You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
T.C.<br />
SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ<br />
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ<br />
TARĠH ANABĠLĠM DALI<br />
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ<br />
DanıĢman<br />
Prof.Dr.Mehmet Ali ÜNAL<br />
Hazırlayan<br />
Cabir DOĞAN<br />
ISPARTA – 1998
ii<br />
ĠÇĠNDEKĠLER<br />
KISALTMALAR .................................................................................................... v<br />
ÖNSÖZ .................................................................................................................. vi<br />
ENVER PAġA'NIN YURT DIġINDAKĠ HAYATI VE MÜCADELESĠ..........viii<br />
GĠRĠġ ...................................................................................................................... 1<br />
A- BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġINA KADAR ENVER BEY ............................. 1<br />
1- Enver’in Doğumu, Ailesi ve Eğitimi .......................................................... 1<br />
2- İlk Devlet Hizmetleri ................................................................................. 3<br />
3- Enver Bey’in İlk Siyasi Faaliyetleri .......................................................... 5<br />
a) Ġttihat ve Terakki Cemiyeti .................................................................... 5<br />
b) Enver Bey‟in Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne Girmesi ve Faaliyetleri.... 6<br />
4- II. Meşrutiyet’e Doğru Enver Bey ............................................................. 8<br />
5- Berlin Ataşemiliteri Enver Bey ................................................................. 9<br />
6- 31 Mart Vak’âsı ve Hareket Ordusunda Enver Bey ................................ 11<br />
7- Trablusgarb Savaşında Enver Bey .......................................................... 14<br />
8- Bab-ı Âli Baskınında ve Balkan Savaşlarında Enver Bey ....................... 18<br />
9- Enver Bey’in (Paşa) Saraya Damat Olması............................................ 22<br />
B - BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġI YILLARINDA ENVER BEY (PAġA) ....... 24<br />
1- Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı Dönemi ............................................... 24<br />
2- Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi ............................. 27<br />
3- Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti ve Enver Paşa ........ 30<br />
4- Birinci Dünya Savaşının Sonu ve İttihat ve Terakki’nin Yönetimden<br />
Çekilmesi .............................................................................................. 33
iii<br />
BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />
ENVER PAġA‟NIN YURT DIġINA ÇIKMASI VE FAALĠYETLERĠ<br />
A- BAKÛ KURULTAYI (1-8 EYLÜL 1920)‟ NA KADAR ENVER<br />
PAġA‟NIN FAALIYETLERI ..................................................................... 34<br />
1- Enver Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılışı ve Kırım’a Varışı....................... 34<br />
2- Enver Paşa’nın Kafkas Politikası ......................................................... 36<br />
3- Enver Paşa’nın Kafkasya’ya Ulaşma Teşebbüsleri .............................. 38<br />
4- Enver Paşa’nın Almanya’daki Faaliyetleri .......................................... 39<br />
5- Enver Paşa’nın Moskova’ya Ulaşma Teşebbüsleri .............................. 41<br />
6- Enver Paşa Moskova’da ....................................................................... 43<br />
a) Rusların Enver PaĢa‟dan Beklentileri ................................................... 43<br />
b) Enver PaĢa‟nın Moskova‟daki Faaliyetleri ........................................... 46<br />
7- İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Enver Paşa................................... 49<br />
B – BAKÛ BĠRĠNCĠ DOĞU HALKLARI KURULTAYI .............................. 55<br />
C- HALK ġÛRALAR FIRKASI VE ENVER PAġA‟NIN ANADOLU‟YA<br />
GEÇME TEġEBBÜSLERĠ ......................................................................... 60<br />
ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />
ENVER PAġA‟NIN TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ<br />
A- TÜRKĠSTAN‟IN COĞRAFĠ VE SĠYASĠ DURUMU ............................... 64<br />
B- RUSYA‟NIN ASYA‟DA YAYILMASI..................................................... 67<br />
1- 1916 yılı Türkistan Milli Ayaklanması ................................................. 69<br />
2- Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi (Basmacılık) ................................... 71<br />
C-ENVER PAġA'NIN TÜRKĠSTAN POLĠTĠKASI........................................76<br />
D- ENVER PAġA BUHARA‟DA ................................................................... 79<br />
1- Buhara’da Siyasi Durum ...................................................................... 79<br />
2- Enver Paşa’nın Buhara’daki Faaliyetleri ............................................. 82
iv<br />
E- ENVER PAġA ġARKĠ BUHARA‟DA ....................................................... 90<br />
1- Enver Paşa’nın Esareti .................................................................... 90<br />
2- Emircilerin Faaliyeti ........................................................................ 98<br />
3- Enver Paşa’nın Esaretten Kurtulması ve Türkistan Mücadelesini<br />
Eline Alması ................................................................................... 100<br />
4- Duşanbe Savaşı ve Rusların Bozgunu ........................................... 102<br />
5- Emir’i Leşker-i İslâm-ı Buhara Enver Paşa ................................. 103<br />
6- Kâfirun Kongresi (15 Nisan 1922) ................................................ 106<br />
7- Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya Sulh Teklifi ................................ 109<br />
8- Rus İleri Harekâtı ve Enver Paşa’nın Belcivan’a Çekilmesi ......... 111<br />
9- Enver Paşa’nın Şehadeti ................................................................ 114<br />
F- ENVER PAġA‟DAN SONRA TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ ................ 117<br />
G- ENVER PAġA'NIN ġAHSĠYETĠ..............................................................120<br />
H- ENVER PAġA‟NIN KABRĠNĠN TÜRKĠSTAN‟DAN TÜRKĠYE‟YE<br />
NAKLĠ MESELESĠ ................................................................................... 123<br />
SONUÇ .............................................................................................................. 125<br />
BĠBLĠYOGRAFYA ............................................................................................ 129<br />
EK 1 .................................................................................................................... 138<br />
EK 2 .................................................................................................................... 143<br />
EK 3 .................................................................................................................... 144<br />
EK 4 .................................................................................................................... 147
v<br />
KISALTMALAR<br />
a.g.e. : Adı Geçen Eser<br />
a.g.m. : Adı Geçen Makale<br />
Ansk. : Ansiklopedi<br />
Bkz. : Bakınız<br />
B.O.A. : BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi<br />
c. : Cilt<br />
Çev. : Çeviren<br />
No : : Numara<br />
s. : Sayfa<br />
T.T.K. : Türk Tarih Kurumu<br />
V. : Vesika<br />
Yay. : Yayınları
vi<br />
ÖNSÖZ<br />
Enver PaĢa, Ģüphesiz ki son dönem Osmanlı Tarihi içerisinde en çok<br />
tartıĢılan Ģahsiyetlerden birisidir. Fakat, yine onun son dönem Osmanlı tarihindeki<br />
o rolünün belirleyiciliği her türlü tartıĢmanın ötesindedir. Üstelik Enver PaĢa,<br />
örgüt içerisinde yalnızca bu rolü ile sınırlı kalmamıĢ ve bir dizi önemli kararların<br />
alınmasında etkili rol almıĢtır. TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın organize edilmesi,<br />
hükümetin kararsız tutumuna karĢın Ġtalyanların Trablusgarb‟a yönelik<br />
saldırılarına karĢı fiilen karĢı koyma giriĢimi, Balkan Harbi‟nin en kritik<br />
noktasında Bulgar kuvvetlerine karĢı ileri harekâta giriĢmesi, Edirne‟nin<br />
Bulgarlardan geri alınması için yapılan askeri harekâtta en önde yer alması,<br />
Birinci Dünya SavaĢı‟na giriĢ kararının alınması gibi hepsi de birbirinden önemli<br />
kararların tümünde Enver PaĢa en ön safta gözükmekte ve hatta bu fikirleri ortaya<br />
atanda bizzat kendisidir.<br />
Bununla beraber, Enver PaĢa‟nın 1918 yılında vatandan ayrılıĢı ile<br />
baĢlayan gurbet hayatı ve 1922 yılında Orta Asya‟da, ölümüne kadar olan süreç<br />
içerisindeki hayatı, mücadelesi, ideali ve fikirleri pek fazla bilinmemektedir.<br />
Enver PaĢa‟nın 1881-1922 yılları arasındaki hayatını ve mücadelesini iki<br />
bölüm halinde incelemeye çalıĢtık. Birinci Bölümde, 1860-1918 devresi ele<br />
alınmıĢtır. Bu devir, 1908 ihtilâlini hazırlayan Ģartlar, Enver PaĢa‟nın bir hürriyet<br />
kahramanı olarak tarih sahnesine çıkıĢı, Trablusgarb ve Balkan SavaĢları, 1914‟te<br />
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun yine Enver PaĢa‟nın etkisi altında Birinci Dünya<br />
SavaĢı‟na katılıĢı ve nihayet müttefikleriyle Osmanlı Devleti‟nin savaĢtan<br />
çekilmesi gibi konular. Ġkinci bölümde, Birinci Dünya SavaĢı‟nın<br />
kaybedilmesinden sonra, içlerinde Enver PaĢa‟nın bulunduğu Ġttihat Terakki ileri<br />
gelenlerinin yurt dıĢına çıkıĢları, yurt dıĢındaki çok yönlü temasları,<br />
Almanya‟daki ve Sovyet Rusya‟daki faaliyetleri, en sonunda Enver PaĢa‟nın Orta<br />
Asya‟ya geçiĢi, Doğu Buhara‟daki Basmacı birliklerine katılması ve 4 Ağustos<br />
1922‟de Pamir dağları eteklerinde dramatik sonu anlatılmaya çalıĢıldı.
vii<br />
BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivinde ise, kısıtlı da olsa Birinci Dünya SavaĢı<br />
öncesine ait belgelerden yararlanma imkanımız oldu.<br />
Eski ittihatçı bir gazeteci olar Hüseyin Cahit Yalçın‟ın idare ettiği “Tanın”<br />
gazetesinde “Tarihi Mektuplar” baĢlığı altında 1944-1945 yıllarında, yurt dıĢına<br />
çıkan ittihatçılarla Enver PaĢa arasındaki mektupların yayınlanması o devre ait<br />
önemli belgeler hazinesi içinde yer alır.<br />
T.T.K‟nın arĢivindeki Enver PaĢa‟ya ait belgeler arasında Enver‟in Ekim<br />
1918‟de Ġstanbul‟dan ayrılıĢını müteakip maceralarının sırrını çözecek<br />
yayınlanmamıĢ özel yazıĢmaya ulaĢma imkanına sahip olduk.<br />
Böyle bir konuda çalıĢmaya teĢvik eden, yönlendiren ve çalıĢmalarım<br />
esnasında yardımlarını esirgemeyen danıĢmam hocam Sayın Prof. Dr. M. Ali<br />
ÜNAL‟a en içten teĢekkürlerimi sunarım. Bu arada her zaman yardım ve<br />
teĢviklerini gördüğüm sayın hocam Prof. Dr. Bayram KODAMAN ve<br />
Yrd. Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU‟na yakın ilgilerinden dolayı teĢekkür etmeyi<br />
bir vazife kabul ederim. Ayrıca çalıĢmalarım esnasında maddi ve manevi<br />
yardımlarını gördüğüm AraĢtırma Görevlisi Hasan BABACAN‟a da teĢekkür<br />
ederim.<br />
Cabir DOĞAN<br />
Isparta-1998
viii<br />
ENVER PAġA’NIN YURT DIġINDAKĠ HAYATI VE MÜCADELESĠ<br />
Enver Bey, 13 Kasım 1881 yılında Ġstanbul‟da doğdu. Babasının adı<br />
Ahmet Bey, annesinin adı AyĢe Hanımdır. Tahsil hayatı (1889) yılında Manastır<br />
Askeri RüĢtiye‟sinde baĢlar. (1893) yılında buradan mezun olur. Aynı yıl<br />
Manastır Askeri idâresine girer. Ġdadi tahsili tamamladıktan sonra Ġstanbul‟da<br />
Harp Okuluna devam eder. Buradaki eğitiminde baĢarılı bir grafik çizerek<br />
Kurmak Okuluna girmeye hak kazınır. 23 Kasım 1902‟de Kurmay okulunu<br />
bitirdikten sonra kurmay yüzbaĢı olarak ordudaki hizmetine baĢlar.<br />
Enver Bey‟in aktif askeri ve siyasi hayatı onun 1906 Eylül‟ünde Osmanlı<br />
Hürriyet Cemiyeti‟ne girmesiyle baĢlar. II. MeĢrutiyet‟in ilânı sırasında gösterdiği<br />
faaliyetlerle birlikte Enver Bey‟in Ġttihat ve Terakki içindeki yıldızı yükselmeye<br />
baĢlar.<br />
Bir grub arkadaĢı ile birlikte Enver Bey 23 Ocak 1913‟te Bâb-ı Âli‟yi<br />
basarlar.<br />
4 Ocak 1914‟te Enver Bey‟in Harbiye Nazırlığına getirmesi ile birlikte<br />
Birinci Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti‟nin kaderinde birinci derecede rol<br />
oynar.<br />
Osmanlı Devleti‟nin Birinci Dünya SavaĢı‟nı kaybetmesi ve 30 Ekim<br />
1918‟de Mondros Mütarekesini imzalaması üzerine 2-3 Kasım gecesi Ġttihat ve<br />
Terakki‟li arkadaĢları ile birlikte bir Alman denizaltısı ile Kırım‟a gider. Oradan<br />
daha sonra Almanya‟ya geçer.<br />
Enver PaĢa‟nın amacı; Kafkasya‟ya geçerek burada bulunan “Ġslâm<br />
Ordusu”, nun baĢına geçerek bu bölgede geçici bir hükümet kurmaktır.<br />
Sovyet liderleri Enver‟in müslümanlar üzerindeki sözde popülerliğinden<br />
yararlanarak islâm alemi ve doğu milletlerine Enver PaĢa ve arkadaĢları<br />
vasıtasıyla Ġstiklâl e Hürriyet vereceğini vadederek onu bulunduğu Almanya‟dan<br />
Moskova‟ya davet ederler. Sovyet hükümetinin izni dahilinde Enver PaĢa bir<br />
takım faaliyetlerde bulunur. Fakat Moskova‟da bulunduğu günlerde Sovyet<br />
liderlerinin gerçek niyetlerini anlar ve bunun üzerine Türkistan Milli
ix<br />
Mücadele‟sine katılmak üzere Ekim 1921‟de Buhara‟ya gelir. Türkistan<br />
müslümanları ile birlikte Ruslara karĢı girdiği mücadelelerde ilk dönemlerde bir<br />
takım baĢarılar kazanmıĢsa da daha sonra düzenli Rus birlikleri karĢısında uzun<br />
süre muvaffak olmayarak 4 Ağustos 1922 tarihinde Rus birlikleri ile girdiği<br />
mücadele neticesinde Ģehit düĢer.
1<br />
GĠRĠġ<br />
BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġINA KADAR ENVER BEY<br />
1- Enver’in Doğumu, Ailesi ve Eğitimi<br />
Enver PaĢa yazmıĢ olduğu hatıratında, doğum tarihi ile ilgili bilgiyi Ģöyle<br />
sunmaktadır: “Rumi 1297 senesi TeĢrin-i sâni (Kasım) bidâyetinde, Hicri 1299<br />
senesi Muharrem ayının birinci salı günü sabahı saat on iki raddelerinde,<br />
Ġstanbul‟da Divanyolu‟nda eski Lisan Mektebi karĢısındaki evimizde dünyaya<br />
geldim” 1 . Buna rağmen bir çok araĢtırmacı doğum tarihi konusunda farklı tarihler<br />
belirtmiĢlerdir. Bunlardan bazıları; 3 Kasım 1881 2 , 23 Kasım 1881 3 , 6 Aralık<br />
1882 4 , 6 Ocak 1882 5 Ģeklindedir. Bu tarihlerde de görüldüğü üzere gün, ay ve<br />
hatta yıl bile birbirini tutmamaktadır.<br />
Enver Bey, binbaĢı iken doğum gününü öğrenmek için babasına bir<br />
mektup yazar. Babası da anasının hafızasına müracaat eder. Anası doğum gününü<br />
hatırlar. Babası da oğlu Enver‟e bildirir. AnlaĢılıyor ki Enver, 12 kasım 1297<br />
Rumi tarihinde doğmuĢtur 6 .<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
Halil Erdoğan Cengiz, Enver PaĢa’nın Anıları, Ġstanbul 1991, s. 29.<br />
ġevket Sûreyya Aydemir, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver PaĢa, cilt I, Ġstanbul 1972,<br />
s. 12.<br />
Nezih Uzel, “Osmanlının Son PaĢası”, Aksiyon, yıl 2, sayı 82, s. 16.<br />
M. ġükrü Hanioğlu, Kendi Mektuplarında Enver PaĢa, Ġstanbul 1989, s. 253; BeĢir<br />
Ayvazoğlu, “Enver PaĢa”, Aksiyon, yıl 2, sayı 88, s. 56.<br />
S. Yüksel Cebeci, “Bir Ġttihatçının öyküsü, Enver PaĢa” Yeni Yüzyıl, 3.8.1996, s. 12.<br />
Cengiz, a.g.e., s. 30. Enver PaĢa bu tarihi ailesinden öğrendiğini belirttiğinden bizce de bu tarih<br />
doğru olsa gerektir.
2<br />
“12 Kasım 1297” rumi tarihi, hicri “1 Muharrem 1299” tarihine<br />
rastlamaktadır. Bu tarih yani Enver PaĢa‟nın kesin doğum tarihi miladi olarak;<br />
“13 Kasım 1881 ÇarĢamba” olarak tespit edilir.<br />
Enver PaĢa‟nın babasının adı Ahmet Bey, annesinin adı AyĢe Hanımdır.<br />
Babası bayındırlık teĢkilatında (Manastır Vilayeti) kondüktör, yani Ģimdi ki tabirle<br />
fen memuru olarak çalıĢıyordu. Kendisi ise babasının “yol ve inĢaat müdürü” 7<br />
olduğunu söyler. Annesi AyĢe Hanım‟ın bu evliliği ise ikinci evliliğidir 8 . Enver<br />
PaĢa‟nın baba tarafı Gagavuz Türklerindendir 9 .<br />
Enver Bey‟in tahsil hayatı henüz üç yaĢında iken, kendi isteği ile evlerinin<br />
yakınında bulunan ibtidâi mektebine gitmesiyle baĢlar. 10 Altı yaĢına kadar<br />
Ġstanbul‟da çeĢitli ibtidâi‟lere devam eder. “Fatih Mekteb-i Ġbtidâisinin” ikinci<br />
senesende iken babasının Manastır‟a tayini üzerine ibtidâi tahsili burada<br />
tamamlar 11 .<br />
Manastır Askeri RüĢtiyesi‟ne Mayıs 1306 (1889) da imtihanla kabul edilir.<br />
Bu mektepten, “ 55 mevcutlu sınıfında on dokuzuncu” olarak 1309 (1893) yılında<br />
mezun olur. Manastır Askeri RüĢtiyesinde Ģahadetname derecesi “kârib-î âlâ”<br />
yani “iyiye yakın” 12 olarak yazılır.<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
11<br />
12<br />
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 180; S. Yüksel Cebeci, “Enver PaĢa”, Yeni Yüzyıl, 3.8.1996, s. 8;<br />
Orhan Koloğlu, “Her Yönüyle Enver PaĢa”, Milliyet, 2.8.1996, s. 13.<br />
Mustafa Müftüoğlu, Üç Bey’insiz Kafa, Ġstanbul 1994, s. 68, “Enver PaĢa‟nın ailesinin Enver<br />
PaĢa‟dan baĢka beĢ çocuğu daha vardır. Bunlar: Hasena (1887-1963), Nûri PaĢa (1889-1949),<br />
Mediha Orbay (1894-...), Kâmil (1898-1964), Ertuğrul (1907-1931)‟dur.” Cengiz, a.g.e., s. 33.<br />
Aydemir, a.g.e., c. I, s. 182.<br />
Hanioğlu, a.g.e., s. 253; Cengiz, a.g.e., s. 33.<br />
Hanioğlu, a.g.e., s. 253.<br />
Aydemir, a.g.e., c. I, s. 186.
3<br />
Manastır Askeri idadîsine (1893) ders yılı baĢında on beĢinci olarak<br />
girer 13 . Ġdadi tahsili normal geçer. Ama gene parlak bir öğrenci değildir. Bu<br />
okuldan Mekteb-i Harbiye‟ye (Harb Okuluna) nakledilirken sınıf altıncısı olur 14 .<br />
Mekteb-i Harbiye Ġstanbul‟da olduğu için bundan sonraki mekteb hayatını<br />
burada devam ettirir ve Mekteb-i Harbiye‟de baĢarılı bir grafik çizer. Ġkinci sınıfa<br />
on yedinci, üçüncü sınıfa on ikinci olarak geçer. Son sınıfı dördüncü olarak bitirir.<br />
Üç senenin not ortalamasında dokuzuncu olur. Böylece erkân-ı harpliğe aday 40<br />
talebe arasına girmeye hak kazanır 15 .<br />
O dönemde Harp okulunu ve Kurmay okulunu saran siyasi çalkantının<br />
içine girmiĢ ve amcası Halil Bey‟le birlikte Yıldız Sarayı Mahkemesinde<br />
sorgulamaya çekilmiĢtir 16 .<br />
Bütün bunlara rağmen 23 Kasım 1902‟de Enver, kurmay okulundan 12<br />
erkân-ı harp öğrencisi arasından ikinci olarak mezun olur 17 .<br />
2- İlk Devlet Hizmetleri<br />
Kurmay okulunu bitirdikten sonra artık YüzbaĢı Enver olarak ilk vazifesi,<br />
sekiz ay müddetle “Sınuf-ı Selâsede” yani ordunun üç sınıfını teĢkil eden piyade,<br />
topçu ve süvari sınıflarında staj görmektir. Bunun için de iki sene müddetle III.<br />
Ordu‟ya tayin edilir. Gerekli sınıf stajlarını tamamladıktan sonra III. Orduda 16 ay<br />
hizmete devam eder.<br />
O devirde stajlarını tamamlayan kurmaylar daha ziyade ordu kurmay<br />
bürolarında vazife görürler. Enver 23 Ekim 1902‟de Manastırda 13. Topçu<br />
13<br />
14<br />
15<br />
16<br />
17<br />
Hanioğlu, a.g.e., s. 254.<br />
Cengiz, a.g.e., s. 34, 35.<br />
Hanioğlu, a.g.e., s. 255: Cengiz, a.g.e., s. 37.<br />
Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Cengiz, a.g.e., s. 39-43; Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 191-195.<br />
Hanioğlu, a.g.e., s. 259; Aydemir, a.g.e., cilt I, s.195.
4<br />
alayının birinci bölüğüne verilir 18 . Makedonya‟da çetelerle mücadelesi ilk burada<br />
baĢlar. 1903 Mayısında Napilhi köyünde, on sekiz kiĢilik Bulgar çetesiyle olan<br />
müsademeye topçu subayı sıfatıyla iki topla iĢtirak eder 19 .<br />
1903 yılı Eylülünde, yani Makedonya ihtilâfının en ateĢli günlerinde<br />
“kendi ısrarı üzerine” Bulgaristan sınırında Koçana‟daki 20. Piyade Alayının<br />
Birinci Taburuna, piyade hizmeti görmek ve çetelerle savaĢmak için gönderilir.<br />
Bu olayı hatıratında Ģöyle anlatır:<br />
“Maksadım Bulgaristan hududu civarlarını görmekti. Bu sırada pek çok<br />
redif (yani birinci kademeden ihtiyat) kuvvetleri de askere çağrıldığından fiilen<br />
harp halinden ve meydanlarından geri kalmamaktı. Bir ay sonra bu alayın<br />
muhtelif birlikleri dağlara dağıldığından, ben de 19. Alay’ın Birinci Taburunun<br />
Birinci Bölüğüne tayin olundum. Müstakil bir bölük kumandanı sıfatıyla çete<br />
savaşlarına katıldım” 20 .<br />
8 ay sonra (Nisan 1904)‟de 16. Süvari alayının Üsküp‟te bulunan bölüğüne<br />
tayin olunur. Enver Bey çeĢitli hizmetler görür. Altı ay sonra ĠĢti‟ye tayin edilir ve<br />
iki yıllık mecburi kıĢla hizmeti biter. Manastıra ordu merkezine döner. Ordu<br />
Kurmay Heyetinde, evvelâ birinci Ģubede Refet Bey‟le (General Refet Bele),<br />
sonra da 15 gün Albay Hasan Bey‟le çalıĢır. O zaman Manastır Askeri bölgesinde<br />
yeni teĢkil edilmiĢ olan Ohri, Karacaova Askeri MüfettiĢliğine tayin edilir ve 24<br />
ġubat 1321‟de (9 Mart 1905) Kolağalılığına (Ön yüzbaĢılığa) terfi eder 21 .<br />
Enver Bey‟in yeni görevi Bulgar ve Yunan çetelerini takip ve bunlarla<br />
mücadele etmektir. Çete ile yapılan mücadelelerin birinde Enver Bey, sağ<br />
bacağından yaralanır. Ġki sene zarfında çetelerle elli dört ÇarpıĢmaya katılır.<br />
18<br />
19<br />
20<br />
21<br />
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 195, 196.<br />
Cengiz, a.g.e., s. 46; Hanioğlu, a.g.e., s. 260.<br />
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 475; Cengiz, a.g.e., s. 48; Hanioğlu, a.g.e., s. 48.<br />
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 482; Cengiz, a.g.e., s. 51.
5<br />
Bu muvaffakiyetler neticesinde Dördüncü, Üçüncü Mecidi niĢanlarıyla<br />
Dördüncü Osmani niĢânlarını ve altın liyâkat madalyasını alır 22 . Ön yüzbaĢı Enver<br />
Bey yüzbaĢılığından ancak bir buçuk yıl sonra, 31 Ağustos 1322‟de (13 Eylül<br />
1907) BinbaĢılığa 23 terfi eder. Henüz 26 yaĢındadır.<br />
3- Enver Bey’in İlk Siyasi Faaliyetleri<br />
a) Ġttihat ve Terakki Cemiyeti<br />
1699 Karlofça barıĢından sonraki süreç içerisinde batı karĢısında askeri<br />
alanda üstünlüğünü kaybeden Osmanlı Devleti bir takım reformlara giriĢti. Bu<br />
reformların ağırlık noktasını askeri alanda yapılan ıslahatlar oluĢturmakta idi.<br />
Osmanlı Devleti bu reformları III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde geniĢ<br />
alanlara yayma neticesi de bir sonuç vermedi. Osmanlı Devleti‟ni içinde<br />
bulunduğu kötü durumdan kurtarmak amacıyla ilân edilen Tanzimat<br />
(3 Kasım 1839) ve Islahat Fermanı (ġubat 1856)‟nında ümit edilen netice<br />
gerçekleĢmedi 24 .<br />
(1789) Fransız Ġhtilâli‟nin yaymıĢ olduğu hürriyetçilik ve milliyetçilik<br />
akımı önce Avrupa ülkelerini daha sonrada Osmanlı Devleti‟ni etkileyerek<br />
himayesi altındaki gayri müslimleri de etkisi altına alarak ve bu topluluklar bağlı<br />
oldukları Osmanlı Devleti‟ne karĢı isyan etmeye baĢlayacaklardır 25 .<br />
22<br />
23<br />
24<br />
25<br />
Hanioğlu, a.g.e., s. 266; Cengiz, a.g.e., s. 56.<br />
Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 484.<br />
Osmanlı Devleti BatılılaĢma hareketleri için bkz. Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin<br />
DoğuĢu, (Çev. Metin Kıratlı), T. T. K. yay., Ankara 1991, s. 106-172; Ercüment Kuran,<br />
“Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1977,<br />
s. 1003-1013; Enver Ziya Karal,Osmanlı Tarihi, cilt V-VI, T.T.K. yay., Ankara 1993; Tevfik<br />
Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1839-1950), Ankara 1995, s. 25-79; Sina AkĢin,<br />
Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ankara 1996, s. 15-36; Stanford J. Shaw-Ezel<br />
Kural Shaw, Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern Türkiye, cilt II, Ġstanbul 1983.<br />
Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih 1914-1980, cilt I, Ankara 1922, s. 55.
6<br />
Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu bu durumdan kurtarmak için<br />
Osmanlı aydınlarının meĢrutiyet yönetimine geçilmesi yolundaki muhalefeti<br />
neticesinde Kanûn-i Esasi hazırlanarak meĢrutiyet yönetimine geçilmiĢti. 13<br />
Aralık 1877 tarihinde II. Abdülhamid tarafından açılan Meclis-i Mebusan pek<br />
fazla uzun ömürlü olmadı. 1977-1878 Osmanlı-Rus savaĢının çıkması üzerine<br />
padiĢah Abdülhamid anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi<br />
kapattı 26 .<br />
Osmanlı Devleti‟nin birlik ve bütünlüğünün yabancı müdahalesine karĢı<br />
korunmasını, 1876 Kanûn-i Esasi hükümlerinin yeniden uygulamaya konulmasını<br />
amaç edinen o dönemin Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından ilk defa 1889<br />
yılında “Ġttihad-ı Osmani Cemiyeti” kuruldu (21 Mayıs 1889) 27 . Bu cemiyetin<br />
kurucuları ise; Makedonya‟dan Ohrili Ġbrahim Temo, Arapgirli Abdullah Cevdet,<br />
Kafkasyalı Mehmet ReĢit, Azerbaycanlı (Bakülü) Hüseyin zade Ali‟dir 28 .<br />
b) Enver Bey’in Ġttihak ve Terakki Cemiyeti’ne Girmesi ve<br />
Faaliyetleri<br />
1906 yılının Eylül ayında Selânik‟te on arkadaĢ Mithat ġükrü‟nün (Bleda)<br />
evindeki bir toplantının sonucunda Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ni kurdular.<br />
26<br />
27<br />
28<br />
Bu geliĢmeler için bkz. Lewis, a.g.e., s. 59-172; Bayram Kodaman, “1876-1920 Arası Osmanlı<br />
Siyasi Tarihi”, Büyük Ġslam Tarihi Ansk., cilt XII, Ġstanbul 1993, s. 31-42; Aydemir, a.g.e.,<br />
cilt I, s. 13-86; J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 217-235; M.Ali Ünal-Ahmet Halaçoğlu,<br />
Türk Ġnkılâbı Tarihi ve Atatürk Ġlkeleri, Ġzmir, 1996.<br />
Ġttihat ve Terakki‟nin kuruluĢu için bkz. Aydemir, Enver paĢa, cilt I, s. 163, 164; ġ. Süreyya<br />
Aydemir, Suyu Arayan Adam, Ġstanbul 1965, s. 287; Necdet Yurdakul, Osmanlı<br />
Ġmparatorluğundan Ortadoğu’ya ġark Meselesi, Ġstanbul 1976, s. 91,92; AkĢin,<br />
Türkiye’nin Yakın Tarihi..., s. 37,38; Karal, a.g.e.,cilt VIII; Mustafa Sami, Tarih ve<br />
Medeniyet, sayı 35, ġubat 1997 Ġstanbul, s. 33; Sina AkĢin, 100 Soruda Jön Türkler ve<br />
Ġttihat ve Terakki, Ankara 1980.<br />
Bu cemiyetin kurucularının kısa biyografileri için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 163-<br />
164.
7<br />
MeĢrutiyetin ilânı konusunda hem fikir olan bu iki cemiyet daha sonra Mart<br />
1907‟de Terakki ve Ġttihat Cemiyeti çatısı altında birleĢeceklerdir.<br />
Enver Bey‟in Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ne girmesi ise amcası Halil<br />
Bey‟in teĢviği neticesinde 1906 Eylül‟ünde Manastır‟dan Selânik‟e gelerek<br />
cemiyete giriĢ Ģartı olan yemin merasiminden 29 sonra bu cemiyete katılmıĢtır.<br />
Bundan sonra cemiyetin en faal üyelerinden biri olacak olan Enver Bey, o günkü<br />
duygularını Ģöyle dile getirir: “Artık kalbim vatanın kurtulacağına kuvvetle<br />
inanarak ertesi gün Manastıra hareket ettim” 30 .<br />
Enver‟in artık Manastır‟daki vazifesi Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ni<br />
örgütlemektir. Kendisi Selânik merkezinin mensubu, daha sonra da bu gizli<br />
merkezin yönetim kurulu üyesi olur. Cemiyete on ikinci üye olarak girmiĢtir.<br />
Manastır da derhal faaliyete geçer. Enver Bey buradaki faaliyetlerini Ģöyle yazar:<br />
“Evvela mıntıka Erkân-ı Harp Reisi Hasan Bey’e işi açtım. Derhal kabûl<br />
etti. Sonra Erkân-ı Harp Yüzbaşısı Musa Kâzım Bey’le 31 memleketin dertlerine<br />
çare bulmak üzere, Bulgarlar gibi çalışacak bir komite teşkilini teklif ettim.<br />
İkimizde bu komiteyi meydana getirecektik. Bütün kuvvetiyle çalışmaya hazır<br />
olduğunu bildirdi. Elini sıktım. Üç kişi olmuştuk. Nihayet onlara bir gün Kâzım<br />
Bey’in Manastır’da Karaköprü’deki Osman Paşa konukları selâmlığındaki<br />
yerinde üçümüz birleştik. O zaman onlara, Selânik’te böyle bir cemiyetin<br />
varlığından bahsettim. Her ikisi heyecanlıydı... Hatta Hasan Bey, hemen halkı<br />
hükümet konağına toplayarak, umumi ihtilâl çıkarmaktan bile bahsetti...”<br />
BinbaĢı Enver Bey Manastır‟da ciddi bir teĢkilatçılık vasfı gösterir.<br />
Mümtaz Kolağası Servet, Selânik‟in tanınmıĢ adamlarından Konyalı Hüseyin,<br />
29<br />
30<br />
31<br />
Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ne giriĢ için bkz. Cengiz, a.g.e., s. 61; Ziya ġakir, Yakın<br />
Tarihimizin Üç Büyük Adamı, Talât, Enver, Cemal PaĢalar, Ġstanbul 1944, s. 77, 78;<br />
AkĢin, Jön Türkler..., s.61, 62; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 9, 10.<br />
Cengiz, a.g.e., s. 61.<br />
Burada adı geçen ve Manastır Gizli Ġhtilâl Komitesi‟nin ikinci kurucusu olan Musa Kâzım,<br />
Karabekir PaĢa’dır. Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Kâzım Karabekir, Ġttihat ve Terakki<br />
Cemiyeti, Ġstanbul, 1993, s.105-111.
8<br />
Avcı YüzbaĢısı Süleyman Cemiyete girenler arasındadır. ĠĢte Enver Bey‟le<br />
beraber Hürriyet kahramanı olarak ün salacak olan Kolağası Resne‟li Niyazi<br />
Bey‟de Enver tarafından cemiyete alınır 32 .<br />
4- II. Meşrutiyet’e Doğru Enver Bey<br />
1906 yılından sonra Ġttihat ve Terakki Cemiyeti ordu içerisinde<br />
teĢkilatlanmaya baĢladı. Özellikle Rumeli‟deki askeri birliklerde görev yapan<br />
subayların çoğu cemiyete üye oldular. Mektepli genç subaylar arasında zaten<br />
mevcut olan hoĢnutsuzluklar hızla büyüdü ve bu durum ihtilâlin tohumlarının<br />
yeĢermesini sağlandı.<br />
1908 yılında Ġttihat ve Terakki mensupları Ġngiliz ve Rus hükümdarlarının<br />
Reval‟de bir araya gelmelerini ve Osmanlı Devleti‟nin kaderiyle ilgili tartıĢmaları<br />
bahane ederek harekete geçtiler 33 .<br />
Ġhtilâl öncesinde Enver Bey, Manastır‟dan Selânik‟e gelir. Burada Selânik<br />
Merkez TeĢkilat üyeleri ile görüĢür. Onların da görüĢlerini aldıktan sonra<br />
hazırlıklarını tamamlar ve Selânik‟ten ayrılır. Enver Bey hatıratında Selânik‟ten<br />
ayrılıĢını Ģöyle anlatır 34 .<br />
“Vardar kapısından çıkarken nişanlarımı söktüm. Ufak bir teessür<br />
hissettim. Artık belki eski hayallerim gibi, iyi bir asker olamayacaktım. Ve bu<br />
andan itibaren bir hiçtim. Kim bilir hangi kurşunla ve nerede vurularak, bir yerde<br />
kalacaktım. Bir asi diye cesedim, bir köşeye atılacaktır.<br />
Ama bir gün gelecek, beni elbette, rahmetle ananlarda bulunacaktı. Artık<br />
hayatla irtibatım kalmamış gibiydi...”<br />
32<br />
33<br />
34<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 97, 98, 99; Cengiz, a.g.e., s. 61, 62, 63.<br />
AkĢin, 100 Soruda Jön Türkler..., s. 68-75; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 547-550;<br />
Karabekir, a.g.e., s.312-330; Cengiz a.g.e., s. 77.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 523 ; Cengiz a.g.e., s. 94,95.
9<br />
Enver MeĢrutiyet‟in iadesi için yanındakilerle birlikte TikveĢ‟te dağa çıkar<br />
ve buradan Saray‟a isyan bayrağını çeker. Aynı günlerde Kolağası Niyazi<br />
Bey‟de 35 Resne kıĢlasından 160 isyancı ile birlikte dağa çıkar ve Manastır‟da<br />
ayaklanmayı baĢlatır. Sultan II. Abdülhamid isyanları bastırmak üzere harekete<br />
geçer. Bu amaçla Niyazi Bey‟in hareketini bastırmakla görevli Arnavut ġemsi<br />
PaĢa‟nın Ġttihat ve Terakki mensubu Teğmen Atıf tarafından öldürülmesi 36 ,<br />
ardından 22-23 Temmuz gecesi Manastır kumandanı MuĢir Tatar Osman PaĢa‟nın<br />
dağa kaldırılması 37 neticesinde 23 Temmuz‟da Manastır‟da MeĢrutiyet ilân edilir.<br />
Aynı gün Enver Bey‟de Köprülü‟de Hürriyet‟i ilân eder. Dönemin PadiĢahı II.<br />
Abdülhamid isyanları bastırmak yolunda çabaların sonuçsuz kalmasıyla 23-24<br />
Temmuz gecesi MeĢrutiyet‟i 38 ilân eder.<br />
5- Berlin Ataşemiliteri Enver Bey :<br />
II. MeĢrutiyet‟in ilânından sonra kurulan Hüseyin Hilmi PaĢa kabinesinde<br />
Harbiye Nazırı olan Mahmut ġevket PaĢa ilk iĢ olarak II. MeĢrutiyetin getirdiği<br />
yeni Ģöhretlerin politika sahasında uzaklaĢmasını ve devletin üzerinde görünür bir<br />
kuvvet olmaktan çıkarak görevlerinin baĢına dönmelerini sağlamaya çalıĢtı.<br />
Bunun için, genç subaylardan bazılarını karargâhlarına gönderirken bazılarını da<br />
daha iyi yetiĢmeleri ümit ve arzusuyla yurt dıĢında görevler verdi. (1909) yılında<br />
35<br />
36<br />
37<br />
38<br />
MeĢrutiyet‟in ilânı ile birlikte “Hürriyet Kahramanı” olarak temayüz eden Niyazi Bey,<br />
MeĢrutiyet‟in ilânından sonra Ģahsi bir mesele yüzünden Arnavutlarca öldürülmüĢtür. GeniĢ<br />
bilgi için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 492-497.<br />
Karal, a.g.e., cilt IX, s. 33; Lewis, a.g.e., s. 206; Karabekir, a.g.e., s. 312-313; Samih Nafiz<br />
Tansu, Ġttihat ve Terakki içinde Dönenler, Ġstanbul 1960, s. 42, 43.<br />
AkĢin, Jön Türkler..., s. 77; . Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 538; Karal, a.g.e., cilt IX,<br />
s. 34.<br />
II. MeĢrutiyetin ilânı için bkz. Tarık Zafer Tuna‟ya, Hürriyetin ilânı, Ġstanbul 1996, s. 5-14;<br />
AkĢin, 100 soruda jön Türkler..., s. 71-78; Çavdar, a.g.e., s. 95-99; Karabekir, a.g.e., s. 325-<br />
330; Karal, a.g.e., s. 27-40; Yusuf Hikmet Bayur, Türk Ġnkılâbı tarihi, cilt I, T. T. K. yay.,<br />
Ankara 1991, s. 59-172; Ali Canip Yöntem, Yakın Tarihimiz, cilt II, Yıl 1962, s. 257-259.
10<br />
Enver Bey‟i Berlin‟e, Hafız Hakkı Bey‟i Viyana‟ya ataĢemiliter olarak gönderdi.<br />
Cemal Bey‟i Fransa‟ya yolladı. Ali Fethi Bey de tahtan indirilen II.<br />
Abdülhamid‟in muhafızı olarak Selânik‟e gönderilir. Mustafa Kemal‟i karargâh<br />
kurmaylığına memur etti. Sivil hayata geçmek isteyenleri ordudan ayırdı 39 .<br />
Enver Bey, Berlin ataĢemiliteri iken Almanlardan özel bir ilgi gördü. Onun<br />
Alman ordusuna karĢı hayranlığı vardı. Zaten Almanlara ve Alman ordusuna karĢı<br />
hayranlık, bizim harp okullarımızın geleneği idi. Çünkü bu okullarda daha Sultan<br />
Mahmut zamanından beri ne zaman bir ıslah teĢebbüsüne giriĢilmek istense,<br />
danıĢman veya hocalar Almanya‟dan getirilmiĢti. Ordunun silahları da Alman<br />
silahları idi. Talim-terbiye esasları, yani kara ordusu talimatnameleri de<br />
Almanca‟dan tercüme olunmuĢtu. Bu sebeplerdir ki aynı Ģekilde Hürriyet<br />
Kahramanı olarak Ģöhrete kavuĢmuĢ Enver Bey‟de de Alman hayranlığının<br />
oluĢmasında etken olmuĢtur. Nitekim onun 1909‟da diğer genç ittihatçı subaylar<br />
arasında, kendisine ataĢemilterlik için Berlin‟i seçmesinde de bu hayranlık etkili<br />
olmuĢtur.<br />
Enver Berlin‟de Almanlardan hakikaten ve rütbesinin üstünde bir ilgi<br />
gördü. Meselâ Amiral Atıf Büyüktuğral, bir inceleme serisinde Ģöyle yazar 40 :<br />
“Enver Paşa yarbay rütbesinde iken, Berlin Büyükelçiliğimiz nezdinde<br />
kura ataşesi atanmıştı. Onun İttihat ve Terakki ile yaptığı özel gayretlerde<br />
imparatorun bilgisi içinde idi. Birinci Dünya Savaşı arifesinde imparator da<br />
Enver’in gururunu okşayacak bir hareket hazırlamıştı: Berlin’de bulunan bütün<br />
sefaretlere mensup kara ve deniz ataşelerine bir yemek vermiş ve bu ziyafette baş<br />
misafir yerini Yarbay Enver’e ayırmıştı. Diğer ataşelere: Sizin rütbeleriniz<br />
Enver’in rütbesinden daha büyük; fakat yakında büyük bir imparatorluğun başına<br />
geçeceği için Enver’e baş yeri verdim, diyecekti... Bu da yetmeyecek, yemekten<br />
sonra koluna girerek Enver’i özel bir odaya götürecektir. Burada “Enver<br />
39<br />
40<br />
Cemal Kutay, Üç PaĢalar Kavgası, Ġstanbul 1978, s. 38,39.<br />
Aydemir a.g.e., cilt II, s. 542,543.
11<br />
diyordu; sen başa geçtiğin zaman her istediğin yardımı yapacağım. İşte sana bir<br />
askeri muşavirde buldum: General Makenzen...”<br />
Korgeneral Makenzen‟in gelip Yarbay Enver‟in karĢısında topuk çakması<br />
Osmanlı Devleti‟nin gelecekteki harbiye nazırını büsbütün gururlandırmıĢtı. Diğer<br />
taraftan Ġmparator I.Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti‟nin adını değiĢtirmiĢ<br />
ve “Enverland” yapmıĢtı.<br />
6- 31 Mart Vak’âsı ve Hareket Ordusunda Enver Bey<br />
MeĢrutiyet‟in ilânından hemen sonra, Bosna-Hersek gibi toprakların<br />
kaybedilmesi ve bundan doğan itibar kaybı ile, beklenen refah günlerinin hemen<br />
istikbalde görünmemesi; aksine siyasi keĢmekeĢliğe doğru gidilmesi halkın<br />
gözünde Cemiyete karĢı itimatsızlık yaratmaya baĢladı.<br />
Diğer taraftan Cemiyet‟in hükümeti perde arkasından yönetmeyi istemek<br />
gibi bir yolu tutması kendisine karĢı öfkenin çoğalmasına neden oldu. Bunlar,<br />
Ġttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükümet ve muhalefet arasındaki mücadeleyi<br />
Ģiddetlendirdi.<br />
MeĢrutiyetin ilânıyla basın hayatında bir patlama oldu. Bir çok gazete ve<br />
dergi çıkmaya baĢladı. Herkes istediğini yazıp, fikrini savunuyordu. Çoğunluğu<br />
elinde bulunduran Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin sertlik ve baskıya dayanan<br />
politikası kısa zamanda basında muhalefete yol açtı. Muhalif bazı gazeteler bu<br />
durumu büyük tepki gösterdi. Bir çok gösteriler yapıldı.<br />
13 Nisan 1909‟da Selânik‟ten meĢrutiyeti korumak için getirilmiĢ olan<br />
Avcı taburları ayaklandı. Ġsyanın belli bir lideri ve hedefi olmayıp, yalnızca<br />
ayaklanan askerler meĢrutiyeti istemediklerini söylüyorlardı 41 .<br />
41<br />
Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 47.
12<br />
31 Mart Vak‟asının meydana geliĢi ve bunun gelecekteki sonucu ve<br />
kıĢlalarda bulunan askerlerin bu olaya hangi maksat ve vasıta ile alet edildiği halk<br />
tarafından bilinmiyordu 42 .<br />
Ayaklanma karĢısında Hüseyin Hilmi PaĢa hükümeti klasik Osmanlı<br />
nasihat yolunu denediyse de baĢarılı olamaz. Tersine ayaklanma gittikçe yayılır.<br />
Bu durumda Hüseyin Hilmi PaĢa hükümeti, Mebusan Meclis-i Reisi Ahmet Rıza,<br />
I. Ordu Komutanı Mahmut Muhtar PaĢa istifa ettiler. Ġleri gelen Ġttihatçılar<br />
saklanıp Rumeli‟ye kaçtılar. Asker‟in Sultan Ahmet‟te toplanması Mebusan<br />
Meclisini muhatap kabul etmesi demekti. Oysa o gün Meclis‟te önde gelen<br />
ittihatçılar kadar ortalama mebuslar da gelmeğe çekindiler. Ġsmail Kemal ve bazı<br />
muhalifler mebuslar yetersiz olduğundan duruma egemen olamadılar. Ortaya<br />
çıkan otorite boĢluğunu Saray, yani Abdülhamit doldurdu. Askere, yeni sadrazam<br />
Tevfik PaĢa Harbiye Nazırının Gazi Ethem PaĢa olduğu, isyancıların affedildiği<br />
müjdesi verildi. Onlar için en önemlisi affedilmekti. Asker affedilmenin<br />
sevinciyle Yıldız Sarayında Abdülhamit lehine gösteri yaptı. O, burada da bir hata<br />
yaptı ve balkona çıkıp isyancılara göründü. Bu hataydı, çünkü isyancı askerlerle<br />
birlikmiĢ izlenimini verebiliyordu 43 .<br />
Nitekim Ġstanbul‟dan ittihatçı Canbolat Bey‟in çektiği telgraf üzerine<br />
Selânik merkezi harekete geçer. Ve Selânik merkez heyeti, yeniden bütün<br />
teĢebbüsleri elinde toplayan bir merkez olur. Bir taraftan orduya elinde tutmayı<br />
baĢarır. Diğer taraftan Rumeli Ģehirlerinde gönüllü birlikler hazırlanır. Bu<br />
teĢkilatlanmada, Rum, Bulgar komiteleri 10 Temmuz da olduğu gibi, MeĢrutiyetin<br />
korunması kararında birleĢirler 44 .<br />
42<br />
43<br />
44<br />
B.O.A., Yıldız Esas Evrakı, Karton No: 86/38, Evrak No: 3795.<br />
J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 339; AkĢin, Jön Türkler..., s. 127; Bu konuda geniĢ bilgi<br />
için bkz. Mustafa Ġslamoğlu, Ġttihad-ı Muhammedi Hareketi, Ġstanbul 1997; Ġsmail Hamdi<br />
DanîĢmend, 31 Mart Vak‟ası, Ġstanbul 1986; Mevlânzâde Rıfat, 31 Mart Ġhtilâlinin Hikayesi,<br />
Ġstanbul 1996.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 164.
13<br />
31 Mart (13 Nisan) ayaklanmasından bir gün sonra, Selânik‟ten Ġstanbul<br />
üzerine kuvvet gönderilmesi kararlaĢtırılır. Bu kuvvetin yüksek komutanlığını<br />
Mahmut ġevket PaĢa, komutanlığını Hüseyin Hüsnü PaĢa, Kurmay baĢkanlığını<br />
Kolağası Mustafa Kemal (Atatürk) üzerine alır. Selânik Redif Tümeni, sözü<br />
edilen kuvvetin çekirdeği idi. Buna gönüllü olarak müslüman olan ve olmayan<br />
erler de katılır. Bu suretle meydana gelen kuvvete Mustafa Kemal‟in uygun<br />
gördüğü “Hareket Ordusu” adı verilir.<br />
Hareket Ordusu‟nu öncü birlikleri 14 Nisan akĢamı trenle Ġstanbul yönüne<br />
hareket ederler. Ordu kuvvetlerinin toplantı yeri olarak YeĢilköy gösterilir 45 .<br />
BinbaĢı Enver Bey ise, 31 Mart ayaklanması patladığı zaman Berlin‟dedir. Orada<br />
ataĢemiliterlik vazifesine henüz yeni baĢlamıĢtır. Ama olayı haber alınca hemen<br />
harekete geçer. Berlin‟den Selânik‟e gelir, orada fazla eğlenmez. Ama Ġttihat ve<br />
Terakki Merkezi ile gerekli temaslarını yapar ve buradan YeĢilköy‟e geçer. Ve<br />
anlaĢıldığına göre daha Selânik‟te kararlaĢtırılmıĢ olan bir tertiple, Hareket<br />
Ordusunda Mustafa Kemal‟in iĢgal ettiği kurmay baĢkanlığını alır. TeĢebbüs artık<br />
Enver Bey‟in elindedir.<br />
Enver Bey, YeĢilköy‟de manevralar arasında kendi hazırlıkları ile meĢgul<br />
olur. Maksat Ġstanbul üzerine yürümektir. Nihayet 11 Nisan Cuma gününü 12<br />
Nisan Cumartesiye bağlayan gece sabaha karĢı hareket ordusu yürüyüĢe geçer.<br />
Sabahleyin öncüler Ġstanbul‟a yaklaĢırlar. Bu öncülerin baĢında Enver Bey, Ali<br />
Fethi Bey (Okyar), BinbaĢı Ali Hikmet Bey (Ayırdan), BinbaĢı Muhtar (ġehit),<br />
BinbaĢı Hafız Ġsmail Hakkı, ikinci ordudan Ġsmet (Ġnönü) ve Kâzım Bey‟ler<br />
vardır. Kolağası Niyazi Bey, Resne gönüllülerinin baĢındadır 46 .<br />
23 Nisan‟da hareket ordusu kuvvetleri Sirkeci‟den, Aksaray‟dan, Edirne<br />
Kapıdan ve Beyoğlu‟ndan olmak üzere dört kol halinde Ġstanbul‟a girmeye<br />
baĢlarlar. Hareket Ordusu‟nun gelmesiyle isyancı askerler düzensiz bir gurup<br />
halinde havaya ateĢ etmeye baĢlarlar. Hareket Ordusunun Beyoğlu üzerine<br />
yürüyen kuvvetleri, Harp okulu önünde karĢılaĢtığı direnmeyi kısa zamanda<br />
45<br />
46<br />
Karal, a.g.e., cilt IX, s. 98.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 166-168.
14<br />
geçtikten sonra, Enver Bey‟de yanındaki birliklerle birlikte TaĢkıĢla ve Taksim<br />
üzerine yürür. ÇarpıĢma bütün gün sürer ve Enver Bey‟in çok değer verdiği bir<br />
arkadaĢı olan Muhtar Bey o sırada Ģehit olur. Sirkeciden Bab-ı Âli‟ye yürüyen<br />
kol, askeri kulübe sığınan isyancılarla Bab-ı Âli‟nin korunması ile<br />
görevlendirilmiĢ karakol erlerinin Ģiddetli direniĢi ile karĢılaĢır. DireniĢi kırmak<br />
ve isyancıları teslim alma için topçu kuvvetleri getirtilip top ateĢi açılır. O gün<br />
akĢama kadar süren çarpıĢmalar sonunda Selimiye ve Yıldız kıĢlaları dıĢında<br />
kalan direnme merkezleri tüm olarak yok edilir. Ertesi gün Selimiye ve daha sonra<br />
Yıldız kıĢlalarındaki isyancılar teslim olmak zorunda bırakılarak Hareket Ordusu<br />
tamamen Ġstanbul‟a hakim oldu 47 .<br />
Ama asıl önemli karar, artık YeĢilköy‟den Ġstanbul‟a nakledilen ve<br />
Ayasofya meydanındaki eski binasında toplantıya geçen Umumi Meclisindi.<br />
ġeyhülislamın verdiği fetvaya dayanarak Abdülhamit tahttan indirildi, yerine V.<br />
Mehmet ReĢat PadiĢah oldu 48 (1909-1918).<br />
7- Trablusgarb Savaşında Enver Bey<br />
1870‟lerde Ġtalya birliğini tamamladığı zaman, dünyanın en önemli yerleri<br />
Ġngiltere ve Fransa tarafından sömürge haline getirilmiĢti. Birliğini geç<br />
tamamlayan Ġtalya, tarih sahnesine aynı zamanda bir hedef ile atılmıĢtı. Bu hedef<br />
ise, Roma Ġmparatorluğu‟nu yeniden kurmaktı. Ġtalya‟nın bu amaçla seçtiği en<br />
uygun hedef ise Trablusgarb ve Bingazi idi. Bu hedefini ve niyetini diğer<br />
devletlerden gizlemeyen Ġtalya, onlardan destek arama çabasına giriĢti. 1902‟de<br />
Avusturya ve Fransa ile, 1904‟de Ġngiltere ve 1909‟da Rusya ile sözleĢmeler<br />
imzalayarak, bu Osmanlı toprak parçasının iĢgaline ses çıkarmamalarını sağladı.<br />
Buna karĢılık da, Ġtalya, bu devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki emellerine<br />
ses çıkarmadı.<br />
47<br />
48<br />
Karabekir, a.g.e., s. 447-463; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 102.<br />
Abdülhamit‟in hal fetva metni için bkz. Karal, a.g.e., cilt IX, s. 104- 107; Bayur, a.g.e., cilt II/I.<br />
Kısım, s.214-217.
15<br />
Ġtalya ortamın uygun hale geldiğini görünce daha fazla beklemeden<br />
harekete geçti. 28 Eylül 1911‟de, Osmanlı Devleti‟ne 24 saatlik bir ültimatom<br />
vererek Trablusgarb ve Bingazi‟yi iĢgal etmeye karar verdiğini, bu nedenle bu<br />
yerlerin derhal boĢaltılmasını istedi 49 . Buna gerekçe olarak Trablusgarb ve<br />
Bingazi‟nin Osmanlı Devleti tarafından uygarlık yönünden geri bırakıldığı,<br />
buradaki Ġtalyanlara ve diğer yabancılara karĢı kötü davranıldığı gösterilmekteydi.<br />
Osmanlı Devleti bu ültimatoma 29 Eylül 1911 günü cevap vererek, Ġtalya‟nın<br />
iddialarını ve isteklerini reddettiğini, ancak görüĢmeye hazır olduğunu bildirdi.<br />
Bunun üzerine Ġtalya, aynı gün (29 Eylül 1911 günü) Osmanlı Devletine savaĢ<br />
açtığını ilân etti 50 . Böylece Trablusgarb savaĢı 51 baĢlamıĢ oldu.<br />
Ġtalya, ilk olarak Trablusgarb‟a saldırdı. Arkasından Tobruk, Derne ve<br />
Bingazi‟ye asker çıkardı. Donanmasının gücü sayesinde denizleri kontrol altına<br />
aldı.<br />
Osmanlı Devletinin bu sıralarda Trablusgarb‟ta sadece 3.500 kadar askeri<br />
vardı. Makedonya, Arnavutluk ve diğer yerlerde süregelen ayaklanmalar<br />
dolayısıyla, Trablusgarb‟ta savaĢ için gerekli hazırlığı yapamamıĢtı. SavaĢın<br />
baĢlamasından sonra ise, Ġngiltere‟nin Ġtalya‟yı gücendirmemek için, Mısırdaki<br />
tarafsızlığını ilân etmesiyle, Trablusgarb ile Osmanlı Devleti‟nin karadan<br />
bağlantısını da kesilmiĢti. Bu nedenle Osmanlı Devleti Trablusgarb‟a ancak Mısır<br />
ve Tunus üzerinden gizli olarak yetersiz ölçüde yardım gönderebilme<br />
durumundaydı 52 .<br />
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Ġtalya‟nın umduğunun aksine bir geliĢme<br />
gösterdi. O günlerde ordunun genç ve önde gelen yıldızları, hep Trablusgarb<br />
yolunu tutarlar. Paris ataĢemiliter Fethi Bey, Tunus üzerinden gider. Enver Bey‟in<br />
49<br />
50<br />
Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih, Ġstanbul 1985, s. 353.<br />
Bayur, a.g.e., cilt II/I. Kısım, s. 93-98.<br />
51 Trablusgarb SavaĢı hakkında bkz. Karal, a.g.e, cilt IX, s. 255-287; J., Shaw-Kural Shaw, a.g.e,<br />
52<br />
cilt II, s. 348,349; AkĢin, Jön Türkler..., s. 187-195; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 215-<br />
242.<br />
Uçarol, a.g.e, s. 353.
16<br />
amcası Halil Bey (PaĢa)‟de aynı yolu zorlar ve sonunda muvaffak olur. Enver<br />
Bey‟in kardeĢi Nuri Bey (PaĢa) ilk fırsatta Halil Bey‟in yanında yerini alır.<br />
Mustafa Kemal ve arkadaĢları Mısır üzerinde geçmeye çalıĢırlar ve bunu da<br />
baĢarırlar. Hülasa devletin dahi sahiplenmediği Trablusgarb topraklarına gönüllü<br />
kurmay subaylar sahip çıkar ve iç bölgelerde Ġtalyanlara karĢı savunma hareketi<br />
kurarlar. Bir avuç vatansever Osmanlı subayı yerli halkın da yardımıyla üstün<br />
Ġtalyan güçlerine baĢarıyla karĢı koydular ve Ġtalyanları çok güç duruma<br />
düĢürdüler 53 .<br />
Enver Bey, durumun vehametini önceden sezdiği için o da Trablusgarb‟e<br />
gitmek üzere Eylül 1911‟in baĢlarında Berlin‟den ayrılır. Trenle Selânik‟e gelir.<br />
Burada cemiyetin merkez komitesi azaları ile görüĢür ve Ġtalyanlara karĢı<br />
yapılacak mücadele hakkında görüĢlerini bildirir 54 .<br />
Enver Bey, 24 Eylülde Selânik‟ten Ġstanbul‟a geçer. Harbiye Nazırı ve<br />
Sultan Mehmet ReĢat ile görüĢür. Amacı Ġtalyanlara karĢı yapılacak mücadele de<br />
devletin desteğini sağlamaktı. Fakat bu konuda umduğunu bulamaz. Harbiye<br />
Nazırı teĢebbüsünü lüzumsuz bulur 55 .<br />
Bütün bu engellere rağmen Enver Bey, Mısır üzerinden Trablusgarb‟e<br />
ulaĢmıĢtır. EĢi Naciye Sultan Enver Bey‟in yolculuğunu Ģöyle anlatır: 56 “Enver<br />
Bey, Trablus’a güç varabilmiş, yanında Rauf (Orbay) ve Ömer Fevzi (Mardini)<br />
Bey’ler varmış. Gazeteci gibi seyahat ediyorlarmış. Biri Tanin, diğeri Tercüman-ı<br />
Hakikat gazetelerinin muhabirleri olarak görülüyorlarmış. Üçüncüsü de ajansın<br />
harp muhabirleri ... Böyle pasaport almışlar. Hidiviye kumpanyasının İsmaili’ye<br />
vapuruna binerek İskenderiye’ye kadar gidebilmişler. Ömer Fevzi Bey’in babası<br />
orada Melek isminde bir Mısırlı hanımla evli olduğu için, Ömer Fevzi’nin Mısıra<br />
gitmesi pek göze çarpmamış. Ama o sırada İstanbul’da kolera olduğu için,<br />
53<br />
54<br />
55<br />
56<br />
Enver PaĢa..., cilt II, s. 225.<br />
Haniğlu, a.g.e, s. 75.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 228.<br />
O. Gazi AĢiroğlu, Enver PaĢa’nın EĢi Naciye Sultan’ın Hatıraları “Acı Zamanlar”,<br />
Ġstanbul 1990, s. 33.
17<br />
yolcuların Mısır’a çıkmalarına engel olunmuş. Enver Bey ve arkadaşları bu<br />
yüzden çok sıkıntı çekmişler. Nihayet karantinadan kurtulmuşlar. Ve bir müddet<br />
Kahire’de Arif Mardin’i Bey’in evinde misafir kalmışlar, daha sonra Bingazi’ye<br />
geçebilmiş.”<br />
Enver Bey, 24 Ekim‟de Derne önüne ulaĢarak Ġtalyanlara 15 km. mesafede<br />
olan Ayn-el Mansur‟da karargâhını tesis etmiĢti 57 . Derne‟de cephe kumandanı<br />
kolağası Mustafa Kemal Bey (Atatürk)‟dir. Daha sonra Enver Bey, cephe<br />
kumandanlığını üzerine alacak ve Mustafa Kemal de onun himayesi altına<br />
girecektir. Çünkü Enver Bey daha kıdemlidir. Ve birkaç noktanın kumandanıdır.<br />
Enver Bey‟in Derne‟ye varıĢında asker ve sivil nihayet 500-600 kiĢi olan Türk ve<br />
Arap direniĢ kuvveti bu cephede kısa zamanda 20.000 kiĢiye çıkacaktır. Bunlar<br />
beslenecek, güçlenecek, silahlanacak ve Ġtalyanları iĢgal ettikleri siperlerden tam<br />
bir yıldan fazla iç kesimlere ilerlemesini engelleyecekti.<br />
Enver Bey‟e Derne Cephesi için her ay Osmanlı Devleti 15.000 altın tahsis<br />
etmiĢtir. Fakat bu para yeterli değildir. Onun için paranın yetiĢmediği zamanlarda<br />
Enver Bey ve cephe kumandaları kağıt para çıkarırlar. Bu para tutar, sonuna kadar<br />
itibarını kaybetmez.<br />
Mösyö Georges Remond “Türklerle Arapların Ordugâhında” adlı eserinde<br />
Enver Bey kuvvetleri hakkında Ģu satırları yazmaktadır: 58 “Ben daha bidâyetten<br />
beri ordugâhta hüküm süren ve Arap memleketlerinde alışmış olduğumuz o<br />
karışık, intizamsız ve garip gürültü ve kaynamadan büsbütün başka her şey<br />
azimkâr ve teşkilatçı bir iradenin eserlerini hissettirmekte idi.”<br />
Enver Bey, Trablusgarb‟de bulunduğu son zamanlarında halkın moralini<br />
yükseltmek için büyük bir taarruz tertipler. Taarruz büyük bir sahada yapılacaktır.<br />
Adeta yeni bir seferberlik düzenlenir. Gece atlarla çölde karargâh heyeti uzun<br />
mesafeler alır. Sahrada güneĢ ıĢırken saldırı baĢlar. Ama netice beklenildiği gibi<br />
57<br />
58<br />
Cemal Kutay, Trablusgarb’te Bir Avuç Kahraman, Ġstanbul 1963, s. 165, 166.<br />
Kutay, Trablusgarb...,, s. 165, 166.
18<br />
geliĢmez. Ġtalyanların sol kanatları iyi yerleĢmiĢlerdir, ister istemez geri çekilinir,<br />
fakat zayiat olur.<br />
Bu taarruz akabinde Ġtalyan kumandanı aracılığıyla Derne Cephesi<br />
Kumandanı Enver Bey‟e 18 Ekim 1912‟de UĢi‟de Ġtalyanlarla yapılan<br />
antlaĢmanın bir sureti verilir.<br />
Bunun üzerine Enver Bey Trablusgarb‟de son hazırlıklarını yaparken de<br />
kendileri gittikten sonra da yerli halkın Traplus topraklarında savaĢın devam<br />
Ģartlarını sağlar. Enver Bey‟den sonrada bu mücadele 1919 yılına kadar sürer.<br />
Enver Bey, Balkan Harbine iĢtirak etmek üzere 25 Kasım 1912‟de<br />
Derne‟den memlekete dönmek üzere hareket eder. Takma bir isimle ve gerçek<br />
ismini gizleyerek,Ġtalya‟dan geçip Ġstanbul‟a gelir 59 .<br />
8- Bab-ı Âli Baskınında ve Balkan Savaşlarında Enver Bey<br />
Osmanlı Devleti II. MeĢrutiyet‟in ilânından sonra siyasi bir kargaĢa<br />
içerisine düĢmüĢtü. 31 Mart Olayı, Sultan II. Abdülhamid‟in tahttan indirilmesi,<br />
Adana Ermeni isyanı, Trablusgarb‟ın Ġtalyanlarca iĢgali gibi hadiseler devleti<br />
yıpratmıĢtı. Nitekim Avrupa devletlerinin isteği ile kurulmuĢ olan Sırbistan,<br />
Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan, bu durumdan yararlanmak istediler. Bu<br />
düĢünce doğrultusunda, kısa zamanda Osmanlı Devleti‟ni Balkanlar‟dan atmak ve<br />
topraklarını paylaĢmak için aralarında anlaĢtılar. Balkan devletlerinin en küçüğü<br />
olan Karadağ 8 Ekim 1912‟de kuzey Arnavutluk ve Yenipazar sancağına girerek<br />
savaĢı baĢlattı. 15 Ekimde Yunanistan, 17 Ekimde Sırbistan ile Bulgaristan<br />
Osmanlı Devleti‟ne karĢı savaĢa girdiler 60 .<br />
59<br />
60<br />
AĢiroğlu, a.g.e., s. 37.<br />
Karal , a.g.e., cilt IX, s. 298-304; Uçarol, a.g.e., s. 364-367; Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 54,55.
19<br />
Yapılan savaĢ sonunda Osmanlı Devleti Balkanlarda umulmadık bir<br />
yenilgi aldı. Enver Bey, Kuzey Afrika‟dan döndüğünde Berlin ataĢemiliterlik<br />
bürosuna değil hemen son mücadele alanına Çatalca cephesine koĢmuĢtu.<br />
Cephedeki vazifesine atanma tarihi 19 Aralık 1324 ( 1 Ocak 1913)‟tür. Yeni<br />
vazifesi X. Kolordu kurmay BaĢkanlığıdır 61 . Fakat artık Balkan harbi fiilen<br />
kaybedilmiĢti. Rumeli de artık elde değildi.<br />
3 Aralık 1912‟de mütareke imzalanmıĢtı. Osmanlı Devleti 16-17 Aralıkta<br />
Londra‟da toplanan konferansta oldukça ağır Ģartları kabule zorlanıyordu.<br />
Dönemin Sadrazamı Kâmil PaĢa da 23 Ocak 1913‟te Bab-ı Âli‟de büyük<br />
devletlere verilecek cevap notasını konuĢmak üzere toplanacaktı.<br />
Enver Bey ve arkadaĢları, önceden hazırlanılan plan gereği Edirne‟nin<br />
düĢmana bırakılmasını protesto için Bab-ı Âli‟yi basacaklar ve hükümeti<br />
devireceklerdir. Bu plan için 23 Ocak PerĢembe günü saat 15. 00 seçilmiĢti. Çünkü<br />
bu saatte devletlerin verdiği notaya verilecek yanıt son Ģeklini alacaktı. Bakanlar<br />
kurulu üyeleri ile Sadrazam o sırada makamında bulunacağı biliniyordu.<br />
Hazırlanan plan uygulamaya konulur. Ġttihat ve Terakki Merkezi<br />
Umumisinde beklemekte olan Enver kendisi için hazırlanan beyaz ata biner.<br />
Ġzmitli Mümtaz ve Filibeli Hilmi Bey‟ler de korumayı sağlamak için atın<br />
çevresinde yürürler. Grup Bab-ı Âli‟ye inen yola geldiği zaman Ömer Naci de<br />
burada çevresine toplanan kalabalığı galeyana getirmeye çalıĢıyordu.<br />
Enver, yanında Yakup Cemil, Sapancalı Hakkı, Mustafa Necip, Hilmi<br />
Bey‟ler olduğu halde sadaret binasına doğru yönelir. Onları Talât Bey ve Mithat<br />
ġükrü izler. Ġttihat ve Terakki‟nin baskını yapan ekibi, fazla bir engelle<br />
karĢılaĢmadan sadaret binasına girerler.<br />
Sadaret binasının giriĢindeki salonda gürültüler ve silah sesleri duyan<br />
Harbiye Nazırı Nazım PaĢa, salona çıkarak, Enver Bey ve arkadaĢlarına “ Ne<br />
oluyor? Aklınızca Sadareti mi basmaya geldiniz. Haddinizi biliniz.” diye<br />
61<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 368.
20<br />
azarlayıcı bir tonda bağırınca Yakup Cemil, Nazım PaĢa‟yı vurdu. Sonra Talât ve<br />
Enver Bey‟ler sadrazam odasına girdiler, ondan istifa etmesini istediler. Bu sözleri<br />
iĢitmemiĢ görünen Kâmil PaĢa niye geldiklerini sordu. Bunun üzerine Enver Bey,<br />
halkın ve askerin galeyan halinde olduğunu, kendisinin sadaretten çekilmesini<br />
istediklerini söyleyince, PaĢa biraz direnmek istedi. Fakat sonunda “cihet-i<br />
askeriyeden vuku bulan talep üzerine...” diye baĢlayan istifasını yazdı.<br />
Enver ve Talât cihet-i askeriye deyiminin yanına “ve ahaliden” ibaresinin<br />
de konmasını istediler. Ġstifayı alan Enver Bey saraya giderek Kâmil PaĢa‟nın<br />
istifa mektubunu PadiĢaha sundu 62 . “Müsaade-i şahaneleri olursa yerine Mahmut<br />
Şevket Paşa kulunuzun tayinini ahali ve ordu namına istirham ediyorum. Hükümet<br />
kuruluncaya kadar Dahiliye Nezareti işlerine vekil olarak Talât Bey’in bakmasını,<br />
ordu başkomutanlık vekaletine Müşir İzzet Paşa’nın getirilmesinin münasip<br />
olacağını takdirlerine arz ediyorum.” biçiminde konuĢtu 63 .<br />
Bab-ı Âli baskını ile istifa ettirilen Kâmil PaĢa hükümeti yerine, Mahmut<br />
ġevket PaĢa hükümeti kurmakla görevlendirildi. 15 safer 1331 (24 Ocak 1913)‟de<br />
Mahmut ġevket PaĢa‟nın takdim ettiği hükümet üyeleri listesi 16 Safer 1331<br />
(25 Ocak 1913)‟de onaylandı 64 .<br />
Bab-ı Âli baskını Kâmil PaĢa hükümetinin Edirne‟yi Bulgarlara bıraktığı<br />
için yapılmıĢtı. Edirne‟nin kurtarılması Ġttihat ve Terakki‟nin geleceği için<br />
önemliydi. Yeni hükümet büyük devletlerin (Dûvel-i muazzama) 17 Ocak 1913‟te<br />
tarihi notasına verilen cevap bu görüĢler çerçevesinde hazırlanırken Bulgarlar<br />
Çatalca‟da saldırıya geçtiler. SavaĢ dört gün sürdü. Ve ilk kez düĢman büyük<br />
kayıplar vererek geri püskürtüldü. Bu çatıĢma hükümeti uyardı. Edirne‟nin<br />
kurtarılması için yeni planlar yapıldı. Hareket iki istikâmetten olacaktı. Bir<br />
62<br />
63<br />
64<br />
Kâmil PaĢa‟nın istifa metni için bkz. Ali Fuat Türkgeldi, Görüp ĠĢittiklerim, cilt II, Ankara<br />
1949, s. 88,89; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 389.<br />
Çavdar, a.g.e., s. 127-135; Türkgeldi, a.g.e., s. 77-86; Tansu, a.g.e., s. 104-115; Hüsamettin<br />
Ertürk, Ġki Devrin Perde Arkası, Ġstanbul 1996, s. 78-82; ġeref ÇavuĢoğlu, Yakın Tarih, cilt<br />
I, Yıl 1962, s. 193-196.<br />
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 2604, s. 1.
21<br />
taraftan Enver Bey, denizden sevk edilecek askerleri ġarköy‟e çıkarırken diğer<br />
taraftan da Bolayır (Gelibolu) cephesine aynı istikâmette harekete geçilerek<br />
Bulgarlar tam bir baskı altına alacaktı. Bu plan baĢarıya ulaĢtığı takdirde<br />
Çatalca‟daki Bulgar kuvvetlerin arkasındaki ikmal yolları kesilmiĢ olacaktı. Ne<br />
yazık ki Sarköy çıkartması 65 vaktinde yapılamadı ve istenilen sonuç alınamadı. Bu<br />
durumda barıĢ görüĢmeleri yeniden gündeme geldi.<br />
30 Mayıs 1913‟de Londra‟da 66 yapılan barıĢ görüĢmeleri sonunda Midye-<br />
Enez hattı iki devlet arasında sınır olmak üzere barıĢ antlaĢması imzalanacaktır.<br />
Bu anlaĢma ile Edirne Bulgarlara bırakılıyordu. Bu barıĢ Ġttihat ve Terakki‟nin<br />
muhaliflerince yenilgi olarak yorumlandı.<br />
Balkan devletleri Rumeli‟yi elimizden almak için birleĢtikleri halde,<br />
ganimeti paylaĢma hususunda birbirleriyle anlaĢamadılar. Sırplar ve Yunanlılar,<br />
Makedonya‟nın paylaĢılmasından dolayı Bulgarlarla savaĢa baĢladıkları gibi,<br />
Romanya da Bulgar arazisini istilaya baĢladı. Zor durumda kalan Bulgar askeri<br />
kuvvetlerini Edirne‟den geri çekmeye baĢladılar 67 . Bundan istifadeyi düĢünen<br />
Ġttihat ve Terakki ileri gelenlerinden Enver Bey ve Talât Bey harekete geçtiler.<br />
Enver Bey, kurmay baĢkanı olduğu kolordunun kumandanı HurĢit PaĢa‟yı, Talât<br />
Bey de kabine üyelerini Edirne‟nin geri alınması için ikna etmeye çalıĢtı 68 .<br />
20 Temmuzda hükümet elçileri vasıtası ile büyük devletlere Edirne üzerine<br />
yürüyeceğini bildirdi. Osmanlı ordusu büyük bir direniĢle karĢılaĢmadan Doğu<br />
Trakya‟yı içine alan Meriç Irmağı‟na kadar ilerledi 69 . Öncü kuvvetler Meriç‟i de<br />
geçerek Garbi Trakya‟ya girdiler ve Dimetoka‟yı iĢgal ederler. Milis kuvvetleri<br />
Gümülcine havalisine kadar sokuldular. Burada daha sonra merkezi Gümülcine<br />
65<br />
66<br />
67<br />
68<br />
69<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 390-401; Çavdar , a.g.e., s. 129-131.<br />
Londra AntlaĢması için bkz. Uçarol, a.g.e., s. 367-368; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 337-338; Mim<br />
Kemal Öke, “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu” Büyük Ġslam Tarihi Ansk. cilt XII, s. 168.<br />
Türkgeldi, a.g.e., s.105-106.<br />
Metin Martı, Cemal PaĢa Hatırat, Ġstanbul 1996, s. 49-51; Türkgeldi, a.g.e., s. 106.<br />
M. Hanefi Bostan, Said Halim PaĢa, Ġstanbul 1992, s. 37.
22<br />
olmak üzere “Batı Trakya Muvakkat İslam Hükümeti” ismi altında bir hükümet<br />
kuruldu 70 .<br />
Enver Bey kumandasındaki birlikler de pek fazla bir engelle karĢılaĢmadan<br />
21 Temmuz 1913‟de Edirne‟yi geri aldılar. Edirne‟nin geri alınıĢı ve bu harekât<br />
sırasında Kaymakam Enver Bey‟in aktif davranıĢları halk arasında onun Ģöhretini<br />
artırdı. Hatta bu arada onun için “Edirne‟nin ikinci fatihi” gibi övgülerde yazılır 71 .<br />
9- Enver Bey’in (Paşa) Saraya Damat Olması<br />
Enver Bey‟in sarayda talip olduğu kız Naciye Sultan, ġehzade Süleyman<br />
Efendi‟nin kızıdır. ġehzade Süleyman Efendi, Sultan Abdülmecid‟in yedi<br />
evladından biridir. Annesi AyĢe Tarziter kadın babasının üçüncü hanımıdır 72 .<br />
Enver Bey‟in yanında Naciye Sultan‟a bir takım talipliler daha vardır.<br />
Fakat Naciye Sultan onlar arasından Enver‟i seçer. PadiĢah Mehmet ReĢat‟ın da<br />
bu evliliği onaylamasıyla Enver Bey‟in validesi Dolmabahçe Sarayına gelir.<br />
PadiĢahın yanında, getirmiĢ olduğu niĢan yüzüğünü Naciye Sultana takar. Enver o<br />
dönemde Berlin ataĢemiliteridir (1911).<br />
NiĢandan sonra Enver Bey ile Naciye Sultan mektuplaĢmaya baĢlarlar.<br />
Daha önce birbirlerini görmemiĢlerdir. Fakat bu mektuplaĢmalar sayesinde<br />
birbirlerini tanırlar.<br />
Enver Bey, yine uzakta iken 1911‟de Dolmabahçe Sarayında nikahları<br />
olur. Nikahlarını ġeyhülislam Musa Kâzım Efendi kıymıĢtır 73 .<br />
70<br />
71<br />
72<br />
73<br />
Martı, a.g.e., s. 53-55.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 402; Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 55-56.<br />
Halit Ziya UĢaklıgil, “Enver PaĢa Nasıl PadiĢah Damadı OlmuĢtu”, Yakın Tarihimiz, cilt I,<br />
Yıl 1962, s. 212, 213.<br />
AĢiroğlu, a.g.e., s. 29-32.
23<br />
Enver Bey, Balkan harbinden sonra apandisit krizi geçirir. Daha önce<br />
apandisit ameliyatı geçirmiĢtir. Ġkinci defa apandisit ameliyatı olur 74 (Aralık<br />
1913). Ameliyattan sonra niĢanlısı kendisini hastahanede ziyarete gelir. Enver<br />
Bey ve NiĢanlısı Naciye Sultan yüz yüze burada görüĢürler.<br />
O sıralarda Enver Bey ( 4 Ocak 1914)‟te “Mirliva” Tuğgeneral rütbesiyle<br />
PaĢa ve Harbiye Nazırı olmuĢtur. Düğün merasimleri 5 Mart 1914‟te 75 Ģimdiki<br />
IĢık Lisesi binasında olur.<br />
almıĢtır 76 .<br />
Enver PaĢa, böylece saraya damat olarak “Damad-ı Şehriyarı” ûnvanını<br />
74<br />
75<br />
76<br />
Dr. Hüsrev Hatemi, Dr. Nil Sarı, “Enver PaĢa‟nın apandisit Ameliyatı”, Tarih ve Toplum, Yıl<br />
1984,s. 281.<br />
“Bu evlilikten Enver PaĢa‟nın Mâhpeyker ve Türkan adlı iki kızı ile bir oğlu olmuĢtur, ancak<br />
29 Eylül 1921‟de doğan oğlu Ali‟yi Enver PaĢa hiç görmemiĢtir. Enver PaĢa‟nın Türkistan‟da<br />
ölümüyle 23 yaĢında dul kalan ve bir yıl sonrada Enver PaĢa‟nın kardeĢi Kâmil Bey ile evlenen<br />
Naciye Sultan, 1952‟ye kadar yurt dıĢında kalmıĢ, bu arada Râ‟na adında bir kızı olmuĢtur.<br />
Hânedanın kadın azalarının yurda dönmelerine müsaade edilmeleri üzerine 1952‟de Ġstanbul‟a<br />
gelmiĢ, 5 Aralık 1957 tarihinde NiĢantaĢı‟nda vefat etmiĢtir.” AĢiroğlu, a.g.e., s. 45, 60, 68.<br />
Cebeci a.g.m, Yeni Yüzyıl Gazetesi, 6 Ağustos 1986, s. 8.
24<br />
B - BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġI YILLARINDA<br />
ENVER BEY (PAġA)<br />
1- Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı Dönemi<br />
Enver Bey, Bab-ı Âli baskınıyla, yaĢamın en önemli kavĢağına gelmiĢti.<br />
Bu kavĢak, imparatorluğun da kaderini belirleyecekti. Enver Bey apandisit<br />
ameliyatı için hastahanede yattığı günlerde, 18 Aralık 1913‟te Yarbaylıktan<br />
Albaylığı yükseltildi. Enver‟e Harbiye Nazırlığı fikrini yerleĢtiren, yine hastahane<br />
günlerinde parti içindeki silâhĢör arkadaĢlarıdır 77 . Bunlar Enver Bey‟in<br />
hastahanede yattığı sıralarda gelirler ve bu fikirlerini Enver Bey‟e açarlar. Yine<br />
bunlar fikirlerinin gerçekleĢmesi için o dönemin Dahiliye Nazırı ve partinin<br />
yetkili Ģahsı olan Talât PaĢa‟ya çıkarlar, fikirlerini söylerler. Fikirlerinin<br />
gerçekleĢmesi için tehdit etmekten çekinmezler. Bu fikir Enver Bey‟inde hoĢuna<br />
gider ve onu bir ideal olarak kabul eder.<br />
Aynı günlerde Enver Bey, dönemin Sadrazamı Sait Halim PaĢa nezdinde<br />
bir teĢebbüste bulunur ve ona 78 :<br />
“-Balkan harbinden sonra ordunun yeniden ıslahı ve düzenlenmesi için<br />
Harbiye Nazırı olmak mecburiyetinde olduğunu söyler...”<br />
77<br />
78<br />
“SilâhĢor olarak adlandırılan bu kiĢiler, Ġttihat ve Terakki‟nin bir nevi muhafızları bir nevi<br />
kanlı icra gücüdürler. Bunların hepsi asker kökenli olup daha sonra ordudan kopmuĢlar ve<br />
askerlikten ayrılmıĢlardır. Bu kiĢilerin bazıları Ģunlardır: Yakup Cemil, Topçu Ġhsan, Sapancalı<br />
Hakkı, Ġzmitli Mümtaz, Atıf Hilmi, Hüsrev Sami, Süleyman Askeri, Ömer Naci gibileri.”<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 417-421.<br />
Ziya ġakir, a.g.e., s. 417-421; Cemal Kutay, Lavrens’e KarĢı KuĢcubaĢı, Ġstanbul 1965,<br />
s. 25-29.
25<br />
Enver‟in ve arkadaĢlarının Harbiye Nazırlığı konusundaki kesin tavrı<br />
üzerine Talât Bey ve ġuray-ı Devlet Reisi Halil MenteĢe, Harbiye Nazırı Ġzzet<br />
PaĢa‟nın yanına giderler ve kendisine istifasını teklif ederler. Ertesi gün de Ahmet<br />
Ġzzet PaĢa Harbiye Nazırlığından istifa eder 79 .<br />
Harbiye Nazırı Ġzzet PaĢa‟nın istifa etmesi üzerine Said Halim PaĢa<br />
tarafından hazırlanan tezkirede Enver Bey‟in Mirlivâlığa terfisi ve Harbiye<br />
Nazırlığına teklifi isteniyordu. PadiĢaha sunulan tezkire Ģöyledir 80 .<br />
“Atüfetlû Efendim Hazretleri, Harbiye Nazırı paşa Hazretlerinin vuku-ı<br />
istifasına mebni Bingazi’deki hidemât-ı bergüzide ve fedâkârânesinden dolayı zam<br />
olunan üç sene ile kıdemen mir-alâylığı ihrâz eden Enver Bey’efendi’nin Balkan<br />
Muharebâtındaki fedâkârlığına mukâfeten üç sene daha kıdem zammıyla<br />
rütbesine mahsus müddet-i asgariyi ikmâl etmiş olduğuna ve mir-alâylıktan<br />
mirlivâlığa terfi nizâmnâmesi mucebince keyfiyet-i terfi intihâb ile icra<br />
oluncağına göre, mir-i mumâileyhin mir-livâlıkla Harbiye Nezâretine tayini tensib<br />
kılınmış ise de, ol bâbda her ne vech ile irâde-i seniye-i hazret-i padişahi şeref<br />
mûte’allık buyurulursa mantık-ı münif-i mucebince mu’âmele ifâ edileceği<br />
beyanla tezkire-i senâveri terkim kılındı efendim. Fi 4 Safer sene 332, fi 21<br />
Kânûn-i evvel sene 329. Sadrazam Mehmet Sa’id”<br />
verildi: 81<br />
Yukarıdaki tezkire Serkatib-i ġehriyari Ali Fuad imzası ile<br />
Ģu cevap<br />
“Marruz-ı Çâker-i Kemineleridir, iş bu tezkire-i samiye-i sadâret<br />
Penâhide melfuf irâde-i seniye lâyıhasıyla beraber manzur-ı âli olmuş ve lâyıha-i<br />
mezkure imza-i humayûn-î cânib-i mûlük hâne ile tevşih buyurularak leffen irae<br />
kılınmıştır. Ol babda emrû fermân hazret-i veliyû’l emrindir. Fi 5 safer sene 332,<br />
fi 21 Kânun-ı evvel sene 329...”<br />
79<br />
80<br />
81<br />
Tansu, a.g.e., s. 227-230.<br />
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760.<br />
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760.
26<br />
4 Ocak 1914 (5 Safer 1332 – 21 Kânun-î evvel 1329) tarihli irâde-i seniye<br />
ile Enver Bey Mir-livâ (tuğgeneral) rütbesi ile Harbiye Nazırlığına tayin edildi 82 .<br />
Enver PaĢa 6 Ocak 1914‟te Erkân-ı Harbiyye-i Umumiye Reisliği‟ne tayin<br />
edildi 83 .<br />
Enver PaĢa, Harbiye Nâzırı olur olmaz, orduda kapsamlı yenilik<br />
hareketlerine giriĢti. Ġlk planda Balkan harbinde yetersizlikleri sabit olan bu yaĢlı<br />
subayları emekliye sevketti 84 . Askerin üniforması yeniden düzenlendi. Okur-yazar<br />
sayısının artması için, eski Türkçe harfleri birleĢtirerek “Enveriye Yazısı” 85 adıyla<br />
yeni bir alfabe çıkardı. Yarbay ġerif Bey, Enver PaĢa‟nın ordudaki faaliyetlerini<br />
Ģöyle anlatır. 86<br />
“Eski alışkanlıkla yeni tayinlere ayak sallayan her kumandan veya subay<br />
derhal emekliye ayrıldı. İtiraz lakırdısı ağza alınmaz oldu. Herkese bir çeviklik,<br />
bir sürat, bir askerlik geldi. Ordu, yeni bir dünya’ya doğdu. Harbiye Nezâreti’nin<br />
kapıları kapandı. Ve içeriye iş sahiplerinden başka kimse giremez oldu. Alman<br />
ıslahat heyeti görev başına geçti. Bu ıslahat heyeti’nin yardımıyla işlemler, fazla<br />
formaliteden kurtularak, sade bir tarzda devam etmeye başladı. Ve ordumuz<br />
orduya, subayımız subaya benzedi. Herkes gördü ki, akıl ve bilgi, kanun ve nizam<br />
yolunda Türkler de, pekala yol arkadaşı olabilirmiş. Enver Paşa, Islahat<br />
Heyeti’nin taşkınlıklarını önler ve itirazlara rağmen bildiği yolda giderdi. O<br />
zaman ki Enver, Osmanlı tarihinin ilk kez gördüğü yenileştirici, çalışkan, kati ve<br />
azimkâr bir Harbiye Nazırı idi”<br />
82<br />
83<br />
84<br />
85<br />
86<br />
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.6.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 430.<br />
Liman Van Sanders‟in SavaĢ Hatıraları, Hayat Tarih Mecmuası, (Çev. Osman ÖndeĢ), 1<br />
Aralık 1967, Yıl 3, cilt II, Sayı 11, Sıra 35, s. 29.<br />
Cebeci, a.g.m., Yeni Yüzyıl, 7.8.1996, s. 8.<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 402.
27<br />
2- Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi:<br />
Birinci Dünya SavaĢı, Avrupalı devletlerin sanayi inkılâbını<br />
gerçekleĢtirdikten sonra dünyayı paylaĢmak üzere kendi aralarında baĢlattıkları bir<br />
sömürgecilik savaĢıdır.<br />
Almanya birliğini tamamladığı ve sanayiini kurduğu sırada dünya<br />
hammadde kaynakları ve pazarları diğer devletlerce paylaĢılmıĢ bulunuyordu.<br />
1894‟lerden sonra Almanya bazı sömürgeler elde etmiĢsede, bunlar onun için<br />
yeterli değildi. Çünkü geliĢen Alman sanayii hem bol hammadde kaynaklarına,<br />
hem de pazarlara muhtaçtı. Almanya‟nın güclü sömürgeci bir devlet halinde<br />
yükselmesi diğer Avrupa devletlerinin elinde bulunan sömürgelere sahip<br />
olmasıyla mümkündü. ĠĢte Almanya, bu durumu gözönüne alarak ordu ve<br />
donanmasını gittikçe güçlendirmeye baĢladı.<br />
Ġngiltere ve Fransa Almanya‟nın geliĢmesini endiĢe ile takip<br />
etmekteydiler. Alman deniz gücü neredeyse tehdit eder hale gelmesi Ġngiliz ve<br />
Fransız sömürgeleri için tehlike teĢkil ediyordu. Zira sömürgesiz Ġngiltere‟nin<br />
ayakta kalması mümkün değildi. Bu geliĢmeler Avrupa‟yı XX. yüzyılın<br />
baĢlarında iki ayrı bloklaĢmaya itti. Birisi Ġngiltere, Fransa ve Rusya diğeri<br />
Almanya, Avusturya, Macaristan ve Ġtalya idi 87 .<br />
Osmanlı Devleti Almanlarla ittifak yapmadan önce diğer büyük<br />
devletlerlede ittifak teĢebbüsünde bulunmuĢtu. Osmanlı Devleti, Ġngiltere ile<br />
giriĢtiği ittifak denemesinden bir sonuç alamamıĢtır 88 . Osmanlı Hükümeti Ruslara<br />
yaklaĢma niyeti ile Talât Bey‟i Litvanya ve BükreĢ‟e gönderdi. Fakat Rusya ile<br />
87<br />
88<br />
Sömürgeci faaliyetler için bkz. Yusuf Hikmet Bayur, XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve<br />
Acun Siyasi Üzerindeki Etkileri, T.T.K. yay., Ankara 1974, s. 61-66.<br />
Martı, a.g.e., s. 111, 112.
28<br />
yapılan bu ittifak giriĢimlerinden bir sonuç alınamamıĢtır 89 . Cemal PaĢa, Birinci<br />
Dünya SavaĢı çıkmadan önce Fransa ile bir ittifak teĢebbüsünde bulunmak üzere<br />
Fransa‟ya gitti ise de Fransızlar yüz vermediler 90 . Osmanlı Devleti Yunanistan ile<br />
dahi ittifak teĢebbüsünde bulunmuĢtur 91 .<br />
28 Haziran 1914‟te Avusturya-Macaristan veliahdı Froncois Ferdinand ve<br />
eĢi Saray Bosna‟da bir Sırplı tarafından öldürülür. Bu olaydan sonra Avusturya-<br />
Macaristan imparatorluğu Hükümeti, Osmanlı Devletini üçlü ittifaka çekmek<br />
üzere çalıĢmaya baĢlar 92 . Almanya, 22 Temmuz 1914‟te Osmanlı Hükümetine<br />
resmen ittifak teklifinde bulunur 93 . Almanya‟nın ittifak teklifini Said Halim PaĢa,<br />
Enver PaĢa, Talât Bey ve Halil Bey kabul ettiler.<br />
Bu teklifi kabul etmelerinin sebebi Rus korkusudur 94 . Almanya‟nın o<br />
dönemde Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü bozacak veya devleti<br />
zayıflatacak bir politikası söz konusu değildir. Zira Almanya o dönemde Osmanlı<br />
Devletinin güçlü bir devlet olmasını istiyor. Çünkü Almanya‟nın menfaati<br />
Osmanlı Devletinin kuvvetli olması ile gerçekleĢebilirdi 95 .<br />
89<br />
90<br />
91<br />
92<br />
93<br />
94<br />
95<br />
Bayur, Türk Ġnkilâbı..., cilt II/4. Kısım, s.565; Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi<br />
(BaĢlangıçtan 1917’ye kadar), Ankara 1993, s. 417; A. Suat Bilge, Güç KomĢuluk (Türkiye<br />
Sovyetler Birliği ĠliĢkileri 1920-1964), Ankara 1992, s. 1,2. “Said Halim PaĢa Hükümeti,<br />
Almanya ile yapılan ittifaktan sonra diğer devletlerle de ittifak teĢebbüslerinde bulundu. 15<br />
Ağustos 1914 (23 Ramazan 1332-2 Ağustos 1330) „te yayınlanan îrâde-i seniyede Talât Bey‟in<br />
Edirne‟ye gittiğinden bahsedilir.” B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: s.11;<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.12.<br />
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.15; Martı, a.g.e., s. 115-121;<br />
Bayur,Türk Ġnkılâbı..., cilt I, 14. Kısım, s. 549-558; Kutay, KuĢçubaĢı..., s. 83.<br />
B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s. 16.<br />
Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt II/ 4. Kısım, s. 626-629.<br />
Enver Bolayır, Talât PaĢa’nın Hatıraları, Ġstanbul 1946, s. 223; Martı, a.g.e., s.121.<br />
Martı, a.g.e., s.125-127; Nahid MenteĢe, Babam Halil MenteĢe’nin Hayatından Kısa<br />
Notlar, Milas 1950, s. 14; Ali Ġhsan Sabis, Birinci Dünya Harbi, Ġstanbul 1990, cilt I, s. 31,<br />
33, 40; Bayur Türk Ġnkılâbı..., cilt II/4. Kısım, s. 632-636 ; J. Shaw-K. Shaw, a.g.e., cilt II,<br />
s. 327-373.<br />
Martı, a.g.e., s.127.
29<br />
2 Ağustos 1914‟te Almanya ile Osmanlı Devleti arasında ki ittifak<br />
antlaĢması, Sadrazam Said Halim PaĢa ve Alman Büyükelçisi Wangenheim<br />
tarafından imzalandı 96 . Akabinde Harbiye Nazırı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye<br />
Reisi Enver PaĢa tarafından 2 Ağustos 1914 tarihinde genel seferberlik ilân edildi.<br />
Aynı tarihte hükümet Meclis-i Mebusân‟ı süresiz olarak kapattı.<br />
Ġttifak anlaĢmasının hemen sonra 10 Ağustos 1914‟te Almanların Goben<br />
ve Breslaw gemileri Ġngiliz gemilerinin takibi üzerine Çanakkale Boğazına<br />
geldiler. Çanakkale Boğazına sığınan bu gemiler bir Osmanlı kılavuz gemisi torpil<br />
tarlaları arasından geçerek güvenli bölgeye getirildi. Almanya‟ya ait olan bu<br />
gemilerin Enver PaĢa‟nın emriyle güvenli bölgeye alındığı ileri sürülmektedir 97 .<br />
Bu olaydan ne Sadrazamın, ne Cemal PaĢa‟nın ne de diğer Nazırların haberi<br />
vardır 98 . Said Halim PaĢa‟nın Yeniköy‟deki yalısında toplanan Heyet-i Vükelâ, bu<br />
olup bitti karĢısında gemilerin satın alındığını ilân etti 99 .<br />
Almanların Goben ve Breslaw gemileri satın alındıktan sonra Said Halim<br />
PaĢa, Osmanlı Devleti‟nin tarafsız olduğunu ilân etti. Goben‟e Yavuz ve<br />
Breslaw‟a Midilli adı verildi.<br />
Almanya Osmanlı Devletini savaĢa sokmak için tertipler düzenlemektedir.<br />
Karadeniz olayı bunlardan biridir. Osmanlı Donanmasının birinci komutanı<br />
Amiral Souchon, Enver PaĢa tarafından 25 Ekim 1914‟te Karadeniz‟e çıkıp Rus<br />
filosuna tecavüz emri verildiği ileri sürülmekle beraber, Halil MenteĢe, bu iddiayı<br />
96<br />
97<br />
98<br />
99<br />
Söz konusu ittifak anlaĢmasının orijinal metni Türk hariciyesi tarafından ortaya<br />
konulamamıĢtır. Akdes Nimet Kurat‟ın Türkiye ve Rusya (1789-1919), Ankara 1970 adlı<br />
eserinde Fransızca aslı mevcuttur. S. (630-631), Kurat‟ın belirttiğine göre, metnin aslı Bonn‟da<br />
Alman DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivindedir.<br />
Martı, a.g.e., s.128; Bolayır, a.g.e., s. 25.<br />
Bolayır, a.g.e., s. 27.<br />
Martı, a.g.e., s.128, 129.
30<br />
ileri sürenlerin bunu ispatlayamadıklarını ve hatta Enver PaĢa‟nın böyle bir emir<br />
vermediğini kendisine söylediğini belirtmektedir 100 .<br />
Amiral Souchon komutasındaki Osmanlı Donanması, 27 Ekim akĢamı<br />
Karadeniz‟e açıldı. 29 Ekim 1914‟te Sivastopol ve Novorossisk ve 30 Ekimde<br />
Odesa limanları bombardıman edildi 101 .<br />
2 Kasım 1914‟te Rusya, 5 Kasımda Ġngiltere ve Fransa, Osmanlı Devletine<br />
savaĢ ilân ettiler. Buna karĢılık Osmanlı Devleti 11 Kasımda yayınlanan irâde-i<br />
seniye ile bu devletlere cihat ilân etti 102 .<br />
3- Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti ve Enver Paşa<br />
SavaĢa 1 Kasım 1914‟te sınırı geçen Ruslar baĢladı. Osmanlılar Rus<br />
birliklerini durdurup birkaç gün sonra püskürttüler. 21 Aralıkta Enver PaĢa,<br />
Rusların Kafkaslar‟da ana üstleri olan Kars‟la haberleĢme hatlarını kesmek 103 ,<br />
Güney Kafkasya‟ya ve kuzey Ġran‟a girip Rusların arkasını çevirmek için üçüncü<br />
orduyu saldırıya geçirtti 104 . Parlak sonuç vermesi gereken SarıkamıĢ harekâtı<br />
10 Ocak 1915‟te feci bir fiyaskoyla sonuçlandı. Katılan Osmanlı birlikleri<br />
neredeyse yok oldular. Bu savaĢta ölü sayısı 60.000‟den az olmadığı tahmin<br />
edilmektedir. Ölenlerin bir çoğu soğuk, hastalık ve açlıktan ölmüĢlerdir. Sonuç<br />
belli olmaya baĢladığı sıralarda dahi Enver PaĢa taarruz da ısrar ediyordu 105 .<br />
100 Bu meselelerle ilgili olarak bkz. Sabis, a.g.e., cilt II, s. 40, 41; Bayur, Türk Ġnkılâbı..., cilt III/<br />
1. Kısım, s. 233, 234; Bolayır, a.g.e., s. 29; Martı, a.g.e., s.128-133; Liman Von Sanders Hayat<br />
Tarihi Mecmuası, (çev. Osman ÖndeĢ), 1 Ocak 1968, Yıl 3, cilt II, Sayı 12, Sıra 36, s. 43.<br />
101 Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt III/ 1. Kısım, s. 238; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 392, 393.<br />
102 Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt III/ 1. Kısım, s. 260.<br />
103 Kurat, a.g.e., s. 420, 421; J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 378.<br />
104 Armaoğlu, a.g.e., cilt I, s. 112.<br />
105 AkĢin, Türkiye’nin Yakın Tarihi, s. 87; Fahri Çeliker, Askeri Tarih Bülteni, 11-20 ġubat<br />
1986, s. 97.
31<br />
Yenilginin kesinleĢmesi üzerine Enver PaĢa III. Ordu Kumandanlığına Hafız<br />
Hakkı PaĢa‟ya tayin ederek Ġstanbul‟a döndü 106 .<br />
Cemâl PaĢa‟da büyük hayallerle Kanal harekâtına giriĢti. Bahriye Nazırlığı<br />
görevi devam etmekle birlikte ġam‟daki Dördüncü Ordu üzerine aldı. 21 kasım<br />
1914‟te beyan olan Ġrâde-i Seniye ile Harbiye Nâzırı Enver PaĢa, Bahriye<br />
Nezâretini de vekâleten yürütmekle görevlendirildi 107 . Bahriye Nâzırı ve<br />
Dördüncü Ordu Komutanı Cemâl PaĢa hazırlıklarını yaptıktan sonra, 14 Ocak<br />
1915‟de kanalı geçmek için yaptığı harekât baĢarısızlıkla sonuçlandı. Bundan<br />
sonra bu cephedeki savaĢ önemini kaybetti 108 .<br />
Ruslar SarıkamıĢ muharebesi sırasında Osmanlı Devletinin baĢka bir<br />
yönden sıkıĢtırılmasını istemesi üzerine Ġngiltere, Çanakkale harekâtını planladı.<br />
Fransızların da yardımıyla 19 ġubat 1915‟te Çanakkale‟ye karĢı denizden taarruza<br />
baĢladı 109 . 18 Mart 1915‟de Ġtilaf donanmasının Çanakkale‟ye girmek giriĢimi<br />
baĢarısızlıkla neticelendi 110 . Bunun üzerine 25 Nisanda Gelibolu Yarımadası‟na<br />
yapılan çıkarma baĢarısızlıkla neticelendi. Donanma toplarının bombardıman<br />
desteğine ve kanlı muharebelere rağmen Ġtilaf devletleri Aralık 1915 ve Ocak<br />
1916 tarihleri arasında Gelibolu‟yu terk etmek zorunda kaldılar 111 . Türklerin<br />
Çanakkale‟de sağlam olduklarına kanaât getiren Bulgarlar da 6 Eylül 1915‟te<br />
Alman ittifakına katıldılar.<br />
29 Nisan 1916‟da Türk ordusu bir baĢarı daha elde eder. Irak‟ta Kut-ül<br />
amare‟de bir süredir Ġngiliz Generali Townshed komutasındaki bir orduyu<br />
kuĢatmıĢ bulunan Osmanlı ordusu, bunları teslim olmak zorunda bırakır. Bu<br />
olayın da Türk maneviyatını ne kadar kuvvetlendirdiği tahmin edilebilir. Fakat bu<br />
106 Öke, “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu”, a.g.e., cilt XII, s. 181.<br />
107 Uçarol, a.g.e., s. 386, 387.<br />
108 Kanal harekâtı hakkında geniĢ bilgi için bkz. Martı, a.g.e., s. 156-188; Aydemir, Enver paĢa...,<br />
cilt III, s. 164-180; Karal a.g.e., cilt IX, s. 24-29.<br />
109 J. Shaw-K,Shaw, a.g.e., cilt II, s. 380.<br />
110 Uçarol, a.g.e., s. 387.<br />
111 Karal, a.g.e., cilt IX, s. 460-476.
32<br />
baĢarı geçici olacaktır. Burada ki birliklerin bir kısmının Enver PaĢa tarafından<br />
Ġran‟a kaydırılması üzerine Ġngilizler toparlanır ve 11 Mart 1917‟de Bağdat‟ı<br />
alırlar 112 . Doğu Anadolu‟da da durum hiç parlak değildir. 11 Ocak 1916‟da Rus<br />
taarruzu baĢlar. Bir kaç ay içinde Erzurum (16 ġubat), Rize (8 Mart), Trabzon (18<br />
Nisan), Erzincan (25 Temmuz) düĢer 113 . Öte yandan Ġngilizlerle anlaĢmıĢ olan<br />
Mekke Emiri ġerif Hüseyin, 1-2 Haziran 1916‟da gizlice isyan eder. Mekke‟yi ele<br />
geçirir. Böylece Arapların bir bölümüyle yolların ayrılmıĢ olduğu, Ġttihat ve<br />
Teraki‟nin ise Türk ulusçuluğunun örgütü olduğu daha da vurgulanmıĢ olur 114 .<br />
Gittikçe kötüleĢen bu tablo da birden bire bir ıĢık parlar. Rusya‟da<br />
7 Kasım 1917‟de BolĢevikler yaptıkları bir darbeyle, iktidara gelirler. BolĢevikler,<br />
ilhaksız, tazminatsız barıĢ istediklerini ve Ġtilaf devletlerinin gizli paylaĢma<br />
antlaĢmalarını reddettiklerini duyururlar. Bununla da kalmazlar, gizli antlaĢmaları<br />
yayınlayıp hemen mütareke görüĢmelerine baĢlarlar 115 . 15 Aralıkta Ruslarla<br />
mütareke yapılır. 3 Mart 1918‟de Müttefiklerle Rusya arasında (3 Mart 1918) de<br />
anlaĢması yapıldı. BolĢevik Hükümeti ile Osmanlı Devleti arasında Erzincan‟da<br />
18 Aralık 1917‟de bir barıĢ anlaĢması daha imzalandı 116 .<br />
Rusya‟nın savaĢtan çekilmesi Müttefiklere derin bir nefes aldırdığı<br />
Ģüphesizdir. Ne var ki bu geçici rahatlamaydı. Çünkü büyük bir Ġtilaf devleti<br />
savaĢtan ayrılırken, çok daha güçlü bir devlet, A. B. D‟de savaĢa girmiĢtir.<br />
Bir süre olsun Ġttifakın doğu cephelerinde Ģenlik vardı.12 ġubat 1918‟de<br />
Türk ordusu ilerlemeye baĢlar ve o ay Erzincan ve Trabzon, Mart‟ta Erzurum,<br />
Ardahan, Nisan‟da SarıkamıĢ, Van, Batum, Kars alınır. Ġmzalanan Brest-Litovsk<br />
BarıĢı AntlaĢmasıyla 93 harbinde kaybedilen Kars, Ardahan, Batum sancakları<br />
geri alınmıĢtır.<br />
112 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 190-208.<br />
113 Kurat, a.g.e., s. 421.<br />
114 AkĢin, Türkiye’nin Yakın Tarihi..., s. 89.<br />
115 Kurat, a.g.e., s. 433, 434.<br />
116 Nâsır Yüceer, Birinci Dünya SavaĢında Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan<br />
Harekâtı, Ankara 1996, s. 14-17; B.O.A., Bab-ı Âli Evrak Odası, No: 25103.
33<br />
28 Mayıs 1918‟de Azerbaycan bağımsızlığını ilân eder. Kurulan hükümet<br />
kendini Ermeniler, Ruslar ve Ġngilizler yönünden tehdit altında gördüğü için,<br />
Osmanlı Hükümetinden yardım ister. Osmanlı Ordusu Azerbaycan yönünde<br />
ilerlemeye devam eder. 15 Eylülde Bakû, Ġngiliz iĢgalinden kurtarılır. Osmanlı<br />
ordusu bununla yetinmez. Daha Kuzeye Dağıstan‟a müdahale edip 6 Ekim‟de<br />
Derbent‟e geçer 117 .<br />
4- Birinci Dünya Savaşının Sonu ve İttihat ve Terakki’nin Yönetimden<br />
Çekilmesi<br />
Doğu cephemizdeki kazanılan bu baĢarılar savaĢın kaderi üzerinde önemli<br />
değiĢmeler yapmamıĢtı. SavaĢtan, önce Bulgaristan çekildi. Bulgaristan 29<br />
Eylül‟de barıĢ istemesiyle Ġstanbul‟un batıdan iĢgal edilmesi tehlikesi ile karĢı<br />
karĢıya kalmıĢtı. AnlaĢma devletlerinin silah ve malzeme üstünlüğü karĢısında<br />
Almanya ve Avusturya-Macaristan Ġmparatorlukları da daha fazla dayanamadılar.<br />
Onlar da ateĢkes anlaĢması önerisinde bulundular (4 Ekim 1918).<br />
Dönemin Harbiye Nazırı Enver PaĢa ise savaĢın son günleri içerisinde<br />
Kafkasya ve Bakü‟de bulunan amcası Halil PaĢa ve kardeĢi Nuri PaĢa‟ya çektiği<br />
telgraflarda bu bölgede bağımsız bir Türk hükümeti kurmalarını ve Ġngilizlere<br />
karĢı bir cephe tesis etmelerini istiyordu 118 .<br />
13 Ekim 1918‟de Ġttihat ve Terakki kabinesi istifasını sunarak hükümetten<br />
çekildi 119 . 14 Ekim‟de Ahmet Ġzzet PaĢa hükümeti kuruldu. Yeni hükümet ilk iĢ<br />
olarak mütareke talebinde bulundu. 30 Ekim 1918 tarihinde Ġngiliz Amirali<br />
Calthorpe ile yapılan görüĢmeler sonunda Osmanlı Devleti açısından ağır<br />
hükümler taĢıyan Mondros Mütarekesi imzalandı 120 .<br />
117 Yüceer, a.g.e., s. 9-17.<br />
118 Mondros mütarekesinden yaklaĢık bir ay önce Enver PaĢa‟nın Halil ve Nuri PaĢalara çektiği<br />
telgraflar ve aldığı cevablar için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., s. 366-374.<br />
119 Cemâl Kutay, “Talât, Enver ve Cemal paĢalar Memleketi Niçin ve Nasıl TerketmiĢlerdi?”,<br />
Tarih KonuĢuyor, cilt I, Sayı 1, ġubat 1967, s. 22.<br />
120 Ali Fuat Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi, Ankara 1948, s. 6-10.
34<br />
BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />
ENVER PAġA’NIN YURT DIġINA ÇIKMASI VE FAALĠYETLERĠ<br />
A- BAKÛ KURULTAYI (1-8 EYLÜL 1920)’ NA KADAR ENVER<br />
PAġA’NIN FAALĠYETLERĠ<br />
1- Enver Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılışı ve Kırım’a Varışı<br />
Mondros Mütarekesi‟nin imzalandığı günden sonra ne Enver PaĢa‟nın ne<br />
Talât PaĢa‟nın, ne de Cemal PaĢa‟nın memlekette kalmalarına imkan vardı. Çünkü<br />
Ġstanbul‟a en kısa zamanda düĢman donanması gelebilir, bir numaralı harp<br />
suçlularını yerinde tevkif edebilirdi. Kaldı ki Ġttihat ve Terakki ile arası pek iyi<br />
olmayan son padiĢah VI. Mehmet Vahideddin‟den de yardım görmeleri mümkün<br />
değildi. 121 . Enver PaĢa KuruçeĢme‟deki yalısında son toplantıda, Mondros<br />
Mütarekesi imzalanmasından sonra baĢlayan ve “savaĢın ikinci safhası” olarak<br />
tanımladığı dönem için savaĢmaya kararlı olduğunu göstermiĢti. “Unutmayın,<br />
daha önce Balkan SavaĢı‟nı ikinci safhasından kazanmıĢtık” diye bağırmıĢtı.<br />
Enver PaĢa bu savaĢtaki yenilgiyi sadece geçici bir çekiliĢ olarak<br />
yorumlamaktaydı. Fakat daha sonra Ġzmir Valisi Rahmi ve Talât PaĢa, yurt dıĢına<br />
çıkma konusunda Enver‟i ikna ettiler. 122<br />
Almanların yardımı ile yolculuk hazırlığı tamamlandı. Enver PaĢa,<br />
Ġstanbul‟dan ayrılmadan önce Sadrazam Ġzzet PaĢa‟ya bir mektup gönderdi. Bu<br />
mektup Ģu Ģekildedir. 123<br />
“Mâruzdur,<br />
121 Tansu, a.g.e., s. 386; Cemal Kutay, Tarih KonuĢuyor, cilt I, Sayı 1, ġubat 1964, s. 22-26;<br />
“Tarih Mektuplar”, Tanin, 15 Ekim 1944, s.1.<br />
122 Masayuki Yamauchi, HoĢnut OlamamıĢ adam-Enver PaĢa Türkiye‟den Türkistan‟a, Ġstanbul<br />
1995, s.19<br />
123 ġakir, a.g.e., s. 141, 142.
35<br />
Mütareke-i münferide dolayısıyla vatanımın şimdilik alacağı şekil, yakın<br />
zamanlarda bu topraklarda nâfi bir iş göremeyeceğime âyan bir alâmettir.<br />
Binanaleyh zaten mevcut olan mezuniyet zamanında faydalı bir sürette iş<br />
göreceğimi ümit ettiğim Kafkasya’ya hareket ediyorum. Bu süretle bütün hayat ve<br />
mevcudiyetimi, iyiliğine vakfettiğim memleketimde kalarak dinime, milletime,<br />
Padişahıma hizmet edememekten mütevellit teessürüm pek büyüktür. Fakat<br />
Kafkasya’da bir İslam İstiklâlinin husül bulmasına yardım edebilmek ümidi,<br />
teessürümü biraz tâdil ediyor. İlerde hizmet edebilmek imkanı hasıl olunca<br />
herhalde gelip burada aynı maksatla çalışmayı tercih edeceğim. Şu müşkülat<br />
zamanında deruhte buyurduğunuz vazifede muvaffakiyetinizi Allah’tan diler, arz-ı<br />
hürmet ederim.”<br />
3 TeĢrin-i sâni 1334<br />
Enver<br />
2 Kasımı 3 Kasıma bağlayan 3 TeĢrin-i sâni 1334 (1918) gecesi 124 boğazın<br />
muhtelif noktalarından muhtelif kimseler harekete hazır idiler. Bir motor Enver<br />
PaĢa‟yı yalısından alarak U-67 Alman denizaltısına ulaĢtırmıĢtır 125 . Bu Alman<br />
denizaltısı ile memleketi terk edecek ittihatçılar sekiz kiĢiydiler. Bunlar; Enver,<br />
Talât, Cemal, Beyrut Valisi Azmi, Ġstanbul eski Polis Müdürü Bedri, Dr Nazım,<br />
Dr. Bahaeddin ġakir ve Umumi Katip Mithat ġükrü. Fakat Talât PaĢa‟nın<br />
tavsiyesi üzerine Mithat ġükrü Ġstanbul‟da kaldı.<br />
124 Enver PaĢa ve arkadaĢlarının bindikleri gemi ve yola çıkıĢ tarih üzerinde nakiller birbirleriyle<br />
çeliĢir. Bunlardan ġ. S. Aydemir, hareket tarihini 7-8 Kasım olarak yazmıĢtır. O günlere<br />
arkadaĢlarıyla birlikte yaĢayan ittihatçı Emir ġekip Arslan ise 1918 yılının ikinci teĢrin ayının<br />
birinci haftasında Ġstanbul‟dan ayrıldıklarını yazmaktadır. Bindikleri gemi konumunda ise<br />
bazen bir denizaltı, bazen bir torpidodan söz edilir. Hatta bir Alman nakliye gemisinin adı bile<br />
geçer. Ama Karadeniz‟de Alman torpidosu yoktu. Ruslardan alınan bir torpidonun kullanılmıĢ<br />
olması akla gelir. Fakat (U) iĢareti Underwater alınarak Almanların genellikle denizaltı<br />
anlamında kullandıkları bir iĢarettir Birinci ve Ġkinci Dünya harplerinde Almanlar bu iĢareti<br />
kullandılar. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 505.<br />
125 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 505.
36<br />
Gemide ise ilerde ne yapılacağı konuĢuluyordu. Bu konuda ise Enver PaĢa;<br />
“Rusya’ya geçmek, Ruslarla anlaşarak Türkistan’ı ayaklandırmak. Kafkaslarda<br />
teşkilat vücuda getirmek, düşmana karşı çıkmak, Allah takdir etmişse burada<br />
zafer sağlamak, etmemişse bu yolda ölmek”ten bahsediyordu. Fakat Talât<br />
PaĢa‟nın görüĢü ise Ģuydu: 126<br />
“-Bizim siyasi ömrümüz artık sona ermiştir. İster haklı, ister haksız yere<br />
olsun, bir kere üstümüze milletin kin ve gazap yüzü döndü. Bizim yürüyeceğimiz<br />
en kısa ve münasip yol Avrupa’ya giden yoldur.”<br />
Enver PaĢa ve arkadaĢları bindikleri Alman denizaltısı ile, ertesi gün Kırım<br />
yarımadasında ve Sivatopol‟un yakınında Gözleve‟ye (Eupatorya‟ya) vardı.<br />
Buradan bir Alman askeri treni ile Gözleve‟den hareket edilir. Hedef Akmescit<br />
yolu ile batıya Berlin‟e ulaĢmaktır. Gözleve‟den hareket eden askeri tren,<br />
Akmescit istikâmetinde ve ilk istasyonda bir gece bekler 127 . Enver PaĢa bu<br />
istasyonda arkadaĢlarına hiçbir haber vermeden onlardan ayrılır 128 .<br />
2- Enver Paşa’nın Kafkas Politikası<br />
Rusya‟da kurulan yeni BolĢevik Hükümeti ile 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan<br />
Brest-Litovsk AnlaĢması ile 1878 Berlin AnlaĢması ile bu bölgede kaybedilen<br />
yerler tekrar ele geçirilmiĢ ve buna hukuki bir nitelik kazandırılmıĢ oldu.<br />
Birinci Dünya SavaĢı‟nın son günlerinde Enver PaĢa‟nın kardeĢi Nuri PaĢa<br />
Kafkaslarda birlikleri “Ġslam Ordusu” olarak teĢkilatlandırmıĢtı. Amcası Halil<br />
126 Emir ġekip Arslan , ġehit Enver PaĢa ve ArkadaĢları, (Çev. Aziz Akpınarlı), Samsun 1948,<br />
s. 7-9.<br />
127 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 498-499.<br />
128 Bu konuda bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 507-509.
37<br />
PaĢa‟yı da ġark Orduları Grup kumandanlığına getirmek sûretiyle bu bölgede ki<br />
etkinliğini artırmak suretiyle ileriye yönelik planlar düĢünmekteydi 129 .<br />
Enver‟in amcası Halil PaĢa ve genç kardeĢi Nuri PaĢa, milli kahramanlar<br />
olarak gömüldükleri Azarbeycan ve Dağıstan‟da ünlerinden yararlanmaya devam<br />
etmekteydiler. Halil ve Nuri, kendilerin “Türkistan Cumhuriyeti” ve “Batum-<br />
Kars-Ardahan‟dan oluĢan Cumhuriyetin” yeni liderleri olarak hayal<br />
etmekteydiler. Mütarekeden hemen önce Enver PaĢa, çok büyük bir miktar olan<br />
700.000 liranın Azarbeycan‟a gönderilmesi emretmiĢ ve burada direniĢ için silah<br />
ve mühimmat toplamaya çalıĢmıĢtır. 130<br />
ġark Cephesi‟nde yaĢanan bu geliĢmeler savaĢın genel gidiĢatı üzerinde<br />
pek fazla etkili olamamıĢtı, Enver PaĢa ise bu bölgede bulunan amcası Halil PaĢa<br />
ve kardeĢi Nuri PaĢa‟lara çektiği telgraflarda mücadelenin kesinlikle<br />
bırakılmamasını, savaĢın kaybedilmesinden sonra kendisinin de oraya geleceğini,<br />
yeni bir mukavemet hareketi oluĢturmalarını söylüyordu 131 .<br />
Enver PaĢa, Kafkasya‟ya ulaĢtığı takdirde kardeĢi Nuri PaĢa‟nın yanındaki<br />
bu birliklerle birlikte Azerbaycan ve Dağıstan memleketlerindeki müslüman halkı<br />
ayaklandırabileceğine inanmakta idi 132 .<br />
Enver PaĢa, bu amaç için Kafkasya‟da anlaĢma dıĢı bir mücadeleyi idare<br />
etmek üzere Bakü‟yü ziyaret etmek istemekteydi. Kafkasya‟da birlikler 1918‟deki<br />
gücüne ulaĢmıĢ bulunmaktaydı. Bu hazırlıklar saldırıyı püskürtmek için alınmıĢ<br />
tedbirlerdi. Enver PaĢa daha sonra Moskovada‟ki ilk elçi Ali Fuat PaĢa‟ya bunu<br />
Ģöyle açıklamıĢtır 133 .<br />
“Kafkasya’daki ordularımızın gücüne güvenerek merkezi Bakü’de olmak<br />
üzere geçici bir hükümet kurabilirdim. Uygulanan baskıya ve sunulan barış<br />
129 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 381-383.<br />
130 Yamauchı, a.g.e., s. 44<br />
131 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 461-476.<br />
132 Arslan, a.g.e., s. 9,10.<br />
133 Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Ġstanbul 1955, s. 13, 14.
38<br />
şartlarına bağlı olarak, güçlerimle anayurdun yeniden yapılanmasına<br />
sarfedebilirdim.”<br />
ĠĢte Enver PaĢa ve ittihatçı liderlerin yurt dıĢına çıkma teklifini kabul ettiği<br />
zaman kendisinin Kafkaslara geçerek orada çalıĢacağını, TeĢkilât-ı Mahsusa‟yı<br />
devrettiği Albay Hüsamettin Ertürk‟e de söylemiĢti 134 .<br />
3- Enver Paşa’nın Kafkasya’ya Ulaşma Teşebbüsleri<br />
Enver PaĢa, arkadaĢlarından ayrıldıktan sonraki düĢüncesi bir yolunu<br />
bulup Kafkaslara ulaĢmaktı. Fakat karayolu BolĢevizm aleyhine teĢkil edilmiĢ<br />
kuvvetlerle kapatılmıĢtır. ġu halde yalnız deniz yolu kalıyordu. Bunun için de bir<br />
müddet karada yol aldıktan sonra Kırım limanlarından birine vardı. Uzun müddet<br />
uğraĢtıktan sonra nihayet küçük bir yelken gemisi kiralamaya muvaffak oldu. Bu<br />
gemiyle Karadeniz‟i aĢacak ve Kafkasya sahiline ulaĢacaktı. Bu yelkenli ile<br />
Kırım‟dan ayrıldıktan bir süre sonra Ģiddetli bir fırtına oldu ve geminin yelkenleri<br />
parçalandı. Üç gün üç gece Enver PaĢa gemiyle dalgalara karĢı mücadele ettikten<br />
sonra fırtına yolculuk ettikleri gemiyi Kırım sahiline attı. Bu olaydan sonra Enver<br />
PaĢa hastalandı ve bir müddet istirahat etmek durumunda kaldı 135 .<br />
Geçirdiği bu büyük tehlikeye rağmen Enver PaĢa Kafkasya‟ya ulaĢma<br />
teĢebbüsünden vazgeçmez. Bu defa kara yolunu tercih eder. Halbuki o sırada<br />
Denikin orduları Kafkasya-Rusya hududunda BolĢeviklere karĢı mücadele<br />
ediyordu. Bu sebeple kara yoluyla Kafkasya‟ya ulaĢmanın imkanı yok idi. Enver<br />
PaĢa bunu bilmekle beraber bir çaresini bularak Denikin ordusu arasından<br />
geçmeye iki defa teĢebbüs etti. Ġkinci defada Denikin askerleri tarafından<br />
tutuklandı ise de bir müddet sonra da kaçmaya muvaffak oldu 136 .<br />
134 Ertürk, a.g.e., s.164-170.<br />
135 Arslan, a.g.e., s.10; Arif Cemil (Denker), Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları, Ġstanbul<br />
1992, s. 16.<br />
136 Denker, a.g.e., s. 16, 17; ġakir, a.g.e., s. 143.
39<br />
Enver PaĢa, Kafkasya‟ya ulaĢma konusunda olumsuz neticelenen bu<br />
giriĢimlerden sonra trenle Almanya‟ya gitti.<br />
4- Enver Paşa’nın Almanya’daki Faaliyetleri<br />
Kafkasya‟yla ilgili projelerin suya düĢmesi ve Enver PaĢa‟nın da Berlin‟e<br />
dönmesi üzerine bütün ittihatçılar bir araya gelmiĢ bulunuyorlardı. Enver PaĢa ve<br />
arkadaĢlarının fiilen siyasi temas ve faaliyetleri 1919 yılında baĢlar. Bu konuda en<br />
hareketli en sıkı çalıĢmalar da Enver PaĢa‟ya düĢer.<br />
Batılılarla ilk görüĢme Berlin‟deki Ġtalyan delegesi ile olur. Fakat Ġtalyan<br />
delegesi öyle pek iĢe giriĢmeyerek yalnız görüĢmelere vasıta olacağını söyleyip iĢi<br />
kısa kesmiĢ ve konuĢmalar pek akademik cereyan etmiĢ.<br />
Enver PaĢa, Ġngilizlerle de temas halindedir. 26 ġubat 1920 tarihinde<br />
Münih‟de bulunan Cemal PaĢa‟ya yazdığı mektubunda Ġngilizlerle yapılan<br />
görüĢmelerle ilgili Ģu bilgileri vermektedir. 137<br />
“...Bilmem Pazartesi günü tayyaremiz parçalanarak kimseye zarar<br />
olmaksızın yine eve döndüğümüzü yazmışmıydım kardeşim? Fakat daha garibi<br />
eve gelince İngilizlerle müzakereye vasıta olan zat bu, sabah malüm İngilizin<br />
telefonla benimle veya vekilimle görüşmek istediğini bildirdi. Kızgın olduğumdan<br />
ciddi bir şey varsa görüşeyim, dedim. Nihayet akşam görüştüm.Mumaileyh ilk<br />
müzakerelerin kesilmesine İngiliz nazırlarının pek müteessif olduklarını mamafih<br />
şimde gerek nazırların fikri ve gerekse İngiltere’nin artık Fransızlardan ayrı<br />
politika takibinde serbest olduklarını, saniyen İngilizler eski fikirlerini terkederek<br />
ekseriyetini temsil eden milliyetçilerle beraber çalışmak istediklerini ve bu<br />
münasebetle İstanbul’u bizde bıraktıkları gibi Boğazlarda muvakkâten kalacak<br />
askerlerin de iki sene sonra çekileceği ve Kafkas Cumhuriyetlerinin istiklâlini<br />
tanıdıklarını ve İzmir’de dahil olduğu halde bütün Suriye ve Irak’ın gayrisinin<br />
137 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 17 Ekim 1944, s. 6; T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 26 ġubat<br />
1920, Klasör 32.
40<br />
bizde kalacağı, Irak hakkında ki kararında tamamıyle kati olmadığını, binaenalyh<br />
bunlara mukabil bizimde İngilizler aleyhinde çalışmaktan sarfınazar etmemezi ve<br />
Mısır’a şimal kısmına istiklâl vereceklerini söyledi. Ben sonunda böyle azar azar<br />
alıp vermekten ise bizim İngilizlerin bizimle ciddi ve ebedi dost olup, olmamak<br />
istediklerini bilmek istediğimiz eğer böyle olacaklarsa o halde beraber<br />
çalışabileceğimizi söyledim. Bunun üzerine dün Paris'’ Uyod George'’a<br />
görüşmeye gitti. Beş gün sonra cevap verecektir. Eğer muvafık cevap gelirse<br />
niyetim İstanbul üzerinden Kafkasya’ya ve Türkistan’a geçmektir. tâbii, seyahat<br />
gizli olacak ve arkadaşlarla görüşüp kararlaştırdıktan sonra yine Türk ve İslâm<br />
aleminin kurtulması hususunda çalışacağım. Şimdilik bu garip değil mi?<br />
Gözlerinden öper, Allah’a emanet ederim kardeşim.”<br />
Enver PaĢa batılılarla yapılan temaslardan umduğunu bulamaz. Batılı<br />
güçlerin Enver PaĢa ve diğer Ġttihat ve Terakki, ileri gelenleri ile görüĢmeleri daha<br />
çok bir karara varmaktan ziyade oyalama Ģeklinde geçecektir. Batılılarla yapılan<br />
bu temasların bir netice vermemesi üzerine BolĢeviklerle temasa geçmek için<br />
yollar arayacaktır. 138<br />
Enver PaĢa‟nın BolĢeviklerle ilk münasebeti Berlin‟de baĢlayacaktır. Bu<br />
iliĢki, Rus Komünist Partisi Merkez komitesi üyesi olup, daha çok dıĢ ülkelerde<br />
faaliyet gösteren Karl Radek 139 ile baĢlamıĢtır. Radek te Enver PaĢa‟yla tanıĢtığı<br />
dönemde Alman hapishanesindedir. Fakat Enver PaĢa, Alman ordusunun baĢı<br />
olan Hans Voon Seect‟in 140 kendisine karĢı olan güveninden faydalanmasını<br />
bilmiĢ ve Radek‟in hapishaneden kurtarılmasını sağlamıĢtır 141 .<br />
138 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt 111. s. 529<br />
139 Karl Radek, Parti Merkez Komite üyesiydi. 1919‟da faaliyetini geniĢleten III.<br />
Entarnasyonal‟de faaldi. Musevi asıllı olup daha ziyade dıĢ temaslarla gazeteler ve basın<br />
sahasında çalıĢdı. Rus partiler ve örgütlerler temaslar daha ziyade onun üstündeydi. Ġdari iĢlerle<br />
uğraĢmadı. Ve Stalin iktidarı zamanın da diğer Ģeflerle bereber o da tasfiyeye uğradı ve<br />
hayatını kaybetti.<br />
140 Hans Voon Seect :Birinci Dünya SavaĢı sırasında Ġstanbul‟da Türk Orduları kurmay baĢkanlığı<br />
yapmıĢ ve Enver PaĢa ile iyi münasebetler kurmuĢ bir insandır.<br />
141 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 520-522.
41<br />
Moskova‟ya gitme hazırlıkları içerisinde bulunan Enver BaĢa‟da<br />
muhtemelen 1919 yılı Nisan 142 ayında Münih‟de bulunan Cemal PaĢa‟ya yazdığı<br />
mektubunda istikbâle yönelik düĢüncelerini Ģu Ģekilde açıklamaktadır. 143<br />
“...Burada Bolşevik arkadaşımız hapisten çıktı. (Karl Radek’i kastediyor)<br />
Beraber uçacaktık. Fakat Polonya’dan geçmesine müsade edildiği için o, yolu<br />
tercih etti, ben doktorla uçacağım, inşallah varırız. Burada Bolşevik arkadaşlarla<br />
muhaverede her türlü fikrim dahilinde muaveneti kabul ediyorlar. Şimdilik umumi<br />
fikrim<br />
1) İslâm milletlerinin hâlâsı,<br />
2) Hedefimiz müştereken, Avrupa emperyalist kapitalizm olduğuna göre<br />
sosyalistlerle teşrik-i mesai,<br />
3) Kurtarılan memleketlerin idare-i dahiliyesinde esasat-ı diniyye ye<br />
tevakkuf ettirmek şartıyla sosyalizm prensiplerini kâbûl.<br />
4)İstihlas-ı İsâm için, ihtilâl’de dahil olmak üzere bilcümle vesaiti<br />
tazyikiye istimali,<br />
5) İslâm’ın heyet’i camiası içinde her unsurun harsının inkişafına müsade<br />
etmek, bu hususta islâmın gayri mahkum milletleriyle de teşrik-i mesai”<br />
5- Enver Paşa’nın Moskova’ya Ulaşma Teşebbüsleri<br />
Enver PaĢa Nisan 1919 ve Mart 1920 tarihleri arasında üç defa Alman<br />
uçakları ile Moskova‟ya ulaĢmayı denemiĢtir. Bütün bu denemeler için gerekli<br />
hazırlıklar Seeckt tarafından yapılmıĢ oluduğu bilinmektedir. Enver PaĢa‟nın<br />
uçakla ilk Moskova yolculuğunu 31 Aralık 1919‟da yapar. Fakat uçak<br />
142 Mektubun tarihi yoktur. Sadce 1919 tarihi yıl olarak sonradan eklenmiĢtir. Ancak<br />
anlatılanlardan Nisan ayı olması kuvvetle muhtemeldir.<br />
143 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 16 Ekim 1944, s. 6.
42<br />
havalandıktan on dakika sonra bir bahçeye düĢer ve uçak altı parçaya ayrılır.<br />
Fakat Enver PaĢa‟ya hiç bir Ģey olmamıĢtır 144 .<br />
Ġkincisinde Ekim ayı baĢında Enver PaĢa ve Dr. Bahattin ġakir‟le beraber<br />
bindikleri uçağın arıza yapması üzerine Litvanya‟ya mecburi iniĢ yaparlar.<br />
Resimleri alınır ve haklarında tahkikata baĢlanır. Kovno cezaevine kapatılırlar.<br />
Enver PaĢa hapishanede resim çizme iĢine sarılır. Bu arada hapishane müdürünün<br />
ve ailesi fertlerinin resimlerini yapar. Onlarla dost olur.<br />
Burada yapılan tahkikatlarda yolculuk sebeplerini Ģu Ģekilde gösterirler:<br />
Dr. Bahattin ġakir, Rusya‟daki Türk esirlerini vatana iade için giden bir Kızılay<br />
mensubudur. Enver PaĢa‟da onun yanında bir sıhhiyeci. Alınan resimler Paris‟teki<br />
Müttefikler Ġstihbarat TeĢkilatına‟da gönderilir. Enver ve Dr. Bahattin ġakir‟in bir<br />
taraftan da kendilerinin Almanya‟da eski ordu mensuplarının yönettikleri Alman<br />
gizli ve askeri bir teĢekkülle bağları vardır. Enver PaĢa ve Bahattin ġakir bu<br />
Alman askeri gizli teĢkilatından Hans Von Seeckt‟in yaver subayı BinbaĢı<br />
Fisher‟in yardımıyla uçakla Berlin‟e dönerler 145 .<br />
Enver PaĢa‟nın üçüncü uçak yolculuğu yine Moskova‟ya uçan uçağın<br />
Estonya‟da mecburi iniĢ yapmasıyla neticelenir. ArkadaĢı bir Rus‟tur. Tevkif<br />
edilirler ve Riga‟da hapishaneye sokulurlar. Ġlgililer her ikisini de komünist<br />
propagandacıları olarak alırlar. PaĢa burada da hakiki hüviyetini gizler ve Malessa<br />
ismi altında seyahat eder. Yine hapishane günlerinde resim yapar ve resmini<br />
yaptığı kimselerden buna karĢılık para alır, geçimini bu Ģekilde temin eder.<br />
O sırada Almanya ile Estonya arasında bir anlaĢma yapılır. Alman<br />
vatandaĢı sanılan Malessa (Enver) da böylelikle serbest bırakılır 146 .<br />
144 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 16 Ekim 1944, s. 6.<br />
145 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 544, 545; AĢiroğlu, a.g.e., s. 58, 59; Arslan, a.g.e., s. 11, 12.<br />
146 AĢiroğlu, a.g.e., s. 56, 57; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 544.
43<br />
BaĢarısız geçen bu hava yolculuklarından sonra nihayet Enver PaĢa‟nın<br />
Rusya‟ya geçmesini sağlayacak bir fırsat doğmuĢtu. BolĢevikler Lehistan‟a karĢı<br />
icra ettikleri taarruzlarında bir aralık Alman hududuna kadar gelmiĢler ve bu<br />
suretle Almanya ile Rusya arasında kısa bir müddet için de olsa sınırdan geçiĢ<br />
imkanı doğmuĢtu.<br />
BolĢevik idaresi Alman hududuna yanaĢmadan Enver PaĢa hemen fırsattan<br />
istifade edebilmek için Berlin‟den hareketle Doğu Prusya‟ya geçer ve ilk<br />
BolĢevik birlikleri hudutta gözükür gözükmez hududu geçerek BolĢevik askerleri<br />
arasından ve BolĢevik ordusu nakliye birlikleri vasıtasından istifade ederek<br />
nihayet Moskova‟ya ulaĢır 147 .<br />
6- Enver Paşa Moskova’da<br />
a) Rusların Enver PaĢa’dan Beklentileri<br />
Rus Sovyet Hükümeti, o sıralarda Berlin‟de bulunan üçüncü enternasyonel<br />
azasından meĢhur siyasi muharrir Radek ve arkadaĢları yoluyla Talât, Enver ve<br />
Cemal PaĢalarla temasa geçmiĢ ve Osmanlı Devleti‟nin bu eski üç temsilci ile<br />
anlaĢmak için her çareye baĢvurmuĢtu. Acaba Ruslar, neden Anadolu ile doğrudan<br />
doğruya temas aramamıĢlar ve Ankara‟nın ilk resmi heyeti kendiliğinden<br />
Moskova‟ya geldiği halde onlarla bir anlaĢma yapmayı istememiĢlerdi? Bütün<br />
bunlar elbette sebepsiz değildi. Çünkü MeĢrutiyet ve Birinci Dünya harbi devrini<br />
idare etmiĢ olan Ġttihat ve Terakki erkânı harbin kaybedilmesi üzerine memleketin<br />
haricine çıkmak zorunda kalmıĢlardı. Talât, Enver ve Cemal PaĢa‟nın o tarihlerde<br />
Türkiye‟ye dönerek iĢ baĢına geçmelerine ihtimal yoktu. Fakat Osmanlı<br />
hükümetini idare ettikleri vakit Pan Ġslâm ve Turanizm siyasetini güttüklerinden<br />
Ġslâm âleminde ve ġark milletleri üzerinde Ģöhretleri ve nüfuzları vardı.<br />
147 Denker, a.g.e., s. 73.
44<br />
Komünist Enternasyonel Sekreteri Radek‟in Ġttihat ve Terakki erkanı ile<br />
Berlin‟de yapmıĢ olduğu görüĢmelerden elde ettiği sonuç ise Osmanlı<br />
Ġmparatorluğunu idare etmiĢ olan Ġttihat ve Terakki yöneticilerinin<br />
birleĢtirilmesinin faydalı olacağı Ģeklindeydi. Sekreterin görevi Ġttihat ve<br />
Terakki‟nin üstlendiğinden farklı bir görev değildi, çünkü Anadolu, Irak, Ġran,<br />
Afganistan, Hindistan ve Doğu Türkistan‟ı da içine alan Orta Asya‟da antiemperyalizm<br />
ve özellikle anti-Ġngiliz propagandası oldukça yayılmıĢtı.<br />
Enver PaĢa‟nın ortak düĢmana ve Ġngiliz emperyalizmine karĢı, Sovyet-<br />
Müslüman müttefiki fikrini savunmak üzere Moskova‟ya gitmesini tavsiyede<br />
bulunan da Radek idi. Böyle bir müttefik ancak BolĢevizm, Pan-Ġslâmizm ve Pan-<br />
Türkizm arasında yapılacak bir antlaĢma sonucunda gerçekleĢebilirdi. Radek,<br />
Türklerin müslüman dünyasının anti-Ġngiliz emperyalist mücadelede destek<br />
vermesi yolunda etkilemesi Ģartıyla Sovyet hükümetinin Türk milli özgürlük<br />
direniĢi desteklemesi için tavsiyede bulunmayı kabul etmiĢ görünmekteydi.<br />
Radek, Osmanlı göçmenlerinden önemli iki kiĢiyi Sovyet Rusya‟ya davet etmiĢti;<br />
bunlardan Talât daveti reddederken, Enver kabul etmiĢti. 148 Sovyet Rusya<br />
hükümeti, Enver PaĢa‟dan ve arkadaĢlarından iki yönden istifadeyi düĢünmüĢtü.<br />
Biri, tereddütlü durumda bulunan Ġslâm âlemi ile doğu milletlerine Enver<br />
PaĢa ve arkadaĢları vasıtasıyla istiklâl ve hürriyet vereceğini vaadederek hem Orta<br />
Asya‟da ve Hindistan‟da Ġngiliz emperyalizmi ile mücadeleyi temin ve hem de<br />
Rusya ülkesinde kurulan BolĢevik rejimini takviye etmekti 149 .<br />
Diğeri ise, Enver PaĢa ve arkadaĢlarının Türk ordusunun takviye<br />
maksadıyla Anadolu‟ya götürecekleri Azerbaycan piyadeleri ile Kafkas<br />
süvarilerinin arkasında Üçüncü Enternasyole bağlı ve kendilerinin vücuda<br />
getirdikleri Türk Komünist Partisi‟nin teĢkilatını Anadolu‟ya sokarak Ankara<br />
hükümeti ile Enver PaĢa taraftarları arasında çıkması muhtemel ihtilâfdan<br />
148 Yamauchı, a.g.e., s. 23.<br />
149 Cebesoy, a.g.e., s. 159; Feridun Kandemir, Enver PaĢa’nın Son Günleri, Ġstanbul 1943, s. 6;<br />
Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 559.
45<br />
faydalanmak, Anadolu‟da da Kafkaslar da ve Ukrayna‟da olduğu gibi bir Türk<br />
ġûralar hükümeti kurmaktı. Bu hükümet tabiatıyla Moskova‟nın nüfuzu altına<br />
girecekti. Bu suretle Anadolu‟nun milli mukavemetini Ġngiliz emperyalizmine ve<br />
bütün Avrupalılara karĢı kendi kozu gibi kullanacak ve gösterecekti 150 .<br />
Sovyet liderleri, Enver‟in Ġngiltere‟ye duyduğu nefretten<br />
yararlanmıĢlardır. Müslümanlar arasında sözde popülerliğini, Doğu halkı üzerinde<br />
müspet bir tesir yaratmak için kullanmayı ümit etmiĢlerdir. Rus ve Türkistan<br />
basınında, Enver sıkça Müslüman dünyasının kurtarıcısı olarak yüceltilmiĢ ve<br />
“silahsız Napolyon” ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Buna karĢılık Enver, Sovyetleri, siyasi<br />
itibarlarının iadesinde sıçrama noktası görmekte ve bu durumu Rusya<br />
müslümanlarının fikirlerini öğrenmek için özel bir fırsat olarak düĢünmekteydi.<br />
Enver‟in güvenilir olma sebebi, müslümanlar arasındaki hatırı sayılır popülerliği<br />
ve Sovyet Rusya‟nın korkunç rakibi ve baĢ düĢmanı Ġngiltere‟ye karĢı intikam<br />
almak isteğiydi. Enver‟in birazda gururlanarak müslüman halkın durumunu ve<br />
mali meselelerini konuĢmak için 18 Ağustos 1920‟de Lenin‟le bir zirve<br />
görüĢmesinde bulunacağını söylemesine rağmen bu hususta Lenin‟den gelen rapor<br />
hiç de müspet değildi. 151<br />
Enver PaĢa ve arkadaĢları, Rus Sovyet hükümeti ile çok iyi niyetle<br />
anlaĢmak isterlerken, onların gizli maksatlarını ilk anda anlayamamıĢlardı.<br />
Bununla beraber Ġslâm âlemindeki ve ġark milletleri üzerindeki Ģöhretlerine ve<br />
Alman askeri erkânından bazılarının dostluğuna güvenerek ve o tarihlerde<br />
dünyaya hakim olmak isteyen Ġngiliz emperyalizmine karĢı Ruslardan istifade<br />
ederek bir cihat açmayı düĢünmüĢlerdi. Böylece ana vatana hizmet edeceklerine<br />
inanıyorlardı.<br />
150 Cebesoy, a.g.e., s. 159.<br />
151 Yamauchı, a.g.e., s. 37.
46<br />
b) Enver PaĢa’nın Moskova’daki Faaliyetleri<br />
Enver PaĢa, 14 Ağustosta Moskova‟ya ulaĢır. Moskova‟da bulunduğu<br />
günlerde yeni Sovyet hükümeti tarafından büyük ilgi görür. Enver PaĢa‟nın<br />
Moskova‟da misafir edildiği yer ise Kremlin‟in karĢısındaki Moskova çayı<br />
kenarındaki Hariciye misafirhanesidir. Kendisinden önce Moskova‟ya gelmiĢ olan<br />
Cemal PaĢa da burada kalmıĢ olup, Enver PaĢa geldiği günlerde TaĢkent‟e hareket<br />
ettiği için görüĢemezler. Yine bu misafirhanede amcası Halil PaĢa, Azmi Bey ve<br />
yeni kurulan Ankara hükümetini temsilen Türk heyeti de bulunmaktadır. Kaldığı<br />
bu yerde Enver PaĢa, Ankara‟dan gelmiĢ olan Hariciye Vekili Bekir Sami Bey‟le<br />
birlikte Hariciye Komiseri yardımcı Karahan‟a giderler. Enver PaĢa bu konuyla<br />
ilgili olarak: 152<br />
“Bugün Hariciye Komiseri yardımcısı Karahan’a Bekir Sami Beyi de<br />
alarak gittik. Maksadım; heyetin bana karşı vaziyetini göstermek, M. Kemal’le<br />
aramızda bir şey olmadığını anlatmaktı.” diye yazar.<br />
Yeni Ankara hükümetinin tam yetkili temsilcileri ise askeri ve mali yardım<br />
konusunda yeni Sovyet hükümeti ile bir anlaĢma yapmak için Moskova‟ya<br />
gelmiĢtir. Arada bir dostluk baĢlatılmasına karĢılık diplomatik görüĢmeler<br />
Sovyetler‟in Van ve MuĢ bölgelerinin Ermenistan‟a devredilmesini talep etmesi<br />
üzerine çıkmaza girmiĢti. DıĢiĢleri Halk Komiseri Çiçerin Anadolu'ya yardım,<br />
Ģartlarının kabulüne bağlıdır der. DıĢiĢleri Komiseri Vekili Karahan ise, Ankara<br />
hükümetinin Ģartları kabulü halinde, 500 milyon altın rubleyi hibe etmeyi söz<br />
vermiĢti.<br />
Bu anlaĢmazlık üzerine Enver, Moskova ile Ankara arasındaki anlaĢmaya<br />
engel olan çıkmazı çözmeye teĢebbüs etmiĢtir. Enver PaĢa‟nın Türk-Sovyet<br />
görüĢmelerinde oynadığı kesin rol bilinmemektedir. Seeckt‟e yazdığı<br />
26 Ağustos 1920 tarihli mektupta Ģöyle demiĢtir. “Önceki gün Türkiye ve Rusya<br />
arasında ki dostluk anlaşmasını sonuçlandırdık. Rusya bizi altın ve diğer<br />
152 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 568,569.
47<br />
araçlarla destekleyecektir.” Enver görüĢmelerin hızlandırılması ve baĢarılı bir<br />
sonuca ulaĢmasını, zamanında kendisinin yaptığı aracılık sayesinde olduğunu<br />
söylemekte ve bundan kendi adına pay çıkartmakta idi 153 .<br />
Enver PaĢa, Moskova‟da bulunduğu günlerde M. Kemal‟e de bir mektup<br />
yazar. 26 Ağustos 1920 tarihini taĢıyan mektup Ģöyle baĢlıyordu 154 .<br />
“Kardeşim Efendim,<br />
Bundan on gün evvel Moskova’ya vasıl oldum. Burada tesadûf ettiğim<br />
murahhaslarınızla görüştüm. Memleketin menafiına müteallik bazı meselelerin<br />
halline muvafık olduklarını görerek memnun oldum. Sovyet hükümet erkânıyla<br />
görüşerek kendilerini fikrime muvafık buldum. Esasen Ruslar komünizm<br />
şeklinde olmasa bile İngiltere aleyhindeki harekât-ı ihtilâli’ye muavenet etmesini<br />
kabûl etmişlerdir. Burada ki teşebbüs ve icraatımdan ve Avrupa ahvâli<br />
umumiyesinden size malümat vermeyi faideli görerek arz ediyorum...”<br />
Enver PaĢa bu uzun mektubunda Avrupa hükümetlerinin vaziyetleri<br />
hakkında bir takım bilgiler vermeye çalıĢır.<br />
M. Kemal‟in Enver PaĢa‟ya 4 Ekim 1920 tarihli cevabı kısa ve sade cevap;<br />
“Kardeşim,<br />
Avrupa Umumi ahvaline ve şarkta icrasını tasmim ve tasavvur ettiğiniz<br />
teşkilât ve teşebbusata dair Moskova’dan gönderdiğiniz mektubu aldım.” Ģeklinde<br />
baĢlamaktadır. Görüldüğü üzere Avrupa ahvali ve ġarkta milli hareketlerin<br />
birleĢtirilmesi hususunda anlaĢıktırlar. Fakat M. Kemal‟in Enver PaĢa‟ya bir de<br />
tavsiyesi vardır: 155<br />
153 Yamauchı, a.g.e., s. 34.<br />
154 Kâzım Karabekir, Ġstiklam Harbimizde Enver PaĢa ve Ġttihat ve Terakki Erkânı, Ankara<br />
1990, s. 26-30; Cebesoy, a.g.e., s. 50, 51; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 546, 547.<br />
155 Karabekir, Ġstiklal Harbimizde Enver PaĢa...,s. 40-43; Cebesoy, a.g.e., s. 55-57.
48<br />
“... Üzerinde durulması gereken bir nokta Afganistan ve Acemistan gibi<br />
İslâm memleketlerinde henüz rüşeym (tohum) halinde bulunan mesai ve icraatın<br />
ve bu hususta ittihaz edilecek emellerin ve maksatların Rusları şüpheye<br />
sevketmemesi için, Panıslâmizmin meydana vurulmasından çekinmek icabedeceği<br />
hususudur. Ankara hükümeti, muvaffakiyetlerinize ait teşebbüsat ve icraat<br />
hakkında muntazaman verilecek malûmat ve tafsilata her zaman intizar eder....”<br />
M. Kemal‟in bu mektubu, Enver PaĢa‟nın hareket ve teĢebbüsatına bir<br />
destek vadetmez. Enver PaĢa ve M. Kemal yazıĢmaları daha sonra da devam eder.<br />
Ama Enver PaĢa‟nın sert eleĢtirileri Ģeklinde.<br />
Çünkü, Ankara Hükümeti Halil PaĢa‟yı Trabzon‟dan ayrılmaya mecbur<br />
edince Enver PaĢa‟nın bu harekete karĢı tepkisi ve hiddeti en son haddine<br />
varacaktır. Bu hadise üzerine M. Kemal‟e yazdığı mektubun baĢlangıcındaki<br />
nezaket daha aĢağı satırlarda sertleĢecek ve Mektubun sonu: 156<br />
“... Siz ne yaparsanız yapınız, geleceğiz, oradayız...”<br />
Ģeklinde bitmektedir. Yine bu vesile ile Enver PaĢa, M. Kemal‟e kısa bir mektup<br />
daha yazar, daha ağır cümleler taĢır, bu ikisinin son mektuplaĢmasıdır.<br />
Enver PaĢa, Moskova‟da bulunduğu günlerde TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın<br />
önde gelen ajanlarından ve Türkistan‟da bulunan Hacı Sami Bey‟e 157 telgraf<br />
156 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 549, 550.; “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 28 ġubat 1945, s. 6.<br />
157 TeĢkilât-ı Mahsusa‟nın en önemli elamanlarından biri olan Hacı Sami, Birinci Dünya SavaĢında<br />
Orta Asya‟ya ve Uzak Doğu‟ya gönderildi. Bu bölgelerde Rusya‟yı içten karıĢtırmak ve bazı<br />
mahalli isyanları geniĢletmek maksadıyla faaliyet gösterecektir. Enver PaĢa‟nın Moskova‟ya<br />
gelmesi üzerine onlarla buluĢtu. Enver PaĢa‟nın Türkistan mücadelesine sürüklenmesinde<br />
büyük rolü vardır. 1927‟da Yunanistan‟dan gizlice Türkiye‟ye geçerek Atatürk‟ü öldürmeyi<br />
planlamıĢsa da jandarmalar tarafından vurularak öldürülmüĢtür. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt<br />
III, s. 622,623. Hacı Sami‟nin Türkistan‟daki faaliyetleri hakkında geniĢ bilgi için bk; Cemal<br />
Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964, s. 274-280; Kutay,<br />
Lawrens’e KarĢı KuĢcubaĢı, Ġstanbul 1965.
49<br />
göndermiĢtir. Hacı Sami Bey Türkistan ve Çin‟de casusluklarıyla ünlü olup, savaĢ<br />
yıllarını Orta Asya ve Hindistan‟da saklanarak geçirmiĢti. Hacı Sami, Enver<br />
PaĢa‟nın Moskova daveti üzerine gizlice Moskova‟ya gelir. Türkistan‟daki son<br />
durum hakkında Enver PaĢa‟ya bilgi verir 158 . Bu görüĢme Enver PaĢa‟da<br />
Türkistan mücadelesi fikrinin aksiyon haline geçmesini sağlayacaktır.<br />
7- İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Enver Paşa<br />
Enver PaĢa, uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra 15 Ağustos 1920‟de<br />
Moskova‟ya ulaĢır 159 . Moskova‟ya geliĢinden beĢ gün sonra 20 Ağustos 1920<br />
tarihinde Cemâl PaĢa'‟a yazdığı mektubunda Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı'‟ı<br />
kuracağını ve mümkün olduğu takdirde, Rusya‟daki islâmlardan teĢkil edeceği bir<br />
fırka ile ilkbaharda, Anadolu‟daki Yunanlıları ummadıkları bir cepheden vurmayı<br />
plânladığını yazmaktadır. BeĢ gün sonraki bir diğer mektubunda da söz konusu<br />
cemiyetin kuruluĢuna iliĢkin olarak Çiçerin ile anlaĢtığı ve bunun üzerine<br />
Berlin‟de bulunan Abdulaziz ÇaviĢ‟i Mehmed BaĢ Hempa‟yı ġekip Arslan‟ı ve<br />
Dr. Nazım‟ı Moskova‟ya davet ettiğini yazmaktadır 160 .<br />
Enver PaĢa Moskova‟ya geldikten sonra BolĢevik liderlerden Karahan ve<br />
Çiçerin ile görüĢür. BolĢevik liderlerinin Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın<br />
kurulması yolunda desteğini aldıktan sonra cemiyetin kuruluĢ çalıĢmalarına<br />
baĢlar.<br />
158 Cemal Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964, s. 274-280.<br />
159 Yamauchı, a.g.e., s. 33<br />
160 “Tarihi Mektuplar” Tanin, 18 Ekim 1944, s. 6.
50<br />
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı adlı teĢkilâtın mali kaynağının tamamen<br />
Ruslar tarafından finanse edilmiĢtir. Bundan sonra cemiyetin ve Ġttihatçı<br />
faaliyetlerin merkezi Moskova 161 olacaktır<br />
Enver PaĢa, her ülkedeki Müslüman kardeĢlerin fikrini öğrendikten sonra,<br />
aĢağıdaki üyelerden oluĢan birliği kuracak ve çalıĢabilecek duruma getirecektir.<br />
Merkez Komite (Politik büro)<br />
Temsilci Enver PaĢa<br />
Sekreter Ziya Bey<br />
Veznedar Ġbrahim Tali Bey<br />
Üye Halil PaĢa, Azmi Bey, Seyfi Bey<br />
DenizaĢırı Kolların Temsilcileri<br />
Mısır Dr. Fuad Bey<br />
Suriye ġekib Arslan Bey<br />
Kuzey Afrika BaĢhempa Bey<br />
Hindistan Bereketullah Efendi ve Cemal PaĢa<br />
Roma Mısırlı Abdülhamid Said Bey<br />
Berlin Talât PaĢa‟ya<br />
Anadolu‟ya gönderilen üyeler Küçük Talât ve Nail Bey<br />
Bundan baĢka Enver, üç önemli ve özerk merkezi, birliğin yapısı içinde<br />
denetlemeyi planlamıĢtır.<br />
161 Cemiyetin merkezinin Moskova olmasının nedeni Enver PaĢa Ģöyle açıklar: Moskova’da<br />
bulunan bu cemiyet aracılığıyla amacımız Anadolu’daki mücadeleye insan ve silah yardımı<br />
yapmaktı. Azerbaycanlılardan teşkil ve teslih edilecek piyade kuvvetleri ve Dağıstanlılardan<br />
tutulacak süvari kuvvetleriyle Anadolu’ya yardımı düşünmüştük. Bu teklifime muvafakat eder<br />
gibi göründüler. Fakat bir türlü tahakkuk ettirilemedi. Bundan sonra dünya tahakkümüne<br />
başlayan İngiliz emperyalizmi müşterek düşman olarak kabul edilir. Bu emparyalizmin bir<br />
taraftan Şarkın bekçisi olan Türkiye’yi diğer taraftan Şark milletlerini ve islâm memleketlerini<br />
esaret altında inletmeğe devam etmek istiyordu. İngiliz emperyalizmi, yeni Rus rejimini<br />
amansız düşman olarak belirtmişti. Bu müşterek düşmana karşı esaslı bir suretle harekete<br />
geçmek fikrinden İslâm İhtilâl Cemiyetleri fikri merkez, Moskova oldu.” Cebesoy, a.g.e.,<br />
s. 180, 181.
51<br />
Anadolu M. Kemal PaĢa<br />
Doğu Türkistan (KaĢgar) Halil PaĢa ve Hacı Sami Bey<br />
Afganistan Cemal PaĢa<br />
Üç kiĢi hakkında Ģu enterasan söylenti dağılmıĢtır.<br />
“Sonuç olarak Hindistan‟a gidecek ordu teĢkilatlandırılacaktır ve bu ordu<br />
BolĢeviklerin finansman, askeri ve maddi yardımlarıyla Cemal PaĢa tarafından<br />
organize edilecektir.<br />
Pan-Ġslâm hareketlerin esas karargâhı ise Münih‟te mevcuttur.<br />
Türkiye‟deki Kemal PaĢa Moskova‟daki Enver PaĢa ve Kâbil‟deki Cemal PaĢa<br />
hepsi bir kiĢiden baĢka bir Ģey değil. 162<br />
ġunu açıkça belirtmek gerekir ki; M. Kemal böylesine bir birliğe katılmayı<br />
bir an bile düĢünmemiĢtir. O sürgündeki ittihatçıların Almanya ve Sovyet<br />
Rusya‟nın aletleri olduğuna inanmaktaydı 163 .<br />
Halil‟in Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Birliği‟ne bağlı olan Çin<br />
Türkistan‟ındaki KaĢgar‟da tek bir Ģube bile açmakta baĢarılı olduğuna dair<br />
yeterli delil bulunmamaktadır. Birliğin Ġhtilalci stratejisi herhangi bir somut planı<br />
olmayan tutarsızlıklarla doluydu. Ġran ve Irak cephesinden sorumlu olarak liderlik<br />
gücünü gösteren Hali PaĢa, Doğu Türkistan (KaĢgar) da bağımsız bir Müslüman-<br />
Türk Cumhuriyeti kurma çalıĢmaları hakkındaki fikrini değiĢtirmiĢti. Halil, Cemal<br />
PaĢa ile birlikte Afganistan ve Hindistan‟da görev almayı istemekteydi ve<br />
Osmanlı esirlerinin kendi memleketlerine iadesi için kalmıĢtır.<br />
Bununla beraber, bir çok Asya ihtilâlcisi, Ġttihat tarafından teĢvik<br />
edilen Pan-Ġslâmizme bağlı harekatın geliĢeceğini ümit ediyordu. Muhammed<br />
Bereketullah, Ġngiliz boyunduruğundan kurtulmayı gaye edinmiĢ Hintli<br />
162 Yamauchı, a.g.e., s. 47.<br />
163 Yamauchı, a.g.e., s. 47, 48.
52<br />
müslümanlardan biriydi. Bu kimse ġubat 1919 baĢında TaĢkent‟e varan ve<br />
Hindistan-Türk-Almam misyonu olarak adlandırılan gurubun idarecisiydi.<br />
Bereketullah Efendi 1 Aralık 1920 tarihli bir mektupta, Enver PaĢa‟ya<br />
hemen harekte geçmesinin uygun olacağını Ģu sözlerle ısrar etmekteydi.<br />
“Hindistan’daki ihtilâlin gerçekleştirilmesi için şu andaki durum bizim<br />
lehimizedir. Birbirlerine karşıt olanlar, İngilizlere karşı ortak bir cephe<br />
sergilemektedir. Zaman gelmiştir. Fakat merkezleri organize etmek ve kurmak<br />
artık kaçınılmazdır.” 164<br />
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın gayesi kendi programında Ģu Ģekilde<br />
izah edilmektedir:<br />
“Emperyalistler ve kapitalistler tarafından taht-ı tahakkum ve esarete<br />
alınarak köle gibi kullanılmakta olan İslamlar başta Türkiye olduğu halde,<br />
esaretten tahlis ile kendi milli medeniyetleri dahilinde hür ve müstakil olarak<br />
teşekküllerini temin etmek ve mukadderatlarını sahip ve hakim kılmaktır. Bu<br />
gayenin temini için İslâmları manen ve maddeten yükseltip birleştirerek istihsal-i<br />
maksat için teşkilât-ı lâzıme vücuda getirmek cemiyetin gayesidir. İslâmların<br />
ekalliyette bulundukları mahallerde hukuk-u medeniyelerinin teminine çalışır”. 165<br />
Enver PaĢa, 5 Temmuz 1921 tarihinde Moskova‟dan Cavit Bey‟e yazmıĢ<br />
olduğu mektubunda Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟na ait Ģu bilgileri<br />
vermektedir. 166<br />
“Bakü’de Şark milletler içtimaından beri geçen zaman bir seneye<br />
yaklaşıyor. Bahrimuhiti Atlasi’den Afrika şimalini geçerek tâ Çin’e kadar<br />
Bahrimuhiti Kebire muhaddit beşte dört ekseriyeti müslümanlık gibi insanları<br />
164 Yamauchı, a.g.e., s. 48.<br />
165 Karabekir, Enver PaĢa..., s. 129; Ġbrahim Olgun, Ġttihatçıların KurtuluĢ SavaĢında Anadolu‟ya<br />
Sızma TeĢebbüsleri ve Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı, VIII. Türk Tarih Kongresi, Bildiriler<br />
III, Ankara 1983, s. 1969.<br />
166 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 24 Ocak 1945, s. 6.
53<br />
hürriyete teşne kılan bir akide ile bağlı beş yüz milyondan fazla olan bu halkın<br />
istihsali hürriyete doğru olan bu harekâtını nazarı memnuniyetle görüyoruz.<br />
İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı’na dahil olan Fas, Cezayır, Tunus,<br />
Trablusgarb, Mısır, Arnavutluk, Yemen, Suriye, Irak, İran, Hindistan ihtilâl<br />
teşebbüslerinin faaliyeti ve elde edilen netayiç ümidinimizi süratle<br />
kuvvetlendiriyor...”<br />
Sovyetler tarafından sağlanan sermaye ile, sürgündeki Ġttihatçılar, ittihat<br />
için nasıl propaganda yapacaklardı. Enver, baĢlangıç olarak iki dilde Arapça ve<br />
Türkçe haftalık 5.000 tirajlık bir gazete çıkarmayı planlanmıĢ, fakat bu fikir bir<br />
süre sonra terkedilmiĢtir. Yerine daha küçük iki dilde “Liva-i Ġslâm” isminde 4<br />
sayfalık, iki aylık bir gazete yayınlanmıĢtır. Ġttihatçılar gazeteyi sadece Türkiye‟de<br />
değil Suriye, Kuzey Afrika, Hindistan, Arnavutluk ve Romanya‟yı kapsayan<br />
bütün Ġslâm ülkelerine göndermeye karar vermiĢtir 167 .<br />
Berlin‟deki Türk Ġttihatçılarının “Livâ-i Ġslâm” ın basımı için her hafta<br />
buluĢmaları kararlaĢtırılmıĢ ve düzenli olarak buluĢmaya devam etmiĢlerdir.<br />
Ayrıca Enver‟in yazılarını Almanya‟daki etkili gazetelere yazı olarak vermeyi<br />
düĢünmüĢlerdir.<br />
“Livâ‟ı Ġslâm” ın baĢlangıç sayıları taĢ basmaydı, fakat daha sonra normal<br />
olarak dizilip basılmıĢtır. Gazete dağıtımının baĢlamasından hemen önce, ünlü bir<br />
Mısırlı Pan-Ġslamist yazar olan Abdülaziz ÇaviĢ, Arapça basım üzerinde ısrar<br />
etmiĢ, fakat Türk meslektaĢları ile Türkçe‟nin yanısıra ikinci bir dil üzerinde<br />
anlaĢmaya varmıĢtır. Gazetenin dili üzerinde böyle bir anlaĢmazlığın olması,<br />
Ġttihat için olumsuz bir geliĢme olacak olan Araplar ile Türkler arasındaki hizipçi<br />
mücadelenin ilk sebebidir. 168<br />
167 Yamauchı, a.g.e., s. 4-9; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III,s. 551.<br />
168 Yamauchı, a.g.e., s. 48.
54<br />
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihatı‟nın ikinci kongresi her ne kadar küçük bir<br />
toplantı ise de 27 Haziran 1921’de Moskova‟da açıldı. Kongre hazırlıkları için<br />
“Müslüman Âlemi ve Emperyalist Avrupa” baĢlıklı bir baĢvuru, Enver PaĢa<br />
tarafından tasarlanmıĢtı. Gerçekte Moskova Kongresi, Batı Avrupa‟da yaĢayan<br />
müslüman ülkelerden gelen bir düzine mültecinin katıldığı küçük bir toplantı<br />
olmuĢtur. Hem Türklerin hem de Arapların çoğunluğu Orta Doğu‟daki Fransız ve<br />
Ġtalyan kolonilerden seçilmiĢ delegeler olup, hakikatte TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın<br />
eski ajanları idiler. Kongre, Müslüman Dünyasına hitaben bildirilerin<br />
yayınlanmasıyla sona ermiĢtir. Kongre hakkında maalesef çok az Ģey<br />
bilinmektedir, fakat rivayete göre, tutanaklar Türkçe konuĢan ve Arapça konuĢan<br />
katılımcılar arasında gerginliğe sebeb olmuĢ ve sonuçtan; “ne Ruslar ne Türkler<br />
ve ne de Araplar memnun kalmışlardır” 169 .<br />
Enver PaĢa‟nın liderliğinde oluĢturulan cemiyet sayesinde yurt dıĢındaki<br />
ittihatçı çalıĢmaları, ilk defa, bir merkezi teĢkilata oturtulmuĢ idi. Bu cemiyetin<br />
Türkiye bölümü için, “Mesai” programının hazırlanması da aynı günlere<br />
rastlamaktadır. Ancak, daha ileride, bu programdan, “Halk ġüralar Fırkası”<br />
programı kaleme alınacak ve bu esas program olacaktır.<br />
169 Moskova Kongresi, Ġttihat üyeleri arasında ki dayanıĢmada çatlaklar yaratmıĢtı. Kongrenin sona<br />
ermesinden sonra Arap üyeler, organizasyondan çekilmeye karar vermiĢti. Onlar, Türk<br />
milliyetçiliğine eğilimler gösterilmesini ve Türk ağırlıklı isteklerin Ġttihadın Pan-Ġslamist<br />
idealleriyle tutarsız olduğunu düĢünmekteydiler. Örneğin Dr. Nazım, Türklerin müslümanları<br />
kurtaracağını, fakat asla tersinin olamayacağını ve Pan-Türkist inançlarından dolayı gurur<br />
duymaktaydı. Enver, Türk olmayan milletlerin seviyesizliğinden yakınmakta ve en genç ve<br />
seviyesiz bir Türk‟ün dahi diğerlerinden daha seviyeli ve güvenilir olduğunu söylemekteydi.<br />
Yamauchı, a.g.e., s.50-51.
55<br />
B – BAKÛ I. DOĞU HALKLARI KURULTAYI<br />
1920 Eylülüne doğru BolĢevikler, Rusya‟da vaziyete hakim olmuĢlardı. Bu<br />
hakimiyet ve zaferde Batı devletleri ile, içeride ayaklanarak bütün Rusya içinde<br />
bir iç harp açmıĢ olan Çar Generallerinin, Rusya‟da baĢlayan olayların ve<br />
geliĢmelerin tarihi ve sosyal temelleri ile atmosferi hakkında, yeteri kadar fikir ve<br />
anlayıĢ sahibi olamamaları, küçük, fakat aktif BolĢevik Partisi‟nin duruma hakim<br />
olmasını kolaylaĢtırır. Bu zafer sağlanırken partinin ancak 17.000 kadar üyesi<br />
vardı. Ancak, idarenin iktisadı buhran konusunda karĢılaĢtığı güçlükler ile<br />
Kapitalist Batı Dünyası ile uyuĢamaması, BolĢeviklerin Doğuyu ön plana<br />
almalarını gerektirmiĢ ve buna baĢlangıç olması gayesiyle Bakü‟de bir kongre<br />
toplanmasını kararlaĢtırmıĢtı 170 .<br />
Üçüncü Enternasyonal‟ın ikinci kongresinde Bakü‟de, ġark Milletleri<br />
Kurultayının 1 Eylül 1920‟de toplanmasına karar verilmiĢ ve üyeler çağrılmıĢtı.<br />
Bu kurultayda ġark milletlerini (Türkiye, Ġran, Hindistan, Bülücistan,<br />
Afganistan, Çin, Gürcistan, Ermenistan, Dağıstan, Buhara, Hive, Türkistan,<br />
TaĢkent, Fergana Semerkant, Türkmenistan, Çeçenistan, Kuban, Kırgız, ġimâli<br />
Kafkasya, Terek, Ukrayna, Kırım ġarlı Yahudileri, Azerbaycan, BaĢkırdistan,<br />
Tataristan, Kazakistan ve Kalmuk Cumhuriyetleri) temsilen partili, partisiz 1891<br />
delege katıldı. Tabii bu üyeler, komünistlerin arzu ettiği Ģekilde seçilmiĢti.<br />
Üçüncü Enternasyonal namına icra komitesini Zinovyef, Pavloviç, ile Stasova<br />
Beynelminel komünist firkasında Radek, Belakon, Kinov ve Orjanikidze ile<br />
Staçkov temsil ediyorlardı. Üçüncü Enternasyonel nezdinde bulunan Avrupa,<br />
Amerika ve Japonya delegeleri de kongreye katılmıĢlardı 171 .<br />
170 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 570.<br />
171 Cebesoy, a.g.e., s. 18.
56<br />
Kurultay, Bakû‟deki Büyük Tiyatro‟da 1 Eylül 1920 günü, Azerbaycan<br />
Halk Cumhuriyeti baĢkanı Dr. Neriman Nerimanov‟un konuĢması ile açıldı.<br />
Kurultaya Türkler bağımsız delegeler ve Ankara hükümetine bağlı resmi<br />
delegeler olmak üzere iki farklı grub katılmıĢlardır 172 . Enver PaĢa, bu kurultaya<br />
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri adına Tunus, Cezayir, Fas ve Tarblusgarp delegeleri<br />
adına eski polis müdürü Azmi Bey ve Dr. Bahaddin ġakir Bey‟lerle birlikte<br />
katılıyorlardı 173 .<br />
Kurultayın görünüĢteki amacı, Doğu milletlerinin sömürge ve yarı<br />
sömürge durumundan kurtarılması ve bu milletlerin Avrupa kapitalizmine karĢı<br />
ayaklandırılması idi. Bu durum BolĢevikler açısından Avrupalı emperyalizmine<br />
karĢı geniĢ bir cephe oluĢturacağı için önemliydi. Bunun içindir ki her ülkedeki<br />
milliyetçi hareketleri desteklemek ve Sovyetlerin dünya ihtilâlinin<br />
gerçekleĢebilmesi için bir ideolojik baĢlangıç kabul edilebilirdi. Bu noktada<br />
Rusların Kapitalist Bloka karĢı geniĢ bir cephe oluĢturmada bir takım avantajlar<br />
sağlayabilmek için Ġslâmiyet‟e ve Milli Mücadele hareketine karĢı ideolojik<br />
anlamda bir takım tavizler vermiĢlerdir 174 .<br />
Enver PaĢa‟nın Bakû Kurultayına katılması, Enver ve BolĢevikler<br />
açısından farklı bir durum arzetmektiydi. BolĢevik liderlerin amacı onun islâm<br />
ülkeleri ve doğu milletleri üzerindeki nüfuzundan faydalanmaktı. Enver PaĢa ise,<br />
Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nı temsilen katılmıĢ olduğu kurultayda Doğu<br />
Milletleri temsilcileri tarafından çok iyi karĢılanmıĢtı 175 .<br />
Enver PaĢa Kurultay bildirgesinde, bu kurultayı düzenleyenlere teĢekkür<br />
cümlesinden sonra “ArkadaĢlar” hitabı ile baĢlar ve Avrupa emperyalizminin<br />
172 Mahmut Goloğlu, Üçüncü MeĢrutiyet, Ankara 1970, s. 268-270.<br />
173 Kurultay hakkında geniĢ bilgi için bkz. Cebesoy, a.g.e., s.19-21; Aydemir, Suyu Arayan...,<br />
s. 197; Enver PaĢa, cilt III, s. 570-572; ayrıca kurultayın tam metinleri için bkz. Ali Alev,<br />
Birinci Doğu Halkları Kurultayı, Bakû 1-8 Eylül (Stenoyla TutulmuĢ Tutanak), Ġstanbul<br />
1990.<br />
174 Alev, a.g.e., s. 49-51.<br />
175 Vâlâ Nurettin, Bu Dünyadan Nâzım Geçti, Ġstanbul 1980, s. 229.
57<br />
gayesine değinir. Osmanlı Devleti‟nin Birinci Dünya SavaĢı sırasında Almanlarla<br />
müttefik olmasının sebebini Ģu Ģekilde izah eder:<br />
“... Türkiye Harb-i Umumi’ye girdiği zaman dünya ikiye ayrılmış idi.<br />
Birisi emperyalist ve kapitalist olan eski Çar Rusya’sı ve müttefikleri, diğeri de<br />
emperyalist ve kapitalist olan Almanya ve müttefiki idi. Bu iki grubtan bizi<br />
doğrudan doğruya boğazlamak ve mahvetmek isteyen Çar Rusya’sı ve İngiltere<br />
dostlarına karşı; yalnız hayâtımızı bağışlamaya râzı olan Almanlarla yan yana<br />
harb ettik. Fakat biz her vakit Emperyalizmin aleyhinde bulunduk...”<br />
KonuĢmasının devamında ise Ģu anda emperyalizmle mücadele eden<br />
Rusya‟nın o zamanda aynı emeller için savaĢsaydı Osmanlı Devleti‟nin muhakkak<br />
onun yanında yer alacağını belirtir ve nutkunu;<br />
“Yaşasın ezilenlerin birliği,<br />
Kahrolsun, bu birliğin titrettiği ezenler.”<br />
sözleriyle bitirmektedir 176 .<br />
Her Ģeye rağmen Enver, Bakü kongresinin kapanıĢından sonraki günlerde,<br />
BolĢeviklerle olan yakın münasebetini değiĢtirmemiĢtir. Enver, kongrenin<br />
Sovyetler için düĢündüğü üç amacı geliĢtirmiĢ olduğunu söylemiĢtir.<br />
Birincisi, Müslüman ve doğu ülkelerdeki anti-Ġngiliz hareketin özerk<br />
hareketlerine itibar etmek ve desteklemek.<br />
Ġkincisi, ihtilâlin Müslüman ve doğu ülkelerine zorla ihracı ve oradaki<br />
demokratik organlarla iĢbirliği.<br />
Üçüncüsü, Müslüman dünyasında, Müslümanlar dıĢında herhangi bir<br />
hükümet yapısının kabul edilmemesi.<br />
176 T.T.K. ArĢivi, Klasör 32/Fihrist 1168.
58<br />
Bakü Kongresinde, komünist vekillerin çoğu ve özellikle de Müslüman<br />
olmayanlar tarafından, Enver‟e pek iltifat edilmemiĢtir. Ġlerideki siyasi iĢler için<br />
ona platform teklif edilmemiĢtir. Bu da BolĢevik destekleyicileri olan Zinoviev ve<br />
Radek‟nin amaçlarını tamamıyla baĢarısız olduğunu göstermektedir 177 .<br />
Bakü Kongresi, Enver‟in hırsını gerçeğe yaklaĢtıramazken, psikolojik<br />
olarak onun ve BolĢeviklerin Müslüman doğuda sahip oldukları çıkar<br />
çatıĢmalarından haberdar olması açısından yararlı olmuĢtur. Enver‟in Bakü<br />
Kongresinde yer alması BolĢeviklerle iĢbirliğinin zirvesini temsil etmiĢ fakat bu<br />
baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır.<br />
GeliĢmelere önemli bir katkı yapmasına rağmen Bakü‟de Enver‟in varlığı<br />
Sovyet yetkilileri arasında bir hayli huzursuzluk konusu olmuĢtur. BolĢevikler,<br />
kalabalık silahlı Müslümanların Bakü‟ye hareketlerini bir dereceye kadar normal<br />
karĢılamıĢ ancak Enver‟in oldukça popüler olması onlarda Sovyetlere karıĢ darbe<br />
teĢebbüsünün olabilirliği korkusuna yol açmıĢtır. Enver itibarını yükselterek her<br />
Ģeyi kendi menfeatine çevirmiĢ gibi görünmekte ve bir çok etnik unsuru<br />
temsileden delege yanında, Türkistan‟ın seçkin müslümanlarıyla kiĢisel<br />
görüĢmelerde bulunmaktaydı. Bu bakımdan yetkililer, uygun bir zamanda, derhal<br />
Moskova‟ya dönmesi için ona tavsiyelerde bulunmaktaydı 178 .<br />
Enver, Moskova‟ya dönüĢünden kısa bir süre sonra, 17 Eylül 1920‟de<br />
Radek ile konuĢmasında Sovyet aydınlarının, Kafkasya‟yı stratejik anahtar<br />
pozisyonunda düĢündüğünü ve kesin olarak kontrol etmeye kararlı olduklarını<br />
öğrenmiĢtir. Bu, Enver‟in 1921 bahar seferi öncesinde, Anadolu kuvvetlerini<br />
güçlendirmek umuduyla talep etmiĢ olduğu müslüman birliklerin sağlanmasında,<br />
Moskova‟nın isteksizliğini göstermiĢtir. Enver, bu birliklerin, Azerbaycan<br />
Müslümanlarından veya kendi komutası altındaki birkaç süvari tümeninden<br />
oluĢmasını istemiĢtir. Moskova‟nın karĢı teklifi ise, Kızılordunun, Anadolu<br />
ordusunu güçlendirmek için gerekli gücü sağlayacağıydı. Enver, bu fikri kabul<br />
etmemiĢ ve Sovyet liderlerinden aslı astarı olmayan vaatler almıĢtır.<br />
177 Yamauchı, a.g.e., s. 39.<br />
178 Yamauchı, a.g.e., s. 39.
59<br />
En son, Halil PaĢa‟ya hiçbir müslüman müfrezesi vermeyeceğini kesin<br />
olarak ifade etmiĢtir. Enver, Sovyetlerin dava için yardım etmeyeceğini anladıktan<br />
sonra, Anadolu arenasına yalnız olarak yapacağı maceralı giriĢin hazırlıklarına<br />
baĢlamıĢtı. Sanki kıyafet değiĢtirmiĢ gibiydi 179 .<br />
179 Yamauchı, s. 40; Cebesoy, a.g.e., s. 53-55; Feridun Kandemir, ġehit Enver PaĢa<br />
Türkistan’da, Ankara 1945, s. 90, 91.
60<br />
C- HALK ġÛRALAR FIRKASI VE ENVER PAġA’NIN<br />
ANADOLU’YA GEÇME TEġEBBÜSLERĠ<br />
Bakü kongresi sonrası Enver PaĢa, Ekim 1920 baĢında Moskova‟dan<br />
ayrılır ve Petrograd ve Reval (Tulin) yoluyla Berlin‟e geçer. Burada kaldığı 8 ay<br />
süresince pek de kolay olmayan bir denge siyaseti takip etmeye çalıĢmıĢtır. Bu<br />
siyasetinde, Mustafa Kemal‟in Ģüphesini uyandırmamaya ve Kemalist davasının<br />
sadık bir destekcisi gibi görünmeye çalıĢmıĢ, aynı zamanda Anadolu‟ya Sovyet<br />
ordusu desteğinde yapılacak muhtemel bir sefer hakkında bolĢevik aydınlarının<br />
fikrini almaya çalıĢmıĢtır. Bu gaye için Enver kendini, Mustafa Kemal‟den daha<br />
güvenilir bir solcu olarak tanıtmaktaydı.<br />
Bu son kısa kalıĢı suresince, Enver ailesiyle Ġsvicre ve Ġtalya‟da güzel bir<br />
tatil geçirmiĢtir. Bu arada, Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın kuruluĢu ve<br />
Sovyetler adına hükümet idaresinde Ġtalyan ve Alman tüccarları ile silah ev<br />
muhimmat alım satımı için iyi bir hazırlık yapmıĢtır. BolĢevik aydınları, Enver‟in<br />
gerekli techizat maddeleri sağlaması halinde Sovyetler‟in Anadolu‟ya askeri<br />
yardım göndermesini teklif etmiĢtir. Bu arada Enver, Berlin‟de “Paraya bağlı<br />
olarak her Ģeyi yapmaya hazır, gizli küçük bir komite” kurmuĢtu. Komite, Ziya<br />
Bey‟in Enver adına bağlantı kurduğu Alman subaylardan Kress Von Kressenstein,<br />
Tchunke ve Fischer‟den oluĢmaktaydı. Enver, Roma‟dan ayrılarak, 23 Ekim 1920<br />
de BudapeĢte‟ye varmıĢtır. Avrupa ziyaretinin görünüĢteki amacı, Almanya ve<br />
Ġtalya‟daki Ġttihat taraftaralrı ile ihtilâl stratejisi ve programı üzerinde<br />
tartıĢmaktı. 180<br />
180 Yamauchı, a.g.e., s. 65.
61<br />
Sovyet yetkililerin isteği üzerine Enver PaĢa tekrar Moskova‟ya döner 181 .<br />
Enver PaĢa‟nın Sovyet yetkilileriyle konuĢmasının ana konusunu kendisinin<br />
kumandasında Anadolu‟ya gönderilecek birliklerin verilip idi 182 . Fakat Enver PaĢa<br />
gerek kendisi gerekse amcası Halil PaĢa‟nın Çiçerin ve Karahan ile<br />
görüĢmelerinde önceleri kendileri bu konuda vaatte bulunmalarına rağmen daha<br />
sonra Anadolu‟da ikilik yaratır düĢüncesiyle vazgeçildiğini ve bu amaçla Sovyet<br />
Hariciye Komiser yardımcısı Karahan‟ın 11 Ocak 1921‟de Halil PaĢa kanalıyla<br />
Enver PaĢa‟yı uyarmıĢtır 183 .<br />
1921 yılı ilkbaharında Yunanlılar karĢısında Batı Cephesininin gerilemesi<br />
ve Sakarya‟nın doğusuna çekilmesi üzerine bu defa Enver PaĢa ve arkadaĢları<br />
Anadolu‟ya geçme zamanlarının geldiğine inanarak Trabzon‟da ki Ġttihatçı tabaka<br />
ile iliĢki kurabilmek amacıyla Halil PaĢa‟yı Trabzon‟a gönderir.<br />
Halk ġûrâlar Fırkası 1921 yılında Anadolu‟da teĢkilâtlanmaya çalıĢmakta<br />
idi. Enver PaĢa‟nın birinci amacı “Halk ġûrâlar Fırkası” aracılığıyla Anadolu‟da<br />
ideolojik bir sol birlik yaratmak. Ġkincisi ise Batum‟a gelen Enver PaĢa ve<br />
arkadaĢları Anadolu‟daki Ġttihatçılarla irtibat kurarak Türk Ordusu‟nun Yunanlılar<br />
karĢısında yenilmesi halinde Anadolu‟ya geçerek yönetime hakim olmaktır. Fakat<br />
Ankara Hükümeti bu yönde oluĢabilecek herhangi bir giriĢime karĢı Trabzon ve<br />
ġark Cephesinde gerekli tedbirleri almıĢ, gerek yurt içinde gerekse yurt dıĢındaki<br />
Ġttihatçı faaliyetleri yakından takip ediyordu 184 .<br />
Enver PaĢa kendisi de Batum‟a geldikten sonra Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri<br />
Ġttihadı‟nın Türkiye Bölümünün kongresini toplar (5-8 Eylül 1921). Bu kongrenin<br />
aldığı kararlar ise Ģunlardır.<br />
181 Halil PaĢa ile mektuplaĢmaları için, Sami Sabit Karaman, Ġstiklâl Mücadelesi, ve Enver PaĢa,<br />
Ġzmit 1952, s. 104-120; Sâmi Sabit Karaman, Enver PaĢa ile Nasıl Mücadele Ettim, Yakın<br />
Tarihimiz Dergisi, cilt I, Ġstanbul 1962, s. 340, 341.<br />
182 Halil PaĢa‟nın, Karahan ile yaptığı görüĢmeyi anlattığı mektubu bu hususta oldukça önemli<br />
görünüyor. Karaman, a.g.e., s. 108, 109.<br />
183 Karaman, a.g.e., s. 108, 109.<br />
184 Mete Tuncay,Türkiye’de Sol Akımlar, Ankara, 1978, s. 130, 131, 132.
62<br />
“ A) Mütarekeden beri tahaddüs eden memleket ahvaline umumi bir nazar,<br />
B) Anadolu Mücadelesi ve İttihat ve Terakki’nin bu mücadeleye nispeti,<br />
C) Vatan haricindeki mesai ve İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Sovyet<br />
Rusya ve bilhassa III. Entarnasyonal ile irtibat,<br />
D) İttihat ve Terakkinin tekrar faaliyet-i siyasiyeye geçmesine saik olan<br />
esbap ve ittihat ve Terakkinin İslâm İhtilâl Cemiyetlerinin hâlâ bir<br />
şubesi durumundadır.<br />
E) Garpta sınıfı mübareze, siyasi ve iktisadı buhran,<br />
F) Duvel-i Mutelife siyasetine ve ahval-i dahiliyesine bir nazar ve buna<br />
nazaran Türkiye’nin vaziyeti,<br />
G) Sovyet Rusya ve Şark memleketlerinin ahval-i hazırası,<br />
H) İslâm memleketlerindeki mücadele ve buna nazaran İttihat ve Tarz-ı<br />
hareketi,<br />
I) Aslı teceddüt ve ıslahat-ı esasiyenin lüzum ve ehemmiyeti,<br />
J) İttihat ve Terakkinin memlekette tek anasır ve sınıflara karşı tarz-ı<br />
hareketi,<br />
L) Umumi teşkilât ve program meselesi,<br />
M) Anadolu hareketinin İttihat ve Terakkiye karşı vaziyeti ve cemiyetin<br />
şimdiye kadar ittihaz ettiği tarz-ı hareket ve milli mücadeleye muavenet,<br />
N) Maksadın vusul için cemiyetin bundan sonra intihap edeceği vesait ve<br />
tarz-ı hareket,
63<br />
O) Şühedaya Fatiha ve Talât Paşa merhumi tebcil” 185 .<br />
Enver PaĢa Kongre‟nin aldığı bu kararları Anadolu Hükümetine bildirir.<br />
Fakat tam bu sırada Enver PaĢa‟nın planlarını altüst edecek bir haber duyulur. Bu<br />
da Sakarya SavaĢı‟nın Anadolu Hükümeti tarafından kazanılmasıdır 186 . Bu zafer<br />
üzerine Enver PaĢa Anadolu‟nun kendisine ihtiyacı kalmadığını düĢünerek kısa<br />
bir süre sonra hayatının son günlerini geçireceği Türkistan mücadelesine<br />
giriĢecektir.<br />
185 Karabekir, Enver PaĢa..., s. 157, 158.<br />
186 Yamauchı, a.g.e., s. 66.
64<br />
ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />
ENVER PAġA’NIN TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ<br />
A- TÜRKĠSTAN’IN COĞRAFĠ VE SĠYASĠ DURUMU<br />
Türkistan, Türklerin yaĢadığı topraklara verilen genel addır. Esas<br />
itibariyle, Türkistan; Orta Asya‟yı içine alır.Batıda Güney Ural dağları, Yayık<br />
(Ural) ırmağı, idil‟in (Volga) denizine döküldüğü yer olan Bökey-Ordu (Orda =<br />
Bölüm kısım)‟dan, doğda Sucav yakınlarına ve Altay dağlarında Burucan Altay<br />
geçidinden, kuzeyde Çungarya ve Kazakistan EĢiğine, güneyde Kopet ve Hint<br />
dağlarına kadar uzanan çok büyük bir Türk yurdu bulunur. Yüzölçümü itibariye,<br />
5.828.000 Km 2 yi kaplayan bu geniĢ topraklara “Uluğ Türkistan” denilir.<br />
Türkistan, bu kadar geniĢ sahayı içine almasına rağmen, XIX. Asrın baĢlarında<br />
nüfusu 10 milyon civarında idi. Bugün ise bu topraklarda 80 milyon insan<br />
yaĢamaktadır. Bu insanaların 60 milyonu Türkler, 20 milyonu ise baĢta Ruslar ve<br />
Çinliler olmak üzere diğer milletler teĢkil eder. 187<br />
Türkistan, siyasi yönden karıĢıklıklara sahne olmuĢtur. Selçuklular<br />
önderliğinde Türklerin Ön-Asya‟ya yayılmalarından sonra meydana gelen Moğol<br />
istilası ve onu takibeden dönemde ülke halkı büyük sıkıntılar çekmiĢ,<br />
Timurlularla, geliĢen kültür ve sanat hayatı iktisadî durumun bir dereceye kadar<br />
düzeltilmesine fırsat vermiĢti. Timurluları ortadan kaldırarak Türkistan‟a hakim<br />
olan Özbekler çok geçmeden parçalanarak üç hanlık haline gelmiĢlerdi. Bu üç<br />
hanlık, Batı Türkistan‟da uzun süre bağımsız olarak varlığını devam ettirmeye<br />
muvaffak olmuĢtur. Bu hanlıklardan Buhara 1500‟de, Hive 1511‟de ve Hokand<br />
187 Ramazan Özey, dünya Platformunda Türk Dünyası,Ġstanbul 1997, s. 103; Mehmed Saray, Rus<br />
iĢgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetler.<br />
(1775-1875), Ankara 1994, s. 1.
65<br />
ise 1700‟de kurulmuĢtur 188 . Hanlıkların içinde en eski olan Buhara‟nın 3,<br />
Hive‟nin 2 ve Hokand‟ın 1 milyon civarında nüfusu vardı. Zaman zaman Çin‟in<br />
istilâsına uğrayan Doğu Türkistan‟da ise kurulan bağımsız KaĢgar Devletinin<br />
nüfusu da 3 milyon civarında bulunuyordu.<br />
XIX. asrın ortalarında Rus iĢgalinden önce, Türkistan Hanlıklarının<br />
sınırları Ģöyle idi. Buhara Emirliği: ZerafĢan Vâdisi baĢta olmak üzere KaĢgar,<br />
Karatekin, Andican, Semerkand, Buhara, KarĢı, Hisar, Kerki ve Çızak<br />
vilâyetlerinden meydana geliyordu. Hive Hanlığı: Harezm vadisi baĢta olmak<br />
üzere, Aral Gölünün güneyinden Merv‟e kadar uzanan sahayı içine alıyordu. Belli<br />
baĢllı Ģehirleri: Hive, Kongrad, Ürgenç Gazavat ve Hazerasp idi. Hokand Hanlığı:<br />
Fergana vadisi esas olmak üzere, geniĢ bir sahayı içine alan bu hanlık doğuda<br />
Issık Göl‟den, batıda Sirderya‟ya kadar, güneyde Pamir dağlarından, kuzeyde<br />
Kazakistan bozkırlarına kadar uzanıyordu. En önemli Ģehirleri Ģunlardı: Hokand,<br />
TaĢkent, Evliya Ata,BiĢkek, Namangan,Türkistan (Yesi) ve Akmescid 189 . KaĢgar<br />
devleti esas olmak üzere, Tarım havzasında kurulan bu devletin vilâyetleri Ģunlar<br />
idi: KaĢgar, Yarkent, Aksu, Hoten, Turfan, Balusagun, BeĢbalık ve Urumci 190 .<br />
Türkistan‟da kurulmuĢ olan bu bağımsız Türk devletleri iktisadî ve<br />
kültürel hayatları oldukça zayıf idi. Bunun en büyük sebebi, XVI. Asrın<br />
baĢlarından itibaren Avrupa‟lıların deniz yoluyla Hindistan‟a ve Çin‟e<br />
girebilmeleri ve ġii Ġran‟ın Türkistan‟ı Orta Doğuya bağlayan ticaret yollarını<br />
kapatması idi 191 . Bu Hind ve Çin mallarının Karadeniz ve Akdeniz limanlarına<br />
ulaĢtırılmasında büyük ticari kazançlar temin etmiĢ olan Türkistan halkının<br />
gittikçe fakirleĢmesine, neticede kültür ve medeniyet sahasında geri kalmasına<br />
sebep olmuĢtur. Bu fakirlik çok geçmeden Türkistan‟ın askeri gücüne de tesir<br />
188 Türkistan hanlıkları hakkında geniĢ bilgi için bkz. Baymirza Hayit,Türkistan Devletlerinin<br />
Milli Mücadele Tarihi, T.T.K. yay., Ankara 1995, s. 23-28; Ekrem MemiĢ-Nuri Köstüklü,<br />
Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası Tarihi, Konya 1995, s. 42-50.<br />
189 Rus iĢgalinden önce Türkistan hanlıklarının yüzölçümleri hakkında bilgi edinmek mümkün<br />
olmamıĢtır.<br />
190 Saray, a.g.e., s. 1,2.<br />
191 Togan, a.g.e., s. 113-122.
66<br />
etmiĢ ve bilhassa ateĢli silahlar sahasında geri kalmasına yol açmıĢtır. Bu arada<br />
Türkistan hanlıklarının iyi geçinmeleri için Osmanlı Devleti‟nin yaptığı ilânlara<br />
rağmen birbirleriyle kıyasıya mücadele etmeleri kendilerini daha çok yıpratmıĢtır.<br />
Bu hanlıkları, bu vaziyette iken, iktisadî ve askeri yönden çok üstün durumda olan<br />
Rusya‟nın tehdidi ile karĢı karĢıya gelmiĢlerdir.
67<br />
B- RUSYA’NIN ASYA’DA YAYILMASI<br />
Avrupa yönüne açılamayan Çarlık Rusya‟sı, XVI. Asrın ortalarından<br />
itibaren Asya‟ya doğru yayılmaya baĢlamıĢtı 192 . XVI. Asrın ortalarında Kazan ve<br />
Astarhan‟ı alan Ruslar XVII. asırda da Kazakistan bozkırlarını iĢgal etmiĢlerdir.<br />
Rusya‟yı büyük bir imparatorluk haline getirmek ve sıcak iklimlere açılmak<br />
hayaliyle yaĢayan Çar I. Petro, (1689-1725) Orta Asya‟ya hâkim olmak ve oradan<br />
Hindistan‟a inmek istemiĢti 193 . Onun bu isteği halefleri tarafından da<br />
benimsenince Ruslar adım adım güneye doğru yayılmaya baĢlamıĢlar, önce<br />
Kırım‟ı ve sonra da Kafkasları ele geçirerek bu sahada büyük bir mesafe<br />
kaydetmiĢlerdi. Fakat Ruslar, I. Nikola (1825-1855) Avrupa ve Orta ġark<br />
meselelerini de korumaya kalkınca kendileri (1854-1856) Kırım harbi ile<br />
durdurulmuĢlardı. Kırım mağlûbiyetinden sonra Ruslar, iktisadî ve askeri<br />
alanlarda bir takım reformlar yaparak, yeniden yayılma siyasetine<br />
dönmüĢlerdir 194 . Ruslar, Orta Asya‟da kendilerinden ekonomik ve askeri alanlarda<br />
geri durumda olan Türkistan hanlıkları yönünde yayılmaya devam etmiĢlerdi.<br />
Ruslar, Türkistan hanlıklarını, istila hareketine baĢlamadan önce Hıristiyan<br />
Avrupa‟nın ileri gelen devletlerine, devletlerarası hukuka riayet etmeyen<br />
192 Bu hususta geniĢ bilgi için bkz. Mehmet Saray, “Rusya‟nın Asya‟da Yayılması”, Tarih<br />
Enstitüsü Dergisi, Ankara 1993, Sayı 10-11, Yıl 1981, s. 279-302.<br />
193 Hayit, a.g.e., s. 41-45.<br />
194 Mehmet Saray,Özbek Türkleri Tarihi, Ankara 1993, s. 18, 19.
68<br />
müslüman Orta Asya Hanlıklarını “Sivilizasyona” 195 (medeniyete) sokacağız<br />
propagandası yaparak, kendilerine karĢı yükselebilecek itirazları bertaraf etmeyi<br />
büyük çapta baĢarmıĢlardır.<br />
Ruslar tarafından Orta Asya‟nın istilasında önemli rol oynayacak<br />
Orenburg Kalesi, Or ile Ural nehirlerinin birleĢtikleri yerde yapıldı. Burası Kazak<br />
topraklarına en hakim olan yerdi. Orenburg kalesinin inĢası (1734-1735) yıllara<br />
arasında istenen Ģekillerde tamamlandı. Böylece Ruslar‟ın Kazakistan‟a ve<br />
Türkistan‟a doğru yayılma siyasetinde merkezi rol oynayacak ve müstahkem<br />
mevkinin inĢası tamamlanacaktı.<br />
1734‟te Kazak (Türklerinin) Küçük Yüzü ( Küçük Orda) Rus hakimiyetini<br />
tanıdı. Daha sonra “Büyük Yüz” (Büyük Orda)‟da 1847 yılında Rus tâbiiyetine<br />
girmiĢlerdi 196 . Bu suretle XIX. Yüzyılın ortalarında, Issık Göl‟den Sirderya‟ya<br />
kadar uzanan Kazak-Kırgız bozkırları, Rusların eline geçmiĢ ve Türkistan<br />
içlerinde Rus ilerleyiĢi baĢlamıĢ bulunuyordu.<br />
195 Rus Hükümeti, Rusya‟nın Türkistan istikâmetindeki yayılıĢ sebeplerini dünya umumi efkârına<br />
3 Aralık 1864‟de Ģöyle açıklama ihtiyacını hissetmiĢti: “Rusya‟nın orta Asya‟da karĢılaĢtığı<br />
durum, hiçbir sosyal organizasyonu olmayan, yarı vahĢi ve göçebe halklar karĢısındaki bütün<br />
medeni devletlerin problemleriyle aynıdır. Bu tip durumlarda daha medeni olan devletler kendi<br />
sınırlarını ve medeniyetlerini müdafaa etmek zorunda kalmıĢlardır. Hudut bölgesinde<br />
huzursuzluğu yaratan gruplar cezalandırıldıktan sonra kuvvetlerimizi geri çekmek mümkün<br />
olmamıĢtır. Verilen ceza çabuk unutulmuĢ ve geri çekilmemiz bir nevi zayıflık addedilmiĢtir.<br />
Çünkü Asyalılar görünür ve hissedilen kaba kuvvetin haricinde hiç bir Ģeye kuvvet<br />
göstermemiĢlerdir. Onun içindir ki, biz bu iki Ģıktan birini seçmek durumunda kaldık: Ya<br />
verdiğimiz bütün bu emekler, elde ettiğimiz ticari menfaatler ve sınır boylarında kurduğumuz<br />
emniyet tertibatlarını unutup, ya her Ģeyden vazgeçecektik veya bu vahĢi Orta Asya<br />
memleketlerinin derinliklerine inecektik.<br />
Rusya, bu ikinci Ģıkkı tercih mecburiyetinde kaldı, Tıpkı A.B.Devletlerinin Kuzey<br />
Amerika‟da, Ġngiltere‟nin Hindistan‟da, Fransa‟nın Cezayir‟de Hollanda‟nın kolonilerde<br />
yaptığı gibi.”<br />
196 GeniĢ bilgi için bkz. Hayit, a.g.e., s. 51-62; Togan, a.g.e., s. 159-168; Mehmet Saray, Kazak<br />
Türkleri Tarihi, Ġstanbul 1993;Ġbrahim Yarkın, Türk Kültürü, Rus Ġdaresi Altında Türkistan<br />
ve DeğiĢen GörüĢler, Sayı, 21, Temmuz 1964, s. 87-88.
69<br />
Hokand üzerine 1853 yılında baĢlayan Rus saldırıları, 1865 yılında<br />
TaĢkent‟in de Rusların himayesine girmesiyle sonuçlanmıĢ oldu.<br />
Buhara Emiri Muzaffer Han, Zivebolak Ruslarla yaptığı savaĢta yenildi ve<br />
Ruslardan barıĢ istemek zorunda kaldı. Yapılan antlaĢma ile Buhara iç iĢlerinde<br />
kısmen serbest kalarak, 1868‟de 12 maddelik Zivebolak anlaĢması ile Rusya<br />
himayesi altına girdi 197 .<br />
Rus birlikleri Türkistan‟a ilerlemelerine devam ederek (Mart 1873) de<br />
General Kaufman kumandasında, dört koldan Hive üzerine yürüyüĢe geçtiler.<br />
Ruslar üstün topçu ateĢi ve ağır bombardımandan sonra Hive Ģehrini zaptettiler 198 .<br />
Ruslar, Hive Hanlığı ile de (1883) de 12 maddelik bir anlaĢma yaptılar 199 .<br />
1- 1916 yılı Türkistan Milli Ayaklanması<br />
Ruslar, Türkistan‟da kurdukları adaletsiz ve terör saçan idarelerine devam<br />
ede dururlarken, I. Dünya harbi baĢladı. Fakat harbin ilk yıllarında Ruslar<br />
beklenmedik bir yenilgiye uğradılar.<br />
Bunun üzerine Çarlık Rusya‟sı, Orta Asya Türk hanlıklarına yönelik bir<br />
ferman çıkardı. Çar II. Nikola‟nın harpte geri hizmetlerde çalıĢtırmak ve kanal<br />
kazdırmak için yaĢları 19-43 arasında olan Türkistanlılardan 250.000 amele<br />
197 Yapılan bu anlaĢma demiryolları, posta telgraf ve telefon; Amuderya gibi büyük nehirlerde<br />
vapur iĢletmek, gümrük iĢleri iktisadî müesseseler ve bütün Endüstri hudut muhafazası,<br />
Ruslar‟ın eline geçti. Buhara Emiri ancak 12 bin milis asker besleme hakkına sahipti. Abdullah<br />
Recep Baysun, Türkistan Milli Hareketleri, Ġstanbul 1943, s. 6.<br />
198 Türkistan hanlıkları ile Rus mücadeleleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. Saray, Türkistan<br />
hanlıkları..., s. 66-103; Togan, a.g.e., s. 254-259; Kâmuran Gürun, Türkler ve Türk<br />
Devletleri Tarihi, Ankara 1981, s. 445-455.<br />
199 Buhara ve Hive hanlıkları Ruslarla yapılan bu anlaĢmalar ile iktisadî, mali, ticari ve harici<br />
serbestisini kaybetti. Baysun, a.g.e., s. 6.
70<br />
istiyordu 200 . 25 Haziran 1916 tarihini taĢıyan Çar II. Nikola‟nın bu fermanına, Rus<br />
memurlarının daha önceki kanunsuzlukları da eklenince 201 daha ilk andan itibaren<br />
Türkistan‟ın her tarafında bomba tesiri yaptı. “Türkistanlılarda Türkiye ve hilafete<br />
bağlılık hisleri çok kuvvetli idi. Cepheye iĢçi gönderilmesinin, Türkiye‟ye karĢı<br />
harpte Ruslara yardım telakki edilmesi de Ruslara karĢı galeyanda büyük rol<br />
oynuyordu 202 .<br />
1916 Temmuzunda baĢlayan isyan, kısa zamanda bütün Türkistan‟a<br />
yayıldı. Köylü, kasabalı ve Ģehirli, bütün halkın katıldığı “Çar ve Ruslar defolsun!<br />
Müslümanlara hürriyet isteriz!... Biz İslâm devleti kurmak istiyoruz”. Parolası ile<br />
baĢlayan isyan tam bir mahalli ayaklanma haline döndü. 203<br />
Fakat ne var ki, böyle bir ayaklanma teĢkilatsız ve lidersiz kalmıĢtı. Bir<br />
ayaklanma halinde ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğini görüĢmek üzere<br />
Münnevver Kââri, Pehlivan Niyaz, Osman Hoca; Kââri Kâmil ve Abidcan<br />
Mahmud‟un daha önce yaptıkları toplantıdan hiç bir netice çıkmamıĢ, bu ise<br />
büyük bir talihsizlik teĢkil etmiĢtir 204 . Lidersiz, teĢkilâtsız ve üstelik silahsız bir<br />
Ģekilde isyana katılanlar çok geçmeden Rus topları ve makinalı tüfekleri<br />
karĢısında erimeye baĢladılar. Ruslar o kadar gaddar davranıyorlardı ki,<br />
ayaklanmaya katılanların hepsini öldürdükleri gibi mal ve arazileri de müsadere<br />
ediyorlardı 205 . Ayaklanma buna rağmen altı aydan fazla sürdü.<br />
200 Togan, a.g.e., s.337; Ġsmail Kayabalı-Cemender Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğün Tarihi ve<br />
Bugünkü Durumu, Ankara 1978, s. 56; Nadir Devlet, Rusya Türkleri’nin Milli Mücadele<br />
Tarihi (1905-1917), Ankara 1985.<br />
201 Togan, a.g.e., s.336.<br />
202 Ġbrahim Yarkın, “Türkistan‟da 1916 Ġsyanı Hakkında Bilgiler”, Türk Kültürü, Sayı 68,<br />
Ankara 1968, s. 565.<br />
203 Hayit, a.g.e., s. 208.<br />
204 Hayit, a.g.e., s. 206.<br />
205 Saray, Özbek..., s. 33.
71<br />
1917 baĢlarında ayaklanma bastırıldığı zaman, 673.000‟e yakın Türk hayatlarını<br />
kaybetmiĢ ve 168.000 Türk Sibirya‟ya sürülmüĢ ve 300.000‟e yakın Türk te Doğu<br />
Türkistan‟a kaçmak zorunda kalmıĢtır 206 .<br />
1916 isyanı göstermiĢti ki, Türkler hürriyetleri uğruna ne kadar cesurane<br />
mücadele ederse etsinler-Rus Ġmparatorluğunun parçalanması haricinde-kendi<br />
kendilerine istiklâllerini elde etmeleri oldukça zor olacaktı.<br />
2- Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi (Basmacılık)<br />
1917 ihtilâli ile Rus Ġmparatorluğunda yaĢayan bütün milletlere eĢitlik ve<br />
kendi kendilerini idare etme hakkı vaad eden yeni Sovyet rejiminin de, sözlerinde<br />
samimi olmadığı ve Çarlık‟tan daha katı bir dikta idaresi kurarak sömürgecilik<br />
siyasetine devam etmek emelinde olduğunu kısa zamanda bütün Türklerce acı bir<br />
Ģekilde öğrenilmiĢtir. Her türlü maddi varlıkları ellerinden alınan ve ezilen Türk<br />
halkı, Ruslara karĢı büyük bir nefret hissiyle doldu. Milli Muhtariyet<br />
teĢebbüslerinin Sovyetler tarafından kanlı bir Ģekilde boğulması, onlarda ki istiklâl<br />
ve hürriyet aĢkını söndürememiĢti.<br />
Nitekim Hürriyet ve Ġstiklâl aĢkıyla yanan halktan birçok kiĢi, silahını alıp<br />
mücadele için dağlara çıkmıĢtır. Bu silahlı kiĢilere halkın da katılmasıyla Ruslara<br />
karĢı yeni bir istiklâl mücadelesi Sovyetler tarafından dünya milletlerine önemsiz<br />
bir alay gibi Basmacılık 207 (basan-haydutluk edenlerin) harekâtı olarak tanıtılmak<br />
istendi. Sovyet iddialarının gülünçlüğünü Türkistan‟daki Kızıl-ordu birliklerinin<br />
komutanı Frunze‟nin askerlerine verdiği Ģu emirden anlamak mümkündür.<br />
“Yoldaşlar, Türkistan’ın incisi olan Fergana, iki yıldan fazla bir<br />
zamandır, kanlı bir savaş meydanı halindedir... Türkistan’daki Sovyet iktidarı, ilk<br />
kuruluşu zamanında, Avrupalı (Rusyalı demek istiyor) ve yerli geniş işçi köylü<br />
206 Hayit, a.g.e., s. 209-211.<br />
207 Saray Özbek..., s. 45.
72<br />
kitlelerini kendine çekecek yerde, emekçi halkı kendinden uzaklaştırmak için<br />
elinden geleni yaptı...İstihsalin millileştirilmesi yerine sadece Burjuva’nın malları<br />
değil orta halli köylülerin malları bile yağma edildi.<br />
Burada faaliyet gösteren kızıl-ordu birlikleri ihtilâli savunan önderlerin<br />
bazıları ve emekçi halk tarafından istibdat aracı olarak kullanıldı... Basmacı<br />
Harekâtı olarak bilinen o hareket, bu temel üzerine meydana geldi. Basmacılar<br />
basit haydutlar değildiler. Böyle olsalardı onların çoktan bertaraf edilecekleri<br />
aşikârdır" 208 .<br />
Bu hareketin siyasi temellere dayandığını, yalnız milliyetçi ve Rus<br />
olmayanlar değil, Sovyet kaynaklarıda kabul etmektedirler. Gingsburg adlı bir<br />
Sovyet yazarı Ģunları yazmaktadır:<br />
“Fergana ahalisi 1877-1882, 1886, 1892 ve 1916 yıllarında defalarca<br />
Rusya’ya karşı ayaklanmıştır...Ekim inkılâbından sonra, Sovyet iktidarı pratik<br />
olarak, Rus sömürgecileri elinde idi ve bunlar silahlı yağmacılık siyaseti<br />
uyguluyorlardı. Bu durumlar 1916 isyanını daha unutmamış olan halkı,<br />
başlangıçta Sovyetlere düşman duruma getirmişlerdir.Bu hareket Türkistan ile<br />
Rusya arasındaki düşmanlığı kuvvetlendirmiştir. Hokand Milli Hukümetinin<br />
Sovyetler tarafından yok edilişi Türkistan halkı tarafından yeniden istila şeklinde<br />
hisedildi, ve buna karşı korunma mahiyetinde bir hareket başladı” diyor.<br />
Türkistan iĢlerini iyi bilen bir Sovyet idaresi olan Georgi safarov Ģunları yazar:<br />
208 Hayit, a.g.e., s. 277, 277.<br />
“Boşaya Sovetskaya Enstsiklopediya” ise Basmacılar Hareketi üzerinde şu kanıya vardı:<br />
“...Basmacı Hareketinin mantıklı olarak yönetilen, politik ve anti-Sovyet bir karakteri vardır.<br />
Bu hareket, üç Cumhuriyette (Türkistan, Buhara ve Harezmide,) köylü halkın kitle hareketine<br />
dönüşmüştür...”<br />
Basmacı harekâtı sırasında bölge politik komiseri olan Skalov Ģu kanıdadır:<br />
“...Basmacı Hareketi, Türkistan halkının yabancı egemenliğine karşı milli ayaklanması olarak<br />
ortaya çıktı”<br />
S. Urazaev, 1961‟de Ģunları yazdı:<br />
“Basmacı Hareketi bir halk ayaklanmasıdır”<br />
Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 50.
73<br />
“Basmacılık hareketi bir taraftan Hokand muhtariyetinin ortadan<br />
kaldırılması ve geniş sömürgecilik karışıklıkları sonucunda meydana gelen milli<br />
egemenlik mücadelesi şeklinde ve öte yandan, iktisadi kriz ve açlık dolayısıyle<br />
gelişmiştir” 209<br />
Gerçekteyse, Basmacı Hareketinin tüm amacı Türkistan‟ı bağımsızlığına<br />
kavuĢturmaktı. Basmacı Hareketinin parolası Ģu idi:<br />
“Türkistan Türkistanlılarındır. Türkistan’ı Ruslardan kurtarmak gerekir.<br />
Müstebitlerden arınmış bir Türkistan” 210 .<br />
Türkistan‟daki bu milli ayaklanma gücünü köylüler teĢkil ediyordu.<br />
Bunlara esnaf ile sanatkarlar, din adamları, reformistler de katılmıĢlardı.<br />
Ayaklanmanın yeteri kadar lideri olduğu halde maalesef merkezi bir<br />
teĢkilatlanmadan yoksun idi. 1918 yazına kadar ayaklanmanın liderliğini ErgaĢ<br />
KorbaĢı yaptı. ErgaĢ‟tan sonra liderliğe getirilen ġir Mehmed Bey Hacı<br />
KoĢukoğlu‟nun kontrolünde. sekiz bölge komutanlığı kurularak teĢkilat<br />
geniĢletilmeye çalıĢıldı 211 .<br />
Milli ayaklanma, Fergana‟dan sonra Buhara-Harezm (Hive)‟de yayıldı.<br />
Eskiden olduğu gibi, Ruslar bu ayaklanmaları da küçük çapta askeri birliklerle<br />
bastırıp ayaklanmanın elebaĢlarını cezalandıracaklarını ümit etmiĢlerdi. Bu<br />
maksatla Buhara ve Harezm‟e gönderilen birlikler baĢarıya ulaĢamadıkları gibi,<br />
kendilerine duyulan nefretten dolayı daha çok halkın ayaklanmaya iĢtirak<br />
etmesine sebep oldular 212 .<br />
209 Ġbrahim Yarkın, Türk Kültürü, “Muhtar Türkistan ve AaĢ Orda Hükümetleri ile Basmacılık<br />
Hareketi”, Eylül 1964, sayı 23, s. 42.<br />
210 Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 58.<br />
211 Hayit a.g.e., s. 278; Basmacı liderleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. A. Bademci, KorbaĢılar<br />
1917-1918 Türkistan Milli Hareketi ve Enver PaĢa, Ġstanbul 1975.<br />
212 Saray, Özbek Tarihi, s. 46.
74<br />
Bu esnada Cüneyd Han ile diğer liderlerden Harezm‟de Sovyet<br />
hakimiyetine karĢı silahlı mücadeleler hızla geliĢirken, Buhara‟da da milliyetçi<br />
reformistler, Ruslara karĢı silahlı mukavemete baĢladı 213 . Türkistan‟daki milli<br />
mücadelenin bu üç merkezde hızla geliĢmesi Sovyetlerin Türkistan‟daki<br />
hakimiyetlerini tehlikeye soktu. Ne var ki kızıl ordu birlikleri, Ağustos 1919‟da<br />
Komünist aleyhtarı Beyaz-Ordunun Orenburg hattını yararak duruma mûdahele<br />
etmiĢtir. Buna rağmen Sovyetler bu milli ayaklamayı Türkistan‟daki kuvvetleriyle<br />
bastırmakta yine aciz kalınca hakimiyetlerini yeniden tesis maksadıyla Türkistan<br />
Cephesi açtılar 214 . Cephe komutanlığına tayin edilen Frunze 3 Eylül 1919‟da,<br />
Türkistan‟ın tekrar iĢgali için hazırlıkların tamamlama emrini verdi. Kendisi de<br />
maiyeti ile birlikte TaĢkent‟e gelerek, milli ayaklanmayı bastıracak planlar<br />
üzerinde çalıĢmaya baĢladı (22 ġubat 1920) 215 .<br />
Türkistan Türklerinin giriĢtikleri milli ayaklanma, bütün engellere rağmen<br />
baĢarıyla devam etmiĢ, ancak yeterli derecede silah olmayıĢı ve merkezi bir<br />
idareden mahrumiyet sebebiyle kızıl-ordu birlikleri karĢısında ağır kayıplar<br />
vermiĢlerdi. Otorite eksikliğini gidermek üzere Fergana‟daki kurtuluĢ savaĢı<br />
liderleri, 24 Eylül 1917‟de Mehmed Emir Bey baĢkanlığında Fergana hükümetini<br />
kurdular 216 . Bu arada silah temini için Afganistan ve Hazar Denizi‟nin<br />
doğusundaki komünist aleyhtarı Ruslara yardım etmek isteyen Ġngiliz birlikleri<br />
komutanına elçiler gönderildi ise de Ġngilizler ile Afganlıların tereddütlü tutumları<br />
dolayısıyla bir netice alınamadı 217 .<br />
Fergana Hükümeti‟nin teĢekkülüne rağmen, milli ayaklanmayı idare eden<br />
liderler arasında bir birlik temin edilememiĢ ve her liderin kendi bölgesinin<br />
hükümdarıymıĢ gibi hareket etmelerinin önüne geçilememiĢtir. Üstelik iĢin içine<br />
213 Joseph Castagne, (ç. M. ReĢat Üzmen), Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Ġstanbul 1980,<br />
s. 120-128.<br />
214 Kayabalı-Aslanoğlu, a.g.e., s. 60.<br />
215 Saray, Özbek Tarihi, s. 47.<br />
216 Hayit, , a.g.e., s. 281.<br />
217 Togan, , a.g.e., s. 422, 423.
75<br />
birde kâbilecilik ve bölgecilik davaları karıĢtırılmıĢ idi. Bunlardan da anlaĢılıyor<br />
ki Türkistan mücahitleri geçmiĢin acı hadiselerinden ders almadan mücadelelerini<br />
birlik ve organizasyondan uzak bir Ģekilde yürütüyorlardı.
76<br />
C- ENVER PAġA’NIN TÜRKĠSTAN POLĠTĠKASI<br />
Birinci Dünya SavaĢı‟nın baĢından itibaren Enver PaĢa‟nın Orta Asya Türk<br />
Dünyası‟na bilâkis önem verdiğini görmekteyiz. Bunun için hem bu bölgede ki<br />
Türk insanının bağımsızlığını kazanması hem de Çarlık rusyası‟na karĢı bölge<br />
halkını isyana teĢvik etmek amacı ile TeĢkilât-ı Mahsusa‟nın en önemli ajanlarını<br />
bu bölgeye gönderildiğini görmekteyiz.<br />
Birinci Dünya SavaĢı‟nın son günlerinde Enver PaĢa tarafından Kafkas<br />
Ġslâm Ordusu‟nun kurulmasında ki neden ise; önce Kafkas müslümanlarının<br />
bağımsızlıklarını kazanmasını sağlamak ve akabinde Orta Asya Türkü halkları ile<br />
irtibat kurmak idi.<br />
Enver PaĢa, Birinci Dünya SavaĢı‟nda tâkip ettiği politikada uğradığı<br />
talihsizliklere rağmen, Türk dünyasının birliği davasına samimiyetle inanan ve bu<br />
hususta plânları olan bir Ģahsiyet idi 218 . Enver PaĢa‟nın harbin sonunda Rusya‟ya<br />
gidiĢi ve bilâhere Sovyetlerle temasları hakkında her ne kadar çeĢitli tefsirlerde<br />
bulunulmuĢ ise de, hakkında söylenen ve yazılanların çoğunun bir “spekülasyon”<br />
dan ibaret oludğu devrin Ģartları incelendiği ve hadiseler değerlendirildiğ zaman<br />
ayrıca O‟nun Türkistan‟da tâkip ettiğ siyaset incelendiğinde iyice anlaĢılacaktır.<br />
Enver PaĢa, komünizmi, bütün dünyaya hâkim kılmak ihtirasıyla yanan Sovyet<br />
idarecilerinden, Türkistan müslümanlarını teĢkilâtlandırarak Ġngilizleri Hindistan<br />
sömürgesinden atacağı vaadi ile sıyrılıp Türkistan‟a gelmiĢtir. Daha önce, Eylül<br />
1920‟de, Bakü‟deki “Doğu Milletleri Kongresi”nde kâfi derecede malümat<br />
edindiği Türkistan milli ayaklanmasının Buhara‟ya vardığında çok kritik bir<br />
safhada olduğuna gören Enver PaĢa, hiç tereddüt etmeden mücadeleye girmiĢtir.<br />
Muntazam ordulara kumanda etmiĢ ve harp sanatından anlayan tecrübeli bir<br />
Ģahsiyet olarak, Türkistan‟daki milli ayaklanmayı yönetmeye karar vermesi bütün<br />
mücahitler arasında sevinçle karĢılanırken, maalesef buna bir kısım liderlerin<br />
iĢtirak etmedikleri görülür. Enver PaĢa‟nın liderliğine muhalefet edenlerin baĢında<br />
218 Y.H. Bayur, Türk Ġnkılâbı Tarihi, cilt III/4, Ankara 1983, s. 210.
77<br />
Zeki Velidi, eski Buhara Emiri ile Veziri ve bir kısım muhafazakar kabile liderleri<br />
ile bazı Sovyet taraftarı Ģahsiyetler bulunuyordu.<br />
Bilhassa Zeki Velidi‟nin “BolĢevikler, milli bir kızıl-ordu esası üzerine<br />
milli bir Türkistan Sovyet Cumhuriyeti‟nin kurulmasına razı olursa, Sovyetlerle<br />
birleĢebiliriz” demesi 219 bütün acı tecrübelere rağmen Rusya‟da komünist rejimi<br />
kuranların hakiki niyetlerini anlayamadığını gösteriyordu. Türklük davasına<br />
büyük hizmetleri geçen Zeki Velidi‟nin binbir emekle kurduğu ve sonunda<br />
Sovyetlerle iĢbirliği yapabileceği ihtimalinden bahsetmesi muhakkak ki, Enver<br />
PaĢa‟nın ve Türkistanlıların Sovyet hakimiyetine karĢı giriĢtikleri bu son milli<br />
mücadelede menfi bir rol oynamıĢtır.<br />
Enver PaĢa, Basmacı birliklerinin baĢına geçtikten sonra, diğer Basmacı<br />
birlikleri temsilciler göndererek: “Büyük Ġslâm Devleti” teĢkil etmek için<br />
birleĢmenin ve hemen bütün “Orta Asya Müslümanları Birliği”nin kurulması<br />
gerektiğinin üzerinde durmuĢtur 220 .<br />
Enver PaĢa, ne zaman ve nerede olursa olsun Sovyet karĢıtı ayaklanmaları<br />
yaymak ve Sovyet rejimiyle rekabet eden Pan-türkist ve Pan-Ġslâmist ideolojiyi<br />
gerçekleĢtirmek için bütün sancakların harekete geçirilmesini tasarlamıĢtır. Bu<br />
mücadele Enver PaĢa‟nın hayatının sonuna kadar BolĢevik yetkililerle olan<br />
iliĢkilerini ve bununla beraber diğer faaliyetlerini etkilemiĢtir. Enver PaĢa‟nın bu<br />
idaellerini gerçekleĢtirmek için gösterdiği samimiyete rağmen, yerli müslüman<br />
kitleler genelde söz konusu Pan-Türkist ve Pan-Ġslâmist planlarına aĢırı ilgi<br />
göstermemiĢlerdir 221 .<br />
Enver PaĢa, Türkistan‟ın siyasi geleceğini Afganistan Kralı Emanullah<br />
Han‟a yazdığı 1922 ilkbaharı tarihli metubunda kısaca Ģöylece özetlemiĢtir:<br />
219 Z. Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, Ġstanbul 1981, s. 235<br />
220 Joseph Costagne (Çev. M.ReĢat UZMEN), Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Ġstanbul 1980, s.<br />
133.<br />
221 Yamauchı, a.g.e., s. 73.
78<br />
“Rus idaresine ara vererek, bizim gözetimimiz altında, doğu islâm<br />
hükümetlerinin konfederasyonu gerçekleşecektir. Majestelerinizin yardımına çok<br />
teşekkür ederiz. Bu bağlamda dünyada tek başına ayakta duracak ve Alman<br />
Federasyonu’na benzeyecek bu devlet, kısa bir süre içinde ortaya çıkacaktır.”<br />
Bu ellbette muhteĢem bir projeydi. Seneryonun arkasındaki gerçek amaç<br />
ise, eski gücüne ulaĢmıĢ ve Türkiye sınırlarına dayanmıĢ Türk Ġmparatorluğu‟nun<br />
çekirdeğini yaratmaktı.<br />
Enver PaĢa, Doğu Türkistan ve dahası Afganistan‟daki müslümanları<br />
kapsayan böyle bir Pan-Ġslâmist ve Pan-Türkist devlet içinde önemil rol aynamak<br />
istemekteydi 222 .<br />
Birinci Dünya SavaĢının baĢlamasından sonra o hep; Ġslâmlık, Ġslâm<br />
Birliği Kutsal Cihat ve dünya Müslümanları ile liĢkiler, onun düĢünce ölçülerinde<br />
daima ön plandaydı. Güney Kafkasya‟da bile yalnız Azarbeycan Türkleri için<br />
değil, Kuzey Kafkas müslümanları iççinde çalıĢıyordu. Bütün Birinci Dünya harbi<br />
boyunca Kuzey Afrika‟da bir müslüman cephesi yaĢattı. Günün birinde<br />
Türkistan‟a gelipte buradaki Basmacı Birliklerinin baĢına geçtiğinde de<br />
“Müslümanların Halifesinin Damadı” mührünü imzasının baĢına koyacaktır ve<br />
ölümüne kadar Müslüman Türk dünyası için çalıĢacaktır.<br />
Enver PaĢa, büyük bir idealistti ama bu yeterli değildi. Çünkü idealist aynı<br />
zamanda ideolojisini gerçekleĢtirebilmek için dönemin Ģartlarını ve realitelerini en<br />
iyi Ģekilde değerlendirmelidir. Enver PaĢa‟nın sahip olduğu görüĢ ve ideoloji hiç<br />
bir zaman tam olarak anlaĢılamadı.<br />
222 Yamauchı, s. 74.
79<br />
D- ENVER PAġA BUHARA’DA<br />
1- Buhara’da Siyasi Durum<br />
Mangıtlar hanedanından 7. Buhara Emiri Adülahad Han‟ın ölümünden<br />
sonra, 4 Ocak 1911‟de aynı hanedandan hükümdar olan Seyyid Mir Âlim Han<br />
tahta çıktı.<br />
Emir Âlim Han, millete hitaben neĢrettiği beyanname ile her sahada<br />
memleketin muhtaç olduğu ıslahatı yapacağını vadettiyse de bunda yeterince<br />
baĢarılı olamadı. Rusya‟da tahsil gören Âlim Han‟ın, asrın yeniliklerinden uzak<br />
kalan memleket ve hükümetin muhtaç olduğu iĢleri kavrayamadı. Sefih yaradılıĢta<br />
olan insanları etrafında toplayarak zevk ve sefaya daldı 223 .<br />
1904-1905 Rus-Japon harbinin neticesinde Rusya‟nın mağlup oluĢu Rus<br />
hükümetinin azametine karĢı Türkistan halkının fikrinde bir değiĢiklik<br />
uyandırmıĢtı. 1908‟de Türkiye‟de ve Ġran‟da olan inkılâplar halkın ruhi ve fikri<br />
uyanıklığına yeni heyecanlar veriyordu 224 .<br />
Bütün gençliği yeni kültür ve cereyan ile temasa getirmek, bir ideal<br />
vermek gayesiyle kurulmuĢ olan “Terbiye-i Etfal” cemiyeti, 225 yeni usulde gizli<br />
223 Bademci , a.g.e., cilt I, s. 468; Togan, a.g.e., s. 257.<br />
224 Baysun, a.g.e., s. 15.<br />
225 Buhara‟da Ahmed Can Mahdum (Mahdum: Âlim oğullarına verilen isim): Sadreddin Aynı,<br />
Osman Hoca (Hoca: Türklerin Oğuz devrinden beri münevver Ģahıslara verdiği sıfat);<br />
Abdülvahid Rafi Mahdum, Abdülkadir Mahdum ile birleĢerek Terbiye-i Etfal namıyla gizli bir<br />
cemiyet açmağa Karar verdiler. 1908 senesinin nisan ayında Buhara‟da Gazyan mahallesinde<br />
Osman Hoca‟nın evinde toplanarak cemiyetin programı Ģu iki esas üzerinde hazırlanmıĢtı.<br />
1-Metafizik zihniyete ve onun teĢkilatına karĢı mücadele yapmak;<br />
2- Metafizik zihniyetten halkı kurtarıp asrın icaplarına göre Ģekillendirmek. Baysun, a.g.e.,<br />
s. 15.
80<br />
mektepler açıldığı gibi, Türkistan‟ın muhtelif yerlerinden Ġstanbul‟a talebe<br />
göndermeğe baĢladı.<br />
Buhara‟da gizli olarak açılan mektepler 1912‟de alenen açılmaya<br />
baĢlamıĢtı. Ruzname-i Buhara-i ġerif ve Turan adları ile gazeteler çıkıyordu.<br />
Kültür sahasında sarf edilen bu gayretlerin verimleri, Türkistan‟ın her tarafında<br />
yankılar uyandırdı. Ġlerleyen fikir hareketleri mektep ıslahatı, bilhassa Ġstanbul‟a<br />
talebe gönderilmesi Rusların iĢine gelmiyordu 226 .<br />
Ruslar, Emir Âlim Han‟a gazetelerin intiĢarı, yeni usul mekteplerin devamı<br />
inkılâpçı bir halk yetiĢtirecek sizinde Ģahsi hakimiyetiniz sarsılacak gibi kuvvetli<br />
telkinler yapmağa baĢladılar. Birkaç defa mektepler kapatmaya teĢebbüs eden<br />
emir, nihayet 1913‟de gazeteleri, 1914‟de mektepleri kapatmağa muvaffak<br />
olmuĢtur. Bunun için her iki teĢebbüsün önderliğini yapan Genç Buhara‟lılara<br />
karĢı korkunç bir savaĢ açtı. YavaĢ yavaĢ dahili harbe sebep olan bu karar<br />
karĢısında halk ta “Cedidi” ve “kadimi” diye iki kampa ayrılarak kıyasıya<br />
mücadeleye baĢladı. Emir bu mücadelede yakalanan Cedidileri çok ağır<br />
cezalandırdı. Canlarını kurtarabilenler Semerkant ve TaĢkent‟e kaçarak emir<br />
aleyhinde mücadeleye baĢladılar 227 .<br />
Genç Buhara‟lılar Buhara‟da milli bağımsız bir Cumhuriyet kurmayı gaye<br />
edinerek temeli Türkçülük ve Türk milliyetçiliğine dayanan Genç Buhara‟lılar<br />
fırkasını kurdular 228 .<br />
23 Ağustos 1920 günü, Genç Buhara‟lılar Buhara istikâmetinde harekete<br />
geçtiler. Ġlk hamlede Carcöy‟ü ele geçirdiler. Ardından Kermine ve ġehr-i Sebz de<br />
harekete baĢladı 229 . Genç Buharalılar Buhara üzerine yürümeye devam ederken<br />
kızıl BolĢevik kuvvetler fırsatı ganimet bilerek 28Ağustos 1920‟de saldırıya<br />
226 Baysun, a.g.e., s. 15, 16.<br />
227 Bademci, a.g.e., cilt I, s. 449-470; Baysun, a.g.e., s. 16, 17.<br />
228 Hayit, a.g.e., s. 263.<br />
229 Ġbrahim Yarkın “Buhara Hanlığının Sovyet Rusya Tarafından Ortadan Kaldırılması” Türk<br />
Kültürü, ġubat 1969, Sayı 76, s. 46.
81<br />
geçtiler 230 . Sovyet kuvvetleri görünüĢte Genç Buhara‟lılara yardıma gidiyordu. Bu<br />
arada Genç Buhara‟lılar 29 Ağustos 1920 günü Kağan‟da bir toplantı yaptılar:<br />
Feyzullah Hoca, Abdülhamid Arif, Osman Hocaoğlu, Mirza Rahim,<br />
Mükemmeliddin, Ata Hoca, Kâri YoldaĢ, Hasan Bey, Muhtarcan olmak üzere 9<br />
kiĢiden meydana gelen Buhara Geçici Hükümetini kurdular. Geçici Hükümetin<br />
Nazırlar reisi Feyzullah Hoca, Emire bir ültimatom vererek hükümeti milli<br />
komiteye devretmesini bildirdi. Bunu emrindeki kuvvetlerle savaĢa baĢlamakla<br />
cevap veren Emire tâbi kıtalar, her tarafta mağlûp edildi. Buhara ġehrisebz, Kerki,<br />
KarĢı, Kerime, Hatırcı, Ģehirlerine aynı zamanda taarruz edildi. ġehirler milliyetçi<br />
kuvvetlere teslim oldu 231 .<br />
1 Eylül 1920‟de Emir Âlim Han, Sitera Mahı Hassa adlı sarayından<br />
beraberinde millete ait hazine ve mücevherlerle külliyetli altın stoku olduğu halde<br />
Gicdıvan‟a kaçtı. Oradan ġarki Buhara‟nın merkezi olan Hisâr vilâyetine, daha<br />
sonra yazlık Ģehir olan DuĢanbe‟ye gitti. Buradan da 18 ġubat 1921‟de maiyetiyle<br />
birlikte Afganistan‟a iltica etti 232 .<br />
Bağımsız Buhara Cumhuriyetinin istiklâlini ebedileĢtirmek için, 23 Eylül<br />
1921‟de toplanan II. Kurultay Buhara‟da ilk adım olarak Cumhuriyeti ilân etti.<br />
Osman Hocayı Cumhurreisi olarak seçti. O‟da Feyzullah Hoca‟yı Buhara<br />
Cumhuriyetinin ilk hükümetini kurmaya memur etti 233 .<br />
230 Yarkın, a.g.m., Türk Kültürü, s. 47; Hayit, a.g.e., s. 264.<br />
231 Cemal Kutay, Enver PaĢa Lenin’e KarĢı, Ġstanbul 1955, Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ...,<br />
s. 120-122.<br />
232 Baysun, a.g.e., s. 42; Kutay, Enver paĢa Lenin..., s. 15, Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ...,<br />
s. 122.<br />
233 Togan, a.g.e., s.405, 406; Hayit, a.g.e., s. 265.
82<br />
2- Enver Paşa’nın Buhara’daki Faaliyetleri<br />
Enver PaĢa 1921 teĢrin-i evvel (1921 Ekim) tarihinde Hacı Sami<br />
(KuĢcuzade Selim), ihtiyat subayı Bartınlı Muhittin Bey‟lerle beraber Batum‟dan<br />
Tiflis Bakû, Keresnabat, AĢkâbat, Merv, Bayramali, Carcöy yolu ile Buhara‟ya<br />
gelir 234 . Enver PaĢa‟nın Buhara‟ya geliĢinde burada genç ve istiklâlci bir zümre,<br />
bir Cumhuriyet idaresinin baĢındadır. Bu iktidar biraz da BolĢevik veya sol<br />
güçlerin desteği ile sağlandığı için, mutlak veya garantili sayılamıyordu. Osman<br />
Hocaoğlu, Buhara CumhurbaĢkanıydı. Kabine üyeleri yerliydi. Ruslar Buhara‟da<br />
bir temsilcilik bürosu ile çalıĢıyordu. Orta Asya‟da BolĢevik milisler ve Kızıl<br />
Birlikler hakimdi. TaĢkent gibi önemli bir merkez Rusların elindeydi 235 .<br />
Enver PaĢa, Buhara‟ya geldiği ilk günlerde Türkistan‟ın durumu<br />
hakkındaki daha geniĢ bilgi almak için o sırada Semerkant‟da bulunan BaĢkırt<br />
lideri Z. Velid‟i Buhara‟ya çağırır, Velidi o günleri Ģöyle anlatır:<br />
“Enver Paşa maiyetinde Hacı Sami ve yaveri Muhiddin Bey’ler olduğu<br />
halde, Bakû-Aşkabâd yolu ile Buhara’ya geldi. Ben ve komite merkezi Semerkant<br />
civarında bulunuyorduk. Paşa tarafından davetçi geldi. 2 ilk teşriin ( 2 Ekim) de<br />
Buhara’ya geldim ve ömrümde ilk defa olarak o akşam Enver Paşa ile görüşüp<br />
kendisinin isteği veçhile Türkistan’ın bilhassa teşkilâtın Şarki Buhara tarafında ki<br />
faaliyeti ile alakadar olduğundan o tarafta emircilik ruhiyatı, hakim olmasından<br />
ileri gelen bütün müşkülatı ve o güne kadar henüz bir iş yapma imkanı hasıl<br />
olmadığını bir bir anlattım. O da kendisinin bunlardan artık haberdar olduğunu<br />
Türkistan’daki Buhara kuvvetlerini teşkilat vasıtasıyla yeknesak bir şekle sokmak<br />
için uzun vakit lazım olacağını, onunla uğraşılırsa fırsat kaybedileceğini ve<br />
kendisi bizzat Şarki Buhara’ya oradan da Fergana’ya geçip bütün basmacı<br />
hareketine başka bir şekil vereceğini söyledi.<br />
234 Baysun, a.g.e., s. 53.<br />
235 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 629, 630.
83<br />
Enver Paşa’nın Buhara’ya gelmesi, bilhassa planları, bizim için<br />
beklenilmeyen bir işti. Birkaç ay evvel Cemal Paşa ve diğer arkadaşları ile<br />
beraber “livâ-yı islâm” ve diğer varakâları vasıtasıyla islâmların emperyalizme,<br />
karşı bolşevikler ile birleşmesi lüzumuna dair propaganda yapan bu zat,<br />
bolşeviklere düşman olmakla kalmayıp, onlara karşı taaruz plânları ile gelmiş<br />
bulunuyordu.<br />
Paşa, bolşeviklerin çok alçak insanlar olduğunu ve Sovyet Rusya’da bir<br />
seneden fazla bulunup, islâmları herhangi bir emperyalizmden evvel kızıl<br />
emperyalizmden kurtarmanın zaruri olduğu fikrine geldiğini söylüyordu. Bu bizim<br />
için bir kazançtı. Fakat Paşa’nın basmacı içerisine bilhassa Şarki Buhara’ya<br />
geçmesi de katiyen matlüp değildir. Basmacıların yanına geçmesine, hepsi 14<br />
kadar mahzur sayarak yazıp kendisine gönderdim ki bazıları şunlardı:<br />
“Rusya’nın harici müşkilâttan eli boşalmak üzeredir. Bütün gayretini<br />
Türkistan’a hasredebilir; teşkilâtımız işin büyüklüğüne nispeten çok zayıftır.<br />
Türkistan bu sene kıtlık geçiriyor; Fergana, basmacılığı beslemek müşkülâtı<br />
yüzünden bir buhran devresine girmiştir. Basmacılar arasına girdikten sonra<br />
cephe halinde harp etmemiz icap edecektir. Halbuki Türkistan ovalarında şimdiki<br />
vaziyette 5-6 binden fazla bir ordu bulundurmak ve beslemek kâbil değil, yalnız<br />
çete muharebesi mümkündür. Şarki Buhara basmacılarına gelince Afganistan ve<br />
Buhara emirleri ile anlaşmadan bunlarla iş yapmak mümkün değildir; evvelâ,<br />
emir tarafından tanıtılmazsanız, onlar sizi tanımazlar, tanısalar bile belki emirin<br />
entrikalarına maruz kalırsınız. Bu güne kadar Türkistan harekâtı, basmacılık ve<br />
gizli siyasi teşkilat Rusya’nın dahili meselelerinden biri şeklini muhafaza<br />
etmektedir. Bizim bunlara da lüzum olursa Bolşevik muhalifi olan Rus ihtilâlci<br />
fırkaları mesela, es-erler ile de işbirliği yapmağa hazırız. Bir büyük mecburiyet<br />
karşısında kaldıkları takdirde metâlibimizi kabul eden milli kızıl orduya<br />
müstenit Milli Türkistan Sovyet Hükümeti teşkiline râzı olurlarsa, Bolşeviklerle de
84<br />
barışabiliriz. Bu mücadeleye siz karıştıktan sonra Türkistan hareketi artık bir<br />
Panislâmizm hareketi ve Rus milletinin, umumi cihan harbindeki büyük<br />
düşmanlardan birinin hareketi şeklini alıp, Türkistan’daki Rusların milli gayeleri<br />
yolunda Bolşevikler etrafında birleşmelerine sebep olabilir. Sizin için en muvaffak<br />
olan Afganistan’a geçmek ve Türkistan harekâtına oradan yardım etmektir.<br />
Cemal Paşa bir seneden beri Afganistan’da bulundu, sizin şimdi anladığınız<br />
hakikâti ona anlatmağa hiçbir yolla muvaffak olamıyorduk.<br />
Afganistan’da sâyleriniz elbette çok semereli olacaktır” 236 .<br />
Enver PaĢa Buhara‟da bulunduğu günlerde Basmacıları birleĢtirmek için<br />
harekete geçer. Bu bakımdan Enver PaĢa konuĢtuğu Türk boylarının baĢkanlarına<br />
Ģunları söyler:<br />
“Türklerin bolşevik zulmü altında inlediğini, mallarının talan edildiğini,<br />
özgürlükten yoksun boyunduruk altında ki hayatınızı duyduğum için geldim.<br />
Türklerin kurtuluşunu gerçekleştirmek tek amacımdır. Bütün Türkler bu sözlere<br />
inanmalıdır” 237 .<br />
Enver PaĢa, teĢrini evvelin 27 (Ekim 27) sinde Buhara‟daki bolĢevik<br />
mümessili Yurinef ile görüĢmüĢ ve bu esnada Cemal PaĢa‟nın ne zaman<br />
Afganistan‟a döneceğini sormuĢ; aldığı cevap ise Ģu olmuĢ: “Cemal Paşa’nın<br />
tekrar bu taraflara geçmesi mi? Siz hele şimdi bu işi unutunuz. Zira biz sizin<br />
236 Togan, a.g.e., s. 434, 435. “Zekî Velidi‟nin “BolĢevikler milli kızıl-ordu esası üzerine milli bir<br />
Türkistan Sovyet Cumhuriyetinin kurulmasına razı olursa birleĢebiliriz.” Demesi bütün acı<br />
tecrübelere rağmen Rusya‟da Komünist rejimi kuranların hakiki niyetlerini anlayamadığını<br />
gösterir. Türklük davasına büyük hizmetleri geçen Zeki Velidi‟nin bin bir emekle kurduğu ve<br />
sonunda Sovyetlere vermek mecburiyetinde kaldığı, BaĢkırt ordusunu Enver PaĢa‟nın emrine<br />
tahsis edeceği yerde ona tekrar Sovyetlerle iĢbirliği yapabileceği ihtimalinden bahsetmesi<br />
muhakkak ki, Enver PaĢa‟nın ve Türkistanlıların Sovyet hakimiyetine karĢı giriĢtikleri bu son<br />
mücadele de menfi bir rol oynamıĢtır. Saray, Özbek Tarihi, s. 48; Hayit, a.g.e., s. 282, 283.<br />
237 Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 94.
85<br />
burada ne işle meşgul olduğunuzu pek iyi biliyoruz” 238 .<br />
Enver paĢa notlarında bu sözlerden:<br />
“Bu bir tehdittir, bu bir tehdittir!...”<br />
diye bahseder 239 .<br />
Enver PaĢa, Basmacılara iltihak ederek isyan bayrağını açma konusunda,<br />
Yurinef ile görüĢmeye gittiği güne kadar kat-i kararını vermiĢ değildi, tereddütlû<br />
idi. PaĢa bu görüĢmeden sonra ertesi akĢamı Z.V. Togan‟ı çağırır ve ondan kat-i<br />
bir ifade ile: “Ne olursa olsun mutlaka Şarki Buhara’ya gideceğim. Artık bu<br />
kararımdan dönmeme imkan yoktur. Orada evvela bütün münevverleri ve<br />
Basmacıları toplayarak bir kongre akdedeceğim. Siz bu kararımı Hive’ye<br />
Kazakistan’a Fergana ve Türkistan’a adamlar göndererek halka bildiriniz ve<br />
kongreye azalar göndermelerini temin ediniz” 240 dedi.<br />
Enver PaĢa Buhara‟da bulunduğu günlerde, Buhara Cumhurreisi Osman<br />
hoca o tarihte Baysun Ģehrinde bulunuyordu. Nazırlar ġurası Feyzullah Hoca‟da<br />
Kerki çevresine “tetkik seyahati” adı altında bir inceleme gezisinde bulunuyordu.<br />
Basmacılara Enver PaĢa‟nın Manastır Askeri RüĢdiyesinden arkadaĢı olan Tirmiz<br />
238 Feridun Kandemir, Enver PaĢa’nın Son Günleri, s. 20; Baysun, a.g.e., s. 54; Kutay, Ana<br />
Vatanda Son BeĢ..., s. 157. “Cemal PaĢa, Enver paĢa Berlin‟de iken Afganistan‟a ilk<br />
seyahatini yapmıĢ ve Afgan hükümetinin resmi müĢaviri olmuĢtur. Bu seyahat imkanının<br />
BolĢevik Rusya üzerinde tesir ve nüfuzunu kullanarak temsil edildiği kanaatı vardı. Fakat<br />
Cemal PaĢa Buhara veya TaĢkent‟e görüĢeceklerdi. Ruslar Cemal paĢa‟nın Buhara‟da ancak üç<br />
saat kalmasına müsaade edip TaĢkent‟te de bırakmayıp kendisinin, güya gayet müstacel<br />
meseleler hakkında görüĢmek için, Moskova‟ya çağrılacağı bahanesi ile Moskova‟ya<br />
göndermiĢlerdi.” Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ ..., s. 157; ġakir, a.g.e., s. 150, 151; Togan,<br />
a.g.e., s. 434, 435.<br />
239 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 633.<br />
240 Togan, a.g.e., s. 436; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 21.
86<br />
Garnizon Kumandanı BinbaĢı Hasan Bey‟le Enver PayaĢa “HoĢ geldiniz”<br />
mektubu gönderdi 241 .<br />
Enver PaĢa Buhara‟da geçen günlerini kendi el yazması notlarında günü<br />
gününe Ģöyle anlatır:<br />
“Cuma namazını camide kıldım. Camiden sonra, halk avluda toplanmıştı.<br />
Beni huşûla selâmladılar. Kapıda arabaya bindim. Biraz ileride bir set üstünde,<br />
Buhara Müftüsü Damla Kiramettin’in arkasında üç dört ulemâ ile beklediğini<br />
gördüm. İndim, elini öptüm, duasını aldım...<br />
1 teşrinisanı (kasım):<br />
Harekete hazırız. Kararımın bir tarihi an olduğnu söyleyerek, muvaffakiyet<br />
için dua ettik. Tahminen 15 kişi kadar oluyoruz. Rusların Moskova’ya daveti,<br />
biraz neşemizi kaçırdı.<br />
2 teşrinisani:<br />
Dün gece bir rüya gürdüm. Bir dere boyunca yüksele yüksele tâ kaynağa<br />
kadar gittim. Buirada, yeşil bir çimenlik ortasında, bir saray vardı. Bunun önünde<br />
bir havuzun ortasında, fıskiyeden çıkan su, nehrin menbasını teşkil ediyordu.<br />
Diğer tarafı büyük bir parktı. Uyandım, kalbim atıyordu...<br />
Sabah Rus Sefareti tercümanı geldi. Cemal Paşa’dan bir telgraf getirdi.<br />
Bunda benim, Moskova’ya avdetim isteniyordu. Fakat tarih tuhaf? Telgraf<br />
Moskova’dan dün çekilmiş. Halbuki buraya geliş kaydı, iki gün evveli gösteriyor...<br />
Ruslar, Buhara ve Hive’de serbest kalmak şartı ile, Afgan ve Hind’i<br />
İngilizlere birakacaklar. Bütün hırsları ile Türkistan ve Kafkasya’ya sarılıyorlar.<br />
241 Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 37. 38; Baysun, a.g.e., s. 54, 55.
87<br />
4 teşrinisani:<br />
Artık ve katiyyen pazara harekete karar verdik. Bakalım hak ne<br />
gösterecek? Seni ve yavrularımı Allah’a emanet ederek öperim. Benim için ve<br />
İslâm için dua et...<br />
5 teşrinisani:<br />
Ertesi gün harekete karar verdik. Artık sana mektup yazmak imkânı<br />
azalıyor. Bundan sonra bu deftere senin için yazacağım. Rus Sefaretinin<br />
tercümanı gene geldi. Cemal paşa’dan iki ve Çiçerin’den bir telgraf getirdi. Ve<br />
hemen Moskova’ya hareketimi söyledi. Ben, Çarşamba’ya gidebileceğimi<br />
söyledim.Ondan sonra da Hacı Sami’nin gene uzun uzun hikayelerini dinlemeye<br />
mahkum olarak oturdum.Hareket, Salı sabahı...<br />
7 teşrinisanı:<br />
Bolşeviklerin ihtilâl günü idi. Meydanda hatipler nutuk söylüyorlardı. Ben<br />
de iki yerde söyledim. Buhara’nın 24 yaşındaki genç Hükümet Reisi de konuştu.<br />
Gururla, söyleye söyleye sözlerini bitiremedi:<br />
Dün, Buhara ve Hive merkezlerine yazdım. Bu yazıların altına:<br />
“Ulu Turan İhtilâl Orduları Kumandanı<br />
Merkezler Merkez: Reisi”<br />
diye imza attım. Artık ok yaydan çıktı. Dua et! Artık ancak tam muvaffakiyetten<br />
sonra dönerim. Allah bu büyük işte utandırmasın. Sen bu biçare Türklük ve İslâm<br />
âlemi için dua et Naciyem...” 242<br />
Enver PaĢa, eski Buhara Emirine ait olan saraylardan Setâre-i Mâh<br />
sarayında misafir edilmekteydi. Enver PaĢa‟nın Buhara‟da son gecesinde Zeki<br />
Velidi, onun Ģu sözlerini nakleder:<br />
242 Aydemir, a.g.e., cilt III, s 639-642.
88<br />
“Şu anda kendimi, öz vatanımda hissediyorum. Başlayacağımız mücadele,<br />
mukaddes bir mücadeledir. Göreceksiniz ki, halk beni yalnız bırakmayacaktır.<br />
Esasen Kafkasya’da da yardımcı arkadaşlarımız az değildir. Bundan zerre kadar<br />
şüphem yoktur...” 243<br />
Yaveri Muhiddin Bey‟de PaĢa‟nın Buhara‟dan hareket esnasında Ģu sözleri<br />
söylediğini nakleder: “Türkistan için mücadele lâzım. Zaten mukadder olan<br />
ölümden korkarsak köpek gibi yaşamaya ihtiyar edersek hem geçmişlerimizin,<br />
hem de geleceklerimizin lanetlerine müstahak oluruz. Halbuki kurtuluş için ölümü<br />
göze alırsak hem kendimizin hem de bizden sonrakilerin hür ve bahtiyar olmasını<br />
temin etmiş oluruz.” 244<br />
Enver PaĢa, 8 teĢrinisâni 1921 (8 Kasım 1921) Cuma sabahı beraberinde<br />
Hacı Sami, Sûvari BinbaĢı Hasan, ihtiyat zabiti yaveri Bartınlı Muhittin,<br />
Manastırlı mülâzımevvel Nâfi Bey‟ler ve otuz kadar Özbek milisi olduğu halde<br />
Buhara‟nın on iki kapısından birisi olan namazgâh kapısından ceylan avı<br />
bahanesiyle çıkar 245 .<br />
Enver PaĢa‟nın Basmacı hareketine yakınlık duymaya baĢladığı tarih hâlâ<br />
açıklığa kavuĢmamıĢtır. Buhara‟dan yazdığı 16 Ekim 1912 tarihli ilk mektubunda,<br />
Kamil‟e “silahlı devrimcilerin kampı”na gidip durumları hakkında yerinde<br />
incelemeler yapacağını açıkça itiraf etmiĢtir 246 .<br />
Buhara‟dan yazdığı 29 Ekim 1921 tarihli ikinci mektubunda ise,<br />
BolĢeviklerden tamamen ayrılma kararını açıkça bildirmiĢ ve Ģöyle demiĢtir;<br />
243 Togan, a.g.e., s. 437; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 634.<br />
244 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 22; Togan, a.g.e., s. 437.<br />
245 Baysun, a.g.e., s. 54, 55; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 39; Yamauchı, a.g.e., s. 72; Cebesoy,<br />
a.g.e., s. 317.<br />
246 T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 16 Ekim 1921, Klasör 29/Fihrist 19.
89<br />
“Artık hiç biriniz Rusya‟ya gelmemeli. Aynı Ģekilde babam da gelmemeli.<br />
Allah‟ın izniyle buradaki hayatım tatlılıkla noktalanmıĢ durumda. Mutlu olmak<br />
için tekrar birleĢeceğiz” 247 .<br />
Berlin‟deki arkadaĢlarına yazdığı 30 Ekim 1921 tarihli mektubunda ise<br />
tahammül sınırına değinerek, Batum, Hive ve Türkistan‟dan gelecek yoldaĢları,<br />
ancak 15 Kasım‟a kadar bekleyebileceğini söylemiĢtir 248 .<br />
4 Kasım 1921 tarihli mektubunu acele yazdığı anlaĢılmaktadır; “zaman<br />
daralıyor. Burada daha fazal bekleyemeyeceğim” 249 .<br />
247 T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 29 Ekim 1921, Klasör 32/Fihrist 695.<br />
248 Yamauchı, a.g.e., s. 72.<br />
249 T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 4 Kasım 1921, Klasör 2/Fihrist 699.
90<br />
E- ENVER PAġA ġARKĠ BUHARA’DA<br />
1- Enver Paşa’nın Esareti<br />
Enver PaĢa ve maiyetinin ilk yolculuğu Termuz-ġirâbad yolu ile<br />
Kabadiyan civarına kadar devam etmiĢtir. Enver PaĢa Buhara‟dan ayrıldıktan<br />
sonraki yolculuğu ve yaĢadıklarını kendi notlarında Ģöyle anlatır:<br />
“8 teşrinisani (kasım) sabahı.<br />
Kaleden (Buhara’dan) atlara binmiştik. Son talimatı vermiştim. Evvelâ,<br />
Emirin şehir dışındaki sarayı yakınında milis kışlağına gittik. Bir Rus tüfeği ve<br />
100 mermi aldım. Yola düzüldük. Nihayet çöle çıktık. Asıl yola ulaştık. Gece saat<br />
sekizde bir hana vardık. Çay içip pilav yedik, yattık...<br />
9 teşrinisani. Kargapazarı:<br />
Buranın hanı olan bir binada ocak başındayım. Bana tahta bir kerevet<br />
verdiler. Dizlerim, yûrümükten sızlıyor...<br />
10 teşrinisani:<br />
Bayramcı, yahut Bardakçı, saat 1,30’da Kirteşehir kışlağındaki hanlara<br />
vardık. Ahali, askerlik, savaş taraftarı değil. Halk Türkmen,Mangut Türmenleri.<br />
12 teşrinisanı. Yeni Mezar köyü:<br />
Burada ahali, kim olduğumu anladılar. Ata binince, el ayak öpüyorlar.<br />
Harami kente hareket ediyoruz...<br />
13 teşrinisani. Yaylak yaylağı, Rus noktalarında hareket var. Fakat<br />
kendilerine, Enver Paşa’nın Afganistan’a gitmekte olduğu ve etrafı telaşa<br />
vermemeleri, şehirlere uğramaları söylenmiş...<br />
14 teşrinisan. Koşan kışlağı: Afanistan’a kaçan Bahara Emirine ait bir<br />
kırgaz çadırındayız. Halk (Halifenin damadı Enver Canın Buhara’ya geldiğini<br />
duyduklarını ve inşallah bundan bir hayır geleceğini) söylüyor.Ama bütün obada<br />
hiç okuma yazma bilen yok. Kur’ân okumayı dahi bilen yok...
91<br />
Bu köyden sonra doğuya, sarp geçitlere vurduk. Keçi etinden<br />
rahatsızlandım. Halk, Enver Canın Halifenin damadı, leşkerbaşısı (Kumandanı)<br />
olduğunu biliyorlar. Onlara, Halifenin beni buraya, islâmın ahvalini anlamak için<br />
gönderdiğini söylüyorum.<br />
17 teşrinisani. Sitâre kışlağı: Saat birde, boş bir Rus menzil binasına<br />
indik.Fişeklerimi çıkarmadım, büzülerek uyudum.Sitâre köyüne 12’de vardık.<br />
Hedefim olan isyan (yani basmacılık) bölgesine girmeye az kaldı. Şimdiye kadar<br />
Ruslarda bir hareket yok. Üç aydır Sultanımdan (Eşi Naciye Sultan) haber<br />
alamıyorum...<br />
19 teşrinisani. Ak Bulağ’a vardık. Baltay’ın hanına iniyoruz. Kar var. artık<br />
bizden bahsetmemelerini halka tenbih ediyoruz. Artık ben de koyunu askerle<br />
beraber aynı karavanadan yiyorum. Çok soğuk<br />
Halk bizi Afganistan’a gidiyor biliyor. Kokayti’ye 600 mevcutlu bir Rus<br />
birliği gelmiş. Halk, Ruslardan çok korkuyor...<br />
21 teşrinisani. Başçardak kışlağı: Kâfirnihan suyuna vardık. Bu suyun<br />
karşısındaki bölge, Basmacılar, yani isyan sahası. Oradaki Basmacılar Reisine<br />
bir mektup yazdım. O tarafa geçeceğimi bildirdim. Kurgan-tûbe’deki isyan<br />
Reisinden cevap geldi” 250<br />
Enver PaĢa‟nın girdiği Doğu Buhara, yani eski BedahĢan veya bugünkü<br />
idari taksimata göre Tacikistan, Pamir dağlarının muazzam kütlesi ile, bu kûtlenin<br />
batı eteğinde, Afganistan sınırına kadar inen sulak Kâfirnihan vadisinden teĢekkül<br />
eder. Bu vadinin doğu dağ ve tepeleri arkasında VahĢ suyu vadisi vardır. BaĢlıca<br />
Ģehir ve kasabalar bu vadi üzerindedir. Bunların hepsinde BolĢevik askerleri vardı.<br />
DuĢanbe, Baysun, ġirabad, Termez‟de o sırada mahalli hükümetle iĢbirliği<br />
durumunu sürdüren Rus askereleri bulunuyordu. Enver PaĢa harekâtı boyunca<br />
DuĢanbe‟nin geçici tahliyesinden baĢka, bu Ģehirlerin hiç biri iĢgal edilemeyeceği<br />
için, Enver PaĢa‟nın bütün harekât sahası Kâfirnihan ve VahĢ Sularının dağlık<br />
doğu mayaçlarına bağlı kalacaktır.Bu süretle de kati netice almak mümkün<br />
olmayacaktır 251 .<br />
250 Aydemir, a.g.e, Cilt III, s. 641-644.<br />
251 Aydemir, a.g.e, Cilt III, s. 641-644.
92<br />
Enver PaĢa Buhara‟dan çıktıktan (8 Kasım 1921) 14 gün sonra, Basmacılar<br />
bölgesini Rusların bulundğu bölgeden ayıran Kâfirnihan Suyu kenarına varır. Bir<br />
ihtilâl emri olarak nitelediği kendi notlarında Ģunlar yazılıdır:<br />
“Böylece, ilk ihtilâl emrini, Başçardak’ta bir kamış kulübede yazdım. Gece<br />
saat birdi. İnşallah utanmayız. Şimdiye kadar her iş yolunda gidiyor. Bu günü<br />
köyde, iki metre genişliğinde, üç metre uzunluğunda, üzeri saz örtülü bu çamur<br />
kulübe’de geçirdim...”<br />
23 kasım Çilli Göl :<br />
Kâfirnihan kanalını geçtik. Osman Efendinin gönderdiği haber ile, Çilli<br />
Göl’deki asilerden bir Vekil bizi subaşında karşıladı. Suyu geçerken, karşı<br />
taraftan bir çok atlılar görüyorduk. Kubadyan’daki müfrezeye, bize katılmalarını<br />
yazdım. Nihayet Vahş Suyunu da geçtik.Artık sergerdelerin arasındayız.<br />
Musafaha ettik, sarmaştık. Burada, Afganistan’dan iki gün evvel gelen<br />
Abdülhakim Bey’in evine misafir olduk. Kazak ve Türkmen Vekilleri de var. Saray<br />
Türkmenlerine de, Kurgan-tübe’ye gelmelerini yazdım...” 252<br />
Kabadiyan civarında ġirabad milis kuvvetleri kumandanı Osman ÇavuĢ ile<br />
Fergana‟lı Sabit Hoca ve Semerkantlı Mirza Muhiddin ile diğerleri PaĢa‟ya iltihak<br />
ettiler 253 .<br />
Enver PaĢa Çilli Göl‟de bulunduğu ilk gece Toğay Sarı sergerdelerinden<br />
Astanakul Toksaba askerlerini bırakarak paĢa‟nın yanına gelir ve silahların<br />
teslimini ister. Bu hareketin misafirlere karĢı çok çirkin olacağını anlatan ev sahibi<br />
Abdülhakim Toksaba‟nın isteği ile çekilip giderler 254 .<br />
252 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 645.<br />
253 Kandemir, ġehit EnverPaĢa..., s. 14; Toğan, a.g.e., s. 438.<br />
254 Baysun,a.g.e., s. 58.
93<br />
Ertesi sabah verilen emir üzerine PaĢa‟nın misafir olduğu Abdülhakim<br />
Toksaba‟nın evinin avlusunda toplanan asker ve milislere Hasan Bey, Damad<br />
Halifetûlmüslimin Enver PaĢa hazretlerinin Çill Göl‟de bulunduğunu<br />
müjdeleyerek Ģimdi kendileriyle tanıĢmaya çıkacaklarını bildirir. Nafi Bey<br />
kumandasında askeri kıt‟a hazırlık vaziyeti alır. PaĢa, Türkiyeli Hacı Sami, Hasan,<br />
Bartınlı Muhittin, Nafi, Ġsmail Hakkı Bey‟lerle beraber balkona çıkarak askeri<br />
selamlar ve Ģöyle hitap eder:<br />
“Arkadaşlar! Türkistan’ın mukaddes davası uğrunda yapılan mücadeleye<br />
ben de karışmağa geldim. İçinizde bizimle beraber çalışmak isteyen varsa teklif<br />
edeceğim yemini kabul etsin! Fakat yine içinizde çoluk çocuğu Rusların eli<br />
altında olduğunu düşünerek endişe ve tereddüt gösteren varsa açıkça söylesin.<br />
Emrediyorum!. Elindeki silahı bırakmak şartıyla istediği gibi hareket etmekte<br />
serbesttir” 255 .<br />
Esasen bu topluluğun ekseriyete milli mücadeleye hazır olduklarından<br />
hiçbir ses çıkarmazlar.<br />
Nihayet PaĢa ve maiyeti üç gün sonra 160 kadar askerle buradan hareket<br />
ederek Kurgantepe‟deki Lakay Ġbrahim‟in dostlarından 3.000 kiĢilik bir (çete)<br />
basmacı reisi 80 yaĢındaki Togay Sarı ile görüĢür 256 .<br />
PaĢa, Togay Sarı‟nın hazırlattığı eski zekathâne binasında askeriyle<br />
beraber misafir olurlar. Bu civar tamamıyla Lakay Ġbrahim gibi Emir taraftarı olan<br />
Togay Sarı‟nın emri altında bulunuyordu. Togay Sarı PaĢa‟ya çok hürmet ve<br />
misafirperverlik gösterir. PaĢa‟nın Ģerefine ziyafetler verir. Enver PaĢa; Buhara<br />
Milli Hükümetine; Emir taraftarlığı güderek engel olan bu çetecilerle Buhara<br />
Hükümeti lehine anlaĢmak ister. Fakat verilen ziyafet esnasında Enver PaĢa‟nın<br />
Emir Âlim Han‟ın Buhara‟yı Ġngiliz boyunduruğu altına sokacağını anlatarak<br />
255 Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 162, 163; Cemal Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, Ġstanbul<br />
1967, s. 232, 233; Baysun, a.g.e., s. 58.<br />
256 Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 42; Feridun Kandemir, Hür Türkistan Yolunda Enver PaĢa,<br />
s. 142; Baysun, a.g.e., s. 58.
94<br />
Emir‟in aleyhinde bulunması Emir taraftarı olan halkı gücendirir. Halk Enver<br />
PaĢa‟yada “Ceditlik” damgasını vurur. Osmanlı Devleti‟nin padiĢahlarından<br />
Abdülhamit‟i tahtan atmıĢ bahanesiyle gizli propagandaya baĢlar. Bu suretle PaĢa<br />
yirmi bin nüfusun reisi olan Emir taraftarı Ġbrahim Lakay‟ın itimadını<br />
kaybeder 257 .<br />
Enver PaĢa, Togay Sarı‟ya DuĢanbe‟nin karĢısındaki yine Basmacı<br />
reislerinden Lakay Ġbrahim‟in yanına gitmek istediğini söyler. Bunlar, PaĢa‟nın bu<br />
arzusuna itiraz ettiler. Zira Lakay Ġbrahim, Buhara Emir‟in Ģiddetli bir taraftarı ve<br />
son derece mutaassıp bir bendesi idi. PaĢa‟nın onun yanına gitmesi feci akibetler<br />
doğurabilirdi. Gerek Cilli Göl Türkmen ve Özbekleri, gerek Togay Sarı, PaĢa‟ya:<br />
“Sakın Lakay İbrahim’in yanına gitmeyiniz. Şimdilik Belcivan taraflarında<br />
kalınız. İbrahim nezdinde eziyet ve cefa görürsünüz, yazık olur” 258 . dedilerse de<br />
PaĢa bunların sözlerine karĢılık Ģu cevabı vermiĢtir:<br />
“Siz bana Emir namına vazifelendirildiğinizi söylüyorsunuz. Amma yapacağınız<br />
hareketin kötülüğünü, beni gördükten ve gayemi anladıktan sonra pişmanlık<br />
duygusu içinde itiraf ediyor ve Lakay’lara gitmememi tavsiye ediyorsunuz.<br />
Buraya öz vatanımızı, her türlü düşmandan kurtarmak için geldim. Lakay’ların<br />
otuz bin atlı ile çevrenin en esaslı kuvveti olduğunu biliyorsunuz. Başbuğları<br />
İbrahim beni tanımadığı ve kendisine söylememe inandığı için otuz bin yiğidi<br />
düşman karşısından uzak tutmam doğru mu?” 259<br />
Enver PaĢa, Kurgantepe ile ilgili kendi notlarında Ģu bilgileri vermektedir:<br />
“25 teşrinisani Kurgan-tübe (Kurgantepe):<br />
Harap bir camide Cuma namazı kıldık. Lakay uluları, Türkmen ve Kırgız<br />
uluları geldiler. Kendimi tekrar tanıtmamı ve Buhara’ya nasıl geldiğimi<br />
anlatmamı istediler.Halife Damatlığından başlayarak, her şeyi söyledim. İnandık<br />
257 Baysun, a.g.e., s. 59.<br />
258 Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 142; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 232; Kutay, Enver<br />
PaĢa Lenin..., s. 42, 43.<br />
259 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 230.
95<br />
dediler. Ve benden ekmekle Kur’ân üstüne, islâmiyet namına yemin ettiğim<br />
takdirde, kedilerinin de benim emrime itaat edeceklerini, kendilerine Ulu (Baş)<br />
bileceklerini, bunun için, kendilerinin de yemin edeceklerini söylediler. Bunun<br />
üzerine, kur’ânı çıkararak, evvela üç defa öptüm. Elimi ekmek ve Kur’ân<br />
üzerine koyarak yemin ettim. Eğer dinin ve milletin fenalığına, bilerek bir iş<br />
emredecek olursam, sizlere (Eşime ve Yavrılarıma) kavuşmamamı söyledim.<br />
Bunun üzerine gene gözlerim doldu. Göz yaşlarımı tutamayarak ağlamaya<br />
başladım. Karşımdakiler de ağlıyorlardı. Onlar da aynı süretle Kur’ânı öperek,<br />
ekmeğe el koyarak, yemin ettiler.<br />
Sabah, Kurgantepe’den hareket ettik...” 260<br />
Enver PaĢa Kurgantepe‟den sonra Lakay Ġbrahim‟le görüĢmek üzere<br />
Karamendi‟ye hareket eder. Ziyaeddin Mahdum, Yâr Muhammed ve birkaç Lakay<br />
Sergerdesi köy dıĢında PaĢa‟yı karĢılarlar.Hazırlanan Abdurahman Toksaba‟nın<br />
evinde misafir edilirler. Askerler de diğer evlere yerleĢtirilirler. PaĢa ve maîyeti<br />
geceyi Karamendi‟de geçirir 261 .<br />
Enver PaĢa Karamendi‟ye geliĢini ve Lakay Ġbrahim‟le karĢılaĢmasını<br />
kendi notlarında Ģöyle anlatır:<br />
“30 teşrinisani Göktaş:<br />
Lakay İbrahim Beyin adamları bizi karşıladılar. Göktaş geçidin ağzında,<br />
bir dere içinde, bir Tacik köyü, Taşlık. Oradan da hareketle Karamendi köyüne<br />
vardık. Burada Belcuvanlı Toksa Bey (Basmacılara karşı mukavemetin Reisi) bizi<br />
karşıladı. Gece Lakay İbrahim Bey’e, buraya vardığımıza dair kâğıt yazdık.<br />
Dokuzda geldi. Biz de atlanıp çıktık. Oldukça tuhaf bir adam. Önünde bir kaç atlı<br />
tüfekli. Sonra İbrahim Bey, siyah çuhadan pantolon ve setre giymişti. Omuzunda<br />
iki sıra fişeklik. Bir Kazak beygirinde. 35’lik bir adam. Kuzu derisinden kalpak.<br />
İbrahim Beyin önünde bir zurnacı. Durmadan çalıyor. Sonra da sopalı, kılıçlı<br />
260 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 646, 647.<br />
261 Kutay, Enver paĢa Lenin..., s. 47.
96<br />
Lakaylar. 2.000 kadar var. Ancak 150 kadar silahlı. Ötekiler sopalı. İbrahim Bey<br />
Yaklaşınca atında indi. Ben de indim. kucaklaştık, oturduk, konuştuk...” 262<br />
Bir müddet sonra Molla Ziyaeddin Mahdum, Âlimcan Toksaba, Abdül<br />
Kâyyum Toksaba, Molla Egemberdi, Yar Muhammed Bey‟lerden oluĢan bir heyet<br />
PaĢa‟nın yanına gelir. Ġbrahim Lakay‟ın emriyle yanlarındaki silahları geçici<br />
olarak teslim almağa geldiklerini bildirirler. Enver PaĢa:<br />
“Silahlarımızı niçin istiyorsunuz,” deyince;<br />
onlarda<br />
“Siz bizi Buhara Hükümeti ile barıştırmak istiyorsunuz. O halde aramızda<br />
niçin müsellâh bulunacaksınız? Bize itimat etmiyorsunuz? Bize karşı tam bir<br />
itimat beslediğinizi anlamak için silahlarınızı muvakkaten teslim etmenizi<br />
istiyoruz...” 263 derler. PaĢa ve maiyeti de silahlarını teslim etmekten baĢka çare<br />
bulamazlar. Silahları teslim muamelesinden sonra PaĢa ve maiyeti Ġbrahim Lakay<br />
ile beraber GöktaĢ‟a doğru hareket ederler. Yolda bir gece kaldıkları Ġhsaniye<br />
köyünde Ġbrahim Lakay PaĢa‟dan ayrılarak karargâhına gider. Ertesi gün GöktaĢ‟a<br />
yaklaĢan PaĢa ve maiyetini Ortayüz tepesinde davul, zurnalar ile karĢılayan<br />
Ġbrahim Lakay karargâhından, evine bitiĢik iki odalı bir evde muhafaza edilir<br />
Silâhları alınmıĢ olan PaĢa‟nın askerlerini de toplu olarak köyde iaĢelerin<br />
temininin güç olduğunu bahane ederek civar köylerde ki sergerdelerine dağıtır 264 .<br />
Enver PaĢa, bir buçuk aylık esaret devresini geçireceği GöktaĢ‟ta<br />
yaĢadıklarını kendi günlük notlarında Ģöyle anlatır:<br />
“ 1 kanunuevvel (aralık):<br />
Göktaş’ta sabah namazından sonra senin ve yavrularımın fotoğraflarını<br />
yakarak ağladım.Bura halkı çok müteassıp. Aleyhimde boyuna propagandalar<br />
262 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 650.<br />
263 Baysun, a.g.e., s. 60.<br />
264 Baysun, a.g.e., s. 61.
97<br />
yapılıyor. Taassuba dokunan her şeyi ortadan kaldırmak için, yanımda bulunan<br />
eserleri de yaktım. Sizin resimlerinizde böylece yandı...<br />
3 kanunevvel Göktaş:<br />
Tuhsa Bey geldi. Bütün mülkdarları toplayarak, halka benim kendilerine<br />
büyük olmamı teklif ettiğini, yarın ikişer seçilmiş vekil gelerek, bana aht ve biat<br />
edeceklerini söyledi. Kur’ân-ı Kerim’e el basacaklarmış. Sonra silah teslimi<br />
meselesini hoş görmeyen Devletment Bey ve Molla Allahverdi geldiler. Ağladılar.<br />
Ekmek getirdiler...<br />
4 kanunuevvel Göktaş:<br />
Mülkadarların hepsi gelmedi. 18 Mülkdardan 10’u Abdülkasım Tuhsa<br />
Beye vekâlet vermişler.<br />
5 kanunuevvel.<br />
Ancak üç kişi topladık. Gene yeminler, Şeriat üzere hareket edeceğimiz<br />
gene söz verdi...<br />
9 Kanunuevvel Göktaş:<br />
Timurlenk zamanında ve Timur’un Anadolu’dan topladığı hayvanları<br />
sürmek için Ankara, Sivas taraflarında getirilmiş Türklerden iki kişi, bugün<br />
geldiler.bunların simaları tıpkı bizim Türkler gibi. Şive de öyle. Duşanbe<br />
civarında 1.000 kadar varmışlar. Devhev civarında da 3.000 kadar.<br />
Biz artık bir takım değersiz, akılsız kimselerin daha doğrusu; Ruslara<br />
hizmet ettiklerine kâni olduğum Mehmet Yar Beyle, Molla Allahverdi gibilerin<br />
eğlencesi olduk...
98<br />
12 kanunuevvel.<br />
Böyle giderse, çekilip Afganistan’a gideceğim. Oradan da, büsbütün işten<br />
çekilip, senin yanına geleceğim. Ama muvaffakiyetsiz gelince, sen beni nasıl kabul<br />
edeceksin? Fakat muvaffak olmak istedim Naciye?..<br />
14 kanunuevvel.<br />
Buhara Emirine debir mektup yazdım. Buraya, bizi koruyucu bir şeyler<br />
yazmasını rica ettim...<br />
16 kanunuevvel.<br />
Lakaylar tuhaf. Bir taraftan bana Padişah derler. Diğer taraftan da<br />
“Ceditler geliyor!” diye kaçırmak ve beni götürmek isterler. Dûn gece de aynı<br />
hal. Bu gece de imam ve ben boş bir mumun etrafındayız. çünkü benden başka hiç<br />
kimse yok. karşımda hitabedecek kimse yok. Bana heybem yastıklık etmektedir.<br />
Yani, ben, bunların, Padişahımız dedikleri! İşte iş ve yatak odam. Çalınan<br />
battaniye vesairem hâlâ bulunamadı...<br />
27 kanunuevvel.<br />
Eğer Ruslar, buradan çekilirlerse fikrim, burada vilayetlerin vekillerini<br />
toplayarak bir Maslâhat Meclisi kurmak. Sonra Fergana, Kırgız ve vesaire<br />
taraflarına yazarak, onların vekilleri ile burada “Turan İhtilâl Askeri Teşkilâtı”<br />
vucuda getirmek istiyorum. Ne dereceye kadar muvaffak olacağımı bilmiyorum.<br />
Ama şimdi etrafımdaki adamların tesiriyle çok küskünüm...” 265<br />
2- Emircilerin Faaliyeti<br />
Bu dönemde DuĢanbe‟de Marazof kumandasında birkaç yüz BolĢevik<br />
askeri ile, Türkiyeli Ali Rıza Bey kumandasında 600 Özbek askeri vardı. Ali Rıza<br />
265 Aydemir, a.g.e., cillt III, s. 652-659.
99<br />
Bey, GöktaĢ‟ta esir vaziyetinde bulunan Enver PaĢa ile irtibat temin edebilmiĢ,<br />
hatta bir aralık gidip kendisini ziyaret etmeğe de muvaffak olabilmiĢti.<br />
Enver PaĢa‟nın BolĢeviklere karĢı cephe dıĢında ilk fiili hareketi, Ali Rıza<br />
Bey‟le birlikte Osman Hoca‟nın 10 Kanun-u Evvel 1921 (10 Aralık 1921) akĢamı<br />
DuĢanbe‟deki Rus kumandanlarını davet ettikleri bir ziyafet sonunda yakalayıp<br />
hapsetmeleri ve tam vaktinde yetiĢen Hacı Sami‟nin de yardımı ile bunlardan 250<br />
tüfekle 16 mitralyöz ele geçirmiĢlerdi 266 .<br />
DuĢanbe hastahane binasında bulunan diğer bir kısım Rus askerleri teslim<br />
olmayarak mücadeleyi tercih ettiklerinden çarpıĢmalar devam etti. Emir‟in<br />
adamları Lakaylar onlara yardıma koĢtular, bunlara yiyecek içecek, koyun ve<br />
erzak yetiĢtirdiler. Rus Konsolosu, kendiside GöktaĢ mahalline gelip, Ġbrahim<br />
Lakay ile görüĢtü. Ali Rıza Bey üç gün mücadeleden sonra 12 Ġlkkânunun<br />
(12 Aralık)da DuĢanbe‟yi terketti; Bu esnada Lakaylar tarafından takip edile edile<br />
Leteben köyüne geldi. Askerin bir kısmı Lakaylar‟a teslim oldular ve onlarda<br />
Lakaylar tarafından öldürüldüler. Takip eden Lakaylar‟a karıĢ harp ilân edilirse<br />
onlar Enver PaĢa‟yı öldürecekler, etmezlerse silahlarından tecrit edileceklerdi. 14<br />
Ġlkkânunun (14 Aralık) da Hacı Sami kızıp, Lakaylardan birisine tabancası ile ateĢ<br />
etmiĢ, o münasebetle Lakaylar da PaĢa‟yı az kalsın öldürecek olmuĢlardı. Netice<br />
de Ali Rıza Bey Fırkasının askerleri, Lakaylar tarafından yağma edildi. 600 kiĢilik<br />
maiyetinden ancak 150 kiĢi kalabilmiĢti. Yurçi yanında Seksentepe mevkiinde<br />
ellerine geçerlerse Lakaylar tarafından muhakkak öldürülecek olanlardan Ali<br />
Rıza, Hacı Sami ve Osman Hoca tekbaĢlarına KarĢı‟ya oradan da Afganistan‟a<br />
Danyal ve Abdül Resül Bey‟ler ve maiyetlerinde bulunan genç Buharalı Kâri<br />
Abdullah ise bir kısım askerler ile ġehr-i Sebz taraflarında savaĢtılar 267 . Bu suretle<br />
Enver PaĢa nezdindeki kuvvet hem de Ali Rıza Bey‟in “cedit” ordusu imha<br />
edilmiĢ oldu.<br />
266 Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 143; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 23.<br />
267 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 13; Togan, a.g.e., s. 438, 439.
100<br />
ĠĢte bu sırada Kâbil‟de bulunan Buhara Emir‟inden Lakaylara hitaben<br />
gelen bir mektup: “Enver Paşa’ya saygı gösterilmesini hakkında misafir<br />
muamelesi yapılmasını” istiyordu. Emir‟in Hanabât‟ta oturan adamı Togay bu<br />
mektubu değiĢtirerek Ġbrahim Lakay‟a “Enver Paşa bizim elimizde rehinedir.<br />
Olmaya ki onu elimizden bir tarafı kaçırasınız! Hele faaliyet göstermesine ve<br />
işlere karışmasına katiyen meydan vermeyesiniz. Düşününüz ki Sultan Hamid’i<br />
tahtından atan adam ve Türkiye’de ceditliği kuran işte bu Enver’dir. Eğer<br />
Afganlar Enver’i istiyorlarsa Emirimiz Âlim Han’ın Buhara’ya dönmesine<br />
müsaade etsinler onlara Enver’i verelim!” 268 Ģeklinde haberler gönderdi.<br />
PaĢa, Lakay Ġbrahim‟in yanına gitmesini bildiren tavsiyeleri dinleyipte<br />
Çilli Göl yolu ile Seriasya ve Hisar tarafına geçseydi oradan da Ali Rıza Bey‟in<br />
oldukça muntazam 600 kadar silahlısı ile birleĢmiĢ olsaydı böylece teĢkil edeceği<br />
yedi-sekizyüz kiĢilik maiyeti ile bir hayli iĢ görebilir, belki de Semerkand Buhara<br />
yoluna kadar bütün Buhara ülkesine hakim olabilirdi 269 .<br />
3- Enver Paşa’nın Esaretten Kurtulması ve Türkistan Mücadelesini<br />
Eline Alması<br />
Enver PaĢa esaret günlerinde de boĢ durmamıĢ ve bir takım giriĢimlerde<br />
bulunmuĢtu. Bunun için Karatekin mücahit kumandanı ġir Mehmed, Belcivan<br />
mücahit kumandanı Devletmend Bey‟lerle, Darvaz mücahit kumandanı ĠĢan<br />
Sultan‟a kendileriyle görüĢmek isteğini bildiren mektuplar göndermiĢtir.<br />
Devletmend Bey, Lakay Togay Sarı‟dan korkusu olduğu için memleketini bırakıp<br />
gelemeyeceğini hürmetlerle bildirir. PaĢa‟nın davetini kabul eden ĠĢan Sultan 250<br />
kadar askeriyle DuĢanbe civarında bir köye geldiğini bildirir 270 .<br />
268 Togan, a.g.e., s. 439; Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s.145.<br />
269 Togan, a.g.e., s. 439.<br />
270 Baysun, a.g.e., s. 77.
101<br />
Ġbrahim Lakay, Darvaz mücahit kumandanı ĠĢan Sultan‟ın PaĢa‟yı ziyarete<br />
geleceğini bildirir. PaĢa, ĠĢan Sultan‟ı kabul eder, uzun bir görüĢmeden sonra ĠĢan<br />
Sultan askerlerinin bulunduğu köye döner. PaĢa ve Ġbrahim Lakay‟da Rahati<br />
köyüne gider.<br />
Ġbrahim Lakay bir sabah PaĢa‟ya haber vermeden altmıĢ askeri ile beraber<br />
GöktaĢ karargâhına gider. Bu suretle bir buçuk ay kadar süren esaret hayatından<br />
PaĢa kurtulur. Ġki hafta kadar kaldığı Rahati kıĢlağından Muin kıĢlağına gelen,<br />
PaĢa‟yı ĠĢan Sultan büyük tezahüratla karĢılayarak askerleriyle beraber emrine<br />
hazır olduğunu bildirdi 271 .<br />
Enver PaĢa artık kendini tüm mücahitlerin komutanı saymağa baĢlar ve<br />
bunu bildiriyle Ģu Ģekilde ilân edecektir:<br />
“Küffarın barışmaz düşmanı olan ben; size muhafaza-i din ve vatan için<br />
mücahede eden gazilere selam ve bundan sonra bildiririm ki; Bu andan itibaren<br />
Buhara-i Şerif ve bütün Türkistkan’ı istila eden Ruslardan tathir etmek üzere,<br />
Ruslara ilân-ı cihad ile bütün islâm kuvvetlerinin kumandasını Biiznillâhi Teâlâ<br />
deruhte ettim. Fergana ve Hive ve bütün Türkistan mücahitleriyle bütün bu<br />
taraflarda ki İslâm alaylarına bildiririm ki, Buhara’daki bütün kuvvetlere ve<br />
sizlere hâli muharebe’den fariğ olarak birlikte Livâ-i Muhammedi’nin Ruslara<br />
karşı nusratına çalışmak emrini verdim. Bunun için size de malûm olmak üzere ve<br />
öz müslüman kardeşler arasında kan dökülmeğe nihayet vermenizi talep eder,<br />
emin bir adamını bu kâğıdın vüsuluyla beraber göndermenizi isterim...” 272<br />
Enver PaĢa, Ruslara karĢı fiili mücadeleye atılmadan önce silah ve<br />
malzeme darlığı çekeceklerini biliyordu. Bunun için Batılı merkezlerin Ġngiltere<br />
üzerine tazyik yaparak Türk istiklâl mücadelesine silah ve malzeme<br />
gönderilmesine imkan vereceklerine umuyordu. Bu maksatla Buhara Cumhuriyeti<br />
Harbiye Nazırı Abdülhamid Arif Bey‟i Hindistan üzerinden Berlin‟e gönderdi 273 .<br />
271 Baysun, a.g.e., s. 78.<br />
272 Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 51, 52; Aydemir, Enver PaĢa, cilt III, s. 68.<br />
273 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 240, 241.
102<br />
4- Duşanbe Savaşı ve Rusların Bozgunu<br />
Enver PaĢa‟nın esaret devresinden sonra elinde hiçbir askeri kuvveti<br />
yoktur. 18 son kânun (18 ocak) da ĠĢan Sultanla beraber DuĢanbe‟yi kuĢatmaya<br />
gelir. Fakat bu ĠĢan‟ın maiyetindeki birlikler bir koyun sürüsünü teĢkil eden 200<br />
tacikten ibarettir 274 .<br />
ĠĢte kendi milleti olan Lakay Türklerinin esaretinden kurtulan Enver PaĢa,<br />
Ġran unsuru olan Taciklere dayanarak sonkânun (Ocak) da DuĢanbe‟deki Rus<br />
garnizonunu kuĢatmaya baĢlar. KuĢatmaya baĢladığı zaman 200 asker sayılan bu<br />
Taciklerin ancak 13 tanesi Rus tüfeğine sahip olup, kalanları çakmaklı eski usûl<br />
av tüfekleri ile donatılmıĢ veya büsbütün silahsızdır. Etraftaki Türk ve Tacik<br />
köylerinden birkaç adam daha toplayıp yaptığı ilk hücumda Ruslardan 50 asker<br />
esir alınır. Bundan baĢka 180 tüfek, iki mitralyöz Enver PaĢa‟nın eline geçer. 20-<br />
22 Ocak çarpıĢmalarında Ruslar büyük zayiata maruz kalıp çekilirler. DuĢanbe<br />
deki Ruslar; “Enver PaĢa‟ya mukavemet mümkün olmadığını” belirterek<br />
kendilerine DuĢanbe‟den çekilmeğe müsaade isterler. 8 ġubat taarruzunda Ruslar<br />
100 asker zayiat verirler, bunlardan baĢka 82 asker Enver PaĢa‟ya katılır. Kalan<br />
Ruslar topları meydanda bırakıp kaçarlar. Fakat o topları kendi karargâhlarına<br />
274 Mustafa ġahkulu, ĠĢan Sultan‟a refakat eden Darvazlıları Ģu Ģekilde anlatılmaktadır: “Bunlar<br />
Ģeyhin müritlerinden ve mahdumlarından ibarettir. Halkı aldatıp, yiyip yürümeğe alıĢmıĢlardır.<br />
Tacik‟te ĢiĢman adam az bulunursa da, bunların hepsi ĢiĢmandır. Bunları hiçbir zaman nizam<br />
ve intizam altına almak kâbil değil, harpte hiçbir iĢe yaramazlar. Ayaklarında büyük ağaç<br />
takunya (baĢmak)ları, atlarında (eyerleri üzerinde) büyük yorgan (körpecaları) her birinin eğer<br />
kaĢında bir çaydanlığı olur, harp falan olup kaçmağa baĢlarsa bunların hemen hepsi düĢüp<br />
kalır, ağaç takunyaları ise pek büyük olup, ölçüleri 5 santimden fazladır. Takunyaların burnu<br />
çok kalın ve yüksek olduğundan üzengiye sığmaz, o sebepten evvel önce ökçe tarafını<br />
üzengiye geçirirler. Bu sebepten at kaçıp takunyaları düĢerse kendileri de takunyaları ile<br />
beraber düĢüp kalırlar. Yurçi‟den DuĢanbe‟ye gelen Rus müfrezesine tesadûf edip firarlardan<br />
son ilgitay ahalisi Taçik baĢmağı ile bir ay çay ve yemek piĢirmiĢtir. Bu sebepten Lakay<br />
Kongırat ve diğer Özbekler bunlarla daima alay ederler ve hiç adam sırasına koymazlar.<br />
Togan, a.g.e., s. 440; Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 154, 155.
103<br />
getirecek nakil vasıtaları bulunmaz. Nihayet Ruslar 14 ġubat‟ta DuĢanbe‟yi<br />
terkettiler 275 .<br />
DuĢanbe‟den 45 km. ötede, Mirtuba denilen yerde Enver PaĢa, Rusları<br />
takip edip arkalarından yetiĢti. Seriasya civarında 19 ġubatta Ruslarla çarpıĢırken<br />
ayak topuğundan yaralandı 276 . Ganimet çoğalmak üzere olduğundan Lakaylar da<br />
kendi teĢkilâtlarının istiklâlini muhafaza ederek PaĢa‟ya katıldılar 277 .<br />
5- Emir’i Leşker-i İslâm ve Buhara Enver Paşa<br />
Enver PaĢa, DuĢanbe zaferinden sonra Pul Hakiyan köyünü kendisine<br />
karargâh seçti. PaĢa bu askeri zaferinden sonra, mukavemet hareketini bütün Ana-<br />
Vatana yaymak ve teĢkilâtını gerek askeri, gerek idari bakımlardan tanzim etmek<br />
ihtiyacını duydu.<br />
DuĢanbe savaĢından kısa bir süre sonra, Buhara Emiri Âlim Han daha çok<br />
Emanullah Han‟ın tesiriyle Emirliğin askeri gücünü Enver PaĢa‟ya bıraktığını bir<br />
mektup ile bildirdi. PaĢa‟nın emrindeki kuvvetler durmadan artıyordu. Kendisi de<br />
bunları bir tek ûnvan altında toplamanın uygun olacağını düĢündü ve “Emir-i<br />
LeĢker-i Ġslâm ve Buhara = Ġslâm ve BuharaAskeri Kumandanı” ûnvanını aldı.<br />
PaĢa bu ûnvan ile maiyetindeki Türk subaylarını ve itimat ettiği Türkistanlı<br />
subayları Ana Vatanın değiĢik bölgelerine göndererek milli cihadın baĢladığını<br />
bildirdi 278 .<br />
Enver PaĢa, DuĢanbe savaĢından kısa bir süre sonra Afgan Kralı<br />
Emanullah Han‟a yazdığı (Nisan 1922) tarihli mektubunda Türkistan‟daki<br />
çarpıĢmalar ve geliĢmeler hakkında Ģu bilgileri vermektedir:<br />
275 Togan, a.g.e., s. 440; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 54-56; Baysun, a.g.e., s. 78-81.<br />
276 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 25; Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ.., s. 179.<br />
277 Togan, a.g.e., s. 441.<br />
278 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 246, 247; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 58-60.
104<br />
“Gâzi Kardaşım Şevket-Me’âb Efendim<br />
...Buharave Türkistan vaz’iyeti tamâmiyle lehimize dönmüştür. Mart’ın<br />
25’inde Buhara Harbiye Nâzırı Ârifof da bir mitralyöz ve ma’iyet-i efrâdı ile<br />
Buhara’dan çıkıp askerlerimize karışmıştır. Karsan’dan olan muhârebede<br />
Ruslardan 245 nefer katledilmiş ve 3 makineli tüfek alınmıştır. Baysun’da 2 gün 1<br />
gece karakollarımıza ta’arruz eden 400 Rus, 2 top ve 4 makineli tüfekler olduğu<br />
hâlde, kahraman asker evlâdınızdan 40 nefer öğlende 80 maktül bırakarak<br />
kaçmağa mecbur olmuşlardır. Her günkü ufak tefek müsademeleri tafsil<br />
etmiyorum. Fakat hepsi askerlerimizin muvafakiyetiyle neticelenmektedir. Şimdi<br />
Şark vilayetleri kuvvetlerini Lakayların ta’aruzuna karış devlet Hindli Belcivan<br />
beğ kumandasında tevhid ettim. Bu süretle Kolap, Darvaz,Karatekin, Belcivan<br />
Kurgan da tamâmiyle emrinize muti bir hâle gelmiştir...” 279 .<br />
Enver PaĢa‟nın ilk muvaffakiyetleri Afganistan‟da da büyük ilgi uyandırır.<br />
Bilahare Amanullah Han‟ın yerine Afgan PadiĢahı olan Harbiye Nazırı Mehmet<br />
Nadir Han, Katgan BedahĢan valisi ġah Veli Han‟ı Enver PaĢa‟ya bağlı Doğu<br />
Buhara hududuna gönderir.<br />
Hacı Sami ve Osman Hoca Kâbil‟de bulunup Ġslâm mücahit gönüllüleri<br />
toplarlar ve silah satın alıp gönderirler. Afgan hükümeti buna mani olmuyordu.<br />
Nisan içinde Afganistan‟dan Efdaliddin Han adında birisinin idaresin de 300<br />
kadar gönüllü Afganlı gelir ve PaĢa‟ya iltihak ederler 280 .<br />
Evvelce KaĢgar ve Fergana‟da bulunan Ġsmail Hakkı Bey‟i PaĢa daha<br />
DuĢanbe‟nin geri alındığı günlerde ġir Mehmed ve diğer Bey‟lere mektuplar<br />
vererek Fergana‟ya gönderdi. Ġsmail Hakkı Bey orada da emircilerin ve<br />
köhneperestlerin Ģiddetli propaganda faaliyetlerini gördüyse de, nisan ortasında<br />
Afgan gönüllüleri geldiği zaman ġir Mehmed Bey ve diğerleri de Enver PaĢa‟ya<br />
“biat” 281 gönderdiler. ġir Mehmed Bey ve Mehmed Ruzi korbaĢı idaresinde 100<br />
279 Yamauchı, a.g.e., s. 268, 269.<br />
280 Togan, a.g.e., s. 441; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 26, 27.<br />
281 Togan, a.g.e., s. 441.
105<br />
kadar asker ve hediyeler gönderdi. Enver PaĢa‟nın emriyle oradaki “mir” leri<br />
Enver PaĢa‟ya itaat ettirdi. Karategin‟den Fuzayıl Mahdum bin kadar askeri ile<br />
Pul-ı Hakiyan‟da Enver PaĢa‟nın yanına geldi 282 .<br />
Fuzayıl Muhdum‟a tabi olan Karatekin Tacikleri ve Alay Kırgızları önceki<br />
hanlar zamanında da Fergana siyasi hayatına karıĢmıĢ bir topluluk olduklarından,<br />
Doğu Buhara‟nın diğer halklarına göre açıkgözdüler, kendilerinde nizam ve<br />
intizam vardı. Bu arada Çilli Göl, Kazak ve Türkmenlerden 300 kadar silahlı<br />
geldi 283 .<br />
Mayıs nihayetinde ġehr-i Sebz‟den Cabbar, Danyal, Evliya Kul ve Abdül<br />
Resûl Bey‟ler 1200 kadar askerle gelip PaĢa‟ya katıldılar 284 .<br />
Ferganalılardan önceki Hokand Milli ġurası Reisi Adil Can ve<br />
Türkmenlerden Hudaynazar, evvelce KaĢgar‟da Yakup Bey nezdinde bulunan 80<br />
yaĢındaki ihtiyar Hacı Hakem, Moğal Katgan kâbilesinin reisi PaĢa Han, Belcivan<br />
Karluklarının reisi Abdülkadir ve Molla Niyaz kuvvetleriyle gelerek PaĢa‟ya<br />
iltihak ettiler 285 .<br />
Mayıs 1922‟de Doğu Buhara‟da Enver PaĢa‟nın etrafında bulunan<br />
Basmacı birliklerini oluĢturan leĢkerbaĢıların (kumandanların) sayıları ve<br />
bulundukları bölgeler Ģöyle idi:<br />
“Kerki-Bassağa güneyinde 800 kişi, Surhan ve Yusuf Mirahur<br />
yönetiminde, Yeni Arık kuzeyinde 500-700 kişi, Baysun bölgesinde 2.000-4.500<br />
kişi, Enver Paşa ve İbrahim Bey’in etrefında Yurçi ve Dehnay etraflarında 400-<br />
1.000 kişi, Hasan Tuhsaba yönetiminde, Fuzar ve Derbent arasında 200 kişi,<br />
Danyal Bey yönetiminde Karşı şehrinin kuzeydoğusunda 100 kişi, Behram<br />
Baybara yönetiminde Karşı şehri kuzeyinde 300 kişi, Hurata’da, Osman Bey<br />
yönetiminde 100 kişi, Katta Kurgan’ın kuzeyinde Payşanbe’de, Sultan Bey’in<br />
282 Baysun, a.g.e., s. 91; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 59.<br />
283 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 26.<br />
284 Togan, a.g.e., s. 442.<br />
285 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 248; Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ..., s. 178.
106<br />
yönetiminde 800 kişi, Karakulbey, Nusratbey yönetiminde, Duşanbe etrafında<br />
875-1.000 kişi, Feyzabad’da İşan Sultan yönetiminde 200-500 kişi, Belcivan<br />
etrafında, Kayyum Tuhsaba yönetiminde 750-2.000 kişi, Kulâp-Belcivan<br />
arasında, Devletmend Bey yönetiminde Kızılsu’da 100-300 kişi ve Togaysarı<br />
yönetiminde diğer bir kuvvet...” 286<br />
Bu rakamlara göre bütün Doğu Buhara‟da Basmacılar 12.400-7.465<br />
arasında hesaplanmaktadır. Rakamların oynak olması doğaldır. Çünkü, hepsi de<br />
mahalli sergerdelerin kendi aĢiret veya bölgelerinden topladıkları insanlardır.<br />
PaĢa‟nın etrafında toplanan bu muazzam kuvvet Türkistan halkının hürriyet ve<br />
istiklâli için yeni bir güç ve kuvvet kaynağı olmuĢtur.<br />
6- Kâfirun Kongresi (15 Nisan 1922):<br />
Enver PaĢa, milli mücadeleyi mevzii durumundan kurtararak bütün<br />
Türkistanlılara ve halk kütlelerine ulaĢtırmak için, uzak illerden gelen<br />
temsilcilerle kumandanların iĢtirakiyle yeni karargâhı Kâfirun‟da bir kongre<br />
toplandı. Kongre de eski Buhara Emiri Âlim Han‟ın da temsilcisi iĢtirak<br />
etmiĢti 287 .<br />
Kongrenin kararları:<br />
1- Doğu Buhara‟nın düĢmandan temizlenen yerlerinde muntazam ve<br />
düzenli askeri kuvvetler vücuda getirilecek ve bunlara muharebe usülleri<br />
getirilecek.<br />
2- Henüz ihtilâl çıkmayan yerlere seyyar kuvvetler gönderilerek, orada<br />
halkın harekete gelmesine çalıĢılacak.<br />
286 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 664.<br />
287 Cebesoy, a.g.e., s. 322; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 70, 71.
107<br />
3- Her vilâyette ihtilâl hareketlerini idare etmek için bir leĢkerbaĢı<br />
(kumandan) tayin olunacak.<br />
4- Askeri kuvvetlerin iaĢesi için zekât ve haraç kâfi gelmediği takdirde<br />
ahalinin servetine göre bir vergi alınacak.<br />
5- Bu para iĢleri için de bir zekâtçı tayin edilecek.<br />
6- Her vilâyette düĢmandan temizlenen mahallelerde, mahalli bir hükümet<br />
kurulacak ve idaresi düzenlenecek.<br />
7- Kumandan ve Bey‟ler tayin edilmemiĢ yerlere tarafımızdan kumandan,<br />
vali ve zekâtçı tayin edilecek, kendi kendini idare edebilmek duruma gelen<br />
yerlerde bunların tayini için sergerdeler tarafından bize vaktiyle haber verilecek.<br />
8- Kumandanlar bütün, askeri iĢlerle meĢgul olacaklardır. Bey‟ler ve sair<br />
levazım-ı askeriyenin izharıyla meĢgul olacaklardır. Ve kumandanlara asker ve<br />
sair tedarikinde yardımda bulunacaklardır. Halkı zulüm ve cefadan muhafaza ile<br />
beraber memleketin idaresine memur olan zekâtçılar zekatın toplanmasından<br />
mesuldür.<br />
9- Her vilâyet kumandanı ve Bey‟leri her gün merkeze birer rapor<br />
göndereceklerdir. Eğer vaziyette asayiĢ hakim ise haftada iki defa rapor<br />
gönderebilirler.<br />
10-Vilayetlerde merkez tarafından gönderilen vekiller baĢkumandan<br />
namına resmi evraka imza edecekler.<br />
11- Merkez kumandanlığı tarafından iĢ‟ar vukuunda veyahut bir birine<br />
yakın olan kumandanlardan birinin düĢman tarafından sıkıĢtırılması halinde imdat<br />
isterse oraya en yakın olan kumandanlar derhal mümkün olduğu kadar çok<br />
kuvvetlerle imdada koĢmalıdırlar.
108<br />
12- DüĢmanın bulunduğu Ģehirlerde ve mahallelere eğer düĢman kuvveti<br />
çoksa yalnız muhasara ederek düĢmanı mahrum bir hale sokmak, düĢmanın<br />
bulunduğu yerlere daima göz altında bulundurmak, yoldan geçen düĢman kıtaları<br />
üzerine baskın yapmak.<br />
13- DüĢmanın muhabere aleti olan telgraf, telefon, tellerini tahrip etmek.<br />
14- DüĢman casus teĢkilatına karĢı pek kuvvetli davranarak onları Ģiddetli<br />
suretle cezalandırmak. Buna mukâbil bize edeceklerin günahları da varsa af ile<br />
muamele edilmesi.<br />
15-Alınacak esirlere karĢı hoĢ muamele yapmak.<br />
16- Bütün askerî ve siyasî harekâtın idaresi Enver PaĢa‟nın emir ve<br />
idaresine verilmesi 288 .<br />
Bunun üzerine bütün askerî ve siyasî hareketlerin idaresi “Damad-ı<br />
Halife-i Müslimin, Emir LeĢker-i Ġslâm ve Seyit” ûnvanı ile Enver PaĢa‟ya verildi<br />
ve kendisine bir de mühür verildi 289 .<br />
Bundan sonra Buhara Harbiye Nazırı Abdülhamid Arif Bey, Avrupa‟ya<br />
gitmek üzere Afganistan‟a, Azarbeycanlı Yusuf Ziya Bey de Batı Buhara<br />
vilâyetlerine PaĢa‟nın birer mektubu gönderildi. Hive mücahitleri kumandanı Han<br />
Cüneyd 290 Doğu Türkistan ile vazifelendirildi.<br />
288 Baysun, a.g.e., s. 92, 93.<br />
289 Cebesoy, a.g.e., s. 322.<br />
290 Hive, Ürgenç, Dörtgöl taraflarının mücahidin baĢkumandanı olan Han Cüneyd Eylül 1928‟de<br />
elinde kalan bin yüz askerleriyle Ġran Asterabadına iltica etti. Silahların teslimini isteyen Ġran<br />
hükümetinin talebini kabul etmeyerek Afganistan‟a geçmiĢtir. Seksen yaĢında Hive‟yi iĢgal<br />
eden Ruslarla baĢladığı savaĢa yılmadan uzun zaman devam etmiĢti.
109<br />
7- Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya Sulh Teklifi<br />
DuĢanbe vak‟ası üzerine Ruslar TaĢkent‟ten gönderdikleri üç kiĢilik bir<br />
heyetle Buhara hükümetine elçileri Yurinef vasıtası ile üç maddelik bir ultimatom<br />
verdiler:<br />
1- Buhara Hükümetinin derhal Cumhur Reisi Osman Hoca‟yı hain ilân<br />
etmesi.<br />
2- DuĢanbe vak‟âsı üzerine Sovyetler ile bozulan münasebetlerin yeniden<br />
tanzim edilmesi.<br />
3- Buhara ordusunun Türk-Rus kumandası altına verilmesi 291 .<br />
Buhara kabinesi toplanarak bu istekleri müzakere eder. Nazırlar ġürası<br />
Reisi, Feyzullah Hoca : “Rus baskısına mukavemetin imkansız olduğu tezini<br />
savunarak hiç olmazsa şeklen bu teklifin kabulünü ister” ve kabine azaları da bu<br />
fikri kabul ederler 292 .<br />
Sovyet Rusya ile Enver PaĢa arasında Türkistan konusundaki temaslar<br />
DuĢanbe savaĢından da önce baĢlar. 12 Ocak 1922‟de Sovyetlerin DuĢanbe<br />
konsolosu Nagorny, Enver PaĢa‟ya bir mektup gönderir ve Buhara‟nın iç iĢlerine<br />
karıĢmamasını rica eder. 14 Ocak 1922‟de Nagorny, Enver PaĢa‟ya tekrar<br />
yazarak; “Rus Hükümetinin Buhara’dan askerlerini çekmek istediğini, fakat<br />
Osman Hoca’yı himaye etmek için, bir miktar askerini Duşanbe’de bıraktığını<br />
bildirir.” 16 Ocak 1922‟de Enver PaĢa, Nagorni‟ye verdiği cevabında;<br />
“Rusya’nın beklemekte olan büyük bir felâketten mağdur olmamasını istiyorsanız,<br />
işgal edilmiş toprakları boşaltmanızı ve Türkistanlılarla, Buhara’lılara kendi<br />
291 Baysun, a.g.e., s. 85; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 249.<br />
292 Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 183.
110<br />
işlerini, düzenlemeleri için fırsat vermenizi tavsiye ederim.” Ģeklinde ikazda<br />
bulunur 293 .<br />
Muvaffakiyetlerin günden güne arttığını gören Sovyet Hükümeti Enver<br />
PaĢa ile sulh yapmak ister. Bu maksatla Rus ve Kazanlı Türklerden oluĢan on bir<br />
kiĢilik heyeti Baysun‟a gönderir. Bu heyet; Moskova hariciyesinin ġarki<br />
Buhara‟dan PaĢa‟ya terkedilmek istenen Darvaz, Karatekin, Kulâb, DuĢanbe<br />
(Hisar) gibi bir kısım yerlerin krokisi ile; Polonya ile harp halinde bulundukları<br />
için Ģimdilik belirtilen yerleri, kabul etmesini ileride esaslı görüĢmelere<br />
giriĢileceğini bildirir.<br />
Enver PaĢa, bu tekliflere karĢı Ģu cevabı verir: “Sulh Türkistan<br />
topraklarında bulunan Rus askerlerinin çekilmesi ile kâbildir. Kumandanı<br />
bulunduğum mücahitler istiklâl ve hürriyet için dövüşmeğe yemin etmişlerdir” 294 .<br />
Bu cevabı götüren zat, on beĢ günlük bir mühlet ister. Fakat Sovyetlerden<br />
herhangi bir cevap gelmez.<br />
Enver PaĢa, 19 Mayıs 1922 tarihinde Sovyet Azerbaycan‟ı Konsey<br />
BaĢkanı Nerimanov aracılığı ile Moskova Hükümeti‟ne bir ültimatom yollar. Bu<br />
ültimatom da “Hive, Buhara ve Türkistan topraklarında bulunan Kızıl Ordunun<br />
15 günlük mühlet içinde ülkeyi terketmesini ister” 295 .<br />
293 Hayit, a.g.e., s. 283.<br />
294 Baysun, a.g.e., s. 94, 95; Cebesoy, a.g.e., s. 323; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 68, 69.<br />
295 Enver PaĢa 19 Mayıs 1922 tarihli bu ültimatomda Sovyet Hükümetinden bir takım isteklerde de<br />
bulunur. Bunlar: “Türkistan’da bulunan Sovyet Hükümetine ait idari teşkilatlar aynı mühlet<br />
içinde feshedilmeli, bu kararlar Halk Komiserleri Konseyi’nin eline geçtiği andan itibaren<br />
siyasi tutuklular ve rehineler serbest bırakılmalıdır...” Joseph Castagne, Türkistan Milli<br />
KurtuluĢ Hareketi, s. 135-137.
111<br />
8- Rus İleri Harekâtı ve Enver Paşa’nın Belcivan’a Çekilmesi<br />
Enver PaĢa‟nın kendi ordugâhında iĢleri yine, emirciler tarafından<br />
bozulmağa baĢlandı. Karatekin‟li Fuzayl Mahdum az çok açık fikirli bir adam<br />
olup emiri tanımazdı. Emircilerle, ĠĢan Sultan ve Lakay Ġbrahim onun düĢmanı<br />
olup kendisine “Cedit” damgasanı vurmuĢlardı. ĠĢan Sultan onu ortadan kaldırıp,<br />
topraklarını elinden almak istiyordu. Fuzayıl Mahdum, vilâyetini ĠĢan Sultandan<br />
korumak için PaĢa‟nın müsaadesi ile Karaktekin‟e dönerken yanında ki 1000<br />
kadar askeri Ġbrahim Lakay tarafından bir hile ile dağıtılıp Ģurada burada<br />
silahsızlandırıp Fuzayl‟ın kendisi de esir edildi. Fuzayl‟a karĢı yapılan bu hareket,<br />
Enver PaĢa‟nın iĢini bozmak isteyen Buhara Emirinin Hanabât‟taki Togay<br />
Sarı‟nın emri ile oldu 296 .<br />
Yine Emirci olan Evliya Kul Toksaba, ġehr-i Sebz‟li Cabbar‟ın askerini<br />
bozup, kendisi PaĢa‟dan ayrılarak 400 askeri ile ġehr-i Sebz‟e gitti ve Ruslara<br />
teslim oldu ve entrikalarla Cebbar Bey‟i katlettirdi 297 . Bu sırada Belcivan Vali ve<br />
kumandanı Devletmend Bey, köylerinin Lakaylar tarafından baskına uğradığı<br />
haberini aldı. O ana kadar Belcivan cephesinde Ruslara karĢı mücadele eden<br />
Emirciler de, Ģimdi cepheden ayrılmıĢlardı. Fergana mücahidi ġir Mehmed<br />
Bey‟de Rus baskısı karĢısında PaĢa‟nın maiyetinde bulunan süvarilerden bir<br />
kısmını istedi.<br />
Böylelikle PaĢa‟nın emrindeki kuvvet gittikçe azalıyordu 298 . Bütün bu<br />
tertibatın bizzat Emir tarafından yapıldığını paĢa da artık iyice anlamıĢtı ve 19<br />
Haziran tarihli Kâbil‟de bulunan emire yazdığı mektupta da, bunlardan güya<br />
emirin haberi olmadan yapılan iĢler gibi, bahsederek Ģikayetlerde bulundu 299 .<br />
296 Togan, a.g.e., s. 451; Baysun, a.g.e., s. 100-110; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 132.<br />
297 Togan, a.g.e., s. 451.<br />
298 Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 207, 208; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 451.<br />
299 Baysun, a.g.e., s.98, 99; Kutay, Enver PaĢa Lenin...,s. 78.
112<br />
15 Mayıs 1922‟de, PaĢa, kumandanlardan Danyal ve Bori Bey‟lerle<br />
Afganlı Efdaliddin Han kumandasındaki askerlerle beraber; Hasan Bey de<br />
kumandanlardan Faruk, Abdülresul, Türe, Behram ve ġeref Bey‟lerle ayrı ayrı<br />
istikâmetlerde Baysun üzerine hücum ettiler. Kumandan Faruk ve Abdülresul<br />
Bey‟ler askerleriyle Rus avcı hatları içine kadar girdiler. Yalnız karĢı tepelerden<br />
Ruslar‟ın açtıkları makinalı tüfek atıĢı dolayısıyla at zayiatı fazla olduğundan<br />
Hasan Bey cephesi bu ateĢin altından kurtulabilmek için biraz geri çekilerek tüfek<br />
muharebesi yapmağa mecbur oldu.<br />
Çok çetin, fakat muvaffakiyetli hücumlar yapan PaĢa da Rus avcı hatlarına<br />
kadar ilerleyerek düĢmana büyük zayiat verdirdikten sonra bir çok ganimet<br />
almıĢtı. Fakat Baysun Harekâtında burada bulunan Rus birliklerine karĢı daha<br />
fazla mukavemet edemeyerek geri çekilinecektir.<br />
Buna karĢın Ruslar, 19 Haziran da Enver PaĢa‟ya karĢı ciddi biçimde<br />
harekâta geçmeye hazırlanır. Bölgeyi yatıĢtırmadan önce onu ortadan kaldırmayı<br />
düĢünüyorlardı. Enver PaĢa ve Basmacılara karĢı ordunun baĢkomutanı olarak<br />
(sonra MareĢal olan) General Kamanev‟i; ona yardım etmek üzere ġurin tayin<br />
olunmuĢtu. Ġki ayrı grub kumandanlıklarına da aynı komiteden Kakurin ve M.<br />
Baturin atanmıĢlardı 300 .<br />
25 Haziranda Enver PaĢa, Güzar‟la, ġehr-i Sebz arasında bulunuyordu.<br />
Silah ve mermileri oldukça azalan 25. 000 kiĢilik bir güce komuta ediyordu.<br />
Ruslar Enver ile Basmacıların Afganistan‟a çekilmelerini önlemek amacıyla<br />
onları iki yandan saldırmayı tasarlıyorlardı. Baysun, Dehay, Hisar, DuĢanbe,<br />
Kafirnihan ırmağı ve Feyzabat doğrultusunda ilerleyen Rus gücüne Melnukov;<br />
ġirabat, Kokayti, Termez, Kabadyan, Kurgan-tübe, Külyap ve Belcivan<br />
doğrultusunda ilerleyen güçlere Nikotin komuta ediyordu 301 .<br />
300 Aydemir, Enver PaĢa, cilt III, s. 672.<br />
301 Bak Salâhi R. Sonyel, Belleten, “Enver PaĢa ve Orta Asya‟da BaĢgösteren Basmacı Akım”,<br />
cilt IV, Nisan 1990, Sayı 209, s. 1197.
113<br />
28 Haziran 1922 sabaha karĢı Ruslar, büyük kuvvetlerle Kâfirun<br />
karargâhına taarruz etmeğe baĢlarlar. On iki gün kadar devam eden ciddi<br />
muharebelerden sonra Enver PaĢa Kâfirun karargâhını terke mecbur olur ve artçı<br />
muharebeleri zayiat vere vere DuĢanbe‟ye gelir 302 . Bu durumu 2 Temmuzda eĢine<br />
gönderdiği mektupta Ģöyle yazar:<br />
“Gerisin geri Duşanbe’ye gidiyorum. Zergerden beri her gün çarpışma<br />
oluyor. Geri çekiliyoruz.”<br />
Dört gün sonra gönderdiği mektupta Ģöyle der:<br />
“Ruslar Çilli-Göl ve Kurgan-tübe’yi işgal etmişler. 30 atlı ve 290 piyade<br />
ile ben, dağlar kayalar arasında yatıyorum. Nehirler üzerinde, ancak 30 kilometre<br />
ötede köprü var. Bana iki sandık içinde Afganistan’dan para vesaire getiren iki<br />
Afganlı, Rusların eline düşmüşler. Bilmem bu yardımlar için Ruslar Afganistan’a<br />
harp açarlar mı? Ruslar Karadağ’a da varmışlar. Duşanbe’den hareketten altı<br />
gün sonra, artık toprak haline gelmiş olan Duşanbe’ye tekrar geldim.” 303<br />
Lakay Ġbrahim, bu müĢkül durumda PaĢa‟ya yardım etmek Ģöyle dursun,<br />
sanki Rus‟un müttefiki imiĢ gibi, PaĢa‟nın askerlerini at ve nakliyatını yağma<br />
ettiriyordu. Fakat Rus birlikleri geldiğinde kendileri de bozuldular 304 .<br />
Tam o vakit Kâbil‟de siyasi nüfuz, Moskova ve Avrupadan yeni dönüp<br />
gelmiĢ olan Mehmed Veli Han‟ın eline geçmiĢti. Bu zat, Sovyet dostluğu fikrinde<br />
idi. PaĢa‟nın nezdinde bulunan Afganlıların reisi Efdaliddin‟e mektup yazıp,<br />
bütün Afganlıların Afganistan‟a çekilmesini emretti. Bunun üzerine Temmuz‟un<br />
5-6‟sında Afganlılar çekildiler. Kâbil‟den gelen emir gereği olarak bunlar, PaĢa‟yı<br />
zorla kendileri ile beraber götürmek istedilerse de PaĢa kesin olarak reddetti 305 .<br />
302 Cebesoy, a.g.e., s. 324.<br />
303 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 670.<br />
304 Togan, a.g.e., s. 452.<br />
305 Baysun, a.g.e., s. 106; Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ..., s. 222, 223.
114<br />
PaĢa üstün Rus birlikleri karĢısında daha fazla mukavemet edemeyerek<br />
DuĢanbe‟yi de bırakarak Belcivan ve Kûlâb taraflarına doğru çekildi 306 . Burada<br />
da ĠĢan Sultan, PaĢa‟dan müsaade alarak askerleriyle beraber memleketi olan<br />
Darvaz‟a gitmek üzere ayrıldı 307 .<br />
9- Enver Paşa’nın Şehadeti<br />
Enver PaĢa, Ağustos baĢında Hisar‟dan Devletmend Bey‟in idaresinde<br />
bulunan Belcivan‟a çekilmiĢ idi. Bu zat Belcivan Külâb Taciklerine, Karluk,<br />
Moğol-katganlarının reisi ĠĢan PaĢa, Danyal Bey ve diğerleri hep onun maiyetinde<br />
bulunuyorlardı 308 .<br />
Ruslar, Baysun‟un 120 kilometre doğusunda bulunan Belcivan kasabasını,<br />
uzun bir direniĢten sonra, 18 Temmuzda iĢgal ettiler. Bu iĢgal, Enver PaĢa‟ya son<br />
darbeyi vuruyor ve onun gücünü ikiye ayırıyordu. Enver PaĢa Belcivan‟a takriben<br />
80 kilometre uzakta bulunan Afganistan hududuna doğru geri çekilmekte olduğu<br />
tahmin ediliyordu 309 . 25 Temmuzda SatılmıĢ kıĢlağında gönderdiği mektupta<br />
Ģunları yazıyordu: “Afgan Emirine, askerin ve muavenetinin çekilmesinin iyi<br />
olmadığını ve Bolşeviklere emniyet caiz bulunmadığını bildirdim...” Enver PaĢa<br />
yazısını Ģöyle bitiriyordu:<br />
“İşte efendiciğim, bu son satırlarımı yazarak mektubumu kapıyorum. İçine<br />
her gün sana yolladığım yabani çiçeklerinden maada, kaç gecedir, altında<br />
yattığım karaağaçtan kopardığım ufak bir dalı gönderiyorum... Seni Hüda’nın<br />
birliğine yavrularımla beraber emanet ederim, ruhum efendiciğim. Karaağaca<br />
çakımla ismini yazdım... Enver’in” 310<br />
306 Baysun, a.g.e., s. 104, 105; Cebesoy, a.g.e., s. 324; Togan, a.g.e., s. 452.<br />
307 Cebesoy, a.g.e., s. 324.<br />
308 Togan, a.g.e., s. 452.<br />
309 Sonyel, Belleten, a.g.m., cilt LIV, Nisan 1990, Sayı 209, s. 1199.<br />
310 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 674, 675.
115<br />
Bu mektup, Enver PaĢa‟nın eĢine yazdığı bilinen son mektubudur. Artık<br />
her yer Ruslarca iĢgal edilmiĢtir. Enver PaĢa‟nın gücü sürekli olarak<br />
dağıtılmaktadır. Kendisi ise, Pamir‟in aĢılmaz dağları doğrultusunda ve Abiderya<br />
suyu vadisinde gerileyerek karargâhına Abiderya köyünde kurmuĢtur. Onun,<br />
Buhara ve Afganistan sınırını oluĢturan Penç ırmağını aĢamaması ve Afganistan‟a<br />
geçememesi Kûlâb ve Belcivan doğrultusunda Pamir dağlarının doğusuna dalıĢı,<br />
kurtulma imkânlarını ortadan kaldırmıĢtır 311 .<br />
Devletmend Bey‟in; bayram namazını beraber kılmak için PaĢa‟yı<br />
arkadaĢları ile beraber Hâvâlin civarında olan karargâhına (Belcivan‟a 7-8<br />
kilometre mesafede) davet eder. PaĢa bu daveti kabul eder. 3 Ağustos 1922<br />
PerĢembe günü kılınacak olan bayram namazına 312 gitmek üzere 30 kiĢilik bir<br />
grubla hareket eder. PaĢa ve eĢrafını Devletmend Bey askerleri ve eĢrafı<br />
karĢılar 313 .<br />
Devletmend Bey‟in takdim ettiği Tartug‟u 314 PaĢa büyük bir memnuniyetle<br />
kabûl eder. PaĢa‟ya verilen bu Tartuk‟da altın ve gümüĢ iĢlemeli bir cübbe ve<br />
sarıktan ibarettir 315 . Aynı gün akĢam üzeri Enver PaĢa maiyetiyle beraber<br />
Devletmend Bey‟in yanından ayrılır ve karargâhına döner.<br />
4 Ağustosta yani Kurban Bayramının ikinci günü askerleriyle yaptığı<br />
bayram töreni sırasında doğudaki vadinin Dere-i Hâkiyan bölümüyle Çegen<br />
Tepesi doğrultusundan sesler duyulur. Bu bir Rus baskınıdır. Tam bu sırada,<br />
Enver PaĢa süratle atına atlar, bir kaçı Türk olmak üzere 25‟e yaklaĢık atlı onu<br />
izler. Rus birlikleri ise Çegen tepesine mevzilenmiĢtir. En önde bulunan Enver<br />
PaĢa kılıcını çeker; yanındakilerde onu izler; Çegen Tepesinde, Kalikov<br />
311 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 683.<br />
312 Bir takvim yanlıĢlığı sebebiyle o yıl Türkistan‟da bayram bir gün evvel yapılmıĢtır. Bunun için<br />
Enver PaĢa‟nın Ģehadeti bayramın ikinci günü olarak bilinir. Bu tarih yanlıĢtır. Ġlk günü Ģehit<br />
olmuĢtur. Bademci, a.g.e., s. 396.<br />
313 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 48; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 96, 97.<br />
314 Tartug; Türkistan‟da Emir ve Hanlara halk tarafından verilen hediyeler Tartug denirdi. Baysun,<br />
a.g.e., s. 108.<br />
315 Baysun, a.g.e., s. 108; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 48.
116<br />
komutasında ki birliklere saldırır; bu saldırı, Rus askerlerini kısa bir süre ĢaĢırtırsa<br />
da Enver PaĢa mitralyöz ateĢi önünde atından düĢerek son nefesini verir; PaĢa‟nın<br />
Çegen Tepesine saldırdığını öğrenen Belcivan Bey‟i Devletmend PaĢa‟ya yardım<br />
amacıyla Çegen tepesine gelir fakat o da bu çarpıĢmada ölür 316 .<br />
Bu olaydan sonra, Rus askerleri cesetleri arayarak tüm eĢyaları ele<br />
geçirirler. Enver PaĢa‟nın cesedini soyarlar ama kanlı çamaĢırlarını üzerinde<br />
bırakarak ve cesetlerini kaldırmayarak savaĢ sahasından çekilirler. Enver‟in cesedi<br />
iki gün Dere-i Hâkiyan üzerinde Çegan topraklarında kalır; iki gün sonra<br />
dağlardan inen bir imam Enver PaĢa‟nın cesedini tanır; koĢarak Abiderya‟dakilere<br />
bilgi verir; bunun üzerine Enver PaĢa‟nın ve Devletmend Bey‟in naaĢları 25-30<br />
bin kiĢilik bir alay ve merasimle Çegan‟de Abiderya köyünde bir pınarın<br />
baĢındaki ceviz ağacının altına gömülür 317 .<br />
316 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 684-488; Baysun, a.g.e., s. 110; Yamauchı, a.g.e., s. 76;<br />
Togan, a.g.e., s. 453; Castagne, a.g.e., s. 150.<br />
317 Saray, Özbek..., s. 49; Togan, a.g.e., s. 453.
117<br />
F- ENVER PAġA’DAN SONRA TÜRKĠSTAN<br />
MÜCADELESĠ<br />
Enver PaĢa‟nın kahramanca Ģehadeti, Türkistan‟daki kurtuluĢ savaĢı<br />
meĢalesinin söndüğü manasına gelmemektedir. Bununla beraber bu meĢalenin<br />
zayıflayacağı muhakkaktır. Enver PaĢa‟nın ölümüne rağmen büyük bir telaĢa<br />
kapılan Sovyetler durmadan kızıl-ordu birliklerini takviye ettiler 318 . 1923‟de<br />
Kızıl-ordu baĢ komutanı Kamanev bizzat Türkistan‟a gelerek milli ayaklanmayı<br />
temelden yok edecek planlar hazırladı 319 .<br />
1923 yılı mart ve mayısında basmacılık yeniden ateĢlendi. 27 Martta<br />
müslüman kızıl askerlerden bir takımları basmacılara iltihak etti ve demiryolu<br />
amelesi de ihtilâlcilere yardım etti. 7 Nisan ve 9 Mayısta TaĢkent-Orenbug hattı<br />
kesildi. Bu hareket Buhara, Semerkant ve Türkmenistan‟a yayıldı. BolĢevikler<br />
ancak vaziyete haziranda hakim olabildiler 320 . 1923 yılı Haziran 11‟inde<br />
BolĢevikler Fergana‟da basmacılıkla mücadele için, Andican‟da mahsus bir<br />
“inkılâb Ģürası” (Reu-voyen Sovyet) teĢkil etmek mecburiyetinde kaldılar 321 . Bu<br />
sırada BolĢevikler ellerine geçen yahut af vaadine inanıp teslim olan basmacı<br />
öncülerini hep idam ediyorlardı 322 .<br />
318 Hayit, a.g.e., s. 284.<br />
319 Saray, Özbek..., s. 50.<br />
320 Togan, a.g.e., s. 470.<br />
321 Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 182.<br />
322<br />
BaĢkurdistan Harbiye Nazırı muavini Evhadi ÎĢmurzin, esir edildikten sonra, TaĢkent<br />
hapishanesinden Moskova‟ya nakledilmiĢti. Esaretinden bir yıl sonra 6 Ağustos‟ta Moskova‟da<br />
idam edildi. Alayda ele geçen Tohtamet ve Nurmet Beyler, Semerkant‟ta ele geçen Karakul,<br />
Açıl Toksaba ve diğerleri, Nemengan civarında ele geçen Aman Pehlivan (Nemangan‟da<br />
KorbaĢılar (hokand‟da); Fergana‟nın büyüğü Muhiddin Bey (Ağustos‟ta) ele geçirilerek idam<br />
edildiler. Togan, a.g.e., s. 469.
118<br />
1924 yılı baĢlangıcında Han Cüneyd, Hive‟yi iĢgal etti. BolĢevikler<br />
bu Ģehri ancak 31 Ocak‟da geri alabildiler 323 . 1925 yılına gelindiğinde<br />
Türkistan‟daki Basmacı birlikleri Ģu fırkalardan oluĢmakta idi. Fergana‟da Quba<br />
civarında Ömer Ali LeĢkerbaĢı (300 kiĢi ile), Hokand Altıarık civarında Karabay<br />
LeĢkerbaĢı (200 kiĢi), Esfere‟de Turdu Bek (200), Özkent‟te ve Alaygul‟da<br />
Otuzoğul Kurguzlarından Canibek Kadı, Belcivan‟da KörĢirmetin kardeĢi TaĢ<br />
Mehmed (500 kiĢi ile), VahĢ havzasında Pursug‟da Ġbrahim Lakay (200 kiĢi ile),<br />
Karatağ‟da Temür Bey (100 kiĢi ile), KarĢı ve Güzar‟da Harrem Bey (200 kiĢi),<br />
Karategin‟de Mahdumcan (50 kiĢi), Hive‟de Han Cüneyd fırkaları 324 .<br />
Doğu Buhara‟nın değerli mücahitlerinden Kongrat Molla Rahman Berdi,<br />
Baba Dağlı TaĢ Mehmed Dadkoh, Kabadyan kongratlarından Üten Bey ve<br />
Karabek‟ler ile nihayet 1926 yılı haziran 21‟inde kurban bayramı gününde<br />
Rusların taarruzları karĢısında Lakay Ġbrahim Bey Afganistan‟a iltica ettiler.<br />
Enver PaĢa‟nın maiyetinden “Pülemita: (mitralyözcü) Mehmet Ali Toksaba”,<br />
ġehr-i Sebz civarında kuvvetli bir fırkaya sahipti. 17 Haziran muharebesinde<br />
Rusların eline esir düĢtü. 26 Haziran Semerkant Pençkent nahiyesinde Kurban<br />
KorbaĢı, kahramanca bir mücadele neticesinde bütün maiyeti ile beraber Ģehit<br />
oldu. Bunun kafasını bolĢevikler ortaçağın barbarlığıyla Pençkent‟te günlerce<br />
teĢhir ettiler. Ruslar ġarki Buhara‟ya ġerafeddinof adlı biri kazanlı komünistlerin<br />
323 Castagne, a.g.e., s. 171.<br />
“Han Cüneyd 1924 Mayısında Hive‟ye taarruz etmiĢti 1927 yılına kadar mücadelesine devam<br />
edip, o yılın Eylül‟ünde eski Ürgenç civarında, ziraatla meĢgul olmak Ģartı ile sulh akdetti.<br />
Fakat BolĢeviklerin kendisini ele geçirmek istediğini görünce tekrar silaha sarılıp Almed Bey<br />
ve ġaltay batır çeteleri ile birleĢerek Akbundof idaresi altında harbi inkilâp sürası teĢkil edip,<br />
bu hareketin cidden tenkiline çalıĢarak Türkmenlerden bir çok silahsız ahaliyi kestiler. Ancak<br />
bir yol sonra 1928 Eylül‟ünde Han Cüneyd, fazla mukabeleyi faydasız bulup, 600 kadar askeri<br />
ile Astarâbad hududa gelip Ġran‟a iltica etti ve Ġran hükümetine silahını teslim etmeyip, 1929<br />
yılında Ruslar Hive‟yi iĢgal ettiklerinde, bile harbetmiĢ ve hiçbir zaman Rus tâbiyetini kabül<br />
etmemiĢ olan bir Türktü” Togan, a.g.e., s. 470.<br />
324 Togan, s. 470.
119<br />
idaresi altında “fevkalâde tribinal” göndererek, bir basmacı için bütün kâbilenin<br />
katliam edileceğini ilân ettiler ve bunun tatbikatına da geçtiler 325 .<br />
Sabık Buhara Emirliğindeki Lakay hükümdarı Ġbrahim Bey, 1920‟de Rus<br />
birliklerin memlekete girdiği günden beri, onlarla mücadele ediyordu. 1927‟de<br />
Afganistan‟a kaçtı. 30 Mart 1931‟de sekiz korbaĢı ile birlikte vatanına döndü.<br />
3 Nisandan 19 Nisan 1931‟e kadar onun birlikleri ile Rus kuvvetleri arasında<br />
birkaç çarpıĢma oldu. Bundan sonra, VahĢ ırmağının sağ kıyısına çekildi.<br />
10 Mayısa kadar 974 askerini kaybetti. Kafirnihan ırmağı istikâmetinde,<br />
Babadağ‟a doğru çekildi. En yakın çevresi ile, 23 Haziran 1931‟de Kâfirnihan<br />
ırmağını geçmek isterken hemĢehrilerinin ihaneti üzerine Rusya tarafından<br />
tutuklandı ve aynı yıl, ölüme mahkûm edildi 326 .<br />
325 Togan, s. 471.<br />
326 Hayit, a.g.e., s. 285, 286.
120<br />
G- ENVER PAġA’NIN ġAHSĠYETĠ<br />
Tarihin seyri içerisindeki Enver PaĢa ile çocukluk “öğrencilik” yıllarındaki<br />
Enver PaĢa‟nın karakterlerinin çok farklı çizgilerde bulunduğunu görmekteyiz.<br />
Okul hayatında hiç bir taĢkınlığa katılmayan içine kapanık, kendi halinde, mazbut<br />
bir insandır. OkumuĢ olduğu okullarda genellikle yaĢ ortalamasının altında<br />
kalması ve sempatikliği sayesinde, en büyükten en küçüğe herkes tarafından<br />
sevilen bir insan olmuĢtur.<br />
Hürriyet‟in ilânından sonraki süreçte ise; aktif, hırslı, gözüpek inandığı<br />
doğrular için gözünü hiç bir budaktan esirgemeyen bir insan tiplemesi olarak<br />
karĢımıza çıkmaktadır.<br />
Enver PaĢa, hiç bir zaman bir kürsü adamı, kalabalıklara hitap eden ve<br />
kalabalıklara sözleriyle etki yapan bir hatip olmamıĢtır. Fakat elde bulunan hatıra,<br />
belge, not ve mektuplarından anlaĢılacağı üzere, içli, duygulu bir insandır. Donuk<br />
ve her zaman içine kapalı görünen hallerine rağmen!... Bütün bu yazılarında,<br />
duygusal tasvirlere kaçmayan, süslü kelimeler kullanmayan, sâde ama iç âlemini<br />
tam ifade edici bir üslup vardır. 1908-1918 arasındaki resmi görev ve iktidarını<br />
ilgilendiren emir, direktif ve kumanda tebliğleri ise, açık, kısa ve kesindir.<br />
Enver‟i Harp Okulundan tanıyanlarından Fahrettin Altay (Orgeneral) Ģöyle<br />
bahseder 327 :<br />
“Sakin, çalışkan fakat vasat zekâlı bir öğrenci...”<br />
General Ali Fuat Cebesoy‟un onun hakkındaki görüĢleri ise biraz<br />
etraflıdır 328 :<br />
327 Aydemir, a.g.e., s. 190.<br />
328 Aydemir, s. 190.
121<br />
“...Benim hatırımda kaldığına göre Enver, çalışkan, mazbut, ciddi sözünde<br />
durur bir öğrenciydi. Fakat büyük bir zeka değildi.<br />
Ama Enver için şunları da ilâve edebilirim:<br />
vekârlı ve müteşebbis...”<br />
Birinci Dünya SavaĢı sırasında uzun müddet Enver PaĢa‟nın yanında<br />
Umumi Karargâh‟ta emrinde çalıĢan Ġsmet Ġnönü‟nün Enver PaĢa hakkındaki<br />
izlenimleri ise Ģöyledir 329 :<br />
“Enver Paşa, şahsi meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir subay, iyi bir insan<br />
olarak, cemiyetin kusur bildiği unsurlardan, insanın tasavvur edemeyeceği kadar<br />
nasibi olmayan bir tiptir. Asker vasıfları bakımından vazifesever, çalışkan ve<br />
korku nedir bilmez müslüman bir kahraman olarak, askerliğin aradığı ölçülerin<br />
en yukarı seviyesinde yer almıştır.<br />
Kumandan olarak, Enver Paşa’nın görüşü, kavrayışı ve sevk ve idaresi<br />
muayyen bir hududa kadar işlemiş, o hududa eriştikten sonra kendi hayal<br />
ölçülerinin seviyesinde kalmıştır. Baş Kumandan olduğu halde, kendisinin<br />
doğrudan doğruya vazifesi dahilinde değilken, Sarıkamış Muharebesi gibi büyük<br />
bir hareketi bizzat idare etmeye heves etmiş, büyük başarılar kazanacağını<br />
sanmıştır.<br />
Sonunda, kendi adına da, memleketin ordusunu da bu seferin akıbetini de<br />
büyük felâketlere uğratmıştır. Müteakip seferlerde de, anlayış ve sevk-ü idare<br />
bakımından yüksek bir seviye göstermez.”<br />
Enver PaĢa‟nın Almanya‟da bulunduğu günlerde tanıĢtığı ve aynı zamanda<br />
Komünist Parti Genel Sekreteri olan Karl Radek‟in Enver PaĢa hakkındaki<br />
düĢünceleri Ģu Ģekildedir 330 :<br />
329 Aydemir, s. 431, 432.<br />
330 Yamauchı, a.g.e., s. 23.
122<br />
“...Enver Paşa, Fransızca ve Almanca’yı rahatça kullanmakta, mizaç<br />
olarak sinirli ve ülkesinden çok kendi özel durumu için mücadele eden tamamıyla<br />
kontrolünü kaybetmiş adam imajını vermiştir.”
123<br />
H- ENVER PAġA’NIN KABRĠNĠN TÜRKĠSTAN’DAN<br />
TÜRKĠYE’YE NAKLĠ MESELESĠ<br />
Enver PaĢa‟nın Tacikistan‟daki Ģehadetinden 74 yıl sonra Türkiye‟ye<br />
getirilmesi gündeme geldi. CumhurbaĢkanı Sayın Süleyman Demirel‟in 1995<br />
Eylül ayında Tacikistan ziyareti sırasında mezarın Türkiye‟ye nakil imkanlarının<br />
araĢtırılması talimatını verdiği ve yapılan çalıĢmalar sonunda mezar yeri tespit<br />
edilmiĢtir 331 .<br />
Türk tarihine nasıl bir etki yapmıĢ olursa olsun, tarihe mal olmuĢ ve<br />
Osmanlının kaderinde büyük rol sahibi olmuĢ olan Enver PaĢa‟nın Türkiye‟ye<br />
getirilmeli mi idi? Bu soruya CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman Demirel güzel<br />
bir cevap vermiĢtir: “Enver PaĢa, hatasıyla sevabıyla yakın tarihimizin önemli bir<br />
simasıdır... Enver PaĢa‟nın naaĢı kendi arkadaĢlarının yanına getirilecek” 332 .<br />
Enver PaĢa‟nın naaĢını tespit için Tacikistan‟a bir heyet gönderilmiĢtir.<br />
CumhurbaĢkanlığı BaĢdanıĢmanı Münif Ġslamoğlu baĢkanlığındaki uzmanlar ve<br />
bilim adamları heyetince, mezar açılmıĢtır. Ġslamoğlu, Enver PaĢa‟nın diĢ<br />
yapısından teĢhis edilerek baĢkent DuĢanbe‟ye getirildiğini ve Türk bayrağına<br />
sarılı tabuta konarak Ġstanbul‟daki tören için hazırlandığını belirtti 333 .<br />
Enver PaĢa‟nın naaĢını almak için Türkistan‟a giden Türk Hava<br />
kuvvetlerine ait C-130 tipi nakliye uçağı, gıda maddeleri ve tıbbi malzemeden<br />
oluĢan 10 tonluk Kızılay yardımıyla DuĢanbe‟ye indi. Enver PaĢa‟nın naaĢı 3<br />
Ağustos Cumartesi günü, DuĢanbe‟den Ġstanbul‟a getirildi.<br />
Enver PaĢa için Abide-i Hürriyet Parkı, içinde yer alan, Ġttihat ve Terakki<br />
liderlerinden Talât PaĢa, Mithat PaĢa ve Mahmut ġevket PaĢa‟nın kabirlerinin de<br />
331 Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11.<br />
332 Milliyet Gazetesi, 3.8.1996, s. 12.<br />
333 Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11; Milliyet Gazetesi, 4.8.1996, s. 12. Türkiye Gazetesi,<br />
s. 3.8.1996, s. 1.
124<br />
bulunduğu Hürriyet-i Ebediye Tepesi‟nde anıt mezar hazırlandı. Kültür<br />
Bakanlığı‟nın mali katkılarıyla, Bayındırlık ve Ġskan Müdürlüğü tarafından<br />
yaptırılan anıt mezar için, çevre ve bahçe düzenlenmesi de yapıldı. Büyük Ģehir<br />
Belediyesi tarafından yapılan çevre ve bahçe düzenlemesi yaklaĢık 7 milyar liraya<br />
mal oldu. Talât PaĢa‟nın mezarıyla aynı hizada mermerden hazırlanan kabrin 8‟er<br />
metre en ve boyunda 4 metre yüksekliğinde olduğu ve yaklaĢık 35 milyar liraya<br />
mal olduğu öğrenildi 334 .<br />
3 Ağustos 1996‟da askeri bir uçakla Türkiye‟ye gönderilen Enver PaĢa‟nın<br />
4 Ağustos 1996 günü, öğle saatlerinde GümüĢsuyu Askeri Hastahanesinden ġiĢli<br />
Camiine getirilerek cenaze namazı kılındı 335 .<br />
Törene CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman Demirel, Milli Savunma<br />
Bakanı Turhan Tayan, Devlet Bakanı Abdullah Gül, Sağlık Bakanı Yıldırım<br />
Aktuna, milletvekili Ġlhan Kesici ve Ġstanbul Valisi Rıdvan YeniĢen‟le Enver<br />
PaĢa‟nın torunu Osman Mayatepek‟le diğer yakınları katıldı.<br />
334 Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11; Türkiye Gazetesi, 3.8.1996, s. 15.<br />
335 Milliyet Gazetesi, 4.8.1996, s. 12.
125<br />
SONUÇ :<br />
Enver Bey‟in aktif siyasi ve askeri hayatı, onun Osmanlı Hürriyet<br />
Cemiyeti‟ne girmesiyle baĢlar. Onun cemiyete girmesi amcası Halil (Kut)<br />
PaĢa‟nın teĢviği neticesinde gerçekleĢmiĢtir. 1906 Eylülünde Manastır‟dan<br />
Selânik‟e gelerek on ikinci üye olarak cemiyete katılmıĢtır. Bundan sonra,<br />
cemiyetin en faal üyelerinden biri haline gelir. Enver Manastır‟a döndükten sonra<br />
Osmanlı Hüryiyet Cemiyeti‟nin buradaki örgütlenmesini yapar.<br />
Ġngiltere Kralı ile Rus Çarı‟nın 9 Haziran 1807‟de Reval‟de buluĢmaları ve<br />
görüĢtükleri konunun Makedonya meselesi olduğunun anlaĢılması Ġttihat ve<br />
Terakki mensubu subayları ihtilâl gayesiyle dağa çıkmak ve meĢruti yönetimi<br />
yeniden kurdurmak yolunda harekete geçmeye sevk etti. Enver Bey de<br />
yanındakilerle birlikte TikveĢ‟te dağa çıkar ve buradan Saray‟a isyan bayrağını<br />
çeker. Saray, Makedonya‟da meydana gelen bu isyanları bastırmada baĢarısız<br />
kalır. Arkasından, 23 Temmuz günü, Enver Bey, Manastır ve Köprülü‟de<br />
Hürriyet‟i ilân eder. 23-24 Temmuz gecesi Abdülhamid‟in Hürriyet‟i ilânı ile<br />
birlikte Enver Bey‟in artık Hürriyet Kahramanı Enver Bey olarak Ġttihat ve<br />
Terakki içindeki yıldızı yükselmeye baĢlar.<br />
Enver Bey, bir grup arkadaĢı ile birlikte Edirne‟nin düĢmana bırakılmasını<br />
protesto için 23 Ocak 1913‟te Bab-ı Âli‟yi basarlar. Kâmil PaĢa‟yı sadaretten<br />
indirerek yerine Mahmut ġevket PaĢa‟yı sadarete getirir.<br />
Parti içindeki silâhĢör arkadaĢlarının hükümete baskısı neticesinde Enver<br />
Bey, 4 Ocak 1914‟te Harbiye Nazırlığına, 6 Ocak‟ta da Erkân-ı Harbiyye-i<br />
Umumiye Reisliği‟ne tayin edildi. Birinci Dünya SavaĢı öncesinde Harbiye<br />
Nazırlığına getirilen Enver PaĢa, artık bundan sonraki süreçte Osmanlı Devleti‟nin<br />
kaderinde birinci derecede rol oynayan Ģahsiyet olacaktır.<br />
Birinci Dünya SavaĢı sırasında kendi vazifesi olmadığı halde sırf bir an<br />
önce zafer kazanma ihtirası yüzünden zamansız olarak giriĢtiği SarıkamıĢ<br />
harekâtında Enver PaĢa, III Ordu birliklerinin büyük bir kısmının soğuk, açlık ve<br />
hastalıklardan ölmesine neden olur. Osmanlı ordusunun savaĢ sırasında, Alman
126<br />
Umumi Kârargâh‟ının hizmetine verilmesi ve ordunun Alman menfaatleri<br />
doğrultlusunda yönlendirilmesi Enver PaĢa‟nın savaĢ sırasındaki en büyük<br />
hatasıdır. Bütün harp boyunca onun stratejik fikirleri birinci derecede rol oynamıĢ,<br />
harbin sevek ve idaresine hakim olmuĢtur.<br />
Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin aleyhine savaĢın sonucunun<br />
kesinleĢmesi üzerine Ġttihat ve Terâkki Hükümeti 13 Ekim 1918‟de istifasını<br />
sunar, 30 Ekim 1918‟de Osmanlı Devleti kendisi açısından çok ağır hükümler<br />
taĢıyan Mondros Mütarekesi‟ni imzalamak zorunda kalır. Sonraki günlerde, artık<br />
ne Enver PaĢa‟nın neden Ġttihat ve Terâkki ileri gelenlerinin Ġstanbul‟da<br />
kalmalarına imkan yoktur.<br />
2-3 Kasım gecesi Enver PaĢa ve arkadaĢları bir Alman denizaltısı ile<br />
birlikte Ġstanbul‟dan Kırım‟a gider. Ekibin niyeti Kırım‟dan askeri bir trenle<br />
Berlin‟e geçmektir. Fakat Enver PaĢa, burada arkadaĢlarından gizli olarak ayrılır<br />
ve Kırım‟da kalır. Amacı Kafkasya‟ya geçerek burada Birinci Dünya SavaĢı‟nın<br />
son dönemlerinde kurdurduğu ve baĢına da kardeĢi Nuri PaĢa‟ya getirmiĢ olduğu<br />
“Ġslam Ordusu” nun baĢına geçerek Azarbaycan ve Dağıstan memleketlerindeki<br />
müslüman halkı ayaklandırarak geçici bir hükümet kurmaktır. Fakat Enver PaĢa,<br />
ne kara yolu ile ne de deniz yolu ile Kafkasya‟ya ulaĢamaz.Kafkasya‟yla ilgili<br />
projelerinin suya düĢmesi üzerine arkadaĢlarının bulunduğu Berlin‟e gider.<br />
Berlin‟de bulunduğu günlerde Ġtalya ve Ġngiliz temsilcileri ile bir takım<br />
görüĢmeler yapar. Fakat bu görüĢmelerden bir sonuç çıkmaz. Burada iken<br />
BolĢevik temsilcisi Karl Radek ile tanıĢır. Onun kendisini Moskova‟ya davetini<br />
kabul eder. Uzun süren Moskova yolculuğu giriĢimlerinden sonra 14 Ağustos<br />
1919‟da Moskova‟ya ulaĢır.<br />
Sovyet liderleri Enver‟in müslümanlar üzerinde sözde popülerliğini Doğu<br />
halkları üzerinde olumlu bir tesir yaratmak için kullanayı ümit etmiĢlerdi. Bunun<br />
için tereddütlü durumda bulunan Ġslâm âlemi ve doğu milletlerine Enver PaĢa ve<br />
arkadaĢları vastısıyla istiklâl ve hürriyet vereceklerini vadediyorlardı. Buna<br />
karĢılık Enver, Sovyetleri, siyasi itibarlarının iadesinde sıçrama noktası görmekte<br />
ve bu durumu Rusya müslümanlarının fikrini öğrenmek için bir fırsat olarak<br />
düĢünmekteydi.
127<br />
Moskova‟da bulunduğu günlerde BolĢevik liderlerden Karahan ve Çiçerin<br />
ile görüĢür. Bunların desteğinı alarak burada “Ġslâm Ġhtilâl Çemiyetleri Ġttihadı”nı<br />
kurar. Dana sonra bu cemiyetin temsilcisi sıfatıyla Bakü Kurultayı (1-8 Eylül<br />
1920)‟na katılır. Bu kurultayda Asya milletlerinin temsilcileri tarafından çok iyi<br />
karĢılanır.<br />
Bundan sonra Enver PaĢa, Anadolu iĢleri ile daha yakından ilgilenmeye<br />
baĢlar ve Sovyet yetkilileri ile müslüman kıtalar teĢkil ederek, Anadolu‟nun<br />
yardımına gitmek konusunda ki giriĢimlerini sıklaĢtırır. 1921 yılı ilkbaharında<br />
Batı Cephesinin gerilemesi ve nihayet temmuz ayından itibaren Yunan ileri<br />
harekâtı üzerine Enver PaĢa ve arkadaĢları, kendilerinin Anadolu‟ya geçme<br />
zamanının geldiğine inanırlar. Bu arada daha önce Trabzon‟daki Ġttihatçılarla<br />
iliĢkilerini geliĢtirmek isteyen Enver PaĢa, Mayıs 1921‟de Halil PaĢa‟yı Trabzon‟a<br />
gönderir. Kendisi de daha sonra Batum‟a gelerek burada Halk Süralar Fırkası (5-8<br />
Eylül 1921)‟nı kurar. Fakat Sakarya SavaĢı‟nı Türk birliklerinin kazanması<br />
üzerine, Enver PaĢa‟nın bütün plânları altüst olur. Çünkü Sakarya SavaĢı‟nı<br />
kazanmıĢ bir iktidara karĢı Ruslar, Enver PaĢa‟yı desteklemekten vazgeçerler,<br />
bunun üzerine Ener PaĢa kısa bir süre sonra, son günlerini geçireceği Türkistan<br />
mücadelesine atılmak üzere Batum‟dan ayrılır.<br />
Ekim 1921‟de Enver PaĢa Buhara‟ya gelir.Türkistan milli ayaklanması ise<br />
bu dönemde çok kritik bir safhadadır. Burada bulunduğu süre içerisinde Türkistan<br />
Milli Mücadelesi hakkında bilgi edinir. Daha önce büyük ve muntazam ordulara<br />
kumanda etmiĢ Enver PaĢa‟nın Türkistan mücadelesine katılması mücahitler<br />
arasında büyük sevinçle karĢılanırken malesef buna bir kısım liderler ve Emir<br />
taraftaralrı iĢtirak etmemiĢlerdir.<br />
8 Kasım‟da Doğu Buhara‟ya geçerek buradaki Emir taraftarlarının<br />
kendisine karĢı düĢmanca tutumlarına ve muhalefetine rağmen Enver PaĢa,<br />
mücahitlerin arzusuna uyarak; bütün Türkistan Türklerini içine alan bir “Orta<br />
Asya Ġslâm Devleti” kurmak emeli ve gayesiyle mücadeleyi baĢlatır. 16 Ocak<br />
1922‟de Sovyet hükümetine bir ültümatom vererek Kızıl-Ordu‟nun Türkistan‟ı<br />
terketmesini ister. Fakat Ruslar tarafından bu isteklerin savsaklanması üzerine top<br />
ve makinalı tüfeklerden yoksun kırık dökük silahlara sahip Enver PaĢa, bir avuç<br />
mücahit ordusu ile 18 Ocak‟ta DuĢanbe‟yi kuĢatır ve Ruslardan alır. Fakat Enver
128<br />
PaĢa, Türkistan‟lı liderlerin kendisine yardımı reddetmeleri dolayısıyla her türlü<br />
modern silahlarla donatılmıĢ ve takviye edilmiĢ Kızıl-Ordu birliklerine karĢı 15<br />
Haziran 1922‟de yaptığı ikinci savaĢı kaybederek, Rus ileri harekâtı karĢısında<br />
sürekli geri çekilir. DuĢanbe yakınlarındaki Belcivan köyüne karargâhını kurar.<br />
Belcivan‟da bulunan Enver PaĢa ve askerleri 4 Ağustos 1922 tarihinde<br />
Kurban Bayramı‟nın ikinci günü Kızıl-Ordu birliklerinin baskınına uğrarlar.<br />
Enver PaĢa burada Ruslarla girdiği mücadelede Ģehit düĢer.<br />
Enver PaĢa‟nın naaĢı 30 bin kiĢinin katıldığı merasimle Çegan‟da<br />
Abiderya köyünde bir pınarın baĢındaki ceviz ağacının altına gömülür.<br />
Türkistan Türklerinin bu milli kurtuluĢ savaĢının baĢarısızlıkla sona<br />
ermesinde üç büyük faktör rol oynamıĢtır: Birinci faktör, Türkistanlı liderlerin<br />
birlik ve beraberlik içinde Enver PaĢa‟yı desteklememeleridir. Enver PaĢa‟nın<br />
milli ayaklanmaya önderlik ediĢi Sovyet yöneticilerini endiĢelendirmiĢti. Enver<br />
PaĢa için “Ġngiliz Casusudur”, “Doğu milletlerinin DüĢmanıdır”, “Onu takip<br />
etmezseniz her Ģeyi vereceğiz” diye Sovyetlerin yaptıkları bütün propagandalar<br />
halk üzerinde çok az tesir yapmıĢtı. Ġkinci faktör, Enver PaĢa‟nın kumanda ettiği<br />
mücahitler odusunun modern silâhlara sahip olan Kızıl-Ordu ile mukayese kabul<br />
edemeyecek derecede zayıf oluĢu idi. Üçüncü faktör ise, Enver PaĢa‟nın Ģehadeti<br />
ile mücahit kuvvetlerinin lidersiz kalıĢıdır. Mücahitlerin halk tarafından<br />
desteklenmesini önlemek için Sovyetlerin daha önce zorla iĢgal ettikleri vakıf<br />
topraklarını geri vereceğini, yasaklanan müslüman okulları ile Ģer‟i mahkemelerin<br />
tekrar açılacağını ve iç ticaretin serbest olacağını vaad ve bu vaadlerin, bir taktik<br />
icabıda olsa, bir müddet tutmuĢ olmasıdır.<br />
CumhurbaĢkanı Sayın Süleyman Demirel‟in giriĢimleri neticesinde Enver<br />
PaĢa‟nın naaĢı 3 Ağustos 1996 günü bulunduğu Tacikistan‟dan Ġstanbul‟a getirilir.<br />
Abide-i Hürriyet Parkında yeralan Hürriyet-i Ebediye Tepesi‟ndeki anıt mezara<br />
devlet töreni ile defnedildi.
129<br />
BĠBLĠYOGRAFYA<br />
I- ARġĠV BELGELERĠ<br />
BaĢbakanlık Osmanlı ArĢiv Belgeleri<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 6.<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 11.<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 12.<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 15.<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 16.<br />
Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 260, s. 1.<br />
Yıldız Esas Evrakı, Belge No: 3795.<br />
Bab-ı Ali Evrak Odası, Belge No: 25103.<br />
Türk Tarih Kurumu ArĢivi<br />
Enver PaĢa Bölümü, Klasör 29/Fihrist 19.<br />
Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32/Fihrist 695.<br />
Enver PaĢa Bölümü, Klasör 2/Fihrist 699.<br />
Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32.<br />
Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32/Fihrist 1168.
130<br />
II- GÜNLÜK GAZETELER<br />
Tanin Gazetesi : 1944-1945<br />
Sabah Gazetesi : 1996<br />
Milliyet Gazetesi : 1996<br />
Türkiye Gazetesi : 1996<br />
Yeniyüzyıl Gazetesi : 1996
131<br />
III- KĠTAP VE MAKALELER<br />
AKġĠN Sina, 100 Soruda Jön-Türkler ve Ġttihat ve Terakki, Ankara 1980.<br />
AKġĠN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ġmaj yay., Ankara<br />
1996.<br />
ALEV Ali, Birinci Doğu Halkları Kurultayı Bakü 1-8 Eylül (Stenoyla<br />
TutulmuĢ Tutanak), Koray yay., Ġstanbul 1980.<br />
ARMAOĞLU Fahir, Siyasi Tarih 1914-1980, Cilt I, Türkiye ĠĢ Bankası yay.,<br />
Ankara 1992.<br />
ARSLAN Emir ġ., ġehit Enver PaĢa ve ArkadaĢları, Çev. Aziz Akpınarlı,<br />
Samsun 1948.<br />
AġĠROĞLU Orhan G., Enver PaĢa’nın EĢi Naciye Sultan’ın Hatıraları, “Acı<br />
Zamanlar”, Ġstanbul 1990.<br />
ATATÜRK Mustafa K., Nutuk, Cilt III, T. T. K. yay., Ġstanbul 1969.<br />
AYDEMĠR ġevket S., Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver PaĢa, Cilt I-II-III,<br />
Ġstanbul 1972.<br />
AYVAZOĞLU BeĢir, “Enver PaĢa”, Aksiyon, Yıl 2, Sayı 88, s.56.<br />
BADEMCĠ Ali, Türkistan Milli Hareketi ve Enver PaĢa, Cilt I, Ġstanbul 1975.<br />
BAYSUN Abdullah R., Türkistan Milli Hareketleri, Ġstanbul 1943.<br />
BAYUR Yusuf H., Türk Ġnkılâbı Tarihi, Cilt I, T. T. K. yay., Ankara 1991.<br />
BAYUR Yusuf H., XX. Yüzyılda Türklüğün Acun Siyasi Üzerindeki Etkileri,<br />
T. T. K. yay., Ankara 1974.
132<br />
BĠLGE A. Suat, Güç KomĢuluk (Türkiye Sovyetler Birliği iliĢkileri<br />
1920-1964), ĠĢ Bankası yay., Ankara 1992.<br />
BOLAYIR Enver, Talât PaĢa’nın Hatıraları, Güven yay., Ġstanbul 1946.<br />
BOSTAN M. Hanefi, Said Halim PaĢa, Ġrfan yay., Ġstanbul 1992.<br />
CASTAGNE Joseph, Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Çev. M. ReĢat<br />
Uzmen, Ġstanbul 1980.<br />
CEBECĠ S. Yüksel, “Bir Ġttihatçının Öyküsi, Enver PaĢa”, Yeni Yüzyıl, 3.8.1996,<br />
s.12.<br />
CEBESOY Ali F., Moskova Hatıraları, Vatan yay., Ġstanbul 1955.<br />
CENGĠZ Halil E., Enver PaĢa’nın Anıları, Ġstanbul 1991.<br />
ÇAVDAR Tevfik, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1839-1950), Ankara 1996.<br />
ÇAVUġOĞLU ġeref, “Bab-ı Âli Baskını”, Yakın Tarih, Cilt I, Yıl 1962.<br />
ÇELĠKER Fahri, Birinci Dünya Harbinde Türk BaĢkomutanlığının Kendi<br />
Hükümeti ve Alman BaĢkomutanlığı Ġle ĠliĢkileri, Askeri<br />
Tarih Bülteni, 11-20 ġubat 1986, s. 97.<br />
DANĠġMEND Ġsmail H., 31 Mart Vak’âsı, Fatih yay., Ġstanbul 1986.<br />
(DENKER) Arif Cemil, Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları, Ġstanbul 1992.<br />
DEVLET Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917),<br />
Ankara 1985.<br />
ERTÜRK Hüsamettin, Ġki Devrim Perde Arkası, Sebil yay., Ġstanbul 1996.<br />
GÜRÜN Kâmuran, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, Bilgi yay., Ankara 1981.<br />
HANĠOĞLU M. ġükrü, Kendi Mektuplarında Enver PaĢa, Der yay., Ġstanbul<br />
1989.<br />
HATEMĠ Dr. Hûsrev-SARI Dr. NĠL, “Enver PaĢa‟nın Apandisit Amaliyatı”,<br />
Tarih ve Toplum, Yıl 1984, s. 281.
133<br />
HAYĠT Baymirza, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadele Tarihi,<br />
T. T. K. yay., Ankara 1995.<br />
ĠSLAMOĞLU Mustafa, Ġttihad-ı Muhammedi Hareketi, Denge yay., Ġstanbul<br />
1997.<br />
KANDEMĠR Feridun, Enver PaĢa’nın Son Günleri, Ġstanbul 1943.<br />
KANDEMĠR Feridun, ġehit Enver PaĢa Türkistan’da, Ankara 1945.<br />
KANDEMĠR Feridun, Hür Türkistan Yolunda Enver PaĢa, (?).<br />
KARABEKĠR Kâzım, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, Ġstanbul 1993.<br />
KARABEKĠR Kâzım, Ġstiklâl Harbimizde Enver PaĢa ve Ġttihat ve Terakki<br />
Erkânı,Tekin yay., Ankara 1990<br />
KARABEKĠR Kâzım, Ġstiklâl Harbimiz, Ġstanbul 1962.<br />
KARAL Enver Z., Osmanlık Tarihi, Cilt V-VI, T. T. K. yay., Ankara 1993.<br />
KARAMAN Sâmi S., Ġstiklâl Mücadelesi ve Enver PaĢa, Ġzmit 1952.<br />
KAYABALI Ġsmail-CEMENDER Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğün Tarihi ve<br />
Bugünkü Durumu, Ankara 1978.<br />
KOCABAġ Süleyman, II. Abdülhamit’in ġahsiyeti ve Politikası, Ġstanbul 1995.<br />
KOCABAġ Süleyman, Jön Türkler Nerede Yanıldı, Vatan yay., Ġstanbul 1991.<br />
KODAMAN Bayram, 1876-1920 Arası Osmanlı Siyasi Tarihi” Büyük Ġslâm<br />
Tarihi Ansk., Cilt XII, Çağ yay., Ġstanbul 1993.<br />
KOLOĞLU Orhan, “Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları”, Milliyet, 2.8.1996,<br />
s. 13.<br />
KURAT Akdes N., Rusya Tarihi (BaĢlangıçtan 1917’ye Kadar) T.T.K. yay.,<br />
Ankara 1993.
134<br />
KURDAKUL Necdet, Osmanlı Ġmparatorluğundan Ortadoğu’ya ġark<br />
Meselesi, Ġstanbul 1976.<br />
KUTAY Cemal, Ana Vatan’da Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964.<br />
KUTAY Cemal, Üç PaĢalar Kavgası, Ġstanbul 1978.<br />
KUTAY Cemal, Trablusgarb’te Bir Avuç Kahraman, Ġstanbul 1963.<br />
KUTAY Cemal, Lawrens’e KarĢı KuĢçubaĢı, Ġstabul 1965.<br />
KUTAY Cemal, “Talât, Enver ve Cemal PaĢalar Memleketi Niçin ve Nasıl<br />
TerketmiĢlerdi?” Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat<br />
1967, s. 22.<br />
KUTAY Cemal, Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat 1967, s. 22-26.<br />
KUTAY Cemal, Enver PaĢa Lenin’e KarĢı, Ġstanbul 1955.<br />
KUTAY Cemal, Tarih Sohbetleri, Cilt IV, Ġstanbul 1967.<br />
KUTAY Cemal, Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat 1964, s. 22-26.<br />
LEWĠS Bernard, Modern Türkiye’nin DoğuĢu, Çev. Metin Kıratlı, T.T.K. yay.,<br />
Ankara,<br />
MARDĠN ġerif, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri (1895-1908), ĠletiĢim yay.,<br />
Ġstanbul 1994.<br />
MARTI Metin, Cemal PaĢa Hatırat, Arma yay., Ġstanbul 1996.<br />
MEMĠġ Ekrem-KÖSTÜKLÜ Nuri,Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası Tarihi,<br />
Konya 1995.<br />
MENTEġE Nahid, Babam Halil MenteĢe’nin Hayatından Kısa Notlar, Milas<br />
1950.<br />
MÜFTÜOĞLU Mustafa, Üç Bey’insiz Kafa, Ġstanbul 1994.
135<br />
NURETTĠN Vâlâ, Bu Dünyandan Nazım Geçti, Ġstanbul 1980.<br />
OLGUN Ġbrahim, “Ġttihatçıların KurtuluĢ SavaĢında Anadolu‟ya Sızma<br />
TeĢebbüsleri ve Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı”, VIII. Türk<br />
Tarih Kongresi, Bildiriler III, Ankara 1983, s. 1969.<br />
ÖKE Mim. K., “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu”, Büyük Ġslâm Tarihi<br />
Ansk., Cilt XII, Çağ yay.,<br />
ÖZEY Ramazan, “Dünya Platformunda Türk Dünyası”, Ġstanbul 1997.<br />
RIFAT Mevlânzade, 31 Mart ihtilâlinin Hikayesi, Ġstanbul 1996.<br />
SABĠS Ali Ġ., I. Dünya Harbi, Nehir yay., Ġstanbul 1990.<br />
SÂFĠ Muhammed, “Tarih-i Mâtem”, Tarih ve Medeniyet, ġubat 1997 Ġstanbul,<br />
s. 35.<br />
SAMĠ Mustafa, Tarih ve Medeniyet, ġubat 1997 Ġstanbul, s. 33.<br />
SANDERS Liman V., “SavaĢ Hatıraları”, Hayat Tarih Mecmuası Çev. Osman<br />
ÖndeĢ, 1 Aralık 1967, Yıl III, Cilt II, Sayı 11, Sıra 35, s. 29.<br />
SANDERS Liman V., “SavaĢ Hatıraları”, Hayat Tarih Mecmuası Çev. Osman<br />
ÖndeĢ, 1 Aralık 1967, Yıl III, Cilt II, Sayı 12, Sıra 36, s. 42.<br />
SARAY Mehmed, Rus ĠĢgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan<br />
Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetleri (1775-1875),<br />
Nesil yay., Ankara 1994.<br />
SARAY Mehmed, “Rusya‟nın Asya‟da Yayılması” Tarih Enstitüsü Dergisi,<br />
Sayı 10-11, Yıl 1981, s. 279-302.<br />
SARAY Mehmet, Kazak Türkleri Tarihi, Nesil yay., Ġstanbul 1993.<br />
SHAW J. Stanford-SHAW Ezel K., Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern<br />
Türkiye, Cilt II, E yay., Ġstanbul 1983.
136<br />
SONYEL Salâhi R., “Enver PaĢa ve Orta Asya‟da BaĢgösteren Basmacı Akımı,<br />
Cilt LIV, Nisan 1990, s. 1197.<br />
ġAKĠR Ziya, Yakın Tarihimiz Üç Büyük Adamı, Talât Enver ve Cemal<br />
PaĢalar, Ġstanbul 1944.<br />
TANSU Samih N., Ġttihat ve Terakki Ġçinde Dönenler, Ġstanbul 1960.<br />
TOGAN Zeki V., Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, Enderun yay.,<br />
Ġstanbul 1982.<br />
TUNAYA Tarık Z., Hürriyetin Ġlânı, Arba yay., Ġstanbul 1996.<br />
TUNCAY Mete, Türkiye’de Sol Akımlar, Ankara 1978.<br />
TÜRKGELDĠ Ali F., Görüp ĠĢittiklerim, Cilt II, Ankara, 1949.<br />
TÜRKGELDĠ Ali F., Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi, Ankara<br />
1948.<br />
UNAT Faik R., Hicri Tarihleri Miladi Takvime Çevirme Kılavuzu, T.T.K.<br />
yay., Ankara 1984.<br />
UġAKLIGĠL Halit Z., “Enver PaĢa Nasıl PadiĢah Damadı OlmuĢtu”, Yakın<br />
Tarihimiz, Cilt I, Yıl 1962, s.212, 213.<br />
UZEL Nezih, “Osmanlının Son PaĢası”, Aksiyon, Yıl 2. Sayı, 82, s. 16.<br />
ÜNAL M.Ali-HALAÇOĞLU Ahmet, Türk Ġnkılâbı Tarihi ve Atatürk Ġlkeleri,<br />
Ġzmir 1996.<br />
YÜCEER Nâsır, Birinci Dünya SavaĢında Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve<br />
Dağıstan Harekâtı, Ankara 1996.<br />
YAMAUCHI Masayukı, HoĢnut OlmamıĢ Adam-Enver PaĢa Türkiye’den<br />
Türkistan’a, Bağlam yay., Ġstanbul 1995.
137<br />
YARKIN Ġbrahim, “Rus Ġdaresi Altında Türkistan ve DeğiĢen GörüĢler”, Türk<br />
Kültürü, Sayı 21, Temmuz 1964, s. 87, 88.<br />
YARKIN Ġbrahim, “Türkistan‟da 1916 Ġsyanı Hakkında Bilgiler”, Türk Kültürü,<br />
Sayı 68. Ankara 1968, s. 565.<br />
YARKIN Ġbrahim, “Buhara Hanlığının Sovyet Rusya Tarafından Ortadan<br />
Kaldırılması” Türk Kültürü, ġubat 1969, Sayı 76, s. 46.<br />
YÖNTEM Ali C., “Bab-ı Âli Baskınının Bilinmeyen Tarafları”, Yakın<br />
Tarihimiz, Cilt II, Yıl 1962, s. 257-259.
metni. * Târihsiz (Ağustos-Eylül 1920)<br />
138<br />
EK 1<br />
Enver PaĢa tarafından Bakû Kongresi‟nde yapılan konuĢmanın orijinal<br />
Nutkun aslıdır<br />
ArkadaĢlar Bugün Bakû Ģehrinde Dünyâ Emperyalizm ve Kapitalizmine<br />
karĢı harbeden ġarkın ihtilâlci âlemi vekîlleri olan bizlerin burada toplanmasına<br />
vesîle olan Üçüncü Enternasyonal‟e ve bunun azimkâr re‟îslerine umûm<br />
arakadaĢlarım nâmına teĢekkür ederim.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Bugün bizi asırlardanberi ezen ve çırılçıplak soymakla kalmayarak,<br />
kanımızı emen, öldüren Dünya Emperyalist ve Kapitalistlerine karĢı<br />
mücâdelemizde elini tutacak ve Avrupa politikacılarının yalancılığının büyüklüğü<br />
nisbetinde hak yolunda doğru ve sözüne inanılır ve milletlerin hukûk ve<br />
hürriyetini tanımağı programına yazmıĢ olan üçüncü Enternasyonal gibi bir<br />
müttefikin yanında mevkî almakla mübâhi olduğumuzdan birbirimizi tebrik<br />
edelim.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Türkiye Harb-i Ümûmî‟ye girdiği zaman dünya ikiye ayrılmıĢ idi. Birisi<br />
emperyalist ve kapitalist olan eski Çar Rusya‟sı ve müttefikleri, diğeri de yine<br />
emperyalist ve kapitalist olan Almanya ve müttefiki idi. Bu iki gruptan bizi<br />
doğrudan doğruya boğazlamak ve mahvetmek isteyen Çar Rusya‟sı ve Ġngiltere<br />
dostlarına karĢı: yalnız hayâtımızı bağıĢlamaya râzı olan Almanlarla yan yana<br />
harb ettik.Fakat biz her vakit Emperyalizm aleyhinde bulunduk. Alman<br />
Emperyalizmi de bizden kendi mektûbuna göre istifâde etmek istemiĢ olabilir.<br />
Fakat biz istiklâlimizi muhâfazadan baĢka bir hedef ta‟kîb etmedik.<br />
* T.T.K. ArĢivi, Klasör 32/Fihrist 1168.
139<br />
ArkadaĢlar.<br />
Bizleri Berlin‟in müreffeh hayatından Trablus‟un kızgın çöllerine, fakir<br />
Bedevî çadırlarına sevk eden ve onlarla hayatın en sıkıĢık ve ağır günlerini<br />
yaĢattıran his hiç bir zaman emperyalizm hissi değil idi. Biz nasıl Trablus‟u ve<br />
Trabluslular için kurtarmağa çalıĢtık ve nihayet tam dokuz sene mücadeleden<br />
sonra Ġtalya Emperyalistlerini tardettiklerini görmekle mübâhî olduk ise,<br />
Azerbaycan‟da baĢka bir emel beslemedik. Biz Azerbaycan‟ı zararlara pek<br />
müte‟essifiz.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Ben Harb-i Ümûmî‟de en mühim bir mevkî‟de bulundum. Fakat sizi<br />
te‟mîn ederim ki, bu harbte yanyana harbettiğimiz Almanlar içerisinde<br />
emperyalist düĢüncelerin bulunmuĢ olmasına müte‟essifim. Ve Alman<br />
Emperyalizm ve emperyalistlerine de aynı Ġngiliz Emperyalizm ve Emperyalistleri<br />
derecesinde hasımım. Bence bilâ-emel halkın kesesinden zengin olmayı düĢünen<br />
her beyin parçalanmaya lâyıktır. ĠĢte benim emperyalizm hakkındaki<br />
düĢüncelerim.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Sizi te‟min ederim ki, eğer bugünkü Rusya o zaman mevcûd olarak<br />
Ģimdiki gaye ile harbetsiydi, biz muhakkak bugün olduğu gibi Rusya‟nın<br />
yanıbaĢında bize has olduğunu emsâliyle gösterdiğimiz hulûs ile ahz-i mevki‟<br />
ederdik. Bu maksadımızı biraz daha izâh için Ģunu söylemek isterim ki, Rus<br />
ġûrâlar Hükümeti ile berâber çalıĢmaya karâr verip teĢebbüs ettiğimiz zaman<br />
Yudeniç Ordusu Petersburg civârına kadar yaklaĢmıĢ, Kolçak Uralları aĢmıĢ,<br />
Denikin Moskova cenûbuna doğru takarrüb etmiĢ idi. Bu kuklaları oynatan<br />
Avrupa Emperyalistleri de bu oyunu kazanılmıĢ sayarak yırtıcı diĢlerini<br />
göstererek ellerini sevinçle oğuĢturuyorlardı. Biz bu vaziyetle Rusya ile hemhâl<br />
olmaya çalıĢmıĢtık. Eğer Karadeniz‟in kasırgaları bindiğim geminin direklerini<br />
kırarak beni geri atmamıĢ ve Kovno, Riga hapishanelerinin demir parmaklıkları<br />
ve bindiğim tayyârelerin düĢüp parçalanması gibi mevâni yoldan alıkoymamıĢ<br />
bulunsaydı, ben Rusya'‟ın en sıkıĢmıĢ bir zamanında aranızda bulunarak bu<br />
lüzûmsuz hikâyeleri size söyleyerek bazı arkadaĢları tenvîre lüzûm<br />
görmeyecektim.
140<br />
ArkadaĢlar.<br />
Bildiğiniz gibi Cihân Harbi‟nin ilk emperyalistleri mücâdelesinde maglûb<br />
olduk. Fakat ben mazlûmlar mücâdelesi nokta-i nazarından mağlûb olduğumuz<br />
kabûl etmiyorum. Çünkü Türkiye Boğazları kapamakla ceberûti ve dünyayı<br />
yutmakla doymak bilmeyen Çarlık Rusya‟sının yıkılmasındaki ve yerine bugün<br />
dünyâ ezilenleri için tabi‟î bir müttefik hâline geçen Rusya ġûrâlar Hükûmetinin<br />
gelmesindeki âmillerden biri oldu. Ve böylece mâzlûmlar âleminin kurtuluĢ<br />
yolunun açılmasına yardım etti. Ben bunu Dünyâ mazlûmları için bir gâlibiyet<br />
addederim.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Bugün bütün Emperyalist Dünyâsına arĢı meydân okuyacak kadar cesâret<br />
gösteren ve kuvvetini Türkiye köylülerinden alan mücâhidler ordusu dediğim<br />
gibi mağlûb olmadı idi. Yalnız bir ân için silâhını bırakmıĢtı. ĠĢte hele son onbeĢ<br />
senedenberi mütemâdi harbettiği bu düĢmânlara karĢı, iki senedir, en büyük<br />
mâhrûmiyetler içinde yeniden uğraĢıyor. Fakat bugünkü uğraĢma bundan<br />
evvelkilere makîs değildir. Bâ-husûs böyle ġark âleminin üçüncü Enternasyonal<br />
ile birlikte ya‟ni dünyânın mazlûm halkı ile mazlûm sınıflarının kendi mühlik<br />
da‟vâsına iĢtirâkini görünce kat‟î ümîd-i muzafferiyet ile çalıĢacaktır.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Transval Huhârebesinden baĢlayan Cihân-ı Harbin büyük meydân<br />
muhârebesi 1914‟den 1918‟e kadar devâm ve emperyalistler arasında idi. Fakat<br />
Ģimdi harb asıl kat‟î devresine girmiĢ bulunuyor. Ve herhâlde bizim ya‟ni<br />
mazlûmların gâlibiyetiyle emperyalizmin değil teslim-i silâh fakat mahvıyla<br />
neticelenecektir.<br />
Bu kongrenin ictimâ‟î mazlûmlar müdâfa‟asında elindeki bayrağı kanla<br />
boyayan Kızıl Ordu ile Türk muhâriblerine yeni bir i‟timâd-ı nefs bahĢedecek ve<br />
herhâlde bu mücâdelenin bizim tarafın gâlibiyetiyle neticelenmesine yardım<br />
edecektir. Bizi üçüncü Enternasyonale sevkeden sebeb yalnız girdiğimiz<br />
mücâdelede kendimize dayanacak bir yer bulmak değildi. Belki aynı zamânda<br />
prensiplerinde birbirine yakınlığıdır. Biz her vakit ihtilâl kuvvetimizi<br />
halktan,halkın ezilen kısmı olan köylüden aldık. Belki bizim fabrika amelemiz de
141<br />
kuvvetli olsaydı onları baĢta sayardım. Ma‟mâfih onlar da bizimle idi. Bunlar<br />
istedikleriyle ruhlarıyla berâber çalıĢtılar. ġimdi de öyledir. binâ‟en-aleyh iĢte bu<br />
sûretle halkın ezilmiĢ kısmına dayanarak onun dertlerini biliyoruz.Onunla<br />
yaĢıyoruz. Onunla öleceğiz.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Biz halkın arzusunu dinlediğimize göre onu da karârını vermekte serbest<br />
bırakmak taraftârıyız. Biz bizi isteyenle birlikte yaĢar, onunla birlikte ölürüz.<br />
Ġstemeyen halkın da kendi iĢini kendisinin düzmesi taraftarıyız. ĠĢte bizim<br />
milletler hakkındaki nokta-i nazarımız bu.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Biz harb ya‟ni insânların tecebbür için birbirini boğazlaması aleyhindeyiz.<br />
Ve iĢte ebedî bir sulha varmak için de üçüncü Enternasyonal ile birlikte gidiyoruz.<br />
Buna binâendir ki, biz bugün her türlü mevâni‟e rağmen en kanlı mücâdelelerde<br />
bulunuruz ve devâm edeceğiz.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Biz çalıĢan halkın refâhı taraftârıyız. Ya‟ni gerek Avrupalı ve gerek yerli<br />
murabahacı ve muhtekirlerin emeklerini gasbetmesi aleyhindeyiz.<br />
Memleketimizin büyük mikyâsta zirâ‟at ve sanâyi‟in inkiĢâfında müĢterek sâ‟inin<br />
neticesinden istifâde taraftârıyız. Vergilerin müterakkî sûrette tevzî’ ile çalıĢan<br />
fukarâ’nın menâfi’ini muhâfazayı hedef edinmiĢizdir. ĠĢte bugünkü iktisâdî<br />
düĢüncelerimiz.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Biz çalıĢan halkın ancak benliğini tanımasıyla refâh ve hürriyet bulacağı<br />
kanâ‟atindeyiz. Bunun için de sâ‟î ile birlikte giden ve halkın mukaddesâtına<br />
hürmet ederek hürriyet-i hakîkiyeyi te‟mîn eden esâslı bir ma‟ârifin memleketi<br />
tenvîr etmesi taraftârıyız. Bu yolda ve amelde erkek ve kadın farkı bilmeyiz. ĠĢte<br />
ictimâ‟î düĢüncelerimiz.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Size Ģunu tebĢîr ederim ki, bu mücâdelemizde beni vekîl olarak buraya<br />
göndermiĢ olan Cezâyir, Tunus, Trablusgarb, Mısır ve Arabistan‟la Hindistan<br />
Ġhtilâl Cemi‟yetleri Ġttihâdı bu maksadda tamâmiyle bizimle müĢterektirler. Ve o<br />
sûretle azmetmiĢlerdir ki, kullanacağı her türlü vâsıta-i ihtilâlîye ile üzerlerine
142<br />
çöküp benliklerini kemiren vahĢî hayvânların en nihâyet diĢlerini kırarak, onları<br />
önlerinde yere serilmiĢ göreceklerine imânları tamdır.<br />
ArkadaĢlar.<br />
Bu maksad etrafında birleĢen azimkâr rûhların tahrîk ettiği eller burada<br />
birbirine uzatılmıĢ bulunuyor. Ben arkadaĢlarım nâmına bu uzun ve ancak<br />
galabemizle neticeleneceğine tamâmiyle îmân ettiğim mücâdelede sonuna kadar<br />
berâber eĢleyecek olan elleri sıkar, hepiniz için Hak‟tan muvaffakıyetler temennî<br />
ederim. YaĢasın mazlûmlar ittifâkı. Kahrolsun bu ittifâk karĢısında titreyen<br />
zâlimler.<br />
(Enver paĢa‟nın Bakû‟de üçüncü Enternasyonal Kongeresi‟nde söylediği<br />
nutkun aslıdır.)
EK 2<br />
143
144<br />
EK 3<br />
ENVER PAġANIN RESMĠ SĠCĠL ÖZETĠ <br />
BABASI<br />
: Ahmet<br />
DOĞUM YERĠ : Ġstanbul<br />
DOĞUM TARĠHĠ : 1295 (1880)<br />
SINIFI<br />
: Piyade<br />
DUHULÜ : 2 Mart 1313<br />
YÜZBAġI NASBI : 23 TeĢrinisani 1318<br />
KOLAĞASI NASBI : 24 ġubat 1320<br />
BĠNBAġI NASBI : 30 Ağustos 1322<br />
KAYMAKAM NASBI : 18 Mayıs 1328<br />
MĠRALAY NASBI : 2 Kânunuevvel 1329<br />
MĠRLĠVA NASBI : 21 Kânunuevvel 1329<br />
FERĠK NASBI : 19 Ağustos 1331<br />
BĠRĠNCĠ FERĠK NASBI: 22 TeĢrinievvel 1333<br />
3 Kânunuevvel 1318 Sekiz ay sunuf-ı selâsede, bölük idare ve kumanda etmek<br />
üzere, 2 sene müddetle, Üçüncü Orduya tayin edildi.<br />
23 Kânunuevvel 1318 13. Topçu alayının birinci bölüğüne memur edildi.<br />
16 Eylül 1319 Üsküp‟te nizamiye 14. Alayın birinci taburuna, Manastır<br />
mıntıkasında, ipkaen istihdamı, 8 Ağustos 1322‟de<br />
iradeye iktiran etti.<br />
1 Kânunuevvel 1323 Rumeli‟de eĢkıya takip heyetine, 500 kuruĢ maaĢ<br />
zammıyle tayin olundu.<br />
10 Ağustos 1324 Rumeli vilâyetleri müfettiĢliği refakatine verildi.<br />
20 ġubat 1324 5.000 kuruĢ maaĢla, Berlin ataĢemiliterliğine verildi.<br />
12 Ağustos 1325 Almanya‟da yapılan manevralarda bulundu.<br />
Aydemir, a.g.e., cilt III.
145<br />
29 Eylül 1326 Birinci ve Ġkinci Ordu manevralarında, hakem olarak<br />
bulunmak üzere Ġstanbul‟a geldi.<br />
17 Temmuz 1327 Muvakkaten ĠĢkodra karargâhına memur edildi.<br />
11 Kânunuevvel 1327 Umum Bingazi mıntıkası kumandanı tayin edildi.<br />
4 Mart 1328 Umum Bingazi mıntıkası kumandanlığına ilâveten,<br />
Bingazi mutasarrıfı tayin edildi.<br />
28 Mayıs 1328 Bingazi‟deki hizmetine devam etmek üzere, kaymakam<br />
oldu.<br />
19 Kânunuevvel 1328 X. Kolordu erkânı harbiye riyasetine tayin edildi. Bu<br />
kolordu 31. Ve 32. Nizamiye fırkalarıyle. Mamuretülaziz<br />
redif fırkasından mürekkepti.<br />
2 Kânunuevvel 1329 Miralay oldu.<br />
21 Kânunuevvel 1329 Mirlava (tuğgeneral) ve Ahmet Ġzzet PaĢa‟nın yerine<br />
Harbiye Nazırı oldu.<br />
26 Kânunuevvel 1329 Erkân-ı harbiye-i umumiye reisi oldu.<br />
21 Temmuz 1330 BaĢkumandan vekili oldu.<br />
12 TeĢrinisani 1330 Bahriye Nazırı vekili oldu.<br />
13 Nisan 1331 Yaver-i Has-ı PadiĢahî oldu.<br />
19 Ağustos 1331 Ferik (Tümgeneral) oldu.<br />
23 Kânunuevvel 1332 Harbiye Nazırlığı ve BaĢkumandanlık vekâletine ipka<br />
edildi.<br />
26 Kânunusani 1332 Bahriye Nazırı vekili oldu.<br />
19 Nisan 1333 Sadrazam vekili oldu.<br />
Maliye Nazır vekili oldu.<br />
22 TeĢrinievvel 1333 Birinci Ferik oldu (o zaman korgenerallik yoktu. Bu<br />
rütbe son rütbedir. Korgeneralliğe ve orgeneralliğe<br />
tekabül eder.)<br />
29 Kânunuevvel 1333 Bahriye Nazır vekili oldu.<br />
8 Temmuz 1334 Ġpkaen Bahriye Nazır vekili ve ipkaen BaĢkumandan<br />
vekili oldu.<br />
10 Ağustos 1334 BaĢkumandanlık vekilliği, BaĢkumandanlık erkân-ı<br />
harbiye-i umumiye reisliğine çevrildi.
146<br />
8 Eylül 1334 Sadrazam vekili oldu (son vazife).<br />
1/2 TeĢrinisani 1334 Gecesi evinden kayboldu (resmi kayıt budur).<br />
1 Kânunusani 1335 Ġzinsiz mevkiiden tebaür(uzaklaĢmak) ve izinsiz<br />
Memalik-i Osmaniye hududunu tecavüz etmekle<br />
maznunünaleyh (sanık) müĢarunileyhin, seferberlik<br />
esnasında, bir günâ salâhiyet ve mezuniyet-i resmiyeye<br />
mebni olmayarak, Memalik-i Osmaniye hududunu<br />
tecavüz eylediğine binaen, fiil ve harekâtına tevafuk<br />
eden, kanun-ı cezanın (askerî) 132‟nci maddesinin fakrai<br />
ahiresine tevfıkan, silk-i askeriyeden tardı ile beraber,<br />
bir sene müddetle kalebent edilmesine ve kanun-ı<br />
umumî-ı cezanın 32‟nci maddesi mucibince, hukuk-ı<br />
medeniyeden iskatına ve usul-i muhakemat-ı cezaiye<br />
kanununun 371‟nci ve müteakip maddeleri iktizasınca<br />
emvalinin haczine ve usulü dairesinde idare ettirilmesine<br />
dair, Erkân Divan-ı Harb-i mahsusundan verilen karar,<br />
ele geçtiğinde tekrar muhakeme edilmek üzere tasdik-i<br />
mahsusuna, 1 kânunusani 1335‟te irade-i seniye<br />
Ģerefsâdır olmuĢtur.
147<br />
EK 4<br />
“ġEHĠD-Ġ MUHTEREM *<br />
ENVER PAġA<br />
HAZRETLERĠ”<br />
Pek mukaddes ve âli bir maksat<br />
peĢinde Buhara-yi ġerifin “Belh-i<br />
Cevan” vilayetinin “Çegan” nam<br />
mahalde Milâdî 4 Ağustos 1922 ve Rumî<br />
21 Temmuz 1338 ve Kamerî 11 Zilhicce<br />
1340 senelerinin Kurban bayramının<br />
ikinci Cuma günü gündüz öğle vaktine<br />
kârip bir zamanda hun-i pakini mahall-i<br />
mezkûr toprakları üstüne akıta akıta<br />
kahramanane ve merdane bir surette<br />
rütbe-i Ģahadete nail olmuĢtur.<br />
(Mühür ve imza)<br />
Turan Ġhtilâl Ordusu<br />
Türkistan Cephesi Kumandanı<br />
Ve Emir-i LeĢker-i Ġslâm-ı Buhara<br />
Enver PaĢa‟nın Naibi Miralay<br />
ALĠ RIZA<br />
* Aydemir, a.g.e., cilt III.