19.03.2015 Views

Download (818Kb)

Download (818Kb)

Download (818Kb)

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ<br />

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ<br />

TARĠH ANABĠLĠM DALI<br />

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ<br />

DanıĢman<br />

Prof.Dr.Mehmet Ali ÜNAL<br />

Hazırlayan<br />

Cabir DOĞAN<br />

ISPARTA – 1998


ii<br />

ĠÇĠNDEKĠLER<br />

KISALTMALAR .................................................................................................... v<br />

ÖNSÖZ .................................................................................................................. vi<br />

ENVER PAġA'NIN YURT DIġINDAKĠ HAYATI VE MÜCADELESĠ..........viii<br />

GĠRĠġ ...................................................................................................................... 1<br />

A- BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġINA KADAR ENVER BEY ............................. 1<br />

1- Enver’in Doğumu, Ailesi ve Eğitimi .......................................................... 1<br />

2- İlk Devlet Hizmetleri ................................................................................. 3<br />

3- Enver Bey’in İlk Siyasi Faaliyetleri .......................................................... 5<br />

a) Ġttihat ve Terakki Cemiyeti .................................................................... 5<br />

b) Enver Bey‟in Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne Girmesi ve Faaliyetleri.... 6<br />

4- II. Meşrutiyet’e Doğru Enver Bey ............................................................. 8<br />

5- Berlin Ataşemiliteri Enver Bey ................................................................. 9<br />

6- 31 Mart Vak’âsı ve Hareket Ordusunda Enver Bey ................................ 11<br />

7- Trablusgarb Savaşında Enver Bey .......................................................... 14<br />

8- Bab-ı Âli Baskınında ve Balkan Savaşlarında Enver Bey ....................... 18<br />

9- Enver Bey’in (Paşa) Saraya Damat Olması............................................ 22<br />

B - BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġI YILLARINDA ENVER BEY (PAġA) ....... 24<br />

1- Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı Dönemi ............................................... 24<br />

2- Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi ............................. 27<br />

3- Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti ve Enver Paşa ........ 30<br />

4- Birinci Dünya Savaşının Sonu ve İttihat ve Terakki’nin Yönetimden<br />

Çekilmesi .............................................................................................. 33


iii<br />

BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />

ENVER PAġA‟NIN YURT DIġINA ÇIKMASI VE FAALĠYETLERĠ<br />

A- BAKÛ KURULTAYI (1-8 EYLÜL 1920)‟ NA KADAR ENVER<br />

PAġA‟NIN FAALIYETLERI ..................................................................... 34<br />

1- Enver Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılışı ve Kırım’a Varışı....................... 34<br />

2- Enver Paşa’nın Kafkas Politikası ......................................................... 36<br />

3- Enver Paşa’nın Kafkasya’ya Ulaşma Teşebbüsleri .............................. 38<br />

4- Enver Paşa’nın Almanya’daki Faaliyetleri .......................................... 39<br />

5- Enver Paşa’nın Moskova’ya Ulaşma Teşebbüsleri .............................. 41<br />

6- Enver Paşa Moskova’da ....................................................................... 43<br />

a) Rusların Enver PaĢa‟dan Beklentileri ................................................... 43<br />

b) Enver PaĢa‟nın Moskova‟daki Faaliyetleri ........................................... 46<br />

7- İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Enver Paşa................................... 49<br />

B – BAKÛ BĠRĠNCĠ DOĞU HALKLARI KURULTAYI .............................. 55<br />

C- HALK ġÛRALAR FIRKASI VE ENVER PAġA‟NIN ANADOLU‟YA<br />

GEÇME TEġEBBÜSLERĠ ......................................................................... 60<br />

ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />

ENVER PAġA‟NIN TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ<br />

A- TÜRKĠSTAN‟IN COĞRAFĠ VE SĠYASĠ DURUMU ............................... 64<br />

B- RUSYA‟NIN ASYA‟DA YAYILMASI..................................................... 67<br />

1- 1916 yılı Türkistan Milli Ayaklanması ................................................. 69<br />

2- Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi (Basmacılık) ................................... 71<br />

C-ENVER PAġA'NIN TÜRKĠSTAN POLĠTĠKASI........................................76<br />

D- ENVER PAġA BUHARA‟DA ................................................................... 79<br />

1- Buhara’da Siyasi Durum ...................................................................... 79<br />

2- Enver Paşa’nın Buhara’daki Faaliyetleri ............................................. 82


iv<br />

E- ENVER PAġA ġARKĠ BUHARA‟DA ....................................................... 90<br />

1- Enver Paşa’nın Esareti .................................................................... 90<br />

2- Emircilerin Faaliyeti ........................................................................ 98<br />

3- Enver Paşa’nın Esaretten Kurtulması ve Türkistan Mücadelesini<br />

Eline Alması ................................................................................... 100<br />

4- Duşanbe Savaşı ve Rusların Bozgunu ........................................... 102<br />

5- Emir’i Leşker-i İslâm-ı Buhara Enver Paşa ................................. 103<br />

6- Kâfirun Kongresi (15 Nisan 1922) ................................................ 106<br />

7- Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya Sulh Teklifi ................................ 109<br />

8- Rus İleri Harekâtı ve Enver Paşa’nın Belcivan’a Çekilmesi ......... 111<br />

9- Enver Paşa’nın Şehadeti ................................................................ 114<br />

F- ENVER PAġA‟DAN SONRA TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ ................ 117<br />

G- ENVER PAġA'NIN ġAHSĠYETĠ..............................................................120<br />

H- ENVER PAġA‟NIN KABRĠNĠN TÜRKĠSTAN‟DAN TÜRKĠYE‟YE<br />

NAKLĠ MESELESĠ ................................................................................... 123<br />

SONUÇ .............................................................................................................. 125<br />

BĠBLĠYOGRAFYA ............................................................................................ 129<br />

EK 1 .................................................................................................................... 138<br />

EK 2 .................................................................................................................... 143<br />

EK 3 .................................................................................................................... 144<br />

EK 4 .................................................................................................................... 147


v<br />

KISALTMALAR<br />

a.g.e. : Adı Geçen Eser<br />

a.g.m. : Adı Geçen Makale<br />

Ansk. : Ansiklopedi<br />

Bkz. : Bakınız<br />

B.O.A. : BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi<br />

c. : Cilt<br />

Çev. : Çeviren<br />

No : : Numara<br />

s. : Sayfa<br />

T.T.K. : Türk Tarih Kurumu<br />

V. : Vesika<br />

Yay. : Yayınları


vi<br />

ÖNSÖZ<br />

Enver PaĢa, Ģüphesiz ki son dönem Osmanlı Tarihi içerisinde en çok<br />

tartıĢılan Ģahsiyetlerden birisidir. Fakat, yine onun son dönem Osmanlı tarihindeki<br />

o rolünün belirleyiciliği her türlü tartıĢmanın ötesindedir. Üstelik Enver PaĢa,<br />

örgüt içerisinde yalnızca bu rolü ile sınırlı kalmamıĢ ve bir dizi önemli kararların<br />

alınmasında etkili rol almıĢtır. TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın organize edilmesi,<br />

hükümetin kararsız tutumuna karĢın Ġtalyanların Trablusgarb‟a yönelik<br />

saldırılarına karĢı fiilen karĢı koyma giriĢimi, Balkan Harbi‟nin en kritik<br />

noktasında Bulgar kuvvetlerine karĢı ileri harekâta giriĢmesi, Edirne‟nin<br />

Bulgarlardan geri alınması için yapılan askeri harekâtta en önde yer alması,<br />

Birinci Dünya SavaĢı‟na giriĢ kararının alınması gibi hepsi de birbirinden önemli<br />

kararların tümünde Enver PaĢa en ön safta gözükmekte ve hatta bu fikirleri ortaya<br />

atanda bizzat kendisidir.<br />

Bununla beraber, Enver PaĢa‟nın 1918 yılında vatandan ayrılıĢı ile<br />

baĢlayan gurbet hayatı ve 1922 yılında Orta Asya‟da, ölümüne kadar olan süreç<br />

içerisindeki hayatı, mücadelesi, ideali ve fikirleri pek fazla bilinmemektedir.<br />

Enver PaĢa‟nın 1881-1922 yılları arasındaki hayatını ve mücadelesini iki<br />

bölüm halinde incelemeye çalıĢtık. Birinci Bölümde, 1860-1918 devresi ele<br />

alınmıĢtır. Bu devir, 1908 ihtilâlini hazırlayan Ģartlar, Enver PaĢa‟nın bir hürriyet<br />

kahramanı olarak tarih sahnesine çıkıĢı, Trablusgarb ve Balkan SavaĢları, 1914‟te<br />

Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun yine Enver PaĢa‟nın etkisi altında Birinci Dünya<br />

SavaĢı‟na katılıĢı ve nihayet müttefikleriyle Osmanlı Devleti‟nin savaĢtan<br />

çekilmesi gibi konular. Ġkinci bölümde, Birinci Dünya SavaĢı‟nın<br />

kaybedilmesinden sonra, içlerinde Enver PaĢa‟nın bulunduğu Ġttihat Terakki ileri<br />

gelenlerinin yurt dıĢına çıkıĢları, yurt dıĢındaki çok yönlü temasları,<br />

Almanya‟daki ve Sovyet Rusya‟daki faaliyetleri, en sonunda Enver PaĢa‟nın Orta<br />

Asya‟ya geçiĢi, Doğu Buhara‟daki Basmacı birliklerine katılması ve 4 Ağustos<br />

1922‟de Pamir dağları eteklerinde dramatik sonu anlatılmaya çalıĢıldı.


vii<br />

BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivinde ise, kısıtlı da olsa Birinci Dünya SavaĢı<br />

öncesine ait belgelerden yararlanma imkanımız oldu.<br />

Eski ittihatçı bir gazeteci olar Hüseyin Cahit Yalçın‟ın idare ettiği “Tanın”<br />

gazetesinde “Tarihi Mektuplar” baĢlığı altında 1944-1945 yıllarında, yurt dıĢına<br />

çıkan ittihatçılarla Enver PaĢa arasındaki mektupların yayınlanması o devre ait<br />

önemli belgeler hazinesi içinde yer alır.<br />

T.T.K‟nın arĢivindeki Enver PaĢa‟ya ait belgeler arasında Enver‟in Ekim<br />

1918‟de Ġstanbul‟dan ayrılıĢını müteakip maceralarının sırrını çözecek<br />

yayınlanmamıĢ özel yazıĢmaya ulaĢma imkanına sahip olduk.<br />

Böyle bir konuda çalıĢmaya teĢvik eden, yönlendiren ve çalıĢmalarım<br />

esnasında yardımlarını esirgemeyen danıĢmam hocam Sayın Prof. Dr. M. Ali<br />

ÜNAL‟a en içten teĢekkürlerimi sunarım. Bu arada her zaman yardım ve<br />

teĢviklerini gördüğüm sayın hocam Prof. Dr. Bayram KODAMAN ve<br />

Yrd. Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU‟na yakın ilgilerinden dolayı teĢekkür etmeyi<br />

bir vazife kabul ederim. Ayrıca çalıĢmalarım esnasında maddi ve manevi<br />

yardımlarını gördüğüm AraĢtırma Görevlisi Hasan BABACAN‟a da teĢekkür<br />

ederim.<br />

Cabir DOĞAN<br />

Isparta-1998


viii<br />

ENVER PAġA’NIN YURT DIġINDAKĠ HAYATI VE MÜCADELESĠ<br />

Enver Bey, 13 Kasım 1881 yılında Ġstanbul‟da doğdu. Babasının adı<br />

Ahmet Bey, annesinin adı AyĢe Hanımdır. Tahsil hayatı (1889) yılında Manastır<br />

Askeri RüĢtiye‟sinde baĢlar. (1893) yılında buradan mezun olur. Aynı yıl<br />

Manastır Askeri idâresine girer. Ġdadi tahsili tamamladıktan sonra Ġstanbul‟da<br />

Harp Okuluna devam eder. Buradaki eğitiminde baĢarılı bir grafik çizerek<br />

Kurmak Okuluna girmeye hak kazınır. 23 Kasım 1902‟de Kurmay okulunu<br />

bitirdikten sonra kurmay yüzbaĢı olarak ordudaki hizmetine baĢlar.<br />

Enver Bey‟in aktif askeri ve siyasi hayatı onun 1906 Eylül‟ünde Osmanlı<br />

Hürriyet Cemiyeti‟ne girmesiyle baĢlar. II. MeĢrutiyet‟in ilânı sırasında gösterdiği<br />

faaliyetlerle birlikte Enver Bey‟in Ġttihat ve Terakki içindeki yıldızı yükselmeye<br />

baĢlar.<br />

Bir grub arkadaĢı ile birlikte Enver Bey 23 Ocak 1913‟te Bâb-ı Âli‟yi<br />

basarlar.<br />

4 Ocak 1914‟te Enver Bey‟in Harbiye Nazırlığına getirmesi ile birlikte<br />

Birinci Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti‟nin kaderinde birinci derecede rol<br />

oynar.<br />

Osmanlı Devleti‟nin Birinci Dünya SavaĢı‟nı kaybetmesi ve 30 Ekim<br />

1918‟de Mondros Mütarekesini imzalaması üzerine 2-3 Kasım gecesi Ġttihat ve<br />

Terakki‟li arkadaĢları ile birlikte bir Alman denizaltısı ile Kırım‟a gider. Oradan<br />

daha sonra Almanya‟ya geçer.<br />

Enver PaĢa‟nın amacı; Kafkasya‟ya geçerek burada bulunan “Ġslâm<br />

Ordusu”, nun baĢına geçerek bu bölgede geçici bir hükümet kurmaktır.<br />

Sovyet liderleri Enver‟in müslümanlar üzerindeki sözde popülerliğinden<br />

yararlanarak islâm alemi ve doğu milletlerine Enver PaĢa ve arkadaĢları<br />

vasıtasıyla Ġstiklâl e Hürriyet vereceğini vadederek onu bulunduğu Almanya‟dan<br />

Moskova‟ya davet ederler. Sovyet hükümetinin izni dahilinde Enver PaĢa bir<br />

takım faaliyetlerde bulunur. Fakat Moskova‟da bulunduğu günlerde Sovyet<br />

liderlerinin gerçek niyetlerini anlar ve bunun üzerine Türkistan Milli


ix<br />

Mücadele‟sine katılmak üzere Ekim 1921‟de Buhara‟ya gelir. Türkistan<br />

müslümanları ile birlikte Ruslara karĢı girdiği mücadelelerde ilk dönemlerde bir<br />

takım baĢarılar kazanmıĢsa da daha sonra düzenli Rus birlikleri karĢısında uzun<br />

süre muvaffak olmayarak 4 Ağustos 1922 tarihinde Rus birlikleri ile girdiği<br />

mücadele neticesinde Ģehit düĢer.


1<br />

GĠRĠġ<br />

BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġINA KADAR ENVER BEY<br />

1- Enver’in Doğumu, Ailesi ve Eğitimi<br />

Enver PaĢa yazmıĢ olduğu hatıratında, doğum tarihi ile ilgili bilgiyi Ģöyle<br />

sunmaktadır: “Rumi 1297 senesi TeĢrin-i sâni (Kasım) bidâyetinde, Hicri 1299<br />

senesi Muharrem ayının birinci salı günü sabahı saat on iki raddelerinde,<br />

Ġstanbul‟da Divanyolu‟nda eski Lisan Mektebi karĢısındaki evimizde dünyaya<br />

geldim” 1 . Buna rağmen bir çok araĢtırmacı doğum tarihi konusunda farklı tarihler<br />

belirtmiĢlerdir. Bunlardan bazıları; 3 Kasım 1881 2 , 23 Kasım 1881 3 , 6 Aralık<br />

1882 4 , 6 Ocak 1882 5 Ģeklindedir. Bu tarihlerde de görüldüğü üzere gün, ay ve<br />

hatta yıl bile birbirini tutmamaktadır.<br />

Enver Bey, binbaĢı iken doğum gününü öğrenmek için babasına bir<br />

mektup yazar. Babası da anasının hafızasına müracaat eder. Anası doğum gününü<br />

hatırlar. Babası da oğlu Enver‟e bildirir. AnlaĢılıyor ki Enver, 12 kasım 1297<br />

Rumi tarihinde doğmuĢtur 6 .<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

Halil Erdoğan Cengiz, Enver PaĢa’nın Anıları, Ġstanbul 1991, s. 29.<br />

ġevket Sûreyya Aydemir, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver PaĢa, cilt I, Ġstanbul 1972,<br />

s. 12.<br />

Nezih Uzel, “Osmanlının Son PaĢası”, Aksiyon, yıl 2, sayı 82, s. 16.<br />

M. ġükrü Hanioğlu, Kendi Mektuplarında Enver PaĢa, Ġstanbul 1989, s. 253; BeĢir<br />

Ayvazoğlu, “Enver PaĢa”, Aksiyon, yıl 2, sayı 88, s. 56.<br />

S. Yüksel Cebeci, “Bir Ġttihatçının öyküsü, Enver PaĢa” Yeni Yüzyıl, 3.8.1996, s. 12.<br />

Cengiz, a.g.e., s. 30. Enver PaĢa bu tarihi ailesinden öğrendiğini belirttiğinden bizce de bu tarih<br />

doğru olsa gerektir.


2<br />

“12 Kasım 1297” rumi tarihi, hicri “1 Muharrem 1299” tarihine<br />

rastlamaktadır. Bu tarih yani Enver PaĢa‟nın kesin doğum tarihi miladi olarak;<br />

“13 Kasım 1881 ÇarĢamba” olarak tespit edilir.<br />

Enver PaĢa‟nın babasının adı Ahmet Bey, annesinin adı AyĢe Hanımdır.<br />

Babası bayındırlık teĢkilatında (Manastır Vilayeti) kondüktör, yani Ģimdi ki tabirle<br />

fen memuru olarak çalıĢıyordu. Kendisi ise babasının “yol ve inĢaat müdürü” 7<br />

olduğunu söyler. Annesi AyĢe Hanım‟ın bu evliliği ise ikinci evliliğidir 8 . Enver<br />

PaĢa‟nın baba tarafı Gagavuz Türklerindendir 9 .<br />

Enver Bey‟in tahsil hayatı henüz üç yaĢında iken, kendi isteği ile evlerinin<br />

yakınında bulunan ibtidâi mektebine gitmesiyle baĢlar. 10 Altı yaĢına kadar<br />

Ġstanbul‟da çeĢitli ibtidâi‟lere devam eder. “Fatih Mekteb-i Ġbtidâisinin” ikinci<br />

senesende iken babasının Manastır‟a tayini üzerine ibtidâi tahsili burada<br />

tamamlar 11 .<br />

Manastır Askeri RüĢtiyesi‟ne Mayıs 1306 (1889) da imtihanla kabul edilir.<br />

Bu mektepten, “ 55 mevcutlu sınıfında on dokuzuncu” olarak 1309 (1893) yılında<br />

mezun olur. Manastır Askeri RüĢtiyesinde Ģahadetname derecesi “kârib-î âlâ”<br />

yani “iyiye yakın” 12 olarak yazılır.<br />

7<br />

8<br />

9<br />

10<br />

11<br />

12<br />

Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 180; S. Yüksel Cebeci, “Enver PaĢa”, Yeni Yüzyıl, 3.8.1996, s. 8;<br />

Orhan Koloğlu, “Her Yönüyle Enver PaĢa”, Milliyet, 2.8.1996, s. 13.<br />

Mustafa Müftüoğlu, Üç Bey’insiz Kafa, Ġstanbul 1994, s. 68, “Enver PaĢa‟nın ailesinin Enver<br />

PaĢa‟dan baĢka beĢ çocuğu daha vardır. Bunlar: Hasena (1887-1963), Nûri PaĢa (1889-1949),<br />

Mediha Orbay (1894-...), Kâmil (1898-1964), Ertuğrul (1907-1931)‟dur.” Cengiz, a.g.e., s. 33.<br />

Aydemir, a.g.e., c. I, s. 182.<br />

Hanioğlu, a.g.e., s. 253; Cengiz, a.g.e., s. 33.<br />

Hanioğlu, a.g.e., s. 253.<br />

Aydemir, a.g.e., c. I, s. 186.


3<br />

Manastır Askeri idadîsine (1893) ders yılı baĢında on beĢinci olarak<br />

girer 13 . Ġdadi tahsili normal geçer. Ama gene parlak bir öğrenci değildir. Bu<br />

okuldan Mekteb-i Harbiye‟ye (Harb Okuluna) nakledilirken sınıf altıncısı olur 14 .<br />

Mekteb-i Harbiye Ġstanbul‟da olduğu için bundan sonraki mekteb hayatını<br />

burada devam ettirir ve Mekteb-i Harbiye‟de baĢarılı bir grafik çizer. Ġkinci sınıfa<br />

on yedinci, üçüncü sınıfa on ikinci olarak geçer. Son sınıfı dördüncü olarak bitirir.<br />

Üç senenin not ortalamasında dokuzuncu olur. Böylece erkân-ı harpliğe aday 40<br />

talebe arasına girmeye hak kazanır 15 .<br />

O dönemde Harp okulunu ve Kurmay okulunu saran siyasi çalkantının<br />

içine girmiĢ ve amcası Halil Bey‟le birlikte Yıldız Sarayı Mahkemesinde<br />

sorgulamaya çekilmiĢtir 16 .<br />

Bütün bunlara rağmen 23 Kasım 1902‟de Enver, kurmay okulundan 12<br />

erkân-ı harp öğrencisi arasından ikinci olarak mezun olur 17 .<br />

2- İlk Devlet Hizmetleri<br />

Kurmay okulunu bitirdikten sonra artık YüzbaĢı Enver olarak ilk vazifesi,<br />

sekiz ay müddetle “Sınuf-ı Selâsede” yani ordunun üç sınıfını teĢkil eden piyade,<br />

topçu ve süvari sınıflarında staj görmektir. Bunun için de iki sene müddetle III.<br />

Ordu‟ya tayin edilir. Gerekli sınıf stajlarını tamamladıktan sonra III. Orduda 16 ay<br />

hizmete devam eder.<br />

O devirde stajlarını tamamlayan kurmaylar daha ziyade ordu kurmay<br />

bürolarında vazife görürler. Enver 23 Ekim 1902‟de Manastırda 13. Topçu<br />

13<br />

14<br />

15<br />

16<br />

17<br />

Hanioğlu, a.g.e., s. 254.<br />

Cengiz, a.g.e., s. 34, 35.<br />

Hanioğlu, a.g.e., s. 255: Cengiz, a.g.e., s. 37.<br />

Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Cengiz, a.g.e., s. 39-43; Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 191-195.<br />

Hanioğlu, a.g.e., s. 259; Aydemir, a.g.e., cilt I, s.195.


4<br />

alayının birinci bölüğüne verilir 18 . Makedonya‟da çetelerle mücadelesi ilk burada<br />

baĢlar. 1903 Mayısında Napilhi köyünde, on sekiz kiĢilik Bulgar çetesiyle olan<br />

müsademeye topçu subayı sıfatıyla iki topla iĢtirak eder 19 .<br />

1903 yılı Eylülünde, yani Makedonya ihtilâfının en ateĢli günlerinde<br />

“kendi ısrarı üzerine” Bulgaristan sınırında Koçana‟daki 20. Piyade Alayının<br />

Birinci Taburuna, piyade hizmeti görmek ve çetelerle savaĢmak için gönderilir.<br />

Bu olayı hatıratında Ģöyle anlatır:<br />

“Maksadım Bulgaristan hududu civarlarını görmekti. Bu sırada pek çok<br />

redif (yani birinci kademeden ihtiyat) kuvvetleri de askere çağrıldığından fiilen<br />

harp halinden ve meydanlarından geri kalmamaktı. Bir ay sonra bu alayın<br />

muhtelif birlikleri dağlara dağıldığından, ben de 19. Alay’ın Birinci Taburunun<br />

Birinci Bölüğüne tayin olundum. Müstakil bir bölük kumandanı sıfatıyla çete<br />

savaşlarına katıldım” 20 .<br />

8 ay sonra (Nisan 1904)‟de 16. Süvari alayının Üsküp‟te bulunan bölüğüne<br />

tayin olunur. Enver Bey çeĢitli hizmetler görür. Altı ay sonra ĠĢti‟ye tayin edilir ve<br />

iki yıllık mecburi kıĢla hizmeti biter. Manastıra ordu merkezine döner. Ordu<br />

Kurmay Heyetinde, evvelâ birinci Ģubede Refet Bey‟le (General Refet Bele),<br />

sonra da 15 gün Albay Hasan Bey‟le çalıĢır. O zaman Manastır Askeri bölgesinde<br />

yeni teĢkil edilmiĢ olan Ohri, Karacaova Askeri MüfettiĢliğine tayin edilir ve 24<br />

ġubat 1321‟de (9 Mart 1905) Kolağalılığına (Ön yüzbaĢılığa) terfi eder 21 .<br />

Enver Bey‟in yeni görevi Bulgar ve Yunan çetelerini takip ve bunlarla<br />

mücadele etmektir. Çete ile yapılan mücadelelerin birinde Enver Bey, sağ<br />

bacağından yaralanır. Ġki sene zarfında çetelerle elli dört ÇarpıĢmaya katılır.<br />

18<br />

19<br />

20<br />

21<br />

Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 195, 196.<br />

Cengiz, a.g.e., s. 46; Hanioğlu, a.g.e., s. 260.<br />

Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 475; Cengiz, a.g.e., s. 48; Hanioğlu, a.g.e., s. 48.<br />

Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 482; Cengiz, a.g.e., s. 51.


5<br />

Bu muvaffakiyetler neticesinde Dördüncü, Üçüncü Mecidi niĢanlarıyla<br />

Dördüncü Osmani niĢânlarını ve altın liyâkat madalyasını alır 22 . Ön yüzbaĢı Enver<br />

Bey yüzbaĢılığından ancak bir buçuk yıl sonra, 31 Ağustos 1322‟de (13 Eylül<br />

1907) BinbaĢılığa 23 terfi eder. Henüz 26 yaĢındadır.<br />

3- Enver Bey’in İlk Siyasi Faaliyetleri<br />

a) Ġttihat ve Terakki Cemiyeti<br />

1699 Karlofça barıĢından sonraki süreç içerisinde batı karĢısında askeri<br />

alanda üstünlüğünü kaybeden Osmanlı Devleti bir takım reformlara giriĢti. Bu<br />

reformların ağırlık noktasını askeri alanda yapılan ıslahatlar oluĢturmakta idi.<br />

Osmanlı Devleti bu reformları III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde geniĢ<br />

alanlara yayma neticesi de bir sonuç vermedi. Osmanlı Devleti‟ni içinde<br />

bulunduğu kötü durumdan kurtarmak amacıyla ilân edilen Tanzimat<br />

(3 Kasım 1839) ve Islahat Fermanı (ġubat 1856)‟nında ümit edilen netice<br />

gerçekleĢmedi 24 .<br />

(1789) Fransız Ġhtilâli‟nin yaymıĢ olduğu hürriyetçilik ve milliyetçilik<br />

akımı önce Avrupa ülkelerini daha sonrada Osmanlı Devleti‟ni etkileyerek<br />

himayesi altındaki gayri müslimleri de etkisi altına alarak ve bu topluluklar bağlı<br />

oldukları Osmanlı Devleti‟ne karĢı isyan etmeye baĢlayacaklardır 25 .<br />

22<br />

23<br />

24<br />

25<br />

Hanioğlu, a.g.e., s. 266; Cengiz, a.g.e., s. 56.<br />

Aydemir, a.g.e., cilt I, s. 484.<br />

Osmanlı Devleti BatılılaĢma hareketleri için bkz. Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin<br />

DoğuĢu, (Çev. Metin Kıratlı), T. T. K. yay., Ankara 1991, s. 106-172; Ercüment Kuran,<br />

“Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1977,<br />

s. 1003-1013; Enver Ziya Karal,Osmanlı Tarihi, cilt V-VI, T.T.K. yay., Ankara 1993; Tevfik<br />

Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1839-1950), Ankara 1995, s. 25-79; Sina AkĢin,<br />

Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ankara 1996, s. 15-36; Stanford J. Shaw-Ezel<br />

Kural Shaw, Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern Türkiye, cilt II, Ġstanbul 1983.<br />

Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih 1914-1980, cilt I, Ankara 1922, s. 55.


6<br />

Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu bu durumdan kurtarmak için<br />

Osmanlı aydınlarının meĢrutiyet yönetimine geçilmesi yolundaki muhalefeti<br />

neticesinde Kanûn-i Esasi hazırlanarak meĢrutiyet yönetimine geçilmiĢti. 13<br />

Aralık 1877 tarihinde II. Abdülhamid tarafından açılan Meclis-i Mebusan pek<br />

fazla uzun ömürlü olmadı. 1977-1878 Osmanlı-Rus savaĢının çıkması üzerine<br />

padiĢah Abdülhamid anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi<br />

kapattı 26 .<br />

Osmanlı Devleti‟nin birlik ve bütünlüğünün yabancı müdahalesine karĢı<br />

korunmasını, 1876 Kanûn-i Esasi hükümlerinin yeniden uygulamaya konulmasını<br />

amaç edinen o dönemin Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından ilk defa 1889<br />

yılında “Ġttihad-ı Osmani Cemiyeti” kuruldu (21 Mayıs 1889) 27 . Bu cemiyetin<br />

kurucuları ise; Makedonya‟dan Ohrili Ġbrahim Temo, Arapgirli Abdullah Cevdet,<br />

Kafkasyalı Mehmet ReĢit, Azerbaycanlı (Bakülü) Hüseyin zade Ali‟dir 28 .<br />

b) Enver Bey’in Ġttihak ve Terakki Cemiyeti’ne Girmesi ve<br />

Faaliyetleri<br />

1906 yılının Eylül ayında Selânik‟te on arkadaĢ Mithat ġükrü‟nün (Bleda)<br />

evindeki bir toplantının sonucunda Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ni kurdular.<br />

26<br />

27<br />

28<br />

Bu geliĢmeler için bkz. Lewis, a.g.e., s. 59-172; Bayram Kodaman, “1876-1920 Arası Osmanlı<br />

Siyasi Tarihi”, Büyük Ġslam Tarihi Ansk., cilt XII, Ġstanbul 1993, s. 31-42; Aydemir, a.g.e.,<br />

cilt I, s. 13-86; J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 217-235; M.Ali Ünal-Ahmet Halaçoğlu,<br />

Türk Ġnkılâbı Tarihi ve Atatürk Ġlkeleri, Ġzmir, 1996.<br />

Ġttihat ve Terakki‟nin kuruluĢu için bkz. Aydemir, Enver paĢa, cilt I, s. 163, 164; ġ. Süreyya<br />

Aydemir, Suyu Arayan Adam, Ġstanbul 1965, s. 287; Necdet Yurdakul, Osmanlı<br />

Ġmparatorluğundan Ortadoğu’ya ġark Meselesi, Ġstanbul 1976, s. 91,92; AkĢin,<br />

Türkiye’nin Yakın Tarihi..., s. 37,38; Karal, a.g.e.,cilt VIII; Mustafa Sami, Tarih ve<br />

Medeniyet, sayı 35, ġubat 1997 Ġstanbul, s. 33; Sina AkĢin, 100 Soruda Jön Türkler ve<br />

Ġttihat ve Terakki, Ankara 1980.<br />

Bu cemiyetin kurucularının kısa biyografileri için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 163-<br />

164.


7<br />

MeĢrutiyetin ilânı konusunda hem fikir olan bu iki cemiyet daha sonra Mart<br />

1907‟de Terakki ve Ġttihat Cemiyeti çatısı altında birleĢeceklerdir.<br />

Enver Bey‟in Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ne girmesi ise amcası Halil<br />

Bey‟in teĢviği neticesinde 1906 Eylül‟ünde Manastır‟dan Selânik‟e gelerek<br />

cemiyete giriĢ Ģartı olan yemin merasiminden 29 sonra bu cemiyete katılmıĢtır.<br />

Bundan sonra cemiyetin en faal üyelerinden biri olacak olan Enver Bey, o günkü<br />

duygularını Ģöyle dile getirir: “Artık kalbim vatanın kurtulacağına kuvvetle<br />

inanarak ertesi gün Manastıra hareket ettim” 30 .<br />

Enver‟in artık Manastır‟daki vazifesi Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ni<br />

örgütlemektir. Kendisi Selânik merkezinin mensubu, daha sonra da bu gizli<br />

merkezin yönetim kurulu üyesi olur. Cemiyete on ikinci üye olarak girmiĢtir.<br />

Manastır da derhal faaliyete geçer. Enver Bey buradaki faaliyetlerini Ģöyle yazar:<br />

“Evvela mıntıka Erkân-ı Harp Reisi Hasan Bey’e işi açtım. Derhal kabûl<br />

etti. Sonra Erkân-ı Harp Yüzbaşısı Musa Kâzım Bey’le 31 memleketin dertlerine<br />

çare bulmak üzere, Bulgarlar gibi çalışacak bir komite teşkilini teklif ettim.<br />

İkimizde bu komiteyi meydana getirecektik. Bütün kuvvetiyle çalışmaya hazır<br />

olduğunu bildirdi. Elini sıktım. Üç kişi olmuştuk. Nihayet onlara bir gün Kâzım<br />

Bey’in Manastır’da Karaköprü’deki Osman Paşa konukları selâmlığındaki<br />

yerinde üçümüz birleştik. O zaman onlara, Selânik’te böyle bir cemiyetin<br />

varlığından bahsettim. Her ikisi heyecanlıydı... Hatta Hasan Bey, hemen halkı<br />

hükümet konağına toplayarak, umumi ihtilâl çıkarmaktan bile bahsetti...”<br />

BinbaĢı Enver Bey Manastır‟da ciddi bir teĢkilatçılık vasfı gösterir.<br />

Mümtaz Kolağası Servet, Selânik‟in tanınmıĢ adamlarından Konyalı Hüseyin,<br />

29<br />

30<br />

31<br />

Osmanlı Hürriyet Cemiyeti‟ne giriĢ için bkz. Cengiz, a.g.e., s. 61; Ziya ġakir, Yakın<br />

Tarihimizin Üç Büyük Adamı, Talât, Enver, Cemal PaĢalar, Ġstanbul 1944, s. 77, 78;<br />

AkĢin, Jön Türkler..., s.61, 62; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 9, 10.<br />

Cengiz, a.g.e., s. 61.<br />

Burada adı geçen ve Manastır Gizli Ġhtilâl Komitesi‟nin ikinci kurucusu olan Musa Kâzım,<br />

Karabekir PaĢa’dır. Bu konuda geniĢ bilgi için bkz. Kâzım Karabekir, Ġttihat ve Terakki<br />

Cemiyeti, Ġstanbul, 1993, s.105-111.


8<br />

Avcı YüzbaĢısı Süleyman Cemiyete girenler arasındadır. ĠĢte Enver Bey‟le<br />

beraber Hürriyet kahramanı olarak ün salacak olan Kolağası Resne‟li Niyazi<br />

Bey‟de Enver tarafından cemiyete alınır 32 .<br />

4- II. Meşrutiyet’e Doğru Enver Bey<br />

1906 yılından sonra Ġttihat ve Terakki Cemiyeti ordu içerisinde<br />

teĢkilatlanmaya baĢladı. Özellikle Rumeli‟deki askeri birliklerde görev yapan<br />

subayların çoğu cemiyete üye oldular. Mektepli genç subaylar arasında zaten<br />

mevcut olan hoĢnutsuzluklar hızla büyüdü ve bu durum ihtilâlin tohumlarının<br />

yeĢermesini sağlandı.<br />

1908 yılında Ġttihat ve Terakki mensupları Ġngiliz ve Rus hükümdarlarının<br />

Reval‟de bir araya gelmelerini ve Osmanlı Devleti‟nin kaderiyle ilgili tartıĢmaları<br />

bahane ederek harekete geçtiler 33 .<br />

Ġhtilâl öncesinde Enver Bey, Manastır‟dan Selânik‟e gelir. Burada Selânik<br />

Merkez TeĢkilat üyeleri ile görüĢür. Onların da görüĢlerini aldıktan sonra<br />

hazırlıklarını tamamlar ve Selânik‟ten ayrılır. Enver Bey hatıratında Selânik‟ten<br />

ayrılıĢını Ģöyle anlatır 34 .<br />

“Vardar kapısından çıkarken nişanlarımı söktüm. Ufak bir teessür<br />

hissettim. Artık belki eski hayallerim gibi, iyi bir asker olamayacaktım. Ve bu<br />

andan itibaren bir hiçtim. Kim bilir hangi kurşunla ve nerede vurularak, bir yerde<br />

kalacaktım. Bir asi diye cesedim, bir köşeye atılacaktır.<br />

Ama bir gün gelecek, beni elbette, rahmetle ananlarda bulunacaktı. Artık<br />

hayatla irtibatım kalmamış gibiydi...”<br />

32<br />

33<br />

34<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 97, 98, 99; Cengiz, a.g.e., s. 61, 62, 63.<br />

AkĢin, 100 Soruda Jön Türkler..., s. 68-75; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 547-550;<br />

Karabekir, a.g.e., s.312-330; Cengiz a.g.e., s. 77.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 523 ; Cengiz a.g.e., s. 94,95.


9<br />

Enver MeĢrutiyet‟in iadesi için yanındakilerle birlikte TikveĢ‟te dağa çıkar<br />

ve buradan Saray‟a isyan bayrağını çeker. Aynı günlerde Kolağası Niyazi<br />

Bey‟de 35 Resne kıĢlasından 160 isyancı ile birlikte dağa çıkar ve Manastır‟da<br />

ayaklanmayı baĢlatır. Sultan II. Abdülhamid isyanları bastırmak üzere harekete<br />

geçer. Bu amaçla Niyazi Bey‟in hareketini bastırmakla görevli Arnavut ġemsi<br />

PaĢa‟nın Ġttihat ve Terakki mensubu Teğmen Atıf tarafından öldürülmesi 36 ,<br />

ardından 22-23 Temmuz gecesi Manastır kumandanı MuĢir Tatar Osman PaĢa‟nın<br />

dağa kaldırılması 37 neticesinde 23 Temmuz‟da Manastır‟da MeĢrutiyet ilân edilir.<br />

Aynı gün Enver Bey‟de Köprülü‟de Hürriyet‟i ilân eder. Dönemin PadiĢahı II.<br />

Abdülhamid isyanları bastırmak yolunda çabaların sonuçsuz kalmasıyla 23-24<br />

Temmuz gecesi MeĢrutiyet‟i 38 ilân eder.<br />

5- Berlin Ataşemiliteri Enver Bey :<br />

II. MeĢrutiyet‟in ilânından sonra kurulan Hüseyin Hilmi PaĢa kabinesinde<br />

Harbiye Nazırı olan Mahmut ġevket PaĢa ilk iĢ olarak II. MeĢrutiyetin getirdiği<br />

yeni Ģöhretlerin politika sahasında uzaklaĢmasını ve devletin üzerinde görünür bir<br />

kuvvet olmaktan çıkarak görevlerinin baĢına dönmelerini sağlamaya çalıĢtı.<br />

Bunun için, genç subaylardan bazılarını karargâhlarına gönderirken bazılarını da<br />

daha iyi yetiĢmeleri ümit ve arzusuyla yurt dıĢında görevler verdi. (1909) yılında<br />

35<br />

36<br />

37<br />

38<br />

MeĢrutiyet‟in ilânı ile birlikte “Hürriyet Kahramanı” olarak temayüz eden Niyazi Bey,<br />

MeĢrutiyet‟in ilânından sonra Ģahsi bir mesele yüzünden Arnavutlarca öldürülmüĢtür. GeniĢ<br />

bilgi için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 492-497.<br />

Karal, a.g.e., cilt IX, s. 33; Lewis, a.g.e., s. 206; Karabekir, a.g.e., s. 312-313; Samih Nafiz<br />

Tansu, Ġttihat ve Terakki içinde Dönenler, Ġstanbul 1960, s. 42, 43.<br />

AkĢin, Jön Türkler..., s. 77; . Aydemir, Enver PaĢa..., cilt I, s. 538; Karal, a.g.e., cilt IX,<br />

s. 34.<br />

II. MeĢrutiyetin ilânı için bkz. Tarık Zafer Tuna‟ya, Hürriyetin ilânı, Ġstanbul 1996, s. 5-14;<br />

AkĢin, 100 soruda jön Türkler..., s. 71-78; Çavdar, a.g.e., s. 95-99; Karabekir, a.g.e., s. 325-<br />

330; Karal, a.g.e., s. 27-40; Yusuf Hikmet Bayur, Türk Ġnkılâbı tarihi, cilt I, T. T. K. yay.,<br />

Ankara 1991, s. 59-172; Ali Canip Yöntem, Yakın Tarihimiz, cilt II, Yıl 1962, s. 257-259.


10<br />

Enver Bey‟i Berlin‟e, Hafız Hakkı Bey‟i Viyana‟ya ataĢemiliter olarak gönderdi.<br />

Cemal Bey‟i Fransa‟ya yolladı. Ali Fethi Bey de tahtan indirilen II.<br />

Abdülhamid‟in muhafızı olarak Selânik‟e gönderilir. Mustafa Kemal‟i karargâh<br />

kurmaylığına memur etti. Sivil hayata geçmek isteyenleri ordudan ayırdı 39 .<br />

Enver Bey, Berlin ataĢemiliteri iken Almanlardan özel bir ilgi gördü. Onun<br />

Alman ordusuna karĢı hayranlığı vardı. Zaten Almanlara ve Alman ordusuna karĢı<br />

hayranlık, bizim harp okullarımızın geleneği idi. Çünkü bu okullarda daha Sultan<br />

Mahmut zamanından beri ne zaman bir ıslah teĢebbüsüne giriĢilmek istense,<br />

danıĢman veya hocalar Almanya‟dan getirilmiĢti. Ordunun silahları da Alman<br />

silahları idi. Talim-terbiye esasları, yani kara ordusu talimatnameleri de<br />

Almanca‟dan tercüme olunmuĢtu. Bu sebeplerdir ki aynı Ģekilde Hürriyet<br />

Kahramanı olarak Ģöhrete kavuĢmuĢ Enver Bey‟de de Alman hayranlığının<br />

oluĢmasında etken olmuĢtur. Nitekim onun 1909‟da diğer genç ittihatçı subaylar<br />

arasında, kendisine ataĢemilterlik için Berlin‟i seçmesinde de bu hayranlık etkili<br />

olmuĢtur.<br />

Enver Berlin‟de Almanlardan hakikaten ve rütbesinin üstünde bir ilgi<br />

gördü. Meselâ Amiral Atıf Büyüktuğral, bir inceleme serisinde Ģöyle yazar 40 :<br />

“Enver Paşa yarbay rütbesinde iken, Berlin Büyükelçiliğimiz nezdinde<br />

kura ataşesi atanmıştı. Onun İttihat ve Terakki ile yaptığı özel gayretlerde<br />

imparatorun bilgisi içinde idi. Birinci Dünya Savaşı arifesinde imparator da<br />

Enver’in gururunu okşayacak bir hareket hazırlamıştı: Berlin’de bulunan bütün<br />

sefaretlere mensup kara ve deniz ataşelerine bir yemek vermiş ve bu ziyafette baş<br />

misafir yerini Yarbay Enver’e ayırmıştı. Diğer ataşelere: Sizin rütbeleriniz<br />

Enver’in rütbesinden daha büyük; fakat yakında büyük bir imparatorluğun başına<br />

geçeceği için Enver’e baş yeri verdim, diyecekti... Bu da yetmeyecek, yemekten<br />

sonra koluna girerek Enver’i özel bir odaya götürecektir. Burada “Enver<br />

39<br />

40<br />

Cemal Kutay, Üç PaĢalar Kavgası, Ġstanbul 1978, s. 38,39.<br />

Aydemir a.g.e., cilt II, s. 542,543.


11<br />

diyordu; sen başa geçtiğin zaman her istediğin yardımı yapacağım. İşte sana bir<br />

askeri muşavirde buldum: General Makenzen...”<br />

Korgeneral Makenzen‟in gelip Yarbay Enver‟in karĢısında topuk çakması<br />

Osmanlı Devleti‟nin gelecekteki harbiye nazırını büsbütün gururlandırmıĢtı. Diğer<br />

taraftan Ġmparator I.Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti‟nin adını değiĢtirmiĢ<br />

ve “Enverland” yapmıĢtı.<br />

6- 31 Mart Vak’âsı ve Hareket Ordusunda Enver Bey<br />

MeĢrutiyet‟in ilânından hemen sonra, Bosna-Hersek gibi toprakların<br />

kaybedilmesi ve bundan doğan itibar kaybı ile, beklenen refah günlerinin hemen<br />

istikbalde görünmemesi; aksine siyasi keĢmekeĢliğe doğru gidilmesi halkın<br />

gözünde Cemiyete karĢı itimatsızlık yaratmaya baĢladı.<br />

Diğer taraftan Cemiyet‟in hükümeti perde arkasından yönetmeyi istemek<br />

gibi bir yolu tutması kendisine karĢı öfkenin çoğalmasına neden oldu. Bunlar,<br />

Ġttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükümet ve muhalefet arasındaki mücadeleyi<br />

Ģiddetlendirdi.<br />

MeĢrutiyetin ilânıyla basın hayatında bir patlama oldu. Bir çok gazete ve<br />

dergi çıkmaya baĢladı. Herkes istediğini yazıp, fikrini savunuyordu. Çoğunluğu<br />

elinde bulunduran Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin sertlik ve baskıya dayanan<br />

politikası kısa zamanda basında muhalefete yol açtı. Muhalif bazı gazeteler bu<br />

durumu büyük tepki gösterdi. Bir çok gösteriler yapıldı.<br />

13 Nisan 1909‟da Selânik‟ten meĢrutiyeti korumak için getirilmiĢ olan<br />

Avcı taburları ayaklandı. Ġsyanın belli bir lideri ve hedefi olmayıp, yalnızca<br />

ayaklanan askerler meĢrutiyeti istemediklerini söylüyorlardı 41 .<br />

41<br />

Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 47.


12<br />

31 Mart Vak‟asının meydana geliĢi ve bunun gelecekteki sonucu ve<br />

kıĢlalarda bulunan askerlerin bu olaya hangi maksat ve vasıta ile alet edildiği halk<br />

tarafından bilinmiyordu 42 .<br />

Ayaklanma karĢısında Hüseyin Hilmi PaĢa hükümeti klasik Osmanlı<br />

nasihat yolunu denediyse de baĢarılı olamaz. Tersine ayaklanma gittikçe yayılır.<br />

Bu durumda Hüseyin Hilmi PaĢa hükümeti, Mebusan Meclis-i Reisi Ahmet Rıza,<br />

I. Ordu Komutanı Mahmut Muhtar PaĢa istifa ettiler. Ġleri gelen Ġttihatçılar<br />

saklanıp Rumeli‟ye kaçtılar. Asker‟in Sultan Ahmet‟te toplanması Mebusan<br />

Meclisini muhatap kabul etmesi demekti. Oysa o gün Meclis‟te önde gelen<br />

ittihatçılar kadar ortalama mebuslar da gelmeğe çekindiler. Ġsmail Kemal ve bazı<br />

muhalifler mebuslar yetersiz olduğundan duruma egemen olamadılar. Ortaya<br />

çıkan otorite boĢluğunu Saray, yani Abdülhamit doldurdu. Askere, yeni sadrazam<br />

Tevfik PaĢa Harbiye Nazırının Gazi Ethem PaĢa olduğu, isyancıların affedildiği<br />

müjdesi verildi. Onlar için en önemlisi affedilmekti. Asker affedilmenin<br />

sevinciyle Yıldız Sarayında Abdülhamit lehine gösteri yaptı. O, burada da bir hata<br />

yaptı ve balkona çıkıp isyancılara göründü. Bu hataydı, çünkü isyancı askerlerle<br />

birlikmiĢ izlenimini verebiliyordu 43 .<br />

Nitekim Ġstanbul‟dan ittihatçı Canbolat Bey‟in çektiği telgraf üzerine<br />

Selânik merkezi harekete geçer. Ve Selânik merkez heyeti, yeniden bütün<br />

teĢebbüsleri elinde toplayan bir merkez olur. Bir taraftan orduya elinde tutmayı<br />

baĢarır. Diğer taraftan Rumeli Ģehirlerinde gönüllü birlikler hazırlanır. Bu<br />

teĢkilatlanmada, Rum, Bulgar komiteleri 10 Temmuz da olduğu gibi, MeĢrutiyetin<br />

korunması kararında birleĢirler 44 .<br />

42<br />

43<br />

44<br />

B.O.A., Yıldız Esas Evrakı, Karton No: 86/38, Evrak No: 3795.<br />

J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 339; AkĢin, Jön Türkler..., s. 127; Bu konuda geniĢ bilgi<br />

için bkz. Mustafa Ġslamoğlu, Ġttihad-ı Muhammedi Hareketi, Ġstanbul 1997; Ġsmail Hamdi<br />

DanîĢmend, 31 Mart Vak‟ası, Ġstanbul 1986; Mevlânzâde Rıfat, 31 Mart Ġhtilâlinin Hikayesi,<br />

Ġstanbul 1996.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 164.


13<br />

31 Mart (13 Nisan) ayaklanmasından bir gün sonra, Selânik‟ten Ġstanbul<br />

üzerine kuvvet gönderilmesi kararlaĢtırılır. Bu kuvvetin yüksek komutanlığını<br />

Mahmut ġevket PaĢa, komutanlığını Hüseyin Hüsnü PaĢa, Kurmay baĢkanlığını<br />

Kolağası Mustafa Kemal (Atatürk) üzerine alır. Selânik Redif Tümeni, sözü<br />

edilen kuvvetin çekirdeği idi. Buna gönüllü olarak müslüman olan ve olmayan<br />

erler de katılır. Bu suretle meydana gelen kuvvete Mustafa Kemal‟in uygun<br />

gördüğü “Hareket Ordusu” adı verilir.<br />

Hareket Ordusu‟nu öncü birlikleri 14 Nisan akĢamı trenle Ġstanbul yönüne<br />

hareket ederler. Ordu kuvvetlerinin toplantı yeri olarak YeĢilköy gösterilir 45 .<br />

BinbaĢı Enver Bey ise, 31 Mart ayaklanması patladığı zaman Berlin‟dedir. Orada<br />

ataĢemiliterlik vazifesine henüz yeni baĢlamıĢtır. Ama olayı haber alınca hemen<br />

harekete geçer. Berlin‟den Selânik‟e gelir, orada fazla eğlenmez. Ama Ġttihat ve<br />

Terakki Merkezi ile gerekli temaslarını yapar ve buradan YeĢilköy‟e geçer. Ve<br />

anlaĢıldığına göre daha Selânik‟te kararlaĢtırılmıĢ olan bir tertiple, Hareket<br />

Ordusunda Mustafa Kemal‟in iĢgal ettiği kurmay baĢkanlığını alır. TeĢebbüs artık<br />

Enver Bey‟in elindedir.<br />

Enver Bey, YeĢilköy‟de manevralar arasında kendi hazırlıkları ile meĢgul<br />

olur. Maksat Ġstanbul üzerine yürümektir. Nihayet 11 Nisan Cuma gününü 12<br />

Nisan Cumartesiye bağlayan gece sabaha karĢı hareket ordusu yürüyüĢe geçer.<br />

Sabahleyin öncüler Ġstanbul‟a yaklaĢırlar. Bu öncülerin baĢında Enver Bey, Ali<br />

Fethi Bey (Okyar), BinbaĢı Ali Hikmet Bey (Ayırdan), BinbaĢı Muhtar (ġehit),<br />

BinbaĢı Hafız Ġsmail Hakkı, ikinci ordudan Ġsmet (Ġnönü) ve Kâzım Bey‟ler<br />

vardır. Kolağası Niyazi Bey, Resne gönüllülerinin baĢındadır 46 .<br />

23 Nisan‟da hareket ordusu kuvvetleri Sirkeci‟den, Aksaray‟dan, Edirne<br />

Kapıdan ve Beyoğlu‟ndan olmak üzere dört kol halinde Ġstanbul‟a girmeye<br />

baĢlarlar. Hareket Ordusu‟nun gelmesiyle isyancı askerler düzensiz bir gurup<br />

halinde havaya ateĢ etmeye baĢlarlar. Hareket Ordusunun Beyoğlu üzerine<br />

yürüyen kuvvetleri, Harp okulu önünde karĢılaĢtığı direnmeyi kısa zamanda<br />

45<br />

46<br />

Karal, a.g.e., cilt IX, s. 98.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 166-168.


14<br />

geçtikten sonra, Enver Bey‟de yanındaki birliklerle birlikte TaĢkıĢla ve Taksim<br />

üzerine yürür. ÇarpıĢma bütün gün sürer ve Enver Bey‟in çok değer verdiği bir<br />

arkadaĢı olan Muhtar Bey o sırada Ģehit olur. Sirkeciden Bab-ı Âli‟ye yürüyen<br />

kol, askeri kulübe sığınan isyancılarla Bab-ı Âli‟nin korunması ile<br />

görevlendirilmiĢ karakol erlerinin Ģiddetli direniĢi ile karĢılaĢır. DireniĢi kırmak<br />

ve isyancıları teslim alma için topçu kuvvetleri getirtilip top ateĢi açılır. O gün<br />

akĢama kadar süren çarpıĢmalar sonunda Selimiye ve Yıldız kıĢlaları dıĢında<br />

kalan direnme merkezleri tüm olarak yok edilir. Ertesi gün Selimiye ve daha sonra<br />

Yıldız kıĢlalarındaki isyancılar teslim olmak zorunda bırakılarak Hareket Ordusu<br />

tamamen Ġstanbul‟a hakim oldu 47 .<br />

Ama asıl önemli karar, artık YeĢilköy‟den Ġstanbul‟a nakledilen ve<br />

Ayasofya meydanındaki eski binasında toplantıya geçen Umumi Meclisindi.<br />

ġeyhülislamın verdiği fetvaya dayanarak Abdülhamit tahttan indirildi, yerine V.<br />

Mehmet ReĢat PadiĢah oldu 48 (1909-1918).<br />

7- Trablusgarb Savaşında Enver Bey<br />

1870‟lerde Ġtalya birliğini tamamladığı zaman, dünyanın en önemli yerleri<br />

Ġngiltere ve Fransa tarafından sömürge haline getirilmiĢti. Birliğini geç<br />

tamamlayan Ġtalya, tarih sahnesine aynı zamanda bir hedef ile atılmıĢtı. Bu hedef<br />

ise, Roma Ġmparatorluğu‟nu yeniden kurmaktı. Ġtalya‟nın bu amaçla seçtiği en<br />

uygun hedef ise Trablusgarb ve Bingazi idi. Bu hedefini ve niyetini diğer<br />

devletlerden gizlemeyen Ġtalya, onlardan destek arama çabasına giriĢti. 1902‟de<br />

Avusturya ve Fransa ile, 1904‟de Ġngiltere ve 1909‟da Rusya ile sözleĢmeler<br />

imzalayarak, bu Osmanlı toprak parçasının iĢgaline ses çıkarmamalarını sağladı.<br />

Buna karĢılık da, Ġtalya, bu devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki emellerine<br />

ses çıkarmadı.<br />

47<br />

48<br />

Karabekir, a.g.e., s. 447-463; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 102.<br />

Abdülhamit‟in hal fetva metni için bkz. Karal, a.g.e., cilt IX, s. 104- 107; Bayur, a.g.e., cilt II/I.<br />

Kısım, s.214-217.


15<br />

Ġtalya ortamın uygun hale geldiğini görünce daha fazla beklemeden<br />

harekete geçti. 28 Eylül 1911‟de, Osmanlı Devleti‟ne 24 saatlik bir ültimatom<br />

vererek Trablusgarb ve Bingazi‟yi iĢgal etmeye karar verdiğini, bu nedenle bu<br />

yerlerin derhal boĢaltılmasını istedi 49 . Buna gerekçe olarak Trablusgarb ve<br />

Bingazi‟nin Osmanlı Devleti tarafından uygarlık yönünden geri bırakıldığı,<br />

buradaki Ġtalyanlara ve diğer yabancılara karĢı kötü davranıldığı gösterilmekteydi.<br />

Osmanlı Devleti bu ültimatoma 29 Eylül 1911 günü cevap vererek, Ġtalya‟nın<br />

iddialarını ve isteklerini reddettiğini, ancak görüĢmeye hazır olduğunu bildirdi.<br />

Bunun üzerine Ġtalya, aynı gün (29 Eylül 1911 günü) Osmanlı Devletine savaĢ<br />

açtığını ilân etti 50 . Böylece Trablusgarb savaĢı 51 baĢlamıĢ oldu.<br />

Ġtalya, ilk olarak Trablusgarb‟a saldırdı. Arkasından Tobruk, Derne ve<br />

Bingazi‟ye asker çıkardı. Donanmasının gücü sayesinde denizleri kontrol altına<br />

aldı.<br />

Osmanlı Devletinin bu sıralarda Trablusgarb‟ta sadece 3.500 kadar askeri<br />

vardı. Makedonya, Arnavutluk ve diğer yerlerde süregelen ayaklanmalar<br />

dolayısıyla, Trablusgarb‟ta savaĢ için gerekli hazırlığı yapamamıĢtı. SavaĢın<br />

baĢlamasından sonra ise, Ġngiltere‟nin Ġtalya‟yı gücendirmemek için, Mısırdaki<br />

tarafsızlığını ilân etmesiyle, Trablusgarb ile Osmanlı Devleti‟nin karadan<br />

bağlantısını da kesilmiĢti. Bu nedenle Osmanlı Devleti Trablusgarb‟a ancak Mısır<br />

ve Tunus üzerinden gizli olarak yetersiz ölçüde yardım gönderebilme<br />

durumundaydı 52 .<br />

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Ġtalya‟nın umduğunun aksine bir geliĢme<br />

gösterdi. O günlerde ordunun genç ve önde gelen yıldızları, hep Trablusgarb<br />

yolunu tutarlar. Paris ataĢemiliter Fethi Bey, Tunus üzerinden gider. Enver Bey‟in<br />

49<br />

50<br />

Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih, Ġstanbul 1985, s. 353.<br />

Bayur, a.g.e., cilt II/I. Kısım, s. 93-98.<br />

51 Trablusgarb SavaĢı hakkında bkz. Karal, a.g.e, cilt IX, s. 255-287; J., Shaw-Kural Shaw, a.g.e,<br />

52<br />

cilt II, s. 348,349; AkĢin, Jön Türkler..., s. 187-195; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 215-<br />

242.<br />

Uçarol, a.g.e, s. 353.


16<br />

amcası Halil Bey (PaĢa)‟de aynı yolu zorlar ve sonunda muvaffak olur. Enver<br />

Bey‟in kardeĢi Nuri Bey (PaĢa) ilk fırsatta Halil Bey‟in yanında yerini alır.<br />

Mustafa Kemal ve arkadaĢları Mısır üzerinde geçmeye çalıĢırlar ve bunu da<br />

baĢarırlar. Hülasa devletin dahi sahiplenmediği Trablusgarb topraklarına gönüllü<br />

kurmay subaylar sahip çıkar ve iç bölgelerde Ġtalyanlara karĢı savunma hareketi<br />

kurarlar. Bir avuç vatansever Osmanlı subayı yerli halkın da yardımıyla üstün<br />

Ġtalyan güçlerine baĢarıyla karĢı koydular ve Ġtalyanları çok güç duruma<br />

düĢürdüler 53 .<br />

Enver Bey, durumun vehametini önceden sezdiği için o da Trablusgarb‟e<br />

gitmek üzere Eylül 1911‟in baĢlarında Berlin‟den ayrılır. Trenle Selânik‟e gelir.<br />

Burada cemiyetin merkez komitesi azaları ile görüĢür ve Ġtalyanlara karĢı<br />

yapılacak mücadele hakkında görüĢlerini bildirir 54 .<br />

Enver Bey, 24 Eylülde Selânik‟ten Ġstanbul‟a geçer. Harbiye Nazırı ve<br />

Sultan Mehmet ReĢat ile görüĢür. Amacı Ġtalyanlara karĢı yapılacak mücadele de<br />

devletin desteğini sağlamaktı. Fakat bu konuda umduğunu bulamaz. Harbiye<br />

Nazırı teĢebbüsünü lüzumsuz bulur 55 .<br />

Bütün bu engellere rağmen Enver Bey, Mısır üzerinden Trablusgarb‟e<br />

ulaĢmıĢtır. EĢi Naciye Sultan Enver Bey‟in yolculuğunu Ģöyle anlatır: 56 “Enver<br />

Bey, Trablus’a güç varabilmiş, yanında Rauf (Orbay) ve Ömer Fevzi (Mardini)<br />

Bey’ler varmış. Gazeteci gibi seyahat ediyorlarmış. Biri Tanin, diğeri Tercüman-ı<br />

Hakikat gazetelerinin muhabirleri olarak görülüyorlarmış. Üçüncüsü de ajansın<br />

harp muhabirleri ... Böyle pasaport almışlar. Hidiviye kumpanyasının İsmaili’ye<br />

vapuruna binerek İskenderiye’ye kadar gidebilmişler. Ömer Fevzi Bey’in babası<br />

orada Melek isminde bir Mısırlı hanımla evli olduğu için, Ömer Fevzi’nin Mısıra<br />

gitmesi pek göze çarpmamış. Ama o sırada İstanbul’da kolera olduğu için,<br />

53<br />

54<br />

55<br />

56<br />

Enver PaĢa..., cilt II, s. 225.<br />

Haniğlu, a.g.e, s. 75.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 228.<br />

O. Gazi AĢiroğlu, Enver PaĢa’nın EĢi Naciye Sultan’ın Hatıraları “Acı Zamanlar”,<br />

Ġstanbul 1990, s. 33.


17<br />

yolcuların Mısır’a çıkmalarına engel olunmuş. Enver Bey ve arkadaşları bu<br />

yüzden çok sıkıntı çekmişler. Nihayet karantinadan kurtulmuşlar. Ve bir müddet<br />

Kahire’de Arif Mardin’i Bey’in evinde misafir kalmışlar, daha sonra Bingazi’ye<br />

geçebilmiş.”<br />

Enver Bey, 24 Ekim‟de Derne önüne ulaĢarak Ġtalyanlara 15 km. mesafede<br />

olan Ayn-el Mansur‟da karargâhını tesis etmiĢti 57 . Derne‟de cephe kumandanı<br />

kolağası Mustafa Kemal Bey (Atatürk)‟dir. Daha sonra Enver Bey, cephe<br />

kumandanlığını üzerine alacak ve Mustafa Kemal de onun himayesi altına<br />

girecektir. Çünkü Enver Bey daha kıdemlidir. Ve birkaç noktanın kumandanıdır.<br />

Enver Bey‟in Derne‟ye varıĢında asker ve sivil nihayet 500-600 kiĢi olan Türk ve<br />

Arap direniĢ kuvveti bu cephede kısa zamanda 20.000 kiĢiye çıkacaktır. Bunlar<br />

beslenecek, güçlenecek, silahlanacak ve Ġtalyanları iĢgal ettikleri siperlerden tam<br />

bir yıldan fazla iç kesimlere ilerlemesini engelleyecekti.<br />

Enver Bey‟e Derne Cephesi için her ay Osmanlı Devleti 15.000 altın tahsis<br />

etmiĢtir. Fakat bu para yeterli değildir. Onun için paranın yetiĢmediği zamanlarda<br />

Enver Bey ve cephe kumandaları kağıt para çıkarırlar. Bu para tutar, sonuna kadar<br />

itibarını kaybetmez.<br />

Mösyö Georges Remond “Türklerle Arapların Ordugâhında” adlı eserinde<br />

Enver Bey kuvvetleri hakkında Ģu satırları yazmaktadır: 58 “Ben daha bidâyetten<br />

beri ordugâhta hüküm süren ve Arap memleketlerinde alışmış olduğumuz o<br />

karışık, intizamsız ve garip gürültü ve kaynamadan büsbütün başka her şey<br />

azimkâr ve teşkilatçı bir iradenin eserlerini hissettirmekte idi.”<br />

Enver Bey, Trablusgarb‟de bulunduğu son zamanlarında halkın moralini<br />

yükseltmek için büyük bir taarruz tertipler. Taarruz büyük bir sahada yapılacaktır.<br />

Adeta yeni bir seferberlik düzenlenir. Gece atlarla çölde karargâh heyeti uzun<br />

mesafeler alır. Sahrada güneĢ ıĢırken saldırı baĢlar. Ama netice beklenildiği gibi<br />

57<br />

58<br />

Cemal Kutay, Trablusgarb’te Bir Avuç Kahraman, Ġstanbul 1963, s. 165, 166.<br />

Kutay, Trablusgarb...,, s. 165, 166.


18<br />

geliĢmez. Ġtalyanların sol kanatları iyi yerleĢmiĢlerdir, ister istemez geri çekilinir,<br />

fakat zayiat olur.<br />

Bu taarruz akabinde Ġtalyan kumandanı aracılığıyla Derne Cephesi<br />

Kumandanı Enver Bey‟e 18 Ekim 1912‟de UĢi‟de Ġtalyanlarla yapılan<br />

antlaĢmanın bir sureti verilir.<br />

Bunun üzerine Enver Bey Trablusgarb‟de son hazırlıklarını yaparken de<br />

kendileri gittikten sonra da yerli halkın Traplus topraklarında savaĢın devam<br />

Ģartlarını sağlar. Enver Bey‟den sonrada bu mücadele 1919 yılına kadar sürer.<br />

Enver Bey, Balkan Harbine iĢtirak etmek üzere 25 Kasım 1912‟de<br />

Derne‟den memlekete dönmek üzere hareket eder. Takma bir isimle ve gerçek<br />

ismini gizleyerek,Ġtalya‟dan geçip Ġstanbul‟a gelir 59 .<br />

8- Bab-ı Âli Baskınında ve Balkan Savaşlarında Enver Bey<br />

Osmanlı Devleti II. MeĢrutiyet‟in ilânından sonra siyasi bir kargaĢa<br />

içerisine düĢmüĢtü. 31 Mart Olayı, Sultan II. Abdülhamid‟in tahttan indirilmesi,<br />

Adana Ermeni isyanı, Trablusgarb‟ın Ġtalyanlarca iĢgali gibi hadiseler devleti<br />

yıpratmıĢtı. Nitekim Avrupa devletlerinin isteği ile kurulmuĢ olan Sırbistan,<br />

Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan, bu durumdan yararlanmak istediler. Bu<br />

düĢünce doğrultusunda, kısa zamanda Osmanlı Devleti‟ni Balkanlar‟dan atmak ve<br />

topraklarını paylaĢmak için aralarında anlaĢtılar. Balkan devletlerinin en küçüğü<br />

olan Karadağ 8 Ekim 1912‟de kuzey Arnavutluk ve Yenipazar sancağına girerek<br />

savaĢı baĢlattı. 15 Ekimde Yunanistan, 17 Ekimde Sırbistan ile Bulgaristan<br />

Osmanlı Devleti‟ne karĢı savaĢa girdiler 60 .<br />

59<br />

60<br />

AĢiroğlu, a.g.e., s. 37.<br />

Karal , a.g.e., cilt IX, s. 298-304; Uçarol, a.g.e., s. 364-367; Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 54,55.


19<br />

Yapılan savaĢ sonunda Osmanlı Devleti Balkanlarda umulmadık bir<br />

yenilgi aldı. Enver Bey, Kuzey Afrika‟dan döndüğünde Berlin ataĢemiliterlik<br />

bürosuna değil hemen son mücadele alanına Çatalca cephesine koĢmuĢtu.<br />

Cephedeki vazifesine atanma tarihi 19 Aralık 1324 ( 1 Ocak 1913)‟tür. Yeni<br />

vazifesi X. Kolordu kurmay BaĢkanlığıdır 61 . Fakat artık Balkan harbi fiilen<br />

kaybedilmiĢti. Rumeli de artık elde değildi.<br />

3 Aralık 1912‟de mütareke imzalanmıĢtı. Osmanlı Devleti 16-17 Aralıkta<br />

Londra‟da toplanan konferansta oldukça ağır Ģartları kabule zorlanıyordu.<br />

Dönemin Sadrazamı Kâmil PaĢa da 23 Ocak 1913‟te Bab-ı Âli‟de büyük<br />

devletlere verilecek cevap notasını konuĢmak üzere toplanacaktı.<br />

Enver Bey ve arkadaĢları, önceden hazırlanılan plan gereği Edirne‟nin<br />

düĢmana bırakılmasını protesto için Bab-ı Âli‟yi basacaklar ve hükümeti<br />

devireceklerdir. Bu plan için 23 Ocak PerĢembe günü saat 15. 00 seçilmiĢti. Çünkü<br />

bu saatte devletlerin verdiği notaya verilecek yanıt son Ģeklini alacaktı. Bakanlar<br />

kurulu üyeleri ile Sadrazam o sırada makamında bulunacağı biliniyordu.<br />

Hazırlanan plan uygulamaya konulur. Ġttihat ve Terakki Merkezi<br />

Umumisinde beklemekte olan Enver kendisi için hazırlanan beyaz ata biner.<br />

Ġzmitli Mümtaz ve Filibeli Hilmi Bey‟ler de korumayı sağlamak için atın<br />

çevresinde yürürler. Grup Bab-ı Âli‟ye inen yola geldiği zaman Ömer Naci de<br />

burada çevresine toplanan kalabalığı galeyana getirmeye çalıĢıyordu.<br />

Enver, yanında Yakup Cemil, Sapancalı Hakkı, Mustafa Necip, Hilmi<br />

Bey‟ler olduğu halde sadaret binasına doğru yönelir. Onları Talât Bey ve Mithat<br />

ġükrü izler. Ġttihat ve Terakki‟nin baskını yapan ekibi, fazla bir engelle<br />

karĢılaĢmadan sadaret binasına girerler.<br />

Sadaret binasının giriĢindeki salonda gürültüler ve silah sesleri duyan<br />

Harbiye Nazırı Nazım PaĢa, salona çıkarak, Enver Bey ve arkadaĢlarına “ Ne<br />

oluyor? Aklınızca Sadareti mi basmaya geldiniz. Haddinizi biliniz.” diye<br />

61<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 368.


20<br />

azarlayıcı bir tonda bağırınca Yakup Cemil, Nazım PaĢa‟yı vurdu. Sonra Talât ve<br />

Enver Bey‟ler sadrazam odasına girdiler, ondan istifa etmesini istediler. Bu sözleri<br />

iĢitmemiĢ görünen Kâmil PaĢa niye geldiklerini sordu. Bunun üzerine Enver Bey,<br />

halkın ve askerin galeyan halinde olduğunu, kendisinin sadaretten çekilmesini<br />

istediklerini söyleyince, PaĢa biraz direnmek istedi. Fakat sonunda “cihet-i<br />

askeriyeden vuku bulan talep üzerine...” diye baĢlayan istifasını yazdı.<br />

Enver ve Talât cihet-i askeriye deyiminin yanına “ve ahaliden” ibaresinin<br />

de konmasını istediler. Ġstifayı alan Enver Bey saraya giderek Kâmil PaĢa‟nın<br />

istifa mektubunu PadiĢaha sundu 62 . “Müsaade-i şahaneleri olursa yerine Mahmut<br />

Şevket Paşa kulunuzun tayinini ahali ve ordu namına istirham ediyorum. Hükümet<br />

kuruluncaya kadar Dahiliye Nezareti işlerine vekil olarak Talât Bey’in bakmasını,<br />

ordu başkomutanlık vekaletine Müşir İzzet Paşa’nın getirilmesinin münasip<br />

olacağını takdirlerine arz ediyorum.” biçiminde konuĢtu 63 .<br />

Bab-ı Âli baskını ile istifa ettirilen Kâmil PaĢa hükümeti yerine, Mahmut<br />

ġevket PaĢa hükümeti kurmakla görevlendirildi. 15 safer 1331 (24 Ocak 1913)‟de<br />

Mahmut ġevket PaĢa‟nın takdim ettiği hükümet üyeleri listesi 16 Safer 1331<br />

(25 Ocak 1913)‟de onaylandı 64 .<br />

Bab-ı Âli baskını Kâmil PaĢa hükümetinin Edirne‟yi Bulgarlara bıraktığı<br />

için yapılmıĢtı. Edirne‟nin kurtarılması Ġttihat ve Terakki‟nin geleceği için<br />

önemliydi. Yeni hükümet büyük devletlerin (Dûvel-i muazzama) 17 Ocak 1913‟te<br />

tarihi notasına verilen cevap bu görüĢler çerçevesinde hazırlanırken Bulgarlar<br />

Çatalca‟da saldırıya geçtiler. SavaĢ dört gün sürdü. Ve ilk kez düĢman büyük<br />

kayıplar vererek geri püskürtüldü. Bu çatıĢma hükümeti uyardı. Edirne‟nin<br />

kurtarılması için yeni planlar yapıldı. Hareket iki istikâmetten olacaktı. Bir<br />

62<br />

63<br />

64<br />

Kâmil PaĢa‟nın istifa metni için bkz. Ali Fuat Türkgeldi, Görüp ĠĢittiklerim, cilt II, Ankara<br />

1949, s. 88,89; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 389.<br />

Çavdar, a.g.e., s. 127-135; Türkgeldi, a.g.e., s. 77-86; Tansu, a.g.e., s. 104-115; Hüsamettin<br />

Ertürk, Ġki Devrin Perde Arkası, Ġstanbul 1996, s. 78-82; ġeref ÇavuĢoğlu, Yakın Tarih, cilt<br />

I, Yıl 1962, s. 193-196.<br />

B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 2604, s. 1.


21<br />

taraftan Enver Bey, denizden sevk edilecek askerleri ġarköy‟e çıkarırken diğer<br />

taraftan da Bolayır (Gelibolu) cephesine aynı istikâmette harekete geçilerek<br />

Bulgarlar tam bir baskı altına alacaktı. Bu plan baĢarıya ulaĢtığı takdirde<br />

Çatalca‟daki Bulgar kuvvetlerin arkasındaki ikmal yolları kesilmiĢ olacaktı. Ne<br />

yazık ki Sarköy çıkartması 65 vaktinde yapılamadı ve istenilen sonuç alınamadı. Bu<br />

durumda barıĢ görüĢmeleri yeniden gündeme geldi.<br />

30 Mayıs 1913‟de Londra‟da 66 yapılan barıĢ görüĢmeleri sonunda Midye-<br />

Enez hattı iki devlet arasında sınır olmak üzere barıĢ antlaĢması imzalanacaktır.<br />

Bu anlaĢma ile Edirne Bulgarlara bırakılıyordu. Bu barıĢ Ġttihat ve Terakki‟nin<br />

muhaliflerince yenilgi olarak yorumlandı.<br />

Balkan devletleri Rumeli‟yi elimizden almak için birleĢtikleri halde,<br />

ganimeti paylaĢma hususunda birbirleriyle anlaĢamadılar. Sırplar ve Yunanlılar,<br />

Makedonya‟nın paylaĢılmasından dolayı Bulgarlarla savaĢa baĢladıkları gibi,<br />

Romanya da Bulgar arazisini istilaya baĢladı. Zor durumda kalan Bulgar askeri<br />

kuvvetlerini Edirne‟den geri çekmeye baĢladılar 67 . Bundan istifadeyi düĢünen<br />

Ġttihat ve Terakki ileri gelenlerinden Enver Bey ve Talât Bey harekete geçtiler.<br />

Enver Bey, kurmay baĢkanı olduğu kolordunun kumandanı HurĢit PaĢa‟yı, Talât<br />

Bey de kabine üyelerini Edirne‟nin geri alınması için ikna etmeye çalıĢtı 68 .<br />

20 Temmuzda hükümet elçileri vasıtası ile büyük devletlere Edirne üzerine<br />

yürüyeceğini bildirdi. Osmanlı ordusu büyük bir direniĢle karĢılaĢmadan Doğu<br />

Trakya‟yı içine alan Meriç Irmağı‟na kadar ilerledi 69 . Öncü kuvvetler Meriç‟i de<br />

geçerek Garbi Trakya‟ya girdiler ve Dimetoka‟yı iĢgal ederler. Milis kuvvetleri<br />

Gümülcine havalisine kadar sokuldular. Burada daha sonra merkezi Gümülcine<br />

65<br />

66<br />

67<br />

68<br />

69<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 390-401; Çavdar , a.g.e., s. 129-131.<br />

Londra AntlaĢması için bkz. Uçarol, a.g.e., s. 367-368; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 337-338; Mim<br />

Kemal Öke, “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu” Büyük Ġslam Tarihi Ansk. cilt XII, s. 168.<br />

Türkgeldi, a.g.e., s.105-106.<br />

Metin Martı, Cemal PaĢa Hatırat, Ġstanbul 1996, s. 49-51; Türkgeldi, a.g.e., s. 106.<br />

M. Hanefi Bostan, Said Halim PaĢa, Ġstanbul 1992, s. 37.


22<br />

olmak üzere “Batı Trakya Muvakkat İslam Hükümeti” ismi altında bir hükümet<br />

kuruldu 70 .<br />

Enver Bey kumandasındaki birlikler de pek fazla bir engelle karĢılaĢmadan<br />

21 Temmuz 1913‟de Edirne‟yi geri aldılar. Edirne‟nin geri alınıĢı ve bu harekât<br />

sırasında Kaymakam Enver Bey‟in aktif davranıĢları halk arasında onun Ģöhretini<br />

artırdı. Hatta bu arada onun için “Edirne‟nin ikinci fatihi” gibi övgülerde yazılır 71 .<br />

9- Enver Bey’in (Paşa) Saraya Damat Olması<br />

Enver Bey‟in sarayda talip olduğu kız Naciye Sultan, ġehzade Süleyman<br />

Efendi‟nin kızıdır. ġehzade Süleyman Efendi, Sultan Abdülmecid‟in yedi<br />

evladından biridir. Annesi AyĢe Tarziter kadın babasının üçüncü hanımıdır 72 .<br />

Enver Bey‟in yanında Naciye Sultan‟a bir takım talipliler daha vardır.<br />

Fakat Naciye Sultan onlar arasından Enver‟i seçer. PadiĢah Mehmet ReĢat‟ın da<br />

bu evliliği onaylamasıyla Enver Bey‟in validesi Dolmabahçe Sarayına gelir.<br />

PadiĢahın yanında, getirmiĢ olduğu niĢan yüzüğünü Naciye Sultana takar. Enver o<br />

dönemde Berlin ataĢemiliteridir (1911).<br />

NiĢandan sonra Enver Bey ile Naciye Sultan mektuplaĢmaya baĢlarlar.<br />

Daha önce birbirlerini görmemiĢlerdir. Fakat bu mektuplaĢmalar sayesinde<br />

birbirlerini tanırlar.<br />

Enver Bey, yine uzakta iken 1911‟de Dolmabahçe Sarayında nikahları<br />

olur. Nikahlarını ġeyhülislam Musa Kâzım Efendi kıymıĢtır 73 .<br />

70<br />

71<br />

72<br />

73<br />

Martı, a.g.e., s. 53-55.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 402; Ünal-Halaçoğlu, a.g.e., s. 55-56.<br />

Halit Ziya UĢaklıgil, “Enver PaĢa Nasıl PadiĢah Damadı OlmuĢtu”, Yakın Tarihimiz, cilt I,<br />

Yıl 1962, s. 212, 213.<br />

AĢiroğlu, a.g.e., s. 29-32.


23<br />

Enver Bey, Balkan harbinden sonra apandisit krizi geçirir. Daha önce<br />

apandisit ameliyatı geçirmiĢtir. Ġkinci defa apandisit ameliyatı olur 74 (Aralık<br />

1913). Ameliyattan sonra niĢanlısı kendisini hastahanede ziyarete gelir. Enver<br />

Bey ve NiĢanlısı Naciye Sultan yüz yüze burada görüĢürler.<br />

O sıralarda Enver Bey ( 4 Ocak 1914)‟te “Mirliva” Tuğgeneral rütbesiyle<br />

PaĢa ve Harbiye Nazırı olmuĢtur. Düğün merasimleri 5 Mart 1914‟te 75 Ģimdiki<br />

IĢık Lisesi binasında olur.<br />

almıĢtır 76 .<br />

Enver PaĢa, böylece saraya damat olarak “Damad-ı Şehriyarı” ûnvanını<br />

74<br />

75<br />

76<br />

Dr. Hüsrev Hatemi, Dr. Nil Sarı, “Enver PaĢa‟nın apandisit Ameliyatı”, Tarih ve Toplum, Yıl<br />

1984,s. 281.<br />

“Bu evlilikten Enver PaĢa‟nın Mâhpeyker ve Türkan adlı iki kızı ile bir oğlu olmuĢtur, ancak<br />

29 Eylül 1921‟de doğan oğlu Ali‟yi Enver PaĢa hiç görmemiĢtir. Enver PaĢa‟nın Türkistan‟da<br />

ölümüyle 23 yaĢında dul kalan ve bir yıl sonrada Enver PaĢa‟nın kardeĢi Kâmil Bey ile evlenen<br />

Naciye Sultan, 1952‟ye kadar yurt dıĢında kalmıĢ, bu arada Râ‟na adında bir kızı olmuĢtur.<br />

Hânedanın kadın azalarının yurda dönmelerine müsaade edilmeleri üzerine 1952‟de Ġstanbul‟a<br />

gelmiĢ, 5 Aralık 1957 tarihinde NiĢantaĢı‟nda vefat etmiĢtir.” AĢiroğlu, a.g.e., s. 45, 60, 68.<br />

Cebeci a.g.m, Yeni Yüzyıl Gazetesi, 6 Ağustos 1986, s. 8.


24<br />

B - BĠRĠNCĠ DÜNYA SAVAġI YILLARINDA<br />

ENVER BEY (PAġA)<br />

1- Enver Bey’in Harbiye Nazırlığı Dönemi<br />

Enver Bey, Bab-ı Âli baskınıyla, yaĢamın en önemli kavĢağına gelmiĢti.<br />

Bu kavĢak, imparatorluğun da kaderini belirleyecekti. Enver Bey apandisit<br />

ameliyatı için hastahanede yattığı günlerde, 18 Aralık 1913‟te Yarbaylıktan<br />

Albaylığı yükseltildi. Enver‟e Harbiye Nazırlığı fikrini yerleĢtiren, yine hastahane<br />

günlerinde parti içindeki silâhĢör arkadaĢlarıdır 77 . Bunlar Enver Bey‟in<br />

hastahanede yattığı sıralarda gelirler ve bu fikirlerini Enver Bey‟e açarlar. Yine<br />

bunlar fikirlerinin gerçekleĢmesi için o dönemin Dahiliye Nazırı ve partinin<br />

yetkili Ģahsı olan Talât PaĢa‟ya çıkarlar, fikirlerini söylerler. Fikirlerinin<br />

gerçekleĢmesi için tehdit etmekten çekinmezler. Bu fikir Enver Bey‟inde hoĢuna<br />

gider ve onu bir ideal olarak kabul eder.<br />

Aynı günlerde Enver Bey, dönemin Sadrazamı Sait Halim PaĢa nezdinde<br />

bir teĢebbüste bulunur ve ona 78 :<br />

“-Balkan harbinden sonra ordunun yeniden ıslahı ve düzenlenmesi için<br />

Harbiye Nazırı olmak mecburiyetinde olduğunu söyler...”<br />

77<br />

78<br />

“SilâhĢor olarak adlandırılan bu kiĢiler, Ġttihat ve Terakki‟nin bir nevi muhafızları bir nevi<br />

kanlı icra gücüdürler. Bunların hepsi asker kökenli olup daha sonra ordudan kopmuĢlar ve<br />

askerlikten ayrılmıĢlardır. Bu kiĢilerin bazıları Ģunlardır: Yakup Cemil, Topçu Ġhsan, Sapancalı<br />

Hakkı, Ġzmitli Mümtaz, Atıf Hilmi, Hüsrev Sami, Süleyman Askeri, Ömer Naci gibileri.”<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 417-421.<br />

Ziya ġakir, a.g.e., s. 417-421; Cemal Kutay, Lavrens’e KarĢı KuĢcubaĢı, Ġstanbul 1965,<br />

s. 25-29.


25<br />

Enver‟in ve arkadaĢlarının Harbiye Nazırlığı konusundaki kesin tavrı<br />

üzerine Talât Bey ve ġuray-ı Devlet Reisi Halil MenteĢe, Harbiye Nazırı Ġzzet<br />

PaĢa‟nın yanına giderler ve kendisine istifasını teklif ederler. Ertesi gün de Ahmet<br />

Ġzzet PaĢa Harbiye Nazırlığından istifa eder 79 .<br />

Harbiye Nazırı Ġzzet PaĢa‟nın istifa etmesi üzerine Said Halim PaĢa<br />

tarafından hazırlanan tezkirede Enver Bey‟in Mirlivâlığa terfisi ve Harbiye<br />

Nazırlığına teklifi isteniyordu. PadiĢaha sunulan tezkire Ģöyledir 80 .<br />

“Atüfetlû Efendim Hazretleri, Harbiye Nazırı paşa Hazretlerinin vuku-ı<br />

istifasına mebni Bingazi’deki hidemât-ı bergüzide ve fedâkârânesinden dolayı zam<br />

olunan üç sene ile kıdemen mir-alâylığı ihrâz eden Enver Bey’efendi’nin Balkan<br />

Muharebâtındaki fedâkârlığına mukâfeten üç sene daha kıdem zammıyla<br />

rütbesine mahsus müddet-i asgariyi ikmâl etmiş olduğuna ve mir-alâylıktan<br />

mirlivâlığa terfi nizâmnâmesi mucebince keyfiyet-i terfi intihâb ile icra<br />

oluncağına göre, mir-i mumâileyhin mir-livâlıkla Harbiye Nezâretine tayini tensib<br />

kılınmış ise de, ol bâbda her ne vech ile irâde-i seniye-i hazret-i padişahi şeref<br />

mûte’allık buyurulursa mantık-ı münif-i mucebince mu’âmele ifâ edileceği<br />

beyanla tezkire-i senâveri terkim kılındı efendim. Fi 4 Safer sene 332, fi 21<br />

Kânûn-i evvel sene 329. Sadrazam Mehmet Sa’id”<br />

verildi: 81<br />

Yukarıdaki tezkire Serkatib-i ġehriyari Ali Fuad imzası ile<br />

Ģu cevap<br />

“Marruz-ı Çâker-i Kemineleridir, iş bu tezkire-i samiye-i sadâret<br />

Penâhide melfuf irâde-i seniye lâyıhasıyla beraber manzur-ı âli olmuş ve lâyıha-i<br />

mezkure imza-i humayûn-î cânib-i mûlük hâne ile tevşih buyurularak leffen irae<br />

kılınmıştır. Ol babda emrû fermân hazret-i veliyû’l emrindir. Fi 5 safer sene 332,<br />

fi 21 Kânun-ı evvel sene 329...”<br />

79<br />

80<br />

81<br />

Tansu, a.g.e., s. 227-230.<br />

B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760.<br />

B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760.


26<br />

4 Ocak 1914 (5 Safer 1332 – 21 Kânun-î evvel 1329) tarihli irâde-i seniye<br />

ile Enver Bey Mir-livâ (tuğgeneral) rütbesi ile Harbiye Nazırlığına tayin edildi 82 .<br />

Enver PaĢa 6 Ocak 1914‟te Erkân-ı Harbiyye-i Umumiye Reisliği‟ne tayin<br />

edildi 83 .<br />

Enver PaĢa, Harbiye Nâzırı olur olmaz, orduda kapsamlı yenilik<br />

hareketlerine giriĢti. Ġlk planda Balkan harbinde yetersizlikleri sabit olan bu yaĢlı<br />

subayları emekliye sevketti 84 . Askerin üniforması yeniden düzenlendi. Okur-yazar<br />

sayısının artması için, eski Türkçe harfleri birleĢtirerek “Enveriye Yazısı” 85 adıyla<br />

yeni bir alfabe çıkardı. Yarbay ġerif Bey, Enver PaĢa‟nın ordudaki faaliyetlerini<br />

Ģöyle anlatır. 86<br />

“Eski alışkanlıkla yeni tayinlere ayak sallayan her kumandan veya subay<br />

derhal emekliye ayrıldı. İtiraz lakırdısı ağza alınmaz oldu. Herkese bir çeviklik,<br />

bir sürat, bir askerlik geldi. Ordu, yeni bir dünya’ya doğdu. Harbiye Nezâreti’nin<br />

kapıları kapandı. Ve içeriye iş sahiplerinden başka kimse giremez oldu. Alman<br />

ıslahat heyeti görev başına geçti. Bu ıslahat heyeti’nin yardımıyla işlemler, fazla<br />

formaliteden kurtularak, sade bir tarzda devam etmeye başladı. Ve ordumuz<br />

orduya, subayımız subaya benzedi. Herkes gördü ki, akıl ve bilgi, kanun ve nizam<br />

yolunda Türkler de, pekala yol arkadaşı olabilirmiş. Enver Paşa, Islahat<br />

Heyeti’nin taşkınlıklarını önler ve itirazlara rağmen bildiği yolda giderdi. O<br />

zaman ki Enver, Osmanlı tarihinin ilk kez gördüğü yenileştirici, çalışkan, kati ve<br />

azimkâr bir Harbiye Nazırı idi”<br />

82<br />

83<br />

84<br />

85<br />

86<br />

B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.6.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 430.<br />

Liman Van Sanders‟in SavaĢ Hatıraları, Hayat Tarih Mecmuası, (Çev. Osman ÖndeĢ), 1<br />

Aralık 1967, Yıl 3, cilt II, Sayı 11, Sıra 35, s. 29.<br />

Cebeci, a.g.m., Yeni Yüzyıl, 7.8.1996, s. 8.<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt II, s. 402.


27<br />

2- Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına Girişi:<br />

Birinci Dünya SavaĢı, Avrupalı devletlerin sanayi inkılâbını<br />

gerçekleĢtirdikten sonra dünyayı paylaĢmak üzere kendi aralarında baĢlattıkları bir<br />

sömürgecilik savaĢıdır.<br />

Almanya birliğini tamamladığı ve sanayiini kurduğu sırada dünya<br />

hammadde kaynakları ve pazarları diğer devletlerce paylaĢılmıĢ bulunuyordu.<br />

1894‟lerden sonra Almanya bazı sömürgeler elde etmiĢsede, bunlar onun için<br />

yeterli değildi. Çünkü geliĢen Alman sanayii hem bol hammadde kaynaklarına,<br />

hem de pazarlara muhtaçtı. Almanya‟nın güclü sömürgeci bir devlet halinde<br />

yükselmesi diğer Avrupa devletlerinin elinde bulunan sömürgelere sahip<br />

olmasıyla mümkündü. ĠĢte Almanya, bu durumu gözönüne alarak ordu ve<br />

donanmasını gittikçe güçlendirmeye baĢladı.<br />

Ġngiltere ve Fransa Almanya‟nın geliĢmesini endiĢe ile takip<br />

etmekteydiler. Alman deniz gücü neredeyse tehdit eder hale gelmesi Ġngiliz ve<br />

Fransız sömürgeleri için tehlike teĢkil ediyordu. Zira sömürgesiz Ġngiltere‟nin<br />

ayakta kalması mümkün değildi. Bu geliĢmeler Avrupa‟yı XX. yüzyılın<br />

baĢlarında iki ayrı bloklaĢmaya itti. Birisi Ġngiltere, Fransa ve Rusya diğeri<br />

Almanya, Avusturya, Macaristan ve Ġtalya idi 87 .<br />

Osmanlı Devleti Almanlarla ittifak yapmadan önce diğer büyük<br />

devletlerlede ittifak teĢebbüsünde bulunmuĢtu. Osmanlı Devleti, Ġngiltere ile<br />

giriĢtiği ittifak denemesinden bir sonuç alamamıĢtır 88 . Osmanlı Hükümeti Ruslara<br />

yaklaĢma niyeti ile Talât Bey‟i Litvanya ve BükreĢ‟e gönderdi. Fakat Rusya ile<br />

87<br />

88<br />

Sömürgeci faaliyetler için bkz. Yusuf Hikmet Bayur, XX. Yüzyılda Türklüğün Tarih ve<br />

Acun Siyasi Üzerindeki Etkileri, T.T.K. yay., Ankara 1974, s. 61-66.<br />

Martı, a.g.e., s. 111, 112.


28<br />

yapılan bu ittifak giriĢimlerinden bir sonuç alınamamıĢtır 89 . Cemal PaĢa, Birinci<br />

Dünya SavaĢı çıkmadan önce Fransa ile bir ittifak teĢebbüsünde bulunmak üzere<br />

Fransa‟ya gitti ise de Fransızlar yüz vermediler 90 . Osmanlı Devleti Yunanistan ile<br />

dahi ittifak teĢebbüsünde bulunmuĢtur 91 .<br />

28 Haziran 1914‟te Avusturya-Macaristan veliahdı Froncois Ferdinand ve<br />

eĢi Saray Bosna‟da bir Sırplı tarafından öldürülür. Bu olaydan sonra Avusturya-<br />

Macaristan imparatorluğu Hükümeti, Osmanlı Devletini üçlü ittifaka çekmek<br />

üzere çalıĢmaya baĢlar 92 . Almanya, 22 Temmuz 1914‟te Osmanlı Hükümetine<br />

resmen ittifak teklifinde bulunur 93 . Almanya‟nın ittifak teklifini Said Halim PaĢa,<br />

Enver PaĢa, Talât Bey ve Halil Bey kabul ettiler.<br />

Bu teklifi kabul etmelerinin sebebi Rus korkusudur 94 . Almanya‟nın o<br />

dönemde Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü bozacak veya devleti<br />

zayıflatacak bir politikası söz konusu değildir. Zira Almanya o dönemde Osmanlı<br />

Devletinin güçlü bir devlet olmasını istiyor. Çünkü Almanya‟nın menfaati<br />

Osmanlı Devletinin kuvvetli olması ile gerçekleĢebilirdi 95 .<br />

89<br />

90<br />

91<br />

92<br />

93<br />

94<br />

95<br />

Bayur, Türk Ġnkilâbı..., cilt II/4. Kısım, s.565; Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi<br />

(BaĢlangıçtan 1917’ye kadar), Ankara 1993, s. 417; A. Suat Bilge, Güç KomĢuluk (Türkiye<br />

Sovyetler Birliği ĠliĢkileri 1920-1964), Ankara 1992, s. 1,2. “Said Halim PaĢa Hükümeti,<br />

Almanya ile yapılan ittifaktan sonra diğer devletlerle de ittifak teĢebbüslerinde bulundu. 15<br />

Ağustos 1914 (23 Ramazan 1332-2 Ağustos 1330) „te yayınlanan îrâde-i seniyede Talât Bey‟in<br />

Edirne‟ye gittiğinden bahsedilir.” B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: s.11;<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.12.<br />

B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s.15; Martı, a.g.e., s. 115-121;<br />

Bayur,Türk Ġnkılâbı..., cilt I, 14. Kısım, s. 549-558; Kutay, KuĢçubaĢı..., s. 83.<br />

B.O.A., Ġrâde Dosya Tasnifi, Karton No: 4, Evrak No: 760, s. 16.<br />

Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt II/ 4. Kısım, s. 626-629.<br />

Enver Bolayır, Talât PaĢa’nın Hatıraları, Ġstanbul 1946, s. 223; Martı, a.g.e., s.121.<br />

Martı, a.g.e., s.125-127; Nahid MenteĢe, Babam Halil MenteĢe’nin Hayatından Kısa<br />

Notlar, Milas 1950, s. 14; Ali Ġhsan Sabis, Birinci Dünya Harbi, Ġstanbul 1990, cilt I, s. 31,<br />

33, 40; Bayur Türk Ġnkılâbı..., cilt II/4. Kısım, s. 632-636 ; J. Shaw-K. Shaw, a.g.e., cilt II,<br />

s. 327-373.<br />

Martı, a.g.e., s.127.


29<br />

2 Ağustos 1914‟te Almanya ile Osmanlı Devleti arasında ki ittifak<br />

antlaĢması, Sadrazam Said Halim PaĢa ve Alman Büyükelçisi Wangenheim<br />

tarafından imzalandı 96 . Akabinde Harbiye Nazırı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye<br />

Reisi Enver PaĢa tarafından 2 Ağustos 1914 tarihinde genel seferberlik ilân edildi.<br />

Aynı tarihte hükümet Meclis-i Mebusân‟ı süresiz olarak kapattı.<br />

Ġttifak anlaĢmasının hemen sonra 10 Ağustos 1914‟te Almanların Goben<br />

ve Breslaw gemileri Ġngiliz gemilerinin takibi üzerine Çanakkale Boğazına<br />

geldiler. Çanakkale Boğazına sığınan bu gemiler bir Osmanlı kılavuz gemisi torpil<br />

tarlaları arasından geçerek güvenli bölgeye getirildi. Almanya‟ya ait olan bu<br />

gemilerin Enver PaĢa‟nın emriyle güvenli bölgeye alındığı ileri sürülmektedir 97 .<br />

Bu olaydan ne Sadrazamın, ne Cemal PaĢa‟nın ne de diğer Nazırların haberi<br />

vardır 98 . Said Halim PaĢa‟nın Yeniköy‟deki yalısında toplanan Heyet-i Vükelâ, bu<br />

olup bitti karĢısında gemilerin satın alındığını ilân etti 99 .<br />

Almanların Goben ve Breslaw gemileri satın alındıktan sonra Said Halim<br />

PaĢa, Osmanlı Devleti‟nin tarafsız olduğunu ilân etti. Goben‟e Yavuz ve<br />

Breslaw‟a Midilli adı verildi.<br />

Almanya Osmanlı Devletini savaĢa sokmak için tertipler düzenlemektedir.<br />

Karadeniz olayı bunlardan biridir. Osmanlı Donanmasının birinci komutanı<br />

Amiral Souchon, Enver PaĢa tarafından 25 Ekim 1914‟te Karadeniz‟e çıkıp Rus<br />

filosuna tecavüz emri verildiği ileri sürülmekle beraber, Halil MenteĢe, bu iddiayı<br />

96<br />

97<br />

98<br />

99<br />

Söz konusu ittifak anlaĢmasının orijinal metni Türk hariciyesi tarafından ortaya<br />

konulamamıĢtır. Akdes Nimet Kurat‟ın Türkiye ve Rusya (1789-1919), Ankara 1970 adlı<br />

eserinde Fransızca aslı mevcuttur. S. (630-631), Kurat‟ın belirttiğine göre, metnin aslı Bonn‟da<br />

Alman DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivindedir.<br />

Martı, a.g.e., s.128; Bolayır, a.g.e., s. 25.<br />

Bolayır, a.g.e., s. 27.<br />

Martı, a.g.e., s.128, 129.


30<br />

ileri sürenlerin bunu ispatlayamadıklarını ve hatta Enver PaĢa‟nın böyle bir emir<br />

vermediğini kendisine söylediğini belirtmektedir 100 .<br />

Amiral Souchon komutasındaki Osmanlı Donanması, 27 Ekim akĢamı<br />

Karadeniz‟e açıldı. 29 Ekim 1914‟te Sivastopol ve Novorossisk ve 30 Ekimde<br />

Odesa limanları bombardıman edildi 101 .<br />

2 Kasım 1914‟te Rusya, 5 Kasımda Ġngiltere ve Fransa, Osmanlı Devletine<br />

savaĢ ilân ettiler. Buna karĢılık Osmanlı Devleti 11 Kasımda yayınlanan irâde-i<br />

seniye ile bu devletlere cihat ilân etti 102 .<br />

3- Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Osmanlı Devleti ve Enver Paşa<br />

SavaĢa 1 Kasım 1914‟te sınırı geçen Ruslar baĢladı. Osmanlılar Rus<br />

birliklerini durdurup birkaç gün sonra püskürttüler. 21 Aralıkta Enver PaĢa,<br />

Rusların Kafkaslar‟da ana üstleri olan Kars‟la haberleĢme hatlarını kesmek 103 ,<br />

Güney Kafkasya‟ya ve kuzey Ġran‟a girip Rusların arkasını çevirmek için üçüncü<br />

orduyu saldırıya geçirtti 104 . Parlak sonuç vermesi gereken SarıkamıĢ harekâtı<br />

10 Ocak 1915‟te feci bir fiyaskoyla sonuçlandı. Katılan Osmanlı birlikleri<br />

neredeyse yok oldular. Bu savaĢta ölü sayısı 60.000‟den az olmadığı tahmin<br />

edilmektedir. Ölenlerin bir çoğu soğuk, hastalık ve açlıktan ölmüĢlerdir. Sonuç<br />

belli olmaya baĢladığı sıralarda dahi Enver PaĢa taarruz da ısrar ediyordu 105 .<br />

100 Bu meselelerle ilgili olarak bkz. Sabis, a.g.e., cilt II, s. 40, 41; Bayur, Türk Ġnkılâbı..., cilt III/<br />

1. Kısım, s. 233, 234; Bolayır, a.g.e., s. 29; Martı, a.g.e., s.128-133; Liman Von Sanders Hayat<br />

Tarihi Mecmuası, (çev. Osman ÖndeĢ), 1 Ocak 1968, Yıl 3, cilt II, Sayı 12, Sıra 36, s. 43.<br />

101 Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt III/ 1. Kısım, s. 238; Karal, a.g.e., cilt IX, s. 392, 393.<br />

102 Bayur, ,Türk Ġnkılâbı..., cilt III/ 1. Kısım, s. 260.<br />

103 Kurat, a.g.e., s. 420, 421; J. Shaw-Kural Shaw, a.g.e., cilt II, s. 378.<br />

104 Armaoğlu, a.g.e., cilt I, s. 112.<br />

105 AkĢin, Türkiye’nin Yakın Tarihi, s. 87; Fahri Çeliker, Askeri Tarih Bülteni, 11-20 ġubat<br />

1986, s. 97.


31<br />

Yenilginin kesinleĢmesi üzerine Enver PaĢa III. Ordu Kumandanlığına Hafız<br />

Hakkı PaĢa‟ya tayin ederek Ġstanbul‟a döndü 106 .<br />

Cemâl PaĢa‟da büyük hayallerle Kanal harekâtına giriĢti. Bahriye Nazırlığı<br />

görevi devam etmekle birlikte ġam‟daki Dördüncü Ordu üzerine aldı. 21 kasım<br />

1914‟te beyan olan Ġrâde-i Seniye ile Harbiye Nâzırı Enver PaĢa, Bahriye<br />

Nezâretini de vekâleten yürütmekle görevlendirildi 107 . Bahriye Nâzırı ve<br />

Dördüncü Ordu Komutanı Cemâl PaĢa hazırlıklarını yaptıktan sonra, 14 Ocak<br />

1915‟de kanalı geçmek için yaptığı harekât baĢarısızlıkla sonuçlandı. Bundan<br />

sonra bu cephedeki savaĢ önemini kaybetti 108 .<br />

Ruslar SarıkamıĢ muharebesi sırasında Osmanlı Devletinin baĢka bir<br />

yönden sıkıĢtırılmasını istemesi üzerine Ġngiltere, Çanakkale harekâtını planladı.<br />

Fransızların da yardımıyla 19 ġubat 1915‟te Çanakkale‟ye karĢı denizden taarruza<br />

baĢladı 109 . 18 Mart 1915‟de Ġtilaf donanmasının Çanakkale‟ye girmek giriĢimi<br />

baĢarısızlıkla neticelendi 110 . Bunun üzerine 25 Nisanda Gelibolu Yarımadası‟na<br />

yapılan çıkarma baĢarısızlıkla neticelendi. Donanma toplarının bombardıman<br />

desteğine ve kanlı muharebelere rağmen Ġtilaf devletleri Aralık 1915 ve Ocak<br />

1916 tarihleri arasında Gelibolu‟yu terk etmek zorunda kaldılar 111 . Türklerin<br />

Çanakkale‟de sağlam olduklarına kanaât getiren Bulgarlar da 6 Eylül 1915‟te<br />

Alman ittifakına katıldılar.<br />

29 Nisan 1916‟da Türk ordusu bir baĢarı daha elde eder. Irak‟ta Kut-ül<br />

amare‟de bir süredir Ġngiliz Generali Townshed komutasındaki bir orduyu<br />

kuĢatmıĢ bulunan Osmanlı ordusu, bunları teslim olmak zorunda bırakır. Bu<br />

olayın da Türk maneviyatını ne kadar kuvvetlendirdiği tahmin edilebilir. Fakat bu<br />

106 Öke, “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu”, a.g.e., cilt XII, s. 181.<br />

107 Uçarol, a.g.e., s. 386, 387.<br />

108 Kanal harekâtı hakkında geniĢ bilgi için bkz. Martı, a.g.e., s. 156-188; Aydemir, Enver paĢa...,<br />

cilt III, s. 164-180; Karal a.g.e., cilt IX, s. 24-29.<br />

109 J. Shaw-K,Shaw, a.g.e., cilt II, s. 380.<br />

110 Uçarol, a.g.e., s. 387.<br />

111 Karal, a.g.e., cilt IX, s. 460-476.


32<br />

baĢarı geçici olacaktır. Burada ki birliklerin bir kısmının Enver PaĢa tarafından<br />

Ġran‟a kaydırılması üzerine Ġngilizler toparlanır ve 11 Mart 1917‟de Bağdat‟ı<br />

alırlar 112 . Doğu Anadolu‟da da durum hiç parlak değildir. 11 Ocak 1916‟da Rus<br />

taarruzu baĢlar. Bir kaç ay içinde Erzurum (16 ġubat), Rize (8 Mart), Trabzon (18<br />

Nisan), Erzincan (25 Temmuz) düĢer 113 . Öte yandan Ġngilizlerle anlaĢmıĢ olan<br />

Mekke Emiri ġerif Hüseyin, 1-2 Haziran 1916‟da gizlice isyan eder. Mekke‟yi ele<br />

geçirir. Böylece Arapların bir bölümüyle yolların ayrılmıĢ olduğu, Ġttihat ve<br />

Teraki‟nin ise Türk ulusçuluğunun örgütü olduğu daha da vurgulanmıĢ olur 114 .<br />

Gittikçe kötüleĢen bu tablo da birden bire bir ıĢık parlar. Rusya‟da<br />

7 Kasım 1917‟de BolĢevikler yaptıkları bir darbeyle, iktidara gelirler. BolĢevikler,<br />

ilhaksız, tazminatsız barıĢ istediklerini ve Ġtilaf devletlerinin gizli paylaĢma<br />

antlaĢmalarını reddettiklerini duyururlar. Bununla da kalmazlar, gizli antlaĢmaları<br />

yayınlayıp hemen mütareke görüĢmelerine baĢlarlar 115 . 15 Aralıkta Ruslarla<br />

mütareke yapılır. 3 Mart 1918‟de Müttefiklerle Rusya arasında (3 Mart 1918) de<br />

anlaĢması yapıldı. BolĢevik Hükümeti ile Osmanlı Devleti arasında Erzincan‟da<br />

18 Aralık 1917‟de bir barıĢ anlaĢması daha imzalandı 116 .<br />

Rusya‟nın savaĢtan çekilmesi Müttefiklere derin bir nefes aldırdığı<br />

Ģüphesizdir. Ne var ki bu geçici rahatlamaydı. Çünkü büyük bir Ġtilaf devleti<br />

savaĢtan ayrılırken, çok daha güçlü bir devlet, A. B. D‟de savaĢa girmiĢtir.<br />

Bir süre olsun Ġttifakın doğu cephelerinde Ģenlik vardı.12 ġubat 1918‟de<br />

Türk ordusu ilerlemeye baĢlar ve o ay Erzincan ve Trabzon, Mart‟ta Erzurum,<br />

Ardahan, Nisan‟da SarıkamıĢ, Van, Batum, Kars alınır. Ġmzalanan Brest-Litovsk<br />

BarıĢı AntlaĢmasıyla 93 harbinde kaybedilen Kars, Ardahan, Batum sancakları<br />

geri alınmıĢtır.<br />

112 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 190-208.<br />

113 Kurat, a.g.e., s. 421.<br />

114 AkĢin, Türkiye’nin Yakın Tarihi..., s. 89.<br />

115 Kurat, a.g.e., s. 433, 434.<br />

116 Nâsır Yüceer, Birinci Dünya SavaĢında Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan<br />

Harekâtı, Ankara 1996, s. 14-17; B.O.A., Bab-ı Âli Evrak Odası, No: 25103.


33<br />

28 Mayıs 1918‟de Azerbaycan bağımsızlığını ilân eder. Kurulan hükümet<br />

kendini Ermeniler, Ruslar ve Ġngilizler yönünden tehdit altında gördüğü için,<br />

Osmanlı Hükümetinden yardım ister. Osmanlı Ordusu Azerbaycan yönünde<br />

ilerlemeye devam eder. 15 Eylülde Bakû, Ġngiliz iĢgalinden kurtarılır. Osmanlı<br />

ordusu bununla yetinmez. Daha Kuzeye Dağıstan‟a müdahale edip 6 Ekim‟de<br />

Derbent‟e geçer 117 .<br />

4- Birinci Dünya Savaşının Sonu ve İttihat ve Terakki’nin Yönetimden<br />

Çekilmesi<br />

Doğu cephemizdeki kazanılan bu baĢarılar savaĢın kaderi üzerinde önemli<br />

değiĢmeler yapmamıĢtı. SavaĢtan, önce Bulgaristan çekildi. Bulgaristan 29<br />

Eylül‟de barıĢ istemesiyle Ġstanbul‟un batıdan iĢgal edilmesi tehlikesi ile karĢı<br />

karĢıya kalmıĢtı. AnlaĢma devletlerinin silah ve malzeme üstünlüğü karĢısında<br />

Almanya ve Avusturya-Macaristan Ġmparatorlukları da daha fazla dayanamadılar.<br />

Onlar da ateĢkes anlaĢması önerisinde bulundular (4 Ekim 1918).<br />

Dönemin Harbiye Nazırı Enver PaĢa ise savaĢın son günleri içerisinde<br />

Kafkasya ve Bakü‟de bulunan amcası Halil PaĢa ve kardeĢi Nuri PaĢa‟ya çektiği<br />

telgraflarda bu bölgede bağımsız bir Türk hükümeti kurmalarını ve Ġngilizlere<br />

karĢı bir cephe tesis etmelerini istiyordu 118 .<br />

13 Ekim 1918‟de Ġttihat ve Terakki kabinesi istifasını sunarak hükümetten<br />

çekildi 119 . 14 Ekim‟de Ahmet Ġzzet PaĢa hükümeti kuruldu. Yeni hükümet ilk iĢ<br />

olarak mütareke talebinde bulundu. 30 Ekim 1918 tarihinde Ġngiliz Amirali<br />

Calthorpe ile yapılan görüĢmeler sonunda Osmanlı Devleti açısından ağır<br />

hükümler taĢıyan Mondros Mütarekesi imzalandı 120 .<br />

117 Yüceer, a.g.e., s. 9-17.<br />

118 Mondros mütarekesinden yaklaĢık bir ay önce Enver PaĢa‟nın Halil ve Nuri PaĢalara çektiği<br />

telgraflar ve aldığı cevablar için bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., s. 366-374.<br />

119 Cemâl Kutay, “Talât, Enver ve Cemal paĢalar Memleketi Niçin ve Nasıl TerketmiĢlerdi?”,<br />

Tarih KonuĢuyor, cilt I, Sayı 1, ġubat 1967, s. 22.<br />

120 Ali Fuat Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi, Ankara 1948, s. 6-10.


34<br />

BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />

ENVER PAġA’NIN YURT DIġINA ÇIKMASI VE FAALĠYETLERĠ<br />

A- BAKÛ KURULTAYI (1-8 EYLÜL 1920)’ NA KADAR ENVER<br />

PAġA’NIN FAALĠYETLERĠ<br />

1- Enver Paşa’nın İstanbul’dan Ayrılışı ve Kırım’a Varışı<br />

Mondros Mütarekesi‟nin imzalandığı günden sonra ne Enver PaĢa‟nın ne<br />

Talât PaĢa‟nın, ne de Cemal PaĢa‟nın memlekette kalmalarına imkan vardı. Çünkü<br />

Ġstanbul‟a en kısa zamanda düĢman donanması gelebilir, bir numaralı harp<br />

suçlularını yerinde tevkif edebilirdi. Kaldı ki Ġttihat ve Terakki ile arası pek iyi<br />

olmayan son padiĢah VI. Mehmet Vahideddin‟den de yardım görmeleri mümkün<br />

değildi. 121 . Enver PaĢa KuruçeĢme‟deki yalısında son toplantıda, Mondros<br />

Mütarekesi imzalanmasından sonra baĢlayan ve “savaĢın ikinci safhası” olarak<br />

tanımladığı dönem için savaĢmaya kararlı olduğunu göstermiĢti. “Unutmayın,<br />

daha önce Balkan SavaĢı‟nı ikinci safhasından kazanmıĢtık” diye bağırmıĢtı.<br />

Enver PaĢa bu savaĢtaki yenilgiyi sadece geçici bir çekiliĢ olarak<br />

yorumlamaktaydı. Fakat daha sonra Ġzmir Valisi Rahmi ve Talât PaĢa, yurt dıĢına<br />

çıkma konusunda Enver‟i ikna ettiler. 122<br />

Almanların yardımı ile yolculuk hazırlığı tamamlandı. Enver PaĢa,<br />

Ġstanbul‟dan ayrılmadan önce Sadrazam Ġzzet PaĢa‟ya bir mektup gönderdi. Bu<br />

mektup Ģu Ģekildedir. 123<br />

“Mâruzdur,<br />

121 Tansu, a.g.e., s. 386; Cemal Kutay, Tarih KonuĢuyor, cilt I, Sayı 1, ġubat 1964, s. 22-26;<br />

“Tarih Mektuplar”, Tanin, 15 Ekim 1944, s.1.<br />

122 Masayuki Yamauchi, HoĢnut OlamamıĢ adam-Enver PaĢa Türkiye‟den Türkistan‟a, Ġstanbul<br />

1995, s.19<br />

123 ġakir, a.g.e., s. 141, 142.


35<br />

Mütareke-i münferide dolayısıyla vatanımın şimdilik alacağı şekil, yakın<br />

zamanlarda bu topraklarda nâfi bir iş göremeyeceğime âyan bir alâmettir.<br />

Binanaleyh zaten mevcut olan mezuniyet zamanında faydalı bir sürette iş<br />

göreceğimi ümit ettiğim Kafkasya’ya hareket ediyorum. Bu süretle bütün hayat ve<br />

mevcudiyetimi, iyiliğine vakfettiğim memleketimde kalarak dinime, milletime,<br />

Padişahıma hizmet edememekten mütevellit teessürüm pek büyüktür. Fakat<br />

Kafkasya’da bir İslam İstiklâlinin husül bulmasına yardım edebilmek ümidi,<br />

teessürümü biraz tâdil ediyor. İlerde hizmet edebilmek imkanı hasıl olunca<br />

herhalde gelip burada aynı maksatla çalışmayı tercih edeceğim. Şu müşkülat<br />

zamanında deruhte buyurduğunuz vazifede muvaffakiyetinizi Allah’tan diler, arz-ı<br />

hürmet ederim.”<br />

3 TeĢrin-i sâni 1334<br />

Enver<br />

2 Kasımı 3 Kasıma bağlayan 3 TeĢrin-i sâni 1334 (1918) gecesi 124 boğazın<br />

muhtelif noktalarından muhtelif kimseler harekete hazır idiler. Bir motor Enver<br />

PaĢa‟yı yalısından alarak U-67 Alman denizaltısına ulaĢtırmıĢtır 125 . Bu Alman<br />

denizaltısı ile memleketi terk edecek ittihatçılar sekiz kiĢiydiler. Bunlar; Enver,<br />

Talât, Cemal, Beyrut Valisi Azmi, Ġstanbul eski Polis Müdürü Bedri, Dr Nazım,<br />

Dr. Bahaeddin ġakir ve Umumi Katip Mithat ġükrü. Fakat Talât PaĢa‟nın<br />

tavsiyesi üzerine Mithat ġükrü Ġstanbul‟da kaldı.<br />

124 Enver PaĢa ve arkadaĢlarının bindikleri gemi ve yola çıkıĢ tarih üzerinde nakiller birbirleriyle<br />

çeliĢir. Bunlardan ġ. S. Aydemir, hareket tarihini 7-8 Kasım olarak yazmıĢtır. O günlere<br />

arkadaĢlarıyla birlikte yaĢayan ittihatçı Emir ġekip Arslan ise 1918 yılının ikinci teĢrin ayının<br />

birinci haftasında Ġstanbul‟dan ayrıldıklarını yazmaktadır. Bindikleri gemi konumunda ise<br />

bazen bir denizaltı, bazen bir torpidodan söz edilir. Hatta bir Alman nakliye gemisinin adı bile<br />

geçer. Ama Karadeniz‟de Alman torpidosu yoktu. Ruslardan alınan bir torpidonun kullanılmıĢ<br />

olması akla gelir. Fakat (U) iĢareti Underwater alınarak Almanların genellikle denizaltı<br />

anlamında kullandıkları bir iĢarettir Birinci ve Ġkinci Dünya harplerinde Almanlar bu iĢareti<br />

kullandılar. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 505.<br />

125 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 505.


36<br />

Gemide ise ilerde ne yapılacağı konuĢuluyordu. Bu konuda ise Enver PaĢa;<br />

“Rusya’ya geçmek, Ruslarla anlaşarak Türkistan’ı ayaklandırmak. Kafkaslarda<br />

teşkilat vücuda getirmek, düşmana karşı çıkmak, Allah takdir etmişse burada<br />

zafer sağlamak, etmemişse bu yolda ölmek”ten bahsediyordu. Fakat Talât<br />

PaĢa‟nın görüĢü ise Ģuydu: 126<br />

“-Bizim siyasi ömrümüz artık sona ermiştir. İster haklı, ister haksız yere<br />

olsun, bir kere üstümüze milletin kin ve gazap yüzü döndü. Bizim yürüyeceğimiz<br />

en kısa ve münasip yol Avrupa’ya giden yoldur.”<br />

Enver PaĢa ve arkadaĢları bindikleri Alman denizaltısı ile, ertesi gün Kırım<br />

yarımadasında ve Sivatopol‟un yakınında Gözleve‟ye (Eupatorya‟ya) vardı.<br />

Buradan bir Alman askeri treni ile Gözleve‟den hareket edilir. Hedef Akmescit<br />

yolu ile batıya Berlin‟e ulaĢmaktır. Gözleve‟den hareket eden askeri tren,<br />

Akmescit istikâmetinde ve ilk istasyonda bir gece bekler 127 . Enver PaĢa bu<br />

istasyonda arkadaĢlarına hiçbir haber vermeden onlardan ayrılır 128 .<br />

2- Enver Paşa’nın Kafkas Politikası<br />

Rusya‟da kurulan yeni BolĢevik Hükümeti ile 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan<br />

Brest-Litovsk AnlaĢması ile 1878 Berlin AnlaĢması ile bu bölgede kaybedilen<br />

yerler tekrar ele geçirilmiĢ ve buna hukuki bir nitelik kazandırılmıĢ oldu.<br />

Birinci Dünya SavaĢı‟nın son günlerinde Enver PaĢa‟nın kardeĢi Nuri PaĢa<br />

Kafkaslarda birlikleri “Ġslam Ordusu” olarak teĢkilatlandırmıĢtı. Amcası Halil<br />

126 Emir ġekip Arslan , ġehit Enver PaĢa ve ArkadaĢları, (Çev. Aziz Akpınarlı), Samsun 1948,<br />

s. 7-9.<br />

127 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 498-499.<br />

128 Bu konuda bkz. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 507-509.


37<br />

PaĢa‟yı da ġark Orduları Grup kumandanlığına getirmek sûretiyle bu bölgede ki<br />

etkinliğini artırmak suretiyle ileriye yönelik planlar düĢünmekteydi 129 .<br />

Enver‟in amcası Halil PaĢa ve genç kardeĢi Nuri PaĢa, milli kahramanlar<br />

olarak gömüldükleri Azarbeycan ve Dağıstan‟da ünlerinden yararlanmaya devam<br />

etmekteydiler. Halil ve Nuri, kendilerin “Türkistan Cumhuriyeti” ve “Batum-<br />

Kars-Ardahan‟dan oluĢan Cumhuriyetin” yeni liderleri olarak hayal<br />

etmekteydiler. Mütarekeden hemen önce Enver PaĢa, çok büyük bir miktar olan<br />

700.000 liranın Azarbeycan‟a gönderilmesi emretmiĢ ve burada direniĢ için silah<br />

ve mühimmat toplamaya çalıĢmıĢtır. 130<br />

ġark Cephesi‟nde yaĢanan bu geliĢmeler savaĢın genel gidiĢatı üzerinde<br />

pek fazla etkili olamamıĢtı, Enver PaĢa ise bu bölgede bulunan amcası Halil PaĢa<br />

ve kardeĢi Nuri PaĢa‟lara çektiği telgraflarda mücadelenin kesinlikle<br />

bırakılmamasını, savaĢın kaybedilmesinden sonra kendisinin de oraya geleceğini,<br />

yeni bir mukavemet hareketi oluĢturmalarını söylüyordu 131 .<br />

Enver PaĢa, Kafkasya‟ya ulaĢtığı takdirde kardeĢi Nuri PaĢa‟nın yanındaki<br />

bu birliklerle birlikte Azerbaycan ve Dağıstan memleketlerindeki müslüman halkı<br />

ayaklandırabileceğine inanmakta idi 132 .<br />

Enver PaĢa, bu amaç için Kafkasya‟da anlaĢma dıĢı bir mücadeleyi idare<br />

etmek üzere Bakü‟yü ziyaret etmek istemekteydi. Kafkasya‟da birlikler 1918‟deki<br />

gücüne ulaĢmıĢ bulunmaktaydı. Bu hazırlıklar saldırıyı püskürtmek için alınmıĢ<br />

tedbirlerdi. Enver PaĢa daha sonra Moskovada‟ki ilk elçi Ali Fuat PaĢa‟ya bunu<br />

Ģöyle açıklamıĢtır 133 .<br />

“Kafkasya’daki ordularımızın gücüne güvenerek merkezi Bakü’de olmak<br />

üzere geçici bir hükümet kurabilirdim. Uygulanan baskıya ve sunulan barış<br />

129 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 381-383.<br />

130 Yamauchı, a.g.e., s. 44<br />

131 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 461-476.<br />

132 Arslan, a.g.e., s. 9,10.<br />

133 Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Ġstanbul 1955, s. 13, 14.


38<br />

şartlarına bağlı olarak, güçlerimle anayurdun yeniden yapılanmasına<br />

sarfedebilirdim.”<br />

ĠĢte Enver PaĢa ve ittihatçı liderlerin yurt dıĢına çıkma teklifini kabul ettiği<br />

zaman kendisinin Kafkaslara geçerek orada çalıĢacağını, TeĢkilât-ı Mahsusa‟yı<br />

devrettiği Albay Hüsamettin Ertürk‟e de söylemiĢti 134 .<br />

3- Enver Paşa’nın Kafkasya’ya Ulaşma Teşebbüsleri<br />

Enver PaĢa, arkadaĢlarından ayrıldıktan sonraki düĢüncesi bir yolunu<br />

bulup Kafkaslara ulaĢmaktı. Fakat karayolu BolĢevizm aleyhine teĢkil edilmiĢ<br />

kuvvetlerle kapatılmıĢtır. ġu halde yalnız deniz yolu kalıyordu. Bunun için de bir<br />

müddet karada yol aldıktan sonra Kırım limanlarından birine vardı. Uzun müddet<br />

uğraĢtıktan sonra nihayet küçük bir yelken gemisi kiralamaya muvaffak oldu. Bu<br />

gemiyle Karadeniz‟i aĢacak ve Kafkasya sahiline ulaĢacaktı. Bu yelkenli ile<br />

Kırım‟dan ayrıldıktan bir süre sonra Ģiddetli bir fırtına oldu ve geminin yelkenleri<br />

parçalandı. Üç gün üç gece Enver PaĢa gemiyle dalgalara karĢı mücadele ettikten<br />

sonra fırtına yolculuk ettikleri gemiyi Kırım sahiline attı. Bu olaydan sonra Enver<br />

PaĢa hastalandı ve bir müddet istirahat etmek durumunda kaldı 135 .<br />

Geçirdiği bu büyük tehlikeye rağmen Enver PaĢa Kafkasya‟ya ulaĢma<br />

teĢebbüsünden vazgeçmez. Bu defa kara yolunu tercih eder. Halbuki o sırada<br />

Denikin orduları Kafkasya-Rusya hududunda BolĢeviklere karĢı mücadele<br />

ediyordu. Bu sebeple kara yoluyla Kafkasya‟ya ulaĢmanın imkanı yok idi. Enver<br />

PaĢa bunu bilmekle beraber bir çaresini bularak Denikin ordusu arasından<br />

geçmeye iki defa teĢebbüs etti. Ġkinci defada Denikin askerleri tarafından<br />

tutuklandı ise de bir müddet sonra da kaçmaya muvaffak oldu 136 .<br />

134 Ertürk, a.g.e., s.164-170.<br />

135 Arslan, a.g.e., s.10; Arif Cemil (Denker), Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları, Ġstanbul<br />

1992, s. 16.<br />

136 Denker, a.g.e., s. 16, 17; ġakir, a.g.e., s. 143.


39<br />

Enver PaĢa, Kafkasya‟ya ulaĢma konusunda olumsuz neticelenen bu<br />

giriĢimlerden sonra trenle Almanya‟ya gitti.<br />

4- Enver Paşa’nın Almanya’daki Faaliyetleri<br />

Kafkasya‟yla ilgili projelerin suya düĢmesi ve Enver PaĢa‟nın da Berlin‟e<br />

dönmesi üzerine bütün ittihatçılar bir araya gelmiĢ bulunuyorlardı. Enver PaĢa ve<br />

arkadaĢlarının fiilen siyasi temas ve faaliyetleri 1919 yılında baĢlar. Bu konuda en<br />

hareketli en sıkı çalıĢmalar da Enver PaĢa‟ya düĢer.<br />

Batılılarla ilk görüĢme Berlin‟deki Ġtalyan delegesi ile olur. Fakat Ġtalyan<br />

delegesi öyle pek iĢe giriĢmeyerek yalnız görüĢmelere vasıta olacağını söyleyip iĢi<br />

kısa kesmiĢ ve konuĢmalar pek akademik cereyan etmiĢ.<br />

Enver PaĢa, Ġngilizlerle de temas halindedir. 26 ġubat 1920 tarihinde<br />

Münih‟de bulunan Cemal PaĢa‟ya yazdığı mektubunda Ġngilizlerle yapılan<br />

görüĢmelerle ilgili Ģu bilgileri vermektedir. 137<br />

“...Bilmem Pazartesi günü tayyaremiz parçalanarak kimseye zarar<br />

olmaksızın yine eve döndüğümüzü yazmışmıydım kardeşim? Fakat daha garibi<br />

eve gelince İngilizlerle müzakereye vasıta olan zat bu, sabah malüm İngilizin<br />

telefonla benimle veya vekilimle görüşmek istediğini bildirdi. Kızgın olduğumdan<br />

ciddi bir şey varsa görüşeyim, dedim. Nihayet akşam görüştüm.Mumaileyh ilk<br />

müzakerelerin kesilmesine İngiliz nazırlarının pek müteessif olduklarını mamafih<br />

şimde gerek nazırların fikri ve gerekse İngiltere’nin artık Fransızlardan ayrı<br />

politika takibinde serbest olduklarını, saniyen İngilizler eski fikirlerini terkederek<br />

ekseriyetini temsil eden milliyetçilerle beraber çalışmak istediklerini ve bu<br />

münasebetle İstanbul’u bizde bıraktıkları gibi Boğazlarda muvakkâten kalacak<br />

askerlerin de iki sene sonra çekileceği ve Kafkas Cumhuriyetlerinin istiklâlini<br />

tanıdıklarını ve İzmir’de dahil olduğu halde bütün Suriye ve Irak’ın gayrisinin<br />

137 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 17 Ekim 1944, s. 6; T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 26 ġubat<br />

1920, Klasör 32.


40<br />

bizde kalacağı, Irak hakkında ki kararında tamamıyle kati olmadığını, binaenalyh<br />

bunlara mukabil bizimde İngilizler aleyhinde çalışmaktan sarfınazar etmemezi ve<br />

Mısır’a şimal kısmına istiklâl vereceklerini söyledi. Ben sonunda böyle azar azar<br />

alıp vermekten ise bizim İngilizlerin bizimle ciddi ve ebedi dost olup, olmamak<br />

istediklerini bilmek istediğimiz eğer böyle olacaklarsa o halde beraber<br />

çalışabileceğimizi söyledim. Bunun üzerine dün Paris'’ Uyod George'’a<br />

görüşmeye gitti. Beş gün sonra cevap verecektir. Eğer muvafık cevap gelirse<br />

niyetim İstanbul üzerinden Kafkasya’ya ve Türkistan’a geçmektir. tâbii, seyahat<br />

gizli olacak ve arkadaşlarla görüşüp kararlaştırdıktan sonra yine Türk ve İslâm<br />

aleminin kurtulması hususunda çalışacağım. Şimdilik bu garip değil mi?<br />

Gözlerinden öper, Allah’a emanet ederim kardeşim.”<br />

Enver PaĢa batılılarla yapılan temaslardan umduğunu bulamaz. Batılı<br />

güçlerin Enver PaĢa ve diğer Ġttihat ve Terakki, ileri gelenleri ile görüĢmeleri daha<br />

çok bir karara varmaktan ziyade oyalama Ģeklinde geçecektir. Batılılarla yapılan<br />

bu temasların bir netice vermemesi üzerine BolĢeviklerle temasa geçmek için<br />

yollar arayacaktır. 138<br />

Enver PaĢa‟nın BolĢeviklerle ilk münasebeti Berlin‟de baĢlayacaktır. Bu<br />

iliĢki, Rus Komünist Partisi Merkez komitesi üyesi olup, daha çok dıĢ ülkelerde<br />

faaliyet gösteren Karl Radek 139 ile baĢlamıĢtır. Radek te Enver PaĢa‟yla tanıĢtığı<br />

dönemde Alman hapishanesindedir. Fakat Enver PaĢa, Alman ordusunun baĢı<br />

olan Hans Voon Seect‟in 140 kendisine karĢı olan güveninden faydalanmasını<br />

bilmiĢ ve Radek‟in hapishaneden kurtarılmasını sağlamıĢtır 141 .<br />

138 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt 111. s. 529<br />

139 Karl Radek, Parti Merkez Komite üyesiydi. 1919‟da faaliyetini geniĢleten III.<br />

Entarnasyonal‟de faaldi. Musevi asıllı olup daha ziyade dıĢ temaslarla gazeteler ve basın<br />

sahasında çalıĢdı. Rus partiler ve örgütlerler temaslar daha ziyade onun üstündeydi. Ġdari iĢlerle<br />

uğraĢmadı. Ve Stalin iktidarı zamanın da diğer Ģeflerle bereber o da tasfiyeye uğradı ve<br />

hayatını kaybetti.<br />

140 Hans Voon Seect :Birinci Dünya SavaĢı sırasında Ġstanbul‟da Türk Orduları kurmay baĢkanlığı<br />

yapmıĢ ve Enver PaĢa ile iyi münasebetler kurmuĢ bir insandır.<br />

141 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 520-522.


41<br />

Moskova‟ya gitme hazırlıkları içerisinde bulunan Enver BaĢa‟da<br />

muhtemelen 1919 yılı Nisan 142 ayında Münih‟de bulunan Cemal PaĢa‟ya yazdığı<br />

mektubunda istikbâle yönelik düĢüncelerini Ģu Ģekilde açıklamaktadır. 143<br />

“...Burada Bolşevik arkadaşımız hapisten çıktı. (Karl Radek’i kastediyor)<br />

Beraber uçacaktık. Fakat Polonya’dan geçmesine müsade edildiği için o, yolu<br />

tercih etti, ben doktorla uçacağım, inşallah varırız. Burada Bolşevik arkadaşlarla<br />

muhaverede her türlü fikrim dahilinde muaveneti kabul ediyorlar. Şimdilik umumi<br />

fikrim<br />

1) İslâm milletlerinin hâlâsı,<br />

2) Hedefimiz müştereken, Avrupa emperyalist kapitalizm olduğuna göre<br />

sosyalistlerle teşrik-i mesai,<br />

3) Kurtarılan memleketlerin idare-i dahiliyesinde esasat-ı diniyye ye<br />

tevakkuf ettirmek şartıyla sosyalizm prensiplerini kâbûl.<br />

4)İstihlas-ı İsâm için, ihtilâl’de dahil olmak üzere bilcümle vesaiti<br />

tazyikiye istimali,<br />

5) İslâm’ın heyet’i camiası içinde her unsurun harsının inkişafına müsade<br />

etmek, bu hususta islâmın gayri mahkum milletleriyle de teşrik-i mesai”<br />

5- Enver Paşa’nın Moskova’ya Ulaşma Teşebbüsleri<br />

Enver PaĢa Nisan 1919 ve Mart 1920 tarihleri arasında üç defa Alman<br />

uçakları ile Moskova‟ya ulaĢmayı denemiĢtir. Bütün bu denemeler için gerekli<br />

hazırlıklar Seeckt tarafından yapılmıĢ oluduğu bilinmektedir. Enver PaĢa‟nın<br />

uçakla ilk Moskova yolculuğunu 31 Aralık 1919‟da yapar. Fakat uçak<br />

142 Mektubun tarihi yoktur. Sadce 1919 tarihi yıl olarak sonradan eklenmiĢtir. Ancak<br />

anlatılanlardan Nisan ayı olması kuvvetle muhtemeldir.<br />

143 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 16 Ekim 1944, s. 6.


42<br />

havalandıktan on dakika sonra bir bahçeye düĢer ve uçak altı parçaya ayrılır.<br />

Fakat Enver PaĢa‟ya hiç bir Ģey olmamıĢtır 144 .<br />

Ġkincisinde Ekim ayı baĢında Enver PaĢa ve Dr. Bahattin ġakir‟le beraber<br />

bindikleri uçağın arıza yapması üzerine Litvanya‟ya mecburi iniĢ yaparlar.<br />

Resimleri alınır ve haklarında tahkikata baĢlanır. Kovno cezaevine kapatılırlar.<br />

Enver PaĢa hapishanede resim çizme iĢine sarılır. Bu arada hapishane müdürünün<br />

ve ailesi fertlerinin resimlerini yapar. Onlarla dost olur.<br />

Burada yapılan tahkikatlarda yolculuk sebeplerini Ģu Ģekilde gösterirler:<br />

Dr. Bahattin ġakir, Rusya‟daki Türk esirlerini vatana iade için giden bir Kızılay<br />

mensubudur. Enver PaĢa‟da onun yanında bir sıhhiyeci. Alınan resimler Paris‟teki<br />

Müttefikler Ġstihbarat TeĢkilatına‟da gönderilir. Enver ve Dr. Bahattin ġakir‟in bir<br />

taraftan da kendilerinin Almanya‟da eski ordu mensuplarının yönettikleri Alman<br />

gizli ve askeri bir teĢekkülle bağları vardır. Enver PaĢa ve Bahattin ġakir bu<br />

Alman askeri gizli teĢkilatından Hans Von Seeckt‟in yaver subayı BinbaĢı<br />

Fisher‟in yardımıyla uçakla Berlin‟e dönerler 145 .<br />

Enver PaĢa‟nın üçüncü uçak yolculuğu yine Moskova‟ya uçan uçağın<br />

Estonya‟da mecburi iniĢ yapmasıyla neticelenir. ArkadaĢı bir Rus‟tur. Tevkif<br />

edilirler ve Riga‟da hapishaneye sokulurlar. Ġlgililer her ikisini de komünist<br />

propagandacıları olarak alırlar. PaĢa burada da hakiki hüviyetini gizler ve Malessa<br />

ismi altında seyahat eder. Yine hapishane günlerinde resim yapar ve resmini<br />

yaptığı kimselerden buna karĢılık para alır, geçimini bu Ģekilde temin eder.<br />

O sırada Almanya ile Estonya arasında bir anlaĢma yapılır. Alman<br />

vatandaĢı sanılan Malessa (Enver) da böylelikle serbest bırakılır 146 .<br />

144 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 16 Ekim 1944, s. 6.<br />

145 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 544, 545; AĢiroğlu, a.g.e., s. 58, 59; Arslan, a.g.e., s. 11, 12.<br />

146 AĢiroğlu, a.g.e., s. 56, 57; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 544.


43<br />

BaĢarısız geçen bu hava yolculuklarından sonra nihayet Enver PaĢa‟nın<br />

Rusya‟ya geçmesini sağlayacak bir fırsat doğmuĢtu. BolĢevikler Lehistan‟a karĢı<br />

icra ettikleri taarruzlarında bir aralık Alman hududuna kadar gelmiĢler ve bu<br />

suretle Almanya ile Rusya arasında kısa bir müddet için de olsa sınırdan geçiĢ<br />

imkanı doğmuĢtu.<br />

BolĢevik idaresi Alman hududuna yanaĢmadan Enver PaĢa hemen fırsattan<br />

istifade edebilmek için Berlin‟den hareketle Doğu Prusya‟ya geçer ve ilk<br />

BolĢevik birlikleri hudutta gözükür gözükmez hududu geçerek BolĢevik askerleri<br />

arasından ve BolĢevik ordusu nakliye birlikleri vasıtasından istifade ederek<br />

nihayet Moskova‟ya ulaĢır 147 .<br />

6- Enver Paşa Moskova’da<br />

a) Rusların Enver PaĢa’dan Beklentileri<br />

Rus Sovyet Hükümeti, o sıralarda Berlin‟de bulunan üçüncü enternasyonel<br />

azasından meĢhur siyasi muharrir Radek ve arkadaĢları yoluyla Talât, Enver ve<br />

Cemal PaĢalarla temasa geçmiĢ ve Osmanlı Devleti‟nin bu eski üç temsilci ile<br />

anlaĢmak için her çareye baĢvurmuĢtu. Acaba Ruslar, neden Anadolu ile doğrudan<br />

doğruya temas aramamıĢlar ve Ankara‟nın ilk resmi heyeti kendiliğinden<br />

Moskova‟ya geldiği halde onlarla bir anlaĢma yapmayı istememiĢlerdi? Bütün<br />

bunlar elbette sebepsiz değildi. Çünkü MeĢrutiyet ve Birinci Dünya harbi devrini<br />

idare etmiĢ olan Ġttihat ve Terakki erkânı harbin kaybedilmesi üzerine memleketin<br />

haricine çıkmak zorunda kalmıĢlardı. Talât, Enver ve Cemal PaĢa‟nın o tarihlerde<br />

Türkiye‟ye dönerek iĢ baĢına geçmelerine ihtimal yoktu. Fakat Osmanlı<br />

hükümetini idare ettikleri vakit Pan Ġslâm ve Turanizm siyasetini güttüklerinden<br />

Ġslâm âleminde ve ġark milletleri üzerinde Ģöhretleri ve nüfuzları vardı.<br />

147 Denker, a.g.e., s. 73.


44<br />

Komünist Enternasyonel Sekreteri Radek‟in Ġttihat ve Terakki erkanı ile<br />

Berlin‟de yapmıĢ olduğu görüĢmelerden elde ettiği sonuç ise Osmanlı<br />

Ġmparatorluğunu idare etmiĢ olan Ġttihat ve Terakki yöneticilerinin<br />

birleĢtirilmesinin faydalı olacağı Ģeklindeydi. Sekreterin görevi Ġttihat ve<br />

Terakki‟nin üstlendiğinden farklı bir görev değildi, çünkü Anadolu, Irak, Ġran,<br />

Afganistan, Hindistan ve Doğu Türkistan‟ı da içine alan Orta Asya‟da antiemperyalizm<br />

ve özellikle anti-Ġngiliz propagandası oldukça yayılmıĢtı.<br />

Enver PaĢa‟nın ortak düĢmana ve Ġngiliz emperyalizmine karĢı, Sovyet-<br />

Müslüman müttefiki fikrini savunmak üzere Moskova‟ya gitmesini tavsiyede<br />

bulunan da Radek idi. Böyle bir müttefik ancak BolĢevizm, Pan-Ġslâmizm ve Pan-<br />

Türkizm arasında yapılacak bir antlaĢma sonucunda gerçekleĢebilirdi. Radek,<br />

Türklerin müslüman dünyasının anti-Ġngiliz emperyalist mücadelede destek<br />

vermesi yolunda etkilemesi Ģartıyla Sovyet hükümetinin Türk milli özgürlük<br />

direniĢi desteklemesi için tavsiyede bulunmayı kabul etmiĢ görünmekteydi.<br />

Radek, Osmanlı göçmenlerinden önemli iki kiĢiyi Sovyet Rusya‟ya davet etmiĢti;<br />

bunlardan Talât daveti reddederken, Enver kabul etmiĢti. 148 Sovyet Rusya<br />

hükümeti, Enver PaĢa‟dan ve arkadaĢlarından iki yönden istifadeyi düĢünmüĢtü.<br />

Biri, tereddütlü durumda bulunan Ġslâm âlemi ile doğu milletlerine Enver<br />

PaĢa ve arkadaĢları vasıtasıyla istiklâl ve hürriyet vereceğini vaadederek hem Orta<br />

Asya‟da ve Hindistan‟da Ġngiliz emperyalizmi ile mücadeleyi temin ve hem de<br />

Rusya ülkesinde kurulan BolĢevik rejimini takviye etmekti 149 .<br />

Diğeri ise, Enver PaĢa ve arkadaĢlarının Türk ordusunun takviye<br />

maksadıyla Anadolu‟ya götürecekleri Azerbaycan piyadeleri ile Kafkas<br />

süvarilerinin arkasında Üçüncü Enternasyole bağlı ve kendilerinin vücuda<br />

getirdikleri Türk Komünist Partisi‟nin teĢkilatını Anadolu‟ya sokarak Ankara<br />

hükümeti ile Enver PaĢa taraftarları arasında çıkması muhtemel ihtilâfdan<br />

148 Yamauchı, a.g.e., s. 23.<br />

149 Cebesoy, a.g.e., s. 159; Feridun Kandemir, Enver PaĢa’nın Son Günleri, Ġstanbul 1943, s. 6;<br />

Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 559.


45<br />

faydalanmak, Anadolu‟da da Kafkaslar da ve Ukrayna‟da olduğu gibi bir Türk<br />

ġûralar hükümeti kurmaktı. Bu hükümet tabiatıyla Moskova‟nın nüfuzu altına<br />

girecekti. Bu suretle Anadolu‟nun milli mukavemetini Ġngiliz emperyalizmine ve<br />

bütün Avrupalılara karĢı kendi kozu gibi kullanacak ve gösterecekti 150 .<br />

Sovyet liderleri, Enver‟in Ġngiltere‟ye duyduğu nefretten<br />

yararlanmıĢlardır. Müslümanlar arasında sözde popülerliğini, Doğu halkı üzerinde<br />

müspet bir tesir yaratmak için kullanmayı ümit etmiĢlerdir. Rus ve Türkistan<br />

basınında, Enver sıkça Müslüman dünyasının kurtarıcısı olarak yüceltilmiĢ ve<br />

“silahsız Napolyon” ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Buna karĢılık Enver, Sovyetleri, siyasi<br />

itibarlarının iadesinde sıçrama noktası görmekte ve bu durumu Rusya<br />

müslümanlarının fikirlerini öğrenmek için özel bir fırsat olarak düĢünmekteydi.<br />

Enver‟in güvenilir olma sebebi, müslümanlar arasındaki hatırı sayılır popülerliği<br />

ve Sovyet Rusya‟nın korkunç rakibi ve baĢ düĢmanı Ġngiltere‟ye karĢı intikam<br />

almak isteğiydi. Enver‟in birazda gururlanarak müslüman halkın durumunu ve<br />

mali meselelerini konuĢmak için 18 Ağustos 1920‟de Lenin‟le bir zirve<br />

görüĢmesinde bulunacağını söylemesine rağmen bu hususta Lenin‟den gelen rapor<br />

hiç de müspet değildi. 151<br />

Enver PaĢa ve arkadaĢları, Rus Sovyet hükümeti ile çok iyi niyetle<br />

anlaĢmak isterlerken, onların gizli maksatlarını ilk anda anlayamamıĢlardı.<br />

Bununla beraber Ġslâm âlemindeki ve ġark milletleri üzerindeki Ģöhretlerine ve<br />

Alman askeri erkânından bazılarının dostluğuna güvenerek ve o tarihlerde<br />

dünyaya hakim olmak isteyen Ġngiliz emperyalizmine karĢı Ruslardan istifade<br />

ederek bir cihat açmayı düĢünmüĢlerdi. Böylece ana vatana hizmet edeceklerine<br />

inanıyorlardı.<br />

150 Cebesoy, a.g.e., s. 159.<br />

151 Yamauchı, a.g.e., s. 37.


46<br />

b) Enver PaĢa’nın Moskova’daki Faaliyetleri<br />

Enver PaĢa, 14 Ağustosta Moskova‟ya ulaĢır. Moskova‟da bulunduğu<br />

günlerde yeni Sovyet hükümeti tarafından büyük ilgi görür. Enver PaĢa‟nın<br />

Moskova‟da misafir edildiği yer ise Kremlin‟in karĢısındaki Moskova çayı<br />

kenarındaki Hariciye misafirhanesidir. Kendisinden önce Moskova‟ya gelmiĢ olan<br />

Cemal PaĢa da burada kalmıĢ olup, Enver PaĢa geldiği günlerde TaĢkent‟e hareket<br />

ettiği için görüĢemezler. Yine bu misafirhanede amcası Halil PaĢa, Azmi Bey ve<br />

yeni kurulan Ankara hükümetini temsilen Türk heyeti de bulunmaktadır. Kaldığı<br />

bu yerde Enver PaĢa, Ankara‟dan gelmiĢ olan Hariciye Vekili Bekir Sami Bey‟le<br />

birlikte Hariciye Komiseri yardımcı Karahan‟a giderler. Enver PaĢa bu konuyla<br />

ilgili olarak: 152<br />

“Bugün Hariciye Komiseri yardımcısı Karahan’a Bekir Sami Beyi de<br />

alarak gittik. Maksadım; heyetin bana karşı vaziyetini göstermek, M. Kemal’le<br />

aramızda bir şey olmadığını anlatmaktı.” diye yazar.<br />

Yeni Ankara hükümetinin tam yetkili temsilcileri ise askeri ve mali yardım<br />

konusunda yeni Sovyet hükümeti ile bir anlaĢma yapmak için Moskova‟ya<br />

gelmiĢtir. Arada bir dostluk baĢlatılmasına karĢılık diplomatik görüĢmeler<br />

Sovyetler‟in Van ve MuĢ bölgelerinin Ermenistan‟a devredilmesini talep etmesi<br />

üzerine çıkmaza girmiĢti. DıĢiĢleri Halk Komiseri Çiçerin Anadolu'ya yardım,<br />

Ģartlarının kabulüne bağlıdır der. DıĢiĢleri Komiseri Vekili Karahan ise, Ankara<br />

hükümetinin Ģartları kabulü halinde, 500 milyon altın rubleyi hibe etmeyi söz<br />

vermiĢti.<br />

Bu anlaĢmazlık üzerine Enver, Moskova ile Ankara arasındaki anlaĢmaya<br />

engel olan çıkmazı çözmeye teĢebbüs etmiĢtir. Enver PaĢa‟nın Türk-Sovyet<br />

görüĢmelerinde oynadığı kesin rol bilinmemektedir. Seeckt‟e yazdığı<br />

26 Ağustos 1920 tarihli mektupta Ģöyle demiĢtir. “Önceki gün Türkiye ve Rusya<br />

arasında ki dostluk anlaşmasını sonuçlandırdık. Rusya bizi altın ve diğer<br />

152 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 568,569.


47<br />

araçlarla destekleyecektir.” Enver görüĢmelerin hızlandırılması ve baĢarılı bir<br />

sonuca ulaĢmasını, zamanında kendisinin yaptığı aracılık sayesinde olduğunu<br />

söylemekte ve bundan kendi adına pay çıkartmakta idi 153 .<br />

Enver PaĢa, Moskova‟da bulunduğu günlerde M. Kemal‟e de bir mektup<br />

yazar. 26 Ağustos 1920 tarihini taĢıyan mektup Ģöyle baĢlıyordu 154 .<br />

“Kardeşim Efendim,<br />

Bundan on gün evvel Moskova’ya vasıl oldum. Burada tesadûf ettiğim<br />

murahhaslarınızla görüştüm. Memleketin menafiına müteallik bazı meselelerin<br />

halline muvafık olduklarını görerek memnun oldum. Sovyet hükümet erkânıyla<br />

görüşerek kendilerini fikrime muvafık buldum. Esasen Ruslar komünizm<br />

şeklinde olmasa bile İngiltere aleyhindeki harekât-ı ihtilâli’ye muavenet etmesini<br />

kabûl etmişlerdir. Burada ki teşebbüs ve icraatımdan ve Avrupa ahvâli<br />

umumiyesinden size malümat vermeyi faideli görerek arz ediyorum...”<br />

Enver PaĢa bu uzun mektubunda Avrupa hükümetlerinin vaziyetleri<br />

hakkında bir takım bilgiler vermeye çalıĢır.<br />

M. Kemal‟in Enver PaĢa‟ya 4 Ekim 1920 tarihli cevabı kısa ve sade cevap;<br />

“Kardeşim,<br />

Avrupa Umumi ahvaline ve şarkta icrasını tasmim ve tasavvur ettiğiniz<br />

teşkilât ve teşebbusata dair Moskova’dan gönderdiğiniz mektubu aldım.” Ģeklinde<br />

baĢlamaktadır. Görüldüğü üzere Avrupa ahvali ve ġarkta milli hareketlerin<br />

birleĢtirilmesi hususunda anlaĢıktırlar. Fakat M. Kemal‟in Enver PaĢa‟ya bir de<br />

tavsiyesi vardır: 155<br />

153 Yamauchı, a.g.e., s. 34.<br />

154 Kâzım Karabekir, Ġstiklam Harbimizde Enver PaĢa ve Ġttihat ve Terakki Erkânı, Ankara<br />

1990, s. 26-30; Cebesoy, a.g.e., s. 50, 51; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 546, 547.<br />

155 Karabekir, Ġstiklal Harbimizde Enver PaĢa...,s. 40-43; Cebesoy, a.g.e., s. 55-57.


48<br />

“... Üzerinde durulması gereken bir nokta Afganistan ve Acemistan gibi<br />

İslâm memleketlerinde henüz rüşeym (tohum) halinde bulunan mesai ve icraatın<br />

ve bu hususta ittihaz edilecek emellerin ve maksatların Rusları şüpheye<br />

sevketmemesi için, Panıslâmizmin meydana vurulmasından çekinmek icabedeceği<br />

hususudur. Ankara hükümeti, muvaffakiyetlerinize ait teşebbüsat ve icraat<br />

hakkında muntazaman verilecek malûmat ve tafsilata her zaman intizar eder....”<br />

M. Kemal‟in bu mektubu, Enver PaĢa‟nın hareket ve teĢebbüsatına bir<br />

destek vadetmez. Enver PaĢa ve M. Kemal yazıĢmaları daha sonra da devam eder.<br />

Ama Enver PaĢa‟nın sert eleĢtirileri Ģeklinde.<br />

Çünkü, Ankara Hükümeti Halil PaĢa‟yı Trabzon‟dan ayrılmaya mecbur<br />

edince Enver PaĢa‟nın bu harekete karĢı tepkisi ve hiddeti en son haddine<br />

varacaktır. Bu hadise üzerine M. Kemal‟e yazdığı mektubun baĢlangıcındaki<br />

nezaket daha aĢağı satırlarda sertleĢecek ve Mektubun sonu: 156<br />

“... Siz ne yaparsanız yapınız, geleceğiz, oradayız...”<br />

Ģeklinde bitmektedir. Yine bu vesile ile Enver PaĢa, M. Kemal‟e kısa bir mektup<br />

daha yazar, daha ağır cümleler taĢır, bu ikisinin son mektuplaĢmasıdır.<br />

Enver PaĢa, Moskova‟da bulunduğu günlerde TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın<br />

önde gelen ajanlarından ve Türkistan‟da bulunan Hacı Sami Bey‟e 157 telgraf<br />

156 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 549, 550.; “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 28 ġubat 1945, s. 6.<br />

157 TeĢkilât-ı Mahsusa‟nın en önemli elamanlarından biri olan Hacı Sami, Birinci Dünya SavaĢında<br />

Orta Asya‟ya ve Uzak Doğu‟ya gönderildi. Bu bölgelerde Rusya‟yı içten karıĢtırmak ve bazı<br />

mahalli isyanları geniĢletmek maksadıyla faaliyet gösterecektir. Enver PaĢa‟nın Moskova‟ya<br />

gelmesi üzerine onlarla buluĢtu. Enver PaĢa‟nın Türkistan mücadelesine sürüklenmesinde<br />

büyük rolü vardır. 1927‟da Yunanistan‟dan gizlice Türkiye‟ye geçerek Atatürk‟ü öldürmeyi<br />

planlamıĢsa da jandarmalar tarafından vurularak öldürülmüĢtür. Aydemir, Enver PaĢa..., cilt<br />

III, s. 622,623. Hacı Sami‟nin Türkistan‟daki faaliyetleri hakkında geniĢ bilgi için bk; Cemal<br />

Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964, s. 274-280; Kutay,<br />

Lawrens’e KarĢı KuĢcubaĢı, Ġstanbul 1965.


49<br />

göndermiĢtir. Hacı Sami Bey Türkistan ve Çin‟de casusluklarıyla ünlü olup, savaĢ<br />

yıllarını Orta Asya ve Hindistan‟da saklanarak geçirmiĢti. Hacı Sami, Enver<br />

PaĢa‟nın Moskova daveti üzerine gizlice Moskova‟ya gelir. Türkistan‟daki son<br />

durum hakkında Enver PaĢa‟ya bilgi verir 158 . Bu görüĢme Enver PaĢa‟da<br />

Türkistan mücadelesi fikrinin aksiyon haline geçmesini sağlayacaktır.<br />

7- İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Enver Paşa<br />

Enver PaĢa, uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra 15 Ağustos 1920‟de<br />

Moskova‟ya ulaĢır 159 . Moskova‟ya geliĢinden beĢ gün sonra 20 Ağustos 1920<br />

tarihinde Cemâl PaĢa'‟a yazdığı mektubunda Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı'‟ı<br />

kuracağını ve mümkün olduğu takdirde, Rusya‟daki islâmlardan teĢkil edeceği bir<br />

fırka ile ilkbaharda, Anadolu‟daki Yunanlıları ummadıkları bir cepheden vurmayı<br />

plânladığını yazmaktadır. BeĢ gün sonraki bir diğer mektubunda da söz konusu<br />

cemiyetin kuruluĢuna iliĢkin olarak Çiçerin ile anlaĢtığı ve bunun üzerine<br />

Berlin‟de bulunan Abdulaziz ÇaviĢ‟i Mehmed BaĢ Hempa‟yı ġekip Arslan‟ı ve<br />

Dr. Nazım‟ı Moskova‟ya davet ettiğini yazmaktadır 160 .<br />

Enver PaĢa Moskova‟ya geldikten sonra BolĢevik liderlerden Karahan ve<br />

Çiçerin ile görüĢür. BolĢevik liderlerinin Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın<br />

kurulması yolunda desteğini aldıktan sonra cemiyetin kuruluĢ çalıĢmalarına<br />

baĢlar.<br />

158 Cemal Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964, s. 274-280.<br />

159 Yamauchı, a.g.e., s. 33<br />

160 “Tarihi Mektuplar” Tanin, 18 Ekim 1944, s. 6.


50<br />

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı adlı teĢkilâtın mali kaynağının tamamen<br />

Ruslar tarafından finanse edilmiĢtir. Bundan sonra cemiyetin ve Ġttihatçı<br />

faaliyetlerin merkezi Moskova 161 olacaktır<br />

Enver PaĢa, her ülkedeki Müslüman kardeĢlerin fikrini öğrendikten sonra,<br />

aĢağıdaki üyelerden oluĢan birliği kuracak ve çalıĢabilecek duruma getirecektir.<br />

Merkez Komite (Politik büro)<br />

Temsilci Enver PaĢa<br />

Sekreter Ziya Bey<br />

Veznedar Ġbrahim Tali Bey<br />

Üye Halil PaĢa, Azmi Bey, Seyfi Bey<br />

DenizaĢırı Kolların Temsilcileri<br />

Mısır Dr. Fuad Bey<br />

Suriye ġekib Arslan Bey<br />

Kuzey Afrika BaĢhempa Bey<br />

Hindistan Bereketullah Efendi ve Cemal PaĢa<br />

Roma Mısırlı Abdülhamid Said Bey<br />

Berlin Talât PaĢa‟ya<br />

Anadolu‟ya gönderilen üyeler Küçük Talât ve Nail Bey<br />

Bundan baĢka Enver, üç önemli ve özerk merkezi, birliğin yapısı içinde<br />

denetlemeyi planlamıĢtır.<br />

161 Cemiyetin merkezinin Moskova olmasının nedeni Enver PaĢa Ģöyle açıklar: Moskova’da<br />

bulunan bu cemiyet aracılığıyla amacımız Anadolu’daki mücadeleye insan ve silah yardımı<br />

yapmaktı. Azerbaycanlılardan teşkil ve teslih edilecek piyade kuvvetleri ve Dağıstanlılardan<br />

tutulacak süvari kuvvetleriyle Anadolu’ya yardımı düşünmüştük. Bu teklifime muvafakat eder<br />

gibi göründüler. Fakat bir türlü tahakkuk ettirilemedi. Bundan sonra dünya tahakkümüne<br />

başlayan İngiliz emperyalizmi müşterek düşman olarak kabul edilir. Bu emparyalizmin bir<br />

taraftan Şarkın bekçisi olan Türkiye’yi diğer taraftan Şark milletlerini ve islâm memleketlerini<br />

esaret altında inletmeğe devam etmek istiyordu. İngiliz emperyalizmi, yeni Rus rejimini<br />

amansız düşman olarak belirtmişti. Bu müşterek düşmana karşı esaslı bir suretle harekete<br />

geçmek fikrinden İslâm İhtilâl Cemiyetleri fikri merkez, Moskova oldu.” Cebesoy, a.g.e.,<br />

s. 180, 181.


51<br />

Anadolu M. Kemal PaĢa<br />

Doğu Türkistan (KaĢgar) Halil PaĢa ve Hacı Sami Bey<br />

Afganistan Cemal PaĢa<br />

Üç kiĢi hakkında Ģu enterasan söylenti dağılmıĢtır.<br />

“Sonuç olarak Hindistan‟a gidecek ordu teĢkilatlandırılacaktır ve bu ordu<br />

BolĢeviklerin finansman, askeri ve maddi yardımlarıyla Cemal PaĢa tarafından<br />

organize edilecektir.<br />

Pan-Ġslâm hareketlerin esas karargâhı ise Münih‟te mevcuttur.<br />

Türkiye‟deki Kemal PaĢa Moskova‟daki Enver PaĢa ve Kâbil‟deki Cemal PaĢa<br />

hepsi bir kiĢiden baĢka bir Ģey değil. 162<br />

ġunu açıkça belirtmek gerekir ki; M. Kemal böylesine bir birliğe katılmayı<br />

bir an bile düĢünmemiĢtir. O sürgündeki ittihatçıların Almanya ve Sovyet<br />

Rusya‟nın aletleri olduğuna inanmaktaydı 163 .<br />

Halil‟in Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Birliği‟ne bağlı olan Çin<br />

Türkistan‟ındaki KaĢgar‟da tek bir Ģube bile açmakta baĢarılı olduğuna dair<br />

yeterli delil bulunmamaktadır. Birliğin Ġhtilalci stratejisi herhangi bir somut planı<br />

olmayan tutarsızlıklarla doluydu. Ġran ve Irak cephesinden sorumlu olarak liderlik<br />

gücünü gösteren Hali PaĢa, Doğu Türkistan (KaĢgar) da bağımsız bir Müslüman-<br />

Türk Cumhuriyeti kurma çalıĢmaları hakkındaki fikrini değiĢtirmiĢti. Halil, Cemal<br />

PaĢa ile birlikte Afganistan ve Hindistan‟da görev almayı istemekteydi ve<br />

Osmanlı esirlerinin kendi memleketlerine iadesi için kalmıĢtır.<br />

Bununla beraber, bir çok Asya ihtilâlcisi, Ġttihat tarafından teĢvik<br />

edilen Pan-Ġslâmizme bağlı harekatın geliĢeceğini ümit ediyordu. Muhammed<br />

Bereketullah, Ġngiliz boyunduruğundan kurtulmayı gaye edinmiĢ Hintli<br />

162 Yamauchı, a.g.e., s. 47.<br />

163 Yamauchı, a.g.e., s. 47, 48.


52<br />

müslümanlardan biriydi. Bu kimse ġubat 1919 baĢında TaĢkent‟e varan ve<br />

Hindistan-Türk-Almam misyonu olarak adlandırılan gurubun idarecisiydi.<br />

Bereketullah Efendi 1 Aralık 1920 tarihli bir mektupta, Enver PaĢa‟ya<br />

hemen harekte geçmesinin uygun olacağını Ģu sözlerle ısrar etmekteydi.<br />

“Hindistan’daki ihtilâlin gerçekleştirilmesi için şu andaki durum bizim<br />

lehimizedir. Birbirlerine karşıt olanlar, İngilizlere karşı ortak bir cephe<br />

sergilemektedir. Zaman gelmiştir. Fakat merkezleri organize etmek ve kurmak<br />

artık kaçınılmazdır.” 164<br />

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın gayesi kendi programında Ģu Ģekilde<br />

izah edilmektedir:<br />

“Emperyalistler ve kapitalistler tarafından taht-ı tahakkum ve esarete<br />

alınarak köle gibi kullanılmakta olan İslamlar başta Türkiye olduğu halde,<br />

esaretten tahlis ile kendi milli medeniyetleri dahilinde hür ve müstakil olarak<br />

teşekküllerini temin etmek ve mukadderatlarını sahip ve hakim kılmaktır. Bu<br />

gayenin temini için İslâmları manen ve maddeten yükseltip birleştirerek istihsal-i<br />

maksat için teşkilât-ı lâzıme vücuda getirmek cemiyetin gayesidir. İslâmların<br />

ekalliyette bulundukları mahallerde hukuk-u medeniyelerinin teminine çalışır”. 165<br />

Enver PaĢa, 5 Temmuz 1921 tarihinde Moskova‟dan Cavit Bey‟e yazmıĢ<br />

olduğu mektubunda Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟na ait Ģu bilgileri<br />

vermektedir. 166<br />

“Bakü’de Şark milletler içtimaından beri geçen zaman bir seneye<br />

yaklaşıyor. Bahrimuhiti Atlasi’den Afrika şimalini geçerek tâ Çin’e kadar<br />

Bahrimuhiti Kebire muhaddit beşte dört ekseriyeti müslümanlık gibi insanları<br />

164 Yamauchı, a.g.e., s. 48.<br />

165 Karabekir, Enver PaĢa..., s. 129; Ġbrahim Olgun, Ġttihatçıların KurtuluĢ SavaĢında Anadolu‟ya<br />

Sızma TeĢebbüsleri ve Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı, VIII. Türk Tarih Kongresi, Bildiriler<br />

III, Ankara 1983, s. 1969.<br />

166 “Tarihi Mektuplar”, Tanin, 24 Ocak 1945, s. 6.


53<br />

hürriyete teşne kılan bir akide ile bağlı beş yüz milyondan fazla olan bu halkın<br />

istihsali hürriyete doğru olan bu harekâtını nazarı memnuniyetle görüyoruz.<br />

İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı’na dahil olan Fas, Cezayır, Tunus,<br />

Trablusgarb, Mısır, Arnavutluk, Yemen, Suriye, Irak, İran, Hindistan ihtilâl<br />

teşebbüslerinin faaliyeti ve elde edilen netayiç ümidinimizi süratle<br />

kuvvetlendiriyor...”<br />

Sovyetler tarafından sağlanan sermaye ile, sürgündeki Ġttihatçılar, ittihat<br />

için nasıl propaganda yapacaklardı. Enver, baĢlangıç olarak iki dilde Arapça ve<br />

Türkçe haftalık 5.000 tirajlık bir gazete çıkarmayı planlanmıĢ, fakat bu fikir bir<br />

süre sonra terkedilmiĢtir. Yerine daha küçük iki dilde “Liva-i Ġslâm” isminde 4<br />

sayfalık, iki aylık bir gazete yayınlanmıĢtır. Ġttihatçılar gazeteyi sadece Türkiye‟de<br />

değil Suriye, Kuzey Afrika, Hindistan, Arnavutluk ve Romanya‟yı kapsayan<br />

bütün Ġslâm ülkelerine göndermeye karar vermiĢtir 167 .<br />

Berlin‟deki Türk Ġttihatçılarının “Livâ-i Ġslâm” ın basımı için her hafta<br />

buluĢmaları kararlaĢtırılmıĢ ve düzenli olarak buluĢmaya devam etmiĢlerdir.<br />

Ayrıca Enver‟in yazılarını Almanya‟daki etkili gazetelere yazı olarak vermeyi<br />

düĢünmüĢlerdir.<br />

“Livâ‟ı Ġslâm” ın baĢlangıç sayıları taĢ basmaydı, fakat daha sonra normal<br />

olarak dizilip basılmıĢtır. Gazete dağıtımının baĢlamasından hemen önce, ünlü bir<br />

Mısırlı Pan-Ġslamist yazar olan Abdülaziz ÇaviĢ, Arapça basım üzerinde ısrar<br />

etmiĢ, fakat Türk meslektaĢları ile Türkçe‟nin yanısıra ikinci bir dil üzerinde<br />

anlaĢmaya varmıĢtır. Gazetenin dili üzerinde böyle bir anlaĢmazlığın olması,<br />

Ġttihat için olumsuz bir geliĢme olacak olan Araplar ile Türkler arasındaki hizipçi<br />

mücadelenin ilk sebebidir. 168<br />

167 Yamauchı, a.g.e., s. 4-9; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III,s. 551.<br />

168 Yamauchı, a.g.e., s. 48.


54<br />

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihatı‟nın ikinci kongresi her ne kadar küçük bir<br />

toplantı ise de 27 Haziran 1921’de Moskova‟da açıldı. Kongre hazırlıkları için<br />

“Müslüman Âlemi ve Emperyalist Avrupa” baĢlıklı bir baĢvuru, Enver PaĢa<br />

tarafından tasarlanmıĢtı. Gerçekte Moskova Kongresi, Batı Avrupa‟da yaĢayan<br />

müslüman ülkelerden gelen bir düzine mültecinin katıldığı küçük bir toplantı<br />

olmuĢtur. Hem Türklerin hem de Arapların çoğunluğu Orta Doğu‟daki Fransız ve<br />

Ġtalyan kolonilerden seçilmiĢ delegeler olup, hakikatte TeĢkilat-ı Mahsusa‟nın<br />

eski ajanları idiler. Kongre, Müslüman Dünyasına hitaben bildirilerin<br />

yayınlanmasıyla sona ermiĢtir. Kongre hakkında maalesef çok az Ģey<br />

bilinmektedir, fakat rivayete göre, tutanaklar Türkçe konuĢan ve Arapça konuĢan<br />

katılımcılar arasında gerginliğe sebeb olmuĢ ve sonuçtan; “ne Ruslar ne Türkler<br />

ve ne de Araplar memnun kalmışlardır” 169 .<br />

Enver PaĢa‟nın liderliğinde oluĢturulan cemiyet sayesinde yurt dıĢındaki<br />

ittihatçı çalıĢmaları, ilk defa, bir merkezi teĢkilata oturtulmuĢ idi. Bu cemiyetin<br />

Türkiye bölümü için, “Mesai” programının hazırlanması da aynı günlere<br />

rastlamaktadır. Ancak, daha ileride, bu programdan, “Halk ġüralar Fırkası”<br />

programı kaleme alınacak ve bu esas program olacaktır.<br />

169 Moskova Kongresi, Ġttihat üyeleri arasında ki dayanıĢmada çatlaklar yaratmıĢtı. Kongrenin sona<br />

ermesinden sonra Arap üyeler, organizasyondan çekilmeye karar vermiĢti. Onlar, Türk<br />

milliyetçiliğine eğilimler gösterilmesini ve Türk ağırlıklı isteklerin Ġttihadın Pan-Ġslamist<br />

idealleriyle tutarsız olduğunu düĢünmekteydiler. Örneğin Dr. Nazım, Türklerin müslümanları<br />

kurtaracağını, fakat asla tersinin olamayacağını ve Pan-Türkist inançlarından dolayı gurur<br />

duymaktaydı. Enver, Türk olmayan milletlerin seviyesizliğinden yakınmakta ve en genç ve<br />

seviyesiz bir Türk‟ün dahi diğerlerinden daha seviyeli ve güvenilir olduğunu söylemekteydi.<br />

Yamauchı, a.g.e., s.50-51.


55<br />

B – BAKÛ I. DOĞU HALKLARI KURULTAYI<br />

1920 Eylülüne doğru BolĢevikler, Rusya‟da vaziyete hakim olmuĢlardı. Bu<br />

hakimiyet ve zaferde Batı devletleri ile, içeride ayaklanarak bütün Rusya içinde<br />

bir iç harp açmıĢ olan Çar Generallerinin, Rusya‟da baĢlayan olayların ve<br />

geliĢmelerin tarihi ve sosyal temelleri ile atmosferi hakkında, yeteri kadar fikir ve<br />

anlayıĢ sahibi olamamaları, küçük, fakat aktif BolĢevik Partisi‟nin duruma hakim<br />

olmasını kolaylaĢtırır. Bu zafer sağlanırken partinin ancak 17.000 kadar üyesi<br />

vardı. Ancak, idarenin iktisadı buhran konusunda karĢılaĢtığı güçlükler ile<br />

Kapitalist Batı Dünyası ile uyuĢamaması, BolĢeviklerin Doğuyu ön plana<br />

almalarını gerektirmiĢ ve buna baĢlangıç olması gayesiyle Bakü‟de bir kongre<br />

toplanmasını kararlaĢtırmıĢtı 170 .<br />

Üçüncü Enternasyonal‟ın ikinci kongresinde Bakü‟de, ġark Milletleri<br />

Kurultayının 1 Eylül 1920‟de toplanmasına karar verilmiĢ ve üyeler çağrılmıĢtı.<br />

Bu kurultayda ġark milletlerini (Türkiye, Ġran, Hindistan, Bülücistan,<br />

Afganistan, Çin, Gürcistan, Ermenistan, Dağıstan, Buhara, Hive, Türkistan,<br />

TaĢkent, Fergana Semerkant, Türkmenistan, Çeçenistan, Kuban, Kırgız, ġimâli<br />

Kafkasya, Terek, Ukrayna, Kırım ġarlı Yahudileri, Azerbaycan, BaĢkırdistan,<br />

Tataristan, Kazakistan ve Kalmuk Cumhuriyetleri) temsilen partili, partisiz 1891<br />

delege katıldı. Tabii bu üyeler, komünistlerin arzu ettiği Ģekilde seçilmiĢti.<br />

Üçüncü Enternasyonal namına icra komitesini Zinovyef, Pavloviç, ile Stasova<br />

Beynelminel komünist firkasında Radek, Belakon, Kinov ve Orjanikidze ile<br />

Staçkov temsil ediyorlardı. Üçüncü Enternasyonel nezdinde bulunan Avrupa,<br />

Amerika ve Japonya delegeleri de kongreye katılmıĢlardı 171 .<br />

170 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 570.<br />

171 Cebesoy, a.g.e., s. 18.


56<br />

Kurultay, Bakû‟deki Büyük Tiyatro‟da 1 Eylül 1920 günü, Azerbaycan<br />

Halk Cumhuriyeti baĢkanı Dr. Neriman Nerimanov‟un konuĢması ile açıldı.<br />

Kurultaya Türkler bağımsız delegeler ve Ankara hükümetine bağlı resmi<br />

delegeler olmak üzere iki farklı grub katılmıĢlardır 172 . Enver PaĢa, bu kurultaya<br />

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri adına Tunus, Cezayir, Fas ve Tarblusgarp delegeleri<br />

adına eski polis müdürü Azmi Bey ve Dr. Bahaddin ġakir Bey‟lerle birlikte<br />

katılıyorlardı 173 .<br />

Kurultayın görünüĢteki amacı, Doğu milletlerinin sömürge ve yarı<br />

sömürge durumundan kurtarılması ve bu milletlerin Avrupa kapitalizmine karĢı<br />

ayaklandırılması idi. Bu durum BolĢevikler açısından Avrupalı emperyalizmine<br />

karĢı geniĢ bir cephe oluĢturacağı için önemliydi. Bunun içindir ki her ülkedeki<br />

milliyetçi hareketleri desteklemek ve Sovyetlerin dünya ihtilâlinin<br />

gerçekleĢebilmesi için bir ideolojik baĢlangıç kabul edilebilirdi. Bu noktada<br />

Rusların Kapitalist Bloka karĢı geniĢ bir cephe oluĢturmada bir takım avantajlar<br />

sağlayabilmek için Ġslâmiyet‟e ve Milli Mücadele hareketine karĢı ideolojik<br />

anlamda bir takım tavizler vermiĢlerdir 174 .<br />

Enver PaĢa‟nın Bakû Kurultayına katılması, Enver ve BolĢevikler<br />

açısından farklı bir durum arzetmektiydi. BolĢevik liderlerin amacı onun islâm<br />

ülkeleri ve doğu milletleri üzerindeki nüfuzundan faydalanmaktı. Enver PaĢa ise,<br />

Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nı temsilen katılmıĢ olduğu kurultayda Doğu<br />

Milletleri temsilcileri tarafından çok iyi karĢılanmıĢtı 175 .<br />

Enver PaĢa Kurultay bildirgesinde, bu kurultayı düzenleyenlere teĢekkür<br />

cümlesinden sonra “ArkadaĢlar” hitabı ile baĢlar ve Avrupa emperyalizminin<br />

172 Mahmut Goloğlu, Üçüncü MeĢrutiyet, Ankara 1970, s. 268-270.<br />

173 Kurultay hakkında geniĢ bilgi için bkz. Cebesoy, a.g.e., s.19-21; Aydemir, Suyu Arayan...,<br />

s. 197; Enver PaĢa, cilt III, s. 570-572; ayrıca kurultayın tam metinleri için bkz. Ali Alev,<br />

Birinci Doğu Halkları Kurultayı, Bakû 1-8 Eylül (Stenoyla TutulmuĢ Tutanak), Ġstanbul<br />

1990.<br />

174 Alev, a.g.e., s. 49-51.<br />

175 Vâlâ Nurettin, Bu Dünyadan Nâzım Geçti, Ġstanbul 1980, s. 229.


57<br />

gayesine değinir. Osmanlı Devleti‟nin Birinci Dünya SavaĢı sırasında Almanlarla<br />

müttefik olmasının sebebini Ģu Ģekilde izah eder:<br />

“... Türkiye Harb-i Umumi’ye girdiği zaman dünya ikiye ayrılmış idi.<br />

Birisi emperyalist ve kapitalist olan eski Çar Rusya’sı ve müttefikleri, diğeri de<br />

emperyalist ve kapitalist olan Almanya ve müttefiki idi. Bu iki grubtan bizi<br />

doğrudan doğruya boğazlamak ve mahvetmek isteyen Çar Rusya’sı ve İngiltere<br />

dostlarına karşı; yalnız hayâtımızı bağışlamaya râzı olan Almanlarla yan yana<br />

harb ettik. Fakat biz her vakit Emperyalizmin aleyhinde bulunduk...”<br />

KonuĢmasının devamında ise Ģu anda emperyalizmle mücadele eden<br />

Rusya‟nın o zamanda aynı emeller için savaĢsaydı Osmanlı Devleti‟nin muhakkak<br />

onun yanında yer alacağını belirtir ve nutkunu;<br />

“Yaşasın ezilenlerin birliği,<br />

Kahrolsun, bu birliğin titrettiği ezenler.”<br />

sözleriyle bitirmektedir 176 .<br />

Her Ģeye rağmen Enver, Bakü kongresinin kapanıĢından sonraki günlerde,<br />

BolĢeviklerle olan yakın münasebetini değiĢtirmemiĢtir. Enver, kongrenin<br />

Sovyetler için düĢündüğü üç amacı geliĢtirmiĢ olduğunu söylemiĢtir.<br />

Birincisi, Müslüman ve doğu ülkelerdeki anti-Ġngiliz hareketin özerk<br />

hareketlerine itibar etmek ve desteklemek.<br />

Ġkincisi, ihtilâlin Müslüman ve doğu ülkelerine zorla ihracı ve oradaki<br />

demokratik organlarla iĢbirliği.<br />

Üçüncüsü, Müslüman dünyasında, Müslümanlar dıĢında herhangi bir<br />

hükümet yapısının kabul edilmemesi.<br />

176 T.T.K. ArĢivi, Klasör 32/Fihrist 1168.


58<br />

Bakü Kongresinde, komünist vekillerin çoğu ve özellikle de Müslüman<br />

olmayanlar tarafından, Enver‟e pek iltifat edilmemiĢtir. Ġlerideki siyasi iĢler için<br />

ona platform teklif edilmemiĢtir. Bu da BolĢevik destekleyicileri olan Zinoviev ve<br />

Radek‟nin amaçlarını tamamıyla baĢarısız olduğunu göstermektedir 177 .<br />

Bakü Kongresi, Enver‟in hırsını gerçeğe yaklaĢtıramazken, psikolojik<br />

olarak onun ve BolĢeviklerin Müslüman doğuda sahip oldukları çıkar<br />

çatıĢmalarından haberdar olması açısından yararlı olmuĢtur. Enver‟in Bakü<br />

Kongresinde yer alması BolĢeviklerle iĢbirliğinin zirvesini temsil etmiĢ fakat bu<br />

baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır.<br />

GeliĢmelere önemli bir katkı yapmasına rağmen Bakü‟de Enver‟in varlığı<br />

Sovyet yetkilileri arasında bir hayli huzursuzluk konusu olmuĢtur. BolĢevikler,<br />

kalabalık silahlı Müslümanların Bakü‟ye hareketlerini bir dereceye kadar normal<br />

karĢılamıĢ ancak Enver‟in oldukça popüler olması onlarda Sovyetlere karıĢ darbe<br />

teĢebbüsünün olabilirliği korkusuna yol açmıĢtır. Enver itibarını yükselterek her<br />

Ģeyi kendi menfeatine çevirmiĢ gibi görünmekte ve bir çok etnik unsuru<br />

temsileden delege yanında, Türkistan‟ın seçkin müslümanlarıyla kiĢisel<br />

görüĢmelerde bulunmaktaydı. Bu bakımdan yetkililer, uygun bir zamanda, derhal<br />

Moskova‟ya dönmesi için ona tavsiyelerde bulunmaktaydı 178 .<br />

Enver, Moskova‟ya dönüĢünden kısa bir süre sonra, 17 Eylül 1920‟de<br />

Radek ile konuĢmasında Sovyet aydınlarının, Kafkasya‟yı stratejik anahtar<br />

pozisyonunda düĢündüğünü ve kesin olarak kontrol etmeye kararlı olduklarını<br />

öğrenmiĢtir. Bu, Enver‟in 1921 bahar seferi öncesinde, Anadolu kuvvetlerini<br />

güçlendirmek umuduyla talep etmiĢ olduğu müslüman birliklerin sağlanmasında,<br />

Moskova‟nın isteksizliğini göstermiĢtir. Enver, bu birliklerin, Azerbaycan<br />

Müslümanlarından veya kendi komutası altındaki birkaç süvari tümeninden<br />

oluĢmasını istemiĢtir. Moskova‟nın karĢı teklifi ise, Kızılordunun, Anadolu<br />

ordusunu güçlendirmek için gerekli gücü sağlayacağıydı. Enver, bu fikri kabul<br />

etmemiĢ ve Sovyet liderlerinden aslı astarı olmayan vaatler almıĢtır.<br />

177 Yamauchı, a.g.e., s. 39.<br />

178 Yamauchı, a.g.e., s. 39.


59<br />

En son, Halil PaĢa‟ya hiçbir müslüman müfrezesi vermeyeceğini kesin<br />

olarak ifade etmiĢtir. Enver, Sovyetlerin dava için yardım etmeyeceğini anladıktan<br />

sonra, Anadolu arenasına yalnız olarak yapacağı maceralı giriĢin hazırlıklarına<br />

baĢlamıĢtı. Sanki kıyafet değiĢtirmiĢ gibiydi 179 .<br />

179 Yamauchı, s. 40; Cebesoy, a.g.e., s. 53-55; Feridun Kandemir, ġehit Enver PaĢa<br />

Türkistan’da, Ankara 1945, s. 90, 91.


60<br />

C- HALK ġÛRALAR FIRKASI VE ENVER PAġA’NIN<br />

ANADOLU’YA GEÇME TEġEBBÜSLERĠ<br />

Bakü kongresi sonrası Enver PaĢa, Ekim 1920 baĢında Moskova‟dan<br />

ayrılır ve Petrograd ve Reval (Tulin) yoluyla Berlin‟e geçer. Burada kaldığı 8 ay<br />

süresince pek de kolay olmayan bir denge siyaseti takip etmeye çalıĢmıĢtır. Bu<br />

siyasetinde, Mustafa Kemal‟in Ģüphesini uyandırmamaya ve Kemalist davasının<br />

sadık bir destekcisi gibi görünmeye çalıĢmıĢ, aynı zamanda Anadolu‟ya Sovyet<br />

ordusu desteğinde yapılacak muhtemel bir sefer hakkında bolĢevik aydınlarının<br />

fikrini almaya çalıĢmıĢtır. Bu gaye için Enver kendini, Mustafa Kemal‟den daha<br />

güvenilir bir solcu olarak tanıtmaktaydı.<br />

Bu son kısa kalıĢı suresince, Enver ailesiyle Ġsvicre ve Ġtalya‟da güzel bir<br />

tatil geçirmiĢtir. Bu arada, Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı‟nın kuruluĢu ve<br />

Sovyetler adına hükümet idaresinde Ġtalyan ve Alman tüccarları ile silah ev<br />

muhimmat alım satımı için iyi bir hazırlık yapmıĢtır. BolĢevik aydınları, Enver‟in<br />

gerekli techizat maddeleri sağlaması halinde Sovyetler‟in Anadolu‟ya askeri<br />

yardım göndermesini teklif etmiĢtir. Bu arada Enver, Berlin‟de “Paraya bağlı<br />

olarak her Ģeyi yapmaya hazır, gizli küçük bir komite” kurmuĢtu. Komite, Ziya<br />

Bey‟in Enver adına bağlantı kurduğu Alman subaylardan Kress Von Kressenstein,<br />

Tchunke ve Fischer‟den oluĢmaktaydı. Enver, Roma‟dan ayrılarak, 23 Ekim 1920<br />

de BudapeĢte‟ye varmıĢtır. Avrupa ziyaretinin görünüĢteki amacı, Almanya ve<br />

Ġtalya‟daki Ġttihat taraftaralrı ile ihtilâl stratejisi ve programı üzerinde<br />

tartıĢmaktı. 180<br />

180 Yamauchı, a.g.e., s. 65.


61<br />

Sovyet yetkililerin isteği üzerine Enver PaĢa tekrar Moskova‟ya döner 181 .<br />

Enver PaĢa‟nın Sovyet yetkilileriyle konuĢmasının ana konusunu kendisinin<br />

kumandasında Anadolu‟ya gönderilecek birliklerin verilip idi 182 . Fakat Enver PaĢa<br />

gerek kendisi gerekse amcası Halil PaĢa‟nın Çiçerin ve Karahan ile<br />

görüĢmelerinde önceleri kendileri bu konuda vaatte bulunmalarına rağmen daha<br />

sonra Anadolu‟da ikilik yaratır düĢüncesiyle vazgeçildiğini ve bu amaçla Sovyet<br />

Hariciye Komiser yardımcısı Karahan‟ın 11 Ocak 1921‟de Halil PaĢa kanalıyla<br />

Enver PaĢa‟yı uyarmıĢtır 183 .<br />

1921 yılı ilkbaharında Yunanlılar karĢısında Batı Cephesininin gerilemesi<br />

ve Sakarya‟nın doğusuna çekilmesi üzerine bu defa Enver PaĢa ve arkadaĢları<br />

Anadolu‟ya geçme zamanlarının geldiğine inanarak Trabzon‟da ki Ġttihatçı tabaka<br />

ile iliĢki kurabilmek amacıyla Halil PaĢa‟yı Trabzon‟a gönderir.<br />

Halk ġûrâlar Fırkası 1921 yılında Anadolu‟da teĢkilâtlanmaya çalıĢmakta<br />

idi. Enver PaĢa‟nın birinci amacı “Halk ġûrâlar Fırkası” aracılığıyla Anadolu‟da<br />

ideolojik bir sol birlik yaratmak. Ġkincisi ise Batum‟a gelen Enver PaĢa ve<br />

arkadaĢları Anadolu‟daki Ġttihatçılarla irtibat kurarak Türk Ordusu‟nun Yunanlılar<br />

karĢısında yenilmesi halinde Anadolu‟ya geçerek yönetime hakim olmaktır. Fakat<br />

Ankara Hükümeti bu yönde oluĢabilecek herhangi bir giriĢime karĢı Trabzon ve<br />

ġark Cephesinde gerekli tedbirleri almıĢ, gerek yurt içinde gerekse yurt dıĢındaki<br />

Ġttihatçı faaliyetleri yakından takip ediyordu 184 .<br />

Enver PaĢa kendisi de Batum‟a geldikten sonra Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri<br />

Ġttihadı‟nın Türkiye Bölümünün kongresini toplar (5-8 Eylül 1921). Bu kongrenin<br />

aldığı kararlar ise Ģunlardır.<br />

181 Halil PaĢa ile mektuplaĢmaları için, Sami Sabit Karaman, Ġstiklâl Mücadelesi, ve Enver PaĢa,<br />

Ġzmit 1952, s. 104-120; Sâmi Sabit Karaman, Enver PaĢa ile Nasıl Mücadele Ettim, Yakın<br />

Tarihimiz Dergisi, cilt I, Ġstanbul 1962, s. 340, 341.<br />

182 Halil PaĢa‟nın, Karahan ile yaptığı görüĢmeyi anlattığı mektubu bu hususta oldukça önemli<br />

görünüyor. Karaman, a.g.e., s. 108, 109.<br />

183 Karaman, a.g.e., s. 108, 109.<br />

184 Mete Tuncay,Türkiye’de Sol Akımlar, Ankara, 1978, s. 130, 131, 132.


62<br />

“ A) Mütarekeden beri tahaddüs eden memleket ahvaline umumi bir nazar,<br />

B) Anadolu Mücadelesi ve İttihat ve Terakki’nin bu mücadeleye nispeti,<br />

C) Vatan haricindeki mesai ve İslâm İhtilâl Cemiyetleri İttihadı ve Sovyet<br />

Rusya ve bilhassa III. Entarnasyonal ile irtibat,<br />

D) İttihat ve Terakkinin tekrar faaliyet-i siyasiyeye geçmesine saik olan<br />

esbap ve ittihat ve Terakkinin İslâm İhtilâl Cemiyetlerinin hâlâ bir<br />

şubesi durumundadır.<br />

E) Garpta sınıfı mübareze, siyasi ve iktisadı buhran,<br />

F) Duvel-i Mutelife siyasetine ve ahval-i dahiliyesine bir nazar ve buna<br />

nazaran Türkiye’nin vaziyeti,<br />

G) Sovyet Rusya ve Şark memleketlerinin ahval-i hazırası,<br />

H) İslâm memleketlerindeki mücadele ve buna nazaran İttihat ve Tarz-ı<br />

hareketi,<br />

I) Aslı teceddüt ve ıslahat-ı esasiyenin lüzum ve ehemmiyeti,<br />

J) İttihat ve Terakkinin memlekette tek anasır ve sınıflara karşı tarz-ı<br />

hareketi,<br />

L) Umumi teşkilât ve program meselesi,<br />

M) Anadolu hareketinin İttihat ve Terakkiye karşı vaziyeti ve cemiyetin<br />

şimdiye kadar ittihaz ettiği tarz-ı hareket ve milli mücadeleye muavenet,<br />

N) Maksadın vusul için cemiyetin bundan sonra intihap edeceği vesait ve<br />

tarz-ı hareket,


63<br />

O) Şühedaya Fatiha ve Talât Paşa merhumi tebcil” 185 .<br />

Enver PaĢa Kongre‟nin aldığı bu kararları Anadolu Hükümetine bildirir.<br />

Fakat tam bu sırada Enver PaĢa‟nın planlarını altüst edecek bir haber duyulur. Bu<br />

da Sakarya SavaĢı‟nın Anadolu Hükümeti tarafından kazanılmasıdır 186 . Bu zafer<br />

üzerine Enver PaĢa Anadolu‟nun kendisine ihtiyacı kalmadığını düĢünerek kısa<br />

bir süre sonra hayatının son günlerini geçireceği Türkistan mücadelesine<br />

giriĢecektir.<br />

185 Karabekir, Enver PaĢa..., s. 157, 158.<br />

186 Yamauchı, a.g.e., s. 66.


64<br />

ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />

ENVER PAġA’NIN TÜRKĠSTAN MÜCADELESĠ<br />

A- TÜRKĠSTAN’IN COĞRAFĠ VE SĠYASĠ DURUMU<br />

Türkistan, Türklerin yaĢadığı topraklara verilen genel addır. Esas<br />

itibariyle, Türkistan; Orta Asya‟yı içine alır.Batıda Güney Ural dağları, Yayık<br />

(Ural) ırmağı, idil‟in (Volga) denizine döküldüğü yer olan Bökey-Ordu (Orda =<br />

Bölüm kısım)‟dan, doğda Sucav yakınlarına ve Altay dağlarında Burucan Altay<br />

geçidinden, kuzeyde Çungarya ve Kazakistan EĢiğine, güneyde Kopet ve Hint<br />

dağlarına kadar uzanan çok büyük bir Türk yurdu bulunur. Yüzölçümü itibariye,<br />

5.828.000 Km 2 yi kaplayan bu geniĢ topraklara “Uluğ Türkistan” denilir.<br />

Türkistan, bu kadar geniĢ sahayı içine almasına rağmen, XIX. Asrın baĢlarında<br />

nüfusu 10 milyon civarında idi. Bugün ise bu topraklarda 80 milyon insan<br />

yaĢamaktadır. Bu insanaların 60 milyonu Türkler, 20 milyonu ise baĢta Ruslar ve<br />

Çinliler olmak üzere diğer milletler teĢkil eder. 187<br />

Türkistan, siyasi yönden karıĢıklıklara sahne olmuĢtur. Selçuklular<br />

önderliğinde Türklerin Ön-Asya‟ya yayılmalarından sonra meydana gelen Moğol<br />

istilası ve onu takibeden dönemde ülke halkı büyük sıkıntılar çekmiĢ,<br />

Timurlularla, geliĢen kültür ve sanat hayatı iktisadî durumun bir dereceye kadar<br />

düzeltilmesine fırsat vermiĢti. Timurluları ortadan kaldırarak Türkistan‟a hakim<br />

olan Özbekler çok geçmeden parçalanarak üç hanlık haline gelmiĢlerdi. Bu üç<br />

hanlık, Batı Türkistan‟da uzun süre bağımsız olarak varlığını devam ettirmeye<br />

muvaffak olmuĢtur. Bu hanlıklardan Buhara 1500‟de, Hive 1511‟de ve Hokand<br />

187 Ramazan Özey, dünya Platformunda Türk Dünyası,Ġstanbul 1997, s. 103; Mehmed Saray, Rus<br />

iĢgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetler.<br />

(1775-1875), Ankara 1994, s. 1.


65<br />

ise 1700‟de kurulmuĢtur 188 . Hanlıkların içinde en eski olan Buhara‟nın 3,<br />

Hive‟nin 2 ve Hokand‟ın 1 milyon civarında nüfusu vardı. Zaman zaman Çin‟in<br />

istilâsına uğrayan Doğu Türkistan‟da ise kurulan bağımsız KaĢgar Devletinin<br />

nüfusu da 3 milyon civarında bulunuyordu.<br />

XIX. asrın ortalarında Rus iĢgalinden önce, Türkistan Hanlıklarının<br />

sınırları Ģöyle idi. Buhara Emirliği: ZerafĢan Vâdisi baĢta olmak üzere KaĢgar,<br />

Karatekin, Andican, Semerkand, Buhara, KarĢı, Hisar, Kerki ve Çızak<br />

vilâyetlerinden meydana geliyordu. Hive Hanlığı: Harezm vadisi baĢta olmak<br />

üzere, Aral Gölünün güneyinden Merv‟e kadar uzanan sahayı içine alıyordu. Belli<br />

baĢllı Ģehirleri: Hive, Kongrad, Ürgenç Gazavat ve Hazerasp idi. Hokand Hanlığı:<br />

Fergana vadisi esas olmak üzere, geniĢ bir sahayı içine alan bu hanlık doğuda<br />

Issık Göl‟den, batıda Sirderya‟ya kadar, güneyde Pamir dağlarından, kuzeyde<br />

Kazakistan bozkırlarına kadar uzanıyordu. En önemli Ģehirleri Ģunlardı: Hokand,<br />

TaĢkent, Evliya Ata,BiĢkek, Namangan,Türkistan (Yesi) ve Akmescid 189 . KaĢgar<br />

devleti esas olmak üzere, Tarım havzasında kurulan bu devletin vilâyetleri Ģunlar<br />

idi: KaĢgar, Yarkent, Aksu, Hoten, Turfan, Balusagun, BeĢbalık ve Urumci 190 .<br />

Türkistan‟da kurulmuĢ olan bu bağımsız Türk devletleri iktisadî ve<br />

kültürel hayatları oldukça zayıf idi. Bunun en büyük sebebi, XVI. Asrın<br />

baĢlarından itibaren Avrupa‟lıların deniz yoluyla Hindistan‟a ve Çin‟e<br />

girebilmeleri ve ġii Ġran‟ın Türkistan‟ı Orta Doğuya bağlayan ticaret yollarını<br />

kapatması idi 191 . Bu Hind ve Çin mallarının Karadeniz ve Akdeniz limanlarına<br />

ulaĢtırılmasında büyük ticari kazançlar temin etmiĢ olan Türkistan halkının<br />

gittikçe fakirleĢmesine, neticede kültür ve medeniyet sahasında geri kalmasına<br />

sebep olmuĢtur. Bu fakirlik çok geçmeden Türkistan‟ın askeri gücüne de tesir<br />

188 Türkistan hanlıkları hakkında geniĢ bilgi için bkz. Baymirza Hayit,Türkistan Devletlerinin<br />

Milli Mücadele Tarihi, T.T.K. yay., Ankara 1995, s. 23-28; Ekrem MemiĢ-Nuri Köstüklü,<br />

Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası Tarihi, Konya 1995, s. 42-50.<br />

189 Rus iĢgalinden önce Türkistan hanlıklarının yüzölçümleri hakkında bilgi edinmek mümkün<br />

olmamıĢtır.<br />

190 Saray, a.g.e., s. 1,2.<br />

191 Togan, a.g.e., s. 113-122.


66<br />

etmiĢ ve bilhassa ateĢli silahlar sahasında geri kalmasına yol açmıĢtır. Bu arada<br />

Türkistan hanlıklarının iyi geçinmeleri için Osmanlı Devleti‟nin yaptığı ilânlara<br />

rağmen birbirleriyle kıyasıya mücadele etmeleri kendilerini daha çok yıpratmıĢtır.<br />

Bu hanlıkları, bu vaziyette iken, iktisadî ve askeri yönden çok üstün durumda olan<br />

Rusya‟nın tehdidi ile karĢı karĢıya gelmiĢlerdir.


67<br />

B- RUSYA’NIN ASYA’DA YAYILMASI<br />

Avrupa yönüne açılamayan Çarlık Rusya‟sı, XVI. Asrın ortalarından<br />

itibaren Asya‟ya doğru yayılmaya baĢlamıĢtı 192 . XVI. Asrın ortalarında Kazan ve<br />

Astarhan‟ı alan Ruslar XVII. asırda da Kazakistan bozkırlarını iĢgal etmiĢlerdir.<br />

Rusya‟yı büyük bir imparatorluk haline getirmek ve sıcak iklimlere açılmak<br />

hayaliyle yaĢayan Çar I. Petro, (1689-1725) Orta Asya‟ya hâkim olmak ve oradan<br />

Hindistan‟a inmek istemiĢti 193 . Onun bu isteği halefleri tarafından da<br />

benimsenince Ruslar adım adım güneye doğru yayılmaya baĢlamıĢlar, önce<br />

Kırım‟ı ve sonra da Kafkasları ele geçirerek bu sahada büyük bir mesafe<br />

kaydetmiĢlerdi. Fakat Ruslar, I. Nikola (1825-1855) Avrupa ve Orta ġark<br />

meselelerini de korumaya kalkınca kendileri (1854-1856) Kırım harbi ile<br />

durdurulmuĢlardı. Kırım mağlûbiyetinden sonra Ruslar, iktisadî ve askeri<br />

alanlarda bir takım reformlar yaparak, yeniden yayılma siyasetine<br />

dönmüĢlerdir 194 . Ruslar, Orta Asya‟da kendilerinden ekonomik ve askeri alanlarda<br />

geri durumda olan Türkistan hanlıkları yönünde yayılmaya devam etmiĢlerdi.<br />

Ruslar, Türkistan hanlıklarını, istila hareketine baĢlamadan önce Hıristiyan<br />

Avrupa‟nın ileri gelen devletlerine, devletlerarası hukuka riayet etmeyen<br />

192 Bu hususta geniĢ bilgi için bkz. Mehmet Saray, “Rusya‟nın Asya‟da Yayılması”, Tarih<br />

Enstitüsü Dergisi, Ankara 1993, Sayı 10-11, Yıl 1981, s. 279-302.<br />

193 Hayit, a.g.e., s. 41-45.<br />

194 Mehmet Saray,Özbek Türkleri Tarihi, Ankara 1993, s. 18, 19.


68<br />

müslüman Orta Asya Hanlıklarını “Sivilizasyona” 195 (medeniyete) sokacağız<br />

propagandası yaparak, kendilerine karĢı yükselebilecek itirazları bertaraf etmeyi<br />

büyük çapta baĢarmıĢlardır.<br />

Ruslar tarafından Orta Asya‟nın istilasında önemli rol oynayacak<br />

Orenburg Kalesi, Or ile Ural nehirlerinin birleĢtikleri yerde yapıldı. Burası Kazak<br />

topraklarına en hakim olan yerdi. Orenburg kalesinin inĢası (1734-1735) yıllara<br />

arasında istenen Ģekillerde tamamlandı. Böylece Ruslar‟ın Kazakistan‟a ve<br />

Türkistan‟a doğru yayılma siyasetinde merkezi rol oynayacak ve müstahkem<br />

mevkinin inĢası tamamlanacaktı.<br />

1734‟te Kazak (Türklerinin) Küçük Yüzü ( Küçük Orda) Rus hakimiyetini<br />

tanıdı. Daha sonra “Büyük Yüz” (Büyük Orda)‟da 1847 yılında Rus tâbiiyetine<br />

girmiĢlerdi 196 . Bu suretle XIX. Yüzyılın ortalarında, Issık Göl‟den Sirderya‟ya<br />

kadar uzanan Kazak-Kırgız bozkırları, Rusların eline geçmiĢ ve Türkistan<br />

içlerinde Rus ilerleyiĢi baĢlamıĢ bulunuyordu.<br />

195 Rus Hükümeti, Rusya‟nın Türkistan istikâmetindeki yayılıĢ sebeplerini dünya umumi efkârına<br />

3 Aralık 1864‟de Ģöyle açıklama ihtiyacını hissetmiĢti: “Rusya‟nın orta Asya‟da karĢılaĢtığı<br />

durum, hiçbir sosyal organizasyonu olmayan, yarı vahĢi ve göçebe halklar karĢısındaki bütün<br />

medeni devletlerin problemleriyle aynıdır. Bu tip durumlarda daha medeni olan devletler kendi<br />

sınırlarını ve medeniyetlerini müdafaa etmek zorunda kalmıĢlardır. Hudut bölgesinde<br />

huzursuzluğu yaratan gruplar cezalandırıldıktan sonra kuvvetlerimizi geri çekmek mümkün<br />

olmamıĢtır. Verilen ceza çabuk unutulmuĢ ve geri çekilmemiz bir nevi zayıflık addedilmiĢtir.<br />

Çünkü Asyalılar görünür ve hissedilen kaba kuvvetin haricinde hiç bir Ģeye kuvvet<br />

göstermemiĢlerdir. Onun içindir ki, biz bu iki Ģıktan birini seçmek durumunda kaldık: Ya<br />

verdiğimiz bütün bu emekler, elde ettiğimiz ticari menfaatler ve sınır boylarında kurduğumuz<br />

emniyet tertibatlarını unutup, ya her Ģeyden vazgeçecektik veya bu vahĢi Orta Asya<br />

memleketlerinin derinliklerine inecektik.<br />

Rusya, bu ikinci Ģıkkı tercih mecburiyetinde kaldı, Tıpkı A.B.Devletlerinin Kuzey<br />

Amerika‟da, Ġngiltere‟nin Hindistan‟da, Fransa‟nın Cezayir‟de Hollanda‟nın kolonilerde<br />

yaptığı gibi.”<br />

196 GeniĢ bilgi için bkz. Hayit, a.g.e., s. 51-62; Togan, a.g.e., s. 159-168; Mehmet Saray, Kazak<br />

Türkleri Tarihi, Ġstanbul 1993;Ġbrahim Yarkın, Türk Kültürü, Rus Ġdaresi Altında Türkistan<br />

ve DeğiĢen GörüĢler, Sayı, 21, Temmuz 1964, s. 87-88.


69<br />

Hokand üzerine 1853 yılında baĢlayan Rus saldırıları, 1865 yılında<br />

TaĢkent‟in de Rusların himayesine girmesiyle sonuçlanmıĢ oldu.<br />

Buhara Emiri Muzaffer Han, Zivebolak Ruslarla yaptığı savaĢta yenildi ve<br />

Ruslardan barıĢ istemek zorunda kaldı. Yapılan antlaĢma ile Buhara iç iĢlerinde<br />

kısmen serbest kalarak, 1868‟de 12 maddelik Zivebolak anlaĢması ile Rusya<br />

himayesi altına girdi 197 .<br />

Rus birlikleri Türkistan‟a ilerlemelerine devam ederek (Mart 1873) de<br />

General Kaufman kumandasında, dört koldan Hive üzerine yürüyüĢe geçtiler.<br />

Ruslar üstün topçu ateĢi ve ağır bombardımandan sonra Hive Ģehrini zaptettiler 198 .<br />

Ruslar, Hive Hanlığı ile de (1883) de 12 maddelik bir anlaĢma yaptılar 199 .<br />

1- 1916 yılı Türkistan Milli Ayaklanması<br />

Ruslar, Türkistan‟da kurdukları adaletsiz ve terör saçan idarelerine devam<br />

ede dururlarken, I. Dünya harbi baĢladı. Fakat harbin ilk yıllarında Ruslar<br />

beklenmedik bir yenilgiye uğradılar.<br />

Bunun üzerine Çarlık Rusya‟sı, Orta Asya Türk hanlıklarına yönelik bir<br />

ferman çıkardı. Çar II. Nikola‟nın harpte geri hizmetlerde çalıĢtırmak ve kanal<br />

kazdırmak için yaĢları 19-43 arasında olan Türkistanlılardan 250.000 amele<br />

197 Yapılan bu anlaĢma demiryolları, posta telgraf ve telefon; Amuderya gibi büyük nehirlerde<br />

vapur iĢletmek, gümrük iĢleri iktisadî müesseseler ve bütün Endüstri hudut muhafazası,<br />

Ruslar‟ın eline geçti. Buhara Emiri ancak 12 bin milis asker besleme hakkına sahipti. Abdullah<br />

Recep Baysun, Türkistan Milli Hareketleri, Ġstanbul 1943, s. 6.<br />

198 Türkistan hanlıkları ile Rus mücadeleleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. Saray, Türkistan<br />

hanlıkları..., s. 66-103; Togan, a.g.e., s. 254-259; Kâmuran Gürun, Türkler ve Türk<br />

Devletleri Tarihi, Ankara 1981, s. 445-455.<br />

199 Buhara ve Hive hanlıkları Ruslarla yapılan bu anlaĢmalar ile iktisadî, mali, ticari ve harici<br />

serbestisini kaybetti. Baysun, a.g.e., s. 6.


70<br />

istiyordu 200 . 25 Haziran 1916 tarihini taĢıyan Çar II. Nikola‟nın bu fermanına, Rus<br />

memurlarının daha önceki kanunsuzlukları da eklenince 201 daha ilk andan itibaren<br />

Türkistan‟ın her tarafında bomba tesiri yaptı. “Türkistanlılarda Türkiye ve hilafete<br />

bağlılık hisleri çok kuvvetli idi. Cepheye iĢçi gönderilmesinin, Türkiye‟ye karĢı<br />

harpte Ruslara yardım telakki edilmesi de Ruslara karĢı galeyanda büyük rol<br />

oynuyordu 202 .<br />

1916 Temmuzunda baĢlayan isyan, kısa zamanda bütün Türkistan‟a<br />

yayıldı. Köylü, kasabalı ve Ģehirli, bütün halkın katıldığı “Çar ve Ruslar defolsun!<br />

Müslümanlara hürriyet isteriz!... Biz İslâm devleti kurmak istiyoruz”. Parolası ile<br />

baĢlayan isyan tam bir mahalli ayaklanma haline döndü. 203<br />

Fakat ne var ki, böyle bir ayaklanma teĢkilatsız ve lidersiz kalmıĢtı. Bir<br />

ayaklanma halinde ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğini görüĢmek üzere<br />

Münnevver Kââri, Pehlivan Niyaz, Osman Hoca; Kââri Kâmil ve Abidcan<br />

Mahmud‟un daha önce yaptıkları toplantıdan hiç bir netice çıkmamıĢ, bu ise<br />

büyük bir talihsizlik teĢkil etmiĢtir 204 . Lidersiz, teĢkilâtsız ve üstelik silahsız bir<br />

Ģekilde isyana katılanlar çok geçmeden Rus topları ve makinalı tüfekleri<br />

karĢısında erimeye baĢladılar. Ruslar o kadar gaddar davranıyorlardı ki,<br />

ayaklanmaya katılanların hepsini öldürdükleri gibi mal ve arazileri de müsadere<br />

ediyorlardı 205 . Ayaklanma buna rağmen altı aydan fazla sürdü.<br />

200 Togan, a.g.e., s.337; Ġsmail Kayabalı-Cemender Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğün Tarihi ve<br />

Bugünkü Durumu, Ankara 1978, s. 56; Nadir Devlet, Rusya Türkleri’nin Milli Mücadele<br />

Tarihi (1905-1917), Ankara 1985.<br />

201 Togan, a.g.e., s.336.<br />

202 Ġbrahim Yarkın, “Türkistan‟da 1916 Ġsyanı Hakkında Bilgiler”, Türk Kültürü, Sayı 68,<br />

Ankara 1968, s. 565.<br />

203 Hayit, a.g.e., s. 208.<br />

204 Hayit, a.g.e., s. 206.<br />

205 Saray, Özbek..., s. 33.


71<br />

1917 baĢlarında ayaklanma bastırıldığı zaman, 673.000‟e yakın Türk hayatlarını<br />

kaybetmiĢ ve 168.000 Türk Sibirya‟ya sürülmüĢ ve 300.000‟e yakın Türk te Doğu<br />

Türkistan‟a kaçmak zorunda kalmıĢtır 206 .<br />

1916 isyanı göstermiĢti ki, Türkler hürriyetleri uğruna ne kadar cesurane<br />

mücadele ederse etsinler-Rus Ġmparatorluğunun parçalanması haricinde-kendi<br />

kendilerine istiklâllerini elde etmeleri oldukça zor olacaktı.<br />

2- Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi (Basmacılık)<br />

1917 ihtilâli ile Rus Ġmparatorluğunda yaĢayan bütün milletlere eĢitlik ve<br />

kendi kendilerini idare etme hakkı vaad eden yeni Sovyet rejiminin de, sözlerinde<br />

samimi olmadığı ve Çarlık‟tan daha katı bir dikta idaresi kurarak sömürgecilik<br />

siyasetine devam etmek emelinde olduğunu kısa zamanda bütün Türklerce acı bir<br />

Ģekilde öğrenilmiĢtir. Her türlü maddi varlıkları ellerinden alınan ve ezilen Türk<br />

halkı, Ruslara karĢı büyük bir nefret hissiyle doldu. Milli Muhtariyet<br />

teĢebbüslerinin Sovyetler tarafından kanlı bir Ģekilde boğulması, onlarda ki istiklâl<br />

ve hürriyet aĢkını söndürememiĢti.<br />

Nitekim Hürriyet ve Ġstiklâl aĢkıyla yanan halktan birçok kiĢi, silahını alıp<br />

mücadele için dağlara çıkmıĢtır. Bu silahlı kiĢilere halkın da katılmasıyla Ruslara<br />

karĢı yeni bir istiklâl mücadelesi Sovyetler tarafından dünya milletlerine önemsiz<br />

bir alay gibi Basmacılık 207 (basan-haydutluk edenlerin) harekâtı olarak tanıtılmak<br />

istendi. Sovyet iddialarının gülünçlüğünü Türkistan‟daki Kızıl-ordu birliklerinin<br />

komutanı Frunze‟nin askerlerine verdiği Ģu emirden anlamak mümkündür.<br />

“Yoldaşlar, Türkistan’ın incisi olan Fergana, iki yıldan fazla bir<br />

zamandır, kanlı bir savaş meydanı halindedir... Türkistan’daki Sovyet iktidarı, ilk<br />

kuruluşu zamanında, Avrupalı (Rusyalı demek istiyor) ve yerli geniş işçi köylü<br />

206 Hayit, a.g.e., s. 209-211.<br />

207 Saray Özbek..., s. 45.


72<br />

kitlelerini kendine çekecek yerde, emekçi halkı kendinden uzaklaştırmak için<br />

elinden geleni yaptı...İstihsalin millileştirilmesi yerine sadece Burjuva’nın malları<br />

değil orta halli köylülerin malları bile yağma edildi.<br />

Burada faaliyet gösteren kızıl-ordu birlikleri ihtilâli savunan önderlerin<br />

bazıları ve emekçi halk tarafından istibdat aracı olarak kullanıldı... Basmacı<br />

Harekâtı olarak bilinen o hareket, bu temel üzerine meydana geldi. Basmacılar<br />

basit haydutlar değildiler. Böyle olsalardı onların çoktan bertaraf edilecekleri<br />

aşikârdır" 208 .<br />

Bu hareketin siyasi temellere dayandığını, yalnız milliyetçi ve Rus<br />

olmayanlar değil, Sovyet kaynaklarıda kabul etmektedirler. Gingsburg adlı bir<br />

Sovyet yazarı Ģunları yazmaktadır:<br />

“Fergana ahalisi 1877-1882, 1886, 1892 ve 1916 yıllarında defalarca<br />

Rusya’ya karşı ayaklanmıştır...Ekim inkılâbından sonra, Sovyet iktidarı pratik<br />

olarak, Rus sömürgecileri elinde idi ve bunlar silahlı yağmacılık siyaseti<br />

uyguluyorlardı. Bu durumlar 1916 isyanını daha unutmamış olan halkı,<br />

başlangıçta Sovyetlere düşman duruma getirmişlerdir.Bu hareket Türkistan ile<br />

Rusya arasındaki düşmanlığı kuvvetlendirmiştir. Hokand Milli Hukümetinin<br />

Sovyetler tarafından yok edilişi Türkistan halkı tarafından yeniden istila şeklinde<br />

hisedildi, ve buna karşı korunma mahiyetinde bir hareket başladı” diyor.<br />

Türkistan iĢlerini iyi bilen bir Sovyet idaresi olan Georgi safarov Ģunları yazar:<br />

208 Hayit, a.g.e., s. 277, 277.<br />

“Boşaya Sovetskaya Enstsiklopediya” ise Basmacılar Hareketi üzerinde şu kanıya vardı:<br />

“...Basmacı Hareketinin mantıklı olarak yönetilen, politik ve anti-Sovyet bir karakteri vardır.<br />

Bu hareket, üç Cumhuriyette (Türkistan, Buhara ve Harezmide,) köylü halkın kitle hareketine<br />

dönüşmüştür...”<br />

Basmacı harekâtı sırasında bölge politik komiseri olan Skalov Ģu kanıdadır:<br />

“...Basmacı Hareketi, Türkistan halkının yabancı egemenliğine karşı milli ayaklanması olarak<br />

ortaya çıktı”<br />

S. Urazaev, 1961‟de Ģunları yazdı:<br />

“Basmacı Hareketi bir halk ayaklanmasıdır”<br />

Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 50.


73<br />

“Basmacılık hareketi bir taraftan Hokand muhtariyetinin ortadan<br />

kaldırılması ve geniş sömürgecilik karışıklıkları sonucunda meydana gelen milli<br />

egemenlik mücadelesi şeklinde ve öte yandan, iktisadi kriz ve açlık dolayısıyle<br />

gelişmiştir” 209<br />

Gerçekteyse, Basmacı Hareketinin tüm amacı Türkistan‟ı bağımsızlığına<br />

kavuĢturmaktı. Basmacı Hareketinin parolası Ģu idi:<br />

“Türkistan Türkistanlılarındır. Türkistan’ı Ruslardan kurtarmak gerekir.<br />

Müstebitlerden arınmış bir Türkistan” 210 .<br />

Türkistan‟daki bu milli ayaklanma gücünü köylüler teĢkil ediyordu.<br />

Bunlara esnaf ile sanatkarlar, din adamları, reformistler de katılmıĢlardı.<br />

Ayaklanmanın yeteri kadar lideri olduğu halde maalesef merkezi bir<br />

teĢkilatlanmadan yoksun idi. 1918 yazına kadar ayaklanmanın liderliğini ErgaĢ<br />

KorbaĢı yaptı. ErgaĢ‟tan sonra liderliğe getirilen ġir Mehmed Bey Hacı<br />

KoĢukoğlu‟nun kontrolünde. sekiz bölge komutanlığı kurularak teĢkilat<br />

geniĢletilmeye çalıĢıldı 211 .<br />

Milli ayaklanma, Fergana‟dan sonra Buhara-Harezm (Hive)‟de yayıldı.<br />

Eskiden olduğu gibi, Ruslar bu ayaklanmaları da küçük çapta askeri birliklerle<br />

bastırıp ayaklanmanın elebaĢlarını cezalandıracaklarını ümit etmiĢlerdi. Bu<br />

maksatla Buhara ve Harezm‟e gönderilen birlikler baĢarıya ulaĢamadıkları gibi,<br />

kendilerine duyulan nefretten dolayı daha çok halkın ayaklanmaya iĢtirak<br />

etmesine sebep oldular 212 .<br />

209 Ġbrahim Yarkın, Türk Kültürü, “Muhtar Türkistan ve AaĢ Orda Hükümetleri ile Basmacılık<br />

Hareketi”, Eylül 1964, sayı 23, s. 42.<br />

210 Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 58.<br />

211 Hayit a.g.e., s. 278; Basmacı liderleri hakkında geniĢ bilgi için bkz. A. Bademci, KorbaĢılar<br />

1917-1918 Türkistan Milli Hareketi ve Enver PaĢa, Ġstanbul 1975.<br />

212 Saray, Özbek Tarihi, s. 46.


74<br />

Bu esnada Cüneyd Han ile diğer liderlerden Harezm‟de Sovyet<br />

hakimiyetine karĢı silahlı mücadeleler hızla geliĢirken, Buhara‟da da milliyetçi<br />

reformistler, Ruslara karĢı silahlı mukavemete baĢladı 213 . Türkistan‟daki milli<br />

mücadelenin bu üç merkezde hızla geliĢmesi Sovyetlerin Türkistan‟daki<br />

hakimiyetlerini tehlikeye soktu. Ne var ki kızıl ordu birlikleri, Ağustos 1919‟da<br />

Komünist aleyhtarı Beyaz-Ordunun Orenburg hattını yararak duruma mûdahele<br />

etmiĢtir. Buna rağmen Sovyetler bu milli ayaklamayı Türkistan‟daki kuvvetleriyle<br />

bastırmakta yine aciz kalınca hakimiyetlerini yeniden tesis maksadıyla Türkistan<br />

Cephesi açtılar 214 . Cephe komutanlığına tayin edilen Frunze 3 Eylül 1919‟da,<br />

Türkistan‟ın tekrar iĢgali için hazırlıkların tamamlama emrini verdi. Kendisi de<br />

maiyeti ile birlikte TaĢkent‟e gelerek, milli ayaklanmayı bastıracak planlar<br />

üzerinde çalıĢmaya baĢladı (22 ġubat 1920) 215 .<br />

Türkistan Türklerinin giriĢtikleri milli ayaklanma, bütün engellere rağmen<br />

baĢarıyla devam etmiĢ, ancak yeterli derecede silah olmayıĢı ve merkezi bir<br />

idareden mahrumiyet sebebiyle kızıl-ordu birlikleri karĢısında ağır kayıplar<br />

vermiĢlerdi. Otorite eksikliğini gidermek üzere Fergana‟daki kurtuluĢ savaĢı<br />

liderleri, 24 Eylül 1917‟de Mehmed Emir Bey baĢkanlığında Fergana hükümetini<br />

kurdular 216 . Bu arada silah temini için Afganistan ve Hazar Denizi‟nin<br />

doğusundaki komünist aleyhtarı Ruslara yardım etmek isteyen Ġngiliz birlikleri<br />

komutanına elçiler gönderildi ise de Ġngilizler ile Afganlıların tereddütlü tutumları<br />

dolayısıyla bir netice alınamadı 217 .<br />

Fergana Hükümeti‟nin teĢekkülüne rağmen, milli ayaklanmayı idare eden<br />

liderler arasında bir birlik temin edilememiĢ ve her liderin kendi bölgesinin<br />

hükümdarıymıĢ gibi hareket etmelerinin önüne geçilememiĢtir. Üstelik iĢin içine<br />

213 Joseph Castagne, (ç. M. ReĢat Üzmen), Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Ġstanbul 1980,<br />

s. 120-128.<br />

214 Kayabalı-Aslanoğlu, a.g.e., s. 60.<br />

215 Saray, Özbek Tarihi, s. 47.<br />

216 Hayit, , a.g.e., s. 281.<br />

217 Togan, , a.g.e., s. 422, 423.


75<br />

birde kâbilecilik ve bölgecilik davaları karıĢtırılmıĢ idi. Bunlardan da anlaĢılıyor<br />

ki Türkistan mücahitleri geçmiĢin acı hadiselerinden ders almadan mücadelelerini<br />

birlik ve organizasyondan uzak bir Ģekilde yürütüyorlardı.


76<br />

C- ENVER PAġA’NIN TÜRKĠSTAN POLĠTĠKASI<br />

Birinci Dünya SavaĢı‟nın baĢından itibaren Enver PaĢa‟nın Orta Asya Türk<br />

Dünyası‟na bilâkis önem verdiğini görmekteyiz. Bunun için hem bu bölgede ki<br />

Türk insanının bağımsızlığını kazanması hem de Çarlık rusyası‟na karĢı bölge<br />

halkını isyana teĢvik etmek amacı ile TeĢkilât-ı Mahsusa‟nın en önemli ajanlarını<br />

bu bölgeye gönderildiğini görmekteyiz.<br />

Birinci Dünya SavaĢı‟nın son günlerinde Enver PaĢa tarafından Kafkas<br />

Ġslâm Ordusu‟nun kurulmasında ki neden ise; önce Kafkas müslümanlarının<br />

bağımsızlıklarını kazanmasını sağlamak ve akabinde Orta Asya Türkü halkları ile<br />

irtibat kurmak idi.<br />

Enver PaĢa, Birinci Dünya SavaĢı‟nda tâkip ettiği politikada uğradığı<br />

talihsizliklere rağmen, Türk dünyasının birliği davasına samimiyetle inanan ve bu<br />

hususta plânları olan bir Ģahsiyet idi 218 . Enver PaĢa‟nın harbin sonunda Rusya‟ya<br />

gidiĢi ve bilâhere Sovyetlerle temasları hakkında her ne kadar çeĢitli tefsirlerde<br />

bulunulmuĢ ise de, hakkında söylenen ve yazılanların çoğunun bir “spekülasyon”<br />

dan ibaret oludğu devrin Ģartları incelendiği ve hadiseler değerlendirildiğ zaman<br />

ayrıca O‟nun Türkistan‟da tâkip ettiğ siyaset incelendiğinde iyice anlaĢılacaktır.<br />

Enver PaĢa, komünizmi, bütün dünyaya hâkim kılmak ihtirasıyla yanan Sovyet<br />

idarecilerinden, Türkistan müslümanlarını teĢkilâtlandırarak Ġngilizleri Hindistan<br />

sömürgesinden atacağı vaadi ile sıyrılıp Türkistan‟a gelmiĢtir. Daha önce, Eylül<br />

1920‟de, Bakü‟deki “Doğu Milletleri Kongresi”nde kâfi derecede malümat<br />

edindiği Türkistan milli ayaklanmasının Buhara‟ya vardığında çok kritik bir<br />

safhada olduğuna gören Enver PaĢa, hiç tereddüt etmeden mücadeleye girmiĢtir.<br />

Muntazam ordulara kumanda etmiĢ ve harp sanatından anlayan tecrübeli bir<br />

Ģahsiyet olarak, Türkistan‟daki milli ayaklanmayı yönetmeye karar vermesi bütün<br />

mücahitler arasında sevinçle karĢılanırken, maalesef buna bir kısım liderlerin<br />

iĢtirak etmedikleri görülür. Enver PaĢa‟nın liderliğine muhalefet edenlerin baĢında<br />

218 Y.H. Bayur, Türk Ġnkılâbı Tarihi, cilt III/4, Ankara 1983, s. 210.


77<br />

Zeki Velidi, eski Buhara Emiri ile Veziri ve bir kısım muhafazakar kabile liderleri<br />

ile bazı Sovyet taraftarı Ģahsiyetler bulunuyordu.<br />

Bilhassa Zeki Velidi‟nin “BolĢevikler, milli bir kızıl-ordu esası üzerine<br />

milli bir Türkistan Sovyet Cumhuriyeti‟nin kurulmasına razı olursa, Sovyetlerle<br />

birleĢebiliriz” demesi 219 bütün acı tecrübelere rağmen Rusya‟da komünist rejimi<br />

kuranların hakiki niyetlerini anlayamadığını gösteriyordu. Türklük davasına<br />

büyük hizmetleri geçen Zeki Velidi‟nin binbir emekle kurduğu ve sonunda<br />

Sovyetlerle iĢbirliği yapabileceği ihtimalinden bahsetmesi muhakkak ki, Enver<br />

PaĢa‟nın ve Türkistanlıların Sovyet hakimiyetine karĢı giriĢtikleri bu son milli<br />

mücadelede menfi bir rol oynamıĢtır.<br />

Enver PaĢa, Basmacı birliklerinin baĢına geçtikten sonra, diğer Basmacı<br />

birlikleri temsilciler göndererek: “Büyük Ġslâm Devleti” teĢkil etmek için<br />

birleĢmenin ve hemen bütün “Orta Asya Müslümanları Birliği”nin kurulması<br />

gerektiğinin üzerinde durmuĢtur 220 .<br />

Enver PaĢa, ne zaman ve nerede olursa olsun Sovyet karĢıtı ayaklanmaları<br />

yaymak ve Sovyet rejimiyle rekabet eden Pan-türkist ve Pan-Ġslâmist ideolojiyi<br />

gerçekleĢtirmek için bütün sancakların harekete geçirilmesini tasarlamıĢtır. Bu<br />

mücadele Enver PaĢa‟nın hayatının sonuna kadar BolĢevik yetkililerle olan<br />

iliĢkilerini ve bununla beraber diğer faaliyetlerini etkilemiĢtir. Enver PaĢa‟nın bu<br />

idaellerini gerçekleĢtirmek için gösterdiği samimiyete rağmen, yerli müslüman<br />

kitleler genelde söz konusu Pan-Türkist ve Pan-Ġslâmist planlarına aĢırı ilgi<br />

göstermemiĢlerdir 221 .<br />

Enver PaĢa, Türkistan‟ın siyasi geleceğini Afganistan Kralı Emanullah<br />

Han‟a yazdığı 1922 ilkbaharı tarihli metubunda kısaca Ģöylece özetlemiĢtir:<br />

219 Z. Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, Ġstanbul 1981, s. 235<br />

220 Joseph Costagne (Çev. M.ReĢat UZMEN), Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Ġstanbul 1980, s.<br />

133.<br />

221 Yamauchı, a.g.e., s. 73.


78<br />

“Rus idaresine ara vererek, bizim gözetimimiz altında, doğu islâm<br />

hükümetlerinin konfederasyonu gerçekleşecektir. Majestelerinizin yardımına çok<br />

teşekkür ederiz. Bu bağlamda dünyada tek başına ayakta duracak ve Alman<br />

Federasyonu’na benzeyecek bu devlet, kısa bir süre içinde ortaya çıkacaktır.”<br />

Bu ellbette muhteĢem bir projeydi. Seneryonun arkasındaki gerçek amaç<br />

ise, eski gücüne ulaĢmıĢ ve Türkiye sınırlarına dayanmıĢ Türk Ġmparatorluğu‟nun<br />

çekirdeğini yaratmaktı.<br />

Enver PaĢa, Doğu Türkistan ve dahası Afganistan‟daki müslümanları<br />

kapsayan böyle bir Pan-Ġslâmist ve Pan-Türkist devlet içinde önemil rol aynamak<br />

istemekteydi 222 .<br />

Birinci Dünya SavaĢının baĢlamasından sonra o hep; Ġslâmlık, Ġslâm<br />

Birliği Kutsal Cihat ve dünya Müslümanları ile liĢkiler, onun düĢünce ölçülerinde<br />

daima ön plandaydı. Güney Kafkasya‟da bile yalnız Azarbeycan Türkleri için<br />

değil, Kuzey Kafkas müslümanları iççinde çalıĢıyordu. Bütün Birinci Dünya harbi<br />

boyunca Kuzey Afrika‟da bir müslüman cephesi yaĢattı. Günün birinde<br />

Türkistan‟a gelipte buradaki Basmacı Birliklerinin baĢına geçtiğinde de<br />

“Müslümanların Halifesinin Damadı” mührünü imzasının baĢına koyacaktır ve<br />

ölümüne kadar Müslüman Türk dünyası için çalıĢacaktır.<br />

Enver PaĢa, büyük bir idealistti ama bu yeterli değildi. Çünkü idealist aynı<br />

zamanda ideolojisini gerçekleĢtirebilmek için dönemin Ģartlarını ve realitelerini en<br />

iyi Ģekilde değerlendirmelidir. Enver PaĢa‟nın sahip olduğu görüĢ ve ideoloji hiç<br />

bir zaman tam olarak anlaĢılamadı.<br />

222 Yamauchı, s. 74.


79<br />

D- ENVER PAġA BUHARA’DA<br />

1- Buhara’da Siyasi Durum<br />

Mangıtlar hanedanından 7. Buhara Emiri Adülahad Han‟ın ölümünden<br />

sonra, 4 Ocak 1911‟de aynı hanedandan hükümdar olan Seyyid Mir Âlim Han<br />

tahta çıktı.<br />

Emir Âlim Han, millete hitaben neĢrettiği beyanname ile her sahada<br />

memleketin muhtaç olduğu ıslahatı yapacağını vadettiyse de bunda yeterince<br />

baĢarılı olamadı. Rusya‟da tahsil gören Âlim Han‟ın, asrın yeniliklerinden uzak<br />

kalan memleket ve hükümetin muhtaç olduğu iĢleri kavrayamadı. Sefih yaradılıĢta<br />

olan insanları etrafında toplayarak zevk ve sefaya daldı 223 .<br />

1904-1905 Rus-Japon harbinin neticesinde Rusya‟nın mağlup oluĢu Rus<br />

hükümetinin azametine karĢı Türkistan halkının fikrinde bir değiĢiklik<br />

uyandırmıĢtı. 1908‟de Türkiye‟de ve Ġran‟da olan inkılâplar halkın ruhi ve fikri<br />

uyanıklığına yeni heyecanlar veriyordu 224 .<br />

Bütün gençliği yeni kültür ve cereyan ile temasa getirmek, bir ideal<br />

vermek gayesiyle kurulmuĢ olan “Terbiye-i Etfal” cemiyeti, 225 yeni usulde gizli<br />

223 Bademci , a.g.e., cilt I, s. 468; Togan, a.g.e., s. 257.<br />

224 Baysun, a.g.e., s. 15.<br />

225 Buhara‟da Ahmed Can Mahdum (Mahdum: Âlim oğullarına verilen isim): Sadreddin Aynı,<br />

Osman Hoca (Hoca: Türklerin Oğuz devrinden beri münevver Ģahıslara verdiği sıfat);<br />

Abdülvahid Rafi Mahdum, Abdülkadir Mahdum ile birleĢerek Terbiye-i Etfal namıyla gizli bir<br />

cemiyet açmağa Karar verdiler. 1908 senesinin nisan ayında Buhara‟da Gazyan mahallesinde<br />

Osman Hoca‟nın evinde toplanarak cemiyetin programı Ģu iki esas üzerinde hazırlanmıĢtı.<br />

1-Metafizik zihniyete ve onun teĢkilatına karĢı mücadele yapmak;<br />

2- Metafizik zihniyetten halkı kurtarıp asrın icaplarına göre Ģekillendirmek. Baysun, a.g.e.,<br />

s. 15.


80<br />

mektepler açıldığı gibi, Türkistan‟ın muhtelif yerlerinden Ġstanbul‟a talebe<br />

göndermeğe baĢladı.<br />

Buhara‟da gizli olarak açılan mektepler 1912‟de alenen açılmaya<br />

baĢlamıĢtı. Ruzname-i Buhara-i ġerif ve Turan adları ile gazeteler çıkıyordu.<br />

Kültür sahasında sarf edilen bu gayretlerin verimleri, Türkistan‟ın her tarafında<br />

yankılar uyandırdı. Ġlerleyen fikir hareketleri mektep ıslahatı, bilhassa Ġstanbul‟a<br />

talebe gönderilmesi Rusların iĢine gelmiyordu 226 .<br />

Ruslar, Emir Âlim Han‟a gazetelerin intiĢarı, yeni usul mekteplerin devamı<br />

inkılâpçı bir halk yetiĢtirecek sizinde Ģahsi hakimiyetiniz sarsılacak gibi kuvvetli<br />

telkinler yapmağa baĢladılar. Birkaç defa mektepler kapatmaya teĢebbüs eden<br />

emir, nihayet 1913‟de gazeteleri, 1914‟de mektepleri kapatmağa muvaffak<br />

olmuĢtur. Bunun için her iki teĢebbüsün önderliğini yapan Genç Buhara‟lılara<br />

karĢı korkunç bir savaĢ açtı. YavaĢ yavaĢ dahili harbe sebep olan bu karar<br />

karĢısında halk ta “Cedidi” ve “kadimi” diye iki kampa ayrılarak kıyasıya<br />

mücadeleye baĢladı. Emir bu mücadelede yakalanan Cedidileri çok ağır<br />

cezalandırdı. Canlarını kurtarabilenler Semerkant ve TaĢkent‟e kaçarak emir<br />

aleyhinde mücadeleye baĢladılar 227 .<br />

Genç Buhara‟lılar Buhara‟da milli bağımsız bir Cumhuriyet kurmayı gaye<br />

edinerek temeli Türkçülük ve Türk milliyetçiliğine dayanan Genç Buhara‟lılar<br />

fırkasını kurdular 228 .<br />

23 Ağustos 1920 günü, Genç Buhara‟lılar Buhara istikâmetinde harekete<br />

geçtiler. Ġlk hamlede Carcöy‟ü ele geçirdiler. Ardından Kermine ve ġehr-i Sebz de<br />

harekete baĢladı 229 . Genç Buharalılar Buhara üzerine yürümeye devam ederken<br />

kızıl BolĢevik kuvvetler fırsatı ganimet bilerek 28Ağustos 1920‟de saldırıya<br />

226 Baysun, a.g.e., s. 15, 16.<br />

227 Bademci, a.g.e., cilt I, s. 449-470; Baysun, a.g.e., s. 16, 17.<br />

228 Hayit, a.g.e., s. 263.<br />

229 Ġbrahim Yarkın “Buhara Hanlığının Sovyet Rusya Tarafından Ortadan Kaldırılması” Türk<br />

Kültürü, ġubat 1969, Sayı 76, s. 46.


81<br />

geçtiler 230 . Sovyet kuvvetleri görünüĢte Genç Buhara‟lılara yardıma gidiyordu. Bu<br />

arada Genç Buhara‟lılar 29 Ağustos 1920 günü Kağan‟da bir toplantı yaptılar:<br />

Feyzullah Hoca, Abdülhamid Arif, Osman Hocaoğlu, Mirza Rahim,<br />

Mükemmeliddin, Ata Hoca, Kâri YoldaĢ, Hasan Bey, Muhtarcan olmak üzere 9<br />

kiĢiden meydana gelen Buhara Geçici Hükümetini kurdular. Geçici Hükümetin<br />

Nazırlar reisi Feyzullah Hoca, Emire bir ültimatom vererek hükümeti milli<br />

komiteye devretmesini bildirdi. Bunu emrindeki kuvvetlerle savaĢa baĢlamakla<br />

cevap veren Emire tâbi kıtalar, her tarafta mağlûp edildi. Buhara ġehrisebz, Kerki,<br />

KarĢı, Kerime, Hatırcı, Ģehirlerine aynı zamanda taarruz edildi. ġehirler milliyetçi<br />

kuvvetlere teslim oldu 231 .<br />

1 Eylül 1920‟de Emir Âlim Han, Sitera Mahı Hassa adlı sarayından<br />

beraberinde millete ait hazine ve mücevherlerle külliyetli altın stoku olduğu halde<br />

Gicdıvan‟a kaçtı. Oradan ġarki Buhara‟nın merkezi olan Hisâr vilâyetine, daha<br />

sonra yazlık Ģehir olan DuĢanbe‟ye gitti. Buradan da 18 ġubat 1921‟de maiyetiyle<br />

birlikte Afganistan‟a iltica etti 232 .<br />

Bağımsız Buhara Cumhuriyetinin istiklâlini ebedileĢtirmek için, 23 Eylül<br />

1921‟de toplanan II. Kurultay Buhara‟da ilk adım olarak Cumhuriyeti ilân etti.<br />

Osman Hocayı Cumhurreisi olarak seçti. O‟da Feyzullah Hoca‟yı Buhara<br />

Cumhuriyetinin ilk hükümetini kurmaya memur etti 233 .<br />

230 Yarkın, a.g.m., Türk Kültürü, s. 47; Hayit, a.g.e., s. 264.<br />

231 Cemal Kutay, Enver PaĢa Lenin’e KarĢı, Ġstanbul 1955, Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ...,<br />

s. 120-122.<br />

232 Baysun, a.g.e., s. 42; Kutay, Enver paĢa Lenin..., s. 15, Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ...,<br />

s. 122.<br />

233 Togan, a.g.e., s.405, 406; Hayit, a.g.e., s. 265.


82<br />

2- Enver Paşa’nın Buhara’daki Faaliyetleri<br />

Enver PaĢa 1921 teĢrin-i evvel (1921 Ekim) tarihinde Hacı Sami<br />

(KuĢcuzade Selim), ihtiyat subayı Bartınlı Muhittin Bey‟lerle beraber Batum‟dan<br />

Tiflis Bakû, Keresnabat, AĢkâbat, Merv, Bayramali, Carcöy yolu ile Buhara‟ya<br />

gelir 234 . Enver PaĢa‟nın Buhara‟ya geliĢinde burada genç ve istiklâlci bir zümre,<br />

bir Cumhuriyet idaresinin baĢındadır. Bu iktidar biraz da BolĢevik veya sol<br />

güçlerin desteği ile sağlandığı için, mutlak veya garantili sayılamıyordu. Osman<br />

Hocaoğlu, Buhara CumhurbaĢkanıydı. Kabine üyeleri yerliydi. Ruslar Buhara‟da<br />

bir temsilcilik bürosu ile çalıĢıyordu. Orta Asya‟da BolĢevik milisler ve Kızıl<br />

Birlikler hakimdi. TaĢkent gibi önemli bir merkez Rusların elindeydi 235 .<br />

Enver PaĢa, Buhara‟ya geldiği ilk günlerde Türkistan‟ın durumu<br />

hakkındaki daha geniĢ bilgi almak için o sırada Semerkant‟da bulunan BaĢkırt<br />

lideri Z. Velid‟i Buhara‟ya çağırır, Velidi o günleri Ģöyle anlatır:<br />

“Enver Paşa maiyetinde Hacı Sami ve yaveri Muhiddin Bey’ler olduğu<br />

halde, Bakû-Aşkabâd yolu ile Buhara’ya geldi. Ben ve komite merkezi Semerkant<br />

civarında bulunuyorduk. Paşa tarafından davetçi geldi. 2 ilk teşriin ( 2 Ekim) de<br />

Buhara’ya geldim ve ömrümde ilk defa olarak o akşam Enver Paşa ile görüşüp<br />

kendisinin isteği veçhile Türkistan’ın bilhassa teşkilâtın Şarki Buhara tarafında ki<br />

faaliyeti ile alakadar olduğundan o tarafta emircilik ruhiyatı, hakim olmasından<br />

ileri gelen bütün müşkülatı ve o güne kadar henüz bir iş yapma imkanı hasıl<br />

olmadığını bir bir anlattım. O da kendisinin bunlardan artık haberdar olduğunu<br />

Türkistan’daki Buhara kuvvetlerini teşkilat vasıtasıyla yeknesak bir şekle sokmak<br />

için uzun vakit lazım olacağını, onunla uğraşılırsa fırsat kaybedileceğini ve<br />

kendisi bizzat Şarki Buhara’ya oradan da Fergana’ya geçip bütün basmacı<br />

hareketine başka bir şekil vereceğini söyledi.<br />

234 Baysun, a.g.e., s. 53.<br />

235 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 629, 630.


83<br />

Enver Paşa’nın Buhara’ya gelmesi, bilhassa planları, bizim için<br />

beklenilmeyen bir işti. Birkaç ay evvel Cemal Paşa ve diğer arkadaşları ile<br />

beraber “livâ-yı islâm” ve diğer varakâları vasıtasıyla islâmların emperyalizme,<br />

karşı bolşevikler ile birleşmesi lüzumuna dair propaganda yapan bu zat,<br />

bolşeviklere düşman olmakla kalmayıp, onlara karşı taaruz plânları ile gelmiş<br />

bulunuyordu.<br />

Paşa, bolşeviklerin çok alçak insanlar olduğunu ve Sovyet Rusya’da bir<br />

seneden fazla bulunup, islâmları herhangi bir emperyalizmden evvel kızıl<br />

emperyalizmden kurtarmanın zaruri olduğu fikrine geldiğini söylüyordu. Bu bizim<br />

için bir kazançtı. Fakat Paşa’nın basmacı içerisine bilhassa Şarki Buhara’ya<br />

geçmesi de katiyen matlüp değildir. Basmacıların yanına geçmesine, hepsi 14<br />

kadar mahzur sayarak yazıp kendisine gönderdim ki bazıları şunlardı:<br />

“Rusya’nın harici müşkilâttan eli boşalmak üzeredir. Bütün gayretini<br />

Türkistan’a hasredebilir; teşkilâtımız işin büyüklüğüne nispeten çok zayıftır.<br />

Türkistan bu sene kıtlık geçiriyor; Fergana, basmacılığı beslemek müşkülâtı<br />

yüzünden bir buhran devresine girmiştir. Basmacılar arasına girdikten sonra<br />

cephe halinde harp etmemiz icap edecektir. Halbuki Türkistan ovalarında şimdiki<br />

vaziyette 5-6 binden fazla bir ordu bulundurmak ve beslemek kâbil değil, yalnız<br />

çete muharebesi mümkündür. Şarki Buhara basmacılarına gelince Afganistan ve<br />

Buhara emirleri ile anlaşmadan bunlarla iş yapmak mümkün değildir; evvelâ,<br />

emir tarafından tanıtılmazsanız, onlar sizi tanımazlar, tanısalar bile belki emirin<br />

entrikalarına maruz kalırsınız. Bu güne kadar Türkistan harekâtı, basmacılık ve<br />

gizli siyasi teşkilat Rusya’nın dahili meselelerinden biri şeklini muhafaza<br />

etmektedir. Bizim bunlara da lüzum olursa Bolşevik muhalifi olan Rus ihtilâlci<br />

fırkaları mesela, es-erler ile de işbirliği yapmağa hazırız. Bir büyük mecburiyet<br />

karşısında kaldıkları takdirde metâlibimizi kabul eden milli kızıl orduya<br />

müstenit Milli Türkistan Sovyet Hükümeti teşkiline râzı olurlarsa, Bolşeviklerle de


84<br />

barışabiliriz. Bu mücadeleye siz karıştıktan sonra Türkistan hareketi artık bir<br />

Panislâmizm hareketi ve Rus milletinin, umumi cihan harbindeki büyük<br />

düşmanlardan birinin hareketi şeklini alıp, Türkistan’daki Rusların milli gayeleri<br />

yolunda Bolşevikler etrafında birleşmelerine sebep olabilir. Sizin için en muvaffak<br />

olan Afganistan’a geçmek ve Türkistan harekâtına oradan yardım etmektir.<br />

Cemal Paşa bir seneden beri Afganistan’da bulundu, sizin şimdi anladığınız<br />

hakikâti ona anlatmağa hiçbir yolla muvaffak olamıyorduk.<br />

Afganistan’da sâyleriniz elbette çok semereli olacaktır” 236 .<br />

Enver PaĢa Buhara‟da bulunduğu günlerde Basmacıları birleĢtirmek için<br />

harekete geçer. Bu bakımdan Enver PaĢa konuĢtuğu Türk boylarının baĢkanlarına<br />

Ģunları söyler:<br />

“Türklerin bolşevik zulmü altında inlediğini, mallarının talan edildiğini,<br />

özgürlükten yoksun boyunduruk altında ki hayatınızı duyduğum için geldim.<br />

Türklerin kurtuluşunu gerçekleştirmek tek amacımdır. Bütün Türkler bu sözlere<br />

inanmalıdır” 237 .<br />

Enver PaĢa, teĢrini evvelin 27 (Ekim 27) sinde Buhara‟daki bolĢevik<br />

mümessili Yurinef ile görüĢmüĢ ve bu esnada Cemal PaĢa‟nın ne zaman<br />

Afganistan‟a döneceğini sormuĢ; aldığı cevap ise Ģu olmuĢ: “Cemal Paşa’nın<br />

tekrar bu taraflara geçmesi mi? Siz hele şimdi bu işi unutunuz. Zira biz sizin<br />

236 Togan, a.g.e., s. 434, 435. “Zekî Velidi‟nin “BolĢevikler milli kızıl-ordu esası üzerine milli bir<br />

Türkistan Sovyet Cumhuriyetinin kurulmasına razı olursa birleĢebiliriz.” Demesi bütün acı<br />

tecrübelere rağmen Rusya‟da Komünist rejimi kuranların hakiki niyetlerini anlayamadığını<br />

gösterir. Türklük davasına büyük hizmetleri geçen Zeki Velidi‟nin bin bir emekle kurduğu ve<br />

sonunda Sovyetlere vermek mecburiyetinde kaldığı, BaĢkırt ordusunu Enver PaĢa‟nın emrine<br />

tahsis edeceği yerde ona tekrar Sovyetlerle iĢbirliği yapabileceği ihtimalinden bahsetmesi<br />

muhakkak ki, Enver PaĢa‟nın ve Türkistanlıların Sovyet hakimiyetine karĢı giriĢtikleri bu son<br />

mücadele de menfi bir rol oynamıĢtır. Saray, Özbek Tarihi, s. 48; Hayit, a.g.e., s. 282, 283.<br />

237 Kayabalı-Arslanoğlu, a.g.e., s. 94.


85<br />

burada ne işle meşgul olduğunuzu pek iyi biliyoruz” 238 .<br />

Enver paĢa notlarında bu sözlerden:<br />

“Bu bir tehdittir, bu bir tehdittir!...”<br />

diye bahseder 239 .<br />

Enver PaĢa, Basmacılara iltihak ederek isyan bayrağını açma konusunda,<br />

Yurinef ile görüĢmeye gittiği güne kadar kat-i kararını vermiĢ değildi, tereddütlû<br />

idi. PaĢa bu görüĢmeden sonra ertesi akĢamı Z.V. Togan‟ı çağırır ve ondan kat-i<br />

bir ifade ile: “Ne olursa olsun mutlaka Şarki Buhara’ya gideceğim. Artık bu<br />

kararımdan dönmeme imkan yoktur. Orada evvela bütün münevverleri ve<br />

Basmacıları toplayarak bir kongre akdedeceğim. Siz bu kararımı Hive’ye<br />

Kazakistan’a Fergana ve Türkistan’a adamlar göndererek halka bildiriniz ve<br />

kongreye azalar göndermelerini temin ediniz” 240 dedi.<br />

Enver PaĢa Buhara‟da bulunduğu günlerde, Buhara Cumhurreisi Osman<br />

hoca o tarihte Baysun Ģehrinde bulunuyordu. Nazırlar ġurası Feyzullah Hoca‟da<br />

Kerki çevresine “tetkik seyahati” adı altında bir inceleme gezisinde bulunuyordu.<br />

Basmacılara Enver PaĢa‟nın Manastır Askeri RüĢdiyesinden arkadaĢı olan Tirmiz<br />

238 Feridun Kandemir, Enver PaĢa’nın Son Günleri, s. 20; Baysun, a.g.e., s. 54; Kutay, Ana<br />

Vatanda Son BeĢ..., s. 157. “Cemal PaĢa, Enver paĢa Berlin‟de iken Afganistan‟a ilk<br />

seyahatini yapmıĢ ve Afgan hükümetinin resmi müĢaviri olmuĢtur. Bu seyahat imkanının<br />

BolĢevik Rusya üzerinde tesir ve nüfuzunu kullanarak temsil edildiği kanaatı vardı. Fakat<br />

Cemal PaĢa Buhara veya TaĢkent‟e görüĢeceklerdi. Ruslar Cemal paĢa‟nın Buhara‟da ancak üç<br />

saat kalmasına müsaade edip TaĢkent‟te de bırakmayıp kendisinin, güya gayet müstacel<br />

meseleler hakkında görüĢmek için, Moskova‟ya çağrılacağı bahanesi ile Moskova‟ya<br />

göndermiĢlerdi.” Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ ..., s. 157; ġakir, a.g.e., s. 150, 151; Togan,<br />

a.g.e., s. 434, 435.<br />

239 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 633.<br />

240 Togan, a.g.e., s. 436; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 21.


86<br />

Garnizon Kumandanı BinbaĢı Hasan Bey‟le Enver PayaĢa “HoĢ geldiniz”<br />

mektubu gönderdi 241 .<br />

Enver PaĢa Buhara‟da geçen günlerini kendi el yazması notlarında günü<br />

gününe Ģöyle anlatır:<br />

“Cuma namazını camide kıldım. Camiden sonra, halk avluda toplanmıştı.<br />

Beni huşûla selâmladılar. Kapıda arabaya bindim. Biraz ileride bir set üstünde,<br />

Buhara Müftüsü Damla Kiramettin’in arkasında üç dört ulemâ ile beklediğini<br />

gördüm. İndim, elini öptüm, duasını aldım...<br />

1 teşrinisanı (kasım):<br />

Harekete hazırız. Kararımın bir tarihi an olduğnu söyleyerek, muvaffakiyet<br />

için dua ettik. Tahminen 15 kişi kadar oluyoruz. Rusların Moskova’ya daveti,<br />

biraz neşemizi kaçırdı.<br />

2 teşrinisani:<br />

Dün gece bir rüya gürdüm. Bir dere boyunca yüksele yüksele tâ kaynağa<br />

kadar gittim. Buirada, yeşil bir çimenlik ortasında, bir saray vardı. Bunun önünde<br />

bir havuzun ortasında, fıskiyeden çıkan su, nehrin menbasını teşkil ediyordu.<br />

Diğer tarafı büyük bir parktı. Uyandım, kalbim atıyordu...<br />

Sabah Rus Sefareti tercümanı geldi. Cemal Paşa’dan bir telgraf getirdi.<br />

Bunda benim, Moskova’ya avdetim isteniyordu. Fakat tarih tuhaf? Telgraf<br />

Moskova’dan dün çekilmiş. Halbuki buraya geliş kaydı, iki gün evveli gösteriyor...<br />

Ruslar, Buhara ve Hive’de serbest kalmak şartı ile, Afgan ve Hind’i<br />

İngilizlere birakacaklar. Bütün hırsları ile Türkistan ve Kafkasya’ya sarılıyorlar.<br />

241 Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 37. 38; Baysun, a.g.e., s. 54, 55.


87<br />

4 teşrinisani:<br />

Artık ve katiyyen pazara harekete karar verdik. Bakalım hak ne<br />

gösterecek? Seni ve yavrularımı Allah’a emanet ederek öperim. Benim için ve<br />

İslâm için dua et...<br />

5 teşrinisani:<br />

Ertesi gün harekete karar verdik. Artık sana mektup yazmak imkânı<br />

azalıyor. Bundan sonra bu deftere senin için yazacağım. Rus Sefaretinin<br />

tercümanı gene geldi. Cemal paşa’dan iki ve Çiçerin’den bir telgraf getirdi. Ve<br />

hemen Moskova’ya hareketimi söyledi. Ben, Çarşamba’ya gidebileceğimi<br />

söyledim.Ondan sonra da Hacı Sami’nin gene uzun uzun hikayelerini dinlemeye<br />

mahkum olarak oturdum.Hareket, Salı sabahı...<br />

7 teşrinisanı:<br />

Bolşeviklerin ihtilâl günü idi. Meydanda hatipler nutuk söylüyorlardı. Ben<br />

de iki yerde söyledim. Buhara’nın 24 yaşındaki genç Hükümet Reisi de konuştu.<br />

Gururla, söyleye söyleye sözlerini bitiremedi:<br />

Dün, Buhara ve Hive merkezlerine yazdım. Bu yazıların altına:<br />

“Ulu Turan İhtilâl Orduları Kumandanı<br />

Merkezler Merkez: Reisi”<br />

diye imza attım. Artık ok yaydan çıktı. Dua et! Artık ancak tam muvaffakiyetten<br />

sonra dönerim. Allah bu büyük işte utandırmasın. Sen bu biçare Türklük ve İslâm<br />

âlemi için dua et Naciyem...” 242<br />

Enver PaĢa, eski Buhara Emirine ait olan saraylardan Setâre-i Mâh<br />

sarayında misafir edilmekteydi. Enver PaĢa‟nın Buhara‟da son gecesinde Zeki<br />

Velidi, onun Ģu sözlerini nakleder:<br />

242 Aydemir, a.g.e., cilt III, s 639-642.


88<br />

“Şu anda kendimi, öz vatanımda hissediyorum. Başlayacağımız mücadele,<br />

mukaddes bir mücadeledir. Göreceksiniz ki, halk beni yalnız bırakmayacaktır.<br />

Esasen Kafkasya’da da yardımcı arkadaşlarımız az değildir. Bundan zerre kadar<br />

şüphem yoktur...” 243<br />

Yaveri Muhiddin Bey‟de PaĢa‟nın Buhara‟dan hareket esnasında Ģu sözleri<br />

söylediğini nakleder: “Türkistan için mücadele lâzım. Zaten mukadder olan<br />

ölümden korkarsak köpek gibi yaşamaya ihtiyar edersek hem geçmişlerimizin,<br />

hem de geleceklerimizin lanetlerine müstahak oluruz. Halbuki kurtuluş için ölümü<br />

göze alırsak hem kendimizin hem de bizden sonrakilerin hür ve bahtiyar olmasını<br />

temin etmiş oluruz.” 244<br />

Enver PaĢa, 8 teĢrinisâni 1921 (8 Kasım 1921) Cuma sabahı beraberinde<br />

Hacı Sami, Sûvari BinbaĢı Hasan, ihtiyat zabiti yaveri Bartınlı Muhittin,<br />

Manastırlı mülâzımevvel Nâfi Bey‟ler ve otuz kadar Özbek milisi olduğu halde<br />

Buhara‟nın on iki kapısından birisi olan namazgâh kapısından ceylan avı<br />

bahanesiyle çıkar 245 .<br />

Enver PaĢa‟nın Basmacı hareketine yakınlık duymaya baĢladığı tarih hâlâ<br />

açıklığa kavuĢmamıĢtır. Buhara‟dan yazdığı 16 Ekim 1912 tarihli ilk mektubunda,<br />

Kamil‟e “silahlı devrimcilerin kampı”na gidip durumları hakkında yerinde<br />

incelemeler yapacağını açıkça itiraf etmiĢtir 246 .<br />

Buhara‟dan yazdığı 29 Ekim 1921 tarihli ikinci mektubunda ise,<br />

BolĢeviklerden tamamen ayrılma kararını açıkça bildirmiĢ ve Ģöyle demiĢtir;<br />

243 Togan, a.g.e., s. 437; Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 634.<br />

244 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 22; Togan, a.g.e., s. 437.<br />

245 Baysun, a.g.e., s. 54, 55; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 39; Yamauchı, a.g.e., s. 72; Cebesoy,<br />

a.g.e., s. 317.<br />

246 T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 16 Ekim 1921, Klasör 29/Fihrist 19.


89<br />

“Artık hiç biriniz Rusya‟ya gelmemeli. Aynı Ģekilde babam da gelmemeli.<br />

Allah‟ın izniyle buradaki hayatım tatlılıkla noktalanmıĢ durumda. Mutlu olmak<br />

için tekrar birleĢeceğiz” 247 .<br />

Berlin‟deki arkadaĢlarına yazdığı 30 Ekim 1921 tarihli mektubunda ise<br />

tahammül sınırına değinerek, Batum, Hive ve Türkistan‟dan gelecek yoldaĢları,<br />

ancak 15 Kasım‟a kadar bekleyebileceğini söylemiĢtir 248 .<br />

4 Kasım 1921 tarihli mektubunu acele yazdığı anlaĢılmaktadır; “zaman<br />

daralıyor. Burada daha fazal bekleyemeyeceğim” 249 .<br />

247 T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 29 Ekim 1921, Klasör 32/Fihrist 695.<br />

248 Yamauchı, a.g.e., s. 72.<br />

249 T.T.K.ArĢivi, Enver PaĢa Bölümü, 4 Kasım 1921, Klasör 2/Fihrist 699.


90<br />

E- ENVER PAġA ġARKĠ BUHARA’DA<br />

1- Enver Paşa’nın Esareti<br />

Enver PaĢa ve maiyetinin ilk yolculuğu Termuz-ġirâbad yolu ile<br />

Kabadiyan civarına kadar devam etmiĢtir. Enver PaĢa Buhara‟dan ayrıldıktan<br />

sonraki yolculuğu ve yaĢadıklarını kendi notlarında Ģöyle anlatır:<br />

“8 teşrinisani (kasım) sabahı.<br />

Kaleden (Buhara’dan) atlara binmiştik. Son talimatı vermiştim. Evvelâ,<br />

Emirin şehir dışındaki sarayı yakınında milis kışlağına gittik. Bir Rus tüfeği ve<br />

100 mermi aldım. Yola düzüldük. Nihayet çöle çıktık. Asıl yola ulaştık. Gece saat<br />

sekizde bir hana vardık. Çay içip pilav yedik, yattık...<br />

9 teşrinisani. Kargapazarı:<br />

Buranın hanı olan bir binada ocak başındayım. Bana tahta bir kerevet<br />

verdiler. Dizlerim, yûrümükten sızlıyor...<br />

10 teşrinisani:<br />

Bayramcı, yahut Bardakçı, saat 1,30’da Kirteşehir kışlağındaki hanlara<br />

vardık. Ahali, askerlik, savaş taraftarı değil. Halk Türkmen,Mangut Türmenleri.<br />

12 teşrinisanı. Yeni Mezar köyü:<br />

Burada ahali, kim olduğumu anladılar. Ata binince, el ayak öpüyorlar.<br />

Harami kente hareket ediyoruz...<br />

13 teşrinisani. Yaylak yaylağı, Rus noktalarında hareket var. Fakat<br />

kendilerine, Enver Paşa’nın Afganistan’a gitmekte olduğu ve etrafı telaşa<br />

vermemeleri, şehirlere uğramaları söylenmiş...<br />

14 teşrinisan. Koşan kışlağı: Afanistan’a kaçan Bahara Emirine ait bir<br />

kırgaz çadırındayız. Halk (Halifenin damadı Enver Canın Buhara’ya geldiğini<br />

duyduklarını ve inşallah bundan bir hayır geleceğini) söylüyor.Ama bütün obada<br />

hiç okuma yazma bilen yok. Kur’ân okumayı dahi bilen yok...


91<br />

Bu köyden sonra doğuya, sarp geçitlere vurduk. Keçi etinden<br />

rahatsızlandım. Halk, Enver Canın Halifenin damadı, leşkerbaşısı (Kumandanı)<br />

olduğunu biliyorlar. Onlara, Halifenin beni buraya, islâmın ahvalini anlamak için<br />

gönderdiğini söylüyorum.<br />

17 teşrinisani. Sitâre kışlağı: Saat birde, boş bir Rus menzil binasına<br />

indik.Fişeklerimi çıkarmadım, büzülerek uyudum.Sitâre köyüne 12’de vardık.<br />

Hedefim olan isyan (yani basmacılık) bölgesine girmeye az kaldı. Şimdiye kadar<br />

Ruslarda bir hareket yok. Üç aydır Sultanımdan (Eşi Naciye Sultan) haber<br />

alamıyorum...<br />

19 teşrinisani. Ak Bulağ’a vardık. Baltay’ın hanına iniyoruz. Kar var. artık<br />

bizden bahsetmemelerini halka tenbih ediyoruz. Artık ben de koyunu askerle<br />

beraber aynı karavanadan yiyorum. Çok soğuk<br />

Halk bizi Afganistan’a gidiyor biliyor. Kokayti’ye 600 mevcutlu bir Rus<br />

birliği gelmiş. Halk, Ruslardan çok korkuyor...<br />

21 teşrinisani. Başçardak kışlağı: Kâfirnihan suyuna vardık. Bu suyun<br />

karşısındaki bölge, Basmacılar, yani isyan sahası. Oradaki Basmacılar Reisine<br />

bir mektup yazdım. O tarafa geçeceğimi bildirdim. Kurgan-tûbe’deki isyan<br />

Reisinden cevap geldi” 250<br />

Enver PaĢa‟nın girdiği Doğu Buhara, yani eski BedahĢan veya bugünkü<br />

idari taksimata göre Tacikistan, Pamir dağlarının muazzam kütlesi ile, bu kûtlenin<br />

batı eteğinde, Afganistan sınırına kadar inen sulak Kâfirnihan vadisinden teĢekkül<br />

eder. Bu vadinin doğu dağ ve tepeleri arkasında VahĢ suyu vadisi vardır. BaĢlıca<br />

Ģehir ve kasabalar bu vadi üzerindedir. Bunların hepsinde BolĢevik askerleri vardı.<br />

DuĢanbe, Baysun, ġirabad, Termez‟de o sırada mahalli hükümetle iĢbirliği<br />

durumunu sürdüren Rus askereleri bulunuyordu. Enver PaĢa harekâtı boyunca<br />

DuĢanbe‟nin geçici tahliyesinden baĢka, bu Ģehirlerin hiç biri iĢgal edilemeyeceği<br />

için, Enver PaĢa‟nın bütün harekât sahası Kâfirnihan ve VahĢ Sularının dağlık<br />

doğu mayaçlarına bağlı kalacaktır.Bu süretle de kati netice almak mümkün<br />

olmayacaktır 251 .<br />

250 Aydemir, a.g.e, Cilt III, s. 641-644.<br />

251 Aydemir, a.g.e, Cilt III, s. 641-644.


92<br />

Enver PaĢa Buhara‟dan çıktıktan (8 Kasım 1921) 14 gün sonra, Basmacılar<br />

bölgesini Rusların bulundğu bölgeden ayıran Kâfirnihan Suyu kenarına varır. Bir<br />

ihtilâl emri olarak nitelediği kendi notlarında Ģunlar yazılıdır:<br />

“Böylece, ilk ihtilâl emrini, Başçardak’ta bir kamış kulübede yazdım. Gece<br />

saat birdi. İnşallah utanmayız. Şimdiye kadar her iş yolunda gidiyor. Bu günü<br />

köyde, iki metre genişliğinde, üç metre uzunluğunda, üzeri saz örtülü bu çamur<br />

kulübe’de geçirdim...”<br />

23 kasım Çilli Göl :<br />

Kâfirnihan kanalını geçtik. Osman Efendinin gönderdiği haber ile, Çilli<br />

Göl’deki asilerden bir Vekil bizi subaşında karşıladı. Suyu geçerken, karşı<br />

taraftan bir çok atlılar görüyorduk. Kubadyan’daki müfrezeye, bize katılmalarını<br />

yazdım. Nihayet Vahş Suyunu da geçtik.Artık sergerdelerin arasındayız.<br />

Musafaha ettik, sarmaştık. Burada, Afganistan’dan iki gün evvel gelen<br />

Abdülhakim Bey’in evine misafir olduk. Kazak ve Türkmen Vekilleri de var. Saray<br />

Türkmenlerine de, Kurgan-tübe’ye gelmelerini yazdım...” 252<br />

Kabadiyan civarında ġirabad milis kuvvetleri kumandanı Osman ÇavuĢ ile<br />

Fergana‟lı Sabit Hoca ve Semerkantlı Mirza Muhiddin ile diğerleri PaĢa‟ya iltihak<br />

ettiler 253 .<br />

Enver PaĢa Çilli Göl‟de bulunduğu ilk gece Toğay Sarı sergerdelerinden<br />

Astanakul Toksaba askerlerini bırakarak paĢa‟nın yanına gelir ve silahların<br />

teslimini ister. Bu hareketin misafirlere karĢı çok çirkin olacağını anlatan ev sahibi<br />

Abdülhakim Toksaba‟nın isteği ile çekilip giderler 254 .<br />

252 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 645.<br />

253 Kandemir, ġehit EnverPaĢa..., s. 14; Toğan, a.g.e., s. 438.<br />

254 Baysun,a.g.e., s. 58.


93<br />

Ertesi sabah verilen emir üzerine PaĢa‟nın misafir olduğu Abdülhakim<br />

Toksaba‟nın evinin avlusunda toplanan asker ve milislere Hasan Bey, Damad<br />

Halifetûlmüslimin Enver PaĢa hazretlerinin Çill Göl‟de bulunduğunu<br />

müjdeleyerek Ģimdi kendileriyle tanıĢmaya çıkacaklarını bildirir. Nafi Bey<br />

kumandasında askeri kıt‟a hazırlık vaziyeti alır. PaĢa, Türkiyeli Hacı Sami, Hasan,<br />

Bartınlı Muhittin, Nafi, Ġsmail Hakkı Bey‟lerle beraber balkona çıkarak askeri<br />

selamlar ve Ģöyle hitap eder:<br />

“Arkadaşlar! Türkistan’ın mukaddes davası uğrunda yapılan mücadeleye<br />

ben de karışmağa geldim. İçinizde bizimle beraber çalışmak isteyen varsa teklif<br />

edeceğim yemini kabul etsin! Fakat yine içinizde çoluk çocuğu Rusların eli<br />

altında olduğunu düşünerek endişe ve tereddüt gösteren varsa açıkça söylesin.<br />

Emrediyorum!. Elindeki silahı bırakmak şartıyla istediği gibi hareket etmekte<br />

serbesttir” 255 .<br />

Esasen bu topluluğun ekseriyete milli mücadeleye hazır olduklarından<br />

hiçbir ses çıkarmazlar.<br />

Nihayet PaĢa ve maiyeti üç gün sonra 160 kadar askerle buradan hareket<br />

ederek Kurgantepe‟deki Lakay Ġbrahim‟in dostlarından 3.000 kiĢilik bir (çete)<br />

basmacı reisi 80 yaĢındaki Togay Sarı ile görüĢür 256 .<br />

PaĢa, Togay Sarı‟nın hazırlattığı eski zekathâne binasında askeriyle<br />

beraber misafir olurlar. Bu civar tamamıyla Lakay Ġbrahim gibi Emir taraftarı olan<br />

Togay Sarı‟nın emri altında bulunuyordu. Togay Sarı PaĢa‟ya çok hürmet ve<br />

misafirperverlik gösterir. PaĢa‟nın Ģerefine ziyafetler verir. Enver PaĢa; Buhara<br />

Milli Hükümetine; Emir taraftarlığı güderek engel olan bu çetecilerle Buhara<br />

Hükümeti lehine anlaĢmak ister. Fakat verilen ziyafet esnasında Enver PaĢa‟nın<br />

Emir Âlim Han‟ın Buhara‟yı Ġngiliz boyunduruğu altına sokacağını anlatarak<br />

255 Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 162, 163; Cemal Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, Ġstanbul<br />

1967, s. 232, 233; Baysun, a.g.e., s. 58.<br />

256 Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 42; Feridun Kandemir, Hür Türkistan Yolunda Enver PaĢa,<br />

s. 142; Baysun, a.g.e., s. 58.


94<br />

Emir‟in aleyhinde bulunması Emir taraftarı olan halkı gücendirir. Halk Enver<br />

PaĢa‟yada “Ceditlik” damgasını vurur. Osmanlı Devleti‟nin padiĢahlarından<br />

Abdülhamit‟i tahtan atmıĢ bahanesiyle gizli propagandaya baĢlar. Bu suretle PaĢa<br />

yirmi bin nüfusun reisi olan Emir taraftarı Ġbrahim Lakay‟ın itimadını<br />

kaybeder 257 .<br />

Enver PaĢa, Togay Sarı‟ya DuĢanbe‟nin karĢısındaki yine Basmacı<br />

reislerinden Lakay Ġbrahim‟in yanına gitmek istediğini söyler. Bunlar, PaĢa‟nın bu<br />

arzusuna itiraz ettiler. Zira Lakay Ġbrahim, Buhara Emir‟in Ģiddetli bir taraftarı ve<br />

son derece mutaassıp bir bendesi idi. PaĢa‟nın onun yanına gitmesi feci akibetler<br />

doğurabilirdi. Gerek Cilli Göl Türkmen ve Özbekleri, gerek Togay Sarı, PaĢa‟ya:<br />

“Sakın Lakay İbrahim’in yanına gitmeyiniz. Şimdilik Belcivan taraflarında<br />

kalınız. İbrahim nezdinde eziyet ve cefa görürsünüz, yazık olur” 258 . dedilerse de<br />

PaĢa bunların sözlerine karĢılık Ģu cevabı vermiĢtir:<br />

“Siz bana Emir namına vazifelendirildiğinizi söylüyorsunuz. Amma yapacağınız<br />

hareketin kötülüğünü, beni gördükten ve gayemi anladıktan sonra pişmanlık<br />

duygusu içinde itiraf ediyor ve Lakay’lara gitmememi tavsiye ediyorsunuz.<br />

Buraya öz vatanımızı, her türlü düşmandan kurtarmak için geldim. Lakay’ların<br />

otuz bin atlı ile çevrenin en esaslı kuvveti olduğunu biliyorsunuz. Başbuğları<br />

İbrahim beni tanımadığı ve kendisine söylememe inandığı için otuz bin yiğidi<br />

düşman karşısından uzak tutmam doğru mu?” 259<br />

Enver PaĢa, Kurgantepe ile ilgili kendi notlarında Ģu bilgileri vermektedir:<br />

“25 teşrinisani Kurgan-tübe (Kurgantepe):<br />

Harap bir camide Cuma namazı kıldık. Lakay uluları, Türkmen ve Kırgız<br />

uluları geldiler. Kendimi tekrar tanıtmamı ve Buhara’ya nasıl geldiğimi<br />

anlatmamı istediler.Halife Damatlığından başlayarak, her şeyi söyledim. İnandık<br />

257 Baysun, a.g.e., s. 59.<br />

258 Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 142; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 232; Kutay, Enver<br />

PaĢa Lenin..., s. 42, 43.<br />

259 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 230.


95<br />

dediler. Ve benden ekmekle Kur’ân üstüne, islâmiyet namına yemin ettiğim<br />

takdirde, kedilerinin de benim emrime itaat edeceklerini, kendilerine Ulu (Baş)<br />

bileceklerini, bunun için, kendilerinin de yemin edeceklerini söylediler. Bunun<br />

üzerine, kur’ânı çıkararak, evvela üç defa öptüm. Elimi ekmek ve Kur’ân<br />

üzerine koyarak yemin ettim. Eğer dinin ve milletin fenalığına, bilerek bir iş<br />

emredecek olursam, sizlere (Eşime ve Yavrılarıma) kavuşmamamı söyledim.<br />

Bunun üzerine gene gözlerim doldu. Göz yaşlarımı tutamayarak ağlamaya<br />

başladım. Karşımdakiler de ağlıyorlardı. Onlar da aynı süretle Kur’ânı öperek,<br />

ekmeğe el koyarak, yemin ettiler.<br />

Sabah, Kurgantepe’den hareket ettik...” 260<br />

Enver PaĢa Kurgantepe‟den sonra Lakay Ġbrahim‟le görüĢmek üzere<br />

Karamendi‟ye hareket eder. Ziyaeddin Mahdum, Yâr Muhammed ve birkaç Lakay<br />

Sergerdesi köy dıĢında PaĢa‟yı karĢılarlar.Hazırlanan Abdurahman Toksaba‟nın<br />

evinde misafir edilirler. Askerler de diğer evlere yerleĢtirilirler. PaĢa ve maîyeti<br />

geceyi Karamendi‟de geçirir 261 .<br />

Enver PaĢa Karamendi‟ye geliĢini ve Lakay Ġbrahim‟le karĢılaĢmasını<br />

kendi notlarında Ģöyle anlatır:<br />

“30 teşrinisani Göktaş:<br />

Lakay İbrahim Beyin adamları bizi karşıladılar. Göktaş geçidin ağzında,<br />

bir dere içinde, bir Tacik köyü, Taşlık. Oradan da hareketle Karamendi köyüne<br />

vardık. Burada Belcuvanlı Toksa Bey (Basmacılara karşı mukavemetin Reisi) bizi<br />

karşıladı. Gece Lakay İbrahim Bey’e, buraya vardığımıza dair kâğıt yazdık.<br />

Dokuzda geldi. Biz de atlanıp çıktık. Oldukça tuhaf bir adam. Önünde bir kaç atlı<br />

tüfekli. Sonra İbrahim Bey, siyah çuhadan pantolon ve setre giymişti. Omuzunda<br />

iki sıra fişeklik. Bir Kazak beygirinde. 35’lik bir adam. Kuzu derisinden kalpak.<br />

İbrahim Beyin önünde bir zurnacı. Durmadan çalıyor. Sonra da sopalı, kılıçlı<br />

260 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 646, 647.<br />

261 Kutay, Enver paĢa Lenin..., s. 47.


96<br />

Lakaylar. 2.000 kadar var. Ancak 150 kadar silahlı. Ötekiler sopalı. İbrahim Bey<br />

Yaklaşınca atında indi. Ben de indim. kucaklaştık, oturduk, konuştuk...” 262<br />

Bir müddet sonra Molla Ziyaeddin Mahdum, Âlimcan Toksaba, Abdül<br />

Kâyyum Toksaba, Molla Egemberdi, Yar Muhammed Bey‟lerden oluĢan bir heyet<br />

PaĢa‟nın yanına gelir. Ġbrahim Lakay‟ın emriyle yanlarındaki silahları geçici<br />

olarak teslim almağa geldiklerini bildirirler. Enver PaĢa:<br />

“Silahlarımızı niçin istiyorsunuz,” deyince;<br />

onlarda<br />

“Siz bizi Buhara Hükümeti ile barıştırmak istiyorsunuz. O halde aramızda<br />

niçin müsellâh bulunacaksınız? Bize itimat etmiyorsunuz? Bize karşı tam bir<br />

itimat beslediğinizi anlamak için silahlarınızı muvakkaten teslim etmenizi<br />

istiyoruz...” 263 derler. PaĢa ve maiyeti de silahlarını teslim etmekten baĢka çare<br />

bulamazlar. Silahları teslim muamelesinden sonra PaĢa ve maiyeti Ġbrahim Lakay<br />

ile beraber GöktaĢ‟a doğru hareket ederler. Yolda bir gece kaldıkları Ġhsaniye<br />

köyünde Ġbrahim Lakay PaĢa‟dan ayrılarak karargâhına gider. Ertesi gün GöktaĢ‟a<br />

yaklaĢan PaĢa ve maiyetini Ortayüz tepesinde davul, zurnalar ile karĢılayan<br />

Ġbrahim Lakay karargâhından, evine bitiĢik iki odalı bir evde muhafaza edilir<br />

Silâhları alınmıĢ olan PaĢa‟nın askerlerini de toplu olarak köyde iaĢelerin<br />

temininin güç olduğunu bahane ederek civar köylerde ki sergerdelerine dağıtır 264 .<br />

Enver PaĢa, bir buçuk aylık esaret devresini geçireceği GöktaĢ‟ta<br />

yaĢadıklarını kendi günlük notlarında Ģöyle anlatır:<br />

“ 1 kanunuevvel (aralık):<br />

Göktaş’ta sabah namazından sonra senin ve yavrularımın fotoğraflarını<br />

yakarak ağladım.Bura halkı çok müteassıp. Aleyhimde boyuna propagandalar<br />

262 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 650.<br />

263 Baysun, a.g.e., s. 60.<br />

264 Baysun, a.g.e., s. 61.


97<br />

yapılıyor. Taassuba dokunan her şeyi ortadan kaldırmak için, yanımda bulunan<br />

eserleri de yaktım. Sizin resimlerinizde böylece yandı...<br />

3 kanunevvel Göktaş:<br />

Tuhsa Bey geldi. Bütün mülkdarları toplayarak, halka benim kendilerine<br />

büyük olmamı teklif ettiğini, yarın ikişer seçilmiş vekil gelerek, bana aht ve biat<br />

edeceklerini söyledi. Kur’ân-ı Kerim’e el basacaklarmış. Sonra silah teslimi<br />

meselesini hoş görmeyen Devletment Bey ve Molla Allahverdi geldiler. Ağladılar.<br />

Ekmek getirdiler...<br />

4 kanunuevvel Göktaş:<br />

Mülkadarların hepsi gelmedi. 18 Mülkdardan 10’u Abdülkasım Tuhsa<br />

Beye vekâlet vermişler.<br />

5 kanunuevvel.<br />

Ancak üç kişi topladık. Gene yeminler, Şeriat üzere hareket edeceğimiz<br />

gene söz verdi...<br />

9 Kanunuevvel Göktaş:<br />

Timurlenk zamanında ve Timur’un Anadolu’dan topladığı hayvanları<br />

sürmek için Ankara, Sivas taraflarında getirilmiş Türklerden iki kişi, bugün<br />

geldiler.bunların simaları tıpkı bizim Türkler gibi. Şive de öyle. Duşanbe<br />

civarında 1.000 kadar varmışlar. Devhev civarında da 3.000 kadar.<br />

Biz artık bir takım değersiz, akılsız kimselerin daha doğrusu; Ruslara<br />

hizmet ettiklerine kâni olduğum Mehmet Yar Beyle, Molla Allahverdi gibilerin<br />

eğlencesi olduk...


98<br />

12 kanunuevvel.<br />

Böyle giderse, çekilip Afganistan’a gideceğim. Oradan da, büsbütün işten<br />

çekilip, senin yanına geleceğim. Ama muvaffakiyetsiz gelince, sen beni nasıl kabul<br />

edeceksin? Fakat muvaffak olmak istedim Naciye?..<br />

14 kanunuevvel.<br />

Buhara Emirine debir mektup yazdım. Buraya, bizi koruyucu bir şeyler<br />

yazmasını rica ettim...<br />

16 kanunuevvel.<br />

Lakaylar tuhaf. Bir taraftan bana Padişah derler. Diğer taraftan da<br />

“Ceditler geliyor!” diye kaçırmak ve beni götürmek isterler. Dûn gece de aynı<br />

hal. Bu gece de imam ve ben boş bir mumun etrafındayız. çünkü benden başka hiç<br />

kimse yok. karşımda hitabedecek kimse yok. Bana heybem yastıklık etmektedir.<br />

Yani, ben, bunların, Padişahımız dedikleri! İşte iş ve yatak odam. Çalınan<br />

battaniye vesairem hâlâ bulunamadı...<br />

27 kanunuevvel.<br />

Eğer Ruslar, buradan çekilirlerse fikrim, burada vilayetlerin vekillerini<br />

toplayarak bir Maslâhat Meclisi kurmak. Sonra Fergana, Kırgız ve vesaire<br />

taraflarına yazarak, onların vekilleri ile burada “Turan İhtilâl Askeri Teşkilâtı”<br />

vucuda getirmek istiyorum. Ne dereceye kadar muvaffak olacağımı bilmiyorum.<br />

Ama şimdi etrafımdaki adamların tesiriyle çok küskünüm...” 265<br />

2- Emircilerin Faaliyeti<br />

Bu dönemde DuĢanbe‟de Marazof kumandasında birkaç yüz BolĢevik<br />

askeri ile, Türkiyeli Ali Rıza Bey kumandasında 600 Özbek askeri vardı. Ali Rıza<br />

265 Aydemir, a.g.e., cillt III, s. 652-659.


99<br />

Bey, GöktaĢ‟ta esir vaziyetinde bulunan Enver PaĢa ile irtibat temin edebilmiĢ,<br />

hatta bir aralık gidip kendisini ziyaret etmeğe de muvaffak olabilmiĢti.<br />

Enver PaĢa‟nın BolĢeviklere karĢı cephe dıĢında ilk fiili hareketi, Ali Rıza<br />

Bey‟le birlikte Osman Hoca‟nın 10 Kanun-u Evvel 1921 (10 Aralık 1921) akĢamı<br />

DuĢanbe‟deki Rus kumandanlarını davet ettikleri bir ziyafet sonunda yakalayıp<br />

hapsetmeleri ve tam vaktinde yetiĢen Hacı Sami‟nin de yardımı ile bunlardan 250<br />

tüfekle 16 mitralyöz ele geçirmiĢlerdi 266 .<br />

DuĢanbe hastahane binasında bulunan diğer bir kısım Rus askerleri teslim<br />

olmayarak mücadeleyi tercih ettiklerinden çarpıĢmalar devam etti. Emir‟in<br />

adamları Lakaylar onlara yardıma koĢtular, bunlara yiyecek içecek, koyun ve<br />

erzak yetiĢtirdiler. Rus Konsolosu, kendiside GöktaĢ mahalline gelip, Ġbrahim<br />

Lakay ile görüĢtü. Ali Rıza Bey üç gün mücadeleden sonra 12 Ġlkkânunun<br />

(12 Aralık)da DuĢanbe‟yi terketti; Bu esnada Lakaylar tarafından takip edile edile<br />

Leteben köyüne geldi. Askerin bir kısmı Lakaylar‟a teslim oldular ve onlarda<br />

Lakaylar tarafından öldürüldüler. Takip eden Lakaylar‟a karıĢ harp ilân edilirse<br />

onlar Enver PaĢa‟yı öldürecekler, etmezlerse silahlarından tecrit edileceklerdi. 14<br />

Ġlkkânunun (14 Aralık) da Hacı Sami kızıp, Lakaylardan birisine tabancası ile ateĢ<br />

etmiĢ, o münasebetle Lakaylar da PaĢa‟yı az kalsın öldürecek olmuĢlardı. Netice<br />

de Ali Rıza Bey Fırkasının askerleri, Lakaylar tarafından yağma edildi. 600 kiĢilik<br />

maiyetinden ancak 150 kiĢi kalabilmiĢti. Yurçi yanında Seksentepe mevkiinde<br />

ellerine geçerlerse Lakaylar tarafından muhakkak öldürülecek olanlardan Ali<br />

Rıza, Hacı Sami ve Osman Hoca tekbaĢlarına KarĢı‟ya oradan da Afganistan‟a<br />

Danyal ve Abdül Resül Bey‟ler ve maiyetlerinde bulunan genç Buharalı Kâri<br />

Abdullah ise bir kısım askerler ile ġehr-i Sebz taraflarında savaĢtılar 267 . Bu suretle<br />

Enver PaĢa nezdindeki kuvvet hem de Ali Rıza Bey‟in “cedit” ordusu imha<br />

edilmiĢ oldu.<br />

266 Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 143; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 23.<br />

267 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 13; Togan, a.g.e., s. 438, 439.


100<br />

ĠĢte bu sırada Kâbil‟de bulunan Buhara Emir‟inden Lakaylara hitaben<br />

gelen bir mektup: “Enver Paşa’ya saygı gösterilmesini hakkında misafir<br />

muamelesi yapılmasını” istiyordu. Emir‟in Hanabât‟ta oturan adamı Togay bu<br />

mektubu değiĢtirerek Ġbrahim Lakay‟a “Enver Paşa bizim elimizde rehinedir.<br />

Olmaya ki onu elimizden bir tarafı kaçırasınız! Hele faaliyet göstermesine ve<br />

işlere karışmasına katiyen meydan vermeyesiniz. Düşününüz ki Sultan Hamid’i<br />

tahtından atan adam ve Türkiye’de ceditliği kuran işte bu Enver’dir. Eğer<br />

Afganlar Enver’i istiyorlarsa Emirimiz Âlim Han’ın Buhara’ya dönmesine<br />

müsaade etsinler onlara Enver’i verelim!” 268 Ģeklinde haberler gönderdi.<br />

PaĢa, Lakay Ġbrahim‟in yanına gitmesini bildiren tavsiyeleri dinleyipte<br />

Çilli Göl yolu ile Seriasya ve Hisar tarafına geçseydi oradan da Ali Rıza Bey‟in<br />

oldukça muntazam 600 kadar silahlısı ile birleĢmiĢ olsaydı böylece teĢkil edeceği<br />

yedi-sekizyüz kiĢilik maiyeti ile bir hayli iĢ görebilir, belki de Semerkand Buhara<br />

yoluna kadar bütün Buhara ülkesine hakim olabilirdi 269 .<br />

3- Enver Paşa’nın Esaretten Kurtulması ve Türkistan Mücadelesini<br />

Eline Alması<br />

Enver PaĢa esaret günlerinde de boĢ durmamıĢ ve bir takım giriĢimlerde<br />

bulunmuĢtu. Bunun için Karatekin mücahit kumandanı ġir Mehmed, Belcivan<br />

mücahit kumandanı Devletmend Bey‟lerle, Darvaz mücahit kumandanı ĠĢan<br />

Sultan‟a kendileriyle görüĢmek isteğini bildiren mektuplar göndermiĢtir.<br />

Devletmend Bey, Lakay Togay Sarı‟dan korkusu olduğu için memleketini bırakıp<br />

gelemeyeceğini hürmetlerle bildirir. PaĢa‟nın davetini kabul eden ĠĢan Sultan 250<br />

kadar askeriyle DuĢanbe civarında bir köye geldiğini bildirir 270 .<br />

268 Togan, a.g.e., s. 439; Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s.145.<br />

269 Togan, a.g.e., s. 439.<br />

270 Baysun, a.g.e., s. 77.


101<br />

Ġbrahim Lakay, Darvaz mücahit kumandanı ĠĢan Sultan‟ın PaĢa‟yı ziyarete<br />

geleceğini bildirir. PaĢa, ĠĢan Sultan‟ı kabul eder, uzun bir görüĢmeden sonra ĠĢan<br />

Sultan askerlerinin bulunduğu köye döner. PaĢa ve Ġbrahim Lakay‟da Rahati<br />

köyüne gider.<br />

Ġbrahim Lakay bir sabah PaĢa‟ya haber vermeden altmıĢ askeri ile beraber<br />

GöktaĢ karargâhına gider. Bu suretle bir buçuk ay kadar süren esaret hayatından<br />

PaĢa kurtulur. Ġki hafta kadar kaldığı Rahati kıĢlağından Muin kıĢlağına gelen,<br />

PaĢa‟yı ĠĢan Sultan büyük tezahüratla karĢılayarak askerleriyle beraber emrine<br />

hazır olduğunu bildirdi 271 .<br />

Enver PaĢa artık kendini tüm mücahitlerin komutanı saymağa baĢlar ve<br />

bunu bildiriyle Ģu Ģekilde ilân edecektir:<br />

“Küffarın barışmaz düşmanı olan ben; size muhafaza-i din ve vatan için<br />

mücahede eden gazilere selam ve bundan sonra bildiririm ki; Bu andan itibaren<br />

Buhara-i Şerif ve bütün Türkistkan’ı istila eden Ruslardan tathir etmek üzere,<br />

Ruslara ilân-ı cihad ile bütün islâm kuvvetlerinin kumandasını Biiznillâhi Teâlâ<br />

deruhte ettim. Fergana ve Hive ve bütün Türkistan mücahitleriyle bütün bu<br />

taraflarda ki İslâm alaylarına bildiririm ki, Buhara’daki bütün kuvvetlere ve<br />

sizlere hâli muharebe’den fariğ olarak birlikte Livâ-i Muhammedi’nin Ruslara<br />

karşı nusratına çalışmak emrini verdim. Bunun için size de malûm olmak üzere ve<br />

öz müslüman kardeşler arasında kan dökülmeğe nihayet vermenizi talep eder,<br />

emin bir adamını bu kâğıdın vüsuluyla beraber göndermenizi isterim...” 272<br />

Enver PaĢa, Ruslara karĢı fiili mücadeleye atılmadan önce silah ve<br />

malzeme darlığı çekeceklerini biliyordu. Bunun için Batılı merkezlerin Ġngiltere<br />

üzerine tazyik yaparak Türk istiklâl mücadelesine silah ve malzeme<br />

gönderilmesine imkan vereceklerine umuyordu. Bu maksatla Buhara Cumhuriyeti<br />

Harbiye Nazırı Abdülhamid Arif Bey‟i Hindistan üzerinden Berlin‟e gönderdi 273 .<br />

271 Baysun, a.g.e., s. 78.<br />

272 Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 51, 52; Aydemir, Enver PaĢa, cilt III, s. 68.<br />

273 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 240, 241.


102<br />

4- Duşanbe Savaşı ve Rusların Bozgunu<br />

Enver PaĢa‟nın esaret devresinden sonra elinde hiçbir askeri kuvveti<br />

yoktur. 18 son kânun (18 ocak) da ĠĢan Sultanla beraber DuĢanbe‟yi kuĢatmaya<br />

gelir. Fakat bu ĠĢan‟ın maiyetindeki birlikler bir koyun sürüsünü teĢkil eden 200<br />

tacikten ibarettir 274 .<br />

ĠĢte kendi milleti olan Lakay Türklerinin esaretinden kurtulan Enver PaĢa,<br />

Ġran unsuru olan Taciklere dayanarak sonkânun (Ocak) da DuĢanbe‟deki Rus<br />

garnizonunu kuĢatmaya baĢlar. KuĢatmaya baĢladığı zaman 200 asker sayılan bu<br />

Taciklerin ancak 13 tanesi Rus tüfeğine sahip olup, kalanları çakmaklı eski usûl<br />

av tüfekleri ile donatılmıĢ veya büsbütün silahsızdır. Etraftaki Türk ve Tacik<br />

köylerinden birkaç adam daha toplayıp yaptığı ilk hücumda Ruslardan 50 asker<br />

esir alınır. Bundan baĢka 180 tüfek, iki mitralyöz Enver PaĢa‟nın eline geçer. 20-<br />

22 Ocak çarpıĢmalarında Ruslar büyük zayiata maruz kalıp çekilirler. DuĢanbe<br />

deki Ruslar; “Enver PaĢa‟ya mukavemet mümkün olmadığını” belirterek<br />

kendilerine DuĢanbe‟den çekilmeğe müsaade isterler. 8 ġubat taarruzunda Ruslar<br />

100 asker zayiat verirler, bunlardan baĢka 82 asker Enver PaĢa‟ya katılır. Kalan<br />

Ruslar topları meydanda bırakıp kaçarlar. Fakat o topları kendi karargâhlarına<br />

274 Mustafa ġahkulu, ĠĢan Sultan‟a refakat eden Darvazlıları Ģu Ģekilde anlatılmaktadır: “Bunlar<br />

Ģeyhin müritlerinden ve mahdumlarından ibarettir. Halkı aldatıp, yiyip yürümeğe alıĢmıĢlardır.<br />

Tacik‟te ĢiĢman adam az bulunursa da, bunların hepsi ĢiĢmandır. Bunları hiçbir zaman nizam<br />

ve intizam altına almak kâbil değil, harpte hiçbir iĢe yaramazlar. Ayaklarında büyük ağaç<br />

takunya (baĢmak)ları, atlarında (eyerleri üzerinde) büyük yorgan (körpecaları) her birinin eğer<br />

kaĢında bir çaydanlığı olur, harp falan olup kaçmağa baĢlarsa bunların hemen hepsi düĢüp<br />

kalır, ağaç takunyaları ise pek büyük olup, ölçüleri 5 santimden fazladır. Takunyaların burnu<br />

çok kalın ve yüksek olduğundan üzengiye sığmaz, o sebepten evvel önce ökçe tarafını<br />

üzengiye geçirirler. Bu sebepten at kaçıp takunyaları düĢerse kendileri de takunyaları ile<br />

beraber düĢüp kalırlar. Yurçi‟den DuĢanbe‟ye gelen Rus müfrezesine tesadûf edip firarlardan<br />

son ilgitay ahalisi Taçik baĢmağı ile bir ay çay ve yemek piĢirmiĢtir. Bu sebepten Lakay<br />

Kongırat ve diğer Özbekler bunlarla daima alay ederler ve hiç adam sırasına koymazlar.<br />

Togan, a.g.e., s. 440; Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 154, 155.


103<br />

getirecek nakil vasıtaları bulunmaz. Nihayet Ruslar 14 ġubat‟ta DuĢanbe‟yi<br />

terkettiler 275 .<br />

DuĢanbe‟den 45 km. ötede, Mirtuba denilen yerde Enver PaĢa, Rusları<br />

takip edip arkalarından yetiĢti. Seriasya civarında 19 ġubatta Ruslarla çarpıĢırken<br />

ayak topuğundan yaralandı 276 . Ganimet çoğalmak üzere olduğundan Lakaylar da<br />

kendi teĢkilâtlarının istiklâlini muhafaza ederek PaĢa‟ya katıldılar 277 .<br />

5- Emir’i Leşker-i İslâm ve Buhara Enver Paşa<br />

Enver PaĢa, DuĢanbe zaferinden sonra Pul Hakiyan köyünü kendisine<br />

karargâh seçti. PaĢa bu askeri zaferinden sonra, mukavemet hareketini bütün Ana-<br />

Vatana yaymak ve teĢkilâtını gerek askeri, gerek idari bakımlardan tanzim etmek<br />

ihtiyacını duydu.<br />

DuĢanbe savaĢından kısa bir süre sonra, Buhara Emiri Âlim Han daha çok<br />

Emanullah Han‟ın tesiriyle Emirliğin askeri gücünü Enver PaĢa‟ya bıraktığını bir<br />

mektup ile bildirdi. PaĢa‟nın emrindeki kuvvetler durmadan artıyordu. Kendisi de<br />

bunları bir tek ûnvan altında toplamanın uygun olacağını düĢündü ve “Emir-i<br />

LeĢker-i Ġslâm ve Buhara = Ġslâm ve BuharaAskeri Kumandanı” ûnvanını aldı.<br />

PaĢa bu ûnvan ile maiyetindeki Türk subaylarını ve itimat ettiği Türkistanlı<br />

subayları Ana Vatanın değiĢik bölgelerine göndererek milli cihadın baĢladığını<br />

bildirdi 278 .<br />

Enver PaĢa, DuĢanbe savaĢından kısa bir süre sonra Afgan Kralı<br />

Emanullah Han‟a yazdığı (Nisan 1922) tarihli mektubunda Türkistan‟daki<br />

çarpıĢmalar ve geliĢmeler hakkında Ģu bilgileri vermektedir:<br />

275 Togan, a.g.e., s. 440; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 54-56; Baysun, a.g.e., s. 78-81.<br />

276 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 25; Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ.., s. 179.<br />

277 Togan, a.g.e., s. 441.<br />

278 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 246, 247; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 58-60.


104<br />

“Gâzi Kardaşım Şevket-Me’âb Efendim<br />

...Buharave Türkistan vaz’iyeti tamâmiyle lehimize dönmüştür. Mart’ın<br />

25’inde Buhara Harbiye Nâzırı Ârifof da bir mitralyöz ve ma’iyet-i efrâdı ile<br />

Buhara’dan çıkıp askerlerimize karışmıştır. Karsan’dan olan muhârebede<br />

Ruslardan 245 nefer katledilmiş ve 3 makineli tüfek alınmıştır. Baysun’da 2 gün 1<br />

gece karakollarımıza ta’arruz eden 400 Rus, 2 top ve 4 makineli tüfekler olduğu<br />

hâlde, kahraman asker evlâdınızdan 40 nefer öğlende 80 maktül bırakarak<br />

kaçmağa mecbur olmuşlardır. Her günkü ufak tefek müsademeleri tafsil<br />

etmiyorum. Fakat hepsi askerlerimizin muvafakiyetiyle neticelenmektedir. Şimdi<br />

Şark vilayetleri kuvvetlerini Lakayların ta’aruzuna karış devlet Hindli Belcivan<br />

beğ kumandasında tevhid ettim. Bu süretle Kolap, Darvaz,Karatekin, Belcivan<br />

Kurgan da tamâmiyle emrinize muti bir hâle gelmiştir...” 279 .<br />

Enver PaĢa‟nın ilk muvaffakiyetleri Afganistan‟da da büyük ilgi uyandırır.<br />

Bilahare Amanullah Han‟ın yerine Afgan PadiĢahı olan Harbiye Nazırı Mehmet<br />

Nadir Han, Katgan BedahĢan valisi ġah Veli Han‟ı Enver PaĢa‟ya bağlı Doğu<br />

Buhara hududuna gönderir.<br />

Hacı Sami ve Osman Hoca Kâbil‟de bulunup Ġslâm mücahit gönüllüleri<br />

toplarlar ve silah satın alıp gönderirler. Afgan hükümeti buna mani olmuyordu.<br />

Nisan içinde Afganistan‟dan Efdaliddin Han adında birisinin idaresin de 300<br />

kadar gönüllü Afganlı gelir ve PaĢa‟ya iltihak ederler 280 .<br />

Evvelce KaĢgar ve Fergana‟da bulunan Ġsmail Hakkı Bey‟i PaĢa daha<br />

DuĢanbe‟nin geri alındığı günlerde ġir Mehmed ve diğer Bey‟lere mektuplar<br />

vererek Fergana‟ya gönderdi. Ġsmail Hakkı Bey orada da emircilerin ve<br />

köhneperestlerin Ģiddetli propaganda faaliyetlerini gördüyse de, nisan ortasında<br />

Afgan gönüllüleri geldiği zaman ġir Mehmed Bey ve diğerleri de Enver PaĢa‟ya<br />

“biat” 281 gönderdiler. ġir Mehmed Bey ve Mehmed Ruzi korbaĢı idaresinde 100<br />

279 Yamauchı, a.g.e., s. 268, 269.<br />

280 Togan, a.g.e., s. 441; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 26, 27.<br />

281 Togan, a.g.e., s. 441.


105<br />

kadar asker ve hediyeler gönderdi. Enver PaĢa‟nın emriyle oradaki “mir” leri<br />

Enver PaĢa‟ya itaat ettirdi. Karategin‟den Fuzayıl Mahdum bin kadar askeri ile<br />

Pul-ı Hakiyan‟da Enver PaĢa‟nın yanına geldi 282 .<br />

Fuzayıl Muhdum‟a tabi olan Karatekin Tacikleri ve Alay Kırgızları önceki<br />

hanlar zamanında da Fergana siyasi hayatına karıĢmıĢ bir topluluk olduklarından,<br />

Doğu Buhara‟nın diğer halklarına göre açıkgözdüler, kendilerinde nizam ve<br />

intizam vardı. Bu arada Çilli Göl, Kazak ve Türkmenlerden 300 kadar silahlı<br />

geldi 283 .<br />

Mayıs nihayetinde ġehr-i Sebz‟den Cabbar, Danyal, Evliya Kul ve Abdül<br />

Resûl Bey‟ler 1200 kadar askerle gelip PaĢa‟ya katıldılar 284 .<br />

Ferganalılardan önceki Hokand Milli ġurası Reisi Adil Can ve<br />

Türkmenlerden Hudaynazar, evvelce KaĢgar‟da Yakup Bey nezdinde bulunan 80<br />

yaĢındaki ihtiyar Hacı Hakem, Moğal Katgan kâbilesinin reisi PaĢa Han, Belcivan<br />

Karluklarının reisi Abdülkadir ve Molla Niyaz kuvvetleriyle gelerek PaĢa‟ya<br />

iltihak ettiler 285 .<br />

Mayıs 1922‟de Doğu Buhara‟da Enver PaĢa‟nın etrafında bulunan<br />

Basmacı birliklerini oluĢturan leĢkerbaĢıların (kumandanların) sayıları ve<br />

bulundukları bölgeler Ģöyle idi:<br />

“Kerki-Bassağa güneyinde 800 kişi, Surhan ve Yusuf Mirahur<br />

yönetiminde, Yeni Arık kuzeyinde 500-700 kişi, Baysun bölgesinde 2.000-4.500<br />

kişi, Enver Paşa ve İbrahim Bey’in etrefında Yurçi ve Dehnay etraflarında 400-<br />

1.000 kişi, Hasan Tuhsaba yönetiminde, Fuzar ve Derbent arasında 200 kişi,<br />

Danyal Bey yönetiminde Karşı şehrinin kuzeydoğusunda 100 kişi, Behram<br />

Baybara yönetiminde Karşı şehri kuzeyinde 300 kişi, Hurata’da, Osman Bey<br />

yönetiminde 100 kişi, Katta Kurgan’ın kuzeyinde Payşanbe’de, Sultan Bey’in<br />

282 Baysun, a.g.e., s. 91; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 59.<br />

283 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 26.<br />

284 Togan, a.g.e., s. 442.<br />

285 Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 248; Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ..., s. 178.


106<br />

yönetiminde 800 kişi, Karakulbey, Nusratbey yönetiminde, Duşanbe etrafında<br />

875-1.000 kişi, Feyzabad’da İşan Sultan yönetiminde 200-500 kişi, Belcivan<br />

etrafında, Kayyum Tuhsaba yönetiminde 750-2.000 kişi, Kulâp-Belcivan<br />

arasında, Devletmend Bey yönetiminde Kızılsu’da 100-300 kişi ve Togaysarı<br />

yönetiminde diğer bir kuvvet...” 286<br />

Bu rakamlara göre bütün Doğu Buhara‟da Basmacılar 12.400-7.465<br />

arasında hesaplanmaktadır. Rakamların oynak olması doğaldır. Çünkü, hepsi de<br />

mahalli sergerdelerin kendi aĢiret veya bölgelerinden topladıkları insanlardır.<br />

PaĢa‟nın etrafında toplanan bu muazzam kuvvet Türkistan halkının hürriyet ve<br />

istiklâli için yeni bir güç ve kuvvet kaynağı olmuĢtur.<br />

6- Kâfirun Kongresi (15 Nisan 1922):<br />

Enver PaĢa, milli mücadeleyi mevzii durumundan kurtararak bütün<br />

Türkistanlılara ve halk kütlelerine ulaĢtırmak için, uzak illerden gelen<br />

temsilcilerle kumandanların iĢtirakiyle yeni karargâhı Kâfirun‟da bir kongre<br />

toplandı. Kongre de eski Buhara Emiri Âlim Han‟ın da temsilcisi iĢtirak<br />

etmiĢti 287 .<br />

Kongrenin kararları:<br />

1- Doğu Buhara‟nın düĢmandan temizlenen yerlerinde muntazam ve<br />

düzenli askeri kuvvetler vücuda getirilecek ve bunlara muharebe usülleri<br />

getirilecek.<br />

2- Henüz ihtilâl çıkmayan yerlere seyyar kuvvetler gönderilerek, orada<br />

halkın harekete gelmesine çalıĢılacak.<br />

286 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 664.<br />

287 Cebesoy, a.g.e., s. 322; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 70, 71.


107<br />

3- Her vilâyette ihtilâl hareketlerini idare etmek için bir leĢkerbaĢı<br />

(kumandan) tayin olunacak.<br />

4- Askeri kuvvetlerin iaĢesi için zekât ve haraç kâfi gelmediği takdirde<br />

ahalinin servetine göre bir vergi alınacak.<br />

5- Bu para iĢleri için de bir zekâtçı tayin edilecek.<br />

6- Her vilâyette düĢmandan temizlenen mahallelerde, mahalli bir hükümet<br />

kurulacak ve idaresi düzenlenecek.<br />

7- Kumandan ve Bey‟ler tayin edilmemiĢ yerlere tarafımızdan kumandan,<br />

vali ve zekâtçı tayin edilecek, kendi kendini idare edebilmek duruma gelen<br />

yerlerde bunların tayini için sergerdeler tarafından bize vaktiyle haber verilecek.<br />

8- Kumandanlar bütün, askeri iĢlerle meĢgul olacaklardır. Bey‟ler ve sair<br />

levazım-ı askeriyenin izharıyla meĢgul olacaklardır. Ve kumandanlara asker ve<br />

sair tedarikinde yardımda bulunacaklardır. Halkı zulüm ve cefadan muhafaza ile<br />

beraber memleketin idaresine memur olan zekâtçılar zekatın toplanmasından<br />

mesuldür.<br />

9- Her vilâyet kumandanı ve Bey‟leri her gün merkeze birer rapor<br />

göndereceklerdir. Eğer vaziyette asayiĢ hakim ise haftada iki defa rapor<br />

gönderebilirler.<br />

10-Vilayetlerde merkez tarafından gönderilen vekiller baĢkumandan<br />

namına resmi evraka imza edecekler.<br />

11- Merkez kumandanlığı tarafından iĢ‟ar vukuunda veyahut bir birine<br />

yakın olan kumandanlardan birinin düĢman tarafından sıkıĢtırılması halinde imdat<br />

isterse oraya en yakın olan kumandanlar derhal mümkün olduğu kadar çok<br />

kuvvetlerle imdada koĢmalıdırlar.


108<br />

12- DüĢmanın bulunduğu Ģehirlerde ve mahallelere eğer düĢman kuvveti<br />

çoksa yalnız muhasara ederek düĢmanı mahrum bir hale sokmak, düĢmanın<br />

bulunduğu yerlere daima göz altında bulundurmak, yoldan geçen düĢman kıtaları<br />

üzerine baskın yapmak.<br />

13- DüĢmanın muhabere aleti olan telgraf, telefon, tellerini tahrip etmek.<br />

14- DüĢman casus teĢkilatına karĢı pek kuvvetli davranarak onları Ģiddetli<br />

suretle cezalandırmak. Buna mukâbil bize edeceklerin günahları da varsa af ile<br />

muamele edilmesi.<br />

15-Alınacak esirlere karĢı hoĢ muamele yapmak.<br />

16- Bütün askerî ve siyasî harekâtın idaresi Enver PaĢa‟nın emir ve<br />

idaresine verilmesi 288 .<br />

Bunun üzerine bütün askerî ve siyasî hareketlerin idaresi “Damad-ı<br />

Halife-i Müslimin, Emir LeĢker-i Ġslâm ve Seyit” ûnvanı ile Enver PaĢa‟ya verildi<br />

ve kendisine bir de mühür verildi 289 .<br />

Bundan sonra Buhara Harbiye Nazırı Abdülhamid Arif Bey, Avrupa‟ya<br />

gitmek üzere Afganistan‟a, Azarbeycanlı Yusuf Ziya Bey de Batı Buhara<br />

vilâyetlerine PaĢa‟nın birer mektubu gönderildi. Hive mücahitleri kumandanı Han<br />

Cüneyd 290 Doğu Türkistan ile vazifelendirildi.<br />

288 Baysun, a.g.e., s. 92, 93.<br />

289 Cebesoy, a.g.e., s. 322.<br />

290 Hive, Ürgenç, Dörtgöl taraflarının mücahidin baĢkumandanı olan Han Cüneyd Eylül 1928‟de<br />

elinde kalan bin yüz askerleriyle Ġran Asterabadına iltica etti. Silahların teslimini isteyen Ġran<br />

hükümetinin talebini kabul etmeyerek Afganistan‟a geçmiĢtir. Seksen yaĢında Hive‟yi iĢgal<br />

eden Ruslarla baĢladığı savaĢa yılmadan uzun zaman devam etmiĢti.


109<br />

7- Sovyet Rusya’nın Enver Paşa’ya Sulh Teklifi<br />

DuĢanbe vak‟ası üzerine Ruslar TaĢkent‟ten gönderdikleri üç kiĢilik bir<br />

heyetle Buhara hükümetine elçileri Yurinef vasıtası ile üç maddelik bir ultimatom<br />

verdiler:<br />

1- Buhara Hükümetinin derhal Cumhur Reisi Osman Hoca‟yı hain ilân<br />

etmesi.<br />

2- DuĢanbe vak‟âsı üzerine Sovyetler ile bozulan münasebetlerin yeniden<br />

tanzim edilmesi.<br />

3- Buhara ordusunun Türk-Rus kumandası altına verilmesi 291 .<br />

Buhara kabinesi toplanarak bu istekleri müzakere eder. Nazırlar ġürası<br />

Reisi, Feyzullah Hoca : “Rus baskısına mukavemetin imkansız olduğu tezini<br />

savunarak hiç olmazsa şeklen bu teklifin kabulünü ister” ve kabine azaları da bu<br />

fikri kabul ederler 292 .<br />

Sovyet Rusya ile Enver PaĢa arasında Türkistan konusundaki temaslar<br />

DuĢanbe savaĢından da önce baĢlar. 12 Ocak 1922‟de Sovyetlerin DuĢanbe<br />

konsolosu Nagorny, Enver PaĢa‟ya bir mektup gönderir ve Buhara‟nın iç iĢlerine<br />

karıĢmamasını rica eder. 14 Ocak 1922‟de Nagorny, Enver PaĢa‟ya tekrar<br />

yazarak; “Rus Hükümetinin Buhara’dan askerlerini çekmek istediğini, fakat<br />

Osman Hoca’yı himaye etmek için, bir miktar askerini Duşanbe’de bıraktığını<br />

bildirir.” 16 Ocak 1922‟de Enver PaĢa, Nagorni‟ye verdiği cevabında;<br />

“Rusya’nın beklemekte olan büyük bir felâketten mağdur olmamasını istiyorsanız,<br />

işgal edilmiş toprakları boşaltmanızı ve Türkistanlılarla, Buhara’lılara kendi<br />

291 Baysun, a.g.e., s. 85; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 249.<br />

292 Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 183.


110<br />

işlerini, düzenlemeleri için fırsat vermenizi tavsiye ederim.” Ģeklinde ikazda<br />

bulunur 293 .<br />

Muvaffakiyetlerin günden güne arttığını gören Sovyet Hükümeti Enver<br />

PaĢa ile sulh yapmak ister. Bu maksatla Rus ve Kazanlı Türklerden oluĢan on bir<br />

kiĢilik heyeti Baysun‟a gönderir. Bu heyet; Moskova hariciyesinin ġarki<br />

Buhara‟dan PaĢa‟ya terkedilmek istenen Darvaz, Karatekin, Kulâb, DuĢanbe<br />

(Hisar) gibi bir kısım yerlerin krokisi ile; Polonya ile harp halinde bulundukları<br />

için Ģimdilik belirtilen yerleri, kabul etmesini ileride esaslı görüĢmelere<br />

giriĢileceğini bildirir.<br />

Enver PaĢa, bu tekliflere karĢı Ģu cevabı verir: “Sulh Türkistan<br />

topraklarında bulunan Rus askerlerinin çekilmesi ile kâbildir. Kumandanı<br />

bulunduğum mücahitler istiklâl ve hürriyet için dövüşmeğe yemin etmişlerdir” 294 .<br />

Bu cevabı götüren zat, on beĢ günlük bir mühlet ister. Fakat Sovyetlerden<br />

herhangi bir cevap gelmez.<br />

Enver PaĢa, 19 Mayıs 1922 tarihinde Sovyet Azerbaycan‟ı Konsey<br />

BaĢkanı Nerimanov aracılığı ile Moskova Hükümeti‟ne bir ültimatom yollar. Bu<br />

ültimatom da “Hive, Buhara ve Türkistan topraklarında bulunan Kızıl Ordunun<br />

15 günlük mühlet içinde ülkeyi terketmesini ister” 295 .<br />

293 Hayit, a.g.e., s. 283.<br />

294 Baysun, a.g.e., s. 94, 95; Cebesoy, a.g.e., s. 323; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 68, 69.<br />

295 Enver PaĢa 19 Mayıs 1922 tarihli bu ültimatomda Sovyet Hükümetinden bir takım isteklerde de<br />

bulunur. Bunlar: “Türkistan’da bulunan Sovyet Hükümetine ait idari teşkilatlar aynı mühlet<br />

içinde feshedilmeli, bu kararlar Halk Komiserleri Konseyi’nin eline geçtiği andan itibaren<br />

siyasi tutuklular ve rehineler serbest bırakılmalıdır...” Joseph Castagne, Türkistan Milli<br />

KurtuluĢ Hareketi, s. 135-137.


111<br />

8- Rus İleri Harekâtı ve Enver Paşa’nın Belcivan’a Çekilmesi<br />

Enver PaĢa‟nın kendi ordugâhında iĢleri yine, emirciler tarafından<br />

bozulmağa baĢlandı. Karatekin‟li Fuzayl Mahdum az çok açık fikirli bir adam<br />

olup emiri tanımazdı. Emircilerle, ĠĢan Sultan ve Lakay Ġbrahim onun düĢmanı<br />

olup kendisine “Cedit” damgasanı vurmuĢlardı. ĠĢan Sultan onu ortadan kaldırıp,<br />

topraklarını elinden almak istiyordu. Fuzayıl Mahdum, vilâyetini ĠĢan Sultandan<br />

korumak için PaĢa‟nın müsaadesi ile Karaktekin‟e dönerken yanında ki 1000<br />

kadar askeri Ġbrahim Lakay tarafından bir hile ile dağıtılıp Ģurada burada<br />

silahsızlandırıp Fuzayl‟ın kendisi de esir edildi. Fuzayl‟a karĢı yapılan bu hareket,<br />

Enver PaĢa‟nın iĢini bozmak isteyen Buhara Emirinin Hanabât‟taki Togay<br />

Sarı‟nın emri ile oldu 296 .<br />

Yine Emirci olan Evliya Kul Toksaba, ġehr-i Sebz‟li Cabbar‟ın askerini<br />

bozup, kendisi PaĢa‟dan ayrılarak 400 askeri ile ġehr-i Sebz‟e gitti ve Ruslara<br />

teslim oldu ve entrikalarla Cebbar Bey‟i katlettirdi 297 . Bu sırada Belcivan Vali ve<br />

kumandanı Devletmend Bey, köylerinin Lakaylar tarafından baskına uğradığı<br />

haberini aldı. O ana kadar Belcivan cephesinde Ruslara karĢı mücadele eden<br />

Emirciler de, Ģimdi cepheden ayrılmıĢlardı. Fergana mücahidi ġir Mehmed<br />

Bey‟de Rus baskısı karĢısında PaĢa‟nın maiyetinde bulunan süvarilerden bir<br />

kısmını istedi.<br />

Böylelikle PaĢa‟nın emrindeki kuvvet gittikçe azalıyordu 298 . Bütün bu<br />

tertibatın bizzat Emir tarafından yapıldığını paĢa da artık iyice anlamıĢtı ve 19<br />

Haziran tarihli Kâbil‟de bulunan emire yazdığı mektupta da, bunlardan güya<br />

emirin haberi olmadan yapılan iĢler gibi, bahsederek Ģikayetlerde bulundu 299 .<br />

296 Togan, a.g.e., s. 451; Baysun, a.g.e., s. 100-110; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 132.<br />

297 Togan, a.g.e., s. 451.<br />

298 Kutay, Ana Vatanda Son BeĢ..., s. 207, 208; Kutay, Tarih Sohbetleri, cilt IV, s. 451.<br />

299 Baysun, a.g.e., s.98, 99; Kutay, Enver PaĢa Lenin...,s. 78.


112<br />

15 Mayıs 1922‟de, PaĢa, kumandanlardan Danyal ve Bori Bey‟lerle<br />

Afganlı Efdaliddin Han kumandasındaki askerlerle beraber; Hasan Bey de<br />

kumandanlardan Faruk, Abdülresul, Türe, Behram ve ġeref Bey‟lerle ayrı ayrı<br />

istikâmetlerde Baysun üzerine hücum ettiler. Kumandan Faruk ve Abdülresul<br />

Bey‟ler askerleriyle Rus avcı hatları içine kadar girdiler. Yalnız karĢı tepelerden<br />

Ruslar‟ın açtıkları makinalı tüfek atıĢı dolayısıyla at zayiatı fazla olduğundan<br />

Hasan Bey cephesi bu ateĢin altından kurtulabilmek için biraz geri çekilerek tüfek<br />

muharebesi yapmağa mecbur oldu.<br />

Çok çetin, fakat muvaffakiyetli hücumlar yapan PaĢa da Rus avcı hatlarına<br />

kadar ilerleyerek düĢmana büyük zayiat verdirdikten sonra bir çok ganimet<br />

almıĢtı. Fakat Baysun Harekâtında burada bulunan Rus birliklerine karĢı daha<br />

fazla mukavemet edemeyerek geri çekilinecektir.<br />

Buna karĢın Ruslar, 19 Haziran da Enver PaĢa‟ya karĢı ciddi biçimde<br />

harekâta geçmeye hazırlanır. Bölgeyi yatıĢtırmadan önce onu ortadan kaldırmayı<br />

düĢünüyorlardı. Enver PaĢa ve Basmacılara karĢı ordunun baĢkomutanı olarak<br />

(sonra MareĢal olan) General Kamanev‟i; ona yardım etmek üzere ġurin tayin<br />

olunmuĢtu. Ġki ayrı grub kumandanlıklarına da aynı komiteden Kakurin ve M.<br />

Baturin atanmıĢlardı 300 .<br />

25 Haziranda Enver PaĢa, Güzar‟la, ġehr-i Sebz arasında bulunuyordu.<br />

Silah ve mermileri oldukça azalan 25. 000 kiĢilik bir güce komuta ediyordu.<br />

Ruslar Enver ile Basmacıların Afganistan‟a çekilmelerini önlemek amacıyla<br />

onları iki yandan saldırmayı tasarlıyorlardı. Baysun, Dehay, Hisar, DuĢanbe,<br />

Kafirnihan ırmağı ve Feyzabat doğrultusunda ilerleyen Rus gücüne Melnukov;<br />

ġirabat, Kokayti, Termez, Kabadyan, Kurgan-tübe, Külyap ve Belcivan<br />

doğrultusunda ilerleyen güçlere Nikotin komuta ediyordu 301 .<br />

300 Aydemir, Enver PaĢa, cilt III, s. 672.<br />

301 Bak Salâhi R. Sonyel, Belleten, “Enver PaĢa ve Orta Asya‟da BaĢgösteren Basmacı Akım”,<br />

cilt IV, Nisan 1990, Sayı 209, s. 1197.


113<br />

28 Haziran 1922 sabaha karĢı Ruslar, büyük kuvvetlerle Kâfirun<br />

karargâhına taarruz etmeğe baĢlarlar. On iki gün kadar devam eden ciddi<br />

muharebelerden sonra Enver PaĢa Kâfirun karargâhını terke mecbur olur ve artçı<br />

muharebeleri zayiat vere vere DuĢanbe‟ye gelir 302 . Bu durumu 2 Temmuzda eĢine<br />

gönderdiği mektupta Ģöyle yazar:<br />

“Gerisin geri Duşanbe’ye gidiyorum. Zergerden beri her gün çarpışma<br />

oluyor. Geri çekiliyoruz.”<br />

Dört gün sonra gönderdiği mektupta Ģöyle der:<br />

“Ruslar Çilli-Göl ve Kurgan-tübe’yi işgal etmişler. 30 atlı ve 290 piyade<br />

ile ben, dağlar kayalar arasında yatıyorum. Nehirler üzerinde, ancak 30 kilometre<br />

ötede köprü var. Bana iki sandık içinde Afganistan’dan para vesaire getiren iki<br />

Afganlı, Rusların eline düşmüşler. Bilmem bu yardımlar için Ruslar Afganistan’a<br />

harp açarlar mı? Ruslar Karadağ’a da varmışlar. Duşanbe’den hareketten altı<br />

gün sonra, artık toprak haline gelmiş olan Duşanbe’ye tekrar geldim.” 303<br />

Lakay Ġbrahim, bu müĢkül durumda PaĢa‟ya yardım etmek Ģöyle dursun,<br />

sanki Rus‟un müttefiki imiĢ gibi, PaĢa‟nın askerlerini at ve nakliyatını yağma<br />

ettiriyordu. Fakat Rus birlikleri geldiğinde kendileri de bozuldular 304 .<br />

Tam o vakit Kâbil‟de siyasi nüfuz, Moskova ve Avrupadan yeni dönüp<br />

gelmiĢ olan Mehmed Veli Han‟ın eline geçmiĢti. Bu zat, Sovyet dostluğu fikrinde<br />

idi. PaĢa‟nın nezdinde bulunan Afganlıların reisi Efdaliddin‟e mektup yazıp,<br />

bütün Afganlıların Afganistan‟a çekilmesini emretti. Bunun üzerine Temmuz‟un<br />

5-6‟sında Afganlılar çekildiler. Kâbil‟den gelen emir gereği olarak bunlar, PaĢa‟yı<br />

zorla kendileri ile beraber götürmek istedilerse de PaĢa kesin olarak reddetti 305 .<br />

302 Cebesoy, a.g.e., s. 324.<br />

303 Aydemir, a.g.e., cilt III, s. 670.<br />

304 Togan, a.g.e., s. 452.<br />

305 Baysun, a.g.e., s. 106; Kutay, Ana Vatan’da Son BeĢ..., s. 222, 223.


114<br />

PaĢa üstün Rus birlikleri karĢısında daha fazla mukavemet edemeyerek<br />

DuĢanbe‟yi de bırakarak Belcivan ve Kûlâb taraflarına doğru çekildi 306 . Burada<br />

da ĠĢan Sultan, PaĢa‟dan müsaade alarak askerleriyle beraber memleketi olan<br />

Darvaz‟a gitmek üzere ayrıldı 307 .<br />

9- Enver Paşa’nın Şehadeti<br />

Enver PaĢa, Ağustos baĢında Hisar‟dan Devletmend Bey‟in idaresinde<br />

bulunan Belcivan‟a çekilmiĢ idi. Bu zat Belcivan Külâb Taciklerine, Karluk,<br />

Moğol-katganlarının reisi ĠĢan PaĢa, Danyal Bey ve diğerleri hep onun maiyetinde<br />

bulunuyorlardı 308 .<br />

Ruslar, Baysun‟un 120 kilometre doğusunda bulunan Belcivan kasabasını,<br />

uzun bir direniĢten sonra, 18 Temmuzda iĢgal ettiler. Bu iĢgal, Enver PaĢa‟ya son<br />

darbeyi vuruyor ve onun gücünü ikiye ayırıyordu. Enver PaĢa Belcivan‟a takriben<br />

80 kilometre uzakta bulunan Afganistan hududuna doğru geri çekilmekte olduğu<br />

tahmin ediliyordu 309 . 25 Temmuzda SatılmıĢ kıĢlağında gönderdiği mektupta<br />

Ģunları yazıyordu: “Afgan Emirine, askerin ve muavenetinin çekilmesinin iyi<br />

olmadığını ve Bolşeviklere emniyet caiz bulunmadığını bildirdim...” Enver PaĢa<br />

yazısını Ģöyle bitiriyordu:<br />

“İşte efendiciğim, bu son satırlarımı yazarak mektubumu kapıyorum. İçine<br />

her gün sana yolladığım yabani çiçeklerinden maada, kaç gecedir, altında<br />

yattığım karaağaçtan kopardığım ufak bir dalı gönderiyorum... Seni Hüda’nın<br />

birliğine yavrularımla beraber emanet ederim, ruhum efendiciğim. Karaağaca<br />

çakımla ismini yazdım... Enver’in” 310<br />

306 Baysun, a.g.e., s. 104, 105; Cebesoy, a.g.e., s. 324; Togan, a.g.e., s. 452.<br />

307 Cebesoy, a.g.e., s. 324.<br />

308 Togan, a.g.e., s. 452.<br />

309 Sonyel, Belleten, a.g.m., cilt LIV, Nisan 1990, Sayı 209, s. 1199.<br />

310 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 674, 675.


115<br />

Bu mektup, Enver PaĢa‟nın eĢine yazdığı bilinen son mektubudur. Artık<br />

her yer Ruslarca iĢgal edilmiĢtir. Enver PaĢa‟nın gücü sürekli olarak<br />

dağıtılmaktadır. Kendisi ise, Pamir‟in aĢılmaz dağları doğrultusunda ve Abiderya<br />

suyu vadisinde gerileyerek karargâhına Abiderya köyünde kurmuĢtur. Onun,<br />

Buhara ve Afganistan sınırını oluĢturan Penç ırmağını aĢamaması ve Afganistan‟a<br />

geçememesi Kûlâb ve Belcivan doğrultusunda Pamir dağlarının doğusuna dalıĢı,<br />

kurtulma imkânlarını ortadan kaldırmıĢtır 311 .<br />

Devletmend Bey‟in; bayram namazını beraber kılmak için PaĢa‟yı<br />

arkadaĢları ile beraber Hâvâlin civarında olan karargâhına (Belcivan‟a 7-8<br />

kilometre mesafede) davet eder. PaĢa bu daveti kabul eder. 3 Ağustos 1922<br />

PerĢembe günü kılınacak olan bayram namazına 312 gitmek üzere 30 kiĢilik bir<br />

grubla hareket eder. PaĢa ve eĢrafını Devletmend Bey askerleri ve eĢrafı<br />

karĢılar 313 .<br />

Devletmend Bey‟in takdim ettiği Tartug‟u 314 PaĢa büyük bir memnuniyetle<br />

kabûl eder. PaĢa‟ya verilen bu Tartuk‟da altın ve gümüĢ iĢlemeli bir cübbe ve<br />

sarıktan ibarettir 315 . Aynı gün akĢam üzeri Enver PaĢa maiyetiyle beraber<br />

Devletmend Bey‟in yanından ayrılır ve karargâhına döner.<br />

4 Ağustosta yani Kurban Bayramının ikinci günü askerleriyle yaptığı<br />

bayram töreni sırasında doğudaki vadinin Dere-i Hâkiyan bölümüyle Çegen<br />

Tepesi doğrultusundan sesler duyulur. Bu bir Rus baskınıdır. Tam bu sırada,<br />

Enver PaĢa süratle atına atlar, bir kaçı Türk olmak üzere 25‟e yaklaĢık atlı onu<br />

izler. Rus birlikleri ise Çegen tepesine mevzilenmiĢtir. En önde bulunan Enver<br />

PaĢa kılıcını çeker; yanındakilerde onu izler; Çegen Tepesinde, Kalikov<br />

311 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 683.<br />

312 Bir takvim yanlıĢlığı sebebiyle o yıl Türkistan‟da bayram bir gün evvel yapılmıĢtır. Bunun için<br />

Enver PaĢa‟nın Ģehadeti bayramın ikinci günü olarak bilinir. Bu tarih yanlıĢtır. Ġlk günü Ģehit<br />

olmuĢtur. Bademci, a.g.e., s. 396.<br />

313 Kandemir, Enver PaĢa..., s. 48; Kutay, Enver PaĢa Lenin..., s. 96, 97.<br />

314 Tartug; Türkistan‟da Emir ve Hanlara halk tarafından verilen hediyeler Tartug denirdi. Baysun,<br />

a.g.e., s. 108.<br />

315 Baysun, a.g.e., s. 108; Kandemir, Enver PaĢa..., s. 48.


116<br />

komutasında ki birliklere saldırır; bu saldırı, Rus askerlerini kısa bir süre ĢaĢırtırsa<br />

da Enver PaĢa mitralyöz ateĢi önünde atından düĢerek son nefesini verir; PaĢa‟nın<br />

Çegen Tepesine saldırdığını öğrenen Belcivan Bey‟i Devletmend PaĢa‟ya yardım<br />

amacıyla Çegen tepesine gelir fakat o da bu çarpıĢmada ölür 316 .<br />

Bu olaydan sonra, Rus askerleri cesetleri arayarak tüm eĢyaları ele<br />

geçirirler. Enver PaĢa‟nın cesedini soyarlar ama kanlı çamaĢırlarını üzerinde<br />

bırakarak ve cesetlerini kaldırmayarak savaĢ sahasından çekilirler. Enver‟in cesedi<br />

iki gün Dere-i Hâkiyan üzerinde Çegan topraklarında kalır; iki gün sonra<br />

dağlardan inen bir imam Enver PaĢa‟nın cesedini tanır; koĢarak Abiderya‟dakilere<br />

bilgi verir; bunun üzerine Enver PaĢa‟nın ve Devletmend Bey‟in naaĢları 25-30<br />

bin kiĢilik bir alay ve merasimle Çegan‟de Abiderya köyünde bir pınarın<br />

baĢındaki ceviz ağacının altına gömülür 317 .<br />

316 Aydemir, Enver PaĢa..., cilt III, s. 684-488; Baysun, a.g.e., s. 110; Yamauchı, a.g.e., s. 76;<br />

Togan, a.g.e., s. 453; Castagne, a.g.e., s. 150.<br />

317 Saray, Özbek..., s. 49; Togan, a.g.e., s. 453.


117<br />

F- ENVER PAġA’DAN SONRA TÜRKĠSTAN<br />

MÜCADELESĠ<br />

Enver PaĢa‟nın kahramanca Ģehadeti, Türkistan‟daki kurtuluĢ savaĢı<br />

meĢalesinin söndüğü manasına gelmemektedir. Bununla beraber bu meĢalenin<br />

zayıflayacağı muhakkaktır. Enver PaĢa‟nın ölümüne rağmen büyük bir telaĢa<br />

kapılan Sovyetler durmadan kızıl-ordu birliklerini takviye ettiler 318 . 1923‟de<br />

Kızıl-ordu baĢ komutanı Kamanev bizzat Türkistan‟a gelerek milli ayaklanmayı<br />

temelden yok edecek planlar hazırladı 319 .<br />

1923 yılı mart ve mayısında basmacılık yeniden ateĢlendi. 27 Martta<br />

müslüman kızıl askerlerden bir takımları basmacılara iltihak etti ve demiryolu<br />

amelesi de ihtilâlcilere yardım etti. 7 Nisan ve 9 Mayısta TaĢkent-Orenbug hattı<br />

kesildi. Bu hareket Buhara, Semerkant ve Türkmenistan‟a yayıldı. BolĢevikler<br />

ancak vaziyete haziranda hakim olabildiler 320 . 1923 yılı Haziran 11‟inde<br />

BolĢevikler Fergana‟da basmacılıkla mücadele için, Andican‟da mahsus bir<br />

“inkılâb Ģürası” (Reu-voyen Sovyet) teĢkil etmek mecburiyetinde kaldılar 321 . Bu<br />

sırada BolĢevikler ellerine geçen yahut af vaadine inanıp teslim olan basmacı<br />

öncülerini hep idam ediyorlardı 322 .<br />

318 Hayit, a.g.e., s. 284.<br />

319 Saray, Özbek..., s. 50.<br />

320 Togan, a.g.e., s. 470.<br />

321 Kandemir, ġehit Enver PaĢa..., s. 182.<br />

322<br />

BaĢkurdistan Harbiye Nazırı muavini Evhadi ÎĢmurzin, esir edildikten sonra, TaĢkent<br />

hapishanesinden Moskova‟ya nakledilmiĢti. Esaretinden bir yıl sonra 6 Ağustos‟ta Moskova‟da<br />

idam edildi. Alayda ele geçen Tohtamet ve Nurmet Beyler, Semerkant‟ta ele geçen Karakul,<br />

Açıl Toksaba ve diğerleri, Nemengan civarında ele geçen Aman Pehlivan (Nemangan‟da<br />

KorbaĢılar (hokand‟da); Fergana‟nın büyüğü Muhiddin Bey (Ağustos‟ta) ele geçirilerek idam<br />

edildiler. Togan, a.g.e., s. 469.


118<br />

1924 yılı baĢlangıcında Han Cüneyd, Hive‟yi iĢgal etti. BolĢevikler<br />

bu Ģehri ancak 31 Ocak‟da geri alabildiler 323 . 1925 yılına gelindiğinde<br />

Türkistan‟daki Basmacı birlikleri Ģu fırkalardan oluĢmakta idi. Fergana‟da Quba<br />

civarında Ömer Ali LeĢkerbaĢı (300 kiĢi ile), Hokand Altıarık civarında Karabay<br />

LeĢkerbaĢı (200 kiĢi), Esfere‟de Turdu Bek (200), Özkent‟te ve Alaygul‟da<br />

Otuzoğul Kurguzlarından Canibek Kadı, Belcivan‟da KörĢirmetin kardeĢi TaĢ<br />

Mehmed (500 kiĢi ile), VahĢ havzasında Pursug‟da Ġbrahim Lakay (200 kiĢi ile),<br />

Karatağ‟da Temür Bey (100 kiĢi ile), KarĢı ve Güzar‟da Harrem Bey (200 kiĢi),<br />

Karategin‟de Mahdumcan (50 kiĢi), Hive‟de Han Cüneyd fırkaları 324 .<br />

Doğu Buhara‟nın değerli mücahitlerinden Kongrat Molla Rahman Berdi,<br />

Baba Dağlı TaĢ Mehmed Dadkoh, Kabadyan kongratlarından Üten Bey ve<br />

Karabek‟ler ile nihayet 1926 yılı haziran 21‟inde kurban bayramı gününde<br />

Rusların taarruzları karĢısında Lakay Ġbrahim Bey Afganistan‟a iltica ettiler.<br />

Enver PaĢa‟nın maiyetinden “Pülemita: (mitralyözcü) Mehmet Ali Toksaba”,<br />

ġehr-i Sebz civarında kuvvetli bir fırkaya sahipti. 17 Haziran muharebesinde<br />

Rusların eline esir düĢtü. 26 Haziran Semerkant Pençkent nahiyesinde Kurban<br />

KorbaĢı, kahramanca bir mücadele neticesinde bütün maiyeti ile beraber Ģehit<br />

oldu. Bunun kafasını bolĢevikler ortaçağın barbarlığıyla Pençkent‟te günlerce<br />

teĢhir ettiler. Ruslar ġarki Buhara‟ya ġerafeddinof adlı biri kazanlı komünistlerin<br />

323 Castagne, a.g.e., s. 171.<br />

“Han Cüneyd 1924 Mayısında Hive‟ye taarruz etmiĢti 1927 yılına kadar mücadelesine devam<br />

edip, o yılın Eylül‟ünde eski Ürgenç civarında, ziraatla meĢgul olmak Ģartı ile sulh akdetti.<br />

Fakat BolĢeviklerin kendisini ele geçirmek istediğini görünce tekrar silaha sarılıp Almed Bey<br />

ve ġaltay batır çeteleri ile birleĢerek Akbundof idaresi altında harbi inkilâp sürası teĢkil edip,<br />

bu hareketin cidden tenkiline çalıĢarak Türkmenlerden bir çok silahsız ahaliyi kestiler. Ancak<br />

bir yol sonra 1928 Eylül‟ünde Han Cüneyd, fazla mukabeleyi faydasız bulup, 600 kadar askeri<br />

ile Astarâbad hududa gelip Ġran‟a iltica etti ve Ġran hükümetine silahını teslim etmeyip, 1929<br />

yılında Ruslar Hive‟yi iĢgal ettiklerinde, bile harbetmiĢ ve hiçbir zaman Rus tâbiyetini kabül<br />

etmemiĢ olan bir Türktü” Togan, a.g.e., s. 470.<br />

324 Togan, s. 470.


119<br />

idaresi altında “fevkalâde tribinal” göndererek, bir basmacı için bütün kâbilenin<br />

katliam edileceğini ilân ettiler ve bunun tatbikatına da geçtiler 325 .<br />

Sabık Buhara Emirliğindeki Lakay hükümdarı Ġbrahim Bey, 1920‟de Rus<br />

birliklerin memlekete girdiği günden beri, onlarla mücadele ediyordu. 1927‟de<br />

Afganistan‟a kaçtı. 30 Mart 1931‟de sekiz korbaĢı ile birlikte vatanına döndü.<br />

3 Nisandan 19 Nisan 1931‟e kadar onun birlikleri ile Rus kuvvetleri arasında<br />

birkaç çarpıĢma oldu. Bundan sonra, VahĢ ırmağının sağ kıyısına çekildi.<br />

10 Mayısa kadar 974 askerini kaybetti. Kafirnihan ırmağı istikâmetinde,<br />

Babadağ‟a doğru çekildi. En yakın çevresi ile, 23 Haziran 1931‟de Kâfirnihan<br />

ırmağını geçmek isterken hemĢehrilerinin ihaneti üzerine Rusya tarafından<br />

tutuklandı ve aynı yıl, ölüme mahkûm edildi 326 .<br />

325 Togan, s. 471.<br />

326 Hayit, a.g.e., s. 285, 286.


120<br />

G- ENVER PAġA’NIN ġAHSĠYETĠ<br />

Tarihin seyri içerisindeki Enver PaĢa ile çocukluk “öğrencilik” yıllarındaki<br />

Enver PaĢa‟nın karakterlerinin çok farklı çizgilerde bulunduğunu görmekteyiz.<br />

Okul hayatında hiç bir taĢkınlığa katılmayan içine kapanık, kendi halinde, mazbut<br />

bir insandır. OkumuĢ olduğu okullarda genellikle yaĢ ortalamasının altında<br />

kalması ve sempatikliği sayesinde, en büyükten en küçüğe herkes tarafından<br />

sevilen bir insan olmuĢtur.<br />

Hürriyet‟in ilânından sonraki süreçte ise; aktif, hırslı, gözüpek inandığı<br />

doğrular için gözünü hiç bir budaktan esirgemeyen bir insan tiplemesi olarak<br />

karĢımıza çıkmaktadır.<br />

Enver PaĢa, hiç bir zaman bir kürsü adamı, kalabalıklara hitap eden ve<br />

kalabalıklara sözleriyle etki yapan bir hatip olmamıĢtır. Fakat elde bulunan hatıra,<br />

belge, not ve mektuplarından anlaĢılacağı üzere, içli, duygulu bir insandır. Donuk<br />

ve her zaman içine kapalı görünen hallerine rağmen!... Bütün bu yazılarında,<br />

duygusal tasvirlere kaçmayan, süslü kelimeler kullanmayan, sâde ama iç âlemini<br />

tam ifade edici bir üslup vardır. 1908-1918 arasındaki resmi görev ve iktidarını<br />

ilgilendiren emir, direktif ve kumanda tebliğleri ise, açık, kısa ve kesindir.<br />

Enver‟i Harp Okulundan tanıyanlarından Fahrettin Altay (Orgeneral) Ģöyle<br />

bahseder 327 :<br />

“Sakin, çalışkan fakat vasat zekâlı bir öğrenci...”<br />

General Ali Fuat Cebesoy‟un onun hakkındaki görüĢleri ise biraz<br />

etraflıdır 328 :<br />

327 Aydemir, a.g.e., s. 190.<br />

328 Aydemir, s. 190.


121<br />

“...Benim hatırımda kaldığına göre Enver, çalışkan, mazbut, ciddi sözünde<br />

durur bir öğrenciydi. Fakat büyük bir zeka değildi.<br />

Ama Enver için şunları da ilâve edebilirim:<br />

vekârlı ve müteşebbis...”<br />

Birinci Dünya SavaĢı sırasında uzun müddet Enver PaĢa‟nın yanında<br />

Umumi Karargâh‟ta emrinde çalıĢan Ġsmet Ġnönü‟nün Enver PaĢa hakkındaki<br />

izlenimleri ise Ģöyledir 329 :<br />

“Enver Paşa, şahsi meziyetleriyle iyi bir asker, iyi bir subay, iyi bir insan<br />

olarak, cemiyetin kusur bildiği unsurlardan, insanın tasavvur edemeyeceği kadar<br />

nasibi olmayan bir tiptir. Asker vasıfları bakımından vazifesever, çalışkan ve<br />

korku nedir bilmez müslüman bir kahraman olarak, askerliğin aradığı ölçülerin<br />

en yukarı seviyesinde yer almıştır.<br />

Kumandan olarak, Enver Paşa’nın görüşü, kavrayışı ve sevk ve idaresi<br />

muayyen bir hududa kadar işlemiş, o hududa eriştikten sonra kendi hayal<br />

ölçülerinin seviyesinde kalmıştır. Baş Kumandan olduğu halde, kendisinin<br />

doğrudan doğruya vazifesi dahilinde değilken, Sarıkamış Muharebesi gibi büyük<br />

bir hareketi bizzat idare etmeye heves etmiş, büyük başarılar kazanacağını<br />

sanmıştır.<br />

Sonunda, kendi adına da, memleketin ordusunu da bu seferin akıbetini de<br />

büyük felâketlere uğratmıştır. Müteakip seferlerde de, anlayış ve sevk-ü idare<br />

bakımından yüksek bir seviye göstermez.”<br />

Enver PaĢa‟nın Almanya‟da bulunduğu günlerde tanıĢtığı ve aynı zamanda<br />

Komünist Parti Genel Sekreteri olan Karl Radek‟in Enver PaĢa hakkındaki<br />

düĢünceleri Ģu Ģekildedir 330 :<br />

329 Aydemir, s. 431, 432.<br />

330 Yamauchı, a.g.e., s. 23.


122<br />

“...Enver Paşa, Fransızca ve Almanca’yı rahatça kullanmakta, mizaç<br />

olarak sinirli ve ülkesinden çok kendi özel durumu için mücadele eden tamamıyla<br />

kontrolünü kaybetmiş adam imajını vermiştir.”


123<br />

H- ENVER PAġA’NIN KABRĠNĠN TÜRKĠSTAN’DAN<br />

TÜRKĠYE’YE NAKLĠ MESELESĠ<br />

Enver PaĢa‟nın Tacikistan‟daki Ģehadetinden 74 yıl sonra Türkiye‟ye<br />

getirilmesi gündeme geldi. CumhurbaĢkanı Sayın Süleyman Demirel‟in 1995<br />

Eylül ayında Tacikistan ziyareti sırasında mezarın Türkiye‟ye nakil imkanlarının<br />

araĢtırılması talimatını verdiği ve yapılan çalıĢmalar sonunda mezar yeri tespit<br />

edilmiĢtir 331 .<br />

Türk tarihine nasıl bir etki yapmıĢ olursa olsun, tarihe mal olmuĢ ve<br />

Osmanlının kaderinde büyük rol sahibi olmuĢ olan Enver PaĢa‟nın Türkiye‟ye<br />

getirilmeli mi idi? Bu soruya CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman Demirel güzel<br />

bir cevap vermiĢtir: “Enver PaĢa, hatasıyla sevabıyla yakın tarihimizin önemli bir<br />

simasıdır... Enver PaĢa‟nın naaĢı kendi arkadaĢlarının yanına getirilecek” 332 .<br />

Enver PaĢa‟nın naaĢını tespit için Tacikistan‟a bir heyet gönderilmiĢtir.<br />

CumhurbaĢkanlığı BaĢdanıĢmanı Münif Ġslamoğlu baĢkanlığındaki uzmanlar ve<br />

bilim adamları heyetince, mezar açılmıĢtır. Ġslamoğlu, Enver PaĢa‟nın diĢ<br />

yapısından teĢhis edilerek baĢkent DuĢanbe‟ye getirildiğini ve Türk bayrağına<br />

sarılı tabuta konarak Ġstanbul‟daki tören için hazırlandığını belirtti 333 .<br />

Enver PaĢa‟nın naaĢını almak için Türkistan‟a giden Türk Hava<br />

kuvvetlerine ait C-130 tipi nakliye uçağı, gıda maddeleri ve tıbbi malzemeden<br />

oluĢan 10 tonluk Kızılay yardımıyla DuĢanbe‟ye indi. Enver PaĢa‟nın naaĢı 3<br />

Ağustos Cumartesi günü, DuĢanbe‟den Ġstanbul‟a getirildi.<br />

Enver PaĢa için Abide-i Hürriyet Parkı, içinde yer alan, Ġttihat ve Terakki<br />

liderlerinden Talât PaĢa, Mithat PaĢa ve Mahmut ġevket PaĢa‟nın kabirlerinin de<br />

331 Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11.<br />

332 Milliyet Gazetesi, 3.8.1996, s. 12.<br />

333 Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11; Milliyet Gazetesi, 4.8.1996, s. 12. Türkiye Gazetesi,<br />

s. 3.8.1996, s. 1.


124<br />

bulunduğu Hürriyet-i Ebediye Tepesi‟nde anıt mezar hazırlandı. Kültür<br />

Bakanlığı‟nın mali katkılarıyla, Bayındırlık ve Ġskan Müdürlüğü tarafından<br />

yaptırılan anıt mezar için, çevre ve bahçe düzenlenmesi de yapıldı. Büyük Ģehir<br />

Belediyesi tarafından yapılan çevre ve bahçe düzenlemesi yaklaĢık 7 milyar liraya<br />

mal oldu. Talât PaĢa‟nın mezarıyla aynı hizada mermerden hazırlanan kabrin 8‟er<br />

metre en ve boyunda 4 metre yüksekliğinde olduğu ve yaklaĢık 35 milyar liraya<br />

mal olduğu öğrenildi 334 .<br />

3 Ağustos 1996‟da askeri bir uçakla Türkiye‟ye gönderilen Enver PaĢa‟nın<br />

4 Ağustos 1996 günü, öğle saatlerinde GümüĢsuyu Askeri Hastahanesinden ġiĢli<br />

Camiine getirilerek cenaze namazı kılındı 335 .<br />

Törene CumhurbaĢkanımız Sayın Süleyman Demirel, Milli Savunma<br />

Bakanı Turhan Tayan, Devlet Bakanı Abdullah Gül, Sağlık Bakanı Yıldırım<br />

Aktuna, milletvekili Ġlhan Kesici ve Ġstanbul Valisi Rıdvan YeniĢen‟le Enver<br />

PaĢa‟nın torunu Osman Mayatepek‟le diğer yakınları katıldı.<br />

334 Sabah Gazetesi, 3.8.1996, s. 11; Türkiye Gazetesi, 3.8.1996, s. 15.<br />

335 Milliyet Gazetesi, 4.8.1996, s. 12.


125<br />

SONUÇ :<br />

Enver Bey‟in aktif siyasi ve askeri hayatı, onun Osmanlı Hürriyet<br />

Cemiyeti‟ne girmesiyle baĢlar. Onun cemiyete girmesi amcası Halil (Kut)<br />

PaĢa‟nın teĢviği neticesinde gerçekleĢmiĢtir. 1906 Eylülünde Manastır‟dan<br />

Selânik‟e gelerek on ikinci üye olarak cemiyete katılmıĢtır. Bundan sonra,<br />

cemiyetin en faal üyelerinden biri haline gelir. Enver Manastır‟a döndükten sonra<br />

Osmanlı Hüryiyet Cemiyeti‟nin buradaki örgütlenmesini yapar.<br />

Ġngiltere Kralı ile Rus Çarı‟nın 9 Haziran 1807‟de Reval‟de buluĢmaları ve<br />

görüĢtükleri konunun Makedonya meselesi olduğunun anlaĢılması Ġttihat ve<br />

Terakki mensubu subayları ihtilâl gayesiyle dağa çıkmak ve meĢruti yönetimi<br />

yeniden kurdurmak yolunda harekete geçmeye sevk etti. Enver Bey de<br />

yanındakilerle birlikte TikveĢ‟te dağa çıkar ve buradan Saray‟a isyan bayrağını<br />

çeker. Saray, Makedonya‟da meydana gelen bu isyanları bastırmada baĢarısız<br />

kalır. Arkasından, 23 Temmuz günü, Enver Bey, Manastır ve Köprülü‟de<br />

Hürriyet‟i ilân eder. 23-24 Temmuz gecesi Abdülhamid‟in Hürriyet‟i ilânı ile<br />

birlikte Enver Bey‟in artık Hürriyet Kahramanı Enver Bey olarak Ġttihat ve<br />

Terakki içindeki yıldızı yükselmeye baĢlar.<br />

Enver Bey, bir grup arkadaĢı ile birlikte Edirne‟nin düĢmana bırakılmasını<br />

protesto için 23 Ocak 1913‟te Bab-ı Âli‟yi basarlar. Kâmil PaĢa‟yı sadaretten<br />

indirerek yerine Mahmut ġevket PaĢa‟yı sadarete getirir.<br />

Parti içindeki silâhĢör arkadaĢlarının hükümete baskısı neticesinde Enver<br />

Bey, 4 Ocak 1914‟te Harbiye Nazırlığına, 6 Ocak‟ta da Erkân-ı Harbiyye-i<br />

Umumiye Reisliği‟ne tayin edildi. Birinci Dünya SavaĢı öncesinde Harbiye<br />

Nazırlığına getirilen Enver PaĢa, artık bundan sonraki süreçte Osmanlı Devleti‟nin<br />

kaderinde birinci derecede rol oynayan Ģahsiyet olacaktır.<br />

Birinci Dünya SavaĢı sırasında kendi vazifesi olmadığı halde sırf bir an<br />

önce zafer kazanma ihtirası yüzünden zamansız olarak giriĢtiği SarıkamıĢ<br />

harekâtında Enver PaĢa, III Ordu birliklerinin büyük bir kısmının soğuk, açlık ve<br />

hastalıklardan ölmesine neden olur. Osmanlı ordusunun savaĢ sırasında, Alman


126<br />

Umumi Kârargâh‟ının hizmetine verilmesi ve ordunun Alman menfaatleri<br />

doğrultlusunda yönlendirilmesi Enver PaĢa‟nın savaĢ sırasındaki en büyük<br />

hatasıdır. Bütün harp boyunca onun stratejik fikirleri birinci derecede rol oynamıĢ,<br />

harbin sevek ve idaresine hakim olmuĢtur.<br />

Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin aleyhine savaĢın sonucunun<br />

kesinleĢmesi üzerine Ġttihat ve Terâkki Hükümeti 13 Ekim 1918‟de istifasını<br />

sunar, 30 Ekim 1918‟de Osmanlı Devleti kendisi açısından çok ağır hükümler<br />

taĢıyan Mondros Mütarekesi‟ni imzalamak zorunda kalır. Sonraki günlerde, artık<br />

ne Enver PaĢa‟nın neden Ġttihat ve Terâkki ileri gelenlerinin Ġstanbul‟da<br />

kalmalarına imkan yoktur.<br />

2-3 Kasım gecesi Enver PaĢa ve arkadaĢları bir Alman denizaltısı ile<br />

birlikte Ġstanbul‟dan Kırım‟a gider. Ekibin niyeti Kırım‟dan askeri bir trenle<br />

Berlin‟e geçmektir. Fakat Enver PaĢa, burada arkadaĢlarından gizli olarak ayrılır<br />

ve Kırım‟da kalır. Amacı Kafkasya‟ya geçerek burada Birinci Dünya SavaĢı‟nın<br />

son dönemlerinde kurdurduğu ve baĢına da kardeĢi Nuri PaĢa‟ya getirmiĢ olduğu<br />

“Ġslam Ordusu” nun baĢına geçerek Azarbaycan ve Dağıstan memleketlerindeki<br />

müslüman halkı ayaklandırarak geçici bir hükümet kurmaktır. Fakat Enver PaĢa,<br />

ne kara yolu ile ne de deniz yolu ile Kafkasya‟ya ulaĢamaz.Kafkasya‟yla ilgili<br />

projelerinin suya düĢmesi üzerine arkadaĢlarının bulunduğu Berlin‟e gider.<br />

Berlin‟de bulunduğu günlerde Ġtalya ve Ġngiliz temsilcileri ile bir takım<br />

görüĢmeler yapar. Fakat bu görüĢmelerden bir sonuç çıkmaz. Burada iken<br />

BolĢevik temsilcisi Karl Radek ile tanıĢır. Onun kendisini Moskova‟ya davetini<br />

kabul eder. Uzun süren Moskova yolculuğu giriĢimlerinden sonra 14 Ağustos<br />

1919‟da Moskova‟ya ulaĢır.<br />

Sovyet liderleri Enver‟in müslümanlar üzerinde sözde popülerliğini Doğu<br />

halkları üzerinde olumlu bir tesir yaratmak için kullanayı ümit etmiĢlerdi. Bunun<br />

için tereddütlü durumda bulunan Ġslâm âlemi ve doğu milletlerine Enver PaĢa ve<br />

arkadaĢları vastısıyla istiklâl ve hürriyet vereceklerini vadediyorlardı. Buna<br />

karĢılık Enver, Sovyetleri, siyasi itibarlarının iadesinde sıçrama noktası görmekte<br />

ve bu durumu Rusya müslümanlarının fikrini öğrenmek için bir fırsat olarak<br />

düĢünmekteydi.


127<br />

Moskova‟da bulunduğu günlerde BolĢevik liderlerden Karahan ve Çiçerin<br />

ile görüĢür. Bunların desteğinı alarak burada “Ġslâm Ġhtilâl Çemiyetleri Ġttihadı”nı<br />

kurar. Dana sonra bu cemiyetin temsilcisi sıfatıyla Bakü Kurultayı (1-8 Eylül<br />

1920)‟na katılır. Bu kurultayda Asya milletlerinin temsilcileri tarafından çok iyi<br />

karĢılanır.<br />

Bundan sonra Enver PaĢa, Anadolu iĢleri ile daha yakından ilgilenmeye<br />

baĢlar ve Sovyet yetkilileri ile müslüman kıtalar teĢkil ederek, Anadolu‟nun<br />

yardımına gitmek konusunda ki giriĢimlerini sıklaĢtırır. 1921 yılı ilkbaharında<br />

Batı Cephesinin gerilemesi ve nihayet temmuz ayından itibaren Yunan ileri<br />

harekâtı üzerine Enver PaĢa ve arkadaĢları, kendilerinin Anadolu‟ya geçme<br />

zamanının geldiğine inanırlar. Bu arada daha önce Trabzon‟daki Ġttihatçılarla<br />

iliĢkilerini geliĢtirmek isteyen Enver PaĢa, Mayıs 1921‟de Halil PaĢa‟yı Trabzon‟a<br />

gönderir. Kendisi de daha sonra Batum‟a gelerek burada Halk Süralar Fırkası (5-8<br />

Eylül 1921)‟nı kurar. Fakat Sakarya SavaĢı‟nı Türk birliklerinin kazanması<br />

üzerine, Enver PaĢa‟nın bütün plânları altüst olur. Çünkü Sakarya SavaĢı‟nı<br />

kazanmıĢ bir iktidara karĢı Ruslar, Enver PaĢa‟yı desteklemekten vazgeçerler,<br />

bunun üzerine Ener PaĢa kısa bir süre sonra, son günlerini geçireceği Türkistan<br />

mücadelesine atılmak üzere Batum‟dan ayrılır.<br />

Ekim 1921‟de Enver PaĢa Buhara‟ya gelir.Türkistan milli ayaklanması ise<br />

bu dönemde çok kritik bir safhadadır. Burada bulunduğu süre içerisinde Türkistan<br />

Milli Mücadelesi hakkında bilgi edinir. Daha önce büyük ve muntazam ordulara<br />

kumanda etmiĢ Enver PaĢa‟nın Türkistan mücadelesine katılması mücahitler<br />

arasında büyük sevinçle karĢılanırken malesef buna bir kısım liderler ve Emir<br />

taraftaralrı iĢtirak etmemiĢlerdir.<br />

8 Kasım‟da Doğu Buhara‟ya geçerek buradaki Emir taraftarlarının<br />

kendisine karĢı düĢmanca tutumlarına ve muhalefetine rağmen Enver PaĢa,<br />

mücahitlerin arzusuna uyarak; bütün Türkistan Türklerini içine alan bir “Orta<br />

Asya Ġslâm Devleti” kurmak emeli ve gayesiyle mücadeleyi baĢlatır. 16 Ocak<br />

1922‟de Sovyet hükümetine bir ültümatom vererek Kızıl-Ordu‟nun Türkistan‟ı<br />

terketmesini ister. Fakat Ruslar tarafından bu isteklerin savsaklanması üzerine top<br />

ve makinalı tüfeklerden yoksun kırık dökük silahlara sahip Enver PaĢa, bir avuç<br />

mücahit ordusu ile 18 Ocak‟ta DuĢanbe‟yi kuĢatır ve Ruslardan alır. Fakat Enver


128<br />

PaĢa, Türkistan‟lı liderlerin kendisine yardımı reddetmeleri dolayısıyla her türlü<br />

modern silahlarla donatılmıĢ ve takviye edilmiĢ Kızıl-Ordu birliklerine karĢı 15<br />

Haziran 1922‟de yaptığı ikinci savaĢı kaybederek, Rus ileri harekâtı karĢısında<br />

sürekli geri çekilir. DuĢanbe yakınlarındaki Belcivan köyüne karargâhını kurar.<br />

Belcivan‟da bulunan Enver PaĢa ve askerleri 4 Ağustos 1922 tarihinde<br />

Kurban Bayramı‟nın ikinci günü Kızıl-Ordu birliklerinin baskınına uğrarlar.<br />

Enver PaĢa burada Ruslarla girdiği mücadelede Ģehit düĢer.<br />

Enver PaĢa‟nın naaĢı 30 bin kiĢinin katıldığı merasimle Çegan‟da<br />

Abiderya köyünde bir pınarın baĢındaki ceviz ağacının altına gömülür.<br />

Türkistan Türklerinin bu milli kurtuluĢ savaĢının baĢarısızlıkla sona<br />

ermesinde üç büyük faktör rol oynamıĢtır: Birinci faktör, Türkistanlı liderlerin<br />

birlik ve beraberlik içinde Enver PaĢa‟yı desteklememeleridir. Enver PaĢa‟nın<br />

milli ayaklanmaya önderlik ediĢi Sovyet yöneticilerini endiĢelendirmiĢti. Enver<br />

PaĢa için “Ġngiliz Casusudur”, “Doğu milletlerinin DüĢmanıdır”, “Onu takip<br />

etmezseniz her Ģeyi vereceğiz” diye Sovyetlerin yaptıkları bütün propagandalar<br />

halk üzerinde çok az tesir yapmıĢtı. Ġkinci faktör, Enver PaĢa‟nın kumanda ettiği<br />

mücahitler odusunun modern silâhlara sahip olan Kızıl-Ordu ile mukayese kabul<br />

edemeyecek derecede zayıf oluĢu idi. Üçüncü faktör ise, Enver PaĢa‟nın Ģehadeti<br />

ile mücahit kuvvetlerinin lidersiz kalıĢıdır. Mücahitlerin halk tarafından<br />

desteklenmesini önlemek için Sovyetlerin daha önce zorla iĢgal ettikleri vakıf<br />

topraklarını geri vereceğini, yasaklanan müslüman okulları ile Ģer‟i mahkemelerin<br />

tekrar açılacağını ve iç ticaretin serbest olacağını vaad ve bu vaadlerin, bir taktik<br />

icabıda olsa, bir müddet tutmuĢ olmasıdır.<br />

CumhurbaĢkanı Sayın Süleyman Demirel‟in giriĢimleri neticesinde Enver<br />

PaĢa‟nın naaĢı 3 Ağustos 1996 günü bulunduğu Tacikistan‟dan Ġstanbul‟a getirilir.<br />

Abide-i Hürriyet Parkında yeralan Hürriyet-i Ebediye Tepesi‟ndeki anıt mezara<br />

devlet töreni ile defnedildi.


129<br />

BĠBLĠYOGRAFYA<br />

I- ARġĠV BELGELERĠ<br />

BaĢbakanlık Osmanlı ArĢiv Belgeleri<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 6.<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 11.<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 12.<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 15.<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 760, s. 16.<br />

Ġrâde Dosya Tasnifi, Belge No : 260, s. 1.<br />

Yıldız Esas Evrakı, Belge No: 3795.<br />

Bab-ı Ali Evrak Odası, Belge No: 25103.<br />

Türk Tarih Kurumu ArĢivi<br />

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 29/Fihrist 19.<br />

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32/Fihrist 695.<br />

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 2/Fihrist 699.<br />

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32.<br />

Enver PaĢa Bölümü, Klasör 32/Fihrist 1168.


130<br />

II- GÜNLÜK GAZETELER<br />

Tanin Gazetesi : 1944-1945<br />

Sabah Gazetesi : 1996<br />

Milliyet Gazetesi : 1996<br />

Türkiye Gazetesi : 1996<br />

Yeniyüzyıl Gazetesi : 1996


131<br />

III- KĠTAP VE MAKALELER<br />

AKġĠN Sina, 100 Soruda Jön-Türkler ve Ġttihat ve Terakki, Ankara 1980.<br />

AKġĠN Sina, Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi, Ġmaj yay., Ankara<br />

1996.<br />

ALEV Ali, Birinci Doğu Halkları Kurultayı Bakü 1-8 Eylül (Stenoyla<br />

TutulmuĢ Tutanak), Koray yay., Ġstanbul 1980.<br />

ARMAOĞLU Fahir, Siyasi Tarih 1914-1980, Cilt I, Türkiye ĠĢ Bankası yay.,<br />

Ankara 1992.<br />

ARSLAN Emir ġ., ġehit Enver PaĢa ve ArkadaĢları, Çev. Aziz Akpınarlı,<br />

Samsun 1948.<br />

AġĠROĞLU Orhan G., Enver PaĢa’nın EĢi Naciye Sultan’ın Hatıraları, “Acı<br />

Zamanlar”, Ġstanbul 1990.<br />

ATATÜRK Mustafa K., Nutuk, Cilt III, T. T. K. yay., Ġstanbul 1969.<br />

AYDEMĠR ġevket S., Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver PaĢa, Cilt I-II-III,<br />

Ġstanbul 1972.<br />

AYVAZOĞLU BeĢir, “Enver PaĢa”, Aksiyon, Yıl 2, Sayı 88, s.56.<br />

BADEMCĠ Ali, Türkistan Milli Hareketi ve Enver PaĢa, Cilt I, Ġstanbul 1975.<br />

BAYSUN Abdullah R., Türkistan Milli Hareketleri, Ġstanbul 1943.<br />

BAYUR Yusuf H., Türk Ġnkılâbı Tarihi, Cilt I, T. T. K. yay., Ankara 1991.<br />

BAYUR Yusuf H., XX. Yüzyılda Türklüğün Acun Siyasi Üzerindeki Etkileri,<br />

T. T. K. yay., Ankara 1974.


132<br />

BĠLGE A. Suat, Güç KomĢuluk (Türkiye Sovyetler Birliği iliĢkileri<br />

1920-1964), ĠĢ Bankası yay., Ankara 1992.<br />

BOLAYIR Enver, Talât PaĢa’nın Hatıraları, Güven yay., Ġstanbul 1946.<br />

BOSTAN M. Hanefi, Said Halim PaĢa, Ġrfan yay., Ġstanbul 1992.<br />

CASTAGNE Joseph, Türkistan Milli KurtuluĢ Hareketi, Çev. M. ReĢat<br />

Uzmen, Ġstanbul 1980.<br />

CEBECĠ S. Yüksel, “Bir Ġttihatçının Öyküsi, Enver PaĢa”, Yeni Yüzyıl, 3.8.1996,<br />

s.12.<br />

CEBESOY Ali F., Moskova Hatıraları, Vatan yay., Ġstanbul 1955.<br />

CENGĠZ Halil E., Enver PaĢa’nın Anıları, Ġstanbul 1991.<br />

ÇAVDAR Tevfik, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi (1839-1950), Ankara 1996.<br />

ÇAVUġOĞLU ġeref, “Bab-ı Âli Baskını”, Yakın Tarih, Cilt I, Yıl 1962.<br />

ÇELĠKER Fahri, Birinci Dünya Harbinde Türk BaĢkomutanlığının Kendi<br />

Hükümeti ve Alman BaĢkomutanlığı Ġle ĠliĢkileri, Askeri<br />

Tarih Bülteni, 11-20 ġubat 1986, s. 97.<br />

DANĠġMEND Ġsmail H., 31 Mart Vak’âsı, Fatih yay., Ġstanbul 1986.<br />

(DENKER) Arif Cemil, Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları, Ġstanbul 1992.<br />

DEVLET Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917),<br />

Ankara 1985.<br />

ERTÜRK Hüsamettin, Ġki Devrim Perde Arkası, Sebil yay., Ġstanbul 1996.<br />

GÜRÜN Kâmuran, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, Bilgi yay., Ankara 1981.<br />

HANĠOĞLU M. ġükrü, Kendi Mektuplarında Enver PaĢa, Der yay., Ġstanbul<br />

1989.<br />

HATEMĠ Dr. Hûsrev-SARI Dr. NĠL, “Enver PaĢa‟nın Apandisit Amaliyatı”,<br />

Tarih ve Toplum, Yıl 1984, s. 281.


133<br />

HAYĠT Baymirza, Türkistan Devletlerinin Milli Mücadele Tarihi,<br />

T. T. K. yay., Ankara 1995.<br />

ĠSLAMOĞLU Mustafa, Ġttihad-ı Muhammedi Hareketi, Denge yay., Ġstanbul<br />

1997.<br />

KANDEMĠR Feridun, Enver PaĢa’nın Son Günleri, Ġstanbul 1943.<br />

KANDEMĠR Feridun, ġehit Enver PaĢa Türkistan’da, Ankara 1945.<br />

KANDEMĠR Feridun, Hür Türkistan Yolunda Enver PaĢa, (?).<br />

KARABEKĠR Kâzım, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, Ġstanbul 1993.<br />

KARABEKĠR Kâzım, Ġstiklâl Harbimizde Enver PaĢa ve Ġttihat ve Terakki<br />

Erkânı,Tekin yay., Ankara 1990<br />

KARABEKĠR Kâzım, Ġstiklâl Harbimiz, Ġstanbul 1962.<br />

KARAL Enver Z., Osmanlık Tarihi, Cilt V-VI, T. T. K. yay., Ankara 1993.<br />

KARAMAN Sâmi S., Ġstiklâl Mücadelesi ve Enver PaĢa, Ġzmit 1952.<br />

KAYABALI Ġsmail-CEMENDER Arslanoğlu, Orta Asya Türklüğün Tarihi ve<br />

Bugünkü Durumu, Ankara 1978.<br />

KOCABAġ Süleyman, II. Abdülhamit’in ġahsiyeti ve Politikası, Ġstanbul 1995.<br />

KOCABAġ Süleyman, Jön Türkler Nerede Yanıldı, Vatan yay., Ġstanbul 1991.<br />

KODAMAN Bayram, 1876-1920 Arası Osmanlı Siyasi Tarihi” Büyük Ġslâm<br />

Tarihi Ansk., Cilt XII, Çağ yay., Ġstanbul 1993.<br />

KOLOĞLU Orhan, “Ġttihatçı ġeflerin Gurbet Maceraları”, Milliyet, 2.8.1996,<br />

s. 13.<br />

KURAT Akdes N., Rusya Tarihi (BaĢlangıçtan 1917’ye Kadar) T.T.K. yay.,<br />

Ankara 1993.


134<br />

KURDAKUL Necdet, Osmanlı Ġmparatorluğundan Ortadoğu’ya ġark<br />

Meselesi, Ġstanbul 1976.<br />

KUTAY Cemal, Ana Vatan’da Son BeĢ Osmanlı Türk’ü, Ġstanbul 1964.<br />

KUTAY Cemal, Üç PaĢalar Kavgası, Ġstanbul 1978.<br />

KUTAY Cemal, Trablusgarb’te Bir Avuç Kahraman, Ġstanbul 1963.<br />

KUTAY Cemal, Lawrens’e KarĢı KuĢçubaĢı, Ġstabul 1965.<br />

KUTAY Cemal, “Talât, Enver ve Cemal PaĢalar Memleketi Niçin ve Nasıl<br />

TerketmiĢlerdi?” Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat<br />

1967, s. 22.<br />

KUTAY Cemal, Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat 1967, s. 22-26.<br />

KUTAY Cemal, Enver PaĢa Lenin’e KarĢı, Ġstanbul 1955.<br />

KUTAY Cemal, Tarih Sohbetleri, Cilt IV, Ġstanbul 1967.<br />

KUTAY Cemal, Tarih KonuĢuyor, Cilt I, Sayı 1, ġubat 1964, s. 22-26.<br />

LEWĠS Bernard, Modern Türkiye’nin DoğuĢu, Çev. Metin Kıratlı, T.T.K. yay.,<br />

Ankara,<br />

MARDĠN ġerif, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri (1895-1908), ĠletiĢim yay.,<br />

Ġstanbul 1994.<br />

MARTI Metin, Cemal PaĢa Hatırat, Arma yay., Ġstanbul 1996.<br />

MEMĠġ Ekrem-KÖSTÜKLÜ Nuri,Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası Tarihi,<br />

Konya 1995.<br />

MENTEġE Nahid, Babam Halil MenteĢe’nin Hayatından Kısa Notlar, Milas<br />

1950.<br />

MÜFTÜOĞLU Mustafa, Üç Bey’insiz Kafa, Ġstanbul 1994.


135<br />

NURETTĠN Vâlâ, Bu Dünyandan Nazım Geçti, Ġstanbul 1980.<br />

OLGUN Ġbrahim, “Ġttihatçıların KurtuluĢ SavaĢında Anadolu‟ya Sızma<br />

TeĢebbüsleri ve Ġslâm Ġhtilâl Cemiyetleri Ġttihadı”, VIII. Türk<br />

Tarih Kongresi, Bildiriler III, Ankara 1983, s. 1969.<br />

ÖKE Mim. K., “Son Dönem Osmanlı Ġmparatorluğu”, Büyük Ġslâm Tarihi<br />

Ansk., Cilt XII, Çağ yay.,<br />

ÖZEY Ramazan, “Dünya Platformunda Türk Dünyası”, Ġstanbul 1997.<br />

RIFAT Mevlânzade, 31 Mart ihtilâlinin Hikayesi, Ġstanbul 1996.<br />

SABĠS Ali Ġ., I. Dünya Harbi, Nehir yay., Ġstanbul 1990.<br />

SÂFĠ Muhammed, “Tarih-i Mâtem”, Tarih ve Medeniyet, ġubat 1997 Ġstanbul,<br />

s. 35.<br />

SAMĠ Mustafa, Tarih ve Medeniyet, ġubat 1997 Ġstanbul, s. 33.<br />

SANDERS Liman V., “SavaĢ Hatıraları”, Hayat Tarih Mecmuası Çev. Osman<br />

ÖndeĢ, 1 Aralık 1967, Yıl III, Cilt II, Sayı 11, Sıra 35, s. 29.<br />

SANDERS Liman V., “SavaĢ Hatıraları”, Hayat Tarih Mecmuası Çev. Osman<br />

ÖndeĢ, 1 Aralık 1967, Yıl III, Cilt II, Sayı 12, Sıra 36, s. 42.<br />

SARAY Mehmed, Rus ĠĢgali Devrinde Osmanlı Devleti ile Türkistan<br />

Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetleri (1775-1875),<br />

Nesil yay., Ankara 1994.<br />

SARAY Mehmed, “Rusya‟nın Asya‟da Yayılması” Tarih Enstitüsü Dergisi,<br />

Sayı 10-11, Yıl 1981, s. 279-302.<br />

SARAY Mehmet, Kazak Türkleri Tarihi, Nesil yay., Ġstanbul 1993.<br />

SHAW J. Stanford-SHAW Ezel K., Osmanlı Ġmparatorluğu ve Modern<br />

Türkiye, Cilt II, E yay., Ġstanbul 1983.


136<br />

SONYEL Salâhi R., “Enver PaĢa ve Orta Asya‟da BaĢgösteren Basmacı Akımı,<br />

Cilt LIV, Nisan 1990, s. 1197.<br />

ġAKĠR Ziya, Yakın Tarihimiz Üç Büyük Adamı, Talât Enver ve Cemal<br />

PaĢalar, Ġstanbul 1944.<br />

TANSU Samih N., Ġttihat ve Terakki Ġçinde Dönenler, Ġstanbul 1960.<br />

TOGAN Zeki V., Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, Enderun yay.,<br />

Ġstanbul 1982.<br />

TUNAYA Tarık Z., Hürriyetin Ġlânı, Arba yay., Ġstanbul 1996.<br />

TUNCAY Mete, Türkiye’de Sol Akımlar, Ankara 1978.<br />

TÜRKGELDĠ Ali F., Görüp ĠĢittiklerim, Cilt II, Ankara, 1949.<br />

TÜRKGELDĠ Ali F., Mondros ve Mudanya Mütarekeleri Tarihi, Ankara<br />

1948.<br />

UNAT Faik R., Hicri Tarihleri Miladi Takvime Çevirme Kılavuzu, T.T.K.<br />

yay., Ankara 1984.<br />

UġAKLIGĠL Halit Z., “Enver PaĢa Nasıl PadiĢah Damadı OlmuĢtu”, Yakın<br />

Tarihimiz, Cilt I, Yıl 1962, s.212, 213.<br />

UZEL Nezih, “Osmanlının Son PaĢası”, Aksiyon, Yıl 2. Sayı, 82, s. 16.<br />

ÜNAL M.Ali-HALAÇOĞLU Ahmet, Türk Ġnkılâbı Tarihi ve Atatürk Ġlkeleri,<br />

Ġzmir 1996.<br />

YÜCEER Nâsır, Birinci Dünya SavaĢında Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve<br />

Dağıstan Harekâtı, Ankara 1996.<br />

YAMAUCHI Masayukı, HoĢnut OlmamıĢ Adam-Enver PaĢa Türkiye’den<br />

Türkistan’a, Bağlam yay., Ġstanbul 1995.


137<br />

YARKIN Ġbrahim, “Rus Ġdaresi Altında Türkistan ve DeğiĢen GörüĢler”, Türk<br />

Kültürü, Sayı 21, Temmuz 1964, s. 87, 88.<br />

YARKIN Ġbrahim, “Türkistan‟da 1916 Ġsyanı Hakkında Bilgiler”, Türk Kültürü,<br />

Sayı 68. Ankara 1968, s. 565.<br />

YARKIN Ġbrahim, “Buhara Hanlığının Sovyet Rusya Tarafından Ortadan<br />

Kaldırılması” Türk Kültürü, ġubat 1969, Sayı 76, s. 46.<br />

YÖNTEM Ali C., “Bab-ı Âli Baskınının Bilinmeyen Tarafları”, Yakın<br />

Tarihimiz, Cilt II, Yıl 1962, s. 257-259.


metni. * Târihsiz (Ağustos-Eylül 1920)<br />

138<br />

EK 1<br />

Enver PaĢa tarafından Bakû Kongresi‟nde yapılan konuĢmanın orijinal<br />

Nutkun aslıdır<br />

ArkadaĢlar Bugün Bakû Ģehrinde Dünyâ Emperyalizm ve Kapitalizmine<br />

karĢı harbeden ġarkın ihtilâlci âlemi vekîlleri olan bizlerin burada toplanmasına<br />

vesîle olan Üçüncü Enternasyonal‟e ve bunun azimkâr re‟îslerine umûm<br />

arakadaĢlarım nâmına teĢekkür ederim.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Bugün bizi asırlardanberi ezen ve çırılçıplak soymakla kalmayarak,<br />

kanımızı emen, öldüren Dünya Emperyalist ve Kapitalistlerine karĢı<br />

mücâdelemizde elini tutacak ve Avrupa politikacılarının yalancılığının büyüklüğü<br />

nisbetinde hak yolunda doğru ve sözüne inanılır ve milletlerin hukûk ve<br />

hürriyetini tanımağı programına yazmıĢ olan üçüncü Enternasyonal gibi bir<br />

müttefikin yanında mevkî almakla mübâhi olduğumuzdan birbirimizi tebrik<br />

edelim.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Türkiye Harb-i Ümûmî‟ye girdiği zaman dünya ikiye ayrılmıĢ idi. Birisi<br />

emperyalist ve kapitalist olan eski Çar Rusya‟sı ve müttefikleri, diğeri de yine<br />

emperyalist ve kapitalist olan Almanya ve müttefiki idi. Bu iki gruptan bizi<br />

doğrudan doğruya boğazlamak ve mahvetmek isteyen Çar Rusya‟sı ve Ġngiltere<br />

dostlarına karĢı: yalnız hayâtımızı bağıĢlamaya râzı olan Almanlarla yan yana<br />

harb ettik.Fakat biz her vakit Emperyalizm aleyhinde bulunduk. Alman<br />

Emperyalizmi de bizden kendi mektûbuna göre istifâde etmek istemiĢ olabilir.<br />

Fakat biz istiklâlimizi muhâfazadan baĢka bir hedef ta‟kîb etmedik.<br />

* T.T.K. ArĢivi, Klasör 32/Fihrist 1168.


139<br />

ArkadaĢlar.<br />

Bizleri Berlin‟in müreffeh hayatından Trablus‟un kızgın çöllerine, fakir<br />

Bedevî çadırlarına sevk eden ve onlarla hayatın en sıkıĢık ve ağır günlerini<br />

yaĢattıran his hiç bir zaman emperyalizm hissi değil idi. Biz nasıl Trablus‟u ve<br />

Trabluslular için kurtarmağa çalıĢtık ve nihayet tam dokuz sene mücadeleden<br />

sonra Ġtalya Emperyalistlerini tardettiklerini görmekle mübâhî olduk ise,<br />

Azerbaycan‟da baĢka bir emel beslemedik. Biz Azerbaycan‟ı zararlara pek<br />

müte‟essifiz.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Ben Harb-i Ümûmî‟de en mühim bir mevkî‟de bulundum. Fakat sizi<br />

te‟mîn ederim ki, bu harbte yanyana harbettiğimiz Almanlar içerisinde<br />

emperyalist düĢüncelerin bulunmuĢ olmasına müte‟essifim. Ve Alman<br />

Emperyalizm ve emperyalistlerine de aynı Ġngiliz Emperyalizm ve Emperyalistleri<br />

derecesinde hasımım. Bence bilâ-emel halkın kesesinden zengin olmayı düĢünen<br />

her beyin parçalanmaya lâyıktır. ĠĢte benim emperyalizm hakkındaki<br />

düĢüncelerim.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Sizi te‟min ederim ki, eğer bugünkü Rusya o zaman mevcûd olarak<br />

Ģimdiki gaye ile harbetsiydi, biz muhakkak bugün olduğu gibi Rusya‟nın<br />

yanıbaĢında bize has olduğunu emsâliyle gösterdiğimiz hulûs ile ahz-i mevki‟<br />

ederdik. Bu maksadımızı biraz daha izâh için Ģunu söylemek isterim ki, Rus<br />

ġûrâlar Hükümeti ile berâber çalıĢmaya karâr verip teĢebbüs ettiğimiz zaman<br />

Yudeniç Ordusu Petersburg civârına kadar yaklaĢmıĢ, Kolçak Uralları aĢmıĢ,<br />

Denikin Moskova cenûbuna doğru takarrüb etmiĢ idi. Bu kuklaları oynatan<br />

Avrupa Emperyalistleri de bu oyunu kazanılmıĢ sayarak yırtıcı diĢlerini<br />

göstererek ellerini sevinçle oğuĢturuyorlardı. Biz bu vaziyetle Rusya ile hemhâl<br />

olmaya çalıĢmıĢtık. Eğer Karadeniz‟in kasırgaları bindiğim geminin direklerini<br />

kırarak beni geri atmamıĢ ve Kovno, Riga hapishanelerinin demir parmaklıkları<br />

ve bindiğim tayyârelerin düĢüp parçalanması gibi mevâni yoldan alıkoymamıĢ<br />

bulunsaydı, ben Rusya'‟ın en sıkıĢmıĢ bir zamanında aranızda bulunarak bu<br />

lüzûmsuz hikâyeleri size söyleyerek bazı arkadaĢları tenvîre lüzûm<br />

görmeyecektim.


140<br />

ArkadaĢlar.<br />

Bildiğiniz gibi Cihân Harbi‟nin ilk emperyalistleri mücâdelesinde maglûb<br />

olduk. Fakat ben mazlûmlar mücâdelesi nokta-i nazarından mağlûb olduğumuz<br />

kabûl etmiyorum. Çünkü Türkiye Boğazları kapamakla ceberûti ve dünyayı<br />

yutmakla doymak bilmeyen Çarlık Rusya‟sının yıkılmasındaki ve yerine bugün<br />

dünyâ ezilenleri için tabi‟î bir müttefik hâline geçen Rusya ġûrâlar Hükûmetinin<br />

gelmesindeki âmillerden biri oldu. Ve böylece mâzlûmlar âleminin kurtuluĢ<br />

yolunun açılmasına yardım etti. Ben bunu Dünyâ mazlûmları için bir gâlibiyet<br />

addederim.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Bugün bütün Emperyalist Dünyâsına arĢı meydân okuyacak kadar cesâret<br />

gösteren ve kuvvetini Türkiye köylülerinden alan mücâhidler ordusu dediğim<br />

gibi mağlûb olmadı idi. Yalnız bir ân için silâhını bırakmıĢtı. ĠĢte hele son onbeĢ<br />

senedenberi mütemâdi harbettiği bu düĢmânlara karĢı, iki senedir, en büyük<br />

mâhrûmiyetler içinde yeniden uğraĢıyor. Fakat bugünkü uğraĢma bundan<br />

evvelkilere makîs değildir. Bâ-husûs böyle ġark âleminin üçüncü Enternasyonal<br />

ile birlikte ya‟ni dünyânın mazlûm halkı ile mazlûm sınıflarının kendi mühlik<br />

da‟vâsına iĢtirâkini görünce kat‟î ümîd-i muzafferiyet ile çalıĢacaktır.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Transval Huhârebesinden baĢlayan Cihân-ı Harbin büyük meydân<br />

muhârebesi 1914‟den 1918‟e kadar devâm ve emperyalistler arasında idi. Fakat<br />

Ģimdi harb asıl kat‟î devresine girmiĢ bulunuyor. Ve herhâlde bizim ya‟ni<br />

mazlûmların gâlibiyetiyle emperyalizmin değil teslim-i silâh fakat mahvıyla<br />

neticelenecektir.<br />

Bu kongrenin ictimâ‟î mazlûmlar müdâfa‟asında elindeki bayrağı kanla<br />

boyayan Kızıl Ordu ile Türk muhâriblerine yeni bir i‟timâd-ı nefs bahĢedecek ve<br />

herhâlde bu mücâdelenin bizim tarafın gâlibiyetiyle neticelenmesine yardım<br />

edecektir. Bizi üçüncü Enternasyonale sevkeden sebeb yalnız girdiğimiz<br />

mücâdelede kendimize dayanacak bir yer bulmak değildi. Belki aynı zamânda<br />

prensiplerinde birbirine yakınlığıdır. Biz her vakit ihtilâl kuvvetimizi<br />

halktan,halkın ezilen kısmı olan köylüden aldık. Belki bizim fabrika amelemiz de


141<br />

kuvvetli olsaydı onları baĢta sayardım. Ma‟mâfih onlar da bizimle idi. Bunlar<br />

istedikleriyle ruhlarıyla berâber çalıĢtılar. ġimdi de öyledir. binâ‟en-aleyh iĢte bu<br />

sûretle halkın ezilmiĢ kısmına dayanarak onun dertlerini biliyoruz.Onunla<br />

yaĢıyoruz. Onunla öleceğiz.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Biz halkın arzusunu dinlediğimize göre onu da karârını vermekte serbest<br />

bırakmak taraftârıyız. Biz bizi isteyenle birlikte yaĢar, onunla birlikte ölürüz.<br />

Ġstemeyen halkın da kendi iĢini kendisinin düzmesi taraftarıyız. ĠĢte bizim<br />

milletler hakkındaki nokta-i nazarımız bu.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Biz harb ya‟ni insânların tecebbür için birbirini boğazlaması aleyhindeyiz.<br />

Ve iĢte ebedî bir sulha varmak için de üçüncü Enternasyonal ile birlikte gidiyoruz.<br />

Buna binâendir ki, biz bugün her türlü mevâni‟e rağmen en kanlı mücâdelelerde<br />

bulunuruz ve devâm edeceğiz.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Biz çalıĢan halkın refâhı taraftârıyız. Ya‟ni gerek Avrupalı ve gerek yerli<br />

murabahacı ve muhtekirlerin emeklerini gasbetmesi aleyhindeyiz.<br />

Memleketimizin büyük mikyâsta zirâ‟at ve sanâyi‟in inkiĢâfında müĢterek sâ‟inin<br />

neticesinden istifâde taraftârıyız. Vergilerin müterakkî sûrette tevzî’ ile çalıĢan<br />

fukarâ’nın menâfi’ini muhâfazayı hedef edinmiĢizdir. ĠĢte bugünkü iktisâdî<br />

düĢüncelerimiz.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Biz çalıĢan halkın ancak benliğini tanımasıyla refâh ve hürriyet bulacağı<br />

kanâ‟atindeyiz. Bunun için de sâ‟î ile birlikte giden ve halkın mukaddesâtına<br />

hürmet ederek hürriyet-i hakîkiyeyi te‟mîn eden esâslı bir ma‟ârifin memleketi<br />

tenvîr etmesi taraftârıyız. Bu yolda ve amelde erkek ve kadın farkı bilmeyiz. ĠĢte<br />

ictimâ‟î düĢüncelerimiz.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Size Ģunu tebĢîr ederim ki, bu mücâdelemizde beni vekîl olarak buraya<br />

göndermiĢ olan Cezâyir, Tunus, Trablusgarb, Mısır ve Arabistan‟la Hindistan<br />

Ġhtilâl Cemi‟yetleri Ġttihâdı bu maksadda tamâmiyle bizimle müĢterektirler. Ve o<br />

sûretle azmetmiĢlerdir ki, kullanacağı her türlü vâsıta-i ihtilâlîye ile üzerlerine


142<br />

çöküp benliklerini kemiren vahĢî hayvânların en nihâyet diĢlerini kırarak, onları<br />

önlerinde yere serilmiĢ göreceklerine imânları tamdır.<br />

ArkadaĢlar.<br />

Bu maksad etrafında birleĢen azimkâr rûhların tahrîk ettiği eller burada<br />

birbirine uzatılmıĢ bulunuyor. Ben arkadaĢlarım nâmına bu uzun ve ancak<br />

galabemizle neticeleneceğine tamâmiyle îmân ettiğim mücâdelede sonuna kadar<br />

berâber eĢleyecek olan elleri sıkar, hepiniz için Hak‟tan muvaffakıyetler temennî<br />

ederim. YaĢasın mazlûmlar ittifâkı. Kahrolsun bu ittifâk karĢısında titreyen<br />

zâlimler.<br />

(Enver paĢa‟nın Bakû‟de üçüncü Enternasyonal Kongeresi‟nde söylediği<br />

nutkun aslıdır.)


EK 2<br />

143


144<br />

EK 3<br />

ENVER PAġANIN RESMĠ SĠCĠL ÖZETĠ <br />

BABASI<br />

: Ahmet<br />

DOĞUM YERĠ : Ġstanbul<br />

DOĞUM TARĠHĠ : 1295 (1880)<br />

SINIFI<br />

: Piyade<br />

DUHULÜ : 2 Mart 1313<br />

YÜZBAġI NASBI : 23 TeĢrinisani 1318<br />

KOLAĞASI NASBI : 24 ġubat 1320<br />

BĠNBAġI NASBI : 30 Ağustos 1322<br />

KAYMAKAM NASBI : 18 Mayıs 1328<br />

MĠRALAY NASBI : 2 Kânunuevvel 1329<br />

MĠRLĠVA NASBI : 21 Kânunuevvel 1329<br />

FERĠK NASBI : 19 Ağustos 1331<br />

BĠRĠNCĠ FERĠK NASBI: 22 TeĢrinievvel 1333<br />

3 Kânunuevvel 1318 Sekiz ay sunuf-ı selâsede, bölük idare ve kumanda etmek<br />

üzere, 2 sene müddetle, Üçüncü Orduya tayin edildi.<br />

23 Kânunuevvel 1318 13. Topçu alayının birinci bölüğüne memur edildi.<br />

16 Eylül 1319 Üsküp‟te nizamiye 14. Alayın birinci taburuna, Manastır<br />

mıntıkasında, ipkaen istihdamı, 8 Ağustos 1322‟de<br />

iradeye iktiran etti.<br />

1 Kânunuevvel 1323 Rumeli‟de eĢkıya takip heyetine, 500 kuruĢ maaĢ<br />

zammıyle tayin olundu.<br />

10 Ağustos 1324 Rumeli vilâyetleri müfettiĢliği refakatine verildi.<br />

20 ġubat 1324 5.000 kuruĢ maaĢla, Berlin ataĢemiliterliğine verildi.<br />

12 Ağustos 1325 Almanya‟da yapılan manevralarda bulundu.<br />

Aydemir, a.g.e., cilt III.


145<br />

29 Eylül 1326 Birinci ve Ġkinci Ordu manevralarında, hakem olarak<br />

bulunmak üzere Ġstanbul‟a geldi.<br />

17 Temmuz 1327 Muvakkaten ĠĢkodra karargâhına memur edildi.<br />

11 Kânunuevvel 1327 Umum Bingazi mıntıkası kumandanı tayin edildi.<br />

4 Mart 1328 Umum Bingazi mıntıkası kumandanlığına ilâveten,<br />

Bingazi mutasarrıfı tayin edildi.<br />

28 Mayıs 1328 Bingazi‟deki hizmetine devam etmek üzere, kaymakam<br />

oldu.<br />

19 Kânunuevvel 1328 X. Kolordu erkânı harbiye riyasetine tayin edildi. Bu<br />

kolordu 31. Ve 32. Nizamiye fırkalarıyle. Mamuretülaziz<br />

redif fırkasından mürekkepti.<br />

2 Kânunuevvel 1329 Miralay oldu.<br />

21 Kânunuevvel 1329 Mirlava (tuğgeneral) ve Ahmet Ġzzet PaĢa‟nın yerine<br />

Harbiye Nazırı oldu.<br />

26 Kânunuevvel 1329 Erkân-ı harbiye-i umumiye reisi oldu.<br />

21 Temmuz 1330 BaĢkumandan vekili oldu.<br />

12 TeĢrinisani 1330 Bahriye Nazırı vekili oldu.<br />

13 Nisan 1331 Yaver-i Has-ı PadiĢahî oldu.<br />

19 Ağustos 1331 Ferik (Tümgeneral) oldu.<br />

23 Kânunuevvel 1332 Harbiye Nazırlığı ve BaĢkumandanlık vekâletine ipka<br />

edildi.<br />

26 Kânunusani 1332 Bahriye Nazırı vekili oldu.<br />

19 Nisan 1333 Sadrazam vekili oldu.<br />

Maliye Nazır vekili oldu.<br />

22 TeĢrinievvel 1333 Birinci Ferik oldu (o zaman korgenerallik yoktu. Bu<br />

rütbe son rütbedir. Korgeneralliğe ve orgeneralliğe<br />

tekabül eder.)<br />

29 Kânunuevvel 1333 Bahriye Nazır vekili oldu.<br />

8 Temmuz 1334 Ġpkaen Bahriye Nazır vekili ve ipkaen BaĢkumandan<br />

vekili oldu.<br />

10 Ağustos 1334 BaĢkumandanlık vekilliği, BaĢkumandanlık erkân-ı<br />

harbiye-i umumiye reisliğine çevrildi.


146<br />

8 Eylül 1334 Sadrazam vekili oldu (son vazife).<br />

1/2 TeĢrinisani 1334 Gecesi evinden kayboldu (resmi kayıt budur).<br />

1 Kânunusani 1335 Ġzinsiz mevkiiden tebaür(uzaklaĢmak) ve izinsiz<br />

Memalik-i Osmaniye hududunu tecavüz etmekle<br />

maznunünaleyh (sanık) müĢarunileyhin, seferberlik<br />

esnasında, bir günâ salâhiyet ve mezuniyet-i resmiyeye<br />

mebni olmayarak, Memalik-i Osmaniye hududunu<br />

tecavüz eylediğine binaen, fiil ve harekâtına tevafuk<br />

eden, kanun-ı cezanın (askerî) 132‟nci maddesinin fakrai<br />

ahiresine tevfıkan, silk-i askeriyeden tardı ile beraber,<br />

bir sene müddetle kalebent edilmesine ve kanun-ı<br />

umumî-ı cezanın 32‟nci maddesi mucibince, hukuk-ı<br />

medeniyeden iskatına ve usul-i muhakemat-ı cezaiye<br />

kanununun 371‟nci ve müteakip maddeleri iktizasınca<br />

emvalinin haczine ve usulü dairesinde idare ettirilmesine<br />

dair, Erkân Divan-ı Harb-i mahsusundan verilen karar,<br />

ele geçtiğinde tekrar muhakeme edilmek üzere tasdik-i<br />

mahsusuna, 1 kânunusani 1335‟te irade-i seniye<br />

Ģerefsâdır olmuĢtur.


147<br />

EK 4<br />

“ġEHĠD-Ġ MUHTEREM *<br />

ENVER PAġA<br />

HAZRETLERĠ”<br />

Pek mukaddes ve âli bir maksat<br />

peĢinde Buhara-yi ġerifin “Belh-i<br />

Cevan” vilayetinin “Çegan” nam<br />

mahalde Milâdî 4 Ağustos 1922 ve Rumî<br />

21 Temmuz 1338 ve Kamerî 11 Zilhicce<br />

1340 senelerinin Kurban bayramının<br />

ikinci Cuma günü gündüz öğle vaktine<br />

kârip bir zamanda hun-i pakini mahall-i<br />

mezkûr toprakları üstüne akıta akıta<br />

kahramanane ve merdane bir surette<br />

rütbe-i Ģahadete nail olmuĢtur.<br />

(Mühür ve imza)<br />

Turan Ġhtilâl Ordusu<br />

Türkistan Cephesi Kumandanı<br />

Ve Emir-i LeĢker-i Ġslâm-ı Buhara<br />

Enver PaĢa‟nın Naibi Miralay<br />

ALĠ RIZA<br />

* Aydemir, a.g.e., cilt III.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!