13.07.2015 Views

türkçe öğretimi açısından elifba kitapları

türkçe öğretimi açısından elifba kitapları

türkçe öğretimi açısından elifba kitapları

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, 6-9 Temmuz 2004 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, MalatyaTÜRKÇE ÖĞRETİMİ AÇISINDAN ELİFBA KİTAPLARINamık Kemal ŞAHBAZGazi Üniversitesi Gazi Eğitim FakültesiTürkçe Eğitimi Bölümünksahbaz@inonu.edu.trÖZETBu çalışmada, Tanzimat döneminden Lâtin harflerinin kabulüne dek Türkçe öğretimi ve ilkokuma ve yazmaöğretimi tarihi açısından <strong>elifba</strong> kitaplarının genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.Anahtar Kelimeler: Elifba, Türkçe öğretimi, ilkokuma ve yazma, eğitim tarihiABSTRACTIn this study; Elifba books had appraised by the standpoint of Turkish teaching and primary read and writeteaching history from Tanzimat era accept of to Latin letters.Keys Words: Elifba, Turkish teaching, primary read and write, education historyGİRİŞTürkçenin eğitimi ve öğretimi ülkemizde eğitim kurumlarının yapısına (ilköğretimden - yükseköğretime) bağlı olarak farklı boyutlarda ele alınmaktadır. Çocuklara programlı bir biçimde anadil bilincikazandırma sürecinin ilk ve en önemli boyutu hiç kuşkusuz ilköğretim çağıdır. Okul öncesinde, dilin dörttemel becerilerinden konuşma ve dinleme becerilerini belli bir öğrenim görmeden sergileyebilen çocuklar,ilköğretimin birinci sınıfında ilk kez dilin okuma ve yazma becerileriyle karşı karşıya gelmektedir.Türkçenin eğitim ve öğretimi bir bütün olarak değerlendirildiğinde ilkokuma ve yazma öğretimi bubütünün ilk ve en önemli bir parçasıdır. Çocuklara ilkokuma ve yazma öğretiminin en sağlıklı yollarla(yöntem, araç ve gereç açısından) ulaştırılması için gerekli çabaların mesafe kat etmesi, bilimsel verilerışığında olacaktır. Her bilimsel verinin, kullanılan yöntem ve tekniğin bir geçmişi vardır.Bu duruma bağlı olarak çalışmamızda, <strong>elifba</strong> kitapları, Türkçe eğitimi disiplini açısındandeğerlendirilmektedir. Elifba kitapları, Tanzimat’tan Lâtin harflerinin kabulüne kadar (01. 11. 1928) olansürede ilkokuma ve yazma öğretiminde önemli işleve sahiptir. Bu çalışmada, ortalama 30 adet <strong>elifba</strong>kitabının bir değerlendirilmesi yapılacaktır. Eserlerin değerlendirilmesinde günümüzdeki ders kitaplarınınyayın ölçütlerinden çok, eserlerin yayımlandığı dönemde eğitim dünyasına kazandırdığı yenilikler ölçütolarak alınacaktır.Elifba Cüzü


Önceleri, ilkokuma ve yazma öğretimi materyali olarak Elifba Cüzü kullanılıyordu. Asırlarcaöğretim aracı olarak kullanılan Elifba Cüzü’nün yazılış amacı çocuklara Kur’an’ı okutmayı öğretmekti. Fakatbu cüzlerle öğrenim gören çocuklar, uzun süre Türkçe okuma - yazmayı öğrenemedikleri gibi Kur’an’ı daöğrenmekte güçlük çekiyorlardı. Türkçe öğretimi tarihinde önemli bir yeri olan Fuat Baymur, ilkokuma veyazma öğretiminde yaşanan sıkıntıları İlk Okuma ve Yazma Öğretimi adlı eserinde şu şekilde ifade eder:"Türkçe öğrenemiyorlardı. Çünkü bu <strong>elifba</strong>da Türkçede kullanılan P, Ç, J gibi harfler, hurûfuimlâ temrinatı (harfleri yazım alıştırmaları) ve Türkçede müstamel (kullanılan) hiçbir kelime yoktu.Tilâvet-i Kur'an (Kur’an’ın usûlüne göre okunması) dahi öğrenemiyorlardı, çünkü bu <strong>elifba</strong>da yalnızresmî harekelerin, temrinine (alıştırma) ehemmiyet verilip, harfî harekelerin talimine hiç mevkiverilmemiştir. Bu <strong>elifba</strong> risalesini ikmal eden zeki bir çocuk bile kale, yekulûn, sübhaneke gibi basitkelimeleri okumaktan acizdir" (Baymur, 1939: 19).Elifba cüzlerinin oluşturulmasında izlenen yolu, genel olarak ifade edecek olursak; birincisayfasında "Besmele" ve "Rabbiyesir" den sonra Arap alfabesine ait 29 harf sırasıyla verilmektedir.İkinci sayfada, tek tek harflerin üstünlü, esreli, ötreli şekilleri yazılmıştır. Üçüncü sayfada aynı harfler;bu sefer iki üstün, iki esre ve iki ötre denilen ve her harfe en, in, ün seslerini kazandıran işaretlerlebirlikte sıralanır. Bundan sonra gelen sayfalarda eliften başlayarak harflerin ikişer ikişer ilk üç harekeyardımıyla birbirlerine nasıl çatılacakları gösterilmiştir.Bunlar dualar bölümüne kadar devam ederken eserin altında ve üstünde her harfin mahreci hakkındabilgi verilmiştir. “Be’nin mahreci iki dudak birbirine kuvvetlice kapanıp açılmakladır. Be’nin hakkı daimaince ve sesli ve kuvvetlice okunmaktır. Peltek se’nin mahreci dil ucu ön dişlerinin arasından bir miktaraçmaktır. Se’nin hakkı daima ince ve nefeslice okumaktır.”Her sayfada ortalama 30 hece mevcuttur. Bütün harflerin mahreci ve nasıl telâffuz edileceğine dairbilgi verildikten sonra dualar verilmiştir (Elifba Cüzü: 1897).Elifba Cüzü’nün Türkçe öğretimi açısından önemli yanı, harflerin mahreçleri hakkında bilgivermesidir. Konuşma eğitiminde bu özelliklerin bilinmesi ve uygulanması günümüz için de öneminikorumaktadır.Elifba cüzlerinin öğretim yöntemleri ve teknikleriyle desteklenerek, Türkçenin fonetik yapısınauygun olarak gelişmiş basımları ilkokuma ve yazma öğretiminde 1930’lara kadar tek kaynak olacak <strong>elifba</strong>kitaplarını meydana getirmiştir. Bu eserler şu alt başlıklar altında ele alınmıştır:I. İlkokuma ve Yazma Öğretiminde Kullanılan Yöntemler AçısındanI. 1. Tesmiye (Adlandırma) YöntemiI. 2. Savtî (Ses) YöntemI. 3. Sözcük ve Cümle YöntemiII. Çocuk Diline Uygunluk AçısındanI. İLKOKUMA VE YAZMA ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER AÇISINDANGünümüzde gerek ilköğretim kurumlarında gerekse yaygın eğitim kurumlarında ilkokuma ve yazmaöğretimi yöntemi olarak kullanılan çözümleme ve bireşim yöntemi tarihsel bir gelişimin ürünüdür. İlkokuma


ve yazma öğretimi yöntemindeki bu tarihsel gelişim, eğitim bilimi ve pedagoji alanındaki ilerlemelereparalel bir olgunlaşma göstermektedir. Yöntemlerdeki bu tarihsel gelişimin yansımalarını, çözümlediğimiz<strong>elifba</strong> kitaplarında bulmak mümkündür:I. 1. Tesmiye (Adlandırma) YöntemiTesmiye yöntemi, birçoğunun ayrı bir adı olan alfabedeki harflerin, hece ya da sözcük içindekitelâffuzuyla değil de adlarıyla öğretilmesidir. “Elif, be, pe, te, se, cim… gibi.” Bu harflere konulan harekelerde harflerin adlarıyla birlikte okunur. “Elif üssü (üstün), e; elif esa (esre), i; elif üstü (ötrü), ü.. gibi.” Buyöntem Elifba Cüzü’nde kullanılan yöntemin devamı niteliğindedir.Bu yöntemle kaleme alınan ve kaynaklarda (Baymur, 1939:28; Binbaşıoğlu, 1999: 9) ilk Türkçealfabe kitabı olarak kabul edilen eser Kayserili Doktor Rüştü Beyin yazmış olduğu Nuhbe-t’ül Etfâl adlıeserdir. Eserin sonundaki ifadeden yayım tarihinin H. 1274, M. 1858 yılı olduğunu görüyoruz. Neredebasıldığına dair ise bilgi yoktur.Baymur (1939), Akyüz (2000), Binbaşıoğlu (1999) eseri geniş bir biçimde tanıtmışlardır. Eserhakkında verilen bilgilerin tekrarına gerek görülmezken, yöntem açısından Ali Haydar Beyin yapmış olduğudeğerlendirmeyi burada anmakta yarar vardır:“Eksikler:1) Müellif kitabın telifinde Arapça Elifba Cüzünün tesirinden kendini kurtaramamış, hareke-iharfiyeden evvel hareke-i resmiyeyi ve tenvinleri (iki üstün, iki esre, iki ötre) göstermiştir.2) Harflerin şekillerini misaller ve kelimeler içinde göstermeyip müstakil, başta, ortada venihayetteki bütün şekilleri suret-i mücerredede göstermek istemiştir.3) Rakamların talimi zaittir.4) Hatların tenevvüüne (çeşitlilik) çok fazla ehemmiyet verilmiştir.Meziyetleri:1) Kıraatte Türkçe kelimelerin talimini esas tutmuştur.2) Elifba Cüzünde asla mevcut olmıyan hareke-i harfiye temrinleri (alıştırmaları) derç etmiştir(koymuştur).3) Kitap yazısı ile beraber el yazısını (rik'ayı) da kitabına koymuştur. Velhasıl Rüştü BeyinNuhbe-tü’l Etfâli tevazu ile beraber garp Türklerinin ilk <strong>elifba</strong> telifi olduğundan dolayı bizim usûl-itedris ve maarif tarihimizde büyük bir kıymet ve ehemmiyeti haizdir.” (Aktaran Baymur: 1939)Doktor Rüştü’nün Nuhbe-t’ül Etfâl’inden önce 1272/1855-56 yılında yayımlanan, yazarının,yayınevinin belirtilmediği <strong>elifba</strong> kitabında Türkçede kullanılan “p, ç, j, k” harfleri yer almaktadır. 32 harf tektek bir sütun hâlinde verilmiştir. Harfler sütunlarda normal sıralarıyla yer almaktadır. “Sınıf-ı Evvel” başlığıaltında bir tablo şeklinde verilen harflerin ardından bu defa harflerin yalnız başına, sözcük başında, sözcükortasında ve sözcük sonunda yazılışları verilmiştir.“Sınıf-ı Sani” başlığı altında “esre, cezm, ötre, üstün, tenvin, şedde,” gibi işaretler her harfin üzerinekonularak verilmiştir. Bu başlık altında ona kadar rakamların yazılışı vardır. “Derbeyan-ı Heca” bölümündeher harfin sütunlar halinde önce üstünlü, sonra ötrülü, sonra esreli halleri vardı. Bunlar anlamsız hecelerden


oluşmaktadır. “ba, bu, be, bi…” Daha sonraki sayfalarda dört heceli Türkçe kelimelerin ağırlıklı olarakkullanıldığı sözcük öğretimi de yapılmaktadır: “hikmetlerden, perişanlık, Acemistan, göstermişler,yuvarlanmak, karışıklık, Amerika, arzulamak, sayıklamak, alınmamış, istikamet, boğazlamak, söylememek,kabullenmek, padişahlık…”Muhammed Raşid’in taş baskı Risale-i Elifbaiyye (1280/1863-64)’si, “sıbyan ve mübtediyanın teshîl(kolay) tahsilleri (öğrenim) içün tertîb olunmuş bir eser-i hayriye”dir. Eser, diğer eserlerle aynı özelliklerigöstermekle beraber, harflerin tasnifinde farklı bir yöntem izlemiştir: Sessiz harfler, telâffuzda kalın ve inceseslilerle kullanılışlarına göre ayrılmıştır. Soyut Arapça kelimelerin çok sık kullanıldığı eserin çocuklarındünyasına hitap eden metinlere de sahip olduğu görülmektedir.1281/1864 tarihinde Necîb’in “usûl-i cedîde üzere tertîp” etmiş olduğu Elifba-i Osmanî hem başlığıhem de içeriği açısından yenilik gösteren bir eserdir. Harfler bir tablo şeklinde verilerek harf öğretiminebaşlanmadan önce, “Tarif-i Elifba” başlığı altında altı sayfa açıklama vardır. Burada yazar Osmanlıcaharflerin kaynağı hakkında bilgi verdikten sonra, hece kavramı hakkındaki görüşlerini şu şekilde ifade eder:“Ekseriya iki yahud üç harf yalnız bir hareke vasıtasıyla telâffuz olunur. Ve bu hâlde hareke birinci harfinüzerine vazı’ ve hurûf-ı mezkurenin sadaları sırasıyla ve savtın bir kere ihraç ve hareketiyle telâffuz olunur.İşte böyle bir harfin yahud iki ve üç harfin sadalarının yalnız bir savt hareketiyle telâffuz olmalarına heca’denilür.”Hece yöntemine geçmede önemli bir adım olarak değerlendirilebilecek bu yaklaşımın uygulamalarıileriki yıllarda kendini gösterecektir. Eserin Türkçe öğretimine kazandırmış olduğu yenikler yazının diğerbaşlıklarında ayrıntılı olarak verilecektir.Bu yöntemle kaleme alınan bir diğer eser, 1283/1866 tarihinde Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye’ninTasvir-i Efkâr Gazetehanesi’nde yayımladığı matbu Elifba Risalesi’dir. İkinci sayfada dört harf (p, ç, j, k) 29harfin sonuna eklenmiş olsa da bu harflerin üçüncü sayfada öğretimi yoktur. Şeklen birbirine benzeyenharfler aynı satırda yer almıştır. 29 harfin üstünlü, esreli, ötreli yazılışları üçüncü ve dördüncü sayfadaeklenen dört harfle öğretimi yapılırken, dört harfin tenvinli biçimleri yoktur. 5. sayfadan itibaren heceöğretimine geçilmiştir: “ab, at, ac, ic, uc, ad, iz, ir, uz, üs…” 6. ve 7. sayfalarda anlamsız hece tekrarlarıdevam etmiştir. 8. sayfadan itibaren “ders, akıl, bal, sal, alt, ateş, gök, göz…” gibi anlamlı sözcüklerleöğretim yapılmaya başlar.Tesmiye yöntemiyle kaleme alınan eserlerde temel amaç çocuklara okuma öğretmektir. Bu türeserlerde okuma ve yazmanın birlikte yürütülmesi gerektiğine dair bir bilgi yoktur. Yazma çalışmalarıokuma öğretimi tamamlandıktan sonra başlatılır, burada da birkaç el yazısı (rik’a, nesih, italik, divanî)öğretilmeye çalışılır.Aşağıda okuma ve yazma öğretiminin birlikte yürütülmesi gerektiğini vurgulayan <strong>elifba</strong> kitaplarınınçözümlemesi yer almaktadır.I.2. Savtî (Ses) YöntemiSavtî yöntemde, alfabede yer alan ve sık kullanılan harflerden hareketle ilkokuma ve yazmaöğretimini gerçekleştirilir. Burada tesmiye yöntemindeki gibi harflerin alfabedeki sırasıyla öğretimi terk


edilmiştir. Örneklerimizi vereceğimiz <strong>elifba</strong>larda kimi yazarlar ünlü harflerden, kimileri ‏;(د)”‏dal‏“‏ kimileri“kef” ‏(ك)‏ harflerinden alfabe öğretimine başlamıştır.Bu yöntemin ilkokuma ve yazma öğretimi tarihinde önemli bir yeri olan Selim Sabit tarafındangeliştirildiği bilinmektedir. Selim Sabit ilkokuma ve yazma öğretimi ile ilgili kuramsal bilgileri öğretmenlererehber niteliğindeki Rehnüma-yı Muallim (1290/1873-74)’de verirken, Elifba-yı Osmanî (1290/1873-74)’dede bu bilgileri uygulamalı ders kitabı şeklinde sunar. Selim Sabit’in ilkokuma ve yazma öğretimi getirmişolduğu yenilikleri Temizyürek (2000: 112) şu şekilde özetlemiştir:“Alfabe öğretiminde, harflerin hepsinin bir arada öğretilmesi yerine tedrîcî bir metot izleyerek,kısım kısım öğretilmesi yoluna gitmiştir. Hecelemede harflerin adları yerine seslerini öğretme yolunuizlemiştir. Öğrencilere hecelettirilecek kelimelerin seçiminde titiz davranarak, bu kelimelerin günlük hayattakullanılan, basit ve mânalı kelimelerden seçilmesine özen göstermiştir. Öğrencilerin eskiden olduğu gibi,cim, vav, ötre = cü heceletmeyerek, ce, ü = cü şeklinde heceletmiş, böylece uzun heceleme metodu ilehecelemek yerine kısa hecelerle okuma öğretimi yolunu açmıştır. Yazıya, bir müddet sonra başlamakşartıyla, okuma ile birlikte yer verir. Yazı hece ile başlar ve bundan sonra okuma ile beraber yürür. HalbukiSelim Sabit’ten önce yazı dersleri ilköğretimin son yıllarında gösterilirdi. Tüm yazı çeşitlerinin (rika, sülüs,nesih vb.) bir yıl içerisinde gösterilmesine karşı çıkarak, muhtelif yazı şekillerinin ayrı ayrı sınıflardaöğretilmesini sağlamıştır.”Selim Sabit’in açtığı bu yolda yürüyüş bazı yenilikler eklenerek Nüzhet Sabit’in yayımladığı KelimeUsûlüyle Elifba’ya (1333/1914-15) kadar devam eder. Usûl-i savtî üzere kaleme alınan eserlerin birbirindenayrılan özellikleriyle yayın tarihlerine göre aşağıdaki gibidir:Ön sözünde yazarını M. S. olarak tespit ettiğimiz Elifba-i Cedîde-i Müptediyan (1292/1875) adlıeserde yöntemle ilgili bilgiler verilirken Arapça ve Farsça sözcüklerin ve tamlamaların yer aldığı bir üslûpgöze çarpar. Eser, savtî yönteme göre yazılmıştır. Önce “kef” in öğretimiyle başlamıştır: ‏(ك)“‏ İş bu harfesağır nun tabir olunub yalnız Türkçe harflerde ahval-ı isim tasrifatdan müsta’mel olundığından bildirilmesifakat lazım ve te’mini hurûflarda cari iken belki nadir olarak asliye kelimelerde dahi bulunabilir. Meselâ:yok, on, bin, gönül”Azmî’nin yazmış olduğu Elifba (1313/1895)’da harflerin yazılış özelliklerine ağırlık verilmiştir.Kullanılan dil oldukça sadedir. Eserde harflerin yazılış özelliklerini şu şekilde tasnif edilmiştir: “Sol taraftakiharfe bitişmeyen harfler, yalnız sol tarafına bitişenler, yalnız sağ tarafına bitişenler, sağdan ve soldanbitişen harfler” Eserde anlamlı tek heceli sözcüklerden dört ve daha fazla heceli sözcüklerin öğretimi yapılır.“Bir heceli kelimeler: çil, kuş, kıl, hep, çok… Dört ve daha ziyade heceli kelimeler: “kütüphane, postahane,okumak, serpiştirmek, okuyamamak, olamayacağından, inceleştirilemeyeceğinden…”Cemil Bağdadî’nin yazmış olduğu Elifba-yı Osmanî yahud Medhalü’l Lisan (1314/1896-97)’nın önsözünde, daha önce yazılan <strong>elifba</strong> kitapları üzerine eleştiriler dile getirilir. Mini mini çocuklara soyut olarakharflerin bitişme şekillerini ezberletmeye çalışmanın anlamsız olduğu vurgulandıktan sonra eserde izlenecekyöntem hakkında bilgi verilir: “Şöyle ki iş bu risalenin havi olduğu derslerden her gün birini siyah tahtayayazıp okutmakla ve bada (sonra) defterlerine yazdırmakla müptediler günde bir saat ders aldıkları halde üç


uçuk ay zarfında mükemmel surette okumağa ve okuduklarını suhûletle yazabilmeğe muvaffakiyetin hasılittiği memnuniyet bu eseri naçizin tab’ ve neşrine badi-i cüret (cüret nedeni) olmuştur.”Yazar, Elifba-yı Osmanî yahud Medhalü’l Lisan adlı eserinde derslere başlamadan önceöğretmenlere uyarılarda bulunur. Onların her dersi rika hattıyla tahtaya yazmaları ve çocukların da tahtadayazılanları deftere geçirmeleri gerektiğini söyler. Çocukların güzel yazı yazma becerileri kazanmaları için deeserin sonuna rika hattıyla meşkler eklediğini belirtir.Daha önce “Anahtar” dizisinden dört eser çıkaran Mehmed Şemseddin, “Çocuklara Kılavuz”serisinden ilk eseri Elifba’yı (1316/1898-99) yayımlamıştır. İncelenen eserin giriş bölümünde yazar,“Muallim Efendilere İhtar” başlığı altında sekiz maddelik bir açıklama yapmaktadır. Burada eserdeki yöntemhakkında ipuçları vardır. “Fikr-i acizanem; çocuklara iptida harekesiz okutmaktır. Mesela (at) elif te üstünat, (er) elif rı üstün er, (eş) elif şın üstün eş diye okutmayıp, elif te (at), elif rı (er), elif şın (eş) diyeokutmalıdır. Kuran-ı Kerim’i tilâvet için kitabın ikinci kısmında hareke gösterilmiş olduğundan orayagelindiğinde hareke ile okutmalıdır”Yazar, diğer eserlerde olmayan bir yöntemle sözcük öğretimini gerçekleştirmiştir. Önce sesliharflerle “harf-i imlâ”yla öğretime başlar. Sözcükler, Türkçe sözcüklerle oluşturulan vezinlerlegerçekleştirilir. Örneğin, “el vezninde: et, er, ec, ez, es, eş, ek, el, em, ey; kulak vezninde: budak, burak,bucak, bulak, bunak, durak, dudak, solak, tuzak, kucak, kurak, kuşak, kulak, yumak…gibi” Eserde ayrıca herveznin karşılığı sözcüğün bir resmi (el, at, kol, keçi, …resimleri) yer almaktadır.Osmanlı tebaasına mensup azınlıklar tarafından kaleme alınan savtî yöntemle yazılmış <strong>elifba</strong>kitaplarında Türkçe sözcüklerin çokluğu göze çarpmaktadır. Ayrıca hedef kitleye görelik ilkesi ile hareketetmeleri, yazılmış eserlerin üstünlüğü olarak değerlendirilebilir. Bunlar arasında Mihnan Apikyan’ın yazmışolduğu Elifba-yı Osmanî (1323/1905) defalarca basılmış olması nedeniyle ilk sırayı almaktadır. Yazar, eserinön sözünde eserin içeriği hakkında maddeler hâlinde bilgi verir: “Çocuğun bunda baştan başa okuyacağılügatler kendisini öyle ürkütecek ve sıkacak birtakım çetin Arapça ve Farsça’dan ibaret olmayıp pek çoğuher gün, her saat söylediği, işittiği ve manasını anladığı şeylerdir.” Bunun yanı sıra Osmanlı tebaasınamensup Rumlara Osmanlıca öğretmek için yazılan Konstantinidi’nin Elifba-yı Osmanî (1292/1875)’si veİoannidi İonannis’in Mükemmel Elifba-yı Osmanî (1895)’si bu açıdan aynı özellikleri sergilemektedir.Bugün çözümleme-bireşim yönteminde, ilk kez harflerle yüz yüze gelen çocuklara harflerin adınınsöylenmemesi, harflerin seslerinin sezdirilmesi gerektiği söylenmektedir. A. İrfan’ın sade bir Türkçe ilekaleme aldığı Son Elifba-i Osmanî (1907) adlı eserinde bugünkü ilkokuma ve yazma öğretiminde izlenenilkelerin ipuçlarını görürüz:“Efendiler bakınız! Heman ufak bir hasır çöpü kadar yukarıdan aşağıya doğru dikine çizdiğim şuçizgiye (elif) derler. Elif, elif, elif, el, elma, elek, eldiven sözlerini söylediğimizde ağzımızdan çıkan ilk ses,sada elifdir. Her ses ve sadaya okumada harf denir. Şu hâlde ilk harfi elif olan bazı sözler söyleyinbakayım… evlek, erkek, esnek, ev, sözlerinin ilk harfi nedir? Bakayım biliyor musunuz?Şuna da dikkat edin: Ağzımızdan çıkan sözlere okumada (kelime) denir. Her ne söylersek(kelime)dir. El, elek, ekmek, etek, kitap, kalem, mektep. İşte hep bunlar kelimedir. Pekâla… şimdikitabınızdaki el resminin aşağısında bir resim var. Nedir o? Desti!...İşte desti söylediğimizde ağzımızdan


çıkan ilk sada yani ilk harf (dal) dır. Dal, dal, darı, dal, dadı, dere, deve, direk, düdük kelimelerinin ilk harfihep daldır. İlk harfi dal olan siz de ne gibi kelimeler biliyorsunuz söyleyiniz bakayım…ilh”Savtî yöntemle kaleme alınan eserlerin çocuğun diline hitap eden özellikleri, metinlerin seçimi gibikonular ileriki bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir. Eserlerde savtî yöntemin iki farklı bakış açısıyladeğerlendirildiğini söyleyebiliriz:1) Alfabedeki harflerin sırasıyla öğretilmesi gerektiği esasına göre yazılan eserler: MehmedAbdülkadir’in, Elifba-i Türkî (1320/1902)’si; Mehmed Nuri’nin Mükemmel Nev-Usûl Osmanlı Elifbası(1324/1906); Maarif Vekaleti’nin Musahhah Elifba-i Osmanî (1326/1908)’si Mehmet Ali Harputi’nin Nev-Usûl Talim-i Kıraat yahud Elifba-i Türkî (1327–1909)’si;2) Önce sesli, sonra kendisinden sonra birleşmeyen harflerin öğretilmesi gerektiği esasına göreyazılan eserler: A.İrfan’ın Son Elifba-i Osmanî (1325-1328/1907-1910)’si; Ahmed Şükrü’nün Türkçe Elifba(1330 – 1911/1912)’sı; Mahmud Nedim’in Usûl-i Savtiye Üzere Türk Elifbası Okutmaktayım (1332/1914)’ı;Mustafa Şefik’in Resimli Güzel Elifba (1337/1918)’sı; Mustafa Hamid, Resimli Elifba (1339 – 1920)’sı;Ahmed Cevad Emre’nin Usûl-i Savtiye Üzere Yeni Elifba. Türkçe Okuyorum (1341 – 1922)’u.Savtî yöntemle yazılan eserler Cumhuriyet dönemine kadar ilkokullarda ilkokuma ve yazma öğretimimateryali olarak kullanılmıştır.I. 3. Sözcük ve Cümle YöntemiSözcük ve cümle yöntemi, ilkokuma ve yazma öğretiminde birbirinden farklı iki yöntem olmasınakarşın yayımlanan eserlerde iki yöntemin birbirini tamamlar şekilde değerlendirildiği görülmektedir.Kaynaklarda (Baymur, 1939: 46; Binbaşıoğlu, 1999:12-13) sözcük yönteminin ilk temsilcisi olarakNüzhet Sabit gösterilir. Nüzhet Sabit’in bu yöntemle yazdığı eserin adı her ne kadar Kelime Usûli ile Elifbaolsa da Binbaşıoğlu’na göre bu eser cümle yöntemi özellikleri taşır. Bu çalışmada ilk kez 1914 yılındayayımlanan ve ön sözünü Sadrettin Celal”in yazdığı eserin 1924 baskısı değerlendirilmiştir.Resimli 55 sayfa yayımlanan eser Sühûlet Matbaası’nda yayımlanmıştır. Sadrettin Celal’in önsözünden sonra, Nüzhet Sabit, “Çocuk Okutanlara” başlığı altında açıklamalarda bulunur. Bu yöntemin nasılortaya çıktığını şu şekilde anlatır:“Bu kitapta takip ettiğim yolu ben birçok taharrî (araştırma) ve tecrübelerden sonra ihtiyar ettim.Fakat ayni zamanda anladım ki, benim uzun uzadıya, belki senelerden beri aradığım bu yol, hakikatte, hermuallimin farkına varmadan çocuklara takip ettirdiği ve hususiyle her çocuğun, farkına varmadan takipettiği bir yol imiş.Onun için ben bu yolun yapıcısı değil, bulucusuyum.Ben bulduğum yolun eğer doğrudan doğruya takip edilir ve başka kabiliyetteki lisanların muhtelifyollar ile inhiraf ettirilmezse (dönülmezse) lisanımız için, en kısa yol olduğuna kani oldum. Bu kanaatim ferdîve cem'î usulü dairesinde yapılan tecrübelerden sonra hâsıl olmuştur." (s. 3)Yazar, eserini ilkokuma ve yazma öğretecek olanların nasıl kullanması gerektiğini iki yolla dilegetirir. Özel ders verenlere ayrı, sınıfta ders vereceklere ayrı uyarılarda bulunur. Sınıfta bu eseri takipedeceklere uyarılar özetle şöyledir:


“1. Yeni kelimeler kara tahtaya yazılmalı;2. Çocukların hepsine birden kelimeler tekrar ettirilmeli;3. Temrinleri takip ederken sınıfı ikiye ayırmalı, bir kısım kelimeleri yazarken diğer kısım ileberaber kelimeler tekrar edilmeli;4. Yazı saatinde kelimeler yine kara tahtaya yazdırılmalıdır,5. Çocuklar, muhtelif suretlerle kontrol edilerek her çocuğun kelimeleri tanıyıp tanımadığımeydana çıkarılmalıdır.” (s. 5)Eserde ilk öğretilen cümle, “Bugün ben bir kuş gördüm.” cümlesidir. Cümlenin öğretimi cümleiçindeki zamirlerin değişimiyle aynen tekrarlanır. Daha sonra anlamsız tekrarlarla devam eder. “Bugün benbir kuş gördüm. Bugün sen, bir kuş gördün. Bugün o bir kuş gördü. Ben bugün bir kuş gördüm sengördün bugün bir kuş gördü. O bugün bir kuş ben bugün bir kuş kuş kuş gördüm. Gördüm gördümgör gördüm bugün gün gün gün...”Bu tür alıştırmalar beş ders devam ediyor. Altıncı dersten sonra çocuklara metinler sunulmaktadır.Bu metinler birinci sınıf çocuklarının okuma - anlama düzeylerine uygundur. Fakat beşinci dersten hemensonra bu tür okuma metinleri çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmada sıkıntı yaratabilir.Yeni harflerin kabulünden önce yayımlanan S. İlhami’nin, Son Türkçe Elifba (1928) adlı eserisözcük yöntemine uygun olarak yazılmıştır. Yazar kitabın başına 1926 yılında kabul edilen programıalmıştır.1926’da yayımlanan İlk Mekteplerin Müfredat Programı’nda ilkokuma ve yazma öğretim yöntemleritek tek açıklandıktan sonra karma yöntem ile sözcük yönteminden birini seçmek hususunda öğretmen serbestbırakılmıştır.Programda derslerin nasıl işlenmesi gerektiğine dair şu bilgiler vardır:1. Pazartesi ve çarşamba sabahları iki, diğer günlerde öğleden evvel bir veya öğleden sonra birolmak üzere her gün iki ders <strong>elifba</strong> okutulacaktır.2. Elifba dersi, yazı ile aynı zamanda tedris edilecek ve çocuklar her okudukları kelime ve cümleyiyazacaklar ve yazdıklarını okuyacaklardır. İlk zamanlarda kurşun kalemle çizgili defterlere yazdırmakmuvafıktır. İlk zamanlarda taş tahta da istimal edilebilir.3. Tedrisatta kitaptaki temrinlerden mâadâ siyah tahtada mebzûl (çok) temrinler yaptırılacaktır. Herderste yeni öğrenilmiş olan kelimeler müteakip derslerdeki cümleler arasından sık sık tekrar ettirilecektir.4. Elifba derslerinde geçen her kelimenin manası, istimali hakkında malum şifahî temrinleryaptıracak ve kelimeleri ihtiva eden küçük cümleler teşkil ettirecektir. Her vesile ile olduğu gibi bu şifahîtemrinler esnasında da yanlış telaffuzların şive ve lehçe hatalarının tashihine itina eyleyecektir. (İlkMekteplerin Müfredat Programı, 1926)Kitapta önce “A” harfiyle sözcükler öğretilir. “At, ata, at, ata, at” Sonraki derste “A” harfi sessizharflere çatılarak oluşturulan sözcükler öğretilir: “ada, at, ata, baba, bu at, bu ada, bu ata, bu attır, buadadır, bu babadır…” Eserin son bölümlerinde çocuklara hitap eden metinler yer alır.


II. ÇOCUK DİLİNE UYGUNLUK AÇISINDANİlköğretimin birinci sınıflarında ilkokuma ve yazma öğretiminde hedef kitle 6-8 yaş arasıçocuklardır. Bu yaş çocukları için ilkokuma ve yazma eserleri kaleme alacak olan yazarlar, hedef kitleninbedensel, sosyal ve zihinsel gelişim özelliklerini bilmek durumundadır. Çalışmanın içeriğine bağlı olarak 6-8yaş arası çocukların dil gelişimleri şu özellikleri gösterir:Bu yaşlardaki çocukların dil gelişimi hızlıdır. Dili, yetişkinler gibi kullandığı zamanlar olur.Olaylarla nesneler arasındaki bağı kurmayı başarabilir. Genellikle sözcüklerin mecaz anlamlarını tam olarakkavrayamazlar.Değerlendirdiğimiz <strong>elifba</strong> kitaplarının çoğu çocuğun anlayamayacağı sözcüklerle yazılmıştır. Elifbakitapları sanki, “Eser içerisinde ne kadar çok sözcüğe yer verirsem, o kadar çok sözcük öğretirim.”anlayışıyla yazılmıştır. Çocukların dillendirdiği her sözcük, onların o sözcükleri sözcük dağarcığına kattığıanlamına gelmez. Öğretilen sözcükleri çocuklar, kendi yazdıkları cümlelerin içinde, günlük konuşmalarındakullandıklarında tam anlamıyla öğrenmiş kabul edilebilir. Tek tek öğretilen sözcüklerin, daha sonra cümleiçinde kullanıldığı birkaç <strong>elifba</strong> kitabını bu değerlendirme dışında tutmak gerekir.Elifba kitaplarının genelinde, çocukların sözcük dağarcığını geliştirme yolları eserlerin yapısına göreüç bölümde gerçekleştirilir: 1) Bir, iki, üç, dört ve daha fazla heceli sözcüklerin öğretildiği birinci bölüm, 2)Arapça kurallarla beraber, bazı Arapça sözcüklerin öğretildiği ikinci bölüm, 3) Çocuklar için seçilen okumametinlerinin (Genellikle ahlâkî öğütler veren metinlerin bulunduğu bu bölümde, cedîtçilik hareketindensonra yayımlanan eserlerde şifahî malûmat dersinin içeriğiyle paralel metinler vardır.) yer aldığı üçüncübölüm.Birinci bölümde Türkçe öğretiminde izlenen yöntem açısından değerlendirdiğimiz eserler, bubölümde çocukların Türkçeyi kullanma becerisini (okuma - yazma) geliştirebilme özellikleri açısındandeğerlendirilecektir. Değerlendirmede, eserlerin çocuklara okuma ve yazma becerilerini kazandırırkengetirmiş oldukları yenilikler göz önünde tutulacaktır.Elimizdeki <strong>elifba</strong> kitapları içinde ilk kez bugünkü hayat bilgisi dersinin karşılığı sayabileceğimizşifahî malûmat dersinin içeriğine paralel metinlerin yer aldığı eser, Necîb’in Elifba-yı Osmanî (1864) adlıeseridir. Çalışmada değerlendirilen <strong>elifba</strong> kitaplarının hiçbirinde yer almayan Osmanlı devletinin veİstanbul’un haritası bu eserde vardır. Bunun yanı sıra eserde, daha sonra yayımlanan <strong>elifba</strong> kitaplarında dayer alan zaman kavramları, “Eyyam ve Evkat” başlığı altında şu şekilde anlatılır:“Mizacı yolunda olan bir adamın rahat ve kuvvetinde nabzının her bir hareketi yani atmasıtahminen bir saniyelik müddet-i itibar olunabilir.İmdi altmış saniyeye bir dakika denilip altmış dakikaya bir saat derler. Bir saatin dörtte birine birçeyrek tesmiye ederler ki on beş dakika demektir. Güneşin doğduğu vakte sabah ve battığı zamana akşamdenilip akşam ile sabahın arasında geçen vakte gece ve sabah ile akşam beyninde mürur eden zamana dahigündüz derler. Gecenin nısfına gece yarısı ve gündüzün yarısına da öğleyin didikleri gibi bir akşamdanbaşlayarak ertesi akşama kadar geçen vakte bir gün derler ki bir gece ve bir gündüzden ibarettir. İçindebulunduğumuz güne bugün ve bundan evvelkine dün ve daha evvelkine evvelki gün denilip bir gün sonrasına


yarın ve iki gün sonrasına yarından sonra yahut o bir gün deriz. Sonraki günlere evvelki günlerin ertesi veferdası tesmiye ederler.İmdi kamilen bir gün yirmi dört saattir. Ve yedi gün bir hafta olup dört hafta dahi bir ay eder ki otuzgün demektir.Kezalik on iki aya bir sene yahut bir yıl derler ki bu dahi üç yüz altmış beş günden ibarettir. Seneninher üç mahına bir mevsim yahut fasıl ıtlak ederler. Bir senede dört mevsim bulunup isimlerine bahar, yaz,güz, kış denilir” (Necîb, 1864: 44).Şihafî malûmat dersiyle paralel konulara yer veren bir diğer eser M. S.’nin yazmış olduğu Elifba-yıCedide adlı eseridir. Bu eserde de ilk kez dünyanın beş kıtası tanıtılmıştır. Eserde Avrupa kıtası hakkındakimetnin ilk cümlesi şöyledir: “Avrupa kıtası dünyanın mamûriyyet ve medeniyet ve servet ve saâdettarafından en muteber ve en meşhûru olduğundan orada gerek ulûm fünûn gerek sâir sanâi’-i nâfıa(bayındırlık sanayi) kemâldir. ….” (M. S., 1875: 29). Aynı eserde bir başka yenilikle karşılaşmaktayız.Değerlendirilen <strong>elifba</strong> kitapları arasında, -içinde soyut kavramların karşılığı sözcükler yer almış olsa da- birşiir metni ilk kez bu kitapta yer almaktadır:Gayretli KarıncaNazar et karıncaya yaz vakti durmaksızınÇalışıp gayret eder zâyi-i vakt etmeksizinBütün kış yemeklerin hiç kusûr bırakmaksızınCem’ eder gece gündüz yaz daha geçmeksizinÖyle biz de çalışıp çabalasak çocukluktaBir büyük mekûlât (yiyecekler) ederiz kış vakitteSefillik yüzünden hem hâlimiz olur penahİtibar meydanında kalmaz yüzemez seyyah (M. S., 1875: 28)Yukarıdaki örnekler, çocuğun sözcük dağarcığına hitap etmekten uzak olmasına rağmen türaçısından <strong>elifba</strong> kitaplarında ilk kez bu tip metinlerin yer alması eğitim tarihimiz açısından önemlidir.Eserlerde, dönemin güncel olaylarının ve yaşam koşullarının yer aldığı da görülmektedir. Bu türörnekler cümle düzeyinde kalmaktadır: “Biraz gaz satın al. Bu çocuk zarf satar.” (Bağdadî, 1896: 20),“Yaşasın Kanun-ı Esasi. Yaşasın müsavat, yaşasın adalet. Yaşasın vatan. Yaşasın padişahımız.” (Harputî,1909: 20), “Bursa ve İzmir bizimdir. Yaralılarımıza yardım edelim. Yunan İzmir’de asla duramaz.”(Köprülü, 1918: 22)Mehmed Şemseddin’in yazmış olduğu resimli Elifba (1898) iki özelliğiyle dikkat çeker. 1) Yazareserinde önce sözcük öğretimini gerçekleştirir. “kedi, kara, uzun, kuş, pek, yuva, cehd, eğlence… gibi.” Dahasonra öğrettiği sözcükleri cümle içinde kullanır: “Bu kedi benimdir. Kuyruğu uzundur. Kedi kısmının pençesiyumuşaktır; lâkin tırnakları keskindir. Kedi, fareyi gözlüyor. Koş! Fare! Koş! Eğer koşmaz isen kedi seniyakalar. Şu fare yuvasına koşuyor. Kedi onu yakalayamadı. Kedi eğer ceht ve gayret ede ede tutabilir miydi?


Tutardı; lâkin yuvasına girince tutamaz. Hiç kendi kuyruğunu tutmaya çalışan kedi gördünüz mü?‘Kuyruğumu tutacağım’ diye feril feril dönen kediyi görmek, pek eğlencelidir.” (1898: 46,47)2) Yazar ayrıca eserde çocuklara, ona kadar rakamları öğretir. Yazarın rakamları öğretme tekniğidiğer <strong>elifba</strong> kitaplarında yoktur. Aşağıdaki metinde yer alan nesnelerin resimleri eser içinde mevcuttur:“Şu yapraklar arasında bulunan armutlar kaç adettir?” bir, iki.“Şu yuvanın yanında kaç kuş var?” bir, iki, üç.“Şurada kaç kız oturuyor?” Bir, iki, üç, dört.“Şurada çocuklar kaçtır?” Bir iki, üç, dört, beş.“Şu dalda kaç kiraz var? Bir, iki, üç, dört, beş, altı.“Şu elmalar kaç adettir? Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi.“Şu havuzda kaç balık var?” Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz.“Şu fidanda kaç gül var?” Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz.“Şu koşan kurtlar kaçtır?” Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.” (1898: 52, 53)Mustafa Hamid, Resimli Elifba (1920) adlı eserinde çocuklara ders anlatırken levhaların kullanılmasıgerektiğini vurgularken, eserde yer alan metinleri nasıl belirlediğini şu şekilde ifade eder: “Meselâ birlokomotifin Fi! Fi! Fi! … yaparak hareketi (f) harfini, kuzuların melemesi (m) harfini, horuldamak (h)harfini sesleriyle çocuğun zihninde nakş için kullanılmakta ve bunlar en müfit levhalarla temsil edilmektedir.Böyle resimler silsilesiyle <strong>elifba</strong> yanı zamanda ‘eşya dersi’ ve ilk seneler coğrafyası demek olan ‘yurt bilgisi’mevzularını da sinesine alarak küçük mektepli için en istifadeli ve hoş bir ders mahiyetini ahz etmektedir. İşbu risalede mebzul bir surette temsil edilen hayvanatlardan maada meselâ (ırmak, ova, dağ: s. 13) (deniz,ada s. 16), (orman, tarla s. 21) (göl s. 43) resimleri yurt bilgisine ait bir heyet-i mecmua teşkil ederler. Keza(araba, kayık, yelken gemisi, demiryolu katarı ve vapur) resimleri vesait-i nakliyeyi ara itmektedir (1920: 7).Ayrıca eserin bir başka özgünlüğü, okuma parçaları olarak seçilen metinlerin çocuk edebiyatısahasında ürünler veren sanatçılardan alınmasıdır: Mehmet Emin’in, “Sabah” (s. 65), Tevfik Fikret’in“Papatya” (s. 68), “Marangoz” (s. 71), Ali Ekrem’in, “Gül On Para” (s. 69), Ali Ulvi’nin, “Parmaklar” (71),İbrahim Alâettin’in, “Vatan” (s. 74) şiirleri eserde yer alır.Değerlendirilen kitaplar içinde çocukların sözcük dağarcığını atasözleriyle ve özdeyişlerlegeliştirmeyi amaçlayan ve bu nedenle pek çok atasözünü ve özdeyişi bünyesinde barındıran eser, Cemiyet-iTedrisiye-i İslâmiye’nin kaleme aldığı Elifba Risalesi (1866)’dir. Bu eserdeki özdeyişlerden veatasözlerinden bazıları şunlardır: “Allah diyen mahrum kalmaz. Gayret imandandır. Her şeyin ilmi cehlindenyeğdir. Akıl yaşta değil baştadır. Nadan ile konuşmaktan ehl-i irfan ile taş taşımak yeğdir. Sanat elde altınbileziktir. Elin ağzına bakan aç kalır. Bol bol yiyen bel bel bakar. Ak akçe kara gün içindir. Yol ile gidenyorulmaz. Doğrunun yardımcısı Allah’dır. Hile ile iş gören mihnet ile can verir. Az tama’ çok ziyan görür.Kişi ettiğini bulur. Ne ekersen onu biçersin…” (1866: 13,14).Değerlendirilen eserler içinde kullanılan üslûp açısından çocuk diline seslenen iki eserden söz etmekmümkündür. Bu eserlerin Arapça yazım kurallarının öğretildiği ikinci kısmında, birkaç Arapça soyutkavramın karşılığı olan sözcüklerin haricinde soyut kavramları karşılayan sözcük kullanılmamıştır. Bueserlerden A. İrfan’ın yazmış olduğu Son Elifba-yı Osmanî’den yukarıda söz etmiştik. Diğer eser Mahmud


Nedim’in Usûl-i Savtiye Üzere Türk Elifbası Okutmaktayım (1914) adlı, “köy mektepleri” için “Müslümanköylü çocuklara kolaylıkla okumayı öğreten” eseridir. Yazar, eserde izlediği yöntemi tam anlamıylauygulayacak olanların ne denli başarı elde edeceklerini şu şekilde ifade eder:“İki veya dört günde bir sayfayı öğretmek ve kolay kelimeleri yazdırmakla unutmaması için haftadabir defa okuyup geçtiği sayfaları tekrar gözden geçirtmek suretiyle bir çocuğun böyle kolayca okuması veyazması elde ediliyor. Fakat usûl-i tedris ve talimi hakkıyla icra etmekle…Beş yaşından sekiz yaşına kadar olan çocuklara üç ayda iyice kıraat okumağa ve biraz imlayazmağa, altı ayda Türkçe gazeteyi, hecesiz olarak Kuran-ı Kerim’i okutmağı taahhüt ediyorum.” (1914: 4).Adana Darülmuallimin okulundan mezun olan Mahmud Nedim eserinde köy çocuklarına, günlükyaşamlarında karşılaştıkları nesnelerin karşılığı sözcükleri öğretir. Eserinde, bu sözcüklerle oluşturulancümleler kullanır. Cümleler bir metin kurgusunda yer alır. Metinlerde bölgenin coğrafî özellikleri ve ocoğrafyada yetişen meyveler yer alır. Aşağıda, “Yaramaz Çocuk” (1914: 23-24) başlıklı metinde buözellikleri görmekteyiz:“Ali çok yaramaz idi. Bir gün validesi görmeden bahçedeki portakal ağacına kundura ile çıkar.Portakal koparır iken birden bire ayağı kayar. Aşağıya düşer. O sırada validesi oğlunun düştüğünü görür.Vay! Yavrum ben sana ağaca çıkma demedim mi diyerek hemen yanına koşar. Çocuğu bayılmış bulur.Şefkatli valide göz yaşları dökerek Ali’yi bağrına basar. Odaya götürüp yatağa yatırır.Bir zaman sonra Ali ayılır. Gözünü açar ne görsün. Yatakta yatıyor. Validesi baş ucunda ağlayıpduruyor. Ali yataktan kalkmak istedi ise de kalkamadı. Kendi kendine düşündü. Vay ben validemin sözününiçin dinlemedim de bu belâar başıma geldi diyerek kendisi de ağlamaya başladı. Söz dinlemeyen yaramazçocuk böyle olur.” (Muallimlere: Bu hikâye çocuklara birkaç defa yazdırılacak, okutturulacak bu suretleokurken yazmayı da beraberce talim etmiş bulunacaktır.)”Çocuğun günlük yaşamında karşılaştığı bu tür olayları anlatan metinleri zevkle okuyacağı birgerçektir. Yazar, çocuklara tarih bilinci kazandırmak, memleket sevgisi aşılamak amacıyla da “Yurdunu ÇokSeven Türk Oğlu Müslüman Çocuk” (1914: 33) başlıklı metin kaleme almıştır:“Ben Müslüman ve Türk oğluyum. Bizim devletimiz Türk ve Osmanlı devletidir. Osmanlıların asıldedeleri Türk’tür. Ne kadar Türk var ise hepsi bir anadan bir babadan kardeş gibidirler. İçinde yaşadığımızşu şehrimizi, kasabalarımızı Türk dedelerimiz kan dökerek canlar vererek almışlardır. Onun için devletimiziyurdumuzu çok sevelim.”Elifba kitaplarında çocukların yazma becerilerini geliştirme yolları alfabenin yapısına bağlı olarakkendini gösterir. Yazı alıştırmalarında çocukların özgün yazma becerisini geliştirmekten çok, onlara güzelyazı yazabilme becerisi kazandırmak amaçlanmıştır. Eserlerde yazım kurallarına uyma yönünden bir birlikyoktur. Eserlerdeki yazım kurallarının farklılıklarını şu şekilde özetlemek mümkündür:1) Sözcük ve hecelerdeki harfleri önce tek tek, sonra bitişik olarak yazanlar,2) Heceler arasına tire koyanlar,koyanlar, harfinin sesli okunuşları (o, u, ö, ü) için harfin altına ve üstüne işaret ‏(و)‏ 3)4) Türkçe sözcüklerin yazımında sesli harflerin gösterilmesinde yaşanan ikilik,5) Eserlerden bazılarının rika ile bazılarının ise nesihle yazılması,


6) Noktalama işaretlerinin bazı esrelerde kullanılması, bazılarında kullanılmaması.SonuçTürkçe eğitimi ana bilim dalının kapsamı içinde değerlendirdiğimiz ilkokuma ve yazma öğretiminintarihsel gelişimi ayrıntılı olarak çözümlenmemiştir. Bugün, İlköğretim Kurumları Türkçe EğitimiProgramı’nda yer alan cümle yöntemi, <strong>elifba</strong> kitaplarını yazanların, çocuklara daha kısa zamanda, dahasağlıklı okuma ve yazma öğretme çabalarının bir ürünüdür.Eğitim tarihimizde, Türkçe öğretimi tarihinin her yönüyle aydınlatılması, gelecek kuşaklara dahabilimsel, daha verimli bir eğitim ve öğretim vermemize kaynaklık edecektir.


KAYNAKLARA.İrfan. (1325-1328/1907-1910). Son Elifba-i Osmanî. İstanbul: İkbal Kütübhanesi Şems Matbaası.Ahmed Şükrü. (1330/1911/1912). Türkçe Elifba. İstanbul: Matbaa-i Amire.Akyüz, Yahya. (2000). Resimli İlk Türkçe Alfabe ve Okuma ve Türk Eğitim Tarihindeki Önemi. MilliEğitim. (Temmuz, Ağustos, Eylül), 147, 3 – 8.Azmi. (1313/1895). Elifba. 3. Baskı, İstanbul: Karabet Matbaası.Bağdadi, Cemil. (1314/1896-97). Elifba-yı Osmanî yahud Medhalü’l Lisan. İstanbul: YovanakiPanayotidis Matbaası.Baymur, Fuat. (1939). İlk Okuma ve Yazma Öğretimi. İstanbul: Devlet Basımevi.Binbaşıoğlu, Cavit. (Kasım 1999). İlkokuma ve Yazma Öğretiminin ve Alfabe Kitaplarının Tarihsel Gelişimi.Eğitim ve Bilim. 114, 8 – 32.Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye. (1283/1866). Elifba Risalesi. İstanbul: Tasvir-i Efkar Gazetehanesi.Elifba (1272/1855-56).Elifba Cüzü. (1315 - 1897). İstanbul: Matbaa-i AmireElifba. (1317/1899). İstanbul: Osmanlı MatbaasıEmre, Ahmed Cevad. (1335/1916). Usûl-i Savtiye Üzere Altun Elifba. İstanbul: Kitabhane-i İslam veAskeri. (Matbaa-i Osmaniye).Emre, Ahmed Cevad. (1341/1922). Usûl-i Savtiye Üzere Yeni Elifba. Türkçe Okuyorum. İstanbul:Orhaniye Matbaası.Harputî, Mehmet Ali. (1327/1909). Nev-Usûl Talim-i Kıraat yahud Elifba-i Türkî. 1. Baskı İstanbul:Mahmud Beğ Matbaası.İlhami, S. (1928). Son Türkçe Elifba. İstanbul: Kitabhâne-i Hilmi.İoannis, İoannidi. (1895). Mükemmel Elifba-yı Osmanî. İstanbul: Gerardos, A. K. Ve Ortağı.Konstantinidi. (1291/1875). Elifba-yı Osmanî. İstanbul: Şeref Matbaası.Köprülü, Mehmed Fuad ve Süleyman Saib. (1337 – 1918). Milli Elifba. İstanbul: Kanaat Matbaası.M. S. (1292/1875). Elifba-i Cedide (Mübtediyan). İstanbul: Matbaa-i Âmire.Maarif Vekaleti. (1326 / 1908). Musahhah Elifba-i Osmanî. İstanbul: Kasbar Matbaası.Maarif Vekaleti. (1926). İlk Mekteplerin Müfredat Programı. İstanbul: Millî Matbaa.Mahmud Nedim. (1332/1914). Usûl-i Savtiye Üzere Türk Elifbası Okutmaktayım. (Köy MektebleriMüselman Köylü Çocuklara Kolaylıkla Okumayı Öğretir). İstanbul: Kitabhane-i İslam ve Askeri.Marif Vekaleti Talim ve Terbiye Dairesi. (1926). İlk Mektep Kitapları Tetkik Komisyonunun ElifbaKitapları Hakkındaki Raporu. İstanbul: Millî MatbaaMehmed Abdülkadir. (1320/1902). Elifba-yı Türkî. İstanbul: Hanımlara Mahsus Gazete Matbaası.Mehmed Nuri. (1324/1906). Mükemmel Nev-Usûl Osmanlı Elifbası. İstanbul: Garabet Matbaası.Kütübhane-i İrfan.Mehmed Şemseddin. (1316/1898-99). Çocuklara Kılavuz Birinci Kitab Elifba. 5. Baskı. İstanbul: ArakelMatbaası.Mihri (Mihnan Apikyan). (1323/1905). Elifba-yı Osmanî. İstanbul: Mahmud Bey Matbaası.


Muhammed Raşid. (1280/1863-64). Risale-i Elifbaiyye. İstanbul: Aşir Efendinin Taş Destgâhı.Mustafa Hamid. (1339/1920). Resimli Elifba. 4. Baskı, İstanbul: Kitabhane-i Hilmi.Mustafa Şefik. (1337/1340 – 1918/1921). Resimli Güzel Elifba. İstanbul: Şirket-i Mürettibiye Matbaası.Necib. (1281/1864). Elifba-yı Osmanî. İstanbulRüştü. (1274 / 1858). Nuhbe-t’ül Etfâl.Sabit, Nüzhet. (1924). Kelime Usûli ile Elifba. İstanbul: Sühûlet Kitabhanesi.Sabit, Selim. (1290 - 1874). Elifba-yı Osmanî. İstanbul.Temizyürek, Fahri. (2000). İlkokuma ve Yazma Öğretiminde Selim Sabit’in Yeri ve Önemi. Bilge, 23: 110 –112. (Daha fazla bilgi için bakınız: Fahri Temizyürek. (1999). Selim Sabit Efendi ve Usûl-i CeditHareketi İçerisindeki Yeri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Danışman: Sadık Tural)Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!