19.03.2015 Views

Download (5Mb) - Suleyman Demirel University Research Repository

Download (5Mb) - Suleyman Demirel University Research Repository

Download (5Mb) - Suleyman Demirel University Research Repository

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.<br />

SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ<br />

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ<br />

KAMU YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI<br />

KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNE DÖNÜġÜM<br />

ALANLARINDAN BAKMAK: ĠSTANBUL<br />

MALTEPE (BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU<br />

MAHALLESĠ) ÖRNEĞĠ<br />

DOKTORA TEZĠ<br />

Cem ERGUN<br />

Tez DanıĢmanı<br />

Prof. Dr. HÜSEYĠN GÜL<br />

ISPARTA-2011


i<br />

ÖNSÖZ<br />

Bu çalıĢmada yakın dönemin en yaygın kentsel/kamu politikası olan kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimler tarafından nasıl<br />

algılandığı ve bu kesimleri nasıl etkilediği ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır. Bu<br />

çerçevede Ġstanbul Maltepe Ġlçesi BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahalleleri‟nde mahalle<br />

sakinlerinin kentsel dönüĢüm sürecini nasıl değerlendirdikleri, projeye iliĢkin görüĢ,<br />

beklenti ve önerileri ile yaĢam alanları kentsel dönüĢüm alanı ilan edildikten sonraki<br />

süreçte neler yaĢadıkları saptanmaya çalıĢılmıĢtır.<br />

Bu çalıĢmanın ortaya çıkması ve olgunlaĢmasında verdiği destek kadar hayatın<br />

her alanında ve her konuda zaman-mekan gözetmeksizin her Ģeyi danıĢabilme<br />

olanağı sağlayan değerli hocam Prof. Dr. Hüseyin Gül‟e öncelikle teĢekkür etmek<br />

isterim. Lisans eğitimimden bugüne kadar desteğini eksik etmeyen ve akademik<br />

düzeyin ötesinde hayata dair de yol göstericilik yapan değerli hocam Prof. Dr.<br />

Songül Sallan Gül‟e de teĢekkürü bir borç bilirim. ÇalıĢmaya baĢladığım dönemden<br />

itibaren yapıcı eleĢtirileri ve önerileri ile yol gösteren Prof. Dr. ġaban<br />

SitembölükbaĢı‟na, Yrd. Doç. Dr. Pervin ġenol‟a ve Yrd. Doç Dr. Ġsmail Gökdayı‟ya<br />

ve yoğun çalıĢma temposu içinde zaman ayıran ve Isparta‟ya gelen Prof. Dr. YeĢim<br />

Edis ġahin‟e ve Doç. Dr. Firdevs GümüĢoğlu‟na buradan teĢekkürlerimi sunmak<br />

isterim.<br />

ÇalıĢma boyunca mekanları yakın kılan ve her türlü desteği sağlayan baĢta<br />

çalıĢmanın yapıldığı mahallelerde yaĢayan dostlar olmak üzere Hade ve Mehmet<br />

Ģahsında ĠMECE‟ye, Özgür ġahsında DayanıĢmacı Atölye‟ye, Erbatur ÇavuĢoğlu‟na,<br />

ġükrü Aslan‟a, Murat Cemal Yalçıntan‟a, Erdoğan ve Adem ağabeylere, Nurten<br />

ablaya, Sinan Danacı‟ya, Erdem ve Kayhan Geyik‟e, her çalıĢmamda olduğu gibi<br />

yine kahrımı çeken ve desteğini esirgemeyen Ozan ġulha‟ya, Arbak Demirdağ ve<br />

Hande Ersöz Demirdağ‟a, AyĢe Alican ve Fatih Kahraman‟a, beni her zaman<br />

destekleyen ve motive eden aileme ve bu çalıĢmada desteği olan herkese çok<br />

teĢekkür ederim. Gerek yüksek lisans gerekse doktora eğitimim boyunca sabırla<br />

yardımcı olan üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Bilimsel AraĢtırma<br />

Projeleri Koordinasyon Birimi çalıĢanlarına da teĢekkürlerimi sunmak isterim.


ii<br />

En büyük teĢekkürü ise hayatıma girdiğinden beri yaĢamın her alanında<br />

karanlığı aydınlığa, umutsuzluğu umuda ve inançsızlığı inanca çeviren;<br />

beraberliğimiz boyunca geçen sürenin büyük kısmını Ġstanbul‟da ve baĢka kentlerde<br />

tezimle ilgili çalıĢmalarla geçirmeme ses çıkarmayan, en büyük destekçim olan can<br />

yoldaĢım AyĢe‟ye çok teĢekkür ederim. Son olarak da aramıza yeni katılan kızım<br />

Eylül‟e insan onuruna yakıĢan bir hayatı olması dileklerimi sunmak isterim.<br />

Cem Ergun


iii<br />

ÖZET<br />

KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNE DÖNÜġÜM ALANLARINDAN<br />

BAKMAK: ĠSTANBUL MALTEPE (BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU<br />

MAHALLESĠ) ÖRNEĞĠ<br />

Cem ERGUN<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü Doktora Tezi,<br />

DanıĢman: Prof. Dr. Hüseyin GÜL<br />

369 sayfa, Ocak 2011<br />

Bu çalıĢmada öncelikle kent, kentleĢme, kentlileĢme, kent yoksulluğu,<br />

enformel sektör, gecekondu ve kentsel dönüĢüm kavramlarına açıklık<br />

getirilmektedir. Ardından kentsel mekanların ele alınıĢ biçimlerinin, sosyal devlet<br />

anlayıĢının hakim olduğu 1940‟lı yıllardan günümüzün küreselleĢme sürecine kadar<br />

geçen dönemde nasıl değiĢtiğine değinilmektedir. Türkiye‟de kentsel dönüĢümün<br />

yasalar çerçevesinde geliĢimi, uygulama biçimleri ve toplumsal yansımaları<br />

tartıĢılmakta; Ġstanbul özelinde kentsel dönüĢümün genel seyri ele alınmaktadır.<br />

Genel olarak çalıĢma; bir kamu politikası olarak kentsel dönüĢüm projelerinin neden<br />

ve sonuçlarından çok, uygulama sürecine, bir bütün olarak uygulamadan doğrudan<br />

etkilenen kesimlerin yaĢam süreçlerine ve bu iki sürecin etkileĢimine<br />

odaklanmaktadır. ÇalıĢmada ayrıca 1980 sonrası dönemde sermayenin yatırım alanı<br />

haline gelen kentlerde nasıl bir değiĢim/dönüĢüm yaĢandığı, bu<br />

değiĢim/dönüĢümlerin kentlilere nasıl yansıdığı ortaya konmaya çalıĢılmaktadır.<br />

ÇalıĢmanın alan uygulaması Ġstanbul Maltepe Ġlçesi BaĢıbüyük ve Gülsuyu<br />

Mahallelerinde yürütülmüĢtür. Her iki mahalleden 50 ve toplamda 100 kiĢiyle<br />

derinlemesine mülakat yapılmıĢtır. Mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt altına<br />

alınmıĢtır. Aynı zamanda, mülakat sürecinde araĢtırmacı tarafından notlar da<br />

alınmıĢtır. Her iki mahallede alan araĢtırması sürecinde fotoğraf çekimi yapılarak<br />

görsel malzeme de toplanmıĢtır. BaĢıbüyük ve Gülsuyu‟nda yaĢamakta olan<br />

kesimlerin kentsel dönüĢüm süreçlerinde ne ölçüde söz sahibi oldukları ve<br />

katıldıkları; kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin algıları, değerlendirmeleri,<br />

beklentileri ve önerileri saptanmıĢ; bu saptamalardan hareketle mahallelinin de içinde<br />

yer aldığı bir projenin nasıl Ģekillendirilebileceği ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır.<br />

Anahtar Kelimeler: Kent, kentleĢme, kentsel dönüĢüm, katılım, kent politikaları,<br />

metakent, küresel kent, gecekondu, soylulaĢtırma


iv<br />

ABSTRACT<br />

A LOOK AT URBAN REGENERATĠON PROCESS FROM<br />

REGENERATĠON AREAS: THE CASES OF BAġIBÜYÜK and<br />

GÜLSUYU NEĠGHBORHOODS ĠN MALTEPE DĠSTRĠCT, ĠSTANBUL<br />

Cem ERGUN<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> <strong>University</strong>, Department Of Public Administration Ph. D.,<br />

369 pages, January 2011<br />

Supervising Professor: Prof. Dr. Hüseyin GÜL<br />

In this paper first, concepts such as city, urbanization, urban poverty,<br />

informal sector, squatter housing and urban regeneration are defined. Second, it<br />

deals with the change in the meaning of urban space in retrospect since the<br />

1940‟s when welfare state became dominant form of the state until today, the<br />

era of globalization. Thirdly, the development of urban regeneration in Turkey<br />

within the framework of the regulations, implementation process and social<br />

consequences are discussed and the general situation of urban regeneration in<br />

Istanbul is presented. In general, this study focuses on implementation process<br />

and the direct influence of this process on the process of dwellers‟ social life in<br />

the regeneration neighborhoods, and interaction between these two processes.<br />

Finally, in this study it is also attempted to reveal what sorts of transformations<br />

have taken place during the period after 1980 in cities that have become the<br />

major investment areas for capitalists and how this regeneration has affected<br />

citizens.<br />

This study‟s field research is conducted in Basibuyuk and Gulsuyu<br />

Neighborhoods in Maltepe District in Istanbul. Detailed interviews are carried<br />

out with 50 people in each districts, and 100 people in total. These interviews<br />

are also recorded. At the same time, notes are taken by researcher. Photos of<br />

the neighborhoods are also taken as a visional material in both districts in the<br />

period of field study. During the field research, one of the main goals was to<br />

determine the level of participation of citizens in the process of urban<br />

regeneration. Besides, the feelings, evaluations, expectations and suggestions<br />

of the settlers living in Basibuyuk and Gulsuyu districts with regard to<br />

regeneration are determined; then depending on the views and opinions of the<br />

neighborhood dwellers, how can a regeneration project could be formed with<br />

the involvement of the settlers of the regeneration area is attempted to<br />

determine.<br />

Keywords: City, urbanization, urban regeneration, participation, urban policy,<br />

meta-city, global city, squatter housing, gentrification.


v<br />

ĠÇĠNDEKĠLER<br />

ÖNSÖZ .................................................................................................................................... Ġ<br />

ÖZET .................................................................................................................................... ĠĠĠ<br />

ABSTRACT .......................................................................................................................... ĠV<br />

ĠÇĠNDEKĠLER ...................................................................................................................... V<br />

KISALTMALAR DĠZĠNĠ ................................................................................................ VĠĠĠ<br />

TABLOLAR DĠZĠNĠ ........................................................................................................... ĠX<br />

GĠRĠġ ...................................................................................................................................... 1<br />

BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />

ARAġTIRMA KONUSU VE YÖNTEMĠ ............................................................................ 7<br />

1.1. ARAġTIRMANIN KONUSU........................................................................................ 7<br />

1.2. ARAġTIRMA SORUSU .............................................................................................. 9<br />

1.3. ARAġTIRMANIN AMACI VE ÖNEMĠ ...................................................................... 10<br />

1.4. ARAġTIRMANIN KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVESĠ ................................ 11<br />

1.5. ARAġTIRMA YÖNTEMĠ .......................................................................................... 13<br />

1.5.1. Araştırmanın Varsayımları ............................................................................ 13<br />

1.5.2. Araştırmanın Bağımlı-Bağımsız Değişkenleri ............................................... 14<br />

1.5.3. Araştırma Örneklemi ve Kapsamı .................................................................. 14<br />

1.5.4. Veri Kaynakları ve Veri Toplama Teknikleri ................................................. 14<br />

1.5.5. Araştırmanın Metodolojisi ............................................................................. 15<br />

1.6. ÇALIġMANIN ĠÇERĠĞĠ ........................................................................................... 17<br />

ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />

TEMEL KAVRAM VE TARTIġMALAR ........................................................................ 19<br />

2.1. KENT ...................................................................................................................... 21<br />

2.2. KENTLEġME .......................................................................................................... 23<br />

2.3. KENTLĠLEġME ....................................................................................................... 24<br />

2.4. TÜRKĠYE’DE KENTLEġME VE KENTLEġMEYE EKLEMLĠ SORUNLAR................ 26<br />

2.4.1. Yoksulluk ve Kent Yoksulluğu ........................................................................ 28<br />

2.4.1.1. Yoksulluk Kültürü......................................................................................... 30<br />

2.4.1.2. Yapısal Yoksulluk ......................................................................................... 32<br />

2.4.2. Enformel Sektör.............................................................................................. 35<br />

2.4.3. Gecekondu Olgusu ......................................................................................... 37<br />

2.4.3.1.Gecekondu Olgusuna YaklaĢımlar ................................................................. 38<br />

2.4.3.2.Kullanım Değerinden DeğiĢim Değerine Gecekondu .................................... 42<br />

2.5. 1980 SONRASINDA KENT EKONOMĠSĠNDE YAġANAN DEĞĠġĠM VE GECEKONDU<br />

OLGUSUNA YANSIMALARI ............................................................................................... 44<br />

2.6. YENĠ KENTSEL YATIRIM ALANI OLARAK GECEKONDU BÖLGELERĠ ............... 48<br />

2.7. KENTSEL DÖNÜġÜM ............................................................................................. 54<br />

2.7.1. Kentsel Yeniden Canlandırma ....................................................................... 55<br />

2.7.2. Kentsel Koruma.............................................................................................. 55<br />

2.7.3. Kentsel Yeniden Geliştirme ............................................................................ 56<br />

2.7.4. Kentsel Yeniden Üretim ................................................................................. 57<br />

2.7.5. Kentsel Yenileme ............................................................................................ 57<br />

2.7.6. Kentsel Soylulaştırma .................................................................................... 61


vi<br />

2.7.7. Kentsel Dönüşüm ........................................................................................... 65<br />

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />

KURAMSAL ÇERÇEVE .................................................................................................... 70<br />

SOSYAL DEVLET ANLAYIġINDAN KÜRESELLEġMEYE KENTLER .................. 70<br />

3.1. SOSYAL DEVLET ................................................................................................... 72<br />

3.2. KÜRESELLEġME .................................................................................................... 75<br />

3.3. KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE SOSYAL DEVLET ANLAYIġINDA ORTAYA ÇIKAN<br />

DÖNÜġÜM .......................................................................................................................... 80<br />

3.3.1. Vatandaş Odaklı Devletten Piyasa Dostu Devlete ......................................... 84<br />

3.3.2. Sosyal Devlet Çözülürken Yükselen Yerellikler ............................................. 88<br />

3.4. KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE KENTLER: SERMAYENĠN KENTLERĠ YENĠDEN<br />

KEġFĠ 91<br />

3.5. KÜRESEL KENTLER ............................................................................................ 100<br />

3.6. YARIġAN KENTLER ............................................................................................. 106<br />

3.7. KÜRESEL YARIġTA PAZARLANAN MEKÂNLAR: META KENTLER .................. 110<br />

3.7.1. Metalaşan Kentlerde Sosyo-Mekânsal Ayrışma ........................................... 116<br />

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM<br />

TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜMÜN YASALAR ÇERÇEVESĠNDE GELĠġĠMĠ<br />

............................................................................................................................................. 124<br />

4.1. 5104 SAYILI KUZEY ANKARA GĠRĠġĠ KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ KANUNU<br />

126<br />

4.2. 5366 SAYILI YIPRANAN TARĠHĠ VE KÜLTÜREL TAġINMAZ VARLIKLARIN<br />

YENĠLENEREK KORUNMASI VE YAġATILMASI HAKKINDA KANUN ........................... 127<br />

4.3. 5393 SAYILI BELEDĠYE KANUNU ...................................................................... 133<br />

4.3.1. Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ....................... 136<br />

4.4. 5216 SAYILI BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ KANUNU ............................................ 141<br />

4.5. DÖNÜġÜM ALANLARI HAKKINDA KANUN TASARISI ....................................... 142<br />

4.6. TOKĠ’NĠN YENĠDEN YAPILANDIRILMASI VE KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDE<br />

TOKĠ 148<br />

4.7. YASAL ÇERÇEVENĠN GENEL DEĞERLENDĠRMESĠ ............................................ 152<br />

BEġĠNCĠ BÖLÜM<br />

TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜM BĠÇĠMLERĠ VE YANSIMALARI ............... 153<br />

5.1. KENTSEL DÖNÜġÜM UYGULAMA ALANLARI .................................................... 154<br />

5.1.1. Konut Alanlarında Kentsel Dönüşüm .......................................................... 155<br />

5.1.2. Kent Merkezlerinde Kentsel Dönüşüm ......................................................... 157<br />

5.1.3. Afet Zararlarını ve Kentsel Riskleri Azaltmak Amaçlı Kentsel Dönüşüm .... 158<br />

5.1.4. Sanayi Alanlarında Kentsel Dönüşüm ......................................................... 160<br />

5.1.5. Liman ve Dok Alanlarında Kentsel Dönüşüm .............................................. 162<br />

5.2. TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJELERĠNĠN YER SEÇĠM SÜREÇLERĠ ... 163<br />

5.3. KENTSEL PAZARDA YER EDĠNME ARACI OLARAK KENTSEL DÖNÜġÜM<br />

PROJELERĠ ...................................................................................................................... 169<br />

5.4. KENTSEL DÖNÜġÜM UYGULAMALARINDA SOYLULAġTIRMANIN ĠZLERĠ:<br />

MEKAN KULLANICILARININ DEĞĠġĠMĠ ......................................................................... 177<br />

5.5. TASFĠYE ETME VE DIġLAMA ARACI OLARAK KENTSEL DÖNÜġÜM ............... 184<br />

5.6. KENTSEL DÖNÜġÜM OLGUSUNA GENEL BĠR BAKIġ ........................................ 192


vii<br />

ALTINCI BÖLÜM<br />

KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE ĠSTANBUL............................................................... 196<br />

6.1. 1980 SONRASI DÖNEMDE TÜRKĠYE’DE YAġANAN DÖNÜġÜM VE KENTLER ... 198<br />

6.2. ĠSTANBUL’UN KÜREDEKĠ KONUMU: KÜRESEL KENT-ULUSLARARASI KENT<br />

TARTIġMALARI ............................................................................................................... 209<br />

6.3. TÜRKĠYE’NĠN KÜRESELLEġME ANAHTARI OLARAK ĠSTANBUL...................... 213<br />

6.4. ĠSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜġÜM.................................................................... 220<br />

YEDĠNCĠ BÖLÜM<br />

ARAġTIRMA BULGULARI: .......................................................................................... 232<br />

BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU MAHALLELERĠNDE KENTSEL DÖNÜġÜM ......... 232<br />

7.1. ARAġTIRMA SAHASININ ÖZELLĠKLERĠ ............................................................. 232<br />

7.2. BULGULAR........................................................................................................... 235<br />

7.2.1. Görüşülen Kişilerin Demografik Özellikleri ................................................ 235<br />

7.2.2. Konut Özellikleri ve Mülkiyet Durumu ........................................................ 237<br />

7.2.3. İstihdam Süreçleri ........................................................................................ 243<br />

7.2.4. Mahallede Yaşam Süreçleri ......................................................................... 254<br />

7.2.5. Kentsel Dönüşüm Süreci .............................................................................. 264<br />

7.2.6. Araştırma Sürecinin Genel Değerlendirmesi ............................................... 288<br />

SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM<br />

SONUÇ VE ÖNERĠLER ................................................................................................... 291<br />

KAYNAKÇA ...................................................................................................................... 307<br />

EKLER ............................................................................................................................... 347<br />

ÖZGEÇMĠġ ....................................................................................................................... 364


viii<br />

TOKĠ<br />

ĠBB<br />

STK<br />

YÖK<br />

ġPO<br />

TMMOB<br />

TÜSĠAD<br />

KISALTMALAR DĠZĠNĠ<br />

T.C. BaĢbakanlık Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı<br />

Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi<br />

Sivil Toplum KuruluĢu<br />

Yüksek Öğretim Kurumu<br />

ġehir Plancıları Odası<br />

Türk Mühendis Ve Mimarlar Odaları Birliği<br />

Türk Sanayicileri Ve ĠĢ Adamları Derneği<br />

DPT T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı<br />

MüsteĢarlığı<br />

DĠE<br />

MSÜ ġPB<br />

IMF<br />

DTÖ<br />

ABD<br />

AEP<br />

TBMM<br />

YAYED<br />

ÇMO<br />

AB<br />

DPA<br />

ĠETT<br />

TÜRK-Ġġ<br />

TMMOB PMO<br />

TMMOB JMO<br />

Devlet Ġstatistik Enstitüsü<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ġehir Ve<br />

Bölge Planlama Bölümü<br />

Uluslararası Para Fonu<br />

Dünya Ticaret Örgütü<br />

Amerika BirleĢik Devletleri<br />

Acil Eylem Planı<br />

Türkiye Büyük Millet Meclisi<br />

Yerel Yönetim AraĢtırma Yardım Ve Eğitim Derneği<br />

Çevre Mühendisleri Odası<br />

Avrupa Birliği<br />

DayanıĢmacı Planlama Atölyesi<br />

Ġstanbul Elektrik Tramvay Ve Tünel ĠĢletmeleri<br />

Türkiye ĠĢçi Sendikaları Konfederasyonu<br />

Türkiye Mühendis Ve Mimarlar Odaları Birliği Peyzaj<br />

Mimarlığı Odası<br />

Türkiye Mühendis Ve Mimarlar Odaları Birliği Jeoloji<br />

Mühendisleri Odası


ix<br />

TABLOLAR DĠZĠNĠ<br />

TABLO 1 KÜRESELLEġME SÜRECĠNE FARKLI EKLEMLENME BĠÇĠMLERĠ VE FARKLI<br />

KENT TĠPLERĠ .......................................................................................................................... 96<br />

TABLO 2. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN DOĞUM YERĠ ....................................................................... 236<br />

TABLO 3. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KONUTUNUN MÜLKĠYET DURUMU ............................... 237<br />

TABLO 4. GÖRÜġÜLEN KĠġĠ MÜLK SAHĠBĠ ĠSE MÜLKÜ EDĠNME BĠÇĠMĠ ......................... 239<br />

TABLO 5. GÖRÜġÜLEN KĠġĠ KĠRACI ĠSE AYLIK KĠRA BEDELĠ ............................................ 240<br />

TABLO 6. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KONUT KULLANIM ALANI ............................................... 241<br />

TABLO 7. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KONUT ODA SAYISI ........................................................... 242<br />

TABLO 8. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN NE Ġġ YAPTIĞI ...................................................................... 243<br />

TABLO 9. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN DAHA ÖNCE ÇALIġTIĞI/ġU AN ÇALIġMAKTA OLDUĞU<br />

ĠġĠ NASIL BULDUĞU ............................................................................................................. 244<br />

TABLO 10. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENDĠSĠ DIġINDA HANE HALKINDAN VARSA GELĠR<br />

SAĞLAYAN KĠġĠNĠN YAPTIĞI Ġġ ........................................................................................ 245<br />

TABLO 11. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN TOPLAM HANE GELĠRĠ .................................................... 247<br />

TABLO 12. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN VE EVDE VARSA DĠĞER ÇALIġANLARIN ĠġE NASIL<br />

GĠDĠP GELDĠĞĠ ....................................................................................................................... 249<br />

TABLO 13. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN VE EVDE VARSA DĠĞER ÇALIġANLARIN ĠġE NE<br />

KADAR ZAMANDA GĠDĠP GELDĠĞĠ ................................................................................... 250<br />

TABLO 14. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN VE EVDE VARSA DĠĞER ÇALIġANLARIN ĠġE GĠDĠġ<br />

GELĠġ TOPLAM MASRAFLARI ............................................................................................ 252<br />

TABLO 15. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN BU MAHALLEDEN ÖNCE ĠKAMET ETTĠĞĠ YER .......... 254<br />

TABLO 16. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN DAHA ÖNCE ĠKAMET ETTĠĞĠ YERDEN AYRILMA<br />

SEBEBĠ ..................................................................................................................................... 255<br />

TABLO 17. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KAÇ YILDIR GÖRÜġMENĠN YAPILDIĞI MAHALLEDE<br />

OTURDUĞU............................................................................................................................. 256<br />

TABLO 18. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN BU MAHALLEYĠ SEÇME NEDENĠ .................................. 257<br />

TABLO 19. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN ġU ANDA OTURDUĞU KONUTTAN MEMNUN OLUP<br />

OLMAMA NEDENĠ ................................................................................................................. 258<br />

TABLO 20. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN YAġADIĞI ÇEVREDEN MEMNUN OLUP OLMAMA<br />

NEDENĠ .................................................................................................................................... 259<br />

TABLO 21. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KOMġULARIYLA NE SIKLIKLA BĠR ARAYA GELDĠĞĠ<br />

................................................................................................................................................... 260<br />

TABLO 22. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KOMġULARIYLA EN ÇOK YARDIMLAġTIĞI KONU . 261<br />

TABLO 23. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN AKRABALARIYLA GÖRÜġME SIKLIĞI ......................... 262<br />

TABLO 24. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN EV ALIġVERĠġĠNĠ NEREDEN YAPTIĞI .......................... 263<br />

TABLO 25. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDA RESMĠ<br />

KURUMLAR TARAFINDAN BĠLGĠ VERĠLĠP VERĠLMEDĠĞĠ........................................... 264<br />

TABLO 26. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNE ĠLĠġKĠN PROJE<br />

HAZIRLANIRKEN FĠKRĠNĠN SORULUP SORULMADIĞI ................................................ 264<br />

TABLO 27. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN PROJE SÜRECĠNDE SÖZ SAHĠBĠ OLUP OLMADIĞI .... 265<br />

TABLO 28. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDA NASIL BĠLGĠ<br />

EDĠNDĠĞĠ ................................................................................................................................. 266<br />

TABLO 29. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDAKĠ<br />

BĠLGĠSĠNĠN ĠÇERĠĞĠ .............................................................................................................. 267<br />

TABLO 30. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNDEN NE KADAR<br />

ZAMANDIR HABERĠ OLDUĞU ............................................................................................ 268<br />

TABLO 31. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDA NE<br />

DÜġÜNDÜĞÜ .......................................................................................................................... 269


TABLO 32. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ DOĞRULTUSUNDA NE<br />

YAPMAYI DÜġÜNDÜĞÜ ...................................................................................................... 271<br />

TABLO 33. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE GÖRE OTURDUĞU MAHALLEDE YAġAYANLARIN<br />

KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDEN NASIL ETKĠLENECEKLERĠ ................................ 272<br />

TABLO 34. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN OTURDUĞU MAHALLEDE YAġAYANLARIN KENTSEL<br />

DÖNÜġÜME YÖNELĠK TUTUMLARI HAKKINDA NE DÜġÜNDÜĞÜ ........................... 274<br />

TABLO 35. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDE NELER YAġADIĞI<br />

.................................................................................................................................................. .275<br />

TABLO 36. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN OTURDUĞU MAHALLEDE KENTSEL DÖNÜġÜM<br />

SÜRECĠNDE NELER YAġANDIĞI ........................................................................................ 276<br />

TABLO 37. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN ġU AN OTURDUĞU EVĠN BULUNDUĞU ALANIN<br />

KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDE DEĞER KAZANIP KAZANMAYACAĞI<br />

HAKKINDAKĠ GÖRÜġÜ ........................................................................................................ 277<br />

TABLO 38. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ KAPSAMINDA NASIL BĠR<br />

TEKLĠF YAPILDIĞI ................................................................................................................ 278<br />

TABLO 39. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ KAPSAMINDA YAPILAN<br />

TEKLĠF HAKKINDA NE DÜġÜNDÜĞÜ .............................................................................. 279<br />

TABLO 40. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENDĠSĠNE YAPILAN TEKLĠFLE MEVCUT<br />

KOġULLARINI KARġILAġTIRDIĞINDA NE DÜġÜNDÜĞÜ ............................................ 280<br />

TABLO 41. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNĠN BAġ AKTÖRÜ<br />

OLARAK KĠMĠ GÖRDÜĞÜ ................................................................................................... 281<br />

TABLO 42. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNĠ HAZIRLAMIġ OLAN<br />

BELEDĠYE BAġKANINA OY VERĠP VERMEDĠĞĠ ............................................................. 282<br />

TABLO 43. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN SÖZ HAKKI OLSA MAHALLESĠNE YÖNELĠK NASIL BĠR<br />

UYGULAMA YAPILMASINI ĠSTEDĠĞĠ ............................................................................... 283<br />

TABLO 44. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN HANGĠ KOġULLARDA KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNĠ<br />

KABUL EDECEĞĠ ................................................................................................................... 284<br />

TABLO 45. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ ĠLE OTURDUĞU<br />

MAHALLENĠN NASIL DÖNÜġECEĞĠNĠ DÜġÜNDÜĞÜ ................................................... 286<br />

x


1<br />

GĠRĠġ<br />

Nüfusun belirli bir mekânsal ölçekte yoğunlaĢmasına yol açan Tarım Devrimi<br />

ile birlikte insanın yerleĢikleĢmesinin de temelleri atılmıĢ ve böylelikle insanlık tarihi<br />

de kentlerin tarihi ile birlikte anılmaya baĢlanmıĢtır. Kentlerin varlığı ve geliĢimi<br />

toplumların geliĢmiĢlik ölçütü olarak algılanmıĢ ve medeniyet tarihi kentler<br />

çerçevesinde ele alınmıĢtır.<br />

YerleĢik yaĢama geçilmesiyle birlikte toplumsal yaĢantıda en önemli<br />

mekânsal ölçek haline gelen kentler, toplumların üretim ve yönetim tarzlarındaki<br />

değiĢimlere paralel olarak tarihsel süreç içinde dönüĢümler geçirerek günümüze<br />

kadar gelmiĢlerdir. Ortaya çıkıĢından günümüze kadar ekonomik, politik, sosyal ve<br />

fiziksel niteliklerinde değiĢikliğe uğrayan kentlerin günümüzdeki anlamıyla<br />

tartıĢılması süreci ise Sanayi Devrimi‟nden sonra baĢlamıĢtır. Bu dönemde üretim<br />

tarzının köklü bir değiĢime uğraması ve sanayinin kentlerde yoğunlaĢmasına paralel<br />

olarak kentli nüfus da önemli oranda artmıĢtır. Tarımsal faaliyetlerden kopan oldukça<br />

geniĢ bir nüfus, sanayiye dayalı üretimin yoğunlaĢtığı kentlere yönelmiĢ ve kentler<br />

üretimin örgütlendiği mekânsal ölçekler haline gelmiĢlerdir. Kapitalist sistemin<br />

kendini var ettiği ve yenileme/geliĢme aracı olarak gördüğü kentler, Sanayi Devrimi<br />

ile birlikte metaların akıĢ sistemlerinde yer alma biçimlerine göre tanımlanmaya<br />

baĢlamıĢlardır. UlaĢım akslarına, su, enerji ve hammadde kaynaklarına<br />

ulaĢılabilirlikleri doğrultusunda değer kazanan ve üretim merkezi olan kentlerde,<br />

üretimin örgütlenmesi için emek ve hammadde/enerji yoğunluğunun bulunması<br />

gerekli/yeterli temel kriter olarak görülmüĢtür. Bu kritere sahip kentler sermayenin<br />

yöneldiği ve yeniden üretilerek yönetildiği mekânlar olarak önem kazanmıĢlardır. Bir<br />

diğer ifade ile Sanayi Devrimi sonrasında kentleri biçimlendiren ve kentlere önem<br />

kazandıran etkenler, sanayinin yani sermayenin yer seçim kriterleri olmuĢtur.<br />

Kent üzerine yapılan çalıĢmalarda üzerinde durulan noktalar tarihsel süreç<br />

içinde farklılıklar göstermiĢtir. Ġçinde bulunduğu dönemin özelliklerine göre ticaret,<br />

üretim, yönetim, din hiyerarĢisi gibi etkenler ve bu etkenlere yön veren güçlerin<br />

(sermaye, kral-derebeyi-imparator, papa-halife) konumlanıĢına göre önem kazanan


2<br />

kentler, günümüzde ise küresel sermayenin etkisi doğrultusunda ortaya çıkan dünya<br />

kenti, küresel kent, yarıĢmacı kent vb tanım ve geliĢmeler doğrultusunda ele<br />

alınmaktadır.<br />

Sermayenin geliĢim ve varlığını sürdürebileceği mekân olarak keĢfettiği<br />

kentler, bu özelliğini günümüzde de korumakla birlikte değiĢime de uğramaktadırlar.<br />

Günümüzde üretim biçimlerinde, üretilen ürünlerde ve hizmetlerde, bunların akıĢ<br />

biçimlerinde ortaya çıkan dönüĢüme, yani kapitalizmin dönüĢümüne paralel olarak,<br />

kentlerin konumları ve görevleri de değiĢmektedir. Tarihsel süreç içinde dönemsel<br />

olarak yaĢadığı derin krizlerden kendisini sürekli yenileyerek çıkan kapitalist sistem,<br />

1980 sonrası dönemde de 1970‟lerde yaĢadığı krizlerin etkisini silmek adına<br />

kendisini yeniden yapılandırmıĢ ve bu dönemde kapitalist sistemin yeni biçimi<br />

küreselleĢme söylemiyle karĢımıza çıkmıĢtır. Neoliberal anlayıĢtan beslenen<br />

küreselleĢme; ulaĢım, haberleĢme, taĢımacılık gibi alanlarda yaĢanan geliĢmeler<br />

sayesinde sermayenin sınır tanımaksızın dolanımının önünün açılmasını<br />

hedeflemektedir. Günümüzün hâkim görüĢü olan neoliberal küreselleĢme söylemi,<br />

ulus devletin artık egemenliğini yitirdiğini ve küresel ekonominin ulus devlet<br />

sınırları içinde değil yeni bir mekânsal mantıkla organize edildiğini ileri sürmektedir.<br />

Önceleri ulus-devletler aracılığı ile gerçekleĢtirilen sermaye, mal, hizmet ve bilgi<br />

akıĢları artık kentler aracılığı ile gerçekleĢtirilmeye baĢlamıĢtır. Etkinliğini günden<br />

güne arttıran neoliberal küreselleĢme politikalarının etkisiyle kentsel mekân,<br />

günümüzde sermaye birikiminin kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Sermaye ve<br />

aktörlerinin sınır tanımaksızın serbestçe hareket edebildiği ve ulus devletin<br />

etkinliğinin azaldığı söyleminin egemen olduğu günümüzde, küresel ya da bölgesel<br />

ölçekte ekonomik etkinliğin ve karar verme mekanizmalarının merkezi olarak<br />

karĢımıza kentler çıkmakta ve bu kentler; küresel kent olarak adlandırılmaktadır.<br />

Sermaye açısından her dönem önem taĢıyan kentler, günümüzde üretimin<br />

örgütlendiği mekânlar olmalarının ötesinde küresel ekonominin kalbinin attığı,<br />

kontrol edildiği ve yönetildiği mekânlar haline gelmektedirler. Bir diğer ifade ile<br />

belli sayıdaki kent, küresel kent niteliğine bürünerek, dünya ölçeğinde karar alma ve<br />

uygulama süreçlerine yön verir duruma gelmiĢtir.<br />

Günümüzde kentler ve kent yöneticileri yaĢanan sosyo-ekonomik<br />

değiĢimlerle birlikte, ulusal ekonomileri de aĢarak küresel ekonominin birer aktörü


3<br />

haline gelmiĢler ve konumlarına/etkinliklerine göre kentler hiyerarĢisinde yer edinme<br />

çabasına girmiĢlerdir. Dünya genelinde küresel kent olarak adlandırılan az sayıda<br />

kentin ortak özelliği olarak, geliĢmiĢ ülkelerde yer almaları ve tarihsel geçmiĢlerinde<br />

kapitalist sermayenin birikim mekânları olmaları karĢımıza çıkmaktadır. Bir kentin<br />

küresel kentler arasındaki konumunu sermayenin o kentte konuĢlanma biçim ve<br />

yoğunluğu belirlemektedir. Kentin küresel sermayeye sunduğu olanaklar ve küresel<br />

ekonomide oynadığı rol, küresel kentler hiyerarĢisinde kente yer açmaktadır.<br />

Sermayeye sunulan olanakların baĢında gerekli altyapının varlığı, yeni yatırım<br />

alanlarının ve kentsel arazilerin oluĢturulması, küresel sermaye için çalıĢan aktörlere<br />

yeterli derecede iĢ, alıĢveriĢ merkezleri, kültürel faaliyet alanları sağlanması ve lüks<br />

konutların varlığı gibi özelliklere sahip olunması vurgulanmaktadır. Ekonominin<br />

küreselleĢtiği günümüz dünyasında her ne kadar belli baĢlı kentler küresel kent<br />

olarak adlandırılsa da özellikle azgeliĢmiĢ ülkelere sermayeye gerekli kolaylıklar,<br />

altyapı hizmetleri, yatırım ve yaĢam alanları sunan kentlere sahip olmaları<br />

durumunda küresel süreçlerde yer alabilecekleri ve bu kentlerin küresel kent<br />

kategorisine dâhil olabilecekleri doktrine edilmektedir.<br />

AzgeliĢmiĢ ülke hükümetleri ve kent yöneticileri, küresel süreçlere dâhil<br />

olabilmek adına küresel sermaye açısından en cazip olduğu düĢünülen kentlerine<br />

yönelik politikalar geliĢtirmekte ve belli baĢlı kentlerini sermaye açısından tercih<br />

edilir kılma çabalarına yönelmektedirler. Küresel sermayeyi çekebilmek ve kalıcı<br />

kılabilmek adına hayata geçirilen uygulamalar ve harcanan yoğun çabalar küresel<br />

kent olma adına kentler arasında bir yarıĢa neden olmaktadır. Kentleri bu yarıĢta öne<br />

geçirmek adına ulusaĢırı iĢ merkezleri, alıĢveriĢ merkezleri, lüks konut alanları,<br />

uluslararası havaalanı, fuar alanları, teknoparklar, oteller vb yapılar ardı ardına inĢa<br />

edilmekte ve kentler pazarlanabilir birer meta oldukları anlayıĢı çerçevesinde sosyal,<br />

kültürel, toplumsal tüm kazanımları ve birikimleri göz ardı edilerek yeniden<br />

yapılandırılmaktadırlar. Küresel kent olabilme yarıĢında kentler; tarihi, kültürel,<br />

sosyal, doğal, çevresel vb. değerlerinden ve varlıklarından dahi ödün vermeye razı<br />

olmaktadırlar.<br />

Türkiye‟de de küresel süreçlere eklemlenmenin aracı ve küresel kent<br />

potansiyeli taĢıyan kent olarak Ġstanbul görülmektedir. Tarihsel süreçte uluslararası<br />

anlamda her zaman gözde bir kent olan Ġstanbul, önüne küresel kent olma hedefi


4<br />

konularak son yıllarda adeta yeniden yapılandırılmaktadır. Kentin küresel kent<br />

yapılma vizyonu doğrultusunda iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks oteller ve konut<br />

alanları vb inĢa edilmekte ve bu alanların inĢa edilebilmesi için yeterli kentsel arsa<br />

stoku bulunmadığından, arsa talebini karĢılayacak yeni politikalar geliĢtirilmektedir.<br />

Bu politikaların günümüz pratiğine yansımaları ise kentsel dönüĢüm projeleri<br />

olmaktadır. Özellikle TOKĠ ve ĠBB bu doğrultuda Ġstanbul‟un küresel kent olma<br />

hedefinin gerçekleĢtirilmesi ve kente yeni bir imaj kazandırılarak küresel sermaye<br />

açısından cazip bir yatırım alanı olabilmesi için kentsel dönüĢüm projelerinin temel<br />

anahtar olduğunu sıklıkla vurgulamaktadırlar. Ġstanbul genelinde hazırlanan ve<br />

uygulamaya konulan kentsel dönüĢüm projelerinin, dönüĢüm alanı olarak kent içi<br />

eski yerleĢim merkezlerinin yanı sıra yoğun olarak gecekondu bölgelerini kapsadığı<br />

görülmektedir.<br />

Türkiye gibi ülkelerde kentleĢme, modernleĢme ve kalkınma açılarından<br />

oldukça önemli bir yere sahiptir. KentleĢme, geliĢme ile eĢdeğer kabul<br />

edilebilmektedir. Öyle ki, kentleĢme hızlı, çarpık ve gecekondulaĢma Ģeklinde<br />

gerçekleĢmesine karĢın 1990‟lara kadar olumlu görülmüĢtür. Türkiye‟de kentleĢme<br />

geliĢmiĢ Batı ülkelerindekilerden farklı bir biçimde gerçekleĢmiĢtir. Batıda<br />

sanayileĢmeyle paralel biçimde gerçekleĢirken, Türkiye vb azgeliĢmiĢ/geliĢmekte<br />

olan ülkelerde kentleĢme, sanayileĢmeden bağımsız bir biçimde ilerlemiĢtir. II.<br />

Dünya SavaĢı sonrası kentleĢme oranı hızla artarken, sanayinin dolayısıyla istihdam<br />

olanaklarının yetersizliği iĢ süreçlerinde, konut sayısının düĢüklüğü ise yerleĢme<br />

süreçlerinde kente yeni gelen kesimlerin sıkıntılar yaĢamasına neden olmuĢ ve kötü<br />

yaĢam koĢullarıyla karĢı karĢıya kalmalarına yol açmıĢtır. Bu süreçte kentle formel<br />

yollardan bütünleĢemeyen yeni kentliler, sorunlarına formel olmayan yollardan<br />

çözüm aramıĢlardır. Konut sorununu yasal olmayan yollardan, gecekondular inĢa<br />

ederek çözen bu kesim, iĢ sorununu da enformel/türedi iĢlere yönelerek ya da yeni iĢ<br />

alanları yaratarak çözmeye çalıĢmıĢlardır. Emek yoğun üretimin olduğu bu dönemde,<br />

gerek konut gerekse istihdam sorununu devlete ek bir yük getirmeden çözen bu<br />

kesimin dönem dönem çıkarılan imar afları ve yapılan yasal düzenlemelerle<br />

desteklendiği bile ifade edilebilir.<br />

Küresel kentler ya da küresel kent olma çabasındaki kentler, sanayinin kent<br />

merkezlerinin dıĢına itilmesi sonucunda finans, bankacılık, hukuki ve idari hizmetler,


5<br />

reklâmcılık, turizm, ticaret, biliĢim vb farklı hizmet sektörlerinde geliĢme<br />

gösterirlerken, bu kentlerde talep edilen emekte de farklı nitelikler aranmaktadır. Bu<br />

sektörlerde yüksek nitelikli profesyonel emeğe olan talep hızla artarken, hizmetler<br />

sektöründe düĢük ücretle çalıĢacak kesim dıĢındaki emek çok da<br />

önemsenmemektedir. Küresel kent olma/yapılma çabasındaki Ġstanbul‟da da bir<br />

yandan üretim biçimleri değiĢirken bir yandan da değiĢen iĢgücüne yönelik yeni iĢ ve<br />

yaĢam alanları oluĢturulmaya çalıĢılmaktadır. Bu çabalar beraberinde iĢ ve ofis<br />

merkezlerinin, alıĢveriĢ ve eğlence merkezlerinin, bu merkezleri kullanan ve<br />

buralarda çalıĢanların barınma ihtiyacını karĢılamaya yönelik lüks konut alanlarının<br />

ve otellerin yapımı için kentsel dönüĢümü gerekli kılmaktadır. Kentlere göçün ilk<br />

baĢladığı 1950‟li yıllarda kentleri çevreleyen gecekondu bölgeleri, süreç içinde<br />

kentlerin dıĢa doğru büyümesiyle kent merkezine yakın alanlar konumuna<br />

gelmiĢlerdir. Bir yandan emek yoğun sanayinin kent dıĢına çıkarılmasıyla bu<br />

sektörde çalıĢan kesimlere ihtiyacın kalmaması diğer yandan da küresel sermaye ve<br />

aktörleri için yeni iĢ ve yaĢam alanları oluĢturmak için kentsel alanlara ihtiyaç<br />

duyulması nedeniyle günümüzde gecekondu bölgeleri hedef haline gelmiĢ<br />

durumdadır.<br />

Ülkemizde yakın dönemde hemen her kentte uygulanan ve sıklıkla duymaya<br />

baĢladığımız bir kentsel politika olan kentsel dönüĢüm projeleri, dünyada özellikle<br />

iĢlev yitiren alanlara ve yerleĢim yerlerine yeniden iĢlev kazandırma kaygısıyla<br />

hayata geçirilmiĢtir. Özellikle Batı Avrupa‟da II. Dünya SavaĢı‟nın izlerini silmek ve<br />

yıkılan alanları yeniden kazandırmak amacıyla kentlere müdahaleyi içeren bu<br />

uygulamalar, temelde kentlileri göz önünde bulundurarak yaĢam alanlarında<br />

iyileĢtirme yapma kaygısıyla oluĢturulmuĢtur. Yakın dönemde Türkiye‟de hayata<br />

geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri ise kentsel alanlara yeni iĢlevler kazandırma<br />

çabalarının izlerini taĢırken, kentlerde yaĢayanların da değiĢmesine neden<br />

olmaktadır. Ülkemizde hemen her kentte hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri<br />

özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiĢ kentler söz konusu olduğunda<br />

baĢlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olarak karĢımıza çıkmaktadır. Plansız ve<br />

kontrolsüz mekansal geliĢmenin özellikle kentli yoksul kesimler açısından ortaya<br />

çıkardığı kötü yaĢam ve barınma koĢullarının dönüĢüm projeleriyle iyileĢtirileceği<br />

söylemi yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Ancak bu çalıĢma kapsamında ele


6<br />

alınan BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahalleri de dâhil olmak üzere, ülke genelinde<br />

hazırlanan ve uygulanan kentsel dönüĢüm projelerinde kentlerin fiziksel ve<br />

ekonomik özelliklerinin ön plana çıktığı ve sosyal-kültürel dokunun göz ardı<br />

edilebildiği görülmektedir. Kentsel alanlardaki ekonomik, kültürel, sosyal, fiziksel ve<br />

toplumsal boyutları bir bütün dâhilinde ele alması gereken kentsel dönüĢüm projeleri,<br />

aynı zamanda kentteki tüm aktörleri de paydaĢ kılmalıdır. Bu bağlamda kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin kamu-özel sektör birimleri, sivil toplum kuruluĢları, farklı<br />

meslek grupları ve dönüĢüm alanı ilan edilen mekânsal ölçeklerde yaĢayan yerel<br />

halkı da içerecek ve tüm bu aktörleri projenin hazırlanması, uygulanması ve<br />

sonlandırılması sürecinde etkin kılacak biçimde hazırlanması gerekmektedir.<br />

Ancak özelde Ġstanbul genelde ise tüm ülkede hayata geçirilen kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin ortak özelliklerinin yoksul ve iĢçi kesimlerin yaĢam alanı olan<br />

gecekondu bölgelerini hedef alan olarak seçmelerinin yanı sıra; dönüĢüm alanlarında<br />

yaĢayan kesimlerin görüĢ, talep ve önerileri dikkate alınmaksızın ve bu kesimler<br />

hazırlama ve uygulama süreçlerine dahil edilmeksizin uygulanması olduğu<br />

görülmektedir. Çoğu kez yerel yönetim-TOKĠ iĢbirliğinde hazırlanan ve uygulamaya<br />

geçileceği aĢamada kamuoyu ile paylaĢılan kentsel dönüĢüm projeleri bu özellikleri<br />

nedeniyle eksik kalmaktadır. Bu çalıĢmada halk katılımını sağlamayan proje<br />

örneklerinden biri olan Ġstanbul Maltepe Ġlçesi‟ndeki BaĢıbüyük ve Gülsuyu<br />

Mahallerini bu mahallelerde gerçekleĢtirilen kentsel dönüĢüm projelerini konu<br />

edinmektedir. Yakın dönemin en yaygın kentsel politikası olan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin ortaya çıkıĢ süreci ve olası sonuçlarının yanı sıra, projelerin uygulama<br />

süreçlerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl etkileyebileceği, sosyo-kültürel<br />

hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine iliĢkin olası etkileri ve sonuçları<br />

incelenmektedir. Her iki mahallede yaĢayan kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine<br />

iliĢkin algıları, görüĢleri, değerlendirmeleri, önerileri ve beklentileri ele alınmaktadır.<br />

Genel olarak çalıĢma bir kamu politikası olarak kentsel dönüĢüm projelerinin neden<br />

ve sonuçlarından çok, politikanın uygulama sürecine ve bir bütün olarak<br />

uygulamadan doğrudan etkilenen kesimlerin yaĢam süreçlerine ve kentsel<br />

dönüĢümün bu süreçlere etkileri üzerine odaklanmaktadır.


7<br />

BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />

ARAġTIRMA KONUSU VE YÖNTEMĠ<br />

Bu bölümde araĢtırmanın konusu, sorusu, amacı, yararı ve önemine yer<br />

verilmekte; çalıĢmanın diğer çalıĢmalardan farklı yönleri üzerinde durulmakta ve<br />

çalıĢmanın temel amacı ifade edilmektedir. Ayrıca çalıĢmada ortaya konulan<br />

kavramsal ve kuramsal çerçeve genel özellikleri kapsamında tanımlanmaktadır.<br />

AraĢtırma sürecinde nasıl bir yol izlendiğine yer verilen araĢtırma yöntemi alt<br />

baĢlığında araĢtırmanın varsayımları belirlenmekte ve bağımlı-bağımsız değiĢkenler<br />

belirtilmektedir. Aynı alt baĢlıkta araĢtırmanın kapsam ve örneklemi, veri toplama<br />

teknikleri, kaynakları ve elde edilen verilerin değerlendirme yöntemi ortaya<br />

konmaktadır.<br />

1.1. AraĢtırmanın Konusu<br />

AraĢtırmanın konusunu Ġstanbul Maltepe ilçesinde kentsel dönüĢüm alanı ilan<br />

edilen BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri<br />

ile kentsel dönüĢümün etkileri ve mahalle sakinlerinin süreci algılama ve<br />

değerlendirme biçimleri oluĢturmaktadır.<br />

1980 sonrası dönemde üretim biçimlerinde yaĢanan dönüĢüm ve sermayenin<br />

yeni yatırım alanı olarak kentlere yönelmesiyle birlikte gecekondular ve gecekondulu<br />

nüfusa yaklaĢım da değiĢmeye baĢlamıĢtır. 1980‟lerden itibaren giderek yaygınlaĢan<br />

ve hâkim ideoloji haline gelen küreselleĢme ve yeni sağ liberal politikalar kentleri de<br />

etkisi altına almıĢtır. Bu süreçte özellikle küresel sermayenin hedefi haline gelmiĢ<br />

olan kentlerde (küresel kent, dünya kenti vb ifadelerle de anılan kentler), devletlerin<br />

ve sermayenin küresel çıkar ve politikalarını korumak adına yeniden iskân projeleri<br />

üretilmiĢ, tabiri yerindeyse sermayeye yer açmak için yerel olanın yerinden edilmesi<br />

konusunda giriĢimler hız kazanmıĢtır. Sermaye kesimi için 1970‟li yıllara kadar en<br />

karlı yatırım alanı iç pazara dönük sanayi üretimiyken, 1980‟li ve 1990‟lı yıllar sahip<br />

olunan arsaların üzerine lüks konutlar, oteller, iĢ merkezleri vb inĢa ederek,<br />

tarihi/kültürel mekânların restorasyonuyla paraya para katma ve daha büyük karlar<br />

elde etmek için yeni arsalar elde etme zamanı haline gelmiĢtir. Bu dönemde sanayi


8<br />

hizmetleri yavaĢ yavaĢ kent dıĢına taĢınırken, kent merkezlerinde kalan eski<br />

fabrikaların arsaları kadar onları çevreleyen gecekondular ve arsaları ile yoksul ve<br />

marjinal kesimlerin yaĢadığı kent içi eski alanlar çok değerli hale gelmiĢtir (Sönmez,<br />

1996: 76–77, 84). Kentlere göçün ilk baĢladığı 1950‟li yıllarda kentleri çevreleyen<br />

gecekondu bölgeleri, süreç içinde kentlerin dıĢa doğru büyümesiyle kent merkezine<br />

yakın alanlar konumuna gelmiĢlerdir. Günümüzde ise kent merkezinde yer edinmek<br />

isteyen sermayenin temel hedefi ve öncelikle elde edilmek istenen alanlar<br />

halindedirler. Gerek Türkiye‟de gerekse aynı toplumsal tecrübelere sahip olan ve<br />

kentleĢme açısından benzer süreçlerden geçmiĢ ülkelerde yakın dönemde yapılan<br />

kentsel dönüĢüm tartıĢmalarının odak noktasını da yoksul kesimlerin yaĢadığı<br />

gecekondu bölgeleri oluĢturmaktadır.<br />

Önceleri gecekonduya yönelik çözüm arayıcı ya da affedici özellikler taĢıyan<br />

politik tutum ve tercihler, günümüzde yıkma ve yok etme tutumu çerçevesinde<br />

değerlendirilmektedir. Günümüz gecekondu politikalarında önceki dönemlerden bir<br />

kopuĢ ve bir kırılma olduğu, gecekonduları ve gecekonduluları dıĢlayan bir anlayıĢın<br />

hâkim hale geldiği görülmektedir. Günümüz politikalarına damgasını vuran dıĢlayıcı<br />

söylemin temel nedeni gecekondu alanlarının sermaye açısından yeni yatırım alanları<br />

olarak önem kazanmıĢ olmasıdır. Sermaye birikim süreçleri açısından kentin önemli<br />

ve merkezi noktalarına yakın olan gecekondu mahallelerinin değiĢim değeri önem<br />

kazanmaya baĢlamıĢtır. Bir yandan barınma ihtiyacını karĢılayan yapılar olma<br />

özelliğini kaybeden diğer yandan da sanayi açısından ucuz iĢgücü sağlama iĢlevini<br />

yitiren gecekondular gözden çıkarılırken; gecekondu bölgeleri de küresel sermayenin<br />

çekim alanları olarak yeniden yapılandırılmaya çalıĢılmaktadır. Bu yeniden<br />

yapılandırma sürecinde, gecekondulu nüfusun yaĢanabilir kıldıkları yaĢam alanlarını<br />

terk etmeleri ve kentlere yeni bir görünüm kazandırılması söylemi yoğun bir biçimde<br />

vurgulanmaya baĢlamıĢtır (Aslan, 2007a: 129).<br />

Tarihsel süreçte sorunlu bir yapıya sahip olduğu gerçeği göz ardı edilemeyecek<br />

Türkiye kentlerinde, çarpık yapılaĢma ve sağlıksız kentleĢmeye çözüm olarak son<br />

yıllarda kentsel dönüĢüm projeleri gösterilmektedir. Bu doğrultuda yerel yönetimler<br />

ve TOKĠ iĢbirliği ile kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve hızla uygulamaya<br />

konulmaktadır. DönüĢüm alanı ilan edilen yerler ise genellikle yoksul ve marjinal<br />

kesimlerin yaĢamakta olduğu gecekondu bölgeleri ve eski kent merkezleri


9<br />

olmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin dikkat çeken en önemli özelliği ise<br />

dönüĢüm alanında yaĢayan kesimlerin proje hazırlandıktan ve uygulama kararı<br />

alındıktan sonra sürece dahil edilmeleridir. Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında<br />

yaĢamakta olan kiĢilerin yaĢam alanlarını doğrudan etkileyecek uygulamalara iliĢkin<br />

görüĢ, beklenti ve önerileri alınmamakta yani mahalle sakinlerine söz hakkı<br />

tanınmamaktadır. Bu çalıĢmada da yukarıda sayılan süreçleri yaĢayan BaĢıbüyük ve<br />

Gülsuyu mahallelerinde yaĢamakta olan kesimlerin kentsel dönüĢüm uygulamalarına<br />

iliĢkin görüĢ, beklenti, öneri ve talepleri saptanmaya çalıĢılmaktadır. ÇalıĢma aynı<br />

zamanda kentsel dönüĢüm projelerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl<br />

etkileyebileceği, sosyo-kültürel hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine<br />

iliĢkin olası etkileri ve sonuçlarını da ortaya koymaya çalıĢmaktadır. Kentsel<br />

dönüĢüme iliĢkin çalıĢmalara bakıldığında genellikle projelerin tamamlandığı ya da<br />

tamamlanmak üzere olduğu alanlarda yoğunlaĢıldığı, sürecin hemen baĢında<br />

dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimlerin görüĢlerini saptamaya yönelik<br />

çalıĢmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Bir diğer ifade ile konuya iliĢkin<br />

çalıĢmalar genellikle neden ve sonuçlara odaklanmakta ve sürece iliĢkin<br />

değerlendirmeler yapılamamaktadır. Genel olarak çalıĢma bir kamu politikası olarak<br />

kentsel dönüĢüm projelerinin neden ve sonuçlarından çok, politikanın uygulama<br />

sürecine ve bir bütün olarak uygulamadan doğrudan etkilenen kesimlerin yaĢam<br />

süreçlerine odaklanmaktadır. Bu nedenle bir kamu politikasından doğrudan etkilenen<br />

kesimlerin süreç hakkındaki görüĢlerine ve beklentilerine odaklanmıĢ olan bu<br />

çalıĢmanın kentleĢme literatürü açısından önem taĢıdığı düĢünülmektedir.<br />

1.2. AraĢtırma Sorusu<br />

Yukarıda belirtilen konu çerçevesinde çalıĢmanın araĢtırma soruları aĢağıdaki<br />

gibi belirlenmiĢtir.<br />

Ana Soru: Küresel piyasalarla görece eklemlenmiş bir kent olan ve bu<br />

konumu güçlendirilmek istenen İstanbul’da (Maltepe İlçesi Başıbüyük ve Gülsuyu<br />

Mahalleleri) gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projeleri, İstanbul’u daha cazip hale<br />

getirme amacını toplumsal açıdan sorunlara yol açmadan ve katılımcı bir biçimde<br />

gerçekleştirebilmekte midir?<br />

Alt Soru 1: Kentsel Dönüşüm Projelerinin uygulanması katılımcı yöntemlerle<br />

gerçekleştirilmekte midir?


10<br />

Alt Soru 2: Kentsel Dönüşüm Projeleri sadece fiziksel dönüşüm projeleri<br />

olarak mı algılanmaktadır?<br />

Alt Soru 3: Kentsel Dönüşüm Projeleri yönetsel ve sosyo-ekonomik açılardan<br />

dışlayıcı ve ayrıştırıcı sonuçlar ortaya koymakta mıdır?<br />

1.3. AraĢtırmanın Amacı ve Önemi<br />

AraĢtırmanın en önemli özelliği kentsel dönüĢüm kavramını kamu yönetimi<br />

ve kamu politikası oluĢturma süreci açısından ele alacak olmasıdır. GeliĢmiĢ<br />

ülkelerde özellikle Batı Avrupa ve Amerika‟da kentsel dönüĢüm/yeniden<br />

yapılandırma süreçleri 1950‟li yıllardan beri yaĢanmaktadır. Bu anlamda bu ülkeler<br />

farklı aktörlerin katılımıyla kentlerini yeniden yapılandırmakta ve dönüĢtürmektedir.<br />

Ülkemizde ise kentleĢme uzun yıllardır sorunlu bir alan olmasına karĢın, kentlere ve<br />

kentleĢmeye yönelik politikalar ya hiç geliĢtirilmemiĢ ya da siyasi kaygı taĢıyan af<br />

vb uygulamalarla geçici müdahaleler söz konusu olmuĢtur. Kentbilim yazınında<br />

1950‟li yıllardan itibaren sorunlu bir yapıya sahip olduğu vurgulanan Türkiye<br />

kentleĢmesinin baĢta gecekondu olmak üzere tüm sorunlarına yönelik çözüm olarak<br />

yakın dönemde kentsel dönüĢüm projeleri öne sürülmektedir. Kentsel dönüĢüm tüm<br />

kent aktörlerinin katılımıyla gerçekleĢmesi (merkezi ve yerel yöneticiler, dönüĢüm<br />

alanında yaĢayanlar, sivil toplum kuruluĢları, akademik çevre) gereken bir<br />

demokratik karar alma ve siyasa oluĢturma sürecidir. Uygulama örneklerine<br />

bakıldığında ise kentsel dönüĢüm projelerinin; oluĢturma ve uygulama süreçlerinde o<br />

alanda yaĢayanların ve projelere muhalefet eden/alternatif yaratan sivil toplum<br />

kuruluĢları ve akademik çevrelerin görüĢ ve önerilerinin dikkate alınmadığı, yerinden<br />

değil yerine yönetim anlayıĢı çerçevesinde oldu-bittilerle hazırlandığı görülmektedir.<br />

Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında yaĢayanlar, yaĢam alanlarına iliĢkin sorunları<br />

en iyi bilen kesim olmasına karĢın sürecin en baĢında söz sahibi kılınmamakta, yerel<br />

yönetimler-sermaye-TOKĠ iĢbirliğinde projeler hazırlanmakta ve sonuçlar bu<br />

alanlarda yaĢayan kesimlere dayatılmaktadır.<br />

Kentsel dönüĢüme iliĢkin kapsamlı bir literatür bulunmakla birlikte, bu<br />

literatürde yer alan çalıĢmaların daha çok teknik alanlarda (çevre mühendisliği, inĢaat<br />

mühendisliği, mimarlık, Ģehir bölge planlama vb) yapıldığı görülmektedir. Sosyal<br />

bilimler (ekonomi, sosyoloji, kamu yönetimi, hukuk vb) alanında yapılan çalıĢmalar


11<br />

ise daha çok tek bir boyut açısından gerçekleĢtirilmekte ve kendi disiplinleri<br />

çerçevesinde sorun ele alınmaktadır. BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahalleleri için<br />

hazırlanan Kentsel DönüĢüm Projeleri‟nin ele alınacağı bu çalıĢma; proje kapsamına<br />

alınan mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüme bakıĢlarını kamu yönetimi<br />

perspektifinden ve kamu politikası oluĢturma ve analiz etme açısından inceleyecek<br />

bir alan araĢtırması olması nedeniyle bir ilk niteliği taĢıyacaktır.<br />

ÇalıĢmanın amacı: Bu çalıĢmanın temel amacı yaĢam alanları kentsel<br />

dönüĢüm kapsamına alınan kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin görüĢ,<br />

düĢünce, öneri ve beklentilerinin saptanması ve ortaya konulmasıdır. ÇalıĢmada<br />

ayrıca 1980 sonrası dönemde sermayenin yatırım alanı haline gelen kentlerde nasıl<br />

bir değiĢim/dönüĢüm yaĢandığı, bu değiĢim/dönüĢümlerin kentlilere nasıl yansıdığı<br />

ortaya konmaya çalıĢılmaktadır. Yakın dönemin en yaygın kentsel politikası olan<br />

kentsel dönüĢüm projelerinin ortaya çıkıĢ süreci ve olası sonuçlarının yanı sıra,<br />

projelerin uygulama süreçlerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl<br />

etkileyebileceği, sosyo-kültürel hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine<br />

iliĢkin olası etkileri ve sonuçları incelenmektedir. Her iki mahallede yaĢayan<br />

kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin algıları, değerlendirmeleri ve önerileri<br />

ele alınmaktadır. Genel olarak çalıĢma bir kamu politikası olarak kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin neden ve sonuçlarından çok, politikanın uygulama sürecine ve bir bütün<br />

olarak uygulamadan doğrudan etkilenen kesimlerin yaĢam süreçlerine<br />

odaklanmaktadır.<br />

1.4. AraĢtırmanın Kavramsal ve Kuramsal Çerçevesi<br />

Ülkemizde yakın dönemde hemen her kentte uygulanan bir kentsel politika<br />

olan kentsel dönüĢüm projeleri, dünyada ilk uygulanmaya konulduklarında özellikle<br />

iĢlev yitiren alanlara ve yerleĢim yerlerine yeniden iĢlev kazandırma kaygısıyla<br />

hayata geçirilmiĢtir. Kentsel dönüĢüm genel olarak kentsel alanlarda ortaya çıkan<br />

sorunlara çözüm olarak ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koĢulları gözeterek<br />

kentsel alana yönelik geliĢtirilen uygulama olarak tanımlanabilir. Tarihsel süreçte<br />

gerek yöntem gerekse uygulama amacı açısından değiĢiklikler yaĢanan kentsel<br />

dönüĢüm olgusu ülkeden ülkeye de farklılıklar gösterebilmektedir. Özellikle Batı<br />

Avrupa‟da II. Dünya SavaĢı‟nın izlerini silmek ve yıkılan alanları yeniden


12<br />

kazandırmak amacıyla kentlere müdahaleyi içeren bu uygulamalar, günümüzde farklı<br />

dinamiklere sahiptir.<br />

Kentsel dönüĢüm uygulamaları günümüzde küreselleĢme sürecinde kentlerin<br />

ulusal ekonomilerin önüne geçmesiyle birlikte kentler arasında ortaya çıkan küresel<br />

ağlarına dahil olmak isteyen ülke kentlerinde ortaya çıkan yeniden yapılandırmanın<br />

aracı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Türkiye‟de dâhil olmak üzere birçok ülkede<br />

küresel süreçlere eklemlenme çabasındaki merkezi-yerel yönetimler, küresel kent<br />

olma potansiyeli taĢıdığını düĢündükleri kentlerine yönelik yatırımlara ağırlık<br />

vermekte ve politika/projeler geliĢtirmektedirler. Günümüzde en yaygın kentsel<br />

politika olarak da kentsel dönüĢüm uygulamaları karĢımıza çıkmaktadır. Ancak ilk<br />

ortaya çıktığı dönemden farklı olarak günümüz kentsel dönüĢüm projeleri kentsel<br />

alanlara yeniden iĢlev kazandırmaktan çok yeni iĢlevler kazandırma kaygısıyla<br />

hayata geçirilmektedir. Bir diğer ifadeyle kentsel mekânın mevcut kullanım özelliği<br />

(iĢ, konut, kültür, sanayi, orman alanları, su havzaları vb) göz önünde<br />

bulundurulmaksızın kentsel dönüĢüm projeleri ile küresel-ulusal-yerel sermayeye<br />

yeni yatırım alanları yaratılmaya çalıĢılmaktadır.<br />

Kentleri çağdaĢ ve yaĢanabilir kılma söyleminden hareketle hayata geçirilen<br />

kentsel dönüĢüm projeleri ile altyapısı olan çağdaĢ konut alanları, imarlı düzgün<br />

alanlar, geniĢ caddeler, dinlence ve eğlence yerleri, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri<br />

yaratılmaya çalıĢılmaktadır. Ancak günümüzde uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri<br />

yukarıda sayılan kentsel mekânları yaratma kaygısıyla uygulamaya konulurken ve<br />

etkin bir kamusal araç olarak kullanılırken sonuçları itibariyle bir kamusal hizmet<br />

yaratırken yeni kamusal sorunlara da yol açabilmektedir. Ülke örnekleri ele<br />

alındığında kent içi eski yerleĢim alanları ve gecekondu bölgelerinin kentsel<br />

dönüĢüm kapsamına alındığı görülmektedir. Sağlıklı yaĢam alanları oluĢturma<br />

kaygısıyla bu alanlarda hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri sonuçları<br />

itibariyle bu alanlarda yaĢayan kesimlerin (konut, sosyo-kültürel ağlar, istihdam<br />

süreçleri vb) zorluklarla karĢılaĢmasına neden olabilmektedir. Bunun nedeni kentsel<br />

dönüĢüm sürecinde kentsel mekânların sadece fiziksel boyutlarının göz önüne<br />

alınması ve ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel boyutlarının göz ardı edilmesidir.<br />

Özellikle de dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesimlerin yaĢam alanlarına iliĢkin<br />

sorunları en iyi bilen kesimler olmalarına karĢın proje süreçlerinde paydaĢ


13<br />

kılınmaması sorunlar yaĢanmasına neden olmaktadır. Bu çalıĢmada kentsel dönüĢüm<br />

projelerinden doğrudan etkilenen BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde yaĢamakta<br />

olan kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin algıları, değerlendirmeleri,<br />

beklentileri ve önerileri saptanmaya çalıĢılarak; mahallelinin de içinde yer aldığı bir<br />

projenin nasıl Ģekillendirilebileceği ortaya konmaya çalıĢılmaktadır.<br />

1.5. AraĢtırma Yöntemi<br />

ÇalıĢma temel araĢtırma sorusuna, ikincil kaynak taramaları ve belediye<br />

dokümanları yanında, kiĢi ve kuruluĢlarla yapılan derinlemesine görüĢmelerden elde<br />

edilen bulgularla yanıt aramaktadır. Bu bağlamda çalıĢmanın kurgusu aĢağıda detaylı<br />

olarak sunulmaktadır.<br />

1.5.1. AraĢtırmanın Varsayımları<br />

Kentsel dönüĢüm kavramı özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiĢ kentler<br />

söz konusu olduğunda, baĢlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olarak karĢımıza<br />

çıkmaktadır. Plansız ve kontrolsüz mekânsal geliĢmenin özellikle kentli yoksul<br />

kesimler açısından ortaya çıkardığı kötü yaĢam ve barınma koĢullarının dönüĢüm<br />

projeleriyle iyileĢtirileceği söylemi oldukça yaygındır. Ancak bu söylemlerin arka<br />

planında, küreselleĢme ve liberal anlayıĢın belirleyiciliğinde oluĢan uygulamaların<br />

yer aldığı görülmektedir. Bu doğrultuda kentsel alanlar metalaĢtırılmakta ve pazar<br />

aktörlerinin güç-rekabet iliĢkilerine teslim edilmektedir. Kentsel dönüĢüm projelerine<br />

bu açıdan bakıldığında ekonomik yönden güçsüz, yoksul ve dıĢlanmıĢ grupların<br />

yerleĢim yerlerinden ayrılmak zorunda kalmaları ya da uzaklaĢtırılma çabaları da<br />

gözle görülür hale gelmektedir. Bu çerçeveden hareketle çalıĢmanın temel<br />

varsayımları Ģu Ģekilde sıralanabilir:<br />

Varsayım 1: Kentsel dönüĢüm projelerinde dönüĢüm alanlarında yaĢayan<br />

kesimlerin katılımı sağlanmamaktadır.<br />

Varsayım 2: Kamu politikası oluĢturucu ve uygulayıcıları kentsel dönüĢüm<br />

projeleri ile mekanların yalnızca fiziksel olarak dönüĢümüne öncelik vermekte,<br />

sosyal dokuyu yok saymaktadırlar.<br />

Varsayım 3: Kentsel dönüĢüm projeleri ile kentlerde özellikle dezavantajlı<br />

grupları dıĢlayıcı ikili (zengin-yoksul, merkez-çevre) bir toplumsal yapı ortaya<br />

çıkmaktadır.


14<br />

1.5.2. AraĢtırmanın Bağımlı-Bağımsız DeğiĢkenleri<br />

ÇalıĢmada Ġstanbul Maltepe ilçesinde uygulanmak üzere hazırlanan Kentsel<br />

DönüĢüm Projesinin etkileri/boyutları bağımlı değiĢken, kentsel dönüĢüm sürecinde<br />

yer alan aktörler (belediye, TOKĠ, STK‟lar, mahalle sakinleri, muhtarlar vb) ve<br />

faktörler (küreselleĢme, piyasa, yoksulluk, kentsel dönüĢüm projeleri, yasa, mevzuat<br />

vb) bağımsız değiĢken olarak ele alınmaktadır.<br />

1.5.3. AraĢtırma Örneklemi ve Kapsamı<br />

AraĢtırma evreni Ġstanbul olup, Ġstanbul ili Maltepe ilçesinde kentsel<br />

dönüĢüm projesi kapsamına alınan BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallesi sakinleri<br />

örneklem grubunu oluĢturmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin en yoğun<br />

uygulandığı kent olan Ġstanbul‟da bir baĢka ilçe seçilerek araĢtırma konusu<br />

yapılabilecek olsa da, kamu politikalarının oluĢum ve geliĢim sürecinde bu<br />

politikalardan etkilenen vatandaĢların görüĢ ve beklentilerinin saptanması açısından<br />

kentsel dönüĢüm projesinin yeni uygulanmaya baĢladığı Maltepe ilçesi BaĢıbüyük ve<br />

Gülsuyu mahalleleri seçilmiĢtir.<br />

1.5.4.Veri Kaynakları ve Veri Toplama Teknikleri<br />

ÇalıĢmanın kuramsal ve kavramsal çerçevesinin oluĢturulması aĢamasında<br />

farklı bilgi ve veri toplama yöntemleri kullanılarak nitel ve nicel verilere ulaĢılması<br />

hedeflenmiĢtir.<br />

Üniversite ve kurum kütüphanelerinde çalıĢma konusuna iliĢkin daha önce<br />

yapılmıĢ çalıĢmaları kapsayan literatür taranmıĢ ve çalıĢmada yararlanılabilecek<br />

eserler saptanmıĢtır. Ayrıca YÖK veri tabanı taranmıĢ ve bu çalıĢmaya yararlı<br />

olabilecek tezler belirlenmiĢ ve elde edilmiĢtir 1 . ġPO (ġehir Plancıları Odası),<br />

TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) ve TOKĠ (Toplu Konut Ġdaresi)<br />

yetkilileri ile görüĢmeler yapılmıĢ ve kaynak temin edilmiĢtir. Ayrıca kentsel<br />

dönüĢüm ve kent sorunlarına iliĢkin çalıĢmalar yapan ĠMECE Toplumun ġehircilik<br />

Hareketi ve DayanıĢmacı Atölye gibi sivil toplum kuruluĢları ile görüĢülmüĢ,<br />

kendilerinden yazılı materyaller temin edilmiĢtir. ÇalıĢma kapsamında saha<br />

1 ÇalıĢma kapsamında incelenen tezlere kaynakça bölümünde yer verilmiĢtir.


15<br />

araĢtırması yapılan mahalleri kapsayan kentsel dönüĢüm projesinin temel aktörü olan<br />

Maltepe Belediyesi‟nden sınırlı sayıda da olsa kaynak ve bilgi alınmıĢtır.<br />

Konuya iliĢkin bilimsel toplantı ve etkinlikler izlenmiĢ, notlar almak ya da<br />

bildirilere ulaĢmak suretiyle ikincil veriler elde edilmiĢtir.<br />

Kentsel dönüĢüm kapsamında olan her iki mahallede projeden ilk olarak<br />

etkilenmesi beklenen alanlarda her mahalleden 50 ve toplamda 100 kiĢiyle<br />

derinlemesine mülakat yapılmıĢtır. Mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmıĢ<br />

aynı zamanda mülakat sürecinde araĢtırmacı tarafından notlar alınmıĢtır. Her iki<br />

mahallede alan araĢtırması sürecinde fotoğraf çekimi yapılarak görsel malzeme de<br />

toplanmıĢtır.<br />

1.5.5. AraĢtırmanın Metodolojisi<br />

ÇalıĢmada nitel araĢtırma tekniği kullanılmıĢtır. Nitel araĢtırma, doğası gereği<br />

esnektir ve bu esneklik araĢtırma sürecinin her aĢaması için söz konusudur.<br />

AraĢtırmacılar nitel araĢtırmaların bu özelliğini bir artı olarak kullanabilirler.<br />

AraĢtırmada örneklemeye iliĢkin kararlarını verirken, birden fazla örnekleme<br />

yöntemini aynı anda kullanabilirler. Ya da araĢtırmanın herhangi bir aĢamasında,<br />

gerek duyuyorlarsa, baĢlangıç aĢamasında olmadığı halde yeni örnekleme<br />

yöntemlerini her an uygulamaya koyabilirler. Bütün bunları yapmanın amacı,<br />

çalıĢtıkları durum veya durumlarla ilgili daha zengin, betimsel ve derinlemesine<br />

bilgiye dayalı bir veri seti oluĢturmaktır (Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 114; Baydar vd,<br />

2007: 128). Nitel araĢtırma insanların gerçekliğe yükledikleri anlamı, olayları,<br />

süreçleri, kavrayıĢ ve anlayıĢlarını ortaya koymak için yapılan bir eylemdir. Nitel<br />

araĢtırmada bilgi veya veri toplamaktan çok bilgiyi oluĢturma kaygısı ön plandadır.<br />

AraĢtırma sürecinde bireylerle konuĢarak, gözlem yaparak, fotoğraf elde ederek<br />

anlamlı, ayrıntılı ve bütüncül bir resim ortaya çıkarılmaya çalıĢılmaktadır. Bireyin<br />

içinde yer aldığı koĢullara, sosyal olguların bağlamsal özelliklerine, tarihsel, sosyal,<br />

mekansal varoluĢlara ve simgesel anlam dünyasına duyarlı, esnek bir yöntem anlayıĢı<br />

ile oluĢturulan nitel veri; bilimsel kanunlara ulaĢmak amacına hizmet etmekten çok<br />

araĢtırılanların iç dünyasına girebilme olanağı sunmaktadır (Kümbetoğlu, 2005: 47,<br />

45).


16<br />

Örneklemin belirlenmesinde “amaçlı örnekleme (purposive sample)”<br />

yöntemleri içinde yer alan ölçüt örnekleme ve kartopu-zincir örnekleme modelleri<br />

temel alınmıĢtır. Amaçlı örnekleme yöntemi zengin bilgiye sahip olduğu düĢünülen<br />

durumların derinlemesine çalıĢılmasına olanak vermektedir. Olasılık temelli<br />

örnekleme yöntemlerinin tersine amaçlı örnekleme yöntemleri, tam anlamıyla nitel<br />

araĢtırma geleneği içinde ortaya çıkmıĢtır. Patton‟a göre, olasılık temeli örnekleme<br />

temsiliyeti sağlama yoluyla evrene geçerli genellemeler yapma konusunda önemli<br />

yararlar sağlarken, amaçlı örnekleme zengin bilgiye sahip olduğu düĢünülen<br />

durumların çalıĢılmasına olanak vermektedir. Bu anlamda, amaçlı örnekleme<br />

yöntemleri birçok durumda, olgu ve olayların ortaya çıkarılmasında ve<br />

açıklanmasında yararlı olur (Kümbetoğlu, 2005: 98; Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 107).<br />

Kartopu-zincir örnekleme modeli araĢtırmacının problemine iliĢkin olarak<br />

zengin bilgi kaynağı olabilecek birey veya durumların saptanmasında özellikle<br />

etkilidir. AraĢtırma çerçevesinde ele alınan temel soruna iliĢkin en kapsamlı<br />

bilgilerin edinilebileceği kiĢilere ulaĢma konusunda anahtar rol oynayan bu model<br />

sayesinde araĢtırmacının görüĢmesi gereken birey veya ilgilenmesi gereken durum<br />

sayısının net bir biçimde sınırlandırılabilmesine olanak sağlamaktadır (Yıldırım ve<br />

ġimĢek, 2006: 111). Kartopu örnekleme özellikle gözlem ve görüĢme (mülakat)<br />

tekniğinin kullanıldığı araĢtırmalarda kullanılan bir yöntemdir. Önce istenen<br />

özellikleri taĢıyan birimlerle görüĢme yapılır ve onlardan yola çıkarak ilk görüĢülen<br />

birimler referans alınarak ikinci birimlerle görüĢülür, ikinci birimlerden yola<br />

çıkılarak üçüncü birimlerle vb görüĢmeler sürdürülür (Kümbetoğlu, 2005: 98;<br />

Baydar vd, 2007: 138). ÇalıĢma kapsamında kentsel dönüĢüm projesi kapsamında ilk<br />

müdahale edilecek alanlar saptanmıĢ ve modelde de tanımlandığı gibi görüĢülen<br />

haneler referans alınarak kentsel dönüĢümden etkilenecek diğer haneler saptanarak<br />

mülakatlar gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />

AraĢtırmada kullanılan bir diğer model ise ölçüt örnekleme modelidir. Bu<br />

örnekleme modelindeki temel anlayıĢ önceden belirlenmiĢ bir dizi ölçütü karĢılayan<br />

bütün durumların çalıĢılmasıdır. Burada sözü edilen ölçüt veya ölçütler araĢtırmacı<br />

tarafından oluĢturulabilir ya da daha önceden hazırlanmıĢ bir ölçüt listesi<br />

kullanılabilir (Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 112). ÇalıĢmada kullanılan temel ölçüt


17<br />

kentsel dönüĢüm projesinden doğrudan etkilenme olarak belirlenmiĢ ve bu ölçüt<br />

temel alınarak mülakatlar gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />

Mülakat (görüĢme) en az iki kiĢi arasında yüz yüze, önceden belirlenmiĢ bir<br />

konu üzerinde belirli sorular çerçevesinde gerçekleĢtirilen ve yanıtların araĢtırmacı<br />

tarafından kaydedildiği bir veri toplama tekniğidir. Bu teknik anket tekniğine göre<br />

daha kapsamlı ve çok boyutlu veri elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Mülakatlar<br />

yapılandırılmıĢ görüĢme Ģeklinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Alan araĢtırmasından önce<br />

gerçekleĢtirilen pilot araĢtırma sürecinde son hali verilen ve standart hale getirilmiĢ<br />

sorular çerçevesinde hazırlanan, hangi verilerin toplanacağını en ayrıntılı biçimde<br />

saptayan görüĢme planı doğrultusunda (Baydar vd, 2007: 149-150; Bal, 2001: 142;<br />

Bal, 2009: 124; Karasar, 1999: 165-167) görüĢmeler yapılmıĢtır. GörüĢme sırasında<br />

hem soru sorup hem de kayıt yapmanın zor olacağı ve veri kaybına yol açabileceği<br />

(Baydar vd, 2007: 151) öngörüsünden hareketle ses kayıt cihazı hazır<br />

bulundurulmuĢ; ilk görüĢmelerde görüĢülen kiĢilerden bazılarının ses kaydına sıcak<br />

bakmaması nedeniyle sonraki görüĢmelerde veri kaybını en aza indirmek için<br />

yardımcı görüĢmeci 2 desteği alınmıĢtır.<br />

AraĢtırma sürecinde elde edilen veriler, görüĢme ve gözlemlerden elde edilen<br />

verilerin belli süreçlerden geçirilerek sayılara dökülmesi yoluyla (Yıldırım ve<br />

ġimĢek, 2006: 242) analiz edilmiĢtir. Bu süreçte araĢtırma sürecinde görüĢmelere<br />

yön vermesi için kullanılan görüĢme formunda yer alan sorulara verilen cevaplar,<br />

verilerin incelenmesi sonucunda oluĢturulan kategoriler altına yerleĢtirilerek<br />

sınıflanmıĢ ve kodlanmıĢtır (Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 246). GörüĢme formunda yer<br />

alan açık uçlu sorulara verilen cevaplar çerçevesinde birbirine benzer ve anlam<br />

açısından yakın olan ifadelerden belirli seçenekler oluĢturularak (Gökçe, 2007: 125;<br />

Kümbetoğlu, 2005: 156) kodlama yapılmıĢtır. Kodlama ile edilen veriler SPSS 15.00<br />

programı kullanılarak analiz edilmiĢ ve tablolaĢtırılmıĢtır.<br />

1.6. ÇalıĢmanın Ġçeriği<br />

ÇalıĢmanın ikinci bölümünde kavramsal çerçeveye yer verilmektedir. Bu<br />

doğrultuda kent, kentleĢme, kentlileĢme, kent yoksulluğu, enformel sektör,<br />

2 ÇalıĢmanın saha araĢtırma kısmında desteklerini esirgemeyen Kayhan Geyik ve Sinan Danacı‟ya<br />

teĢekkürü bir borç bilirim.


18<br />

gecekondu, kentsel dönüĢüm vb kavramların Türkiye‟deki geliĢim süreçleri ve süreç<br />

içinde yaĢanan değiĢimler ele alınmaktadır.<br />

ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde kuramsal çerçeve ortaya konmakta ve<br />

tartıĢılmaktadır. Tarihsel süreçte kentlerin değiĢimi birçok etkene bağlı olarak ortaya<br />

çıkarken 1950‟li yıllardan günümüze bu değiĢim ekonomik etkenlere daha bağımlı<br />

olarak gerçekleĢmektedir. Bu bağlamda çalıĢmanın bu bölümünde sosyal devlet<br />

anlayıĢının hâkim olduğu dönemdeki kentler ve bu anlayıĢın terk edildiği 1980<br />

sonrası küreselleĢme dönemindeki kentler ele alınmaktadır. Bu dönemde ortaya<br />

çıkan küresel kent tartıĢmaları ekseninde kentlerde yaĢanan geliĢmeler ve<br />

küreselleĢmenin kentlere etkileri tartıĢılmaktadır. KüreselleĢme ve onun ideolojik<br />

boyutu olan neoliberal anlayıĢın kentleri salt ekonomik değeri olan fiziksel nesne<br />

konumuna indirgediği, bir diğer ifadeyle alınıp satılabilen birer öğe durumuna<br />

getirerek metakent formuna soktuğu süreç değerlendirilmektedir.<br />

Dördüncü bölümde Türkiye‟de kentsel dönüĢümün yasalar çerçevesinde<br />

geliĢimi, yasa metinleri ve ilgili metinler üzerinden ele alınmaktadır.<br />

BeĢinci bölümde birer meta haline gelen kentleri pazarlamanın temel aracı olan<br />

kentsel dönüĢüm kavramı ele alınmakta ve Türkiye‟de kentsel dönüĢüm projelerinin<br />

uygulama biçimleri ve bunların toplumsal yansımaları tartıĢılmaktadır.<br />

Altıncı bölümde Türkiye açısından küresel süreçlere eklemlenmenin anahtarı<br />

olarak görülen Ġstanbul özelinde küresel kent tartıĢmalarına ve kenti küresel kentler<br />

hiyerarĢisinde üst sıralara taĢıyacağı ileri sürülen kentsel dönüĢüm projelerinin genel<br />

özelliklerine yer verilmektedir.<br />

ÇalıĢmanın yedinci bölümünde Ġstanbul ili Maltepe ilçesinde kentsel dönüĢüm<br />

kapsamına alınan BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde yaĢayan kesimlerin kentsel<br />

dönüĢüm projelerine iliĢkin görüĢ, beklenti, talep ve değerlendirmelerini saptamaya<br />

yönelik olarak gerçekleĢtirilen saha araĢtırmasında elde edilen veriler<br />

paylaĢılmaktadır.<br />

Sonuç ve önerilere yer verilen sekizinci bölümde ise çalıĢmada cevap aranan<br />

sorulara karĢılık olarak elde edilen cevaplar, varsayımlar çerçevesinde elde edilen<br />

sonuçlar ve yakın dönemde hemen her kentte uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm<br />

projelerine iliĢkin öneriler yer almaktadır.


19<br />

ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />

TEMEL KAVRAM VE TARTIġMALAR<br />

Ġnsanlık tarihi ya da medeniyet tarihi genel anlamda kentlerin tarihi ile<br />

anılagelmiĢtir. Ġnsan yerleĢimlerinin geliĢmesi ve zaman içinde aldıkları biçim<br />

konusu farklı disiplinler tarafından sorunsallaĢtırılmıĢ ve konu edinilmiĢtir. Bütün bu<br />

disiplinler, kent ve insan kavramlarını bir arada ele almıĢ, tek bir kavram formunda<br />

değerlendirmiĢlerdir. Bir diğer ifadeyle mekânsal bir anlama iĢaret eden kent olgusu,<br />

insanın kendisini var ettiği alan olarak da nitelendirilmiĢtir. Yapısal değiĢiklikler aynı<br />

zamanda insan iliĢkilerinin de yeniden biçimlenmesini ve değiĢmesini içermektedir.<br />

KiĢilerin çevre koĢulları kadar davranıĢları, düĢünceleri, yaĢam biçimleri de<br />

değiĢmektedir. Toplumsal yapının nitelikleriyle kentlerin özellikleri arasındaki<br />

uyumu her çağın kentinde görmek bu yargıyı doğrulamaktadır. Toplumsal alt yapıyı<br />

oluĢturan üretim biçiminin tüm üst yapı kurumlarını kendisine uyumlu olmaya<br />

zorlamasıyla, toplumların tarihsel geliĢim süreçleri içinde toplumsal-ekonomik<br />

yapılar doğmuĢ, kentler de her ayrı toplumsal yapıda o yapının gerektirdiği iĢlevlere<br />

sahip olmuĢlardır. Kısaca kentler, ekonomik-toplumsal yaĢamla birlikte zorunlu<br />

olarak doğmuĢlardır (Özer, 2004: 5). GeçmiĢten günümüze kendini sürekli olarak<br />

mekânlarda inĢa etmiĢ olan insan, ihtiyaçlarına göre farklı biçimlerde yerleĢikleĢmiĢ,<br />

süreç içinde de yerleĢim modelleri değiĢkenlik göstermiĢtir.<br />

Ġnsanlık tarihinin hemen her aĢamasında, özellikle de Sanayi Devrimi<br />

sonrasında kentler, kentleĢme ve kentli nüfus oranı geliĢmiĢliğin ve kalkınmıĢlığın<br />

yansıması olarak görülmüĢtür. Bu doğrultuda daha çok azgeliĢmiĢ ülkelerde<br />

görülmekle birlikte, neredeyse tüm ülkelerde hızlı bir kentleĢme süreci yaĢanmıĢ;<br />

hızlı kentleĢmenin ortaya çıkardığı olumsuzluklar ise göz ardı edilmiĢtir. KentleĢme<br />

oranının yüksekliğinin ülkelerin geliĢmiĢlik/kalkınmıĢlık düzeyini gösterdiği<br />

savından hareketle oluĢan yanlıĢ algı, kentlerde ortaya çıkan çarpık yapılaĢma,<br />

iĢsizlik, yoksulluk vb sorunların büyüyerek artmasına yol açmıĢtır.<br />

Günümüzde de bir yandan kentlerin sermaye açısından tercih edilen yatırım<br />

alanları olması bir yandan da küreselleĢme sürecinde küresel aktörlere hitap eden


20<br />

kentlerin varlığının ön planda tutulması, kentleri genel anlamda geliĢmiĢlik ölçütü<br />

haline getirmektedir. Özellikle azgeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülke kentlerinin<br />

sermayenin talep ve beklentilerine karĢılık vermekten uzak olmaları yeni arayıĢları<br />

ortaya çıkarmıĢ ve bu arayıĢlar günümüz kent ve kamu politikalarında karĢılığını ise<br />

kentsel dönüĢüm projelerinde bulmuĢtur. Kentlerin yeniden yapılandırılması ve<br />

kentsel alanlara yeni iĢlevler kazandırılmasının temel aracı olarak görülen kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile; sermayeye yeni alanlar yaratılarak kentlerin tercih edilebilir<br />

kılınmasının ve böylelikle de küresel anlamda ülke ekonomilerine katkıda<br />

bulunmasının öngörüldüğü sıklıkla dile getirilmektedir. Bir diğer ifade ile küresel<br />

sermayeye sağladığı olanaklar ve sermayeyi çekebilme/tutabilme kapasitelerine göre<br />

konumlandırılan kentlerin ülkeler açısından da küresel anlamda yer edinme aracı<br />

olarak görülmesi günümüzde ardı ardına hayata geçirilen kentsel dönüĢüm<br />

uygulamalarının tetikleyicisi olmaktadır. Bu doğrultuda merkezi ve yerel yönetimler,<br />

kentsel dönüĢümü etkili bir araç olarak görmekte ve fiziksel yeniden yapılanmayı<br />

ortaya çıkaran projeleri hayata geçirmektedirler.<br />

Toplumsal ve ekonomik yaĢamdaki dönüĢüm kent, kentleĢme, kent<br />

ekonomisi, yoksulluk, gecekondu gibi olguların da anlam ve algılanıĢını<br />

dönüĢtürmüĢtür. Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde kent kavramına iliĢkin<br />

tartıĢmalar genellikle gecekondu, yoksulluk ve enformel sektör üzerinden<br />

geliĢtirilmektedir. Ulusal kalkınmacılık ve sanayiye dayalı büyüme anlayıĢının hakim<br />

olduğu dönemden itibaren var olan gecekondu ve ona eklemli sorunlar dönemden<br />

döneme farklı biçimlerde ele alınmıĢ; kimi zaman desteklenmiĢ kimi zaman göz<br />

yumulmuĢ kimi zamansa engellenmeye çalıĢılmıĢtır. Bir diğer ifadeyle ülke<br />

kentlerine iliĢkin hemen hemen her çalıĢmada ve uygulamada baĢ aktör olan<br />

gecekondu olgusu ve olguyu ele alıĢ biçimi süreç içinde önemli değiĢimler<br />

yaĢamıĢtır. Günümüzde de kentsel tartıĢmaların temelinde yer alan gecekondu<br />

olgusuna yönelik politika ve uygulamalar kentsel dönüĢüm tartıĢmaları ekseninde<br />

yürütülmektedir. Bu bölümde temel kavramlar tanımlanmakta, sosyo-ekonomik<br />

dönüĢümün gecekondu kavramı ekseninde bu kavramlara yansıması ve kentsel<br />

dönüĢüm olgusu ortaya konmaktadır.


21<br />

2.1. Kent<br />

Kent, sürekli toplumsal geliĢme içinde bulunan ve toplumun yerleĢme,<br />

barınma, gidiĢ-geliĢ, çalıĢma, dinlenme ve eğlenme gibi gereksinimlerinin<br />

karĢılandığı, çok az sayıda kiĢinin tarımsal uğraĢılarda bulunduğu, köylere oranla<br />

nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komĢuluk birimlerinden oluĢan yerleĢme<br />

birimi olarak tanımlanmaktadır (KeleĢ, 1998: 75; Toprak Karaman, 1998: 8).<br />

Bir baĢka tanımda ise kent Ģu Ģekilde ifade edilmektedir: “Sanayi, ticaret,<br />

hizmet gibi ekonomik etkinliği olan, tarımsal ürünler de dâhil olmak üzere her türlü<br />

ürünün dağıtıldığı, sınırları belirlenmiĢ bir alanda yoğunlaĢmıĢ nüfusun sosyal<br />

bakımdan tabakalaĢtığı, mesleksel rollerin artarak farklılaĢtığı, dikey ve yatay<br />

hareketliliğin yaygın olduğu, çeĢitli sosyal grupları barındıran, sivil toplum<br />

örgütlerinin etkinliğinin gittikçe arttığı, merkezi ve yerel yönetimi temsil eden<br />

yönetsel kurumların bulunduğu, yerel, bölgesel ya da uluslararası iliĢki ağlarına sahip<br />

heterojen bir toplumdur” (Bal, 2008: 31).<br />

Genel olarak bir kentte bulunan özellikler Ģu Ģekilde sıralanmaktadır:<br />

- Kent heterojen bir sosyal gruptur.<br />

- Büyük nüfusuna rağmen yerleĢim alanının sınırlılığı sonucu nüfus<br />

yoğunluğu vardır.<br />

- Ġnsanlar mekân bakımından yakın olmalarına rağmen sosyal mesafe<br />

bakımından birbirlerine uzaktırlar.<br />

- Kent Ģahsiyetin, ferdiyetin ve özgürlüğün geliĢmiĢ olduğu bir çevredir.<br />

- Kentte insanlar arasındaki iliĢkiler geleneklerin hâkim olduğu enformel<br />

yollarla değil, formel ve rasyonel kanunlarla düzenlenir.<br />

- UzmanlaĢmaya dayalı, farklılaĢmıĢ formel iĢ organizasyonları<br />

yaygınlaĢmıĢtır.<br />

- Yol ve ulaĢım imkânları ile sosyal unsurların mekânsal hareketliliği ve<br />

sınıflar arasında sosyal hareketlilik ileri düzeydedir.<br />

- Kent kültürü dinamik bir yapıya sahiptir. Kentler; sosyal iliĢkilere açık,<br />

sosyal ve kültürel değiĢimin yoğun yaĢandığı yerlerdir.


22<br />

- Kent, ekonomik imkânlar, sağlık, eğitim, bilim, sanat vb bakımdan<br />

geliĢmiĢtir (Yörükan, 2006: 49-56; Gül, 2006: 1222; Bal, 2008: 45).<br />

Kent bir yerleĢme türü olarak; yerel yönetime sahip yasal bir birim, çevresine<br />

bakarak bir merkez ve aynı zamanda toplama ve dağıtma merkezi, tarım dıĢı<br />

faaliyetler olan sanayi ve hizmet sektörünün yoğunlaĢtığı, tarımsal ve tarım dıĢı<br />

faaliyetlerin kontrol edildiği mekândır (Suher, 1995: 27). Kent, genellikle arazi<br />

üzerine inĢa edilmiĢ yapılardan oluĢan yerleĢik bir mekân gibi anlamlandırılıyor olsa<br />

bile aslında üzerinde yaĢayan nüfusla bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Kent<br />

üzerinde yaĢayan nüfusun kültürel yapısını yansıtmakta ve tekrar üretmektedir.<br />

Durağan bir doğa ya da çevre olarak görünse de özünde kent mekânı tarafsız<br />

değildir. Ġnsanlar mekânları, insan iliĢkileri de değer ve sembolleri toplumsal ve<br />

politik olarak yeniden üretmektedir (Gül vd., 2008: 357).<br />

Wirth‟e göre kentlerin toplumsal yaĢam ya da birey üzerinde oldukça önemli<br />

etkileri bulunmaktadır. Kent, yalnızca bireylere daha büyük oranda iĢ ve yerleĢim<br />

olanakları sunan bir yer değildir. Aynı zamanda dünyanın en uzak yerlerini kendine<br />

çeken, çeĢitli bölgeleri, insanları ve etkinlikleri bir düzene göre biçimlendiren,<br />

ekonomik, siyasal ve kültürel yaĢamın öncüsü ve denetleyicisi konumunda olan bir<br />

merkezdir (Wirth, 2002: 78).<br />

Kentler, insanın yaĢamını sürdürdüğü ve yeryüzünden yararlandığı odak<br />

noktalardır. Kentler, çevresindeki bölgelerin bir ürünüdür ve buraları etkilerken<br />

ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek biçimde geliĢmektedirler (Harris<br />

ve Ullman, 2002: 55).<br />

Kente iliĢkin tanım yapma çabalarında genellikle kentten; nüfus birikiminin,<br />

uzmanlaĢmanın, iĢbölümünün, sanayileĢmenin, ikincil iliĢkilerin yoğun biçimde<br />

yaĢandığı mekânsal ölçek olarak söz edilmektedir. Ayrıca; “uygarlığın doğduğu ve<br />

beslendiği, her türlü toplumsal, bilimsel, siyasal ve ekonomik iliĢkilerin<br />

sürdürüldüğü, bunun sonucunda insanlığın uğraĢmak zorunda kaldığı sorunların<br />

ortaya çıktığı ve bu sorunlara çözüm bulmak üzere her türlü yenilik ve geliĢmelerin<br />

kaynaklandığı yerler” olma nitelikleri de kentlerin tanımlarda çok da yer verilmeyen<br />

diğer özellikleri olarak ifade edilmektedir (Duru ve Alkan, 2002: 7).


23<br />

2.2. KentleĢme<br />

KentleĢme; “mekânda bir yerleĢme, bir nüfus toplanması ve nüfus yoğunluğu,<br />

yerel örgütlenme, sosyal tabakalaĢma, kurumlaĢma, üretimde farklılaĢma,<br />

uzmanlaĢma, yeni bir yerleĢme biçimlenmesi ve sosyo-ekonomik ve kültürel<br />

değiĢime yol açan bir nüfus toplanması süreci” olarak tanımlanmaktadır (Suher,<br />

1995: 10-11).<br />

KentleĢme, yalnızca insanları kent olarak adlandırılan yere çekme sürecini<br />

belirtmekle kalmamakta, insanların kentin yaĢam biçimini benimsemesi anlamına da<br />

gelmektedir (Wirth, 2002: 81). Bir diğer ifadeyle, nüfus hareketine bağlı bir olay gibi<br />

görünen kentleĢme, toplum yapısında ve ekonomide yaĢanan geliĢmelerle yakından<br />

iliĢkilidir. Bu nedenle kentleĢmeyi tanımlarken nüfus hareketini ortaya çıkaran<br />

ekonomik ve toplumsal değiĢmeler de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu doğrultuda<br />

kentleĢme; “sanayileĢmeye ve ekonomik geliĢmeye bağlı olarak kent sayısının<br />

artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu ortaya çıkaran, toplum yapısında<br />

artan oranda örgütleĢme, iĢbölümü ve uzmanlaĢma yaratan, insan davranıĢ ve<br />

iliĢkilerinde kentlere özgü değiĢikliklere neden olan nüfus birikimi” Ģeklinde ifade<br />

edilebilir (KeleĢ, 1982: 67; KeleĢ, 2000: 19; Gül, 2006: 1227; Kartal, 1982: 123-<br />

125).<br />

Tekeli‟ye göre kentleĢme; yapısal değiĢmeyi de iĢaret eden bir iç göç<br />

hareketidir. Bu iç göçle hayatlarını kırsal alanlarda sürdüren kiĢilerin bu yaĢam<br />

alanlarından koparak kentlerde tarım dıĢı sektörlerde geçimlerini sağlayarak<br />

yaĢamaya baĢlamaları anlatılmaktadır. KentleĢme kavramı ile bu tür tek yönlü bir yer<br />

değiĢtirme ve aynı zamanda toplumsal anlamda yaĢanan bir dönüĢüme vurgu<br />

yapılmaktadır (Tekeli, 2008: 49). Dolayısıyla kentleĢme, toplumsal yapılarda ortaya<br />

çıkan değiĢmelerin en net biçimde görüldüğü süreçtir. KentleĢme öncelikle, nüfusun<br />

büyük bir oranının tarımdan ve topraktan kopup tarım dıĢı alanlarda, sanayide,<br />

karmaĢık örgütlerde ve köy dıĢı alanlarda yani kentlerde geçimlerini sağlamaya ve<br />

hayatlarını sürdürmeye baĢlamaları anlamına gelmektedir (Kıray, 1982: 57; Güçlü,<br />

2002: 13).<br />

KentleĢmenin nedenleri dört ana kategoride toplanabilir: Ġtici nedenler, çekici<br />

nedenler, iletici nedenler ve sosyo-psikolojik nedenlerdir. Ġtici nedenler, kırsal alanın


24<br />

mahrumiyetliklerinden kaynaklanan nedenlerdir. Örneğin, bir yerde okul, hastane<br />

veya kültürel imkânların bulunmaması gibi. Bu neden, Türkiye kırsalı için ve hatta<br />

küçük ölçekli kentleri için bile söz konusu edilebilir. Ancak, tek baĢına itici<br />

nedenlerden kaynaklanan bir göç ve ona bağlı bir kentleĢme olgusundan bahsetmek<br />

güçtür. KentleĢme nedenleri arasında gösterilen bir ikincisi, çekici nedenlerdir. Buna<br />

göre kentin sağladığı çeĢitli hizmetlerden dolayı kırsal nüfusu kendisine çektiği, bir<br />

cazibe merkezi olduğu söylenmektedir. Öteden beri, kırsal alandaki nüfuzlu ailelerin<br />

çocuklarını okutmak için ve benzeri gerekçelerle büyük kentlere göç ettikleri<br />

bilinmektedir. Çünkü bu tarz bir sosyal hareketlilik belli bir varsıllık düzeyini gerekli<br />

kılmaktadır. Türkiye‟de kentleĢmenin hız kazandığı dönemin kırsal ekonomisi göz<br />

önüne alındığında, bunun ne denli güç olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Özellikle<br />

az geliĢmiĢ ülkelerde, tarımın verimliliği ve kiĢi baĢına düĢen tarımsal gelir, köylüyü<br />

köyünde tutmaya yetmeyecek kadar düĢüktür. Sosyo-psikolojik nedenler ise, kentlere<br />

atfedilen olumlu bir takım nitelemelerle ilgilidir. “Kentin taĢının toprağının altın<br />

olması”, “kentlerin özgür havası”, “kente göçün aĢağılık duygusunu ortadan kaldıran<br />

bir yükseliĢ olarak görülmesi”, “kente ait olmanın gururu” vb. gibi her zaman<br />

gerçekliği yansıtmayan sosyo-psikolojik nedenler de kentleĢmede önemli bir etken<br />

olabilmektedir. Ġletici nedenler ise, çekici, itici ve sosyo-psikolojik nedenlerle göç<br />

etmek isteyenlere hareket olanağı sağlayan araç, gereç ve teknolojilerin geliĢmesidir.<br />

Özellikle ulaĢım sisteminin ve araçlarının geliĢmesi, insanları mekâna aĢırı<br />

bağımlılıktan kurtarmıĢ ve hareketliliklerini kolaylaĢtırmıĢtır (KeleĢ, 2000: 47-52;<br />

Sallan Gül, 2009; Toprak Karaman, 1998: 15-22).<br />

2.3. KentlileĢme<br />

KentlileĢme; kırdan kente göç eden kiĢinin kente özgü iĢlerde çalıĢması,<br />

kente özgü davranıĢ kalıplarını benimsemesi ve kentin sunduğu fırsat ve<br />

olanaklardan yararlanması yönünde ortaya çıkan bir değiĢim sürecidir (Suher, 1995:<br />

28).<br />

KentlileĢme sürecinin temelini ekonomik süreçler oluĢturmakta ve sonrasında<br />

sosyal süreçler devreye girmektedir. Göç sonucunda kente gelmiĢ olan kiĢiler zaman<br />

içinde ekonomik ve sosyal bakımdan kentlileĢmektedirler. Ekonomik bakımdan<br />

kentlileĢme, kiĢinin geçimini tamamen kentte veya kente özgü istihdam ve çalıĢma


25<br />

biçimleriyle sağlıyor duruma gelmesiyle gerçekleĢmektedir. Sosyal bakımdan<br />

kentlileĢme ise, kır kökenli insanların kente özgü tavır ve davranıĢ biçimlerini, sosyal<br />

ve tinsel değer yargılarını benimsemesiyle oluĢmaktadır (Kartal, 1982: 228,<br />

50).Kentsel yaĢam biçiminin belirgin özellikleri olarak genellikle; birincil iliĢkilerin<br />

yerini ikincil iliĢkilerin alması, akrabalık bağlarının zayıflaması, ailenin toplumsal<br />

açıdan öneminin zayıflaması, komĢuluğun kaybolmaya baĢlaması ve toplumsal<br />

dayanıĢmanın geleneksel temelinin zayıflaması gösterilmektedir (Wirth, 2002: 101).<br />

KentlileĢme sürecinin açıklanmasında „ekonomik mekân‟ ve „sosyal mekân‟<br />

kavramları birer araç olarak kullanılabilmektedir. Ekonomik mekân; kiĢinin<br />

altyapısını oluĢturan tüm ekonomik iliĢki ve faaliyetleri kapsayan, ekonomik değer<br />

üretme, elde etme ve bunları kullanma biçimlerini içeren soyut bir mekân anlamında<br />

kullanılmaktadır. Ekonomik mekânın içeriğini sırasıyla; “a) Yapılan iĢlerin türleri, b)<br />

Gelir türleri ve miktarları, c) Geliri kullanma biçimleri, d) Varlıklanma biçimleri, e)<br />

Sahip olunan varlık türleri ve miktarları ve f) Varlıkları kullanma biçimleri”<br />

oluĢturmaktadır. Sosyal mekân ise kiĢinin üstyapısını oluĢturan tüm sosyal ve tinsel<br />

değerlerini, tavır ve davranıĢlarını kapsayan soyut bir mekâna karĢılık gelmektedir.<br />

Sosyal mekânın içeriğini; “a) Siyasal tutum ve davranıĢlar, b) DayanıĢma ve<br />

yardımlaĢma konusunda benimsenen değerler, c) Örgütlenme biçimleri ve tutumları,<br />

d) Benimsenen ve benimsenmeyen gelenek ve görenekler, e) Eğitim ve öğretim<br />

konusundaki görüĢ, tutum ve davranıĢlar, f) Bilgilenme biçimleri, g) Dini tutum ve<br />

davranıĢlar, h) Hak arama yöntemleri, ı) Toplumdaki farklılıkları açıklama biçimleri<br />

ve gerekçeleri” oluĢturmaktadır (Kartal, 1982: 50-51).<br />

KentlileĢme, bir diğer ifade ile kentli olmak, birey ölçeğindeki bir değiĢim<br />

sürecidir. Bu süreç, toplum ölçeğindeki kentleĢme sürecinin birey ölçeğindeki<br />

yansımasıdır ve sosyal psikolojik yönü ağırlıklı olan bir süreçtir. KentlileĢme,<br />

kentleĢme akımı sonucunda, toplumsal değiĢmenin insanların davranıĢlarında ve<br />

iliĢkilerinde, değer yargılarında, tinsel ve özdeksel yaĢam biçimlerinde değiĢiklikler<br />

yaratması sürecidir. KentlileĢme süreci kırdan kente göç sonucu kiĢinin kente özgü<br />

iĢlerde çalıĢması, hem kente özgü davranıĢ kalıplarını benimsemesi hem de kentin<br />

sunduğu tüm olanaklardan yararlanması yönünde bir değiĢimdir (Erkut, 1995: 60).


26<br />

2.4. Türkiye’de KentleĢme ve KentleĢmeye Eklemli Sorunlar<br />

Kentler, içinde bulundukları toplumsal yapı ve büyüklükleri ne olursa olsun,<br />

tarihsel süreçte bünyesinde sorunları barındıran yerleĢim birimleri olmuĢlardır.<br />

Kentler her zaman birbirinden farklı iĢlevleri olan tabakalaĢmıĢ ve farklılaĢmıĢ<br />

gruplardan oluĢmuĢtur (Kıray, 1982: 59).<br />

Kentler, bünyelerinde barındırdıkları imkân ve olanakların da etkisiyle<br />

toplumsal yapılarda ortaya çıkan sosyo-ekonomik değiĢikliklere paralel bir biçimde<br />

artan kentleĢme sonucunda, kırsal alanlarda yaĢayanlar açısından çekim merkezleri<br />

haline gelmiĢlerdir. Türkiye‟de de II. Dünya SavaĢı sonrasında kentleĢme olgusu<br />

ivme kazanmıĢ ve kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir nüfus akıĢı baĢlamıĢtır<br />

(Ciğeroğlu, 2008: 211). Bu dönemde özellikle tarımda makineleĢme sonucu kırsal<br />

yapıda süregelen geleneksel üretim iliĢkilerinin çözülmesi ile birlikte kırsal<br />

alanlardan kentlere doğru yoğun bir nüfus hareketi yaĢanmıĢtır. Kırsal yapıdaki<br />

değiĢimle birlikte; kentlerin eğitim, sağlık ve istihdam olanaklarının yanı sıra daha<br />

kaliteli bir yaĢam sunması da kırdan kente göçü hızlandırmıĢtır (TÜSĠAD, 2001:<br />

210).<br />

Toplumsal ve ekonomik yapıda ortaya çıkan değiĢmelerle yakın iliĢkili olan<br />

kentleĢme, ülkemizde özellikle II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra hızlanmıĢtır. KentleĢme,<br />

bir yandan kentlerin sayısını arttırırken bir yandan da kentlerin nüfus ve alanca<br />

büyümesine ve bu süreçte içyapılarında ve örgütlenmelerinde önemli değiĢikliklerin<br />

yaĢanmasına yol açmaktadır. Kentlerin çekici, kırsal alanların itici güçlerinin etkisi<br />

altında nüfus, kent özekleri doğrultusunda sürekli bir devinim içine girmiĢtir. UlaĢım<br />

araç ve kolaylıklarındaki geliĢmenin iletici rolü de eklenince nüfusun kentlere<br />

yönelme oranı günden güne artmıĢtır (KeleĢ, 1998: 251; Aral, 2000: 56; Tekeli,<br />

1977: 11).<br />

II. Dünya SavaĢı‟nı izleyen yıllarda geliĢmiĢ ülkelerde devletler aĢırı<br />

birikimin yarattığı sermayeyi yönlendirme görevini üstlenirken, Türkiye gibi<br />

azgeliĢmiĢ ülke devletleri, sınırlı bir sermaye birikimi ile geliĢmeyi gerçekleĢtirme<br />

çabasına giriĢmiĢlerdir. AĢırı birikim, geliĢmiĢ ülkelerde üretimi içeren birinci<br />

çevrimden, kentsel yatırımları da içeren doğrudan üretken olmayan ikinci çevrime<br />

kaynak aktarımını olanaklı kılmıĢtır. Refah devletinin geniĢ ölçekli uygulamaları


27<br />

ikinci çevrime kaynak aktarılması ile mümkün olmuĢ, kentler de bu kaynak<br />

aktarımının ve refah devleti uygulamalarının merkezinde yer almıĢtır. Türkiye gibi<br />

azgeliĢmiĢ ülkelerde ise; yetersiz sermaye birikimi nedeniyle, devlet kentsel alanlara<br />

yapılan yatırımları önemli ölçüde sınırlama yoluna gitmiĢtir. Kaynakların öncelikli<br />

olarak sanayileĢmeye yönlendirilmesi, kentsel altyapı ile birlikte tüketime ayrılan<br />

kaynakların oldukça sınırlı kalmasına yol açmıĢtır. Buna rağmen bu dönem, kentlerin<br />

kırsal kökenli göçleri yoğun bir biçimde yaĢamaya baĢladığı dönem olmuĢtur. Yoğun<br />

göçler beraberinde kentsel altyapı ve hizmetler konusunda aĢırı bir talebin de<br />

oluĢmasına neden olmuĢtur. Kentsel alanlara yapılan yatırımlara getirilen<br />

sınırlamalar nedeniyle kentleĢme sürecinde ortaya çıkan talepler karĢılanmamıĢtır.<br />

Bunun yerine, bu sürecin gerektirdiği çözümlerin bulunması yerel toplulukların<br />

inisiyatifine bırakılmıĢtır. Kentsel hizmetleri sağlamada devletin herhangi bir<br />

giriĢimde bulunmaması, özellikle kente yeni gelenlerin ve kent yoksullarının<br />

sorunlarını kendi olanakları ile çözmeye yönelmelerine neden olmuĢtur. Bu<br />

doğrultuda gecekondu, enformel sektör vb türden oluĢumlar, yerel topluluk temelli<br />

çözümler olarak ortaya çıkmıĢtır (ġengül, 2000a: 254-255; ġengül, 2005: 124;<br />

ġengül, 2004: 69-70; Ġsbir, 1986: 14-19; Khan, 1994: 114-115; Kongar, 2000: 559;<br />

Tekeli, 2008: 49; Genç, 2003: 445; Ġçduygu ve Sirkeci, 1999: 252; Gül, 2006: 1252).<br />

Türkiye‟de yapılan kent çalıĢmaları da temelini, kente yeni gelenlerin konut edinme<br />

ve kendilerine yer sağlama çabalarının ortaya çıkardığı gecekondular ve kente yeni<br />

gelen kesimlerin formel iĢgücü piyasalarında yer edinemeyiĢleri sonucunda ortaya<br />

çıkardıkları enformel istihdam biçimleri üzerine kurmaktadır.<br />

Ülkemizde kentleĢme, özellikle büyük kentlerde, yaĢam ve kültür düzeyleri<br />

ile tüketim kalıpları birbirinden oldukça farklı bireylerden oluĢan bir toplumsal<br />

yapıyı da ortaya çıkarmaktadır. KentleĢmenin bu niteliğini; kentleĢmenin<br />

sanayileĢmeden daha hızlı olması karĢısında kentlere göçün kentlerde yaratılan iĢ<br />

olanaklarıyla koĢut gitmemesi ve kentlerdeki iĢsizliğin kentsel yoksulluğu da ortaya<br />

çıkarması oluĢturmaktadır (KeleĢ, 1998: 252; KeleĢ, 1982: 69; Okutan, 1995: 20;<br />

Güçhan, 1992: 33-34). Kente yeni gelen kitleler, kentleĢmenin sanayileĢmeden daha<br />

hızlı olması nedeniyle yani göç ile kentte yaratılan iĢ olanaklarının koĢut<br />

gitmemesinden dolayı istihdam konusunda sıkıntı yaĢamaktadırlar. Ġstihdam


28<br />

sorununun yanı sıra barınma, sağlık, eğitim vb ihtiyaçların karĢılanması da yeni<br />

kentliler için bir sorun yumağı oluĢturmaktadır (KeleĢ, 1982: 69-70).<br />

Türkiye‟de kentleĢme denilince salt kentli nüfusun artması ya da kentlerin<br />

planlı olarak büyümesi değil, bir arada ya da birbirine eklemlenmiĢ biçimde<br />

yoksulluk, gecekondu ve enformel sektör gibi sorunlar akla gelmektedir (Ekinci,<br />

1995:19). Bir diğer ifade ile kent çalıĢmaları daha çok kır-kent göçü,<br />

gecekondulaĢma ve kent yoksulluğu bağlamında yapılmaktadır (Erder, 1996: 17).<br />

Kırdan kente göç eden kitlelerin barınma ve geçinme stratejileri özünde<br />

enformel özellikler taĢımaktadır. Gecekondu, formel olarak adlandırılan ekonomik<br />

ve toplumsal iliĢkilerin dıĢında enformel süreçlerde doğar, geliĢir ve sakinlerine<br />

kentte bir yaĢam sunar. Bu süreçler, hem kent hukuku dıĢında kural dıĢı bir biçimde<br />

yapılan enformel konut piyasasının hem de yaĢamı devam ettirebilmek için elde<br />

edilmesi gereken gelirin kazanılmasını sağlayan enformel iĢgücü piyasasının<br />

oluĢması ile gerçekleĢmektedir. Enformel süreçler, azgeliĢmiĢ ülkelerin dengesiz<br />

toplumsal yapısının ortaya çıkardığı kendi özgül koĢullarının ürünü olarak<br />

görülmektedir. Bu görüĢe göre; enformel konut ve istihdam piyasaları, formel pazar<br />

mekanizması içinde kalkınma çabası gösteren geri kalmıĢ ülkelerin bağımlı<br />

ekonomilerinin bir sonucudur. Tarımsal teknoloji ithalatının kırda açığa çıkardığı atıl<br />

iĢgücü kentlere yönelmekte; kentlere göç edenlerin barınma ve istihdam süreçlerinde<br />

gösterdikleri çabalar da enformel bir piyasanın ortaya çıkmasına yol açmaktadır (IĢık<br />

ve Pınarcıoğlu, 2003: 50-51).<br />

2.4.1. Yoksulluk ve Kent Yoksulluğu<br />

ÇağdaĢ anlamını 18. yüzyıl sonlarında kazanan yoksulluk olgusu o dönemde<br />

anlamını iĢsiz olma durumundan almaktayken; günümüzdeki anlamını esas olarak<br />

yeterince tüketemiyor olma durumundan almaktadır (Bauman, 1999: 10). Tüm<br />

toplumlarda olduğu gibi tüketim toplumundaki yoksullar da normal-standart yaĢama<br />

ulaĢamayan insanlardır. Tüketim toplumunda normal bir yaĢama eriĢememek<br />

baĢarısız ya da yeterince tüketemeyen tüketici olmak anlamına gelmekte ve kentle<br />

bütünleĢememe olarak nitelendirilmektedir. Bu yüzden tüketim toplumu yoksulları;<br />

sakat, arızalı, kusurlu ve noksan diğer bir ifadeyle yetersiz olarak tanımlanmaktadır<br />

(Bauman, 1999: 59-60).


29<br />

Yoksulluğun giderek artması ve yoksulluk çalıĢmalarının önem kazanmasına<br />

rağmen; üzerinde görüĢ birliğine varılmıĢ bir yoksulluk tanımı olduğu söylenemez.<br />

Yoksulluğa iliĢkin birçok kavram ve bunlara bağlı olarak da birçok değiĢik tanım<br />

bulunmaktadır. Yoksulluk tanım ve ölçümünde en baĢta üzerinde durulması gereken<br />

nokta, yoksulluk göstergesi olarak salt ekonomik kıstasların mı dikkate alınacağı<br />

sorusuyla ilgilidir. Yoksulluk araĢtırmalarında yakın bir geçmiĢe kadar iktisat<br />

ağırlıklı bir geliĢmenin bir yansıması olarak ekonomik göstergelerin ön plana çıktığı<br />

görülmektedir (ġenses, 2001: 62). Ekonomik göstergeler çerçevesinde yoksulluk, bir<br />

toplum ya da topluluğun üretmiĢ oldukları toplumsal değerlerin azlığı ve çokluğu ile<br />

değil, o değerin topluluğu oluĢturan bireyler arasındaki eĢitsiz dağılımı halinde söz<br />

konusu edilmektedir. Bu da çoğu kez yoksulluk kavramının gelir dağılımının<br />

eĢitsizliğiyle özdeĢ görülmesine neden olmaktadır (DPT, 2001: 103).<br />

Yoksulluğun tanım ve ölçümlerindeki farklılıklara karĢın, yoksulluğu kabaca<br />

tanımlamak gerekirse yoksulluk; insanların kabul edilebilir yaĢam koĢullarına özgür<br />

ve insana yakıĢır, kendine ve baĢkalarına saygılı, uzun, sağlıklı ve yaratıcı bir hayat<br />

sürebilmeleri için gerekli insani, en temel öğe olan fırsat ve olanaklara sahip<br />

olamamaları durumudur (Gül v.d., 2007: 248; Erdoğan, 2000: 4). Bir diğer ifade ile<br />

yoksulluk, insanların en temel ihtiyaçlarının karĢılanmasına yönelik gelir<br />

yoksunluğundan, yoksulların insani ve kapasite geliĢimleri ile dıĢlanma süreçlerine<br />

kadar farklı açılardan yeniden tanımlanmakta ve farklı sınıflamalara konu olmaktadır<br />

(ġenses, 2001: 63; Gül ve Sallan Gül, 2008: 59).<br />

Yoksulluk üzerine yapılan çalıĢmalarda, yoksulluğun nedenleri ve çözümleri<br />

bağlamında farklı tanımlamalar ve yaklaĢımlar kullanılmaktadır. Modern kapitalist<br />

toplum ve piyasa iliĢkilerinin belirleyiciliği çerçevesinde, 18. yüzyıldan 1960‟lara<br />

kadar, yoksulluğun kavramsallaĢtırması ağırlıkla ekonomik temelli olarak<br />

yapılmıĢtır. Ancak, 1960‟lardan itibaren yoksulluğun bireysel mi yoksa kapitalist<br />

piyasa iliĢkilerinin bir ürünü mü olduğu ya da kültürel mi yoksa yapısal bir sorun mu<br />

olduğu tartıĢmaları hız kazanmıĢtır. Kapitalizmin yapısal ve kültürel dinamikleri<br />

arasında, hangisinin yoksullukta belirleyici etken olduğu sorusu, yoksulluğa bakıĢta<br />

yeni tanım ve sınıflamaların yapılmasına da öncülük etmiĢtir. Bu temelde yoksulluk<br />

tartıĢmalarında, yoksulları ve onların yaĢam biçimlerini ve / veya farklılaĢan kültürel<br />

özelliklerini temel alan yaklaĢımlar öne çıkmıĢtır. Günümüzde yoksullukla ilgili


30<br />

yazına bakıldığında yoksulluk olgusunun; bireysel refah ve sorumluluk, sosyal ve<br />

kültürel bütünleĢememe, sosyal dıĢlanma, sınıf-alt sınıf-sınıf altı, yoksulluk kültürü,<br />

ayrımcılık, sosyal patoloji, toplumsal cinsiyet, ırk, etniklik, mekânsal ayrıĢmıĢlık,<br />

çalıĢma refahı gibi kavramlar çerçevesinde ele alındığı görülmektedir. Bu da<br />

yoksulluğun tanımlanmasında, ekonomik etkenler kadar kültür olgusunun da önemli<br />

bir öğe olduğunu ortaya koymaktadır. Yoksulluğu açıklama çabalarının, yoksulları ve<br />

onların kültürel örüntülerini temel alan sosyo-kültürel yaklaĢımlar ile yoksulların<br />

karĢılaĢtıkları çevresel ve yapısal unsurları temel alan yaklaĢımlar olarak iki karĢıt<br />

kutupta yoğunlaĢtığı gözlenmektedir (Gül ve Sallan Gül, 2008: 57-58).<br />

2.4.1.1. Yoksulluk Kültürü<br />

Yoksulluk kültürüne iliĢkin ilk çalıĢma olarak, Oscar Lewis‟in Meksikalı bir<br />

ailenin otobiyografisini anlattığı “Sanchez‟in Çocukları” isimli eser gösterilmektedir.<br />

Lewis‟e göre, yoksulluk kültürü; yapısı, ana ilkeleri ve savunma mekanizmalarıyla<br />

yoksulların sürdükleri hayata dayanabilmelerini sağlayan pozitif bir olgudur. (Lewis,<br />

1971: XXIII).<br />

Yoksulluk kültürü çalıĢmalarında yoksulluk; sosyal değiĢme sürecinde<br />

geleneksellik ve modernliğin birbirine zıt ikilemleri çerçevesinde değerlendirilmekte<br />

ve sosyal öğrenme sürecinin bir parçası olarak görülmektedir. Yoksulluk kültürü<br />

çalıĢmalarında ayrıca, yoksulluğun sosyalleĢme sürecinde belirli gelir gruplarının<br />

içinde yaĢadıkları toplumsal çevreyi de içerdiği belirtilmekte, çoğunlukla kent içi<br />

yoksul mahalleler ve göçmenlerin yaĢadığı bölgeler ele alınmaktadır. Türkiye‟de<br />

yapılan araĢtırmalarda ise yoksulluk kültürü, genellikle gecekondu olgusuyla beraber<br />

incelenmekte ve modernleĢme sürecinde sanayileĢmesiz kentleĢmenin bir sonucu<br />

olarak görülmektedir (Türkdoğan, 1974: 6; 1996a: 64). Bu noktada, yoksulluk<br />

kültürünün büyük Ģehir merkezlerindeki en yoksul kesimlerin yaĢayıĢ biçimlerini<br />

ortaya koyduğu ileri sürülmektedir (Türkdoğan, 1996b: 116-117). Bazı yazarlara<br />

göre ise yoksulluk kültürü, yoksulluğu üreten ve sürekli kılan temel öğedir<br />

(TaĢdelen, 1997: 115; Hayek, 1993: 126).<br />

Yoksulluk kültürünü benimseyenler, gelir dağılımındaki yetersizlikler ya da<br />

baĢka ekonomik sebepler yoksulluğa neden olsa bile temel sorunun bireylerin tutum<br />

ve davranıĢlarından ortaya çıktığına vurgu yapmaktadırlar. Yoksulların dıĢlanmıĢlık


31<br />

ve vurdumduymazlık gibi duyguları, isteksizlik ve özgüven eksikliği gibi olumsuz<br />

tutum ve davranıĢları üzerinde durmaktadırlar. Yoksulluk kültüründe yoksullar,<br />

ekonomik anlamda yararsız ve tembel, ahlaki açıdan zayıf, psikolojik olarak kendine<br />

güvensiz ve sosyolojik olarak da sapma 3 davranıĢlarını sergileyen kiĢiler olarak ele<br />

alınmaktadır. Yoksulluğu yoksulluk kültürü çerçevesinde ele almak, yoksulların<br />

çalıĢmama yanlısı oldukları yönündeki olumsuz yaklaĢımlara iliĢkin kalıp tipleri öne<br />

çıkarmak, gerçeklikle birebir örtüĢmemektedir. Böyle bir yaklaĢımla, toplum içinde<br />

belli kesimlere yönelik ön yargılar pekiĢtirilmekte ve toplumsal dıĢlanmalara neden<br />

olmaktadır. Yoksulların büyük bir kısmı tembellikten, çalıĢmama yanlısı<br />

olduklarından ya da psikolojik nedenlerden ötürü değil, yaĢları çalıĢmaya uygun<br />

olmadığından, hasta/özürlü olduklarından, kendi niteliklerine uygun iĢ<br />

bulamadıklarından ya da iyi koĢullarda istihdam edilebilecekleri iĢlerin piyasada<br />

mevcut olmamasından dolayı yoksuldurlar. Kapitalizmin krizlerinin, adaletsiz gelir<br />

dağılımının, piyasanın yoksulu ve gücü olmayanı dıĢlamasının, iĢsizliğin ve<br />

toplumsal Ģartların bir sonucu/ürünü olan yoksulluğu, sapma-patolojik gibi sıra dıĢı<br />

davranıĢ kalıplarına, yoksulların çalıĢmama yanlısı olmalarına ve çalıĢma kültürünün<br />

zayıflığına bağlamak neden sonuç iliĢkilerini yeterince sorgulamadan, bilimsel<br />

verilerle desteklemeden ileri sürmek anlamına gelmektedir (Sallan Gül, 2001: 31, 35-<br />

40). SanayileĢmiĢ toplumlarda sapma ya da anomi olarak değerlendirilen davranıĢlar,<br />

ekonomik eĢitsizliklerin bir yan ürünüdür. Giddens bu durumu Ģu Ģekilde<br />

açıklamaktadır:<br />

“Amerikan toplumunda (ve bir ölçüye kadar diğer sanayi<br />

toplumlarında) genel olarak benimsenen değerler maddi baĢarıyı<br />

vurgulamaktadır ve baĢarıya ulaĢma araçlarının disiplinle çok çalıĢmak<br />

olduğu varsayılmaktadır... Ancak bu düĢünce doğru değildir... Sapkınlıklar<br />

ekonomik eĢitsizliklerin yan ürünüdür (Giddens, 2000: 187-188).<br />

3 Patoloji, anomi, sapma gibi kavramlar için “Margaret M.Poloma ÇağdaĢ Sosyoloji Kuramları,<br />

Gündoğan Yayınları, Ankara, 1993. Sezgin Kızılçelik, Sosyoloji Teorileri 1, Emre Yayınları, Konya,<br />

1994. Emile Durkheim, Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, Engin Yayıncılık, Ġstanbul, 1995.<br />

Anthony Giddens, Sosyoloji, Ayraç Yayınevi, Ankara, 2000. Tom Bottomore-Robert Nisbet,<br />

Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Ayraç Yayınevi, Ġstanbul, 1997. Raymond Aron, Sosyolojik<br />

DüĢüncenin Evreleri, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1986 vb” bakılabilir.


32<br />

Genel olarak ifade etmek gerekirse; yoksulluk kültürü yaklaĢımı,<br />

modernleĢme kuramları bağlamında yoksulluğu, “modernleĢememenin ve kentle<br />

bütünleĢememenin bir sonucu olarak ortaya çıkan alt kültürde geliĢen ve anomik bir<br />

olgu ve sosyal bir sorun” olarak ele almaktadır. Bu yaklaĢım, 1950 ve 1960‟larda<br />

Amerika‟da geliĢtirilmiĢ, ama 1980‟lerden itibaren yeniden güncellik kazanmaya<br />

baĢlamıĢtır. KüreselleĢmenin artan etkisiyle ekonomik liberalizmin en az devlet<br />

ilkesi etrafında biçimlendirilmeye çalıĢılan sosyal politikalarda yoksulluk kültürü<br />

tezleri, hem söylemsel düzlemde hem de ulusal ve uluslararası siyasalarda giderek<br />

artan bir etkiye sahip olmuĢtur (Sallan Gül vd., 2003). Lewis‟in yoksulların yaĢam<br />

süreçlerine iliĢkin değerlendirme yapma amacıyla geliĢtirdiği yoksulluk kültürü<br />

kavramı, günümüzde yoksulları dıĢlama amaçlı olarak kullanılmaktadır.<br />

2.4.1.2. Yapısal Yoksulluk<br />

Yapısal yoksulluk yaklaĢımı, yoksulluğu yoksulluk kültüründen farklı bir<br />

biçimde ele almaktadır. Özünde yoksulluğu bireysel bir kusur ve olumsuz<br />

sosyalleĢmenin bir sonucu olarak değerlendirmemektedir. Bu yaklaĢımda yoksulluk,<br />

kapitalist sistem içinde yapısal ve tarihsel koĢulların bir sonucu olarak ele alınmakta<br />

ve yoksulluğun sınıfa, etnikliğe, dine ya da cinsiyete dayalı ayrımcılıklar, mekânsal<br />

ve ekonomik ayrıĢmalar sonucu ortaya çıktığına vurgu yapılmaktadır. Bir diğer<br />

ifadeyle sosyal ve ekonomik engellemeler ve yetersizliklerden dolayı yoksul olan<br />

bireyler, eğitim ve istihdam olanaklarının yokluğu veya yetersizliği, konut türü ve<br />

konutun bulunduğu bölgenin olumsuzlukları, düĢük gelir gibi nedenlerle yoksul<br />

kalmaktadırlar (Sallan Gül, 2001: 40-41). Yoksulluğa neden olan faktörlerin bu<br />

kadar ayrıntılı biçimde ele alınması, yoksulluğun asıl nedeninin; bireysel eksiklikler<br />

ya da çalıĢmama eğilimi değil, toplumsal yapıdaki olumsuz koĢullarla ekonomik ve<br />

yapısal faktörlerden kaynaklandığını ortaya koymaktadır (Marshall, 1999: 827; Gül<br />

ve Sallan Gül, 2004: 307; Sallan Gül, 2004: 123; Rawls, 1993: 327).<br />

Yapısal yoksulluk yaklaĢımı, yoksulluğu kapitalist sistemdeki eĢitsiz iliĢkiler<br />

ve piyasadaki adaletsizliklerin bir sonucu olarak görürken iki temel öğeye vurgu<br />

yapmaktadır. Bu öğelerden ilki, yoksulların bireysel yetersizlikleridir. Bu yaklaĢıma<br />

göre, yoksulluğun temel nedenlerinden biri olan yoksulların insan sermayelerinin<br />

yetersizlikleri sorunu çözülür ve yoksullar yaĢamlarını sürdürebilecekleri geliri elde


33<br />

edebilecekleri bir iĢte istihdam edilebilirlerse, devletin sosyal programlarının da<br />

yardımıyla yoksulluklarından kurtulabileceklerdir. Burada temel hedef, yoksulların<br />

piyasa sürecinde yer edinmelerini sağlamak ve devlete bağımlılıklarını azaltmaktır.<br />

Yapısal yaklaĢımın bir diğer vurgusu ise yoksulluğa iĢgücü piyasalarındaki ikili<br />

yapının neden olduğu yönündedir (Sallan Gül, 2001: 46). ĠĢgücü piyasaları birincilikincil<br />

veya formel-enformel piyasalar Ģeklinde ikili bir yapıya sahiptir. 4 Birincilformel<br />

piyasalarda yer alan iĢler; sosyal güvenceli, iyi ücretli, çalıĢma koĢulları<br />

düzenli ve geliĢmeye olanaklı iken, ikinci sektör iĢler düzensiz zamanlı, düĢük<br />

ücretli, güvencesiz ve geliĢmeye uygun olmayan iĢlerdir (Castells, 1989: 203-205).<br />

Özellikle 1980‟li yıllardan sonra uygulanmaya baĢlayan yeni liberal politikalar<br />

sonucu tarım dıĢı kentsel faaliyetlerde enformel/türedi faaliyetler önemli bir artıĢ<br />

göstermiĢtir. Konut sorununu gecekondular inĢa ederek gidermeye, iĢgal arazi ve<br />

evlerde oturarak çözmeye çalıĢan yeni kentliler, istihdam alanında ise formel ve<br />

enformel süreçlere yönelmektedirler. ĠĢ piyasalarında ya asgari ücret veya altı<br />

ücretlerle ucuz iĢgücü olarak istihdam olanağı bulabilmekte ya da bu soruna da<br />

çözüm olarak normal olmayan bir yol olarak kabul edilen; marjinal iĢlere yönelerek<br />

ya da yeni enformel piyasalar içinde yer alarak yeni bireysel stratejiler üretmeye<br />

çalıĢmaktadırlar. Ancak iĢsizliğe geçici bir çözüm olabilen enformel iĢler, zamanla<br />

kalıcı sorunlara yol açmaktadır. DüĢük ücretler, sosyal hak ve güvenceden<br />

yoksunluk, kötü iĢ ve yaĢam koĢulları; belirsiz ve güvencesiz bir yaĢamda iĢsizlik ve<br />

dolayısıyla yoksulluk nedeniyle kente gelenler daha da yoksullaĢmaktadır.<br />

Son dönemlerde yapılan kent araĢtırmalarının ortaya koyduğu en önemli<br />

geliĢmelerden biri, yoksulluğun ve kentsel yoksulların hızla artmakta olduğudur.<br />

Toplumsal hayatta ve bu hayatın dönüĢümünde önemli bir yeri olan kentler<br />

günümüzde; bir yandan kendilerini günün koĢullarına göre yenilemeye, olanakları ve<br />

yetenekleri ölçüsünde çağı yakalamaya ve bir yerel olarak kendilerini cazip kılmaya<br />

çalıĢırken, aynı zamanda geçmiĢten daha farklı ve daha derin biçimde hissedilen kent<br />

yoksullarını da bünyelerinde arttırmaktadır (Göktürk, 2002: 218). Bu anlamda yeni<br />

kentsel yoksulluk, azgeliĢmiĢ ülkelerin yanı sıra geliĢmiĢ ülkeleri de kapsayacak bir<br />

biçimde, sadece toplumsal bir kategori olarak yedek emek ordusunun parçası olan<br />

4 Ġkili piyasalara ve enformel sektöre iliĢkin ayrıntılı bilgi, bu çalıĢmanın devamında 2.4.2.<br />

altbaĢlığında verilmektedir.


34<br />

kent yoksulları kategorisinin değil, son yıllarda göreli olarak yoksullaĢan daha geniĢ<br />

toplum kesimlerinin yaĢam koĢullarını anlatmak üzere kullanılmaktadır (Kaygalak,<br />

2001b: 126-127; Erder, 2002: 37). 19. yüzyılın büyük endüstri kentlerindeki iĢçilerin<br />

yoksulluğunun yerini günümüzde iĢçi olmayan kent içi yoksul sınıflar almıĢtır. Genel<br />

olarak bakıldığında kent içi yoksul sınıflar, belirli bir iĢi olmayan, enformel sektörle<br />

bağlantılı bir Ģekilde hayatını idame ettiren ve yaĢamlarını dönüĢtürme<br />

olanaklarından yoksun bir kesimdir. Bu yeni yoksulluk deneyimi, ekonomik<br />

yoksulluğun yanında kendini Ģiddetle hissettiren bir toplumsal dıĢlanmayı da içinde<br />

barındırmaktadır (AltuntaĢ, 2008: 33; Akçar, 1998: 198, 202; Bauman, 2005: 143).<br />

Gerek geliĢmiĢ ülkelerde gerekse azgeliĢmiĢ ülkelerde kentsel yoksulları nitelemek<br />

için çeĢitli kavramlara baĢvurulmaktadır. Toplumsal dıĢlanma, marjinalleĢme bu<br />

kavramlar arasında yer almaktadır. Toplumsal dıĢlanma, mahrumiyeti üreten veya<br />

sürdüren oluĢumlara vurgu yapmaktadır. DıĢlanma; bir bireyin hayatının sadece<br />

birkaç yönünü değil, az çok tümünü etkileyen koĢulları ifade etmektedir. DıĢlanma,<br />

birkaç yönden yoksul veya düĢük gelirli olmaktan farklı özellikler taĢımaktadır.<br />

DıĢlanma, toplumun diğer kesimlerinden derece bakımından farklı olma-daha az<br />

kaynağa sahip olma- meselesi değil, çoğunluğun sahip olduğu fırsatlara<br />

ulaĢamama/sahip olamama meselesidir. ġehrin en kötü alanlarında veya<br />

mahallelerinde dıĢlanma, toplumun geri kalan kesimlerinden fiziksel anlamda bir<br />

ayrılma Ģeklini almaktadır. Ġstihdam süreçlerinde ise, normal iĢgücü piyasası<br />

fırsatlarına ulaĢmaktan mahrum kalma anlamına gelmektedir (Giddens, 2001: 97-98).<br />

Bireylerin toplumsal yaĢam içinde, gıda, konut, sağlık hizmeti, eğitim, toplumsal<br />

çevre ve hizmet, tüketim malları, boĢ zamanların değerlendirilmesi olanakları, ulaĢım<br />

vb alt yapı hizmetleri gibi ihtiyaçlarını karĢılayamaması durumunda kente<br />

eklemlenme süreçlerinde de sıkıntılar yaĢanmaktadır (Harvey, 2003: 98). Bu<br />

sıkıntıların temelinde de dıĢlanma ve marjinalleĢtirilmeye yol açan iĢsizlik ve<br />

yoksulluk yatmaktadır. Kentsel olanaklara ulaĢmada yaĢanan dengesizlik, varlıklı ve<br />

kentle bütünleĢmiĢ kesimin daha fazla olanağa sahip olmasına karĢın yoksul ve<br />

dıĢlanmıĢ kesimin sınırlı kaynaklara sahip olması ile net bir biçimde görülmektedir.<br />

Günümüzün eĢitsiz ve tüketime dayalı toplumsal yapılarında da piyasa aktörleri bir<br />

yandan daha fazla tüketim yapılmasını körükleyerek küresel kültürün sözcülüğünü<br />

yapmakta diğer yandan ise yoksul ve marjinal grupları yani tüketemeyenleri kendine


35<br />

tüketim alanları yaratabilmek uğruna sert bir biçimde dıĢlamaktadır (IĢık ve<br />

Pınarcıoğlu, 2003: 140). Sosyal dıĢlanma; kasıtlı ya da kasıtsız biçimde bireyleri,<br />

sosyal grupları ya da tüm toplulukları normal olarak görülen kazanç ve haklardan<br />

dıĢlamaya hizmet eden süreçlere göndermede bulunmaktadır. Sosyal dıĢlanma;<br />

insanlar için eğitim, iĢ, konut, hizmet ve uygun kazanımlara imkân sağlayan destek<br />

ve enformasyon ağlarına eriĢim yokluğudur (Bilton vd., 2008: 79-80). Bir diğer ifade<br />

ile dıĢlanma; bazı kesimlerin sosyal yaĢama katılımlarının engellenmesi, giderek<br />

dıĢarı ve hatta yok olmaya itilmesi olgusunu nitelemektedir (ġengül, 2001: 203).<br />

Özellikle büyük kentlerde belirginleĢen dıĢlanma, yoksul kesimleri ekonomik<br />

sömürünün öznesi haline getirmektedir. ĠĢgücü piyasasının kutuplaĢmıĢ yapısı ve<br />

formel iĢ olanaklarının azalması, onlara genellikle enformel iĢlerde çalıĢmaktan<br />

baĢka çare bırakmamıĢtır. (AltuntaĢ, 2008: 34; Ergun, 2005: 3).<br />

2.4.2. Enformel Sektör<br />

Enformel sektör kavramı, 1970‟lerden itibaren farklı ülkelerde farklı<br />

açılardan tartıĢılan bir olgu olmuĢtur. Özellikle 1980‟lerden itibaren dünya genelinde<br />

hızlanan ekonomik yeniden yapılanma süreci ile birlikte rekabette üstünlük<br />

sağlamaya çalıĢan bir çok iĢletme, enformel üretim kanallarına yönelmiĢtir. Bir diğer<br />

ifade ile bu dönemde formel sektör, enformel sektörde faaliyet gösteren aktörleri,<br />

üretimde esnekliğin yaĢanmasına paralel olarak ucuz emek ve mal sağlaması<br />

açısından kullanma yoluna gitmiĢtir. Böylelikle, iĢ yasalarının uygulanmadığı, sosyal<br />

güvenlikten yoksun ve düzensiz sürelerle çalıĢtırılabilen yani ucuza malolan iĢgücü<br />

sunabilme potansiyelinin, enformel sektörün en önemli varlık nedenlerini<br />

oluĢturduğu söylenebilir (Lordoğlu ve Özar, 1998: 5; Khan, 1994: 119-120).<br />

Enformel sektörün nitelikleri; “örgütsüzlük ya da gevĢek bir örgüt biçimi<br />

olan, güvencesiz, deneyim-uzmanlaĢma-eğitim aranmayan, iyi tanımlanmamıĢ,<br />

yasalarla düzenlenmemiĢ, güvence altına alınmamıĢ, çalıĢma koĢulları ağır, yeterli<br />

gelir getirmeyen, iĢçi devinimi yüksek iĢ türleri” olarak sıralanmaktadır (ġenyapılı,<br />

1981: 74).<br />

Kentlerde formel kesimin dıĢında ve bu kesim tarafından emilemeyen bir<br />

grup bulunmaktadır. Bu grup; kentin modern kesimlerine hizmet ederek, yeni iĢ<br />

imkânları bularak, daha çok kendi emeklerine dayanan, düzensiz, örgütleĢmemiĢ iĢ


36<br />

imkânlarını kullanarak geçimini sağlamaya çalıĢmaktadır. Bu grup, marjinal sektör<br />

olarak da adlandırılan enformel sektörü oluĢturmaktadır. Enformel sektörü ortaya<br />

çıkaran temel koĢul; formel istihdam olanakları tarafından emilemeyen ve kentte<br />

yaĢamak durumunda olan iĢgücünde bir artıĢ olmasıdır (Tekeli, 1977: 54-60; Gedikli,<br />

2003: 71; Bircan, 1998: 40).<br />

Enformel sektörün ortaya çıkmasında ve yaygınlaĢmasında etkili olan çeĢitli<br />

nedenlerden ilki, azgeliĢmiĢ ülkelerin demografik ve sosyoekonomik özelliklerine<br />

bağlı olup yapısal niteliktedir. Özellikle kırdan kente göç sonucu büyük bir kentsel<br />

iĢgücü fazlasına sahip olan ülkelerde, formel sektörün yeterli istihdam alanı<br />

yaratmaması sonucunda kendi hesabına çalıĢma ve mikro iĢletmeler önemli bir<br />

ekonomik faaliyet ve istihdam kaynağı oluĢturmaktadır. Yine bu ülkelerde yasal<br />

düzenlemelerin katılığı ve küçük üreticilerin bunlara uymada karĢılaĢtığı güçlükler,<br />

ekonomik faaliyetlerin enformel olarak yürütülmesinde etkili olmaktadır. Bir diğer<br />

faktör, küreselleĢmeyle bağlantılı yapısal uyum politikaları ve ihracata dayalı<br />

sanayileĢme modeli bağlamında uluslararası pazarlarda rekabeti arttırmak için,<br />

iĢgücü maliyetlerinin düĢürülmesi amacıyla üretim sürecinde ortaya çıkan<br />

değiĢiklikler ve taĢeronlaĢmanın yaygınlaĢmasıdır. KuĢkusuz bununla bağlantılı<br />

olarak, 1970‟lere kadar geliĢmiĢ ülkelerde izlenen sosyal refah devleti politikalarının<br />

emeği koruyan düzenlemelerinin geliĢmekte olan ülkelere olan yansımalarına<br />

sermaye çevrelerinin duyduğu tepkinin de ele alınması gerekmektedir. Ġstihdam<br />

güvencesi, gelir güvencesi, sosyal güvenlik, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarına<br />

bağlı olarak iĢgücü piyasasını düzenleyen yasa, kurallar ve politikalarda yapılan<br />

köklü değiĢiklikler ve kuralsızlaĢtırma enformel sektörün yaygınlaĢmasında etkili<br />

olmuĢtur (Türcan ÖzĢuca ve Toksöz, 2003: 5-6). Enformel sektörün geliĢmesi ve<br />

büyümesi ile yaĢam değerleri ve normlar arasında çok önemli paralellikler vardır.<br />

YaĢam Ģartları ağırlaĢtıkça uyum sağlamaya çalıĢan birey, ekonomik durumunu<br />

iyileĢtirmeye çalıĢacaktır. Bunu gerçekleĢtirmenin bir yolu, yapılan harcamalarda<br />

kısıtlamalara gidilmesiyken, diğer yol ise elde edilen gelirin arttırılmasına<br />

çalıĢılmasıdır. Tüketim ekonomisinde kısıtlama yapmanın zorluğundan dolayı birey<br />

kazancını arttırmanın yollarını arar ve enformel sektörün en önemli alanlarından biri<br />

olan kaçak çalıĢma için uygun ortam yaratılmıĢ olur. Kaçak çalıĢma; bir yandan<br />

emeklilik ya da sigortasız çalıĢma Ģeklinde gerçekleĢirken, diğer yandan ek iĢ yapma


37<br />

ya da ev içi hizmet ya da mal üretilmesi Ģeklinde de olabilmektedir (Özsoylu, 1996:<br />

95-96).<br />

Enformel sektörün ortaya çıkmasında genel olarak iki eğilimin varlığından<br />

söz edilebilir; geçim stratejisi olarak enformelleĢme ve birikim stratejisi olarak<br />

enformelleĢme. Geçim stratejisi olarak enformelleĢme, enformelleĢme sürecinde<br />

ailenin etkinliğine iĢaret etmektedir. Aile emeğin yeniden üretiminde önemli bir yer<br />

tutmaktadır. Aile bireylerinin yaĢamlarını devam ettirebilmeleri için yeni faaliyetler<br />

üretmektedir. Bir diğer ifadeyle; iĢsizliğe, gelir azalmalarına, ekonomik koĢulların<br />

bozulmasına karĢı ya da yaĢam koĢullarını düzeltmek için aile yeni stratejiler<br />

geliĢtirir. Enformel/türedi faaliyetlere yönelme de üretilen bu stratejilerin önemli bir<br />

parçasını oluĢturur. Birikim stratejisi olarak enformelleĢme sürecinde ise büyük<br />

Ģirketlerin ve güçlü sermayenin etkin olduğu görülmektedir. Genel olarak tüm üretim<br />

süreçlerinde ama özellikle ekonomik kriz yaĢanan dönemlerde, bu kesim karları<br />

arttırmak, riskleri azaltmak, sendikalarla muhatap olmamak, uluslararası piyasalarda<br />

rekabet gücüne sahip olabilmek için üretimi enformelleĢtirmeye yönelmektedirler.<br />

Örneğin 1970‟lerde yaĢanan ekonomik krizde hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan<br />

ve azgeliĢmiĢ ülkelerde, çeĢitli sektörlerde faaliyet gösteren Ģirketler fason<br />

bağlantılar kurma yoluna gitmiĢler ya da küçük iĢletmelerde olduğu gibi doğrudan<br />

fason üretime baĢlamıĢlardır. Dolayısıyla Ģirketlerin sermaye birikimine yönelik<br />

olarak uyguladıkları bu stratejiler de enformel sektör faaliyetlerinin ve enformel<br />

ekonominin boyutlarının geniĢlemesine neden olmuĢtur (Demir, 1993: 39-40; Tabak,<br />

1999: 15; Tatlıcan, 1996: 112-113; Lordoğlu vd., 1999: 76; Tunalı, 2000: 29).<br />

2.4.3. Gecekondu Olgusu<br />

Farklı Ģekillerde ele alınabilmekle birlikte genel olarak gecekondu olgusunu;<br />

“sanayileĢmeyle kentleĢmenin paralel bir seyir izlemediği, kentlerin yoğun göçü<br />

emebilecek kapasitede olmadığı ülke kentlerinde göç sonucu kente gelen kesimin<br />

kendi imkânlarıyla yaptığı ve yoksulların yoğun olarak yaĢadığı mekânsal ölçek”<br />

olarak tanımlamak mümkündür. Bir diğer ifadeyle gecekondu; “kırsal alanlardan<br />

kentlere göç eden kesimin formel yollardan ihtiyaçlarını karĢılayamaması sonucu,<br />

kentlere eklemlenme sürecinde konut sorununa enformel yollardan bulduğu çözüm”<br />

olarak da tanımlanabilir.


38<br />

Nüfusu olanaklarından çok daha hızlı artan bir kentte, en önemli sorunlardan<br />

biri olarak karĢımıza barınma çıkmaktadır. Göç sonucu kente gelen kiĢiler<br />

belediyenin, devletin ya da üçüncü kiĢilerin arsaları üzerine kendi konutlarını<br />

yaparak bu sorunu çözmeye çalıĢmıĢlardır. Gecekondu olgusu genel olarak Türkiye<br />

gibi kentleĢme hızının sanayileĢme hızından daha yüksek olduğu ülkelerde, kente<br />

yeni gelenlerin (göç edenlerin) kente tutunma çabalarının bir aracı olarak karĢımıza<br />

çıkmaktadır (Kongar, 2000: 562; Arslan, 2007: 85).<br />

Gecekondu olgusuna genellikle kentleĢme sorunu olarak bakılsa da aslında<br />

gecekondu, ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısındaki değiĢimin bir sonucu olarak<br />

ele alınmalıdır. II. Dünya SavaĢı sonrasında hızını ve yoğunluğunu giderek arttıran<br />

bir biçimde kentlere yönelen nüfus, yönlendirici bir arazi ve yeterli destekleyici bir<br />

konut politikası olmayıĢından dolayı barınma sorununu kendi olanaklarıyla çözmeye<br />

çalıĢmıĢtır. (Güçhan, 1992: 35,45; Toprak Karaman, 1998: 189; TÜSĠAD, 2001:<br />

212). Gecekondu, 1950‟lerde sanayileĢmeye baĢlayan Türkiye‟nin büyük kent<br />

merkezlerinde, günlük iĢ olanaklarına yakın ve yaĢam kalitesi düĢük konutlar olarak<br />

ortaya çıkmıĢtır (Ekinci, 1995: 15-16; Özden, 2008: 279). Bu anlamda gecekondunun<br />

adını aldığı süreçten de anlaĢılabileceği gibi yeni kentliler, barınma sorununu<br />

çözmek için oldukça kısa sürelerde konutlarını yapmıĢlar ve süreç içinde<br />

konutlarının yaĢam kalitesini yükseltmiĢlerdir (Kongar, 2000; 565; Yörükan, 2006:<br />

55-57).<br />

2.4.3.1.Gecekondu Olgusuna YaklaĢımlar<br />

1940‟lı yıllardan sonra konuĢma dilimize giren gecekondu genel olarak;<br />

“bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel<br />

kiĢilerin toprakları üzerine, toprak sahibinin istenç ve bilgisi dıĢında yapılan, barınma<br />

gereksinmeleri devletçe, kent yönetimlerince karĢılanamayan yoksul ya da dar gelirli<br />

ailelerin yaĢadığı barınak türü” olarak tanımlanmaktadır (KeleĢ, 2000: 385).<br />

Gecekondu olgusuna yönelik olarak literatürde üç önemli yaklaĢım yer almaktadır.<br />

Bunlar sırasıyla; “tampon kurumlar”, “marjinal sektör” ve “merkez-çevre”<br />

yaklaĢımlarıdır (Gökçe vd.,1993: 15).<br />

Tampon kurumlar yaklaĢımı açısından gecekondu; göç sonucu kente gelmiĢ<br />

olanların barınma sorununa bir çözüm olarak ortaya çıkarken aynı zamanda bu


39<br />

kesimlerin kentle bütünleĢmesi açısından kolaylaĢtırıcı mekanizmaları da<br />

içermektedir (Gökçe vd., 1993: 15). Bir diğer ifade ile gecekondular, kente uyum<br />

sağlamada aracı kurum olarak iĢlev görmektedirler (Özer, 2004: 78). Türkiye‟de<br />

kentleĢme üzerine yapılan araĢtırmalar, kır-kent göçü, gecekondulaĢma, kentte<br />

kurulan enformel iliĢkilerin niteliği ve son zamanlarda da kent yoksulluğu<br />

bağlamında ele alınmıĢtır. Bu araĢtırmaların sonuçları, kentlerde formel piyasaların<br />

kente yeni gelenleri istihdam etmede yetersiz kaldığını ve yeni kentlilerin<br />

yaĢamlarını sürdürebilmek için daha çok enformel iliĢki kanallarını (akrabalık,<br />

hemĢerilik vb) kullanarak enformel piyasalara dâhil olduklarını/türedi iĢler<br />

oluĢturduklarını ortaya çıkarmıĢtır. Genel olarak gecekondu araĢtırmaları olarak<br />

adlandırılan bu çalıĢmalar yeni kentliler açısından öncelikli sorunun konut edinme ve<br />

kente eklemlenebilme-kentte tutunabilme olduğunu ortaya çıkarmıĢtır (Erder, 1996:<br />

17-18). KentleĢme sürecinde özellikle yoksullar, gerek göç sırasında gerekse göçten<br />

sonra yerleĢme, iĢ bulma ve gündelik hayatta karĢılaĢtıkları sorunları çözebilmek için<br />

aile, akrabalık ve giderek hemĢerilik gibi kökene dayalı dayanıĢma iliĢkilerini yaygın<br />

olarak kullanmıĢlardır (Gökçe vd., 1993: 257-266 ). Kıray ise tampon kurum<br />

kavramını sosyal değiĢmeyi açıklarken kullanmaktadır. Kıray‟a göre her sosyal yapı,<br />

bu yapıyı meydana getiren sosyal kurumların, insan iliĢkilerinin ve bunların karĢılıklı<br />

etkileĢimlerinden doğan sosyal değerlerin birbirlerini karĢılıklı olarak etkiledikleri<br />

bir bütündür. Bu bütün, her zaman aynı olmayan bir hız ve tempoyla değiĢmektedir.<br />

Toplumsal yapıda yaĢanan değiĢim sürecinin bunalımsız geçmesini sağlayan ve<br />

çatıĢmaları önleyen kurumları Kıray; “tampon mekanizma” olarak adlandırmaktadır.<br />

Bu mekanizmalar sayesinde toplumun değiĢme sürecinde bir denge halinde kalması<br />

sağlanabilmektedir (Kıray, 2000: 19-20). Türkiye‟nin kentleĢme sürecinde de<br />

gecekondu ve etrafında ortaya çıkan iliĢki ağlarının kentle bütünleĢmede tampon<br />

kurum iĢlevi gördüğü söylenebilir. Tarımda makineleĢme ve toprağın küçük<br />

birimlere bölünmesi sonucunda açığa çıkan iĢgücü; kentsel alanlardaki hizmetler ve<br />

ücretler bakımından kentlere çekildikleri fakat mevcut sanayi ve hizmetler yapısı<br />

içinde emilemediklerinde, konut ihtiyacını karĢılamak için gecekondular inĢa<br />

etmiĢlerdir. Sonrasında ise bu yerleĢme bir yaĢam biçimi halini almıĢtır. Hızla<br />

değiĢen ve dıĢa bağımlı bir toplumsal-ekonomik yapıya sahip ülkelerde ortaya çıkma<br />

eğilimi, gecekondunun tam bir tampon kurum olarak ele alınmasına olanak


40<br />

sağlamaktadır. Bir tampon kurum olarak gecekondu, bireyin kente adaptasyonu ve<br />

kentle bütünleĢmesi sürecinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır (Kongar, 1982:<br />

31).<br />

Gecekondu olgusunu ele alan bir diğer yaklaĢım olan “marjinal sektör”<br />

yaklaĢımı ise; gecekonduların genel olarak toplumun ekonomik, sosyal ve değer<br />

sistemiyle bütünleĢememiĢ kiĢi ve grupları kapsadığına vurgu yapmaktadır. Bu<br />

yaklaĢım çerçevesinde gecekondu sorunu ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla ele<br />

alınmakta, marjinal etkinlikler ve marjinal yaĢam biçimi çerçevesinde<br />

tanımlanmaktadır (Gökçe vd., 1993: 15). Marjinal etkinlikler ve yaĢam biçimi,<br />

egemen ya da geleneksel olarak adlandırılabilecek süreçlerin dıĢında kalan<br />

kavramlara iĢaret etmektedir. Bir diğer ifadeyle formel yollardan kentle<br />

bütünleĢemeyen yeni kentlilerin mevcut kurallar çerçevesinde yer almayan yollardan<br />

çözüm üretmeleri bu yaklaĢım çerçevesinde ele alınmaktadır. Özellikle 1980‟li<br />

yıllardan sonra uygulanmaya baĢlayan yeni liberal politikalar sonucu, tarım dıĢı<br />

kentsel faaliyetlerde enformel/türedi faaliyetler önemli bir artıĢ göstermiĢtir. Konut<br />

sorununu gecekondular inĢa ederek gidermeye, iĢgal arazi ve evlerde oturarak<br />

çözmeye çalıĢan yeni kentliler, istihdam alanında ise formel ve enformel süreçlere<br />

yönelmektedirler. ĠĢ piyasalarında ya asgari ücret veya altı ücretlerle ucuz iĢgücü<br />

olarak istihdam olanağı bulabilmekte ya da bu soruna da çözüm olarak normal<br />

olmayan bir yol olarak kabul edilen; marjinal iĢlere yönelerek ya da yeni enformel<br />

piyasalar içinde yer alarak yeni bireysel stratejiler üretmeye çalıĢmaktadırlar.<br />

Marjinallik kavramı özellikle yakın dönemde kent yoksullarını nitelemede kullanılan<br />

kavramların baĢında gelmektedir. MarjinalleĢmenin genellikle dört temel çeĢidi<br />

vardır: Toplumsal marjinalleşme, gecekondularda yaĢayanların kent yaĢamından<br />

soyutlandıkları anlamına gelmektedir. Kültürel marjinalleşme, bu insanların<br />

kültüründe kırsal ve geleneksel kültürel kuralların egemenliklerini sürdürdüğü<br />

anlamına gelir. Siyasal marjinalleşme aynı insanların siyasal yaĢama doyurucu<br />

biçimde katılmadıklarını ifade etmektedir. Bunun bir tehlikeli sonucu her türlü<br />

Ģiddete baĢvurulmasıdır. İktisadi marjinalleşme ise söz konusu kiĢilerin genellikle<br />

güvenli olmayan iĢlerde çalıĢtıkları anlamına gelmektedir (Bulutay, 2000: XIV).<br />

“Bağımlı kentleĢme” yaklaĢımı olarak da adlandırılan “merkez-çevre”<br />

yaklaĢımına göre ise azgeliĢmiĢ (çevre) toplumların tüm yapıları geliĢmiĢ (metropol)


41<br />

toplumlar tarafından belirlenmektedir. Buna göre; gecekondu olgusu, çağdaĢ<br />

kapitalist kesimle gelenekçi feodal kesimin kentleĢme sürecine fiziksel yansıması<br />

olarak değerlendirilmektedir (Gökçe vd., 1993: 15-16). Bu anlayıĢa göre, dünya<br />

kapitalist sisteminin bir parçası olan tüm azgeliĢmiĢ ülkeler, metropol ülkelerinin<br />

uzantısı ve taĢralarıdır. Bu tür ülkelerde çağdaĢ-kapitalist kesim ile geleneksel-feodal<br />

kesim bir arada yaĢamaktadır. Geleneksel-feodal kesim, ülkenin kendi tarihinden ve<br />

özbenliğinden gelen nitelikleri yansıtmaktadır. ÇağdaĢ-kapitalist kesim ise dıĢa<br />

bağımlı geliĢmenin ve metropoller tarafından denetlenen ekonomik yapının bir<br />

sonucu olarak bağımlılığı vurgulamaktadır. Bu görüĢe göre bir çevre ülkesi olan<br />

Türkiye‟deki kentleĢme süreci, dıĢa bağımlı bir nitelik taĢır ve Batı toplumlarında<br />

görülen kentleĢme olgusundan çok farklı niteliklere sahiptir. GeliĢmiĢ metropol<br />

ülkelerinin ekonomik çıkarlarına göre örgütlenen bir yapıda, kentli iĢgücünün önemli<br />

bir bölümü çağdaĢ kesimlerle bütünleĢememektedir. Aslında bütün kentlerde görülen<br />

bu durum Türkiye gibi çevre ülkelerde daha belirgindir (Kongar, 1982: 26-27).<br />

Kısaca belirtmek gerekirse gecekondu olgusu, merkez ülkelerinin ekonomilerine<br />

bağımlı bir kapitalistleĢme süreci içinde bulunan azgeliĢmiĢ çevre ülkelerindeki<br />

kentleĢmenin görünümüdür (ġenyapılı, 1981: 17-19; Kaygalak, 2008: 15; Özer,<br />

2004: 81). KentleĢme ile modernleĢme arasında çok sıkı bir iliĢki bulunduğu ve<br />

kentleĢmenin evrensel bir olgu olduğu ileri sürülmektedir. GeliĢmekte olan ya da<br />

azgeliĢmiĢ ülke kentlerinin de geliĢmiĢ ülke kentlerinin geliĢme çizgisini izleyerek<br />

geliĢecekleri ifade edilmektedir. Yüzyılın baĢından beri merkez ülkeler ile çevre<br />

ülkeler arasındaki iliĢkiler, bağımlılık iliĢkileri nedeniyle çevre ülkeler aleyhine<br />

geliĢmektedir. Merkezdeki kentler, bağımlı ülkelerdeki kentlerin kaynaklarını<br />

merkez ülkelere aktarma iĢlevini görmektedirler. Bu iĢlevleriyle sosyal dengeyi<br />

bozmakta ve geliĢmekte olan ülke kentleri sömürü zincirinin birer halkasına<br />

dönüĢmektedirler. Bu durum, kendi iç dinamiklerine dayalı bağımsız geliĢmeyi<br />

ortadan kaldırmaktadır. Bu süreçte ortaya çıkan bağımlı kentler, temelde küresel<br />

sermaye tarafından Ģekillendirilmektedir. Bu kentler; yoksullukla zenginliği,<br />

gökdelenle gecekonduyu, formel ve enformel ekonomiyi bir arada barındırmakta ve<br />

toplumsal ayrımlaĢma ve eĢitsizliği net bir biçimde yansıtmaktadırlar (Aslan, 2004:<br />

33-34; Kaygalak, 2008: 15-16).


42<br />

2.4.3.2.Kullanım Değerinden DeğiĢim Değerine Gecekondu<br />

Gecekondu olgusunun tarihsel süreç içinde geliĢimi, kullanım değeri/değiĢim<br />

değeri tartıĢmaları çerçevesinde örüntülendirilmektedir. Gecekonduya ve<br />

gecekonduluya bakıĢın bu çerçevede nasıl dönüĢtüğü ise kimi çalıĢmalarda farklı<br />

zaman dilimleri kullanılsa da 1980 öncesi ve sonrası Ģeklinde ele alınarak net bir<br />

biçimde ortaya konabilir. (Kongar, 2000: 567; Okutan, 1995: 38-40; Torlak, 2003:<br />

64-66; Gedikli, 2003: 71-72; ġenyapılı, 2006: 84-122; ġenyapılı, 1981: 43-49; KeleĢ,<br />

2000: 393-394).<br />

Gecekonduların kullanım değerinden değiĢim değerine sahip olgulara<br />

dönüĢmesi süreci “ilk kuĢak gecekondular” ve “ikinci kuĢak gecekondular” Ģeklinde<br />

incelenebilir. Buna göre; ilk kuĢak gecekonduların temel özellikleri Ģu Ģekilde<br />

sıralanabilir:<br />

- Kamu arazilerinin iĢgal edilmesi,<br />

- Konut sahibi, yapımcı ve kullanıcının genelde aynı kiĢi olması,<br />

- Gecekondunun ticari bir meta olarak görülmemesi ve kullanım amaçlı<br />

yapılması,<br />

- Kullanıcının ihtiyacına göre zaman içinde eklemeler yapılması,<br />

- Kentle bütünleĢme iĢlevinin olması, Ģeklinde sıralanabilir.<br />

Ġkinci kuĢak gecekonduların temel özellikleri ise Ģu Ģekildedir:<br />

- ĠĢgal yoluyla arsa elde etmenin yanı sıra kent çevresindeki arsaların<br />

sahipleri tarafından parsellenerek satılması,<br />

- Gecekonduların artan oranlarda baĢka gruplar tarafından inĢa edilmesi ve<br />

satılması,<br />

- Gecekondulara özgü bir inĢaat piyasasının geliĢmesi, bu piyasaya giriĢ ve<br />

çıkıĢların denetlenmesi,<br />

- Kiracılığın geliĢmesi,<br />

- Af ve ıslah imar planlarıyla gecekonduların çok katlı apartmanlara<br />

dönüĢmesi (Bal, 2008: 119; Erder, 1996: 18-20; IĢık ve Pınarcıoğlu,<br />

2003:112-114, 164-167; IĢık, 1999: 282-288).


43<br />

1940‟lı yıllardan itibaren, geçimini tarımdan sağlayan oldukça geniĢ bir<br />

kesim tarımda makineleĢme süreci nedeniyle iĢsiz kalmıĢtır. Aynı dönemde<br />

sanayileĢmeye baĢlayan kentler, iĢ ve sosyal hayatın merkezi konumuna gelmeye<br />

baĢlamıĢtır. Bu geliĢmeler kırdan kente göçün temel nedenlerini oluĢturmuĢtur.<br />

Kentlerde yeterli konut stoku bulunmadığından ve göç edenlerin gelir/birikim<br />

seviyeleri kentsel konut pazarındaki fiyatlar karĢısında düĢük kaldığından, kente göç<br />

eden kesim kendi evini kendisi yapma yoluna gitmiĢ ve bunun için de ağırlıklı olarak<br />

kamu arazilerini seçmiĢlerdir. Bu süreçte (1940-1960) yapılan gecekondular, sadece<br />

barınma ihtiyacına yönelik masum birer olgu Ģeklinde görülmüĢtür (Gedikli, 2003:<br />

71; Özer, 2000: 47).<br />

Türkiye‟nin sanayileĢme sürecinde gecekondular, emeğin ucuzlaması iĢlevini<br />

görmesi ve kaynakların konuta aktarılmamasını sağladığı için kabul edilmiĢtir. Bir<br />

diğer ifadeyle kentlerde sürekli artan gecekondulu nüfus, emek piyasasında değerin<br />

düĢük kalmasını ve gecekondu da kapitalin konut alanına akmayıp üretim alanında<br />

kalmasını sağlamıĢtır. Burada kullanılan emeğin değerinin düĢük kalması yani ucuz<br />

olması ifadesi yalnızca emeğin ücretini kapsamamakta, sorunlarını iĢverene ve<br />

devlete mali yük getirmeden çözebilen iĢgücüne de iĢaret etmektedir. Bu anlamdaki<br />

“ucuz” iĢgücünü ise gecekondulu nüfus sağlamaktadır. Böylelikle sermaye,<br />

kendisinin sağlaması gereken iĢçi barınma ihtiyacını çözmüĢ, iktidarlar da<br />

gecekonduya göz yummuĢtur (ġenyapılı, 1981: 45; Torlak, 2003: 65).<br />

1960-1980 arası dönemde gecekondunun ticari bir mal niteliği kazanmaya<br />

baĢladığına vurgu yapılmaktadır. Artık gecekondular alınıp satılmakta, kiralanmakta<br />

ve arsa rantlarına el koyulabilmektedir. Bu dönemde ayrıca kente yeni gelenlere arsa<br />

ve ekipman sağlayan, gecekondu yapıp satan Ģirketler de ortaya çıkmıĢtır. Bir diğer<br />

ifade ile yeterli konut ve ucuz arsa olmayıĢından kaynaklanan aĢırı talep, gecekondu<br />

yapımını ticarileĢtirmiĢ ve kendi patronlarını/tüccarlarını üretmiĢtir (Torlak, 2003:<br />

66; Gedikli, 2003: 72). Ancak gecekondular üzerinde söz sahibi kesim, halen asıl<br />

sahipleridir.<br />

1980 sonrası dönemde ise gecekondunun değiĢim değeri kullanım değerinin<br />

önüne geçmiĢtir. Gecekondu bölgelerini düzeltmek için piyasa mekanizması içinde<br />

çözümler getirilmiĢ, ancak bu doğrultuda elde edilen rant, gecekonduludan çok arsa


44<br />

spekülatörleri ve piyasa aktörlerince paylaĢılmıĢtır. Gecekondu bölgeleri piyasa<br />

mekanizması içinde önemli rant kaynağı olmuĢ ve müteahhitlerin girdiği alanlar<br />

apartmanlaĢmıĢtır. Bu süreçte gecekondulu belki sahip olduğu evin dıĢında bir eve<br />

daha sahip olurken, arta kalan rant piyasa aktörlerince paylaĢılmıĢtır. Gecekondu<br />

sahipleri bu süreçte konutunu çok katlı yapıya dönüĢtürecek olanaklara sahipse<br />

kendisi kat çıkmıĢ (çalıĢma koĢulları ve gelirleri göz önünde bulundurulursa bu oran<br />

oldukça azdır), bu olanaklara sahip değilse müteahhitle anlaĢma yoluna gitmiĢtir.<br />

Tek katlı gecekondulardan çok katlı apartmanlara geçiĢ; genel olarak<br />

gecekondulunun tercihi değil, kentsel arsa talebinin artmasına paralel olarak<br />

gecekondu bölgelerinin hedef haline gelmesi nedeniyle olmuĢtur. Kendi<br />

olanaklarıyla kat çıkan ya da ek yapan gecekondulular daha çok bunları aile<br />

bireylerinin kullanımı için yaparlarken, müteahhitler rant kaygısı ile bu alanlara<br />

yönelmiĢlerdir. (Gedikli, 2003: 72; ġenyapılı, 1981: 48-49; Torlak, 2003: 66). Bu<br />

dönemde çıkarılan af yasaları ve ıslah planlarıyla gecekondu bölgeleri, piyasa<br />

aktörleri açısından önemli rant kaynağı haline gelmiĢtir. Af yasaları ve ıslah imar<br />

planlarında temel amaç, gecekondu bölgelerindeki mülkiyet sorunlarını çözerek bu<br />

alanlara hızla yasal statü kazandırmak ve gecekonduların düzenli apartman türü<br />

konut stokuna dönüĢtürülmesini sağlamaktır. Beklenen dönüĢüm, kent içinde en<br />

avantajlı ve çekim gücüne sahip alanlarda gerçekleĢmiĢtir. Gerek yerel yönetimler<br />

gerekse özel sektör kent merkezlerine yakın gecekondu alanlarında ya da arsa<br />

boyutları ve sağlanan olanakların büyük giriĢimciyi tatmin edecek ölçüde olduğu<br />

alanlarda dönüĢümün gerçekleĢmesi için çaba sarf etmiĢlerdir. Mekânsal konumu<br />

avantajlı olmayan gecekondu bölgelerinde ise dönüĢüm genellikle orada yaĢayanlara<br />

bırakılmıĢ, bu alanlarda yaĢayanların gerek mülkiyet sorunlarından kaynaklı gerekse<br />

ekonomik yetersizliklerinden kaynaklı sorunlar nedeniyle af ve planlarda öngörülen<br />

dönüĢüm gerçekleĢtirilememiĢtir. (ġenyapılı, 1998: 311-312; Çopuroğlu, 2006: 148;<br />

Özdemir Sönmez, 2006: 122).<br />

2.5. 1980 Sonrasında Kent Ekonomisinde YaĢanan DeğiĢim ve Gecekondu<br />

Olgusuna Yansımaları<br />

Sanayi Devrimi sonrası süreçte üretim biçiminin yabancılaĢtırıcı etkisi ve<br />

kurumsal yapısının karmaĢıklığı nedeniyle kentlerde önceki dönem kentlerinden


45<br />

farklılıklar görülmeye baĢlamıĢtır. Bu dönemde kent; ekonomik, toplumsal ve<br />

kültürel bir bütün olarak algılanmaya baĢlamıĢtır. Bu bütünlüğün temel nedeni,<br />

kentin ekonomik geliĢmesine katkıda bulunma çabasından kaynaklanmaktadır.<br />

Sanayi Devrimiyle ortaya çıkan yeni birikim tarzının bir sonucu olan bu durum, toplu<br />

tüketim hizmetleri ve kent planlaması gibi anlayıĢları da ortaya çıkarmıĢtır. Kentleri<br />

ekonomik geliĢme ve toplumsal modernleĢmenin merkezi olarak gören bu yeni<br />

durum, kentin ekonomik büyümesine katkı sunarken, toplumsal refahın ve<br />

bütünleĢmenin oluĢumuna da hizmet etmiĢtir (Kaygalak, 2009: 45). Bu dönemde<br />

kentler sanayinin, emeğin ve sermayenin hızla yoğunlaĢtığı yerler olmuĢ ve üretim<br />

sisteminin merkezi haline gelmiĢtir (Kaygalak, 2008: 50). Sanayi ve üretim merkezli<br />

kent kurgusu 1960‟lı yılların ikinci yarısından itibaren zayıflamaya baĢlamıĢ<br />

(DayanıĢmacı Atölye, 2007: 143) ve kentler üretimin örgütlendiği kentlerden<br />

tüketimin örgütlendiği kentlere dönüĢmüĢ ve bizzat tüketilen birer olgu haline<br />

gelmeye baĢlamıĢlardır.<br />

1980 sonrası dönemde ise fordist üretim biçimi önemini yitirmiĢ ve esnek<br />

uzmanlaĢmaya dayalı esnek üretim biçimleri ön plana çıkmıĢtır. Bu doğrultuda<br />

sermaye ve emek yoğun sanayi ekonomilerinin yerini bilgi ve teknoloji yoğun<br />

ekonomiler almıĢtır. Bilgi ve teknoloji yoğun ekonomi dönemi, mekânsal anlamda<br />

yeni bir düzenlemeyi de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte kentsel ekonomi bir<br />

ağ ekonomisine dönüĢmekte ve ulaĢım, taĢıma, iletiĢim, ticaret, hizmet, teknolojik<br />

yenilik, bilgi ve enformasyon ağlarından oluĢan bir kentsel ekonomik sistem ortaya<br />

çıkmaktadır (BaĢer, 2005: 496).<br />

1980 sonrasında küresel anlamda ortaya çıkan ekonomik yeniden yapılanma,<br />

ulus devletlerin değiĢen rolleri, kentler arasında artan rekabet gibi faktörler kentleri<br />

ve kent ekonomisinin yeniden ortaya çıkıĢını yönlendirmektedir. Bunlar arasında<br />

kentleri en çok etkileyen faktör, küresel yeniden yapılanma sonucunda ekonomide ve<br />

üretim sistemlerinde ortaya çıkan dönüĢümdür. Bu süreçte sanayi kent<br />

merkezlerinden uzaklaĢtırılırken, hizmet ve finans sektörleri kent merkezlerinde<br />

yoğunlaĢmıĢtır. Üretim sistemlerindeki dönüĢümler, ekonomik altyapıda ve yerleĢim<br />

örüntüsünde değiĢimlere yol açarken toplumsal anlamda da değiĢimlere neden<br />

olmuĢtur. Hizmetler ve finans sektörünün öneminin artmasına paralel olarak<br />

profesyonel meslek grupları, üst düzey yöneticiler, teknik personel ön plana çıkarken


46<br />

üretim sektöründe çalıĢan kesimler gözden düĢmüĢtür. Buna paralel olarak üretimin<br />

kent dıĢına taĢınmasıyla kent merkezleri hizmetler ve finans merkezlerinin yöneldiği<br />

alanlar olmuĢtur (Kayasu ve YaĢar, 2003: 23). Sermayenin yer seçimi ve üretim<br />

biçimleri kentsel alanlarda mekânsal organizasyonları da etkilemektedir. 1980<br />

sonrasında üretim biçimlerinin değiĢmesi, kent merkezlerindeki sanayinin kent dıĢına<br />

itilmesi ve kent merkezlerinde yeni iĢ alanlarının yaratılması kentsel mekânı da<br />

etkilemiĢtir (Osmay, 1998: 139). Sanayinin boĢalttığı alanlar, kentsel<br />

yenilemenin/dönüĢümün konusu olurken imalat ağırlıklı üretimin yerini alan dağıtım,<br />

sigortacılık, iletiĢim, turizm, bankacılık, kültürel etkinlikler, finansal hizmetler,<br />

yöneticilik hizmetleri, reklamcılık, pazarlama, araĢtırma ve benzeri sektörler kent<br />

merkezinde yoğunlaĢmıĢ ve kent ekonomilerinde ağırlık kazanmaya baĢlamıĢtır<br />

(BaĢer, 2005: 495; Bayraktar, 2007: 128; Kalkan vd., 2005: 796-797). Kentlerde<br />

hizmetler sektörünün geliĢimine paralel olarak, kent merkezlerinde yaĢanan yığılma<br />

(gerek iĢyeri gerekse bu sektörlerde çalıĢanların konut vb talepleri) kentsel arsa rant<br />

değerlerinin yükselmesine neden olmuĢtur (Ayten, 2005: 691).<br />

Kent ekonomisinde ve üretim biçimlerinde yaĢanan değiĢmeler kent içi<br />

alanların rantını yükseltmiĢ; bu geliĢmeler bir yandan sanayinin desantralizasyonuna<br />

neden olurken (Demirer vd., 1999: 319) bir yandan da kentsel arsa talebine olan artıĢ,<br />

eski kent merkezleri ve gecekondu alanlarının da sakinlerinden boĢaltılmasını<br />

gündeme getirmiĢtir.<br />

Yoğunluk, arsa değerleri, kira bedeli, eriĢebilirlik, sağlıklılık, saygınlık,<br />

estetik, gürültü vb sıkıntıların olmaması gibi etkenler farklı nüfus kesimlerinden<br />

insanların kentin değiĢik alanlarını yerleĢim yeri olarak seçmesinde etkili olmaktadır.<br />

ÇalıĢılan yer ve yapılan iĢin niteliği, gelir, ırksal ve etnik özellikler, toplumsal statü,<br />

gelenekler, alıĢkanlıklar, zevkler, tercihler ve önyargılar kentsel nüfusun farklı<br />

yerleĢim yerlerine seçilip dağıtılmasında önemli yer tutmaktadır. Yoğun bir yerleĢim<br />

yerinde oturan farklı nüfus öğeleri böylece, gereksinimlerinin ve yaĢam biçimlerinin<br />

birbirleriyle uyumlu olup olmamasına göre birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Benzer<br />

bir biçimde, aynı konumda bulunan ve benzer gereksinimlere sahip bireyler, bilinçli<br />

olarak ya da içinde bulundukları koĢulların sonucunda farkında olmadan aynı<br />

yerlerde yaĢamayı tercih edebilmektedirler (Wirth, 2002: 94). Mekânsal farklılaĢma;<br />

kapitalist üretim sürecinden doğan güçlerce üretilir, insanların özerk ve


47<br />

kendiliğinden yeğlemelerinin ürünü olarak yorumlanmamalıdır (Harvey, 2002: 169).<br />

Günümüz kentlerindeki mekânsal farklılaĢma, pazar donanımına ulaĢabilmek için<br />

gerekli kıt kaynaklara eriĢim olanaklarında farklılaĢma anlamına gelmektedir.<br />

Örneğin eğitim fırsatlarına eriĢim olanaklarındaki farklılıklar pazar donanımının bir<br />

kuĢaktan ötekine taĢınmasını kolaylaĢtırır ve devingenlik olanaklarının belirgin bir<br />

biçimde kısıtlanmasına yol açar. Fırsatlar öyle yapılanmıĢ olabilir ki, beyaz yakalı<br />

iĢgücü beyaz yakalı bir komĢuluk biriminde, mavi yakalı iĢgücü mavi yakalı<br />

komĢuluk biriminde vb yeniden üretilir. Topluluğun yaĢadığı mekân, üretim yeri için<br />

uygun iĢgücünün yeniden üretildiği mekândır. Bir diğer ifade ile mekânsal yerleĢim,<br />

sınıfsal boyutlu özellikler taĢımakta ve üretim biçim ve iliĢkileri de bu süreçte etkili<br />

olmaktadır. Yani kentlerde genel olarak herkes kendi gelir düzeyine uygun düĢen bir<br />

konut alanında oturmakta, sınıfsal ayrımlar mekâna ve konut alanlarına doğrudan<br />

yansımaktadır. Sermayenin yoğun baskı ve talebi altındaki kentsel alanlarda,<br />

mekânsal farklılaĢma zaten büyük ölçüde üretilmiĢ durumdadır ve kentli bireyler<br />

tercihlerini buna uydurmak durumundadır. Pazar düzeneği kentlilerin seçim<br />

yelpazesini daraltmaktadır. Bu süreçte varsıl grupların ve sermayenin tercihlerinin<br />

biçimleniĢi ortaya keskin mekânsal farklılaĢmalar çıkarmaktadır. Mekân seçiminde<br />

yoksulların hiçbir tercih hakları bulunmamaktadır ve varsıl gruplar seçimde<br />

bulunduktan sonra geriye kalanla yetinmek durumundadırlar (Harvey, 2002: 161-<br />

162, 166-167; Peet, 1987: 40; Özer, 2004: 10; Harris ve Ullman, 2002: 55; Kartal,<br />

1982: 229; Sert vd., 2005: 109; Erder, 1996: 20-21).<br />

Ülke kentlerinde ilk ortaya çıkıĢından itibaren gecekondulara iliĢkin<br />

politikalar geliĢtirilmiĢ, yasa ve yönetmelikler hazırlanmıĢtır. Hazırlanan yasa ve<br />

yönetmelikler temelde; “belli bir tarihe kadar meydana gelen yapılaĢma çerçevesinde<br />

durum ve konum itibariyle yasada belirtilen koĢullara uygun olanların ya da uygun<br />

hale getirilenlerin affedilmesi ve o dönemki yasadan sonra yapılanların önlenmesi”<br />

Ģeklinde pratiğe yansımıĢtır. Tüm yasaların gecekondulaĢmayı ülke genelinde bir<br />

konut sorunuymuĢçasına ele alıp, sosyo-ekonomik nedenlerden ortaya çıktığını<br />

görmezden gelmesi sorunun kaynağına inilmesini engellemiĢtir (KızıltaĢ, 2002: 615).<br />

Sorunu yaratan nedenlerin ortadan kaldırılmasına yönelik hiçbir giriĢimde<br />

bulunulmaması, çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin temelde gecekonduyu


48<br />

yasallaĢtırma çabasında olması; tüm bu giriĢimlerin günü kurtarma anlayıĢıyla ortaya<br />

çıktığını göstermektedir (Görgülü, 1997: 21, 23).<br />

Gecekonduya iliĢkin tanım ve kavramsallaĢtırmaların temelinde mülkiyet,<br />

imar planı ve mevzuatına aykırılık yer almaktadır. Oysa gecekondu; çok yönlü<br />

sosyo-ekonomik ve fiziksel mekân faktörlerinin oluĢturduğu, barınma sorunu<br />

ekseninde tartıĢılmakla birlikte bünyesinde gelir dağılımı, sınıfsal yapı ve sosyal<br />

güvenlik sorunlarını da barındıran bir olgudur (Turgut, 2002: 387). Ülkemizde II.<br />

Dünya SavaĢı sonrasında hızını günden güne arttırarak geliĢen iç göç olgusunun ve<br />

kentleĢmenin simgesi olarak görülen gecekondu olgusu, aynı zamanda kentsel<br />

sorunların da kaynağı olarak lanse edilmektedir (Görgülü, 1997: 19). Oysa göç ve<br />

ona bağlı bir kavram olarak ortaya çıkan gecekondu, bir neden değil sonuçtur.<br />

Siyasal ve ekonomik anlamda oluĢturulan politikaların yetersizliğinin hatta<br />

çarpıklığının bir sonucudur. Bu nedenle formel olmayan yöntem ve iliĢkilerle<br />

oluĢturulan gecekondu alanlarına çarpık kentleĢme değil çarpık ekonomik geliĢme<br />

denmesi daha gerçekçi bir yaklaĢımdır (Toker, 1997: 36).<br />

2.6. Yeni Kentsel Yatırım Alanı Olarak Gecekondu Bölgeleri<br />

1980 sonrası dönemde kar getirecek yatırım alanı arayan ve sanayi<br />

yatırımlarını tercih etmeyen özel sektör, büyük çaplı ve lüks konut projeleriyle konut<br />

sektörüne girmiĢtir. Bu yaklaĢım, kentin bazı alanlarındaki gecekonduları özel sektör<br />

için rant kaynağına çeviren af ve ıslah imar planları ile güçlenmiĢtir. Diğer sektörlere<br />

göre daha yüksek kar sağlayan bir sektör olarak konut sektörü, giderek sermayenin<br />

ilk tercihi konumuna gelirken, gecekondu bölgeleri de bu dönemde ticarileĢmiĢ ve<br />

bir konut türü olarak temel özelliklerini yitirmeye baĢlamıĢtır (ġenyapılı, 2006: 112).<br />

Gecekondu nüfusu yeni sanayileĢen ülkemizde uzun yıllar boyunca<br />

ekonominin ve kentsel yapının geliĢmesinde önemli rol oynamıĢtır. Gecekondu<br />

nüfusunun ekonomiye katmıĢ olduğu ucuz emek gücü sanayileĢmenin geliĢmesinde<br />

katkıda bulunmuĢtur. Bu emek gücü aynı zamanda fabrikalar ya da ticaret ve hizmet<br />

sektörlerinin mekândaki yerlerine en yakın alanlara yerleĢerek iĢverenin ödediği<br />

ücrete eklenebilecek bir ulaĢım maliyetinin önüne geçmiĢtir. Aynı Ģekilde konut<br />

sorununa kendiliğinden bir alternatif geliĢtirerek yapım maliyetini iĢveren ve kamuya<br />

yüklemeden barınma sorununu çözmüĢtür (ġenyapılı, 2004: 272). Bahsedilen olumlu


49<br />

katkılarından dolayı da ülkemizde uzunca bir dönem gecekonduya ve gecekonduluya<br />

göz yumulmuĢ ya da bu enformel konut edinme biçimi bir Ģekilde af ve ıslah imar<br />

planlarıyla formelleĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. Bir diğer ifade ile sanayileĢme yoğun<br />

kalkınma döneminde kentlerde iĢgücüne yönelik ihtiyacı karĢıladığı için gecekondu<br />

ve gecekondulu nüfus, genel anlamda bir sorun olarak görülmemiĢtir. Ancak son<br />

yıllarda kentlerin kimlik değiĢtirmesi, üretici vasfıyla birlikte birer idari merkez ve<br />

denetim merkezi olarak iĢlerlik kazanmaları istihdamın biçimini (kalifiye elemana<br />

duyulan ihtiyacın artmasıyla, vasıfsız iĢgücü/gecekondulu nüfus üretimin ve kentsel<br />

yaĢamın dıĢına itilmiĢtir) değiĢtirmiĢtir. Dolayısıyla kent içerisinde bu gruplara<br />

duyulan ihtiyaç geçerliliğini yitirmiĢ ve kentlerin bu kesimlerden arındırılması bir<br />

zorunluluk halini almıĢtır (Demirer vd., 1999: 333-335).<br />

Günümüzde neoliberal politikaların belirleyici olduğu yeni kentsel politikalar<br />

gereği, sanayi kentin dıĢına kaymaktadır. Böylelikle gecekondu alanlarının,<br />

sanayinin iĢgücü ihtiyacını karĢılayan nüfusun konut sorununu çözme bağlamında<br />

gördüğü iĢlev de geçerliliğini yitirmektedir. Yoksul kesimlerin mekânı olmak ve<br />

sanayi için iĢgücü sağlamak gibi iĢlevleri geçersizleĢen gecekondu bölgeleri,<br />

günümüzde sermayenin yeni yatırım alanları olmak gibi yeni bir iĢlev<br />

kazanmıĢlardır. Bir konut türü olarak iĢlevini dolduran ve artık sanayi için iĢgücü<br />

ihtiyacıyla ilgisi kalmayan gecekondular gözden çıkarılırken, gecekondu mahalleleri<br />

sermayenin çekim alanları olarak yeniden örgütlenmek istenmektedir. Bu süreçte<br />

gecekondulu nüfusun yerleĢim alanlarını terk etmesi ve kentin yeni bir görünüme<br />

kavuĢturulması söylemi daha fazla vurgulanmaya baĢlanmıĢtır (Aslan, 2006: 105-<br />

106). Bu vurgu beraberinde gecekonduya ve gecekonduluya bakıĢın da değiĢmesi ve<br />

bu değiĢimin söylemlere de yansıması sonucunu getirmiĢtir.<br />

Bu söylemlerin en çarpıcı örneğini Ġstanbul Karanfilköy yıkımları sırasında<br />

medyadaki yansımalar oluĢturmaktadır:<br />

“Yıkımlar medyanın da dolayımıyla toplumsal meĢruiyet kazanıyor.<br />

Karanfilköy‟de yaĢayanlar kentsel rantların peĢinde olan, kentin kısıtlı<br />

olanaklarını hak etmeden paylaĢan, asıl kentlilerin ve onların çocuklarının<br />

geleceğini tehdit eden, kaçak yapılaĢmanın, kentsel Ģiddetin, siyasi<br />

huzursuzluğun sorumlusu olarak görülüyor. Hatta bu insanlar mezbelelerde<br />

yaĢayan, rant uğruna çocuklarını öldürmeye kalkan hayvanlar olarak


50<br />

adlandırılıyor” (Arıkanlı Özdemir, 2005: 189-190, 205, 207, 230;<br />

Erder, 2002: 89).<br />

Özellikle 1990‟lardan sonra gecekondu kavramı yerine varoĢ kavramı<br />

kullanılmaya baĢlamıĢtır. Kentlerin çevrelerinde kurulmuĢ olan ve çevre alanlar,<br />

gecekondu mahalleleri vb söylemler yerini kentlerin varoĢları söylemine bırakmıĢtır.<br />

Bu durum sadece bir terim değiĢikliğine değil; kente göç eden kesime yönelik farklı<br />

bir tutumun ortaya çıkmasına da iĢaret etmektedir. Bu tutum, aslında gecekondu<br />

nüfusuna bakıĢın nasıl değiĢtiğini ve kavramın bir dıĢlama/ötekileĢtirme anlamında<br />

kullanıldığını da ortaya koymaktadır (Aksoy, 2001: 39-40; Kongar, 2000: 563; IĢık,<br />

1999: 290).<br />

1950‟lerden itibaren ülke içinde büyük kentlere, özellikle de Ġstanbul‟a doğru<br />

yaĢanan yoğun göçle birlikte, kentlerde kültürel çeĢitlenme de ortaya çıkmıĢtır. Süreç<br />

içinde bu kültürel çeĢitlenme, farklılıkların kabulüne dayalı bir kentli kültürü ortaya<br />

çıkarmak yerine dıĢlanmaya yol açan bir eğilimin ortaya çıkmasına yol açmıĢtır.<br />

VaroĢ kavramı da bu dıĢlanmaya vurgu yapmakta ve neredeyse kente göçle gelen<br />

tüm kesimleri ve gecekondulu nüfusu bu dıĢlanmanın içine yerleĢtirmektedir. Bir<br />

diğer ifade ile önceleri bütünleĢtirici olarak ifade edilen kentleĢme süreci yerini<br />

dıĢlayıcı kentleĢme söylemine bırakmıĢtır (Aksoy, 2001: 40; Bal, 2008: 120; Aslan,<br />

2007: 55; IĢık, 1999: 284, 289).<br />

1980‟li yıllara kadar, kente göç eden kiĢilerin kente entegre olma sürecindeki<br />

yaĢam alanları olarak görülen ve müsamaha edilen gecekondu bölgeleri 1980‟lerden<br />

sonra kaçak yapılaĢma (Gürel, 1997: 26) rant terörü/kent suçu (Ekinci, 1995: 15) ya<br />

da yağma/talan (Erman, 1998: 317) alanları olarak anılmaya baĢlanmıĢtır. Önceleri<br />

yeni kentlilerin barınma sorununun çözümünde geçici bir araç olarak görülen<br />

gecekondu, daha sonraları barındırdığı nüfusla birlikte yok edilmesi/dıĢa itilmesi<br />

gereken bir olguya dönüĢmüĢtür (Aksoy, 2001: 42-43).<br />

Önceleri gecekonduya yönelik çözüm arayıcı ya da affedici özellikler taĢıyan<br />

politik tutum ve tercihler, günümüzde yerini net bir Ģekilde yıkma ve yok etme<br />

tutumuna bırakmıĢtır. Günümüz gecekondu politikalarında önceki dönemlerden bir<br />

kopuĢ ve bir kırılma olduğu, gecekonduları ve gecekonduluları dıĢlayan bir anlayıĢın<br />

hâkim hale geldiği görülmektedir. Günümüz politikalarına damgasını vuran dıĢlayıcı


51<br />

söylemin temel nedeni; gecekondu alanlarının sermaye açısından yeni yatırım<br />

alanları olarak önem kazanmıĢ olmasıdır. Sermaye birikim süreçleri açısından kentin<br />

önemli ve merkezi noktalarına yakın olan gecekondu mahallelerinin değiĢim değeri<br />

önem kazanmaya baĢlamıĢtır. Bir yandan barınma ihtiyacını karĢılayan yapılar olma<br />

özelliğini kaybeden diğer yandan da sanayi açısından ucuz iĢgücü sağlama iĢlevini<br />

yitiren gecekondular gözden çıkarılırken; gecekondu bölgeleri de küresel sermayenin<br />

çekim alanları olarak yeniden yapılandırılmaya çalıĢılmaktadır. Bu yeniden<br />

yapılandırma sürecinde, gecekondulu nüfusun yaĢanabilir kıldıkları yaĢam alanlarını<br />

terk etmeleri ve kentlere yeni bir görünüm kazandırılması söylemi yoğun bir biçimde<br />

vurgulanmaya baĢlamıĢtır (Aslan, 2007a: 129).<br />

1980 sonrası dönem neoliberal politikalardaki geliĢmelere paralel olarak<br />

kentsel alanların sermaye birikim aracı olarak görüldüğü dönemdir (Gedikli, 2003:<br />

73). Bu dönemde kentsel arsa pazarı neoliberal anlayıĢ doğrultusunda değiĢmeye<br />

baĢlamıĢ, gecekondu alanları da bu pazara çekilmeye çalıĢılmıĢtır (Lök ve Selek,<br />

2003: 112). Sermayenin en karlı yatırım alanı olarak gördüğü kentsel alanlara<br />

yönelmesi beraberinde kentsel yeniden yapılanmayı da getirmiĢtir. Bu süreçte,<br />

özellikle kent merkezinde bulunan eski yerleĢim alanları ile gecekondu bölgeleri<br />

tasfiye edilmekte ve yerlerine sermaye açısından cazip yatırım alanları<br />

yaratılmaktadır. Kentsel alanların rant kaynağına dönüĢmesi ile birlikte, kentlerin<br />

çekim gücü artarken, özellikle yoksul ve emekçi kesim açısından sıkıntılar ortaya<br />

çıkmaktadır. Sermaye aktörleri, müteahhitler, yapsatçılar ve küresel elitler kentin<br />

rantını paylaĢırken, kentliler yaĢam alanlarından edilmektedir (Bıçkı, 2006: 489).<br />

Gecekondu, Türkiye‟de özellikle 1950‟li yıllardan sonra üretim süreçlerinde<br />

yaĢanan yapısal dönüĢümün sonucunda kentlere doğru yaĢanan yoğun göçlerin<br />

ortaya çıkardığı çok boyutlu bir olgudur. Özellikle sanayi yatırımlarının yoğun<br />

olduğu büyük kentlerde ortaya çıkan gecekondu bölgeleri, ilk kuruluĢ aĢamalarında<br />

kentlerin çevrelerinde yer almıĢ olmakla birlikte; kentler geliĢtikçe kentlerin merkezi<br />

konumuna gelmiĢlerdir (Bal, 2008: 117) 5 Yoksul kesimlerin yoğun olarak yaĢadığı<br />

gecekondu alanları, önceleri kentsel üst ve orta kesim için yeterince uzak,<br />

uğranmaması gereken ve hatta bir ölçüde çekinilen alanlar olma özelliği<br />

5 Bu ifadeyi kapsamlı bir biçimde ortaya koyan bir örnek için bkz. Erder 1996.


52<br />

taĢımaktaydı. Ancak süreç içinde kentlerin merkezi ve rant getiren bölgeleri<br />

konumuna gelen bu alanlar, yakın zamanda sermayenin de göz koymasıyla etkin<br />

müdahalelerle karĢı karĢıya kalmıĢlardır. Bu alanları ele geçirmek isteyen sermaye,<br />

bir yandan da bu alanlarda yaĢayan kesimleri burada istemediğinden adına kentsel<br />

dönüĢüm denilen uygulamalarla bu alanların asıl/eski sahiplerini kentlerin uzak<br />

alanlarına itme yoluna gitmiĢtir. Sermaye kesimi için 1970‟li yıllara kadar en karlı<br />

yatırım alanı iç pazara dönük sanayi üretimiyken, 1980‟li 1990‟lı yıllar sahip olunan<br />

arsaların üzerine lüks konutlar, oteller, iĢ merkezleri vb inĢa ederek, tarihi/kültürel<br />

mekânların restorasyonuyla paraya para katma ve daha büyük karlar elde etmek için<br />

yeni arsalar elde etme zamanı haline gelmiĢtir. Bu dönemde sanayi hizmetleri yavaĢ<br />

yavaĢ kent dıĢına taĢınırken, kent merkezlerinde kalan eski fabrikaların arsaları kadar<br />

onları çevreleyen gecekondular ve arsaları ile yoksul ve marjinal kesimlerin yaĢadığı<br />

kent içi eski alanlar çok değerli hale gelmiĢtir (Sönmez, 1996: 76-77,84). Öyle ki bu<br />

alanlar, artık gerçek sahiplerine bırakılamayacak kadar değerlidir ve bir an önce<br />

sermayenin kullanımına açılabilmesi için boĢaltılması gerekmektedir. Bu doğrultuda<br />

yakın dönemde özellikle büyük kentlerde gecekondu alanlarına yönelik kentsel<br />

dönüĢüm projeleri hayata geçirilmektedir. Türkiye‟de gecekondu alanlarının<br />

yenilenerek kentsel arsa pazarına kazandırılmasına iliĢkin ilk çözüm ıslah imar<br />

planları olmuĢtur. Islah imar planları ile var olan tüm gecekondu alanlarının<br />

dönüĢtürülememesi ve dönüĢümü sağlanan alanlarda da yeni problemlerle<br />

karĢılaĢılması yerel otoriteleri farklı çözüm önerileri geliĢtirme yoluna itmiĢtir<br />

(Dündar, 2003: 66-67). Bu çözüm önerileri de günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri<br />

ile vücut bulmaktadır. Bu çalıĢmanın ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak<br />

incelenecek olan kentsel dönüĢüm projeleri; kentleri yaĢanabilir kılma söyleminden<br />

hareketle hayata geçirilmektedir. Dikkat çeken en temel vurgu ise, yoksul kesimlerin<br />

yaĢam alanlarının fiziksel olarak çok kötü olduğu ve kentsel dönüĢüm projeleri ile bu<br />

kötü yaĢam koĢullarının yok edileceği söylemidir.<br />

Türkiye kentlerinin en önemli sorunu olarak gösterilen gecekondulaĢmaya<br />

çözüm olarak günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri gösterilmektedir. Aslında<br />

yapılması gereken gecekondulaĢmaya neden olan Ģartları engellemek, toplumsal<br />

ihtiyacı dikkate alan kamusal projeler geliĢtirmek, bütün kent projelerinin ve kente<br />

iliĢkin her türlü giriĢimin sınırlarını belirleyen hukuksal bir çerçevenin geçerliliğini


53<br />

sağlamaktır. Kentlere iliĢkin hukuksal çerçeve için iki temel koĢul aciliyetini<br />

günümüzde iyiden iyiye hissettirmektedir. Bunlardan birincisi kentin tarihsel,<br />

kültürel ve çevre dokusunun korunmasıdır. Diğeri de mekân baĢta olmak üzere tüm<br />

tüketim alanlarının (ulaĢım, iletiĢim, sağlık, konut, eğitim vb) kamusal yarar<br />

amacıyla toplumsal adalet anlayıĢı gözetilerek planlanması ve düzenlenmesidir<br />

(Aslan, 2004: 195).<br />

Kentsel dönüĢüm alanı olarak belirlenen yerlerde yaĢayanlar kentlerin yoksul<br />

kesimleri ise ve bu yoksulluk ve yoksunlukla uygun bir biçimde yaĢamak<br />

durumundaysa; en büyüleyici ve yaratıcı projeler bile baĢarısız olacaktır.<br />

Uygulamaya konan yeni projeler, kentlilerin bölünmüĢlüğünü sürdürüyor ve<br />

mekânsal ayrımları yoksulların aleyhine körüklüyorsa yeni yaĢam alanları<br />

yaratmanın çok da anlamlı olduğu söylenemez. Kentlerin yaĢanabilir kılınması adına<br />

yeni uygulamaların geliĢtirilmesi ve hayata geçirilmesi kuĢkusuz büyük önem<br />

taĢımaktadır, ancak bu uygulamalar toplumsal yaĢantıda gerçek bir adalet ve ussallık<br />

barındırmıyorsa çok da anlamlı değillerdir (Fishman, 2002: 108).<br />

Günümüz kentleĢmesinin temel özelliğini sermayenin daha önce görülmemiĢ<br />

ölçüde kent mekânına kendisini dayattığı bir süreç oluĢturmaktadır. Bu süreçte<br />

yaĢanan sosyo-mekânsal çeliĢkilerle birlikte kentsel yoksulluk, dıĢlanma ve ezilme<br />

oldukça çarpıcı bir içerik kazanmıĢtır (ġengül, 2001: 94). Önceleri dıĢlanma<br />

dendiğinde gecekondu alanlarında ve kentlerin çeperlerinde yaĢayan kesim akla<br />

gelirken; günümüzde kent merkezlerindeki çöküntü alanlarında ve terk edilmiĢ tarihieski<br />

evlerde yaĢayan kesimler de dıĢlanmıĢ gruplarla birlikte anılmaktadır. DıĢlanma<br />

ve yoksulluk bir yandan yoksulluğu süreklileĢtirirken (Özbek Sönmez, 2002: 253) bir<br />

yandan görünür kılmaktadır.<br />

1980‟lerden itibaren egemen doktrin haline gelen neoliberal söylem ve<br />

politikalar, tüm ülkelerde belli kesimlerin yaĢam standartlarında düĢüĢe neden<br />

olmuĢtur. Sosyal devletten kopuĢun hızlanması ve piyasa süreçlerinin<br />

etkinleĢmesiyle birlikte yaĢanan değiĢimlerle birlikte zaten hassas bir yapıya sahip<br />

olan yoksul ve düĢük gelirli haneler, kadınlar, çocuklar ve yaĢlıların durumu daha da<br />

kötüleĢmiĢtir. Neoliberal politikaların refah devletine karĢı giriĢtiği saldırının<br />

toplumsal sonuçları da en fazla kentlerde hissedilmiĢtir. ĠĢsizlik, konut sorunu,


54<br />

dıĢlanma vb sorunlar kentlerde odaklanmıĢtır (ġengül, 2001: 170). Ġstihdam<br />

olanaklarının azaldığı gözlenen bir dünyada, özellikle geliĢmekte olan ülkelerin<br />

büyüyen kentlerinde, iĢgücü piyasası ile iliĢkisi giderek zayıflayan yoksul bir<br />

kesimin ortaya çıktığı sıkça ifade edilen bir gözlemdir (Buğra Kavala ve Keyder,<br />

2008:5 ). Türkiye‟de giderek toplumsal olarak dıĢlanan, yeni, ne formel ne de<br />

enformel tarafından tanımlanabilen bir kesim oluĢmaya baĢlamaktadır. Sistem dıĢına<br />

atılmıĢ, kronik bir yoksulluğa mahkûm, mücadele yeteneğini kaybetmiĢ, kent<br />

içerisinde tecrit edilmeye çalıĢılan bu yeni yoksullar, en acımasız kentsel Ģiddetin<br />

mağdurları olmaya aday görünmektedirler. KuĢkusuz bu dıĢlanmıĢlar grubu,<br />

(sistemde siyasal, sosyal ve ekonomik olarak) bugün ne tüketici olarak ne de üretici<br />

olarak sistem açısından önemlidir. Önemli olmamak bir yana, bu kesimler artık<br />

sistem için bir yük olarak görülmekte, hatta görünmez kılınmaya ve kentten itilmeye<br />

çalıĢılmaktadır (Akkaya, 2002: 212). Bu itme sürecinin en önemli aracı olarak ise<br />

kentsel dönüĢüm projeleri karĢımıza çıkmaktadır. Ülkemizde dönüĢüm alanı olarak<br />

belirlenen yerler, çoğunlukla kent yoksullarının yaĢadığı, kent çeperlerinde yer alan<br />

gecekondu alanları, kent merkezlerinde sıkıĢmıĢ eski mahalleler ve çöküntü<br />

alanlarıdır. Büyük kentlerde son dönemlerde, gecekondudan dönüĢüm adı altında<br />

gündeme gelen yeni bir yap sat süreci ve kent yoksullarını yaĢadıkları alanlardan<br />

farklı alanlara taĢınmak durumunda bırakan uygulamalar giderek hız kazanmaktadır<br />

(Torunoğlu, 2007:385).<br />

2.7. Kentsel DönüĢüm<br />

Kentsel dönüĢüm karĢılığında daha önce kullanılmıĢ ve çoğu günümüzde de<br />

kullanılmakta olan birçok kavram vardır. Kentsel yenileme, kentsel yeniden<br />

canlandırma, kentsel koruma, kentsel yeniden geliĢtirme, kentsel yeniden üretim,<br />

kentsel soylulaĢtırma bu kavramlardan en yaygın olarak kullanılanlarıdır (KeleĢ,<br />

2004: 73, Gül, 1997; Gül, 2006: 1255; Tekeli, 2003: 5-6; ġahin, 2007: 179; Özden,<br />

2008: 159-180; Polat ve Dostoğlu, 2007: 63; ġahin, 2003: 91; Uzun, 2006: 41).<br />

Bütün bu kavramlar farklı içeriklere sahip olmakla birlikte, kentin farklı ölçeklerde<br />

ve içerikte dönüĢen parçalarına iĢaret etmektedirler. Kentsel dönüĢüm ise, mevcut<br />

kent yapısının yenilenmesi için yapılan uygulamaları içinde toplayan genel bir<br />

kavramdır. Bir diğer ifade ile kentsel yenileme, kentsel yeniden canlandırma, kentsel


55<br />

koruma, kentsel yeniden geliĢtirme, kentsel yeniden üretim, kentsel soylulaĢtırma<br />

gibi kavramlar kentlerde yaĢanan dönüĢümün bir boyutuna karĢılık gelirken, kentsel<br />

dönüĢüm tüm bu süreçleri kapsamaktadır. Bu nedenle bu çalıĢmada da kente yönelik<br />

tüm müdahale biçimlerini içermesi nedeniyle kentsel dönüĢüm kavramı<br />

kullanılmaktadır. ÇalıĢmanın bu bölümünde kentsel dönüĢümle birlikte anılan<br />

kavramlar ve kentsel dönüĢüm olgusu ele alınmaktadır.<br />

2.7.1. Kentsel Yeniden Canlandırma<br />

Kentsel yeniden canlandırma; yapıların özgün iĢlevlerini yitirdikleri, yapı<br />

olarak sağlam olmalarına karĢın değerlerinin farklı nedenlerden dolayı azaldığı<br />

durumlarda ortaya çıkan bir gereksinimdir (KeleĢ, 2000: 297-298).<br />

Özden‟e göre yeniden canlandırma kavramı; “ekonomik, sosyal veya fiziksel<br />

açılardan bir çöküntü sürecine girmiĢ ya da çöküntü nedeniyle terk edilmiĢ kentsel<br />

alanların, çöküntüye neden olan etkenlerin ortadan kaldırılmasıyla tekrar hayata<br />

döndürülmesi” anlamına gelmektedir (2008: 167, 179-180).<br />

Bir diğer yaklaĢıma göre yeniden canlandırma; sanayinin desantralizasyonu<br />

ile birlikte kullanım dıĢı kalan endüstri alanlarının küresel sermayeye ve küresel<br />

kültüre pazarlanması sürecidir. Yeniden canlandırma; yerel sorunların varlığından<br />

hareket etmekte, ancak uygulama sonuçları açısından ortaya çıkardığı ürünlerle<br />

yerelden çok küreye hizmet vermektedir. Yani mekân pazarlama sürecinde<br />

sermayeyi çekmek için bir araç olarak kullanılmaktadır (Özkan, 2005: 283)<br />

2.7.2. Kentsel Koruma<br />

Kentsel koruma; “genellikle iĢlevlerini yerine getirebilmekte olan yapıların,<br />

büyük tarihsel mimari ve kültürel değerler taĢıyan bölgeler içinde korunmasını<br />

sağlamak için plansızlığın denetlenmesi ve aĢırı nüfus birikiminin önlenmesi” olarak<br />

ifade edilmektedir (KeleĢ, 2000: 298).<br />

Kentsel koruma, kentsel yenileme ile sıkı bağlantısı olan bir dinamiktir.<br />

Zaman içinde bozulan, tahrip olan ve çöküntüye uğrayan eski kent merkezlerinin<br />

yenilenmesi, kentsel koruma ilkeleriyle birlikte gerçekleĢtirilmelidir. Bu çerçevede<br />

kültür mirası niteliği taĢıyan eski kent merkezlerinin bir yandan günün koĢullarına<br />

göre değiĢerek eskimeye karĢı durmaya çalıĢırken özgün kimliklerini de korumak


56<br />

zorunda olmaları gerçeği, koruyarak yenilemeyi gerekli kılmaktadır (Özden, 2008:<br />

46-47).<br />

2.7.3. Kentsel Yeniden GeliĢtirme<br />

Yeniden geliĢtirme kavramı ile mevcut yapıların yıkılması ve bu süreçte elde<br />

edilen kentsel alanın yeni kullanımlara ayrılması kastedilmektedir. Yeniden<br />

geliĢtirme sürecinde temel amaç; sınırları önceden belirlenen kentsel alanlarda hem<br />

yapıların hem de alanın bir bütün olarak yitirmiĢ oldukları ekonomik ve toplumsal<br />

değerleriyle fiziksel ölçünlerine kavuĢturulmasıdır (KeleĢ, 2000: 298). Yeniden<br />

geliĢtirme sürecinde eskiyen sorunlu kentsel alanlardaki tüm yapılar yıkılıp baĢka bir<br />

yere taĢınır ve boĢalan alana yeni bir kentsel iĢlev (yeĢil alan, ticaret merkezi, konut<br />

alanları vb) kazandırılır (Gül, 2006: 1255). Bir kentsel alanın yıkılıp yeniden<br />

yapılandırılmasını içeren bu uygulamada temel neden, sosyal ve fiziksel olmaktan<br />

çok arsa değeridir. Ekonomik açıdan değerli olduğu düĢünülen kentsel alanlar, yeni<br />

ihtiyaç ve taleplere göre yeniden yaratılmaktadır. Uygulama sürecinde alanın<br />

muhtemel kullanıcıları da düĢünülerek lüks ve üst gelir grubuna hitap eden bir<br />

yapılaĢmaya gidilmektedir. Böylelikle arsa değerini fiziksel durumuyla da karĢılayan<br />

prestij mekânlarına dönüĢmüĢ kent mekânlarının elde edilmesi hedeflenmektedir<br />

(Eke ve Uğurlar, 2005: 382).<br />

Bu süreçte öncelikli olarak ele alınan kentsel alanlar, ekonomik ve yapısal<br />

özellikleri iyileĢtirilemeyecek kadar kötüleĢmiĢ olan yoksul mahalleleri olmakta ve<br />

yoksul konutlarının yıkılarak yerlerine yeni yapılar inĢa edilmesi söz konusu<br />

olmaktadır (Özden, 2008: 176). Yerel yönetimler için bu yaklaĢım, arazinin<br />

maksimum kullanımı, daha yüksek zemin alanı ve Ģehir merkezine daha yüksek gelir<br />

grupları ve bunların aktivitelerinin gelmesi ile avantajlı görünmektedir. Yeniden<br />

geliĢtirme yaklaĢımı, genellikle müdahale edilen kentsel alanda yaĢamakta olan<br />

kesimin kentin baĢka bir kısmına yerleĢtirilmesine neden olmaktadır. Bu durum ağır<br />

sosyal ve çevresel maliyetleri ortaya çıkarmaktadır. Kiracılar, mal sahipleri ve iĢ<br />

sahipleri için mahallenin yıkımı, sosyal ve psikolojik kayıplara neden olurken,<br />

sadece eski binalar değil, iĢlevsel bir sosyal sistem de harap edilmektedir (Karadağ,<br />

2008).


57<br />

2.7.4. Kentsel Yeniden Üretim<br />

Kentsel yeniden üretim yok olmuĢ, bozulmuĢ, çöküntüye uğramıĢ alanlarda<br />

yeni bir kentsel doku yaratılması sürecidir. Yeni kentsel dokunun yaratılması<br />

sürecinde ıslah edilebilecek ya da çöküntüye uğramıĢ olduğu düĢünülen alanların<br />

iyileĢtirilerek sürece dâhil edilmesi de söz konusudur. Kentsel dönüĢüm olarak ifade<br />

edilen sürece tam karĢılık olarak bu kavram kullanılabilmektedir (Özden, 2008: 177).<br />

Kentsel yeniden üretim sürecinde kentsel (alansal) temizleme söz konusudur.<br />

Yani çöküntüye uğramıĢ olan bir kentsel alanda yer alan fiziksel dokunun tümüyle<br />

yıkılıp yerine yeni bir kentsel doku getirilmektedir. Temizleme yönteminde genel<br />

olarak baĢvurulan yasal yöntem, kentsel arazinin ve yapıların kamulaĢtırılması<br />

olmaktadır. KamulaĢtırma toplum yararına olan yol, yeĢil alan, eğitim alanı vb<br />

ihtiyaçları karĢılamak ve kamunun yararına belli fonksiyonları gerçekleĢtirmek için<br />

yapılır. Kentsel dönüĢüm projelerinde ise bu kavramsallaĢtırmadan uzak bir anlayıĢ<br />

söz konusudur (Tapan, 2008: 23).<br />

2.7.5. Kentsel Yenileme<br />

Kentler tüm canlı varlıklar gibi doğan, büyüyen ve yapıları sürekli olarak<br />

değiĢen birimlerdir. Kentlerin eskiyen bölgeleri, gerek geliĢmiĢ gerekse geliĢmekte<br />

olan tüm ülkelerde süreç içinde bir yenileme ihtiyacını/zorunluluğunu ortaya<br />

çıkarmaktadır. Kentsel yenileme ihtiyacı/zorunluluğu; kentteki yapıların fiziksel ve<br />

toplumsal açıdan eskimesi sonucu ortaya çıkabildiği gibi belli bir kentsel alanın<br />

değerini yitirmesi sonucunda da oluĢabilmektedir. Bu süreçte, yapı sahipleri<br />

kendiliklerinden ya da dıĢsal aktörlerin (arsa spekülatörleri, yerel ya da merkezi<br />

yönetimler vb) etkisi ile konutlarının yıkılmasına ve yerlerine yüksek kat yoğunluklu<br />

binaların yapılmasına karar verebilirler (KeleĢ, 2000: 296-297; 2004: 73).<br />

Genel anlamda kentsel yenileme; “zaman süreci içinde eskiyen, köhneyen,<br />

yıpranan, sağlıksız/yasadıĢı geliĢen ya da potansiyel arsa değeri üstyapı değerinin<br />

üzerinde seyrederek değerlendirilmeyi bekleyen ve yaygın bir yoksunluğun hüküm<br />

sürdüğü kent dokusunun, kamu giriĢimi ya da yardımıyla altyapısının sosyal ve<br />

ekonomik programlar ile oluĢturulup beslendiği bir stratejik yaklaĢım içinde, günün<br />

sosyo-ekonomik ve fiziksel Ģartlarına uygun olarak değiĢtirilmesi, geliĢtirilmesi,<br />

yeniden canlandırılması ve bazen de yeniden üretilmesi göre daha iyi bir çevre


58<br />

verebilecek duruma getirilmesi eylemi” Ģeklinde tanımlamaktadır (Özden, 2008: 44;<br />

2006: 217; Ünal vd, 1998: 103; Yiğitcanlar, 2001: 55).<br />

Kentsel yenilemeye yukarıdaki tanıma paralel biçimde yaklaĢan KeleĢ;<br />

kentsel yenilemenin baĢlıca üç amaca hizmet eder biçimde kullanıldığını ifade<br />

etmektedir. Bu amaçlardan biri yoksul yuvalarının temizlenmesi, ikincisi kent<br />

özeklerinin kentin diğer kesimleri ile olan ekonomik canlılık ayrımlarını gidermek<br />

üzere yenilenmesi ve üçüncüsü de yerel yönetimlerin akçal olanaklarının<br />

arttırılmasıdır ( 2000: 297).<br />

Kentsel yenileme sürecinin kentli bireyler açısından bünyesinde barındırdığı<br />

belli baĢlı hedefler bulunmaktadır. Bu hedefler doğrultusunda kentsel yenileme<br />

sürecinde;<br />

- YaĢam alanları iyileĢtirilerek ve daha iyi bir yaĢam kalitesi sunularak alanda<br />

yaĢayanlara fayda sağlanmalıdır,<br />

- Gelir seviyesi düĢük evsahiplerine daha iyi konut olanaklarına<br />

kavuĢabilmeleri için konut yardımları verilmelidir,<br />

- Kentsel alanlara sahip çıkma, daha iyi bakım ve kullanım güdüsü yaratma<br />

adına, mülk sahipliğinin önemi göz önünde bulundurularak kiracıların da<br />

evsahibi yapılması hedeflenmelidir (Aaen 1999‟dan aktaran Özden, 2008:<br />

47-48).<br />

Kentsel yenileme; bir kentsel alandaki binaların, sokakların, kanalizasyon<br />

sisteminin düzeltilmesi, onarımı ya da yeni baĢtan yapılanmasından sorumlu<br />

planlamacının kenti tümüyle sağlıklı bir yapıya kavuĢturabilmesinin temel aracıdır.<br />

Yenileme sürecinde plancının tek sorunu, fiziksel anlamda iyileĢtirmeler/düzeltmeler<br />

yapmak değildir. Kentsel yenileme; değiĢim içinde olan bir kentsel alanın<br />

sorunlarının çözümüne yönelik olarak ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koĢullar<br />

göz önünde bulundurularak alana yönelik geliĢtirilen proje Ģeklinde ele alınmalıdır.<br />

Plancı kentsel yenileme ile aynı zamanda değer kaybına uğramıĢ kentsel alanlarda<br />

ortaya çıkan toplumsal sorunların önüne geçmeye çalıĢmalıdır. Bu nedenle kentsel<br />

yenileme, sadece teknik bir süreç olmayıp aynı zamanda toplumsal bir olgu özelliği<br />

de taĢımaktadır ve her kent kendi fiziksel, sosyal, politik ve ekonomik koĢuları


59<br />

çerçevesinde ele alınmalı ve politikalar geliĢtirilmelidir (Küntay, 1997: 132-133;<br />

Erden Erbey, 2004: 80).<br />

Yenileme politikaları önceleri dar kapsamlı hedeflerle geliĢtirilmiĢ ve<br />

standardın altında kalan konut alanlarını yok etmenin bir aracı olarak görülmüĢlerdir.<br />

Sosyal ve ekonomik açıdan çöküntü içinde olan alanların problemlerine çok boyutlu<br />

yaklaĢılmaya baĢlandıkça yenileme eyleminin çöküntü mahallelerinde kapsamlı bir<br />

dönüĢümün gerçekleĢtirilmesini sağlayacağı öne sürülmüĢtür (Bailey, 2005: 171).<br />

Günümüzde uygulanan projelerde bu kapsamın konut alanlarıyla birlikte kentlileri de<br />

kapsadığı ve mekânlarla birlikte kullanıcılarının da dönüĢtürüldüğü görülmektedir.<br />

Kentsel yenileme kavramı, kentsel yerleĢim alanlarının kalitesini yükseltmek<br />

amacına dayalı fiziksel bir müdahaleye karĢılık gelmektedir. Bir diğer ifade ile<br />

yenileme sürecinde, eylem türü olarak yıkma ve yeniden yapma söz konusudur. Bu<br />

tarz bir yaklaĢım sonucunda kentsel dokuda eskiye iliĢkin herhangi bir referans<br />

bulmak olanaksızlaĢmaktadır (Tekeli, 2003: 5; Yılmaz, 2005: 580; Bilsel vd, 2003:<br />

55; Özden, 2008:176).<br />

Günümüzdeki kentsel dönüĢüm yaklaĢımı, daha çok fiziksel planlama<br />

temeline dayanmaktadır. Oysa kentsel dönüĢüm, toplumsal bir proje olarak<br />

algılanmalı ve fiziksel planlama bunun araçlarından biri olarak ele alınmalıdır.<br />

Kentsel dönüĢüm sürecinde dönüĢüm alanı ilan edilen alanlarda yapılan mekânsal<br />

değiĢikliklerin yanı sıra, o alanlarda yaĢayan kesimlerin yaĢamları da kaçınılmaz<br />

olarak değiĢmektedir (Çakılcıoğlu ve Cebeci, 2003: 298). Kentlerin yenilenmesi ve<br />

canlandırılması sürecinde hayata geçirilen projelerin baĢarılı olabilmesi için;<br />

projelerin alanın kendi yerel özellikleri dikkate alınarak üretilen modeller<br />

doğrultusunda uygulanması, görsel ve mekânsal nitelikler kadar sosyal boyutun da<br />

göz önünde bulundurulması, dönüĢüm alanında yaĢayan sakinlerin sürece dâhil<br />

edilmesi ve projeler tamamlandığında orada ikametinin garanti edilmesi<br />

gerekmektedir (Özden, 2008: 105; ġahin, 2008: 79; Dülger Türkoğlu; 2007: 260;<br />

Gürler, 2005: 644; +Ġvme, 2007: 43, 52; Cömertler, 2003: 223; Atkinson, 2005: 91;<br />

+Ġvme, 2007: 52, 55; ġen, 2006: 73; Yılmaz, 2005: 595). DönüĢüm alanında yaĢayan<br />

kesimlerin katılımının sağlanmasının en önemli katkısı; halkın yaĢadığı çevreye dair<br />

sorunları biliyor olmasıdır. Bu nedenle gerek projenin baĢında sorun tanımlanırken


60<br />

gerekse uygulama aĢamasında o alanda yaĢayanların sürece dâhil olması oldukça<br />

önemlidir (Hague, 2005: 185; Aksu Kaya vd., 2007: 156; Tapan, 2008: 13; Atkinson,<br />

2005: 88). Ancak kentsel dönüĢüm süreçlerinde katılım genellikle bir nakarat gibi<br />

sürekli tekrarlanan, ancak ihmal edilen ve yeterince üzerinde durulmayan bir konu<br />

olmaktadır (Özdemir, 2003: 395). Oysa bir kararın meĢruiyet kazanması için yasa ve<br />

yönetmelik çıkarmak yeterli değildir. Karar, geniĢ kitlelerce benimsenip kabul ve<br />

destek gördüğü oranda meĢruiyet kazanabilir (Gül, 2006: 1254; Çakılcıoğlu ve<br />

Cebeci, 2003: 296). Aksi durumda yönetsel ve ekonomik erki elinde bulunduranlar<br />

tarafından hazırlanan ve hayata geçirilen, bir diğer ifade ile yukarıdan yerele empoze<br />

edilen bir dönüĢümün dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesimleri yerinden etme ihtimali<br />

oldukça yüksek olacaktır (Hague, 2005:186).<br />

Kentsel dönüĢüm/yenileme, bir stratejiler bütünü dâhilinde<br />

gerçekleĢtirilebilecek bir süreçtir. Bu sürecin kültürel ve toplumsal boyutları da<br />

olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu stratejileri oluĢturup uygulamada yerel<br />

yönetimlere önemli görevler düĢmektedir. Yerel yönetimler, bu görevlerini, alanın<br />

sosyo-kültürel, ekonomik ve fizik-mekânsal niteliklerine göre, farklı kurum ve<br />

kuruluĢlarla paylaĢarak, bir iĢ bölümü yaparak gerçekleĢtirmelidirler (Özden,<br />

2000/2001: 265). Kentsel dönüĢümün çok boyutlu, birden çok disiplini içine alan bir<br />

uygulama alanı oluĢturmasından dolayı, kent yenileme kararları ve uygulamaları,<br />

kamu yönetimi birimlerinin yanında (merkezi yönetim bazında bakanlıklar, yerel<br />

yönetim birimleri, kent yöneticileri) farklı meslek gruplarının (Ģehir ve bölge<br />

plancısı, mimar, hukukçu, sosyolog vb) da katılımını gerektirmektedir. Bu iki grup<br />

yanında, dönüĢüm uygulamalarının yerellik özelliğini ön plana çıkaran ise yerel<br />

halktır (sivil toplum örgütleri, mal sahipleri, kiracılar, baskı grupları) (ġahingür ve<br />

Müderrisoğlu, 2005: 513; Genç, 2003:442).<br />

Kent yalnızca yapı yığınlarıyla sınırlı, isimsiz sakinlerine mal ve hizmet<br />

sağlamak için tasarlanmıĢ bir yerleĢim yeri değildir. Tam tersine yurttaĢların gönüllü<br />

etik birliğine, katılımına, ortak bir kentli kültürüne ve topluluk bilincine dayanan bir<br />

araya gelmiĢliğin adıdır (Duru, 2001: 357; Bookchin, 1999: 15). Bir diğer ifade ile<br />

kent, semt, mahalle gibi ölçekler ya da en genel anlamıyla mekânlar; sadece fiziksel<br />

ve demografik olarak ölçülebilen sayısal büyüklükler değil, belli bir tarihsel<br />

dönemde, belirli toplumsal sınıflar tarafından belirli maliyetler ödenerek sosyal


61<br />

olarak kurulmuĢ ölçeklerdir (ÇavuĢoğlu, 2004: 33-34; Çizmeci ve Çınar; 2007: 275;<br />

KurtuluĢ, 2006: 9). Bu özelliğinden dolayı da kentler öncelikle kentlilerin konusu<br />

olarak ele alınmalıdır. Kenti kurmak, düzenlemek, yenilemek, değiĢik alanların<br />

uzmanlarından önce kentlilerin iĢidir. Ġnsanlar kentleri üzerine karar verme yetkisini<br />

ne merkezi iktidara ne yerel yönetimlere ne de kent konusunda evrensel bir<br />

bilimselliğin taĢıyıcısı olduğunu iddia eden uzmanlara bırakmalıdırlar. Kentlilerin<br />

etkin katılımı olmadan onlar için iyi bir kent kurulamaz (Bumin, 1990: 18,20)<br />

Kentsel mekâna iliĢkin en acil ihtiyaçları, talep ve öncelikleri en iyi<br />

tanımlayabilecek olanların o alanlarda yaĢayan yerleĢimciler olduğu gerçeği göz<br />

önünde bulundurulmalıdır. DönüĢümün gerekli olduğu düĢünülen kentsel alanlarda o<br />

alanda yaĢayan kesimler, sürece ne kadar etkin katılırlarsa öncelikleri de o kadar çok<br />

karĢılanabilir. Bu nedenle hiçbir kentsel uygulama ondan doğrudan etkilenecek olan<br />

kesimlerin görüĢ ve önerileri alınmadan yapılmamalıdır (Robert, 1999: 61). Bu<br />

ifadeler Bumin‟den yapılan Ģu alıntıyla kısa bir biçimde özetlenebilir:<br />

“Bir ülkedeki merkezi-yerel iktidarların konut politikasını ve kent<br />

planlamasını kendi istedikleri gibi yönlendirmeleri „despot‟luktur. Ġnsanlar<br />

bir kenti doldurmak için değil, kentler insanları barındırmak için varsa;<br />

değiĢik kültürden insanlar oturacakları konutlar ve yaĢayacakları kentler<br />

üzerinde söz sahibi olmalıdırlar. Kentliler istek ve gereksinimlerini<br />

tartıĢabilecekleri, bunların karĢılanması için çözümler önerebilecekleri bir<br />

ortam bulduklarında, belki daha iĢin baĢından kentsel dönüĢümü<br />

istemeyecek (Bumin burada sosyal konutlar demektedir, vurgu<br />

değiĢtirilmiĢtir), ulaĢım, dinlenme, kültür, sağlık, eğitim vb sorunlarının<br />

çözümü için hayat biçimlerine çok daha uygun ve pratik çözümler<br />

bulabilecektir” (1990: 148-149).<br />

2.7.6. Kentsel SoylulaĢtırma<br />

Kentsel mekânda ortaya çıkan herhangi bir fiziksel dönüĢümün soylulaĢtırma<br />

olarak ifade edilebilmesi için üzerinde uzlaĢılmıĢ bazı koĢullar bulunmaktadır. Bu<br />

koĢullar genel olarak Ģu Ģekilde ifade edilmektedir;<br />

- DüĢük gelir grubunda yer alan kesimlerin yerinden edilmesi ve bu<br />

kesimlerin yerine yüksek gelir gruplarının yerleĢmesiyle yeni bir sosyal<br />

ayrıĢma yapısının ortaya çıkması,


62<br />

- Yapılı çevrede gözle görülür biçimde fiziksel dönüĢümün yaĢanması ve yeni<br />

yapıların inĢasından çok tarihi yapıların dönüĢtürülmesi,<br />

- Kentin değer kaybetmiĢ konut alanlarında baĢlaması,<br />

- Sosyal statü ve yaĢam standardı açısından birbirine benzer kesimlerin bir<br />

arada yaĢadığı konut alanlarının yaratılması,<br />

- Arsa ve konut piyasasında değerlerin yeniden tanımlanarak inĢaat<br />

sektöründe yeni fırsatların yaratılması,<br />

- Eski sahiplerinin gönüllü ya da gönülsüz olarak yerinden edilmesi (Warde<br />

1991‟den aktaran Özdemir Sönmez, 2006: 122; Uysal, 2006: 81).<br />

Ġlk kez 1963 yılında Ruth Glass tarafından kavramsallaĢtırılan soylulaĢtırma,<br />

1980‟li yıllara kadar iĢçi sınıflarının ya da dar gelirlilerin yaĢamakta olduğu Ģehir<br />

merkezindeki tarihi binalara, orta ve üst sınıfların bu grupları yerlerinden ederek<br />

yerleĢmesi ve buradaki yapıları rehabilite etmesi sürecini ifade etmek için<br />

kullanılmıĢtır. 1980‟li yıllarla birlikte ise sürecin anlamı ve kapsamı önemli ölçüde<br />

değiĢmiĢtir. Önceleri değer kaybına uğramıĢ tarihi yapıların üst-orta sınıflarca ele<br />

geçirilip rehabilite edilmesi ve sakinlerinin bu alanları terk etmesi söz konusuyken;<br />

günümüzde yüksek gelir gruplarının yoksul/marjinal kesimleri yerlerinden etme<br />

özelliğini korumakla birlikte yapıların değer kaybı ve restorasyonundan öte, rant<br />

aracı olarak görülen tüm yerleĢmelerin (gecekondu bölgeleri, sosyal konutlar vb)<br />

yıkılarak yerlerine lüks konut ve tüketim alanlarının inĢa edilmesi Ģeklinde<br />

yaĢanmaktadır (Ġslam, 2003: 160-161).<br />

Kentlerin birbiriyle kıyasıya bir yarıĢa girmesi ve yarıĢan kentler<br />

ekonomisinin ortaya çıkmasına paralel olarak soylulaĢtırma, bir kentsel birikim<br />

stratejisi haline gelmiĢtir (Smith, 2006: 26). Etkinliğini günden güne arttıran<br />

neoliberal küreselleĢme politikalarının etkisiyle kentsel mekân, günümüzde sermaye<br />

birikiminin kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Bu durum kente yönelik geliĢtirilen her<br />

türlü uygulamanın sermayenin beklenti ve kurallarına göre oluĢturulmasına neden<br />

olmaktadır. Burada rantı maksimum düzeye çıkarma çabaları söz konusu olmakta ve<br />

rant artıĢını karĢılayamayacak kesimlerin yerinden edilmesi sonucu karĢımıza<br />

çıkmaktadır. Piyasa mekanizmasının belirleyici olduğu bu süreçte, bazı kesimler


63<br />

(sermaye kesimi ve varsıl gruplar) daha avantajlı olurken sınıfsal ve mekânsal<br />

ayrıĢma da artmaktadır. Çünkü bu alanlardan elde edilen rant, burada yaĢayanlara<br />

kalmamaktadır. Bu nedenle de eski kent merkezlerinde gerçekleĢen soylulaĢtırma,<br />

sorunları çözmek yerine adeta bu alanlarda yaĢayan yoksul/marjinal kesimlerin<br />

sırtına yüklemekte ve yerlerinden olmalarına neden olmaktadır (ġen, 2007a: 184,<br />

192-193).<br />

SoylulaĢtırma, kent merkezinde yer alan fiziksel ve sosyal köhnemenin<br />

yaĢandığı konut alanlarının rehabilitasyonu sonucunda, rehabilite edilen alan<br />

genelinde sosyal sınıfın ve mülkiyet değiĢiminin gerçekleĢmesi olarak<br />

tanımlanmaktadır. Mülkiyet değiĢimi sürecinde, düĢük gelirli kiĢilerin yerini yüksek<br />

gelirli kiĢiler almaktadır. Kentsel alanın asıl sahipleri ve kullanıcıları farklı sosyal<br />

sınıf, kültür, gelir düzeyi ve yaĢam tarzı olan kiĢilerle yer değiĢtirmekte daha doğrusu<br />

yerlerini bu kiĢilere bırakmaktadır (Ergün, 2006: 15).<br />

Genel olarak ifade edilecek olursa soylulaĢtırmanın temelinde yüksek gelirli<br />

kesimlerin düĢük gelirli kesimlerin yerini alması yatmaktadır (Andersen, 2005: 156).<br />

Bir diğer ifade ile soylulaĢtırma, eski kent merkezleri ile tarihi kent içindeki alanların<br />

mekânsal ve sınıfsal değiĢimini ifade etmektedir. Bu alanlarda yer alan yapıların<br />

yenilenmesi veya yıkılıp yeniden yapılması ile birlikte kentsel mekânın mülkiyet<br />

değerlerinde bir artıĢa yol açarak piyasadaki el değiĢtirmelerin dayatıldığı bir süreç<br />

Ģeklinde yaĢanmaktadır. El değiĢtirmeler, mekânda yaĢamakta olan sosyal sınıfların<br />

yerine yeni bir sınıfın gelmesini de olanaklı kılmaktadır (ġen, 2007b: 60; 2006: 66).<br />

SoylulaĢtırma süreci genel olarak üç aĢamada gerçekleĢmektedir. Çok küçük<br />

bir yer değiĢtirmeyle baĢlayan birinci aĢamada; yeni gelenler bazı konutları satın alır<br />

ve yenilerler. Ġkinci aĢamada bahsedilen semt ya da mahalledeki mülk fiyatları -<br />

kiralar artmaya baĢlar ve kira farkı hissedilir oranlara ulaĢır. Bunun sonucunda<br />

bölgenin-semtin düĢük gelirli eski sakinleri yer değiĢtirmeye ve baĢka daha ucuz<br />

bölgelere taĢınmaya baĢlarlar. Son aĢamada ise; fiyatlar büyük oranlarda yükselir ve<br />

alanın eski sakinleriyle yeni sakinleri arasında yer değiĢtirme zorla oluĢmaya baĢlar<br />

ve süreç eski sakinlerin yerini hemen hemen tamamen yeni sakinlerin alması ile<br />

tamamlanır (Ergün; 2006: 20).


64<br />

Üst-orta sınıflardan bireylerin kentlerin belli semtlerine yerleĢmesi anlamına<br />

gelen soylulaĢtırma sürecinde, fiziksel çevrenin iyileĢtirilmesi ve dönüĢtürülmesi<br />

kadar nüfus dönüĢümleri de ön plana çıkmaktadır. Türkçede mutenalaĢtırma,<br />

nezihleĢtirme, seçkinleĢtirme gibi kavramlarla da ifade edilen soylulaĢtırma, genel<br />

anlamda sosyo-ekonomik yenileme olarak ifade edilebilir (Özden, 2008: 169). Bu<br />

süreçte kentsel mekâna yeni gelen grup açısından bakıldığında mekânın kalitesinin<br />

arttığı izlenimi oluĢsa da alanı terk etmek zorunda kalanlar açısından yerinden<br />

edilme, belirsizlik, sosyal anlamda dıĢlanmıĢlık gibi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir<br />

(Özden, 2008: 174). Glass‟ın aĢağıdaki ifadeleri soylulaĢtırma sürecinin genel<br />

hatlarını net bir biçimde ortaya koymaktadır:<br />

“Teker teker Londra‟nın birçok iĢçi sınıfı mahallesi orta sınıflar (üst-orta<br />

ve alt-orta) tarafından istila edildi. Eski püskü, sade (alt ve üst katlarda<br />

ikiĢer odası bulunan) küçük kulübemsi evler, kira sözleĢmeleri sona<br />

erdiğinde el geçirildi ve zarif ve pahalı konutlar haline geldi… Bir<br />

mahallede bu soylulaĢtırma süreci bir kere baĢladı mı, orada yaĢamakta<br />

olan iĢçi-sınıfı sakinlerin hepsi ya da büyük bir çoğunluğu yerlerinden<br />

edilene ve mahallenin tüm sosyal dokusu değiĢene kadar hızla devam eder”<br />

(Glass 1963‟ten aktaran Ġslam, 2003: 160; Smith, 2006: 20).<br />

SoylulaĢtırma, kentsel dönüĢüm sürecinde oluĢan konut pazarının etkisiyle,<br />

daha önce düĢük gelirli kesimlerin oturduğu kent içi bölgelerine, mahallelerine orta<br />

ve yüksek kesimlerce yerleĢilmeye baĢlaması sonucu oluĢan kentsel dinamik olarak<br />

tanımlanabilir (Karaman, 2006: 71). Kentsel yeniden yapılanmanın bir parçası olan<br />

soylulaĢtırma, gerilemiĢ eski kent içi alanların gerek mekânsal gerekse sınıfsal<br />

değiĢiminin çarpıcı bir örneğidir. SoylulaĢtırma, yeni orta sınıf ve iĢçi sınıfı olmak<br />

üzere iki farklı sınıfın karĢılaĢması biçiminde baĢlayıp, iĢçi sınıfının yerinden<br />

edilmesi ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla neden ve sonuçları itibariyle politik bir<br />

alana da iĢaret etmektedir. Çünkü soylulaĢtırma gerçekleĢme koĢulları ve sonuçları<br />

itibariyle mekânsal ve toplumsal ayrıĢma ile toplumsal eĢitsizlik yaratan bir etkiye<br />

sahiptir. Günümüzde ise uluslararası ölçekte yaygın olarak uygulanan neoliberal<br />

politikalar, bu olumsuz etkileri arttırmaktadır. Gerek genel politikalarda gerekse<br />

kentsel politikalarda oldukça etkili olan neoliberal politikalar, kentsel yeniden<br />

yapılanmanın bir boyutu olan soylulaĢtırmanın yol açtığı olumsuz sonuçlara dair


65<br />

politikalar üretmede yetersiz ve kayıtsız kalmaktadır. YaĢam koĢulları iyice gerilemiĢ<br />

olan iĢçi sınıfı ve gelir düzeyi gerilemiĢ diğer marjinal grupların kent içindeki konut<br />

seçenekleri, uygulanan bu politikaların etkisiyle sınırlanmakta hatta kentsel yaĢamın<br />

olanaklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Bir baĢka boyutuyla ise soylulaĢtırma ile<br />

eski kent içi alanlarında mülkiyet ve arazi değerleri üzerinden kentsel rantlar<br />

yaratılarak yine belirli sınıflar ayrıcalıklı konuma gelmektedirler. Bu durum<br />

kaynakların bölüĢümü açısından da eĢitsiz bir ortam yaratmaktadır (ġen, 2005: 128).<br />

SoylulaĢtırmaya özellikle yerinden etme meselesi üzerinden bakıldığında,<br />

soylulaĢtırmanın gerilemiĢ bir semtin veya mahallenin iyileĢtirilmesinden öte bir<br />

süreç olduğu görülmektedir. GerilemiĢ eski kent içi alanlarının yoksul ve marjinal<br />

gruplardan kurtarılması biçiminde destek gören soylulaĢtırma; var olan sorunlara<br />

yönelik bir politika önerisinden yoksun oluĢu ile aslında marjinalleĢmeyi arttıran bir<br />

etkiye sahiptir. SoylulaĢtırılan alanlarda ise kentsel hizmetlerin iyileĢtirilmesi ve<br />

yenileĢtirilmesi sonucu ortaya çıkan dıĢsallıklardan sadece belirli bir kesim<br />

faydalanmıĢ olmakta ve toplumsal eĢitsizlik artmaktadır (ġen, 2005:156).<br />

2.7.7. Kentsel DönüĢüm<br />

Genel bir ifade ile kentsel dönüĢüm; bütün yenileme kavramlarını eĢzamanlı<br />

olarak kapsayan, sürekliliği olması gereken ve her aĢamada toplumun bütün<br />

katmanlarını içermesi gereken çok boyutlu bir süreç olarak tanımlanabilir (ġahingür<br />

ve Müderrisoğlu, 2005: 512).<br />

Kentsel dönüĢüm, birçok etmene bağlı olarak yaĢamın her anında ve alanında<br />

gerçekleĢen, sürekli bir değiĢim özelliğine sahip bir süreç olarak ifade edilebilir.<br />

DönüĢüm; sosyal, psikolojik, kültürel, politik, ekonomik vb birçok faktörü bir arada<br />

barındıran ve makro ölçekten mikro ölçeğe uzanan bir süreçtir. Süreçte kent<br />

yaĢamını paylaĢan ve belirli biçimlerde yeniden üreten tüm aktörler, önemli roller<br />

almaktadırlar. Kavram bu açıdan değerlendirildiğinde, gerek kentlilerin kendi<br />

içlerinde oluĢturacakları gerekse yönetim birimleriyle sağlanacak iletiĢim ortamları<br />

ve iliĢkilerin taĢıdığı önem de ortaya çıkmaktadır (Ġncedayı, 2004: 60-61).<br />

Kentsel dönüĢüm; kentin tümünün ya da bir bölümünün mevcut Ģekil ve<br />

görüntüsünden baĢka bir Ģekil veya görüntüye geçmesi/geçirilmesi olarak ele<br />

alınmaktadır (Aydın, 2008: 5). Kentlerde yaĢanan dönüĢümler kimi zaman mekân ve


66<br />

yaĢam kalitesini arttırma Ģeklinde ortaya çıkarken; kimi zaman da mekânın<br />

ekonomik, sosyal, çevresel ve fiziksel bozulması olarak yaĢanmaktadır. Ancak<br />

kentsel dönüĢüm her halükarda belli bir zaman aralığında sürekli gerçekleĢen bir<br />

olgudur. Kent planlaması açısından kentsel dönüĢüm; kentsel alanlardaki belirli bir<br />

zaman aralığında ekonomik, sosyal fiziksel ve çevresel çökme ve bozulmaya çözüm<br />

arayan/getiren bir müdahale biçimi olarak görülmektedir (Akkar, 2006: 29).<br />

Turgut ve Ceylan kentsel dönüĢümü; farklı nedenlerle sorun yaĢanan ve<br />

giderek hastalıklı bir dokuya dönüĢen kentsel alanlarda ortaya çıkan mekânsal<br />

sorunların sosyal, ekonomik, çevresel, ekolojik ve yasal tabanlı bir bütünsellik<br />

çerçevesinde ele alınarak sorunların giderilmesine yönelik strateji ve eylemleri<br />

hazırlama/uygulama süreci olarak ifade etmektedir (2010: 44).<br />

Kentsel dönüĢüm projeleri; kent içinde yenileĢtirme, koruma, sağlamlaĢtırma<br />

ve sağlıklaĢtırma amaçları ile belli bir program dâhilinde yeniden düzenlenmesi<br />

gereken alanları kapsayan ve temelde konut sorununu çözerek sorunlu alanları kente<br />

kazandırmayı hedefleyen uygulamalardır (Bayraktar, 2007: 44).<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin genel olarak kentlerde ortaya çıkan dört<br />

olumsuz geliĢmeye karĢı hazırlandığı ve uygulandığı ileri sürülmektedir. Bu<br />

doğrultuda kentsel dönüĢüm projelerinin; göç ve nüfus artıĢı gibi nedenlere bağlı<br />

olarak sağlıksız ve plansız geliĢen kentlerin sağlıklı ve çağdaĢ yapıya<br />

kavuĢturulması; eskimiĢ ve iĢlevini yitirmiĢ sanayi alanlarının yeni iĢlevlerle kente<br />

kazandırılması; tarihi değeri olan alanların restore edilmesi ve deprem vb doğal<br />

afetlerden dolayı yıpranan/yıkılan kentsel alanların yenilenmesi ya da yeniden<br />

yapılandırılması amacıyla hayata geçirildiği ifade edilebilir (Aydın, 2008: 6).<br />

Kentsel dönüĢüm bozulma, çökme, köhneme olan kentsel alanın ekonomik,<br />

sosyal, fiziksel, çevresel ve kültürel koĢullarının kapsamlı ve bütüncül bir anlayıĢa<br />

iyileĢtirilmesine yönelik olarak hayata geçirilen strateji ve eylemler bütünü olarak<br />

tanımlanabilir (ġahin, 2008: 76; Roberts ve Sykes, 2000: 17; Lang, 2005: 8; Göz,<br />

2008: 8; Gül, 2006: 1254; KocabaĢ, 2006: 10). Bu kapsamda; kentsel bozulma<br />

süreçlerinin anlaĢılması ve üzerinde uzlaĢılması, düĢük yaĢam koĢullarının<br />

iyileĢtirilerek fiziksel ve sosyal altyapı eksikliklerinin giderilmesi, sorunların<br />

eĢgüdümlü ve sürekli bir biçimde çözümlenmesi, yeni alanlar yaratmak yerine


67<br />

mevcut kentsel alanların planlanması ve kentsel dokuda yitirilmiĢ değerlerin yeniden<br />

sağlanması, gibi vurgular kentsel dönüĢümde sıklıkla dile getirilmektedir (Yıldırım,<br />

2006: 8; Akkar, 2006: 29).<br />

KocabaĢ kentsel dönüĢümü; “toplum tabanlı yenileştirme aracılığı ile en<br />

yoksul mahallelerde yaşayan vatandaşların koşullarının iyileştirilmesi ve aynı<br />

zamanda doğal ve yapılaştırılmış tarihi çevrenin korunması ve kentsel alanların<br />

çevresel performanslarının iyileştirilmesine ilişkin ölçüler aracılığı ile kentsel<br />

yapılaşmanın/gelişmenin olumsuz çevresel etkisini azaltan, kent ve kasabaların<br />

ekonomik yarışabilirliğini desteleyen ortaklık tabanlı eylem programlarını<br />

uygulamayı hedefleyen, bütünleştirilmiş kamu sektörü öncülüğünde yürütülen bir<br />

süreç” olarak tanımlamaktadır ( 2006: 10).<br />

Turok, kentsel dönüĢümün üç ayırt edici özelliği belirlenerek<br />

tanımlanabileceğini ifade etmektedir. Buna göre kentsel dönüĢüm;<br />

- Bir mekânın doğasını değiĢtirmeyi ve mekânda yaĢayan halk ile mekânın<br />

geleceğinde söz hakkı bulunan tüm aktörleri sürece dâhil etmeyi amaçlar,<br />

- Bölgenin sorunlarına ve potansiyellerine bağlı olarak devletin temel iĢlevsel<br />

sorumlulukları ile kesiĢen hedef ve faaliyetleri içerir,<br />

- Ortaklığın kurumsal yapısı değiĢkenlik gösterse de genellikle farklı<br />

paydaĢlar arasında iĢleyen bir ortaklık yapısı içerir (Turok, 2005: 25).<br />

Kentsel dönüĢümün temel amaçları Ģu Ģekilde sıralanabilir:<br />

- Toplumsal bozulma ve çatıĢmaların nedenlerinin araĢtırılarak, bu durumun<br />

ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamaları hayata geçirerek kentsel<br />

alanların çöküntü bölgesi haline gelmesini önlemek,<br />

- Kentin hızla büyüyen, değiĢen ve bozulan dokusunda ortaya çıkan yeni<br />

fiziksel, ekonomik, çevresel ve altyapısal ihtiyaçlara göre kentsel alanların<br />

yeniden geliĢtirilmesini sağlamak,<br />

- Kentsel refah ve yaĢam kalitesini arttırıcı bir ekonomik kalkınma modeli<br />

ortaya koymak,


68<br />

- Kentsel alanların etkin bir Ģekilde kullanımını sağlayan ve gereksiz kentsel<br />

yayılmayı önleyen stratejiler belirlemek,<br />

- Sivil toplumun, yerel halkın, yöneticilerin, meslek odalarının,<br />

akademisyenlerin vb katılımını sağlayan yaklaĢımlar geliĢtirmek,<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen kentsel alanların kentin geneli ile<br />

bütünleĢtirilmesi (Yıldırım, 2006: 8; Akkar, 2006: 30; ġahin, 2008: 77;<br />

Friesecke; 2007: 6, 9; Gül ve Dulupçu, 2010: 159; Dickinson, 2005: 225;<br />

Hemphill vd., 2002: 353-354; Kuzu, 2005: 253; Karadağ, 2008; Erden,<br />

2006: 76).<br />

Kentsel dönüĢüm kavramını net olarak ortaya koyabilmenin önemli bir yolu<br />

da dört temel boyutu (ekonomik, sosyal, fiziksel ve yönetsel) incelemektir.<br />

Ekonomik bakıĢ açısı, her Ģeyden önce iĢ imkânları ve gelirle ilgilenir. Öncelikli<br />

alanın içinde veya çevresinde istihdam olanaklarının nitelik veya niceliğini<br />

arttırmaya çalıĢır ve/veya daha geniĢ yerel emek piyasasında rekabet edebilmeleri<br />

için yerel halkın becerilerini ve iĢe kabul edilebilirliğini arttırmaya çalıĢır. Sosyal<br />

boyut daha çeĢitlidir ve bir bölgedeki yaĢam kalitesi ve sosyal iliĢkiler ile ilgilenir.<br />

Sağlık, eğitim, suç, konut ve kamu hizmetlerine eriĢimle ilgili koĢulları içerebilir.<br />

Fiziksel boyut; temel altyapı, konut stoku ve çevre ile ilgilenir. Ayrıca, bölgenin<br />

içinde bulunduğu kent ile arasındaki ulaĢım ve elektronik bağlantılarını da içerir.<br />

Yönetsel boyut; yerel karar verme mekanizmasının yapısı, yerel halkla iliĢkiler, diğer<br />

grupların katılımı ve liderliğin özelliği ve türü ile ilgilenir (Turok, 2005: 26).<br />

Kentsel dönüĢüm uygulamalarının baĢarılı olup olmadıklarına iliĢkin farklı<br />

görüĢler bulunmaktadır. Bu görüĢlerden biri dönüĢüm alanı ilan edilen yere<br />

odaklanmakta ve alanın fiziksel anlamda iyileĢtirilmesiyle ilgilenmektedir. Bu görüĢe<br />

göre, sorun alanları standardın altında kalan konutların yoğun olarak bulunduğu<br />

bölgelerdir ve bu konutların ıslah edilmesi ya da ortadan kaldırılması dönüĢüm<br />

projesinin baĢarı kriteri olmaktadır. Kentsel dönüĢüme iliĢkin bir diğer görüĢ,<br />

dönüĢüm alanlarında yaĢayan insanlar üzerinde odaklanmaktadır. Bu bakıĢ açısından<br />

bakıldığında kentsel dönüĢümün amacı, bu insanların yaĢam koĢullarının<br />

iyileĢtirilmesidir. DönüĢüm bu alanlarda yaĢayan grupların sosyal ağlarını ya da<br />

düzenlerini bozmamalıdır. Bu görüĢe göre kentsel dönüĢüm projelerinin temel baĢarı


69<br />

kriteri, dönüĢüm alanında yaĢayan kesimlerin o alanda kalmalarını sağlamaktır.<br />

Kentsel dönüĢüm sürecinde konutların ıslahı söz konusu olabilse de mülkiyet hakkı,<br />

o alanda yaĢayan kesimlere ait olmalıdır (Bailey, 2005: 173). Her iki görüĢ bir arada<br />

ele alındığında ilk anlayıĢın günümüz kentsel dönüĢüm süreçleri ile örtüĢtüğü, ikinci<br />

anlayıĢın ise kentsel dönüĢüm eğer bir zorunluluk ise nasıl olması gerektiğini<br />

gösterdiği görülmektedir.<br />

Günümüzde kentlerin sermaye tarafından cazip yatırım alanı olarak görülmesi<br />

ve küresel süreçlere eklemlenebilmenin yolunun küresel sermayeye hitap eden<br />

kentlerin varlığına bağlı olduğu anlayıĢı dünya genelinde kentleri ön plana<br />

çıkarmıĢtır. Bu doğrultuda küresel ağlara dahil olma kaygısındaki (geliĢmekte olan<br />

ülkeler baĢta olmak üzere) tüm ülkelerde kentsel politikalar ve projeler ön plana<br />

çıkmaktadır. Kentlerin tarihsel süreçte olduğu gibi günümüzde de kalkınmıĢlığın ve<br />

geliĢmiĢliğin göstergesi olarak görülmesi, merkezi ve yerel yönetimleri kentlerin<br />

yeniden yapılandırılması konusunda hummalı çalıĢmalar yapmaya itmiĢ ve bu<br />

doğrultuda kentler, kentsel dönüĢüm projeleri ile adeta baĢtan yaratılır hale gelmiĢtir.<br />

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle Ġstanbul gibi büyük kentler kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile yeniden yapılandırılmakta ve küreselleĢme sürecinde ön plana<br />

çıkarılmaya/cazip hale getirilmeye çalıĢılmaktadır.


70<br />

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />

KURAMSAL ÇERÇEVE<br />

SOSYAL DEVLET ANLAYIġINDAN KÜRESELLEġMEYE KENTLER<br />

Tarihsel süreç içinde kentler, toplumsal eĢitsizliklerin ve bu eĢitsizliklere<br />

paralel olarak mekânsal ayrıĢmaların mekânı olmuĢlardır (Sert vd, 2005: 109).<br />

Ortaya çıkıĢından günümüze değin yoksulluk, ayrıcalık, güç ve çıkar sorunlarını<br />

bünyesinde barındıran bir kavram olan kent; hem bir yaĢam çevresini hem de sürekli<br />

akıĢ içinde bulunan bir toplumsal pratiği anlatmaktadır. Bu ifadeden hareketle,<br />

insanlık tarihi içinde kentin; yöneten-yönetilen, egemen-bastırılan, sömürensömürülen<br />

çeliĢkilerini ve toplumsal mücadeleleri içinde barındıran bir kavram<br />

olduğu söylenebilir (Doğan, 2001: 97).<br />

Sanayi Devrimi sonrasında kentler, kapitalizm açısından emeğin yeniden<br />

üretiminin mekânı olarak algılanmıĢtır. Bu dönem kentlerini sanayi faaliyetleri<br />

biçimlendirmiĢ ve kentler sanayinin öncelikli yer seçimine göre oluĢmuĢlardır (Sert<br />

vd, 2005: 102). Bu dönemde kent; ekonomik, toplumsal ve kültürel bir bütün olarak<br />

algılanmaya baĢlamıĢtır. Bu bütünlüğün temel nedeni, kentin ekonomik geliĢmesine<br />

katkıda bulunma çabasından kaynaklanmaktadır. Sanayi Devrimiyle ortaya çıkan<br />

yeni birikim tarzının bir sonucu olan bu durum, toplu tüketim hizmetleri ve kent<br />

planlaması gibi anlayıĢları da ortaya çıkarmıĢtır. Kentleri ekonomik geliĢme ve<br />

toplumsal modernleĢmenin merkezi olarak gören bu yeni durum, kentin ekonomik<br />

büyümesine katkı sunarken, toplumsal refahın ve bütünleĢmenin oluĢumuna da<br />

hizmet etmiĢtir (Kaygalak, 2009: 45). Bu dönemde kentler; sanayinin, emeğin ve<br />

sermayenin hızla yoğunlaĢtığı yerler olmuĢ ve üretim sisteminin merkezi haline<br />

gelmiĢtir (Kaygalak, 2008: 50).<br />

Sanayi Devrimi‟nin ürünü olan kentler materyal akıĢ sistemlerindeki<br />

konumlarıyla tanımlanmaktadırlar. Bu kentler, deniz limanları kıyısında, suyolları<br />

üzerinde, demiryolu ve karayolu kenarlarında, enerji kaynaklarının kolay ulaĢılır<br />

olduğu alanlarda, maden yatakları civarlarında vb. kurulmuĢlardır. Kentler;<br />

materyale yeni biçimler vererek iĢleyen materyal iĢleme ve üretim merkezleri olarak<br />

faaliyet göstermektedirler. Bu dönemde üretim, emek ve enerji yoğun özellik


71<br />

taĢımaktadır ve bu ikisini elde etmek üretim için yeterlidir. Günümüzde ise, asıl<br />

olarak küreselleĢme olarak adlandırılan ve halen devam eden süreçte ilk olarak,<br />

Sanayi Devrimi‟nin ürünü olan klasik kentler köklü bir değiĢime uğramaktadırlar<br />

(Laçiner, 1996: 10). 1980‟lerden sonra, küreselleĢme sürecinin ve kamusal yaĢam<br />

alanlarında ciddi bir daralmanın sonucu olarak, kent mekânının kullanımı ve bu<br />

mekâna yüklenen anlam yeni biçimler almıĢtır. Kentin dönüĢümünü biçimlendiren<br />

sermaye, mal, insan, bilgi vb göstergelerin ulus aĢırı akıĢının yoğunlaĢması,<br />

ekonominin serbestleĢmesi ve devlet müdahalesinin kısıtlanması sonucu kentler,<br />

gerek anlam gerekse iĢlev yönünden farklılaĢmıĢlardır (Gül vd, 2008: 360).<br />

Kent tarihsel süreçte uygarlığın geliĢiminde ve ilerlemesinde odak noktası<br />

olmuĢ bir yerleĢim birimidir. Günümüz kentleri ise önceki dönemlerle<br />

karĢılaĢtırılamayacak ölçüde ekonomik, toplumsal, kültürel ve teknolojik oluĢumların<br />

bileĢkesinde yer almaktadırlar (Bayram, 2001: 251). Sermayenin sürekli büyüyen bir<br />

ölçekte birikimi, hızla ivme kazanan bir kentleĢme süreci içinde gerçekleĢmiĢtir<br />

(Harvey, 2002: 160). Bir diğer ifade ile kent tarihsel süreçte sermaye tarafından<br />

birikimin mekânı ve aracı olarak görüĢmüĢ ve geliĢmiĢtir. KüreselleĢme olarak<br />

adlandırılan yeni ekonomik düzende kentler yine ön plana çıkmıĢ, bu süreçte önceki<br />

dönemlerden farklı kriterler geliĢtirilerek kent tanımları oluĢturulmuĢtur (Kılınç,<br />

2005: 417).<br />

Kent çalıĢmalarına iliĢkin literatür incelendiğinde gerek yapısal gerekse<br />

iĢlevsel özellikler göz önünde bulundurularak; megapol (büyük kent), metropol (ana<br />

kent-odak kent) ve cosmopol (dünya kenti-evrensel kent) gibi kavramların<br />

kullanıldığı görülmektedir (Erkün, 1998: 39). Günümüzde kente iliĢkin<br />

tanımlamalarda kentin; ekonomik, sosyal, kültürel, ruhani ve bilimsel ilerlemeyi<br />

sağlayan uygarlık merkezi olduğuna iliĢkin vurgular yapılmaktadır. Genel kent<br />

tanımlarından farklı olarak bu tanımda dikkat çeken nokta; tarım dıĢı ekonomi,<br />

sanayi vb gibi kenti tanımlamada sıklıkla kullanılan özelliklerin kullanılmamasıdır.<br />

Bu ifade özünde kentin üretim merkezi olmaktan çıkıp tüketim merkezi olmaya<br />

baĢlaması sürecini barındırmaktadır (MSÜ ġPB, 1998: 345-346). Yakın dönem kent<br />

çalıĢmalarının temelini ise; küresel sermayenin kentlere etkisi ve bu doğrultuda<br />

ortaya çıkan dünya kenti, küresel kent, yarıĢmacı kent vb tanımlamalar ve geliĢmeler<br />

oluĢturmaktadır. Günümüzde kentler ve kent yöneticileri yaĢanan sosyo-ekonomik


72<br />

değiĢimlerle birlikte, ulusal ekonomileri de aĢarak küresel ekonominin birer aktörü<br />

haline gelmiĢler ve konumlarına/etkinliklerine göre kentler hiyerarĢisinde yer edinme<br />

çabasına girmiĢlerdir.<br />

Kent, günümüzde küresel kapitalist geliĢmenin mekânsal ve toplumsal etkiler<br />

yaratan eĢitsiz doğası temelinde ele alınmalıdır. KüreselleĢme açısından kent,<br />

kapitalist üretim tarzının çeliĢki ve gerilimlerinin ve bunlardan kaynaklanan<br />

çatıĢmaların hem bir ürünü hem de mekânsal örgütlenmesidir. Küresel kapitalizmde<br />

kentsel mekâna iliĢkin temel ideoloji, mekânı sadece ekonomik değeri olan bir<br />

metaya indirgemektir (Keskinok, 2007: 247, 249-250).<br />

Ġktisadi üretimin yapısal olarak değiĢmesi, dolayısıyla sınıfsal iliĢkilerin<br />

yeniden yapılanması ve bu değiĢimin günümüzde neoliberal küreselleĢmenin<br />

etkileriyle devam etmesi, küreselleĢme sürecinde kentleĢmenin tartıĢılmasını önemli<br />

kılmaktadır (ġen, 2007a: 184). KüreselleĢme sürecinde bir yandan kentsel mekânın<br />

kendisi metalaĢtırılırken, bir yandan da kentsel hizmetler piyasa aktörlerine<br />

açılmaktadır. Sosyal devletin temel etkinlik alanı olan eğitim, sağlık, konut vb<br />

hizmetlerin kentsel alanlarda daha yoğun talep edilmesi ve bu hizmetlerin sermaye<br />

açısından en karlı alanlar olarak görülmeye baĢlaması, kentleri bir bütün olarak<br />

sermayenin yöneldiği alanlar haline getirmiĢtir. ÇalıĢmanın kuramsal çerçevesinin<br />

ele alındığı bu bölümde küresel kent olgusu ve küreselleĢmenin kentler üzerindeki<br />

etkisi üzerinde durulmaktadır. Bu bağlamda öncelikle sosyal devlet olgusu ve<br />

dönüĢümü ele alınmakta, küreselleĢme sürecinde kent mekânına yüklenen anlam<br />

tartıĢılmakta ve kentlerdeki ve kent algısındaki dönüĢüm ortaya konmaktadır.<br />

3.1. Sosyal Devlet<br />

En genel tanımıyla sosyal devlet; ekonomik ve toplumsal yaĢama kamusal<br />

araçlarla doğrudan ve dolaylı olarak müdahale etme yetkisiyle donatılmıĢ devlettir.<br />

Sosyal devlet anlayıĢında; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, barınma, istihdam vb<br />

haklar toplumun tüm kesimlerine açık ve tüm toplumun eĢit biçimde ulaĢabildiği<br />

olanaklar halinde devletçe güvence altına alınan temel haklar olarak görülmektedir<br />

(Ayman Güler, 2004: 33).<br />

Günümüzdeki anlam ve içeriğini 1929 Dünya Ekonomik Bunalımından sonra<br />

geliĢtirilen devletçi ya da Keynesci politikaların bir ürünü olarak kazanan (Sallan


73<br />

Gül, 2004: 144) ve yirminci yüzyıl Avrupa siyasal hayatının temel özelliği olan refah<br />

devletini MacGregor, Asa Briggs‟ten (1961) yaptığı alıntıda Ģu Ģekilde ifade<br />

etmektedir:<br />

“Refah devleti, piyasa kuvvetlerinin oyununu en azından üç yönde<br />

değiĢtirmek amacıyla örgütlü gücün (siyaset ve idare aracılığıyla) bilinçli<br />

olarak kullanıldığı bir devlettir: Birincisi, yaptığı iĢin ya da sahip olduğu<br />

malın mülkün piyasa değerine bakılmaksızın bireylere ve ailelere asgari bir<br />

gelir güvencesi sağlayarak; ikincisi, bireysel ve ailevi krizlere yol<br />

açabilecek hastalık, yaĢlılık ya da iĢsizlik gibi toplumsal belirsizliklerin<br />

kapsamını daraltarak; üçüncüsü, toplumsal ya da sınıfsal konuma göre<br />

hiçbir ayrım yapmaksızın, üzerinde mutabık kalınmıĢ sosyal hizmet<br />

çeĢitleriyle ilgili en iyi standartların bütün yurttaĢlara sunulmasını<br />

sağlayarak” (MacGregor, 2007: 236).<br />

SanayileĢmiĢ Batı Avrupa ülkelerinde devlet, bir yandan çalıĢma ve yaĢam<br />

koĢullarının iyileĢtirilmesine iliĢkin düzenlemeler yapmıĢ, diğer yandan da özellikle<br />

yaĢanılan konutların kalitesi ve kamu sağlığının korunması gibi alanlarda sosyal<br />

güvenlik hizmetlerine öncülük etmiĢtir. Sosyal devlet, serbest piyasa ekonomisinin<br />

baĢarısız olduğu alanlardaki üretim eksikliğini gidermeyi serbest piyasa sürecinin<br />

doğurduğu eĢitsizlikleri ve adaletsizlikleri hafifletmeyi temel amaç edinmiĢtir (Sallan<br />

Gül, 2004: 145-148).<br />

Sosyal devletin temel özelliği, serbest piyasa ekonomisinin tek baĢına<br />

ekonomik geliĢmeyi sağlamada yeterli olmadığı ve bu nedenle devlet müdahalesinin<br />

gerekli olduğu görüĢüdür. Sosyal devlet, üç alanı kapsayarak geliĢmiĢtir. Birincisi,<br />

bireylere ve ailelere minimum bir düzeyde gelir garantisi sağlamak; ikincisi, kiĢilerin<br />

belirli sosyal risklerin (hastalık, yaĢlılık, iĢsizlik) üstesinden gelmelerinde onlara<br />

yardımcı olmak; üçüncüsü de sosyal refah hizmetleri aracılığıyla, tüm vatandaĢlara<br />

en iyi yaĢam standartlarını sunmaktır. Bu doğrultuda devletin olmazsa olmaz bir<br />

niteliği de mal ve hizmetlerin adil, eĢitlikçi bir biçimde paylaĢılması olmuĢtur<br />

(ġaylan, 2003: 93; Sallan Gül, 2009: 67,70).<br />

II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra, oldukça geniĢ bir uygulama alanı bulan sosyal<br />

devlet, kamunun sosyoekonomik yaĢama yoğun müdahalesini içermektedir. Sosyal<br />

devletin temel iĢlevi ya da bir baĢka deyiĢle olmazsa olmaz niteliği, mal ve


74<br />

hizmetlerin adil, eĢitlikçi bir biçimde paylaĢılmasını sağlamaktır. Bunun sağlanması<br />

adına da birçok ülkede hazırlanan yeni anayasalarda sosyal haklara ayrıntılı olarak<br />

yer verilmiĢtir (Göze, 2005: 150; Sallan Gül, 2004; ġaylan, 2003: 93-94, 100-101;<br />

Kara, 2004: 21).<br />

Siyasi, sosyokültürel ve ekonomik pratikler bütününe iĢaret eden sosyal<br />

devlet anlayıĢı çerçevesinde (Özkazanç, 2007: 16); kalıcı gelir, sağlık, eğitim, sosyal<br />

güvenlik vb. konular, bireyler için hak, devlet için yükümlülük kavramları etrafında<br />

ele alınabilmiĢtir. (Kara, 2004: 23; Sallan Gül, 2004). Bireyler açısından hak, devlet<br />

adına ise yükümlülük olarak ifade edilen çerçevede; herkesin beden ve ruh sağlığı<br />

içinde yaĢama hakkı olduğu öncelikli olarak kabul edilmiĢ ve devlet tüm yurttaĢların<br />

beden ve ruh sağlığı içinde ve insan onuruna yaraĢır biçimde yaĢamalarını<br />

sağlamakla yükümlü kılınmıĢtır (Sallan Gül, 2004). Aynı Ģekilde herkesin sağlık<br />

koĢullarına uygun meskenlerde barınma hakkı olduğu kabulünden hareketle devlete<br />

vatandaĢların sağlık koĢullarına uygun meskenlerde barınmalarını sağlama<br />

yükümlülüğü getirilmiĢtir. Ayrıca herkesin gelecek ve yoksulluk korkusundan<br />

kurtulma hakkına sahip olduğu, kiĢileri gelecek korkusundan kurtarma, bunun için de<br />

sosyal güvenliği sağlama görevinin devlete ait olduğu ifade edilmiĢtir (Göze, 2005:<br />

150-151; Sallan Gül, 2004).<br />

Ulusal ve uluslararası düzeylerde; refah devleti (Ġngiltere), liberal refah<br />

devleti (ABD), sosyal demokrat refah devleti (Avrupa), devletçi/ulusal kalkınmacı<br />

devlet ya da sosyal devlet (azgeliĢmiĢ ülkeler) Ģeklinde farklı ifadelerle anılan refah<br />

devletinde (Roche, 1992: 78; Sallan Gül, 2004: 149-150; Tokatlıoğlu, 2005: 40-43),<br />

refahın sağlanmasında devletin belirleyici iĢlevleri kısaca Ģu Ģekilde<br />

değerlendirilebilir:<br />

- Devletin ekonomik kalkınmayı ve tam istihdamı sağlaması,<br />

- Sosyal refah programları aracılığıyla iĢçi-iĢveren iliĢkilerinin yumuĢatılması<br />

ve emek piyasasının kontrol altına alınması,<br />

- Altyapı yatırımlarının gerçekleĢtirilmesi, konut ve ulaĢtırma yatırımlarına<br />

hız verilmesi,<br />

- Temel toplumsal hizmetlerin tüm topluma sunulmaya çalıĢılması,


75<br />

- Devletin temel sanayi dallarını (enerji, haberleĢme, ulaĢım ve altyapı)<br />

millileĢtirmesi,<br />

- Devletin serbest piyasanın ürünü olan gelir dağılımındaki eĢitsizlikleri,<br />

adaletli bir gelir dağılımına göre vergilendirmesi ve sosyal sigortacılık<br />

sistemini tüm vatandaĢlara sunarak risklere karĢı koruması,<br />

- Devletin kiĢi refahındaki rolü göz önüne alınarak, eğitim ve sağlığı da refah<br />

kapsamına alması,<br />

- Devletin yoksullara ve bakıma muhtaç olanlara yönelik yardımları doğrudan<br />

yürütmesi,<br />

- Devletin kadınlar, azınlıklar, göçmenler gibi toplumda dezavantajlı durumda<br />

olan gruplara yönelik pozitif ayrımcılık programları geliĢtirip uygulaması<br />

(Sallan Gül, 2009: 73; Müftüoğlu, 2006: 42; Karabulut Uçar, 2007: 410-<br />

411).<br />

Kısacası refah devleti uygulamaları; ekonomik ve sosyal risklere karĢı kiĢiyi<br />

koruma amacı yanında, tam istihdamın sağlanması, konut edindirme ya da<br />

yerleĢtirme, mesleki ve genel eğitim, meslek seçmede yardım, ekonomide<br />

verimliliğin arttırılması ve sağlık hizmetlerinin sunulması yoluyla toplumun tüm<br />

üyelerinin refahının belirli bir seviyenin altına düĢmesinin engellenmesi gibi alanları<br />

da kapsamaktadır (ġaylan, 2003: 101; Arın, 2004: 69; Sallan Gül, 2004: 151, 186).<br />

II. Dünya SavaĢı sonrasından 1970‟lerin sonlarına kadarki süreçte etkin<br />

anlayıĢ olan refah devleti anlayıĢı, 1980‟li yıllarla birlikte eleĢtirilmeye baĢlamıĢ ve<br />

bu eleĢtiriler neoliberal anlayıĢ doğrultusunda temellenen küreselleĢme kavramı<br />

çerçevesinde geliĢmiĢtir. Sosyo-ekonomik yaĢamda devletin etkin ve hakim güç<br />

olmasının sermayenin dolanımının önünde bir engel olduğu savından hareketle<br />

geliĢen neoliberal küreselleĢme; devletin etkinlik alanlarının daraltılması ve<br />

sermayenin serbestçe hareket edebilmesini sağlayacak uygulamaların hayata<br />

geçirilmesini savunmaktadır.<br />

3.2. KüreselleĢme<br />

KüreselleĢme; üretim ve mekân organizasyonunun ötesinde güç iliĢkilerinin<br />

tanımlandığı ve sınırların sistemin geniĢleme kapasitesi ile belirlendiği düzlem


76<br />

Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. KüreselleĢme kavramı bir yapıyı değil, iliĢkiler düzenini<br />

tanımlamaktadır (Eraydın, 1992: 187). KüreselleĢme; teknoloji, finans, ticaret ve<br />

enformasyonun küresel ölçekte birleĢerek dünya genelinde farklı biçimlerde olsa da<br />

tüm sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal vb alanlarda etkide bulunan bir sistem olarak<br />

tanımlanmaktadır (Friedman, 2000: 49).<br />

Held vd. (2008: 89) küreselleĢmeyi Ģu Ģekilde ele almaktadır: “Kıtalar ve<br />

bölgeler arası etkinlik, etkileĢim ve yetke kullanımıyla, akıĢ ve Ģebekeler yaratan,<br />

toplumsal iliĢkilerin ve iĢlemlerin mekânsal örgütlenmesindeki dönüĢümün<br />

cisimleĢtiği bir süreç veya süreçler kümesi”. Bu bağlamda akıĢlar; mal, insan,<br />

sermaye, bilgi, simge ve haberlerin zaman ve mekândaki hareketlerini<br />

kapsamaktadır. ġebekeler ise; bağımsız failler, etkinliklerin kesiĢim noktaları veya<br />

güç merkezleri arasındaki düzenlenmiĢ ve kalıplaĢmıĢ etkileĢimlere iĢaret etmektedir.<br />

KüreselleĢme uluslararası bütünleĢme olarak da ifade edilen bir oluĢuma karĢılık<br />

gelmektedir. Özellikle iletiĢim ve ulaĢım alanında yaĢanan teknolojik geliĢmeler,<br />

uluslararası iĢbirliğini kolaylaĢtırmakta ve dünyayı tek bir pazar haline getirmektedir<br />

(Aren, 1997: 98).<br />

KüreselleĢme kavramı ile kısaca “kapitalizmin ortak bir yaĢam biçimi olarak<br />

yaygınlık kazanması ve dünya genelinde egemenliğini daha da güçlendirmesi”<br />

anlatılmak istenmektedir (KeleĢ, 2001: 563). En genel anlamıyla küreselleĢmenin;<br />

“kapitalizmin yeni görünümü olduğu, kutuplu ve çıkar çatıĢmasına dayalı bir sistem<br />

olan kapitalizme ideolojik” bir temel sağladığı, “dünya ekonomisini kendi<br />

amaçlarına göre Ģekillendirme çabasının devamı olduğu” (Somel, 2002: 207) ifade<br />

edilebilir. Bir diğer ifadeyle küreselleĢme; mal ve hizmetlerin, üretim araçlarının,<br />

teknolojinin ve finans kaynaklarının serbestçe dolaĢabildiği ve piyasaların giderek<br />

bütünleĢtiği bir süreç” anlamını taĢımaktadır (ġenses, 2004: 13). Doğal olarak<br />

emeğin ve teknolojinin kullanımında geliĢmiĢ ülkelerin kendi yararlarına koyduğu<br />

ama diğer ülkelerin yararına görünmeyen kısıtları da unutmamak gerekir. Bu<br />

çerçeveden bakıldığında küreselleĢmenin, sermayenin ülke sınırlarını aĢan<br />

hareketlerini devlet denetiminden arındırarak serbestleĢtirmeyi kapsadığı<br />

söylenmektedir (Kazgan, 2000: 161). KüreselleĢme öncelikli olarak sermayenin<br />

özgürlüğünü ve serbestçe hareket edebilmesini sağlamakta ve garanti altına<br />

almaktadır. Bu açıdan bakıldığında küreselleĢme; kapitalizmin yeni bir versiyonu,


77<br />

vahĢi kapitalizmin yeniden ortaya çıkıĢı ve sermaye diktası gibi uç ifadelerle<br />

tanımlanabilmektedir (Uslu, 1997: 30; Yıldırım, 1997: 66; Çetin, 1997: 57; Barkurt,<br />

1997: 84).<br />

KüreselleĢme süreci neoliberal görüĢler çerçevesinde geliĢmiĢ ve kendisini<br />

hem ulusal hem de uluslararası süreçlerde devletlerin rolünün azaltılarak piyasa<br />

aktörlerinin etkin kılınması yönünde uygulamaların hayata geçirilmesi olarak ifade<br />

etmiĢtir (Panitch, 2000: 205). Piyasa aktörlerinin dolaĢımını kolaylaĢtırma ve<br />

etkinliğini arttırma çabalarını içeren küreselleĢme süreci, ulus-devletlere yönelik<br />

müdahale ve dayatmaları nedeniyle ekonomik olduğu kadar politik bir süreç olarak<br />

da ele alınmalıdır. Tamamen küreselleĢmiĢ bir ekonomi, bağımsız ulusal<br />

ekonomilerin ve bunun sonucunda yerel ulusal ekonomik yönetim stratejilerinin<br />

artan bir Ģekilde önemsizleĢtiği bir sistemdir (Hirst ve Thompson 1996‟dan aktaran<br />

SubaĢat, 2004: 60). Tamamen küreselleĢmiĢ bir dünya, ulus-devletin belirleyici bir<br />

rolünün ya da otoritesinin olmadığı bir dünyadır. Bu ifadeden hareketle<br />

küreselleĢme, ulus-devletin ulusal politikaların yürütülmesindeki rolünün ve etkinlik<br />

alanlarının daraldığı bir süreç olarak tanımlanabilir. Bir diğer ifadeyle küreselleĢme;<br />

sermayenin serbest dolaĢımına eĢlik eden ulus-devletin ortadan kalktığı/yok edildiği<br />

bir son değil, uluslararası aktörlerin ve piyasanın bir aracı olarak yeniden<br />

yapılandırıldığı bir süreçtir (BaĢkaya, 1999: 21; SubaĢat, 2004: 60). Bir diğer ifade<br />

ile güçlü kapitalist ülkelerde olgunlaĢmıĢ ve birikmiĢ sermaye kar oranlarının<br />

sıkıĢmasını engellemek ve arttırabilmek adına kendi koĢul ve kuralları çerçevesinde,<br />

gerek üretim faktörü gerekse ürün piyasalarını geniĢletmek amacıyla ulus ötesi<br />

ekonomik faaliyetlere açılmaya ve çevre ekonomilere yayılmaya baĢlamıĢtır. Bu<br />

yayılma süreci dünya genelinde kabul görmüĢ ifadesiyle “küreselleĢme” olarak<br />

adlandırılmaktadır. KüreselleĢme yukarıdaki ifadelerden hareketle; “geçmiĢ<br />

dönemlerin emek-yoğun sömürgeleĢtirme politikasının yerine günümüzde sermayeyoğun<br />

sömürgeleĢtirme politikalarının ikame edilmesi” Ģeklinde ifade edilebilir<br />

(Önder, 2007: 41-42).<br />

Küresel neoliberalizm özünde, dünya genelinde sermayenin önünde<br />

düzenlemeci engellerin olmadığı ve malların, hizmetlerin, sermayenin ve bilginin<br />

sınır ötesi hareketinin devletler tarafından kısıtlanmadığı bir sistem hedeflemektedir<br />

(Scholte, 2008: 107). KüreselleĢme politikalarının üç ana öğesi bulunmaktadır.


78<br />

Bunlardan ilki kamu kesiminin daraltılması, ikincisi devletin rolünün yeniden<br />

tanımlanması ve sonuncusu da kamu kesiminin etken hale getirilmesidir. Bu<br />

hedeflere ulaĢmada değiĢik stratejiler öngörülmektedir. Ġlk hedefe ulaĢmak için kamu<br />

giderlerini ve kamu personelinin sayısını azaltmak, özelleĢtirme ve mali reformları<br />

yaymak gerekirken, ikinci hedef için hukuki düzenlemelerin azaltılması ve refah<br />

devletinin kurumsallaĢmaktan çıkarılması gerekmektedir. Üçüncü hedef için ise<br />

özelleĢtirme, kamuda özel sektörün iĢletmecilik yöntemlerinin kabulü ve bütçe<br />

reformlarının gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir (Tan, 1988: 73).<br />

KüreselleĢmeyi bir süreç olarak ele almak gerektiğini ifade eden Harvey;<br />

böylelikle hem küreselleĢmenin nasıl oluĢtuğunun daha kolay anlaĢılabileceğini, hem<br />

de kapitalizmin tarihi içinde küreselleĢmeye benzer bir olgunun oldukça uzun süredir<br />

var olduğunun anlaĢılabileceğini vurgulamaktadır. Kapitalizm tarihsel süreç içinde<br />

krizlerine ve çıkmazlarına çözüm bulabilmek adına, dönemsel olarak yeni coğrafi<br />

düzenlemelere gitmiĢtir. Bu süreçte hem geniĢlemiĢ hem de faaliyetlerini<br />

yoğunlaĢtırmıĢtır. Bu ifadeden hareketle, kapitalizmin kendi imajına uygun bir<br />

coğrafyayı sürekli olarak yeniden inĢa ettiğini söylemek mümkün olmaktadır.<br />

Kapitalizm; tarihinin belirli aĢamalarında sermaye birikimini kolaylaĢtırmak adına<br />

belirli coğrafi profiller, ulaĢım ve iletiĢim için üretilmiĢ alanlar, altyapısal ve uzamsal<br />

örgütler üretmektedir. Ardından daha yoğun bir birikim sağlayabilmek adına bu<br />

ürettiği örgütleri yıkmakta ve yeniden düzenlemektedir. Harvey; bu ifadelerden<br />

hareketle günümüzde, küreselleĢme olarak adlandırılan sürecin de kapitalist uzam<br />

üretim (hatta yıkıp yeniden düzenleme) süreci ile aynı özellikleri taĢıdığını ifade<br />

etmektedir (2008a: 75).<br />

KüreselleĢme neredeyse tüm toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel<br />

süreçlere etkide bulunmakta ve bu süreçleri yönlendirmektedir. KüreselleĢmenin<br />

ekonomik boyutu da bu bağlamda temel olmaktadır. Ekonominin küreselleĢmesi<br />

ulusal ekonomileri ve ulusal ekonomi stratejilerini anlamsızlaĢtırmaktadır.<br />

Ekonominin en temel dinamikleri küreselleĢmiĢ, denetlenemez piyasa aktörlerinin<br />

hâkimiyeti altına girmiĢtir. Küresel sermaye ve aktörleri; hangi yerel kendilerine<br />

avantaj sağlıyorsa oraya yönelmekte, her tür denetim ve kontrolden bağımsız bir<br />

Ģekilde dünya ekonomisine yön vermektedir (Hirst ve Thompson, 2008: 123).


79<br />

KüreselleĢmenin ekonomik temelli bir süreç olduğu kabulü bir yana, bu<br />

ifadenin dünya ekonomisinin küreselleĢmesi anlamına gelmediği dikkatlerden<br />

kaçmamalıdır. Sermaye küreselleĢmekle beraber, ticaret, yatırım ve mali akıĢlara yön<br />

veren merkezler belli baĢlı bölgelerde (Kuzey yarımkürede Avrupa, Kuzey Amerika<br />

ve Doğu Asya) kalmakta ve yoğunlaĢmaktadır. Dünya ticaret hacminin %85‟i, ileri<br />

düzey sektörlerin %90‟ından fazlası bu bölgelerde gerçekleĢmektedir ve en büyük<br />

100 küresel Ģirket ve bankanın merkezleri bu bölgelerdedir. Bu ifadeden hareketle<br />

kapitalizmin küreselleĢtiği, kuzeyin zengin güneyin yoksul olduğu ve her iki tarafın<br />

birbirine küresel etkileĢim Ģebekeleriyle kenetlenmiĢ olduğu söylenebilir (Hirst ve<br />

Thompson, 2008: 124; Mann, 2008: 167-168; Dicken, 2008: 359). Günümüzde<br />

dünya, ulusötesi Ģirketlerin egemenliği ve kontrolü altındadır. Bu Ģirketler, küresel<br />

anlamda söz sahibi konumundadır ve ucuz iĢgücü, ucuz hammadde ve karlı pazarlar<br />

peĢindedirler (Meral, 1997: 20). Merkezleri bir ülkede olsa bile, küresel Ģirketler pek<br />

çok yerde yatırım yapabilmekte ve bu durum küresel Ģirketlerin etkinlik alanlarının<br />

geniĢ ve büyük ölçekli olmasına yol açmaktadır (Giddens, 2008: 84).<br />

Toplumsal-ekonomik-coğrafi bir sistem olan kapitalizmin, küreselleĢme adı<br />

altında yeniden yapılandırılma sürecinde ortaya çıkan temel özellikleri Ģu Ģekilde<br />

özetlenebilir:<br />

- KüreselleĢmeye çalıĢan bir sermaye hareketliliğinin ortaya çıkması,<br />

- HiyerarĢik olarak bir dünya kentleri sistemi kurulması,<br />

- Kurulan hiyerarĢik kentler sisteminde, küresel kentin finans kapitalin<br />

yığıldığı ve akıĢkanlığının kontrol ve yönetiminin sağlandığı finans<br />

merkezlerine dönüĢmesi,<br />

- Tüm karar verme süreçlerinde yeni iktidarlar olarak, büyük ve aĢırı<br />

uzmanlaĢmıĢ birimlere sahip küresel Ģirketlerin ulus içi, uluslararası ve<br />

ulusüstü kurumlarıyla inĢa edilmesi,<br />

- Yoksulluğun, evsizliğin, iĢsizliğin, ayrıĢma ve kutuplaĢmanın artması,<br />

- Kamusal mekânın bir tüketim mekânı olarak yeniden tariflenmesi,<br />

- Rekabetin kentler arasında ön plana çıkarılması,<br />

- YarıĢan, geçici, sürekli değiĢime ve belirsizliğe konu edilen bir kentsel


80<br />

mekân tasavvurunun yerleĢtirilmesi (Kılıçkaya, 2007: 126-127).<br />

Mekânsal ölçeklerin en büyüğü olan küresel ölçek, günümüzde yoğun<br />

biçimde gündeme gelmekle birlikte yeni bir ölçek değildir. Bugün için yeni olan Ģey,<br />

iletiĢim ve ulaĢım baĢta olmak üzere teknolojide yaĢanan hızlı geliĢmelere paralel<br />

olarak zaman-mekân sıkıĢması sürecinin hızlanmasıdır. Bir diğer ifade ile<br />

günümüzde insanların, metaların, sermayenin ve bilginin, dünyanın bir noktasından<br />

diğer bir noktasına ulaĢım süreci mesafe tanımaksızın kısalmakta ve mekânın<br />

yarattığı engeller azalmaktadır (ġengül, 2000b: 128). KüreselleĢme sürecinde<br />

kapitalist sistemin temelinde bir değiĢim olmamakla birlikte, üretim ve birikim<br />

sisteminde ve mekanizmalarında köklü dönüĢümler yaĢanmaktadır. KüreselleĢme<br />

sürecinde üretim ve birikim iliĢkileri yalnızca uluslararası değil, tüm dünyayı içine<br />

alacak Ģekilde ancak ondan bağımsızlaĢarak ve mekân/zaman sınırlarını aĢarak<br />

ulusüstüleĢmiĢ durumdadır. Para, mal ve hizmetlerin akıĢı küresel ağlar üzerinden ve<br />

biliĢim yoluyla zamana ve mekâna bağımlı kalmaksızın gerçekleĢmektedir (Özgen,<br />

2007: 166).<br />

3.3. KüreselleĢme Sürecinde Sosyal Devlet AnlayıĢında Ortaya Çıkan DönüĢüm<br />

1980‟lerle birlikte etkinliğini arttıran neoliberal ideoloji devletin ekonomiye<br />

aĢırı müdahalesinin krizlere yol açtığını ileri sürmektedir. Neoliberal ideolojiye göre;<br />

büyük bir esneklik ve hareketlilik kazanan sermayenin önünde ekonomi bürokrasisi,<br />

planlı ekonomi, emek-sermaye uzlaĢması gibi engeller bulunmamalı, devlet<br />

bürokrasisi geliĢmelere uyum sağlayarak esnekleĢmeli ve devletin etkinlik alanları<br />

daraltılmalıdır (Edis ġahin, 2001: 662). Bir diğer ifadeyle devletin ekonomik ve<br />

toplumsal yaĢamdaki rol ve etkinliğinin azaltılması salık verilmektedir (KeleĢ, 2001:<br />

564).<br />

Son yıllarda, devletin ekonomik faaliyetlerinde, özellikle sunduğu kamu<br />

hizmetlerinde, 1980‟lerden beri dünya ekonomisini Ģekillendiren ve liberalleĢme<br />

eğilimlerinin artmasıyla hızlanan küreselleĢme sürecinin de etkisiyle önemli değiĢim<br />

ve dönüĢümler yaĢanmaktadır. KüreselleĢme; sermayenin ulus-devlet ölçeğinden<br />

sıyrılıp, uluslararası alanda serbestçe dolaĢıp, en yüksek kar getirecek alanlara daha<br />

kolay yönelme olanağını elde etmesiyle, kapitalizmin yeni bir aĢamasına karĢılık<br />

gelmektedir (Tokatlıoğlu, 2005: 155-156). BaĢka bir ifadeyle küreselleĢme; mal ve


81<br />

hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler<br />

arasında serbestçe dolaĢabildiği ve faktör, mal, hizmet ve finans piyasalarının<br />

giderek bütünleĢtiği bir süreçtir (ġenses, 2004: 13). KüreselleĢme olgusunun ortaya<br />

çıkardığı süreç içinde Keynesyen politikaların gözden düĢmesiyle birlikte yeni liberal<br />

politikalar üstünlük kazanmıĢtır. Yeni liberalizm; bir yandan ekonominin ve<br />

sermayenin küreselleĢmesi, yenidünya düzeniyle bütünleĢme ve özelleĢtirme gibi<br />

ekonomik söylemlerle; diğer yandan da devletin ve politik alanın geri çekilmesi,<br />

serbest piyasa sisteminin tam egemenliğini kurması, sivil toplumculuk ve yerel<br />

topluluklara dönüĢ gibi politik söylemlerle hem ulusal hem de uluslar arası alanda<br />

baĢat bir ideoloji haline gelmiĢtir (Sallan Gül, 2004: 1). Her türlü kamusal önlem ve<br />

denetimden bağımsız bir biçimde dolanımını sürdüren küresel sermaye, üretmeyen<br />

ve iĢ alanları yaratmayan ancak sınırsız kar elde etme olanağına kavuĢmuĢ bir<br />

sermaye türü olarak karĢımıza çıkmaktadır. Faiz, repo, borsa ve döviz ticareti gibi<br />

değiĢik biçimlerde faaliyet gösteren küresel sermaye, sınır tanımaksızın<br />

hareketliliğini sürdürmekte ve ulusal ekonomileri de etkilemektedir (IĢıklı, 2001:<br />

489).<br />

KüreselleĢme kavramı adı altında sunulan neoliberal politikalar; serbest pazar<br />

ekonomisini, özel giriĢimciliği ve sermayenin dünya ölçeğindeki sınırsız<br />

egemenliğini ön plana çıkarırken sosyal haklara, kamu giriĢimciliğine, toplumsal<br />

çıkar ve fayda kavramlarına dolayısıyla da sosyal devlete karĢı çıkmaktadırlar.<br />

KüreselleĢmenin teorik altyapısını oluĢturan neoliberalizm, temel ihtiyacın daha çok<br />

pazar ve daha az demokrasi olduğunu ileri sürmektedir. Neoliberal anlayıĢa göre;<br />

sermaye ve mal dolaĢımının küresel ölçekte serbestçe iĢlediği pazarlar olmadıkça<br />

artı-değerin üretilmesi ve sermaye birikim sürecinin tamamlanması mümkün<br />

değildir. Sosyal devlet, kamu giriĢimciliği, sendikalar, ulus devlet ve demokrasi<br />

küresel ölçekte serbest pazar ekonomisinin oluĢturulmasına engel teĢkil etmektedir<br />

(Önal, 1997: 43-44).<br />

KüreselleĢme siyasal, ekonomik ve kültürel geliĢmelere dayalı bir süreç<br />

olarak ele alınmaktadır. Bu sürecin temel belirleyicileri olarak teknoloji ve iletiĢim<br />

alanlarında yaĢanan hızlı geliĢmeler gösterilmektedir. Bu geliĢmeler, ekonomik,<br />

siyasi ve kültürel oluĢumları etkileyerek hemen her alanda olduğu gibi devlet<br />

yapılarında da değiĢimler yaĢanmasına yol açmaktadır. Sınır tanımaksızın yaĢanan


82<br />

finans ve para akıĢları, teknolojik yenilikler, bilgi ve haber akıĢları ekonomik, siyasi<br />

ve kültürel alanlarda değiĢimler yaĢanması sonucunu karĢımıza çıkarmaktadır. Bu<br />

değiĢimler doğrultusunda devlet yapıları da tartıĢılmakta ve devletin yeniden<br />

yapılandırılması tartıĢmaları yaĢanmaktadır. Özellikle küresel sermaye ve aktörleri<br />

devletin etkinlik alanlarının daraltılması gerekliliğini sürekli gündeme<br />

getirmektedirler (Karabağ, 2006: 214-215). 1980‟lerle birlikte üretimin yapısında,<br />

ekonomik ve politik süreçlerde ortaya çıkan değiĢimlerle birlikte devletin rolü,<br />

konumu ve iĢlevleri de yeniden tanımlanmaktadır. KüreselleĢme olarak anılan bu<br />

süreçte; küresel sermayenin teknolojide yaĢanan geliĢmelere de dayanarak ulusal<br />

ekonomilerin, sınırların ve kültürlerin üzerinde bir hareket serbestîsine kavuĢtuğuna<br />

vurgu yapılmakta ve bu bağlamda ulus devletlerin ekonomi alanında etki ve<br />

öneminin azaldığına dikkat çekilmektedir. Bu ifadeden hareketle küreselleĢme<br />

savunucularının temel hedefi; “serbestleĢme ve özelleĢtirme araçları ile ulus devletin<br />

etkinlik alanının daraltılması ve küçültülmesi, sosyo-ekonomik alanda<br />

belirleyiciliğinin ve müdahaleciliğinin azaltılması, piyasa aktörlerinin önünün<br />

açılması” olarak ifade edilebilmektedir (Göktürk, 2001: 417).<br />

Özellikle 1980‟li yıllardan itibaren devleti yeniden yapılandırma politikaları<br />

geliĢtirilmiĢtir. Bu doğrultuda devletin ekonomik alandaki müdahaleciliğinin<br />

azaltılması, özelleĢtirme, serbestleĢtirme ve katı kuralların kaldırılması gibi<br />

uygulamalar yeniden yapılanma sürecinde devletlere doktrine edilmiĢtir (Karabağ,<br />

2006: 199). 1980‟lerin baĢından itibaren gerek devleti yönetenler gerekse sermaye<br />

kesimi; sosyal devletin etkin olduğu dönemdeki büyüme modelinin istikrarının<br />

temelindeki sermaye ile emek arasındaki toplumsal sözleĢmeyi bozma, deregülasyon<br />

ve özelleĢtirme yönünde bir yeniden yapılanmanın temelini atmıĢlardır. Bu yeniden<br />

yapılanma doğrultusunda hayata geçirilen bir dizi uygulamanın dört temel amacı<br />

bulunduğu söylenebilir: “Sermaye-emek iliĢkilerinde kar arayan kapitalist mantığı<br />

derinleĢtirmek; emek ve sermayenin üretkenliğini arttırmak; ürünü, dolaĢımı ve<br />

pazarı küreselleĢtirerek her yerde en avantajlı koĢullarda kar elde etme fırsatından<br />

yararlanmak; kamu çıkarına yönelik düzenlemeler aleyhine devletin desteğini<br />

sağlamak” (Castells, 2005: 22-23).<br />

Neoliberallerin kastettikleri devletin ekonomiden ve piyasadan elini çekmesi<br />

deyimi; devletin geniĢ halk kitlelerinin yararına olacak Ģekilde giriĢtiği ekonomik,


83<br />

sosyal ve kültürel etkinliklerden uzaklaĢmasıdır. Sermaye sınıfının çıkarları söz<br />

konusu olduğunda devlet müdahaleciliğinden kaynaklanan bir Ģikâyetleri yoktur.<br />

Neoliberal anlayıĢın hedeflediği tek Ģey; devleti ve kamu olanaklarını sadece<br />

sermayenin taleplerine tabi kılmak ve bununla sınırlamaktır. Bu doğrultuda<br />

küçültülmek istenen Ģey devletin sosyal niteliğidir (Önal, 1997: 50-51). Bu<br />

çerçevede eğitim, sağlık, konut, ulaĢım, iletiĢim, haberleĢme vb sosyal devletin<br />

hâkim ve yeniden dağıtıcı olduğu alanların kamusal niteliğinin içi boĢaltılarak<br />

metalaĢtırıldığı ve piyasa aktörlerine açılmasının sağlandığı düzenlemeler destek<br />

görmektedir.<br />

KüreselleĢme sürecinde sınırların ortadan kalkması olarak nitelenen ulus üstü<br />

(ulus ötesi) Ģirketler ortaya çıkmıĢtır. Bir yandan esnek üretim alanında diğer yandan<br />

iletiĢim alanında yaĢanan teknolojik geliĢmeler küresel Ģirketlerin pazar arayıĢlarında<br />

dünya geneline yayılmalarına neden olmuĢtur. Ucuz pazar arayıĢları iĢgücü<br />

piyasalarında eĢitsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmuĢ ve küresel sermayenin<br />

yatırımlarının uluslar üstü hukuka tabi olması, ulus devletin vatandaĢların hak ve<br />

çıkarlarını koruyan niteliğini olumsuz etkilemiĢtir. Bu süreçte küresel pazarda yer<br />

edinmek isteyen devletler, merkezi ve yerel anlamda sermayeye taviz üstüne taviz<br />

verir duruma gelmiĢtir (Firidin, 2004: 45). 1980‟lerle birlikte neoliberal görüĢ IMF<br />

ve Dünya Bankası gibi küresel sermayenin aktörleri tarafından benimsenip<br />

desteklenen bir yaklaĢım niteliği kazanmıĢtır. Bu yaklaĢıma göre azgeliĢmiĢ ülkeler;<br />

doğal kaynaklar, sermaye ve iĢgücü gibi üretim faktörleri bakımından karĢılaĢtırmalı<br />

üstünlüğe sahip oldukları alanlarda uzmanlaĢtıkları, gerçekçi fiyat politikaları<br />

izledikleri, serbest ve özgür bir rekabet düzeni kurdukları, kısacası sermayenin<br />

serbestçe geliĢip serpilebileceği uygun bir ortam sağladıkları takdirde küresel<br />

süreçlere eklemlenebileceklerdir (Yüksel, 2001: 856).<br />

KüreselleĢme ve onun neoliberal anlayıĢını dünya geneline yaymanın iki yolu<br />

bulunduğu ileri sürülmektedir: Ya doğrudan hükümetlerin uygulamalarıyla ya da<br />

IMF, Dünya Bankası ve DTÖ gibi sermayenin ulusüstü aktörlerinin dayatmalarıyla<br />

oluĢturulan siyasi baskı aracılığıyla (Castells, 2005: 175). Küresel kapitalizmin<br />

varlığını sürdürmek, sermayenin dolaĢımını ve birikimini sonsuz kılmak için<br />

yararlandığı araçlar günümüzde uluslararası politikaya yön veren Dünya Bankası,<br />

IMF, DTÖ vb. küresel aktörlerce oluĢturulmaktadır. Bu aktörler kapitalist yeniden


84<br />

yapılanma çerçevesinde azgeliĢmiĢ ülkelere yapısal uyum programı adı altında<br />

dayatmalarda bulunmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerin küresel ekonomiye<br />

eklemlenmesini sağlamak adına dayatılan bu programlarda bazı tasarruf tedbirlerinin<br />

alınması önerilmektedir. Bu doğrultuda eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb<br />

harcamaların düĢürülmesi önemli yer tutmaktadır. Benzer biçimde, küresel<br />

sermayenin yayılma sürecinde kendisine engel olarak gördüğü toplumsal içerikli<br />

yasa ve düzenlemelerin de kaldırılması ya da esnekleĢtirilmesi gerektiği ileri<br />

sürülmektedir. Bu doğrultuda merkezi ve yerel yönetimler, küresel sermayeyi kendi<br />

yerelliklerine çekebilmek ve kalıcı kılabilmek adına yasal/yönetsel düzenlemelere<br />

gitmektedirler (Duru, 2008: 115, 105). Böylelikle küresel ölçekte ticaret, finans ve<br />

sermayenin dolaĢımı açısından tam bir serbestleĢtirme ve kuralsızlaĢtırma süreci hem<br />

yasal hem de uygulamalı olarak gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Parasal<br />

sermayeye dayanan ve tüm dünyada yükseliĢe geçen yeni sermaye birikim sürecinde<br />

sermaye; nerede daha fazla getiri elde ediyorsa oraya yönelmekte, sürekli ve hızlı bir<br />

biçimde küresel dolanımını sürdürmektedir (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 73).<br />

Küresel ekonomi; ticaretin ve finansın uluslararasılaĢması, sermaye birikim<br />

sürecinin de uluslararası piyasa odaklı geliĢmesini savunan liberal ekonomi<br />

politikalarına dayanmaktadır. Küresel sürecin ekonomi politikaları, devlete ve kamu<br />

politikalarına olan bakıĢın da değiĢmesine neden olmaktadır. GeliĢmiĢ Batı<br />

ülkelerinde II. Dünya SavaĢı sonrasında yükselen sosyal refah devletini ve onun<br />

politikalarını ortadan kaldırmaya yönelik piyasa odaklı politikalar ortaya çıkarken;<br />

azgeliĢmiĢ ülkelerde de sosyal refah devletine paralel gelir dağıtıcı iktisat politikaları<br />

yerini uluslararası piyasa odaklı politikalara bırakmaktadır (BakırtaĢ ve Köktürk,<br />

2007: 73). Küresel sermaye kendisi açısından en karlı olan ve serbest hareket<br />

edebileceği yerelliklere yönelmektedir. Bu nedenle devletler sermaye yatırımları için<br />

çekici hale gelebilmek amacıyla tüm olanaklarını seferber etmektedirler. Bu süreçte<br />

devletler, mekândaki tekelci güçlerini bu güçlerden yarar sağlayabilecek olanlara<br />

tekelci ayrıcalıklar biçiminde tahsis etmektedirler (Harvey, 2008b: 90).<br />

3.3.1.VatandaĢ Odaklı Devletten Piyasa Dostu Devlete<br />

Ulus devletler küreselleĢme denilen dönemden önce baĢarılı bir Ģekilde<br />

yürüttükleri, refah devleti uygulamaları olarak da adlandırılan yeniden dağıtım


85<br />

mekanizmalarını günümüzde terk etmektedirler. KüreselleĢme ile birlikte ortaya<br />

çıkan geliĢmelerden en çok bahsedileni; ulus devletin zayıflaması ve hareket<br />

kapasitesini yitirmesidir. Devlet küresel süreçlere eklemlenebilmek için havlu<br />

atmakta ve bu uğurda toplumu korumaktan vazgeçmektedir (Keyder, 2002: 50, 54).<br />

KüreselleĢme sürecini empoze eden neoliberal politikalar, devleti sermayenin yeni<br />

gereksinimleri doğrultusunda yeniden yapılandırmayı hedefleyerek kamu<br />

hizmetlerini de yeniden düzenlemektedir. Kamu hizmetlerinin metalaĢtırılması ve<br />

sermayenin değerlenme alanları olarak iĢlev kazandırılmasıyla sonuçlanan bu eğilim,<br />

kamu hizmetlerinin örgütlenme ilkelerini de köklü bir biçimde değiĢtirmekte;<br />

sonuçta, toplumsal yaĢamın bütün alanları sermayenin kar maksimizasyonu amacı<br />

doğrultusunda yeniden yapılandırılmaktadır (Ataay, 2006: 73). Neoliberalizm,<br />

krizler Ģeklinde kendini gösteren sermaye birikimi sorunlarını yine sermaye lehine<br />

çözecek politikaları gündeme getirmektedir. Bu doğrultuda, yeniden üretim yoluyla<br />

sermaye birikiminin sağlanamadığı durumlarda birikimin sürdürülebilmesi için kamu<br />

hizmetinin ortadan kaldırılması ve mülkiyet transferlerinin mümkün hale getirilmesi,<br />

böylelikle de sermayenin karlılığını sağlayacak yeni kaynaklar yaratılması<br />

öngörülmektedir. Sermayenin daha fazla kar elde edebileceği yeni yatırım alanlarının<br />

oluĢabilmesi için ise kamusal hizmetlerin yani sosyal hayatın kolektif tasarruftan<br />

temizlenmesi ve metalaĢması gerekmektedir. Bu bağlamda ulus devlete biçilen rol<br />

ise; süreci sağlıklı bir biçimde iĢletebilecek yönetsel mekanizmaları oluĢturmak ve<br />

hayata geçirmek olmaktadır (Sabuktay, 2009: 174).<br />

Yeni liberalizmin öngördüğü politikalar, 1980 yılından itibaren geliĢmiĢ ve<br />

geliĢmekte olan ülkelerde yaygın bir biçimde uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Bunun<br />

sonucu olarak devletler, refah devleti olma hedeflerinden vazgeçmiĢler ve kamusal<br />

hizmet veren uygulamalardan hızla uzaklaĢmaya baĢlamıĢlardır. Öte yandan,<br />

geliĢmekte olan ülkelerde uygulanan ithal ikameci kalkınma politikaları, yerini<br />

ihracata dayalı dıĢa açık büyüme politikalarına bırakmıĢ ve bu ülkelerdeki koruma<br />

duvarları kaldırılmıĢtır (Müftüoğlu, 2001: 265).<br />

KüreselleĢmenin en önemli sonuçlarından biri, merkez ülkeler odaklı<br />

sermayenin çevre ülkelere kendi politikalarını dayatmasıdır. Neoliberal anlayıĢı<br />

yansıtan bu politikaların yapısal uyum programları adı altında doktrine edilmesi<br />

süreci, bir diğer ifade ile sermayenin yayılma harekâtı, küreselleĢme yerine


86<br />

merkezden çevreye dayatılan bir politika olarak “küreselleĢtirme” Ģeklinde ifade<br />

edilirse daha net anlaĢılabilir (Önder, 2007: 42).<br />

Serbest piyasanın iĢleyebilmesi (sermayenin sınırsızca dolaĢımını<br />

sürdürebilmesi) için yalnızca devlet gücüne benzer bir Ģeyle garanti altına<br />

alınabilecek ve uygulanabilir kılınabilecek bir takım kurumsal düzenleme ve ihtiyacı<br />

bulunmaktadır. Bir diğer ifadeyle serbest piyasa iĢleyebilmek için devlet ve türdeĢ<br />

kurumlara ihtiyaç duymaktadır (Harvey, 2008a: 88, 219; 1999: 195). KüreselleĢme<br />

süreci, kendisini ilk olarak gerek ulusal gerekse uluslararası piyasalarla iliĢkilerde<br />

devletin rolünün azaltılmasıyla ifade etmiĢtir. Bu süreçte devletler, küreselleĢme<br />

sürecinin bir parçası haline gelerek oyunun yeni kurallarını koymuĢlar ve sınıf<br />

güçlerinin dengesini değiĢtirmiĢlerdir. Devletler sınıf iliĢkilerinin alanı olduklarından<br />

sermayenin uluslararasılaĢması, yabancı sermayenin yalnızca verili bir alana dâhil<br />

edilmesine değil, aynı zamanda devletin alanı içerisinde bir aktör haline gelmesine<br />

karĢılık gelmektedir. Aynı zamanda devletler kendi sınırları içinde piyasalar, özel<br />

mülkiyet ve özel anlaĢmalar için gereken altyapı ve yasal mevzuatı<br />

oluĢturmaktadırlar. Benzer Ģekilde yeni bir küresel birikim aĢamasının ortaya<br />

çıkmasına izin veren sermaye hareketleri, yatırımlar, döviz kurları ve ticaretin<br />

yönetildiği kurallardaki değiĢiklikleri de devletler yapmaktadırlar (Panitch, 2000:<br />

205-206). Günümüzde devletler küresel sermayenin önünü açacak düzenlemeleri<br />

hayata geçirmekte, ortaya çıkan eĢitsizlikleri sermaye lehine arttırmaktan<br />

kaçınmamakta ve sermaye birikim sürecinde baĢrolü kendi yerellikleri aleyhine olsa<br />

da üstlenmektedir (Harvey, 2008b: 111).<br />

Sermaye birikimi; hukuk, özel mülkiyet, sözleĢme özgürlüğü gibi bazı<br />

kurumsal yapılarla para güvenliğinin sağlandığı bir ortamda sağlanır. Günümüzde<br />

devletler küresel sermayeye tam da bu ortamı sağlamak üzere yoğun çaba<br />

göstermekte ve yasal yönetsel uygulamalarla kendi yerelliklerini sermaye açısından<br />

kolay eriĢilebilir ve karlı kılmaya çalıĢmaktadırlar. Piyasa kurumlarının ve sözleĢme<br />

kurallarının güvence altına alındığı, sınıf mücadelelerini önlemeye ve farklı sermaye<br />

kesimleri arasındaki çıkarları uzlaĢtırmaya yönelik düzenlemeleri yapan, kısaca<br />

sermaye önündeki tüm engel ve kısıtlamaları kaldırarak sermayeye serbest hareket<br />

edebilme olanağı sağlayan devlet, küresel sermaye açısından en uygun aygıttır<br />

(Harvey, 2008b: 76-77). Güvenli çevre ve bu çevrenin gerekli kıldığı her Ģey üzerine


87<br />

yerel olarak yoğunlaĢmak, küresel piyasa aktörlerinin ulus devletlerden yapmasını<br />

bekledikleri ve istedikleri tek Ģeydir. Küresel finans dünyasında devletlere<br />

sermayenin yatırım ve çıkarlarını koruyacak birer polis karakolu olmaktan baĢka rol<br />

biçilmemektedir. Küresel ve akıĢkan sermayeyi kendi yerelliğine yatırım yapması<br />

için ikna etmenin tek yolu, sermayenin güvenliğini sağlamaktır (Bauman, 2006:<br />

135).<br />

1980 sonrası dönemde devletin rolünün değiĢmesi, yapısal uyum programları<br />

adı altında kamusal alana müdahale gücünün azaltılması ve finans-sermayenin<br />

etkinlik ve gücünün artmasına paralel olarak devlet, bir ölçüde piyasa aktörleri için<br />

uygun iĢ ortamı yaratmanın yollarını bulan bir kurum haline gelmiĢtir (Harvey,<br />

2008a: 87). Neoliberal küreselleĢme sürecinde devlet oldukça sorunlu bir<br />

konumdadır. Bir yandan ulusal çıkar adına büyük sermayenin faaliyetlerini<br />

düzenlemesi ve kolaylaĢtırması talep edilmekte; diğer yandan yine ulusal çıkar adına<br />

küresel sermayeyi cezp etmek, daha çekici ve karlı alanlara kaçmasını önlemek ve<br />

çekilen sermayeyi kalıcı kılabilmek adına sermaye açısından çekici bir ortam<br />

yaratmaya zorlanmaktadır (Harvey, 1999: 195). Bauman'ın ifadesiyle küreselleĢme<br />

sahnesine çıktığında devlet striptiz yapmaya baĢlar, gösterisinin sonunda üzerinde<br />

yalnızca çıplak acil ihtiyaçları yani baskı güçleri kalır. Ekonomik anlamda küresel<br />

aktörlere bağımlı, egemenlik ve etkinlik alanları daraltılmıĢ ulus devlet mega<br />

Ģirketlerin basit bir güvenlik birimi haline gelir. Dünyanın yeni efendilerinin<br />

doğrudan yönetmeye ihtiyacı yoktur. Ulusal hükümetler onlar adına iĢleri yoluna<br />

koyma görevini üstlenmiĢlerdir (Bauman, 2006: 77).<br />

Sosyal devlet anlayıĢının terk edilmesi ve neoliberal öğretilerin dünya<br />

geneline yayılmasına paralel olarak devlet anlayıĢı da değiĢmektedir. Neoliberal<br />

anlayıĢ çerçevesinde devlet; ekonomik ve toplumsal yaĢamın müdahale edicisi değil,<br />

kapitalist üretim iliĢkilerinin düzen ve güven içinde kurulmasını sağlayacak genel<br />

gözeticisi olarak ifade edilmektedir. Bir diğer ifade ile sosyal devletin yerine<br />

düzenleyici devlet anlayıĢı getirilmekte, devlet halkın ihtiyaçlarını kamu kaynak ve<br />

mekanizmalarıyla karĢılama sorumluluğunu üzerinden atmakta, piyasa talep ve<br />

ihtiyaçlarına göre hareket eden bir yönetim anlayıĢı yerleĢikleĢmektedir (Ayman<br />

Güler, 2004: 35-36). KüreselleĢme olgusu etkilediği diğer tüm süreçler bir yana, asıl<br />

olarak ekonomi alanında baskın konumdadır. Küresel ekonomiye yön veren küresel


88<br />

sermayenin tek bir mantığı bulunmaktadır: Kendisi için en uygun koĢulları sunan ve<br />

hareket serbestliği sağlayan ortama yönelmek. Küresel sermayenin mantığına göre<br />

çalıĢan bir ekonomide ise büyüme, yatırımların nasıl ve nerede yapılacağı,<br />

teknolojinin ve ürün bileĢiminin niteliği sermayenin küresel düzeyde iĢleyiĢine bağlı<br />

olmaktadır. Bu nedenle hemen hemen tüm dünya ülkelerinde yönetimlerin temel<br />

hedefi; sermayeyi çekebilmek, kalıcı kılabilmek ve ürkütmemektir. Bu nedenle de<br />

eĢitlikçi, adaletçi, yeniden dağıtıcı politikalar birçok ülkede rafa kaldırılmıĢ<br />

durumdadır. Bir diğer ifadeyle ulus-devlet anlayıĢı terk edilmekte ve tüm toplumsal<br />

süreçler piyasa tercih ve koĢullarına göre Ģekillendirilmekte, devlet düzenleyici ve<br />

dağıtıcı rolünü yani kamuyu, sermaye aktörlerine terk etmektedir (Keyder, 2004:<br />

102; 1992: 82).<br />

Sermaye aktörlerinin toplumsal yaĢantıda etkin hale gelmesine paralel olarak<br />

vatandaĢ ve kenttaĢ algısı da değiĢime uğramıĢ ve yerini müĢteri odaklı bir anlayıĢa<br />

bırakmıĢtır. Bir diğer ifade ile piyasa aktörlerinin hâkim olduğu toplumsal yapılarda,<br />

temel haklar çerçevesinde değil müĢteri yani tüketen konumunda olan kentliler,<br />

kentsel olanaklardan yararlanırken müĢteri/tüketen olmanın gereklerini yerine<br />

getiremeyen kesimler bu olanaklardan mahrum kalmaktadırlar.<br />

3.3.2.Sosyal Devlet Çözülürken Yükselen Yerellikler<br />

Yirminci yüzyıl Avrupa siyasetinin temel özelliği olan sosyal devlet anlayıĢı,<br />

1970‟lerden sonra terk edilmeye baĢlamıĢ, hükümet harcamalarında kesintiye<br />

gidilmesi, giderek daha fazla Ģeyin bireye ve piyasaya terk edilmesi egemen fikir<br />

haline gelmiĢtir (MacGregor, 2008: 236-237). KüreselleĢmenin bu süreci hızlandıran<br />

bir etkisi olmuĢtur. Çünkü ulusal sınırların azalan belirleyiciliği karĢısında sosyal<br />

devlet harcamalarının sürdürülebilirliği ve etkisi azalmıĢtır.<br />

1980‟li yıllarla birlikte kaçınılmaz son geliĢme olarak ilan edilen<br />

küreselleĢme çerçevesinde, öncelikli hedef olarak sosyal ve ulus-devletten kurtulmak<br />

gösterilmiĢ; bunun sağlanabilmesi için de özelleĢtirme politikalarına hız verilmesi<br />

gerektiği vurgulanmıĢtır. Özellikle 1989 sonrasında hızlanan küreselleĢme,<br />

kaçınılmaz bir geliĢme olarak ilan edilmiĢ ve küreselleĢmenin nimetlerinden<br />

yararlanmak isteyen geri kalmıĢ ya da geliĢmekte olan ülkelere öncelikli hedef<br />

olarak, sosyal devletin bürokrasisinden, haklar anlayıĢından ve ulus-devletin


89<br />

vatandaĢ ve ulus temelli politikalarından kurtulmak gösterilmiĢtir (Ayman Güler,<br />

2005: 207). KüreselleĢmenin önünü açacak özelleĢtirmelerin tanımlayıcı özü; kamu<br />

malları ve hizmetlerinin devredileceği özel sektörün yerli-yabancı ayrımını<br />

tanımamasıdır. Sosyal ve ulusal devlete karĢı özelleĢtirme (buna paralel olarak<br />

yabancılaĢtırmanın önünün açılması) politikaları ile ilerleyen küreselleĢme; geriye<br />

kalanları da tamamen ele geçirebilmek açısından ikinci hedef olarak yerelleĢmeyi<br />

göstermiĢtir. KüreselleĢme sürecinde yerel kavramı giderek önem kazanmaktadır. Bu<br />

kavram ile devletin iĢlevleri ve etkinlik alanları kısıtlanırken, merkezi yönetimlerin<br />

yerini yerel ölçekteki karar mekanizmalarının alması önerilmektedir (Göktürk, 2001:<br />

419). KüreselleĢme ve yerelleĢme süreçleri iç içe geçmiĢ biçimde<br />

değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, küreselleĢme sürecinin ulus-devletleri<br />

aĢındırırken, ulus-devletlerin kontrolü altındaki yerel birimlere özerklik kazandırdığı<br />

ileri sürülmektedir. Böylece ulus-devletler önemini yitirirken yerellikler önem<br />

kazanmaktadır (ġengül, 2000b: 113; Shatkin, 2000: 2360).<br />

1990‟lı yılların sonlarından itibaren Dünya Bankası baĢta olmak üzere tüm<br />

uluslararası aktörler, küreselleĢme gibi yerelleĢmeyi de kaçınılmaz bir süreç olarak<br />

ifade etmiĢlerdir. Bir diğer ifade ile küreselleĢme çağında yerelleĢtirme, sosyal devlet<br />

ve ulus-devlet kavramlarından geriye kalanları ortadan kaldırmak üzere formüle<br />

edilmiĢtir (Ayman Güler, 2005: 207). Yerellikler üzerinden kalkınma söyleminin<br />

ardında neoliberal anlayıĢ ve onu dünya çapında yaymaya çalıĢan küreselleĢme<br />

eğilimi yer almaktadır. Bu eğilimlerin gölgesinde yerelleĢme, devletin sosyoekonomik<br />

boyutunun daraltılarak küçültülmesinin, kamusal hizmetlerin<br />

özelleĢtirilmesi ve piyasalaĢtırılmasının aracı olarak kullanılmaktadır. YerelleĢme ve<br />

yerellikler üzerinden kalkınma, küresel sermaye ve kapitalist devletler tarafından<br />

tercih edilen bir süreçtir. Bu süreçte ulus-devletten beklenen; yerelin önünü açarak<br />

küresel yarıĢta baĢarılı olmasını sağlayacak yasal ve kurumsal desteği sağlamaktır<br />

(Doğan, 2007: 57-58). YerelleĢme ve bölgeselleĢme gibi süreçlerin küresel neoliberal<br />

ideolojinin yayılmasını ve derinleĢmesini tamamlayıp kolaylaĢtıracak gerekli<br />

ekonomik, toplumsal ve fiziksel altyapıları yaratacağı düĢünülmektedir (Held vd,<br />

2008: 89). YerelleĢme, kendi kapasitelerini etkin bir biçimde kullanan ve uluslararası<br />

düzlemdeki iliĢkileri dünya ticaret sistemine eklemlenebilen birimlerin oluĢması<br />

anlamına gelmektedir (Eraydın, 2001: 369; ġener, 2003: 7).


90<br />

Neoliberal yaklaĢım yerelleĢmeyi gerekçelendirirken “ekonomik etkinlik” ve<br />

“katılımcı demokrasi” amaçlarını ortaya koymaktadır. Ancak, gerçekte,<br />

yerelleĢmenin ne ekonomik geliĢmeyi ne de demokratikleĢmeyi güçlendirme olasılığı<br />

vardır. YerelleĢme projesi asıl olarak, yerel halkın değil uluslararasılaĢmıĢ finansal<br />

sermayenin beklentilerini karĢılamak üzere geliĢtirilmiĢ görünmektedir. YerelleĢme<br />

projesi bu haliyle devleti küçültme projesinin bir unsuru olmaktan, neoliberalizm de<br />

bu süreci meĢrulaĢtırmaktan öte bir anlam taĢımamaktadır (Ataay, 2006: 182). Ulus<br />

devletin küçültülmesi ya da etkinlik alanlarının daraltılması, özellikle devletin sosyal<br />

refaha yönelik iĢlevlerinin ve kamu hizmeti üretme yeteneklerinin ortadan<br />

kaldırılması çabalarının bir sonucudur.<br />

Devletin sosyo-ekonomik yaĢama yoğun müdahalesinin söz konusu olduğu<br />

sosyal devlet anlayıĢı, 1970‟lerde ardı ardına yaĢanan ekonomik krizlerin nedeni<br />

olarak sorgulanmaya ve tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. 1980‟li yıllarla birlikte de sosyal<br />

devlet anlayıĢı yerini neoliberal küreselleĢme anlayıĢına bırakmıĢtır. Neoliberal<br />

küreselleĢme ile birlikte ulus-devletler yeniden yapılanma sürecine girmiĢlerdir.<br />

Ġstihdam, sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, konut, çevre vb alanlardaki korumacılığın<br />

kaldırılması, finans ve ticaretin liberalizasyonu, yerelleĢme, kentsel alanların<br />

sermaye gruplarına pazarlanması, özelleĢtirme ve kamu hizmetlerinin<br />

metalaĢtırılması bu yeniden yapılanma sürecinin temel unsurları olarak karĢımıza<br />

çıkmaktadır. Gerek devlet merkezli uygulamaların, gerekse de etkinliğini günden<br />

güne arttırarak devam eden neoliberal küreselleĢmenin en önemli mekânsal odağının<br />

kentler olduğu görülmektedir. Sosyal devleti tanımlayan ve sonrasında neoliberal<br />

söylemlerin Ģiddetle karĢı çıktığı genel hizmetlerin büyük bir bölümü kentsel nitelik<br />

taĢımaktadır. YerelleĢtirme söylemleriyle ve yapısal uyum programlarıyla merkezin<br />

etkinliğinin yok denecek kadar azaltıldığı günümüzde yerel yönetimlerin yanı sıra<br />

eğitim, sağlık ve konut politikaları gibi sosyal devlet uygulamaları da<br />

neoliberalizmin hedefi konumuna gelmiĢtir (ġengül, 2000a: 236). Kentsel alanlardaki<br />

eğitim, sağlık, ulaĢım, altyapı, konut vb kamu hizmetleri yüksek kar getiren<br />

hizmetler olarak görüldüğünden, devletin bu alanlardan çekilmesi ve bu alanların<br />

sermayenin yeni birikim alanları olmasının önünün açılması hedeflenmektedir<br />

(BeĢiktepe, 2007: 51).


91<br />

KüreselleĢme süreci; uluslararası sermayenin zaman ve mekân<br />

kısıtlamalarından kurtulma, ulus devleti küçültme ve kimi kurumsallaĢmıĢ birimlerini<br />

tasfiye etme istemi üzerine temellenmektedir. Bu çerçevede kentlerin öne<br />

çıkarılmasının, ulus devlet çatısı altında yerelin güçlendirilmesi projesi olmaktan öte;<br />

küresel sermayenin hareket alanını zaman ve mekân kısıtlamalarından bir diğer<br />

ifadeyle devletin politik mekânının kısıtlamalarından kurtarma giriĢimi haline geldiği<br />

ileri sürülmektedir (Keskinok, 2000: 87, 90; Keskinok, 2006: 77).<br />

3.4. KüreselleĢme Sürecinde Kentler: Sermayenin Kentleri Yeniden KeĢfi<br />

1980 sonrası dönemde fordist üretim biçimi önemini yitirmiĢ ve esnek<br />

uzmanlaĢmaya dayalı esnek üretim biçimleri ön plana çıkmıĢtır. Bu doğrultuda<br />

sermaye ve emek yoğun sanayi ekonomilerinin yerini bilgi ve teknoloji yoğun<br />

ekonomiler almıĢtır. Bilgi ve teknoloji yoğun ekonomi dönemi, mekânsal anlamda<br />

yeni bir düzenlemeyi de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte kentsel ekonomi bir<br />

ağ ekonomisine dönüĢmekte ve ulaĢım, taĢıma, iletiĢim, ticaret, hizmet, teknolojik<br />

yenilik, bilgi ve enformasyon ağlarından oluĢan bir kentsel ekonomik sistem ortaya<br />

çıkmaktadır (BaĢer, 2005: 496). 1980 öncesi dönemde etkin olan ulusal<br />

kalkınmacılık ve beraberinde gelen devletin ekonomiyi/ekonomik kalkınmayı<br />

yönlendirmesi anlayıĢı bu dönemde önemini kaybetmiĢtir. Ulusal kalkınmacılığın<br />

terki, 1970‟lerdeki krizin derin ve uzun süreli etkileri, dünya ekonomisinin yeni bir<br />

büyüme evresine girememesi, üretim sürecinin parçalanması ve bazı kısımlarının<br />

ucuz emek ve hammaddeye sahip azgeliĢmiĢ ülkelere kaydırılması gibi geliĢmeler,<br />

yerellikler üzerinden kalkınmanın büyük ölçekli sermayenin talepleriyle örtüĢtüğünü<br />

göstermektedir. Yani ekonomi politikaları artık ülke baĢkentlerinden ve merkezi<br />

hükümetlerden sorulmamakta, aksine merkezi hükümetler ekonominin gidiĢatına<br />

göre tedbir almakta ve politikalar geliĢtirmektedirler. Bu süreçte ülke sınırları içinde<br />

baĢkentler değil, küresel süreçlere eklemlenme potansiyeli olan kentler ön plana<br />

çıkmaktadırlar (Keyder, 2004: 100; 1992: 82). Bu doğrultuda Dünya Bankası vb<br />

ulusüstü aktörler kalkınma açısından kentlerin motor güç konumunda olduğuna<br />

vurgu yapmaktadır. Aynı Ģekilde bu vurgu, sermaye açısından kentlerin yatırım aracı<br />

olarak cazip bir tercih mekanizması olduğuna da iĢaret etmektedir (Doğan, 2005a:<br />

82).


92<br />

KüreselleĢme olarak ifade edilen süreç, kentlerde ekonomik, sosyo-kültürel,<br />

mekânsal ve politik değiĢimleri beraberinde getirmiĢtir (Uzun, 2002: 37). Bu<br />

değiĢimler; sermaye birikim sürecine katkısı olabileceği düĢünülen ve sermayenin<br />

yeni/en karlı yatırım alanı olarak gördüğü kentlerin, sermayenin talepleri<br />

doğrultusunda biçimlendirilmesini kolaylaĢtırmıĢtır. Bu süreç beraberinde yerellikler<br />

olarak kent ve bölgelerin yeniden tanımlanmasını, sosyal devletin metasızlaĢtırılmıĢ<br />

toplumsal yeniden üretim alanlarının ve kamu mülkiyetindeki iĢletmelerin piyasa<br />

süreçlerine dâhil edilmesini getirmiĢtir. Yerelin sermaye lehine yeniden tanımlandığı<br />

bu süreçte, yerellikler ve bazı toplumsal aktörler (yönetimler, piyasa aktörleri vb)<br />

küresel aktörlerin iĢbirlikçisi olarak; var olan sermayeyi kalıcı kılmak ve yeni<br />

sermaye çekebilmek için tüm sosyal ve fiziksel altyapılarını sermayenin talep ve<br />

beklentileri doğrultusunda düzenlemiĢlerdir (Doğan, 2005b: 24). Bu süreçte<br />

yönetim ölçeği küçültülerek karar verme mekanizmasının yerele indirgenmesi<br />

sermayenin küreselleĢmesi ile eĢzamanlı olarak gerçekleĢmiĢtir. Ekonominin<br />

küreselleĢmesi yerelin önemini azaltmaktan çok, yereli uygulamada çok daha önemli<br />

duruma getirmiĢtir. Merkezi hükümetin etkinliğinin ve müdahaleciliğinin de<br />

azalmasına paralel olarak kentler sermayeyi çekebilme yarıĢına girmiĢtir (Cihangir<br />

Çamur, 2002: 674-675).<br />

KüreselleĢme sürecinde ön plana çıkan kentlerin temel iĢlevleri; üretimden<br />

çok üretimin örgütlenmesi, yönetimi, kontrolü, tasarımı, finanse edilmesi,<br />

bütçelenmesi, pazarlanması olarak görülmektedir. Bu iĢlevleri yerine getirebilecek<br />

vasıflı ve eğitimli iĢgücünün bulunduğu kentler, sermaye açısından çekici olmaktadır<br />

ve sermaye bu kentlerde odaklanmaktadır (Keyder, 2004: 54).<br />

Sermaye aĢırı birikim sorununa temel çözüm olarak baĢka yerlerde yeni<br />

pazarlar, yeni üretim kapasiteleri, yeni kaynaklar, yeni iĢgücü olanakları yaratmayı,<br />

yani mekânsal yer değiĢtirmeyi görmektedir (Harvey, 2008b: 91-93). Küresel<br />

sermaye devamlılığını ve geliĢimini sağlamak adına sürekli olarak yeni tüketim<br />

maddeleri, üretim ve ulaĢım yolları ile en önemlisi pazarlar yaratmak durumundadır<br />

(Schumpeter, 2007: 103). Bu doğrultuda neoliberal yeniden yapılanma sürecinde<br />

sermayenin yeni ve en karlı bulduğu alanların kentler olduğu görülmektedir. Üretim,<br />

meta ve kar kavramları çerçevesinde sistematikleĢtirilen küresel kapitalizm kendisine<br />

sahne olarak kent mekânını seçmiĢtir ve geçirdiği tüm evrimsel süreçlerle birlikte


93<br />

kentleri de tüm bileĢenleriyle birlikte dönüĢtürmektedir. Sanayi üretimi ve idari<br />

iliĢkiler ağının merkezi olarak medeniyetleĢmenin sahnesi Ģeklinde tanımlanan kent,<br />

küreselleĢme sürecinde karlılık ve metalaĢtırma faaliyetleri içinde sadece sahne<br />

olarak değil, sürecin bir parçası olan obje durumundadır (Akbalık, 2007: 167-168).<br />

Günümüz kentlerinde küreselleĢmenin ve küresel sermayenin etkileri önemli<br />

ölçüde hissedilmektedir. Hangi piyasa oyuncusunun, hangi nedenlerle olduğu dahi<br />

bilinmeyen tercihlerle aldığı dıĢsal kararlar kentlerin geleceğini etkileyebilmektedir.<br />

Merkezi ve yerel yönetimler; tüm dünyanın küresel sermayeyi yatırım yapmak ve<br />

kalıcı kılmak için büyük bir yarıĢ içinde olduğu günümüz dünyasında sermayenin<br />

taleplerine karĢı koyamamakta (Ersoy, 2007: 164) aksine sermayenin önünü açacak<br />

uygulamaları hayata geçirmektedirler.<br />

Küresel sermayenin en önemli özelliği olan sınır tanımayan hareketlilik,<br />

mekânsal süreçlere de yansımaktadır. KüreselleĢme sürecinden en çok etkilenen<br />

mekânsal ölçek olarak karĢımıza kentler çıkmaktadır. Sermaye birikimi yeni<br />

mekânsal oluĢumların ortaya çıkmasına etkide bulunmaktadır. Sınır tanımaksızın<br />

dolaĢan sermayenin yatırıma yöneliĢi ulusal sınırları zayıflatmakta, ulusal sınırlar<br />

içinde kentler doğrudan küresel yatırım alanı haline gelmektedir. Bu süreçte kentler<br />

ulus-devleti aĢarak uluslararası düzeyde iliĢki ve yapılanmalara dahil olmaktadırlar<br />

(Karabağ, 2006: 194-195). Bir diğer ifade ile küreselleĢme olarak adlandırılan<br />

çağımızda kentler, ulus devletleri aĢan bir önem taĢımaktadırlar (BaĢer, 2005: 495).<br />

KüreselleĢme sürecinde sermayenin sınır tanımaksızın dolanımının yanı sıra esnek<br />

sanayi bölgelerinin, giriĢimci kentlerin ve küresel kentlerin yeniden keĢfi söz konusu<br />

olmaktadır (Jessop, 2005: 367; Koch, 2003: 7). 1980 sonrasında sıklıkla dile<br />

getirilen yeniden yapılandırma ve yapısal uyum süreçleri; kapitalizmin<br />

küreselleĢmeye çalıĢtığı ekonomik ve siyasal alanın çeĢitli ölçeklerinde, farklı<br />

coğrafyalarda aynı olmayan ama benzerliklere ve içiçeliklere sahip bir nitelik<br />

taĢımaktadır. Bu süreçte kentler, pasif ve yalnızca üzerinde sürece dair aktivitelerin<br />

gerçekleĢtiği mekânlar olmanın ötesinde aktif öznelere dönüĢtürülmektedir<br />

(Kılıçkaya, 2007: 127).<br />

Küresel ekonomik yeniden yapılanma, üretimin uzamsal ve zamansal<br />

dağılımını köklü biçimde değiĢtirmiĢtir. Yerel eski anlamını yitirmiĢ ve küresel


94<br />

sermaye hareketlerine bağımlı bir değiĢken haline gelmeye baĢlamıĢtır. Esnek üretim<br />

sistemi ve ekonominin küreselleĢmesi yereli ekonomik bir öğe olarak küresel<br />

sermayeye eklemlenebilmenin bir aracı haline getirmiĢtir (ġahin, 2001: 663).<br />

Günümüzde ekonomik ve siyasal müdahale, ulusal sınır ve bütünlükleri aĢarak<br />

kentleri muhatap almaktadır (Erkal, 2005: 599). Kentleri ülkelerden çok daha önemli<br />

bulan neoliberal anlayıĢ ve küresel sermaye; metropolleĢme düĢüncesinden hareketle<br />

spekülasyon ve ranta dayalı bir giriĢimi desteklemektedir (Yarar vd., 1998: 173).<br />

KüreselleĢme sürecinde kentlerin; insan, mal, sermaye, bilgi ve teknolojinin<br />

akıĢkanlığını kolaylaĢtırdığı ve bu akıĢkanlığın önündeki engelleri kaldırdığı ölçüde<br />

önem kazanacağı ileri sürülmektedir (Öğdül, 2005: 310). Günümüzde en gözde<br />

yerellikler aynı zamanda küreselleĢmenin yol açtığı ayrıĢma ve çatıĢmaların en<br />

yoğun yaĢandığı kentler olmaktadır. Küresel ya da küreselleĢmeye çalıĢan kentler;<br />

küreselleĢmenin kendilerine biçtiği ya da kendiliklerinden üstlendikleri yeni roller<br />

çerçevesinde çok yönlü ve hızlı bir dönüĢüm yaĢamaktadırlar (Yalçıntan, 2007: 115).<br />

KüreselleĢmenin mekân organizasyonuna en önemli etkisi, mekânın niteliğini<br />

değiĢtirmesidir. KüreselleĢme sürecinde mekân bir iliĢkiler ağına dönüĢmüĢtür. Bu<br />

iliĢkiler ağına dâhil olamamak beraberinde dıĢlanma sonucunu getirmekte ve zaten<br />

küresel anlamda var olan eĢitsizliğe yeni bir eĢitsizlik boyutu eklenmektedir (Tekeli,<br />

1999: 221). KüreselleĢmeye bağlı olarak kentler ve ulusal ekonomiler farklı ulus altı<br />

parçalara ayrılmaktadırlar. Bunların bazıları küresel ekonomiye bağlanıp<br />

eklemlenirken bazıları ise bu sürecin dıĢında kalmaktadırlar. Küresel ekonomiye<br />

eklemlenebilen kent ve bölgelerin önemi artarken, diğer mekânsal ölçekler gözden<br />

düĢmektedirler (Kesgin, 2007: 201-202). 1980 sonrası dünya ekonomisinin iĢleyiĢi,<br />

ulusal ekonomilerin kendi baĢlarına büyümelerini ve sermayenin mantığından<br />

kaçınmalarını neredeyse imkânsız hale getirmiĢtir. Bu anlamda temel sorun, küresel<br />

ekonomik süreçlere eklemlenebilmenin yollarını aramak Ģeklinde formüle<br />

edilmektedir. Bu süreçte hangi bölge ya da kent sermayeye daha avantajlı ve cazip<br />

olanaklar sunarsa, o oranda kaynak sahibi olacağı ileri sürülmektedir. Küresel<br />

süreçlere eklemlenememenin maliyetinin oldukça yüksek olduğu ve dünya genelinde<br />

birçok alanın dıĢlanma ve marjinalizasyon riskiyle karĢı karĢıya olduğu da bu<br />

bağlamda geliĢtirilen bir söylem olarak karĢımıza çıkmaktadır (Keyder, 2004: 108-<br />

109; 1992: 85). Bu ifadelerden hareketle günümüz küreselleĢme ortamında kentlerin


95<br />

küresel süreçlere farklı biçimlerde eklemlendiği dile getirilebilir. Eraydın kentlerin<br />

küreselleĢme süreçlerine eklemlenme biçimlerini Ģu Ģekilde ele almaktadır:


96<br />

Tablo 1 KüreselleĢme Sürecine Farklı Eklemlenme Biçimleri ve Farklı Kent<br />

Tipleri<br />

KüreselleĢme Sürecine<br />

Farklı ġekilde<br />

Eklemlenmeler<br />

I.Küresel Sistemin Odağı Olarak Dünyaya Eklemlenme<br />

Dünya Kentleri/ Küresel<br />

Kentler<br />

Eklemlenmede Önemli Olan Ġç ve DıĢ<br />

Dinamikler<br />

Çok sayıda üretim ve iletiĢim ağının<br />

kesiĢme noktası. Ekonomik sistemin<br />

iĢleyiĢinde ve denetiminde söz sahibi<br />

firmalar<br />

II.Bilgi Kapasitesi Ġle Dünyaya Eklemlenme<br />

Öğrenen Bölgeler<br />

Bilgi üretme ve öğrenme sürecinde odak<br />

noktalar. Bilgi depolama, fikir ve<br />

yaratıcılığın akımını kolaylaĢtıran altyapı<br />

Bilgi Kentleri<br />

Bilginin toplandığı ve aktarıldığı, yalnızca<br />

çevresindeki alanlarla değil, uluslararası<br />

ağlar yardımıyla tüm dünya ile iletiĢimleri<br />

olan merkezler<br />

Eklemlenmede Önemli Olan<br />

Yerel Düzenlemeler<br />

Küresel firmaların mekânsal<br />

taleplerini karĢılamaya yönelik<br />

fiziksel düzenlemeler ve mevcut<br />

düzenlemelerin gevĢetilmesi<br />

-Bilgiye dayalı örgütlenmeye<br />

destek ve teĢvik<br />

-Bilginin varlık olarak<br />

değerlendirilmesi<br />

-Bilgi yoğun firmalara kredi ve<br />

sermaye sağlanması<br />

-Bilginin üretilmesine destek<br />

-Bilginin kolaylaĢtırılmasına<br />

kolaylık ve altyapı<br />

-Kentlerin çekiciliklerini<br />

arttıracak mekân kalitesi<br />

III.Yaratıcı Kapasiteleri ve Yerel ĠliĢkilerindeki BütünselleĢmenin Rekabet Gücü Ġle Eklemlenme<br />

Geleneksel Sanayi<br />

Bireysel firmalar tarafından -Yerel geliĢmeyi destekleyen<br />

üretilemeyecek nitelikteki ve rekabet yerel kurumlar ve aktörlerin bir<br />

Odakları<br />

gücünü arttıracak çözümlerin o yöredeki arada sağladıkları yaratıcılıklar<br />

aktörlerin bir araya gelerek üretilmesi<br />

-Yerel teĢvik ve sivil toplum<br />

örgütlerinin sağladıkları<br />

Yeni GeliĢme Odakları:<br />

Ġleri Teknoloji Bölgeleri<br />

Ġleri teknolojiye sahip firmalar tarafından<br />

sağlanan üretim ağlarının varlığı<br />

IV.Teknolojik Birikimleri Ġle Eklemlenme<br />

Teknoloji Merkezleri, Bilgi ve teknoloji üretimini sağlayan yerel<br />

Teknoparklar,<br />

iletiĢim ağları. Ġleri düzeyde teknoloji<br />

Teknopolisler<br />

sunumunu gerçekleĢtiren firmalar ve<br />

araĢtırma kurumları<br />

V.Yapısal DönüĢüm GerçekleĢtirerek Dünya Ġle Eklemlenen Metropoller<br />

Teknolojik ve Kurumsal<br />

Mevcut üretim yapısının değiĢtiği esnek<br />

DönüĢüm Gösteren<br />

ve düĢey ayrımlaĢmıĢ ve tam zamanında<br />

Ulusal Metropoller<br />

üretimin benimsendiği bir ortam. Yeni<br />

hizmet alanları ve yeni iĢgücü talebinin<br />

Belirli Konularda<br />

UzmanlaĢmıĢ Kentler<br />

ortaya çıkması<br />

Belirli konularda deneyim ve yaratıcılık<br />

potansiyeli. Bazı buluĢlar yaparak dünya<br />

sisteminde yer alma çabası<br />

VI.KüreselleĢme Sürecine Bazı Kesimlerin Özverisi Ġle Eklemlenenler<br />

Ucuz Emek Alanları Geleneksel malları ucuza üreterek rekabet<br />

Olarak Eklemlenen gücü sağlamak<br />

Kentler<br />

VII.Eklenemeyenler<br />

Geleneksel Sanayi<br />

Yapısını<br />

DeğiĢtiremeyenler<br />

ĠĢlevsel Olarak Sınırlı<br />

Kalanlar<br />

Kentsel ÇöküĢ<br />

YaĢayanlar<br />

Kaynak: Eraydın, 2001: 374.<br />

Geleneksel birikimleri ile rekabet gücünü<br />

yakalayamayanlar<br />

Olanakları sınırlı olduğu için dünya<br />

sisteminin dıĢında kalanlar<br />

KüreselleĢme sürecinin dıĢında kalarak<br />

eski canlılıklarını yitirenler<br />

olanaklar<br />

-DayanıĢma ağları<br />

-Yüksek nitelikli insan gücü<br />

kaynakları<br />

-BuluĢçuluğun lider firmalar<br />

tarafından desteklenmesi<br />

BuluĢ ve teknolojik geliĢmeyi<br />

sağlamaya yönelik kamu<br />

kaynakları (altyapı ve parasal<br />

destekler)<br />

Ulusal ekonomik kuralların,<br />

finansman biçimlerinin ve<br />

ticaretin yeniden düzenlenmesi<br />

-Teknolojik dönüĢümü<br />

destekleyen politikalar<br />

-Yeni buluĢların desteklenmesi<br />

Emeğin ucuz olmasını sağlayan<br />

düzenlemeler (emeği koruyan<br />

mevcut kuralların ve yasaların<br />

uygulanmaması)<br />

Düzenleme biçimlerinin değiĢen<br />

koĢullara uyum sağlayamaması


97<br />

1980 sonrası dönemde Batı‟nın geliĢmiĢ kapitalist toplumlarında yerel ve<br />

bölgesel ekonomik stratejinin temel biçimleri, iĢlevleri ve siyasa mekanizmaları<br />

büyük değiĢikliklere uğramıĢtır. KüreselleĢen dünya ekonomisinde kentler bir güç ve<br />

rant aracı olarak görülmektedir. Bu süreçte kentlerin, ekonomik yeniden yapılanma<br />

ve yapısal rekabetçiliği koruma konularında aktif birer özne olarak aldıkları rollerde<br />

büyük sıçramalar yaĢanmıĢtır. Bu sıçramalar beraberinde giriĢimci kente dair ilgi ve<br />

vurgunun da artmasına neden olmuĢtur. GiriĢimci kentlerin en önemli özelliği; yoğun<br />

rekabet karĢısında kendi ekonomik alanlarının rekabetçiliğinin arttırılmasında aktif<br />

özne konumunda olmaları olarak belirtilmiĢtir (Jessop, 2005: 379). Son dönemde<br />

kentler birbirleri ile yarıĢan birer iĢletme gibi örgütlenmekte, kent iĢlevi bir iĢletme<br />

olarak verimlilik ve kar sağlamaya dönüĢmektedir (Ulu ve Karakoç, 2004: 63).<br />

KüreselleĢme olarak ifade edilen sürecin temel bileĢeni, sermayenin küresel<br />

ölçekte yeniden yapılanmasıdır. Sermayenin yeniden yapılanma süreci küresel<br />

ölçekte farklı mekânlar üzerinde gerçekleĢirken, sermayenin yöneldiği mekânsal<br />

sınırları tanımlayan devlet günümüzde bu özelliğini yitirmiĢtir. Sermaye artık yatırım<br />

kararlarını alırken tüm dünyayı tek bir mekân olarak görmeye ve kendisi açısından<br />

en cazip/avantajlı koĢulları sunan alanlara yönelmeye baĢlamıĢtır. Önceleri devletler<br />

arasında gerçekleĢen mal, sermaye, bilgi ve hizmet akıĢları günümüzde kentler ve<br />

bölgeler arasında gerçekleĢmeye baĢlamıĢtır. Bu durum; bazı kentlerin konum ve<br />

önemini arttırırken, bazı kentlerin de düĢüĢe geçmelerine neden olmaktadır (Tekel ve<br />

Ayten, 1998: 118). Kentler ulus ötesi ağ sistemine bağlanma yeterlilik ve baĢarıları<br />

ölçüsünde küreselleĢmekte ve bu durum kentler arasında bir eĢitsizlik ve hiyerarĢinin<br />

ortaya çıkmasına neden olmaktadır. KüreselleĢme, küresel kentler ağına<br />

eklemlenemeyen kentlerin gözden düĢtüğü ve kendi kaderlerine bırakıldığı bir<br />

sistemdir. Çünkü küreselleĢme, kapitalizmin kentleri kullanma üzerine kurmuĢ<br />

olduğu bir tedavidir ve kentler/kentliler kapitalizmin kendi kendini tedavisine (talep<br />

ve beklentilerine) cevap verdikleri ölçüde küreselleĢmenin metası ve sermayenin<br />

yöneldiği alanlardır (Özkan, 2005: 279).<br />

Küresel sermaye, kapitalizmin her aĢamasında revize ettiği birikim açısından<br />

yer seçim kriterlerini günümüzde büyük ölçüde değiĢtirmiĢtir. OluĢmuĢ ya da<br />

oluĢmaya yakın bir pazar, yatırımcı açısından yatırılan sermayenin en kolay ve<br />

maksimum oranda karla geri dönüĢünü ifade ettiğinden artık ön koĢul haline


98<br />

gelmiĢtir. Ayrıca, yatırım coğrafyasının dünya ölçeğinde geniĢlemesi, ucuz iĢgücü<br />

kriterini çok ucuz iĢgücü kriterine çevirmiĢ ve iĢgücü açısından sosyal hakların<br />

minimum seviyede olması önemli hale gelmiĢtir. Sermayenin bir diğer yer seçim<br />

kriterini de, yerleĢeceği alanda çevre bilincinin geliĢmemiĢ (ya da önemsenmiyor) ve<br />

ilgili yasal ve toplumsal yaptırımların oluĢmamıĢ olması belirlemektedir. Böylelikle<br />

sermaye çevre kirliliğini kendi ülkesinden uzaklaĢtırdığı gibi, kendi ülkesinde yasalar<br />

gereği yükümlü olacağı ek maliyetlerden de (arıtma tesisi, kirletme vergisi vb)<br />

kurtulmuĢ olmaktadır. Küresel sermaye girdiği ülkede hiçbir sorumluluk ve<br />

yükümlülük üstlenmek istememekte ve en çok taviz alabildiği alanlara<br />

yönelmektedir. Sermayenin yer seçim kriterleri, küresel ekonomik coğrafyanın<br />

giderek geniĢlemesiyle keskinleĢmekte, devletlerin/kentlerin sermayeden pay<br />

kapmak için giriĢtikleri yarıĢta, sermayeye en geniĢ avantajları sağlayan<br />

ülkeler/kentler öne geçmektedirler (Yalçıntan, 2000a: 62).<br />

Neoliberal anlayıĢta; ekonomik faaliyetlerin ulusal sınırları aĢtığı, günümüzde<br />

ulusal sınırlar içinde yerel birimlerin de etkin aktörler haline geldiği ve bu doğrultuda<br />

kentlerin ulusal ekonomi ile mekânsal bölünme içinde birbirini tamamlayan birimler<br />

olduğu ileri sürülmektedir. Bu çerçevede kent yönetimlerinin temel görevi ise<br />

sermayeyi kendi yerelliklerine çekecek uygulamaları hayata geçirmek olarak<br />

görülmektedir (Güler, 2007: 239-240). Günümüz dünyasında sermayenin kendi<br />

yapılanması küresel bir hiyerarĢi içindeyken, sermayenin gerektirdiği hizmetler de<br />

orantılı olarak karmaĢık ve hiyerarĢik bir yapıdadır. Bu hizmetlerin neler olacağını<br />

hâkim teknoloji belirlemektedir. Ġçinde bulunduğumuz dönemde sermayeye yönelik<br />

olarak hızla büyüyen hizmetler sektörü içinde; “iletiĢim-telekomünikasyon, bilgi<br />

bankaları ve bilgi iĢlem, küresel fon akımlarını sağlayan ve denetleyen finans<br />

kurumları, bankalar, sigorta Ģirketleri, küresel pazara adaptasyonu sağlayan medya,<br />

pazar araĢtırma ve reklamcılık Ģirketleri, hukuk, muhasebe, müĢavirlik ve yönetim<br />

danıĢmanlığı” kurumları ön plana çıkmaktadır (Keyder, 2004: 103; 1992: 83).<br />

Günümüzde dünya ekonomisinin gerçek anlamda metropolleĢmesine tanık<br />

olunmaktadır. Bu bağlamda, büyük kentler büyümenin, zenginliğin ve gücün oldukça<br />

önemli bir kısmını kendilerine doğru çekmektedir. Dünya ekonomisi günümüzde<br />

uluslararası olduğu kadar metropollerarası bir nitelik de kazanmıĢ durumdadır.<br />

Metropol dinamikleri yeni dünya kapitalizminin sadece fiziksel çevresini değil, itici


99<br />

gücünü ve özünü de oluĢturmaktadır. Metropol ekonomileri geleneksel nüfuz<br />

alanlarında yaĢanan geliĢmelerden giderek kopmaktadırlar. Kentleri hinterlantlarına<br />

bağlayan dikey yakınlaĢma ağları giderek gerilerken, megakentler arasındaki yatay<br />

ağlar güçlenmektedir. Bir diğer ifadeyle bu kentler; küresel ağlarla bağlantılı iken,<br />

yerel düzeyde ise toplumsal ya da fiziksel bağlantıya sahip değillerdir. Bu durum ise,<br />

ekonomik ya da teknolojik etkinlik alanlarında etkinlikleri ve ticari iliĢkileri<br />

tekelleĢtiren bir takımada ekonomisinin doğmasına yol açmaktadır (TÜSĠAD, 2001:<br />

59; Castells, 2005: 540). Bir diğer ifade ile belli sayıdaki kent dünya ölçeğinde karar<br />

alma ve uygulama süreçlerine yön verir duruma gelmektedir.<br />

1980 sonrası dönem bir yandan uygulanan ekonomi politikalarının<br />

farklılaĢtığı ve neoliberal izler taĢıdığı bir süreç olma niteliği taĢırken, aynı zamanda<br />

kentlerin yeni iĢlevler kazandığı bir dönem olarak da tanımlanabilir. Bu dönemde<br />

metropolitan merkezler artan dıĢ iliĢkiler ve dıĢ ticaret gelirleri ile sermayenin<br />

yaratılmasında ve denetlenmesinde etkili olmaya baĢlamıĢlardır (Eraydın, 1992:<br />

114). Önemli değiĢim, dönüĢüm ve etkileĢimlerin yaĢandığı küreselleĢme sürecinde<br />

ekonomik, politik, sosyal ve mekânsal dönüĢümleri kavramsallaĢtırmak üzere yeni<br />

düĢünsel denemeler ortaya konulmuĢtur. “Post”, “de” ve “neo” önekli bu düĢünsel<br />

akımların “parça, parçalama ve bileĢenlerine ayırma” ya vurguları mekânla ilgili<br />

coğrafya, kent planlama ve mimarlık disiplinlerinde köklü değiĢimlerin ortaya<br />

çıkmasına neden olmuĢtur. “Yerel, yerelleĢme, yetki dağılımı, parçacı planlama ve<br />

kentsel tasarım vb” kavramlar ile ifade edilen bu akımlar; kentsel mekân üzerinden<br />

sermaye birikimini olanaklı kılmıĢlardır. Kentsel mekân değiĢen anlamıyla spekülatif<br />

bir iĢlev kazanarak sermayeye yeniden üretimin olanaklarını sunmuĢtur (Cihangir<br />

Çamur, 2002: 662).<br />

Kentlerin sermaye birikim mekanı haline gelerek ulusal ekonomilerin önüne<br />

geçmesi hatta ulusal ekonomilerin yönlendiricisi/etkin gücü haline gelmesi<br />

küreselleĢme sürecinde kentleri ön plana çıkarmıĢtır. KüreselleĢme sürecinde etkin<br />

olan ve süreci yönlendiren kentler, küresel kent olarak adlandırılmıĢlardır. Küresel<br />

kentler; önceleri ülkeler arasında gerçekleĢen iliĢkilerin temel belirleyeni haline<br />

gelmiĢler ve ülkeleri aĢan bir biçimde kendi aralarında iliĢkileri örgütler ve yönetir<br />

konuma gelmiĢlerdir.


100<br />

3.5. Küresel Kentler<br />

1980 sonrası dönemde dünya genelinde belli noktalar yeni bir dünya haritası<br />

oluĢturacak Ģekilde öne çıkmaktadır (ÇavuĢoğlu, 2000: 122). Üretim, dağıtım ve<br />

pazarlama biçimlerinin yeniden yapılandırıldığı neoliberal küreselleĢme sürecinde<br />

karĢımıza çıkan ekonomik coğrafya da karmaĢıktır. ĠletiĢim ve ulaĢım<br />

olanaklarındaki ilerlemeler, neoliberal ideolojinin ve kapitalizmin egemenliğini tüm<br />

dünyaya kabul ettirmesi ve küreselleĢmesi, çok uluslu Ģirketlerin artan önemi ve<br />

egemenlikleri, yeni pazar ve doğal kaynak havzası arayıĢları, ulus devlet anlayıĢının<br />

zayıflaması, ulus üstü ve ulus altı bölgesel ve yerel birimlerin ya da unsurların öne<br />

çıkması, bilgi toplumunun elit ve dar bir çevreye sıkıĢmasına karĢın tüketim toplumu<br />

anlayıĢının olabildiğince yaygınlaĢtırılması gibi geliĢmeler, kentlerin yapılarında da<br />

önemli dönüĢümlere neden olmuĢtur. Bu süreçte, ulus devletler çok uluslu Ģirketlerin<br />

pazarlık edebilmesi açısından aĢırı güçlü olduğundan, neoliberal küresel ekonomik<br />

sistemin temel birimleri olarak kentler ön plana çıkmaktadır (Topal ve Akyazı, 1997:<br />

13). KüreselleĢme; modernleĢme sürecini, yani sanayileĢmesini tamamlamıĢ, Kuzey<br />

Amerika ve Batı Avrupa kentlerinin 1970‟lerde içine düĢtüğü ekonomik darboğazdan<br />

yeni kentsel ekonomiler yaratarak kurtulma sürecidir. Süreç; kapitalizmin yeni<br />

boyutlar çerçevesinde yeniden paketlenmesidir ve küresel kent kapitalizmin tarih<br />

boyunca gördüğü rüyanın vücut bulmuĢ halidir. KüreselleĢme sürecinde kent<br />

mekânında; kapitalizmin bu süreçte gerçekleĢtirmeye çalıĢtığı ekonomik yayılmacılık<br />

anlayıĢı ve bu amaca dönük uygun ortam sağlayan (sağlamaya çalıĢan ve sermayeyi<br />

çekmek için birbiriyle yarıĢan) mekân parçaları ortaya çıkmaktadır (Özkan, 2005:<br />

275). Yüksek kar arayıĢında olan küresel sermayenin farklı mekânlarla kurduğu<br />

ekonomik temelli iliĢki; yerele özgü mekânsal değerlerin ve farklılıkların<br />

aĢındırılmasına neden olmakta ve farklılıkların ekonomik determinist bir tavırla<br />

yeniden kurulmasını içermektedir. Küresel sermaye mekânı, kendi koĢullarına ve<br />

örgütlenmesine zemin hazırlayan, bu nedenle de emek ya da makine gibi bir üretim<br />

aracından farklı görülmeyen ve karını maksimize etmesine imkân sağlayan bir araç<br />

olarak görmektedir (Yırtıcı, 2005: 127).<br />

KüreselleĢme; malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbest bir<br />

biçimde hızlı ve büyük hacimlerle dolaĢabildiği sınır aĢan faaliyetlerin sayısının<br />

arttığı ve sınır aĢan ticari, politik, kültürel ve bilimsel ağların yaygınlaĢtığı bir


101<br />

duruma iĢaret etmektedir. KüreselleĢmenin bir baĢka belirgin özelliği de iletiĢim<br />

hızının ve hacminin, ulaĢım altyapısının ve ulaĢım ağlarının kapsamının, ulaĢım<br />

hızının bugüne kadar görülmemiĢ oranda artmıĢ olmasıdır. Bu ağda küresel kentler,<br />

küresel sistemin iĢleyiĢini sağlayan önemli bağlantı noktalarıdır. KüreselleĢen bir<br />

dünyada kentlerin bu konumu, onları ulus devletlerin önüne geçirmiĢ ya da onlardan<br />

daha etkin ve iĢlevsel bir rol oynar duruma getirmiĢtir (Doğan, 2009: 227).<br />

Neoliberal küreselleĢme ile birlikte hareket serbestîsi kazanan sermaye, günümüzde<br />

merkezi-yerel yönetimlerle ortak hareket ederek karına kar katabileceği mekânlara<br />

yerleĢebilmek için yasal zemin kurmaya çalıĢmaktadır. Kentlere yoğun müdahaleyi<br />

içeren yeni yasa ve yönetmeliklere bakıldığında da, her ne pahasına olursa olsun<br />

küresel sermayeye eklemlenmeye çalıĢan devlet politikaları karĢımıza çıkmaktadır<br />

(Altınörs Çırak ve Yörür, 2006: 80). Kentler arasında ortaya çıkan rekabette,<br />

sermaye açısından bir kentin sağladığı küçük avantajlar bile oldukça önemli bir yer<br />

tutmaktadır (Tekeli, 1999: 221). Sermayenin kentlere yönelmesi ve kalıcı olması<br />

açısından merkezi ve yerel yönetimler de kentleri sermaye açısından cazip kılmak<br />

adına uygulamaları hayata geçirmektedirler (Akgün ve Karademir, 2007: 175).<br />

Günümüzde ekonominin coğrafyası, büyük metropoller ile bu metropollerin<br />

bulundukları bölgeler etrafında örgütlenmektedir. Teknolojik güç, son derece<br />

uzmanlaĢmıĢ hizmetler, zenginlikler ve insanlar 20-25 metropolden oluĢan ve dünya<br />

çapında bir ağ meydana getiren sınırlı sayıda merkezde toplanmaktadır.<br />

KüreselleĢme bu metropoller arasındaki iliĢkileri o kadar yoğunlaĢtırmıĢtır ki,<br />

günümüzde dünya ekonomisine yön veren büyük bir kentsel sistemden bahsetmek<br />

mümkün hale gelmiĢtir (TÜSĠAD, 2001: 58). Küresel kentlerin ortaya çıkıĢı yeni bir<br />

küresel ekonominin ortaya çıkıĢıyla açıklanmaktadır. KüreselleĢmenin, dünya<br />

ekonomisinin karĢı konulamaz piyasa güçleri tarafından yeniden yapılandırılması ve<br />

teknolojideki geliĢmelere bağlı olarak gerçekleĢtiği ve bu küreselleĢmenin yeni,<br />

kaçınılmaz ve karĢı konulamaz olduğu varsayılmaktadır. Küresel ekonominin yeni<br />

organizasyonu, sanayinin özellikle geliĢmiĢ ülkelerden geliĢmekte olan ülkelere<br />

desantralizasyonu, finansal aktiviteler ile hizmet sektörünün küresel ölçekte<br />

geniĢlemesini sağlamaktadır. Buna paralel olarak, üretimin ve finansal piyasaların<br />

küresel ölçekte geniĢleyen ağının kontrol ve yönetim ihtiyacının, küresel kentleri<br />

oluĢturduğu ileri sürülmektedir (Öktem, 2006: 54). Günümüzün hâkim görüĢü olan


102<br />

neoliberal küreselleĢme söylemi, ulus devletin artık egemenliğini yitirdiğini ve<br />

küresel ekonominin, ulus devlet sınırları içinde değil yeni bir mekânsal mantıkla<br />

organize edildiğini ileri sürmektedir. Bu anlayıĢa göre; küresel ekonominin kalbinin<br />

attığı, küresel ekonominin kontrol edildiği yönetim ve organizasyon merkezleri artık<br />

küresel kentlerdir. Uluslararası sermayenin ve küresel ekonominin yönetim, kontrol<br />

ve organizasyon merkezleri olarak küresel kentler tanımlanırken, bu tanıma paralel<br />

olarak küresel kent söylemi, küresel kapitalizm sahnesinde yer almak isteyen kentler<br />

için etkili bir politik söylem ve kentsel politika olarak benimsenmektedir (Öktem,<br />

2006: 57; MocoĢ, 2009: 33).<br />

Küresel kent kavramı, dünya kentlerinin 1980‟li yıllarla birlikte yeni<br />

uluslararası iĢbölümü içinde değiĢen rolünü ifade etmek için geliĢtirilmiĢtir. Küresel<br />

kentler; sermaye, para, mal, iĢgücü ve bilgi akıĢının örgütlenmiĢ kavĢakları olarak,<br />

küresel sermayenin üs ve kontrol merkezi durumundadırlar (Wedel, 2001: 66;<br />

Eraydın, 2001: 375; Scott, 2004: 26; Tekeli, 1999: 224; Harvey, 2008a: 87). Bu<br />

kentler aynı zamanda telekomünikasyon merkezleri, hava limanları ve sabit iletiĢim<br />

link sistemleri ile donatılmıĢ, geniĢ bir finansal, hukuki, ticari ve altyapı hizmetleri<br />

ağına sahip merkezlerdir (Harvey, 1999: 329). Küresel kentler; bütünsel kapitalist<br />

iliĢkilerin, güç iliĢkilerinin ve buna bağlı olarak ekonomik, politik ve kültürel<br />

iliĢkilerin kontrol edildiği merkezler olarak da tanımlanabilmektedir (Ercan, 1996:<br />

68-69). Küresel kentler; hızlı, akıĢkan ve hacimli sermayenin karar ve kontrol<br />

merkezi durumundadırlar. Mümkün olduğunca üretim etkinliklerinden uzaklaĢmakta,<br />

üst düzey hizmet sektörünün yoğunlaĢtığı mekânlar haline gelmekte ve etkilenen<br />

değil etkileyen merkezler olarak kentlerarası kademelenmede ayrıcalıklı konum elde<br />

etmektedirler. Ayrıca mal, para ve imaj döngüsünü küresel düzeyde denetlemekte,<br />

yönetmekte ve yönlendirmektedirler (Hacısalihoğlu, 2001: 88). Önceleri ulusdevletler<br />

aracılığı ile gerçekleĢtirilen sermaye, mal, hizmet ve bilgi akıĢları artık<br />

kentler aracılığı ile gerçekleĢtirilmektedir. Günümüzde dünyada sermaye, mal ve<br />

bilgi akıĢına yön veren belirli büyük kentler (Tokyo, Londra, New York, Rotterdam,<br />

Frankfurt vb.) söz konusudur. Bu kentlerde verilen kararlar, dünya ekonomisine ve<br />

dolaylı olarak siyasal yapısına yön vermektedirler (Pustu, 2006: 146).<br />

Küresel kenti ele alan çalıĢmalar incelendiğinde genel olarak Ģu özelliklerin<br />

öne çıktığı görülmektedir:


103<br />

- Küresel kentler, dünya ölçeğinde süregelen finansal iĢlemlerin, ticari ve<br />

ekonomik değiĢimlerin yoğunlaĢtığı merkezlerdir.<br />

- Küresel kentler, küresel ekonominin komuta merkezleridir.<br />

- Küresel kentler, hizmet sektörü ağırlıklı, esnek, kolay hareket edebilir ve<br />

akıĢkan bir ekonomiye sahiptirler.<br />

- Mülkiyet, ticaret, sermaye ve emek hareketleri küreselleĢmiĢtir.<br />

- Küresel kentlerde, küresel ekonomi açısından önemli kabul edilen mal ve<br />

hizmet üretimleri yoğun bir biçimde gerçekleĢtirilmektedir.<br />

- Küresel sermayenin, küresel kentlerin, özellikle New York, Londra, Paris,<br />

Tokyo gibi merkez kapitalist ülke kentleriyle ve birbirleriyle bağını<br />

sağlamadaki rolü büyüktür.<br />

- Küresel kentlerde çok uluslu Ģirketlerin ve uluslararası kurumların yönetim<br />

merkezleri yoğunlaĢmıĢtır.<br />

- Küresel sermaye çevrelerinin kentin mekânsal dönüĢümünde çok önemli<br />

etkileri vardır.<br />

- Kentsel hizmetlerin sunumu küresel rekabete açıktır.<br />

- Küresel kent çok daha geniĢ bir mekâna yayıldığı için otomobil bağımlılığı<br />

artmıĢtır. Bu süreç en önemli küresel ekonomik güçler arasında yer alan<br />

petro-kimya ve otomobil üretici ve dağıtıcılarınca da desteklenmektedir.<br />

- Küresel kent ekonomisinde bilgi ve teknoloji yoğun, yüksek ücretli sektörler<br />

ile bu sektörlere hizmet üreten düĢük ücretli (tezgâhtarlık, garsonluk,<br />

temizlikçilik vb.) iĢler arasında, sosyokültürel yapıya ve mekânsal yerleĢime<br />

de yansıyan bir ikili yapılanma vardır.<br />

- Küresel kentler, küresel ulaĢım açısından çok önemli bir konuma sahiptirler<br />

ve küresel ulaĢım ağı merkezidirler.<br />

- Ġnsan ve aile iliĢkilerinde ve biçimlerinde, sanal mekânın egemen hale<br />

geldiği ve bu iliĢkileri dönüĢtürdüğü görülmektedir. Görüntülü iletiĢim,<br />

“facebook”, e-mail ve görsel medya programları gibi yöntemler, insan ve<br />

aile iliĢkilerini de dönüĢtürmüĢtür.


104<br />

- Sınıflar arası mekânsal, toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel ayrıĢmıĢlık<br />

ve kutuplaĢmalar belirginleĢmiĢtir.<br />

- Kamusal alan kullanımında, küresel kentlerin artan tüketim toplumu<br />

özellikleri nedeniyle, ticari mekânlar ve alıĢveriĢ merkezleri öne<br />

çıkmaktadır. Parklar, kent sokakları gibi klasik kent mekânları sistem dıĢına<br />

itilmiĢlerle ya da düĢmüĢlerle suçluların yaĢam alanına dönüĢmüĢtür. Bu<br />

nedenle, güvenlik hizmetlerinin önemi artmıĢtır. (Gül, 2006: 1225;<br />

Friedman 1986‟dan aktaran Ercan, 1996: 68; Short, 1996: 68-71; Sassen,<br />

1996: 23; Sassen, 1998: 478).<br />

Küresel kent kavramını kullananlar kentlerde sunulan hizmetlerin boyutlarını<br />

araĢtırıp, bu hizmetlere göre kentlerin düzeyini saptamaktadırlar. Örneğin New York,<br />

Londra ve Tokyo‟nun küresellikleri tartıĢma konusu bile yapılmamakta ve<br />

hiyerarĢinin en üstünde bu kentler yer almaktadır. Bu kentlerin ardından Frankfurt,<br />

Paris, Seul, Hong Kong, Chicago, San Francisco, Sao Paolo gibi kentler<br />

sıralanmaktadır. Genel olarak tüm dünya göz önünde bulundurulduğunda ise en fazla<br />

20-25 küresel kent sayılabileceği görülmektedir (Keyder, 2004: 105; 1992: 84).<br />

Dünya kenti kategorisinde sayılan kent sayısı çok fazla olmamakla birlikte, sözü<br />

edilen bu kentlerin ortak özelliklerinin, arkalarında güçlü bir emperyalist geçmiĢ ve<br />

aĢırı sermaye birikiminin bulunması (Doğan, 2005b: 25) olduğu ifade edilmektedir.<br />

Günümüzde küresel sermaye, ticari mal ve ürünlerde, döviz kurları, borçlar vb<br />

üzerinde spekülasyon yaparak, paradan para kazanmaya yönelik üretim dıĢı<br />

etkinlikleri gerçekleĢtirmektedir. Bu doğrultuda dıĢa açık sermaye piyasaları<br />

spekülatif etkinliğin araçları olmaktadır. Küresel sermaye bir ülkeye girdiğinde<br />

geçici bir refah ortaya çıkmakta ancak ülkeden çekildiğinde yıkımlara neden<br />

olmaktadır. Sermayenin üretime yönelik etkinliklerden çok bu tarz giriĢimlere<br />

yönelmesi, sermaye birikiminin genel dinamikleri üzerinde etkili olmaktadır. Bu<br />

süreçte siyasi-ekonomik güç, sermaye fazlalıklarına sahip olan ABD ve diğer Batılı<br />

kapitalist ülke kentlerinde toplanmaktadır. Bu kentler (New York, Tokyo, Londra,<br />

Paris, Frankfurt vb) küresel mali piyasalara yön vermekte ve küresel kentler<br />

hiyerarĢisinin en üstünde konumlanmaktadırlar (Hacısalihoğlu, 2000: 118-119;<br />

Harvey, 2008b: 110-111,112).


105<br />

Kentler özellikle de dünya kentleri, küresel dönüĢümler ile toplumların<br />

görece durağan özellikleri arasında oluĢan çatıĢmaların en yoğun görüldüğü<br />

alanlardır. Kentler küreselleĢmenin kendileri için tanımladığı yeni roller<br />

doğrultusunda çok yönlü ve hızlı bir biçimde dönüĢmektedir. Bu dönüĢümü oluĢturan<br />

ve hızlandıran faktörler de küresel akıĢlar olmaktadır. Sermaye, insan, bilgi, imaj,<br />

mal ve teknoloji akıĢlarının tamamının ya da bir kısmının bir kente yönelmesi farklı<br />

sonuçları ortaya çıkarabilmektedir. Ancak bu akıĢların temel etkisi öncelikle yeni<br />

birikim rejimi çerçevesinde ekonomi ve yönetim alanlarında yeniden yapılanmaların<br />

ortaya çıkması Ģeklinde olmaktadır (Yalçıntan, 2000b: 217-218).<br />

Neoliberal küreselleĢmenin etkisini arttırdığı ve bilgi toplumuna geçiĢin hız<br />

kazandığı günümüz dünyasında insan-mekân iliĢkisi de değiĢmektedir. Sanayi<br />

toplumunda yerler mekânı söz konusuyken, günümüz toplumlarında akımlar mekânı<br />

söz konusudur. Akımlardan kast edilen bilgi, semboller, mal, kapital, teknoloji vb<br />

alanlarda yaĢanan hareketliliklerdir ve günümüz mekân örgütlenmesi de bu akımların<br />

mantığına göre Ģekillenmektedir (Tekeli, 2008: 182). KüreselleĢen dünyada mekân<br />

örgütlenmeleri akımlara göre Ģekillenirken, kentsel mekânların önemi ve bu<br />

mekânlara yönelik talepler de yine bu akımların yönelimlerine bağlı olarak<br />

oluĢmaktadır. Yani akımların bir kentsel mekâna yönelim hız ve yoğunluğu,<br />

kentlerin diğer kentlere göre konumunu da Ģekillendirmektedir. Günümüzde akımlar<br />

mekânı içinde yer alan kentler siyasal, ekonomik, sosyal, askeri vb tüm alanlarda<br />

dünyaya etkide bulunurken, yerler mekânı halindeki sanayi ve tarım toplumu<br />

özelliklerini taĢıyan kentsel mekânlar, bu süreçte edilgen bir konumda<br />

bulunmaktadırlar. KüreselleĢen dünyada yeni bir yerleĢme yapısı da ortaya<br />

çıkmaktadır. ĠletiĢim araçlarının geliĢmesi ve üretim teknolojisi, üretim<br />

faaliyetlerinin sanayi toplumuna göre desantralizasyonuna olanak sağlarken, karar ve<br />

denetim faaliyetleri daha da merkezileĢmektedir. KüreselleĢen dünyanın karar ve<br />

denetim fonksiyonları uluslaraĢırı bir mekânı ortaya çıkarmaktadır. Bu mekânı<br />

birbirleriyle iletiĢim ve diğer iliĢki ağlarıyla sıkı sıkıya bağlanarak, genel anlamda<br />

dünya kenti ya da küresel kent Ģeklinde adlandırılabilecek kentler oluĢturmaktadır.<br />

Bu bir akımlar mekânıdır ve dünyanın göreli olarak küçük bir kısmını kapsamaktadır<br />

(Tekeli, 2008: 184). Dünya genelinde oldukça az sayıda kent küresel olarak


106<br />

nitelendirilirken; diğer kentlerin de gerekli yatırımlar yapılarak küresel kentler ağına<br />

dahil olabilecekleri ifade edilmektedir.<br />

Küresel kentlerin en önemli özelliği; çokuluslu sermayenin toplandığı,<br />

düĢünce, karar ve örgütlenme üreten merkezler olmaları ve küresel sermaye ve<br />

aktörlerine hitap eden iĢ ve yaĢam alanlarıyla gerekli altyapıya sahip olmaları<br />

Ģeklinde ifade edilmektedir. Günümüzde az sayıda kent küresel kent statüsünde yer<br />

alırken; henüz bu gruba dâhil edilmeyen kentlerin de sermaye açısından gerekli<br />

olduğu düĢünülen yatırım ve iĢ alanlarını yaratması ve altyapı hizmetlerini sunması<br />

durumunda, küresel kentler ağına dâhil olabilecekleri vurgulanmaktadır. Yakın<br />

dönemde birçok ülkede merkezi ve yerel yönetimler, küresel süreçlere<br />

eklemlenebilmek ve etkin birer aktör olabilmek adına sermaye açısından cazip<br />

olacağını düĢündükleri kentlerini küresel kent yapmak adına politikalar üretmekte ve<br />

projeler geliĢtirmektedirler. Bu doğrultuda kentleri yönetenler ve hatta kentler<br />

arasında sermayeyi çekmek, küresel anlamda bir finans, kültür, turizm, ticaret<br />

merkezi olabilmek adına bir rekabet söz konusu olmaktadır. Bu rekabet çerçevesinde<br />

kentler yeniden yapılandırılmakta ve küresel anlamda cazip birer iĢ ve yaĢam<br />

merkezi olabilmek adına, yarıĢan kentler konumuna gelmektedirler. YarıĢan<br />

kentlerin en önemli aracı olarak da; küresel aktörlere hitap edecek iĢ ve yaĢam<br />

alanlarını oluĢturma odaklı olarak geliĢtirilen kentsel dönüĢüm projeleri<br />

gösterilmektedir. Bir diğer ifade ile kentsel dönüĢüm uygulamaları ve bu<br />

uygulamalardan elde edilecek baĢarılar, kentler arası rekabette avantaj sağlayan<br />

faktörler olarak değerlendirilmektedir. Ekonomik, siyasal, teknolojik, kültürel ve<br />

yönetsel anlamda etkin bir güç olmak ve bu alanlara yön veren küresel kentler ağına<br />

dahil olabilmek için gerekli iĢ ve yaĢam alanlarının yaratılmasını sağlayacak adım<br />

olarak görülen kentsel dönüĢüm projeleri, günümüzde geliĢmiĢ ya da geliĢmekte olan<br />

tüm ülkelerde hakim kentsel politika olarak hayata geçirilmekte ve kentler arası<br />

yarıĢta bu projelere büyük önem atfedilmektedir.<br />

3.6. YarıĢan Kentler<br />

1980‟li yıllardan önce ekonomik rekabetin mekânsal ekseni, ulusal ve<br />

bölgesel ekonomileri birbirine düĢürürken; 1990‟lara gelindiğinde rekabetin coğrafi<br />

ekseni küresel ekonomi içinde kentleri birbiriyle yarıĢır hale getirmiĢtir. Bu yarıĢ


107<br />

sadece sanayi yatırımını çekmek ve tutmak açısından değil; küresel sermayeyi<br />

çekmek, kentleri ikamet ve turizm merkezi yapmak açısından da gerçekleĢmektedir<br />

(Smith, 2006: 26). Yönetim sisteminin, yarıĢmacı bir geliĢme anlayıĢı doğrultusunda<br />

yeni politika arayıĢlarına girmesi ve yeniden yapılandırılması sürecinde, küresel<br />

yarıĢta en yüksek avantajları sağlayabilecek yerel ölçeğin belirlenmesinin oldukça<br />

önemli olduğu ileri sürülmektedir. Küresel yarıĢın temel yerel birimi olarak da kendi<br />

kaderini belirleyen kentler ön plana çıkarılmaktadır (Sökmen, 2002: 600).<br />

KüreselleĢme sürecinde ulus devletin etkinlik alanlarının daraltılması ve<br />

neoliberal politikaların yaygınlık kazanmasıyla birlikte, kent kavramı da değiĢime<br />

uğramıĢ ve sermayenin yeniden üretiminin mekânı haline gelmiĢtir. Bu dönemde<br />

kentler; sermayenin yeni çekim alanı olmuĢ, kentler ve kent yöneticileri yerelliklerini<br />

sermaye açısından çekici kılabilme çabasına giriĢmiĢlerdir. Bu çabalar, kentlerin<br />

özgün ve çekici kılınması adına yeni düzenlemelere gidilmesi, üretken sanayinin<br />

kentlerden uzaklaĢtırılarak kentlerin finans ve hizmet merkezi durumuna getirilmesi<br />

Ģeklinde hayata geçirilmiĢ; bu süreçte sermayenin akıĢ noktaları olan küresel kentler<br />

yükseliĢe geçmiĢ ve kentler arasında küresel anlamda bir yarıĢ baĢlamıĢtır (Sert vd,<br />

2005: 102).<br />

Günümüzde kentler finansal sermaye akıĢları ile karĢı karĢıyadırlar. Dünya<br />

genelinde sürekli dolanan akıĢkan sermaye, kar beklentileriyle belirli mekânlarda<br />

belirli sürelerde kalarak kentin mekânsal, sosyal ve ekonomik yapısında değiĢimler<br />

yaĢanmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla kentler ve kent yönetimleri, akıĢkan<br />

sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek adına, bir yandan diğer kentlerle rekabete<br />

giriĢirken bir yandan da sermaye lehine uygulamalara yönelmektedirler (Akın, 2000:<br />

142). KüreselleĢme sürecinin mekân örgütlenmesini ġengül Ģu Ģekilde ele<br />

almaktadır: Üretimin giderek küreselleĢmesi karĢısında ulus devletlerin etkinliği<br />

giderek azalmakta ve sermaye yatırıma yöneleceği mekân seçimlerinde yerel<br />

birimlerle temasa geçmektedir. Bu süreçte sermaye kendisi için en düĢük maliyetleri<br />

sağlayan yerel birime yatırım yapmaktadır. Bu nedenle yerel birimler, en düĢük<br />

iĢgücü maliyeti, altyapı vb tüm özendirici mekanizmaları devreye sokarak, sermayeyi<br />

kendi yerelliklerine çekmeye çalıĢmaktadırlar (ġengül, 2000c: 76). Yerel birimler<br />

açısından bunun anlamı birbirleriyle yarıĢmak olmaktadır. Bir diğer ifade ile<br />

küreselleĢme sürecinde kentler, kendi genel çıkarları için etkinliklere giren aktörler


108<br />

durumuna getirilmekte ve küresel sermayeyi çekebilmek için bir yarıĢma ortamına<br />

sürüklenmektedirler (ġengül, 2000c: 76; 2000a: 134-135; Keskinok, 2000: 90,93;<br />

Sökmen, 2000: 96; Göçer, 2000: 120; Hacısalihoğlu, 2000: 101-102; Cihangir<br />

Çamur, 2002: 662).<br />

Kentlerin sermayeyi çekmede kendi adlarına giriĢimci olarak yarıĢmaları için<br />

genel olarak dört neden ileri sürülmektedir:<br />

- Kentler, küresel iĢbölümünde belirli fonksiyonlara sahip olmak için<br />

yarıĢmaktadır. Pazarları harekete geçirmede kentlerin sunabildiği olanaklar,<br />

kentlerden talep edilenlerden daha önemli konumdadır. Bu nedenle, yere ve<br />

kaynaklara dayalı üstünlükler dıĢında yeniliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu<br />

doğrultuda kentler; sermaye açısından çekici olabilmek için fiziksel, sosyal<br />

ve altyapı yatırımları yoluyla üstünlükler elde etmeye çalıĢmaktadır.<br />

- Kentler arasında maksimum tüketiciyi çekme konusunda bir yarıĢ<br />

yaĢanmaktadır. Bu doğrultuda yapılan yatırımlar, kentlerin yaĢam kalitesini<br />

arttırmaya odaklanmaktadır. Kentlere yeni bir imaj kazandırılmaya<br />

çalıĢılmakta, alıĢveriĢ merkezleri, marinalar, eğlence merkezleri, lüks konut<br />

alanları vb yerler yaratılarak kentler yenilikçi, yaratıcı ve heyecan verici<br />

hale getirilmeye çalıĢılmaktadır.<br />

- Finans, yönetim, bilgi toplama ve iĢleme faaliyetlerinin kumanda ve kontrol<br />

iĢlevleri için kentler arasında bir rekabet yaĢanmaktadır.<br />

- Kentler arasında giderek artan rekabet; kent yöneticilerini, kenti fiziksel ve<br />

sosyal çekim merkezleri haline getirme ve sermaye açısından daha iyi iĢ ve<br />

yatırım olanakları yaratma konusunda çaba göstermeye yöneltmektedir<br />

(Harvey 1989‟dan aktaran Çıracı, 1993: 57-58).<br />

Kent yöneticileri günümüzde olumlu ve yüksek kaliteli bir yer imgesi<br />

yaratmaya çalıĢmakta ve bu doğrultuda kentsel projeler geliĢtirmektedirler.<br />

1970‟lerden sonra, geliĢmiĢ kapitalist ülke kentlerinde yaĢanan sanayisizleĢme ve<br />

yeniden yapılanma sonrasında ortaya çıkan finans, tüketim ve eğlence merkezi<br />

konumundaki kentlerin birbirleriyle yarıĢması süreci, günümüzde geliĢmekte olan<br />

ülke kentlerinde de yaĢanmaktadır. Kentler arası rekabet ve kentsel giriĢimcilik


109<br />

sürecinde, kente sermaye ve yatırım çekebilmek, imaj kazandırmak ve kentleri<br />

küresel anlamda cazip birer mekânsal ölçek konumuna getirebilmek için kentleri<br />

yönetenler yoğun çaba sarf etmektedirler (Harvey, 1999: 115-116). Bu doğrultuda;<br />

emek denetimi, iĢgücü vasfını arttırma, altyapı sağlama, vergi politikası, devlet<br />

düzenlemesi, kentsel alanların yeniden yapılandırılması gibi stratejiler, kentlerin<br />

sermayeye pazarlanmasına olanak sağlayacak uygulamalar olarak görülmektedir<br />

(Harvey, 1999: 329).<br />

1980 sonrası dönemde neoliberal anlayıĢ doğrultusunda oluĢturulan kentsel<br />

politikalar; yarıĢmacılığın güçlendirilmesi, kentlerin pazarlanması ve birer ekonomik<br />

birim olarak ele alınması üzerine kurgulanmıĢtır. Sermayenin küreselleĢtiği bu<br />

dönemde, yatırımcı sermayenin mekânsal sınırlamalar istemediği, merkezi ve yerel<br />

yönetimlerin bu süreçte temel görevinin sermayeye engel olabileceği düĢünülen tüm<br />

oluĢumları ortadan kaldırmak olduğu görüĢü, kentsel politikaları etkileyen bir<br />

geliĢme olmuĢtur (Öktem, 2007: 84). Kentler hiyerarĢisinde üst konumda bulunan<br />

kentlerde küresel ölçekte iĢlev gören hizmetler sektörü ön plana çıkmaktadır. Bu<br />

sektörlerin müĢterileri, sadece yerel ya da ulusal ekonomi kökenli olmadığı gibi;<br />

çalıĢanları da kalifiye ve küresel standartlarda bilgi ve formasyonu olan<br />

elemanlardan oluĢmaktadır. Bunlara bağlı olarak o kıstaslarda hizmet veren ticaret,<br />

eğlence, dinlenme ve konut sektörleri geliĢmektedir. Dünyaya yönelikliğin ve küresel<br />

düzeyde hizmet vermenin bir parçası olarak, tüm iletiĢim ağları, havaalanları ve<br />

telekomünikasyon ileri standartlardan oluĢturulmakta, beĢ yıldızlı oteller<br />

kurulmaktadır. Bu hizmetler baĢarıyla yerine getirildiği takdirde küresel Ģirketler,<br />

bankalar, sigorta Ģirketleri, hukuk ve muhasebe firmaları, reklamcılar ve<br />

araĢtırmacıların buralarda Ģube açacağı, sermayenin ihtiyaçlarının karĢılanacağı ve<br />

kentlerin cazip hale geleceği öngörülmekte (Keyder, 2004: 104-105; 1992: 84) ve bu<br />

yönde yatırımlar yapılmaktadır.<br />

Günümüz kentlerinde bu yatırımların yapılabilmesine olanak sağlayacak<br />

kentsel mekânların yaratılabilmesi açısından kentsel dönüĢüm projeleri<br />

hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. YarıĢmacı yerellikler söylemi ve ulusal<br />

kalkınmanın yolunun yerel üzerinden gerçekleĢebileceği anlayıĢıyla, önlerine küresel<br />

kent olma hedefi konmuĢ olan kentlerde finans, iletiĢim ve ulaĢıma iliĢkin altyapı ile<br />

uluslararası standartta barınma, konaklama ve eğlence altyapısını geliĢtirmeye


110<br />

çalıĢan projeler birbiri ardına hayata geçirilmeye baĢlamıĢtır. Küresel kentler ağına<br />

dahil olabilmek adına, birbirleriyle kıyasıya bir rekabet halinde olan küresel kent<br />

olma adayı kentler; gökdelenler, plazalar, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks konut<br />

alanları, kongre ve sergi sarayları vb yapılarla doldurulmaya baĢlanmıĢtır. Tüm bu<br />

yapıların inĢa edilebilmesi için gerekli kentsel arsa stoku bulunmayan kentlerde,<br />

yatırım alanlarını yaratabilmenin temel aracı olarak kentsel dönüĢüm projeleri<br />

geliĢtirilmektedir. Bir diğer ifade ile, kentleri küresel kent statüsüne kavuĢturabilme<br />

adına gerekli yatırımların önünü açacak etken, kentsel dönüĢüm projeleri olmakta ve<br />

kentsel dönüĢüm projeleri ile kentler makyajlanarak, küresel sermaye açısından cazip<br />

kılınmaya çalıĢılmaktadır. Kentlerin küresel sermaye ve aktörlerini çekebilecek yeni<br />

formlara sokulması ve adeta baĢtan yaratılması ise; kentleri pazarlanabilen birer olgu<br />

konumuna getirmektedir. Bu pazarlamanın temel kaynağını da kentsel dönüĢüm<br />

projeleri oluĢturmaktadır.<br />

3.7.Küresel YarıĢta Pazarlanan Mekânlar: Meta Kentler<br />

Kapitalizm; temel hedefi olan sonsuz sermaye birikimini gerçekleĢtirebilmek<br />

ve bu birikimin devamlılığını sağlayabilmek için geniĢlemek zorunda olan bir<br />

sistemdir. Bu sistemde dünya ekonomisi, sermaye sınırsızca birikebilsin diye her Ģeyi<br />

metalaĢtırma yoluna girmiĢtir (Wallerstein, 2000: 90-91). KüreselleĢme sürecinde<br />

sıklıkla dile getirilen yerelleĢme eğilimiyle; yerellikler, mekânsal farklılıklarını ve<br />

olanaklarını kullanarak, ulusal/küresel sermayeyi kendisine çekmeye çalıĢan salt bir<br />

ekonomik birim olarak görülmektedir (Doğan, 2005b: 24).<br />

KüreselleĢme sürecinin ulus devletleri zayıflattığı ve sermayenin sınır<br />

tanımaksızın hızla yayıldığı günümüzde kentler, anlamlı birer ekonomik birim olarak<br />

yeni kimlikler kazanmaktadır. Sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek, küresel<br />

kentler arasında yer edinebilmek için adeta yarıĢılan bir ortamda, kentlerin<br />

kendilerine yer bulabilmelerinin temel Ģartı, tüm kaynaklarını harekete<br />

geçirebilmeleridir (ġengül, 2004: 76; ġengül, 2000a: 245). Her dönemde hem<br />

ekonomik hem de politik nitelik taĢıyan mekân, küreselleĢme sürecinde daha da<br />

metalaĢmıĢ ve politize olmuĢtur. Günümüzün küreselleĢme sürecine eklemlenmek<br />

isteyen kenti, tüketim toplumunun mekânı olma özelliği taĢımaktadır. Binlerce yıldır<br />

değiĢen ancak sürekliliği de olan kent, günümüzde benzeri görülmemiĢ biçimde


111<br />

dönüĢmekte, insancıllaĢtırılmaktan çok makineleĢtirilmekte ve metalaĢtırılmaktadır<br />

(ÇavuĢoğlu, 2000: 123).<br />

Küresel sermayeyi çekebilmek, bir ülkede yatırım ve üretim yapmasını<br />

dolayısıyla da istihdam yaratmasını sağlamak için, yeni politikalar geliĢtirilmesi<br />

gerektiği ve bu politikaların temel amacının da sermayeyi cezp etmek olması<br />

gerektiği ileri sürülmektedir. Bu anlayıĢa göre; her an her istediği yere gidebilen<br />

sermaye, kendisine cazip koĢulları sunabilen seçenekleri tercih edecektir (Keyder,<br />

2004: 52-53). UlaĢım, iletiĢim ve üretim teknolojilerindeki geliĢmeler, sermayenin<br />

yer seçim tercihlerini geniĢletmiĢtir. AzgeliĢmiĢ ülkeler küresel pazara entegre<br />

olabilmek ve sermayeyi çekebilmek için girdikleri yarıĢta baĢarılı olmak için altyapı<br />

ve lojistik olanaklar sağlama çabasına giriĢmiĢlerdir. Bu çabanın kentsel mekândaki<br />

karĢılığı; özellikle küresel pazarla bağlantılı olan alanlarda iyi bir telekomünikasyon<br />

ağı, geliĢmiĢ bir ulaĢım sistemi, havaalanı ve limanlar, sanayi bölgeleri, serbest<br />

ticaret bölgeleri, çok merkezli ofisler, alıĢveriĢ merkezleri lüks oteller ve konut<br />

alanlarının oluĢturulmasıdır (IĢık, 1993: 32; Kaygalak, 2009: 58-59; Öğdül, 2005:<br />

310; MocoĢ, 2009: 33-34).<br />

Neoliberal küreselleĢme ile birlikte sermaye yeniden yapılandırılırken,<br />

kentlerde de benzer bir yeniden yapılanma söz konusu olmaktadır. Bu yeniden<br />

yapılanma sürecinde kent; kendi rekabetçiliğini arttırabilmek için giriĢimci<br />

faaliyetler üstlenmeyi gerektirecek biçimde, ekonomik, siyasi ve kültürel bir varlık<br />

olarak yeniden yapılandırılmaktadır (Jessop, 2005: 399-400). Bu doğrultuda kent<br />

yöneticileri, küresel sermaye, turist ve hizmet akıĢını kentlerine çekebilmek için<br />

yasal ve yönetsel anlamda sermaye açısından kentleri cazip kılacak uygulamaları<br />

hayata geçirmektedirler (Bıçkı, 2006: 483). 1980‟lerle birlikte sermayenin küresel<br />

hareketliliğinin artmasına paralel olarak, yereli cazip hale getirmek ve bu amaca<br />

hizmet edecek Ģekilde altyapı, iĢgücü iliĢkileri, çevre kontrolü ve vergi politikalarının<br />

düzenlenmesi önemli hale gelmiĢtir. Bilgi, para, mal ve insan akımlarında mekânsal<br />

engellerin azalması, yerelin kalitesinin önemini arttırmıĢ ve kentler arasında bir<br />

rekabet yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Sermayenin yer seçim kararlarında pazara ve<br />

hammaddeye uzaklık önemsizleĢirken, küresel sermayeyi çekme açısından yereldeki<br />

kurumsal, fiziksel ve altyapısal özellikler ön plana çıkmaya baĢlamıĢtır (Çıracı, 1993:<br />

57). Günümüzde, her bir yerel birimin kendi kaynak ve potansiyellerini sermayeye


112<br />

sunacağı, birbirleriyle yarıĢan kentlerin ortaya çıktığı bir yerel dünya kurulmaktadır.<br />

Bu süreçte kendisini en iyi pazarlayan kentler ön plana çıkmaktadır (BeĢiktepe,<br />

2007: 51). KüreselleĢmeye uyum sağlayan yerlerin geliĢecekleri, diğerlerinin ise<br />

taĢralaĢacakları söylemleri yaygınlık kazanmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerin<br />

küresel süreçlere eklemlenebilmesinin de bir yandan ekonomik ve teknolojik geliĢme<br />

ağlarına, diğer yandan da kentsel ağlara bağımlı olarak gerçekleĢeceği ileri<br />

sürülmektedir. Böylece, yaratılan yarıĢma ortamında küresel sermayeye en iyi<br />

yatırım olanaklarını, mekânsal ve sosyo-ekonomik faktörleri sunmak, en iyi altyapı,<br />

ulaĢım ve iletiĢim imkânlarını sağlayabilmek adına, kentlerin birer meta gibi<br />

pazarlanmaları söz konusu olmaktadır (Akıncı vd, 2004: 94).<br />

KüreselleĢme sürecinde önem kazanan kentlerin, küreselleĢen ekonomik<br />

iliĢkilere paralel olarak ortaya çıktığı varsayılan küresel kentler ağına nasıl<br />

eklemlenebileceği önemli bir tartıĢma yaratmaktadır (ġengül, 2000b: 113). Yerelin<br />

ekonomik kalkınmanın temel dinamiği ve itici gücü olarak tanımlandığı ve<br />

yerelleĢmenin özendirildiği 1980 sonrası dönemde kent yöneticileri; kentlerini<br />

küresel sermaye açısından cazip hale getirmek adına altyapı yatırımlarına<br />

yönelmiĢler, sermayenin önündeki tüm engelleri kaldırmıĢlar ve yereldeki ucuz<br />

emeği küresel yatırımları çekmek için bir araç olarak kullanmıĢlardır (ġahin, 2001:<br />

663). Kentler, küresel sahnede yer alabilmek adına, kendilerini farklı kılacak bir imaj<br />

oluĢturma, gerek sermayeye gerekse zengin ziyaretçilere cazip gelecek bir mekân<br />

olabilmek adına maliyetli (ekonomik olmaktan çok sosyal yönü daha ağır basan<br />

maliyet) bir yarıĢa girmiĢlerdir. Bu doğrultuda kimi kentler üretim ve teknoloji, kimi<br />

kentler tüketim, finans, eğlence ve kültür merkezleri olarak öne çıkmıĢlardır<br />

(Kaygalak, 2001a: 545). Yeni ekonomik sistemin finans, reklamcılık, yazılım vb<br />

gibi yükte ağır pahada hafif sektörlerini ve bu sektörlerde çalıĢan yüksek kalifiyeli iĢ<br />

gücünü çekmek için kentler arasında bir rekabet ortamı oluĢmuĢtur. Bu rekabet<br />

sürecinde kent merkezleri sosyal ve kültürel çeĢitliliğin, çeĢitlenmiĢ bir eğlence ve<br />

kültür hayatının, iĢ ve alıĢveriĢ merkezlerinin, gökdelenler ve lüks konut alanlarının<br />

kaynağı olarak yeniden yapılandırılmaya baĢlamıĢtır (Gönlügür, 2008: 78).<br />

Günümüzde kentsel sistem üretimden çok; ticaret, finans, eğlence, turizm vb<br />

etkinliklere odaklı bir biçimde örgütlenmektedir. Bu süreçte, bu etkinliklerin düzenli<br />

bir biçimde iĢlemesini sağlayacak bir denetim mekanizması olarak, tüketim ön plana


113<br />

geçmektedir. Yerel yönetimlerin kentlerde yaptığı altyapı yatırımları, hazırladığı<br />

projeler ve ürettiği hizmetler de kente daha fazla sermaye çekebilmek, bu sermayeyi<br />

kalıcı kılabilmek ve kentin bir sermaye birikim aracı olarak korunması iĢlevine<br />

hizmet etmek amaçlı olarak değerlendirilmektedir (Doğan, 2007: 66).<br />

Küresel kentler hiyerarĢisinde kentlerin yerini belirleyen temel unsur, kentin<br />

gösterdiği inisiyatif olmaktadır. Günümüz kentleri bu anlamda daha özerk ve kendi<br />

kaderlerini tayin edebilecek durumdadır. Kentler hiyerarĢisinde üst sıralarda yer<br />

alabilmek için, kentlerin belli bir vizyon oluĢturmaları gerekmekte ve kentler,<br />

kendilerine reklam Ģirketleri tutup vizyonlarını dünyaya duyurmaya çalıĢmaktadırlar.<br />

Küresel faaliyetleri çekebilmek için gerekli altyapıyı, iĢ ve alıĢveriĢ merkezlerini,<br />

konut ve eğlence sektörlerini, havaalanlarını, telekomünikasyon ağlarını<br />

kurmaktadırlar. Bir diğer ifadeyle günümüz kentleri, küresel yarıĢta etkin olabilmek<br />

için dünya pazarına çıkmıĢ birer Ģirket gibi hareket etmektedirler (Keyder, 2004:<br />

106; 1992: 84).<br />

KüreselleĢme sürecinde çeĢitli kentler ve bölgeler, küresel sermayeyi<br />

çekebilmek için yerel özelliklerini ve avantajlarını kullanma çabası içine girmektedir.<br />

Bu avantajlar; ucuz iĢgücü, hammadde, üretim Ģatları, teĢvikler, enerji ve vergi<br />

indirimleri gibi pasif araçlar olabildiği gibi esnek üretim olanakları, vasıflı iĢgücü<br />

potansiyeli, yerel özgünlükler, sosyal kapital ve örtük bilgi de olabilmektedir.<br />

Sermayeyi kente çekebilmek ve kalıcı olmasını sağlayabilmek için, uygun üretim ve<br />

istihdam koĢullarının sağlanması ve buna yönelik altyapının sağlanması kadar, özgün<br />

bir kent kimliğinin pazarlanması da önem taĢımaktadır (Sert vd, 2005: 103).<br />

Kentlerin yaĢanabilirliğini sağlayan en önemli etken olarak altyapı<br />

gösterilmektedir. Kent altyapısı kısaca belirtmek gerekirse; “kentlilerin yaĢamlarını<br />

sürdürebilmeleri için gerekli sosyal, kültürel, ekonomik, barınma ve yaĢama<br />

ihtiyaçlarına cevap veren kuruluĢlar ve mühendislik yapılar” Ģeklinde ifade<br />

edilmektedir. Kentin, kentlilere olabilecek en iyi yaĢam kalitesini hangi faktörlerin<br />

nasıl sağlayacağı konusu günümüzde yoğun biçimde tartıĢılmakta, bu doğrultuda<br />

modeller ve sistemler oluĢturularak uygulamalar yapılmaktadır. Bu süreçte kentler,<br />

dünya genelinde yaĢam kalitesi ve diğer benzeri ölçütlere göre incelenip sıraya<br />

konmaktadır. Kentleri yönetenler de bu sıralamada yukarılarda yer alabilmek için


114<br />

uğraĢmakta ve kentlerini pazarlama adına altyapılarını geliĢtirmeye çalıĢmaktadırlar<br />

(Sağlam, 2007: 59). Bu doğrultuda günümüz kentsel projelerinin, kentli için değil<br />

küresel yarıĢta çekici olabilmek için yapıldığı ve kenti pazarlamanın etkin aracı<br />

olduğunu söylemek çok da yanlıĢ olmayacaktır.<br />

Sermaye için istikrarlı bir ortam yaratılması arayıĢı 1990‟ların sonlarına<br />

doğru iyice hız kazanmıĢtır. Bu yöndeki çabalar; reel yatırım için daha istikrarlı,<br />

hukuk açısından daha güvenli, ekonomik açıdan sendika güvencesi ve sosyal<br />

güvenlikten yoksun düĢük ücretli iĢçi gibi kapitalizme elveriĢli ortam yaratmaya<br />

yöneliktir. Bu doğrultuda küresel sermaye serbestçe dolaĢabileceği ortam yaratmaya<br />

çalıĢırken, azgeliĢmiĢ ülkeler de akıĢkan sermayeden pay kapmak için birbirleriyle<br />

yarıĢmaktadırlar (Fincancıoğlu, 2000: 178). Küresel finans ve sermaye hareketlerinin<br />

ortaya çıkardığı yeni sermaye birikim süreci, azgeliĢmiĢ ülkelerde de küresel<br />

kentlerin, daha doğrusu küresel sermayenin aktörlerinin yaĢamlarını sürdürebilecek<br />

olanakları sağlayabilecek kentlerin oluĢmasını gerekli görmektedir (BakırtaĢ ve<br />

Köktürk, 2007: 104). YaklaĢık 30 yıldır dünya genelinde yaĢanan değiĢimlere ve<br />

geliĢmelere öncelikle ekonomik alanla ilgili etkenler yol açmaktadır. Ekonomik<br />

anlamda dünya genelinde karĢılıklı bağımlılığın artması, ekonomik güç dengelerinde<br />

ve sermaye birikim süreçlerinde yaĢanan değiĢmeler, sermeyenin yatırım faaliyetleri<br />

ve yer seçim süreçlerinin farklılaĢması geliĢme anlayıĢını da etkilemektedir.<br />

KarĢılıklı bağımlılığın ve küresel bütünleĢmenin giderek arttığı günümüz<br />

dünyasında, küresel süreçlere eklemlenerek onun yarıĢmacı ortamına uygun<br />

yaklaĢımlar sergilemek kaçınılmaz görülmektedir (Sökmen, 2002: 597). Bu<br />

bağlamda gerek merkezi gerekse yerel yönetim aktörleri, küresel süreçlere<br />

eklemlenmeyi kolaylaĢtıracak ve küresel sermayeyi çekecek politikalar<br />

geliĢtirmektedirler.<br />

Neoliberal anlayıĢ doğrultusunda kentler, birer rekabet birimine<br />

dönüĢtürülerek sermayenin talep ve beklentilerine göre yeniden yapılandırılmakta,<br />

piyasa aktörlerine hizmet edecek Ģekilde dönüĢtürülmekte ve sermayeye sundukları<br />

olanaklara göre hiyerarĢik biçimde sıralanmaktadırlar (TümtaĢ, 2008: 60). Bu<br />

hiyerarĢinin üst sıralarında yer edinebilmek adına, kentlerin tüm olanakları seferber<br />

edilmekte, merkezi ve yerel yönetimler kentler arası yarıĢta baĢarılı olabilmek için<br />

ardı ardına projeler geliĢtirmektedirler. KüreselleĢme sürecinde küresel kent


115<br />

statüsünü elde edememiĢ olan kentler; küresel kent olmak için gereken ekonomik<br />

kriterlere sahip olamamıĢtır ve kent mekânı yerel ekonomiyi seferber etmek suretiyle<br />

küresel sermayeyi çağırma amaçlı olarak kullanılmaktadır. Kent kullanıcısı olmayan<br />

gökdelenler, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, üst gelir grubuna hitap eden binlerce sahipsiz<br />

konut, eğlence merkezleri vb donatılarak sermaye açısından cazip hale getirilmeye<br />

çalıĢılmaktadır (Özkan, 2005: 286).<br />

1980 sonrası dönemde neoliberal anlayıĢın hâkim hale gelmesi ve ithal<br />

ikameci sanayileĢmenin yerini dıĢa açık ihracatı teĢvik eden sanayileĢmenin<br />

almasıyla birlikte, üretime dönmeyen önemli miktarda sermayenin finans<br />

piyasalarından sonra yöneldiği alan kentsel rant ve tüketim alanları olmuĢtur. Bu<br />

döneme damgasını vuran neoliberal yeniden yapılanma ve dıĢa açılma gibi yeni<br />

birikim tarzı, sermayeyi kentleĢmeden doğan rantlardan pay almaya yönlendirince,<br />

ortaya kentlerin sermaye birikiminin sömürülme aracı ve meta olarak görüldüğü bir<br />

kentleĢme çıkmıĢtır (Doğan, 2007: 54-55). Bu süreçte büyük sermayenin birikim<br />

güdülerine ve faaliyet alanlarına göre (iletiĢim, finans, biliĢim, hizmetler) bir kentsel<br />

değiĢim süreci yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Bu değiĢimin sayılabilecek ilk örnekleri ise;<br />

toplu konut projeleri, altyapı projeleri, gökdelenler, uluslararası ticaret merkezleri,<br />

lüks konut alanları, iĢ, alıĢveriĢ ve eğlence merkezlerinin inĢa edilmesi olmaktadır<br />

(Kaygalak, 2009: 94-95).<br />

Günümüzde pazarlanacak birer meta olarak görülen kentler, sermaye egemen<br />

anlayıĢlı yaĢam alanlarına dönüĢmüĢtür. Bir diğer ifade ile kentler, zaten var olan<br />

rant merkezli geliĢmenin iyice belirginleĢtiği mekânlar haline gelmiĢtir. Her Ģeyin<br />

alınıp satılabilen meta olarak görüldüğü neoliberal küreselleĢme doğrultusunda<br />

kentler, tamamen sermayeye teslim edilmiĢtir (BeĢiktepe, 2007: 52-53). Kent<br />

mekânının metalaĢması ve sermaye birikim süreçleri açısından önemli hale gelmesi<br />

günümüzde oldukça yoğun yaĢanan bir geliĢmedir. Ulus devletin etkin olduğu<br />

dönemde sermayenin kente giriĢinde belli sınırlamalar söz konusuyken, günümüzde<br />

özelleĢtirme vb uygulamalarla sermaye kentsel alanlarda giderek etkinliğini<br />

arttırmaktadır (ġengül, 2000c: 83).<br />

Kapitalist sistemin toprak ve kent rantına dayanan geliĢmesi hızlandıkça,<br />

insan-mekân iliĢkisi de darmadağın olmuĢ ve kentsel mekân da diğer tüm mallar gibi


116<br />

metalaĢtırılmıĢtır. DeğiĢim değeri kullanım değerinin yerini almıĢ ve tüm kentsel<br />

süreçlere hâkim olmuĢtur (Koçgil, 1996: 32). Kentler günümüz ekonomisinin<br />

merkezinde yer almaktadır, ancak ekonomik birimler olarak firmaların (sermaye ve<br />

aktörlerinin) yaĢamasını ve baĢarılı olmasını sağlayan faktörler kentlerin var olması<br />

için gerekli olanlardan farklılık göstermektedir. Firmaların baĢarısı için gerekli olan<br />

ulaĢım, iletiĢim, mekân, teknoloji, altyapı, eğitim ve araĢtırma kurumları vb faktörler<br />

büyük oranda kentseldir. Bu nedenle sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek<br />

adına kentler, ihtiyaç duyulan faktörleri bünyesinde barındırmalı ve günün<br />

koĢullarına göre yenilenmelidir (Kayasu ve YaĢar, 2003: 21).<br />

Plan yerine piyasa anlayıĢının getirildiği küreselleĢme sürecinde plan<br />

kavramının içeriği boĢaltılmakta; planlı kalkınmanın ve kamu yararının reddedildiği,<br />

sosyal devletin zayıflatıldığı bir ortamda yapılan parçacıl planların, kentin sağlıklı<br />

geliĢmesinin aracı değil pazarlanmasının en etkili yöntemi haline geldiği ifade<br />

edilmektedir (Uysal, 2007: 46-47). KüreselleĢme sürecinde, serbest piyasa ekonomisi<br />

her Ģeyi olduğu gibi kentsel mekânı da metalaĢtırmaktadır. Bu süreçte kentsel mekânı<br />

piyasa değeri olan bir olguya dönüĢtüren imar (parçacıl) plancılığı, bütüncül<br />

planlamanın yerini almaktadır. Planlama anlayıĢında yaĢanan bu değiĢimle birlikte<br />

sadece kentsel araziler değil, kentin tarihi, kültürel ve coğrafi mekânsal sermayesi,<br />

eski yerleĢim alanları vb de kentli nüfusun büyük bir kısmını dıĢarıda bırakacak<br />

Ģekilde varsıl grupların kullanımına açılmaktadır (KurtuluĢ, 2006: 11). Bütüncül<br />

planlamayı terk eden günümüz kentsel politikalarının, gelir düzeyi yüksek grupları<br />

tatmin ettiği (Sevinç, 1999: 58), yoksul kesimleri sağlıksız yaĢam koĢullarından<br />

kurtarma ve çağdaĢ yaĢam alanlarına kavuĢturma vurgusundan hareketle kentsel<br />

yaĢamdan dıĢladığı ve sosyo-mekânsal ayrımı derinleĢtirdiği ileri sürülmektedir. Bu<br />

çerçevede hemen hemen tüm ülkelerde hakim kentsel politika olan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin, bir yandan kentleri daha çağdaĢ ve modern hale getirme kaygısı<br />

taĢırken; bir yandan da toplumun güçsüz ve yoksul kesimlerini kentsel alanlardan<br />

uzaklaĢtırdığı ve mekansal ayrıĢmalara yol açtığı da vurgulanmaktadır.<br />

3.7.1. MetalaĢan Kentlerde Sosyo-Mekânsal AyrıĢma<br />

KüreselleĢmenin yükseliĢi, ekonomik geliĢme, az geliĢme, toplumsal<br />

dıĢlanma ve toplumsal dâhil etme ile eĢ zamanlı gerçekleĢmektedir. Bu süreçte


117<br />

küresel ölçekte gerçekleĢen bir sermaye bölüĢüm kutuplaĢması ve ülke içi-kent içi<br />

gelir eĢitsizliğinin artması da söz konusudur (Castells, 2008a: 518). KüreselleĢme;<br />

sermayenin üretim organizasyonunu ve pazar olanaklarını, ulusal sınırların ötesine<br />

taĢıma ve tüm faaliyetlerini küresel ölçekte yayma süreci olarak da ifade edilebilir.<br />

Bu doğrultuda küreselleĢmenin, sermayenin yer seçiminde esnekleĢmesi olduğu da<br />

söylenebilir. Yani küreselleĢme sürecinde sermaye bir yerellikten bir baĢkasına<br />

serbestçe geçebilmekte, bir mekânı üs olarak kullanırken kendisi için daha avantajlı<br />

bir mekân bulduğunda öncekini hemen terk edebilmekte, kısaca dünya genelinde tüm<br />

mekânsal ölçekleri kendi yararına kullanabilmektedir (Aksoy, 1998: 194). Bu<br />

doğrultuda kentler; dolaĢım ölçek ve hızını arttırmıĢ olan sermayeyi kendilerine<br />

çekebilmek adına yarıĢmaktadırlar. Bu yarıĢın bir tarafında, sanayi altyapısını<br />

hinterlandına yayarak sanayisizleĢen, küresel sermaye ve aktörleri için geliĢkin<br />

finans ve hizmet altyapısı sunarak yeni sermaye çekmeye çalıĢan kentler bulunurken;<br />

diğer tarafında da ağır çalıĢma koĢulları, düĢük ücret, çocuk emeği, çalıĢan kesimleri<br />

yoksullaĢtırma gibi geliĢmeler bulunmaktadır (Doğan, 2005a: 82-83).<br />

Aslında küreselleĢme bir para paradokstur. Dünya genelinde çok küçük bir<br />

azınlığa çok büyük fayda sağlarken, dünya nüfusunun büyük bir kısmını dıĢarıda<br />

bırakmakta ya da kenara itmektedir (Bells ve Jenkins 1996‟dan aktaran Bauman,<br />

2006: 83). KüreselleĢme kavramsal düzeyde dünyanın tek toplum olması gibi iyimser<br />

bir duruma iĢaret etmesine karĢın; küreselleĢmenin pratik sonuçları dünyayı<br />

bütünleĢtirmekten çok, alan ve nüfus açısından büyük bir kesimin dıĢlanması<br />

sonucunu doğurmaktadır. KüreselleĢme aslında dünyanın geliĢmiĢ kesimleri arasında<br />

gerçekleĢmekte ve bu sürecin dıĢında kalan kesimler sürekli olarak<br />

kaybetmektedirler (Tekeli, 1999: 195, 220). 1980‟lerle birlikte dünya genelinde yeni<br />

bir sermaye birikim süreci, üretim biçimi ve düzenleme mekanizmaları ortaya<br />

çıkmıĢtır. Bu süreçte, kitlesel üretim düzenindeki birikim rejiminin dayandığı<br />

ulus/sosyal devlet politikaları gözden düĢmekte ve devletten üretim-tüketim iliĢkisi<br />

çerçevesinde daha az iĢe karıĢması beklenmektedir. Ulus devletin ana iĢlevlerinden<br />

biri sermaye hareketlerini denetlemek olarak görülürken, yeni üretim ve birikim<br />

süreci bu konuda esnekliği zorunlu hale getirmektedir. KüreselleĢmenin mantığında,<br />

ulus devletin ve kitlesel üretimin tanımladığı üretim ve birikim rejiminden farklı<br />

olarak, tüm vatandaĢları kapsamak ve eĢit olanaklar sunmak bulunmamaktadır


118<br />

(Eraydın, 2000: 42-43, 47). Bu ifadeden hareketle küreselleĢme sürecine<br />

eklemlenmenin her kesim için avantaj sağlamadığı söylenebilir. Yani küreselleĢme<br />

sürecinin kazananları olduğu kadar kaybedenleri de bulunmaktadır.<br />

Devletin etkinlik alanlarının daraltıldığı ve sosyo-ekonomik yaĢama<br />

müdahalesinin kısıtlandığı, yani neoliberal anlayıĢ doğrultusunda piyasa aktörlerinin<br />

önünün açıldığı ülkelerde, gelir eĢitsizliği baĢta olmak üzere toplumsal eĢitsizlikler<br />

giderek artmakta ve toplumsal yapıda alt-üst gelir grupları görünür hale gelmektedir.<br />

Gelir eĢitsizliğinin ortaya çıkardığı bu kutuplaĢmanın mekânsal yansımaları da<br />

bulunmaktadır. Bölgeler arası eĢitsizliklerin yanı sıra varlıklı mahalleler ile yoksul<br />

varoĢlar, zenginlerin oturduğu lüks konut alanları ile yoksul kentsel mekânlar, bu<br />

eĢitsizliğin mekânsal yansıması olarak ortaya çıkmaktadır (Firidin, 2004: 45; Harvey,<br />

2008a: 217-218).<br />

KüreselleĢme sürecinde kentlerin kimlikleri, tarihsel ve sosyo-ekonomik<br />

birikimleri ve imgeleri hızla yok edilmektedir (Ulu ve Karakoç, 2004: 65). Kentlerin<br />

geleceğini kendi çıkarları doğrultusunda Ģekillendiren küresel sermaye ve aktörleri,<br />

planlama, mimari vb anlayıĢları yok saymakta ve sermayenin serbestliğine bir engel<br />

olarak görmektedirler. Mimarlık ilkelerini ve planlamayı gözetmeyen bir kentleĢme,<br />

küresel yatırım piyasasının iĢine gelmektedir. Kentlerin plan ve mimarlık<br />

ilkelerinden soyut bir biçimde Ģekillendirilmesi, kent kültürünün yozlaĢmasına neden<br />

olmaktadır. Bu yozlaĢma sürecinde ekonominin üretim yerine ranta ve talana<br />

dayandırılması, kentlerin kimliksizleĢmesine, kültür ve çevre değerlerini<br />

yitirmelerine, kentlilerin olmadığı fiziksel mekânlar Ģeklinde algılanmasına yol<br />

açmaktadır (Ekinci, 2005: 53-54). Rant temelli yaklaĢım doğrultusunda içi boĢ birer<br />

meta konumuna indirgenen kentler, sermaye birikim süreçlerine katkı sağlamak<br />

adına yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yeniden yapılandırılma sürecini Harvey<br />

“yaratıcı yıkım” olarak adlandırmaktadır (Harvey, 2009: 193). Yaratıcı yıkımın<br />

kazananı sermaye ve varsıl gruplar olurken; kaybedenleri ve olumsuz etkilerini en<br />

çok hisseden kesim ise yoksullar, marjinal gruplar ve siyasal iktidarın nimetlerinden<br />

uzak tutulanlar olmaktadır (Erder, 1998: 109-110; Keyder, 2002: 50; Harvey, 2009:<br />

194).


119<br />

KüreselleĢme; dünya pazarlarının ve kaynaklarının paylaĢılması temeline<br />

dayandığı ve kıran kırana bir rekabeti içinde barındırdığı için, sadece emek-sermaye<br />

çeliĢkisini değil, sermaye aktörleri arasındaki çatıĢmayı da derinleĢtirmektedir (Önal,<br />

1997: 49-50). Bu çatıĢmadan en çok etkilenen ise kentler ve kentliler olmaktadır.<br />

Sermayeyi çekebilmek adına kentler birbirleriyle yarıĢırken, kentliler de bu süreçte<br />

yaĢam alanlarında ortaya çıkan dönüĢümlerden etkilenmekte, çoğu kez sermayenin<br />

kullanımına açılan kentsel mekânlardan dıĢlanmaktadırlar.<br />

Sermayenin küreselleĢmesi sürecinde ortaya çıkan zenginliğin paylaĢımı<br />

sorun olmaktadır. Dünya genelinde zenginlik ve üretim günden güne artmakla<br />

birlikte, zengin-yoksul ayrımı da giderek derinleĢmektedir. Elde edilen gelirden<br />

yoksul kesimlere düĢen pay da oldukça düĢük olmaktadır (Uslu, 1997: 31).<br />

KüreselleĢme; tüm dünyayı kapsayan, eĢit katkı ve katılımı gerçekleĢtiren bir<br />

bütünleĢme süreci değil, kapitalist metropollerin ekonomi alanlarını bütünleĢtiren,<br />

uluslararası iĢletmeler ve çok uluslu Ģirketlerin içiçeliğini hızlandıran bir süreçtir.<br />

Kar ve egemenlik kriterleri dıĢında hiçbir ölçütü olmayan küreselleĢme sürecinde,<br />

insanların ve toplumların kazanan-kaybeden, bütünleĢen-dıĢlanan, fayda sağlayanzarar<br />

gören biçiminde bölünmeleri de kaçınılmaz bir sonuçtur (Karahasan, 1997: 76).<br />

KüreselleĢme sürecinde sermaye kendi çıkar ve talepleri doğrultusunda,<br />

ulusal politika ve ekonomiye müdahale ederek kentsel mekânı ve kentliyi yeniden<br />

biçimlendirmektedir. DemokratikleĢme, yerelleĢme, etkinlik, etkililik vb söylemlerle<br />

kurgulanan, yönetim erkini ve denetimini parçalayan yasal ve yönetsel düzenlemeler,<br />

sermayenin yeniden üretilmesine uygun kentleri rantın odağı konumuna<br />

getirmektedir. Bu bağlamda sermaye, küresel kent olma iddiasındaki kentlerle<br />

birlikte, tüketim potansiyeli olan tüm kentleri hedef alan olarak seçmekte, kentsel<br />

mekânın aktörlerini değiĢtirmekte, kentsel alanlara yaptığı müdahaleler ile fiziki<br />

değiĢimlere neden olmanın ötesinde, toplumun sosyo-ekonomik yapısını da olumsuz<br />

etkilemektedir. Kısaca sermaye kentleri kendi çıkarları doğrultusunda eĢitsizlikleri ve<br />

çarpıklıkları arttırıcı biçimde dönüĢtürmektedir (Cihangir Çamur, 2002: 676).<br />

Küresel sermayenin talepleri doğrultusunda kimi kentler dünya kenti<br />

konumuna getirilebilmek için beĢ yıldızlı oteller ve gökdelenlerle doldurulmakta,<br />

yasal ve yönetsel açıdan sermayenin devingenliğini sağlayacak önlemler


120<br />

alınmaktadır. Bu tarz bir yaklaĢım kentlerin kentlilerin olmaktan çıkmasına yol<br />

açmakta ve kentleri kentlilerden baĢka güçler Ģekillendirmektedir (KeleĢ, 2001: 567).<br />

Günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri baĢta olmak üzere kentlere müdahaleyi içeren<br />

uygulamalar iki temel vurgu ekseninde tartıĢılmaktadır: Ulus-ötesi sermayenin<br />

ihtiyaçlarını karĢılamaya ya da dünya kenti olmanın getirdiği gereksinimleri<br />

karĢılamaya yönelik olmak. Her iki vurgu farklı görüĢlerce kabul edilebilir olmakla<br />

birlikte, ikisi de özünde bu projelerin kentlileri kapsamadığı gerçeğini gözden<br />

kaçırmaktadır (ġengül, 2007: 85).<br />

Günümüz kentleri, toplumsal eĢitsizliklerin en yoğun biçimde yaĢandığı ve<br />

günden güne arttığı mekânlardır. Yoksulluğun gözden uzak tutulmaya çalıĢılan<br />

mekânları ile zenginliğin dıĢavurumcu mekânları arasındaki çeliĢki, günümüz<br />

kentlerinin ortak özelliği olarak karĢımıza çıkmaktadır (ġengül, 2000c: 69). Bu<br />

doğrultuda kentler büyük alıĢveriĢ merkezlerinin ve lüks mağazaların asli tüketicileri<br />

ile, buralara uzak yoksul kesimlerin birbirleriyle hiç karĢılaĢmayacakları bir yapıda<br />

örgütlenmeye ve yeniden yapılandırılmaya çalıĢılmaktadır (Kaygalak, 2009: 99).<br />

Günümüzde kentler üretimden çok hizmetler kenti özelliği taĢımakta ve kentlerde<br />

ticaret ön plana çıkmaktadır. AlıĢveriĢ mekânları da kent içinde farklı sosyoekonomik<br />

gruplara hizmet eden farklı nicelik ve nitelikte mekânlar olarak<br />

geliĢmektedir. Büyük kentlerde yeni alıĢveriĢ ve eğlence merkezleri ortaya çıkmakta,<br />

kentlerin giderek tüketim merkezi olmasına paralel olarak, tüketim kalıpları kentleri<br />

etkilemekte ve kentlerin geleceğini biçimlendirmektedir (Berkmen Yakar, 2000:<br />

178).<br />

Küresel kentler; finans ve küresel hizmetlerde çalıĢanların yaĢadıkları yerler<br />

olduklarından zengin kesimin oturduğu kentler olarak da anılmaktadırlar. Ancak bir<br />

yandan üretim biçiminin değiĢmesiyle finans ve biliĢim gibi sektörler baĢat konuma<br />

gelirken, imalat sektörü zayıfladığından, zenginleĢme beraberinde nicelik olarak<br />

daha yoğun bir yoksul grubun ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Giddens, 2000:<br />

522). Küresel kent kavramının uzantılarına göre, küresel kentlerde oturanlar gelir,<br />

tüketim kalıpları ve yaĢam biçimleri açısından ayrıĢmaya ve kutuplaĢmaya en çok<br />

maruz kalan gruplardır. Bunun nedeni küresel kentlerin, kendi ulusallıklarının<br />

ötesinde küresel süreçlerin etkisinde kalmaları, nüfusun bir bölümünün dünyadaki<br />

benzerleri gibi sektörlerde çalıĢıp, benzer düzeylerde gelir elde ederek, yine dünya


121<br />

kentlerindeki mekân biçimlerine ve tüketim kalıplarına ayak uydurmalarıdır.<br />

Nüfusun oldukça az bir kesimini oluĢturan bu grup dıĢında kalan çoğunluk ise gelir<br />

düzeyi, mekân kullanımı ve tüketim alıĢkanlıklarında eski yapıyı devam<br />

ettirmektedirler (Buğra ve Keyder, 2003: 7).<br />

Yeni üretim biçimleri ve hizmetler sektörünün yeniden organizasyonuyla<br />

birlikte, gelir gruplarında ve bu gelir gruplarının konut, çalıĢma, eğlenme, dinlenme<br />

gibi yaĢam alanlarında önemli ayrıĢmalar ortaya çıkmaktadır. Özellikle yakın<br />

dönemde kente eklenen plazalar, iĢ/alıĢveriĢ merkezleri ve konut alanları ile birlikte<br />

kent bütününden ayrıĢtırılmıĢ alanlar ortaya çıkmaktadır (Akın, 2000: 154).<br />

Toplumların sınıfsal yapısına göre yeniden üretim biçimleri tüketim biçimleri ile<br />

örtüĢmekte ve buna göre sınıflar arasında tüketim pratikleri açısından ayrımlar<br />

oluĢmaktadır. Böylece toplumsal yaĢantıda bireylerin statüleri ve sınıfsal<br />

kategorilerine iliĢkin göstergeler, boĢ zaman değerlendirme, konut edinme vb<br />

tüketim alıĢkanlıkları ile belirgin hale gelmektedir (Firidin Özgür, 2006: 81).<br />

KüreselleĢme sürecinde kentler; sadece birbirleriyle ve küresel sermaye ile iliĢki<br />

halindeki gökdelenlere, iĢ ve alıĢveriĢ merkezlerine, küreselleĢmeye diğerlerinden<br />

farklılaĢarak eklenen korunaklı adacıklarla konut alanlarına ve diğerlerini öteleyip<br />

kent mekânını farklılaĢtırarak eklenen soylulaĢtırılan alanlara sahip olmaktadırlar<br />

(Özkan, 2005: 286).<br />

Toplumsal sınıfların mekânsal farklılaĢmalar yoluyla ayrıĢtıkları ve belirli<br />

mekânlarda yoğunlaĢtıkları kabul edildiğinde, mekânsal dönüĢüm ve kentsel<br />

ayrıĢmaların çok boyutlu yapısıyla karĢı karĢıya olduğumuz net bir biçimde<br />

görülmektedir. Bu dönüĢüm ve ayrıĢma sadece fiziksel bir süreç olarak değil;<br />

ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve ideolojik boyutları olan bir olgu olarak ele<br />

alınmalıdır. Mekânsal ayrıĢma, sadece mekânların ve mekândakilerin sınıfsal olarak<br />

ayrıĢmasından ibaret kalmamakta, maliyetini tüm kentlilerin ödediği bir geliĢme<br />

biçiminden sadece belli sınıfların yararlanmasının önünü açarak bir sosyal adalet<br />

sorununu ortaya çıkarmaktadır. Kentlerin yeniden üretim ve sermaye birikim<br />

sürecinde, toplumsal artığı ortaya çıkaran sınıflar, bu artık sayesinde oluĢan yeni kent<br />

mekânlarından itilmekte ve uzaklaĢtırılmaktadırlar (KurtuluĢ, 2007: 31-32).


122<br />

Küresel sermayenin sınır tanımaksızın büyüme eğiliminde olması,<br />

sermayenin girdiği mekânsal ölçeklerde ve buralarda yaĢayan kesimler üzerinde de<br />

etkilerde bulunmaktadır. Bilim, sanat, sağlık, mimari, ekonomi, kültür vb tüm<br />

alanlarda küresel bir tekdüzeliğe gidilmektedir (Duru, 2008: 111). Dünya genelinde<br />

üretimden çok tüketime konsantre olmuĢ bir kent düzlemi bulunmaktadır (Dinçer,<br />

2008: 17). Bu bağlamda günümüz toplumu da üyelerini en baĢta tüketici rolünü<br />

oynama görevine göre biçimlendirmektedir (Bauman, 2006: 92). Günümüz<br />

toplumlarında bireylerin kimliklerini tüketim güç ve biçimleri belirlemekte, tüketim<br />

gücü olmayanların söz sahibi olmaları güçleĢmekte hatta bu kesimler yok<br />

sayılmaktadır (Berkmen Yakar, 2000: 180). Tüketim ya da meta temelli bir<br />

toplumsal yaĢantıya uyum sağlayamayanlar ise büyük bir tehdit altında kalmaktadır.<br />

Tüketim toplumunun etkin müĢterileri olamayan, artık kendilerine gereksinim de<br />

duyulmayan gecekondulu, yoksul ve dar gelirli kesimlerin dâhil olmadıkları tüketim<br />

merkezlerinde yaĢamlarını sürdürebilme Ģans ve olanakları da azalmaktadır.<br />

KüreselleĢme sürecinde kentlerde bir yerinden edilme süreci yaĢanmaktadır<br />

ve bu durum, sermayenin kentlere yönelmesiyle birlikte, sermaye tarafından karlı<br />

yatırım alanı olarak görülen kentsel alanların, bu bölgelerde yıllardır yaĢamakta olan<br />

yoksul/marjinal gruplardan gasp edilmesi Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır (Harvey,<br />

2009: 195). Kentsel nüfus, özellikle de kentlerdeki alt gelir grupları ve yoksul<br />

kesimler, küresel kentlerde yaĢanan kutuplaĢma ve ayrıĢmanın ortaya çıkardığı<br />

maliyetleri, yani küreselleĢmenin sosyal bedelini ödemek zorunda kalmaktadır. Bu<br />

kesimlerin yaĢadıkları eski kent merkezleri ve gecekondu alanları, kentsel rant<br />

peĢinde koĢan yerli ve yabancı sermayenin hedefi haline gelmekte, bu kesimler<br />

yaĢadıkları alanları terke zorlanmakta ve yaĢam alanlarına lüks konut alanları,<br />

iĢ/alıĢveriĢ merkezleri, plazalar vb inĢa edilmektedir (Dinçer, 2000: 132-133). Bu<br />

inĢa sürecinin temel aracı kentsel dönüĢüm projeleri olmakta, bu uygulamalar ile<br />

kentler küresel aktörler açısından yaĢanabilir ve yatırım yapılabilir hale getirilmeye<br />

çalıĢılırken; temel hedef olsun ya da olmasın, kentsel dönüĢüm projeleri nedeniyle<br />

toplumun geniĢ kesimlerinin yaĢam alanlarına müdahale söz konusu olmaktadır. Bir<br />

diğer ifadeyle kentlerin küreselleĢtirilme çabaları yoksul/marjinal grupları görünmez<br />

kılma anlayıĢını da beraberinde getirmekte, sermayenin kullanımına sunulan


123<br />

kentlerde bu gruplar kentsel dönüĢüm uygulamaları nedeniyle yerlerinden<br />

edilebilmekte ve yaĢam alanlarını değiĢtirmek durumunda kalabilmektedirler.


124<br />

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM<br />

TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜMÜN YASALAR ÇERÇEVESĠNDE<br />

GELĠġĠMĠ<br />

KüreselleĢme toplumsal refah ideallerinin gerçekleĢmesini engelleyen bir<br />

unsur olarak karĢımıza çıkmakta ve temel sav olarak bu idealleri gerçekleĢtiren ana<br />

aktör olan ulus devletin küçültülmesini ileri sürmektedir. Türkiye‟de de son dönemde<br />

küreselleĢme dinamikleri doğrultusunda bir yeniden yapılanma söz konusudur. Bu<br />

yeniden yapılanma doğrultusunda gerek duyulan yasa ve yönetmelikler hızla<br />

çıkarılmaktadır. Yakın dönemde çıkarılan kamu yönetimine, yerel yönetimlere, kamu<br />

görevlilerine, imar uygulamaları ve yapılaĢmaya, ülke arazilerinin satıĢına vb yönelik<br />

yasalar, yasa tasarıları ve yönetmelikler bu çerçevede değerlendirilebilir (Yıldırım,<br />

2006: 16).<br />

1980 sonrası dönemde dünya genelinde benimsenen neoliberal politikalar bir<br />

yandan kentleri ekonomik-politik bir birim olarak öne çıkarırken; bir yandan da<br />

derinleĢtirdiği toplumsal eĢitsizlikleri kentsel mekânda dıĢa vurmaktadır. Neoliberal<br />

dönemde kentler, toplumsal aktörlerin farklılaĢan düzenleme taleplerine sahne<br />

olmaktadırlar. Son yıllarda ülkemizde de somut bir durum haline gelen süreçte<br />

kentlerin yeniden üretimine yönelik yasal giriĢimler hız kazanmıĢtır (ġPO, 2006a:<br />

58).<br />

58. Hükümet döneminde hazırlanan Acil Eylem Planı‟nda Sosyal Politikalar<br />

bölümünde yer alan KentleĢme ve YerleĢme baĢlığı altında (SP Madde 44) Ģu<br />

ifadelere yer verilmiĢtir: “Kentlerde gecekondulaşmanın önlenmesi ve mevcut<br />

gecekonduların kaldırılarak modern bir kent görünümünün oluşturulması için<br />

gecekondu sahiplerinin de desteğini alacak şekilde alternatifler sunan bir yapıda<br />

belediyelerin yetkileri arttırılacaktır. Bu çerçevede öncelikle arsa üretimi ve arzı<br />

arttırılarak planlı şehirleşme sağlanacaktır. Mevcut gecekondu alanlarında arazi<br />

değerlerine göre ev verilmek suretiyle yenileme çalışmaları yapılacaktır” (AEP,<br />

2003: 105).<br />

Kısaca gecekondu affı yasaları olarak ifade edilebilecek yasal düzenlemeler;<br />

1966 tarih ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 1983 tarih ve 2805 sayılı Kanun, 1984


125<br />

tarih ve 2981 sayılı Kanun ve 1987 yılında çıkarılan 3290 sayılı Kanundur. Genel<br />

olarak bu kanunların ortak noktası, gecekonduların yapılmıĢ olduğu kamu<br />

arazilerinin mülkiyetinin gecekondu sahiplerine devrini sağlamıĢ olmasıdır. Bir diğer<br />

ifadeyle kamu arazilerinin özel mülkiyete dönüĢtürülmesine olanak sağlanmasıdır.<br />

Bu yasaların yol açtığı geliĢmeler, kimilerince kentsel dönüĢüm olarak adlandırılsa<br />

da günümüzdeki kentsel dönüĢüm uygulamaları bu yasalardan önemli ölçüde<br />

farklılaĢmaktadır. Devlet eliyle ve yerel yönetimler aracılığıyla kentlerin<br />

dönüĢtürülmesi yakın dönemde yoğunluk kazanan uygulamalardır.<br />

Kentsel dönüĢüm 2000‟li yıllarla birlikte merkezi hükümetin uyguladığı<br />

kuralsızlaĢtırma, yerelleĢme ve özelleĢtirme siyasalarının bir arada uygulandığı ve<br />

meĢru bir zemine oturtulmaya çalıĢıldığı bir araç haline gelmiĢtir. Bu süreçte her<br />

ölçekteki yerleĢim biriminde kısa vadeli amaçlar adına tek tip dönüĢüm ve geliĢim<br />

projelerinin hayata geçirilmesi yaygın bir anlayıĢ olmuĢ; dönüĢüm ve geliĢim<br />

projeleri planlamanın ciddi bir alternatifi olmuĢ hatta yerini almıĢtır (ġahin, 2006:<br />

114, 119).<br />

Kentsel dönüĢüme dönük yasal giriĢimlerin yakın dönemdeki seyri<br />

incelendiğinde, kent mekânına dönük düzenlemelerin kentsel sorunları bütüncül bir<br />

planlama faaliyetinin konusu yapmaktan özenle kaçındığı ve parçacı çözümler<br />

önerdiğine iliĢkin eleĢtiriler yapılmaktadır. DönüĢümün kavramsallaĢtırılmasının<br />

bütünlüklü bir planlama anlayıĢının ürünü olmaktan çok parçacıl bir anlayıĢla ele<br />

alındığı ve her sorunun kendi baĢına ele alınarak bu kapsamda çözüm üretildiğine<br />

değinilmektedir. Ayrıca parçacıl planlama anlayıĢıyla üretilen politikaların ise bir<br />

alan için çözüm üretirken kentin baĢka bir alanı için sorun yaratabileceğine dikkat<br />

çekilmektedir (ġPO, 2006b: 58).<br />

3194 sayılı Ġmar Kanunu, 775 sayılı Gecekondu Kanunu ve 2985 sayılı Toplu<br />

Konut Kanunu gibi yasal düzenlemeler ve imar affı uygulamaları kentsel dönüĢüm<br />

projelerine dayanak teĢkil edebilse de günümüzdeki anlamıyla Türkiye‟de kentsel<br />

dönüĢüme dair yasal süreç, 5104 sayılı ve 04.03.2004 tarihli “Kuzey Ankara GiriĢi<br />

Kentsel DönüĢüm Projesi Kanunu” ile baĢlamıĢtır (Üstün, 2009: 57).


126<br />

4.1. 5104 Sayılı Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi Kanunu 6<br />

Belediye yetkilileri tarafından sıklıkla Ankara‟ya gelen misafirlere kötü<br />

izlenim bırakıyor Ģeklinde eleĢtirilen gecekondu bölgesini yeniden yapılandırmak<br />

adına çıkarılan kanun, bir anlamda günümüzde uygulanan ve uygulanması planlanan<br />

projelerin önünü açan uygulama olmuĢtur. Kanunun sipariĢ yasa olduğu ve uygulama<br />

alanı için özel olarak çıkartıldığı yönünde yoğun eleĢtiriler bulunmaktadır.<br />

Ankara BüyükĢehir Belediyesi‟nin „prestij‟ projesi olarak görülen ve<br />

„Havaalanı-Protokol Yolu KDP‟si‟ olarak da bahsedilen bu projede çok katlı lüks<br />

konutlara ve villalara ek olarak 5,000 kiĢilik bir kongre merkezi, 1 adet beĢ yıldızlı<br />

otel, 2 adet açık anfi, 5 adet lüks restoran ve basketbol, futbol, tenis ve mini golf<br />

sahalarına yer verilmiĢtir. Proje kapsamında yaklaĢık 7,000 gecekondu yıkılmıĢtır.<br />

DönüĢüm alanında yaĢamakta olan kiĢiler imar tapusuna sahip iseler 200<br />

metrekarelik arsalarına karĢılık 80 metrekare ev alma hakkına kavuĢmuĢlar, arsa<br />

öngörülenden küçükse borçlandırılmıĢlar, büyükse üzerine para almıĢlardır. Aynı<br />

alanda tapusu olmayan ev sahiplerine ise Karacaören‟de TOKĠ tarafından yapılan<br />

sosyal konutlardan 15 yıl süreyle ödeme yapmak üzere borçlandırılarak konut<br />

edinme hakkı verilmiĢtir. Kiracılara ise hiçbir hak tanınmamıĢtır (Erman, 2009: 2).<br />

Kanun metninde amaç ve kapsam aĢağıda yer alan ifadelerle belirtilmiĢtir<br />

Amaç: Madde 1- Bu kanunun amacı kuzey Ankara girişi ve çevresini kapsayan<br />

alanlarda kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün<br />

geliştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha sağlıklı bir yerleşim düzeni sağlanması ile kentsel<br />

yaşam düzeyinin yükseltilmesidir.<br />

Kapsam: Madde 2- Bu Kanun, ekli "Protokol Yolu Sınır Krokisi"nde gösterilen<br />

Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi alan sınırları içindeki her tür ve ölçekteki<br />

plânlar, inşa edilecek resmî ve özel her türlü yapı, alt yapı ve sosyal donatı düzenlemeleri ve<br />

kamulaştırma işlemleri ile Projenin amacına uygun gerçekleştirilmesine yönelik usul ve<br />

esasları kapsar.<br />

Kanunun 4. maddesinde yetkinin kimde olduğu hükme bağlanmıĢtır. Buna<br />

göre, Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi alan sınırları içinde kalan<br />

6 12.03.2004 Tarih ve 25400 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.


127<br />

bölgede Altındağ ve Keçiören Belediyeleri ile diğer kamu kuruluĢlarına ait olan, her<br />

ölçek ve nitelikteki imar plânları, parselasyon plânları ve benzeri imar<br />

uygulamalarına dair izin ve yetkiler ile proje onayı, yapı izni, yapım sürecindeki yapı<br />

denetimi, yapı kullanma izni ve benzeri inĢaata dair izin ve yetkiler Ankara<br />

BüyükĢehir Belediyesi‟ne verilmiĢtir. Aynı maddede; proje alanı içindeki her<br />

ölçekteki imar planlarının Ankara BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacağı,<br />

yaptırılacağı ve onanacağı ifade edilmiĢtir.<br />

Kanunun 6. Maddesinde projedeki iĢlerin nasıl yürütüleceği ve yönetileceği<br />

belirtilmiĢtir. Buna göre; Proje alan sınırlarındaki kentsel tasarım projeleri ile konut,<br />

sosyal donatı, çevre düzenlemesi, teknik altyapı projeleri, müĢavirlik ve kontrollük<br />

hizmetleri ile yapım dâhil diğer iĢlerin Ankara BüyükĢehir Belediyesi ve TOKĠ<br />

tarafından, Bakanlıkça tespit edilecek görev dağılımına göre yapılacağı veya<br />

yaptırılacağı ifade edilmiĢtir. Aynı maddede proje, müĢavirlik ve kontrollük<br />

hizmetlerinin Ankara BüyükĢehir Belediyesi ve TOKĠ tarafından özel hukuk<br />

hükümlerine göre kurulacak veya iĢtirak edilecek Ģirkete bedeli karĢılığında<br />

yaptırılabileceği ifadesi de yer almıĢtır.<br />

4.2. 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek<br />

Korunması ve YaĢatılması Hakkında Kanun 7<br />

27 Ocak 2004 tarihli Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun Tasarısı planlama<br />

yaklaĢımındaki katılımcı, çok boyutluluk ve eyleme dönüklük gibi ilkeleri<br />

benimseyen ve kentsel dönüĢüm olgusunun yasallaĢması yönünde atılan önemli bir<br />

adım olarak değerlendirilirken kentsel dönüĢüm olgusunun yeterince kapsamlı<br />

tanımlanmadığı, yenilenecek alanların belirlenmesinde, uygulamaların yürütülmesi<br />

konularında sivil toplum kuruluĢlarının katılımının sağlanmadığı ve denetim<br />

süresince çeĢitli uzman aktörlerle iĢbirliği sağlanmaması bakımından eksik<br />

bulunduğu için eleĢtirilmiĢtir (Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun Tasarısı Alt<br />

Komisyon Raporu, 2005).<br />

Bunun üzerine 1 Mart 2005 tarihinde Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun<br />

Tasarısı, salt sit alanları ile sınırlı tutularak Yıpranan Kent Dokularının Yenilenerek<br />

7 05.07.2005 Tarih ve 25866 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.


128<br />

Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun Tasarısı olarak<br />

çıkartılmıĢtır. Tasarının genel gerekçesi ve amaç maddesi, “...Ģehrin yıpranan ve<br />

özelliğini kaybetmeye yüz tutmuĢ, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma<br />

Kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen kent bölgeleri ile bu bölgelere ait<br />

koruma alanlarının, kentin geliĢimine uygun olarak yeniden inĢa ve restore edilerek<br />

bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluĢturulması,<br />

tabii afet risklerine karĢı tedbirler alınması, kentin tarihi ve kültürel dokusunun<br />

yenilenerek korunması ve yaĢatılarak kullanılması” olarak belirtilmiĢtir. Bu yasa<br />

kentsel dönüĢümü, birbiriyle çeliĢkili iki strateji altında tanımlamıĢtır. Kentin tarihi<br />

ve kültürel dokusunun yenilenerek korunması, bir yandan yenileme öte yandan ise<br />

koruma stratejisini içermektedir. Dolayısıyla bu iki stratejinin aynı zamanda<br />

uygulanabilmesi mümkün değildir. Ayrıca yenilemenin ve korunmanın hangi Ģartlar<br />

altında olacağı yeterli bir Ģekilde tanımlanmamıĢtır (Ataöy ve Osmay, 2007: 70-71).<br />

Ancak Kanun Tasarısı meclise geldiği haliyle kabul edilmemiĢ ve<br />

Bayındırlık, Ġmar, UlaĢtırma ve Turizm Komisyonu tarafından değiĢtirilerek<br />

“Eskiyen Kent Dokularının Yenilenmesi, Korunması ve Kullanılması Hakkında<br />

Kanun Tasarısı” adını almıĢtır. Tasarı ĠçiĢleri Komisyonu Tarafından incelendikten<br />

sonra “ Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve<br />

YaĢatılması Hakkında Kanun” adını alarak 16.06. 2005 tarihinde kabul edilmiĢtir<br />

(Üstün, 2009: 84-85).<br />

5366 sayılı Kanun hükümleri ile Ģehir merkezlerinin eskiyen dokularının ve<br />

yerleĢim alanlarının, kültürel miras değerlerinin korunması, restore edilerek<br />

kullanılması, otopark sorununun çözüme kavuĢturulması, sosyal donatı alanlarının<br />

büyütülmesi, konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluĢturulması ve<br />

bu alanların kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı olarak ilan edilmesi kabul edilmiĢtir<br />

(Gülen, 2008: 8).<br />

5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek<br />

Korunması ve YaĢatılması Hakkında Kanun'un amacı madde 1'de “... büyükĢehir<br />

belediyeleri, büyükĢehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri,<br />

il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin<br />

yetki alanı dıĢında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz


129<br />

tutmuĢ; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan<br />

edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin geliĢimine uygun<br />

olarak yeniden inĢa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve<br />

sosyal donatı alanları oluĢturulması, tabii afet risklerine karĢı tedbirler alınması,<br />

tarihi ve kültürel taĢınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaĢatılarak<br />

kullanılmasıdır” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.<br />

Ancak bu maddede yer alan “kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca<br />

sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler” ifadesinin genel bir ifade olduğu ve bu<br />

ifadenin özelleĢtirilmesi gerektiği yönünde eleĢtiriler bulunmaktadır. Kültür ve<br />

Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından alınan ilke kararlarında,<br />

arkeolojik sitler ile ilgili kararlarda yer almaktadır ve 2005 yılında Yüksek Kurul<br />

tarafından kentsel arkeolojik sit tanımı yapılarak kentsel sit kavramı oluĢturulmuĢtur.<br />

Yani sit kavramı; arkeolojik sit, doğal sit, tarihsel sit, kültürel sit ve kentsel sit olmak<br />

üzere beĢe ayrılmaktadır. Ancak kanunda bahsi geçen sit kavramının hangisi olduğu<br />

belirsizlik taĢımaktadır (Aykul, 2008).<br />

Ayrıca 5366 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesinde 8 “<br />

Yenileme alanı, sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu<br />

bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine<br />

Bakanlar Kurulu'nca kabul edilerek belirlenen alanlar” Ģeklinde tanımlanmıĢtır.<br />

Dolayısıyla bir bölgenin 5366 sayılı Kanun uyarınca yenileme alanı olarak<br />

saptanabilmesi için bölgenin sadece sit alanı ve koruma alanlarını içermesi yeterli<br />

olmayıp, aynı zamanda bu özellikteki alanın yıpranmıĢ ve özelliğini kaybetmeye yüz<br />

tutmuĢ olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir<br />

Aykul aynı Ģekilde 5366 sayılı Kanunda yer alan “yeniden inĢa ve restore<br />

edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları<br />

oluĢturulması” ifadesine yönelik Ģu eleĢtirilerde bulunmaktadır: “Yenileme<br />

kapsamına alınan sit alanının içerisinde ticaret var ise “ticaret alanı”, turizm var ise<br />

“turizm alanı” oluĢturabilirsiniz. Orası yerleĢim alanı değilse siz oraya yerleĢim<br />

alanları yapamazsınız ya da yerleĢim alanı ise oraya sosyal donatı alanı<br />

8 14.12.2005 Tarih ve 26023 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.


130<br />

yapamazsınız. Fakat Kanun her yere her Ģeyin yapılabileceğini söylüyor” (Aykul,<br />

2008).<br />

5366 sayılı Kanunun 2. maddesinde yenileme alanlarının tespitinin il özel<br />

idarelerinde il genel meclisi, belediyelerde belediye meclisi üye tam sayısının salt<br />

çoğunluğunun kararı ile belirleneceği belirtilmiĢtir. Ayrıca “Ġl özel idaresinde il genel<br />

meclisince, büyükĢehirler dıĢındaki belediyelerde belediye meclisince alınan kararlar<br />

Bakanlar Kuruluna sunulur.... Bakanlar Kurulu projenin uygulanıp uygulanmamasına<br />

üç ay içinde karar verir” ifadesi yer almaktadır. Ancak görüldüğü üzere Kanunda<br />

dönüĢüm alanlarını belirleme kriterleri tanımlanmamıĢtır ve bu süreçte il özel<br />

idareleri ve belediyelerin proje uygulama, denetim gibi süreçlerdeki yetki ve<br />

sorumlulukları detaylı bir biçimde ele alınmıĢtır. Ancak bu durum, uygulamada bu<br />

birimler arasında yetki karmaĢasının ortaya çıkmasına neden olabilecektir (Genç,<br />

2008: 124).<br />

5366 sayılı Kanunun 3. maddesinde “ yenileme alanları olarak belirlenen<br />

bölgelerde il özel idaresi ve belediye tarafından hazırlanan veya hazırlatılan yenileme<br />

projeleri ve uygulamaları ilgili il özel idareleri ve belediyeler eliyle yapılır veya<br />

kamu kurum ve kuruluĢları veya gerçek ve özel hukuk tüzel kiĢilerine yaptırılarak<br />

uygulanır... uygulama esnasında her türlü kontrol, denetim ve takip iĢlemleri ilgili il<br />

özel idaresi ve belediyece yapılır veya yaptırılarak sonuçlandırılır. Bu iĢlemler,<br />

projenin özelliğine göre konuyla ilgili uzman kiĢi, kurum ve ekiplere yaptırılır”<br />

ifadesi yer almaktadır. Buradan da anlaĢıldığı üzere kanun, uzmanların, sivil toplum<br />

kuruluĢlarının ve halkın baĢlangıçta yenileme projelerinin planlaması ve<br />

uygulanması aĢamalarına katılımını engellemekte ve uzmanların sadece denetim<br />

aĢamasında katılımına olanak vermektedir.<br />

Aslan'ın 5366 sayılı Kanun'a iliĢkin değerlendirmesi ise; “yenileme alanlarını<br />

belirlemenin ölçütünün ne olduğu, bu alanlarda yapılacak projelerin hangi plan ve<br />

sistem dâhilinde yapılacağı belli değildir. Bu kanun tarihi ve kültürel alanların<br />

korunmasını düzenlemektedir. Ancak kanunda bu alanlarda konut, ticaret, turizm ve<br />

sosyal donatı vb. alanların yapılmasından da bahsedilmektedir. Niyetin tarihi ve<br />

kültürel alanları korumak değil, bu alanları pazarlamak olduğu açıktır. Kanunda<br />

ayrıca projenin uygulama ve kontrolünü özel hukuk tüzel kiĢilere de yaptırabileceği


131<br />

vurgusu yer almaktadır. Burada açıkça iĢaret edilen özel hukuk tüzel kiĢileri<br />

muhtemelen ünlü inĢaat Ģirketleri, gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve gayrimenkul<br />

yatırım sektöründeki Ģirketler olacaktır” Ģeklindedir (Aslan, 2007: 58-59).<br />

Bayram' a göre 5366 sayılı Kanun; hiçbir uzman desteği alınmadan, ilgili<br />

meslek odaları ve üniversitelerin görüĢlerine ihtiyaç duyulmadan ve görüĢleri talep<br />

edilmeden meclis komisyonlarında Ģekillendirilen ve toprak rantını arttırarak yeniden<br />

paylaĢtırmayı hedefleyen bir düzenlemedir. Yasa ile sit alanlarında ortaya çıkmıĢ<br />

olan sorunlar, ekonomik ve sosyal sorunlar ile kent planlamasının genel<br />

sorunlarından bağımsız olarak ele alınmakta, bazı idari iĢlemleri hızlandırarak bu<br />

sorunların çözülebileceğini varsaymakta ve keyfiliğe yol açmaktadır (2005: 25).<br />

5366 sayılı Kanun kentsel dönüĢümü gerçekleĢtirmede en önemli yasal<br />

araçlardan biri olarak yürürlüğe girmiĢtir. Çerçeve kanun niteliğinde olan ve<br />

uygulaması yönetmeliğe bırakılan bu kanun, hiç kuĢkusuz beraberinde bazı temel<br />

sakıncaları da getirmiĢtir. Bütüncül bir planlama anlayıĢından kopuk oluĢu,<br />

yenileme ve dönüĢümü sosyal ve ekonomik boyutlarından bağımsız olarak ele alıĢı,<br />

planlama sürecinin doğal bir parçası olmayı reddeden yaklaĢımı, parçacıl/ noktasal<br />

çözümleri teĢvik ediĢi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile çok<br />

yakından ilgili olduğu halde bu kanuna referans vermeyiĢi, kentsel yenilenme alanı<br />

ilanının bilimsel kriterlere dayanmayıĢı ve kolaylıkla istismar edilmeye açık oluĢu,<br />

bu alanlara yönelik olarak önceden alınmıĢ kentsel sit alanı kararlarının ve koruma<br />

amaçlı imar planlarının göz ardı edilerek yapı adası temelinde projelendirme ve<br />

planlama anlayıĢının hâkim kılınması yoluyla yenilenmesi ve bunlara uygun yapılmıĢ<br />

koruma amaçlı imar planlarının bütünlüğünün bozulması, bölgeler özelinde koruma<br />

kurullarının oluĢturulması, uygulama için gerekli araçları tanımlamaması söz konusu<br />

kanunun sakıncaları arasında sayılabilir. Kanunun soru iĢaretlerine neden olan bir<br />

baĢka noktası ise, yenileme alanlarının yalnızca kentsel sit alanları ile<br />

sınırlanmamasından kaynaklanmakta; bu alanlarda bulunan yasa dıĢı yapıların<br />

yasallaĢtırılmasına olanak tanıyacağı endiĢesi ortaya çıkmaktadır. Buna karĢın,<br />

yenileme alanlarındaki uygulamaları her türlü vergi, resim, harç ve ücretlerden muaf<br />

tutan maddesi, bu alanlardaki uygulamaları teĢvik etme açısından olumlu<br />

bulunmaktadır (Özden, 2006: 224-225).


132<br />

Ayrıca 5366 sayılı Kanunun tarihi kent merkezlerinin belediyeler tarafından<br />

sermayeleĢtirilmesi, bölgenin demografik, sosyal ve ekonomik yapısının<br />

değiĢtirilmesi amacıyla yürütüldüğüne iliĢkin eleĢtirilerde bulunmaktadır. Yenileme<br />

alanlarında sadece o alana özgü karar almak için kurulması öngörülen koruma bölge<br />

kurullarının oluĢum gerekçesi ise, diğer koruma kurullarının iĢ yükünden dolayı ivedi<br />

karar gerektiren yenileme projelerine yeterince zaman ayıramayacakları olarak<br />

belirlenmiĢtir. Ancak aslında amacın belediyelerin bu alanlarda diledikleri gibi<br />

uygulama yapmalarına olanak sağlamak olduğuna iliĢkin görüĢler bulunmaktadır<br />

(Mimarlar Odası, 2008).<br />

Amacı yıpranmıĢ olarak nitelendirdiği sit alanlarının yeniden inĢa ve restore<br />

edilmesi ve bu alanlarda konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının<br />

oluĢturulması olarak tanımlanan yasa, ilgili idareye yıpranmıĢ kentsel sit<br />

alanlarındaki uygulamalar konusunda çok geniĢ yetki ve kolaylıklar tanımaktadır.<br />

Kanunun özellikle kamulaĢtırma ve finansman konusunda taĢıdığı imtiyazlar önem<br />

taĢımaktadır. Bir diğer yandan yasanın yıpranmıĢlık olarak kabul ettiği sorunların<br />

çözümüne yalnızca fiziki mekânsal ve ekonomik bağlamda yaklaĢtığı görülmektedir.<br />

Ġlgili yerel yönetimlerin tespit ettikleri yıpranma- eskime vb sorunlarını kamu yararı<br />

ilkesi temelinde, probleme bütünsel açıdan yaklaĢarak çözmeleri gerekirken<br />

uygulamalarda sürecin yalnızca rant yönünün öne çıktığı görülmektedir. Üstelik bu<br />

kanun, koruma alanında iki ayrı yasal düzenlemenin birden var olmasına yol açmakta<br />

ve her ne kadar koruma mevzuatının belirleyiciliği söz konusu ise de zaman zaman<br />

kafaların karıĢmasına, sürecin bulanıklaĢmasına ve böylelikle sermaye için bir fırsat<br />

niteliğindeki belirsiz alanların yaratılmasına neden olmaktadır.<br />

Günümüzde tarihsel ve arkeolojik açıdan zengin büyük kentlerimizin tarihi<br />

merkezleri, Bakanlar Kurulu kararıyla 5366 sayılı yasa kapsamına alınmakta ve<br />

korumadan çok dönüĢüm ve soylulaĢtırma politikalarını içeren çalıĢmalara konu<br />

edilmektedir. Bu çalıĢmalarda alanda uzun yıllardır yaĢayan ve tarihsel bölgenin<br />

onlar için ev, yer, mahalle anlamına geldiği, alanla aidiyet ve kültür bağları kurmuĢ<br />

olan düĢük gelirli gruplar yerinden edilmektedir. Bu sürecin en canlı örneklerinden<br />

birisi bugün Ġstanbul Sulukule örneğinde ve Tarihi Yarımada‟nın pek çok bölgesinde<br />

yaĢanmaktadır. Türkiye tarihi kentlerinin sosyal yapısını çeĢitli içsel ve dıĢsal<br />

nedenlerle genel anlamda koruyamamıĢ; mülk sahiplerinin tarihi konutlarında


133<br />

yaĢamalarını bir politika olarak desteklememiĢtir. Ancak bir tarihsel gerçeklik<br />

sonucu buralara yerleĢen yeni toplumsal sınıflar da bu alanlarda yeni kimlikler, yeni<br />

aidiyetler, yeni temsil biçimleri kurmuĢlardır. Koruma çerçevesi altındaki<br />

uygulamaların her türlü kimlik ve kültüre saygılı olması gerekirken; uygulamalarda<br />

varlığı hiçe sayılan alan kullanıcıları, rant beklentisi dolayısıyla proje sürecine<br />

katılmamakta, istek, fikir, gereksinimleri sorulmamakta, projeye hep bir ağızdan<br />

direnseler dahi, direniĢleri görmezden gelinerek yerinden edilmektedirler. Bu; bir<br />

tarihsel durumun da ortadan kaldırılması, bir grubun kendini temsil biçiminin,<br />

varoluĢ biçiminin hiçe sayılması demektir. Oysa tarihsel mekânlar kamunun değil,<br />

bir tüketim malı olarak bedelini ödeyebilen üst gelir gruplarının alanı haline<br />

dönüĢmektedir. Kamusal, eğitimsel, kültürel fonksiyonlarla zenginleĢtirilmesi<br />

gereken tarihsel merkezler inĢaat, ticaret ve turizm sektörlerine konu edilmek<br />

istenmektedirler (Altınörs Çırak, 2010: 35-36).<br />

4.3. 5393 Sayılı Belediye Kanunu 9<br />

03.07.2005 tarihinde kabul edilen kanunun 73. maddesinde belediyelerin<br />

kentsel dönüĢüm konusunda yetkili olduğuna dair genel bir düzenlemeye verilmiĢtir.<br />

Maddeye göre belediyeler bu yetkilerini ancak, kentin geliĢimine uygun olarak<br />

eskiyen kent kısımlarını yeniden inĢa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve<br />

ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluĢturmak, deprem riskine<br />

karĢı tedbirler almak veya kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak amacıyla<br />

kullanabileceklerdir (Aydın, 2008: 122; Üstün, 2009: 63).<br />

Adı geçen madde Ģu Ģekildedir:<br />

“Belediye, kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden<br />

inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve<br />

sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî<br />

ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri<br />

uygulayabilir. Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine konu olacak alanlar, meclis<br />

üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilân edilir. Kentsel dönüşüm ve<br />

gelişim proje alanlarında yıkılarak yeniden yapılacak münferit yapılarda ilgili resim<br />

9 13.07.2005 Tarih ve 25874 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.


134<br />

ve harçların dörtte biri alınır. Bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı<br />

olarak ilân edilebilmesi için; o yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde<br />

bulunması ve en az elli bin metrekare olması şarttır”. Aynı maddenin devamında ise<br />

“kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması,<br />

yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ifadesi yer almaktadır.<br />

Kanunun 69. maddesi belediyelere gerektiğinde arsa ve konut üretimi yetkisi<br />

vermiĢtir. Buna göre;<br />

“Belediye; düzenli kentleşmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret<br />

alanı ihtiyacını karşılamak amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde, özel<br />

kanunlarına göre korunması gerekli yerler ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt<br />

yapılı arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu<br />

amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu<br />

konuda ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ve bankalarla iş birliği yapmak ve<br />

gerektiğinde onlarla ortak projeler gerçekleştirmek yetkisine sahiptir. Belediye, bu<br />

amaçla bütçesinden gerekli parayı ayırmak suretiyle işletme tesis edebilir”.<br />

DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı‟nın yasalaĢmamıĢ olması<br />

nedeniyle günümüzde birçok belediye 5393 sayılı Belediye Kanunu‟nun 73.<br />

maddesine dayanarak kentsel dönüĢüm projelerini hayata geçirmektedir. Ancak bu<br />

yolla uygulamaya konan kentsel dönüĢüm projeleri, yasal dayanaktan yoksun olarak<br />

değerlendirilmektedir.<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin uygulanmakta olduğu alanlar, ağırlıklı olarak<br />

24.02.1984 tarih ve 2981 sayılı imar affı yasası ve 23.02.2003 tarih ve 5609 sayılı<br />

yasayla değiĢtirilmiĢ 775 sayılı Gecekondu Kanununa göre iĢlem yapılması gereken<br />

gecekondular ile ruhsatsız yapıların bulunduğu alanlardır. Kentsel dönüĢüm<br />

uygulamalarına dayanak olarak gösterilen 5393 sayılı kanun, bu iki yasayı<br />

yürürlükten kaldırmamaktadır. Bu nedenle gecekondular ve ruhsatsız yapılar için<br />

uygulanması gereken yasa; bu kanunun 73. maddesi değil, yapıların yapılıĢ tarihi ve<br />

yasal durumlarına uygun olarak 2981 sayılı yasa veya 775 sayılı yasa olmalıdır. Bir<br />

diğer ifadeyle 2981 ve 775 sayılı yasayla kazanılan hakların 5393 sayılı yasanın 73.<br />

maddesi referans gösterilerek kaldırılması mümkün değildir (Bayram, 2008: 46-47).


135<br />

5393 sayılı kanunun 73. Maddesi niyet yönünden incelendiğinde de yoğun<br />

eleĢtirilere uğramaktadır. Maddede belirtilen konut, sanayi, ticari alanları yaratmak<br />

ve sosyal donatılar oluĢturmak gibi faaliyetler, belediyenin Belediye Kanunu‟yla<br />

tanımlanmıĢ görev, yetki ve sorumluluklarından olan imar, ulaĢım, kentsel altyapı,<br />

çevre düzenlemesi, sosyal hizmet ve yardım, kent tarihi gibi önem taĢıyan yerlerin<br />

korunması gibi hizmetlerinin görülmesi amacıyla değil; belediyenin gelir elde<br />

etmesini sağlayan iktisadi giriĢim niteliğindeki yetkilerinin kullanım alanını<br />

geniĢletmeyi amaçlayan bir kanun maddesi olarak ele alınmaktadır (Aslan, 2007:<br />

58).<br />

73. maddede yer alan “kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan<br />

yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ifadesi<br />

gecekondu bölgeleri açısından düĢünüldüğünde yasa maddesindeki ifade daha net<br />

ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda kentin eskidiği düĢünülen yerleri (kentlerin dıĢında<br />

kurulmuĢ ancak süreç içinde kentlerin içinde kalan gecekondu bölgeleri)<br />

boĢaltılacak, kamulaĢtırılacak ve sonrasında bu alanlarda lüks konutlar, iĢ ve alıĢveriĢ<br />

merkezleri yapılacaktır (+Ġvme, 2007: 20).<br />

Bayram, 5393 sayılı kanunun 73. maddesine iliĢkin görüĢlerini Ģu Ģekilde<br />

sıralamaktadır:<br />

- Kamunun müdahale imkânı arttırılmamakta ve ucuzlaĢtırılmamaktadır.<br />

Maddede yer alan kamulaĢtırmaya iliĢkin hükümler sadece yıkıp yapma<br />

konusunda yasal sürecin hızlandırılması ile sınırlıdır.<br />

- Konusu ve gerçekleĢtirme yöntem ve süreçleri birbirinden ayrı olması<br />

gereken kentsel sorunlar, kestirmeci bir Ģekilde yık-yap yöntemi ile<br />

çözülmeye çalıĢılmaktadır.<br />

- KamulaĢtırmalarda en önemli kavram olan kamu yararı kavramına, özel<br />

çıkarları da kapsayabilecek Ģekilde muğlâk ifadelerle yer verilmektedir.<br />

Kamu kaynağı kamu yararıyla ilgisi olmayan birçok konuda keyfi olarak<br />

kullanılabilecektir.<br />

- Eskiyen kent kısımlarının hangi kıstaslar çerçevesinde tanımlanacağı belli<br />

değildir. Bu nedenle düzenleme rant amaçlı ve bunun da ötesinde tamamen


136<br />

sübjektif kriterler çerçevesinde dönüĢüm alanı ilan yerlerde yaĢayan<br />

kesimleri yaĢam alanlarından uzaklaĢtırma odaklı olarak kullanılabilme riski<br />

bulunmaktadır (2005: 24).<br />

“Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Yasa Tasarısı” toplumun farklı kesimlerinde<br />

olumsuz tepkiler alınca ona koĢut olarak 5393 sayılı Belediye Yasası‟nın 73.<br />

Maddesinde (Kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı ile ilgili madde) kentsel dönüĢüme<br />

iliĢkin Ģu ifadelere yer verilmiĢtir: “Büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediye<br />

sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri ve il belediyeleri ile nüfusu 50000’in<br />

üzerindeki belediyeler, kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını<br />

yeniden inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji<br />

parkları ve sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya<br />

kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim<br />

projeleri uygulayabilir”. Günümüzde birçok belediye bu maddeye göndermede<br />

bulunarak kentsel dönüĢüm projeleri hazırlamakta ve uygulamaktadır. Aynı<br />

maddenin devamında ise “kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan<br />

yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ifadesi<br />

yer almaktadır. Gecekondu bölgeleri açısından düĢünüldüğünde yasa maddesindeki<br />

ifade daha net ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda kentin eskidiği düĢünülen yerleri<br />

(kentlerin dıĢında kurulmuĢ ancak süreç içinde kentlerin içinde kalan gecekondu<br />

bölgeleri) boĢaltılacak, kamulaĢtırılacak ve sonrasında bu alanlarda lüks konutlar, iĢ<br />

ve alıĢveriĢ merkezleri yapılacaktır (+Ġvme, 2007: 20).<br />

4.3.1.Belediye Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun 10<br />

Belediyelerin kentsel dönüĢüm uygulamalarında temel dayanağı olan 5393<br />

sayılı yasanın 73. maddesinde değiĢiklik yapılmıĢ ve bu değiĢikliği içeren 5998 sayılı<br />

Belediye Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun; 17 Haziran 2010<br />

tarihinde Mecliste kabul edilmiĢ ve 23 Haziran 2010 tarih ve 27621 sayılı Resmi<br />

Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Böylelikle büyükĢehir belediyelerinin<br />

konut, sanayi ve ticaret alanlarında, kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri<br />

uygulayabilmesinin önü iyice açılmıĢ ve kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri<br />

uygulayacağı alanlar geniĢletilmiĢtir.<br />

10 http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5998.html.


137<br />

BüyükĢehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüĢüm ve<br />

geliĢim projesi alanı ilan etmeye büyükĢehir belediyeleri yetkilidir. BüyükĢehir<br />

belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde<br />

kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilir. BüyükĢehir belediyeleri<br />

tarafından yapılacak kentsel dönüĢüm ve geliĢim projelerine iliĢkin her ölçekteki<br />

imar planı, parselasyon planı, bina inĢaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm<br />

imar iĢlemleri ve 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununda belediyelere verilen<br />

yetkileri kullanmaya büyükĢehir belediyeleri yetkilidir.<br />

03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesindeki<br />

yapılan değiĢiklikle, büyükĢehir belediyeleri, konut, sanayi, ticaret alanları, teknoloji<br />

parkları, kamu hizmeti alanlarında rekreasyon ve sosyal donatı alanları oluĢturmak,<br />

eskiyen kent kısımlarını yeniden inĢa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel<br />

dokusunu korumak veya deprem riskine karĢı tedbirler almak amacıyla kentsel<br />

dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilme yetkisine kavuĢmuĢtur. Belediye<br />

Kanunu 73. maddesi kentin eskiyen ve yıpranan alanları üzerinde dönüĢümün<br />

tariflendiği bir madde iken söz konusu madde değiĢikliği ile bu gün imarlı -imarsız,<br />

üzerinde yapı olan veya olmayan olarak değiĢtirilmesi kentlerin çevresindeki<br />

alanların kentsel geliĢme için bütünsel biçimde planlama yapılmadan önce, kentsel<br />

dönüĢüme konu edilebilecektir. Bu değiĢiklikle kent çeperindeki neredeyse tüm boĢ<br />

alanların kentsel dönüĢüm alanı ilan edildiği Ġstanbul, Ankara, Ġzmir vb gibi büyük<br />

kentlerdeki plansız tüm kentsel dönüĢüm alanları yasallaĢtırılmıĢ ve meĢrulaĢtırılmıĢ<br />

olacaktır.<br />

Yasada yapılan değiĢiklikte; “BüyükĢehir belediye ve mücavir alan sınırları<br />

içinde kentsel dönüĢüm ve geliĢim projesi alanı ilan etmeye büyükĢehir belediyeleri<br />

yetkilidir. BüyükĢehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri<br />

kendi sınırları içinde kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilir” ifadesine<br />

yer verilmiĢtir. Düzenleme ile her türlü sınırsız yetki büyükĢehir belediyelerine<br />

verilmektedir. Düzenlemeye göre; BüyükĢehir belediyesi izin verirse ilçe belediyeleri<br />

de kendi sınırları içerisinde kentsel dönüĢüm projeleri uygulayabileceklerdir. Bunun<br />

anlamı Ģudur: BüyükĢehir belediyeleri hiçbir sınırlama olmadan, hiçbir yasal engelle<br />

karĢılaĢmadan, hiçbir denetim ve izne tabi olmadan, her hangi bir sorumluluk<br />

almadan, her istediği yerde kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı belirleyerek, kentsel


138<br />

dönüĢüm projeleri uygulayabilecek, her türlü uygulamayı yapabilecek, ancak Ġlçe<br />

belediye baĢkanları, istedikleri zaman istedikleri gibi, kentsel dönüĢüm projesi<br />

uygulaması yapamayacak, büyükĢehir belediyesi izin verirse yapabileceklerdir.<br />

Kabul edilebilir yasal gerekçesi konmadan, ilçe belediyelerine ait yasalarla verilmiĢ<br />

birçok yetki, o yetkileri veren yasalarda herhangi bir değiĢiklik yapılmadan, o<br />

yasalarla çeliĢen ve o yasalarla Anayasa‟ya aykırı olarak ellerinden alınırken, ilçe<br />

belediyelerinin bu yetkilerini kullanması, büyükĢehir belediye meclisinin iznine<br />

bağlanmıĢtır. Yani ilçe belediyeleri büyükĢehir belediyelerinin vesayeti altına<br />

sokulmuĢtur.<br />

Düzenlenen 73. maddenin ikinci fıkrası ile kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje<br />

alanı olarak ilan edilecek alanın; üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya<br />

imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın<br />

büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması, etaplar halinde<br />

yapılabilmesi hususlarının takdirinin münhasıran belediye meclisinin yetkisinde<br />

olduğu, toplamı 5 hektardan az olmamak kaydı ile proje alanı ile iliĢkili birden fazla<br />

yerin tek bir dönüĢüm alanı olarak belirlenebileceği hükmü getirilmiĢtir. Bu fıkra ile<br />

kentler hiçbir kayıt ve koĢula bağlı kalmaksızın kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı<br />

olarak belirlenebilecektir. Belediye meclislerine; TOKĠ uygulamalarında olduğu gibi,<br />

kentin belirli bir bölgesi, (üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız<br />

alanlar) herhangi bir bilimsel ve teknik çalıĢma yapılmadan, üst ölçekli planlara<br />

bakılmaksızın, nazım plan ana kararlarını ve plan bütünlüğünü bozacak Ģekilde,<br />

yoğunluk ve yapı yüksekliği belirleme yetkisi verilmektedir. Kentsel dönüĢüm alanı<br />

olarak belirlenecek alan büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması<br />

öngörülmektedir. Kentsel dönüĢüm alanları, imar planı bütünlüğü içerisinde planın<br />

bir parçası olarak değil, proje bazında ele alınmakta, proje alanı olarak<br />

değerlendirilmektedir. Yapı yüksekliklerinin ve yoğunluklarının proje bazında<br />

belirlenmesi kentlerin çarpık geliĢmesine neden olacaktır. Çünkü kent planları üst<br />

ölçekli planlardan baĢlamak üzere alt ölçekli uygulama planlarına kadar hatta kentsel<br />

tasarım ölçeğine kadar hiyerarĢik bir düzen içerisinde bir bütün olarak planlanırlar.<br />

Sosyal donatı ve teknik altyapı gereksinimlerinin dengeli dağılımı ve plan kararları<br />

da, arazi kullanım kararlarının yer seçimine uygun olarak üst ölçekli planlardan<br />

baĢlayarak her ölçekteki planda, bir bütünlük içerisinde belirlenir. Belediyelere


139<br />

verilen bu yetki ile belediyelerin "kentsel dönüĢüm" adı altında keyfi olarak<br />

yapacakları proje bazlı kentsel dönüĢüm proje uygulama alanlarında, rant amaçlı,<br />

yapı yüksekliği ve yapı yoğunluğu belirlemesine yönelik uygulamalar, plan ana<br />

karalarını, plan bütünlüğünü ve planın sürekliliğini, en önemlisi sosyal donatı ve<br />

teknik altyapı dengesini bozacak, kentlerin çarpık geliĢmesine neden olacaktır. Yine<br />

TOKĠ uygulama örneklerinde ve büyükĢehir belediyeleri battı-çıktı uygulama<br />

örneklerinde olduğu gibi tek tip kentsel dönüĢüm projeleri uygulanacak, kimliksiz,<br />

herhangi bir mimari özelliği olmayan, birbirinin kopyası yapılar ve kentler<br />

oluĢacaktır. Belediyelerin uygulamaları da TOKĠ uygulamaları gibi, sadece ranta<br />

yönelik uygulamalar olacağından, bu keyfî belirleme yetkisi sonucunda kentlerimiz<br />

daha da içinden çıkılmaz sorunlarla karĢı karĢıya gelecektir. Bu yönüyle de teklifin<br />

bu fıkrası kamu yararına aykırıdır. Yine uygulamanın etaplar halinde yapılabileceği<br />

hüküm altına alınmıĢtır. Bu hüküm gereği kentlerin bütünü 500‟er hektarlık parçalara<br />

ayrılmak ve etaplanmak suretiyle kentsel dönüĢüm alanı ilan edilebilecektir. Fıkra<br />

hükmü gereği, plansız alanlar ve özellikle tarım alanları ve 2B alanları da kentsel<br />

dönüĢüm alanı olarak belirlenmek suretiyle, konut veya ticari alan olarak proje alanı<br />

kapsamına alınabilecektir (Antalya Mimarlar Odası, 2010).<br />

Yeniden düzenlenen yasa maddesinde yapılan değiĢiklikle; büyükĢehir<br />

belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüĢüm ve geliĢim projelerine iliĢkin her<br />

ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inĢaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve<br />

benzeri tüm imar iĢlemleri ve 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununda<br />

belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükĢehir belediyeleri yetkilenmiĢtir. Bu<br />

fıkra ile kentsel dönüĢüm alanlarındaki her ölçekteki imar planları yapma yetkisi<br />

büyükĢehir belediyelerine verilmektedir. 3194 sayılı Ġmar Kanunu„nuna bağlı<br />

kalmaksızın yapılan düzenleme ile gerçekte planlamadan ve planlama ilkelerinden ne<br />

kadar rahatsız olduklarının da açık göstergesidir. ÇağdaĢ planlama; plansız alanlarda<br />

kentin parçacıl ve noktasal planlamasına iliĢkin uygulamaları reddetmektedir. Bu tür<br />

uygulamalar, kent bütünü stratejik hedeflerini olumsuz yönde etkilemekte ve<br />

kentlerin doğal, kültürel, ekonomik ve ekolojik değerlerine, geri dönüĢü olmayan<br />

büyük zararlar vermekte, kent plan bütünlüğünü, sürekliliğini, sosyal ve teknik<br />

altyapısını olumsuz etkilemektedir. Bu düzenleme ile açıklanan olumsuzlukların önü<br />

açılacak, kentlerimiz giderek daha plansız, çarpık ve kimliksiz geliĢecek, içinden


140<br />

çıkılmaz sorunlarla karĢı karĢıya gelecektir. Yine bu düzenleme ile ilçe<br />

belediyelerine ait olan parselasyon planlarını yapma yaptırma, bina inĢaat ruhsatı,<br />

yapı kullanma izni ve benzeri imar ile ilgili tüm iĢlemleri yapma ve 3.5.1985 tarihli<br />

ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile ilçe belediyelerine verilen tüm yetkiler, büyükĢehir<br />

belediyelerine verilmektedir. Diğer bir deyiĢle, ilçe belediyelerine ait olan ve imar<br />

kanunu ile ilçe belediyelerine verilmiĢ tüm yetkiler, BüyükĢehir Belediyelerine<br />

devredilerek, yerel krallıklar oluĢturulmaktadır. Bu yetki ile büyükĢehir belediyeleri,<br />

kendi siyasi görüĢünde olmayan ya da anlaĢamadıkları ilçe belediyelerinin bütününü,<br />

500‟er hektar parçalara ayırarak kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı ilan edebilecek,<br />

ilçe belediyelerine ait olan birçok yetkiyi ilçe belediyelerinden alacak, ilçe<br />

belediyelerinin elini kolunu bağlayabilecektir (Peyzaj Mimarları Odası, 2010;<br />

Antalya Mimarlar Odası, 2010; ġehir Plancıları Odası, 2010 ).<br />

73. maddedeki değiĢiklikle; “Kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje alanlarında<br />

yapılacak alt yapı ve rekreasyon harcamaları, proje ortak gideri sayılır. Belediyelere<br />

ait inĢaatların proje ortak giderleri belediyeler tarafından karĢılanır. Kendilerine ayrı<br />

ada veya parsel tahsis edilen gayrimenkul sahipleri ile kamulaĢtırma dıĢı kalan<br />

gayrimenkul sahipleri, sahip oldukları inĢaatın toplam metrekaresi oranında proje<br />

ortak giderlerine katılmak zorundadır. Proje ortak gideri ödenmeden inĢaat ruhsatı,<br />

yapılan binalara yapı kullanma izni verilemez; su, doğalgaz ve elektrik bağlanamaz”<br />

ifadesine yer verilmiĢtir. Bu ifade belediyelerin alt yapı giderlerini halktan alma<br />

talebi ve talep karĢılanmadığı takdirde halkın zorunlu ihtiyaçlarının<br />

karĢılanmamasını içerdiğinden; demokratik, adil ve sosyal anlayıĢa son derece aykırı<br />

bir tutumun göstergesidir (Peyzaj Mimarları Odası, 2010).<br />

Kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje alanlarında bulunan yapıların boĢaltılması,<br />

yıkımı ve kamulaĢtırılmasında anlaĢma yolu esastır. Kentsel dönüĢüm ve geliĢim<br />

projesi kapsamında bulunan gayrimenkul sahipleri ve belediye tarafından açılacak<br />

davalar, mahkemelerde öncelikle görüĢülür ve karara bağlanır. Bu güne kadar<br />

yapılan kentsel dönüĢüm ve geliĢim uygulamaları incelendiğinde görülecektir ki,<br />

büyük bir çoğunluğu yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğu, sosyal donatı dengesini<br />

bozduğu, Ģehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile kamu yararına aykırı uygulamalar<br />

olduğu için, ya yürütmenin durdurulmasına ya da iptaline karar verilmiĢtir. Bu<br />

düzenlemeye belediyelerin kentsel dönüĢüm alanları belirlenmesine iliĢkin yeni


141<br />

uygulamalarında, açılabilecek yeni davaların önüne geçmek amacıyla yer verildiği<br />

söylenebilir.Yasa değiĢikliği ile bir yandan büyükĢehir belediye baĢkanları kent<br />

içinde istedikleri her alanda tek söz sahibi haline getirilirken, kentsel dönüĢüm alanı<br />

ilan edilen yerlerde yaĢayanlar ise yasa eliyle mağdur edilmekte, ezilmektedir.<br />

Kentsel dönüĢüm mağdurlarının yargıya baĢvurma hakları da Anayasa‟ya aykırı<br />

biçimde kısıtlanmakta ya da ortadan kaldırılmaktadır. Yasa değiĢikliğiyle, kentsel<br />

dönüĢüm alanı ilan edilen alanlarda yaĢayan halkın yargıya baĢvurma haklarının<br />

kısıtlanmasının yanı sıra, kamulaĢtırma iĢlemlerinde büyükĢehir belediye<br />

meclislerine acele kamulaĢtırma yetkisi veren düzenlemeler ve kamulaĢtırmada proje<br />

ilan tarihindeki rayiç değerlerin esas alınmasına iliĢkin düzenlemeler de önemli<br />

mağduriyetlere neden olacak, hukuka açıkça aykırı düzenlemelerdir (ġPO, 2010).<br />

Genel olarak ifade etmek gerekirse; Belediyeler Yasası‟nın 73. maddesinde<br />

yapılan değiĢik ile kent içerisinde kalan çok değerli kamu arazileri, gecekondu<br />

arazileri, açık alanlar, büyük ölçekli kentsel yeĢil alanlar, tarım alanları ve askeri<br />

alanlar ile askerlerin ağaçlandırdıkları açık alanlar yargısal denetim dâhil tüm<br />

engeller kaldırılarak, büyükĢehir belediyelerine verilen yetkilerle, kentsel dönüĢüm<br />

projesi uygulaması adı altında, lüks konutların ve rant tesislerinin yapımına olanak<br />

tanınmaktadır. Belediyeler; TOKĠ yetkilerinden daha fazla yetkilerle donatılarak,<br />

yargısal denetime tabi olmadan, bu projeleri kendileri uygulayabileceklerdir. Ancak<br />

TOKĠ‟ye, ya da yandaĢ müteahhitlere ve yatırımcılara da her hangi bir engelle<br />

karĢılaĢmadan yaptırabileceklerdir. Çünkü yasa değiĢikliği ile yargısal denetimde<br />

dâhil, tüm engeller de kaldırıldığından, pürüzsüz bir Ģekilde verebilmelerinin önü de<br />

açılmıĢtır (Antalya Mimarlar Odası, 2010; Peyzaj Mimarları Odası, 2010).<br />

4.4. 5216 Sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu 11<br />

Kentsel dönüĢüme yönelik doğrudan bir kanun olmamakla birlikte 5216 sayılı<br />

kanun büyükĢehir belediyelerinin kentsel dönüĢüm projesi hazırlama ve uygulama<br />

yetkilerini kazanması açısından önemli bir adım olma özelliği taĢımaktadır.<br />

10.07 2004 tarihli kanunda kentsel dönüĢüme iliĢkin bir vurgu olmamakla<br />

birlikte kanunun 1. Fıkrasının (e) bendinde Belediye Kanunu‟nun 73. Maddesinde<br />

11 23.07.2004 Tarih ve 24431 Sayılı Resmi Gazete, www.tbmm.gov.tr.


142<br />

belediyelere tanınan yetkilerin kullanılması sayılmıĢtır. Böylelikle büyükĢehir<br />

belediyelerinin de kentsel dönüĢüm ve geliĢim projesi hazırlama ve uygulama hakkı<br />

doğmuĢtur (Aydın, 2008: 123; Üstün, 2009: 69).<br />

4.5. DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı 12<br />

DönüĢüm Alanları Hakkında Yasa Tasarısı'nın tarihi 2004 yılına kadar<br />

götürülebilir. 2004 Mayıs ayında Ġstanbul'da gayrimenkul yatırımcıları tarafından<br />

“kentsel dönüĢüm yasa taslağı yasalaĢırsa iĢler düzelecek” mesajının verilmesi ile<br />

baĢlayan süreç 03.07.2005 tarihinde yeni Belediye Kanunu'nun çıkarılması ile ilk<br />

zaferini kazanmıĢtır. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 73. maddesi “Kentsel<br />

DönüĢüm ve GeliĢim Alanı” baĢlığını taĢımaktadır. Ancak bu baĢlık ayrı bir yasa<br />

tasarısı olarak, 01.03.2005 tarihinde TBMM BaĢkanlığına sunulmuĢtur. Tasarı, 16<br />

Haziran 2005 tarihinde “Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların<br />

Yenilenerek Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” adıyla kabul<br />

edilmiĢtir. 2004 yılında Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanunu adını taĢıyan bir<br />

metin, Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı internet sayfasına konmuĢtur. Söz konusu<br />

metin önce Ġmar Yasası Taslağı adıyla daha sonra da Planlama ve Ġmar Yasası<br />

Taslağı ile sitede yer almıĢtır. Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı'nın hazırladığı<br />

Planlama ve Ġmar Yasası Taslağı, 24.02.2006 tarihinde Yabancı Sermaye Derneği<br />

tarafından düzenlenen Yeni Ġmar Yasa Tasarısı Paneli'nde tanıtılmıĢtır. Bakan Faruk<br />

Nafiz Özak, taslağın Temmuz'a kadar çıkması için çalıĢacaklarını, olmazsa Ekim<br />

2006'da mutlaka çıkarılacağını vurgulamıĢ ve çalıĢmanın özünü Ģu Ģekilde dile<br />

getirmiĢtir: “ Ġmar kanunu yatırımcının önünü açacak” (Teknik Güç, 2006: 4).<br />

Yabancı sermayenin önünü açmak için çıkarılmaya çalıĢıldığı üst düzey yetkililerce<br />

ortaya konulan kentsel dönüĢüm, 22.06.2006'da hükümetin Meclise yeni bir taslak<br />

sunması ile yeni bir aĢamaya geçmiĢtir.<br />

22.06.2006 tarihinde DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı, Meclise<br />

sunulmuĢtur. O dönemde seçimler nedeniyle kadük kalan tasarı, 2010 ġubat ayında<br />

Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı tarafından tekrar BaĢbakanlığa sunulmuĢtur. Halen<br />

yasalaĢmamıĢ olan tasarı, kentsel dönüĢüm konusunu en kapsamlı biçimde ele alan<br />

yasal metin olma özelliği taĢımaktadır.<br />

12 www.basbakanlik.gov.tr/docs/.../kanuntasarilari/101-1054%20son.doc.


143<br />

Kanun Tasarısı'nın amacı; “...imar planı bulunsun veya bulunmasın kentsel ve<br />

kırsal tüm alanlarda bilim, teknik, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak, afetlere<br />

ve kentsel risklere duyarlı yaĢam çevrelerinin oluĢturulması için veya fiziki köhneme<br />

ve sosyal ve teknik alt yapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanların iyileĢtirme,<br />

tasfiye, yenileme ve geliĢimini sağlamak üzere dönüĢüm alanlarının tespitine ve<br />

dönüĢümün gerçekleĢtirilmesine dair her türlü iĢ ve iĢlemler ile ilke ve esasları<br />

belirlemek” olarak ifade edilmiĢtir. Bu maddeden de anlaĢıldığı üzere tasarı ile<br />

sadece plansız değil, planlı alanlarda da tasfiye açıkça amaçlanmakta, yüksek rant<br />

alanları yaratmak için göz konulan her yerde dönüĢüm yapabilmenin önü<br />

açılmaktadır (Mimarlar Odası, 2010).<br />

Ayrıca tasarının 2.maddesinde “ dönüĢüm alanı olarak belirlenen alanlarda<br />

Hazine, Ġl Özel Ġdareleri, kamu kurum ve kuruluĢları, belediyeler ve vakıflar<br />

tarafından idare edilenler de dâhil her türlü arsa ve arazilerin ve bunların üzerinde<br />

bulunan bütün yapıların bu kanun uyarınca hazırlanan dönüĢüm amaçlı imar planına<br />

uygun olarak...” ifadesi ile tasarının, sadece kentsel alanları yani belediye sınırları<br />

içindeki toprakları değil, ülkenin tüm topraklarını kapsadığını gözler önüne<br />

sermektedir. Dolayısıyla bu tasarı ile ülkenin herhangi bir yerindeki herhangi bir<br />

parçası yeniden planlanıp yapılaĢtırılabilecektir. Hazine arazilerine ek olarak “<br />

devletin hükmü ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz Ģeyler” konumundaki dağlar,<br />

nehirler, göller de bu tasarı kapsamında dönüĢüm alanları içerisinde sayılmaktadır.<br />

Parçacı bir anlayıĢ ile yapılaĢma sürecini Ģekillendirmeyi hedefleyen bu tasarı,<br />

bütüncül imar anlayıĢından uzaklaĢmanın ve ülke topraklarını belirli kesimlerin<br />

çıkarları doğrultusunda parça parça imara açmanın yolunu açmaktadır. Bu durum ise<br />

bölgeler arası dengesizlik, çevre ve doğal kaynakların tahribi gibi sorunların ortaya<br />

çıkmasına neden olabilecektir (Teknik Güç, 2006: 5). Adı geçen maddede yer alan<br />

“.... konut, ticaret, sanayi, rekreasyon, teknik alt yapı, sosyal donatı alanları ve diğer<br />

yatırım araçları için ...” ifadesinden de anlaĢıldığı üzere, dönüĢtürülecek alanların<br />

(doğal kaynaklar da dâhil olmak üzere) kontrolsüz bir biçimde sermayeye sunulacağı<br />

görülmektedir.<br />

Tasarının 1.maddesinde yer alan “...fiziki köhneme ve sosyal teknik alt<br />

yapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanların iyileĢtirme, tasfiye...” ve 2.<br />

maddesinde yer alan “...Ģahsi hakların tesis ve devri, trampa ve mülkiyetinin el


144<br />

değiĢtirilmesi de dâhil” ifadeleri ile dönüĢüm alanı ilan edilen yerlerde yaĢayanları<br />

kısmen veya tamamen baĢka yerlere gönderilerek iskân etmelerini, dönüĢüm<br />

alanlarına satıĢ yoluyla baĢka nüfus kesimlerini yerleĢtirme yetkisi vermektedir. Bu<br />

da homojen bir nüfus grubunun piyasa kuralları içerisinde yerleĢmesinin önünün<br />

açılması, yeni homojen mahallelerin kurulması yani kurtarılmıĢ bölgelerin<br />

oluĢumuna olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla toplumun bir kesimine ayrıcalıklar<br />

sağlanırken, diğer bir kesiminin kamu yararı adı altında yaĢam alanlarına müdahale<br />

edilmekte, proje alanlarından dıĢarı çıkartılmaktadır. Bu durum ise Anayasa'nın 10.<br />

maddesinde yer alan “eĢitlik ilkesi” ne ve “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum<br />

yararına aykırı olamayacağına” iliĢkin 35. maddesine aykırıdır.<br />

Tasarının 3. maddesinde tanımlanmıĢ olan “proje ortaklığı” terimi ise çok<br />

tartıĢılan bir konudur. Bu tanıma göre proje ortaklığı; “idare dâhil, kamu kurum ve<br />

kuruluĢlarının iĢtirakleri ile proje alanında taĢınmaz sahibi olsun veya olmasın gerçek<br />

veya tüzel kiĢilerin, dönüĢüm amaçlı imar planı kararlarına uygun olarak hazırlanan<br />

projeleri gerçekleĢtirmek üzere ayrı ayrı veya birlikte oluĢturdukları adi ortaklık<br />

temelli hukuki iĢlemlerle bir araya gelmiĢ bir veya birden fazla ortaklığıdır” Ģeklinde<br />

tanımlanmıĢtır. Bu tanımda “ orada taĢınmazı olmayan gerçek ya da tüzel kiĢiler” in<br />

de proje ortaklığına dâhil edilmesi ve bu ortaklıkta yer alan aktörlerin tamamına eĢit<br />

düzeyde yetki verilmesi çoğu zaman kamu yararı ilkesinin göz ardı edilmesine ve<br />

ortaklıktaki temel aktörlerin; yerel kamu gücü yerine özel sektör (Banka, inĢaat vb.)<br />

temsilcileri haline gelmesine neden olacaktır (YAYED, 2006). Ancak görüldüğü<br />

üzere dönüĢümden asıl etkilenecek yöre sakinleri, proje ortaklarının içerisinde<br />

sayılmamıĢtır.<br />

Tasarının 5.maddesinin birinci fıkrasında dönüĢüm alanı sınırı; “... toplamı<br />

beĢ hektardan küçük olmamak üzere, belediye ...belediye meclisi, ...il genel<br />

meclisi,....büyükĢehir belediye meclisi tarafından üye tam sayısının salt<br />

çoğunluğunun kararı ile” belirleneceği ifadesi yer almaktadır. DönüĢüm alan<br />

sınırlarının bilimsel kriterlere dayalı yürütülecek iĢlemler sonucu belirlenmesi<br />

gerekirken, tasarıda bu süreçte kararlara dayanak olabilecek bilimsel araĢtırmalara ve<br />

raporlara iliĢkin herhangi bir tanımlama yapılmamıĢtır. Bugün Ankara BüyükĢehir<br />

Belediyesince gerçekleĢtirilen Kuzey Ankara Protokol Yolu, Ulus Tarihi ve Kültürel<br />

Alan, Ġmrahor Vadisi vb koruma veya dönüĢüm projelerinde de sınırların benzeri


145<br />

yöntemle, bilimsel dayanakları olmadan, sadece Belediye Meclis kararlarıyla<br />

belirlenmesi sonucu değiĢik sorunlarla karĢılaĢılmıĢtır. Örneğin Kuzey Ankara<br />

Protokol Yolu DönüĢüm Proje alanında çok sayıda “Afete Maruz Bölge” kararı<br />

alınmıĢ sahayla karĢılaĢılmıĢtır (TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 2006). Ayrıca<br />

bu maddede yer alan “ dönüĢüm alanı sınırı toplam beĢ hektardan küçük olmamak<br />

üzere” ifadesiyle dönüĢüm yapılacak alana iliĢkin alt sınır verilirken, üst sınıra iliĢkin<br />

bir tanımlama yapılmamıĢtır.<br />

Tasarıya göre büyükĢehir belediyelerinde dönüĢüm alanının tespiti ve<br />

kesinleĢtirilmesi yetkisi tamamen büyükĢehir belediyelerinindir. BüyükĢehir<br />

belediyeleri, dönüĢüm alanı ilan edecekleri yerler hangi belediyeye ait ise onun<br />

görüĢünü almakla yetinecektir. Böylece büyükĢehirlerde üst belediye, alt belediyenin<br />

kendi sınırlarını düzenleme iradesini fiilen ve çok güçlü bir biçimde ortadan<br />

kaldırmıĢ olacaktır. Görüldüğü üzere tasarı ile büyükĢehir belediyelerine kentin<br />

belirli alanlarını dönüĢüm alanı olarak tanımlama ve bu alanlarda konut, ticaret,<br />

rekreasyon projeleri geliĢtirme ve uygulama konusunda geniĢ yetkiler verilmektedir.<br />

Ancak tasarının Türkiye'nin sorunlu kentleĢme pratiğine çözüm getiremeyeceği<br />

yönünde eleĢtiriler bulunmaktadır. Hazırlanan tasarıda kentsel dönüĢüm alanlarının<br />

belirsiz olduğu, tasarı ile planlamanın bütünselliğinden kopuk proje oluĢturmaya<br />

yönelindiği ve toplumsal sonuçlarını önemsemeyen bir planlama pratiği<br />

oluĢturulduğuna dikkat çekilmektedir (ġPO, 2006a: 59).<br />

5.maddenin 2. fıkrasında; “DönüĢüm alanı sınırları, idarece tespit edilen ilan<br />

yerlerinde karar tarihinden itibaren otuz gün süre ile ilan edilir. Bu süre içinde<br />

dönüĢüm alanlarına itiraz edilebilir. Ġtiraz edilmez ise, ilan süresi sonunda dönüĢüm<br />

alanı sınırları ayrıca bir meclis kararı alınmaksızın idarenin onayı ile kesinleĢerek<br />

yürürlüğe girer. Ġtirazlar, ilan süresini müteakip ilk meclis toplantısında incelenerek en<br />

geç otuz gün içinde karara bağlanır ve askıya çıkarılmaksızın idarenin onayı ile<br />

kesinleĢerek yürürlüğe girer...” ifadesi yer almaktadır. Bu madde ile dönüĢüm alanının<br />

sınırlarının tespitine yönelik itirazlar anlamını yitirmektedir. Çünkü yapılan itirazın<br />

incelenmesi, tespite karar veren kurum tarafından yapılmakta ve karara<br />

bağlanmaktadır. Dolayısıyla bu incelemenin ne kadar tarafsız olacağı tartıĢmalı bir<br />

durumdur. Ayrıca “..... kesinleĢerek yürürlüğe giren dönüĢüm alanları idarece usulüne<br />

göre ilan edilir” ifadesiyle dönüĢüm alanı sınırlarının tespitine iliĢkin kararın nerede


146<br />

ilan edileceği idarenin tespitine bırakılmıĢtır. Ġdarenin böyle bir yetkisinin bulunması,<br />

dönüĢüm alanı sınırlarının tespitine iliĢkin karara karĢı hak sahiplerinin itirazlarını ve<br />

yargı yoluna girmelerini engelleyecek Ģekilde kararın kesinleĢmesine imkân<br />

verebilecektir (YAYED, 2006: 55)<br />

Tasarının 6. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ; “dönüĢüm alanları sınırları<br />

içinde, 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığını belgeleyen gecekondu sahiplerine,<br />

ruhsatsız yapı sahiplerine ve ikamet edenlere, bedelini yirmi yılı aĢmamak üzere<br />

borçlandırılmak kaydıyla yapılacak sosyal konutlardan veya yapılardan bağımsız<br />

bölüm verilebilir” ifadesi de oldukça yoğun eleĢtiri almıĢtır. EleĢtirilerin temelini ise<br />

bu düzenleme ile gecekondu bölgelerinin tamamen tasfiye edilebilecek olması<br />

Ģeklindeki görüĢ oluĢturmaktadır. Gecekondu sahiplerine ise borçlandırma yöntemiyle<br />

barınma sorunlarının çözüleceği ifade edilmektedir. “Verilebilir” ifadesi ile biten<br />

madde, yapı sahiplerinin mağduriyetlerini giderecek imkânın sağlanmama olasılığını<br />

da bünyesinde barındırmaktadır. Bir diğer ifadeyle yapı sahiplerinin mağduriyetlerinin<br />

nasıl giderileceği tamamen idarenin iyi niyetine bağlı olmaktadır (Aslan, 2007: 62).<br />

Tasarının 7.maddesinin 3.fıkrasında yer alan “...idarece, dönüĢüm amaçlı imar<br />

planında değerleme esaslı yöntem uygulanacağının belirtilmesi halinde, dönüĢüm<br />

alanlarındaki mülkiyet düzenlemelerinde düzenleme alanı içindeki gayrimenkullerin<br />

düzenleme öncesi ve sonrası değerleri gayrimenkul değerleme kuruluĢlarına<br />

yaptırılarak re‟sen belirlenir. Düzenlemeden sonra mülkiyet dağıtımı, düzenleme<br />

öncesi ve sonrası değer temel alınarak idarenin yatırım ve katkı payları düĢüldükten<br />

sonra değerleme esaslı yöntem çerçevesinde yapılır” ifadesi taĢınmaz değerleme<br />

konusunun net bir biçimde ele alınmadığını göstermektedir. Bu konudaki belirsizlikler,<br />

uygulama esnasında karmaĢıklıkların yaĢanmasına neden olabilecektir. Aynı maddenin,<br />

son cümlesinde, “değerleme esaslı yöntemin belirlenmesine ve uygulanmasına dair<br />

usul ve esaslar idarece çıkarılacak yönetmelikle belirlenir” ifadesi yer almaktadır.<br />

Tasarıda öngörülen değerleme yöntemi ve içeriğinin bilimsel ölçütlere ve verilere göre<br />

belirlenmesi esastır. Ġdarelerin (yerel yönetimlerin), birçoğunun, bu yönetmeliği<br />

hazırlayacak, bilgi, donanım ve araçlara sahip olmadığı bilinmektedir. Ancak tasarıya<br />

göre, “dönüĢüm yasası” nı uygulayacak her yerel yönetimin (her ilin özel idaresi ve<br />

belediyeleri) kendi anlayıĢları çerçevesinde ve farklı farklı yönetmelikle ortaya çıkması<br />

söz konusu olacaktır. Bu durum, ülkede, hukuk kargaĢasına ve toplumsal ve sosyal


147<br />

patlamalara da neden olabilme riskini taĢımaktadır (TMMOB Jeoloji Mühendisleri<br />

Odası, 2006).<br />

7.maddenin altıncı fıkrasında; “dönüĢüm alanlarında, mevzuata uygun yapıların<br />

boĢaltılması ve yıkılarak kaldırılmasında plan bütününe iliĢkin değerleme ve fiziki<br />

durum temel alınarak anlaĢma yolu esastır... AnlaĢma sağlanamadığı takdirde bu<br />

taĢınmazlar hakkında kamulaĢtırma iĢlemi yapılır. Ġtiraz sadece kamulaĢtırma bedeline<br />

yapılabilir...” ifadesi yer almaktadır. DönüĢüm alanlarında gerçekleĢtirilecek projede<br />

kamu yararı tartıĢmalı bir konudur. Anayasanın 57. maddesine göre devlet, kiĢilerin<br />

konut ihtiyaçlarını karĢılayacak tedbirleri almak zorundadır. Ancak anlaĢma<br />

sağlanamayan ve kamulaĢtırma kapsamına alınan konut sahiplerinin konut ihtiyacı<br />

giderilmemektedir. Ġdare, kamu yararı altında zorlama, baskı ve her türlü geçici ve<br />

kalıcı kısıtlayıcı yöntemlerle, anayasanın mülkiyet hakkı ve temel hak ve<br />

özgürlüklerine aykırı bir uygulama içine sokulmaktadır (TMMOB Jeoloji<br />

Mühendisleri Odası, 2006).<br />

Görüldüğü üzere DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı ile sadece<br />

kentsel alanlar değil, ülkenin tüm toprakları (ormanlar, milli parklar, meralar vb.)<br />

kentsel dönüĢüm uygulamalarının kapsamına alınmıĢtır (Bayram, 2008: 46). Bir<br />

diğer ifade ile bu kanunda daha önce çıkartılan düzenlemelerden farklı olarak,<br />

dönüĢüm alanları gayet geniĢ tutulmuĢtur (Aslan, 2007: 59). Mevcut kentsel<br />

dönüĢüm uygulamalarında içine düĢülen yasal zorlukları aĢmak amacıyla gündeme<br />

getirilen kanun tasarısı, toplumdan, meslek odalarından ve ana muhalefet partisinin<br />

yoğun tepkileri sonucu halen yasalaĢamamıĢtır. Yasa tasarısının kentsel yenilemeye<br />

yönelik mevcut hukuksal çerçeveyi geliĢtirmeyi değil, tüm hukuksal bağlardan<br />

kurtulmayı temel amaç edindiğine dair yoğun eleĢtiriler bulunmaktadır. Kentsel<br />

dönüĢüm alanı ilan edilen yerlere iliĢkin olarak yürürlükteki imar mevzuatını<br />

bütünüyle devreden çıkarmayı öngören tasarının yasalaĢmaması, Belediye Kanunu'nun<br />

73. maddesine dayanılarak uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm projelerinin<br />

birçoğunun, yasal açıdan dayanaksız kalmasına neden olmuĢtur.<br />

Ayrıca tasarı yenileme ihtiyacı bulunan kentsel mekânları sosyal, ekonomik<br />

yönlerinden soyutlayarak kentsel yenilemeyi piyasanın iĢleyiĢine terk etmektedir.<br />

GeniĢ ve olağanüstü yetkilerle donatılmıĢ tasarı, halkın katılımını tamamen


148<br />

dıĢlamaktadır. Belediye meclis kararıyla belirlenecek herhangi bir alanda istenildiği<br />

Ģekilde yeniden yapılaĢmaya olanak sağlamaktadır. Tasarıya göre olası plan kararlarına<br />

iliĢkin hak sahiplerinin itiraz etme hakkı bulunmamakta, hak sahipleri sadece<br />

kamulaĢtırma bedeline itiraz edebilmektedir. Kiracı ya da ev sahibi olarak yaĢayan<br />

yoksul halkın barınma hakkının sağlanmasına yönelik hiçbir bağlayıcı hüküm<br />

içermemektedir.<br />

Kısacası söz konusu tasarı, sadece kent merkezlerinde değil kent çeperlerinde<br />

de yasal ya da yasa dıĢı oluĢmuĢ her türlü yerleĢilmiĢ veya yerleĢilebilir kabul edilen<br />

alanlarda, Ģehirciliğin genel ilkelerine ve kentsel bütünlüğü gözetmesi gereken<br />

planlama hiyerarĢisine uyulmadan, mevzii ve keyfi imar uygulamalarına; dahası<br />

insanların yaĢadıkları semtlerden adeta zorla çıkartılarak aynı yerlerde dönüĢüm adına<br />

yeni emlak pazarlama alanları yaratmaya yasal kolaylık sağlamaktadır.<br />

4.6. TOKĠ’nin Yeniden Yapılandırılması 13 ve Kentsel DönüĢüm Sürecinde<br />

TOKĠ<br />

Ġncelenen yasalarda da görüldüğü üzere, sosyal konutlar inĢa etme amacıyla<br />

kurulmuĢ olan TOKĠ günümüzde neredeyse sınırsız denilebilecek yetkilerle<br />

donatılmıĢ ve kentsel dönüĢüm sürecinin baĢ aktörü durumuna getirilmiĢtir.<br />

6 Ağustos 2003 tarih ve 4966 sayılı Kanunla, Konut MüsteĢarlığı<br />

kaldırılırken bazı görevleri TOKĠ‟ye devredilmiĢtir. 2985 sayılı Toplu Konut<br />

Kanunu‟nda bazı değiĢiklikler yapan düzenlemeyle TOKĠ‟ye yeni görevler<br />

verilmiĢtir. Bu çerçevede TOKĠ;<br />

- Konut sektörüyle ilgili Ģirketler kurmak veya kurulmuĢ Ģirketlere iĢtirak<br />

etmek (madde 4/e),<br />

- Ferdi ve toplu konut kredisi vermenin yanı sıra köy mimarisinin<br />

geliĢtirilmesine, gecekondu alanlarının dönüĢümüne, tarihi doku ve yöresel<br />

mimarinin korunup yenilenmesine yönelik uygulamalar yapmak ve bu<br />

konudaki projeleri kredilendirmek; gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz<br />

sübvansiyonu yapmak (madde 4/ı);<br />

13 TOKĠ‟ nin Yeniden Yapılandırılması baĢlıklı bu bölüm genel olarak kurumun baĢkanı olan<br />

Bayraktar‟ın (2007: 20-23) çalıĢmasından aktarılmıĢ ve kanun metinleriyle beslenmiĢtir.


149<br />

- Yurt içi ve yurt dıĢında doğrudan veya iĢtirakleri aracılığıyla proje<br />

geliĢtirmek; konut, alt yapı ve sosyal donatı uygulamaları yapmak veya<br />

yaptırmak (madde 4/j),<br />

- Ġdareye kaynak sağlanmasını teminen kâr amaçlı projelerle uygulamalar<br />

yapmak veya yaptırmak (madde 4/k),<br />

- Doğal afet meydana gelen bölgelerde gerek görüldüğü takdirde konut ve<br />

sosyal donatıları, alt yapıları ile birlikte inĢa etmek, teĢvik etmek ve<br />

desteklemek (madde 4/l),<br />

- Hazineye ait arazileri, Maliye ile Bayındırlık ve Ġskân Bakanlıklarının teklifi<br />

ve BaĢbakan‟ın onayıyla bedelsiz olarak devralma yetkisine sahip olmuĢtur.<br />

TOKĠ, 2004 yılının Ocak ayında kuruluĢ kanununa uygun olarak yeniden<br />

BaĢbakanlığa bağlanmıĢtır.<br />

Ulusal ve uluslararası düzeyde bir giriĢ kapısı niteliğinde olan Ankara<br />

Esenboğa Protokol Yolu‟ndaki gecekondu olgusu yıllardır üzerinde tartıĢılan bir<br />

sorun; bölgenin Ankara‟nın prestijine yakıĢır bir görüntüye kavuĢturulması yine<br />

yıllardır hayal edilen bir konu olmuĢtur. Gecekondu dönüĢüm projesi kapsamında<br />

hazırlanan “Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi Kanun Tasarısı”, 2004<br />

yılının Mart ayında, TBMM‟de kabul edilerek yasalaĢmıĢtır. Merkezi idare ile yerel<br />

yönetimlerin beraberce çözüm üretmesi tarzında Ģekillendirilen yasa doğrultusunda,<br />

TOKĠ ile Ankara BüyükĢehir Belediye‟sinin iĢbirliği gerçekleĢmiĢtir. Böylece,<br />

büyük bir gecekondu dönüĢüm projesinin önü açılmıĢtır.<br />

Gecekondu dönüĢüm çalıĢmaları kapsamında 12 Mayıs 2004 tarihinde<br />

yürürlüğe giren 5162 sayılı kanunla 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu‟na eklenen<br />

madde ile gecekondu dönüĢümlerini kolaylaĢtıracak düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu<br />

çerçevede;<br />

- TOKĠ, gecekondu bölgelerinin tasfiyesine veya iyileĢtirilerek yeniden<br />

kazanımına yönelik gecekondu dönüĢüm projeleri geliĢtirme, inĢaat<br />

uygulamaları ve finansman düzenlemeleri yapma konularında<br />

yetkilendirilmiĢtir. Aynı madde idareye, bu amaçla gecekondu bölgelerinde<br />

hak sahibi olan kiĢilerin haklarına konu gayrimenkullerin değerlerini tespit


150<br />

etmek, bu kiĢilerle proje çerçevesinde anlaĢmalar yapmak ve bu<br />

anlaĢmaların usul ve esaslarını belirlemek konularında inisiyatif<br />

kazandırmıĢtır (Ek Madde 6),<br />

- Bağlı bulunduğu bakandan olur almak Ģartıyla idareye, geliĢtirilen<br />

gecekondu dönüĢüm projelerindeki konut bedellerini; uygulama yapılan<br />

illerdeki mevcut ekonomik durum, doğal afetler, konut rayiç bedelleri ve<br />

gecekondu bölgelerindeki kiĢilerin gelir durumunu göz önünde<br />

bulundurarak, yapım maliyetlerinin altında tespit etme yetkisi de tanınmıĢtır<br />

(Ek madde 6),<br />

- Kanun‟un 4. maddesi ile TOKĠ‟ye kısmen imar planı yapabilme yetkisi<br />

verilmiĢtir: BaĢkanlık, gecekondu dönüĢüm projesi uygulayacağı alanlarda<br />

veya mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerden konut uygulama alanı<br />

olarak belirlediği alanlarda veya valiliklerce toplu konut iskân sahası olarak<br />

belirlenen alanlarda çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak Ģekilde her tür<br />

ve ölçekteki imar plânlarını yapmaya, yaptırmaya ve tadil etmeye yetkilidir.<br />

Bu plânlar, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde kalan alanlar için<br />

büyükĢehir belediye meclisi tarafından, il ve ilçe belediye sınırları ile<br />

mücavir alanları içerisinde kalan alanlar için ilgili belediye meclisleri<br />

tarafından, beldelerde ve diğer yerlerde ilgili valilik tarafından, plânların<br />

belediyelere veya valiliğe intikal ettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde<br />

aynen veya değiĢtirilerek onaylanması suretiyle yürürlüğe girer. Üç ay<br />

içerisinde onaylanmayan plânlar BaĢkanlık tarafından re‟sen yürürlüğe<br />

konur. BaĢkanlık kanundaki görevleri çerçevesinde gerçek ve tüzel kiĢilere<br />

ait arazi ve arsaları ve bunların içerisinde veya üzerinde bulunan her türlü<br />

eklenti ve yapıları kamulaĢtırmaya yetkilidir.<br />

TMMB‟ye 01.03.2005 tarihinde “Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun<br />

Tasarısı” adıyla gelen ve komisyonlarda yapılan değiĢikliklerin ardından Genel<br />

Kurul‟da “Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması<br />

ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” olarak 16.06.2006 tarihinde kabul<br />

edilen 5366 sayılı kanunun 3. maddesi; “kentlerdeki yenileme alanlarının tespiti ile<br />

teknik altyapı ve yapısal standartların belirlenmesi, projelerin oluĢturulması,


151<br />

uygulama, örgütleme, yönetim, denetim, katılım ve kullanımına iliĢkin usul ve<br />

esasları” düzenleyerek, “yenileme alanında TOKĠ ile ortak uygulama yapılabileceği<br />

gibi, TOKĠ‟ye de uygulama yaptırılabileceği” hükme bağlanmıĢtır.<br />

21.02.2007 tarihinde kabul edilen 5582 sayılı “Konut Finansmanı Sistemine<br />

ĠliĢkin ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile TOKĠ‟ye<br />

gayrimenkul satıĢlarından kaynaklanan alacaklarını teminat göstererek menkul<br />

kıymet ihraç etme olanağı sağlanmıĢtır.<br />

28.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5609 sayılı kanunla 775 sayılı<br />

Gecekondu Kanunu‟nda yapılan değiĢiklikle Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı‟nın bu<br />

kanun kapsamındaki yetki ve görevleri TOKĠ‟ye devredilmiĢtir. Planlı arsa ve konut<br />

üretimine yönelik faaliyetler ile gecekondulaĢmanın önlenmesine yönelik<br />

faaliyetlerin tek merkezden ve hizmet bütünlüğünü sağlayacak Ģekilde yürütülmesini<br />

sağlamayı amaçlayan yasa değiĢikliği ile 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında<br />

kullanılacak hazineye ait taĢınmazların, TOKĠ‟nin talebi ve Maliye Bakanlığı‟nın<br />

onayı ile TOKĠ‟ye bedelsiz olarak devri ve tescili hükme bağlanmıĢtır.<br />

Yasa ve yönetmeliklerle belediyelerin yetkilerinin önemli ölçüde arttırıldığı<br />

görülmektedir. Ancak daha da dikkat çekici olan nokta, TOKĠ‟nin neredeyse bütün<br />

yönetimlerin ve kurumların üstünde bir güçle donatılması ve davranmasıdır. Bu<br />

sonuç Bayraktar‟ın sözlerinden çıkarılabilmektedir: “2008 yılında İstanbul’da her<br />

bölgeye gireceğiz. İstanbul’un %60’ı yıkılacak. Belediye yapmak istiyorsa belediyeye<br />

yetki verilecek, TOKİ yapmak istiyorsa belediyeler TOKİ’nin önünü kesemeyecek”.<br />

Bu ifadeler TOKĠ yetkilerinin belediyelerin yetkilerinden özerk ve ayrı bir güçle de<br />

uygulanabileceğini göstermektedir (ġen, 2008: 403). Son yıllarda yerel yönetimlerin<br />

ve TOKĠ‟nin artan yetkileri çerçevesinde Ġstanbul baĢta olmak üzere tüm kentlerde,<br />

kentsel dönüĢüm projeleri hazırladıkları ve uyguladıkları görülmektedir. Seçilen<br />

alanların da gecekondu bölgeleri ya da yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı alanlar<br />

olması, kentsel dönüĢümün algılanıĢ biçimini ortaya koymaktadır. Yoksul/marjinal<br />

gruplar ve onların yaĢam alanları kentlere yakıĢmamaktadır ve yapılması gereken<br />

kentlerin tüm siluetini bozan çok katlı sitelere, gökdelenlere, alıĢveriĢ merkezlerine<br />

yer açmak için bu kesimlerin görünmez kılınmasıdır. Bu görünmez kılma/yerinden<br />

etme stratejileri sermayeyi çekme odaklı kent yöneticilerinin en önemli aracı olan


152<br />

kentsel dönüĢümün özünde soylulaĢtırmayı da barındırdığını gözler önüne<br />

sermektedir (Gül ve Ergun, 2009: 770).<br />

4.7. Yasal Çerçevenin Genel Değerlendirmesi<br />

Gecekondu olgusu Türkiye kentleri açısından hem bir sorun hem de temel<br />

tartıĢma konusu olma özelliğini geçmiĢten günümüze değin taĢımıĢtır. Süreç içinde<br />

gecekondu olgusuna bakıĢ değiĢse de kentsel bir sorun olarak ele alınma özelliği<br />

süregelmiĢtir.<br />

Türkiye‟de gecekondulaĢmanın baĢlamasından itibaren gecekondularla ilgili<br />

çıkarılan af ve ıslah imar planlarının temel aldığı ilke, hep aynı özelliğe sahip<br />

olmuĢtur: “O güne kadar yapılanları yasallaĢtırmak yani affetmek, ancak ondan<br />

sonrakilere kesinlikle izin vermemek” (Ekinci, 1995: 13-14). Ancak özellikle 2000‟li<br />

yıllarla birlikte bu anlayıĢ değiĢmiĢ ve gecekondu sorununa çözüm olarak kentsel<br />

dönüĢüm uygulamaları gösterilerek yasa ve yönetmelikler hazırlanmıĢtır.<br />

Kentsel dönüĢüm sürecini belirleyen ve yönlendiren yasalar genel olarak ele<br />

alındığında; her yasanın bir önceki yasaya göre yerel yönetimlere ve TOKĠ‟ye,<br />

kentin dönüĢümü konusunda daha geniĢ yetkilerle daha hızlı hareket etme imkânı<br />

sunduğu ifade edilmektedir (Aslan, 2007: 57). Birbiri ardına uygulamaya konulan<br />

yasa ve yönetmeliklerle günümüzde büyükĢehir belediyeleri ve TOKĠ kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin hakim gücü haline gelmiĢlerdir. Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel<br />

DönüĢüm Projesi için çıkarılan kanunla baĢlayan kentsel dönüĢüm sürecinde ilk<br />

eleĢtiriler; kentin belli bir alanı için kanun çıkarılmasının parçacıl planlamanın önünü<br />

açtığı Ģeklindeyken günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri, kentsel alanı fiziksel ve<br />

ekonomik bir nesne olarak ele aldığı, mekanın sosyo-kültürel boyutlarını ve halk<br />

katılımını yok saydığı için eleĢtirilmektedir. Yasa metinleri bir bütün olarak<br />

incelendiğinde her bir yasanın kendisinden bir önceki yasa/yönetmelikte yer alan<br />

boĢlukları doldurduğu ve kentsel dönüĢüm projelerine muhalif olabilecek ya da<br />

alternatif sunabilecek tüm kesimlerin önünü kestiği görülmektedir.


153<br />

BEġĠNCĠ BÖLÜM<br />

TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜM BĠÇĠMLERĠ VE YANSIMALARI<br />

Günümüzde yaygın bir Ģekilde kullanılan kentsel dönüĢüm kavramının ortaya<br />

çıkıĢı II. Dünya SavaĢı‟nı izleyen yıllara dayanmaktadır. SavaĢ sonrası dönemde ülke<br />

ekonomilerinin bozulması ve ortaya çıkan toplumsal sorunlar, kentlerde de çöküĢ<br />

derecesine varan sorunların yaĢanmasına neden olmuĢtur. Kentsel dönüĢüm<br />

kavramının ortaya çıkıĢı da bu sürece denk gelmektedir. Dünyada ilk kentsel<br />

dönüĢüm projeleri, Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın ardından yıkılan kentlerin yenilenmesi<br />

ve iĢlevlerini yitiren kentsel alanların yeniden iĢlevlendirilmeleri amacıyla<br />

uygulanmıĢtır (Gökbulut, 1996: 35; DayanıĢmacı Atölye, 2007: 143-144). Bir diğer<br />

ifade ile, kamusallığın yitirildiği vurgusundan hareketle eleĢtirilebilecek olsa da ilk<br />

kentsel dönüĢüm projeleri, önceleri çalıĢma alanı ya da kamusal alan olarak<br />

kullanılan liman, tren istasyonu vb alanların yarı kamusal ya da özel kongre merkezi,<br />

otel, fuar alanı ya da alıĢveriĢ merkezi gibi yapılara dönüĢtürülmesini sağlamaya<br />

yönelik olarak hayata geçirilmiĢtir (Aksümer ve Temiz, 2007: 162). Bu süreçte<br />

hayata geçirilen uygulamalar doğrultusunda kentsel dönüĢüm; “mevcut kentleri ve<br />

merkezleri günün koĢullarına uygun biçimde düzenlemek amacıyla yeniden planlama<br />

ve bu planı uygulama” Ģeklinde tanımlanmaktadır (Özden ve Kubat, 2003: 78).<br />

1980 sonrası dönemde serbest ve esnek sermaye hareketleri ile gündeme<br />

gelen küreselleĢme-yerelleĢme gibi süreçlerin, tüm kent yaĢamına olduğu gibi<br />

kentsel mekânlara ve politikalara da önemli etkileri olduğu ifade edilmektedir.<br />

Neoliberal anlayıĢın egemen olduğu bu dönemde planlamaya bakıĢ da değiĢmiĢ;<br />

bütüncül planlamanın yerini parçacıl ve piyasa odaklı planlama yaklaĢımı almıĢtır.<br />

Küresel sermayenin aktörleri de bu yöndeki değiĢimlere finansal destek<br />

sağlamaktadır. Örneğin Dünya Bankasının “Planı Bırak Piyasaya Bak” baĢlıklı bir<br />

çalıĢma yapmıĢ olması, kent planlamasında kamu yararı ve toplumsal kaygılar<br />

yerine, piyasanın talep ve ihtiyaçlarının ön plana geçirilmesini açıklar niteliktedir<br />

(KeleĢ, 2001: 565). Bu dönemde piyasaya engel olan planlama kavramının yerini,<br />

piyasanın önündeki engelleri kaldıran, piyasanın hizmetinde olan bir planlama<br />

anlayıĢı almıĢ ve bu anlayıĢ günümüze değin etkinliğini arttırarak gelmiĢtir.


154<br />

1980‟lerle birlikte kentleri pazar ekonomisi doğrultusunda, kamu ve özel sektör<br />

katılımlarıyla, fiziksel, sosyal ve ekonomik açıdan tekrar canlandırma çabaları<br />

gündeme gelmiĢtir. Kentlerin pazar ekonomisine dayalı geliĢimini ön plana çıkaran<br />

bu yaklaĢımla kentlerin yenilenmesinde ekonomik iĢlevleri içeren kullanımların<br />

önem kazandığı görülmektedir (Yiğitcanlar, 2001: 56-57).<br />

Günümüz planlarında ve kentsel politikalarında planlamanın temel ilkeleri<br />

olan kamu yararı ve kamu hizmeti gibi ilkeler göz ardı edilmektedir. Bütüncül<br />

planlamanın terk edildiği ve parçacıl plan anlayıĢının yerleĢikleĢtiği günümüzde<br />

yapılan planlar günlük talepler doğrultusunda değiĢtirilmekte veya revize<br />

edilmektedir. Yakın dönemde uygulanan kentsel dönüĢüm uygulamaları kapsamında,<br />

kentin belli parçalarının kent bütünü gözetilmeksizin değiĢtirilmesi hatta parsel<br />

düzeyinde planlar yapılması bu ifadeyi destekler niteliktedir (Özden ve Kubat, 2003:<br />

78; ġahin, 2003: 91-92; Turan, 2008: 64). Bir diğer ifadeyle günümüz kentsel<br />

dönüĢüm uygulamaları, ilk ortaya çıktıkları dönemdeki kentleri yeniden<br />

iĢlevlendirme özelliklerinden uzaklaĢmıĢ ve iĢlev değiĢtirmekten çok yaĢam ve<br />

yaĢayan değiĢtirmeye yönelik uygulamalar haline gelmiĢlerdir. Kentler finans,<br />

iletiĢim, biliĢim ve üretici hizmetler ağırlıklı yeni iĢlevlerle donatılırken, bu iĢlevlere<br />

uygun iĢgücünün kentsel mekânlardaki etki ve talepleri de artmaktadır. Sanayi ve<br />

üretim odaklı sektörlerin kent merkezlerinden uzaklaĢtırılması ile çalıĢma-yaĢama<br />

koĢullarını kaybeden kesimler kentin çeperlerine kayarken (kaymak zorunda<br />

bırakılırken) hizmetler sektörü çalıĢanları kent merkezlerine yönelmekte (iĢ, barınma,<br />

eğlenme amaçlı) ve yerleĢmektedirler (DayanıĢmacı Atölye, 2007: 143-144;<br />

Aksümer ve Temiz, 2007: 162). Kentlerde yaĢanan bu hareketlilik doğrultusunda<br />

günümüzde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm uygulamaları da kentlerin yeni<br />

kullanıcılarına ve sermayeye yaĢam alanı yaratma amaçlı projelere dönüĢmektedirler.<br />

5.1. Kentsel DönüĢüm Uygulama Alanları<br />

Kentler doğal geliĢme seyirleri içinde göç, sanayileĢme, eskime, doğal afetler<br />

vb. gibi sosyal, ekonomik, kültürel sonuçları olan olaylarla dönüĢüme<br />

uğramaktadırlar. Bunların beraberlerinde getirdikleri olumsuzluklar, zaman içinde<br />

kent toprağının aĢırı kullanılma, boĢ bırakılma, amacına uygun olmayan biçimde<br />

kullanılma gibi nedenlerle tahrip olmasına/bozulmasına neden olmaktadır. Diğer


155<br />

yandan, kentlerin belli bölgelerinde yaĢanan iĢlev farklılaĢmaları ile, iĢlevlerin kent<br />

içinde mekân bazlı hareketi de, kent içinde bazı bölgelerin iĢlevsel önemlerinin<br />

kaybolmasına neden olabilmekte ve bu bölgeler için bir çöküntü sürecini<br />

baĢlatabilmektedir. Kent toprağının ekonomik, sosyal ve çevresel kalitesindeki<br />

azalma kent planlaması alanında yeniden düzenleme ve onarma çabalarını gerekli<br />

kılmaktadır. Kentlerin zaman içinde hem fiziksel, hem de sosyal anlamda eskimesi,<br />

yıpranması ve bazı bölgelerinin eski önemlerini kaybetmesi, yeni iĢlevler<br />

yüklenmesi, kentlerin yeniden ele alınarak bu olumsuz gidiĢin önlenmesi amacıyla<br />

düzenlenmesini gerektirmektedir. Bu yeniden düzenleme ile kentsel dönüĢüm<br />

kastedilmektedir (Genç, 2003: 413-414).<br />

Kentsel dönüĢüm uygulama alanları; yaĢanabilir sağlıklı ve (sosyoekonomik<br />

ve çevresel bileĢenler uyarınca) sürdürülebilir kentsel alanlar yaratmak genel<br />

hedefine koĢut olarak, nitelik ve iĢlev kaybına uğramıĢ atıl durumdaki çalıĢma ve<br />

sanayi alanlarının, kaçak yapılaĢmıĢ konut alanlarının, kimliğini yitirmiĢ tarihi<br />

mekânların, yapılaĢma standartları bağlamında doğal veya yapay riskleri olan alt<br />

bölgelerin dönüĢtürülmesini kapsamaktadır. Diğer bir ifadeyle içerik ayrımı<br />

yapılmaksızın kent üzerindeki bütün sorunlu alanların ve/veya kentsel çöküntü<br />

alanlarının farklı model, strateji ve farklı mekânsal politikalarla kente-kentsel yaĢama<br />

geri kazanımı, kentsel dönüĢüm uygulamalarının kapsamını tarif etmektedir (Alp,<br />

2005: 27).<br />

5.1.1.Konut Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />

21. yüzyılda kentsel dönüĢüm pratiğinin tanımladığı yeni içerikler<br />

bağlamında, konut alanlarında da çok yönlü ve çok boyutlu yeniden yapılanma,<br />

değiĢim ve dönüĢüm süreçleri gündeme gelmektedir. BaĢta büyük kentler ve<br />

metropoliten alanlar olmak üzere, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kırdan kente<br />

göç olgusunun yol açtığı kentsel mekândaki nüfus yığılmaları, dar gelirli grupların<br />

konut talebinin ağırlıklı olarak yasa dıĢı sunum biçimleri ile (gecekondu ve kaçak<br />

yapılaĢma) karĢılanması sonucunu doğurmuĢtur (Alp, 2005: 28; ÖztaĢ, 2005: 20).<br />

SanayileĢme ile birlikte mekânsal olarak geliĢen Ģehirler, zaman içinde kendi alt<br />

bölgelerini oluĢturarak bu alt bölgelere doğru göçün baĢlamasına neden olmuĢtur<br />

(Erez, Seyrek ve Balkanay, 2004).


156<br />

GeliĢmekte olan ülkelerde devlet kaynakları sınırlı ve yasal mekanizmalar<br />

genel olarak vatandaĢların gereksinimlerini karĢılayamaz durumda olduğundan ya da<br />

bu gereksinimler öncelikli bulunmadığından, yasal olmayan mekanizmalar yasal<br />

mekanizmaların yerini almaktadır. Yasal olmayan kentsel konut ve arsa<br />

geliĢmelerinin yasalaĢtırılması süreci ise kentsel popülizmin en önemli sonuçları<br />

olarak ortaya çıkmaktadır (TaĢan, 1996: 20-26).<br />

1980‟li yıllara değin kent yoksullarının tekil uğraĢları ile yapılan<br />

gecekondular, değer artıĢından yararlanmak isteyen çok örgütlü güçlerce iĢgal edilen<br />

kamuya ait arazilerde toplu olarak inĢa edilen apartmanlar haline gelmiĢtir. Bu<br />

süreçte kamu arazileri üzerinde nüfusu yüz binlerle ifade edilen ve tümüyle<br />

gecekonduculardan oluĢan yeni kent parçaları, ilçeler ve belediyeler ortaya çıkmıĢtır<br />

(Türksoy, 1996: 9-14). Dolayısıyla gecekondu olgusu, bu dönemde “barınma”<br />

amacının ötesine geçmiĢ, Ģehirsel rant aracı haline gelmiĢtir.<br />

GecekondulaĢmanın yarattığı niteliksiz ve altyapı olanaklarından yoksun,<br />

sağlıksız, çöküntü alanları kentsel dönüĢüm yaklaĢımlarının baĢlıca uygulama alanı<br />

haline gelmiĢtir. Öte yandan diğer uygulama alanlarında olduğu gibi, konut<br />

alanlarındaki kentsel dönüĢüm senaryolarında da kamu sektörü, özel sektör ve sivil<br />

toplum kuruluĢlarının içinde aktif bir Ģekilde yer alabileceği ortaklık modelleri de her<br />

geçen gün daha yoğun kabul görmektedir. Bu bağlamda kentsel dönüĢüm<br />

uygulamalarının finansmanı ve istikrarı için kamu-özel sektör ortaklıklarının (yere<br />

özgü açılımlarla) geliĢtirilmesinin; yalnızca konut alanlarının dönüĢümü için değil,<br />

diğer uygulama alanları için de en realist ve optimum çözümleri içinde barındırdığı<br />

ileri sürülmektedir. Konut alanlarının kentsel dönüĢüme konu olması, kentleĢme<br />

süreci veya kentleĢme pratiği bağlamında değerlendirilecek olursa; hızla tüketilen<br />

kentsel arsa potansiyellerine ve kentlerin iĢlevsel harmonik iliĢkilerini bozan<br />

mekânsal yayılma eğilimlerine bağlı olarak kentsel çöküntü alanlarının ya da kaçak<br />

yapılaĢmıĢ düĢük nitelikli konut alanlarının dönüĢüm projeleri ile yeniden<br />

yorumlanması gündeme gelmiĢtir. Bu bağlamda kentsel dönüĢümün konut alanlarına<br />

yönelik uygulamalarındaki öncelikli hedefinin, konut ihtiyacının karĢılanması için<br />

kent çeperlerinde uydu yerleĢkeler yaratmaktan ziyade, kamu-özel sektör iĢbirliği<br />

paralelinde kentsel çöküntü alanlarına yapılacak kararlı müdahalelerle ihtiyaç ve hak


157<br />

sahiplerinin mağduriyetini giderirken, kentsel mekân kalitesini de yükseltmek olduğu<br />

ifade edilmektedir (Alp, 2005: 28-29).<br />

5.1.2. Kent Merkezlerinde Kentsel DönüĢüm<br />

Kent merkezleri; kentlerde yönetsel, iĢlevsel ve kültürel rolleri olan,<br />

toplumsal, mekânsal ve tarihsel öneme sahip dinamik mekânsal alanlardır. Kent<br />

merkezleri çeĢitli etkenlere bağlı olarak sürekli bir değiĢim içerisindedir. Günümüzde<br />

kent merkezlerinde trafik tıkanıklığı ve çevre kirliliği gibi sebepler, kent<br />

merkezlerinin ekonomik, sosyal ve fiziksel bakımdan giderek çekiciliklerini<br />

kaybetmelerine neden olmaktadır. Nüfusun ve iĢ fonksiyonlarının desantralizasyonu<br />

sonucu çevrede yeni merkezler geliĢmekte ve bu merkezler kent merkezlerine olan<br />

ilgiyi azaltmaktadır. Sonuç olarak bütün bu değiĢiklikler kent merkezlerinin<br />

görünümü ve canlılığı üzerinde olumsuz etki yapmakta ve çöküntü yaratmaktadır.<br />

Kent merkezleri üzerindeki zorlama ve baskıların tarihsel çevreler üzerindeki etkileri<br />

de yıkıcı ve yozlaĢtırıcı olmaktadır (ÖztaĢ, 2005: 22-23). Kent merkezlerindeki<br />

değiĢim; fonksiyonların değiĢimi; merkezin geleneksel dokusunda değiĢim; nüfus ve<br />

iĢ alanların desantralizasyonu olarak sıralanabilmektedir (Aygün, 1990: 16-18).<br />

Kentsel dönüĢüm giriĢimleri kent merkezlerinde yaĢanan olumsuzlukların<br />

giderilmesi, kent merkezlerinde yaĢanan dönüĢümün yönlendirilmesi, geleneksel<br />

kent dokusunun korunması, trafik problemlerinin çözümü, kent merkezlerinde<br />

yetersiz olan donatı alanlarının sağlanması gibi sebeplerden dolayı uygulanmaktadır.<br />

Ayrıca kent merkezlerine estetik bir görünüm kazandırmak için kentsel dönüĢüm<br />

uygulamalarının hayat geçirildiği de ifade edilmektedir (ÖztaĢ, 2005: 23).<br />

Günümüzde kent merkezlerinin de diğer yenileme ve dönüĢüm alanlarıyla benzer<br />

özellikler gösteren nedenselliklerin yanı sıra (ekonomik, fonksiyonel, fiziksel değer<br />

kayıpları vb), bir yandan yerel ekonomik kalkınma hedefleri veya küresel rekabet<br />

amacına koĢut olarak, diğer yandan ekonomik etkinlik ve finansal geri dönüĢüm<br />

dengeleri açısından kentsel dönüĢüm uygulama alanları bağlamında da yeniden ele<br />

alınması, oldukça sık rastlanan mekânsal dönüĢüm deneyimleri arasında yer<br />

almaktadır (Alp, 2005: 31).<br />

Planlama ve kentsel tasarım faaliyetlerinin hedef aldığı kentsel dönüĢüme<br />

yönelik çözümlemeler, üretim süreçlerinde değiĢen önceliklere bağlı olarak mekânsal


158<br />

organizasyonlarını değiĢtiren üretim alanları ile toplumsal katmanlardaki<br />

parçalanmalar ve kutuplaĢmalara koĢut olarak yeniden yapılanan konut alanları<br />

üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Kentin iĢlevlerinin yeniden tanımlanmasında rol<br />

oynayan önemli bir kamusal alan olarak kent merkezleri üzerindeki tartıĢma da hızla<br />

geliĢerek, kentin yeni içerikleri üzerindeki tartıĢmaya katkı yapmaktadır (Kayasu ve<br />

YaĢar, 2003: 21).<br />

Merkezi alanlar iç ve dıĢ etkenlere bağlı olarak sürekli bir içerik, fonksiyon<br />

ve biçim devinimine sahiptir. Özellikle kentlerin geliĢigüzel ve kontrolsüz geliĢimi,<br />

kent merkezleri ile iliĢkileri zayıflayan banliyölerin ortaya çıkmasına ve bu<br />

desantralizasyona bağlı olarak kent merkezlerinin boĢalmasına, önce ekonomik<br />

sonrasında ise fizik-mekân açısından çöküntüye uğramasına neden olmaktadır. (Alp,<br />

2005: 32).<br />

Ġçerik bakımından çok fonksiyonlu ve dinamik bir sosyo-ekonomik ve<br />

mekânsal karakteristiği olan merkezi alanlar, kentsel geliĢim sürecinin ve kentlerin<br />

büyümesinin olağan bir sonucu olarak farklı ölçek ve boyutlarda nitelik kaybına<br />

uğrayabilmektedirler. Bu noktada yukarıda sözü edilen parametrelerin yanı sıra,<br />

gerekli alt ve üst yapı donatılarını sağlamak (sosyokültürel mekânlar, park, yeĢil<br />

alan, meydan vb), yaĢanan trafik problemlerinin aĢılabilmesi, dıĢ mekân estetiği ve<br />

standartlarının kullanıcı beğeni ve gereksinimlerini karĢılayabilmesi amacıyla kent<br />

merkezlerinde kentsel dönüĢüm uygulamaları gündeme gelebilmektedir (Alp, 2005:<br />

32). Diğer yandan yaĢamakta olduğumuz dönem itibariyle baĢta Avrupa ve<br />

Amerika‟da olmak üzere birçok geliĢmiĢ ülke kentinde, merkezi alanlara yönelik<br />

yenilikçi mekân konseptleri oluĢturmaya dönük kentsel dönüĢüm giriĢimleri söz<br />

konusudur. Ancak farklı metodolojik örgütlenme ve uygulama açınımları olan her<br />

değiĢik örneğin, kendi “yerine özgü” kimlik ve sosyo-ekonomik değiĢkenleri<br />

uyarınca ele alınmasının gerektiği, sürdürülebilir kentleĢme ve kentsel dönüĢüm<br />

stratejilerinin oluĢturulabilmesi bağlamında göz ardı edilmemesi gereken bir konudur<br />

(Alp, 2005: 32).<br />

5.1.3. Afet Zararlarını ve Kentsel Riskleri Azaltmak Amaçlı Kentsel DönüĢüm<br />

Dünya nüfusunun neredeyse yarısı artık kentlerde yaĢamaktadır. Özellikle<br />

geliĢmekte olan ülkelerdeki çarpık kentleĢme, bunun sonucu olarak kentlerdeki baĢta


159<br />

deprem olmak üzere doğal afetler daha fazla yıkıma yol açmaktadır. Kentlerdeki<br />

depremin yıkıcı etkileri, nüfus artıĢı, arazi kullanımı ve yapılardaki hatalar,<br />

altyapının ve hizmetlerin yetersizliği, çevresel bozukluklar gibi hızlı kentleĢme<br />

sorunları nedeniyle derinleĢmektedir (ÖztaĢ, 2005: 23-24)<br />

Tüm dünyada yaĢanan nüfus hareketlerindeki geliĢme, afet yönetim anlayıĢını<br />

da değiĢtirmiĢtir. Önceleri afetle mücadelede yerleĢik anlayıĢ; afet sonrası kurtarma<br />

çalıĢmalarına ağırlık verilmesi Ģeklindedir. Bu yaklaĢım deprem öncesi yapılacak<br />

harcamaların topluma çok fazla yük getireceği anlayıĢına dayanmaktadır. Oysa son<br />

yıllarda yaĢanan acı gerçekler, Ģiddetli bir afet karĢısında afet öncesi yapılacak<br />

yatırımların afet sonrası masrafların yanında çok düĢük kaldığını göstermektedir.<br />

Ġnsan kayıplarının sayısal boyutunu belirlemek ise imkânsızdır (Yum ve Ertür, 2004:<br />

32).<br />

Kentsel dönüĢümün öncelikli eylem alanlarından bir diğeri de, savaĢlar<br />

ve/veya çeĢitli doğal afetler sonrasında ciddi fiziksel ve sosyoekonomik yıkım ve<br />

tahribatlara uğramıĢ kentsel alanların yenilenmesidir. Bu bağlamda deprem, yangın,<br />

sel gibi afetlerden etkilenen, zarar gören veya tehdit altında olan alanlara yönelik<br />

çeĢitli müdahaleler gerekebilmektedir. Ayrıca bu baĢlık altında, özellikle yasa dıĢı<br />

yapılaĢmıĢ alanların taĢıdığı potansiyel riskler, kentsel dönüĢümü söz konusu<br />

alanların yeniden yapılandırılmasında ve/veya kentsel mekânın yeniden<br />

üretilmesinde etkin bir araç olarak ön plana çıkarmaktadır. Bu alt baĢlık kapsamında,<br />

ülkemizde de deprem baskısının bir sonucu olarak, Ģehir yenilemenin ve dönüĢümün<br />

bir zorunluluk olduğu konusunda ilgili çevreler ve özellikle yerel ve merkezi idareler<br />

aynı ortak noktada buluĢmaktadır. Kentsel dönüĢümü yalnızca deprem açısından<br />

riskli alanlar için düĢünmek çok doğru bir yaklaĢım olmamakla birlikte, öncelikler<br />

bakımından konu ele alındığında yapılabilecek etaplaĢma çalıĢmaları, bu tür alanların<br />

hassasiyetini de gündeme getirmektedir (Özden, 2001: 148).<br />

Afet sorunu yalnızca yer seçimi ve sağlıklı yapı yapma boyutlarına<br />

indirgenemeyecek kadar çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur. Afet riski yüksek<br />

alanlarda yürütülecek çalıĢmaların da bazı yenilik ve gereklilikler üzerine<br />

biçimlendirilmesi gerekmektedir. Kente yönelik bütüncül bir risk analizi-mikro<br />

bölgeleme ve tüm bunların üzerinden, hazırlanması gereken "Sakınım Planları" ve


160<br />

"Stratejik Planlar" ile afet riski bulunan alanların planlanması uygundur. Böylesi bir<br />

yaklaĢım yerine, yalnızca zemin özellikleri açısından uygun yer seçimleri yapılması<br />

ya da dayanım gücü yüksek yapılar inĢa edilmesi tek baĢına deprem-afet sorununu<br />

çözümleyemeyecektir. Özellikle deprem riskleri, hem kent çeperlerindeki hem de<br />

yerleĢik alanlardaki geliĢmeleri yönlendirmekte, risklerin azaltılması/giderilmesi<br />

erekli etkinlik eylem planlamaya yönelik kentsel dönüĢüm projelerinin<br />

hazırlanmasını ve uygulamasını gerektirmektedir (ÖztaĢ, 2005: 25).<br />

Afet bölgelerinde kentsel dönüĢüm kapsamında yapılacak çalıĢmalar; alanın<br />

genel sosyo-ekonomik ve kültürel profilinin tanımlanması, uygun yeniden geliĢim<br />

hedeflerinin tespiti, hedeflere ulaĢmayı sağlayacak yenileme veya dönüĢüm<br />

projelerinin oluĢturulması, yeni yapılaĢma kriterlerinin saptanması, alt yapı<br />

Ģebekelerinin ıslahı ve güçlendirilmesi, mevcut yapılaĢmanın analizinin yapılması<br />

(sağlıklılaĢtırılacak, korunacak, yeniden yapılacak yapıların tespit edilmesi) ve bu<br />

amaçları gerçekleĢtirmek üzere, gerektiğinde kamulaĢtırma, satın alma, kiralama gibi<br />

uygulama araçlarının kullanılması Ģeklinde özetlenebilir (Özden, 2001: 151; Özden,<br />

2008: 266).<br />

Genel olarak ifade etmek gerekirse deprem, sel, yangın vb doğal afetlerin<br />

kentsel dönüĢüme ihtiyacı ortaya çıkaran faktörler olduğu söylenebilir (Özden, 2008:<br />

259). Ülkemizde de 1999 depreminden sonra kentsel dönüĢümün bir ihtiyaç olduğu<br />

söylemi yaygınlık kazanmakla birlikte, deprem riskinin gecekondu alanlarının ya da<br />

kent merkezlerindeki eski yapıların yıkılması Ģeklinde gerçekleĢtirilen kentsel<br />

dönüĢüm projelerinde bir bahane olarak kullanıldığı da görülebilmektedir.<br />

5.1.4. Sanayi Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />

Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında yaĢanan periyot, üretim rejimlerindeki köklü<br />

değiĢimlerin yanı sıra (fordizmden postfordizme geçiĢ), teknolojik yeniliklere bağlı<br />

açınımlar paralelinde, uluslararası arenada sanayi kentlerinde de sanayi alanlarının<br />

desantralizasyonunu veya yeniden yapılandırılmalarını gündeme getirmiĢtir. Sanayi<br />

Ģehirlerinin, üstlendiği sanayi iĢlevinin zaman içerisinde öneminin azalması ve<br />

değerini kaybetmesine bağlı olarak çöküntüye uğramaları, ciddi boyutlarda sosyal ve<br />

ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Genellikle 19. yüzyılın Sanayi<br />

Devrimi ürünleri olarak ortaya çıkan bu Ģehirlerin bir kısmı, teknolojideki hızlı


161<br />

geliĢme ve dönüĢüm nedeniyle, 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde eski iĢlevlerini<br />

büyük ölçüde kaybetmiĢlerdir (Özden, 2002: 142; Alp, 2005: 33).<br />

Türkiye‟de de sanayinin yoğun olarak bulunduğu büyük kentlerde yapılan<br />

imar planlarına göre sanayi bölgeleri, kentleri diğer kentlere bağlayan ve beslenen<br />

ana ulaĢım arterleri üzerinde geliĢmiĢtir. Amaç; üretilen malların en kestirme<br />

biçimde dağıtımlarının yapılması, kenti sanayi pisliğinden ve dağınıklığından<br />

koruyabilmek olmuĢtur. Ancak süreç içerisinde sanayi kentlerinde yaĢanan ve bu<br />

denli hızlı olacağı umulmayan büyüme ve geliĢmeler, sanayi bölgelerini kent<br />

giriĢlerini oluĢturur hale getirmiĢ, hatta bu alanlar kentin merkezi ticaret ve iĢ<br />

alanlarında kalmıĢtır. Sanayi sektöründeki büyüme ve bunun paralelindeki organize<br />

olma eğilimleri giderek üretim yapılarını bulundukları bu olumsuz konumdan<br />

kurtarma yoluna girmiĢtir. Kentlerin merkezi alanlarında kalan küçük ve orta ölçekli<br />

sanayi kuruluĢları, ya imar planları kararları sonucunda ya da verimliliğin giderek<br />

düĢmesi paralelinde kent dıĢında oluĢturulan yeni sanayi alanlarına taĢınmaktadırlar<br />

(ÖztaĢ, 2005: 26).<br />

Kent merkezlerinde arazi değerlerinin çok yüksek olması sanayinin terk ettiği<br />

alanların yeniden kullanılmasını gündeme getirmektedir. Bu durumda kentin o<br />

parçalarında bir dönüĢüm yaĢanmakta ve kentsel mekânda fonksiyon değiĢmektedir.<br />

Bu noktada dönüĢüm içine giren bölgelerde burayı terk eden sanayi faaliyetlerinin<br />

yerine hangi faaliyetin getirileceği sorusu önem kazanmaktadır. Dünya üzerinde<br />

endüstri dönemi yapılarının hemen hepsi yeniden ele alınarak değiĢtirilmekte ve bu<br />

alanlar fonksiyon dönüĢümü yaĢamaktadır. Bu değiĢim ve dönüĢüm bir anlamda<br />

yapıların varoluĢ sürelerini uzatmakta, bir dönemin belgesi niteliğinde kent içindeki<br />

yaĢamlarını kente uygun farklı bir fonksiyonla sürdürmeleri sağlanmaktadır<br />

(Görgülü, 1997: 34).<br />

Günümüzde de devam eden örneklerine rastlanmakta olan bu süreç<br />

çerçevesinde, çoğu zaman kentsel alanın merkezinde yer alan, iĢlev kaybına<br />

uğramasıyla nitelik ve nicelik olarak çöküntüye uğramıĢ sanayi alanlarının kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile yeniden yorumlanması, kaçınılmaz bir kentsel yönetim ve<br />

planlama sorunsalı olarak vurgulanmaktadır. Bu bağlamda söz konusu alanlar, kent<br />

içindeki konumları dolayısıyla sahip oldukları eriĢilebilirlik ve rant potansiyelleri,


162<br />

mevcut alt yapı Ģebekeleri uyarınca sahip oldukları kaynaklar ve yarattıkları çevresel<br />

olumsuzluklar uyarınca kentsel dönüĢüm stratejilerinin uygulama alanlarından birini<br />

tanımlamaktadır. Dolayısıyla bünyesinde bu tür alanlar barındıran sanayi kentleri<br />

veya köhnemiĢ sanayi alanları, kentlere geri kazandırılmak amacıyla uygun program<br />

ve stratejilerle yeniden yorumlanmalı, dönüĢtürülmeli veya yeniden oluĢturulmalıdır<br />

(Alp, 2005: 33).<br />

Söz konusu programlar genel olarak; sanayi alanlarının yeniden<br />

iĢlevlendirilmesi, alanda iĢ ve üretim olanaklarının ve alternatiflerinin yeniden<br />

tanımlanması ve çeĢitlendirilmesi, gerektiğinde endüstriyel mirasın korunması ve<br />

sürdürülebilirliğinin sağlanması, alanın iĢlevinin rekreasyon ve turizm unsurları ile<br />

güçlendirilip zenginleĢtirilmesi, donatı alanlarının mekânın yeni profilini<br />

vurgulayacak Ģekilde ve miktarda arttırılması, alanın niteliğine bağlı olarak gerekirse<br />

canlılığına katkıda bulunmak üzere konut kullanımının desteklenmesi, bu yenileĢme<br />

veya dönüĢümü vurgulayacak Ģekilde kentsel tasarım ilkelerinin ortaya konması gibi<br />

konuları kapsamakta ve finansal uygulanabilirliği de somut olarak ortaya<br />

koymaktadır (Özden, 2001: 143).<br />

5.1.5. Liman ve Dok Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />

Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında yük gemicilik endüstrisinin değiĢen niteliği<br />

tüm dünyada eski liman ve dokların terk ediliĢini hızlandırmıĢtır. Söz konusu<br />

alanların fazlasıyla kalabalık oluĢunun yanı sıra iskele kapasitelerinin de yük akıĢı<br />

için yetersiz olması, okyanus gemiciliğini, Ģehrin baĢlangıç yeri ve imajlarının<br />

yaratıldığı yer olan eski liman alanlarını terk ederek Ģehir merkezinden uzaklaĢmaya<br />

yönlendirmiĢtir (Özden, 2001: 137). Diğer yandan atıl durumda kalan ve iĢlev kaybı<br />

nedeniyle köhneleĢmeye baĢlayan eski liman ve dokların da zamanla kentin<br />

bünyesinde birer çöküntü alanına dönüĢtüğü gözlenmektedir.<br />

Bu geliĢmeler, kentsel mekânda yeni mekânsal açınımlar veya yeniden<br />

yapılanmalar için ciddi potansiyellerin ve fırsatların gündeme gelmesine neden<br />

olmuĢtur. Süreç bağlamında ortaya çıkan boĢalan kentsel mekânların, rekreatif<br />

amaçlı kamusal kullanımlardan, ticari faaliyet alanlarına veya hizmet sektörüne<br />

yönelik mekânsal oluĢumlardan, yeni konut alanı sunumuna kadar oldukça geniĢ bir<br />

yelpazede değerlendirilmesi, günümüz Avrupa ve Amerika‟sında kentsel ekonomik


163<br />

kalkınma politikaları açısından da belirleyici olmuĢtur. Çoğunlukla kent merkezleri<br />

ile eriĢebilirlik bağlamında güçlü iliĢkileri olan söz konusu potansiyel alanların;<br />

ulusal veya uluslararası sermayeyi kente çekmek, ekonomik ve ekolojik içeriğine<br />

bağlı olarak yerel kullanıcıların günü birlik kullanımlarına uygun düzenlemek veya<br />

turizm için bir kaynak olarak değerlendirmek gibi farklı önceliklere bağlı farklı<br />

mekânsal tercihlerle kente yeniden kazandırılması mümkün olabilmektedir (Alp,<br />

2005: 34-35).<br />

Kıyı alanları, limanlar ya da dokların sanayiden boĢ vakit değerlendirmeye,<br />

konut alanı gibi kullanımlara yönlendirilmesi yerel ekonomik kalkınmanın köĢe taĢı<br />

olarak gösterilmektedir. Ancak burada özellikle belirtilmesi gereken nokta bu<br />

alanların iĢlev yitirmesi durumunda dönüĢtürülmesi gerektiğidir. Türkiye‟de de yakın<br />

dönemde HaydarpaĢa Garı ve Limanı‟nın bulunduğu alan ile KuĢadası limanı<br />

dönüĢüm kapsamına alınmaya çalıĢılmaktadır. Ancak gerek gar gerekse liman<br />

iĢlevini yitirmiĢ olmamakla birlikte dönüĢümün temel kaygısının rant oranı yüksek<br />

olan bu alanların sermayenin kullanımına açılmasının sağlanması olduğu yönünde<br />

yoğun eleĢtiriler yapılmıĢtır.<br />

Türkiye‟de en çok ses getiren ve karĢı çıkılan uygulama Galataport adıyla<br />

anılan ve Karaköy limanı, kentsel SĠT alanı ve Salı Pazarını da kapsayan Beyoğlu-<br />

Galata Projesi olmuĢtur. Proje ile sahil Ģeridine içinde alıĢveriĢ merkezleri, oteller ve<br />

eğlence alanları olan bir liman (kruvaziyer) yapılması hedeflenmiĢtir. Mimarlar<br />

Odası, ġPO ve muhalefet partilerinin giriĢimleriyle DanıĢtay 6. Daire alana yönelik<br />

planların iptali ve yürürlüğünün durdurulması için açılmıĢ davaları birleĢtirerek 28<br />

Ocak 2006 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermiĢtir. (ġen, 2006: 72; Turan,<br />

2009: 222; ġPO, 2008: 8). Ġstanbul‟a turist ve sermaye çekmek açısından en önemli<br />

uygulamalardan biri olarak görülen Galataport projesinin yasal boĢluklar<br />

doldurularak ve engeller kaldırılarak 2010 yılı sonunda yeniden gündeme getirilmesi<br />

planlanmaktadır.<br />

5.2. Türkiye’de Kentsel DönüĢüm Projelerinin Yer Seçim Süreçleri<br />

Kentsel dönüĢüm, kentsel alan içinde yer alan farklı alanlarda farklı müdahale<br />

türlerini gerektirmektedir (Özden, 2008: 234). Türkiye‟de hayata geçirilen kentsel<br />

dönüĢüm projeleri genel olarak kamu mülkiyetindeki boĢ alanlarda, yine kamu


164<br />

mülkiyetindeki değiĢik fonksiyonları olan tesislerde (okul, hastane, tren garı, depolar<br />

vb), turizm potansiyeli olan alanlarda ve eski sanayi bölgelerinde yer seçilerek<br />

hayata geçirilirken; en yoğun müdahaleye maruz kalan alanlar yoksul/marjinal<br />

kesimlerin yaĢam alanı olan gecekondu bölgeleri ve kent içi eski yerleĢim alanları<br />

olmaktadır. Kent merkezinde yer alan ve dönüĢümleriyle birlikte kentte önemli<br />

merkezler haline geleceği düĢünülen bu alanlar, kamusal fayda sağlanması yerine<br />

sermaye aktörlerine ve varsıl gruplara yaĢam alanları oluĢturma kaygısıyla<br />

pazarlanabilecek mekânlara dönüĢtürülmeye çalıĢılmaktadır. Günümüzde gündemde<br />

olan tüm projelerin genel ve ortak özelliği yerleĢimci profilini değiĢtirme amaçlı<br />

olmaları (Kahraman, 2006: 98-100) ya da temel amaç bu olmasa da projelerin<br />

sonuçları itibariyle, dönüĢüm alanlarında yaĢayanların yaĢam alanlarını terk etmek<br />

zorunda kalarak yerlerine üst orta gelir gruplarının ya da sermaye aktörlerinin<br />

gelmesini içermeleri olmaktadır. 1980‟lerle yerleĢen neoliberal öğreti çerçevesinde<br />

Türkiye‟de de kent yönetimleri kamusal mekânları kamusal amaçlarla kullanmaya<br />

dönük karar, irade ve uygulamalardan günden güne uzaklaĢmıĢlardır. Bununla<br />

birlikte, kentsel kamusal alanların piyasa aktörleri ve bazı çıkar grupları tarafından<br />

parsellenmesine çoğu zaman sessiz kalmıĢlar, hatta bu sürecin iĢlemesine vesile<br />

olmuĢlardır (Aslan; 2004: 194) Sermayenin önünü açacak uygulamalarda bulunan<br />

merkezi ve yerel yönetimlerin bu anlamda son uygulamaları kentsel dönüĢüm<br />

projeleri olmuĢtur.<br />

Türkiye‟de konut açığının olmadığı hatta konut fazlası bulunduğu ve bu<br />

bağlamda ülke kentlerinin temel sorununun sağlıksız-niteliksiz-yenilenecek konutlar<br />

olduğu, Ġstanbul baĢta olmak üzere tüm büyük kentlerin çarpık kentleĢmenin ve<br />

taĢıdığı çok boyutlu risklerin baskısı altında bulunduğu ileri sürülmektedir. Kentlerin<br />

artık doğal büyüme eĢiklerinin sınırına geldiği ve yeni konut alanları için gerekli arsa<br />

ve altyapı üretiminin çok yüksek maliyetlere neden olmasından ötürü, yerleĢik<br />

alanlarda kentsel dönüĢümün sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile eskime sürecine girmiĢ mevcut yapı stokunun, kentsel mekâna<br />

aktif Ģekilde kazandırılması ve konut arzına önemli ölçüde katkı sağlanacağı ifade<br />

edilmektedir (ĠBB YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 345). Avrupa<br />

ülkelerinde ekonomik ömrünü tüketmiĢ çöküntü alanlarında uygulanan kentsel


165<br />

dönüĢüm projelerinin ülkemizdeki uygulama alanları genelde gecekondu bölgeleri<br />

olmaktadır (Bayraktar, 2007: 44).<br />

Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde kentsel dönüĢüm; göçle oluĢan<br />

yasadıĢı konut alanlarının dönüĢtürülmesi, alt gelir gruplarına ait konut alanlarının<br />

sağlıklılaĢtırılması ve eski kent merkezlerinin yeniden iĢlevlendirilerek korunması<br />

Ģeklinde dar kapsamlı ve noktasal bir düzeyde hayata geçirilmektedir. (Polat, 2008:<br />

54; ġahin, 2008: 77; Sökmen, 2003: 49; Eke ve Uğurlar, 2005: 383).<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin baĢ aktörü konumundaki TOKĠ‟nin BaĢkanı<br />

Bayraktar kentsel dönüĢüm projelerinin temel amaçlarını Ģu Ģekilde sıralamaktadır:<br />

- TOKĠ‟nin giriĢimi ve desteğiyle kentlerdeki yoksul yerleĢimleri yenilemek,<br />

- Daha iyi barınma koĢulları ve kentsel çevre sağlamak amacıyla kentlerin ve kent<br />

merkezlerinin tümünü ya da bir bölümünü, günün değiĢen koĢul ve ihtiyaçlarına<br />

daha iyi yanıt verebilecek bir duruma getirmek,<br />

- Ekonomik ve yapısal özellikleri, iyileĢtirilmesine olanak vermeyecek ölçüde<br />

kötüleĢmiĢ konutların yıkılması ve bunların oluĢturduğu alanların yeni bir planlama<br />

düzeni içinde sağlıklı yapılaĢması için yerel yönetimlerle iĢbirliği yapmak<br />

(Bayraktar, 2007: 45).<br />

Kentsel dönüĢümde dünya uygulamaları; üretim tarzlarının yeniden<br />

yapılandırılması ve kentlerin küresel düzlemde yeniden tanımlanmasının mekânsal<br />

gerekliliklerinin oluĢturulmasında öncelikle kent merkezlerinde ve terk edilen sanayi<br />

alanlarında hızlı ve toplu yenileme ile kentsel cazibe alanları oluĢturulması fikrine<br />

dayanan büyük ölçekli kentsel yeniden yaratma projeleri ile Ģekillenmektedir. Bu<br />

uygulamalar aynı zamanda özel sektör-kamu ortaklıkları, kent iĢletmeciliği, proje<br />

ortaklığı vb. yeni kavramlarla da tanımlanmakta, böylece kentsel mekânın yeniden<br />

yaratılmasında kentsel arazi rantının kazanımı yolları aranmaktadır. Bu nedenledir ki<br />

müdahale rant alanlarına yönelirken, dönüĢüm yerel otoritelerin desteği ile özel<br />

sektör elinde çöküntü alanlarından ofis ve prestijli konut alanlarına doğru<br />

Ģekillenmektedir. Amaç dönüĢümü sağlanacak alanda yaĢayan nüfusun<br />

problemlerine çözüm bulmak ya da bu alanı ıslah etmek değil, kentsel arazi rantını<br />

en iyi Ģekilde kullanarak bundan pay almaktır. Bu bağlamda kentsel yeniden yaratma<br />

projeleri hem yerel otoriteler hem de büyük inĢaat firmaları ve hatta bunlara kredi


166<br />

sağlayan finansman kurumları tarafından da desteklenmektedir. Dünya kentlerinde<br />

izlenen bu geliĢmeler Türk yerel otoritelerine, ıslah imar planları ile çözüm<br />

getirilemeyen gecekondu alanları için yeni bir model sunmaktadır. Böylece<br />

1980‟lerle birlikte kentsel dönüĢüm projeleri, dönüĢümü sağlanamamıĢ gecekondu<br />

alanlarında tek çözüm olarak sunulmaktadır. Ancak dönüĢüm projeleri, geliĢmiĢ ülke<br />

örneklerinin uygulama biçimleri ulusal ve yerel ölçekte hiç sorgulanmaksızın Türk<br />

planlama sistemine adeta eklenmiĢ projeler görünümündedir. Bu tarz bir uygulama<br />

küreselleĢmeye uygundur, ancak böylesi bir ele alıĢ, kavramsal içeriği boĢaltılmıĢ,<br />

eleĢtirel sorgulamalardan yalıtılmıĢ, tamamıyla uygulamaya yönelik örgütlenme<br />

modelleri ile iĢleyen, bu nedenle olası toplumsal sonuçları göz ardı edilmiĢ bir<br />

mekânsal dönüĢüm biçimi ile sonlanmaktadır (Dündar, 2003: 66-68).<br />

TOKĠ BaĢkanı Bayraktar; kentsel yenileme projelerinin bir devlet politikası<br />

olduğunu ve bu politikanın aynı kararlılıkla sürdürülmesinin baĢarıya ulaĢmada ön<br />

koĢul olduğunu ifade etmektedir (Bayraktar, 2007: 42). Gecekondu alanları tüm<br />

kentsel sorunların kaynağı gibi görülmekte ve hatta bu alanlar dönüĢtürülür ve<br />

ortadan kaldırılırsa kentlerin tüm sorunlarının çözüleceği Ģeklinde bir algı ortaya<br />

konmaktadır. Bu çerçeveden bakılınca, gecekondu olgusunun salt bir fiziksel öğe<br />

olarak görüldüğü, gecekonduyu ortaya çıkaran toplumsal ve ekonomik süreçlerin göz<br />

ardı edildiği ve ülke kalkınmasının/geliĢmesinin yolunun bu alanların yok<br />

edilmesinden geçtiği düĢüncesinin kabul edildiği söylenebilir. Ancak bu noktada<br />

gecekondulu nüfus açısından ortaya çıkabilecek yeni sorunların göz önüne bile<br />

getirilmediği görülmektedir. Gecekondu yok edilmesi gereken ve kentlerin imajını<br />

zedeleyen bir sorun kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Bayraktar‟a göre;<br />

“Gecekondu ve kaçak yapılaĢma Türkiye‟nin mutlaka ve hızla<br />

çözmesi gereken bir sorunudur. Gecekondu sorununun çözümü ülke<br />

prestiji açısından oldukça önemlidir. Gecekondu dönüĢüm/kentsel<br />

yenileme projeleri; doğal afetlerle mücadele, çevresel risklerin<br />

azaltılması, yaĢam kalitesinin yükseltilmesi, tarihi ve kültürel mirasın<br />

korunması, sosyal uyumsuzluklara yol açan ayrıĢmaların önlenmesi<br />

gibi sorunların çözümüne en büyük katkıyı sağlayacaktır” (Bayraktar,<br />

2007: 41).


167<br />

Soyak; kentsel dönüĢümün, çarpık yapılaĢmalara olanak tanıyan eksik ve<br />

yanlıĢ sosyo-ekonomik politikalarla bozulan kentlerimizi tekrar yaĢanabilir hale<br />

getirmek için ülke gündemine getirildiğini ifade etmektedir. Aynı Ģekilde bir yandan<br />

deprem tehdidi bir yandan da birçok açıdan sorunlar sarmalı olduğunu iddia ettiği<br />

gecekondulaĢmanın kentsel dönüĢümü zorunlu kıldığını vurgulamaktadır (2005:<br />

257). Bu bakıĢ açısı günümüz kentsel dönüĢüm projelerinin hedef alanını da gözler<br />

önüne sermekte ve sanki tüm kentsel sorunların kaynağı gecekondu<br />

olgusuymuĢçasına bir tavır ortaya konmaktadır. Bu noktada gecekondular ortadan<br />

kaldırılırsa bu olguyu ortaya çıkaran tüm yapısal sorunların da ortadan kalkacağı gibi<br />

bir safdilliliğin olduğu söylenebilir.<br />

Günümüzde kentlerini sermaye açısından cazip kılmak adına birbirleriyle<br />

yarıĢan yerel yönetimler kentsel dönüĢüme sihirli bir değnekmiĢçesine sarılmıĢlardır.<br />

Kentsel dönüĢüm planlamanın yerini almaya baĢlamıĢtır. Bir diğer ifade ile planlama<br />

gündemden düĢerken kentsel dönüĢüm yükselen bir değer haline gelmiĢtir. Yerel<br />

yönetimler de planlama uygulaması yerine kentsel dönüĢüm projesi yapar hale<br />

gelmiĢlerdir. Bu noktada ise bazı tehlikeler ortaya çıkmaktadır:<br />

- Kentsel dönüĢüm yalnızca fiziksel bir uygulama olarak ele alınmaktadır ve<br />

kentsel dönüĢüm uygulamaları fiziki imar uygulamalarının ötesine<br />

geçememektedir,<br />

- Kentsel dönüĢüm ile elde edilecek kazanımların kamuya dönüĢü konusu göz<br />

ardı edilmektedir. Kentsel dönüĢüm projelerinde toprak rantının maksimum<br />

düzeye çıkarılması hedeflense de ne bölge halkı ne de genel olarak toplum<br />

bu ranttan yararlanamamaktadır,<br />

- Yerel yönetimlerin zamanı kısıtlı olduğundan kaynak, araçlar, yöntem ve<br />

stratejiler belirlenmeden uygulamaya geçilmektedir,<br />

- Kentsel dönüĢüm projelerinde kentin bütünü dikkate alınmamakta, bütüncül<br />

planlama anlayıĢı neredeyse tamamen terk edilmekte ve parçacıl<br />

uygulamalar hayata geçirilmektedir,


168<br />

- Kentsel dönüĢüm alanı ilan edilen yerlerde bölge halkı kararlarda söz sahibi<br />

olamamaktadır. Yerel yönetimler bölge halkına danıĢma gereği bile<br />

duymadan projeler geliĢtirip uygulamaya koymaktadır,<br />

- Kentsel dönüĢüm sürecinde dönüĢüm alanındaki sosyal yapı yok<br />

edilmektedir ve bölgede uzun süredir yaĢayanlar (hatta bölgeyi yaĢanır hale<br />

getirenler) buraları terk etmeye zorlanmaktadır,<br />

- Kentsel dönüĢümün ilkeleri, mantığı, gerekçeleri ve ölçütleri gibi konularda<br />

bir uzlaĢma sağlanmamıĢ olduğundan kavram içi doldurulmamıĢ haldedir<br />

(Özdemir vd., 2005: 14; Birkan, 2008: 14).<br />

Yeni bir kentsel politika anlayıĢı olarak Batı‟da baĢlayıp tüm dünyada sıklıkla<br />

hayata geçirilen bir uygulama haline kentsel dönüĢüm projelerine özellikle<br />

geliĢmekte olan ve azgeliĢmiĢ ülkelerde yoğun tepkiler yükselmektedir. Türkiye‟de<br />

de gerek siyasal gerekse toplumsal anlamda bir muhalefet söz konusudur. Kentsel<br />

dönüĢüm projelerine karĢı çıkıĢın temel nedeni; bu projeler ile ulaĢılması hedeflenen<br />

fiziksel, ekonomik, sosyal ve kültürel geliĢmenin bir kenara itilerek kentlerde<br />

tamamen sermayeye yönelik yeni alanlar açma kaygısı ile hareket edilmesinden<br />

kaynaklanmaktadır (Göz, 2008: 11-12).<br />

Genel olarak ifade edilecek olursa kentsel dönüĢüm sürecinde barınma ve<br />

mülkiyet hakkına geniĢ bir saldırı yöneltilmektedir. Kenti dönüĢtürmek niyetinde<br />

olan kesimler kentte yaĢayanları dıĢlamakta ve onları karar alma süreçlerine dâhil<br />

etmeyerek adeta yok saymaktadırlar. Doğal olarak sağlıksız yapılaĢma alanlarında<br />

yaĢayan insanlar yaĢam koĢullarından memnun değillerdir. Sağlıklı mekânlarda<br />

yaĢamak her insanın temel hakkıdır. Bu nedenle süreç içinde eskiyen, doğal afetlerle<br />

yıpranan/yıkılan ve değiĢik nedenlerle tahrip olan bir kent dokusunun yenilenerek<br />

yapılanması bir ihtiyaçtır. Ancak mevcut yasa ve düzenlemeler kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin; kentleri yaĢanır hale getirmek ve bu özelliklerini süreklileĢtirmekten<br />

çok, kent sakinlerini de değiĢtirmek, yoksul/marjinal grupları kentlerin dıĢında<br />

yaĢamaya zorlayarak bu grupların yaĢam alanlarında üst-orta sınıfa ve sermayeye<br />

yeni yerleĢim alanları açmak kaygısında oldukları görülmektedir. Bu süreçte<br />

yerlerinden edilen kesimlere bir tercih ya da talep hakkı tanınmamaktadır (ÇMO,<br />

2006: 57; Aslan, 2007: 65). Ana söylemi sağlıksız koĢullarda barınma ihtiyacını


169<br />

gideren, dar gelirli kesimlerin güvenli ve çağdaĢ konut sahibi yapılması olan kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin ortak özelliği; gündeme getirilen projelerin ister konut isterse<br />

ticaret alanı olsun orta ve üst gelir grubuna yönelik olmalarıdır (Bayram, 2008: 45).<br />

Yakın dönemde sıklıkla gündemde olan, üzerine yazılan, yoğun tartıĢmalar<br />

yapılan kentsel dönüĢüm olgusu; Batı‟da kent ekonomisine katkı veya onun yeniden<br />

canlandırılarak yeni istihdam alanlarının yaratılması, kentsel yaĢam kalitesinin<br />

arttırılması amacını gütmektedir. Ülkemizde ise kentsel dönüĢüm olgusu yasadıĢı<br />

yollarla oluĢturulmuĢ gecekonduların ve kaçak yapıların yoğun olduğu alanların<br />

dönüĢtürülmesi olarak algılanmakta ve bu yönde projeler oluĢturulmaktadır. Genel<br />

olarak ülkemizin büyük kentlerinde hayata geçirilmeye çalıĢılan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinde seçilen alanlar kent merkezinde ya da civarındaki atıl ya da köhnemiĢ<br />

alanlar ile yoksul-gecekondulu nüfusun yoğun olduğu alanlardır. Bu projelerle<br />

yoksullar kent dıĢına itilirken, sermayeye kentte yeni ticaret ve rant alanları açılmaya<br />

çalıĢılmaktadır (Ergun ve Gül, 2009: 484).<br />

5.3. Kentsel Pazarda Yer Edinme Aracı Olarak Kentsel DönüĢüm Projeleri<br />

KüreselleĢme sürecinin ulus devletleri zayıflattığı ve sermayenin sınır<br />

tanımaksızın hızla yayıldığı günümüzde, kentler anlamlı birer ekonomik birim olarak<br />

yeni kimlikler kazanmaktadır. Sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek, küresel<br />

kentler arasında yer edinebilmek için adeta yarıĢılan bir ortamda kentlerin<br />

kendilerine yer bulabilmelerinin temel Ģartı tüm kaynaklarını harekete<br />

geçirebilmeleri olmaktadır (ġengül, 2004: 76). Ulus devletin zayıfladığı/çözüldüğü<br />

günümüz dünyasında bir yanda küresel ölçekte gezinen ve kendisi için en karlı/çekici<br />

kenti bulmaya çalıĢan yatırımcılar; diğer yanda ise, yatırımcıları kendisine çekmeye<br />

çalıĢan yerel birimler bulunmaktadır. Sermayeyi çekebilmek ve yatırımlardan daha<br />

fazla pay alabilmek adına kentler ya da yerel yönetimler birbirleriyle<br />

yarıĢmaktadırlar. Vergi indirimleri ya da muafiyetleri, teĢvik paketleri,<br />

özelleĢtirmeler, yatırımcılara ücretsiz/düĢük ücretli arsa tahsisleri, düĢük fiyatlı enerji<br />

sunumu vb uygulamalar; tamamen doğrudan doğruya en yüksek kar arayıĢında olan,<br />

bir piyasadan diğerine bir dövizden ötekine gün içinde sanal ortamda ve ıĢık hızıyla<br />

defalarca gidip gelen finansal sermayeleri kendi ülkelerinde tutma ya da kendi<br />

ülkelerine çekme kaygısında olan ulus devletlerin (ve aynı zamanda kentlerin)


170<br />

yarıĢma stratejileri olarak karĢımıza çıkmaktadır (Gorz, 2001: 26-33; Harvey, 1999:<br />

329). Bir diğer ifadeyle merkezi ve yerel yönetimler sermaye hareketleri için en iyi<br />

ortamı yaratmayı öncelikli hale getirerek rol ve iĢleyiĢlerini küreselleĢmeyle uyumlu<br />

hale getirmektedirler (Falk, 2002: 210).<br />

1980 sonrasında küresel anlamda ortaya çıkan ekonomik yeniden yapılanma,<br />

ulus devletlerin değiĢen rolleri, kentler arasında artan rekabet gibi faktörler kentleri<br />

ve kent ekonomisinin yeniden ortaya çıkıĢını yönlendirmektedir. Bunlar arasında<br />

kentleri en çok etkileyen faktör, küresel yeniden yapılanma sonucunda ekonomide ve<br />

üretim sistemlerinde ortaya çıkan dönüĢümdür. Bu süreçte sanayi kent<br />

merkezlerinden uzaklaĢtırılırken dağıtım, finans, iletiĢim, turizm, bankacılık,<br />

sigortacılık ve üretici hizmetler kent ekonomilerinde ağırlık kazanmaya ve kent<br />

merkezlerinde yoğunlaĢmaya baĢlamıĢtır. Üretim sistemlerindeki dönüĢümler<br />

ekonomik altyapıda ve yerleĢim örüntüsünde değiĢimlere yol açarken toplumsal<br />

anlamda da değiĢimlere neden olmaktadır. Hizmetler ve finans sektörünün öneminin<br />

artmasına paralel olarak profesyonel meslek grupları, üst düzey yöneticiler, teknik<br />

personel ön plana çıkarken, üretim sektöründe çalıĢan kesimler gözden düĢmüĢtür.<br />

Buna paralel olarak üretimin kent dıĢına taĢınmasıyla kent merkezleri hizmetler ve<br />

finans merkezlerinin yöneldiği alanlar olmuĢtur (Bayraktar, 2007: 128; Kalkan vd,<br />

2005: 796-797; Kayasu ve YaĢar, 2003: 23; Osmay, 1998: 148; Harvey, 2003: 61).<br />

Bu sektörlerde çalıĢan kesimler de çalıĢma hayatının yanı sıra konut, alıĢveriĢ,<br />

eğlence vb ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kentlerin merkezi alanlarına yönelmiĢlerdir.<br />

Hizmetler sektörünün fiziki mekândaki yatırım ve yerleĢim ölçeği sanayi sektörü ile<br />

karĢılaĢtırılamayacak kadar küçük ve akıĢkandır. Bu ifadeden hareketle hizmetler<br />

sektörünün, çok hızlı bir Ģekilde yer değiĢtirebildiği ve kentin daha avantajlı<br />

bölgelerine ya da daha avantajlı kentlere kolaylıkla taĢınabildiği söylenebilir. Bu<br />

hareketlilik yerel yönetimleri, kenti hızla ve çekici biçimlerle donatmaya, sektör<br />

(sermaye) açısından cazip kılma çabalarına yönlendirmektedir (Özkan, 2005: 283).<br />

Gerek sermayenin gerekse ona hizmet edenlerin kentlerine yönelmesini sağlamak ve<br />

onları kalıcı kılmak adına, kent yönetimleri yerelliklerini çekici kılma, sermayenin<br />

talep ve istekleri doğrultusunda steril mekânlar (Sert vd, 2005: 104) oluĢturma<br />

çabasına girmiĢlerdir. Bu çekici kılma çabası ise günümüzde kentleri pazarlama<br />

sürecine dönüĢmüĢtür.


171<br />

Bir yerel birimin çekici hale gelmesi, coğrafi konumu ve doğal kaynaklarının<br />

yanı sıra, sunduğu teknik ve sosyal altyapı ile de iliĢkilidir. Nitelikli ve mümkün<br />

olduğunca düĢük ücretli iĢgücünün varlığı, geliĢmiĢ fiziksel ve teknik altyapının<br />

bulunması, düĢük vergi oranları gibi özendiricilerin sağlanması, bir kenti küresel<br />

kent olma yarıĢında avantajlı konuma getirebilir (Ersoy, 2001: 41). Kentler küresel<br />

ekonominin bir parçası olmak istiyorlarsa, kaynaklarını kullanmaktan çekinmemeleri<br />

ve sermayeye her türlü kolaylığı sağlamaları gerekmektedir (ġentürk, 2009: 36).<br />

Sermayenin sınır tanımaksızın akıĢkanlaĢtığı ve küreselleĢtiği günümüzde,<br />

devletin etkinliğinin günden güne azalması karĢısında, küresel ya da bölgesel ölçekte<br />

ekonomik etkinliğin ve karar verme mekanizmalarının merkezi olarak karĢımıza<br />

kentler çıkmaktadır. Bu süreçte kentler küresel eklemlenme sürecinin etkin aktörleri<br />

konumuna yerleĢmiĢ bulunmaktadır. Sermayenin ve serbest piyasa ekonomisinin<br />

Ģekillendirdiği rekabet ortamında, kent yönetimleri büyük ölçekli kentsel projeler<br />

yoluyla kentlerin sermaye açısından cazip kılabilecek Ģekilde dönüĢtürmekte ve<br />

sermayeyi çekebilmek/kentlerini pazarlayabilmek için birbirleriyle kıyasıya bir<br />

yarıĢa girmektedirler (Kiper, 2006:150; Özden, 2008: 157; IĢık ve Pınarcıoğlu, 2003:<br />

52-63; Bilsel, 2005: 22). Sermayeyi çekebilmek adına giriĢilen bu pazarlama yarıĢı,<br />

kentleri değiĢim değerine sahip, her Ģeyin parasal değer ya da yatırım değeri<br />

üzerinden değerlendirildiği meta kentler haline getirmektedir. Günümüzde neoliberal<br />

küreselleĢmenin de etkisiyle kentler artan bir biçimde malların ve hizmetlerin<br />

karĢılaĢtırıldığı, değerlendirildiği, satın alındığı ve kullanıldığı tüketim merkezleri<br />

olarak yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yeniden yapılandırma çerçevesinde kentler,<br />

tüketim merkezi haline gelirken bir yandan da kelimenin gerçek anlamında<br />

tüketilmektedirler. Sermayeye yeni rant alanları yaratmak kaygısından hareketle<br />

sanayi bölgeleri, tarihi alanlar, çevre ve eski yerleĢim alanları dönüĢtürülmekte ve<br />

dolayısıyla tüketilmektedirler (Urry, 1999: 11).<br />

KüreselleĢme sürecinde kent mekânı, sermayenin sermayesi haline gelmiĢtir.<br />

Kapitalist kent, doğası gereği değiĢim değerini ön plana alan çıkar gruplarının etkin<br />

olduğu bir iliĢkiler ağı sistemine dayanmaktadır. Kentsel giriĢimciler, müteahhitler,<br />

arsa spekülatörleri, büyük Ģirketler ve bankalar, kent mekânını değiĢim değeri<br />

çerçevesinde ele almaktadırlar (Aslan, 2004: 51; Ayten, 2005: 680). Bu anlayıĢ<br />

çerçevesinde kent ve genel olarak mekân bir meta olarak algılanmaktayken, sosyo-


172<br />

kültürel kullanım değeri olan bir yaĢam alanı olduğu göz ardı edilmektedir. Kenti<br />

değiĢim değeri açısından ele alanlar; kentsel rantları arttırıcı, kenti sermaye açısından<br />

çekici kılacak ve kent mekânına yapılacak yatırımları arttıracak uygulamaları talep<br />

etmektedirler. Kenti kullanım değerine göre değerlendirenler ise; sağlıklı barınma ve<br />

çalıĢma koĢullarına sahip, toplumsal geliĢmelerini sağlayacak ve kültürel<br />

gereksinimlerini karĢılayacak mekânlar talep etmektedirler (ġengül, 2000a: 53-55;<br />

Doğan, 2007: 18). Küresel sermayeyi çekebilmek ve dolayısıyla küresel sermaye<br />

aktörleri açısından kendi yerelliklerini cazip kılabilmek adına kent yönetimleri yoğun<br />

çaba göstermekte, birbiri ardına kentsel projeler hazırlamakta ve uygulamakta, birer<br />

meta olarak gördükleri kentlerini pazarda en iyi Ģekilde sunmaya çalıĢmaktadırlar.<br />

Her kentin kendini daha iyi pazarlayabilmek için, diğer kentlerden farkını<br />

ortaya koyabilmesi ve kendini öne çıkarması gerekmektedir. Bu farklılık kentin<br />

tarihsel, sosyal, kültürel, doğal vb. özelliklerinden kaynaklanabileceği gibi özelikle<br />

son dönemde küresel ekonomiye sağladığı olanaklarla da oluĢturulmaktadır.<br />

Tarihsel, sosyal, kültürel, doğal vb. özelliklerle kentlerin pazarlanması “değer<br />

pazarlaması” olarak adlandırılırken, küresel ekonomiye sağlanan olanaklarla<br />

pazarlama ise “altyapı pazarlaması” olarak adlandırılmaktadır. Değer pazarlaması<br />

tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin, varoluĢ biçimlerinin doğasından<br />

uzaklaĢtırılarak metalaĢtırılması ve turizm eylemiyle pazarlanması Ģeklinde<br />

gerçekleĢtirilmektedir. Altyapı pazarlaması ise kentlerin küresel sermayeye<br />

sundukları fiziksel altyapı (Ocak, 1996: 37) ve çalıĢma-alıĢveriĢ-eğlence mekânlarını<br />

kapsayan yumuĢak altyapı (Mulgan, 1995: 212) olanaklarıyla gerçekleĢtirilmektedir.<br />

Kentlerde var olan fiziksel altyapının geliĢmiĢlik düzeyi kentlerin yaĢanabilirlik<br />

düzeyine de etki etmektedir. Son dönemde kentlerde iletiĢime yönelik altyapı<br />

oldukça önem kazanmıĢtır. ĠletiĢim ve bilgi iĢlem alanında görülen geliĢmeler ve<br />

küresel sermayenin bu araçlardan yararlanarak yayılması ve akıĢkanlığını<br />

hızlandırabilmesi, bu fiziksel altyapı bileĢenini öne çıkarmıĢtır. Küresel sermayeyi<br />

kendine çekmeye çalıĢan kentlerin kendilerini pazarlama araçlarından en<br />

önemlilerinden biri bu altyapı bileĢenine yaptıkları yatırım düzeyleri olmaktadır<br />

(Ocak, 1996: 37).<br />

Küresel kent kategorisinin kentin küresel ekonomide oynadığı rol ile<br />

açıklanması ve gerekli politikalar uygulanır ve altyapı hazırlıkları yapılırsa bu


173<br />

statünün elde edilebileceğine dair vurguların yaygınlaĢması, kentler arasında bir<br />

rekabet ortamını doğurmuĢtur. Bu süreçte ulusaĢırı iĢ merkezleri, alıĢveriĢ<br />

merkezleri, lüks konut alanları, uluslararası havaalanı, fuar alanları, teknoparklar,<br />

oteller vb kentin küresel yatırımları ve diğer küresel akıĢları çekmesi için gerekli<br />

altyapı yatırımları olarak önerilmiĢtir (Kiper, 2004: 16; Öktem, 2006: 55). Kentler<br />

arasında ortaya çıkan rekabette, sermaye açısından bir kentin sağladığı küçük<br />

avantajlar bile oldukça önemli bir yer tutmaktadır (Tekeli, 1999: 221). Mulgan‟ın<br />

ifadesiyle yumuĢak altyapının geliĢmiĢliği kentleri ön plana çıkarmaktadır. Eğlence,<br />

çalıĢma ve alıĢveriĢ mekânlarının çeĢitliliği ve kalitesi kentlerin küresel anlamda<br />

yerinin belirlenmesinde etkili olabilmektedir. Bir diğer ifade ile kentler hemen<br />

hemen bütün dünyada yaĢanabilirlik ölçütlerine göre de yarıĢmaktadırlar (Mulgan,<br />

1995: 213). Bu doğrultuda günümüz kentlerinde yaĢanabilirlik ölçütünü sağlamak<br />

adına lüks konut ve tüketim alanları, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, gökdelenler, plazalar,<br />

eğlence alanları gibi mekânlar yaratılmakta/inĢa edilmekte, yasal ve yönetsel açıdan<br />

sermayenin devingenliğini sağlayacak önlemler alınmakta; sermaye ve sermaye için<br />

çalıĢanlar açısından kentler cazip/yaĢanabilir kılınmaya çalıĢılmaktadır. Sayılan bu<br />

mekânların yapılabilmesi için kentlerde bir plana bağlı kalmaksızın, sermayenin ve<br />

giriĢimcinin yönlendirmeleri doğrultusunda yer seçilmekte ve böylelikle kentte yeni<br />

rant alanları yaratılmaktadır. Bu yapıların nerede yapılacağı, kentin mekânsaltoplumsal-ekonomik<br />

geliĢimini hangi boyutlarda etkileyeceği göz önünde<br />

bulundurulmaksızın giriĢimci ve yatırımcıların tercihleri doğrultusunda, sermayenin<br />

çıkarına en uygun alanlar seçilmektedir (Kiper, 2006: 167; KeleĢ, 2001: 567). Daha<br />

çok vasıflı ya da beyaz yakalı çalıĢanlara yönelik olan bu mekânların varlığı ve<br />

sağladıkları olanaklar kentler arası rekabette etkili olmaktadır. Kentleri yaĢanabilir<br />

kılan (kim için olduğu tartıĢmalı olmakla birlikte) yumuĢak! altyapı ne kadar<br />

geliĢmiĢse kent o kadar öne çıkmaktadır. Adı geçen bu alanların inĢa edilebilmesi<br />

için yeterli kentsel arsa stoku bulunmadığından, kentlerde yer açabilmek adına<br />

kentsel dönüĢüm projeleri hayata geçirilmektedir. Bir diğer ifade ile kentsel dönüĢüm<br />

projeleri, kentlere yapılan makyajın ve pazarlama sürecinin temel argümanı<br />

olmaktadır.<br />

KüreselleĢmenin rekabet gerektiren süreçleri içinde kentlerin, dünya kentleri<br />

arasındaki konumlarını sürdürmek için ekonomik, sosyal, kültürel ve politik güçlerle


174<br />

birlikte varlıklarını sürdürmek zorunda oldukları, yani kalitelerini korumaları<br />

gerektiği ifade edilmektedir. Bu süreçte kentlerin çöküntüye uğrayarak fiziksel ve<br />

ekonomik değerini yitirmiĢ olan bölgeleri ile yasadıĢı yapılaĢmıĢ ya da doğal<br />

afetlerle yıpranmıĢ alanlarının dönüĢtürülmesi gerektiği de vurgulanmaktadır. Bir<br />

diğer ifadeyle kentler açısından; ulusal/küresel sermayeyi çekebilmek ve dünya kenti<br />

olabilmek adına kentsel dönüĢümün bir zorunluluk olduğu dile getirilmektedir<br />

(Cömertler, 2003: 216).<br />

Türkiye‟de kentsel yaĢamda yeni bir uygulama özelliği gösteren kentsel<br />

dönüĢüm projeleri, kentsel rant paylaĢımının yeni bir türü olarak 1980‟lerin<br />

sonlarında ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır (Günlü, 2001: 472). KüreselleĢme<br />

dinamiklerinin etkisiyle, özellikle 1980‟lerden sonra toplumsal yaĢamın hemen her<br />

alanında yapısal değiĢimler yaĢanmaya baĢlamıĢ ve bu değiĢimlerin mekânsal<br />

yansımaları kentlerde net bir biçimde gözlemlenirken, kent merkezleri ve merkeze<br />

yakın kentsel alanlar değiĢimin etkilerinin en yoğun yaĢandığı mekânsal ölçekler<br />

olmuĢlardır (Özus vd, 2005: 98). Bu süreçte sıklıkla uygulama alanı bulan kentsel<br />

dönüĢüm de yeniden üretim sürecinde sermaye birikiminin geniĢletilmiĢ ölçekli bir<br />

kentsel sabit sermaye yatırımı olarak değerlendirilmesinin aracı ve rantı arttıran bir<br />

uygulama olmaktadır (Gündoğan, 2006: 40, 46). Genel olarak Türkiye‟deki kentsel<br />

dönüĢüm uygulamaları, kent planlarında değiĢiklikler, gecekondu yıkımları, kültürel<br />

ve tarihi alanların zenginlikleri yok sayılarak tahrip edilmesi, orman alanlarının ve su<br />

havzalarının talanı Ģeklinde uygulamaya konmakta ve bu alanlar rant odaklı<br />

beklentiler içinde olan sermaye gruplarına pazarlanmaya çalıĢılmaktadır (Aksu Kaya<br />

vd, 2007: 157).<br />

1980 sonrasında günden güne geniĢleyen biçimde hayata geçirilen neoliberal<br />

uygulamalarla birlikte, kentsel arsa ve yapılı çevrede sermayenin her yöneldiği alanın<br />

imara açılabileceği anlayıĢı ortaya çıkmıĢtır. Günümüzde yaĢanan geliĢmeler bu<br />

görüĢü destekler niteliktedir. Ġstanbul baĢta olmak üzere büyük kentlerde kamusal<br />

alan olarak yaratılmıĢ her değer, üretimleri sona erdirilmiĢ kamu kuruluĢlarına ait<br />

arsa ve araziler, 50-60 yıllık geçmiĢleri olan gecekondu bölgeleri ve eski tarihi<br />

yerleĢim alanları küresel sermayeye rant alanı olarak sunulmaktadır (Keskinok,<br />

2006: 17).


175<br />

Kentlerde hizmetler sektörünün geliĢimine paralel olarak kent merkezlerinde<br />

yaĢanan yığılma (gerek iĢyeri gerekse bu sektörlerde çalıĢanların konut, eğlence,<br />

dinlenme alıĢveriĢ vb talepleri) kentsel arsa rant değerlerinin yükselmesine neden<br />

olmuĢtur (Ayten, 2005: 691). Özellikle gecekondu bölgelerini hedef alan kentsel<br />

dönüĢüm projeleri; merkezi alanda sıkıĢmıĢ ve arsa değeri yüksek gecekondu<br />

bölgelerinin kentsel arsa pazarına kazandırılması amacına yönelik bir biçimde<br />

hazırlanmaktadır. Projelerde dönüĢümün temel amacı gecekondu nüfusuna iliĢkin<br />

sosyal kaygılardan değil, gecekonduların bulunduğu alandan elde edilecek rantın<br />

paylaĢılmasından kaynaklanmaktadır (Dündar, 2003: 72). Günümüz kentlerinde de<br />

kent arazisi, talep hızla arttığı için, o güne kadar görülmedik ölçüde değer<br />

kazanmakta; öte yandan, piyasadaki arazi fiyatlarını ve ev kiralarını karĢılayamayan<br />

insan sayısı giderek artmaktadır. Bu insanların büyük bir kısmını, yeni ekonomik<br />

fırsatlardan yararlanmak için kente göç edenler oluĢturmaktadır. Gerek arazi ve ev<br />

fiyatlarındaki büyük artıĢ, gerekse de kentteki ekonomik yeniden yapılanma<br />

yüzünden, çok sayıda insan taĢınmak zorunda kalmakta; bunların çoğu da zorla<br />

tahliye edilmektedir (Berner, 2007: 139). Yerinden etmenin ya da tahliye sürecinin<br />

en önemli aracı olarak günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve<br />

uygulanmaktadır. DönüĢüm alanı olarak ise daha çok yoksul/marjinal kesimlerin ya<br />

da iĢçi nüfusunun yaĢadığı, kent merkezlerindeki ya da yerleĢimin yoğun olduğu<br />

alanlar seçilmektedir. Üretim biçimlerinin değiĢmesi ve küresel sermayenin kent<br />

merkezlerini yatırım alanı olarak yeniden keĢfetmesi ile birlikte; bir yandan küresel<br />

sermaye için çok katlı iĢ merkezleri, diğer yandan buralarda çalıĢanlar için lüks<br />

konutlar, alıĢveriĢ ve dinlenme amaçlı merkezlerin yapılması gerekmektedir. Tüm bu<br />

yapıların inĢası için, özellikle kent merkezlerinde boĢ arazi bulmak neredeyse<br />

imkânsız olduğundan; enformel sektörlerde, geçici nitelikte iĢlerde, sendikasız ve<br />

sosyal güvenceden yoksun olarak çalıĢanların, yoksulların ya da marjinal grupların<br />

yoğun olduğu, kentlerin merkezinde kalan ya da rantı yüksek olan yaĢam alanları<br />

hedef seçilmektedir. Böylelikle hem bir yandan genellikle sorun üreten gruplar<br />

olarak görülen bu kesimler kentlerden uzaklaĢtırılmakta hem de sermaye için yeni<br />

alanlar yaratılmaktadır.<br />

Uygulanmakta olan ya da uygulanması planlanan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinde sabit olan gerçeklik; toplumun dar gelirli kesimlerinin yerlerinden


176<br />

edilmesi ve bu kesimlerin yaĢam alanlarında fiyatların artması sonucu dönüĢtürülen<br />

alanların toplumun varsıl kesimlerine ve sermaye gruplarının kullanımına açılmasıdır<br />

(Türkün, 2007: 224).<br />

1980‟lere kadar Türkiye kentlerindeki planlama sorunları göç sonucu kente<br />

gelenlerin kurduğu mahalleler bağlamında düĢünülmekte ve ele alınmaktayken; 1980<br />

sonrasında kentlerin sermaye birikim ve rant aracı olarak görülmeye baĢlamasıyla<br />

büyük kentsel projeler planlama sisteminde köklü değiĢikliklere neden olmuĢtur.<br />

1980 sonrası dönemde kentsel planlama ve koruma gözden düĢmeye baĢlamıĢ,<br />

parçacıl/stratejik planlama ve dönüĢüm projeleri gündeme gelmiĢtir (ÇavuĢoğlu,<br />

2004: 110). Parçacıl/stratejik planlama ve dönüĢüm projeleri kentlerin neoliberal<br />

anlayıĢ doğrultusunda belli kesimler lehine yeniden yapılandırılmasının aracı<br />

olmaktadır. Günümüze değin güçlenerek gelen bu anlayıĢ doğrultusunda Ġstanbul‟un<br />

stratejik planlaması da kentler arası yarıĢın ve küreselleĢmenin kaçınılmaz olduğu<br />

üzerinden kurgulanmaktadır. Bu kurguda sosyal adalet ve kaynakların eĢitlikçi<br />

dağılımına iliĢkin vurguya yer verilmemektedir. Öncelik kentlerin yarıĢması ve bu<br />

yarıĢ için gerekli olan altyapının sağlanması ve kentin yeniden biçimlendirilmesi<br />

olduğundan kentte yaĢayan yoksul kesimlerin ve alt sınıfların talep ve beklentileri<br />

göz ardı edilmektedir. Stratejik mekânsal planlamanın temel vurguları olan katılım<br />

ve uzlaĢma süreçleri ise; kentte zaten sosyo-ekonomik açıdan güçlü olan grupların<br />

katılımının sağlanması Ģeklinde yaĢanmaktadır (Öktem, 2007: 86).<br />

Günümüzde Ġstanbul baĢta olmak üzere hemen her kentte hazırlanan ve<br />

uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri; kentlerin sorunlarını çözebilecek sosyal<br />

içerikli projeler olmanın ötesinde, var olan sorunları arttıran ve yeni sorunlar yaratan<br />

projeler olarak değerlendirilmektedir. Mekânları insansız birer meta olarak algılayan<br />

bir anlayıĢ çerçevesinde hazırlanan kentsel dönüĢüm projeleri, insanları yaĢam<br />

alanlarından uzaklaĢtırarak (iterek) kentsel mekânları sadece “kar ve spekülasyon”<br />

amaçlı kullanımlara dönüĢtürerek sermayenin kullanımına açmayı hedefler<br />

niteliktedir (Uysal, 2007: 47). Sermayenin kentsel yer seçiminde en etkili faktör rant<br />

olmaktadır. Demirer vd‟ nin “beleş gelir” olarak ifade ettikleri rant; “sahibinin hiçbir<br />

emeği olmaksızın bir malın kendiliğinden getirdiği gelir” Ģeklinde tanımlanmaktadır.<br />

Burada sözü edilen malın yani rantın günümüzdeki karĢılığı gayrimenkul ve kentsel<br />

arsa olmaktadır (1999: 317). Rantların en yüksek seviyede bulunduğu kent


177<br />

merkezleri, bu rantların değerlendirildiği ve aynı zamanda sermaye birikiminin<br />

arttırıldığı bölgelerdir. Kentsel arsanın oldukça kıt ve bir o kadar da değerli olduğu<br />

kent merkezlerinde eski konutların ve gecekonduların yıkılarak yeniden yapılması<br />

tamamen kentsel rant için gerçekleĢtirilmektedir (Ayten, 2005: 680). Sermaye<br />

neoliberal dönüĢüm içinde kentleri yeniden keĢfederken, hiçbir değer ve kural<br />

tanımadan yıkıcı bir güç olarak ilerlemektedir. Bu yıkıcılık kimi zaman bir kamu<br />

arazisini/iĢletmesini otel ya da alıĢveriĢ merkezine çevirirken kimi zaman da bir<br />

gecekondu bölgesini lüks konut alanına dönüĢtürmektedir (Halkevleri, 2008: 283).<br />

5.4. Kentsel DönüĢüm Uygulamalarında SoylulaĢtırmanın Ġzleri: Mekan<br />

Kullanıcılarının DeğiĢimi<br />

Kentsel dönüĢüm yeni bir olgu değildir ve kentler kendi iç dinamikleriyle<br />

sürekli bir dönüĢüm halindedir. Kentlerin dönüĢümü doğal, fiziki, sosyal, ekonomik<br />

ve kültürel etkenlerle bir süreklilik arz etmektedir (Yapıcı, 2008: 18). Ancak<br />

günümüzde kentsel dönüĢüm kentlerin iç dinamikleri çerçevesinde değil dıĢarıdan<br />

tanımlanmıĢ dinamikler çerçevesinde tartıĢılmaktadır. Bu çerçevede tanımlanan bir<br />

dönüĢüm aktörlerin bir kısmını dıĢarıda bırakmakta, katılım boyutunu göz ardı<br />

etmekte ve dönüĢümün soylulaĢtırmanın izlerini taĢımasına neden olmaktadır<br />

(Köksal, 2008: 17).<br />

Özünde varsıl kesimler için yeni yaĢam ve yatırım alanları yaratmaya yönelik<br />

bir uygulama olan soylulaĢtırma; 1990‟lardan sonra kentleri yeniden keĢfeden<br />

neoliberalizmin küresel kentsel stratejisi olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />

SoylulaĢtırma, üretken sermaye yatırımının geliĢen sektörleri olarak kent<br />

merkezlerindeki gayrimenkul piyasasına hizmet etmektedir. Küresel kentsel strateji<br />

olarak soylulaĢtırma, bazı ekonomik ve sosyal grupların diğerleri üzerindeki<br />

tahakkümünü pekiĢtiren bir nitelik taĢımaktadır (Smith, 2006: 25). Kentlerin<br />

küreselleĢmesi sürecinde bir yandan “soylu” sermayeye hizmet eden güvenlikli<br />

siteler, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks oteller, gökdelenler inĢa edilirken; geniĢ halk<br />

kesimleri küreselleĢme adına kentlerin iĢgalini kaygıyla seyretmekte (ġengül,<br />

2000b: 142), hatta bu kesimler kentsel dönüĢüm projelerinde olduğu gibi, kentlerin<br />

akıbetine seyirci olmalarına bile izin verilmeyerek yerlerinden edilmekte ve kentlerin<br />

dıĢına itilmektedir. Kentin asıl sakinlerinin kent dıĢına itilmeleri bir diğer ifade ile


178<br />

sosyal dıĢlanmaya maruz bırakılmalarının en önemli aracı olan kentsel dönüĢüm<br />

projeleri; daha iyi yaĢam alanları yaratmak, yıpranmıĢ/köhnemiĢ alanları geri<br />

kazanmak, sağlıklı kentler oluĢturmak vb birçok olumlu söylemle ortaya<br />

atılmaktadır. Uygulamalara bakıldığında ise; sosyal iyileĢtirmenin kamuoyunda<br />

kentsel dönüĢüm projelerine meĢrulaĢtırıcı bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir.<br />

Büyük rantlar yaratan kentsel dönüĢüm projeleri ile kentsel alanlar altın tepsi içinde<br />

sermayeye ve onun aktörlerine sunulmakta, kamu yararı ve planlama mantığı<br />

dıĢında, sosyal duyarlılığı zayıf uygulamalar hayata geçirilmektedir. (Özden, 2008:<br />

152). Kentsel dönüĢüm, parasal ticari iliĢkiler üzerine inĢa edilen meta kentleĢme<br />

sürecini perçinlemekte ve kentler, sosyal, kültürel, tarihi ve hatta insani yönleri göz<br />

ardı edilen ticari mekânlar haline gelmektedir.<br />

Kentsel dönüĢüm taĢınmazın yeniden üretimi anlamına gelmektedir. Yani<br />

dönüĢüm sürecinde sabit sermayenin yeniden üretimi söz konusudur. Bu yeniden<br />

üretim, kendiliğinden ve bilinçli Ģekilde olabilir. Bir mahallenin çöküntü bölgesine<br />

dönüĢmesi, ticari faaliyetlerin konut alanlarının iĢlevlerini değiĢtirmesi ya da kaçak<br />

kat artırımı vb kendiliğinden dönüĢümlerdir. Bilinçli dönüĢüm ise planlama kararları<br />

ve projelerle mümkündür. Günümüzde kentsel dönüĢüm kavramı bilinçli<br />

dönüĢümden hareketle tanımlanmaktadır. Ancak bilinçli kentsel dönüĢüm de arsa<br />

üzerinde bir yapının olup olmaması, yapı varsa ömrünü tamamlamıĢ olup olmaması,<br />

ömrünü tamamlamamıĢ ise bakım-onarım ya da iĢlev değiĢikliği anlamında mı yoksa<br />

yıkıp yerine yenisinin yapılıp yapılmayacağına göre farklılaĢabilmektedir<br />

(Gündoğan, 2006: 41). Kentsel dönüĢüm bu sayılanların hepsini içerse bile, ülkemiz<br />

koĢulları ve kentsel dönüĢüm süreçleri dikkate alındığında, en geçerli karĢılığını yıkyap<br />

ile bulduğu sonucu karĢımıza çıkmaktadır. Bir diğer ifade ile kentsel dönüĢüm<br />

kavramsal olarak yıkımla eĢ anlamlı tutulmaktadır. Kentsel dönüĢümün ideolojisine<br />

göre, dönüĢümün sosyal, siyasal, kültürel, doğal, tarihsel alanlardaki sonuçları ve<br />

maliyetleri dönüĢümün kendisinin gerçekleĢtirilmesi yanında çok da önem<br />

taĢımamaktadır. DönüĢümün kendisine engel olabilecek her Ģey, planlama baĢta<br />

olmak üzere aĢılması gereken engellerdir ve fiziksel dönüĢümün gerçekleĢebilmesi<br />

adına bu engeller aĢılmalıdır (ġahin, 2006: 111). Yakın dönemde yerel yönetimlere<br />

dönüĢüm alanlarının belirlenmesi, projelerin hazırlanması ve uygulanması<br />

konusunda verilen geniĢ yetkiler, bu anlamda kentsel dönüĢümün özünde


179<br />

barındırdığı engel tanımazlığın önünü açmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinde<br />

kamusal mekândaki geniĢ mülkiyet ve kullanım hakları daha sınırlı belli bir sınıfa<br />

transfer edilerek, kentsel toprağın özelleĢtirilmesi ile kamusal mekân<br />

daraltılmaktadır. Bu durumda sosyal sınıflar mekânda açık olarak ayrıĢmakta ve<br />

kamusal mekânda bir arada bulunabilme ve iliĢki kurabilme olanağı ortadan<br />

kalkmaktadır. Sadece kentsel araziler değil, kentin tarihsel, kültürel ve coğrafi<br />

mekânsal sermayesi de kentsel dönüĢüm projeleri aracılığıyla kentli nüfusun büyük<br />

bir kısmını dıĢarıda bırakacak ve yerinden edecek biçimde yeni varsıl sınıfların<br />

kullanımına uygun hale getirilmektedir (KurtuluĢ, 2006: 10–11).<br />

Türkiye‟de yoksul/marjinal kesimlerin yaĢam alanları olan gecekondu<br />

bölgelerinde ve eski kent yerleĢmelerinde yoğun biçimde uygulanmakta olan kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin temel amaçlarının; bu alanlarda yaĢayan insanları çağdaĢ<br />

konutlara kavuĢturmak ve bu bölgeleri kaliteli yaĢam standartlarına ulaĢtırmak ve<br />

yoksul kesimler ile kentin geri kalan kesimleri arasındaki sosyo-ekonomik<br />

farklılıkların azaltılmasının olduğu ifade edilmektedir (Kayıkçı, 2007: 647; Keskin<br />

vd, 2003: 412). Türkiye‟deki uygulama sonuçlarına bakıldığında bu amaçlara<br />

ulaĢmak için yoğun bir biçimde çalıĢıldığı söylenebilir. Gecekondu alanlarını ve eski<br />

kent merkezlerini hedef alan kentsel dönüĢüm projeleri ile bu alanlarda yaĢayan<br />

yoksul/marjinal kesimler kent dıĢında yeniden yerleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Bu<br />

kesimlerin kent dıĢına gitmeleri halinde, kentler varsıl grupların ve sermayenin<br />

kullanım alanı haline geleceğinden derin sosyo-ekonomik ayrım da ortadan<br />

kaybolacaktır. Gecekondu bölgelerinin ve eski kent merkezlerinin kentsel dönüĢüm<br />

uygulamalarıyla daha kaliteli yaĢam standartlarına kavuĢturulduğu söylenebilir.<br />

Ancak yaĢam standartları yükselen bu alanların kullanıcıları da değiĢmekte ve<br />

dönüĢüm öncesinde yaĢamakta olan yoksul/marjinal kesimler alanın değiĢen<br />

niteliğiyle birlikte yaĢam alanlarını terk etmektedir.<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin temel hedefi bütüncül bir kent planına uygun<br />

olmak ve kentlerdeki farklı gelir grupları arasında eĢitsizliğe neden olmamak<br />

olmalıdır. Kentsel dönüĢümde hedef grupların seçiminde de dikkatli olmak<br />

gerekmektedir. Türkiye‟de hedef kitlesi alt gelir grubu kiĢiler olarak açıklanan pek<br />

çok kentsel dönüĢüm projesinin, uygulama sürecinde orta ve üst gelir grubuna hizmet<br />

eder hale geldiği görülmektedir (Gökbulut, 1996: 36). Daha doğrusu yaĢam alanları


180<br />

kentsel dönüĢüm kapsamına alınan yoksul/marjinal kesim, dönüĢümle ortaya çıkan<br />

maliyetleri karĢılayacak durumda olmadıklarından, projeler kapsamında elde ettikleri<br />

hakları üst-orta sınıflara devretmektedirler.<br />

Kentsel dönüĢüm, kent mekânının kullanımına yönelik bir müdahale olarak<br />

ortaya çıkarken kentlilerin yaĢamlarına da etkide bulunmaktadır. Neoliberal<br />

küreselleĢmeyle birlikte üretimden ve sanayiden uzaklaĢan günümüz kentlerinde,<br />

ülke kentleĢmesinin kendine özgü dinamikleri çerçevesinde ortaya çıkan gecekondu<br />

bölgelerinin tarihsel birikimi, yaĢam biçimleri, kamusal konumları, kültürel değerleri<br />

yok sayılmakta ve rayiç bedeller üzerinden yapılan hesaplar doğrultusunda yıkımlar<br />

yaĢanmaktadır (Akgün ve Karademir, 2007: 171).<br />

Smith kentsel yoksulluğun ve mekânsal çöküntülerin bilerek yaratıldığını ve<br />

kentsel yenileme eylemiyle yine bilerek bir rant sağlama aracına dönüĢtürüldüğünü<br />

ifade etmektedir. Çöküntü alanı olarak görülen kentsel mekânlarda yaĢayan<br />

kesimlerin soylulaĢtırma yöntemiyle bu alanlardan dıĢlandıklarını vurgulamaktadır<br />

(Özden, 2008: 151). Bir diğer ifadeyle kentsel dönüĢümün yaĢamsal pratiğe yansıyan<br />

anlamı; yoksulların hak ettikleri kent merkezine uzak alanlara gönderilmesi, varsıl<br />

kesimlerin ve sermaye aktörlerinin ise merkezi bölgelere yerleĢtirilmesi olmaktadır<br />

(+Ġvme, 2007: 77). Günümüzde uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm projeleri<br />

dönüĢtürülen alanın artan prestiji ile soylulaĢtırmaya ivme kazandırmaktadır.<br />

Türkiye‟de uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm projeleri, hangi hedef öne sürülürse<br />

sürülsün, yaklaĢım biçimi ve uygulanan dönüĢüm model ve süreci ile soylulaĢtırmaya<br />

zemin hazırlamaktadır (Dündar, 2003: 71).<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinde devlet kentsel mekânda mülkiyetin yeniden<br />

dağıtılması sürecinde sermaye ve varsıl kesimler lehine bir rol üstlenmektedir. Bu<br />

süreçte devlet gecekondu bölgeleri baĢta olmak üzere kentsel arazideki güvenli<br />

olmayan mülkiyet haklarını, arazilerdeki illegal yerleĢim geçmiĢini ve imar<br />

sorunlarını bahane ederek yeni yasal düzenlemeler yapmak yoluyla, yoksul<br />

kesimlerden sermaye kesimine ve üst-orta sınıflara aktarmanın meĢru zeminini<br />

oluĢturmaktadır (KurtuluĢ, 2007: 77; KurtuluĢ, 2008: 319; Altınçekiç ve Göksu,<br />

1995b: 67; TümtaĢ, 2008: 58).


181<br />

Son yıllarda ülkemizde de sıklıkla kullanılmaya baĢlayan soylulaĢtırma<br />

kavramı özellikle yerel yönetimlerin kentsel dönüĢüm projelerinde temel<br />

politikalarından biri durumundadır (Özden, 2008: 168). SoylulaĢtırma genel olarak<br />

“kent merkezinde yer alan, fiziksel ve sosyal köhnemenin ortaya çıktığı konut<br />

alanlarının yenilenmesi sonucunda bu alanlarda sosyal sınıfın ve mülkiyet<br />

değiĢiminin gerçekleĢmesi” Ģeklinde ifade edilebilir. SoylulaĢtırma/yenileme<br />

(dönüĢtürme) sürecinde, konutların sahiplerinin değiĢmesiyle, düĢük gelirli/yoksul<br />

kiĢilerin yerini orta/üst sınıftan kiĢiler almaktadır. Bir diğer ifadeyle dönüĢüm<br />

alanlarında yaĢamakta olan kesim farklı sosyal sınıf, kültür, gelir düzeyi ve yaĢam<br />

biçimi olan kiĢilerle yer değiĢtirmektedir. Bu değiĢim kent merkezlerindeki eski<br />

yerleĢim alanlarında olabildiği gibi, kentlerin çevresinde yer alan yerleĢim<br />

alanlarında da gerçekleĢebilmektedir (Ergün, 2006: 15-16).<br />

Ġslam, klasik biçimiyle; iĢçi sınıfı ve alt gelir gruplarının yaĢadığı, Ģehir<br />

içindeki ve merkezindeki tarihi konutlara orta sınıfların yerleĢtiği ve konutları<br />

yenilediği rehabilitasyon süreci olarak tanımlanan soylulaĢtırmanın, toplumsal sınıf<br />

ve mahalle yapısındaki değiĢimleri açıklamakta yetersiz kaldığını ifade etmektedir.<br />

Bu nedenle toplumsal değiĢimi temel değiĢken olarak ele alan daha geniĢ bir<br />

soylulaĢtırma tanımı yapılması gerektiğini vurgulayan yazar bu tarz bir tanımın; hem<br />

kent içinde hem de kırsal alanlardaki konutsal ve ticari birimlerin yenilenmesi kadar<br />

yeniden inĢa sürecini de ele alması gerektiğine dikkat çekmektedir (2006: 44). Bu<br />

tarz bir tanıma Türkiye‟de yaĢanan kentsel dönüĢüm süreçlerini ifade edebilmek<br />

açısından da ihtiyaç duyulmaktadır. Kentsel dönüĢüm projeleri, yoksul/marjinal<br />

kesimleri yerinden ederek sermaye gruplarına ve üst-orta sınıflara yeni yaĢam<br />

alanları açma çabasıyla hayata geçirildiğinden, soylulaĢtırma ile benzer özellikler<br />

taĢımaktadır.<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin soylulaĢtırmaya etkileri üzerine iki farklı<br />

yaklaĢım bulunmaktadır: SoylulaĢtırmayı bir kentsel dönüĢüm politikası olarak ele<br />

alan yaklaĢım ve kentsel projelerin bir yan etkisi olarak ele alan yaklaĢım.<br />

SoylulaĢtırmayı bir kentsel politika olarak ele alan yaklaĢıma göre; yarıĢan kent<br />

ekonomileri içinde, soylulaĢtırma kentsel dönüĢüm kavramı ile meĢru kılınmaya<br />

çalıĢılmaktadır. Bu süreçte, kent merkezlerinin iyileĢtirilmesi için kentsel projeler<br />

geliĢtirilerek, alanın asıl/eski kullanıcıları olan yoksul ve marjinal kesimler


182<br />

yerlerinden edilmekte ve bu grupların yerine orta ve üst sınıflar yerleĢmektedir.<br />

SoylulaĢtırmayı kentsel politikaların yan etkisi olarak gören yaklaĢıma göre ise,<br />

projelerin temel hedefi; kentsel mekânın fiziksel ve ekonomik iyileĢmesini<br />

sağlamaktır. Ancak bu hedef mekân kullanıcılarının tüm yaĢamını değiĢtiren<br />

etkilerde bulunmaktadır. Kentsel projelerin mekânın sosyal yapısını etkileyen ve<br />

değiĢtiren sonuçları, proje ile hedeflenmemekle birlikte süreç içinde ortaya<br />

çıkabilmektedir (Erden, 2006: 77).<br />

Ülke genelinde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri incelendiğinde, bu<br />

uygulamaların kamu eliyle yapılan bir soylulaĢtırma giriĢimi olduğunu söylemek<br />

mümkün gözükmektedir. Projeler sonucunda ortaya çıkan rant, farklı kesimlerce<br />

eĢitsiz biçimde bölüĢülerek, kentte zaten var olan sosyo-mekânsal eĢitsizliklerin daha<br />

da derinleĢmesine neden olabildiği gibi; kent yoksullarının kentte barınma ve ucuz<br />

konut edinebilme hakkı ellerinden alınmakta, kentsel hizmet ve kaynaklara ulaĢım<br />

yollarının kentsel dönüĢüm adı altında yapılan kurumsal müdahalelerle iyice<br />

kapanmasına da yol açmaktadır (Sakızlıoğlu, 2006: 41).<br />

Günümüzde uygulamaya konan kentsel dönüĢüm projeleri sosyal adalet ve<br />

barınma hakkı gibi değerleri değil; karlılık ve rant paylaĢımını destekler niteliktedir.<br />

DönüĢüm projeleri yoksul/marjinal grupları yerinden etmeninin bir aracı olmakta,<br />

soylulaĢtırma ve barınma hakkından mahrumiyet gibi sosyal sorunları yaratmaktadır<br />

(ġahin, 2006: 120).<br />

SoylulaĢtırma günümüz kentlerinde bir yatırım aracı olarak görülmektedir.<br />

Gecekondu bölgeleri, eski kent merkezleri ile tarihi kent içindeki alanlarda yaĢanan<br />

bu ekonomik süreç sınıfsal bir değiĢimle toplumsal yaĢamı da etkisi altına<br />

almaktadır. Yerinden edilen yoksul/marjinal kesimlerin yerine yeni ve üst-orta sınıf<br />

merkezli bir yaĢam kurulmaktadır (ġen, 2007b: 62).<br />

Kentsel dönüĢümün soylulaĢtırmayı çağrıĢtıran genel karakterini Engels‟ten<br />

yapılan Ģu alıntı net bir biçimde ortaya koymaktadır:<br />

“Büyük modern kentlerin geniĢlemesi, bu kentlerin belirli<br />

kesimlerine, özellikle merkezi konumlu bölgelere yapay ve çoğu<br />

kez büyük ölçüde artan bir değer vermiĢtir; bu bölgelerde<br />

yükselen binalar, bu değeri artıracak yerde düĢürmektedirler,


183<br />

çünkü artık değiĢen koĢulları karĢılayamamaktadırlar. Bunlar<br />

yıkılmakta ve yerlerini baĢkaları almaktadır. Bu, hepsinden çok,<br />

en büyük sıkıĢıklık ile dahi, kiraların belli bir azaminin üstüne<br />

hiçbir zaman yükselmediği ya da ancak çok yavaĢ yükselebildiği<br />

merkezi konumlu iĢçi evleri için geçerlidir. Bunlar yıkılmakta ve<br />

yerlerine dükkânlar, depolar ve resmi binalar dikilmektedir.<br />

Sonuç olarak, iĢçiler kentlerin merkezinden dıĢarı sürülmektedir”<br />

(Engels, 1992: 21).<br />

1990 sonrası dönemde Ġstanbul baĢta olmak üzere kentlerin yeniden<br />

yapılandırılmasında etkili bir yöntem olarak; eski kentsel alanların mekânsal ve<br />

sosyal olarak yeniden yapılandırılması Ģeklinde ifade edilen soylulaĢtırma<br />

kullanılmaya baĢlamıĢtır. Üst ve orta sınıfın yoksulların yoğun yaĢadığı eski kentsel<br />

alanlara yönelmesi ve bu kesimleri yerinden etmesi Ģeklinde yaĢanan soylulaĢtırma<br />

kentsel çeliĢkileri arttıran bir süreç olma özelliği taĢımaktadır. Günümüz Türkiye<br />

kentleri de (en somut yansımalarını Ġstanbul‟da gördüğümüz Ģekliyle) neoliberal<br />

küresel ekonominin yeni mekân ve sınıf politikalarının ihtiyaçlarını karĢılayacak<br />

biçimde yeniden yapılandırılmaktadır (ġen, 2007a: 183). 1980‟lerle birlikte<br />

toplumsal eĢitsizliği arttıran kentsel politikalar da üretilmeye baĢlatılmıĢtır. Yakın<br />

dönemde yoğun biçimde tartıĢılan ve uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri bu<br />

politikaların en önemli uygulama araçlarından biridir. Kentsel dönüĢüm ülkeden<br />

ülkeye farklı anlamlara gelebilmekle birlikte temelde; kentsel mekânda mülkiyet ve<br />

kullanım hakkını alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına transfer eden bir<br />

uygulama özelliği taĢımaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin bu özelliği Türkiye‟de<br />

kentsel mekânda mekânsal ayrıĢmaya ve alt gelir gruplarının kentlerde tutunma<br />

olasılığını ortadan kaldırarak dıĢlanmalarına neden olmaktadır (Kayıkçı, 2007: 652).<br />

Eski kent merkezlerinde ve gecekondu alanlarında yaĢayan kesimlerin yaĢam<br />

alanlarının iyileĢtirilmesi ve sağlıklılaĢtırılması adına gerçekleĢtirildiği ileri sürülen<br />

projeler; bu mekânların soylulaĢtırılması ile sonuçlanmakta, bu mekânları yaratmıĢ<br />

ve yaĢanabilir kılmıĢ kesimlerin buralardan ayrılmasına, dolayısıyla da mekânın<br />

sadece fiziksel değil sosyo-kültürel yapısının ve kullanıcılarının da değiĢmesine yol<br />

açmaktadır (Dinçer, 2000: 134).


184<br />

5.5. Tasfiye Etme ve DıĢlama Aracı Olarak Kentsel DönüĢüm<br />

KüreselleĢme adı altında uluslararası dolaĢımını meĢrulaĢtıran sermaye,<br />

günümüzde mekân kısıtını hızla aĢmakta ve kendi çıkarları doğrultusunda farklı<br />

mekânlara özgü olanakları tüketmektedir (Ercan, 2001: 154). Sermayenin, daha geniĢ<br />

bir ifadeyle kapitalizmin, geliĢebilmek ve ayakta kalabilmek için mekânı<br />

dönüĢtürmesi, mekânı yeniden yeni iliĢkiler dolayında tanımlaması gerekir. Erken<br />

dönem toplumlarda, üretim ve yeniden üretim iliĢkilerinde siyasal/dinsel güç<br />

iliĢkilerinin belirleyiciliği etrafında organize olan sosyal iliĢkilerin mekânsal<br />

görünümü, mutlak mekân olarak karĢımıza çıkmaktadır. Üretim iliĢkileri ile<br />

denetleme iliĢkilerinin değiĢtiği günümüz kapitalist toplumlarında üretim ve yeniden<br />

üretim farklılaĢmıĢ, kentler kırsal yapılar üzerinde belirleyici güç olarak ortaya<br />

çıkarken, kapitalist iliĢkilerin daha hızlı bir tempoda gerçekleĢmesi mekânların<br />

kullanım biçimini de değiĢtirmiĢtir. GeliĢen yeni kapitalist iliĢkiler, daha önceki<br />

toplumsal iliĢkilerden farklı olarak, toplumsal iliĢkilerin, hızla diğer mekânlarla<br />

iliĢkiye geçmenin yeni biçimlerine ve diğer mekânlar üzerinde bir dizi etkide<br />

bulunarak dönüĢmesine neden olmuĢtur. Kapitalist toplumsal iliĢkiler, diğer<br />

mekânlarla iliĢkiye girdikçe diğer mekânlar bir yandan homojenleĢirken, diğer<br />

yandan mekânlar arasında hiyerarĢik bir iliĢkinin oluĢmasına neden olmuĢtur.<br />

HomojenleĢtirme ve hiyerarĢik yapılanma, mekânların eĢitsiz kullanımına da neden<br />

olmaktadır. Toplumsal kesimler arasında süren ve giderek artan farklılıklar,<br />

mekânsal açıdan da desteklenmekte ya da bu iliĢkiler en iyi Ģekilde mekânsal<br />

farklılıklar biçiminde açığa çıkmaktadır (Ercan, 2001: 153). Harvey‟in (2002: 166-<br />

167) ifadesiyle mekânsal farklılaĢmanın yoğun olması durumunda bireyler<br />

tercihlerini buna uydurmak zorundadırlar. Piyasa sistemi, seçim yelpazesini daraltır.<br />

En yoksulların hiçbir seçim olanağı yoktur, çünkü daha varsıl gruplar seçimde<br />

bulunduktan sonra geriye kalanla yetinmek durumundadırlar. Günümüzde bireylerin<br />

ulaĢabildikleri metalar ya da sosyal olarak belirlenen hakları büyük oranda bölüĢüm<br />

alanında belirlenmektedir (Buğra, 2000: 44). BölüĢüm alanlarının belirleyenleri olan<br />

varsıl grupların tercihlerinin biçimleniĢi çok önemli toplumsal sorunları da<br />

beraberinde getirebilmektedir. Günümüzde kentsel dönüĢüm adı altında, yoksul ve<br />

marjinal kesimlerin yaĢadığı kent merkezlerine yakın alanlar ve gecekondu bölgeleri,<br />

sermayenin bu alanlara göz koyması sonucunda bu bölgelerde yaĢayanlardan


185<br />

boĢaltılmakta ve piyasanın/varsıl grupların hizmetine sunulmaktadır. Burada<br />

yaĢamakta olan ve kentsel (rantsal) dönüĢüm projeleri ile yerinden olan kiĢilere de<br />

piyasanın en azından günümüz koĢullarında rağbet etmediği kent dıĢı alanlarda<br />

yapılan kalitesiz çok katlı bloklara taĢınmak ya da yine çalıĢma ve tüketme<br />

olanaklarının var olmadığı kent dıĢı alanlarda yeni yaĢam alanları oluĢturmak<br />

mecburiyeti kalmaktadır. ġen‟in ifadesiyle (2008a: 37); “bir türlü çözülemeyen<br />

evsizlik, iĢsizlik, sağlıklı ve güvenlikten yoksun bir çevrede yaĢayan, giderek<br />

marjinalize olmuĢ toplumsal kesimler için estetiği ve ekonomik değeri kentsel<br />

dönüĢüm projeleriyle arttırılmıĢ mekânların anlamı, yerinden edilmenin karĢılığı<br />

olabilmektedir”.<br />

Kentbilim yazınında 1950‟li yıllardan itibaren sorunlu bir yapıya sahip<br />

olduğu vurgulanan Türkiye kentleĢmesinin sorunlarına yönelik çözüm olarak yakın<br />

dönemde kentsel dönüĢüm projeleri öne sürülmektedir. Ancak gündelik hayata<br />

yansımalarıyla kentsel dönüĢüm projeleri; yerel nitelikteki sorunlara çözüm<br />

getirmekten çok, Türkiye kentlerinin kapılarını ulusal ve uluslararası sermayeye<br />

açmaktadır (GüneĢ, 2004: 205). Ülkemiz kentsel dönüĢüm projeleri ele alındığında;<br />

dönüĢüm projelerinin hedef seçtiği alanlar içinde gecekonduların yoğun olduğu<br />

bölgelerin özel bir yere sahip olduğu görülmektedir. “Gecekondu tarih oluyor,<br />

Ģehirler gecekondulardan temizlenecek, gecekondu devri bitiyor” Ģeklindeki<br />

gecekonduyu dıĢlayan özellikle iktidar ve ona yakın kaynakların kullandığı<br />

söylemler, gecekondu alanlarının ve sakinlerinin gözden çıkarıldığına iĢaret<br />

etmektedir (Aslan, 2006: 103). Bir baĢka ifadeyle ülkemizde kentsel dönüĢüm<br />

yalnızca fiziksel ve ekonomik bir süreç olarak değerlendirilmekte, toplumsal yönü<br />

göz ardı edilmektedir (Ergun ve Gül, 2009: 484). Türkiye‟de yerel yönetimler, çarpık<br />

kentleĢmenin ve gecekondulaĢmanın yol açtığı ileri sürülen toplumsal sorunların<br />

ortadan kaldırılması için yeni bir çözüm önerisi olarak, birbirinin peĢi sıra kentsel<br />

dönüĢüm projelerini uygulamaya koymaktadırlar (Güngör Ergan ve ġahin, 2007: 84).<br />

Kentsel dönüĢüm uygulamaları Ġstanbul baĢta olmak üzere pek çok kentimizde yeni<br />

kent politikası olarak gündeme gelmiĢ ve mekânsal dönüĢümde önemli bir rol<br />

üstlenmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projeleri; proje uygulayıcıları ve hazırlayıcıları<br />

tarafından kamu yararına dayandırılmaktaysa da uygulamalar dikkatle<br />

incelendiğinde, projelerin kentsel rantları arttırmanın aracı olarak iĢlev gördükleri


186<br />

ortaya çıkmaktadır. Bir yandan ulusal/uluslararası sermayeyi kentlere çekecek yeni<br />

yatırımlar ve farklı gelir grupları için, konut ve yaĢam çevresi çeĢitliliği sunan planlı<br />

konut alanları yaratmak amacıyla, kentlerin çeperlerini büyük ölçekli projeler için<br />

imara açmak, diğer yandan da tarihi kent yaĢamına dâhil etmek ve çökmeye terk<br />

edilmiĢ alanları yeniden kazanmak türü söylemler, bu rant artıĢlarını<br />

meĢrulaĢtırmaktadır. Bu tarz uygulamalar özünde belirli mekânları üst gelir<br />

gruplarına ve sermayeye açma kaygısı taĢımakta, sonuçta da karĢımıza kent<br />

yoksullarının ve marjinal grupların dıĢlanabildiği/görünmez kılınabildiği kentsel<br />

alanlar yaratılması çıkmaktadır (Türkün ve KurtuluĢ, 2005: 16).<br />

Yakın dönemde çarpık kentleĢmeden kaynaklanan sorunların kentsel<br />

dönüĢüm projeleri aracılığıyla çözülebileceğine iliĢkin görüĢ gerek merkezi gerekse<br />

yerel yönetim aygıtlarınca yaygınlaĢtırılmaya ve kabul ettirilmeye çalıĢılmaktadır.<br />

Ancak uygulama süreçlerine bakıldığında kentlilerin bu projelerde göz önünde<br />

bulundurulmadığı ve kentlerin sadece fiziki-coğrafi görünümünün düzenlenmesine<br />

çalıĢıldığı görülmektedir. Söylemsel düzeyde kentleri geliĢtirmek ve daha<br />

sağlıklı/yaĢanabilir kılmak gibi argümanlar sıklıkla kullanılsa da kentsel dönüĢüm<br />

özünde; egemen sınıfların rant arayıĢlarına hizmet eden, kentin sermaye ve onun<br />

yerel/küresel aktörlerince talan edilmesine izin veren; yoksul kesimlerin evlerinin<br />

yıkılarak kentlerin dıĢına itilmelerinin bir aracı olarak kullanılmaktadır (Aksu Kaya<br />

vd., 2007: 157-158).<br />

Türkiye‟de kentsel dönüĢüm en baĢından itibaren kentler üzerinde yaratılan<br />

yeni bir çatıĢma ve gerilim alanını çağrıĢtıran bir kavram olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu<br />

gerilimin mekânsal merkezi olarak da yoksul ve marjinal kesimlerin yoğun olarak<br />

yaĢadığı gecekondu bölgeleri ve eski kent içi alanlar gösterilmiĢtir (ġen, 2008b: 399).<br />

Günümüzde insan nüfusunun büyük bir kısmının yaĢadığı kentler; tüketim<br />

toplumunun, sürekli kar peĢinde koĢan sermayenin ve onun ortaya çıkardığı<br />

geliĢmelerin, talan ve yağmanın sonucunda insana yabancılaĢan mekânlar haline<br />

gelmiĢtir. Günümüz kentlerinin en önemli sorunları olarak gösterilen yoksulluk, göç,<br />

konut sorunu, altyapı yetersizlikleri, çevre kirliliği vb sorunlar, merkezinde insan<br />

yaĢamının ihtiyaçlarının değil sermayenin ihtiyaçlarının bulunduğu kapitalist<br />

sistemden kaynaklanmaktadır (Demirer, 1999: 9-10). Kentlerin en büyük sorunu


187<br />

olduğu ileri sürülen ve kentsel dönüĢüm projelerine konu edilen gecekondu bölgeleri,<br />

sermayenin ucuz emek ihtiyacı duyduğu dönemde barınma sorununu çözdüğü için<br />

görmezden gelinmiĢ hatta desteklenmiĢ, ancak günümüzde üretimin yeniden<br />

yapılandırılması ve kentsel mekânın artan değeri karĢısında yaĢayanlarıyla birlikte<br />

gözden çıkarılmıĢlardır.<br />

KentleĢmenin ilk evrelerinde kentlerin geliĢme alanlarında kurulan<br />

gecekondu bölgeleri süreç içinde kentlerin merkezlerinde kalmıĢlardır. Bu nedenle<br />

gecekondu bölgelerinin arsa değerleri artmıĢtır (Uzun ve Çete, 2005: 16). Bir yandan<br />

da hızla büyüyen kentlerde kentsel arsa stoku azaldığından ve yeni alanlar<br />

yaratılamadığından gecekondu bölgeleri yeni yapılaĢmalar için en uygun alanlar<br />

olarak görülmeye baĢlanmıĢtır. Bu durum günümüzde yoğun biçimde karĢılaĢılan<br />

kentsel dönüĢüm olgusunu ortaya çıkarmıĢtır. 1980‟lerle birlikte kent ekonomisinin<br />

yapısal anlamda değiĢmesi ve üretim ekonomisinden rant ekonomisine geçilmesi ile<br />

birlikte, önceleri üretim ekonomisinde ucuz iĢgücü olarak talep edilen gecekondulu<br />

nüfusun evleri rant ekonomisinde talep edilir hale gelmiĢtir (Halkevleri, 2008: 284).<br />

Ülkemizde dönüĢüm alanı olarak belirlenen yerler çoğunlukla kent<br />

yoksullarının yaĢadığı, kent çeperlerinde yer alan gecekondu alanları, kent<br />

merkezlerinde sıkıĢmıĢ eski mahalleler ve çöküntü alanlarıdır. Büyük kentlerde, son<br />

dönemlerde, gecekondudan dönüĢüm adı altında gündeme gelen yeni bir yap sat<br />

süreci ve kent yoksullarını yaĢadıkları alanlardan sürerek baĢka yerlere göçe zorlama<br />

uygulamaları giderek hız kazanmaktadır (Torunoğlu, 2007:385).<br />

Bayraktar‟ın Ġstanbul‟a iliĢkin kenti parası pulu olmayandan arındırmakla<br />

ilgili sözleri kentsel dönüĢüme bakıĢı net bir biçimde ortaya koymaktadır:<br />

“Göçü yasaklayamayız ama parası pulu olmayan insanların Ġstanbul‟da<br />

yoğunlaĢmasının engellenmesi için bir takım tedbirlerin alınması<br />

gerekiyor. Ġstanbul‟un güvenlik sorununu halletmek suretiyle yasal<br />

olmayan yolları hedefleyen insanların Ġstanbul‟da barınmasını<br />

engelleyerek, kentsel dönüĢümü yapabiliriz” (ġen, 2008b: 402).<br />

Bayraktar‟ın yasal olmayan yolları hedeflemekten kastının gecekondu<br />

yapımı olduğu varsayılırsa; kamuyu temsil eden bir kiĢinin en temel haklardan olan<br />

barınma ve dolaĢım haklarını hiçe saydığı ifade edilebilir. Gecekondu ve kente göç


188<br />

vb sorunların yapısal nedenlerden kaynaklandığı göz önünde bulundurularak çözüm<br />

aranması gerekirken, kestirmeci ve bu sorunları yaĢayanları yok sayan çözümler<br />

önerilmesi, uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilecektir.<br />

Kentsel dönüĢüm projeleri yerel yönetimler açısından oldukça önemli bir araç<br />

durumundadır. Kentlerin çöküntü alanlarının iyileĢtirilmesi ve gecekondu<br />

bölgelerinin yerine daha sağlıklı yaĢam alanları inĢa etme sürecinde kentsel dönüĢüm<br />

büyük önem taĢımaktadır. Sosyal ve ekonomik maliyeti yoksul kesimler tarafından<br />

ödenerek kentsel araziye dönüĢmüĢ bu alanların yine bu kesimler için sağlıklı yaĢam<br />

alanlarına dönüĢtürülmesi de desteklenebilecek bir süreçtir. Ancak günümüzde<br />

uygulamaya konulan projeler; dönüĢüm alanlarının ekonomik, sosyal, fiziksel ve<br />

çevresel ölçütler bakımından uzun vadeli olarak iyileĢtirilmesini hedefleyen<br />

uygulamalar olmaktan çok, yerel yönetimler baĢta olmak üzere farklı çıkar<br />

gruplarının gelir, birikim ve rant aracı haline gelmiĢlerdir (Uzun, 2006: 50; KurtuluĢ,<br />

2006: 7).Yakın dönemde birbiri ardına çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle hayata<br />

geçirilmeye çalıĢılan kentsel dönüĢüm projeleri; kentsel mekânları sosyal, ekonomik<br />

ve kültürel açılardan soyut bir biçimde ele almakta ve dönüĢümü fiziksel bir boyuta<br />

indirgeyerek kentleri piyasa iĢleyiĢine terk etmektedir. Günümüz kentsel dönüĢüm<br />

projeleri ne halkın sosyal, ekonomik ve kültürel koĢullarına değinmekte ne de halkın<br />

katılım ve taleplerini dikkate almaktadır (Akkar, 2006: 35; ġPO, 2006: 4).<br />

Kentler, farklı özelliklere sahip olan ve farklı toplumsal grupların yaĢadığı<br />

alanlara bölünmüĢlerdir. Farklı ihtiyaçlara ve ekonomik kaynaklara sahip bireyler,<br />

kentsel mekânın sunduğu özellikleri ekonomik olarak karĢılayabilme beceri,<br />

kapasite, istek ve tercihleri doğrultusunda kentsel alanın farklı kesimlerine<br />

yerleĢmektedirler. Bu ifadeden hareketle kentlerdeki mekânlar arasındaki<br />

farklılıkların/eĢitsizliklerin toplumun farklı kesimleri arasındaki sosyo-ekonomik<br />

eĢitsizliklerden kaynaklandığı söylenebilir (Andersen, 2005: 152). Önceleri kentsel<br />

mekâna kendi sosyo-ekonomik düzeyleri ve tercihlerine bağlı olarak dağılan kentliler<br />

günümüzde sermayenin ve varsıl grupların yer seçim kararlarına bağlı olarak<br />

yerleĢmektedirler. Günümüzde kentsel dönüĢüm uygulamalarında da bu ifadeyi<br />

destekleyen sonuçlarla karĢılaĢılmaktadır. Önceleri rağbet edilmeyen ve<br />

yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı alanlar, kentsel rant alanlarına dönüĢünce kentsel<br />

dönüĢüm kapsamına alınmakta; bu alanlarda yaĢayan kesim ise yaĢam alanlarını terk


189<br />

etmekte/terke zorlanmaktadırlar. Günümüzde kentsel dönüĢüm gerilemiĢ kentsel<br />

alanlarda yaĢayanları yerinden etme tehdidiyle gündemdedir (Smith, 2006: 21; ġen,<br />

2008b: 392). Mahalle-semt ölçeğinde hazırlanan kentsel dönüĢüm projeleri mevcut<br />

toplumsal ve yapılı dokuyu ortadan kaldırma amacına hizmet etmekte yani<br />

soylulaĢtırmaya neden olmaktadır. Kentsel dönüĢüm sürecinde sadece mevcut<br />

kentsel dokunun yıkılıp yeniden yapılması değil dezavantajlı sosyal gruplar açısından<br />

yer değiĢtirme ile sonuçlanan bir yeniden yerleĢtirme yaĢanmaktadır (Aydın, 2008:<br />

69). Gerek arazi ve ev fiyatlarındaki büyük artıĢ, gerekse de kentteki ekonomik<br />

yeniden yapılanma yüzünden, çok sayıda insan taĢınmak zorunda kalmakta; bunların<br />

çoğu da zorla tahliye edilmektedir (Berner, 2007:139). Yerinden edilen bu kesimler,<br />

Ģehir içindeki merkezi konumlarının sağladığı ekonomik ve sembolik sermayelerinin<br />

önemli bir bölümünü kaybetmektedirler. Kentsel dönüĢüm, bu kesimlerin enformel<br />

ekonomilerinin büyük bir kısmını ortadan kaldırmakta, pek çok ucuz mal ve hizmete<br />

ulaĢmalarını engellemekte, sosyal iliĢkilerini bozmakta ve kiĢisel hayatlarını yeniden<br />

düzenleme zorunluluğu getirmektedir (Gannam, 2007:171-172).<br />

Günümüzde uygulanan kentsel politikalarda ve dönüĢüm projelerinde<br />

neoliberalizmin etkileri görülmektedir. Neoliberal anlayıĢın kentsel programı olarak<br />

Ģekillenen kentsel dönüĢüm projeleri; mekânın ekonomik değerini arttırarak kentsel<br />

sınıfların (özellikle de dar gelirlilerin) kentsel alandaki konumlarını da değiĢtiren bir<br />

etki ve amacı bünyesinde barındırmaktadır. Mekânın ekonomik bir anlam yüklenerek<br />

değer kazanması ve piyasaya açılması, mekânda yerleĢik sınıfların ekonomik gücünü<br />

piyasa içinde elemekte ve bu eleme kentin gözden çıkarılan yoksul/marjinal<br />

kesimlerinin, kentin yeniden yapılanmasının ve geleceğinin dıĢında bırakılmasına yol<br />

açmaktadır (ġen, 2008b: 392, 396).<br />

Sermayenin yatırım yapmak için yeni mekânlar araması yeni bir durum<br />

değildir. Ancak, neoliberal ideolojinin dönüĢtürücü bir araç olarak kentler üzerindeki<br />

etkisi kentsel dönüĢümle keĢfedilmiĢtir (ġen, 2008a: 36). Neoliberalizmle gündeme<br />

gelen kentsel dönüĢüm yüzünden, yoksul gecekondu mahallelerinin sakinleri<br />

Keynesyen dönemde kendi yaptıkları evlerinden, sermayenin yeniden üretimini<br />

kentlerde gerçekleĢtirdiği neoliberal dönemde kovulmaktadırlar. Toprak rantının<br />

yüksek olduğu kent merkezlerinde, sağlam zeminli, manzaralı ve temiz havası olan<br />

alanlarda yer alan gecekondular günümüz meta kentlerine uygun değillerdir.


190<br />

Yoksulların evleri kentlerin değerini düĢürmektedir ve o evlerin bulunduğu araziler<br />

artık çok değerlidir ve sermaye arasında paylaĢılacak bir toprak rantı vardır<br />

(Servetoğlu, 2009). Bu rantı paylaĢtırma amacıyla oluĢturulan ve uygulamaya<br />

konulan, her nasıl oluyorsa katılım odaklılığı (yerel yönetimler, sivil toplum<br />

kuruluĢları, yerel halk, akademik çevre vb) temel aldığı vurgulanan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinde dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olanların katılımı bu alanları<br />

sorunsuzca terk etmekle sınırlı kalmaktadır.<br />

Kentsel dönüĢüm yoksul/marjinal kesimlerin yaĢam alanlarını piyasa<br />

sistemine entegre etme yöntemi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yeni yapılanmalar<br />

için boĢ alanın neredeyse kalmadığı kentlerde, ranta konu edilebilecek yeni<br />

mekânları üretme aracı kentsel dönüĢüm projeleri olmaktadır (ÇMO, 2006: 56).<br />

Kentsel dönüĢüm sürecinde mekâna dair yenileme, yıkıp yeniden yapma<br />

biçimindeki müdahaleler, mekân öncelikli giriĢimler olarak kentte yaĢanan sosyal<br />

sorunları arka plana atmaktadır. Son dönemin temizleme niteliği taĢıyan projeleri<br />

kentin sosyal sorunlarını kentin bir bölgesinden bir baĢka bölgesine taĢımaktan ibaret<br />

olmaktadır (ġen, 2006: 75). Kentsel dönüĢüm hiç var olmayan bir kentsel alanın<br />

yaratılması ya da kentsel planlama yapılması değildir. Mevcut kentsel alanları baĢka<br />

bir Ģekle sokmak, o alanda yaĢayanları gerekirse baĢka yerlere göndermek, kısaca var<br />

olan kentsel dokuyu ve insan profilini değiĢtirmektir (+ Ġvme, 2007: 73).<br />

Bir mekânın yalnızca fiziksel olarak dönüĢtürülmesi bir Ģey ifade<br />

etmemektedir. DönüĢüm sosyal ve kültürel boyutlar çerçevesinde de düĢünülmelidir.<br />

Günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri çerçevesinde eskimiĢ, yıpranmıĢ, sağlıksız<br />

kentsel mekânların sağlıklılaĢtırılmasının hedeflendiği ifade edilse de, dönüĢüm<br />

projeleri bu bölgelerde yaĢayan vatandaĢların yerlerinden edilmesi sürecini ortaya<br />

çıkarmaktadır (Tapan, 2008: 13).<br />

Kentsel dönüĢüm yoksul ve marjinal kesimlerin yaĢam alanlarının ekonomik<br />

değerini arttırmayı hedefleyen bir yeniden inĢa süreci olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />

Bu nedenle de kentsel dönüĢüm projeleri artan değeri ödeyebilecek durumda olan üst<br />

ve orta sınıfların talep ve beklentilerini karĢılamaya dönük özellikler taĢımaktadır.<br />

Sürecin kaybedenleri olan kentsel mekânların asıl sahipleri ise kentin güvenliğini ve<br />

toplumsal ahlakı bozan, iĢgalci, çapulcu, rantiyeci, terörist vb ifadelerle


191<br />

damgalanmakta ve tarihsel/toplumsal kazanımları hiçe sayılmaktadır (ġen, 2008b:<br />

405).<br />

Kentsel dönüĢüm projeleri ile sosyal adalet, barınma hakkı, kamu yararı ve<br />

kent planlama bütünselliği hiçe sayılmaktadır. Bu çerçevede yoksul/marjinal<br />

kesimlerin ve emekçilerin yaĢam alanları kentsel rantın yeniden üretimi ve paylaĢımı<br />

sürecinin bir parçası olarak yeni bir yapılaĢmaya açılmaktadır. Kentsel dönüĢüm<br />

uygulamaları, bu alanlarda yaĢayan kesimlere hiçbir söz hakkı tanınmadan, yaĢam<br />

alanlarından çıkarılan kentlilerin sosyo-ekonomik koĢulları göz önünde<br />

bulundurulmadan hayata geçirilmekte ve sosyal/fiziki yıkım projelerine<br />

dönüĢmektedir (Halkevleri, 2008: 283).<br />

Tekeli, her dönüĢümün toplumdaki insanların yaĢadığı yerleri değiĢtirmesine<br />

neden olduğuna, genellikle de toplumun ezilen kesimlerinin daha kötü koĢullardaki<br />

bir yaĢama itildiğine iĢaret etmektedir. Kentlerde uygulanan her dönüĢüm projesi<br />

kentsel mekânda rant yüzeylerinin yeniden biçimlenmesine neden olmakta ve bu<br />

yeniden biçimlenmede kaybedenler genellikle toplumun güçsüz kesimleri olmaktadır<br />

(2003: 6-7). Günümüz toplumlarında pek çok kent oldukça hızlı bir biçimde<br />

küreselleĢme sürecine eklemlenme kaygıları ile dönüĢtürülmekte ve bu dönüĢüm<br />

sürecinde oldukça dar bir kesimi oluĢturan sermaye karĢısında toplumun geniĢ<br />

kesimlerini barındıran kaybedenler, yerinden edilenler ve mekânsızlaĢan aileler ve<br />

bireyler ortaya çıkmakta; toplumsal eĢitsizlikler keskinleĢerek mekânsal ayrıĢma ve<br />

dıĢlanma eğilimleri artmaktadır (ġengül, 2000b: 129; Urry, 1999: 103; Enlil, 2003:<br />

84).<br />

Günümüzde kentlere yönelik geliĢtirilen plan ve uygulamalar tüm kent<br />

toplumunun değil, küçük bir kentsel topluluğun çıkar ve taleplerine yönelik olarak<br />

geliĢtirilmektedir. Bu durum ise kentlerde mekânsal ve toplumsal ayrıĢmaları<br />

körüklemektedir (ġahin, 2001: 667). Kentsel nüfus özellikle de kentlerdeki alt gelir<br />

grupları ve yoksul kesimler, küresel kentlerde yaĢanan kutuplaĢma ve ayrıĢmanın<br />

ortaya çıkardığı maliyetleri yani küreselleĢmenin sosyal bedelini ödemek zorunda<br />

kalmaktadır. Bu kesimlerin yaĢadıkları eski kent merkezleri ve gecekondu alanları<br />

kentsel rant peĢinde koĢan yerli ve yabancı sermayenin hedefi haline gelmekte, bu<br />

kesimler yaĢadıkları alanları terke zorlanmakta ve yaĢam alanlarına lüks konut


192<br />

alanları, iĢ/alıĢveriĢ merkezleri, plazalar vb inĢa edilmektedir (Dinçer, 2000: 132-<br />

133). Kentsel alanlara piyasa ve toprak rantı odaklı müdahaleler kentlerde mekânsal<br />

farklılaĢmalara ve kutuplaĢmalara yol açmaktadır. Üst ve orta sınıflar etrafı çevrili<br />

lüks konut alanlarına ve korunaklı alıĢveriĢ merkezlerine yerleĢirken; yoksul ve<br />

marjinal gruplar ise evsiz barksızlığın yeni boyutlarıyla baĢ baĢa kalmaktadır<br />

(Harvey, 1999: 96).<br />

5.6. Kentsel DönüĢüm Olgusuna Genel Bir BakıĢ<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin her ne kadar demokratik, hakçalığı ve<br />

katılımcılığı temel aldıkları iddia edilen projeler oldukları iddia edilse de bu projeler<br />

bünyesinde önemli çeliĢkiler barındırmaktadır. Bu çeliĢkilerden en önemlisi hak<br />

sahipliği konusundadır. Projelerle vatandaĢların barınma sorunu mülkiyet temeline<br />

indirgenmekte, yaĢam alanlarına ve biçimlerine yapılan müdahale göz ardı<br />

edilmektedir. Diğer taraftan kimlerin hak sahibi olduğu bir baĢka sorundur.<br />

Ġfadelerden tapu sahibi kesimlerin hak sahibi olarak değerlendirildikleri anlaĢılırken;<br />

kiracılar ve alanda ticaretle uğraĢan kesimden, okul, hastane vb kamusal hizmet<br />

sunulan birimlerden hiç bahsedilmemektedir. Bu alanlarda iĢ yaparak geçimlerini<br />

sağlayan kesimlerin mağduriyetleri ve kiracı olarak ikamet edenlere yönelik herhangi<br />

bir açıklama yapılmamaktadır. KuruluĢ süreci itibariyle hemĢehrilik, akrabalık gibi<br />

“tanıĢ olma” etkenleriyle geliĢen bu alanlar, bu yapıları itibariyle ya çok düĢük kira<br />

bedelleri ile barınma olanağı sağlamakta çoğu kez de bir tanıĢın evinde bedelsiz<br />

oturma olanağı sunmaktadır. Bu kesimlerin kentin herhangi bir alanında yakın<br />

koĢullarla dahi barınmaları neredeyse imkânsızdır. Ancak bu kesimlere yönelik<br />

herhangi bir uygulama söz konusu değildir. Kentsel dönüĢüm projeleri zaten var olan<br />

bir hakkı vatandaĢın elinden almakta, sürecin meĢruiyetini ise yeni konutlar verme<br />

söylemiyle sağlamaktadır. Her ne kadar yeni konutların küçük taksitlerle uzun vadeli<br />

olarak ödeneceği ifade edilse de dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimlerin bu<br />

taksitleri ödeyecek sosyo-ekonomik koĢullarının olup olmadığı dikkate<br />

alınmamaktadır. DönüĢüm sürecinde kullanılan baĢka bir alana taĢıma yöntemi<br />

kentlileri kentin dıĢına itmektedir. Diğer yandan yerinde dönüĢüm yöntemi<br />

uygulanabilse de, uzun vadede alanın sosyo-ekonomik yapısında ortaya çıkabilecek<br />

değiĢim nedeniyle vatandaĢların bölgeyi terk etmeleri söz konusu olabilecektir.


193<br />

Kısaca ifade etmek gerekirse her iki yöntem de sonuçları itibariyle soylulaĢtırmaya<br />

yol açabilecekken, bu riske karĢı herhangi bir önlem alındığı görülmemektedir.<br />

Projelere yönelik yasal metinlerde belki de en önemlisi olan ancak bir iki cümleyle<br />

geçiĢtirilen kamulaĢtırma yöntemi ile vatandaĢlara kısaca ya anlaĢ ya anlaĢ<br />

denilmektedir. Yürütmeye her ne pahasına olursa olsun alanı boĢaltma yetkisi veren<br />

bu yöntem vatandaĢları tedirgin etmekte ve tüm haklarını kaybetme korkusu ile<br />

anlaĢmak zorunda kalmalarına yol açmaktadır. Bu süreçte küçük taksitlerle uzun<br />

vadeli Ģekilde borçlandırılacak olan vatandaĢların büyük bir çoğunluğu bu taksitleri<br />

ödeyemeyecekleri gerçeğinden hareketle anlaĢma sırasında evlerine biçilen değer<br />

karĢılığı nakit bedeli almaktadırlar. Yeni konutlardan edinemeyen, eski ve sahibi<br />

oldukları konutlar da dönüĢüm kapsamında ellerinden alınan vatandaĢlar ciddi bir<br />

barınma sorunuyla karĢı karĢıya kalmaktadırlar. Bunun da ötesinde yaĢanabilir,<br />

sağlıklı, çağdaĢ konut sahibi yapma hedefiyle ortaya çıkan TOKĠ varsaydığı<br />

hedeflere ulaĢamamıĢ olmaktadır. Evlerinden olan vatandaĢların yine/yeni<br />

gecekondular inĢa etmesi oldukça olası bir durumdur ve kimilerince sorun olarak<br />

görülen gecekondu bölgeleri yok edilmemekte, gecekondu alanları yer değiĢtirmiĢ<br />

olmaktadır.<br />

AĢağıdaki alıntı kentsel dönüĢüm/yenileme projelerinin genel karakterini<br />

ortaya koyar niteliktedir:<br />

“Sözde yerini alacakları yoksul mahallelerinden daha kötü birer<br />

suç, vandalizm ve genel toplumsal umutsuzluk odağı haline gelen sosyal<br />

konut projeleri. Gerçek birer sıkıcılık ve toplumsal kontrol harikası olan,<br />

kent yaĢamının her tür canlılığına ve hayatiyetine karĢı titizlikle korumuĢ<br />

orta gelirliler için konut projeleri. Ahmaklıklarını yavan bir vülgerlikle<br />

hafifleten ya da hafifletmeye çalıĢan lüks konut projeleri. Ġyi bir kitabevine<br />

tahammül edemeyen kültür merkezleri. Gezinecek baĢka yer bulamayan<br />

serseriler dıĢında herkesin gitmekten kaçındığı kamusal merkezler.<br />

Altkentlerin standartlaĢmıĢ mağaza zinciri alıĢveriĢinin donuk taklitleri<br />

olan alıĢveriĢ merkezleri. Hiçbir yerden baĢlayıp herhangi bir yere<br />

gitmeyen ve kimsenin gezmeye çıkmadığı gezinti yerleri. Kentlerin<br />

bağırsaklarını deĢen çevre yolları. Bu, kentleri yeniden inĢa etmek olamaz.<br />

Bu kentlerin yağmalanmasıdır” (Jacobs 1961‟den aktaran Harvey,<br />

1999: 93).


194<br />

Kentlerin ortaya çıkıĢında ekonomik etkenler belirleyici olsa da kentlerin esas<br />

olarak insanların yaĢam alanı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle kentlere<br />

yönelik alınacak her karar ve hayata geçirilecek her uygulamada yaĢam alanları ve<br />

bu alanların sakinleri gözetilmek durumundadır. Sistem kendi geliĢim sürecine<br />

zamanında yaptığı katkılar ve sağladığı avantajlar nedeniyle, bir bakıma kendi<br />

oluĢturduğu gecekondu bölgelerini yıkma, sakinlerini kentin dıĢına itme ve bu<br />

alanları sermayenin rant kaynağına dönüĢtürme hakkına sahip değildir (Aksu Kaya<br />

vd., 2007: 156). Nasıl ki gecekonduların zaman içinde dönüĢüme uğramıĢ oldukları<br />

ve gecekondu bölgelerinde artık gecekondu sayılamayacak yapıların yoğunlaĢmıĢ<br />

olduğu bir gerçekse; gecekondu mahallelerinin kendi geliĢim süreçlerinde ortaya<br />

çıkan sosyo-mekânsal iliĢkilere sahip olduğu da tartıĢılmaz bir gerçekliktir. Kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile konutlarına müdahale edilecek olan insanların aynı zamanda<br />

hayatlarına da müdahale edilecek ve bu insanlar yaĢamlarını farklı alanlarda yeniden<br />

kurmak zorunda kalacaklardır (Akgün ve Karademir, 2007: 179). Günümüz<br />

kentlerinde en çok ihtiyaç duyulan Ģey; kamu yararını merkeze alan ve buna göre<br />

katılım sürecini örgütleyen yeni bir düĢünme biçimidir. Aksi takdirde kentsel<br />

mekânlar kamunun değil çeĢitli çıkar gruplarının lehine olacak Ģekilde sürekli<br />

yıkılacak ve yeniden inĢa edilecektir (Aslan, 2007b: 206). Sermayenin talep ve<br />

beklentilerine göre Ģekillendirilen kentsel mekânlar küçük bir azınlığın karĢısında<br />

büyük kalabalıkların kaybı pahasına ve göz göre göre müdahalelere uğruyorlarsa<br />

günümüz kent politikaları tekrar gözden geçirilmelidir. Kentsel mekânı ekonomik bir<br />

öğe ve meta olarak değerlendiren ve kentlileri yok sayan anlayıĢ devam ederse ne<br />

yazık ki Engels‟in yıllar önce dile getirdiği vurgu uzun yıllar güncelliğini<br />

koruyacaktır:<br />

“Bir insan, bir baĢkasına ölüme yol açan bedensel bir zarar verdiği<br />

zaman buna adam öldürme diyoruz; saldırgan vereceği zararın öldürücü<br />

olduğunu önceden biliyorsa o zaman buna cinayet diyoruz. Ama toplum,<br />

yüzlerce proleteri, çok erken yaĢta doğal olmayan bir ölümle yani kılıç ya<br />

da kurĢunla ölüm gibi zorba yollardan ölümle karĢı karĢıya geleceği bir<br />

konuma koyduğu zaman, toplumun o yaptığı bir bireyin yaptığı gibi ve<br />

aynı kesinlikle cinayettir; toplum binlerce insanı yaĢamın gereklerinden<br />

yoksun bıraktığı, içinde yaĢayamayacakları konumlara soktuğu- kaçınılmaz<br />

sonuç olan ölüm gelinceye dek o koĢullarda kalmaya yasanın güçlü


195<br />

elleriyle zorladığı- bu binlerce mağdurun yok olacağını bildiği ve gene de<br />

bu koĢulların sürmesine izin verdiği zaman, toplumun o yaptığı, bir bireyin<br />

yapığı gibi ve aynı kesinlikle cinayettir; örgütlü, kasıtlı cinayettir; hiç<br />

kimsenin kendisini savunamadığı bir cinayettir; kimse katili görmediği için<br />

cinayet gibi cinayettir, çünkü suç bir Ģeyi yapmaktan çok yapmamanın<br />

sonucudur. Ama cinayettir” (Engels, 1997: 152-153).


196<br />

ALTINCI BÖLÜM<br />

KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE ĠSTANBUL<br />

Ekonomik yapı kentlerin mekânsal biçimlenmesinde en temel etkendir ve<br />

ekonomik yapıda ortaya çıkan değiĢimler, kentlerin geçirdiği mekânsal dönüĢümlerin<br />

temel belirleyeni olmaktadır. Sanayi Devrimi sonrasında önemli ölçüde bir büyüme<br />

yaĢayan kentler, 20. yüzyılda özellikle de II. Dünya SavaĢı sonrasında yaĢanan<br />

yapısal dönüĢümlerden de etkilenmiĢlerdir. Hâkim ekonomik sistemin, küreselleĢme<br />

adı altında dünyaya damgasını vurmaya baĢladığı 1980‟li yıllarla birlikte ise,<br />

özellikle büyük kentlerde küreselleĢme sürecine paralel mekânsal yansımalar ortaya<br />

çıkmıĢtır (Uysal, 2003: 68). Ulus devlet sınırlarını aĢan iliĢki ağlarının ortaya<br />

çıkması, kentlerin konumlarında da önemli değiĢikliklerin yaĢanmasına neden<br />

olmaktadır. Önceleri ulus devletler arasında gerçekleĢen sermaye, mal, hizmet ve<br />

bilgi akımlarının çoğu günümüzde kentler arasında gerçekleĢmektedir. KüreselleĢme<br />

ile birlikte kentlerin konumlarını belirleyen iliĢkiler hızla değiĢmiĢ, bazı kentler hızla<br />

yükselirken bazıları da hızlı bir düĢüĢ sürecine girmiĢtir. Bu süreç kentleri<br />

tanımlayan temel niteliklerin değiĢmesine yol açmıĢ ve bu nitelikler; kentlerin<br />

sundukları servis, iletiĢim, haberleĢme vb olanaklar çerçevesinde tanımlanır hale<br />

gelmiĢtir. Diğer yandan küreselleĢme, kentler arasında yarıĢı hızlandırmıĢ ve kentlere<br />

yeni ekonomik, politik ve kültürel roller yüklemiĢtir (IĢık, 1999: 280).<br />

1980‟li yıllarla birlikte dünya genelinde hızla yayılan neoliberal küreselleĢme<br />

sürecinde Türkiye‟de ithal ikamesine dayalı üretim modeli yerine piyasa aktörlerinin<br />

öncülüğünde ihracatı destekleyen bir ekonomi modeli benimsenmiĢ ve küresel<br />

pazarla etkileĢim artmıĢtır. Ekonomik yapıda yaĢanan bu değiĢimden en çok<br />

etkilenen kent Ġstanbul olmuĢtur. Ülkenin en önemli kenti konumundaki Ġstanbul<br />

küresel sermaye için çekici bir kent haline gelmiĢtir. Bu süreçte emek yoğun sanayi<br />

kentin dıĢına çıkarılırken (itilirken), teknoloji yoğun hizmetler sektörü kent<br />

merkezine yerleĢmeye baĢlamıĢtır (Uzun, 2002: 40). Türkiye‟nin 1980 sonrası<br />

kentleĢme sürecinde yaĢanan değiĢim “küçük sermayenin kentinden büyük<br />

sermayenin kentine geçiĢ” olarak ifade edilmektedir. Bu ifade, büyük sermaye


197<br />

kesimlerinin kentsel alanlara olan ilgisindeki artıĢı ortaya koymaktadır (IĢık ve<br />

Pınarcıoğlu, 2003: 128).<br />

1980 sonrası dönemde neoliberal anlayıĢın hâkim hale gelmesi ve ithal<br />

ikameci sanayileĢmenin yerini dıĢa açık ihracatı teĢvik eden sanayileĢmenin<br />

almasıyla birlikte, üretime dönmeyen önemli miktarda sermayenin finans<br />

piyasalarından sonra yöneldiği alan kentsel rant ve tüketim alanları olmuĢtur. Bu<br />

döneme damgasını vuran neoliberal yeniden yapılanma ve dıĢa açılma gibi yeni<br />

birikim tarzı, sermayeyi kentleĢmeden doğan rantlardan pay almaya yönlendirince,<br />

ortaya kentlerin sermaye birikiminin sömürülme aracı ve meta olarak görüldüğü bir<br />

kentleĢme çıkmıĢtır (Doğan, 2007: 54-55).<br />

Gerek geliĢmiĢ gerekse geliĢmekte olan ülkelerin kentlerinde kentleri<br />

yönetenler küreselleĢme söyleminin iĢaret ettiği ekonomik baĢarıyı yakalamak,<br />

sermayeyi çekmek, uluslararası bir turizm, ticaret, kültür, değiĢim ya da finans<br />

merkezi olabilmek için gerekli yapısal çevreyi ve altyapıyı oluĢturmak adına ardı<br />

ardına kentsel projeler geliĢtirmektedirler. Kentlerin pazarlanması, bir ülkenin<br />

küresel ekonomide yarıĢmacılık kapasitesini arttırmak adına önemli addedilmektedir.<br />

Kentler kapitalist toplumdaki herhangi bir diğer meta gibi paketlenen, reklâmı<br />

yapılan ve pazarlanan bir meta haline gelmektedir (Öktem, 2006: 56). Kentlerin<br />

metalaĢtırılması doğrultusunda, dünya genelinde birçok kentte, devletin küçültülmesi<br />

ve piyasa süreçlerinin egemen hale gelmesine paralel olarak, kentsel kamusal<br />

yatırımların da azaldığı ve kentlerin piyasa süreçlerine dâhil edildiği görülmektedir<br />

(KurtuluĢ, 2005: 742).<br />

KüreselleĢme sürecinde Türkiye‟de de hemen hemen tüm dünya ülkelerinde<br />

olduğu gibi neoliberal uygulamalar hayata geçirilmiĢtir. Bu doğrultuda<br />

kentsel/kamusal hizmetlerde devlet sorumluluğu azaltılmaya çalıĢılmıĢ, merkezden<br />

yerele yetki devrini içeren uygulamalar hayata geçirilmiĢtir. Küresel sistemde<br />

devletten çok kentlerin aktif özneler haline gelmesine paralel olarak, Türkiye‟de de<br />

küresel arenada söz sahibi olabilmek adına Ġstanbul ön plana çıkarılarak, kenti<br />

küresel sermaye açısından cazip kılma çabaları günümüzde de devam eden bir<br />

biçimde yoğunluk kazanmıĢtır.


198<br />

6.1. 1980 Sonrası Dönemde Türkiye’de YaĢanan DönüĢüm ve Kentler<br />

Türkiye, büyüme ve bölüĢüm politikaları açısından 1980‟li yıllar itibariyle<br />

önemli bir dönüĢüm geçirmiĢtir. Küresel süreçlere eklemlenme çabaları çerçevesinde<br />

benimsenen, IMF ve Dünya Bankası‟nın öncülüğünde yürütülen ve denetlenen iktisat<br />

politikaları bu dönemde hayata geçirilmiĢtir. (Ergun, 2005: 1). 1970‟lerde yaĢanan<br />

kriz ve küresel anlamda artan rekabet karĢısında, kapitalist ülkelerde baĢlayan üretim<br />

sürecinin küreselleĢmesi eğilimi dünya genelinde dıĢa dönük rekabetçi büyüme<br />

stratejisini ortaya çıkarmıĢtır. Bu süreçte ulus devletler kapitalist toplumsal iliĢkileri<br />

yeniden düzenleyici bir rol üstlenmiĢler ve dönüĢen sermaye birikim süreçleriyle<br />

etkileĢim içinde coğrafi örgütlenmelerini yeniden yapılandırmaya baĢlamıĢlardır.<br />

Türkiye‟de hayata geçirilen yapısal uyum programları ve kamu yönetimi reformu<br />

gibi düzenlemeler de kaynak ve kararların yerelleĢmesi ve toplumsal iliĢkilerin bu<br />

ölçekte biçimlenmesi konusunda önemli adımlar olmuĢlardır (Gülöksüz, 2005: 432).<br />

1980 sonrası dönem küreselleĢmenin de etkisiyle merkezi yönetimlerin ve<br />

ulus devletlerin sorgulandığı ve yönetim yapılarının yeniden gözden geçirildiği bir<br />

süreç olagelmiĢtir. 1970‟li yıllarda sosyal devletin iĢlevselliği ve etkinliği<br />

tartıĢılmaya baĢlanmıĢ, 1980‟lerden itibaren de merkeziyetçi ulus devlet modelleri,<br />

kamu yararını sağlama ve kamu hizmetlerini sunma yöntemleri ve sistemleri<br />

konusunda ciddi biçimde sorgulanmıĢ ve önemli dönüĢümler geçirmiĢlerdir. Gerek<br />

ülkemizde gerekse dünya genelinde ardı ardına baĢlatılan yönetimde reform<br />

çalıĢmaları; “merkezi hükümeti aĢırı yüklenmiĢlikten ve borçlanmıĢlıktan kurtarmak,<br />

kaliteli, hızlı ve verimli hizmet üretmek, yerel yönetimleri daha güçlü hale getirmek<br />

ve mal ve hizmet üretiminde piyasanın daha fazla kullanılabilmesini sağlamak”<br />

kaygılarını taĢımaktadır. Ülkemizde de Özal döneminden itibaren piyasa aktörlerinin<br />

önünü açma çabalarında en kapsamlı giriĢim mevcut hükümetin iktidara gelmesiyle<br />

birlikte gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu dönemde merkezi yönetimin görev alanları ve ölçeği<br />

yeniden belirlenmiĢ ve merkezi-yerel yönetim iliĢkileri yeniden düzenlenmiĢtir (Gül,<br />

2005: 39).<br />

1980 sonrası dönemde küreselleĢmenin etkisiyle kamu yönetimi anlayıĢında<br />

önemli değiĢimler yaĢanmıĢtır. Bu dönemde yaĢanan değiĢim temelde; “devletin<br />

küçültülmesi ve etkinleĢtirilmesi ile merkeziyetçilikten uzaklaĢma eğilimi” ni


199<br />

taĢımaktadır. Özellikle merkeziyetçilikten uzaklaĢma yönündeki eğilimler, kamusal<br />

mekanizmalardaki değiĢimin en belirgin çizgisini temsil etmektedir. Dolayısıyla<br />

kamu yönetimi sistemlerinde görülen değiĢimin temelinde yer alan desantralizasyon<br />

olgusunun üzerinde önemle durulması gerekmektedir (Parlak, 2003: 373).<br />

Desantralizasyonun temelinde verimlilik ve etkinlik sağlama arayıĢlarının yanında,<br />

hizmeti halka yaklaĢtırma ve demokratik yönetime ulaĢma düĢüncesi bulunmaktadır<br />

(Özer, 2005: 213). Ġngilizce kökenli bir kavram olan desantralizasyona karĢılık<br />

Türkçede âdem-i merkeziyetçilik kullanılmaktadır. Kavram özünde merkeziyetçilik<br />

kavramının karĢıtı bir anlama sahiptir. Merkeziyetçiliğin karĢıtı olmak, merkezde<br />

örgütlenmiĢ devlet ya da hükümetten bir biçimde değiĢen ölçütlerde özerk olmayı<br />

içermektedir. Bu özerk olma, hükümet örgütlenmesinin kendi hiyerarĢik yapısı içinde<br />

olabileceği gibi, devlet örgütlenmesi içinde kalarak ama merkezi hükümet<br />

örgütlenmesinin dıĢında, yerinden yönetim ilkesine göre, yerel ve ortak<br />

gereksinimleri karĢılamak için örgütlenme biçiminde de olabilmektedir. Ayrıca,<br />

devletin, merkezi yönetimin ya da yerel yönetim birimlerinin tamamen dıĢında,<br />

serbest piyasa mekanizması içinde ya da anayasal hak ve özgürlükler çerçevesinde<br />

kurulan iktisadi iĢletmeler, dernekler, hükümet dıĢı örgütler, sivil toplum kuruluĢları<br />

vb. Ģeklinde de gerçekleĢebilmektedir. Genel olarak âdemi merkeziyetçilik, gücün ve<br />

kaynakların yönetim yapısı içinde veya kamusal yönetiĢim alanında dağıtımı ya da<br />

yeniden dağıtımı olarak ifade edilmektedir (Gül ve Özgür, 2004: 163-164). 1990‟lı<br />

yıllarda hız kazanan yönetimde yeniden yapılanma çabaları, 3 Kasım 2002‟de göreve<br />

gelen güçlü tek parti hükümeti ile birlikte yeni bir ivme kazanmıĢtır. Yeni hükümet<br />

yaptığı ve yapmayı öngördüğü düzenlemelerle, kamu yönetiminin ve devletin rolünü<br />

özel ve sivil sektör lehine, merkezi yönetimin gücünü de yerel yönetimler lehine<br />

değiĢtirme çabasına giriĢmiĢtir (Gül ve Özgür, 2004: 191-192).<br />

Kamu yönetimi reformu ile merkezi yönetim piyasayı düzenleme ve büyütme<br />

iĢlevini, yerel yönetimler de sermayenin ve emeğin yeniden üretimi iĢlevlerini<br />

üstlenmektedirler. Bu doğrultuda yerel yönetimin düzenlediği yerel ekonomik<br />

kalkınma ön plana çıkmaktadır. Yönetsel alt birimlerin küçülmesi ve kamu yatırım<br />

ve hizmetlerinin yerelleĢmesinde somutlaĢan yerel kalkınma paradigması, her<br />

bölgenin rekabetçi bir çerçevede kendi büyüme potansiyelini harekete geçirmesi savı<br />

üzerine temellenmektedir. Böylelikle farklı birikim ve potansiyellere sahip yerel


200<br />

birimlerin, yerel kalkınma paradigması doğrultusunda ulusal ölçekteki politikalarla<br />

sınırlanmaktan kurtulacakları ileri sürülmektedir. Bu dönüĢüm yerel yönetimlerin<br />

piyasa mantığıyla hareket etmesini öngören anlayıĢla birleĢince, yerelleĢme sürecinin<br />

sermaye birikimi önündeki kamusal engelleri azaltması ya da ortadan kaldırması<br />

sonucunun ortaya çıkacağı ifade edilmektedir. Kamu hizmetlerinin piyasalaĢması ve<br />

kamunun elindeki varlıkların özelleĢtirilmesine yönelik düzenlemeler; özel sektörün<br />

yatırım alanlarını geniĢletirken, yönetiĢimle ilgili düzenlemeler sermayenin yerel<br />

yönetimlerle pazarlık yapabilmeleri için formel bir zemin yaratmaktadır (Gülöksüz,<br />

2005: 431-432).<br />

Türkiye‟de devletin ve kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması çabaları,<br />

ağırlıklı olarak devletin piyasadaki ve toplumdaki rolünün sınırlandırılması<br />

niteliğindedir. Bu sınırlandırma devletin görev, yetki ve sorumluluklarının yerele,<br />

sivil topluma, piyasaya ve ulus üstü kuruluĢlara devri Ģeklinde neoliberal anlayıĢ<br />

çerçevesinde gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır (Sallan Gül ve Gül, 2004: 108).<br />

1980‟li yıllarla birlikte gerek siyasal gerekse ekonomik alanda önemli<br />

dönüĢümler yaĢanmıĢtır. Bu dönemde ulus devlet merkezli geliĢme stratejilerinin<br />

yerini küresel ölçekte tanımlanan ve desteklenen dıĢa açık büyüme stratejileri almaya<br />

baĢlamıĢtır. Kentsel sorunların merkezinde yer alan emeğin yeniden üretiminin,<br />

yerini yerel ekonomik büyümeye bırakması kentsel alanda ortaya çıkan en önemli<br />

değiĢimlerden biri olmuĢtur. Sosyal devlet harcamalarının kısılmaya ve devletin<br />

etkinlik alanlarının daraltılmaya baĢlandığı bu dönemde; devlet kentsel alandan<br />

çekilmese bile, önceliklerini kentsel ekonomik büyümeye yönelik olarak sermaye<br />

grupları lehine müdahaleye vermiĢtir. Bu geliĢmelere paralel olarak, yerel<br />

yönetimlerin güçlendirilmesi ve merkezin yetkilerinin önemli ölçüde yerele<br />

devredilmesi/yerinden yönetim anlayıĢı benimsenmiĢtir (ġengül, 2005: 125). Bu<br />

doğrultuda yerinden yönetim anlayıĢının; kentsel merkezlere yeniden canlılık<br />

kazandıracak kentsel politikalara zemin oluĢturacak yeniden yapılandırma<br />

stratejilerinin en önemli bileĢeni olduğu ileri sürülmüĢtür (Eliçin, 2005: 224).<br />

1980 sonrası dönemde Türkiye‟de, sermaye hareketini hızlandırmaya çalıĢan<br />

kurumlara yapısal uyumu amaçlayan uygulamalar hayata geçirilmiĢtir. Bu dönemde<br />

devletin küçültülmesi söylemiyle birlikte devlet eğitim, sağlık, barınma, sosyal


201<br />

güvenlik gibi toplumsal yeniden üretime ait temel kamu hizmetlerini piyasa<br />

aktörlerine bırakmaya baĢlamıĢtır (Erder, 1998: 110). Yeniden üretime ait<br />

hizmetlerin piyasaya bırakılmasına paralel olarak kentsel yenileme/dönüĢüm<br />

politikaları da piyasa süreçlerinde Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. Bu süreçte kent<br />

planlamanın rolü ekonomik verimliliğin arttırılmasına odaklanmıĢ ve kentlerin<br />

sermayenin taleplerini karĢılayacak biçimde yeniden yapılanması ve<br />

yarıĢabilirliklerinin arttırılması temel hedef haline gelmiĢtir. Kentlerin sermayeyi<br />

çekebilmeleri için gerekli uygulamaları içeren politika ve projeler bu dönemde<br />

öncelikli hale gelmiĢtir (Kalkan vd, 2005: 797). Yakın dönemde hayata geçirilen<br />

yasal düzenlemelerin yerel yönetimler, sosyal güvenlik ve iĢ hukuku alanlarında<br />

yoğunlaĢması, toplumsal anlamda nasıl bir değiĢim yaĢanacağını net bir biçimde<br />

gözler önüne sermektedir. Ardı ardına hayata geçirilen bu düzenlemeler ile neoliberal<br />

politikaların önündeki engeller bütünüyle kaldırılmaya çalıĢılmaktadır. Sağlık,<br />

eğitim, istihdam, barınma, kentsel altyapı ve sosyal güvenlik gibi toplumsal<br />

hizmetler aynı zamanda sosyal devletin temel hizmetleridir. Kentsel alanlarda daha<br />

yoğun ihtiyaç duyulan bu hizmetler, ülkemizde tüm sosyal sınıfları kapsayacak kadar<br />

geliĢtirilememiĢ iken, günümüzde piyasalaĢtırılarak kamusal-toplumsal niteliğini de<br />

yitirmektedir (ġen, 2007b: 61-62). Kamu yönetiminde ve yerel yönetim anlayıĢında<br />

yapılan reform çalıĢmaları, ulus devletin çatısı altında bir yerelleĢme ya da yerel<br />

yönetimlerin güçlendirilmesini amaçlamaktan çok, devlet aygıtının ve kurallarının<br />

tasfiye edilmesini hedeflemektedir. Bu süreçte, sözde özerk ve özgür yerel<br />

yönetimlerin, küresel sermayeyi çekebilmek adına bir yarıĢa dâhil olmaktan baĢka<br />

seçenekleri kalmamaktadır (Keskinok, 2006: 19).<br />

Sermayenin kentsel alanlara yönelmesi karĢısında ulus devletlerin yöneldiği<br />

politika, ihtiyaç duyulan altyapıyı geliĢtirmek ve sermayeye hareket serbestliği<br />

sağlayacak yasal/yönetsel boĢlukları doldurmak olmuĢtur. Bu süreçte yarıĢan<br />

yerellikler ve yerellikler üzerinden kalkınmayı temel alan mekâna iliĢkin stratejiler<br />

geliĢtirilmiĢtir. Bu doğrultuda hizmette yerellik ve yerel özerkliğin sınırlarının<br />

geniĢletilmesine iliĢkin tartıĢma ve uygulamalar kamu politikasının gündeminde<br />

yoğun biçimde yer almaya baĢlamıĢtır (Doğan, 2005: 24).<br />

1980‟li yılların ortalarından itibaren gerçekleĢtirilen yerel yönetim<br />

reformlarının en önemlilerinden biri kent planlama yetkilerinin neredeyse bütünüyle


202<br />

yerel yönetimlere devredilmesi olmuĢtur. Ancak günümüzde yerel yönetimlerin artan<br />

yetkilerine bağlı olarak ortaya koydukları planlama ve uygulama pratikleri; hukuki<br />

olsa bile meĢruiyetten yoksun, haksız, kamu yararını ikinci plana atan (çoğu kez hiç<br />

gözetmeyen), sivil toplumu ve halkı dikkate almayan, piyasa odaklı ve sermayeyi<br />

kayırıcı müdahaleler olma özelliği taĢımaktadır (Eliçin, 2005: 223).<br />

Türkiye‟de kent planlamasına iliĢkin yetkilerin yerel yönetimlere devri<br />

anlayıĢı, neoliberal ekonomi politikalarının hayata geçirildiği ve dıĢa bağımlı geliĢme<br />

stratejilerinin benimsendiği dönemde ortaya çıkmıĢtır. Bu dönemde hayata geçirilen<br />

reform ve uygulamaların en önemli sonuçlarından biri, kentsel alanların/hizmetlerin<br />

sermaye ve aktörlerine açılması ile ulaĢılabilirliğinin kolaylaĢtırılması olmuĢtur<br />

(Erkip 2000‟den aktaran Eliçin, 2005: 229).<br />

1980 sonrası dönemde baĢlayan ve yakın dönemde somut karĢılığını<br />

fazlasıyla bulan ülke yönetiminde yerinden yönetimin ağırlığının arttırılması fikri,<br />

sermaye çevrelerince de ısrarla vurgulanmaktadır. YerelleĢme bu doğrultuda;<br />

merkezi devlet aygıtının ekonomik-toplumsal etkinlik alanlarının daraltılarak<br />

küçültülmesi çabası olarak değerlendirilebilir (Doğan, 2005: 78). Devletin etkinlik<br />

alanlarının daraltılmasına ve ulusal kalkınmacılığın yerine yerellikler üzerinden<br />

kalkınma anlayıĢının getirilmesine çalıĢılmaktadır. Bu anlayıĢ ise; yerelliklerin<br />

geliĢmek için toprak, emek, sermaye açısından sahip oldukları avantaj ve<br />

potansiyellerini harekete geçirerek, ulusal-küresel sermayeyi kendi yerelliklerine<br />

çekme çabasının ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Doğan, 2005: 81).<br />

Türkiye‟de de kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması 1980 sonrasında<br />

hız kazanmıĢ ve “merkezi yönetimi aĢırı yüklenmiĢlikten ve borçlanmıĢlıktan<br />

kurtarmak, kaliteli, hızlı ve verimli hizmet üretmek, yerel yönetimleri daha güçlü<br />

hale getirmek ve mal ve hizmet üretiminde piyasanın daha fazla kullanılabilmesini<br />

sağlamak” gibi amaçlarla 2002 yılında iktidara gelen AKP hükümeti döneminde<br />

yeniden yapılanma adına uygulamalar ardı ardına hayata geçirilmiĢtir. Bu<br />

uygulamalarda temel hedefin, devletin sosyal devlet ve kamusal hizmetler alanındaki<br />

sorumluluklarının azaltılarak, merkezi yönetimin yerel yönetim, sivil toplum ve<br />

piyasa lehine küçültülmesi olduğu görülmektedir (Gül, 2005: 39-40, 49; Gül, 2008:<br />

114).


203<br />

Özellikle 2000 sonrasında hızlanan yerel yönetimlerde reform yapma<br />

çabalarında sıklıkla kullanılan demokratiklik ve etkinlik gibi kavramlar; baĢta Dünya<br />

Bankası ve IMF olmak üzere uluslararası örgüt ve mali kuruluĢların, yerel ve küresel<br />

sermaye ile onların yereldeki sivil toplum örgütlerinin ve devletin bürokratik<br />

kurumlarının reforma iliĢkin olarak yayınlamıĢ oldukları tüm metinlerdeki hâkim<br />

küresel dilin özünü ifade etmektedir (Alada, 2008: 291). Bir diğer ifadeyle sıklıkla<br />

kullanılan bu kavramların içi boĢaltılmakta ve sermayenin serbestçe dolaĢımına<br />

olanak sağlanması amaçlanmaktadır (BeĢiktepe, 2007: 51).<br />

1970‟lerin sonlarından itibaren, özellikle de 80‟li yıllarla birlikte neoliberal<br />

politikaların egemen hale gelmesiyle birlikte ulus-devlet ve onun tüm uygulamalarıaraçları<br />

yoğun eleĢtiri ve baskı altında kalmıĢ, ulus-devletin ve dolayısıyla<br />

merkezden yönetimin halkın ihtiyaçlarını karĢılamaktan uzak olduğu ve devlet<br />

yapılanmalarında değiĢiklikler yapılması gerektiği, özellikle geliĢmiĢ ülkeler ve<br />

Dünya Bankası, IMF, AB vb kuruluĢlarca dikte edilmeye baĢlamıĢtır (Ergun, 2009:<br />

817). Özellikle 1980 sonrası dönemde IMF ve Dünya Bankası tarafından azgeliĢmiĢ<br />

ülkelere yapısal uyum programı adı altında sunulan (boyun eğdirilen) ekonomi<br />

politikaları kentsel mekânları dönüĢtürürken kent yoksullarının sayısının da<br />

artmasına neden olmuĢtur. Yapısal uyum programlarının uygulanması sürecinde ilk<br />

olarak kamu harcamaları kısılmakta ya da farklı alanlara yönlendirilmektedir. Bu<br />

uygulama tek baĢına kentsel yaĢam standartlarının belirlenmesinden, kamu hizmeti<br />

ve kamu yararının anlamına kadar birçok olguyu derinden etkilemektedir (Ülkenli,<br />

2005: 160).<br />

Ulus devletin etkinlik alanlarını daraltmaya yönelik neoliberal anlayıĢ<br />

özünde, devletin refaha yönelik iĢlevlerinin ve kamu hizmeti üretme yeteneklerinin<br />

ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. YerelleĢme, yerelin güçlendirilmesi ve yerel<br />

yönetimlerin yeniden yapılandırılması gibi söylem ve uygulamalar; yerel<br />

yönetimlerin hizmet üretme kapasitesini arttırma projesi olmaktan çok, küresel<br />

sermayenin hareketini kolaylaĢtıran, zaman ve mekân kısıtlarını ortadan kaldırma<br />

giriĢimidir. Küresel sermayenin zaman/mekân kısıtlarından kurtulup serbestçe<br />

dolaĢması karĢısında yerele düĢen ise akıĢkan sermayeyi kendisine çekme çabasına<br />

yönelmesidir. Bu durum ortaya yarıĢan kentleri çıkartmaktadır. YarıĢan kentler;<br />

sermayeyi çekebilmek adına sahip oldukları doğal, tarihi, kültürel ve toplumsal


204<br />

değerlerden ekonomik gereklilik uğruna vazgeçme noktasına gelebilmektedir<br />

(Keskinok, 2000: 93; 2006: 65-66).<br />

BaĢta Dünya Bankası olmak üzere küresel sermayenin aktörleri arsa ve konut<br />

piyasalarını canlandırmayan projeleri eleĢtirmekte ve planlama etkinliklerinin<br />

sınırlandırılması gerektiğini ileri sürmektedirler. Bu çerçevede barınma, kentsel<br />

yoksulluk, çevre, altyapı vb sorunlar insan yaĢamını etkileyen sorunlar olmaktan çok;<br />

sermaye birikimini engelleyen problemler olarak görülmektedir (Keskinok, 2006:<br />

21). 1980 sonrası dönemde devlet aygıtında ortaya çıkan değiĢimlere paralel olarak<br />

kentlerin Ģekillenmesinde de değiĢiklikler ortaya çıkmıĢtır. Bu süreçte piyasa<br />

aktörlerinin talep ve beklentilerine göre Ģekillenen tüm yapılarda olduğu gibi,<br />

kentlere yönelik politikalarda da anlayıĢ/yaklaĢım değiĢikliği söz konusu olmuĢ;<br />

bütüncül planlama yerine lokal çözümler ve rantı temel alan projeler hayata<br />

geçirilmiĢtir (ÖzsavaĢçı, 2005: 21). Bu doğrultuda kentleri inĢaat ve rant piyasasına<br />

terk eden, kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna toplumsal değerleri gözetmeyen<br />

bir siyaset anlayıĢı yerleĢikleĢmiĢtir. Ülke ekonomisi üretim yerine arsa ve arazi<br />

spekülasyonlarından elde edilen rantlara bağımlı hale gelmiĢ; devlet aygıtının temel<br />

görevi de bu rantları korumak ve yeni rant alanları yaratmak olmuĢtur (Ekinci, 2005:<br />

53).<br />

1980 sonrasının keskinleĢen rekabet koĢulları içinde kentsel mekân küresel<br />

sermaye ve aktörlerinin talepleri doğrultusunda yeniden Ģekillendirilemeye<br />

baĢlamıĢtır. Bu doğrultuda yeni merkezi iĢ alanları, kongre merkezleri, prestijli konut<br />

alanları, lüks oteller, alıĢveriĢ merkezleri ve altyapı yatırımlarına ağırlık verilmiĢtir.<br />

Bu dönemde yaĢanan ekonomik yeniden yapılanma sürecinde; küresel ölçekte artan<br />

rekabet, merkezi-yerel yönetim iliĢkilerinin yeniden yapılandırılması, refah devleti<br />

anlayıĢının terk edilerek piyasa aktörlerinin etkin hale getirilmesi ve emlak eksenli<br />

yeniden canlandırma projelerine yönelinmesi ile birlikte, bütüncül planlama anlayıĢı<br />

yerini parçacı uygulamalara bırakmıĢ ve kentler küçük ölçekli yeni kentsel<br />

ekonomilerin mekân talepleri doğrultusunda Ģekillendirilmeye baĢlamıĢtır (Özdemir,<br />

2003: 388-389).<br />

KüreselleĢme sürecinde kentler ekonomik birikim iliĢki ağları içinde bir<br />

Ģekilde yer edinebilmek adına dünya kenti standartlarına gelebilmek adına


205<br />

dönüĢtürülmektedir. Bu süreçte planlama anlayıĢı terk edilmekte, kentsel mekân<br />

yeniden yapılandırılmakta ve sermayenin talep/tercih ettiği iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri,<br />

plazalar, oteller, eğlence merkezleri vb inĢa edilmektedir (Gökçen Dündar, 2003:<br />

210, 213).<br />

1970‟lerden itibaren özellikle de 1980 sonrasında neoliberal politikalar, gerek<br />

geliĢmiĢ gerekse de geliĢmekte olan ülkelerin kentsel alanlarında önemli dönüĢümler<br />

yaratmaya baĢlamıĢtır. Türkiye‟de de 1983 yılında neoliberal politikaları muhalefetin<br />

olmadığı bir ortamda serbestçe uygulayabilecek bir siyasi otorite iktidara gelmiĢtir.<br />

Ulusal kalkınma stratejisi açısından ithal ikameci stratejiden ihracata dayalı stratejiye<br />

geçiĢ olarak adlandırılan bu dönemde, yeni stratejinin kısa dönemde baĢarısız olması,<br />

kentsel alanların bir geliĢme sektörü olarak piyasa aktörlerine açılmasına neden<br />

olmuĢtur. Bu dönemde kentsel alanların tamamını metalaĢtıracak ve piyasa<br />

aktörlerine sunacak yasal/yönetsel düzenlemeler hayata geçirilmiĢtir. Buna paralel<br />

olarak yerel yönetimler imar planlaması konusunda geniĢ yetkilerle donatılmıĢ ve bu<br />

yetki geniĢliği, kayırmacılık iliĢkilerinin egemen olduğu bir siyasal düzlemde belli<br />

sınıfların lehine bir kentsel dönüĢüm sürecini baĢlatmıĢtır (KurtuluĢ, 2008: 316-317).<br />

Türkiye‟de 1980‟li yıllarda baĢlayan, 1990‟larda açıkça izlenen ve 2000‟lerde<br />

hâkim kentleĢme modeli olarak yerleĢen neoliberal kentsel yeniden yapılanma süreci<br />

yaĢanmaktadır. Dünya genelinde üretimin ve mekânsal yapıların yeniden<br />

biçimlendirildiği bu süreçte, Türkiye‟de kentsel mekân ve kentleĢme süreci,<br />

sermayenin doğrudan müdahaleleri ile yeni bir boyuta evrilmektedir. Bu yeni birikim<br />

sürecinde kentsel mekân devlet tarafından doğrudan düzenlemeler ve teĢviklerle<br />

sermayenin birikim alanı haline getirilmektedir (KurtuluĢ, 2008: 318).<br />

Türkiye‟de 1980 sonrası dönemde ekonomik yapıda yaĢanan neoliberal<br />

dönüĢüm, kentsel alanda kendini yansıtmıĢ değil, bizzat kentsel mekânın neoliberal<br />

birikim modeli içinde üretilmesiyle kendisini kurmuĢtur. Modern kentin, sanayi<br />

kapitalizminin kurucu unsurlarından biri olarak mekânın yeniden üretilmesi yoluyla<br />

ortaya çıkması gibi, neoliberal dönemde de kentsel mekân neoliberal anlayıĢ<br />

doğrultusunda kurucu bir öğe olarak yeniden üretilmektedir. Bu yeniden üretim<br />

sürecinde kentler hızla sanayi hizmetlerinden arındırılmakta ve üretim<br />

mekânlarından tüketim mekânlarına dönüĢtürülmektedir. Kentsel mekân bir yandan


206<br />

sermaye açısından çekici kılınabilmek için yeniden üretilmekte ve tarihi, kültürel,<br />

coğrafi özellikleri de devreye sokularak pazarlanmaktadır. Diğer yandan ise yerel ve<br />

küresel emlak pazarına sunulmak üzere yeni orta ve üst sınıflar için iĢ ve alıĢveriĢ<br />

merkezleri, lüks konut alanları inĢa edilmektedir. Kentlerin yeniden üretimi<br />

sürecindeki tüm bu giriĢimler merkezi ve yerel yönetimlerce hızlıca hayata<br />

geçirilmekte ve bu yönetimler kentsel mekânlarının yarıĢan kentler arasında üst<br />

sıralara yer alması için yoğun çaba sarf etmektedirler (KurtuluĢ, 2007: 28-29) .<br />

KüreselleĢmenin etkileri en belirgin biçimde kentler ve kentliler üzerinde<br />

hissedilmektedir. Günümüzde kent yönetim sisteminde, kent fiziksel mekânında,<br />

kentlilerin yaĢam tarzları ve tüketim alıĢkanlıklarında, ekonomik ve toplumsal yapı<br />

üzerinde yaĢanan değiĢimlerin çoğu küreselleĢme ile ortaya çıkan uygulamaların<br />

izlerini taĢımaktadır. Küresel tüketim kültürü anlayıĢından kentsel mekânlar da<br />

payını almakta; barınma, dinlenme, eğlenme ve çalıĢma mekânları günden güne<br />

tüketim ile özdeĢleĢtirilmektedir. 1980 sonrası dönemde Türkiye kentleri de küresel<br />

neoliberalizmden nasibini almıĢ ve tüketim odaklı mekânlara evrilmeye<br />

baĢlamıĢlardır (Kiper, 2004: 14-15).<br />

1980 sonrası dönem, Türkiye‟nin dünya ekonomik sistemi ile bütünleĢme<br />

çabalarına girdiği, dıĢ iliĢkiler ve dıĢ kaynak transferlerinin gündem geldiği bir<br />

dönem olmakla birlikte ülkede yeni bir kentleĢme evresinin de yaĢandığı bir süreçtir.<br />

Bu dönemde sermaye, kentlere yeni iĢlevler yüklerken kent mekânında da yeni<br />

zorlamalar yaratmaktadır. 1980 sonrasında özellikle dıĢ ticaret iliĢkilerinin yoğun<br />

olduğu kentlerde yaĢanan geliĢmeler, kentlerin uluslararası bağlantı noktaları olarak<br />

yeni iĢlevler kazandığını göstermektedir. Bu süreçte dünya sistemi ile iliĢkilerin<br />

kurulduğu merkezler en çekici odaklar konumundadır (Eraydın, 1992: 112). Bu<br />

odakların en üstünde ise Ġstanbul yer almaktadır.<br />

1980‟li yıllarla birlikte ancak özellikle de 1990‟lardan sonra Türkiye‟de<br />

devlet politikası olarak sanayileĢme hedefi terk edilmiĢ, kaynaklar üretken alanlardan<br />

çok spekülatif alanlara yönelmiĢ ve mali sermaye ekonomiye hâkim olmaya<br />

baĢlamıĢtır. Döviz, altın, hisse senedi ve para piyasalarındaki spekülatif kazanç<br />

oranının yükselmesi nedeniyle tasarruflar üretimden çok bu alanlara yönelmiĢtir.<br />

(Budak, 1997: 17; Yıldırım, 1997: 67; Önal, 1997: 53).


207<br />

Ulus-devletlerin küresel ekonomiye dâhil olabilmelerinin tek yolunun küresel<br />

kentlere sahip olmaktan geçtiği sıklıkla vurgulanmaktadır (Öktem, 2006: 55).<br />

GeliĢmekte olan ülkeler de küresel süreçlere dâhil olabilmek için uluslararası boyutta<br />

etkili olacağını düĢündükleri kentleri ön plana çıkarmakta ve tüm kaynaklarını bu<br />

yönde seferber etmektedirler.<br />

Türkiye kentlerinde ortaya çıkan değiĢimler küreselleĢme sürecinde ortaya<br />

çıkan özelleĢtirme, serbest piyasa ve devletin küçültülmesi söylemlerine koĢut olarak<br />

ortaya çıkmıĢ ve geliĢmiĢtir (Oral, 2005: 767). Türkiye‟de 1980 sonrası dönemde<br />

hayata geçirilmeye baĢlayan neoliberal anlayıĢ güdümlü politikalar, 1990‟lı yıllardan<br />

itibaren yerellikler üzerinden kalkınma stratejisine dönüĢmüĢtür. Küresel sermayeyi<br />

ülkeye çekmek adına Ġstanbul baĢta olmak üzere geliĢme potansiyeli taĢıyan<br />

kentlerin dıĢarıyla olan iliĢkilerini kolaylaĢtırmak adına özerkleĢtirilmesi ve yerelin<br />

farklılıkları pazarlanan birer meta haline getirilmesi, bu dönemde merkezi yönetimin<br />

temel politikası, yerel yönetimlerin ise temel anlayıĢı ve yönetim biçimi haline<br />

gelmiĢtir (MocoĢ, 2009: 34). Öncü‟nün Ġstanbul Haliç üzerinden aktardığı süreç,<br />

kentte 1980‟lerden günümüze kadar uygulanan ve uygulanmakta olan politikaları<br />

özetler niteliktedir:<br />

“1980‟li yılların siyasi-iktisadi konjonktüründe, geçmiĢin görkemli<br />

Ġstanbul‟unu geleceğe taĢımak tasavvuru, geniĢ kapsamlı bir dizi yıkmayenileme<br />

projesine ivme kattı. Sur-içi yarımada, bir açık hava müzesi<br />

olarak tasarımlanıp, gözü rahatsız edici her türlü küçük üretim faaliyeti ve<br />

çalıĢanlarından arındırıldı. Yüzyıllardır eski cami ve kiliselerin etrafına<br />

birikmiĢ olan yakıĢıksız binalar yıkılarak, çevreleri yeĢil çim alanlar ve<br />

çiçek tarhları ile donatıldı. Haliç‟in efsanevi güzelliğini yeniden yaratmak<br />

için kıyılarını çevreleyen yaklaĢık 30000 bina yok edilip, sahil Ģeridi<br />

ağaçlandırıldı, otoyol ile eriĢilebilir hale getirildi. Bu hummalı çalıĢmalar<br />

sonucunda geçmiĢte hiçbir zaman var olmamıĢ tarihi mekânlar oluĢturuldu.<br />

Bundan böyle, Haliç‟in kuzeyinde yükselmekte olan beĢ yıldızlı oteller ve<br />

cam kaplı gökdelenler, uluslararası iĢ muhitine, kongrelere, turistlere ev<br />

sahipliği yapacak, havaalanına inen yolcular, yeni inĢa edilen otoyol ve altüst<br />

geçitler sayesinde Ģehrin yoksul mahallelerini, fakir halkını hiç<br />

görmeden otellerine ulaĢabilecek, boğaz kıyılarını gezebilecek, açık hava<br />

müzesine dönüĢtürülen tarihi yarımadayı ziyaret edebilecekti. Ġstanbul‟u


208<br />

devasa bir Ģantiyeye dönüĢtüren ve kentin 19. yüzyıl dokusunda büyük<br />

çaplı yıkımlara yol açan bu yenileĢtirme faaliyetleri beĢ yıl gibi kısa bir<br />

sürede tamamlandı. 1990‟lar baĢına gelindiğinde, Ġstanbul kenti, dıĢa açılan<br />

Türk ekonomisine yaraĢan bir vitrine kavuĢmuĢ, Ģehrin 2000 yıllık<br />

ihtiĢamlı tarihi, küresel turizm endüstrisine sunulmak üzere yeniden dekore<br />

edilmiĢti” (1999: 26-27; 2007: 86-87).<br />

Türkiye‟de son dönemde baĢta Ġstanbul olmak üzere büyük sermayenin<br />

kentsel alanlara girmesi sonucu ortaya çıkan dinamiklere uygun olarak; finans,<br />

iletiĢim ve ulaĢım altyapısının geliĢtirilmesi, lüks konut, otel ve eğlence<br />

merkezlerinin kurulmasına yönelik faaliyetler artmıĢ ve yabancı yatırımları çekmeye<br />

yönelik giriĢimler ön plana çıkmıĢtır. Bu süreçte kentler, yerel ve merkezi<br />

yönetimlerle sermayenin kar amaçlı dürtülerine teslim olmuĢtur (Yapıcı, 2009: 29).<br />

Türkiye‟de son yıllarda gündeme gelen yönetimi yeniden düzenleme<br />

çalıĢmalarında kentler ağırlıklı olarak ekonomik açıdan değerlendirilmekte ve<br />

kentleri küresel ekonomiye eklemleyecek uygulamalar hayata geçirilmektedir.<br />

Devletin küçültülmesi, kamu hizmetlerinin pazar düzenekleri içinde piyasa<br />

aktörlerine bırakılması, yerel yönetimlerde özelleĢtirme uygulamalarının<br />

hızlandırılması, yurtiçi ve yurtdıĢından borçlanmanın kolaylaĢtırılması ve kamunun<br />

özel sektör yönetim biçimlerini kullanmaya baĢlaması vb uygulamalar, sermayenin<br />

büyüme gereksinimine cevap vermeye yönelik giriĢimlerdir. Bu çerçevede kentsel<br />

alanlarda sermayenin önünü açan bu uygulamalara ek olarak hayata geçirilen kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile sermayenin fiziksel mekân ihtiyacı da giderilmektedir (Duru,<br />

2005: 73).<br />

1980‟lerde baĢlayan Ġstanbul‟u küresel aktörlerin yöneldiği bir dünya kenti<br />

yapma kaygılı çabalar artarak devam etmiĢ ve günümüze kadar gelmiĢtir. Haliç<br />

bölgesinin yıkılıp yeniden yapılandırılmasıyla baĢlayan süreç, günümüzde kentin<br />

sorunlu olduğu düĢünülen tüm alanlarında hayata geçirilen ve kenti adeta yeniden<br />

yapılandıracak bir biçimde uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri ile devam<br />

etmektedir.


209<br />

6.2. Ġstanbul’un Küredeki Konumu: Küresel Kent-Uluslararası Kent<br />

TartıĢmaları<br />

Neoliberal anlayıĢın etkinleĢtiği tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye‟de de<br />

1980 sonrasında belirgin hale gelen küreselleĢme olgusunun gerektirdiği değiĢim ve<br />

geliĢmeler yaĢanmıĢtır. Türkiye‟nin küresel süreçlere eklemlenme sürecinin en<br />

önemli aktörü olarak görülen Ġstanbul, bu süreçte küresel anlamda ortaya çıkan<br />

taleplere uygun ancak kendi ulusal değerlerinden ödün vermeyen bir planlama<br />

anlayıĢıyla geliĢmesi gerekirken; küresel sermayenin talep ve beklentilerine endeksli<br />

uygulamalara sahne olmuĢtur (ġahingür ve Müderrisoğlu, 2005: 508).<br />

1980 sonrası dönemde Türkiye‟nin stratejik tercihi küreselleĢen dünyaya<br />

eklemlenmek olmuĢtur. Bu süreç eĢ zamanlı olarak büyük kentler baĢta olmak üzere<br />

ülke kentlerinin yeni sorunlarla karĢı karĢıya kalması sonucunu doğurmuĢtur. Dünya<br />

genelinde dönüĢüm ve yeniden yapılanma hareketleri bu dönemde hız kazanırken;<br />

Türkiye‟de hukuksal ve kurumsal bazlı yaĢanan dönüĢümler kentleĢme süreçlerinde<br />

etkili olmuĢtur. KentleĢme sürecinde ortaya çıkan toplumsal ve fiziki sorunları<br />

çözememiĢ Türkiye, küreselleĢme sürecinden etkilenmeye baĢlamıĢ ve Ġstanbul baĢta<br />

olmak üzere büyük kentler küresel ağlara dâhil olma çabasına giriĢmiĢtir. Ġstanbul<br />

kenti; “Dünya Kenti Ġstanbul”, “Kıtaların BuluĢtuğu Kent”, “Dinlerin BuluĢtuğu<br />

Kent”, “Kültürlerin KaynaĢtığı Kent” gibi söylemlerle küresel pazara sürülmeye<br />

çalıĢılmıĢtır. Bu süreçte kent; küresel konjonktürde yer edinebilmek adına küresel<br />

sermayenin yaptırımlarına ve taleplerine, kent ve kentli haklarına rağmen teslim<br />

olmuĢtur (Turgut ve Erkan Biçer, 2000: 283-284).<br />

Küresel kentler ya da küresel kent olma çabasındaki kentler, sanayi odaklı<br />

kentlerden finans ve hizmet odaklı kentlere dönüĢtükleri için, kendi ülkelerine hizmet<br />

etmekten çok uluslararası aktörlere ve küresel sermayeye hizmet sunan kentlere<br />

dönüĢmektedirler (Hacısalihoğlu, 2000: 223; BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 84). Bu<br />

süreçte kentlerin yapısında ortaya çıkan değiĢimlerin, sermayenin ve küresel<br />

aktörlerin talepleri doğrultusunda oluĢtuğu söylenebilir.<br />

1990‟larla birlikte yarıĢmacı yerellikler ve yerellikler üzerinden kalkınma<br />

söylemlerinin ulusal kalkınmacı anlayıĢın yerini almasıyla birlikte, Ġstanbul‟un önüne<br />

dünya kenti olma hedefi konmuĢ ve kent küresel sermaye açısından çekici hale


210<br />

getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Dünya kenti olma hedefinin Ġstanbul için en önemli<br />

sonuçlarından biri bütüncül planlama anlayıĢının terk edilmesi olmuĢtur. Bütüncül<br />

planlama anlayıĢının yerini parçacı bir kentsel geliĢme stratejisi almıĢ ve kent<br />

sermayeyi çekme hedefiyle hazırlanmıĢ projelere maruz kalmıĢtır. Bu doğrultuda<br />

küresel sermayenin kentlere girmesi ile ortaya çıkan dinamiklere uygun, finans,<br />

iletiĢim ve ulaĢıma iliĢkin altyapı ile uluslararası standartta barınma, konaklama ve<br />

eğlence altyapısını geliĢtirmeye çalıĢan projeler; kentlerde sosyo-ekonomik<br />

eĢitsizlikler ve mekânsal ayrıĢmalar ortaya çıkarması pahasına geliĢtirilmiĢ ve hayata<br />

geçirilmiĢtir (Doğan, 2005: 26; Görgülü vd, 1993: 13; Kaygalak, 2009: 97-98).<br />

GeliĢmiĢ ülkelerde 1970‟lerde baĢlayan sanayi ve çevreyi rahatsız eden<br />

etkinliklerin kentlerin dıĢına taĢınması süreci, 1980‟lerden itibaren Türkiye kentleri<br />

için de bir strateji haline gelmiĢtir. Bu süreçte özellikle Ġstanbul gibi büyük kentlerde<br />

kent merkezleri ticaret, finans, eğlence ve turizm gibi hizmet sektörüne ait<br />

faaliyetlere kalmıĢtır. Bir diğer ifade ile denetim, eĢgüdüm ve yönetimle ilgili/iliĢkili<br />

faaliyetler kent merkezinde yoğunlaĢırken, fiili üretim yani imalat sanayi kent dıĢı<br />

alanlara taĢınmaya baĢlanmıĢtır (Doğan, 2007: 65; Kaygalak, 2009: 37). Ġstanbul‟u<br />

küresel kent yapma adına bir yandan kentsel yenileme projeleri hayata geçirilirken<br />

bir yandan da kent gökdelenler, plazalar, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks konut<br />

alanları vb yapılarla doldurulmuĢtur. Bu uygulamalarla birlikte kenti dünyaya<br />

pazarlamak adına vitrin oluĢturulurken, vitrini yerine koyabilmek adına<br />

yoksul/marjinal grupların yaĢam alanlarına doğrudan müdahale edilmesi, kentte<br />

eĢitsizliklerin iyice artmasına yol açmıĢtır (Kaygalak, 2001: 550; Gönlügür, 2008:<br />

73-74).<br />

Kentlerde değiĢen üretim yapısına paralel olarak üretimin organizasyonu ve<br />

finansmanı ile uğraĢan gruplar önem kazanmaktadır. Kent merkezleri, hem yeni<br />

üretim hem de yönetim ve finans sektörlerinde çalıĢanlar için çekici odaklar haline<br />

gelmektedir. Bu durum bazı kentlerin karar ve düzenleme merkezleri olarak değil,<br />

üretim ve hizmet merkezleri olarak sisteme eklemlenmesi anlamına gelmektedir<br />

(Eraydın, 2001: 381). Uluslararası piyasalarla etkileĢimi giderek artan, bu piyasalara<br />

giderek daha fazla hizmet sunan ve uluslararası firmaların ilgi gösterdiği<br />

merkezlerden biri olan Ġstanbul‟un küresel sistemin bir parçası durumuna geldiği<br />

söylenebilir. Ancak küresel sisteme eklemlenen bu metropolitan alanın ancak bir


211<br />

parçasıdır. Kent küresel ağ içinde etkin ve kararların alındığı, süreçlerin<br />

yönlendirildiği bir mekân olmaktan öte üretim ve hizmet sunan bir merkez<br />

konumundadır (Eraydın, 2001: 385). Küresellik ile uluslararasılık birbirinden<br />

oldukça farklıdır. Uluslararası iliĢkiler alanlararası iken küresel iliĢkiler alan üstüdür.<br />

Uluslararası iliĢkiler mesafeler arasında sınır ötesi mübadelelerken, küresel iliĢkiler<br />

mesafesiz nakli mübadelelerdir. Kısaca ifade etmek gerekirse uluslararasılık alansal<br />

mekâna gömülüyken küresellik coğrafyayı aĢmaktadır (Scholte, 2008: 111).<br />

Nüfusu 10 milyonu aĢan ve bunun yanı sıra hem kendi ülkelerinde hem de<br />

küresel ölçekte emek ve sermayenin yoğunlaĢtığı kentler mega kentler olarak<br />

adlandırılmaktadır (Bal, 2008: 62). Castells; günümüzde yaĢanan süreci enformasyon<br />

çağı olarak adlandırmakta ve bu çağın yeni bir kent formunun habercisi olduğuna<br />

vurgu yapmaktadır (Castells, 2005: 532). Bu yeni kent formunu mega kent olarak<br />

ifade eden Castells‟e göre mega kentler; küresel ekonominin ve ortaya çıkmakta olan<br />

enformasyon toplumunun, çeĢitli toplumsal ve coğrafi bağlamlarda kendini<br />

gerçekleĢtirdiği mekânlardır. Mega kentler insanların çok geniĢ çaptaki ve yoğun<br />

nüfus barındıran (2010 yılında 20 milyonu aĢması beklenen) birliktelikleridir. Ancak<br />

mega kentlerin baĢlıca niteliği büyüklükleri değil, küresel ekonominin merkezleri<br />

olmasıdır. Yani mega kentler; “dünya çapında üst düzey yönetim, yönlendirme ve<br />

üretim iĢlevlerinin; medyanın kontrolünün; gerçek iktidar siyasetinin; mesajlar<br />

yaratıp dağıtma yönündeki sembolik kapasitenin yoğunlaĢtığı” yerlerdir (Castells,<br />

2005: 538).<br />

Günümüzün yaygın dünya ekonomisi içinde küresel kentler, önemli iĢlemler<br />

için merkezi kontrolü sağlamaktadırlar. Ekonomik faaliyetlerin günden güne<br />

küreselleĢmesi karĢısında, ekonominin yönetimi de birkaç merkezde<br />

yoğunlaĢmaktadır. Küresel kentler koordinasyon merkezi olmanın ötesinde üretimin<br />

de merkezi konumundadırlar. Bu ifade ile malların üretimi değil, sermayenin küresel<br />

ölçekte yayılmıĢ olan ofis ve fabrikalarını yönetecek uzmanlaĢmıĢ hizmetlerin<br />

üretimi kastedilmektedir (Giddens, 2000: 522). Küresel kentler; küresel ölçekte<br />

üretim, biliĢim ve iletiĢim ağlarının kesiĢtiği, bu ağların niteliklerinin<br />

belirlenmesinde etken olan, bilgi ve sermayenin dolaĢımına yön veren ve dünyadaki<br />

düzenleme mekanizmalarını belirleyen kentlerdir (Eraydın, 2001: 375). Bu ifadeden<br />

hareketle küresel kentlerin; sermayenin küresel ölçekte yoğunlaĢan trafiğinin kontrol


212<br />

edildiği merkezler olduğu ileri sürülebilir (Ercan, 1996: 67). Küresel sermaye<br />

trafiğinin yoğunlaĢarak içinden geçtiği mekânlar/kentler ise uluslararasılaĢmıĢ kent<br />

olarak tanımlanmaktadır. UluslararasılaĢmıĢ kentler, küresel sermaye trafiğinin alt<br />

birimlere (kentlere) iletilmesini kolaylaĢtıran mekânlardır (Ercan, 1996: 67, 80). Bir<br />

diğer ifade uluslararasılaĢmıĢ kentler, küresel kentlerin altında yer almakta ve bir<br />

anlamda onlara ve dolayısıyla küresel sermayeye aracılık hizmeti sunmaktadır. Bu<br />

kentler uluslararası sermayenin etkinlik gösterdiği ve buna bağlı olarak küresel<br />

ekonomik ağın içinde yer alan mekânsal ölçeklerdir (Hacısalihoğlu, 2000: 226-227,<br />

120).<br />

Kentlerin bir küresel ağ hiyerarĢisi içinde yer alması, bazı denetim<br />

fonksiyonlarının merkezi hale gelmesine ve küresel denetim fonksiyonları olan<br />

dünya kentlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dünya kentleri küresel<br />

süreçleri koordine eden merkezler olmalarının yanı sıra, üretimin gerektirdiği<br />

karmaĢık hizmetleri üreten merkezlerdir. Bu kentler finansman ve yeniliklerin mal ve<br />

teknoloji pazarı konumundadır (Tekeli, 1999: 224). Küresel kent ile uluslar arası kent<br />

arasındaki ayrım bu ifade ile net bir biçimde görülmektedir. Uluslararası kentler<br />

küresel ekonomik sistem içinde karar ve kontrol merkezi iĢlevi taĢımamaktadır<br />

(Hacısalihoğlu, 2000: 121).<br />

Türkiye‟nin küresel süreçlere eklemlenmesinde en etkili kent olduğu ifade<br />

edilen Ġstanbul zaten tarihsel süreçte ekonomik, sosyal ve kültürel bir merkez<br />

konumunda yer almıĢ ve dünya kapitalizmi ile bağlantı aracı olmuĢtur. (Uzun, 2002:<br />

40). Ġstanbul önceden de yürütmekte olduğu uluslararası iliĢkileri ülke içine taĢıma<br />

iĢlevini küreselleĢme sürecinde geliĢtirmiĢtir. Bir diğer ifade ile Ġstanbul küresel<br />

sermayenin ürettiği trafiğin yoğunlaĢtığı ve içinden geçtiği bir kent haline gelmiĢtir.<br />

Küresel sermaye trafiğinin Türkiye açısında ilk durağı Ġstanbul olmakta ve daha<br />

sonra bu trafik ülke içine dağılmaktadır. Bu doğrultuda Ġstanbul‟un küresel sermaye<br />

ile iliĢkisinin tek yönlü olduğu ve küresel kapitalizmin eĢitsiz iĢbölümü içinde bir<br />

dizi iĢlevin üreticisi, yönlendiricisi ve kontrol merkezi olmadığı için etkileyen değil<br />

etkilenen kent olduğu vurgulanmaktadır (Ercan, 1996: 84-85).<br />

Dünya ekonomisinin örgütlenme biçiminin belirlendiği, uzmanlaĢmıĢ<br />

hizmetlerin finanse edildiği, yeni buluĢlarla üretimin yapıldığı ve bu buluĢ ve


213<br />

ürünlerin pazarlandığı odaklar dünya kenti olarak tanımlanmaktadır. Bunun dıĢında<br />

kalan ve ulusal ekonomilerin küresel ekonomilerle bağlantısını sağlayan kentler ise<br />

uluslararası kent olarak ifade edilmektedir (Eraydın, 2001: 375). Bu bağlamda<br />

Ġstanbul‟un dünya kentinden çok uluslararası kent olduğu ifade edilebilir.<br />

Kentsel alan büyüklüğü ve barındırdığı nüfus açısından dünya kentlerinin<br />

birçok fiziksel ve sosyal özelliğini gösterse de, Ġstanbul gibi dünya kenti ile klasik<br />

sömürgecilik döneminin ikili kentleri arasında bir yapıya sahip kentlerin, dünya kenti<br />

olabilmeleri mümkün gözükmemektedir. Küresel kapitalizmin bölgesel bağlantı<br />

noktası ve küresel sermayenin bir kısmını çeken bir kent olsa da sermayenin yatağı<br />

ve küresel sermaye/bilgi akıĢlarının kontrol merkezi konumunda olmayan (olması<br />

çok da olası gözükmeyen) Ġstanbul dünya kenti hiyerarĢisinde üst sıralarda yer<br />

bulamayacaktır (Doğan, 2005: 25-26). Benzer ifadeleri kullanan Ercan da;<br />

Ġstanbul‟un dünya kenti olma gibi bir potansiyeli taĢımadığını vurgulamaktadır.<br />

Yazara göre Ġstanbul dünya kapitalizmi içinde sisteme yön veren süreçlerin<br />

belirlendiği ve yaĢandığı bir kent olmaktan öte, küresel kapitalizmin artan<br />

dinamikleri karĢısında uluslararasılaĢan bir kent olma eğilimindedir (1996: 84).<br />

6.3.Türkiye’nin KüreselleĢme Anahtarı Olarak Ġstanbul<br />

Günümüzde kentlerin önemi büyük bir hızla artmaktadır. KüreselleĢmenin<br />

yaygınlaĢması, bilgi toplumuna geçiĢ ve üretimin esnek biçimler altında<br />

örgütlenmesi sonucunda kentler; geçmiĢtekinden çok daha geniĢ ve yoğun iliĢki<br />

ağlarının ortasına yerleĢmektedir. Kentler, özellikle de büyük kentler bulundukları<br />

ülkelerin en önemli kozları durumundadır. Amsterdam Hollanda‟nın, Seul Kore‟nin,<br />

Kahire Mısır‟ın bugünün ve geleceğin dünyasındaki rolünü belirler konumdadır<br />

(Silier, 2007: 2-3). Türkiye açısından da Ġstanbul küreselleĢme sürecinde en önemli<br />

koz olarak görülmektedir.<br />

1980 sonrasında iktidara gelen Özal hükümetinin uygulamaya koyduğu<br />

neoliberal politikalar ile Türkiye, özellikle de Ġstanbul, sermayenin çeĢitli tüketim<br />

mallarının, imajların ve küresel sermayenin odak noktası haline gelmiĢtir. Bu<br />

dönemde Ġstanbul, beĢ yıldızlı otelleri, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleriyle ülkede yaĢanan<br />

dönüĢümün vitrini haline gelmiĢtir (Bartu, 2001: 146). 1980 darbesini izleyen<br />

dönemde ortaya çıkan neoliberalleĢme ve dıĢa açık ekonomi yönündeki yapı


214<br />

değiĢiklikleri dünya ekonomileriyle bağlantıları güçlü olan Ġstanbul‟u ön olana<br />

çıkarmıĢtır (Wedel, 2001: 66). Ġstanbul; eĢsiz tarih ve kültür hazinesi ile geçmiĢte<br />

olduğu gibi gelecekte de, bilgi toplumu çağında dünyanın lider kentleri arasında<br />

yerini alacak eĢsiz bir kent olarak ele alınmaktadır. Kentin; ulusça bilgi toplumuna<br />

ulaĢma sürecinde hayati ve stratejik bir role sahip olduğu ifade edilmektedir (ĠBB<br />

YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 343).<br />

Türkiye‟nin küresel sisteme entegrasyonunu sağlayabilecek kentin Ġstanbul<br />

olduğu ileri sürülmektedir. Bu bağlamda Ġstanbul açısından küresel kent<br />

çerçevesinde bir entegrasyonun, kaynak yaratacağı ve yeniden dağıtılabilecek<br />

kaynakları arttıracağı için tercih edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ġstanbul‟un<br />

belirli bir iĢlevi üstlenerek küreselleĢmesinin, ülkeye yönelik sermaye akımlarını<br />

güçlendireceği de bu vurgunun içinde yer almaktadır. Ġstanbul‟u küresel kentler<br />

ağına dâhil etmek için yapılacak yatırımların ve aktarılacak kaynakların, Türkiye‟nin<br />

geleceğini de yakından etkileyeceği öne sürülmektedir (Keyder, 2004: 108-110;<br />

1992: 85).<br />

1980 sonrası dönemde küresel ekonomi dünya ölçeğinde geliĢmiĢtir.<br />

Ekonominin küreselleĢmesi sürecinde dünya üzerindeki bazı kentler teknoloji, bilgi<br />

ve hizmetlerin üretildiği sanayi sonrası üretim merkezlerine dönüĢmüĢlerdir. Küresel<br />

anlamdaki ekonomik iliĢki ağları ile dönüĢüm ve bilgi-haberleĢme-ulaĢım<br />

teknolojilerindeki geliĢmeler kent merkezlerinin dokusunu da değiĢtirmiĢtir. Bu<br />

süreçte kent merkezlerinde iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri yoğunlaĢmıĢ ve bu alanlarda<br />

kentsel arsa değerleri önemli ölçüde artmıĢtır. 1980 sonrasında hayata geçirilen<br />

neoliberal politikalar ve küresel süreçlere uyum sağlama çabaları Ġstanbul‟da da<br />

etkisini göstermiĢtir. Bu çerçevede Ġstanbul kent merkezi ve merkeze yakın alanlar,<br />

kent içinde üstlendikleri iĢlevler ve kullanıcı profili açısından önemli değiĢimlere<br />

uğramıĢtır (ErcoĢkun ve Yalçıner ErcoĢkun, 2005: 651, 660).<br />

Demokrasi ve yerel yönetim reformu söylemleriyle küreselleĢme sürecinin<br />

gereklerini hızla uygulamaya koyan, yapısal uyum politikaları çerçevesinde serbest<br />

piyasa kurallarını yaygınlaĢtıran ve özelleĢtirmelerle devletin ekonomik<br />

faaliyetlerden çekilmesini sağlamaya çalıĢan Türkiye‟de; ulus devletin refah<br />

politikalarını hızla terk etmeye çalıĢan bir yönetim anlayıĢı hâkim hale gelmiĢtir. Bu


215<br />

çerçevede, küreselleĢme ile bütünleĢen bir yaklaĢım içinde yerel tek baĢına<br />

bırakılmakta, toplumsal/mekânsal dengesizlikleri giderme konusunda hiçbir<br />

giriĢimde bulunulmamakta, aksine eĢitsizlikler ve dengesizlikler arttırılmaktadır<br />

(Göktürk, 2001: 432).<br />

Büyüyen ticaret sermayesi büyük ticaret ve iĢ merkezleri inĢa edilmesini<br />

gündeme getirirken, kentlerde yüksek nitelikli konaklama tesisleri ve konut yapımı<br />

baĢlamıĢ ve kentlerin görünümleri değiĢmiĢtir. Bu süreçte ortaya farklı gelir<br />

gruplarının yoğunlaĢtığı konut alanları çıkmıĢ ve mekânsal ayrıĢma açıkça<br />

görülmeye baĢlanmıĢtır (Eraydın, 1992: 117-118). 1980 sonrası dönemde neoliberal<br />

politikalar doğrultusunda gerçekleĢtirilen ekonomik yeniden yapılanma sürecinde<br />

Türkiye kentleri; bir yandan uzun yıllardır var olan gecekondu ve enformel sektör<br />

gibi sorunlarla uğraĢıldığı, bir yandan da son yıllarda giderek artan kentsel yoksulluk,<br />

mekânsal ayrıĢma, toplumsal dıĢlanma ve kutuplaĢma gibi yeni sorunların yaĢandığı<br />

mekânsal birimler olmuĢlardır (Kaygalak, 2009: 103).<br />

Sermayenin yer seçimi ve üretim biçimleri kentsel alanlarda mekânsal<br />

organizasyonları da etkilemektedir. 1980 sonrasında üretim biçimlerinin değiĢmesi,<br />

kent merkezlerindeki sanayinin kent dıĢına itilmesi ve kent merkezlerinde yeni iĢ<br />

alanlarının yaratılması kentsel mekânı da etkilemiĢtir (Osmay, 1998: 139). Sanayi<br />

sektörünün kentlerin dıĢına çıkması/çıkarılmasına koĢut olarak sigortacılık, kültürel<br />

etkinlikler, finansal hizmetler, yöneticilik hizmetleri, reklamcılık, pazarlama,<br />

araĢtırma ve benzeri sektörler kent merkezinde yoğunlaĢmaktadır (BaĢer, 2005: 495).<br />

Hizmetler sektörünün fiziki mekândaki yatırım ve yerleĢim ölçeği sanayi<br />

sektörü ile karĢılaĢtırılamayacak kadar küçük ve akıĢkandır. Bu ifadeden hareketle<br />

hizmetler sektörünün, çok hızlı bir Ģekilde yer değiĢtirebildiği ve kentin daha<br />

avantajlı bölgelerine ya da daha avantajlı kentlere kolaylıkla taĢınabildiği<br />

söylenebilir. Bu hareketlilik yerel yönetimleri, kenti hızla ve çekici biçimlerle<br />

donatmaya, sektör (sermaye) açısından cazip kılma çabalarına yönlendirmektedir<br />

(Özkan, 2005: 283).<br />

Dünya ekonomisine eklemlenebilmek adına ülkeler ve kentler kıyasıya bir<br />

yarıĢa girmiĢ durumdadırlar. Üretimin esnekleĢmesi, finans sektörünün geliĢmesi ve<br />

sermayenin teknolojik geliĢmelerin de katkısıyla hızlı bir akıĢkanlık içinde olması ile


216<br />

birlikte, ülkelerin bu yarıĢta söz sahibi olabilmelerinin yolunun en geliĢmiĢ<br />

kentlerinden geçtiği ifade edilmektedir. Türkiye‟nin bu yarıĢa ancak Ġstanbul ile dâhil<br />

olabileceği ileri sürülmektedir (Suvakçı, 2007: 142). Türkiye‟nin küresel dinamiklere<br />

eklemlenme arayıĢlarında Ġstanbul önemli bir aktör olarak görülmektedir. Çünkü<br />

Ġstanbul; Türkiye‟de üretim, ticaret ve karar merkezi olan, tarihsel süreç içinde<br />

günümüze değin her dönemde bir çekim merkezi olmuĢ ve küresel pazarda bir vitrin<br />

rolü biçilmiĢ bir kenttir (Aksoy, 1998: 194).<br />

Ġstanbul‟un küresel süreçlere eklemlenmesi çabalarının temeli 1980‟li yılların<br />

baĢında atılmıĢtır. Özal ve Dalan döneminde kentin bölgesinde bir merkez haline<br />

gelmesi, bir finans ve karar merkezi olması açısından kongre merkezleri, altyapı<br />

çalıĢmaları vb uygulamalar hayata geçirilmiĢtir (Aksoy, 1998: 195).<br />

Metropoller devletin ekonomik ve toplumsal politikalarının sonucu olarak<br />

ortaya çıkan yerleĢme alanlarıdır (Tekel, 2001: 702). Yerellikler üzerinden kalkınma<br />

azgeliĢmiĢ ülke metropollerinin oluĢma sürecine benzer özellikler göstermektedir.<br />

Bir kentin ülkenin diğer kentleri aleyhine ölçüsüz derecede büyük bir geliĢme<br />

sürecine girmesi ve ülkenin tek büyük kenti durumuna gelmesini KeleĢ azgeliĢmiĢ<br />

ülkelerdeki metropolleĢme sürecinin temel özellikleri arasında göstermektedir<br />

(KeleĢ, 2000: 35). Küresel süreçlere eklemlenme çabasındaki Türkiye‟de Ġstanbul<br />

kenti bu tanıma uyan özellikler taĢımaktadır.<br />

Türkiye‟nin dıĢ ticaretinde, sanayi faaliyeti ve finans hareketleri konusunda,<br />

hizmet sektörünün geniĢliği ve nitelikli iĢgücüne sahip olma özellikleri bakımından<br />

geleneksel bir merkez olan Ġstanbul, özellikle 1990‟lı yıllardan itibaren dünya kenti<br />

olma iddiasıyla küresel pazara hâkim olan süreç ve dinamiklerin doğrudan etkisine<br />

girmiĢtir (Kaygalak, 2001: 550).<br />

Ġstanbul uluslararası arenadaki rolü ve kendi bünyesinde yaĢamakta olduğu<br />

hızlı dönüĢüm süreci içinde ikili yapılara ve büyük çeliĢkilere sahne olmaktadır.<br />

Sanayi kenti olmaktan hızla çıkan kent, küresel platformda yer alacak Ģekilde ticaret,<br />

turizm, finans ve kültür merkezi haline getirilmeye çalıĢılmaktadır (Görgülü vd,<br />

1993: 12).<br />

1980 sonrası dönemde neoliberal politikaların Türkiye‟de de uygulama alanı<br />

bulması ve etkinliğini günden güne arttırarak günümüze kadar uzanmasıyla birlikte,


217<br />

yerel yönetimlere dair söylem ve uygulamalarda da değiĢimler yaĢanmıĢ ve reformlar<br />

yapılmıĢtır. Yerel reform yasalarının tümünün demokratiklik ve etkinlik kavramları<br />

üzerine inĢa edildiği görülmektedir. Örneğin 5393 sayılı Belediye Yasası‟nda<br />

demokratiklik; „vatandaĢ odaklı anlayıĢ‟, „katılım‟, „kent konseyleri‟ ve „hizmetlere<br />

gönüllü katılım‟ mekanizmalarıyla desteklenirken, etkinlik, verimlilik ve rekabet<br />

edilebilirlik hedefleri, hizmetlerin; „yaptırma veya iĢlettirmede piyasa gereklerine<br />

uygun yöntemleri kullanmaya‟ yetkili olmakla açıklanmaktadır. 5216 sayılı<br />

BüyükĢehir Belediye Yasası‟nda da etkinlik potansiyeli daha da geniĢletilmiĢ,<br />

„küresel ekonomi, pazar-ticaret merkezi, ulusal ekonominin motoru‟ gibi ifadelerle<br />

„rekabet edebilirlik gücü, hizmet kalitesi ve ölçek etkinliği yüksek‟ küresel kent<br />

ifadelerine yer verilmiĢtir (Alada, 2008: 289-291).<br />

Benzer ifadelere 1/100.000 Ölçekli Ġstanbul Ġl Çevre Düzeni Planı‟nda da<br />

rastlanmaktadır. Kentin küresel sermayenin kullanımına açık bir mekân haline<br />

gelmesi yönündeki çabaların bir yansıması olan planın açıklama raporunda yer alan<br />

ifadeler, planın kenti bir meta olarak pazarlamak kaygısı taĢıdığı ve toplumsal<br />

süreçleri/aktörleri göz ardı ettiğini gözler önüne sermektedir. “Kentin rekabetçi<br />

üstünlüklerini ön plana çıkarmak, yatırımcılar için çekim merkezi olmasını sağlamak,<br />

yüksek bir rekabet gücüne sahip olmak için gerekli mekânsal ve altyapı projeleri<br />

geliĢtirmek, firmaların kurulmaları, büyümeler, ve yarıĢabilmelerinin önündeki<br />

engelleri kaldırmak” gibi hedefler, planın geniĢ bir toplumsal uzlaĢmayı aramadığını<br />

göstermektedir. Planın temel amacı kenti her ne pahasına olursa olsun pazarlamak,<br />

yerli ve yabancı sermayenin kullanımına sunmak ve kenti bir yatırım alanına<br />

dönüĢtürmektir (Demirdizen, 2007: 15; ÇavuĢoğlu, 2000: 126; BeĢiktepe, 2007: 54-<br />

55; BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 93).<br />

Ġstanbul Çevre Düzeni Planı‟nı değerlendiren Sönmez kentsel toprakların<br />

ticarileĢmesi/metalaĢması sürecinin Ġstanbul‟da nasıl yaĢandığını Ģu Ģekilde ifade<br />

etmektedir:<br />

“…Sanayi, Ġstanbul‟dan iyice desantralize edilecek, boĢalan arsalara<br />

da büyük plazalar, villa siteleri, alıĢveriĢ merkezleri, eğlence merkezleri,<br />

turizm, kültür endüstrisi yatırımları yapılacaktı. Bu yatırımlar, daha çok<br />

küresel sermayeye hizmet verecek, küresel sermaye Akdeniz, Balkanlar, Orta<br />

Doğu, Kafkasya‟yı Ġstanbul‟daki üslerinden kontrol edecekti. Ġstanbul ise bu


218<br />

küresel sermayeye gayrimenkulleri, üst düzey hizmet sunumları, turizm ve<br />

kültür endüstrisi ürünleri ile hizmet verecek, artık 1980 öncesi sanayiden<br />

sağlanan birikim, yeni dönemde hizmet üretiminden elde edilecekti. Bu<br />

Ġstanbul‟un taĢı toprağının daha çok önem kazanmaya baĢlaması, kent<br />

arsasının rantının daha yükselmesi demekti.” (Sönmez 2007‟den aktaran<br />

Ergüder ve Ercan, 2008: 91).<br />

Ġstanbul Ġl Çevre Düzeni Planı‟nın temel hedefi; “Ġstanbul‟un küresel<br />

düzeydeki metropoller arası yarıĢta hak ettiği yeri alması ve uluslararası pazarda<br />

daha rekabetçi olabilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Bu ifade Ġstanbul planlamasının<br />

temel hedefinin insan değil yatırımcı olduğunu göstermektedir (Gökçe, 2007: 140).<br />

KüreselleĢen kentlerde mekâna yönelik müdahaleler kamu yararı kavramını<br />

ve kentlileri göz önünde bulundurmaksızın, sermayenin talep ve yaptırımları<br />

doğrultusunda hayata geçirilmektedir (Turgut ve Erkan Biçer, 2000: 289). Hazırlanan<br />

nazım imar planlarında temel hedef olarak yer verilen Ġstanbul‟u küresel kent haline<br />

getirmek anlayıĢından hareketle, küresel akıĢların geçici cazibelerinin tuzağına<br />

düĢülmekte ve kalıcı olabilecek Ģekilde ortaya çıkan sorunlar göz ardı edilmektedir<br />

(Yalçıntan, 2000: 211). Türkiye‟de 1980 sonrasında ağırlık kazanan üretim dıĢı<br />

gelirler ve sermaye birikim olanakları, dıĢa açılma, artan dıĢ ticaret ve turizm<br />

gelirleri yeni mekânsal öncelikler yaratmıĢtır. Bu çerçevede büyük kentlerde kentsel<br />

rantlar hızla artmıĢ ve farklı sermaye gruplarını tanımlayan, büyük Ģirket gruplarına<br />

ait iĢ merkezleri, lüks konut alanları, alıĢveriĢ merkezleri, toplu konut alanları vb.<br />

gibi mekânsal geliĢmeler ortaya çıkmıĢtır. 1980‟lerin baĢından itibaren, kentsel<br />

alanları en karlı yatırım aracı olarak gören sermayenin gayrimenkul alanında<br />

yatırıma yönelmesi, yüksek gelir gruplarına yönelik konut, turizm, iĢ, alıĢveriĢ ve<br />

eğlence merkezlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıĢtır (Eraydın, 1992: 127,<br />

118; KurtuluĢ, 2005: 737,739; Dökmeci ve Berköz Akkal, 1993: 28).<br />

Neoliberal politikaların hayata geçirilmeye baĢladığı 1980‟li yıllardan bu<br />

yana Ġstanbul, kapitalizmin yükselen değeri olan küresel kentler arasına<br />

yerleĢtirilmeye çalıĢılan bir kent durumundadır. Ġstanbul, 1980 öncesinde ülke<br />

ekonomisine sanayinin ve ticaretin motor gücü olarak hizmet ederken; 1980<br />

sonrasında özellikle de 1990‟lı yıllarla birlikte küresel sermayenin ve ticaretin baĢat<br />

gücü olarak hizmet etmeye baĢlamıĢtır. Bu bağlamda sektörel öncelikleri farklılaĢan


219<br />

kentin mekân kullanım hedefleri de yeniden yapılandırılmıĢtır. Ġç sanayi kentinden<br />

küresel sermaye kentine dönüĢüm süreciyle birlikte kent merkezindeki arsaların<br />

anlamı da değiĢmiĢtir. Yeniden keĢfedilen bu arsalara büyük alıĢveriĢ, eğlence ve iĢ<br />

merkezleri, lüks yerleĢim alanları, plazalar ve gökdelenler gibi sermaye açısından<br />

kenti cazip kılacak yapıların inĢası hız kazanmıĢtır (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 92,<br />

107; Berkmen Yakar, 2000: 183; Akın, 2000: 164; Yalçıntan, 2000: 224).<br />

KüreselleĢmenin etkileri hemen her alanda olduğu gibi kentlerde de yoğun<br />

biçimde hissedilmektedir. Bu bağlamda, kentlerin 1980 sonrası yaĢadığı dönüĢümler<br />

küreselleĢme çerçevesinde değerlendirilmelidir. Türkiye‟nin küreselleĢme deneyimi<br />

(çabaları) kentlerin giderek meta haline getirilmesine Ģahitlik etmektedir. Bu<br />

çerçevede 1980 sonrası dönemde Ġstanbul‟da büyük projelerin belirleyici olduğu bir<br />

kent geliĢme modeli ortaya çıkmıĢ ve planlama düzenini piyasa koĢullarına uyarlama<br />

giriĢimleri ağırlık kazanmıĢtır. Kenti piyasa aktör ve süreçlerine açma çabaları süreç<br />

içinde artarak devam etmiĢ ve günümüzde iyice kanıksanan “dünya kenti”, “küresel<br />

kent” ve “marka” gibi söylemlerle getirilen yeni yatırım kararları, yeni plan ve<br />

projeler ile kentsel dönüĢüm uygulamaları kenti bir meta formuna sokmuĢtur (Uysal,<br />

2007: 45-46).<br />

Günümüzde kentler; yeni ekonomileri, yeni toplumsal yapıları ve yeni<br />

mekânları kucaklamaktadırlar. KüreselleĢme olarak ifade edilen bu süreçte kentlerin<br />

ve kent yöneticilerinin temel amacı küresel kent olabilmektir. Ancak küresel kent<br />

olmak küreselleĢme sürecinin mutlak sonucu olarak görülmemelidir. Küresel ile<br />

yerelin karĢılaĢması ortaya farklı sentezler çıkarabilmektedir. Bu sentezler sonucu<br />

ortaya çıkması muhtemel kentsel mekân“Olmayan Kent” olarak ifade edilmektedir.<br />

Kavram; küresel kent olabilme kaygısıyla yola çıkan kentlerin sosyo-mekânsal<br />

örüntüsünü ifade etmektedir. Olmayan kent; küresel kent olma yarıĢında sosyomekânsal<br />

olarak kaybetme noktasının bir adım öncesine denk gelmektedir. Ya tutarsa<br />

mantığıyla “kentsel mekâna küreselleşme çalmak”, kenti küresel kent olacağı<br />

meçhul bir süreçte, sermayenin kentlerinden biri haline getirmektedir (Özkan, 2005:<br />

284-286).<br />

Türkiye‟de küresel kent kategorisinde konut, kontrol, servis ve finansal<br />

iĢlevlerin odağında yer alan ve küresel kentler ligine girme potansiyeli olduğu ileri


220<br />

sürülen kent Ġstanbul‟dur. Gürler‟in hâkim Ģehirler tanımında vurguladığı gibi<br />

Ġstanbul; küresel kentler hiyerarĢisinde yer edinebilmek için kentsel yeniden<br />

yapılandırma müdahalelerinin yoğun yaĢandığı bir küresel arenadır (Gürler, 2005:<br />

613). 1980‟li yıllarla birlikte dünya ölçeğinde yaĢanan geliĢmeler göz önünde<br />

bulundurulduğunda ulusal ekonomilerin kentleri değil kentlerin ulusal ekonomileri<br />

yönlendirdiği ileri sürülmektedir. Kentlerin küresel ekonomik hareketlerden aldıkları<br />

paya bağlı olarak ülke ekonomilerini hızlandırdıkları ve bu nedenle küresel süreçlere<br />

eklemlenme potansiyeli olan kentlere verilecek desteğin, ülke adına atılmıĢ olumlu<br />

bir adım olacağı vurgusu sıklıkla yapılmaktadır. Türkiye özelinde küresel<br />

eklemlenme bağlantısı olan kentin de Ġstanbul olduğu ifade edilmektedir. Bu<br />

bağlamda Ġstanbul‟un hemen her ilçesinde hazırlanan ve uygulanan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin de Ġstanbul‟un küreselleĢme potansiyeline destek sağlayacağı iddia<br />

edilmektedir (ĠBB YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 344; Altun,<br />

2005: 228).<br />

6.4. Ġstanbul’da Kentsel DönüĢüm<br />

1980 sonrasında tüm dünyayı saran neoliberal küreselleĢmenin etkileri<br />

Türkiye‟de özellikle de Ġstanbul‟da yoğun biçimde hissedilmeye baĢlamıĢtır. Bu<br />

dönemde içe dönük ithal ikameci anlayıĢtan dıĢa açık serbest ithalata dayalı bir<br />

kalkınma modeline geçilmesi; altyapıda telekomünikasyon yatırımlarına öncelik<br />

verilmesi ve küresel ekonominin gerektirdiği sermaye piyasaları, serbest ticaret ve<br />

üretim bölgelerinin kurulması, bankacılık reformları gibi uygulamaların hayata<br />

geçirilmesiyle, Türkiye ve Ġstanbul küreselleĢmeye eklemlenme sürecine girmiĢtir.<br />

Bu süreçte Ġstanbul kent merkezi üretimin karar ve kontrol iĢlevi ile finans sektörü<br />

baĢta olmak üzere yönetim, muhasebe, sigortacılık, bankacılık, halkla iliĢkiler,<br />

danıĢmanlık, medya, araĢtırma, reklam ve pazarlama gibi hizmet sektörünün<br />

hâkimiyeti altına girmiĢtir. Böylelikle kent merkezi ve çevresinde yeni orta sınıfa<br />

hitap eden hizmetler sektörünün oluĢumu hız kazanmıĢtır. (Tekeli, 1998: 20-21;<br />

Ġslam, 2003: 164; ġen, 2006: 68-69; Osmay, 1998: 147, 149). Ulusal ekonominin<br />

dünya piyasalarına Ġstanbul üzerinden entegre edilmesini hedefleyen 1980 sonrasının<br />

neoliberal politikaları, Ġstanbul‟u küresel düzlemdeki eğilimlerin (toplumsal<br />

eĢitsizlikler ve mekânsal ayrıĢma) en belirgin biçimde görülebildiği kent haline


221<br />

getirmiĢtir. 1980 sonrası izlenen politikalarla birlikte bir yandan toplumdaki mevcut<br />

sermaye birikim süreçleri ve ittifak biçimleri değiĢmiĢ, beklenmedik bir hızla<br />

zenginleĢerek sınıf atlayan kesimler ortaya çıkmıĢtır. Diğer yandan ise kentte<br />

doğrudan sermaye yatırımları artmıĢ, finans ve hizmetler sektörü değiĢmiĢtir. Bu da<br />

uluslararası iĢ çevreleriyle bütünleĢmiĢ, yüksek ücretlerle çalıĢan üst düzey<br />

yöneticiler ve ileri derecede uzmanlaĢmıĢ profesyonellerden oluĢan (yeni orta sınıf<br />

olarak da adlandırılan) bir kesimin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur (Enlil, 2003:<br />

84).<br />

Tarihsel süreçte coğrafi konumu itibariyle yerli/yabancı sermayenin ve ticaret<br />

hareketlerinin odağı olan Ġstanbul, neoliberal küreselleĢme döneminde de gerek<br />

ulusal gerekse küresel sermayenin en önemli çekim alanlarından biri durumundadır.<br />

Kent, kültür ve turizm merkezi olmasının yanı sıra, küresel sermayenin finans,<br />

yönetim ve denetim iĢlevlerinin yürütülebildiği bir konumda olmasından dolayı,<br />

uluslararası yatırımların ve yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Bu yatırımlar,<br />

uluslararası üretim iliĢkilerinin ve sermaye hareketlerinin yarattığı talep sonucunda,<br />

oteller, kongre ve kültür merkezleri ile çalıĢma ofislerinin yer aldığı gökdelenler<br />

biçiminde ortaya çıkmakta, benzer biçimde orta ve üst gelir gruplarına yönelik konut<br />

alanları, alıĢveriĢ ve eğlence merkezleri olarak da fiziksel mekânda yansımasını<br />

bulmaktadır (Türkün, 2007: 221). Tüm yatırımların gerçekleĢtirilebilmesi için<br />

gereken kentsel arsa ihtiyacı ise kentsel dönüĢüm projeleriyle karĢılanmaya<br />

çalıĢılmaktadır.<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin ortaya koyduğu mega projelerin kentin<br />

gelecekteki yapısını etkileyecek ve belirleyecek baĢlıca araçlar olduğu<br />

vurgulanmaktadır (ĠBB YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 346).<br />

Belediye yetkilileri Ġstanbul‟u turizm, kültür ve finans merkezi olarak yapılandırma<br />

amacının temel aracı olarak uygulamaya koydukları kentsel dönüĢüm projeleri ile,<br />

zaman içinde derinleĢen kentsel sorunlara çözüm aradıklarını ileri sürmektedirler.<br />

Ancak Ġstanbul‟u geleceğe taĢıyacağı söylenen bu projelerle geleceğe taĢınacak<br />

mahallelerde yaĢayan kesimlerin geleceğinin belirsizliğe sürükleniyor olması;<br />

geleceğin küresel Ġstanbul‟unda herkese yer olmadığına ve sosyo-mekânsal<br />

eĢitsizliklerin daha da derinleĢeceğine iĢaret etmektedir (Sakızlıoğlu, 2006: 43).<br />

Kentsel alanı kullanıcıları adına düzenleyen merkezi-yerel yönetim ve iĢbirlikçisi


222<br />

TOKĠ; “rekabet” ve “küresel kent” gibi söylemlerle ulusal/küresel sermayeyi yatırım<br />

yapmak için Ġstanbul‟ a çekmeye çalıĢmakta ve böylece kente değer biçmektedir.<br />

DeğiĢim değeri lehine kentin asıl sahipleri ve kullanıcıları yerlerinden edilmekte,<br />

kentsel toprağın ticarileĢtirilmesinde “finans merkezi”, “Avrupa baĢkenti”, “küresel<br />

kent” ve “dünya kenti” söylemleri, gecekondular ve eski kent merkezindeki konutlar<br />

üzerinde yükseltilmektedir. Her geçen gün toplumsal olarak yeniden üretilen<br />

yoksullaĢtırıcı/mülksüzleĢtirici sürecin günden güne daha geniĢ kitleleri içermesi<br />

kentsel dönüĢümün mantığını açıklar niteliktedir (Ergüder ve Ercan, 2008: 86).<br />

Ġstanbul açısından kentleĢmenin doğal fiziki eĢiklere dayandığı ve kenti<br />

taĢıyacak boĢ alanın kalmadığı ileri sürülmektedir. Birinci sınıf tarım topraklarını,<br />

orman ve su havzalarını, ekolojik dengeyi geri dönülemez Ģekilde tehdit eden<br />

geniĢleme ve büyümeler yerine, öncelikle yerleĢik alanlarda kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. Böylelikle eski kentsel<br />

mekânların aktif bir Ģekilde kente kazandırılacağı ve konut stokuna büyük katkı<br />

sağlanacağı vurgulanmaktadır (Altun, 2005: 230). Tek baĢına bu vurgu bile,<br />

ülkemizde uygulanan ya da uygulanması planlanan kentsel dönüĢüm projelerinin<br />

mantığını ortaya koymaktadır. Dikkat edilirse kentliye iliĢkin hiçbir ibare söylemde<br />

yer almamaktadır. Öyle ki kentsel mekân fiziksel ve ekonomik bir olgu gibi<br />

değerlendirilmekte, içi boĢ yapılarla dolu mekânsal ölçek konumuna<br />

indirgenmektedir.<br />

1995 yılında onanan Ġstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı ile<br />

Ġstanbul bütününde yeni sanayi alanları belirlenmiĢtir. Bu plan ile birlikte Ģehir<br />

içinde bulunan ve artık bir sorun olduğu düĢünülen küçük ve orta ölçekli sanayilerin<br />

yeni belirlenen alanlara taĢınması öngörülmüĢtür. Planın; mevcut sanayiden boĢalan<br />

alanları çöküntü alanı olmaktan kurtarmayı; kirletici niteliğe sahip, Ġstanbul‟a<br />

sağladığı katma değeri az, çok fazla elektrik ve su kullanan ve Ģehir içinde bulunan<br />

sanayi alanlarını kent dıĢına çıkarmayı ve Ġstanbul‟u bir tarih, bilim, kültür, ticaret,<br />

hizmet ve sanat kenti yapmayı hedeflediği vurgulanmaktadır. Bu çerçevede Tuzla,<br />

Maltepe, Kartal, Bakırköy, Bahçelievler, BayrampaĢa, Zeytinburnu ve Bakırköy gibi<br />

alanlar sanayi sektöründen hizmet sektörüne dönüĢüm alanları olarak belirlenmiĢtir<br />

(Yüzer, 2003: 352-353). Kent merkezinde kalan sanayi alanlarının arsa değerlerinin<br />

artması bu alanlardaki sanayi yatırımlarının merkezlerden desantralizasyonunu


223<br />

zorunlu kılmıĢtır (Yüzer, 2003: 358). Bu alanların yakın dönemde emekçileri,<br />

yoksulları ve marjinal grupları yaĢam alanlarını değiĢtirme eğilimine sokan/yerinden<br />

eden kentsel dönüĢüm alanı ilan edilmesi de dikkat çekicidir. Denilebilir ki<br />

günümüzde yıkım ve yeniden yapım halinde hayata geçirilen projelerin temeli yıllar<br />

öncesinden atılmaya baĢlanmıĢtır.<br />

Ġstanbul‟un kentsel alanlarının büyük ölçekli yatırımları çekecek düzeyde<br />

hızla değerlenmesi kentsel dönüĢüm projelerini de tetiklemektedir. 1980‟lerde<br />

baĢlayan ve kentin belli bir kısmını etkileyen büyük sermayeye açılma süreci<br />

günümüzde tüm kenti sarmalamıĢ durumdadır. Tarihi yerleĢim alanları, sanayinin<br />

terk ettiği (etmek zorunda kaldığı) alanlar, düĢük maliyet ve yoğunluklu<br />

konut/gecekondu alanları günümüzde büyük yatırımlar peĢinde koĢan sermayenin<br />

hedefi durumundadır. Neoliberal küreselleĢme doğrultusunda kent mekânlarının<br />

yeniden üretilerek sermayenin kullanımına açılması sağlanmaya çalıĢılmaktadır. Bu<br />

yeniden üretimin aracı olarak da kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve<br />

uygulanmaktadır (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 102).<br />

Yakın dönemde kentsel sorunların çözümünde en etkili aracın kentsel<br />

dönüĢüm olduğu ileri sürülmeye baĢlanmıĢtır. Aynı Ģekilde Ġstanbul‟un küresel kent<br />

olması gerektiği vurgusu da sıklıkla yapılmaktadır. Bu iki ifade bir arada<br />

okunduğunda aslında kentsel dönüĢüm projeleriyle asıl hedefin ne olduğu da açığa<br />

çıkmaktadır (Kayıkçı, 2007: 652). Kent küresel sermaye ve aktörleri açısından çekici<br />

kılınmaya çalıĢılmakta, bu doğrultuda yeniden yapılandırılmakta ve bu yeniden<br />

yapılandırmanın aracı birçok kentliyi mağdur etme pahasına hazırlanan kentsel<br />

dönüĢüm projeleri olmaktadır.<br />

Küresel kent sistemi hiyerarĢisinde yer edinmek ve konumlarını yükseltmek<br />

isteyen kentler arasında bir rekabet bulunmaktadır. Bu süreçte kent yönetimleri<br />

küresel sermayeyi kendi yerelliklerine çekmek adına uygun kentsel ortamları<br />

yaratma çabasındadır. Nitelikli kentsel çevreler yaratarak kent imajını değiĢtirme ve<br />

kenti çekici kılma kaygısıyla hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri bu<br />

doğrultuda en çok baĢvurulan araç olmaktadır (Ergen, 2005: 258; Yılmaz, 2005:<br />

579). Türkiye‟nin küresel anahtarı olarak görülen Ġstanbul‟un, kentin hemen her<br />

kesiminde yakın dönemde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleriyle küresel


224<br />

sermaye ve aktörleri açısından çekici kılınacağı ileri sürülmektedir. Bu doğrultuda<br />

kent beĢ yıldızlı oteller, lüks konut alanları, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri ile<br />

donatılmaktadır. Ancak adı geçen bu yapıların oluĢturulması için kentsel arsa stoku<br />

yeterli olmadığından kent merkezindeki eski mahalleler ve merkeze yakın gecekondu<br />

alanları dönüĢüme konu edilmektedir. Bu tarz uygulamalar ise dönüĢüm alanlarında<br />

yaĢayan yoksul/marjinal kesimlerin yaĢam alanlarından uzaklaĢtırılmalarına neden<br />

olmakta ve kentte mekânsal ayrıĢmayı ortaya çıkarmaktadır.<br />

KüreselleĢmeyle birlikte gündeme gelen yarıĢan kentler, küresel kent, kültür<br />

baĢkenti vb yapılanmalar kent merkezlerinin stratejik önemini arttırmıĢtır. Bu süreçte<br />

eski kent merkezleri ve merkeze yakın alanlar konut, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri olarak<br />

yenilenmekte veya yeniden yapılandırılmakta ve sermaye yatırımlarının bir parçası<br />

haline getirilmektedir (ġen, 2006: 24). Küresel kentler sistemine<br />

eklemlenebilmesinin daha kolay olduğu düĢünülen büyük kentlerde, biliĢim<br />

sektörünün geliĢmesine paralel olarak insan, bilgi, mal ve sermaye akıĢının da<br />

hızlanması, ucuz iĢgücünden çok, üst düzey hizmet sektöründe çalıĢabilecek<br />

nitelikteki iĢgücüne ve bu iĢgücüne hitap edecek iĢ ve yaĢam alanlarına olan ihtiyacı<br />

oldukça arttırmıĢtır. Kentsel arsa stokunun oldukça daraldığı günümüz kentlerinde bu<br />

ihtiyaca cevap verebilecek alanlar olarak yoksul/marjinal grupların yoğun olarak<br />

yaĢadığı eski kent merkezleri ve gecekondu bölgeleri ilk sırada gösterilmektedir<br />

(Aksümer ve Temiz, 2007: 161-162).<br />

Küresel süreçlere eklemlenme açısından anahtar rolü yüklenen Ġstanbul 1980<br />

sonrası dönemde ciddi bir yeniden yapılanma sürecini yaĢamaya baĢlamıĢtır.<br />

Günümüzde halen devam eden kentsel yeniden yapılanma süreci gerek kentin<br />

çevresinde gerekse merkezinde yeni bir sınıfsal ve mekânsal ayrıĢmayı<br />

yaratmaktadır. Ġstanbul‟un kentsel coğrafyasında yerleĢim yerleri ve iĢ merkezleri<br />

hızla değiĢmekte ve bu değiĢime paralel olarak kent içinde ortaya çıkan nüfus<br />

hareketiyle kentin sosyal yaĢamı da belirlenmektedir. Kentteki eski gecekondu<br />

alanları günümüzde hızla kapalı lüks konut alanları ile çevrelenmekte ve kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile gündeme gelmektedirler (ġen, 2006: 61-62). Ġstanbul özelinde<br />

kentsel dönüĢümden bahsetmek birçok projeden ve kentin hemen her yerinde süren<br />

plan çalıĢmalarından bahsetmek anlamına gelmektedir. Bir diğer ifade ile Ġstanbul<br />

açısından kentsel dönüĢüm tüm kenti içine alan bir yeniden yapılanma anlamına


225<br />

gelmektedir. Yeniden yapılanma süreci, kentin birçok alanında yeni mağduriyetler<br />

yaratırken birçok alanı da yeni rant odağı haline getirmektedir (Kahraman, 2006: 93).<br />

1980‟lerden itibaren Ġstanbul‟un hem konut haritasında hem de konut<br />

piyasasında önemli değiĢimler ortaya çıkmaya baĢlamıĢ ve bu değiĢimler günümüzde<br />

iyice hızlanmıĢtır. Günümüz Ġstanbul‟unda bir yandan üst ve orta sınıflara yönelik<br />

konut seçenekleri artarken bir yandan da önceki dönemlerden farklı olarak kent<br />

yoksullarının yoğun yaĢadığı kent çeperlerindeki gecekondu bölgelerinin yerine,<br />

kamu aktörlerinin ve özel sektörün öncülüğünde üst ve orta sınıfa yönelik konut<br />

alanları yükselmektedir. Bu süreçte ortaya çıkan değiĢimler farklı grupların sürekli<br />

yer değiĢtirmesine (değiĢtirmek zorunda kalmasına) neden olmaktadır. Gerek kent<br />

merkezindeki eski alanlarda bulunan yoksul mahallelerinde yaĢayanlar; gerekse<br />

gecekondu bölgelerinde yaĢayan kesimler yeni kent dinamikleri doğrultusunda<br />

yerlerinden edilmektedirler (GeniĢ, 2009: 127).<br />

Genel olarak Ġstanbul‟a bakıldığında; bir tarafta yıllarca yatırım yapılmamıĢ<br />

altyapı, ulaĢım, sağlık ve konut sorunlarını barındıran ve kendi oluruna bırakılmıĢ bir<br />

kent karĢımıza çıkmaktadır. Diğer tarafta ise, küresel sermayenin aktörlerinin tecrit<br />

edilmiĢ bir Ģekilde yaĢayabilecekleri, küresel süreçlere eklemlenme çabasıyla<br />

yapılandırılan ve kentsel çevreyle iliĢkisi görselliğe indirgenmiĢ küresel Ġstanbul yer<br />

almaktadır (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 96-97). Kente yönelik geliĢtirilen günümüz<br />

politikalarında küresel Ġstanbullu olmayan geniĢ kesimler kentin dıĢına itilmeye<br />

çalıĢılmakta, kentte sermayeye ve aktörlerine yeni yatırım yapabilecekleri alanlar<br />

yaratma kaygısı güdülmektedir.<br />

Ġstanbul bütününde kentsel dönüĢümün mekânsal dağılımına bakıldığında<br />

belli baĢlıklar altında bir mekânsal dağılım olduğu görülmektedir. Kente biçilen<br />

küresel kent rolü ıĢığında kentsel dönüĢüm projeleri kent üzerinde farklı anlamlar<br />

barındırırken; projelerin birbirinden bağımsız ancak rastlantısal olmadığı<br />

görülmektedir. Ġstanbul‟un kıyıları ve tarihi merkezleri bir sterilizasyon sürecine<br />

sokularak kentin vitrini haline getirilirken; diğer alanlar da küresel kent vizyonunun<br />

ihtiyaç duyduğu konut alanlarına dönüĢtürülmektedir (Kahraman, 2006: 95). Bir<br />

diğer ifadeyle kent merkezindeki alanlar yaĢayanlarından arındırılarak yenilenmekte;


226<br />

gecekondu bölgeleri ise dönüĢüm adı altında yeni konut alanlarına yer açma<br />

kaygısıyla boĢaltılmaya çalıĢılmaktadır.<br />

Ġstanbul‟da kentsel dönüĢüm projeleri iki farklı faaliyet alanında<br />

gerçekleĢtirilmektedir. Bu alanlardan biri küresel sermayenin talep ve beklenti<br />

baskısının yüksek olduğu ve aynı zamanda küresel yarıĢta etkin olabilecek<br />

potansiyellere sahip kent merkezi; diğeri ise sağlıklı ve modern koĢullara<br />

ulaĢtırılması hedeflendiği söylenen gecekondu bölgeleridir (Keskin vd, 2003: 412;<br />

ġahin, 2003: 97). Her iki alanın da ortak özelliği yoksul/marjinal kesimlerin ve<br />

emekçi sınıfın yoğun olarak bulunduğu yaĢam alanları olmasıdır. Bu ifadeden<br />

hareketle kentsel dönüĢümün öncelikle bu kesimlerin yaĢam alanlarını hedef aldığı<br />

ve tehdit ettiği söylenebilir.<br />

Kentin iki önemli aksı olan TEM ve E-5 karayolları arasında kalan konut<br />

alanları gecekondu yoğun bölgelerdir. Bu alanların sağlıklı bir konut altyapısı<br />

sunamadığı için kentsel dönüĢüm kapsamına alınması gerektiği sıklıkla<br />

vurgulanmaktadır. Ancak, bu bölgeler için hazırlanan kentsel dönüĢüm projelerinin<br />

neredeyse tamamının bu alanda yaĢayanları da değiĢtirme amacında olduğu ve<br />

yerleĢimcilerin taĢınmasını öngördüğü görülmektedir. Ġstanbul‟un küresel kent<br />

vizyonu doğrultusunda, sanayinin desantralizasyonu ile birlikte, mavi yakalı ve<br />

vasıfsız iĢgücünün yaĢamakta olduğu bu alanlarda bir sosyal değiĢim hedeflenmekte<br />

ve konut alanlarında bu doğrultuda bir yenilenme sağlanmasına çaba sarf<br />

edilmektedir (Kahraman, 2006: 98).<br />

Ġstanbul‟un merkezi alanları küresel ekonominin mekânsal örgütlenmesine<br />

uygun olarak kongre merkezleri, sergi salonları, oteller ve eğlence merkezleri, iĢ ve<br />

alıĢveriĢ merkezleri gibi yapılarla yeniden Ģekillendirilmektedir. Bu yapıların<br />

artmasına paralel olarak hizmetler sektörünün büyümesi, kentin ekonomisi için<br />

olumlu bir dinamik olarak ele alınmaktadır. Uluslararası ticaret, mali sermaye ve<br />

buna bağlı olarak bankacılık, sigortacılık, mali yatırım ve danıĢmanlık kurumları,<br />

halkla iliĢkiler ve reklam-pazarlama alanında artan yeni istihdam olanakları, yeni orta<br />

sınıfın oluĢumunda ve ekonomik yönden güçlenmesinde etkili olmuĢtur. Kent<br />

merkezlerinde genel anlamda kentsel rantların artması yönündeki bu ekonomik<br />

baskılar, yoksul/marjinal kesimlerin kentlerdeki varlık koĢullarını da yok eden bir


227<br />

etken olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu kesimler için ucuz konut ve istihdam<br />

olanakları sağlayan koĢullar değiĢmekte, kent merkezlerine daha yüksek gelirli kesim<br />

çekilmektedir. Bu süreç sosyo-kültürel bir değiĢim de beraberinde getirmektedir<br />

(ġen, 2007a: 185).<br />

Küresel kentlerin karakteristik özelliklerinden biri de toplumsal ve mekânsal<br />

kutuplaĢmadır. Yoksul kesimlerin varsıl kesimler tarafından yerinden edilmesi<br />

Ģeklinde özetlenen soylulaĢtırmanın yoğun yaĢandığı küresel kentlerin; ekonomik,<br />

mekânsal, sosyal yeniden yapılanma, parçalara ayırma, kutuplaĢma vb özellikleri<br />

Ġstanbul‟da da görülmektedir (Wedel, 2001: 66-67). Küresel kentlerin bu olumsuz<br />

özelliklerinin kazandırılması sürecinde kentsel dönüĢüm projelerinin ayrı ve önemli<br />

bir yeri bulunmaktadır. Yakın dönemde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin yarattığı mekânsal ayrıĢma ve kutuplaĢma, kentin yeniden<br />

yapılandırılması adına dezavantajlı grupların yerinden edilme süreçleri, küresel<br />

kentin tüm bu olumsuz niteliklerini kentler adına üretmekte ve pekiĢtirmektedir.<br />

Kentsel dönüĢüm projeleri ile kent içi boĢ fiziksel bir olgu gibi ele alınmakta ve<br />

ekonomik değeri olan bir meta gibi pazarlanırken sosyal dinamikler göz ardı<br />

edilmektedir. Günümüzde Ġstanbul‟un her köĢesi yaĢanmıĢlıkların biçimlendirdiği bir<br />

gerçeklikten, sermayenin yapısallaĢmıĢ mantığının biçimlendirdiği ve Ģimdinin<br />

geçmiĢ üzerindeki egemenliğini ilan ettiği bir gerçekliğe geçmektedir (Ergüder ve<br />

Ercan, 2008: 86).<br />

KüreselleĢme sürecinde kent mekânının ele alınıĢ ve örgütlenme biçiminin<br />

değiĢmesi en çok kent yoksullarını etkilemektedir. Kentsel mekânının yeniden<br />

örgütlenmesi sürecinde; yoksulların yaĢam alanları olan gecekondu bölgeleri ve kent<br />

içi eski yerleĢim alanları yıkılmakta ve bu mekânların yerini lüks konut, alıĢveriĢ ve<br />

iĢ merkezleri gibi kentleri sermaye açısından cazip kılacağı düĢünülen yapılar<br />

almaktadır. Bu tür yapıların inĢa edilmesi kentler açısından zenginlik yaratsa da, bu<br />

zenginlik kentin tüm kullanıcılarına aynı oranda yansımamaktadır. Hatta bu yapılar<br />

için kentsel alan yaratmak adına, gecekondu bölgelerinin ve eski kent merkezlerinin<br />

yıkılması, büyük oranda yoksul olan bu alanların sakinlerinin yerlerinden<br />

edilmelerine ve genel olarak kentlerin dıĢına itilmelerine yol açmaktadır. Bu süreç;<br />

yerlerinden edilen kesimin istihdam, barınma, ulaĢım vb açılardan daha da kötü<br />

koĢullarla karĢı karĢıya kalmalarına yol açmaktadır (Bıçkı, 2006: 482). Kentsel


228<br />

dönüĢüm söylemiyle hazırlanan projelerde uzun yıllar itibariyle sosyal iliĢkilerle<br />

örülen mahallelerin yaĢamı görmezden gelinmekte ve hesaba katılmayan dıĢsal<br />

maliyetlerle uzun süreli bir yoksullaĢmanın temelleri atılmaktadır (Akgün ve<br />

Karademir, 2007: 177). Gecekondulu ya da alt gelir grubu evlerini kaybetmelerinin<br />

yanı sıra kent merkezine yakın olmanın sağladığı kamusal hizmetlere kolay eriĢim, iĢ<br />

yerlerine tek vasıta ile hatta yürüyerek ulaĢım gibi avantajlarını da yitirmektedirler.<br />

Küresel kentler ya da küresel kent olma çabasındaki kentler, sanayinin kent<br />

merkezlerinin dıĢına itilmesi sonucunda finans, bankacılık, hukuki ve idari hizmetler,<br />

reklâmcılık, turizm, ticaret, biliĢim vb farklı hizmet sektörlerinde geliĢme<br />

gösterirlerken, bu kentlerde talep edilen emekte de farklı nitelikler aranmaktadır. Bu<br />

sektörlerde yüksek nitelikli profesyonel emeğe olan talep hızla artarken, hizmetler<br />

sektöründe düĢük ücretle çalıĢacak kesim dıĢındaki emek çok da<br />

önemsenmemektedir. Günümüzde uygulamaya konulan kentsel dönüĢüm projeleri ile<br />

çalıĢan sınıfların barınma, geçinme ve insanca yaĢama gereksinimleri yok sayılmakta<br />

ve mekânsal politikalarla kentlerin dıĢına itilen bu kesim ciddi bir toplumsal<br />

dıĢlanmaya maruz bırakılmaktadır (Türkün, 2007: 226-227).<br />

Ġstanbul‟da kentsel dönüĢüm projeleri ağırlıklı olarak gecekondu bölgeleri<br />

üzerinde geliĢtirilmektedir. Ġstanbul‟da ve tüm ülkede dönüĢüm alanı ilan edilen<br />

bölgelerin, farklı dinamiklere, kültürel ve sosyo-ekonomik açıdan farklı özelliklere<br />

sahip oldukları göz önünde bulundurulmakla beraber, ortak özellikleri Ģu Ģekilde<br />

sıralanabilir:<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler çoğunlukla kent merkezinde kalan eski<br />

gecekondu mahalleleri ya da iĢlevlerini yitirmiĢ olan sanayi ve ulaĢım<br />

merkezleridir.<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde sanayi büyük oranda kent dıĢına<br />

taĢınmıĢ ve dolayısıyla bu alanlarda ucuz iĢgücü talebi azalmıĢtır.<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler, deprem riskine karĢı sağlam zeminlere<br />

sahiptir.<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler, kentin yeni oluĢan ulaĢım akslarına ve<br />

gözde mekânlarına yakındır.


229<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde yaĢamakta olan hatta bu alanları<br />

yaĢanabilir kılan kesimlerin görüĢ ve önerileri alınmadan projeler<br />

hazırlanmıĢtır.<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerin seçkinleĢtirilmesi amaçlanmaktadır.<br />

Bu doğrultuda süreç içinde yoksul kesimin emeği ve mülkü zengin<br />

kesimlere aktarılacaktır.<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde yer alan mahallelerin 40-50 yıllık<br />

geçmiĢi ve birikimi göz önünde bulundurulmamaktadır.<br />

- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde gözetilen tek öncelik sermayenin<br />

talep, öncelik, ihtiyaç ve baskılarıdır (Aksümer ve Temiz, 2007: 162-163).<br />

1980 sonrası egemen anlayıĢ haline gelen neoliberal politikalar nedeniyle<br />

geliĢmiĢ ülkelerde olduğu kadar azgeliĢmiĢ ülke kentlerinde de dönüĢümler<br />

yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Bu dönemin baĢında Türkiye‟de neoliberal politikaları hayata<br />

geçiren bir siyasi otorite iktidara gelmiĢ ve ithal ikameci strateji terk edilerek ihracata<br />

dayalı bir kalkınma stratejisi benimsenmiĢtir. Bu stratejinin kısa dönemdeki<br />

baĢarısızlığı kentsel alanların bir geliĢme sektörü olarak hızla piyasa mekanizmasına<br />

açılmasına yol açmıĢtır. Bu süreçte kentsel alanları metalaĢtırarak serbest piyasa<br />

ekonomisine sunacak yasal düzenlemeler gerçekleĢtirilmiĢ ve yerel yönetimler imar<br />

planlaması baĢta olmak üzere geniĢ yetkilerle donatılmaya baĢlamıĢtır. Ġmar<br />

konusunda yetkilendirilen yerel yönetimler hızlı bir biçimde belli sınıfların lehine<br />

kentsel dönüĢüm sürecini baĢlatmıĢlardır. Bu süreçte kentlerde yeni bir arazi ve<br />

emlak pazarı ortaya çıkmıĢtır. Kent merkezlerindeki iĢ alanlarının mülkiyet hakları<br />

büyük sermaye grupları ve Ģirketlerin ofislerinin yer aldığı gökdelenler, lüks alıĢveriĢ<br />

merkezleri, otel ve konutların yapılabilmesi için el değiĢtirmiĢtir. Diğer yandan<br />

kentlerin çeperinde yer alan araziler, toplu konut projeleri, alıĢveriĢ merkezleri ve<br />

sanayi baĢta olmak üzere bazı kentsel fonksiyonların desantralizasyonu projeleri için<br />

hızla imara açılmaya baĢlamıĢtır. GeliĢen/geniĢleyen arsa ve emlak pazarında<br />

gecekondu bölgeleri de yaĢayanları en kolay gözden çıkarılabilecek kentliler<br />

olduğundan sermaye açısından çekici alanlar haline gelmiĢtir (KurtuluĢ, 2007: 75-<br />

76). Günümüzde Ġstanbul baĢta olmak üzere hemen her kentte hazırlanan ve<br />

uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri; kentlerin sorunlarını çözebilecek sosyal


230<br />

içerikli projeler olmanın ötesinde var olan sorunları arttıran ve yeni sorunlar yaratan<br />

projeler durumundadır. Mekânları insansız birer meta olarak algılayan bir anlayıĢ<br />

çerçevesinde hazırlanan kentsel dönüĢüm projeleri insanları yaĢam alanlarından<br />

uzaklaĢtırarak (iterek) kentsel mekânları sadece “kar ve spekülasyon” amaçlı<br />

kullanımlara dönüĢtürmeyi hedefler niteliktedir (Uysal, 2007: 47). Günümüzde<br />

kentin ve kentlilerin geleceğine yönelik kararlar genelde merkezi ve yerel<br />

yönetimler, sermaye grupları, profesyoneller ve yatırımcılardan oluĢan bir grup<br />

tarafından alınmaktadır. Tepeden inme bir Ģekilde alınan bu kararlar doğrultusunda<br />

kentliler, kendileri için oldukça büyük önem taĢıyan kararların alınma süreçlerinden<br />

dıĢlanmıĢ ve bu kararların edilgen kurbanlarına dönüĢmüĢ olmaktadırlar (Türkün,<br />

2007: 225). Kentsel dönüĢüm projelerinin oluĢturma ve uygulama süreçlerinde<br />

paydaĢ kılınmayan, görüĢ, öneri ve beklentileri sorulmayan kentliler, yaĢam<br />

alanlarına dönük yerinden etme mantığındaki projelere karĢı çıkmaktadırlar. Bu karĢı<br />

çıkıĢın tek nedeni evlerini kaybedecek olmaları değil, sosyal ve kültürel açılardan da<br />

kayıplarının önüne geçmek istemelerinden kaynaklanmaktadır.<br />

Aksoy ve Robins‟in Ġstanbul Esenyurt üzerinden yaptıkları vurgu, kentsel<br />

dönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde yaĢayan kesimlerin projelere karĢı çıkma<br />

nedenlerini net bir biçimde özetlemekte ve günümüz kentsel dönüĢüm projelerinde<br />

de yaĢanan süreci gözler önüne sermektedir. Yazarların vurgusu Ģu Ģekildedir:<br />

“…Yeni bir düzen ve vatandaĢlık tesis etmeyi amaçlayan proje<br />

belediye yetkililerinin beklediği Ģekilde geliĢmedi. Beklenmedik geliĢme<br />

adına ağır iĢlere kalkıĢılan Esenyurt halkının yeni yerleĢim yerine<br />

taĢınmamasıydı. Esenkent ve Boğazköy‟deki kooperatiflerin yeni apartman<br />

dairelerini taksitle satmalarına rağmen, bunun bedeli Esenyurtlular‟ın<br />

ödeyemeyeceği kadar yüksekti. Fakat daha can alıcısı, halkın Esenyurt‟ta<br />

kalmayı ve buradaki mülkleriyle hayatlarını sürdürmeyi tercih ediyor gibi<br />

görünüyor olmasıydı. Çünkü buradaki evlerde, duruma göre her an gerekli<br />

uyarlamalar veya eklemeler yapabilecekleri için, bu mülkler onlara<br />

hayatlarını idare etmede çok daha fazla esneklik sağlıyordu. Ayrıca, sadece<br />

kendileri için değil, geniĢ aileleri ve onlara bağımlı yaĢayanlar için de<br />

gerekli ihtiyaçları tedarik etmek zorundaydılar. Onlar için bir ev, sadece<br />

„içinde yaĢanılacak bir makine değil‟ onun ötesinde çok karmaĢık bir<br />

toplumsal iliĢkiler ve yükümlülükler ağının odak noktasıydı. Doğal olarak


231<br />

kendi kurdukları ve kendilerini bir parçası hissettikleri Esenyurt civarında,<br />

hayatlarının kendi kontrolleri altında olduğunu hissedebiliyorlardı.<br />

Esenkent‟e taĢınarak ve Çapan‟ın modern kent ve vatandaĢlık tasarılarına<br />

kapılırlarsa çok Ģey kaybedebileceklerdi” (1999: 59-60).


232<br />

YEDĠNCĠ BÖLÜM<br />

ARAġTIRMA BULGULARI:<br />

BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU MAHALLELERĠNDE KENTSEL DÖNÜġÜM<br />

Bu bölümde Nisan 2009-Haziran 2010 tarihleri arasında BaĢıbüyük ve<br />

Gülsuyu Mahallelerinde her mahalleden 50 ve toplamda 100 kiĢiyle yapılan<br />

derinlemesine mülakatlardan elde edilen veriler ele alınmaktadır. Bu bağlamda<br />

öncelikle araĢtırma sahasının özelliklerine değinilmekte, ardından görüĢülen kiĢilerin<br />

demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri, yaĢadıkları mahallelerin ve konutların<br />

nitelikleri ile görüĢülen kiĢilerin kentsel dönüĢüm sürecine iliĢkin görüĢ ve<br />

deneyimlerine iliĢkin elde edilen veriler sunulmaktadır.<br />

7.1. AraĢtırma Sahasının Özellikleri<br />

Tarihi, mahalle mezarlığındaki mezar taĢlarından anlaĢıldığı kadarıyla 750 yıl<br />

öncesine kadar giden BaĢıbüyük (ĠĢeri, 2010: 115), 1940‟larda Kartal‟a bağlı bir<br />

köydür. Mahallenin, yanında Süreyya PaĢa Hastanesi‟nin kurulması ile hastanenin<br />

ihtiyaç duyduğu emek gücü ihtiyacı ve buranın yeni bir iĢ alanı olarak görülmesi<br />

nedeniyle dıĢarıdan göç alıĢı yoğunlaĢmıĢtır (ġen, 2010: 327). Nüfusu esas olarak<br />

1960-1980 arasında artmıĢtır. Anadolu‟nun çeĢitli yerlerinden oldukça büyük oranda<br />

göç almıĢtır. Gecekondu yerleĢiminin baĢlangıcında yolu, suyu, elektriği, okulu vb.<br />

hiçbir kentsel hizmeti olmayan mahalleye kentsel hizmetler mahallelinin çabasıyla<br />

gelmiĢtir. Mahalleli gerektiği zaman kendisi yapımda çalıĢmıĢ gerektiğinde de<br />

hizmetlerin gelmesi için gereken parayı ödemiĢtir. 12 Eylül darbesi ile birlikte<br />

mahalle muhtarı asker kökenli olduğu için BaĢıbüyük mahalle statüsüne<br />

kavuĢmuĢtur. 1984-85‟te de Özal hükümeti mahalleye gelerek tapu tahsis belgelerini<br />

dağıtmıĢtır. Süreç içinde de altyapı hizmetleri sağlanmıĢ; elektrik, su ve 2005 yılında<br />

doğalgaz bağlanmıĢ; okul, camiler, sağlık ocağı, ĠETT otobüs seferleri vb tüm temel<br />

hizmetler mahalleye sağlanmıĢtır (Kuyucu ve Atayurt, 2008a: 36; ġenyüksel, 2009:<br />

6-7).<br />

16 Temmuz 2004‟te Maltepe Belediyesi, BüyükĢehir Belediyesi ve TOKĠ ile<br />

üçlü protokol imzalamaya karar vererek BaĢıbüyük Mahallesi‟nin tamamını TOKĠ‟ye<br />

tahsis etmiĢtir. Ġlçe Belediyesi 9 Ekim 2006‟da üçlü protokole yapılan eklerle yıkım


233<br />

alanını geniĢletmiĢ ve mahalleyi kağıt üzerinde ortadan kaldırmıĢtır (Atayurt, 2008:<br />

19). Maltepe Belediye Meclisi tarafından 09.10.2006 tarih ve 2006/56 sayılı kararı ile<br />

kabul edilen ve Ġstanbul BüyükĢehir Belediye Meclisi tarafından 11.01.2007 tarih ve<br />

123 sayılı kararı ile onanan BaĢıbüyük Mahallesi Kentsel Yenileme Alanı (Gecekondu<br />

DönüĢüm) 1/1000 ölçekli Uygulama Ġmar planı ile, mahalle halkının yıllardır yeĢil alan<br />

olarak koruduğu, belediye mülkiyetindeki 165 pafta 1391 ada 42 sayılı parselde proje<br />

uygulaması baĢlamıĢtır (Ġmece, 2009: 20).<br />

Ġstanbul 5. Ġdare mahkemesinin 05.11.2008 tarihli kararıyla 1/5000 TEM<br />

kuzeyi Nazım Ġmar Planı, 1/1000 ölçekli BaĢıbüyük Mahallesi Kentsel Yenileme<br />

Alanı Uygulama Ġmar Planı ve üçlü Protokolün yürütmesinin durdurulmasına karar<br />

vermiĢtir. Kentsel dönüĢümün yalnızca fiziki mekan düzenlemesi olarak ele alındığı<br />

ve uygulama imar planının üst ölçek yoğunluk kararlarıyla uyumsuz olduğu<br />

gerekçesiyle alınan yürütmeyi durdurma kararına rağmen, proje kapsamında TOKĠ<br />

konutları tamamlanmıĢtır (Ġmece, 2009: 21).<br />

Gülsuyu, Ġstanbul Maltepe Ġlçesi sınırlarında kalan ve kuruluĢu 1950‟li yıllara<br />

kadar uzanan bir mahalledir. Mahalleye yerleĢim 1953-54 yıllarında baĢlamıĢ ve<br />

mahalle 1956 yılında muhtarlık statüsü kazanmıĢtır. Mahallenin adını üst tarafında<br />

bulunan su kaynağından aldığı ifade edilmektedir. Gülsuyu mahallesi büyük ölçüde<br />

sanayi için gerekli iĢgücünün tetiklediği göçlerle oluĢmuĢtur. Çevredeki fabrikalarda<br />

(Kartal ve Tuzla) çalıĢan iĢçilerin bir bölümü buraya gelerek yaptıkları<br />

gecekondulara yerleĢmiĢlerdir. Bir diğer ifade ile mahalle, çevredeki fabrikalara<br />

yakınlığı nedeniyle iĢçilerin konut ihtiyacına uygun bir yerleĢim yeri olarak, Anadolu<br />

yakasının yerleĢime açılan ilk hazine arazilerinden biri olmuĢtur (Bozkulak, 2005:<br />

250). Süreç içinde geniĢleyen mahalle 1965‟te 3.500 nüfuslu bir yerleĢim yeri haline<br />

gelmiĢtir. Elektrik kaçak olarak anayoldaki bağlantıdan sağlanmıĢ, su sorunu ise<br />

taĢıma suretiyle çözülmüĢtür. 1980 yılında Türkiye Elektrik Kurumu‟na yapılan<br />

baĢvuru kabul edilmiĢ ve mahalleye elektrik bağlanmıĢ, askeri darbeden sonra<br />

mahalleye su verilmiĢtir. 1979 yılı sonunda konutlar için ilk emlak vergileri<br />

toplanmıĢ ve böylelikle konutlar yasal boyut kazanmıĢtır (Aslan; 2008: 24-27). 1960<br />

ve 1970‟li yıllarda toplumsal mücadele ve emeklerle yol, su, elektrik gibi çeĢitli<br />

kentsel hizmetlere ve okul, sağlık ocağı gibi kentsel donatılara kavuĢmaya baĢlayan<br />

mahalle, 1980 yılına gelindiğinde artık bireysel ve kolektif gecekondu üretimi ile


234<br />

kurulmuĢ bir yaĢam alanı ve kent parçası haline gelmiĢtir. Ġmar afları ve ıslah<br />

planları ile düzenlenmeye çalıĢılmıĢ bu yasa dıĢı yapılaĢmıĢ alanın 1989 yılındaki<br />

ıslah planıyla yaklaĢık %60‟ı yasalaĢmıĢ, küçük bir kesim arsa tapusuna kavuĢmuĢ,<br />

çok miktara tapu alamamıĢ hak sahipleri ortaya çıkmıĢ ve dolayısıyla toprak<br />

mülkiyeti sorunları tam olarak çözülememiĢtir. Sonuçta da 2004 yılı Temmuz ayında<br />

onaylanan Maltepe E-5 Kuzeyi Nazım Ġmar Planı‟yla mahalle kentsel dönüĢüm<br />

kapsamına alınmıĢtır. Söz konusu plan, Maltepe‟de E-5‟in kuzeyindeki 2.544<br />

hektarlık alanda, farklı demografik bileĢimlere ve farklı tarihlere sahip, toplam 200-<br />

300 bin kiĢiyi barındıran dokuz mahalleyi kapsamaktadır. Planın uygulanması ile<br />

nüfusun 140 bin ile sınırlandırılması öngörülmektedir ve plan bu nüfusun önemli bir<br />

bölümünün bölgeden ayrılması anlamına gelmektedir. Mahalleli belediye tarafından<br />

hazırlanan 1/5000‟lik Nazım Ġmar Planı‟na itiraz etmiĢ ve kentsel dönüĢüme karĢı<br />

verilen en geniĢ katılımlı (yedi bin itiraz dilekçesi toplanmıĢ ve 32 plan iptal davası<br />

açılmıĢtır) yerel tepki olarak önemli bir muhalefet süreci olmuĢtur. (ÇavuĢoğlu;<br />

2008: 28-29; DPA, 2007: 149; Kuyucu ve Atayurt, 2008b: 37; ġen, 2010: 330;<br />

Ġmece, 2009: 20). Yoğun itirazlar ve muhalefet sonucu 2005 yılında, BüyükĢehir<br />

Belediyesi, yapılan itirazları göz önünde bulundurarak, E-5‟in kuzeyine yönelik yeni<br />

bir 5000‟lik plan çıkarmıĢtır. Yeni planda BaĢıbüyük, Gülensu ve Gülsuyu<br />

Mahallelerini kapsayan alan “Kentsel Yenileme” bölgesi ilân edilmiĢtir (DPA, 2007:<br />

154-155). BaĢıbüyük Mahallesinde uygulamanın diğer mahallere göre daha olanaklı<br />

olduğu düĢünüldüğünden ilk olarak bu mahallede çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır (Maltepe<br />

Belediyesi, t.y.: 71).<br />

Ġlçede Yeditepe ve Maltepe Üniversitelerinin bulunması, TEM Karayoluna E-<br />

5 Karayolunu bağlayan bağlantı yolundaki KayıĢdağı Geçidi‟nin ilçe sınırlarında yer<br />

alması, mahallelerin Sabiha Gökçen Havalimanı‟na, Kartal – Kadıköy raylı<br />

sistemine, büyük alıĢveriĢ merkezlerine yakınlıkları, jeolojik açıdan zeminlerinin<br />

yerleĢime uygun olması, yüksek rakımlı ve temiz havalı olmaları ve panaromik<br />

Marmara ve Adalar manzarasına sahip olmaları kentsel dönüĢüm projeleri açısından<br />

önemli etkenler olarak gösterilmektedir. (Kahraman, 2006: 99; DPA, 2007: 149).<br />

Benzer bir vurguya Ġlmen‟in 1913 yılında yayımlanmıĢ bir dergiden yaptığı alıntıda<br />

da rastlanmaktadır. Maltepe‟yi tanıtan ve tarihçesinden bahsettiği kitabında Ġlmen Ģu<br />

vurguya dikkat çekmektedir: “İstanbul’umuzun en güzel yerlerinden birisi olan


235<br />

Adalar’ın karşısında ve onlara en yakın bir uzaklıkta yerleşim alanının bulunması<br />

köyümüzü ayrıca değerli kılmaktadır” (Ġlmen, 2001: 66).<br />

7.2. Bulgular<br />

7.2.1. GörüĢülen KiĢilerin Demografik Özellikleri<br />

ÇalıĢma kapsamında her iki mahallede yapılan görüĢmeler gönüllülük<br />

üzerinden gerçekleĢtirilmiĢ ve görüĢmeyi kabul eden evlerde hane halkından bir kiĢi<br />

ile görüĢülmüĢtür. Bu kapsamda BaĢıbüyük Mahallesi‟nde 43 kadın ve 7 erkek ile<br />

görüĢme gerçekleĢtirilirken; Gülsuyu Mahallesi‟nde 18 kadın ve 32 erkek ile<br />

görüĢülmüĢtür. GörüĢme yapılan 100 kiĢiden kadınların oranı %61 iken, erkeklerin<br />

oranı ise %39‟dur.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin yaĢ dağılımlarına bakıldığında 1<br />

kiĢinin (%1) 20 yaĢın altında, 4 kiĢinin (%4) 20-25 yaĢ arasında, 12 kiĢinin 26-30 yaĢ<br />

arasında ve 14‟er kiĢinin de (% 28) 31-35 ve 36-40 yaĢ arasında olduğu<br />

görülmektedir. GörüĢülen kiĢiler arasında yoğunluğun en fazla olduğu 41-45 yaĢ<br />

aralığında 21 kiĢi (%21) yer alırken; 46-50 yaĢ arasında olanlar 13 kiĢi (%13), 51-55<br />

yaĢ aralığında olanlar 10 kiĢi (%10) ve 56 yaĢ üzerinde olanlar da 11 kiĢi (%11)<br />

olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />

BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahallelerinde görüĢülen kiĢilerin eğitim durumlarına<br />

bakıldığında büyük bir çoğunluğun ilkokul mezunu olduğu görülmektedir.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde 33 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 26 kiĢi ilkokul mezunu<br />

olduğunu belirtmiĢ ve ilkokul mezunları toplamda %59‟luk bir oran oluĢturmuĢtur.<br />

Ġlkokul mezunlarının ardından en yüksek pay lise mezunlarına aittir. GörüĢülen<br />

kiĢiler arasında %16‟lık bir yer tutan lise mezunlarının sayısı BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 2 iken Gülsuyu Mahallesinde ise 14‟tür. Her iki mahallede 5‟er ve<br />

toplamda 10 kiĢi (%10) ortaokul mezunu olduğunu ifade ederken; BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 4 kiĢi ilkokul terk olduğunu belirtmiĢtir. BaĢıbüyük mahallesinde 6<br />

kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 1 kiĢi (toplamda 7 kiĢi ve %7) okuma-yazma<br />

bilmediğini dile getirmiĢtir. Gülsuyu Mahallesinden 1 kiĢi Halk Eğitim Merkezinde<br />

okuma yazma öğrenmiĢ, 3 kiĢi üniversite eğitimini tamamlamıĢtır. GörüĢmeler<br />

sırasında mahalle sakinleri özellikle kendilerinin eğitimlerine devam etmektense


236<br />

çalıĢma hayatına katılmak zorunda kaldıklarını, bir kısmı da çocuklarının aile<br />

bütçesine katkı sağlamak için ya da maddi imkânsızlıklar nedeniyle eğitimlerine<br />

devam edemediklerini ifade etmiĢlerdir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin medeni durumları incelendiğinde<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 46, Gülsuyu Mahallesinden ise 40 kiĢinin (toplamda 86<br />

kiĢi ve %86) evli olduğu sonucu ile karĢılaĢılmıĢtır. GörüĢülen kiĢilerden bekâr<br />

olanların sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2, Gülsuyu Mahallesinde 9 iken toplam<br />

bekâr kiĢi sayısı 11 kiĢidir ve %11‟lik bir orana sahiptir. BaĢıbüyük Mahallesinde 2<br />

kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde 1 kiĢi toplamda ise 3 kiĢi (%3) eĢinin vefat ettiğini<br />

belirtmiĢtir.<br />

Tablo 2. GörüĢülen KiĢinin Doğum Yeri<br />

GörüĢülen KiĢinin Doğum Yeri Toplam<br />

Karadeniz Bölgesi<br />

Ġç Anadolu Bölgesi<br />

Doğu Anadolu Bölgesi<br />

Güneydoğu Anadolu Bölgesi<br />

Ege Bölgesi<br />

Marmara Bölgesi<br />

Toplam<br />

BaĢıbüyük Gülsuyu<br />

Sayı 27 20 47<br />

Toplam % 54,0% 40,0% 47,0%<br />

Sayı 11 6 17<br />

Toplam % 22,0% 12,0% 17,0%<br />

Sayı 9 21 30<br />

Toplam % 18,0% 42,0% 30,0%<br />

Sayı 1 1 2<br />

Toplam % 2,0% 2,0% 2,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 2,0% 0,0% 1,0%<br />

Sayı 1 2 3<br />

Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilerin doğum yerlerinin dağılımı ele alındığında doğum yeri<br />

Karadeniz Bölgesi‟ndeki iller olan kiĢi sayısı her iki mahallede toplam 47 kiĢi (%47)<br />

olarak karĢımıza çıkmaktadır. BaĢıbüyük<br />

Mahallesi‟nden 27 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinden 20 kiĢi doğum yerinin Karadeniz Bölgesi sınırlarındaki illerden biri<br />

olduğunu dile getirmiĢtir. Her iki mahallede toplam 20 kiĢi Çorum, 7 kiĢi Samsun,<br />

12 kiĢi Tokat, 6 kiĢi Sinop ve 2 kiĢi de Samsun ilinin doğum yeri olduğunu ifade<br />

etmiĢtir. Doğum yerlerindeki yoğunluk açısından Karadeniz Bölgesi‟ni Doğu


237<br />

Anadolu Bölgesi‟nin izlediği görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesi‟nden 9 kiĢi,<br />

Gülsuyu Mahallesinden 21 kiĢi ve toplamda 30 kiĢi (%30) doğum yerinin Doğu<br />

Anadolu Bölgesi‟nde yer alan bir il olduğunu vurgulamıĢtır. Ġller bazında bu bölge<br />

ele alındığında dağılımın Ardahan (1 kiĢi), Kars (9 kiĢi), Erzurum (4 kiĢi), Tunceli (8<br />

kiĢi), Erzincan (5 kiĢi) ve Malatya (3 kiĢi) Ģeklinde olduğu sonucu ile karĢılaĢılmıĢtır.<br />

Ġç Anadolu Bölgesi‟nde yer alan illerin doğum yeri olduğunu ifade eden kiĢi sayısı<br />

her iki mahallede toplam 17‟dir (%17). Ġç Anadolu Bölgesi‟nde doğduğunu belirten<br />

kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesi‟nde 11 ve Gülsuyu Mahallesi‟nde 6‟dır. GörüĢülen<br />

kiĢiye doğum yeri olan il sorulduğunda toplamda 2 kiĢi Ankara, 4 kiĢi Çankırı, 10<br />

kiĢi Sivas ve 1 kiĢi de Yozgat cevabını vermiĢtir. GörüĢülen tüm kiĢilerin doğum<br />

yerleri açısından Karadeniz, Doğu Anadolu ve Ġç Anadolu Bölgeleri‟nin önemli bir<br />

orana (94 kiĢi ve %94) sahip olduğu görülmektedir. GörüĢülen kiĢiler arasında cevap<br />

olarak Akdeniz Bölgesi‟ndeki illerden birini ifade eden kimseye rastlanmazken; 2<br />

kiĢi (%2) Diyarbakır yani Güneydoğu Anadolu, 1 kiĢi (%1) UĢak yani Ege ve 3 kiĢi<br />

(%3) de Ġstanbul yani Marmara Bölgesi‟nde doğduğunu dile getirmiĢtir.<br />

7.2.2. Konut Özellikleri ve Mülkiyet Durumu<br />

Tablo 3. GörüĢülen KiĢinin Konutunun Mülkiyet Durumu<br />

Kendi Evi Herhangi Bir Belge<br />

Yok<br />

Kendi Evi Tapu Tahsis Belgesi<br />

Var<br />

Kendi Evi Tapusu Var<br />

Kiracı<br />

Ailesinin Evi Tapu Tahsis Belgesi<br />

Var<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 5 0 5<br />

Toplam % 10,0% 0% 5,0%<br />

Sayı 38 20 58<br />

Toplam % 76,0% 40,0% 58,0%<br />

Sayı 0 11 11<br />

Toplam % 0% 22,0% 11,0%<br />

Sayı 5 14 19<br />

Toplam % 10,0% 28,0% 19,0%<br />

Sayı 2 5 7<br />

Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konutların<br />

mülkiyet durumu sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 5 kiĢi konutun kendisine


238<br />

ait olduğunu ancak herhangi bir belgesi olmadığını dile getirmiĢtir. GörüĢülen<br />

kiĢilerden Gülsuyu Mahallesinde oturan 11 kiĢi, oturmakta olduğu evin kendisine ait<br />

olduğunu ve evin tapusunun bulunduğunu vurgulamıĢtır. GörüĢülen kiĢilerden 19‟u<br />

kiracı olduğunu ifade etmiĢtir ve kiracıların oranı %19 olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde 5 ve Gülsuyu Mahallesinde 14 kiĢi oturduğu konuta kira<br />

ödemektedir. GörüĢülen kiĢilerden büyük çoğunluğunun kendisine ait bir evde<br />

oturduğu ve tapu tahsis belgesine sahip olduğu görülmektedir. Tapu tahsis belgesine<br />

sahip kiĢi sayısı; BaĢıbüyük Mahallesinde 38 ve Gülsuyu Mahallesinde 20 iken,<br />

toplamda 58 (%58) kiĢidir. BaĢıbüyük Mahallesinden 2 ve Gülsuyu Mahallesinden 5<br />

kiĢi (toplamda 7 kiĢi ve %7) oturmakta olduğu evin tapu tahsis belgesi ile birlikte<br />

ailesine ait olduğunu dile getirmiĢtir. Bu veri de dikkate alındığında, her iki<br />

mahallede toplam 65 (%65) konutun tapu tahsisli olduğu görülmektedir. Tapu tahsis<br />

belgesi bulunan kiĢiler yıllardır emlak ve çevre vergilerini ödediklerini ancak<br />

belgelerini tapuya çeviremediklerini ifade etmiĢlerdir. Her seçim döneminde baĢkan<br />

adaylarının tapu kozunu ileri sürerek oy istediğini belirten mahalle sakinleri,<br />

seçimlerden sonra ise bu sözlerin unutulduğunu dile getirmiĢlerdir. Kentsel dönüĢüm<br />

projesini hazırlayan bir önceki belediye baĢkanının da aynı sözü verdiğini<br />

vurgulayan mahalleliler, özellikle kentsel dönüĢüm sürecine girince dönemin<br />

baĢkanının da tapularını vermediğini ifade etmiĢlerdir. Mevcut belediye baĢkanının<br />

da temel vaadinin tapu olduğunu vurgulayan mahalle sakinleri, henüz bir geliĢme<br />

yaĢanmadığını ve kendilerine sürekli bahaneler üretildiğini dile getirmiĢlerdir.


239<br />

Tablo 4. GörüĢülen KiĢi Mülk Sahibi Ġse Mülkü Edinme Biçimi<br />

Kendisi Yaptı<br />

Ailesinin Evi<br />

Satın Aldı<br />

Miras Kaldı<br />

Mülk Sahibi Değil<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 37 25 62<br />

Toplam % 74% 50% 62%<br />

Sayı 2 5 7<br />

Toplam % 4% 10% 7%<br />

Sayı 6 5 11<br />

Toplam % 12% 10% 11%<br />

Sayı 0 1 1<br />

Toplam % 0% 2% 2%<br />

Sayı 5 14 19<br />

Toplam % 10% 28% 19%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100% 100% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konutların<br />

mülkiyeti kendilerine ait ise nasıl mülk sahibi oldukları sorulduğunda, her iki<br />

mahallede görüĢülen kiĢilerden 11‟i (%11) oturduğu konutu satın aldığını ifade<br />

ederken; bu kiĢilerden 6‟sı ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 5‟i ile Gülsuyu<br />

Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 5, Gülsuyu<br />

Mahallesinden 14 ve toplamda 19 kiĢi (%19) mülk sahibi olmadığını bir diğer<br />

ifadeyle kiracı olduğunu dile getirmiĢtir. Gülsuyu Mahallesinden 1 kiĢi oturmakta<br />

olduğu konutun kendisine miras kaldığını belirtmiĢtir. GörüĢmenin yapıldığı konutun<br />

ailesine ait olduğunu ve herhangi bir ödeme yapmadan konutta oturduğunu dile<br />

getiren kiĢi sayısı; BaĢıbüyük Mahallesinde 2 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi ve<br />

toplamda 7 (%7) kiĢidir. YaĢamakta olduğu konutu kendisinin yaptığını (aile<br />

bireyleri ve hatta akraba-komĢuların yardımıyla) vurgulayan toplam 62 (%62) kiĢi ile<br />

görüĢülmüĢtür. Bu kiĢilerden 37‟si BaĢıbüyük Mahallesinde, 25‟i ise Gülsuyu<br />

Mahallesinde görüĢme yapılan kiĢilerden oluĢmaktadır. Evini kendisi yaptığını ifade<br />

edenler genel olarak benzer ifadeleri kullanmıĢlardır. Önce ev yapılacak arsa<br />

bulunmuĢ ardından tek odalı da olsa ev yapılmıĢ. Zaman geçtikçe ve ufak tefek<br />

birikim yapıldıkça da evin diğer bölümleri tamamlanmıĢ. Bu süreçte de birçok temel<br />

ihtiyaç evin bitirilmesi uğruna ikincil plana itilmiĢtir. Evlerin yapım sürecini<br />

görüĢmecilerden birinin Ģu ifadeleri oldukça net ifade etmektedir:


240<br />

“Biz bu evleri yaparken çocuklarımıza ayakkabı almadık, hiçbir Ģeyin<br />

kalitelisini almadık, boğazımızdan kıstık evi bitirmek için.”<br />

Tablo 5. GörüĢülen KiĢi Kiracı Ġse Aylık Kira Bedeli<br />

150 TL<br />

200 TL<br />

250 TL<br />

300 TL<br />

350 TL<br />

400 TL<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 5,3% 0% 5,3%<br />

Sayı 2 0 2<br />

Toplam % 10,5% 0% 10,5%<br />

Sayı 1 5 6<br />

Toplam % 5,3% 26,3% 31,6%<br />

Sayı 1 3 4<br />

Toplam % 5,3% 15,8% 21,1%<br />

Sayı 0 2 2<br />

Toplam % 0% 10,5% 10,5%<br />

Sayı 0 4 4<br />

Toplam % 0% 21,1% 21,1%<br />

Sayı 5 14 19<br />

Toplam % 26,3% 73,7% 100,0%<br />

Her iki mahallede toplam 19 kiracı olduğu ve aylık kira bedellerinin 150 ile<br />

400 TL arasında değiĢtiği görülmektedir. BaĢıbüyük mahallesinde kiracı olarak<br />

ikamet eden toplamda 5 kiĢiden 1‟er kiĢi 150 TL, 250 TL ve 300 TL kira ödediğini<br />

ifade ederken ve 2 kiĢi 200 TL kira bedeli olduğunu dile getirmiĢtir. Gülsuyu<br />

Mahallesinde 14 kiĢi kiracı olduğunu vurgulamıĢ ve 5 kiĢi 250 TL, 3 kiĢi 300 TL, 2<br />

kiĢi 350 TL ve 4 kiĢi de 400 TL aylık kira bedeli bulunduğunu ifade etmiĢtir.<br />

GörüĢmelerin yapıldığı mahallelerin kiracılar açısından da oldukça uygun koĢullara<br />

sahip olduğu görülmektedir. Her ne kadar hane gelirleri içinde önemli bir orana sahip<br />

olsa da, Ġstanbul gibi bir metropolde 150 ila 400 TL arasında bedelle kiralık konut<br />

bulabilmek oldukça önemlidir. GörüĢmeler sırasında kiracı olduğunu ifade eden<br />

kiĢiler de kentsel dönüĢüm projeleri kapsamında en çok kendilerinin zor duruma<br />

düĢeceğini, evsahiplerinin bir Ģekilde de olsa anlaĢarak konut sahibi olma Ģansları<br />

bulunmasına karĢın, kiracılara yönelik bir uygulamanın bulunmadığını ifade<br />

etmiĢlerdir. GörüĢmeler sırasında kiracıların birçoğu iĢyerine yakın ve ucuz olduğu<br />

için mahalleye taĢındığını, oturmakta oldukları konutlardan çıkarılmaları durumunda<br />

aynı koĢullarda kiralık ev bulamayacaklarını ve yaĢam süreçlerinin olumsuz


241<br />

etkileneceğini ifade etmiĢlerdir.<br />

Tablo 6. GörüĢülen KiĢinin Konut Kullanım Alanı<br />

51-75 Metrekare<br />

76-100 Metrekare<br />

101-125 Metrekare<br />

126-150 Metrekare<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 4 1 5<br />

Toplam % 8,0% 2,0% 5,0%<br />

Sayı 22 25 47<br />

Toplam % 44,0% 50,0% 47,0%<br />

Sayı 16 22 38<br />

Toplam % 32,0% 44,0% 38,0%<br />

Sayı 8 2 10<br />

Toplam % 16,0% 4,0% 10,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konutların kullanım alanının<br />

büyüklüğü sorulduğunda 47 kiĢinin (%47) 76-100 metrekare (BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 22 ve Gülsuyu Mahallesinde 25 kiĢi); 38 kiĢinin ise (%38) 101-125<br />

metrekare (BaĢıbüyük Mahallesinde 16 ve Gülsuyu Mahallesinde 22 kiĢi)<br />

büyüklüğünde konutlarda yaĢadıkları cevabını vermiĢlerdir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 4 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinden 1 kiĢi (toplamda 5 kiĢi ve %5)<br />

oturmakta olduğu konutun 51-75 metrekare büyüklüğünde olduğunu ifade etmiĢtir.<br />

Konut kullanım alanı 126-150 metrekare aralığında olan kiĢi sayısı her iki mahallede<br />

toplam 10 (%10) iken; bu sayı BaĢıbüyük Mahallesi için 8 ve Gülsuyu Mahallesi için<br />

2 olarak karĢımıza çıkmaktadır.


242<br />

Tablo 7. GörüĢülen KiĢinin Konut Oda Sayısı<br />

2 Oda+Salon<br />

3 Oda+Salon<br />

4 Oda+Salon<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 23 22 45<br />

Toplam % 46,0% 44,0% 45,0%<br />

Sayı 16 25 41<br />

Toplam % 32,0% 50,0% 41,0%<br />

Sayı 11 3 14<br />

Toplam % 22,0% 6,0% 14,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları konutta yer alan oda sayısı<br />

sorulduğunda BaĢıbüyük Mahallesinden 23 ve Gülsuyu Mahallesinde 22 kiĢinin<br />

(toplamda 45 kiĢi ve %45) konutlarında 2 oda ve 1 salon bulunduğunu dile<br />

getirdikleri görülmektedir. Oturdukları konutun 3 oda ve 1 salona sahip olduğunu<br />

söyleyenlerin sayısı toplamda 41 kiĢi (%41) iken; bu sayı BaĢıbüyük Mahallesinde<br />

16 ve Gülsuyu Mahallesinde 25 kiĢidir. GörüĢülen kiĢiler arasında %14‟lük orana<br />

sahip 14 kiĢi (BaĢıbüyük Mahallesinde 11 ve Gülsuyu Mahallesinde 3 kiĢi)<br />

konutunda 4 oda ve 1 salonun yer aldığını vurgulamıĢtır.<br />

Tablo 6 ve tablo 7 birlikte incelendiğinde kentsel dönüĢüm projelerinin mülk<br />

sahiplerine yeni konutlar sunarken mevcut konutlarına oranla daha küçük konutlar<br />

sunduğu görülmektedir. Kentsel dönüĢüm projesi doğrultusunda tüm mülk<br />

sahiplerine TOKĠ‟nin yaptığı 2+1 ve ortalama 82 metrekare konut edinme hakkı<br />

verilmektedir. Mahalle sakinleri bu duruma, ya zaten 2+1 konutta yaĢadığı (45 kiĢi)<br />

ya da daha büyük konutta (41 kiĢi 3+1 ve 14 kiĢi 4+1) oturmakta iken daha küçük bir<br />

konutu kabul etmeyeceği tepkisini vermektedirler. Aynı Ģekilde 48 kiĢi konutunun<br />

100 metrekareden büyük olduğunu, 47 kiĢi ise 76-100 metrekare arasında bir<br />

büyüklüğe sahip konutta oturduğunu ve daha küçük bir konutu kabul etmeyeceğini<br />

hatta küçük konuta sığamayacağını ifade etmiĢtir. Genel olarak TOKĠ‟den verilmesi<br />

öngörülen konutlara iliĢkin tepki ise, kendilerine sunulan alternatifin sadece çok katlı<br />

binalara taĢınmak olduğu, ancak bu alternatifin de mevcut konutlarından daha küçük<br />

konutları içerdiği Ģeklindedir.


243<br />

7.2.3.Ġstihdam Süreçleri<br />

Tablo 8. GörüĢülen KiĢinin Ne ĠĢ Yaptığı<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Evhanımı Sayı 36 12 48<br />

Toplam % 72,0% 24,0% 48,0%<br />

Ev Temizliği<br />

Sayı 4 0 4<br />

Toplam % 8,0% 0% 4,0%<br />

Esnaf<br />

Sayı 2 5 7<br />

Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />

ĠĢçi<br />

Sayı 5 21 26<br />

Toplam % 10,0% 42,0% 26,0%<br />

Emekli ĠĢçi<br />

Sayı 2 8 10<br />

Toplam % 4,0% 16,0% 10,0%<br />

Memur<br />

Sayı 1 2 3<br />

Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />

ĠĢsiz<br />

Sayı 0 2 2<br />

Toplam % 0% 4,0% 2,0%<br />

Toplam<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

Her iki mahallede görüĢme yapılan kiĢilerden 48‟i (%48) ev hanımı olduğunu<br />

dile getirirken, mahalle bazında bakıldığında bu cevabı verenlerin BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 36, Gülsuyu Mahallesinde ise 12 kiĢi olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 4 kiĢi ev temizliğine gittiğini ifade etmiĢtir. Esnaflık yaptığını belirten<br />

kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde 5 iken, görüĢülen<br />

tüm kiĢiler arasındaki toplam esnaf sayısı 7‟dir ve %7‟lik bir orana sahiptir.<br />

GörüĢülen kiĢilerden 26‟sı (%26) iĢçi olarak çalıĢtığını vurgulamıĢtır. ĠĢçi olarak<br />

çalıĢan kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 5, Gülsuyu Mahallesinde ise 21‟dir. Her<br />

iki mahallede emekli iĢçi olduğunu dile getiren kiĢi sayısı 10 (%10) iken, bu cevabı<br />

verenlerin sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2, Gülsuyu Mahallesinde 8 olarak<br />

karĢımıza çıkmaktadır. Gülsuyu Mahallesinden 2 kiĢi görüĢmenin yapıldığı süreçte<br />

iĢsiz olduğunu vurgularken; BaĢıbüyük Mahallesinde 1, Gülsuyu Mahallesinde 2 ve<br />

toplamda 3 kiĢi (%3) memur olduğunu ifade etmiĢtir.


244<br />

Tablo 9. GörüĢülen KiĢinin Daha Önce ÇalıĢtığı/ġu An ÇalıĢmakta Olduğu ĠĢi<br />

Nasıl Bulduğu<br />

KomĢuları Aracılığıyla<br />

Kendi Çabalarıyla Buldu<br />

ArkadaĢları Aracılığıyla Buldu<br />

Kendisi Dükkân Açtı<br />

Sınavla Girdi<br />

Hiç ÇalıĢmadı<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 5 1 6<br />

Toplam % 10,0% 2,0% 6,0%<br />

Sayı 5 12 17<br />

Toplam % 10,0% 24,0% 17,0%<br />

Sayı 13 24 37<br />

Toplam % 26,0% 48,0% 37,0%<br />

Sayı 2 5 7<br />

Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />

Sayı 1 2 3<br />

Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />

Sayı 24 6 30<br />

Toplam % 48,0% 12,0% 30,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı süreçte çalıĢmakta oldukları ya da<br />

daha önce yaptıkları iĢi nasıl buldukları sorulduğunda, BaĢıbüyük‟te yaĢayanlardan<br />

24‟ü ve Gülsuyu Mahallesinde yaĢayanlardan 6‟sı (toplamda 30 kiĢi ve %30) hiç<br />

çalıĢmadığını ifade etmiĢtir. ĠĢ bulma süreçlerinde enformel iliĢki ağlarının oldukça<br />

etkili olduğu görülmektedir. GörüĢmeler sırasında daha önce çalıĢtığı ya da Ģu an<br />

çalıĢmakta olduğu iĢi nasıl bulduğu sorusuna, hiç çalıĢmamıĢ olan kiĢiler bir yana<br />

bırakılırsa, 43 kiĢi arkadaĢ ve komĢuları aracılığıyla iĢ bulduğunu ifade etmiĢtir.<br />

KomĢuları aracılığıyla iĢ bulduğunu ifade eden toplamda 6 kiĢi (%6)<br />

bulunmaktayken, bu kiĢilerden 5‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 1‟i ile de Gülsuyu<br />

Mahallesinde görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinden 5, Gülsuyu Mahallesinden<br />

12 ve toplamda 17 kiĢi (%17) kendi çabalarıyla iĢ bulduğunu dile getirmiĢtir. ĠĢ<br />

bulması konusunda arkadaĢlarının aracılık yaptığını belirten 37 kiĢiden (%37) 13‟ü<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde, 24‟ü ise Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden<br />

oluĢmaktadır. BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi (toplamda<br />

7 kiĢi ve %7) esnaflık yaptığını ve kendi dükkânını açtığını dile getirmiĢtir.<br />

Sınavlarda baĢarılı olarak iĢ sahibi olduğunu belirten 3 kiĢi olmuĢtur. Bu kiĢilerden<br />

1‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 2‟si ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür. ĠĢ


245<br />

bulma süreçlerinde enformel iliĢki ağlarının yoğunluğu kadar formel yolların azlığı<br />

da dikkat çekicidir. Tüm görüĢülen kiĢiler arasından sadece 3 kiĢinin kurumların<br />

açtığı sınavlarda baĢarılı olarak iĢ sahibi olduğu görülmektedir.<br />

Tablo 10. GörüĢülen KiĢinin Kendisi DıĢında Hane Halkından Varsa Gelir<br />

Sağlayan KiĢinin Yaptığı ĠĢ<br />

ĠĢçi Emeklisi<br />

Memur Emeklisi<br />

ĠĢçi<br />

Emekli+ĠĢçilik Yapıyor<br />

Seyyar Satıcı<br />

BaĢka ÇalıĢan Yok<br />

Esnaf<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 11 10 21<br />

Toplam % 22,0% 20,0% 21,0%<br />

Sayı 3 2 5<br />

Toplam % 6,0% 4,0% 5,0%<br />

Sayı 22 21 43<br />

Toplam % 44,0% 42,0% 43,0%<br />

Sayı 5 0 5<br />

Toplam % 10,0% 0% 5,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 6 14 20<br />

Toplam % 12,0% 28,0% 20,0%<br />

Sayı 2 3 5<br />

Toplam % 4,0% 6,0% 5,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kendisi dıĢında hanehalkından varsa,<br />

haneye gelir getiren kiĢinin yaptığı iĢ sorulduğunda toplamda 20 kiĢi (%20) evde<br />

baĢka çalıĢan kiĢi olmadığı cevabını vermiĢtir. Bu cevabı veren kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 6, Gülsuyu Mahallesinde ise 14‟tür. BaĢıbüyük Mahallesinden 11 ve<br />

Gülsuyu Mahallesinden 10 kiĢi (toplamda 21 kiĢi ve %21) kendisi dıĢında eve gelir<br />

sağlayan kiĢinin iĢçi emeklisi olduğunu ifade ederken; BaĢıbüyük Mahallesinde 3,<br />

Gülsuyu Mahallesinde 2 ve toplamda 5 kiĢi (%5) memur emeklisi cevabını vermiĢtir.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 5 kiĢi kendisi dıĢında eve gelir sağlayan kiĢinin emekli<br />

olmasına karĢın halen iĢçi olarak çalıĢtığını; 1 kiĢi de seyyar satıcılık yaptığını<br />

vurgulamıĢtır. BaĢıbüyük Mahallesinde 2, Gülsuyu Mahallesinde ise 3 kiĢi (toplamda<br />

5 kiĢi ve %5) görüĢülen kiĢi dıĢında eve gelir sağlayan kiĢinin esnaf olduğunu dile<br />

getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢi dıĢında eve gelir sağlayan kiĢinin ne iĢ yaptığı sorusuna en<br />

yoğun olarak iĢçi cevabı verildiği görülmektedir. GörüĢmenin gerçekleĢtirildiği


246<br />

kiĢilerden toplamda 43 kiĢi (%43) bu cevabı verirken mahalle bazında bakıldığında<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde 22, Gülsuyu Mahallesinde ise 21 kiĢi kendisi dıĢında eve<br />

gelir sağlayan kiĢinin iĢçi olduğunu vurgulamıĢtır. Genel olarak bakıldığında<br />

görüĢülen kiĢilerin hanehalkı gelirine katkıda bulunanların emek yoğun iĢlerde<br />

çalıĢtıkları görülmektedir. Toplamda 43 kiĢi haneye gelir sağlayan kiĢinin iĢçi olarak<br />

çalıĢtığını vurgularken emekliler ve emekli olup halen çalıĢanlar da dahil edildiğinde<br />

bu sayı 69‟a yükselmektedir. ĠĢçi kategorisinde yer verilen kiĢiler genel anlamda<br />

ücretli olarak bir baĢkasının yanında çalıĢan kiĢilerden oluĢmaktadır. Bu<br />

gruptakilerin önemli bir bölümü dönemsel olarak iĢsiz kaldıklarını, geçici ya da<br />

mevsimlik iĢlerde ve farklı sektörlerde iĢ buldukça çalıĢtıklarını ifade etmiĢlerdir.


247<br />

Tablo 11. GörüĢülen KiĢinin Toplam Hane Geliri<br />

500 TL ve Altı<br />

501-750 TL<br />

751-1000 TL<br />

1001-1250 TL<br />

1251-1500 TL<br />

1501-1750 TL<br />

1751-2000 TL<br />

2001-2250 TL<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 17 2 19<br />

Toplam % 34,0% 4,0% 19,0%<br />

Sayı 12 16 28<br />

Toplam % 24,0% 32,0% 28,0%<br />

Sayı 8 7 15<br />

Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />

Sayı 5 8 13<br />

Toplam % 10,0% 16,0% 13,0%<br />

Sayı 2 5 7<br />

Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />

Sayı 1 3 4<br />

Toplam % 2,0% 6,0% 4,0%<br />

Sayı 4 9 13<br />

Toplam % 8,0% 18,0% 13,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere aylık toplam hane gelirleri sorulduğunda BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 1 kiĢi 500 TL‟nin altında gelire sahip olduğunu ifade etmiĢtir. Aylık<br />

hane gelirinin 501-750 TL arasında olduğunu belirten kiĢi sayısı toplam 19 (%19)<br />

iken; gelir seviyesi bu düzeyde olan kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 17 ve<br />

Gülsuyu Mahallesinde 2‟dir. BaĢıbüyük Mahallesinden 12, Gülsuyu Mahallesinden<br />

ise 16 kiĢi (Toplamda 28 kiĢi ve %28) aylık hane gelirinin 751-1000 TL aralığında<br />

olduğunu dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢiler arasında gelir dağılımında %13‟lük orana<br />

sahip 13 kiĢi (BaĢıbüyük Mahallesinde 5 ve Gülsuyu Mahallesinde 8 kiĢi) aylık hane<br />

gelirinin 1251-1500 TL arasında olduğunu belirtmiĢtir. Aylık hane geliri 1501-1750<br />

TL arasında olan kiĢi sayısı toplamda 7 kiĢi ile %7‟lik bir orandayken, bu sayı<br />

BaĢıbüyük Mahallesi için 2, Gülsuyu Mahallesi içinse 5 kiĢi olarak karĢımıza<br />

çıkmaktadır. BaĢıbüyük Mahallesinden 1 ve Gülsuyu Mahallesinden 3 kiĢi (toplamda<br />

4 kiĢi ve %4) aylık hane gelirinin 1751-2000 TL olduğunu ifade ederken; toplamda<br />

13 kiĢi (%13) aylık hane gelirinin 2001-2250 TL arasında olduğunu dile getirmiĢ ve<br />

bu gelire sahip kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesi için 4, Gülsuyu Mahallesi içinse 9


248<br />

olmuĢtur.<br />

ÇalıĢma kapsamında her iki mahallede görüĢülen 100 kiĢinin tamamının<br />

gerek 2009 yılı genel ortalamasının gerekse 2010 yılı Ocak-Temmuz ayları ve 2010<br />

yılının ilk altı aylık ortalama yoksulluk sınırının altında gelire sahip olduğu<br />

görülmektedir. Türkiye‟de 2009 yılı ortalama yoksulluk sınırı 2.441,33 TL olarak<br />

açıklanırken; 2010 yılı Ocak ayında 2.644,38 TL, Temmuz ayında 2.676,42 TL ve<br />

2010 yılının ilk altı ay ortalamasında ise 2.707,43 TL olarak açıklanmıĢtır (Türk-ĠĢ,<br />

2010). GörüĢülen kiĢilerin toplam hane gelirleri açlık sınırı açısından ele alındığında<br />

ise aylık geliri 750 TL‟nin altında olan toplam 20 hane (BaĢıbüyük Mahallesinde 18<br />

ve Gülsuyu Mahallesinde 2) olduğu ve bu %20‟lik kesimin açlık sınırının altında<br />

yaĢadığı sonucu karĢımıza çıkmaktadır. Ülke genelinde 2009 yılında açlık sınırı<br />

ortalama 749,49 TL; 2010 yılı Ocak ayında 811,83 TL, 2010 yılı Temmuz ayında<br />

821,66 TL ve 2010 yılı ilk ay ortalaması ise 831,18 TL olarak açıklanmıĢtır (Türk-ĠĢ,<br />

2010).


249<br />

Tablo 12. GörüĢülen KiĢinin ve Evde Varsa Diğer ÇalıĢanların ĠĢe Nasıl Gidip<br />

Geldiği<br />

ÇalıĢtığı Yerin Servisi Var<br />

Kendi Aracı Ġle Gidiyor<br />

Evde ÇalıĢan Yok<br />

Akrabasının Aracı Ġle Gidiyor<br />

Yaya Olarak Gidiyor<br />

Minibüs<br />

Belediye Otobüsü<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 4 6 10<br />

Toplam % 8,0% 12,0% 10,0%<br />

Sayı 5 4 9<br />

Toplam % 10,0% 8,0% 9,0%<br />

Sayı 8 6 14<br />

Toplam % 16,0% 12,0% 14,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 3 6 9<br />

Toplam % 6,0% 12,0% 9,0%<br />

Sayı 22 16 38<br />

Toplam % 44,0% 32,0% 38,0%<br />

Sayı 7 12 19<br />

Toplam % 14,0% 24,0% 19,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere evde çalıĢan kiĢilerin iĢe nasıl gidip geldikleri<br />

sorulduğunda 14 kiĢi (%14) evde çalıĢan kimse olmadığını ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 8 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 6 kiĢi evde çalıĢan kimse olmadığını<br />

dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢilerden 10‟u (%10) evde çalıĢan kiĢinin çalıĢtığı yerin<br />

servisi ile iĢe gidip geldiğini söylerken, bu kiĢilerden 4‟üyle BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde, 6‟sı ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 5, Gülsuyu Mahallesinden 4 ve toplamda 9 kiĢi (%9) evde çalıĢan<br />

kiĢinin kendi aracını kullandığını ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinde 1 kiĢi ise<br />

iĢe akrabasının aracı ile gitmektedir. Her iki mahallede toplam 9 kiĢinin (% 9) evde<br />

çalıĢan kiĢinin iĢyerine yaya olarak gittiğini dile getirdiği görülmektedir. GörüĢmeler<br />

sırasında BaĢıbüyük Mahallesinde 3 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 6 kiĢi, evde<br />

çalıĢan kiĢinin herhangi bir ulaĢım aracı kullanmadan, yaya olarak iĢyerine gittiği<br />

ifadesini kullanmıĢtır. GörüĢülen kiĢilerin hanesinde çalıĢan kiĢilerin iĢe gidiĢ-geliĢte<br />

en çok kullandığı aracın minibüs (38 kiĢi ve %38) ; en çok kullandığı ikinci aracın<br />

ise belediye otobüsü (19 kiĢi ve %19) olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 22‟si evde çalıĢan kiĢilerin iĢyerine ulaĢmada


250<br />

kullandıkları aracın minibüs olduğunu ifade ederken, aynı mahallede belediye<br />

otobüsü kullanıldığını vurgulayan kiĢi sayısı 7‟dir. Gülsuyu mahallesinde yapılan<br />

görüĢmelerde ise aynı soruya 16 kiĢi minibüs, 12 kiĢi ise belediye otobüsü cevabını<br />

vermiĢtir.<br />

Tablo 13. GörüĢülen KiĢinin ve Evde Varsa Diğer ÇalıĢanların ĠĢe Ne Kadar<br />

Zamanda Gidip Geldiği<br />

Yarım Saat<br />

1 Saat<br />

Seyyar ÇalıĢtığından Belli Bir<br />

Süre Yok<br />

ĠĢin Olduğu Yere Göre DeğiĢiyor<br />

45 Dakika<br />

1.5 Saat<br />

10 Dakika<br />

2 Saat<br />

Evde ÇalıĢan Yok<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 15 12 27<br />

Toplam % 30,0% 24,0% 27,0%<br />

Sayı 11 14 25<br />

Toplam % 22,0% 28,0% 25,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 8 4 12<br />

Toplam % 16,0% 8,0% 12,0%<br />

Sayı 3 0 3<br />

Toplam % 6,0% 0% 6,0%<br />

Sayı 2 4 6<br />

Toplam % 4,0% 8,0% 6,0%<br />

Sayı 2 7 9<br />

Toplam % 4,0% 14,0% 9,0%<br />

Sayı 0 3 3<br />

Toplam % 0% 6,0% 3,0%<br />

Sayı 8 6 14<br />

Toplam % 16,0% 12,0% 14,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢgeliĢ<br />

ortalama süresi sorulduğunda, en çok alınan cevabın (toplamda 27 kiĢi ve %27)<br />

yarım saat olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde 15 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinde 12 kiĢi evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢ-geliĢ süresinin yarım saat<br />

olduğunu ifade ettiği görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde 11, Gülsuyu<br />

Mahallesinde 14 ve toplamda 25 kiĢi (%25) evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢ-geliĢ<br />

ortalama süresinin 1 saat olduğunu dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢilerden 6‟sının


251<br />

(%6) evde çalıĢan kiĢinin iĢe gidiĢ-geliĢ süresinin 1,5 saat olduğunu ifade ettiği<br />

görülürken; bu kiĢilerden 2‟si ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 4‟ü ile de Gülsuyu<br />

Mahallesinde görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde de<br />

7 kiĢi (toplamda 9 kiĢi ve %9) iĢe gidiĢ-geliĢ süresi olarak 10 dakika cevabını<br />

vermiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi evde çalıĢan kiĢi seyyar olarak<br />

çalıĢtığından belli bir iĢe gidiĢ-geliĢ süresi olmadığını ifade ederken; aynı mahalleden<br />

3 kiĢi bu sürenin 45 dakika olduğunu vurgulamıĢtır. Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen<br />

3 kiĢinin ise, evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢ geliĢ toplam süresinin yaklaĢık 2 saat<br />

olduğunu dile getirdiği görülmektedir. Evde çalıĢan kiĢi serbest çalıĢtığı için, iĢin<br />

olduğu yere göre iĢe-gidiĢ geliĢ süresinin değiĢtiğini ifade eden toplam 12 kiĢi (%12)<br />

bulunmaktayken; bu kiĢilerden 8‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 4‟ü ile de Gülsuyu<br />

Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. Görüldüğü gibi görüĢülen hanelerde<br />

çalıĢan kiĢilerin iĢe gidiĢ-geliĢ süreleri 10 dakika ile 2 saat arasında değiĢmektedir.<br />

Ġstanbul bir kentte var olan ulaĢım ve trafik yoğunluğu göz önünde alındığında, bu<br />

sürelerin oldukça kısa olduğu ve görüĢülen kiĢilerin konutlarının bulunduğu alanların<br />

bu anlamda avantaj sağladığı ileri sürülebilir.


252<br />

Tablo 14. GörüĢülen KiĢinin ve Evde Varsa Diğer ÇalıĢanların ĠĢe GidiĢ GeliĢ<br />

Toplam Masrafları<br />

Servisle Gittiğinden Yol Masrafı<br />

Yok<br />

150 TL Civarı<br />

Akrabasının Aracı Ġle Gittiğinden<br />

Yol Masrafı Yok<br />

Yaya Olarak Gittiğinden Yol<br />

Masrafı Yok<br />

100 TL Civarı<br />

ĠĢin Olduğu Yere Göre DeğiĢiyor<br />

250 TL Civarı<br />

Evde ÇalıĢan Yok<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 4 6 10<br />

Toplam<br />

%<br />

8,0% 12,0% 10,0%<br />

Sayı 14 11 25<br />

Toplam<br />

%<br />

28,0% 22,0% 25,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam<br />

%<br />

2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 3 6 9<br />

Toplam<br />

%<br />

6,0% 12,0% 9,0%<br />

Sayı 11 11 22<br />

Toplam<br />

%<br />

22,0% 22,0% 22,0%<br />

Sayı 8 3 11<br />

Toplam<br />

%<br />

16,0% 6,0% 11,0%<br />

Sayı 1 7 8<br />

Toplam<br />

%<br />

2,0% 14,0% 8,0%<br />

Sayı 8 6 14<br />

Toplam<br />

%<br />

16,0% 12,0% 14,0%<br />

Sayı 50 50 100,0<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere evde çalıĢan kiĢilerin iĢyerine gidiĢgeliĢ<br />

masraflarının ne kadar olduğu sorulduğunda BaĢıbüyük Mahallesinden 4 ve<br />

Gülsuyu Mahallesinden 6 kiĢi (toplamda 10 kiĢi ve %10) çalıĢan kiĢinin çalıĢtığı<br />

yerin servisi ile iĢyerine gittiğinden yol masrafı olmadığını belirtmiĢtir. Her iki<br />

mahallede görüĢülen kiĢilerden toplam 9‟u (%9) çalıĢan kiĢinin iĢyerine yaya olarak<br />

gittiğini ve yol masrafı olmadığını dile getirirken; bu kiĢilerden 3‟ü ile BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde ve 6‟sı ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi ise yine evde çalıĢan kiĢinin yol masrafı olmadığını<br />

ve iĢyerine akrabasının aracı ile gittiğini vurgulamıĢtır. ÇalıĢan kiĢinin aylık iĢyerine


253<br />

ulaĢım masrafının 150 TL olduğunu ifade eden, BaĢıbüyük Mahallesinde 14,<br />

Gülsuyu Mahallesinde 11 ve toplamda 25 kiĢi (%25) bulunmaktadır. Her iki<br />

mahalleden 11‟er kiĢi (toplamda 22 kiĢi ve %22) çalıĢan kiĢinin iĢyerine ulaĢım<br />

giderinin aylık ortalama 100 TL olduğunu dile getirirken; BaĢıbüyük Mahallesinden<br />

1 ve Gülsuyu Mahallesinden 7 kiĢi olmak üzere toplamda 8 kiĢi (%8) bu giderin<br />

aylık 250 TL civarında olduğunu belirtmiĢtir. Evde çalıĢan kiĢi serbest çalıĢan<br />

olduğundan iĢyerine ulaĢım masrafının değiĢken olduğunu ifade eden toplam 11 kiĢi<br />

(%11) ile görüĢme gerçekleĢtirilirken; bu kiĢilerden 8‟ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve<br />

3‟ü ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür. Tablo 24‟te ulaĢım sürelerinin<br />

kısalığının vurgulandığı gibi ulaĢım maliyetlerinin azlığına da dikkat edilmelidir. Yol<br />

masrafı hiç olmayan kiĢiler bir kenara bırakıldığında iĢyerine ulaĢım için ödenen<br />

bedellerin 100 TL ile 250 TL arasında olduğu görülmektedir. Bu durum da iĢyerikonut<br />

yakınlığının, az vasıta kullanılarak ve dolayısıyla az ücret ödeyerek iĢyerine<br />

ulaĢmada kolaylık sağladığını göstermektedir.


254<br />

7.2.4. Mahallede YaĢam Süreçleri<br />

Tablo 15. GörüĢülen KiĢinin Bu Mahalleden Önce Ġkamet Ettiği Yer<br />

Ġstanbul'da BaĢka Bir<br />

Mahalle<br />

BaĢka Bir Ġl<br />

Bu Mahallede Doğdu<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 21 17 38<br />

Toplam % 42,0% 34,0% 38,0%<br />

Sayı 28 28 56<br />

Toplam % 56,0% 56,0% 56,0%<br />

Sayı 1 5 6<br />

Toplam % 2,0% 10,0% 6,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere görüĢme esnasında yaĢamakta<br />

oldukları mahalleden önce nerede ikamet ettikleri sorulduğunda, gerek kent içi<br />

gerekse ülke içi göç hareketinin söz konusu olduğu görülmektedir. Göç sonucu<br />

mahalleye geldiğini vurgulayan kiĢiler arasında büyük çoğunluğu baĢka bir ilden<br />

gelenler oluĢturmaktadır. Her iki mahalleden 28‟er kiĢi (toplamda 56 kiĢi ve %56)<br />

baĢka bir ilden bu mahalleye ve dolayısıyla Ġstanbul‟a geldiklerini ifade etmiĢlerdir.<br />

Toplamda 38 kiĢi (%38) görüĢme esnasında oturduğu mahalleye gelmeden önce<br />

Ġstanbul‟da bir baĢka mahallede ikamet ettiğini vurgulamıĢtır. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden önce Ġstanbul‟da bir baĢka mahallede oturan kiĢi sayısı 21 iken, bu<br />

sayı Gülsuyu Mahallesi için 17‟dir. YaĢamakta olduğu mahallede doğduğunu dile<br />

getiren kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 1 ve Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi iken,<br />

bu oran toplamda 6 kiĢi ile %6 Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır.


255<br />

Tablo 16. GörüĢülen KiĢinin Daha Önce Ġkamet Ettiği Yerden Ayrılma Sebebi<br />

Bu Mahallede Ev Yaptı<br />

Kirası Uygun Ev Bulmak Ġçin<br />

Aile Göçü<br />

Evlilik<br />

Doğduğundan Beri Bu<br />

Mahallede<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 19 15 34<br />

Toplam % 38,0% 30,0% 34,0%<br />

Sayı 4 1 5<br />

Toplam % 8,0% 2,0% 5,0%<br />

Sayı 18 22 40<br />

Toplam % 36,0% 44,0% 40,0%<br />

Sayı 8 7 15<br />

Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />

Sayı 1 5 6<br />

Toplam % 2,0% 10,0% 6,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

Her iki mahallede görüĢülen kiĢilere daha önce yaĢamakta oldukları yerden<br />

ayrılma nedenleri sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinde 19 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinde 15 kiĢi (toplamda 34 kiĢi ve %34), görüĢmenin yapıldığı mahallede ev<br />

yaptığı için daha önce yaĢamakta olduğu yerden ayrıldığını ifade etmiĢtir. Kirası<br />

uygun ev bulmak için daha önce yaĢadığı yerden ayrıldığını dile getiren 5 kiĢiden<br />

(%5) 4‟ü BaĢıbüyük Mahallesinde ikamet ederken, 1‟i de Gülsuyu Mahallesinde<br />

yaĢamaktadır. GörüĢülen kiĢilerin daha önce yaĢamakta olduğu yeri terk etmesinin en<br />

önemli nedeni olarak karĢımıza aile göçü çıkmaktadır. Aile göçü nedeniyle daha<br />

önce yaĢadığı yeri terk eden kiĢilerin sayısı toplamda 40 (%40) iken, bu sayının<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde 18 ve Gülsuyu Mahallesinde 22 kiĢi olduğu görülmektedir.<br />

Evlilik nedeniyle daha önce yaĢadığı yerden ayrıldığını ve görüĢmenin yapıldığı<br />

mahalleye geldiğini belirten kiĢi sayısı, BaĢıbüyük Mahallesinde 8, Gülsuyu<br />

Mahallesinde 7 kiĢi iken, toplamda 15 kiĢi (%15) bu cevabı vermiĢtir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 1 ve Gülsuyu Mahallesinden 5 kiĢi (toplamda 6 kiĢi ve %6) ise<br />

doğduğundan beri aynı mahallede ikamet ettiğini belirtmiĢtir.


256<br />

Tablo 17. GörüĢülen KiĢinin Kaç Yıldır GörüĢmenin Yapıldığı Mahallede<br />

Oturduğu<br />

1-5 Yıl<br />

6-10 Yıl<br />

11-15 Yıl<br />

16-20 Yıl<br />

21-25 Yıl<br />

26 Yıl ve Üzeri<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 4 4 8<br />

Toplam % 8,0% 8,0% 8,0%<br />

Sayı 6 5 11<br />

Toplam % 12,0% 10,0% 11,0%<br />

Sayı 10 4 14<br />

Toplam % 20,0% 8,0% 14,0%<br />

Sayı 10 14 24<br />

Toplam % 20,0% 28,0% 24,0%<br />

Sayı 6 2 8<br />

Toplam % 12,0% 4,0% 8,0%<br />

Sayı 14 21 35<br />

Toplam % 28,0% 42,0% 35,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı mahallede kaç<br />

yıldır oturdukları sorulduğunda en yüksek oranın, 35 kiĢi ve %35 ile 26 yıldan fazla<br />

süredir aynı mahallede oturduğunu söyleyenlere ait olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 14 ve Gülsuyu Mahallesinde 21 kiĢi 26 yılı aĢkın süredir aynı<br />

mahallede yaĢadığını ifade etmiĢtir. Mahallede oturma süresi açısından en yoğun<br />

verilen ikinci cevap, görüĢülen kiĢilerin 16-20 yıldır görüĢmenin yapıldığı mahallede<br />

oturduğu Ģeklindedir. Toplamda 24 kiĢi (%24) 16-20 yıldır aynı mahallede<br />

oturduğunu dile getirirken, bu sayı BaĢıbüyük Mahallesinde 10 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinde 14 kiĢi olarak karĢımıza çıkmaktadır. BaĢıbüyük Mahallesinde 10 ve<br />

Gülsuyu Mahallesinde 4 kiĢi (toplamda 14 kiĢi ve %14), 11-15 yıldır görüĢmenin<br />

yapıldığı mahallede yaĢadığını vurgulamıĢtır. 6-10 yıldır aynı mahallede oturduğunu<br />

söyleyenlerin sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 6, Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi iken<br />

toplamda 11 kiĢi (%11)‟dir. GörüĢülen kiĢilerden 8‟i (%8) 21-25 yıldır görüĢmenin<br />

yapıldığı mahallede ikamet ettiğini dile getirmiĢtir. 21-25 yıldır aynı mahallede<br />

oturanların sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 6 iken, Gülsuyu Mahallesinde 2 kiĢidir.<br />

GörüĢülen diğer kiĢilere oranla görüĢmenin yapıldığı mahallede daha kısa süredir<br />

yaĢayanlar (1-5 yıl) her iki mahallede de 4‟er kiĢiyken, toplamda 8 kiĢi ile %8‟lik bir<br />

orana sahiptir.


257<br />

Tablo 18. GörüĢülen KiĢinin Bu Mahalleyi Seçme Nedeni<br />

Akrabaları Olduğu Ġçin Bu<br />

Mahalleye Geldi<br />

Bu Mahallede Uygun Arsa Buldu<br />

HemĢerileri Olduğu Ġçin Bu<br />

Mahalleye Geldi<br />

Evlendiği KiĢi Bu Mahallede<br />

Oturuyor<br />

Bu Mahallede Doğdu<br />

ĠĢyerine Yakın Evde Oturmak Ġçin<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 20 8 28<br />

Toplam % 40,0% 16,0% 28,0%<br />

Sayı 17 8 25<br />

Toplam % 34,0% 16,0% 25,0%<br />

Sayı 3 20 23<br />

Toplam % 6,0% 40,0% 23,0%<br />

Sayı 8 7 15<br />

Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />

Sayı 1 5 6<br />

Toplam % 2,0% 10,0% 6,0%<br />

Sayı 1 2 3<br />

Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere neden görüĢmenin yapıldığı<br />

mahalleyi seçtikleri sorulduğunda; BaĢıbüyük Mahallesinden 20 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinden 8 kiĢi (toplamda 28 kiĢi ve %28) akrabaları olduğu için bu mahalleye<br />

yerleĢtiklerini ifade etmiĢlerdir. BaĢıbüyük Mahallesinden 3 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinden 20 kiĢi (toplamda 23 kiĢi ve %23), hemĢerilerinin mahallede yaĢıyor<br />

olmasının bu mahalleyi seçmelerinde etkili olduğunu dile getirmiĢlerdir. Evlendiği<br />

kiĢinin görüĢmenin yapıldığı mahallede yaĢıyor olması nedeniyle görüĢmenin<br />

yapıldığı mahalleye geldiğini söyleyen 15 kiĢi (%15) bulunmaktayken; bu kiĢilerden<br />

8‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 7‟si ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür.<br />

Doğum yerinin görüĢmenin gerçekleĢtirildiği mahalle olduğunu ifade eden 6 kiĢi<br />

(%6) bulunmaktadır ve bu kiĢilerin mahallelere göre dağılımı BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 1 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi Ģeklindedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 1 ve Gülsuyu Mahallesinde 2 kiĢi (toplamda 3 ve %3), görüĢmenin<br />

yapıldığı mahalleyi iĢyerine yakın olduğu için seçtiğini dile getirmiĢtir. Mahalleyi<br />

seçme gerekçesi olarak görüĢmenin yapıldığı mahallede uygun arsa bulduğunu<br />

belirten kiĢi sayısı toplamda 25 kiĢi (%25) iken, bu ifadeyi kullananların mahallelere<br />

göre dağılımı BaĢıbüyük Mahallesinde 17 ve Gülsuyu Mahallesinde 8 kiĢidir.


258<br />

GörüĢülen kiĢilerin ifadelerinden de anlaĢılabileceği gibi, akrabalık ve hemĢerilik<br />

gibi enformel iliĢki ağları kentsel mekânda yer edinme anlamında oldukça etkili bir<br />

faktör olmuĢtur. Bunun yanı sıra kentsel arsa stokunun azlığı karĢısında mahallede ev<br />

yapacak uygun arsa bulunması da önemli bir etken olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />

Tablo 19. GörüĢülen KiĢinin ġu Anda Oturduğu Konuttan Memnun Olup<br />

Olmama Nedeni<br />

Kendi Evinde Oturuyor<br />

ĠĢyerine Yakın<br />

Kirası Uygun<br />

Ev GeniĢ<br />

Bahçesi Var<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 34 31 65<br />

Toplam % 68,0% 62,0% 65,0%<br />

Sayı 1 1 2<br />

Toplam % 2,0% 2,0% 2,0%<br />

Sayı 5 14 19<br />

Toplam % 10,0% 28,0% 19,0%<br />

Sayı 8 3 11<br />

Toplam % 16,0% 6,0% 11,0%<br />

Sayı 2 1 3<br />

Toplam % 4,0% 2,0% 3,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı ve halen oturmakta oldukları<br />

konuttan memnun olup olmadıkları sorulduğunda her iki mahallede görüĢülen<br />

kiĢilerin tamamı (100 kiĢi ve %100) konutlarından memnun olduklarını ifade<br />

etmiĢlerdir.<br />

GörüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konuttan neden memnun oldukları<br />

sorulduğunda en çok alınan cevap (BaĢıbüyük Mahallesinden 34, Gülsuyu<br />

Mahallesinden 31 kiĢi ve toplamda 65 kiĢi/ %65) kendi evinde oturuyor olmalarıdır.<br />

Bu kadar yoğun verilen cevabın konutların konforu vb olmamasının temel nedeni,<br />

görüĢülen kiĢilerin konutlarının yıllarca emek harcanarak, süreç içinde düzenlenerekeklemeler<br />

yapılarak ve ağır bedeller ödenerek yapılmıĢ olması ve kendi evinde<br />

yaĢıyor olmanın verdiği güvenle açıklanabilir. Her iki mahallede görüĢülen<br />

kiĢilerden kiracı olan 19 kiĢinin (%19) (BaĢıbüyük Mahallesinde 5 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinde 14 kiĢi) tamamının oturmakta olduğu konuttan memnun olma<br />

sebebinin, kira miktarının uygunluğu olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 8 ve Gülsuyu Mahallesinden 3 kiĢi (toplamda 11 kiĢi ve %11),


259<br />

oturmakta olduğu konutun geniĢ olmasının memnuniyet verdiğini dile getirirken; her<br />

iki mahallede toplam 3 kiĢi (%3) evinin bahçesi olmasının kendisini memnun ettiğini<br />

vurgulamıĢtır. Konutundan memnun olma sebebi olarak bahçe sahibi olmayı<br />

gösteren kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde 1 kiĢidir.<br />

Tablo 20. GörüĢülen KiĢinin YaĢadığı Çevreden Memnun Olup Olmama Nedeni<br />

KomĢuluk ĠliĢkileri Ġyi<br />

Akrabaları Var<br />

Kimsenin Kimseye Zararı Yok<br />

HemĢerileri Var<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 32 25 57<br />

Toplam % 64,0% 50,0% 57,0%<br />

Sayı 11 1 12<br />

Toplam % 22,0% 2,0% 12,0%<br />

Sayı 7 17 24<br />

Toplam % 14,0% 34,0% 24,0%<br />

Sayı 0 7 7<br />

Toplam % 0% 14,0% 7,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları çevreden memnun olup olmadıkları<br />

sorulduğunda görüĢme yapılan 100 kiĢinin tamamının (%100) çevresinden memnun<br />

olduğunu vurguladığı görülmektedir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları çevreden neden<br />

memnun oldukları sorulduğunda, görüĢülen tüm kiĢilerin, yaĢam çevrelerinin sosyal<br />

yönüne ve iliĢkilere vurgu yaptığı görülmektedir. Bu vurgudan hareketle fiziksel<br />

çevreden çok, sosyal çevrenin yaĢam alanına yüklenen anlamı oluĢturduğu<br />

söylenebilir. BaĢıbüyük Mahallesinden 32 ve Gülsuyu Mahallesinden 25 kiĢi<br />

(toplamda 57 kiĢi ve %57) yaĢadığı çevreden memnun olma nedeni olarak, komĢuluk<br />

iliĢkilerinin iyi olmasını göstermektedir. Mahalleyi seçme nedeninde olduğu kadar<br />

yoğun olmasa da akraba ve hemĢerilerin yaĢanılan çevrede bulunması da önem<br />

taĢımaktadır. Toplamda 12 kiĢi (%12) yaĢam çevresinden memnun olma nedeni<br />

olarak akrabalarının bulunmasını gösterirken, BaĢıbüyük Mahallesinde 11 kiĢi bu<br />

ifadeyi kullanmıĢtır. Gülsuyu Mahallesinde bu sayı 1 kiĢi ile sınırlıdır. Gülsuyu<br />

Mahallesinden 7 kiĢi, hemĢerilerinin yakın çevresinde yaĢıyor olması nedeniyle<br />

memnun olduğunu dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢilerden 24‟ü (%24) komĢuluk


260<br />

iliĢkilerinin iyiliği kapsamında da ele alınabilecek bir ifade olan “kimsenin kimseye<br />

zararı yok” ifadesine vurgu yapmıĢlardır. BaĢıbüyük Mahallesinden 7 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinden 17 kiĢi yaĢadığı çevreden memnuniyet nedeni olarak bu ifadeyi<br />

kullanmıĢlardır.<br />

Tablo 21. GörüĢülen KiĢinin KomĢularıyla Ne Sıklıkla Bir Araya Geldiği<br />

Hergün<br />

Haftada 2-3 Kez<br />

Haftada 1<br />

Ayda Bir<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 38 23 61<br />

Toplam % 76,0% 46,0% 61,0%<br />

Sayı 9 5 14<br />

Toplam % 18,0% 10,0% 14,0%<br />

Sayı 1 16 17<br />

Toplam % 2,0% 32,0% 17,0%<br />

Sayı 2 6 8<br />

Toplam % 4,0% 12,0% 8,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere komĢularıyla ne sıklıkla bir araya geldiği sorulduğunda<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde 38 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinde 23 kiĢi olmak üzere,<br />

toplamda 61 kiĢi (%61) komĢularıyla her gün görüĢtüğünü dile getirmiĢtir.<br />

KomĢularıyla haftada 2-3 kez görüĢtüğünü ifade eden 14 kiĢi (%14) bulunmaktadır<br />

ve bu kiĢilerden 9‟u ile BaĢıbüyük Mahallesinde 5‟i ile de Gülsuyu Mahallesinde<br />

görüĢülmüĢtür. GörüĢme yapılan kiĢilerin %17‟si (17 kiĢi) komĢularıyla görüĢme<br />

sıklığının haftada bir olduğunu söylerken, bu 17 kiĢinin 1‟i BaĢıbüyük Mahallesinde,<br />

16‟sı ise Gülsuyu Mahallesinde ikamet etmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde<br />

komĢularıyla ayda bir görüĢen 2 kiĢi varken Gülsuyu Mahallesinde 6 kiĢi bu ifadeyi<br />

kullanmıĢtır. Tüm görüĢülen kiĢiler içinde komĢularıyla ayda bir görüĢtüğünü dile<br />

getiren toplam 8 kiĢinin %8‟lik bir orana sahip olduğu görülmektedir.


261<br />

Tablo 22. GörüĢülen KiĢinin KomĢularıyla En Çok YardımlaĢtığı Konu<br />

Gıda+ Borç Para Alıp Verme<br />

Erzak Hazırlama<br />

Ne Lazım Olursa<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 27 17 44<br />

Toplam % 54,0% 34,0% 44,0%<br />

Sayı 2 1 3<br />

Toplam % 4,0% 2,0% 3,0%<br />

Sayı 21 32 53<br />

Toplam % 42,0% 64,0% 53,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere komĢularıyla en çok yardımlaĢtıkları konunun ne olduğu<br />

sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 27 ve Gülsuyu Mahallesinden 17 kiĢi<br />

(toplamda 44 kiĢi ve %44), komĢularıyla gıda ve borç para alıp verme konusunda<br />

yardımlaĢtıklarını ifade etmiĢtir. KomĢularıyla yardımlaĢtığı konunun erzak<br />

hazırlama olduğunu dile getiren 3 kiĢi (%3) bulunmaktadır ve bu kiĢilerden 2‟si ile<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde, 1‟i ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür.<br />

KomĢularıyla en çok yardımlaĢtığı konuyu oldukça genel bir cevap olan “ne lazım<br />

olursa” ifadesiyle vurgulayan kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 21, Gülsuyu<br />

Mahallesinde 32 ve toplamda da 53 (%53) kiĢidir. KomĢularla ne lazım olursa<br />

yardımlaĢıyoruz diyenler; yardımlaĢtıkları konular arasında gıda, borç para, erzak<br />

hazırlama, düğün, cenaze vb konuları saymıĢlardır. Görüldüğü gibi her iki mahallede<br />

de komĢuluk iliĢkileri oldukça güçlüdür ve yoğun bir dayanıĢma söz konusudur.


262<br />

Tablo 23. GörüĢülen KiĢinin Akrabalarıyla GörüĢme Sıklığı<br />

Ayda 2-3 Kez<br />

Aynı Mahallede Olduğundan<br />

Hergün<br />

Haftada 2-3 Kez<br />

Senede 1-2 Kez<br />

Ayda 1 Kez<br />

Ġstanbul’da Akrabası Yok<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 6 10 16<br />

Toplam % 12,0% 20,0% 16,0%<br />

Sayı 7 15 22<br />

Toplam % 14,0% 30,0% 22,0%<br />

Sayı 8 2 10<br />

Toplam % 16,0% 4,0% 10,0 %<br />

Sayı 18 13 31<br />

Toplam % 36,0% 26,0% 31,0%<br />

Sayı 8 7 15<br />

Toplam % 16,0% 14,0% 30,0%<br />

Sayı 3 3 6<br />

Toplam % 6,0% 6,0% 6,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilerden her iki mahallede de 47‟Ģer (toplamda 94 kiĢi ve %94)<br />

kiĢi Ġstanbul‟da akrabaları olduğunu ifade etmiĢtir. GörüĢülen kiĢiler arasında<br />

Ġstanbul‟da akrabası olmadığını söyleyen kiĢilerin toplam sayısı 6 (%6) iken; her iki<br />

mahallede de 3‟er kiĢinin Ġstanbul‟da akrabasının bulunmadığı görülmektedir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin komĢularıyla görüĢme sıklığına<br />

oranla, akrabalarıyla daha seyrek görüĢtükleri saptanmıĢtır. GörüĢülen kiĢiler<br />

akrabalarıyla çok sık görüĢememe nedeninin, uzaklık ve yol parası masrafı olduğunu<br />

ifade etmiĢlerdir. Akrabalarıyla senede 1-2 kez görüĢebildiğini ifade eden toplam 31<br />

kiĢi (%31) bulunmaktayken, bu kiĢilerin 18‟i BaĢıbüyük Mahallesinde, 13‟ü ise<br />

Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden oluĢmaktadır. Bunun yanı sıra<br />

akrabalarıyla ayda bir görüĢtüğünü dile getiren kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde<br />

8, Gülsuyu Mahallesinde 7 kiĢi iken, toplamda 15 (%15 kiĢidir). BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 6 ve Gülsuyu Mahallesinden 10 kiĢi olmak üzere toplamda 16 kiĢi<br />

(%16) ayda 2-3 kez akrabalarıyla bir araya geldiğini belirtmiĢtir. Her iki mahallede<br />

haftada 2-3 kez akrabaları ile görüĢme fırsatı olduğunu ifade eden toplamda 10 kiĢi<br />

(%10) bulunmaktayken, bu kiĢilerden 8‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 2‟si ile de<br />

Gülsuyu Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinde 7 ve


263<br />

Gülsuyu Mahallesinde 15 kiĢi (toplamda 22 kiĢi ve %22), görüĢmenin yapıldığı<br />

mahallede akrabaları bulunduğunu ve bu nedenle akrabalarıyla hemen her gün<br />

görüĢme Ģansı bulunduğunu dile getirmiĢtir.<br />

Tablo 24. GörüĢülen KiĢinin Ev AlıĢveriĢini Nereden Yaptığı<br />

Mahalle Bakkalı<br />

Mahalle Bakkalı+Seyyar Satıcılar<br />

Mahalle Bakkalı+Seyyar<br />

Satıcılar+Pazar<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 1 1 2<br />

Toplam % 2,0% 2,0% 2,0%<br />

Sayı 3 0 3<br />

Toplam % 6,0% 0% 3,0%<br />

Sayı 13 1 14<br />

Toplam % 26,0% 2,0% 14,0%<br />

Mahalle Bakkalı+Pazar<br />

Sayı 26 42 68<br />

Toplam % 52,0% 84,0% 68,0%<br />

Büyük Marketler<br />

Sayı 7 6 13<br />

Toplam % 14,0% 12,0% 13,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere yöneltilen ev alıĢveriĢini nereden<br />

yaptıkları sorusuna verilen cevaplar arasında, mahalle bakkallarının önemli bir yere<br />

sahip olduğu görülmektedir. Bunun nedeni yakınlık, tanıĢıklık vb olabildiği gibi<br />

veresiye olanağının da bulunmasından kaynaklanabilmektedir. Mahalle bakkalı gibi<br />

semt pazarı da ev alıĢveriĢlerinde önemli bir yere sahiptir. ÇalıĢma kapsamında<br />

görüĢülen kiĢilerden BaĢıbüyük Mahallesinde yaĢayan 26, Gülsuyu Mahallesinde<br />

yaĢayan 42 ve toplamda 68 (%68) kiĢi ev alıĢveriĢlerini mahalle bakkalı ve pazardan<br />

yaptığını ifade etmiĢtir. Ev alıĢveriĢlerini mahalle bakkalı, seyyar satıcılar ve<br />

pazardan yaptığını dile getiren toplamda 14 kiĢi (%14) bulunmaktadır ve bu<br />

kiĢilerden 13‟ü ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 1‟iyle de Gülsuyu Mahallesinde<br />

görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 3‟ü alıĢveriĢini mahalle<br />

bakkalı ve seyyar satıcılardan yaptığını ifade ederken; her iki mahalleden 1‟er kiĢi<br />

(toplamda 2 kiĢi ve %2) sadece mahalle bakkalından alıĢveriĢ yaptığını dile<br />

getirmiĢtir. AlıĢveriĢ ihtiyacını büyük marketlerden karĢıladığını vurgulayan toplam<br />

13 kiĢi (%13) ile görüĢülmüĢtür ve bu görüĢmelerin 7‟si BaĢıbüyük Mahallesinde,<br />

6‟sı ise Gülsuyu Mahallesinde gerçekleĢtirilmiĢtir.


264<br />

7.2.5. Kentsel DönüĢüm Süreci<br />

Tablo 25. GörüĢülen KiĢiye Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkında Resmi<br />

Kurumlar Tarafından Bilgi Verilip Verilmediği<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle Toplam<br />

Herhangi Bir Bilgi Verilmedi<br />

Verildi<br />

Toplam<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Sayı 42 50 92<br />

Toplam % 84,0% 100,0% 92,0%<br />

Sayı 8 0 8<br />

Toplam % 16,0% 0% 8,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 50,0% 100,0%<br />

Maltepe Belediyesi tarafından kentsel dönüĢüm alanı ilanı edilen BaĢıbüyük<br />

ve Gülsuyu Mahallesi sakinleriyle yapılan görüĢmelerde, görüĢülen kiĢilere yaĢam<br />

alanlarını tamamıyla değiĢtirecek ve etkileyecek bu proje konusunda proje sürecinin<br />

baĢında resmi kurumlar tarafından bilgilendirilip bilgilendirilmedikleri sorulduğunda,<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 42, Gülsuyu Mahallesinden 50 ve toplamda 92 kiĢi (%92)<br />

herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 8<br />

kiĢi ise, proje hazırlandıktan ve onaylandıktan sonra belediyenin bilgilendirme<br />

yaptığını dile getirmiĢtir.<br />

Tablo 26. GörüĢülen KiĢiye Kentsel DönüĢüm Projesine ĠliĢkin Fikrinin Proje<br />

Hazırlanırken Sorulup Sorulmadığı<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Hayır Sorulmadı Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

Evet Soruldu<br />

Sayı 0 0 0<br />

Toplam % 0% 0% 0%<br />

Toplam<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢiler belediye ya da herhangi bir resmi kurum tarafından<br />

mahallelerinde hayata geçirilecek bir müdahale ve uygulama konusunda<br />

bilgilendirilmediklerini ifade ettikleri gibi; kentsel dönüĢüm projesi hazırlanırken<br />

görüĢ ve fikirlerinin sorulmadığını dile getirmiĢlerdir. Her iki mahallede görüĢülen<br />

100 kiĢinin (%100) tamamı hiçbir Ģekilde kendilerine danıĢılmadığını<br />

vurgulamıĢlardır.


265<br />

Tablo 27. GörüĢülen KiĢinin Proje Sürecinde Söz Sahibi Olup Olmadığı<br />

Hayır, Söz Sahibi Değil<br />

Evet, Söz Sahibi<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

Sayı 0 0 0<br />

Toplam % 0% 0% 0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi<br />

onaylandıktan sonraki süreçte projeye iliĢkin söz sahibi olup olmadıkları<br />

sorulduğunda; her iki mahallede görüĢülen tüm kiĢiler (100 kiĢi ve %100) söz sahibi<br />

olmadıklarını ifade etmiĢlerdir. Bir diğer ifadeyle mahalle sakinleri kendi<br />

mahallelerinde gerçekleĢtirilen/gerçekleĢtirilmesi planlanan dönüĢümün herhangi bir<br />

aĢamasında sürece dâhil edilmemiĢlerdir.<br />

Son üç tablo birlikte incelendiğinde kentsel dönüĢüm projelerinin en önemli<br />

ve etkin aktörü olan TOKĠ‟nin baĢkanı Erdoğan Bayraktar‟ın kentsel dönüĢüm<br />

projelerinde sistemin iĢleyiĢine iliĢkin dile getirdiği aĢağıdaki ifadeler akıllarda soru<br />

iĢareti yaratmaktadır.<br />

“Yürütülen projelerde, dönüĢüm yapılan bölgelerdeki bütün sosyal<br />

aktörlerin rol almasına, vatandaĢın ikna edilmesine ve projeye gönüllü<br />

katılımına önem verilmektedir” (Bayraktar, 2007: 54).<br />

“TOKĠ ve belediye, dönüĢüm yapılacak alandaki hak sahiplerini<br />

belirlemekte, kurulan ortak bir komisyon, çoğulcu katılımın sağlanması<br />

amacıyla hak sahipleriyle tek tek görüĢerek proje ile ilgili bilgi vermektedir”<br />

(Bayraktar, 2007: 47).<br />

Kentsel dönüĢüm projelerini hayata geçiren TOKĠ BaĢkanı bu ifadeleri<br />

kullanırken tablolarda da görüldüğü üzere sadece 8 kiĢi (%8) proje onaylandıktan<br />

sonra bilgilendirildiklerini ifade ederken; görüĢülen kiĢilerin tümü projeye iliĢkin<br />

fikirlerinin sorulmadığını ve proje sürecinde söz sahibi kılınmadıklarını<br />

vurgulamıĢlardır. Bu nedenle de dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimlerin<br />

katılımını sağlama söyleminin “bu kesimlerin kendi yaĢamlarına yönelik alınan


266<br />

kararları onaylama ve kararlara uymak zorunda kalma” beklentisi ile geliĢtirildiği<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 28. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkında Nasıl Bilgi<br />

Edindiği<br />

Herhangi Bir Bilgisi Yok<br />

KomĢular Sayesinde Bilgi Sahibi<br />

Oldu<br />

Belediye Düğün Salonunda<br />

Toplayarak Anlattı ve BroĢür Verdi<br />

Polisle KarĢılaĢınca Öğrendi<br />

Belediyeye Giderek Kendisi Öğrendi<br />

Mahalle Derneği Sayesinde Bilgi<br />

Sahibi Oldu<br />

Mahalle Derneği ve Muhtar<br />

Sayesinde Bilgi Sahibi Oldu<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 4 0 4<br />

Toplam<br />

%<br />

8,0% 0% 4,0%<br />

Sayı 31 16 47<br />

Toplam<br />

%<br />

62,0% 32,0% 47,0%<br />

Sayı 8 0 8<br />

Toplam<br />

%<br />

16,0% 0% 8,0%<br />

Sayı 5 0 5<br />

Toplam<br />

%<br />

10,0% 0% 5,0%<br />

Sayı 2 0 2<br />

Toplam<br />

%<br />

4,0% 0% 2,0%<br />

Sayı 0 12 12<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 24,0% 12,0%<br />

Sayı 0 22 22<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 44,0% 22,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere belediye tarafından hazırlanan ve<br />

yaĢam alanlarına yönelik kapsamlı bir müdahaleyi içeren kentsel dönüĢüm projesi<br />

hakkında nasıl bilgi edindiği sorulduğunda, enformel iliĢki ağlarının oldukça önem<br />

taĢıdığı görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinden 31, Gülsuyu Mahallesinden 16 ve<br />

toplamda 47 kiĢi (%47), komĢuları sayesinde kentsel dönüĢüm projesinden haberdar<br />

olduğunu ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 4 kiĢi ise görüĢmenin yapıldığı<br />

süreçte projeye iliĢkin herhangi bir bilgisi olmadığını ifade etmiĢtir. Yine sadece<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 8 kiĢi belediyenin ilçe merkezindeki bir düğün salonunda<br />

projeyi anlattığını ve kendilerine projeye iliĢkin broĢür dağıttığını dile getirmiĢtir.


267<br />

Polisin mahalleyi abluka altına alarak sert müdahalede bulunması üzerine<br />

mahallesine yönelik projeden haberdar olduğunu ifade eden 5 kiĢi bulunmaktadır ve<br />

bu kiĢilerle BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülmüĢtür. Kentsel dönüĢüm projesinin<br />

mahallede konuĢulmaya baĢlaması ve TOKĠ‟nin mahallede Ģantiye kurması üzerine,<br />

Maltepe Belediyesi‟ne giderek bilgi edindiğini söyleyen 2 kiĢi BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde ikamet etmektedir. Bu arada BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen kiĢiler<br />

özellikle TOKĠ Ģantiyesi kurulduktan sonra mahalle derneğinin aktif bir biçimde<br />

çalıĢtığını ve insanlara yol gösterdiğini ifade ederlerken, mahalle muhtarının belediye<br />

ile iĢbirliği yaptığını ve mahalleliye hiçbir Ģekilde bilgi vermediğini dile<br />

getirmiĢlerdir. Gülsuyu Mahallesinden 12 kiĢi mahallesinin kentsel dönüĢüm alanı<br />

ilan edildiğini mahalle muhtarı sayesinde öğrendiğini dile getirirken; 22 kiĢi de<br />

mahalle derneği ve muhtar sayesinde bilgi sahibi olduğunu vurgulamıĢtır.<br />

Tablo 29. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkındaki Bilgisinin<br />

Ġçeriği<br />

Evleri Yıkılarak Çok Katlı Binalar<br />

Yapılacak<br />

Evlerine KarĢılık Borçlandırarak<br />

Ev Verilecek<br />

Net Bir Bilgisi Yok Sadece Duydu<br />

Evleri Kesinlikle Yıkılmayacak<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 29 38 67<br />

Toplam<br />

%<br />

58,0% 76,0% 67,0%<br />

Sayı 10 12 22<br />

Toplam<br />

%<br />

20,0% 24,0% 22,0%<br />

Sayı 7 0 7<br />

Toplam<br />

%<br />

14,0% 0% 7,0%<br />

Sayı 4 0 4<br />

Toplam<br />

%<br />

8,0% 0% 4,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi hakkında edindikleri bilginin ne<br />

olduğu sorulduğunda, 67 kiĢinin (%67) oturmakta olduğu evlerin yıkılarak yerine<br />

çok katlı binalar yapılacağı Ģeklinde bilgisi olduğu görülmektedir. Bu kiĢilerden 29‟u<br />

ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 38‟i ile Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 10, Gülsuyu Mahallesinden 12 ve toplamda 22 kiĢi (%22),


268<br />

evlerinin alınacağı ve karĢılığında borçlandırılarak ev verileceği Ģeklinde bilgisi<br />

olduğunu ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 7 kiĢi kentsel dönüĢüm projesini<br />

sadece duyduğunu ve ne gibi etkileri/sonuçları olacağını bilmediğini dile getirirken;<br />

aynı mahalleden 4 kiĢi evlerinin kesinlikle yıkılmayacağı bilgisine sahip olduğunun<br />

vurgulamıĢtır.<br />

Tablo 30. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesinden Ne Kadar<br />

Zamandır Haberi Olduğu<br />

2 Yıl<br />

3 Yıl<br />

4 Yıl<br />

5 Yıl<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 34 0 34<br />

Toplam % 68,0% 0% 34,0%<br />

Sayı 15 7 22<br />

Toplam % 30,0% 14,0% 22,0%<br />

Sayı 1 19 20<br />

Toplam % 2,0% 38,0% 20,0%<br />

Sayı 0 24 24<br />

Toplam % 0% 48,0% 24,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere mahallesinde kentsel dönüĢüm projesi<br />

gerçekleĢtirileceğinden ne kadar zamandır haberi olduğu sorulduğunda, BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 34 kiĢi iki yıldır projeden haberdar olduğunu dile getirmiĢtir. Kentsel<br />

dönüĢüm projesinden 3 yıldır haberi olan kiĢi sayısı her iki mahallede toplam 22 kiĢi<br />

(%22) iken; bu kiĢilerden 15‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 7‟si ile Gülsuyu<br />

Mahallesinden görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinden sadece 1 kiĢi ve Gülsuyu<br />

Mahallesinden 19 kiĢi (toplamda 20 kiĢi ve %20), 4 yıldır mahallesine yönelik bir<br />

proje gerçekleĢtirileceğini bildiğini ifade etmiĢtir. Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen<br />

24 kiĢi ise, mahallesinde kentsel dönüĢüm adı altında yeniden yapılandırma<br />

gerçekleĢtirileceğinden 5 yıldır haberdar olduğunu vurgulamıĢtır. Her iki mahallede<br />

görüĢmeler 2009 yılında yapılmaya baĢlamıĢ ve 2010 yılının Haziran ayında<br />

sonlandırılmıĢtır. BaĢıbüyük Mahallesinde yapılan görüĢmelerin büyük kısmı 2009<br />

yılında gerçekleĢtirilirken, Gülsuyu Mahallesinde 2010 yılında daha çok görüĢme<br />

yapma Ģansı bulunmuĢtur. Bu ifadeden hareketle BaĢıbüyük Mahallesinde yaĢayan<br />

kesimlerin 2006 ve 2007 yılından itibaren projeden haberdar olduğu sonucuna


269<br />

varılabilirken; Gülsuyu Mahallesi sakinlerinin 2005 ve 2006 yılından beri<br />

mahallelerine yönelik bir müdahale olacağını bildikleri söylenebilir. GörüĢmeler<br />

sırasında Gülsuyu Mahallesinde yaĢamakta olan kiĢiler, belediye mahallelerini<br />

kentsel dönüĢüm alanı ilan etmeden önce 2005 yılında yapılan Nazım Ġmar Planı ile<br />

mahallelerine müdahalenin söz konusu edildiğini bildiklerini ve karĢı durduklarını<br />

vurgulamıĢlardır. BaĢıbüyük Mahallesi sakinlerinin büyük çoğunluğu ise, kentsel<br />

dönüĢüm projesi belediye tarafından onaylandıktan ve TOKĠ Ģantiyesi kurulduktan<br />

sonra mahallelerinin dönüĢüm alanı olarak ilan edildiğini öğrendiklerini ifade<br />

etmiĢlerdir.<br />

Tablo 31. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkında Ne<br />

DüĢündüğü<br />

Yıkım<br />

Mahalleyi Zenginlere Açma Amaçlı<br />

Bir Uygulama<br />

GerçekleĢirse Kiracılar PeriĢan<br />

Olur<br />

Ġnsanlar Mağdur Edilmeden<br />

Yapılırsa Ġyi<br />

Evleri Ellerinden Alınacak<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 21 18 39<br />

Toplam<br />

%<br />

42,0% 36,0% 39,0%<br />

Sayı 15 18 33<br />

Toplam<br />

%<br />

30,0% 36,0% 33,0%<br />

Sayı 5 9 14<br />

Toplam<br />

%<br />

10,0% 18,0% 14,0%<br />

Sayı 9 4 13<br />

Toplam<br />

%<br />

18,0% 8,0% 13,0%<br />

Sayı 0 1 1<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 2,0% 1,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında her iki mahallede görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm<br />

projesi hakkında ne düĢündükleri sorulduğunda, toplamda 39 kiĢinin (%39) projenin<br />

yıkım anlamına geldiğini vurguladığı görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde 21,<br />

Gülsuyu Mahallesinde ise 18 kiĢinin kentsel dönüĢüm projesinin hayata geçirilmesi<br />

halinde yıkımlar yaĢanacağını düĢündüğü sonucu karĢımıza çıkmaktadır. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 15, Gülsuyu Mahallesinden 18 kiĢi (toplamda 33 kiĢi ve %33),


270<br />

kentsel dönüĢüm projesinin yaĢam alanlarını ve oturmakta oldukları mahalleleri, üst<br />

gelir gruplarının yaĢam alanı haline getirme amaçlı bir uygulama olduğunu<br />

düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Her iki mahallede kiracı olarak ikamet eden kiĢilerden<br />

14‟ü (%14) kentsel dönüĢüm projesi uygulanırsa kiracıların oldukça zor duruma<br />

düĢeceğini dile getirmiĢtir. Bu kiĢilerin 5‟i BaĢıbüyük Mahallesinde, 9‟u ise Gülsuyu<br />

Mahallesinde yaĢamaktadır. Mahallelerde kiracı olarak oturmakta olan kiĢiler (aylık<br />

kira bedelleri 150 ile 400 TL arasında değiĢmektedir) ödedikleri kira bedellerinin<br />

oldukça düĢük olduğunu ve Ġstanbul‟da bu bedellerde ev bulamayacaklarını<br />

vurgulamıĢlardır.<br />

GörüĢüme yapılan kiĢilerin kentsel dönüĢüm projeleri hakkında<br />

söylediklerinden bazılarını aynen aktarmak, kentsel dönüĢüm geçiren mahalle<br />

sakinlerinin neler hissettiklerini ve düĢündüklerini anlamak açısından yararlı<br />

olacaktır.<br />

“Mahalle yıkılacak ve parası olanlar gelip buralara yerleşecekler. Biz bu evleri<br />

yaparken çocuklarımıza ayakkabı almadık, hiçbir şeyin kalitelisini almadık, boğazımızdan<br />

kıstık evi bitirmek için. O zaman niye evleri yaptırdılar? Yıkacaklar buraları bizi de sokağa<br />

atacaklar. 4 çocuğumun eğitiminden çaldım ben bu evi yapmak için. Daha ekmeği yeni<br />

tanıdık, rahata erdik yıkım çıktı başımıza. Dünya artık zenginlerin, fakirlere yaşam hakkı<br />

yok. Neymiş kaçakmış, deprem varmış. Tamam, beni atmadan yap ne yapacaksan. Ama<br />

dertleri o değil ki biz gidelim ağalar, paşalar yerleşsin buralara istiyorlar. Telefon,<br />

doğalgaz, köprüler, elektrik ne varsa sattı bunlar. Şimdi de garibanların evlerine göz<br />

diktiler.”<br />

“Bizi kutu gibi evlere tıkmak istiyorlar. Yaptıkları evler nerede? Su kuyularının<br />

üzerinde. Toplu konut değil toplu mezar olacak o binalar. Üstüne de bir sürü borç. Yıllara<br />

bölecekmiş borcu, o kadar yaşayacağımız ne malum? Çocuklarımıza zor bakıyoruz bir de<br />

borç mu bırakalım?”<br />

“Bizi buradan atmak için yapıyorlar. İnsanlar senelerce emeğini vermiş, yememiş<br />

içmemiş ev yapmış. Belgeleri verilmiş şimdi kaçak diyorlar. Kaçaksa bu mahalle yol, su,<br />

elektrik niye getirildi? Belediye her şeyi kendi çıkarına göre yapıyor. Tapu tahsis belge<br />

paralarını aldı, vergi alıyor. Elektrik, su, doğalgaz bağladı planlarda boş gösteriyor<br />

buraları. Sahte noter bile getirir bunlar, bir gecede kanun çıkarırlar.”<br />

“Mahalleyi zenginlere vermek için yapıyorlar. TOKİ ve belediyenin de cepleri güzel<br />

dolacak. 1968’den beri harç, kum, briket taşıyarak yoktan var ettik biz bu mahalleyi. Yeni mi<br />

fark ettiler burayı? İstanbul’da yer kalmadı buralara göz koydular.”<br />

“Dönüşüm mü sürgün mü bilemedik. Polis zoruyla yapıyorlar. İnsanları sürgüne<br />

gönderiyorlar, ranta hizmet ediyorlar. Amaç mahalleyi yapılandırmak değil mahalleliyi<br />

dağıtmak. Buradaki insanlar dar gelirli, kıyı-köşeye sürülmek isteniyorlar. Zemini sağlam,<br />

manzarası güzel yer bulmuşsun garibana mı bırakacaksın? Emekçileri, yoksulları<br />

İstanbul’dan sürmenin yolu olarak buldular kentsel dönüşümü. Bizi çıkartacaklar<br />

mahalleden zenginlere peşkeş çekecekler.”


271<br />

“Rantsal bölüşümdür. Yoksul mahallelerini bitirip insanları kendine bağlıyor. Evimi<br />

alıyor, bilmem kaç yıl taksitle ev veriyor. Ömür boyu bana çalış diyorYılların emeğini<br />

elimden alacaklar. Yıkıp birilerine yaşam alanı açacaklar. Bana da TOKİ ev verecekmiş.<br />

Emeğimin karşılığını veremezler. Vermesinler de zaten ama yıkmasınlar da.”<br />

“Bizi düşünen yok ki. Evsahibine bağlıyız. Verirse evini başka kiralık bakarız, söz<br />

hakkı tanıyan mı var? Evsahipleri en kötüsü anlaşır TOKİ’den ev alır. Biz ne yapacağız?<br />

Bize de kiralık verecekler mi?”<br />

“Kentsel dönüşüm emekçi mahallelerinin lüks villalara, 70 katlı binalara<br />

dönüştürülme projesidir. Sermayenin ve zenginlerin çıkarına hizmet eden bir rant projesidir.<br />

Parası olmayana yaşama, barınma hakkı tanımayan bir projedir. Gerçekleşmemesi gereken<br />

bir yıkım projesidir. Sadece evlerin yıkılması anlamında söylemiyorum; yaşamların ve<br />

insanların da yıkımı projesidir.”<br />

Tablo 32. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Doğrultusunda Ne<br />

Yapmayı DüĢündüğü<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle Toplam<br />

Sonuna Kadar Direnecek ve Evini<br />

Terk Etmeyecek<br />

Tek BaĢına Hiçbir ġeye Gücü<br />

Yetmez<br />

Kiracı Olduğu Ġçin Evsahibine Bağlı<br />

TOKĠ’den Uygun Kirayla Ev<br />

Verirlerse TaĢınır<br />

Hakkını Verirlerse Evini Verecek<br />

Toplam<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Sayı 36 34 70<br />

Toplam<br />

%<br />

72,0% 68,0% 70,0%<br />

Sayı 4 4 8<br />

Toplam<br />

%<br />

8,0% 8,0% 8,0%<br />

Sayı 4 9 13<br />

Toplam<br />

%<br />

8,0% 18,0% 13,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam<br />

%<br />

2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 5 3 8<br />

Toplam<br />

%<br />

10,0% 6,0% 8,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi doğrultusunda ve bu süreçte ne<br />

yapmayı düĢündükleri sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 36, Gülsuyu<br />

Mahallesinden 34 ve toplamda 70 kiĢi (%70) kentsel dönüĢüm projesine karĢı sonuna<br />

kadar direneceğini ve evini terk etmeyeceğini vurgulamıĢtır. Kentsel dönüĢüm<br />

projesine karĢı ve yaĢam alanlarına sahip çıkma adına tek baĢına hiçbir Ģey<br />

yapamayacağını ve mahallelinin birlik olması gerektiğini ifade eden toplam 8 kiĢi<br />

(%8) bulunmaktadır. Her iki mahallede bu ifadeyi kullanan 4‟er kiĢi ile görüĢme<br />

gerçekleĢtirilmiĢtir. Kiracı olduğu için söz hakkı olmadığını ve ev sahibinin vereceği


272<br />

karara bağlı olduğunu ifade eden 13 kiĢi (%13) bulunmaktadır ve bu kiĢilerden 4‟ü<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde, 9‟u ise Gülsuyu Mahallesinde yaĢamaktadır. Yine kiracı<br />

olan ve BaĢıbüyük Mahallesinde ikamet eden 1 kiĢi kentsel dönüĢüm projesi<br />

sonucunda TOKĠ konutlarından uygun kira bedeli karĢılığında ev verilirse bu konuta<br />

taĢınacağını dile getirmiĢtir. Sahip olduğu konut karĢılığında hak ettiği bedeli (nakit<br />

ya da konut) verilirse belediye ile anlaĢacağını söyleyen kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 5 ve Gülsuyu Mahallesinde 3 kiĢidir. Bu ifadeyi kullanan kiĢi sayısı<br />

toplamda 8 kiĢidir ve görüĢülen tüm kiĢiler içinde %8‟lik bir orana karĢılık<br />

gelmektedir.<br />

Tablo 33. GörüĢülen KiĢiye Göre Oturduğu Mahallede YaĢayanların Kentsel<br />

DönüĢüm Sürecinden Nasıl Etkilenecekleri<br />

Herkesin Düzeni Bozulacak<br />

Mahalleli Yerinden Edilecek<br />

Evlerini Kaybedecekler<br />

Kentsel DönüĢüm<br />

GerçekleĢtirilemez<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 10 5 15<br />

Toplam % 20,0% 10,0% 15,0%<br />

Sayı 30 27 57<br />

Toplam % 60,0% 54,0% 57,0%<br />

Sayı 10 4 14<br />

Toplam % 20,0% 8,0% 14,0%<br />

Sayı 0 14 14<br />

Toplam % 0% 28,0% 14,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüm<br />

sürecinden nasıl etkileneceklerini düĢündükleri sorulduğunda, BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 30, Gülsuyu Mahallesinden 27 ve toplamda 57 kiĢi (%57) kentsel<br />

dönüĢüm projesi gerçekleĢtirilirse mahalle sakinlerinin yerinden edileceğini yani<br />

yaĢam alanlarını terk etmek zorunda kalacağını düĢündüğünü vurgulamıĢtır. Her iki<br />

mahalleden 15 kiĢi (%15) kentsel dönüĢüm projesinin mahalle halkının düzenini<br />

bozacağını düĢündüğü görülmektedir. Bu Ģekilde düĢünen kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 10 iken, Gülsuyu Mahallesinde 5‟tir. Bu düĢünceyi paylaĢan kiĢiler<br />

genel olarak kentsel dönüĢüm projesinin gerçekleĢtirilmesi durumunda mahalle<br />

sakinlerinin yaĢama alıĢkanlıkları baĢta olmak üzere; iĢ, ulaĢım, tüketim, sosyal


273<br />

iliĢkiler vb konularda alıĢkanlıklarını devam ettiremeyeceklerini vurgulamıĢlardır.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 10 ve Gülsuyu Mahallesinden 4 kiĢi olmak üzere, her iki<br />

mahalleden toplamda 14 kiĢi (%14) kentsel dönüĢüm projesi ile birlikte mahalle<br />

sakinlerinin evlerini kaybedeceklerini düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Tamamı Gülsuyu<br />

Mahallesinden olmak üzere 14 kiĢi net bir biçimde mahallelerinde kentsel dönüĢüm<br />

uygulamasının hayata geçirilemeyeceğini, bu yönde bir adım atılırsa Ģiddetli<br />

olayların yaĢanacağını ve mahallelinin hiçbir biçimde yaĢam alanına müdahale<br />

edilmesine izin vermeyeceğini düĢündüklerini dile getirmiĢlerdir.<br />

GörüĢmeler kapsamında mahalle sakinlerinin bu soruya iliĢkin kullandıkları<br />

ifadelerden bazı alıntılar Ģu Ģekildedir:<br />

“Apartmana alışamayız biz. Şimdi benim gibi yaşlılara o binalarda ev verseler nasıl<br />

yaparız? Asansöre binmeyi bilmem, aşağı insem yukarı çıkamam yukarı çıksam aşağı<br />

inemem. 15. katta dışarı çıkayım desen nasıl çıkacaksın elektrik falan kesilse. Komşunla<br />

nasıl oturacaksın? Biz şimdi kim kapısının önündeyse yanına oturuveriyoruz.”<br />

“O binalarda yaşayamayız biz. Çık diyor bloklara yerleş. Bir kere bahçeye alışkınız<br />

biz, dört duvar arasında ne yaparız? Hadi çıktık diyelim TOKİ’ye, borcu ödesen aidatı vb<br />

nasıl ödeyeceksin? Evine ev veriyorum diyor. Komşumu, bahçemi, rahatımı da verebilecek<br />

mi? Evimizi elimizden alacak, borçla ev verecek. Hadi ödeyemedin borcu durduk yere niye<br />

evinden olayım ki?”<br />

“Gülsuyunda sıkıntılı olur süreç. Mahalle örgütlü bir yer, bu yüzden en sona<br />

bıraktılar. En büyük direnişle burada karşılaşırlar. 3. dünya savaşı çıkar burayı yıkmaya<br />

kalkarlarsa.”<br />

“Maddi/manevi dayanışma çok yoğun burada. İnsanlar başka yerde bunu<br />

sağlayamaz.”<br />

“Gülsuyu zaten mücadele geleneğinden gelen bir yer. Burada bu şekliyle projeyi<br />

yapmaya kalkarlarsa hoş şeyler yaşanmaz.”<br />

“İnsanların ne olacağı muamma. Yıllarca çalış uğraş ev yap, birileri gelsin hadi git<br />

desin. Olacak iş mi? Darmadağın olur buralar. Kimi memlekete döner, kimi kiraya çıkar. Ev<br />

yapacak yer mi bıraktılar? Bu yaştan sonra yer bulup da evi kim yapacak? Yapsak onu da<br />

yıkarlar. Çok katlılar canlı mezar. Apartmanda kiminle oturacağımız belli değil. Hiç<br />

sevmediğin kişi gelip karşı dairene yerleşecek, ömür boyu işkence.”<br />

“Mahalle karışır ama onların istediği gibi bir dönüşüm olmaz, olamaz. Yıkıma izin<br />

vermeyiz. Dayanışma ile yaptığımız evleri dayanışma ile koruruz.”


274<br />

Tablo 34. GörüĢülen KiĢinin Oturduğu Mahallede YaĢayanların Kentsel<br />

DönüĢüme Yönelik Tutumları Hakkında Ne DüĢündüğü<br />

Herkes KarĢı<br />

KarĢı Çıkanlar da Var AnlaĢmak<br />

Ġsteyenler de<br />

Birlik Olmak ġart Ama Ġnsanlar<br />

Korkuyor<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 41 43 84<br />

Toplam % 82,0% 86,0% 84,0%<br />

Sayı 8 7 15<br />

Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları mahallede<br />

yaĢayanların kentsel dönüĢüm projesine yönelik tutumları hakkında ne düĢündüğü<br />

sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 41 ve Gülsuyu Mahallesinden 43 kiĢinin<br />

(%84) mahalle sakinlerinin projeye karĢı olduğunu düĢündükleri görülmektedir.<br />

Mahalle sakinlerinin bir kısmının karĢı çıktığını, bir kısmının ise belediye ile<br />

anlaĢmak istediğini vurgulayan toplamda 15 kiĢi bulunmaktadır. Bu kiĢilerden 8‟i ile<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde, 7‟si ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢme<br />

gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi (%1) kentsel dönüĢüm projesine<br />

yönelik olarak mahallelinin bir arada durması ve ortak hareket etmesi gerektiğini,<br />

ancak mahalle sakinlerinin korku taĢıdıklarını düĢündüğünü ifade etmiĢtir.


275<br />

Tablo 35. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Sürecinde Neler YaĢadığı<br />

Polisin Sert Müdahalesi<br />

Psikolojisi Bozuldu ve Ne Zaman<br />

Müdahale Olacak Diye Tetikte<br />

Bekliyor<br />

Gözaltına Alındı<br />

Geçici Felç Oldu<br />

Henüz Mahallesine Yönelik Bir<br />

Müdahale Yok<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 25 0 25<br />

Toplam<br />

%<br />

50,0% 0% 25,0%<br />

Sayı 13 0 13<br />

Toplam<br />

%<br />

26,0% 0% 13,0%<br />

Sayı 11 0 11<br />

Toplam<br />

%<br />

22,0% 0% 11,0%<br />

Sayı 1 0 1<br />

Toplam<br />

%<br />

2,0% 0% 1,0%<br />

Sayı 0 50 50<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 100,0% 50,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahallelerinde yapılan görüĢmelerde mahalle<br />

sakinlerine kentsel dönüĢüm projesinin baĢlamasıyla birlikte neler yaĢadığı<br />

sorulduğunda, Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerin tamamı (50 kiĢi ve %50)<br />

henüz mahallesine yönelik bir müdahale olmadığını dile getirmiĢtir. Maltepe Ġlçe<br />

Belediyesi her iki mahalleyi aynı süreçte kentsel dönüĢüm alanı ilan etmesine karĢın,<br />

öncelikle BaĢıbüyük Mahallesinde uygulamayı baĢlatmıĢtır. Gülsuyu Mahallesi<br />

sakinleri bu durumun kendi mahallelerinin örgütlü olmasından ve politik yapısından<br />

kaynaklandığını, hatta belediyenin ve TOKĠ‟nin mahallelerinde karĢılaĢacakları<br />

tepkiyi bildiklerini ve kendilerinden çekindiklerini ifade etmiĢlerdir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesi sakinleri ise TOKĠ konutlarını inĢa etmek üzere Ģantiye kurulması ile<br />

birlikte mahallelerinde kentsel dönüĢüm projesinin temellerinin atıldığını dile<br />

getirmiĢlerdir. Mahalle sakinlerinin Ģantiyenin kurulmasını engelleme çabaları<br />

karĢılığında polisin sert müdahalesi ile karĢılaĢtığını ifade eden kiĢi sayısı 25‟tir.<br />

Aynı mahalleden 11 kiĢi polisin sert müdahalesi sonrasında gözaltına alındığını dile<br />

getirmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen 13 kiĢi de mahallelerine yönelik<br />

müdahalenin baĢlamasıyla birlikte psikolojisinin bozulduğunu ve her an yıkım


276<br />

olabilir endiĢesiyle tetikte beklediğini vurgulamıĢtır. Yine BaĢıbüyük Mahallesinde<br />

görüĢülen 1 kiĢi mahallesinde kentsel dönüĢüm projesinin baĢlaması ve yaĢanan<br />

olaylar sırasında geçici felç olduğunu ifade etmiĢtir.<br />

Tablo 36. GörüĢülen KiĢinin Oturduğu Mahallede Kentsel DönüĢüm Sürecinde<br />

Neler YaĢandığı<br />

Polisle ÇatıĢmalar Ve Gözaltına<br />

Almalar YaĢandı<br />

TOKI Konutları Yükseldikçe<br />

Ġnsanların Psikolojisi Bozuldu<br />

AnlaĢmak Ġsteyenlerle Ġstemeyenler<br />

Arasında Gerginlikler Çıktı<br />

Hastaneye Kaldırılanlar Oldu<br />

Ġmza Toplandı ve Dava Açıldı<br />

Seminer-Panel-Toplantı Düzenlendi<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 41 0 41<br />

Toplam<br />

%<br />

82,0% 0% 41,0%<br />

Sayı 4 0 4<br />

Toplam<br />

%<br />

8,0% 0% 4,0%<br />

Sayı 2 0 2<br />

Toplam<br />

%<br />

4,0% 0% 2,0%<br />

Sayı 3 0 3<br />

Toplam<br />

%<br />

6,0% 0% 3,0%<br />

Sayı 0 37 37<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 74,0% 37,0%<br />

Sayı 0 13 13<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 26,0% 13,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere yaĢamakta olduğu mahallenin kentsel<br />

dönüĢüm projesi kapsamına alınmasıyla birlikte mahallesinde neler yaĢandığı<br />

sorulduğunda, her iki mahalledeki görüĢmelerde farklı cevaplar alındığı<br />

görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 41‟i polisle çatıĢmalar<br />

yaĢandığı ve mahalle sakinlerinden gözaltına alınanlar olduğunu dile getirmiĢtir.<br />

Yine aynı mahalleden 4 kiĢi TOKĠ konutları yükseldikçe mahalle sakinlerinin<br />

psikolojisinin bozulduğunu vurgularken; 2 kiĢi belediye ile anlaĢmak isteyenlerle<br />

projeye karĢı çıkanlar arasında gerginlikler yaĢandığını dile getirmiĢ ve 3 kiĢi de<br />

mahalle sakinlerinden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılanlar olduğunu ifade<br />

etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm alanı içinde yer almasına karĢın görüĢmeler yapılırken


277<br />

henüz bir adımın atılmamıĢ olduğu Gülsuyu Mahallesinde ise 37 kiĢi mahalle<br />

sakinlerinin projeye karĢı imza toplayarak iptal davası açtığını; 13 kiĢi de mahallede<br />

kentsel dönüĢüme iliĢkin seminer-panel ve toplantıların düzenlendiğini dile<br />

getirmiĢtir. Tabloya bakıldığında Gülsuyu Mahallesi sakinlerinin projeden önceden<br />

haberdar olmaları sayesinde, haklarını arama konusunda daha Ģanslı oldukları<br />

görülmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında BaĢıbüyük Mahallesi‟ndeki<br />

uygulamanın önceden baĢlamıĢ olmasının farkındalık yaratması kadar, mahalle<br />

muhtarı ve derneğinin halkı bilgilendirmesinin de etkili olduğu söylenebilir.<br />

Tablo 37. GörüĢülen KiĢinin ġu An Oturduğu Evin Bulunduğu Alanın Kentsel<br />

DönüĢüm Sürecinde Değer Kazanıp Kazanmayacağı Hakkındaki GörüĢü<br />

Değer Kazanır Ama Mahalleliye Bir<br />

Yararı Olmaz<br />

Kesinlikle Kazanır<br />

Kazanacak ki Göz Koydular<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 37 26 63<br />

Toplam<br />

%<br />

74,0% 52,0% 63,0%<br />

Sayı 10 14 24<br />

Toplam<br />

%<br />

20,0% 28,0% 24,0%<br />

Sayı 3 10 13<br />

Toplam<br />

%<br />

6,0% 20,0% 13,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı konutun bulunduğu alanın kentsel<br />

dönüĢüm sürecinde değer kazanıp kazanmayacağı hakkındaki görüĢleri<br />

sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 37, Gülsuyu Mahallesinden 26 ve toplamda<br />

63 kiĢi (%63), oturmakta olduğu konutun bulunduğu alanın değer kazanacağını<br />

ancak bu kazanımın mahalle sakinlerine bir yararı olmayacağını vurgulamıĢtır. Her<br />

iki mahalleden toplamda 24 kiĢi (%24) konutunun bulunduğu alanın kesinlikle değer<br />

kazanacağını düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Bu kiĢilerden 10‟u ile BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde görüĢülürken; 14‟ü ile Gülsuyu Mahallesinde görüĢme<br />

gerçekleĢtirilmiĢtir. Mahallerinin oldukça eski yerleĢim alanları olmasına karĢın<br />

mahallelerine yakın dönemde müdahale edilmesinin bu alanların değer kazanacak


278<br />

olmasından kaynaklandığını dile getiren BaĢıbüyük Mahallesinde 3, Gülsuyu<br />

Mahallesinde 10 ve toplamda 13 (%13) kiĢi bulunmaktadır.<br />

GörüĢülen kiĢilerin mahallesinin değer kazanıp kazanmayacağına iliĢkin<br />

kullandığı ifadelerden yapılan alıntılar aĢağıda verilmektedir:<br />

“Biz evleri yaparken dağ taştı buralar. Biz kurduk mahalleyi, ceremesini biz çektik.<br />

3 kez imar affı yaşandı burada. Elektrik, su, doğalgaz, kablo TV getirdiler hala boş arazi<br />

diyorlar. İstanbul’da yer kalmadı şimdi buralara göz diktiler. Şimdi fark ettiler buraları.<br />

Zemin sağlam, manzara iyi, depremde yıkılan ev yok. Zaten değerli buralar iyice<br />

değerlenecek ama bize bırakmayacaklar.”<br />

“Çoktan birilerine satılmıştır bile buralar. İstanbul’da var mı böyle başka yer?<br />

Değer kazanacak olmasa sermeye saldırır mı? Kentsel dönüşümün altında büyük bir vurgun<br />

yatıyor. “TOKİ değer kazanmayacak bir yere göz diker mi? Sıraya koymuşlar İstanbul’un<br />

semtlerini, neresi değerliyse orayı yıkıyorlar.”<br />

“Değerli ama tapuları vermiyor ki belediye. Verse bize yarar, ama malı kendileri<br />

götürmek için bizi atmaya çalışıyorlar.”<br />

“İstanbul’un balkonu burası, en değerli toprağı. Zaten değerli baksana şu<br />

manzaraya nerede var? Millet yarışır burada ev almak için.”<br />

“Manzara-zemin yüzünden buralar çoktan zenginlere parsellendi. Çoktan satıldı çok<br />

büyük rakamlara. Üniversite geldi, Carre Four geldi değer kazandı buralar. Şimdi elimizden<br />

almak istiyorlar. Bu kadar değerli olmasa gelirler mi?”<br />

“Değer illa ki artacak ama kim için? İlla bu evler yıkılacaksa bıraksınlar biz<br />

müteahhitle anlaşalım yıkıp apartmanlar yaptıralım. Ama işlerine gelmez böylesi. Rantı<br />

götürecek başkaları var mahalleliyi düşünen kim?”<br />

Tablo 38. GörüĢülen KiĢiye Kentsel DönüĢüm Projesi Kapsamında Nasıl Bir<br />

Teklif Yapıldığı<br />

Evi Yıkılacak+Borçlandırılarak TOKI<br />

Konutu Verilecek<br />

Hiçbir Teklif/GörüĢme Yapılmadı<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 32 0 32<br />

Toplam % 64,0% 0% 32,0%<br />

Sayı 18 50 68<br />

Toplam % 36,0% 100,0% 68,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam% 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi kapsamında süreç içinde bir teklif<br />

yapıldıysa bu teklifin içeriğinin ne olduğu sorulduğunda; BaĢıbüyük Mahallesinden<br />

32 kiĢi sahip olduğu konuta bir değer biçileceği, konutunun yıkılacağı, konutuna<br />

biçilen değer düĢülerek TOKĠ konutlarından borçlandırma karĢılığında ev verileceği


279<br />

Ģeklinde bir teklif yapıldığını ifade etmiĢtir. Mevcut konutlarına karĢılık TOKĠ<br />

konutlarından ev verileceği söylenen kiĢilere böyle bir teklife nasıl baktıkları<br />

sorulmadığı gibi; borçlanacakları miktarı ödeyip ödeyemeyecekleri, ekonomik<br />

durumları ve çalıĢıyor olup olmadıkları, teklif edilen konutun hane halkı için yeterli<br />

olup olmadığı vb hiçbir Ģey sorulmamıĢtır. Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerin<br />

tamamı (50 kiĢi), BaĢıbüyük Mahallesinden 18 kiĢi ve toplamda 68 kiĢi (%68)<br />

kendisine hiçbir teklif yapılmadığını ifade etmiĢtir.<br />

Tablo 39. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Kapsamında Yapılan<br />

Teklif Hakkında Ne DüĢündüğü<br />

Yükleneceği Borcu Ödeyemez<br />

Hiçbir ġekilde Kabul Edilemez<br />

Hiçbir Teklif/GörüĢme<br />

Yapılmadı<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 20 0 20<br />

Toplam % 40,0% 0% 20,0%<br />

Sayı 12 0 12<br />

Toplam % 24,0% 0% 12,0%<br />

Sayı 18 50 68<br />

Toplam % 36,0% 100,0% 68,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi kapsamında<br />

kendilerine yapılan bir teklif varsa bu teklif hakkında ne düĢündükleri sorulduğunda,<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 18, Gülsuyu Mahallesinden 50 ve toplamda 68 kiĢi (%68)<br />

kendisine yapılan bir teklif olmadığını dile getirmiĢtir. Sahip olduğu konutuna bir<br />

değer biçilerek, bu değer TOKĠ konutlarının değerinden düĢülerek borçlandırma<br />

yoluyla ev verilmesi teklif edilen BaĢıbüyük Mahallesindeki 32 kiĢiden 20‟si bu<br />

borcu ödeyecek durumunun olmadığını ifade ederken; 12 kiĢi ise bu teklifin hiçbir<br />

Ģekilde kabul edilemeyeceğini vurgulamıĢtır. TOKĠ konutları BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde su kuyularının bulunduğu bir alana inĢa edilmiĢ ve mahalleliden<br />

belediye ile anlaĢarak bu konutlara taĢınmaları ve evlerini devretmeleri talep<br />

edilmiĢtir. Mahalleli projeye tüm karĢı çıkıĢ nedenleri bir yana bu konutların<br />

zemininin sağlam olmaması nedeniyle TOKĠ konutlarına taĢınmayı reddetmektedir.


280<br />

Tablo 40. GörüĢülen KiĢinin Kendisine Yapılan Teklifle Mevcut KoĢullarını<br />

KarĢılaĢtırdığında Ne DüĢündüğü<br />

Zaten Zor Olan KoĢullar Ġyice<br />

ZorlaĢacak<br />

Apartmana Tıkılmaktansa Müstakil<br />

Ev Daha Ġyi<br />

Hiçbir Teklif/GörüĢme Yapılmadı<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 18 0 18<br />

Toplam<br />

%<br />

36,0% 0% 18,0%<br />

Sayı 14 0 14<br />

Toplam<br />

%<br />

28,0% 0% 14,0%<br />

Sayı 18 50 68<br />

Toplam<br />

%<br />

36,0% 50,0% 68,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

50,0% 50,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi kapsamında kendilerine yapılan<br />

teklifle mevcut koĢullarını karĢılaĢtırdıklarında ne düĢündükleri sorulduğunda,<br />

BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen 18 kiĢi, zaten zor olan hayat koĢullarının iyice<br />

zorlaĢacağını ifade etmiĢtir. Bu kiĢiler teklifi kabul etmeleri durumunda<br />

yüklenecekleri borcun dıĢında aidat, yakıt vb harcama kalemlerinin de ortaya<br />

çıkacağını, komĢuluk iliĢkilerinin ve dolayısıyla yardımlaĢmanın eskisi gibi<br />

olmayacağını, yaĢam biçimlerini ve alıĢkanlıklarını değiĢtirmek zorunda<br />

kalacaklarını, genel olarak hayatlarının olumsuz etkileneceğini düĢündüklerini dile<br />

getirmiĢlerdir. Yine BaĢıbüyük Mahallesinden 14 kiĢi müstakil evde oturmaktan<br />

mutlu olduğunu ve oturdukları konutların apartman dairelerine kıyasla daha<br />

yaĢanabilir olduğunu belirtmiĢlerdir. Gülsuyu Mahallesinden 50 ve BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 18 kiĢi (toplamda 68 kiĢi ve %68) hiçbir teklif almadığını ifade<br />

etmiĢtir.


281<br />

Tablo 41. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesinin BaĢ Aktörü Olarak<br />

Kimi Gördüğü<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

AKP<br />

Sayı 14 25 39<br />

Toplam % 28,0% 50,0% 39,0%<br />

AKP+Belediye<br />

Sayı 8 10 18<br />

Toplam % 16,0% 20,0% 18,0%<br />

TOKI+Belediye<br />

Sayı 9 5 14<br />

Toplam % 18,0% 10,0% 14,0%<br />

Sermaye<br />

Sayı 1 7 8<br />

Toplam % 2,0% 14,0% 8,0%<br />

Belediye+TOKI+Muhtar Sayı 6 0 6<br />

Toplam % 12,0% 0% 6,0%<br />

Belediye+Muhtar<br />

Sayı 8 0 8<br />

Toplam % 16,0% 0% 8,0%<br />

AKP+TOKI<br />

Sayı 4 3 7<br />

Toplam % 8,0% 6,0% 7,0%<br />

Toplam<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projelerinin baĢ<br />

aktörü olarak kimi gördükleri sorulduğunda, AKP‟yi yani mevcut hükümeti kentsel<br />

dönüĢüm konusunda en etkili aktör olarak gösteren kiĢi sayısı her iki mahallede<br />

%39‟luk bir oranla toplam 39 kiĢidir. Kentsel dönüĢümden AKP‟yi sorumlu tutan<br />

kiĢilerin 14‟ü ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 25‟i ile Gülsuyu Mahallesinde görüĢme<br />

gerçekleĢtirilmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projelerinin ortaya çıkması ve uygulanmasında<br />

AKP ile birlikte belediyenin de etkili olduğunu söyleyen kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde 8 ve Gülsuyu Mahallesinde 10 iken (toplamda 18 kiĢi ve %18); AKP<br />

ve TOKĠ iĢbirliğinin kentsel dönüĢüm uygulamalarının önünü açtığını dile getiren 7<br />

kiĢi (%7) bulunmaktadır ve bu kiĢilerden 4‟ü BaĢıbüyük Mahallesi, 3‟ü de Gülsuyu<br />

Mahallesi sakinidir. Belediye ve TOKĠ ile iĢbirliği içinde kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin önünü açan yapının AKP olduğunu ifade edenler de dikkate alındığında,<br />

toplamda 64 kiĢinin (görüĢülen tüm kiĢilerin %64‟ü) kentsel dönüĢümün en etkili<br />

aktörü olarak hükümeti gösterdikleri görülmektedir. GörüĢülen kiĢilerden 14‟ü (%14)<br />

kentsel dönüĢüm sürecinin baĢ aktörlerinin TOKĠ ve belediye olduğunu dile<br />

getirirken bu cevabı verenlerin mahallelere göre dağılımının BaĢıbüyük Mahallesi


282<br />

için 9 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesi için 5 kiĢi Ģeklinde olduğu görülmektedir.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinden 7 kiĢi (toplamda 8 kiĢi ve<br />

%8), sermaye kesiminin kentsel alanlarda kendine yer bulmak için kentsel dönüĢüm<br />

projelerine önayak olduğunu düĢündüğünü vurgulamıĢtır. BaĢıbüyük Mahallesinden<br />

6 kiĢi kentsel dönüĢüm projesinin belediye, TOKĠ ve muhtar iĢbirliğiyle<br />

hazırlandığını ifade ederken aynı mahalleden 8 kiĢi belediye ve muhtarı en etkili<br />

aktör olarak göstermiĢtir.<br />

Tablo 42. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesini HazırlamıĢ Olan<br />

Belediye BaĢkanına Oy Verip Vermediği<br />

GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle Toplam<br />

Hayır Vermedi<br />

Evet Verdi<br />

Toplam<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Sayı 47 46 93<br />

Toplam % 94,0% 92,0% 93,0%<br />

Sayı 3 4 7<br />

Toplam % 6,0% 8,0% 7,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesini hazırlayan ve mahallelerini<br />

kentsel dönüĢüm kapsamına alan belediye baĢkanına oy verip vermedikleri<br />

sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 47, Gülsuyu Mahallesinden 46 ve toplamda<br />

93 kiĢi (%93) oy vermediğini ifade etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesini hazırlayan<br />

belediye baĢkanına oy verdiğini dile getiren toplam 7 kiĢi bulunmaktayken; bu<br />

kiĢilerden 3‟ü ile BaĢıbüyük Mahallesinde 4‟ü ile de Gülsuyu Mahallesinde<br />

görüĢülmüĢtür.


283<br />

Tablo 43. GörüĢülen KiĢinin Söz Hakkı Olsa Mahallesine Yönelik Nasıl Bir<br />

Uygulama Yapılmasını Ġstediği<br />

Evlerimizin Tapusu Verilsin ve Ne<br />

Yapacağımıza Kendimiz Karar<br />

Verelim<br />

Evler Yıkılmasın<br />

Yıkım Olmadan ĠyileĢtirme Yapılsın<br />

Altyapı Sorunları Giderilsin<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 16 3 19<br />

Toplam<br />

%<br />

32,0% 6,0% 19,0%<br />

Sayı 12 5 17<br />

Toplam<br />

%<br />

24,0% 10,0% 17,0%<br />

Sayı 22 14 36<br />

Toplam<br />

%<br />

44,0% 28,0% 36,0%<br />

Sayı 0 28 28<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 56,0% 28,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere kendilerine söz hakkı tanınsa yaĢamakta olduğu mahalleye<br />

yönelik nasıl bir uygulama yapılmasını istedikleri sorulduğunda, alınan cevapların<br />

ortak özelliğinin, mahalle sakinlerinin yaĢamlarını mahallelerinde sürdürmek istediği<br />

Ģeklinde olduğu görülmektedir. Her iki mahallede de görüĢülen kiĢilerin<br />

mahallelerini terk etmelerine yol açmayacak uygulamaları talep ettikleri<br />

görülmektedir. Bu doğrultuda en çok karĢılaĢılan cevabın, 36 kiĢinin (%36) dile<br />

getirdiği “yıkım olmadan iyileĢtirme yapılması” olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 22 ve Gülsuyu Mahallesinden 14 kiĢinin konutlarında iyileĢtirme<br />

yapılmasını istediği, ancak bu sürecin herhangi bir yıkıma yol açmadan<br />

gerçekleĢtirilmesi gerektiğini vurguladığı görülmektedir. Bu vurguyu yapan kiĢiler<br />

genel olarak konutlarına iliĢkin eksiklik ve sorunların bildirilmesi halinde gerekli<br />

görülen çalıĢmaları yapabileceğini ve bu konuda belediyenin yol gösterici<br />

olabileceğini ifade etmiĢlerdir. BaĢıbüyük Mahallesinden 16 ve Gülsuyu<br />

Mahallesinden 3 kiĢi (toplamda 19 kiĢi ve %19) tapu belgelerinin verilmesini ve<br />

konutlarının geleceğine yönelik kararlarda hak ve söz sahibi kılınmak istediğini dile<br />

getirmiĢtir. Temel istek ve beklentisinin evinin yıkılmaması olduğunu ifade eden<br />

toplam 17 kiĢi (%17) ile görüĢülürken; bu görüĢmelerin 12‟si BaĢıbüyük


284<br />

Mahallesinde 5‟i ise Gülsuyu Mahallesinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Gülsuyu<br />

mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 28‟i (%28) ise mahallelerinde konutlarından çok<br />

altyapı anlamında sorunlar yaĢandığını ve mahallelerine yönelik bir uygulama<br />

yapılmak isteniyorsa önceliğin bu konuya verilmesi gerektiğini belirtmiĢlerdir.<br />

Tablo 44. GörüĢülen KiĢinin Hangi KoĢullarda Kentsel DönüĢüm Projesini<br />

Kabul Edeceği<br />

Mahalleli Ġsterse Arsa Değeri<br />

Üzerinden Müteahhitle AnlaĢarak Ev<br />

Yapsın<br />

Borçlandırmadan Ev Verilirse<br />

Aynı KoĢullarda Kiralık Ev Verirlerse<br />

Mahalleli Yerinden Edilmeden<br />

Yapılırsa<br />

Hiçbir KoĢulda Kabul Etmez<br />

Mahallelinin de Karar Süreçlerinde<br />

Yer Alması KoĢuluyla<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 5 0 5<br />

Toplam<br />

%<br />

10,0% 0% 5,0%<br />

Sayı 12 5 17<br />

Toplam<br />

%<br />

24,0% 10,0% 17,0%<br />

Sayı 3 1 4<br />

Toplam<br />

%<br />

6,0% 2,0% 4,0%<br />

Sayı 13 14 27<br />

Toplam<br />

%<br />

26,0% 28,0% 27,0%<br />

Sayı 17 18 35<br />

Toplam<br />

%<br />

34,0% 36,0% 35,0%<br />

Sayı 0 12 12<br />

Toplam<br />

%<br />

0% 24,0% 12,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere belediye ve TOKĠ tarafından<br />

hazırlanan kentsel dönüĢüm projesini hangi koĢullarda kabul edebilecekleri<br />

sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 17 ve Gülsuyu Mahallesinden 18 kiĢi<br />

(toplamda 35 kiĢi ve %35), kentsel dönüĢüm projesini hiçbir koĢulda kabul<br />

etmeyeceğini dile getirmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesini kabul etmeyeceğini ancak,<br />

mahalle sakinlerinin kendi istekleri doğrultusunda evlerini yıkıp apartman yapma<br />

yolunu seçmeleri durumunda, müteahhitle kendilerinin anlaĢması Ģeklinde<br />

gerçekleĢen bir dönüĢümü kabul edebileceğini ifade eden 5 kiĢi bulunmaktadır ve bu<br />

kiĢilerin tamamıyla BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülmüĢtür. Sahip oldukları


285<br />

konutlara bir değer biçilmesi ve bu değerin TOKĠ konutlarının fiyatlarından<br />

düĢülerek kalan kısmı borçlanmaları yoluyla ev verilmesi fikrine sıcak bakmadığını<br />

ve ancak konutuna karĢılık borçlandırmadan konut verilmesi durumunda projeyi<br />

kabul edebileceğini belirten toplam 17 kiĢi (%17) ile görüĢülmüĢtür. Bu kiĢilerden<br />

12‟si ile BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülürken 5 kiĢi ile de Gülsuyu Mahallesinde<br />

görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 3 ve Gülsuyu Mahallesinden<br />

1 kiĢi (toplamda 4 kiĢi ve %4) oturmakta oldukları konutlara ödedikleri kira bedeli<br />

seviyesinde kiralık ev verilmesi durumunda kentsel dönüĢüm projesinin kabul<br />

edilebilir hale geleceğini ifade etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesine karĢı olduğunu<br />

çünkü proje hayata geçirilirse mahalle sakinlerinin yerlerinden edilebileceği<br />

endiĢesini taĢıdığını belirten ve ancak mahalle sakinlerinin yaĢam alanlarını terk<br />

etmelerine neden olmayacak/yerlerinde kalmalarını sağlayacak bir proje hazırlanması<br />

durumunda kentsel dönüĢümü kabullenebileceğini vurgulayan toplam 27 kiĢi (%27)<br />

ile görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu görüĢmelerin 13‟ü BaĢıbüyük Mahallesinde,<br />

14‟ü ise Gülsuyu Mahallesinde yapılmıĢtır. Gülsuyu Mahallesinden 12 kiĢi kentsel<br />

dönüĢüm projesi hazırlanırken mahalle sakinlerinin görüĢ, öneri ve beklentilerinin<br />

sorulmadığını; yaĢam alanlarına dair alınacak kararlarda kendilerinin paydaĢ<br />

kılınmadığını ve söz hakları bulunmadığını ifade ederek, mahalleliyi karar alma<br />

süreçlerine dâhil etmeyen hiçbir projeyi kabul etmeyeceklerini vurgulamıĢlardır.<br />

Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen bu 12 kiĢi eğer kentsel dönüĢüm projesi mahalle<br />

sakinlerinin de içinde bulunduğu bir platformda tekrar tartıĢılır ve yeniden<br />

oluĢturulursa projenin kabul edilebilir olacağını belirtmiĢlerdir.<br />

Tablo 43 ve 44‟e bir arada bakıldığında genel olarak her iki mahalle<br />

sakinlerinin de kentsel dönüĢüm projesinden çok, projenin uygulama biçimine karĢı<br />

oldukları görülmektedir. Yapılan görüĢmelerde hiçbir koĢulda projeyi kabul<br />

etmeyeceğini ifade edenler de dahil olmak üzere mahalle sakinleri, kendilerini<br />

sürecin dıĢında bırakan ve yaĢam alanlarından uzaklaĢmalarına yol açacak<br />

uygulamalara karĢı olduklarını ifade etmiĢlerdir. Büyük çoğunluk açısından yıkımla<br />

eĢdeğer görülen kentsel dönüĢüm uygulaması değil de yerinde dönüĢümü sağlayacak<br />

uygulamaların hayata geçirilmesi durumunda, yaĢam alanlarına dair sorunları en iyi<br />

bilen mahalle sakinleri ile uzlaĢılması çok da zor görünmemektedir. Bu çerçevede<br />

kentsel alanları fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel boyutlarını gözeten


286<br />

bir biçimde hazırlanan ve halk katılımını önceliği haline getiren projeler hazırlanması<br />

durumunda, sağlıklı ve yaĢanabilir kent hedefine ulaĢılması daha kolay<br />

görünmektedir.<br />

Tablo 45. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Ġle Oturduğu Mahallenin<br />

Nasıl DönüĢeceğini DüĢündüğü<br />

Ġnsanları Kutu Gibi Evlere<br />

Tıkacaklar ve KomĢuluğu Bitirecekler<br />

Zenginlere Villalar Yapacak ve<br />

Mahalleli Gitmek Zorunda Kalacak<br />

Mahalleli Tamamen Dağılır<br />

Parası Olanlar Yeni Evsahibi Olur<br />

Mahallede YaĢayanlar DeğiĢir<br />

Toplam<br />

GörüĢmenin Yapıldığı<br />

Mahalle<br />

BaĢıbüyük<br />

Gülsuyu<br />

Toplam<br />

Sayı 10 2 12<br />

Toplam<br />

%<br />

20,0% 4,0% 12,0%<br />

Sayı 30 25 55<br />

Toplam<br />

%<br />

60,0% 50,0% 55,0%<br />

Sayı 8 9 17<br />

Toplam<br />

%<br />

16,0% 18,0% 17,0%<br />

Sayı 1 8 9<br />

Toplam<br />

%<br />

2,0% 16,0% 9,0%<br />

Sayı 1 6 7<br />

Toplam<br />

%<br />

2,0% 12,0% 7,0%<br />

Sayı 50 50 100<br />

Toplam<br />

%<br />

100,0% 100,0% 100,0%<br />

GörüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları mahalleleri doğrudan etkilemesi<br />

beklenen kentsel dönüĢüm projesinin, mahallesini nasıl dönüĢtüreceğini düĢündükleri<br />

sorulduğunda, 55 kiĢiden (%55) oluĢan büyük çoğunluk; proje ile birlikte<br />

mahallesine lüks konut alanlarının inĢa edileceğini, yüksek gelir grubuna yönelik<br />

villa vb benzeri yapıları bünyesinde barındıran yaĢam alanları oluĢturulacağını ve<br />

mahalle sakinlerinin de mahalleyi terk etmek zorunda kalacaklarını düĢündüğünü<br />

vurgulamıĢtır. Bu ifadeyi kullanan kiĢilerden 30‟u ile BaĢıbüyük Mahallesinde<br />

görüĢülürken, 25‟i ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />

BaĢıbüyük Mahallesinden 8 ve Gülsuyu Mahallesinden 9 kiĢi (toplamda 17 kiĢi ve<br />

%17), kentsel dönüĢüm projesinin uygulanması durumunda, mahalle sakinlerinin<br />

farklı yerleĢim alanlarına dağılmak zorunda kalacaklarını düĢündüğünü dile<br />

getirmiĢtir. Kentsel dönüĢüm sisteminin iĢleyiĢ koĢulları arasında yer alan hak


287<br />

sahiplerinin borçlandırılarak TOKĠ konutlarından ev sahibi yapılması uygulaması<br />

sonucunda yüklendiği borcu ödeyebilecek durumda olan kiĢilerin yeni ev sahibi<br />

olacaklarını; borcu ödeyecek durumda olmayanların ise evlerini kaybedeceklerini<br />

düĢündüğünü ifade eden 9 kiĢi (%9) bulunmaktayken; bu kiĢilerden 1‟i BaĢıbüyük<br />

Mahallesinde, 8‟i ise Gülsuyu Mahallesinde ikamet etmektedir. BaĢıbüyük<br />

Mahallesinden 1 ve Gülsuyu Mahallesinden 6 kiĢi olmak üzere toplamda 7 kiĢi (%7),<br />

kentsel dönüĢüm projesinin en önemli sonucunun mahalleli profilini değiĢtirmek<br />

olacağını vurgulamıĢtır. Ġnsanları, yaĢam alıĢkanlıklarını ve kültürlerini yok ederek<br />

bahçeli-müstakil evlerden çok katlı apartmanlara taĢımayı hedefleyen kentsel<br />

dönüĢüm projeleri nedeniyle komĢuluk iliĢkilerinin sekteye uğrayacağı hatta biteceği<br />

endiĢesini taĢıyan toplam 12 kiĢi ile görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinde 10 ve<br />

Gülsuyu Mahallesinde 2 kiĢinin “insanları kutu gibi evlere tıkacaklar ve komĢuluğu<br />

bitirecekler” ifadesini kullandığı görülmektedir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin mahallesinde kentsel dönüĢüm<br />

projesi ile birlikte nasıl bir dönüĢüm yaĢanacağına iliĢkin görüĢlerinin bir kısmı Ģu<br />

Ģekildedir:<br />

“İnsanları kutu gibi evlere tıkacaklar. Apartmanda kimse kimseye bir bardak su<br />

vermez, komşuluk biter. Bir yere gitsem çocuklar aklıma bile gelmez, komşular nasılsa<br />

bakar. Biz bir komşuyu bir gün görmesek hemen gider bakarız. TOKİ’lerde ölsek kokumuz<br />

çıkınca anlaşılır. Biz şimdi komşularla her şeyi paylaşıyoruz. Komşudan selam alamazsın<br />

TOKİ’de.”<br />

“Yaptıkları çok katlılara mahalleliyi dolduracak kalan yerlere villalar yapacaklar.<br />

Manzarasıyla havasıyla Başıbüyük Başıbüyüklülerden alınacak.”<br />

“Villalar yapacaklar, zenginlere peşkeş çekecekler mahalleyi. Bizi de fare gibi<br />

küçücük evlere tıkacak, buradaki TOKİ evlerinden vereceğiz diyorlar ama ondan da<br />

şüpheliyim. Bu manzarayı, güzelliği bize bırakmazlar, mahalleyi sürecekler buradan.”<br />

“Zenginler gelince mahalleli duramaz ki burada. Zaten onu istiyorlar. Bizi<br />

gönderecekler zenginleri yerleştirecekler. Yabancı ülkelerden gelenleri koruyor da devlet<br />

bizi niye korumuyor? Kimlikleri mi değiştirelim insanca yaşamak için?”<br />

“Villalar yapacaklar bizi buralardan atacaklar. Ödeyemeyiz bize söylediği borcu<br />

bilmiyorlar mı? Biliyorlar ama doğrudan atamıyor, borçlandırırım nasılsa ödeyemezler<br />

giderler diyorlar. Zamanında Özal varken İmren Aykut geldi buralarda ayılar yaşamaz siz<br />

nasıl yaşıyorsunuz dedi. Şimdi hangi ayılar için yerimizden ediyorlar bizi?”<br />

“İnsanlara 50 yaşından sonra yeni yaşam kur diyorlar. Mahalleli gitmek zorunda<br />

kalacak buradan. Zaten kendi belirlediği alanlara taşının diyor. Amaç biz değiliz, yerinde<br />

dönüşüm değil. Buradakileri evsahibi yapacak olsalar başka türlü davranırlardı. Evlerimizi<br />

yıkıp yerine yapacakları evleri biz alamayız, alsak da ödeyemeyiz. Şu anda yaşayanlar<br />

gitmek zorunda kalır, yerlerine de yeni evlere parası yetenler gelir.”


288<br />

“Amaçları farklı. Uzun yıllardır uğraşıyorlar, mahalleliyi dağıtmak istiyorlar.<br />

Gülsuyunda alevi ve sol kesim çok. Birilerini rahatsız ediyor mahallenin yapısı. Mahalleyi<br />

hiçbir şekilde dağıtamadılar yıkım yaparak dağıtmak istiyorlar. Bir taşla iki kuş, hem<br />

insanları yerinden yurdundan edip dağıtacaklar hem de kodamanlara yer açacaklar.”<br />

“Birilerine satmak için yıkacaklar evleri. Zamanında Bulgarlara ev yaptı verdi şimdi<br />

yıllardır burada yaşayanları yerinden etmeye çalışıyor. Mahalleyi zenginlere nasıl satarımın<br />

derdindeler. Yaparlar lüks evleri, villaları mahalleliyi de sağa sola uyduruk evlerine<br />

gönderirler.”<br />

7.2.6. AraĢtırma Sürecinin Genel Değerlendirmesi<br />

Kentsel dönüĢümün çok boyutlu, birden çok disiplini içine alan bir uygulama<br />

alanı oluĢturmasından dolayı, kent yenileme kararları ve uygulamaları, kamu<br />

yönetimi birimlerinin yanında (merkezi yönetim bazında bakanlıklar, yerel yönetim<br />

birimleri, kent yöneticileri) farklı meslek gruplarının (Ģehir ve bölge plancısı, mimar,<br />

hukukçu, sosyolog vb) da katılımını gerektirmektedir. Bu iki grup yanında, dönüĢüm<br />

uygulamalarının yerellik özelliğini ön plana çıkaran ise yerel halktır (sivil toplum<br />

örgütleri, mal sahipleri, kiracılar, baskı grupları) (Genç, 2003:442). Sayılan tüm bu<br />

aktörlerin katılımı ile hazırlanan ve uygulamaya konulan bir kentsel dönüĢüm<br />

projesinin yönetiĢim ilkelerini bünyesinde barındırdığını söylemek çok da yanlıĢ<br />

olmayacaktır.<br />

En genel ifadeyle yönetiĢim; merkezi ve yerel yönetimler, özel sektör, sivil<br />

toplum örgütleri gibi aktörleri de kapsayan ve bu aktörleri de yönetim/karar alma<br />

süreçlerinde vazgeçilmez paydaĢlar olarak tanımlayan, çok aktörlü bir sistem olarak<br />

tanımlanabilir (Eryılmaz; 2002: 28). Çok aktörlü yönetim olarak da adlandırılan<br />

yönetiĢim, toplumla devletin yeni bir iliĢki kurma biçimi olarak önerilmekte ve çok<br />

aktörlü bir sistemin birlikte yönlendirme sürecine iĢaret etmektedir (Tekeli;1996:<br />

21). BaĢarılı olarak ifadelendirilebilecek yönetiĢim uygulamalarının en önemli<br />

özelliği, karar alma ve uygulama süreçlerine katılımın sağlanarak yönetimde<br />

etkinlikle birlikte yerel demokrasinin de güçlendirilmesidir. Yerel yönetimler için iyi<br />

yönetiĢim, o bölgede yaĢayan halk ve toplumsal aktörlerle birlikte yer alacakları bir<br />

süreçte karar alma, uygulama ve denetleme fonksiyonlarını birlikte yürütmelerinin<br />

sağlanmasıyla söz konusu olabilir (Palabıyık, 2003: 269-270).<br />

Ancak yakın dönemde hemen hemen her ilde uygulamaya konan projelerde,<br />

özellikle dönüĢüm alanlarında yaĢayanların proje uygulamaya konacağı zaman<br />

haberdar edilmeleri ve yaĢam alanlarına iliĢkin kararlar alınırken sürece dâhil


289<br />

edilmemeleri katılım ilkesiyle çeliĢmektedir. Katılım anlayıĢını ön plana alan<br />

yönetiĢim uygulaması doğru uygulanırsa demokratik özellikler taĢıdığı söylenebilir.<br />

Ancak yönetiĢim Türkiye özelinde kentsel dönüĢüm projeleri üzerinden<br />

değerlendirildiğinde uygulamaların yönetiĢimden çok “yönetirim” anlayıĢını içerdiği<br />

görülmektedir. Bir diğer ifade ile yerinden yönetimi içeren yönetiĢim, bu<br />

uygulamalarda “yerine yönetim” olarak karĢımıza çıkmaktadır (Ergun, 2009: 824,<br />

827).<br />

Kentsel alanlara yönelik geliĢtirilecek tüm projelerde ve alınacak kararlarda<br />

kentliler de yaĢam alanlarına iliĢkin sorunları en yakından bilen ve yaĢayan kiĢiler<br />

olarak söz sahibi kılınmalıdır. Bumin‟in aĢağıda yer alan ifadeleri kentsel mekânlara<br />

yönelik politikaların neden kentlilerle birlikte geliĢtirilmesi gerektiğini net bir<br />

biçimde ortaya koymaktadır.<br />

“Bir ülkedeki merkezi-yerel iktidarların konut politikasını ve kent<br />

planlamasını kendi istedikleri gibi yönlendirmeleri „despot‟luktur. Ġnsanlar<br />

bir kenti doldurmak için değil, kentler insanları barındırmak için varsa;<br />

değiĢik kültürden insanlar oturacakları konutlar ve yaĢayacakları kentler<br />

üzerinde söz sahibi olmalıdırlar. Kentliler istek ve gereksinimlerini<br />

tartıĢabilecekleri, bunların karĢılanması için çözümler önerebilecekleri bir<br />

ortam bulduklarında, belki daha iĢin baĢından kentsel dönüĢümü<br />

istemeyecek (Bumin burada sosyal konutlar demektedir, vurgu<br />

değiĢtirilmiĢtir), ulaĢım, dinlenme, kültür, sağlık, eğitim vb sorunlarının<br />

çözümü için hayat biçimlerine çok daha uygun ve pratik çözümler<br />

bulabilecektir” (Bumin, 1990: 148-149).<br />

AraĢtırma sürecinde Bumin‟in yukarıda yer alan ifadelerini doğrulayan<br />

ifadelerle sıklıkla karĢılaĢılmıĢtır. Gerek BaĢıbüyük gerekse Gülsuyu Mahallesinde<br />

yaĢayan kiĢiler temelde kentsel dönüĢüm projelerinden çok projelerin uygulama<br />

biçimlerine karĢı çıkmaktadırlar. YaĢam alanlarına iliĢkin alınan kararların,<br />

kendilerine danıĢılmadan ya da bilgi verilmeden alınması mahalle sakinlerini rahatsız<br />

etmektedir. Hatta bunun da ötesinde, mahalleliler sürece dahil edilmeden ve paydaĢ<br />

kılınmadan projelerin hazırlanmasının ve uygulanmaya çalıĢılmasının, mahalleliyi<br />

yaĢam alanlarından uzaklaĢtırma çabasına hizmet ettiği düĢünülmektedir. Genel<br />

olarak bakıldığında her iki mahallede de görüĢülen kiĢiler kentsel dönüĢümü yıkım


290<br />

ve yerinden etme olarak değerlendirmektedirler. AraĢtırma sürecinde mahalle<br />

sakinlerinin görüĢ ve önerilerinin alındığı, paydaĢ kılındığı ve yerinde dönüĢümü<br />

içeren projelerin daha sağlıklı uygulanabileceği ve baĢarılı olabileceği görülmüĢtür.<br />

GörüĢülen kiĢiler mevcut sosyal dokuyu bozmayacak ve mahalle sakinlerinin yaĢam<br />

alanlarını değiĢtirmelerine yol açmayacak Ģekilde hayata geçirilecek iyileĢtirme ve<br />

altyapı çalıĢmalarına sıcak bakmaktadırlar. Bu nedenle hazırlanacak ve uygulanacak<br />

projelerde amaç hakim söylemlerde olduğu gibi kentsel alanları yaĢanabilir kılmaksa,<br />

yaĢam alanlarındaki sorunları en iyi bilen kiĢiler olarak dönüĢüm alanlarında yaĢayan<br />

kesimlerin görüĢ, beklenti ve önerilerini dikkate alan uygulamalara yönelinmelidir.


291<br />

SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM<br />

SONUÇ VE ÖNERĠLER<br />

Günümüz kentlerinde, sosyo-ekonomik farklılıklara ve kentlere yüklenen<br />

yeni rol ve iĢlevlere bağlı olarak yeni mekânsal ayrıĢmalar yaĢanmaktadır.<br />

Kapitalizmin, kendini yeniden yapılandırabileceği ve sermaye birikim süreçlerini<br />

devam ettirebileceği mekânlar olarak gördüğü kentlere yüklenen anlam, günümüzde<br />

küresel neoliberalizmin de etkisiyle yeni biçimler kazanmaktadır. Kentlere yüklenen<br />

anlamı günümüzde sermaye, mal, insan, bilgi vb göstergelerin ulus aĢırı akıĢının<br />

yoğunlaĢması, ekonominin serbestleĢmesi ve devlet müdahalesinin kısıtlanması gibi<br />

etkenler belirlemektedir. Neoliberal küreselleĢme döneminde ortaya çıkan ekonomik<br />

yeniden yapılanma, sosyal devlet anlayıĢının zayıflatılması ve piyasa aktörlerinin<br />

önünü açacak uygulamaların hayata geçirilmesi, birçok alanda olduğu gibi kentler<br />

üzerinde de önemli etkiler bırakmaktadır. Bir diğer ifade ile, kentlerin de yaĢanmakta<br />

olan yeni liberal küreselleĢme süreçlerine uyumlulaĢması, eklemlenmesi ve hatta bu<br />

sürecin lokomotifi olması istenmekte ve beklenmektedir. Kapitalizmin yeni<br />

görünümü olarak da adlandırılabilecek olan küreselleĢme sürecinde kentler,<br />

sermayenin en önemli hedefleri durumuna gelmiĢlerdir. Bir diğer ifade ile kentler,<br />

yerel-ulusal-uluslararası aktörlerce küresel pazarların ve bilgi teknolojilerinin<br />

stratejik önemdeki mekânları olarak dönüĢtürülmeye ve yeniden yapılandırılmaya<br />

çalıĢılmaktadırlar. Bu noktada da karĢımıza küresel kent olarak adlandırılan, ancak<br />

özü itibariyle yarışan kent olarak adlandırılması daha uygun olan kentler<br />

çıkmaktadır. Bu çalıĢma da, küreselleĢme sürecinin kentleri nasıl etkilediği,<br />

günümüz kapitalizminin kentlerden beklentilerinin hayata nasıl geçirildiği ve bu<br />

sürecin sosyo-ekonomik etki ve sonuçlarını anlama çabasını taĢımaktadır.<br />

Neoliberal küreselleĢme ile birlikte ulus devletin öneminin azalması ve<br />

yeniden yapılanan ekonomik sistemde, devletler arası iliĢkilerin yerini kentler<br />

arasında gerçekleĢen iliĢkilerin alması, kentleri ön plana çıkarmıĢtır.<br />

KüreselleĢmenin hâkim olduğu günümüz dünyasında kentler, ekonomilere yön<br />

vermekte ve küresel süreçlere eklemlenme çabasındaki ülkelerin en önemli aktörü<br />

olarak algılanmaktadırlar. Kentlerin ön plana çıkmasına paralel olarak ortaya atılan<br />

küresel kent olgusu ve küresel anlamda kentler arasında oluĢan hiyerarĢi, az sayıda


292<br />

geliĢmiĢ ülke kentini küresel kent statüsüne kavuĢtururken; geliĢmekte olan ülke<br />

kentlerini de bu statüye kavuĢmak adına birbirleriyle rekabete sokmaktadır. Küresel<br />

kentlerin en önemli özelliği; çokuluslu sermayenin toplandığı, düĢünce, karar ve<br />

örgütlenme üreten merkezler olmaları ve küresel sermaye ve aktörlerine hitap eden iĢ<br />

ve yaĢam alanlarıyla gerekli altyapıya sahip olmaları Ģeklinde ifade edilmektedir.<br />

Küresel kent olma çabasındaki kentlerin de, sermaye açısından gerekli olduğu<br />

düĢünülen yatırım ve iĢ alanlarını yaratması ve altyapı hizmetlerini sunması<br />

durumunda, kentler arası yarıĢta öne geçecekleri salık verilmektedir.<br />

Kentlere doğru hızlı bir göç hareketi yaĢanmasıyla birlikte, kentsel nüfusun<br />

hızla artması, talep artıĢlarını karĢılama ve sorunları çözme konusunda devlet<br />

müdahalelerinin yetersiz/eksik kalmasını beraberinde getirmiĢtir. Yeni kentliler,<br />

barınma sorununu gecekondular inĢa ederek, istihdam sorununu ise enformel/türedi<br />

iĢlere yönelerek çözmek zorunda kalmıĢtır. Bu süreç özellikle kentleĢmenin en yoğun<br />

yaĢandığı 1980‟li ve 1990‟lı yıllarda daha belirgin olarak yaĢanmıĢ ve kentsel krize<br />

dönüĢmüĢtür.<br />

Üretimin ve yeniden üretimin gerek ekonomik gerekse toplumsal anlamda<br />

gerçekleĢtirildiği mekânlar olan kentler, 1980‟lere kadar kullanım değeri olan<br />

ölçekler olarak görülmüĢtür. 1980 sonrası dönemde ise küresel sermayenin kentleri<br />

yeniden keĢfi sonrasında rant ekonomisinin geliĢmesiyle birlikte kent merkezleri ve<br />

merkeze yakın alanlar yerel, ulusal ve küresel sermaye tarafından karlı birer yatırım<br />

alanı olarak görülmüĢ ve hızla dönüĢmeye baĢlamıĢtır. Bir diğer ifade ile<br />

küreselleĢme sürecinde kentler, kullanım değerinden çok değiĢim değeri olan metalar<br />

olarak algılanmaya baĢlamıĢ ve kent algısı da değiĢime uğramıĢtır. Bu süreçte, zaman<br />

içinde oluĢmuĢ olan gecekondu alanları, kent merkezlerinde eskiyen mahalleler gibi<br />

alanlar sermaye ve yatırımcı için çekici hale gelmiĢtir.<br />

Küresel olma yarıĢında merkezi ve yerel yönetimler, küresel sermaye<br />

açısından en çekici olduğunu düĢündükleri kentlerine yatırımları<br />

yoğunlaĢtırmaktadırlar. Bu doğrultuda altyapısı olan çağdaĢ konut alanları, imarlı<br />

düzgün alanlar, geniĢ caddeler, dinlence ve eğlence yerleri, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri<br />

yaratılmaya çalıĢılmaktadır. Kentleri sermaye açısından çekici kılma çabaları,<br />

kentlerin pazarlanabilir birer meta olarak görülmesine yol açmakta ve kullanım<br />

değerinden çok değiĢim değerinin ön plana çıkmasına neden olmaktadır.


293<br />

Kentlerin değiĢim değerinin ön plana çıkması ve meta olarak algılanmasının<br />

günümüz kent politikalarına yansıması ise; “kentlerin allanıp pullanarak sermayenin<br />

kullanabileceği/tercih edeceği mekânlar haline getirilmesi, bu süreçte ardı ardına<br />

kentsel dönüşüm projeleri oluşturularak ve uygulamaya koyularak kentler cazibe<br />

merkezi haline getirilirken kentlilerin gözden çıkarılması” Ģeklinde karĢımıza<br />

çıkmaktadır. En kolay gözden çıkarılabilecek kentsel gruplar ise, emek yoğun üretim<br />

döneminde ucuz iĢgücü sağlayan ve etkin devlet politikasının olmadığı konut<br />

alanında enformel yollardan gecekondular inĢa eden, süreç içinde aflarla ve yasalarla<br />

meĢruiyet kazandırılan gecekondulu nüfus olmaktadır. Günümüzde emek yoğun<br />

sanayiye gerek duyulmaması ve sanayinin kent merkezlerinin dıĢına taĢınması ve<br />

kuruluĢları aĢamasında kentlerin çeperindeyken zamanla kentlerin büyümesi sonucu<br />

kent merkezlerinde kalan köhnemiĢ ve yoksul alanlarla gecekondu bölgeleri<br />

yaĢayanları ile birlikte kentlerden temizlenmek istenmektedir. Bu temizlik<br />

harekâtının en etkili silahı ise kentsel dönüĢüm projeleridir. Tüketim toplumunun<br />

etkin müĢterileri olamayan, artık kendilerine gereksinim de duyulmayan gecekondulu<br />

yoksul ve dar gelirli kesimlerin, dâhil olmadıkları tüketim merkezlerinde yerleri de<br />

yoktur. Bu kesimlerin yaĢam alanları süratle boĢaltılmalı ve yerlerini alıĢveriĢ<br />

merkezleri, korunaklı siteler ve iĢ merkezleri almalıdır. Sermayenin akıĢkanlık hızı<br />

kent yöneticilerini acilen harekete geçmek zorunda bırakmakta, kentleri yönetenler<br />

de oldu-bittilerle kentsel dönüĢüm projeleri hazırlamakta, uygulamakta ve sermayeye<br />

daha geniĢ alanlar yaratabilmek adına, kentlileri yok sayan uygulamalara<br />

yönelmektedirler.<br />

Dünya genelinde neoliberal anlayıĢın hâkimiyetini günden güne arttırmasıyla<br />

birlikte, neredeyse tüm ülkeler küresel süreçlere eklemlenme çabasına girmiĢlerdir.<br />

Bu çaba doğrultusunda da ülkelerin en geliĢmiĢ kentleri küresel rekabet ortamına<br />

dâhil edilmeye çalıĢılmaktadır. Küresel süreçlere eklemlenme çabaları herkesçe<br />

malum olan Türkiye‟de ise, küreselleĢmenin anahtarı olarak Ġstanbul görülmektedir.<br />

Türkiye açısından küresel sermayeyi çekebilecek ve küresel kentler ağına dâhil<br />

olabilecek kent olarak görülen Ġstanbul‟da, bir yandan sanayi sektörü kent dıĢına<br />

itilirken bir yandan da hizmetler ve finans sektörü ön plana çıkarılmakta ve<br />

sermayenin talep ve istekleri doğrultusunda yeni mekânlar oluĢturulmaktadır.<br />

Ġstanbul‟un merkezi alanları küresel ekonominin mekânsal örgütlenmesine uygun


294<br />

olarak, kongre merkezleri, sergi salonları, oteller ve eğlence merkezleri, iĢ ve<br />

alıĢveriĢ merkezleri gibi yapılarla yeniden Ģekillendirilmektedir. Ancak sözü edilen<br />

bu yapıların inĢası için yeterli kentsel arsa stoku bulunmadığından, merkezi ve yerel<br />

yönetimler yeni arayıĢlara girmiĢler ve çözüm olarak da ulusal kalkınmacılık<br />

anlayıĢının olduğu dönemde göz yumdukları hatta meĢrulaĢtırdıkları, iĢçilerin yoğun<br />

olarak oturduğu gecekondu bölgelerini ve yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı kent<br />

içi eski yerleĢim alanlarını yaĢayanlarından arındırarak sermayenin kullanımına<br />

açacak kentsel dönüĢüm projelerini bulmuĢlardır. Bir diğer ifade Ġstanbul‟u küresel<br />

pazarda cazip kılmanın temel aracı olarak, kentsel dönüĢüm projeleri görülmeye<br />

baĢlanmıĢ ve bu projeler kente yapılacak makyajın temel aracı haline getirilmiĢtir.<br />

Yoksul ve marjinal kesimlerle sanayi sektöründe çalıĢan kesimlerin yaĢam alanlarını<br />

hedef alan kentsel dönüĢüm projeleri, kamu vicdanını hafifletmek ve meĢru kılmak<br />

adına çarpık kentleĢmeden doğan sorunların çözümü olarak lanse edilmektedir.<br />

Gerek merkezi ve yerel yönetimler gerekse de TOKĠ tarafından kentleri geliĢtirmek<br />

ve daha sağlıklı/yaĢanabilir kılmak gibi söylemler sıklıkla dile getirilse de uygulama<br />

süreçlerine bakıldığında seçilen alanların gecekondu bölgeleri ya da yoksul/marjinal<br />

kesimlerin yaĢadığı alanlar olması, kentsel dönüĢümün algılanıĢ biçimini ortaya<br />

koymaktadır. Yoksul/marjinal grupların yaĢam alanları kentlere yakıĢmamaktadır ve<br />

kentlerin tüm siluetini bozan çok katlı sitelere, gökdelenlere, alıĢveriĢ merkezlerine<br />

yer açmak için dönüĢtürülmelidir. Bu yerinden etme stratejileri, sermayeyi çekme<br />

odaklı kent yöneticilerinin en önemli aracı olan kentsel dönüĢümün, özünde<br />

soylulaĢtırmayı da barındırdığını göstermektedir.<br />

Tarihsel süreçte sorunlu bir yapıya sahip olduğu gerçeği göz ardı<br />

edilemeyecek Türkiye kentlerinde, çarpık yapılaĢma ve sağlıksız kentleĢmeye çözüm<br />

olarak son yıllarda kentsel dönüĢüm projeleri ön plana çıkmıĢtır. Bu doğrultuda yerel<br />

yönetimler ve TOKĠ iĢbirliği ile kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve hızla<br />

uygulamaya konulmaktadır. DönüĢüm alanı ilan edilen yerler ise genellikle yoksul ve<br />

marjinal kesimlerin yaĢamakta olduğu gecekondu bölgeleri ve eski kent merkezleri<br />

olmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin dikkat çeken en önemli özelliği ise,<br />

dönüĢüm alanında yaĢayan kesimlerin proje hazırlandıktan ve uygulama kararı<br />

alındıktan sonra sürece dâhil edilmeleridir. Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında<br />

yaĢamakta olanlara yaĢam alanlarına iliĢkin söz hakkı tanınmamaktadır. Bu


295<br />

çalıĢmada da yukarıda sayılan süreçleri yaĢayan BaĢıbüyük ve Gülsuyu<br />

mahallelerinde yaĢamakta olan kesimlerin kentsel dönüĢüm uygulamalarına iliĢkin<br />

görüĢ, beklenti ve talepleri saptanmaya çalıĢılmıĢtır. Kentsel dönüĢüme iliĢkin<br />

çalıĢmalara bakıldığında genellikle projelerin tamamlandığı ya da tamamlanmak<br />

üzere olduğu alanlarda yoğunlaĢıldığı, sürecin hemen baĢında dönüĢüm alanlarında<br />

yaĢamakta olan kesimlerin görüĢlerini saptamaya yönelik çalıĢmaların oldukça az<br />

olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda çalıĢma kapsamında yerel yönetimler ve TOKĠ<br />

iĢbirliği çerçevesinde kentsel dönüĢüm alanı ilan edilen, ancak sakinleri sürece dâhil<br />

edilmeyen BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde yaĢamakta olan kesimlerin,<br />

mahallesi ve kentsel dönüĢüm sürecine iliĢkin görüĢ, beklenti ve önerilerinin ne<br />

olduğuna iliĢkin yüz yüze görüĢmelerle gerçekleĢtirilen bir saha araĢtırması<br />

yapılmıĢtır. Yakın dönemin en yaygın kentsel politikası olan kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin ortaya çıkıĢ süreci ve olası sonuçlarının yanı sıra, projelerin uygulama<br />

süreçlerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl etkileyebileceği, sosyo-kültürel<br />

hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine iliĢkin olası etkileri ve sonuçları<br />

araĢtırılmıĢtır.<br />

Bölümün bundan sonraki kısmında çalıĢmanın temel varsayımlarından<br />

hareketle bir değerlendirme yapılacak ve önerilere yer verilecektir.<br />

Varsayım 1: Kentsel dönüĢüm projelerinde dönüĢüm alanlarında<br />

yaĢayan kesimlerin katılımı sağlanmamaktadır.<br />

Kentsel mekânları sosyal, ekonomik, kültürel ve fiziksel boyutlarıyla ele<br />

alması gereken kentsel dönüĢüm projeleri, aynı zamanda kentsel tüm aktörlerin söz<br />

sahibi ve paydaĢ olduğu uygulamalar olmaları durumunda, daha sağlıklı sonuçlara<br />

ulaĢılabilecektir. Ancak ülke pratiğinde kentsel dönüĢüm projelerinin yerel<br />

yönetimler ve TOKĠ iĢbirliği çerçevesinde hazırlandığı ve uygulandığı, baĢta<br />

dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olanlar olmak üzere sivil toplum kuruluĢları, meslek<br />

odaları ve projeye muhalif olup alternatifler üretebilecek kesimlerin sürece dâhil<br />

edilmedikleri görülmektedir. Özellikle yaĢam alanlarına iliĢkin sorunları en yakından<br />

bilen ve çözüm üretebilecek olan mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüm süreçlerinde<br />

yer alması, projeler ile niyetlenen Ģey gerçekten sağlıklı ve yaĢanabilir mekânlar<br />

oluĢturmaksa, büyük önem taĢımaktadır. Ancak uygulayıcılar kentsel dönüĢüm


296<br />

olgusunu salt konutlar ve arsa bazında ele almaktadır. Oysa kentler salt binaların<br />

olduğu fiziksel ölçekler değil, sosyal, kültürel, toplumsal iliĢkilerin örüldüğü ve<br />

geliĢtirildiği mekânlardır ve kentlere yönelik her türlü uygulamada bu özellikler<br />

dikkate alınmalıdır. Kentsel dönüĢüm projelerini hazırlayan ve uygulayanların dile<br />

getirdiği konutlara karĢılık (genellikle kentlerin dıĢında) konut verildiği ve barınma<br />

hakkının tanındığı söylemi, kentlerin sadece fiziksel mekânlar olarak ele alındığının<br />

göstergesi olmaktadır. Yapılması gereken ise yaĢam alanlarının bir bütün olarak ele<br />

alınması ve her türlü uygulamada kentlilerin de söz sahibi kılınmasıdır.<br />

Kentsel dönüĢüm projelerinin uygulama ve sonuçlarına bakıldığında katılım<br />

boyutunun eksik kaldığı görülmektedir. Kamu aktörleri ve sermaye, süreçlerde etkin<br />

rol oynarken dönüĢüm alanlarında yaĢayanların katılımı projenin sonuçlarını kabul<br />

etmek zorunda kalmakla sınırlanmaktadır. ÇalıĢma kapsamında görüĢülen BaĢıbüyük<br />

ve Gülsuyu Mahallesi sakinlerine kentsel dönüĢüm süreçlerine dâhil edilip<br />

edilmedikleri sorulduğunda çarpıcı sonuçlarla karĢılaĢılmıĢ ve her iki mahallede<br />

yaĢayanların proje onaylandıktan ve uygulama aĢamasına gelindikten sonra haberdar<br />

oldukları görülmüĢtür.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi hakkında<br />

resmi kurumlar tarafından bilgilendirilip bilgilendirilmedikleri sorulduğunda, 92 kiĢi<br />

(%92) herhangi bir bilgi verilmediğini ifade etmiĢtir. 8 kiĢi (%8) ise proje<br />

hazırlandıktan ve onaylandıktan sonra belediyenin bilgilendirme yaptığını dile<br />

getirmiĢtir.<br />

GörüĢülen kiĢilere proje hazırlanırken fikirlerinin alınıp alınmadığı<br />

sorulduğunda, her iki mahallede görüĢülen 100 kiĢinin tamamı fikirlerinin<br />

alınmadığını belirtmiĢlerdir. Proje sürecinde söz sahibi olup olmadıkları<br />

sorulduğunda alınan cevap ise, görüĢülen kiĢilerden hiçbirinin söz sahibi kılınmadığı<br />

yönünde olmuĢtur.<br />

GörüĢülen kiĢilerin kentsel dönüĢüm projesi hakkında bilgi edinme<br />

kaynakları da oldukça ilginçtir. GörüĢülen kiĢilerden 47‟si (%47) komĢuları, 12‟si<br />

(%12) mahalle derneği, 22‟si (%22) mahalle derneği ve muhtar sayesinde bilgi<br />

sahibi olduğunu ifade etmiĢtir. Proje uygulamaya konulduktan sonra bir düğün<br />

salonunda belediye tarafından bilgilendirme toplantısı yapıldığını ifade eden 8 kiĢi


297<br />

(%8) bulunmaktayken, 2 kiĢi de (%2) kendi çabalarıyla belediyeden bilgi edindiğini<br />

vurgulamıĢtır. 5 kiĢi (%5) mahallesine polis geldiğinde (TOKĠ Ģantiyesinin açıldığı<br />

süreçte iĢçi ve araçları korumak için), kentsel dönüĢüm projesinden haberdar<br />

olduğunu ifade etmiĢtir. GörüĢmenin yapıldığı süreçte henüz kentsel dönüĢüm<br />

konusunda bilgi sahibi olmadığını dile getiren 4 kiĢi (%4) de dâhil edildiğinde,<br />

yaĢam alanlarına yıkımla sonlanacak bir müdahaleyi içeren kentsel dönüĢüm projesi<br />

konusunda, mahalle sakinlerinin proje hazırlayıcı ve uygulayıcıları tarafından<br />

muhatap alınmadıkları ve sürece dâhil etme kaygısı güdülmediği görülmektedir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere mahallesine yönelik nasıl bir<br />

uygulama talep ettikleri sorulduğunda, büyük çoğunluğun yıkım yerine iyileĢtirme<br />

(36 kiĢi ve %36) yapılmasını istediği ve 28 (%28) kiĢinin de altyapı sorunlarının<br />

çözümüne yönelik beklentisi olduğu görülmektedir. Sahip olduğu evin tapusunun<br />

kendisine verilmesini ve evinin geleceğine kendisinin karar vermesini isteyen 19 kiĢi<br />

(%19) bulunmaktayken, 17 kiĢi (%17) ise evlerinin yıkılmamasını talep ettiğini dile<br />

getirmiĢtir. Bu ifadelerden hareketle, görüĢülen kiĢilerin ortak beklentilerinin<br />

yaĢamlarını mahallelerinde sürdürmek olduğu görülmektedir. Görüldüğü üzere<br />

dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesim, proje sürecine dâhil edilse farklı çözümler de<br />

bulunabilecektir. DönüĢüm alanlarında yer alan konutlar yıkılarak yerlerine çok katlı<br />

binalar ya da lüks konut alanları yapılması gibi tek çözümlü bir yaklaĢım yerine<br />

iyileĢtirme, yıkmadan yenileme, yerinde dönüĢüm, altyapı sorunlarının çözümü gibi<br />

alternatifler de geliĢtirilebilecek ve böylelikle sosyal dokunun zarar görmesinin de<br />

önüne geçilebilecektir. GörüĢmeler sırasında sorulmamasına karĢın görüĢülen<br />

kiĢilerden bazıları Marmara Depremi‟nde mahallelerinde yıkılan ev olmadığını, bu<br />

nedenle deprem önlemi olarak kentsel dönüĢümün ileri sürülmesinin gereksiz<br />

olduğunu dile getirmiĢlerdir. Gecekondu mahallesi olarak kurulmasına karĢın tapu ve<br />

tapu tahsis belgeleri verilerek yasal boyut kazandırılan yaĢam alanlarının temel<br />

sorununun evlerin dayanıksızlığı olmasından çok dar sokaklar, yetersiz altyapı vb<br />

olduğunu ve bu konuda çalıĢmalar yapılması gerektiğini ifade eden mahalle sakinleri,<br />

yaĢam alanlarına müdahale eden projeler hazırlanırken söz sahibi kılınsalar, mahalle<br />

sorunlarını en yakından yaĢayan kiĢiler olarak daha sağlıklı çözümler<br />

üretilebileceğini göstermiĢlerdir.


298<br />

Varsayım 2: Kamu politikası oluĢturucu ve uygulayıcıları kentsel<br />

dönüĢüm projeleri ile mekânların yalnızca fiziksel olarak dönüĢümüne öncelik<br />

vermekte, sosyal dokuyu yok saymaktadırlar.<br />

Kentlerde var olan ve gelecekte ortaya çıkabileceği öngörülen sorunlara<br />

çözüm üretmek kaygısıyla, kentsel dönüĢüm ya da yenileme projelerinin hayata<br />

geçirilmesi kabul edilebilir bir durumdur. Ancak kentlilerin yaĢam alanlarına<br />

müdahaleyi içeren bu projelerin, kentlileri ve kamu yararını gözeten bir biçimde<br />

hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. 1980 sonrasında hemen hemen tüm<br />

dünyayı etkisi altına alan neoliberal küreselleĢme, sermayenin sınır tanımaksızın<br />

akıĢkanlaĢmasını hedeflemekte ve sermayenin önündeki tüm engellerin<br />

kaldırılmasını ve sermayeye hareket kolaylığı sağlanmasını salık vermektedir.<br />

Türkiye‟de de bu dönemde devletin etkinlik alanlarının daraltıldığı, yeniden üretime<br />

konu olan konut, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb hizmetler piyasalaĢtırılırken,<br />

kentsel mekâna yönelik uygulamalarda da kentlilerden çok piyasa aktörlerinin ve<br />

varsıl kesimlerin gözetildiği görülmektedir.<br />

Sermayenin kentsel mekânı birikim ve yatırım aracı olarak yeniden<br />

keĢfetmesiyle birlikte, kentsel alanlar hiç görülmedik biçimde sermayenin talep ve<br />

baskılarına maruz kalmıĢtır. 1980 sonrasında hemen her alanda olduğu gibi kentsel<br />

politikalarda da neoliberal politikaların etkin olmasıyla birlikte, bütüncül planlama<br />

anlayıĢı terk edilmiĢtir. Bunun yerine getirilen parçacıl/stratejik planlama ise,<br />

kentlerin neoliberal anlayıĢ doğrultusunda belli kesimler lehine yeniden<br />

yapılandırılmasının aracı olmaktadır. Günümüze değin güçlenerek gelen bu anlayıĢ<br />

doğrultusunda Ġstanbul‟un stratejik planlaması da kentler arası yarıĢın ve<br />

küreselleĢmenin kaçınılmaz olduğu üzerinden kurgulanmaktadır. Ġstanbul‟un küresel<br />

kentler hiyerarĢisinde üst sıralarda bir konum elde edebilmesi için kent adeta yeniden<br />

yapılandırılmakta; iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, rezidanslar, lüks konut alanları ve<br />

oteller, kültür merkezleri ve fuar alanları inĢa edilmekte ve kent küresel sermaye<br />

açısından cazip kılınmak amacıyla makyajlanmaktadır. Bu makyajın temel aracı ise<br />

kentsel dönüĢüm projeleri olmaktadır. Sermayenin talep ve beklentileri<br />

doğrultusunda yeniden inĢa edilen merkezi alanlar ve bu alanlara yakın bölgeler,<br />

kentsel dönüĢüm kapsamına alınmaktadır. Ġstanbul açısından kentsel dönüĢüm ele<br />

alındığında dönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler gecekondu mahalleleri (BaĢıbüyük,


299<br />

Gülsuyu, Ayazma vb), kent içi tarihi alanlar (Sulukule, Fener, Balat, Ayvansaray vb)<br />

ve sosyal konutların olduğu (Tozkoparan) bölgeler olmaktadır. Kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin en dikkat çekici özelliği; yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı alanları<br />

hedef olarak belirlemesi ve dönüĢüm alanlarında yaĢayanları sürece dâhil<br />

etmemesinin yanı sıra yerlerinden etmesidir. Bu alanların kentsel dönüĢüm<br />

kapsamına alınmasıyla birlikte ya sakinlerine kentin dıĢında yapılan TOKĠ<br />

konutlarından ev teklif edilmekte ya da bu alanlarda yaĢamakta olan kesimler<br />

ödeyemeyecekleri bedellerle ve yaĢam koĢullarıyla karĢı karĢıya bırakılarak yaĢam<br />

alanlarını terk etmek durumunda bırakılmaktadırlar.<br />

Kentsel dönüĢüm, yoksul ve marjinal kesimlerin yaĢam alanlarının ekonomik<br />

değerini arttırmayı hedefleyen bir yeniden inĢa süreci olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />

Bu nedenle de kentsel dönüĢüm projeleri, artan değeri ödeyebilecek durumda olan<br />

üst ve orta sınıfların talep ve beklentilerini karĢılamaya dönük özellikler<br />

taĢımaktadır. Kentsel mekânının yeniden örgütlenmesi sürecinde, yoksulların yaĢam<br />

alanları olan gecekondu bölgeleri ve kent içi eski yerleĢim alanları yıkılmakta ve bu<br />

mekânların yerini lüks konut, alıĢveriĢ ve iĢ merkezleri gibi kentleri sermaye<br />

açısından cazip kılacağı düĢünülen yapılar almaktadır. Genellikle yoksul kesimlerin<br />

yaĢam alanlarını hedef alan kentsel dönüĢüm projeleri sonucunda, bu alanlarda<br />

yaĢayan gerek mülk sahibi gerekse kiracıların, yeni yapılacak konutlarda kendilerine<br />

yer edinmeleri çok da mümkün görünmemektedir. Gelir seviyeleri oldukça düĢük<br />

olan bu insanların yeni konutları elde etmek için gereken bedeli sağlama olanakları<br />

bulunmamaktadır. Bu nedenle temel hedef olmasa da ya projenin hemen baĢında ya<br />

da süreç içinde, kentsel dönüĢüm kapsamında müdahale edilen yaĢam alanlarını terk<br />

etmek zorunda kalabilmektedirler. DönüĢtürülen ve sakinlerinden arındırılan<br />

alanlara, lüks konut alanları ya da iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri inĢa edilmekte ve kentsel<br />

mekânlarla birlikte kentliler de dönüĢtürülmektedir.<br />

Yakın dönemde ardı ardına hazırlanan ve hayata geçirilen kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin temel söylemi, çarpık kentleĢmeden kaynaklanan sorunların çözüleceği<br />

ve modern konutların inĢa edileceği ifadelerinden hareketle oluĢturulmaktadır. Hatta<br />

söylemsel düzeyde, dönüĢüm alanı ilan edilen kentsel mekânlarda yer alan yapıların<br />

kentlere yakıĢmadığı, sağlıksız oldukları, risk taĢıdıkları vb ifadeler de<br />

kullanılmaktadır. BaĢıbüyük ve Gülsuyu gibi alanlarda ise, gecekondu gibi kaçak


300<br />

yapıların yıkılması ve yerlerine modern konutların yapılmasının hedeflendiği ileri<br />

sürülmektedir. Günümüzde uygulanan kentsel dönüĢüm projelerinde kentsel<br />

mekânının ada parsel düzeni, fiziksel yapısındaki yenilik ve gösteriĢli mimari yapı<br />

vurgulanmakta ve projelerin sosyal kimliği yok sayılmaktadır Bu tarz yaklaĢımlar,<br />

kentlerin binalarla dolu fiziksel mekânlar olarak ele alındığını göstermektedir. Temel<br />

vurgu, dönüĢtürülmesi planlanan alandaki yapılar üzerinden kurgulanmakta ve<br />

alanda yaĢayanlara dair herhangi bir ibareye rastlanmazken özellikle gecekondu<br />

bölgelerinde yaĢayan kesime yönelik dıĢlayıcı söylemler geliĢtirilmektedir. Oysa<br />

günümüzde dönüĢtürülmeye çalıĢılan gecekondu mahalleleri ortalama 50-60 yıllık<br />

geçmiĢleri olan, mahallede oturanlar tarafından yıllar içinde yaĢanabilir hale<br />

getirilmiĢ ve sistem tarafından gerek yasalarla gerekse aflarla tapu/tapu tahsis<br />

belgeleri verilerek meĢrulaĢtırılmıĢ, gerekli altyapıları tamamlanmıĢ alanlardır.<br />

Kurulma aĢamalarında kentlerin çeperinde yer alan bu alanlar, kentlerin büyümesine<br />

paralel olarak kent merkezlerine yakın mekânlara dönüĢmüĢlerdir.<br />

Sosyal ve ekonomik maliyeti yoksul kesimler tarafından ödenerek kentsel<br />

araziye dönüĢmüĢ gecekondu mahalleleri, konut ve barınma sorununun çözüldüğü<br />

mekânlar olmasının ötesinde, sosyal iliĢkilerin örüldüğü ve yaĢayanlarına mekânsal<br />

özellikleri sayesinde farklı avantajlar da sağlayan alanlardır. Kentsel dönüĢüm<br />

projelerini hazırlayanlar ve uygulayanlar gerek kendi vicdanlarını gerekse de kamu<br />

vicdanını rahatlatmak açısından gecekondu sahiplerine kira öder gibi evsahibi olma<br />

Ģansı tanındığını, TOKĠ‟nin yaptığı konutlardan edinme fırsatını sıklıkla dile<br />

getirseler de, sorunu konut ve mülkiyet çerçevesine indirgemekte ve yaĢam<br />

alanlarına bir bütün olarak müdahale edildiğini göz ardı etmektedirler. Oysa<br />

uygulanması planlanan projelerden sosyal iliĢkiler, iĢ yaĢamı, yaĢam biçimleri ve<br />

hayat tarzı gibi birçok süreç de etkilenmektedir. ÇalıĢma kapsamında görüĢülen<br />

kiĢilere yaĢadığı çevreden memnun olup olmadıkları sorulduğunda, tamamı memnun<br />

olduğunu ifade etmiĢtir. Memnuniyet sebebi olarak da görüĢülen tüm kiĢiler yaĢam<br />

çevrelerinin sosyal yönüne ve iliĢkilere (komĢuluk, akrabalık, hemĢerilik) vurgu<br />

yapmıĢlardır. Bu vurgudan hareketle fiziksel çevreden çok, sosyal çevrenin yaĢam<br />

alanına yüklenen anlamı oluĢturduğu söylenebilir. Aynı Ģekilde komĢular arasında<br />

yardımlaĢma da üst seviyededir. GörüĢülen kiĢiler kentsel dönüĢüm projesi ile<br />

gecekonduları (daha doğrusu müstakil evleri) yıkılır ve çok katlı binalara taĢınmak


301<br />

durumunda kalırlarsa, komĢuluk iliĢkilerinin bitebileceğini, mahallelinin apartman<br />

hayatına alıĢamayacağını, Ģu anki konutlarında çevresinde oturan herkesi tanıyor<br />

olmalarına karĢın apartmanlarda kimsenin kimseyi tanımadığını belirtmiĢlerdir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin, kentsel dönüĢüm projeleri ile mahallelerin<br />

sosyal dokusunun bozulacağı endiĢesi taĢıdıkları görülmektedir. Bu doğrultuda<br />

kentsel dönüĢüm projesi ile oturduğu mahallenin nasıl dönüĢeceğini düĢündüğü<br />

sorulduğunda; görüĢülen kiĢilerden 12‟si (%12) “Ġnsanları Kutu Gibi Evlere<br />

Tıkacaklar ve KomĢuluğu Bitirecekler” ifadesini kullanırken; 55‟i (%55) “Zenginlere<br />

Villalar Yapacak ve Mahalleli Gitmek Zorunda Kalacak” cevabını vermiĢtir. Aynı<br />

soruya 9 kiĢi (%9) “Parası Olanlar Yeni Ev Sahibi Olur” cevabını verirken; 17 kiĢi<br />

(%17) “Mahalleli Tamamen Dağılır” ve 7 kiĢi (%7) “Mahallede YaĢayanlar DeğiĢir”<br />

ifadesini kullanmıĢtır. Toplamda 88 kiĢi (%88) genel olarak kentsel dönüĢüm<br />

projesinin mahalleliyi yerinden edeceğini vurgulamıĢtır.<br />

GörüĢülen kiĢilere mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüm sürecinden nasıl<br />

etkileneceklerini düĢündükleri sorulduğunda 57 kiĢi (%57) proje ile birlikte<br />

mahallelinin yerinden edileceğini,15 kiĢi (%15) insanlarının düzeninin bozulacağını<br />

ve 14 (%14) kiĢi de mahalle sakinlerinin evlerini kaybedeceklerini düĢündüğünü<br />

ifade etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesinin gerçekleĢtirilemeyeceğini (karĢı<br />

konulacağı anlamında) dile getiren 14 kiĢi bir yana bırakılırsa genel olarak görüĢülen<br />

kiĢilerin (86 kiĢi), kentsel dönüĢüm projesi ile mahalle sakinlerinin mağdur olacağını<br />

ve barınma haklarının zarar göreceğini düĢündükleri görülmektedir.<br />

Varsayım 3: Kentsel dönüĢüm projeleri ile kentlerde özellikle<br />

dezavantajlı grupları dıĢlayıcı ikili (zengin-yoksul, merkez-çevre) bir toplumsal<br />

yapı ortaya çıkmaktadır.<br />

Küresel kentlerin karakteristik özelliği, toplumsal ve mekânsal<br />

kutuplaĢmadır. Kentsel nüfus özellikle de kentlerdeki alt gelir grupları ve yoksul<br />

kesimler, küresel kentlerde yaĢanan kutuplaĢma ve ayrıĢmanın ortaya çıkardığı<br />

maliyetleri, yani küreselleĢmenin sosyal bedelini ödemek zorunda kalmaktadır.<br />

Yoksul kesimlerin varsıl kesimler tarafından yerinden edilmesi Ģeklinde özetlenen<br />

soylulaĢtırmanın yoğun yaĢandığı küresel kentlerin; ekonomik, mekânsal, sosyal<br />

yeniden yapılanma, parçalara ayırma, kutuplaĢma vb özellikleri Ġstanbul‟da da<br />

görülmektedir. Küresel kentlerin bu olumsuz özelliklerinin kazandırılması sürecinde,


302<br />

kentsel dönüĢüm projelerinin ayrı ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Yakın dönemde<br />

hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projelerinin yarattığı mekânsal ayrıĢma ve<br />

kutuplaĢma, kentin yeniden yapılandırılması adına dezavantajlı grupların yerinden<br />

edilme süreçleri, küresel kentin tüm bu olumsuz niteliklerini kentler adına üretmekte<br />

ve pekiĢtirmektedir. Genellikle yoksul kesimlerin yaĢam alanlarını hedef alan kentsel<br />

dönüĢüm projeleri sonucunda, bu alanlarda yaĢayan gerek mülk sahibi gerekse<br />

kiracıların yeni yapılacak konutlarda kendilerine yer edinmeleri çok da mümkün<br />

görünmemektedir. YaĢam alanları kentsel dönüĢüm kapsamına alınan oldukça geniĢ<br />

bir kesim, TOKĠ‟nin kendilerine uygun gördüğü konutlara sahip olabilecek<br />

ekonomik olanaklara sahip olmadıklarından, hak ettikleri bu evleri de satmak<br />

zorunda kalabilmekte; kentsel dönüĢüm ile hem sahibi oldukları konutu hem de<br />

TOKĠ‟nin sunduğu evleri kaybetmekte riskini taĢımaktadırlar.<br />

Kentsel dönüĢüm tüm kent aktörlerinin katılımıyla gerçekleĢmesi (merkezi ve<br />

yerel yöneticiler, dönüĢüm alanında yaĢayanlar, sivil toplum kuruluĢları, akademik<br />

çevre) gereken bir demokratik karar alma ve siyasa oluĢturma sürecidir. Uygulama<br />

örneklerine bakıldığında ise kentsel dönüĢüm projelerinin; oluĢturma ve uygulama<br />

süreçlerinde o alanda yaĢayanların ve projelere muhalefet eden/alternatif yaratan sivil<br />

toplum kuruluĢları ve akademik çevrelerin görüĢ ve önerilerinin dikkate alınmadığı,<br />

yerinden değil yerine yönetim anlayıĢı çerçevesinde, oldu-bittilerle hazırlandığı<br />

görülmektedir. Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında yaĢayanlar, yaĢam alanlarına<br />

iliĢkin sorunları en iyi bilen kesim olmasına karĢın sürecin en baĢında söz sahibi<br />

kılınmamakta, yerel yönetimler-sermaye-TOKĠ iĢbirliğinde projeler hazırlanmakta ve<br />

sonuçlar bu alanlarda yaĢayan kesimlere dayatılmaktadır. DönüĢüm alanlarında<br />

yaĢayanların projelere dâhil olma süreçleri ise kendilerine dayatılan yeni yaĢam<br />

koĢullarını kabullenmekle sınırlı kalmaktadır.<br />

Neoliberal küreselleĢme ile birlikte yeni bir kavram olarak kentleĢme<br />

literatürüne eklenen küresel kent kavramı, yakın dönemde hemen hemen tüm kentleri<br />

ve kentsel politikaları etkisi altına almıĢtır. Dünya genelinde az sayıda kent, küresel<br />

kent olarak anılırken, küreselleĢme süreçlerine ve küresel ekonomiye eklemlenme<br />

çabasındaki az geliĢmiĢ ülkeler de, belli baĢlı kentlerini küresel sermaye açısından<br />

cazip olabilecek hale getirmeye çalıĢmaktadırlar. Gerek merkezi gerekse yerel<br />

yönetimler, bir yandan sermayenin önündeki tüm engel ve kısıtlamaları ortadan


303<br />

kaldıracak düzenlemeleri yaparken, bir yandan da kentlerde sermaye için yeni<br />

yatırım alanları yaratmaya çalıĢmaktadırlar. Küresel ekonominin temel taĢları olan<br />

hizmetler ve finans sektörünün kent merkezlerine yönelmesiyle birlikte, gerek bu<br />

sektörlerde faaliyet gösteren sermayeye iĢ ve yatırım alanı, gerekse de bu sektörlerde<br />

çalıĢanlara konut, eğlence ve alıĢveriĢ mekânları yaratma çabası güden kent<br />

yöneticileri bu mekânları yaratabilmek adına kentsel projeler geliĢtirmektedirler. Bu<br />

projeler çerçevesinde kentlerin merkezi alanları ve sermaye açısından cazip olacağı<br />

düĢünülen alanlar, içi boĢ birer fiziksel ve ekonomik olgu Ģeklinde ele alınmakta ve<br />

yaĢayanlarından arındırılmaya çalıĢılmaktadır. Yakın dönemde ülkemizde, özellikle<br />

de Ġstanbul gibi büyük kentlerde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri, tam da<br />

bu çabalara hizmet eder nitelik taĢımaktadırlar. DönüĢüm alanı ilan edilen yerler ya<br />

kent içi eski yerleĢim alanları ya da konumları itibariyle cazip olan gecekondu<br />

mahalleleri olmaktadır. Bu alanlar yerel yönetimlere ve TOKĠ‟ye verilen geniĢ<br />

yetkiler çerçevesinde dönüĢüm kapsamına alınmakta, mevcut dokuda yer alan konut<br />

ve iĢyerleri yıkılarak yerlerine iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks oteller ve konut alanları<br />

inĢa edilmektedir. DönüĢüm ile ortaya çıkan ranttan kaynaklanan değer artıĢını<br />

karĢılayamayacak durumda olan eski yerleĢimciler ise, ya projenin hemen baĢında ya<br />

da süreç içinde yaĢam alanlarını terk etmek durumunda kalmaktadırlar.<br />

SoylulaĢtırma olarak da ifade edilebilen bu süreçte, eski yerleĢimcilerin yerini<br />

sermaye ve varsıl gruplar almaktadırlar. Bir diğer ifade ile sermayenin ve varsıl<br />

grupların yer seçim tercihleri, tüm kentlilerin kentsel mekândaki dağılımını ve<br />

yeniden dağılımını Ģekillendirmektedir.<br />

ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢiler, kentsel dönüĢüm projelerinin<br />

sermayeye ve varsıl gruplara yer açma amaçlı olduğunu düĢündüklerini<br />

belirtmiĢlerdir. Genel olarak yaĢam alanlarının kentsel dönüĢüm ile birlikte değer<br />

kazanacağını düĢündüğünü ifade eden mahalle sakinlerinden 63‟ünün (%63) proje ile<br />

ortaya çıkacak değer artıĢının mahalleliye bir faydası olmayacağını dile getirdikleri<br />

görülmektedir. 24 kiĢi (%24) yaĢamakta olduğu alanın kesinlikle değer kazanacağını<br />

ifade ederken; 13 kiĢi (%13) yıllardır kimsenin ilgilenmediği mahallesine yönelik<br />

politikalar geliĢtirilmesinin nedeni olarak, yaĢam alanının değer kazanacak olmasını<br />

göstermektedir. GörüĢülen kiĢilerden 33‟ü kentsel dönüĢüm projesinin mahalleyi<br />

varsıl gruplara açma amacı taĢıyan bir uygulama olduğunu dile getirirken, bir baĢka


304<br />

soruya verilen cevaplarda 55 kiĢinin (%55) “zenginlere villalar yapacak ve mahalleli<br />

gitmek zorunda kalacak” ifadesini kullandığı görülmektedir. Bu ifadeler kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin sosyo-ekonomik süreçler açısından dıĢlayıcılığını ortaya<br />

koymaktadır. Kentsel dönüĢüm sürecinin devam ettiği her iki mahallede de sosyoekonomik<br />

açıdan bir ayrıĢma ve dıĢlanmanın yaĢanması büyük bir olasılık olarak<br />

karĢımıza çıkmaktadır. Karar alma süreçlerinden projelerin en baĢında dıĢlanmıĢ olan<br />

mahalle sakinleri; yaĢam alanlarının dönüĢmesi durumunda ortaya çıkacak yeni<br />

sosyo-ekonomik yapıya adapte olmalarının zor olduğunu, kentsel dönüĢüm<br />

projelerinin yalnızca konut anlamında değil; sosyal iliĢkiler, istihdam süreçleri,<br />

yaĢam ve tüketim alıĢkanlıkları açısından da kendilerini olumsuz yönde<br />

etkileyeceğini ve kentin baĢka alanlarına hatta memleketlerine ya da baĢka kentlere<br />

gitmek durumunda kalacaklarını ifade etmiĢlerdir.<br />

Kentsel dönüĢüm mağduru 23 mahallenin sakinleri kentsel dönüĢüm<br />

projelerine iliĢkin görüĢ ve düĢüncelerini Ġstanbul Kent Sempozyumu‟nda Ģu Ģekilde<br />

sıralamıĢlardır:<br />

- “Bizler, ister imar planı revizyonu-tadilatı yoluyla, ister çeĢitli yasalara dayanarak<br />

olsun, kamu kurumlarının mevcut „Kentsel DönüĢüm‟ proje ve uygulamalarının,<br />

sermayenin küresel vitrin yaratma amaçlı „Rantsal BölüĢüm‟ proje ve uygulamaları<br />

olduğunu biliyoruz.<br />

- Bizler, bu ülkenin oy ve vergi veren, askere giden ve çeĢitli yurttaĢlık vecibelerini<br />

yerine getiren yurttaĢları olduğumuz halde, mevcut projeler aracılığı ile yok<br />

sayılmak ve yaĢadığımız yerleĢimlerden sürgün edilmek istemiyoruz ve bu durumu<br />

kabul etmiyoruz.<br />

- Bizler, yarım asırlık emek ve çabayla barınmak için kurduğumuz mahallelerimizin<br />

ve dost yaĢamlarımızın alt üst edilerek, geleceğimizin borçlandırılmasını<br />

kabullenemiyoruz. Doğup büyüdüğümüz yerlerde, torunlarımızla yaĢlanabilmeyi<br />

istiyoruz.<br />

- Bizler, mevcut mahallelerimizi terk etmeden toplu kentsel hizmetlere (barınma,<br />

altyapı, ulaĢım, sağlık ve eğitim) eĢit ve yeterli bir biçimde sahip olmayı istiyor;<br />

kentsel haklarımızın, „ne zaman ne olacak‟ endiĢesi yaĢamamak üzere artık hukuki<br />

güvenceye kavuĢturulmasını talep ediyoruz.<br />

- Bizler, demokrasinin bir iletiĢim, tanınma ve söze kıymet verme zemini olduğunu<br />

düĢünüyoruz. YaĢamlarımıza bu denli etki eden emrivaki proje ve uygulamaları,<br />

bizleri yok saydığı için antidemokratik buluyoruz.<br />

- Bizler, mahallelerimizde kiracı olan komĢularımızın barınma ve yaĢam haklarının da<br />

güvenceye kavuĢturulması için kamu kurumlarını gerekli projeleri üretmeye ve<br />

sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.<br />

- Bizler, yaĢam alanlarımızın tarihi, sosyal, kültürel ve ekolojik değerlerini koruyan ve<br />

mekânsal kalitesini yükselten bir planlamadan yanayız. Bu yönde „Yerinde Çözüm‟ü


305<br />

esas alan, ihtiyaçlarımıza ve düĢüncelerimize değer veren, bizim de katılabileceğimiz<br />

plan çalıĢmaları istiyoruz.” (2007: 187-188).<br />

Ġstanbul‟da kentsel dönüĢüm kapsamına alınmıĢ olan 23 mahallenin<br />

sakinlerinin eleĢtiri ve beklentileri ile, BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahallelerinde de<br />

karĢılaĢılmıĢtır. Her iki mahallenin de kentin ulaĢım akslarına yakın olması, sağlam<br />

zeminde yer alması ve Marmara Denizine bakan manzarasının varlığı nedeniyle,<br />

günümüzde oldukça cazip bir yaĢam alanı olduğunu vurgulayan mahalle sakinleri, bu<br />

özellikler nedeniyle hedef alan seçilen mahallelerinde, sermaye ve varsıl gruplara iĢ<br />

ve yaĢam alanı yaratma kaygısıyla, kendilerinin uzaklaĢtırılmak istendiğini<br />

vurgulamıĢlardır. YaĢam alanlarını yeniden yapılandırmayı hedefleyen kentsel<br />

dönüĢüm projelerinin mevcut haliyle kabul edilemez olduğunu vurgulayan mahalle<br />

sakinleri; kendilerini de paydaĢ kılan ve söz sahibi oldukları, yıkıp yeniden<br />

yapmaktan çok yerinde dönüĢümü ve iyileĢtirmeyi, altyapıyı güçlendirmeyi<br />

hedefleyen uygulamaları destekleyeceklerini ifade etmiĢlerdir. Burada karĢımıza,<br />

mahalle sakinlerinin projelere değil, projelerin uygulama biçimlerine karĢı oldukları<br />

sonucu çıkmaktadır. Mahalle sakinleri hali hazırda uygulanmaya çalıĢılan projelerin<br />

sadece konut anlamında değil, sosyo-ekonomik anlamda da kayıplara yol açacağını<br />

vurgulamıĢlardır. Mahallenin mevcut fiziksel dokusunun değiĢtirilerek çok katlı<br />

binalarla doldurulmasının mahallelinin yaĢama biçimleri ve alıĢkanlıkları kadar<br />

sosyal iliĢkilerini de değiĢtireceğini ve olumsuz etkileyeceğini dile getirmiĢlerdir.<br />

Mahalle sakinlerinin baĢka yerlere taĢınmak durumunda kalmalarının da aynı Ģekilde<br />

sosyal iliĢkilere zarar verebileceği gibi, mahallelinin iĢ süreçlerini de olumsuz<br />

etkileyebileceği endiĢesini taĢıdıklarını ifade etmiĢlerdir.<br />

Kentsel dönüĢüm kavramı özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiĢ kentler<br />

söz konusu olduğunda baĢlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olarak karĢımıza<br />

çıkmaktadır. Plansız ve kontrolsüz mekânsal geliĢmenin özellikle kentli yoksul<br />

kesimler açısından ortaya çıkardığı kötü yaĢam ve barınma koĢullarının dönüĢüm<br />

projeleriyle iyileĢtirileceği söylemi oldukça yaygındır. Kentlerin zamanla farklı<br />

nedenlere bağlı olarak eskidiği, yıprandığı ve yenilemeye ihtiyaç duyduğu kabul<br />

edilebilir bir gerçekliktir. Bu nedenle günümüzde uygulamaya konulan kentsel<br />

dönüĢüm projeleri de, temel amaç ve hedefleri olduğu iddia edilen kentleri daha<br />

yaĢanır kılma çabası doğrultusunda desteklenebilir. Ancak ister gecekondu alanı,


306<br />

ister tarihi alanlar ve isterse sosyal konut alanları olsun, dönüĢüm alanı olarak<br />

belirlenen kentsel mekânlarda yaĢayan kesimleri gözetmeyen ve paydaĢ kılmayan<br />

hatta bu alanlarda yaĢayan kentlileri yerinden etme sonuçlarını ortaya çıkaran<br />

projeleri uygulamaya niyetlenmek bile abesle iĢtigaldir. Yapılması gereken; kentsel<br />

dönüĢüm politikalarının, kentleri kentlilerle birlikte daha yaĢanır kılacak yerinde<br />

dönüĢüm felsefesine dayandırılmasıdır. Bu bağlamda dönüĢüm alanlarında yaĢayan<br />

kentlilerin yerleĢim, mülkiyet ve barınma hakları korunmalı, kentleri içi boĢ fiziksel<br />

birer olgu ve rant kaynağı olarak gören anlayıĢ terk edilerek; sosyal, kültürel,<br />

ekonomik, toplumsal bir bütün olarak ele alan ve kentlileri de söz sahibi kılan<br />

projeler geliĢtirilmelidir. Genel olarak bakıldığında kentsel dönüĢüm projelerindeki<br />

temel sıkıntının, dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesimleri sürece dâhil etmemesi ve bu<br />

kesimleri yerinden etme riski taĢıması olduğu söylenebilir. Ayrıca kentsel dönüĢüm<br />

süreçlerinde, uygulamalar küresel yeni liberal ideolojiden beslenmesine rağmen,<br />

mahalle sakinlerinin mülkiyet haklarını ihlal edici uygulamaları da içermektedir. Bu<br />

ve benzeri nedenler, dönüĢüm alanı ilan edilen yerlerde yaĢayanların kentsel<br />

dönüĢüm projelerine karĢı çıkmalarının temel nedenleri arasındadır. AraĢtırma<br />

kapsamında görüĢülen kiĢiler de projelerden çok projelerin uygulama biçimlerine<br />

karĢı olduklarını dile getirmiĢlerdir. Mahalle sakinlerinin talep ve beklentilerini göz<br />

önünde bulunduran ve iyileĢtirmeyi hedefleyen yerinde dönüĢüm projelerinin kabul<br />

edilebileceğini vurgulayan görüĢmecilerin temel ortak vurgusu yaĢamlarına aynı<br />

alanlarda devam etme isteği Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda kentsel<br />

dönüĢüm ile birlikte yaĢam alanlarına iliĢkin görüĢ, beklenti, öneri ve talepleri<br />

dikkate alınmadan, yerlerinden edilme tehlikesiyle karĢı karĢıya kalacak olan<br />

kentlileri de kapsayan, barınma ve yaĢam hakkını ihlal etmeyen projeler hayata<br />

geçirilmelidir. Temel hedefi yaĢanabilir ve sağlıklı kentsel mekânlar oluĢturmak<br />

olduğu söylenen kentsel dönüĢüm projeleri, uygulama süreç ve sonuçları açısından<br />

yerinden etme ve toplumsal ayrıĢmalara neden olduğundan, katılımcılığı barındıran<br />

bir anlayıĢla hazırlanmalı ve kamu yararı sağlayacak biçimde uygulanmalıdır.


307<br />

Kitaplar<br />

KAYNAKÇA<br />

ARAL, N., Su Medeniyet ve Teknoloji, BirleĢik Yayıncılık, Ġstanbul, 2000.<br />

ARON, R., Sosyolojik DüĢüncenin Evreleri, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları,<br />

Ankara, 1986.<br />

ARSLAN, Ġ., Konut Ekonomisi, Sakarya Yayıncılık, Adapazarı, 2007.<br />

ASLAN, ġ., 1 Mayıs Mahallesi, 1980 Öncesi Toplumsal Mücadeleler ve Kent,<br />

ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004.<br />

ATAAY, F., Neoliberalizm ve Devletin Yeniden Yapılandırılması, De Ki Basım<br />

Yayın, Ankara, 2006.<br />

AYDIN, M., Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler, Yedirenk Yayıncılık, Ġstanbul,<br />

2008.<br />

AYMAN GÜLER, B., Devlette Reform Yazıları, Paragraf Yayınevi, Ankara, 2005.<br />

BAL, H., Bilimsel AraĢtırma Yöntem ve Teknikleri, Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 20, Isparta, 2001.<br />

BAL, H., Kent Sosyolojisi, Fakülte Kitabevi Yayınları, Isparta, 2008.<br />

, Sosyal Bilimlerde Nicel AraĢtırma Yöntem ve Teknikleri, Fakülte<br />

Kitabevi, Isparta, 2009.<br />

BAUMAN, Z., ÇalıĢma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, Sarmal Yayınevi, Ġstanbul,<br />

1999.<br />

, BireyselleĢmiĢ Toplum, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />

, KüreselleĢme, Toplumsal Sonuçları, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />

BAYDAR, M.L., GÜL, H. ve AKÇIL, A., Bilimsel AraĢtırmanın Temel Ġlkeleri,<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 79, Isparta, 2007.<br />

BAYRAKTAR, E., Gecekondu ve Kentsel Yenileme, Ekonomik AraĢtırmalar<br />

Merkezi Yayınları, Ankara, 2006.<br />

, Bir Ġnsanlık Hakkı Konut, TOKĠ’nin Planlı KentleĢme ve Konut Üretim<br />

Seferberliği, Boyut Yayıncılık, Ġstanbul, 2007.<br />

BILTON, T., BONNET,K., JONES,P., LAWSON,T., SKINNER D.,<br />

STANWORTH,M. ve WEBSTER,A., Sosyoloji, K. ĠNAL (çev.), Siyasal<br />

Kitabevi, Ankara, 2008.<br />

BĠRCAN, Ġ., “Toplantı Sonuç Raporu”, içinde Enformel Sektör ve Sosyal<br />

Güvenlik: Sorunlar ve Perspektifler , Friedrich Ebert Vakfı, Ġstanbul, 1998.<br />

BOOKCHIN, M., Kentsiz KentleĢme, YurttaĢlığın YükseliĢi ve ÇöküĢü,<br />

B.ÖZYALÇIN (çev.), Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1999.<br />

BOTTOMORE, T. ve NISBET,R., Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Ayraç<br />

Yayınevi, Ġstanbul, 1997.


308<br />

BUĞRA KAVALA, A. ve KEYDER, Ç., Kent Nüfusunun En Yoksul Kesiminin<br />

Ġstihdam Yapısı ve Geçinme Yöntemleri (TUBĠTAK tarafından<br />

desteklenen proje), Ġstanbul, 2008.<br />

BUĞRA, A. ve KEYDER, Ç., Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin DeğiĢen Refah<br />

Rejimi, BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı Ġçin Hazırlanan Proje<br />

Raporu., 2003.<br />

BUĞRA, A., Devlet-Piyasa KarĢıtlığının Ötesinde, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />

2000.<br />

BUMĠN, K., Demokrasi ArayıĢında Kent, Ayrıntı Yayınevi, Ġstanbul, 1990.<br />

CASTELLS, M., The Informational City: Information Technology, Economic<br />

Restructuring and the Urban-Regional Process, Basil Blackwell, Oxford,<br />

1989.<br />

, Kent, Sınıf, Ġktidar, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1997.<br />

, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür I. Cilt Ağ Toplumunun<br />

YükseliĢi, E. KILIÇ (çev.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul,<br />

2005.<br />

DEMĠRER, G.N., DEMĠRER, T., DOĞMUġ, O.E., DURAN, M., GÖRGÜN, T.,<br />

HÜNLER,K., ÖZBOLAT,N.K., ÖZBUDUN,S., ORHANGAZĠ,Ö. ve<br />

YAPICI,K., “YDD” Kıskacında Çevre ve Kent, Ütopya Yayınevi,<br />

Ankara,1999.<br />

DĠE, Küçük ve ġirketleĢmemiĢ ĠĢyerlerinde Ġstihdam, DĠE Matbaası, Ankara,<br />

2003.<br />

DOĞAN, A. E., Birikimin Hamalları Kriz, Neo-Liberalizm ve Kent, DonkiĢot<br />

Yayınları, Ġstanbul, 2002.<br />

, Eğreti Kamusallık Kayseri Örneğinde Ġslamcı Belediyecilik, ĠletiĢim<br />

Yayınları, Ġstanbul, 2007.<br />

DPT, Gelir Dağılımının ĠyileĢtirilmesi ve Yoksullukla Mücadele, Özel Ġhtisas<br />

Komisyonu Raporu, DPT Yayınları, 2001.<br />

DURKHEIM, E., Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, Engin Yayıncılık, Ġstanbul,<br />

1995.<br />

EKĠNCĠ, O., Dünden Bugüne Ġstanbul Dosyaları, Anahtar Kitaplar Yayınevi,<br />

Ġstanbul, 1995.<br />

ENGELS, F., Konut Sorunu, G. ÖZDURAL (çev.), Sol Yayınları, Ankara, 1992.<br />

, Ġngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu, Sol Yayınları, Ankara, 1997.<br />

ERAYDIN, A., Post-Fordizm ve DeğiĢen Mekansal Öncelikler, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi Matbaası, Ankara, 1992.<br />

ERCAN, F., Toplumlar ve Ekonomiler, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 2001.<br />

ERDER, S., Ġstanbul’a Bir Kent Kondu: Ümraniye, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />

1996.<br />

, Kentsel Gerilim, um:ag Vakfı Yayınları, Ankara, 2002.


309<br />

ERYILMAZ, B., Kamu Yönetimi, Erkam Matbaası, Ġstanbul, 2002.<br />

FALK, R., Yırtıcı KüreselleĢme, A. ÇAKSU (çev.), Küre Yayınları, Ġstanbul, 2002.<br />

FRIEDMAN, T., Lexus ve Zeytin Ağacı, KüreselleĢmenin Geleceği, E.<br />

ÖZSAYAR (çev.), Boyner Holding Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />

GIDDENS, A., Sosyoloji, Ayraç Yayınları, Ankara, 2000.<br />

, Üçüncü Yol ve EleĢtirileri, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2001.<br />

GORZ, A., YaĢadığımız Sefalet, KurtuluĢ Çareleri, N. TUTUL (çev.), Ayrıntı<br />

Yayınları, Ġstanbul, 2001.<br />

GÖKÇE,B., ACAR, F., GÜNEġ AYATA, A., KASAPOĞLU,A., ÖZER, Ġ. ve<br />

UYGUN, H., Gecekondularda Ailelerarası DayanıĢmanın ÇağdaĢ<br />

Organizasyonlara DönüĢümü, T.C. BaĢbakanlık Kadın ve Sosyal Hizmetler<br />

MüsteĢarlığı Yayınları, Ankara, 1993.<br />

GÖKÇE, B., Toplumsal Bilimlerde AraĢtırma, SavaĢ Yayınevi, Ankara, 2007.<br />

GÖZE, A., Liberal, Marxiste, FaĢist, Nasyonal Sosyalist ve Sosyal Devlet, Beta<br />

Basım Yayım, Ġstanbul, 2005.<br />

GÜÇHAN, G., Toplumsal DeğiĢme Ve Türk Sineması, Ġmge Kitabevi Yayınları,<br />

Ankara, 1992.<br />

GÜÇLÜ, S., KentlileĢme ve Göç Sürecinde Antalya’da Kent Kültürü ve<br />

Kentlilik Bilinci, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002.<br />

HACISALĠHOĞLU, Y., KüreselleĢme Mekansal Etkileri ve Ġstanbul, Akademik<br />

Düzey Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />

HARVEY, D., Postmodernliğin Durumu, S. SAVRAN (çev.), Metis Yayınları,<br />

Ġstanbul, 1999.<br />

, Sosyal Adalet ve ġehir, M. MORALI (çev.), Metis Yayınları, Ġstanbul, 2003.<br />

, Umut Mekanları, Z.GAMBETTĠ (çev.), Metsi Yayınları, Ġstanbul, 2008a.<br />

, Yeni Emperyalizm, H. GÜLDÜ (çev.), Everest Yayınları, Ġstanbul, 2008b.<br />

HAYEK, F.A.V., Kanun, Yasama Faaliyeti ve Özgürlük: Sosyal Adalet Serabı,<br />

Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ankara, 1993.<br />

IġIK, O. ve PINARCIOĞLU, M.M., NöbetleĢe Yoksulluk, GecekondulaĢma ve<br />

Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2003.<br />

ĠLMEN, S., Süreyya PaĢa’nın Anıları, TeĢebbüslerim, Reisliklerim, Kadıköy<br />

Belediyesi Sağlık ve Sosyal DayanıĢma Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 2001.<br />

ĠSBĠR, E.G., ġehirleĢme ve Meseleleri, Ocak Yayınları, Ankara, 1986.<br />

ĠġERĠ, G., Metropol Sürgünleri, Su Yayınları, Ġstanbul, 2010.<br />

JESSOP, B., Hegemonya, Post-Fordizm ve KüreselleĢme Ekseninde Kapitalist<br />

Devlet, B. YARAR ve A. ÖZKAZANÇ (der ve çev), ĠletiĢim Yayınları,<br />

Ġstanbul, 2005.


310<br />

KARA, U., Sosyal Devletin YükseliĢi ve DüĢüĢü, Özgür Üniversite Kitaplığı: 52,<br />

Maki Basın Yayın, Ankara, 2004.<br />

KARABAĞ, S., Mekanın SiyasallaĢması, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006.<br />

KARASAR, N., Bilimsel AraĢtırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1999.<br />

KARTAL, K.S., Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Türkiye’de KentlileĢme, Adım<br />

Yayıncılık, Ankara, 1982.<br />

KAYGALAK, S., Kapitalizmin TaĢrası, 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla Bursa’da<br />

Toplumsal Süreçler ve Mekansal DeğiĢim, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />

2008.<br />

, Kentin Mültecileri, Neoliberalizm KoĢullarına Zorunlu Göç ve KentleĢme,<br />

Dipnot Yayınları, Ankara, 2009.<br />

KAZGAN, G. KüreselleĢme ve Ulus-Devlet, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,<br />

Ġstanbul, 2000.<br />

KELEġ, R., Yerinden Yönetim ve Siyaset, Cem Yayınevi, Ġstanbul, 1998.<br />

, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1998.<br />

, KentleĢme Politikası, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000.<br />

KESKĠNOK, H.Ç., KentleĢme Siyasaları, Kaynak Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />

KEYDER, Ç., Ulusal Kalkınmacılığın Ġflası, Metis Yayınları, Ġstanbul, 2004.<br />

KIRAY, M., Ereğli, Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası, Bağlam Yayınları,<br />

Ġstanbul, 2000.<br />

KIZILÇELĠK, S., Sosyoloji Teorileri 1, Emre Yayınları, Konya, 1994.<br />

KĠPER, H. P., KüreselleĢme Sürecinde Kentlerin Tarihsel-Kültürel Değerlerinin<br />

Korunması, Türkiye-Bodrum Örneği, SAV Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />

KOCABAġ, A., Kentsel DönüĢüm (/YenileĢ(tir)me): Ġngiltere Deneyimi ve<br />

Türkiye’den Beklentiler, Literatür Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />

KONGAR, E., 21. Yüzyılda Türkiye, Remzi Kitabevi Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />

KÜMBETOĞLU, B., Sosyolojide ve Antropolojide Niteliksel Yöntem ve<br />

AraĢtırma, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />

LANG, T., Insights in the British Debate about Urban Decline and Urban<br />

Regeneration Working Paper, Erkner, Leibniz-Institute for Regional<br />

Development and Structural Planning, 2005.<br />

LEWIS, O., Sanchez’in Çocukları, L. RAGIP (çev.), e Yayınları, Ġstanbul, 1971.<br />

LORDOĞLU, K. ve ÖZAR, ġ., Enformel Sektör ve Sosyal Güvenlik: Sorunlar ve<br />

Perspektifler, Ġ. BĠRCAN (haz.), Friedrich Ebert Vakfı, Ġstanbul, 1998.<br />

LORDOĞLU, K., ÖZKAPLAN, N. ve TÖRÜNER, M., ÇalıĢma Ġktisadı, Beta<br />

Yayınları, Ġstanbul, 1999.<br />

MALTEPE BELEDĠYESĠ (t.y.) 2007 Faaliyet Raporu.


311<br />

MATTELART, A., Gezegensel Ütopya Tarihi, Kehanetsel Kentten Küresel<br />

Topluma, ġ. ÇĠLTAġ (çev), Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />

OKUTAN, A., Türkiye’de KentleĢme ve Siyasal Yapı, Türk Demokrasi Vakfı,<br />

Ankara, 1995.<br />

ÖZDEN, P. P., Kentsel Yenileme, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2008.<br />

ÖZER, A., KentleĢme ve Yerel Yönetimler, Ürün Yayınları, Ankara, 2000.<br />

ÖZER, Ġ., KentleĢme, KentlileĢme ve Kentsel DeğiĢme, Ekin Kitabevi, Bursa,<br />

2004.<br />

ÖZER, M.A. Yeni Kamu Yönetimi Teoriden Uygulamaya, Platin Yayınları,<br />

Ankara, 2005.<br />

ÖZKAZANÇ, A., Siyaset Sosyolojisi Yazıları, Yeni Sağ ve Sonrası, Dipnot<br />

Yayınları, Ankara, 2007.<br />

ÖZSOYLU, A.F., Türkiye’de Kayıt DıĢı Ekonomi, Bağlam Yayınları, Ġstanbul,<br />

1996.<br />

POLOMA, M.M., ÇağdaĢ Sosyoloji Kuramları, Gündoğan Yayınları, Ankara,<br />

1993.<br />

RAWLS, J., Political Liberalism, Colombia Universty Press, New York, 1993.<br />

ROBERT, J., Kent ve Halk, Kent Üzerine Alternatif DüĢünceler, Ö.<br />

ORHANGAZĠ (çev.), Ütopya Yayınevi, Ankara, 1999.<br />

ROBERTS, P. ve SYKES, H., Urban Regeneration: A Hand Book, SAGE<br />

Publications, London, 2000.<br />

ROCHE, M., Rethinking Citizenship: Welfare, Ideology and Change in Modern<br />

Society, Polity Press, Cambridge, 1992.<br />

SABUKTAY, A., 2000’lerde Türkiye’de Devlet ve Kamu Yönetimi,<br />

MülksüzleĢtirmenin Yönetimi, TODAĠE Yayınları, Ankara, 2009.<br />

SALLAN GÜL, S., Sosyal Devlet Bitti, YaĢasın Piyasa, Etik Yayınları, Ġstanbul,<br />

2004.<br />

, Sosyolojide Kuramlar ve Kent Sosyolojisinde Kuramlar, YayımlanmamıĢ<br />

ÇalıĢma, Isparta, 2009.<br />

SCHUMPETER, J. A., Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, H. Ġlhan (çev), Alter<br />

Yayıncılık, Ankara, 2007.<br />

SHORT, J. R., The Urban Order: An Introduction to Cities, Culture and Power,<br />

Blackwell Publishers Inc., London, 1996.<br />

SĠLĠER, O., Kent Müzeleri ve Türkiye’de Kent Müzelerine Duyulan Ġhtiyaç,<br />

Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 2007.<br />

SÖNMEZ, M., Ġstanbul’un Ġki Yüzü, 1980’den 2000’e DeğiĢim, ArkadaĢ<br />

Yayınevi, Ankara, 1996.<br />

ġAYLAN, G., DeğiĢim, KüreselleĢme ve Devletin Yeni ĠĢlevi, Ġmge Kitabevi,<br />

Ankara, 2003.


312<br />

ġENGÜL, T., Kentsel ÇeliĢki ve Siyaset, Kapitalist KentleĢme Süreçleri Üzerine<br />

Yazılar, Demokrasi Kitaplığı, Ġstanbul, 2001.<br />

ġENSES, F., KüreselleĢmenin Öteki Yüzü: Yoksulluk, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />

2001.<br />

ġENYAPILI, T., Gecekondu: Çevre ĠĢçilerin Mekanı, ODTÜ Mimarlık Fakültesi<br />

Yayınları, Ankara, 1981.<br />

, Barakadan Gecekonduya Ankara’da Kentsel Mekanın DönüĢümü: 1923-<br />

1960, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004.<br />

ġPO, Eğrisiyle Doğrusuyla Galataport, P. P. ÖZDEN ve D. AĞAR (der.) TMMOB<br />

ġPO Yayınları, Ġstanbul, 2008.<br />

TAġDELEN, M.H., Göçerlerin ġehirleĢmesi (Beritanlı AĢireti Örneği), Turan<br />

Yayıncılık, Ġstanbul, 1997.<br />

TEKELĠ, Ġ., Bağımlı KentleĢme, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, 1977.<br />

, Modernite AĢılırken Siyaset, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1999.<br />

, Göç ve Ötesi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ġstanbul, 2008.<br />

TOKATLIOĞLU, M.Y., KüreselleĢme ve Kamu Hizmetleri, Alfa Akademi,<br />

Ġstanbul, 2005.<br />

TOPRAK KARAMAN, Z., Kent Yönetimi ve Politikası, Ġzmir, 1998.<br />

TURAN, M. Türkiye’de Kentsel Rant, Devlet Mülkiyetinden Özel Mülkiyete,<br />

Tan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2009.<br />

TURGUT, S. ve CEYLAN, E. Ç. Bir Yerel Yönetim Deneyiminin Ardından…,<br />

Alfa Basım Yayım, Ġstanbul, 2010.<br />

TUSĠAD, Coğrafya 2001, TÜSĠAD Yayınları, Yayın No: TÜSĠAD-T/2001/06-302,<br />

Ġstanbul, 2001.<br />

TÜRCAN ÖZġUCA, ġ. ve TOKSÖZ, G., Sosyal Koruma Yoksunluğu, Enformel<br />

Sektör ve Küçük ĠĢletmeler, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi<br />

Yayınları, Ankara, 2003.<br />

TÜRKDOĞAN, O., Yoksulluk Kültürü, Gecekonduların Toplumsal Yapısı,<br />

Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1974.<br />

, Aydınlıktakiler ve Karanlıktakiler, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul, 1996a.<br />

, DeğiĢme, Kültür ve Sosyal Çözülme, BirleĢik Yayıncılık, Ġstanbul, 1996b.<br />

URRY, J., Mekânları Tüketmek, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1999.<br />

ÜSTÜN, G., Kentsel DönüĢümün Hukuki Boyutu, On Ġki Levha Yayıncılık,<br />

Ġstanbul, 2009.<br />

WALLERSTEIN, I., Bildiğimiz Dünyanın Sonu Yirmi Birinci Yüzyıl Ġçin Sosyal<br />

Bilim, T. BĠRKAN (çev.), Metis Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />

WEDEL, H., Siyaset ve Cinsiyet, Ġstanbul Gecekondularında Kadınların Siyasal<br />

Katılımı, C.KURULTAY (çev.), Metis Yayınları, Ġstanbul, 2001.


313<br />

YILDIRIM, A. ve ġĠMġEK, H., Sosyal Bilimlerde Nitel AraĢtırma Yöntemleri,<br />

Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006.<br />

YIRTICI, H. ÇağdaĢ Kapitalizmin Mekânsal Örgütlenmesi, Ġstanbul Bilgi<br />

Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />

YÖRÜKAN, A., ġehir Sosyolojisinin ve Ġnsan Ekolojisinin Teorik Temelleri,<br />

Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2006.<br />

YÖRÜKAN, T., Gecekondular ve Gecekondu Bölgelerinin Sosyo-Kültürel<br />

Özellikleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2006.<br />

Makaleler<br />

+ĠVME, “ Yaldızlı ambalajlı Rant Projesi Kentsel DönüĢüm”, Mühendislik,<br />

Mimarlık ve Planlamada +Ġvme, Sayı 4, s. 18-20, 2007.<br />

, “Kent Planlaması”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +Ġvme, Sayı 4,<br />

s. 42-43, 2007.<br />

, “Kentsel DönüĢüm”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +Ġvme, Sayı 4,<br />

s. 50-55, 2007.<br />

, “Kentten Kentsel DönüĢüme”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada<br />

+Ġvme, Sayı 4, s. 70-81, 2007.<br />

AKBALIK, E., “Mağaza Vitrininden Satılık Kent Seyri ve Biz Kimliksiz<br />

MüĢteriler”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s.167-168, 2007.<br />

AKÇAR, ġ., “Yoksulluğu Önleme Stratejileri”, içinde Sivil Toplum KuruluĢları<br />

Diyaloğu , Boyut Kitapları, Ġstanbul, s. 197-202, 1998.<br />

AKGÜN, G. ve KARADEMĠR, H., “Kentsel DönüĢümde Yeni Sermaye Hareketleri<br />

ve ĠliĢki Biçimleri”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı,<br />

13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 170-181,<br />

2007.<br />

AKIN, O.,“KüreselleĢme Olgusu ve Kent Mekanı Üzerindeki Etkileri: Ġstanbul<br />

Metropolitan Alanı”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler: KüreselleĢme Mekan-<br />

Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />

Ġ.DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul,<br />

s. 141-165, 2000.<br />

AKINCI, B., YIKICI, A. ve YĠĞĠT, E.,“DeğiĢen Kent ve Anladıklarımız”,<br />

Planlama, Sayı 4, s. 90-95, 2004.<br />

AKKAR, Z.M., “Kentsel DönüĢüm Üzerine Batı‟daki Kavramlar, Tanımlar, Süreçler<br />

ve Türkiye”, Planlama, Sayı 36, s. 29-38, 2006.<br />

AKKAYA, Y., “Göç, Yoksulluk ve Kentsel ġiddet”, içinde Yoksulluk, ġiddet ve<br />

Ġnsan Hakları Konferansı, Y.ÖZDEK (ed.), 6-7 Aralık 2001, TODAĠE<br />

Yayınları, Ankara, s. 203-215, 2002.<br />

AKSOY, A., “Toplumsal Uyum Ġçin Sosyal ArayıĢlar Paneli”, içinde Türkiye’de<br />

20. Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı , M.ÇUBUK<br />

(ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s.193-198, 1998.


314<br />

AKSOY, A. ve ROBINS, K., “Modernizm ve Binyıl: Ġstanbul‟da Mekânla Ġmtihan”,<br />

Birikim, A. D. DANIġ (çev.), Sayı 123, s.53-62, 1999.<br />

AKSOY, A., “Gecekondudan VaroĢa DönüĢüm: 1990‟larda „Biz‟ ve „Öteki‟<br />

Kurgusu”, içinde DıĢarıda Kalanlar/Bırakılanlar, N. AVCI, D.DERMAN,<br />

S.KIRCA ve A.YUMUL (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 39-52, 2001.<br />

AKSU KAYA, E., ÜSTÜNALAN, S., ARAL, M., GÖÇEBE, M., KAYA, K. ve<br />

ÖZTÜRK, T., “Gecekondulardan VaroĢlara Kentsel DönüĢüme KarĢı Kentsel<br />

ĠyileĢtirme”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15<br />

Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 151-160, 2007.<br />

AKSÜMER, G. ve TEMĠZ, Ö., “Kentsel DönüĢümde Alternatif ArayıĢı,” içinde<br />

Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan<br />

Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 161-169, 2007.<br />

ALADA, B. A., “Yerel Yönetim AnlayıĢındaki DeğiĢimler ve Türkiye‟deki<br />

Yansımaları”, içinde Devlet ve Sermayenin Yeni Biçimleri, R. GÜNLÜ<br />

(der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s. 269-301, 2008.<br />

ALTINÇEKĠÇ, F. ve GÖKSU, S., “Kentsel Mekanın Üretimini Anlamada<br />

Toplumsal Ekonomi Kuramı Merkezli Sermaye Birikim Süreci YaklaĢımının<br />

Sağladığı Olanaklar-1”, Planlama, Sayı 1-2, s. 5-8, 1995a.<br />

ALTINÇEKĠÇ, F. ve GÖKSU, S., “Kentsel Mekanın Üretimini Anlamada<br />

Toplumsal Ekonomi Kuramı Merkezli Sermaye Birikim Süreci YaklaĢımının<br />

Sağladığı Olanaklar-2”, Planlama, Sayı 3-4, s. 62-67, 1995b.<br />

ALTINÖRS ÇIRAK, A. ve YÖRÜR, N., “Ġzmir Onur Mahallesi Örneğinde Farklı<br />

Söylemler ve Taraflar Açısından Kentsel DönüĢümün Ġki Yüzü”, Planlama,<br />

Sayı 3, s. 79-88, 2006.<br />

ALTINÖRS ÇIRAK, A., “Korumanın Toplumsal ve Kültürel Boyutu Neden<br />

Önemli? Biz Nasıl Bakıyoruz?”, Planlama, 2010/1, s. 29-37, 2010.<br />

ALTUN, L., “Süreci, Uygarlık Atağına DönüĢtürmek”, içinde Uluslararası Kentsel<br />

DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN VE<br />

S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı<br />

Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 227-231, 2005.<br />

ALTUNTAġ, B., “Enformel Bir Emek Biçimi Olarak Sokak Toplayıcılığı, Ankara<br />

Örneğinde Sektöre ve ÇalıĢanlara ĠliĢkin Bir Bilgi ve Deneyim PaylaĢımı”,<br />

Toplum ve Bilim, Sayı 112, s.31-59, 2008.<br />

ANDERSEN, H.S., “Konut Alanlarında Bozulma ve Konut Alanları Yenileme<br />

Stratejilerinde Avrupa ve Amerika Deneyimleri”, içinde Uluslararası<br />

Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN<br />

VE S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />

Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 151-164, 2005.<br />

AREN, S., “Sosyalizm, Sömürünün, Sınıfın ve Tahakkümün Olmadığı Bir<br />

Düzendir”, içinde Yeni Sağ Yeni Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge<br />

Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 97-110, 1997.


315<br />

ARIKANLI ÖZDEMĠR, M., “Kentsel DönüĢüm Sürecinde Eski Bir Gecekondu<br />

Mahallesi: Karanfilköy Kentlere Vurulan „NeĢter‟ler”, içinde Ġstanbul’da<br />

Kentsel AyrıĢma, H.KURTULUġ (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 187-<br />

238, 2005.<br />

ARIN, T., “Refah Devleti: Sosyal Güvenliğin Yoksulluğu”, içinde Neoliberalizmin<br />

Tahribatı, N. BALKAN ve S. SAVRAN (der), Metis Yayınları, Ġstanbul, s.<br />

68-93, 2004.<br />

ASLAN, O., “ Hukuki BakıĢ”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +Ġvme,<br />

Sayı4, s. 54-67, 2007.<br />

ASLAN, ġ., “Yıkılmayı Bekleyen Gecekondular: Eyüp Ġlçesi Güzeltepe<br />

Mahallesinde Bir Konut Bölgesi”, Planlama, Sayı 36, s.103-109, 2006.<br />

, “Kentsel DönüĢüm Projeleriyle Resmi Söylemde Yeniden ĠnĢa Edilen<br />

“Gecekondu” ve “Gecekondulu Ġmgesi”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu<br />

Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,<br />

Ġstanbul, s.122-131, 2007a.<br />

, “Kent, Planlama ve Konut, Ġstanbul‟da Enformel YerleĢme Deneyimleri:<br />

Güzeltepe Mahallesi Örneği”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6.<br />

Türkiye ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz<br />

Eylül Üniversitesi, Ġzmir, s. 197-208, 2007b.<br />

, “Kentlerin Öteki Mekanlarında Özgünlükler ve Kırılmalar: 1 Mayıs Mahallesi<br />

Örneği”, Ölçü, s. 54-59, Mart 2007c.<br />

, “Gülsuyu Mahallesi‟nin Öyküsü”, Ġstanbul, Sayı 62, s. 24-27, 2008<br />

ATAÖV, A. ve OSMAY, S., “Türkiye'de Kentsel DönüĢüme Yöntemsel Bir<br />

YaklaĢım”, METU Journal Of The Faculty Of Architecture, Vol 24, No<br />

2, p. 57-82, 2007.<br />

ATAYURT, U., “Maltepe-BaĢıbüyük Mahallesinin Hukuk SavaĢı, Küçük Ama<br />

Önemli Bir Zafer”, Express, Sayı 91, s. 19, 2008.<br />

ATKINSON, R., “Kentsel DönüĢüm, Ortaklıklar ve Yerel Katılım Ġngiltere<br />

Deneyimi”, içinde Uluslararası Kentsel DönüĢüm Uygulamaları<br />

Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN VE S.R.TURGUT (der.), 27-30<br />

Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi<br />

Yayını, Ġstanbul, s. 87-98, 2005.<br />

AYDIN, A.H., “Kentsel DönüĢüm Projeleri Ve KahramanmaraĢ”, Yerel Siyaset,<br />

Sayı 31, s. 5-7, 2008.<br />

AYDIN, S., “AKP Dönemi Konut ve KentleĢme Politikalarına TOKĠ ve Yerel<br />

Yönetimler Üzerinden Bakmak”, Ġktisat, Sayı 500, s.67-73, 2008.<br />

AYMAN GÜLER, B., “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Üzerine”, Hukuk ve<br />

Adalet, Sayı 2, s. 26-61, 2004.<br />

AYTEN, A.M., “Konuttan-ĠĢyerine DönüĢüm Sürecinin Ankara, Kızılay Örneği‟nde<br />

AraĢtırılması”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya<br />

ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004,


316<br />

ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2,<br />

Ankara, s. 677-699, 2005.<br />

BAILEY, N., “Konuta Yönelik DönüĢüm Glasgow Deneyimi”, içinde Uluslararası<br />

Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN<br />

VE S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />

Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 171-177, 2005.<br />

BAKIRTAġ, T. ve KÖKTÜRK, E., “Küresel Modelin Yeni YoksullaĢma Süreci ve<br />

Türkiye‟nin Ġstanbul Özelinde Bu Süreçteki Konumu”,içinde Ġstanbul Kent<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s.71-110, 2007.<br />

BARKURT, M. Y., “KüreselleĢmenin Türkiye‟deki Etkileri”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />

Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.83-86,<br />

1997.<br />

BARTU, A., “Kentsel Ayrı(Ģı)m: Ġstanbul‟daki Yeni YerleĢimler ve Kemer Country<br />

Örneği”, içinde 21. Yüzyıl KarĢısında Kent ve Ġnsan, F. GÜMÜġOĞLU<br />

(ed.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s.145-149, 2001.<br />

BAġER, N. E., “Küresel-YerelleĢme Sürecinde Kentsel Kalkınmanın Önemi ve<br />

Sürdürülebilirliği: Kentsel Dinamikler ve Katılımcılık Açısından Genel Bir<br />

BakıĢ”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik<br />

Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ<br />

Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s.489-<br />

506, 2005.<br />

BAYRAM, A.M., “5366 Sayılı „Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların<br />

Yenilenerek Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması‟ Hakkında Kanun ve<br />

5393 Sayılı „Belediye Kanununun 73. Maddesi” Hakkında Bir<br />

Değerlendirme”, Memleket-Mevzuat, Sayı 2, s. 23-25, 2005.<br />

, “Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Yasal mı?”, Memleket-Mevzuat, Sayı 35,<br />

s.45-48, 2008.<br />

BAYRAM, F., “Sürdürülebilir Kentsel GeliĢme: Araçlar, YaklaĢımlar ve Türkiye”,<br />

içinde Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.<br />

251-264., 2001.<br />

BERKMEN YAKAR, H., “Ġstanbul Metropoliten Alanında Sermaye Birikim<br />

Biçimlerinin AlıĢveriĢ Mekanlarına Etkileri”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s.167-183, 2000.<br />

BERNER, E., “Metropol Ġkilemi: Küresel Toplum, Yerellikler ve Manila‟da Kent<br />

Arazisi Ġçin Yürütülen Mücadele”, içinde Mekân, Kültür, Ġktidar<br />

KüreselleĢen Kentlerde Yeni Kimlikler, A. ÖNCÜ ve P. WEYLAND<br />

(der.), L.ġĠMġEK ve N. UYGUN (çev.), ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s. 137-<br />

161, 2007.


317<br />

BEġĠKTEPE, C., “KüreselleĢme Sürecinde Kentler ve Ġstanbul”, içinde Ġstanbul<br />

Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel<br />

Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.46-56, 2007.<br />

BIÇKI, D., “Kentsel Yeniden Yapılanma Çerçevesinde Mekânsal Yarılma, Kentsel<br />

Yoksulluk ve Türkiye”, içinde Dünden Bugüne Türkiye’nin Toplumsal<br />

Yapısı, M. ZENCĠRKIRAN (der.), Nova Basın Yayın Dağıtım, Ankara, s.<br />

479-496, 2006.<br />

BĠLSEL, S.G., POLAT, E. ve YILMAZ, N., “DeğiĢim-DönüĢüm Sürecinde „Kimlik<br />

ArayıĢları‟ ve „Kentsel YenileĢme‟ Kavramı”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P. ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT,<br />

H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ<br />

Oditoryumu, Ġstanbul, s.53-64, 2003.<br />

BĠLSEL, C., “Çözülen Kentler ve Kentsel Tasarımda „Kamusal Alan‟ Paradigması<br />

Çerçevesinde Yeni Kent Tanımlarına Doğru”, içinde DeğiĢimde Kentsel<br />

Tasarım-Kentsel Tasarımda DeğiĢim, Uluslararası 15. Kentsel Tasarım<br />

ve Uygulamalar Sempozyumu Bildiriler Kitabı , A. KARAMAN (der.),<br />

26-28 Mayıs 2004,MSGSÜ Yayınları, Ġstanbul, s. 22-28, 2005.<br />

BĠRKAN, G., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />

Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />

BOZKULAK, S., “Gecekondudan VaroĢa: Gülsuyu Mahallesi” ,içinde Ġstanbul’da<br />

Kentsel AyrıĢma, H. KURTULUġ (der.), Bağlam Yayıncılık, Ġstanbul, s.<br />

239-266, 2005.<br />

BUDAK, R., “Sermaye Örgütsüzlüğü TeĢvik Ediyor”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />

Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 11-18,<br />

1997.<br />

BULUTAY, T. ve DUMANLI, R., “Türkiye‟de Yoksulluk ve Azörgütlü Kesim”,<br />

içinde Enformel Kesim II, T.BULUTAY (der. ), DĠE Matbaası, Ankara, s.<br />

9-45, 2000.<br />

BULUTAY, T., “GiriĢ”, içinde Enformel Kesim II, T. BULUTAY (der.), DĠE<br />

Matbaası, Ankara, s.XIII-XL, 2000.<br />

CASTELLS, M., “Dördüncü Dünyanın YükseliĢi”, içinde Küresel DönüĢümler,<br />

Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW (der.), A.S.<br />

MERCAN (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.510-520, 2008a.<br />

CASTELLS, M., “Küresel Enformasyon Kapitalizmi”, içinde Küresel DönüĢümler,<br />

Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D.HELD ve A. MCGREW (der.),<br />

E.SARITAġ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s. 367-395, 2008b.<br />

CĠĞEROĞLU, M., “Denizli Kentsel Alanının Tanımı, Özellikleri ve DönüĢümü”,<br />

içinde DönüĢen Kentler ve DeğiĢen Yerel Yönetimler, F.N.GENÇ,<br />

A.YILMAZ ve H.ÖZGÜR (der.), Gazi Kitabevi Yayınları, Ankara, s.211-<br />

237, 2008.<br />

CĠHANGĠR ÇAMUR, K., “KüreselleĢme Sürecinin Kentsel Mekan Üzerine Etkileri:<br />

Yabancı Sermaye Yatırımları”, içinde Yerel Yönetimler Sempozyumu


318<br />

Bildiriler Kitabı , B.AYMAN GÜLER ve A. SABUKTAY (der.), 1-2 Kasım<br />

2000, TODAĠE, Ankara, s. 661-676, 2002.<br />

CÖMERTLER, S., “Kentsel DönüĢümde Bir Araç Olarak Kullanılan Kentsel<br />

Tasarım YarıĢmaları Üzerine Bir TartıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT,<br />

H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ<br />

Oditoryumu, Ġstanbul, s.216-227, 2003.<br />

ÇAKILCIOĞLU, M. ve CEBECĠ, Ö.F., “Kentin Çöküntü Alanlarında Uygulamada<br />

Yetersiz Kalan Ġmar Planlarının Yerine Alternatif Planlama Süreçleri”,<br />

içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN,<br />

Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.),<br />

11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 295-300, 2003.<br />

ÇAVUġOĞLU, E., “Küresel Mekanın Ekonomi-Politiği: KüreselleĢme Döneminde<br />

Mekan Kavramına Kentbilimsel Bir BakıĢ”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s.121-126, 2000.<br />

, “Bir Kentsel Toplumsal Hareket”, Ġstanbul, Sayı 62, s.28-31, 2008.<br />

ÇETĠN, Ġ., “Sendikal Hareket Varolma SavaĢı Veriyor”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />

Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 56-64,<br />

1997.<br />

ÇETĠNER, A., “Kentbilimci Gözüyle Çevre”, içinde Ġnsan Çevre Toplum, R.<br />

KELEġ (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, s. 142-148, 1997.<br />

ÇIRACI, H., “Planlamada Yeni Eğilimler ve ġehir Plancısının DeğiĢen Rolü ve<br />

Konumu Üzerine”, Planlama, Sayı 1-4, s.57-58, 1993.<br />

ÇĠZMECĠ, F. ve ÇINAR, C., “Ġstanbul Konut Piyasasında Kitlesel Tüketimin<br />

ġekillendirdiği Yeni Konut YerleĢimleri”, içinde Ġstanbul Kent<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 274-284, 2007.<br />

ÇMO,“Türkiye‟de Çarpık KentleĢme ve Kentsel DönüĢüm”, Memleket-Mevzuat,<br />

Sayı 16, s. 56-57, 2006.<br />

ÇOPUROĞLU, M.A., “Kentsel DönüĢüm Projeleri: Adana‟daki Uygulamalar”,<br />

Planlama, Sayı 36, s. 147-153, 2006.<br />

DAYANIġMACI ATÖLYE, “Gülsuyu ve Gülensu Mahallelerinde Alternatif Bir<br />

Planlama Deneyimi”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 143-158, 2007.<br />

DEDE, O. ve ÇALGÜNER, T., “Bilgi Toplumunda Kent Modeli ve Bilgi<br />

Toplumuna GeçiĢte Kent Kültürünün Uyum Sorunları”, içinde Türkiye’de<br />

20. Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M.ÇUBUK<br />

(ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 89-110, 1998.<br />

DEMĠR, E., “ĠĢgücü Piyasası ve Kent Emekçi Sınıfının Yeniden<br />

KavramsallaĢtırılması”, Birikim, Sayı: 53, s. 35-45, 1993.


319<br />

DEMĠRDĠZEN, E., “Ġstanbul Çevre Düzeni Planı: Artılar, Eksiler”, içinde Ġstanbul<br />

Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel<br />

Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 12-17, 2007.<br />

DEMĠRER, G., “Önsöz”, içinde Kent ve Halk, Kent Üzerine Alternatif<br />

DüĢünceler , Ö. ORHANGAZĠ (çev.), Ütopya Yayınevi, Ankara, s. 9-11,<br />

1999.<br />

DICKEN, P., “Yeni Bir Jeo-Ekonomi”, içinde Küresel DönüĢümler, Büyük<br />

KüreselleĢme TartıĢması, D. Held ve A. Mcgrew (der), E. SarıtaĢ (çev),<br />

Phoenix Yayınevi, Ankara, s. 358-366, 2008.<br />

DICKINCON, S., “Urban Regeneration in an Era of Well-Being‟”, Local Economy,<br />

20, (2), p.224–229, 2005.<br />

DĠNÇER, Ġ., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />

Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />

DĠNÇER, Y., “Yeni Mekanlar, Yeni Üretim Biçimleri”, içinde 3. Bin Yılda<br />

ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız<br />

Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 131-138, 2000.<br />

, “Ġkili Yapıların Gerçek Yüzü; ModernleĢmiĢ Gecekondular”, Mimar.ist, Sayı<br />

8, s. 90-93, 2003.<br />

DOĞAN, A.E., “Türkiye Kentlerinde Yirmi Yılın Bilançosu”, Praksis, Sayı 2, s.<br />

97-123, 2001.<br />

, “Neo-Liberal Belediyeciliğin Çelik Zırhı: Yerel Kalkınma”, Mülkiye, Cilt<br />

XXIX, Sayı: 246, s.77-88, 2005a.<br />

, “Dünya Kenti-„Mega Kondu‟ Arasında Ġstanbul”, Mimar.ist, Sayı 16, s.24-<br />

28, 2005b.<br />

DOĞAN, E., “UlusaĢırı Mekânda Ġnsan Hareketliliği: Vize ve Küresel EĢitsizlik”,<br />

içinde Özneler, Durumlar ve Mekanlar, Toplum ve Mekan: Mekanları<br />

Kurgulamak, Ġ. E. IġIK ve Y. ġENTÜRK (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul,<br />

s. 227-244, 2009.<br />

DÖKMECĠ, V. ve BERKÖZ AKKAL, L., “Ġstanbul ġehir Merkezinin Dinamizmi”,<br />

Planlama, Sayı 1-4, s.26-28, 1993.<br />

DURU, B. ve ALKAN, A., “ GiriĢ: 20. Yüzyılda Kent ve Kentsel DüĢünce”, içinde<br />

20. Yüzyıl Kenti , B.DURU ve A. ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları,<br />

Ankara, s.7-25, 2002.<br />

DURU, B., “Gökdelenler ve Kent”, içinde Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler<br />

Birliği Yayınları, Ankara, s. 331-362, 2001.<br />

,“AB Kentsel Politikası ve Türkiye Kentleri Üzerine”, Mülkiye, Cilt XXIX,<br />

Sayı 246, s. 59-75, 2005.<br />

, “Küresel Sermaye Birikimi ve Ekolojik Bunalım”, içinde Devlet ve<br />

Sermayenin Yeni Biçimleri, R. GÜNLÜ (der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s.<br />

97-118, 2008.


320<br />

DÜLGER TÜRKOĞLU, H., “Konut Alanlarının Yenilenmesinde Kooperatif<br />

Modeli”, içinde Kent ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği<br />

Tasarlamak, A. MENGĠ (ed), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 259-265,<br />

2007.<br />

DÜNDAR, Ö., “Kentsel DönüĢüm Uygulamalarının Sonuçları Üzerine Kavramsal<br />

Bir TartıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı,<br />

P.P.ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve<br />

N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran , YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 65-74,<br />

2003.<br />

EKE, F. ve UĞURLAR, A., “Kentsel DönüĢüm: BaĢarı mı? Hata mı?”, içinde<br />

DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 381-399, 2005.<br />

EKĠNCĠ, O., “Beijing‟den Ġstanbul‟a Anımsatmalar…”, Mimar.ist, Sayı 16, s.53-55,<br />

2005.<br />

ELĠÇĠN, Y., “Hangi Planlama? KüreselleĢen Kentler, YerelleĢen Planlama”, içinde<br />

DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1,Ankara, s. 223-235, 2005<br />

ENLĠL, Z. M., “1980 Sonrası Ġstanbul‟da Toplumsal AyrıĢmanın Mekânsal<br />

ĠzdüĢümleri”, Mimar.ist, Sayı 8, s. 84-89, 2003.<br />

ERAYDIN, A., “KüreselleĢme-YerelleĢme ve ĠĢlevleri FarklılaĢan Kentler”, içinde<br />

Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.363-392,<br />

2001.<br />

, “KüreselleĢmeye Farklı BakıĢ: Küresel Ortak Malların Sürdürülebilmesi Ġçin<br />

Küresel YönetiĢim Gereksinimi”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s.41-58, 2000.<br />

ERCAN, F., “Kriz ve Yeniden Yapılanma Sürecinde Dünya Kentleri ve Uluslararası<br />

Kentler: Ġstanbul”, Toplum ve Bilim, Sayı 71, s.61-95, 1996.<br />

ERCOġKUN, C. ve YALÇINER ERCOġKUN, Ö., “Ġstanbul Kent Merkezinin<br />

DönüĢümü ve Finans Merkezlerindeki Ofis Alanlarının GeliĢimi: Maslak-<br />

Büyükdere Aksı”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya<br />

ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004,<br />

ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2,<br />

Ankara, s. 651-661, 2005.<br />

ERDEN ERBEY, D., “Kentsel Koruma Ve YenileĢmede DönüĢüm Projeleri-Eyüp<br />

Rehabilitasyon Projeleri”, Planlama, Sayı 4, s. 79-89, 2004.<br />

ERDEN, D., “Kentsel YenileĢme Projelerinin Gentrification Hedefleri ve Etkileri”,<br />

içinde Ġstanbul’da SoylulaĢtırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, D.BEHAR<br />

ve T. ĠSLAM (der.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, s.75-79,<br />

2006.


321<br />

ERDER, S.,“Kentlerdeki Enformel Örgütlenmeler, „Yeni‟ Eğilimler ve Kent<br />

Yoksulları Ya da Eski Hamamdaki Yeni Taslar”, içinde 75 Yılda DeğiĢen<br />

Kent ve Mimarlık , Y.SEY (der.), Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 107-<br />

113, 1998.<br />

ERDOĞAN, G., “Türkiye‟de ve Dünyada Yoksulluk Ölçümleri Üzerine<br />

Değerlendirmeler”, içinde DĠE ĠĢgücü Piyasası Analizleri, DĠE Matbaası,<br />

Ankara, 2000.<br />

ERGEN, M., “Avrupa ġehirlerinin Kentsel DönüĢüm Sorunları ve Türkiye‟de<br />

OluĢacak Olan Sorunlara Genel BakıĢ”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />

Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />

8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />

Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 251-259, 2005.<br />

ERGUN, C., “Kentsel DönüĢüm ve Sulukule Çocuk Atölyesi”, Toplum ve<br />

Demokrasi, Sayı 3, s. 255-260, 2008.<br />

ERGUN, C. ve GÜL, H., “Yerel Yönetimlerin DeğiĢen ĠĢlevleri ve Kentsel<br />

DönüĢüm Üzerine Kavramsal-Kuramsal Bir TartıĢma”, içinde 18. Yüzyıldan<br />

21. Yüzyıla Kamu Yönetiminde Reform: VI. Kamu Yönetimi Forumu<br />

Bildiriler 2008, N. AKYILDIZ, S. AYDIN, A. ERENÇĠN, S. GÜZELSARI<br />

ve N. AYTEMUR SAĞIROĞLU (der.), TODAĠE Yayınları, Ankara, s.483-<br />

496, 2009.<br />

ERGUN, C., “Kentsel DönüĢüm Uygulamalarında YönetiĢimin Uygulanabilirliği”,<br />

içinde Ulusal Kalkınma ve Yerel Yönetimler, 4. Ulusal Yerel Yönetimler<br />

Sempozyum Bildiriler Kitabı , Cilt 2, 19-20 Ekim, TODAĠE, Ankara, s.<br />

817-829, 2009.<br />

ERGÜDER, B. ve ERCAN, F., “Ġstanbul Üzerine DüĢünürken-Hissederken”,<br />

Ġktisat, Sayı 500, s. 83-96, 2008.<br />

ERGÜN, N., “Gentrification Kuramlarının Ġstanbul‟da Uygulanabilirliği”, içinde<br />

Ġstanbul’da SoylulaĢtırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, D. BEHAR ve<br />

T.ĠSLAM (der.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, s. 15-30,<br />

2006.<br />

ERKAL, F., “Travmatik KentleĢme Siyasetinin Yeni Kentli Kabulleri ve Olası Kent<br />

Kültürü Kurgusu”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım<br />

Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım<br />

2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını,Cilt<br />

1 Ankara, s. 599-609, 2005.<br />

ERKUT, G., “KentlileĢme Sürecinin Sosyolojik Boyutu”, içinde Türkiye’de<br />

KentleĢme, Yeni Yüzyıl Kitaplığı, Ġstanbul, s.57-80, 1995.<br />

ERKÜN, S., “Güzelliğine Doyum Olmayan Toplumunda Uyum Olmayan Dünya<br />

Kenti: Ġstanbul”, içinde Türkiye’de 20. Dünya ġehircilik Günü<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M. ÇUBUK (ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar<br />

Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 39-47, 1998.


322<br />

ERMAN, T., “Kentteki Kırsal Kökenli Göçmenlerin YaĢamında Gecekondu ve<br />

Apartman”, içinde 75 Yılda DeğiĢen Kent ve Mimarlık, Y.SEY (ed.), Tarih<br />

Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 317-324, 1998.<br />

, “Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi ve Yerinden Edilme:<br />

Deneyimler, Söylemler, Uygulamalar”, VI. Ulusal Sosyoloji Kongresi:<br />

“Toplumsal DönüĢümler ve Sosyolojik YaklaĢımlar” sunulan bildiri, 1-3<br />

Ekim 2009, Adnan Menderes Üniversitesi, Didim YerleĢkesi, Aydın, 2009.<br />

ERSOY, M., “SanayisizleĢme Süreci ve Kentler”, Praksis, Sayı 2, s. 32-52, 2001.<br />

, “Kapsamlı Planlama Kavramının Tarihsel GeliĢimi ve Bugünü”, içinde Kent<br />

ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği Tasarlamak, A. MENGĠ (ed.),<br />

Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 129-164, 2007.<br />

FISHMAN, R., “ Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları: Ebenezer Howard, Frank<br />

Lloyd Wright ve Le Corbusier”, içinde 20. Yüzyıl Kenti, B.DURU ve<br />

A.ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 107-126, 2002.<br />

FĠNCANCIOĞLU, Y., “KüreselleĢme Olgusu, Yeni Evrensel Sermaye ve Üçüncü<br />

Yol Doktrini”, içinde Üçüncü Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.<br />

YALÇINTAN (der.), Büke Yayınları, Ġstanbul, s. 165-202, 2000.<br />

FĠRĠDĠN ÖZGÜR, E., “DeğiĢen Paradigmalar Ekseninde Kent Planlamaya Yeni<br />

YaklaĢımlar”, Planlanma, Sayı 2, s. 44-50, 2004.<br />

, “Sosyal ve Mekansal AyrıĢma Çerçevesinde Yeni KonutlaĢma Eğilimleri:<br />

Kapalı Siteler, Ġstanbul, Çekmeköy Örneği”, Planlama, Sayı 4, s. 79-95,<br />

2006.<br />

FRIESECKE, F., “The Role of Partnerships in Urban Regeneration- Similarities and<br />

Differences Between Germany and United Kingdom”, Strategic Integration<br />

of Surveying Services Konferansında Sunulan Bildiri, 13-17 Mayıs, FIG,<br />

Hong Kong, s. 1-18, 2007,<br />

GANNAM, F., “Küreseli Yeniden Tahayyül Etmek: Kahire‟de Yeniden Ġskan ve<br />

Yerel Kimlikler”, içinde Mekan, Kültür, Ġktidar KüreselleĢen Kentlerde<br />

Yeni Kimlikler, A.ÖNCÜ ve P. WEYLAND (der.), L. ġĠMġEK ve N.<br />

UYGUN (çev.), ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s.165-191, 2007.<br />

GEDĠKLĠ, B., “Türkiye‟de Ruhsatsız YapılaĢma ve Ġmar Afları Üzerine Bir<br />

Değerlendirme”, Planlama, 2003/2, s.71-78, 2003.<br />

GENÇ, F.N., “ Kent Yenileme ve Yerel Yönetimler: Kamu Yönetimi Perspektifi”,<br />

içinde Yerel ve Kentsel Politikalar, M.A.ÇUKURÇAYIR ve A.TEKEL<br />

(der.), Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, s. 413-462, 2003.<br />

, “Türkiye'de Kentsel DönüĢüm: Mevzuat ve Uygulamaların Genel Görünümü”,<br />

Yönetim ve Ekonomi, Cilt 15, Sayı 1, s. 115-130, 2008..<br />

GENĠġ, ġ.,“Neo-liberal KentleĢmenin Mekânda Yansımaları: Ġstanbul‟da Güvenlikli<br />

Siteler”, Toplum ve Bilim, Sayı 116, s. 121-156, 2009.<br />

GERAY, C., “Toplumsal Konut Yöneltisi ve TOKĠ‟nin Tutum ve Yöneltilerindeki<br />

Son DeğiĢiklikler”, içinde Kent ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği


323<br />

Tasarlamak, A. MENGĠ (ed), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 283-341,<br />

2007.<br />

GIDDENS, A., “Modernliğin KüreselleĢmesi”, içinde Küresel DönüĢümler, Büyük<br />

KüreselleĢme TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW (der.), M. C. ÇELEBĠ<br />

(çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.81-87, 2008.<br />

GÖÇER, K., “KüreselleĢen Dünyada Sanayi Teknoloji ve Bilgi Üretim Biçimindeki<br />

DönüĢüm-Mekan Organizasyonu ĠliĢkisi”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s.117-120, 2000.<br />

GÖKBULUT, Ö., “Kentsel Yenilemenin DeğiĢen Anlam ve Boyutları”, Planlama,<br />

Sayı 1-4, s. 34-38, 1996.<br />

GÖKÇE, C., “ Ġstanbul'a Vize Uygulansın mı? Otomobil Plakası Sınırlandırılsın<br />

mı?”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 135-142, 2007.<br />

GÖKÇEN DÜNDAR, ġ., “ 'Kamusal Alan'dan 'Kamusal Mekan'a Kentsel Tasarımın<br />

DeğiĢ(tir)en Rolü: Küresel/ Yerel Parçalar Üzerinden Kent Temsilleri<br />

Üzerine Bir TartıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler<br />

Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve<br />

N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 203-<br />

215, 2003.<br />

GÖKSU, S., “KüreselleĢme ve Planlamanın Sonu”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 59-67, 2000.<br />

GÖKTÜRK, A., “Bugünden Yarına Planlama ve Bölgesel GeliĢme”, içinde Cevat<br />

Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 417-432, 2001.<br />

, “Kentsel Haklar Kent Yoksullarını Kapsar Ġse...”, içinde Yoksulluk, ġiddet ve<br />

Ġnsan Hakları, Y.ÖZDEK (ed.) TODAĠE Yayınları, Ankara, 2002.<br />

GÖNLÜGÜR, E., “Kentsel AyrıĢmanın Yeni Alamet-i Farikası Kapalı Cemaatler”,<br />

Birikim, Sayı 232-233, s. 73-86, 2008.<br />

GÖRGÜLÜ, Z., GÖRGÜLÜ, T. ve RAMAZANOĞULLARI, S., “Bir Dünya Kenti<br />

Olarak Ġstanbul‟un DeğiĢen Kimliği”, Planlama, Sayı 1-4, s. 12-14, 1993.<br />

GÖRGÜLÜ, Z., “ Gecekonduda DeğiĢen Nitelikler”, Kent Gündemi, Sayı 1, s. 19-<br />

23, 1997.<br />

GÖRGÜLÜ, T., “Sanayi Yapılarında YaĢanan DeğiĢimler, DönüĢümler”, Kent<br />

Gündemi, Sayı 3, s. 34-37, 1997.<br />

GÖZ, A. C., “Kentsel DönüĢümün Esasları ve Ġskoçya „Whitfield Örneği”, Yerel<br />

Siyaset, Sayı 31, s. 8-12, 2008.<br />

GÜL, H. ve ÖZGÜR, H., “Ademi Merkeziyetçilik ve Merkezi Yönetim-Yerel<br />

Yönetim ĠliĢkileri”, içinde ÇağdaĢ Kamu Yönetimi II, M. ACAR ve H.<br />

ÖZGÜR (ed.), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s. 161-204, 2004.


324<br />

GÜL, H. ve SALLAN GÜL, S., “Türkiye‟de Yoksulluğun Bölgesel ve Kentsel<br />

Boyutları”, içinde IV.Ġzmir Ġktisat Kongresi Sosyal Sektörlerde GeliĢme<br />

Stratejileri Tebliğ Metinleri, 5-9 Mayıs, Ġzmir, s. 303-326, 2004.<br />

GÜL, H., “Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısına Âdemi MerkezileĢme-<br />

KüreselleĢme Dinamikleri ve Yönetimi GeliĢtirme Açılarından BakıĢ”,<br />

içinde Yerel Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar-I, H. ÖZGÜR ve M.<br />

KÖSECĠK (der.), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s.39-55, 2005.<br />

, “ KentleĢme ve Kent Politikası “, içinde Tek Kitap, Alan Bilgisi 2, C.<br />

BALTACI (ed.), Gökçe Kitabevi, Ankara, s. 1222-1262, 2006.<br />

GÜL, H., SALLAN GÜL, S. ve MEMĠġOĞLU D., “ Türkiye'de Yoksullukla<br />

Mücadele Politikaları, Kentsel Yoksulluk ve Yerel YönetiĢim”, içinde Yerel<br />

Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar–II: Uygulama, H.ÖZGÜR ve<br />

M.KÖSECĠK (der.), Nobel Yayınları, Ankara, s.246-283, 2007.<br />

GÜL, H., “Yerinden Yönetim Kavramının GeliĢimi, Tanımı, Türleri ve Özellikleri”,<br />

içinde Türkiye’de Yerel Yönetimler, R. BOZLAĞAN ve Y.<br />

DEMĠRKAYA (der.), Nobel Yayınları, Ankara, s.85-118, 2008.<br />

GÜL, H., TAġDAN, N. ve KĠRĠġ, H. M., “Kentsel Büyüme Yönetimi ve Isparta‟da<br />

KomĢu (Mücavir) Alan Uygulamaları”, içinde DönüĢen Kentler ve DeğiĢen<br />

Yerel Yönetimler, F. N. GENÇ, A. YILMAZ ve H. ÖZGÜR (der.), Gazi<br />

Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 355-377, 2008.<br />

GÜL,H. Ve SALLAN GÜL, S., “Yoksulluk ve Yoksulluk Kültürü TartıĢmaları”,<br />

içinde Türkiye’de Yoksulluk ÇalıĢmaları, N. OKTĠK (der.), Yakın<br />

Kitabevi Yayınları, Ġzmir, s. 57-96, 2008.<br />

GÜL, H. ve ERGUN, C., “KüreselleĢme, Kentler, Kentsel DönüĢüm ve Mekandan<br />

Koparılan Ademler”, içinde VII. Kamu Yönetimi Forumu: KüreselleĢme<br />

KarĢısında Kamu Yönetimi Bildiriler Kitabı, 8-10 Ekim 2009, KSÜ, ed.<br />

H. ALTINTAġ (der.), KSÜ Yayınları, KahramanmaraĢ, s. 762-774, 2009.<br />

GÜL, H., VE DULUPÇU, M.A., “Local Economic Development, Urban Change and<br />

Regeneration in Turkey Possibilities for Transcending Beyond Modernism”,<br />

içinde Urban Regeneration Management International Perspectives,<br />

J.DIAMOND, J.LIDDLE, A.SOUTHERN ve P.OSEI(ed.), Routledge Taylor<br />

& Francis Groups, New York, s. 154-171, 2010.<br />

GÜLER, M., “Kentsel Toplumsal Hareketler Ġçinde Yerel Yönetimlerin Rolü”,<br />

içinde Yerellik ve Politika, KüreselleĢme Sürecinde Yerel Demokrasi, A.<br />

MENGĠ (ed.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 235-243, 2007.<br />

GÜLÖKSÜZ, E., “Kamu Yönetimi ve Mahalli Ġdareler Reformlarında Yasa Yapım<br />

Süreci ve Güç ĠliĢkileri”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım<br />

Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım<br />

2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını,<br />

Ankara, Cilt: 1, s. 429-438, 2005.<br />

GÜNDOĞAN, Ö., “Kentsel DönüĢüm, Tarihsel ve Güncel Bir Kırılma Noktası mı?”,<br />

Planlama, Sayı 36, s. 39-47, 2006.


325<br />

GÜNEġ, M., “Dayatmacı Çözüm Yerine Yerinden Çözüm, Bir Sorun Bir Çözüm<br />

Önerisi „BütünleĢik Kent Yönetimi‟”, içinde KüreselleĢme Kıskacında Kent<br />

ve Politika, M. GÜNEġ (der.), Detay Yayıncılık, Ankara, s. 205-223, 2004.<br />

GÜNGÖR ERGAN, N. ve ġAHĠN, B., “Kentsel DönüĢüm Projesi Kapsamındaki<br />

Hacılar Mahallesinde YaĢayanların Bu Projeye BakıĢları”, Hacettepe<br />

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı 1, s. 83-106, 2007.<br />

GÜNLÜ, R., “Kentsel Hareketler ve Halk Eğitimi: OluĢum, Görünüm, TipleĢtirme”,<br />

içinde Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.<br />

465-480, 2001.<br />

GÜREL, S., “ Gecekondudan Kaçak Kente”, Kent Gündemi, Sayı. 1, s.24-26, 1997.<br />

GÜRLER, E., “Kentsel Yeniden Üretim Sürecinde KarĢılaĢtırmalı ÇalıĢma: Ġstanbul<br />

Örneği”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P. P.<br />

ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR, D. ERDEM, ve N.<br />

PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s.113-158,<br />

2003.<br />

, “1980 Sonrası Kentsel DönüĢüm Sürecinde Küresel Perspektiften Ġstanbul<br />

Örneği: Kent Ġçi Tarihi Alanların Yeniden Üretim Modelleri”, içinde<br />

DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2, Ankara,s. 613-649, 2005.<br />

HACISALĠHOĞLU, Ġ. Y. “KüreselleĢmenin Gerçek Yüzü ve Ġstanbul”, Mimar.Ġst,<br />

Sayı 3, s. 86-89, 2001.<br />

HAGUE, C., “Konut Alanlarının DönüĢümü ve Yenileme Projelerinde BaĢarı”,<br />

içinde Uluslararası Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.<br />

ÖZDEMĠR, P. P. ÖZDEN ve S. R.TURGUT (der), 27-30 Kasım 2004, Lütfi<br />

Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s.<br />

178-186, 2005.<br />

HALKEVLERĠ, “Halkın Hakları Forumu Barınma Hakkı Atölyesi Sonuç Metni”,<br />

içinde Halkın Hakları Forumu, Halkevleri Derneği Ġstanbul ġubesi Ġktisadi<br />

ĠĢletmesi Yayını, Baskı: Pelit Ofset, Ankara, s. 279-287, 2008.<br />

HARRIS, C.D. ve ULLMAN, E.L., “Kentin Doğası”, içinde 20. Yüzyıl Kenti,<br />

B.DURU ve A.ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 55-75,<br />

2002.<br />

HARVEY, D., “Sınıfsal Yapı ve Mekansal FarklılaĢma Kuramı”, içinde 20. Yüzyıl<br />

Kenti, B. DURU ve A. ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara,<br />

s.147-172, 2002.<br />

, “Kapitalist Kent”, içinde New Left Rewiew 2008 Türkiye Seçkisi, E. KILIÇ<br />

(çev.), Agora Kitaplığı, Ġstanbul, 2009.<br />

HELD, D., MCGREW,A., GOLDBLATT, D. ve PERRATON, J., “KüreselleĢmeyi<br />

Yeniden DüĢünmek”, içinde Küresel DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme<br />

TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW (der.), M.C. ÇELEBĠ (çev.), Phoenix<br />

Yayınevi, Ankara, s.88-96, 2008.


326<br />

HEMPHILL, L., McGREAL, WS. VE BERRY, J., “an Aggregated Weighting<br />

System for Evaluating Sustainable Urban Reganeration”, Journal of<br />

Property <strong>Research</strong>, 19 (4), p. 353-373, 2002.<br />

HIRST, P. ve THOMPSON, G., “KüreselleĢme-Gerekli Bir Mit mi?”, içinde<br />

Küresel DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D.HELD ve<br />

A.MCGREW (der.), M. C. ÇELEBĠ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.<br />

123-132, 2008.<br />

IġIK, O., “Modernizmin Kenti/Postmodernizmin Kenti”, Birikim, Sayı 53, s. 27-34,<br />

1993.<br />

, “1980‟lerden 2000‟lere Türkiye‟de Kentsel GeliĢme: Yeni Dengeler-Yeni<br />

Sorunlar”, içinde Sivil Toplum Ġçin “Kent, Yerel Siyaset ve Demokrasi”<br />

Seminerleri, WALD Yayınları, Ġstanbul, s. 279-292, 1999.<br />

IġIKLI, A., “Yeni Dünya Düzeninde Emek-Sermaye ÇeliĢkisi”, içinde Cevat<br />

Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 481-502, 2001.<br />

ĠBB YERLEġMELER ve KENTSEL DÖNÜġÜM MÜDÜRLÜĞÜ, “ Türkiye'nin<br />

Bilgi Toplumuna UlaĢması Sürecinde Ġstanbul'un Stratejik Önemi ve Büyük<br />

Kentsel DönüĢüm Vizyonu”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu<br />

Bildiriler Kitabı, P. P.ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.<br />

ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu,<br />

Ġstanbul, s. 343-348, 2003.<br />

ĠÇDUYGU, A. ve SĠRKECĠ, Ġ., “Cumhuriyet Dönemi Türkiye‟sinde Göç<br />

Hareketleri”, içinde 75. Yılda Köylerden ġehirlere, O. BAYDAR (der.),<br />

Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 249-259, 1999.<br />

ĠMECE, Ġstanbul Kent Raporu, 2009.<br />

ĠNCEDAYI, D., “Kentsel DönüĢüm Kavramı Üzerine”, Mimar.ist, Sayı 12, s. 60-<br />

61, 2004.<br />

ĠSLAM, T., “Galata‟da SoylulaĢtırma: SoylulaĢtırıcıların Demografik ve Kültürel<br />

Özellikleri Üzerine Bir ÇalıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu<br />

Bildiriler Kitabı , P. P. ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR,<br />

D. ERDEM ve N. PALAOĞLU, 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul,<br />

s. 159-172, 2003.<br />

KAHRAMAN, T. ve AKGÜN, G., “Bir YaĢam Sorunsalı Yoksulluk ve Kent<br />

Mekanına Yansımaları”, Planlama, Sayı 1, s. 94-101, 2003.<br />

KAHRAMAN, T., “Ġstanbul Kentinde Kentsel DönüĢüm Projeleri ve Planlama<br />

Süreçleri”, Planlama, Sayı 36, s. 93-101, 2006.<br />

KALAYCIOĞLU, S. ve RITTERSBERGER TILIÇ, H., “ Yapısal Uyum<br />

Programlarıyla Ortaya Çıkan Yoksullukla BaĢetme Stratejileri”, içinde<br />

KentleĢme, Göç ve Yoksulluk, 7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, Ġmaj<br />

Yayıncılık, Ankara, s.197-246, 2002.<br />

KALKAN, S., ÇETĠZ, S. ve AKAY, Z., “Ġstanbul Metropoliten Alanı ve Bu Alanda<br />

YaĢanan Yapısal DeğiĢim”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8<br />

Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10


327<br />

Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />

Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 795-811, 2005.<br />

KARABULUT UÇAR, E., “Kamu Hizmeti Kavramının DönüĢümü”, içinde Kamu<br />

Yönetimi Forumu (KAYFOR) IV, Kuramdan Uygulamaya (Yönetim ve<br />

Reform) Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2006, Muğla Üniversitesi, A.<br />

GÖKTÜRK, M. ÖZFĠDANER ve G. ÜNLÜ (der), Muğla Belediyesi<br />

Yayınları, Muğla, s. 403-422, 2007.<br />

KARAHASAN, Y., “KüreselleĢme ve Avrupa Sendikaları”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />

Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.75-79,<br />

1997.<br />

KARAMAN, A., “SoylulaĢtırmanın Kent Planlama Dinamiklerine Etkileri”,<br />

Ġstanbul‟da “SoylulaĢtırma”, içinde Eski Kentin Yeni Sahipleri, D. BEHAR<br />

ve T. ĠSLAM (der), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,Ġstanbul, s.71-74,<br />

2006.<br />

KARTAL, F., “KüreselleĢen Sermayeye KarĢı KüreselleĢen Muhalefet”, içinde<br />

Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildiriler Kitabı, B. AYMAN GÜLER ve<br />

A. SABUKTAY (der.), 1-2 Kasım 2000, TODAĠE, Ankara, s. 637-641,<br />

2002.<br />

KARTAL, K., “KentleĢme Sürecinde Toplumsal DeğiĢme Odağı Olarak Ankara”,<br />

içinde Kentsel BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye<br />

GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T.ERDER (der.), Türkiye<br />

GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 123-163, 1982.<br />

KAYA, Ö., “DönüĢen Ġstanbul”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 164-166, 2007.<br />

KAYASU, S. ve YAġAR, S. S., “Kentsel DönüĢüm Üzerine Bir Değerlendirme:<br />

Kavramlar, Gözlemler”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler<br />

Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR, D. ERDEM<br />

ve N. PALAOĞLU, 11-13 Haziran , YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 20-28,<br />

2003.<br />

KAYGALAK, S., “Sembolik Sermaye, Yoksulluk ve Kent”, içinde Cevat Geray’a<br />

Armağan , Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.543-554, 2001a.<br />

, “Yeni Kentsel Yoksulluk, Göç ve Yoksulluğun Mekansal YoğunlaĢması:<br />

Mersin/DemirtaĢ Mahallesi Örneği”, Praksis, Sayı 2, s.124-172, 2001b.<br />

KAYIKÇI, M., “Türkiye‟de Kentsel DönüĢüm: Amaçlar, Uygulama ve Sorunlar”,<br />

içinde Almanak-2006 Analizleri, SAV Yayınları, Ġstanbul,s.639-654, 2007.<br />

KELEġ, R., “Kentsel DönüĢümün Tüzel Altyapısı”, mimar.ist, Sayı 12, s.73-75,<br />

2004.<br />

,“Türkiye'de KentleĢme ve Kentsel GeliĢme Politikaları”, içinde Kentsel<br />

BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye GeliĢme<br />

AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T.Erder (der.), Türkiye GeliĢme<br />

AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 67-78, 1982.<br />

, “KüreselleĢme ve Yerel Yönetimler”, içinde Cevat Geray’a Armağan,<br />

Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 563-574, 2001.


328<br />

, “Kent ve Kültür Üzerine”, Mülkiye, Cilt XXIX, Sayı 246, s. 9-18, 2005.<br />

KENTSEL DÖNÜġÜM MAĞDURU MAHALLELER, içinde Ġstanbul Kent<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 187-189. 2007.<br />

KESGĠN, B., “KüreselleĢme Sürecinde Göç AkıĢlarının KavĢak Yeri Eminönü”,<br />

içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar<br />

Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.199-206, 2007.<br />

KESKĠN, D., SÜRAT, Ö. ve YILDIRIM, D., “Londra‟nın Sürdürülebilir Kentsel<br />

YenileĢme Deneyiminden, Türkiye ve Ġstanbul Özelinde YenileĢme<br />

ÇalıĢmalarında Nasıl Faydalanılabilir?”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P. ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S. TURGUT,<br />

H. YAKAR, D. ERDEM ve N. PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran , YTÜ<br />

Oditoryumu, Ġstanbul, s. 398-413, 2003.<br />

KESKĠNOK, H. Ç., “Mekana, Sermaye Mantıklı ve Teknolojik Belirlenimci<br />

YaklaĢımın, Planlama BakıĢ Açımızda Yarattığı Yıkım”, içinde 3. Bin Yılda<br />

ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız<br />

Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 87-94, 2000.<br />

, “Planlama ve Siyaset ĠliĢkisi Üzerine: Kimin Ġçin Siyaset, Kimin Ġçin<br />

Planlama?”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik<br />

Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />

Ġzmir, s.97-100, 2007.<br />

, “ Kentsel Toplumsal Hareketler Üzerine Bir TartıĢma”, içinde Yerellik ve<br />

Politika, KüreselleĢme Sürecinde Yerel Demokrasi, A. MENGĠ (ed.), Ġmge<br />

Kitabevi Yayınları, Ankara, s.245-254, 2007.<br />

KEYDER, Ç., “GloballeĢme Ekseninde STK‟lar Bir Alternatif Olabilir Mi?”,<br />

Ġstanbul, Sayı 42, s. 50-55, 2002.<br />

, “Ġstanbul‟u Nasıl Satmalı?”, Ġstanbul, Sayı 3, s. 81-85, 1992.<br />

KHAN, A., “ Göç, KentleĢme ve Yerel Yönetimler; Gençliğin Konumu”, içinde<br />

Gençlik ve Kent Yönetimi, F. BAYRAMOĞLU YILDIRIM (der.), WALD<br />

Yayınları, Ġstanbul, s. 113-125, 1994.<br />

KILIÇKAYA, U.ġ., “Kapitalist Yeniden Yapılan(dır)ma Süreçlerinde Planlama-<br />

Siyaset-Mekan ĠliĢkilerini Ġzmir ve Bölgesinde Aramak”, içinde Planlama,<br />

Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8<br />

Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir, s. 125-131, 2007.<br />

KILINÇ, G., “DeğiĢen Dünya Düzeni Ġçinde Kent KentleĢme Kriterlerinin<br />

Belirlenmesi”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya<br />

ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004,<br />

ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1,<br />

Ankara, s. 417-428, 2005.<br />

KIRAY, M., “ Toplumsal DeğiĢme ve KentleĢme, Kentle BütünleĢme Sorunu”,<br />

içinde Kentsel BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye


329<br />

GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T. ERDER (der.), Türkiye<br />

GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 57-66, 1982.<br />

KIZILTAġ, M. Ġ., “GecekondulaĢma Sürecinde 2981”, içinde TMMOB Konut<br />

Kurultayı Bildiriler Kitabı, 22-24 Mayıs, Yıldız Teknik Üniversitesi,<br />

Ġstanbul, s. 615-630, 2002.<br />

KĠPER, P., “KüreselleĢme Sürecinde Kentlerimize Giren Yeni Tüketim Mekanları ve<br />

Yitirilen Kent Kimlikleri”, Planlama, Sayı 4, s.14-18, 2004.<br />

KOÇGĠL, O.D., “Ekonomik Rasyonalitenin Biçimlendirdiği Mekanlar”, Planlama,<br />

Sayı 1-4, s.31-33, 1996.<br />

KONGAR, E., “KentleĢen Gecekondu GecekondulaĢan Kent”, içinde Kentsel<br />

BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye GeliĢme<br />

AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T. ERDER (der.), Türkiye GeliĢme<br />

AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 23-54, 1982.<br />

KÖKSAL, A., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”,<br />

Mimar.ist, Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />

KÖSEOĞLU, S. ve GÜREL, S., “Kent ve Kültür”, içinde Ġstanbul Kent<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 315-334, 2007.<br />

KURTULUġ, H., “Yeni Kentsel AyrıĢmalar, Kapalı YerleĢmeler ve ÖzelleĢtirilen<br />

Kentsel Kamusal Mekân: Ġstanbul Örneği”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />

Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />

8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />

Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 737-742, 2005.<br />

, “Kentsel DönüĢüme Modern Kent Mitinin ÇöküĢü Çerçevesinden Bakmak”,<br />

Planlama, Sayı 36, s. 7-11, 2006.<br />

, “Devlet, Sermaye ve Kentsel Arazi Bağları Çerçevesinde Kentsel DönüĢüm”,<br />

Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 72-77, 2007.<br />

, “Metropolitan Çeperdeki Arazi-Mülkiyet Bağlantıları ve Ġstanbul‟un Makro<br />

Formu”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül,<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.18-32, 2007.<br />

, “Türkiye‟nin KentleĢme Deneyiminde Devlet, Sınıflar ve Kentsel Arazi<br />

Bağlantıları”, içinde Devlet ve Sermayenin Yeni Biçimleri, R. GÜNLÜ<br />

(der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s.303-321, 2008.<br />

KUYUCU, T. ve ATAYURT, U., “Belediye Sattı, TOKĠ Yıkmak Ġstiyor…<br />

BaĢıbüyük Direniyor”, Express, Sayı 83, s.36-41, 2008a.<br />

KUYUCU, T. ve ATAYURT, U., “Cilalı Yıkım Devrinin DireniĢ Mahalleri, Ne<br />

Yapılacaksa Bizimle Yapılacak”, Express, Sayı 82, s. 37-39, 2008b.<br />

KUZU, S., “Özel Sektör Perspektifinden Kentsel DönüĢüm”, içinde Uluslararası<br />

Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D. ÖZDEMĠR, P. P.<br />

ÖZDEN ve S.R. TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre<br />

ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 253-255,<br />

2005.


330<br />

KÜNTAY, E.,“KentleĢmenin Neden Olduğu Fiziksel ve Toplumsal Çürüme<br />

KarĢısında Kentsel Yenileme Uygulamaları”, içinde Toplum ve Göç, II:<br />

Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiriler Kitabı, 20-22 Kasım 1996, Mersin<br />

Üniversitesi, DĠE ve Sosyoloji Derneği Yayını, Ankara, s. 131-136, 1997.<br />

LAÇĠNER, Ö., “Kentlerin DönüĢümü”, Birikim, Sayı 86-87, s. 10-16., 1996.<br />

LÖK, S. ve SELEK, T., “ Kentsel Yoksulluk”, Planlama, 2003/2, s. 110-114, 2003.<br />

MACGREGOR, S. “Refah Devleti ve Neoliberalizm”, içinde Neoliberalizm<br />

Muhalif Bir Seçki , A. SAAD-FĠLHO ve D. JOHNSTON (der.), ġ. BAġLI<br />

ve T. ÖNCEL (çev.), Yordam Kitap, Ġstanbul, s. 236-247, 2008.<br />

MANN, M., “KüreselleĢme Ulus-Devletin YükseliĢine Son mu Verdi?”, içinde<br />

Küresel DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D.HELD ve A.<br />

MCGREW (der.), C. BOYRAZ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.164-177,<br />

2008.<br />

MARSHALL, G., “Yoksulluk Maddesi”, Sosyoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat<br />

Yayınları, Ankara, s..825-828, 1999.<br />

MERAL, B., “KüreselleĢme Tüm Dünyada Sendikaları Zayıflattı”, içinde Yeni Sağ<br />

Yeni Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.19-<br />

26, 1997.<br />

MEREY ENLĠL, Z. ve DĠNÇER, Ġ., “Ġstanbul‟un Kültürel Peyzajı: UzlaĢma ve<br />

ÇatıĢma Mekanları”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler: KüreselleĢme Mekan-<br />

Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ.<br />

DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s.<br />

203-210, 2000.<br />

MĠMAR SĠNAN ÜNĠVERSĠTESĠ ġEHĠR PLANLAMA BÖLÜMÜ, “Habitat II<br />

Değerlendirme Paneli”, içinde Türkiye’de 20. Dünya ġehircilik Günü<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M. ÇUBUK (ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar<br />

Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 345-350, 1998.<br />

MOCOġ, E.,“„Ġstanbul‟u Nasıl Satmalı‟ Projesi: 2010”, Evrensel Kültür, Sayı 205,<br />

s. 33-34, 2009.<br />

MULGAN, G., “Kentin DeğiĢen Yüzü”, içinde Yeni Zamanlar, S. HALL ve M.<br />

JACQUES (der.), A. YILMAZ (çev.), Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, s. 204-222,<br />

1995.<br />

MÜFTÜOĞLU, Ö. “Kapitalizmde DönüĢüm Dinamikleri ve Sendikal Kriz”,<br />

TMMOB KüreselleĢme ve SanayileĢme Kongresi Bildiriler Kitabı, Ġstanbul,<br />

2001.<br />

MÜFTÜOĞLU, B.G. “Küresel ve Yerel Aktörlerin Sosyal Güvenlik Sisteminin<br />

DönüĢümüne Etkileri”, Ġktisat Dergisi, Sayı 478, s. 42-47, 2006.<br />

OCAK, E., “Kentin DeğiĢen Anlamı”, Birikim, Sayı 86-87, s.32-41, 1996.<br />

ORAL, M.Y., “Ġzmir‟de Yerel Mekânsal DönüĢümlerin Küresel Parametreleri”,<br />

içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü<br />

28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ


331<br />

Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 757-<br />

772, 2005.<br />

OSMAY, S., “1923‟ten Bugüne Kent Merkezlerinin DönüĢümü”, içinde 75 Yılda<br />

DeğiĢen Kent ve Mimarlık, Y. SEY (der.), Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul,<br />

s.139-154, 1998.<br />

ÖĞDÜL, H., “Ġstanbul‟da Konut GeliĢme Dinamikleri”, içinde Ġstanbul Kent<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 305-314, 2007.<br />

, “Desakota; Kentsel Bölge Ġçinde Gri Bölgeler”, içinde DeğiĢen-DönüĢen<br />

Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler<br />

Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB<br />

ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara,s. 309-320, 2005.<br />

ÖKTEM, B., “Neoliberal KüreselleĢmenin Kentlerde ĠnĢası: AKP‟nin Küresel Kent<br />

Söylemi ve Ġstanbul‟un Kentsel DönüĢüm Projeleri”, Planlama, Sayı 36, s.<br />

53-63, 2006.<br />

, “Stratejik Mekansal Planlama ve Büyük Kentsel Projeler”, Ölçü, Sayı Mart<br />

2007, s. 83-87, 2007.<br />

ÖNAL, Ġ. H., “ĠĢçi Sınıfı ÇıkıĢ Yolunu Bulacaktır”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />

Aldatmaca, I. KANSU (der), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 41-55,<br />

1997.<br />

ÖNCÜ, A., “„Ġdealinizdeki Ev‟ Mitolojisi Kültürel Sınırları AĢarak Ġstanbul‟a<br />

UlaĢtı”, Birikim, Sayı 123, s. 26-34., 1999.<br />

ÖNCÜ, A. ve WEYLAND, P., “GiriĢ: KüreselleĢen Kentlerde YaĢam Alanı ve<br />

Toplumsal Kimlik Mücadeleleri”, içinde Mekan, Kültür, Ġktidar<br />

KüreselleĢen Kentlerde Yeni Kimlikler , A.ÖNCÜ ve P. WEYLAND<br />

(der.), L. ġĠMġEK ve N. UYGUN (çev.), ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s.9-<br />

39, 2007.<br />

ÖNCÜ, A., “„Ġdealinizdeki Ev‟ Mitolojisi Kültürel Sınırları AĢarak Ġstanbul‟a<br />

UlaĢtı”, içinde Mekân, Kültür, Ġktidar KüreselleĢen Kentlerde Yeni<br />

Kimlikler, A.Öncü ve P.Weyland (der.), L. ġimĢek ve N. Uygun (çev.),<br />

ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s. 85-103, 2007.<br />

ÖNDER, Ġ., “Yeni Dünya Düzeninde OluĢumlar”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 41-44,<br />

2007.<br />

ÖZBEK SÖNMEZ, Ġ., “Yoksulluğu Sürekli Kılan Faktörler Üzerine Gözlemler,<br />

Ġzmir Kent Merkezi Tarihi Konut Alanı Örneği”, içinde KentleĢme, Göç ve<br />

Yoksulluk, 7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, Ġmaj Yayıncılık, Ankara, s.<br />

247-268, 2002.<br />

ÖZDEMĠR SÖNMEZ, N., “Düzensiz Konut Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />

Modelleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Planlama, Sayı. 36, s.121-127, 2006.<br />

ÖZDEMĠR, D., “Yeniden Canlandırma Projelerinde Kültür, Turizm ve Emlak<br />

Piyasaları Üzerine Kurulu Stratejilerin BaĢarı(sızlık) KoĢullarının<br />

Ġncelenmesi”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı,


332<br />

P.P. ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR,D. ERDEM ve N.<br />

PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran,YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 384-397,<br />

2003.<br />

ÖZDEMĠR, D., ÖZDEN, P. P. ve TURGUT, S. R., “Uluslararası Kentsel DönüĢüm<br />

Sempozyumu Uygulamaları Küçükçekmece Belediyesi Atölye ÇalıĢmaları”,<br />

içinde Uluslararası Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.<br />

ÖZDEMĠR,P.P.ÖZDEN ve S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi<br />

Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul,<br />

s. 13-15, 2005.<br />

ÖZDEN, P.P., “Kentsel Yenileme Uygulamalarında Yerel Yönetimlerin Rolü<br />

Üzerine DüĢünceler ve Ġstanbul Örneği, Ġstanbul Üniversitesi Siyasal<br />

Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı 23-24, s. 255-269, 2000-2001.<br />

ÖZDEN, P.P. ve KUBAT, A.S., “Türkiye‟de ġehir Yenilemenin Uygulanabilirliği<br />

Üzerine DüĢünceler”, ĠTÜ Dergisi/a Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt 2,<br />

Sayı 1, s.77-88., 2003.<br />

ÖZDEN, P. P., “Türkiye‟de Kentsel DönüĢümün Uygulanabilirliği Üzerine<br />

DüĢünceler”, Ġstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı<br />

35, s. 215-233, 2006.<br />

ÖZER, A., “YerelleĢme ve KentleĢme Bağlamında Bir Kent: Mersin”, içinde<br />

DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 745-755, 2005.<br />

ÖZGEN, L., “KüreselleĢmiĢ Dünyada Planlama, Devlet ve Hükümet Üzerine:<br />

Türkiye Örneği”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik<br />

Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />

Ġzmir, s. 161-174, 2007.<br />

ÖZKAN, E., “KüreselleĢme-YerelleĢme Diyalektiğinde „Olmayan Kent‟, içinde<br />

DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 275-293, 2005.<br />

ÖZSAVAġÇI, A., “II No‟lu Park, Habitat Vadisi, Kongre Vadisi…Kentsel DeğiĢim<br />

ve DönüĢüm Sürecinde Taksim-Maçka YeĢil Alanı”, Mimar.ist, Sayı 16, s.<br />

16-23, 2005.<br />

ÖZUS, E., KIROĞLU, G. ve DÖKMECĠ, V., “Beyoğlu‟nda DönüĢüm ve Ekonomik<br />

Etkisinin Analizi”, Mimar.ist, Sayı 18, s. 98-103, 1998.<br />

PALABIYIK, H., “Yönetimden YönetiĢime: YönetiĢim, Kentsel YönetiĢim ve<br />

Uygulamaları Ġle YönetiĢimde Ölçülebilirlik Üzerine Açıklamalar”, içinde<br />

Yerel ve Kentsel Politikalar, ÇUKURÇAYIR, M. A. ve TEKEL, A. (der),<br />

Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, s. 225-277, 2003.<br />

PANITCH, L., “DeğiĢen Dünyada Devlet: Küresel Kapitalizmi Sosyal<br />

DemokratlaĢtırmak?”, içinde Üçüncü Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.<br />

YALÇINTAN (ed.), Büke Yayınları, Ġstanbul, s. 203-215, 2000.


333<br />

PARLAK, B. “KüreselleĢme Sürecinde Modern Ulus-Devlet ve Kamu Yönetimi”,<br />

içinde ÇağdaĢ Kamu Yönetimi I, M. ACAR ve H. ÖZGÜR (der), Nobel<br />

Yayın Dağıtım, Ankara, s. 347-391, 2003.<br />

PEET, R., “The Geography of Class Struggle and the Relocation of United States<br />

Manufacturing Industry”, içinde International Capitalism and Industrial<br />

Restructuring , R.Peet (der.), Allen ve Unwin, Boston, 1987.<br />

POLAT, S. ve DOSTOĞLU, N., “Kentsel DönüĢüm Kavramı Üzerine: Bursa‟da<br />

Kükürtlü ve Mudanya Örnekleri”, Uludağ Üniversitesi Mühendislik-<br />

Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cit 12, Sayı 1, s. 61-76, 2007.<br />

POLAT, S., “Kentsel DönüĢüm: Tanımlar, Nedenler, Uygulamalar”, Bursa Defteri,<br />

Sayı 31-32, s. 53-61, 2008.<br />

PUSTU, Y., “KüreselleĢme Sürecinde Kent: Antik Siteden Dünya Kentine”,<br />

SayıĢtay Dergisi, Sayı 60, s. 129-151, 2006.<br />

SAĞLAM, M.R., “Megakentler: Dünü, Bugünü, Geleceği ve Ġstanbul”, içinde<br />

Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan<br />

Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 57-70, 2007.<br />

SAKIZLIOĞLU, B., “Bir Semti Geleceğe TaĢımak Ya Da Sulukule‟de Neler<br />

Oluyor?”, Ġstanbul, Sayı 57, s. 40-43, 2006.<br />

SALLAN GÜL, S., GÜL, H. ve ERGUN, C., “Türkiye'de Yoksulluk Kültürü<br />

Tezlerine Bir BakıĢ: Ankara Örneği”, içinde Yoksulluk ve Sosyal<br />

Hizmetler, Sosyal Hizmet Sempozyumu, 9-11 Ekim, Hacettepe<br />

Üniversitesi, Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ve Akdeniz Üniversitesi<br />

Sosyal Hizmetler Eğitim AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Antalya, s. 208-<br />

219, 2003.<br />

SALLAN GÜL, S. ve GÜL, H., “Sosyal Devlet Çözülürken Kamu Yönetimi ve<br />

Sosyal Güvenlik Reformu”, Hukuk ve Adalet, Sayı 2, s. 96-111, 2004.<br />

SALLAN GÜL, S. ve GÜL, H., “Türkiye‟de Yoksulluk, Yoksulluk Yardımları ve<br />

Ġstihdam”, içinde Türkiye’de Yoksulluk ÇalıĢmaları, N. OKTĠK (der.),<br />

Yakın Kitabevi Yayınları, Ġzmir, s. 361-396, 2008.<br />

SALLAN GÜL, S., “Sosyal Devlet Ya da Refah Devleti Nedir?”, içinde Yerel<br />

Yönetimlerde Sosyal Demokrasi, Toplumcu Belediyecilik, Teorik<br />

YaklaĢımlar, Türkiye Uygulamaları, Ġ. KAMALAK ve H. GÜL (der.)<br />

Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul, s. 65-97, 2009.<br />

SASSEN, S., “Rebuilding the Global City: Economy, Ethnicity and Space”, içinde<br />

Representing the City: Ethnicity, Capital and Culture in the 21 st .<br />

Century Metropolis, A.D. KING (der.), MacMillan Press, London, p. 23-<br />

42, 1996.<br />

,“Swirling that Old Wine Around in the Wrong Bottle”, Urban Affairs<br />

Review, Vol 33, Issue 4, p. 478-481, 1998<br />

SCHOLTE, J. A., “KüreselleĢmede Küresel Olan Ne?”, içinde Küresel<br />

DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW<br />

(der.), M.C. ÇELEBĠ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.107-115, 2008.


334<br />

SCOTT, A.J., “KüreselleĢme ve Kent-Bölgelerin YükseliĢi”, Planlama, K. C.<br />

ÇAMUR (çev.) Sayı 3, s. 26-32, 2004.<br />

SERT, E., KARPUZ, H. ve AKGÜN, G., “KüreselleĢme Sürecinde DeğiĢen Kent<br />

Kavramı; Mekan ve PolitikleĢme Üzerine Bir Okuma ÇalıĢması”, Planlama,<br />

Sayı 2, s. 101-111, 2005.<br />

SEVĠNÇ, M., “Postmodernizm ve Kent”, Birikim, Sayı 124, s. 54-59, 1999.<br />

SHATKIN, G., “Obstacles to Empowernent: Local Politics and Civil Wsociety in<br />

Metropolitan Manila, the Philippines”, Urban Studies, Vol 37, No 12, p.<br />

2357-2375, 2000.<br />

SJOBERG, G., “Sanayi Öncesi Kenti”, içinde 20. Yüzyıl Kenti, B.DURU ve<br />

A.ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 37-54, 2002.<br />

SMITH, N., “Yeni Küresellik, Yeni ġehircilik: Küresel Kentsel Strateji Olarak<br />

SoylulaĢtırma”, Planlama, Ġ.URKUN-BOWE ve Ġ.GÜNDOĞDU (çev.), Sayı<br />

36, s.13-27, 2006.<br />

SOMEL, C. “AzgeliĢmiĢlik Perspektifinden KüreselleĢme”, Doğu Batı, Sayı 18, s.<br />

199-208, 2002.<br />

SOYAK, T., “Özel Sektör ve Kentsel DönüĢüm”, içinde Uluslararası Kentsel<br />

DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN ve<br />

S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />

Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 257-259, 2005.<br />

SÖKMEN, P., “Dünya Sistemine Eklemlenme Çağında Yeni GeliĢme AnlayıĢları,<br />

Yeni Yönetim Biçimleri”, içinde Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildiriler<br />

Kitabı, B. AYMAN GÜLER ve A. SABUKTAY (der.), 1-2 Kasım 2000,<br />

TODAĠE, Ankara, s. 597-609, 2002.<br />

, “Kentsel DönüĢüm Ġçin Kaynak Yaratıcı Sürdürülebilir Bir Planlama<br />

Çerçevesi”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.<br />

ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT, H.YAKAR, D. ERDEM ve<br />

N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s.47-51,<br />

2003.<br />

, “KüreselleĢme Çağında Planlama ve Türkiye”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 95-115, 2000.<br />

SUHER, H., “KentleĢme ve KentlileĢme Politikaları”, içinde<br />

KentleĢme, Yeni Yüzyıl Kitaplığı, Ġstanbul, s. 5-29, 1995.<br />

Türkiye’de<br />

SUBAġAT, T. “KüreselleĢme ve Devletin Rolü”, içinde Kalkınma ve<br />

KüreselleĢme, S. DEDEOĞLU ve T. SUBAġAT (der.), Bağlam Yayınları,<br />

Ġstanbul, s. 55-86, 2004.<br />

SUVAKÇI, A., “Türkiye, Ġstanbul ve Kentsel DönüĢüm”, içinde Ġstanbul Kent<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s.141-150, 2007.


335<br />

ġAHĠN, Y. E., “Postmodern Durum ve Planlama”, içinde Cevat Geray’a Armağan,<br />

Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 653-668, 2001.<br />

ġAHĠN, N., “Kentsel DönüĢüm”, Bursa Defteri, Sayı 31-32, s. 76-79, 2008.<br />

ġAHĠN, S. Z., “Ġmar Planı DeğiĢiklikleri ve Ġmar Hakları Aracılığıyla Yanıltıcı<br />

(Pseudo) Kentsel DönüĢüm Senaryoları: Ankara Altındağ Ġlçesi Örneği”,<br />

içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.<br />

KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.),<br />

11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 89-101, 2003.<br />

,“Kentsel DönüĢümün Kentsel Planlamadan BağımsızlaĢtırılması/Ayrılması<br />

Sürecinde Ankara”, Planlama, Sayı 36, s.111-120, 2006.<br />

,“Ġdeolojik Bir Araç Haline Gelen Kentsel DönüĢüm Kavramının Planlama<br />

Paradigmaları Ġle ĠliĢkisine Tarihsel Bir BakıĢ: Ankara Örneği”, içinde<br />

Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik Kongresi Bildiriler<br />

Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir, s. 177-182,<br />

2007.<br />

ġAHĠNGÜR, A. ve MÜDERRĠSOĞLU, B., “AB‟nin Toplum Tabanlı Kentsel<br />

DönüĢüme YaklaĢımı ve Türkiye‟deki Kentsel DönüĢüm Uygulamalarının<br />

Etkinliği: Ġstanbul Özelinde Türkiye”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />

Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />

8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />

Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 507-519, 2005.<br />

ġEN, B., “SoylulaĢtırma: Kentsel Mekânda Yeni Bir AyrıĢma Biçimi”, içinde<br />

Ġstanbul’da Kentsel AyrıĢma, Mekânsal DönüĢümde Farklı Boyutlar, H.<br />

KURTULUġ (haz.), Bağlam Yayıncılık, Ġstanbul, s.127-160, 2005.<br />

,“Ekonomik GeliĢmenin Kültürel Stratejileri: Ġstanbul Kent Merkezleri ve<br />

Tarihi Kentsel Alanların Yeniden Yapılandırılması”, Planlama, Sayı 36, s.<br />

65-76, 2006.<br />

, “SoylulaĢtırma ve Konut Sorunu: Kente Dair Ġyimser Beklentilerin<br />

KarĢılanamaması”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye<br />

ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül<br />

Üniversitesi, Ġzmir, s. 183-195, 2007a.<br />

, “SoylulaĢtırma: Tarihi Kentsel Alanların DönüĢümünde Artan Sınıfsal<br />

ÇeliĢkiler”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 60-66, 2007b.<br />

, “Ġstanbul‟da Konut Sorununun Çözüm Önerileri Neden Radikal Olmalıdır?”,<br />

içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar<br />

Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.285-294, 2007c.<br />

, “Kentsel DönüĢüm: Kavramsal KarmaĢa ve Neoliberalizm”, Ġktisat Dergisi,<br />

Sayı 499, s. 34-41, 2008a.<br />

, “Kentsel DönüĢüm ve Yasal Sürecin Anlamı”, içinde Almanak 2007<br />

Analizleri, S. KURT (der.), Sosyal AraĢtırmalar Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s.<br />

391-405, 2008b.


336<br />

,“Kentsel DönüĢüm ve Kaybetmeden Mücadele Etme ArayıĢı, Gülsuyu-Gülensu<br />

ve BaĢıbüyük Deneyimleri”, içinde Tarih, Sınıflar ve Kent, B.ġEN ve A.E.<br />

DOĞAN (der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s. 309-353, 2010.<br />

ġENER, H.E., “Yeni Sağ'ın Yerellik Söylemindeki DeğiĢimi Anlamlandırmak”,<br />

Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, Yıl 4, Sayı 16, s. 2-11, Ekim- Aralık<br />

2003.<br />

ġENGÜL, T., “Üçüncü Yol, Kent Mekanı ve Yerel Topluluklar”, içinde Üçüncü<br />

Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.YALÇINTAN (der.), Büke Yayınları,<br />

Ġstanbul, s.235-256, 2000a.<br />

, “Siyaset ve Mekânsal Ölçek Sorunu: Yerelci Stratejilerin Bir EleĢtirisi”,<br />

içinde KüreselleĢme Emperyalizm Yerelcilik ĠĢçi Sınıfı, E. A. TONAK<br />

(der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 111-158, 2000b.<br />

, “Sosyal Adalet, Kent Mekanı ve KüreselleĢme”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />

KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Ġstanbul, s. 69-84, 2000c.<br />

, “Devlet ve Kent Mekanı”, Ġktisat, Sayı 404, s. 45-56, 2000d.<br />

, “ Ġkinci Dünya SavaĢı Sonrasında Kentsel GeliĢme ve Yönetim<br />

Paradigmalarında YaĢanan DönüĢüm Üzerine Bir Değerlendirme”, Toplum<br />

ve Hekim, Cilt 19, Sayı 1, s. 69-78, 2004.<br />

, “BölüĢüm Siyasetinden Kimlik Siyasetine: Türkiye‟de Yerel Katılım<br />

Süreçlerinin DönüĢümü”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım<br />

Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım<br />

2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını,<br />

Cilt 1, Ankara, s. 123-139, 2005.<br />

, “Planlama Aygıtından Planlama Alanına: Planlama-Siyaset ĠliĢkisini Yeniden<br />

DüĢünmek”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik<br />

Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />

Ġzmir, s. 83-95, 2007.<br />

ġENSES, F., “Neoliberal KüreselleĢme Kalkınma Ġçin Bir Fırsat mı Engel mi?”,<br />

içinde Kalkınma ve KüreselleĢme, S. DEDEOĞLU ve T. SUBAġAT (der.),<br />

Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s.13-54, 2004.<br />

ġENTÜRK, Y., “KüreselleĢmeye Ġstanbul‟dan Bakmak: Küresel Reçetelerin<br />

Gölgesinde „Küçük Manhattan‟ın YükseliĢi”, içinde Özneler, Durumlar ve<br />

Mekanlar, Toplum ve Mekan: Mekanları Kurgulamak, Ġ. E. IġIK VE Y.<br />

ġENTÜRK (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 24-63, 2009.<br />

ġENYAPILI, T., “Gecekondu Olgusuna Dönemsel YaklaĢımlar”, içinde DeğiĢen<br />

Mekan, Mekansal Süreçlere ĠliĢkin TartıĢma ve AraĢtırmalara Toplu<br />

BakıĢ: 1923-2003, A. Eraydın (der.) Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 84-<br />

122, 2006.


337<br />

, “ Cumhuriyet'in 75. Yılı Gecekondunun 50. Yılı”, içinde 75 Yılda DeğiĢen<br />

Kent ve Mimarlık, Y.SEY (ed.), Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 301-316,<br />

1998.<br />

ġPO, “Kentsel DönüĢüm Yasa Tasarıları”, Memleket-Mevzuat, Sayı 16, s. 58-59,<br />

2006a.<br />

, “Kentsel DönüĢüm Değil Rant Amaçlı Tasfiye Yasası”, Planlama, Sayı 36, s.<br />

4-5, 2006b.<br />

TABAK, F., “ Dünya Ekonomisi ve EnformelleĢme Süreci”, Defter, Sayı 35, s. 1-30,<br />

1999.<br />

TAN, T. “Kamu Hizmeti, ÖzelleĢtirme ve Bürokrasinin Azaltılması Üzerine”, Türk<br />

Ġdare Dergisi, Sayı 378, s.73-90, 1988.<br />

TAPAN, M., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />

Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />

TAġAN, T., “ Islah Ġmar Planları Ġle Kentsel Arsa Rantlarının Yeniden Dağıtılması<br />

Kentte Refah Aktarımları YaratmıĢ Olabilir Mi? Ankara Örneğinde bir<br />

Analiz ÇalıĢması”, Planlama, Sayı 14, s. 20-26, 1996.<br />

TEKEL, A. ve AYTEN, A. M., “Kültürel ve Demokratik Yapılanmanın Planlama<br />

Politikalarının OluĢturulmasındaki Belirleyiciliğinin KüreselleĢme (Yeni<br />

Dünya Düzeni) Çerçevesinde Değerlendirilmesi”, içinde Türkiye’de 20.<br />

Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M. ÇUBUK (ed.), 6-<br />

8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 117-127, 1998.<br />

TEKEL, A., “Türkiye‟de Metropoliten Planlama ve Yönetimi”, içinde Cevat<br />

Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 701-728,<br />

2001.<br />

TEKELĠ, Ġ., “Ġnsan Haklarının YerleĢmeye ve Mekâna ĠliĢkin Boyutları Üzerine”,<br />

içinde Ġnsan Çevre Kent, BAYRAMOĞLU YILDIRIM, F. (der), WALD<br />

Yayınları, Ġstanbul, s. 15-26, 1996.<br />

, “Türkiye‟de Cumhuriyet Döneminde Kentsel GeliĢme ve Kent Planlaması”,<br />

içinde 75 Yılda DeğiĢen Kent ve Mimarlık , Y. SEY (der.), Tarih Vakfı<br />

Yayınları, Ġstanbul, s.1-24, 1998.<br />

, “Kentleri DönüĢüm Mekânı Olarak DüĢünmek”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P. ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S.TURGUT,<br />

H. YAKAR, D. ERDEM ve N. PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ<br />

Oditoryumu, Ġstanbul, s. 2-7, 2003.<br />

TOKER, B., “Adaletsiz Gelir Dağılımına ve Kapitalist Sömürüye KarĢı Bir<br />

ÖzgürleĢme ve DemokratikleĢme Süreci Olarak Ġstanbul'a Göç Ya Da<br />

Katılımcı Demokrasi Yolunda Bir Özyönetim Modeli”, Kent Gündemi, Sayı<br />

1, s. 32-36, 1997.<br />

TOPAL, K. ve AKYAZI, H. “Yeni Küresel Ekonomik Sistem ve Ulusal Kalkınmada<br />

Kentlerin Önemi”, ÇağdaĢ Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 6, Sayı 4, s. 12-<br />

18, 1997.


338<br />

TORLAK, S.E., “GecekondulaĢmanın GeliĢimi, Ġmar Afları ve Islah Ġmar Planları”,<br />

ÇağdaĢ Yerel Yönetimler, Cilt 12, Sayı 1, s.64-73, 2003.<br />

TORUNOĞLU, E., “Kentsel DönüĢüm: Pazarlamanın Dayanılmaz Hafifliği”, içinde<br />

Kent ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği Tasarlamak, A. MENGĠ<br />

(ed), Ġmge Kitabevi Yayınları,Ankara, s.375-388, 2007.<br />

TUNALI, Ġ., “Enformel Sektör Analizlerinde Temel Kavramsal Sorunlar”, içinde<br />

Enformel Kesim (I), T. BULUTAY (ed.), DĠE Matbaası, Ankara, s.23-<br />

47,,2000.<br />

TURAN, M., “Türkiye‟de Yerel Yönetimler, Sermaye Birikim ve Kentsel Rantlar”,<br />

Ġktisat, Sayı 500, s. 62-66, 2008.<br />

TURGUT, H., “KentlileĢme Süreci Ġçinde Sosyo-Kültürel ve Mekansal DeğiĢimler:<br />

Gecekondu- Konut Örüntüsü”, içinde TMMOB Konut Kurultayı Bildiriler<br />

Kitabı, 22-24 Mayıs, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s.386-398, 2002.<br />

TURGUT, S. ve ERKAN BĠÇER, N. Ç., “Bugünkü Kent Yönetimi ve Planlama<br />

Sistemi Türkiye Kentlerini Üçüncü Bin Yıla TaĢıyabilecek mi?”, içinde 3.<br />

Bin Yılda ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik<br />

Günü 23. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım<br />

1999, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 283-292, 2000.<br />

TUROK, I., “Kentsel DönüĢümde Yeni Eğilimler ve YönetiĢim, Kentsel DönüĢüm:<br />

Neler Yapılabilir ve Nelerden Kaçınmalı?”, içinde Uluslararası Kentsel<br />

DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D. ÖZDEMĠR, P.P. ÖZDEN ve<br />

S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />

Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 25-30, 2005.<br />

TÜMTAġ, M. S., “Yeni Dönem Kentsel Politika Önerisi Kentsel DönüĢüm”, Ġktisat,<br />

Sayı 500, s. 56-61, 2008.<br />

TÜRKSOY, C., “Ġmar Affı mı?”, Planlama, Sayı 14, s. 9-14, 1996.<br />

TÜRKÜN, A. ve KURTULUġ, H., “GiriĢ”, içinde Ġstanbul’da Kentsel AyrıĢma,<br />

H. KURTULUġ (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 9-24, 2005.<br />

TÜRKÜN, A., “ Kentsel Turizmin GeliĢmiĢ ve AzgeliĢmiĢ Ülkelerdeki<br />

Yansımaları”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15<br />

Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.215-229, 2007.<br />

ULU, A. ve KARAKOÇ,Ġ., “Kentsel DeğiĢimin Kent Kimliğine Etkisi”, Planlama,<br />

Sayı 3, s. 59-66, 2004.<br />

USLU, S., “Refah Zenginlerce PaylaĢılıyor”, içinde Yeni Sağ Yeni Aldatmaca,<br />

I.KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.27-38, 1997.<br />

UYSAL, E. Ü., “SoylulaĢtırma Kuramlarının Ġstanbul‟da Uygulanabilirliği: Cihangir<br />

Örneği”, Planlama, Sayı 36, s. 77-92, 2006.<br />

UYSAL, Y., “Yeni KüreselleĢmenin Kıskacında Kent ve Planlama”, Mimar.Ġst,<br />

Sayı 3, s.64-78, 2001.<br />

, “Parçalanan Kent-Parçalanan YaĢamlar”, Mimar.ist, Sayı 8, s. 66-68, 2003.<br />

, “Ġstanbul Nereye Gidiyor?”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 45-53, 2007.


339<br />

UZUN, B. ve ÇETE, M., “GeliĢmekte Olan Ülkelerdeki YasadıĢı YerleĢim<br />

Sorunlarının Çözümü Ġçin Bir Model YaklaĢımı Önerisi”, HKM Jeodezi,<br />

Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi, Sayı 93, s.14-19, 2005.<br />

UZUN, C. N., “Kentte Yeni Bir DönüĢüm Süreci ve Yasal Düzenlemeler”,<br />

Planlama, Sayı 1, s. 37-44, 2002.<br />

UZUN, N. C., “Yeni Yasal Düzenlemeler ve Kentsel DönüĢüme Etkileri”,<br />

Planlama, Sayı 36, s. 49-52, 2006.<br />

UZUN, N., “Ġstanbul‟da SeçkinleĢtirme (Gentrification): Örnekler ve SeçkinleĢtirme<br />

Kuramları Çerçevesinde Bir Değerlendirme”, içinde Ġstanbul’da<br />

SoylulaĢtırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, D.BEHAR ve T. ĠSLAM (der.),<br />

Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, s.31-42, 2006.<br />

ÜLKENLĠ, Z. K.,“KüreselleĢme Etkisi Ġle Metropoliten Alanların Bölgesel ġehir<br />

Alanlarına Olası Kimlik DönüĢümü, Planlama ve Araçları Üzerine”, içinde<br />

DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />

Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 159-171, 2005.<br />

ÜNAL, E., DUYGULUER, F. VE BOLAT, Z. E.,“ġehir Yenileme”, Ġmar<br />

Terimleri, TODAĠE Yerel Yönetimler AraĢtırma ve Eğitim Merkezi<br />

Yayınları, Ankara, s.103,1998.<br />

WIRTH, L., “Bir YaĢam Bçimi Olarak KentlileĢme”, içinde 20. Yüzyıl Kenti, B.<br />

DURU ve A. ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 77-106,<br />

2002.<br />

YALÇINTAN, M. C., “ Üçüncü Yol: Küresel Çağın Evrensel Ġdeolojisi Olabilir<br />

mi?”, içinde Üçüncü Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.YALÇINTAN (der.),<br />

Büke Yayınları, Ġstanbul, s. 45-80, 2000a.<br />

, “Küresel AkıĢlar, ÇatıĢma Kültürü ve Alternatifsizlik”, içinde 3. Bin Yılda<br />

ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23.<br />

Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız<br />

Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 211-228, 2000b.<br />

, “Radikal Planlama”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye<br />

ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül<br />

Üniversitesi, Ġzmir, s. 113-121, 2007.<br />

YAPICI, M., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />

Sayı 30, s.13-24, 2008.<br />

, “Neoliberalizmin Kent ve Mekana Etkisi”, TMMOB Mimarlar Odası<br />

Ankara ġubesi Bülteni, No: 72, s. 28-29, 2009.<br />

YARAR, L., KAYA, Ġ. Ve GÖKGÜR, P., “Hukuki ve Ekonomik YaĢantının<br />

DeğiĢimi ile Kentsel Mekanda Ortaya Çıkan Sosyo-Kültürel Sorunlar”, içinde<br />

Türkiye’de 20. Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M.<br />

ÇUBUK (ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s.169-<br />

174, 1998.


340<br />

YAYED, “DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısında Mülkiyet Hakkı ve<br />

KamulaĢtırma”, Memleket-Mevzuat, Sayı 16, s. 53-55, 2006.<br />

YERASĠMOS, S., “Habitat II‟den Ġki Sözcük”, Ġstanbul, Sayı 19, s.53-55, 1996.<br />

YILDIRIM, A. E., “Güncel Bir Kent Sorunu: Kentsel DönüĢüm”, Planlama, Sayı<br />

35, s. 7-24, 2006.<br />

YILDIRIM, B., “Sendikalar Uluslararası Saldırıyla KarĢı KarĢıya”, içinde Yeni Sağ<br />

Yeni Aldatmaca, I. KANSU (der), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 65-<br />

74, 1997.<br />

YILMAZ, Z., “Kentsel Yenileme-Canlandırma Projesinde Katılımın<br />

Değerlendirmesi ve Trabzon Örneği”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />

Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />

8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />

Yayını, Cilt 1Ankara, s. 579-597, 2005.<br />

YĠĞĠTCANLAR, T., “Kentsel Yenileme Olgusu ve GeliĢim Süreci”, Planlama, Sayı<br />

4, s. 55-58, 2001.<br />

YUM, A. ve ERTÜR, G., “Ġstanbul Ġçin Deprem Master Planı (DMP)-2”, Ġstanbul,<br />

Sayı 48, s. 32-35, 2004.<br />

YÜKSEL, M., “YönetiĢim (Governance) Kavramı Üzerine”, içinde Cevat Geray’a<br />

Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 849-862, 2001.<br />

YÜZER, A.ġ., “ Ġstanbul Merkez ve Alt Merkezlerinde Sanayi Alanları DönüĢümü”,<br />

içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.<br />

KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.),<br />

11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 349-358, 2003.<br />

Diğer Kaynaklar<br />

Tezler<br />

AĞAN YALÇINTAġ, H., Evaluating The Impact of Urban Competitive<br />

Advantages on Economic Revitalization of Deprived Inner Cities<br />

Through a Case Atudy Held in Istanbul, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi,<br />

Ġzmir Ġleri Teknoloji Enstitüsü, Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />

Ġzmir, 2008.<br />

AKÇAKAYA, Ġ., Measuring the Impact of Culture on Urban Regeneration<br />

Towards Prospects for Istanbul ECOC 2010: The Case of Zeytinburnu<br />

Culture Valley Project, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul<br />

Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2008.<br />

AKKOYUNLU, N., Kentsel DönüĢüm ve Sarıgöl Örneği, YayımlanmamıĢ<br />

Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />

Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />

ALP, Ġ. “Kentsel DönüĢüm- Kentsel Mekanın Yeniden Üretilmesi Sürecinde<br />

YönetiĢim ve Uygulama Araçları”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,<br />

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul,<br />

2005.


341<br />

AġIK, R., Kentsel DönüĢüme Aktörlerin BakıĢı: Zeytinburnu Pilot Projesi<br />

Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />

AYGÜN, T. “Kent Merkezlerinin Yenilenmesi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />

Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 1990.<br />

BAL, Ö. H., Ġzmir'de Kentsel DönüĢüm Sürecinin Ġzmir- CennetçeĢme<br />

Mahallesi Üzerinden Ġrdelenmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġzmir, 2008.<br />

BARKA, Ġ., Kentsel DönüĢüm Dinamikleri Bağlamında Yeni Konut Alanları,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

BOGENÇ, Ç., Trabzon Zağnos Vadisi Kentsel dönüĢüm Örneğinin Kentsel<br />

Peyzaj Planlama Açısından Değerlendirilmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek<br />

Lisans Tezi, Bartın Üniversitesi ,Fen Bilimleri Enstitüsü, Bartın, 2009.<br />

BURKAY, H.Ö., Social Policy of Urban Transformation: Social Housing<br />

Policies Ġn Turkey From the 1980s To Present, YayımlanmamıĢ Yüksek<br />

Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi<br />

Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

ÇAĞLA, H., Kentsel DönüĢüm ÇalıĢmalarının Mülkiyet Kullanımına Olan<br />

Etkisi Üzerine Bir AraĢtırma ve Konya Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek<br />

Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya, 2007.<br />

ÇAKIR, N., Günümüz Kent Dinamiklerinin Kentsel DönüĢüme Etkileri,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

ÇAVUġOĞLU, E., Hegemonik Bir Süreç Olarak Türkiye KentleĢmesi, Mimar<br />

Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, YayımlanmamıĢ<br />

Doktora Tezi, Ġstanbul, 2004.<br />

ÇELĠK, Ö., The Pattern and Process of Urban Social Exclusion in Istanbul,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Ankara, 2008.<br />

DEĞĠRMENCĠ, Ġ., Tarihi Mekanlarda Kentsel DönüĢüm Uygulamaları: Balat<br />

Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisan Tezi, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta, 2009.<br />

DEMĠRSOY, M.S., Kentsel DönüĢüm Projelerinin Kent Kimliği Üzerindeki<br />

Etkisi (Lübnan-Beyrut-Solidere Kentsel DönüĢüm Projesi Örnek Alan<br />

Ġncelemesi), YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel<br />

Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

DOYDUK, U., An Urban Renewal Story in Ankara Metropolitan Area: Case<br />

Study Cevizlidere, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008.


342<br />

DUZCU, S., The assessment Criteria of Urban Regeneration Projects: The Case<br />

of The Fener-Balat Districts In Istanbul, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />

Tezi, ODTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006.<br />

ELGĠN, F.C., Kentsel DönüĢüm Projelerinde Kullanıcı Katılımının Önemi:<br />

Pangaltı Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik<br />

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü , Ġstanbul, 2008.<br />

ERARSLAN, Ġ.G., Yönetim Mekanizmalarının Kentsel DönüĢüm Algısı ve<br />

Uygulamaları Üzerindeki Etkisi, Ġngiltere, Almanya ve Türkiye<br />

Örnekleri, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />

EREN, F., Kentsel DönüĢümlerde Kamu- Özel Ortaklıkları ve Özel GiriĢimin<br />

DönüĢümdeki Varlığı: Konya Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />

Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya, 2006.<br />

ERGUN, C., “Yoksulluk ve Enformel Sektör: Çöp Toplayıcıları Örneği (Isparta-<br />

Ġzmir KarĢılaĢtırması)”, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Isparta. 2005.<br />

ERĠÇ, D.N., Urban Transformation of a Socialist City: A CaseSstudy of East<br />

Berlin-Alexanderplatz, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008.<br />

ERTÜRK, F., NesliĢah ve Hatice Sultan (Sulukule) Mahalleleri Kentsel<br />

DönüĢüm Projesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik<br />

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2009.<br />

ESENTÜRK, M., Ġstanbul Ġli Örneğinde Kentsel DönüĢüm Uygulamaları,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2009.<br />

GÜMÜġBOĞA, B., Katılım Ekseninde Kentsel DönüĢüm: Altındağ AktaĢ<br />

Mahallesi Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara<br />

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2009.<br />

KAHRAMAN, Z.E., The Relationship Between Squatter Housing<br />

Transformation and Social Integration of Rural Migrants into Urban<br />

Life: A Case Study in Dikmen, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, ODTÜ, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008.<br />

KÖMÜRCÜOĞLU, N., Türkiye'de Konut Eksenli Kentsel DönüĢüm<br />

Projelerinde Özel Sektörün Rolü: Ġstanbul Örneği, YayımlanmamıĢ<br />

Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />

Ġstanbul, 2008.<br />

KÜTÜK ĠNCE, E., Kentsel DönüĢümde Yeni Politika, Yasa ve Eğilimlerin<br />

Değerlendirilmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006.<br />

NĠKSAROĞLU, A., Kültür Eksenli Kentsel DönüĢüm: 2010 Avrupa Kültür<br />

BaĢkenti Olarak Ġstanbul, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul<br />

Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.


343<br />

NURENGĠN KOCAMEMĠ, G., Kentsel DönüĢüm Süreci: KazlıçeĢme Örneği,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

OCAK, E., Gayrimenkul Yatırım Aracı Olarak Kentsel DönüĢüm: Beyoğlu<br />

Bölgesinde Kamondo Han Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,<br />

Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

OSMANÇAVUġOĞLU, A., Urban Transformation Process: Ulus Historical City<br />

Center Planning Project, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü,Ankara, 2006.<br />

ÖNER, ġ., Kentsel Yenileme Kapsamında Kentsel DönüĢüm Projelerinin<br />

Ġstanbul Küçükçekmece Kentsel DönüĢüm Projesi Örneğinde<br />

Ġrdelenmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas<br />

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak, 2007.<br />

ÖZDAġ, G., ModernleĢme Sürecinde Niğde'de Mimari Çevre ve Kentsel<br />

DönüĢümler, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Kayseri, 2007.<br />

ÖZDEN, P.P. “Yasal ve Yönetsel Çerçevesiyle ġehir Yenileme Planlaması ve<br />

Uygulaması: Türkiye Örneği”, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul<br />

Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2002.<br />

ÖZTAġ, N., Türkiye'de Kentsel DönüĢüm ve Haliç Örneklemesi,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2005.<br />

SAKIZLIOĞLU, N.B., Impacts of Urban Renewal Policies: The Case of<br />

TarlabaĢı-Ġstanbul, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2007.<br />

SALLAN GÜL, S.,Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksulluğun Sosyolojik<br />

Değerlendirmesi, YayımlanmamıĢ Doçentlik Tezi, Ankara, 2001.<br />

SEKMEN, S., Kentsel DönüĢüm Üzerine Bir Model Önerisi: Ġzmir Ferahlı<br />

Mahallesi Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül<br />

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġzmir, 2007.<br />

ġEN, B., Kentsel Gerilemeyi AĢmada ÇeliĢkili Bir Süreç Olarak SoylulaĢtırma:<br />

Galata Örneği, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />

ġENYÜKSEL, M., Neoliberalizmin Kentsel Taarruzuna KarĢı Bir DireniĢ<br />

Öyküsü: Başıbüyük Mahallesi, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar<br />

Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 2009.<br />

TATLICAN, Ü., Mühendisler ve Toplumsal Hareketlilik, Ġzmir ve Hinterlandı,<br />

YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

Ġzmir, 1996.<br />

TUÇALTAN, G., Dynamics of Urban Transformation Via Improvement Plans<br />

for Ankara City, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Sosyal<br />

Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008.


344<br />

UÇAR, C., Kentsel DönüĢümün Uygulama Bölgesi Dinamiklerine ve TaĢınmaz<br />

Değerine Etkileri, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik<br />

Üniversitesi ,Fen Bilimleri Enstitüsü , Ġstanbul,2009.<br />

URKUN BOWE, Ġ., Comparative Analysis of Post Industrial Dockland<br />

TransformationIinitiatives: Guidance for Policy for the HaydarpaĢa Port<br />

and Surroundings, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü Ankara, 2008.<br />

UYAN, A., Kent Merkezlerindeki Konut Alanlarında ÇöküntüleĢme ve<br />

DönüĢüm: Bursa Doğanbey Kentsel DönüĢüm Projesi Örneği,<br />

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />

Enstitüsü, Ankara, 2008.<br />

YEREBASMAZ, H., Gerze Kentsel DönüĢüm Örneğinin Ġncelenmesi Üzerine<br />

Bir AraĢtırma, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006.<br />

YILMAZ, G. I., Haliç Kıyı ġeridinde SanayileĢme Ġle Ortaya Çıkan Kentsel<br />

DönüĢüm, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen<br />

Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2008.<br />

YÜKSEL, Ö., Kentsel DönüĢümün Fiziksel ve Sosyal Mekana Etkisi: Kuzey<br />

Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />

Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2007.<br />

ZEYBEKOĞLU SADRĠ, S., Kentsel DönüĢüm ve Kent Hakkı: Fener- Balat<br />

Rehabilitasyon Programı ve Santral Ġstanbul Projesi Örnekleri,<br />

YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />

Enstitüsü, Ġstanbul, 2008.<br />

ZEYDANLI, H., Kentsel DönüĢüm Projeleri ve Kuzey Ankara Kent GiriĢi<br />

Projesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi,<br />

Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />

Ġnternet Kaynakları<br />

AEP (58. Hükümet Acil Eylem Planı) (2003) http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/aep.pdf<br />

(e.t. 17.03. 2009).<br />

A.M. O. http://antmimod.org.tr/gundem.asp?blm=2&serid=152&page=1<br />

(e.t. 19.07.2009).<br />

AYKUL, Ö.,“5366 Ssayılı Kanunun Ġsmi Bile Hatalı”, 05.02.2008<br />

http://www.mimarizm.com/KentinTozu/Makale.aspx?id=330&sid=328<br />

(e.t. 19.07.2009).<br />

EREZ, H., SEYREK, O., BALKANAY, Ö. “Karanfilköy Gecekondu YerleĢmesinde<br />

YaĢayan Çocukların Sosyal Kopma- Segregasyon Düzeylerinin Ġrdelenmesi”,<br />

www.kentli.org/makale/karanfilkoy.htm. (e.t. 19.07.2010).<br />

GÜLEN, F. “Yerel Yönetimlerde Yasal DeğiĢiklikler”,<br />

http://www.yayed.org.tr/resimler/ekler/50cf8b51c773f3f_ek.pdf?tipi=7&turu<br />

=X&sube=0 (e.t. 19.07.2009).


345<br />

KARADAĞ, D., “Kentsel DönüĢüm Yöntemleri”, http://www.arkitera.com/g67-<br />

kentsel-donusum.html?year=&aID=793 (e.t. 13.04.2010).<br />

KOCH, M., “Social Inclusion and Crisis after Fordism” The 6th Conference of the<br />

European Sociological Association: “Aging Societies, New Sociology”,<br />

September 23th to 26th, 2003 Murcia, Spain, s.1-23 (Çevrimiçi),<br />

http://www2.cddc.vt.edu/digitalfordism/fordism_materials/Koch_III_Revised<br />

.pdf. (e.t. 19.07.2009).<br />

M. O. “Mimarlar Odası Ana Muhalefet Partisine ve Ġlgili TBMM Komisyon<br />

Üyelerine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu‟nda Yapılması<br />

Öngörülen DeğiĢiklikler ile Ġlgili GörüĢlerini Ġletti”, 29.07.2008.<br />

www.mimarlarodasi.org.tr. (e.t. 19.07.2009).<br />

M. O., Belediyelere Kentsel DönüĢüm Yetkileri Tanımlayan Yasal Düzenlemeler<br />

Hakkında Rapor,08.03.2010.<br />

www.mimarlaodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=Belge&Sub=detail&RecID=2435<br />

(e.t. 16.07.2010).<br />

SERVETOĞLU, B. “Yoksullar Kente YakıĢmıyor!” www.sendika.org<br />

(e.t.27.07.2009).<br />

ġ.P.O.http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=6085&tipi=9(e.t.<br />

10.07.2010).<br />

TMMOB P. M. O.<br />

http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=6100&tipi=9 (e.t.<br />

10.07.2010).<br />

TMMOB J. M. O., “ DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı Üzerine TMMOB<br />

Jeoloji Mühendisleri Odası'nın GörüĢ ve Önerileri”, 26.09.2006.<br />

www.jmo.org.tr/calismalar/raporlar.php (e.t. 16.07.2010).<br />

TEKNĠK GÜÇ “Yeni Bir Talan Hikayesi: Kentsel DönüĢüm”, 15.12.2006. http://eimo.imo.org.tr/DosyaDizin/WPX/Portal/Yayın/tg/tg-164.pdf<br />

e.t. (e.t.<br />

16.06.2010).<br />

YAYED, “DönüĢüm Alanları Yasa Tasarısı Üzerine YAYED GörüĢü”, 02.10.2006.<br />

http://www.yayed.org/genel/bizden_detay.php?kod=241&tipi=9&sube=0<br />

(e.t. 19.07.2009).<br />

Kanun Metinleri<br />

Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun Tasarısı Alt Komisyon Raporu (2005) Türkiye<br />

Büyük Millet Meclisi ĠçiĢleri Komisyonu, 3.05.2005, Esas No: 1/984, Karar<br />

No: 2.<br />

5998 Sayılı ve 17.06.2010 tarihli “Belediye Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına<br />

ĠliĢkin Kanun” http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5998.html (e.t.<br />

30.06.2010)<br />

4966 Sayılı ve 31.07.2003 tarihli “Bazı Kanunlarda ve Bayındırlık ve Ġskân<br />

Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede<br />

DeğiĢiklik Yapılmasına Dair” Kanun,<br />

http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4966.html, (e.t. 17.03.2009).


346<br />

5104 Sayılı ve 04.03.2004 tarihli “Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi<br />

Kanunu”, Resmi Gazete (12.04.2004/25400). http://www.mevzuat.gov.tr. (e.t.<br />

17.03.2009).<br />

5162 Sayılı 05.05.2004 tarihli “Toplu Konut Kanununda ve Genel Kadro ve Usulü<br />

Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin Toplu Konut<br />

Ġdaresi BaĢkanlığına Ait Bölümünde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun”,<br />

http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5162.html, (e.t. 17.03.2009).<br />

5582 Sayılı ve 21.02.2007 Tarihli “Konut Finansmanı Sistemine ĠliĢkin ÇeĢitli<br />

Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun”,<br />

http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5582.html, (e.t. 17.03.2009).<br />

775 Sayılı ve 20.07.1966 tarihli “Gecekondu Kanunu” http://www.mevzuat.gov.tr<br />

(e.t. 12.02.2009).<br />

2981 Sayılı ve 24.02.1984 tarihli “Ġmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara<br />

Uygulanacak Bazı ĠĢlemler ve 6785 Sayılı Ġmar Kanununun Bir Maddesinin<br />

DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanun”,<br />

http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/669.html (e.t. 12.02.2009).<br />

3290 Sayılı ve 07.06.1986 tarihli “Ġmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara<br />

Uygulanacak ĠĢlemler Hakkında 2981 Sayılı Kanun`un Bazı Maddelerinde<br />

DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun ” http://www.anayasa.gen.tr/kanunliste-tam.htm<br />

(e.t. 12.02.2009).<br />

2985 Sayılı ve 02.03.1984 tarihli “Toplu Konut Kanunu”,<br />

http://www.spo.org.tr/mevzuat/mevzuat_detay.php?kod=32&tipi=MES&turu<br />

=KA (e.t. 12.02.2009).<br />

5366 Sayılı ve 05.07.2005 tarihli “Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların<br />

Yenilenerek Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun”,<br />

http://www.anayasa.gen.tr (e.t. 12.02.2009).<br />

5393 Sayılı ve 13.07.2005 tarihli “Belediye Kanunu”, http://www.anayasa.gen.tr (e.t.<br />

12.02.2009).<br />

5216 Sayılı ve 23.07.2004 tarihli “BüyükĢehir Belediyesi Kanunu”,<br />

http://www.anayasa.gen.tr (e.t. 12.02.2009).<br />

3194 Sayılı ve 03.05.1985 tarihli “Ġmar Kanunu”,<br />

www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/711.html (e.t. 12.02.2009).<br />

5609 Sayılı ve 22.03.2007 tarihli “Gecekondu Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına<br />

Dair Kanun”, http://www.tbmm.gov.tr (e.t. 12.02.2009).


347<br />

EKLER<br />

Ek-1. Haritalar


348


349<br />

Ek-2. Fotoğraflar<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nden Görüntüler<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)


350<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)


351<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Olmayan Görünümü (Fotoğraf: Hade<br />

Türkmen)<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Hade Türkmen)


352<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Hade Türkmen)<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)


353<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)


354<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)


355<br />

(Fotoğraf: Deniz Ersoy)<br />

(Fotoğraf: Deniz Ersoy)


356<br />

Gülsuyu Mahallesinden Görüntüler<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)


357<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)


358<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)


359<br />

(Fotoğraf: Sinan Danacı)<br />

(Fotoğraf: Sinan Danacı)


360<br />

(Fotoğraf: Sinan Danacı)<br />

(Fotoğraf: Cem Ergun)


361<br />

Ek-3. GörüĢme Formu<br />

- GörüĢülen kiĢinin cinsiyeti<br />

- GörüĢülen kiĢinin yaĢı<br />

- GörüĢülen kiĢinin doğum yeri<br />

- GörüĢülen kiĢinin öğrenim durumu<br />

- GörüĢülen kiĢinin medeni durumu<br />

- GörüĢülen kiĢinin hane halkı sayısı ve kimlerle oturduğu<br />

- GörüĢülen kiĢinin hane halkının öğrenim durumu<br />

- GörüĢülen kiĢinin ne iĢ yaptığı ve daha önce yaptığı son 3 iĢ<br />

- GörüĢülen kiĢinin bu iĢi nasıl bulduğu<br />

- GörüĢülen kiĢinin hane halkındakilerin ne iĢ yaptıkları ve daha önce<br />

yaptıkları son 3 iĢ<br />

- GörüĢülen kiĢinin aylık toplam hane geliri<br />

- GörüĢülen kiĢinin konut mülkiyet durumu<br />

- GörüĢülen kiĢinin evi kira ise aylık kira bedeli<br />

- GörüĢülen kiĢi mülk sahibi ise nasıl mülk sahibi olduğu<br />

- GörüĢülen kiĢinin konut kullanım alanı ve konut bölümleri<br />

- GörüĢülen kiĢinin daha önce nerede ikamet ettiği<br />

- GörüĢülen kiĢinin bu mahalleye ne zaman geldiği<br />

- GörüĢülen kiĢinin daha önce oturduğu yerden neden ayrıldığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin bu mahalleyi seçme nedeni<br />

- GörüĢülen kiĢinin daha önce oturduğu konut türü<br />

- GörüĢülen kiĢinin Ģu an oturduğu konuttan memnun olup olmadığı ve nedeni<br />

- GörüĢülen kiĢinin yaĢadığı çevreden memnun olup olmadığı ve nedeni


362<br />

- GörüĢülen kiĢinin mahallede yaĢayanların % kaçını tanıdığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin komĢularıyla ne sıklıkla bir araya geldiği<br />

- GörüĢülen kiĢinin komĢularıyla bir araya gelme nedeni<br />

- GörüĢülen kiĢinin komĢularıyla hangi konularda yardımlaĢtığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin Ġstanbul‟da akrabaları olup olmadığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin akrabalarıyla görüĢme sıklığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin akrabalarıyla görüĢme nedenleri<br />

- GörüĢülen kiĢinin ev alıĢveriĢini nereden yaptığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin ve evde varsa diğer çalıĢanların iĢe nasıl gidip geldiği<br />

- GörüĢülen kiĢinin ve evde varsa diğer çalıĢanların iĢe ne kadar zamanda gidip<br />

geldiği<br />

- GörüĢülen kiĢinin ve diğer hane halkı çalıĢanlarının iĢe gidiĢ geliĢ toplam<br />

masrafları<br />

- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm projesi hakkında bilgi verilip verilmediği<br />

- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm projesi hakkında kimin bilgi verdiği<br />

- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm projesi hakkında verilen bilginin içeriği<br />

- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesinden ne kadar zamandır haberi<br />

olduğu<br />

- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesine iliĢkin en baĢından fikrinin<br />

sorulup sorulmadığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin proje sürecinde söz sahibi olup olmadığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesi hakkında ne düĢündüğü<br />

- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesi sürecinde ne yapmayı düĢündüğü


363<br />

- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahallenin/mahallelinin kentsel dönüĢüm<br />

sürecinden nasıl etkileneceğini düĢündüğü<br />

- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahallede kentsel dönüĢüme yönelik ortak bir<br />

hareket olup olmadığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüme yönelik<br />

tutumları hakkında ne düĢündüğü<br />

- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesi sürecinde neler yaĢadığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahallede kentsel dönüĢüm sürecinde neler<br />

yaĢandığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin Ģu an oturduğu evin kentsel dönüĢüm sürecinde değer<br />

kazanıp kazanmayacağı hakkında ne düĢündüğü<br />

- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm sürecinde nasıl bir teklif yapıldığı<br />

- GörüĢülen kiĢinin yapılan teklif hakkında ne düĢündüğü<br />

- GörüĢülen kiĢinin kendisine yapılan teklifle mevcut koĢullarını<br />

karĢılaĢtırdığında ne düĢündüğü<br />

- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesinin baĢ aktörü olarak kimi gördüğü<br />

- GörüĢülen kiĢinin olası bir yerel seçimde mevcut belediye baĢkanına oy verip<br />

vermeyeceği<br />

- GörüĢülen kiĢinin söz hakkı olsa mahallesine yönelik olarak nasıl bir<br />

uygulama yapılmasını istediği<br />

- GörüĢülen kiĢinin hangi koĢullarda kentsel dönüĢüm projesini kabulleneceği


364<br />

ÖZGEÇMĠġ<br />

KiĢisel Bilgiler:<br />

Adı Soyadı : Cem Ergun<br />

Doğum Yeri : Ġzmir<br />

Doğum Tarihi : 17.03.1975<br />

Medeni Hali: Evli<br />

Eğitim-Öğretim Yaptığı Kurumlar<br />

Öğrenim Durumu Okulun Adı BitiĢ Yılı<br />

Ġlkokul Hakimiyet-i Milliye Ġlkokulu 1986<br />

Ortaokul-Lise A.Ö.D. Ġzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi 1993<br />

Üniversite Lisans Ankara Üniversitesi DTCF Sosyoloji 2002<br />

Yüksek Lisans Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi SBE<br />

Sosyoloji Anabilim Dalı<br />

2005<br />

Yabancı Diller:<br />

Fransızca (ÜDS 61.25)<br />

Ġngilizce Orta<br />

Bilgisayar:<br />

Microsoft Office (Word, Excel, PowerPoint)<br />

SPSS (Tüm Versiyonlar)<br />

ĠĢ Deneyimi:<br />

Görkem AraĢtırma ve Reklamcılık ġirketi (Ankara) bünyesinde saha<br />

araĢtırmalarında süpervizör olarak görev alma (2002).<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü‟nde AraĢtırma Görevlisi<br />

(2004- ).<br />

Yayınlar ve Faaliyetler<br />

1.Alanında Yurtiçinde Yayımlanan Kitap<br />

AyĢe Dericioğulları Ergun ve Cem Ergun, "Geleceğin Güvensiz ĠnĢası ve Sosyal<br />

Güven(siz)lik Reformu", Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 2009.<br />

2.Alanında Yurtiçinde Yayımlanan Kitapta Bölüm ve Ünite Yazarlığı<br />

Sallan Gül, S., Gül, H. ve Ergun, C. "Çıkar ve Çıkar Grupları", Felsefe<br />

Ansiklopedisi, Cilt III, ss: 625-632, Babil Yayıncılık, Ankara, 2005.<br />

Cem Ergun ve Hüseyin Gül "Toplumcu Belediyecilik ve Kent Kapılarını Sermayeye<br />

Açan Anahtar Olarak Kentsel DönüĢüm", Yerel Yönetimlerde Sosyal Demokrasi, Toplumcu<br />

Belediyecilik, Teorik YaklaĢımlar, Türkiye Uygulamaları (içinde), Ġhsan Kamalak ve<br />

Hüseyin Gül (der.), ss: 295-332, Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul, 2009.<br />

3.Uluslararası Toplantıda Sunularak Tam Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />

Cem Ergun ve Songül Sallan Gül, "Kentsel Yoksulluk ve Kadın Yoksulluğuna Çöp<br />

Alanlarından BakıĢ", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />

Sakarya, 5-7 Mart 2009.<br />

AyĢe Dericioğulları Ergun ve Cem Ergun, "Türkiye'de Aile Hekimliği Uygulaması<br />

ve Kadınlara Etkileri", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />

Sakarya, 5-7 Mart 2009.


365<br />

4. Uluslararası Toplantıda Sunularak Özet Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />

Cem Ergun "Kent Yoksullarının Yoksullukla Mücadele Stratejisi: Enformel ĠĢ<br />

Alanları, Isparta-Ġzmir Çöp Toplayıcılarına Yönelik Bir Alan AraĢtırması", Uluslararası Kent<br />

ve Sağlık Sempozyumu, Bursa, 7-9 Haziran 2006.<br />

Cem Ergun ve Songül Sallan Gül, "Kentsel Yoksulluk ve Kadın Yoksulluğuna Çöp<br />

Alanlarından BakıĢ", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />

Sakarya, 5-7 Mart 2009.<br />

AyĢe Dericioğulları Ergun ve Cem Ergun, "Türkiye'de Aile Hekimliği Uygulaması<br />

ve Kadınlara Etkileri", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />

Sakarya, 5-7 Mart 2009.<br />

5. Ulusal Toplantıda Sunularak Tam Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />

Hüseyin Gül ve Cem Ergun, "Mutlak Yoksulluk ve Nedenleri:Ankara<br />

Örneği",Yoksulluk Sempozyumu, Deniz Feneri YardımlaĢma ve DayanıĢma Derneği,<br />

Ġstanbul, 31 Mayıs-1 Haziran 2003.<br />

Sallan Gül, S., Gül, H. ve Ergun, C. 2004, "Kentsel Yoksulluk ve Aile ", IV. Aile<br />

ġurası, Aile AraĢtırma Kurumu, Ankara, 18-20 Mayıs 2004.<br />

Cem Ergun, "Yerel Yönetimlerde Çöp ve Yoksulluk Sorunu", Dünden Bugüne Yerel<br />

Yönetimlerde Yeniden Yapılanma, Yerel Yönetimler Kongresi, Çanakkale Onsekiz Mart<br />

Üniversitesi, Biga Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi, 3-4 Aralık 2004.<br />

Cem Ergun, "Yoksulluk ve Çöp Toplayıcıları Örneği Temelinde Enformel Sektöre<br />

Yönelik Bir Sosyal Politika Önerisi", Türkiye'de Sosyal Hizmet Uygulamaları-Ġhtiyaçlar ve<br />

Sorunlar, Sosyal Hizmet Sempozyumu, BaĢkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi<br />

Sosyal Hizmetler Bölümü, Alanya, 4-6 Kasım 2004.<br />

Sallan Gül, S., Yılmaz, C., Ergun, C. ve Alican, A. "Bir Ġkon Olarak Gül: Kentsel<br />

Kimliğin Üretilmesinin Sembolik Anlamları", I. Ulusal Isparta Gül Sempozyumu, Isparta, 2-<br />

3 Haziran 2005.<br />

Cem Ergun. "Kentsel Bir Sorun Olarak Yoksulluk ve Yeni Enformel Alanlar",<br />

KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve<br />

Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16 Haziran 2005.<br />

Sallan Gül, S., Dulupçu, M. A., Gül, H., Ergun, C., KiriĢ, H. M. ve Alican, A.<br />

"YerelleĢme ve PiyasalaĢma Kent Yoksulluğuna Çare mi? Ġki Kent Temelinde<br />

KarĢılaĢtırmalı Bir Değerlendirme", KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar<br />

Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16<br />

Haziran 2005.<br />

Sallan Gül, S., Dericioğulları, A., Ergun, C. ve Gül, H. "Sosyal Devletin Tasfiyesi ve<br />

Sağlıkta DönüĢüm Programı Çerçevesinde Aile Hekimliği Uygulaması", VI. Kamu Yönetimi<br />

Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim 2008.<br />

Cem Ergun ve Hüseyin Gül, "Yerel Yönetimlerin DeğiĢen ĠĢlevleri ve Kentsel<br />

DönüĢüm", VI. Kamu Yönetimi Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim<br />

2008.<br />

Hüseyin Gül ve Cem Ergun, “KüreselleĢme, Kentler, Kentsel DönüĢüm ve<br />

Mekandan Koparılan Ademler”, VII. Kamu Yönetimi Forumu: KüreselleĢme KarĢısında<br />

Kamu Yönetimi Bildiriler Kitabı, ed: Hakan AltıntaĢ, KSÜ Yayınları, Sütçü Ġmam<br />

Üniversitesi, KahramanmaraĢ, 08-10 Ekim 2009.


366<br />

Cem Ergun, "Kentsel DönüĢüm Uygulamalarında YönetiĢimin Uygulanabilirliği"<br />

Ulusal Kalkınma ve Yerel Yönetimler, 4.Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu, TODAĠE,<br />

Ankara, 19-20 Ekim 2009.<br />

Cem Ergun ve Hüseyin Gül, “Barınma Hakkının Ġhlal Edilme Sürecinde Kentsel<br />

DönüĢüm Projeleri”, Sosyal Haklar Ulusal Sempozyumu II Bildiriler Kitabı, Pamukkale<br />

Üniversitesi, Denizli, 4-6 Kasım 2010, Petrol-ĠĢ Yayını, Ġstanbul.<br />

6.Ulusal Toplantıda Sunularak Özet Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />

Sallan Gül, S., Gül, H., ve Ergun, C. "Türkiye'de Yoksulluk Kültürü Tezlerine BakıĢ:<br />

Ankara Örneği", Yoksulluk ve Sosyal Hizmetler, Sosyal Hizmet Sempozyumu, Hacettepe<br />

Üniversitesi, Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ve Akdeniz Üniversitesi Sosyal Hizmetler<br />

Eğitim AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Antalya, 9-11 Ekim 2003.<br />

Cem Ergun, "Yoksulluk ve Çöp Toplayıcıları Örneği Temelinde Enformel Sektöre<br />

Yönelik Bir Sosyal Politika Önerisi", Türkiye'de Sosyal Hizmet Uygulamaları-Ġhtiyaçlar ve<br />

Sorunlar, Sosyal Hizmet Sempozyumu, BaĢkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi<br />

Sosyal Hizmetler Bölümü, Alanya, 4-6 Kasım 2004.<br />

Cem Ergun, “DeğiĢen Ekonomik Konjonktürde Yeni Enformel Alanlar: Ġzmir Çöp<br />

Toplayıcıları”, Türkiye'nin Toplumsal, Siyasal ve Ekonomik DönüĢümü Konferansı, ODTÜ,<br />

Ankara, 21-22 Ekim 2005.<br />

Cem Ergun. "Kentsel Bir Sorun Olarak Yoksulluk ve Yeni Enformel Alanlar",<br />

KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve<br />

Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16 Haziran 2005.<br />

Sallan Gül, S., Dulupçu, M. A., Gül, H., Ergun, C., KiriĢ, H. M. ve Alican, A.<br />

"YerelleĢme ve PiyasalaĢma Kent Yoksulluğuna Çare mi? Ġki Kent Temelinde<br />

KarĢılaĢtırmalı Bir Değerlendirme", KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar<br />

Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16<br />

Haziran 2005.<br />

Sallan Gül, S., Dericioğulları, A., Ergun, C. ve Gül, H. "Sosyal Devletin Tasfiyesi<br />

ve Sağlıkta DönüĢüm Programı Çerçevesinde Aile Hekimliği Uygulaması", VI. Kamu<br />

Yönetimi Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim 2008.<br />

Cem Ergun ve Hüseyin Gül, "Yerel Yönetimlerin DeğiĢen ĠĢlevleri ve Kentsel<br />

DönüĢüm", VI. Kamu Yönetimi Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim<br />

2008.<br />

7.Hakemli Dergide Yayımlanan Teknik Not, Vaka Takdimi, TartıĢma ve Özet<br />

Türünden Yayın<br />

Cem Ergun, Kitap Ġncelemesi: Rosanvallon, P. 2004. "Refah Devletinin Krizi", Çev:<br />

B. ġahin. Dost Kitabevi Yayınları, Ankara. Toplum ve Demokrasi Dergisi, Sayı:1, Eylül-<br />

Aralık 2007.<br />

Cem Ergun, Kitap Ġncelemesi: Ahmad, F. 2006, "Bir Kimlik PeĢinde Türkiye", çev:<br />

Karadeli, S.C. Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul. Toplum ve Demokrasi Dergisi,<br />

Sayı: 2, Ocak-Nisan 2008.<br />

Cem Ergun. Kitap Ġncelemesi: Tanyol, C. 2007, "Çankaya Dramı: Silahlı Ordu<br />

Silahsız Ordu", Altın Kitaplar Yayınevi, Ġstanbul. Toplum ve Demokrasi Dergisi, Sayı: 3,<br />

Mayıs-Ağustos 2008.<br />

Cem Ergun. "Kentsel DönüĢüm ve Sulukule Çocuk Atölyesi", Toplum ve Demokrasi<br />

Dergisi, Sayı: 3, Mayıs-Ağustos 2008.


367<br />

Cem Ergun. “Engels Konutu Günümüzde Sorun Edinseydi…”, Toplum ve<br />

Demokrasi Dergisi, Sayı: 5, Ocak-Nisan 2009.<br />

8.Uluslararası KuruluĢlarca Desteklenen Projede Görev Almak<br />

UNDP ve T.C. BaĢbakanlık Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Genel Müdürlüğü<br />

tarafından desteklenen, Songül Sallan Gül ve Hüseyin Gül yöneticiliğinde tamamlanmıĢ olan<br />

"Sosyal Yardımlar ve ÇalıĢma Durumu: Yoksulluk Yardımları ve ĠĢgücüne Katılım ĠliĢkisi<br />

(Poverty Assistance And Employment Study: Relations Between Social Assistance And<br />

Labor Force Participation)" adlı Uluslararası Proje'de Asistanlık, (2006).<br />

9. Ulusal KuruluĢlarca Desteklenen Projede Görev Almak<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi<br />

Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Gül yöneticiliğinde yürütülmekte olan 1691-D-08<br />

nolu “Kentsel DönüĢüm Sürecine DönüĢüm Alanlarından Bakmak: Ġstanbul Maltepe<br />

(BaĢıbüyük Ve Gülsuyu Mahallesi) Örneği” baĢlıklı projede proje yardımcılığı.<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim<br />

Üyesi Doç. Dr. Songül Sallan Gül'ün yöneticiliğinde tamamlanmıĢ olan "Anakent-Anadolu<br />

Kenti Yoksulluğu: Ankara-Isparta Örnekleri" projesinde proje yardımcılığı (2005).<br />

Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim<br />

Üyesi Doç. Dr. Songül Sallan Gül'ün baĢkanlığında tamamlanmıĢ olan 940-YL- 04 nolu ve<br />

Yoksulluk Ve Enformel Sektör: Çöp Toplayıcıları Örneği (Isparta-Ġzmir KarĢılaĢtırması)<br />

baĢlıklı projede proje yardımcılığı (2005).<br />

10. Ulusal Sempozyum, Kongre, Kurs Düzenlenmesi Gibi Etkinliklerde Görev<br />

Almak<br />

“Türkiye'de ve Dünya'da Güncel Sosyolojik TartıĢmalar" konulu Bilgi ġöleni'nde<br />

"Sosyolojik DüĢünmek" baĢlıklı panelde oturum baĢkanlığı, S.D.Ü. Isparta, 8-10 Mayıs<br />

2008.<br />

11. Alanında Bilimsel AraĢtırma ve ÇalıĢmalar Ġçin Ulusal Burs Almak<br />

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Merkezi Yüksek Lisans Tezi Destek<br />

Bursu (2004).<br />

12. Alanında Ulusal Bilimsel Nitelikli Ödül Almak<br />

Cem Ergun ve AyĢe Dericioğulları Ergun, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler<br />

Fakültesi Kamu Yönetimi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi'nin düzenlediği 2008 Cahit Emre<br />

Kamu Yönetimi AraĢtırması YarıĢması'nda "Geleceğin Güvensiz ĠnĢası ve Sosyal<br />

Güven(siz)lik Reformu" baĢlıklı çalıĢmayla birincilik ödülü (2008).<br />

13. Alanı Ġle Ġlgili Olarak Panel, Konferans, Seminer, Açık Oturum ve SöyleĢi<br />

Gibi Etkinliklerde KonuĢmacı ya da Panelist Olarak Görev Yapmak<br />

Ġzmir Yerel Yönetimler Bilgi ġöleni'nde "Kent ve Kentsel DönüĢüm" BaĢlıklı<br />

Oturumda konuĢmacı, 17.01.2009.<br />

Ġzmir Yerel Yönetimler Bilgi ġöleni'nde "Kent ve Katılım" BaĢlıklı Oturumda<br />

konuĢmacı, 18.01.2009.<br />

14. Yüksek Lisans Tezi<br />

Yoksulluk Ve Enformel Sektör: Çöp Toplayıcıları Örneği (Isparta-Ġzmir<br />

KarĢılaĢtırması), (Tez DanıĢmanı: Doç. Dr. Songül Sallan Gül), Süleyman <strong>Demirel</strong><br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı, 2005.


15. Ġlgi Alanları<br />

Sosyal hizmetler, sosyal politika, yoksulluk, yoksunluk, kent yoksulluğu, toplumsal<br />

dıĢlanma, sosyal güvenlik, enformel sektör, kentleĢme, kentsel dönüĢüm, çevre sorunları.<br />

368

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!