdır<br />
A) Sermaye hesabının borcuna<br />
B) Sermaye hesabının alacağına<br />
C) Ödenmemiş Sermaye hesabının borcuna<br />
D) Ödenmemiş Sermaye hesabının alacağına<br />
E) Ortaklardan Alacaklar hesabının borcuna<br />
Çözüm: İlk aşama sermayenin taahhüt edilmesi<br />
___________________ /___________________<br />
501 - ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.<br />
500 - SERMAYE HS.<br />
____________________ /____________________<br />
İkinci aşama sermaye taahhütünün yerine getirilmesi<br />
___________________ /___________________<br />
100 - İLGİLİ VARLIK HS.<br />
501 - ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.<br />
____________________ /____________________<br />
Cevap D<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
5. Bir işletmede, 2011 Mayıs ayı sonu itibarıyla İndirilecek<br />
KDV hesabının kalanı ¨245.000, Hesaplanan<br />
KDV hesabının kalanı ¨430.000’dir.<br />
Ödenecek KDV tutarı ¨90.000 olarak belirlendiğine<br />
göre, Mayıs ayı sonu itibarıyla yapılan kayıtla ilgili<br />
olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Hesaplanan KDV hesabı ¨340.000 borçlandırılır.<br />
B) İndirilecek KDV hesabı ¨245.000 borçlandırılır.<br />
C) Hesaplanan KDV hesabı ¨430.000 alacaklandırılır.<br />
D) Devreden KDV hesabı ¨90.000 borçlandırılır.<br />
E) Devreden KDV hesabı ¨95.000 alacaklandırılır.<br />
Çözüm:<br />
______________________ /______________________<br />
391 - HESAPLANAN KDV 430.000<br />
191 - İNDİRİLECEK KDV 245.000<br />
190 - DEVREDEN KDV<br />
95.000<br />
360 - ÖDENECEK VERGİ VE<br />
90.000<br />
FONLAR<br />
______________________ /______________________<br />
6.<br />
______________________ /______________________<br />
VERİLEN AVANSLAR 1500<br />
KASA HS. 5100<br />
______________________ /______________________<br />
Hatalı olarak yapılan bu muhasebe kaydı, aşağıdakilerden<br />
hangisiyle düzeltilebilir<br />
A) Verilen Avanslar hesabının borcuna ¨3600<br />
kaydedilmesiyle<br />
B) Verilen Avanslar hesabının alacağına ¨3600<br />
kaydedilmesiyle<br />
C) Kasa hesabının borcuna ¨3600, Verilen Avanslar<br />
hesabının alacağına ¨1500 kaydedilmesiyle<br />
D) Kasa hesabının alacağına ¨1500 kaydedilmesiyle<br />
E) Kasa hesabının borcuna ¨5100 kaydedilmesiyle<br />
Çözüm: 5100 − 1500 = ¨3600 Verilen Avanslar hesabının<br />
borcuna kaydedilerek hata düzeltilmiş olur.<br />
Cevap A<br />
Normal Koşullarda mayıs ayı KDV tahakkukunda<br />
¨185.000 ödenecek <strong>ve</strong>rgi çıkmaktadır. Ödenecek <strong>ve</strong>rgi<br />
¨90.000 olarak belirlendiğine göre bu durum önceki<br />
aydan devreden KDV olduğunu gösterir.<br />
Ödenecek Vergi<br />
Belirlenen Ödenecek<br />
Vergi<br />
185.000<br />
− 90.000<br />
¨ 95.000<br />
Devreden KDV<br />
Cevap E<br />
7. Giderlerini 7/B seçeneğine göre muhasebeleştiren<br />
bir işletme, Genel Yönetim Giderleri tutarını yansıtırken<br />
aşağıdaki hesaplardan hangisini, ne şekilde<br />
kullanmalıdır<br />
A) Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı borçlu<br />
B) Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı alacaklı<br />
C) Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı<br />
alacaklı<br />
D) Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı borçlu<br />
E) Genel Üretim Giderleri Yansıtma hesabı alacaklı<br />
Çözüm: 7/A seçeneği giderlerini fonksiyon esasına göre<br />
muhasebeleştirirken 7/B seçeneğini kullanan işletmeler<br />
giderlerini çeşit esasına göre muhasebeleştirir. İşletme,<br />
ilgili Gider hesabını borçlandırırken Gider Çeşitleri Yansıtma<br />
hesabını alacaklandırılır.<br />
Cevap B<br />
61 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
8. İşletme 01.08.2010 tarihinde, ¨1.000.000 nominal<br />
değerli finansman bonolarını banka aracılığıyla<br />
¨952.000’e satmıştır.<br />
Finansman bonoları 6 ay vadeli olduğuna göre,<br />
2011 yılı dönem başı bilançosunda aşağıdaki hesaplardan<br />
hangisinin kullanımı doğrudur<br />
A) Finansman Giderleri - Aktif - ¨40.000<br />
B) Menkul Kıymetler İhraç Farkı - Aktif - ¨32.000<br />
C) Menkul Kıymetler İhraç Farkı - Pasif - ¨8000<br />
D) Çıkarılmış Bonolar <strong>ve</strong> Senetler - Pasif - ¨992.000<br />
E) Çıkarılmış Bonolar <strong>ve</strong> Senetler - Pasif - ¨48.000<br />
Çözüm: 01.08.2010 tarihinde yapılacak kayıt<br />
______________________ /______________________<br />
102 - BANKALAR 952.000<br />
308 - MENKUL KIYMET İHRAÇ<br />
FARKI 48.000<br />
305 - ÇIKARILMIŞ BONO VE<br />
SENETLER 1.000.000<br />
______________________ /______________________<br />
9. Aşağıdakilerden hangisi, kâr yedekleri arasında<br />
yer alır<br />
A) Özel Fonlar<br />
B) Hisse Senedi İptal Kârları<br />
C) Hisse Senetleri İhraç Primleri<br />
D) İştirakler Yeniden Değerleme Artışları<br />
E) Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları<br />
Çözüm: Kâr Yedekleri<br />
1- Yasal Yedekler<br />
2- Statü Yedekleri<br />
3- Olağanüstü Yedekler<br />
4- Özel Fonlar'dan oluşur.<br />
Cevap A<br />
48.000 ÷ 6 ay = 8000 aylık faiz<br />
Dönem sonuna kadar<br />
5 ay × 8000 = 40.000 TL'lik faiz Menkul Kıymet İhraç Farklarından<br />
çıkarılarak Finansman Giderleri hesabına aktarılır.<br />
______________31/12/2010_______________<br />
780 - FİNANSMAN GİDERLERİ 40.000<br />
308 - MENKUL KIYMET<br />
40.000<br />
İHRAÇ FARKI<br />
____________________ /____________________<br />
(B) MENKUL KIYMET İHRAÇ FARKI (A)<br />
+ −<br />
48.000 40.000<br />
Cevap C<br />
BK 8000<br />
Bu hesap Pasifi<br />
düzenleyici aktif<br />
karakterli bir<br />
hesaptır.<br />
10. İşletmenin, satın aldığı mal için düzenlenen fatura<br />
karşılığında müşteri çeki ciro etmesi hâlinde,<br />
I. Satıcılar hesabı alacaklı,<br />
II. Yurtiçi Satışlar hesabı alacaklı,<br />
III. Alınan Çekler hesabı alacaklı,<br />
IV. Ticari Mallar hesabı borçlu,<br />
V. Hesaplanan KDV hesabı borçlu<br />
kayıtlarından hangilerinin kullanımı doğrudur<br />
A) I <strong>ve</strong> IV B) I <strong>ve</strong> V C) II <strong>ve</strong> IV<br />
D) III <strong>ve</strong> IV E) III <strong>ve</strong> V<br />
Çözüm: Çek ciro ederek mal alımı<br />
___________________ /___________________<br />
153 - TİCARİ MALLAR HS.<br />
191 - İNDİRİLECEK KDV HS.<br />
101 - ALINAN ÇEKLER<br />
____________________ /____________________<br />
Cevap D<br />
62 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
11. Artışların borç tarafına, azalışların alacak tarafına<br />
kaydedildiği hesaplar aşağıdakilerden hangisidir<br />
A) Gelir hesapları<br />
B) Borç hesapları<br />
C) Öz kaynak hesapları<br />
D) Pasifi düzenleyici hesaplar<br />
E) Aktifi düzenleyici hesaplar<br />
Çözüm: Bilanço hesaplarından Aktif hesaplarda, Gelir<br />
Tablosu hesaplarından Gider hesaplarında, artışlar hesabın<br />
borcunda, azalışlar hesabın alacağında izlenirken<br />
bilançoda yer alan pasifi düzenleyici aktif karakterli hesaplar<br />
da aynı işleyişe sahiptir.<br />
Cevap D<br />
13. İşletmenin keşide ettiği senedin kabulü hâlinde<br />
işletmenin yapacağı kayıtla ilgili aşağıdaki ifadelerden<br />
hangisi doğrudur<br />
A) Alacak Senetleri hesabı borçlandırılır.<br />
B) Alacak Senetleri hesabı alacaklandırılır.<br />
C) Borç Senetleri hesabı alacaklandırılır.<br />
D) Borç Senetleri hesabı borçlandırılır.<br />
E) Satıcılar hesabı borçlandırılır.<br />
Çözüm: Poliçe kabul edilmiş olarak alındığında<br />
___________________ /___________________<br />
121 - ALACAK SENETLERİ<br />
120 - ALICILAR<br />
____________________ /____________________<br />
Cevap A<br />
12. Satılan Ticari Mallar Maliyeti hesabına ilişkin olarak<br />
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Kesin mizanda alacak kalanı <strong>ve</strong>rir, bilançonun<br />
pasifinde yer alır.<br />
B) Kesin mizanda borç kalanı <strong>ve</strong>rir, bilançonun<br />
aktifinde yer alır.<br />
C) Kesin mizanda borç kalanı <strong>ve</strong>rir, gelir tablosunda<br />
yer alır.<br />
D) Kesin mizanda alacak kalanı <strong>ve</strong>rir, gelir tablosunda<br />
yer alır.<br />
E) Kesin mizanda kalan <strong>ve</strong>rmez, gelir tablosunda<br />
yer alır.<br />
14. İşletmenin aldığı depozito <strong>ve</strong> teminatlar, aşağıdaki<br />
hesap gruplarının hangisinde izlenir<br />
A) Mali Borçlar<br />
B) Ticari Borçlar<br />
C) Diğer Borçlar<br />
D) Alınan Avanslar<br />
E) Borç <strong>ve</strong> Gider Karşılıkları<br />
Çözüm: Gelir Tablosu hesapları kesin mizan düzenlenmeden<br />
önce envanter işlemleri sırasında 690 - Dönem<br />
Kârı/Zararı hesabına aktarılarak kapatıldığı için kesin mizanda<br />
kalan <strong>ve</strong>rmezler. Satılan Malın Maliyeti hesabı bir<br />
gider hesabıdır, kesin mizanda kalan <strong>ve</strong>rmez.<br />
Cevap E<br />
Çözüm: Tek düzen hesap planında,<br />
326 - “Alınan Depozito <strong>ve</strong> Teminatlar” Kısa Vadeli Yabancı<br />
Kaynaklar “Ticari Borçlar” grubunda yer alır.<br />
Cevap B<br />
63 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
15. İşletme tarafından düzenlenen bir çekin tahsil edildiği,<br />
bankadan gönderilen dekonttan anlaşılmıştır.<br />
Buna göre, yapılması gereken kayıtta aşağıdaki<br />
hesaplardan hangisinin kullanımı doğrudur<br />
A) Kasa hesabı borçlu<br />
B) Bankalar hesabı borçlu<br />
C) Alınan Çekler hesabı alacaklı<br />
D) Verilen Çekler <strong>ve</strong> Ödeme Emirleri hesabı borçlu<br />
E) Alınan Çekler hesabı borçlu<br />
Çözüm: İşletme tarafından düzenlenen çekin bankadan<br />
ödenmesi<br />
___________________ /___________________<br />
103 - VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ<br />
102 - BANKALAR<br />
____________________ /____________________<br />
Cevap D<br />
17. - 19. soruları aşağıdaki bilgilere göre<br />
cevaplayınız.<br />
İşletmede, dönem sonu stok tutarı ¨230.000, dönem<br />
içi alışları ¨1.870.000, yurt içi satışları ¨2.125.000’dir.<br />
Alış iadeleri ¨85.000, satıştan iadeler ¨90.000, faaliyet<br />
giderleri ¨320.000’dir. Ticari Mallar hesabının borç<br />
toplamı ise ¨2.190.000’dir.<br />
17. Buna göre, işletmede dönem başı stok tutarı kaç<br />
TL’dir<br />
A) 320.000 B) 324.000 C) 336.000<br />
D) 345.000 E) 405.000<br />
Çözüm:<br />
Ticari Mallar hesabının borç toplamı 2.190.000<br />
Dönem içi mal alışları<br />
− 1.870.000<br />
Dönem başı stok<br />
320.000<br />
Cevap A<br />
18. Buna göre, işletmede satışların maliyeti kaç<br />
TL’dir<br />
16. Aşağıdakilerden hangisi, amortisman hesaplama<br />
yöntemlerinden biri değildir<br />
A) Olağanüstü yöntem<br />
B) Normal yöntem<br />
C) Direkt yöntem<br />
D) Azalan kalanlar yöntemi<br />
E) Artan kalanlar yöntemi<br />
Çözüm: Amortisman Hesaplama Yöntemleri,<br />
1- Normal Amortisman Yöntemi (Eşit Paylı amortisman)<br />
2- Azalan Bakiyeler Yöntemi<br />
3- Artan Bakiyeler Yöntemi<br />
4- Fevkalede (Olağanüstü) Amortisman Yöntemi<br />
Cevap C<br />
A) 2.195.000<br />
B) 1.960.000<br />
C) 1.875.000<br />
D) 1.790.000<br />
E) 1.685.000<br />
Çözüm:<br />
Ticari Mallar Hs. borç toplamı 2.190.000<br />
Alış İadeleri<br />
Ticari Mallar Hs.'nın borç kalanı<br />
− 85.000<br />
2.105.000<br />
Satılan Malın Maliyeti = Tic. Mal. BK − D.S.M.M<br />
= 2.105.000 − 230.000<br />
= 1.875.000<br />
Cevap C<br />
64 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
19. Buna göre, işletmenin faaliyet kârı <strong>ve</strong>ya zararı<br />
kaçtır<br />
A) ¨350.000 zarar<br />
B) ¨160.000 zarar<br />
C) ¨75.000 kâr<br />
D) ¨160.000 kâr<br />
E) ¨245.000 kâr<br />
Çözüm:<br />
−<br />
Satışlar 2.125.000<br />
(−) Satış iadesi<br />
90.000<br />
NET SATIŞLAR 2.035.000<br />
(−) SMM 1.875.000<br />
1- BRÜT SATIŞ K/Z<br />
(−) Faaliyet Giderleri<br />
160.000<br />
320.000<br />
2- FAALİYET K/Z −160.000 Zarar<br />
21. Gelir tablosu hesapları arasında bulunan Dönem<br />
Kârı <strong>ve</strong>ya Zararı hesabının alacak kalanı, aşağıdaki<br />
hesaplardan hangisine aktarılır<br />
A) Önceki Dönem Gelir <strong>ve</strong> Kârları<br />
B) Dönem Net Kârı<br />
C) Dönem Net Zararı<br />
D) Dönem Net Kârı <strong>ve</strong>ya Zararı<br />
E) Dönem Kârı Vergi <strong>ve</strong> Diğer Yükümlülük Karşılıkları<br />
Çözüm: 690 - Dönem Kârı/Zararı hesabının alacak kalanı<br />
işletmenin dönemi kârla kapattığını gösterir, bu hesaptan<br />
döneme ait hesaplanan <strong>ve</strong>rgi tutarı 691 - Dönem Kârı Vergi<br />
<strong>ve</strong> Diğer Yasal Yükümlülük Karşılıkları ayrıldıktan sonra<br />
kalan tutar 692 - Dönem Net Kârı / Zararı hesabına aktarılarak<br />
kapatılır.<br />
Cevap D<br />
Cevap B<br />
20. Tekdüzen Hesap Planı’nda 7/A seçeneğini uygulayan<br />
bir işletme, aşağıdaki hesaplardan hangisini<br />
kullanmaz<br />
A) Direkt İlk Madde <strong>ve</strong> Malzeme Giderleri<br />
B) İlk Madde <strong>ve</strong> Malzeme Giderleri<br />
C) Hizmet Üretim Maliyeti<br />
D) Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme Giderleri<br />
E) Finansman Giderleri<br />
Çözüm:<br />
7/A Seçeneği<br />
• Direkt İlk Madde <strong>ve</strong><br />
Malzeme Giderleri<br />
• Direk İşçilik Giderleri<br />
• Genel Üretim Giderleri<br />
• Hizmet Üretim Maliyeti<br />
• Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme<br />
Giderleri<br />
• Pazarlama, Satış <strong>ve</strong><br />
Dağıtım Giderleri<br />
• Genel Yönetim Giderleri<br />
• Finansman Giderleri<br />
7/B Seçeneği<br />
• İlk Madde <strong>ve</strong> Malzeme<br />
Giderleri<br />
• İşçi Ücret <strong>ve</strong> Giderleri<br />
• Memur Ücret <strong>ve</strong> Giderleri<br />
• Dışarıdan Sağlanan<br />
Fayda <strong>ve</strong> Hizmetler<br />
• Çeşitli Giderler<br />
• Vergi, Resim <strong>ve</strong> Harçlar<br />
• Amortisman <strong>ve</strong> Tükenme<br />
Payları<br />
• Finansman Giderleri<br />
• Gider çeşitleri yansıtma<br />
hesabı<br />
• Üretim maliyetleri<br />
Cevap B<br />
65 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
22. İşletmenin düzenlediği genel geçici mizanda Satıcılar<br />
hesabının borç toplamı ¨1.876.000, alacak toplamı<br />
¨1.776.000 olarak belirlenmiştir. Yapılan incelemede,<br />
bilgisayar alımı için yapılan ¨150.000 tutarındaki ön<br />
ödemenin Satıcılar hesabına kaydedildiği belirlenmiştir.<br />
Buna göre, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur<br />
A) Verilen Avanslar hesabı ¨150.000 borçlandırılmalıdır.<br />
B) Verilen Avanslar hesabı ¨100.000 borçlandırılmalıdır.<br />
C) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨150.000 borçlandırılmalıdır.<br />
D) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨100.000 borçlandırılmalıdır.<br />
E) Verilen Sipariş Avansları hesabı ¨150.000 alacaklandırılmalıdır.<br />
23. İşletme, 2010 yılında alacak <strong>ve</strong> borç senetleri için<br />
reeskont işlemi uygulamayı unutmuştur.<br />
Bu durum, aşağıdaki muhasebe temel kavramlarından<br />
hangisine uyulmadığını gösterir<br />
A) Parayla ölçülme<br />
B) Özün önceliği<br />
C) İhtiyatlılık<br />
D) Tam açıklama<br />
E) Tutarlılık<br />
Çözüm: Dönem sonunda alacak <strong>ve</strong> borç senetleri için reeskont<br />
hesaplaması dönemsellik kavramına göre yapılan<br />
bir işlemdir. Ancak her yıl yapılan reeskont işleminin bir<br />
yıl unutulması “tutarlılık” kavramının ihlali anlamına gelir.<br />
Cevap E<br />
Çözüm:<br />
Satıcılar Hs. Borç toplamı 1.876.000<br />
Satıcılar Hs. Alacak toplamı −1.776.000<br />
Borç Kalanı<br />
100.000 TL<br />
Satıcılar hesabı pasif karakterli bir hesaptır, borç kalanı<br />
<strong>ve</strong>rmez, işlemde hata yapılmıştır.<br />
Bilgisayar alımı için ön ödemenin Verilen Avanslar hesabı<br />
yerine Satıcılar hesabına kayıt yapılmış ise<br />
___________________ /___________________<br />
SATICILAR 150.000<br />
KASA 150.000<br />
____________________ /____________________<br />
Düzeltme Kaydında Satıcılar hesabı ters kayıtla alacaklandırılarak<br />
kapatılacak, yerine duran varlıkların avansında<br />
kullanılan Verilen Avanslar hesabı borçlandırılır.<br />
___________________ /___________________<br />
VERİLEN AVANSLAR 150.000<br />
SATICILAR 150.000<br />
____________________ /____________________<br />
Yapılan işlem sonucunda Satıcılar hesabı artık alacak kalanı<br />
<strong>ve</strong>recektir.<br />
Cevap A<br />
24.<br />
____________ /__________________<br />
DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR<br />
BORÇ SENETLERİ<br />
____________ /__________________<br />
XXX<br />
XXX<br />
Bu kayıt, aşağıdaki işlemlerden hangisine aittir<br />
A) Alacaklarla ilgili senet alınması<br />
B) Borç Senetleri hesabına yapılan hatalı kaydın<br />
düzeltilmesi<br />
C) Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına yapılan hatalı<br />
kaydın düzeltilmesi<br />
D) Düzenlenen poliçenin kabulü<br />
E) Hatır senedi düzenlenmesi<br />
Çözüm: Hatır Senedi Alınması<br />
___________________ /___________________<br />
121 - ALACAK SENETLERİ<br />
336 - DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR<br />
____________________ /____________________<br />
Hatır Senedi Düzenlenmesi<br />
___________________ /___________________<br />
136 - DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR<br />
321 - BORÇ SENETLERİ<br />
____________________ /____________________<br />
Ticari bir nedene dayanmayan hatıra binayen düzenlenen<br />
senetler ticari alacak sayılmadığından Diğer Çeşitli Alacaklar<br />
hesabında izlenir.<br />
Cevap E<br />
66<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
25. İşletme, sattığı malların iadesiyle ilgili olarak ortaya<br />
çıkan taşıma giderlerini üstlenmiştir.<br />
Buna göre, ilgili tutar aşağıdaki hesaplardan hangisine<br />
kaydedilmelidir<br />
A) Pazarlama, Satış <strong>ve</strong> Dağıtım Giderleri<br />
B) Satılan Ticari Mallar Maliyeti<br />
C) Satıştan İadeler<br />
D) Yurtiçi Satışlar<br />
E) Ticari Mallar<br />
Çözüm: İşletmenin satışla ilgili katlandığı tüm masraflar,<br />
760 - Pazarlama Satış <strong>ve</strong> Dağıtım Giderleri hesabının<br />
borcunda izlenir.<br />
Cevap A<br />
27. B İşletmesi, C İşletmesine olan ¨100.000 tutarındaki<br />
senetsiz borcuna karşılık ileri vadeli ¨105.000 tutarlı<br />
bir senet <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
Buna göre B İşletmesi, bu olayla ilgili muhasebe<br />
kaydında,<br />
I. Alıcılar hesabı borçlu ¨100.000,<br />
II. Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨5000,<br />
III. Alacak Senetleri hesabı borçlu ¨105.000,<br />
IV. Satıcılar hesabı borçlu ¨100.000,<br />
V. Borç Senetleri hesabı alacaklı ¨105.000,<br />
VI. Alacak Senetleri hesabı alacaklı ¨105.000<br />
kayıtlarından hangilerini yapmalıdır<br />
A) I, II <strong>ve</strong> III<br />
B) I, II <strong>ve</strong> V<br />
C) I, IV <strong>ve</strong> VI<br />
D) II, IV <strong>ve</strong> V<br />
E) II, IV <strong>ve</strong> VI<br />
26. İşletme, mal alırken <strong>ve</strong>rdiği 23.000 avro tutarındaki<br />
borç senedini ¨2,03 kuruyla kayıtlara almış, dönem<br />
sonu kuru ise ¨2,30 olarak belirlenmiştir.<br />
Buna göre, dönem sonunda yapılacak kayıtta<br />
aşağıdaki hesaplardan hangisinin kullanımı doğrudur<br />
A) Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨6210<br />
B) Finansman Giderleri hesabı borçlu ¨52.900<br />
C) Kambiyo Zararları hesabı borçlu ¨6210<br />
D) Borç Senetleri hesabı alacaklı ¨52.900<br />
E) Borç Senetleri hesabı borçlu ¨6210<br />
Çözüm: Borçlu olan B işletmesinin yapacağı kayıt<br />
___________________ /___________________<br />
320 - SATICILAR 100.000<br />
780 - FİNANSMAN GİDERLERİ 5.000<br />
321 - BORÇ SENETLERİ 105.000<br />
____________________ /____________________<br />
Cevap D<br />
Çözüm:<br />
23.000 avro × 2.03 = 46.690 TL olarak kayıtlara<br />
alınan borç senedi<br />
dönem sonunda<br />
değerlemeye tabi tutulur.<br />
Dönem sonunda kurda artış söz konusu olmuştur.<br />
(2.30 − 2.03) × 23.000 avro = 6.210<br />
Yapılacak kayıt<br />
___________________ /___________________<br />
656 - KAMBİYO ZARARLARI 6.210<br />
321 - BORÇ SENETLERİ 6.210<br />
____________________ /____________________<br />
Cevap C<br />
67<br />
Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
28. İşletme; elinde bulunan demirbaşa, eşit tutarlı amortisman<br />
yöntemiyle amortisman hesaplamaktadır. Ekonomik<br />
ömrü 5 yıl olan demirbaş, dördüncü yıl içinde<br />
¨80.000 kârla senet karşılığında satılmıştır.<br />
Buna göre, birikmiş amortismanları ¨60.000 olan<br />
demirbaşın satışı karşılığında alınan senet tutarı<br />
kaç TL’dir (KDV oranı % 15‘tir.)<br />
A) 92.000 B) 120.000 C) 138.000<br />
D) 140.000 E) 161.000<br />
Çözüm: Dördüncü yıl içinde satıldığına göre demirbaşın satıldığı<br />
yıl amortisman ayrılmaz. Demirbaşa 3 yıl amortisman<br />
ayrılmıştır.<br />
60.000 ÷ 3 yıl = 20.000 yıllık amortisman payı<br />
Hizmet süresi 5 yıl olduğuna göre<br />
20.000 × 5 yıl = 100.000 demirbaşın maliyetidir.<br />
Satış kaydı bu durumda<br />
___________________ /___________________<br />
121 - ALACAK SENETLERİ 138.000<br />
257 - BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 60.000<br />
255 - DEMİRBAŞLAR 100.000<br />
391 - HESAPLANAN KDV 18.000<br />
679 - DİĞ. OL.DIŞI GELİR<br />
VE KÂRLAR 80.000<br />
____________________ /____________________<br />
Demirbaşın Maliyeti 100.000<br />
Kâr<br />
Birikmiş Amortismanı<br />
+<br />
−<br />
80.000<br />
180.000 TL<br />
60.000<br />
Satış tutarı 120.000 → %15 = 18.000<br />
KDV<br />
+ 18.000<br />
138.000<br />
Alınan senet tutarı<br />
Cevap C<br />
29. <strong>ve</strong> 30. soruları aşağıdaki bilgilere göre<br />
cevaplayınız.<br />
A İşletmesi<br />
31.12.2010 Tarihli (Bin TL)<br />
AKTİF Bilanço PASİF<br />
DÖNEN<br />
VARLIKLAR <br />
DURAN<br />
VARLIKLAR 16.650<br />
KISA VADELİ<br />
YABANCI<br />
KAYNAKLAR 21.150<br />
UZUN VADELİ<br />
YABANCI<br />
KAYNAKLAR <br />
ÖZKAYNAKLAR 12.250<br />
<br />
Yukarıda bilançosu <strong>ve</strong>rilen A İşletmesinin <strong>ve</strong>rgi<br />
öncesi kâr tutarı ¨19.260.000, finansman giderleri<br />
¨3.690.000, <strong>ve</strong>rgi oranı ise % 20’dir.<br />
29. A İşletmesinde Ekonomik Verimlilik oranı 0,85<br />
olduğuna göre, Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar<br />
toplamı kaç TL’dir<br />
A) 7.400.000<br />
B) 14.500.000<br />
C) 27.000.000<br />
D) 31.500.000<br />
E) 39.500.000<br />
Çözüm:<br />
Ekonomik Verimlilik =<br />
Oranı<br />
Cevap B<br />
0,85<br />
=<br />
Vergi Öncesi Kâr + Finansman Giderleri<br />
Öz Kaynak + UVYK<br />
UVYK = 14.500.000<br />
19.260.000 + 3.690.000<br />
12.500.000 + x<br />
68 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
30. A İşletmesinde Varlıkların Kârlılığı oranı kaçtır<br />
A) 0,21 B) 0,23 C) 0,25 D) 0,32 E) 0,37<br />
Çözüm:<br />
Net Kâr<br />
Varlıkların Kârlılığı =<br />
Aktif<br />
Vergi Öncesi Kâr 19.260.000 × %20 = 3.852.000 Vergi<br />
− 3.852.000<br />
Net Kâr<br />
15.408.000<br />
32.<br />
Z İşletmesi<br />
31.12.2010 Tarihli (Bin TL)<br />
AKTİF Bilanço PASİF<br />
DÖNEN<br />
VARLIKLAR <br />
DURAN<br />
VARLIKLAR 16.650<br />
KISA VADELİ<br />
YABANCI<br />
KAYNAKLAR 21.400<br />
UZUN VADELİ<br />
YABANCI<br />
KAYNAKLAR 23.450<br />
ÖZKAYNAKLAR <br />
KVYK 21.150.000<br />
UVYK 14.500.000<br />
ÖZK + 12.500.000<br />
PASİF 48.150.000<br />
TOPLAM<br />
15.408.000<br />
Varlıkların Kârlılığı =<br />
48.150.000<br />
= 0,32<br />
Cevap D<br />
<br />
Yukarıda bilançosu <strong>ve</strong>rilen Z İşletmesinin, Finansal<br />
Kaldıraç oranı 0,39 <strong>ve</strong> Dönen Varlık / Duran<br />
Varlık oranı 1,5 olduğuna göre, Dönen Varlıklar<br />
toplamı kaç TL’dir<br />
A) 44.850.000<br />
B) 46.000.000<br />
C) 69.000.000<br />
D) 76.700.000<br />
E) 103.500.000<br />
31. Bir işletmenin <strong>ve</strong>rgiden önceki kârı ¨2.880.000,<br />
dönemin finansman giderleri ¨240.000, <strong>ve</strong>rgi oranı<br />
ise % 25’tir.<br />
Buna göre işletme, elde ettiği kârla finansman<br />
giderlerini kaç kez karşılar<br />
A) 8 B) 9 C) 10 D) 12 E) 13<br />
Çözüm:<br />
Vergi Öncesi Kâr 2.880.000 × %25 = 720.000<br />
Vergi Öncesi Kâr 2.880.000<br />
Vergi<br />
− 720.000<br />
Vergi Sonrası Kâr 2.160.000<br />
Finansman Giderleri − 240.000<br />
Net Kâr 1.920.000<br />
Faiz Giderlerini<br />
Karşılama<br />
Cevap A<br />
Net Kâr<br />
=<br />
Faiz Giderleri<br />
=<br />
≅ 8<br />
1.920.000<br />
240.000<br />
Çözüm:<br />
Finansal Kaldıraç<br />
Oranı<br />
Dönen Varlık<br />
Duran Varlık<br />
0,39<br />
1,5 . x + x = 115.000<br />
2,5x 115.000<br />
=<br />
2,5 2,5<br />
x = 46.000 Duran Varlık<br />
olduğu kabul<br />
edilirse<br />
Toplam Varlık<br />
Duran Varlık<br />
Dönen Varlık<br />
Cevap C<br />
Toplam Borç<br />
=<br />
Toplam Varlık<br />
21.400 + 23.450<br />
Toplam<br />
= = 115.000<br />
Top. Varlık<br />
Varlık<br />
= 1,5 olduğuna göre eşitliği şu şekilde<br />
kurabiliriz.<br />
115.000<br />
− 46.000<br />
69.000<br />
69 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
33.<br />
370 - Dönem Kârı Vergi <strong>ve</strong> Diğer<br />
Yasal Yükümlülük Karşılıkları<br />
371 - Dönem Kârının Peşin Ödenen<br />
Vergi <strong>ve</strong> Diğer Yükümlülükleri<br />
(Bin TL)<br />
2009 2010<br />
1540 3450<br />
860 2410<br />
Yukarıdaki bilgilere göre, nakit akım tablosunda<br />
yer alan ödenen <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> benzerleri kaleminin<br />
tutarı kaç TL'dir<br />
A) 680.000<br />
B) 1.040.000<br />
C) 1.720.000<br />
D) 1.900.000<br />
E) 3.090.000<br />
Çözüm:<br />
35. İşletmenin bankadan talep ettiği altı ay (180 gün) vadeli<br />
¨500.000 tutarındaki kredi, ¨45.000 faiz kesilerek<br />
¨455.000 olarak ödenmiştir.<br />
Buna göre, bankanın uyguladığı faiz oranı yüzde<br />
kaçtır<br />
A) 18,0 B) 11,1 C) 9,9 D) 9,0 E) 3,0<br />
Çözüm:<br />
A . n . t<br />
F =<br />
36.000<br />
45.000 = 500.000 ⋅ x . 180<br />
360<br />
45.000 250.000<br />
250.000 = ⋅ x<br />
250.000<br />
Faiz Oranı = 0,18<br />
Cevap A<br />
370- Ayrılan Vergi Karşılığı 1.540<br />
371- Peşin Ödenen Vergi<br />
2009 Yılı Ödenen Vergi<br />
− 860<br />
680<br />
2010 Yılı Peşin Ödenen<br />
Nakit akım tablosunda yer<br />
alan ödenen <strong>ve</strong>rgi toplamı<br />
+ 2.410<br />
3.090<br />
Cevap E<br />
34. Aşağıdakilerden hangisi, mali yapı analizinde<br />
kullanılan oranlardan biridir<br />
A) Maddi Duran Varlıklar Devir Hızı oranı<br />
B) İç Kaynaklar oranı<br />
C) Fon Akım oranı<br />
D) Stok Bağımlılık oranı<br />
E) Cari oran<br />
Çözüm:<br />
Cari oran<br />
Stok Bağımlılık oranı<br />
Likidite oranları<br />
Maddi Duran Varlıklar<br />
Devir Hızı oranı<br />
Faaliyet oranları<br />
İç Kaynaklar (Oto finansman)<br />
Mali Yapı oranları<br />
Cevap B<br />
70 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
36. Yalnızca pekmez alım satımı yapan işletmenin bir<br />
dönem boyunca yaptığı alışlar aşağıda <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
Şişe miktarı<br />
Şişe birim fiyatı<br />
8000 adet (5 litrelik) ¨10<br />
25.000 adet (2 litrelik) ¨5<br />
10.000 adet (1 litrelik) ¨3<br />
Söz konusu alışlar için dönem boyunca katlanılan<br />
nakliye maliyetleri KDV hariç ¨43.000 olup bu maliyet,<br />
pekmezlere litre esasıyla dağıtılmaktadır.<br />
Buna göre, 5 litrelik şişeler hâlinde alınan pekmezin<br />
toplam maliyeti kaç TL’dir<br />
A) 123.000<br />
B) 117.200<br />
C) 97.200<br />
D) 88.000<br />
E) 67.800<br />
Çözüm:<br />
• 8000 adet × 5 litre 40.000<br />
25.000 adet × 2 litre<br />
10.000 adet × 1 litre<br />
Toplam<br />
50.000<br />
+ 10.000<br />
100.000 litre<br />
• 43.000 5 litre 2.15 litre maliyeti<br />
100.000 × =<br />
• 2.15 × 8000 adet = 17.200 5 litrelik pekmezin nakliye<br />
maliyeti<br />
• Toplam maliyet = 8.000 adet × 5 lt ×10 TL = 400.000<br />
• Litre maliyeti = 400.000 = 80.000<br />
5<br />
• 5 litrenin nakliye maliyeti 17.200<br />
5 litrenin maliyeti<br />
+ 80.000<br />
Toplam maliyet<br />
97.200<br />
Cevap C<br />
37. Üç ortaklı bir şirkette Ortak A’nın sermayesinin Ortak<br />
B’nin sermayesine oranı 2/5’tir. Ortak C’nin sermayesi<br />
ise Ortak A <strong>ve</strong> Ortak B’nin sermayeleri toplamının<br />
yarısından ¨300.000 fazladır.<br />
Şirket sermayesi ¨4.500.000 olduğuna <strong>ve</strong> sermaye<br />
payları üzerinden % 11 kâr payı ödeneceğine<br />
göre, ortakların kâr payları aşağıdakilerin hangisinde<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir<br />
Ortak A Ortak B Ortak C<br />
A) 88.000 220.000 187.000<br />
B) 88.000 242.000 165.000<br />
C) 88.000 286.000 121.000<br />
D) 44.000 297.000 121.000<br />
E) 121.000 167.000 174.000<br />
Çözüm:<br />
A 2 A = 4K<br />
= ise<br />
B 5 B = 10K<br />
⎛A+<br />
B⎞<br />
C = ⎜ 300.000[ ]<br />
2<br />
⎟+<br />
⎝ ⎠<br />
14K<br />
C = + 300.000<br />
2<br />
C = 7K + 300.000<br />
4K + 10K + 7K + 300.000 = 4.500.000<br />
21K = 4.200.000<br />
K = 200.000<br />
A = 4K = 4 ⋅ 200.000 = 800.000<br />
B = 10K = 10 ⋅ 200.000 = 2.000.000<br />
C = 7K + 300.000 = (7 ⋅ 200.000) + 300.000 = 1.700.000<br />
11 11<br />
A × = 800.000 × = 88.000<br />
100 100<br />
11 11<br />
B× = 2.000.000 × = 220.000<br />
100 100<br />
11 11<br />
C× = 1.700.000 × = 187.000<br />
100 100<br />
Cevap A<br />
71 Diğer sayfaya geçiniz.
<strong>2012</strong> - <strong>KPSS</strong> / AB<br />
38. ¨120.000 tutarındaki paranın 1 4 ü <strong>ve</strong> 3 ü farklı bankalara<br />
yatırılarak ¨5400 faiz elde edilmiştir.<br />
4<br />
Buna göre, toplamı % 8 olan faiz oranları sırasıyla<br />
aşağıdakilerin hangisinde <strong>ve</strong>rilmiştir<br />
A) 2-6 B) 3-5 C) 4-4<br />
D) 5-3 E) 6-2<br />
Çözüm:<br />
1 3<br />
120.000 ⋅ ⋅x 120.000 ⋅ × ( 8 −x)<br />
4 + 4 = 5 ⋅400<br />
100 100<br />
( − )<br />
30.000 ⋅ x 90.000 ⋅ 8 x<br />
+ = 5.400<br />
100 100<br />
30.000<br />
⋅ x + 720.000 − 90.000x = 54.000<br />
3x + 72 − 9x = 54<br />
72 − 54 = 9x −3x<br />
18 6x<br />
= x = 3<br />
6 6<br />
8− 3=<br />
5<br />
40. Faizi dönem sonunda ödenecek olan 3 ay vadeli<br />
Türk lirası mevduat hesabına ödenecek faiz tutarları,<br />
banka tarafından ay sonları itibarıyla aşağıdaki<br />
hesaplardan hangisine kaydedilmelidir<br />
A) Karşılıklar - Türk Parası<br />
B) Muhtelif Borçlar - Türk Parası<br />
C) Alacaklı Geçici Hesaplar - Türk Parası<br />
D) Ödeme Emirleri - Türk Parası<br />
E) Faiz <strong>ve</strong> Gider Reeskontları - Türk Parası<br />
Çözüm: Banka muhasebesinde bankanın mevduat hesabı<br />
müşterisine olan borçları göstermektedir. Bu nedenle<br />
hesaplanan faiz gider kaydedilecektir. Faiz <strong>ve</strong> Gider Reeskontları<br />
borçlu mevduat hesabı alacaklandırılır.<br />
Cevap E<br />
Cevap B<br />
39. Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 23) Borçlanma<br />
Maliyetleri Standardı’na göre, aşağıdakilerden<br />
hangisi özellikli varlıklar arasında yer almaz<br />
A) Stoklar<br />
B) Menkul kıymetler<br />
C) Yatırım amaçlı gayrimenkuller<br />
D) Maddi olmayan duran varlıklar<br />
E) İmalat tesisleri<br />
Çözüm: (TMS 23) Borçlanma Maliyetleri Standardına<br />
Göre Özellikli Varlıklar amaçlanan kullanıma <strong>ve</strong>ya satışa<br />
hazır duruma getirebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi<br />
gerektiren varlıklardır.<br />
• Stoklar<br />
• İmalat tesisleri<br />
• Enerji üretim tesisleri<br />
• Maddi olmayan duran varlıklar<br />
• Yatırım amaçlı gayrimenkuller<br />
Finansal varlıklar <strong>ve</strong> kısa süre içerisinde üretilen <strong>ve</strong>ya<br />
imal edilen stoklar özellikli varlık değildir.<br />
Cevap B<br />
72<br />
MUHASEBE TESTİ BİTTİ.<br />
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.