iç anadolu'da erozyonun edafik faktörler üzerine etkisi
iç anadolu'da erozyonun edafik faktörler üzerine etkisi
iç anadolu'da erozyonun edafik faktörler üzerine etkisi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İÇ ANADOLU’DA EROZYONUN EDAFİK FAKTÖRLER ÜZERİNE ETKİSİ<br />
Behzat GÜRKAN<br />
Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi,<br />
Biyoloji Bölümü, Ekoloji Anabilim Dalı<br />
Beytepe – Ankara / TÜRKİYE<br />
bgurkan@hacettepe.edu.tr<br />
ÖZET<br />
Bu çalışmada İç Anadolu Bölgesi’nde seçilen 8 çalışma alanında toprak <strong>erozyonun</strong> <strong>edafik</strong> <strong>faktörler</strong> <strong>üzerine</strong><br />
<strong>etkisi</strong> araştırılmıştır. Çalışma alanları iki farklı eğim ve farklı şiddetlerde eroz-yona uğramış alanlar arasından<br />
seçilmiştir. Çalışma sonucunda, uzun zamandır süren aşırı kullan-ma sonucunda meydana gelen erozyon nedeniyle tam<br />
bir toprak profilinin gelişmediği saptan-mıştır. Özellikle Beypazarı ve Eskişehir çalışma alanlarının erozyona en hassas<br />
alanlar olduğu gözlenmektedir. Erozyona daha az hassas diğer alanlarda da toprağın dikkatli kullanılması<br />
gerekmektedir. Sonuç olarak özellikle yüksek eğimli yerlerdeki aşırı otlatma, yanlış kullanım ve arazi tahribatı, üst<br />
toprağın akıp gitmesine, derin oyuntulara ve ana materyalin yüzeye çıkmasına neden olmaktadır.<br />
Anahtar Kelimeler: erozyon, İç Anadolu, Türkiye, toprak tekstürü<br />
THE EFFECT OF EROSION ON EDAPHIC FACTORS IN CENTRAL ANATOLIA<br />
ABSTRACT<br />
The effect of erosion on edaphic factor was investigated in 8 selected study sites. The sites were selected to two<br />
different slope and erosion degree classes. It was detected that because of the erosion due to long-term use of the soils,<br />
the soil profile can not develop normally. Especially, it seems that Beypazarı and Eskişehir sites were the most<br />
sensitive to soil erosion. Even in less sensitive areas, the careful use of the soils is needed. As a result, especially in the<br />
places with high slopes, extreme grazing, carefulness use of soils and field destruction cause erosion of upper soil<br />
layers, to form deep carves and to appear of the main material to surface.<br />
Key Words: erosion, Central Anatolia, Turkey, Soil texture<br />
GİRİŞ<br />
Anadolu toprakları, yüzyıllar boyunca insanlara mekan olmuş ve beslen-mesine cevap<br />
vermiştir. Bütün bu süreç <strong>iç</strong>erisinde meydana gelen kullanımlar, savaşlar, kuraklıklar, yangınlar,<br />
aşırı yağışlar, heyelanlar gibi felaketler netice-sinde önceden var olan bitki örtüsü gitgide<br />
azalmıştır. İç Anadolu kırsalında mera ve otlakları oluşturan step vejetasyonu, aşırı kullanım veya<br />
kapasite üstü kullanım neticesinde zayıflamış adeta yok olmaya yüz tutmuştur. Vejetasyonun<br />
ortadan kalkması, binlerce yıllık süreçte oluşan toprağın yok olmasına neden olan toprak<br />
<strong>erozyonun</strong> meydana gelmesine neden olmaktadır. Toprak erozyonu zamanla, bitki atmosfer ve<br />
toprak arasındaki azot ve karbon döngülerini aksat-ması nedeniyle (1) toprak kalitesinin<br />
azalmasına neden olmaktadır (2). Toprağın erozyona yüksek derecede hassas olması nedeniyle<br />
büyük miktarlarda topraklar verimsiz hale gelmektedir (3).<br />
Çoğu ülke <strong>iç</strong>in çok ciddi bir problem olan toprak erozyonu, Türkiye’de her yıl 500 milyon<br />
verimli toprağın ve büyük miktarlarda bitkisel besin maddelerinin kaybına neden olmaktadır (4).<br />
Yamaç araziler felaketlerden daha çok etkilenmekte ve daha vahim bir görünüm arz etmektedir.<br />
Vejetasyon varlı-ğının aleyhine olan otçul hayvan varlığının sayısı ve otlatma sıklığı, <strong>erozyonun</strong>un<br />
lehine çalışmış ve daima artırmıştır.<br />
Bu çalışmada, İç Anadolu Bölgesi’nde seçilen sekiz çalışma alanında, toprak <strong>erozyonun</strong><br />
<strong>edafik</strong> etmenler <strong>üzerine</strong> <strong>etkisi</strong>nin belirlenmesi amaçlanmıştır.
MATERYAL VE METOD<br />
Çalışma alanları bölgede birbirinden kilometrelerce uzakta sekiz ayrı yörede alınmıştır.<br />
Seçilen çalışma alanları; Ankara-Bala’da (Beynam Ormanı), Ankara-Elmadağ’da, Ankara-<br />
Beypazarı’nda, Çankırı’da, Kırşehir’de, Eskişehir’-de, Kırıkkale’de ve Konya-Beyşehir’dir.<br />
Her bir deneme alanında;<br />
a) Arazi meyli % 12-50 arasında ve<br />
b) Arazi meyli> % 50 olmak üzere iki eğim grubunda uygulanmıştır.<br />
Her bir eğim grubundaki deneme alanları; üç aşınım sınıfına tabi tutulmuştur. Bunlardan;<br />
- Birinci sınıfa dahil alanlar; erozyona uğramamış alanlardır,<br />
- İkinci sınıfa dahil alanlar; orta şiddette erozyona maruz kalmış alanlardır,<br />
- Üçüncü sınıfa giren alanlar ise, tamamen erozyona maruz kalmış alanlar olarak ayrılmış ve<br />
tüm örneklemeler / ölçümler her bir deneme alanında yapılmıştır. Deneme alanlarının özellikleri<br />
Tablo 1’de gösterilmiştir.<br />
Tablo 1. Deneme alanlarının genel özellikleri.<br />
Deneme Alanı Bakı Eğim Yükseklik Lokalite<br />
Ankara-Beynam Kuzey-Kuzeydoğu % 12 üzeri 1200-1250 m 39º 41' K, 32º 56' D<br />
Ankara-Beypazarı Batı-Kuzeybatı- %12-50 550-600 m 40º 7' K, 31º 56' D<br />
Kuzey<br />
%50 üzeri<br />
Ankara-Elmadağ Güney<br />
%12-50 1150 39º 52' K, 33º 16' D<br />
Güneybatı<br />
Kuzey<br />
%50 üzeri<br />
Kırıkkale<br />
Batı<br />
%12-50 650 39º 57' K, 33º 26' D<br />
Güneybatı<br />
%50 üzeri<br />
Kırşehir<br />
Kuzey<br />
%12-50 990 39º 11' K, 33º 54' D<br />
Doğu<br />
Kuzeydoğu<br />
Çankırı<br />
Güney<br />
%12-50 750 40º 30' K, 33º 40' D<br />
Güneybatı<br />
%50 üzeri<br />
Eskişehir<br />
Kuzey<br />
%12-100 820 39º 47' K, 31º 16' D<br />
Kuzeybatı<br />
Konya-Beyşehir Kuzey<br />
Kuzeybatı<br />
Güney<br />
%12-100 1125-1150 37º 59' K, 31º 30' D<br />
BULGULAR<br />
1. Ankara-Elmadağ Deneme Sahası<br />
Deneme sahasında açılan profillerde 0-10 cm kalınlığında koyu kahve-rengine kadar<br />
değişen üst toprak mevcuttur. Aşağılara doğru renk çok fazla değişmemektedir, horizonlar<br />
arasında tedrici bir geçiş vardır. Profillerde hemen C horizonuna ulaşılmaktadır. Üst toprak<br />
tekstürü balçık ve killi balçık, kumlu balçık arasında değişmektedir. Alt toprak tekstürü çakıllı<br />
kumlu balçık türün-dedir. Kireç muhtevası yer yer yükselmektedir (% 1-5). Toprağın pH’I<br />
yüksektir (7.41-8.19). Arazinin eğimi yükseldikçe anakaya yüzeye çıkmaktadır.<br />
2. Ankara-Beypazarı Deneme Sahası<br />
Bu topraklar açıkgri kahverengimsi kırıntı strüktüründe bazı kısımlarda toz balçığı, bazı<br />
kısımlarda toz (%66) olmak üzere 10 cm’den 60 cm’ye kadar devam eden üst toprak mevcuttur.<br />
Bundan sonra devam eden anamateryal açıkgri sarımsı bir renk almakta, yumuşak ve aynı<br />
özellikleri taşıyan bir özellik göstermektedir. Morn tabakalar arasında yer yer yüzeye çıkmış jips<br />
kalıntılarına rastlanmaktadır. Bütün profillerde yukarıdan yaşlamak üzere aşağılara doğru kireç<br />
mevcuttur. PH 7.39-7.92 arasında değişmektedir. Organik madde yönün-den zayıftır. Topraklarda<br />
kalsiyum miktarı çok yüksektir (62400 ppm).
3. Ankara-Beynam Deneme Sahası<br />
Beynam ormanı yakınındaki bu deneme sahasının çevresindeki yamaçlar üzerinde kısmen<br />
erozyon görülmektedir. Üst toprak 30 cm’ye kadar koyu kahverengi kırıntılı bir strüktüre sahiptir.<br />
30 cm’den sonra toprağın rengi açıl-maktadır. Taşlılık azdır. Bol miktarda ot kökü ihtiva<br />
etmektedir. Toprak tekstü-rü kil, killi balçık ve kumlu killi balçıktır. Kireç ihtiva etmektedir. PH<br />
7.34-8.35 arasında değişmektedir. Akıp gitmeyen üst toprak organik madde yönünden zengindir<br />
(% 5.798). Tuz problemi olmayan toprak kalsiyum yönünden zengin-dir (2000-10400 ppm<br />
arasında değişmektedir).<br />
4. Kırıkkale Deneme Sahası<br />
Kızılırmak havzasına bakan yamaçlar üzerinden alınan deneme sahasında üst toprak kızıl<br />
kahverengi görünümünde kumlu balçık tekstüründedir. 10 cm’den sonra yoğun taşlılık<br />
başlamakta hemen anamateryale ulaşılmaktadır. Yer yer çakıllı, nispeten sert yapılı farklı<br />
materyallerden oluşan anakaya parça-lanabilmektedir. Aşağılara doğru inildikçe toprağın rengi<br />
açılmakta gri renge dönüşmektedir. Organik madde yönünden oldukça fakir olan toprakların pH’ı<br />
7.93-8.84 arasında değişmektedir. Kalsiyumca zengin olan toprakta tuz yoktur.<br />
5. Eskişehir Deneme Sahası<br />
Bu deneme sahasında topraklar açıkgri-sarımsı kırıntı strüktüründe tama-men kil<br />
tekstüründe bir üst toprak yapısına sahiptir. 15 cm’ye kadar devam eden bu durum 15 cm’den<br />
sonra yerini biraz sert ve kalın marn tabakasına bırak-maktadır. 100-120 cem’den sonra daha da<br />
sertleşen anamateryalde CaCo 3 birikmesi tespit edilmiştir. PH değerleri 7.78 ile 8.59 arasında<br />
değişmektedir. Organik madde yönünden oldukça zayıf gözüken topraklarda kalsiyum ve<br />
mağnezyum değerleri yüksektir (ca 6000 ppm, Mg 4176 ppm gibi), tuz yoktur.<br />
6. Kırşehir Deneme Sahası<br />
Erozyonun olmadığı ve yoğun bitki örtüsüne sahip olan alanda (%12 eğim) toprak<br />
kahverengi ve kızıl kahverengi, kırıntılı strüktüre sahiptir. Erozyo-nun başladığı alanların<br />
üzerinde açılan profillerde ise, toprak rengi açılıyor, açıkgri sarımsı bir hal almaktadır. Taşlı ve<br />
sert olan yüzey toprağı 10 cm’den sonra kolay ufalanabilir yumuşak bir hal almaktadır. Kumlu<br />
balçık, killi balçık ve kil tekstüründe toprakta ph 7.30 ile 7.85 arasında değişmektedir. Organik<br />
maddenin orta düzeyde olduğu topraklarda tuz problemi yoktur, kireç yönünden zengindir.<br />
Kalsiyum değerleri oldukça yüksektir (8400-45600 ppm). Derin oyulmuş vadi ve yamaçlarda yer<br />
yer yüzeye çıkan jips kalıntıları görülmektedir.<br />
7. Çankırı Deneme Sahası<br />
Yer yer blok halinde yüzeye çıkan anamateryal çimentolaşmış ve farklı orijinlerden gelen<br />
taş ve çakıllardan oluşan konglomeradır. Konglomera üzerin-de gelişen bu bölge toprakları<br />
kızılkahverengi görünümünde olup kırıntılı bir bünyeye sahiptir. Üst toprak kalınlığı bazı<br />
kısımlarda 10 cm’yi geçmemektedir. Yüzeyde taşlılık %70-80’leri bulmaktadır. Üst toprak killi<br />
balçık ve kil türün-dedir. PH’ı oldukça yüksektir, (8.26-9.36), az miktarda kireç ihtiva etmektedir.<br />
Organik madde yetersizdir. Farklı orijinlerden gelen anakaya nedeniyle hem kalsiyum hem<br />
mağnezyum hem de sodyum değerleri normalin üzerindedir.<br />
8. Konya-Beyşehir Deneme Sahası<br />
Deneme sahası yakınındaki yamaçlar üzerinde yer yer erozyon görülmek-tedir. Kızıl,<br />
kızılkahverengi görünümündeki üst toprak 40 cm’ye kadar inmekte-dir. Yüzeyde yoğun taşlılık<br />
vardır. Profilde birkaç tane çakıl görünümünde taş-lara rastlanmıştır. Üst toprak killi balçık<br />
tekstüründedir. Aşağılara doğru inildik-çe kumlu killi balçık ve kil tekstüründe bir toprak<br />
karşımıza çıkmaktadır. Topraklarda kirece rastlanmamıştır. pH değerleri 7.36-7.96 arasında<br />
değişmek-tedir. Organik madde yönünde oldukça yetersiz görünen topraklarda tuzluluk problemi<br />
yoktur.
TARTIŞMA<br />
İç Anadolu Bölgesi’ndeki araştırma sahalarında yüzyıllar boyu kötü fay-dalanma sonucu<br />
iklim, vejetasyon ve toprak arasındaki denge tamamen bozul-muştur. Bu nedenle bu bölgelerde<br />
doğal çevre <strong>faktörler</strong>inin <strong>etkisi</strong> ile bakir bir alan görmek mümkün değildir. Özellikle vejetasyon<br />
örtüsünün yetersiz olduğu dik yamaçlar üzerinde oluşan toprak; ana kayaya, vejetasyon örtüsüne,<br />
topoğra-fik duruma bağlı olarak uzun zamandır devam etmekte olan erozyon nedeniyle değişik<br />
miktarlarda taşınmaktadır. Bu bölgelerde bahsedilen sebeplere bağlı olarak yamaç topraklarının<br />
pek çoğu tam bir profil gelişmesi gösterememek-tedir. Yaşlı olan yüzey toprakları yıllar boyu<br />
kaybolup gitmekte yerlerini genç topraklara bırakmaktadır. Çoğu yerlerde alttaki ana materyal<br />
yüzeye çıktığından buralarda topraktan bahsetmek mümkün olmamaktadır.<br />
Yamaç arazilerde (Eğim %12’den fazla) toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı<br />
olarak hızlı bir şekilde devam eden ufalanma olayı toprak taşınmasını önemli ölçüde<br />
çabuklaştırmaktadır. Ufalanmaya daha fazla maruz kalan yerler bitki sınırının üstüne isabet eden<br />
alanlardır. Kurak ve yarı kurak bölgelerde gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkları çok büyük<br />
olduğundan toprağın mukavemeti azalmakta, toprağı koruyucu bir bitki örtüsü bulunmamak-tadır.<br />
Toprak taneleri arasındaki bağıntı ve dayanışmanın azalmasına neden olan bu olaydan dolayı<br />
toprağın taşınması da hızlanmaktadır.<br />
Bu çalışmada, erozyon, bitki örtüsünün azalmaya başladığı alanlardan başlamak üzere<br />
hafif, orta ve şiddetli (fazla) erozyon şeklinde olmak üzere üç sınıfta ele alınmıştır. Arazi, %12-50<br />
ve %50 üzeri olmak üzere iki eğimde değerlendirilmiştir. Çalışmada, ana materyalin<br />
değerlendirilmemesi önemli bir eksikli olarak göze çarpmaktadır.<br />
Araştırmamıza konu olan deneme sahalarının hem kuzey hem de güney yamaçları az veya<br />
çok erozyona müsait topraklardan oluşmaktadır. Bilhassa Beypazarı ve Eskişehir deneme<br />
sahalarındaki marnlı ve jipsli topraklar eroz-yona karşı en dayanıksız olanlarıdır. Bu topraklar<br />
daha kolay çözünebilen ve taşınabilen özelliklere sahiptir. Arazide yapılan gözlemlere göre<br />
seçilen sekiz deneme sahasında dik ve vejetasyon örtüsünün yetersiz olduğu yamaçlarda çok<br />
belirgin ve derin oyulmalar göze çarpmaktadır. Üstteki toprak kitlesinin herhan-gi bir sebeple<br />
(yanlış kullanım, çiğnenme, yırtılma) taşınması veya kaldırılması halinde toprağı tutan kuvvetler<br />
iyice zayıflamakta bu takdirde ana materyal kolaylıkla yıkanabilmekte derin oyulmalar böylece<br />
teşekkül etmektedir. Bu ne-denle erozyona daha dayanıklı gibi görünen diğer altı deneme<br />
sahasında (Beypazarı ve Eskişehir har<strong>iç</strong>) toprağın daha dikkatli kullanılması gerekmek-tedir.<br />
Ayrıca topraktaki toz muhtevasının yüksek olması da erozyona karşı mukavemeti<br />
azaltmaktadır (Beypazarı). Yine aynı şekilde topraktaki kil mikta-rının yüksek olması da<br />
erozyonu hızlandırmaktadır (Eskişehir). Erozyona daha dayanıklı olan kumlu balçık, balçık ve<br />
kumlu killi balçık türündeki topraklar üzerinde yanlış kullanım nedeniyle bitki örtüsünün<br />
zayıflamış olması zamanla üst toprağın yıkanmasına neden olmakta ve erozyona karşı<br />
dayanıklılığı azalt-maktadır (Bala, Elmadağ, Kırıkkale, Çankırı).<br />
Sonuç olarak dik yamaçlar üzerinde yapılan aşırı otlatma, yanlış kulla-nım, kötü<br />
faydalanma ve çeşitli yollarla yapılan arazi tahribatı yetersiz ve topra-ğı örtmeyen vejetasyon<br />
örtüsü nedeniyle üst toprağın akıp gitmesineç derin oyulmalara , anamateryalin yüzeye çıkmasına<br />
neden olmaktadır. Bu durum bü-yük çoğunluğu erozyona müsait olan ülke toprakları <strong>iç</strong>in (sadece<br />
yüzölçümü 3 093 949 hektar olan Ankara topraklarının 2 941 278 hektarı erozyonla karşı<br />
karşıyadır) büyük tehdit oluşturmaktadır.
KAYNAKLAR<br />
– Schleisinger, W., Reynolds, J. F., Cunningham, G. L., Huenneke, L. F., Jarrel, W. M., Virginia, R. A.,<br />
Whitford, W. G. 1990. Biological feedbacks in global desertification. Science 247, 1043-1048.<br />
– Ward, D., Feldman, K., Avni, Y. 2001. The effects of loess erosion on soil nutrients, plant diversity and plant<br />
quality in Negev desert wadis. Journal of Arid Environments 48, 461-473.<br />
– Pardini, G., Gispert, M., Dunjó, G. 2003. Runoff erosion and nutrient depletion in five Mediterranean soils of<br />
NE Spain under different land use. The Science of the Total Environment 309, 213-224.<br />
– Oztas, T., Koc, A., Comakli, B. 2003. Changes in vegetation and soil properties along a slope on overgrazed and<br />
eroded rangelands. Journal of Arid Environments 55, 93-100.