Download (5Mb) - Suleyman Demirel University Research Repository
Download (5Mb) - Suleyman Demirel University Research Repository
Download (5Mb) - Suleyman Demirel University Research Repository
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C.<br />
SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ<br />
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ<br />
KAMU YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI<br />
KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNE DÖNÜġÜM<br />
ALANLARINDAN BAKMAK: ĠSTANBUL<br />
MALTEPE (BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU<br />
MAHALLESĠ) ÖRNEĞĠ<br />
DOKTORA TEZĠ<br />
Cem ERGUN<br />
Tez DanıĢmanı<br />
Prof. Dr. HÜSEYĠN GÜL<br />
ISPARTA-2011
i<br />
ÖNSÖZ<br />
Bu çalıĢmada yakın dönemin en yaygın kentsel/kamu politikası olan kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimler tarafından nasıl<br />
algılandığı ve bu kesimleri nasıl etkilediği ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır. Bu<br />
çerçevede Ġstanbul Maltepe Ġlçesi BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahalleleri‟nde mahalle<br />
sakinlerinin kentsel dönüĢüm sürecini nasıl değerlendirdikleri, projeye iliĢkin görüĢ,<br />
beklenti ve önerileri ile yaĢam alanları kentsel dönüĢüm alanı ilan edildikten sonraki<br />
süreçte neler yaĢadıkları saptanmaya çalıĢılmıĢtır.<br />
Bu çalıĢmanın ortaya çıkması ve olgunlaĢmasında verdiği destek kadar hayatın<br />
her alanında ve her konuda zaman-mekan gözetmeksizin her Ģeyi danıĢabilme<br />
olanağı sağlayan değerli hocam Prof. Dr. Hüseyin Gül‟e öncelikle teĢekkür etmek<br />
isterim. Lisans eğitimimden bugüne kadar desteğini eksik etmeyen ve akademik<br />
düzeyin ötesinde hayata dair de yol göstericilik yapan değerli hocam Prof. Dr.<br />
Songül Sallan Gül‟e de teĢekkürü bir borç bilirim. ÇalıĢmaya baĢladığım dönemden<br />
itibaren yapıcı eleĢtirileri ve önerileri ile yol gösteren Prof. Dr. ġaban<br />
SitembölükbaĢı‟na, Yrd. Doç. Dr. Pervin ġenol‟a ve Yrd. Doç Dr. Ġsmail Gökdayı‟ya<br />
ve yoğun çalıĢma temposu içinde zaman ayıran ve Isparta‟ya gelen Prof. Dr. YeĢim<br />
Edis ġahin‟e ve Doç. Dr. Firdevs GümüĢoğlu‟na buradan teĢekkürlerimi sunmak<br />
isterim.<br />
ÇalıĢma boyunca mekanları yakın kılan ve her türlü desteği sağlayan baĢta<br />
çalıĢmanın yapıldığı mahallelerde yaĢayan dostlar olmak üzere Hade ve Mehmet<br />
Ģahsında ĠMECE‟ye, Özgür ġahsında DayanıĢmacı Atölye‟ye, Erbatur ÇavuĢoğlu‟na,<br />
ġükrü Aslan‟a, Murat Cemal Yalçıntan‟a, Erdoğan ve Adem ağabeylere, Nurten<br />
ablaya, Sinan Danacı‟ya, Erdem ve Kayhan Geyik‟e, her çalıĢmamda olduğu gibi<br />
yine kahrımı çeken ve desteğini esirgemeyen Ozan ġulha‟ya, Arbak Demirdağ ve<br />
Hande Ersöz Demirdağ‟a, AyĢe Alican ve Fatih Kahraman‟a, beni her zaman<br />
destekleyen ve motive eden aileme ve bu çalıĢmada desteği olan herkese çok<br />
teĢekkür ederim. Gerek yüksek lisans gerekse doktora eğitimim boyunca sabırla<br />
yardımcı olan üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Bilimsel AraĢtırma<br />
Projeleri Koordinasyon Birimi çalıĢanlarına da teĢekkürlerimi sunmak isterim.
ii<br />
En büyük teĢekkürü ise hayatıma girdiğinden beri yaĢamın her alanında<br />
karanlığı aydınlığa, umutsuzluğu umuda ve inançsızlığı inanca çeviren;<br />
beraberliğimiz boyunca geçen sürenin büyük kısmını Ġstanbul‟da ve baĢka kentlerde<br />
tezimle ilgili çalıĢmalarla geçirmeme ses çıkarmayan, en büyük destekçim olan can<br />
yoldaĢım AyĢe‟ye çok teĢekkür ederim. Son olarak da aramıza yeni katılan kızım<br />
Eylül‟e insan onuruna yakıĢan bir hayatı olması dileklerimi sunmak isterim.<br />
Cem Ergun
iii<br />
ÖZET<br />
KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNE DÖNÜġÜM ALANLARINDAN<br />
BAKMAK: ĠSTANBUL MALTEPE (BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU<br />
MAHALLESĠ) ÖRNEĞĠ<br />
Cem ERGUN<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü Doktora Tezi,<br />
DanıĢman: Prof. Dr. Hüseyin GÜL<br />
369 sayfa, Ocak 2011<br />
Bu çalıĢmada öncelikle kent, kentleĢme, kentlileĢme, kent yoksulluğu,<br />
enformel sektör, gecekondu ve kentsel dönüĢüm kavramlarına açıklık<br />
getirilmektedir. Ardından kentsel mekanların ele alınıĢ biçimlerinin, sosyal devlet<br />
anlayıĢının hakim olduğu 1940‟lı yıllardan günümüzün küreselleĢme sürecine kadar<br />
geçen dönemde nasıl değiĢtiğine değinilmektedir. Türkiye‟de kentsel dönüĢümün<br />
yasalar çerçevesinde geliĢimi, uygulama biçimleri ve toplumsal yansımaları<br />
tartıĢılmakta; Ġstanbul özelinde kentsel dönüĢümün genel seyri ele alınmaktadır.<br />
Genel olarak çalıĢma; bir kamu politikası olarak kentsel dönüĢüm projelerinin neden<br />
ve sonuçlarından çok, uygulama sürecine, bir bütün olarak uygulamadan doğrudan<br />
etkilenen kesimlerin yaĢam süreçlerine ve bu iki sürecin etkileĢimine<br />
odaklanmaktadır. ÇalıĢmada ayrıca 1980 sonrası dönemde sermayenin yatırım alanı<br />
haline gelen kentlerde nasıl bir değiĢim/dönüĢüm yaĢandığı, bu<br />
değiĢim/dönüĢümlerin kentlilere nasıl yansıdığı ortaya konmaya çalıĢılmaktadır.<br />
ÇalıĢmanın alan uygulaması Ġstanbul Maltepe Ġlçesi BaĢıbüyük ve Gülsuyu<br />
Mahallelerinde yürütülmüĢtür. Her iki mahalleden 50 ve toplamda 100 kiĢiyle<br />
derinlemesine mülakat yapılmıĢtır. Mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt altına<br />
alınmıĢtır. Aynı zamanda, mülakat sürecinde araĢtırmacı tarafından notlar da<br />
alınmıĢtır. Her iki mahallede alan araĢtırması sürecinde fotoğraf çekimi yapılarak<br />
görsel malzeme de toplanmıĢtır. BaĢıbüyük ve Gülsuyu‟nda yaĢamakta olan<br />
kesimlerin kentsel dönüĢüm süreçlerinde ne ölçüde söz sahibi oldukları ve<br />
katıldıkları; kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin algıları, değerlendirmeleri,<br />
beklentileri ve önerileri saptanmıĢ; bu saptamalardan hareketle mahallelinin de içinde<br />
yer aldığı bir projenin nasıl Ģekillendirilebileceği ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır.<br />
Anahtar Kelimeler: Kent, kentleĢme, kentsel dönüĢüm, katılım, kent politikaları,<br />
metakent, küresel kent, gecekondu, soylulaĢtırma
iv<br />
ABSTRACT<br />
A LOOK AT URBAN REGENERATĠON PROCESS FROM<br />
REGENERATĠON AREAS: THE CASES OF BAġIBÜYÜK and<br />
GÜLSUYU NEĠGHBORHOODS ĠN MALTEPE DĠSTRĠCT, ĠSTANBUL<br />
Cem ERGUN<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> <strong>University</strong>, Department Of Public Administration Ph. D.,<br />
369 pages, January 2011<br />
Supervising Professor: Prof. Dr. Hüseyin GÜL<br />
In this paper first, concepts such as city, urbanization, urban poverty,<br />
informal sector, squatter housing and urban regeneration are defined. Second, it<br />
deals with the change in the meaning of urban space in retrospect since the<br />
1940‟s when welfare state became dominant form of the state until today, the<br />
era of globalization. Thirdly, the development of urban regeneration in Turkey<br />
within the framework of the regulations, implementation process and social<br />
consequences are discussed and the general situation of urban regeneration in<br />
Istanbul is presented. In general, this study focuses on implementation process<br />
and the direct influence of this process on the process of dwellers‟ social life in<br />
the regeneration neighborhoods, and interaction between these two processes.<br />
Finally, in this study it is also attempted to reveal what sorts of transformations<br />
have taken place during the period after 1980 in cities that have become the<br />
major investment areas for capitalists and how this regeneration has affected<br />
citizens.<br />
This study‟s field research is conducted in Basibuyuk and Gulsuyu<br />
Neighborhoods in Maltepe District in Istanbul. Detailed interviews are carried<br />
out with 50 people in each districts, and 100 people in total. These interviews<br />
are also recorded. At the same time, notes are taken by researcher. Photos of<br />
the neighborhoods are also taken as a visional material in both districts in the<br />
period of field study. During the field research, one of the main goals was to<br />
determine the level of participation of citizens in the process of urban<br />
regeneration. Besides, the feelings, evaluations, expectations and suggestions<br />
of the settlers living in Basibuyuk and Gulsuyu districts with regard to<br />
regeneration are determined; then depending on the views and opinions of the<br />
neighborhood dwellers, how can a regeneration project could be formed with<br />
the involvement of the settlers of the regeneration area is attempted to<br />
determine.<br />
Keywords: City, urbanization, urban regeneration, participation, urban policy,<br />
meta-city, global city, squatter housing, gentrification.
v<br />
ĠÇĠNDEKĠLER<br />
ÖNSÖZ .................................................................................................................................... Ġ<br />
ÖZET .................................................................................................................................... ĠĠĠ<br />
ABSTRACT .......................................................................................................................... ĠV<br />
ĠÇĠNDEKĠLER ...................................................................................................................... V<br />
KISALTMALAR DĠZĠNĠ ................................................................................................ VĠĠĠ<br />
TABLOLAR DĠZĠNĠ ........................................................................................................... ĠX<br />
GĠRĠġ ...................................................................................................................................... 1<br />
BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />
ARAġTIRMA KONUSU VE YÖNTEMĠ ............................................................................ 7<br />
1.1. ARAġTIRMANIN KONUSU........................................................................................ 7<br />
1.2. ARAġTIRMA SORUSU .............................................................................................. 9<br />
1.3. ARAġTIRMANIN AMACI VE ÖNEMĠ ...................................................................... 10<br />
1.4. ARAġTIRMANIN KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVESĠ ................................ 11<br />
1.5. ARAġTIRMA YÖNTEMĠ .......................................................................................... 13<br />
1.5.1. Araştırmanın Varsayımları ............................................................................ 13<br />
1.5.2. Araştırmanın Bağımlı-Bağımsız Değişkenleri ............................................... 14<br />
1.5.3. Araştırma Örneklemi ve Kapsamı .................................................................. 14<br />
1.5.4. Veri Kaynakları ve Veri Toplama Teknikleri ................................................. 14<br />
1.5.5. Araştırmanın Metodolojisi ............................................................................. 15<br />
1.6. ÇALIġMANIN ĠÇERĠĞĠ ........................................................................................... 17<br />
ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />
TEMEL KAVRAM VE TARTIġMALAR ........................................................................ 19<br />
2.1. KENT ...................................................................................................................... 21<br />
2.2. KENTLEġME .......................................................................................................... 23<br />
2.3. KENTLĠLEġME ....................................................................................................... 24<br />
2.4. TÜRKĠYE’DE KENTLEġME VE KENTLEġMEYE EKLEMLĠ SORUNLAR................ 26<br />
2.4.1. Yoksulluk ve Kent Yoksulluğu ........................................................................ 28<br />
2.4.1.1. Yoksulluk Kültürü......................................................................................... 30<br />
2.4.1.2. Yapısal Yoksulluk ......................................................................................... 32<br />
2.4.2. Enformel Sektör.............................................................................................. 35<br />
2.4.3. Gecekondu Olgusu ......................................................................................... 37<br />
2.4.3.1.Gecekondu Olgusuna YaklaĢımlar ................................................................. 38<br />
2.4.3.2.Kullanım Değerinden DeğiĢim Değerine Gecekondu .................................... 42<br />
2.5. 1980 SONRASINDA KENT EKONOMĠSĠNDE YAġANAN DEĞĠġĠM VE GECEKONDU<br />
OLGUSUNA YANSIMALARI ............................................................................................... 44<br />
2.6. YENĠ KENTSEL YATIRIM ALANI OLARAK GECEKONDU BÖLGELERĠ ............... 48<br />
2.7. KENTSEL DÖNÜġÜM ............................................................................................. 54<br />
2.7.1. Kentsel Yeniden Canlandırma ....................................................................... 55<br />
2.7.2. Kentsel Koruma.............................................................................................. 55<br />
2.7.3. Kentsel Yeniden Geliştirme ............................................................................ 56<br />
2.7.4. Kentsel Yeniden Üretim ................................................................................. 57<br />
2.7.5. Kentsel Yenileme ............................................................................................ 57<br />
2.7.6. Kentsel Soylulaştırma .................................................................................... 61
vi<br />
2.7.7. Kentsel Dönüşüm ........................................................................................... 65<br />
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />
KURAMSAL ÇERÇEVE .................................................................................................... 70<br />
SOSYAL DEVLET ANLAYIġINDAN KÜRESELLEġMEYE KENTLER .................. 70<br />
3.1. SOSYAL DEVLET ................................................................................................... 72<br />
3.2. KÜRESELLEġME .................................................................................................... 75<br />
3.3. KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE SOSYAL DEVLET ANLAYIġINDA ORTAYA ÇIKAN<br />
DÖNÜġÜM .......................................................................................................................... 80<br />
3.3.1. Vatandaş Odaklı Devletten Piyasa Dostu Devlete ......................................... 84<br />
3.3.2. Sosyal Devlet Çözülürken Yükselen Yerellikler ............................................. 88<br />
3.4. KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE KENTLER: SERMAYENĠN KENTLERĠ YENĠDEN<br />
KEġFĠ 91<br />
3.5. KÜRESEL KENTLER ............................................................................................ 100<br />
3.6. YARIġAN KENTLER ............................................................................................. 106<br />
3.7. KÜRESEL YARIġTA PAZARLANAN MEKÂNLAR: META KENTLER .................. 110<br />
3.7.1. Metalaşan Kentlerde Sosyo-Mekânsal Ayrışma ........................................... 116<br />
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM<br />
TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜMÜN YASALAR ÇERÇEVESĠNDE GELĠġĠMĠ<br />
............................................................................................................................................. 124<br />
4.1. 5104 SAYILI KUZEY ANKARA GĠRĠġĠ KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ KANUNU<br />
126<br />
4.2. 5366 SAYILI YIPRANAN TARĠHĠ VE KÜLTÜREL TAġINMAZ VARLIKLARIN<br />
YENĠLENEREK KORUNMASI VE YAġATILMASI HAKKINDA KANUN ........................... 127<br />
4.3. 5393 SAYILI BELEDĠYE KANUNU ...................................................................... 133<br />
4.3.1. Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ....................... 136<br />
4.4. 5216 SAYILI BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ KANUNU ............................................ 141<br />
4.5. DÖNÜġÜM ALANLARI HAKKINDA KANUN TASARISI ....................................... 142<br />
4.6. TOKĠ’NĠN YENĠDEN YAPILANDIRILMASI VE KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDE<br />
TOKĠ 148<br />
4.7. YASAL ÇERÇEVENĠN GENEL DEĞERLENDĠRMESĠ ............................................ 152<br />
BEġĠNCĠ BÖLÜM<br />
TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜM BĠÇĠMLERĠ VE YANSIMALARI ............... 153<br />
5.1. KENTSEL DÖNÜġÜM UYGULAMA ALANLARI .................................................... 154<br />
5.1.1. Konut Alanlarında Kentsel Dönüşüm .......................................................... 155<br />
5.1.2. Kent Merkezlerinde Kentsel Dönüşüm ......................................................... 157<br />
5.1.3. Afet Zararlarını ve Kentsel Riskleri Azaltmak Amaçlı Kentsel Dönüşüm .... 158<br />
5.1.4. Sanayi Alanlarında Kentsel Dönüşüm ......................................................... 160<br />
5.1.5. Liman ve Dok Alanlarında Kentsel Dönüşüm .............................................. 162<br />
5.2. TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJELERĠNĠN YER SEÇĠM SÜREÇLERĠ ... 163<br />
5.3. KENTSEL PAZARDA YER EDĠNME ARACI OLARAK KENTSEL DÖNÜġÜM<br />
PROJELERĠ ...................................................................................................................... 169<br />
5.4. KENTSEL DÖNÜġÜM UYGULAMALARINDA SOYLULAġTIRMANIN ĠZLERĠ:<br />
MEKAN KULLANICILARININ DEĞĠġĠMĠ ......................................................................... 177<br />
5.5. TASFĠYE ETME VE DIġLAMA ARACI OLARAK KENTSEL DÖNÜġÜM ............... 184<br />
5.6. KENTSEL DÖNÜġÜM OLGUSUNA GENEL BĠR BAKIġ ........................................ 192
vii<br />
ALTINCI BÖLÜM<br />
KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE ĠSTANBUL............................................................... 196<br />
6.1. 1980 SONRASI DÖNEMDE TÜRKĠYE’DE YAġANAN DÖNÜġÜM VE KENTLER ... 198<br />
6.2. ĠSTANBUL’UN KÜREDEKĠ KONUMU: KÜRESEL KENT-ULUSLARARASI KENT<br />
TARTIġMALARI ............................................................................................................... 209<br />
6.3. TÜRKĠYE’NĠN KÜRESELLEġME ANAHTARI OLARAK ĠSTANBUL...................... 213<br />
6.4. ĠSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜġÜM.................................................................... 220<br />
YEDĠNCĠ BÖLÜM<br />
ARAġTIRMA BULGULARI: .......................................................................................... 232<br />
BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU MAHALLELERĠNDE KENTSEL DÖNÜġÜM ......... 232<br />
7.1. ARAġTIRMA SAHASININ ÖZELLĠKLERĠ ............................................................. 232<br />
7.2. BULGULAR........................................................................................................... 235<br />
7.2.1. Görüşülen Kişilerin Demografik Özellikleri ................................................ 235<br />
7.2.2. Konut Özellikleri ve Mülkiyet Durumu ........................................................ 237<br />
7.2.3. İstihdam Süreçleri ........................................................................................ 243<br />
7.2.4. Mahallede Yaşam Süreçleri ......................................................................... 254<br />
7.2.5. Kentsel Dönüşüm Süreci .............................................................................. 264<br />
7.2.6. Araştırma Sürecinin Genel Değerlendirmesi ............................................... 288<br />
SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM<br />
SONUÇ VE ÖNERĠLER ................................................................................................... 291<br />
KAYNAKÇA ...................................................................................................................... 307<br />
EKLER ............................................................................................................................... 347<br />
ÖZGEÇMĠġ ....................................................................................................................... 364
viii<br />
TOKĠ<br />
ĠBB<br />
STK<br />
YÖK<br />
ġPO<br />
TMMOB<br />
TÜSĠAD<br />
KISALTMALAR DĠZĠNĠ<br />
T.C. BaĢbakanlık Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığı<br />
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi<br />
Sivil Toplum KuruluĢu<br />
Yüksek Öğretim Kurumu<br />
ġehir Plancıları Odası<br />
Türk Mühendis Ve Mimarlar Odaları Birliği<br />
Türk Sanayicileri Ve ĠĢ Adamları Derneği<br />
DPT T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı<br />
MüsteĢarlığı<br />
DĠE<br />
MSÜ ġPB<br />
IMF<br />
DTÖ<br />
ABD<br />
AEP<br />
TBMM<br />
YAYED<br />
ÇMO<br />
AB<br />
DPA<br />
ĠETT<br />
TÜRK-Ġġ<br />
TMMOB PMO<br />
TMMOB JMO<br />
Devlet Ġstatistik Enstitüsü<br />
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ġehir Ve<br />
Bölge Planlama Bölümü<br />
Uluslararası Para Fonu<br />
Dünya Ticaret Örgütü<br />
Amerika BirleĢik Devletleri<br />
Acil Eylem Planı<br />
Türkiye Büyük Millet Meclisi<br />
Yerel Yönetim AraĢtırma Yardım Ve Eğitim Derneği<br />
Çevre Mühendisleri Odası<br />
Avrupa Birliği<br />
DayanıĢmacı Planlama Atölyesi<br />
Ġstanbul Elektrik Tramvay Ve Tünel ĠĢletmeleri<br />
Türkiye ĠĢçi Sendikaları Konfederasyonu<br />
Türkiye Mühendis Ve Mimarlar Odaları Birliği Peyzaj<br />
Mimarlığı Odası<br />
Türkiye Mühendis Ve Mimarlar Odaları Birliği Jeoloji<br />
Mühendisleri Odası
ix<br />
TABLOLAR DĠZĠNĠ<br />
TABLO 1 KÜRESELLEġME SÜRECĠNE FARKLI EKLEMLENME BĠÇĠMLERĠ VE FARKLI<br />
KENT TĠPLERĠ .......................................................................................................................... 96<br />
TABLO 2. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN DOĞUM YERĠ ....................................................................... 236<br />
TABLO 3. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KONUTUNUN MÜLKĠYET DURUMU ............................... 237<br />
TABLO 4. GÖRÜġÜLEN KĠġĠ MÜLK SAHĠBĠ ĠSE MÜLKÜ EDĠNME BĠÇĠMĠ ......................... 239<br />
TABLO 5. GÖRÜġÜLEN KĠġĠ KĠRACI ĠSE AYLIK KĠRA BEDELĠ ............................................ 240<br />
TABLO 6. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KONUT KULLANIM ALANI ............................................... 241<br />
TABLO 7. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KONUT ODA SAYISI ........................................................... 242<br />
TABLO 8. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN NE Ġġ YAPTIĞI ...................................................................... 243<br />
TABLO 9. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN DAHA ÖNCE ÇALIġTIĞI/ġU AN ÇALIġMAKTA OLDUĞU<br />
ĠġĠ NASIL BULDUĞU ............................................................................................................. 244<br />
TABLO 10. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENDĠSĠ DIġINDA HANE HALKINDAN VARSA GELĠR<br />
SAĞLAYAN KĠġĠNĠN YAPTIĞI Ġġ ........................................................................................ 245<br />
TABLO 11. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN TOPLAM HANE GELĠRĠ .................................................... 247<br />
TABLO 12. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN VE EVDE VARSA DĠĞER ÇALIġANLARIN ĠġE NASIL<br />
GĠDĠP GELDĠĞĠ ....................................................................................................................... 249<br />
TABLO 13. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN VE EVDE VARSA DĠĞER ÇALIġANLARIN ĠġE NE<br />
KADAR ZAMANDA GĠDĠP GELDĠĞĠ ................................................................................... 250<br />
TABLO 14. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN VE EVDE VARSA DĠĞER ÇALIġANLARIN ĠġE GĠDĠġ<br />
GELĠġ TOPLAM MASRAFLARI ............................................................................................ 252<br />
TABLO 15. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN BU MAHALLEDEN ÖNCE ĠKAMET ETTĠĞĠ YER .......... 254<br />
TABLO 16. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN DAHA ÖNCE ĠKAMET ETTĠĞĠ YERDEN AYRILMA<br />
SEBEBĠ ..................................................................................................................................... 255<br />
TABLO 17. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KAÇ YILDIR GÖRÜġMENĠN YAPILDIĞI MAHALLEDE<br />
OTURDUĞU............................................................................................................................. 256<br />
TABLO 18. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN BU MAHALLEYĠ SEÇME NEDENĠ .................................. 257<br />
TABLO 19. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN ġU ANDA OTURDUĞU KONUTTAN MEMNUN OLUP<br />
OLMAMA NEDENĠ ................................................................................................................. 258<br />
TABLO 20. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN YAġADIĞI ÇEVREDEN MEMNUN OLUP OLMAMA<br />
NEDENĠ .................................................................................................................................... 259<br />
TABLO 21. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KOMġULARIYLA NE SIKLIKLA BĠR ARAYA GELDĠĞĠ<br />
................................................................................................................................................... 260<br />
TABLO 22. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KOMġULARIYLA EN ÇOK YARDIMLAġTIĞI KONU . 261<br />
TABLO 23. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN AKRABALARIYLA GÖRÜġME SIKLIĞI ......................... 262<br />
TABLO 24. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN EV ALIġVERĠġĠNĠ NEREDEN YAPTIĞI .......................... 263<br />
TABLO 25. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDA RESMĠ<br />
KURUMLAR TARAFINDAN BĠLGĠ VERĠLĠP VERĠLMEDĠĞĠ........................................... 264<br />
TABLO 26. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNE ĠLĠġKĠN PROJE<br />
HAZIRLANIRKEN FĠKRĠNĠN SORULUP SORULMADIĞI ................................................ 264<br />
TABLO 27. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN PROJE SÜRECĠNDE SÖZ SAHĠBĠ OLUP OLMADIĞI .... 265<br />
TABLO 28. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDA NASIL BĠLGĠ<br />
EDĠNDĠĞĠ ................................................................................................................................. 266<br />
TABLO 29. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDAKĠ<br />
BĠLGĠSĠNĠN ĠÇERĠĞĠ .............................................................................................................. 267<br />
TABLO 30. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNDEN NE KADAR<br />
ZAMANDIR HABERĠ OLDUĞU ............................................................................................ 268<br />
TABLO 31. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ HAKKINDA NE<br />
DÜġÜNDÜĞÜ .......................................................................................................................... 269
TABLO 32. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ DOĞRULTUSUNDA NE<br />
YAPMAYI DÜġÜNDÜĞÜ ...................................................................................................... 271<br />
TABLO 33. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE GÖRE OTURDUĞU MAHALLEDE YAġAYANLARIN<br />
KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDEN NASIL ETKĠLENECEKLERĠ ................................ 272<br />
TABLO 34. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN OTURDUĞU MAHALLEDE YAġAYANLARIN KENTSEL<br />
DÖNÜġÜME YÖNELĠK TUTUMLARI HAKKINDA NE DÜġÜNDÜĞÜ ........................... 274<br />
TABLO 35. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDE NELER YAġADIĞI<br />
.................................................................................................................................................. .275<br />
TABLO 36. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN OTURDUĞU MAHALLEDE KENTSEL DÖNÜġÜM<br />
SÜRECĠNDE NELER YAġANDIĞI ........................................................................................ 276<br />
TABLO 37. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN ġU AN OTURDUĞU EVĠN BULUNDUĞU ALANIN<br />
KENTSEL DÖNÜġÜM SÜRECĠNDE DEĞER KAZANIP KAZANMAYACAĞI<br />
HAKKINDAKĠ GÖRÜġÜ ........................................................................................................ 277<br />
TABLO 38. GÖRÜġÜLEN KĠġĠYE KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ KAPSAMINDA NASIL BĠR<br />
TEKLĠF YAPILDIĞI ................................................................................................................ 278<br />
TABLO 39. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ KAPSAMINDA YAPILAN<br />
TEKLĠF HAKKINDA NE DÜġÜNDÜĞÜ .............................................................................. 279<br />
TABLO 40. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENDĠSĠNE YAPILAN TEKLĠFLE MEVCUT<br />
KOġULLARINI KARġILAġTIRDIĞINDA NE DÜġÜNDÜĞÜ ............................................ 280<br />
TABLO 41. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNĠN BAġ AKTÖRÜ<br />
OLARAK KĠMĠ GÖRDÜĞÜ ................................................................................................... 281<br />
TABLO 42. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNĠ HAZIRLAMIġ OLAN<br />
BELEDĠYE BAġKANINA OY VERĠP VERMEDĠĞĠ ............................................................. 282<br />
TABLO 43. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN SÖZ HAKKI OLSA MAHALLESĠNE YÖNELĠK NASIL BĠR<br />
UYGULAMA YAPILMASINI ĠSTEDĠĞĠ ............................................................................... 283<br />
TABLO 44. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN HANGĠ KOġULLARDA KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠNĠ<br />
KABUL EDECEĞĠ ................................................................................................................... 284<br />
TABLO 45. GÖRÜġÜLEN KĠġĠNĠN KENTSEL DÖNÜġÜM PROJESĠ ĠLE OTURDUĞU<br />
MAHALLENĠN NASIL DÖNÜġECEĞĠNĠ DÜġÜNDÜĞÜ ................................................... 286<br />
x
1<br />
GĠRĠġ<br />
Nüfusun belirli bir mekânsal ölçekte yoğunlaĢmasına yol açan Tarım Devrimi<br />
ile birlikte insanın yerleĢikleĢmesinin de temelleri atılmıĢ ve böylelikle insanlık tarihi<br />
de kentlerin tarihi ile birlikte anılmaya baĢlanmıĢtır. Kentlerin varlığı ve geliĢimi<br />
toplumların geliĢmiĢlik ölçütü olarak algılanmıĢ ve medeniyet tarihi kentler<br />
çerçevesinde ele alınmıĢtır.<br />
YerleĢik yaĢama geçilmesiyle birlikte toplumsal yaĢantıda en önemli<br />
mekânsal ölçek haline gelen kentler, toplumların üretim ve yönetim tarzlarındaki<br />
değiĢimlere paralel olarak tarihsel süreç içinde dönüĢümler geçirerek günümüze<br />
kadar gelmiĢlerdir. Ortaya çıkıĢından günümüze kadar ekonomik, politik, sosyal ve<br />
fiziksel niteliklerinde değiĢikliğe uğrayan kentlerin günümüzdeki anlamıyla<br />
tartıĢılması süreci ise Sanayi Devrimi‟nden sonra baĢlamıĢtır. Bu dönemde üretim<br />
tarzının köklü bir değiĢime uğraması ve sanayinin kentlerde yoğunlaĢmasına paralel<br />
olarak kentli nüfus da önemli oranda artmıĢtır. Tarımsal faaliyetlerden kopan oldukça<br />
geniĢ bir nüfus, sanayiye dayalı üretimin yoğunlaĢtığı kentlere yönelmiĢ ve kentler<br />
üretimin örgütlendiği mekânsal ölçekler haline gelmiĢlerdir. Kapitalist sistemin<br />
kendini var ettiği ve yenileme/geliĢme aracı olarak gördüğü kentler, Sanayi Devrimi<br />
ile birlikte metaların akıĢ sistemlerinde yer alma biçimlerine göre tanımlanmaya<br />
baĢlamıĢlardır. UlaĢım akslarına, su, enerji ve hammadde kaynaklarına<br />
ulaĢılabilirlikleri doğrultusunda değer kazanan ve üretim merkezi olan kentlerde,<br />
üretimin örgütlenmesi için emek ve hammadde/enerji yoğunluğunun bulunması<br />
gerekli/yeterli temel kriter olarak görülmüĢtür. Bu kritere sahip kentler sermayenin<br />
yöneldiği ve yeniden üretilerek yönetildiği mekânlar olarak önem kazanmıĢlardır. Bir<br />
diğer ifade ile Sanayi Devrimi sonrasında kentleri biçimlendiren ve kentlere önem<br />
kazandıran etkenler, sanayinin yani sermayenin yer seçim kriterleri olmuĢtur.<br />
Kent üzerine yapılan çalıĢmalarda üzerinde durulan noktalar tarihsel süreç<br />
içinde farklılıklar göstermiĢtir. Ġçinde bulunduğu dönemin özelliklerine göre ticaret,<br />
üretim, yönetim, din hiyerarĢisi gibi etkenler ve bu etkenlere yön veren güçlerin<br />
(sermaye, kral-derebeyi-imparator, papa-halife) konumlanıĢına göre önem kazanan
2<br />
kentler, günümüzde ise küresel sermayenin etkisi doğrultusunda ortaya çıkan dünya<br />
kenti, küresel kent, yarıĢmacı kent vb tanım ve geliĢmeler doğrultusunda ele<br />
alınmaktadır.<br />
Sermayenin geliĢim ve varlığını sürdürebileceği mekân olarak keĢfettiği<br />
kentler, bu özelliğini günümüzde de korumakla birlikte değiĢime de uğramaktadırlar.<br />
Günümüzde üretim biçimlerinde, üretilen ürünlerde ve hizmetlerde, bunların akıĢ<br />
biçimlerinde ortaya çıkan dönüĢüme, yani kapitalizmin dönüĢümüne paralel olarak,<br />
kentlerin konumları ve görevleri de değiĢmektedir. Tarihsel süreç içinde dönemsel<br />
olarak yaĢadığı derin krizlerden kendisini sürekli yenileyerek çıkan kapitalist sistem,<br />
1980 sonrası dönemde de 1970‟lerde yaĢadığı krizlerin etkisini silmek adına<br />
kendisini yeniden yapılandırmıĢ ve bu dönemde kapitalist sistemin yeni biçimi<br />
küreselleĢme söylemiyle karĢımıza çıkmıĢtır. Neoliberal anlayıĢtan beslenen<br />
küreselleĢme; ulaĢım, haberleĢme, taĢımacılık gibi alanlarda yaĢanan geliĢmeler<br />
sayesinde sermayenin sınır tanımaksızın dolanımının önünün açılmasını<br />
hedeflemektedir. Günümüzün hâkim görüĢü olan neoliberal küreselleĢme söylemi,<br />
ulus devletin artık egemenliğini yitirdiğini ve küresel ekonominin ulus devlet<br />
sınırları içinde değil yeni bir mekânsal mantıkla organize edildiğini ileri sürmektedir.<br />
Önceleri ulus-devletler aracılığı ile gerçekleĢtirilen sermaye, mal, hizmet ve bilgi<br />
akıĢları artık kentler aracılığı ile gerçekleĢtirilmeye baĢlamıĢtır. Etkinliğini günden<br />
güne arttıran neoliberal küreselleĢme politikalarının etkisiyle kentsel mekân,<br />
günümüzde sermaye birikiminin kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Sermaye ve<br />
aktörlerinin sınır tanımaksızın serbestçe hareket edebildiği ve ulus devletin<br />
etkinliğinin azaldığı söyleminin egemen olduğu günümüzde, küresel ya da bölgesel<br />
ölçekte ekonomik etkinliğin ve karar verme mekanizmalarının merkezi olarak<br />
karĢımıza kentler çıkmakta ve bu kentler; küresel kent olarak adlandırılmaktadır.<br />
Sermaye açısından her dönem önem taĢıyan kentler, günümüzde üretimin<br />
örgütlendiği mekânlar olmalarının ötesinde küresel ekonominin kalbinin attığı,<br />
kontrol edildiği ve yönetildiği mekânlar haline gelmektedirler. Bir diğer ifade ile<br />
belli sayıdaki kent, küresel kent niteliğine bürünerek, dünya ölçeğinde karar alma ve<br />
uygulama süreçlerine yön verir duruma gelmiĢtir.<br />
Günümüzde kentler ve kent yöneticileri yaĢanan sosyo-ekonomik<br />
değiĢimlerle birlikte, ulusal ekonomileri de aĢarak küresel ekonominin birer aktörü
3<br />
haline gelmiĢler ve konumlarına/etkinliklerine göre kentler hiyerarĢisinde yer edinme<br />
çabasına girmiĢlerdir. Dünya genelinde küresel kent olarak adlandırılan az sayıda<br />
kentin ortak özelliği olarak, geliĢmiĢ ülkelerde yer almaları ve tarihsel geçmiĢlerinde<br />
kapitalist sermayenin birikim mekânları olmaları karĢımıza çıkmaktadır. Bir kentin<br />
küresel kentler arasındaki konumunu sermayenin o kentte konuĢlanma biçim ve<br />
yoğunluğu belirlemektedir. Kentin küresel sermayeye sunduğu olanaklar ve küresel<br />
ekonomide oynadığı rol, küresel kentler hiyerarĢisinde kente yer açmaktadır.<br />
Sermayeye sunulan olanakların baĢında gerekli altyapının varlığı, yeni yatırım<br />
alanlarının ve kentsel arazilerin oluĢturulması, küresel sermaye için çalıĢan aktörlere<br />
yeterli derecede iĢ, alıĢveriĢ merkezleri, kültürel faaliyet alanları sağlanması ve lüks<br />
konutların varlığı gibi özelliklere sahip olunması vurgulanmaktadır. Ekonominin<br />
küreselleĢtiği günümüz dünyasında her ne kadar belli baĢlı kentler küresel kent<br />
olarak adlandırılsa da özellikle azgeliĢmiĢ ülkelere sermayeye gerekli kolaylıklar,<br />
altyapı hizmetleri, yatırım ve yaĢam alanları sunan kentlere sahip olmaları<br />
durumunda küresel süreçlerde yer alabilecekleri ve bu kentlerin küresel kent<br />
kategorisine dâhil olabilecekleri doktrine edilmektedir.<br />
AzgeliĢmiĢ ülke hükümetleri ve kent yöneticileri, küresel süreçlere dâhil<br />
olabilmek adına küresel sermaye açısından en cazip olduğu düĢünülen kentlerine<br />
yönelik politikalar geliĢtirmekte ve belli baĢlı kentlerini sermaye açısından tercih<br />
edilir kılma çabalarına yönelmektedirler. Küresel sermayeyi çekebilmek ve kalıcı<br />
kılabilmek adına hayata geçirilen uygulamalar ve harcanan yoğun çabalar küresel<br />
kent olma adına kentler arasında bir yarıĢa neden olmaktadır. Kentleri bu yarıĢta öne<br />
geçirmek adına ulusaĢırı iĢ merkezleri, alıĢveriĢ merkezleri, lüks konut alanları,<br />
uluslararası havaalanı, fuar alanları, teknoparklar, oteller vb yapılar ardı ardına inĢa<br />
edilmekte ve kentler pazarlanabilir birer meta oldukları anlayıĢı çerçevesinde sosyal,<br />
kültürel, toplumsal tüm kazanımları ve birikimleri göz ardı edilerek yeniden<br />
yapılandırılmaktadırlar. Küresel kent olabilme yarıĢında kentler; tarihi, kültürel,<br />
sosyal, doğal, çevresel vb. değerlerinden ve varlıklarından dahi ödün vermeye razı<br />
olmaktadırlar.<br />
Türkiye‟de de küresel süreçlere eklemlenmenin aracı ve küresel kent<br />
potansiyeli taĢıyan kent olarak Ġstanbul görülmektedir. Tarihsel süreçte uluslararası<br />
anlamda her zaman gözde bir kent olan Ġstanbul, önüne küresel kent olma hedefi
4<br />
konularak son yıllarda adeta yeniden yapılandırılmaktadır. Kentin küresel kent<br />
yapılma vizyonu doğrultusunda iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks oteller ve konut<br />
alanları vb inĢa edilmekte ve bu alanların inĢa edilebilmesi için yeterli kentsel arsa<br />
stoku bulunmadığından, arsa talebini karĢılayacak yeni politikalar geliĢtirilmektedir.<br />
Bu politikaların günümüz pratiğine yansımaları ise kentsel dönüĢüm projeleri<br />
olmaktadır. Özellikle TOKĠ ve ĠBB bu doğrultuda Ġstanbul‟un küresel kent olma<br />
hedefinin gerçekleĢtirilmesi ve kente yeni bir imaj kazandırılarak küresel sermaye<br />
açısından cazip bir yatırım alanı olabilmesi için kentsel dönüĢüm projelerinin temel<br />
anahtar olduğunu sıklıkla vurgulamaktadırlar. Ġstanbul genelinde hazırlanan ve<br />
uygulamaya konulan kentsel dönüĢüm projelerinin, dönüĢüm alanı olarak kent içi<br />
eski yerleĢim merkezlerinin yanı sıra yoğun olarak gecekondu bölgelerini kapsadığı<br />
görülmektedir.<br />
Türkiye gibi ülkelerde kentleĢme, modernleĢme ve kalkınma açılarından<br />
oldukça önemli bir yere sahiptir. KentleĢme, geliĢme ile eĢdeğer kabul<br />
edilebilmektedir. Öyle ki, kentleĢme hızlı, çarpık ve gecekondulaĢma Ģeklinde<br />
gerçekleĢmesine karĢın 1990‟lara kadar olumlu görülmüĢtür. Türkiye‟de kentleĢme<br />
geliĢmiĢ Batı ülkelerindekilerden farklı bir biçimde gerçekleĢmiĢtir. Batıda<br />
sanayileĢmeyle paralel biçimde gerçekleĢirken, Türkiye vb azgeliĢmiĢ/geliĢmekte<br />
olan ülkelerde kentleĢme, sanayileĢmeden bağımsız bir biçimde ilerlemiĢtir. II.<br />
Dünya SavaĢı sonrası kentleĢme oranı hızla artarken, sanayinin dolayısıyla istihdam<br />
olanaklarının yetersizliği iĢ süreçlerinde, konut sayısının düĢüklüğü ise yerleĢme<br />
süreçlerinde kente yeni gelen kesimlerin sıkıntılar yaĢamasına neden olmuĢ ve kötü<br />
yaĢam koĢullarıyla karĢı karĢıya kalmalarına yol açmıĢtır. Bu süreçte kentle formel<br />
yollardan bütünleĢemeyen yeni kentliler, sorunlarına formel olmayan yollardan<br />
çözüm aramıĢlardır. Konut sorununu yasal olmayan yollardan, gecekondular inĢa<br />
ederek çözen bu kesim, iĢ sorununu da enformel/türedi iĢlere yönelerek ya da yeni iĢ<br />
alanları yaratarak çözmeye çalıĢmıĢlardır. Emek yoğun üretimin olduğu bu dönemde,<br />
gerek konut gerekse istihdam sorununu devlete ek bir yük getirmeden çözen bu<br />
kesimin dönem dönem çıkarılan imar afları ve yapılan yasal düzenlemelerle<br />
desteklendiği bile ifade edilebilir.<br />
Küresel kentler ya da küresel kent olma çabasındaki kentler, sanayinin kent<br />
merkezlerinin dıĢına itilmesi sonucunda finans, bankacılık, hukuki ve idari hizmetler,
5<br />
reklâmcılık, turizm, ticaret, biliĢim vb farklı hizmet sektörlerinde geliĢme<br />
gösterirlerken, bu kentlerde talep edilen emekte de farklı nitelikler aranmaktadır. Bu<br />
sektörlerde yüksek nitelikli profesyonel emeğe olan talep hızla artarken, hizmetler<br />
sektöründe düĢük ücretle çalıĢacak kesim dıĢındaki emek çok da<br />
önemsenmemektedir. Küresel kent olma/yapılma çabasındaki Ġstanbul‟da da bir<br />
yandan üretim biçimleri değiĢirken bir yandan da değiĢen iĢgücüne yönelik yeni iĢ ve<br />
yaĢam alanları oluĢturulmaya çalıĢılmaktadır. Bu çabalar beraberinde iĢ ve ofis<br />
merkezlerinin, alıĢveriĢ ve eğlence merkezlerinin, bu merkezleri kullanan ve<br />
buralarda çalıĢanların barınma ihtiyacını karĢılamaya yönelik lüks konut alanlarının<br />
ve otellerin yapımı için kentsel dönüĢümü gerekli kılmaktadır. Kentlere göçün ilk<br />
baĢladığı 1950‟li yıllarda kentleri çevreleyen gecekondu bölgeleri, süreç içinde<br />
kentlerin dıĢa doğru büyümesiyle kent merkezine yakın alanlar konumuna<br />
gelmiĢlerdir. Bir yandan emek yoğun sanayinin kent dıĢına çıkarılmasıyla bu<br />
sektörde çalıĢan kesimlere ihtiyacın kalmaması diğer yandan da küresel sermaye ve<br />
aktörleri için yeni iĢ ve yaĢam alanları oluĢturmak için kentsel alanlara ihtiyaç<br />
duyulması nedeniyle günümüzde gecekondu bölgeleri hedef haline gelmiĢ<br />
durumdadır.<br />
Ülkemizde yakın dönemde hemen her kentte uygulanan ve sıklıkla duymaya<br />
baĢladığımız bir kentsel politika olan kentsel dönüĢüm projeleri, dünyada özellikle<br />
iĢlev yitiren alanlara ve yerleĢim yerlerine yeniden iĢlev kazandırma kaygısıyla<br />
hayata geçirilmiĢtir. Özellikle Batı Avrupa‟da II. Dünya SavaĢı‟nın izlerini silmek ve<br />
yıkılan alanları yeniden kazandırmak amacıyla kentlere müdahaleyi içeren bu<br />
uygulamalar, temelde kentlileri göz önünde bulundurarak yaĢam alanlarında<br />
iyileĢtirme yapma kaygısıyla oluĢturulmuĢtur. Yakın dönemde Türkiye‟de hayata<br />
geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri ise kentsel alanlara yeni iĢlevler kazandırma<br />
çabalarının izlerini taĢırken, kentlerde yaĢayanların da değiĢmesine neden<br />
olmaktadır. Ülkemizde hemen her kentte hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri<br />
özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiĢ kentler söz konusu olduğunda<br />
baĢlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olarak karĢımıza çıkmaktadır. Plansız ve<br />
kontrolsüz mekansal geliĢmenin özellikle kentli yoksul kesimler açısından ortaya<br />
çıkardığı kötü yaĢam ve barınma koĢullarının dönüĢüm projeleriyle iyileĢtirileceği<br />
söylemi yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Ancak bu çalıĢma kapsamında ele
6<br />
alınan BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahalleri de dâhil olmak üzere, ülke genelinde<br />
hazırlanan ve uygulanan kentsel dönüĢüm projelerinde kentlerin fiziksel ve<br />
ekonomik özelliklerinin ön plana çıktığı ve sosyal-kültürel dokunun göz ardı<br />
edilebildiği görülmektedir. Kentsel alanlardaki ekonomik, kültürel, sosyal, fiziksel ve<br />
toplumsal boyutları bir bütün dâhilinde ele alması gereken kentsel dönüĢüm projeleri,<br />
aynı zamanda kentteki tüm aktörleri de paydaĢ kılmalıdır. Bu bağlamda kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin kamu-özel sektör birimleri, sivil toplum kuruluĢları, farklı<br />
meslek grupları ve dönüĢüm alanı ilan edilen mekânsal ölçeklerde yaĢayan yerel<br />
halkı da içerecek ve tüm bu aktörleri projenin hazırlanması, uygulanması ve<br />
sonlandırılması sürecinde etkin kılacak biçimde hazırlanması gerekmektedir.<br />
Ancak özelde Ġstanbul genelde ise tüm ülkede hayata geçirilen kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin ortak özelliklerinin yoksul ve iĢçi kesimlerin yaĢam alanı olan<br />
gecekondu bölgelerini hedef alan olarak seçmelerinin yanı sıra; dönüĢüm alanlarında<br />
yaĢayan kesimlerin görüĢ, talep ve önerileri dikkate alınmaksızın ve bu kesimler<br />
hazırlama ve uygulama süreçlerine dahil edilmeksizin uygulanması olduğu<br />
görülmektedir. Çoğu kez yerel yönetim-TOKĠ iĢbirliğinde hazırlanan ve uygulamaya<br />
geçileceği aĢamada kamuoyu ile paylaĢılan kentsel dönüĢüm projeleri bu özellikleri<br />
nedeniyle eksik kalmaktadır. Bu çalıĢmada halk katılımını sağlamayan proje<br />
örneklerinden biri olan Ġstanbul Maltepe Ġlçesi‟ndeki BaĢıbüyük ve Gülsuyu<br />
Mahallerini bu mahallelerde gerçekleĢtirilen kentsel dönüĢüm projelerini konu<br />
edinmektedir. Yakın dönemin en yaygın kentsel politikası olan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin ortaya çıkıĢ süreci ve olası sonuçlarının yanı sıra, projelerin uygulama<br />
süreçlerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl etkileyebileceği, sosyo-kültürel<br />
hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine iliĢkin olası etkileri ve sonuçları<br />
incelenmektedir. Her iki mahallede yaĢayan kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine<br />
iliĢkin algıları, görüĢleri, değerlendirmeleri, önerileri ve beklentileri ele alınmaktadır.<br />
Genel olarak çalıĢma bir kamu politikası olarak kentsel dönüĢüm projelerinin neden<br />
ve sonuçlarından çok, politikanın uygulama sürecine ve bir bütün olarak<br />
uygulamadan doğrudan etkilenen kesimlerin yaĢam süreçlerine ve kentsel<br />
dönüĢümün bu süreçlere etkileri üzerine odaklanmaktadır.
7<br />
BĠRĠNCĠ BÖLÜM<br />
ARAġTIRMA KONUSU VE YÖNTEMĠ<br />
Bu bölümde araĢtırmanın konusu, sorusu, amacı, yararı ve önemine yer<br />
verilmekte; çalıĢmanın diğer çalıĢmalardan farklı yönleri üzerinde durulmakta ve<br />
çalıĢmanın temel amacı ifade edilmektedir. Ayrıca çalıĢmada ortaya konulan<br />
kavramsal ve kuramsal çerçeve genel özellikleri kapsamında tanımlanmaktadır.<br />
AraĢtırma sürecinde nasıl bir yol izlendiğine yer verilen araĢtırma yöntemi alt<br />
baĢlığında araĢtırmanın varsayımları belirlenmekte ve bağımlı-bağımsız değiĢkenler<br />
belirtilmektedir. Aynı alt baĢlıkta araĢtırmanın kapsam ve örneklemi, veri toplama<br />
teknikleri, kaynakları ve elde edilen verilerin değerlendirme yöntemi ortaya<br />
konmaktadır.<br />
1.1. AraĢtırmanın Konusu<br />
AraĢtırmanın konusunu Ġstanbul Maltepe ilçesinde kentsel dönüĢüm alanı ilan<br />
edilen BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri<br />
ile kentsel dönüĢümün etkileri ve mahalle sakinlerinin süreci algılama ve<br />
değerlendirme biçimleri oluĢturmaktadır.<br />
1980 sonrası dönemde üretim biçimlerinde yaĢanan dönüĢüm ve sermayenin<br />
yeni yatırım alanı olarak kentlere yönelmesiyle birlikte gecekondular ve gecekondulu<br />
nüfusa yaklaĢım da değiĢmeye baĢlamıĢtır. 1980‟lerden itibaren giderek yaygınlaĢan<br />
ve hâkim ideoloji haline gelen küreselleĢme ve yeni sağ liberal politikalar kentleri de<br />
etkisi altına almıĢtır. Bu süreçte özellikle küresel sermayenin hedefi haline gelmiĢ<br />
olan kentlerde (küresel kent, dünya kenti vb ifadelerle de anılan kentler), devletlerin<br />
ve sermayenin küresel çıkar ve politikalarını korumak adına yeniden iskân projeleri<br />
üretilmiĢ, tabiri yerindeyse sermayeye yer açmak için yerel olanın yerinden edilmesi<br />
konusunda giriĢimler hız kazanmıĢtır. Sermaye kesimi için 1970‟li yıllara kadar en<br />
karlı yatırım alanı iç pazara dönük sanayi üretimiyken, 1980‟li ve 1990‟lı yıllar sahip<br />
olunan arsaların üzerine lüks konutlar, oteller, iĢ merkezleri vb inĢa ederek,<br />
tarihi/kültürel mekânların restorasyonuyla paraya para katma ve daha büyük karlar<br />
elde etmek için yeni arsalar elde etme zamanı haline gelmiĢtir. Bu dönemde sanayi
8<br />
hizmetleri yavaĢ yavaĢ kent dıĢına taĢınırken, kent merkezlerinde kalan eski<br />
fabrikaların arsaları kadar onları çevreleyen gecekondular ve arsaları ile yoksul ve<br />
marjinal kesimlerin yaĢadığı kent içi eski alanlar çok değerli hale gelmiĢtir (Sönmez,<br />
1996: 76–77, 84). Kentlere göçün ilk baĢladığı 1950‟li yıllarda kentleri çevreleyen<br />
gecekondu bölgeleri, süreç içinde kentlerin dıĢa doğru büyümesiyle kent merkezine<br />
yakın alanlar konumuna gelmiĢlerdir. Günümüzde ise kent merkezinde yer edinmek<br />
isteyen sermayenin temel hedefi ve öncelikle elde edilmek istenen alanlar<br />
halindedirler. Gerek Türkiye‟de gerekse aynı toplumsal tecrübelere sahip olan ve<br />
kentleĢme açısından benzer süreçlerden geçmiĢ ülkelerde yakın dönemde yapılan<br />
kentsel dönüĢüm tartıĢmalarının odak noktasını da yoksul kesimlerin yaĢadığı<br />
gecekondu bölgeleri oluĢturmaktadır.<br />
Önceleri gecekonduya yönelik çözüm arayıcı ya da affedici özellikler taĢıyan<br />
politik tutum ve tercihler, günümüzde yıkma ve yok etme tutumu çerçevesinde<br />
değerlendirilmektedir. Günümüz gecekondu politikalarında önceki dönemlerden bir<br />
kopuĢ ve bir kırılma olduğu, gecekonduları ve gecekonduluları dıĢlayan bir anlayıĢın<br />
hâkim hale geldiği görülmektedir. Günümüz politikalarına damgasını vuran dıĢlayıcı<br />
söylemin temel nedeni gecekondu alanlarının sermaye açısından yeni yatırım alanları<br />
olarak önem kazanmıĢ olmasıdır. Sermaye birikim süreçleri açısından kentin önemli<br />
ve merkezi noktalarına yakın olan gecekondu mahallelerinin değiĢim değeri önem<br />
kazanmaya baĢlamıĢtır. Bir yandan barınma ihtiyacını karĢılayan yapılar olma<br />
özelliğini kaybeden diğer yandan da sanayi açısından ucuz iĢgücü sağlama iĢlevini<br />
yitiren gecekondular gözden çıkarılırken; gecekondu bölgeleri de küresel sermayenin<br />
çekim alanları olarak yeniden yapılandırılmaya çalıĢılmaktadır. Bu yeniden<br />
yapılandırma sürecinde, gecekondulu nüfusun yaĢanabilir kıldıkları yaĢam alanlarını<br />
terk etmeleri ve kentlere yeni bir görünüm kazandırılması söylemi yoğun bir biçimde<br />
vurgulanmaya baĢlamıĢtır (Aslan, 2007a: 129).<br />
Tarihsel süreçte sorunlu bir yapıya sahip olduğu gerçeği göz ardı edilemeyecek<br />
Türkiye kentlerinde, çarpık yapılaĢma ve sağlıksız kentleĢmeye çözüm olarak son<br />
yıllarda kentsel dönüĢüm projeleri gösterilmektedir. Bu doğrultuda yerel yönetimler<br />
ve TOKĠ iĢbirliği ile kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve hızla uygulamaya<br />
konulmaktadır. DönüĢüm alanı ilan edilen yerler ise genellikle yoksul ve marjinal<br />
kesimlerin yaĢamakta olduğu gecekondu bölgeleri ve eski kent merkezleri
9<br />
olmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin dikkat çeken en önemli özelliği ise<br />
dönüĢüm alanında yaĢayan kesimlerin proje hazırlandıktan ve uygulama kararı<br />
alındıktan sonra sürece dahil edilmeleridir. Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında<br />
yaĢamakta olan kiĢilerin yaĢam alanlarını doğrudan etkileyecek uygulamalara iliĢkin<br />
görüĢ, beklenti ve önerileri alınmamakta yani mahalle sakinlerine söz hakkı<br />
tanınmamaktadır. Bu çalıĢmada da yukarıda sayılan süreçleri yaĢayan BaĢıbüyük ve<br />
Gülsuyu mahallelerinde yaĢamakta olan kesimlerin kentsel dönüĢüm uygulamalarına<br />
iliĢkin görüĢ, beklenti, öneri ve talepleri saptanmaya çalıĢılmaktadır. ÇalıĢma aynı<br />
zamanda kentsel dönüĢüm projelerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl<br />
etkileyebileceği, sosyo-kültürel hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine<br />
iliĢkin olası etkileri ve sonuçlarını da ortaya koymaya çalıĢmaktadır. Kentsel<br />
dönüĢüme iliĢkin çalıĢmalara bakıldığında genellikle projelerin tamamlandığı ya da<br />
tamamlanmak üzere olduğu alanlarda yoğunlaĢıldığı, sürecin hemen baĢında<br />
dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimlerin görüĢlerini saptamaya yönelik<br />
çalıĢmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Bir diğer ifade ile konuya iliĢkin<br />
çalıĢmalar genellikle neden ve sonuçlara odaklanmakta ve sürece iliĢkin<br />
değerlendirmeler yapılamamaktadır. Genel olarak çalıĢma bir kamu politikası olarak<br />
kentsel dönüĢüm projelerinin neden ve sonuçlarından çok, politikanın uygulama<br />
sürecine ve bir bütün olarak uygulamadan doğrudan etkilenen kesimlerin yaĢam<br />
süreçlerine odaklanmaktadır. Bu nedenle bir kamu politikasından doğrudan etkilenen<br />
kesimlerin süreç hakkındaki görüĢlerine ve beklentilerine odaklanmıĢ olan bu<br />
çalıĢmanın kentleĢme literatürü açısından önem taĢıdığı düĢünülmektedir.<br />
1.2. AraĢtırma Sorusu<br />
Yukarıda belirtilen konu çerçevesinde çalıĢmanın araĢtırma soruları aĢağıdaki<br />
gibi belirlenmiĢtir.<br />
Ana Soru: Küresel piyasalarla görece eklemlenmiş bir kent olan ve bu<br />
konumu güçlendirilmek istenen İstanbul’da (Maltepe İlçesi Başıbüyük ve Gülsuyu<br />
Mahalleleri) gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projeleri, İstanbul’u daha cazip hale<br />
getirme amacını toplumsal açıdan sorunlara yol açmadan ve katılımcı bir biçimde<br />
gerçekleştirebilmekte midir?<br />
Alt Soru 1: Kentsel Dönüşüm Projelerinin uygulanması katılımcı yöntemlerle<br />
gerçekleştirilmekte midir?
10<br />
Alt Soru 2: Kentsel Dönüşüm Projeleri sadece fiziksel dönüşüm projeleri<br />
olarak mı algılanmaktadır?<br />
Alt Soru 3: Kentsel Dönüşüm Projeleri yönetsel ve sosyo-ekonomik açılardan<br />
dışlayıcı ve ayrıştırıcı sonuçlar ortaya koymakta mıdır?<br />
1.3. AraĢtırmanın Amacı ve Önemi<br />
AraĢtırmanın en önemli özelliği kentsel dönüĢüm kavramını kamu yönetimi<br />
ve kamu politikası oluĢturma süreci açısından ele alacak olmasıdır. GeliĢmiĢ<br />
ülkelerde özellikle Batı Avrupa ve Amerika‟da kentsel dönüĢüm/yeniden<br />
yapılandırma süreçleri 1950‟li yıllardan beri yaĢanmaktadır. Bu anlamda bu ülkeler<br />
farklı aktörlerin katılımıyla kentlerini yeniden yapılandırmakta ve dönüĢtürmektedir.<br />
Ülkemizde ise kentleĢme uzun yıllardır sorunlu bir alan olmasına karĢın, kentlere ve<br />
kentleĢmeye yönelik politikalar ya hiç geliĢtirilmemiĢ ya da siyasi kaygı taĢıyan af<br />
vb uygulamalarla geçici müdahaleler söz konusu olmuĢtur. Kentbilim yazınında<br />
1950‟li yıllardan itibaren sorunlu bir yapıya sahip olduğu vurgulanan Türkiye<br />
kentleĢmesinin baĢta gecekondu olmak üzere tüm sorunlarına yönelik çözüm olarak<br />
yakın dönemde kentsel dönüĢüm projeleri öne sürülmektedir. Kentsel dönüĢüm tüm<br />
kent aktörlerinin katılımıyla gerçekleĢmesi (merkezi ve yerel yöneticiler, dönüĢüm<br />
alanında yaĢayanlar, sivil toplum kuruluĢları, akademik çevre) gereken bir<br />
demokratik karar alma ve siyasa oluĢturma sürecidir. Uygulama örneklerine<br />
bakıldığında ise kentsel dönüĢüm projelerinin; oluĢturma ve uygulama süreçlerinde o<br />
alanda yaĢayanların ve projelere muhalefet eden/alternatif yaratan sivil toplum<br />
kuruluĢları ve akademik çevrelerin görüĢ ve önerilerinin dikkate alınmadığı, yerinden<br />
değil yerine yönetim anlayıĢı çerçevesinde oldu-bittilerle hazırlandığı görülmektedir.<br />
Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında yaĢayanlar, yaĢam alanlarına iliĢkin sorunları<br />
en iyi bilen kesim olmasına karĢın sürecin en baĢında söz sahibi kılınmamakta, yerel<br />
yönetimler-sermaye-TOKĠ iĢbirliğinde projeler hazırlanmakta ve sonuçlar bu<br />
alanlarda yaĢayan kesimlere dayatılmaktadır.<br />
Kentsel dönüĢüme iliĢkin kapsamlı bir literatür bulunmakla birlikte, bu<br />
literatürde yer alan çalıĢmaların daha çok teknik alanlarda (çevre mühendisliği, inĢaat<br />
mühendisliği, mimarlık, Ģehir bölge planlama vb) yapıldığı görülmektedir. Sosyal<br />
bilimler (ekonomi, sosyoloji, kamu yönetimi, hukuk vb) alanında yapılan çalıĢmalar
11<br />
ise daha çok tek bir boyut açısından gerçekleĢtirilmekte ve kendi disiplinleri<br />
çerçevesinde sorun ele alınmaktadır. BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahalleleri için<br />
hazırlanan Kentsel DönüĢüm Projeleri‟nin ele alınacağı bu çalıĢma; proje kapsamına<br />
alınan mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüme bakıĢlarını kamu yönetimi<br />
perspektifinden ve kamu politikası oluĢturma ve analiz etme açısından inceleyecek<br />
bir alan araĢtırması olması nedeniyle bir ilk niteliği taĢıyacaktır.<br />
ÇalıĢmanın amacı: Bu çalıĢmanın temel amacı yaĢam alanları kentsel<br />
dönüĢüm kapsamına alınan kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin görüĢ,<br />
düĢünce, öneri ve beklentilerinin saptanması ve ortaya konulmasıdır. ÇalıĢmada<br />
ayrıca 1980 sonrası dönemde sermayenin yatırım alanı haline gelen kentlerde nasıl<br />
bir değiĢim/dönüĢüm yaĢandığı, bu değiĢim/dönüĢümlerin kentlilere nasıl yansıdığı<br />
ortaya konmaya çalıĢılmaktadır. Yakın dönemin en yaygın kentsel politikası olan<br />
kentsel dönüĢüm projelerinin ortaya çıkıĢ süreci ve olası sonuçlarının yanı sıra,<br />
projelerin uygulama süreçlerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl<br />
etkileyebileceği, sosyo-kültürel hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine<br />
iliĢkin olası etkileri ve sonuçları incelenmektedir. Her iki mahallede yaĢayan<br />
kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin algıları, değerlendirmeleri ve önerileri<br />
ele alınmaktadır. Genel olarak çalıĢma bir kamu politikası olarak kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin neden ve sonuçlarından çok, politikanın uygulama sürecine ve bir bütün<br />
olarak uygulamadan doğrudan etkilenen kesimlerin yaĢam süreçlerine<br />
odaklanmaktadır.<br />
1.4. AraĢtırmanın Kavramsal ve Kuramsal Çerçevesi<br />
Ülkemizde yakın dönemde hemen her kentte uygulanan bir kentsel politika<br />
olan kentsel dönüĢüm projeleri, dünyada ilk uygulanmaya konulduklarında özellikle<br />
iĢlev yitiren alanlara ve yerleĢim yerlerine yeniden iĢlev kazandırma kaygısıyla<br />
hayata geçirilmiĢtir. Kentsel dönüĢüm genel olarak kentsel alanlarda ortaya çıkan<br />
sorunlara çözüm olarak ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koĢulları gözeterek<br />
kentsel alana yönelik geliĢtirilen uygulama olarak tanımlanabilir. Tarihsel süreçte<br />
gerek yöntem gerekse uygulama amacı açısından değiĢiklikler yaĢanan kentsel<br />
dönüĢüm olgusu ülkeden ülkeye de farklılıklar gösterebilmektedir. Özellikle Batı<br />
Avrupa‟da II. Dünya SavaĢı‟nın izlerini silmek ve yıkılan alanları yeniden
12<br />
kazandırmak amacıyla kentlere müdahaleyi içeren bu uygulamalar, günümüzde farklı<br />
dinamiklere sahiptir.<br />
Kentsel dönüĢüm uygulamaları günümüzde küreselleĢme sürecinde kentlerin<br />
ulusal ekonomilerin önüne geçmesiyle birlikte kentler arasında ortaya çıkan küresel<br />
ağlarına dahil olmak isteyen ülke kentlerinde ortaya çıkan yeniden yapılandırmanın<br />
aracı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Türkiye‟de dâhil olmak üzere birçok ülkede<br />
küresel süreçlere eklemlenme çabasındaki merkezi-yerel yönetimler, küresel kent<br />
olma potansiyeli taĢıdığını düĢündükleri kentlerine yönelik yatırımlara ağırlık<br />
vermekte ve politika/projeler geliĢtirmektedirler. Günümüzde en yaygın kentsel<br />
politika olarak da kentsel dönüĢüm uygulamaları karĢımıza çıkmaktadır. Ancak ilk<br />
ortaya çıktığı dönemden farklı olarak günümüz kentsel dönüĢüm projeleri kentsel<br />
alanlara yeniden iĢlev kazandırmaktan çok yeni iĢlevler kazandırma kaygısıyla<br />
hayata geçirilmektedir. Bir diğer ifadeyle kentsel mekânın mevcut kullanım özelliği<br />
(iĢ, konut, kültür, sanayi, orman alanları, su havzaları vb) göz önünde<br />
bulundurulmaksızın kentsel dönüĢüm projeleri ile küresel-ulusal-yerel sermayeye<br />
yeni yatırım alanları yaratılmaya çalıĢılmaktadır.<br />
Kentleri çağdaĢ ve yaĢanabilir kılma söyleminden hareketle hayata geçirilen<br />
kentsel dönüĢüm projeleri ile altyapısı olan çağdaĢ konut alanları, imarlı düzgün<br />
alanlar, geniĢ caddeler, dinlence ve eğlence yerleri, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri<br />
yaratılmaya çalıĢılmaktadır. Ancak günümüzde uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri<br />
yukarıda sayılan kentsel mekânları yaratma kaygısıyla uygulamaya konulurken ve<br />
etkin bir kamusal araç olarak kullanılırken sonuçları itibariyle bir kamusal hizmet<br />
yaratırken yeni kamusal sorunlara da yol açabilmektedir. Ülke örnekleri ele<br />
alındığında kent içi eski yerleĢim alanları ve gecekondu bölgelerinin kentsel<br />
dönüĢüm kapsamına alındığı görülmektedir. Sağlıklı yaĢam alanları oluĢturma<br />
kaygısıyla bu alanlarda hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri sonuçları<br />
itibariyle bu alanlarda yaĢayan kesimlerin (konut, sosyo-kültürel ağlar, istihdam<br />
süreçleri vb) zorluklarla karĢılaĢmasına neden olabilmektedir. Bunun nedeni kentsel<br />
dönüĢüm sürecinde kentsel mekânların sadece fiziksel boyutlarının göz önüne<br />
alınması ve ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel boyutlarının göz ardı edilmesidir.<br />
Özellikle de dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesimlerin yaĢam alanlarına iliĢkin<br />
sorunları en iyi bilen kesimler olmalarına karĢın proje süreçlerinde paydaĢ
13<br />
kılınmaması sorunlar yaĢanmasına neden olmaktadır. Bu çalıĢmada kentsel dönüĢüm<br />
projelerinden doğrudan etkilenen BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde yaĢamakta<br />
olan kesimlerin kentsel dönüĢüm projelerine iliĢkin algıları, değerlendirmeleri,<br />
beklentileri ve önerileri saptanmaya çalıĢılarak; mahallelinin de içinde yer aldığı bir<br />
projenin nasıl Ģekillendirilebileceği ortaya konmaya çalıĢılmaktadır.<br />
1.5. AraĢtırma Yöntemi<br />
ÇalıĢma temel araĢtırma sorusuna, ikincil kaynak taramaları ve belediye<br />
dokümanları yanında, kiĢi ve kuruluĢlarla yapılan derinlemesine görüĢmelerden elde<br />
edilen bulgularla yanıt aramaktadır. Bu bağlamda çalıĢmanın kurgusu aĢağıda detaylı<br />
olarak sunulmaktadır.<br />
1.5.1. AraĢtırmanın Varsayımları<br />
Kentsel dönüĢüm kavramı özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiĢ kentler<br />
söz konusu olduğunda, baĢlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olarak karĢımıza<br />
çıkmaktadır. Plansız ve kontrolsüz mekânsal geliĢmenin özellikle kentli yoksul<br />
kesimler açısından ortaya çıkardığı kötü yaĢam ve barınma koĢullarının dönüĢüm<br />
projeleriyle iyileĢtirileceği söylemi oldukça yaygındır. Ancak bu söylemlerin arka<br />
planında, küreselleĢme ve liberal anlayıĢın belirleyiciliğinde oluĢan uygulamaların<br />
yer aldığı görülmektedir. Bu doğrultuda kentsel alanlar metalaĢtırılmakta ve pazar<br />
aktörlerinin güç-rekabet iliĢkilerine teslim edilmektedir. Kentsel dönüĢüm projelerine<br />
bu açıdan bakıldığında ekonomik yönden güçsüz, yoksul ve dıĢlanmıĢ grupların<br />
yerleĢim yerlerinden ayrılmak zorunda kalmaları ya da uzaklaĢtırılma çabaları da<br />
gözle görülür hale gelmektedir. Bu çerçeveden hareketle çalıĢmanın temel<br />
varsayımları Ģu Ģekilde sıralanabilir:<br />
Varsayım 1: Kentsel dönüĢüm projelerinde dönüĢüm alanlarında yaĢayan<br />
kesimlerin katılımı sağlanmamaktadır.<br />
Varsayım 2: Kamu politikası oluĢturucu ve uygulayıcıları kentsel dönüĢüm<br />
projeleri ile mekanların yalnızca fiziksel olarak dönüĢümüne öncelik vermekte,<br />
sosyal dokuyu yok saymaktadırlar.<br />
Varsayım 3: Kentsel dönüĢüm projeleri ile kentlerde özellikle dezavantajlı<br />
grupları dıĢlayıcı ikili (zengin-yoksul, merkez-çevre) bir toplumsal yapı ortaya<br />
çıkmaktadır.
14<br />
1.5.2. AraĢtırmanın Bağımlı-Bağımsız DeğiĢkenleri<br />
ÇalıĢmada Ġstanbul Maltepe ilçesinde uygulanmak üzere hazırlanan Kentsel<br />
DönüĢüm Projesinin etkileri/boyutları bağımlı değiĢken, kentsel dönüĢüm sürecinde<br />
yer alan aktörler (belediye, TOKĠ, STK‟lar, mahalle sakinleri, muhtarlar vb) ve<br />
faktörler (küreselleĢme, piyasa, yoksulluk, kentsel dönüĢüm projeleri, yasa, mevzuat<br />
vb) bağımsız değiĢken olarak ele alınmaktadır.<br />
1.5.3. AraĢtırma Örneklemi ve Kapsamı<br />
AraĢtırma evreni Ġstanbul olup, Ġstanbul ili Maltepe ilçesinde kentsel<br />
dönüĢüm projesi kapsamına alınan BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallesi sakinleri<br />
örneklem grubunu oluĢturmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin en yoğun<br />
uygulandığı kent olan Ġstanbul‟da bir baĢka ilçe seçilerek araĢtırma konusu<br />
yapılabilecek olsa da, kamu politikalarının oluĢum ve geliĢim sürecinde bu<br />
politikalardan etkilenen vatandaĢların görüĢ ve beklentilerinin saptanması açısından<br />
kentsel dönüĢüm projesinin yeni uygulanmaya baĢladığı Maltepe ilçesi BaĢıbüyük ve<br />
Gülsuyu mahalleleri seçilmiĢtir.<br />
1.5.4.Veri Kaynakları ve Veri Toplama Teknikleri<br />
ÇalıĢmanın kuramsal ve kavramsal çerçevesinin oluĢturulması aĢamasında<br />
farklı bilgi ve veri toplama yöntemleri kullanılarak nitel ve nicel verilere ulaĢılması<br />
hedeflenmiĢtir.<br />
Üniversite ve kurum kütüphanelerinde çalıĢma konusuna iliĢkin daha önce<br />
yapılmıĢ çalıĢmaları kapsayan literatür taranmıĢ ve çalıĢmada yararlanılabilecek<br />
eserler saptanmıĢtır. Ayrıca YÖK veri tabanı taranmıĢ ve bu çalıĢmaya yararlı<br />
olabilecek tezler belirlenmiĢ ve elde edilmiĢtir 1 . ġPO (ġehir Plancıları Odası),<br />
TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) ve TOKĠ (Toplu Konut Ġdaresi)<br />
yetkilileri ile görüĢmeler yapılmıĢ ve kaynak temin edilmiĢtir. Ayrıca kentsel<br />
dönüĢüm ve kent sorunlarına iliĢkin çalıĢmalar yapan ĠMECE Toplumun ġehircilik<br />
Hareketi ve DayanıĢmacı Atölye gibi sivil toplum kuruluĢları ile görüĢülmüĢ,<br />
kendilerinden yazılı materyaller temin edilmiĢtir. ÇalıĢma kapsamında saha<br />
1 ÇalıĢma kapsamında incelenen tezlere kaynakça bölümünde yer verilmiĢtir.
15<br />
araĢtırması yapılan mahalleri kapsayan kentsel dönüĢüm projesinin temel aktörü olan<br />
Maltepe Belediyesi‟nden sınırlı sayıda da olsa kaynak ve bilgi alınmıĢtır.<br />
Konuya iliĢkin bilimsel toplantı ve etkinlikler izlenmiĢ, notlar almak ya da<br />
bildirilere ulaĢmak suretiyle ikincil veriler elde edilmiĢtir.<br />
Kentsel dönüĢüm kapsamında olan her iki mahallede projeden ilk olarak<br />
etkilenmesi beklenen alanlarda her mahalleden 50 ve toplamda 100 kiĢiyle<br />
derinlemesine mülakat yapılmıĢtır. Mülakatlar ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmıĢ<br />
aynı zamanda mülakat sürecinde araĢtırmacı tarafından notlar alınmıĢtır. Her iki<br />
mahallede alan araĢtırması sürecinde fotoğraf çekimi yapılarak görsel malzeme de<br />
toplanmıĢtır.<br />
1.5.5. AraĢtırmanın Metodolojisi<br />
ÇalıĢmada nitel araĢtırma tekniği kullanılmıĢtır. Nitel araĢtırma, doğası gereği<br />
esnektir ve bu esneklik araĢtırma sürecinin her aĢaması için söz konusudur.<br />
AraĢtırmacılar nitel araĢtırmaların bu özelliğini bir artı olarak kullanabilirler.<br />
AraĢtırmada örneklemeye iliĢkin kararlarını verirken, birden fazla örnekleme<br />
yöntemini aynı anda kullanabilirler. Ya da araĢtırmanın herhangi bir aĢamasında,<br />
gerek duyuyorlarsa, baĢlangıç aĢamasında olmadığı halde yeni örnekleme<br />
yöntemlerini her an uygulamaya koyabilirler. Bütün bunları yapmanın amacı,<br />
çalıĢtıkları durum veya durumlarla ilgili daha zengin, betimsel ve derinlemesine<br />
bilgiye dayalı bir veri seti oluĢturmaktır (Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 114; Baydar vd,<br />
2007: 128). Nitel araĢtırma insanların gerçekliğe yükledikleri anlamı, olayları,<br />
süreçleri, kavrayıĢ ve anlayıĢlarını ortaya koymak için yapılan bir eylemdir. Nitel<br />
araĢtırmada bilgi veya veri toplamaktan çok bilgiyi oluĢturma kaygısı ön plandadır.<br />
AraĢtırma sürecinde bireylerle konuĢarak, gözlem yaparak, fotoğraf elde ederek<br />
anlamlı, ayrıntılı ve bütüncül bir resim ortaya çıkarılmaya çalıĢılmaktadır. Bireyin<br />
içinde yer aldığı koĢullara, sosyal olguların bağlamsal özelliklerine, tarihsel, sosyal,<br />
mekansal varoluĢlara ve simgesel anlam dünyasına duyarlı, esnek bir yöntem anlayıĢı<br />
ile oluĢturulan nitel veri; bilimsel kanunlara ulaĢmak amacına hizmet etmekten çok<br />
araĢtırılanların iç dünyasına girebilme olanağı sunmaktadır (Kümbetoğlu, 2005: 47,<br />
45).
16<br />
Örneklemin belirlenmesinde “amaçlı örnekleme (purposive sample)”<br />
yöntemleri içinde yer alan ölçüt örnekleme ve kartopu-zincir örnekleme modelleri<br />
temel alınmıĢtır. Amaçlı örnekleme yöntemi zengin bilgiye sahip olduğu düĢünülen<br />
durumların derinlemesine çalıĢılmasına olanak vermektedir. Olasılık temelli<br />
örnekleme yöntemlerinin tersine amaçlı örnekleme yöntemleri, tam anlamıyla nitel<br />
araĢtırma geleneği içinde ortaya çıkmıĢtır. Patton‟a göre, olasılık temeli örnekleme<br />
temsiliyeti sağlama yoluyla evrene geçerli genellemeler yapma konusunda önemli<br />
yararlar sağlarken, amaçlı örnekleme zengin bilgiye sahip olduğu düĢünülen<br />
durumların çalıĢılmasına olanak vermektedir. Bu anlamda, amaçlı örnekleme<br />
yöntemleri birçok durumda, olgu ve olayların ortaya çıkarılmasında ve<br />
açıklanmasında yararlı olur (Kümbetoğlu, 2005: 98; Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 107).<br />
Kartopu-zincir örnekleme modeli araĢtırmacının problemine iliĢkin olarak<br />
zengin bilgi kaynağı olabilecek birey veya durumların saptanmasında özellikle<br />
etkilidir. AraĢtırma çerçevesinde ele alınan temel soruna iliĢkin en kapsamlı<br />
bilgilerin edinilebileceği kiĢilere ulaĢma konusunda anahtar rol oynayan bu model<br />
sayesinde araĢtırmacının görüĢmesi gereken birey veya ilgilenmesi gereken durum<br />
sayısının net bir biçimde sınırlandırılabilmesine olanak sağlamaktadır (Yıldırım ve<br />
ġimĢek, 2006: 111). Kartopu örnekleme özellikle gözlem ve görüĢme (mülakat)<br />
tekniğinin kullanıldığı araĢtırmalarda kullanılan bir yöntemdir. Önce istenen<br />
özellikleri taĢıyan birimlerle görüĢme yapılır ve onlardan yola çıkarak ilk görüĢülen<br />
birimler referans alınarak ikinci birimlerle görüĢülür, ikinci birimlerden yola<br />
çıkılarak üçüncü birimlerle vb görüĢmeler sürdürülür (Kümbetoğlu, 2005: 98;<br />
Baydar vd, 2007: 138). ÇalıĢma kapsamında kentsel dönüĢüm projesi kapsamında ilk<br />
müdahale edilecek alanlar saptanmıĢ ve modelde de tanımlandığı gibi görüĢülen<br />
haneler referans alınarak kentsel dönüĢümden etkilenecek diğer haneler saptanarak<br />
mülakatlar gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />
AraĢtırmada kullanılan bir diğer model ise ölçüt örnekleme modelidir. Bu<br />
örnekleme modelindeki temel anlayıĢ önceden belirlenmiĢ bir dizi ölçütü karĢılayan<br />
bütün durumların çalıĢılmasıdır. Burada sözü edilen ölçüt veya ölçütler araĢtırmacı<br />
tarafından oluĢturulabilir ya da daha önceden hazırlanmıĢ bir ölçüt listesi<br />
kullanılabilir (Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 112). ÇalıĢmada kullanılan temel ölçüt
17<br />
kentsel dönüĢüm projesinden doğrudan etkilenme olarak belirlenmiĢ ve bu ölçüt<br />
temel alınarak mülakatlar gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />
Mülakat (görüĢme) en az iki kiĢi arasında yüz yüze, önceden belirlenmiĢ bir<br />
konu üzerinde belirli sorular çerçevesinde gerçekleĢtirilen ve yanıtların araĢtırmacı<br />
tarafından kaydedildiği bir veri toplama tekniğidir. Bu teknik anket tekniğine göre<br />
daha kapsamlı ve çok boyutlu veri elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Mülakatlar<br />
yapılandırılmıĢ görüĢme Ģeklinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Alan araĢtırmasından önce<br />
gerçekleĢtirilen pilot araĢtırma sürecinde son hali verilen ve standart hale getirilmiĢ<br />
sorular çerçevesinde hazırlanan, hangi verilerin toplanacağını en ayrıntılı biçimde<br />
saptayan görüĢme planı doğrultusunda (Baydar vd, 2007: 149-150; Bal, 2001: 142;<br />
Bal, 2009: 124; Karasar, 1999: 165-167) görüĢmeler yapılmıĢtır. GörüĢme sırasında<br />
hem soru sorup hem de kayıt yapmanın zor olacağı ve veri kaybına yol açabileceği<br />
(Baydar vd, 2007: 151) öngörüsünden hareketle ses kayıt cihazı hazır<br />
bulundurulmuĢ; ilk görüĢmelerde görüĢülen kiĢilerden bazılarının ses kaydına sıcak<br />
bakmaması nedeniyle sonraki görüĢmelerde veri kaybını en aza indirmek için<br />
yardımcı görüĢmeci 2 desteği alınmıĢtır.<br />
AraĢtırma sürecinde elde edilen veriler, görüĢme ve gözlemlerden elde edilen<br />
verilerin belli süreçlerden geçirilerek sayılara dökülmesi yoluyla (Yıldırım ve<br />
ġimĢek, 2006: 242) analiz edilmiĢtir. Bu süreçte araĢtırma sürecinde görüĢmelere<br />
yön vermesi için kullanılan görüĢme formunda yer alan sorulara verilen cevaplar,<br />
verilerin incelenmesi sonucunda oluĢturulan kategoriler altına yerleĢtirilerek<br />
sınıflanmıĢ ve kodlanmıĢtır (Yıldırım ve ġimĢek, 2006: 246). GörüĢme formunda yer<br />
alan açık uçlu sorulara verilen cevaplar çerçevesinde birbirine benzer ve anlam<br />
açısından yakın olan ifadelerden belirli seçenekler oluĢturularak (Gökçe, 2007: 125;<br />
Kümbetoğlu, 2005: 156) kodlama yapılmıĢtır. Kodlama ile edilen veriler SPSS 15.00<br />
programı kullanılarak analiz edilmiĢ ve tablolaĢtırılmıĢtır.<br />
1.6. ÇalıĢmanın Ġçeriği<br />
ÇalıĢmanın ikinci bölümünde kavramsal çerçeveye yer verilmektedir. Bu<br />
doğrultuda kent, kentleĢme, kentlileĢme, kent yoksulluğu, enformel sektör,<br />
2 ÇalıĢmanın saha araĢtırma kısmında desteklerini esirgemeyen Kayhan Geyik ve Sinan Danacı‟ya<br />
teĢekkürü bir borç bilirim.
18<br />
gecekondu, kentsel dönüĢüm vb kavramların Türkiye‟deki geliĢim süreçleri ve süreç<br />
içinde yaĢanan değiĢimler ele alınmaktadır.<br />
ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde kuramsal çerçeve ortaya konmakta ve<br />
tartıĢılmaktadır. Tarihsel süreçte kentlerin değiĢimi birçok etkene bağlı olarak ortaya<br />
çıkarken 1950‟li yıllardan günümüze bu değiĢim ekonomik etkenlere daha bağımlı<br />
olarak gerçekleĢmektedir. Bu bağlamda çalıĢmanın bu bölümünde sosyal devlet<br />
anlayıĢının hâkim olduğu dönemdeki kentler ve bu anlayıĢın terk edildiği 1980<br />
sonrası küreselleĢme dönemindeki kentler ele alınmaktadır. Bu dönemde ortaya<br />
çıkan küresel kent tartıĢmaları ekseninde kentlerde yaĢanan geliĢmeler ve<br />
küreselleĢmenin kentlere etkileri tartıĢılmaktadır. KüreselleĢme ve onun ideolojik<br />
boyutu olan neoliberal anlayıĢın kentleri salt ekonomik değeri olan fiziksel nesne<br />
konumuna indirgediği, bir diğer ifadeyle alınıp satılabilen birer öğe durumuna<br />
getirerek metakent formuna soktuğu süreç değerlendirilmektedir.<br />
Dördüncü bölümde Türkiye‟de kentsel dönüĢümün yasalar çerçevesinde<br />
geliĢimi, yasa metinleri ve ilgili metinler üzerinden ele alınmaktadır.<br />
BeĢinci bölümde birer meta haline gelen kentleri pazarlamanın temel aracı olan<br />
kentsel dönüĢüm kavramı ele alınmakta ve Türkiye‟de kentsel dönüĢüm projelerinin<br />
uygulama biçimleri ve bunların toplumsal yansımaları tartıĢılmaktadır.<br />
Altıncı bölümde Türkiye açısından küresel süreçlere eklemlenmenin anahtarı<br />
olarak görülen Ġstanbul özelinde küresel kent tartıĢmalarına ve kenti küresel kentler<br />
hiyerarĢisinde üst sıralara taĢıyacağı ileri sürülen kentsel dönüĢüm projelerinin genel<br />
özelliklerine yer verilmektedir.<br />
ÇalıĢmanın yedinci bölümünde Ġstanbul ili Maltepe ilçesinde kentsel dönüĢüm<br />
kapsamına alınan BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde yaĢayan kesimlerin kentsel<br />
dönüĢüm projelerine iliĢkin görüĢ, beklenti, talep ve değerlendirmelerini saptamaya<br />
yönelik olarak gerçekleĢtirilen saha araĢtırmasında elde edilen veriler<br />
paylaĢılmaktadır.<br />
Sonuç ve önerilere yer verilen sekizinci bölümde ise çalıĢmada cevap aranan<br />
sorulara karĢılık olarak elde edilen cevaplar, varsayımlar çerçevesinde elde edilen<br />
sonuçlar ve yakın dönemde hemen her kentte uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm<br />
projelerine iliĢkin öneriler yer almaktadır.
19<br />
ĠKĠNCĠ BÖLÜM<br />
TEMEL KAVRAM VE TARTIġMALAR<br />
Ġnsanlık tarihi ya da medeniyet tarihi genel anlamda kentlerin tarihi ile<br />
anılagelmiĢtir. Ġnsan yerleĢimlerinin geliĢmesi ve zaman içinde aldıkları biçim<br />
konusu farklı disiplinler tarafından sorunsallaĢtırılmıĢ ve konu edinilmiĢtir. Bütün bu<br />
disiplinler, kent ve insan kavramlarını bir arada ele almıĢ, tek bir kavram formunda<br />
değerlendirmiĢlerdir. Bir diğer ifadeyle mekânsal bir anlama iĢaret eden kent olgusu,<br />
insanın kendisini var ettiği alan olarak da nitelendirilmiĢtir. Yapısal değiĢiklikler aynı<br />
zamanda insan iliĢkilerinin de yeniden biçimlenmesini ve değiĢmesini içermektedir.<br />
KiĢilerin çevre koĢulları kadar davranıĢları, düĢünceleri, yaĢam biçimleri de<br />
değiĢmektedir. Toplumsal yapının nitelikleriyle kentlerin özellikleri arasındaki<br />
uyumu her çağın kentinde görmek bu yargıyı doğrulamaktadır. Toplumsal alt yapıyı<br />
oluĢturan üretim biçiminin tüm üst yapı kurumlarını kendisine uyumlu olmaya<br />
zorlamasıyla, toplumların tarihsel geliĢim süreçleri içinde toplumsal-ekonomik<br />
yapılar doğmuĢ, kentler de her ayrı toplumsal yapıda o yapının gerektirdiği iĢlevlere<br />
sahip olmuĢlardır. Kısaca kentler, ekonomik-toplumsal yaĢamla birlikte zorunlu<br />
olarak doğmuĢlardır (Özer, 2004: 5). GeçmiĢten günümüze kendini sürekli olarak<br />
mekânlarda inĢa etmiĢ olan insan, ihtiyaçlarına göre farklı biçimlerde yerleĢikleĢmiĢ,<br />
süreç içinde de yerleĢim modelleri değiĢkenlik göstermiĢtir.<br />
Ġnsanlık tarihinin hemen her aĢamasında, özellikle de Sanayi Devrimi<br />
sonrasında kentler, kentleĢme ve kentli nüfus oranı geliĢmiĢliğin ve kalkınmıĢlığın<br />
yansıması olarak görülmüĢtür. Bu doğrultuda daha çok azgeliĢmiĢ ülkelerde<br />
görülmekle birlikte, neredeyse tüm ülkelerde hızlı bir kentleĢme süreci yaĢanmıĢ;<br />
hızlı kentleĢmenin ortaya çıkardığı olumsuzluklar ise göz ardı edilmiĢtir. KentleĢme<br />
oranının yüksekliğinin ülkelerin geliĢmiĢlik/kalkınmıĢlık düzeyini gösterdiği<br />
savından hareketle oluĢan yanlıĢ algı, kentlerde ortaya çıkan çarpık yapılaĢma,<br />
iĢsizlik, yoksulluk vb sorunların büyüyerek artmasına yol açmıĢtır.<br />
Günümüzde de bir yandan kentlerin sermaye açısından tercih edilen yatırım<br />
alanları olması bir yandan da küreselleĢme sürecinde küresel aktörlere hitap eden
20<br />
kentlerin varlığının ön planda tutulması, kentleri genel anlamda geliĢmiĢlik ölçütü<br />
haline getirmektedir. Özellikle azgeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülke kentlerinin<br />
sermayenin talep ve beklentilerine karĢılık vermekten uzak olmaları yeni arayıĢları<br />
ortaya çıkarmıĢ ve bu arayıĢlar günümüz kent ve kamu politikalarında karĢılığını ise<br />
kentsel dönüĢüm projelerinde bulmuĢtur. Kentlerin yeniden yapılandırılması ve<br />
kentsel alanlara yeni iĢlevler kazandırılmasının temel aracı olarak görülen kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile; sermayeye yeni alanlar yaratılarak kentlerin tercih edilebilir<br />
kılınmasının ve böylelikle de küresel anlamda ülke ekonomilerine katkıda<br />
bulunmasının öngörüldüğü sıklıkla dile getirilmektedir. Bir diğer ifade ile küresel<br />
sermayeye sağladığı olanaklar ve sermayeyi çekebilme/tutabilme kapasitelerine göre<br />
konumlandırılan kentlerin ülkeler açısından da küresel anlamda yer edinme aracı<br />
olarak görülmesi günümüzde ardı ardına hayata geçirilen kentsel dönüĢüm<br />
uygulamalarının tetikleyicisi olmaktadır. Bu doğrultuda merkezi ve yerel yönetimler,<br />
kentsel dönüĢümü etkili bir araç olarak görmekte ve fiziksel yeniden yapılanmayı<br />
ortaya çıkaran projeleri hayata geçirmektedirler.<br />
Toplumsal ve ekonomik yaĢamdaki dönüĢüm kent, kentleĢme, kent<br />
ekonomisi, yoksulluk, gecekondu gibi olguların da anlam ve algılanıĢını<br />
dönüĢtürmüĢtür. Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde kent kavramına iliĢkin<br />
tartıĢmalar genellikle gecekondu, yoksulluk ve enformel sektör üzerinden<br />
geliĢtirilmektedir. Ulusal kalkınmacılık ve sanayiye dayalı büyüme anlayıĢının hakim<br />
olduğu dönemden itibaren var olan gecekondu ve ona eklemli sorunlar dönemden<br />
döneme farklı biçimlerde ele alınmıĢ; kimi zaman desteklenmiĢ kimi zaman göz<br />
yumulmuĢ kimi zamansa engellenmeye çalıĢılmıĢtır. Bir diğer ifadeyle ülke<br />
kentlerine iliĢkin hemen hemen her çalıĢmada ve uygulamada baĢ aktör olan<br />
gecekondu olgusu ve olguyu ele alıĢ biçimi süreç içinde önemli değiĢimler<br />
yaĢamıĢtır. Günümüzde de kentsel tartıĢmaların temelinde yer alan gecekondu<br />
olgusuna yönelik politika ve uygulamalar kentsel dönüĢüm tartıĢmaları ekseninde<br />
yürütülmektedir. Bu bölümde temel kavramlar tanımlanmakta, sosyo-ekonomik<br />
dönüĢümün gecekondu kavramı ekseninde bu kavramlara yansıması ve kentsel<br />
dönüĢüm olgusu ortaya konmaktadır.
21<br />
2.1. Kent<br />
Kent, sürekli toplumsal geliĢme içinde bulunan ve toplumun yerleĢme,<br />
barınma, gidiĢ-geliĢ, çalıĢma, dinlenme ve eğlenme gibi gereksinimlerinin<br />
karĢılandığı, çok az sayıda kiĢinin tarımsal uğraĢılarda bulunduğu, köylere oranla<br />
nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komĢuluk birimlerinden oluĢan yerleĢme<br />
birimi olarak tanımlanmaktadır (KeleĢ, 1998: 75; Toprak Karaman, 1998: 8).<br />
Bir baĢka tanımda ise kent Ģu Ģekilde ifade edilmektedir: “Sanayi, ticaret,<br />
hizmet gibi ekonomik etkinliği olan, tarımsal ürünler de dâhil olmak üzere her türlü<br />
ürünün dağıtıldığı, sınırları belirlenmiĢ bir alanda yoğunlaĢmıĢ nüfusun sosyal<br />
bakımdan tabakalaĢtığı, mesleksel rollerin artarak farklılaĢtığı, dikey ve yatay<br />
hareketliliğin yaygın olduğu, çeĢitli sosyal grupları barındıran, sivil toplum<br />
örgütlerinin etkinliğinin gittikçe arttığı, merkezi ve yerel yönetimi temsil eden<br />
yönetsel kurumların bulunduğu, yerel, bölgesel ya da uluslararası iliĢki ağlarına sahip<br />
heterojen bir toplumdur” (Bal, 2008: 31).<br />
Genel olarak bir kentte bulunan özellikler Ģu Ģekilde sıralanmaktadır:<br />
- Kent heterojen bir sosyal gruptur.<br />
- Büyük nüfusuna rağmen yerleĢim alanının sınırlılığı sonucu nüfus<br />
yoğunluğu vardır.<br />
- Ġnsanlar mekân bakımından yakın olmalarına rağmen sosyal mesafe<br />
bakımından birbirlerine uzaktırlar.<br />
- Kent Ģahsiyetin, ferdiyetin ve özgürlüğün geliĢmiĢ olduğu bir çevredir.<br />
- Kentte insanlar arasındaki iliĢkiler geleneklerin hâkim olduğu enformel<br />
yollarla değil, formel ve rasyonel kanunlarla düzenlenir.<br />
- UzmanlaĢmaya dayalı, farklılaĢmıĢ formel iĢ organizasyonları<br />
yaygınlaĢmıĢtır.<br />
- Yol ve ulaĢım imkânları ile sosyal unsurların mekânsal hareketliliği ve<br />
sınıflar arasında sosyal hareketlilik ileri düzeydedir.<br />
- Kent kültürü dinamik bir yapıya sahiptir. Kentler; sosyal iliĢkilere açık,<br />
sosyal ve kültürel değiĢimin yoğun yaĢandığı yerlerdir.
22<br />
- Kent, ekonomik imkânlar, sağlık, eğitim, bilim, sanat vb bakımdan<br />
geliĢmiĢtir (Yörükan, 2006: 49-56; Gül, 2006: 1222; Bal, 2008: 45).<br />
Kent bir yerleĢme türü olarak; yerel yönetime sahip yasal bir birim, çevresine<br />
bakarak bir merkez ve aynı zamanda toplama ve dağıtma merkezi, tarım dıĢı<br />
faaliyetler olan sanayi ve hizmet sektörünün yoğunlaĢtığı, tarımsal ve tarım dıĢı<br />
faaliyetlerin kontrol edildiği mekândır (Suher, 1995: 27). Kent, genellikle arazi<br />
üzerine inĢa edilmiĢ yapılardan oluĢan yerleĢik bir mekân gibi anlamlandırılıyor olsa<br />
bile aslında üzerinde yaĢayan nüfusla bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Kent<br />
üzerinde yaĢayan nüfusun kültürel yapısını yansıtmakta ve tekrar üretmektedir.<br />
Durağan bir doğa ya da çevre olarak görünse de özünde kent mekânı tarafsız<br />
değildir. Ġnsanlar mekânları, insan iliĢkileri de değer ve sembolleri toplumsal ve<br />
politik olarak yeniden üretmektedir (Gül vd., 2008: 357).<br />
Wirth‟e göre kentlerin toplumsal yaĢam ya da birey üzerinde oldukça önemli<br />
etkileri bulunmaktadır. Kent, yalnızca bireylere daha büyük oranda iĢ ve yerleĢim<br />
olanakları sunan bir yer değildir. Aynı zamanda dünyanın en uzak yerlerini kendine<br />
çeken, çeĢitli bölgeleri, insanları ve etkinlikleri bir düzene göre biçimlendiren,<br />
ekonomik, siyasal ve kültürel yaĢamın öncüsü ve denetleyicisi konumunda olan bir<br />
merkezdir (Wirth, 2002: 78).<br />
Kentler, insanın yaĢamını sürdürdüğü ve yeryüzünden yararlandığı odak<br />
noktalardır. Kentler, çevresindeki bölgelerin bir ürünüdür ve buraları etkilerken<br />
ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek biçimde geliĢmektedirler (Harris<br />
ve Ullman, 2002: 55).<br />
Kente iliĢkin tanım yapma çabalarında genellikle kentten; nüfus birikiminin,<br />
uzmanlaĢmanın, iĢbölümünün, sanayileĢmenin, ikincil iliĢkilerin yoğun biçimde<br />
yaĢandığı mekânsal ölçek olarak söz edilmektedir. Ayrıca; “uygarlığın doğduğu ve<br />
beslendiği, her türlü toplumsal, bilimsel, siyasal ve ekonomik iliĢkilerin<br />
sürdürüldüğü, bunun sonucunda insanlığın uğraĢmak zorunda kaldığı sorunların<br />
ortaya çıktığı ve bu sorunlara çözüm bulmak üzere her türlü yenilik ve geliĢmelerin<br />
kaynaklandığı yerler” olma nitelikleri de kentlerin tanımlarda çok da yer verilmeyen<br />
diğer özellikleri olarak ifade edilmektedir (Duru ve Alkan, 2002: 7).
23<br />
2.2. KentleĢme<br />
KentleĢme; “mekânda bir yerleĢme, bir nüfus toplanması ve nüfus yoğunluğu,<br />
yerel örgütlenme, sosyal tabakalaĢma, kurumlaĢma, üretimde farklılaĢma,<br />
uzmanlaĢma, yeni bir yerleĢme biçimlenmesi ve sosyo-ekonomik ve kültürel<br />
değiĢime yol açan bir nüfus toplanması süreci” olarak tanımlanmaktadır (Suher,<br />
1995: 10-11).<br />
KentleĢme, yalnızca insanları kent olarak adlandırılan yere çekme sürecini<br />
belirtmekle kalmamakta, insanların kentin yaĢam biçimini benimsemesi anlamına da<br />
gelmektedir (Wirth, 2002: 81). Bir diğer ifadeyle, nüfus hareketine bağlı bir olay gibi<br />
görünen kentleĢme, toplum yapısında ve ekonomide yaĢanan geliĢmelerle yakından<br />
iliĢkilidir. Bu nedenle kentleĢmeyi tanımlarken nüfus hareketini ortaya çıkaran<br />
ekonomik ve toplumsal değiĢmeler de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu doğrultuda<br />
kentleĢme; “sanayileĢmeye ve ekonomik geliĢmeye bağlı olarak kent sayısının<br />
artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu ortaya çıkaran, toplum yapısında<br />
artan oranda örgütleĢme, iĢbölümü ve uzmanlaĢma yaratan, insan davranıĢ ve<br />
iliĢkilerinde kentlere özgü değiĢikliklere neden olan nüfus birikimi” Ģeklinde ifade<br />
edilebilir (KeleĢ, 1982: 67; KeleĢ, 2000: 19; Gül, 2006: 1227; Kartal, 1982: 123-<br />
125).<br />
Tekeli‟ye göre kentleĢme; yapısal değiĢmeyi de iĢaret eden bir iç göç<br />
hareketidir. Bu iç göçle hayatlarını kırsal alanlarda sürdüren kiĢilerin bu yaĢam<br />
alanlarından koparak kentlerde tarım dıĢı sektörlerde geçimlerini sağlayarak<br />
yaĢamaya baĢlamaları anlatılmaktadır. KentleĢme kavramı ile bu tür tek yönlü bir yer<br />
değiĢtirme ve aynı zamanda toplumsal anlamda yaĢanan bir dönüĢüme vurgu<br />
yapılmaktadır (Tekeli, 2008: 49). Dolayısıyla kentleĢme, toplumsal yapılarda ortaya<br />
çıkan değiĢmelerin en net biçimde görüldüğü süreçtir. KentleĢme öncelikle, nüfusun<br />
büyük bir oranının tarımdan ve topraktan kopup tarım dıĢı alanlarda, sanayide,<br />
karmaĢık örgütlerde ve köy dıĢı alanlarda yani kentlerde geçimlerini sağlamaya ve<br />
hayatlarını sürdürmeye baĢlamaları anlamına gelmektedir (Kıray, 1982: 57; Güçlü,<br />
2002: 13).<br />
KentleĢmenin nedenleri dört ana kategoride toplanabilir: Ġtici nedenler, çekici<br />
nedenler, iletici nedenler ve sosyo-psikolojik nedenlerdir. Ġtici nedenler, kırsal alanın
24<br />
mahrumiyetliklerinden kaynaklanan nedenlerdir. Örneğin, bir yerde okul, hastane<br />
veya kültürel imkânların bulunmaması gibi. Bu neden, Türkiye kırsalı için ve hatta<br />
küçük ölçekli kentleri için bile söz konusu edilebilir. Ancak, tek baĢına itici<br />
nedenlerden kaynaklanan bir göç ve ona bağlı bir kentleĢme olgusundan bahsetmek<br />
güçtür. KentleĢme nedenleri arasında gösterilen bir ikincisi, çekici nedenlerdir. Buna<br />
göre kentin sağladığı çeĢitli hizmetlerden dolayı kırsal nüfusu kendisine çektiği, bir<br />
cazibe merkezi olduğu söylenmektedir. Öteden beri, kırsal alandaki nüfuzlu ailelerin<br />
çocuklarını okutmak için ve benzeri gerekçelerle büyük kentlere göç ettikleri<br />
bilinmektedir. Çünkü bu tarz bir sosyal hareketlilik belli bir varsıllık düzeyini gerekli<br />
kılmaktadır. Türkiye‟de kentleĢmenin hız kazandığı dönemin kırsal ekonomisi göz<br />
önüne alındığında, bunun ne denli güç olduğu kendiliğinden ortaya çıkar. Özellikle<br />
az geliĢmiĢ ülkelerde, tarımın verimliliği ve kiĢi baĢına düĢen tarımsal gelir, köylüyü<br />
köyünde tutmaya yetmeyecek kadar düĢüktür. Sosyo-psikolojik nedenler ise, kentlere<br />
atfedilen olumlu bir takım nitelemelerle ilgilidir. “Kentin taĢının toprağının altın<br />
olması”, “kentlerin özgür havası”, “kente göçün aĢağılık duygusunu ortadan kaldıran<br />
bir yükseliĢ olarak görülmesi”, “kente ait olmanın gururu” vb. gibi her zaman<br />
gerçekliği yansıtmayan sosyo-psikolojik nedenler de kentleĢmede önemli bir etken<br />
olabilmektedir. Ġletici nedenler ise, çekici, itici ve sosyo-psikolojik nedenlerle göç<br />
etmek isteyenlere hareket olanağı sağlayan araç, gereç ve teknolojilerin geliĢmesidir.<br />
Özellikle ulaĢım sisteminin ve araçlarının geliĢmesi, insanları mekâna aĢırı<br />
bağımlılıktan kurtarmıĢ ve hareketliliklerini kolaylaĢtırmıĢtır (KeleĢ, 2000: 47-52;<br />
Sallan Gül, 2009; Toprak Karaman, 1998: 15-22).<br />
2.3. KentlileĢme<br />
KentlileĢme; kırdan kente göç eden kiĢinin kente özgü iĢlerde çalıĢması,<br />
kente özgü davranıĢ kalıplarını benimsemesi ve kentin sunduğu fırsat ve<br />
olanaklardan yararlanması yönünde ortaya çıkan bir değiĢim sürecidir (Suher, 1995:<br />
28).<br />
KentlileĢme sürecinin temelini ekonomik süreçler oluĢturmakta ve sonrasında<br />
sosyal süreçler devreye girmektedir. Göç sonucunda kente gelmiĢ olan kiĢiler zaman<br />
içinde ekonomik ve sosyal bakımdan kentlileĢmektedirler. Ekonomik bakımdan<br />
kentlileĢme, kiĢinin geçimini tamamen kentte veya kente özgü istihdam ve çalıĢma
25<br />
biçimleriyle sağlıyor duruma gelmesiyle gerçekleĢmektedir. Sosyal bakımdan<br />
kentlileĢme ise, kır kökenli insanların kente özgü tavır ve davranıĢ biçimlerini, sosyal<br />
ve tinsel değer yargılarını benimsemesiyle oluĢmaktadır (Kartal, 1982: 228,<br />
50).Kentsel yaĢam biçiminin belirgin özellikleri olarak genellikle; birincil iliĢkilerin<br />
yerini ikincil iliĢkilerin alması, akrabalık bağlarının zayıflaması, ailenin toplumsal<br />
açıdan öneminin zayıflaması, komĢuluğun kaybolmaya baĢlaması ve toplumsal<br />
dayanıĢmanın geleneksel temelinin zayıflaması gösterilmektedir (Wirth, 2002: 101).<br />
KentlileĢme sürecinin açıklanmasında „ekonomik mekân‟ ve „sosyal mekân‟<br />
kavramları birer araç olarak kullanılabilmektedir. Ekonomik mekân; kiĢinin<br />
altyapısını oluĢturan tüm ekonomik iliĢki ve faaliyetleri kapsayan, ekonomik değer<br />
üretme, elde etme ve bunları kullanma biçimlerini içeren soyut bir mekân anlamında<br />
kullanılmaktadır. Ekonomik mekânın içeriğini sırasıyla; “a) Yapılan iĢlerin türleri, b)<br />
Gelir türleri ve miktarları, c) Geliri kullanma biçimleri, d) Varlıklanma biçimleri, e)<br />
Sahip olunan varlık türleri ve miktarları ve f) Varlıkları kullanma biçimleri”<br />
oluĢturmaktadır. Sosyal mekân ise kiĢinin üstyapısını oluĢturan tüm sosyal ve tinsel<br />
değerlerini, tavır ve davranıĢlarını kapsayan soyut bir mekâna karĢılık gelmektedir.<br />
Sosyal mekânın içeriğini; “a) Siyasal tutum ve davranıĢlar, b) DayanıĢma ve<br />
yardımlaĢma konusunda benimsenen değerler, c) Örgütlenme biçimleri ve tutumları,<br />
d) Benimsenen ve benimsenmeyen gelenek ve görenekler, e) Eğitim ve öğretim<br />
konusundaki görüĢ, tutum ve davranıĢlar, f) Bilgilenme biçimleri, g) Dini tutum ve<br />
davranıĢlar, h) Hak arama yöntemleri, ı) Toplumdaki farklılıkları açıklama biçimleri<br />
ve gerekçeleri” oluĢturmaktadır (Kartal, 1982: 50-51).<br />
KentlileĢme, bir diğer ifade ile kentli olmak, birey ölçeğindeki bir değiĢim<br />
sürecidir. Bu süreç, toplum ölçeğindeki kentleĢme sürecinin birey ölçeğindeki<br />
yansımasıdır ve sosyal psikolojik yönü ağırlıklı olan bir süreçtir. KentlileĢme,<br />
kentleĢme akımı sonucunda, toplumsal değiĢmenin insanların davranıĢlarında ve<br />
iliĢkilerinde, değer yargılarında, tinsel ve özdeksel yaĢam biçimlerinde değiĢiklikler<br />
yaratması sürecidir. KentlileĢme süreci kırdan kente göç sonucu kiĢinin kente özgü<br />
iĢlerde çalıĢması, hem kente özgü davranıĢ kalıplarını benimsemesi hem de kentin<br />
sunduğu tüm olanaklardan yararlanması yönünde bir değiĢimdir (Erkut, 1995: 60).
26<br />
2.4. Türkiye’de KentleĢme ve KentleĢmeye Eklemli Sorunlar<br />
Kentler, içinde bulundukları toplumsal yapı ve büyüklükleri ne olursa olsun,<br />
tarihsel süreçte bünyesinde sorunları barındıran yerleĢim birimleri olmuĢlardır.<br />
Kentler her zaman birbirinden farklı iĢlevleri olan tabakalaĢmıĢ ve farklılaĢmıĢ<br />
gruplardan oluĢmuĢtur (Kıray, 1982: 59).<br />
Kentler, bünyelerinde barındırdıkları imkân ve olanakların da etkisiyle<br />
toplumsal yapılarda ortaya çıkan sosyo-ekonomik değiĢikliklere paralel bir biçimde<br />
artan kentleĢme sonucunda, kırsal alanlarda yaĢayanlar açısından çekim merkezleri<br />
haline gelmiĢlerdir. Türkiye‟de de II. Dünya SavaĢı sonrasında kentleĢme olgusu<br />
ivme kazanmıĢ ve kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir nüfus akıĢı baĢlamıĢtır<br />
(Ciğeroğlu, 2008: 211). Bu dönemde özellikle tarımda makineleĢme sonucu kırsal<br />
yapıda süregelen geleneksel üretim iliĢkilerinin çözülmesi ile birlikte kırsal<br />
alanlardan kentlere doğru yoğun bir nüfus hareketi yaĢanmıĢtır. Kırsal yapıdaki<br />
değiĢimle birlikte; kentlerin eğitim, sağlık ve istihdam olanaklarının yanı sıra daha<br />
kaliteli bir yaĢam sunması da kırdan kente göçü hızlandırmıĢtır (TÜSĠAD, 2001:<br />
210).<br />
Toplumsal ve ekonomik yapıda ortaya çıkan değiĢmelerle yakın iliĢkili olan<br />
kentleĢme, ülkemizde özellikle II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra hızlanmıĢtır. KentleĢme,<br />
bir yandan kentlerin sayısını arttırırken bir yandan da kentlerin nüfus ve alanca<br />
büyümesine ve bu süreçte içyapılarında ve örgütlenmelerinde önemli değiĢikliklerin<br />
yaĢanmasına yol açmaktadır. Kentlerin çekici, kırsal alanların itici güçlerinin etkisi<br />
altında nüfus, kent özekleri doğrultusunda sürekli bir devinim içine girmiĢtir. UlaĢım<br />
araç ve kolaylıklarındaki geliĢmenin iletici rolü de eklenince nüfusun kentlere<br />
yönelme oranı günden güne artmıĢtır (KeleĢ, 1998: 251; Aral, 2000: 56; Tekeli,<br />
1977: 11).<br />
II. Dünya SavaĢı‟nı izleyen yıllarda geliĢmiĢ ülkelerde devletler aĢırı<br />
birikimin yarattığı sermayeyi yönlendirme görevini üstlenirken, Türkiye gibi<br />
azgeliĢmiĢ ülke devletleri, sınırlı bir sermaye birikimi ile geliĢmeyi gerçekleĢtirme<br />
çabasına giriĢmiĢlerdir. AĢırı birikim, geliĢmiĢ ülkelerde üretimi içeren birinci<br />
çevrimden, kentsel yatırımları da içeren doğrudan üretken olmayan ikinci çevrime<br />
kaynak aktarımını olanaklı kılmıĢtır. Refah devletinin geniĢ ölçekli uygulamaları
27<br />
ikinci çevrime kaynak aktarılması ile mümkün olmuĢ, kentler de bu kaynak<br />
aktarımının ve refah devleti uygulamalarının merkezinde yer almıĢtır. Türkiye gibi<br />
azgeliĢmiĢ ülkelerde ise; yetersiz sermaye birikimi nedeniyle, devlet kentsel alanlara<br />
yapılan yatırımları önemli ölçüde sınırlama yoluna gitmiĢtir. Kaynakların öncelikli<br />
olarak sanayileĢmeye yönlendirilmesi, kentsel altyapı ile birlikte tüketime ayrılan<br />
kaynakların oldukça sınırlı kalmasına yol açmıĢtır. Buna rağmen bu dönem, kentlerin<br />
kırsal kökenli göçleri yoğun bir biçimde yaĢamaya baĢladığı dönem olmuĢtur. Yoğun<br />
göçler beraberinde kentsel altyapı ve hizmetler konusunda aĢırı bir talebin de<br />
oluĢmasına neden olmuĢtur. Kentsel alanlara yapılan yatırımlara getirilen<br />
sınırlamalar nedeniyle kentleĢme sürecinde ortaya çıkan talepler karĢılanmamıĢtır.<br />
Bunun yerine, bu sürecin gerektirdiği çözümlerin bulunması yerel toplulukların<br />
inisiyatifine bırakılmıĢtır. Kentsel hizmetleri sağlamada devletin herhangi bir<br />
giriĢimde bulunmaması, özellikle kente yeni gelenlerin ve kent yoksullarının<br />
sorunlarını kendi olanakları ile çözmeye yönelmelerine neden olmuĢtur. Bu<br />
doğrultuda gecekondu, enformel sektör vb türden oluĢumlar, yerel topluluk temelli<br />
çözümler olarak ortaya çıkmıĢtır (ġengül, 2000a: 254-255; ġengül, 2005: 124;<br />
ġengül, 2004: 69-70; Ġsbir, 1986: 14-19; Khan, 1994: 114-115; Kongar, 2000: 559;<br />
Tekeli, 2008: 49; Genç, 2003: 445; Ġçduygu ve Sirkeci, 1999: 252; Gül, 2006: 1252).<br />
Türkiye‟de yapılan kent çalıĢmaları da temelini, kente yeni gelenlerin konut edinme<br />
ve kendilerine yer sağlama çabalarının ortaya çıkardığı gecekondular ve kente yeni<br />
gelen kesimlerin formel iĢgücü piyasalarında yer edinemeyiĢleri sonucunda ortaya<br />
çıkardıkları enformel istihdam biçimleri üzerine kurmaktadır.<br />
Ülkemizde kentleĢme, özellikle büyük kentlerde, yaĢam ve kültür düzeyleri<br />
ile tüketim kalıpları birbirinden oldukça farklı bireylerden oluĢan bir toplumsal<br />
yapıyı da ortaya çıkarmaktadır. KentleĢmenin bu niteliğini; kentleĢmenin<br />
sanayileĢmeden daha hızlı olması karĢısında kentlere göçün kentlerde yaratılan iĢ<br />
olanaklarıyla koĢut gitmemesi ve kentlerdeki iĢsizliğin kentsel yoksulluğu da ortaya<br />
çıkarması oluĢturmaktadır (KeleĢ, 1998: 252; KeleĢ, 1982: 69; Okutan, 1995: 20;<br />
Güçhan, 1992: 33-34). Kente yeni gelen kitleler, kentleĢmenin sanayileĢmeden daha<br />
hızlı olması nedeniyle yani göç ile kentte yaratılan iĢ olanaklarının koĢut<br />
gitmemesinden dolayı istihdam konusunda sıkıntı yaĢamaktadırlar. Ġstihdam
28<br />
sorununun yanı sıra barınma, sağlık, eğitim vb ihtiyaçların karĢılanması da yeni<br />
kentliler için bir sorun yumağı oluĢturmaktadır (KeleĢ, 1982: 69-70).<br />
Türkiye‟de kentleĢme denilince salt kentli nüfusun artması ya da kentlerin<br />
planlı olarak büyümesi değil, bir arada ya da birbirine eklemlenmiĢ biçimde<br />
yoksulluk, gecekondu ve enformel sektör gibi sorunlar akla gelmektedir (Ekinci,<br />
1995:19). Bir diğer ifade ile kent çalıĢmaları daha çok kır-kent göçü,<br />
gecekondulaĢma ve kent yoksulluğu bağlamında yapılmaktadır (Erder, 1996: 17).<br />
Kırdan kente göç eden kitlelerin barınma ve geçinme stratejileri özünde<br />
enformel özellikler taĢımaktadır. Gecekondu, formel olarak adlandırılan ekonomik<br />
ve toplumsal iliĢkilerin dıĢında enformel süreçlerde doğar, geliĢir ve sakinlerine<br />
kentte bir yaĢam sunar. Bu süreçler, hem kent hukuku dıĢında kural dıĢı bir biçimde<br />
yapılan enformel konut piyasasının hem de yaĢamı devam ettirebilmek için elde<br />
edilmesi gereken gelirin kazanılmasını sağlayan enformel iĢgücü piyasasının<br />
oluĢması ile gerçekleĢmektedir. Enformel süreçler, azgeliĢmiĢ ülkelerin dengesiz<br />
toplumsal yapısının ortaya çıkardığı kendi özgül koĢullarının ürünü olarak<br />
görülmektedir. Bu görüĢe göre; enformel konut ve istihdam piyasaları, formel pazar<br />
mekanizması içinde kalkınma çabası gösteren geri kalmıĢ ülkelerin bağımlı<br />
ekonomilerinin bir sonucudur. Tarımsal teknoloji ithalatının kırda açığa çıkardığı atıl<br />
iĢgücü kentlere yönelmekte; kentlere göç edenlerin barınma ve istihdam süreçlerinde<br />
gösterdikleri çabalar da enformel bir piyasanın ortaya çıkmasına yol açmaktadır (IĢık<br />
ve Pınarcıoğlu, 2003: 50-51).<br />
2.4.1. Yoksulluk ve Kent Yoksulluğu<br />
ÇağdaĢ anlamını 18. yüzyıl sonlarında kazanan yoksulluk olgusu o dönemde<br />
anlamını iĢsiz olma durumundan almaktayken; günümüzdeki anlamını esas olarak<br />
yeterince tüketemiyor olma durumundan almaktadır (Bauman, 1999: 10). Tüm<br />
toplumlarda olduğu gibi tüketim toplumundaki yoksullar da normal-standart yaĢama<br />
ulaĢamayan insanlardır. Tüketim toplumunda normal bir yaĢama eriĢememek<br />
baĢarısız ya da yeterince tüketemeyen tüketici olmak anlamına gelmekte ve kentle<br />
bütünleĢememe olarak nitelendirilmektedir. Bu yüzden tüketim toplumu yoksulları;<br />
sakat, arızalı, kusurlu ve noksan diğer bir ifadeyle yetersiz olarak tanımlanmaktadır<br />
(Bauman, 1999: 59-60).
29<br />
Yoksulluğun giderek artması ve yoksulluk çalıĢmalarının önem kazanmasına<br />
rağmen; üzerinde görüĢ birliğine varılmıĢ bir yoksulluk tanımı olduğu söylenemez.<br />
Yoksulluğa iliĢkin birçok kavram ve bunlara bağlı olarak da birçok değiĢik tanım<br />
bulunmaktadır. Yoksulluk tanım ve ölçümünde en baĢta üzerinde durulması gereken<br />
nokta, yoksulluk göstergesi olarak salt ekonomik kıstasların mı dikkate alınacağı<br />
sorusuyla ilgilidir. Yoksulluk araĢtırmalarında yakın bir geçmiĢe kadar iktisat<br />
ağırlıklı bir geliĢmenin bir yansıması olarak ekonomik göstergelerin ön plana çıktığı<br />
görülmektedir (ġenses, 2001: 62). Ekonomik göstergeler çerçevesinde yoksulluk, bir<br />
toplum ya da topluluğun üretmiĢ oldukları toplumsal değerlerin azlığı ve çokluğu ile<br />
değil, o değerin topluluğu oluĢturan bireyler arasındaki eĢitsiz dağılımı halinde söz<br />
konusu edilmektedir. Bu da çoğu kez yoksulluk kavramının gelir dağılımının<br />
eĢitsizliğiyle özdeĢ görülmesine neden olmaktadır (DPT, 2001: 103).<br />
Yoksulluğun tanım ve ölçümlerindeki farklılıklara karĢın, yoksulluğu kabaca<br />
tanımlamak gerekirse yoksulluk; insanların kabul edilebilir yaĢam koĢullarına özgür<br />
ve insana yakıĢır, kendine ve baĢkalarına saygılı, uzun, sağlıklı ve yaratıcı bir hayat<br />
sürebilmeleri için gerekli insani, en temel öğe olan fırsat ve olanaklara sahip<br />
olamamaları durumudur (Gül v.d., 2007: 248; Erdoğan, 2000: 4). Bir diğer ifade ile<br />
yoksulluk, insanların en temel ihtiyaçlarının karĢılanmasına yönelik gelir<br />
yoksunluğundan, yoksulların insani ve kapasite geliĢimleri ile dıĢlanma süreçlerine<br />
kadar farklı açılardan yeniden tanımlanmakta ve farklı sınıflamalara konu olmaktadır<br />
(ġenses, 2001: 63; Gül ve Sallan Gül, 2008: 59).<br />
Yoksulluk üzerine yapılan çalıĢmalarda, yoksulluğun nedenleri ve çözümleri<br />
bağlamında farklı tanımlamalar ve yaklaĢımlar kullanılmaktadır. Modern kapitalist<br />
toplum ve piyasa iliĢkilerinin belirleyiciliği çerçevesinde, 18. yüzyıldan 1960‟lara<br />
kadar, yoksulluğun kavramsallaĢtırması ağırlıkla ekonomik temelli olarak<br />
yapılmıĢtır. Ancak, 1960‟lardan itibaren yoksulluğun bireysel mi yoksa kapitalist<br />
piyasa iliĢkilerinin bir ürünü mü olduğu ya da kültürel mi yoksa yapısal bir sorun mu<br />
olduğu tartıĢmaları hız kazanmıĢtır. Kapitalizmin yapısal ve kültürel dinamikleri<br />
arasında, hangisinin yoksullukta belirleyici etken olduğu sorusu, yoksulluğa bakıĢta<br />
yeni tanım ve sınıflamaların yapılmasına da öncülük etmiĢtir. Bu temelde yoksulluk<br />
tartıĢmalarında, yoksulları ve onların yaĢam biçimlerini ve / veya farklılaĢan kültürel<br />
özelliklerini temel alan yaklaĢımlar öne çıkmıĢtır. Günümüzde yoksullukla ilgili
30<br />
yazına bakıldığında yoksulluk olgusunun; bireysel refah ve sorumluluk, sosyal ve<br />
kültürel bütünleĢememe, sosyal dıĢlanma, sınıf-alt sınıf-sınıf altı, yoksulluk kültürü,<br />
ayrımcılık, sosyal patoloji, toplumsal cinsiyet, ırk, etniklik, mekânsal ayrıĢmıĢlık,<br />
çalıĢma refahı gibi kavramlar çerçevesinde ele alındığı görülmektedir. Bu da<br />
yoksulluğun tanımlanmasında, ekonomik etkenler kadar kültür olgusunun da önemli<br />
bir öğe olduğunu ortaya koymaktadır. Yoksulluğu açıklama çabalarının, yoksulları ve<br />
onların kültürel örüntülerini temel alan sosyo-kültürel yaklaĢımlar ile yoksulların<br />
karĢılaĢtıkları çevresel ve yapısal unsurları temel alan yaklaĢımlar olarak iki karĢıt<br />
kutupta yoğunlaĢtığı gözlenmektedir (Gül ve Sallan Gül, 2008: 57-58).<br />
2.4.1.1. Yoksulluk Kültürü<br />
Yoksulluk kültürüne iliĢkin ilk çalıĢma olarak, Oscar Lewis‟in Meksikalı bir<br />
ailenin otobiyografisini anlattığı “Sanchez‟in Çocukları” isimli eser gösterilmektedir.<br />
Lewis‟e göre, yoksulluk kültürü; yapısı, ana ilkeleri ve savunma mekanizmalarıyla<br />
yoksulların sürdükleri hayata dayanabilmelerini sağlayan pozitif bir olgudur. (Lewis,<br />
1971: XXIII).<br />
Yoksulluk kültürü çalıĢmalarında yoksulluk; sosyal değiĢme sürecinde<br />
geleneksellik ve modernliğin birbirine zıt ikilemleri çerçevesinde değerlendirilmekte<br />
ve sosyal öğrenme sürecinin bir parçası olarak görülmektedir. Yoksulluk kültürü<br />
çalıĢmalarında ayrıca, yoksulluğun sosyalleĢme sürecinde belirli gelir gruplarının<br />
içinde yaĢadıkları toplumsal çevreyi de içerdiği belirtilmekte, çoğunlukla kent içi<br />
yoksul mahalleler ve göçmenlerin yaĢadığı bölgeler ele alınmaktadır. Türkiye‟de<br />
yapılan araĢtırmalarda ise yoksulluk kültürü, genellikle gecekondu olgusuyla beraber<br />
incelenmekte ve modernleĢme sürecinde sanayileĢmesiz kentleĢmenin bir sonucu<br />
olarak görülmektedir (Türkdoğan, 1974: 6; 1996a: 64). Bu noktada, yoksulluk<br />
kültürünün büyük Ģehir merkezlerindeki en yoksul kesimlerin yaĢayıĢ biçimlerini<br />
ortaya koyduğu ileri sürülmektedir (Türkdoğan, 1996b: 116-117). Bazı yazarlara<br />
göre ise yoksulluk kültürü, yoksulluğu üreten ve sürekli kılan temel öğedir<br />
(TaĢdelen, 1997: 115; Hayek, 1993: 126).<br />
Yoksulluk kültürünü benimseyenler, gelir dağılımındaki yetersizlikler ya da<br />
baĢka ekonomik sebepler yoksulluğa neden olsa bile temel sorunun bireylerin tutum<br />
ve davranıĢlarından ortaya çıktığına vurgu yapmaktadırlar. Yoksulların dıĢlanmıĢlık
31<br />
ve vurdumduymazlık gibi duyguları, isteksizlik ve özgüven eksikliği gibi olumsuz<br />
tutum ve davranıĢları üzerinde durmaktadırlar. Yoksulluk kültüründe yoksullar,<br />
ekonomik anlamda yararsız ve tembel, ahlaki açıdan zayıf, psikolojik olarak kendine<br />
güvensiz ve sosyolojik olarak da sapma 3 davranıĢlarını sergileyen kiĢiler olarak ele<br />
alınmaktadır. Yoksulluğu yoksulluk kültürü çerçevesinde ele almak, yoksulların<br />
çalıĢmama yanlısı oldukları yönündeki olumsuz yaklaĢımlara iliĢkin kalıp tipleri öne<br />
çıkarmak, gerçeklikle birebir örtüĢmemektedir. Böyle bir yaklaĢımla, toplum içinde<br />
belli kesimlere yönelik ön yargılar pekiĢtirilmekte ve toplumsal dıĢlanmalara neden<br />
olmaktadır. Yoksulların büyük bir kısmı tembellikten, çalıĢmama yanlısı<br />
olduklarından ya da psikolojik nedenlerden ötürü değil, yaĢları çalıĢmaya uygun<br />
olmadığından, hasta/özürlü olduklarından, kendi niteliklerine uygun iĢ<br />
bulamadıklarından ya da iyi koĢullarda istihdam edilebilecekleri iĢlerin piyasada<br />
mevcut olmamasından dolayı yoksuldurlar. Kapitalizmin krizlerinin, adaletsiz gelir<br />
dağılımının, piyasanın yoksulu ve gücü olmayanı dıĢlamasının, iĢsizliğin ve<br />
toplumsal Ģartların bir sonucu/ürünü olan yoksulluğu, sapma-patolojik gibi sıra dıĢı<br />
davranıĢ kalıplarına, yoksulların çalıĢmama yanlısı olmalarına ve çalıĢma kültürünün<br />
zayıflığına bağlamak neden sonuç iliĢkilerini yeterince sorgulamadan, bilimsel<br />
verilerle desteklemeden ileri sürmek anlamına gelmektedir (Sallan Gül, 2001: 31, 35-<br />
40). SanayileĢmiĢ toplumlarda sapma ya da anomi olarak değerlendirilen davranıĢlar,<br />
ekonomik eĢitsizliklerin bir yan ürünüdür. Giddens bu durumu Ģu Ģekilde<br />
açıklamaktadır:<br />
“Amerikan toplumunda (ve bir ölçüye kadar diğer sanayi<br />
toplumlarında) genel olarak benimsenen değerler maddi baĢarıyı<br />
vurgulamaktadır ve baĢarıya ulaĢma araçlarının disiplinle çok çalıĢmak<br />
olduğu varsayılmaktadır... Ancak bu düĢünce doğru değildir... Sapkınlıklar<br />
ekonomik eĢitsizliklerin yan ürünüdür (Giddens, 2000: 187-188).<br />
3 Patoloji, anomi, sapma gibi kavramlar için “Margaret M.Poloma ÇağdaĢ Sosyoloji Kuramları,<br />
Gündoğan Yayınları, Ankara, 1993. Sezgin Kızılçelik, Sosyoloji Teorileri 1, Emre Yayınları, Konya,<br />
1994. Emile Durkheim, Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, Engin Yayıncılık, Ġstanbul, 1995.<br />
Anthony Giddens, Sosyoloji, Ayraç Yayınevi, Ankara, 2000. Tom Bottomore-Robert Nisbet,<br />
Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Ayraç Yayınevi, Ġstanbul, 1997. Raymond Aron, Sosyolojik<br />
DüĢüncenin Evreleri, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1986 vb” bakılabilir.
32<br />
Genel olarak ifade etmek gerekirse; yoksulluk kültürü yaklaĢımı,<br />
modernleĢme kuramları bağlamında yoksulluğu, “modernleĢememenin ve kentle<br />
bütünleĢememenin bir sonucu olarak ortaya çıkan alt kültürde geliĢen ve anomik bir<br />
olgu ve sosyal bir sorun” olarak ele almaktadır. Bu yaklaĢım, 1950 ve 1960‟larda<br />
Amerika‟da geliĢtirilmiĢ, ama 1980‟lerden itibaren yeniden güncellik kazanmaya<br />
baĢlamıĢtır. KüreselleĢmenin artan etkisiyle ekonomik liberalizmin en az devlet<br />
ilkesi etrafında biçimlendirilmeye çalıĢılan sosyal politikalarda yoksulluk kültürü<br />
tezleri, hem söylemsel düzlemde hem de ulusal ve uluslararası siyasalarda giderek<br />
artan bir etkiye sahip olmuĢtur (Sallan Gül vd., 2003). Lewis‟in yoksulların yaĢam<br />
süreçlerine iliĢkin değerlendirme yapma amacıyla geliĢtirdiği yoksulluk kültürü<br />
kavramı, günümüzde yoksulları dıĢlama amaçlı olarak kullanılmaktadır.<br />
2.4.1.2. Yapısal Yoksulluk<br />
Yapısal yoksulluk yaklaĢımı, yoksulluğu yoksulluk kültüründen farklı bir<br />
biçimde ele almaktadır. Özünde yoksulluğu bireysel bir kusur ve olumsuz<br />
sosyalleĢmenin bir sonucu olarak değerlendirmemektedir. Bu yaklaĢımda yoksulluk,<br />
kapitalist sistem içinde yapısal ve tarihsel koĢulların bir sonucu olarak ele alınmakta<br />
ve yoksulluğun sınıfa, etnikliğe, dine ya da cinsiyete dayalı ayrımcılıklar, mekânsal<br />
ve ekonomik ayrıĢmalar sonucu ortaya çıktığına vurgu yapılmaktadır. Bir diğer<br />
ifadeyle sosyal ve ekonomik engellemeler ve yetersizliklerden dolayı yoksul olan<br />
bireyler, eğitim ve istihdam olanaklarının yokluğu veya yetersizliği, konut türü ve<br />
konutun bulunduğu bölgenin olumsuzlukları, düĢük gelir gibi nedenlerle yoksul<br />
kalmaktadırlar (Sallan Gül, 2001: 40-41). Yoksulluğa neden olan faktörlerin bu<br />
kadar ayrıntılı biçimde ele alınması, yoksulluğun asıl nedeninin; bireysel eksiklikler<br />
ya da çalıĢmama eğilimi değil, toplumsal yapıdaki olumsuz koĢullarla ekonomik ve<br />
yapısal faktörlerden kaynaklandığını ortaya koymaktadır (Marshall, 1999: 827; Gül<br />
ve Sallan Gül, 2004: 307; Sallan Gül, 2004: 123; Rawls, 1993: 327).<br />
Yapısal yoksulluk yaklaĢımı, yoksulluğu kapitalist sistemdeki eĢitsiz iliĢkiler<br />
ve piyasadaki adaletsizliklerin bir sonucu olarak görürken iki temel öğeye vurgu<br />
yapmaktadır. Bu öğelerden ilki, yoksulların bireysel yetersizlikleridir. Bu yaklaĢıma<br />
göre, yoksulluğun temel nedenlerinden biri olan yoksulların insan sermayelerinin<br />
yetersizlikleri sorunu çözülür ve yoksullar yaĢamlarını sürdürebilecekleri geliri elde
33<br />
edebilecekleri bir iĢte istihdam edilebilirlerse, devletin sosyal programlarının da<br />
yardımıyla yoksulluklarından kurtulabileceklerdir. Burada temel hedef, yoksulların<br />
piyasa sürecinde yer edinmelerini sağlamak ve devlete bağımlılıklarını azaltmaktır.<br />
Yapısal yaklaĢımın bir diğer vurgusu ise yoksulluğa iĢgücü piyasalarındaki ikili<br />
yapının neden olduğu yönündedir (Sallan Gül, 2001: 46). ĠĢgücü piyasaları birincilikincil<br />
veya formel-enformel piyasalar Ģeklinde ikili bir yapıya sahiptir. 4 Birincilformel<br />
piyasalarda yer alan iĢler; sosyal güvenceli, iyi ücretli, çalıĢma koĢulları<br />
düzenli ve geliĢmeye olanaklı iken, ikinci sektör iĢler düzensiz zamanlı, düĢük<br />
ücretli, güvencesiz ve geliĢmeye uygun olmayan iĢlerdir (Castells, 1989: 203-205).<br />
Özellikle 1980‟li yıllardan sonra uygulanmaya baĢlayan yeni liberal politikalar<br />
sonucu tarım dıĢı kentsel faaliyetlerde enformel/türedi faaliyetler önemli bir artıĢ<br />
göstermiĢtir. Konut sorununu gecekondular inĢa ederek gidermeye, iĢgal arazi ve<br />
evlerde oturarak çözmeye çalıĢan yeni kentliler, istihdam alanında ise formel ve<br />
enformel süreçlere yönelmektedirler. ĠĢ piyasalarında ya asgari ücret veya altı<br />
ücretlerle ucuz iĢgücü olarak istihdam olanağı bulabilmekte ya da bu soruna da<br />
çözüm olarak normal olmayan bir yol olarak kabul edilen; marjinal iĢlere yönelerek<br />
ya da yeni enformel piyasalar içinde yer alarak yeni bireysel stratejiler üretmeye<br />
çalıĢmaktadırlar. Ancak iĢsizliğe geçici bir çözüm olabilen enformel iĢler, zamanla<br />
kalıcı sorunlara yol açmaktadır. DüĢük ücretler, sosyal hak ve güvenceden<br />
yoksunluk, kötü iĢ ve yaĢam koĢulları; belirsiz ve güvencesiz bir yaĢamda iĢsizlik ve<br />
dolayısıyla yoksulluk nedeniyle kente gelenler daha da yoksullaĢmaktadır.<br />
Son dönemlerde yapılan kent araĢtırmalarının ortaya koyduğu en önemli<br />
geliĢmelerden biri, yoksulluğun ve kentsel yoksulların hızla artmakta olduğudur.<br />
Toplumsal hayatta ve bu hayatın dönüĢümünde önemli bir yeri olan kentler<br />
günümüzde; bir yandan kendilerini günün koĢullarına göre yenilemeye, olanakları ve<br />
yetenekleri ölçüsünde çağı yakalamaya ve bir yerel olarak kendilerini cazip kılmaya<br />
çalıĢırken, aynı zamanda geçmiĢten daha farklı ve daha derin biçimde hissedilen kent<br />
yoksullarını da bünyelerinde arttırmaktadır (Göktürk, 2002: 218). Bu anlamda yeni<br />
kentsel yoksulluk, azgeliĢmiĢ ülkelerin yanı sıra geliĢmiĢ ülkeleri de kapsayacak bir<br />
biçimde, sadece toplumsal bir kategori olarak yedek emek ordusunun parçası olan<br />
4 Ġkili piyasalara ve enformel sektöre iliĢkin ayrıntılı bilgi, bu çalıĢmanın devamında 2.4.2.<br />
altbaĢlığında verilmektedir.
34<br />
kent yoksulları kategorisinin değil, son yıllarda göreli olarak yoksullaĢan daha geniĢ<br />
toplum kesimlerinin yaĢam koĢullarını anlatmak üzere kullanılmaktadır (Kaygalak,<br />
2001b: 126-127; Erder, 2002: 37). 19. yüzyılın büyük endüstri kentlerindeki iĢçilerin<br />
yoksulluğunun yerini günümüzde iĢçi olmayan kent içi yoksul sınıflar almıĢtır. Genel<br />
olarak bakıldığında kent içi yoksul sınıflar, belirli bir iĢi olmayan, enformel sektörle<br />
bağlantılı bir Ģekilde hayatını idame ettiren ve yaĢamlarını dönüĢtürme<br />
olanaklarından yoksun bir kesimdir. Bu yeni yoksulluk deneyimi, ekonomik<br />
yoksulluğun yanında kendini Ģiddetle hissettiren bir toplumsal dıĢlanmayı da içinde<br />
barındırmaktadır (AltuntaĢ, 2008: 33; Akçar, 1998: 198, 202; Bauman, 2005: 143).<br />
Gerek geliĢmiĢ ülkelerde gerekse azgeliĢmiĢ ülkelerde kentsel yoksulları nitelemek<br />
için çeĢitli kavramlara baĢvurulmaktadır. Toplumsal dıĢlanma, marjinalleĢme bu<br />
kavramlar arasında yer almaktadır. Toplumsal dıĢlanma, mahrumiyeti üreten veya<br />
sürdüren oluĢumlara vurgu yapmaktadır. DıĢlanma; bir bireyin hayatının sadece<br />
birkaç yönünü değil, az çok tümünü etkileyen koĢulları ifade etmektedir. DıĢlanma,<br />
birkaç yönden yoksul veya düĢük gelirli olmaktan farklı özellikler taĢımaktadır.<br />
DıĢlanma, toplumun diğer kesimlerinden derece bakımından farklı olma-daha az<br />
kaynağa sahip olma- meselesi değil, çoğunluğun sahip olduğu fırsatlara<br />
ulaĢamama/sahip olamama meselesidir. ġehrin en kötü alanlarında veya<br />
mahallelerinde dıĢlanma, toplumun geri kalan kesimlerinden fiziksel anlamda bir<br />
ayrılma Ģeklini almaktadır. Ġstihdam süreçlerinde ise, normal iĢgücü piyasası<br />
fırsatlarına ulaĢmaktan mahrum kalma anlamına gelmektedir (Giddens, 2001: 97-98).<br />
Bireylerin toplumsal yaĢam içinde, gıda, konut, sağlık hizmeti, eğitim, toplumsal<br />
çevre ve hizmet, tüketim malları, boĢ zamanların değerlendirilmesi olanakları, ulaĢım<br />
vb alt yapı hizmetleri gibi ihtiyaçlarını karĢılayamaması durumunda kente<br />
eklemlenme süreçlerinde de sıkıntılar yaĢanmaktadır (Harvey, 2003: 98). Bu<br />
sıkıntıların temelinde de dıĢlanma ve marjinalleĢtirilmeye yol açan iĢsizlik ve<br />
yoksulluk yatmaktadır. Kentsel olanaklara ulaĢmada yaĢanan dengesizlik, varlıklı ve<br />
kentle bütünleĢmiĢ kesimin daha fazla olanağa sahip olmasına karĢın yoksul ve<br />
dıĢlanmıĢ kesimin sınırlı kaynaklara sahip olması ile net bir biçimde görülmektedir.<br />
Günümüzün eĢitsiz ve tüketime dayalı toplumsal yapılarında da piyasa aktörleri bir<br />
yandan daha fazla tüketim yapılmasını körükleyerek küresel kültürün sözcülüğünü<br />
yapmakta diğer yandan ise yoksul ve marjinal grupları yani tüketemeyenleri kendine
35<br />
tüketim alanları yaratabilmek uğruna sert bir biçimde dıĢlamaktadır (IĢık ve<br />
Pınarcıoğlu, 2003: 140). Sosyal dıĢlanma; kasıtlı ya da kasıtsız biçimde bireyleri,<br />
sosyal grupları ya da tüm toplulukları normal olarak görülen kazanç ve haklardan<br />
dıĢlamaya hizmet eden süreçlere göndermede bulunmaktadır. Sosyal dıĢlanma;<br />
insanlar için eğitim, iĢ, konut, hizmet ve uygun kazanımlara imkân sağlayan destek<br />
ve enformasyon ağlarına eriĢim yokluğudur (Bilton vd., 2008: 79-80). Bir diğer ifade<br />
ile dıĢlanma; bazı kesimlerin sosyal yaĢama katılımlarının engellenmesi, giderek<br />
dıĢarı ve hatta yok olmaya itilmesi olgusunu nitelemektedir (ġengül, 2001: 203).<br />
Özellikle büyük kentlerde belirginleĢen dıĢlanma, yoksul kesimleri ekonomik<br />
sömürünün öznesi haline getirmektedir. ĠĢgücü piyasasının kutuplaĢmıĢ yapısı ve<br />
formel iĢ olanaklarının azalması, onlara genellikle enformel iĢlerde çalıĢmaktan<br />
baĢka çare bırakmamıĢtır. (AltuntaĢ, 2008: 34; Ergun, 2005: 3).<br />
2.4.2. Enformel Sektör<br />
Enformel sektör kavramı, 1970‟lerden itibaren farklı ülkelerde farklı<br />
açılardan tartıĢılan bir olgu olmuĢtur. Özellikle 1980‟lerden itibaren dünya genelinde<br />
hızlanan ekonomik yeniden yapılanma süreci ile birlikte rekabette üstünlük<br />
sağlamaya çalıĢan bir çok iĢletme, enformel üretim kanallarına yönelmiĢtir. Bir diğer<br />
ifade ile bu dönemde formel sektör, enformel sektörde faaliyet gösteren aktörleri,<br />
üretimde esnekliğin yaĢanmasına paralel olarak ucuz emek ve mal sağlaması<br />
açısından kullanma yoluna gitmiĢtir. Böylelikle, iĢ yasalarının uygulanmadığı, sosyal<br />
güvenlikten yoksun ve düzensiz sürelerle çalıĢtırılabilen yani ucuza malolan iĢgücü<br />
sunabilme potansiyelinin, enformel sektörün en önemli varlık nedenlerini<br />
oluĢturduğu söylenebilir (Lordoğlu ve Özar, 1998: 5; Khan, 1994: 119-120).<br />
Enformel sektörün nitelikleri; “örgütsüzlük ya da gevĢek bir örgüt biçimi<br />
olan, güvencesiz, deneyim-uzmanlaĢma-eğitim aranmayan, iyi tanımlanmamıĢ,<br />
yasalarla düzenlenmemiĢ, güvence altına alınmamıĢ, çalıĢma koĢulları ağır, yeterli<br />
gelir getirmeyen, iĢçi devinimi yüksek iĢ türleri” olarak sıralanmaktadır (ġenyapılı,<br />
1981: 74).<br />
Kentlerde formel kesimin dıĢında ve bu kesim tarafından emilemeyen bir<br />
grup bulunmaktadır. Bu grup; kentin modern kesimlerine hizmet ederek, yeni iĢ<br />
imkânları bularak, daha çok kendi emeklerine dayanan, düzensiz, örgütleĢmemiĢ iĢ
36<br />
imkânlarını kullanarak geçimini sağlamaya çalıĢmaktadır. Bu grup, marjinal sektör<br />
olarak da adlandırılan enformel sektörü oluĢturmaktadır. Enformel sektörü ortaya<br />
çıkaran temel koĢul; formel istihdam olanakları tarafından emilemeyen ve kentte<br />
yaĢamak durumunda olan iĢgücünde bir artıĢ olmasıdır (Tekeli, 1977: 54-60; Gedikli,<br />
2003: 71; Bircan, 1998: 40).<br />
Enformel sektörün ortaya çıkmasında ve yaygınlaĢmasında etkili olan çeĢitli<br />
nedenlerden ilki, azgeliĢmiĢ ülkelerin demografik ve sosyoekonomik özelliklerine<br />
bağlı olup yapısal niteliktedir. Özellikle kırdan kente göç sonucu büyük bir kentsel<br />
iĢgücü fazlasına sahip olan ülkelerde, formel sektörün yeterli istihdam alanı<br />
yaratmaması sonucunda kendi hesabına çalıĢma ve mikro iĢletmeler önemli bir<br />
ekonomik faaliyet ve istihdam kaynağı oluĢturmaktadır. Yine bu ülkelerde yasal<br />
düzenlemelerin katılığı ve küçük üreticilerin bunlara uymada karĢılaĢtığı güçlükler,<br />
ekonomik faaliyetlerin enformel olarak yürütülmesinde etkili olmaktadır. Bir diğer<br />
faktör, küreselleĢmeyle bağlantılı yapısal uyum politikaları ve ihracata dayalı<br />
sanayileĢme modeli bağlamında uluslararası pazarlarda rekabeti arttırmak için,<br />
iĢgücü maliyetlerinin düĢürülmesi amacıyla üretim sürecinde ortaya çıkan<br />
değiĢiklikler ve taĢeronlaĢmanın yaygınlaĢmasıdır. KuĢkusuz bununla bağlantılı<br />
olarak, 1970‟lere kadar geliĢmiĢ ülkelerde izlenen sosyal refah devleti politikalarının<br />
emeği koruyan düzenlemelerinin geliĢmekte olan ülkelere olan yansımalarına<br />
sermaye çevrelerinin duyduğu tepkinin de ele alınması gerekmektedir. Ġstihdam<br />
güvencesi, gelir güvencesi, sosyal güvenlik, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarına<br />
bağlı olarak iĢgücü piyasasını düzenleyen yasa, kurallar ve politikalarda yapılan<br />
köklü değiĢiklikler ve kuralsızlaĢtırma enformel sektörün yaygınlaĢmasında etkili<br />
olmuĢtur (Türcan ÖzĢuca ve Toksöz, 2003: 5-6). Enformel sektörün geliĢmesi ve<br />
büyümesi ile yaĢam değerleri ve normlar arasında çok önemli paralellikler vardır.<br />
YaĢam Ģartları ağırlaĢtıkça uyum sağlamaya çalıĢan birey, ekonomik durumunu<br />
iyileĢtirmeye çalıĢacaktır. Bunu gerçekleĢtirmenin bir yolu, yapılan harcamalarda<br />
kısıtlamalara gidilmesiyken, diğer yol ise elde edilen gelirin arttırılmasına<br />
çalıĢılmasıdır. Tüketim ekonomisinde kısıtlama yapmanın zorluğundan dolayı birey<br />
kazancını arttırmanın yollarını arar ve enformel sektörün en önemli alanlarından biri<br />
olan kaçak çalıĢma için uygun ortam yaratılmıĢ olur. Kaçak çalıĢma; bir yandan<br />
emeklilik ya da sigortasız çalıĢma Ģeklinde gerçekleĢirken, diğer yandan ek iĢ yapma
37<br />
ya da ev içi hizmet ya da mal üretilmesi Ģeklinde de olabilmektedir (Özsoylu, 1996:<br />
95-96).<br />
Enformel sektörün ortaya çıkmasında genel olarak iki eğilimin varlığından<br />
söz edilebilir; geçim stratejisi olarak enformelleĢme ve birikim stratejisi olarak<br />
enformelleĢme. Geçim stratejisi olarak enformelleĢme, enformelleĢme sürecinde<br />
ailenin etkinliğine iĢaret etmektedir. Aile emeğin yeniden üretiminde önemli bir yer<br />
tutmaktadır. Aile bireylerinin yaĢamlarını devam ettirebilmeleri için yeni faaliyetler<br />
üretmektedir. Bir diğer ifadeyle; iĢsizliğe, gelir azalmalarına, ekonomik koĢulların<br />
bozulmasına karĢı ya da yaĢam koĢullarını düzeltmek için aile yeni stratejiler<br />
geliĢtirir. Enformel/türedi faaliyetlere yönelme de üretilen bu stratejilerin önemli bir<br />
parçasını oluĢturur. Birikim stratejisi olarak enformelleĢme sürecinde ise büyük<br />
Ģirketlerin ve güçlü sermayenin etkin olduğu görülmektedir. Genel olarak tüm üretim<br />
süreçlerinde ama özellikle ekonomik kriz yaĢanan dönemlerde, bu kesim karları<br />
arttırmak, riskleri azaltmak, sendikalarla muhatap olmamak, uluslararası piyasalarda<br />
rekabet gücüne sahip olabilmek için üretimi enformelleĢtirmeye yönelmektedirler.<br />
Örneğin 1970‟lerde yaĢanan ekonomik krizde hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan<br />
ve azgeliĢmiĢ ülkelerde, çeĢitli sektörlerde faaliyet gösteren Ģirketler fason<br />
bağlantılar kurma yoluna gitmiĢler ya da küçük iĢletmelerde olduğu gibi doğrudan<br />
fason üretime baĢlamıĢlardır. Dolayısıyla Ģirketlerin sermaye birikimine yönelik<br />
olarak uyguladıkları bu stratejiler de enformel sektör faaliyetlerinin ve enformel<br />
ekonominin boyutlarının geniĢlemesine neden olmuĢtur (Demir, 1993: 39-40; Tabak,<br />
1999: 15; Tatlıcan, 1996: 112-113; Lordoğlu vd., 1999: 76; Tunalı, 2000: 29).<br />
2.4.3. Gecekondu Olgusu<br />
Farklı Ģekillerde ele alınabilmekle birlikte genel olarak gecekondu olgusunu;<br />
“sanayileĢmeyle kentleĢmenin paralel bir seyir izlemediği, kentlerin yoğun göçü<br />
emebilecek kapasitede olmadığı ülke kentlerinde göç sonucu kente gelen kesimin<br />
kendi imkânlarıyla yaptığı ve yoksulların yoğun olarak yaĢadığı mekânsal ölçek”<br />
olarak tanımlamak mümkündür. Bir diğer ifadeyle gecekondu; “kırsal alanlardan<br />
kentlere göç eden kesimin formel yollardan ihtiyaçlarını karĢılayamaması sonucu,<br />
kentlere eklemlenme sürecinde konut sorununa enformel yollardan bulduğu çözüm”<br />
olarak da tanımlanabilir.
38<br />
Nüfusu olanaklarından çok daha hızlı artan bir kentte, en önemli sorunlardan<br />
biri olarak karĢımıza barınma çıkmaktadır. Göç sonucu kente gelen kiĢiler<br />
belediyenin, devletin ya da üçüncü kiĢilerin arsaları üzerine kendi konutlarını<br />
yaparak bu sorunu çözmeye çalıĢmıĢlardır. Gecekondu olgusu genel olarak Türkiye<br />
gibi kentleĢme hızının sanayileĢme hızından daha yüksek olduğu ülkelerde, kente<br />
yeni gelenlerin (göç edenlerin) kente tutunma çabalarının bir aracı olarak karĢımıza<br />
çıkmaktadır (Kongar, 2000: 562; Arslan, 2007: 85).<br />
Gecekondu olgusuna genellikle kentleĢme sorunu olarak bakılsa da aslında<br />
gecekondu, ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısındaki değiĢimin bir sonucu olarak<br />
ele alınmalıdır. II. Dünya SavaĢı sonrasında hızını ve yoğunluğunu giderek arttıran<br />
bir biçimde kentlere yönelen nüfus, yönlendirici bir arazi ve yeterli destekleyici bir<br />
konut politikası olmayıĢından dolayı barınma sorununu kendi olanaklarıyla çözmeye<br />
çalıĢmıĢtır. (Güçhan, 1992: 35,45; Toprak Karaman, 1998: 189; TÜSĠAD, 2001:<br />
212). Gecekondu, 1950‟lerde sanayileĢmeye baĢlayan Türkiye‟nin büyük kent<br />
merkezlerinde, günlük iĢ olanaklarına yakın ve yaĢam kalitesi düĢük konutlar olarak<br />
ortaya çıkmıĢtır (Ekinci, 1995: 15-16; Özden, 2008: 279). Bu anlamda gecekondunun<br />
adını aldığı süreçten de anlaĢılabileceği gibi yeni kentliler, barınma sorununu<br />
çözmek için oldukça kısa sürelerde konutlarını yapmıĢlar ve süreç içinde<br />
konutlarının yaĢam kalitesini yükseltmiĢlerdir (Kongar, 2000; 565; Yörükan, 2006:<br />
55-57).<br />
2.4.3.1.Gecekondu Olgusuna YaklaĢımlar<br />
1940‟lı yıllardan sonra konuĢma dilimize giren gecekondu genel olarak;<br />
“bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel<br />
kiĢilerin toprakları üzerine, toprak sahibinin istenç ve bilgisi dıĢında yapılan, barınma<br />
gereksinmeleri devletçe, kent yönetimlerince karĢılanamayan yoksul ya da dar gelirli<br />
ailelerin yaĢadığı barınak türü” olarak tanımlanmaktadır (KeleĢ, 2000: 385).<br />
Gecekondu olgusuna yönelik olarak literatürde üç önemli yaklaĢım yer almaktadır.<br />
Bunlar sırasıyla; “tampon kurumlar”, “marjinal sektör” ve “merkez-çevre”<br />
yaklaĢımlarıdır (Gökçe vd.,1993: 15).<br />
Tampon kurumlar yaklaĢımı açısından gecekondu; göç sonucu kente gelmiĢ<br />
olanların barınma sorununa bir çözüm olarak ortaya çıkarken aynı zamanda bu
39<br />
kesimlerin kentle bütünleĢmesi açısından kolaylaĢtırıcı mekanizmaları da<br />
içermektedir (Gökçe vd., 1993: 15). Bir diğer ifade ile gecekondular, kente uyum<br />
sağlamada aracı kurum olarak iĢlev görmektedirler (Özer, 2004: 78). Türkiye‟de<br />
kentleĢme üzerine yapılan araĢtırmalar, kır-kent göçü, gecekondulaĢma, kentte<br />
kurulan enformel iliĢkilerin niteliği ve son zamanlarda da kent yoksulluğu<br />
bağlamında ele alınmıĢtır. Bu araĢtırmaların sonuçları, kentlerde formel piyasaların<br />
kente yeni gelenleri istihdam etmede yetersiz kaldığını ve yeni kentlilerin<br />
yaĢamlarını sürdürebilmek için daha çok enformel iliĢki kanallarını (akrabalık,<br />
hemĢerilik vb) kullanarak enformel piyasalara dâhil olduklarını/türedi iĢler<br />
oluĢturduklarını ortaya çıkarmıĢtır. Genel olarak gecekondu araĢtırmaları olarak<br />
adlandırılan bu çalıĢmalar yeni kentliler açısından öncelikli sorunun konut edinme ve<br />
kente eklemlenebilme-kentte tutunabilme olduğunu ortaya çıkarmıĢtır (Erder, 1996:<br />
17-18). KentleĢme sürecinde özellikle yoksullar, gerek göç sırasında gerekse göçten<br />
sonra yerleĢme, iĢ bulma ve gündelik hayatta karĢılaĢtıkları sorunları çözebilmek için<br />
aile, akrabalık ve giderek hemĢerilik gibi kökene dayalı dayanıĢma iliĢkilerini yaygın<br />
olarak kullanmıĢlardır (Gökçe vd., 1993: 257-266 ). Kıray ise tampon kurum<br />
kavramını sosyal değiĢmeyi açıklarken kullanmaktadır. Kıray‟a göre her sosyal yapı,<br />
bu yapıyı meydana getiren sosyal kurumların, insan iliĢkilerinin ve bunların karĢılıklı<br />
etkileĢimlerinden doğan sosyal değerlerin birbirlerini karĢılıklı olarak etkiledikleri<br />
bir bütündür. Bu bütün, her zaman aynı olmayan bir hız ve tempoyla değiĢmektedir.<br />
Toplumsal yapıda yaĢanan değiĢim sürecinin bunalımsız geçmesini sağlayan ve<br />
çatıĢmaları önleyen kurumları Kıray; “tampon mekanizma” olarak adlandırmaktadır.<br />
Bu mekanizmalar sayesinde toplumun değiĢme sürecinde bir denge halinde kalması<br />
sağlanabilmektedir (Kıray, 2000: 19-20). Türkiye‟nin kentleĢme sürecinde de<br />
gecekondu ve etrafında ortaya çıkan iliĢki ağlarının kentle bütünleĢmede tampon<br />
kurum iĢlevi gördüğü söylenebilir. Tarımda makineleĢme ve toprağın küçük<br />
birimlere bölünmesi sonucunda açığa çıkan iĢgücü; kentsel alanlardaki hizmetler ve<br />
ücretler bakımından kentlere çekildikleri fakat mevcut sanayi ve hizmetler yapısı<br />
içinde emilemediklerinde, konut ihtiyacını karĢılamak için gecekondular inĢa<br />
etmiĢlerdir. Sonrasında ise bu yerleĢme bir yaĢam biçimi halini almıĢtır. Hızla<br />
değiĢen ve dıĢa bağımlı bir toplumsal-ekonomik yapıya sahip ülkelerde ortaya çıkma<br />
eğilimi, gecekondunun tam bir tampon kurum olarak ele alınmasına olanak
40<br />
sağlamaktadır. Bir tampon kurum olarak gecekondu, bireyin kente adaptasyonu ve<br />
kentle bütünleĢmesi sürecinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır (Kongar, 1982:<br />
31).<br />
Gecekondu olgusunu ele alan bir diğer yaklaĢım olan “marjinal sektör”<br />
yaklaĢımı ise; gecekonduların genel olarak toplumun ekonomik, sosyal ve değer<br />
sistemiyle bütünleĢememiĢ kiĢi ve grupları kapsadığına vurgu yapmaktadır. Bu<br />
yaklaĢım çerçevesinde gecekondu sorunu ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla ele<br />
alınmakta, marjinal etkinlikler ve marjinal yaĢam biçimi çerçevesinde<br />
tanımlanmaktadır (Gökçe vd., 1993: 15). Marjinal etkinlikler ve yaĢam biçimi,<br />
egemen ya da geleneksel olarak adlandırılabilecek süreçlerin dıĢında kalan<br />
kavramlara iĢaret etmektedir. Bir diğer ifadeyle formel yollardan kentle<br />
bütünleĢemeyen yeni kentlilerin mevcut kurallar çerçevesinde yer almayan yollardan<br />
çözüm üretmeleri bu yaklaĢım çerçevesinde ele alınmaktadır. Özellikle 1980‟li<br />
yıllardan sonra uygulanmaya baĢlayan yeni liberal politikalar sonucu, tarım dıĢı<br />
kentsel faaliyetlerde enformel/türedi faaliyetler önemli bir artıĢ göstermiĢtir. Konut<br />
sorununu gecekondular inĢa ederek gidermeye, iĢgal arazi ve evlerde oturarak<br />
çözmeye çalıĢan yeni kentliler, istihdam alanında ise formel ve enformel süreçlere<br />
yönelmektedirler. ĠĢ piyasalarında ya asgari ücret veya altı ücretlerle ucuz iĢgücü<br />
olarak istihdam olanağı bulabilmekte ya da bu soruna da çözüm olarak normal<br />
olmayan bir yol olarak kabul edilen; marjinal iĢlere yönelerek ya da yeni enformel<br />
piyasalar içinde yer alarak yeni bireysel stratejiler üretmeye çalıĢmaktadırlar.<br />
Marjinallik kavramı özellikle yakın dönemde kent yoksullarını nitelemede kullanılan<br />
kavramların baĢında gelmektedir. MarjinalleĢmenin genellikle dört temel çeĢidi<br />
vardır: Toplumsal marjinalleşme, gecekondularda yaĢayanların kent yaĢamından<br />
soyutlandıkları anlamına gelmektedir. Kültürel marjinalleşme, bu insanların<br />
kültüründe kırsal ve geleneksel kültürel kuralların egemenliklerini sürdürdüğü<br />
anlamına gelir. Siyasal marjinalleşme aynı insanların siyasal yaĢama doyurucu<br />
biçimde katılmadıklarını ifade etmektedir. Bunun bir tehlikeli sonucu her türlü<br />
Ģiddete baĢvurulmasıdır. İktisadi marjinalleşme ise söz konusu kiĢilerin genellikle<br />
güvenli olmayan iĢlerde çalıĢtıkları anlamına gelmektedir (Bulutay, 2000: XIV).<br />
“Bağımlı kentleĢme” yaklaĢımı olarak da adlandırılan “merkez-çevre”<br />
yaklaĢımına göre ise azgeliĢmiĢ (çevre) toplumların tüm yapıları geliĢmiĢ (metropol)
41<br />
toplumlar tarafından belirlenmektedir. Buna göre; gecekondu olgusu, çağdaĢ<br />
kapitalist kesimle gelenekçi feodal kesimin kentleĢme sürecine fiziksel yansıması<br />
olarak değerlendirilmektedir (Gökçe vd., 1993: 15-16). Bu anlayıĢa göre, dünya<br />
kapitalist sisteminin bir parçası olan tüm azgeliĢmiĢ ülkeler, metropol ülkelerinin<br />
uzantısı ve taĢralarıdır. Bu tür ülkelerde çağdaĢ-kapitalist kesim ile geleneksel-feodal<br />
kesim bir arada yaĢamaktadır. Geleneksel-feodal kesim, ülkenin kendi tarihinden ve<br />
özbenliğinden gelen nitelikleri yansıtmaktadır. ÇağdaĢ-kapitalist kesim ise dıĢa<br />
bağımlı geliĢmenin ve metropoller tarafından denetlenen ekonomik yapının bir<br />
sonucu olarak bağımlılığı vurgulamaktadır. Bu görüĢe göre bir çevre ülkesi olan<br />
Türkiye‟deki kentleĢme süreci, dıĢa bağımlı bir nitelik taĢır ve Batı toplumlarında<br />
görülen kentleĢme olgusundan çok farklı niteliklere sahiptir. GeliĢmiĢ metropol<br />
ülkelerinin ekonomik çıkarlarına göre örgütlenen bir yapıda, kentli iĢgücünün önemli<br />
bir bölümü çağdaĢ kesimlerle bütünleĢememektedir. Aslında bütün kentlerde görülen<br />
bu durum Türkiye gibi çevre ülkelerde daha belirgindir (Kongar, 1982: 26-27).<br />
Kısaca belirtmek gerekirse gecekondu olgusu, merkez ülkelerinin ekonomilerine<br />
bağımlı bir kapitalistleĢme süreci içinde bulunan azgeliĢmiĢ çevre ülkelerindeki<br />
kentleĢmenin görünümüdür (ġenyapılı, 1981: 17-19; Kaygalak, 2008: 15; Özer,<br />
2004: 81). KentleĢme ile modernleĢme arasında çok sıkı bir iliĢki bulunduğu ve<br />
kentleĢmenin evrensel bir olgu olduğu ileri sürülmektedir. GeliĢmekte olan ya da<br />
azgeliĢmiĢ ülke kentlerinin de geliĢmiĢ ülke kentlerinin geliĢme çizgisini izleyerek<br />
geliĢecekleri ifade edilmektedir. Yüzyılın baĢından beri merkez ülkeler ile çevre<br />
ülkeler arasındaki iliĢkiler, bağımlılık iliĢkileri nedeniyle çevre ülkeler aleyhine<br />
geliĢmektedir. Merkezdeki kentler, bağımlı ülkelerdeki kentlerin kaynaklarını<br />
merkez ülkelere aktarma iĢlevini görmektedirler. Bu iĢlevleriyle sosyal dengeyi<br />
bozmakta ve geliĢmekte olan ülke kentleri sömürü zincirinin birer halkasına<br />
dönüĢmektedirler. Bu durum, kendi iç dinamiklerine dayalı bağımsız geliĢmeyi<br />
ortadan kaldırmaktadır. Bu süreçte ortaya çıkan bağımlı kentler, temelde küresel<br />
sermaye tarafından Ģekillendirilmektedir. Bu kentler; yoksullukla zenginliği,<br />
gökdelenle gecekonduyu, formel ve enformel ekonomiyi bir arada barındırmakta ve<br />
toplumsal ayrımlaĢma ve eĢitsizliği net bir biçimde yansıtmaktadırlar (Aslan, 2004:<br />
33-34; Kaygalak, 2008: 15-16).
42<br />
2.4.3.2.Kullanım Değerinden DeğiĢim Değerine Gecekondu<br />
Gecekondu olgusunun tarihsel süreç içinde geliĢimi, kullanım değeri/değiĢim<br />
değeri tartıĢmaları çerçevesinde örüntülendirilmektedir. Gecekonduya ve<br />
gecekonduluya bakıĢın bu çerçevede nasıl dönüĢtüğü ise kimi çalıĢmalarda farklı<br />
zaman dilimleri kullanılsa da 1980 öncesi ve sonrası Ģeklinde ele alınarak net bir<br />
biçimde ortaya konabilir. (Kongar, 2000: 567; Okutan, 1995: 38-40; Torlak, 2003:<br />
64-66; Gedikli, 2003: 71-72; ġenyapılı, 2006: 84-122; ġenyapılı, 1981: 43-49; KeleĢ,<br />
2000: 393-394).<br />
Gecekonduların kullanım değerinden değiĢim değerine sahip olgulara<br />
dönüĢmesi süreci “ilk kuĢak gecekondular” ve “ikinci kuĢak gecekondular” Ģeklinde<br />
incelenebilir. Buna göre; ilk kuĢak gecekonduların temel özellikleri Ģu Ģekilde<br />
sıralanabilir:<br />
- Kamu arazilerinin iĢgal edilmesi,<br />
- Konut sahibi, yapımcı ve kullanıcının genelde aynı kiĢi olması,<br />
- Gecekondunun ticari bir meta olarak görülmemesi ve kullanım amaçlı<br />
yapılması,<br />
- Kullanıcının ihtiyacına göre zaman içinde eklemeler yapılması,<br />
- Kentle bütünleĢme iĢlevinin olması, Ģeklinde sıralanabilir.<br />
Ġkinci kuĢak gecekonduların temel özellikleri ise Ģu Ģekildedir:<br />
- ĠĢgal yoluyla arsa elde etmenin yanı sıra kent çevresindeki arsaların<br />
sahipleri tarafından parsellenerek satılması,<br />
- Gecekonduların artan oranlarda baĢka gruplar tarafından inĢa edilmesi ve<br />
satılması,<br />
- Gecekondulara özgü bir inĢaat piyasasının geliĢmesi, bu piyasaya giriĢ ve<br />
çıkıĢların denetlenmesi,<br />
- Kiracılığın geliĢmesi,<br />
- Af ve ıslah imar planlarıyla gecekonduların çok katlı apartmanlara<br />
dönüĢmesi (Bal, 2008: 119; Erder, 1996: 18-20; IĢık ve Pınarcıoğlu,<br />
2003:112-114, 164-167; IĢık, 1999: 282-288).
43<br />
1940‟lı yıllardan itibaren, geçimini tarımdan sağlayan oldukça geniĢ bir<br />
kesim tarımda makineleĢme süreci nedeniyle iĢsiz kalmıĢtır. Aynı dönemde<br />
sanayileĢmeye baĢlayan kentler, iĢ ve sosyal hayatın merkezi konumuna gelmeye<br />
baĢlamıĢtır. Bu geliĢmeler kırdan kente göçün temel nedenlerini oluĢturmuĢtur.<br />
Kentlerde yeterli konut stoku bulunmadığından ve göç edenlerin gelir/birikim<br />
seviyeleri kentsel konut pazarındaki fiyatlar karĢısında düĢük kaldığından, kente göç<br />
eden kesim kendi evini kendisi yapma yoluna gitmiĢ ve bunun için de ağırlıklı olarak<br />
kamu arazilerini seçmiĢlerdir. Bu süreçte (1940-1960) yapılan gecekondular, sadece<br />
barınma ihtiyacına yönelik masum birer olgu Ģeklinde görülmüĢtür (Gedikli, 2003:<br />
71; Özer, 2000: 47).<br />
Türkiye‟nin sanayileĢme sürecinde gecekondular, emeğin ucuzlaması iĢlevini<br />
görmesi ve kaynakların konuta aktarılmamasını sağladığı için kabul edilmiĢtir. Bir<br />
diğer ifadeyle kentlerde sürekli artan gecekondulu nüfus, emek piyasasında değerin<br />
düĢük kalmasını ve gecekondu da kapitalin konut alanına akmayıp üretim alanında<br />
kalmasını sağlamıĢtır. Burada kullanılan emeğin değerinin düĢük kalması yani ucuz<br />
olması ifadesi yalnızca emeğin ücretini kapsamamakta, sorunlarını iĢverene ve<br />
devlete mali yük getirmeden çözebilen iĢgücüne de iĢaret etmektedir. Bu anlamdaki<br />
“ucuz” iĢgücünü ise gecekondulu nüfus sağlamaktadır. Böylelikle sermaye,<br />
kendisinin sağlaması gereken iĢçi barınma ihtiyacını çözmüĢ, iktidarlar da<br />
gecekonduya göz yummuĢtur (ġenyapılı, 1981: 45; Torlak, 2003: 65).<br />
1960-1980 arası dönemde gecekondunun ticari bir mal niteliği kazanmaya<br />
baĢladığına vurgu yapılmaktadır. Artık gecekondular alınıp satılmakta, kiralanmakta<br />
ve arsa rantlarına el koyulabilmektedir. Bu dönemde ayrıca kente yeni gelenlere arsa<br />
ve ekipman sağlayan, gecekondu yapıp satan Ģirketler de ortaya çıkmıĢtır. Bir diğer<br />
ifade ile yeterli konut ve ucuz arsa olmayıĢından kaynaklanan aĢırı talep, gecekondu<br />
yapımını ticarileĢtirmiĢ ve kendi patronlarını/tüccarlarını üretmiĢtir (Torlak, 2003:<br />
66; Gedikli, 2003: 72). Ancak gecekondular üzerinde söz sahibi kesim, halen asıl<br />
sahipleridir.<br />
1980 sonrası dönemde ise gecekondunun değiĢim değeri kullanım değerinin<br />
önüne geçmiĢtir. Gecekondu bölgelerini düzeltmek için piyasa mekanizması içinde<br />
çözümler getirilmiĢ, ancak bu doğrultuda elde edilen rant, gecekonduludan çok arsa
44<br />
spekülatörleri ve piyasa aktörlerince paylaĢılmıĢtır. Gecekondu bölgeleri piyasa<br />
mekanizması içinde önemli rant kaynağı olmuĢ ve müteahhitlerin girdiği alanlar<br />
apartmanlaĢmıĢtır. Bu süreçte gecekondulu belki sahip olduğu evin dıĢında bir eve<br />
daha sahip olurken, arta kalan rant piyasa aktörlerince paylaĢılmıĢtır. Gecekondu<br />
sahipleri bu süreçte konutunu çok katlı yapıya dönüĢtürecek olanaklara sahipse<br />
kendisi kat çıkmıĢ (çalıĢma koĢulları ve gelirleri göz önünde bulundurulursa bu oran<br />
oldukça azdır), bu olanaklara sahip değilse müteahhitle anlaĢma yoluna gitmiĢtir.<br />
Tek katlı gecekondulardan çok katlı apartmanlara geçiĢ; genel olarak<br />
gecekondulunun tercihi değil, kentsel arsa talebinin artmasına paralel olarak<br />
gecekondu bölgelerinin hedef haline gelmesi nedeniyle olmuĢtur. Kendi<br />
olanaklarıyla kat çıkan ya da ek yapan gecekondulular daha çok bunları aile<br />
bireylerinin kullanımı için yaparlarken, müteahhitler rant kaygısı ile bu alanlara<br />
yönelmiĢlerdir. (Gedikli, 2003: 72; ġenyapılı, 1981: 48-49; Torlak, 2003: 66). Bu<br />
dönemde çıkarılan af yasaları ve ıslah planlarıyla gecekondu bölgeleri, piyasa<br />
aktörleri açısından önemli rant kaynağı haline gelmiĢtir. Af yasaları ve ıslah imar<br />
planlarında temel amaç, gecekondu bölgelerindeki mülkiyet sorunlarını çözerek bu<br />
alanlara hızla yasal statü kazandırmak ve gecekonduların düzenli apartman türü<br />
konut stokuna dönüĢtürülmesini sağlamaktır. Beklenen dönüĢüm, kent içinde en<br />
avantajlı ve çekim gücüne sahip alanlarda gerçekleĢmiĢtir. Gerek yerel yönetimler<br />
gerekse özel sektör kent merkezlerine yakın gecekondu alanlarında ya da arsa<br />
boyutları ve sağlanan olanakların büyük giriĢimciyi tatmin edecek ölçüde olduğu<br />
alanlarda dönüĢümün gerçekleĢmesi için çaba sarf etmiĢlerdir. Mekânsal konumu<br />
avantajlı olmayan gecekondu bölgelerinde ise dönüĢüm genellikle orada yaĢayanlara<br />
bırakılmıĢ, bu alanlarda yaĢayanların gerek mülkiyet sorunlarından kaynaklı gerekse<br />
ekonomik yetersizliklerinden kaynaklı sorunlar nedeniyle af ve planlarda öngörülen<br />
dönüĢüm gerçekleĢtirilememiĢtir. (ġenyapılı, 1998: 311-312; Çopuroğlu, 2006: 148;<br />
Özdemir Sönmez, 2006: 122).<br />
2.5. 1980 Sonrasında Kent Ekonomisinde YaĢanan DeğiĢim ve Gecekondu<br />
Olgusuna Yansımaları<br />
Sanayi Devrimi sonrası süreçte üretim biçiminin yabancılaĢtırıcı etkisi ve<br />
kurumsal yapısının karmaĢıklığı nedeniyle kentlerde önceki dönem kentlerinden
45<br />
farklılıklar görülmeye baĢlamıĢtır. Bu dönemde kent; ekonomik, toplumsal ve<br />
kültürel bir bütün olarak algılanmaya baĢlamıĢtır. Bu bütünlüğün temel nedeni,<br />
kentin ekonomik geliĢmesine katkıda bulunma çabasından kaynaklanmaktadır.<br />
Sanayi Devrimiyle ortaya çıkan yeni birikim tarzının bir sonucu olan bu durum, toplu<br />
tüketim hizmetleri ve kent planlaması gibi anlayıĢları da ortaya çıkarmıĢtır. Kentleri<br />
ekonomik geliĢme ve toplumsal modernleĢmenin merkezi olarak gören bu yeni<br />
durum, kentin ekonomik büyümesine katkı sunarken, toplumsal refahın ve<br />
bütünleĢmenin oluĢumuna da hizmet etmiĢtir (Kaygalak, 2009: 45). Bu dönemde<br />
kentler sanayinin, emeğin ve sermayenin hızla yoğunlaĢtığı yerler olmuĢ ve üretim<br />
sisteminin merkezi haline gelmiĢtir (Kaygalak, 2008: 50). Sanayi ve üretim merkezli<br />
kent kurgusu 1960‟lı yılların ikinci yarısından itibaren zayıflamaya baĢlamıĢ<br />
(DayanıĢmacı Atölye, 2007: 143) ve kentler üretimin örgütlendiği kentlerden<br />
tüketimin örgütlendiği kentlere dönüĢmüĢ ve bizzat tüketilen birer olgu haline<br />
gelmeye baĢlamıĢlardır.<br />
1980 sonrası dönemde ise fordist üretim biçimi önemini yitirmiĢ ve esnek<br />
uzmanlaĢmaya dayalı esnek üretim biçimleri ön plana çıkmıĢtır. Bu doğrultuda<br />
sermaye ve emek yoğun sanayi ekonomilerinin yerini bilgi ve teknoloji yoğun<br />
ekonomiler almıĢtır. Bilgi ve teknoloji yoğun ekonomi dönemi, mekânsal anlamda<br />
yeni bir düzenlemeyi de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte kentsel ekonomi bir<br />
ağ ekonomisine dönüĢmekte ve ulaĢım, taĢıma, iletiĢim, ticaret, hizmet, teknolojik<br />
yenilik, bilgi ve enformasyon ağlarından oluĢan bir kentsel ekonomik sistem ortaya<br />
çıkmaktadır (BaĢer, 2005: 496).<br />
1980 sonrasında küresel anlamda ortaya çıkan ekonomik yeniden yapılanma,<br />
ulus devletlerin değiĢen rolleri, kentler arasında artan rekabet gibi faktörler kentleri<br />
ve kent ekonomisinin yeniden ortaya çıkıĢını yönlendirmektedir. Bunlar arasında<br />
kentleri en çok etkileyen faktör, küresel yeniden yapılanma sonucunda ekonomide ve<br />
üretim sistemlerinde ortaya çıkan dönüĢümdür. Bu süreçte sanayi kent<br />
merkezlerinden uzaklaĢtırılırken, hizmet ve finans sektörleri kent merkezlerinde<br />
yoğunlaĢmıĢtır. Üretim sistemlerindeki dönüĢümler, ekonomik altyapıda ve yerleĢim<br />
örüntüsünde değiĢimlere yol açarken toplumsal anlamda da değiĢimlere neden<br />
olmuĢtur. Hizmetler ve finans sektörünün öneminin artmasına paralel olarak<br />
profesyonel meslek grupları, üst düzey yöneticiler, teknik personel ön plana çıkarken
46<br />
üretim sektöründe çalıĢan kesimler gözden düĢmüĢtür. Buna paralel olarak üretimin<br />
kent dıĢına taĢınmasıyla kent merkezleri hizmetler ve finans merkezlerinin yöneldiği<br />
alanlar olmuĢtur (Kayasu ve YaĢar, 2003: 23). Sermayenin yer seçimi ve üretim<br />
biçimleri kentsel alanlarda mekânsal organizasyonları da etkilemektedir. 1980<br />
sonrasında üretim biçimlerinin değiĢmesi, kent merkezlerindeki sanayinin kent dıĢına<br />
itilmesi ve kent merkezlerinde yeni iĢ alanlarının yaratılması kentsel mekânı da<br />
etkilemiĢtir (Osmay, 1998: 139). Sanayinin boĢalttığı alanlar, kentsel<br />
yenilemenin/dönüĢümün konusu olurken imalat ağırlıklı üretimin yerini alan dağıtım,<br />
sigortacılık, iletiĢim, turizm, bankacılık, kültürel etkinlikler, finansal hizmetler,<br />
yöneticilik hizmetleri, reklamcılık, pazarlama, araĢtırma ve benzeri sektörler kent<br />
merkezinde yoğunlaĢmıĢ ve kent ekonomilerinde ağırlık kazanmaya baĢlamıĢtır<br />
(BaĢer, 2005: 495; Bayraktar, 2007: 128; Kalkan vd., 2005: 796-797). Kentlerde<br />
hizmetler sektörünün geliĢimine paralel olarak, kent merkezlerinde yaĢanan yığılma<br />
(gerek iĢyeri gerekse bu sektörlerde çalıĢanların konut vb talepleri) kentsel arsa rant<br />
değerlerinin yükselmesine neden olmuĢtur (Ayten, 2005: 691).<br />
Kent ekonomisinde ve üretim biçimlerinde yaĢanan değiĢmeler kent içi<br />
alanların rantını yükseltmiĢ; bu geliĢmeler bir yandan sanayinin desantralizasyonuna<br />
neden olurken (Demirer vd., 1999: 319) bir yandan da kentsel arsa talebine olan artıĢ,<br />
eski kent merkezleri ve gecekondu alanlarının da sakinlerinden boĢaltılmasını<br />
gündeme getirmiĢtir.<br />
Yoğunluk, arsa değerleri, kira bedeli, eriĢebilirlik, sağlıklılık, saygınlık,<br />
estetik, gürültü vb sıkıntıların olmaması gibi etkenler farklı nüfus kesimlerinden<br />
insanların kentin değiĢik alanlarını yerleĢim yeri olarak seçmesinde etkili olmaktadır.<br />
ÇalıĢılan yer ve yapılan iĢin niteliği, gelir, ırksal ve etnik özellikler, toplumsal statü,<br />
gelenekler, alıĢkanlıklar, zevkler, tercihler ve önyargılar kentsel nüfusun farklı<br />
yerleĢim yerlerine seçilip dağıtılmasında önemli yer tutmaktadır. Yoğun bir yerleĢim<br />
yerinde oturan farklı nüfus öğeleri böylece, gereksinimlerinin ve yaĢam biçimlerinin<br />
birbirleriyle uyumlu olup olmamasına göre birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Benzer<br />
bir biçimde, aynı konumda bulunan ve benzer gereksinimlere sahip bireyler, bilinçli<br />
olarak ya da içinde bulundukları koĢulların sonucunda farkında olmadan aynı<br />
yerlerde yaĢamayı tercih edebilmektedirler (Wirth, 2002: 94). Mekânsal farklılaĢma;<br />
kapitalist üretim sürecinden doğan güçlerce üretilir, insanların özerk ve
47<br />
kendiliğinden yeğlemelerinin ürünü olarak yorumlanmamalıdır (Harvey, 2002: 169).<br />
Günümüz kentlerindeki mekânsal farklılaĢma, pazar donanımına ulaĢabilmek için<br />
gerekli kıt kaynaklara eriĢim olanaklarında farklılaĢma anlamına gelmektedir.<br />
Örneğin eğitim fırsatlarına eriĢim olanaklarındaki farklılıklar pazar donanımının bir<br />
kuĢaktan ötekine taĢınmasını kolaylaĢtırır ve devingenlik olanaklarının belirgin bir<br />
biçimde kısıtlanmasına yol açar. Fırsatlar öyle yapılanmıĢ olabilir ki, beyaz yakalı<br />
iĢgücü beyaz yakalı bir komĢuluk biriminde, mavi yakalı iĢgücü mavi yakalı<br />
komĢuluk biriminde vb yeniden üretilir. Topluluğun yaĢadığı mekân, üretim yeri için<br />
uygun iĢgücünün yeniden üretildiği mekândır. Bir diğer ifade ile mekânsal yerleĢim,<br />
sınıfsal boyutlu özellikler taĢımakta ve üretim biçim ve iliĢkileri de bu süreçte etkili<br />
olmaktadır. Yani kentlerde genel olarak herkes kendi gelir düzeyine uygun düĢen bir<br />
konut alanında oturmakta, sınıfsal ayrımlar mekâna ve konut alanlarına doğrudan<br />
yansımaktadır. Sermayenin yoğun baskı ve talebi altındaki kentsel alanlarda,<br />
mekânsal farklılaĢma zaten büyük ölçüde üretilmiĢ durumdadır ve kentli bireyler<br />
tercihlerini buna uydurmak durumundadır. Pazar düzeneği kentlilerin seçim<br />
yelpazesini daraltmaktadır. Bu süreçte varsıl grupların ve sermayenin tercihlerinin<br />
biçimleniĢi ortaya keskin mekânsal farklılaĢmalar çıkarmaktadır. Mekân seçiminde<br />
yoksulların hiçbir tercih hakları bulunmamaktadır ve varsıl gruplar seçimde<br />
bulunduktan sonra geriye kalanla yetinmek durumundadırlar (Harvey, 2002: 161-<br />
162, 166-167; Peet, 1987: 40; Özer, 2004: 10; Harris ve Ullman, 2002: 55; Kartal,<br />
1982: 229; Sert vd., 2005: 109; Erder, 1996: 20-21).<br />
Ülke kentlerinde ilk ortaya çıkıĢından itibaren gecekondulara iliĢkin<br />
politikalar geliĢtirilmiĢ, yasa ve yönetmelikler hazırlanmıĢtır. Hazırlanan yasa ve<br />
yönetmelikler temelde; “belli bir tarihe kadar meydana gelen yapılaĢma çerçevesinde<br />
durum ve konum itibariyle yasada belirtilen koĢullara uygun olanların ya da uygun<br />
hale getirilenlerin affedilmesi ve o dönemki yasadan sonra yapılanların önlenmesi”<br />
Ģeklinde pratiğe yansımıĢtır. Tüm yasaların gecekondulaĢmayı ülke genelinde bir<br />
konut sorunuymuĢçasına ele alıp, sosyo-ekonomik nedenlerden ortaya çıktığını<br />
görmezden gelmesi sorunun kaynağına inilmesini engellemiĢtir (KızıltaĢ, 2002: 615).<br />
Sorunu yaratan nedenlerin ortadan kaldırılmasına yönelik hiçbir giriĢimde<br />
bulunulmaması, çıkarılan yasa ve yönetmeliklerin temelde gecekonduyu
48<br />
yasallaĢtırma çabasında olması; tüm bu giriĢimlerin günü kurtarma anlayıĢıyla ortaya<br />
çıktığını göstermektedir (Görgülü, 1997: 21, 23).<br />
Gecekonduya iliĢkin tanım ve kavramsallaĢtırmaların temelinde mülkiyet,<br />
imar planı ve mevzuatına aykırılık yer almaktadır. Oysa gecekondu; çok yönlü<br />
sosyo-ekonomik ve fiziksel mekân faktörlerinin oluĢturduğu, barınma sorunu<br />
ekseninde tartıĢılmakla birlikte bünyesinde gelir dağılımı, sınıfsal yapı ve sosyal<br />
güvenlik sorunlarını da barındıran bir olgudur (Turgut, 2002: 387). Ülkemizde II.<br />
Dünya SavaĢı sonrasında hızını günden güne arttırarak geliĢen iç göç olgusunun ve<br />
kentleĢmenin simgesi olarak görülen gecekondu olgusu, aynı zamanda kentsel<br />
sorunların da kaynağı olarak lanse edilmektedir (Görgülü, 1997: 19). Oysa göç ve<br />
ona bağlı bir kavram olarak ortaya çıkan gecekondu, bir neden değil sonuçtur.<br />
Siyasal ve ekonomik anlamda oluĢturulan politikaların yetersizliğinin hatta<br />
çarpıklığının bir sonucudur. Bu nedenle formel olmayan yöntem ve iliĢkilerle<br />
oluĢturulan gecekondu alanlarına çarpık kentleĢme değil çarpık ekonomik geliĢme<br />
denmesi daha gerçekçi bir yaklaĢımdır (Toker, 1997: 36).<br />
2.6. Yeni Kentsel Yatırım Alanı Olarak Gecekondu Bölgeleri<br />
1980 sonrası dönemde kar getirecek yatırım alanı arayan ve sanayi<br />
yatırımlarını tercih etmeyen özel sektör, büyük çaplı ve lüks konut projeleriyle konut<br />
sektörüne girmiĢtir. Bu yaklaĢım, kentin bazı alanlarındaki gecekonduları özel sektör<br />
için rant kaynağına çeviren af ve ıslah imar planları ile güçlenmiĢtir. Diğer sektörlere<br />
göre daha yüksek kar sağlayan bir sektör olarak konut sektörü, giderek sermayenin<br />
ilk tercihi konumuna gelirken, gecekondu bölgeleri de bu dönemde ticarileĢmiĢ ve<br />
bir konut türü olarak temel özelliklerini yitirmeye baĢlamıĢtır (ġenyapılı, 2006: 112).<br />
Gecekondu nüfusu yeni sanayileĢen ülkemizde uzun yıllar boyunca<br />
ekonominin ve kentsel yapının geliĢmesinde önemli rol oynamıĢtır. Gecekondu<br />
nüfusunun ekonomiye katmıĢ olduğu ucuz emek gücü sanayileĢmenin geliĢmesinde<br />
katkıda bulunmuĢtur. Bu emek gücü aynı zamanda fabrikalar ya da ticaret ve hizmet<br />
sektörlerinin mekândaki yerlerine en yakın alanlara yerleĢerek iĢverenin ödediği<br />
ücrete eklenebilecek bir ulaĢım maliyetinin önüne geçmiĢtir. Aynı Ģekilde konut<br />
sorununa kendiliğinden bir alternatif geliĢtirerek yapım maliyetini iĢveren ve kamuya<br />
yüklemeden barınma sorununu çözmüĢtür (ġenyapılı, 2004: 272). Bahsedilen olumlu
49<br />
katkılarından dolayı da ülkemizde uzunca bir dönem gecekonduya ve gecekonduluya<br />
göz yumulmuĢ ya da bu enformel konut edinme biçimi bir Ģekilde af ve ıslah imar<br />
planlarıyla formelleĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. Bir diğer ifade ile sanayileĢme yoğun<br />
kalkınma döneminde kentlerde iĢgücüne yönelik ihtiyacı karĢıladığı için gecekondu<br />
ve gecekondulu nüfus, genel anlamda bir sorun olarak görülmemiĢtir. Ancak son<br />
yıllarda kentlerin kimlik değiĢtirmesi, üretici vasfıyla birlikte birer idari merkez ve<br />
denetim merkezi olarak iĢlerlik kazanmaları istihdamın biçimini (kalifiye elemana<br />
duyulan ihtiyacın artmasıyla, vasıfsız iĢgücü/gecekondulu nüfus üretimin ve kentsel<br />
yaĢamın dıĢına itilmiĢtir) değiĢtirmiĢtir. Dolayısıyla kent içerisinde bu gruplara<br />
duyulan ihtiyaç geçerliliğini yitirmiĢ ve kentlerin bu kesimlerden arındırılması bir<br />
zorunluluk halini almıĢtır (Demirer vd., 1999: 333-335).<br />
Günümüzde neoliberal politikaların belirleyici olduğu yeni kentsel politikalar<br />
gereği, sanayi kentin dıĢına kaymaktadır. Böylelikle gecekondu alanlarının,<br />
sanayinin iĢgücü ihtiyacını karĢılayan nüfusun konut sorununu çözme bağlamında<br />
gördüğü iĢlev de geçerliliğini yitirmektedir. Yoksul kesimlerin mekânı olmak ve<br />
sanayi için iĢgücü sağlamak gibi iĢlevleri geçersizleĢen gecekondu bölgeleri,<br />
günümüzde sermayenin yeni yatırım alanları olmak gibi yeni bir iĢlev<br />
kazanmıĢlardır. Bir konut türü olarak iĢlevini dolduran ve artık sanayi için iĢgücü<br />
ihtiyacıyla ilgisi kalmayan gecekondular gözden çıkarılırken, gecekondu mahalleleri<br />
sermayenin çekim alanları olarak yeniden örgütlenmek istenmektedir. Bu süreçte<br />
gecekondulu nüfusun yerleĢim alanlarını terk etmesi ve kentin yeni bir görünüme<br />
kavuĢturulması söylemi daha fazla vurgulanmaya baĢlanmıĢtır (Aslan, 2006: 105-<br />
106). Bu vurgu beraberinde gecekonduya ve gecekonduluya bakıĢın da değiĢmesi ve<br />
bu değiĢimin söylemlere de yansıması sonucunu getirmiĢtir.<br />
Bu söylemlerin en çarpıcı örneğini Ġstanbul Karanfilköy yıkımları sırasında<br />
medyadaki yansımalar oluĢturmaktadır:<br />
“Yıkımlar medyanın da dolayımıyla toplumsal meĢruiyet kazanıyor.<br />
Karanfilköy‟de yaĢayanlar kentsel rantların peĢinde olan, kentin kısıtlı<br />
olanaklarını hak etmeden paylaĢan, asıl kentlilerin ve onların çocuklarının<br />
geleceğini tehdit eden, kaçak yapılaĢmanın, kentsel Ģiddetin, siyasi<br />
huzursuzluğun sorumlusu olarak görülüyor. Hatta bu insanlar mezbelelerde<br />
yaĢayan, rant uğruna çocuklarını öldürmeye kalkan hayvanlar olarak
50<br />
adlandırılıyor” (Arıkanlı Özdemir, 2005: 189-190, 205, 207, 230;<br />
Erder, 2002: 89).<br />
Özellikle 1990‟lardan sonra gecekondu kavramı yerine varoĢ kavramı<br />
kullanılmaya baĢlamıĢtır. Kentlerin çevrelerinde kurulmuĢ olan ve çevre alanlar,<br />
gecekondu mahalleleri vb söylemler yerini kentlerin varoĢları söylemine bırakmıĢtır.<br />
Bu durum sadece bir terim değiĢikliğine değil; kente göç eden kesime yönelik farklı<br />
bir tutumun ortaya çıkmasına da iĢaret etmektedir. Bu tutum, aslında gecekondu<br />
nüfusuna bakıĢın nasıl değiĢtiğini ve kavramın bir dıĢlama/ötekileĢtirme anlamında<br />
kullanıldığını da ortaya koymaktadır (Aksoy, 2001: 39-40; Kongar, 2000: 563; IĢık,<br />
1999: 290).<br />
1950‟lerden itibaren ülke içinde büyük kentlere, özellikle de Ġstanbul‟a doğru<br />
yaĢanan yoğun göçle birlikte, kentlerde kültürel çeĢitlenme de ortaya çıkmıĢtır. Süreç<br />
içinde bu kültürel çeĢitlenme, farklılıkların kabulüne dayalı bir kentli kültürü ortaya<br />
çıkarmak yerine dıĢlanmaya yol açan bir eğilimin ortaya çıkmasına yol açmıĢtır.<br />
VaroĢ kavramı da bu dıĢlanmaya vurgu yapmakta ve neredeyse kente göçle gelen<br />
tüm kesimleri ve gecekondulu nüfusu bu dıĢlanmanın içine yerleĢtirmektedir. Bir<br />
diğer ifade ile önceleri bütünleĢtirici olarak ifade edilen kentleĢme süreci yerini<br />
dıĢlayıcı kentleĢme söylemine bırakmıĢtır (Aksoy, 2001: 40; Bal, 2008: 120; Aslan,<br />
2007: 55; IĢık, 1999: 284, 289).<br />
1980‟li yıllara kadar, kente göç eden kiĢilerin kente entegre olma sürecindeki<br />
yaĢam alanları olarak görülen ve müsamaha edilen gecekondu bölgeleri 1980‟lerden<br />
sonra kaçak yapılaĢma (Gürel, 1997: 26) rant terörü/kent suçu (Ekinci, 1995: 15) ya<br />
da yağma/talan (Erman, 1998: 317) alanları olarak anılmaya baĢlanmıĢtır. Önceleri<br />
yeni kentlilerin barınma sorununun çözümünde geçici bir araç olarak görülen<br />
gecekondu, daha sonraları barındırdığı nüfusla birlikte yok edilmesi/dıĢa itilmesi<br />
gereken bir olguya dönüĢmüĢtür (Aksoy, 2001: 42-43).<br />
Önceleri gecekonduya yönelik çözüm arayıcı ya da affedici özellikler taĢıyan<br />
politik tutum ve tercihler, günümüzde yerini net bir Ģekilde yıkma ve yok etme<br />
tutumuna bırakmıĢtır. Günümüz gecekondu politikalarında önceki dönemlerden bir<br />
kopuĢ ve bir kırılma olduğu, gecekonduları ve gecekonduluları dıĢlayan bir anlayıĢın<br />
hâkim hale geldiği görülmektedir. Günümüz politikalarına damgasını vuran dıĢlayıcı
51<br />
söylemin temel nedeni; gecekondu alanlarının sermaye açısından yeni yatırım<br />
alanları olarak önem kazanmıĢ olmasıdır. Sermaye birikim süreçleri açısından kentin<br />
önemli ve merkezi noktalarına yakın olan gecekondu mahallelerinin değiĢim değeri<br />
önem kazanmaya baĢlamıĢtır. Bir yandan barınma ihtiyacını karĢılayan yapılar olma<br />
özelliğini kaybeden diğer yandan da sanayi açısından ucuz iĢgücü sağlama iĢlevini<br />
yitiren gecekondular gözden çıkarılırken; gecekondu bölgeleri de küresel sermayenin<br />
çekim alanları olarak yeniden yapılandırılmaya çalıĢılmaktadır. Bu yeniden<br />
yapılandırma sürecinde, gecekondulu nüfusun yaĢanabilir kıldıkları yaĢam alanlarını<br />
terk etmeleri ve kentlere yeni bir görünüm kazandırılması söylemi yoğun bir biçimde<br />
vurgulanmaya baĢlamıĢtır (Aslan, 2007a: 129).<br />
1980 sonrası dönem neoliberal politikalardaki geliĢmelere paralel olarak<br />
kentsel alanların sermaye birikim aracı olarak görüldüğü dönemdir (Gedikli, 2003:<br />
73). Bu dönemde kentsel arsa pazarı neoliberal anlayıĢ doğrultusunda değiĢmeye<br />
baĢlamıĢ, gecekondu alanları da bu pazara çekilmeye çalıĢılmıĢtır (Lök ve Selek,<br />
2003: 112). Sermayenin en karlı yatırım alanı olarak gördüğü kentsel alanlara<br />
yönelmesi beraberinde kentsel yeniden yapılanmayı da getirmiĢtir. Bu süreçte,<br />
özellikle kent merkezinde bulunan eski yerleĢim alanları ile gecekondu bölgeleri<br />
tasfiye edilmekte ve yerlerine sermaye açısından cazip yatırım alanları<br />
yaratılmaktadır. Kentsel alanların rant kaynağına dönüĢmesi ile birlikte, kentlerin<br />
çekim gücü artarken, özellikle yoksul ve emekçi kesim açısından sıkıntılar ortaya<br />
çıkmaktadır. Sermaye aktörleri, müteahhitler, yapsatçılar ve küresel elitler kentin<br />
rantını paylaĢırken, kentliler yaĢam alanlarından edilmektedir (Bıçkı, 2006: 489).<br />
Gecekondu, Türkiye‟de özellikle 1950‟li yıllardan sonra üretim süreçlerinde<br />
yaĢanan yapısal dönüĢümün sonucunda kentlere doğru yaĢanan yoğun göçlerin<br />
ortaya çıkardığı çok boyutlu bir olgudur. Özellikle sanayi yatırımlarının yoğun<br />
olduğu büyük kentlerde ortaya çıkan gecekondu bölgeleri, ilk kuruluĢ aĢamalarında<br />
kentlerin çevrelerinde yer almıĢ olmakla birlikte; kentler geliĢtikçe kentlerin merkezi<br />
konumuna gelmiĢlerdir (Bal, 2008: 117) 5 Yoksul kesimlerin yoğun olarak yaĢadığı<br />
gecekondu alanları, önceleri kentsel üst ve orta kesim için yeterince uzak,<br />
uğranmaması gereken ve hatta bir ölçüde çekinilen alanlar olma özelliği<br />
5 Bu ifadeyi kapsamlı bir biçimde ortaya koyan bir örnek için bkz. Erder 1996.
52<br />
taĢımaktaydı. Ancak süreç içinde kentlerin merkezi ve rant getiren bölgeleri<br />
konumuna gelen bu alanlar, yakın zamanda sermayenin de göz koymasıyla etkin<br />
müdahalelerle karĢı karĢıya kalmıĢlardır. Bu alanları ele geçirmek isteyen sermaye,<br />
bir yandan da bu alanlarda yaĢayan kesimleri burada istemediğinden adına kentsel<br />
dönüĢüm denilen uygulamalarla bu alanların asıl/eski sahiplerini kentlerin uzak<br />
alanlarına itme yoluna gitmiĢtir. Sermaye kesimi için 1970‟li yıllara kadar en karlı<br />
yatırım alanı iç pazara dönük sanayi üretimiyken, 1980‟li 1990‟lı yıllar sahip olunan<br />
arsaların üzerine lüks konutlar, oteller, iĢ merkezleri vb inĢa ederek, tarihi/kültürel<br />
mekânların restorasyonuyla paraya para katma ve daha büyük karlar elde etmek için<br />
yeni arsalar elde etme zamanı haline gelmiĢtir. Bu dönemde sanayi hizmetleri yavaĢ<br />
yavaĢ kent dıĢına taĢınırken, kent merkezlerinde kalan eski fabrikaların arsaları kadar<br />
onları çevreleyen gecekondular ve arsaları ile yoksul ve marjinal kesimlerin yaĢadığı<br />
kent içi eski alanlar çok değerli hale gelmiĢtir (Sönmez, 1996: 76-77,84). Öyle ki bu<br />
alanlar, artık gerçek sahiplerine bırakılamayacak kadar değerlidir ve bir an önce<br />
sermayenin kullanımına açılabilmesi için boĢaltılması gerekmektedir. Bu doğrultuda<br />
yakın dönemde özellikle büyük kentlerde gecekondu alanlarına yönelik kentsel<br />
dönüĢüm projeleri hayata geçirilmektedir. Türkiye‟de gecekondu alanlarının<br />
yenilenerek kentsel arsa pazarına kazandırılmasına iliĢkin ilk çözüm ıslah imar<br />
planları olmuĢtur. Islah imar planları ile var olan tüm gecekondu alanlarının<br />
dönüĢtürülememesi ve dönüĢümü sağlanan alanlarda da yeni problemlerle<br />
karĢılaĢılması yerel otoriteleri farklı çözüm önerileri geliĢtirme yoluna itmiĢtir<br />
(Dündar, 2003: 66-67). Bu çözüm önerileri de günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri<br />
ile vücut bulmaktadır. Bu çalıĢmanın ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak<br />
incelenecek olan kentsel dönüĢüm projeleri; kentleri yaĢanabilir kılma söyleminden<br />
hareketle hayata geçirilmektedir. Dikkat çeken en temel vurgu ise, yoksul kesimlerin<br />
yaĢam alanlarının fiziksel olarak çok kötü olduğu ve kentsel dönüĢüm projeleri ile bu<br />
kötü yaĢam koĢullarının yok edileceği söylemidir.<br />
Türkiye kentlerinin en önemli sorunu olarak gösterilen gecekondulaĢmaya<br />
çözüm olarak günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri gösterilmektedir. Aslında<br />
yapılması gereken gecekondulaĢmaya neden olan Ģartları engellemek, toplumsal<br />
ihtiyacı dikkate alan kamusal projeler geliĢtirmek, bütün kent projelerinin ve kente<br />
iliĢkin her türlü giriĢimin sınırlarını belirleyen hukuksal bir çerçevenin geçerliliğini
53<br />
sağlamaktır. Kentlere iliĢkin hukuksal çerçeve için iki temel koĢul aciliyetini<br />
günümüzde iyiden iyiye hissettirmektedir. Bunlardan birincisi kentin tarihsel,<br />
kültürel ve çevre dokusunun korunmasıdır. Diğeri de mekân baĢta olmak üzere tüm<br />
tüketim alanlarının (ulaĢım, iletiĢim, sağlık, konut, eğitim vb) kamusal yarar<br />
amacıyla toplumsal adalet anlayıĢı gözetilerek planlanması ve düzenlenmesidir<br />
(Aslan, 2004: 195).<br />
Kentsel dönüĢüm alanı olarak belirlenen yerlerde yaĢayanlar kentlerin yoksul<br />
kesimleri ise ve bu yoksulluk ve yoksunlukla uygun bir biçimde yaĢamak<br />
durumundaysa; en büyüleyici ve yaratıcı projeler bile baĢarısız olacaktır.<br />
Uygulamaya konan yeni projeler, kentlilerin bölünmüĢlüğünü sürdürüyor ve<br />
mekânsal ayrımları yoksulların aleyhine körüklüyorsa yeni yaĢam alanları<br />
yaratmanın çok da anlamlı olduğu söylenemez. Kentlerin yaĢanabilir kılınması adına<br />
yeni uygulamaların geliĢtirilmesi ve hayata geçirilmesi kuĢkusuz büyük önem<br />
taĢımaktadır, ancak bu uygulamalar toplumsal yaĢantıda gerçek bir adalet ve ussallık<br />
barındırmıyorsa çok da anlamlı değillerdir (Fishman, 2002: 108).<br />
Günümüz kentleĢmesinin temel özelliğini sermayenin daha önce görülmemiĢ<br />
ölçüde kent mekânına kendisini dayattığı bir süreç oluĢturmaktadır. Bu süreçte<br />
yaĢanan sosyo-mekânsal çeliĢkilerle birlikte kentsel yoksulluk, dıĢlanma ve ezilme<br />
oldukça çarpıcı bir içerik kazanmıĢtır (ġengül, 2001: 94). Önceleri dıĢlanma<br />
dendiğinde gecekondu alanlarında ve kentlerin çeperlerinde yaĢayan kesim akla<br />
gelirken; günümüzde kent merkezlerindeki çöküntü alanlarında ve terk edilmiĢ tarihieski<br />
evlerde yaĢayan kesimler de dıĢlanmıĢ gruplarla birlikte anılmaktadır. DıĢlanma<br />
ve yoksulluk bir yandan yoksulluğu süreklileĢtirirken (Özbek Sönmez, 2002: 253) bir<br />
yandan görünür kılmaktadır.<br />
1980‟lerden itibaren egemen doktrin haline gelen neoliberal söylem ve<br />
politikalar, tüm ülkelerde belli kesimlerin yaĢam standartlarında düĢüĢe neden<br />
olmuĢtur. Sosyal devletten kopuĢun hızlanması ve piyasa süreçlerinin<br />
etkinleĢmesiyle birlikte yaĢanan değiĢimlerle birlikte zaten hassas bir yapıya sahip<br />
olan yoksul ve düĢük gelirli haneler, kadınlar, çocuklar ve yaĢlıların durumu daha da<br />
kötüleĢmiĢtir. Neoliberal politikaların refah devletine karĢı giriĢtiği saldırının<br />
toplumsal sonuçları da en fazla kentlerde hissedilmiĢtir. ĠĢsizlik, konut sorunu,
54<br />
dıĢlanma vb sorunlar kentlerde odaklanmıĢtır (ġengül, 2001: 170). Ġstihdam<br />
olanaklarının azaldığı gözlenen bir dünyada, özellikle geliĢmekte olan ülkelerin<br />
büyüyen kentlerinde, iĢgücü piyasası ile iliĢkisi giderek zayıflayan yoksul bir<br />
kesimin ortaya çıktığı sıkça ifade edilen bir gözlemdir (Buğra Kavala ve Keyder,<br />
2008:5 ). Türkiye‟de giderek toplumsal olarak dıĢlanan, yeni, ne formel ne de<br />
enformel tarafından tanımlanabilen bir kesim oluĢmaya baĢlamaktadır. Sistem dıĢına<br />
atılmıĢ, kronik bir yoksulluğa mahkûm, mücadele yeteneğini kaybetmiĢ, kent<br />
içerisinde tecrit edilmeye çalıĢılan bu yeni yoksullar, en acımasız kentsel Ģiddetin<br />
mağdurları olmaya aday görünmektedirler. KuĢkusuz bu dıĢlanmıĢlar grubu,<br />
(sistemde siyasal, sosyal ve ekonomik olarak) bugün ne tüketici olarak ne de üretici<br />
olarak sistem açısından önemlidir. Önemli olmamak bir yana, bu kesimler artık<br />
sistem için bir yük olarak görülmekte, hatta görünmez kılınmaya ve kentten itilmeye<br />
çalıĢılmaktadır (Akkaya, 2002: 212). Bu itme sürecinin en önemli aracı olarak ise<br />
kentsel dönüĢüm projeleri karĢımıza çıkmaktadır. Ülkemizde dönüĢüm alanı olarak<br />
belirlenen yerler, çoğunlukla kent yoksullarının yaĢadığı, kent çeperlerinde yer alan<br />
gecekondu alanları, kent merkezlerinde sıkıĢmıĢ eski mahalleler ve çöküntü<br />
alanlarıdır. Büyük kentlerde son dönemlerde, gecekondudan dönüĢüm adı altında<br />
gündeme gelen yeni bir yap sat süreci ve kent yoksullarını yaĢadıkları alanlardan<br />
farklı alanlara taĢınmak durumunda bırakan uygulamalar giderek hız kazanmaktadır<br />
(Torunoğlu, 2007:385).<br />
2.7. Kentsel DönüĢüm<br />
Kentsel dönüĢüm karĢılığında daha önce kullanılmıĢ ve çoğu günümüzde de<br />
kullanılmakta olan birçok kavram vardır. Kentsel yenileme, kentsel yeniden<br />
canlandırma, kentsel koruma, kentsel yeniden geliĢtirme, kentsel yeniden üretim,<br />
kentsel soylulaĢtırma bu kavramlardan en yaygın olarak kullanılanlarıdır (KeleĢ,<br />
2004: 73, Gül, 1997; Gül, 2006: 1255; Tekeli, 2003: 5-6; ġahin, 2007: 179; Özden,<br />
2008: 159-180; Polat ve Dostoğlu, 2007: 63; ġahin, 2003: 91; Uzun, 2006: 41).<br />
Bütün bu kavramlar farklı içeriklere sahip olmakla birlikte, kentin farklı ölçeklerde<br />
ve içerikte dönüĢen parçalarına iĢaret etmektedirler. Kentsel dönüĢüm ise, mevcut<br />
kent yapısının yenilenmesi için yapılan uygulamaları içinde toplayan genel bir<br />
kavramdır. Bir diğer ifade ile kentsel yenileme, kentsel yeniden canlandırma, kentsel
55<br />
koruma, kentsel yeniden geliĢtirme, kentsel yeniden üretim, kentsel soylulaĢtırma<br />
gibi kavramlar kentlerde yaĢanan dönüĢümün bir boyutuna karĢılık gelirken, kentsel<br />
dönüĢüm tüm bu süreçleri kapsamaktadır. Bu nedenle bu çalıĢmada da kente yönelik<br />
tüm müdahale biçimlerini içermesi nedeniyle kentsel dönüĢüm kavramı<br />
kullanılmaktadır. ÇalıĢmanın bu bölümünde kentsel dönüĢümle birlikte anılan<br />
kavramlar ve kentsel dönüĢüm olgusu ele alınmaktadır.<br />
2.7.1. Kentsel Yeniden Canlandırma<br />
Kentsel yeniden canlandırma; yapıların özgün iĢlevlerini yitirdikleri, yapı<br />
olarak sağlam olmalarına karĢın değerlerinin farklı nedenlerden dolayı azaldığı<br />
durumlarda ortaya çıkan bir gereksinimdir (KeleĢ, 2000: 297-298).<br />
Özden‟e göre yeniden canlandırma kavramı; “ekonomik, sosyal veya fiziksel<br />
açılardan bir çöküntü sürecine girmiĢ ya da çöküntü nedeniyle terk edilmiĢ kentsel<br />
alanların, çöküntüye neden olan etkenlerin ortadan kaldırılmasıyla tekrar hayata<br />
döndürülmesi” anlamına gelmektedir (2008: 167, 179-180).<br />
Bir diğer yaklaĢıma göre yeniden canlandırma; sanayinin desantralizasyonu<br />
ile birlikte kullanım dıĢı kalan endüstri alanlarının küresel sermayeye ve küresel<br />
kültüre pazarlanması sürecidir. Yeniden canlandırma; yerel sorunların varlığından<br />
hareket etmekte, ancak uygulama sonuçları açısından ortaya çıkardığı ürünlerle<br />
yerelden çok küreye hizmet vermektedir. Yani mekân pazarlama sürecinde<br />
sermayeyi çekmek için bir araç olarak kullanılmaktadır (Özkan, 2005: 283)<br />
2.7.2. Kentsel Koruma<br />
Kentsel koruma; “genellikle iĢlevlerini yerine getirebilmekte olan yapıların,<br />
büyük tarihsel mimari ve kültürel değerler taĢıyan bölgeler içinde korunmasını<br />
sağlamak için plansızlığın denetlenmesi ve aĢırı nüfus birikiminin önlenmesi” olarak<br />
ifade edilmektedir (KeleĢ, 2000: 298).<br />
Kentsel koruma, kentsel yenileme ile sıkı bağlantısı olan bir dinamiktir.<br />
Zaman içinde bozulan, tahrip olan ve çöküntüye uğrayan eski kent merkezlerinin<br />
yenilenmesi, kentsel koruma ilkeleriyle birlikte gerçekleĢtirilmelidir. Bu çerçevede<br />
kültür mirası niteliği taĢıyan eski kent merkezlerinin bir yandan günün koĢullarına<br />
göre değiĢerek eskimeye karĢı durmaya çalıĢırken özgün kimliklerini de korumak
56<br />
zorunda olmaları gerçeği, koruyarak yenilemeyi gerekli kılmaktadır (Özden, 2008:<br />
46-47).<br />
2.7.3. Kentsel Yeniden GeliĢtirme<br />
Yeniden geliĢtirme kavramı ile mevcut yapıların yıkılması ve bu süreçte elde<br />
edilen kentsel alanın yeni kullanımlara ayrılması kastedilmektedir. Yeniden<br />
geliĢtirme sürecinde temel amaç; sınırları önceden belirlenen kentsel alanlarda hem<br />
yapıların hem de alanın bir bütün olarak yitirmiĢ oldukları ekonomik ve toplumsal<br />
değerleriyle fiziksel ölçünlerine kavuĢturulmasıdır (KeleĢ, 2000: 298). Yeniden<br />
geliĢtirme sürecinde eskiyen sorunlu kentsel alanlardaki tüm yapılar yıkılıp baĢka bir<br />
yere taĢınır ve boĢalan alana yeni bir kentsel iĢlev (yeĢil alan, ticaret merkezi, konut<br />
alanları vb) kazandırılır (Gül, 2006: 1255). Bir kentsel alanın yıkılıp yeniden<br />
yapılandırılmasını içeren bu uygulamada temel neden, sosyal ve fiziksel olmaktan<br />
çok arsa değeridir. Ekonomik açıdan değerli olduğu düĢünülen kentsel alanlar, yeni<br />
ihtiyaç ve taleplere göre yeniden yaratılmaktadır. Uygulama sürecinde alanın<br />
muhtemel kullanıcıları da düĢünülerek lüks ve üst gelir grubuna hitap eden bir<br />
yapılaĢmaya gidilmektedir. Böylelikle arsa değerini fiziksel durumuyla da karĢılayan<br />
prestij mekânlarına dönüĢmüĢ kent mekânlarının elde edilmesi hedeflenmektedir<br />
(Eke ve Uğurlar, 2005: 382).<br />
Bu süreçte öncelikli olarak ele alınan kentsel alanlar, ekonomik ve yapısal<br />
özellikleri iyileĢtirilemeyecek kadar kötüleĢmiĢ olan yoksul mahalleleri olmakta ve<br />
yoksul konutlarının yıkılarak yerlerine yeni yapılar inĢa edilmesi söz konusu<br />
olmaktadır (Özden, 2008: 176). Yerel yönetimler için bu yaklaĢım, arazinin<br />
maksimum kullanımı, daha yüksek zemin alanı ve Ģehir merkezine daha yüksek gelir<br />
grupları ve bunların aktivitelerinin gelmesi ile avantajlı görünmektedir. Yeniden<br />
geliĢtirme yaklaĢımı, genellikle müdahale edilen kentsel alanda yaĢamakta olan<br />
kesimin kentin baĢka bir kısmına yerleĢtirilmesine neden olmaktadır. Bu durum ağır<br />
sosyal ve çevresel maliyetleri ortaya çıkarmaktadır. Kiracılar, mal sahipleri ve iĢ<br />
sahipleri için mahallenin yıkımı, sosyal ve psikolojik kayıplara neden olurken,<br />
sadece eski binalar değil, iĢlevsel bir sosyal sistem de harap edilmektedir (Karadağ,<br />
2008).
57<br />
2.7.4. Kentsel Yeniden Üretim<br />
Kentsel yeniden üretim yok olmuĢ, bozulmuĢ, çöküntüye uğramıĢ alanlarda<br />
yeni bir kentsel doku yaratılması sürecidir. Yeni kentsel dokunun yaratılması<br />
sürecinde ıslah edilebilecek ya da çöküntüye uğramıĢ olduğu düĢünülen alanların<br />
iyileĢtirilerek sürece dâhil edilmesi de söz konusudur. Kentsel dönüĢüm olarak ifade<br />
edilen sürece tam karĢılık olarak bu kavram kullanılabilmektedir (Özden, 2008: 177).<br />
Kentsel yeniden üretim sürecinde kentsel (alansal) temizleme söz konusudur.<br />
Yani çöküntüye uğramıĢ olan bir kentsel alanda yer alan fiziksel dokunun tümüyle<br />
yıkılıp yerine yeni bir kentsel doku getirilmektedir. Temizleme yönteminde genel<br />
olarak baĢvurulan yasal yöntem, kentsel arazinin ve yapıların kamulaĢtırılması<br />
olmaktadır. KamulaĢtırma toplum yararına olan yol, yeĢil alan, eğitim alanı vb<br />
ihtiyaçları karĢılamak ve kamunun yararına belli fonksiyonları gerçekleĢtirmek için<br />
yapılır. Kentsel dönüĢüm projelerinde ise bu kavramsallaĢtırmadan uzak bir anlayıĢ<br />
söz konusudur (Tapan, 2008: 23).<br />
2.7.5. Kentsel Yenileme<br />
Kentler tüm canlı varlıklar gibi doğan, büyüyen ve yapıları sürekli olarak<br />
değiĢen birimlerdir. Kentlerin eskiyen bölgeleri, gerek geliĢmiĢ gerekse geliĢmekte<br />
olan tüm ülkelerde süreç içinde bir yenileme ihtiyacını/zorunluluğunu ortaya<br />
çıkarmaktadır. Kentsel yenileme ihtiyacı/zorunluluğu; kentteki yapıların fiziksel ve<br />
toplumsal açıdan eskimesi sonucu ortaya çıkabildiği gibi belli bir kentsel alanın<br />
değerini yitirmesi sonucunda da oluĢabilmektedir. Bu süreçte, yapı sahipleri<br />
kendiliklerinden ya da dıĢsal aktörlerin (arsa spekülatörleri, yerel ya da merkezi<br />
yönetimler vb) etkisi ile konutlarının yıkılmasına ve yerlerine yüksek kat yoğunluklu<br />
binaların yapılmasına karar verebilirler (KeleĢ, 2000: 296-297; 2004: 73).<br />
Genel anlamda kentsel yenileme; “zaman süreci içinde eskiyen, köhneyen,<br />
yıpranan, sağlıksız/yasadıĢı geliĢen ya da potansiyel arsa değeri üstyapı değerinin<br />
üzerinde seyrederek değerlendirilmeyi bekleyen ve yaygın bir yoksunluğun hüküm<br />
sürdüğü kent dokusunun, kamu giriĢimi ya da yardımıyla altyapısının sosyal ve<br />
ekonomik programlar ile oluĢturulup beslendiği bir stratejik yaklaĢım içinde, günün<br />
sosyo-ekonomik ve fiziksel Ģartlarına uygun olarak değiĢtirilmesi, geliĢtirilmesi,<br />
yeniden canlandırılması ve bazen de yeniden üretilmesi göre daha iyi bir çevre
58<br />
verebilecek duruma getirilmesi eylemi” Ģeklinde tanımlamaktadır (Özden, 2008: 44;<br />
2006: 217; Ünal vd, 1998: 103; Yiğitcanlar, 2001: 55).<br />
Kentsel yenilemeye yukarıdaki tanıma paralel biçimde yaklaĢan KeleĢ;<br />
kentsel yenilemenin baĢlıca üç amaca hizmet eder biçimde kullanıldığını ifade<br />
etmektedir. Bu amaçlardan biri yoksul yuvalarının temizlenmesi, ikincisi kent<br />
özeklerinin kentin diğer kesimleri ile olan ekonomik canlılık ayrımlarını gidermek<br />
üzere yenilenmesi ve üçüncüsü de yerel yönetimlerin akçal olanaklarının<br />
arttırılmasıdır ( 2000: 297).<br />
Kentsel yenileme sürecinin kentli bireyler açısından bünyesinde barındırdığı<br />
belli baĢlı hedefler bulunmaktadır. Bu hedefler doğrultusunda kentsel yenileme<br />
sürecinde;<br />
- YaĢam alanları iyileĢtirilerek ve daha iyi bir yaĢam kalitesi sunularak alanda<br />
yaĢayanlara fayda sağlanmalıdır,<br />
- Gelir seviyesi düĢük evsahiplerine daha iyi konut olanaklarına<br />
kavuĢabilmeleri için konut yardımları verilmelidir,<br />
- Kentsel alanlara sahip çıkma, daha iyi bakım ve kullanım güdüsü yaratma<br />
adına, mülk sahipliğinin önemi göz önünde bulundurularak kiracıların da<br />
evsahibi yapılması hedeflenmelidir (Aaen 1999‟dan aktaran Özden, 2008:<br />
47-48).<br />
Kentsel yenileme; bir kentsel alandaki binaların, sokakların, kanalizasyon<br />
sisteminin düzeltilmesi, onarımı ya da yeni baĢtan yapılanmasından sorumlu<br />
planlamacının kenti tümüyle sağlıklı bir yapıya kavuĢturabilmesinin temel aracıdır.<br />
Yenileme sürecinde plancının tek sorunu, fiziksel anlamda iyileĢtirmeler/düzeltmeler<br />
yapmak değildir. Kentsel yenileme; değiĢim içinde olan bir kentsel alanın<br />
sorunlarının çözümüne yönelik olarak ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koĢullar<br />
göz önünde bulundurularak alana yönelik geliĢtirilen proje Ģeklinde ele alınmalıdır.<br />
Plancı kentsel yenileme ile aynı zamanda değer kaybına uğramıĢ kentsel alanlarda<br />
ortaya çıkan toplumsal sorunların önüne geçmeye çalıĢmalıdır. Bu nedenle kentsel<br />
yenileme, sadece teknik bir süreç olmayıp aynı zamanda toplumsal bir olgu özelliği<br />
de taĢımaktadır ve her kent kendi fiziksel, sosyal, politik ve ekonomik koĢuları
59<br />
çerçevesinde ele alınmalı ve politikalar geliĢtirilmelidir (Küntay, 1997: 132-133;<br />
Erden Erbey, 2004: 80).<br />
Yenileme politikaları önceleri dar kapsamlı hedeflerle geliĢtirilmiĢ ve<br />
standardın altında kalan konut alanlarını yok etmenin bir aracı olarak görülmüĢlerdir.<br />
Sosyal ve ekonomik açıdan çöküntü içinde olan alanların problemlerine çok boyutlu<br />
yaklaĢılmaya baĢlandıkça yenileme eyleminin çöküntü mahallelerinde kapsamlı bir<br />
dönüĢümün gerçekleĢtirilmesini sağlayacağı öne sürülmüĢtür (Bailey, 2005: 171).<br />
Günümüzde uygulanan projelerde bu kapsamın konut alanlarıyla birlikte kentlileri de<br />
kapsadığı ve mekânlarla birlikte kullanıcılarının da dönüĢtürüldüğü görülmektedir.<br />
Kentsel yenileme kavramı, kentsel yerleĢim alanlarının kalitesini yükseltmek<br />
amacına dayalı fiziksel bir müdahaleye karĢılık gelmektedir. Bir diğer ifade ile<br />
yenileme sürecinde, eylem türü olarak yıkma ve yeniden yapma söz konusudur. Bu<br />
tarz bir yaklaĢım sonucunda kentsel dokuda eskiye iliĢkin herhangi bir referans<br />
bulmak olanaksızlaĢmaktadır (Tekeli, 2003: 5; Yılmaz, 2005: 580; Bilsel vd, 2003:<br />
55; Özden, 2008:176).<br />
Günümüzdeki kentsel dönüĢüm yaklaĢımı, daha çok fiziksel planlama<br />
temeline dayanmaktadır. Oysa kentsel dönüĢüm, toplumsal bir proje olarak<br />
algılanmalı ve fiziksel planlama bunun araçlarından biri olarak ele alınmalıdır.<br />
Kentsel dönüĢüm sürecinde dönüĢüm alanı ilan edilen alanlarda yapılan mekânsal<br />
değiĢikliklerin yanı sıra, o alanlarda yaĢayan kesimlerin yaĢamları da kaçınılmaz<br />
olarak değiĢmektedir (Çakılcıoğlu ve Cebeci, 2003: 298). Kentlerin yenilenmesi ve<br />
canlandırılması sürecinde hayata geçirilen projelerin baĢarılı olabilmesi için;<br />
projelerin alanın kendi yerel özellikleri dikkate alınarak üretilen modeller<br />
doğrultusunda uygulanması, görsel ve mekânsal nitelikler kadar sosyal boyutun da<br />
göz önünde bulundurulması, dönüĢüm alanında yaĢayan sakinlerin sürece dâhil<br />
edilmesi ve projeler tamamlandığında orada ikametinin garanti edilmesi<br />
gerekmektedir (Özden, 2008: 105; ġahin, 2008: 79; Dülger Türkoğlu; 2007: 260;<br />
Gürler, 2005: 644; +Ġvme, 2007: 43, 52; Cömertler, 2003: 223; Atkinson, 2005: 91;<br />
+Ġvme, 2007: 52, 55; ġen, 2006: 73; Yılmaz, 2005: 595). DönüĢüm alanında yaĢayan<br />
kesimlerin katılımının sağlanmasının en önemli katkısı; halkın yaĢadığı çevreye dair<br />
sorunları biliyor olmasıdır. Bu nedenle gerek projenin baĢında sorun tanımlanırken
60<br />
gerekse uygulama aĢamasında o alanda yaĢayanların sürece dâhil olması oldukça<br />
önemlidir (Hague, 2005: 185; Aksu Kaya vd., 2007: 156; Tapan, 2008: 13; Atkinson,<br />
2005: 88). Ancak kentsel dönüĢüm süreçlerinde katılım genellikle bir nakarat gibi<br />
sürekli tekrarlanan, ancak ihmal edilen ve yeterince üzerinde durulmayan bir konu<br />
olmaktadır (Özdemir, 2003: 395). Oysa bir kararın meĢruiyet kazanması için yasa ve<br />
yönetmelik çıkarmak yeterli değildir. Karar, geniĢ kitlelerce benimsenip kabul ve<br />
destek gördüğü oranda meĢruiyet kazanabilir (Gül, 2006: 1254; Çakılcıoğlu ve<br />
Cebeci, 2003: 296). Aksi durumda yönetsel ve ekonomik erki elinde bulunduranlar<br />
tarafından hazırlanan ve hayata geçirilen, bir diğer ifade ile yukarıdan yerele empoze<br />
edilen bir dönüĢümün dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesimleri yerinden etme ihtimali<br />
oldukça yüksek olacaktır (Hague, 2005:186).<br />
Kentsel dönüĢüm/yenileme, bir stratejiler bütünü dâhilinde<br />
gerçekleĢtirilebilecek bir süreçtir. Bu sürecin kültürel ve toplumsal boyutları da<br />
olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu stratejileri oluĢturup uygulamada yerel<br />
yönetimlere önemli görevler düĢmektedir. Yerel yönetimler, bu görevlerini, alanın<br />
sosyo-kültürel, ekonomik ve fizik-mekânsal niteliklerine göre, farklı kurum ve<br />
kuruluĢlarla paylaĢarak, bir iĢ bölümü yaparak gerçekleĢtirmelidirler (Özden,<br />
2000/2001: 265). Kentsel dönüĢümün çok boyutlu, birden çok disiplini içine alan bir<br />
uygulama alanı oluĢturmasından dolayı, kent yenileme kararları ve uygulamaları,<br />
kamu yönetimi birimlerinin yanında (merkezi yönetim bazında bakanlıklar, yerel<br />
yönetim birimleri, kent yöneticileri) farklı meslek gruplarının (Ģehir ve bölge<br />
plancısı, mimar, hukukçu, sosyolog vb) da katılımını gerektirmektedir. Bu iki grup<br />
yanında, dönüĢüm uygulamalarının yerellik özelliğini ön plana çıkaran ise yerel<br />
halktır (sivil toplum örgütleri, mal sahipleri, kiracılar, baskı grupları) (ġahingür ve<br />
Müderrisoğlu, 2005: 513; Genç, 2003:442).<br />
Kent yalnızca yapı yığınlarıyla sınırlı, isimsiz sakinlerine mal ve hizmet<br />
sağlamak için tasarlanmıĢ bir yerleĢim yeri değildir. Tam tersine yurttaĢların gönüllü<br />
etik birliğine, katılımına, ortak bir kentli kültürüne ve topluluk bilincine dayanan bir<br />
araya gelmiĢliğin adıdır (Duru, 2001: 357; Bookchin, 1999: 15). Bir diğer ifade ile<br />
kent, semt, mahalle gibi ölçekler ya da en genel anlamıyla mekânlar; sadece fiziksel<br />
ve demografik olarak ölçülebilen sayısal büyüklükler değil, belli bir tarihsel<br />
dönemde, belirli toplumsal sınıflar tarafından belirli maliyetler ödenerek sosyal
61<br />
olarak kurulmuĢ ölçeklerdir (ÇavuĢoğlu, 2004: 33-34; Çizmeci ve Çınar; 2007: 275;<br />
KurtuluĢ, 2006: 9). Bu özelliğinden dolayı da kentler öncelikle kentlilerin konusu<br />
olarak ele alınmalıdır. Kenti kurmak, düzenlemek, yenilemek, değiĢik alanların<br />
uzmanlarından önce kentlilerin iĢidir. Ġnsanlar kentleri üzerine karar verme yetkisini<br />
ne merkezi iktidara ne yerel yönetimlere ne de kent konusunda evrensel bir<br />
bilimselliğin taĢıyıcısı olduğunu iddia eden uzmanlara bırakmalıdırlar. Kentlilerin<br />
etkin katılımı olmadan onlar için iyi bir kent kurulamaz (Bumin, 1990: 18,20)<br />
Kentsel mekâna iliĢkin en acil ihtiyaçları, talep ve öncelikleri en iyi<br />
tanımlayabilecek olanların o alanlarda yaĢayan yerleĢimciler olduğu gerçeği göz<br />
önünde bulundurulmalıdır. DönüĢümün gerekli olduğu düĢünülen kentsel alanlarda o<br />
alanda yaĢayan kesimler, sürece ne kadar etkin katılırlarsa öncelikleri de o kadar çok<br />
karĢılanabilir. Bu nedenle hiçbir kentsel uygulama ondan doğrudan etkilenecek olan<br />
kesimlerin görüĢ ve önerileri alınmadan yapılmamalıdır (Robert, 1999: 61). Bu<br />
ifadeler Bumin‟den yapılan Ģu alıntıyla kısa bir biçimde özetlenebilir:<br />
“Bir ülkedeki merkezi-yerel iktidarların konut politikasını ve kent<br />
planlamasını kendi istedikleri gibi yönlendirmeleri „despot‟luktur. Ġnsanlar<br />
bir kenti doldurmak için değil, kentler insanları barındırmak için varsa;<br />
değiĢik kültürden insanlar oturacakları konutlar ve yaĢayacakları kentler<br />
üzerinde söz sahibi olmalıdırlar. Kentliler istek ve gereksinimlerini<br />
tartıĢabilecekleri, bunların karĢılanması için çözümler önerebilecekleri bir<br />
ortam bulduklarında, belki daha iĢin baĢından kentsel dönüĢümü<br />
istemeyecek (Bumin burada sosyal konutlar demektedir, vurgu<br />
değiĢtirilmiĢtir), ulaĢım, dinlenme, kültür, sağlık, eğitim vb sorunlarının<br />
çözümü için hayat biçimlerine çok daha uygun ve pratik çözümler<br />
bulabilecektir” (1990: 148-149).<br />
2.7.6. Kentsel SoylulaĢtırma<br />
Kentsel mekânda ortaya çıkan herhangi bir fiziksel dönüĢümün soylulaĢtırma<br />
olarak ifade edilebilmesi için üzerinde uzlaĢılmıĢ bazı koĢullar bulunmaktadır. Bu<br />
koĢullar genel olarak Ģu Ģekilde ifade edilmektedir;<br />
- DüĢük gelir grubunda yer alan kesimlerin yerinden edilmesi ve bu<br />
kesimlerin yerine yüksek gelir gruplarının yerleĢmesiyle yeni bir sosyal<br />
ayrıĢma yapısının ortaya çıkması,
62<br />
- Yapılı çevrede gözle görülür biçimde fiziksel dönüĢümün yaĢanması ve yeni<br />
yapıların inĢasından çok tarihi yapıların dönüĢtürülmesi,<br />
- Kentin değer kaybetmiĢ konut alanlarında baĢlaması,<br />
- Sosyal statü ve yaĢam standardı açısından birbirine benzer kesimlerin bir<br />
arada yaĢadığı konut alanlarının yaratılması,<br />
- Arsa ve konut piyasasında değerlerin yeniden tanımlanarak inĢaat<br />
sektöründe yeni fırsatların yaratılması,<br />
- Eski sahiplerinin gönüllü ya da gönülsüz olarak yerinden edilmesi (Warde<br />
1991‟den aktaran Özdemir Sönmez, 2006: 122; Uysal, 2006: 81).<br />
Ġlk kez 1963 yılında Ruth Glass tarafından kavramsallaĢtırılan soylulaĢtırma,<br />
1980‟li yıllara kadar iĢçi sınıflarının ya da dar gelirlilerin yaĢamakta olduğu Ģehir<br />
merkezindeki tarihi binalara, orta ve üst sınıfların bu grupları yerlerinden ederek<br />
yerleĢmesi ve buradaki yapıları rehabilite etmesi sürecini ifade etmek için<br />
kullanılmıĢtır. 1980‟li yıllarla birlikte ise sürecin anlamı ve kapsamı önemli ölçüde<br />
değiĢmiĢtir. Önceleri değer kaybına uğramıĢ tarihi yapıların üst-orta sınıflarca ele<br />
geçirilip rehabilite edilmesi ve sakinlerinin bu alanları terk etmesi söz konusuyken;<br />
günümüzde yüksek gelir gruplarının yoksul/marjinal kesimleri yerlerinden etme<br />
özelliğini korumakla birlikte yapıların değer kaybı ve restorasyonundan öte, rant<br />
aracı olarak görülen tüm yerleĢmelerin (gecekondu bölgeleri, sosyal konutlar vb)<br />
yıkılarak yerlerine lüks konut ve tüketim alanlarının inĢa edilmesi Ģeklinde<br />
yaĢanmaktadır (Ġslam, 2003: 160-161).<br />
Kentlerin birbiriyle kıyasıya bir yarıĢa girmesi ve yarıĢan kentler<br />
ekonomisinin ortaya çıkmasına paralel olarak soylulaĢtırma, bir kentsel birikim<br />
stratejisi haline gelmiĢtir (Smith, 2006: 26). Etkinliğini günden güne arttıran<br />
neoliberal küreselleĢme politikalarının etkisiyle kentsel mekân, günümüzde sermaye<br />
birikiminin kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Bu durum kente yönelik geliĢtirilen her<br />
türlü uygulamanın sermayenin beklenti ve kurallarına göre oluĢturulmasına neden<br />
olmaktadır. Burada rantı maksimum düzeye çıkarma çabaları söz konusu olmakta ve<br />
rant artıĢını karĢılayamayacak kesimlerin yerinden edilmesi sonucu karĢımıza<br />
çıkmaktadır. Piyasa mekanizmasının belirleyici olduğu bu süreçte, bazı kesimler
63<br />
(sermaye kesimi ve varsıl gruplar) daha avantajlı olurken sınıfsal ve mekânsal<br />
ayrıĢma da artmaktadır. Çünkü bu alanlardan elde edilen rant, burada yaĢayanlara<br />
kalmamaktadır. Bu nedenle de eski kent merkezlerinde gerçekleĢen soylulaĢtırma,<br />
sorunları çözmek yerine adeta bu alanlarda yaĢayan yoksul/marjinal kesimlerin<br />
sırtına yüklemekte ve yerlerinden olmalarına neden olmaktadır (ġen, 2007a: 184,<br />
192-193).<br />
SoylulaĢtırma, kent merkezinde yer alan fiziksel ve sosyal köhnemenin<br />
yaĢandığı konut alanlarının rehabilitasyonu sonucunda, rehabilite edilen alan<br />
genelinde sosyal sınıfın ve mülkiyet değiĢiminin gerçekleĢmesi olarak<br />
tanımlanmaktadır. Mülkiyet değiĢimi sürecinde, düĢük gelirli kiĢilerin yerini yüksek<br />
gelirli kiĢiler almaktadır. Kentsel alanın asıl sahipleri ve kullanıcıları farklı sosyal<br />
sınıf, kültür, gelir düzeyi ve yaĢam tarzı olan kiĢilerle yer değiĢtirmekte daha doğrusu<br />
yerlerini bu kiĢilere bırakmaktadır (Ergün, 2006: 15).<br />
Genel olarak ifade edilecek olursa soylulaĢtırmanın temelinde yüksek gelirli<br />
kesimlerin düĢük gelirli kesimlerin yerini alması yatmaktadır (Andersen, 2005: 156).<br />
Bir diğer ifade ile soylulaĢtırma, eski kent merkezleri ile tarihi kent içindeki alanların<br />
mekânsal ve sınıfsal değiĢimini ifade etmektedir. Bu alanlarda yer alan yapıların<br />
yenilenmesi veya yıkılıp yeniden yapılması ile birlikte kentsel mekânın mülkiyet<br />
değerlerinde bir artıĢa yol açarak piyasadaki el değiĢtirmelerin dayatıldığı bir süreç<br />
Ģeklinde yaĢanmaktadır. El değiĢtirmeler, mekânda yaĢamakta olan sosyal sınıfların<br />
yerine yeni bir sınıfın gelmesini de olanaklı kılmaktadır (ġen, 2007b: 60; 2006: 66).<br />
SoylulaĢtırma süreci genel olarak üç aĢamada gerçekleĢmektedir. Çok küçük<br />
bir yer değiĢtirmeyle baĢlayan birinci aĢamada; yeni gelenler bazı konutları satın alır<br />
ve yenilerler. Ġkinci aĢamada bahsedilen semt ya da mahalledeki mülk fiyatları -<br />
kiralar artmaya baĢlar ve kira farkı hissedilir oranlara ulaĢır. Bunun sonucunda<br />
bölgenin-semtin düĢük gelirli eski sakinleri yer değiĢtirmeye ve baĢka daha ucuz<br />
bölgelere taĢınmaya baĢlarlar. Son aĢamada ise; fiyatlar büyük oranlarda yükselir ve<br />
alanın eski sakinleriyle yeni sakinleri arasında yer değiĢtirme zorla oluĢmaya baĢlar<br />
ve süreç eski sakinlerin yerini hemen hemen tamamen yeni sakinlerin alması ile<br />
tamamlanır (Ergün; 2006: 20).
64<br />
Üst-orta sınıflardan bireylerin kentlerin belli semtlerine yerleĢmesi anlamına<br />
gelen soylulaĢtırma sürecinde, fiziksel çevrenin iyileĢtirilmesi ve dönüĢtürülmesi<br />
kadar nüfus dönüĢümleri de ön plana çıkmaktadır. Türkçede mutenalaĢtırma,<br />
nezihleĢtirme, seçkinleĢtirme gibi kavramlarla da ifade edilen soylulaĢtırma, genel<br />
anlamda sosyo-ekonomik yenileme olarak ifade edilebilir (Özden, 2008: 169). Bu<br />
süreçte kentsel mekâna yeni gelen grup açısından bakıldığında mekânın kalitesinin<br />
arttığı izlenimi oluĢsa da alanı terk etmek zorunda kalanlar açısından yerinden<br />
edilme, belirsizlik, sosyal anlamda dıĢlanmıĢlık gibi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir<br />
(Özden, 2008: 174). Glass‟ın aĢağıdaki ifadeleri soylulaĢtırma sürecinin genel<br />
hatlarını net bir biçimde ortaya koymaktadır:<br />
“Teker teker Londra‟nın birçok iĢçi sınıfı mahallesi orta sınıflar (üst-orta<br />
ve alt-orta) tarafından istila edildi. Eski püskü, sade (alt ve üst katlarda<br />
ikiĢer odası bulunan) küçük kulübemsi evler, kira sözleĢmeleri sona<br />
erdiğinde el geçirildi ve zarif ve pahalı konutlar haline geldi… Bir<br />
mahallede bu soylulaĢtırma süreci bir kere baĢladı mı, orada yaĢamakta<br />
olan iĢçi-sınıfı sakinlerin hepsi ya da büyük bir çoğunluğu yerlerinden<br />
edilene ve mahallenin tüm sosyal dokusu değiĢene kadar hızla devam eder”<br />
(Glass 1963‟ten aktaran Ġslam, 2003: 160; Smith, 2006: 20).<br />
SoylulaĢtırma, kentsel dönüĢüm sürecinde oluĢan konut pazarının etkisiyle,<br />
daha önce düĢük gelirli kesimlerin oturduğu kent içi bölgelerine, mahallelerine orta<br />
ve yüksek kesimlerce yerleĢilmeye baĢlaması sonucu oluĢan kentsel dinamik olarak<br />
tanımlanabilir (Karaman, 2006: 71). Kentsel yeniden yapılanmanın bir parçası olan<br />
soylulaĢtırma, gerilemiĢ eski kent içi alanların gerek mekânsal gerekse sınıfsal<br />
değiĢiminin çarpıcı bir örneğidir. SoylulaĢtırma, yeni orta sınıf ve iĢçi sınıfı olmak<br />
üzere iki farklı sınıfın karĢılaĢması biçiminde baĢlayıp, iĢçi sınıfının yerinden<br />
edilmesi ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla neden ve sonuçları itibariyle politik bir<br />
alana da iĢaret etmektedir. Çünkü soylulaĢtırma gerçekleĢme koĢulları ve sonuçları<br />
itibariyle mekânsal ve toplumsal ayrıĢma ile toplumsal eĢitsizlik yaratan bir etkiye<br />
sahiptir. Günümüzde ise uluslararası ölçekte yaygın olarak uygulanan neoliberal<br />
politikalar, bu olumsuz etkileri arttırmaktadır. Gerek genel politikalarda gerekse<br />
kentsel politikalarda oldukça etkili olan neoliberal politikalar, kentsel yeniden<br />
yapılanmanın bir boyutu olan soylulaĢtırmanın yol açtığı olumsuz sonuçlara dair
65<br />
politikalar üretmede yetersiz ve kayıtsız kalmaktadır. YaĢam koĢulları iyice gerilemiĢ<br />
olan iĢçi sınıfı ve gelir düzeyi gerilemiĢ diğer marjinal grupların kent içindeki konut<br />
seçenekleri, uygulanan bu politikaların etkisiyle sınırlanmakta hatta kentsel yaĢamın<br />
olanaklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Bir baĢka boyutuyla ise soylulaĢtırma ile<br />
eski kent içi alanlarında mülkiyet ve arazi değerleri üzerinden kentsel rantlar<br />
yaratılarak yine belirli sınıflar ayrıcalıklı konuma gelmektedirler. Bu durum<br />
kaynakların bölüĢümü açısından da eĢitsiz bir ortam yaratmaktadır (ġen, 2005: 128).<br />
SoylulaĢtırmaya özellikle yerinden etme meselesi üzerinden bakıldığında,<br />
soylulaĢtırmanın gerilemiĢ bir semtin veya mahallenin iyileĢtirilmesinden öte bir<br />
süreç olduğu görülmektedir. GerilemiĢ eski kent içi alanlarının yoksul ve marjinal<br />
gruplardan kurtarılması biçiminde destek gören soylulaĢtırma; var olan sorunlara<br />
yönelik bir politika önerisinden yoksun oluĢu ile aslında marjinalleĢmeyi arttıran bir<br />
etkiye sahiptir. SoylulaĢtırılan alanlarda ise kentsel hizmetlerin iyileĢtirilmesi ve<br />
yenileĢtirilmesi sonucu ortaya çıkan dıĢsallıklardan sadece belirli bir kesim<br />
faydalanmıĢ olmakta ve toplumsal eĢitsizlik artmaktadır (ġen, 2005:156).<br />
2.7.7. Kentsel DönüĢüm<br />
Genel bir ifade ile kentsel dönüĢüm; bütün yenileme kavramlarını eĢzamanlı<br />
olarak kapsayan, sürekliliği olması gereken ve her aĢamada toplumun bütün<br />
katmanlarını içermesi gereken çok boyutlu bir süreç olarak tanımlanabilir (ġahingür<br />
ve Müderrisoğlu, 2005: 512).<br />
Kentsel dönüĢüm, birçok etmene bağlı olarak yaĢamın her anında ve alanında<br />
gerçekleĢen, sürekli bir değiĢim özelliğine sahip bir süreç olarak ifade edilebilir.<br />
DönüĢüm; sosyal, psikolojik, kültürel, politik, ekonomik vb birçok faktörü bir arada<br />
barındıran ve makro ölçekten mikro ölçeğe uzanan bir süreçtir. Süreçte kent<br />
yaĢamını paylaĢan ve belirli biçimlerde yeniden üreten tüm aktörler, önemli roller<br />
almaktadırlar. Kavram bu açıdan değerlendirildiğinde, gerek kentlilerin kendi<br />
içlerinde oluĢturacakları gerekse yönetim birimleriyle sağlanacak iletiĢim ortamları<br />
ve iliĢkilerin taĢıdığı önem de ortaya çıkmaktadır (Ġncedayı, 2004: 60-61).<br />
Kentsel dönüĢüm; kentin tümünün ya da bir bölümünün mevcut Ģekil ve<br />
görüntüsünden baĢka bir Ģekil veya görüntüye geçmesi/geçirilmesi olarak ele<br />
alınmaktadır (Aydın, 2008: 5). Kentlerde yaĢanan dönüĢümler kimi zaman mekân ve
66<br />
yaĢam kalitesini arttırma Ģeklinde ortaya çıkarken; kimi zaman da mekânın<br />
ekonomik, sosyal, çevresel ve fiziksel bozulması olarak yaĢanmaktadır. Ancak<br />
kentsel dönüĢüm her halükarda belli bir zaman aralığında sürekli gerçekleĢen bir<br />
olgudur. Kent planlaması açısından kentsel dönüĢüm; kentsel alanlardaki belirli bir<br />
zaman aralığında ekonomik, sosyal fiziksel ve çevresel çökme ve bozulmaya çözüm<br />
arayan/getiren bir müdahale biçimi olarak görülmektedir (Akkar, 2006: 29).<br />
Turgut ve Ceylan kentsel dönüĢümü; farklı nedenlerle sorun yaĢanan ve<br />
giderek hastalıklı bir dokuya dönüĢen kentsel alanlarda ortaya çıkan mekânsal<br />
sorunların sosyal, ekonomik, çevresel, ekolojik ve yasal tabanlı bir bütünsellik<br />
çerçevesinde ele alınarak sorunların giderilmesine yönelik strateji ve eylemleri<br />
hazırlama/uygulama süreci olarak ifade etmektedir (2010: 44).<br />
Kentsel dönüĢüm projeleri; kent içinde yenileĢtirme, koruma, sağlamlaĢtırma<br />
ve sağlıklaĢtırma amaçları ile belli bir program dâhilinde yeniden düzenlenmesi<br />
gereken alanları kapsayan ve temelde konut sorununu çözerek sorunlu alanları kente<br />
kazandırmayı hedefleyen uygulamalardır (Bayraktar, 2007: 44).<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin genel olarak kentlerde ortaya çıkan dört<br />
olumsuz geliĢmeye karĢı hazırlandığı ve uygulandığı ileri sürülmektedir. Bu<br />
doğrultuda kentsel dönüĢüm projelerinin; göç ve nüfus artıĢı gibi nedenlere bağlı<br />
olarak sağlıksız ve plansız geliĢen kentlerin sağlıklı ve çağdaĢ yapıya<br />
kavuĢturulması; eskimiĢ ve iĢlevini yitirmiĢ sanayi alanlarının yeni iĢlevlerle kente<br />
kazandırılması; tarihi değeri olan alanların restore edilmesi ve deprem vb doğal<br />
afetlerden dolayı yıpranan/yıkılan kentsel alanların yenilenmesi ya da yeniden<br />
yapılandırılması amacıyla hayata geçirildiği ifade edilebilir (Aydın, 2008: 6).<br />
Kentsel dönüĢüm bozulma, çökme, köhneme olan kentsel alanın ekonomik,<br />
sosyal, fiziksel, çevresel ve kültürel koĢullarının kapsamlı ve bütüncül bir anlayıĢa<br />
iyileĢtirilmesine yönelik olarak hayata geçirilen strateji ve eylemler bütünü olarak<br />
tanımlanabilir (ġahin, 2008: 76; Roberts ve Sykes, 2000: 17; Lang, 2005: 8; Göz,<br />
2008: 8; Gül, 2006: 1254; KocabaĢ, 2006: 10). Bu kapsamda; kentsel bozulma<br />
süreçlerinin anlaĢılması ve üzerinde uzlaĢılması, düĢük yaĢam koĢullarının<br />
iyileĢtirilerek fiziksel ve sosyal altyapı eksikliklerinin giderilmesi, sorunların<br />
eĢgüdümlü ve sürekli bir biçimde çözümlenmesi, yeni alanlar yaratmak yerine
67<br />
mevcut kentsel alanların planlanması ve kentsel dokuda yitirilmiĢ değerlerin yeniden<br />
sağlanması, gibi vurgular kentsel dönüĢümde sıklıkla dile getirilmektedir (Yıldırım,<br />
2006: 8; Akkar, 2006: 29).<br />
KocabaĢ kentsel dönüĢümü; “toplum tabanlı yenileştirme aracılığı ile en<br />
yoksul mahallelerde yaşayan vatandaşların koşullarının iyileştirilmesi ve aynı<br />
zamanda doğal ve yapılaştırılmış tarihi çevrenin korunması ve kentsel alanların<br />
çevresel performanslarının iyileştirilmesine ilişkin ölçüler aracılığı ile kentsel<br />
yapılaşmanın/gelişmenin olumsuz çevresel etkisini azaltan, kent ve kasabaların<br />
ekonomik yarışabilirliğini desteleyen ortaklık tabanlı eylem programlarını<br />
uygulamayı hedefleyen, bütünleştirilmiş kamu sektörü öncülüğünde yürütülen bir<br />
süreç” olarak tanımlamaktadır ( 2006: 10).<br />
Turok, kentsel dönüĢümün üç ayırt edici özelliği belirlenerek<br />
tanımlanabileceğini ifade etmektedir. Buna göre kentsel dönüĢüm;<br />
- Bir mekânın doğasını değiĢtirmeyi ve mekânda yaĢayan halk ile mekânın<br />
geleceğinde söz hakkı bulunan tüm aktörleri sürece dâhil etmeyi amaçlar,<br />
- Bölgenin sorunlarına ve potansiyellerine bağlı olarak devletin temel iĢlevsel<br />
sorumlulukları ile kesiĢen hedef ve faaliyetleri içerir,<br />
- Ortaklığın kurumsal yapısı değiĢkenlik gösterse de genellikle farklı<br />
paydaĢlar arasında iĢleyen bir ortaklık yapısı içerir (Turok, 2005: 25).<br />
Kentsel dönüĢümün temel amaçları Ģu Ģekilde sıralanabilir:<br />
- Toplumsal bozulma ve çatıĢmaların nedenlerinin araĢtırılarak, bu durumun<br />
ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamaları hayata geçirerek kentsel<br />
alanların çöküntü bölgesi haline gelmesini önlemek,<br />
- Kentin hızla büyüyen, değiĢen ve bozulan dokusunda ortaya çıkan yeni<br />
fiziksel, ekonomik, çevresel ve altyapısal ihtiyaçlara göre kentsel alanların<br />
yeniden geliĢtirilmesini sağlamak,<br />
- Kentsel refah ve yaĢam kalitesini arttırıcı bir ekonomik kalkınma modeli<br />
ortaya koymak,
68<br />
- Kentsel alanların etkin bir Ģekilde kullanımını sağlayan ve gereksiz kentsel<br />
yayılmayı önleyen stratejiler belirlemek,<br />
- Sivil toplumun, yerel halkın, yöneticilerin, meslek odalarının,<br />
akademisyenlerin vb katılımını sağlayan yaklaĢımlar geliĢtirmek,<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen kentsel alanların kentin geneli ile<br />
bütünleĢtirilmesi (Yıldırım, 2006: 8; Akkar, 2006: 30; ġahin, 2008: 77;<br />
Friesecke; 2007: 6, 9; Gül ve Dulupçu, 2010: 159; Dickinson, 2005: 225;<br />
Hemphill vd., 2002: 353-354; Kuzu, 2005: 253; Karadağ, 2008; Erden,<br />
2006: 76).<br />
Kentsel dönüĢüm kavramını net olarak ortaya koyabilmenin önemli bir yolu<br />
da dört temel boyutu (ekonomik, sosyal, fiziksel ve yönetsel) incelemektir.<br />
Ekonomik bakıĢ açısı, her Ģeyden önce iĢ imkânları ve gelirle ilgilenir. Öncelikli<br />
alanın içinde veya çevresinde istihdam olanaklarının nitelik veya niceliğini<br />
arttırmaya çalıĢır ve/veya daha geniĢ yerel emek piyasasında rekabet edebilmeleri<br />
için yerel halkın becerilerini ve iĢe kabul edilebilirliğini arttırmaya çalıĢır. Sosyal<br />
boyut daha çeĢitlidir ve bir bölgedeki yaĢam kalitesi ve sosyal iliĢkiler ile ilgilenir.<br />
Sağlık, eğitim, suç, konut ve kamu hizmetlerine eriĢimle ilgili koĢulları içerebilir.<br />
Fiziksel boyut; temel altyapı, konut stoku ve çevre ile ilgilenir. Ayrıca, bölgenin<br />
içinde bulunduğu kent ile arasındaki ulaĢım ve elektronik bağlantılarını da içerir.<br />
Yönetsel boyut; yerel karar verme mekanizmasının yapısı, yerel halkla iliĢkiler, diğer<br />
grupların katılımı ve liderliğin özelliği ve türü ile ilgilenir (Turok, 2005: 26).<br />
Kentsel dönüĢüm uygulamalarının baĢarılı olup olmadıklarına iliĢkin farklı<br />
görüĢler bulunmaktadır. Bu görüĢlerden biri dönüĢüm alanı ilan edilen yere<br />
odaklanmakta ve alanın fiziksel anlamda iyileĢtirilmesiyle ilgilenmektedir. Bu görüĢe<br />
göre, sorun alanları standardın altında kalan konutların yoğun olarak bulunduğu<br />
bölgelerdir ve bu konutların ıslah edilmesi ya da ortadan kaldırılması dönüĢüm<br />
projesinin baĢarı kriteri olmaktadır. Kentsel dönüĢüme iliĢkin bir diğer görüĢ,<br />
dönüĢüm alanlarında yaĢayan insanlar üzerinde odaklanmaktadır. Bu bakıĢ açısından<br />
bakıldığında kentsel dönüĢümün amacı, bu insanların yaĢam koĢullarının<br />
iyileĢtirilmesidir. DönüĢüm bu alanlarda yaĢayan grupların sosyal ağlarını ya da<br />
düzenlerini bozmamalıdır. Bu görüĢe göre kentsel dönüĢüm projelerinin temel baĢarı
69<br />
kriteri, dönüĢüm alanında yaĢayan kesimlerin o alanda kalmalarını sağlamaktır.<br />
Kentsel dönüĢüm sürecinde konutların ıslahı söz konusu olabilse de mülkiyet hakkı,<br />
o alanda yaĢayan kesimlere ait olmalıdır (Bailey, 2005: 173). Her iki görüĢ bir arada<br />
ele alındığında ilk anlayıĢın günümüz kentsel dönüĢüm süreçleri ile örtüĢtüğü, ikinci<br />
anlayıĢın ise kentsel dönüĢüm eğer bir zorunluluk ise nasıl olması gerektiğini<br />
gösterdiği görülmektedir.<br />
Günümüzde kentlerin sermaye tarafından cazip yatırım alanı olarak görülmesi<br />
ve küresel süreçlere eklemlenebilmenin yolunun küresel sermayeye hitap eden<br />
kentlerin varlığına bağlı olduğu anlayıĢı dünya genelinde kentleri ön plana<br />
çıkarmıĢtır. Bu doğrultuda küresel ağlara dahil olma kaygısındaki (geliĢmekte olan<br />
ülkeler baĢta olmak üzere) tüm ülkelerde kentsel politikalar ve projeler ön plana<br />
çıkmaktadır. Kentlerin tarihsel süreçte olduğu gibi günümüzde de kalkınmıĢlığın ve<br />
geliĢmiĢliğin göstergesi olarak görülmesi, merkezi ve yerel yönetimleri kentlerin<br />
yeniden yapılandırılması konusunda hummalı çalıĢmalar yapmaya itmiĢ ve bu<br />
doğrultuda kentler, kentsel dönüĢüm projeleri ile adeta baĢtan yaratılır hale gelmiĢtir.<br />
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle Ġstanbul gibi büyük kentler kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile yeniden yapılandırılmakta ve küreselleĢme sürecinde ön plana<br />
çıkarılmaya/cazip hale getirilmeye çalıĢılmaktadır.
70<br />
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />
KURAMSAL ÇERÇEVE<br />
SOSYAL DEVLET ANLAYIġINDAN KÜRESELLEġMEYE KENTLER<br />
Tarihsel süreç içinde kentler, toplumsal eĢitsizliklerin ve bu eĢitsizliklere<br />
paralel olarak mekânsal ayrıĢmaların mekânı olmuĢlardır (Sert vd, 2005: 109).<br />
Ortaya çıkıĢından günümüze değin yoksulluk, ayrıcalık, güç ve çıkar sorunlarını<br />
bünyesinde barındıran bir kavram olan kent; hem bir yaĢam çevresini hem de sürekli<br />
akıĢ içinde bulunan bir toplumsal pratiği anlatmaktadır. Bu ifadeden hareketle,<br />
insanlık tarihi içinde kentin; yöneten-yönetilen, egemen-bastırılan, sömürensömürülen<br />
çeliĢkilerini ve toplumsal mücadeleleri içinde barındıran bir kavram<br />
olduğu söylenebilir (Doğan, 2001: 97).<br />
Sanayi Devrimi sonrasında kentler, kapitalizm açısından emeğin yeniden<br />
üretiminin mekânı olarak algılanmıĢtır. Bu dönem kentlerini sanayi faaliyetleri<br />
biçimlendirmiĢ ve kentler sanayinin öncelikli yer seçimine göre oluĢmuĢlardır (Sert<br />
vd, 2005: 102). Bu dönemde kent; ekonomik, toplumsal ve kültürel bir bütün olarak<br />
algılanmaya baĢlamıĢtır. Bu bütünlüğün temel nedeni, kentin ekonomik geliĢmesine<br />
katkıda bulunma çabasından kaynaklanmaktadır. Sanayi Devrimiyle ortaya çıkan<br />
yeni birikim tarzının bir sonucu olan bu durum, toplu tüketim hizmetleri ve kent<br />
planlaması gibi anlayıĢları da ortaya çıkarmıĢtır. Kentleri ekonomik geliĢme ve<br />
toplumsal modernleĢmenin merkezi olarak gören bu yeni durum, kentin ekonomik<br />
büyümesine katkı sunarken, toplumsal refahın ve bütünleĢmenin oluĢumuna da<br />
hizmet etmiĢtir (Kaygalak, 2009: 45). Bu dönemde kentler; sanayinin, emeğin ve<br />
sermayenin hızla yoğunlaĢtığı yerler olmuĢ ve üretim sisteminin merkezi haline<br />
gelmiĢtir (Kaygalak, 2008: 50).<br />
Sanayi Devrimi‟nin ürünü olan kentler materyal akıĢ sistemlerindeki<br />
konumlarıyla tanımlanmaktadırlar. Bu kentler, deniz limanları kıyısında, suyolları<br />
üzerinde, demiryolu ve karayolu kenarlarında, enerji kaynaklarının kolay ulaĢılır<br />
olduğu alanlarda, maden yatakları civarlarında vb. kurulmuĢlardır. Kentler;<br />
materyale yeni biçimler vererek iĢleyen materyal iĢleme ve üretim merkezleri olarak<br />
faaliyet göstermektedirler. Bu dönemde üretim, emek ve enerji yoğun özellik
71<br />
taĢımaktadır ve bu ikisini elde etmek üretim için yeterlidir. Günümüzde ise, asıl<br />
olarak küreselleĢme olarak adlandırılan ve halen devam eden süreçte ilk olarak,<br />
Sanayi Devrimi‟nin ürünü olan klasik kentler köklü bir değiĢime uğramaktadırlar<br />
(Laçiner, 1996: 10). 1980‟lerden sonra, küreselleĢme sürecinin ve kamusal yaĢam<br />
alanlarında ciddi bir daralmanın sonucu olarak, kent mekânının kullanımı ve bu<br />
mekâna yüklenen anlam yeni biçimler almıĢtır. Kentin dönüĢümünü biçimlendiren<br />
sermaye, mal, insan, bilgi vb göstergelerin ulus aĢırı akıĢının yoğunlaĢması,<br />
ekonominin serbestleĢmesi ve devlet müdahalesinin kısıtlanması sonucu kentler,<br />
gerek anlam gerekse iĢlev yönünden farklılaĢmıĢlardır (Gül vd, 2008: 360).<br />
Kent tarihsel süreçte uygarlığın geliĢiminde ve ilerlemesinde odak noktası<br />
olmuĢ bir yerleĢim birimidir. Günümüz kentleri ise önceki dönemlerle<br />
karĢılaĢtırılamayacak ölçüde ekonomik, toplumsal, kültürel ve teknolojik oluĢumların<br />
bileĢkesinde yer almaktadırlar (Bayram, 2001: 251). Sermayenin sürekli büyüyen bir<br />
ölçekte birikimi, hızla ivme kazanan bir kentleĢme süreci içinde gerçekleĢmiĢtir<br />
(Harvey, 2002: 160). Bir diğer ifade ile kent tarihsel süreçte sermaye tarafından<br />
birikimin mekânı ve aracı olarak görüĢmüĢ ve geliĢmiĢtir. KüreselleĢme olarak<br />
adlandırılan yeni ekonomik düzende kentler yine ön plana çıkmıĢ, bu süreçte önceki<br />
dönemlerden farklı kriterler geliĢtirilerek kent tanımları oluĢturulmuĢtur (Kılınç,<br />
2005: 417).<br />
Kent çalıĢmalarına iliĢkin literatür incelendiğinde gerek yapısal gerekse<br />
iĢlevsel özellikler göz önünde bulundurularak; megapol (büyük kent), metropol (ana<br />
kent-odak kent) ve cosmopol (dünya kenti-evrensel kent) gibi kavramların<br />
kullanıldığı görülmektedir (Erkün, 1998: 39). Günümüzde kente iliĢkin<br />
tanımlamalarda kentin; ekonomik, sosyal, kültürel, ruhani ve bilimsel ilerlemeyi<br />
sağlayan uygarlık merkezi olduğuna iliĢkin vurgular yapılmaktadır. Genel kent<br />
tanımlarından farklı olarak bu tanımda dikkat çeken nokta; tarım dıĢı ekonomi,<br />
sanayi vb gibi kenti tanımlamada sıklıkla kullanılan özelliklerin kullanılmamasıdır.<br />
Bu ifade özünde kentin üretim merkezi olmaktan çıkıp tüketim merkezi olmaya<br />
baĢlaması sürecini barındırmaktadır (MSÜ ġPB, 1998: 345-346). Yakın dönem kent<br />
çalıĢmalarının temelini ise; küresel sermayenin kentlere etkisi ve bu doğrultuda<br />
ortaya çıkan dünya kenti, küresel kent, yarıĢmacı kent vb tanımlamalar ve geliĢmeler<br />
oluĢturmaktadır. Günümüzde kentler ve kent yöneticileri yaĢanan sosyo-ekonomik
72<br />
değiĢimlerle birlikte, ulusal ekonomileri de aĢarak küresel ekonominin birer aktörü<br />
haline gelmiĢler ve konumlarına/etkinliklerine göre kentler hiyerarĢisinde yer edinme<br />
çabasına girmiĢlerdir.<br />
Kent, günümüzde küresel kapitalist geliĢmenin mekânsal ve toplumsal etkiler<br />
yaratan eĢitsiz doğası temelinde ele alınmalıdır. KüreselleĢme açısından kent,<br />
kapitalist üretim tarzının çeliĢki ve gerilimlerinin ve bunlardan kaynaklanan<br />
çatıĢmaların hem bir ürünü hem de mekânsal örgütlenmesidir. Küresel kapitalizmde<br />
kentsel mekâna iliĢkin temel ideoloji, mekânı sadece ekonomik değeri olan bir<br />
metaya indirgemektir (Keskinok, 2007: 247, 249-250).<br />
Ġktisadi üretimin yapısal olarak değiĢmesi, dolayısıyla sınıfsal iliĢkilerin<br />
yeniden yapılanması ve bu değiĢimin günümüzde neoliberal küreselleĢmenin<br />
etkileriyle devam etmesi, küreselleĢme sürecinde kentleĢmenin tartıĢılmasını önemli<br />
kılmaktadır (ġen, 2007a: 184). KüreselleĢme sürecinde bir yandan kentsel mekânın<br />
kendisi metalaĢtırılırken, bir yandan da kentsel hizmetler piyasa aktörlerine<br />
açılmaktadır. Sosyal devletin temel etkinlik alanı olan eğitim, sağlık, konut vb<br />
hizmetlerin kentsel alanlarda daha yoğun talep edilmesi ve bu hizmetlerin sermaye<br />
açısından en karlı alanlar olarak görülmeye baĢlaması, kentleri bir bütün olarak<br />
sermayenin yöneldiği alanlar haline getirmiĢtir. ÇalıĢmanın kuramsal çerçevesinin<br />
ele alındığı bu bölümde küresel kent olgusu ve küreselleĢmenin kentler üzerindeki<br />
etkisi üzerinde durulmaktadır. Bu bağlamda öncelikle sosyal devlet olgusu ve<br />
dönüĢümü ele alınmakta, küreselleĢme sürecinde kent mekânına yüklenen anlam<br />
tartıĢılmakta ve kentlerdeki ve kent algısındaki dönüĢüm ortaya konmaktadır.<br />
3.1. Sosyal Devlet<br />
En genel tanımıyla sosyal devlet; ekonomik ve toplumsal yaĢama kamusal<br />
araçlarla doğrudan ve dolaylı olarak müdahale etme yetkisiyle donatılmıĢ devlettir.<br />
Sosyal devlet anlayıĢında; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, barınma, istihdam vb<br />
haklar toplumun tüm kesimlerine açık ve tüm toplumun eĢit biçimde ulaĢabildiği<br />
olanaklar halinde devletçe güvence altına alınan temel haklar olarak görülmektedir<br />
(Ayman Güler, 2004: 33).<br />
Günümüzdeki anlam ve içeriğini 1929 Dünya Ekonomik Bunalımından sonra<br />
geliĢtirilen devletçi ya da Keynesci politikaların bir ürünü olarak kazanan (Sallan
73<br />
Gül, 2004: 144) ve yirminci yüzyıl Avrupa siyasal hayatının temel özelliği olan refah<br />
devletini MacGregor, Asa Briggs‟ten (1961) yaptığı alıntıda Ģu Ģekilde ifade<br />
etmektedir:<br />
“Refah devleti, piyasa kuvvetlerinin oyununu en azından üç yönde<br />
değiĢtirmek amacıyla örgütlü gücün (siyaset ve idare aracılığıyla) bilinçli<br />
olarak kullanıldığı bir devlettir: Birincisi, yaptığı iĢin ya da sahip olduğu<br />
malın mülkün piyasa değerine bakılmaksızın bireylere ve ailelere asgari bir<br />
gelir güvencesi sağlayarak; ikincisi, bireysel ve ailevi krizlere yol<br />
açabilecek hastalık, yaĢlılık ya da iĢsizlik gibi toplumsal belirsizliklerin<br />
kapsamını daraltarak; üçüncüsü, toplumsal ya da sınıfsal konuma göre<br />
hiçbir ayrım yapmaksızın, üzerinde mutabık kalınmıĢ sosyal hizmet<br />
çeĢitleriyle ilgili en iyi standartların bütün yurttaĢlara sunulmasını<br />
sağlayarak” (MacGregor, 2007: 236).<br />
SanayileĢmiĢ Batı Avrupa ülkelerinde devlet, bir yandan çalıĢma ve yaĢam<br />
koĢullarının iyileĢtirilmesine iliĢkin düzenlemeler yapmıĢ, diğer yandan da özellikle<br />
yaĢanılan konutların kalitesi ve kamu sağlığının korunması gibi alanlarda sosyal<br />
güvenlik hizmetlerine öncülük etmiĢtir. Sosyal devlet, serbest piyasa ekonomisinin<br />
baĢarısız olduğu alanlardaki üretim eksikliğini gidermeyi serbest piyasa sürecinin<br />
doğurduğu eĢitsizlikleri ve adaletsizlikleri hafifletmeyi temel amaç edinmiĢtir (Sallan<br />
Gül, 2004: 145-148).<br />
Sosyal devletin temel özelliği, serbest piyasa ekonomisinin tek baĢına<br />
ekonomik geliĢmeyi sağlamada yeterli olmadığı ve bu nedenle devlet müdahalesinin<br />
gerekli olduğu görüĢüdür. Sosyal devlet, üç alanı kapsayarak geliĢmiĢtir. Birincisi,<br />
bireylere ve ailelere minimum bir düzeyde gelir garantisi sağlamak; ikincisi, kiĢilerin<br />
belirli sosyal risklerin (hastalık, yaĢlılık, iĢsizlik) üstesinden gelmelerinde onlara<br />
yardımcı olmak; üçüncüsü de sosyal refah hizmetleri aracılığıyla, tüm vatandaĢlara<br />
en iyi yaĢam standartlarını sunmaktır. Bu doğrultuda devletin olmazsa olmaz bir<br />
niteliği de mal ve hizmetlerin adil, eĢitlikçi bir biçimde paylaĢılması olmuĢtur<br />
(ġaylan, 2003: 93; Sallan Gül, 2009: 67,70).<br />
II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra, oldukça geniĢ bir uygulama alanı bulan sosyal<br />
devlet, kamunun sosyoekonomik yaĢama yoğun müdahalesini içermektedir. Sosyal<br />
devletin temel iĢlevi ya da bir baĢka deyiĢle olmazsa olmaz niteliği, mal ve
74<br />
hizmetlerin adil, eĢitlikçi bir biçimde paylaĢılmasını sağlamaktır. Bunun sağlanması<br />
adına da birçok ülkede hazırlanan yeni anayasalarda sosyal haklara ayrıntılı olarak<br />
yer verilmiĢtir (Göze, 2005: 150; Sallan Gül, 2004; ġaylan, 2003: 93-94, 100-101;<br />
Kara, 2004: 21).<br />
Siyasi, sosyokültürel ve ekonomik pratikler bütününe iĢaret eden sosyal<br />
devlet anlayıĢı çerçevesinde (Özkazanç, 2007: 16); kalıcı gelir, sağlık, eğitim, sosyal<br />
güvenlik vb. konular, bireyler için hak, devlet için yükümlülük kavramları etrafında<br />
ele alınabilmiĢtir. (Kara, 2004: 23; Sallan Gül, 2004). Bireyler açısından hak, devlet<br />
adına ise yükümlülük olarak ifade edilen çerçevede; herkesin beden ve ruh sağlığı<br />
içinde yaĢama hakkı olduğu öncelikli olarak kabul edilmiĢ ve devlet tüm yurttaĢların<br />
beden ve ruh sağlığı içinde ve insan onuruna yaraĢır biçimde yaĢamalarını<br />
sağlamakla yükümlü kılınmıĢtır (Sallan Gül, 2004). Aynı Ģekilde herkesin sağlık<br />
koĢullarına uygun meskenlerde barınma hakkı olduğu kabulünden hareketle devlete<br />
vatandaĢların sağlık koĢullarına uygun meskenlerde barınmalarını sağlama<br />
yükümlülüğü getirilmiĢtir. Ayrıca herkesin gelecek ve yoksulluk korkusundan<br />
kurtulma hakkına sahip olduğu, kiĢileri gelecek korkusundan kurtarma, bunun için de<br />
sosyal güvenliği sağlama görevinin devlete ait olduğu ifade edilmiĢtir (Göze, 2005:<br />
150-151; Sallan Gül, 2004).<br />
Ulusal ve uluslararası düzeylerde; refah devleti (Ġngiltere), liberal refah<br />
devleti (ABD), sosyal demokrat refah devleti (Avrupa), devletçi/ulusal kalkınmacı<br />
devlet ya da sosyal devlet (azgeliĢmiĢ ülkeler) Ģeklinde farklı ifadelerle anılan refah<br />
devletinde (Roche, 1992: 78; Sallan Gül, 2004: 149-150; Tokatlıoğlu, 2005: 40-43),<br />
refahın sağlanmasında devletin belirleyici iĢlevleri kısaca Ģu Ģekilde<br />
değerlendirilebilir:<br />
- Devletin ekonomik kalkınmayı ve tam istihdamı sağlaması,<br />
- Sosyal refah programları aracılığıyla iĢçi-iĢveren iliĢkilerinin yumuĢatılması<br />
ve emek piyasasının kontrol altına alınması,<br />
- Altyapı yatırımlarının gerçekleĢtirilmesi, konut ve ulaĢtırma yatırımlarına<br />
hız verilmesi,<br />
- Temel toplumsal hizmetlerin tüm topluma sunulmaya çalıĢılması,
75<br />
- Devletin temel sanayi dallarını (enerji, haberleĢme, ulaĢım ve altyapı)<br />
millileĢtirmesi,<br />
- Devletin serbest piyasanın ürünü olan gelir dağılımındaki eĢitsizlikleri,<br />
adaletli bir gelir dağılımına göre vergilendirmesi ve sosyal sigortacılık<br />
sistemini tüm vatandaĢlara sunarak risklere karĢı koruması,<br />
- Devletin kiĢi refahındaki rolü göz önüne alınarak, eğitim ve sağlığı da refah<br />
kapsamına alması,<br />
- Devletin yoksullara ve bakıma muhtaç olanlara yönelik yardımları doğrudan<br />
yürütmesi,<br />
- Devletin kadınlar, azınlıklar, göçmenler gibi toplumda dezavantajlı durumda<br />
olan gruplara yönelik pozitif ayrımcılık programları geliĢtirip uygulaması<br />
(Sallan Gül, 2009: 73; Müftüoğlu, 2006: 42; Karabulut Uçar, 2007: 410-<br />
411).<br />
Kısacası refah devleti uygulamaları; ekonomik ve sosyal risklere karĢı kiĢiyi<br />
koruma amacı yanında, tam istihdamın sağlanması, konut edindirme ya da<br />
yerleĢtirme, mesleki ve genel eğitim, meslek seçmede yardım, ekonomide<br />
verimliliğin arttırılması ve sağlık hizmetlerinin sunulması yoluyla toplumun tüm<br />
üyelerinin refahının belirli bir seviyenin altına düĢmesinin engellenmesi gibi alanları<br />
da kapsamaktadır (ġaylan, 2003: 101; Arın, 2004: 69; Sallan Gül, 2004: 151, 186).<br />
II. Dünya SavaĢı sonrasından 1970‟lerin sonlarına kadarki süreçte etkin<br />
anlayıĢ olan refah devleti anlayıĢı, 1980‟li yıllarla birlikte eleĢtirilmeye baĢlamıĢ ve<br />
bu eleĢtiriler neoliberal anlayıĢ doğrultusunda temellenen küreselleĢme kavramı<br />
çerçevesinde geliĢmiĢtir. Sosyo-ekonomik yaĢamda devletin etkin ve hakim güç<br />
olmasının sermayenin dolanımının önünde bir engel olduğu savından hareketle<br />
geliĢen neoliberal küreselleĢme; devletin etkinlik alanlarının daraltılması ve<br />
sermayenin serbestçe hareket edebilmesini sağlayacak uygulamaların hayata<br />
geçirilmesini savunmaktadır.<br />
3.2. KüreselleĢme<br />
KüreselleĢme; üretim ve mekân organizasyonunun ötesinde güç iliĢkilerinin<br />
tanımlandığı ve sınırların sistemin geniĢleme kapasitesi ile belirlendiği düzlem
76<br />
Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. KüreselleĢme kavramı bir yapıyı değil, iliĢkiler düzenini<br />
tanımlamaktadır (Eraydın, 1992: 187). KüreselleĢme; teknoloji, finans, ticaret ve<br />
enformasyonun küresel ölçekte birleĢerek dünya genelinde farklı biçimlerde olsa da<br />
tüm sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal vb alanlarda etkide bulunan bir sistem olarak<br />
tanımlanmaktadır (Friedman, 2000: 49).<br />
Held vd. (2008: 89) küreselleĢmeyi Ģu Ģekilde ele almaktadır: “Kıtalar ve<br />
bölgeler arası etkinlik, etkileĢim ve yetke kullanımıyla, akıĢ ve Ģebekeler yaratan,<br />
toplumsal iliĢkilerin ve iĢlemlerin mekânsal örgütlenmesindeki dönüĢümün<br />
cisimleĢtiği bir süreç veya süreçler kümesi”. Bu bağlamda akıĢlar; mal, insan,<br />
sermaye, bilgi, simge ve haberlerin zaman ve mekândaki hareketlerini<br />
kapsamaktadır. ġebekeler ise; bağımsız failler, etkinliklerin kesiĢim noktaları veya<br />
güç merkezleri arasındaki düzenlenmiĢ ve kalıplaĢmıĢ etkileĢimlere iĢaret etmektedir.<br />
KüreselleĢme uluslararası bütünleĢme olarak da ifade edilen bir oluĢuma karĢılık<br />
gelmektedir. Özellikle iletiĢim ve ulaĢım alanında yaĢanan teknolojik geliĢmeler,<br />
uluslararası iĢbirliğini kolaylaĢtırmakta ve dünyayı tek bir pazar haline getirmektedir<br />
(Aren, 1997: 98).<br />
KüreselleĢme kavramı ile kısaca “kapitalizmin ortak bir yaĢam biçimi olarak<br />
yaygınlık kazanması ve dünya genelinde egemenliğini daha da güçlendirmesi”<br />
anlatılmak istenmektedir (KeleĢ, 2001: 563). En genel anlamıyla küreselleĢmenin;<br />
“kapitalizmin yeni görünümü olduğu, kutuplu ve çıkar çatıĢmasına dayalı bir sistem<br />
olan kapitalizme ideolojik” bir temel sağladığı, “dünya ekonomisini kendi<br />
amaçlarına göre Ģekillendirme çabasının devamı olduğu” (Somel, 2002: 207) ifade<br />
edilebilir. Bir diğer ifadeyle küreselleĢme; mal ve hizmetlerin, üretim araçlarının,<br />
teknolojinin ve finans kaynaklarının serbestçe dolaĢabildiği ve piyasaların giderek<br />
bütünleĢtiği bir süreç” anlamını taĢımaktadır (ġenses, 2004: 13). Doğal olarak<br />
emeğin ve teknolojinin kullanımında geliĢmiĢ ülkelerin kendi yararlarına koyduğu<br />
ama diğer ülkelerin yararına görünmeyen kısıtları da unutmamak gerekir. Bu<br />
çerçeveden bakıldığında küreselleĢmenin, sermayenin ülke sınırlarını aĢan<br />
hareketlerini devlet denetiminden arındırarak serbestleĢtirmeyi kapsadığı<br />
söylenmektedir (Kazgan, 2000: 161). KüreselleĢme öncelikli olarak sermayenin<br />
özgürlüğünü ve serbestçe hareket edebilmesini sağlamakta ve garanti altına<br />
almaktadır. Bu açıdan bakıldığında küreselleĢme; kapitalizmin yeni bir versiyonu,
77<br />
vahĢi kapitalizmin yeniden ortaya çıkıĢı ve sermaye diktası gibi uç ifadelerle<br />
tanımlanabilmektedir (Uslu, 1997: 30; Yıldırım, 1997: 66; Çetin, 1997: 57; Barkurt,<br />
1997: 84).<br />
KüreselleĢme süreci neoliberal görüĢler çerçevesinde geliĢmiĢ ve kendisini<br />
hem ulusal hem de uluslararası süreçlerde devletlerin rolünün azaltılarak piyasa<br />
aktörlerinin etkin kılınması yönünde uygulamaların hayata geçirilmesi olarak ifade<br />
etmiĢtir (Panitch, 2000: 205). Piyasa aktörlerinin dolaĢımını kolaylaĢtırma ve<br />
etkinliğini arttırma çabalarını içeren küreselleĢme süreci, ulus-devletlere yönelik<br />
müdahale ve dayatmaları nedeniyle ekonomik olduğu kadar politik bir süreç olarak<br />
da ele alınmalıdır. Tamamen küreselleĢmiĢ bir ekonomi, bağımsız ulusal<br />
ekonomilerin ve bunun sonucunda yerel ulusal ekonomik yönetim stratejilerinin<br />
artan bir Ģekilde önemsizleĢtiği bir sistemdir (Hirst ve Thompson 1996‟dan aktaran<br />
SubaĢat, 2004: 60). Tamamen küreselleĢmiĢ bir dünya, ulus-devletin belirleyici bir<br />
rolünün ya da otoritesinin olmadığı bir dünyadır. Bu ifadeden hareketle<br />
küreselleĢme, ulus-devletin ulusal politikaların yürütülmesindeki rolünün ve etkinlik<br />
alanlarının daraldığı bir süreç olarak tanımlanabilir. Bir diğer ifadeyle küreselleĢme;<br />
sermayenin serbest dolaĢımına eĢlik eden ulus-devletin ortadan kalktığı/yok edildiği<br />
bir son değil, uluslararası aktörlerin ve piyasanın bir aracı olarak yeniden<br />
yapılandırıldığı bir süreçtir (BaĢkaya, 1999: 21; SubaĢat, 2004: 60). Bir diğer ifade<br />
ile güçlü kapitalist ülkelerde olgunlaĢmıĢ ve birikmiĢ sermaye kar oranlarının<br />
sıkıĢmasını engellemek ve arttırabilmek adına kendi koĢul ve kuralları çerçevesinde,<br />
gerek üretim faktörü gerekse ürün piyasalarını geniĢletmek amacıyla ulus ötesi<br />
ekonomik faaliyetlere açılmaya ve çevre ekonomilere yayılmaya baĢlamıĢtır. Bu<br />
yayılma süreci dünya genelinde kabul görmüĢ ifadesiyle “küreselleĢme” olarak<br />
adlandırılmaktadır. KüreselleĢme yukarıdaki ifadelerden hareketle; “geçmiĢ<br />
dönemlerin emek-yoğun sömürgeleĢtirme politikasının yerine günümüzde sermayeyoğun<br />
sömürgeleĢtirme politikalarının ikame edilmesi” Ģeklinde ifade edilebilir<br />
(Önder, 2007: 41-42).<br />
Küresel neoliberalizm özünde, dünya genelinde sermayenin önünde<br />
düzenlemeci engellerin olmadığı ve malların, hizmetlerin, sermayenin ve bilginin<br />
sınır ötesi hareketinin devletler tarafından kısıtlanmadığı bir sistem hedeflemektedir<br />
(Scholte, 2008: 107). KüreselleĢme politikalarının üç ana öğesi bulunmaktadır.
78<br />
Bunlardan ilki kamu kesiminin daraltılması, ikincisi devletin rolünün yeniden<br />
tanımlanması ve sonuncusu da kamu kesiminin etken hale getirilmesidir. Bu<br />
hedeflere ulaĢmada değiĢik stratejiler öngörülmektedir. Ġlk hedefe ulaĢmak için kamu<br />
giderlerini ve kamu personelinin sayısını azaltmak, özelleĢtirme ve mali reformları<br />
yaymak gerekirken, ikinci hedef için hukuki düzenlemelerin azaltılması ve refah<br />
devletinin kurumsallaĢmaktan çıkarılması gerekmektedir. Üçüncü hedef için ise<br />
özelleĢtirme, kamuda özel sektörün iĢletmecilik yöntemlerinin kabulü ve bütçe<br />
reformlarının gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir (Tan, 1988: 73).<br />
KüreselleĢmeyi bir süreç olarak ele almak gerektiğini ifade eden Harvey;<br />
böylelikle hem küreselleĢmenin nasıl oluĢtuğunun daha kolay anlaĢılabileceğini, hem<br />
de kapitalizmin tarihi içinde küreselleĢmeye benzer bir olgunun oldukça uzun süredir<br />
var olduğunun anlaĢılabileceğini vurgulamaktadır. Kapitalizm tarihsel süreç içinde<br />
krizlerine ve çıkmazlarına çözüm bulabilmek adına, dönemsel olarak yeni coğrafi<br />
düzenlemelere gitmiĢtir. Bu süreçte hem geniĢlemiĢ hem de faaliyetlerini<br />
yoğunlaĢtırmıĢtır. Bu ifadeden hareketle, kapitalizmin kendi imajına uygun bir<br />
coğrafyayı sürekli olarak yeniden inĢa ettiğini söylemek mümkün olmaktadır.<br />
Kapitalizm; tarihinin belirli aĢamalarında sermaye birikimini kolaylaĢtırmak adına<br />
belirli coğrafi profiller, ulaĢım ve iletiĢim için üretilmiĢ alanlar, altyapısal ve uzamsal<br />
örgütler üretmektedir. Ardından daha yoğun bir birikim sağlayabilmek adına bu<br />
ürettiği örgütleri yıkmakta ve yeniden düzenlemektedir. Harvey; bu ifadelerden<br />
hareketle günümüzde, küreselleĢme olarak adlandırılan sürecin de kapitalist uzam<br />
üretim (hatta yıkıp yeniden düzenleme) süreci ile aynı özellikleri taĢıdığını ifade<br />
etmektedir (2008a: 75).<br />
KüreselleĢme neredeyse tüm toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel<br />
süreçlere etkide bulunmakta ve bu süreçleri yönlendirmektedir. KüreselleĢmenin<br />
ekonomik boyutu da bu bağlamda temel olmaktadır. Ekonominin küreselleĢmesi<br />
ulusal ekonomileri ve ulusal ekonomi stratejilerini anlamsızlaĢtırmaktadır.<br />
Ekonominin en temel dinamikleri küreselleĢmiĢ, denetlenemez piyasa aktörlerinin<br />
hâkimiyeti altına girmiĢtir. Küresel sermaye ve aktörleri; hangi yerel kendilerine<br />
avantaj sağlıyorsa oraya yönelmekte, her tür denetim ve kontrolden bağımsız bir<br />
Ģekilde dünya ekonomisine yön vermektedir (Hirst ve Thompson, 2008: 123).
79<br />
KüreselleĢmenin ekonomik temelli bir süreç olduğu kabulü bir yana, bu<br />
ifadenin dünya ekonomisinin küreselleĢmesi anlamına gelmediği dikkatlerden<br />
kaçmamalıdır. Sermaye küreselleĢmekle beraber, ticaret, yatırım ve mali akıĢlara yön<br />
veren merkezler belli baĢlı bölgelerde (Kuzey yarımkürede Avrupa, Kuzey Amerika<br />
ve Doğu Asya) kalmakta ve yoğunlaĢmaktadır. Dünya ticaret hacminin %85‟i, ileri<br />
düzey sektörlerin %90‟ından fazlası bu bölgelerde gerçekleĢmektedir ve en büyük<br />
100 küresel Ģirket ve bankanın merkezleri bu bölgelerdedir. Bu ifadeden hareketle<br />
kapitalizmin küreselleĢtiği, kuzeyin zengin güneyin yoksul olduğu ve her iki tarafın<br />
birbirine küresel etkileĢim Ģebekeleriyle kenetlenmiĢ olduğu söylenebilir (Hirst ve<br />
Thompson, 2008: 124; Mann, 2008: 167-168; Dicken, 2008: 359). Günümüzde<br />
dünya, ulusötesi Ģirketlerin egemenliği ve kontrolü altındadır. Bu Ģirketler, küresel<br />
anlamda söz sahibi konumundadır ve ucuz iĢgücü, ucuz hammadde ve karlı pazarlar<br />
peĢindedirler (Meral, 1997: 20). Merkezleri bir ülkede olsa bile, küresel Ģirketler pek<br />
çok yerde yatırım yapabilmekte ve bu durum küresel Ģirketlerin etkinlik alanlarının<br />
geniĢ ve büyük ölçekli olmasına yol açmaktadır (Giddens, 2008: 84).<br />
Toplumsal-ekonomik-coğrafi bir sistem olan kapitalizmin, küreselleĢme adı<br />
altında yeniden yapılandırılma sürecinde ortaya çıkan temel özellikleri Ģu Ģekilde<br />
özetlenebilir:<br />
- KüreselleĢmeye çalıĢan bir sermaye hareketliliğinin ortaya çıkması,<br />
- HiyerarĢik olarak bir dünya kentleri sistemi kurulması,<br />
- Kurulan hiyerarĢik kentler sisteminde, küresel kentin finans kapitalin<br />
yığıldığı ve akıĢkanlığının kontrol ve yönetiminin sağlandığı finans<br />
merkezlerine dönüĢmesi,<br />
- Tüm karar verme süreçlerinde yeni iktidarlar olarak, büyük ve aĢırı<br />
uzmanlaĢmıĢ birimlere sahip küresel Ģirketlerin ulus içi, uluslararası ve<br />
ulusüstü kurumlarıyla inĢa edilmesi,<br />
- Yoksulluğun, evsizliğin, iĢsizliğin, ayrıĢma ve kutuplaĢmanın artması,<br />
- Kamusal mekânın bir tüketim mekânı olarak yeniden tariflenmesi,<br />
- Rekabetin kentler arasında ön plana çıkarılması,<br />
- YarıĢan, geçici, sürekli değiĢime ve belirsizliğe konu edilen bir kentsel
80<br />
mekân tasavvurunun yerleĢtirilmesi (Kılıçkaya, 2007: 126-127).<br />
Mekânsal ölçeklerin en büyüğü olan küresel ölçek, günümüzde yoğun<br />
biçimde gündeme gelmekle birlikte yeni bir ölçek değildir. Bugün için yeni olan Ģey,<br />
iletiĢim ve ulaĢım baĢta olmak üzere teknolojide yaĢanan hızlı geliĢmelere paralel<br />
olarak zaman-mekân sıkıĢması sürecinin hızlanmasıdır. Bir diğer ifade ile<br />
günümüzde insanların, metaların, sermayenin ve bilginin, dünyanın bir noktasından<br />
diğer bir noktasına ulaĢım süreci mesafe tanımaksızın kısalmakta ve mekânın<br />
yarattığı engeller azalmaktadır (ġengül, 2000b: 128). KüreselleĢme sürecinde<br />
kapitalist sistemin temelinde bir değiĢim olmamakla birlikte, üretim ve birikim<br />
sisteminde ve mekanizmalarında köklü dönüĢümler yaĢanmaktadır. KüreselleĢme<br />
sürecinde üretim ve birikim iliĢkileri yalnızca uluslararası değil, tüm dünyayı içine<br />
alacak Ģekilde ancak ondan bağımsızlaĢarak ve mekân/zaman sınırlarını aĢarak<br />
ulusüstüleĢmiĢ durumdadır. Para, mal ve hizmetlerin akıĢı küresel ağlar üzerinden ve<br />
biliĢim yoluyla zamana ve mekâna bağımlı kalmaksızın gerçekleĢmektedir (Özgen,<br />
2007: 166).<br />
3.3. KüreselleĢme Sürecinde Sosyal Devlet AnlayıĢında Ortaya Çıkan DönüĢüm<br />
1980‟lerle birlikte etkinliğini arttıran neoliberal ideoloji devletin ekonomiye<br />
aĢırı müdahalesinin krizlere yol açtığını ileri sürmektedir. Neoliberal ideolojiye göre;<br />
büyük bir esneklik ve hareketlilik kazanan sermayenin önünde ekonomi bürokrasisi,<br />
planlı ekonomi, emek-sermaye uzlaĢması gibi engeller bulunmamalı, devlet<br />
bürokrasisi geliĢmelere uyum sağlayarak esnekleĢmeli ve devletin etkinlik alanları<br />
daraltılmalıdır (Edis ġahin, 2001: 662). Bir diğer ifadeyle devletin ekonomik ve<br />
toplumsal yaĢamdaki rol ve etkinliğinin azaltılması salık verilmektedir (KeleĢ, 2001:<br />
564).<br />
Son yıllarda, devletin ekonomik faaliyetlerinde, özellikle sunduğu kamu<br />
hizmetlerinde, 1980‟lerden beri dünya ekonomisini Ģekillendiren ve liberalleĢme<br />
eğilimlerinin artmasıyla hızlanan küreselleĢme sürecinin de etkisiyle önemli değiĢim<br />
ve dönüĢümler yaĢanmaktadır. KüreselleĢme; sermayenin ulus-devlet ölçeğinden<br />
sıyrılıp, uluslararası alanda serbestçe dolaĢıp, en yüksek kar getirecek alanlara daha<br />
kolay yönelme olanağını elde etmesiyle, kapitalizmin yeni bir aĢamasına karĢılık<br />
gelmektedir (Tokatlıoğlu, 2005: 155-156). BaĢka bir ifadeyle küreselleĢme; mal ve
81<br />
hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler<br />
arasında serbestçe dolaĢabildiği ve faktör, mal, hizmet ve finans piyasalarının<br />
giderek bütünleĢtiği bir süreçtir (ġenses, 2004: 13). KüreselleĢme olgusunun ortaya<br />
çıkardığı süreç içinde Keynesyen politikaların gözden düĢmesiyle birlikte yeni liberal<br />
politikalar üstünlük kazanmıĢtır. Yeni liberalizm; bir yandan ekonominin ve<br />
sermayenin küreselleĢmesi, yenidünya düzeniyle bütünleĢme ve özelleĢtirme gibi<br />
ekonomik söylemlerle; diğer yandan da devletin ve politik alanın geri çekilmesi,<br />
serbest piyasa sisteminin tam egemenliğini kurması, sivil toplumculuk ve yerel<br />
topluluklara dönüĢ gibi politik söylemlerle hem ulusal hem de uluslar arası alanda<br />
baĢat bir ideoloji haline gelmiĢtir (Sallan Gül, 2004: 1). Her türlü kamusal önlem ve<br />
denetimden bağımsız bir biçimde dolanımını sürdüren küresel sermaye, üretmeyen<br />
ve iĢ alanları yaratmayan ancak sınırsız kar elde etme olanağına kavuĢmuĢ bir<br />
sermaye türü olarak karĢımıza çıkmaktadır. Faiz, repo, borsa ve döviz ticareti gibi<br />
değiĢik biçimlerde faaliyet gösteren küresel sermaye, sınır tanımaksızın<br />
hareketliliğini sürdürmekte ve ulusal ekonomileri de etkilemektedir (IĢıklı, 2001:<br />
489).<br />
KüreselleĢme kavramı adı altında sunulan neoliberal politikalar; serbest pazar<br />
ekonomisini, özel giriĢimciliği ve sermayenin dünya ölçeğindeki sınırsız<br />
egemenliğini ön plana çıkarırken sosyal haklara, kamu giriĢimciliğine, toplumsal<br />
çıkar ve fayda kavramlarına dolayısıyla da sosyal devlete karĢı çıkmaktadırlar.<br />
KüreselleĢmenin teorik altyapısını oluĢturan neoliberalizm, temel ihtiyacın daha çok<br />
pazar ve daha az demokrasi olduğunu ileri sürmektedir. Neoliberal anlayıĢa göre;<br />
sermaye ve mal dolaĢımının küresel ölçekte serbestçe iĢlediği pazarlar olmadıkça<br />
artı-değerin üretilmesi ve sermaye birikim sürecinin tamamlanması mümkün<br />
değildir. Sosyal devlet, kamu giriĢimciliği, sendikalar, ulus devlet ve demokrasi<br />
küresel ölçekte serbest pazar ekonomisinin oluĢturulmasına engel teĢkil etmektedir<br />
(Önal, 1997: 43-44).<br />
KüreselleĢme siyasal, ekonomik ve kültürel geliĢmelere dayalı bir süreç<br />
olarak ele alınmaktadır. Bu sürecin temel belirleyicileri olarak teknoloji ve iletiĢim<br />
alanlarında yaĢanan hızlı geliĢmeler gösterilmektedir. Bu geliĢmeler, ekonomik,<br />
siyasi ve kültürel oluĢumları etkileyerek hemen her alanda olduğu gibi devlet<br />
yapılarında da değiĢimler yaĢanmasına yol açmaktadır. Sınır tanımaksızın yaĢanan
82<br />
finans ve para akıĢları, teknolojik yenilikler, bilgi ve haber akıĢları ekonomik, siyasi<br />
ve kültürel alanlarda değiĢimler yaĢanması sonucunu karĢımıza çıkarmaktadır. Bu<br />
değiĢimler doğrultusunda devlet yapıları da tartıĢılmakta ve devletin yeniden<br />
yapılandırılması tartıĢmaları yaĢanmaktadır. Özellikle küresel sermaye ve aktörleri<br />
devletin etkinlik alanlarının daraltılması gerekliliğini sürekli gündeme<br />
getirmektedirler (Karabağ, 2006: 214-215). 1980‟lerle birlikte üretimin yapısında,<br />
ekonomik ve politik süreçlerde ortaya çıkan değiĢimlerle birlikte devletin rolü,<br />
konumu ve iĢlevleri de yeniden tanımlanmaktadır. KüreselleĢme olarak anılan bu<br />
süreçte; küresel sermayenin teknolojide yaĢanan geliĢmelere de dayanarak ulusal<br />
ekonomilerin, sınırların ve kültürlerin üzerinde bir hareket serbestîsine kavuĢtuğuna<br />
vurgu yapılmakta ve bu bağlamda ulus devletlerin ekonomi alanında etki ve<br />
öneminin azaldığına dikkat çekilmektedir. Bu ifadeden hareketle küreselleĢme<br />
savunucularının temel hedefi; “serbestleĢme ve özelleĢtirme araçları ile ulus devletin<br />
etkinlik alanının daraltılması ve küçültülmesi, sosyo-ekonomik alanda<br />
belirleyiciliğinin ve müdahaleciliğinin azaltılması, piyasa aktörlerinin önünün<br />
açılması” olarak ifade edilebilmektedir (Göktürk, 2001: 417).<br />
Özellikle 1980‟li yıllardan itibaren devleti yeniden yapılandırma politikaları<br />
geliĢtirilmiĢtir. Bu doğrultuda devletin ekonomik alandaki müdahaleciliğinin<br />
azaltılması, özelleĢtirme, serbestleĢtirme ve katı kuralların kaldırılması gibi<br />
uygulamalar yeniden yapılanma sürecinde devletlere doktrine edilmiĢtir (Karabağ,<br />
2006: 199). 1980‟lerin baĢından itibaren gerek devleti yönetenler gerekse sermaye<br />
kesimi; sosyal devletin etkin olduğu dönemdeki büyüme modelinin istikrarının<br />
temelindeki sermaye ile emek arasındaki toplumsal sözleĢmeyi bozma, deregülasyon<br />
ve özelleĢtirme yönünde bir yeniden yapılanmanın temelini atmıĢlardır. Bu yeniden<br />
yapılanma doğrultusunda hayata geçirilen bir dizi uygulamanın dört temel amacı<br />
bulunduğu söylenebilir: “Sermaye-emek iliĢkilerinde kar arayan kapitalist mantığı<br />
derinleĢtirmek; emek ve sermayenin üretkenliğini arttırmak; ürünü, dolaĢımı ve<br />
pazarı küreselleĢtirerek her yerde en avantajlı koĢullarda kar elde etme fırsatından<br />
yararlanmak; kamu çıkarına yönelik düzenlemeler aleyhine devletin desteğini<br />
sağlamak” (Castells, 2005: 22-23).<br />
Neoliberallerin kastettikleri devletin ekonomiden ve piyasadan elini çekmesi<br />
deyimi; devletin geniĢ halk kitlelerinin yararına olacak Ģekilde giriĢtiği ekonomik,
83<br />
sosyal ve kültürel etkinliklerden uzaklaĢmasıdır. Sermaye sınıfının çıkarları söz<br />
konusu olduğunda devlet müdahaleciliğinden kaynaklanan bir Ģikâyetleri yoktur.<br />
Neoliberal anlayıĢın hedeflediği tek Ģey; devleti ve kamu olanaklarını sadece<br />
sermayenin taleplerine tabi kılmak ve bununla sınırlamaktır. Bu doğrultuda<br />
küçültülmek istenen Ģey devletin sosyal niteliğidir (Önal, 1997: 50-51). Bu<br />
çerçevede eğitim, sağlık, konut, ulaĢım, iletiĢim, haberleĢme vb sosyal devletin<br />
hâkim ve yeniden dağıtıcı olduğu alanların kamusal niteliğinin içi boĢaltılarak<br />
metalaĢtırıldığı ve piyasa aktörlerine açılmasının sağlandığı düzenlemeler destek<br />
görmektedir.<br />
KüreselleĢme sürecinde sınırların ortadan kalkması olarak nitelenen ulus üstü<br />
(ulus ötesi) Ģirketler ortaya çıkmıĢtır. Bir yandan esnek üretim alanında diğer yandan<br />
iletiĢim alanında yaĢanan teknolojik geliĢmeler küresel Ģirketlerin pazar arayıĢlarında<br />
dünya geneline yayılmalarına neden olmuĢtur. Ucuz pazar arayıĢları iĢgücü<br />
piyasalarında eĢitsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmuĢ ve küresel sermayenin<br />
yatırımlarının uluslar üstü hukuka tabi olması, ulus devletin vatandaĢların hak ve<br />
çıkarlarını koruyan niteliğini olumsuz etkilemiĢtir. Bu süreçte küresel pazarda yer<br />
edinmek isteyen devletler, merkezi ve yerel anlamda sermayeye taviz üstüne taviz<br />
verir duruma gelmiĢtir (Firidin, 2004: 45). 1980‟lerle birlikte neoliberal görüĢ IMF<br />
ve Dünya Bankası gibi küresel sermayenin aktörleri tarafından benimsenip<br />
desteklenen bir yaklaĢım niteliği kazanmıĢtır. Bu yaklaĢıma göre azgeliĢmiĢ ülkeler;<br />
doğal kaynaklar, sermaye ve iĢgücü gibi üretim faktörleri bakımından karĢılaĢtırmalı<br />
üstünlüğe sahip oldukları alanlarda uzmanlaĢtıkları, gerçekçi fiyat politikaları<br />
izledikleri, serbest ve özgür bir rekabet düzeni kurdukları, kısacası sermayenin<br />
serbestçe geliĢip serpilebileceği uygun bir ortam sağladıkları takdirde küresel<br />
süreçlere eklemlenebileceklerdir (Yüksel, 2001: 856).<br />
KüreselleĢme ve onun neoliberal anlayıĢını dünya geneline yaymanın iki yolu<br />
bulunduğu ileri sürülmektedir: Ya doğrudan hükümetlerin uygulamalarıyla ya da<br />
IMF, Dünya Bankası ve DTÖ gibi sermayenin ulusüstü aktörlerinin dayatmalarıyla<br />
oluĢturulan siyasi baskı aracılığıyla (Castells, 2005: 175). Küresel kapitalizmin<br />
varlığını sürdürmek, sermayenin dolaĢımını ve birikimini sonsuz kılmak için<br />
yararlandığı araçlar günümüzde uluslararası politikaya yön veren Dünya Bankası,<br />
IMF, DTÖ vb. küresel aktörlerce oluĢturulmaktadır. Bu aktörler kapitalist yeniden
84<br />
yapılanma çerçevesinde azgeliĢmiĢ ülkelere yapısal uyum programı adı altında<br />
dayatmalarda bulunmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerin küresel ekonomiye<br />
eklemlenmesini sağlamak adına dayatılan bu programlarda bazı tasarruf tedbirlerinin<br />
alınması önerilmektedir. Bu doğrultuda eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb<br />
harcamaların düĢürülmesi önemli yer tutmaktadır. Benzer biçimde, küresel<br />
sermayenin yayılma sürecinde kendisine engel olarak gördüğü toplumsal içerikli<br />
yasa ve düzenlemelerin de kaldırılması ya da esnekleĢtirilmesi gerektiği ileri<br />
sürülmektedir. Bu doğrultuda merkezi ve yerel yönetimler, küresel sermayeyi kendi<br />
yerelliklerine çekebilmek ve kalıcı kılabilmek adına yasal/yönetsel düzenlemelere<br />
gitmektedirler (Duru, 2008: 115, 105). Böylelikle küresel ölçekte ticaret, finans ve<br />
sermayenin dolaĢımı açısından tam bir serbestleĢtirme ve kuralsızlaĢtırma süreci hem<br />
yasal hem de uygulamalı olarak gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Parasal<br />
sermayeye dayanan ve tüm dünyada yükseliĢe geçen yeni sermaye birikim sürecinde<br />
sermaye; nerede daha fazla getiri elde ediyorsa oraya yönelmekte, sürekli ve hızlı bir<br />
biçimde küresel dolanımını sürdürmektedir (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 73).<br />
Küresel ekonomi; ticaretin ve finansın uluslararasılaĢması, sermaye birikim<br />
sürecinin de uluslararası piyasa odaklı geliĢmesini savunan liberal ekonomi<br />
politikalarına dayanmaktadır. Küresel sürecin ekonomi politikaları, devlete ve kamu<br />
politikalarına olan bakıĢın da değiĢmesine neden olmaktadır. GeliĢmiĢ Batı<br />
ülkelerinde II. Dünya SavaĢı sonrasında yükselen sosyal refah devletini ve onun<br />
politikalarını ortadan kaldırmaya yönelik piyasa odaklı politikalar ortaya çıkarken;<br />
azgeliĢmiĢ ülkelerde de sosyal refah devletine paralel gelir dağıtıcı iktisat politikaları<br />
yerini uluslararası piyasa odaklı politikalara bırakmaktadır (BakırtaĢ ve Köktürk,<br />
2007: 73). Küresel sermaye kendisi açısından en karlı olan ve serbest hareket<br />
edebileceği yerelliklere yönelmektedir. Bu nedenle devletler sermaye yatırımları için<br />
çekici hale gelebilmek amacıyla tüm olanaklarını seferber etmektedirler. Bu süreçte<br />
devletler, mekândaki tekelci güçlerini bu güçlerden yarar sağlayabilecek olanlara<br />
tekelci ayrıcalıklar biçiminde tahsis etmektedirler (Harvey, 2008b: 90).<br />
3.3.1.VatandaĢ Odaklı Devletten Piyasa Dostu Devlete<br />
Ulus devletler küreselleĢme denilen dönemden önce baĢarılı bir Ģekilde<br />
yürüttükleri, refah devleti uygulamaları olarak da adlandırılan yeniden dağıtım
85<br />
mekanizmalarını günümüzde terk etmektedirler. KüreselleĢme ile birlikte ortaya<br />
çıkan geliĢmelerden en çok bahsedileni; ulus devletin zayıflaması ve hareket<br />
kapasitesini yitirmesidir. Devlet küresel süreçlere eklemlenebilmek için havlu<br />
atmakta ve bu uğurda toplumu korumaktan vazgeçmektedir (Keyder, 2002: 50, 54).<br />
KüreselleĢme sürecini empoze eden neoliberal politikalar, devleti sermayenin yeni<br />
gereksinimleri doğrultusunda yeniden yapılandırmayı hedefleyerek kamu<br />
hizmetlerini de yeniden düzenlemektedir. Kamu hizmetlerinin metalaĢtırılması ve<br />
sermayenin değerlenme alanları olarak iĢlev kazandırılmasıyla sonuçlanan bu eğilim,<br />
kamu hizmetlerinin örgütlenme ilkelerini de köklü bir biçimde değiĢtirmekte;<br />
sonuçta, toplumsal yaĢamın bütün alanları sermayenin kar maksimizasyonu amacı<br />
doğrultusunda yeniden yapılandırılmaktadır (Ataay, 2006: 73). Neoliberalizm,<br />
krizler Ģeklinde kendini gösteren sermaye birikimi sorunlarını yine sermaye lehine<br />
çözecek politikaları gündeme getirmektedir. Bu doğrultuda, yeniden üretim yoluyla<br />
sermaye birikiminin sağlanamadığı durumlarda birikimin sürdürülebilmesi için kamu<br />
hizmetinin ortadan kaldırılması ve mülkiyet transferlerinin mümkün hale getirilmesi,<br />
böylelikle de sermayenin karlılığını sağlayacak yeni kaynaklar yaratılması<br />
öngörülmektedir. Sermayenin daha fazla kar elde edebileceği yeni yatırım alanlarının<br />
oluĢabilmesi için ise kamusal hizmetlerin yani sosyal hayatın kolektif tasarruftan<br />
temizlenmesi ve metalaĢması gerekmektedir. Bu bağlamda ulus devlete biçilen rol<br />
ise; süreci sağlıklı bir biçimde iĢletebilecek yönetsel mekanizmaları oluĢturmak ve<br />
hayata geçirmek olmaktadır (Sabuktay, 2009: 174).<br />
Yeni liberalizmin öngördüğü politikalar, 1980 yılından itibaren geliĢmiĢ ve<br />
geliĢmekte olan ülkelerde yaygın bir biçimde uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Bunun<br />
sonucu olarak devletler, refah devleti olma hedeflerinden vazgeçmiĢler ve kamusal<br />
hizmet veren uygulamalardan hızla uzaklaĢmaya baĢlamıĢlardır. Öte yandan,<br />
geliĢmekte olan ülkelerde uygulanan ithal ikameci kalkınma politikaları, yerini<br />
ihracata dayalı dıĢa açık büyüme politikalarına bırakmıĢ ve bu ülkelerdeki koruma<br />
duvarları kaldırılmıĢtır (Müftüoğlu, 2001: 265).<br />
KüreselleĢmenin en önemli sonuçlarından biri, merkez ülkeler odaklı<br />
sermayenin çevre ülkelere kendi politikalarını dayatmasıdır. Neoliberal anlayıĢı<br />
yansıtan bu politikaların yapısal uyum programları adı altında doktrine edilmesi<br />
süreci, bir diğer ifade ile sermayenin yayılma harekâtı, küreselleĢme yerine
86<br />
merkezden çevreye dayatılan bir politika olarak “küreselleĢtirme” Ģeklinde ifade<br />
edilirse daha net anlaĢılabilir (Önder, 2007: 42).<br />
Serbest piyasanın iĢleyebilmesi (sermayenin sınırsızca dolaĢımını<br />
sürdürebilmesi) için yalnızca devlet gücüne benzer bir Ģeyle garanti altına<br />
alınabilecek ve uygulanabilir kılınabilecek bir takım kurumsal düzenleme ve ihtiyacı<br />
bulunmaktadır. Bir diğer ifadeyle serbest piyasa iĢleyebilmek için devlet ve türdeĢ<br />
kurumlara ihtiyaç duymaktadır (Harvey, 2008a: 88, 219; 1999: 195). KüreselleĢme<br />
süreci, kendisini ilk olarak gerek ulusal gerekse uluslararası piyasalarla iliĢkilerde<br />
devletin rolünün azaltılmasıyla ifade etmiĢtir. Bu süreçte devletler, küreselleĢme<br />
sürecinin bir parçası haline gelerek oyunun yeni kurallarını koymuĢlar ve sınıf<br />
güçlerinin dengesini değiĢtirmiĢlerdir. Devletler sınıf iliĢkilerinin alanı olduklarından<br />
sermayenin uluslararasılaĢması, yabancı sermayenin yalnızca verili bir alana dâhil<br />
edilmesine değil, aynı zamanda devletin alanı içerisinde bir aktör haline gelmesine<br />
karĢılık gelmektedir. Aynı zamanda devletler kendi sınırları içinde piyasalar, özel<br />
mülkiyet ve özel anlaĢmalar için gereken altyapı ve yasal mevzuatı<br />
oluĢturmaktadırlar. Benzer Ģekilde yeni bir küresel birikim aĢamasının ortaya<br />
çıkmasına izin veren sermaye hareketleri, yatırımlar, döviz kurları ve ticaretin<br />
yönetildiği kurallardaki değiĢiklikleri de devletler yapmaktadırlar (Panitch, 2000:<br />
205-206). Günümüzde devletler küresel sermayenin önünü açacak düzenlemeleri<br />
hayata geçirmekte, ortaya çıkan eĢitsizlikleri sermaye lehine arttırmaktan<br />
kaçınmamakta ve sermaye birikim sürecinde baĢrolü kendi yerellikleri aleyhine olsa<br />
da üstlenmektedir (Harvey, 2008b: 111).<br />
Sermaye birikimi; hukuk, özel mülkiyet, sözleĢme özgürlüğü gibi bazı<br />
kurumsal yapılarla para güvenliğinin sağlandığı bir ortamda sağlanır. Günümüzde<br />
devletler küresel sermayeye tam da bu ortamı sağlamak üzere yoğun çaba<br />
göstermekte ve yasal yönetsel uygulamalarla kendi yerelliklerini sermaye açısından<br />
kolay eriĢilebilir ve karlı kılmaya çalıĢmaktadırlar. Piyasa kurumlarının ve sözleĢme<br />
kurallarının güvence altına alındığı, sınıf mücadelelerini önlemeye ve farklı sermaye<br />
kesimleri arasındaki çıkarları uzlaĢtırmaya yönelik düzenlemeleri yapan, kısaca<br />
sermaye önündeki tüm engel ve kısıtlamaları kaldırarak sermayeye serbest hareket<br />
edebilme olanağı sağlayan devlet, küresel sermaye açısından en uygun aygıttır<br />
(Harvey, 2008b: 76-77). Güvenli çevre ve bu çevrenin gerekli kıldığı her Ģey üzerine
87<br />
yerel olarak yoğunlaĢmak, küresel piyasa aktörlerinin ulus devletlerden yapmasını<br />
bekledikleri ve istedikleri tek Ģeydir. Küresel finans dünyasında devletlere<br />
sermayenin yatırım ve çıkarlarını koruyacak birer polis karakolu olmaktan baĢka rol<br />
biçilmemektedir. Küresel ve akıĢkan sermayeyi kendi yerelliğine yatırım yapması<br />
için ikna etmenin tek yolu, sermayenin güvenliğini sağlamaktır (Bauman, 2006:<br />
135).<br />
1980 sonrası dönemde devletin rolünün değiĢmesi, yapısal uyum programları<br />
adı altında kamusal alana müdahale gücünün azaltılması ve finans-sermayenin<br />
etkinlik ve gücünün artmasına paralel olarak devlet, bir ölçüde piyasa aktörleri için<br />
uygun iĢ ortamı yaratmanın yollarını bulan bir kurum haline gelmiĢtir (Harvey,<br />
2008a: 87). Neoliberal küreselleĢme sürecinde devlet oldukça sorunlu bir<br />
konumdadır. Bir yandan ulusal çıkar adına büyük sermayenin faaliyetlerini<br />
düzenlemesi ve kolaylaĢtırması talep edilmekte; diğer yandan yine ulusal çıkar adına<br />
küresel sermayeyi cezp etmek, daha çekici ve karlı alanlara kaçmasını önlemek ve<br />
çekilen sermayeyi kalıcı kılabilmek adına sermaye açısından çekici bir ortam<br />
yaratmaya zorlanmaktadır (Harvey, 1999: 195). Bauman'ın ifadesiyle küreselleĢme<br />
sahnesine çıktığında devlet striptiz yapmaya baĢlar, gösterisinin sonunda üzerinde<br />
yalnızca çıplak acil ihtiyaçları yani baskı güçleri kalır. Ekonomik anlamda küresel<br />
aktörlere bağımlı, egemenlik ve etkinlik alanları daraltılmıĢ ulus devlet mega<br />
Ģirketlerin basit bir güvenlik birimi haline gelir. Dünyanın yeni efendilerinin<br />
doğrudan yönetmeye ihtiyacı yoktur. Ulusal hükümetler onlar adına iĢleri yoluna<br />
koyma görevini üstlenmiĢlerdir (Bauman, 2006: 77).<br />
Sosyal devlet anlayıĢının terk edilmesi ve neoliberal öğretilerin dünya<br />
geneline yayılmasına paralel olarak devlet anlayıĢı da değiĢmektedir. Neoliberal<br />
anlayıĢ çerçevesinde devlet; ekonomik ve toplumsal yaĢamın müdahale edicisi değil,<br />
kapitalist üretim iliĢkilerinin düzen ve güven içinde kurulmasını sağlayacak genel<br />
gözeticisi olarak ifade edilmektedir. Bir diğer ifade ile sosyal devletin yerine<br />
düzenleyici devlet anlayıĢı getirilmekte, devlet halkın ihtiyaçlarını kamu kaynak ve<br />
mekanizmalarıyla karĢılama sorumluluğunu üzerinden atmakta, piyasa talep ve<br />
ihtiyaçlarına göre hareket eden bir yönetim anlayıĢı yerleĢikleĢmektedir (Ayman<br />
Güler, 2004: 35-36). KüreselleĢme olgusu etkilediği diğer tüm süreçler bir yana, asıl<br />
olarak ekonomi alanında baskın konumdadır. Küresel ekonomiye yön veren küresel
88<br />
sermayenin tek bir mantığı bulunmaktadır: Kendisi için en uygun koĢulları sunan ve<br />
hareket serbestliği sağlayan ortama yönelmek. Küresel sermayenin mantığına göre<br />
çalıĢan bir ekonomide ise büyüme, yatırımların nasıl ve nerede yapılacağı,<br />
teknolojinin ve ürün bileĢiminin niteliği sermayenin küresel düzeyde iĢleyiĢine bağlı<br />
olmaktadır. Bu nedenle hemen hemen tüm dünya ülkelerinde yönetimlerin temel<br />
hedefi; sermayeyi çekebilmek, kalıcı kılabilmek ve ürkütmemektir. Bu nedenle de<br />
eĢitlikçi, adaletçi, yeniden dağıtıcı politikalar birçok ülkede rafa kaldırılmıĢ<br />
durumdadır. Bir diğer ifadeyle ulus-devlet anlayıĢı terk edilmekte ve tüm toplumsal<br />
süreçler piyasa tercih ve koĢullarına göre Ģekillendirilmekte, devlet düzenleyici ve<br />
dağıtıcı rolünü yani kamuyu, sermaye aktörlerine terk etmektedir (Keyder, 2004:<br />
102; 1992: 82).<br />
Sermaye aktörlerinin toplumsal yaĢantıda etkin hale gelmesine paralel olarak<br />
vatandaĢ ve kenttaĢ algısı da değiĢime uğramıĢ ve yerini müĢteri odaklı bir anlayıĢa<br />
bırakmıĢtır. Bir diğer ifade ile piyasa aktörlerinin hâkim olduğu toplumsal yapılarda,<br />
temel haklar çerçevesinde değil müĢteri yani tüketen konumunda olan kentliler,<br />
kentsel olanaklardan yararlanırken müĢteri/tüketen olmanın gereklerini yerine<br />
getiremeyen kesimler bu olanaklardan mahrum kalmaktadırlar.<br />
3.3.2.Sosyal Devlet Çözülürken Yükselen Yerellikler<br />
Yirminci yüzyıl Avrupa siyasetinin temel özelliği olan sosyal devlet anlayıĢı,<br />
1970‟lerden sonra terk edilmeye baĢlamıĢ, hükümet harcamalarında kesintiye<br />
gidilmesi, giderek daha fazla Ģeyin bireye ve piyasaya terk edilmesi egemen fikir<br />
haline gelmiĢtir (MacGregor, 2008: 236-237). KüreselleĢmenin bu süreci hızlandıran<br />
bir etkisi olmuĢtur. Çünkü ulusal sınırların azalan belirleyiciliği karĢısında sosyal<br />
devlet harcamalarının sürdürülebilirliği ve etkisi azalmıĢtır.<br />
1980‟li yıllarla birlikte kaçınılmaz son geliĢme olarak ilan edilen<br />
küreselleĢme çerçevesinde, öncelikli hedef olarak sosyal ve ulus-devletten kurtulmak<br />
gösterilmiĢ; bunun sağlanabilmesi için de özelleĢtirme politikalarına hız verilmesi<br />
gerektiği vurgulanmıĢtır. Özellikle 1989 sonrasında hızlanan küreselleĢme,<br />
kaçınılmaz bir geliĢme olarak ilan edilmiĢ ve küreselleĢmenin nimetlerinden<br />
yararlanmak isteyen geri kalmıĢ ya da geliĢmekte olan ülkelere öncelikli hedef<br />
olarak, sosyal devletin bürokrasisinden, haklar anlayıĢından ve ulus-devletin
89<br />
vatandaĢ ve ulus temelli politikalarından kurtulmak gösterilmiĢtir (Ayman Güler,<br />
2005: 207). KüreselleĢmenin önünü açacak özelleĢtirmelerin tanımlayıcı özü; kamu<br />
malları ve hizmetlerinin devredileceği özel sektörün yerli-yabancı ayrımını<br />
tanımamasıdır. Sosyal ve ulusal devlete karĢı özelleĢtirme (buna paralel olarak<br />
yabancılaĢtırmanın önünün açılması) politikaları ile ilerleyen küreselleĢme; geriye<br />
kalanları da tamamen ele geçirebilmek açısından ikinci hedef olarak yerelleĢmeyi<br />
göstermiĢtir. KüreselleĢme sürecinde yerel kavramı giderek önem kazanmaktadır. Bu<br />
kavram ile devletin iĢlevleri ve etkinlik alanları kısıtlanırken, merkezi yönetimlerin<br />
yerini yerel ölçekteki karar mekanizmalarının alması önerilmektedir (Göktürk, 2001:<br />
419). KüreselleĢme ve yerelleĢme süreçleri iç içe geçmiĢ biçimde<br />
değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, küreselleĢme sürecinin ulus-devletleri<br />
aĢındırırken, ulus-devletlerin kontrolü altındaki yerel birimlere özerklik kazandırdığı<br />
ileri sürülmektedir. Böylece ulus-devletler önemini yitirirken yerellikler önem<br />
kazanmaktadır (ġengül, 2000b: 113; Shatkin, 2000: 2360).<br />
1990‟lı yılların sonlarından itibaren Dünya Bankası baĢta olmak üzere tüm<br />
uluslararası aktörler, küreselleĢme gibi yerelleĢmeyi de kaçınılmaz bir süreç olarak<br />
ifade etmiĢlerdir. Bir diğer ifade ile küreselleĢme çağında yerelleĢtirme, sosyal devlet<br />
ve ulus-devlet kavramlarından geriye kalanları ortadan kaldırmak üzere formüle<br />
edilmiĢtir (Ayman Güler, 2005: 207). Yerellikler üzerinden kalkınma söyleminin<br />
ardında neoliberal anlayıĢ ve onu dünya çapında yaymaya çalıĢan küreselleĢme<br />
eğilimi yer almaktadır. Bu eğilimlerin gölgesinde yerelleĢme, devletin sosyoekonomik<br />
boyutunun daraltılarak küçültülmesinin, kamusal hizmetlerin<br />
özelleĢtirilmesi ve piyasalaĢtırılmasının aracı olarak kullanılmaktadır. YerelleĢme ve<br />
yerellikler üzerinden kalkınma, küresel sermaye ve kapitalist devletler tarafından<br />
tercih edilen bir süreçtir. Bu süreçte ulus-devletten beklenen; yerelin önünü açarak<br />
küresel yarıĢta baĢarılı olmasını sağlayacak yasal ve kurumsal desteği sağlamaktır<br />
(Doğan, 2007: 57-58). YerelleĢme ve bölgeselleĢme gibi süreçlerin küresel neoliberal<br />
ideolojinin yayılmasını ve derinleĢmesini tamamlayıp kolaylaĢtıracak gerekli<br />
ekonomik, toplumsal ve fiziksel altyapıları yaratacağı düĢünülmektedir (Held vd,<br />
2008: 89). YerelleĢme, kendi kapasitelerini etkin bir biçimde kullanan ve uluslararası<br />
düzlemdeki iliĢkileri dünya ticaret sistemine eklemlenebilen birimlerin oluĢması<br />
anlamına gelmektedir (Eraydın, 2001: 369; ġener, 2003: 7).
90<br />
Neoliberal yaklaĢım yerelleĢmeyi gerekçelendirirken “ekonomik etkinlik” ve<br />
“katılımcı demokrasi” amaçlarını ortaya koymaktadır. Ancak, gerçekte,<br />
yerelleĢmenin ne ekonomik geliĢmeyi ne de demokratikleĢmeyi güçlendirme olasılığı<br />
vardır. YerelleĢme projesi asıl olarak, yerel halkın değil uluslararasılaĢmıĢ finansal<br />
sermayenin beklentilerini karĢılamak üzere geliĢtirilmiĢ görünmektedir. YerelleĢme<br />
projesi bu haliyle devleti küçültme projesinin bir unsuru olmaktan, neoliberalizm de<br />
bu süreci meĢrulaĢtırmaktan öte bir anlam taĢımamaktadır (Ataay, 2006: 182). Ulus<br />
devletin küçültülmesi ya da etkinlik alanlarının daraltılması, özellikle devletin sosyal<br />
refaha yönelik iĢlevlerinin ve kamu hizmeti üretme yeteneklerinin ortadan<br />
kaldırılması çabalarının bir sonucudur.<br />
Devletin sosyo-ekonomik yaĢama yoğun müdahalesinin söz konusu olduğu<br />
sosyal devlet anlayıĢı, 1970‟lerde ardı ardına yaĢanan ekonomik krizlerin nedeni<br />
olarak sorgulanmaya ve tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. 1980‟li yıllarla birlikte de sosyal<br />
devlet anlayıĢı yerini neoliberal küreselleĢme anlayıĢına bırakmıĢtır. Neoliberal<br />
küreselleĢme ile birlikte ulus-devletler yeniden yapılanma sürecine girmiĢlerdir.<br />
Ġstihdam, sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, konut, çevre vb alanlardaki korumacılığın<br />
kaldırılması, finans ve ticaretin liberalizasyonu, yerelleĢme, kentsel alanların<br />
sermaye gruplarına pazarlanması, özelleĢtirme ve kamu hizmetlerinin<br />
metalaĢtırılması bu yeniden yapılanma sürecinin temel unsurları olarak karĢımıza<br />
çıkmaktadır. Gerek devlet merkezli uygulamaların, gerekse de etkinliğini günden<br />
güne arttırarak devam eden neoliberal küreselleĢmenin en önemli mekânsal odağının<br />
kentler olduğu görülmektedir. Sosyal devleti tanımlayan ve sonrasında neoliberal<br />
söylemlerin Ģiddetle karĢı çıktığı genel hizmetlerin büyük bir bölümü kentsel nitelik<br />
taĢımaktadır. YerelleĢtirme söylemleriyle ve yapısal uyum programlarıyla merkezin<br />
etkinliğinin yok denecek kadar azaltıldığı günümüzde yerel yönetimlerin yanı sıra<br />
eğitim, sağlık ve konut politikaları gibi sosyal devlet uygulamaları da<br />
neoliberalizmin hedefi konumuna gelmiĢtir (ġengül, 2000a: 236). Kentsel alanlardaki<br />
eğitim, sağlık, ulaĢım, altyapı, konut vb kamu hizmetleri yüksek kar getiren<br />
hizmetler olarak görüldüğünden, devletin bu alanlardan çekilmesi ve bu alanların<br />
sermayenin yeni birikim alanları olmasının önünün açılması hedeflenmektedir<br />
(BeĢiktepe, 2007: 51).
91<br />
KüreselleĢme süreci; uluslararası sermayenin zaman ve mekân<br />
kısıtlamalarından kurtulma, ulus devleti küçültme ve kimi kurumsallaĢmıĢ birimlerini<br />
tasfiye etme istemi üzerine temellenmektedir. Bu çerçevede kentlerin öne<br />
çıkarılmasının, ulus devlet çatısı altında yerelin güçlendirilmesi projesi olmaktan öte;<br />
küresel sermayenin hareket alanını zaman ve mekân kısıtlamalarından bir diğer<br />
ifadeyle devletin politik mekânının kısıtlamalarından kurtarma giriĢimi haline geldiği<br />
ileri sürülmektedir (Keskinok, 2000: 87, 90; Keskinok, 2006: 77).<br />
3.4. KüreselleĢme Sürecinde Kentler: Sermayenin Kentleri Yeniden KeĢfi<br />
1980 sonrası dönemde fordist üretim biçimi önemini yitirmiĢ ve esnek<br />
uzmanlaĢmaya dayalı esnek üretim biçimleri ön plana çıkmıĢtır. Bu doğrultuda<br />
sermaye ve emek yoğun sanayi ekonomilerinin yerini bilgi ve teknoloji yoğun<br />
ekonomiler almıĢtır. Bilgi ve teknoloji yoğun ekonomi dönemi, mekânsal anlamda<br />
yeni bir düzenlemeyi de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte kentsel ekonomi bir<br />
ağ ekonomisine dönüĢmekte ve ulaĢım, taĢıma, iletiĢim, ticaret, hizmet, teknolojik<br />
yenilik, bilgi ve enformasyon ağlarından oluĢan bir kentsel ekonomik sistem ortaya<br />
çıkmaktadır (BaĢer, 2005: 496). 1980 öncesi dönemde etkin olan ulusal<br />
kalkınmacılık ve beraberinde gelen devletin ekonomiyi/ekonomik kalkınmayı<br />
yönlendirmesi anlayıĢı bu dönemde önemini kaybetmiĢtir. Ulusal kalkınmacılığın<br />
terki, 1970‟lerdeki krizin derin ve uzun süreli etkileri, dünya ekonomisinin yeni bir<br />
büyüme evresine girememesi, üretim sürecinin parçalanması ve bazı kısımlarının<br />
ucuz emek ve hammaddeye sahip azgeliĢmiĢ ülkelere kaydırılması gibi geliĢmeler,<br />
yerellikler üzerinden kalkınmanın büyük ölçekli sermayenin talepleriyle örtüĢtüğünü<br />
göstermektedir. Yani ekonomi politikaları artık ülke baĢkentlerinden ve merkezi<br />
hükümetlerden sorulmamakta, aksine merkezi hükümetler ekonominin gidiĢatına<br />
göre tedbir almakta ve politikalar geliĢtirmektedirler. Bu süreçte ülke sınırları içinde<br />
baĢkentler değil, küresel süreçlere eklemlenme potansiyeli olan kentler ön plana<br />
çıkmaktadırlar (Keyder, 2004: 100; 1992: 82). Bu doğrultuda Dünya Bankası vb<br />
ulusüstü aktörler kalkınma açısından kentlerin motor güç konumunda olduğuna<br />
vurgu yapmaktadır. Aynı Ģekilde bu vurgu, sermaye açısından kentlerin yatırım aracı<br />
olarak cazip bir tercih mekanizması olduğuna da iĢaret etmektedir (Doğan, 2005a:<br />
82).
92<br />
KüreselleĢme olarak ifade edilen süreç, kentlerde ekonomik, sosyo-kültürel,<br />
mekânsal ve politik değiĢimleri beraberinde getirmiĢtir (Uzun, 2002: 37). Bu<br />
değiĢimler; sermaye birikim sürecine katkısı olabileceği düĢünülen ve sermayenin<br />
yeni/en karlı yatırım alanı olarak gördüğü kentlerin, sermayenin talepleri<br />
doğrultusunda biçimlendirilmesini kolaylaĢtırmıĢtır. Bu süreç beraberinde yerellikler<br />
olarak kent ve bölgelerin yeniden tanımlanmasını, sosyal devletin metasızlaĢtırılmıĢ<br />
toplumsal yeniden üretim alanlarının ve kamu mülkiyetindeki iĢletmelerin piyasa<br />
süreçlerine dâhil edilmesini getirmiĢtir. Yerelin sermaye lehine yeniden tanımlandığı<br />
bu süreçte, yerellikler ve bazı toplumsal aktörler (yönetimler, piyasa aktörleri vb)<br />
küresel aktörlerin iĢbirlikçisi olarak; var olan sermayeyi kalıcı kılmak ve yeni<br />
sermaye çekebilmek için tüm sosyal ve fiziksel altyapılarını sermayenin talep ve<br />
beklentileri doğrultusunda düzenlemiĢlerdir (Doğan, 2005b: 24). Bu süreçte<br />
yönetim ölçeği küçültülerek karar verme mekanizmasının yerele indirgenmesi<br />
sermayenin küreselleĢmesi ile eĢzamanlı olarak gerçekleĢmiĢtir. Ekonominin<br />
küreselleĢmesi yerelin önemini azaltmaktan çok, yereli uygulamada çok daha önemli<br />
duruma getirmiĢtir. Merkezi hükümetin etkinliğinin ve müdahaleciliğinin de<br />
azalmasına paralel olarak kentler sermayeyi çekebilme yarıĢına girmiĢtir (Cihangir<br />
Çamur, 2002: 674-675).<br />
KüreselleĢme sürecinde ön plana çıkan kentlerin temel iĢlevleri; üretimden<br />
çok üretimin örgütlenmesi, yönetimi, kontrolü, tasarımı, finanse edilmesi,<br />
bütçelenmesi, pazarlanması olarak görülmektedir. Bu iĢlevleri yerine getirebilecek<br />
vasıflı ve eğitimli iĢgücünün bulunduğu kentler, sermaye açısından çekici olmaktadır<br />
ve sermaye bu kentlerde odaklanmaktadır (Keyder, 2004: 54).<br />
Sermaye aĢırı birikim sorununa temel çözüm olarak baĢka yerlerde yeni<br />
pazarlar, yeni üretim kapasiteleri, yeni kaynaklar, yeni iĢgücü olanakları yaratmayı,<br />
yani mekânsal yer değiĢtirmeyi görmektedir (Harvey, 2008b: 91-93). Küresel<br />
sermaye devamlılığını ve geliĢimini sağlamak adına sürekli olarak yeni tüketim<br />
maddeleri, üretim ve ulaĢım yolları ile en önemlisi pazarlar yaratmak durumundadır<br />
(Schumpeter, 2007: 103). Bu doğrultuda neoliberal yeniden yapılanma sürecinde<br />
sermayenin yeni ve en karlı bulduğu alanların kentler olduğu görülmektedir. Üretim,<br />
meta ve kar kavramları çerçevesinde sistematikleĢtirilen küresel kapitalizm kendisine<br />
sahne olarak kent mekânını seçmiĢtir ve geçirdiği tüm evrimsel süreçlerle birlikte
93<br />
kentleri de tüm bileĢenleriyle birlikte dönüĢtürmektedir. Sanayi üretimi ve idari<br />
iliĢkiler ağının merkezi olarak medeniyetleĢmenin sahnesi Ģeklinde tanımlanan kent,<br />
küreselleĢme sürecinde karlılık ve metalaĢtırma faaliyetleri içinde sadece sahne<br />
olarak değil, sürecin bir parçası olan obje durumundadır (Akbalık, 2007: 167-168).<br />
Günümüz kentlerinde küreselleĢmenin ve küresel sermayenin etkileri önemli<br />
ölçüde hissedilmektedir. Hangi piyasa oyuncusunun, hangi nedenlerle olduğu dahi<br />
bilinmeyen tercihlerle aldığı dıĢsal kararlar kentlerin geleceğini etkileyebilmektedir.<br />
Merkezi ve yerel yönetimler; tüm dünyanın küresel sermayeyi yatırım yapmak ve<br />
kalıcı kılmak için büyük bir yarıĢ içinde olduğu günümüz dünyasında sermayenin<br />
taleplerine karĢı koyamamakta (Ersoy, 2007: 164) aksine sermayenin önünü açacak<br />
uygulamaları hayata geçirmektedirler.<br />
Küresel sermayenin en önemli özelliği olan sınır tanımayan hareketlilik,<br />
mekânsal süreçlere de yansımaktadır. KüreselleĢme sürecinden en çok etkilenen<br />
mekânsal ölçek olarak karĢımıza kentler çıkmaktadır. Sermaye birikimi yeni<br />
mekânsal oluĢumların ortaya çıkmasına etkide bulunmaktadır. Sınır tanımaksızın<br />
dolaĢan sermayenin yatırıma yöneliĢi ulusal sınırları zayıflatmakta, ulusal sınırlar<br />
içinde kentler doğrudan küresel yatırım alanı haline gelmektedir. Bu süreçte kentler<br />
ulus-devleti aĢarak uluslararası düzeyde iliĢki ve yapılanmalara dahil olmaktadırlar<br />
(Karabağ, 2006: 194-195). Bir diğer ifade ile küreselleĢme olarak adlandırılan<br />
çağımızda kentler, ulus devletleri aĢan bir önem taĢımaktadırlar (BaĢer, 2005: 495).<br />
KüreselleĢme sürecinde sermayenin sınır tanımaksızın dolanımının yanı sıra esnek<br />
sanayi bölgelerinin, giriĢimci kentlerin ve küresel kentlerin yeniden keĢfi söz konusu<br />
olmaktadır (Jessop, 2005: 367; Koch, 2003: 7). 1980 sonrasında sıklıkla dile<br />
getirilen yeniden yapılandırma ve yapısal uyum süreçleri; kapitalizmin<br />
küreselleĢmeye çalıĢtığı ekonomik ve siyasal alanın çeĢitli ölçeklerinde, farklı<br />
coğrafyalarda aynı olmayan ama benzerliklere ve içiçeliklere sahip bir nitelik<br />
taĢımaktadır. Bu süreçte kentler, pasif ve yalnızca üzerinde sürece dair aktivitelerin<br />
gerçekleĢtiği mekânlar olmanın ötesinde aktif öznelere dönüĢtürülmektedir<br />
(Kılıçkaya, 2007: 127).<br />
Küresel ekonomik yeniden yapılanma, üretimin uzamsal ve zamansal<br />
dağılımını köklü biçimde değiĢtirmiĢtir. Yerel eski anlamını yitirmiĢ ve küresel
94<br />
sermaye hareketlerine bağımlı bir değiĢken haline gelmeye baĢlamıĢtır. Esnek üretim<br />
sistemi ve ekonominin küreselleĢmesi yereli ekonomik bir öğe olarak küresel<br />
sermayeye eklemlenebilmenin bir aracı haline getirmiĢtir (ġahin, 2001: 663).<br />
Günümüzde ekonomik ve siyasal müdahale, ulusal sınır ve bütünlükleri aĢarak<br />
kentleri muhatap almaktadır (Erkal, 2005: 599). Kentleri ülkelerden çok daha önemli<br />
bulan neoliberal anlayıĢ ve küresel sermaye; metropolleĢme düĢüncesinden hareketle<br />
spekülasyon ve ranta dayalı bir giriĢimi desteklemektedir (Yarar vd., 1998: 173).<br />
KüreselleĢme sürecinde kentlerin; insan, mal, sermaye, bilgi ve teknolojinin<br />
akıĢkanlığını kolaylaĢtırdığı ve bu akıĢkanlığın önündeki engelleri kaldırdığı ölçüde<br />
önem kazanacağı ileri sürülmektedir (Öğdül, 2005: 310). Günümüzde en gözde<br />
yerellikler aynı zamanda küreselleĢmenin yol açtığı ayrıĢma ve çatıĢmaların en<br />
yoğun yaĢandığı kentler olmaktadır. Küresel ya da küreselleĢmeye çalıĢan kentler;<br />
küreselleĢmenin kendilerine biçtiği ya da kendiliklerinden üstlendikleri yeni roller<br />
çerçevesinde çok yönlü ve hızlı bir dönüĢüm yaĢamaktadırlar (Yalçıntan, 2007: 115).<br />
KüreselleĢmenin mekân organizasyonuna en önemli etkisi, mekânın niteliğini<br />
değiĢtirmesidir. KüreselleĢme sürecinde mekân bir iliĢkiler ağına dönüĢmüĢtür. Bu<br />
iliĢkiler ağına dâhil olamamak beraberinde dıĢlanma sonucunu getirmekte ve zaten<br />
küresel anlamda var olan eĢitsizliğe yeni bir eĢitsizlik boyutu eklenmektedir (Tekeli,<br />
1999: 221). KüreselleĢmeye bağlı olarak kentler ve ulusal ekonomiler farklı ulus altı<br />
parçalara ayrılmaktadırlar. Bunların bazıları küresel ekonomiye bağlanıp<br />
eklemlenirken bazıları ise bu sürecin dıĢında kalmaktadırlar. Küresel ekonomiye<br />
eklemlenebilen kent ve bölgelerin önemi artarken, diğer mekânsal ölçekler gözden<br />
düĢmektedirler (Kesgin, 2007: 201-202). 1980 sonrası dünya ekonomisinin iĢleyiĢi,<br />
ulusal ekonomilerin kendi baĢlarına büyümelerini ve sermayenin mantığından<br />
kaçınmalarını neredeyse imkânsız hale getirmiĢtir. Bu anlamda temel sorun, küresel<br />
ekonomik süreçlere eklemlenebilmenin yollarını aramak Ģeklinde formüle<br />
edilmektedir. Bu süreçte hangi bölge ya da kent sermayeye daha avantajlı ve cazip<br />
olanaklar sunarsa, o oranda kaynak sahibi olacağı ileri sürülmektedir. Küresel<br />
süreçlere eklemlenememenin maliyetinin oldukça yüksek olduğu ve dünya genelinde<br />
birçok alanın dıĢlanma ve marjinalizasyon riskiyle karĢı karĢıya olduğu da bu<br />
bağlamda geliĢtirilen bir söylem olarak karĢımıza çıkmaktadır (Keyder, 2004: 108-<br />
109; 1992: 85). Bu ifadelerden hareketle günümüz küreselleĢme ortamında kentlerin
95<br />
küresel süreçlere farklı biçimlerde eklemlendiği dile getirilebilir. Eraydın kentlerin<br />
küreselleĢme süreçlerine eklemlenme biçimlerini Ģu Ģekilde ele almaktadır:
96<br />
Tablo 1 KüreselleĢme Sürecine Farklı Eklemlenme Biçimleri ve Farklı Kent<br />
Tipleri<br />
KüreselleĢme Sürecine<br />
Farklı ġekilde<br />
Eklemlenmeler<br />
I.Küresel Sistemin Odağı Olarak Dünyaya Eklemlenme<br />
Dünya Kentleri/ Küresel<br />
Kentler<br />
Eklemlenmede Önemli Olan Ġç ve DıĢ<br />
Dinamikler<br />
Çok sayıda üretim ve iletiĢim ağının<br />
kesiĢme noktası. Ekonomik sistemin<br />
iĢleyiĢinde ve denetiminde söz sahibi<br />
firmalar<br />
II.Bilgi Kapasitesi Ġle Dünyaya Eklemlenme<br />
Öğrenen Bölgeler<br />
Bilgi üretme ve öğrenme sürecinde odak<br />
noktalar. Bilgi depolama, fikir ve<br />
yaratıcılığın akımını kolaylaĢtıran altyapı<br />
Bilgi Kentleri<br />
Bilginin toplandığı ve aktarıldığı, yalnızca<br />
çevresindeki alanlarla değil, uluslararası<br />
ağlar yardımıyla tüm dünya ile iletiĢimleri<br />
olan merkezler<br />
Eklemlenmede Önemli Olan<br />
Yerel Düzenlemeler<br />
Küresel firmaların mekânsal<br />
taleplerini karĢılamaya yönelik<br />
fiziksel düzenlemeler ve mevcut<br />
düzenlemelerin gevĢetilmesi<br />
-Bilgiye dayalı örgütlenmeye<br />
destek ve teĢvik<br />
-Bilginin varlık olarak<br />
değerlendirilmesi<br />
-Bilgi yoğun firmalara kredi ve<br />
sermaye sağlanması<br />
-Bilginin üretilmesine destek<br />
-Bilginin kolaylaĢtırılmasına<br />
kolaylık ve altyapı<br />
-Kentlerin çekiciliklerini<br />
arttıracak mekân kalitesi<br />
III.Yaratıcı Kapasiteleri ve Yerel ĠliĢkilerindeki BütünselleĢmenin Rekabet Gücü Ġle Eklemlenme<br />
Geleneksel Sanayi<br />
Bireysel firmalar tarafından -Yerel geliĢmeyi destekleyen<br />
üretilemeyecek nitelikteki ve rekabet yerel kurumlar ve aktörlerin bir<br />
Odakları<br />
gücünü arttıracak çözümlerin o yöredeki arada sağladıkları yaratıcılıklar<br />
aktörlerin bir araya gelerek üretilmesi<br />
-Yerel teĢvik ve sivil toplum<br />
örgütlerinin sağladıkları<br />
Yeni GeliĢme Odakları:<br />
Ġleri Teknoloji Bölgeleri<br />
Ġleri teknolojiye sahip firmalar tarafından<br />
sağlanan üretim ağlarının varlığı<br />
IV.Teknolojik Birikimleri Ġle Eklemlenme<br />
Teknoloji Merkezleri, Bilgi ve teknoloji üretimini sağlayan yerel<br />
Teknoparklar,<br />
iletiĢim ağları. Ġleri düzeyde teknoloji<br />
Teknopolisler<br />
sunumunu gerçekleĢtiren firmalar ve<br />
araĢtırma kurumları<br />
V.Yapısal DönüĢüm GerçekleĢtirerek Dünya Ġle Eklemlenen Metropoller<br />
Teknolojik ve Kurumsal<br />
Mevcut üretim yapısının değiĢtiği esnek<br />
DönüĢüm Gösteren<br />
ve düĢey ayrımlaĢmıĢ ve tam zamanında<br />
Ulusal Metropoller<br />
üretimin benimsendiği bir ortam. Yeni<br />
hizmet alanları ve yeni iĢgücü talebinin<br />
Belirli Konularda<br />
UzmanlaĢmıĢ Kentler<br />
ortaya çıkması<br />
Belirli konularda deneyim ve yaratıcılık<br />
potansiyeli. Bazı buluĢlar yaparak dünya<br />
sisteminde yer alma çabası<br />
VI.KüreselleĢme Sürecine Bazı Kesimlerin Özverisi Ġle Eklemlenenler<br />
Ucuz Emek Alanları Geleneksel malları ucuza üreterek rekabet<br />
Olarak Eklemlenen gücü sağlamak<br />
Kentler<br />
VII.Eklenemeyenler<br />
Geleneksel Sanayi<br />
Yapısını<br />
DeğiĢtiremeyenler<br />
ĠĢlevsel Olarak Sınırlı<br />
Kalanlar<br />
Kentsel ÇöküĢ<br />
YaĢayanlar<br />
Kaynak: Eraydın, 2001: 374.<br />
Geleneksel birikimleri ile rekabet gücünü<br />
yakalayamayanlar<br />
Olanakları sınırlı olduğu için dünya<br />
sisteminin dıĢında kalanlar<br />
KüreselleĢme sürecinin dıĢında kalarak<br />
eski canlılıklarını yitirenler<br />
olanaklar<br />
-DayanıĢma ağları<br />
-Yüksek nitelikli insan gücü<br />
kaynakları<br />
-BuluĢçuluğun lider firmalar<br />
tarafından desteklenmesi<br />
BuluĢ ve teknolojik geliĢmeyi<br />
sağlamaya yönelik kamu<br />
kaynakları (altyapı ve parasal<br />
destekler)<br />
Ulusal ekonomik kuralların,<br />
finansman biçimlerinin ve<br />
ticaretin yeniden düzenlenmesi<br />
-Teknolojik dönüĢümü<br />
destekleyen politikalar<br />
-Yeni buluĢların desteklenmesi<br />
Emeğin ucuz olmasını sağlayan<br />
düzenlemeler (emeği koruyan<br />
mevcut kuralların ve yasaların<br />
uygulanmaması)<br />
Düzenleme biçimlerinin değiĢen<br />
koĢullara uyum sağlayamaması
97<br />
1980 sonrası dönemde Batı‟nın geliĢmiĢ kapitalist toplumlarında yerel ve<br />
bölgesel ekonomik stratejinin temel biçimleri, iĢlevleri ve siyasa mekanizmaları<br />
büyük değiĢikliklere uğramıĢtır. KüreselleĢen dünya ekonomisinde kentler bir güç ve<br />
rant aracı olarak görülmektedir. Bu süreçte kentlerin, ekonomik yeniden yapılanma<br />
ve yapısal rekabetçiliği koruma konularında aktif birer özne olarak aldıkları rollerde<br />
büyük sıçramalar yaĢanmıĢtır. Bu sıçramalar beraberinde giriĢimci kente dair ilgi ve<br />
vurgunun da artmasına neden olmuĢtur. GiriĢimci kentlerin en önemli özelliği; yoğun<br />
rekabet karĢısında kendi ekonomik alanlarının rekabetçiliğinin arttırılmasında aktif<br />
özne konumunda olmaları olarak belirtilmiĢtir (Jessop, 2005: 379). Son dönemde<br />
kentler birbirleri ile yarıĢan birer iĢletme gibi örgütlenmekte, kent iĢlevi bir iĢletme<br />
olarak verimlilik ve kar sağlamaya dönüĢmektedir (Ulu ve Karakoç, 2004: 63).<br />
KüreselleĢme olarak ifade edilen sürecin temel bileĢeni, sermayenin küresel<br />
ölçekte yeniden yapılanmasıdır. Sermayenin yeniden yapılanma süreci küresel<br />
ölçekte farklı mekânlar üzerinde gerçekleĢirken, sermayenin yöneldiği mekânsal<br />
sınırları tanımlayan devlet günümüzde bu özelliğini yitirmiĢtir. Sermaye artık yatırım<br />
kararlarını alırken tüm dünyayı tek bir mekân olarak görmeye ve kendisi açısından<br />
en cazip/avantajlı koĢulları sunan alanlara yönelmeye baĢlamıĢtır. Önceleri devletler<br />
arasında gerçekleĢen mal, sermaye, bilgi ve hizmet akıĢları günümüzde kentler ve<br />
bölgeler arasında gerçekleĢmeye baĢlamıĢtır. Bu durum; bazı kentlerin konum ve<br />
önemini arttırırken, bazı kentlerin de düĢüĢe geçmelerine neden olmaktadır (Tekel ve<br />
Ayten, 1998: 118). Kentler ulus ötesi ağ sistemine bağlanma yeterlilik ve baĢarıları<br />
ölçüsünde küreselleĢmekte ve bu durum kentler arasında bir eĢitsizlik ve hiyerarĢinin<br />
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. KüreselleĢme, küresel kentler ağına<br />
eklemlenemeyen kentlerin gözden düĢtüğü ve kendi kaderlerine bırakıldığı bir<br />
sistemdir. Çünkü küreselleĢme, kapitalizmin kentleri kullanma üzerine kurmuĢ<br />
olduğu bir tedavidir ve kentler/kentliler kapitalizmin kendi kendini tedavisine (talep<br />
ve beklentilerine) cevap verdikleri ölçüde küreselleĢmenin metası ve sermayenin<br />
yöneldiği alanlardır (Özkan, 2005: 279).<br />
Küresel sermaye, kapitalizmin her aĢamasında revize ettiği birikim açısından<br />
yer seçim kriterlerini günümüzde büyük ölçüde değiĢtirmiĢtir. OluĢmuĢ ya da<br />
oluĢmaya yakın bir pazar, yatırımcı açısından yatırılan sermayenin en kolay ve<br />
maksimum oranda karla geri dönüĢünü ifade ettiğinden artık ön koĢul haline
98<br />
gelmiĢtir. Ayrıca, yatırım coğrafyasının dünya ölçeğinde geniĢlemesi, ucuz iĢgücü<br />
kriterini çok ucuz iĢgücü kriterine çevirmiĢ ve iĢgücü açısından sosyal hakların<br />
minimum seviyede olması önemli hale gelmiĢtir. Sermayenin bir diğer yer seçim<br />
kriterini de, yerleĢeceği alanda çevre bilincinin geliĢmemiĢ (ya da önemsenmiyor) ve<br />
ilgili yasal ve toplumsal yaptırımların oluĢmamıĢ olması belirlemektedir. Böylelikle<br />
sermaye çevre kirliliğini kendi ülkesinden uzaklaĢtırdığı gibi, kendi ülkesinde yasalar<br />
gereği yükümlü olacağı ek maliyetlerden de (arıtma tesisi, kirletme vergisi vb)<br />
kurtulmuĢ olmaktadır. Küresel sermaye girdiği ülkede hiçbir sorumluluk ve<br />
yükümlülük üstlenmek istememekte ve en çok taviz alabildiği alanlara<br />
yönelmektedir. Sermayenin yer seçim kriterleri, küresel ekonomik coğrafyanın<br />
giderek geniĢlemesiyle keskinleĢmekte, devletlerin/kentlerin sermayeden pay<br />
kapmak için giriĢtikleri yarıĢta, sermayeye en geniĢ avantajları sağlayan<br />
ülkeler/kentler öne geçmektedirler (Yalçıntan, 2000a: 62).<br />
Neoliberal anlayıĢta; ekonomik faaliyetlerin ulusal sınırları aĢtığı, günümüzde<br />
ulusal sınırlar içinde yerel birimlerin de etkin aktörler haline geldiği ve bu doğrultuda<br />
kentlerin ulusal ekonomi ile mekânsal bölünme içinde birbirini tamamlayan birimler<br />
olduğu ileri sürülmektedir. Bu çerçevede kent yönetimlerinin temel görevi ise<br />
sermayeyi kendi yerelliklerine çekecek uygulamaları hayata geçirmek olarak<br />
görülmektedir (Güler, 2007: 239-240). Günümüz dünyasında sermayenin kendi<br />
yapılanması küresel bir hiyerarĢi içindeyken, sermayenin gerektirdiği hizmetler de<br />
orantılı olarak karmaĢık ve hiyerarĢik bir yapıdadır. Bu hizmetlerin neler olacağını<br />
hâkim teknoloji belirlemektedir. Ġçinde bulunduğumuz dönemde sermayeye yönelik<br />
olarak hızla büyüyen hizmetler sektörü içinde; “iletiĢim-telekomünikasyon, bilgi<br />
bankaları ve bilgi iĢlem, küresel fon akımlarını sağlayan ve denetleyen finans<br />
kurumları, bankalar, sigorta Ģirketleri, küresel pazara adaptasyonu sağlayan medya,<br />
pazar araĢtırma ve reklamcılık Ģirketleri, hukuk, muhasebe, müĢavirlik ve yönetim<br />
danıĢmanlığı” kurumları ön plana çıkmaktadır (Keyder, 2004: 103; 1992: 83).<br />
Günümüzde dünya ekonomisinin gerçek anlamda metropolleĢmesine tanık<br />
olunmaktadır. Bu bağlamda, büyük kentler büyümenin, zenginliğin ve gücün oldukça<br />
önemli bir kısmını kendilerine doğru çekmektedir. Dünya ekonomisi günümüzde<br />
uluslararası olduğu kadar metropollerarası bir nitelik de kazanmıĢ durumdadır.<br />
Metropol dinamikleri yeni dünya kapitalizminin sadece fiziksel çevresini değil, itici
99<br />
gücünü ve özünü de oluĢturmaktadır. Metropol ekonomileri geleneksel nüfuz<br />
alanlarında yaĢanan geliĢmelerden giderek kopmaktadırlar. Kentleri hinterlantlarına<br />
bağlayan dikey yakınlaĢma ağları giderek gerilerken, megakentler arasındaki yatay<br />
ağlar güçlenmektedir. Bir diğer ifadeyle bu kentler; küresel ağlarla bağlantılı iken,<br />
yerel düzeyde ise toplumsal ya da fiziksel bağlantıya sahip değillerdir. Bu durum ise,<br />
ekonomik ya da teknolojik etkinlik alanlarında etkinlikleri ve ticari iliĢkileri<br />
tekelleĢtiren bir takımada ekonomisinin doğmasına yol açmaktadır (TÜSĠAD, 2001:<br />
59; Castells, 2005: 540). Bir diğer ifade ile belli sayıdaki kent dünya ölçeğinde karar<br />
alma ve uygulama süreçlerine yön verir duruma gelmektedir.<br />
1980 sonrası dönem bir yandan uygulanan ekonomi politikalarının<br />
farklılaĢtığı ve neoliberal izler taĢıdığı bir süreç olma niteliği taĢırken, aynı zamanda<br />
kentlerin yeni iĢlevler kazandığı bir dönem olarak da tanımlanabilir. Bu dönemde<br />
metropolitan merkezler artan dıĢ iliĢkiler ve dıĢ ticaret gelirleri ile sermayenin<br />
yaratılmasında ve denetlenmesinde etkili olmaya baĢlamıĢlardır (Eraydın, 1992:<br />
114). Önemli değiĢim, dönüĢüm ve etkileĢimlerin yaĢandığı küreselleĢme sürecinde<br />
ekonomik, politik, sosyal ve mekânsal dönüĢümleri kavramsallaĢtırmak üzere yeni<br />
düĢünsel denemeler ortaya konulmuĢtur. “Post”, “de” ve “neo” önekli bu düĢünsel<br />
akımların “parça, parçalama ve bileĢenlerine ayırma” ya vurguları mekânla ilgili<br />
coğrafya, kent planlama ve mimarlık disiplinlerinde köklü değiĢimlerin ortaya<br />
çıkmasına neden olmuĢtur. “Yerel, yerelleĢme, yetki dağılımı, parçacı planlama ve<br />
kentsel tasarım vb” kavramlar ile ifade edilen bu akımlar; kentsel mekân üzerinden<br />
sermaye birikimini olanaklı kılmıĢlardır. Kentsel mekân değiĢen anlamıyla spekülatif<br />
bir iĢlev kazanarak sermayeye yeniden üretimin olanaklarını sunmuĢtur (Cihangir<br />
Çamur, 2002: 662).<br />
Kentlerin sermaye birikim mekanı haline gelerek ulusal ekonomilerin önüne<br />
geçmesi hatta ulusal ekonomilerin yönlendiricisi/etkin gücü haline gelmesi<br />
küreselleĢme sürecinde kentleri ön plana çıkarmıĢtır. KüreselleĢme sürecinde etkin<br />
olan ve süreci yönlendiren kentler, küresel kent olarak adlandırılmıĢlardır. Küresel<br />
kentler; önceleri ülkeler arasında gerçekleĢen iliĢkilerin temel belirleyeni haline<br />
gelmiĢler ve ülkeleri aĢan bir biçimde kendi aralarında iliĢkileri örgütler ve yönetir<br />
konuma gelmiĢlerdir.
100<br />
3.5. Küresel Kentler<br />
1980 sonrası dönemde dünya genelinde belli noktalar yeni bir dünya haritası<br />
oluĢturacak Ģekilde öne çıkmaktadır (ÇavuĢoğlu, 2000: 122). Üretim, dağıtım ve<br />
pazarlama biçimlerinin yeniden yapılandırıldığı neoliberal küreselleĢme sürecinde<br />
karĢımıza çıkan ekonomik coğrafya da karmaĢıktır. ĠletiĢim ve ulaĢım<br />
olanaklarındaki ilerlemeler, neoliberal ideolojinin ve kapitalizmin egemenliğini tüm<br />
dünyaya kabul ettirmesi ve küreselleĢmesi, çok uluslu Ģirketlerin artan önemi ve<br />
egemenlikleri, yeni pazar ve doğal kaynak havzası arayıĢları, ulus devlet anlayıĢının<br />
zayıflaması, ulus üstü ve ulus altı bölgesel ve yerel birimlerin ya da unsurların öne<br />
çıkması, bilgi toplumunun elit ve dar bir çevreye sıkıĢmasına karĢın tüketim toplumu<br />
anlayıĢının olabildiğince yaygınlaĢtırılması gibi geliĢmeler, kentlerin yapılarında da<br />
önemli dönüĢümlere neden olmuĢtur. Bu süreçte, ulus devletler çok uluslu Ģirketlerin<br />
pazarlık edebilmesi açısından aĢırı güçlü olduğundan, neoliberal küresel ekonomik<br />
sistemin temel birimleri olarak kentler ön plana çıkmaktadır (Topal ve Akyazı, 1997:<br />
13). KüreselleĢme; modernleĢme sürecini, yani sanayileĢmesini tamamlamıĢ, Kuzey<br />
Amerika ve Batı Avrupa kentlerinin 1970‟lerde içine düĢtüğü ekonomik darboğazdan<br />
yeni kentsel ekonomiler yaratarak kurtulma sürecidir. Süreç; kapitalizmin yeni<br />
boyutlar çerçevesinde yeniden paketlenmesidir ve küresel kent kapitalizmin tarih<br />
boyunca gördüğü rüyanın vücut bulmuĢ halidir. KüreselleĢme sürecinde kent<br />
mekânında; kapitalizmin bu süreçte gerçekleĢtirmeye çalıĢtığı ekonomik yayılmacılık<br />
anlayıĢı ve bu amaca dönük uygun ortam sağlayan (sağlamaya çalıĢan ve sermayeyi<br />
çekmek için birbiriyle yarıĢan) mekân parçaları ortaya çıkmaktadır (Özkan, 2005:<br />
275). Yüksek kar arayıĢında olan küresel sermayenin farklı mekânlarla kurduğu<br />
ekonomik temelli iliĢki; yerele özgü mekânsal değerlerin ve farklılıkların<br />
aĢındırılmasına neden olmakta ve farklılıkların ekonomik determinist bir tavırla<br />
yeniden kurulmasını içermektedir. Küresel sermaye mekânı, kendi koĢullarına ve<br />
örgütlenmesine zemin hazırlayan, bu nedenle de emek ya da makine gibi bir üretim<br />
aracından farklı görülmeyen ve karını maksimize etmesine imkân sağlayan bir araç<br />
olarak görmektedir (Yırtıcı, 2005: 127).<br />
KüreselleĢme; malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbest bir<br />
biçimde hızlı ve büyük hacimlerle dolaĢabildiği sınır aĢan faaliyetlerin sayısının<br />
arttığı ve sınır aĢan ticari, politik, kültürel ve bilimsel ağların yaygınlaĢtığı bir
101<br />
duruma iĢaret etmektedir. KüreselleĢmenin bir baĢka belirgin özelliği de iletiĢim<br />
hızının ve hacminin, ulaĢım altyapısının ve ulaĢım ağlarının kapsamının, ulaĢım<br />
hızının bugüne kadar görülmemiĢ oranda artmıĢ olmasıdır. Bu ağda küresel kentler,<br />
küresel sistemin iĢleyiĢini sağlayan önemli bağlantı noktalarıdır. KüreselleĢen bir<br />
dünyada kentlerin bu konumu, onları ulus devletlerin önüne geçirmiĢ ya da onlardan<br />
daha etkin ve iĢlevsel bir rol oynar duruma getirmiĢtir (Doğan, 2009: 227).<br />
Neoliberal küreselleĢme ile birlikte hareket serbestîsi kazanan sermaye, günümüzde<br />
merkezi-yerel yönetimlerle ortak hareket ederek karına kar katabileceği mekânlara<br />
yerleĢebilmek için yasal zemin kurmaya çalıĢmaktadır. Kentlere yoğun müdahaleyi<br />
içeren yeni yasa ve yönetmeliklere bakıldığında da, her ne pahasına olursa olsun<br />
küresel sermayeye eklemlenmeye çalıĢan devlet politikaları karĢımıza çıkmaktadır<br />
(Altınörs Çırak ve Yörür, 2006: 80). Kentler arasında ortaya çıkan rekabette,<br />
sermaye açısından bir kentin sağladığı küçük avantajlar bile oldukça önemli bir yer<br />
tutmaktadır (Tekeli, 1999: 221). Sermayenin kentlere yönelmesi ve kalıcı olması<br />
açısından merkezi ve yerel yönetimler de kentleri sermaye açısından cazip kılmak<br />
adına uygulamaları hayata geçirmektedirler (Akgün ve Karademir, 2007: 175).<br />
Günümüzde ekonominin coğrafyası, büyük metropoller ile bu metropollerin<br />
bulundukları bölgeler etrafında örgütlenmektedir. Teknolojik güç, son derece<br />
uzmanlaĢmıĢ hizmetler, zenginlikler ve insanlar 20-25 metropolden oluĢan ve dünya<br />
çapında bir ağ meydana getiren sınırlı sayıda merkezde toplanmaktadır.<br />
KüreselleĢme bu metropoller arasındaki iliĢkileri o kadar yoğunlaĢtırmıĢtır ki,<br />
günümüzde dünya ekonomisine yön veren büyük bir kentsel sistemden bahsetmek<br />
mümkün hale gelmiĢtir (TÜSĠAD, 2001: 58). Küresel kentlerin ortaya çıkıĢı yeni bir<br />
küresel ekonominin ortaya çıkıĢıyla açıklanmaktadır. KüreselleĢmenin, dünya<br />
ekonomisinin karĢı konulamaz piyasa güçleri tarafından yeniden yapılandırılması ve<br />
teknolojideki geliĢmelere bağlı olarak gerçekleĢtiği ve bu küreselleĢmenin yeni,<br />
kaçınılmaz ve karĢı konulamaz olduğu varsayılmaktadır. Küresel ekonominin yeni<br />
organizasyonu, sanayinin özellikle geliĢmiĢ ülkelerden geliĢmekte olan ülkelere<br />
desantralizasyonu, finansal aktiviteler ile hizmet sektörünün küresel ölçekte<br />
geniĢlemesini sağlamaktadır. Buna paralel olarak, üretimin ve finansal piyasaların<br />
küresel ölçekte geniĢleyen ağının kontrol ve yönetim ihtiyacının, küresel kentleri<br />
oluĢturduğu ileri sürülmektedir (Öktem, 2006: 54). Günümüzün hâkim görüĢü olan
102<br />
neoliberal küreselleĢme söylemi, ulus devletin artık egemenliğini yitirdiğini ve<br />
küresel ekonominin, ulus devlet sınırları içinde değil yeni bir mekânsal mantıkla<br />
organize edildiğini ileri sürmektedir. Bu anlayıĢa göre; küresel ekonominin kalbinin<br />
attığı, küresel ekonominin kontrol edildiği yönetim ve organizasyon merkezleri artık<br />
küresel kentlerdir. Uluslararası sermayenin ve küresel ekonominin yönetim, kontrol<br />
ve organizasyon merkezleri olarak küresel kentler tanımlanırken, bu tanıma paralel<br />
olarak küresel kent söylemi, küresel kapitalizm sahnesinde yer almak isteyen kentler<br />
için etkili bir politik söylem ve kentsel politika olarak benimsenmektedir (Öktem,<br />
2006: 57; MocoĢ, 2009: 33).<br />
Küresel kent kavramı, dünya kentlerinin 1980‟li yıllarla birlikte yeni<br />
uluslararası iĢbölümü içinde değiĢen rolünü ifade etmek için geliĢtirilmiĢtir. Küresel<br />
kentler; sermaye, para, mal, iĢgücü ve bilgi akıĢının örgütlenmiĢ kavĢakları olarak,<br />
küresel sermayenin üs ve kontrol merkezi durumundadırlar (Wedel, 2001: 66;<br />
Eraydın, 2001: 375; Scott, 2004: 26; Tekeli, 1999: 224; Harvey, 2008a: 87). Bu<br />
kentler aynı zamanda telekomünikasyon merkezleri, hava limanları ve sabit iletiĢim<br />
link sistemleri ile donatılmıĢ, geniĢ bir finansal, hukuki, ticari ve altyapı hizmetleri<br />
ağına sahip merkezlerdir (Harvey, 1999: 329). Küresel kentler; bütünsel kapitalist<br />
iliĢkilerin, güç iliĢkilerinin ve buna bağlı olarak ekonomik, politik ve kültürel<br />
iliĢkilerin kontrol edildiği merkezler olarak da tanımlanabilmektedir (Ercan, 1996:<br />
68-69). Küresel kentler; hızlı, akıĢkan ve hacimli sermayenin karar ve kontrol<br />
merkezi durumundadırlar. Mümkün olduğunca üretim etkinliklerinden uzaklaĢmakta,<br />
üst düzey hizmet sektörünün yoğunlaĢtığı mekânlar haline gelmekte ve etkilenen<br />
değil etkileyen merkezler olarak kentlerarası kademelenmede ayrıcalıklı konum elde<br />
etmektedirler. Ayrıca mal, para ve imaj döngüsünü küresel düzeyde denetlemekte,<br />
yönetmekte ve yönlendirmektedirler (Hacısalihoğlu, 2001: 88). Önceleri ulusdevletler<br />
aracılığı ile gerçekleĢtirilen sermaye, mal, hizmet ve bilgi akıĢları artık<br />
kentler aracılığı ile gerçekleĢtirilmektedir. Günümüzde dünyada sermaye, mal ve<br />
bilgi akıĢına yön veren belirli büyük kentler (Tokyo, Londra, New York, Rotterdam,<br />
Frankfurt vb.) söz konusudur. Bu kentlerde verilen kararlar, dünya ekonomisine ve<br />
dolaylı olarak siyasal yapısına yön vermektedirler (Pustu, 2006: 146).<br />
Küresel kenti ele alan çalıĢmalar incelendiğinde genel olarak Ģu özelliklerin<br />
öne çıktığı görülmektedir:
103<br />
- Küresel kentler, dünya ölçeğinde süregelen finansal iĢlemlerin, ticari ve<br />
ekonomik değiĢimlerin yoğunlaĢtığı merkezlerdir.<br />
- Küresel kentler, küresel ekonominin komuta merkezleridir.<br />
- Küresel kentler, hizmet sektörü ağırlıklı, esnek, kolay hareket edebilir ve<br />
akıĢkan bir ekonomiye sahiptirler.<br />
- Mülkiyet, ticaret, sermaye ve emek hareketleri küreselleĢmiĢtir.<br />
- Küresel kentlerde, küresel ekonomi açısından önemli kabul edilen mal ve<br />
hizmet üretimleri yoğun bir biçimde gerçekleĢtirilmektedir.<br />
- Küresel sermayenin, küresel kentlerin, özellikle New York, Londra, Paris,<br />
Tokyo gibi merkez kapitalist ülke kentleriyle ve birbirleriyle bağını<br />
sağlamadaki rolü büyüktür.<br />
- Küresel kentlerde çok uluslu Ģirketlerin ve uluslararası kurumların yönetim<br />
merkezleri yoğunlaĢmıĢtır.<br />
- Küresel sermaye çevrelerinin kentin mekânsal dönüĢümünde çok önemli<br />
etkileri vardır.<br />
- Kentsel hizmetlerin sunumu küresel rekabete açıktır.<br />
- Küresel kent çok daha geniĢ bir mekâna yayıldığı için otomobil bağımlılığı<br />
artmıĢtır. Bu süreç en önemli küresel ekonomik güçler arasında yer alan<br />
petro-kimya ve otomobil üretici ve dağıtıcılarınca da desteklenmektedir.<br />
- Küresel kent ekonomisinde bilgi ve teknoloji yoğun, yüksek ücretli sektörler<br />
ile bu sektörlere hizmet üreten düĢük ücretli (tezgâhtarlık, garsonluk,<br />
temizlikçilik vb.) iĢler arasında, sosyokültürel yapıya ve mekânsal yerleĢime<br />
de yansıyan bir ikili yapılanma vardır.<br />
- Küresel kentler, küresel ulaĢım açısından çok önemli bir konuma sahiptirler<br />
ve küresel ulaĢım ağı merkezidirler.<br />
- Ġnsan ve aile iliĢkilerinde ve biçimlerinde, sanal mekânın egemen hale<br />
geldiği ve bu iliĢkileri dönüĢtürdüğü görülmektedir. Görüntülü iletiĢim,<br />
“facebook”, e-mail ve görsel medya programları gibi yöntemler, insan ve<br />
aile iliĢkilerini de dönüĢtürmüĢtür.
104<br />
- Sınıflar arası mekânsal, toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel ayrıĢmıĢlık<br />
ve kutuplaĢmalar belirginleĢmiĢtir.<br />
- Kamusal alan kullanımında, küresel kentlerin artan tüketim toplumu<br />
özellikleri nedeniyle, ticari mekânlar ve alıĢveriĢ merkezleri öne<br />
çıkmaktadır. Parklar, kent sokakları gibi klasik kent mekânları sistem dıĢına<br />
itilmiĢlerle ya da düĢmüĢlerle suçluların yaĢam alanına dönüĢmüĢtür. Bu<br />
nedenle, güvenlik hizmetlerinin önemi artmıĢtır. (Gül, 2006: 1225;<br />
Friedman 1986‟dan aktaran Ercan, 1996: 68; Short, 1996: 68-71; Sassen,<br />
1996: 23; Sassen, 1998: 478).<br />
Küresel kent kavramını kullananlar kentlerde sunulan hizmetlerin boyutlarını<br />
araĢtırıp, bu hizmetlere göre kentlerin düzeyini saptamaktadırlar. Örneğin New York,<br />
Londra ve Tokyo‟nun küresellikleri tartıĢma konusu bile yapılmamakta ve<br />
hiyerarĢinin en üstünde bu kentler yer almaktadır. Bu kentlerin ardından Frankfurt,<br />
Paris, Seul, Hong Kong, Chicago, San Francisco, Sao Paolo gibi kentler<br />
sıralanmaktadır. Genel olarak tüm dünya göz önünde bulundurulduğunda ise en fazla<br />
20-25 küresel kent sayılabileceği görülmektedir (Keyder, 2004: 105; 1992: 84).<br />
Dünya kenti kategorisinde sayılan kent sayısı çok fazla olmamakla birlikte, sözü<br />
edilen bu kentlerin ortak özelliklerinin, arkalarında güçlü bir emperyalist geçmiĢ ve<br />
aĢırı sermaye birikiminin bulunması (Doğan, 2005b: 25) olduğu ifade edilmektedir.<br />
Günümüzde küresel sermaye, ticari mal ve ürünlerde, döviz kurları, borçlar vb<br />
üzerinde spekülasyon yaparak, paradan para kazanmaya yönelik üretim dıĢı<br />
etkinlikleri gerçekleĢtirmektedir. Bu doğrultuda dıĢa açık sermaye piyasaları<br />
spekülatif etkinliğin araçları olmaktadır. Küresel sermaye bir ülkeye girdiğinde<br />
geçici bir refah ortaya çıkmakta ancak ülkeden çekildiğinde yıkımlara neden<br />
olmaktadır. Sermayenin üretime yönelik etkinliklerden çok bu tarz giriĢimlere<br />
yönelmesi, sermaye birikiminin genel dinamikleri üzerinde etkili olmaktadır. Bu<br />
süreçte siyasi-ekonomik güç, sermaye fazlalıklarına sahip olan ABD ve diğer Batılı<br />
kapitalist ülke kentlerinde toplanmaktadır. Bu kentler (New York, Tokyo, Londra,<br />
Paris, Frankfurt vb) küresel mali piyasalara yön vermekte ve küresel kentler<br />
hiyerarĢisinin en üstünde konumlanmaktadırlar (Hacısalihoğlu, 2000: 118-119;<br />
Harvey, 2008b: 110-111,112).
105<br />
Kentler özellikle de dünya kentleri, küresel dönüĢümler ile toplumların<br />
görece durağan özellikleri arasında oluĢan çatıĢmaların en yoğun görüldüğü<br />
alanlardır. Kentler küreselleĢmenin kendileri için tanımladığı yeni roller<br />
doğrultusunda çok yönlü ve hızlı bir biçimde dönüĢmektedir. Bu dönüĢümü oluĢturan<br />
ve hızlandıran faktörler de küresel akıĢlar olmaktadır. Sermaye, insan, bilgi, imaj,<br />
mal ve teknoloji akıĢlarının tamamının ya da bir kısmının bir kente yönelmesi farklı<br />
sonuçları ortaya çıkarabilmektedir. Ancak bu akıĢların temel etkisi öncelikle yeni<br />
birikim rejimi çerçevesinde ekonomi ve yönetim alanlarında yeniden yapılanmaların<br />
ortaya çıkması Ģeklinde olmaktadır (Yalçıntan, 2000b: 217-218).<br />
Neoliberal küreselleĢmenin etkisini arttırdığı ve bilgi toplumuna geçiĢin hız<br />
kazandığı günümüz dünyasında insan-mekân iliĢkisi de değiĢmektedir. Sanayi<br />
toplumunda yerler mekânı söz konusuyken, günümüz toplumlarında akımlar mekânı<br />
söz konusudur. Akımlardan kast edilen bilgi, semboller, mal, kapital, teknoloji vb<br />
alanlarda yaĢanan hareketliliklerdir ve günümüz mekân örgütlenmesi de bu akımların<br />
mantığına göre Ģekillenmektedir (Tekeli, 2008: 182). KüreselleĢen dünyada mekân<br />
örgütlenmeleri akımlara göre Ģekillenirken, kentsel mekânların önemi ve bu<br />
mekânlara yönelik talepler de yine bu akımların yönelimlerine bağlı olarak<br />
oluĢmaktadır. Yani akımların bir kentsel mekâna yönelim hız ve yoğunluğu,<br />
kentlerin diğer kentlere göre konumunu da Ģekillendirmektedir. Günümüzde akımlar<br />
mekânı içinde yer alan kentler siyasal, ekonomik, sosyal, askeri vb tüm alanlarda<br />
dünyaya etkide bulunurken, yerler mekânı halindeki sanayi ve tarım toplumu<br />
özelliklerini taĢıyan kentsel mekânlar, bu süreçte edilgen bir konumda<br />
bulunmaktadırlar. KüreselleĢen dünyada yeni bir yerleĢme yapısı da ortaya<br />
çıkmaktadır. ĠletiĢim araçlarının geliĢmesi ve üretim teknolojisi, üretim<br />
faaliyetlerinin sanayi toplumuna göre desantralizasyonuna olanak sağlarken, karar ve<br />
denetim faaliyetleri daha da merkezileĢmektedir. KüreselleĢen dünyanın karar ve<br />
denetim fonksiyonları uluslaraĢırı bir mekânı ortaya çıkarmaktadır. Bu mekânı<br />
birbirleriyle iletiĢim ve diğer iliĢki ağlarıyla sıkı sıkıya bağlanarak, genel anlamda<br />
dünya kenti ya da küresel kent Ģeklinde adlandırılabilecek kentler oluĢturmaktadır.<br />
Bu bir akımlar mekânıdır ve dünyanın göreli olarak küçük bir kısmını kapsamaktadır<br />
(Tekeli, 2008: 184). Dünya genelinde oldukça az sayıda kent küresel olarak
106<br />
nitelendirilirken; diğer kentlerin de gerekli yatırımlar yapılarak küresel kentler ağına<br />
dahil olabilecekleri ifade edilmektedir.<br />
Küresel kentlerin en önemli özelliği; çokuluslu sermayenin toplandığı,<br />
düĢünce, karar ve örgütlenme üreten merkezler olmaları ve küresel sermaye ve<br />
aktörlerine hitap eden iĢ ve yaĢam alanlarıyla gerekli altyapıya sahip olmaları<br />
Ģeklinde ifade edilmektedir. Günümüzde az sayıda kent küresel kent statüsünde yer<br />
alırken; henüz bu gruba dâhil edilmeyen kentlerin de sermaye açısından gerekli<br />
olduğu düĢünülen yatırım ve iĢ alanlarını yaratması ve altyapı hizmetlerini sunması<br />
durumunda, küresel kentler ağına dâhil olabilecekleri vurgulanmaktadır. Yakın<br />
dönemde birçok ülkede merkezi ve yerel yönetimler, küresel süreçlere<br />
eklemlenebilmek ve etkin birer aktör olabilmek adına sermaye açısından cazip<br />
olacağını düĢündükleri kentlerini küresel kent yapmak adına politikalar üretmekte ve<br />
projeler geliĢtirmektedirler. Bu doğrultuda kentleri yönetenler ve hatta kentler<br />
arasında sermayeyi çekmek, küresel anlamda bir finans, kültür, turizm, ticaret<br />
merkezi olabilmek adına bir rekabet söz konusu olmaktadır. Bu rekabet çerçevesinde<br />
kentler yeniden yapılandırılmakta ve küresel anlamda cazip birer iĢ ve yaĢam<br />
merkezi olabilmek adına, yarıĢan kentler konumuna gelmektedirler. YarıĢan<br />
kentlerin en önemli aracı olarak da; küresel aktörlere hitap edecek iĢ ve yaĢam<br />
alanlarını oluĢturma odaklı olarak geliĢtirilen kentsel dönüĢüm projeleri<br />
gösterilmektedir. Bir diğer ifade ile kentsel dönüĢüm uygulamaları ve bu<br />
uygulamalardan elde edilecek baĢarılar, kentler arası rekabette avantaj sağlayan<br />
faktörler olarak değerlendirilmektedir. Ekonomik, siyasal, teknolojik, kültürel ve<br />
yönetsel anlamda etkin bir güç olmak ve bu alanlara yön veren küresel kentler ağına<br />
dahil olabilmek için gerekli iĢ ve yaĢam alanlarının yaratılmasını sağlayacak adım<br />
olarak görülen kentsel dönüĢüm projeleri, günümüzde geliĢmiĢ ya da geliĢmekte olan<br />
tüm ülkelerde hakim kentsel politika olarak hayata geçirilmekte ve kentler arası<br />
yarıĢta bu projelere büyük önem atfedilmektedir.<br />
3.6. YarıĢan Kentler<br />
1980‟li yıllardan önce ekonomik rekabetin mekânsal ekseni, ulusal ve<br />
bölgesel ekonomileri birbirine düĢürürken; 1990‟lara gelindiğinde rekabetin coğrafi<br />
ekseni küresel ekonomi içinde kentleri birbiriyle yarıĢır hale getirmiĢtir. Bu yarıĢ
107<br />
sadece sanayi yatırımını çekmek ve tutmak açısından değil; küresel sermayeyi<br />
çekmek, kentleri ikamet ve turizm merkezi yapmak açısından da gerçekleĢmektedir<br />
(Smith, 2006: 26). Yönetim sisteminin, yarıĢmacı bir geliĢme anlayıĢı doğrultusunda<br />
yeni politika arayıĢlarına girmesi ve yeniden yapılandırılması sürecinde, küresel<br />
yarıĢta en yüksek avantajları sağlayabilecek yerel ölçeğin belirlenmesinin oldukça<br />
önemli olduğu ileri sürülmektedir. Küresel yarıĢın temel yerel birimi olarak da kendi<br />
kaderini belirleyen kentler ön plana çıkarılmaktadır (Sökmen, 2002: 600).<br />
KüreselleĢme sürecinde ulus devletin etkinlik alanlarının daraltılması ve<br />
neoliberal politikaların yaygınlık kazanmasıyla birlikte, kent kavramı da değiĢime<br />
uğramıĢ ve sermayenin yeniden üretiminin mekânı haline gelmiĢtir. Bu dönemde<br />
kentler; sermayenin yeni çekim alanı olmuĢ, kentler ve kent yöneticileri yerelliklerini<br />
sermaye açısından çekici kılabilme çabasına giriĢmiĢlerdir. Bu çabalar, kentlerin<br />
özgün ve çekici kılınması adına yeni düzenlemelere gidilmesi, üretken sanayinin<br />
kentlerden uzaklaĢtırılarak kentlerin finans ve hizmet merkezi durumuna getirilmesi<br />
Ģeklinde hayata geçirilmiĢ; bu süreçte sermayenin akıĢ noktaları olan küresel kentler<br />
yükseliĢe geçmiĢ ve kentler arasında küresel anlamda bir yarıĢ baĢlamıĢtır (Sert vd,<br />
2005: 102).<br />
Günümüzde kentler finansal sermaye akıĢları ile karĢı karĢıyadırlar. Dünya<br />
genelinde sürekli dolanan akıĢkan sermaye, kar beklentileriyle belirli mekânlarda<br />
belirli sürelerde kalarak kentin mekânsal, sosyal ve ekonomik yapısında değiĢimler<br />
yaĢanmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla kentler ve kent yönetimleri, akıĢkan<br />
sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek adına, bir yandan diğer kentlerle rekabete<br />
giriĢirken bir yandan da sermaye lehine uygulamalara yönelmektedirler (Akın, 2000:<br />
142). KüreselleĢme sürecinin mekân örgütlenmesini ġengül Ģu Ģekilde ele<br />
almaktadır: Üretimin giderek küreselleĢmesi karĢısında ulus devletlerin etkinliği<br />
giderek azalmakta ve sermaye yatırıma yöneleceği mekân seçimlerinde yerel<br />
birimlerle temasa geçmektedir. Bu süreçte sermaye kendisi için en düĢük maliyetleri<br />
sağlayan yerel birime yatırım yapmaktadır. Bu nedenle yerel birimler, en düĢük<br />
iĢgücü maliyeti, altyapı vb tüm özendirici mekanizmaları devreye sokarak, sermayeyi<br />
kendi yerelliklerine çekmeye çalıĢmaktadırlar (ġengül, 2000c: 76). Yerel birimler<br />
açısından bunun anlamı birbirleriyle yarıĢmak olmaktadır. Bir diğer ifade ile<br />
küreselleĢme sürecinde kentler, kendi genel çıkarları için etkinliklere giren aktörler
108<br />
durumuna getirilmekte ve küresel sermayeyi çekebilmek için bir yarıĢma ortamına<br />
sürüklenmektedirler (ġengül, 2000c: 76; 2000a: 134-135; Keskinok, 2000: 90,93;<br />
Sökmen, 2000: 96; Göçer, 2000: 120; Hacısalihoğlu, 2000: 101-102; Cihangir<br />
Çamur, 2002: 662).<br />
Kentlerin sermayeyi çekmede kendi adlarına giriĢimci olarak yarıĢmaları için<br />
genel olarak dört neden ileri sürülmektedir:<br />
- Kentler, küresel iĢbölümünde belirli fonksiyonlara sahip olmak için<br />
yarıĢmaktadır. Pazarları harekete geçirmede kentlerin sunabildiği olanaklar,<br />
kentlerden talep edilenlerden daha önemli konumdadır. Bu nedenle, yere ve<br />
kaynaklara dayalı üstünlükler dıĢında yeniliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu<br />
doğrultuda kentler; sermaye açısından çekici olabilmek için fiziksel, sosyal<br />
ve altyapı yatırımları yoluyla üstünlükler elde etmeye çalıĢmaktadır.<br />
- Kentler arasında maksimum tüketiciyi çekme konusunda bir yarıĢ<br />
yaĢanmaktadır. Bu doğrultuda yapılan yatırımlar, kentlerin yaĢam kalitesini<br />
arttırmaya odaklanmaktadır. Kentlere yeni bir imaj kazandırılmaya<br />
çalıĢılmakta, alıĢveriĢ merkezleri, marinalar, eğlence merkezleri, lüks konut<br />
alanları vb yerler yaratılarak kentler yenilikçi, yaratıcı ve heyecan verici<br />
hale getirilmeye çalıĢılmaktadır.<br />
- Finans, yönetim, bilgi toplama ve iĢleme faaliyetlerinin kumanda ve kontrol<br />
iĢlevleri için kentler arasında bir rekabet yaĢanmaktadır.<br />
- Kentler arasında giderek artan rekabet; kent yöneticilerini, kenti fiziksel ve<br />
sosyal çekim merkezleri haline getirme ve sermaye açısından daha iyi iĢ ve<br />
yatırım olanakları yaratma konusunda çaba göstermeye yöneltmektedir<br />
(Harvey 1989‟dan aktaran Çıracı, 1993: 57-58).<br />
Kent yöneticileri günümüzde olumlu ve yüksek kaliteli bir yer imgesi<br />
yaratmaya çalıĢmakta ve bu doğrultuda kentsel projeler geliĢtirmektedirler.<br />
1970‟lerden sonra, geliĢmiĢ kapitalist ülke kentlerinde yaĢanan sanayisizleĢme ve<br />
yeniden yapılanma sonrasında ortaya çıkan finans, tüketim ve eğlence merkezi<br />
konumundaki kentlerin birbirleriyle yarıĢması süreci, günümüzde geliĢmekte olan<br />
ülke kentlerinde de yaĢanmaktadır. Kentler arası rekabet ve kentsel giriĢimcilik
109<br />
sürecinde, kente sermaye ve yatırım çekebilmek, imaj kazandırmak ve kentleri<br />
küresel anlamda cazip birer mekânsal ölçek konumuna getirebilmek için kentleri<br />
yönetenler yoğun çaba sarf etmektedirler (Harvey, 1999: 115-116). Bu doğrultuda;<br />
emek denetimi, iĢgücü vasfını arttırma, altyapı sağlama, vergi politikası, devlet<br />
düzenlemesi, kentsel alanların yeniden yapılandırılması gibi stratejiler, kentlerin<br />
sermayeye pazarlanmasına olanak sağlayacak uygulamalar olarak görülmektedir<br />
(Harvey, 1999: 329).<br />
1980 sonrası dönemde neoliberal anlayıĢ doğrultusunda oluĢturulan kentsel<br />
politikalar; yarıĢmacılığın güçlendirilmesi, kentlerin pazarlanması ve birer ekonomik<br />
birim olarak ele alınması üzerine kurgulanmıĢtır. Sermayenin küreselleĢtiği bu<br />
dönemde, yatırımcı sermayenin mekânsal sınırlamalar istemediği, merkezi ve yerel<br />
yönetimlerin bu süreçte temel görevinin sermayeye engel olabileceği düĢünülen tüm<br />
oluĢumları ortadan kaldırmak olduğu görüĢü, kentsel politikaları etkileyen bir<br />
geliĢme olmuĢtur (Öktem, 2007: 84). Kentler hiyerarĢisinde üst konumda bulunan<br />
kentlerde küresel ölçekte iĢlev gören hizmetler sektörü ön plana çıkmaktadır. Bu<br />
sektörlerin müĢterileri, sadece yerel ya da ulusal ekonomi kökenli olmadığı gibi;<br />
çalıĢanları da kalifiye ve küresel standartlarda bilgi ve formasyonu olan<br />
elemanlardan oluĢmaktadır. Bunlara bağlı olarak o kıstaslarda hizmet veren ticaret,<br />
eğlence, dinlenme ve konut sektörleri geliĢmektedir. Dünyaya yönelikliğin ve küresel<br />
düzeyde hizmet vermenin bir parçası olarak, tüm iletiĢim ağları, havaalanları ve<br />
telekomünikasyon ileri standartlardan oluĢturulmakta, beĢ yıldızlı oteller<br />
kurulmaktadır. Bu hizmetler baĢarıyla yerine getirildiği takdirde küresel Ģirketler,<br />
bankalar, sigorta Ģirketleri, hukuk ve muhasebe firmaları, reklamcılar ve<br />
araĢtırmacıların buralarda Ģube açacağı, sermayenin ihtiyaçlarının karĢılanacağı ve<br />
kentlerin cazip hale geleceği öngörülmekte (Keyder, 2004: 104-105; 1992: 84) ve bu<br />
yönde yatırımlar yapılmaktadır.<br />
Günümüz kentlerinde bu yatırımların yapılabilmesine olanak sağlayacak<br />
kentsel mekânların yaratılabilmesi açısından kentsel dönüĢüm projeleri<br />
hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. YarıĢmacı yerellikler söylemi ve ulusal<br />
kalkınmanın yolunun yerel üzerinden gerçekleĢebileceği anlayıĢıyla, önlerine küresel<br />
kent olma hedefi konmuĢ olan kentlerde finans, iletiĢim ve ulaĢıma iliĢkin altyapı ile<br />
uluslararası standartta barınma, konaklama ve eğlence altyapısını geliĢtirmeye
110<br />
çalıĢan projeler birbiri ardına hayata geçirilmeye baĢlamıĢtır. Küresel kentler ağına<br />
dahil olabilmek adına, birbirleriyle kıyasıya bir rekabet halinde olan küresel kent<br />
olma adayı kentler; gökdelenler, plazalar, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks konut<br />
alanları, kongre ve sergi sarayları vb yapılarla doldurulmaya baĢlanmıĢtır. Tüm bu<br />
yapıların inĢa edilebilmesi için gerekli kentsel arsa stoku bulunmayan kentlerde,<br />
yatırım alanlarını yaratabilmenin temel aracı olarak kentsel dönüĢüm projeleri<br />
geliĢtirilmektedir. Bir diğer ifade ile, kentleri küresel kent statüsüne kavuĢturabilme<br />
adına gerekli yatırımların önünü açacak etken, kentsel dönüĢüm projeleri olmakta ve<br />
kentsel dönüĢüm projeleri ile kentler makyajlanarak, küresel sermaye açısından cazip<br />
kılınmaya çalıĢılmaktadır. Kentlerin küresel sermaye ve aktörlerini çekebilecek yeni<br />
formlara sokulması ve adeta baĢtan yaratılması ise; kentleri pazarlanabilen birer olgu<br />
konumuna getirmektedir. Bu pazarlamanın temel kaynağını da kentsel dönüĢüm<br />
projeleri oluĢturmaktadır.<br />
3.7.Küresel YarıĢta Pazarlanan Mekânlar: Meta Kentler<br />
Kapitalizm; temel hedefi olan sonsuz sermaye birikimini gerçekleĢtirebilmek<br />
ve bu birikimin devamlılığını sağlayabilmek için geniĢlemek zorunda olan bir<br />
sistemdir. Bu sistemde dünya ekonomisi, sermaye sınırsızca birikebilsin diye her Ģeyi<br />
metalaĢtırma yoluna girmiĢtir (Wallerstein, 2000: 90-91). KüreselleĢme sürecinde<br />
sıklıkla dile getirilen yerelleĢme eğilimiyle; yerellikler, mekânsal farklılıklarını ve<br />
olanaklarını kullanarak, ulusal/küresel sermayeyi kendisine çekmeye çalıĢan salt bir<br />
ekonomik birim olarak görülmektedir (Doğan, 2005b: 24).<br />
KüreselleĢme sürecinin ulus devletleri zayıflattığı ve sermayenin sınır<br />
tanımaksızın hızla yayıldığı günümüzde kentler, anlamlı birer ekonomik birim olarak<br />
yeni kimlikler kazanmaktadır. Sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek, küresel<br />
kentler arasında yer edinebilmek için adeta yarıĢılan bir ortamda, kentlerin<br />
kendilerine yer bulabilmelerinin temel Ģartı, tüm kaynaklarını harekete<br />
geçirebilmeleridir (ġengül, 2004: 76; ġengül, 2000a: 245). Her dönemde hem<br />
ekonomik hem de politik nitelik taĢıyan mekân, küreselleĢme sürecinde daha da<br />
metalaĢmıĢ ve politize olmuĢtur. Günümüzün küreselleĢme sürecine eklemlenmek<br />
isteyen kenti, tüketim toplumunun mekânı olma özelliği taĢımaktadır. Binlerce yıldır<br />
değiĢen ancak sürekliliği de olan kent, günümüzde benzeri görülmemiĢ biçimde
111<br />
dönüĢmekte, insancıllaĢtırılmaktan çok makineleĢtirilmekte ve metalaĢtırılmaktadır<br />
(ÇavuĢoğlu, 2000: 123).<br />
Küresel sermayeyi çekebilmek, bir ülkede yatırım ve üretim yapmasını<br />
dolayısıyla da istihdam yaratmasını sağlamak için, yeni politikalar geliĢtirilmesi<br />
gerektiği ve bu politikaların temel amacının da sermayeyi cezp etmek olması<br />
gerektiği ileri sürülmektedir. Bu anlayıĢa göre; her an her istediği yere gidebilen<br />
sermaye, kendisine cazip koĢulları sunabilen seçenekleri tercih edecektir (Keyder,<br />
2004: 52-53). UlaĢım, iletiĢim ve üretim teknolojilerindeki geliĢmeler, sermayenin<br />
yer seçim tercihlerini geniĢletmiĢtir. AzgeliĢmiĢ ülkeler küresel pazara entegre<br />
olabilmek ve sermayeyi çekebilmek için girdikleri yarıĢta baĢarılı olmak için altyapı<br />
ve lojistik olanaklar sağlama çabasına giriĢmiĢlerdir. Bu çabanın kentsel mekândaki<br />
karĢılığı; özellikle küresel pazarla bağlantılı olan alanlarda iyi bir telekomünikasyon<br />
ağı, geliĢmiĢ bir ulaĢım sistemi, havaalanı ve limanlar, sanayi bölgeleri, serbest<br />
ticaret bölgeleri, çok merkezli ofisler, alıĢveriĢ merkezleri lüks oteller ve konut<br />
alanlarının oluĢturulmasıdır (IĢık, 1993: 32; Kaygalak, 2009: 58-59; Öğdül, 2005:<br />
310; MocoĢ, 2009: 33-34).<br />
Neoliberal küreselleĢme ile birlikte sermaye yeniden yapılandırılırken,<br />
kentlerde de benzer bir yeniden yapılanma söz konusu olmaktadır. Bu yeniden<br />
yapılanma sürecinde kent; kendi rekabetçiliğini arttırabilmek için giriĢimci<br />
faaliyetler üstlenmeyi gerektirecek biçimde, ekonomik, siyasi ve kültürel bir varlık<br />
olarak yeniden yapılandırılmaktadır (Jessop, 2005: 399-400). Bu doğrultuda kent<br />
yöneticileri, küresel sermaye, turist ve hizmet akıĢını kentlerine çekebilmek için<br />
yasal ve yönetsel anlamda sermaye açısından kentleri cazip kılacak uygulamaları<br />
hayata geçirmektedirler (Bıçkı, 2006: 483). 1980‟lerle birlikte sermayenin küresel<br />
hareketliliğinin artmasına paralel olarak, yereli cazip hale getirmek ve bu amaca<br />
hizmet edecek Ģekilde altyapı, iĢgücü iliĢkileri, çevre kontrolü ve vergi politikalarının<br />
düzenlenmesi önemli hale gelmiĢtir. Bilgi, para, mal ve insan akımlarında mekânsal<br />
engellerin azalması, yerelin kalitesinin önemini arttırmıĢ ve kentler arasında bir<br />
rekabet yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Sermayenin yer seçim kararlarında pazara ve<br />
hammaddeye uzaklık önemsizleĢirken, küresel sermayeyi çekme açısından yereldeki<br />
kurumsal, fiziksel ve altyapısal özellikler ön plana çıkmaya baĢlamıĢtır (Çıracı, 1993:<br />
57). Günümüzde, her bir yerel birimin kendi kaynak ve potansiyellerini sermayeye
112<br />
sunacağı, birbirleriyle yarıĢan kentlerin ortaya çıktığı bir yerel dünya kurulmaktadır.<br />
Bu süreçte kendisini en iyi pazarlayan kentler ön plana çıkmaktadır (BeĢiktepe,<br />
2007: 51). KüreselleĢmeye uyum sağlayan yerlerin geliĢecekleri, diğerlerinin ise<br />
taĢralaĢacakları söylemleri yaygınlık kazanmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerin<br />
küresel süreçlere eklemlenebilmesinin de bir yandan ekonomik ve teknolojik geliĢme<br />
ağlarına, diğer yandan da kentsel ağlara bağımlı olarak gerçekleĢeceği ileri<br />
sürülmektedir. Böylece, yaratılan yarıĢma ortamında küresel sermayeye en iyi<br />
yatırım olanaklarını, mekânsal ve sosyo-ekonomik faktörleri sunmak, en iyi altyapı,<br />
ulaĢım ve iletiĢim imkânlarını sağlayabilmek adına, kentlerin birer meta gibi<br />
pazarlanmaları söz konusu olmaktadır (Akıncı vd, 2004: 94).<br />
KüreselleĢme sürecinde önem kazanan kentlerin, küreselleĢen ekonomik<br />
iliĢkilere paralel olarak ortaya çıktığı varsayılan küresel kentler ağına nasıl<br />
eklemlenebileceği önemli bir tartıĢma yaratmaktadır (ġengül, 2000b: 113). Yerelin<br />
ekonomik kalkınmanın temel dinamiği ve itici gücü olarak tanımlandığı ve<br />
yerelleĢmenin özendirildiği 1980 sonrası dönemde kent yöneticileri; kentlerini<br />
küresel sermaye açısından cazip hale getirmek adına altyapı yatırımlarına<br />
yönelmiĢler, sermayenin önündeki tüm engelleri kaldırmıĢlar ve yereldeki ucuz<br />
emeği küresel yatırımları çekmek için bir araç olarak kullanmıĢlardır (ġahin, 2001:<br />
663). Kentler, küresel sahnede yer alabilmek adına, kendilerini farklı kılacak bir imaj<br />
oluĢturma, gerek sermayeye gerekse zengin ziyaretçilere cazip gelecek bir mekân<br />
olabilmek adına maliyetli (ekonomik olmaktan çok sosyal yönü daha ağır basan<br />
maliyet) bir yarıĢa girmiĢlerdir. Bu doğrultuda kimi kentler üretim ve teknoloji, kimi<br />
kentler tüketim, finans, eğlence ve kültür merkezleri olarak öne çıkmıĢlardır<br />
(Kaygalak, 2001a: 545). Yeni ekonomik sistemin finans, reklamcılık, yazılım vb<br />
gibi yükte ağır pahada hafif sektörlerini ve bu sektörlerde çalıĢan yüksek kalifiyeli iĢ<br />
gücünü çekmek için kentler arasında bir rekabet ortamı oluĢmuĢtur. Bu rekabet<br />
sürecinde kent merkezleri sosyal ve kültürel çeĢitliliğin, çeĢitlenmiĢ bir eğlence ve<br />
kültür hayatının, iĢ ve alıĢveriĢ merkezlerinin, gökdelenler ve lüks konut alanlarının<br />
kaynağı olarak yeniden yapılandırılmaya baĢlamıĢtır (Gönlügür, 2008: 78).<br />
Günümüzde kentsel sistem üretimden çok; ticaret, finans, eğlence, turizm vb<br />
etkinliklere odaklı bir biçimde örgütlenmektedir. Bu süreçte, bu etkinliklerin düzenli<br />
bir biçimde iĢlemesini sağlayacak bir denetim mekanizması olarak, tüketim ön plana
113<br />
geçmektedir. Yerel yönetimlerin kentlerde yaptığı altyapı yatırımları, hazırladığı<br />
projeler ve ürettiği hizmetler de kente daha fazla sermaye çekebilmek, bu sermayeyi<br />
kalıcı kılabilmek ve kentin bir sermaye birikim aracı olarak korunması iĢlevine<br />
hizmet etmek amaçlı olarak değerlendirilmektedir (Doğan, 2007: 66).<br />
Küresel kentler hiyerarĢisinde kentlerin yerini belirleyen temel unsur, kentin<br />
gösterdiği inisiyatif olmaktadır. Günümüz kentleri bu anlamda daha özerk ve kendi<br />
kaderlerini tayin edebilecek durumdadır. Kentler hiyerarĢisinde üst sıralarda yer<br />
alabilmek için, kentlerin belli bir vizyon oluĢturmaları gerekmekte ve kentler,<br />
kendilerine reklam Ģirketleri tutup vizyonlarını dünyaya duyurmaya çalıĢmaktadırlar.<br />
Küresel faaliyetleri çekebilmek için gerekli altyapıyı, iĢ ve alıĢveriĢ merkezlerini,<br />
konut ve eğlence sektörlerini, havaalanlarını, telekomünikasyon ağlarını<br />
kurmaktadırlar. Bir diğer ifadeyle günümüz kentleri, küresel yarıĢta etkin olabilmek<br />
için dünya pazarına çıkmıĢ birer Ģirket gibi hareket etmektedirler (Keyder, 2004:<br />
106; 1992: 84).<br />
KüreselleĢme sürecinde çeĢitli kentler ve bölgeler, küresel sermayeyi<br />
çekebilmek için yerel özelliklerini ve avantajlarını kullanma çabası içine girmektedir.<br />
Bu avantajlar; ucuz iĢgücü, hammadde, üretim Ģatları, teĢvikler, enerji ve vergi<br />
indirimleri gibi pasif araçlar olabildiği gibi esnek üretim olanakları, vasıflı iĢgücü<br />
potansiyeli, yerel özgünlükler, sosyal kapital ve örtük bilgi de olabilmektedir.<br />
Sermayeyi kente çekebilmek ve kalıcı olmasını sağlayabilmek için, uygun üretim ve<br />
istihdam koĢullarının sağlanması ve buna yönelik altyapının sağlanması kadar, özgün<br />
bir kent kimliğinin pazarlanması da önem taĢımaktadır (Sert vd, 2005: 103).<br />
Kentlerin yaĢanabilirliğini sağlayan en önemli etken olarak altyapı<br />
gösterilmektedir. Kent altyapısı kısaca belirtmek gerekirse; “kentlilerin yaĢamlarını<br />
sürdürebilmeleri için gerekli sosyal, kültürel, ekonomik, barınma ve yaĢama<br />
ihtiyaçlarına cevap veren kuruluĢlar ve mühendislik yapılar” Ģeklinde ifade<br />
edilmektedir. Kentin, kentlilere olabilecek en iyi yaĢam kalitesini hangi faktörlerin<br />
nasıl sağlayacağı konusu günümüzde yoğun biçimde tartıĢılmakta, bu doğrultuda<br />
modeller ve sistemler oluĢturularak uygulamalar yapılmaktadır. Bu süreçte kentler,<br />
dünya genelinde yaĢam kalitesi ve diğer benzeri ölçütlere göre incelenip sıraya<br />
konmaktadır. Kentleri yönetenler de bu sıralamada yukarılarda yer alabilmek için
114<br />
uğraĢmakta ve kentlerini pazarlama adına altyapılarını geliĢtirmeye çalıĢmaktadırlar<br />
(Sağlam, 2007: 59). Bu doğrultuda günümüz kentsel projelerinin, kentli için değil<br />
küresel yarıĢta çekici olabilmek için yapıldığı ve kenti pazarlamanın etkin aracı<br />
olduğunu söylemek çok da yanlıĢ olmayacaktır.<br />
Sermaye için istikrarlı bir ortam yaratılması arayıĢı 1990‟ların sonlarına<br />
doğru iyice hız kazanmıĢtır. Bu yöndeki çabalar; reel yatırım için daha istikrarlı,<br />
hukuk açısından daha güvenli, ekonomik açıdan sendika güvencesi ve sosyal<br />
güvenlikten yoksun düĢük ücretli iĢçi gibi kapitalizme elveriĢli ortam yaratmaya<br />
yöneliktir. Bu doğrultuda küresel sermaye serbestçe dolaĢabileceği ortam yaratmaya<br />
çalıĢırken, azgeliĢmiĢ ülkeler de akıĢkan sermayeden pay kapmak için birbirleriyle<br />
yarıĢmaktadırlar (Fincancıoğlu, 2000: 178). Küresel finans ve sermaye hareketlerinin<br />
ortaya çıkardığı yeni sermaye birikim süreci, azgeliĢmiĢ ülkelerde de küresel<br />
kentlerin, daha doğrusu küresel sermayenin aktörlerinin yaĢamlarını sürdürebilecek<br />
olanakları sağlayabilecek kentlerin oluĢmasını gerekli görmektedir (BakırtaĢ ve<br />
Köktürk, 2007: 104). YaklaĢık 30 yıldır dünya genelinde yaĢanan değiĢimlere ve<br />
geliĢmelere öncelikle ekonomik alanla ilgili etkenler yol açmaktadır. Ekonomik<br />
anlamda dünya genelinde karĢılıklı bağımlılığın artması, ekonomik güç dengelerinde<br />
ve sermaye birikim süreçlerinde yaĢanan değiĢmeler, sermeyenin yatırım faaliyetleri<br />
ve yer seçim süreçlerinin farklılaĢması geliĢme anlayıĢını da etkilemektedir.<br />
KarĢılıklı bağımlılığın ve küresel bütünleĢmenin giderek arttığı günümüz<br />
dünyasında, küresel süreçlere eklemlenerek onun yarıĢmacı ortamına uygun<br />
yaklaĢımlar sergilemek kaçınılmaz görülmektedir (Sökmen, 2002: 597). Bu<br />
bağlamda gerek merkezi gerekse yerel yönetim aktörleri, küresel süreçlere<br />
eklemlenmeyi kolaylaĢtıracak ve küresel sermayeyi çekecek politikalar<br />
geliĢtirmektedirler.<br />
Neoliberal anlayıĢ doğrultusunda kentler, birer rekabet birimine<br />
dönüĢtürülerek sermayenin talep ve beklentilerine göre yeniden yapılandırılmakta,<br />
piyasa aktörlerine hizmet edecek Ģekilde dönüĢtürülmekte ve sermayeye sundukları<br />
olanaklara göre hiyerarĢik biçimde sıralanmaktadırlar (TümtaĢ, 2008: 60). Bu<br />
hiyerarĢinin üst sıralarında yer edinebilmek adına, kentlerin tüm olanakları seferber<br />
edilmekte, merkezi ve yerel yönetimler kentler arası yarıĢta baĢarılı olabilmek için<br />
ardı ardına projeler geliĢtirmektedirler. KüreselleĢme sürecinde küresel kent
115<br />
statüsünü elde edememiĢ olan kentler; küresel kent olmak için gereken ekonomik<br />
kriterlere sahip olamamıĢtır ve kent mekânı yerel ekonomiyi seferber etmek suretiyle<br />
küresel sermayeyi çağırma amaçlı olarak kullanılmaktadır. Kent kullanıcısı olmayan<br />
gökdelenler, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, üst gelir grubuna hitap eden binlerce sahipsiz<br />
konut, eğlence merkezleri vb donatılarak sermaye açısından cazip hale getirilmeye<br />
çalıĢılmaktadır (Özkan, 2005: 286).<br />
1980 sonrası dönemde neoliberal anlayıĢın hâkim hale gelmesi ve ithal<br />
ikameci sanayileĢmenin yerini dıĢa açık ihracatı teĢvik eden sanayileĢmenin<br />
almasıyla birlikte, üretime dönmeyen önemli miktarda sermayenin finans<br />
piyasalarından sonra yöneldiği alan kentsel rant ve tüketim alanları olmuĢtur. Bu<br />
döneme damgasını vuran neoliberal yeniden yapılanma ve dıĢa açılma gibi yeni<br />
birikim tarzı, sermayeyi kentleĢmeden doğan rantlardan pay almaya yönlendirince,<br />
ortaya kentlerin sermaye birikiminin sömürülme aracı ve meta olarak görüldüğü bir<br />
kentleĢme çıkmıĢtır (Doğan, 2007: 54-55). Bu süreçte büyük sermayenin birikim<br />
güdülerine ve faaliyet alanlarına göre (iletiĢim, finans, biliĢim, hizmetler) bir kentsel<br />
değiĢim süreci yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Bu değiĢimin sayılabilecek ilk örnekleri ise;<br />
toplu konut projeleri, altyapı projeleri, gökdelenler, uluslararası ticaret merkezleri,<br />
lüks konut alanları, iĢ, alıĢveriĢ ve eğlence merkezlerinin inĢa edilmesi olmaktadır<br />
(Kaygalak, 2009: 94-95).<br />
Günümüzde pazarlanacak birer meta olarak görülen kentler, sermaye egemen<br />
anlayıĢlı yaĢam alanlarına dönüĢmüĢtür. Bir diğer ifade ile kentler, zaten var olan<br />
rant merkezli geliĢmenin iyice belirginleĢtiği mekânlar haline gelmiĢtir. Her Ģeyin<br />
alınıp satılabilen meta olarak görüldüğü neoliberal küreselleĢme doğrultusunda<br />
kentler, tamamen sermayeye teslim edilmiĢtir (BeĢiktepe, 2007: 52-53). Kent<br />
mekânının metalaĢması ve sermaye birikim süreçleri açısından önemli hale gelmesi<br />
günümüzde oldukça yoğun yaĢanan bir geliĢmedir. Ulus devletin etkin olduğu<br />
dönemde sermayenin kente giriĢinde belli sınırlamalar söz konusuyken, günümüzde<br />
özelleĢtirme vb uygulamalarla sermaye kentsel alanlarda giderek etkinliğini<br />
arttırmaktadır (ġengül, 2000c: 83).<br />
Kapitalist sistemin toprak ve kent rantına dayanan geliĢmesi hızlandıkça,<br />
insan-mekân iliĢkisi de darmadağın olmuĢ ve kentsel mekân da diğer tüm mallar gibi
116<br />
metalaĢtırılmıĢtır. DeğiĢim değeri kullanım değerinin yerini almıĢ ve tüm kentsel<br />
süreçlere hâkim olmuĢtur (Koçgil, 1996: 32). Kentler günümüz ekonomisinin<br />
merkezinde yer almaktadır, ancak ekonomik birimler olarak firmaların (sermaye ve<br />
aktörlerinin) yaĢamasını ve baĢarılı olmasını sağlayan faktörler kentlerin var olması<br />
için gerekli olanlardan farklılık göstermektedir. Firmaların baĢarısı için gerekli olan<br />
ulaĢım, iletiĢim, mekân, teknoloji, altyapı, eğitim ve araĢtırma kurumları vb faktörler<br />
büyük oranda kentseldir. Bu nedenle sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek<br />
adına kentler, ihtiyaç duyulan faktörleri bünyesinde barındırmalı ve günün<br />
koĢullarına göre yenilenmelidir (Kayasu ve YaĢar, 2003: 21).<br />
Plan yerine piyasa anlayıĢının getirildiği küreselleĢme sürecinde plan<br />
kavramının içeriği boĢaltılmakta; planlı kalkınmanın ve kamu yararının reddedildiği,<br />
sosyal devletin zayıflatıldığı bir ortamda yapılan parçacıl planların, kentin sağlıklı<br />
geliĢmesinin aracı değil pazarlanmasının en etkili yöntemi haline geldiği ifade<br />
edilmektedir (Uysal, 2007: 46-47). KüreselleĢme sürecinde, serbest piyasa ekonomisi<br />
her Ģeyi olduğu gibi kentsel mekânı da metalaĢtırmaktadır. Bu süreçte kentsel mekânı<br />
piyasa değeri olan bir olguya dönüĢtüren imar (parçacıl) plancılığı, bütüncül<br />
planlamanın yerini almaktadır. Planlama anlayıĢında yaĢanan bu değiĢimle birlikte<br />
sadece kentsel araziler değil, kentin tarihi, kültürel ve coğrafi mekânsal sermayesi,<br />
eski yerleĢim alanları vb de kentli nüfusun büyük bir kısmını dıĢarıda bırakacak<br />
Ģekilde varsıl grupların kullanımına açılmaktadır (KurtuluĢ, 2006: 11). Bütüncül<br />
planlamayı terk eden günümüz kentsel politikalarının, gelir düzeyi yüksek grupları<br />
tatmin ettiği (Sevinç, 1999: 58), yoksul kesimleri sağlıksız yaĢam koĢullarından<br />
kurtarma ve çağdaĢ yaĢam alanlarına kavuĢturma vurgusundan hareketle kentsel<br />
yaĢamdan dıĢladığı ve sosyo-mekânsal ayrımı derinleĢtirdiği ileri sürülmektedir. Bu<br />
çerçevede hemen hemen tüm ülkelerde hakim kentsel politika olan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin, bir yandan kentleri daha çağdaĢ ve modern hale getirme kaygısı<br />
taĢırken; bir yandan da toplumun güçsüz ve yoksul kesimlerini kentsel alanlardan<br />
uzaklaĢtırdığı ve mekansal ayrıĢmalara yol açtığı da vurgulanmaktadır.<br />
3.7.1. MetalaĢan Kentlerde Sosyo-Mekânsal AyrıĢma<br />
KüreselleĢmenin yükseliĢi, ekonomik geliĢme, az geliĢme, toplumsal<br />
dıĢlanma ve toplumsal dâhil etme ile eĢ zamanlı gerçekleĢmektedir. Bu süreçte
117<br />
küresel ölçekte gerçekleĢen bir sermaye bölüĢüm kutuplaĢması ve ülke içi-kent içi<br />
gelir eĢitsizliğinin artması da söz konusudur (Castells, 2008a: 518). KüreselleĢme;<br />
sermayenin üretim organizasyonunu ve pazar olanaklarını, ulusal sınırların ötesine<br />
taĢıma ve tüm faaliyetlerini küresel ölçekte yayma süreci olarak da ifade edilebilir.<br />
Bu doğrultuda küreselleĢmenin, sermayenin yer seçiminde esnekleĢmesi olduğu da<br />
söylenebilir. Yani küreselleĢme sürecinde sermaye bir yerellikten bir baĢkasına<br />
serbestçe geçebilmekte, bir mekânı üs olarak kullanırken kendisi için daha avantajlı<br />
bir mekân bulduğunda öncekini hemen terk edebilmekte, kısaca dünya genelinde tüm<br />
mekânsal ölçekleri kendi yararına kullanabilmektedir (Aksoy, 1998: 194). Bu<br />
doğrultuda kentler; dolaĢım ölçek ve hızını arttırmıĢ olan sermayeyi kendilerine<br />
çekebilmek adına yarıĢmaktadırlar. Bu yarıĢın bir tarafında, sanayi altyapısını<br />
hinterlandına yayarak sanayisizleĢen, küresel sermaye ve aktörleri için geliĢkin<br />
finans ve hizmet altyapısı sunarak yeni sermaye çekmeye çalıĢan kentler bulunurken;<br />
diğer tarafında da ağır çalıĢma koĢulları, düĢük ücret, çocuk emeği, çalıĢan kesimleri<br />
yoksullaĢtırma gibi geliĢmeler bulunmaktadır (Doğan, 2005a: 82-83).<br />
Aslında küreselleĢme bir para paradokstur. Dünya genelinde çok küçük bir<br />
azınlığa çok büyük fayda sağlarken, dünya nüfusunun büyük bir kısmını dıĢarıda<br />
bırakmakta ya da kenara itmektedir (Bells ve Jenkins 1996‟dan aktaran Bauman,<br />
2006: 83). KüreselleĢme kavramsal düzeyde dünyanın tek toplum olması gibi iyimser<br />
bir duruma iĢaret etmesine karĢın; küreselleĢmenin pratik sonuçları dünyayı<br />
bütünleĢtirmekten çok, alan ve nüfus açısından büyük bir kesimin dıĢlanması<br />
sonucunu doğurmaktadır. KüreselleĢme aslında dünyanın geliĢmiĢ kesimleri arasında<br />
gerçekleĢmekte ve bu sürecin dıĢında kalan kesimler sürekli olarak<br />
kaybetmektedirler (Tekeli, 1999: 195, 220). 1980‟lerle birlikte dünya genelinde yeni<br />
bir sermaye birikim süreci, üretim biçimi ve düzenleme mekanizmaları ortaya<br />
çıkmıĢtır. Bu süreçte, kitlesel üretim düzenindeki birikim rejiminin dayandığı<br />
ulus/sosyal devlet politikaları gözden düĢmekte ve devletten üretim-tüketim iliĢkisi<br />
çerçevesinde daha az iĢe karıĢması beklenmektedir. Ulus devletin ana iĢlevlerinden<br />
biri sermaye hareketlerini denetlemek olarak görülürken, yeni üretim ve birikim<br />
süreci bu konuda esnekliği zorunlu hale getirmektedir. KüreselleĢmenin mantığında,<br />
ulus devletin ve kitlesel üretimin tanımladığı üretim ve birikim rejiminden farklı<br />
olarak, tüm vatandaĢları kapsamak ve eĢit olanaklar sunmak bulunmamaktadır
118<br />
(Eraydın, 2000: 42-43, 47). Bu ifadeden hareketle küreselleĢme sürecine<br />
eklemlenmenin her kesim için avantaj sağlamadığı söylenebilir. Yani küreselleĢme<br />
sürecinin kazananları olduğu kadar kaybedenleri de bulunmaktadır.<br />
Devletin etkinlik alanlarının daraltıldığı ve sosyo-ekonomik yaĢama<br />
müdahalesinin kısıtlandığı, yani neoliberal anlayıĢ doğrultusunda piyasa aktörlerinin<br />
önünün açıldığı ülkelerde, gelir eĢitsizliği baĢta olmak üzere toplumsal eĢitsizlikler<br />
giderek artmakta ve toplumsal yapıda alt-üst gelir grupları görünür hale gelmektedir.<br />
Gelir eĢitsizliğinin ortaya çıkardığı bu kutuplaĢmanın mekânsal yansımaları da<br />
bulunmaktadır. Bölgeler arası eĢitsizliklerin yanı sıra varlıklı mahalleler ile yoksul<br />
varoĢlar, zenginlerin oturduğu lüks konut alanları ile yoksul kentsel mekânlar, bu<br />
eĢitsizliğin mekânsal yansıması olarak ortaya çıkmaktadır (Firidin, 2004: 45; Harvey,<br />
2008a: 217-218).<br />
KüreselleĢme sürecinde kentlerin kimlikleri, tarihsel ve sosyo-ekonomik<br />
birikimleri ve imgeleri hızla yok edilmektedir (Ulu ve Karakoç, 2004: 65). Kentlerin<br />
geleceğini kendi çıkarları doğrultusunda Ģekillendiren küresel sermaye ve aktörleri,<br />
planlama, mimari vb anlayıĢları yok saymakta ve sermayenin serbestliğine bir engel<br />
olarak görmektedirler. Mimarlık ilkelerini ve planlamayı gözetmeyen bir kentleĢme,<br />
küresel yatırım piyasasının iĢine gelmektedir. Kentlerin plan ve mimarlık<br />
ilkelerinden soyut bir biçimde Ģekillendirilmesi, kent kültürünün yozlaĢmasına neden<br />
olmaktadır. Bu yozlaĢma sürecinde ekonominin üretim yerine ranta ve talana<br />
dayandırılması, kentlerin kimliksizleĢmesine, kültür ve çevre değerlerini<br />
yitirmelerine, kentlilerin olmadığı fiziksel mekânlar Ģeklinde algılanmasına yol<br />
açmaktadır (Ekinci, 2005: 53-54). Rant temelli yaklaĢım doğrultusunda içi boĢ birer<br />
meta konumuna indirgenen kentler, sermaye birikim süreçlerine katkı sağlamak<br />
adına yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yeniden yapılandırılma sürecini Harvey<br />
“yaratıcı yıkım” olarak adlandırmaktadır (Harvey, 2009: 193). Yaratıcı yıkımın<br />
kazananı sermaye ve varsıl gruplar olurken; kaybedenleri ve olumsuz etkilerini en<br />
çok hisseden kesim ise yoksullar, marjinal gruplar ve siyasal iktidarın nimetlerinden<br />
uzak tutulanlar olmaktadır (Erder, 1998: 109-110; Keyder, 2002: 50; Harvey, 2009:<br />
194).
119<br />
KüreselleĢme; dünya pazarlarının ve kaynaklarının paylaĢılması temeline<br />
dayandığı ve kıran kırana bir rekabeti içinde barındırdığı için, sadece emek-sermaye<br />
çeliĢkisini değil, sermaye aktörleri arasındaki çatıĢmayı da derinleĢtirmektedir (Önal,<br />
1997: 49-50). Bu çatıĢmadan en çok etkilenen ise kentler ve kentliler olmaktadır.<br />
Sermayeyi çekebilmek adına kentler birbirleriyle yarıĢırken, kentliler de bu süreçte<br />
yaĢam alanlarında ortaya çıkan dönüĢümlerden etkilenmekte, çoğu kez sermayenin<br />
kullanımına açılan kentsel mekânlardan dıĢlanmaktadırlar.<br />
Sermayenin küreselleĢmesi sürecinde ortaya çıkan zenginliğin paylaĢımı<br />
sorun olmaktadır. Dünya genelinde zenginlik ve üretim günden güne artmakla<br />
birlikte, zengin-yoksul ayrımı da giderek derinleĢmektedir. Elde edilen gelirden<br />
yoksul kesimlere düĢen pay da oldukça düĢük olmaktadır (Uslu, 1997: 31).<br />
KüreselleĢme; tüm dünyayı kapsayan, eĢit katkı ve katılımı gerçekleĢtiren bir<br />
bütünleĢme süreci değil, kapitalist metropollerin ekonomi alanlarını bütünleĢtiren,<br />
uluslararası iĢletmeler ve çok uluslu Ģirketlerin içiçeliğini hızlandıran bir süreçtir.<br />
Kar ve egemenlik kriterleri dıĢında hiçbir ölçütü olmayan küreselleĢme sürecinde,<br />
insanların ve toplumların kazanan-kaybeden, bütünleĢen-dıĢlanan, fayda sağlayanzarar<br />
gören biçiminde bölünmeleri de kaçınılmaz bir sonuçtur (Karahasan, 1997: 76).<br />
KüreselleĢme sürecinde sermaye kendi çıkar ve talepleri doğrultusunda,<br />
ulusal politika ve ekonomiye müdahale ederek kentsel mekânı ve kentliyi yeniden<br />
biçimlendirmektedir. DemokratikleĢme, yerelleĢme, etkinlik, etkililik vb söylemlerle<br />
kurgulanan, yönetim erkini ve denetimini parçalayan yasal ve yönetsel düzenlemeler,<br />
sermayenin yeniden üretilmesine uygun kentleri rantın odağı konumuna<br />
getirmektedir. Bu bağlamda sermaye, küresel kent olma iddiasındaki kentlerle<br />
birlikte, tüketim potansiyeli olan tüm kentleri hedef alan olarak seçmekte, kentsel<br />
mekânın aktörlerini değiĢtirmekte, kentsel alanlara yaptığı müdahaleler ile fiziki<br />
değiĢimlere neden olmanın ötesinde, toplumun sosyo-ekonomik yapısını da olumsuz<br />
etkilemektedir. Kısaca sermaye kentleri kendi çıkarları doğrultusunda eĢitsizlikleri ve<br />
çarpıklıkları arttırıcı biçimde dönüĢtürmektedir (Cihangir Çamur, 2002: 676).<br />
Küresel sermayenin talepleri doğrultusunda kimi kentler dünya kenti<br />
konumuna getirilebilmek için beĢ yıldızlı oteller ve gökdelenlerle doldurulmakta,<br />
yasal ve yönetsel açıdan sermayenin devingenliğini sağlayacak önlemler
120<br />
alınmaktadır. Bu tarz bir yaklaĢım kentlerin kentlilerin olmaktan çıkmasına yol<br />
açmakta ve kentleri kentlilerden baĢka güçler Ģekillendirmektedir (KeleĢ, 2001: 567).<br />
Günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri baĢta olmak üzere kentlere müdahaleyi içeren<br />
uygulamalar iki temel vurgu ekseninde tartıĢılmaktadır: Ulus-ötesi sermayenin<br />
ihtiyaçlarını karĢılamaya ya da dünya kenti olmanın getirdiği gereksinimleri<br />
karĢılamaya yönelik olmak. Her iki vurgu farklı görüĢlerce kabul edilebilir olmakla<br />
birlikte, ikisi de özünde bu projelerin kentlileri kapsamadığı gerçeğini gözden<br />
kaçırmaktadır (ġengül, 2007: 85).<br />
Günümüz kentleri, toplumsal eĢitsizliklerin en yoğun biçimde yaĢandığı ve<br />
günden güne arttığı mekânlardır. Yoksulluğun gözden uzak tutulmaya çalıĢılan<br />
mekânları ile zenginliğin dıĢavurumcu mekânları arasındaki çeliĢki, günümüz<br />
kentlerinin ortak özelliği olarak karĢımıza çıkmaktadır (ġengül, 2000c: 69). Bu<br />
doğrultuda kentler büyük alıĢveriĢ merkezlerinin ve lüks mağazaların asli tüketicileri<br />
ile, buralara uzak yoksul kesimlerin birbirleriyle hiç karĢılaĢmayacakları bir yapıda<br />
örgütlenmeye ve yeniden yapılandırılmaya çalıĢılmaktadır (Kaygalak, 2009: 99).<br />
Günümüzde kentler üretimden çok hizmetler kenti özelliği taĢımakta ve kentlerde<br />
ticaret ön plana çıkmaktadır. AlıĢveriĢ mekânları da kent içinde farklı sosyoekonomik<br />
gruplara hizmet eden farklı nicelik ve nitelikte mekânlar olarak<br />
geliĢmektedir. Büyük kentlerde yeni alıĢveriĢ ve eğlence merkezleri ortaya çıkmakta,<br />
kentlerin giderek tüketim merkezi olmasına paralel olarak, tüketim kalıpları kentleri<br />
etkilemekte ve kentlerin geleceğini biçimlendirmektedir (Berkmen Yakar, 2000:<br />
178).<br />
Küresel kentler; finans ve küresel hizmetlerde çalıĢanların yaĢadıkları yerler<br />
olduklarından zengin kesimin oturduğu kentler olarak da anılmaktadırlar. Ancak bir<br />
yandan üretim biçiminin değiĢmesiyle finans ve biliĢim gibi sektörler baĢat konuma<br />
gelirken, imalat sektörü zayıfladığından, zenginleĢme beraberinde nicelik olarak<br />
daha yoğun bir yoksul grubun ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Giddens, 2000:<br />
522). Küresel kent kavramının uzantılarına göre, küresel kentlerde oturanlar gelir,<br />
tüketim kalıpları ve yaĢam biçimleri açısından ayrıĢmaya ve kutuplaĢmaya en çok<br />
maruz kalan gruplardır. Bunun nedeni küresel kentlerin, kendi ulusallıklarının<br />
ötesinde küresel süreçlerin etkisinde kalmaları, nüfusun bir bölümünün dünyadaki<br />
benzerleri gibi sektörlerde çalıĢıp, benzer düzeylerde gelir elde ederek, yine dünya
121<br />
kentlerindeki mekân biçimlerine ve tüketim kalıplarına ayak uydurmalarıdır.<br />
Nüfusun oldukça az bir kesimini oluĢturan bu grup dıĢında kalan çoğunluk ise gelir<br />
düzeyi, mekân kullanımı ve tüketim alıĢkanlıklarında eski yapıyı devam<br />
ettirmektedirler (Buğra ve Keyder, 2003: 7).<br />
Yeni üretim biçimleri ve hizmetler sektörünün yeniden organizasyonuyla<br />
birlikte, gelir gruplarında ve bu gelir gruplarının konut, çalıĢma, eğlenme, dinlenme<br />
gibi yaĢam alanlarında önemli ayrıĢmalar ortaya çıkmaktadır. Özellikle yakın<br />
dönemde kente eklenen plazalar, iĢ/alıĢveriĢ merkezleri ve konut alanları ile birlikte<br />
kent bütününden ayrıĢtırılmıĢ alanlar ortaya çıkmaktadır (Akın, 2000: 154).<br />
Toplumların sınıfsal yapısına göre yeniden üretim biçimleri tüketim biçimleri ile<br />
örtüĢmekte ve buna göre sınıflar arasında tüketim pratikleri açısından ayrımlar<br />
oluĢmaktadır. Böylece toplumsal yaĢantıda bireylerin statüleri ve sınıfsal<br />
kategorilerine iliĢkin göstergeler, boĢ zaman değerlendirme, konut edinme vb<br />
tüketim alıĢkanlıkları ile belirgin hale gelmektedir (Firidin Özgür, 2006: 81).<br />
KüreselleĢme sürecinde kentler; sadece birbirleriyle ve küresel sermaye ile iliĢki<br />
halindeki gökdelenlere, iĢ ve alıĢveriĢ merkezlerine, küreselleĢmeye diğerlerinden<br />
farklılaĢarak eklenen korunaklı adacıklarla konut alanlarına ve diğerlerini öteleyip<br />
kent mekânını farklılaĢtırarak eklenen soylulaĢtırılan alanlara sahip olmaktadırlar<br />
(Özkan, 2005: 286).<br />
Toplumsal sınıfların mekânsal farklılaĢmalar yoluyla ayrıĢtıkları ve belirli<br />
mekânlarda yoğunlaĢtıkları kabul edildiğinde, mekânsal dönüĢüm ve kentsel<br />
ayrıĢmaların çok boyutlu yapısıyla karĢı karĢıya olduğumuz net bir biçimde<br />
görülmektedir. Bu dönüĢüm ve ayrıĢma sadece fiziksel bir süreç olarak değil;<br />
ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve ideolojik boyutları olan bir olgu olarak ele<br />
alınmalıdır. Mekânsal ayrıĢma, sadece mekânların ve mekândakilerin sınıfsal olarak<br />
ayrıĢmasından ibaret kalmamakta, maliyetini tüm kentlilerin ödediği bir geliĢme<br />
biçiminden sadece belli sınıfların yararlanmasının önünü açarak bir sosyal adalet<br />
sorununu ortaya çıkarmaktadır. Kentlerin yeniden üretim ve sermaye birikim<br />
sürecinde, toplumsal artığı ortaya çıkaran sınıflar, bu artık sayesinde oluĢan yeni kent<br />
mekânlarından itilmekte ve uzaklaĢtırılmaktadırlar (KurtuluĢ, 2007: 31-32).
122<br />
Küresel sermayenin sınır tanımaksızın büyüme eğiliminde olması,<br />
sermayenin girdiği mekânsal ölçeklerde ve buralarda yaĢayan kesimler üzerinde de<br />
etkilerde bulunmaktadır. Bilim, sanat, sağlık, mimari, ekonomi, kültür vb tüm<br />
alanlarda küresel bir tekdüzeliğe gidilmektedir (Duru, 2008: 111). Dünya genelinde<br />
üretimden çok tüketime konsantre olmuĢ bir kent düzlemi bulunmaktadır (Dinçer,<br />
2008: 17). Bu bağlamda günümüz toplumu da üyelerini en baĢta tüketici rolünü<br />
oynama görevine göre biçimlendirmektedir (Bauman, 2006: 92). Günümüz<br />
toplumlarında bireylerin kimliklerini tüketim güç ve biçimleri belirlemekte, tüketim<br />
gücü olmayanların söz sahibi olmaları güçleĢmekte hatta bu kesimler yok<br />
sayılmaktadır (Berkmen Yakar, 2000: 180). Tüketim ya da meta temelli bir<br />
toplumsal yaĢantıya uyum sağlayamayanlar ise büyük bir tehdit altında kalmaktadır.<br />
Tüketim toplumunun etkin müĢterileri olamayan, artık kendilerine gereksinim de<br />
duyulmayan gecekondulu, yoksul ve dar gelirli kesimlerin dâhil olmadıkları tüketim<br />
merkezlerinde yaĢamlarını sürdürebilme Ģans ve olanakları da azalmaktadır.<br />
KüreselleĢme sürecinde kentlerde bir yerinden edilme süreci yaĢanmaktadır<br />
ve bu durum, sermayenin kentlere yönelmesiyle birlikte, sermaye tarafından karlı<br />
yatırım alanı olarak görülen kentsel alanların, bu bölgelerde yıllardır yaĢamakta olan<br />
yoksul/marjinal gruplardan gasp edilmesi Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır (Harvey,<br />
2009: 195). Kentsel nüfus, özellikle de kentlerdeki alt gelir grupları ve yoksul<br />
kesimler, küresel kentlerde yaĢanan kutuplaĢma ve ayrıĢmanın ortaya çıkardığı<br />
maliyetleri, yani küreselleĢmenin sosyal bedelini ödemek zorunda kalmaktadır. Bu<br />
kesimlerin yaĢadıkları eski kent merkezleri ve gecekondu alanları, kentsel rant<br />
peĢinde koĢan yerli ve yabancı sermayenin hedefi haline gelmekte, bu kesimler<br />
yaĢadıkları alanları terke zorlanmakta ve yaĢam alanlarına lüks konut alanları,<br />
iĢ/alıĢveriĢ merkezleri, plazalar vb inĢa edilmektedir (Dinçer, 2000: 132-133). Bu<br />
inĢa sürecinin temel aracı kentsel dönüĢüm projeleri olmakta, bu uygulamalar ile<br />
kentler küresel aktörler açısından yaĢanabilir ve yatırım yapılabilir hale getirilmeye<br />
çalıĢılırken; temel hedef olsun ya da olmasın, kentsel dönüĢüm projeleri nedeniyle<br />
toplumun geniĢ kesimlerinin yaĢam alanlarına müdahale söz konusu olmaktadır. Bir<br />
diğer ifadeyle kentlerin küreselleĢtirilme çabaları yoksul/marjinal grupları görünmez<br />
kılma anlayıĢını da beraberinde getirmekte, sermayenin kullanımına sunulan
123<br />
kentlerde bu gruplar kentsel dönüĢüm uygulamaları nedeniyle yerlerinden<br />
edilebilmekte ve yaĢam alanlarını değiĢtirmek durumunda kalabilmektedirler.
124<br />
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM<br />
TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜMÜN YASALAR ÇERÇEVESĠNDE<br />
GELĠġĠMĠ<br />
KüreselleĢme toplumsal refah ideallerinin gerçekleĢmesini engelleyen bir<br />
unsur olarak karĢımıza çıkmakta ve temel sav olarak bu idealleri gerçekleĢtiren ana<br />
aktör olan ulus devletin küçültülmesini ileri sürmektedir. Türkiye‟de de son dönemde<br />
küreselleĢme dinamikleri doğrultusunda bir yeniden yapılanma söz konusudur. Bu<br />
yeniden yapılanma doğrultusunda gerek duyulan yasa ve yönetmelikler hızla<br />
çıkarılmaktadır. Yakın dönemde çıkarılan kamu yönetimine, yerel yönetimlere, kamu<br />
görevlilerine, imar uygulamaları ve yapılaĢmaya, ülke arazilerinin satıĢına vb yönelik<br />
yasalar, yasa tasarıları ve yönetmelikler bu çerçevede değerlendirilebilir (Yıldırım,<br />
2006: 16).<br />
1980 sonrası dönemde dünya genelinde benimsenen neoliberal politikalar bir<br />
yandan kentleri ekonomik-politik bir birim olarak öne çıkarırken; bir yandan da<br />
derinleĢtirdiği toplumsal eĢitsizlikleri kentsel mekânda dıĢa vurmaktadır. Neoliberal<br />
dönemde kentler, toplumsal aktörlerin farklılaĢan düzenleme taleplerine sahne<br />
olmaktadırlar. Son yıllarda ülkemizde de somut bir durum haline gelen süreçte<br />
kentlerin yeniden üretimine yönelik yasal giriĢimler hız kazanmıĢtır (ġPO, 2006a:<br />
58).<br />
58. Hükümet döneminde hazırlanan Acil Eylem Planı‟nda Sosyal Politikalar<br />
bölümünde yer alan KentleĢme ve YerleĢme baĢlığı altında (SP Madde 44) Ģu<br />
ifadelere yer verilmiĢtir: “Kentlerde gecekondulaşmanın önlenmesi ve mevcut<br />
gecekonduların kaldırılarak modern bir kent görünümünün oluşturulması için<br />
gecekondu sahiplerinin de desteğini alacak şekilde alternatifler sunan bir yapıda<br />
belediyelerin yetkileri arttırılacaktır. Bu çerçevede öncelikle arsa üretimi ve arzı<br />
arttırılarak planlı şehirleşme sağlanacaktır. Mevcut gecekondu alanlarında arazi<br />
değerlerine göre ev verilmek suretiyle yenileme çalışmaları yapılacaktır” (AEP,<br />
2003: 105).<br />
Kısaca gecekondu affı yasaları olarak ifade edilebilecek yasal düzenlemeler;<br />
1966 tarih ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 1983 tarih ve 2805 sayılı Kanun, 1984
125<br />
tarih ve 2981 sayılı Kanun ve 1987 yılında çıkarılan 3290 sayılı Kanundur. Genel<br />
olarak bu kanunların ortak noktası, gecekonduların yapılmıĢ olduğu kamu<br />
arazilerinin mülkiyetinin gecekondu sahiplerine devrini sağlamıĢ olmasıdır. Bir diğer<br />
ifadeyle kamu arazilerinin özel mülkiyete dönüĢtürülmesine olanak sağlanmasıdır.<br />
Bu yasaların yol açtığı geliĢmeler, kimilerince kentsel dönüĢüm olarak adlandırılsa<br />
da günümüzdeki kentsel dönüĢüm uygulamaları bu yasalardan önemli ölçüde<br />
farklılaĢmaktadır. Devlet eliyle ve yerel yönetimler aracılığıyla kentlerin<br />
dönüĢtürülmesi yakın dönemde yoğunluk kazanan uygulamalardır.<br />
Kentsel dönüĢüm 2000‟li yıllarla birlikte merkezi hükümetin uyguladığı<br />
kuralsızlaĢtırma, yerelleĢme ve özelleĢtirme siyasalarının bir arada uygulandığı ve<br />
meĢru bir zemine oturtulmaya çalıĢıldığı bir araç haline gelmiĢtir. Bu süreçte her<br />
ölçekteki yerleĢim biriminde kısa vadeli amaçlar adına tek tip dönüĢüm ve geliĢim<br />
projelerinin hayata geçirilmesi yaygın bir anlayıĢ olmuĢ; dönüĢüm ve geliĢim<br />
projeleri planlamanın ciddi bir alternatifi olmuĢ hatta yerini almıĢtır (ġahin, 2006:<br />
114, 119).<br />
Kentsel dönüĢüme dönük yasal giriĢimlerin yakın dönemdeki seyri<br />
incelendiğinde, kent mekânına dönük düzenlemelerin kentsel sorunları bütüncül bir<br />
planlama faaliyetinin konusu yapmaktan özenle kaçındığı ve parçacı çözümler<br />
önerdiğine iliĢkin eleĢtiriler yapılmaktadır. DönüĢümün kavramsallaĢtırılmasının<br />
bütünlüklü bir planlama anlayıĢının ürünü olmaktan çok parçacıl bir anlayıĢla ele<br />
alındığı ve her sorunun kendi baĢına ele alınarak bu kapsamda çözüm üretildiğine<br />
değinilmektedir. Ayrıca parçacıl planlama anlayıĢıyla üretilen politikaların ise bir<br />
alan için çözüm üretirken kentin baĢka bir alanı için sorun yaratabileceğine dikkat<br />
çekilmektedir (ġPO, 2006b: 58).<br />
3194 sayılı Ġmar Kanunu, 775 sayılı Gecekondu Kanunu ve 2985 sayılı Toplu<br />
Konut Kanunu gibi yasal düzenlemeler ve imar affı uygulamaları kentsel dönüĢüm<br />
projelerine dayanak teĢkil edebilse de günümüzdeki anlamıyla Türkiye‟de kentsel<br />
dönüĢüme dair yasal süreç, 5104 sayılı ve 04.03.2004 tarihli “Kuzey Ankara GiriĢi<br />
Kentsel DönüĢüm Projesi Kanunu” ile baĢlamıĢtır (Üstün, 2009: 57).
126<br />
4.1. 5104 Sayılı Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi Kanunu 6<br />
Belediye yetkilileri tarafından sıklıkla Ankara‟ya gelen misafirlere kötü<br />
izlenim bırakıyor Ģeklinde eleĢtirilen gecekondu bölgesini yeniden yapılandırmak<br />
adına çıkarılan kanun, bir anlamda günümüzde uygulanan ve uygulanması planlanan<br />
projelerin önünü açan uygulama olmuĢtur. Kanunun sipariĢ yasa olduğu ve uygulama<br />
alanı için özel olarak çıkartıldığı yönünde yoğun eleĢtiriler bulunmaktadır.<br />
Ankara BüyükĢehir Belediyesi‟nin „prestij‟ projesi olarak görülen ve<br />
„Havaalanı-Protokol Yolu KDP‟si‟ olarak da bahsedilen bu projede çok katlı lüks<br />
konutlara ve villalara ek olarak 5,000 kiĢilik bir kongre merkezi, 1 adet beĢ yıldızlı<br />
otel, 2 adet açık anfi, 5 adet lüks restoran ve basketbol, futbol, tenis ve mini golf<br />
sahalarına yer verilmiĢtir. Proje kapsamında yaklaĢık 7,000 gecekondu yıkılmıĢtır.<br />
DönüĢüm alanında yaĢamakta olan kiĢiler imar tapusuna sahip iseler 200<br />
metrekarelik arsalarına karĢılık 80 metrekare ev alma hakkına kavuĢmuĢlar, arsa<br />
öngörülenden küçükse borçlandırılmıĢlar, büyükse üzerine para almıĢlardır. Aynı<br />
alanda tapusu olmayan ev sahiplerine ise Karacaören‟de TOKĠ tarafından yapılan<br />
sosyal konutlardan 15 yıl süreyle ödeme yapmak üzere borçlandırılarak konut<br />
edinme hakkı verilmiĢtir. Kiracılara ise hiçbir hak tanınmamıĢtır (Erman, 2009: 2).<br />
Kanun metninde amaç ve kapsam aĢağıda yer alan ifadelerle belirtilmiĢtir<br />
Amaç: Madde 1- Bu kanunun amacı kuzey Ankara girişi ve çevresini kapsayan<br />
alanlarda kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün<br />
geliştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha sağlıklı bir yerleşim düzeni sağlanması ile kentsel<br />
yaşam düzeyinin yükseltilmesidir.<br />
Kapsam: Madde 2- Bu Kanun, ekli "Protokol Yolu Sınır Krokisi"nde gösterilen<br />
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi alan sınırları içindeki her tür ve ölçekteki<br />
plânlar, inşa edilecek resmî ve özel her türlü yapı, alt yapı ve sosyal donatı düzenlemeleri ve<br />
kamulaştırma işlemleri ile Projenin amacına uygun gerçekleştirilmesine yönelik usul ve<br />
esasları kapsar.<br />
Kanunun 4. maddesinde yetkinin kimde olduğu hükme bağlanmıĢtır. Buna<br />
göre, Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi alan sınırları içinde kalan<br />
6 12.03.2004 Tarih ve 25400 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.
127<br />
bölgede Altındağ ve Keçiören Belediyeleri ile diğer kamu kuruluĢlarına ait olan, her<br />
ölçek ve nitelikteki imar plânları, parselasyon plânları ve benzeri imar<br />
uygulamalarına dair izin ve yetkiler ile proje onayı, yapı izni, yapım sürecindeki yapı<br />
denetimi, yapı kullanma izni ve benzeri inĢaata dair izin ve yetkiler Ankara<br />
BüyükĢehir Belediyesi‟ne verilmiĢtir. Aynı maddede; proje alanı içindeki her<br />
ölçekteki imar planlarının Ankara BüyükĢehir Belediyesi tarafından yapılacağı,<br />
yaptırılacağı ve onanacağı ifade edilmiĢtir.<br />
Kanunun 6. Maddesinde projedeki iĢlerin nasıl yürütüleceği ve yönetileceği<br />
belirtilmiĢtir. Buna göre; Proje alan sınırlarındaki kentsel tasarım projeleri ile konut,<br />
sosyal donatı, çevre düzenlemesi, teknik altyapı projeleri, müĢavirlik ve kontrollük<br />
hizmetleri ile yapım dâhil diğer iĢlerin Ankara BüyükĢehir Belediyesi ve TOKĠ<br />
tarafından, Bakanlıkça tespit edilecek görev dağılımına göre yapılacağı veya<br />
yaptırılacağı ifade edilmiĢtir. Aynı maddede proje, müĢavirlik ve kontrollük<br />
hizmetlerinin Ankara BüyükĢehir Belediyesi ve TOKĠ tarafından özel hukuk<br />
hükümlerine göre kurulacak veya iĢtirak edilecek Ģirkete bedeli karĢılığında<br />
yaptırılabileceği ifadesi de yer almıĢtır.<br />
4.2. 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek<br />
Korunması ve YaĢatılması Hakkında Kanun 7<br />
27 Ocak 2004 tarihli Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun Tasarısı planlama<br />
yaklaĢımındaki katılımcı, çok boyutluluk ve eyleme dönüklük gibi ilkeleri<br />
benimseyen ve kentsel dönüĢüm olgusunun yasallaĢması yönünde atılan önemli bir<br />
adım olarak değerlendirilirken kentsel dönüĢüm olgusunun yeterince kapsamlı<br />
tanımlanmadığı, yenilenecek alanların belirlenmesinde, uygulamaların yürütülmesi<br />
konularında sivil toplum kuruluĢlarının katılımının sağlanmadığı ve denetim<br />
süresince çeĢitli uzman aktörlerle iĢbirliği sağlanmaması bakımından eksik<br />
bulunduğu için eleĢtirilmiĢtir (Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun Tasarısı Alt<br />
Komisyon Raporu, 2005).<br />
Bunun üzerine 1 Mart 2005 tarihinde Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun<br />
Tasarısı, salt sit alanları ile sınırlı tutularak Yıpranan Kent Dokularının Yenilenerek<br />
7 05.07.2005 Tarih ve 25866 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.
128<br />
Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun Tasarısı olarak<br />
çıkartılmıĢtır. Tasarının genel gerekçesi ve amaç maddesi, “...Ģehrin yıpranan ve<br />
özelliğini kaybetmeye yüz tutmuĢ, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma<br />
Kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen kent bölgeleri ile bu bölgelere ait<br />
koruma alanlarının, kentin geliĢimine uygun olarak yeniden inĢa ve restore edilerek<br />
bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluĢturulması,<br />
tabii afet risklerine karĢı tedbirler alınması, kentin tarihi ve kültürel dokusunun<br />
yenilenerek korunması ve yaĢatılarak kullanılması” olarak belirtilmiĢtir. Bu yasa<br />
kentsel dönüĢümü, birbiriyle çeliĢkili iki strateji altında tanımlamıĢtır. Kentin tarihi<br />
ve kültürel dokusunun yenilenerek korunması, bir yandan yenileme öte yandan ise<br />
koruma stratejisini içermektedir. Dolayısıyla bu iki stratejinin aynı zamanda<br />
uygulanabilmesi mümkün değildir. Ayrıca yenilemenin ve korunmanın hangi Ģartlar<br />
altında olacağı yeterli bir Ģekilde tanımlanmamıĢtır (Ataöy ve Osmay, 2007: 70-71).<br />
Ancak Kanun Tasarısı meclise geldiği haliyle kabul edilmemiĢ ve<br />
Bayındırlık, Ġmar, UlaĢtırma ve Turizm Komisyonu tarafından değiĢtirilerek<br />
“Eskiyen Kent Dokularının Yenilenmesi, Korunması ve Kullanılması Hakkında<br />
Kanun Tasarısı” adını almıĢtır. Tasarı ĠçiĢleri Komisyonu Tarafından incelendikten<br />
sonra “ Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve<br />
YaĢatılması Hakkında Kanun” adını alarak 16.06. 2005 tarihinde kabul edilmiĢtir<br />
(Üstün, 2009: 84-85).<br />
5366 sayılı Kanun hükümleri ile Ģehir merkezlerinin eskiyen dokularının ve<br />
yerleĢim alanlarının, kültürel miras değerlerinin korunması, restore edilerek<br />
kullanılması, otopark sorununun çözüme kavuĢturulması, sosyal donatı alanlarının<br />
büyütülmesi, konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluĢturulması ve<br />
bu alanların kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı olarak ilan edilmesi kabul edilmiĢtir<br />
(Gülen, 2008: 8).<br />
5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek<br />
Korunması ve YaĢatılması Hakkında Kanun'un amacı madde 1'de “... büyükĢehir<br />
belediyeleri, büyükĢehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri,<br />
il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin<br />
yetki alanı dıĢında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz
129<br />
tutmuĢ; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan<br />
edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin geliĢimine uygun<br />
olarak yeniden inĢa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve<br />
sosyal donatı alanları oluĢturulması, tabii afet risklerine karĢı tedbirler alınması,<br />
tarihi ve kültürel taĢınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaĢatılarak<br />
kullanılmasıdır” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.<br />
Ancak bu maddede yer alan “kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca<br />
sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler” ifadesinin genel bir ifade olduğu ve bu<br />
ifadenin özelleĢtirilmesi gerektiği yönünde eleĢtiriler bulunmaktadır. Kültür ve<br />
Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından alınan ilke kararlarında,<br />
arkeolojik sitler ile ilgili kararlarda yer almaktadır ve 2005 yılında Yüksek Kurul<br />
tarafından kentsel arkeolojik sit tanımı yapılarak kentsel sit kavramı oluĢturulmuĢtur.<br />
Yani sit kavramı; arkeolojik sit, doğal sit, tarihsel sit, kültürel sit ve kentsel sit olmak<br />
üzere beĢe ayrılmaktadır. Ancak kanunda bahsi geçen sit kavramının hangisi olduğu<br />
belirsizlik taĢımaktadır (Aykul, 2008).<br />
Ayrıca 5366 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesinde 8 “<br />
Yenileme alanı, sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu<br />
bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine<br />
Bakanlar Kurulu'nca kabul edilerek belirlenen alanlar” Ģeklinde tanımlanmıĢtır.<br />
Dolayısıyla bir bölgenin 5366 sayılı Kanun uyarınca yenileme alanı olarak<br />
saptanabilmesi için bölgenin sadece sit alanı ve koruma alanlarını içermesi yeterli<br />
olmayıp, aynı zamanda bu özellikteki alanın yıpranmıĢ ve özelliğini kaybetmeye yüz<br />
tutmuĢ olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir<br />
Aykul aynı Ģekilde 5366 sayılı Kanunda yer alan “yeniden inĢa ve restore<br />
edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları<br />
oluĢturulması” ifadesine yönelik Ģu eleĢtirilerde bulunmaktadır: “Yenileme<br />
kapsamına alınan sit alanının içerisinde ticaret var ise “ticaret alanı”, turizm var ise<br />
“turizm alanı” oluĢturabilirsiniz. Orası yerleĢim alanı değilse siz oraya yerleĢim<br />
alanları yapamazsınız ya da yerleĢim alanı ise oraya sosyal donatı alanı<br />
8 14.12.2005 Tarih ve 26023 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.
130<br />
yapamazsınız. Fakat Kanun her yere her Ģeyin yapılabileceğini söylüyor” (Aykul,<br />
2008).<br />
5366 sayılı Kanunun 2. maddesinde yenileme alanlarının tespitinin il özel<br />
idarelerinde il genel meclisi, belediyelerde belediye meclisi üye tam sayısının salt<br />
çoğunluğunun kararı ile belirleneceği belirtilmiĢtir. Ayrıca “Ġl özel idaresinde il genel<br />
meclisince, büyükĢehirler dıĢındaki belediyelerde belediye meclisince alınan kararlar<br />
Bakanlar Kuruluna sunulur.... Bakanlar Kurulu projenin uygulanıp uygulanmamasına<br />
üç ay içinde karar verir” ifadesi yer almaktadır. Ancak görüldüğü üzere Kanunda<br />
dönüĢüm alanlarını belirleme kriterleri tanımlanmamıĢtır ve bu süreçte il özel<br />
idareleri ve belediyelerin proje uygulama, denetim gibi süreçlerdeki yetki ve<br />
sorumlulukları detaylı bir biçimde ele alınmıĢtır. Ancak bu durum, uygulamada bu<br />
birimler arasında yetki karmaĢasının ortaya çıkmasına neden olabilecektir (Genç,<br />
2008: 124).<br />
5366 sayılı Kanunun 3. maddesinde “ yenileme alanları olarak belirlenen<br />
bölgelerde il özel idaresi ve belediye tarafından hazırlanan veya hazırlatılan yenileme<br />
projeleri ve uygulamaları ilgili il özel idareleri ve belediyeler eliyle yapılır veya<br />
kamu kurum ve kuruluĢları veya gerçek ve özel hukuk tüzel kiĢilerine yaptırılarak<br />
uygulanır... uygulama esnasında her türlü kontrol, denetim ve takip iĢlemleri ilgili il<br />
özel idaresi ve belediyece yapılır veya yaptırılarak sonuçlandırılır. Bu iĢlemler,<br />
projenin özelliğine göre konuyla ilgili uzman kiĢi, kurum ve ekiplere yaptırılır”<br />
ifadesi yer almaktadır. Buradan da anlaĢıldığı üzere kanun, uzmanların, sivil toplum<br />
kuruluĢlarının ve halkın baĢlangıçta yenileme projelerinin planlaması ve<br />
uygulanması aĢamalarına katılımını engellemekte ve uzmanların sadece denetim<br />
aĢamasında katılımına olanak vermektedir.<br />
Aslan'ın 5366 sayılı Kanun'a iliĢkin değerlendirmesi ise; “yenileme alanlarını<br />
belirlemenin ölçütünün ne olduğu, bu alanlarda yapılacak projelerin hangi plan ve<br />
sistem dâhilinde yapılacağı belli değildir. Bu kanun tarihi ve kültürel alanların<br />
korunmasını düzenlemektedir. Ancak kanunda bu alanlarda konut, ticaret, turizm ve<br />
sosyal donatı vb. alanların yapılmasından da bahsedilmektedir. Niyetin tarihi ve<br />
kültürel alanları korumak değil, bu alanları pazarlamak olduğu açıktır. Kanunda<br />
ayrıca projenin uygulama ve kontrolünü özel hukuk tüzel kiĢilere de yaptırabileceği
131<br />
vurgusu yer almaktadır. Burada açıkça iĢaret edilen özel hukuk tüzel kiĢileri<br />
muhtemelen ünlü inĢaat Ģirketleri, gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve gayrimenkul<br />
yatırım sektöründeki Ģirketler olacaktır” Ģeklindedir (Aslan, 2007: 58-59).<br />
Bayram' a göre 5366 sayılı Kanun; hiçbir uzman desteği alınmadan, ilgili<br />
meslek odaları ve üniversitelerin görüĢlerine ihtiyaç duyulmadan ve görüĢleri talep<br />
edilmeden meclis komisyonlarında Ģekillendirilen ve toprak rantını arttırarak yeniden<br />
paylaĢtırmayı hedefleyen bir düzenlemedir. Yasa ile sit alanlarında ortaya çıkmıĢ<br />
olan sorunlar, ekonomik ve sosyal sorunlar ile kent planlamasının genel<br />
sorunlarından bağımsız olarak ele alınmakta, bazı idari iĢlemleri hızlandırarak bu<br />
sorunların çözülebileceğini varsaymakta ve keyfiliğe yol açmaktadır (2005: 25).<br />
5366 sayılı Kanun kentsel dönüĢümü gerçekleĢtirmede en önemli yasal<br />
araçlardan biri olarak yürürlüğe girmiĢtir. Çerçeve kanun niteliğinde olan ve<br />
uygulaması yönetmeliğe bırakılan bu kanun, hiç kuĢkusuz beraberinde bazı temel<br />
sakıncaları da getirmiĢtir. Bütüncül bir planlama anlayıĢından kopuk oluĢu,<br />
yenileme ve dönüĢümü sosyal ve ekonomik boyutlarından bağımsız olarak ele alıĢı,<br />
planlama sürecinin doğal bir parçası olmayı reddeden yaklaĢımı, parçacıl/ noktasal<br />
çözümleri teĢvik ediĢi, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile çok<br />
yakından ilgili olduğu halde bu kanuna referans vermeyiĢi, kentsel yenilenme alanı<br />
ilanının bilimsel kriterlere dayanmayıĢı ve kolaylıkla istismar edilmeye açık oluĢu,<br />
bu alanlara yönelik olarak önceden alınmıĢ kentsel sit alanı kararlarının ve koruma<br />
amaçlı imar planlarının göz ardı edilerek yapı adası temelinde projelendirme ve<br />
planlama anlayıĢının hâkim kılınması yoluyla yenilenmesi ve bunlara uygun yapılmıĢ<br />
koruma amaçlı imar planlarının bütünlüğünün bozulması, bölgeler özelinde koruma<br />
kurullarının oluĢturulması, uygulama için gerekli araçları tanımlamaması söz konusu<br />
kanunun sakıncaları arasında sayılabilir. Kanunun soru iĢaretlerine neden olan bir<br />
baĢka noktası ise, yenileme alanlarının yalnızca kentsel sit alanları ile<br />
sınırlanmamasından kaynaklanmakta; bu alanlarda bulunan yasa dıĢı yapıların<br />
yasallaĢtırılmasına olanak tanıyacağı endiĢesi ortaya çıkmaktadır. Buna karĢın,<br />
yenileme alanlarındaki uygulamaları her türlü vergi, resim, harç ve ücretlerden muaf<br />
tutan maddesi, bu alanlardaki uygulamaları teĢvik etme açısından olumlu<br />
bulunmaktadır (Özden, 2006: 224-225).
132<br />
Ayrıca 5366 sayılı Kanunun tarihi kent merkezlerinin belediyeler tarafından<br />
sermayeleĢtirilmesi, bölgenin demografik, sosyal ve ekonomik yapısının<br />
değiĢtirilmesi amacıyla yürütüldüğüne iliĢkin eleĢtirilerde bulunmaktadır. Yenileme<br />
alanlarında sadece o alana özgü karar almak için kurulması öngörülen koruma bölge<br />
kurullarının oluĢum gerekçesi ise, diğer koruma kurullarının iĢ yükünden dolayı ivedi<br />
karar gerektiren yenileme projelerine yeterince zaman ayıramayacakları olarak<br />
belirlenmiĢtir. Ancak aslında amacın belediyelerin bu alanlarda diledikleri gibi<br />
uygulama yapmalarına olanak sağlamak olduğuna iliĢkin görüĢler bulunmaktadır<br />
(Mimarlar Odası, 2008).<br />
Amacı yıpranmıĢ olarak nitelendirdiği sit alanlarının yeniden inĢa ve restore<br />
edilmesi ve bu alanlarda konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının<br />
oluĢturulması olarak tanımlanan yasa, ilgili idareye yıpranmıĢ kentsel sit<br />
alanlarındaki uygulamalar konusunda çok geniĢ yetki ve kolaylıklar tanımaktadır.<br />
Kanunun özellikle kamulaĢtırma ve finansman konusunda taĢıdığı imtiyazlar önem<br />
taĢımaktadır. Bir diğer yandan yasanın yıpranmıĢlık olarak kabul ettiği sorunların<br />
çözümüne yalnızca fiziki mekânsal ve ekonomik bağlamda yaklaĢtığı görülmektedir.<br />
Ġlgili yerel yönetimlerin tespit ettikleri yıpranma- eskime vb sorunlarını kamu yararı<br />
ilkesi temelinde, probleme bütünsel açıdan yaklaĢarak çözmeleri gerekirken<br />
uygulamalarda sürecin yalnızca rant yönünün öne çıktığı görülmektedir. Üstelik bu<br />
kanun, koruma alanında iki ayrı yasal düzenlemenin birden var olmasına yol açmakta<br />
ve her ne kadar koruma mevzuatının belirleyiciliği söz konusu ise de zaman zaman<br />
kafaların karıĢmasına, sürecin bulanıklaĢmasına ve böylelikle sermaye için bir fırsat<br />
niteliğindeki belirsiz alanların yaratılmasına neden olmaktadır.<br />
Günümüzde tarihsel ve arkeolojik açıdan zengin büyük kentlerimizin tarihi<br />
merkezleri, Bakanlar Kurulu kararıyla 5366 sayılı yasa kapsamına alınmakta ve<br />
korumadan çok dönüĢüm ve soylulaĢtırma politikalarını içeren çalıĢmalara konu<br />
edilmektedir. Bu çalıĢmalarda alanda uzun yıllardır yaĢayan ve tarihsel bölgenin<br />
onlar için ev, yer, mahalle anlamına geldiği, alanla aidiyet ve kültür bağları kurmuĢ<br />
olan düĢük gelirli gruplar yerinden edilmektedir. Bu sürecin en canlı örneklerinden<br />
birisi bugün Ġstanbul Sulukule örneğinde ve Tarihi Yarımada‟nın pek çok bölgesinde<br />
yaĢanmaktadır. Türkiye tarihi kentlerinin sosyal yapısını çeĢitli içsel ve dıĢsal<br />
nedenlerle genel anlamda koruyamamıĢ; mülk sahiplerinin tarihi konutlarında
133<br />
yaĢamalarını bir politika olarak desteklememiĢtir. Ancak bir tarihsel gerçeklik<br />
sonucu buralara yerleĢen yeni toplumsal sınıflar da bu alanlarda yeni kimlikler, yeni<br />
aidiyetler, yeni temsil biçimleri kurmuĢlardır. Koruma çerçevesi altındaki<br />
uygulamaların her türlü kimlik ve kültüre saygılı olması gerekirken; uygulamalarda<br />
varlığı hiçe sayılan alan kullanıcıları, rant beklentisi dolayısıyla proje sürecine<br />
katılmamakta, istek, fikir, gereksinimleri sorulmamakta, projeye hep bir ağızdan<br />
direnseler dahi, direniĢleri görmezden gelinerek yerinden edilmektedirler. Bu; bir<br />
tarihsel durumun da ortadan kaldırılması, bir grubun kendini temsil biçiminin,<br />
varoluĢ biçiminin hiçe sayılması demektir. Oysa tarihsel mekânlar kamunun değil,<br />
bir tüketim malı olarak bedelini ödeyebilen üst gelir gruplarının alanı haline<br />
dönüĢmektedir. Kamusal, eğitimsel, kültürel fonksiyonlarla zenginleĢtirilmesi<br />
gereken tarihsel merkezler inĢaat, ticaret ve turizm sektörlerine konu edilmek<br />
istenmektedirler (Altınörs Çırak, 2010: 35-36).<br />
4.3. 5393 Sayılı Belediye Kanunu 9<br />
03.07.2005 tarihinde kabul edilen kanunun 73. maddesinde belediyelerin<br />
kentsel dönüĢüm konusunda yetkili olduğuna dair genel bir düzenlemeye verilmiĢtir.<br />
Maddeye göre belediyeler bu yetkilerini ancak, kentin geliĢimine uygun olarak<br />
eskiyen kent kısımlarını yeniden inĢa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve<br />
ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluĢturmak, deprem riskine<br />
karĢı tedbirler almak veya kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak amacıyla<br />
kullanabileceklerdir (Aydın, 2008: 122; Üstün, 2009: 63).<br />
Adı geçen madde Ģu Ģekildedir:<br />
“Belediye, kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden<br />
inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve<br />
sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî<br />
ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri<br />
uygulayabilir. Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine konu olacak alanlar, meclis<br />
üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilân edilir. Kentsel dönüşüm ve<br />
gelişim proje alanlarında yıkılarak yeniden yapılacak münferit yapılarda ilgili resim<br />
9 13.07.2005 Tarih ve 25874 Sayılı Resmi Gazete, http://www.mevzuat.gov.tr.
134<br />
ve harçların dörtte biri alınır. Bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı<br />
olarak ilân edilebilmesi için; o yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde<br />
bulunması ve en az elli bin metrekare olması şarttır”. Aynı maddenin devamında ise<br />
“kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması,<br />
yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ifadesi yer almaktadır.<br />
Kanunun 69. maddesi belediyelere gerektiğinde arsa ve konut üretimi yetkisi<br />
vermiĢtir. Buna göre;<br />
“Belediye; düzenli kentleşmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret<br />
alanı ihtiyacını karşılamak amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde, özel<br />
kanunlarına göre korunması gerekli yerler ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt<br />
yapılı arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu<br />
amaçlarla arazi satın almak, kamulaştırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu<br />
konuda ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ve bankalarla iş birliği yapmak ve<br />
gerektiğinde onlarla ortak projeler gerçekleştirmek yetkisine sahiptir. Belediye, bu<br />
amaçla bütçesinden gerekli parayı ayırmak suretiyle işletme tesis edebilir”.<br />
DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı‟nın yasalaĢmamıĢ olması<br />
nedeniyle günümüzde birçok belediye 5393 sayılı Belediye Kanunu‟nun 73.<br />
maddesine dayanarak kentsel dönüĢüm projelerini hayata geçirmektedir. Ancak bu<br />
yolla uygulamaya konan kentsel dönüĢüm projeleri, yasal dayanaktan yoksun olarak<br />
değerlendirilmektedir.<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin uygulanmakta olduğu alanlar, ağırlıklı olarak<br />
24.02.1984 tarih ve 2981 sayılı imar affı yasası ve 23.02.2003 tarih ve 5609 sayılı<br />
yasayla değiĢtirilmiĢ 775 sayılı Gecekondu Kanununa göre iĢlem yapılması gereken<br />
gecekondular ile ruhsatsız yapıların bulunduğu alanlardır. Kentsel dönüĢüm<br />
uygulamalarına dayanak olarak gösterilen 5393 sayılı kanun, bu iki yasayı<br />
yürürlükten kaldırmamaktadır. Bu nedenle gecekondular ve ruhsatsız yapılar için<br />
uygulanması gereken yasa; bu kanunun 73. maddesi değil, yapıların yapılıĢ tarihi ve<br />
yasal durumlarına uygun olarak 2981 sayılı yasa veya 775 sayılı yasa olmalıdır. Bir<br />
diğer ifadeyle 2981 ve 775 sayılı yasayla kazanılan hakların 5393 sayılı yasanın 73.<br />
maddesi referans gösterilerek kaldırılması mümkün değildir (Bayram, 2008: 46-47).
135<br />
5393 sayılı kanunun 73. Maddesi niyet yönünden incelendiğinde de yoğun<br />
eleĢtirilere uğramaktadır. Maddede belirtilen konut, sanayi, ticari alanları yaratmak<br />
ve sosyal donatılar oluĢturmak gibi faaliyetler, belediyenin Belediye Kanunu‟yla<br />
tanımlanmıĢ görev, yetki ve sorumluluklarından olan imar, ulaĢım, kentsel altyapı,<br />
çevre düzenlemesi, sosyal hizmet ve yardım, kent tarihi gibi önem taĢıyan yerlerin<br />
korunması gibi hizmetlerinin görülmesi amacıyla değil; belediyenin gelir elde<br />
etmesini sağlayan iktisadi giriĢim niteliğindeki yetkilerinin kullanım alanını<br />
geniĢletmeyi amaçlayan bir kanun maddesi olarak ele alınmaktadır (Aslan, 2007:<br />
58).<br />
73. maddede yer alan “kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan<br />
yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ifadesi<br />
gecekondu bölgeleri açısından düĢünüldüğünde yasa maddesindeki ifade daha net<br />
ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda kentin eskidiği düĢünülen yerleri (kentlerin dıĢında<br />
kurulmuĢ ancak süreç içinde kentlerin içinde kalan gecekondu bölgeleri)<br />
boĢaltılacak, kamulaĢtırılacak ve sonrasında bu alanlarda lüks konutlar, iĢ ve alıĢveriĢ<br />
merkezleri yapılacaktır (+Ġvme, 2007: 20).<br />
Bayram, 5393 sayılı kanunun 73. maddesine iliĢkin görüĢlerini Ģu Ģekilde<br />
sıralamaktadır:<br />
- Kamunun müdahale imkânı arttırılmamakta ve ucuzlaĢtırılmamaktadır.<br />
Maddede yer alan kamulaĢtırmaya iliĢkin hükümler sadece yıkıp yapma<br />
konusunda yasal sürecin hızlandırılması ile sınırlıdır.<br />
- Konusu ve gerçekleĢtirme yöntem ve süreçleri birbirinden ayrı olması<br />
gereken kentsel sorunlar, kestirmeci bir Ģekilde yık-yap yöntemi ile<br />
çözülmeye çalıĢılmaktadır.<br />
- KamulaĢtırmalarda en önemli kavram olan kamu yararı kavramına, özel<br />
çıkarları da kapsayabilecek Ģekilde muğlâk ifadelerle yer verilmektedir.<br />
Kamu kaynağı kamu yararıyla ilgisi olmayan birçok konuda keyfi olarak<br />
kullanılabilecektir.<br />
- Eskiyen kent kısımlarının hangi kıstaslar çerçevesinde tanımlanacağı belli<br />
değildir. Bu nedenle düzenleme rant amaçlı ve bunun da ötesinde tamamen
136<br />
sübjektif kriterler çerçevesinde dönüĢüm alanı ilan yerlerde yaĢayan<br />
kesimleri yaĢam alanlarından uzaklaĢtırma odaklı olarak kullanılabilme riski<br />
bulunmaktadır (2005: 24).<br />
“Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Yasa Tasarısı” toplumun farklı kesimlerinde<br />
olumsuz tepkiler alınca ona koĢut olarak 5393 sayılı Belediye Yasası‟nın 73.<br />
Maddesinde (Kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı ile ilgili madde) kentsel dönüĢüme<br />
iliĢkin Ģu ifadelere yer verilmiĢtir: “Büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediye<br />
sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri ve il belediyeleri ile nüfusu 50000’in<br />
üzerindeki belediyeler, kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını<br />
yeniden inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji<br />
parkları ve sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya<br />
kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim<br />
projeleri uygulayabilir”. Günümüzde birçok belediye bu maddeye göndermede<br />
bulunarak kentsel dönüĢüm projeleri hazırlamakta ve uygulamaktadır. Aynı<br />
maddenin devamında ise “kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan<br />
yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ifadesi<br />
yer almaktadır. Gecekondu bölgeleri açısından düĢünüldüğünde yasa maddesindeki<br />
ifade daha net ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda kentin eskidiği düĢünülen yerleri<br />
(kentlerin dıĢında kurulmuĢ ancak süreç içinde kentlerin içinde kalan gecekondu<br />
bölgeleri) boĢaltılacak, kamulaĢtırılacak ve sonrasında bu alanlarda lüks konutlar, iĢ<br />
ve alıĢveriĢ merkezleri yapılacaktır (+Ġvme, 2007: 20).<br />
4.3.1.Belediye Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun 10<br />
Belediyelerin kentsel dönüĢüm uygulamalarında temel dayanağı olan 5393<br />
sayılı yasanın 73. maddesinde değiĢiklik yapılmıĢ ve bu değiĢikliği içeren 5998 sayılı<br />
Belediye Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin Kanun; 17 Haziran 2010<br />
tarihinde Mecliste kabul edilmiĢ ve 23 Haziran 2010 tarih ve 27621 sayılı Resmi<br />
Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Böylelikle büyükĢehir belediyelerinin<br />
konut, sanayi ve ticaret alanlarında, kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri<br />
uygulayabilmesinin önü iyice açılmıĢ ve kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri<br />
uygulayacağı alanlar geniĢletilmiĢtir.<br />
10 http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5998.html.
137<br />
BüyükĢehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüĢüm ve<br />
geliĢim projesi alanı ilan etmeye büyükĢehir belediyeleri yetkilidir. BüyükĢehir<br />
belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde<br />
kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilir. BüyükĢehir belediyeleri<br />
tarafından yapılacak kentsel dönüĢüm ve geliĢim projelerine iliĢkin her ölçekteki<br />
imar planı, parselasyon planı, bina inĢaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm<br />
imar iĢlemleri ve 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununda belediyelere verilen<br />
yetkileri kullanmaya büyükĢehir belediyeleri yetkilidir.<br />
03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesindeki<br />
yapılan değiĢiklikle, büyükĢehir belediyeleri, konut, sanayi, ticaret alanları, teknoloji<br />
parkları, kamu hizmeti alanlarında rekreasyon ve sosyal donatı alanları oluĢturmak,<br />
eskiyen kent kısımlarını yeniden inĢa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel<br />
dokusunu korumak veya deprem riskine karĢı tedbirler almak amacıyla kentsel<br />
dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilme yetkisine kavuĢmuĢtur. Belediye<br />
Kanunu 73. maddesi kentin eskiyen ve yıpranan alanları üzerinde dönüĢümün<br />
tariflendiği bir madde iken söz konusu madde değiĢikliği ile bu gün imarlı -imarsız,<br />
üzerinde yapı olan veya olmayan olarak değiĢtirilmesi kentlerin çevresindeki<br />
alanların kentsel geliĢme için bütünsel biçimde planlama yapılmadan önce, kentsel<br />
dönüĢüme konu edilebilecektir. Bu değiĢiklikle kent çeperindeki neredeyse tüm boĢ<br />
alanların kentsel dönüĢüm alanı ilan edildiği Ġstanbul, Ankara, Ġzmir vb gibi büyük<br />
kentlerdeki plansız tüm kentsel dönüĢüm alanları yasallaĢtırılmıĢ ve meĢrulaĢtırılmıĢ<br />
olacaktır.<br />
Yasada yapılan değiĢiklikte; “BüyükĢehir belediye ve mücavir alan sınırları<br />
içinde kentsel dönüĢüm ve geliĢim projesi alanı ilan etmeye büyükĢehir belediyeleri<br />
yetkilidir. BüyükĢehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri<br />
kendi sınırları içinde kentsel dönüĢüm ve geliĢim projeleri uygulayabilir” ifadesine<br />
yer verilmiĢtir. Düzenleme ile her türlü sınırsız yetki büyükĢehir belediyelerine<br />
verilmektedir. Düzenlemeye göre; BüyükĢehir belediyesi izin verirse ilçe belediyeleri<br />
de kendi sınırları içerisinde kentsel dönüĢüm projeleri uygulayabileceklerdir. Bunun<br />
anlamı Ģudur: BüyükĢehir belediyeleri hiçbir sınırlama olmadan, hiçbir yasal engelle<br />
karĢılaĢmadan, hiçbir denetim ve izne tabi olmadan, her hangi bir sorumluluk<br />
almadan, her istediği yerde kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı belirleyerek, kentsel
138<br />
dönüĢüm projeleri uygulayabilecek, her türlü uygulamayı yapabilecek, ancak Ġlçe<br />
belediye baĢkanları, istedikleri zaman istedikleri gibi, kentsel dönüĢüm projesi<br />
uygulaması yapamayacak, büyükĢehir belediyesi izin verirse yapabileceklerdir.<br />
Kabul edilebilir yasal gerekçesi konmadan, ilçe belediyelerine ait yasalarla verilmiĢ<br />
birçok yetki, o yetkileri veren yasalarda herhangi bir değiĢiklik yapılmadan, o<br />
yasalarla çeliĢen ve o yasalarla Anayasa‟ya aykırı olarak ellerinden alınırken, ilçe<br />
belediyelerinin bu yetkilerini kullanması, büyükĢehir belediye meclisinin iznine<br />
bağlanmıĢtır. Yani ilçe belediyeleri büyükĢehir belediyelerinin vesayeti altına<br />
sokulmuĢtur.<br />
Düzenlenen 73. maddenin ikinci fıkrası ile kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje<br />
alanı olarak ilan edilecek alanın; üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya<br />
imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın<br />
büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması, etaplar halinde<br />
yapılabilmesi hususlarının takdirinin münhasıran belediye meclisinin yetkisinde<br />
olduğu, toplamı 5 hektardan az olmamak kaydı ile proje alanı ile iliĢkili birden fazla<br />
yerin tek bir dönüĢüm alanı olarak belirlenebileceği hükmü getirilmiĢtir. Bu fıkra ile<br />
kentler hiçbir kayıt ve koĢula bağlı kalmaksızın kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı<br />
olarak belirlenebilecektir. Belediye meclislerine; TOKĠ uygulamalarında olduğu gibi,<br />
kentin belirli bir bölgesi, (üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız<br />
alanlar) herhangi bir bilimsel ve teknik çalıĢma yapılmadan, üst ölçekli planlara<br />
bakılmaksızın, nazım plan ana kararlarını ve plan bütünlüğünü bozacak Ģekilde,<br />
yoğunluk ve yapı yüksekliği belirleme yetkisi verilmektedir. Kentsel dönüĢüm alanı<br />
olarak belirlenecek alan büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması<br />
öngörülmektedir. Kentsel dönüĢüm alanları, imar planı bütünlüğü içerisinde planın<br />
bir parçası olarak değil, proje bazında ele alınmakta, proje alanı olarak<br />
değerlendirilmektedir. Yapı yüksekliklerinin ve yoğunluklarının proje bazında<br />
belirlenmesi kentlerin çarpık geliĢmesine neden olacaktır. Çünkü kent planları üst<br />
ölçekli planlardan baĢlamak üzere alt ölçekli uygulama planlarına kadar hatta kentsel<br />
tasarım ölçeğine kadar hiyerarĢik bir düzen içerisinde bir bütün olarak planlanırlar.<br />
Sosyal donatı ve teknik altyapı gereksinimlerinin dengeli dağılımı ve plan kararları<br />
da, arazi kullanım kararlarının yer seçimine uygun olarak üst ölçekli planlardan<br />
baĢlayarak her ölçekteki planda, bir bütünlük içerisinde belirlenir. Belediyelere
139<br />
verilen bu yetki ile belediyelerin "kentsel dönüĢüm" adı altında keyfi olarak<br />
yapacakları proje bazlı kentsel dönüĢüm proje uygulama alanlarında, rant amaçlı,<br />
yapı yüksekliği ve yapı yoğunluğu belirlemesine yönelik uygulamalar, plan ana<br />
karalarını, plan bütünlüğünü ve planın sürekliliğini, en önemlisi sosyal donatı ve<br />
teknik altyapı dengesini bozacak, kentlerin çarpık geliĢmesine neden olacaktır. Yine<br />
TOKĠ uygulama örneklerinde ve büyükĢehir belediyeleri battı-çıktı uygulama<br />
örneklerinde olduğu gibi tek tip kentsel dönüĢüm projeleri uygulanacak, kimliksiz,<br />
herhangi bir mimari özelliği olmayan, birbirinin kopyası yapılar ve kentler<br />
oluĢacaktır. Belediyelerin uygulamaları da TOKĠ uygulamaları gibi, sadece ranta<br />
yönelik uygulamalar olacağından, bu keyfî belirleme yetkisi sonucunda kentlerimiz<br />
daha da içinden çıkılmaz sorunlarla karĢı karĢıya gelecektir. Bu yönüyle de teklifin<br />
bu fıkrası kamu yararına aykırıdır. Yine uygulamanın etaplar halinde yapılabileceği<br />
hüküm altına alınmıĢtır. Bu hüküm gereği kentlerin bütünü 500‟er hektarlık parçalara<br />
ayrılmak ve etaplanmak suretiyle kentsel dönüĢüm alanı ilan edilebilecektir. Fıkra<br />
hükmü gereği, plansız alanlar ve özellikle tarım alanları ve 2B alanları da kentsel<br />
dönüĢüm alanı olarak belirlenmek suretiyle, konut veya ticari alan olarak proje alanı<br />
kapsamına alınabilecektir (Antalya Mimarlar Odası, 2010).<br />
Yeniden düzenlenen yasa maddesinde yapılan değiĢiklikle; büyükĢehir<br />
belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüĢüm ve geliĢim projelerine iliĢkin her<br />
ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inĢaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve<br />
benzeri tüm imar iĢlemleri ve 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı Ġmar Kanununda<br />
belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükĢehir belediyeleri yetkilenmiĢtir. Bu<br />
fıkra ile kentsel dönüĢüm alanlarındaki her ölçekteki imar planları yapma yetkisi<br />
büyükĢehir belediyelerine verilmektedir. 3194 sayılı Ġmar Kanunu„nuna bağlı<br />
kalmaksızın yapılan düzenleme ile gerçekte planlamadan ve planlama ilkelerinden ne<br />
kadar rahatsız olduklarının da açık göstergesidir. ÇağdaĢ planlama; plansız alanlarda<br />
kentin parçacıl ve noktasal planlamasına iliĢkin uygulamaları reddetmektedir. Bu tür<br />
uygulamalar, kent bütünü stratejik hedeflerini olumsuz yönde etkilemekte ve<br />
kentlerin doğal, kültürel, ekonomik ve ekolojik değerlerine, geri dönüĢü olmayan<br />
büyük zararlar vermekte, kent plan bütünlüğünü, sürekliliğini, sosyal ve teknik<br />
altyapısını olumsuz etkilemektedir. Bu düzenleme ile açıklanan olumsuzlukların önü<br />
açılacak, kentlerimiz giderek daha plansız, çarpık ve kimliksiz geliĢecek, içinden
140<br />
çıkılmaz sorunlarla karĢı karĢıya gelecektir. Yine bu düzenleme ile ilçe<br />
belediyelerine ait olan parselasyon planlarını yapma yaptırma, bina inĢaat ruhsatı,<br />
yapı kullanma izni ve benzeri imar ile ilgili tüm iĢlemleri yapma ve 3.5.1985 tarihli<br />
ve 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile ilçe belediyelerine verilen tüm yetkiler, büyükĢehir<br />
belediyelerine verilmektedir. Diğer bir deyiĢle, ilçe belediyelerine ait olan ve imar<br />
kanunu ile ilçe belediyelerine verilmiĢ tüm yetkiler, BüyükĢehir Belediyelerine<br />
devredilerek, yerel krallıklar oluĢturulmaktadır. Bu yetki ile büyükĢehir belediyeleri,<br />
kendi siyasi görüĢünde olmayan ya da anlaĢamadıkları ilçe belediyelerinin bütününü,<br />
500‟er hektar parçalara ayırarak kentsel dönüĢüm ve geliĢim alanı ilan edebilecek,<br />
ilçe belediyelerine ait olan birçok yetkiyi ilçe belediyelerinden alacak, ilçe<br />
belediyelerinin elini kolunu bağlayabilecektir (Peyzaj Mimarları Odası, 2010;<br />
Antalya Mimarlar Odası, 2010; ġehir Plancıları Odası, 2010 ).<br />
73. maddedeki değiĢiklikle; “Kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje alanlarında<br />
yapılacak alt yapı ve rekreasyon harcamaları, proje ortak gideri sayılır. Belediyelere<br />
ait inĢaatların proje ortak giderleri belediyeler tarafından karĢılanır. Kendilerine ayrı<br />
ada veya parsel tahsis edilen gayrimenkul sahipleri ile kamulaĢtırma dıĢı kalan<br />
gayrimenkul sahipleri, sahip oldukları inĢaatın toplam metrekaresi oranında proje<br />
ortak giderlerine katılmak zorundadır. Proje ortak gideri ödenmeden inĢaat ruhsatı,<br />
yapılan binalara yapı kullanma izni verilemez; su, doğalgaz ve elektrik bağlanamaz”<br />
ifadesine yer verilmiĢtir. Bu ifade belediyelerin alt yapı giderlerini halktan alma<br />
talebi ve talep karĢılanmadığı takdirde halkın zorunlu ihtiyaçlarının<br />
karĢılanmamasını içerdiğinden; demokratik, adil ve sosyal anlayıĢa son derece aykırı<br />
bir tutumun göstergesidir (Peyzaj Mimarları Odası, 2010).<br />
Kentsel dönüĢüm ve geliĢim proje alanlarında bulunan yapıların boĢaltılması,<br />
yıkımı ve kamulaĢtırılmasında anlaĢma yolu esastır. Kentsel dönüĢüm ve geliĢim<br />
projesi kapsamında bulunan gayrimenkul sahipleri ve belediye tarafından açılacak<br />
davalar, mahkemelerde öncelikle görüĢülür ve karara bağlanır. Bu güne kadar<br />
yapılan kentsel dönüĢüm ve geliĢim uygulamaları incelendiğinde görülecektir ki,<br />
büyük bir çoğunluğu yasa ve yönetmeliklere aykırı olduğu, sosyal donatı dengesini<br />
bozduğu, Ģehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile kamu yararına aykırı uygulamalar<br />
olduğu için, ya yürütmenin durdurulmasına ya da iptaline karar verilmiĢtir. Bu<br />
düzenlemeye belediyelerin kentsel dönüĢüm alanları belirlenmesine iliĢkin yeni
141<br />
uygulamalarında, açılabilecek yeni davaların önüne geçmek amacıyla yer verildiği<br />
söylenebilir.Yasa değiĢikliği ile bir yandan büyükĢehir belediye baĢkanları kent<br />
içinde istedikleri her alanda tek söz sahibi haline getirilirken, kentsel dönüĢüm alanı<br />
ilan edilen yerlerde yaĢayanlar ise yasa eliyle mağdur edilmekte, ezilmektedir.<br />
Kentsel dönüĢüm mağdurlarının yargıya baĢvurma hakları da Anayasa‟ya aykırı<br />
biçimde kısıtlanmakta ya da ortadan kaldırılmaktadır. Yasa değiĢikliğiyle, kentsel<br />
dönüĢüm alanı ilan edilen alanlarda yaĢayan halkın yargıya baĢvurma haklarının<br />
kısıtlanmasının yanı sıra, kamulaĢtırma iĢlemlerinde büyükĢehir belediye<br />
meclislerine acele kamulaĢtırma yetkisi veren düzenlemeler ve kamulaĢtırmada proje<br />
ilan tarihindeki rayiç değerlerin esas alınmasına iliĢkin düzenlemeler de önemli<br />
mağduriyetlere neden olacak, hukuka açıkça aykırı düzenlemelerdir (ġPO, 2010).<br />
Genel olarak ifade etmek gerekirse; Belediyeler Yasası‟nın 73. maddesinde<br />
yapılan değiĢik ile kent içerisinde kalan çok değerli kamu arazileri, gecekondu<br />
arazileri, açık alanlar, büyük ölçekli kentsel yeĢil alanlar, tarım alanları ve askeri<br />
alanlar ile askerlerin ağaçlandırdıkları açık alanlar yargısal denetim dâhil tüm<br />
engeller kaldırılarak, büyükĢehir belediyelerine verilen yetkilerle, kentsel dönüĢüm<br />
projesi uygulaması adı altında, lüks konutların ve rant tesislerinin yapımına olanak<br />
tanınmaktadır. Belediyeler; TOKĠ yetkilerinden daha fazla yetkilerle donatılarak,<br />
yargısal denetime tabi olmadan, bu projeleri kendileri uygulayabileceklerdir. Ancak<br />
TOKĠ‟ye, ya da yandaĢ müteahhitlere ve yatırımcılara da her hangi bir engelle<br />
karĢılaĢmadan yaptırabileceklerdir. Çünkü yasa değiĢikliği ile yargısal denetimde<br />
dâhil, tüm engeller de kaldırıldığından, pürüzsüz bir Ģekilde verebilmelerinin önü de<br />
açılmıĢtır (Antalya Mimarlar Odası, 2010; Peyzaj Mimarları Odası, 2010).<br />
4.4. 5216 Sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu 11<br />
Kentsel dönüĢüme yönelik doğrudan bir kanun olmamakla birlikte 5216 sayılı<br />
kanun büyükĢehir belediyelerinin kentsel dönüĢüm projesi hazırlama ve uygulama<br />
yetkilerini kazanması açısından önemli bir adım olma özelliği taĢımaktadır.<br />
10.07 2004 tarihli kanunda kentsel dönüĢüme iliĢkin bir vurgu olmamakla<br />
birlikte kanunun 1. Fıkrasının (e) bendinde Belediye Kanunu‟nun 73. Maddesinde<br />
11 23.07.2004 Tarih ve 24431 Sayılı Resmi Gazete, www.tbmm.gov.tr.
142<br />
belediyelere tanınan yetkilerin kullanılması sayılmıĢtır. Böylelikle büyükĢehir<br />
belediyelerinin de kentsel dönüĢüm ve geliĢim projesi hazırlama ve uygulama hakkı<br />
doğmuĢtur (Aydın, 2008: 123; Üstün, 2009: 69).<br />
4.5. DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı 12<br />
DönüĢüm Alanları Hakkında Yasa Tasarısı'nın tarihi 2004 yılına kadar<br />
götürülebilir. 2004 Mayıs ayında Ġstanbul'da gayrimenkul yatırımcıları tarafından<br />
“kentsel dönüĢüm yasa taslağı yasalaĢırsa iĢler düzelecek” mesajının verilmesi ile<br />
baĢlayan süreç 03.07.2005 tarihinde yeni Belediye Kanunu'nun çıkarılması ile ilk<br />
zaferini kazanmıĢtır. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 73. maddesi “Kentsel<br />
DönüĢüm ve GeliĢim Alanı” baĢlığını taĢımaktadır. Ancak bu baĢlık ayrı bir yasa<br />
tasarısı olarak, 01.03.2005 tarihinde TBMM BaĢkanlığına sunulmuĢtur. Tasarı, 16<br />
Haziran 2005 tarihinde “Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların<br />
Yenilenerek Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” adıyla kabul<br />
edilmiĢtir. 2004 yılında Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanunu adını taĢıyan bir<br />
metin, Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı internet sayfasına konmuĢtur. Söz konusu<br />
metin önce Ġmar Yasası Taslağı adıyla daha sonra da Planlama ve Ġmar Yasası<br />
Taslağı ile sitede yer almıĢtır. Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı'nın hazırladığı<br />
Planlama ve Ġmar Yasası Taslağı, 24.02.2006 tarihinde Yabancı Sermaye Derneği<br />
tarafından düzenlenen Yeni Ġmar Yasa Tasarısı Paneli'nde tanıtılmıĢtır. Bakan Faruk<br />
Nafiz Özak, taslağın Temmuz'a kadar çıkması için çalıĢacaklarını, olmazsa Ekim<br />
2006'da mutlaka çıkarılacağını vurgulamıĢ ve çalıĢmanın özünü Ģu Ģekilde dile<br />
getirmiĢtir: “ Ġmar kanunu yatırımcının önünü açacak” (Teknik Güç, 2006: 4).<br />
Yabancı sermayenin önünü açmak için çıkarılmaya çalıĢıldığı üst düzey yetkililerce<br />
ortaya konulan kentsel dönüĢüm, 22.06.2006'da hükümetin Meclise yeni bir taslak<br />
sunması ile yeni bir aĢamaya geçmiĢtir.<br />
22.06.2006 tarihinde DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı, Meclise<br />
sunulmuĢtur. O dönemde seçimler nedeniyle kadük kalan tasarı, 2010 ġubat ayında<br />
Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı tarafından tekrar BaĢbakanlığa sunulmuĢtur. Halen<br />
yasalaĢmamıĢ olan tasarı, kentsel dönüĢüm konusunu en kapsamlı biçimde ele alan<br />
yasal metin olma özelliği taĢımaktadır.<br />
12 www.basbakanlik.gov.tr/docs/.../kanuntasarilari/101-1054%20son.doc.
143<br />
Kanun Tasarısı'nın amacı; “...imar planı bulunsun veya bulunmasın kentsel ve<br />
kırsal tüm alanlarda bilim, teknik, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak, afetlere<br />
ve kentsel risklere duyarlı yaĢam çevrelerinin oluĢturulması için veya fiziki köhneme<br />
ve sosyal ve teknik alt yapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanların iyileĢtirme,<br />
tasfiye, yenileme ve geliĢimini sağlamak üzere dönüĢüm alanlarının tespitine ve<br />
dönüĢümün gerçekleĢtirilmesine dair her türlü iĢ ve iĢlemler ile ilke ve esasları<br />
belirlemek” olarak ifade edilmiĢtir. Bu maddeden de anlaĢıldığı üzere tasarı ile<br />
sadece plansız değil, planlı alanlarda da tasfiye açıkça amaçlanmakta, yüksek rant<br />
alanları yaratmak için göz konulan her yerde dönüĢüm yapabilmenin önü<br />
açılmaktadır (Mimarlar Odası, 2010).<br />
Ayrıca tasarının 2.maddesinde “ dönüĢüm alanı olarak belirlenen alanlarda<br />
Hazine, Ġl Özel Ġdareleri, kamu kurum ve kuruluĢları, belediyeler ve vakıflar<br />
tarafından idare edilenler de dâhil her türlü arsa ve arazilerin ve bunların üzerinde<br />
bulunan bütün yapıların bu kanun uyarınca hazırlanan dönüĢüm amaçlı imar planına<br />
uygun olarak...” ifadesi ile tasarının, sadece kentsel alanları yani belediye sınırları<br />
içindeki toprakları değil, ülkenin tüm topraklarını kapsadığını gözler önüne<br />
sermektedir. Dolayısıyla bu tasarı ile ülkenin herhangi bir yerindeki herhangi bir<br />
parçası yeniden planlanıp yapılaĢtırılabilecektir. Hazine arazilerine ek olarak “<br />
devletin hükmü ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz Ģeyler” konumundaki dağlar,<br />
nehirler, göller de bu tasarı kapsamında dönüĢüm alanları içerisinde sayılmaktadır.<br />
Parçacı bir anlayıĢ ile yapılaĢma sürecini Ģekillendirmeyi hedefleyen bu tasarı,<br />
bütüncül imar anlayıĢından uzaklaĢmanın ve ülke topraklarını belirli kesimlerin<br />
çıkarları doğrultusunda parça parça imara açmanın yolunu açmaktadır. Bu durum ise<br />
bölgeler arası dengesizlik, çevre ve doğal kaynakların tahribi gibi sorunların ortaya<br />
çıkmasına neden olabilecektir (Teknik Güç, 2006: 5). Adı geçen maddede yer alan<br />
“.... konut, ticaret, sanayi, rekreasyon, teknik alt yapı, sosyal donatı alanları ve diğer<br />
yatırım araçları için ...” ifadesinden de anlaĢıldığı üzere, dönüĢtürülecek alanların<br />
(doğal kaynaklar da dâhil olmak üzere) kontrolsüz bir biçimde sermayeye sunulacağı<br />
görülmektedir.<br />
Tasarının 1.maddesinde yer alan “...fiziki köhneme ve sosyal teknik alt<br />
yapının yetersiz ve niteliksiz olduğu alanların iyileĢtirme, tasfiye...” ve 2.<br />
maddesinde yer alan “...Ģahsi hakların tesis ve devri, trampa ve mülkiyetinin el
144<br />
değiĢtirilmesi de dâhil” ifadeleri ile dönüĢüm alanı ilan edilen yerlerde yaĢayanları<br />
kısmen veya tamamen baĢka yerlere gönderilerek iskân etmelerini, dönüĢüm<br />
alanlarına satıĢ yoluyla baĢka nüfus kesimlerini yerleĢtirme yetkisi vermektedir. Bu<br />
da homojen bir nüfus grubunun piyasa kuralları içerisinde yerleĢmesinin önünün<br />
açılması, yeni homojen mahallelerin kurulması yani kurtarılmıĢ bölgelerin<br />
oluĢumuna olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla toplumun bir kesimine ayrıcalıklar<br />
sağlanırken, diğer bir kesiminin kamu yararı adı altında yaĢam alanlarına müdahale<br />
edilmekte, proje alanlarından dıĢarı çıkartılmaktadır. Bu durum ise Anayasa'nın 10.<br />
maddesinde yer alan “eĢitlik ilkesi” ne ve “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum<br />
yararına aykırı olamayacağına” iliĢkin 35. maddesine aykırıdır.<br />
Tasarının 3. maddesinde tanımlanmıĢ olan “proje ortaklığı” terimi ise çok<br />
tartıĢılan bir konudur. Bu tanıma göre proje ortaklığı; “idare dâhil, kamu kurum ve<br />
kuruluĢlarının iĢtirakleri ile proje alanında taĢınmaz sahibi olsun veya olmasın gerçek<br />
veya tüzel kiĢilerin, dönüĢüm amaçlı imar planı kararlarına uygun olarak hazırlanan<br />
projeleri gerçekleĢtirmek üzere ayrı ayrı veya birlikte oluĢturdukları adi ortaklık<br />
temelli hukuki iĢlemlerle bir araya gelmiĢ bir veya birden fazla ortaklığıdır” Ģeklinde<br />
tanımlanmıĢtır. Bu tanımda “ orada taĢınmazı olmayan gerçek ya da tüzel kiĢiler” in<br />
de proje ortaklığına dâhil edilmesi ve bu ortaklıkta yer alan aktörlerin tamamına eĢit<br />
düzeyde yetki verilmesi çoğu zaman kamu yararı ilkesinin göz ardı edilmesine ve<br />
ortaklıktaki temel aktörlerin; yerel kamu gücü yerine özel sektör (Banka, inĢaat vb.)<br />
temsilcileri haline gelmesine neden olacaktır (YAYED, 2006). Ancak görüldüğü<br />
üzere dönüĢümden asıl etkilenecek yöre sakinleri, proje ortaklarının içerisinde<br />
sayılmamıĢtır.<br />
Tasarının 5.maddesinin birinci fıkrasında dönüĢüm alanı sınırı; “... toplamı<br />
beĢ hektardan küçük olmamak üzere, belediye ...belediye meclisi, ...il genel<br />
meclisi,....büyükĢehir belediye meclisi tarafından üye tam sayısının salt<br />
çoğunluğunun kararı ile” belirleneceği ifadesi yer almaktadır. DönüĢüm alan<br />
sınırlarının bilimsel kriterlere dayalı yürütülecek iĢlemler sonucu belirlenmesi<br />
gerekirken, tasarıda bu süreçte kararlara dayanak olabilecek bilimsel araĢtırmalara ve<br />
raporlara iliĢkin herhangi bir tanımlama yapılmamıĢtır. Bugün Ankara BüyükĢehir<br />
Belediyesince gerçekleĢtirilen Kuzey Ankara Protokol Yolu, Ulus Tarihi ve Kültürel<br />
Alan, Ġmrahor Vadisi vb koruma veya dönüĢüm projelerinde de sınırların benzeri
145<br />
yöntemle, bilimsel dayanakları olmadan, sadece Belediye Meclis kararlarıyla<br />
belirlenmesi sonucu değiĢik sorunlarla karĢılaĢılmıĢtır. Örneğin Kuzey Ankara<br />
Protokol Yolu DönüĢüm Proje alanında çok sayıda “Afete Maruz Bölge” kararı<br />
alınmıĢ sahayla karĢılaĢılmıĢtır (TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 2006). Ayrıca<br />
bu maddede yer alan “ dönüĢüm alanı sınırı toplam beĢ hektardan küçük olmamak<br />
üzere” ifadesiyle dönüĢüm yapılacak alana iliĢkin alt sınır verilirken, üst sınıra iliĢkin<br />
bir tanımlama yapılmamıĢtır.<br />
Tasarıya göre büyükĢehir belediyelerinde dönüĢüm alanının tespiti ve<br />
kesinleĢtirilmesi yetkisi tamamen büyükĢehir belediyelerinindir. BüyükĢehir<br />
belediyeleri, dönüĢüm alanı ilan edecekleri yerler hangi belediyeye ait ise onun<br />
görüĢünü almakla yetinecektir. Böylece büyükĢehirlerde üst belediye, alt belediyenin<br />
kendi sınırlarını düzenleme iradesini fiilen ve çok güçlü bir biçimde ortadan<br />
kaldırmıĢ olacaktır. Görüldüğü üzere tasarı ile büyükĢehir belediyelerine kentin<br />
belirli alanlarını dönüĢüm alanı olarak tanımlama ve bu alanlarda konut, ticaret,<br />
rekreasyon projeleri geliĢtirme ve uygulama konusunda geniĢ yetkiler verilmektedir.<br />
Ancak tasarının Türkiye'nin sorunlu kentleĢme pratiğine çözüm getiremeyeceği<br />
yönünde eleĢtiriler bulunmaktadır. Hazırlanan tasarıda kentsel dönüĢüm alanlarının<br />
belirsiz olduğu, tasarı ile planlamanın bütünselliğinden kopuk proje oluĢturmaya<br />
yönelindiği ve toplumsal sonuçlarını önemsemeyen bir planlama pratiği<br />
oluĢturulduğuna dikkat çekilmektedir (ġPO, 2006a: 59).<br />
5.maddenin 2. fıkrasında; “DönüĢüm alanı sınırları, idarece tespit edilen ilan<br />
yerlerinde karar tarihinden itibaren otuz gün süre ile ilan edilir. Bu süre içinde<br />
dönüĢüm alanlarına itiraz edilebilir. Ġtiraz edilmez ise, ilan süresi sonunda dönüĢüm<br />
alanı sınırları ayrıca bir meclis kararı alınmaksızın idarenin onayı ile kesinleĢerek<br />
yürürlüğe girer. Ġtirazlar, ilan süresini müteakip ilk meclis toplantısında incelenerek en<br />
geç otuz gün içinde karara bağlanır ve askıya çıkarılmaksızın idarenin onayı ile<br />
kesinleĢerek yürürlüğe girer...” ifadesi yer almaktadır. Bu madde ile dönüĢüm alanının<br />
sınırlarının tespitine yönelik itirazlar anlamını yitirmektedir. Çünkü yapılan itirazın<br />
incelenmesi, tespite karar veren kurum tarafından yapılmakta ve karara<br />
bağlanmaktadır. Dolayısıyla bu incelemenin ne kadar tarafsız olacağı tartıĢmalı bir<br />
durumdur. Ayrıca “..... kesinleĢerek yürürlüğe giren dönüĢüm alanları idarece usulüne<br />
göre ilan edilir” ifadesiyle dönüĢüm alanı sınırlarının tespitine iliĢkin kararın nerede
146<br />
ilan edileceği idarenin tespitine bırakılmıĢtır. Ġdarenin böyle bir yetkisinin bulunması,<br />
dönüĢüm alanı sınırlarının tespitine iliĢkin karara karĢı hak sahiplerinin itirazlarını ve<br />
yargı yoluna girmelerini engelleyecek Ģekilde kararın kesinleĢmesine imkân<br />
verebilecektir (YAYED, 2006: 55)<br />
Tasarının 6. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ; “dönüĢüm alanları sınırları<br />
içinde, 12.10.2004 tarihinden önce yapıldığını belgeleyen gecekondu sahiplerine,<br />
ruhsatsız yapı sahiplerine ve ikamet edenlere, bedelini yirmi yılı aĢmamak üzere<br />
borçlandırılmak kaydıyla yapılacak sosyal konutlardan veya yapılardan bağımsız<br />
bölüm verilebilir” ifadesi de oldukça yoğun eleĢtiri almıĢtır. EleĢtirilerin temelini ise<br />
bu düzenleme ile gecekondu bölgelerinin tamamen tasfiye edilebilecek olması<br />
Ģeklindeki görüĢ oluĢturmaktadır. Gecekondu sahiplerine ise borçlandırma yöntemiyle<br />
barınma sorunlarının çözüleceği ifade edilmektedir. “Verilebilir” ifadesi ile biten<br />
madde, yapı sahiplerinin mağduriyetlerini giderecek imkânın sağlanmama olasılığını<br />
da bünyesinde barındırmaktadır. Bir diğer ifadeyle yapı sahiplerinin mağduriyetlerinin<br />
nasıl giderileceği tamamen idarenin iyi niyetine bağlı olmaktadır (Aslan, 2007: 62).<br />
Tasarının 7.maddesinin 3.fıkrasında yer alan “...idarece, dönüĢüm amaçlı imar<br />
planında değerleme esaslı yöntem uygulanacağının belirtilmesi halinde, dönüĢüm<br />
alanlarındaki mülkiyet düzenlemelerinde düzenleme alanı içindeki gayrimenkullerin<br />
düzenleme öncesi ve sonrası değerleri gayrimenkul değerleme kuruluĢlarına<br />
yaptırılarak re‟sen belirlenir. Düzenlemeden sonra mülkiyet dağıtımı, düzenleme<br />
öncesi ve sonrası değer temel alınarak idarenin yatırım ve katkı payları düĢüldükten<br />
sonra değerleme esaslı yöntem çerçevesinde yapılır” ifadesi taĢınmaz değerleme<br />
konusunun net bir biçimde ele alınmadığını göstermektedir. Bu konudaki belirsizlikler,<br />
uygulama esnasında karmaĢıklıkların yaĢanmasına neden olabilecektir. Aynı maddenin,<br />
son cümlesinde, “değerleme esaslı yöntemin belirlenmesine ve uygulanmasına dair<br />
usul ve esaslar idarece çıkarılacak yönetmelikle belirlenir” ifadesi yer almaktadır.<br />
Tasarıda öngörülen değerleme yöntemi ve içeriğinin bilimsel ölçütlere ve verilere göre<br />
belirlenmesi esastır. Ġdarelerin (yerel yönetimlerin), birçoğunun, bu yönetmeliği<br />
hazırlayacak, bilgi, donanım ve araçlara sahip olmadığı bilinmektedir. Ancak tasarıya<br />
göre, “dönüĢüm yasası” nı uygulayacak her yerel yönetimin (her ilin özel idaresi ve<br />
belediyeleri) kendi anlayıĢları çerçevesinde ve farklı farklı yönetmelikle ortaya çıkması<br />
söz konusu olacaktır. Bu durum, ülkede, hukuk kargaĢasına ve toplumsal ve sosyal
147<br />
patlamalara da neden olabilme riskini taĢımaktadır (TMMOB Jeoloji Mühendisleri<br />
Odası, 2006).<br />
7.maddenin altıncı fıkrasında; “dönüĢüm alanlarında, mevzuata uygun yapıların<br />
boĢaltılması ve yıkılarak kaldırılmasında plan bütününe iliĢkin değerleme ve fiziki<br />
durum temel alınarak anlaĢma yolu esastır... AnlaĢma sağlanamadığı takdirde bu<br />
taĢınmazlar hakkında kamulaĢtırma iĢlemi yapılır. Ġtiraz sadece kamulaĢtırma bedeline<br />
yapılabilir...” ifadesi yer almaktadır. DönüĢüm alanlarında gerçekleĢtirilecek projede<br />
kamu yararı tartıĢmalı bir konudur. Anayasanın 57. maddesine göre devlet, kiĢilerin<br />
konut ihtiyaçlarını karĢılayacak tedbirleri almak zorundadır. Ancak anlaĢma<br />
sağlanamayan ve kamulaĢtırma kapsamına alınan konut sahiplerinin konut ihtiyacı<br />
giderilmemektedir. Ġdare, kamu yararı altında zorlama, baskı ve her türlü geçici ve<br />
kalıcı kısıtlayıcı yöntemlerle, anayasanın mülkiyet hakkı ve temel hak ve<br />
özgürlüklerine aykırı bir uygulama içine sokulmaktadır (TMMOB Jeoloji<br />
Mühendisleri Odası, 2006).<br />
Görüldüğü üzere DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı ile sadece<br />
kentsel alanlar değil, ülkenin tüm toprakları (ormanlar, milli parklar, meralar vb.)<br />
kentsel dönüĢüm uygulamalarının kapsamına alınmıĢtır (Bayram, 2008: 46). Bir<br />
diğer ifade ile bu kanunda daha önce çıkartılan düzenlemelerden farklı olarak,<br />
dönüĢüm alanları gayet geniĢ tutulmuĢtur (Aslan, 2007: 59). Mevcut kentsel<br />
dönüĢüm uygulamalarında içine düĢülen yasal zorlukları aĢmak amacıyla gündeme<br />
getirilen kanun tasarısı, toplumdan, meslek odalarından ve ana muhalefet partisinin<br />
yoğun tepkileri sonucu halen yasalaĢamamıĢtır. Yasa tasarısının kentsel yenilemeye<br />
yönelik mevcut hukuksal çerçeveyi geliĢtirmeyi değil, tüm hukuksal bağlardan<br />
kurtulmayı temel amaç edindiğine dair yoğun eleĢtiriler bulunmaktadır. Kentsel<br />
dönüĢüm alanı ilan edilen yerlere iliĢkin olarak yürürlükteki imar mevzuatını<br />
bütünüyle devreden çıkarmayı öngören tasarının yasalaĢmaması, Belediye Kanunu'nun<br />
73. maddesine dayanılarak uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm projelerinin<br />
birçoğunun, yasal açıdan dayanaksız kalmasına neden olmuĢtur.<br />
Ayrıca tasarı yenileme ihtiyacı bulunan kentsel mekânları sosyal, ekonomik<br />
yönlerinden soyutlayarak kentsel yenilemeyi piyasanın iĢleyiĢine terk etmektedir.<br />
GeniĢ ve olağanüstü yetkilerle donatılmıĢ tasarı, halkın katılımını tamamen
148<br />
dıĢlamaktadır. Belediye meclis kararıyla belirlenecek herhangi bir alanda istenildiği<br />
Ģekilde yeniden yapılaĢmaya olanak sağlamaktadır. Tasarıya göre olası plan kararlarına<br />
iliĢkin hak sahiplerinin itiraz etme hakkı bulunmamakta, hak sahipleri sadece<br />
kamulaĢtırma bedeline itiraz edebilmektedir. Kiracı ya da ev sahibi olarak yaĢayan<br />
yoksul halkın barınma hakkının sağlanmasına yönelik hiçbir bağlayıcı hüküm<br />
içermemektedir.<br />
Kısacası söz konusu tasarı, sadece kent merkezlerinde değil kent çeperlerinde<br />
de yasal ya da yasa dıĢı oluĢmuĢ her türlü yerleĢilmiĢ veya yerleĢilebilir kabul edilen<br />
alanlarda, Ģehirciliğin genel ilkelerine ve kentsel bütünlüğü gözetmesi gereken<br />
planlama hiyerarĢisine uyulmadan, mevzii ve keyfi imar uygulamalarına; dahası<br />
insanların yaĢadıkları semtlerden adeta zorla çıkartılarak aynı yerlerde dönüĢüm adına<br />
yeni emlak pazarlama alanları yaratmaya yasal kolaylık sağlamaktadır.<br />
4.6. TOKĠ’nin Yeniden Yapılandırılması 13 ve Kentsel DönüĢüm Sürecinde<br />
TOKĠ<br />
Ġncelenen yasalarda da görüldüğü üzere, sosyal konutlar inĢa etme amacıyla<br />
kurulmuĢ olan TOKĠ günümüzde neredeyse sınırsız denilebilecek yetkilerle<br />
donatılmıĢ ve kentsel dönüĢüm sürecinin baĢ aktörü durumuna getirilmiĢtir.<br />
6 Ağustos 2003 tarih ve 4966 sayılı Kanunla, Konut MüsteĢarlığı<br />
kaldırılırken bazı görevleri TOKĠ‟ye devredilmiĢtir. 2985 sayılı Toplu Konut<br />
Kanunu‟nda bazı değiĢiklikler yapan düzenlemeyle TOKĠ‟ye yeni görevler<br />
verilmiĢtir. Bu çerçevede TOKĠ;<br />
- Konut sektörüyle ilgili Ģirketler kurmak veya kurulmuĢ Ģirketlere iĢtirak<br />
etmek (madde 4/e),<br />
- Ferdi ve toplu konut kredisi vermenin yanı sıra köy mimarisinin<br />
geliĢtirilmesine, gecekondu alanlarının dönüĢümüne, tarihi doku ve yöresel<br />
mimarinin korunup yenilenmesine yönelik uygulamalar yapmak ve bu<br />
konudaki projeleri kredilendirmek; gerektiğinde tüm bu kredilerde faiz<br />
sübvansiyonu yapmak (madde 4/ı);<br />
13 TOKĠ‟ nin Yeniden Yapılandırılması baĢlıklı bu bölüm genel olarak kurumun baĢkanı olan<br />
Bayraktar‟ın (2007: 20-23) çalıĢmasından aktarılmıĢ ve kanun metinleriyle beslenmiĢtir.
149<br />
- Yurt içi ve yurt dıĢında doğrudan veya iĢtirakleri aracılığıyla proje<br />
geliĢtirmek; konut, alt yapı ve sosyal donatı uygulamaları yapmak veya<br />
yaptırmak (madde 4/j),<br />
- Ġdareye kaynak sağlanmasını teminen kâr amaçlı projelerle uygulamalar<br />
yapmak veya yaptırmak (madde 4/k),<br />
- Doğal afet meydana gelen bölgelerde gerek görüldüğü takdirde konut ve<br />
sosyal donatıları, alt yapıları ile birlikte inĢa etmek, teĢvik etmek ve<br />
desteklemek (madde 4/l),<br />
- Hazineye ait arazileri, Maliye ile Bayındırlık ve Ġskân Bakanlıklarının teklifi<br />
ve BaĢbakan‟ın onayıyla bedelsiz olarak devralma yetkisine sahip olmuĢtur.<br />
TOKĠ, 2004 yılının Ocak ayında kuruluĢ kanununa uygun olarak yeniden<br />
BaĢbakanlığa bağlanmıĢtır.<br />
Ulusal ve uluslararası düzeyde bir giriĢ kapısı niteliğinde olan Ankara<br />
Esenboğa Protokol Yolu‟ndaki gecekondu olgusu yıllardır üzerinde tartıĢılan bir<br />
sorun; bölgenin Ankara‟nın prestijine yakıĢır bir görüntüye kavuĢturulması yine<br />
yıllardır hayal edilen bir konu olmuĢtur. Gecekondu dönüĢüm projesi kapsamında<br />
hazırlanan “Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi Kanun Tasarısı”, 2004<br />
yılının Mart ayında, TBMM‟de kabul edilerek yasalaĢmıĢtır. Merkezi idare ile yerel<br />
yönetimlerin beraberce çözüm üretmesi tarzında Ģekillendirilen yasa doğrultusunda,<br />
TOKĠ ile Ankara BüyükĢehir Belediye‟sinin iĢbirliği gerçekleĢmiĢtir. Böylece,<br />
büyük bir gecekondu dönüĢüm projesinin önü açılmıĢtır.<br />
Gecekondu dönüĢüm çalıĢmaları kapsamında 12 Mayıs 2004 tarihinde<br />
yürürlüğe giren 5162 sayılı kanunla 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu‟na eklenen<br />
madde ile gecekondu dönüĢümlerini kolaylaĢtıracak düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu<br />
çerçevede;<br />
- TOKĠ, gecekondu bölgelerinin tasfiyesine veya iyileĢtirilerek yeniden<br />
kazanımına yönelik gecekondu dönüĢüm projeleri geliĢtirme, inĢaat<br />
uygulamaları ve finansman düzenlemeleri yapma konularında<br />
yetkilendirilmiĢtir. Aynı madde idareye, bu amaçla gecekondu bölgelerinde<br />
hak sahibi olan kiĢilerin haklarına konu gayrimenkullerin değerlerini tespit
150<br />
etmek, bu kiĢilerle proje çerçevesinde anlaĢmalar yapmak ve bu<br />
anlaĢmaların usul ve esaslarını belirlemek konularında inisiyatif<br />
kazandırmıĢtır (Ek Madde 6),<br />
- Bağlı bulunduğu bakandan olur almak Ģartıyla idareye, geliĢtirilen<br />
gecekondu dönüĢüm projelerindeki konut bedellerini; uygulama yapılan<br />
illerdeki mevcut ekonomik durum, doğal afetler, konut rayiç bedelleri ve<br />
gecekondu bölgelerindeki kiĢilerin gelir durumunu göz önünde<br />
bulundurarak, yapım maliyetlerinin altında tespit etme yetkisi de tanınmıĢtır<br />
(Ek madde 6),<br />
- Kanun‟un 4. maddesi ile TOKĠ‟ye kısmen imar planı yapabilme yetkisi<br />
verilmiĢtir: BaĢkanlık, gecekondu dönüĢüm projesi uygulayacağı alanlarda<br />
veya mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerden konut uygulama alanı<br />
olarak belirlediği alanlarda veya valiliklerce toplu konut iskân sahası olarak<br />
belirlenen alanlarda çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak Ģekilde her tür<br />
ve ölçekteki imar plânlarını yapmaya, yaptırmaya ve tadil etmeye yetkilidir.<br />
Bu plânlar, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde kalan alanlar için<br />
büyükĢehir belediye meclisi tarafından, il ve ilçe belediye sınırları ile<br />
mücavir alanları içerisinde kalan alanlar için ilgili belediye meclisleri<br />
tarafından, beldelerde ve diğer yerlerde ilgili valilik tarafından, plânların<br />
belediyelere veya valiliğe intikal ettiği tarihten itibaren üç ay içerisinde<br />
aynen veya değiĢtirilerek onaylanması suretiyle yürürlüğe girer. Üç ay<br />
içerisinde onaylanmayan plânlar BaĢkanlık tarafından re‟sen yürürlüğe<br />
konur. BaĢkanlık kanundaki görevleri çerçevesinde gerçek ve tüzel kiĢilere<br />
ait arazi ve arsaları ve bunların içerisinde veya üzerinde bulunan her türlü<br />
eklenti ve yapıları kamulaĢtırmaya yetkilidir.<br />
TMMB‟ye 01.03.2005 tarihinde “Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun<br />
Tasarısı” adıyla gelen ve komisyonlarda yapılan değiĢikliklerin ardından Genel<br />
Kurul‟da “Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması<br />
ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” olarak 16.06.2006 tarihinde kabul<br />
edilen 5366 sayılı kanunun 3. maddesi; “kentlerdeki yenileme alanlarının tespiti ile<br />
teknik altyapı ve yapısal standartların belirlenmesi, projelerin oluĢturulması,
151<br />
uygulama, örgütleme, yönetim, denetim, katılım ve kullanımına iliĢkin usul ve<br />
esasları” düzenleyerek, “yenileme alanında TOKĠ ile ortak uygulama yapılabileceği<br />
gibi, TOKĠ‟ye de uygulama yaptırılabileceği” hükme bağlanmıĢtır.<br />
21.02.2007 tarihinde kabul edilen 5582 sayılı “Konut Finansmanı Sistemine<br />
ĠliĢkin ÇeĢitli Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile TOKĠ‟ye<br />
gayrimenkul satıĢlarından kaynaklanan alacaklarını teminat göstererek menkul<br />
kıymet ihraç etme olanağı sağlanmıĢtır.<br />
28.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5609 sayılı kanunla 775 sayılı<br />
Gecekondu Kanunu‟nda yapılan değiĢiklikle Bayındırlık ve Ġskân Bakanlığı‟nın bu<br />
kanun kapsamındaki yetki ve görevleri TOKĠ‟ye devredilmiĢtir. Planlı arsa ve konut<br />
üretimine yönelik faaliyetler ile gecekondulaĢmanın önlenmesine yönelik<br />
faaliyetlerin tek merkezden ve hizmet bütünlüğünü sağlayacak Ģekilde yürütülmesini<br />
sağlamayı amaçlayan yasa değiĢikliği ile 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında<br />
kullanılacak hazineye ait taĢınmazların, TOKĠ‟nin talebi ve Maliye Bakanlığı‟nın<br />
onayı ile TOKĠ‟ye bedelsiz olarak devri ve tescili hükme bağlanmıĢtır.<br />
Yasa ve yönetmeliklerle belediyelerin yetkilerinin önemli ölçüde arttırıldığı<br />
görülmektedir. Ancak daha da dikkat çekici olan nokta, TOKĠ‟nin neredeyse bütün<br />
yönetimlerin ve kurumların üstünde bir güçle donatılması ve davranmasıdır. Bu<br />
sonuç Bayraktar‟ın sözlerinden çıkarılabilmektedir: “2008 yılında İstanbul’da her<br />
bölgeye gireceğiz. İstanbul’un %60’ı yıkılacak. Belediye yapmak istiyorsa belediyeye<br />
yetki verilecek, TOKİ yapmak istiyorsa belediyeler TOKİ’nin önünü kesemeyecek”.<br />
Bu ifadeler TOKĠ yetkilerinin belediyelerin yetkilerinden özerk ve ayrı bir güçle de<br />
uygulanabileceğini göstermektedir (ġen, 2008: 403). Son yıllarda yerel yönetimlerin<br />
ve TOKĠ‟nin artan yetkileri çerçevesinde Ġstanbul baĢta olmak üzere tüm kentlerde,<br />
kentsel dönüĢüm projeleri hazırladıkları ve uyguladıkları görülmektedir. Seçilen<br />
alanların da gecekondu bölgeleri ya da yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı alanlar<br />
olması, kentsel dönüĢümün algılanıĢ biçimini ortaya koymaktadır. Yoksul/marjinal<br />
gruplar ve onların yaĢam alanları kentlere yakıĢmamaktadır ve yapılması gereken<br />
kentlerin tüm siluetini bozan çok katlı sitelere, gökdelenlere, alıĢveriĢ merkezlerine<br />
yer açmak için bu kesimlerin görünmez kılınmasıdır. Bu görünmez kılma/yerinden<br />
etme stratejileri sermayeyi çekme odaklı kent yöneticilerinin en önemli aracı olan
152<br />
kentsel dönüĢümün özünde soylulaĢtırmayı da barındırdığını gözler önüne<br />
sermektedir (Gül ve Ergun, 2009: 770).<br />
4.7. Yasal Çerçevenin Genel Değerlendirmesi<br />
Gecekondu olgusu Türkiye kentleri açısından hem bir sorun hem de temel<br />
tartıĢma konusu olma özelliğini geçmiĢten günümüze değin taĢımıĢtır. Süreç içinde<br />
gecekondu olgusuna bakıĢ değiĢse de kentsel bir sorun olarak ele alınma özelliği<br />
süregelmiĢtir.<br />
Türkiye‟de gecekondulaĢmanın baĢlamasından itibaren gecekondularla ilgili<br />
çıkarılan af ve ıslah imar planlarının temel aldığı ilke, hep aynı özelliğe sahip<br />
olmuĢtur: “O güne kadar yapılanları yasallaĢtırmak yani affetmek, ancak ondan<br />
sonrakilere kesinlikle izin vermemek” (Ekinci, 1995: 13-14). Ancak özellikle 2000‟li<br />
yıllarla birlikte bu anlayıĢ değiĢmiĢ ve gecekondu sorununa çözüm olarak kentsel<br />
dönüĢüm uygulamaları gösterilerek yasa ve yönetmelikler hazırlanmıĢtır.<br />
Kentsel dönüĢüm sürecini belirleyen ve yönlendiren yasalar genel olarak ele<br />
alındığında; her yasanın bir önceki yasaya göre yerel yönetimlere ve TOKĠ‟ye,<br />
kentin dönüĢümü konusunda daha geniĢ yetkilerle daha hızlı hareket etme imkânı<br />
sunduğu ifade edilmektedir (Aslan, 2007: 57). Birbiri ardına uygulamaya konulan<br />
yasa ve yönetmeliklerle günümüzde büyükĢehir belediyeleri ve TOKĠ kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin hakim gücü haline gelmiĢlerdir. Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel<br />
DönüĢüm Projesi için çıkarılan kanunla baĢlayan kentsel dönüĢüm sürecinde ilk<br />
eleĢtiriler; kentin belli bir alanı için kanun çıkarılmasının parçacıl planlamanın önünü<br />
açtığı Ģeklindeyken günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri, kentsel alanı fiziksel ve<br />
ekonomik bir nesne olarak ele aldığı, mekanın sosyo-kültürel boyutlarını ve halk<br />
katılımını yok saydığı için eleĢtirilmektedir. Yasa metinleri bir bütün olarak<br />
incelendiğinde her bir yasanın kendisinden bir önceki yasa/yönetmelikte yer alan<br />
boĢlukları doldurduğu ve kentsel dönüĢüm projelerine muhalif olabilecek ya da<br />
alternatif sunabilecek tüm kesimlerin önünü kestiği görülmektedir.
153<br />
BEġĠNCĠ BÖLÜM<br />
TÜRKĠYE’DE KENTSEL DÖNÜġÜM BĠÇĠMLERĠ VE YANSIMALARI<br />
Günümüzde yaygın bir Ģekilde kullanılan kentsel dönüĢüm kavramının ortaya<br />
çıkıĢı II. Dünya SavaĢı‟nı izleyen yıllara dayanmaktadır. SavaĢ sonrası dönemde ülke<br />
ekonomilerinin bozulması ve ortaya çıkan toplumsal sorunlar, kentlerde de çöküĢ<br />
derecesine varan sorunların yaĢanmasına neden olmuĢtur. Kentsel dönüĢüm<br />
kavramının ortaya çıkıĢı da bu sürece denk gelmektedir. Dünyada ilk kentsel<br />
dönüĢüm projeleri, Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın ardından yıkılan kentlerin yenilenmesi<br />
ve iĢlevlerini yitiren kentsel alanların yeniden iĢlevlendirilmeleri amacıyla<br />
uygulanmıĢtır (Gökbulut, 1996: 35; DayanıĢmacı Atölye, 2007: 143-144). Bir diğer<br />
ifade ile, kamusallığın yitirildiği vurgusundan hareketle eleĢtirilebilecek olsa da ilk<br />
kentsel dönüĢüm projeleri, önceleri çalıĢma alanı ya da kamusal alan olarak<br />
kullanılan liman, tren istasyonu vb alanların yarı kamusal ya da özel kongre merkezi,<br />
otel, fuar alanı ya da alıĢveriĢ merkezi gibi yapılara dönüĢtürülmesini sağlamaya<br />
yönelik olarak hayata geçirilmiĢtir (Aksümer ve Temiz, 2007: 162). Bu süreçte<br />
hayata geçirilen uygulamalar doğrultusunda kentsel dönüĢüm; “mevcut kentleri ve<br />
merkezleri günün koĢullarına uygun biçimde düzenlemek amacıyla yeniden planlama<br />
ve bu planı uygulama” Ģeklinde tanımlanmaktadır (Özden ve Kubat, 2003: 78).<br />
1980 sonrası dönemde serbest ve esnek sermaye hareketleri ile gündeme<br />
gelen küreselleĢme-yerelleĢme gibi süreçlerin, tüm kent yaĢamına olduğu gibi<br />
kentsel mekânlara ve politikalara da önemli etkileri olduğu ifade edilmektedir.<br />
Neoliberal anlayıĢın egemen olduğu bu dönemde planlamaya bakıĢ da değiĢmiĢ;<br />
bütüncül planlamanın yerini parçacıl ve piyasa odaklı planlama yaklaĢımı almıĢtır.<br />
Küresel sermayenin aktörleri de bu yöndeki değiĢimlere finansal destek<br />
sağlamaktadır. Örneğin Dünya Bankasının “Planı Bırak Piyasaya Bak” baĢlıklı bir<br />
çalıĢma yapmıĢ olması, kent planlamasında kamu yararı ve toplumsal kaygılar<br />
yerine, piyasanın talep ve ihtiyaçlarının ön plana geçirilmesini açıklar niteliktedir<br />
(KeleĢ, 2001: 565). Bu dönemde piyasaya engel olan planlama kavramının yerini,<br />
piyasanın önündeki engelleri kaldıran, piyasanın hizmetinde olan bir planlama<br />
anlayıĢı almıĢ ve bu anlayıĢ günümüze değin etkinliğini arttırarak gelmiĢtir.
154<br />
1980‟lerle birlikte kentleri pazar ekonomisi doğrultusunda, kamu ve özel sektör<br />
katılımlarıyla, fiziksel, sosyal ve ekonomik açıdan tekrar canlandırma çabaları<br />
gündeme gelmiĢtir. Kentlerin pazar ekonomisine dayalı geliĢimini ön plana çıkaran<br />
bu yaklaĢımla kentlerin yenilenmesinde ekonomik iĢlevleri içeren kullanımların<br />
önem kazandığı görülmektedir (Yiğitcanlar, 2001: 56-57).<br />
Günümüz planlarında ve kentsel politikalarında planlamanın temel ilkeleri<br />
olan kamu yararı ve kamu hizmeti gibi ilkeler göz ardı edilmektedir. Bütüncül<br />
planlamanın terk edildiği ve parçacıl plan anlayıĢının yerleĢikleĢtiği günümüzde<br />
yapılan planlar günlük talepler doğrultusunda değiĢtirilmekte veya revize<br />
edilmektedir. Yakın dönemde uygulanan kentsel dönüĢüm uygulamaları kapsamında,<br />
kentin belli parçalarının kent bütünü gözetilmeksizin değiĢtirilmesi hatta parsel<br />
düzeyinde planlar yapılması bu ifadeyi destekler niteliktedir (Özden ve Kubat, 2003:<br />
78; ġahin, 2003: 91-92; Turan, 2008: 64). Bir diğer ifadeyle günümüz kentsel<br />
dönüĢüm uygulamaları, ilk ortaya çıktıkları dönemdeki kentleri yeniden<br />
iĢlevlendirme özelliklerinden uzaklaĢmıĢ ve iĢlev değiĢtirmekten çok yaĢam ve<br />
yaĢayan değiĢtirmeye yönelik uygulamalar haline gelmiĢlerdir. Kentler finans,<br />
iletiĢim, biliĢim ve üretici hizmetler ağırlıklı yeni iĢlevlerle donatılırken, bu iĢlevlere<br />
uygun iĢgücünün kentsel mekânlardaki etki ve talepleri de artmaktadır. Sanayi ve<br />
üretim odaklı sektörlerin kent merkezlerinden uzaklaĢtırılması ile çalıĢma-yaĢama<br />
koĢullarını kaybeden kesimler kentin çeperlerine kayarken (kaymak zorunda<br />
bırakılırken) hizmetler sektörü çalıĢanları kent merkezlerine yönelmekte (iĢ, barınma,<br />
eğlenme amaçlı) ve yerleĢmektedirler (DayanıĢmacı Atölye, 2007: 143-144;<br />
Aksümer ve Temiz, 2007: 162). Kentlerde yaĢanan bu hareketlilik doğrultusunda<br />
günümüzde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm uygulamaları da kentlerin yeni<br />
kullanıcılarına ve sermayeye yaĢam alanı yaratma amaçlı projelere dönüĢmektedirler.<br />
5.1. Kentsel DönüĢüm Uygulama Alanları<br />
Kentler doğal geliĢme seyirleri içinde göç, sanayileĢme, eskime, doğal afetler<br />
vb. gibi sosyal, ekonomik, kültürel sonuçları olan olaylarla dönüĢüme<br />
uğramaktadırlar. Bunların beraberlerinde getirdikleri olumsuzluklar, zaman içinde<br />
kent toprağının aĢırı kullanılma, boĢ bırakılma, amacına uygun olmayan biçimde<br />
kullanılma gibi nedenlerle tahrip olmasına/bozulmasına neden olmaktadır. Diğer
155<br />
yandan, kentlerin belli bölgelerinde yaĢanan iĢlev farklılaĢmaları ile, iĢlevlerin kent<br />
içinde mekân bazlı hareketi de, kent içinde bazı bölgelerin iĢlevsel önemlerinin<br />
kaybolmasına neden olabilmekte ve bu bölgeler için bir çöküntü sürecini<br />
baĢlatabilmektedir. Kent toprağının ekonomik, sosyal ve çevresel kalitesindeki<br />
azalma kent planlaması alanında yeniden düzenleme ve onarma çabalarını gerekli<br />
kılmaktadır. Kentlerin zaman içinde hem fiziksel, hem de sosyal anlamda eskimesi,<br />
yıpranması ve bazı bölgelerinin eski önemlerini kaybetmesi, yeni iĢlevler<br />
yüklenmesi, kentlerin yeniden ele alınarak bu olumsuz gidiĢin önlenmesi amacıyla<br />
düzenlenmesini gerektirmektedir. Bu yeniden düzenleme ile kentsel dönüĢüm<br />
kastedilmektedir (Genç, 2003: 413-414).<br />
Kentsel dönüĢüm uygulama alanları; yaĢanabilir sağlıklı ve (sosyoekonomik<br />
ve çevresel bileĢenler uyarınca) sürdürülebilir kentsel alanlar yaratmak genel<br />
hedefine koĢut olarak, nitelik ve iĢlev kaybına uğramıĢ atıl durumdaki çalıĢma ve<br />
sanayi alanlarının, kaçak yapılaĢmıĢ konut alanlarının, kimliğini yitirmiĢ tarihi<br />
mekânların, yapılaĢma standartları bağlamında doğal veya yapay riskleri olan alt<br />
bölgelerin dönüĢtürülmesini kapsamaktadır. Diğer bir ifadeyle içerik ayrımı<br />
yapılmaksızın kent üzerindeki bütün sorunlu alanların ve/veya kentsel çöküntü<br />
alanlarının farklı model, strateji ve farklı mekânsal politikalarla kente-kentsel yaĢama<br />
geri kazanımı, kentsel dönüĢüm uygulamalarının kapsamını tarif etmektedir (Alp,<br />
2005: 27).<br />
5.1.1.Konut Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />
21. yüzyılda kentsel dönüĢüm pratiğinin tanımladığı yeni içerikler<br />
bağlamında, konut alanlarında da çok yönlü ve çok boyutlu yeniden yapılanma,<br />
değiĢim ve dönüĢüm süreçleri gündeme gelmektedir. BaĢta büyük kentler ve<br />
metropoliten alanlar olmak üzere, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kırdan kente<br />
göç olgusunun yol açtığı kentsel mekândaki nüfus yığılmaları, dar gelirli grupların<br />
konut talebinin ağırlıklı olarak yasa dıĢı sunum biçimleri ile (gecekondu ve kaçak<br />
yapılaĢma) karĢılanması sonucunu doğurmuĢtur (Alp, 2005: 28; ÖztaĢ, 2005: 20).<br />
SanayileĢme ile birlikte mekânsal olarak geliĢen Ģehirler, zaman içinde kendi alt<br />
bölgelerini oluĢturarak bu alt bölgelere doğru göçün baĢlamasına neden olmuĢtur<br />
(Erez, Seyrek ve Balkanay, 2004).
156<br />
GeliĢmekte olan ülkelerde devlet kaynakları sınırlı ve yasal mekanizmalar<br />
genel olarak vatandaĢların gereksinimlerini karĢılayamaz durumda olduğundan ya da<br />
bu gereksinimler öncelikli bulunmadığından, yasal olmayan mekanizmalar yasal<br />
mekanizmaların yerini almaktadır. Yasal olmayan kentsel konut ve arsa<br />
geliĢmelerinin yasalaĢtırılması süreci ise kentsel popülizmin en önemli sonuçları<br />
olarak ortaya çıkmaktadır (TaĢan, 1996: 20-26).<br />
1980‟li yıllara değin kent yoksullarının tekil uğraĢları ile yapılan<br />
gecekondular, değer artıĢından yararlanmak isteyen çok örgütlü güçlerce iĢgal edilen<br />
kamuya ait arazilerde toplu olarak inĢa edilen apartmanlar haline gelmiĢtir. Bu<br />
süreçte kamu arazileri üzerinde nüfusu yüz binlerle ifade edilen ve tümüyle<br />
gecekonduculardan oluĢan yeni kent parçaları, ilçeler ve belediyeler ortaya çıkmıĢtır<br />
(Türksoy, 1996: 9-14). Dolayısıyla gecekondu olgusu, bu dönemde “barınma”<br />
amacının ötesine geçmiĢ, Ģehirsel rant aracı haline gelmiĢtir.<br />
GecekondulaĢmanın yarattığı niteliksiz ve altyapı olanaklarından yoksun,<br />
sağlıksız, çöküntü alanları kentsel dönüĢüm yaklaĢımlarının baĢlıca uygulama alanı<br />
haline gelmiĢtir. Öte yandan diğer uygulama alanlarında olduğu gibi, konut<br />
alanlarındaki kentsel dönüĢüm senaryolarında da kamu sektörü, özel sektör ve sivil<br />
toplum kuruluĢlarının içinde aktif bir Ģekilde yer alabileceği ortaklık modelleri de her<br />
geçen gün daha yoğun kabul görmektedir. Bu bağlamda kentsel dönüĢüm<br />
uygulamalarının finansmanı ve istikrarı için kamu-özel sektör ortaklıklarının (yere<br />
özgü açılımlarla) geliĢtirilmesinin; yalnızca konut alanlarının dönüĢümü için değil,<br />
diğer uygulama alanları için de en realist ve optimum çözümleri içinde barındırdığı<br />
ileri sürülmektedir. Konut alanlarının kentsel dönüĢüme konu olması, kentleĢme<br />
süreci veya kentleĢme pratiği bağlamında değerlendirilecek olursa; hızla tüketilen<br />
kentsel arsa potansiyellerine ve kentlerin iĢlevsel harmonik iliĢkilerini bozan<br />
mekânsal yayılma eğilimlerine bağlı olarak kentsel çöküntü alanlarının ya da kaçak<br />
yapılaĢmıĢ düĢük nitelikli konut alanlarının dönüĢüm projeleri ile yeniden<br />
yorumlanması gündeme gelmiĢtir. Bu bağlamda kentsel dönüĢümün konut alanlarına<br />
yönelik uygulamalarındaki öncelikli hedefinin, konut ihtiyacının karĢılanması için<br />
kent çeperlerinde uydu yerleĢkeler yaratmaktan ziyade, kamu-özel sektör iĢbirliği<br />
paralelinde kentsel çöküntü alanlarına yapılacak kararlı müdahalelerle ihtiyaç ve hak
157<br />
sahiplerinin mağduriyetini giderirken, kentsel mekân kalitesini de yükseltmek olduğu<br />
ifade edilmektedir (Alp, 2005: 28-29).<br />
5.1.2. Kent Merkezlerinde Kentsel DönüĢüm<br />
Kent merkezleri; kentlerde yönetsel, iĢlevsel ve kültürel rolleri olan,<br />
toplumsal, mekânsal ve tarihsel öneme sahip dinamik mekânsal alanlardır. Kent<br />
merkezleri çeĢitli etkenlere bağlı olarak sürekli bir değiĢim içerisindedir. Günümüzde<br />
kent merkezlerinde trafik tıkanıklığı ve çevre kirliliği gibi sebepler, kent<br />
merkezlerinin ekonomik, sosyal ve fiziksel bakımdan giderek çekiciliklerini<br />
kaybetmelerine neden olmaktadır. Nüfusun ve iĢ fonksiyonlarının desantralizasyonu<br />
sonucu çevrede yeni merkezler geliĢmekte ve bu merkezler kent merkezlerine olan<br />
ilgiyi azaltmaktadır. Sonuç olarak bütün bu değiĢiklikler kent merkezlerinin<br />
görünümü ve canlılığı üzerinde olumsuz etki yapmakta ve çöküntü yaratmaktadır.<br />
Kent merkezleri üzerindeki zorlama ve baskıların tarihsel çevreler üzerindeki etkileri<br />
de yıkıcı ve yozlaĢtırıcı olmaktadır (ÖztaĢ, 2005: 22-23). Kent merkezlerindeki<br />
değiĢim; fonksiyonların değiĢimi; merkezin geleneksel dokusunda değiĢim; nüfus ve<br />
iĢ alanların desantralizasyonu olarak sıralanabilmektedir (Aygün, 1990: 16-18).<br />
Kentsel dönüĢüm giriĢimleri kent merkezlerinde yaĢanan olumsuzlukların<br />
giderilmesi, kent merkezlerinde yaĢanan dönüĢümün yönlendirilmesi, geleneksel<br />
kent dokusunun korunması, trafik problemlerinin çözümü, kent merkezlerinde<br />
yetersiz olan donatı alanlarının sağlanması gibi sebeplerden dolayı uygulanmaktadır.<br />
Ayrıca kent merkezlerine estetik bir görünüm kazandırmak için kentsel dönüĢüm<br />
uygulamalarının hayat geçirildiği de ifade edilmektedir (ÖztaĢ, 2005: 23).<br />
Günümüzde kent merkezlerinin de diğer yenileme ve dönüĢüm alanlarıyla benzer<br />
özellikler gösteren nedenselliklerin yanı sıra (ekonomik, fonksiyonel, fiziksel değer<br />
kayıpları vb), bir yandan yerel ekonomik kalkınma hedefleri veya küresel rekabet<br />
amacına koĢut olarak, diğer yandan ekonomik etkinlik ve finansal geri dönüĢüm<br />
dengeleri açısından kentsel dönüĢüm uygulama alanları bağlamında da yeniden ele<br />
alınması, oldukça sık rastlanan mekânsal dönüĢüm deneyimleri arasında yer<br />
almaktadır (Alp, 2005: 31).<br />
Planlama ve kentsel tasarım faaliyetlerinin hedef aldığı kentsel dönüĢüme<br />
yönelik çözümlemeler, üretim süreçlerinde değiĢen önceliklere bağlı olarak mekânsal
158<br />
organizasyonlarını değiĢtiren üretim alanları ile toplumsal katmanlardaki<br />
parçalanmalar ve kutuplaĢmalara koĢut olarak yeniden yapılanan konut alanları<br />
üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Kentin iĢlevlerinin yeniden tanımlanmasında rol<br />
oynayan önemli bir kamusal alan olarak kent merkezleri üzerindeki tartıĢma da hızla<br />
geliĢerek, kentin yeni içerikleri üzerindeki tartıĢmaya katkı yapmaktadır (Kayasu ve<br />
YaĢar, 2003: 21).<br />
Merkezi alanlar iç ve dıĢ etkenlere bağlı olarak sürekli bir içerik, fonksiyon<br />
ve biçim devinimine sahiptir. Özellikle kentlerin geliĢigüzel ve kontrolsüz geliĢimi,<br />
kent merkezleri ile iliĢkileri zayıflayan banliyölerin ortaya çıkmasına ve bu<br />
desantralizasyona bağlı olarak kent merkezlerinin boĢalmasına, önce ekonomik<br />
sonrasında ise fizik-mekân açısından çöküntüye uğramasına neden olmaktadır. (Alp,<br />
2005: 32).<br />
Ġçerik bakımından çok fonksiyonlu ve dinamik bir sosyo-ekonomik ve<br />
mekânsal karakteristiği olan merkezi alanlar, kentsel geliĢim sürecinin ve kentlerin<br />
büyümesinin olağan bir sonucu olarak farklı ölçek ve boyutlarda nitelik kaybına<br />
uğrayabilmektedirler. Bu noktada yukarıda sözü edilen parametrelerin yanı sıra,<br />
gerekli alt ve üst yapı donatılarını sağlamak (sosyokültürel mekânlar, park, yeĢil<br />
alan, meydan vb), yaĢanan trafik problemlerinin aĢılabilmesi, dıĢ mekân estetiği ve<br />
standartlarının kullanıcı beğeni ve gereksinimlerini karĢılayabilmesi amacıyla kent<br />
merkezlerinde kentsel dönüĢüm uygulamaları gündeme gelebilmektedir (Alp, 2005:<br />
32). Diğer yandan yaĢamakta olduğumuz dönem itibariyle baĢta Avrupa ve<br />
Amerika‟da olmak üzere birçok geliĢmiĢ ülke kentinde, merkezi alanlara yönelik<br />
yenilikçi mekân konseptleri oluĢturmaya dönük kentsel dönüĢüm giriĢimleri söz<br />
konusudur. Ancak farklı metodolojik örgütlenme ve uygulama açınımları olan her<br />
değiĢik örneğin, kendi “yerine özgü” kimlik ve sosyo-ekonomik değiĢkenleri<br />
uyarınca ele alınmasının gerektiği, sürdürülebilir kentleĢme ve kentsel dönüĢüm<br />
stratejilerinin oluĢturulabilmesi bağlamında göz ardı edilmemesi gereken bir konudur<br />
(Alp, 2005: 32).<br />
5.1.3. Afet Zararlarını ve Kentsel Riskleri Azaltmak Amaçlı Kentsel DönüĢüm<br />
Dünya nüfusunun neredeyse yarısı artık kentlerde yaĢamaktadır. Özellikle<br />
geliĢmekte olan ülkelerdeki çarpık kentleĢme, bunun sonucu olarak kentlerdeki baĢta
159<br />
deprem olmak üzere doğal afetler daha fazla yıkıma yol açmaktadır. Kentlerdeki<br />
depremin yıkıcı etkileri, nüfus artıĢı, arazi kullanımı ve yapılardaki hatalar,<br />
altyapının ve hizmetlerin yetersizliği, çevresel bozukluklar gibi hızlı kentleĢme<br />
sorunları nedeniyle derinleĢmektedir (ÖztaĢ, 2005: 23-24)<br />
Tüm dünyada yaĢanan nüfus hareketlerindeki geliĢme, afet yönetim anlayıĢını<br />
da değiĢtirmiĢtir. Önceleri afetle mücadelede yerleĢik anlayıĢ; afet sonrası kurtarma<br />
çalıĢmalarına ağırlık verilmesi Ģeklindedir. Bu yaklaĢım deprem öncesi yapılacak<br />
harcamaların topluma çok fazla yük getireceği anlayıĢına dayanmaktadır. Oysa son<br />
yıllarda yaĢanan acı gerçekler, Ģiddetli bir afet karĢısında afet öncesi yapılacak<br />
yatırımların afet sonrası masrafların yanında çok düĢük kaldığını göstermektedir.<br />
Ġnsan kayıplarının sayısal boyutunu belirlemek ise imkânsızdır (Yum ve Ertür, 2004:<br />
32).<br />
Kentsel dönüĢümün öncelikli eylem alanlarından bir diğeri de, savaĢlar<br />
ve/veya çeĢitli doğal afetler sonrasında ciddi fiziksel ve sosyoekonomik yıkım ve<br />
tahribatlara uğramıĢ kentsel alanların yenilenmesidir. Bu bağlamda deprem, yangın,<br />
sel gibi afetlerden etkilenen, zarar gören veya tehdit altında olan alanlara yönelik<br />
çeĢitli müdahaleler gerekebilmektedir. Ayrıca bu baĢlık altında, özellikle yasa dıĢı<br />
yapılaĢmıĢ alanların taĢıdığı potansiyel riskler, kentsel dönüĢümü söz konusu<br />
alanların yeniden yapılandırılmasında ve/veya kentsel mekânın yeniden<br />
üretilmesinde etkin bir araç olarak ön plana çıkarmaktadır. Bu alt baĢlık kapsamında,<br />
ülkemizde de deprem baskısının bir sonucu olarak, Ģehir yenilemenin ve dönüĢümün<br />
bir zorunluluk olduğu konusunda ilgili çevreler ve özellikle yerel ve merkezi idareler<br />
aynı ortak noktada buluĢmaktadır. Kentsel dönüĢümü yalnızca deprem açısından<br />
riskli alanlar için düĢünmek çok doğru bir yaklaĢım olmamakla birlikte, öncelikler<br />
bakımından konu ele alındığında yapılabilecek etaplaĢma çalıĢmaları, bu tür alanların<br />
hassasiyetini de gündeme getirmektedir (Özden, 2001: 148).<br />
Afet sorunu yalnızca yer seçimi ve sağlıklı yapı yapma boyutlarına<br />
indirgenemeyecek kadar çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur. Afet riski yüksek<br />
alanlarda yürütülecek çalıĢmaların da bazı yenilik ve gereklilikler üzerine<br />
biçimlendirilmesi gerekmektedir. Kente yönelik bütüncül bir risk analizi-mikro<br />
bölgeleme ve tüm bunların üzerinden, hazırlanması gereken "Sakınım Planları" ve
160<br />
"Stratejik Planlar" ile afet riski bulunan alanların planlanması uygundur. Böylesi bir<br />
yaklaĢım yerine, yalnızca zemin özellikleri açısından uygun yer seçimleri yapılması<br />
ya da dayanım gücü yüksek yapılar inĢa edilmesi tek baĢına deprem-afet sorununu<br />
çözümleyemeyecektir. Özellikle deprem riskleri, hem kent çeperlerindeki hem de<br />
yerleĢik alanlardaki geliĢmeleri yönlendirmekte, risklerin azaltılması/giderilmesi<br />
erekli etkinlik eylem planlamaya yönelik kentsel dönüĢüm projelerinin<br />
hazırlanmasını ve uygulamasını gerektirmektedir (ÖztaĢ, 2005: 25).<br />
Afet bölgelerinde kentsel dönüĢüm kapsamında yapılacak çalıĢmalar; alanın<br />
genel sosyo-ekonomik ve kültürel profilinin tanımlanması, uygun yeniden geliĢim<br />
hedeflerinin tespiti, hedeflere ulaĢmayı sağlayacak yenileme veya dönüĢüm<br />
projelerinin oluĢturulması, yeni yapılaĢma kriterlerinin saptanması, alt yapı<br />
Ģebekelerinin ıslahı ve güçlendirilmesi, mevcut yapılaĢmanın analizinin yapılması<br />
(sağlıklılaĢtırılacak, korunacak, yeniden yapılacak yapıların tespit edilmesi) ve bu<br />
amaçları gerçekleĢtirmek üzere, gerektiğinde kamulaĢtırma, satın alma, kiralama gibi<br />
uygulama araçlarının kullanılması Ģeklinde özetlenebilir (Özden, 2001: 151; Özden,<br />
2008: 266).<br />
Genel olarak ifade etmek gerekirse deprem, sel, yangın vb doğal afetlerin<br />
kentsel dönüĢüme ihtiyacı ortaya çıkaran faktörler olduğu söylenebilir (Özden, 2008:<br />
259). Ülkemizde de 1999 depreminden sonra kentsel dönüĢümün bir ihtiyaç olduğu<br />
söylemi yaygınlık kazanmakla birlikte, deprem riskinin gecekondu alanlarının ya da<br />
kent merkezlerindeki eski yapıların yıkılması Ģeklinde gerçekleĢtirilen kentsel<br />
dönüĢüm projelerinde bir bahane olarak kullanıldığı da görülebilmektedir.<br />
5.1.4. Sanayi Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />
Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında yaĢanan periyot, üretim rejimlerindeki köklü<br />
değiĢimlerin yanı sıra (fordizmden postfordizme geçiĢ), teknolojik yeniliklere bağlı<br />
açınımlar paralelinde, uluslararası arenada sanayi kentlerinde de sanayi alanlarının<br />
desantralizasyonunu veya yeniden yapılandırılmalarını gündeme getirmiĢtir. Sanayi<br />
Ģehirlerinin, üstlendiği sanayi iĢlevinin zaman içerisinde öneminin azalması ve<br />
değerini kaybetmesine bağlı olarak çöküntüye uğramaları, ciddi boyutlarda sosyal ve<br />
ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Genellikle 19. yüzyılın Sanayi<br />
Devrimi ürünleri olarak ortaya çıkan bu Ģehirlerin bir kısmı, teknolojideki hızlı
161<br />
geliĢme ve dönüĢüm nedeniyle, 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde eski iĢlevlerini<br />
büyük ölçüde kaybetmiĢlerdir (Özden, 2002: 142; Alp, 2005: 33).<br />
Türkiye‟de de sanayinin yoğun olarak bulunduğu büyük kentlerde yapılan<br />
imar planlarına göre sanayi bölgeleri, kentleri diğer kentlere bağlayan ve beslenen<br />
ana ulaĢım arterleri üzerinde geliĢmiĢtir. Amaç; üretilen malların en kestirme<br />
biçimde dağıtımlarının yapılması, kenti sanayi pisliğinden ve dağınıklığından<br />
koruyabilmek olmuĢtur. Ancak süreç içerisinde sanayi kentlerinde yaĢanan ve bu<br />
denli hızlı olacağı umulmayan büyüme ve geliĢmeler, sanayi bölgelerini kent<br />
giriĢlerini oluĢturur hale getirmiĢ, hatta bu alanlar kentin merkezi ticaret ve iĢ<br />
alanlarında kalmıĢtır. Sanayi sektöründeki büyüme ve bunun paralelindeki organize<br />
olma eğilimleri giderek üretim yapılarını bulundukları bu olumsuz konumdan<br />
kurtarma yoluna girmiĢtir. Kentlerin merkezi alanlarında kalan küçük ve orta ölçekli<br />
sanayi kuruluĢları, ya imar planları kararları sonucunda ya da verimliliğin giderek<br />
düĢmesi paralelinde kent dıĢında oluĢturulan yeni sanayi alanlarına taĢınmaktadırlar<br />
(ÖztaĢ, 2005: 26).<br />
Kent merkezlerinde arazi değerlerinin çok yüksek olması sanayinin terk ettiği<br />
alanların yeniden kullanılmasını gündeme getirmektedir. Bu durumda kentin o<br />
parçalarında bir dönüĢüm yaĢanmakta ve kentsel mekânda fonksiyon değiĢmektedir.<br />
Bu noktada dönüĢüm içine giren bölgelerde burayı terk eden sanayi faaliyetlerinin<br />
yerine hangi faaliyetin getirileceği sorusu önem kazanmaktadır. Dünya üzerinde<br />
endüstri dönemi yapılarının hemen hepsi yeniden ele alınarak değiĢtirilmekte ve bu<br />
alanlar fonksiyon dönüĢümü yaĢamaktadır. Bu değiĢim ve dönüĢüm bir anlamda<br />
yapıların varoluĢ sürelerini uzatmakta, bir dönemin belgesi niteliğinde kent içindeki<br />
yaĢamlarını kente uygun farklı bir fonksiyonla sürdürmeleri sağlanmaktadır<br />
(Görgülü, 1997: 34).<br />
Günümüzde de devam eden örneklerine rastlanmakta olan bu süreç<br />
çerçevesinde, çoğu zaman kentsel alanın merkezinde yer alan, iĢlev kaybına<br />
uğramasıyla nitelik ve nicelik olarak çöküntüye uğramıĢ sanayi alanlarının kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile yeniden yorumlanması, kaçınılmaz bir kentsel yönetim ve<br />
planlama sorunsalı olarak vurgulanmaktadır. Bu bağlamda söz konusu alanlar, kent<br />
içindeki konumları dolayısıyla sahip oldukları eriĢilebilirlik ve rant potansiyelleri,
162<br />
mevcut alt yapı Ģebekeleri uyarınca sahip oldukları kaynaklar ve yarattıkları çevresel<br />
olumsuzluklar uyarınca kentsel dönüĢüm stratejilerinin uygulama alanlarından birini<br />
tanımlamaktadır. Dolayısıyla bünyesinde bu tür alanlar barındıran sanayi kentleri<br />
veya köhnemiĢ sanayi alanları, kentlere geri kazandırılmak amacıyla uygun program<br />
ve stratejilerle yeniden yorumlanmalı, dönüĢtürülmeli veya yeniden oluĢturulmalıdır<br />
(Alp, 2005: 33).<br />
Söz konusu programlar genel olarak; sanayi alanlarının yeniden<br />
iĢlevlendirilmesi, alanda iĢ ve üretim olanaklarının ve alternatiflerinin yeniden<br />
tanımlanması ve çeĢitlendirilmesi, gerektiğinde endüstriyel mirasın korunması ve<br />
sürdürülebilirliğinin sağlanması, alanın iĢlevinin rekreasyon ve turizm unsurları ile<br />
güçlendirilip zenginleĢtirilmesi, donatı alanlarının mekânın yeni profilini<br />
vurgulayacak Ģekilde ve miktarda arttırılması, alanın niteliğine bağlı olarak gerekirse<br />
canlılığına katkıda bulunmak üzere konut kullanımının desteklenmesi, bu yenileĢme<br />
veya dönüĢümü vurgulayacak Ģekilde kentsel tasarım ilkelerinin ortaya konması gibi<br />
konuları kapsamakta ve finansal uygulanabilirliği de somut olarak ortaya<br />
koymaktadır (Özden, 2001: 143).<br />
5.1.5. Liman ve Dok Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />
Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında yük gemicilik endüstrisinin değiĢen niteliği<br />
tüm dünyada eski liman ve dokların terk ediliĢini hızlandırmıĢtır. Söz konusu<br />
alanların fazlasıyla kalabalık oluĢunun yanı sıra iskele kapasitelerinin de yük akıĢı<br />
için yetersiz olması, okyanus gemiciliğini, Ģehrin baĢlangıç yeri ve imajlarının<br />
yaratıldığı yer olan eski liman alanlarını terk ederek Ģehir merkezinden uzaklaĢmaya<br />
yönlendirmiĢtir (Özden, 2001: 137). Diğer yandan atıl durumda kalan ve iĢlev kaybı<br />
nedeniyle köhneleĢmeye baĢlayan eski liman ve dokların da zamanla kentin<br />
bünyesinde birer çöküntü alanına dönüĢtüğü gözlenmektedir.<br />
Bu geliĢmeler, kentsel mekânda yeni mekânsal açınımlar veya yeniden<br />
yapılanmalar için ciddi potansiyellerin ve fırsatların gündeme gelmesine neden<br />
olmuĢtur. Süreç bağlamında ortaya çıkan boĢalan kentsel mekânların, rekreatif<br />
amaçlı kamusal kullanımlardan, ticari faaliyet alanlarına veya hizmet sektörüne<br />
yönelik mekânsal oluĢumlardan, yeni konut alanı sunumuna kadar oldukça geniĢ bir<br />
yelpazede değerlendirilmesi, günümüz Avrupa ve Amerika‟sında kentsel ekonomik
163<br />
kalkınma politikaları açısından da belirleyici olmuĢtur. Çoğunlukla kent merkezleri<br />
ile eriĢebilirlik bağlamında güçlü iliĢkileri olan söz konusu potansiyel alanların;<br />
ulusal veya uluslararası sermayeyi kente çekmek, ekonomik ve ekolojik içeriğine<br />
bağlı olarak yerel kullanıcıların günü birlik kullanımlarına uygun düzenlemek veya<br />
turizm için bir kaynak olarak değerlendirmek gibi farklı önceliklere bağlı farklı<br />
mekânsal tercihlerle kente yeniden kazandırılması mümkün olabilmektedir (Alp,<br />
2005: 34-35).<br />
Kıyı alanları, limanlar ya da dokların sanayiden boĢ vakit değerlendirmeye,<br />
konut alanı gibi kullanımlara yönlendirilmesi yerel ekonomik kalkınmanın köĢe taĢı<br />
olarak gösterilmektedir. Ancak burada özellikle belirtilmesi gereken nokta bu<br />
alanların iĢlev yitirmesi durumunda dönüĢtürülmesi gerektiğidir. Türkiye‟de de yakın<br />
dönemde HaydarpaĢa Garı ve Limanı‟nın bulunduğu alan ile KuĢadası limanı<br />
dönüĢüm kapsamına alınmaya çalıĢılmaktadır. Ancak gerek gar gerekse liman<br />
iĢlevini yitirmiĢ olmamakla birlikte dönüĢümün temel kaygısının rant oranı yüksek<br />
olan bu alanların sermayenin kullanımına açılmasının sağlanması olduğu yönünde<br />
yoğun eleĢtiriler yapılmıĢtır.<br />
Türkiye‟de en çok ses getiren ve karĢı çıkılan uygulama Galataport adıyla<br />
anılan ve Karaköy limanı, kentsel SĠT alanı ve Salı Pazarını da kapsayan Beyoğlu-<br />
Galata Projesi olmuĢtur. Proje ile sahil Ģeridine içinde alıĢveriĢ merkezleri, oteller ve<br />
eğlence alanları olan bir liman (kruvaziyer) yapılması hedeflenmiĢtir. Mimarlar<br />
Odası, ġPO ve muhalefet partilerinin giriĢimleriyle DanıĢtay 6. Daire alana yönelik<br />
planların iptali ve yürürlüğünün durdurulması için açılmıĢ davaları birleĢtirerek 28<br />
Ocak 2006 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı vermiĢtir. (ġen, 2006: 72; Turan,<br />
2009: 222; ġPO, 2008: 8). Ġstanbul‟a turist ve sermaye çekmek açısından en önemli<br />
uygulamalardan biri olarak görülen Galataport projesinin yasal boĢluklar<br />
doldurularak ve engeller kaldırılarak 2010 yılı sonunda yeniden gündeme getirilmesi<br />
planlanmaktadır.<br />
5.2. Türkiye’de Kentsel DönüĢüm Projelerinin Yer Seçim Süreçleri<br />
Kentsel dönüĢüm, kentsel alan içinde yer alan farklı alanlarda farklı müdahale<br />
türlerini gerektirmektedir (Özden, 2008: 234). Türkiye‟de hayata geçirilen kentsel<br />
dönüĢüm projeleri genel olarak kamu mülkiyetindeki boĢ alanlarda, yine kamu
164<br />
mülkiyetindeki değiĢik fonksiyonları olan tesislerde (okul, hastane, tren garı, depolar<br />
vb), turizm potansiyeli olan alanlarda ve eski sanayi bölgelerinde yer seçilerek<br />
hayata geçirilirken; en yoğun müdahaleye maruz kalan alanlar yoksul/marjinal<br />
kesimlerin yaĢam alanı olan gecekondu bölgeleri ve kent içi eski yerleĢim alanları<br />
olmaktadır. Kent merkezinde yer alan ve dönüĢümleriyle birlikte kentte önemli<br />
merkezler haline geleceği düĢünülen bu alanlar, kamusal fayda sağlanması yerine<br />
sermaye aktörlerine ve varsıl gruplara yaĢam alanları oluĢturma kaygısıyla<br />
pazarlanabilecek mekânlara dönüĢtürülmeye çalıĢılmaktadır. Günümüzde gündemde<br />
olan tüm projelerin genel ve ortak özelliği yerleĢimci profilini değiĢtirme amaçlı<br />
olmaları (Kahraman, 2006: 98-100) ya da temel amaç bu olmasa da projelerin<br />
sonuçları itibariyle, dönüĢüm alanlarında yaĢayanların yaĢam alanlarını terk etmek<br />
zorunda kalarak yerlerine üst orta gelir gruplarının ya da sermaye aktörlerinin<br />
gelmesini içermeleri olmaktadır. 1980‟lerle yerleĢen neoliberal öğreti çerçevesinde<br />
Türkiye‟de de kent yönetimleri kamusal mekânları kamusal amaçlarla kullanmaya<br />
dönük karar, irade ve uygulamalardan günden güne uzaklaĢmıĢlardır. Bununla<br />
birlikte, kentsel kamusal alanların piyasa aktörleri ve bazı çıkar grupları tarafından<br />
parsellenmesine çoğu zaman sessiz kalmıĢlar, hatta bu sürecin iĢlemesine vesile<br />
olmuĢlardır (Aslan; 2004: 194) Sermayenin önünü açacak uygulamalarda bulunan<br />
merkezi ve yerel yönetimlerin bu anlamda son uygulamaları kentsel dönüĢüm<br />
projeleri olmuĢtur.<br />
Türkiye‟de konut açığının olmadığı hatta konut fazlası bulunduğu ve bu<br />
bağlamda ülke kentlerinin temel sorununun sağlıksız-niteliksiz-yenilenecek konutlar<br />
olduğu, Ġstanbul baĢta olmak üzere tüm büyük kentlerin çarpık kentleĢmenin ve<br />
taĢıdığı çok boyutlu risklerin baskısı altında bulunduğu ileri sürülmektedir. Kentlerin<br />
artık doğal büyüme eĢiklerinin sınırına geldiği ve yeni konut alanları için gerekli arsa<br />
ve altyapı üretiminin çok yüksek maliyetlere neden olmasından ötürü, yerleĢik<br />
alanlarda kentsel dönüĢümün sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile eskime sürecine girmiĢ mevcut yapı stokunun, kentsel mekâna<br />
aktif Ģekilde kazandırılması ve konut arzına önemli ölçüde katkı sağlanacağı ifade<br />
edilmektedir (ĠBB YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 345). Avrupa<br />
ülkelerinde ekonomik ömrünü tüketmiĢ çöküntü alanlarında uygulanan kentsel
165<br />
dönüĢüm projelerinin ülkemizdeki uygulama alanları genelde gecekondu bölgeleri<br />
olmaktadır (Bayraktar, 2007: 44).<br />
Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde kentsel dönüĢüm; göçle oluĢan<br />
yasadıĢı konut alanlarının dönüĢtürülmesi, alt gelir gruplarına ait konut alanlarının<br />
sağlıklılaĢtırılması ve eski kent merkezlerinin yeniden iĢlevlendirilerek korunması<br />
Ģeklinde dar kapsamlı ve noktasal bir düzeyde hayata geçirilmektedir. (Polat, 2008:<br />
54; ġahin, 2008: 77; Sökmen, 2003: 49; Eke ve Uğurlar, 2005: 383).<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin baĢ aktörü konumundaki TOKĠ‟nin BaĢkanı<br />
Bayraktar kentsel dönüĢüm projelerinin temel amaçlarını Ģu Ģekilde sıralamaktadır:<br />
- TOKĠ‟nin giriĢimi ve desteğiyle kentlerdeki yoksul yerleĢimleri yenilemek,<br />
- Daha iyi barınma koĢulları ve kentsel çevre sağlamak amacıyla kentlerin ve kent<br />
merkezlerinin tümünü ya da bir bölümünü, günün değiĢen koĢul ve ihtiyaçlarına<br />
daha iyi yanıt verebilecek bir duruma getirmek,<br />
- Ekonomik ve yapısal özellikleri, iyileĢtirilmesine olanak vermeyecek ölçüde<br />
kötüleĢmiĢ konutların yıkılması ve bunların oluĢturduğu alanların yeni bir planlama<br />
düzeni içinde sağlıklı yapılaĢması için yerel yönetimlerle iĢbirliği yapmak<br />
(Bayraktar, 2007: 45).<br />
Kentsel dönüĢümde dünya uygulamaları; üretim tarzlarının yeniden<br />
yapılandırılması ve kentlerin küresel düzlemde yeniden tanımlanmasının mekânsal<br />
gerekliliklerinin oluĢturulmasında öncelikle kent merkezlerinde ve terk edilen sanayi<br />
alanlarında hızlı ve toplu yenileme ile kentsel cazibe alanları oluĢturulması fikrine<br />
dayanan büyük ölçekli kentsel yeniden yaratma projeleri ile Ģekillenmektedir. Bu<br />
uygulamalar aynı zamanda özel sektör-kamu ortaklıkları, kent iĢletmeciliği, proje<br />
ortaklığı vb. yeni kavramlarla da tanımlanmakta, böylece kentsel mekânın yeniden<br />
yaratılmasında kentsel arazi rantının kazanımı yolları aranmaktadır. Bu nedenledir ki<br />
müdahale rant alanlarına yönelirken, dönüĢüm yerel otoritelerin desteği ile özel<br />
sektör elinde çöküntü alanlarından ofis ve prestijli konut alanlarına doğru<br />
Ģekillenmektedir. Amaç dönüĢümü sağlanacak alanda yaĢayan nüfusun<br />
problemlerine çözüm bulmak ya da bu alanı ıslah etmek değil, kentsel arazi rantını<br />
en iyi Ģekilde kullanarak bundan pay almaktır. Bu bağlamda kentsel yeniden yaratma<br />
projeleri hem yerel otoriteler hem de büyük inĢaat firmaları ve hatta bunlara kredi
166<br />
sağlayan finansman kurumları tarafından da desteklenmektedir. Dünya kentlerinde<br />
izlenen bu geliĢmeler Türk yerel otoritelerine, ıslah imar planları ile çözüm<br />
getirilemeyen gecekondu alanları için yeni bir model sunmaktadır. Böylece<br />
1980‟lerle birlikte kentsel dönüĢüm projeleri, dönüĢümü sağlanamamıĢ gecekondu<br />
alanlarında tek çözüm olarak sunulmaktadır. Ancak dönüĢüm projeleri, geliĢmiĢ ülke<br />
örneklerinin uygulama biçimleri ulusal ve yerel ölçekte hiç sorgulanmaksızın Türk<br />
planlama sistemine adeta eklenmiĢ projeler görünümündedir. Bu tarz bir uygulama<br />
küreselleĢmeye uygundur, ancak böylesi bir ele alıĢ, kavramsal içeriği boĢaltılmıĢ,<br />
eleĢtirel sorgulamalardan yalıtılmıĢ, tamamıyla uygulamaya yönelik örgütlenme<br />
modelleri ile iĢleyen, bu nedenle olası toplumsal sonuçları göz ardı edilmiĢ bir<br />
mekânsal dönüĢüm biçimi ile sonlanmaktadır (Dündar, 2003: 66-68).<br />
TOKĠ BaĢkanı Bayraktar; kentsel yenileme projelerinin bir devlet politikası<br />
olduğunu ve bu politikanın aynı kararlılıkla sürdürülmesinin baĢarıya ulaĢmada ön<br />
koĢul olduğunu ifade etmektedir (Bayraktar, 2007: 42). Gecekondu alanları tüm<br />
kentsel sorunların kaynağı gibi görülmekte ve hatta bu alanlar dönüĢtürülür ve<br />
ortadan kaldırılırsa kentlerin tüm sorunlarının çözüleceği Ģeklinde bir algı ortaya<br />
konmaktadır. Bu çerçeveden bakılınca, gecekondu olgusunun salt bir fiziksel öğe<br />
olarak görüldüğü, gecekonduyu ortaya çıkaran toplumsal ve ekonomik süreçlerin göz<br />
ardı edildiği ve ülke kalkınmasının/geliĢmesinin yolunun bu alanların yok<br />
edilmesinden geçtiği düĢüncesinin kabul edildiği söylenebilir. Ancak bu noktada<br />
gecekondulu nüfus açısından ortaya çıkabilecek yeni sorunların göz önüne bile<br />
getirilmediği görülmektedir. Gecekondu yok edilmesi gereken ve kentlerin imajını<br />
zedeleyen bir sorun kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Bayraktar‟a göre;<br />
“Gecekondu ve kaçak yapılaĢma Türkiye‟nin mutlaka ve hızla<br />
çözmesi gereken bir sorunudur. Gecekondu sorununun çözümü ülke<br />
prestiji açısından oldukça önemlidir. Gecekondu dönüĢüm/kentsel<br />
yenileme projeleri; doğal afetlerle mücadele, çevresel risklerin<br />
azaltılması, yaĢam kalitesinin yükseltilmesi, tarihi ve kültürel mirasın<br />
korunması, sosyal uyumsuzluklara yol açan ayrıĢmaların önlenmesi<br />
gibi sorunların çözümüne en büyük katkıyı sağlayacaktır” (Bayraktar,<br />
2007: 41).
167<br />
Soyak; kentsel dönüĢümün, çarpık yapılaĢmalara olanak tanıyan eksik ve<br />
yanlıĢ sosyo-ekonomik politikalarla bozulan kentlerimizi tekrar yaĢanabilir hale<br />
getirmek için ülke gündemine getirildiğini ifade etmektedir. Aynı Ģekilde bir yandan<br />
deprem tehdidi bir yandan da birçok açıdan sorunlar sarmalı olduğunu iddia ettiği<br />
gecekondulaĢmanın kentsel dönüĢümü zorunlu kıldığını vurgulamaktadır (2005:<br />
257). Bu bakıĢ açısı günümüz kentsel dönüĢüm projelerinin hedef alanını da gözler<br />
önüne sermekte ve sanki tüm kentsel sorunların kaynağı gecekondu<br />
olgusuymuĢçasına bir tavır ortaya konmaktadır. Bu noktada gecekondular ortadan<br />
kaldırılırsa bu olguyu ortaya çıkaran tüm yapısal sorunların da ortadan kalkacağı gibi<br />
bir safdilliliğin olduğu söylenebilir.<br />
Günümüzde kentlerini sermaye açısından cazip kılmak adına birbirleriyle<br />
yarıĢan yerel yönetimler kentsel dönüĢüme sihirli bir değnekmiĢçesine sarılmıĢlardır.<br />
Kentsel dönüĢüm planlamanın yerini almaya baĢlamıĢtır. Bir diğer ifade ile planlama<br />
gündemden düĢerken kentsel dönüĢüm yükselen bir değer haline gelmiĢtir. Yerel<br />
yönetimler de planlama uygulaması yerine kentsel dönüĢüm projesi yapar hale<br />
gelmiĢlerdir. Bu noktada ise bazı tehlikeler ortaya çıkmaktadır:<br />
- Kentsel dönüĢüm yalnızca fiziksel bir uygulama olarak ele alınmaktadır ve<br />
kentsel dönüĢüm uygulamaları fiziki imar uygulamalarının ötesine<br />
geçememektedir,<br />
- Kentsel dönüĢüm ile elde edilecek kazanımların kamuya dönüĢü konusu göz<br />
ardı edilmektedir. Kentsel dönüĢüm projelerinde toprak rantının maksimum<br />
düzeye çıkarılması hedeflense de ne bölge halkı ne de genel olarak toplum<br />
bu ranttan yararlanamamaktadır,<br />
- Yerel yönetimlerin zamanı kısıtlı olduğundan kaynak, araçlar, yöntem ve<br />
stratejiler belirlenmeden uygulamaya geçilmektedir,<br />
- Kentsel dönüĢüm projelerinde kentin bütünü dikkate alınmamakta, bütüncül<br />
planlama anlayıĢı neredeyse tamamen terk edilmekte ve parçacıl<br />
uygulamalar hayata geçirilmektedir,
168<br />
- Kentsel dönüĢüm alanı ilan edilen yerlerde bölge halkı kararlarda söz sahibi<br />
olamamaktadır. Yerel yönetimler bölge halkına danıĢma gereği bile<br />
duymadan projeler geliĢtirip uygulamaya koymaktadır,<br />
- Kentsel dönüĢüm sürecinde dönüĢüm alanındaki sosyal yapı yok<br />
edilmektedir ve bölgede uzun süredir yaĢayanlar (hatta bölgeyi yaĢanır hale<br />
getirenler) buraları terk etmeye zorlanmaktadır,<br />
- Kentsel dönüĢümün ilkeleri, mantığı, gerekçeleri ve ölçütleri gibi konularda<br />
bir uzlaĢma sağlanmamıĢ olduğundan kavram içi doldurulmamıĢ haldedir<br />
(Özdemir vd., 2005: 14; Birkan, 2008: 14).<br />
Yeni bir kentsel politika anlayıĢı olarak Batı‟da baĢlayıp tüm dünyada sıklıkla<br />
hayata geçirilen bir uygulama haline kentsel dönüĢüm projelerine özellikle<br />
geliĢmekte olan ve azgeliĢmiĢ ülkelerde yoğun tepkiler yükselmektedir. Türkiye‟de<br />
de gerek siyasal gerekse toplumsal anlamda bir muhalefet söz konusudur. Kentsel<br />
dönüĢüm projelerine karĢı çıkıĢın temel nedeni; bu projeler ile ulaĢılması hedeflenen<br />
fiziksel, ekonomik, sosyal ve kültürel geliĢmenin bir kenara itilerek kentlerde<br />
tamamen sermayeye yönelik yeni alanlar açma kaygısı ile hareket edilmesinden<br />
kaynaklanmaktadır (Göz, 2008: 11-12).<br />
Genel olarak ifade edilecek olursa kentsel dönüĢüm sürecinde barınma ve<br />
mülkiyet hakkına geniĢ bir saldırı yöneltilmektedir. Kenti dönüĢtürmek niyetinde<br />
olan kesimler kentte yaĢayanları dıĢlamakta ve onları karar alma süreçlerine dâhil<br />
etmeyerek adeta yok saymaktadırlar. Doğal olarak sağlıksız yapılaĢma alanlarında<br />
yaĢayan insanlar yaĢam koĢullarından memnun değillerdir. Sağlıklı mekânlarda<br />
yaĢamak her insanın temel hakkıdır. Bu nedenle süreç içinde eskiyen, doğal afetlerle<br />
yıpranan/yıkılan ve değiĢik nedenlerle tahrip olan bir kent dokusunun yenilenerek<br />
yapılanması bir ihtiyaçtır. Ancak mevcut yasa ve düzenlemeler kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin; kentleri yaĢanır hale getirmek ve bu özelliklerini süreklileĢtirmekten<br />
çok, kent sakinlerini de değiĢtirmek, yoksul/marjinal grupları kentlerin dıĢında<br />
yaĢamaya zorlayarak bu grupların yaĢam alanlarında üst-orta sınıfa ve sermayeye<br />
yeni yerleĢim alanları açmak kaygısında oldukları görülmektedir. Bu süreçte<br />
yerlerinden edilen kesimlere bir tercih ya da talep hakkı tanınmamaktadır (ÇMO,<br />
2006: 57; Aslan, 2007: 65). Ana söylemi sağlıksız koĢullarda barınma ihtiyacını
169<br />
gideren, dar gelirli kesimlerin güvenli ve çağdaĢ konut sahibi yapılması olan kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin ortak özelliği; gündeme getirilen projelerin ister konut isterse<br />
ticaret alanı olsun orta ve üst gelir grubuna yönelik olmalarıdır (Bayram, 2008: 45).<br />
Yakın dönemde sıklıkla gündemde olan, üzerine yazılan, yoğun tartıĢmalar<br />
yapılan kentsel dönüĢüm olgusu; Batı‟da kent ekonomisine katkı veya onun yeniden<br />
canlandırılarak yeni istihdam alanlarının yaratılması, kentsel yaĢam kalitesinin<br />
arttırılması amacını gütmektedir. Ülkemizde ise kentsel dönüĢüm olgusu yasadıĢı<br />
yollarla oluĢturulmuĢ gecekonduların ve kaçak yapıların yoğun olduğu alanların<br />
dönüĢtürülmesi olarak algılanmakta ve bu yönde projeler oluĢturulmaktadır. Genel<br />
olarak ülkemizin büyük kentlerinde hayata geçirilmeye çalıĢılan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinde seçilen alanlar kent merkezinde ya da civarındaki atıl ya da köhnemiĢ<br />
alanlar ile yoksul-gecekondulu nüfusun yoğun olduğu alanlardır. Bu projelerle<br />
yoksullar kent dıĢına itilirken, sermayeye kentte yeni ticaret ve rant alanları açılmaya<br />
çalıĢılmaktadır (Ergun ve Gül, 2009: 484).<br />
5.3. Kentsel Pazarda Yer Edinme Aracı Olarak Kentsel DönüĢüm Projeleri<br />
KüreselleĢme sürecinin ulus devletleri zayıflattığı ve sermayenin sınır<br />
tanımaksızın hızla yayıldığı günümüzde, kentler anlamlı birer ekonomik birim olarak<br />
yeni kimlikler kazanmaktadır. Sermayeyi çekebilmek ve kalıcı kılabilmek, küresel<br />
kentler arasında yer edinebilmek için adeta yarıĢılan bir ortamda kentlerin<br />
kendilerine yer bulabilmelerinin temel Ģartı tüm kaynaklarını harekete<br />
geçirebilmeleri olmaktadır (ġengül, 2004: 76). Ulus devletin zayıfladığı/çözüldüğü<br />
günümüz dünyasında bir yanda küresel ölçekte gezinen ve kendisi için en karlı/çekici<br />
kenti bulmaya çalıĢan yatırımcılar; diğer yanda ise, yatırımcıları kendisine çekmeye<br />
çalıĢan yerel birimler bulunmaktadır. Sermayeyi çekebilmek ve yatırımlardan daha<br />
fazla pay alabilmek adına kentler ya da yerel yönetimler birbirleriyle<br />
yarıĢmaktadırlar. Vergi indirimleri ya da muafiyetleri, teĢvik paketleri,<br />
özelleĢtirmeler, yatırımcılara ücretsiz/düĢük ücretli arsa tahsisleri, düĢük fiyatlı enerji<br />
sunumu vb uygulamalar; tamamen doğrudan doğruya en yüksek kar arayıĢında olan,<br />
bir piyasadan diğerine bir dövizden ötekine gün içinde sanal ortamda ve ıĢık hızıyla<br />
defalarca gidip gelen finansal sermayeleri kendi ülkelerinde tutma ya da kendi<br />
ülkelerine çekme kaygısında olan ulus devletlerin (ve aynı zamanda kentlerin)
170<br />
yarıĢma stratejileri olarak karĢımıza çıkmaktadır (Gorz, 2001: 26-33; Harvey, 1999:<br />
329). Bir diğer ifadeyle merkezi ve yerel yönetimler sermaye hareketleri için en iyi<br />
ortamı yaratmayı öncelikli hale getirerek rol ve iĢleyiĢlerini küreselleĢmeyle uyumlu<br />
hale getirmektedirler (Falk, 2002: 210).<br />
1980 sonrasında küresel anlamda ortaya çıkan ekonomik yeniden yapılanma,<br />
ulus devletlerin değiĢen rolleri, kentler arasında artan rekabet gibi faktörler kentleri<br />
ve kent ekonomisinin yeniden ortaya çıkıĢını yönlendirmektedir. Bunlar arasında<br />
kentleri en çok etkileyen faktör, küresel yeniden yapılanma sonucunda ekonomide ve<br />
üretim sistemlerinde ortaya çıkan dönüĢümdür. Bu süreçte sanayi kent<br />
merkezlerinden uzaklaĢtırılırken dağıtım, finans, iletiĢim, turizm, bankacılık,<br />
sigortacılık ve üretici hizmetler kent ekonomilerinde ağırlık kazanmaya ve kent<br />
merkezlerinde yoğunlaĢmaya baĢlamıĢtır. Üretim sistemlerindeki dönüĢümler<br />
ekonomik altyapıda ve yerleĢim örüntüsünde değiĢimlere yol açarken toplumsal<br />
anlamda da değiĢimlere neden olmaktadır. Hizmetler ve finans sektörünün öneminin<br />
artmasına paralel olarak profesyonel meslek grupları, üst düzey yöneticiler, teknik<br />
personel ön plana çıkarken, üretim sektöründe çalıĢan kesimler gözden düĢmüĢtür.<br />
Buna paralel olarak üretimin kent dıĢına taĢınmasıyla kent merkezleri hizmetler ve<br />
finans merkezlerinin yöneldiği alanlar olmuĢtur (Bayraktar, 2007: 128; Kalkan vd,<br />
2005: 796-797; Kayasu ve YaĢar, 2003: 23; Osmay, 1998: 148; Harvey, 2003: 61).<br />
Bu sektörlerde çalıĢan kesimler de çalıĢma hayatının yanı sıra konut, alıĢveriĢ,<br />
eğlence vb ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kentlerin merkezi alanlarına yönelmiĢlerdir.<br />
Hizmetler sektörünün fiziki mekândaki yatırım ve yerleĢim ölçeği sanayi sektörü ile<br />
karĢılaĢtırılamayacak kadar küçük ve akıĢkandır. Bu ifadeden hareketle hizmetler<br />
sektörünün, çok hızlı bir Ģekilde yer değiĢtirebildiği ve kentin daha avantajlı<br />
bölgelerine ya da daha avantajlı kentlere kolaylıkla taĢınabildiği söylenebilir. Bu<br />
hareketlilik yerel yönetimleri, kenti hızla ve çekici biçimlerle donatmaya, sektör<br />
(sermaye) açısından cazip kılma çabalarına yönlendirmektedir (Özkan, 2005: 283).<br />
Gerek sermayenin gerekse ona hizmet edenlerin kentlerine yönelmesini sağlamak ve<br />
onları kalıcı kılmak adına, kent yönetimleri yerelliklerini çekici kılma, sermayenin<br />
talep ve istekleri doğrultusunda steril mekânlar (Sert vd, 2005: 104) oluĢturma<br />
çabasına girmiĢlerdir. Bu çekici kılma çabası ise günümüzde kentleri pazarlama<br />
sürecine dönüĢmüĢtür.
171<br />
Bir yerel birimin çekici hale gelmesi, coğrafi konumu ve doğal kaynaklarının<br />
yanı sıra, sunduğu teknik ve sosyal altyapı ile de iliĢkilidir. Nitelikli ve mümkün<br />
olduğunca düĢük ücretli iĢgücünün varlığı, geliĢmiĢ fiziksel ve teknik altyapının<br />
bulunması, düĢük vergi oranları gibi özendiricilerin sağlanması, bir kenti küresel<br />
kent olma yarıĢında avantajlı konuma getirebilir (Ersoy, 2001: 41). Kentler küresel<br />
ekonominin bir parçası olmak istiyorlarsa, kaynaklarını kullanmaktan çekinmemeleri<br />
ve sermayeye her türlü kolaylığı sağlamaları gerekmektedir (ġentürk, 2009: 36).<br />
Sermayenin sınır tanımaksızın akıĢkanlaĢtığı ve küreselleĢtiği günümüzde,<br />
devletin etkinliğinin günden güne azalması karĢısında, küresel ya da bölgesel ölçekte<br />
ekonomik etkinliğin ve karar verme mekanizmalarının merkezi olarak karĢımıza<br />
kentler çıkmaktadır. Bu süreçte kentler küresel eklemlenme sürecinin etkin aktörleri<br />
konumuna yerleĢmiĢ bulunmaktadır. Sermayenin ve serbest piyasa ekonomisinin<br />
Ģekillendirdiği rekabet ortamında, kent yönetimleri büyük ölçekli kentsel projeler<br />
yoluyla kentlerin sermaye açısından cazip kılabilecek Ģekilde dönüĢtürmekte ve<br />
sermayeyi çekebilmek/kentlerini pazarlayabilmek için birbirleriyle kıyasıya bir<br />
yarıĢa girmektedirler (Kiper, 2006:150; Özden, 2008: 157; IĢık ve Pınarcıoğlu, 2003:<br />
52-63; Bilsel, 2005: 22). Sermayeyi çekebilmek adına giriĢilen bu pazarlama yarıĢı,<br />
kentleri değiĢim değerine sahip, her Ģeyin parasal değer ya da yatırım değeri<br />
üzerinden değerlendirildiği meta kentler haline getirmektedir. Günümüzde neoliberal<br />
küreselleĢmenin de etkisiyle kentler artan bir biçimde malların ve hizmetlerin<br />
karĢılaĢtırıldığı, değerlendirildiği, satın alındığı ve kullanıldığı tüketim merkezleri<br />
olarak yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yeniden yapılandırma çerçevesinde kentler,<br />
tüketim merkezi haline gelirken bir yandan da kelimenin gerçek anlamında<br />
tüketilmektedirler. Sermayeye yeni rant alanları yaratmak kaygısından hareketle<br />
sanayi bölgeleri, tarihi alanlar, çevre ve eski yerleĢim alanları dönüĢtürülmekte ve<br />
dolayısıyla tüketilmektedirler (Urry, 1999: 11).<br />
KüreselleĢme sürecinde kent mekânı, sermayenin sermayesi haline gelmiĢtir.<br />
Kapitalist kent, doğası gereği değiĢim değerini ön plana alan çıkar gruplarının etkin<br />
olduğu bir iliĢkiler ağı sistemine dayanmaktadır. Kentsel giriĢimciler, müteahhitler,<br />
arsa spekülatörleri, büyük Ģirketler ve bankalar, kent mekânını değiĢim değeri<br />
çerçevesinde ele almaktadırlar (Aslan, 2004: 51; Ayten, 2005: 680). Bu anlayıĢ<br />
çerçevesinde kent ve genel olarak mekân bir meta olarak algılanmaktayken, sosyo-
172<br />
kültürel kullanım değeri olan bir yaĢam alanı olduğu göz ardı edilmektedir. Kenti<br />
değiĢim değeri açısından ele alanlar; kentsel rantları arttırıcı, kenti sermaye açısından<br />
çekici kılacak ve kent mekânına yapılacak yatırımları arttıracak uygulamaları talep<br />
etmektedirler. Kenti kullanım değerine göre değerlendirenler ise; sağlıklı barınma ve<br />
çalıĢma koĢullarına sahip, toplumsal geliĢmelerini sağlayacak ve kültürel<br />
gereksinimlerini karĢılayacak mekânlar talep etmektedirler (ġengül, 2000a: 53-55;<br />
Doğan, 2007: 18). Küresel sermayeyi çekebilmek ve dolayısıyla küresel sermaye<br />
aktörleri açısından kendi yerelliklerini cazip kılabilmek adına kent yönetimleri yoğun<br />
çaba göstermekte, birbiri ardına kentsel projeler hazırlamakta ve uygulamakta, birer<br />
meta olarak gördükleri kentlerini pazarda en iyi Ģekilde sunmaya çalıĢmaktadırlar.<br />
Her kentin kendini daha iyi pazarlayabilmek için, diğer kentlerden farkını<br />
ortaya koyabilmesi ve kendini öne çıkarması gerekmektedir. Bu farklılık kentin<br />
tarihsel, sosyal, kültürel, doğal vb. özelliklerinden kaynaklanabileceği gibi özelikle<br />
son dönemde küresel ekonomiye sağladığı olanaklarla da oluĢturulmaktadır.<br />
Tarihsel, sosyal, kültürel, doğal vb. özelliklerle kentlerin pazarlanması “değer<br />
pazarlaması” olarak adlandırılırken, küresel ekonomiye sağlanan olanaklarla<br />
pazarlama ise “altyapı pazarlaması” olarak adlandırılmaktadır. Değer pazarlaması<br />
tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin, varoluĢ biçimlerinin doğasından<br />
uzaklaĢtırılarak metalaĢtırılması ve turizm eylemiyle pazarlanması Ģeklinde<br />
gerçekleĢtirilmektedir. Altyapı pazarlaması ise kentlerin küresel sermayeye<br />
sundukları fiziksel altyapı (Ocak, 1996: 37) ve çalıĢma-alıĢveriĢ-eğlence mekânlarını<br />
kapsayan yumuĢak altyapı (Mulgan, 1995: 212) olanaklarıyla gerçekleĢtirilmektedir.<br />
Kentlerde var olan fiziksel altyapının geliĢmiĢlik düzeyi kentlerin yaĢanabilirlik<br />
düzeyine de etki etmektedir. Son dönemde kentlerde iletiĢime yönelik altyapı<br />
oldukça önem kazanmıĢtır. ĠletiĢim ve bilgi iĢlem alanında görülen geliĢmeler ve<br />
küresel sermayenin bu araçlardan yararlanarak yayılması ve akıĢkanlığını<br />
hızlandırabilmesi, bu fiziksel altyapı bileĢenini öne çıkarmıĢtır. Küresel sermayeyi<br />
kendine çekmeye çalıĢan kentlerin kendilerini pazarlama araçlarından en<br />
önemlilerinden biri bu altyapı bileĢenine yaptıkları yatırım düzeyleri olmaktadır<br />
(Ocak, 1996: 37).<br />
Küresel kent kategorisinin kentin küresel ekonomide oynadığı rol ile<br />
açıklanması ve gerekli politikalar uygulanır ve altyapı hazırlıkları yapılırsa bu
173<br />
statünün elde edilebileceğine dair vurguların yaygınlaĢması, kentler arasında bir<br />
rekabet ortamını doğurmuĢtur. Bu süreçte ulusaĢırı iĢ merkezleri, alıĢveriĢ<br />
merkezleri, lüks konut alanları, uluslararası havaalanı, fuar alanları, teknoparklar,<br />
oteller vb kentin küresel yatırımları ve diğer küresel akıĢları çekmesi için gerekli<br />
altyapı yatırımları olarak önerilmiĢtir (Kiper, 2004: 16; Öktem, 2006: 55). Kentler<br />
arasında ortaya çıkan rekabette, sermaye açısından bir kentin sağladığı küçük<br />
avantajlar bile oldukça önemli bir yer tutmaktadır (Tekeli, 1999: 221). Mulgan‟ın<br />
ifadesiyle yumuĢak altyapının geliĢmiĢliği kentleri ön plana çıkarmaktadır. Eğlence,<br />
çalıĢma ve alıĢveriĢ mekânlarının çeĢitliliği ve kalitesi kentlerin küresel anlamda<br />
yerinin belirlenmesinde etkili olabilmektedir. Bir diğer ifade ile kentler hemen<br />
hemen bütün dünyada yaĢanabilirlik ölçütlerine göre de yarıĢmaktadırlar (Mulgan,<br />
1995: 213). Bu doğrultuda günümüz kentlerinde yaĢanabilirlik ölçütünü sağlamak<br />
adına lüks konut ve tüketim alanları, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, gökdelenler, plazalar,<br />
eğlence alanları gibi mekânlar yaratılmakta/inĢa edilmekte, yasal ve yönetsel açıdan<br />
sermayenin devingenliğini sağlayacak önlemler alınmakta; sermaye ve sermaye için<br />
çalıĢanlar açısından kentler cazip/yaĢanabilir kılınmaya çalıĢılmaktadır. Sayılan bu<br />
mekânların yapılabilmesi için kentlerde bir plana bağlı kalmaksızın, sermayenin ve<br />
giriĢimcinin yönlendirmeleri doğrultusunda yer seçilmekte ve böylelikle kentte yeni<br />
rant alanları yaratılmaktadır. Bu yapıların nerede yapılacağı, kentin mekânsaltoplumsal-ekonomik<br />
geliĢimini hangi boyutlarda etkileyeceği göz önünde<br />
bulundurulmaksızın giriĢimci ve yatırımcıların tercihleri doğrultusunda, sermayenin<br />
çıkarına en uygun alanlar seçilmektedir (Kiper, 2006: 167; KeleĢ, 2001: 567). Daha<br />
çok vasıflı ya da beyaz yakalı çalıĢanlara yönelik olan bu mekânların varlığı ve<br />
sağladıkları olanaklar kentler arası rekabette etkili olmaktadır. Kentleri yaĢanabilir<br />
kılan (kim için olduğu tartıĢmalı olmakla birlikte) yumuĢak! altyapı ne kadar<br />
geliĢmiĢse kent o kadar öne çıkmaktadır. Adı geçen bu alanların inĢa edilebilmesi<br />
için yeterli kentsel arsa stoku bulunmadığından, kentlerde yer açabilmek adına<br />
kentsel dönüĢüm projeleri hayata geçirilmektedir. Bir diğer ifade ile kentsel dönüĢüm<br />
projeleri, kentlere yapılan makyajın ve pazarlama sürecinin temel argümanı<br />
olmaktadır.<br />
KüreselleĢmenin rekabet gerektiren süreçleri içinde kentlerin, dünya kentleri<br />
arasındaki konumlarını sürdürmek için ekonomik, sosyal, kültürel ve politik güçlerle
174<br />
birlikte varlıklarını sürdürmek zorunda oldukları, yani kalitelerini korumaları<br />
gerektiği ifade edilmektedir. Bu süreçte kentlerin çöküntüye uğrayarak fiziksel ve<br />
ekonomik değerini yitirmiĢ olan bölgeleri ile yasadıĢı yapılaĢmıĢ ya da doğal<br />
afetlerle yıpranmıĢ alanlarının dönüĢtürülmesi gerektiği de vurgulanmaktadır. Bir<br />
diğer ifadeyle kentler açısından; ulusal/küresel sermayeyi çekebilmek ve dünya kenti<br />
olabilmek adına kentsel dönüĢümün bir zorunluluk olduğu dile getirilmektedir<br />
(Cömertler, 2003: 216).<br />
Türkiye‟de kentsel yaĢamda yeni bir uygulama özelliği gösteren kentsel<br />
dönüĢüm projeleri, kentsel rant paylaĢımının yeni bir türü olarak 1980‟lerin<br />
sonlarında ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır (Günlü, 2001: 472). KüreselleĢme<br />
dinamiklerinin etkisiyle, özellikle 1980‟lerden sonra toplumsal yaĢamın hemen her<br />
alanında yapısal değiĢimler yaĢanmaya baĢlamıĢ ve bu değiĢimlerin mekânsal<br />
yansımaları kentlerde net bir biçimde gözlemlenirken, kent merkezleri ve merkeze<br />
yakın kentsel alanlar değiĢimin etkilerinin en yoğun yaĢandığı mekânsal ölçekler<br />
olmuĢlardır (Özus vd, 2005: 98). Bu süreçte sıklıkla uygulama alanı bulan kentsel<br />
dönüĢüm de yeniden üretim sürecinde sermaye birikiminin geniĢletilmiĢ ölçekli bir<br />
kentsel sabit sermaye yatırımı olarak değerlendirilmesinin aracı ve rantı arttıran bir<br />
uygulama olmaktadır (Gündoğan, 2006: 40, 46). Genel olarak Türkiye‟deki kentsel<br />
dönüĢüm uygulamaları, kent planlarında değiĢiklikler, gecekondu yıkımları, kültürel<br />
ve tarihi alanların zenginlikleri yok sayılarak tahrip edilmesi, orman alanlarının ve su<br />
havzalarının talanı Ģeklinde uygulamaya konmakta ve bu alanlar rant odaklı<br />
beklentiler içinde olan sermaye gruplarına pazarlanmaya çalıĢılmaktadır (Aksu Kaya<br />
vd, 2007: 157).<br />
1980 sonrasında günden güne geniĢleyen biçimde hayata geçirilen neoliberal<br />
uygulamalarla birlikte, kentsel arsa ve yapılı çevrede sermayenin her yöneldiği alanın<br />
imara açılabileceği anlayıĢı ortaya çıkmıĢtır. Günümüzde yaĢanan geliĢmeler bu<br />
görüĢü destekler niteliktedir. Ġstanbul baĢta olmak üzere büyük kentlerde kamusal<br />
alan olarak yaratılmıĢ her değer, üretimleri sona erdirilmiĢ kamu kuruluĢlarına ait<br />
arsa ve araziler, 50-60 yıllık geçmiĢleri olan gecekondu bölgeleri ve eski tarihi<br />
yerleĢim alanları küresel sermayeye rant alanı olarak sunulmaktadır (Keskinok,<br />
2006: 17).
175<br />
Kentlerde hizmetler sektörünün geliĢimine paralel olarak kent merkezlerinde<br />
yaĢanan yığılma (gerek iĢyeri gerekse bu sektörlerde çalıĢanların konut, eğlence,<br />
dinlenme alıĢveriĢ vb talepleri) kentsel arsa rant değerlerinin yükselmesine neden<br />
olmuĢtur (Ayten, 2005: 691). Özellikle gecekondu bölgelerini hedef alan kentsel<br />
dönüĢüm projeleri; merkezi alanda sıkıĢmıĢ ve arsa değeri yüksek gecekondu<br />
bölgelerinin kentsel arsa pazarına kazandırılması amacına yönelik bir biçimde<br />
hazırlanmaktadır. Projelerde dönüĢümün temel amacı gecekondu nüfusuna iliĢkin<br />
sosyal kaygılardan değil, gecekonduların bulunduğu alandan elde edilecek rantın<br />
paylaĢılmasından kaynaklanmaktadır (Dündar, 2003: 72). Günümüz kentlerinde de<br />
kent arazisi, talep hızla arttığı için, o güne kadar görülmedik ölçüde değer<br />
kazanmakta; öte yandan, piyasadaki arazi fiyatlarını ve ev kiralarını karĢılayamayan<br />
insan sayısı giderek artmaktadır. Bu insanların büyük bir kısmını, yeni ekonomik<br />
fırsatlardan yararlanmak için kente göç edenler oluĢturmaktadır. Gerek arazi ve ev<br />
fiyatlarındaki büyük artıĢ, gerekse de kentteki ekonomik yeniden yapılanma<br />
yüzünden, çok sayıda insan taĢınmak zorunda kalmakta; bunların çoğu da zorla<br />
tahliye edilmektedir (Berner, 2007: 139). Yerinden etmenin ya da tahliye sürecinin<br />
en önemli aracı olarak günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve<br />
uygulanmaktadır. DönüĢüm alanı olarak ise daha çok yoksul/marjinal kesimlerin ya<br />
da iĢçi nüfusunun yaĢadığı, kent merkezlerindeki ya da yerleĢimin yoğun olduğu<br />
alanlar seçilmektedir. Üretim biçimlerinin değiĢmesi ve küresel sermayenin kent<br />
merkezlerini yatırım alanı olarak yeniden keĢfetmesi ile birlikte; bir yandan küresel<br />
sermaye için çok katlı iĢ merkezleri, diğer yandan buralarda çalıĢanlar için lüks<br />
konutlar, alıĢveriĢ ve dinlenme amaçlı merkezlerin yapılması gerekmektedir. Tüm bu<br />
yapıların inĢası için, özellikle kent merkezlerinde boĢ arazi bulmak neredeyse<br />
imkânsız olduğundan; enformel sektörlerde, geçici nitelikte iĢlerde, sendikasız ve<br />
sosyal güvenceden yoksun olarak çalıĢanların, yoksulların ya da marjinal grupların<br />
yoğun olduğu, kentlerin merkezinde kalan ya da rantı yüksek olan yaĢam alanları<br />
hedef seçilmektedir. Böylelikle hem bir yandan genellikle sorun üreten gruplar<br />
olarak görülen bu kesimler kentlerden uzaklaĢtırılmakta hem de sermaye için yeni<br />
alanlar yaratılmaktadır.<br />
Uygulanmakta olan ya da uygulanması planlanan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinde sabit olan gerçeklik; toplumun dar gelirli kesimlerinin yerlerinden
176<br />
edilmesi ve bu kesimlerin yaĢam alanlarında fiyatların artması sonucu dönüĢtürülen<br />
alanların toplumun varsıl kesimlerine ve sermaye gruplarının kullanımına açılmasıdır<br />
(Türkün, 2007: 224).<br />
1980‟lere kadar Türkiye kentlerindeki planlama sorunları göç sonucu kente<br />
gelenlerin kurduğu mahalleler bağlamında düĢünülmekte ve ele alınmaktayken; 1980<br />
sonrasında kentlerin sermaye birikim ve rant aracı olarak görülmeye baĢlamasıyla<br />
büyük kentsel projeler planlama sisteminde köklü değiĢikliklere neden olmuĢtur.<br />
1980 sonrası dönemde kentsel planlama ve koruma gözden düĢmeye baĢlamıĢ,<br />
parçacıl/stratejik planlama ve dönüĢüm projeleri gündeme gelmiĢtir (ÇavuĢoğlu,<br />
2004: 110). Parçacıl/stratejik planlama ve dönüĢüm projeleri kentlerin neoliberal<br />
anlayıĢ doğrultusunda belli kesimler lehine yeniden yapılandırılmasının aracı<br />
olmaktadır. Günümüze değin güçlenerek gelen bu anlayıĢ doğrultusunda Ġstanbul‟un<br />
stratejik planlaması da kentler arası yarıĢın ve küreselleĢmenin kaçınılmaz olduğu<br />
üzerinden kurgulanmaktadır. Bu kurguda sosyal adalet ve kaynakların eĢitlikçi<br />
dağılımına iliĢkin vurguya yer verilmemektedir. Öncelik kentlerin yarıĢması ve bu<br />
yarıĢ için gerekli olan altyapının sağlanması ve kentin yeniden biçimlendirilmesi<br />
olduğundan kentte yaĢayan yoksul kesimlerin ve alt sınıfların talep ve beklentileri<br />
göz ardı edilmektedir. Stratejik mekânsal planlamanın temel vurguları olan katılım<br />
ve uzlaĢma süreçleri ise; kentte zaten sosyo-ekonomik açıdan güçlü olan grupların<br />
katılımının sağlanması Ģeklinde yaĢanmaktadır (Öktem, 2007: 86).<br />
Günümüzde Ġstanbul baĢta olmak üzere hemen her kentte hazırlanan ve<br />
uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri; kentlerin sorunlarını çözebilecek sosyal<br />
içerikli projeler olmanın ötesinde, var olan sorunları arttıran ve yeni sorunlar yaratan<br />
projeler olarak değerlendirilmektedir. Mekânları insansız birer meta olarak algılayan<br />
bir anlayıĢ çerçevesinde hazırlanan kentsel dönüĢüm projeleri, insanları yaĢam<br />
alanlarından uzaklaĢtırarak (iterek) kentsel mekânları sadece “kar ve spekülasyon”<br />
amaçlı kullanımlara dönüĢtürerek sermayenin kullanımına açmayı hedefler<br />
niteliktedir (Uysal, 2007: 47). Sermayenin kentsel yer seçiminde en etkili faktör rant<br />
olmaktadır. Demirer vd‟ nin “beleş gelir” olarak ifade ettikleri rant; “sahibinin hiçbir<br />
emeği olmaksızın bir malın kendiliğinden getirdiği gelir” Ģeklinde tanımlanmaktadır.<br />
Burada sözü edilen malın yani rantın günümüzdeki karĢılığı gayrimenkul ve kentsel<br />
arsa olmaktadır (1999: 317). Rantların en yüksek seviyede bulunduğu kent
177<br />
merkezleri, bu rantların değerlendirildiği ve aynı zamanda sermaye birikiminin<br />
arttırıldığı bölgelerdir. Kentsel arsanın oldukça kıt ve bir o kadar da değerli olduğu<br />
kent merkezlerinde eski konutların ve gecekonduların yıkılarak yeniden yapılması<br />
tamamen kentsel rant için gerçekleĢtirilmektedir (Ayten, 2005: 680). Sermaye<br />
neoliberal dönüĢüm içinde kentleri yeniden keĢfederken, hiçbir değer ve kural<br />
tanımadan yıkıcı bir güç olarak ilerlemektedir. Bu yıkıcılık kimi zaman bir kamu<br />
arazisini/iĢletmesini otel ya da alıĢveriĢ merkezine çevirirken kimi zaman da bir<br />
gecekondu bölgesini lüks konut alanına dönüĢtürmektedir (Halkevleri, 2008: 283).<br />
5.4. Kentsel DönüĢüm Uygulamalarında SoylulaĢtırmanın Ġzleri: Mekan<br />
Kullanıcılarının DeğiĢimi<br />
Kentsel dönüĢüm yeni bir olgu değildir ve kentler kendi iç dinamikleriyle<br />
sürekli bir dönüĢüm halindedir. Kentlerin dönüĢümü doğal, fiziki, sosyal, ekonomik<br />
ve kültürel etkenlerle bir süreklilik arz etmektedir (Yapıcı, 2008: 18). Ancak<br />
günümüzde kentsel dönüĢüm kentlerin iç dinamikleri çerçevesinde değil dıĢarıdan<br />
tanımlanmıĢ dinamikler çerçevesinde tartıĢılmaktadır. Bu çerçevede tanımlanan bir<br />
dönüĢüm aktörlerin bir kısmını dıĢarıda bırakmakta, katılım boyutunu göz ardı<br />
etmekte ve dönüĢümün soylulaĢtırmanın izlerini taĢımasına neden olmaktadır<br />
(Köksal, 2008: 17).<br />
Özünde varsıl kesimler için yeni yaĢam ve yatırım alanları yaratmaya yönelik<br />
bir uygulama olan soylulaĢtırma; 1990‟lardan sonra kentleri yeniden keĢfeden<br />
neoliberalizmin küresel kentsel stratejisi olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />
SoylulaĢtırma, üretken sermaye yatırımının geliĢen sektörleri olarak kent<br />
merkezlerindeki gayrimenkul piyasasına hizmet etmektedir. Küresel kentsel strateji<br />
olarak soylulaĢtırma, bazı ekonomik ve sosyal grupların diğerleri üzerindeki<br />
tahakkümünü pekiĢtiren bir nitelik taĢımaktadır (Smith, 2006: 25). Kentlerin<br />
küreselleĢmesi sürecinde bir yandan “soylu” sermayeye hizmet eden güvenlikli<br />
siteler, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks oteller, gökdelenler inĢa edilirken; geniĢ halk<br />
kesimleri küreselleĢme adına kentlerin iĢgalini kaygıyla seyretmekte (ġengül,<br />
2000b: 142), hatta bu kesimler kentsel dönüĢüm projelerinde olduğu gibi, kentlerin<br />
akıbetine seyirci olmalarına bile izin verilmeyerek yerlerinden edilmekte ve kentlerin<br />
dıĢına itilmektedir. Kentin asıl sakinlerinin kent dıĢına itilmeleri bir diğer ifade ile
178<br />
sosyal dıĢlanmaya maruz bırakılmalarının en önemli aracı olan kentsel dönüĢüm<br />
projeleri; daha iyi yaĢam alanları yaratmak, yıpranmıĢ/köhnemiĢ alanları geri<br />
kazanmak, sağlıklı kentler oluĢturmak vb birçok olumlu söylemle ortaya<br />
atılmaktadır. Uygulamalara bakıldığında ise; sosyal iyileĢtirmenin kamuoyunda<br />
kentsel dönüĢüm projelerine meĢrulaĢtırıcı bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir.<br />
Büyük rantlar yaratan kentsel dönüĢüm projeleri ile kentsel alanlar altın tepsi içinde<br />
sermayeye ve onun aktörlerine sunulmakta, kamu yararı ve planlama mantığı<br />
dıĢında, sosyal duyarlılığı zayıf uygulamalar hayata geçirilmektedir. (Özden, 2008:<br />
152). Kentsel dönüĢüm, parasal ticari iliĢkiler üzerine inĢa edilen meta kentleĢme<br />
sürecini perçinlemekte ve kentler, sosyal, kültürel, tarihi ve hatta insani yönleri göz<br />
ardı edilen ticari mekânlar haline gelmektedir.<br />
Kentsel dönüĢüm taĢınmazın yeniden üretimi anlamına gelmektedir. Yani<br />
dönüĢüm sürecinde sabit sermayenin yeniden üretimi söz konusudur. Bu yeniden<br />
üretim, kendiliğinden ve bilinçli Ģekilde olabilir. Bir mahallenin çöküntü bölgesine<br />
dönüĢmesi, ticari faaliyetlerin konut alanlarının iĢlevlerini değiĢtirmesi ya da kaçak<br />
kat artırımı vb kendiliğinden dönüĢümlerdir. Bilinçli dönüĢüm ise planlama kararları<br />
ve projelerle mümkündür. Günümüzde kentsel dönüĢüm kavramı bilinçli<br />
dönüĢümden hareketle tanımlanmaktadır. Ancak bilinçli kentsel dönüĢüm de arsa<br />
üzerinde bir yapının olup olmaması, yapı varsa ömrünü tamamlamıĢ olup olmaması,<br />
ömrünü tamamlamamıĢ ise bakım-onarım ya da iĢlev değiĢikliği anlamında mı yoksa<br />
yıkıp yerine yenisinin yapılıp yapılmayacağına göre farklılaĢabilmektedir<br />
(Gündoğan, 2006: 41). Kentsel dönüĢüm bu sayılanların hepsini içerse bile, ülkemiz<br />
koĢulları ve kentsel dönüĢüm süreçleri dikkate alındığında, en geçerli karĢılığını yıkyap<br />
ile bulduğu sonucu karĢımıza çıkmaktadır. Bir diğer ifade ile kentsel dönüĢüm<br />
kavramsal olarak yıkımla eĢ anlamlı tutulmaktadır. Kentsel dönüĢümün ideolojisine<br />
göre, dönüĢümün sosyal, siyasal, kültürel, doğal, tarihsel alanlardaki sonuçları ve<br />
maliyetleri dönüĢümün kendisinin gerçekleĢtirilmesi yanında çok da önem<br />
taĢımamaktadır. DönüĢümün kendisine engel olabilecek her Ģey, planlama baĢta<br />
olmak üzere aĢılması gereken engellerdir ve fiziksel dönüĢümün gerçekleĢebilmesi<br />
adına bu engeller aĢılmalıdır (ġahin, 2006: 111). Yakın dönemde yerel yönetimlere<br />
dönüĢüm alanlarının belirlenmesi, projelerin hazırlanması ve uygulanması<br />
konusunda verilen geniĢ yetkiler, bu anlamda kentsel dönüĢümün özünde
179<br />
barındırdığı engel tanımazlığın önünü açmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinde<br />
kamusal mekândaki geniĢ mülkiyet ve kullanım hakları daha sınırlı belli bir sınıfa<br />
transfer edilerek, kentsel toprağın özelleĢtirilmesi ile kamusal mekân<br />
daraltılmaktadır. Bu durumda sosyal sınıflar mekânda açık olarak ayrıĢmakta ve<br />
kamusal mekânda bir arada bulunabilme ve iliĢki kurabilme olanağı ortadan<br />
kalkmaktadır. Sadece kentsel araziler değil, kentin tarihsel, kültürel ve coğrafi<br />
mekânsal sermayesi de kentsel dönüĢüm projeleri aracılığıyla kentli nüfusun büyük<br />
bir kısmını dıĢarıda bırakacak ve yerinden edecek biçimde yeni varsıl sınıfların<br />
kullanımına uygun hale getirilmektedir (KurtuluĢ, 2006: 10–11).<br />
Türkiye‟de yoksul/marjinal kesimlerin yaĢam alanları olan gecekondu<br />
bölgelerinde ve eski kent yerleĢmelerinde yoğun biçimde uygulanmakta olan kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin temel amaçlarının; bu alanlarda yaĢayan insanları çağdaĢ<br />
konutlara kavuĢturmak ve bu bölgeleri kaliteli yaĢam standartlarına ulaĢtırmak ve<br />
yoksul kesimler ile kentin geri kalan kesimleri arasındaki sosyo-ekonomik<br />
farklılıkların azaltılmasının olduğu ifade edilmektedir (Kayıkçı, 2007: 647; Keskin<br />
vd, 2003: 412). Türkiye‟deki uygulama sonuçlarına bakıldığında bu amaçlara<br />
ulaĢmak için yoğun bir biçimde çalıĢıldığı söylenebilir. Gecekondu alanlarını ve eski<br />
kent merkezlerini hedef alan kentsel dönüĢüm projeleri ile bu alanlarda yaĢayan<br />
yoksul/marjinal kesimler kent dıĢında yeniden yerleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Bu<br />
kesimlerin kent dıĢına gitmeleri halinde, kentler varsıl grupların ve sermayenin<br />
kullanım alanı haline geleceğinden derin sosyo-ekonomik ayrım da ortadan<br />
kaybolacaktır. Gecekondu bölgelerinin ve eski kent merkezlerinin kentsel dönüĢüm<br />
uygulamalarıyla daha kaliteli yaĢam standartlarına kavuĢturulduğu söylenebilir.<br />
Ancak yaĢam standartları yükselen bu alanların kullanıcıları da değiĢmekte ve<br />
dönüĢüm öncesinde yaĢamakta olan yoksul/marjinal kesimler alanın değiĢen<br />
niteliğiyle birlikte yaĢam alanlarını terk etmektedir.<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin temel hedefi bütüncül bir kent planına uygun<br />
olmak ve kentlerdeki farklı gelir grupları arasında eĢitsizliğe neden olmamak<br />
olmalıdır. Kentsel dönüĢümde hedef grupların seçiminde de dikkatli olmak<br />
gerekmektedir. Türkiye‟de hedef kitlesi alt gelir grubu kiĢiler olarak açıklanan pek<br />
çok kentsel dönüĢüm projesinin, uygulama sürecinde orta ve üst gelir grubuna hizmet<br />
eder hale geldiği görülmektedir (Gökbulut, 1996: 36). Daha doğrusu yaĢam alanları
180<br />
kentsel dönüĢüm kapsamına alınan yoksul/marjinal kesim, dönüĢümle ortaya çıkan<br />
maliyetleri karĢılayacak durumda olmadıklarından, projeler kapsamında elde ettikleri<br />
hakları üst-orta sınıflara devretmektedirler.<br />
Kentsel dönüĢüm, kent mekânının kullanımına yönelik bir müdahale olarak<br />
ortaya çıkarken kentlilerin yaĢamlarına da etkide bulunmaktadır. Neoliberal<br />
küreselleĢmeyle birlikte üretimden ve sanayiden uzaklaĢan günümüz kentlerinde,<br />
ülke kentleĢmesinin kendine özgü dinamikleri çerçevesinde ortaya çıkan gecekondu<br />
bölgelerinin tarihsel birikimi, yaĢam biçimleri, kamusal konumları, kültürel değerleri<br />
yok sayılmakta ve rayiç bedeller üzerinden yapılan hesaplar doğrultusunda yıkımlar<br />
yaĢanmaktadır (Akgün ve Karademir, 2007: 171).<br />
Smith kentsel yoksulluğun ve mekânsal çöküntülerin bilerek yaratıldığını ve<br />
kentsel yenileme eylemiyle yine bilerek bir rant sağlama aracına dönüĢtürüldüğünü<br />
ifade etmektedir. Çöküntü alanı olarak görülen kentsel mekânlarda yaĢayan<br />
kesimlerin soylulaĢtırma yöntemiyle bu alanlardan dıĢlandıklarını vurgulamaktadır<br />
(Özden, 2008: 151). Bir diğer ifadeyle kentsel dönüĢümün yaĢamsal pratiğe yansıyan<br />
anlamı; yoksulların hak ettikleri kent merkezine uzak alanlara gönderilmesi, varsıl<br />
kesimlerin ve sermaye aktörlerinin ise merkezi bölgelere yerleĢtirilmesi olmaktadır<br />
(+Ġvme, 2007: 77). Günümüzde uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm projeleri<br />
dönüĢtürülen alanın artan prestiji ile soylulaĢtırmaya ivme kazandırmaktadır.<br />
Türkiye‟de uygulanmakta olan kentsel dönüĢüm projeleri, hangi hedef öne sürülürse<br />
sürülsün, yaklaĢım biçimi ve uygulanan dönüĢüm model ve süreci ile soylulaĢtırmaya<br />
zemin hazırlamaktadır (Dündar, 2003: 71).<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinde devlet kentsel mekânda mülkiyetin yeniden<br />
dağıtılması sürecinde sermaye ve varsıl kesimler lehine bir rol üstlenmektedir. Bu<br />
süreçte devlet gecekondu bölgeleri baĢta olmak üzere kentsel arazideki güvenli<br />
olmayan mülkiyet haklarını, arazilerdeki illegal yerleĢim geçmiĢini ve imar<br />
sorunlarını bahane ederek yeni yasal düzenlemeler yapmak yoluyla, yoksul<br />
kesimlerden sermaye kesimine ve üst-orta sınıflara aktarmanın meĢru zeminini<br />
oluĢturmaktadır (KurtuluĢ, 2007: 77; KurtuluĢ, 2008: 319; Altınçekiç ve Göksu,<br />
1995b: 67; TümtaĢ, 2008: 58).
181<br />
Son yıllarda ülkemizde de sıklıkla kullanılmaya baĢlayan soylulaĢtırma<br />
kavramı özellikle yerel yönetimlerin kentsel dönüĢüm projelerinde temel<br />
politikalarından biri durumundadır (Özden, 2008: 168). SoylulaĢtırma genel olarak<br />
“kent merkezinde yer alan, fiziksel ve sosyal köhnemenin ortaya çıktığı konut<br />
alanlarının yenilenmesi sonucunda bu alanlarda sosyal sınıfın ve mülkiyet<br />
değiĢiminin gerçekleĢmesi” Ģeklinde ifade edilebilir. SoylulaĢtırma/yenileme<br />
(dönüĢtürme) sürecinde, konutların sahiplerinin değiĢmesiyle, düĢük gelirli/yoksul<br />
kiĢilerin yerini orta/üst sınıftan kiĢiler almaktadır. Bir diğer ifadeyle dönüĢüm<br />
alanlarında yaĢamakta olan kesim farklı sosyal sınıf, kültür, gelir düzeyi ve yaĢam<br />
biçimi olan kiĢilerle yer değiĢtirmektedir. Bu değiĢim kent merkezlerindeki eski<br />
yerleĢim alanlarında olabildiği gibi, kentlerin çevresinde yer alan yerleĢim<br />
alanlarında da gerçekleĢebilmektedir (Ergün, 2006: 15-16).<br />
Ġslam, klasik biçimiyle; iĢçi sınıfı ve alt gelir gruplarının yaĢadığı, Ģehir<br />
içindeki ve merkezindeki tarihi konutlara orta sınıfların yerleĢtiği ve konutları<br />
yenilediği rehabilitasyon süreci olarak tanımlanan soylulaĢtırmanın, toplumsal sınıf<br />
ve mahalle yapısındaki değiĢimleri açıklamakta yetersiz kaldığını ifade etmektedir.<br />
Bu nedenle toplumsal değiĢimi temel değiĢken olarak ele alan daha geniĢ bir<br />
soylulaĢtırma tanımı yapılması gerektiğini vurgulayan yazar bu tarz bir tanımın; hem<br />
kent içinde hem de kırsal alanlardaki konutsal ve ticari birimlerin yenilenmesi kadar<br />
yeniden inĢa sürecini de ele alması gerektiğine dikkat çekmektedir (2006: 44). Bu<br />
tarz bir tanıma Türkiye‟de yaĢanan kentsel dönüĢüm süreçlerini ifade edebilmek<br />
açısından da ihtiyaç duyulmaktadır. Kentsel dönüĢüm projeleri, yoksul/marjinal<br />
kesimleri yerinden ederek sermaye gruplarına ve üst-orta sınıflara yeni yaĢam<br />
alanları açma çabasıyla hayata geçirildiğinden, soylulaĢtırma ile benzer özellikler<br />
taĢımaktadır.<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin soylulaĢtırmaya etkileri üzerine iki farklı<br />
yaklaĢım bulunmaktadır: SoylulaĢtırmayı bir kentsel dönüĢüm politikası olarak ele<br />
alan yaklaĢım ve kentsel projelerin bir yan etkisi olarak ele alan yaklaĢım.<br />
SoylulaĢtırmayı bir kentsel politika olarak ele alan yaklaĢıma göre; yarıĢan kent<br />
ekonomileri içinde, soylulaĢtırma kentsel dönüĢüm kavramı ile meĢru kılınmaya<br />
çalıĢılmaktadır. Bu süreçte, kent merkezlerinin iyileĢtirilmesi için kentsel projeler<br />
geliĢtirilerek, alanın asıl/eski kullanıcıları olan yoksul ve marjinal kesimler
182<br />
yerlerinden edilmekte ve bu grupların yerine orta ve üst sınıflar yerleĢmektedir.<br />
SoylulaĢtırmayı kentsel politikaların yan etkisi olarak gören yaklaĢıma göre ise,<br />
projelerin temel hedefi; kentsel mekânın fiziksel ve ekonomik iyileĢmesini<br />
sağlamaktır. Ancak bu hedef mekân kullanıcılarının tüm yaĢamını değiĢtiren<br />
etkilerde bulunmaktadır. Kentsel projelerin mekânın sosyal yapısını etkileyen ve<br />
değiĢtiren sonuçları, proje ile hedeflenmemekle birlikte süreç içinde ortaya<br />
çıkabilmektedir (Erden, 2006: 77).<br />
Ülke genelinde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri incelendiğinde, bu<br />
uygulamaların kamu eliyle yapılan bir soylulaĢtırma giriĢimi olduğunu söylemek<br />
mümkün gözükmektedir. Projeler sonucunda ortaya çıkan rant, farklı kesimlerce<br />
eĢitsiz biçimde bölüĢülerek, kentte zaten var olan sosyo-mekânsal eĢitsizliklerin daha<br />
da derinleĢmesine neden olabildiği gibi; kent yoksullarının kentte barınma ve ucuz<br />
konut edinebilme hakkı ellerinden alınmakta, kentsel hizmet ve kaynaklara ulaĢım<br />
yollarının kentsel dönüĢüm adı altında yapılan kurumsal müdahalelerle iyice<br />
kapanmasına da yol açmaktadır (Sakızlıoğlu, 2006: 41).<br />
Günümüzde uygulamaya konan kentsel dönüĢüm projeleri sosyal adalet ve<br />
barınma hakkı gibi değerleri değil; karlılık ve rant paylaĢımını destekler niteliktedir.<br />
DönüĢüm projeleri yoksul/marjinal grupları yerinden etmeninin bir aracı olmakta,<br />
soylulaĢtırma ve barınma hakkından mahrumiyet gibi sosyal sorunları yaratmaktadır<br />
(ġahin, 2006: 120).<br />
SoylulaĢtırma günümüz kentlerinde bir yatırım aracı olarak görülmektedir.<br />
Gecekondu bölgeleri, eski kent merkezleri ile tarihi kent içindeki alanlarda yaĢanan<br />
bu ekonomik süreç sınıfsal bir değiĢimle toplumsal yaĢamı da etkisi altına<br />
almaktadır. Yerinden edilen yoksul/marjinal kesimlerin yerine yeni ve üst-orta sınıf<br />
merkezli bir yaĢam kurulmaktadır (ġen, 2007b: 62).<br />
Kentsel dönüĢümün soylulaĢtırmayı çağrıĢtıran genel karakterini Engels‟ten<br />
yapılan Ģu alıntı net bir biçimde ortaya koymaktadır:<br />
“Büyük modern kentlerin geniĢlemesi, bu kentlerin belirli<br />
kesimlerine, özellikle merkezi konumlu bölgelere yapay ve çoğu<br />
kez büyük ölçüde artan bir değer vermiĢtir; bu bölgelerde<br />
yükselen binalar, bu değeri artıracak yerde düĢürmektedirler,
183<br />
çünkü artık değiĢen koĢulları karĢılayamamaktadırlar. Bunlar<br />
yıkılmakta ve yerlerini baĢkaları almaktadır. Bu, hepsinden çok,<br />
en büyük sıkıĢıklık ile dahi, kiraların belli bir azaminin üstüne<br />
hiçbir zaman yükselmediği ya da ancak çok yavaĢ yükselebildiği<br />
merkezi konumlu iĢçi evleri için geçerlidir. Bunlar yıkılmakta ve<br />
yerlerine dükkânlar, depolar ve resmi binalar dikilmektedir.<br />
Sonuç olarak, iĢçiler kentlerin merkezinden dıĢarı sürülmektedir”<br />
(Engels, 1992: 21).<br />
1990 sonrası dönemde Ġstanbul baĢta olmak üzere kentlerin yeniden<br />
yapılandırılmasında etkili bir yöntem olarak; eski kentsel alanların mekânsal ve<br />
sosyal olarak yeniden yapılandırılması Ģeklinde ifade edilen soylulaĢtırma<br />
kullanılmaya baĢlamıĢtır. Üst ve orta sınıfın yoksulların yoğun yaĢadığı eski kentsel<br />
alanlara yönelmesi ve bu kesimleri yerinden etmesi Ģeklinde yaĢanan soylulaĢtırma<br />
kentsel çeliĢkileri arttıran bir süreç olma özelliği taĢımaktadır. Günümüz Türkiye<br />
kentleri de (en somut yansımalarını Ġstanbul‟da gördüğümüz Ģekliyle) neoliberal<br />
küresel ekonominin yeni mekân ve sınıf politikalarının ihtiyaçlarını karĢılayacak<br />
biçimde yeniden yapılandırılmaktadır (ġen, 2007a: 183). 1980‟lerle birlikte<br />
toplumsal eĢitsizliği arttıran kentsel politikalar da üretilmeye baĢlatılmıĢtır. Yakın<br />
dönemde yoğun biçimde tartıĢılan ve uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri bu<br />
politikaların en önemli uygulama araçlarından biridir. Kentsel dönüĢüm ülkeden<br />
ülkeye farklı anlamlara gelebilmekle birlikte temelde; kentsel mekânda mülkiyet ve<br />
kullanım hakkını alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına transfer eden bir<br />
uygulama özelliği taĢımaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin bu özelliği Türkiye‟de<br />
kentsel mekânda mekânsal ayrıĢmaya ve alt gelir gruplarının kentlerde tutunma<br />
olasılığını ortadan kaldırarak dıĢlanmalarına neden olmaktadır (Kayıkçı, 2007: 652).<br />
Eski kent merkezlerinde ve gecekondu alanlarında yaĢayan kesimlerin yaĢam<br />
alanlarının iyileĢtirilmesi ve sağlıklılaĢtırılması adına gerçekleĢtirildiği ileri sürülen<br />
projeler; bu mekânların soylulaĢtırılması ile sonuçlanmakta, bu mekânları yaratmıĢ<br />
ve yaĢanabilir kılmıĢ kesimlerin buralardan ayrılmasına, dolayısıyla da mekânın<br />
sadece fiziksel değil sosyo-kültürel yapısının ve kullanıcılarının da değiĢmesine yol<br />
açmaktadır (Dinçer, 2000: 134).
184<br />
5.5. Tasfiye Etme ve DıĢlama Aracı Olarak Kentsel DönüĢüm<br />
KüreselleĢme adı altında uluslararası dolaĢımını meĢrulaĢtıran sermaye,<br />
günümüzde mekân kısıtını hızla aĢmakta ve kendi çıkarları doğrultusunda farklı<br />
mekânlara özgü olanakları tüketmektedir (Ercan, 2001: 154). Sermayenin, daha geniĢ<br />
bir ifadeyle kapitalizmin, geliĢebilmek ve ayakta kalabilmek için mekânı<br />
dönüĢtürmesi, mekânı yeniden yeni iliĢkiler dolayında tanımlaması gerekir. Erken<br />
dönem toplumlarda, üretim ve yeniden üretim iliĢkilerinde siyasal/dinsel güç<br />
iliĢkilerinin belirleyiciliği etrafında organize olan sosyal iliĢkilerin mekânsal<br />
görünümü, mutlak mekân olarak karĢımıza çıkmaktadır. Üretim iliĢkileri ile<br />
denetleme iliĢkilerinin değiĢtiği günümüz kapitalist toplumlarında üretim ve yeniden<br />
üretim farklılaĢmıĢ, kentler kırsal yapılar üzerinde belirleyici güç olarak ortaya<br />
çıkarken, kapitalist iliĢkilerin daha hızlı bir tempoda gerçekleĢmesi mekânların<br />
kullanım biçimini de değiĢtirmiĢtir. GeliĢen yeni kapitalist iliĢkiler, daha önceki<br />
toplumsal iliĢkilerden farklı olarak, toplumsal iliĢkilerin, hızla diğer mekânlarla<br />
iliĢkiye geçmenin yeni biçimlerine ve diğer mekânlar üzerinde bir dizi etkide<br />
bulunarak dönüĢmesine neden olmuĢtur. Kapitalist toplumsal iliĢkiler, diğer<br />
mekânlarla iliĢkiye girdikçe diğer mekânlar bir yandan homojenleĢirken, diğer<br />
yandan mekânlar arasında hiyerarĢik bir iliĢkinin oluĢmasına neden olmuĢtur.<br />
HomojenleĢtirme ve hiyerarĢik yapılanma, mekânların eĢitsiz kullanımına da neden<br />
olmaktadır. Toplumsal kesimler arasında süren ve giderek artan farklılıklar,<br />
mekânsal açıdan da desteklenmekte ya da bu iliĢkiler en iyi Ģekilde mekânsal<br />
farklılıklar biçiminde açığa çıkmaktadır (Ercan, 2001: 153). Harvey‟in (2002: 166-<br />
167) ifadesiyle mekânsal farklılaĢmanın yoğun olması durumunda bireyler<br />
tercihlerini buna uydurmak zorundadırlar. Piyasa sistemi, seçim yelpazesini daraltır.<br />
En yoksulların hiçbir seçim olanağı yoktur, çünkü daha varsıl gruplar seçimde<br />
bulunduktan sonra geriye kalanla yetinmek durumundadırlar. Günümüzde bireylerin<br />
ulaĢabildikleri metalar ya da sosyal olarak belirlenen hakları büyük oranda bölüĢüm<br />
alanında belirlenmektedir (Buğra, 2000: 44). BölüĢüm alanlarının belirleyenleri olan<br />
varsıl grupların tercihlerinin biçimleniĢi çok önemli toplumsal sorunları da<br />
beraberinde getirebilmektedir. Günümüzde kentsel dönüĢüm adı altında, yoksul ve<br />
marjinal kesimlerin yaĢadığı kent merkezlerine yakın alanlar ve gecekondu bölgeleri,<br />
sermayenin bu alanlara göz koyması sonucunda bu bölgelerde yaĢayanlardan
185<br />
boĢaltılmakta ve piyasanın/varsıl grupların hizmetine sunulmaktadır. Burada<br />
yaĢamakta olan ve kentsel (rantsal) dönüĢüm projeleri ile yerinden olan kiĢilere de<br />
piyasanın en azından günümüz koĢullarında rağbet etmediği kent dıĢı alanlarda<br />
yapılan kalitesiz çok katlı bloklara taĢınmak ya da yine çalıĢma ve tüketme<br />
olanaklarının var olmadığı kent dıĢı alanlarda yeni yaĢam alanları oluĢturmak<br />
mecburiyeti kalmaktadır. ġen‟in ifadesiyle (2008a: 37); “bir türlü çözülemeyen<br />
evsizlik, iĢsizlik, sağlıklı ve güvenlikten yoksun bir çevrede yaĢayan, giderek<br />
marjinalize olmuĢ toplumsal kesimler için estetiği ve ekonomik değeri kentsel<br />
dönüĢüm projeleriyle arttırılmıĢ mekânların anlamı, yerinden edilmenin karĢılığı<br />
olabilmektedir”.<br />
Kentbilim yazınında 1950‟li yıllardan itibaren sorunlu bir yapıya sahip<br />
olduğu vurgulanan Türkiye kentleĢmesinin sorunlarına yönelik çözüm olarak yakın<br />
dönemde kentsel dönüĢüm projeleri öne sürülmektedir. Ancak gündelik hayata<br />
yansımalarıyla kentsel dönüĢüm projeleri; yerel nitelikteki sorunlara çözüm<br />
getirmekten çok, Türkiye kentlerinin kapılarını ulusal ve uluslararası sermayeye<br />
açmaktadır (GüneĢ, 2004: 205). Ülkemiz kentsel dönüĢüm projeleri ele alındığında;<br />
dönüĢüm projelerinin hedef seçtiği alanlar içinde gecekonduların yoğun olduğu<br />
bölgelerin özel bir yere sahip olduğu görülmektedir. “Gecekondu tarih oluyor,<br />
Ģehirler gecekondulardan temizlenecek, gecekondu devri bitiyor” Ģeklindeki<br />
gecekonduyu dıĢlayan özellikle iktidar ve ona yakın kaynakların kullandığı<br />
söylemler, gecekondu alanlarının ve sakinlerinin gözden çıkarıldığına iĢaret<br />
etmektedir (Aslan, 2006: 103). Bir baĢka ifadeyle ülkemizde kentsel dönüĢüm<br />
yalnızca fiziksel ve ekonomik bir süreç olarak değerlendirilmekte, toplumsal yönü<br />
göz ardı edilmektedir (Ergun ve Gül, 2009: 484). Türkiye‟de yerel yönetimler, çarpık<br />
kentleĢmenin ve gecekondulaĢmanın yol açtığı ileri sürülen toplumsal sorunların<br />
ortadan kaldırılması için yeni bir çözüm önerisi olarak, birbirinin peĢi sıra kentsel<br />
dönüĢüm projelerini uygulamaya koymaktadırlar (Güngör Ergan ve ġahin, 2007: 84).<br />
Kentsel dönüĢüm uygulamaları Ġstanbul baĢta olmak üzere pek çok kentimizde yeni<br />
kent politikası olarak gündeme gelmiĢ ve mekânsal dönüĢümde önemli bir rol<br />
üstlenmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projeleri; proje uygulayıcıları ve hazırlayıcıları<br />
tarafından kamu yararına dayandırılmaktaysa da uygulamalar dikkatle<br />
incelendiğinde, projelerin kentsel rantları arttırmanın aracı olarak iĢlev gördükleri
186<br />
ortaya çıkmaktadır. Bir yandan ulusal/uluslararası sermayeyi kentlere çekecek yeni<br />
yatırımlar ve farklı gelir grupları için, konut ve yaĢam çevresi çeĢitliliği sunan planlı<br />
konut alanları yaratmak amacıyla, kentlerin çeperlerini büyük ölçekli projeler için<br />
imara açmak, diğer yandan da tarihi kent yaĢamına dâhil etmek ve çökmeye terk<br />
edilmiĢ alanları yeniden kazanmak türü söylemler, bu rant artıĢlarını<br />
meĢrulaĢtırmaktadır. Bu tarz uygulamalar özünde belirli mekânları üst gelir<br />
gruplarına ve sermayeye açma kaygısı taĢımakta, sonuçta da karĢımıza kent<br />
yoksullarının ve marjinal grupların dıĢlanabildiği/görünmez kılınabildiği kentsel<br />
alanlar yaratılması çıkmaktadır (Türkün ve KurtuluĢ, 2005: 16).<br />
Yakın dönemde çarpık kentleĢmeden kaynaklanan sorunların kentsel<br />
dönüĢüm projeleri aracılığıyla çözülebileceğine iliĢkin görüĢ gerek merkezi gerekse<br />
yerel yönetim aygıtlarınca yaygınlaĢtırılmaya ve kabul ettirilmeye çalıĢılmaktadır.<br />
Ancak uygulama süreçlerine bakıldığında kentlilerin bu projelerde göz önünde<br />
bulundurulmadığı ve kentlerin sadece fiziki-coğrafi görünümünün düzenlenmesine<br />
çalıĢıldığı görülmektedir. Söylemsel düzeyde kentleri geliĢtirmek ve daha<br />
sağlıklı/yaĢanabilir kılmak gibi argümanlar sıklıkla kullanılsa da kentsel dönüĢüm<br />
özünde; egemen sınıfların rant arayıĢlarına hizmet eden, kentin sermaye ve onun<br />
yerel/küresel aktörlerince talan edilmesine izin veren; yoksul kesimlerin evlerinin<br />
yıkılarak kentlerin dıĢına itilmelerinin bir aracı olarak kullanılmaktadır (Aksu Kaya<br />
vd., 2007: 157-158).<br />
Türkiye‟de kentsel dönüĢüm en baĢından itibaren kentler üzerinde yaratılan<br />
yeni bir çatıĢma ve gerilim alanını çağrıĢtıran bir kavram olarak ortaya çıkmıĢtır. Bu<br />
gerilimin mekânsal merkezi olarak da yoksul ve marjinal kesimlerin yoğun olarak<br />
yaĢadığı gecekondu bölgeleri ve eski kent içi alanlar gösterilmiĢtir (ġen, 2008b: 399).<br />
Günümüzde insan nüfusunun büyük bir kısmının yaĢadığı kentler; tüketim<br />
toplumunun, sürekli kar peĢinde koĢan sermayenin ve onun ortaya çıkardığı<br />
geliĢmelerin, talan ve yağmanın sonucunda insana yabancılaĢan mekânlar haline<br />
gelmiĢtir. Günümüz kentlerinin en önemli sorunları olarak gösterilen yoksulluk, göç,<br />
konut sorunu, altyapı yetersizlikleri, çevre kirliliği vb sorunlar, merkezinde insan<br />
yaĢamının ihtiyaçlarının değil sermayenin ihtiyaçlarının bulunduğu kapitalist<br />
sistemden kaynaklanmaktadır (Demirer, 1999: 9-10). Kentlerin en büyük sorunu
187<br />
olduğu ileri sürülen ve kentsel dönüĢüm projelerine konu edilen gecekondu bölgeleri,<br />
sermayenin ucuz emek ihtiyacı duyduğu dönemde barınma sorununu çözdüğü için<br />
görmezden gelinmiĢ hatta desteklenmiĢ, ancak günümüzde üretimin yeniden<br />
yapılandırılması ve kentsel mekânın artan değeri karĢısında yaĢayanlarıyla birlikte<br />
gözden çıkarılmıĢlardır.<br />
KentleĢmenin ilk evrelerinde kentlerin geliĢme alanlarında kurulan<br />
gecekondu bölgeleri süreç içinde kentlerin merkezlerinde kalmıĢlardır. Bu nedenle<br />
gecekondu bölgelerinin arsa değerleri artmıĢtır (Uzun ve Çete, 2005: 16). Bir yandan<br />
da hızla büyüyen kentlerde kentsel arsa stoku azaldığından ve yeni alanlar<br />
yaratılamadığından gecekondu bölgeleri yeni yapılaĢmalar için en uygun alanlar<br />
olarak görülmeye baĢlanmıĢtır. Bu durum günümüzde yoğun biçimde karĢılaĢılan<br />
kentsel dönüĢüm olgusunu ortaya çıkarmıĢtır. 1980‟lerle birlikte kent ekonomisinin<br />
yapısal anlamda değiĢmesi ve üretim ekonomisinden rant ekonomisine geçilmesi ile<br />
birlikte, önceleri üretim ekonomisinde ucuz iĢgücü olarak talep edilen gecekondulu<br />
nüfusun evleri rant ekonomisinde talep edilir hale gelmiĢtir (Halkevleri, 2008: 284).<br />
Ülkemizde dönüĢüm alanı olarak belirlenen yerler çoğunlukla kent<br />
yoksullarının yaĢadığı, kent çeperlerinde yer alan gecekondu alanları, kent<br />
merkezlerinde sıkıĢmıĢ eski mahalleler ve çöküntü alanlarıdır. Büyük kentlerde, son<br />
dönemlerde, gecekondudan dönüĢüm adı altında gündeme gelen yeni bir yap sat<br />
süreci ve kent yoksullarını yaĢadıkları alanlardan sürerek baĢka yerlere göçe zorlama<br />
uygulamaları giderek hız kazanmaktadır (Torunoğlu, 2007:385).<br />
Bayraktar‟ın Ġstanbul‟a iliĢkin kenti parası pulu olmayandan arındırmakla<br />
ilgili sözleri kentsel dönüĢüme bakıĢı net bir biçimde ortaya koymaktadır:<br />
“Göçü yasaklayamayız ama parası pulu olmayan insanların Ġstanbul‟da<br />
yoğunlaĢmasının engellenmesi için bir takım tedbirlerin alınması<br />
gerekiyor. Ġstanbul‟un güvenlik sorununu halletmek suretiyle yasal<br />
olmayan yolları hedefleyen insanların Ġstanbul‟da barınmasını<br />
engelleyerek, kentsel dönüĢümü yapabiliriz” (ġen, 2008b: 402).<br />
Bayraktar‟ın yasal olmayan yolları hedeflemekten kastının gecekondu<br />
yapımı olduğu varsayılırsa; kamuyu temsil eden bir kiĢinin en temel haklardan olan<br />
barınma ve dolaĢım haklarını hiçe saydığı ifade edilebilir. Gecekondu ve kente göç
188<br />
vb sorunların yapısal nedenlerden kaynaklandığı göz önünde bulundurularak çözüm<br />
aranması gerekirken, kestirmeci ve bu sorunları yaĢayanları yok sayan çözümler<br />
önerilmesi, uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilecektir.<br />
Kentsel dönüĢüm projeleri yerel yönetimler açısından oldukça önemli bir araç<br />
durumundadır. Kentlerin çöküntü alanlarının iyileĢtirilmesi ve gecekondu<br />
bölgelerinin yerine daha sağlıklı yaĢam alanları inĢa etme sürecinde kentsel dönüĢüm<br />
büyük önem taĢımaktadır. Sosyal ve ekonomik maliyeti yoksul kesimler tarafından<br />
ödenerek kentsel araziye dönüĢmüĢ bu alanların yine bu kesimler için sağlıklı yaĢam<br />
alanlarına dönüĢtürülmesi de desteklenebilecek bir süreçtir. Ancak günümüzde<br />
uygulamaya konulan projeler; dönüĢüm alanlarının ekonomik, sosyal, fiziksel ve<br />
çevresel ölçütler bakımından uzun vadeli olarak iyileĢtirilmesini hedefleyen<br />
uygulamalar olmaktan çok, yerel yönetimler baĢta olmak üzere farklı çıkar<br />
gruplarının gelir, birikim ve rant aracı haline gelmiĢlerdir (Uzun, 2006: 50; KurtuluĢ,<br />
2006: 7).Yakın dönemde birbiri ardına çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle hayata<br />
geçirilmeye çalıĢılan kentsel dönüĢüm projeleri; kentsel mekânları sosyal, ekonomik<br />
ve kültürel açılardan soyut bir biçimde ele almakta ve dönüĢümü fiziksel bir boyuta<br />
indirgeyerek kentleri piyasa iĢleyiĢine terk etmektedir. Günümüz kentsel dönüĢüm<br />
projeleri ne halkın sosyal, ekonomik ve kültürel koĢullarına değinmekte ne de halkın<br />
katılım ve taleplerini dikkate almaktadır (Akkar, 2006: 35; ġPO, 2006: 4).<br />
Kentler, farklı özelliklere sahip olan ve farklı toplumsal grupların yaĢadığı<br />
alanlara bölünmüĢlerdir. Farklı ihtiyaçlara ve ekonomik kaynaklara sahip bireyler,<br />
kentsel mekânın sunduğu özellikleri ekonomik olarak karĢılayabilme beceri,<br />
kapasite, istek ve tercihleri doğrultusunda kentsel alanın farklı kesimlerine<br />
yerleĢmektedirler. Bu ifadeden hareketle kentlerdeki mekânlar arasındaki<br />
farklılıkların/eĢitsizliklerin toplumun farklı kesimleri arasındaki sosyo-ekonomik<br />
eĢitsizliklerden kaynaklandığı söylenebilir (Andersen, 2005: 152). Önceleri kentsel<br />
mekâna kendi sosyo-ekonomik düzeyleri ve tercihlerine bağlı olarak dağılan kentliler<br />
günümüzde sermayenin ve varsıl grupların yer seçim kararlarına bağlı olarak<br />
yerleĢmektedirler. Günümüzde kentsel dönüĢüm uygulamalarında da bu ifadeyi<br />
destekleyen sonuçlarla karĢılaĢılmaktadır. Önceleri rağbet edilmeyen ve<br />
yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı alanlar, kentsel rant alanlarına dönüĢünce kentsel<br />
dönüĢüm kapsamına alınmakta; bu alanlarda yaĢayan kesim ise yaĢam alanlarını terk
189<br />
etmekte/terke zorlanmaktadırlar. Günümüzde kentsel dönüĢüm gerilemiĢ kentsel<br />
alanlarda yaĢayanları yerinden etme tehdidiyle gündemdedir (Smith, 2006: 21; ġen,<br />
2008b: 392). Mahalle-semt ölçeğinde hazırlanan kentsel dönüĢüm projeleri mevcut<br />
toplumsal ve yapılı dokuyu ortadan kaldırma amacına hizmet etmekte yani<br />
soylulaĢtırmaya neden olmaktadır. Kentsel dönüĢüm sürecinde sadece mevcut<br />
kentsel dokunun yıkılıp yeniden yapılması değil dezavantajlı sosyal gruplar açısından<br />
yer değiĢtirme ile sonuçlanan bir yeniden yerleĢtirme yaĢanmaktadır (Aydın, 2008:<br />
69). Gerek arazi ve ev fiyatlarındaki büyük artıĢ, gerekse de kentteki ekonomik<br />
yeniden yapılanma yüzünden, çok sayıda insan taĢınmak zorunda kalmakta; bunların<br />
çoğu da zorla tahliye edilmektedir (Berner, 2007:139). Yerinden edilen bu kesimler,<br />
Ģehir içindeki merkezi konumlarının sağladığı ekonomik ve sembolik sermayelerinin<br />
önemli bir bölümünü kaybetmektedirler. Kentsel dönüĢüm, bu kesimlerin enformel<br />
ekonomilerinin büyük bir kısmını ortadan kaldırmakta, pek çok ucuz mal ve hizmete<br />
ulaĢmalarını engellemekte, sosyal iliĢkilerini bozmakta ve kiĢisel hayatlarını yeniden<br />
düzenleme zorunluluğu getirmektedir (Gannam, 2007:171-172).<br />
Günümüzde uygulanan kentsel politikalarda ve dönüĢüm projelerinde<br />
neoliberalizmin etkileri görülmektedir. Neoliberal anlayıĢın kentsel programı olarak<br />
Ģekillenen kentsel dönüĢüm projeleri; mekânın ekonomik değerini arttırarak kentsel<br />
sınıfların (özellikle de dar gelirlilerin) kentsel alandaki konumlarını da değiĢtiren bir<br />
etki ve amacı bünyesinde barındırmaktadır. Mekânın ekonomik bir anlam yüklenerek<br />
değer kazanması ve piyasaya açılması, mekânda yerleĢik sınıfların ekonomik gücünü<br />
piyasa içinde elemekte ve bu eleme kentin gözden çıkarılan yoksul/marjinal<br />
kesimlerinin, kentin yeniden yapılanmasının ve geleceğinin dıĢında bırakılmasına yol<br />
açmaktadır (ġen, 2008b: 392, 396).<br />
Sermayenin yatırım yapmak için yeni mekânlar araması yeni bir durum<br />
değildir. Ancak, neoliberal ideolojinin dönüĢtürücü bir araç olarak kentler üzerindeki<br />
etkisi kentsel dönüĢümle keĢfedilmiĢtir (ġen, 2008a: 36). Neoliberalizmle gündeme<br />
gelen kentsel dönüĢüm yüzünden, yoksul gecekondu mahallelerinin sakinleri<br />
Keynesyen dönemde kendi yaptıkları evlerinden, sermayenin yeniden üretimini<br />
kentlerde gerçekleĢtirdiği neoliberal dönemde kovulmaktadırlar. Toprak rantının<br />
yüksek olduğu kent merkezlerinde, sağlam zeminli, manzaralı ve temiz havası olan<br />
alanlarda yer alan gecekondular günümüz meta kentlerine uygun değillerdir.
190<br />
Yoksulların evleri kentlerin değerini düĢürmektedir ve o evlerin bulunduğu araziler<br />
artık çok değerlidir ve sermaye arasında paylaĢılacak bir toprak rantı vardır<br />
(Servetoğlu, 2009). Bu rantı paylaĢtırma amacıyla oluĢturulan ve uygulamaya<br />
konulan, her nasıl oluyorsa katılım odaklılığı (yerel yönetimler, sivil toplum<br />
kuruluĢları, yerel halk, akademik çevre vb) temel aldığı vurgulanan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinde dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olanların katılımı bu alanları<br />
sorunsuzca terk etmekle sınırlı kalmaktadır.<br />
Kentsel dönüĢüm yoksul/marjinal kesimlerin yaĢam alanlarını piyasa<br />
sistemine entegre etme yöntemi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yeni yapılanmalar<br />
için boĢ alanın neredeyse kalmadığı kentlerde, ranta konu edilebilecek yeni<br />
mekânları üretme aracı kentsel dönüĢüm projeleri olmaktadır (ÇMO, 2006: 56).<br />
Kentsel dönüĢüm sürecinde mekâna dair yenileme, yıkıp yeniden yapma<br />
biçimindeki müdahaleler, mekân öncelikli giriĢimler olarak kentte yaĢanan sosyal<br />
sorunları arka plana atmaktadır. Son dönemin temizleme niteliği taĢıyan projeleri<br />
kentin sosyal sorunlarını kentin bir bölgesinden bir baĢka bölgesine taĢımaktan ibaret<br />
olmaktadır (ġen, 2006: 75). Kentsel dönüĢüm hiç var olmayan bir kentsel alanın<br />
yaratılması ya da kentsel planlama yapılması değildir. Mevcut kentsel alanları baĢka<br />
bir Ģekle sokmak, o alanda yaĢayanları gerekirse baĢka yerlere göndermek, kısaca var<br />
olan kentsel dokuyu ve insan profilini değiĢtirmektir (+ Ġvme, 2007: 73).<br />
Bir mekânın yalnızca fiziksel olarak dönüĢtürülmesi bir Ģey ifade<br />
etmemektedir. DönüĢüm sosyal ve kültürel boyutlar çerçevesinde de düĢünülmelidir.<br />
Günümüzde kentsel dönüĢüm projeleri çerçevesinde eskimiĢ, yıpranmıĢ, sağlıksız<br />
kentsel mekânların sağlıklılaĢtırılmasının hedeflendiği ifade edilse de, dönüĢüm<br />
projeleri bu bölgelerde yaĢayan vatandaĢların yerlerinden edilmesi sürecini ortaya<br />
çıkarmaktadır (Tapan, 2008: 13).<br />
Kentsel dönüĢüm yoksul ve marjinal kesimlerin yaĢam alanlarının ekonomik<br />
değerini arttırmayı hedefleyen bir yeniden inĢa süreci olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />
Bu nedenle de kentsel dönüĢüm projeleri artan değeri ödeyebilecek durumda olan üst<br />
ve orta sınıfların talep ve beklentilerini karĢılamaya dönük özellikler taĢımaktadır.<br />
Sürecin kaybedenleri olan kentsel mekânların asıl sahipleri ise kentin güvenliğini ve<br />
toplumsal ahlakı bozan, iĢgalci, çapulcu, rantiyeci, terörist vb ifadelerle
191<br />
damgalanmakta ve tarihsel/toplumsal kazanımları hiçe sayılmaktadır (ġen, 2008b:<br />
405).<br />
Kentsel dönüĢüm projeleri ile sosyal adalet, barınma hakkı, kamu yararı ve<br />
kent planlama bütünselliği hiçe sayılmaktadır. Bu çerçevede yoksul/marjinal<br />
kesimlerin ve emekçilerin yaĢam alanları kentsel rantın yeniden üretimi ve paylaĢımı<br />
sürecinin bir parçası olarak yeni bir yapılaĢmaya açılmaktadır. Kentsel dönüĢüm<br />
uygulamaları, bu alanlarda yaĢayan kesimlere hiçbir söz hakkı tanınmadan, yaĢam<br />
alanlarından çıkarılan kentlilerin sosyo-ekonomik koĢulları göz önünde<br />
bulundurulmadan hayata geçirilmekte ve sosyal/fiziki yıkım projelerine<br />
dönüĢmektedir (Halkevleri, 2008: 283).<br />
Tekeli, her dönüĢümün toplumdaki insanların yaĢadığı yerleri değiĢtirmesine<br />
neden olduğuna, genellikle de toplumun ezilen kesimlerinin daha kötü koĢullardaki<br />
bir yaĢama itildiğine iĢaret etmektedir. Kentlerde uygulanan her dönüĢüm projesi<br />
kentsel mekânda rant yüzeylerinin yeniden biçimlenmesine neden olmakta ve bu<br />
yeniden biçimlenmede kaybedenler genellikle toplumun güçsüz kesimleri olmaktadır<br />
(2003: 6-7). Günümüz toplumlarında pek çok kent oldukça hızlı bir biçimde<br />
küreselleĢme sürecine eklemlenme kaygıları ile dönüĢtürülmekte ve bu dönüĢüm<br />
sürecinde oldukça dar bir kesimi oluĢturan sermaye karĢısında toplumun geniĢ<br />
kesimlerini barındıran kaybedenler, yerinden edilenler ve mekânsızlaĢan aileler ve<br />
bireyler ortaya çıkmakta; toplumsal eĢitsizlikler keskinleĢerek mekânsal ayrıĢma ve<br />
dıĢlanma eğilimleri artmaktadır (ġengül, 2000b: 129; Urry, 1999: 103; Enlil, 2003:<br />
84).<br />
Günümüzde kentlere yönelik geliĢtirilen plan ve uygulamalar tüm kent<br />
toplumunun değil, küçük bir kentsel topluluğun çıkar ve taleplerine yönelik olarak<br />
geliĢtirilmektedir. Bu durum ise kentlerde mekânsal ve toplumsal ayrıĢmaları<br />
körüklemektedir (ġahin, 2001: 667). Kentsel nüfus özellikle de kentlerdeki alt gelir<br />
grupları ve yoksul kesimler, küresel kentlerde yaĢanan kutuplaĢma ve ayrıĢmanın<br />
ortaya çıkardığı maliyetleri yani küreselleĢmenin sosyal bedelini ödemek zorunda<br />
kalmaktadır. Bu kesimlerin yaĢadıkları eski kent merkezleri ve gecekondu alanları<br />
kentsel rant peĢinde koĢan yerli ve yabancı sermayenin hedefi haline gelmekte, bu<br />
kesimler yaĢadıkları alanları terke zorlanmakta ve yaĢam alanlarına lüks konut
192<br />
alanları, iĢ/alıĢveriĢ merkezleri, plazalar vb inĢa edilmektedir (Dinçer, 2000: 132-<br />
133). Kentsel alanlara piyasa ve toprak rantı odaklı müdahaleler kentlerde mekânsal<br />
farklılaĢmalara ve kutuplaĢmalara yol açmaktadır. Üst ve orta sınıflar etrafı çevrili<br />
lüks konut alanlarına ve korunaklı alıĢveriĢ merkezlerine yerleĢirken; yoksul ve<br />
marjinal gruplar ise evsiz barksızlığın yeni boyutlarıyla baĢ baĢa kalmaktadır<br />
(Harvey, 1999: 96).<br />
5.6. Kentsel DönüĢüm Olgusuna Genel Bir BakıĢ<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin her ne kadar demokratik, hakçalığı ve<br />
katılımcılığı temel aldıkları iddia edilen projeler oldukları iddia edilse de bu projeler<br />
bünyesinde önemli çeliĢkiler barındırmaktadır. Bu çeliĢkilerden en önemlisi hak<br />
sahipliği konusundadır. Projelerle vatandaĢların barınma sorunu mülkiyet temeline<br />
indirgenmekte, yaĢam alanlarına ve biçimlerine yapılan müdahale göz ardı<br />
edilmektedir. Diğer taraftan kimlerin hak sahibi olduğu bir baĢka sorundur.<br />
Ġfadelerden tapu sahibi kesimlerin hak sahibi olarak değerlendirildikleri anlaĢılırken;<br />
kiracılar ve alanda ticaretle uğraĢan kesimden, okul, hastane vb kamusal hizmet<br />
sunulan birimlerden hiç bahsedilmemektedir. Bu alanlarda iĢ yaparak geçimlerini<br />
sağlayan kesimlerin mağduriyetleri ve kiracı olarak ikamet edenlere yönelik herhangi<br />
bir açıklama yapılmamaktadır. KuruluĢ süreci itibariyle hemĢehrilik, akrabalık gibi<br />
“tanıĢ olma” etkenleriyle geliĢen bu alanlar, bu yapıları itibariyle ya çok düĢük kira<br />
bedelleri ile barınma olanağı sağlamakta çoğu kez de bir tanıĢın evinde bedelsiz<br />
oturma olanağı sunmaktadır. Bu kesimlerin kentin herhangi bir alanında yakın<br />
koĢullarla dahi barınmaları neredeyse imkânsızdır. Ancak bu kesimlere yönelik<br />
herhangi bir uygulama söz konusu değildir. Kentsel dönüĢüm projeleri zaten var olan<br />
bir hakkı vatandaĢın elinden almakta, sürecin meĢruiyetini ise yeni konutlar verme<br />
söylemiyle sağlamaktadır. Her ne kadar yeni konutların küçük taksitlerle uzun vadeli<br />
olarak ödeneceği ifade edilse de dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimlerin bu<br />
taksitleri ödeyecek sosyo-ekonomik koĢullarının olup olmadığı dikkate<br />
alınmamaktadır. DönüĢüm sürecinde kullanılan baĢka bir alana taĢıma yöntemi<br />
kentlileri kentin dıĢına itmektedir. Diğer yandan yerinde dönüĢüm yöntemi<br />
uygulanabilse de, uzun vadede alanın sosyo-ekonomik yapısında ortaya çıkabilecek<br />
değiĢim nedeniyle vatandaĢların bölgeyi terk etmeleri söz konusu olabilecektir.
193<br />
Kısaca ifade etmek gerekirse her iki yöntem de sonuçları itibariyle soylulaĢtırmaya<br />
yol açabilecekken, bu riske karĢı herhangi bir önlem alındığı görülmemektedir.<br />
Projelere yönelik yasal metinlerde belki de en önemlisi olan ancak bir iki cümleyle<br />
geçiĢtirilen kamulaĢtırma yöntemi ile vatandaĢlara kısaca ya anlaĢ ya anlaĢ<br />
denilmektedir. Yürütmeye her ne pahasına olursa olsun alanı boĢaltma yetkisi veren<br />
bu yöntem vatandaĢları tedirgin etmekte ve tüm haklarını kaybetme korkusu ile<br />
anlaĢmak zorunda kalmalarına yol açmaktadır. Bu süreçte küçük taksitlerle uzun<br />
vadeli Ģekilde borçlandırılacak olan vatandaĢların büyük bir çoğunluğu bu taksitleri<br />
ödeyemeyecekleri gerçeğinden hareketle anlaĢma sırasında evlerine biçilen değer<br />
karĢılığı nakit bedeli almaktadırlar. Yeni konutlardan edinemeyen, eski ve sahibi<br />
oldukları konutlar da dönüĢüm kapsamında ellerinden alınan vatandaĢlar ciddi bir<br />
barınma sorunuyla karĢı karĢıya kalmaktadırlar. Bunun da ötesinde yaĢanabilir,<br />
sağlıklı, çağdaĢ konut sahibi yapma hedefiyle ortaya çıkan TOKĠ varsaydığı<br />
hedeflere ulaĢamamıĢ olmaktadır. Evlerinden olan vatandaĢların yine/yeni<br />
gecekondular inĢa etmesi oldukça olası bir durumdur ve kimilerince sorun olarak<br />
görülen gecekondu bölgeleri yok edilmemekte, gecekondu alanları yer değiĢtirmiĢ<br />
olmaktadır.<br />
AĢağıdaki alıntı kentsel dönüĢüm/yenileme projelerinin genel karakterini<br />
ortaya koyar niteliktedir:<br />
“Sözde yerini alacakları yoksul mahallelerinden daha kötü birer<br />
suç, vandalizm ve genel toplumsal umutsuzluk odağı haline gelen sosyal<br />
konut projeleri. Gerçek birer sıkıcılık ve toplumsal kontrol harikası olan,<br />
kent yaĢamının her tür canlılığına ve hayatiyetine karĢı titizlikle korumuĢ<br />
orta gelirliler için konut projeleri. Ahmaklıklarını yavan bir vülgerlikle<br />
hafifleten ya da hafifletmeye çalıĢan lüks konut projeleri. Ġyi bir kitabevine<br />
tahammül edemeyen kültür merkezleri. Gezinecek baĢka yer bulamayan<br />
serseriler dıĢında herkesin gitmekten kaçındığı kamusal merkezler.<br />
Altkentlerin standartlaĢmıĢ mağaza zinciri alıĢveriĢinin donuk taklitleri<br />
olan alıĢveriĢ merkezleri. Hiçbir yerden baĢlayıp herhangi bir yere<br />
gitmeyen ve kimsenin gezmeye çıkmadığı gezinti yerleri. Kentlerin<br />
bağırsaklarını deĢen çevre yolları. Bu, kentleri yeniden inĢa etmek olamaz.<br />
Bu kentlerin yağmalanmasıdır” (Jacobs 1961‟den aktaran Harvey,<br />
1999: 93).
194<br />
Kentlerin ortaya çıkıĢında ekonomik etkenler belirleyici olsa da kentlerin esas<br />
olarak insanların yaĢam alanı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle kentlere<br />
yönelik alınacak her karar ve hayata geçirilecek her uygulamada yaĢam alanları ve<br />
bu alanların sakinleri gözetilmek durumundadır. Sistem kendi geliĢim sürecine<br />
zamanında yaptığı katkılar ve sağladığı avantajlar nedeniyle, bir bakıma kendi<br />
oluĢturduğu gecekondu bölgelerini yıkma, sakinlerini kentin dıĢına itme ve bu<br />
alanları sermayenin rant kaynağına dönüĢtürme hakkına sahip değildir (Aksu Kaya<br />
vd., 2007: 156). Nasıl ki gecekonduların zaman içinde dönüĢüme uğramıĢ oldukları<br />
ve gecekondu bölgelerinde artık gecekondu sayılamayacak yapıların yoğunlaĢmıĢ<br />
olduğu bir gerçekse; gecekondu mahallelerinin kendi geliĢim süreçlerinde ortaya<br />
çıkan sosyo-mekânsal iliĢkilere sahip olduğu da tartıĢılmaz bir gerçekliktir. Kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile konutlarına müdahale edilecek olan insanların aynı zamanda<br />
hayatlarına da müdahale edilecek ve bu insanlar yaĢamlarını farklı alanlarda yeniden<br />
kurmak zorunda kalacaklardır (Akgün ve Karademir, 2007: 179). Günümüz<br />
kentlerinde en çok ihtiyaç duyulan Ģey; kamu yararını merkeze alan ve buna göre<br />
katılım sürecini örgütleyen yeni bir düĢünme biçimidir. Aksi takdirde kentsel<br />
mekânlar kamunun değil çeĢitli çıkar gruplarının lehine olacak Ģekilde sürekli<br />
yıkılacak ve yeniden inĢa edilecektir (Aslan, 2007b: 206). Sermayenin talep ve<br />
beklentilerine göre Ģekillendirilen kentsel mekânlar küçük bir azınlığın karĢısında<br />
büyük kalabalıkların kaybı pahasına ve göz göre göre müdahalelere uğruyorlarsa<br />
günümüz kent politikaları tekrar gözden geçirilmelidir. Kentsel mekânı ekonomik bir<br />
öğe ve meta olarak değerlendiren ve kentlileri yok sayan anlayıĢ devam ederse ne<br />
yazık ki Engels‟in yıllar önce dile getirdiği vurgu uzun yıllar güncelliğini<br />
koruyacaktır:<br />
“Bir insan, bir baĢkasına ölüme yol açan bedensel bir zarar verdiği<br />
zaman buna adam öldürme diyoruz; saldırgan vereceği zararın öldürücü<br />
olduğunu önceden biliyorsa o zaman buna cinayet diyoruz. Ama toplum,<br />
yüzlerce proleteri, çok erken yaĢta doğal olmayan bir ölümle yani kılıç ya<br />
da kurĢunla ölüm gibi zorba yollardan ölümle karĢı karĢıya geleceği bir<br />
konuma koyduğu zaman, toplumun o yaptığı bir bireyin yaptığı gibi ve<br />
aynı kesinlikle cinayettir; toplum binlerce insanı yaĢamın gereklerinden<br />
yoksun bıraktığı, içinde yaĢayamayacakları konumlara soktuğu- kaçınılmaz<br />
sonuç olan ölüm gelinceye dek o koĢullarda kalmaya yasanın güçlü
195<br />
elleriyle zorladığı- bu binlerce mağdurun yok olacağını bildiği ve gene de<br />
bu koĢulların sürmesine izin verdiği zaman, toplumun o yaptığı, bir bireyin<br />
yapığı gibi ve aynı kesinlikle cinayettir; örgütlü, kasıtlı cinayettir; hiç<br />
kimsenin kendisini savunamadığı bir cinayettir; kimse katili görmediği için<br />
cinayet gibi cinayettir, çünkü suç bir Ģeyi yapmaktan çok yapmamanın<br />
sonucudur. Ama cinayettir” (Engels, 1997: 152-153).
196<br />
ALTINCI BÖLÜM<br />
KÜRESELLEġME SÜRECĠNDE ĠSTANBUL<br />
Ekonomik yapı kentlerin mekânsal biçimlenmesinde en temel etkendir ve<br />
ekonomik yapıda ortaya çıkan değiĢimler, kentlerin geçirdiği mekânsal dönüĢümlerin<br />
temel belirleyeni olmaktadır. Sanayi Devrimi sonrasında önemli ölçüde bir büyüme<br />
yaĢayan kentler, 20. yüzyılda özellikle de II. Dünya SavaĢı sonrasında yaĢanan<br />
yapısal dönüĢümlerden de etkilenmiĢlerdir. Hâkim ekonomik sistemin, küreselleĢme<br />
adı altında dünyaya damgasını vurmaya baĢladığı 1980‟li yıllarla birlikte ise,<br />
özellikle büyük kentlerde küreselleĢme sürecine paralel mekânsal yansımalar ortaya<br />
çıkmıĢtır (Uysal, 2003: 68). Ulus devlet sınırlarını aĢan iliĢki ağlarının ortaya<br />
çıkması, kentlerin konumlarında da önemli değiĢikliklerin yaĢanmasına neden<br />
olmaktadır. Önceleri ulus devletler arasında gerçekleĢen sermaye, mal, hizmet ve<br />
bilgi akımlarının çoğu günümüzde kentler arasında gerçekleĢmektedir. KüreselleĢme<br />
ile birlikte kentlerin konumlarını belirleyen iliĢkiler hızla değiĢmiĢ, bazı kentler hızla<br />
yükselirken bazıları da hızlı bir düĢüĢ sürecine girmiĢtir. Bu süreç kentleri<br />
tanımlayan temel niteliklerin değiĢmesine yol açmıĢ ve bu nitelikler; kentlerin<br />
sundukları servis, iletiĢim, haberleĢme vb olanaklar çerçevesinde tanımlanır hale<br />
gelmiĢtir. Diğer yandan küreselleĢme, kentler arasında yarıĢı hızlandırmıĢ ve kentlere<br />
yeni ekonomik, politik ve kültürel roller yüklemiĢtir (IĢık, 1999: 280).<br />
1980‟li yıllarla birlikte dünya genelinde hızla yayılan neoliberal küreselleĢme<br />
sürecinde Türkiye‟de ithal ikamesine dayalı üretim modeli yerine piyasa aktörlerinin<br />
öncülüğünde ihracatı destekleyen bir ekonomi modeli benimsenmiĢ ve küresel<br />
pazarla etkileĢim artmıĢtır. Ekonomik yapıda yaĢanan bu değiĢimden en çok<br />
etkilenen kent Ġstanbul olmuĢtur. Ülkenin en önemli kenti konumundaki Ġstanbul<br />
küresel sermaye için çekici bir kent haline gelmiĢtir. Bu süreçte emek yoğun sanayi<br />
kentin dıĢına çıkarılırken (itilirken), teknoloji yoğun hizmetler sektörü kent<br />
merkezine yerleĢmeye baĢlamıĢtır (Uzun, 2002: 40). Türkiye‟nin 1980 sonrası<br />
kentleĢme sürecinde yaĢanan değiĢim “küçük sermayenin kentinden büyük<br />
sermayenin kentine geçiĢ” olarak ifade edilmektedir. Bu ifade, büyük sermaye
197<br />
kesimlerinin kentsel alanlara olan ilgisindeki artıĢı ortaya koymaktadır (IĢık ve<br />
Pınarcıoğlu, 2003: 128).<br />
1980 sonrası dönemde neoliberal anlayıĢın hâkim hale gelmesi ve ithal<br />
ikameci sanayileĢmenin yerini dıĢa açık ihracatı teĢvik eden sanayileĢmenin<br />
almasıyla birlikte, üretime dönmeyen önemli miktarda sermayenin finans<br />
piyasalarından sonra yöneldiği alan kentsel rant ve tüketim alanları olmuĢtur. Bu<br />
döneme damgasını vuran neoliberal yeniden yapılanma ve dıĢa açılma gibi yeni<br />
birikim tarzı, sermayeyi kentleĢmeden doğan rantlardan pay almaya yönlendirince,<br />
ortaya kentlerin sermaye birikiminin sömürülme aracı ve meta olarak görüldüğü bir<br />
kentleĢme çıkmıĢtır (Doğan, 2007: 54-55).<br />
Gerek geliĢmiĢ gerekse geliĢmekte olan ülkelerin kentlerinde kentleri<br />
yönetenler küreselleĢme söyleminin iĢaret ettiği ekonomik baĢarıyı yakalamak,<br />
sermayeyi çekmek, uluslararası bir turizm, ticaret, kültür, değiĢim ya da finans<br />
merkezi olabilmek için gerekli yapısal çevreyi ve altyapıyı oluĢturmak adına ardı<br />
ardına kentsel projeler geliĢtirmektedirler. Kentlerin pazarlanması, bir ülkenin<br />
küresel ekonomide yarıĢmacılık kapasitesini arttırmak adına önemli addedilmektedir.<br />
Kentler kapitalist toplumdaki herhangi bir diğer meta gibi paketlenen, reklâmı<br />
yapılan ve pazarlanan bir meta haline gelmektedir (Öktem, 2006: 56). Kentlerin<br />
metalaĢtırılması doğrultusunda, dünya genelinde birçok kentte, devletin küçültülmesi<br />
ve piyasa süreçlerinin egemen hale gelmesine paralel olarak, kentsel kamusal<br />
yatırımların da azaldığı ve kentlerin piyasa süreçlerine dâhil edildiği görülmektedir<br />
(KurtuluĢ, 2005: 742).<br />
KüreselleĢme sürecinde Türkiye‟de de hemen hemen tüm dünya ülkelerinde<br />
olduğu gibi neoliberal uygulamalar hayata geçirilmiĢtir. Bu doğrultuda<br />
kentsel/kamusal hizmetlerde devlet sorumluluğu azaltılmaya çalıĢılmıĢ, merkezden<br />
yerele yetki devrini içeren uygulamalar hayata geçirilmiĢtir. Küresel sistemde<br />
devletten çok kentlerin aktif özneler haline gelmesine paralel olarak, Türkiye‟de de<br />
küresel arenada söz sahibi olabilmek adına Ġstanbul ön plana çıkarılarak, kenti<br />
küresel sermaye açısından cazip kılma çabaları günümüzde de devam eden bir<br />
biçimde yoğunluk kazanmıĢtır.
198<br />
6.1. 1980 Sonrası Dönemde Türkiye’de YaĢanan DönüĢüm ve Kentler<br />
Türkiye, büyüme ve bölüĢüm politikaları açısından 1980‟li yıllar itibariyle<br />
önemli bir dönüĢüm geçirmiĢtir. Küresel süreçlere eklemlenme çabaları çerçevesinde<br />
benimsenen, IMF ve Dünya Bankası‟nın öncülüğünde yürütülen ve denetlenen iktisat<br />
politikaları bu dönemde hayata geçirilmiĢtir. (Ergun, 2005: 1). 1970‟lerde yaĢanan<br />
kriz ve küresel anlamda artan rekabet karĢısında, kapitalist ülkelerde baĢlayan üretim<br />
sürecinin küreselleĢmesi eğilimi dünya genelinde dıĢa dönük rekabetçi büyüme<br />
stratejisini ortaya çıkarmıĢtır. Bu süreçte ulus devletler kapitalist toplumsal iliĢkileri<br />
yeniden düzenleyici bir rol üstlenmiĢler ve dönüĢen sermaye birikim süreçleriyle<br />
etkileĢim içinde coğrafi örgütlenmelerini yeniden yapılandırmaya baĢlamıĢlardır.<br />
Türkiye‟de hayata geçirilen yapısal uyum programları ve kamu yönetimi reformu<br />
gibi düzenlemeler de kaynak ve kararların yerelleĢmesi ve toplumsal iliĢkilerin bu<br />
ölçekte biçimlenmesi konusunda önemli adımlar olmuĢlardır (Gülöksüz, 2005: 432).<br />
1980 sonrası dönem küreselleĢmenin de etkisiyle merkezi yönetimlerin ve<br />
ulus devletlerin sorgulandığı ve yönetim yapılarının yeniden gözden geçirildiği bir<br />
süreç olagelmiĢtir. 1970‟li yıllarda sosyal devletin iĢlevselliği ve etkinliği<br />
tartıĢılmaya baĢlanmıĢ, 1980‟lerden itibaren de merkeziyetçi ulus devlet modelleri,<br />
kamu yararını sağlama ve kamu hizmetlerini sunma yöntemleri ve sistemleri<br />
konusunda ciddi biçimde sorgulanmıĢ ve önemli dönüĢümler geçirmiĢlerdir. Gerek<br />
ülkemizde gerekse dünya genelinde ardı ardına baĢlatılan yönetimde reform<br />
çalıĢmaları; “merkezi hükümeti aĢırı yüklenmiĢlikten ve borçlanmıĢlıktan kurtarmak,<br />
kaliteli, hızlı ve verimli hizmet üretmek, yerel yönetimleri daha güçlü hale getirmek<br />
ve mal ve hizmet üretiminde piyasanın daha fazla kullanılabilmesini sağlamak”<br />
kaygılarını taĢımaktadır. Ülkemizde de Özal döneminden itibaren piyasa aktörlerinin<br />
önünü açma çabalarında en kapsamlı giriĢim mevcut hükümetin iktidara gelmesiyle<br />
birlikte gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu dönemde merkezi yönetimin görev alanları ve ölçeği<br />
yeniden belirlenmiĢ ve merkezi-yerel yönetim iliĢkileri yeniden düzenlenmiĢtir (Gül,<br />
2005: 39).<br />
1980 sonrası dönemde küreselleĢmenin etkisiyle kamu yönetimi anlayıĢında<br />
önemli değiĢimler yaĢanmıĢtır. Bu dönemde yaĢanan değiĢim temelde; “devletin<br />
küçültülmesi ve etkinleĢtirilmesi ile merkeziyetçilikten uzaklaĢma eğilimi” ni
199<br />
taĢımaktadır. Özellikle merkeziyetçilikten uzaklaĢma yönündeki eğilimler, kamusal<br />
mekanizmalardaki değiĢimin en belirgin çizgisini temsil etmektedir. Dolayısıyla<br />
kamu yönetimi sistemlerinde görülen değiĢimin temelinde yer alan desantralizasyon<br />
olgusunun üzerinde önemle durulması gerekmektedir (Parlak, 2003: 373).<br />
Desantralizasyonun temelinde verimlilik ve etkinlik sağlama arayıĢlarının yanında,<br />
hizmeti halka yaklaĢtırma ve demokratik yönetime ulaĢma düĢüncesi bulunmaktadır<br />
(Özer, 2005: 213). Ġngilizce kökenli bir kavram olan desantralizasyona karĢılık<br />
Türkçede âdem-i merkeziyetçilik kullanılmaktadır. Kavram özünde merkeziyetçilik<br />
kavramının karĢıtı bir anlama sahiptir. Merkeziyetçiliğin karĢıtı olmak, merkezde<br />
örgütlenmiĢ devlet ya da hükümetten bir biçimde değiĢen ölçütlerde özerk olmayı<br />
içermektedir. Bu özerk olma, hükümet örgütlenmesinin kendi hiyerarĢik yapısı içinde<br />
olabileceği gibi, devlet örgütlenmesi içinde kalarak ama merkezi hükümet<br />
örgütlenmesinin dıĢında, yerinden yönetim ilkesine göre, yerel ve ortak<br />
gereksinimleri karĢılamak için örgütlenme biçiminde de olabilmektedir. Ayrıca,<br />
devletin, merkezi yönetimin ya da yerel yönetim birimlerinin tamamen dıĢında,<br />
serbest piyasa mekanizması içinde ya da anayasal hak ve özgürlükler çerçevesinde<br />
kurulan iktisadi iĢletmeler, dernekler, hükümet dıĢı örgütler, sivil toplum kuruluĢları<br />
vb. Ģeklinde de gerçekleĢebilmektedir. Genel olarak âdemi merkeziyetçilik, gücün ve<br />
kaynakların yönetim yapısı içinde veya kamusal yönetiĢim alanında dağıtımı ya da<br />
yeniden dağıtımı olarak ifade edilmektedir (Gül ve Özgür, 2004: 163-164). 1990‟lı<br />
yıllarda hız kazanan yönetimde yeniden yapılanma çabaları, 3 Kasım 2002‟de göreve<br />
gelen güçlü tek parti hükümeti ile birlikte yeni bir ivme kazanmıĢtır. Yeni hükümet<br />
yaptığı ve yapmayı öngördüğü düzenlemelerle, kamu yönetiminin ve devletin rolünü<br />
özel ve sivil sektör lehine, merkezi yönetimin gücünü de yerel yönetimler lehine<br />
değiĢtirme çabasına giriĢmiĢtir (Gül ve Özgür, 2004: 191-192).<br />
Kamu yönetimi reformu ile merkezi yönetim piyasayı düzenleme ve büyütme<br />
iĢlevini, yerel yönetimler de sermayenin ve emeğin yeniden üretimi iĢlevlerini<br />
üstlenmektedirler. Bu doğrultuda yerel yönetimin düzenlediği yerel ekonomik<br />
kalkınma ön plana çıkmaktadır. Yönetsel alt birimlerin küçülmesi ve kamu yatırım<br />
ve hizmetlerinin yerelleĢmesinde somutlaĢan yerel kalkınma paradigması, her<br />
bölgenin rekabetçi bir çerçevede kendi büyüme potansiyelini harekete geçirmesi savı<br />
üzerine temellenmektedir. Böylelikle farklı birikim ve potansiyellere sahip yerel
200<br />
birimlerin, yerel kalkınma paradigması doğrultusunda ulusal ölçekteki politikalarla<br />
sınırlanmaktan kurtulacakları ileri sürülmektedir. Bu dönüĢüm yerel yönetimlerin<br />
piyasa mantığıyla hareket etmesini öngören anlayıĢla birleĢince, yerelleĢme sürecinin<br />
sermaye birikimi önündeki kamusal engelleri azaltması ya da ortadan kaldırması<br />
sonucunun ortaya çıkacağı ifade edilmektedir. Kamu hizmetlerinin piyasalaĢması ve<br />
kamunun elindeki varlıkların özelleĢtirilmesine yönelik düzenlemeler; özel sektörün<br />
yatırım alanlarını geniĢletirken, yönetiĢimle ilgili düzenlemeler sermayenin yerel<br />
yönetimlerle pazarlık yapabilmeleri için formel bir zemin yaratmaktadır (Gülöksüz,<br />
2005: 431-432).<br />
Türkiye‟de devletin ve kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması çabaları,<br />
ağırlıklı olarak devletin piyasadaki ve toplumdaki rolünün sınırlandırılması<br />
niteliğindedir. Bu sınırlandırma devletin görev, yetki ve sorumluluklarının yerele,<br />
sivil topluma, piyasaya ve ulus üstü kuruluĢlara devri Ģeklinde neoliberal anlayıĢ<br />
çerçevesinde gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır (Sallan Gül ve Gül, 2004: 108).<br />
1980‟li yıllarla birlikte gerek siyasal gerekse ekonomik alanda önemli<br />
dönüĢümler yaĢanmıĢtır. Bu dönemde ulus devlet merkezli geliĢme stratejilerinin<br />
yerini küresel ölçekte tanımlanan ve desteklenen dıĢa açık büyüme stratejileri almaya<br />
baĢlamıĢtır. Kentsel sorunların merkezinde yer alan emeğin yeniden üretiminin,<br />
yerini yerel ekonomik büyümeye bırakması kentsel alanda ortaya çıkan en önemli<br />
değiĢimlerden biri olmuĢtur. Sosyal devlet harcamalarının kısılmaya ve devletin<br />
etkinlik alanlarının daraltılmaya baĢlandığı bu dönemde; devlet kentsel alandan<br />
çekilmese bile, önceliklerini kentsel ekonomik büyümeye yönelik olarak sermaye<br />
grupları lehine müdahaleye vermiĢtir. Bu geliĢmelere paralel olarak, yerel<br />
yönetimlerin güçlendirilmesi ve merkezin yetkilerinin önemli ölçüde yerele<br />
devredilmesi/yerinden yönetim anlayıĢı benimsenmiĢtir (ġengül, 2005: 125). Bu<br />
doğrultuda yerinden yönetim anlayıĢının; kentsel merkezlere yeniden canlılık<br />
kazandıracak kentsel politikalara zemin oluĢturacak yeniden yapılandırma<br />
stratejilerinin en önemli bileĢeni olduğu ileri sürülmüĢtür (Eliçin, 2005: 224).<br />
1980 sonrası dönemde Türkiye‟de, sermaye hareketini hızlandırmaya çalıĢan<br />
kurumlara yapısal uyumu amaçlayan uygulamalar hayata geçirilmiĢtir. Bu dönemde<br />
devletin küçültülmesi söylemiyle birlikte devlet eğitim, sağlık, barınma, sosyal
201<br />
güvenlik gibi toplumsal yeniden üretime ait temel kamu hizmetlerini piyasa<br />
aktörlerine bırakmaya baĢlamıĢtır (Erder, 1998: 110). Yeniden üretime ait<br />
hizmetlerin piyasaya bırakılmasına paralel olarak kentsel yenileme/dönüĢüm<br />
politikaları da piyasa süreçlerinde Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. Bu süreçte kent<br />
planlamanın rolü ekonomik verimliliğin arttırılmasına odaklanmıĢ ve kentlerin<br />
sermayenin taleplerini karĢılayacak biçimde yeniden yapılanması ve<br />
yarıĢabilirliklerinin arttırılması temel hedef haline gelmiĢtir. Kentlerin sermayeyi<br />
çekebilmeleri için gerekli uygulamaları içeren politika ve projeler bu dönemde<br />
öncelikli hale gelmiĢtir (Kalkan vd, 2005: 797). Yakın dönemde hayata geçirilen<br />
yasal düzenlemelerin yerel yönetimler, sosyal güvenlik ve iĢ hukuku alanlarında<br />
yoğunlaĢması, toplumsal anlamda nasıl bir değiĢim yaĢanacağını net bir biçimde<br />
gözler önüne sermektedir. Ardı ardına hayata geçirilen bu düzenlemeler ile neoliberal<br />
politikaların önündeki engeller bütünüyle kaldırılmaya çalıĢılmaktadır. Sağlık,<br />
eğitim, istihdam, barınma, kentsel altyapı ve sosyal güvenlik gibi toplumsal<br />
hizmetler aynı zamanda sosyal devletin temel hizmetleridir. Kentsel alanlarda daha<br />
yoğun ihtiyaç duyulan bu hizmetler, ülkemizde tüm sosyal sınıfları kapsayacak kadar<br />
geliĢtirilememiĢ iken, günümüzde piyasalaĢtırılarak kamusal-toplumsal niteliğini de<br />
yitirmektedir (ġen, 2007b: 61-62). Kamu yönetiminde ve yerel yönetim anlayıĢında<br />
yapılan reform çalıĢmaları, ulus devletin çatısı altında bir yerelleĢme ya da yerel<br />
yönetimlerin güçlendirilmesini amaçlamaktan çok, devlet aygıtının ve kurallarının<br />
tasfiye edilmesini hedeflemektedir. Bu süreçte, sözde özerk ve özgür yerel<br />
yönetimlerin, küresel sermayeyi çekebilmek adına bir yarıĢa dâhil olmaktan baĢka<br />
seçenekleri kalmamaktadır (Keskinok, 2006: 19).<br />
Sermayenin kentsel alanlara yönelmesi karĢısında ulus devletlerin yöneldiği<br />
politika, ihtiyaç duyulan altyapıyı geliĢtirmek ve sermayeye hareket serbestliği<br />
sağlayacak yasal/yönetsel boĢlukları doldurmak olmuĢtur. Bu süreçte yarıĢan<br />
yerellikler ve yerellikler üzerinden kalkınmayı temel alan mekâna iliĢkin stratejiler<br />
geliĢtirilmiĢtir. Bu doğrultuda hizmette yerellik ve yerel özerkliğin sınırlarının<br />
geniĢletilmesine iliĢkin tartıĢma ve uygulamalar kamu politikasının gündeminde<br />
yoğun biçimde yer almaya baĢlamıĢtır (Doğan, 2005: 24).<br />
1980‟li yılların ortalarından itibaren gerçekleĢtirilen yerel yönetim<br />
reformlarının en önemlilerinden biri kent planlama yetkilerinin neredeyse bütünüyle
202<br />
yerel yönetimlere devredilmesi olmuĢtur. Ancak günümüzde yerel yönetimlerin artan<br />
yetkilerine bağlı olarak ortaya koydukları planlama ve uygulama pratikleri; hukuki<br />
olsa bile meĢruiyetten yoksun, haksız, kamu yararını ikinci plana atan (çoğu kez hiç<br />
gözetmeyen), sivil toplumu ve halkı dikkate almayan, piyasa odaklı ve sermayeyi<br />
kayırıcı müdahaleler olma özelliği taĢımaktadır (Eliçin, 2005: 223).<br />
Türkiye‟de kent planlamasına iliĢkin yetkilerin yerel yönetimlere devri<br />
anlayıĢı, neoliberal ekonomi politikalarının hayata geçirildiği ve dıĢa bağımlı geliĢme<br />
stratejilerinin benimsendiği dönemde ortaya çıkmıĢtır. Bu dönemde hayata geçirilen<br />
reform ve uygulamaların en önemli sonuçlarından biri, kentsel alanların/hizmetlerin<br />
sermaye ve aktörlerine açılması ile ulaĢılabilirliğinin kolaylaĢtırılması olmuĢtur<br />
(Erkip 2000‟den aktaran Eliçin, 2005: 229).<br />
1980 sonrası dönemde baĢlayan ve yakın dönemde somut karĢılığını<br />
fazlasıyla bulan ülke yönetiminde yerinden yönetimin ağırlığının arttırılması fikri,<br />
sermaye çevrelerince de ısrarla vurgulanmaktadır. YerelleĢme bu doğrultuda;<br />
merkezi devlet aygıtının ekonomik-toplumsal etkinlik alanlarının daraltılarak<br />
küçültülmesi çabası olarak değerlendirilebilir (Doğan, 2005: 78). Devletin etkinlik<br />
alanlarının daraltılmasına ve ulusal kalkınmacılığın yerine yerellikler üzerinden<br />
kalkınma anlayıĢının getirilmesine çalıĢılmaktadır. Bu anlayıĢ ise; yerelliklerin<br />
geliĢmek için toprak, emek, sermaye açısından sahip oldukları avantaj ve<br />
potansiyellerini harekete geçirerek, ulusal-küresel sermayeyi kendi yerelliklerine<br />
çekme çabasının ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Doğan, 2005: 81).<br />
Türkiye‟de de kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması 1980 sonrasında<br />
hız kazanmıĢ ve “merkezi yönetimi aĢırı yüklenmiĢlikten ve borçlanmıĢlıktan<br />
kurtarmak, kaliteli, hızlı ve verimli hizmet üretmek, yerel yönetimleri daha güçlü<br />
hale getirmek ve mal ve hizmet üretiminde piyasanın daha fazla kullanılabilmesini<br />
sağlamak” gibi amaçlarla 2002 yılında iktidara gelen AKP hükümeti döneminde<br />
yeniden yapılanma adına uygulamalar ardı ardına hayata geçirilmiĢtir. Bu<br />
uygulamalarda temel hedefin, devletin sosyal devlet ve kamusal hizmetler alanındaki<br />
sorumluluklarının azaltılarak, merkezi yönetimin yerel yönetim, sivil toplum ve<br />
piyasa lehine küçültülmesi olduğu görülmektedir (Gül, 2005: 39-40, 49; Gül, 2008:<br />
114).
203<br />
Özellikle 2000 sonrasında hızlanan yerel yönetimlerde reform yapma<br />
çabalarında sıklıkla kullanılan demokratiklik ve etkinlik gibi kavramlar; baĢta Dünya<br />
Bankası ve IMF olmak üzere uluslararası örgüt ve mali kuruluĢların, yerel ve küresel<br />
sermaye ile onların yereldeki sivil toplum örgütlerinin ve devletin bürokratik<br />
kurumlarının reforma iliĢkin olarak yayınlamıĢ oldukları tüm metinlerdeki hâkim<br />
küresel dilin özünü ifade etmektedir (Alada, 2008: 291). Bir diğer ifadeyle sıklıkla<br />
kullanılan bu kavramların içi boĢaltılmakta ve sermayenin serbestçe dolaĢımına<br />
olanak sağlanması amaçlanmaktadır (BeĢiktepe, 2007: 51).<br />
1970‟lerin sonlarından itibaren, özellikle de 80‟li yıllarla birlikte neoliberal<br />
politikaların egemen hale gelmesiyle birlikte ulus-devlet ve onun tüm uygulamalarıaraçları<br />
yoğun eleĢtiri ve baskı altında kalmıĢ, ulus-devletin ve dolayısıyla<br />
merkezden yönetimin halkın ihtiyaçlarını karĢılamaktan uzak olduğu ve devlet<br />
yapılanmalarında değiĢiklikler yapılması gerektiği, özellikle geliĢmiĢ ülkeler ve<br />
Dünya Bankası, IMF, AB vb kuruluĢlarca dikte edilmeye baĢlamıĢtır (Ergun, 2009:<br />
817). Özellikle 1980 sonrası dönemde IMF ve Dünya Bankası tarafından azgeliĢmiĢ<br />
ülkelere yapısal uyum programı adı altında sunulan (boyun eğdirilen) ekonomi<br />
politikaları kentsel mekânları dönüĢtürürken kent yoksullarının sayısının da<br />
artmasına neden olmuĢtur. Yapısal uyum programlarının uygulanması sürecinde ilk<br />
olarak kamu harcamaları kısılmakta ya da farklı alanlara yönlendirilmektedir. Bu<br />
uygulama tek baĢına kentsel yaĢam standartlarının belirlenmesinden, kamu hizmeti<br />
ve kamu yararının anlamına kadar birçok olguyu derinden etkilemektedir (Ülkenli,<br />
2005: 160).<br />
Ulus devletin etkinlik alanlarını daraltmaya yönelik neoliberal anlayıĢ<br />
özünde, devletin refaha yönelik iĢlevlerinin ve kamu hizmeti üretme yeteneklerinin<br />
ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. YerelleĢme, yerelin güçlendirilmesi ve yerel<br />
yönetimlerin yeniden yapılandırılması gibi söylem ve uygulamalar; yerel<br />
yönetimlerin hizmet üretme kapasitesini arttırma projesi olmaktan çok, küresel<br />
sermayenin hareketini kolaylaĢtıran, zaman ve mekân kısıtlarını ortadan kaldırma<br />
giriĢimidir. Küresel sermayenin zaman/mekân kısıtlarından kurtulup serbestçe<br />
dolaĢması karĢısında yerele düĢen ise akıĢkan sermayeyi kendisine çekme çabasına<br />
yönelmesidir. Bu durum ortaya yarıĢan kentleri çıkartmaktadır. YarıĢan kentler;<br />
sermayeyi çekebilmek adına sahip oldukları doğal, tarihi, kültürel ve toplumsal
204<br />
değerlerden ekonomik gereklilik uğruna vazgeçme noktasına gelebilmektedir<br />
(Keskinok, 2000: 93; 2006: 65-66).<br />
BaĢta Dünya Bankası olmak üzere küresel sermayenin aktörleri arsa ve konut<br />
piyasalarını canlandırmayan projeleri eleĢtirmekte ve planlama etkinliklerinin<br />
sınırlandırılması gerektiğini ileri sürmektedirler. Bu çerçevede barınma, kentsel<br />
yoksulluk, çevre, altyapı vb sorunlar insan yaĢamını etkileyen sorunlar olmaktan çok;<br />
sermaye birikimini engelleyen problemler olarak görülmektedir (Keskinok, 2006:<br />
21). 1980 sonrası dönemde devlet aygıtında ortaya çıkan değiĢimlere paralel olarak<br />
kentlerin Ģekillenmesinde de değiĢiklikler ortaya çıkmıĢtır. Bu süreçte piyasa<br />
aktörlerinin talep ve beklentilerine göre Ģekillenen tüm yapılarda olduğu gibi,<br />
kentlere yönelik politikalarda da anlayıĢ/yaklaĢım değiĢikliği söz konusu olmuĢ;<br />
bütüncül planlama yerine lokal çözümler ve rantı temel alan projeler hayata<br />
geçirilmiĢtir (ÖzsavaĢçı, 2005: 21). Bu doğrultuda kentleri inĢaat ve rant piyasasına<br />
terk eden, kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna toplumsal değerleri gözetmeyen<br />
bir siyaset anlayıĢı yerleĢikleĢmiĢtir. Ülke ekonomisi üretim yerine arsa ve arazi<br />
spekülasyonlarından elde edilen rantlara bağımlı hale gelmiĢ; devlet aygıtının temel<br />
görevi de bu rantları korumak ve yeni rant alanları yaratmak olmuĢtur (Ekinci, 2005:<br />
53).<br />
1980 sonrasının keskinleĢen rekabet koĢulları içinde kentsel mekân küresel<br />
sermaye ve aktörlerinin talepleri doğrultusunda yeniden Ģekillendirilemeye<br />
baĢlamıĢtır. Bu doğrultuda yeni merkezi iĢ alanları, kongre merkezleri, prestijli konut<br />
alanları, lüks oteller, alıĢveriĢ merkezleri ve altyapı yatırımlarına ağırlık verilmiĢtir.<br />
Bu dönemde yaĢanan ekonomik yeniden yapılanma sürecinde; küresel ölçekte artan<br />
rekabet, merkezi-yerel yönetim iliĢkilerinin yeniden yapılandırılması, refah devleti<br />
anlayıĢının terk edilerek piyasa aktörlerinin etkin hale getirilmesi ve emlak eksenli<br />
yeniden canlandırma projelerine yönelinmesi ile birlikte, bütüncül planlama anlayıĢı<br />
yerini parçacı uygulamalara bırakmıĢ ve kentler küçük ölçekli yeni kentsel<br />
ekonomilerin mekân talepleri doğrultusunda Ģekillendirilmeye baĢlamıĢtır (Özdemir,<br />
2003: 388-389).<br />
KüreselleĢme sürecinde kentler ekonomik birikim iliĢki ağları içinde bir<br />
Ģekilde yer edinebilmek adına dünya kenti standartlarına gelebilmek adına
205<br />
dönüĢtürülmektedir. Bu süreçte planlama anlayıĢı terk edilmekte, kentsel mekân<br />
yeniden yapılandırılmakta ve sermayenin talep/tercih ettiği iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri,<br />
plazalar, oteller, eğlence merkezleri vb inĢa edilmektedir (Gökçen Dündar, 2003:<br />
210, 213).<br />
1970‟lerden itibaren özellikle de 1980 sonrasında neoliberal politikalar, gerek<br />
geliĢmiĢ gerekse de geliĢmekte olan ülkelerin kentsel alanlarında önemli dönüĢümler<br />
yaratmaya baĢlamıĢtır. Türkiye‟de de 1983 yılında neoliberal politikaları muhalefetin<br />
olmadığı bir ortamda serbestçe uygulayabilecek bir siyasi otorite iktidara gelmiĢtir.<br />
Ulusal kalkınma stratejisi açısından ithal ikameci stratejiden ihracata dayalı stratejiye<br />
geçiĢ olarak adlandırılan bu dönemde, yeni stratejinin kısa dönemde baĢarısız olması,<br />
kentsel alanların bir geliĢme sektörü olarak piyasa aktörlerine açılmasına neden<br />
olmuĢtur. Bu dönemde kentsel alanların tamamını metalaĢtıracak ve piyasa<br />
aktörlerine sunacak yasal/yönetsel düzenlemeler hayata geçirilmiĢtir. Buna paralel<br />
olarak yerel yönetimler imar planlaması konusunda geniĢ yetkilerle donatılmıĢ ve bu<br />
yetki geniĢliği, kayırmacılık iliĢkilerinin egemen olduğu bir siyasal düzlemde belli<br />
sınıfların lehine bir kentsel dönüĢüm sürecini baĢlatmıĢtır (KurtuluĢ, 2008: 316-317).<br />
Türkiye‟de 1980‟li yıllarda baĢlayan, 1990‟larda açıkça izlenen ve 2000‟lerde<br />
hâkim kentleĢme modeli olarak yerleĢen neoliberal kentsel yeniden yapılanma süreci<br />
yaĢanmaktadır. Dünya genelinde üretimin ve mekânsal yapıların yeniden<br />
biçimlendirildiği bu süreçte, Türkiye‟de kentsel mekân ve kentleĢme süreci,<br />
sermayenin doğrudan müdahaleleri ile yeni bir boyuta evrilmektedir. Bu yeni birikim<br />
sürecinde kentsel mekân devlet tarafından doğrudan düzenlemeler ve teĢviklerle<br />
sermayenin birikim alanı haline getirilmektedir (KurtuluĢ, 2008: 318).<br />
Türkiye‟de 1980 sonrası dönemde ekonomik yapıda yaĢanan neoliberal<br />
dönüĢüm, kentsel alanda kendini yansıtmıĢ değil, bizzat kentsel mekânın neoliberal<br />
birikim modeli içinde üretilmesiyle kendisini kurmuĢtur. Modern kentin, sanayi<br />
kapitalizminin kurucu unsurlarından biri olarak mekânın yeniden üretilmesi yoluyla<br />
ortaya çıkması gibi, neoliberal dönemde de kentsel mekân neoliberal anlayıĢ<br />
doğrultusunda kurucu bir öğe olarak yeniden üretilmektedir. Bu yeniden üretim<br />
sürecinde kentler hızla sanayi hizmetlerinden arındırılmakta ve üretim<br />
mekânlarından tüketim mekânlarına dönüĢtürülmektedir. Kentsel mekân bir yandan
206<br />
sermaye açısından çekici kılınabilmek için yeniden üretilmekte ve tarihi, kültürel,<br />
coğrafi özellikleri de devreye sokularak pazarlanmaktadır. Diğer yandan ise yerel ve<br />
küresel emlak pazarına sunulmak üzere yeni orta ve üst sınıflar için iĢ ve alıĢveriĢ<br />
merkezleri, lüks konut alanları inĢa edilmektedir. Kentlerin yeniden üretimi<br />
sürecindeki tüm bu giriĢimler merkezi ve yerel yönetimlerce hızlıca hayata<br />
geçirilmekte ve bu yönetimler kentsel mekânlarının yarıĢan kentler arasında üst<br />
sıralara yer alması için yoğun çaba sarf etmektedirler (KurtuluĢ, 2007: 28-29) .<br />
KüreselleĢmenin etkileri en belirgin biçimde kentler ve kentliler üzerinde<br />
hissedilmektedir. Günümüzde kent yönetim sisteminde, kent fiziksel mekânında,<br />
kentlilerin yaĢam tarzları ve tüketim alıĢkanlıklarında, ekonomik ve toplumsal yapı<br />
üzerinde yaĢanan değiĢimlerin çoğu küreselleĢme ile ortaya çıkan uygulamaların<br />
izlerini taĢımaktadır. Küresel tüketim kültürü anlayıĢından kentsel mekânlar da<br />
payını almakta; barınma, dinlenme, eğlenme ve çalıĢma mekânları günden güne<br />
tüketim ile özdeĢleĢtirilmektedir. 1980 sonrası dönemde Türkiye kentleri de küresel<br />
neoliberalizmden nasibini almıĢ ve tüketim odaklı mekânlara evrilmeye<br />
baĢlamıĢlardır (Kiper, 2004: 14-15).<br />
1980 sonrası dönem, Türkiye‟nin dünya ekonomik sistemi ile bütünleĢme<br />
çabalarına girdiği, dıĢ iliĢkiler ve dıĢ kaynak transferlerinin gündem geldiği bir<br />
dönem olmakla birlikte ülkede yeni bir kentleĢme evresinin de yaĢandığı bir süreçtir.<br />
Bu dönemde sermaye, kentlere yeni iĢlevler yüklerken kent mekânında da yeni<br />
zorlamalar yaratmaktadır. 1980 sonrasında özellikle dıĢ ticaret iliĢkilerinin yoğun<br />
olduğu kentlerde yaĢanan geliĢmeler, kentlerin uluslararası bağlantı noktaları olarak<br />
yeni iĢlevler kazandığını göstermektedir. Bu süreçte dünya sistemi ile iliĢkilerin<br />
kurulduğu merkezler en çekici odaklar konumundadır (Eraydın, 1992: 112). Bu<br />
odakların en üstünde ise Ġstanbul yer almaktadır.<br />
1980‟li yıllarla birlikte ancak özellikle de 1990‟lardan sonra Türkiye‟de<br />
devlet politikası olarak sanayileĢme hedefi terk edilmiĢ, kaynaklar üretken alanlardan<br />
çok spekülatif alanlara yönelmiĢ ve mali sermaye ekonomiye hâkim olmaya<br />
baĢlamıĢtır. Döviz, altın, hisse senedi ve para piyasalarındaki spekülatif kazanç<br />
oranının yükselmesi nedeniyle tasarruflar üretimden çok bu alanlara yönelmiĢtir.<br />
(Budak, 1997: 17; Yıldırım, 1997: 67; Önal, 1997: 53).
207<br />
Ulus-devletlerin küresel ekonomiye dâhil olabilmelerinin tek yolunun küresel<br />
kentlere sahip olmaktan geçtiği sıklıkla vurgulanmaktadır (Öktem, 2006: 55).<br />
GeliĢmekte olan ülkeler de küresel süreçlere dâhil olabilmek için uluslararası boyutta<br />
etkili olacağını düĢündükleri kentleri ön plana çıkarmakta ve tüm kaynaklarını bu<br />
yönde seferber etmektedirler.<br />
Türkiye kentlerinde ortaya çıkan değiĢimler küreselleĢme sürecinde ortaya<br />
çıkan özelleĢtirme, serbest piyasa ve devletin küçültülmesi söylemlerine koĢut olarak<br />
ortaya çıkmıĢ ve geliĢmiĢtir (Oral, 2005: 767). Türkiye‟de 1980 sonrası dönemde<br />
hayata geçirilmeye baĢlayan neoliberal anlayıĢ güdümlü politikalar, 1990‟lı yıllardan<br />
itibaren yerellikler üzerinden kalkınma stratejisine dönüĢmüĢtür. Küresel sermayeyi<br />
ülkeye çekmek adına Ġstanbul baĢta olmak üzere geliĢme potansiyeli taĢıyan<br />
kentlerin dıĢarıyla olan iliĢkilerini kolaylaĢtırmak adına özerkleĢtirilmesi ve yerelin<br />
farklılıkları pazarlanan birer meta haline getirilmesi, bu dönemde merkezi yönetimin<br />
temel politikası, yerel yönetimlerin ise temel anlayıĢı ve yönetim biçimi haline<br />
gelmiĢtir (MocoĢ, 2009: 34). Öncü‟nün Ġstanbul Haliç üzerinden aktardığı süreç,<br />
kentte 1980‟lerden günümüze kadar uygulanan ve uygulanmakta olan politikaları<br />
özetler niteliktedir:<br />
“1980‟li yılların siyasi-iktisadi konjonktüründe, geçmiĢin görkemli<br />
Ġstanbul‟unu geleceğe taĢımak tasavvuru, geniĢ kapsamlı bir dizi yıkmayenileme<br />
projesine ivme kattı. Sur-içi yarımada, bir açık hava müzesi<br />
olarak tasarımlanıp, gözü rahatsız edici her türlü küçük üretim faaliyeti ve<br />
çalıĢanlarından arındırıldı. Yüzyıllardır eski cami ve kiliselerin etrafına<br />
birikmiĢ olan yakıĢıksız binalar yıkılarak, çevreleri yeĢil çim alanlar ve<br />
çiçek tarhları ile donatıldı. Haliç‟in efsanevi güzelliğini yeniden yaratmak<br />
için kıyılarını çevreleyen yaklaĢık 30000 bina yok edilip, sahil Ģeridi<br />
ağaçlandırıldı, otoyol ile eriĢilebilir hale getirildi. Bu hummalı çalıĢmalar<br />
sonucunda geçmiĢte hiçbir zaman var olmamıĢ tarihi mekânlar oluĢturuldu.<br />
Bundan böyle, Haliç‟in kuzeyinde yükselmekte olan beĢ yıldızlı oteller ve<br />
cam kaplı gökdelenler, uluslararası iĢ muhitine, kongrelere, turistlere ev<br />
sahipliği yapacak, havaalanına inen yolcular, yeni inĢa edilen otoyol ve altüst<br />
geçitler sayesinde Ģehrin yoksul mahallelerini, fakir halkını hiç<br />
görmeden otellerine ulaĢabilecek, boğaz kıyılarını gezebilecek, açık hava<br />
müzesine dönüĢtürülen tarihi yarımadayı ziyaret edebilecekti. Ġstanbul‟u
208<br />
devasa bir Ģantiyeye dönüĢtüren ve kentin 19. yüzyıl dokusunda büyük<br />
çaplı yıkımlara yol açan bu yenileĢtirme faaliyetleri beĢ yıl gibi kısa bir<br />
sürede tamamlandı. 1990‟lar baĢına gelindiğinde, Ġstanbul kenti, dıĢa açılan<br />
Türk ekonomisine yaraĢan bir vitrine kavuĢmuĢ, Ģehrin 2000 yıllık<br />
ihtiĢamlı tarihi, küresel turizm endüstrisine sunulmak üzere yeniden dekore<br />
edilmiĢti” (1999: 26-27; 2007: 86-87).<br />
Türkiye‟de son dönemde baĢta Ġstanbul olmak üzere büyük sermayenin<br />
kentsel alanlara girmesi sonucu ortaya çıkan dinamiklere uygun olarak; finans,<br />
iletiĢim ve ulaĢım altyapısının geliĢtirilmesi, lüks konut, otel ve eğlence<br />
merkezlerinin kurulmasına yönelik faaliyetler artmıĢ ve yabancı yatırımları çekmeye<br />
yönelik giriĢimler ön plana çıkmıĢtır. Bu süreçte kentler, yerel ve merkezi<br />
yönetimlerle sermayenin kar amaçlı dürtülerine teslim olmuĢtur (Yapıcı, 2009: 29).<br />
Türkiye‟de son yıllarda gündeme gelen yönetimi yeniden düzenleme<br />
çalıĢmalarında kentler ağırlıklı olarak ekonomik açıdan değerlendirilmekte ve<br />
kentleri küresel ekonomiye eklemleyecek uygulamalar hayata geçirilmektedir.<br />
Devletin küçültülmesi, kamu hizmetlerinin pazar düzenekleri içinde piyasa<br />
aktörlerine bırakılması, yerel yönetimlerde özelleĢtirme uygulamalarının<br />
hızlandırılması, yurtiçi ve yurtdıĢından borçlanmanın kolaylaĢtırılması ve kamunun<br />
özel sektör yönetim biçimlerini kullanmaya baĢlaması vb uygulamalar, sermayenin<br />
büyüme gereksinimine cevap vermeye yönelik giriĢimlerdir. Bu çerçevede kentsel<br />
alanlarda sermayenin önünü açan bu uygulamalara ek olarak hayata geçirilen kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile sermayenin fiziksel mekân ihtiyacı da giderilmektedir (Duru,<br />
2005: 73).<br />
1980‟lerde baĢlayan Ġstanbul‟u küresel aktörlerin yöneldiği bir dünya kenti<br />
yapma kaygılı çabalar artarak devam etmiĢ ve günümüze kadar gelmiĢtir. Haliç<br />
bölgesinin yıkılıp yeniden yapılandırılmasıyla baĢlayan süreç, günümüzde kentin<br />
sorunlu olduğu düĢünülen tüm alanlarında hayata geçirilen ve kenti adeta yeniden<br />
yapılandıracak bir biçimde uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri ile devam<br />
etmektedir.
209<br />
6.2. Ġstanbul’un Küredeki Konumu: Küresel Kent-Uluslararası Kent<br />
TartıĢmaları<br />
Neoliberal anlayıĢın etkinleĢtiği tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye‟de de<br />
1980 sonrasında belirgin hale gelen küreselleĢme olgusunun gerektirdiği değiĢim ve<br />
geliĢmeler yaĢanmıĢtır. Türkiye‟nin küresel süreçlere eklemlenme sürecinin en<br />
önemli aktörü olarak görülen Ġstanbul, bu süreçte küresel anlamda ortaya çıkan<br />
taleplere uygun ancak kendi ulusal değerlerinden ödün vermeyen bir planlama<br />
anlayıĢıyla geliĢmesi gerekirken; küresel sermayenin talep ve beklentilerine endeksli<br />
uygulamalara sahne olmuĢtur (ġahingür ve Müderrisoğlu, 2005: 508).<br />
1980 sonrası dönemde Türkiye‟nin stratejik tercihi küreselleĢen dünyaya<br />
eklemlenmek olmuĢtur. Bu süreç eĢ zamanlı olarak büyük kentler baĢta olmak üzere<br />
ülke kentlerinin yeni sorunlarla karĢı karĢıya kalması sonucunu doğurmuĢtur. Dünya<br />
genelinde dönüĢüm ve yeniden yapılanma hareketleri bu dönemde hız kazanırken;<br />
Türkiye‟de hukuksal ve kurumsal bazlı yaĢanan dönüĢümler kentleĢme süreçlerinde<br />
etkili olmuĢtur. KentleĢme sürecinde ortaya çıkan toplumsal ve fiziki sorunları<br />
çözememiĢ Türkiye, küreselleĢme sürecinden etkilenmeye baĢlamıĢ ve Ġstanbul baĢta<br />
olmak üzere büyük kentler küresel ağlara dâhil olma çabasına giriĢmiĢtir. Ġstanbul<br />
kenti; “Dünya Kenti Ġstanbul”, “Kıtaların BuluĢtuğu Kent”, “Dinlerin BuluĢtuğu<br />
Kent”, “Kültürlerin KaynaĢtığı Kent” gibi söylemlerle küresel pazara sürülmeye<br />
çalıĢılmıĢtır. Bu süreçte kent; küresel konjonktürde yer edinebilmek adına küresel<br />
sermayenin yaptırımlarına ve taleplerine, kent ve kentli haklarına rağmen teslim<br />
olmuĢtur (Turgut ve Erkan Biçer, 2000: 283-284).<br />
Küresel kentler ya da küresel kent olma çabasındaki kentler, sanayi odaklı<br />
kentlerden finans ve hizmet odaklı kentlere dönüĢtükleri için, kendi ülkelerine hizmet<br />
etmekten çok uluslararası aktörlere ve küresel sermayeye hizmet sunan kentlere<br />
dönüĢmektedirler (Hacısalihoğlu, 2000: 223; BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 84). Bu<br />
süreçte kentlerin yapısında ortaya çıkan değiĢimlerin, sermayenin ve küresel<br />
aktörlerin talepleri doğrultusunda oluĢtuğu söylenebilir.<br />
1990‟larla birlikte yarıĢmacı yerellikler ve yerellikler üzerinden kalkınma<br />
söylemlerinin ulusal kalkınmacı anlayıĢın yerini almasıyla birlikte, Ġstanbul‟un önüne<br />
dünya kenti olma hedefi konmuĢ ve kent küresel sermaye açısından çekici hale
210<br />
getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Dünya kenti olma hedefinin Ġstanbul için en önemli<br />
sonuçlarından biri bütüncül planlama anlayıĢının terk edilmesi olmuĢtur. Bütüncül<br />
planlama anlayıĢının yerini parçacı bir kentsel geliĢme stratejisi almıĢ ve kent<br />
sermayeyi çekme hedefiyle hazırlanmıĢ projelere maruz kalmıĢtır. Bu doğrultuda<br />
küresel sermayenin kentlere girmesi ile ortaya çıkan dinamiklere uygun, finans,<br />
iletiĢim ve ulaĢıma iliĢkin altyapı ile uluslararası standartta barınma, konaklama ve<br />
eğlence altyapısını geliĢtirmeye çalıĢan projeler; kentlerde sosyo-ekonomik<br />
eĢitsizlikler ve mekânsal ayrıĢmalar ortaya çıkarması pahasına geliĢtirilmiĢ ve hayata<br />
geçirilmiĢtir (Doğan, 2005: 26; Görgülü vd, 1993: 13; Kaygalak, 2009: 97-98).<br />
GeliĢmiĢ ülkelerde 1970‟lerde baĢlayan sanayi ve çevreyi rahatsız eden<br />
etkinliklerin kentlerin dıĢına taĢınması süreci, 1980‟lerden itibaren Türkiye kentleri<br />
için de bir strateji haline gelmiĢtir. Bu süreçte özellikle Ġstanbul gibi büyük kentlerde<br />
kent merkezleri ticaret, finans, eğlence ve turizm gibi hizmet sektörüne ait<br />
faaliyetlere kalmıĢtır. Bir diğer ifade ile denetim, eĢgüdüm ve yönetimle ilgili/iliĢkili<br />
faaliyetler kent merkezinde yoğunlaĢırken, fiili üretim yani imalat sanayi kent dıĢı<br />
alanlara taĢınmaya baĢlanmıĢtır (Doğan, 2007: 65; Kaygalak, 2009: 37). Ġstanbul‟u<br />
küresel kent yapma adına bir yandan kentsel yenileme projeleri hayata geçirilirken<br />
bir yandan da kent gökdelenler, plazalar, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks konut<br />
alanları vb yapılarla doldurulmuĢtur. Bu uygulamalarla birlikte kenti dünyaya<br />
pazarlamak adına vitrin oluĢturulurken, vitrini yerine koyabilmek adına<br />
yoksul/marjinal grupların yaĢam alanlarına doğrudan müdahale edilmesi, kentte<br />
eĢitsizliklerin iyice artmasına yol açmıĢtır (Kaygalak, 2001: 550; Gönlügür, 2008:<br />
73-74).<br />
Kentlerde değiĢen üretim yapısına paralel olarak üretimin organizasyonu ve<br />
finansmanı ile uğraĢan gruplar önem kazanmaktadır. Kent merkezleri, hem yeni<br />
üretim hem de yönetim ve finans sektörlerinde çalıĢanlar için çekici odaklar haline<br />
gelmektedir. Bu durum bazı kentlerin karar ve düzenleme merkezleri olarak değil,<br />
üretim ve hizmet merkezleri olarak sisteme eklemlenmesi anlamına gelmektedir<br />
(Eraydın, 2001: 381). Uluslararası piyasalarla etkileĢimi giderek artan, bu piyasalara<br />
giderek daha fazla hizmet sunan ve uluslararası firmaların ilgi gösterdiği<br />
merkezlerden biri olan Ġstanbul‟un küresel sistemin bir parçası durumuna geldiği<br />
söylenebilir. Ancak küresel sisteme eklemlenen bu metropolitan alanın ancak bir
211<br />
parçasıdır. Kent küresel ağ içinde etkin ve kararların alındığı, süreçlerin<br />
yönlendirildiği bir mekân olmaktan öte üretim ve hizmet sunan bir merkez<br />
konumundadır (Eraydın, 2001: 385). Küresellik ile uluslararasılık birbirinden<br />
oldukça farklıdır. Uluslararası iliĢkiler alanlararası iken küresel iliĢkiler alan üstüdür.<br />
Uluslararası iliĢkiler mesafeler arasında sınır ötesi mübadelelerken, küresel iliĢkiler<br />
mesafesiz nakli mübadelelerdir. Kısaca ifade etmek gerekirse uluslararasılık alansal<br />
mekâna gömülüyken küresellik coğrafyayı aĢmaktadır (Scholte, 2008: 111).<br />
Nüfusu 10 milyonu aĢan ve bunun yanı sıra hem kendi ülkelerinde hem de<br />
küresel ölçekte emek ve sermayenin yoğunlaĢtığı kentler mega kentler olarak<br />
adlandırılmaktadır (Bal, 2008: 62). Castells; günümüzde yaĢanan süreci enformasyon<br />
çağı olarak adlandırmakta ve bu çağın yeni bir kent formunun habercisi olduğuna<br />
vurgu yapmaktadır (Castells, 2005: 532). Bu yeni kent formunu mega kent olarak<br />
ifade eden Castells‟e göre mega kentler; küresel ekonominin ve ortaya çıkmakta olan<br />
enformasyon toplumunun, çeĢitli toplumsal ve coğrafi bağlamlarda kendini<br />
gerçekleĢtirdiği mekânlardır. Mega kentler insanların çok geniĢ çaptaki ve yoğun<br />
nüfus barındıran (2010 yılında 20 milyonu aĢması beklenen) birliktelikleridir. Ancak<br />
mega kentlerin baĢlıca niteliği büyüklükleri değil, küresel ekonominin merkezleri<br />
olmasıdır. Yani mega kentler; “dünya çapında üst düzey yönetim, yönlendirme ve<br />
üretim iĢlevlerinin; medyanın kontrolünün; gerçek iktidar siyasetinin; mesajlar<br />
yaratıp dağıtma yönündeki sembolik kapasitenin yoğunlaĢtığı” yerlerdir (Castells,<br />
2005: 538).<br />
Günümüzün yaygın dünya ekonomisi içinde küresel kentler, önemli iĢlemler<br />
için merkezi kontrolü sağlamaktadırlar. Ekonomik faaliyetlerin günden güne<br />
küreselleĢmesi karĢısında, ekonominin yönetimi de birkaç merkezde<br />
yoğunlaĢmaktadır. Küresel kentler koordinasyon merkezi olmanın ötesinde üretimin<br />
de merkezi konumundadırlar. Bu ifade ile malların üretimi değil, sermayenin küresel<br />
ölçekte yayılmıĢ olan ofis ve fabrikalarını yönetecek uzmanlaĢmıĢ hizmetlerin<br />
üretimi kastedilmektedir (Giddens, 2000: 522). Küresel kentler; küresel ölçekte<br />
üretim, biliĢim ve iletiĢim ağlarının kesiĢtiği, bu ağların niteliklerinin<br />
belirlenmesinde etken olan, bilgi ve sermayenin dolaĢımına yön veren ve dünyadaki<br />
düzenleme mekanizmalarını belirleyen kentlerdir (Eraydın, 2001: 375). Bu ifadeden<br />
hareketle küresel kentlerin; sermayenin küresel ölçekte yoğunlaĢan trafiğinin kontrol
212<br />
edildiği merkezler olduğu ileri sürülebilir (Ercan, 1996: 67). Küresel sermaye<br />
trafiğinin yoğunlaĢarak içinden geçtiği mekânlar/kentler ise uluslararasılaĢmıĢ kent<br />
olarak tanımlanmaktadır. UluslararasılaĢmıĢ kentler, küresel sermaye trafiğinin alt<br />
birimlere (kentlere) iletilmesini kolaylaĢtıran mekânlardır (Ercan, 1996: 67, 80). Bir<br />
diğer ifade uluslararasılaĢmıĢ kentler, küresel kentlerin altında yer almakta ve bir<br />
anlamda onlara ve dolayısıyla küresel sermayeye aracılık hizmeti sunmaktadır. Bu<br />
kentler uluslararası sermayenin etkinlik gösterdiği ve buna bağlı olarak küresel<br />
ekonomik ağın içinde yer alan mekânsal ölçeklerdir (Hacısalihoğlu, 2000: 226-227,<br />
120).<br />
Kentlerin bir küresel ağ hiyerarĢisi içinde yer alması, bazı denetim<br />
fonksiyonlarının merkezi hale gelmesine ve küresel denetim fonksiyonları olan<br />
dünya kentlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dünya kentleri küresel<br />
süreçleri koordine eden merkezler olmalarının yanı sıra, üretimin gerektirdiği<br />
karmaĢık hizmetleri üreten merkezlerdir. Bu kentler finansman ve yeniliklerin mal ve<br />
teknoloji pazarı konumundadır (Tekeli, 1999: 224). Küresel kent ile uluslar arası kent<br />
arasındaki ayrım bu ifade ile net bir biçimde görülmektedir. Uluslararası kentler<br />
küresel ekonomik sistem içinde karar ve kontrol merkezi iĢlevi taĢımamaktadır<br />
(Hacısalihoğlu, 2000: 121).<br />
Türkiye‟nin küresel süreçlere eklemlenmesinde en etkili kent olduğu ifade<br />
edilen Ġstanbul zaten tarihsel süreçte ekonomik, sosyal ve kültürel bir merkez<br />
konumunda yer almıĢ ve dünya kapitalizmi ile bağlantı aracı olmuĢtur. (Uzun, 2002:<br />
40). Ġstanbul önceden de yürütmekte olduğu uluslararası iliĢkileri ülke içine taĢıma<br />
iĢlevini küreselleĢme sürecinde geliĢtirmiĢtir. Bir diğer ifade ile Ġstanbul küresel<br />
sermayenin ürettiği trafiğin yoğunlaĢtığı ve içinden geçtiği bir kent haline gelmiĢtir.<br />
Küresel sermaye trafiğinin Türkiye açısında ilk durağı Ġstanbul olmakta ve daha<br />
sonra bu trafik ülke içine dağılmaktadır. Bu doğrultuda Ġstanbul‟un küresel sermaye<br />
ile iliĢkisinin tek yönlü olduğu ve küresel kapitalizmin eĢitsiz iĢbölümü içinde bir<br />
dizi iĢlevin üreticisi, yönlendiricisi ve kontrol merkezi olmadığı için etkileyen değil<br />
etkilenen kent olduğu vurgulanmaktadır (Ercan, 1996: 84-85).<br />
Dünya ekonomisinin örgütlenme biçiminin belirlendiği, uzmanlaĢmıĢ<br />
hizmetlerin finanse edildiği, yeni buluĢlarla üretimin yapıldığı ve bu buluĢ ve
213<br />
ürünlerin pazarlandığı odaklar dünya kenti olarak tanımlanmaktadır. Bunun dıĢında<br />
kalan ve ulusal ekonomilerin küresel ekonomilerle bağlantısını sağlayan kentler ise<br />
uluslararası kent olarak ifade edilmektedir (Eraydın, 2001: 375). Bu bağlamda<br />
Ġstanbul‟un dünya kentinden çok uluslararası kent olduğu ifade edilebilir.<br />
Kentsel alan büyüklüğü ve barındırdığı nüfus açısından dünya kentlerinin<br />
birçok fiziksel ve sosyal özelliğini gösterse de, Ġstanbul gibi dünya kenti ile klasik<br />
sömürgecilik döneminin ikili kentleri arasında bir yapıya sahip kentlerin, dünya kenti<br />
olabilmeleri mümkün gözükmemektedir. Küresel kapitalizmin bölgesel bağlantı<br />
noktası ve küresel sermayenin bir kısmını çeken bir kent olsa da sermayenin yatağı<br />
ve küresel sermaye/bilgi akıĢlarının kontrol merkezi konumunda olmayan (olması<br />
çok da olası gözükmeyen) Ġstanbul dünya kenti hiyerarĢisinde üst sıralarda yer<br />
bulamayacaktır (Doğan, 2005: 25-26). Benzer ifadeleri kullanan Ercan da;<br />
Ġstanbul‟un dünya kenti olma gibi bir potansiyeli taĢımadığını vurgulamaktadır.<br />
Yazara göre Ġstanbul dünya kapitalizmi içinde sisteme yön veren süreçlerin<br />
belirlendiği ve yaĢandığı bir kent olmaktan öte, küresel kapitalizmin artan<br />
dinamikleri karĢısında uluslararasılaĢan bir kent olma eğilimindedir (1996: 84).<br />
6.3.Türkiye’nin KüreselleĢme Anahtarı Olarak Ġstanbul<br />
Günümüzde kentlerin önemi büyük bir hızla artmaktadır. KüreselleĢmenin<br />
yaygınlaĢması, bilgi toplumuna geçiĢ ve üretimin esnek biçimler altında<br />
örgütlenmesi sonucunda kentler; geçmiĢtekinden çok daha geniĢ ve yoğun iliĢki<br />
ağlarının ortasına yerleĢmektedir. Kentler, özellikle de büyük kentler bulundukları<br />
ülkelerin en önemli kozları durumundadır. Amsterdam Hollanda‟nın, Seul Kore‟nin,<br />
Kahire Mısır‟ın bugünün ve geleceğin dünyasındaki rolünü belirler konumdadır<br />
(Silier, 2007: 2-3). Türkiye açısından da Ġstanbul küreselleĢme sürecinde en önemli<br />
koz olarak görülmektedir.<br />
1980 sonrasında iktidara gelen Özal hükümetinin uygulamaya koyduğu<br />
neoliberal politikalar ile Türkiye, özellikle de Ġstanbul, sermayenin çeĢitli tüketim<br />
mallarının, imajların ve küresel sermayenin odak noktası haline gelmiĢtir. Bu<br />
dönemde Ġstanbul, beĢ yıldızlı otelleri, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleriyle ülkede yaĢanan<br />
dönüĢümün vitrini haline gelmiĢtir (Bartu, 2001: 146). 1980 darbesini izleyen<br />
dönemde ortaya çıkan neoliberalleĢme ve dıĢa açık ekonomi yönündeki yapı
214<br />
değiĢiklikleri dünya ekonomileriyle bağlantıları güçlü olan Ġstanbul‟u ön olana<br />
çıkarmıĢtır (Wedel, 2001: 66). Ġstanbul; eĢsiz tarih ve kültür hazinesi ile geçmiĢte<br />
olduğu gibi gelecekte de, bilgi toplumu çağında dünyanın lider kentleri arasında<br />
yerini alacak eĢsiz bir kent olarak ele alınmaktadır. Kentin; ulusça bilgi toplumuna<br />
ulaĢma sürecinde hayati ve stratejik bir role sahip olduğu ifade edilmektedir (ĠBB<br />
YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 343).<br />
Türkiye‟nin küresel sisteme entegrasyonunu sağlayabilecek kentin Ġstanbul<br />
olduğu ileri sürülmektedir. Bu bağlamda Ġstanbul açısından küresel kent<br />
çerçevesinde bir entegrasyonun, kaynak yaratacağı ve yeniden dağıtılabilecek<br />
kaynakları arttıracağı için tercih edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ġstanbul‟un<br />
belirli bir iĢlevi üstlenerek küreselleĢmesinin, ülkeye yönelik sermaye akımlarını<br />
güçlendireceği de bu vurgunun içinde yer almaktadır. Ġstanbul‟u küresel kentler<br />
ağına dâhil etmek için yapılacak yatırımların ve aktarılacak kaynakların, Türkiye‟nin<br />
geleceğini de yakından etkileyeceği öne sürülmektedir (Keyder, 2004: 108-110;<br />
1992: 85).<br />
1980 sonrası dönemde küresel ekonomi dünya ölçeğinde geliĢmiĢtir.<br />
Ekonominin küreselleĢmesi sürecinde dünya üzerindeki bazı kentler teknoloji, bilgi<br />
ve hizmetlerin üretildiği sanayi sonrası üretim merkezlerine dönüĢmüĢlerdir. Küresel<br />
anlamdaki ekonomik iliĢki ağları ile dönüĢüm ve bilgi-haberleĢme-ulaĢım<br />
teknolojilerindeki geliĢmeler kent merkezlerinin dokusunu da değiĢtirmiĢtir. Bu<br />
süreçte kent merkezlerinde iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri yoğunlaĢmıĢ ve bu alanlarda<br />
kentsel arsa değerleri önemli ölçüde artmıĢtır. 1980 sonrasında hayata geçirilen<br />
neoliberal politikalar ve küresel süreçlere uyum sağlama çabaları Ġstanbul‟da da<br />
etkisini göstermiĢtir. Bu çerçevede Ġstanbul kent merkezi ve merkeze yakın alanlar,<br />
kent içinde üstlendikleri iĢlevler ve kullanıcı profili açısından önemli değiĢimlere<br />
uğramıĢtır (ErcoĢkun ve Yalçıner ErcoĢkun, 2005: 651, 660).<br />
Demokrasi ve yerel yönetim reformu söylemleriyle küreselleĢme sürecinin<br />
gereklerini hızla uygulamaya koyan, yapısal uyum politikaları çerçevesinde serbest<br />
piyasa kurallarını yaygınlaĢtıran ve özelleĢtirmelerle devletin ekonomik<br />
faaliyetlerden çekilmesini sağlamaya çalıĢan Türkiye‟de; ulus devletin refah<br />
politikalarını hızla terk etmeye çalıĢan bir yönetim anlayıĢı hâkim hale gelmiĢtir. Bu
215<br />
çerçevede, küreselleĢme ile bütünleĢen bir yaklaĢım içinde yerel tek baĢına<br />
bırakılmakta, toplumsal/mekânsal dengesizlikleri giderme konusunda hiçbir<br />
giriĢimde bulunulmamakta, aksine eĢitsizlikler ve dengesizlikler arttırılmaktadır<br />
(Göktürk, 2001: 432).<br />
Büyüyen ticaret sermayesi büyük ticaret ve iĢ merkezleri inĢa edilmesini<br />
gündeme getirirken, kentlerde yüksek nitelikli konaklama tesisleri ve konut yapımı<br />
baĢlamıĢ ve kentlerin görünümleri değiĢmiĢtir. Bu süreçte ortaya farklı gelir<br />
gruplarının yoğunlaĢtığı konut alanları çıkmıĢ ve mekânsal ayrıĢma açıkça<br />
görülmeye baĢlanmıĢtır (Eraydın, 1992: 117-118). 1980 sonrası dönemde neoliberal<br />
politikalar doğrultusunda gerçekleĢtirilen ekonomik yeniden yapılanma sürecinde<br />
Türkiye kentleri; bir yandan uzun yıllardır var olan gecekondu ve enformel sektör<br />
gibi sorunlarla uğraĢıldığı, bir yandan da son yıllarda giderek artan kentsel yoksulluk,<br />
mekânsal ayrıĢma, toplumsal dıĢlanma ve kutuplaĢma gibi yeni sorunların yaĢandığı<br />
mekânsal birimler olmuĢlardır (Kaygalak, 2009: 103).<br />
Sermayenin yer seçimi ve üretim biçimleri kentsel alanlarda mekânsal<br />
organizasyonları da etkilemektedir. 1980 sonrasında üretim biçimlerinin değiĢmesi,<br />
kent merkezlerindeki sanayinin kent dıĢına itilmesi ve kent merkezlerinde yeni iĢ<br />
alanlarının yaratılması kentsel mekânı da etkilemiĢtir (Osmay, 1998: 139). Sanayi<br />
sektörünün kentlerin dıĢına çıkması/çıkarılmasına koĢut olarak sigortacılık, kültürel<br />
etkinlikler, finansal hizmetler, yöneticilik hizmetleri, reklamcılık, pazarlama,<br />
araĢtırma ve benzeri sektörler kent merkezinde yoğunlaĢmaktadır (BaĢer, 2005: 495).<br />
Hizmetler sektörünün fiziki mekândaki yatırım ve yerleĢim ölçeği sanayi<br />
sektörü ile karĢılaĢtırılamayacak kadar küçük ve akıĢkandır. Bu ifadeden hareketle<br />
hizmetler sektörünün, çok hızlı bir Ģekilde yer değiĢtirebildiği ve kentin daha<br />
avantajlı bölgelerine ya da daha avantajlı kentlere kolaylıkla taĢınabildiği<br />
söylenebilir. Bu hareketlilik yerel yönetimleri, kenti hızla ve çekici biçimlerle<br />
donatmaya, sektör (sermaye) açısından cazip kılma çabalarına yönlendirmektedir<br />
(Özkan, 2005: 283).<br />
Dünya ekonomisine eklemlenebilmek adına ülkeler ve kentler kıyasıya bir<br />
yarıĢa girmiĢ durumdadırlar. Üretimin esnekleĢmesi, finans sektörünün geliĢmesi ve<br />
sermayenin teknolojik geliĢmelerin de katkısıyla hızlı bir akıĢkanlık içinde olması ile
216<br />
birlikte, ülkelerin bu yarıĢta söz sahibi olabilmelerinin yolunun en geliĢmiĢ<br />
kentlerinden geçtiği ifade edilmektedir. Türkiye‟nin bu yarıĢa ancak Ġstanbul ile dâhil<br />
olabileceği ileri sürülmektedir (Suvakçı, 2007: 142). Türkiye‟nin küresel dinamiklere<br />
eklemlenme arayıĢlarında Ġstanbul önemli bir aktör olarak görülmektedir. Çünkü<br />
Ġstanbul; Türkiye‟de üretim, ticaret ve karar merkezi olan, tarihsel süreç içinde<br />
günümüze değin her dönemde bir çekim merkezi olmuĢ ve küresel pazarda bir vitrin<br />
rolü biçilmiĢ bir kenttir (Aksoy, 1998: 194).<br />
Ġstanbul‟un küresel süreçlere eklemlenmesi çabalarının temeli 1980‟li yılların<br />
baĢında atılmıĢtır. Özal ve Dalan döneminde kentin bölgesinde bir merkez haline<br />
gelmesi, bir finans ve karar merkezi olması açısından kongre merkezleri, altyapı<br />
çalıĢmaları vb uygulamalar hayata geçirilmiĢtir (Aksoy, 1998: 195).<br />
Metropoller devletin ekonomik ve toplumsal politikalarının sonucu olarak<br />
ortaya çıkan yerleĢme alanlarıdır (Tekel, 2001: 702). Yerellikler üzerinden kalkınma<br />
azgeliĢmiĢ ülke metropollerinin oluĢma sürecine benzer özellikler göstermektedir.<br />
Bir kentin ülkenin diğer kentleri aleyhine ölçüsüz derecede büyük bir geliĢme<br />
sürecine girmesi ve ülkenin tek büyük kenti durumuna gelmesini KeleĢ azgeliĢmiĢ<br />
ülkelerdeki metropolleĢme sürecinin temel özellikleri arasında göstermektedir<br />
(KeleĢ, 2000: 35). Küresel süreçlere eklemlenme çabasındaki Türkiye‟de Ġstanbul<br />
kenti bu tanıma uyan özellikler taĢımaktadır.<br />
Türkiye‟nin dıĢ ticaretinde, sanayi faaliyeti ve finans hareketleri konusunda,<br />
hizmet sektörünün geniĢliği ve nitelikli iĢgücüne sahip olma özellikleri bakımından<br />
geleneksel bir merkez olan Ġstanbul, özellikle 1990‟lı yıllardan itibaren dünya kenti<br />
olma iddiasıyla küresel pazara hâkim olan süreç ve dinamiklerin doğrudan etkisine<br />
girmiĢtir (Kaygalak, 2001: 550).<br />
Ġstanbul uluslararası arenadaki rolü ve kendi bünyesinde yaĢamakta olduğu<br />
hızlı dönüĢüm süreci içinde ikili yapılara ve büyük çeliĢkilere sahne olmaktadır.<br />
Sanayi kenti olmaktan hızla çıkan kent, küresel platformda yer alacak Ģekilde ticaret,<br />
turizm, finans ve kültür merkezi haline getirilmeye çalıĢılmaktadır (Görgülü vd,<br />
1993: 12).<br />
1980 sonrası dönemde neoliberal politikaların Türkiye‟de de uygulama alanı<br />
bulması ve etkinliğini günden güne arttırarak günümüze kadar uzanmasıyla birlikte,
217<br />
yerel yönetimlere dair söylem ve uygulamalarda da değiĢimler yaĢanmıĢ ve reformlar<br />
yapılmıĢtır. Yerel reform yasalarının tümünün demokratiklik ve etkinlik kavramları<br />
üzerine inĢa edildiği görülmektedir. Örneğin 5393 sayılı Belediye Yasası‟nda<br />
demokratiklik; „vatandaĢ odaklı anlayıĢ‟, „katılım‟, „kent konseyleri‟ ve „hizmetlere<br />
gönüllü katılım‟ mekanizmalarıyla desteklenirken, etkinlik, verimlilik ve rekabet<br />
edilebilirlik hedefleri, hizmetlerin; „yaptırma veya iĢlettirmede piyasa gereklerine<br />
uygun yöntemleri kullanmaya‟ yetkili olmakla açıklanmaktadır. 5216 sayılı<br />
BüyükĢehir Belediye Yasası‟nda da etkinlik potansiyeli daha da geniĢletilmiĢ,<br />
„küresel ekonomi, pazar-ticaret merkezi, ulusal ekonominin motoru‟ gibi ifadelerle<br />
„rekabet edebilirlik gücü, hizmet kalitesi ve ölçek etkinliği yüksek‟ küresel kent<br />
ifadelerine yer verilmiĢtir (Alada, 2008: 289-291).<br />
Benzer ifadelere 1/100.000 Ölçekli Ġstanbul Ġl Çevre Düzeni Planı‟nda da<br />
rastlanmaktadır. Kentin küresel sermayenin kullanımına açık bir mekân haline<br />
gelmesi yönündeki çabaların bir yansıması olan planın açıklama raporunda yer alan<br />
ifadeler, planın kenti bir meta olarak pazarlamak kaygısı taĢıdığı ve toplumsal<br />
süreçleri/aktörleri göz ardı ettiğini gözler önüne sermektedir. “Kentin rekabetçi<br />
üstünlüklerini ön plana çıkarmak, yatırımcılar için çekim merkezi olmasını sağlamak,<br />
yüksek bir rekabet gücüne sahip olmak için gerekli mekânsal ve altyapı projeleri<br />
geliĢtirmek, firmaların kurulmaları, büyümeler, ve yarıĢabilmelerinin önündeki<br />
engelleri kaldırmak” gibi hedefler, planın geniĢ bir toplumsal uzlaĢmayı aramadığını<br />
göstermektedir. Planın temel amacı kenti her ne pahasına olursa olsun pazarlamak,<br />
yerli ve yabancı sermayenin kullanımına sunmak ve kenti bir yatırım alanına<br />
dönüĢtürmektir (Demirdizen, 2007: 15; ÇavuĢoğlu, 2000: 126; BeĢiktepe, 2007: 54-<br />
55; BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 93).<br />
Ġstanbul Çevre Düzeni Planı‟nı değerlendiren Sönmez kentsel toprakların<br />
ticarileĢmesi/metalaĢması sürecinin Ġstanbul‟da nasıl yaĢandığını Ģu Ģekilde ifade<br />
etmektedir:<br />
“…Sanayi, Ġstanbul‟dan iyice desantralize edilecek, boĢalan arsalara<br />
da büyük plazalar, villa siteleri, alıĢveriĢ merkezleri, eğlence merkezleri,<br />
turizm, kültür endüstrisi yatırımları yapılacaktı. Bu yatırımlar, daha çok<br />
küresel sermayeye hizmet verecek, küresel sermaye Akdeniz, Balkanlar, Orta<br />
Doğu, Kafkasya‟yı Ġstanbul‟daki üslerinden kontrol edecekti. Ġstanbul ise bu
218<br />
küresel sermayeye gayrimenkulleri, üst düzey hizmet sunumları, turizm ve<br />
kültür endüstrisi ürünleri ile hizmet verecek, artık 1980 öncesi sanayiden<br />
sağlanan birikim, yeni dönemde hizmet üretiminden elde edilecekti. Bu<br />
Ġstanbul‟un taĢı toprağının daha çok önem kazanmaya baĢlaması, kent<br />
arsasının rantının daha yükselmesi demekti.” (Sönmez 2007‟den aktaran<br />
Ergüder ve Ercan, 2008: 91).<br />
Ġstanbul Ġl Çevre Düzeni Planı‟nın temel hedefi; “Ġstanbul‟un küresel<br />
düzeydeki metropoller arası yarıĢta hak ettiği yeri alması ve uluslararası pazarda<br />
daha rekabetçi olabilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Bu ifade Ġstanbul planlamasının<br />
temel hedefinin insan değil yatırımcı olduğunu göstermektedir (Gökçe, 2007: 140).<br />
KüreselleĢen kentlerde mekâna yönelik müdahaleler kamu yararı kavramını<br />
ve kentlileri göz önünde bulundurmaksızın, sermayenin talep ve yaptırımları<br />
doğrultusunda hayata geçirilmektedir (Turgut ve Erkan Biçer, 2000: 289). Hazırlanan<br />
nazım imar planlarında temel hedef olarak yer verilen Ġstanbul‟u küresel kent haline<br />
getirmek anlayıĢından hareketle, küresel akıĢların geçici cazibelerinin tuzağına<br />
düĢülmekte ve kalıcı olabilecek Ģekilde ortaya çıkan sorunlar göz ardı edilmektedir<br />
(Yalçıntan, 2000: 211). Türkiye‟de 1980 sonrasında ağırlık kazanan üretim dıĢı<br />
gelirler ve sermaye birikim olanakları, dıĢa açılma, artan dıĢ ticaret ve turizm<br />
gelirleri yeni mekânsal öncelikler yaratmıĢtır. Bu çerçevede büyük kentlerde kentsel<br />
rantlar hızla artmıĢ ve farklı sermaye gruplarını tanımlayan, büyük Ģirket gruplarına<br />
ait iĢ merkezleri, lüks konut alanları, alıĢveriĢ merkezleri, toplu konut alanları vb.<br />
gibi mekânsal geliĢmeler ortaya çıkmıĢtır. 1980‟lerin baĢından itibaren, kentsel<br />
alanları en karlı yatırım aracı olarak gören sermayenin gayrimenkul alanında<br />
yatırıma yönelmesi, yüksek gelir gruplarına yönelik konut, turizm, iĢ, alıĢveriĢ ve<br />
eğlence merkezlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıĢtır (Eraydın, 1992: 127,<br />
118; KurtuluĢ, 2005: 737,739; Dökmeci ve Berköz Akkal, 1993: 28).<br />
Neoliberal politikaların hayata geçirilmeye baĢladığı 1980‟li yıllardan bu<br />
yana Ġstanbul, kapitalizmin yükselen değeri olan küresel kentler arasına<br />
yerleĢtirilmeye çalıĢılan bir kent durumundadır. Ġstanbul, 1980 öncesinde ülke<br />
ekonomisine sanayinin ve ticaretin motor gücü olarak hizmet ederken; 1980<br />
sonrasında özellikle de 1990‟lı yıllarla birlikte küresel sermayenin ve ticaretin baĢat<br />
gücü olarak hizmet etmeye baĢlamıĢtır. Bu bağlamda sektörel öncelikleri farklılaĢan
219<br />
kentin mekân kullanım hedefleri de yeniden yapılandırılmıĢtır. Ġç sanayi kentinden<br />
küresel sermaye kentine dönüĢüm süreciyle birlikte kent merkezindeki arsaların<br />
anlamı da değiĢmiĢtir. Yeniden keĢfedilen bu arsalara büyük alıĢveriĢ, eğlence ve iĢ<br />
merkezleri, lüks yerleĢim alanları, plazalar ve gökdelenler gibi sermaye açısından<br />
kenti cazip kılacak yapıların inĢası hız kazanmıĢtır (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 92,<br />
107; Berkmen Yakar, 2000: 183; Akın, 2000: 164; Yalçıntan, 2000: 224).<br />
KüreselleĢmenin etkileri hemen her alanda olduğu gibi kentlerde de yoğun<br />
biçimde hissedilmektedir. Bu bağlamda, kentlerin 1980 sonrası yaĢadığı dönüĢümler<br />
küreselleĢme çerçevesinde değerlendirilmelidir. Türkiye‟nin küreselleĢme deneyimi<br />
(çabaları) kentlerin giderek meta haline getirilmesine Ģahitlik etmektedir. Bu<br />
çerçevede 1980 sonrası dönemde Ġstanbul‟da büyük projelerin belirleyici olduğu bir<br />
kent geliĢme modeli ortaya çıkmıĢ ve planlama düzenini piyasa koĢullarına uyarlama<br />
giriĢimleri ağırlık kazanmıĢtır. Kenti piyasa aktör ve süreçlerine açma çabaları süreç<br />
içinde artarak devam etmiĢ ve günümüzde iyice kanıksanan “dünya kenti”, “küresel<br />
kent” ve “marka” gibi söylemlerle getirilen yeni yatırım kararları, yeni plan ve<br />
projeler ile kentsel dönüĢüm uygulamaları kenti bir meta formuna sokmuĢtur (Uysal,<br />
2007: 45-46).<br />
Günümüzde kentler; yeni ekonomileri, yeni toplumsal yapıları ve yeni<br />
mekânları kucaklamaktadırlar. KüreselleĢme olarak ifade edilen bu süreçte kentlerin<br />
ve kent yöneticilerinin temel amacı küresel kent olabilmektir. Ancak küresel kent<br />
olmak küreselleĢme sürecinin mutlak sonucu olarak görülmemelidir. Küresel ile<br />
yerelin karĢılaĢması ortaya farklı sentezler çıkarabilmektedir. Bu sentezler sonucu<br />
ortaya çıkması muhtemel kentsel mekân“Olmayan Kent” olarak ifade edilmektedir.<br />
Kavram; küresel kent olabilme kaygısıyla yola çıkan kentlerin sosyo-mekânsal<br />
örüntüsünü ifade etmektedir. Olmayan kent; küresel kent olma yarıĢında sosyomekânsal<br />
olarak kaybetme noktasının bir adım öncesine denk gelmektedir. Ya tutarsa<br />
mantığıyla “kentsel mekâna küreselleşme çalmak”, kenti küresel kent olacağı<br />
meçhul bir süreçte, sermayenin kentlerinden biri haline getirmektedir (Özkan, 2005:<br />
284-286).<br />
Türkiye‟de küresel kent kategorisinde konut, kontrol, servis ve finansal<br />
iĢlevlerin odağında yer alan ve küresel kentler ligine girme potansiyeli olduğu ileri
220<br />
sürülen kent Ġstanbul‟dur. Gürler‟in hâkim Ģehirler tanımında vurguladığı gibi<br />
Ġstanbul; küresel kentler hiyerarĢisinde yer edinebilmek için kentsel yeniden<br />
yapılandırma müdahalelerinin yoğun yaĢandığı bir küresel arenadır (Gürler, 2005:<br />
613). 1980‟li yıllarla birlikte dünya ölçeğinde yaĢanan geliĢmeler göz önünde<br />
bulundurulduğunda ulusal ekonomilerin kentleri değil kentlerin ulusal ekonomileri<br />
yönlendirdiği ileri sürülmektedir. Kentlerin küresel ekonomik hareketlerden aldıkları<br />
paya bağlı olarak ülke ekonomilerini hızlandırdıkları ve bu nedenle küresel süreçlere<br />
eklemlenme potansiyeli olan kentlere verilecek desteğin, ülke adına atılmıĢ olumlu<br />
bir adım olacağı vurgusu sıklıkla yapılmaktadır. Türkiye özelinde küresel<br />
eklemlenme bağlantısı olan kentin de Ġstanbul olduğu ifade edilmektedir. Bu<br />
bağlamda Ġstanbul‟un hemen her ilçesinde hazırlanan ve uygulanan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin de Ġstanbul‟un küreselleĢme potansiyeline destek sağlayacağı iddia<br />
edilmektedir (ĠBB YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 344; Altun,<br />
2005: 228).<br />
6.4. Ġstanbul’da Kentsel DönüĢüm<br />
1980 sonrasında tüm dünyayı saran neoliberal küreselleĢmenin etkileri<br />
Türkiye‟de özellikle de Ġstanbul‟da yoğun biçimde hissedilmeye baĢlamıĢtır. Bu<br />
dönemde içe dönük ithal ikameci anlayıĢtan dıĢa açık serbest ithalata dayalı bir<br />
kalkınma modeline geçilmesi; altyapıda telekomünikasyon yatırımlarına öncelik<br />
verilmesi ve küresel ekonominin gerektirdiği sermaye piyasaları, serbest ticaret ve<br />
üretim bölgelerinin kurulması, bankacılık reformları gibi uygulamaların hayata<br />
geçirilmesiyle, Türkiye ve Ġstanbul küreselleĢmeye eklemlenme sürecine girmiĢtir.<br />
Bu süreçte Ġstanbul kent merkezi üretimin karar ve kontrol iĢlevi ile finans sektörü<br />
baĢta olmak üzere yönetim, muhasebe, sigortacılık, bankacılık, halkla iliĢkiler,<br />
danıĢmanlık, medya, araĢtırma, reklam ve pazarlama gibi hizmet sektörünün<br />
hâkimiyeti altına girmiĢtir. Böylelikle kent merkezi ve çevresinde yeni orta sınıfa<br />
hitap eden hizmetler sektörünün oluĢumu hız kazanmıĢtır. (Tekeli, 1998: 20-21;<br />
Ġslam, 2003: 164; ġen, 2006: 68-69; Osmay, 1998: 147, 149). Ulusal ekonominin<br />
dünya piyasalarına Ġstanbul üzerinden entegre edilmesini hedefleyen 1980 sonrasının<br />
neoliberal politikaları, Ġstanbul‟u küresel düzlemdeki eğilimlerin (toplumsal<br />
eĢitsizlikler ve mekânsal ayrıĢma) en belirgin biçimde görülebildiği kent haline
221<br />
getirmiĢtir. 1980 sonrası izlenen politikalarla birlikte bir yandan toplumdaki mevcut<br />
sermaye birikim süreçleri ve ittifak biçimleri değiĢmiĢ, beklenmedik bir hızla<br />
zenginleĢerek sınıf atlayan kesimler ortaya çıkmıĢtır. Diğer yandan ise kentte<br />
doğrudan sermaye yatırımları artmıĢ, finans ve hizmetler sektörü değiĢmiĢtir. Bu da<br />
uluslararası iĢ çevreleriyle bütünleĢmiĢ, yüksek ücretlerle çalıĢan üst düzey<br />
yöneticiler ve ileri derecede uzmanlaĢmıĢ profesyonellerden oluĢan (yeni orta sınıf<br />
olarak da adlandırılan) bir kesimin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur (Enlil, 2003:<br />
84).<br />
Tarihsel süreçte coğrafi konumu itibariyle yerli/yabancı sermayenin ve ticaret<br />
hareketlerinin odağı olan Ġstanbul, neoliberal küreselleĢme döneminde de gerek<br />
ulusal gerekse küresel sermayenin en önemli çekim alanlarından biri durumundadır.<br />
Kent, kültür ve turizm merkezi olmasının yanı sıra, küresel sermayenin finans,<br />
yönetim ve denetim iĢlevlerinin yürütülebildiği bir konumda olmasından dolayı,<br />
uluslararası yatırımların ve yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Bu yatırımlar,<br />
uluslararası üretim iliĢkilerinin ve sermaye hareketlerinin yarattığı talep sonucunda,<br />
oteller, kongre ve kültür merkezleri ile çalıĢma ofislerinin yer aldığı gökdelenler<br />
biçiminde ortaya çıkmakta, benzer biçimde orta ve üst gelir gruplarına yönelik konut<br />
alanları, alıĢveriĢ ve eğlence merkezleri olarak da fiziksel mekânda yansımasını<br />
bulmaktadır (Türkün, 2007: 221). Tüm yatırımların gerçekleĢtirilebilmesi için<br />
gereken kentsel arsa ihtiyacı ise kentsel dönüĢüm projeleriyle karĢılanmaya<br />
çalıĢılmaktadır.<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin ortaya koyduğu mega projelerin kentin<br />
gelecekteki yapısını etkileyecek ve belirleyecek baĢlıca araçlar olduğu<br />
vurgulanmaktadır (ĠBB YerleĢmeler ve Kentsel DönüĢüm Müdürlüğü, 2003: 346).<br />
Belediye yetkilileri Ġstanbul‟u turizm, kültür ve finans merkezi olarak yapılandırma<br />
amacının temel aracı olarak uygulamaya koydukları kentsel dönüĢüm projeleri ile,<br />
zaman içinde derinleĢen kentsel sorunlara çözüm aradıklarını ileri sürmektedirler.<br />
Ancak Ġstanbul‟u geleceğe taĢıyacağı söylenen bu projelerle geleceğe taĢınacak<br />
mahallelerde yaĢayan kesimlerin geleceğinin belirsizliğe sürükleniyor olması;<br />
geleceğin küresel Ġstanbul‟unda herkese yer olmadığına ve sosyo-mekânsal<br />
eĢitsizliklerin daha da derinleĢeceğine iĢaret etmektedir (Sakızlıoğlu, 2006: 43).<br />
Kentsel alanı kullanıcıları adına düzenleyen merkezi-yerel yönetim ve iĢbirlikçisi
222<br />
TOKĠ; “rekabet” ve “küresel kent” gibi söylemlerle ulusal/küresel sermayeyi yatırım<br />
yapmak için Ġstanbul‟ a çekmeye çalıĢmakta ve böylece kente değer biçmektedir.<br />
DeğiĢim değeri lehine kentin asıl sahipleri ve kullanıcıları yerlerinden edilmekte,<br />
kentsel toprağın ticarileĢtirilmesinde “finans merkezi”, “Avrupa baĢkenti”, “küresel<br />
kent” ve “dünya kenti” söylemleri, gecekondular ve eski kent merkezindeki konutlar<br />
üzerinde yükseltilmektedir. Her geçen gün toplumsal olarak yeniden üretilen<br />
yoksullaĢtırıcı/mülksüzleĢtirici sürecin günden güne daha geniĢ kitleleri içermesi<br />
kentsel dönüĢümün mantığını açıklar niteliktedir (Ergüder ve Ercan, 2008: 86).<br />
Ġstanbul açısından kentleĢmenin doğal fiziki eĢiklere dayandığı ve kenti<br />
taĢıyacak boĢ alanın kalmadığı ileri sürülmektedir. Birinci sınıf tarım topraklarını,<br />
orman ve su havzalarını, ekolojik dengeyi geri dönülemez Ģekilde tehdit eden<br />
geniĢleme ve büyümeler yerine, öncelikle yerleĢik alanlarda kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. Böylelikle eski kentsel<br />
mekânların aktif bir Ģekilde kente kazandırılacağı ve konut stokuna büyük katkı<br />
sağlanacağı vurgulanmaktadır (Altun, 2005: 230). Tek baĢına bu vurgu bile,<br />
ülkemizde uygulanan ya da uygulanması planlanan kentsel dönüĢüm projelerinin<br />
mantığını ortaya koymaktadır. Dikkat edilirse kentliye iliĢkin hiçbir ibare söylemde<br />
yer almamaktadır. Öyle ki kentsel mekân fiziksel ve ekonomik bir olgu gibi<br />
değerlendirilmekte, içi boĢ yapılarla dolu mekânsal ölçek konumuna<br />
indirgenmektedir.<br />
1995 yılında onanan Ġstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım Planı ile<br />
Ġstanbul bütününde yeni sanayi alanları belirlenmiĢtir. Bu plan ile birlikte Ģehir<br />
içinde bulunan ve artık bir sorun olduğu düĢünülen küçük ve orta ölçekli sanayilerin<br />
yeni belirlenen alanlara taĢınması öngörülmüĢtür. Planın; mevcut sanayiden boĢalan<br />
alanları çöküntü alanı olmaktan kurtarmayı; kirletici niteliğe sahip, Ġstanbul‟a<br />
sağladığı katma değeri az, çok fazla elektrik ve su kullanan ve Ģehir içinde bulunan<br />
sanayi alanlarını kent dıĢına çıkarmayı ve Ġstanbul‟u bir tarih, bilim, kültür, ticaret,<br />
hizmet ve sanat kenti yapmayı hedeflediği vurgulanmaktadır. Bu çerçevede Tuzla,<br />
Maltepe, Kartal, Bakırköy, Bahçelievler, BayrampaĢa, Zeytinburnu ve Bakırköy gibi<br />
alanlar sanayi sektöründen hizmet sektörüne dönüĢüm alanları olarak belirlenmiĢtir<br />
(Yüzer, 2003: 352-353). Kent merkezinde kalan sanayi alanlarının arsa değerlerinin<br />
artması bu alanlardaki sanayi yatırımlarının merkezlerden desantralizasyonunu
223<br />
zorunlu kılmıĢtır (Yüzer, 2003: 358). Bu alanların yakın dönemde emekçileri,<br />
yoksulları ve marjinal grupları yaĢam alanlarını değiĢtirme eğilimine sokan/yerinden<br />
eden kentsel dönüĢüm alanı ilan edilmesi de dikkat çekicidir. Denilebilir ki<br />
günümüzde yıkım ve yeniden yapım halinde hayata geçirilen projelerin temeli yıllar<br />
öncesinden atılmaya baĢlanmıĢtır.<br />
Ġstanbul‟un kentsel alanlarının büyük ölçekli yatırımları çekecek düzeyde<br />
hızla değerlenmesi kentsel dönüĢüm projelerini de tetiklemektedir. 1980‟lerde<br />
baĢlayan ve kentin belli bir kısmını etkileyen büyük sermayeye açılma süreci<br />
günümüzde tüm kenti sarmalamıĢ durumdadır. Tarihi yerleĢim alanları, sanayinin<br />
terk ettiği (etmek zorunda kaldığı) alanlar, düĢük maliyet ve yoğunluklu<br />
konut/gecekondu alanları günümüzde büyük yatırımlar peĢinde koĢan sermayenin<br />
hedefi durumundadır. Neoliberal küreselleĢme doğrultusunda kent mekânlarının<br />
yeniden üretilerek sermayenin kullanımına açılması sağlanmaya çalıĢılmaktadır. Bu<br />
yeniden üretimin aracı olarak da kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve<br />
uygulanmaktadır (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 102).<br />
Yakın dönemde kentsel sorunların çözümünde en etkili aracın kentsel<br />
dönüĢüm olduğu ileri sürülmeye baĢlanmıĢtır. Aynı Ģekilde Ġstanbul‟un küresel kent<br />
olması gerektiği vurgusu da sıklıkla yapılmaktadır. Bu iki ifade bir arada<br />
okunduğunda aslında kentsel dönüĢüm projeleriyle asıl hedefin ne olduğu da açığa<br />
çıkmaktadır (Kayıkçı, 2007: 652). Kent küresel sermaye ve aktörleri açısından çekici<br />
kılınmaya çalıĢılmakta, bu doğrultuda yeniden yapılandırılmakta ve bu yeniden<br />
yapılandırmanın aracı birçok kentliyi mağdur etme pahasına hazırlanan kentsel<br />
dönüĢüm projeleri olmaktadır.<br />
Küresel kent sistemi hiyerarĢisinde yer edinmek ve konumlarını yükseltmek<br />
isteyen kentler arasında bir rekabet bulunmaktadır. Bu süreçte kent yönetimleri<br />
küresel sermayeyi kendi yerelliklerine çekmek adına uygun kentsel ortamları<br />
yaratma çabasındadır. Nitelikli kentsel çevreler yaratarak kent imajını değiĢtirme ve<br />
kenti çekici kılma kaygısıyla hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri bu<br />
doğrultuda en çok baĢvurulan araç olmaktadır (Ergen, 2005: 258; Yılmaz, 2005:<br />
579). Türkiye‟nin küresel anahtarı olarak görülen Ġstanbul‟un, kentin hemen her<br />
kesiminde yakın dönemde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleriyle küresel
224<br />
sermaye ve aktörleri açısından çekici kılınacağı ileri sürülmektedir. Bu doğrultuda<br />
kent beĢ yıldızlı oteller, lüks konut alanları, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri ile<br />
donatılmaktadır. Ancak adı geçen bu yapıların oluĢturulması için kentsel arsa stoku<br />
yeterli olmadığından kent merkezindeki eski mahalleler ve merkeze yakın gecekondu<br />
alanları dönüĢüme konu edilmektedir. Bu tarz uygulamalar ise dönüĢüm alanlarında<br />
yaĢayan yoksul/marjinal kesimlerin yaĢam alanlarından uzaklaĢtırılmalarına neden<br />
olmakta ve kentte mekânsal ayrıĢmayı ortaya çıkarmaktadır.<br />
KüreselleĢmeyle birlikte gündeme gelen yarıĢan kentler, küresel kent, kültür<br />
baĢkenti vb yapılanmalar kent merkezlerinin stratejik önemini arttırmıĢtır. Bu süreçte<br />
eski kent merkezleri ve merkeze yakın alanlar konut, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri olarak<br />
yenilenmekte veya yeniden yapılandırılmakta ve sermaye yatırımlarının bir parçası<br />
haline getirilmektedir (ġen, 2006: 24). Küresel kentler sistemine<br />
eklemlenebilmesinin daha kolay olduğu düĢünülen büyük kentlerde, biliĢim<br />
sektörünün geliĢmesine paralel olarak insan, bilgi, mal ve sermaye akıĢının da<br />
hızlanması, ucuz iĢgücünden çok, üst düzey hizmet sektöründe çalıĢabilecek<br />
nitelikteki iĢgücüne ve bu iĢgücüne hitap edecek iĢ ve yaĢam alanlarına olan ihtiyacı<br />
oldukça arttırmıĢtır. Kentsel arsa stokunun oldukça daraldığı günümüz kentlerinde bu<br />
ihtiyaca cevap verebilecek alanlar olarak yoksul/marjinal grupların yoğun olarak<br />
yaĢadığı eski kent merkezleri ve gecekondu bölgeleri ilk sırada gösterilmektedir<br />
(Aksümer ve Temiz, 2007: 161-162).<br />
Küresel süreçlere eklemlenme açısından anahtar rolü yüklenen Ġstanbul 1980<br />
sonrası dönemde ciddi bir yeniden yapılanma sürecini yaĢamaya baĢlamıĢtır.<br />
Günümüzde halen devam eden kentsel yeniden yapılanma süreci gerek kentin<br />
çevresinde gerekse merkezinde yeni bir sınıfsal ve mekânsal ayrıĢmayı<br />
yaratmaktadır. Ġstanbul‟un kentsel coğrafyasında yerleĢim yerleri ve iĢ merkezleri<br />
hızla değiĢmekte ve bu değiĢime paralel olarak kent içinde ortaya çıkan nüfus<br />
hareketiyle kentin sosyal yaĢamı da belirlenmektedir. Kentteki eski gecekondu<br />
alanları günümüzde hızla kapalı lüks konut alanları ile çevrelenmekte ve kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile gündeme gelmektedirler (ġen, 2006: 61-62). Ġstanbul özelinde<br />
kentsel dönüĢümden bahsetmek birçok projeden ve kentin hemen her yerinde süren<br />
plan çalıĢmalarından bahsetmek anlamına gelmektedir. Bir diğer ifade ile Ġstanbul<br />
açısından kentsel dönüĢüm tüm kenti içine alan bir yeniden yapılanma anlamına
225<br />
gelmektedir. Yeniden yapılanma süreci, kentin birçok alanında yeni mağduriyetler<br />
yaratırken birçok alanı da yeni rant odağı haline getirmektedir (Kahraman, 2006: 93).<br />
1980‟lerden itibaren Ġstanbul‟un hem konut haritasında hem de konut<br />
piyasasında önemli değiĢimler ortaya çıkmaya baĢlamıĢ ve bu değiĢimler günümüzde<br />
iyice hızlanmıĢtır. Günümüz Ġstanbul‟unda bir yandan üst ve orta sınıflara yönelik<br />
konut seçenekleri artarken bir yandan da önceki dönemlerden farklı olarak kent<br />
yoksullarının yoğun yaĢadığı kent çeperlerindeki gecekondu bölgelerinin yerine,<br />
kamu aktörlerinin ve özel sektörün öncülüğünde üst ve orta sınıfa yönelik konut<br />
alanları yükselmektedir. Bu süreçte ortaya çıkan değiĢimler farklı grupların sürekli<br />
yer değiĢtirmesine (değiĢtirmek zorunda kalmasına) neden olmaktadır. Gerek kent<br />
merkezindeki eski alanlarda bulunan yoksul mahallelerinde yaĢayanlar; gerekse<br />
gecekondu bölgelerinde yaĢayan kesimler yeni kent dinamikleri doğrultusunda<br />
yerlerinden edilmektedirler (GeniĢ, 2009: 127).<br />
Genel olarak Ġstanbul‟a bakıldığında; bir tarafta yıllarca yatırım yapılmamıĢ<br />
altyapı, ulaĢım, sağlık ve konut sorunlarını barındıran ve kendi oluruna bırakılmıĢ bir<br />
kent karĢımıza çıkmaktadır. Diğer tarafta ise, küresel sermayenin aktörlerinin tecrit<br />
edilmiĢ bir Ģekilde yaĢayabilecekleri, küresel süreçlere eklemlenme çabasıyla<br />
yapılandırılan ve kentsel çevreyle iliĢkisi görselliğe indirgenmiĢ küresel Ġstanbul yer<br />
almaktadır (BakırtaĢ ve Köktürk, 2007: 96-97). Kente yönelik geliĢtirilen günümüz<br />
politikalarında küresel Ġstanbullu olmayan geniĢ kesimler kentin dıĢına itilmeye<br />
çalıĢılmakta, kentte sermayeye ve aktörlerine yeni yatırım yapabilecekleri alanlar<br />
yaratma kaygısı güdülmektedir.<br />
Ġstanbul bütününde kentsel dönüĢümün mekânsal dağılımına bakıldığında<br />
belli baĢlıklar altında bir mekânsal dağılım olduğu görülmektedir. Kente biçilen<br />
küresel kent rolü ıĢığında kentsel dönüĢüm projeleri kent üzerinde farklı anlamlar<br />
barındırırken; projelerin birbirinden bağımsız ancak rastlantısal olmadığı<br />
görülmektedir. Ġstanbul‟un kıyıları ve tarihi merkezleri bir sterilizasyon sürecine<br />
sokularak kentin vitrini haline getirilirken; diğer alanlar da küresel kent vizyonunun<br />
ihtiyaç duyduğu konut alanlarına dönüĢtürülmektedir (Kahraman, 2006: 95). Bir<br />
diğer ifadeyle kent merkezindeki alanlar yaĢayanlarından arındırılarak yenilenmekte;
226<br />
gecekondu bölgeleri ise dönüĢüm adı altında yeni konut alanlarına yer açma<br />
kaygısıyla boĢaltılmaya çalıĢılmaktadır.<br />
Ġstanbul‟da kentsel dönüĢüm projeleri iki farklı faaliyet alanında<br />
gerçekleĢtirilmektedir. Bu alanlardan biri küresel sermayenin talep ve beklenti<br />
baskısının yüksek olduğu ve aynı zamanda küresel yarıĢta etkin olabilecek<br />
potansiyellere sahip kent merkezi; diğeri ise sağlıklı ve modern koĢullara<br />
ulaĢtırılması hedeflendiği söylenen gecekondu bölgeleridir (Keskin vd, 2003: 412;<br />
ġahin, 2003: 97). Her iki alanın da ortak özelliği yoksul/marjinal kesimlerin ve<br />
emekçi sınıfın yoğun olarak bulunduğu yaĢam alanları olmasıdır. Bu ifadeden<br />
hareketle kentsel dönüĢümün öncelikle bu kesimlerin yaĢam alanlarını hedef aldığı<br />
ve tehdit ettiği söylenebilir.<br />
Kentin iki önemli aksı olan TEM ve E-5 karayolları arasında kalan konut<br />
alanları gecekondu yoğun bölgelerdir. Bu alanların sağlıklı bir konut altyapısı<br />
sunamadığı için kentsel dönüĢüm kapsamına alınması gerektiği sıklıkla<br />
vurgulanmaktadır. Ancak, bu bölgeler için hazırlanan kentsel dönüĢüm projelerinin<br />
neredeyse tamamının bu alanda yaĢayanları da değiĢtirme amacında olduğu ve<br />
yerleĢimcilerin taĢınmasını öngördüğü görülmektedir. Ġstanbul‟un küresel kent<br />
vizyonu doğrultusunda, sanayinin desantralizasyonu ile birlikte, mavi yakalı ve<br />
vasıfsız iĢgücünün yaĢamakta olduğu bu alanlarda bir sosyal değiĢim hedeflenmekte<br />
ve konut alanlarında bu doğrultuda bir yenilenme sağlanmasına çaba sarf<br />
edilmektedir (Kahraman, 2006: 98).<br />
Ġstanbul‟un merkezi alanları küresel ekonominin mekânsal örgütlenmesine<br />
uygun olarak kongre merkezleri, sergi salonları, oteller ve eğlence merkezleri, iĢ ve<br />
alıĢveriĢ merkezleri gibi yapılarla yeniden Ģekillendirilmektedir. Bu yapıların<br />
artmasına paralel olarak hizmetler sektörünün büyümesi, kentin ekonomisi için<br />
olumlu bir dinamik olarak ele alınmaktadır. Uluslararası ticaret, mali sermaye ve<br />
buna bağlı olarak bankacılık, sigortacılık, mali yatırım ve danıĢmanlık kurumları,<br />
halkla iliĢkiler ve reklam-pazarlama alanında artan yeni istihdam olanakları, yeni orta<br />
sınıfın oluĢumunda ve ekonomik yönden güçlenmesinde etkili olmuĢtur. Kent<br />
merkezlerinde genel anlamda kentsel rantların artması yönündeki bu ekonomik<br />
baskılar, yoksul/marjinal kesimlerin kentlerdeki varlık koĢullarını da yok eden bir
227<br />
etken olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu kesimler için ucuz konut ve istihdam<br />
olanakları sağlayan koĢullar değiĢmekte, kent merkezlerine daha yüksek gelirli kesim<br />
çekilmektedir. Bu süreç sosyo-kültürel bir değiĢim de beraberinde getirmektedir<br />
(ġen, 2007a: 185).<br />
Küresel kentlerin karakteristik özelliklerinden biri de toplumsal ve mekânsal<br />
kutuplaĢmadır. Yoksul kesimlerin varsıl kesimler tarafından yerinden edilmesi<br />
Ģeklinde özetlenen soylulaĢtırmanın yoğun yaĢandığı küresel kentlerin; ekonomik,<br />
mekânsal, sosyal yeniden yapılanma, parçalara ayırma, kutuplaĢma vb özellikleri<br />
Ġstanbul‟da da görülmektedir (Wedel, 2001: 66-67). Küresel kentlerin bu olumsuz<br />
özelliklerinin kazandırılması sürecinde kentsel dönüĢüm projelerinin ayrı ve önemli<br />
bir yeri bulunmaktadır. Yakın dönemde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin yarattığı mekânsal ayrıĢma ve kutuplaĢma, kentin yeniden<br />
yapılandırılması adına dezavantajlı grupların yerinden edilme süreçleri, küresel<br />
kentin tüm bu olumsuz niteliklerini kentler adına üretmekte ve pekiĢtirmektedir.<br />
Kentsel dönüĢüm projeleri ile kent içi boĢ fiziksel bir olgu gibi ele alınmakta ve<br />
ekonomik değeri olan bir meta gibi pazarlanırken sosyal dinamikler göz ardı<br />
edilmektedir. Günümüzde Ġstanbul‟un her köĢesi yaĢanmıĢlıkların biçimlendirdiği bir<br />
gerçeklikten, sermayenin yapısallaĢmıĢ mantığının biçimlendirdiği ve Ģimdinin<br />
geçmiĢ üzerindeki egemenliğini ilan ettiği bir gerçekliğe geçmektedir (Ergüder ve<br />
Ercan, 2008: 86).<br />
KüreselleĢme sürecinde kent mekânının ele alınıĢ ve örgütlenme biçiminin<br />
değiĢmesi en çok kent yoksullarını etkilemektedir. Kentsel mekânının yeniden<br />
örgütlenmesi sürecinde; yoksulların yaĢam alanları olan gecekondu bölgeleri ve kent<br />
içi eski yerleĢim alanları yıkılmakta ve bu mekânların yerini lüks konut, alıĢveriĢ ve<br />
iĢ merkezleri gibi kentleri sermaye açısından cazip kılacağı düĢünülen yapılar<br />
almaktadır. Bu tür yapıların inĢa edilmesi kentler açısından zenginlik yaratsa da, bu<br />
zenginlik kentin tüm kullanıcılarına aynı oranda yansımamaktadır. Hatta bu yapılar<br />
için kentsel alan yaratmak adına, gecekondu bölgelerinin ve eski kent merkezlerinin<br />
yıkılması, büyük oranda yoksul olan bu alanların sakinlerinin yerlerinden<br />
edilmelerine ve genel olarak kentlerin dıĢına itilmelerine yol açmaktadır. Bu süreç;<br />
yerlerinden edilen kesimin istihdam, barınma, ulaĢım vb açılardan daha da kötü<br />
koĢullarla karĢı karĢıya kalmalarına yol açmaktadır (Bıçkı, 2006: 482). Kentsel
228<br />
dönüĢüm söylemiyle hazırlanan projelerde uzun yıllar itibariyle sosyal iliĢkilerle<br />
örülen mahallelerin yaĢamı görmezden gelinmekte ve hesaba katılmayan dıĢsal<br />
maliyetlerle uzun süreli bir yoksullaĢmanın temelleri atılmaktadır (Akgün ve<br />
Karademir, 2007: 177). Gecekondulu ya da alt gelir grubu evlerini kaybetmelerinin<br />
yanı sıra kent merkezine yakın olmanın sağladığı kamusal hizmetlere kolay eriĢim, iĢ<br />
yerlerine tek vasıta ile hatta yürüyerek ulaĢım gibi avantajlarını da yitirmektedirler.<br />
Küresel kentler ya da küresel kent olma çabasındaki kentler, sanayinin kent<br />
merkezlerinin dıĢına itilmesi sonucunda finans, bankacılık, hukuki ve idari hizmetler,<br />
reklâmcılık, turizm, ticaret, biliĢim vb farklı hizmet sektörlerinde geliĢme<br />
gösterirlerken, bu kentlerde talep edilen emekte de farklı nitelikler aranmaktadır. Bu<br />
sektörlerde yüksek nitelikli profesyonel emeğe olan talep hızla artarken, hizmetler<br />
sektöründe düĢük ücretle çalıĢacak kesim dıĢındaki emek çok da<br />
önemsenmemektedir. Günümüzde uygulamaya konulan kentsel dönüĢüm projeleri ile<br />
çalıĢan sınıfların barınma, geçinme ve insanca yaĢama gereksinimleri yok sayılmakta<br />
ve mekânsal politikalarla kentlerin dıĢına itilen bu kesim ciddi bir toplumsal<br />
dıĢlanmaya maruz bırakılmaktadır (Türkün, 2007: 226-227).<br />
Ġstanbul‟da kentsel dönüĢüm projeleri ağırlıklı olarak gecekondu bölgeleri<br />
üzerinde geliĢtirilmektedir. Ġstanbul‟da ve tüm ülkede dönüĢüm alanı ilan edilen<br />
bölgelerin, farklı dinamiklere, kültürel ve sosyo-ekonomik açıdan farklı özelliklere<br />
sahip oldukları göz önünde bulundurulmakla beraber, ortak özellikleri Ģu Ģekilde<br />
sıralanabilir:<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler çoğunlukla kent merkezinde kalan eski<br />
gecekondu mahalleleri ya da iĢlevlerini yitirmiĢ olan sanayi ve ulaĢım<br />
merkezleridir.<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde sanayi büyük oranda kent dıĢına<br />
taĢınmıĢ ve dolayısıyla bu alanlarda ucuz iĢgücü talebi azalmıĢtır.<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler, deprem riskine karĢı sağlam zeminlere<br />
sahiptir.<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler, kentin yeni oluĢan ulaĢım akslarına ve<br />
gözde mekânlarına yakındır.
229<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde yaĢamakta olan hatta bu alanları<br />
yaĢanabilir kılan kesimlerin görüĢ ve önerileri alınmadan projeler<br />
hazırlanmıĢtır.<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerin seçkinleĢtirilmesi amaçlanmaktadır.<br />
Bu doğrultuda süreç içinde yoksul kesimin emeği ve mülkü zengin<br />
kesimlere aktarılacaktır.<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde yer alan mahallelerin 40-50 yıllık<br />
geçmiĢi ve birikimi göz önünde bulundurulmamaktadır.<br />
- DönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde gözetilen tek öncelik sermayenin<br />
talep, öncelik, ihtiyaç ve baskılarıdır (Aksümer ve Temiz, 2007: 162-163).<br />
1980 sonrası egemen anlayıĢ haline gelen neoliberal politikalar nedeniyle<br />
geliĢmiĢ ülkelerde olduğu kadar azgeliĢmiĢ ülke kentlerinde de dönüĢümler<br />
yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Bu dönemin baĢında Türkiye‟de neoliberal politikaları hayata<br />
geçiren bir siyasi otorite iktidara gelmiĢ ve ithal ikameci strateji terk edilerek ihracata<br />
dayalı bir kalkınma stratejisi benimsenmiĢtir. Bu stratejinin kısa dönemdeki<br />
baĢarısızlığı kentsel alanların bir geliĢme sektörü olarak hızla piyasa mekanizmasına<br />
açılmasına yol açmıĢtır. Bu süreçte kentsel alanları metalaĢtırarak serbest piyasa<br />
ekonomisine sunacak yasal düzenlemeler gerçekleĢtirilmiĢ ve yerel yönetimler imar<br />
planlaması baĢta olmak üzere geniĢ yetkilerle donatılmaya baĢlamıĢtır. Ġmar<br />
konusunda yetkilendirilen yerel yönetimler hızlı bir biçimde belli sınıfların lehine<br />
kentsel dönüĢüm sürecini baĢlatmıĢlardır. Bu süreçte kentlerde yeni bir arazi ve<br />
emlak pazarı ortaya çıkmıĢtır. Kent merkezlerindeki iĢ alanlarının mülkiyet hakları<br />
büyük sermaye grupları ve Ģirketlerin ofislerinin yer aldığı gökdelenler, lüks alıĢveriĢ<br />
merkezleri, otel ve konutların yapılabilmesi için el değiĢtirmiĢtir. Diğer yandan<br />
kentlerin çeperinde yer alan araziler, toplu konut projeleri, alıĢveriĢ merkezleri ve<br />
sanayi baĢta olmak üzere bazı kentsel fonksiyonların desantralizasyonu projeleri için<br />
hızla imara açılmaya baĢlamıĢtır. GeliĢen/geniĢleyen arsa ve emlak pazarında<br />
gecekondu bölgeleri de yaĢayanları en kolay gözden çıkarılabilecek kentliler<br />
olduğundan sermaye açısından çekici alanlar haline gelmiĢtir (KurtuluĢ, 2007: 75-<br />
76). Günümüzde Ġstanbul baĢta olmak üzere hemen her kentte hazırlanan ve<br />
uygulanan kentsel dönüĢüm projeleri; kentlerin sorunlarını çözebilecek sosyal
230<br />
içerikli projeler olmanın ötesinde var olan sorunları arttıran ve yeni sorunlar yaratan<br />
projeler durumundadır. Mekânları insansız birer meta olarak algılayan bir anlayıĢ<br />
çerçevesinde hazırlanan kentsel dönüĢüm projeleri insanları yaĢam alanlarından<br />
uzaklaĢtırarak (iterek) kentsel mekânları sadece “kar ve spekülasyon” amaçlı<br />
kullanımlara dönüĢtürmeyi hedefler niteliktedir (Uysal, 2007: 47). Günümüzde<br />
kentin ve kentlilerin geleceğine yönelik kararlar genelde merkezi ve yerel<br />
yönetimler, sermaye grupları, profesyoneller ve yatırımcılardan oluĢan bir grup<br />
tarafından alınmaktadır. Tepeden inme bir Ģekilde alınan bu kararlar doğrultusunda<br />
kentliler, kendileri için oldukça büyük önem taĢıyan kararların alınma süreçlerinden<br />
dıĢlanmıĢ ve bu kararların edilgen kurbanlarına dönüĢmüĢ olmaktadırlar (Türkün,<br />
2007: 225). Kentsel dönüĢüm projelerinin oluĢturma ve uygulama süreçlerinde<br />
paydaĢ kılınmayan, görüĢ, öneri ve beklentileri sorulmayan kentliler, yaĢam<br />
alanlarına dönük yerinden etme mantığındaki projelere karĢı çıkmaktadırlar. Bu karĢı<br />
çıkıĢın tek nedeni evlerini kaybedecek olmaları değil, sosyal ve kültürel açılardan da<br />
kayıplarının önüne geçmek istemelerinden kaynaklanmaktadır.<br />
Aksoy ve Robins‟in Ġstanbul Esenyurt üzerinden yaptıkları vurgu, kentsel<br />
dönüĢüm alanı ilan edilen bölgelerde yaĢayan kesimlerin projelere karĢı çıkma<br />
nedenlerini net bir biçimde özetlemekte ve günümüz kentsel dönüĢüm projelerinde<br />
de yaĢanan süreci gözler önüne sermektedir. Yazarların vurgusu Ģu Ģekildedir:<br />
“…Yeni bir düzen ve vatandaĢlık tesis etmeyi amaçlayan proje<br />
belediye yetkililerinin beklediği Ģekilde geliĢmedi. Beklenmedik geliĢme<br />
adına ağır iĢlere kalkıĢılan Esenyurt halkının yeni yerleĢim yerine<br />
taĢınmamasıydı. Esenkent ve Boğazköy‟deki kooperatiflerin yeni apartman<br />
dairelerini taksitle satmalarına rağmen, bunun bedeli Esenyurtlular‟ın<br />
ödeyemeyeceği kadar yüksekti. Fakat daha can alıcısı, halkın Esenyurt‟ta<br />
kalmayı ve buradaki mülkleriyle hayatlarını sürdürmeyi tercih ediyor gibi<br />
görünüyor olmasıydı. Çünkü buradaki evlerde, duruma göre her an gerekli<br />
uyarlamalar veya eklemeler yapabilecekleri için, bu mülkler onlara<br />
hayatlarını idare etmede çok daha fazla esneklik sağlıyordu. Ayrıca, sadece<br />
kendileri için değil, geniĢ aileleri ve onlara bağımlı yaĢayanlar için de<br />
gerekli ihtiyaçları tedarik etmek zorundaydılar. Onlar için bir ev, sadece<br />
„içinde yaĢanılacak bir makine değil‟ onun ötesinde çok karmaĢık bir<br />
toplumsal iliĢkiler ve yükümlülükler ağının odak noktasıydı. Doğal olarak
231<br />
kendi kurdukları ve kendilerini bir parçası hissettikleri Esenyurt civarında,<br />
hayatlarının kendi kontrolleri altında olduğunu hissedebiliyorlardı.<br />
Esenkent‟e taĢınarak ve Çapan‟ın modern kent ve vatandaĢlık tasarılarına<br />
kapılırlarsa çok Ģey kaybedebileceklerdi” (1999: 59-60).
232<br />
YEDĠNCĠ BÖLÜM<br />
ARAġTIRMA BULGULARI:<br />
BAġIBÜYÜK VE GÜLSUYU MAHALLELERĠNDE KENTSEL DÖNÜġÜM<br />
Bu bölümde Nisan 2009-Haziran 2010 tarihleri arasında BaĢıbüyük ve<br />
Gülsuyu Mahallelerinde her mahalleden 50 ve toplamda 100 kiĢiyle yapılan<br />
derinlemesine mülakatlardan elde edilen veriler ele alınmaktadır. Bu bağlamda<br />
öncelikle araĢtırma sahasının özelliklerine değinilmekte, ardından görüĢülen kiĢilerin<br />
demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri, yaĢadıkları mahallelerin ve konutların<br />
nitelikleri ile görüĢülen kiĢilerin kentsel dönüĢüm sürecine iliĢkin görüĢ ve<br />
deneyimlerine iliĢkin elde edilen veriler sunulmaktadır.<br />
7.1. AraĢtırma Sahasının Özellikleri<br />
Tarihi, mahalle mezarlığındaki mezar taĢlarından anlaĢıldığı kadarıyla 750 yıl<br />
öncesine kadar giden BaĢıbüyük (ĠĢeri, 2010: 115), 1940‟larda Kartal‟a bağlı bir<br />
köydür. Mahallenin, yanında Süreyya PaĢa Hastanesi‟nin kurulması ile hastanenin<br />
ihtiyaç duyduğu emek gücü ihtiyacı ve buranın yeni bir iĢ alanı olarak görülmesi<br />
nedeniyle dıĢarıdan göç alıĢı yoğunlaĢmıĢtır (ġen, 2010: 327). Nüfusu esas olarak<br />
1960-1980 arasında artmıĢtır. Anadolu‟nun çeĢitli yerlerinden oldukça büyük oranda<br />
göç almıĢtır. Gecekondu yerleĢiminin baĢlangıcında yolu, suyu, elektriği, okulu vb.<br />
hiçbir kentsel hizmeti olmayan mahalleye kentsel hizmetler mahallelinin çabasıyla<br />
gelmiĢtir. Mahalleli gerektiği zaman kendisi yapımda çalıĢmıĢ gerektiğinde de<br />
hizmetlerin gelmesi için gereken parayı ödemiĢtir. 12 Eylül darbesi ile birlikte<br />
mahalle muhtarı asker kökenli olduğu için BaĢıbüyük mahalle statüsüne<br />
kavuĢmuĢtur. 1984-85‟te de Özal hükümeti mahalleye gelerek tapu tahsis belgelerini<br />
dağıtmıĢtır. Süreç içinde de altyapı hizmetleri sağlanmıĢ; elektrik, su ve 2005 yılında<br />
doğalgaz bağlanmıĢ; okul, camiler, sağlık ocağı, ĠETT otobüs seferleri vb tüm temel<br />
hizmetler mahalleye sağlanmıĢtır (Kuyucu ve Atayurt, 2008a: 36; ġenyüksel, 2009:<br />
6-7).<br />
16 Temmuz 2004‟te Maltepe Belediyesi, BüyükĢehir Belediyesi ve TOKĠ ile<br />
üçlü protokol imzalamaya karar vererek BaĢıbüyük Mahallesi‟nin tamamını TOKĠ‟ye<br />
tahsis etmiĢtir. Ġlçe Belediyesi 9 Ekim 2006‟da üçlü protokole yapılan eklerle yıkım
233<br />
alanını geniĢletmiĢ ve mahalleyi kağıt üzerinde ortadan kaldırmıĢtır (Atayurt, 2008:<br />
19). Maltepe Belediye Meclisi tarafından 09.10.2006 tarih ve 2006/56 sayılı kararı ile<br />
kabul edilen ve Ġstanbul BüyükĢehir Belediye Meclisi tarafından 11.01.2007 tarih ve<br />
123 sayılı kararı ile onanan BaĢıbüyük Mahallesi Kentsel Yenileme Alanı (Gecekondu<br />
DönüĢüm) 1/1000 ölçekli Uygulama Ġmar planı ile, mahalle halkının yıllardır yeĢil alan<br />
olarak koruduğu, belediye mülkiyetindeki 165 pafta 1391 ada 42 sayılı parselde proje<br />
uygulaması baĢlamıĢtır (Ġmece, 2009: 20).<br />
Ġstanbul 5. Ġdare mahkemesinin 05.11.2008 tarihli kararıyla 1/5000 TEM<br />
kuzeyi Nazım Ġmar Planı, 1/1000 ölçekli BaĢıbüyük Mahallesi Kentsel Yenileme<br />
Alanı Uygulama Ġmar Planı ve üçlü Protokolün yürütmesinin durdurulmasına karar<br />
vermiĢtir. Kentsel dönüĢümün yalnızca fiziki mekan düzenlemesi olarak ele alındığı<br />
ve uygulama imar planının üst ölçek yoğunluk kararlarıyla uyumsuz olduğu<br />
gerekçesiyle alınan yürütmeyi durdurma kararına rağmen, proje kapsamında TOKĠ<br />
konutları tamamlanmıĢtır (Ġmece, 2009: 21).<br />
Gülsuyu, Ġstanbul Maltepe Ġlçesi sınırlarında kalan ve kuruluĢu 1950‟li yıllara<br />
kadar uzanan bir mahalledir. Mahalleye yerleĢim 1953-54 yıllarında baĢlamıĢ ve<br />
mahalle 1956 yılında muhtarlık statüsü kazanmıĢtır. Mahallenin adını üst tarafında<br />
bulunan su kaynağından aldığı ifade edilmektedir. Gülsuyu mahallesi büyük ölçüde<br />
sanayi için gerekli iĢgücünün tetiklediği göçlerle oluĢmuĢtur. Çevredeki fabrikalarda<br />
(Kartal ve Tuzla) çalıĢan iĢçilerin bir bölümü buraya gelerek yaptıkları<br />
gecekondulara yerleĢmiĢlerdir. Bir diğer ifade ile mahalle, çevredeki fabrikalara<br />
yakınlığı nedeniyle iĢçilerin konut ihtiyacına uygun bir yerleĢim yeri olarak, Anadolu<br />
yakasının yerleĢime açılan ilk hazine arazilerinden biri olmuĢtur (Bozkulak, 2005:<br />
250). Süreç içinde geniĢleyen mahalle 1965‟te 3.500 nüfuslu bir yerleĢim yeri haline<br />
gelmiĢtir. Elektrik kaçak olarak anayoldaki bağlantıdan sağlanmıĢ, su sorunu ise<br />
taĢıma suretiyle çözülmüĢtür. 1980 yılında Türkiye Elektrik Kurumu‟na yapılan<br />
baĢvuru kabul edilmiĢ ve mahalleye elektrik bağlanmıĢ, askeri darbeden sonra<br />
mahalleye su verilmiĢtir. 1979 yılı sonunda konutlar için ilk emlak vergileri<br />
toplanmıĢ ve böylelikle konutlar yasal boyut kazanmıĢtır (Aslan; 2008: 24-27). 1960<br />
ve 1970‟li yıllarda toplumsal mücadele ve emeklerle yol, su, elektrik gibi çeĢitli<br />
kentsel hizmetlere ve okul, sağlık ocağı gibi kentsel donatılara kavuĢmaya baĢlayan<br />
mahalle, 1980 yılına gelindiğinde artık bireysel ve kolektif gecekondu üretimi ile
234<br />
kurulmuĢ bir yaĢam alanı ve kent parçası haline gelmiĢtir. Ġmar afları ve ıslah<br />
planları ile düzenlenmeye çalıĢılmıĢ bu yasa dıĢı yapılaĢmıĢ alanın 1989 yılındaki<br />
ıslah planıyla yaklaĢık %60‟ı yasalaĢmıĢ, küçük bir kesim arsa tapusuna kavuĢmuĢ,<br />
çok miktara tapu alamamıĢ hak sahipleri ortaya çıkmıĢ ve dolayısıyla toprak<br />
mülkiyeti sorunları tam olarak çözülememiĢtir. Sonuçta da 2004 yılı Temmuz ayında<br />
onaylanan Maltepe E-5 Kuzeyi Nazım Ġmar Planı‟yla mahalle kentsel dönüĢüm<br />
kapsamına alınmıĢtır. Söz konusu plan, Maltepe‟de E-5‟in kuzeyindeki 2.544<br />
hektarlık alanda, farklı demografik bileĢimlere ve farklı tarihlere sahip, toplam 200-<br />
300 bin kiĢiyi barındıran dokuz mahalleyi kapsamaktadır. Planın uygulanması ile<br />
nüfusun 140 bin ile sınırlandırılması öngörülmektedir ve plan bu nüfusun önemli bir<br />
bölümünün bölgeden ayrılması anlamına gelmektedir. Mahalleli belediye tarafından<br />
hazırlanan 1/5000‟lik Nazım Ġmar Planı‟na itiraz etmiĢ ve kentsel dönüĢüme karĢı<br />
verilen en geniĢ katılımlı (yedi bin itiraz dilekçesi toplanmıĢ ve 32 plan iptal davası<br />
açılmıĢtır) yerel tepki olarak önemli bir muhalefet süreci olmuĢtur. (ÇavuĢoğlu;<br />
2008: 28-29; DPA, 2007: 149; Kuyucu ve Atayurt, 2008b: 37; ġen, 2010: 330;<br />
Ġmece, 2009: 20). Yoğun itirazlar ve muhalefet sonucu 2005 yılında, BüyükĢehir<br />
Belediyesi, yapılan itirazları göz önünde bulundurarak, E-5‟in kuzeyine yönelik yeni<br />
bir 5000‟lik plan çıkarmıĢtır. Yeni planda BaĢıbüyük, Gülensu ve Gülsuyu<br />
Mahallelerini kapsayan alan “Kentsel Yenileme” bölgesi ilân edilmiĢtir (DPA, 2007:<br />
154-155). BaĢıbüyük Mahallesinde uygulamanın diğer mahallere göre daha olanaklı<br />
olduğu düĢünüldüğünden ilk olarak bu mahallede çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır (Maltepe<br />
Belediyesi, t.y.: 71).<br />
Ġlçede Yeditepe ve Maltepe Üniversitelerinin bulunması, TEM Karayoluna E-<br />
5 Karayolunu bağlayan bağlantı yolundaki KayıĢdağı Geçidi‟nin ilçe sınırlarında yer<br />
alması, mahallelerin Sabiha Gökçen Havalimanı‟na, Kartal – Kadıköy raylı<br />
sistemine, büyük alıĢveriĢ merkezlerine yakınlıkları, jeolojik açıdan zeminlerinin<br />
yerleĢime uygun olması, yüksek rakımlı ve temiz havalı olmaları ve panaromik<br />
Marmara ve Adalar manzarasına sahip olmaları kentsel dönüĢüm projeleri açısından<br />
önemli etkenler olarak gösterilmektedir. (Kahraman, 2006: 99; DPA, 2007: 149).<br />
Benzer bir vurguya Ġlmen‟in 1913 yılında yayımlanmıĢ bir dergiden yaptığı alıntıda<br />
da rastlanmaktadır. Maltepe‟yi tanıtan ve tarihçesinden bahsettiği kitabında Ġlmen Ģu<br />
vurguya dikkat çekmektedir: “İstanbul’umuzun en güzel yerlerinden birisi olan
235<br />
Adalar’ın karşısında ve onlara en yakın bir uzaklıkta yerleşim alanının bulunması<br />
köyümüzü ayrıca değerli kılmaktadır” (Ġlmen, 2001: 66).<br />
7.2. Bulgular<br />
7.2.1. GörüĢülen KiĢilerin Demografik Özellikleri<br />
ÇalıĢma kapsamında her iki mahallede yapılan görüĢmeler gönüllülük<br />
üzerinden gerçekleĢtirilmiĢ ve görüĢmeyi kabul eden evlerde hane halkından bir kiĢi<br />
ile görüĢülmüĢtür. Bu kapsamda BaĢıbüyük Mahallesi‟nde 43 kadın ve 7 erkek ile<br />
görüĢme gerçekleĢtirilirken; Gülsuyu Mahallesi‟nde 18 kadın ve 32 erkek ile<br />
görüĢülmüĢtür. GörüĢme yapılan 100 kiĢiden kadınların oranı %61 iken, erkeklerin<br />
oranı ise %39‟dur.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin yaĢ dağılımlarına bakıldığında 1<br />
kiĢinin (%1) 20 yaĢın altında, 4 kiĢinin (%4) 20-25 yaĢ arasında, 12 kiĢinin 26-30 yaĢ<br />
arasında ve 14‟er kiĢinin de (% 28) 31-35 ve 36-40 yaĢ arasında olduğu<br />
görülmektedir. GörüĢülen kiĢiler arasında yoğunluğun en fazla olduğu 41-45 yaĢ<br />
aralığında 21 kiĢi (%21) yer alırken; 46-50 yaĢ arasında olanlar 13 kiĢi (%13), 51-55<br />
yaĢ aralığında olanlar 10 kiĢi (%10) ve 56 yaĢ üzerinde olanlar da 11 kiĢi (%11)<br />
olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />
BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahallelerinde görüĢülen kiĢilerin eğitim durumlarına<br />
bakıldığında büyük bir çoğunluğun ilkokul mezunu olduğu görülmektedir.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde 33 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 26 kiĢi ilkokul mezunu<br />
olduğunu belirtmiĢ ve ilkokul mezunları toplamda %59‟luk bir oran oluĢturmuĢtur.<br />
Ġlkokul mezunlarının ardından en yüksek pay lise mezunlarına aittir. GörüĢülen<br />
kiĢiler arasında %16‟lık bir yer tutan lise mezunlarının sayısı BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 2 iken Gülsuyu Mahallesinde ise 14‟tür. Her iki mahallede 5‟er ve<br />
toplamda 10 kiĢi (%10) ortaokul mezunu olduğunu ifade ederken; BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 4 kiĢi ilkokul terk olduğunu belirtmiĢtir. BaĢıbüyük mahallesinde 6<br />
kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 1 kiĢi (toplamda 7 kiĢi ve %7) okuma-yazma<br />
bilmediğini dile getirmiĢtir. Gülsuyu Mahallesinden 1 kiĢi Halk Eğitim Merkezinde<br />
okuma yazma öğrenmiĢ, 3 kiĢi üniversite eğitimini tamamlamıĢtır. GörüĢmeler<br />
sırasında mahalle sakinleri özellikle kendilerinin eğitimlerine devam etmektense
236<br />
çalıĢma hayatına katılmak zorunda kaldıklarını, bir kısmı da çocuklarının aile<br />
bütçesine katkı sağlamak için ya da maddi imkânsızlıklar nedeniyle eğitimlerine<br />
devam edemediklerini ifade etmiĢlerdir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin medeni durumları incelendiğinde<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 46, Gülsuyu Mahallesinden ise 40 kiĢinin (toplamda 86<br />
kiĢi ve %86) evli olduğu sonucu ile karĢılaĢılmıĢtır. GörüĢülen kiĢilerden bekâr<br />
olanların sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2, Gülsuyu Mahallesinde 9 iken toplam<br />
bekâr kiĢi sayısı 11 kiĢidir ve %11‟lik bir orana sahiptir. BaĢıbüyük Mahallesinde 2<br />
kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde 1 kiĢi toplamda ise 3 kiĢi (%3) eĢinin vefat ettiğini<br />
belirtmiĢtir.<br />
Tablo 2. GörüĢülen KiĢinin Doğum Yeri<br />
GörüĢülen KiĢinin Doğum Yeri Toplam<br />
Karadeniz Bölgesi<br />
Ġç Anadolu Bölgesi<br />
Doğu Anadolu Bölgesi<br />
Güneydoğu Anadolu Bölgesi<br />
Ege Bölgesi<br />
Marmara Bölgesi<br />
Toplam<br />
BaĢıbüyük Gülsuyu<br />
Sayı 27 20 47<br />
Toplam % 54,0% 40,0% 47,0%<br />
Sayı 11 6 17<br />
Toplam % 22,0% 12,0% 17,0%<br />
Sayı 9 21 30<br />
Toplam % 18,0% 42,0% 30,0%<br />
Sayı 1 1 2<br />
Toplam % 2,0% 2,0% 2,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 2,0% 0,0% 1,0%<br />
Sayı 1 2 3<br />
Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilerin doğum yerlerinin dağılımı ele alındığında doğum yeri<br />
Karadeniz Bölgesi‟ndeki iller olan kiĢi sayısı her iki mahallede toplam 47 kiĢi (%47)<br />
olarak karĢımıza çıkmaktadır. BaĢıbüyük<br />
Mahallesi‟nden 27 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinden 20 kiĢi doğum yerinin Karadeniz Bölgesi sınırlarındaki illerden biri<br />
olduğunu dile getirmiĢtir. Her iki mahallede toplam 20 kiĢi Çorum, 7 kiĢi Samsun,<br />
12 kiĢi Tokat, 6 kiĢi Sinop ve 2 kiĢi de Samsun ilinin doğum yeri olduğunu ifade<br />
etmiĢtir. Doğum yerlerindeki yoğunluk açısından Karadeniz Bölgesi‟ni Doğu
237<br />
Anadolu Bölgesi‟nin izlediği görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesi‟nden 9 kiĢi,<br />
Gülsuyu Mahallesinden 21 kiĢi ve toplamda 30 kiĢi (%30) doğum yerinin Doğu<br />
Anadolu Bölgesi‟nde yer alan bir il olduğunu vurgulamıĢtır. Ġller bazında bu bölge<br />
ele alındığında dağılımın Ardahan (1 kiĢi), Kars (9 kiĢi), Erzurum (4 kiĢi), Tunceli (8<br />
kiĢi), Erzincan (5 kiĢi) ve Malatya (3 kiĢi) Ģeklinde olduğu sonucu ile karĢılaĢılmıĢtır.<br />
Ġç Anadolu Bölgesi‟nde yer alan illerin doğum yeri olduğunu ifade eden kiĢi sayısı<br />
her iki mahallede toplam 17‟dir (%17). Ġç Anadolu Bölgesi‟nde doğduğunu belirten<br />
kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesi‟nde 11 ve Gülsuyu Mahallesi‟nde 6‟dır. GörüĢülen<br />
kiĢiye doğum yeri olan il sorulduğunda toplamda 2 kiĢi Ankara, 4 kiĢi Çankırı, 10<br />
kiĢi Sivas ve 1 kiĢi de Yozgat cevabını vermiĢtir. GörüĢülen tüm kiĢilerin doğum<br />
yerleri açısından Karadeniz, Doğu Anadolu ve Ġç Anadolu Bölgeleri‟nin önemli bir<br />
orana (94 kiĢi ve %94) sahip olduğu görülmektedir. GörüĢülen kiĢiler arasında cevap<br />
olarak Akdeniz Bölgesi‟ndeki illerden birini ifade eden kimseye rastlanmazken; 2<br />
kiĢi (%2) Diyarbakır yani Güneydoğu Anadolu, 1 kiĢi (%1) UĢak yani Ege ve 3 kiĢi<br />
(%3) de Ġstanbul yani Marmara Bölgesi‟nde doğduğunu dile getirmiĢtir.<br />
7.2.2. Konut Özellikleri ve Mülkiyet Durumu<br />
Tablo 3. GörüĢülen KiĢinin Konutunun Mülkiyet Durumu<br />
Kendi Evi Herhangi Bir Belge<br />
Yok<br />
Kendi Evi Tapu Tahsis Belgesi<br />
Var<br />
Kendi Evi Tapusu Var<br />
Kiracı<br />
Ailesinin Evi Tapu Tahsis Belgesi<br />
Var<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 5 0 5<br />
Toplam % 10,0% 0% 5,0%<br />
Sayı 38 20 58<br />
Toplam % 76,0% 40,0% 58,0%<br />
Sayı 0 11 11<br />
Toplam % 0% 22,0% 11,0%<br />
Sayı 5 14 19<br />
Toplam % 10,0% 28,0% 19,0%<br />
Sayı 2 5 7<br />
Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konutların<br />
mülkiyet durumu sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 5 kiĢi konutun kendisine
238<br />
ait olduğunu ancak herhangi bir belgesi olmadığını dile getirmiĢtir. GörüĢülen<br />
kiĢilerden Gülsuyu Mahallesinde oturan 11 kiĢi, oturmakta olduğu evin kendisine ait<br />
olduğunu ve evin tapusunun bulunduğunu vurgulamıĢtır. GörüĢülen kiĢilerden 19‟u<br />
kiracı olduğunu ifade etmiĢtir ve kiracıların oranı %19 olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde 5 ve Gülsuyu Mahallesinde 14 kiĢi oturduğu konuta kira<br />
ödemektedir. GörüĢülen kiĢilerden büyük çoğunluğunun kendisine ait bir evde<br />
oturduğu ve tapu tahsis belgesine sahip olduğu görülmektedir. Tapu tahsis belgesine<br />
sahip kiĢi sayısı; BaĢıbüyük Mahallesinde 38 ve Gülsuyu Mahallesinde 20 iken,<br />
toplamda 58 (%58) kiĢidir. BaĢıbüyük Mahallesinden 2 ve Gülsuyu Mahallesinden 5<br />
kiĢi (toplamda 7 kiĢi ve %7) oturmakta olduğu evin tapu tahsis belgesi ile birlikte<br />
ailesine ait olduğunu dile getirmiĢtir. Bu veri de dikkate alındığında, her iki<br />
mahallede toplam 65 (%65) konutun tapu tahsisli olduğu görülmektedir. Tapu tahsis<br />
belgesi bulunan kiĢiler yıllardır emlak ve çevre vergilerini ödediklerini ancak<br />
belgelerini tapuya çeviremediklerini ifade etmiĢlerdir. Her seçim döneminde baĢkan<br />
adaylarının tapu kozunu ileri sürerek oy istediğini belirten mahalle sakinleri,<br />
seçimlerden sonra ise bu sözlerin unutulduğunu dile getirmiĢlerdir. Kentsel dönüĢüm<br />
projesini hazırlayan bir önceki belediye baĢkanının da aynı sözü verdiğini<br />
vurgulayan mahalleliler, özellikle kentsel dönüĢüm sürecine girince dönemin<br />
baĢkanının da tapularını vermediğini ifade etmiĢlerdir. Mevcut belediye baĢkanının<br />
da temel vaadinin tapu olduğunu vurgulayan mahalle sakinleri, henüz bir geliĢme<br />
yaĢanmadığını ve kendilerine sürekli bahaneler üretildiğini dile getirmiĢlerdir.
239<br />
Tablo 4. GörüĢülen KiĢi Mülk Sahibi Ġse Mülkü Edinme Biçimi<br />
Kendisi Yaptı<br />
Ailesinin Evi<br />
Satın Aldı<br />
Miras Kaldı<br />
Mülk Sahibi Değil<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 37 25 62<br />
Toplam % 74% 50% 62%<br />
Sayı 2 5 7<br />
Toplam % 4% 10% 7%<br />
Sayı 6 5 11<br />
Toplam % 12% 10% 11%<br />
Sayı 0 1 1<br />
Toplam % 0% 2% 2%<br />
Sayı 5 14 19<br />
Toplam % 10% 28% 19%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100% 100% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konutların<br />
mülkiyeti kendilerine ait ise nasıl mülk sahibi oldukları sorulduğunda, her iki<br />
mahallede görüĢülen kiĢilerden 11‟i (%11) oturduğu konutu satın aldığını ifade<br />
ederken; bu kiĢilerden 6‟sı ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 5‟i ile Gülsuyu<br />
Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 5, Gülsuyu<br />
Mahallesinden 14 ve toplamda 19 kiĢi (%19) mülk sahibi olmadığını bir diğer<br />
ifadeyle kiracı olduğunu dile getirmiĢtir. Gülsuyu Mahallesinden 1 kiĢi oturmakta<br />
olduğu konutun kendisine miras kaldığını belirtmiĢtir. GörüĢmenin yapıldığı konutun<br />
ailesine ait olduğunu ve herhangi bir ödeme yapmadan konutta oturduğunu dile<br />
getiren kiĢi sayısı; BaĢıbüyük Mahallesinde 2 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi ve<br />
toplamda 7 (%7) kiĢidir. YaĢamakta olduğu konutu kendisinin yaptığını (aile<br />
bireyleri ve hatta akraba-komĢuların yardımıyla) vurgulayan toplam 62 (%62) kiĢi ile<br />
görüĢülmüĢtür. Bu kiĢilerden 37‟si BaĢıbüyük Mahallesinde, 25‟i ise Gülsuyu<br />
Mahallesinde görüĢme yapılan kiĢilerden oluĢmaktadır. Evini kendisi yaptığını ifade<br />
edenler genel olarak benzer ifadeleri kullanmıĢlardır. Önce ev yapılacak arsa<br />
bulunmuĢ ardından tek odalı da olsa ev yapılmıĢ. Zaman geçtikçe ve ufak tefek<br />
birikim yapıldıkça da evin diğer bölümleri tamamlanmıĢ. Bu süreçte de birçok temel<br />
ihtiyaç evin bitirilmesi uğruna ikincil plana itilmiĢtir. Evlerin yapım sürecini<br />
görüĢmecilerden birinin Ģu ifadeleri oldukça net ifade etmektedir:
240<br />
“Biz bu evleri yaparken çocuklarımıza ayakkabı almadık, hiçbir Ģeyin<br />
kalitelisini almadık, boğazımızdan kıstık evi bitirmek için.”<br />
Tablo 5. GörüĢülen KiĢi Kiracı Ġse Aylık Kira Bedeli<br />
150 TL<br />
200 TL<br />
250 TL<br />
300 TL<br />
350 TL<br />
400 TL<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 5,3% 0% 5,3%<br />
Sayı 2 0 2<br />
Toplam % 10,5% 0% 10,5%<br />
Sayı 1 5 6<br />
Toplam % 5,3% 26,3% 31,6%<br />
Sayı 1 3 4<br />
Toplam % 5,3% 15,8% 21,1%<br />
Sayı 0 2 2<br />
Toplam % 0% 10,5% 10,5%<br />
Sayı 0 4 4<br />
Toplam % 0% 21,1% 21,1%<br />
Sayı 5 14 19<br />
Toplam % 26,3% 73,7% 100,0%<br />
Her iki mahallede toplam 19 kiracı olduğu ve aylık kira bedellerinin 150 ile<br />
400 TL arasında değiĢtiği görülmektedir. BaĢıbüyük mahallesinde kiracı olarak<br />
ikamet eden toplamda 5 kiĢiden 1‟er kiĢi 150 TL, 250 TL ve 300 TL kira ödediğini<br />
ifade ederken ve 2 kiĢi 200 TL kira bedeli olduğunu dile getirmiĢtir. Gülsuyu<br />
Mahallesinde 14 kiĢi kiracı olduğunu vurgulamıĢ ve 5 kiĢi 250 TL, 3 kiĢi 300 TL, 2<br />
kiĢi 350 TL ve 4 kiĢi de 400 TL aylık kira bedeli bulunduğunu ifade etmiĢtir.<br />
GörüĢmelerin yapıldığı mahallelerin kiracılar açısından da oldukça uygun koĢullara<br />
sahip olduğu görülmektedir. Her ne kadar hane gelirleri içinde önemli bir orana sahip<br />
olsa da, Ġstanbul gibi bir metropolde 150 ila 400 TL arasında bedelle kiralık konut<br />
bulabilmek oldukça önemlidir. GörüĢmeler sırasında kiracı olduğunu ifade eden<br />
kiĢiler de kentsel dönüĢüm projeleri kapsamında en çok kendilerinin zor duruma<br />
düĢeceğini, evsahiplerinin bir Ģekilde de olsa anlaĢarak konut sahibi olma Ģansları<br />
bulunmasına karĢın, kiracılara yönelik bir uygulamanın bulunmadığını ifade<br />
etmiĢlerdir. GörüĢmeler sırasında kiracıların birçoğu iĢyerine yakın ve ucuz olduğu<br />
için mahalleye taĢındığını, oturmakta oldukları konutlardan çıkarılmaları durumunda<br />
aynı koĢullarda kiralık ev bulamayacaklarını ve yaĢam süreçlerinin olumsuz
241<br />
etkileneceğini ifade etmiĢlerdir.<br />
Tablo 6. GörüĢülen KiĢinin Konut Kullanım Alanı<br />
51-75 Metrekare<br />
76-100 Metrekare<br />
101-125 Metrekare<br />
126-150 Metrekare<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 4 1 5<br />
Toplam % 8,0% 2,0% 5,0%<br />
Sayı 22 25 47<br />
Toplam % 44,0% 50,0% 47,0%<br />
Sayı 16 22 38<br />
Toplam % 32,0% 44,0% 38,0%<br />
Sayı 8 2 10<br />
Toplam % 16,0% 4,0% 10,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konutların kullanım alanının<br />
büyüklüğü sorulduğunda 47 kiĢinin (%47) 76-100 metrekare (BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 22 ve Gülsuyu Mahallesinde 25 kiĢi); 38 kiĢinin ise (%38) 101-125<br />
metrekare (BaĢıbüyük Mahallesinde 16 ve Gülsuyu Mahallesinde 22 kiĢi)<br />
büyüklüğünde konutlarda yaĢadıkları cevabını vermiĢlerdir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 4 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinden 1 kiĢi (toplamda 5 kiĢi ve %5)<br />
oturmakta olduğu konutun 51-75 metrekare büyüklüğünde olduğunu ifade etmiĢtir.<br />
Konut kullanım alanı 126-150 metrekare aralığında olan kiĢi sayısı her iki mahallede<br />
toplam 10 (%10) iken; bu sayı BaĢıbüyük Mahallesi için 8 ve Gülsuyu Mahallesi için<br />
2 olarak karĢımıza çıkmaktadır.
242<br />
Tablo 7. GörüĢülen KiĢinin Konut Oda Sayısı<br />
2 Oda+Salon<br />
3 Oda+Salon<br />
4 Oda+Salon<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 23 22 45<br />
Toplam % 46,0% 44,0% 45,0%<br />
Sayı 16 25 41<br />
Toplam % 32,0% 50,0% 41,0%<br />
Sayı 11 3 14<br />
Toplam % 22,0% 6,0% 14,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları konutta yer alan oda sayısı<br />
sorulduğunda BaĢıbüyük Mahallesinden 23 ve Gülsuyu Mahallesinde 22 kiĢinin<br />
(toplamda 45 kiĢi ve %45) konutlarında 2 oda ve 1 salon bulunduğunu dile<br />
getirdikleri görülmektedir. Oturdukları konutun 3 oda ve 1 salona sahip olduğunu<br />
söyleyenlerin sayısı toplamda 41 kiĢi (%41) iken; bu sayı BaĢıbüyük Mahallesinde<br />
16 ve Gülsuyu Mahallesinde 25 kiĢidir. GörüĢülen kiĢiler arasında %14‟lük orana<br />
sahip 14 kiĢi (BaĢıbüyük Mahallesinde 11 ve Gülsuyu Mahallesinde 3 kiĢi)<br />
konutunda 4 oda ve 1 salonun yer aldığını vurgulamıĢtır.<br />
Tablo 6 ve tablo 7 birlikte incelendiğinde kentsel dönüĢüm projelerinin mülk<br />
sahiplerine yeni konutlar sunarken mevcut konutlarına oranla daha küçük konutlar<br />
sunduğu görülmektedir. Kentsel dönüĢüm projesi doğrultusunda tüm mülk<br />
sahiplerine TOKĠ‟nin yaptığı 2+1 ve ortalama 82 metrekare konut edinme hakkı<br />
verilmektedir. Mahalle sakinleri bu duruma, ya zaten 2+1 konutta yaĢadığı (45 kiĢi)<br />
ya da daha büyük konutta (41 kiĢi 3+1 ve 14 kiĢi 4+1) oturmakta iken daha küçük bir<br />
konutu kabul etmeyeceği tepkisini vermektedirler. Aynı Ģekilde 48 kiĢi konutunun<br />
100 metrekareden büyük olduğunu, 47 kiĢi ise 76-100 metrekare arasında bir<br />
büyüklüğe sahip konutta oturduğunu ve daha küçük bir konutu kabul etmeyeceğini<br />
hatta küçük konuta sığamayacağını ifade etmiĢtir. Genel olarak TOKĠ‟den verilmesi<br />
öngörülen konutlara iliĢkin tepki ise, kendilerine sunulan alternatifin sadece çok katlı<br />
binalara taĢınmak olduğu, ancak bu alternatifin de mevcut konutlarından daha küçük<br />
konutları içerdiği Ģeklindedir.
243<br />
7.2.3.Ġstihdam Süreçleri<br />
Tablo 8. GörüĢülen KiĢinin Ne ĠĢ Yaptığı<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Evhanımı Sayı 36 12 48<br />
Toplam % 72,0% 24,0% 48,0%<br />
Ev Temizliği<br />
Sayı 4 0 4<br />
Toplam % 8,0% 0% 4,0%<br />
Esnaf<br />
Sayı 2 5 7<br />
Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />
ĠĢçi<br />
Sayı 5 21 26<br />
Toplam % 10,0% 42,0% 26,0%<br />
Emekli ĠĢçi<br />
Sayı 2 8 10<br />
Toplam % 4,0% 16,0% 10,0%<br />
Memur<br />
Sayı 1 2 3<br />
Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />
ĠĢsiz<br />
Sayı 0 2 2<br />
Toplam % 0% 4,0% 2,0%<br />
Toplam<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
Her iki mahallede görüĢme yapılan kiĢilerden 48‟i (%48) ev hanımı olduğunu<br />
dile getirirken, mahalle bazında bakıldığında bu cevabı verenlerin BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 36, Gülsuyu Mahallesinde ise 12 kiĢi olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 4 kiĢi ev temizliğine gittiğini ifade etmiĢtir. Esnaflık yaptığını belirten<br />
kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde 5 iken, görüĢülen<br />
tüm kiĢiler arasındaki toplam esnaf sayısı 7‟dir ve %7‟lik bir orana sahiptir.<br />
GörüĢülen kiĢilerden 26‟sı (%26) iĢçi olarak çalıĢtığını vurgulamıĢtır. ĠĢçi olarak<br />
çalıĢan kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 5, Gülsuyu Mahallesinde ise 21‟dir. Her<br />
iki mahallede emekli iĢçi olduğunu dile getiren kiĢi sayısı 10 (%10) iken, bu cevabı<br />
verenlerin sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2, Gülsuyu Mahallesinde 8 olarak<br />
karĢımıza çıkmaktadır. Gülsuyu Mahallesinden 2 kiĢi görüĢmenin yapıldığı süreçte<br />
iĢsiz olduğunu vurgularken; BaĢıbüyük Mahallesinde 1, Gülsuyu Mahallesinde 2 ve<br />
toplamda 3 kiĢi (%3) memur olduğunu ifade etmiĢtir.
244<br />
Tablo 9. GörüĢülen KiĢinin Daha Önce ÇalıĢtığı/ġu An ÇalıĢmakta Olduğu ĠĢi<br />
Nasıl Bulduğu<br />
KomĢuları Aracılığıyla<br />
Kendi Çabalarıyla Buldu<br />
ArkadaĢları Aracılığıyla Buldu<br />
Kendisi Dükkân Açtı<br />
Sınavla Girdi<br />
Hiç ÇalıĢmadı<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 5 1 6<br />
Toplam % 10,0% 2,0% 6,0%<br />
Sayı 5 12 17<br />
Toplam % 10,0% 24,0% 17,0%<br />
Sayı 13 24 37<br />
Toplam % 26,0% 48,0% 37,0%<br />
Sayı 2 5 7<br />
Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />
Sayı 1 2 3<br />
Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />
Sayı 24 6 30<br />
Toplam % 48,0% 12,0% 30,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı süreçte çalıĢmakta oldukları ya da<br />
daha önce yaptıkları iĢi nasıl buldukları sorulduğunda, BaĢıbüyük‟te yaĢayanlardan<br />
24‟ü ve Gülsuyu Mahallesinde yaĢayanlardan 6‟sı (toplamda 30 kiĢi ve %30) hiç<br />
çalıĢmadığını ifade etmiĢtir. ĠĢ bulma süreçlerinde enformel iliĢki ağlarının oldukça<br />
etkili olduğu görülmektedir. GörüĢmeler sırasında daha önce çalıĢtığı ya da Ģu an<br />
çalıĢmakta olduğu iĢi nasıl bulduğu sorusuna, hiç çalıĢmamıĢ olan kiĢiler bir yana<br />
bırakılırsa, 43 kiĢi arkadaĢ ve komĢuları aracılığıyla iĢ bulduğunu ifade etmiĢtir.<br />
KomĢuları aracılığıyla iĢ bulduğunu ifade eden toplamda 6 kiĢi (%6)<br />
bulunmaktayken, bu kiĢilerden 5‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 1‟i ile de Gülsuyu<br />
Mahallesinde görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinden 5, Gülsuyu Mahallesinden<br />
12 ve toplamda 17 kiĢi (%17) kendi çabalarıyla iĢ bulduğunu dile getirmiĢtir. ĠĢ<br />
bulması konusunda arkadaĢlarının aracılık yaptığını belirten 37 kiĢiden (%37) 13‟ü<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde, 24‟ü ise Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden<br />
oluĢmaktadır. BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi (toplamda<br />
7 kiĢi ve %7) esnaflık yaptığını ve kendi dükkânını açtığını dile getirmiĢtir.<br />
Sınavlarda baĢarılı olarak iĢ sahibi olduğunu belirten 3 kiĢi olmuĢtur. Bu kiĢilerden<br />
1‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 2‟si ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür. ĠĢ
245<br />
bulma süreçlerinde enformel iliĢki ağlarının yoğunluğu kadar formel yolların azlığı<br />
da dikkat çekicidir. Tüm görüĢülen kiĢiler arasından sadece 3 kiĢinin kurumların<br />
açtığı sınavlarda baĢarılı olarak iĢ sahibi olduğu görülmektedir.<br />
Tablo 10. GörüĢülen KiĢinin Kendisi DıĢında Hane Halkından Varsa Gelir<br />
Sağlayan KiĢinin Yaptığı ĠĢ<br />
ĠĢçi Emeklisi<br />
Memur Emeklisi<br />
ĠĢçi<br />
Emekli+ĠĢçilik Yapıyor<br />
Seyyar Satıcı<br />
BaĢka ÇalıĢan Yok<br />
Esnaf<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 11 10 21<br />
Toplam % 22,0% 20,0% 21,0%<br />
Sayı 3 2 5<br />
Toplam % 6,0% 4,0% 5,0%<br />
Sayı 22 21 43<br />
Toplam % 44,0% 42,0% 43,0%<br />
Sayı 5 0 5<br />
Toplam % 10,0% 0% 5,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 6 14 20<br />
Toplam % 12,0% 28,0% 20,0%<br />
Sayı 2 3 5<br />
Toplam % 4,0% 6,0% 5,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kendisi dıĢında hanehalkından varsa,<br />
haneye gelir getiren kiĢinin yaptığı iĢ sorulduğunda toplamda 20 kiĢi (%20) evde<br />
baĢka çalıĢan kiĢi olmadığı cevabını vermiĢtir. Bu cevabı veren kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 6, Gülsuyu Mahallesinde ise 14‟tür. BaĢıbüyük Mahallesinden 11 ve<br />
Gülsuyu Mahallesinden 10 kiĢi (toplamda 21 kiĢi ve %21) kendisi dıĢında eve gelir<br />
sağlayan kiĢinin iĢçi emeklisi olduğunu ifade ederken; BaĢıbüyük Mahallesinde 3,<br />
Gülsuyu Mahallesinde 2 ve toplamda 5 kiĢi (%5) memur emeklisi cevabını vermiĢtir.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 5 kiĢi kendisi dıĢında eve gelir sağlayan kiĢinin emekli<br />
olmasına karĢın halen iĢçi olarak çalıĢtığını; 1 kiĢi de seyyar satıcılık yaptığını<br />
vurgulamıĢtır. BaĢıbüyük Mahallesinde 2, Gülsuyu Mahallesinde ise 3 kiĢi (toplamda<br />
5 kiĢi ve %5) görüĢülen kiĢi dıĢında eve gelir sağlayan kiĢinin esnaf olduğunu dile<br />
getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢi dıĢında eve gelir sağlayan kiĢinin ne iĢ yaptığı sorusuna en<br />
yoğun olarak iĢçi cevabı verildiği görülmektedir. GörüĢmenin gerçekleĢtirildiği
246<br />
kiĢilerden toplamda 43 kiĢi (%43) bu cevabı verirken mahalle bazında bakıldığında<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde 22, Gülsuyu Mahallesinde ise 21 kiĢi kendisi dıĢında eve<br />
gelir sağlayan kiĢinin iĢçi olduğunu vurgulamıĢtır. Genel olarak bakıldığında<br />
görüĢülen kiĢilerin hanehalkı gelirine katkıda bulunanların emek yoğun iĢlerde<br />
çalıĢtıkları görülmektedir. Toplamda 43 kiĢi haneye gelir sağlayan kiĢinin iĢçi olarak<br />
çalıĢtığını vurgularken emekliler ve emekli olup halen çalıĢanlar da dahil edildiğinde<br />
bu sayı 69‟a yükselmektedir. ĠĢçi kategorisinde yer verilen kiĢiler genel anlamda<br />
ücretli olarak bir baĢkasının yanında çalıĢan kiĢilerden oluĢmaktadır. Bu<br />
gruptakilerin önemli bir bölümü dönemsel olarak iĢsiz kaldıklarını, geçici ya da<br />
mevsimlik iĢlerde ve farklı sektörlerde iĢ buldukça çalıĢtıklarını ifade etmiĢlerdir.
247<br />
Tablo 11. GörüĢülen KiĢinin Toplam Hane Geliri<br />
500 TL ve Altı<br />
501-750 TL<br />
751-1000 TL<br />
1001-1250 TL<br />
1251-1500 TL<br />
1501-1750 TL<br />
1751-2000 TL<br />
2001-2250 TL<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 17 2 19<br />
Toplam % 34,0% 4,0% 19,0%<br />
Sayı 12 16 28<br />
Toplam % 24,0% 32,0% 28,0%<br />
Sayı 8 7 15<br />
Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />
Sayı 5 8 13<br />
Toplam % 10,0% 16,0% 13,0%<br />
Sayı 2 5 7<br />
Toplam % 4,0% 10,0% 7,0%<br />
Sayı 1 3 4<br />
Toplam % 2,0% 6,0% 4,0%<br />
Sayı 4 9 13<br />
Toplam % 8,0% 18,0% 13,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere aylık toplam hane gelirleri sorulduğunda BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 1 kiĢi 500 TL‟nin altında gelire sahip olduğunu ifade etmiĢtir. Aylık<br />
hane gelirinin 501-750 TL arasında olduğunu belirten kiĢi sayısı toplam 19 (%19)<br />
iken; gelir seviyesi bu düzeyde olan kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 17 ve<br />
Gülsuyu Mahallesinde 2‟dir. BaĢıbüyük Mahallesinden 12, Gülsuyu Mahallesinden<br />
ise 16 kiĢi (Toplamda 28 kiĢi ve %28) aylık hane gelirinin 751-1000 TL aralığında<br />
olduğunu dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢiler arasında gelir dağılımında %13‟lük orana<br />
sahip 13 kiĢi (BaĢıbüyük Mahallesinde 5 ve Gülsuyu Mahallesinde 8 kiĢi) aylık hane<br />
gelirinin 1251-1500 TL arasında olduğunu belirtmiĢtir. Aylık hane geliri 1501-1750<br />
TL arasında olan kiĢi sayısı toplamda 7 kiĢi ile %7‟lik bir orandayken, bu sayı<br />
BaĢıbüyük Mahallesi için 2, Gülsuyu Mahallesi içinse 5 kiĢi olarak karĢımıza<br />
çıkmaktadır. BaĢıbüyük Mahallesinden 1 ve Gülsuyu Mahallesinden 3 kiĢi (toplamda<br />
4 kiĢi ve %4) aylık hane gelirinin 1751-2000 TL olduğunu ifade ederken; toplamda<br />
13 kiĢi (%13) aylık hane gelirinin 2001-2250 TL arasında olduğunu dile getirmiĢ ve<br />
bu gelire sahip kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesi için 4, Gülsuyu Mahallesi içinse 9
248<br />
olmuĢtur.<br />
ÇalıĢma kapsamında her iki mahallede görüĢülen 100 kiĢinin tamamının<br />
gerek 2009 yılı genel ortalamasının gerekse 2010 yılı Ocak-Temmuz ayları ve 2010<br />
yılının ilk altı aylık ortalama yoksulluk sınırının altında gelire sahip olduğu<br />
görülmektedir. Türkiye‟de 2009 yılı ortalama yoksulluk sınırı 2.441,33 TL olarak<br />
açıklanırken; 2010 yılı Ocak ayında 2.644,38 TL, Temmuz ayında 2.676,42 TL ve<br />
2010 yılının ilk altı ay ortalamasında ise 2.707,43 TL olarak açıklanmıĢtır (Türk-ĠĢ,<br />
2010). GörüĢülen kiĢilerin toplam hane gelirleri açlık sınırı açısından ele alındığında<br />
ise aylık geliri 750 TL‟nin altında olan toplam 20 hane (BaĢıbüyük Mahallesinde 18<br />
ve Gülsuyu Mahallesinde 2) olduğu ve bu %20‟lik kesimin açlık sınırının altında<br />
yaĢadığı sonucu karĢımıza çıkmaktadır. Ülke genelinde 2009 yılında açlık sınırı<br />
ortalama 749,49 TL; 2010 yılı Ocak ayında 811,83 TL, 2010 yılı Temmuz ayında<br />
821,66 TL ve 2010 yılı ilk ay ortalaması ise 831,18 TL olarak açıklanmıĢtır (Türk-ĠĢ,<br />
2010).
249<br />
Tablo 12. GörüĢülen KiĢinin ve Evde Varsa Diğer ÇalıĢanların ĠĢe Nasıl Gidip<br />
Geldiği<br />
ÇalıĢtığı Yerin Servisi Var<br />
Kendi Aracı Ġle Gidiyor<br />
Evde ÇalıĢan Yok<br />
Akrabasının Aracı Ġle Gidiyor<br />
Yaya Olarak Gidiyor<br />
Minibüs<br />
Belediye Otobüsü<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 4 6 10<br />
Toplam % 8,0% 12,0% 10,0%<br />
Sayı 5 4 9<br />
Toplam % 10,0% 8,0% 9,0%<br />
Sayı 8 6 14<br />
Toplam % 16,0% 12,0% 14,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 3 6 9<br />
Toplam % 6,0% 12,0% 9,0%<br />
Sayı 22 16 38<br />
Toplam % 44,0% 32,0% 38,0%<br />
Sayı 7 12 19<br />
Toplam % 14,0% 24,0% 19,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere evde çalıĢan kiĢilerin iĢe nasıl gidip geldikleri<br />
sorulduğunda 14 kiĢi (%14) evde çalıĢan kimse olmadığını ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 8 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 6 kiĢi evde çalıĢan kimse olmadığını<br />
dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢilerden 10‟u (%10) evde çalıĢan kiĢinin çalıĢtığı yerin<br />
servisi ile iĢe gidip geldiğini söylerken, bu kiĢilerden 4‟üyle BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde, 6‟sı ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 5, Gülsuyu Mahallesinden 4 ve toplamda 9 kiĢi (%9) evde çalıĢan<br />
kiĢinin kendi aracını kullandığını ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinde 1 kiĢi ise<br />
iĢe akrabasının aracı ile gitmektedir. Her iki mahallede toplam 9 kiĢinin (% 9) evde<br />
çalıĢan kiĢinin iĢyerine yaya olarak gittiğini dile getirdiği görülmektedir. GörüĢmeler<br />
sırasında BaĢıbüyük Mahallesinde 3 kiĢi, Gülsuyu Mahallesinde ise 6 kiĢi, evde<br />
çalıĢan kiĢinin herhangi bir ulaĢım aracı kullanmadan, yaya olarak iĢyerine gittiği<br />
ifadesini kullanmıĢtır. GörüĢülen kiĢilerin hanesinde çalıĢan kiĢilerin iĢe gidiĢ-geliĢte<br />
en çok kullandığı aracın minibüs (38 kiĢi ve %38) ; en çok kullandığı ikinci aracın<br />
ise belediye otobüsü (19 kiĢi ve %19) olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 22‟si evde çalıĢan kiĢilerin iĢyerine ulaĢmada
250<br />
kullandıkları aracın minibüs olduğunu ifade ederken, aynı mahallede belediye<br />
otobüsü kullanıldığını vurgulayan kiĢi sayısı 7‟dir. Gülsuyu mahallesinde yapılan<br />
görüĢmelerde ise aynı soruya 16 kiĢi minibüs, 12 kiĢi ise belediye otobüsü cevabını<br />
vermiĢtir.<br />
Tablo 13. GörüĢülen KiĢinin ve Evde Varsa Diğer ÇalıĢanların ĠĢe Ne Kadar<br />
Zamanda Gidip Geldiği<br />
Yarım Saat<br />
1 Saat<br />
Seyyar ÇalıĢtığından Belli Bir<br />
Süre Yok<br />
ĠĢin Olduğu Yere Göre DeğiĢiyor<br />
45 Dakika<br />
1.5 Saat<br />
10 Dakika<br />
2 Saat<br />
Evde ÇalıĢan Yok<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 15 12 27<br />
Toplam % 30,0% 24,0% 27,0%<br />
Sayı 11 14 25<br />
Toplam % 22,0% 28,0% 25,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 8 4 12<br />
Toplam % 16,0% 8,0% 12,0%<br />
Sayı 3 0 3<br />
Toplam % 6,0% 0% 6,0%<br />
Sayı 2 4 6<br />
Toplam % 4,0% 8,0% 6,0%<br />
Sayı 2 7 9<br />
Toplam % 4,0% 14,0% 9,0%<br />
Sayı 0 3 3<br />
Toplam % 0% 6,0% 3,0%<br />
Sayı 8 6 14<br />
Toplam % 16,0% 12,0% 14,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢgeliĢ<br />
ortalama süresi sorulduğunda, en çok alınan cevabın (toplamda 27 kiĢi ve %27)<br />
yarım saat olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde 15 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinde 12 kiĢi evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢ-geliĢ süresinin yarım saat<br />
olduğunu ifade ettiği görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde 11, Gülsuyu<br />
Mahallesinde 14 ve toplamda 25 kiĢi (%25) evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢ-geliĢ<br />
ortalama süresinin 1 saat olduğunu dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢilerden 6‟sının
251<br />
(%6) evde çalıĢan kiĢinin iĢe gidiĢ-geliĢ süresinin 1,5 saat olduğunu ifade ettiği<br />
görülürken; bu kiĢilerden 2‟si ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 4‟ü ile de Gülsuyu<br />
Mahallesinde görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde de<br />
7 kiĢi (toplamda 9 kiĢi ve %9) iĢe gidiĢ-geliĢ süresi olarak 10 dakika cevabını<br />
vermiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi evde çalıĢan kiĢi seyyar olarak<br />
çalıĢtığından belli bir iĢe gidiĢ-geliĢ süresi olmadığını ifade ederken; aynı mahalleden<br />
3 kiĢi bu sürenin 45 dakika olduğunu vurgulamıĢtır. Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen<br />
3 kiĢinin ise, evde çalıĢan kiĢinin iĢyerine gidiĢ geliĢ toplam süresinin yaklaĢık 2 saat<br />
olduğunu dile getirdiği görülmektedir. Evde çalıĢan kiĢi serbest çalıĢtığı için, iĢin<br />
olduğu yere göre iĢe-gidiĢ geliĢ süresinin değiĢtiğini ifade eden toplam 12 kiĢi (%12)<br />
bulunmaktayken; bu kiĢilerden 8‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 4‟ü ile de Gülsuyu<br />
Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. Görüldüğü gibi görüĢülen hanelerde<br />
çalıĢan kiĢilerin iĢe gidiĢ-geliĢ süreleri 10 dakika ile 2 saat arasında değiĢmektedir.<br />
Ġstanbul bir kentte var olan ulaĢım ve trafik yoğunluğu göz önünde alındığında, bu<br />
sürelerin oldukça kısa olduğu ve görüĢülen kiĢilerin konutlarının bulunduğu alanların<br />
bu anlamda avantaj sağladığı ileri sürülebilir.
252<br />
Tablo 14. GörüĢülen KiĢinin ve Evde Varsa Diğer ÇalıĢanların ĠĢe GidiĢ GeliĢ<br />
Toplam Masrafları<br />
Servisle Gittiğinden Yol Masrafı<br />
Yok<br />
150 TL Civarı<br />
Akrabasının Aracı Ġle Gittiğinden<br />
Yol Masrafı Yok<br />
Yaya Olarak Gittiğinden Yol<br />
Masrafı Yok<br />
100 TL Civarı<br />
ĠĢin Olduğu Yere Göre DeğiĢiyor<br />
250 TL Civarı<br />
Evde ÇalıĢan Yok<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 4 6 10<br />
Toplam<br />
%<br />
8,0% 12,0% 10,0%<br />
Sayı 14 11 25<br />
Toplam<br />
%<br />
28,0% 22,0% 25,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam<br />
%<br />
2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 3 6 9<br />
Toplam<br />
%<br />
6,0% 12,0% 9,0%<br />
Sayı 11 11 22<br />
Toplam<br />
%<br />
22,0% 22,0% 22,0%<br />
Sayı 8 3 11<br />
Toplam<br />
%<br />
16,0% 6,0% 11,0%<br />
Sayı 1 7 8<br />
Toplam<br />
%<br />
2,0% 14,0% 8,0%<br />
Sayı 8 6 14<br />
Toplam<br />
%<br />
16,0% 12,0% 14,0%<br />
Sayı 50 50 100,0<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere evde çalıĢan kiĢilerin iĢyerine gidiĢgeliĢ<br />
masraflarının ne kadar olduğu sorulduğunda BaĢıbüyük Mahallesinden 4 ve<br />
Gülsuyu Mahallesinden 6 kiĢi (toplamda 10 kiĢi ve %10) çalıĢan kiĢinin çalıĢtığı<br />
yerin servisi ile iĢyerine gittiğinden yol masrafı olmadığını belirtmiĢtir. Her iki<br />
mahallede görüĢülen kiĢilerden toplam 9‟u (%9) çalıĢan kiĢinin iĢyerine yaya olarak<br />
gittiğini ve yol masrafı olmadığını dile getirirken; bu kiĢilerden 3‟ü ile BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde ve 6‟sı ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi ise yine evde çalıĢan kiĢinin yol masrafı olmadığını<br />
ve iĢyerine akrabasının aracı ile gittiğini vurgulamıĢtır. ÇalıĢan kiĢinin aylık iĢyerine
253<br />
ulaĢım masrafının 150 TL olduğunu ifade eden, BaĢıbüyük Mahallesinde 14,<br />
Gülsuyu Mahallesinde 11 ve toplamda 25 kiĢi (%25) bulunmaktadır. Her iki<br />
mahalleden 11‟er kiĢi (toplamda 22 kiĢi ve %22) çalıĢan kiĢinin iĢyerine ulaĢım<br />
giderinin aylık ortalama 100 TL olduğunu dile getirirken; BaĢıbüyük Mahallesinden<br />
1 ve Gülsuyu Mahallesinden 7 kiĢi olmak üzere toplamda 8 kiĢi (%8) bu giderin<br />
aylık 250 TL civarında olduğunu belirtmiĢtir. Evde çalıĢan kiĢi serbest çalıĢan<br />
olduğundan iĢyerine ulaĢım masrafının değiĢken olduğunu ifade eden toplam 11 kiĢi<br />
(%11) ile görüĢme gerçekleĢtirilirken; bu kiĢilerden 8‟ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve<br />
3‟ü ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür. Tablo 24‟te ulaĢım sürelerinin<br />
kısalığının vurgulandığı gibi ulaĢım maliyetlerinin azlığına da dikkat edilmelidir. Yol<br />
masrafı hiç olmayan kiĢiler bir kenara bırakıldığında iĢyerine ulaĢım için ödenen<br />
bedellerin 100 TL ile 250 TL arasında olduğu görülmektedir. Bu durum da iĢyerikonut<br />
yakınlığının, az vasıta kullanılarak ve dolayısıyla az ücret ödeyerek iĢyerine<br />
ulaĢmada kolaylık sağladığını göstermektedir.
254<br />
7.2.4. Mahallede YaĢam Süreçleri<br />
Tablo 15. GörüĢülen KiĢinin Bu Mahalleden Önce Ġkamet Ettiği Yer<br />
Ġstanbul'da BaĢka Bir<br />
Mahalle<br />
BaĢka Bir Ġl<br />
Bu Mahallede Doğdu<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 21 17 38<br />
Toplam % 42,0% 34,0% 38,0%<br />
Sayı 28 28 56<br />
Toplam % 56,0% 56,0% 56,0%<br />
Sayı 1 5 6<br />
Toplam % 2,0% 10,0% 6,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere görüĢme esnasında yaĢamakta<br />
oldukları mahalleden önce nerede ikamet ettikleri sorulduğunda, gerek kent içi<br />
gerekse ülke içi göç hareketinin söz konusu olduğu görülmektedir. Göç sonucu<br />
mahalleye geldiğini vurgulayan kiĢiler arasında büyük çoğunluğu baĢka bir ilden<br />
gelenler oluĢturmaktadır. Her iki mahalleden 28‟er kiĢi (toplamda 56 kiĢi ve %56)<br />
baĢka bir ilden bu mahalleye ve dolayısıyla Ġstanbul‟a geldiklerini ifade etmiĢlerdir.<br />
Toplamda 38 kiĢi (%38) görüĢme esnasında oturduğu mahalleye gelmeden önce<br />
Ġstanbul‟da bir baĢka mahallede ikamet ettiğini vurgulamıĢtır. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden önce Ġstanbul‟da bir baĢka mahallede oturan kiĢi sayısı 21 iken, bu<br />
sayı Gülsuyu Mahallesi için 17‟dir. YaĢamakta olduğu mahallede doğduğunu dile<br />
getiren kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 1 ve Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi iken,<br />
bu oran toplamda 6 kiĢi ile %6 Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır.
255<br />
Tablo 16. GörüĢülen KiĢinin Daha Önce Ġkamet Ettiği Yerden Ayrılma Sebebi<br />
Bu Mahallede Ev Yaptı<br />
Kirası Uygun Ev Bulmak Ġçin<br />
Aile Göçü<br />
Evlilik<br />
Doğduğundan Beri Bu<br />
Mahallede<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 19 15 34<br />
Toplam % 38,0% 30,0% 34,0%<br />
Sayı 4 1 5<br />
Toplam % 8,0% 2,0% 5,0%<br />
Sayı 18 22 40<br />
Toplam % 36,0% 44,0% 40,0%<br />
Sayı 8 7 15<br />
Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />
Sayı 1 5 6<br />
Toplam % 2,0% 10,0% 6,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
Her iki mahallede görüĢülen kiĢilere daha önce yaĢamakta oldukları yerden<br />
ayrılma nedenleri sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinde 19 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinde 15 kiĢi (toplamda 34 kiĢi ve %34), görüĢmenin yapıldığı mahallede ev<br />
yaptığı için daha önce yaĢamakta olduğu yerden ayrıldığını ifade etmiĢtir. Kirası<br />
uygun ev bulmak için daha önce yaĢadığı yerden ayrıldığını dile getiren 5 kiĢiden<br />
(%5) 4‟ü BaĢıbüyük Mahallesinde ikamet ederken, 1‟i de Gülsuyu Mahallesinde<br />
yaĢamaktadır. GörüĢülen kiĢilerin daha önce yaĢamakta olduğu yeri terk etmesinin en<br />
önemli nedeni olarak karĢımıza aile göçü çıkmaktadır. Aile göçü nedeniyle daha<br />
önce yaĢadığı yeri terk eden kiĢilerin sayısı toplamda 40 (%40) iken, bu sayının<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde 18 ve Gülsuyu Mahallesinde 22 kiĢi olduğu görülmektedir.<br />
Evlilik nedeniyle daha önce yaĢadığı yerden ayrıldığını ve görüĢmenin yapıldığı<br />
mahalleye geldiğini belirten kiĢi sayısı, BaĢıbüyük Mahallesinde 8, Gülsuyu<br />
Mahallesinde 7 kiĢi iken, toplamda 15 kiĢi (%15) bu cevabı vermiĢtir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 1 ve Gülsuyu Mahallesinden 5 kiĢi (toplamda 6 kiĢi ve %6) ise<br />
doğduğundan beri aynı mahallede ikamet ettiğini belirtmiĢtir.
256<br />
Tablo 17. GörüĢülen KiĢinin Kaç Yıldır GörüĢmenin Yapıldığı Mahallede<br />
Oturduğu<br />
1-5 Yıl<br />
6-10 Yıl<br />
11-15 Yıl<br />
16-20 Yıl<br />
21-25 Yıl<br />
26 Yıl ve Üzeri<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 4 4 8<br />
Toplam % 8,0% 8,0% 8,0%<br />
Sayı 6 5 11<br />
Toplam % 12,0% 10,0% 11,0%<br />
Sayı 10 4 14<br />
Toplam % 20,0% 8,0% 14,0%<br />
Sayı 10 14 24<br />
Toplam % 20,0% 28,0% 24,0%<br />
Sayı 6 2 8<br />
Toplam % 12,0% 4,0% 8,0%<br />
Sayı 14 21 35<br />
Toplam % 28,0% 42,0% 35,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı mahallede kaç<br />
yıldır oturdukları sorulduğunda en yüksek oranın, 35 kiĢi ve %35 ile 26 yıldan fazla<br />
süredir aynı mahallede oturduğunu söyleyenlere ait olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 14 ve Gülsuyu Mahallesinde 21 kiĢi 26 yılı aĢkın süredir aynı<br />
mahallede yaĢadığını ifade etmiĢtir. Mahallede oturma süresi açısından en yoğun<br />
verilen ikinci cevap, görüĢülen kiĢilerin 16-20 yıldır görüĢmenin yapıldığı mahallede<br />
oturduğu Ģeklindedir. Toplamda 24 kiĢi (%24) 16-20 yıldır aynı mahallede<br />
oturduğunu dile getirirken, bu sayı BaĢıbüyük Mahallesinde 10 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinde 14 kiĢi olarak karĢımıza çıkmaktadır. BaĢıbüyük Mahallesinde 10 ve<br />
Gülsuyu Mahallesinde 4 kiĢi (toplamda 14 kiĢi ve %14), 11-15 yıldır görüĢmenin<br />
yapıldığı mahallede yaĢadığını vurgulamıĢtır. 6-10 yıldır aynı mahallede oturduğunu<br />
söyleyenlerin sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 6, Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi iken<br />
toplamda 11 kiĢi (%11)‟dir. GörüĢülen kiĢilerden 8‟i (%8) 21-25 yıldır görüĢmenin<br />
yapıldığı mahallede ikamet ettiğini dile getirmiĢtir. 21-25 yıldır aynı mahallede<br />
oturanların sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 6 iken, Gülsuyu Mahallesinde 2 kiĢidir.<br />
GörüĢülen diğer kiĢilere oranla görüĢmenin yapıldığı mahallede daha kısa süredir<br />
yaĢayanlar (1-5 yıl) her iki mahallede de 4‟er kiĢiyken, toplamda 8 kiĢi ile %8‟lik bir<br />
orana sahiptir.
257<br />
Tablo 18. GörüĢülen KiĢinin Bu Mahalleyi Seçme Nedeni<br />
Akrabaları Olduğu Ġçin Bu<br />
Mahalleye Geldi<br />
Bu Mahallede Uygun Arsa Buldu<br />
HemĢerileri Olduğu Ġçin Bu<br />
Mahalleye Geldi<br />
Evlendiği KiĢi Bu Mahallede<br />
Oturuyor<br />
Bu Mahallede Doğdu<br />
ĠĢyerine Yakın Evde Oturmak Ġçin<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 20 8 28<br />
Toplam % 40,0% 16,0% 28,0%<br />
Sayı 17 8 25<br />
Toplam % 34,0% 16,0% 25,0%<br />
Sayı 3 20 23<br />
Toplam % 6,0% 40,0% 23,0%<br />
Sayı 8 7 15<br />
Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />
Sayı 1 5 6<br />
Toplam % 2,0% 10,0% 6,0%<br />
Sayı 1 2 3<br />
Toplam % 2,0% 4,0% 3,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere neden görüĢmenin yapıldığı<br />
mahalleyi seçtikleri sorulduğunda; BaĢıbüyük Mahallesinden 20 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinden 8 kiĢi (toplamda 28 kiĢi ve %28) akrabaları olduğu için bu mahalleye<br />
yerleĢtiklerini ifade etmiĢlerdir. BaĢıbüyük Mahallesinden 3 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinden 20 kiĢi (toplamda 23 kiĢi ve %23), hemĢerilerinin mahallede yaĢıyor<br />
olmasının bu mahalleyi seçmelerinde etkili olduğunu dile getirmiĢlerdir. Evlendiği<br />
kiĢinin görüĢmenin yapıldığı mahallede yaĢıyor olması nedeniyle görüĢmenin<br />
yapıldığı mahalleye geldiğini söyleyen 15 kiĢi (%15) bulunmaktayken; bu kiĢilerden<br />
8‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 7‟si ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür.<br />
Doğum yerinin görüĢmenin gerçekleĢtirildiği mahalle olduğunu ifade eden 6 kiĢi<br />
(%6) bulunmaktadır ve bu kiĢilerin mahallelere göre dağılımı BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 1 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinde 5 kiĢi Ģeklindedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 1 ve Gülsuyu Mahallesinde 2 kiĢi (toplamda 3 ve %3), görüĢmenin<br />
yapıldığı mahalleyi iĢyerine yakın olduğu için seçtiğini dile getirmiĢtir. Mahalleyi<br />
seçme gerekçesi olarak görüĢmenin yapıldığı mahallede uygun arsa bulduğunu<br />
belirten kiĢi sayısı toplamda 25 kiĢi (%25) iken, bu ifadeyi kullananların mahallelere<br />
göre dağılımı BaĢıbüyük Mahallesinde 17 ve Gülsuyu Mahallesinde 8 kiĢidir.
258<br />
GörüĢülen kiĢilerin ifadelerinden de anlaĢılabileceği gibi, akrabalık ve hemĢerilik<br />
gibi enformel iliĢki ağları kentsel mekânda yer edinme anlamında oldukça etkili bir<br />
faktör olmuĢtur. Bunun yanı sıra kentsel arsa stokunun azlığı karĢısında mahallede ev<br />
yapacak uygun arsa bulunması da önemli bir etken olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />
Tablo 19. GörüĢülen KiĢinin ġu Anda Oturduğu Konuttan Memnun Olup<br />
Olmama Nedeni<br />
Kendi Evinde Oturuyor<br />
ĠĢyerine Yakın<br />
Kirası Uygun<br />
Ev GeniĢ<br />
Bahçesi Var<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 34 31 65<br />
Toplam % 68,0% 62,0% 65,0%<br />
Sayı 1 1 2<br />
Toplam % 2,0% 2,0% 2,0%<br />
Sayı 5 14 19<br />
Toplam % 10,0% 28,0% 19,0%<br />
Sayı 8 3 11<br />
Toplam % 16,0% 6,0% 11,0%<br />
Sayı 2 1 3<br />
Toplam % 4,0% 2,0% 3,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı ve halen oturmakta oldukları<br />
konuttan memnun olup olmadıkları sorulduğunda her iki mahallede görüĢülen<br />
kiĢilerin tamamı (100 kiĢi ve %100) konutlarından memnun olduklarını ifade<br />
etmiĢlerdir.<br />
GörüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları konuttan neden memnun oldukları<br />
sorulduğunda en çok alınan cevap (BaĢıbüyük Mahallesinden 34, Gülsuyu<br />
Mahallesinden 31 kiĢi ve toplamda 65 kiĢi/ %65) kendi evinde oturuyor olmalarıdır.<br />
Bu kadar yoğun verilen cevabın konutların konforu vb olmamasının temel nedeni,<br />
görüĢülen kiĢilerin konutlarının yıllarca emek harcanarak, süreç içinde düzenlenerekeklemeler<br />
yapılarak ve ağır bedeller ödenerek yapılmıĢ olması ve kendi evinde<br />
yaĢıyor olmanın verdiği güvenle açıklanabilir. Her iki mahallede görüĢülen<br />
kiĢilerden kiracı olan 19 kiĢinin (%19) (BaĢıbüyük Mahallesinde 5 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinde 14 kiĢi) tamamının oturmakta olduğu konuttan memnun olma<br />
sebebinin, kira miktarının uygunluğu olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 8 ve Gülsuyu Mahallesinden 3 kiĢi (toplamda 11 kiĢi ve %11),
259<br />
oturmakta olduğu konutun geniĢ olmasının memnuniyet verdiğini dile getirirken; her<br />
iki mahallede toplam 3 kiĢi (%3) evinin bahçesi olmasının kendisini memnun ettiğini<br />
vurgulamıĢtır. Konutundan memnun olma sebebi olarak bahçe sahibi olmayı<br />
gösteren kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 2 ve Gülsuyu Mahallesinde 1 kiĢidir.<br />
Tablo 20. GörüĢülen KiĢinin YaĢadığı Çevreden Memnun Olup Olmama Nedeni<br />
KomĢuluk ĠliĢkileri Ġyi<br />
Akrabaları Var<br />
Kimsenin Kimseye Zararı Yok<br />
HemĢerileri Var<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 32 25 57<br />
Toplam % 64,0% 50,0% 57,0%<br />
Sayı 11 1 12<br />
Toplam % 22,0% 2,0% 12,0%<br />
Sayı 7 17 24<br />
Toplam % 14,0% 34,0% 24,0%<br />
Sayı 0 7 7<br />
Toplam % 0% 14,0% 7,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları çevreden memnun olup olmadıkları<br />
sorulduğunda görüĢme yapılan 100 kiĢinin tamamının (%100) çevresinden memnun<br />
olduğunu vurguladığı görülmektedir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları çevreden neden<br />
memnun oldukları sorulduğunda, görüĢülen tüm kiĢilerin, yaĢam çevrelerinin sosyal<br />
yönüne ve iliĢkilere vurgu yaptığı görülmektedir. Bu vurgudan hareketle fiziksel<br />
çevreden çok, sosyal çevrenin yaĢam alanına yüklenen anlamı oluĢturduğu<br />
söylenebilir. BaĢıbüyük Mahallesinden 32 ve Gülsuyu Mahallesinden 25 kiĢi<br />
(toplamda 57 kiĢi ve %57) yaĢadığı çevreden memnun olma nedeni olarak, komĢuluk<br />
iliĢkilerinin iyi olmasını göstermektedir. Mahalleyi seçme nedeninde olduğu kadar<br />
yoğun olmasa da akraba ve hemĢerilerin yaĢanılan çevrede bulunması da önem<br />
taĢımaktadır. Toplamda 12 kiĢi (%12) yaĢam çevresinden memnun olma nedeni<br />
olarak akrabalarının bulunmasını gösterirken, BaĢıbüyük Mahallesinde 11 kiĢi bu<br />
ifadeyi kullanmıĢtır. Gülsuyu Mahallesinde bu sayı 1 kiĢi ile sınırlıdır. Gülsuyu<br />
Mahallesinden 7 kiĢi, hemĢerilerinin yakın çevresinde yaĢıyor olması nedeniyle<br />
memnun olduğunu dile getirmiĢtir. GörüĢülen kiĢilerden 24‟ü (%24) komĢuluk
260<br />
iliĢkilerinin iyiliği kapsamında da ele alınabilecek bir ifade olan “kimsenin kimseye<br />
zararı yok” ifadesine vurgu yapmıĢlardır. BaĢıbüyük Mahallesinden 7 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinden 17 kiĢi yaĢadığı çevreden memnuniyet nedeni olarak bu ifadeyi<br />
kullanmıĢlardır.<br />
Tablo 21. GörüĢülen KiĢinin KomĢularıyla Ne Sıklıkla Bir Araya Geldiği<br />
Hergün<br />
Haftada 2-3 Kez<br />
Haftada 1<br />
Ayda Bir<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 38 23 61<br />
Toplam % 76,0% 46,0% 61,0%<br />
Sayı 9 5 14<br />
Toplam % 18,0% 10,0% 14,0%<br />
Sayı 1 16 17<br />
Toplam % 2,0% 32,0% 17,0%<br />
Sayı 2 6 8<br />
Toplam % 4,0% 12,0% 8,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere komĢularıyla ne sıklıkla bir araya geldiği sorulduğunda<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde 38 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinde 23 kiĢi olmak üzere,<br />
toplamda 61 kiĢi (%61) komĢularıyla her gün görüĢtüğünü dile getirmiĢtir.<br />
KomĢularıyla haftada 2-3 kez görüĢtüğünü ifade eden 14 kiĢi (%14) bulunmaktadır<br />
ve bu kiĢilerden 9‟u ile BaĢıbüyük Mahallesinde 5‟i ile de Gülsuyu Mahallesinde<br />
görüĢülmüĢtür. GörüĢme yapılan kiĢilerin %17‟si (17 kiĢi) komĢularıyla görüĢme<br />
sıklığının haftada bir olduğunu söylerken, bu 17 kiĢinin 1‟i BaĢıbüyük Mahallesinde,<br />
16‟sı ise Gülsuyu Mahallesinde ikamet etmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde<br />
komĢularıyla ayda bir görüĢen 2 kiĢi varken Gülsuyu Mahallesinde 6 kiĢi bu ifadeyi<br />
kullanmıĢtır. Tüm görüĢülen kiĢiler içinde komĢularıyla ayda bir görüĢtüğünü dile<br />
getiren toplam 8 kiĢinin %8‟lik bir orana sahip olduğu görülmektedir.
261<br />
Tablo 22. GörüĢülen KiĢinin KomĢularıyla En Çok YardımlaĢtığı Konu<br />
Gıda+ Borç Para Alıp Verme<br />
Erzak Hazırlama<br />
Ne Lazım Olursa<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 27 17 44<br />
Toplam % 54,0% 34,0% 44,0%<br />
Sayı 2 1 3<br />
Toplam % 4,0% 2,0% 3,0%<br />
Sayı 21 32 53<br />
Toplam % 42,0% 64,0% 53,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere komĢularıyla en çok yardımlaĢtıkları konunun ne olduğu<br />
sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 27 ve Gülsuyu Mahallesinden 17 kiĢi<br />
(toplamda 44 kiĢi ve %44), komĢularıyla gıda ve borç para alıp verme konusunda<br />
yardımlaĢtıklarını ifade etmiĢtir. KomĢularıyla yardımlaĢtığı konunun erzak<br />
hazırlama olduğunu dile getiren 3 kiĢi (%3) bulunmaktadır ve bu kiĢilerden 2‟si ile<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde, 1‟i ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür.<br />
KomĢularıyla en çok yardımlaĢtığı konuyu oldukça genel bir cevap olan “ne lazım<br />
olursa” ifadesiyle vurgulayan kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde 21, Gülsuyu<br />
Mahallesinde 32 ve toplamda da 53 (%53) kiĢidir. KomĢularla ne lazım olursa<br />
yardımlaĢıyoruz diyenler; yardımlaĢtıkları konular arasında gıda, borç para, erzak<br />
hazırlama, düğün, cenaze vb konuları saymıĢlardır. Görüldüğü gibi her iki mahallede<br />
de komĢuluk iliĢkileri oldukça güçlüdür ve yoğun bir dayanıĢma söz konusudur.
262<br />
Tablo 23. GörüĢülen KiĢinin Akrabalarıyla GörüĢme Sıklığı<br />
Ayda 2-3 Kez<br />
Aynı Mahallede Olduğundan<br />
Hergün<br />
Haftada 2-3 Kez<br />
Senede 1-2 Kez<br />
Ayda 1 Kez<br />
Ġstanbul’da Akrabası Yok<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 6 10 16<br />
Toplam % 12,0% 20,0% 16,0%<br />
Sayı 7 15 22<br />
Toplam % 14,0% 30,0% 22,0%<br />
Sayı 8 2 10<br />
Toplam % 16,0% 4,0% 10,0 %<br />
Sayı 18 13 31<br />
Toplam % 36,0% 26,0% 31,0%<br />
Sayı 8 7 15<br />
Toplam % 16,0% 14,0% 30,0%<br />
Sayı 3 3 6<br />
Toplam % 6,0% 6,0% 6,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilerden her iki mahallede de 47‟Ģer (toplamda 94 kiĢi ve %94)<br />
kiĢi Ġstanbul‟da akrabaları olduğunu ifade etmiĢtir. GörüĢülen kiĢiler arasında<br />
Ġstanbul‟da akrabası olmadığını söyleyen kiĢilerin toplam sayısı 6 (%6) iken; her iki<br />
mahallede de 3‟er kiĢinin Ġstanbul‟da akrabasının bulunmadığı görülmektedir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin komĢularıyla görüĢme sıklığına<br />
oranla, akrabalarıyla daha seyrek görüĢtükleri saptanmıĢtır. GörüĢülen kiĢiler<br />
akrabalarıyla çok sık görüĢememe nedeninin, uzaklık ve yol parası masrafı olduğunu<br />
ifade etmiĢlerdir. Akrabalarıyla senede 1-2 kez görüĢebildiğini ifade eden toplam 31<br />
kiĢi (%31) bulunmaktayken, bu kiĢilerin 18‟i BaĢıbüyük Mahallesinde, 13‟ü ise<br />
Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden oluĢmaktadır. Bunun yanı sıra<br />
akrabalarıyla ayda bir görüĢtüğünü dile getiren kiĢi sayısı BaĢıbüyük Mahallesinde<br />
8, Gülsuyu Mahallesinde 7 kiĢi iken, toplamda 15 (%15 kiĢidir). BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 6 ve Gülsuyu Mahallesinden 10 kiĢi olmak üzere toplamda 16 kiĢi<br />
(%16) ayda 2-3 kez akrabalarıyla bir araya geldiğini belirtmiĢtir. Her iki mahallede<br />
haftada 2-3 kez akrabaları ile görüĢme fırsatı olduğunu ifade eden toplamda 10 kiĢi<br />
(%10) bulunmaktayken, bu kiĢilerden 8‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 2‟si ile de<br />
Gülsuyu Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinde 7 ve
263<br />
Gülsuyu Mahallesinde 15 kiĢi (toplamda 22 kiĢi ve %22), görüĢmenin yapıldığı<br />
mahallede akrabaları bulunduğunu ve bu nedenle akrabalarıyla hemen her gün<br />
görüĢme Ģansı bulunduğunu dile getirmiĢtir.<br />
Tablo 24. GörüĢülen KiĢinin Ev AlıĢveriĢini Nereden Yaptığı<br />
Mahalle Bakkalı<br />
Mahalle Bakkalı+Seyyar Satıcılar<br />
Mahalle Bakkalı+Seyyar<br />
Satıcılar+Pazar<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 1 1 2<br />
Toplam % 2,0% 2,0% 2,0%<br />
Sayı 3 0 3<br />
Toplam % 6,0% 0% 3,0%<br />
Sayı 13 1 14<br />
Toplam % 26,0% 2,0% 14,0%<br />
Mahalle Bakkalı+Pazar<br />
Sayı 26 42 68<br />
Toplam % 52,0% 84,0% 68,0%<br />
Büyük Marketler<br />
Sayı 7 6 13<br />
Toplam % 14,0% 12,0% 13,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere yöneltilen ev alıĢveriĢini nereden<br />
yaptıkları sorusuna verilen cevaplar arasında, mahalle bakkallarının önemli bir yere<br />
sahip olduğu görülmektedir. Bunun nedeni yakınlık, tanıĢıklık vb olabildiği gibi<br />
veresiye olanağının da bulunmasından kaynaklanabilmektedir. Mahalle bakkalı gibi<br />
semt pazarı da ev alıĢveriĢlerinde önemli bir yere sahiptir. ÇalıĢma kapsamında<br />
görüĢülen kiĢilerden BaĢıbüyük Mahallesinde yaĢayan 26, Gülsuyu Mahallesinde<br />
yaĢayan 42 ve toplamda 68 (%68) kiĢi ev alıĢveriĢlerini mahalle bakkalı ve pazardan<br />
yaptığını ifade etmiĢtir. Ev alıĢveriĢlerini mahalle bakkalı, seyyar satıcılar ve<br />
pazardan yaptığını dile getiren toplamda 14 kiĢi (%14) bulunmaktadır ve bu<br />
kiĢilerden 13‟ü ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 1‟iyle de Gülsuyu Mahallesinde<br />
görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 3‟ü alıĢveriĢini mahalle<br />
bakkalı ve seyyar satıcılardan yaptığını ifade ederken; her iki mahalleden 1‟er kiĢi<br />
(toplamda 2 kiĢi ve %2) sadece mahalle bakkalından alıĢveriĢ yaptığını dile<br />
getirmiĢtir. AlıĢveriĢ ihtiyacını büyük marketlerden karĢıladığını vurgulayan toplam<br />
13 kiĢi (%13) ile görüĢülmüĢtür ve bu görüĢmelerin 7‟si BaĢıbüyük Mahallesinde,<br />
6‟sı ise Gülsuyu Mahallesinde gerçekleĢtirilmiĢtir.
264<br />
7.2.5. Kentsel DönüĢüm Süreci<br />
Tablo 25. GörüĢülen KiĢiye Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkında Resmi<br />
Kurumlar Tarafından Bilgi Verilip Verilmediği<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle Toplam<br />
Herhangi Bir Bilgi Verilmedi<br />
Verildi<br />
Toplam<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Sayı 42 50 92<br />
Toplam % 84,0% 100,0% 92,0%<br />
Sayı 8 0 8<br />
Toplam % 16,0% 0% 8,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 50,0% 100,0%<br />
Maltepe Belediyesi tarafından kentsel dönüĢüm alanı ilanı edilen BaĢıbüyük<br />
ve Gülsuyu Mahallesi sakinleriyle yapılan görüĢmelerde, görüĢülen kiĢilere yaĢam<br />
alanlarını tamamıyla değiĢtirecek ve etkileyecek bu proje konusunda proje sürecinin<br />
baĢında resmi kurumlar tarafından bilgilendirilip bilgilendirilmedikleri sorulduğunda,<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 42, Gülsuyu Mahallesinden 50 ve toplamda 92 kiĢi (%92)<br />
herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 8<br />
kiĢi ise, proje hazırlandıktan ve onaylandıktan sonra belediyenin bilgilendirme<br />
yaptığını dile getirmiĢtir.<br />
Tablo 26. GörüĢülen KiĢiye Kentsel DönüĢüm Projesine ĠliĢkin Fikrinin Proje<br />
Hazırlanırken Sorulup Sorulmadığı<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Hayır Sorulmadı Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
Evet Soruldu<br />
Sayı 0 0 0<br />
Toplam % 0% 0% 0%<br />
Toplam<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢiler belediye ya da herhangi bir resmi kurum tarafından<br />
mahallelerinde hayata geçirilecek bir müdahale ve uygulama konusunda<br />
bilgilendirilmediklerini ifade ettikleri gibi; kentsel dönüĢüm projesi hazırlanırken<br />
görüĢ ve fikirlerinin sorulmadığını dile getirmiĢlerdir. Her iki mahallede görüĢülen<br />
100 kiĢinin (%100) tamamı hiçbir Ģekilde kendilerine danıĢılmadığını<br />
vurgulamıĢlardır.
265<br />
Tablo 27. GörüĢülen KiĢinin Proje Sürecinde Söz Sahibi Olup Olmadığı<br />
Hayır, Söz Sahibi Değil<br />
Evet, Söz Sahibi<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
Sayı 0 0 0<br />
Toplam % 0% 0% 0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi<br />
onaylandıktan sonraki süreçte projeye iliĢkin söz sahibi olup olmadıkları<br />
sorulduğunda; her iki mahallede görüĢülen tüm kiĢiler (100 kiĢi ve %100) söz sahibi<br />
olmadıklarını ifade etmiĢlerdir. Bir diğer ifadeyle mahalle sakinleri kendi<br />
mahallelerinde gerçekleĢtirilen/gerçekleĢtirilmesi planlanan dönüĢümün herhangi bir<br />
aĢamasında sürece dâhil edilmemiĢlerdir.<br />
Son üç tablo birlikte incelendiğinde kentsel dönüĢüm projelerinin en önemli<br />
ve etkin aktörü olan TOKĠ‟nin baĢkanı Erdoğan Bayraktar‟ın kentsel dönüĢüm<br />
projelerinde sistemin iĢleyiĢine iliĢkin dile getirdiği aĢağıdaki ifadeler akıllarda soru<br />
iĢareti yaratmaktadır.<br />
“Yürütülen projelerde, dönüĢüm yapılan bölgelerdeki bütün sosyal<br />
aktörlerin rol almasına, vatandaĢın ikna edilmesine ve projeye gönüllü<br />
katılımına önem verilmektedir” (Bayraktar, 2007: 54).<br />
“TOKĠ ve belediye, dönüĢüm yapılacak alandaki hak sahiplerini<br />
belirlemekte, kurulan ortak bir komisyon, çoğulcu katılımın sağlanması<br />
amacıyla hak sahipleriyle tek tek görüĢerek proje ile ilgili bilgi vermektedir”<br />
(Bayraktar, 2007: 47).<br />
Kentsel dönüĢüm projelerini hayata geçiren TOKĠ BaĢkanı bu ifadeleri<br />
kullanırken tablolarda da görüldüğü üzere sadece 8 kiĢi (%8) proje onaylandıktan<br />
sonra bilgilendirildiklerini ifade ederken; görüĢülen kiĢilerin tümü projeye iliĢkin<br />
fikirlerinin sorulmadığını ve proje sürecinde söz sahibi kılınmadıklarını<br />
vurgulamıĢlardır. Bu nedenle de dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olan kesimlerin<br />
katılımını sağlama söyleminin “bu kesimlerin kendi yaĢamlarına yönelik alınan
266<br />
kararları onaylama ve kararlara uymak zorunda kalma” beklentisi ile geliĢtirildiği<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 28. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkında Nasıl Bilgi<br />
Edindiği<br />
Herhangi Bir Bilgisi Yok<br />
KomĢular Sayesinde Bilgi Sahibi<br />
Oldu<br />
Belediye Düğün Salonunda<br />
Toplayarak Anlattı ve BroĢür Verdi<br />
Polisle KarĢılaĢınca Öğrendi<br />
Belediyeye Giderek Kendisi Öğrendi<br />
Mahalle Derneği Sayesinde Bilgi<br />
Sahibi Oldu<br />
Mahalle Derneği ve Muhtar<br />
Sayesinde Bilgi Sahibi Oldu<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 4 0 4<br />
Toplam<br />
%<br />
8,0% 0% 4,0%<br />
Sayı 31 16 47<br />
Toplam<br />
%<br />
62,0% 32,0% 47,0%<br />
Sayı 8 0 8<br />
Toplam<br />
%<br />
16,0% 0% 8,0%<br />
Sayı 5 0 5<br />
Toplam<br />
%<br />
10,0% 0% 5,0%<br />
Sayı 2 0 2<br />
Toplam<br />
%<br />
4,0% 0% 2,0%<br />
Sayı 0 12 12<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 24,0% 12,0%<br />
Sayı 0 22 22<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 44,0% 22,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere belediye tarafından hazırlanan ve<br />
yaĢam alanlarına yönelik kapsamlı bir müdahaleyi içeren kentsel dönüĢüm projesi<br />
hakkında nasıl bilgi edindiği sorulduğunda, enformel iliĢki ağlarının oldukça önem<br />
taĢıdığı görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinden 31, Gülsuyu Mahallesinden 16 ve<br />
toplamda 47 kiĢi (%47), komĢuları sayesinde kentsel dönüĢüm projesinden haberdar<br />
olduğunu ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 4 kiĢi ise görüĢmenin yapıldığı<br />
süreçte projeye iliĢkin herhangi bir bilgisi olmadığını ifade etmiĢtir. Yine sadece<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 8 kiĢi belediyenin ilçe merkezindeki bir düğün salonunda<br />
projeyi anlattığını ve kendilerine projeye iliĢkin broĢür dağıttığını dile getirmiĢtir.
267<br />
Polisin mahalleyi abluka altına alarak sert müdahalede bulunması üzerine<br />
mahallesine yönelik projeden haberdar olduğunu ifade eden 5 kiĢi bulunmaktadır ve<br />
bu kiĢilerle BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülmüĢtür. Kentsel dönüĢüm projesinin<br />
mahallede konuĢulmaya baĢlaması ve TOKĠ‟nin mahallede Ģantiye kurması üzerine,<br />
Maltepe Belediyesi‟ne giderek bilgi edindiğini söyleyen 2 kiĢi BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde ikamet etmektedir. Bu arada BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen kiĢiler<br />
özellikle TOKĠ Ģantiyesi kurulduktan sonra mahalle derneğinin aktif bir biçimde<br />
çalıĢtığını ve insanlara yol gösterdiğini ifade ederlerken, mahalle muhtarının belediye<br />
ile iĢbirliği yaptığını ve mahalleliye hiçbir Ģekilde bilgi vermediğini dile<br />
getirmiĢlerdir. Gülsuyu Mahallesinden 12 kiĢi mahallesinin kentsel dönüĢüm alanı<br />
ilan edildiğini mahalle muhtarı sayesinde öğrendiğini dile getirirken; 22 kiĢi de<br />
mahalle derneği ve muhtar sayesinde bilgi sahibi olduğunu vurgulamıĢtır.<br />
Tablo 29. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkındaki Bilgisinin<br />
Ġçeriği<br />
Evleri Yıkılarak Çok Katlı Binalar<br />
Yapılacak<br />
Evlerine KarĢılık Borçlandırarak<br />
Ev Verilecek<br />
Net Bir Bilgisi Yok Sadece Duydu<br />
Evleri Kesinlikle Yıkılmayacak<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 29 38 67<br />
Toplam<br />
%<br />
58,0% 76,0% 67,0%<br />
Sayı 10 12 22<br />
Toplam<br />
%<br />
20,0% 24,0% 22,0%<br />
Sayı 7 0 7<br />
Toplam<br />
%<br />
14,0% 0% 7,0%<br />
Sayı 4 0 4<br />
Toplam<br />
%<br />
8,0% 0% 4,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi hakkında edindikleri bilginin ne<br />
olduğu sorulduğunda, 67 kiĢinin (%67) oturmakta olduğu evlerin yıkılarak yerine<br />
çok katlı binalar yapılacağı Ģeklinde bilgisi olduğu görülmektedir. Bu kiĢilerden 29‟u<br />
ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 38‟i ile Gülsuyu Mahallesinde görüĢülmüĢtür.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 10, Gülsuyu Mahallesinden 12 ve toplamda 22 kiĢi (%22),
268<br />
evlerinin alınacağı ve karĢılığında borçlandırılarak ev verileceği Ģeklinde bilgisi<br />
olduğunu ifade etmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 7 kiĢi kentsel dönüĢüm projesini<br />
sadece duyduğunu ve ne gibi etkileri/sonuçları olacağını bilmediğini dile getirirken;<br />
aynı mahalleden 4 kiĢi evlerinin kesinlikle yıkılmayacağı bilgisine sahip olduğunun<br />
vurgulamıĢtır.<br />
Tablo 30. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesinden Ne Kadar<br />
Zamandır Haberi Olduğu<br />
2 Yıl<br />
3 Yıl<br />
4 Yıl<br />
5 Yıl<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 34 0 34<br />
Toplam % 68,0% 0% 34,0%<br />
Sayı 15 7 22<br />
Toplam % 30,0% 14,0% 22,0%<br />
Sayı 1 19 20<br />
Toplam % 2,0% 38,0% 20,0%<br />
Sayı 0 24 24<br />
Toplam % 0% 48,0% 24,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere mahallesinde kentsel dönüĢüm projesi<br />
gerçekleĢtirileceğinden ne kadar zamandır haberi olduğu sorulduğunda, BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 34 kiĢi iki yıldır projeden haberdar olduğunu dile getirmiĢtir. Kentsel<br />
dönüĢüm projesinden 3 yıldır haberi olan kiĢi sayısı her iki mahallede toplam 22 kiĢi<br />
(%22) iken; bu kiĢilerden 15‟i ile BaĢıbüyük Mahallesinde, 7‟si ile Gülsuyu<br />
Mahallesinden görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinden sadece 1 kiĢi ve Gülsuyu<br />
Mahallesinden 19 kiĢi (toplamda 20 kiĢi ve %20), 4 yıldır mahallesine yönelik bir<br />
proje gerçekleĢtirileceğini bildiğini ifade etmiĢtir. Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen<br />
24 kiĢi ise, mahallesinde kentsel dönüĢüm adı altında yeniden yapılandırma<br />
gerçekleĢtirileceğinden 5 yıldır haberdar olduğunu vurgulamıĢtır. Her iki mahallede<br />
görüĢmeler 2009 yılında yapılmaya baĢlamıĢ ve 2010 yılının Haziran ayında<br />
sonlandırılmıĢtır. BaĢıbüyük Mahallesinde yapılan görüĢmelerin büyük kısmı 2009<br />
yılında gerçekleĢtirilirken, Gülsuyu Mahallesinde 2010 yılında daha çok görüĢme<br />
yapma Ģansı bulunmuĢtur. Bu ifadeden hareketle BaĢıbüyük Mahallesinde yaĢayan<br />
kesimlerin 2006 ve 2007 yılından itibaren projeden haberdar olduğu sonucuna
269<br />
varılabilirken; Gülsuyu Mahallesi sakinlerinin 2005 ve 2006 yılından beri<br />
mahallelerine yönelik bir müdahale olacağını bildikleri söylenebilir. GörüĢmeler<br />
sırasında Gülsuyu Mahallesinde yaĢamakta olan kiĢiler, belediye mahallelerini<br />
kentsel dönüĢüm alanı ilan etmeden önce 2005 yılında yapılan Nazım Ġmar Planı ile<br />
mahallelerine müdahalenin söz konusu edildiğini bildiklerini ve karĢı durduklarını<br />
vurgulamıĢlardır. BaĢıbüyük Mahallesi sakinlerinin büyük çoğunluğu ise, kentsel<br />
dönüĢüm projesi belediye tarafından onaylandıktan ve TOKĠ Ģantiyesi kurulduktan<br />
sonra mahallelerinin dönüĢüm alanı olarak ilan edildiğini öğrendiklerini ifade<br />
etmiĢlerdir.<br />
Tablo 31. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Hakkında Ne<br />
DüĢündüğü<br />
Yıkım<br />
Mahalleyi Zenginlere Açma Amaçlı<br />
Bir Uygulama<br />
GerçekleĢirse Kiracılar PeriĢan<br />
Olur<br />
Ġnsanlar Mağdur Edilmeden<br />
Yapılırsa Ġyi<br />
Evleri Ellerinden Alınacak<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 21 18 39<br />
Toplam<br />
%<br />
42,0% 36,0% 39,0%<br />
Sayı 15 18 33<br />
Toplam<br />
%<br />
30,0% 36,0% 33,0%<br />
Sayı 5 9 14<br />
Toplam<br />
%<br />
10,0% 18,0% 14,0%<br />
Sayı 9 4 13<br />
Toplam<br />
%<br />
18,0% 8,0% 13,0%<br />
Sayı 0 1 1<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 2,0% 1,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında her iki mahallede görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm<br />
projesi hakkında ne düĢündükleri sorulduğunda, toplamda 39 kiĢinin (%39) projenin<br />
yıkım anlamına geldiğini vurguladığı görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde 21,<br />
Gülsuyu Mahallesinde ise 18 kiĢinin kentsel dönüĢüm projesinin hayata geçirilmesi<br />
halinde yıkımlar yaĢanacağını düĢündüğü sonucu karĢımıza çıkmaktadır. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 15, Gülsuyu Mahallesinden 18 kiĢi (toplamda 33 kiĢi ve %33),
270<br />
kentsel dönüĢüm projesinin yaĢam alanlarını ve oturmakta oldukları mahalleleri, üst<br />
gelir gruplarının yaĢam alanı haline getirme amaçlı bir uygulama olduğunu<br />
düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Her iki mahallede kiracı olarak ikamet eden kiĢilerden<br />
14‟ü (%14) kentsel dönüĢüm projesi uygulanırsa kiracıların oldukça zor duruma<br />
düĢeceğini dile getirmiĢtir. Bu kiĢilerin 5‟i BaĢıbüyük Mahallesinde, 9‟u ise Gülsuyu<br />
Mahallesinde yaĢamaktadır. Mahallelerde kiracı olarak oturmakta olan kiĢiler (aylık<br />
kira bedelleri 150 ile 400 TL arasında değiĢmektedir) ödedikleri kira bedellerinin<br />
oldukça düĢük olduğunu ve Ġstanbul‟da bu bedellerde ev bulamayacaklarını<br />
vurgulamıĢlardır.<br />
GörüĢüme yapılan kiĢilerin kentsel dönüĢüm projeleri hakkında<br />
söylediklerinden bazılarını aynen aktarmak, kentsel dönüĢüm geçiren mahalle<br />
sakinlerinin neler hissettiklerini ve düĢündüklerini anlamak açısından yararlı<br />
olacaktır.<br />
“Mahalle yıkılacak ve parası olanlar gelip buralara yerleşecekler. Biz bu evleri<br />
yaparken çocuklarımıza ayakkabı almadık, hiçbir şeyin kalitelisini almadık, boğazımızdan<br />
kıstık evi bitirmek için. O zaman niye evleri yaptırdılar? Yıkacaklar buraları bizi de sokağa<br />
atacaklar. 4 çocuğumun eğitiminden çaldım ben bu evi yapmak için. Daha ekmeği yeni<br />
tanıdık, rahata erdik yıkım çıktı başımıza. Dünya artık zenginlerin, fakirlere yaşam hakkı<br />
yok. Neymiş kaçakmış, deprem varmış. Tamam, beni atmadan yap ne yapacaksan. Ama<br />
dertleri o değil ki biz gidelim ağalar, paşalar yerleşsin buralara istiyorlar. Telefon,<br />
doğalgaz, köprüler, elektrik ne varsa sattı bunlar. Şimdi de garibanların evlerine göz<br />
diktiler.”<br />
“Bizi kutu gibi evlere tıkmak istiyorlar. Yaptıkları evler nerede? Su kuyularının<br />
üzerinde. Toplu konut değil toplu mezar olacak o binalar. Üstüne de bir sürü borç. Yıllara<br />
bölecekmiş borcu, o kadar yaşayacağımız ne malum? Çocuklarımıza zor bakıyoruz bir de<br />
borç mu bırakalım?”<br />
“Bizi buradan atmak için yapıyorlar. İnsanlar senelerce emeğini vermiş, yememiş<br />
içmemiş ev yapmış. Belgeleri verilmiş şimdi kaçak diyorlar. Kaçaksa bu mahalle yol, su,<br />
elektrik niye getirildi? Belediye her şeyi kendi çıkarına göre yapıyor. Tapu tahsis belge<br />
paralarını aldı, vergi alıyor. Elektrik, su, doğalgaz bağladı planlarda boş gösteriyor<br />
buraları. Sahte noter bile getirir bunlar, bir gecede kanun çıkarırlar.”<br />
“Mahalleyi zenginlere vermek için yapıyorlar. TOKİ ve belediyenin de cepleri güzel<br />
dolacak. 1968’den beri harç, kum, briket taşıyarak yoktan var ettik biz bu mahalleyi. Yeni mi<br />
fark ettiler burayı? İstanbul’da yer kalmadı buralara göz koydular.”<br />
“Dönüşüm mü sürgün mü bilemedik. Polis zoruyla yapıyorlar. İnsanları sürgüne<br />
gönderiyorlar, ranta hizmet ediyorlar. Amaç mahalleyi yapılandırmak değil mahalleliyi<br />
dağıtmak. Buradaki insanlar dar gelirli, kıyı-köşeye sürülmek isteniyorlar. Zemini sağlam,<br />
manzarası güzel yer bulmuşsun garibana mı bırakacaksın? Emekçileri, yoksulları<br />
İstanbul’dan sürmenin yolu olarak buldular kentsel dönüşümü. Bizi çıkartacaklar<br />
mahalleden zenginlere peşkeş çekecekler.”
271<br />
“Rantsal bölüşümdür. Yoksul mahallelerini bitirip insanları kendine bağlıyor. Evimi<br />
alıyor, bilmem kaç yıl taksitle ev veriyor. Ömür boyu bana çalış diyorYılların emeğini<br />
elimden alacaklar. Yıkıp birilerine yaşam alanı açacaklar. Bana da TOKİ ev verecekmiş.<br />
Emeğimin karşılığını veremezler. Vermesinler de zaten ama yıkmasınlar da.”<br />
“Bizi düşünen yok ki. Evsahibine bağlıyız. Verirse evini başka kiralık bakarız, söz<br />
hakkı tanıyan mı var? Evsahipleri en kötüsü anlaşır TOKİ’den ev alır. Biz ne yapacağız?<br />
Bize de kiralık verecekler mi?”<br />
“Kentsel dönüşüm emekçi mahallelerinin lüks villalara, 70 katlı binalara<br />
dönüştürülme projesidir. Sermayenin ve zenginlerin çıkarına hizmet eden bir rant projesidir.<br />
Parası olmayana yaşama, barınma hakkı tanımayan bir projedir. Gerçekleşmemesi gereken<br />
bir yıkım projesidir. Sadece evlerin yıkılması anlamında söylemiyorum; yaşamların ve<br />
insanların da yıkımı projesidir.”<br />
Tablo 32. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Doğrultusunda Ne<br />
Yapmayı DüĢündüğü<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle Toplam<br />
Sonuna Kadar Direnecek ve Evini<br />
Terk Etmeyecek<br />
Tek BaĢına Hiçbir ġeye Gücü<br />
Yetmez<br />
Kiracı Olduğu Ġçin Evsahibine Bağlı<br />
TOKĠ’den Uygun Kirayla Ev<br />
Verirlerse TaĢınır<br />
Hakkını Verirlerse Evini Verecek<br />
Toplam<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Sayı 36 34 70<br />
Toplam<br />
%<br />
72,0% 68,0% 70,0%<br />
Sayı 4 4 8<br />
Toplam<br />
%<br />
8,0% 8,0% 8,0%<br />
Sayı 4 9 13<br />
Toplam<br />
%<br />
8,0% 18,0% 13,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam<br />
%<br />
2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 5 3 8<br />
Toplam<br />
%<br />
10,0% 6,0% 8,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi doğrultusunda ve bu süreçte ne<br />
yapmayı düĢündükleri sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 36, Gülsuyu<br />
Mahallesinden 34 ve toplamda 70 kiĢi (%70) kentsel dönüĢüm projesine karĢı sonuna<br />
kadar direneceğini ve evini terk etmeyeceğini vurgulamıĢtır. Kentsel dönüĢüm<br />
projesine karĢı ve yaĢam alanlarına sahip çıkma adına tek baĢına hiçbir Ģey<br />
yapamayacağını ve mahallelinin birlik olması gerektiğini ifade eden toplam 8 kiĢi<br />
(%8) bulunmaktadır. Her iki mahallede bu ifadeyi kullanan 4‟er kiĢi ile görüĢme<br />
gerçekleĢtirilmiĢtir. Kiracı olduğu için söz hakkı olmadığını ve ev sahibinin vereceği
272<br />
karara bağlı olduğunu ifade eden 13 kiĢi (%13) bulunmaktadır ve bu kiĢilerden 4‟ü<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde, 9‟u ise Gülsuyu Mahallesinde yaĢamaktadır. Yine kiracı<br />
olan ve BaĢıbüyük Mahallesinde ikamet eden 1 kiĢi kentsel dönüĢüm projesi<br />
sonucunda TOKĠ konutlarından uygun kira bedeli karĢılığında ev verilirse bu konuta<br />
taĢınacağını dile getirmiĢtir. Sahip olduğu konut karĢılığında hak ettiği bedeli (nakit<br />
ya da konut) verilirse belediye ile anlaĢacağını söyleyen kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 5 ve Gülsuyu Mahallesinde 3 kiĢidir. Bu ifadeyi kullanan kiĢi sayısı<br />
toplamda 8 kiĢidir ve görüĢülen tüm kiĢiler içinde %8‟lik bir orana karĢılık<br />
gelmektedir.<br />
Tablo 33. GörüĢülen KiĢiye Göre Oturduğu Mahallede YaĢayanların Kentsel<br />
DönüĢüm Sürecinden Nasıl Etkilenecekleri<br />
Herkesin Düzeni Bozulacak<br />
Mahalleli Yerinden Edilecek<br />
Evlerini Kaybedecekler<br />
Kentsel DönüĢüm<br />
GerçekleĢtirilemez<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 10 5 15<br />
Toplam % 20,0% 10,0% 15,0%<br />
Sayı 30 27 57<br />
Toplam % 60,0% 54,0% 57,0%<br />
Sayı 10 4 14<br />
Toplam % 20,0% 8,0% 14,0%<br />
Sayı 0 14 14<br />
Toplam % 0% 28,0% 14,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüm<br />
sürecinden nasıl etkileneceklerini düĢündükleri sorulduğunda, BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 30, Gülsuyu Mahallesinden 27 ve toplamda 57 kiĢi (%57) kentsel<br />
dönüĢüm projesi gerçekleĢtirilirse mahalle sakinlerinin yerinden edileceğini yani<br />
yaĢam alanlarını terk etmek zorunda kalacağını düĢündüğünü vurgulamıĢtır. Her iki<br />
mahalleden 15 kiĢi (%15) kentsel dönüĢüm projesinin mahalle halkının düzenini<br />
bozacağını düĢündüğü görülmektedir. Bu Ģekilde düĢünen kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 10 iken, Gülsuyu Mahallesinde 5‟tir. Bu düĢünceyi paylaĢan kiĢiler<br />
genel olarak kentsel dönüĢüm projesinin gerçekleĢtirilmesi durumunda mahalle<br />
sakinlerinin yaĢama alıĢkanlıkları baĢta olmak üzere; iĢ, ulaĢım, tüketim, sosyal
273<br />
iliĢkiler vb konularda alıĢkanlıklarını devam ettiremeyeceklerini vurgulamıĢlardır.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 10 ve Gülsuyu Mahallesinden 4 kiĢi olmak üzere, her iki<br />
mahalleden toplamda 14 kiĢi (%14) kentsel dönüĢüm projesi ile birlikte mahalle<br />
sakinlerinin evlerini kaybedeceklerini düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Tamamı Gülsuyu<br />
Mahallesinden olmak üzere 14 kiĢi net bir biçimde mahallelerinde kentsel dönüĢüm<br />
uygulamasının hayata geçirilemeyeceğini, bu yönde bir adım atılırsa Ģiddetli<br />
olayların yaĢanacağını ve mahallelinin hiçbir biçimde yaĢam alanına müdahale<br />
edilmesine izin vermeyeceğini düĢündüklerini dile getirmiĢlerdir.<br />
GörüĢmeler kapsamında mahalle sakinlerinin bu soruya iliĢkin kullandıkları<br />
ifadelerden bazı alıntılar Ģu Ģekildedir:<br />
“Apartmana alışamayız biz. Şimdi benim gibi yaşlılara o binalarda ev verseler nasıl<br />
yaparız? Asansöre binmeyi bilmem, aşağı insem yukarı çıkamam yukarı çıksam aşağı<br />
inemem. 15. katta dışarı çıkayım desen nasıl çıkacaksın elektrik falan kesilse. Komşunla<br />
nasıl oturacaksın? Biz şimdi kim kapısının önündeyse yanına oturuveriyoruz.”<br />
“O binalarda yaşayamayız biz. Çık diyor bloklara yerleş. Bir kere bahçeye alışkınız<br />
biz, dört duvar arasında ne yaparız? Hadi çıktık diyelim TOKİ’ye, borcu ödesen aidatı vb<br />
nasıl ödeyeceksin? Evine ev veriyorum diyor. Komşumu, bahçemi, rahatımı da verebilecek<br />
mi? Evimizi elimizden alacak, borçla ev verecek. Hadi ödeyemedin borcu durduk yere niye<br />
evinden olayım ki?”<br />
“Gülsuyunda sıkıntılı olur süreç. Mahalle örgütlü bir yer, bu yüzden en sona<br />
bıraktılar. En büyük direnişle burada karşılaşırlar. 3. dünya savaşı çıkar burayı yıkmaya<br />
kalkarlarsa.”<br />
“Maddi/manevi dayanışma çok yoğun burada. İnsanlar başka yerde bunu<br />
sağlayamaz.”<br />
“Gülsuyu zaten mücadele geleneğinden gelen bir yer. Burada bu şekliyle projeyi<br />
yapmaya kalkarlarsa hoş şeyler yaşanmaz.”<br />
“İnsanların ne olacağı muamma. Yıllarca çalış uğraş ev yap, birileri gelsin hadi git<br />
desin. Olacak iş mi? Darmadağın olur buralar. Kimi memlekete döner, kimi kiraya çıkar. Ev<br />
yapacak yer mi bıraktılar? Bu yaştan sonra yer bulup da evi kim yapacak? Yapsak onu da<br />
yıkarlar. Çok katlılar canlı mezar. Apartmanda kiminle oturacağımız belli değil. Hiç<br />
sevmediğin kişi gelip karşı dairene yerleşecek, ömür boyu işkence.”<br />
“Mahalle karışır ama onların istediği gibi bir dönüşüm olmaz, olamaz. Yıkıma izin<br />
vermeyiz. Dayanışma ile yaptığımız evleri dayanışma ile koruruz.”
274<br />
Tablo 34. GörüĢülen KiĢinin Oturduğu Mahallede YaĢayanların Kentsel<br />
DönüĢüme Yönelik Tutumları Hakkında Ne DüĢündüğü<br />
Herkes KarĢı<br />
KarĢı Çıkanlar da Var AnlaĢmak<br />
Ġsteyenler de<br />
Birlik Olmak ġart Ama Ġnsanlar<br />
Korkuyor<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 41 43 84<br />
Toplam % 82,0% 86,0% 84,0%<br />
Sayı 8 7 15<br />
Toplam % 16,0% 14,0% 15,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam % 2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere oturmakta oldukları mahallede<br />
yaĢayanların kentsel dönüĢüm projesine yönelik tutumları hakkında ne düĢündüğü<br />
sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 41 ve Gülsuyu Mahallesinden 43 kiĢinin<br />
(%84) mahalle sakinlerinin projeye karĢı olduğunu düĢündükleri görülmektedir.<br />
Mahalle sakinlerinin bir kısmının karĢı çıktığını, bir kısmının ise belediye ile<br />
anlaĢmak istediğini vurgulayan toplamda 15 kiĢi bulunmaktadır. Bu kiĢilerden 8‟i ile<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde, 7‟si ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢme<br />
gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi (%1) kentsel dönüĢüm projesine<br />
yönelik olarak mahallelinin bir arada durması ve ortak hareket etmesi gerektiğini,<br />
ancak mahalle sakinlerinin korku taĢıdıklarını düĢündüğünü ifade etmiĢtir.
275<br />
Tablo 35. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Sürecinde Neler YaĢadığı<br />
Polisin Sert Müdahalesi<br />
Psikolojisi Bozuldu ve Ne Zaman<br />
Müdahale Olacak Diye Tetikte<br />
Bekliyor<br />
Gözaltına Alındı<br />
Geçici Felç Oldu<br />
Henüz Mahallesine Yönelik Bir<br />
Müdahale Yok<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 25 0 25<br />
Toplam<br />
%<br />
50,0% 0% 25,0%<br />
Sayı 13 0 13<br />
Toplam<br />
%<br />
26,0% 0% 13,0%<br />
Sayı 11 0 11<br />
Toplam<br />
%<br />
22,0% 0% 11,0%<br />
Sayı 1 0 1<br />
Toplam<br />
%<br />
2,0% 0% 1,0%<br />
Sayı 0 50 50<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 100,0% 50,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahallelerinde yapılan görüĢmelerde mahalle<br />
sakinlerine kentsel dönüĢüm projesinin baĢlamasıyla birlikte neler yaĢadığı<br />
sorulduğunda, Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerin tamamı (50 kiĢi ve %50)<br />
henüz mahallesine yönelik bir müdahale olmadığını dile getirmiĢtir. Maltepe Ġlçe<br />
Belediyesi her iki mahalleyi aynı süreçte kentsel dönüĢüm alanı ilan etmesine karĢın,<br />
öncelikle BaĢıbüyük Mahallesinde uygulamayı baĢlatmıĢtır. Gülsuyu Mahallesi<br />
sakinleri bu durumun kendi mahallelerinin örgütlü olmasından ve politik yapısından<br />
kaynaklandığını, hatta belediyenin ve TOKĠ‟nin mahallelerinde karĢılaĢacakları<br />
tepkiyi bildiklerini ve kendilerinden çekindiklerini ifade etmiĢlerdir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesi sakinleri ise TOKĠ konutlarını inĢa etmek üzere Ģantiye kurulması ile<br />
birlikte mahallelerinde kentsel dönüĢüm projesinin temellerinin atıldığını dile<br />
getirmiĢlerdir. Mahalle sakinlerinin Ģantiyenin kurulmasını engelleme çabaları<br />
karĢılığında polisin sert müdahalesi ile karĢılaĢtığını ifade eden kiĢi sayısı 25‟tir.<br />
Aynı mahalleden 11 kiĢi polisin sert müdahalesi sonrasında gözaltına alındığını dile<br />
getirmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen 13 kiĢi de mahallelerine yönelik<br />
müdahalenin baĢlamasıyla birlikte psikolojisinin bozulduğunu ve her an yıkım
276<br />
olabilir endiĢesiyle tetikte beklediğini vurgulamıĢtır. Yine BaĢıbüyük Mahallesinde<br />
görüĢülen 1 kiĢi mahallesinde kentsel dönüĢüm projesinin baĢlaması ve yaĢanan<br />
olaylar sırasında geçici felç olduğunu ifade etmiĢtir.<br />
Tablo 36. GörüĢülen KiĢinin Oturduğu Mahallede Kentsel DönüĢüm Sürecinde<br />
Neler YaĢandığı<br />
Polisle ÇatıĢmalar Ve Gözaltına<br />
Almalar YaĢandı<br />
TOKI Konutları Yükseldikçe<br />
Ġnsanların Psikolojisi Bozuldu<br />
AnlaĢmak Ġsteyenlerle Ġstemeyenler<br />
Arasında Gerginlikler Çıktı<br />
Hastaneye Kaldırılanlar Oldu<br />
Ġmza Toplandı ve Dava Açıldı<br />
Seminer-Panel-Toplantı Düzenlendi<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 41 0 41<br />
Toplam<br />
%<br />
82,0% 0% 41,0%<br />
Sayı 4 0 4<br />
Toplam<br />
%<br />
8,0% 0% 4,0%<br />
Sayı 2 0 2<br />
Toplam<br />
%<br />
4,0% 0% 2,0%<br />
Sayı 3 0 3<br />
Toplam<br />
%<br />
6,0% 0% 3,0%<br />
Sayı 0 37 37<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 74,0% 37,0%<br />
Sayı 0 13 13<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 26,0% 13,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere yaĢamakta olduğu mahallenin kentsel<br />
dönüĢüm projesi kapsamına alınmasıyla birlikte mahallesinde neler yaĢandığı<br />
sorulduğunda, her iki mahalledeki görüĢmelerde farklı cevaplar alındığı<br />
görülmektedir. BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 41‟i polisle çatıĢmalar<br />
yaĢandığı ve mahalle sakinlerinden gözaltına alınanlar olduğunu dile getirmiĢtir.<br />
Yine aynı mahalleden 4 kiĢi TOKĠ konutları yükseldikçe mahalle sakinlerinin<br />
psikolojisinin bozulduğunu vurgularken; 2 kiĢi belediye ile anlaĢmak isteyenlerle<br />
projeye karĢı çıkanlar arasında gerginlikler yaĢandığını dile getirmiĢ ve 3 kiĢi de<br />
mahalle sakinlerinden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılanlar olduğunu ifade<br />
etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm alanı içinde yer almasına karĢın görüĢmeler yapılırken
277<br />
henüz bir adımın atılmamıĢ olduğu Gülsuyu Mahallesinde ise 37 kiĢi mahalle<br />
sakinlerinin projeye karĢı imza toplayarak iptal davası açtığını; 13 kiĢi de mahallede<br />
kentsel dönüĢüme iliĢkin seminer-panel ve toplantıların düzenlendiğini dile<br />
getirmiĢtir. Tabloya bakıldığında Gülsuyu Mahallesi sakinlerinin projeden önceden<br />
haberdar olmaları sayesinde, haklarını arama konusunda daha Ģanslı oldukları<br />
görülmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında BaĢıbüyük Mahallesi‟ndeki<br />
uygulamanın önceden baĢlamıĢ olmasının farkındalık yaratması kadar, mahalle<br />
muhtarı ve derneğinin halkı bilgilendirmesinin de etkili olduğu söylenebilir.<br />
Tablo 37. GörüĢülen KiĢinin ġu An Oturduğu Evin Bulunduğu Alanın Kentsel<br />
DönüĢüm Sürecinde Değer Kazanıp Kazanmayacağı Hakkındaki GörüĢü<br />
Değer Kazanır Ama Mahalleliye Bir<br />
Yararı Olmaz<br />
Kesinlikle Kazanır<br />
Kazanacak ki Göz Koydular<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 37 26 63<br />
Toplam<br />
%<br />
74,0% 52,0% 63,0%<br />
Sayı 10 14 24<br />
Toplam<br />
%<br />
20,0% 28,0% 24,0%<br />
Sayı 3 10 13<br />
Toplam<br />
%<br />
6,0% 20,0% 13,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere görüĢmenin yapıldığı konutun bulunduğu alanın kentsel<br />
dönüĢüm sürecinde değer kazanıp kazanmayacağı hakkındaki görüĢleri<br />
sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 37, Gülsuyu Mahallesinden 26 ve toplamda<br />
63 kiĢi (%63), oturmakta olduğu konutun bulunduğu alanın değer kazanacağını<br />
ancak bu kazanımın mahalle sakinlerine bir yararı olmayacağını vurgulamıĢtır. Her<br />
iki mahalleden toplamda 24 kiĢi (%24) konutunun bulunduğu alanın kesinlikle değer<br />
kazanacağını düĢündüğünü ifade etmiĢtir. Bu kiĢilerden 10‟u ile BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde görüĢülürken; 14‟ü ile Gülsuyu Mahallesinde görüĢme<br />
gerçekleĢtirilmiĢtir. Mahallerinin oldukça eski yerleĢim alanları olmasına karĢın<br />
mahallelerine yakın dönemde müdahale edilmesinin bu alanların değer kazanacak
278<br />
olmasından kaynaklandığını dile getiren BaĢıbüyük Mahallesinde 3, Gülsuyu<br />
Mahallesinde 10 ve toplamda 13 (%13) kiĢi bulunmaktadır.<br />
GörüĢülen kiĢilerin mahallesinin değer kazanıp kazanmayacağına iliĢkin<br />
kullandığı ifadelerden yapılan alıntılar aĢağıda verilmektedir:<br />
“Biz evleri yaparken dağ taştı buralar. Biz kurduk mahalleyi, ceremesini biz çektik.<br />
3 kez imar affı yaşandı burada. Elektrik, su, doğalgaz, kablo TV getirdiler hala boş arazi<br />
diyorlar. İstanbul’da yer kalmadı şimdi buralara göz diktiler. Şimdi fark ettiler buraları.<br />
Zemin sağlam, manzara iyi, depremde yıkılan ev yok. Zaten değerli buralar iyice<br />
değerlenecek ama bize bırakmayacaklar.”<br />
“Çoktan birilerine satılmıştır bile buralar. İstanbul’da var mı böyle başka yer?<br />
Değer kazanacak olmasa sermeye saldırır mı? Kentsel dönüşümün altında büyük bir vurgun<br />
yatıyor. “TOKİ değer kazanmayacak bir yere göz diker mi? Sıraya koymuşlar İstanbul’un<br />
semtlerini, neresi değerliyse orayı yıkıyorlar.”<br />
“Değerli ama tapuları vermiyor ki belediye. Verse bize yarar, ama malı kendileri<br />
götürmek için bizi atmaya çalışıyorlar.”<br />
“İstanbul’un balkonu burası, en değerli toprağı. Zaten değerli baksana şu<br />
manzaraya nerede var? Millet yarışır burada ev almak için.”<br />
“Manzara-zemin yüzünden buralar çoktan zenginlere parsellendi. Çoktan satıldı çok<br />
büyük rakamlara. Üniversite geldi, Carre Four geldi değer kazandı buralar. Şimdi elimizden<br />
almak istiyorlar. Bu kadar değerli olmasa gelirler mi?”<br />
“Değer illa ki artacak ama kim için? İlla bu evler yıkılacaksa bıraksınlar biz<br />
müteahhitle anlaşalım yıkıp apartmanlar yaptıralım. Ama işlerine gelmez böylesi. Rantı<br />
götürecek başkaları var mahalleliyi düşünen kim?”<br />
Tablo 38. GörüĢülen KiĢiye Kentsel DönüĢüm Projesi Kapsamında Nasıl Bir<br />
Teklif Yapıldığı<br />
Evi Yıkılacak+Borçlandırılarak TOKI<br />
Konutu Verilecek<br />
Hiçbir Teklif/GörüĢme Yapılmadı<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 32 0 32<br />
Toplam % 64,0% 0% 32,0%<br />
Sayı 18 50 68<br />
Toplam % 36,0% 100,0% 68,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam% 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi kapsamında süreç içinde bir teklif<br />
yapıldıysa bu teklifin içeriğinin ne olduğu sorulduğunda; BaĢıbüyük Mahallesinden<br />
32 kiĢi sahip olduğu konuta bir değer biçileceği, konutunun yıkılacağı, konutuna<br />
biçilen değer düĢülerek TOKĠ konutlarından borçlandırma karĢılığında ev verileceği
279<br />
Ģeklinde bir teklif yapıldığını ifade etmiĢtir. Mevcut konutlarına karĢılık TOKĠ<br />
konutlarından ev verileceği söylenen kiĢilere böyle bir teklife nasıl baktıkları<br />
sorulmadığı gibi; borçlanacakları miktarı ödeyip ödeyemeyecekleri, ekonomik<br />
durumları ve çalıĢıyor olup olmadıkları, teklif edilen konutun hane halkı için yeterli<br />
olup olmadığı vb hiçbir Ģey sorulmamıĢtır. Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen kiĢilerin<br />
tamamı (50 kiĢi), BaĢıbüyük Mahallesinden 18 kiĢi ve toplamda 68 kiĢi (%68)<br />
kendisine hiçbir teklif yapılmadığını ifade etmiĢtir.<br />
Tablo 39. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Kapsamında Yapılan<br />
Teklif Hakkında Ne DüĢündüğü<br />
Yükleneceği Borcu Ödeyemez<br />
Hiçbir ġekilde Kabul Edilemez<br />
Hiçbir Teklif/GörüĢme<br />
Yapılmadı<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 20 0 20<br />
Toplam % 40,0% 0% 20,0%<br />
Sayı 12 0 12<br />
Toplam % 24,0% 0% 12,0%<br />
Sayı 18 50 68<br />
Toplam % 36,0% 100,0% 68,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi kapsamında<br />
kendilerine yapılan bir teklif varsa bu teklif hakkında ne düĢündükleri sorulduğunda,<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 18, Gülsuyu Mahallesinden 50 ve toplamda 68 kiĢi (%68)<br />
kendisine yapılan bir teklif olmadığını dile getirmiĢtir. Sahip olduğu konutuna bir<br />
değer biçilerek, bu değer TOKĠ konutlarının değerinden düĢülerek borçlandırma<br />
yoluyla ev verilmesi teklif edilen BaĢıbüyük Mahallesindeki 32 kiĢiden 20‟si bu<br />
borcu ödeyecek durumunun olmadığını ifade ederken; 12 kiĢi ise bu teklifin hiçbir<br />
Ģekilde kabul edilemeyeceğini vurgulamıĢtır. TOKĠ konutları BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde su kuyularının bulunduğu bir alana inĢa edilmiĢ ve mahalleliden<br />
belediye ile anlaĢarak bu konutlara taĢınmaları ve evlerini devretmeleri talep<br />
edilmiĢtir. Mahalleli projeye tüm karĢı çıkıĢ nedenleri bir yana bu konutların<br />
zemininin sağlam olmaması nedeniyle TOKĠ konutlarına taĢınmayı reddetmektedir.
280<br />
Tablo 40. GörüĢülen KiĢinin Kendisine Yapılan Teklifle Mevcut KoĢullarını<br />
KarĢılaĢtırdığında Ne DüĢündüğü<br />
Zaten Zor Olan KoĢullar Ġyice<br />
ZorlaĢacak<br />
Apartmana Tıkılmaktansa Müstakil<br />
Ev Daha Ġyi<br />
Hiçbir Teklif/GörüĢme Yapılmadı<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 18 0 18<br />
Toplam<br />
%<br />
36,0% 0% 18,0%<br />
Sayı 14 0 14<br />
Toplam<br />
%<br />
28,0% 0% 14,0%<br />
Sayı 18 50 68<br />
Toplam<br />
%<br />
36,0% 50,0% 68,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
50,0% 50,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi kapsamında kendilerine yapılan<br />
teklifle mevcut koĢullarını karĢılaĢtırdıklarında ne düĢündükleri sorulduğunda,<br />
BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülen 18 kiĢi, zaten zor olan hayat koĢullarının iyice<br />
zorlaĢacağını ifade etmiĢtir. Bu kiĢiler teklifi kabul etmeleri durumunda<br />
yüklenecekleri borcun dıĢında aidat, yakıt vb harcama kalemlerinin de ortaya<br />
çıkacağını, komĢuluk iliĢkilerinin ve dolayısıyla yardımlaĢmanın eskisi gibi<br />
olmayacağını, yaĢam biçimlerini ve alıĢkanlıklarını değiĢtirmek zorunda<br />
kalacaklarını, genel olarak hayatlarının olumsuz etkileneceğini düĢündüklerini dile<br />
getirmiĢlerdir. Yine BaĢıbüyük Mahallesinden 14 kiĢi müstakil evde oturmaktan<br />
mutlu olduğunu ve oturdukları konutların apartman dairelerine kıyasla daha<br />
yaĢanabilir olduğunu belirtmiĢlerdir. Gülsuyu Mahallesinden 50 ve BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 18 kiĢi (toplamda 68 kiĢi ve %68) hiçbir teklif almadığını ifade<br />
etmiĢtir.
281<br />
Tablo 41. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesinin BaĢ Aktörü Olarak<br />
Kimi Gördüğü<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
AKP<br />
Sayı 14 25 39<br />
Toplam % 28,0% 50,0% 39,0%<br />
AKP+Belediye<br />
Sayı 8 10 18<br />
Toplam % 16,0% 20,0% 18,0%<br />
TOKI+Belediye<br />
Sayı 9 5 14<br />
Toplam % 18,0% 10,0% 14,0%<br />
Sermaye<br />
Sayı 1 7 8<br />
Toplam % 2,0% 14,0% 8,0%<br />
Belediye+TOKI+Muhtar Sayı 6 0 6<br />
Toplam % 12,0% 0% 6,0%<br />
Belediye+Muhtar<br />
Sayı 8 0 8<br />
Toplam % 16,0% 0% 8,0%<br />
AKP+TOKI<br />
Sayı 4 3 7<br />
Toplam % 8,0% 6,0% 7,0%<br />
Toplam<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projelerinin baĢ<br />
aktörü olarak kimi gördükleri sorulduğunda, AKP‟yi yani mevcut hükümeti kentsel<br />
dönüĢüm konusunda en etkili aktör olarak gösteren kiĢi sayısı her iki mahallede<br />
%39‟luk bir oranla toplam 39 kiĢidir. Kentsel dönüĢümden AKP‟yi sorumlu tutan<br />
kiĢilerin 14‟ü ile BaĢıbüyük Mahallesinde ve 25‟i ile Gülsuyu Mahallesinde görüĢme<br />
gerçekleĢtirilmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projelerinin ortaya çıkması ve uygulanmasında<br />
AKP ile birlikte belediyenin de etkili olduğunu söyleyen kiĢi sayısı BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde 8 ve Gülsuyu Mahallesinde 10 iken (toplamda 18 kiĢi ve %18); AKP<br />
ve TOKĠ iĢbirliğinin kentsel dönüĢüm uygulamalarının önünü açtığını dile getiren 7<br />
kiĢi (%7) bulunmaktadır ve bu kiĢilerden 4‟ü BaĢıbüyük Mahallesi, 3‟ü de Gülsuyu<br />
Mahallesi sakinidir. Belediye ve TOKĠ ile iĢbirliği içinde kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin önünü açan yapının AKP olduğunu ifade edenler de dikkate alındığında,<br />
toplamda 64 kiĢinin (görüĢülen tüm kiĢilerin %64‟ü) kentsel dönüĢümün en etkili<br />
aktörü olarak hükümeti gösterdikleri görülmektedir. GörüĢülen kiĢilerden 14‟ü (%14)<br />
kentsel dönüĢüm sürecinin baĢ aktörlerinin TOKĠ ve belediye olduğunu dile<br />
getirirken bu cevabı verenlerin mahallelere göre dağılımının BaĢıbüyük Mahallesi
282<br />
için 9 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesi için 5 kiĢi Ģeklinde olduğu görülmektedir.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 1 kiĢi ve Gülsuyu Mahallesinden 7 kiĢi (toplamda 8 kiĢi ve<br />
%8), sermaye kesiminin kentsel alanlarda kendine yer bulmak için kentsel dönüĢüm<br />
projelerine önayak olduğunu düĢündüğünü vurgulamıĢtır. BaĢıbüyük Mahallesinden<br />
6 kiĢi kentsel dönüĢüm projesinin belediye, TOKĠ ve muhtar iĢbirliğiyle<br />
hazırlandığını ifade ederken aynı mahalleden 8 kiĢi belediye ve muhtarı en etkili<br />
aktör olarak göstermiĢtir.<br />
Tablo 42. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesini HazırlamıĢ Olan<br />
Belediye BaĢkanına Oy Verip Vermediği<br />
GörüĢmenin Yapıldığı Mahalle Toplam<br />
Hayır Vermedi<br />
Evet Verdi<br />
Toplam<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Sayı 47 46 93<br />
Toplam % 94,0% 92,0% 93,0%<br />
Sayı 3 4 7<br />
Toplam % 6,0% 8,0% 7,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam % 100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesini hazırlayan ve mahallelerini<br />
kentsel dönüĢüm kapsamına alan belediye baĢkanına oy verip vermedikleri<br />
sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 47, Gülsuyu Mahallesinden 46 ve toplamda<br />
93 kiĢi (%93) oy vermediğini ifade etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesini hazırlayan<br />
belediye baĢkanına oy verdiğini dile getiren toplam 7 kiĢi bulunmaktayken; bu<br />
kiĢilerden 3‟ü ile BaĢıbüyük Mahallesinde 4‟ü ile de Gülsuyu Mahallesinde<br />
görüĢülmüĢtür.
283<br />
Tablo 43. GörüĢülen KiĢinin Söz Hakkı Olsa Mahallesine Yönelik Nasıl Bir<br />
Uygulama Yapılmasını Ġstediği<br />
Evlerimizin Tapusu Verilsin ve Ne<br />
Yapacağımıza Kendimiz Karar<br />
Verelim<br />
Evler Yıkılmasın<br />
Yıkım Olmadan ĠyileĢtirme Yapılsın<br />
Altyapı Sorunları Giderilsin<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 16 3 19<br />
Toplam<br />
%<br />
32,0% 6,0% 19,0%<br />
Sayı 12 5 17<br />
Toplam<br />
%<br />
24,0% 10,0% 17,0%<br />
Sayı 22 14 36<br />
Toplam<br />
%<br />
44,0% 28,0% 36,0%<br />
Sayı 0 28 28<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 56,0% 28,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere kendilerine söz hakkı tanınsa yaĢamakta olduğu mahalleye<br />
yönelik nasıl bir uygulama yapılmasını istedikleri sorulduğunda, alınan cevapların<br />
ortak özelliğinin, mahalle sakinlerinin yaĢamlarını mahallelerinde sürdürmek istediği<br />
Ģeklinde olduğu görülmektedir. Her iki mahallede de görüĢülen kiĢilerin<br />
mahallelerini terk etmelerine yol açmayacak uygulamaları talep ettikleri<br />
görülmektedir. Bu doğrultuda en çok karĢılaĢılan cevabın, 36 kiĢinin (%36) dile<br />
getirdiği “yıkım olmadan iyileĢtirme yapılması” olduğu görülmektedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 22 ve Gülsuyu Mahallesinden 14 kiĢinin konutlarında iyileĢtirme<br />
yapılmasını istediği, ancak bu sürecin herhangi bir yıkıma yol açmadan<br />
gerçekleĢtirilmesi gerektiğini vurguladığı görülmektedir. Bu vurguyu yapan kiĢiler<br />
genel olarak konutlarına iliĢkin eksiklik ve sorunların bildirilmesi halinde gerekli<br />
görülen çalıĢmaları yapabileceğini ve bu konuda belediyenin yol gösterici<br />
olabileceğini ifade etmiĢlerdir. BaĢıbüyük Mahallesinden 16 ve Gülsuyu<br />
Mahallesinden 3 kiĢi (toplamda 19 kiĢi ve %19) tapu belgelerinin verilmesini ve<br />
konutlarının geleceğine yönelik kararlarda hak ve söz sahibi kılınmak istediğini dile<br />
getirmiĢtir. Temel istek ve beklentisinin evinin yıkılmaması olduğunu ifade eden<br />
toplam 17 kiĢi (%17) ile görüĢülürken; bu görüĢmelerin 12‟si BaĢıbüyük
284<br />
Mahallesinde 5‟i ise Gülsuyu Mahallesinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Gülsuyu<br />
mahallesinde görüĢülen kiĢilerden 28‟i (%28) ise mahallelerinde konutlarından çok<br />
altyapı anlamında sorunlar yaĢandığını ve mahallelerine yönelik bir uygulama<br />
yapılmak isteniyorsa önceliğin bu konuya verilmesi gerektiğini belirtmiĢlerdir.<br />
Tablo 44. GörüĢülen KiĢinin Hangi KoĢullarda Kentsel DönüĢüm Projesini<br />
Kabul Edeceği<br />
Mahalleli Ġsterse Arsa Değeri<br />
Üzerinden Müteahhitle AnlaĢarak Ev<br />
Yapsın<br />
Borçlandırmadan Ev Verilirse<br />
Aynı KoĢullarda Kiralık Ev Verirlerse<br />
Mahalleli Yerinden Edilmeden<br />
Yapılırsa<br />
Hiçbir KoĢulda Kabul Etmez<br />
Mahallelinin de Karar Süreçlerinde<br />
Yer Alması KoĢuluyla<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 5 0 5<br />
Toplam<br />
%<br />
10,0% 0% 5,0%<br />
Sayı 12 5 17<br />
Toplam<br />
%<br />
24,0% 10,0% 17,0%<br />
Sayı 3 1 4<br />
Toplam<br />
%<br />
6,0% 2,0% 4,0%<br />
Sayı 13 14 27<br />
Toplam<br />
%<br />
26,0% 28,0% 27,0%<br />
Sayı 17 18 35<br />
Toplam<br />
%<br />
34,0% 36,0% 35,0%<br />
Sayı 0 12 12<br />
Toplam<br />
%<br />
0% 24,0% 12,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere belediye ve TOKĠ tarafından<br />
hazırlanan kentsel dönüĢüm projesini hangi koĢullarda kabul edebilecekleri<br />
sorulduğunda, BaĢıbüyük Mahallesinden 17 ve Gülsuyu Mahallesinden 18 kiĢi<br />
(toplamda 35 kiĢi ve %35), kentsel dönüĢüm projesini hiçbir koĢulda kabul<br />
etmeyeceğini dile getirmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesini kabul etmeyeceğini ancak,<br />
mahalle sakinlerinin kendi istekleri doğrultusunda evlerini yıkıp apartman yapma<br />
yolunu seçmeleri durumunda, müteahhitle kendilerinin anlaĢması Ģeklinde<br />
gerçekleĢen bir dönüĢümü kabul edebileceğini ifade eden 5 kiĢi bulunmaktadır ve bu<br />
kiĢilerin tamamıyla BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülmüĢtür. Sahip oldukları
285<br />
konutlara bir değer biçilmesi ve bu değerin TOKĠ konutlarının fiyatlarından<br />
düĢülerek kalan kısmı borçlanmaları yoluyla ev verilmesi fikrine sıcak bakmadığını<br />
ve ancak konutuna karĢılık borçlandırmadan konut verilmesi durumunda projeyi<br />
kabul edebileceğini belirten toplam 17 kiĢi (%17) ile görüĢülmüĢtür. Bu kiĢilerden<br />
12‟si ile BaĢıbüyük Mahallesinde görüĢülürken 5 kiĢi ile de Gülsuyu Mahallesinde<br />
görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. BaĢıbüyük Mahallesinden 3 ve Gülsuyu Mahallesinden<br />
1 kiĢi (toplamda 4 kiĢi ve %4) oturmakta oldukları konutlara ödedikleri kira bedeli<br />
seviyesinde kiralık ev verilmesi durumunda kentsel dönüĢüm projesinin kabul<br />
edilebilir hale geleceğini ifade etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesine karĢı olduğunu<br />
çünkü proje hayata geçirilirse mahalle sakinlerinin yerlerinden edilebileceği<br />
endiĢesini taĢıdığını belirten ve ancak mahalle sakinlerinin yaĢam alanlarını terk<br />
etmelerine neden olmayacak/yerlerinde kalmalarını sağlayacak bir proje hazırlanması<br />
durumunda kentsel dönüĢümü kabullenebileceğini vurgulayan toplam 27 kiĢi (%27)<br />
ile görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu görüĢmelerin 13‟ü BaĢıbüyük Mahallesinde,<br />
14‟ü ise Gülsuyu Mahallesinde yapılmıĢtır. Gülsuyu Mahallesinden 12 kiĢi kentsel<br />
dönüĢüm projesi hazırlanırken mahalle sakinlerinin görüĢ, öneri ve beklentilerinin<br />
sorulmadığını; yaĢam alanlarına dair alınacak kararlarda kendilerinin paydaĢ<br />
kılınmadığını ve söz hakları bulunmadığını ifade ederek, mahalleliyi karar alma<br />
süreçlerine dâhil etmeyen hiçbir projeyi kabul etmeyeceklerini vurgulamıĢlardır.<br />
Gülsuyu Mahallesinde görüĢülen bu 12 kiĢi eğer kentsel dönüĢüm projesi mahalle<br />
sakinlerinin de içinde bulunduğu bir platformda tekrar tartıĢılır ve yeniden<br />
oluĢturulursa projenin kabul edilebilir olacağını belirtmiĢlerdir.<br />
Tablo 43 ve 44‟e bir arada bakıldığında genel olarak her iki mahalle<br />
sakinlerinin de kentsel dönüĢüm projesinden çok, projenin uygulama biçimine karĢı<br />
oldukları görülmektedir. Yapılan görüĢmelerde hiçbir koĢulda projeyi kabul<br />
etmeyeceğini ifade edenler de dahil olmak üzere mahalle sakinleri, kendilerini<br />
sürecin dıĢında bırakan ve yaĢam alanlarından uzaklaĢmalarına yol açacak<br />
uygulamalara karĢı olduklarını ifade etmiĢlerdir. Büyük çoğunluk açısından yıkımla<br />
eĢdeğer görülen kentsel dönüĢüm uygulaması değil de yerinde dönüĢümü sağlayacak<br />
uygulamaların hayata geçirilmesi durumunda, yaĢam alanlarına dair sorunları en iyi<br />
bilen mahalle sakinleri ile uzlaĢılması çok da zor görünmemektedir. Bu çerçevede<br />
kentsel alanları fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel boyutlarını gözeten
286<br />
bir biçimde hazırlanan ve halk katılımını önceliği haline getiren projeler hazırlanması<br />
durumunda, sağlıklı ve yaĢanabilir kent hedefine ulaĢılması daha kolay<br />
görünmektedir.<br />
Tablo 45. GörüĢülen KiĢinin Kentsel DönüĢüm Projesi Ġle Oturduğu Mahallenin<br />
Nasıl DönüĢeceğini DüĢündüğü<br />
Ġnsanları Kutu Gibi Evlere<br />
Tıkacaklar ve KomĢuluğu Bitirecekler<br />
Zenginlere Villalar Yapacak ve<br />
Mahalleli Gitmek Zorunda Kalacak<br />
Mahalleli Tamamen Dağılır<br />
Parası Olanlar Yeni Evsahibi Olur<br />
Mahallede YaĢayanlar DeğiĢir<br />
Toplam<br />
GörüĢmenin Yapıldığı<br />
Mahalle<br />
BaĢıbüyük<br />
Gülsuyu<br />
Toplam<br />
Sayı 10 2 12<br />
Toplam<br />
%<br />
20,0% 4,0% 12,0%<br />
Sayı 30 25 55<br />
Toplam<br />
%<br />
60,0% 50,0% 55,0%<br />
Sayı 8 9 17<br />
Toplam<br />
%<br />
16,0% 18,0% 17,0%<br />
Sayı 1 8 9<br />
Toplam<br />
%<br />
2,0% 16,0% 9,0%<br />
Sayı 1 6 7<br />
Toplam<br />
%<br />
2,0% 12,0% 7,0%<br />
Sayı 50 50 100<br />
Toplam<br />
%<br />
100,0% 100,0% 100,0%<br />
GörüĢülen kiĢilere yaĢamakta oldukları mahalleleri doğrudan etkilemesi<br />
beklenen kentsel dönüĢüm projesinin, mahallesini nasıl dönüĢtüreceğini düĢündükleri<br />
sorulduğunda, 55 kiĢiden (%55) oluĢan büyük çoğunluk; proje ile birlikte<br />
mahallesine lüks konut alanlarının inĢa edileceğini, yüksek gelir grubuna yönelik<br />
villa vb benzeri yapıları bünyesinde barındıran yaĢam alanları oluĢturulacağını ve<br />
mahalle sakinlerinin de mahalleyi terk etmek zorunda kalacaklarını düĢündüğünü<br />
vurgulamıĢtır. Bu ifadeyi kullanan kiĢilerden 30‟u ile BaĢıbüyük Mahallesinde<br />
görüĢülürken, 25‟i ile de Gülsuyu Mahallesinde görüĢme gerçekleĢtirilmiĢtir.<br />
BaĢıbüyük Mahallesinden 8 ve Gülsuyu Mahallesinden 9 kiĢi (toplamda 17 kiĢi ve<br />
%17), kentsel dönüĢüm projesinin uygulanması durumunda, mahalle sakinlerinin<br />
farklı yerleĢim alanlarına dağılmak zorunda kalacaklarını düĢündüğünü dile<br />
getirmiĢtir. Kentsel dönüĢüm sisteminin iĢleyiĢ koĢulları arasında yer alan hak
287<br />
sahiplerinin borçlandırılarak TOKĠ konutlarından ev sahibi yapılması uygulaması<br />
sonucunda yüklendiği borcu ödeyebilecek durumda olan kiĢilerin yeni ev sahibi<br />
olacaklarını; borcu ödeyecek durumda olmayanların ise evlerini kaybedeceklerini<br />
düĢündüğünü ifade eden 9 kiĢi (%9) bulunmaktayken; bu kiĢilerden 1‟i BaĢıbüyük<br />
Mahallesinde, 8‟i ise Gülsuyu Mahallesinde ikamet etmektedir. BaĢıbüyük<br />
Mahallesinden 1 ve Gülsuyu Mahallesinden 6 kiĢi olmak üzere toplamda 7 kiĢi (%7),<br />
kentsel dönüĢüm projesinin en önemli sonucunun mahalleli profilini değiĢtirmek<br />
olacağını vurgulamıĢtır. Ġnsanları, yaĢam alıĢkanlıklarını ve kültürlerini yok ederek<br />
bahçeli-müstakil evlerden çok katlı apartmanlara taĢımayı hedefleyen kentsel<br />
dönüĢüm projeleri nedeniyle komĢuluk iliĢkilerinin sekteye uğrayacağı hatta biteceği<br />
endiĢesini taĢıyan toplam 12 kiĢi ile görüĢülmüĢtür. BaĢıbüyük Mahallesinde 10 ve<br />
Gülsuyu Mahallesinde 2 kiĢinin “insanları kutu gibi evlere tıkacaklar ve komĢuluğu<br />
bitirecekler” ifadesini kullandığı görülmektedir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin mahallesinde kentsel dönüĢüm<br />
projesi ile birlikte nasıl bir dönüĢüm yaĢanacağına iliĢkin görüĢlerinin bir kısmı Ģu<br />
Ģekildedir:<br />
“İnsanları kutu gibi evlere tıkacaklar. Apartmanda kimse kimseye bir bardak su<br />
vermez, komşuluk biter. Bir yere gitsem çocuklar aklıma bile gelmez, komşular nasılsa<br />
bakar. Biz bir komşuyu bir gün görmesek hemen gider bakarız. TOKİ’lerde ölsek kokumuz<br />
çıkınca anlaşılır. Biz şimdi komşularla her şeyi paylaşıyoruz. Komşudan selam alamazsın<br />
TOKİ’de.”<br />
“Yaptıkları çok katlılara mahalleliyi dolduracak kalan yerlere villalar yapacaklar.<br />
Manzarasıyla havasıyla Başıbüyük Başıbüyüklülerden alınacak.”<br />
“Villalar yapacaklar, zenginlere peşkeş çekecekler mahalleyi. Bizi de fare gibi<br />
küçücük evlere tıkacak, buradaki TOKİ evlerinden vereceğiz diyorlar ama ondan da<br />
şüpheliyim. Bu manzarayı, güzelliği bize bırakmazlar, mahalleyi sürecekler buradan.”<br />
“Zenginler gelince mahalleli duramaz ki burada. Zaten onu istiyorlar. Bizi<br />
gönderecekler zenginleri yerleştirecekler. Yabancı ülkelerden gelenleri koruyor da devlet<br />
bizi niye korumuyor? Kimlikleri mi değiştirelim insanca yaşamak için?”<br />
“Villalar yapacaklar bizi buralardan atacaklar. Ödeyemeyiz bize söylediği borcu<br />
bilmiyorlar mı? Biliyorlar ama doğrudan atamıyor, borçlandırırım nasılsa ödeyemezler<br />
giderler diyorlar. Zamanında Özal varken İmren Aykut geldi buralarda ayılar yaşamaz siz<br />
nasıl yaşıyorsunuz dedi. Şimdi hangi ayılar için yerimizden ediyorlar bizi?”<br />
“İnsanlara 50 yaşından sonra yeni yaşam kur diyorlar. Mahalleli gitmek zorunda<br />
kalacak buradan. Zaten kendi belirlediği alanlara taşının diyor. Amaç biz değiliz, yerinde<br />
dönüşüm değil. Buradakileri evsahibi yapacak olsalar başka türlü davranırlardı. Evlerimizi<br />
yıkıp yerine yapacakları evleri biz alamayız, alsak da ödeyemeyiz. Şu anda yaşayanlar<br />
gitmek zorunda kalır, yerlerine de yeni evlere parası yetenler gelir.”
288<br />
“Amaçları farklı. Uzun yıllardır uğraşıyorlar, mahalleliyi dağıtmak istiyorlar.<br />
Gülsuyunda alevi ve sol kesim çok. Birilerini rahatsız ediyor mahallenin yapısı. Mahalleyi<br />
hiçbir şekilde dağıtamadılar yıkım yaparak dağıtmak istiyorlar. Bir taşla iki kuş, hem<br />
insanları yerinden yurdundan edip dağıtacaklar hem de kodamanlara yer açacaklar.”<br />
“Birilerine satmak için yıkacaklar evleri. Zamanında Bulgarlara ev yaptı verdi şimdi<br />
yıllardır burada yaşayanları yerinden etmeye çalışıyor. Mahalleyi zenginlere nasıl satarımın<br />
derdindeler. Yaparlar lüks evleri, villaları mahalleliyi de sağa sola uyduruk evlerine<br />
gönderirler.”<br />
7.2.6. AraĢtırma Sürecinin Genel Değerlendirmesi<br />
Kentsel dönüĢümün çok boyutlu, birden çok disiplini içine alan bir uygulama<br />
alanı oluĢturmasından dolayı, kent yenileme kararları ve uygulamaları, kamu<br />
yönetimi birimlerinin yanında (merkezi yönetim bazında bakanlıklar, yerel yönetim<br />
birimleri, kent yöneticileri) farklı meslek gruplarının (Ģehir ve bölge plancısı, mimar,<br />
hukukçu, sosyolog vb) da katılımını gerektirmektedir. Bu iki grup yanında, dönüĢüm<br />
uygulamalarının yerellik özelliğini ön plana çıkaran ise yerel halktır (sivil toplum<br />
örgütleri, mal sahipleri, kiracılar, baskı grupları) (Genç, 2003:442). Sayılan tüm bu<br />
aktörlerin katılımı ile hazırlanan ve uygulamaya konulan bir kentsel dönüĢüm<br />
projesinin yönetiĢim ilkelerini bünyesinde barındırdığını söylemek çok da yanlıĢ<br />
olmayacaktır.<br />
En genel ifadeyle yönetiĢim; merkezi ve yerel yönetimler, özel sektör, sivil<br />
toplum örgütleri gibi aktörleri de kapsayan ve bu aktörleri de yönetim/karar alma<br />
süreçlerinde vazgeçilmez paydaĢlar olarak tanımlayan, çok aktörlü bir sistem olarak<br />
tanımlanabilir (Eryılmaz; 2002: 28). Çok aktörlü yönetim olarak da adlandırılan<br />
yönetiĢim, toplumla devletin yeni bir iliĢki kurma biçimi olarak önerilmekte ve çok<br />
aktörlü bir sistemin birlikte yönlendirme sürecine iĢaret etmektedir (Tekeli;1996:<br />
21). BaĢarılı olarak ifadelendirilebilecek yönetiĢim uygulamalarının en önemli<br />
özelliği, karar alma ve uygulama süreçlerine katılımın sağlanarak yönetimde<br />
etkinlikle birlikte yerel demokrasinin de güçlendirilmesidir. Yerel yönetimler için iyi<br />
yönetiĢim, o bölgede yaĢayan halk ve toplumsal aktörlerle birlikte yer alacakları bir<br />
süreçte karar alma, uygulama ve denetleme fonksiyonlarını birlikte yürütmelerinin<br />
sağlanmasıyla söz konusu olabilir (Palabıyık, 2003: 269-270).<br />
Ancak yakın dönemde hemen hemen her ilde uygulamaya konan projelerde,<br />
özellikle dönüĢüm alanlarında yaĢayanların proje uygulamaya konacağı zaman<br />
haberdar edilmeleri ve yaĢam alanlarına iliĢkin kararlar alınırken sürece dâhil
289<br />
edilmemeleri katılım ilkesiyle çeliĢmektedir. Katılım anlayıĢını ön plana alan<br />
yönetiĢim uygulaması doğru uygulanırsa demokratik özellikler taĢıdığı söylenebilir.<br />
Ancak yönetiĢim Türkiye özelinde kentsel dönüĢüm projeleri üzerinden<br />
değerlendirildiğinde uygulamaların yönetiĢimden çok “yönetirim” anlayıĢını içerdiği<br />
görülmektedir. Bir diğer ifade ile yerinden yönetimi içeren yönetiĢim, bu<br />
uygulamalarda “yerine yönetim” olarak karĢımıza çıkmaktadır (Ergun, 2009: 824,<br />
827).<br />
Kentsel alanlara yönelik geliĢtirilecek tüm projelerde ve alınacak kararlarda<br />
kentliler de yaĢam alanlarına iliĢkin sorunları en yakından bilen ve yaĢayan kiĢiler<br />
olarak söz sahibi kılınmalıdır. Bumin‟in aĢağıda yer alan ifadeleri kentsel mekânlara<br />
yönelik politikaların neden kentlilerle birlikte geliĢtirilmesi gerektiğini net bir<br />
biçimde ortaya koymaktadır.<br />
“Bir ülkedeki merkezi-yerel iktidarların konut politikasını ve kent<br />
planlamasını kendi istedikleri gibi yönlendirmeleri „despot‟luktur. Ġnsanlar<br />
bir kenti doldurmak için değil, kentler insanları barındırmak için varsa;<br />
değiĢik kültürden insanlar oturacakları konutlar ve yaĢayacakları kentler<br />
üzerinde söz sahibi olmalıdırlar. Kentliler istek ve gereksinimlerini<br />
tartıĢabilecekleri, bunların karĢılanması için çözümler önerebilecekleri bir<br />
ortam bulduklarında, belki daha iĢin baĢından kentsel dönüĢümü<br />
istemeyecek (Bumin burada sosyal konutlar demektedir, vurgu<br />
değiĢtirilmiĢtir), ulaĢım, dinlenme, kültür, sağlık, eğitim vb sorunlarının<br />
çözümü için hayat biçimlerine çok daha uygun ve pratik çözümler<br />
bulabilecektir” (Bumin, 1990: 148-149).<br />
AraĢtırma sürecinde Bumin‟in yukarıda yer alan ifadelerini doğrulayan<br />
ifadelerle sıklıkla karĢılaĢılmıĢtır. Gerek BaĢıbüyük gerekse Gülsuyu Mahallesinde<br />
yaĢayan kiĢiler temelde kentsel dönüĢüm projelerinden çok projelerin uygulama<br />
biçimlerine karĢı çıkmaktadırlar. YaĢam alanlarına iliĢkin alınan kararların,<br />
kendilerine danıĢılmadan ya da bilgi verilmeden alınması mahalle sakinlerini rahatsız<br />
etmektedir. Hatta bunun da ötesinde, mahalleliler sürece dahil edilmeden ve paydaĢ<br />
kılınmadan projelerin hazırlanmasının ve uygulanmaya çalıĢılmasının, mahalleliyi<br />
yaĢam alanlarından uzaklaĢtırma çabasına hizmet ettiği düĢünülmektedir. Genel<br />
olarak bakıldığında her iki mahallede de görüĢülen kiĢiler kentsel dönüĢümü yıkım
290<br />
ve yerinden etme olarak değerlendirmektedirler. AraĢtırma sürecinde mahalle<br />
sakinlerinin görüĢ ve önerilerinin alındığı, paydaĢ kılındığı ve yerinde dönüĢümü<br />
içeren projelerin daha sağlıklı uygulanabileceği ve baĢarılı olabileceği görülmüĢtür.<br />
GörüĢülen kiĢiler mevcut sosyal dokuyu bozmayacak ve mahalle sakinlerinin yaĢam<br />
alanlarını değiĢtirmelerine yol açmayacak Ģekilde hayata geçirilecek iyileĢtirme ve<br />
altyapı çalıĢmalarına sıcak bakmaktadırlar. Bu nedenle hazırlanacak ve uygulanacak<br />
projelerde amaç hakim söylemlerde olduğu gibi kentsel alanları yaĢanabilir kılmaksa,<br />
yaĢam alanlarındaki sorunları en iyi bilen kiĢiler olarak dönüĢüm alanlarında yaĢayan<br />
kesimlerin görüĢ, beklenti ve önerilerini dikkate alan uygulamalara yönelinmelidir.
291<br />
SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM<br />
SONUÇ VE ÖNERĠLER<br />
Günümüz kentlerinde, sosyo-ekonomik farklılıklara ve kentlere yüklenen<br />
yeni rol ve iĢlevlere bağlı olarak yeni mekânsal ayrıĢmalar yaĢanmaktadır.<br />
Kapitalizmin, kendini yeniden yapılandırabileceği ve sermaye birikim süreçlerini<br />
devam ettirebileceği mekânlar olarak gördüğü kentlere yüklenen anlam, günümüzde<br />
küresel neoliberalizmin de etkisiyle yeni biçimler kazanmaktadır. Kentlere yüklenen<br />
anlamı günümüzde sermaye, mal, insan, bilgi vb göstergelerin ulus aĢırı akıĢının<br />
yoğunlaĢması, ekonominin serbestleĢmesi ve devlet müdahalesinin kısıtlanması gibi<br />
etkenler belirlemektedir. Neoliberal küreselleĢme döneminde ortaya çıkan ekonomik<br />
yeniden yapılanma, sosyal devlet anlayıĢının zayıflatılması ve piyasa aktörlerinin<br />
önünü açacak uygulamaların hayata geçirilmesi, birçok alanda olduğu gibi kentler<br />
üzerinde de önemli etkiler bırakmaktadır. Bir diğer ifade ile, kentlerin de yaĢanmakta<br />
olan yeni liberal küreselleĢme süreçlerine uyumlulaĢması, eklemlenmesi ve hatta bu<br />
sürecin lokomotifi olması istenmekte ve beklenmektedir. Kapitalizmin yeni<br />
görünümü olarak da adlandırılabilecek olan küreselleĢme sürecinde kentler,<br />
sermayenin en önemli hedefleri durumuna gelmiĢlerdir. Bir diğer ifade ile kentler,<br />
yerel-ulusal-uluslararası aktörlerce küresel pazarların ve bilgi teknolojilerinin<br />
stratejik önemdeki mekânları olarak dönüĢtürülmeye ve yeniden yapılandırılmaya<br />
çalıĢılmaktadırlar. Bu noktada da karĢımıza küresel kent olarak adlandırılan, ancak<br />
özü itibariyle yarışan kent olarak adlandırılması daha uygun olan kentler<br />
çıkmaktadır. Bu çalıĢma da, küreselleĢme sürecinin kentleri nasıl etkilediği,<br />
günümüz kapitalizminin kentlerden beklentilerinin hayata nasıl geçirildiği ve bu<br />
sürecin sosyo-ekonomik etki ve sonuçlarını anlama çabasını taĢımaktadır.<br />
Neoliberal küreselleĢme ile birlikte ulus devletin öneminin azalması ve<br />
yeniden yapılanan ekonomik sistemde, devletler arası iliĢkilerin yerini kentler<br />
arasında gerçekleĢen iliĢkilerin alması, kentleri ön plana çıkarmıĢtır.<br />
KüreselleĢmenin hâkim olduğu günümüz dünyasında kentler, ekonomilere yön<br />
vermekte ve küresel süreçlere eklemlenme çabasındaki ülkelerin en önemli aktörü<br />
olarak algılanmaktadırlar. Kentlerin ön plana çıkmasına paralel olarak ortaya atılan<br />
küresel kent olgusu ve küresel anlamda kentler arasında oluĢan hiyerarĢi, az sayıda
292<br />
geliĢmiĢ ülke kentini küresel kent statüsüne kavuĢtururken; geliĢmekte olan ülke<br />
kentlerini de bu statüye kavuĢmak adına birbirleriyle rekabete sokmaktadır. Küresel<br />
kentlerin en önemli özelliği; çokuluslu sermayenin toplandığı, düĢünce, karar ve<br />
örgütlenme üreten merkezler olmaları ve küresel sermaye ve aktörlerine hitap eden iĢ<br />
ve yaĢam alanlarıyla gerekli altyapıya sahip olmaları Ģeklinde ifade edilmektedir.<br />
Küresel kent olma çabasındaki kentlerin de, sermaye açısından gerekli olduğu<br />
düĢünülen yatırım ve iĢ alanlarını yaratması ve altyapı hizmetlerini sunması<br />
durumunda, kentler arası yarıĢta öne geçecekleri salık verilmektedir.<br />
Kentlere doğru hızlı bir göç hareketi yaĢanmasıyla birlikte, kentsel nüfusun<br />
hızla artması, talep artıĢlarını karĢılama ve sorunları çözme konusunda devlet<br />
müdahalelerinin yetersiz/eksik kalmasını beraberinde getirmiĢtir. Yeni kentliler,<br />
barınma sorununu gecekondular inĢa ederek, istihdam sorununu ise enformel/türedi<br />
iĢlere yönelerek çözmek zorunda kalmıĢtır. Bu süreç özellikle kentleĢmenin en yoğun<br />
yaĢandığı 1980‟li ve 1990‟lı yıllarda daha belirgin olarak yaĢanmıĢ ve kentsel krize<br />
dönüĢmüĢtür.<br />
Üretimin ve yeniden üretimin gerek ekonomik gerekse toplumsal anlamda<br />
gerçekleĢtirildiği mekânlar olan kentler, 1980‟lere kadar kullanım değeri olan<br />
ölçekler olarak görülmüĢtür. 1980 sonrası dönemde ise küresel sermayenin kentleri<br />
yeniden keĢfi sonrasında rant ekonomisinin geliĢmesiyle birlikte kent merkezleri ve<br />
merkeze yakın alanlar yerel, ulusal ve küresel sermaye tarafından karlı birer yatırım<br />
alanı olarak görülmüĢ ve hızla dönüĢmeye baĢlamıĢtır. Bir diğer ifade ile<br />
küreselleĢme sürecinde kentler, kullanım değerinden çok değiĢim değeri olan metalar<br />
olarak algılanmaya baĢlamıĢ ve kent algısı da değiĢime uğramıĢtır. Bu süreçte, zaman<br />
içinde oluĢmuĢ olan gecekondu alanları, kent merkezlerinde eskiyen mahalleler gibi<br />
alanlar sermaye ve yatırımcı için çekici hale gelmiĢtir.<br />
Küresel olma yarıĢında merkezi ve yerel yönetimler, küresel sermaye<br />
açısından en çekici olduğunu düĢündükleri kentlerine yatırımları<br />
yoğunlaĢtırmaktadırlar. Bu doğrultuda altyapısı olan çağdaĢ konut alanları, imarlı<br />
düzgün alanlar, geniĢ caddeler, dinlence ve eğlence yerleri, iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri<br />
yaratılmaya çalıĢılmaktadır. Kentleri sermaye açısından çekici kılma çabaları,<br />
kentlerin pazarlanabilir birer meta olarak görülmesine yol açmakta ve kullanım<br />
değerinden çok değiĢim değerinin ön plana çıkmasına neden olmaktadır.
293<br />
Kentlerin değiĢim değerinin ön plana çıkması ve meta olarak algılanmasının<br />
günümüz kent politikalarına yansıması ise; “kentlerin allanıp pullanarak sermayenin<br />
kullanabileceği/tercih edeceği mekânlar haline getirilmesi, bu süreçte ardı ardına<br />
kentsel dönüşüm projeleri oluşturularak ve uygulamaya koyularak kentler cazibe<br />
merkezi haline getirilirken kentlilerin gözden çıkarılması” Ģeklinde karĢımıza<br />
çıkmaktadır. En kolay gözden çıkarılabilecek kentsel gruplar ise, emek yoğun üretim<br />
döneminde ucuz iĢgücü sağlayan ve etkin devlet politikasının olmadığı konut<br />
alanında enformel yollardan gecekondular inĢa eden, süreç içinde aflarla ve yasalarla<br />
meĢruiyet kazandırılan gecekondulu nüfus olmaktadır. Günümüzde emek yoğun<br />
sanayiye gerek duyulmaması ve sanayinin kent merkezlerinin dıĢına taĢınması ve<br />
kuruluĢları aĢamasında kentlerin çeperindeyken zamanla kentlerin büyümesi sonucu<br />
kent merkezlerinde kalan köhnemiĢ ve yoksul alanlarla gecekondu bölgeleri<br />
yaĢayanları ile birlikte kentlerden temizlenmek istenmektedir. Bu temizlik<br />
harekâtının en etkili silahı ise kentsel dönüĢüm projeleridir. Tüketim toplumunun<br />
etkin müĢterileri olamayan, artık kendilerine gereksinim de duyulmayan gecekondulu<br />
yoksul ve dar gelirli kesimlerin, dâhil olmadıkları tüketim merkezlerinde yerleri de<br />
yoktur. Bu kesimlerin yaĢam alanları süratle boĢaltılmalı ve yerlerini alıĢveriĢ<br />
merkezleri, korunaklı siteler ve iĢ merkezleri almalıdır. Sermayenin akıĢkanlık hızı<br />
kent yöneticilerini acilen harekete geçmek zorunda bırakmakta, kentleri yönetenler<br />
de oldu-bittilerle kentsel dönüĢüm projeleri hazırlamakta, uygulamakta ve sermayeye<br />
daha geniĢ alanlar yaratabilmek adına, kentlileri yok sayan uygulamalara<br />
yönelmektedirler.<br />
Dünya genelinde neoliberal anlayıĢın hâkimiyetini günden güne arttırmasıyla<br />
birlikte, neredeyse tüm ülkeler küresel süreçlere eklemlenme çabasına girmiĢlerdir.<br />
Bu çaba doğrultusunda da ülkelerin en geliĢmiĢ kentleri küresel rekabet ortamına<br />
dâhil edilmeye çalıĢılmaktadır. Küresel süreçlere eklemlenme çabaları herkesçe<br />
malum olan Türkiye‟de ise, küreselleĢmenin anahtarı olarak Ġstanbul görülmektedir.<br />
Türkiye açısından küresel sermayeyi çekebilecek ve küresel kentler ağına dâhil<br />
olabilecek kent olarak görülen Ġstanbul‟da, bir yandan sanayi sektörü kent dıĢına<br />
itilirken bir yandan da hizmetler ve finans sektörü ön plana çıkarılmakta ve<br />
sermayenin talep ve istekleri doğrultusunda yeni mekânlar oluĢturulmaktadır.<br />
Ġstanbul‟un merkezi alanları küresel ekonominin mekânsal örgütlenmesine uygun
294<br />
olarak, kongre merkezleri, sergi salonları, oteller ve eğlence merkezleri, iĢ ve<br />
alıĢveriĢ merkezleri gibi yapılarla yeniden Ģekillendirilmektedir. Ancak sözü edilen<br />
bu yapıların inĢası için yeterli kentsel arsa stoku bulunmadığından, merkezi ve yerel<br />
yönetimler yeni arayıĢlara girmiĢler ve çözüm olarak da ulusal kalkınmacılık<br />
anlayıĢının olduğu dönemde göz yumdukları hatta meĢrulaĢtırdıkları, iĢçilerin yoğun<br />
olarak oturduğu gecekondu bölgelerini ve yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı kent<br />
içi eski yerleĢim alanlarını yaĢayanlarından arındırarak sermayenin kullanımına<br />
açacak kentsel dönüĢüm projelerini bulmuĢlardır. Bir diğer ifade Ġstanbul‟u küresel<br />
pazarda cazip kılmanın temel aracı olarak, kentsel dönüĢüm projeleri görülmeye<br />
baĢlanmıĢ ve bu projeler kente yapılacak makyajın temel aracı haline getirilmiĢtir.<br />
Yoksul ve marjinal kesimlerle sanayi sektöründe çalıĢan kesimlerin yaĢam alanlarını<br />
hedef alan kentsel dönüĢüm projeleri, kamu vicdanını hafifletmek ve meĢru kılmak<br />
adına çarpık kentleĢmeden doğan sorunların çözümü olarak lanse edilmektedir.<br />
Gerek merkezi ve yerel yönetimler gerekse de TOKĠ tarafından kentleri geliĢtirmek<br />
ve daha sağlıklı/yaĢanabilir kılmak gibi söylemler sıklıkla dile getirilse de uygulama<br />
süreçlerine bakıldığında seçilen alanların gecekondu bölgeleri ya da yoksul/marjinal<br />
kesimlerin yaĢadığı alanlar olması, kentsel dönüĢümün algılanıĢ biçimini ortaya<br />
koymaktadır. Yoksul/marjinal grupların yaĢam alanları kentlere yakıĢmamaktadır ve<br />
kentlerin tüm siluetini bozan çok katlı sitelere, gökdelenlere, alıĢveriĢ merkezlerine<br />
yer açmak için dönüĢtürülmelidir. Bu yerinden etme stratejileri, sermayeyi çekme<br />
odaklı kent yöneticilerinin en önemli aracı olan kentsel dönüĢümün, özünde<br />
soylulaĢtırmayı da barındırdığını göstermektedir.<br />
Tarihsel süreçte sorunlu bir yapıya sahip olduğu gerçeği göz ardı<br />
edilemeyecek Türkiye kentlerinde, çarpık yapılaĢma ve sağlıksız kentleĢmeye çözüm<br />
olarak son yıllarda kentsel dönüĢüm projeleri ön plana çıkmıĢtır. Bu doğrultuda yerel<br />
yönetimler ve TOKĠ iĢbirliği ile kentsel dönüĢüm projeleri hazırlanmakta ve hızla<br />
uygulamaya konulmaktadır. DönüĢüm alanı ilan edilen yerler ise genellikle yoksul ve<br />
marjinal kesimlerin yaĢamakta olduğu gecekondu bölgeleri ve eski kent merkezleri<br />
olmaktadır. Kentsel dönüĢüm projelerinin dikkat çeken en önemli özelliği ise,<br />
dönüĢüm alanında yaĢayan kesimlerin proje hazırlandıktan ve uygulama kararı<br />
alındıktan sonra sürece dâhil edilmeleridir. Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında<br />
yaĢamakta olanlara yaĢam alanlarına iliĢkin söz hakkı tanınmamaktadır. Bu
295<br />
çalıĢmada da yukarıda sayılan süreçleri yaĢayan BaĢıbüyük ve Gülsuyu<br />
mahallelerinde yaĢamakta olan kesimlerin kentsel dönüĢüm uygulamalarına iliĢkin<br />
görüĢ, beklenti ve talepleri saptanmaya çalıĢılmıĢtır. Kentsel dönüĢüme iliĢkin<br />
çalıĢmalara bakıldığında genellikle projelerin tamamlandığı ya da tamamlanmak<br />
üzere olduğu alanlarda yoğunlaĢıldığı, sürecin hemen baĢında dönüĢüm alanlarında<br />
yaĢamakta olan kesimlerin görüĢlerini saptamaya yönelik çalıĢmaların oldukça az<br />
olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda çalıĢma kapsamında yerel yönetimler ve TOKĠ<br />
iĢbirliği çerçevesinde kentsel dönüĢüm alanı ilan edilen, ancak sakinleri sürece dâhil<br />
edilmeyen BaĢıbüyük ve Gülsuyu mahallelerinde yaĢamakta olan kesimlerin,<br />
mahallesi ve kentsel dönüĢüm sürecine iliĢkin görüĢ, beklenti ve önerilerinin ne<br />
olduğuna iliĢkin yüz yüze görüĢmelerle gerçekleĢtirilen bir saha araĢtırması<br />
yapılmıĢtır. Yakın dönemin en yaygın kentsel politikası olan kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin ortaya çıkıĢ süreci ve olası sonuçlarının yanı sıra, projelerin uygulama<br />
süreçlerinin mahalle sakinlerinin yaĢamını nasıl etkileyebileceği, sosyo-kültürel<br />
hayatın yanı sıra yerleĢim ve istihdam süreçlerine iliĢkin olası etkileri ve sonuçları<br />
araĢtırılmıĢtır.<br />
Bölümün bundan sonraki kısmında çalıĢmanın temel varsayımlarından<br />
hareketle bir değerlendirme yapılacak ve önerilere yer verilecektir.<br />
Varsayım 1: Kentsel dönüĢüm projelerinde dönüĢüm alanlarında<br />
yaĢayan kesimlerin katılımı sağlanmamaktadır.<br />
Kentsel mekânları sosyal, ekonomik, kültürel ve fiziksel boyutlarıyla ele<br />
alması gereken kentsel dönüĢüm projeleri, aynı zamanda kentsel tüm aktörlerin söz<br />
sahibi ve paydaĢ olduğu uygulamalar olmaları durumunda, daha sağlıklı sonuçlara<br />
ulaĢılabilecektir. Ancak ülke pratiğinde kentsel dönüĢüm projelerinin yerel<br />
yönetimler ve TOKĠ iĢbirliği çerçevesinde hazırlandığı ve uygulandığı, baĢta<br />
dönüĢüm alanlarında yaĢamakta olanlar olmak üzere sivil toplum kuruluĢları, meslek<br />
odaları ve projeye muhalif olup alternatifler üretebilecek kesimlerin sürece dâhil<br />
edilmedikleri görülmektedir. Özellikle yaĢam alanlarına iliĢkin sorunları en yakından<br />
bilen ve çözüm üretebilecek olan mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüm süreçlerinde<br />
yer alması, projeler ile niyetlenen Ģey gerçekten sağlıklı ve yaĢanabilir mekânlar<br />
oluĢturmaksa, büyük önem taĢımaktadır. Ancak uygulayıcılar kentsel dönüĢüm
296<br />
olgusunu salt konutlar ve arsa bazında ele almaktadır. Oysa kentler salt binaların<br />
olduğu fiziksel ölçekler değil, sosyal, kültürel, toplumsal iliĢkilerin örüldüğü ve<br />
geliĢtirildiği mekânlardır ve kentlere yönelik her türlü uygulamada bu özellikler<br />
dikkate alınmalıdır. Kentsel dönüĢüm projelerini hazırlayan ve uygulayanların dile<br />
getirdiği konutlara karĢılık (genellikle kentlerin dıĢında) konut verildiği ve barınma<br />
hakkının tanındığı söylemi, kentlerin sadece fiziksel mekânlar olarak ele alındığının<br />
göstergesi olmaktadır. Yapılması gereken ise yaĢam alanlarının bir bütün olarak ele<br />
alınması ve her türlü uygulamada kentlilerin de söz sahibi kılınmasıdır.<br />
Kentsel dönüĢüm projelerinin uygulama ve sonuçlarına bakıldığında katılım<br />
boyutunun eksik kaldığı görülmektedir. Kamu aktörleri ve sermaye, süreçlerde etkin<br />
rol oynarken dönüĢüm alanlarında yaĢayanların katılımı projenin sonuçlarını kabul<br />
etmek zorunda kalmakla sınırlanmaktadır. ÇalıĢma kapsamında görüĢülen BaĢıbüyük<br />
ve Gülsuyu Mahallesi sakinlerine kentsel dönüĢüm süreçlerine dâhil edilip<br />
edilmedikleri sorulduğunda çarpıcı sonuçlarla karĢılaĢılmıĢ ve her iki mahallede<br />
yaĢayanların proje onaylandıktan ve uygulama aĢamasına gelindikten sonra haberdar<br />
oldukları görülmüĢtür.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere kentsel dönüĢüm projesi hakkında<br />
resmi kurumlar tarafından bilgilendirilip bilgilendirilmedikleri sorulduğunda, 92 kiĢi<br />
(%92) herhangi bir bilgi verilmediğini ifade etmiĢtir. 8 kiĢi (%8) ise proje<br />
hazırlandıktan ve onaylandıktan sonra belediyenin bilgilendirme yaptığını dile<br />
getirmiĢtir.<br />
GörüĢülen kiĢilere proje hazırlanırken fikirlerinin alınıp alınmadığı<br />
sorulduğunda, her iki mahallede görüĢülen 100 kiĢinin tamamı fikirlerinin<br />
alınmadığını belirtmiĢlerdir. Proje sürecinde söz sahibi olup olmadıkları<br />
sorulduğunda alınan cevap ise, görüĢülen kiĢilerden hiçbirinin söz sahibi kılınmadığı<br />
yönünde olmuĢtur.<br />
GörüĢülen kiĢilerin kentsel dönüĢüm projesi hakkında bilgi edinme<br />
kaynakları da oldukça ilginçtir. GörüĢülen kiĢilerden 47‟si (%47) komĢuları, 12‟si<br />
(%12) mahalle derneği, 22‟si (%22) mahalle derneği ve muhtar sayesinde bilgi<br />
sahibi olduğunu ifade etmiĢtir. Proje uygulamaya konulduktan sonra bir düğün<br />
salonunda belediye tarafından bilgilendirme toplantısı yapıldığını ifade eden 8 kiĢi
297<br />
(%8) bulunmaktayken, 2 kiĢi de (%2) kendi çabalarıyla belediyeden bilgi edindiğini<br />
vurgulamıĢtır. 5 kiĢi (%5) mahallesine polis geldiğinde (TOKĠ Ģantiyesinin açıldığı<br />
süreçte iĢçi ve araçları korumak için), kentsel dönüĢüm projesinden haberdar<br />
olduğunu ifade etmiĢtir. GörüĢmenin yapıldığı süreçte henüz kentsel dönüĢüm<br />
konusunda bilgi sahibi olmadığını dile getiren 4 kiĢi (%4) de dâhil edildiğinde,<br />
yaĢam alanlarına yıkımla sonlanacak bir müdahaleyi içeren kentsel dönüĢüm projesi<br />
konusunda, mahalle sakinlerinin proje hazırlayıcı ve uygulayıcıları tarafından<br />
muhatap alınmadıkları ve sürece dâhil etme kaygısı güdülmediği görülmektedir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilere mahallesine yönelik nasıl bir<br />
uygulama talep ettikleri sorulduğunda, büyük çoğunluğun yıkım yerine iyileĢtirme<br />
(36 kiĢi ve %36) yapılmasını istediği ve 28 (%28) kiĢinin de altyapı sorunlarının<br />
çözümüne yönelik beklentisi olduğu görülmektedir. Sahip olduğu evin tapusunun<br />
kendisine verilmesini ve evinin geleceğine kendisinin karar vermesini isteyen 19 kiĢi<br />
(%19) bulunmaktayken, 17 kiĢi (%17) ise evlerinin yıkılmamasını talep ettiğini dile<br />
getirmiĢtir. Bu ifadelerden hareketle, görüĢülen kiĢilerin ortak beklentilerinin<br />
yaĢamlarını mahallelerinde sürdürmek olduğu görülmektedir. Görüldüğü üzere<br />
dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesim, proje sürecine dâhil edilse farklı çözümler de<br />
bulunabilecektir. DönüĢüm alanlarında yer alan konutlar yıkılarak yerlerine çok katlı<br />
binalar ya da lüks konut alanları yapılması gibi tek çözümlü bir yaklaĢım yerine<br />
iyileĢtirme, yıkmadan yenileme, yerinde dönüĢüm, altyapı sorunlarının çözümü gibi<br />
alternatifler de geliĢtirilebilecek ve böylelikle sosyal dokunun zarar görmesinin de<br />
önüne geçilebilecektir. GörüĢmeler sırasında sorulmamasına karĢın görüĢülen<br />
kiĢilerden bazıları Marmara Depremi‟nde mahallelerinde yıkılan ev olmadığını, bu<br />
nedenle deprem önlemi olarak kentsel dönüĢümün ileri sürülmesinin gereksiz<br />
olduğunu dile getirmiĢlerdir. Gecekondu mahallesi olarak kurulmasına karĢın tapu ve<br />
tapu tahsis belgeleri verilerek yasal boyut kazandırılan yaĢam alanlarının temel<br />
sorununun evlerin dayanıksızlığı olmasından çok dar sokaklar, yetersiz altyapı vb<br />
olduğunu ve bu konuda çalıĢmalar yapılması gerektiğini ifade eden mahalle sakinleri,<br />
yaĢam alanlarına müdahale eden projeler hazırlanırken söz sahibi kılınsalar, mahalle<br />
sorunlarını en yakından yaĢayan kiĢiler olarak daha sağlıklı çözümler<br />
üretilebileceğini göstermiĢlerdir.
298<br />
Varsayım 2: Kamu politikası oluĢturucu ve uygulayıcıları kentsel<br />
dönüĢüm projeleri ile mekânların yalnızca fiziksel olarak dönüĢümüne öncelik<br />
vermekte, sosyal dokuyu yok saymaktadırlar.<br />
Kentlerde var olan ve gelecekte ortaya çıkabileceği öngörülen sorunlara<br />
çözüm üretmek kaygısıyla, kentsel dönüĢüm ya da yenileme projelerinin hayata<br />
geçirilmesi kabul edilebilir bir durumdur. Ancak kentlilerin yaĢam alanlarına<br />
müdahaleyi içeren bu projelerin, kentlileri ve kamu yararını gözeten bir biçimde<br />
hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. 1980 sonrasında hemen hemen tüm<br />
dünyayı etkisi altına alan neoliberal küreselleĢme, sermayenin sınır tanımaksızın<br />
akıĢkanlaĢmasını hedeflemekte ve sermayenin önündeki tüm engellerin<br />
kaldırılmasını ve sermayeye hareket kolaylığı sağlanmasını salık vermektedir.<br />
Türkiye‟de de bu dönemde devletin etkinlik alanlarının daraltıldığı, yeniden üretime<br />
konu olan konut, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb hizmetler piyasalaĢtırılırken,<br />
kentsel mekâna yönelik uygulamalarda da kentlilerden çok piyasa aktörlerinin ve<br />
varsıl kesimlerin gözetildiği görülmektedir.<br />
Sermayenin kentsel mekânı birikim ve yatırım aracı olarak yeniden<br />
keĢfetmesiyle birlikte, kentsel alanlar hiç görülmedik biçimde sermayenin talep ve<br />
baskılarına maruz kalmıĢtır. 1980 sonrasında hemen her alanda olduğu gibi kentsel<br />
politikalarda da neoliberal politikaların etkin olmasıyla birlikte, bütüncül planlama<br />
anlayıĢı terk edilmiĢtir. Bunun yerine getirilen parçacıl/stratejik planlama ise,<br />
kentlerin neoliberal anlayıĢ doğrultusunda belli kesimler lehine yeniden<br />
yapılandırılmasının aracı olmaktadır. Günümüze değin güçlenerek gelen bu anlayıĢ<br />
doğrultusunda Ġstanbul‟un stratejik planlaması da kentler arası yarıĢın ve<br />
küreselleĢmenin kaçınılmaz olduğu üzerinden kurgulanmaktadır. Ġstanbul‟un küresel<br />
kentler hiyerarĢisinde üst sıralarda bir konum elde edebilmesi için kent adeta yeniden<br />
yapılandırılmakta; iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, rezidanslar, lüks konut alanları ve<br />
oteller, kültür merkezleri ve fuar alanları inĢa edilmekte ve kent küresel sermaye<br />
açısından cazip kılınmak amacıyla makyajlanmaktadır. Bu makyajın temel aracı ise<br />
kentsel dönüĢüm projeleri olmaktadır. Sermayenin talep ve beklentileri<br />
doğrultusunda yeniden inĢa edilen merkezi alanlar ve bu alanlara yakın bölgeler,<br />
kentsel dönüĢüm kapsamına alınmaktadır. Ġstanbul açısından kentsel dönüĢüm ele<br />
alındığında dönüĢüm alanı ilan edilen bölgeler gecekondu mahalleleri (BaĢıbüyük,
299<br />
Gülsuyu, Ayazma vb), kent içi tarihi alanlar (Sulukule, Fener, Balat, Ayvansaray vb)<br />
ve sosyal konutların olduğu (Tozkoparan) bölgeler olmaktadır. Kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin en dikkat çekici özelliği; yoksul/marjinal kesimlerin yaĢadığı alanları<br />
hedef olarak belirlemesi ve dönüĢüm alanlarında yaĢayanları sürece dâhil<br />
etmemesinin yanı sıra yerlerinden etmesidir. Bu alanların kentsel dönüĢüm<br />
kapsamına alınmasıyla birlikte ya sakinlerine kentin dıĢında yapılan TOKĠ<br />
konutlarından ev teklif edilmekte ya da bu alanlarda yaĢamakta olan kesimler<br />
ödeyemeyecekleri bedellerle ve yaĢam koĢullarıyla karĢı karĢıya bırakılarak yaĢam<br />
alanlarını terk etmek durumunda bırakılmaktadırlar.<br />
Kentsel dönüĢüm, yoksul ve marjinal kesimlerin yaĢam alanlarının ekonomik<br />
değerini arttırmayı hedefleyen bir yeniden inĢa süreci olarak karĢımıza çıkmaktadır.<br />
Bu nedenle de kentsel dönüĢüm projeleri, artan değeri ödeyebilecek durumda olan<br />
üst ve orta sınıfların talep ve beklentilerini karĢılamaya dönük özellikler<br />
taĢımaktadır. Kentsel mekânının yeniden örgütlenmesi sürecinde, yoksulların yaĢam<br />
alanları olan gecekondu bölgeleri ve kent içi eski yerleĢim alanları yıkılmakta ve bu<br />
mekânların yerini lüks konut, alıĢveriĢ ve iĢ merkezleri gibi kentleri sermaye<br />
açısından cazip kılacağı düĢünülen yapılar almaktadır. Genellikle yoksul kesimlerin<br />
yaĢam alanlarını hedef alan kentsel dönüĢüm projeleri sonucunda, bu alanlarda<br />
yaĢayan gerek mülk sahibi gerekse kiracıların, yeni yapılacak konutlarda kendilerine<br />
yer edinmeleri çok da mümkün görünmemektedir. Gelir seviyeleri oldukça düĢük<br />
olan bu insanların yeni konutları elde etmek için gereken bedeli sağlama olanakları<br />
bulunmamaktadır. Bu nedenle temel hedef olmasa da ya projenin hemen baĢında ya<br />
da süreç içinde, kentsel dönüĢüm kapsamında müdahale edilen yaĢam alanlarını terk<br />
etmek zorunda kalabilmektedirler. DönüĢtürülen ve sakinlerinden arındırılan<br />
alanlara, lüks konut alanları ya da iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri inĢa edilmekte ve kentsel<br />
mekânlarla birlikte kentliler de dönüĢtürülmektedir.<br />
Yakın dönemde ardı ardına hazırlanan ve hayata geçirilen kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin temel söylemi, çarpık kentleĢmeden kaynaklanan sorunların çözüleceği<br />
ve modern konutların inĢa edileceği ifadelerinden hareketle oluĢturulmaktadır. Hatta<br />
söylemsel düzeyde, dönüĢüm alanı ilan edilen kentsel mekânlarda yer alan yapıların<br />
kentlere yakıĢmadığı, sağlıksız oldukları, risk taĢıdıkları vb ifadeler de<br />
kullanılmaktadır. BaĢıbüyük ve Gülsuyu gibi alanlarda ise, gecekondu gibi kaçak
300<br />
yapıların yıkılması ve yerlerine modern konutların yapılmasının hedeflendiği ileri<br />
sürülmektedir. Günümüzde uygulanan kentsel dönüĢüm projelerinde kentsel<br />
mekânının ada parsel düzeni, fiziksel yapısındaki yenilik ve gösteriĢli mimari yapı<br />
vurgulanmakta ve projelerin sosyal kimliği yok sayılmaktadır Bu tarz yaklaĢımlar,<br />
kentlerin binalarla dolu fiziksel mekânlar olarak ele alındığını göstermektedir. Temel<br />
vurgu, dönüĢtürülmesi planlanan alandaki yapılar üzerinden kurgulanmakta ve<br />
alanda yaĢayanlara dair herhangi bir ibareye rastlanmazken özellikle gecekondu<br />
bölgelerinde yaĢayan kesime yönelik dıĢlayıcı söylemler geliĢtirilmektedir. Oysa<br />
günümüzde dönüĢtürülmeye çalıĢılan gecekondu mahalleleri ortalama 50-60 yıllık<br />
geçmiĢleri olan, mahallede oturanlar tarafından yıllar içinde yaĢanabilir hale<br />
getirilmiĢ ve sistem tarafından gerek yasalarla gerekse aflarla tapu/tapu tahsis<br />
belgeleri verilerek meĢrulaĢtırılmıĢ, gerekli altyapıları tamamlanmıĢ alanlardır.<br />
Kurulma aĢamalarında kentlerin çeperinde yer alan bu alanlar, kentlerin büyümesine<br />
paralel olarak kent merkezlerine yakın mekânlara dönüĢmüĢlerdir.<br />
Sosyal ve ekonomik maliyeti yoksul kesimler tarafından ödenerek kentsel<br />
araziye dönüĢmüĢ gecekondu mahalleleri, konut ve barınma sorununun çözüldüğü<br />
mekânlar olmasının ötesinde, sosyal iliĢkilerin örüldüğü ve yaĢayanlarına mekânsal<br />
özellikleri sayesinde farklı avantajlar da sağlayan alanlardır. Kentsel dönüĢüm<br />
projelerini hazırlayanlar ve uygulayanlar gerek kendi vicdanlarını gerekse de kamu<br />
vicdanını rahatlatmak açısından gecekondu sahiplerine kira öder gibi evsahibi olma<br />
Ģansı tanındığını, TOKĠ‟nin yaptığı konutlardan edinme fırsatını sıklıkla dile<br />
getirseler de, sorunu konut ve mülkiyet çerçevesine indirgemekte ve yaĢam<br />
alanlarına bir bütün olarak müdahale edildiğini göz ardı etmektedirler. Oysa<br />
uygulanması planlanan projelerden sosyal iliĢkiler, iĢ yaĢamı, yaĢam biçimleri ve<br />
hayat tarzı gibi birçok süreç de etkilenmektedir. ÇalıĢma kapsamında görüĢülen<br />
kiĢilere yaĢadığı çevreden memnun olup olmadıkları sorulduğunda, tamamı memnun<br />
olduğunu ifade etmiĢtir. Memnuniyet sebebi olarak da görüĢülen tüm kiĢiler yaĢam<br />
çevrelerinin sosyal yönüne ve iliĢkilere (komĢuluk, akrabalık, hemĢerilik) vurgu<br />
yapmıĢlardır. Bu vurgudan hareketle fiziksel çevreden çok, sosyal çevrenin yaĢam<br />
alanına yüklenen anlamı oluĢturduğu söylenebilir. Aynı Ģekilde komĢular arasında<br />
yardımlaĢma da üst seviyededir. GörüĢülen kiĢiler kentsel dönüĢüm projesi ile<br />
gecekonduları (daha doğrusu müstakil evleri) yıkılır ve çok katlı binalara taĢınmak
301<br />
durumunda kalırlarsa, komĢuluk iliĢkilerinin bitebileceğini, mahallelinin apartman<br />
hayatına alıĢamayacağını, Ģu anki konutlarında çevresinde oturan herkesi tanıyor<br />
olmalarına karĢın apartmanlarda kimsenin kimseyi tanımadığını belirtmiĢlerdir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢilerin, kentsel dönüĢüm projeleri ile mahallelerin<br />
sosyal dokusunun bozulacağı endiĢesi taĢıdıkları görülmektedir. Bu doğrultuda<br />
kentsel dönüĢüm projesi ile oturduğu mahallenin nasıl dönüĢeceğini düĢündüğü<br />
sorulduğunda; görüĢülen kiĢilerden 12‟si (%12) “Ġnsanları Kutu Gibi Evlere<br />
Tıkacaklar ve KomĢuluğu Bitirecekler” ifadesini kullanırken; 55‟i (%55) “Zenginlere<br />
Villalar Yapacak ve Mahalleli Gitmek Zorunda Kalacak” cevabını vermiĢtir. Aynı<br />
soruya 9 kiĢi (%9) “Parası Olanlar Yeni Ev Sahibi Olur” cevabını verirken; 17 kiĢi<br />
(%17) “Mahalleli Tamamen Dağılır” ve 7 kiĢi (%7) “Mahallede YaĢayanlar DeğiĢir”<br />
ifadesini kullanmıĢtır. Toplamda 88 kiĢi (%88) genel olarak kentsel dönüĢüm<br />
projesinin mahalleliyi yerinden edeceğini vurgulamıĢtır.<br />
GörüĢülen kiĢilere mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüm sürecinden nasıl<br />
etkileneceklerini düĢündükleri sorulduğunda 57 kiĢi (%57) proje ile birlikte<br />
mahallelinin yerinden edileceğini,15 kiĢi (%15) insanlarının düzeninin bozulacağını<br />
ve 14 (%14) kiĢi de mahalle sakinlerinin evlerini kaybedeceklerini düĢündüğünü<br />
ifade etmiĢtir. Kentsel dönüĢüm projesinin gerçekleĢtirilemeyeceğini (karĢı<br />
konulacağı anlamında) dile getiren 14 kiĢi bir yana bırakılırsa genel olarak görüĢülen<br />
kiĢilerin (86 kiĢi), kentsel dönüĢüm projesi ile mahalle sakinlerinin mağdur olacağını<br />
ve barınma haklarının zarar göreceğini düĢündükleri görülmektedir.<br />
Varsayım 3: Kentsel dönüĢüm projeleri ile kentlerde özellikle<br />
dezavantajlı grupları dıĢlayıcı ikili (zengin-yoksul, merkez-çevre) bir toplumsal<br />
yapı ortaya çıkmaktadır.<br />
Küresel kentlerin karakteristik özelliği, toplumsal ve mekânsal<br />
kutuplaĢmadır. Kentsel nüfus özellikle de kentlerdeki alt gelir grupları ve yoksul<br />
kesimler, küresel kentlerde yaĢanan kutuplaĢma ve ayrıĢmanın ortaya çıkardığı<br />
maliyetleri, yani küreselleĢmenin sosyal bedelini ödemek zorunda kalmaktadır.<br />
Yoksul kesimlerin varsıl kesimler tarafından yerinden edilmesi Ģeklinde özetlenen<br />
soylulaĢtırmanın yoğun yaĢandığı küresel kentlerin; ekonomik, mekânsal, sosyal<br />
yeniden yapılanma, parçalara ayırma, kutuplaĢma vb özellikleri Ġstanbul‟da da<br />
görülmektedir. Küresel kentlerin bu olumsuz özelliklerinin kazandırılması sürecinde,
302<br />
kentsel dönüĢüm projelerinin ayrı ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Yakın dönemde<br />
hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projelerinin yarattığı mekânsal ayrıĢma ve<br />
kutuplaĢma, kentin yeniden yapılandırılması adına dezavantajlı grupların yerinden<br />
edilme süreçleri, küresel kentin tüm bu olumsuz niteliklerini kentler adına üretmekte<br />
ve pekiĢtirmektedir. Genellikle yoksul kesimlerin yaĢam alanlarını hedef alan kentsel<br />
dönüĢüm projeleri sonucunda, bu alanlarda yaĢayan gerek mülk sahibi gerekse<br />
kiracıların yeni yapılacak konutlarda kendilerine yer edinmeleri çok da mümkün<br />
görünmemektedir. YaĢam alanları kentsel dönüĢüm kapsamına alınan oldukça geniĢ<br />
bir kesim, TOKĠ‟nin kendilerine uygun gördüğü konutlara sahip olabilecek<br />
ekonomik olanaklara sahip olmadıklarından, hak ettikleri bu evleri de satmak<br />
zorunda kalabilmekte; kentsel dönüĢüm ile hem sahibi oldukları konutu hem de<br />
TOKĠ‟nin sunduğu evleri kaybetmekte riskini taĢımaktadırlar.<br />
Kentsel dönüĢüm tüm kent aktörlerinin katılımıyla gerçekleĢmesi (merkezi ve<br />
yerel yöneticiler, dönüĢüm alanında yaĢayanlar, sivil toplum kuruluĢları, akademik<br />
çevre) gereken bir demokratik karar alma ve siyasa oluĢturma sürecidir. Uygulama<br />
örneklerine bakıldığında ise kentsel dönüĢüm projelerinin; oluĢturma ve uygulama<br />
süreçlerinde o alanda yaĢayanların ve projelere muhalefet eden/alternatif yaratan sivil<br />
toplum kuruluĢları ve akademik çevrelerin görüĢ ve önerilerinin dikkate alınmadığı,<br />
yerinden değil yerine yönetim anlayıĢı çerçevesinde, oldu-bittilerle hazırlandığı<br />
görülmektedir. Bir diğer ifade ile dönüĢüm alanlarında yaĢayanlar, yaĢam alanlarına<br />
iliĢkin sorunları en iyi bilen kesim olmasına karĢın sürecin en baĢında söz sahibi<br />
kılınmamakta, yerel yönetimler-sermaye-TOKĠ iĢbirliğinde projeler hazırlanmakta ve<br />
sonuçlar bu alanlarda yaĢayan kesimlere dayatılmaktadır. DönüĢüm alanlarında<br />
yaĢayanların projelere dâhil olma süreçleri ise kendilerine dayatılan yeni yaĢam<br />
koĢullarını kabullenmekle sınırlı kalmaktadır.<br />
Neoliberal küreselleĢme ile birlikte yeni bir kavram olarak kentleĢme<br />
literatürüne eklenen küresel kent kavramı, yakın dönemde hemen hemen tüm kentleri<br />
ve kentsel politikaları etkisi altına almıĢtır. Dünya genelinde az sayıda kent, küresel<br />
kent olarak anılırken, küreselleĢme süreçlerine ve küresel ekonomiye eklemlenme<br />
çabasındaki az geliĢmiĢ ülkeler de, belli baĢlı kentlerini küresel sermaye açısından<br />
cazip olabilecek hale getirmeye çalıĢmaktadırlar. Gerek merkezi gerekse yerel<br />
yönetimler, bir yandan sermayenin önündeki tüm engel ve kısıtlamaları ortadan
303<br />
kaldıracak düzenlemeleri yaparken, bir yandan da kentlerde sermaye için yeni<br />
yatırım alanları yaratmaya çalıĢmaktadırlar. Küresel ekonominin temel taĢları olan<br />
hizmetler ve finans sektörünün kent merkezlerine yönelmesiyle birlikte, gerek bu<br />
sektörlerde faaliyet gösteren sermayeye iĢ ve yatırım alanı, gerekse de bu sektörlerde<br />
çalıĢanlara konut, eğlence ve alıĢveriĢ mekânları yaratma çabası güden kent<br />
yöneticileri bu mekânları yaratabilmek adına kentsel projeler geliĢtirmektedirler. Bu<br />
projeler çerçevesinde kentlerin merkezi alanları ve sermaye açısından cazip olacağı<br />
düĢünülen alanlar, içi boĢ birer fiziksel ve ekonomik olgu Ģeklinde ele alınmakta ve<br />
yaĢayanlarından arındırılmaya çalıĢılmaktadır. Yakın dönemde ülkemizde, özellikle<br />
de Ġstanbul gibi büyük kentlerde hayata geçirilen kentsel dönüĢüm projeleri, tam da<br />
bu çabalara hizmet eder nitelik taĢımaktadırlar. DönüĢüm alanı ilan edilen yerler ya<br />
kent içi eski yerleĢim alanları ya da konumları itibariyle cazip olan gecekondu<br />
mahalleleri olmaktadır. Bu alanlar yerel yönetimlere ve TOKĠ‟ye verilen geniĢ<br />
yetkiler çerçevesinde dönüĢüm kapsamına alınmakta, mevcut dokuda yer alan konut<br />
ve iĢyerleri yıkılarak yerlerine iĢ ve alıĢveriĢ merkezleri, lüks oteller ve konut alanları<br />
inĢa edilmektedir. DönüĢüm ile ortaya çıkan ranttan kaynaklanan değer artıĢını<br />
karĢılayamayacak durumda olan eski yerleĢimciler ise, ya projenin hemen baĢında ya<br />
da süreç içinde yaĢam alanlarını terk etmek durumunda kalmaktadırlar.<br />
SoylulaĢtırma olarak da ifade edilebilen bu süreçte, eski yerleĢimcilerin yerini<br />
sermaye ve varsıl gruplar almaktadırlar. Bir diğer ifade ile sermayenin ve varsıl<br />
grupların yer seçim tercihleri, tüm kentlilerin kentsel mekândaki dağılımını ve<br />
yeniden dağılımını Ģekillendirmektedir.<br />
ÇalıĢma kapsamında görüĢülen kiĢiler, kentsel dönüĢüm projelerinin<br />
sermayeye ve varsıl gruplara yer açma amaçlı olduğunu düĢündüklerini<br />
belirtmiĢlerdir. Genel olarak yaĢam alanlarının kentsel dönüĢüm ile birlikte değer<br />
kazanacağını düĢündüğünü ifade eden mahalle sakinlerinden 63‟ünün (%63) proje ile<br />
ortaya çıkacak değer artıĢının mahalleliye bir faydası olmayacağını dile getirdikleri<br />
görülmektedir. 24 kiĢi (%24) yaĢamakta olduğu alanın kesinlikle değer kazanacağını<br />
ifade ederken; 13 kiĢi (%13) yıllardır kimsenin ilgilenmediği mahallesine yönelik<br />
politikalar geliĢtirilmesinin nedeni olarak, yaĢam alanının değer kazanacak olmasını<br />
göstermektedir. GörüĢülen kiĢilerden 33‟ü kentsel dönüĢüm projesinin mahalleyi<br />
varsıl gruplara açma amacı taĢıyan bir uygulama olduğunu dile getirirken, bir baĢka
304<br />
soruya verilen cevaplarda 55 kiĢinin (%55) “zenginlere villalar yapacak ve mahalleli<br />
gitmek zorunda kalacak” ifadesini kullandığı görülmektedir. Bu ifadeler kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin sosyo-ekonomik süreçler açısından dıĢlayıcılığını ortaya<br />
koymaktadır. Kentsel dönüĢüm sürecinin devam ettiği her iki mahallede de sosyoekonomik<br />
açıdan bir ayrıĢma ve dıĢlanmanın yaĢanması büyük bir olasılık olarak<br />
karĢımıza çıkmaktadır. Karar alma süreçlerinden projelerin en baĢında dıĢlanmıĢ olan<br />
mahalle sakinleri; yaĢam alanlarının dönüĢmesi durumunda ortaya çıkacak yeni<br />
sosyo-ekonomik yapıya adapte olmalarının zor olduğunu, kentsel dönüĢüm<br />
projelerinin yalnızca konut anlamında değil; sosyal iliĢkiler, istihdam süreçleri,<br />
yaĢam ve tüketim alıĢkanlıkları açısından da kendilerini olumsuz yönde<br />
etkileyeceğini ve kentin baĢka alanlarına hatta memleketlerine ya da baĢka kentlere<br />
gitmek durumunda kalacaklarını ifade etmiĢlerdir.<br />
Kentsel dönüĢüm mağduru 23 mahallenin sakinleri kentsel dönüĢüm<br />
projelerine iliĢkin görüĢ ve düĢüncelerini Ġstanbul Kent Sempozyumu‟nda Ģu Ģekilde<br />
sıralamıĢlardır:<br />
- “Bizler, ister imar planı revizyonu-tadilatı yoluyla, ister çeĢitli yasalara dayanarak<br />
olsun, kamu kurumlarının mevcut „Kentsel DönüĢüm‟ proje ve uygulamalarının,<br />
sermayenin küresel vitrin yaratma amaçlı „Rantsal BölüĢüm‟ proje ve uygulamaları<br />
olduğunu biliyoruz.<br />
- Bizler, bu ülkenin oy ve vergi veren, askere giden ve çeĢitli yurttaĢlık vecibelerini<br />
yerine getiren yurttaĢları olduğumuz halde, mevcut projeler aracılığı ile yok<br />
sayılmak ve yaĢadığımız yerleĢimlerden sürgün edilmek istemiyoruz ve bu durumu<br />
kabul etmiyoruz.<br />
- Bizler, yarım asırlık emek ve çabayla barınmak için kurduğumuz mahallelerimizin<br />
ve dost yaĢamlarımızın alt üst edilerek, geleceğimizin borçlandırılmasını<br />
kabullenemiyoruz. Doğup büyüdüğümüz yerlerde, torunlarımızla yaĢlanabilmeyi<br />
istiyoruz.<br />
- Bizler, mevcut mahallelerimizi terk etmeden toplu kentsel hizmetlere (barınma,<br />
altyapı, ulaĢım, sağlık ve eğitim) eĢit ve yeterli bir biçimde sahip olmayı istiyor;<br />
kentsel haklarımızın, „ne zaman ne olacak‟ endiĢesi yaĢamamak üzere artık hukuki<br />
güvenceye kavuĢturulmasını talep ediyoruz.<br />
- Bizler, demokrasinin bir iletiĢim, tanınma ve söze kıymet verme zemini olduğunu<br />
düĢünüyoruz. YaĢamlarımıza bu denli etki eden emrivaki proje ve uygulamaları,<br />
bizleri yok saydığı için antidemokratik buluyoruz.<br />
- Bizler, mahallelerimizde kiracı olan komĢularımızın barınma ve yaĢam haklarının da<br />
güvenceye kavuĢturulması için kamu kurumlarını gerekli projeleri üretmeye ve<br />
sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.<br />
- Bizler, yaĢam alanlarımızın tarihi, sosyal, kültürel ve ekolojik değerlerini koruyan ve<br />
mekânsal kalitesini yükselten bir planlamadan yanayız. Bu yönde „Yerinde Çözüm‟ü
305<br />
esas alan, ihtiyaçlarımıza ve düĢüncelerimize değer veren, bizim de katılabileceğimiz<br />
plan çalıĢmaları istiyoruz.” (2007: 187-188).<br />
Ġstanbul‟da kentsel dönüĢüm kapsamına alınmıĢ olan 23 mahallenin<br />
sakinlerinin eleĢtiri ve beklentileri ile, BaĢıbüyük ve Gülsuyu Mahallelerinde de<br />
karĢılaĢılmıĢtır. Her iki mahallenin de kentin ulaĢım akslarına yakın olması, sağlam<br />
zeminde yer alması ve Marmara Denizine bakan manzarasının varlığı nedeniyle,<br />
günümüzde oldukça cazip bir yaĢam alanı olduğunu vurgulayan mahalle sakinleri, bu<br />
özellikler nedeniyle hedef alan seçilen mahallelerinde, sermaye ve varsıl gruplara iĢ<br />
ve yaĢam alanı yaratma kaygısıyla, kendilerinin uzaklaĢtırılmak istendiğini<br />
vurgulamıĢlardır. YaĢam alanlarını yeniden yapılandırmayı hedefleyen kentsel<br />
dönüĢüm projelerinin mevcut haliyle kabul edilemez olduğunu vurgulayan mahalle<br />
sakinleri; kendilerini de paydaĢ kılan ve söz sahibi oldukları, yıkıp yeniden<br />
yapmaktan çok yerinde dönüĢümü ve iyileĢtirmeyi, altyapıyı güçlendirmeyi<br />
hedefleyen uygulamaları destekleyeceklerini ifade etmiĢlerdir. Burada karĢımıza,<br />
mahalle sakinlerinin projelere değil, projelerin uygulama biçimlerine karĢı oldukları<br />
sonucu çıkmaktadır. Mahalle sakinleri hali hazırda uygulanmaya çalıĢılan projelerin<br />
sadece konut anlamında değil, sosyo-ekonomik anlamda da kayıplara yol açacağını<br />
vurgulamıĢlardır. Mahallenin mevcut fiziksel dokusunun değiĢtirilerek çok katlı<br />
binalarla doldurulmasının mahallelinin yaĢama biçimleri ve alıĢkanlıkları kadar<br />
sosyal iliĢkilerini de değiĢtireceğini ve olumsuz etkileyeceğini dile getirmiĢlerdir.<br />
Mahalle sakinlerinin baĢka yerlere taĢınmak durumunda kalmalarının da aynı Ģekilde<br />
sosyal iliĢkilere zarar verebileceği gibi, mahallelinin iĢ süreçlerini de olumsuz<br />
etkileyebileceği endiĢesini taĢıdıklarını ifade etmiĢlerdir.<br />
Kentsel dönüĢüm kavramı özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiĢ kentler<br />
söz konusu olduğunda baĢlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olarak karĢımıza<br />
çıkmaktadır. Plansız ve kontrolsüz mekânsal geliĢmenin özellikle kentli yoksul<br />
kesimler açısından ortaya çıkardığı kötü yaĢam ve barınma koĢullarının dönüĢüm<br />
projeleriyle iyileĢtirileceği söylemi oldukça yaygındır. Kentlerin zamanla farklı<br />
nedenlere bağlı olarak eskidiği, yıprandığı ve yenilemeye ihtiyaç duyduğu kabul<br />
edilebilir bir gerçekliktir. Bu nedenle günümüzde uygulamaya konulan kentsel<br />
dönüĢüm projeleri de, temel amaç ve hedefleri olduğu iddia edilen kentleri daha<br />
yaĢanır kılma çabası doğrultusunda desteklenebilir. Ancak ister gecekondu alanı,
306<br />
ister tarihi alanlar ve isterse sosyal konut alanları olsun, dönüĢüm alanı olarak<br />
belirlenen kentsel mekânlarda yaĢayan kesimleri gözetmeyen ve paydaĢ kılmayan<br />
hatta bu alanlarda yaĢayan kentlileri yerinden etme sonuçlarını ortaya çıkaran<br />
projeleri uygulamaya niyetlenmek bile abesle iĢtigaldir. Yapılması gereken; kentsel<br />
dönüĢüm politikalarının, kentleri kentlilerle birlikte daha yaĢanır kılacak yerinde<br />
dönüĢüm felsefesine dayandırılmasıdır. Bu bağlamda dönüĢüm alanlarında yaĢayan<br />
kentlilerin yerleĢim, mülkiyet ve barınma hakları korunmalı, kentleri içi boĢ fiziksel<br />
birer olgu ve rant kaynağı olarak gören anlayıĢ terk edilerek; sosyal, kültürel,<br />
ekonomik, toplumsal bir bütün olarak ele alan ve kentlileri de söz sahibi kılan<br />
projeler geliĢtirilmelidir. Genel olarak bakıldığında kentsel dönüĢüm projelerindeki<br />
temel sıkıntının, dönüĢüm alanlarında yaĢayan kesimleri sürece dâhil etmemesi ve bu<br />
kesimleri yerinden etme riski taĢıması olduğu söylenebilir. Ayrıca kentsel dönüĢüm<br />
süreçlerinde, uygulamalar küresel yeni liberal ideolojiden beslenmesine rağmen,<br />
mahalle sakinlerinin mülkiyet haklarını ihlal edici uygulamaları da içermektedir. Bu<br />
ve benzeri nedenler, dönüĢüm alanı ilan edilen yerlerde yaĢayanların kentsel<br />
dönüĢüm projelerine karĢı çıkmalarının temel nedenleri arasındadır. AraĢtırma<br />
kapsamında görüĢülen kiĢiler de projelerden çok projelerin uygulama biçimlerine<br />
karĢı olduklarını dile getirmiĢlerdir. Mahalle sakinlerinin talep ve beklentilerini göz<br />
önünde bulunduran ve iyileĢtirmeyi hedefleyen yerinde dönüĢüm projelerinin kabul<br />
edilebileceğini vurgulayan görüĢmecilerin temel ortak vurgusu yaĢamlarına aynı<br />
alanlarda devam etme isteği Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda kentsel<br />
dönüĢüm ile birlikte yaĢam alanlarına iliĢkin görüĢ, beklenti, öneri ve talepleri<br />
dikkate alınmadan, yerlerinden edilme tehlikesiyle karĢı karĢıya kalacak olan<br />
kentlileri de kapsayan, barınma ve yaĢam hakkını ihlal etmeyen projeler hayata<br />
geçirilmelidir. Temel hedefi yaĢanabilir ve sağlıklı kentsel mekânlar oluĢturmak<br />
olduğu söylenen kentsel dönüĢüm projeleri, uygulama süreç ve sonuçları açısından<br />
yerinden etme ve toplumsal ayrıĢmalara neden olduğundan, katılımcılığı barındıran<br />
bir anlayıĢla hazırlanmalı ve kamu yararı sağlayacak biçimde uygulanmalıdır.
307<br />
Kitaplar<br />
KAYNAKÇA<br />
ARAL, N., Su Medeniyet ve Teknoloji, BirleĢik Yayıncılık, Ġstanbul, 2000.<br />
ARON, R., Sosyolojik DüĢüncenin Evreleri, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları,<br />
Ankara, 1986.<br />
ARSLAN, Ġ., Konut Ekonomisi, Sakarya Yayıncılık, Adapazarı, 2007.<br />
ASLAN, ġ., 1 Mayıs Mahallesi, 1980 Öncesi Toplumsal Mücadeleler ve Kent,<br />
ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004.<br />
ATAAY, F., Neoliberalizm ve Devletin Yeniden Yapılandırılması, De Ki Basım<br />
Yayın, Ankara, 2006.<br />
AYDIN, M., Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler, Yedirenk Yayıncılık, Ġstanbul,<br />
2008.<br />
AYMAN GÜLER, B., Devlette Reform Yazıları, Paragraf Yayınevi, Ankara, 2005.<br />
BAL, H., Bilimsel AraĢtırma Yöntem ve Teknikleri, Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 20, Isparta, 2001.<br />
BAL, H., Kent Sosyolojisi, Fakülte Kitabevi Yayınları, Isparta, 2008.<br />
, Sosyal Bilimlerde Nicel AraĢtırma Yöntem ve Teknikleri, Fakülte<br />
Kitabevi, Isparta, 2009.<br />
BAUMAN, Z., ÇalıĢma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, Sarmal Yayınevi, Ġstanbul,<br />
1999.<br />
, BireyselleĢmiĢ Toplum, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />
, KüreselleĢme, Toplumsal Sonuçları, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />
BAYDAR, M.L., GÜL, H. ve AKÇIL, A., Bilimsel AraĢtırmanın Temel Ġlkeleri,<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 79, Isparta, 2007.<br />
BAYRAKTAR, E., Gecekondu ve Kentsel Yenileme, Ekonomik AraĢtırmalar<br />
Merkezi Yayınları, Ankara, 2006.<br />
, Bir Ġnsanlık Hakkı Konut, TOKĠ’nin Planlı KentleĢme ve Konut Üretim<br />
Seferberliği, Boyut Yayıncılık, Ġstanbul, 2007.<br />
BILTON, T., BONNET,K., JONES,P., LAWSON,T., SKINNER D.,<br />
STANWORTH,M. ve WEBSTER,A., Sosyoloji, K. ĠNAL (çev.), Siyasal<br />
Kitabevi, Ankara, 2008.<br />
BĠRCAN, Ġ., “Toplantı Sonuç Raporu”, içinde Enformel Sektör ve Sosyal<br />
Güvenlik: Sorunlar ve Perspektifler , Friedrich Ebert Vakfı, Ġstanbul, 1998.<br />
BOOKCHIN, M., Kentsiz KentleĢme, YurttaĢlığın YükseliĢi ve ÇöküĢü,<br />
B.ÖZYALÇIN (çev.), Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1999.<br />
BOTTOMORE, T. ve NISBET,R., Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Ayraç<br />
Yayınevi, Ġstanbul, 1997.
308<br />
BUĞRA KAVALA, A. ve KEYDER, Ç., Kent Nüfusunun En Yoksul Kesiminin<br />
Ġstihdam Yapısı ve Geçinme Yöntemleri (TUBĠTAK tarafından<br />
desteklenen proje), Ġstanbul, 2008.<br />
BUĞRA, A. ve KEYDER, Ç., Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin DeğiĢen Refah<br />
Rejimi, BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programı Ġçin Hazırlanan Proje<br />
Raporu., 2003.<br />
BUĞRA, A., Devlet-Piyasa KarĢıtlığının Ötesinde, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />
2000.<br />
BUMĠN, K., Demokrasi ArayıĢında Kent, Ayrıntı Yayınevi, Ġstanbul, 1990.<br />
CASTELLS, M., The Informational City: Information Technology, Economic<br />
Restructuring and the Urban-Regional Process, Basil Blackwell, Oxford,<br />
1989.<br />
, Kent, Sınıf, Ġktidar, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1997.<br />
, Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür I. Cilt Ağ Toplumunun<br />
YükseliĢi, E. KILIÇ (çev.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul,<br />
2005.<br />
DEMĠRER, G.N., DEMĠRER, T., DOĞMUġ, O.E., DURAN, M., GÖRGÜN, T.,<br />
HÜNLER,K., ÖZBOLAT,N.K., ÖZBUDUN,S., ORHANGAZĠ,Ö. ve<br />
YAPICI,K., “YDD” Kıskacında Çevre ve Kent, Ütopya Yayınevi,<br />
Ankara,1999.<br />
DĠE, Küçük ve ġirketleĢmemiĢ ĠĢyerlerinde Ġstihdam, DĠE Matbaası, Ankara,<br />
2003.<br />
DOĞAN, A. E., Birikimin Hamalları Kriz, Neo-Liberalizm ve Kent, DonkiĢot<br />
Yayınları, Ġstanbul, 2002.<br />
, Eğreti Kamusallık Kayseri Örneğinde Ġslamcı Belediyecilik, ĠletiĢim<br />
Yayınları, Ġstanbul, 2007.<br />
DPT, Gelir Dağılımının ĠyileĢtirilmesi ve Yoksullukla Mücadele, Özel Ġhtisas<br />
Komisyonu Raporu, DPT Yayınları, 2001.<br />
DURKHEIM, E., Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, Engin Yayıncılık, Ġstanbul,<br />
1995.<br />
EKĠNCĠ, O., Dünden Bugüne Ġstanbul Dosyaları, Anahtar Kitaplar Yayınevi,<br />
Ġstanbul, 1995.<br />
ENGELS, F., Konut Sorunu, G. ÖZDURAL (çev.), Sol Yayınları, Ankara, 1992.<br />
, Ġngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu, Sol Yayınları, Ankara, 1997.<br />
ERAYDIN, A., Post-Fordizm ve DeğiĢen Mekansal Öncelikler, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi Matbaası, Ankara, 1992.<br />
ERCAN, F., Toplumlar ve Ekonomiler, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 2001.<br />
ERDER, S., Ġstanbul’a Bir Kent Kondu: Ümraniye, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />
1996.<br />
, Kentsel Gerilim, um:ag Vakfı Yayınları, Ankara, 2002.
309<br />
ERYILMAZ, B., Kamu Yönetimi, Erkam Matbaası, Ġstanbul, 2002.<br />
FALK, R., Yırtıcı KüreselleĢme, A. ÇAKSU (çev.), Küre Yayınları, Ġstanbul, 2002.<br />
FRIEDMAN, T., Lexus ve Zeytin Ağacı, KüreselleĢmenin Geleceği, E.<br />
ÖZSAYAR (çev.), Boyner Holding Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />
GIDDENS, A., Sosyoloji, Ayraç Yayınları, Ankara, 2000.<br />
, Üçüncü Yol ve EleĢtirileri, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2001.<br />
GORZ, A., YaĢadığımız Sefalet, KurtuluĢ Çareleri, N. TUTUL (çev.), Ayrıntı<br />
Yayınları, Ġstanbul, 2001.<br />
GÖKÇE,B., ACAR, F., GÜNEġ AYATA, A., KASAPOĞLU,A., ÖZER, Ġ. ve<br />
UYGUN, H., Gecekondularda Ailelerarası DayanıĢmanın ÇağdaĢ<br />
Organizasyonlara DönüĢümü, T.C. BaĢbakanlık Kadın ve Sosyal Hizmetler<br />
MüsteĢarlığı Yayınları, Ankara, 1993.<br />
GÖKÇE, B., Toplumsal Bilimlerde AraĢtırma, SavaĢ Yayınevi, Ankara, 2007.<br />
GÖZE, A., Liberal, Marxiste, FaĢist, Nasyonal Sosyalist ve Sosyal Devlet, Beta<br />
Basım Yayım, Ġstanbul, 2005.<br />
GÜÇHAN, G., Toplumsal DeğiĢme Ve Türk Sineması, Ġmge Kitabevi Yayınları,<br />
Ankara, 1992.<br />
GÜÇLÜ, S., KentlileĢme ve Göç Sürecinde Antalya’da Kent Kültürü ve<br />
Kentlilik Bilinci, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002.<br />
HACISALĠHOĞLU, Y., KüreselleĢme Mekansal Etkileri ve Ġstanbul, Akademik<br />
Düzey Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />
HARVEY, D., Postmodernliğin Durumu, S. SAVRAN (çev.), Metis Yayınları,<br />
Ġstanbul, 1999.<br />
, Sosyal Adalet ve ġehir, M. MORALI (çev.), Metis Yayınları, Ġstanbul, 2003.<br />
, Umut Mekanları, Z.GAMBETTĠ (çev.), Metsi Yayınları, Ġstanbul, 2008a.<br />
, Yeni Emperyalizm, H. GÜLDÜ (çev.), Everest Yayınları, Ġstanbul, 2008b.<br />
HAYEK, F.A.V., Kanun, Yasama Faaliyeti ve Özgürlük: Sosyal Adalet Serabı,<br />
Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ankara, 1993.<br />
IġIK, O. ve PINARCIOĞLU, M.M., NöbetleĢe Yoksulluk, GecekondulaĢma ve<br />
Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2003.<br />
ĠLMEN, S., Süreyya PaĢa’nın Anıları, TeĢebbüslerim, Reisliklerim, Kadıköy<br />
Belediyesi Sağlık ve Sosyal DayanıĢma Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 2001.<br />
ĠSBĠR, E.G., ġehirleĢme ve Meseleleri, Ocak Yayınları, Ankara, 1986.<br />
ĠġERĠ, G., Metropol Sürgünleri, Su Yayınları, Ġstanbul, 2010.<br />
JESSOP, B., Hegemonya, Post-Fordizm ve KüreselleĢme Ekseninde Kapitalist<br />
Devlet, B. YARAR ve A. ÖZKAZANÇ (der ve çev), ĠletiĢim Yayınları,<br />
Ġstanbul, 2005.
310<br />
KARA, U., Sosyal Devletin YükseliĢi ve DüĢüĢü, Özgür Üniversite Kitaplığı: 52,<br />
Maki Basın Yayın, Ankara, 2004.<br />
KARABAĞ, S., Mekanın SiyasallaĢması, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006.<br />
KARASAR, N., Bilimsel AraĢtırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1999.<br />
KARTAL, K.S., Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle Türkiye’de KentlileĢme, Adım<br />
Yayıncılık, Ankara, 1982.<br />
KAYGALAK, S., Kapitalizmin TaĢrası, 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla Bursa’da<br />
Toplumsal Süreçler ve Mekansal DeğiĢim, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />
2008.<br />
, Kentin Mültecileri, Neoliberalizm KoĢullarına Zorunlu Göç ve KentleĢme,<br />
Dipnot Yayınları, Ankara, 2009.<br />
KAZGAN, G. KüreselleĢme ve Ulus-Devlet, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,<br />
Ġstanbul, 2000.<br />
KELEġ, R., Yerinden Yönetim ve Siyaset, Cem Yayınevi, Ġstanbul, 1998.<br />
, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1998.<br />
, KentleĢme Politikası, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000.<br />
KESKĠNOK, H.Ç., KentleĢme Siyasaları, Kaynak Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />
KEYDER, Ç., Ulusal Kalkınmacılığın Ġflası, Metis Yayınları, Ġstanbul, 2004.<br />
KIRAY, M., Ereğli, Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası, Bağlam Yayınları,<br />
Ġstanbul, 2000.<br />
KIZILÇELĠK, S., Sosyoloji Teorileri 1, Emre Yayınları, Konya, 1994.<br />
KĠPER, H. P., KüreselleĢme Sürecinde Kentlerin Tarihsel-Kültürel Değerlerinin<br />
Korunması, Türkiye-Bodrum Örneği, SAV Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />
KOCABAġ, A., Kentsel DönüĢüm (/YenileĢ(tir)me): Ġngiltere Deneyimi ve<br />
Türkiye’den Beklentiler, Literatür Yayınları, Ġstanbul, 2006.<br />
KONGAR, E., 21. Yüzyılda Türkiye, Remzi Kitabevi Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />
KÜMBETOĞLU, B., Sosyolojide ve Antropolojide Niteliksel Yöntem ve<br />
AraĢtırma, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />
LANG, T., Insights in the British Debate about Urban Decline and Urban<br />
Regeneration Working Paper, Erkner, Leibniz-Institute for Regional<br />
Development and Structural Planning, 2005.<br />
LEWIS, O., Sanchez’in Çocukları, L. RAGIP (çev.), e Yayınları, Ġstanbul, 1971.<br />
LORDOĞLU, K. ve ÖZAR, ġ., Enformel Sektör ve Sosyal Güvenlik: Sorunlar ve<br />
Perspektifler, Ġ. BĠRCAN (haz.), Friedrich Ebert Vakfı, Ġstanbul, 1998.<br />
LORDOĞLU, K., ÖZKAPLAN, N. ve TÖRÜNER, M., ÇalıĢma Ġktisadı, Beta<br />
Yayınları, Ġstanbul, 1999.<br />
MALTEPE BELEDĠYESĠ (t.y.) 2007 Faaliyet Raporu.
311<br />
MATTELART, A., Gezegensel Ütopya Tarihi, Kehanetsel Kentten Küresel<br />
Topluma, ġ. ÇĠLTAġ (çev), Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />
OKUTAN, A., Türkiye’de KentleĢme ve Siyasal Yapı, Türk Demokrasi Vakfı,<br />
Ankara, 1995.<br />
ÖZDEN, P. P., Kentsel Yenileme, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2008.<br />
ÖZER, A., KentleĢme ve Yerel Yönetimler, Ürün Yayınları, Ankara, 2000.<br />
ÖZER, Ġ., KentleĢme, KentlileĢme ve Kentsel DeğiĢme, Ekin Kitabevi, Bursa,<br />
2004.<br />
ÖZER, M.A. Yeni Kamu Yönetimi Teoriden Uygulamaya, Platin Yayınları,<br />
Ankara, 2005.<br />
ÖZKAZANÇ, A., Siyaset Sosyolojisi Yazıları, Yeni Sağ ve Sonrası, Dipnot<br />
Yayınları, Ankara, 2007.<br />
ÖZSOYLU, A.F., Türkiye’de Kayıt DıĢı Ekonomi, Bağlam Yayınları, Ġstanbul,<br />
1996.<br />
POLOMA, M.M., ÇağdaĢ Sosyoloji Kuramları, Gündoğan Yayınları, Ankara,<br />
1993.<br />
RAWLS, J., Political Liberalism, Colombia Universty Press, New York, 1993.<br />
ROBERT, J., Kent ve Halk, Kent Üzerine Alternatif DüĢünceler, Ö.<br />
ORHANGAZĠ (çev.), Ütopya Yayınevi, Ankara, 1999.<br />
ROBERTS, P. ve SYKES, H., Urban Regeneration: A Hand Book, SAGE<br />
Publications, London, 2000.<br />
ROCHE, M., Rethinking Citizenship: Welfare, Ideology and Change in Modern<br />
Society, Polity Press, Cambridge, 1992.<br />
SABUKTAY, A., 2000’lerde Türkiye’de Devlet ve Kamu Yönetimi,<br />
MülksüzleĢtirmenin Yönetimi, TODAĠE Yayınları, Ankara, 2009.<br />
SALLAN GÜL, S., Sosyal Devlet Bitti, YaĢasın Piyasa, Etik Yayınları, Ġstanbul,<br />
2004.<br />
, Sosyolojide Kuramlar ve Kent Sosyolojisinde Kuramlar, YayımlanmamıĢ<br />
ÇalıĢma, Isparta, 2009.<br />
SCHUMPETER, J. A., Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, H. Ġlhan (çev), Alter<br />
Yayıncılık, Ankara, 2007.<br />
SHORT, J. R., The Urban Order: An Introduction to Cities, Culture and Power,<br />
Blackwell Publishers Inc., London, 1996.<br />
SĠLĠER, O., Kent Müzeleri ve Türkiye’de Kent Müzelerine Duyulan Ġhtiyaç,<br />
Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 2007.<br />
SÖNMEZ, M., Ġstanbul’un Ġki Yüzü, 1980’den 2000’e DeğiĢim, ArkadaĢ<br />
Yayınevi, Ankara, 1996.<br />
ġAYLAN, G., DeğiĢim, KüreselleĢme ve Devletin Yeni ĠĢlevi, Ġmge Kitabevi,<br />
Ankara, 2003.
312<br />
ġENGÜL, T., Kentsel ÇeliĢki ve Siyaset, Kapitalist KentleĢme Süreçleri Üzerine<br />
Yazılar, Demokrasi Kitaplığı, Ġstanbul, 2001.<br />
ġENSES, F., KüreselleĢmenin Öteki Yüzü: Yoksulluk, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul,<br />
2001.<br />
ġENYAPILI, T., Gecekondu: Çevre ĠĢçilerin Mekanı, ODTÜ Mimarlık Fakültesi<br />
Yayınları, Ankara, 1981.<br />
, Barakadan Gecekonduya Ankara’da Kentsel Mekanın DönüĢümü: 1923-<br />
1960, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004.<br />
ġPO, Eğrisiyle Doğrusuyla Galataport, P. P. ÖZDEN ve D. AĞAR (der.) TMMOB<br />
ġPO Yayınları, Ġstanbul, 2008.<br />
TAġDELEN, M.H., Göçerlerin ġehirleĢmesi (Beritanlı AĢireti Örneği), Turan<br />
Yayıncılık, Ġstanbul, 1997.<br />
TEKELĠ, Ġ., Bağımlı KentleĢme, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, 1977.<br />
, Modernite AĢılırken Siyaset, Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1999.<br />
, Göç ve Ötesi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ġstanbul, 2008.<br />
TOKATLIOĞLU, M.Y., KüreselleĢme ve Kamu Hizmetleri, Alfa Akademi,<br />
Ġstanbul, 2005.<br />
TOPRAK KARAMAN, Z., Kent Yönetimi ve Politikası, Ġzmir, 1998.<br />
TURAN, M. Türkiye’de Kentsel Rant, Devlet Mülkiyetinden Özel Mülkiyete,<br />
Tan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2009.<br />
TURGUT, S. ve CEYLAN, E. Ç. Bir Yerel Yönetim Deneyiminin Ardından…,<br />
Alfa Basım Yayım, Ġstanbul, 2010.<br />
TUSĠAD, Coğrafya 2001, TÜSĠAD Yayınları, Yayın No: TÜSĠAD-T/2001/06-302,<br />
Ġstanbul, 2001.<br />
TÜRCAN ÖZġUCA, ġ. ve TOKSÖZ, G., Sosyal Koruma Yoksunluğu, Enformel<br />
Sektör ve Küçük ĠĢletmeler, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi<br />
Yayınları, Ankara, 2003.<br />
TÜRKDOĞAN, O., Yoksulluk Kültürü, Gecekonduların Toplumsal Yapısı,<br />
Atatürk Üniversitesi Basımevi, Erzurum, 1974.<br />
, Aydınlıktakiler ve Karanlıktakiler, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul, 1996a.<br />
, DeğiĢme, Kültür ve Sosyal Çözülme, BirleĢik Yayıncılık, Ġstanbul, 1996b.<br />
URRY, J., Mekânları Tüketmek, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1999.<br />
ÜSTÜN, G., Kentsel DönüĢümün Hukuki Boyutu, On Ġki Levha Yayıncılık,<br />
Ġstanbul, 2009.<br />
WALLERSTEIN, I., Bildiğimiz Dünyanın Sonu Yirmi Birinci Yüzyıl Ġçin Sosyal<br />
Bilim, T. BĠRKAN (çev.), Metis Yayınları, Ġstanbul, 2000.<br />
WEDEL, H., Siyaset ve Cinsiyet, Ġstanbul Gecekondularında Kadınların Siyasal<br />
Katılımı, C.KURULTAY (çev.), Metis Yayınları, Ġstanbul, 2001.
313<br />
YILDIRIM, A. ve ġĠMġEK, H., Sosyal Bilimlerde Nitel AraĢtırma Yöntemleri,<br />
Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006.<br />
YIRTICI, H. ÇağdaĢ Kapitalizmin Mekânsal Örgütlenmesi, Ġstanbul Bilgi<br />
Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, 2005.<br />
YÖRÜKAN, A., ġehir Sosyolojisinin ve Ġnsan Ekolojisinin Teorik Temelleri,<br />
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2006.<br />
YÖRÜKAN, T., Gecekondular ve Gecekondu Bölgelerinin Sosyo-Kültürel<br />
Özellikleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2006.<br />
Makaleler<br />
+ĠVME, “ Yaldızlı ambalajlı Rant Projesi Kentsel DönüĢüm”, Mühendislik,<br />
Mimarlık ve Planlamada +Ġvme, Sayı 4, s. 18-20, 2007.<br />
, “Kent Planlaması”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +Ġvme, Sayı 4,<br />
s. 42-43, 2007.<br />
, “Kentsel DönüĢüm”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +Ġvme, Sayı 4,<br />
s. 50-55, 2007.<br />
, “Kentten Kentsel DönüĢüme”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada<br />
+Ġvme, Sayı 4, s. 70-81, 2007.<br />
AKBALIK, E., “Mağaza Vitrininden Satılık Kent Seyri ve Biz Kimliksiz<br />
MüĢteriler”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s.167-168, 2007.<br />
AKÇAR, ġ., “Yoksulluğu Önleme Stratejileri”, içinde Sivil Toplum KuruluĢları<br />
Diyaloğu , Boyut Kitapları, Ġstanbul, s. 197-202, 1998.<br />
AKGÜN, G. ve KARADEMĠR, H., “Kentsel DönüĢümde Yeni Sermaye Hareketleri<br />
ve ĠliĢki Biçimleri”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı,<br />
13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 170-181,<br />
2007.<br />
AKIN, O.,“KüreselleĢme Olgusu ve Kent Mekanı Üzerindeki Etkileri: Ġstanbul<br />
Metropolitan Alanı”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler: KüreselleĢme Mekan-<br />
Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />
Ġ.DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul,<br />
s. 141-165, 2000.<br />
AKINCI, B., YIKICI, A. ve YĠĞĠT, E.,“DeğiĢen Kent ve Anladıklarımız”,<br />
Planlama, Sayı 4, s. 90-95, 2004.<br />
AKKAR, Z.M., “Kentsel DönüĢüm Üzerine Batı‟daki Kavramlar, Tanımlar, Süreçler<br />
ve Türkiye”, Planlama, Sayı 36, s. 29-38, 2006.<br />
AKKAYA, Y., “Göç, Yoksulluk ve Kentsel ġiddet”, içinde Yoksulluk, ġiddet ve<br />
Ġnsan Hakları Konferansı, Y.ÖZDEK (ed.), 6-7 Aralık 2001, TODAĠE<br />
Yayınları, Ankara, s. 203-215, 2002.<br />
AKSOY, A., “Toplumsal Uyum Ġçin Sosyal ArayıĢlar Paneli”, içinde Türkiye’de<br />
20. Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı , M.ÇUBUK<br />
(ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s.193-198, 1998.
314<br />
AKSOY, A. ve ROBINS, K., “Modernizm ve Binyıl: Ġstanbul‟da Mekânla Ġmtihan”,<br />
Birikim, A. D. DANIġ (çev.), Sayı 123, s.53-62, 1999.<br />
AKSOY, A., “Gecekondudan VaroĢa DönüĢüm: 1990‟larda „Biz‟ ve „Öteki‟<br />
Kurgusu”, içinde DıĢarıda Kalanlar/Bırakılanlar, N. AVCI, D.DERMAN,<br />
S.KIRCA ve A.YUMUL (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 39-52, 2001.<br />
AKSU KAYA, E., ÜSTÜNALAN, S., ARAL, M., GÖÇEBE, M., KAYA, K. ve<br />
ÖZTÜRK, T., “Gecekondulardan VaroĢlara Kentsel DönüĢüme KarĢı Kentsel<br />
ĠyileĢtirme”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15<br />
Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 151-160, 2007.<br />
AKSÜMER, G. ve TEMĠZ, Ö., “Kentsel DönüĢümde Alternatif ArayıĢı,” içinde<br />
Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan<br />
Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 161-169, 2007.<br />
ALADA, B. A., “Yerel Yönetim AnlayıĢındaki DeğiĢimler ve Türkiye‟deki<br />
Yansımaları”, içinde Devlet ve Sermayenin Yeni Biçimleri, R. GÜNLÜ<br />
(der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s. 269-301, 2008.<br />
ALTINÇEKĠÇ, F. ve GÖKSU, S., “Kentsel Mekanın Üretimini Anlamada<br />
Toplumsal Ekonomi Kuramı Merkezli Sermaye Birikim Süreci YaklaĢımının<br />
Sağladığı Olanaklar-1”, Planlama, Sayı 1-2, s. 5-8, 1995a.<br />
ALTINÇEKĠÇ, F. ve GÖKSU, S., “Kentsel Mekanın Üretimini Anlamada<br />
Toplumsal Ekonomi Kuramı Merkezli Sermaye Birikim Süreci YaklaĢımının<br />
Sağladığı Olanaklar-2”, Planlama, Sayı 3-4, s. 62-67, 1995b.<br />
ALTINÖRS ÇIRAK, A. ve YÖRÜR, N., “Ġzmir Onur Mahallesi Örneğinde Farklı<br />
Söylemler ve Taraflar Açısından Kentsel DönüĢümün Ġki Yüzü”, Planlama,<br />
Sayı 3, s. 79-88, 2006.<br />
ALTINÖRS ÇIRAK, A., “Korumanın Toplumsal ve Kültürel Boyutu Neden<br />
Önemli? Biz Nasıl Bakıyoruz?”, Planlama, 2010/1, s. 29-37, 2010.<br />
ALTUN, L., “Süreci, Uygarlık Atağına DönüĢtürmek”, içinde Uluslararası Kentsel<br />
DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN VE<br />
S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı<br />
Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 227-231, 2005.<br />
ALTUNTAġ, B., “Enformel Bir Emek Biçimi Olarak Sokak Toplayıcılığı, Ankara<br />
Örneğinde Sektöre ve ÇalıĢanlara ĠliĢkin Bir Bilgi ve Deneyim PaylaĢımı”,<br />
Toplum ve Bilim, Sayı 112, s.31-59, 2008.<br />
ANDERSEN, H.S., “Konut Alanlarında Bozulma ve Konut Alanları Yenileme<br />
Stratejilerinde Avrupa ve Amerika Deneyimleri”, içinde Uluslararası<br />
Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN<br />
VE S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />
Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 151-164, 2005.<br />
AREN, S., “Sosyalizm, Sömürünün, Sınıfın ve Tahakkümün Olmadığı Bir<br />
Düzendir”, içinde Yeni Sağ Yeni Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge<br />
Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 97-110, 1997.
315<br />
ARIKANLI ÖZDEMĠR, M., “Kentsel DönüĢüm Sürecinde Eski Bir Gecekondu<br />
Mahallesi: Karanfilköy Kentlere Vurulan „NeĢter‟ler”, içinde Ġstanbul’da<br />
Kentsel AyrıĢma, H.KURTULUġ (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 187-<br />
238, 2005.<br />
ARIN, T., “Refah Devleti: Sosyal Güvenliğin Yoksulluğu”, içinde Neoliberalizmin<br />
Tahribatı, N. BALKAN ve S. SAVRAN (der), Metis Yayınları, Ġstanbul, s.<br />
68-93, 2004.<br />
ASLAN, O., “ Hukuki BakıĢ”, Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +Ġvme,<br />
Sayı4, s. 54-67, 2007.<br />
ASLAN, ġ., “Yıkılmayı Bekleyen Gecekondular: Eyüp Ġlçesi Güzeltepe<br />
Mahallesinde Bir Konut Bölgesi”, Planlama, Sayı 36, s.103-109, 2006.<br />
, “Kentsel DönüĢüm Projeleriyle Resmi Söylemde Yeniden ĠnĢa Edilen<br />
“Gecekondu” ve “Gecekondulu Ġmgesi”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu<br />
Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,<br />
Ġstanbul, s.122-131, 2007a.<br />
, “Kent, Planlama ve Konut, Ġstanbul‟da Enformel YerleĢme Deneyimleri:<br />
Güzeltepe Mahallesi Örneği”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6.<br />
Türkiye ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz<br />
Eylül Üniversitesi, Ġzmir, s. 197-208, 2007b.<br />
, “Kentlerin Öteki Mekanlarında Özgünlükler ve Kırılmalar: 1 Mayıs Mahallesi<br />
Örneği”, Ölçü, s. 54-59, Mart 2007c.<br />
, “Gülsuyu Mahallesi‟nin Öyküsü”, Ġstanbul, Sayı 62, s. 24-27, 2008<br />
ATAÖV, A. ve OSMAY, S., “Türkiye'de Kentsel DönüĢüme Yöntemsel Bir<br />
YaklaĢım”, METU Journal Of The Faculty Of Architecture, Vol 24, No<br />
2, p. 57-82, 2007.<br />
ATAYURT, U., “Maltepe-BaĢıbüyük Mahallesinin Hukuk SavaĢı, Küçük Ama<br />
Önemli Bir Zafer”, Express, Sayı 91, s. 19, 2008.<br />
ATKINSON, R., “Kentsel DönüĢüm, Ortaklıklar ve Yerel Katılım Ġngiltere<br />
Deneyimi”, içinde Uluslararası Kentsel DönüĢüm Uygulamaları<br />
Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN VE S.R.TURGUT (der.), 27-30<br />
Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi<br />
Yayını, Ġstanbul, s. 87-98, 2005.<br />
AYDIN, A.H., “Kentsel DönüĢüm Projeleri Ve KahramanmaraĢ”, Yerel Siyaset,<br />
Sayı 31, s. 5-7, 2008.<br />
AYDIN, S., “AKP Dönemi Konut ve KentleĢme Politikalarına TOKĠ ve Yerel<br />
Yönetimler Üzerinden Bakmak”, Ġktisat, Sayı 500, s.67-73, 2008.<br />
AYMAN GÜLER, B., “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Üzerine”, Hukuk ve<br />
Adalet, Sayı 2, s. 26-61, 2004.<br />
AYTEN, A.M., “Konuttan-ĠĢyerine DönüĢüm Sürecinin Ankara, Kızılay Örneği‟nde<br />
AraĢtırılması”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya<br />
ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004,
316<br />
ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2,<br />
Ankara, s. 677-699, 2005.<br />
BAILEY, N., “Konuta Yönelik DönüĢüm Glasgow Deneyimi”, içinde Uluslararası<br />
Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN<br />
VE S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />
Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 171-177, 2005.<br />
BAKIRTAġ, T. ve KÖKTÜRK, E., “Küresel Modelin Yeni YoksullaĢma Süreci ve<br />
Türkiye‟nin Ġstanbul Özelinde Bu Süreçteki Konumu”,içinde Ġstanbul Kent<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s.71-110, 2007.<br />
BARKURT, M. Y., “KüreselleĢmenin Türkiye‟deki Etkileri”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />
Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.83-86,<br />
1997.<br />
BARTU, A., “Kentsel Ayrı(Ģı)m: Ġstanbul‟daki Yeni YerleĢimler ve Kemer Country<br />
Örneği”, içinde 21. Yüzyıl KarĢısında Kent ve Ġnsan, F. GÜMÜġOĞLU<br />
(ed.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s.145-149, 2001.<br />
BAġER, N. E., “Küresel-YerelleĢme Sürecinde Kentsel Kalkınmanın Önemi ve<br />
Sürdürülebilirliği: Kentsel Dinamikler ve Katılımcılık Açısından Genel Bir<br />
BakıĢ”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik<br />
Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ<br />
Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s.489-<br />
506, 2005.<br />
BAYRAM, A.M., “5366 Sayılı „Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların<br />
Yenilenerek Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması‟ Hakkında Kanun ve<br />
5393 Sayılı „Belediye Kanununun 73. Maddesi” Hakkında Bir<br />
Değerlendirme”, Memleket-Mevzuat, Sayı 2, s. 23-25, 2005.<br />
, “Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Yasal mı?”, Memleket-Mevzuat, Sayı 35,<br />
s.45-48, 2008.<br />
BAYRAM, F., “Sürdürülebilir Kentsel GeliĢme: Araçlar, YaklaĢımlar ve Türkiye”,<br />
içinde Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.<br />
251-264., 2001.<br />
BERKMEN YAKAR, H., “Ġstanbul Metropoliten Alanında Sermaye Birikim<br />
Biçimlerinin AlıĢveriĢ Mekanlarına Etkileri”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s.167-183, 2000.<br />
BERNER, E., “Metropol Ġkilemi: Küresel Toplum, Yerellikler ve Manila‟da Kent<br />
Arazisi Ġçin Yürütülen Mücadele”, içinde Mekân, Kültür, Ġktidar<br />
KüreselleĢen Kentlerde Yeni Kimlikler, A. ÖNCÜ ve P. WEYLAND<br />
(der.), L.ġĠMġEK ve N. UYGUN (çev.), ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s. 137-<br />
161, 2007.
317<br />
BEġĠKTEPE, C., “KüreselleĢme Sürecinde Kentler ve Ġstanbul”, içinde Ġstanbul<br />
Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel<br />
Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.46-56, 2007.<br />
BIÇKI, D., “Kentsel Yeniden Yapılanma Çerçevesinde Mekânsal Yarılma, Kentsel<br />
Yoksulluk ve Türkiye”, içinde Dünden Bugüne Türkiye’nin Toplumsal<br />
Yapısı, M. ZENCĠRKIRAN (der.), Nova Basın Yayın Dağıtım, Ankara, s.<br />
479-496, 2006.<br />
BĠLSEL, S.G., POLAT, E. ve YILMAZ, N., “DeğiĢim-DönüĢüm Sürecinde „Kimlik<br />
ArayıĢları‟ ve „Kentsel YenileĢme‟ Kavramı”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P. ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT,<br />
H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ<br />
Oditoryumu, Ġstanbul, s.53-64, 2003.<br />
BĠLSEL, C., “Çözülen Kentler ve Kentsel Tasarımda „Kamusal Alan‟ Paradigması<br />
Çerçevesinde Yeni Kent Tanımlarına Doğru”, içinde DeğiĢimde Kentsel<br />
Tasarım-Kentsel Tasarımda DeğiĢim, Uluslararası 15. Kentsel Tasarım<br />
ve Uygulamalar Sempozyumu Bildiriler Kitabı , A. KARAMAN (der.),<br />
26-28 Mayıs 2004,MSGSÜ Yayınları, Ġstanbul, s. 22-28, 2005.<br />
BĠRKAN, G., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />
Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />
BOZKULAK, S., “Gecekondudan VaroĢa: Gülsuyu Mahallesi” ,içinde Ġstanbul’da<br />
Kentsel AyrıĢma, H. KURTULUġ (der.), Bağlam Yayıncılık, Ġstanbul, s.<br />
239-266, 2005.<br />
BUDAK, R., “Sermaye Örgütsüzlüğü TeĢvik Ediyor”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />
Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 11-18,<br />
1997.<br />
BULUTAY, T. ve DUMANLI, R., “Türkiye‟de Yoksulluk ve Azörgütlü Kesim”,<br />
içinde Enformel Kesim II, T.BULUTAY (der. ), DĠE Matbaası, Ankara, s.<br />
9-45, 2000.<br />
BULUTAY, T., “GiriĢ”, içinde Enformel Kesim II, T. BULUTAY (der.), DĠE<br />
Matbaası, Ankara, s.XIII-XL, 2000.<br />
CASTELLS, M., “Dördüncü Dünyanın YükseliĢi”, içinde Küresel DönüĢümler,<br />
Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW (der.), A.S.<br />
MERCAN (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.510-520, 2008a.<br />
CASTELLS, M., “Küresel Enformasyon Kapitalizmi”, içinde Küresel DönüĢümler,<br />
Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D.HELD ve A. MCGREW (der.),<br />
E.SARITAġ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s. 367-395, 2008b.<br />
CĠĞEROĞLU, M., “Denizli Kentsel Alanının Tanımı, Özellikleri ve DönüĢümü”,<br />
içinde DönüĢen Kentler ve DeğiĢen Yerel Yönetimler, F.N.GENÇ,<br />
A.YILMAZ ve H.ÖZGÜR (der.), Gazi Kitabevi Yayınları, Ankara, s.211-<br />
237, 2008.<br />
CĠHANGĠR ÇAMUR, K., “KüreselleĢme Sürecinin Kentsel Mekan Üzerine Etkileri:<br />
Yabancı Sermaye Yatırımları”, içinde Yerel Yönetimler Sempozyumu
318<br />
Bildiriler Kitabı , B.AYMAN GÜLER ve A. SABUKTAY (der.), 1-2 Kasım<br />
2000, TODAĠE, Ankara, s. 661-676, 2002.<br />
CÖMERTLER, S., “Kentsel DönüĢümde Bir Araç Olarak Kullanılan Kentsel<br />
Tasarım YarıĢmaları Üzerine Bir TartıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT,<br />
H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ<br />
Oditoryumu, Ġstanbul, s.216-227, 2003.<br />
ÇAKILCIOĞLU, M. ve CEBECĠ, Ö.F., “Kentin Çöküntü Alanlarında Uygulamada<br />
Yetersiz Kalan Ġmar Planlarının Yerine Alternatif Planlama Süreçleri”,<br />
içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN,<br />
Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.),<br />
11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 295-300, 2003.<br />
ÇAVUġOĞLU, E., “Küresel Mekanın Ekonomi-Politiği: KüreselleĢme Döneminde<br />
Mekan Kavramına Kentbilimsel Bir BakıĢ”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s.121-126, 2000.<br />
, “Bir Kentsel Toplumsal Hareket”, Ġstanbul, Sayı 62, s.28-31, 2008.<br />
ÇETĠN, Ġ., “Sendikal Hareket Varolma SavaĢı Veriyor”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />
Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 56-64,<br />
1997.<br />
ÇETĠNER, A., “Kentbilimci Gözüyle Çevre”, içinde Ġnsan Çevre Toplum, R.<br />
KELEġ (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, s. 142-148, 1997.<br />
ÇIRACI, H., “Planlamada Yeni Eğilimler ve ġehir Plancısının DeğiĢen Rolü ve<br />
Konumu Üzerine”, Planlama, Sayı 1-4, s.57-58, 1993.<br />
ÇĠZMECĠ, F. ve ÇINAR, C., “Ġstanbul Konut Piyasasında Kitlesel Tüketimin<br />
ġekillendirdiği Yeni Konut YerleĢimleri”, içinde Ġstanbul Kent<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 274-284, 2007.<br />
ÇMO,“Türkiye‟de Çarpık KentleĢme ve Kentsel DönüĢüm”, Memleket-Mevzuat,<br />
Sayı 16, s. 56-57, 2006.<br />
ÇOPUROĞLU, M.A., “Kentsel DönüĢüm Projeleri: Adana‟daki Uygulamalar”,<br />
Planlama, Sayı 36, s. 147-153, 2006.<br />
DAYANIġMACI ATÖLYE, “Gülsuyu ve Gülensu Mahallelerinde Alternatif Bir<br />
Planlama Deneyimi”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 143-158, 2007.<br />
DEDE, O. ve ÇALGÜNER, T., “Bilgi Toplumunda Kent Modeli ve Bilgi<br />
Toplumuna GeçiĢte Kent Kültürünün Uyum Sorunları”, içinde Türkiye’de<br />
20. Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M.ÇUBUK<br />
(ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 89-110, 1998.<br />
DEMĠR, E., “ĠĢgücü Piyasası ve Kent Emekçi Sınıfının Yeniden<br />
KavramsallaĢtırılması”, Birikim, Sayı: 53, s. 35-45, 1993.
319<br />
DEMĠRDĠZEN, E., “Ġstanbul Çevre Düzeni Planı: Artılar, Eksiler”, içinde Ġstanbul<br />
Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel<br />
Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 12-17, 2007.<br />
DEMĠRER, G., “Önsöz”, içinde Kent ve Halk, Kent Üzerine Alternatif<br />
DüĢünceler , Ö. ORHANGAZĠ (çev.), Ütopya Yayınevi, Ankara, s. 9-11,<br />
1999.<br />
DICKEN, P., “Yeni Bir Jeo-Ekonomi”, içinde Küresel DönüĢümler, Büyük<br />
KüreselleĢme TartıĢması, D. Held ve A. Mcgrew (der), E. SarıtaĢ (çev),<br />
Phoenix Yayınevi, Ankara, s. 358-366, 2008.<br />
DICKINCON, S., “Urban Regeneration in an Era of Well-Being‟”, Local Economy,<br />
20, (2), p.224–229, 2005.<br />
DĠNÇER, Ġ., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />
Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />
DĠNÇER, Y., “Yeni Mekanlar, Yeni Üretim Biçimleri”, içinde 3. Bin Yılda<br />
ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız<br />
Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 131-138, 2000.<br />
, “Ġkili Yapıların Gerçek Yüzü; ModernleĢmiĢ Gecekondular”, Mimar.ist, Sayı<br />
8, s. 90-93, 2003.<br />
DOĞAN, A.E., “Türkiye Kentlerinde Yirmi Yılın Bilançosu”, Praksis, Sayı 2, s.<br />
97-123, 2001.<br />
, “Neo-Liberal Belediyeciliğin Çelik Zırhı: Yerel Kalkınma”, Mülkiye, Cilt<br />
XXIX, Sayı: 246, s.77-88, 2005a.<br />
, “Dünya Kenti-„Mega Kondu‟ Arasında Ġstanbul”, Mimar.ist, Sayı 16, s.24-<br />
28, 2005b.<br />
DOĞAN, E., “UlusaĢırı Mekânda Ġnsan Hareketliliği: Vize ve Küresel EĢitsizlik”,<br />
içinde Özneler, Durumlar ve Mekanlar, Toplum ve Mekan: Mekanları<br />
Kurgulamak, Ġ. E. IġIK ve Y. ġENTÜRK (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul,<br />
s. 227-244, 2009.<br />
DÖKMECĠ, V. ve BERKÖZ AKKAL, L., “Ġstanbul ġehir Merkezinin Dinamizmi”,<br />
Planlama, Sayı 1-4, s.26-28, 1993.<br />
DURU, B. ve ALKAN, A., “ GiriĢ: 20. Yüzyılda Kent ve Kentsel DüĢünce”, içinde<br />
20. Yüzyıl Kenti , B.DURU ve A. ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları,<br />
Ankara, s.7-25, 2002.<br />
DURU, B., “Gökdelenler ve Kent”, içinde Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler<br />
Birliği Yayınları, Ankara, s. 331-362, 2001.<br />
,“AB Kentsel Politikası ve Türkiye Kentleri Üzerine”, Mülkiye, Cilt XXIX,<br />
Sayı 246, s. 59-75, 2005.<br />
, “Küresel Sermaye Birikimi ve Ekolojik Bunalım”, içinde Devlet ve<br />
Sermayenin Yeni Biçimleri, R. GÜNLÜ (der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s.<br />
97-118, 2008.
320<br />
DÜLGER TÜRKOĞLU, H., “Konut Alanlarının Yenilenmesinde Kooperatif<br />
Modeli”, içinde Kent ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği<br />
Tasarlamak, A. MENGĠ (ed), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 259-265,<br />
2007.<br />
DÜNDAR, Ö., “Kentsel DönüĢüm Uygulamalarının Sonuçları Üzerine Kavramsal<br />
Bir TartıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı,<br />
P.P.ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve<br />
N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran , YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 65-74,<br />
2003.<br />
EKE, F. ve UĞURLAR, A., “Kentsel DönüĢüm: BaĢarı mı? Hata mı?”, içinde<br />
DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 381-399, 2005.<br />
EKĠNCĠ, O., “Beijing‟den Ġstanbul‟a Anımsatmalar…”, Mimar.ist, Sayı 16, s.53-55,<br />
2005.<br />
ELĠÇĠN, Y., “Hangi Planlama? KüreselleĢen Kentler, YerelleĢen Planlama”, içinde<br />
DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1,Ankara, s. 223-235, 2005<br />
ENLĠL, Z. M., “1980 Sonrası Ġstanbul‟da Toplumsal AyrıĢmanın Mekânsal<br />
ĠzdüĢümleri”, Mimar.ist, Sayı 8, s. 84-89, 2003.<br />
ERAYDIN, A., “KüreselleĢme-YerelleĢme ve ĠĢlevleri FarklılaĢan Kentler”, içinde<br />
Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.363-392,<br />
2001.<br />
, “KüreselleĢmeye Farklı BakıĢ: Küresel Ortak Malların Sürdürülebilmesi Ġçin<br />
Küresel YönetiĢim Gereksinimi”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s.41-58, 2000.<br />
ERCAN, F., “Kriz ve Yeniden Yapılanma Sürecinde Dünya Kentleri ve Uluslararası<br />
Kentler: Ġstanbul”, Toplum ve Bilim, Sayı 71, s.61-95, 1996.<br />
ERCOġKUN, C. ve YALÇINER ERCOġKUN, Ö., “Ġstanbul Kent Merkezinin<br />
DönüĢümü ve Finans Merkezlerindeki Ofis Alanlarının GeliĢimi: Maslak-<br />
Büyükdere Aksı”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya<br />
ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004,<br />
ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2,<br />
Ankara, s. 651-661, 2005.<br />
ERDEN ERBEY, D., “Kentsel Koruma Ve YenileĢmede DönüĢüm Projeleri-Eyüp<br />
Rehabilitasyon Projeleri”, Planlama, Sayı 4, s. 79-89, 2004.<br />
ERDEN, D., “Kentsel YenileĢme Projelerinin Gentrification Hedefleri ve Etkileri”,<br />
içinde Ġstanbul’da SoylulaĢtırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, D.BEHAR<br />
ve T. ĠSLAM (der.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, s.75-79,<br />
2006.
321<br />
ERDER, S.,“Kentlerdeki Enformel Örgütlenmeler, „Yeni‟ Eğilimler ve Kent<br />
Yoksulları Ya da Eski Hamamdaki Yeni Taslar”, içinde 75 Yılda DeğiĢen<br />
Kent ve Mimarlık , Y.SEY (der.), Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 107-<br />
113, 1998.<br />
ERDOĞAN, G., “Türkiye‟de ve Dünyada Yoksulluk Ölçümleri Üzerine<br />
Değerlendirmeler”, içinde DĠE ĠĢgücü Piyasası Analizleri, DĠE Matbaası,<br />
Ankara, 2000.<br />
ERGEN, M., “Avrupa ġehirlerinin Kentsel DönüĢüm Sorunları ve Türkiye‟de<br />
OluĢacak Olan Sorunlara Genel BakıĢ”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />
Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />
8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />
Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 251-259, 2005.<br />
ERGUN, C., “Kentsel DönüĢüm ve Sulukule Çocuk Atölyesi”, Toplum ve<br />
Demokrasi, Sayı 3, s. 255-260, 2008.<br />
ERGUN, C. ve GÜL, H., “Yerel Yönetimlerin DeğiĢen ĠĢlevleri ve Kentsel<br />
DönüĢüm Üzerine Kavramsal-Kuramsal Bir TartıĢma”, içinde 18. Yüzyıldan<br />
21. Yüzyıla Kamu Yönetiminde Reform: VI. Kamu Yönetimi Forumu<br />
Bildiriler 2008, N. AKYILDIZ, S. AYDIN, A. ERENÇĠN, S. GÜZELSARI<br />
ve N. AYTEMUR SAĞIROĞLU (der.), TODAĠE Yayınları, Ankara, s.483-<br />
496, 2009.<br />
ERGUN, C., “Kentsel DönüĢüm Uygulamalarında YönetiĢimin Uygulanabilirliği”,<br />
içinde Ulusal Kalkınma ve Yerel Yönetimler, 4. Ulusal Yerel Yönetimler<br />
Sempozyum Bildiriler Kitabı , Cilt 2, 19-20 Ekim, TODAĠE, Ankara, s.<br />
817-829, 2009.<br />
ERGÜDER, B. ve ERCAN, F., “Ġstanbul Üzerine DüĢünürken-Hissederken”,<br />
Ġktisat, Sayı 500, s. 83-96, 2008.<br />
ERGÜN, N., “Gentrification Kuramlarının Ġstanbul‟da Uygulanabilirliği”, içinde<br />
Ġstanbul’da SoylulaĢtırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, D. BEHAR ve<br />
T.ĠSLAM (der.), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, s. 15-30,<br />
2006.<br />
ERKAL, F., “Travmatik KentleĢme Siyasetinin Yeni Kentli Kabulleri ve Olası Kent<br />
Kültürü Kurgusu”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım<br />
Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım<br />
2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını,Cilt<br />
1 Ankara, s. 599-609, 2005.<br />
ERKUT, G., “KentlileĢme Sürecinin Sosyolojik Boyutu”, içinde Türkiye’de<br />
KentleĢme, Yeni Yüzyıl Kitaplığı, Ġstanbul, s.57-80, 1995.<br />
ERKÜN, S., “Güzelliğine Doyum Olmayan Toplumunda Uyum Olmayan Dünya<br />
Kenti: Ġstanbul”, içinde Türkiye’de 20. Dünya ġehircilik Günü<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M. ÇUBUK (ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar<br />
Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 39-47, 1998.
322<br />
ERMAN, T., “Kentteki Kırsal Kökenli Göçmenlerin YaĢamında Gecekondu ve<br />
Apartman”, içinde 75 Yılda DeğiĢen Kent ve Mimarlık, Y.SEY (ed.), Tarih<br />
Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 317-324, 1998.<br />
, “Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi ve Yerinden Edilme:<br />
Deneyimler, Söylemler, Uygulamalar”, VI. Ulusal Sosyoloji Kongresi:<br />
“Toplumsal DönüĢümler ve Sosyolojik YaklaĢımlar” sunulan bildiri, 1-3<br />
Ekim 2009, Adnan Menderes Üniversitesi, Didim YerleĢkesi, Aydın, 2009.<br />
ERSOY, M., “SanayisizleĢme Süreci ve Kentler”, Praksis, Sayı 2, s. 32-52, 2001.<br />
, “Kapsamlı Planlama Kavramının Tarihsel GeliĢimi ve Bugünü”, içinde Kent<br />
ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği Tasarlamak, A. MENGĠ (ed.),<br />
Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 129-164, 2007.<br />
FISHMAN, R., “ Yirminci Yüzyılda Kent Ütopyaları: Ebenezer Howard, Frank<br />
Lloyd Wright ve Le Corbusier”, içinde 20. Yüzyıl Kenti, B.DURU ve<br />
A.ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 107-126, 2002.<br />
FĠNCANCIOĞLU, Y., “KüreselleĢme Olgusu, Yeni Evrensel Sermaye ve Üçüncü<br />
Yol Doktrini”, içinde Üçüncü Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.<br />
YALÇINTAN (der.), Büke Yayınları, Ġstanbul, s. 165-202, 2000.<br />
FĠRĠDĠN ÖZGÜR, E., “DeğiĢen Paradigmalar Ekseninde Kent Planlamaya Yeni<br />
YaklaĢımlar”, Planlanma, Sayı 2, s. 44-50, 2004.<br />
, “Sosyal ve Mekansal AyrıĢma Çerçevesinde Yeni KonutlaĢma Eğilimleri:<br />
Kapalı Siteler, Ġstanbul, Çekmeköy Örneği”, Planlama, Sayı 4, s. 79-95,<br />
2006.<br />
FRIESECKE, F., “The Role of Partnerships in Urban Regeneration- Similarities and<br />
Differences Between Germany and United Kingdom”, Strategic Integration<br />
of Surveying Services Konferansında Sunulan Bildiri, 13-17 Mayıs, FIG,<br />
Hong Kong, s. 1-18, 2007,<br />
GANNAM, F., “Küreseli Yeniden Tahayyül Etmek: Kahire‟de Yeniden Ġskan ve<br />
Yerel Kimlikler”, içinde Mekan, Kültür, Ġktidar KüreselleĢen Kentlerde<br />
Yeni Kimlikler, A.ÖNCÜ ve P. WEYLAND (der.), L. ġĠMġEK ve N.<br />
UYGUN (çev.), ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s.165-191, 2007.<br />
GEDĠKLĠ, B., “Türkiye‟de Ruhsatsız YapılaĢma ve Ġmar Afları Üzerine Bir<br />
Değerlendirme”, Planlama, 2003/2, s.71-78, 2003.<br />
GENÇ, F.N., “ Kent Yenileme ve Yerel Yönetimler: Kamu Yönetimi Perspektifi”,<br />
içinde Yerel ve Kentsel Politikalar, M.A.ÇUKURÇAYIR ve A.TEKEL<br />
(der.), Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, s. 413-462, 2003.<br />
, “Türkiye'de Kentsel DönüĢüm: Mevzuat ve Uygulamaların Genel Görünümü”,<br />
Yönetim ve Ekonomi, Cilt 15, Sayı 1, s. 115-130, 2008..<br />
GENĠġ, ġ.,“Neo-liberal KentleĢmenin Mekânda Yansımaları: Ġstanbul‟da Güvenlikli<br />
Siteler”, Toplum ve Bilim, Sayı 116, s. 121-156, 2009.<br />
GERAY, C., “Toplumsal Konut Yöneltisi ve TOKĠ‟nin Tutum ve Yöneltilerindeki<br />
Son DeğiĢiklikler”, içinde Kent ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği
323<br />
Tasarlamak, A. MENGĠ (ed), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 283-341,<br />
2007.<br />
GIDDENS, A., “Modernliğin KüreselleĢmesi”, içinde Küresel DönüĢümler, Büyük<br />
KüreselleĢme TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW (der.), M. C. ÇELEBĠ<br />
(çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.81-87, 2008.<br />
GÖÇER, K., “KüreselleĢen Dünyada Sanayi Teknoloji ve Bilgi Üretim Biçimindeki<br />
DönüĢüm-Mekan Organizasyonu ĠliĢkisi”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s.117-120, 2000.<br />
GÖKBULUT, Ö., “Kentsel Yenilemenin DeğiĢen Anlam ve Boyutları”, Planlama,<br />
Sayı 1-4, s. 34-38, 1996.<br />
GÖKÇE, C., “ Ġstanbul'a Vize Uygulansın mı? Otomobil Plakası Sınırlandırılsın<br />
mı?”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 135-142, 2007.<br />
GÖKÇEN DÜNDAR, ġ., “ 'Kamusal Alan'dan 'Kamusal Mekan'a Kentsel Tasarımın<br />
DeğiĢ(tir)en Rolü: Küresel/ Yerel Parçalar Üzerinden Kent Temsilleri<br />
Üzerine Bir TartıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler<br />
Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve<br />
N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 203-<br />
215, 2003.<br />
GÖKSU, S., “KüreselleĢme ve Planlamanın Sonu”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 59-67, 2000.<br />
GÖKTÜRK, A., “Bugünden Yarına Planlama ve Bölgesel GeliĢme”, içinde Cevat<br />
Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 417-432, 2001.<br />
, “Kentsel Haklar Kent Yoksullarını Kapsar Ġse...”, içinde Yoksulluk, ġiddet ve<br />
Ġnsan Hakları, Y.ÖZDEK (ed.) TODAĠE Yayınları, Ankara, 2002.<br />
GÖNLÜGÜR, E., “Kentsel AyrıĢmanın Yeni Alamet-i Farikası Kapalı Cemaatler”,<br />
Birikim, Sayı 232-233, s. 73-86, 2008.<br />
GÖRGÜLÜ, Z., GÖRGÜLÜ, T. ve RAMAZANOĞULLARI, S., “Bir Dünya Kenti<br />
Olarak Ġstanbul‟un DeğiĢen Kimliği”, Planlama, Sayı 1-4, s. 12-14, 1993.<br />
GÖRGÜLÜ, Z., “ Gecekonduda DeğiĢen Nitelikler”, Kent Gündemi, Sayı 1, s. 19-<br />
23, 1997.<br />
GÖRGÜLÜ, T., “Sanayi Yapılarında YaĢanan DeğiĢimler, DönüĢümler”, Kent<br />
Gündemi, Sayı 3, s. 34-37, 1997.<br />
GÖZ, A. C., “Kentsel DönüĢümün Esasları ve Ġskoçya „Whitfield Örneği”, Yerel<br />
Siyaset, Sayı 31, s. 8-12, 2008.<br />
GÜL, H. ve ÖZGÜR, H., “Ademi Merkeziyetçilik ve Merkezi Yönetim-Yerel<br />
Yönetim ĠliĢkileri”, içinde ÇağdaĢ Kamu Yönetimi II, M. ACAR ve H.<br />
ÖZGÜR (ed.), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s. 161-204, 2004.
324<br />
GÜL, H. ve SALLAN GÜL, S., “Türkiye‟de Yoksulluğun Bölgesel ve Kentsel<br />
Boyutları”, içinde IV.Ġzmir Ġktisat Kongresi Sosyal Sektörlerde GeliĢme<br />
Stratejileri Tebliğ Metinleri, 5-9 Mayıs, Ġzmir, s. 303-326, 2004.<br />
GÜL, H., “Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısına Âdemi MerkezileĢme-<br />
KüreselleĢme Dinamikleri ve Yönetimi GeliĢtirme Açılarından BakıĢ”,<br />
içinde Yerel Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar-I, H. ÖZGÜR ve M.<br />
KÖSECĠK (der.), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s.39-55, 2005.<br />
, “ KentleĢme ve Kent Politikası “, içinde Tek Kitap, Alan Bilgisi 2, C.<br />
BALTACI (ed.), Gökçe Kitabevi, Ankara, s. 1222-1262, 2006.<br />
GÜL, H., SALLAN GÜL, S. ve MEMĠġOĞLU D., “ Türkiye'de Yoksullukla<br />
Mücadele Politikaları, Kentsel Yoksulluk ve Yerel YönetiĢim”, içinde Yerel<br />
Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar–II: Uygulama, H.ÖZGÜR ve<br />
M.KÖSECĠK (der.), Nobel Yayınları, Ankara, s.246-283, 2007.<br />
GÜL, H., “Yerinden Yönetim Kavramının GeliĢimi, Tanımı, Türleri ve Özellikleri”,<br />
içinde Türkiye’de Yerel Yönetimler, R. BOZLAĞAN ve Y.<br />
DEMĠRKAYA (der.), Nobel Yayınları, Ankara, s.85-118, 2008.<br />
GÜL, H., TAġDAN, N. ve KĠRĠġ, H. M., “Kentsel Büyüme Yönetimi ve Isparta‟da<br />
KomĢu (Mücavir) Alan Uygulamaları”, içinde DönüĢen Kentler ve DeğiĢen<br />
Yerel Yönetimler, F. N. GENÇ, A. YILMAZ ve H. ÖZGÜR (der.), Gazi<br />
Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 355-377, 2008.<br />
GÜL,H. Ve SALLAN GÜL, S., “Yoksulluk ve Yoksulluk Kültürü TartıĢmaları”,<br />
içinde Türkiye’de Yoksulluk ÇalıĢmaları, N. OKTĠK (der.), Yakın<br />
Kitabevi Yayınları, Ġzmir, s. 57-96, 2008.<br />
GÜL, H. ve ERGUN, C., “KüreselleĢme, Kentler, Kentsel DönüĢüm ve Mekandan<br />
Koparılan Ademler”, içinde VII. Kamu Yönetimi Forumu: KüreselleĢme<br />
KarĢısında Kamu Yönetimi Bildiriler Kitabı, 8-10 Ekim 2009, KSÜ, ed.<br />
H. ALTINTAġ (der.), KSÜ Yayınları, KahramanmaraĢ, s. 762-774, 2009.<br />
GÜL, H., VE DULUPÇU, M.A., “Local Economic Development, Urban Change and<br />
Regeneration in Turkey Possibilities for Transcending Beyond Modernism”,<br />
içinde Urban Regeneration Management International Perspectives,<br />
J.DIAMOND, J.LIDDLE, A.SOUTHERN ve P.OSEI(ed.), Routledge Taylor<br />
& Francis Groups, New York, s. 154-171, 2010.<br />
GÜLER, M., “Kentsel Toplumsal Hareketler Ġçinde Yerel Yönetimlerin Rolü”,<br />
içinde Yerellik ve Politika, KüreselleĢme Sürecinde Yerel Demokrasi, A.<br />
MENGĠ (ed.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 235-243, 2007.<br />
GÜLÖKSÜZ, E., “Kamu Yönetimi ve Mahalli Ġdareler Reformlarında Yasa Yapım<br />
Süreci ve Güç ĠliĢkileri”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım<br />
Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım<br />
2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını,<br />
Ankara, Cilt: 1, s. 429-438, 2005.<br />
GÜNDOĞAN, Ö., “Kentsel DönüĢüm, Tarihsel ve Güncel Bir Kırılma Noktası mı?”,<br />
Planlama, Sayı 36, s. 39-47, 2006.
325<br />
GÜNEġ, M., “Dayatmacı Çözüm Yerine Yerinden Çözüm, Bir Sorun Bir Çözüm<br />
Önerisi „BütünleĢik Kent Yönetimi‟”, içinde KüreselleĢme Kıskacında Kent<br />
ve Politika, M. GÜNEġ (der.), Detay Yayıncılık, Ankara, s. 205-223, 2004.<br />
GÜNGÖR ERGAN, N. ve ġAHĠN, B., “Kentsel DönüĢüm Projesi Kapsamındaki<br />
Hacılar Mahallesinde YaĢayanların Bu Projeye BakıĢları”, Hacettepe<br />
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı 1, s. 83-106, 2007.<br />
GÜNLÜ, R., “Kentsel Hareketler ve Halk Eğitimi: OluĢum, Görünüm, TipleĢtirme”,<br />
içinde Cevat Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.<br />
465-480, 2001.<br />
GÜREL, S., “ Gecekondudan Kaçak Kente”, Kent Gündemi, Sayı. 1, s.24-26, 1997.<br />
GÜRLER, E., “Kentsel Yeniden Üretim Sürecinde KarĢılaĢtırmalı ÇalıĢma: Ġstanbul<br />
Örneği”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P. P.<br />
ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR, D. ERDEM, ve N.<br />
PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s.113-158,<br />
2003.<br />
, “1980 Sonrası Kentsel DönüĢüm Sürecinde Küresel Perspektiften Ġstanbul<br />
Örneği: Kent Ġçi Tarihi Alanların Yeniden Üretim Modelleri”, içinde<br />
DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2, Ankara,s. 613-649, 2005.<br />
HACISALĠHOĞLU, Ġ. Y. “KüreselleĢmenin Gerçek Yüzü ve Ġstanbul”, Mimar.Ġst,<br />
Sayı 3, s. 86-89, 2001.<br />
HAGUE, C., “Konut Alanlarının DönüĢümü ve Yenileme Projelerinde BaĢarı”,<br />
içinde Uluslararası Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.<br />
ÖZDEMĠR, P. P. ÖZDEN ve S. R.TURGUT (der), 27-30 Kasım 2004, Lütfi<br />
Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s.<br />
178-186, 2005.<br />
HALKEVLERĠ, “Halkın Hakları Forumu Barınma Hakkı Atölyesi Sonuç Metni”,<br />
içinde Halkın Hakları Forumu, Halkevleri Derneği Ġstanbul ġubesi Ġktisadi<br />
ĠĢletmesi Yayını, Baskı: Pelit Ofset, Ankara, s. 279-287, 2008.<br />
HARRIS, C.D. ve ULLMAN, E.L., “Kentin Doğası”, içinde 20. Yüzyıl Kenti,<br />
B.DURU ve A.ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 55-75,<br />
2002.<br />
HARVEY, D., “Sınıfsal Yapı ve Mekansal FarklılaĢma Kuramı”, içinde 20. Yüzyıl<br />
Kenti, B. DURU ve A. ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara,<br />
s.147-172, 2002.<br />
, “Kapitalist Kent”, içinde New Left Rewiew 2008 Türkiye Seçkisi, E. KILIÇ<br />
(çev.), Agora Kitaplığı, Ġstanbul, 2009.<br />
HELD, D., MCGREW,A., GOLDBLATT, D. ve PERRATON, J., “KüreselleĢmeyi<br />
Yeniden DüĢünmek”, içinde Küresel DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme<br />
TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW (der.), M.C. ÇELEBĠ (çev.), Phoenix<br />
Yayınevi, Ankara, s.88-96, 2008.
326<br />
HEMPHILL, L., McGREAL, WS. VE BERRY, J., “an Aggregated Weighting<br />
System for Evaluating Sustainable Urban Reganeration”, Journal of<br />
Property <strong>Research</strong>, 19 (4), p. 353-373, 2002.<br />
HIRST, P. ve THOMPSON, G., “KüreselleĢme-Gerekli Bir Mit mi?”, içinde<br />
Küresel DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D.HELD ve<br />
A.MCGREW (der.), M. C. ÇELEBĠ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.<br />
123-132, 2008.<br />
IġIK, O., “Modernizmin Kenti/Postmodernizmin Kenti”, Birikim, Sayı 53, s. 27-34,<br />
1993.<br />
, “1980‟lerden 2000‟lere Türkiye‟de Kentsel GeliĢme: Yeni Dengeler-Yeni<br />
Sorunlar”, içinde Sivil Toplum Ġçin “Kent, Yerel Siyaset ve Demokrasi”<br />
Seminerleri, WALD Yayınları, Ġstanbul, s. 279-292, 1999.<br />
IġIKLI, A., “Yeni Dünya Düzeninde Emek-Sermaye ÇeliĢkisi”, içinde Cevat<br />
Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 481-502, 2001.<br />
ĠBB YERLEġMELER ve KENTSEL DÖNÜġÜM MÜDÜRLÜĞÜ, “ Türkiye'nin<br />
Bilgi Toplumuna UlaĢması Sürecinde Ġstanbul'un Stratejik Önemi ve Büyük<br />
Kentsel DönüĢüm Vizyonu”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu<br />
Bildiriler Kitabı, P. P.ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.<br />
ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu,<br />
Ġstanbul, s. 343-348, 2003.<br />
ĠÇDUYGU, A. ve SĠRKECĠ, Ġ., “Cumhuriyet Dönemi Türkiye‟sinde Göç<br />
Hareketleri”, içinde 75. Yılda Köylerden ġehirlere, O. BAYDAR (der.),<br />
Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 249-259, 1999.<br />
ĠMECE, Ġstanbul Kent Raporu, 2009.<br />
ĠNCEDAYI, D., “Kentsel DönüĢüm Kavramı Üzerine”, Mimar.ist, Sayı 12, s. 60-<br />
61, 2004.<br />
ĠSLAM, T., “Galata‟da SoylulaĢtırma: SoylulaĢtırıcıların Demografik ve Kültürel<br />
Özellikleri Üzerine Bir ÇalıĢma”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu<br />
Bildiriler Kitabı , P. P. ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR,<br />
D. ERDEM ve N. PALAOĞLU, 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul,<br />
s. 159-172, 2003.<br />
KAHRAMAN, T. ve AKGÜN, G., “Bir YaĢam Sorunsalı Yoksulluk ve Kent<br />
Mekanına Yansımaları”, Planlama, Sayı 1, s. 94-101, 2003.<br />
KAHRAMAN, T., “Ġstanbul Kentinde Kentsel DönüĢüm Projeleri ve Planlama<br />
Süreçleri”, Planlama, Sayı 36, s. 93-101, 2006.<br />
KALAYCIOĞLU, S. ve RITTERSBERGER TILIÇ, H., “ Yapısal Uyum<br />
Programlarıyla Ortaya Çıkan Yoksullukla BaĢetme Stratejileri”, içinde<br />
KentleĢme, Göç ve Yoksulluk, 7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, Ġmaj<br />
Yayıncılık, Ankara, s.197-246, 2002.<br />
KALKAN, S., ÇETĠZ, S. ve AKAY, Z., “Ġstanbul Metropoliten Alanı ve Bu Alanda<br />
YaĢanan Yapısal DeğiĢim”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8<br />
Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10
327<br />
Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />
Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 795-811, 2005.<br />
KARABULUT UÇAR, E., “Kamu Hizmeti Kavramının DönüĢümü”, içinde Kamu<br />
Yönetimi Forumu (KAYFOR) IV, Kuramdan Uygulamaya (Yönetim ve<br />
Reform) Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2006, Muğla Üniversitesi, A.<br />
GÖKTÜRK, M. ÖZFĠDANER ve G. ÜNLÜ (der), Muğla Belediyesi<br />
Yayınları, Muğla, s. 403-422, 2007.<br />
KARAHASAN, Y., “KüreselleĢme ve Avrupa Sendikaları”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />
Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.75-79,<br />
1997.<br />
KARAMAN, A., “SoylulaĢtırmanın Kent Planlama Dinamiklerine Etkileri”,<br />
Ġstanbul‟da “SoylulaĢtırma”, içinde Eski Kentin Yeni Sahipleri, D. BEHAR<br />
ve T. ĠSLAM (der), Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,Ġstanbul, s.71-74,<br />
2006.<br />
KARTAL, F., “KüreselleĢen Sermayeye KarĢı KüreselleĢen Muhalefet”, içinde<br />
Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildiriler Kitabı, B. AYMAN GÜLER ve<br />
A. SABUKTAY (der.), 1-2 Kasım 2000, TODAĠE, Ankara, s. 637-641,<br />
2002.<br />
KARTAL, K., “KentleĢme Sürecinde Toplumsal DeğiĢme Odağı Olarak Ankara”,<br />
içinde Kentsel BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye<br />
GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T.ERDER (der.), Türkiye<br />
GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 123-163, 1982.<br />
KAYA, Ö., “DönüĢen Ġstanbul”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 164-166, 2007.<br />
KAYASU, S. ve YAġAR, S. S., “Kentsel DönüĢüm Üzerine Bir Değerlendirme:<br />
Kavramlar, Gözlemler”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler<br />
Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR, D. ERDEM<br />
ve N. PALAOĞLU, 11-13 Haziran , YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 20-28,<br />
2003.<br />
KAYGALAK, S., “Sembolik Sermaye, Yoksulluk ve Kent”, içinde Cevat Geray’a<br />
Armağan , Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s.543-554, 2001a.<br />
, “Yeni Kentsel Yoksulluk, Göç ve Yoksulluğun Mekansal YoğunlaĢması:<br />
Mersin/DemirtaĢ Mahallesi Örneği”, Praksis, Sayı 2, s.124-172, 2001b.<br />
KAYIKÇI, M., “Türkiye‟de Kentsel DönüĢüm: Amaçlar, Uygulama ve Sorunlar”,<br />
içinde Almanak-2006 Analizleri, SAV Yayınları, Ġstanbul,s.639-654, 2007.<br />
KELEġ, R., “Kentsel DönüĢümün Tüzel Altyapısı”, mimar.ist, Sayı 12, s.73-75,<br />
2004.<br />
,“Türkiye'de KentleĢme ve Kentsel GeliĢme Politikaları”, içinde Kentsel<br />
BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye GeliĢme<br />
AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T.Erder (der.), Türkiye GeliĢme<br />
AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 67-78, 1982.<br />
, “KüreselleĢme ve Yerel Yönetimler”, içinde Cevat Geray’a Armağan,<br />
Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 563-574, 2001.
328<br />
, “Kent ve Kültür Üzerine”, Mülkiye, Cilt XXIX, Sayı 246, s. 9-18, 2005.<br />
KENTSEL DÖNÜġÜM MAĞDURU MAHALLELER, içinde Ġstanbul Kent<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 187-189. 2007.<br />
KESGĠN, B., “KüreselleĢme Sürecinde Göç AkıĢlarının KavĢak Yeri Eminönü”,<br />
içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar<br />
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.199-206, 2007.<br />
KESKĠN, D., SÜRAT, Ö. ve YILDIRIM, D., “Londra‟nın Sürdürülebilir Kentsel<br />
YenileĢme Deneyiminden, Türkiye ve Ġstanbul Özelinde YenileĢme<br />
ÇalıĢmalarında Nasıl Faydalanılabilir?”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P. ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S. TURGUT,<br />
H. YAKAR, D. ERDEM ve N. PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran , YTÜ<br />
Oditoryumu, Ġstanbul, s. 398-413, 2003.<br />
KESKĠNOK, H. Ç., “Mekana, Sermaye Mantıklı ve Teknolojik Belirlenimci<br />
YaklaĢımın, Planlama BakıĢ Açımızda Yarattığı Yıkım”, içinde 3. Bin Yılda<br />
ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız<br />
Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 87-94, 2000.<br />
, “Planlama ve Siyaset ĠliĢkisi Üzerine: Kimin Ġçin Siyaset, Kimin Ġçin<br />
Planlama?”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik<br />
Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />
Ġzmir, s.97-100, 2007.<br />
, “ Kentsel Toplumsal Hareketler Üzerine Bir TartıĢma”, içinde Yerellik ve<br />
Politika, KüreselleĢme Sürecinde Yerel Demokrasi, A. MENGĠ (ed.), Ġmge<br />
Kitabevi Yayınları, Ankara, s.245-254, 2007.<br />
KEYDER, Ç., “GloballeĢme Ekseninde STK‟lar Bir Alternatif Olabilir Mi?”,<br />
Ġstanbul, Sayı 42, s. 50-55, 2002.<br />
, “Ġstanbul‟u Nasıl Satmalı?”, Ġstanbul, Sayı 3, s. 81-85, 1992.<br />
KHAN, A., “ Göç, KentleĢme ve Yerel Yönetimler; Gençliğin Konumu”, içinde<br />
Gençlik ve Kent Yönetimi, F. BAYRAMOĞLU YILDIRIM (der.), WALD<br />
Yayınları, Ġstanbul, s. 113-125, 1994.<br />
KILIÇKAYA, U.ġ., “Kapitalist Yeniden Yapılan(dır)ma Süreçlerinde Planlama-<br />
Siyaset-Mekan ĠliĢkilerini Ġzmir ve Bölgesinde Aramak”, içinde Planlama,<br />
Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8<br />
Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir, s. 125-131, 2007.<br />
KILINÇ, G., “DeğiĢen Dünya Düzeni Ġçinde Kent KentleĢme Kriterlerinin<br />
Belirlenmesi”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya<br />
ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004,<br />
ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1,<br />
Ankara, s. 417-428, 2005.<br />
KIRAY, M., “ Toplumsal DeğiĢme ve KentleĢme, Kentle BütünleĢme Sorunu”,<br />
içinde Kentsel BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye
329<br />
GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T. ERDER (der.), Türkiye<br />
GeliĢme AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 57-66, 1982.<br />
KIZILTAġ, M. Ġ., “GecekondulaĢma Sürecinde 2981”, içinde TMMOB Konut<br />
Kurultayı Bildiriler Kitabı, 22-24 Mayıs, Yıldız Teknik Üniversitesi,<br />
Ġstanbul, s. 615-630, 2002.<br />
KĠPER, P., “KüreselleĢme Sürecinde Kentlerimize Giren Yeni Tüketim Mekanları ve<br />
Yitirilen Kent Kimlikleri”, Planlama, Sayı 4, s.14-18, 2004.<br />
KOÇGĠL, O.D., “Ekonomik Rasyonalitenin Biçimlendirdiği Mekanlar”, Planlama,<br />
Sayı 1-4, s.31-33, 1996.<br />
KONGAR, E., “KentleĢen Gecekondu GecekondulaĢan Kent”, içinde Kentsel<br />
BütünleĢme, Türk Sosyal Bilimler Derneği ve Türkiye GeliĢme<br />
AraĢtırmaları Vakfı Ortak Semineri, T. ERDER (der.), Türkiye GeliĢme<br />
AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, Ankara, s. 23-54, 1982.<br />
KÖKSAL, A., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”,<br />
Mimar.ist, Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />
KÖSEOĞLU, S. ve GÜREL, S., “Kent ve Kültür”, içinde Ġstanbul Kent<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 315-334, 2007.<br />
KURTULUġ, H., “Yeni Kentsel AyrıĢmalar, Kapalı YerleĢmeler ve ÖzelleĢtirilen<br />
Kentsel Kamusal Mekân: Ġstanbul Örneği”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />
Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />
8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />
Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 737-742, 2005.<br />
, “Kentsel DönüĢüme Modern Kent Mitinin ÇöküĢü Çerçevesinden Bakmak”,<br />
Planlama, Sayı 36, s. 7-11, 2006.<br />
, “Devlet, Sermaye ve Kentsel Arazi Bağları Çerçevesinde Kentsel DönüĢüm”,<br />
Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 72-77, 2007.<br />
, “Metropolitan Çeperdeki Arazi-Mülkiyet Bağlantıları ve Ġstanbul‟un Makro<br />
Formu”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül,<br />
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.18-32, 2007.<br />
, “Türkiye‟nin KentleĢme Deneyiminde Devlet, Sınıflar ve Kentsel Arazi<br />
Bağlantıları”, içinde Devlet ve Sermayenin Yeni Biçimleri, R. GÜNLÜ<br />
(der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s.303-321, 2008.<br />
KUYUCU, T. ve ATAYURT, U., “Belediye Sattı, TOKĠ Yıkmak Ġstiyor…<br />
BaĢıbüyük Direniyor”, Express, Sayı 83, s.36-41, 2008a.<br />
KUYUCU, T. ve ATAYURT, U., “Cilalı Yıkım Devrinin DireniĢ Mahalleri, Ne<br />
Yapılacaksa Bizimle Yapılacak”, Express, Sayı 82, s. 37-39, 2008b.<br />
KUZU, S., “Özel Sektör Perspektifinden Kentsel DönüĢüm”, içinde Uluslararası<br />
Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D. ÖZDEMĠR, P. P.<br />
ÖZDEN ve S.R. TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre<br />
ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 253-255,<br />
2005.
330<br />
KÜNTAY, E.,“KentleĢmenin Neden Olduğu Fiziksel ve Toplumsal Çürüme<br />
KarĢısında Kentsel Yenileme Uygulamaları”, içinde Toplum ve Göç, II:<br />
Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiriler Kitabı, 20-22 Kasım 1996, Mersin<br />
Üniversitesi, DĠE ve Sosyoloji Derneği Yayını, Ankara, s. 131-136, 1997.<br />
LAÇĠNER, Ö., “Kentlerin DönüĢümü”, Birikim, Sayı 86-87, s. 10-16., 1996.<br />
LÖK, S. ve SELEK, T., “ Kentsel Yoksulluk”, Planlama, 2003/2, s. 110-114, 2003.<br />
MACGREGOR, S. “Refah Devleti ve Neoliberalizm”, içinde Neoliberalizm<br />
Muhalif Bir Seçki , A. SAAD-FĠLHO ve D. JOHNSTON (der.), ġ. BAġLI<br />
ve T. ÖNCEL (çev.), Yordam Kitap, Ġstanbul, s. 236-247, 2008.<br />
MANN, M., “KüreselleĢme Ulus-Devletin YükseliĢine Son mu Verdi?”, içinde<br />
Küresel DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D.HELD ve A.<br />
MCGREW (der.), C. BOYRAZ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.164-177,<br />
2008.<br />
MARSHALL, G., “Yoksulluk Maddesi”, Sosyoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat<br />
Yayınları, Ankara, s..825-828, 1999.<br />
MERAL, B., “KüreselleĢme Tüm Dünyada Sendikaları Zayıflattı”, içinde Yeni Sağ<br />
Yeni Aldatmaca, I. KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.19-<br />
26, 1997.<br />
MEREY ENLĠL, Z. ve DĠNÇER, Ġ., “Ġstanbul‟un Kültürel Peyzajı: UzlaĢma ve<br />
ÇatıĢma Mekanları”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler: KüreselleĢme Mekan-<br />
Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ.<br />
DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s.<br />
203-210, 2000.<br />
MĠMAR SĠNAN ÜNĠVERSĠTESĠ ġEHĠR PLANLAMA BÖLÜMÜ, “Habitat II<br />
Değerlendirme Paneli”, içinde Türkiye’de 20. Dünya ġehircilik Günü<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M. ÇUBUK (ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar<br />
Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 345-350, 1998.<br />
MOCOġ, E.,“„Ġstanbul‟u Nasıl Satmalı‟ Projesi: 2010”, Evrensel Kültür, Sayı 205,<br />
s. 33-34, 2009.<br />
MULGAN, G., “Kentin DeğiĢen Yüzü”, içinde Yeni Zamanlar, S. HALL ve M.<br />
JACQUES (der.), A. YILMAZ (çev.), Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, s. 204-222,<br />
1995.<br />
MÜFTÜOĞLU, Ö. “Kapitalizmde DönüĢüm Dinamikleri ve Sendikal Kriz”,<br />
TMMOB KüreselleĢme ve SanayileĢme Kongresi Bildiriler Kitabı, Ġstanbul,<br />
2001.<br />
MÜFTÜOĞLU, B.G. “Küresel ve Yerel Aktörlerin Sosyal Güvenlik Sisteminin<br />
DönüĢümüne Etkileri”, Ġktisat Dergisi, Sayı 478, s. 42-47, 2006.<br />
OCAK, E., “Kentin DeğiĢen Anlamı”, Birikim, Sayı 86-87, s.32-41, 1996.<br />
ORAL, M.Y., “Ġzmir‟de Yerel Mekânsal DönüĢümlerin Küresel Parametreleri”,<br />
içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü<br />
28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ
331<br />
Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 757-<br />
772, 2005.<br />
OSMAY, S., “1923‟ten Bugüne Kent Merkezlerinin DönüĢümü”, içinde 75 Yılda<br />
DeğiĢen Kent ve Mimarlık, Y. SEY (der.), Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul,<br />
s.139-154, 1998.<br />
ÖĞDÜL, H., “Ġstanbul‟da Konut GeliĢme Dinamikleri”, içinde Ġstanbul Kent<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 305-314, 2007.<br />
, “Desakota; Kentsel Bölge Ġçinde Gri Bölgeler”, içinde DeğiĢen-DönüĢen<br />
Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler<br />
Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB<br />
ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara,s. 309-320, 2005.<br />
ÖKTEM, B., “Neoliberal KüreselleĢmenin Kentlerde ĠnĢası: AKP‟nin Küresel Kent<br />
Söylemi ve Ġstanbul‟un Kentsel DönüĢüm Projeleri”, Planlama, Sayı 36, s.<br />
53-63, 2006.<br />
, “Stratejik Mekansal Planlama ve Büyük Kentsel Projeler”, Ölçü, Sayı Mart<br />
2007, s. 83-87, 2007.<br />
ÖNAL, Ġ. H., “ĠĢçi Sınıfı ÇıkıĢ Yolunu Bulacaktır”, içinde Yeni Sağ Yeni<br />
Aldatmaca, I. KANSU (der), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 41-55,<br />
1997.<br />
ÖNCÜ, A., “„Ġdealinizdeki Ev‟ Mitolojisi Kültürel Sınırları AĢarak Ġstanbul‟a<br />
UlaĢtı”, Birikim, Sayı 123, s. 26-34., 1999.<br />
ÖNCÜ, A. ve WEYLAND, P., “GiriĢ: KüreselleĢen Kentlerde YaĢam Alanı ve<br />
Toplumsal Kimlik Mücadeleleri”, içinde Mekan, Kültür, Ġktidar<br />
KüreselleĢen Kentlerde Yeni Kimlikler , A.ÖNCÜ ve P. WEYLAND<br />
(der.), L. ġĠMġEK ve N. UYGUN (çev.), ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s.9-<br />
39, 2007.<br />
ÖNCÜ, A., “„Ġdealinizdeki Ev‟ Mitolojisi Kültürel Sınırları AĢarak Ġstanbul‟a<br />
UlaĢtı”, içinde Mekân, Kültür, Ġktidar KüreselleĢen Kentlerde Yeni<br />
Kimlikler, A.Öncü ve P.Weyland (der.), L. ġimĢek ve N. Uygun (çev.),<br />
ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, s. 85-103, 2007.<br />
ÖNDER, Ġ., “Yeni Dünya Düzeninde OluĢumlar”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 41-44,<br />
2007.<br />
ÖZBEK SÖNMEZ, Ġ., “Yoksulluğu Sürekli Kılan Faktörler Üzerine Gözlemler,<br />
Ġzmir Kent Merkezi Tarihi Konut Alanı Örneği”, içinde KentleĢme, Göç ve<br />
Yoksulluk, 7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, Ġmaj Yayıncılık, Ankara, s.<br />
247-268, 2002.<br />
ÖZDEMĠR SÖNMEZ, N., “Düzensiz Konut Alanlarında Kentsel DönüĢüm<br />
Modelleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Planlama, Sayı. 36, s.121-127, 2006.<br />
ÖZDEMĠR, D., “Yeniden Canlandırma Projelerinde Kültür, Turizm ve Emlak<br />
Piyasaları Üzerine Kurulu Stratejilerin BaĢarı(sızlık) KoĢullarının<br />
Ġncelenmesi”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı,
332<br />
P.P. ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S. TURGUT, H. YAKAR,D. ERDEM ve N.<br />
PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran,YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 384-397,<br />
2003.<br />
ÖZDEMĠR, D., ÖZDEN, P. P. ve TURGUT, S. R., “Uluslararası Kentsel DönüĢüm<br />
Sempozyumu Uygulamaları Küçükçekmece Belediyesi Atölye ÇalıĢmaları”,<br />
içinde Uluslararası Kentsel DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.<br />
ÖZDEMĠR,P.P.ÖZDEN ve S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi<br />
Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul,<br />
s. 13-15, 2005.<br />
ÖZDEN, P.P., “Kentsel Yenileme Uygulamalarında Yerel Yönetimlerin Rolü<br />
Üzerine DüĢünceler ve Ġstanbul Örneği, Ġstanbul Üniversitesi Siyasal<br />
Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı 23-24, s. 255-269, 2000-2001.<br />
ÖZDEN, P.P. ve KUBAT, A.S., “Türkiye‟de ġehir Yenilemenin Uygulanabilirliği<br />
Üzerine DüĢünceler”, ĠTÜ Dergisi/a Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt 2,<br />
Sayı 1, s.77-88., 2003.<br />
ÖZDEN, P. P., “Türkiye‟de Kentsel DönüĢümün Uygulanabilirliği Üzerine<br />
DüĢünceler”, Ġstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı<br />
35, s. 215-233, 2006.<br />
ÖZER, A., “YerelleĢme ve KentleĢme Bağlamında Bir Kent: Mersin”, içinde<br />
DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 2, Ankara, s. 745-755, 2005.<br />
ÖZGEN, L., “KüreselleĢmiĢ Dünyada Planlama, Devlet ve Hükümet Üzerine:<br />
Türkiye Örneği”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik<br />
Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />
Ġzmir, s. 161-174, 2007.<br />
ÖZKAN, E., “KüreselleĢme-YerelleĢme Diyalektiğinde „Olmayan Kent‟, içinde<br />
DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 275-293, 2005.<br />
ÖZSAVAġÇI, A., “II No‟lu Park, Habitat Vadisi, Kongre Vadisi…Kentsel DeğiĢim<br />
ve DönüĢüm Sürecinde Taksim-Maçka YeĢil Alanı”, Mimar.ist, Sayı 16, s.<br />
16-23, 2005.<br />
ÖZUS, E., KIROĞLU, G. ve DÖKMECĠ, V., “Beyoğlu‟nda DönüĢüm ve Ekonomik<br />
Etkisinin Analizi”, Mimar.ist, Sayı 18, s. 98-103, 1998.<br />
PALABIYIK, H., “Yönetimden YönetiĢime: YönetiĢim, Kentsel YönetiĢim ve<br />
Uygulamaları Ġle YönetiĢimde Ölçülebilirlik Üzerine Açıklamalar”, içinde<br />
Yerel ve Kentsel Politikalar, ÇUKURÇAYIR, M. A. ve TEKEL, A. (der),<br />
Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, s. 225-277, 2003.<br />
PANITCH, L., “DeğiĢen Dünyada Devlet: Küresel Kapitalizmi Sosyal<br />
DemokratlaĢtırmak?”, içinde Üçüncü Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.<br />
YALÇINTAN (ed.), Büke Yayınları, Ġstanbul, s. 203-215, 2000.
333<br />
PARLAK, B. “KüreselleĢme Sürecinde Modern Ulus-Devlet ve Kamu Yönetimi”,<br />
içinde ÇağdaĢ Kamu Yönetimi I, M. ACAR ve H. ÖZGÜR (der), Nobel<br />
Yayın Dağıtım, Ankara, s. 347-391, 2003.<br />
PEET, R., “The Geography of Class Struggle and the Relocation of United States<br />
Manufacturing Industry”, içinde International Capitalism and Industrial<br />
Restructuring , R.Peet (der.), Allen ve Unwin, Boston, 1987.<br />
POLAT, S. ve DOSTOĞLU, N., “Kentsel DönüĢüm Kavramı Üzerine: Bursa‟da<br />
Kükürtlü ve Mudanya Örnekleri”, Uludağ Üniversitesi Mühendislik-<br />
Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cit 12, Sayı 1, s. 61-76, 2007.<br />
POLAT, S., “Kentsel DönüĢüm: Tanımlar, Nedenler, Uygulamalar”, Bursa Defteri,<br />
Sayı 31-32, s. 53-61, 2008.<br />
PUSTU, Y., “KüreselleĢme Sürecinde Kent: Antik Siteden Dünya Kentine”,<br />
SayıĢtay Dergisi, Sayı 60, s. 129-151, 2006.<br />
SAĞLAM, M.R., “Megakentler: Dünü, Bugünü, Geleceği ve Ġstanbul”, içinde<br />
Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan<br />
Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s. 57-70, 2007.<br />
SAKIZLIOĞLU, B., “Bir Semti Geleceğe TaĢımak Ya Da Sulukule‟de Neler<br />
Oluyor?”, Ġstanbul, Sayı 57, s. 40-43, 2006.<br />
SALLAN GÜL, S., GÜL, H. ve ERGUN, C., “Türkiye'de Yoksulluk Kültürü<br />
Tezlerine Bir BakıĢ: Ankara Örneği”, içinde Yoksulluk ve Sosyal<br />
Hizmetler, Sosyal Hizmet Sempozyumu, 9-11 Ekim, Hacettepe<br />
Üniversitesi, Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ve Akdeniz Üniversitesi<br />
Sosyal Hizmetler Eğitim AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Antalya, s. 208-<br />
219, 2003.<br />
SALLAN GÜL, S. ve GÜL, H., “Sosyal Devlet Çözülürken Kamu Yönetimi ve<br />
Sosyal Güvenlik Reformu”, Hukuk ve Adalet, Sayı 2, s. 96-111, 2004.<br />
SALLAN GÜL, S. ve GÜL, H., “Türkiye‟de Yoksulluk, Yoksulluk Yardımları ve<br />
Ġstihdam”, içinde Türkiye’de Yoksulluk ÇalıĢmaları, N. OKTĠK (der.),<br />
Yakın Kitabevi Yayınları, Ġzmir, s. 361-396, 2008.<br />
SALLAN GÜL, S., “Sosyal Devlet Ya da Refah Devleti Nedir?”, içinde Yerel<br />
Yönetimlerde Sosyal Demokrasi, Toplumcu Belediyecilik, Teorik<br />
YaklaĢımlar, Türkiye Uygulamaları, Ġ. KAMALAK ve H. GÜL (der.)<br />
Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul, s. 65-97, 2009.<br />
SASSEN, S., “Rebuilding the Global City: Economy, Ethnicity and Space”, içinde<br />
Representing the City: Ethnicity, Capital and Culture in the 21 st .<br />
Century Metropolis, A.D. KING (der.), MacMillan Press, London, p. 23-<br />
42, 1996.<br />
,“Swirling that Old Wine Around in the Wrong Bottle”, Urban Affairs<br />
Review, Vol 33, Issue 4, p. 478-481, 1998<br />
SCHOLTE, J. A., “KüreselleĢmede Küresel Olan Ne?”, içinde Küresel<br />
DönüĢümler, Büyük KüreselleĢme TartıĢması, D. HELD ve A. MCGREW<br />
(der.), M.C. ÇELEBĠ (çev.), Phoenix Yayınevi, Ankara, s.107-115, 2008.
334<br />
SCOTT, A.J., “KüreselleĢme ve Kent-Bölgelerin YükseliĢi”, Planlama, K. C.<br />
ÇAMUR (çev.) Sayı 3, s. 26-32, 2004.<br />
SERT, E., KARPUZ, H. ve AKGÜN, G., “KüreselleĢme Sürecinde DeğiĢen Kent<br />
Kavramı; Mekan ve PolitikleĢme Üzerine Bir Okuma ÇalıĢması”, Planlama,<br />
Sayı 2, s. 101-111, 2005.<br />
SEVĠNÇ, M., “Postmodernizm ve Kent”, Birikim, Sayı 124, s. 54-59, 1999.<br />
SHATKIN, G., “Obstacles to Empowernent: Local Politics and Civil Wsociety in<br />
Metropolitan Manila, the Philippines”, Urban Studies, Vol 37, No 12, p.<br />
2357-2375, 2000.<br />
SJOBERG, G., “Sanayi Öncesi Kenti”, içinde 20. Yüzyıl Kenti, B.DURU ve<br />
A.ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 37-54, 2002.<br />
SMITH, N., “Yeni Küresellik, Yeni ġehircilik: Küresel Kentsel Strateji Olarak<br />
SoylulaĢtırma”, Planlama, Ġ.URKUN-BOWE ve Ġ.GÜNDOĞDU (çev.), Sayı<br />
36, s.13-27, 2006.<br />
SOMEL, C. “AzgeliĢmiĢlik Perspektifinden KüreselleĢme”, Doğu Batı, Sayı 18, s.<br />
199-208, 2002.<br />
SOYAK, T., “Özel Sektör ve Kentsel DönüĢüm”, içinde Uluslararası Kentsel<br />
DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D.ÖZDEMĠR, P.P.ÖZDEN ve<br />
S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />
Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 257-259, 2005.<br />
SÖKMEN, P., “Dünya Sistemine Eklemlenme Çağında Yeni GeliĢme AnlayıĢları,<br />
Yeni Yönetim Biçimleri”, içinde Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildiriler<br />
Kitabı, B. AYMAN GÜLER ve A. SABUKTAY (der.), 1-2 Kasım 2000,<br />
TODAĠE, Ankara, s. 597-609, 2002.<br />
, “Kentsel DönüĢüm Ġçin Kaynak Yaratıcı Sürdürülebilir Bir Planlama<br />
Çerçevesi”, içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.<br />
ÖZDEN, Ġ.KARAKAġ, S.TURGUT, H.YAKAR, D. ERDEM ve<br />
N.PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s.47-51,<br />
2003.<br />
, “KüreselleĢme Çağında Planlama ve Türkiye”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 95-115, 2000.<br />
SUHER, H., “KentleĢme ve KentlileĢme Politikaları”, içinde<br />
KentleĢme, Yeni Yüzyıl Kitaplığı, Ġstanbul, s. 5-29, 1995.<br />
Türkiye’de<br />
SUBAġAT, T. “KüreselleĢme ve Devletin Rolü”, içinde Kalkınma ve<br />
KüreselleĢme, S. DEDEOĞLU ve T. SUBAġAT (der.), Bağlam Yayınları,<br />
Ġstanbul, s. 55-86, 2004.<br />
SUVAKÇI, A., “Türkiye, Ġstanbul ve Kentsel DönüĢüm”, içinde Ġstanbul Kent<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s.141-150, 2007.
335<br />
ġAHĠN, Y. E., “Postmodern Durum ve Planlama”, içinde Cevat Geray’a Armağan,<br />
Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 653-668, 2001.<br />
ġAHĠN, N., “Kentsel DönüĢüm”, Bursa Defteri, Sayı 31-32, s. 76-79, 2008.<br />
ġAHĠN, S. Z., “Ġmar Planı DeğiĢiklikleri ve Ġmar Hakları Aracılığıyla Yanıltıcı<br />
(Pseudo) Kentsel DönüĢüm Senaryoları: Ankara Altındağ Ġlçesi Örneği”,<br />
içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.<br />
KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.),<br />
11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 89-101, 2003.<br />
,“Kentsel DönüĢümün Kentsel Planlamadan BağımsızlaĢtırılması/Ayrılması<br />
Sürecinde Ankara”, Planlama, Sayı 36, s.111-120, 2006.<br />
,“Ġdeolojik Bir Araç Haline Gelen Kentsel DönüĢüm Kavramının Planlama<br />
Paradigmaları Ġle ĠliĢkisine Tarihsel Bir BakıĢ: Ankara Örneği”, içinde<br />
Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik Kongresi Bildiriler<br />
Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir, s. 177-182,<br />
2007.<br />
ġAHĠNGÜR, A. ve MÜDERRĠSOĞLU, B., “AB‟nin Toplum Tabanlı Kentsel<br />
DönüĢüme YaklaĢımı ve Türkiye‟deki Kentsel DönüĢüm Uygulamalarının<br />
Etkinliği: Ġstanbul Özelinde Türkiye”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />
Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />
8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />
Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 507-519, 2005.<br />
ġEN, B., “SoylulaĢtırma: Kentsel Mekânda Yeni Bir AyrıĢma Biçimi”, içinde<br />
Ġstanbul’da Kentsel AyrıĢma, Mekânsal DönüĢümde Farklı Boyutlar, H.<br />
KURTULUġ (haz.), Bağlam Yayıncılık, Ġstanbul, s.127-160, 2005.<br />
,“Ekonomik GeliĢmenin Kültürel Stratejileri: Ġstanbul Kent Merkezleri ve<br />
Tarihi Kentsel Alanların Yeniden Yapılandırılması”, Planlama, Sayı 36, s.<br />
65-76, 2006.<br />
, “SoylulaĢtırma ve Konut Sorunu: Kente Dair Ġyimser Beklentilerin<br />
KarĢılanamaması”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye<br />
ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi, Ġzmir, s. 183-195, 2007a.<br />
, “SoylulaĢtırma: Tarihi Kentsel Alanların DönüĢümünde Artan Sınıfsal<br />
ÇeliĢkiler”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 60-66, 2007b.<br />
, “Ġstanbul‟da Konut Sorununun Çözüm Önerileri Neden Radikal Olmalıdır?”,<br />
içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15 Eylül, Mimar<br />
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.285-294, 2007c.<br />
, “Kentsel DönüĢüm: Kavramsal KarmaĢa ve Neoliberalizm”, Ġktisat Dergisi,<br />
Sayı 499, s. 34-41, 2008a.<br />
, “Kentsel DönüĢüm ve Yasal Sürecin Anlamı”, içinde Almanak 2007<br />
Analizleri, S. KURT (der.), Sosyal AraĢtırmalar Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s.<br />
391-405, 2008b.
336<br />
,“Kentsel DönüĢüm ve Kaybetmeden Mücadele Etme ArayıĢı, Gülsuyu-Gülensu<br />
ve BaĢıbüyük Deneyimleri”, içinde Tarih, Sınıflar ve Kent, B.ġEN ve A.E.<br />
DOĞAN (der.), Dipnot Yayınları, Ankara, s. 309-353, 2010.<br />
ġENER, H.E., “Yeni Sağ'ın Yerellik Söylemindeki DeğiĢimi Anlamlandırmak”,<br />
Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, Yıl 4, Sayı 16, s. 2-11, Ekim- Aralık<br />
2003.<br />
ġENGÜL, T., “Üçüncü Yol, Kent Mekanı ve Yerel Topluluklar”, içinde Üçüncü<br />
Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.YALÇINTAN (der.), Büke Yayınları,<br />
Ġstanbul, s.235-256, 2000a.<br />
, “Siyaset ve Mekânsal Ölçek Sorunu: Yerelci Stratejilerin Bir EleĢtirisi”,<br />
içinde KüreselleĢme Emperyalizm Yerelcilik ĠĢçi Sınıfı, E. A. TONAK<br />
(der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 111-158, 2000b.<br />
, “Sosyal Adalet, Kent Mekanı ve KüreselleĢme”, içinde 3. Bin Yılda ġehirler:<br />
KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23. Kolokyumu<br />
Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Ġstanbul, s. 69-84, 2000c.<br />
, “Devlet ve Kent Mekanı”, Ġktisat, Sayı 404, s. 45-56, 2000d.<br />
, “ Ġkinci Dünya SavaĢı Sonrasında Kentsel GeliĢme ve Yönetim<br />
Paradigmalarında YaĢanan DönüĢüm Üzerine Bir Değerlendirme”, Toplum<br />
ve Hekim, Cilt 19, Sayı 1, s. 69-78, 2004.<br />
, “BölüĢüm Siyasetinden Kimlik Siyasetine: Türkiye‟de Yerel Katılım<br />
Süreçlerinin DönüĢümü”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım<br />
Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım<br />
2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını,<br />
Cilt 1, Ankara, s. 123-139, 2005.<br />
, “Planlama Aygıtından Planlama Alanına: Planlama-Siyaset ĠliĢkisini Yeniden<br />
DüĢünmek”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye ġehircilik<br />
Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />
Ġzmir, s. 83-95, 2007.<br />
ġENSES, F., “Neoliberal KüreselleĢme Kalkınma Ġçin Bir Fırsat mı Engel mi?”,<br />
içinde Kalkınma ve KüreselleĢme, S. DEDEOĞLU ve T. SUBAġAT (der.),<br />
Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s.13-54, 2004.<br />
ġENTÜRK, Y., “KüreselleĢmeye Ġstanbul‟dan Bakmak: Küresel Reçetelerin<br />
Gölgesinde „Küçük Manhattan‟ın YükseliĢi”, içinde Özneler, Durumlar ve<br />
Mekanlar, Toplum ve Mekan: Mekanları Kurgulamak, Ġ. E. IġIK VE Y.<br />
ġENTÜRK (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 24-63, 2009.<br />
ġENYAPILI, T., “Gecekondu Olgusuna Dönemsel YaklaĢımlar”, içinde DeğiĢen<br />
Mekan, Mekansal Süreçlere ĠliĢkin TartıĢma ve AraĢtırmalara Toplu<br />
BakıĢ: 1923-2003, A. Eraydın (der.) Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 84-<br />
122, 2006.
337<br />
, “ Cumhuriyet'in 75. Yılı Gecekondunun 50. Yılı”, içinde 75 Yılda DeğiĢen<br />
Kent ve Mimarlık, Y.SEY (ed.), Tarih Vakfı Yayınları, Ġstanbul, s. 301-316,<br />
1998.<br />
ġPO, “Kentsel DönüĢüm Yasa Tasarıları”, Memleket-Mevzuat, Sayı 16, s. 58-59,<br />
2006a.<br />
, “Kentsel DönüĢüm Değil Rant Amaçlı Tasfiye Yasası”, Planlama, Sayı 36, s.<br />
4-5, 2006b.<br />
TABAK, F., “ Dünya Ekonomisi ve EnformelleĢme Süreci”, Defter, Sayı 35, s. 1-30,<br />
1999.<br />
TAN, T. “Kamu Hizmeti, ÖzelleĢtirme ve Bürokrasinin Azaltılması Üzerine”, Türk<br />
Ġdare Dergisi, Sayı 378, s.73-90, 1988.<br />
TAPAN, M., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />
Sayı 30, s. 13-24, 2008.<br />
TAġAN, T., “ Islah Ġmar Planları Ġle Kentsel Arsa Rantlarının Yeniden Dağıtılması<br />
Kentte Refah Aktarımları YaratmıĢ Olabilir Mi? Ankara Örneğinde bir<br />
Analiz ÇalıĢması”, Planlama, Sayı 14, s. 20-26, 1996.<br />
TEKEL, A. ve AYTEN, A. M., “Kültürel ve Demokratik Yapılanmanın Planlama<br />
Politikalarının OluĢturulmasındaki Belirleyiciliğinin KüreselleĢme (Yeni<br />
Dünya Düzeni) Çerçevesinde Değerlendirilmesi”, içinde Türkiye’de 20.<br />
Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M. ÇUBUK (ed.), 6-<br />
8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s. 117-127, 1998.<br />
TEKEL, A., “Türkiye‟de Metropoliten Planlama ve Yönetimi”, içinde Cevat<br />
Geray’a Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 701-728,<br />
2001.<br />
TEKELĠ, Ġ., “Ġnsan Haklarının YerleĢmeye ve Mekâna ĠliĢkin Boyutları Üzerine”,<br />
içinde Ġnsan Çevre Kent, BAYRAMOĞLU YILDIRIM, F. (der), WALD<br />
Yayınları, Ġstanbul, s. 15-26, 1996.<br />
, “Türkiye‟de Cumhuriyet Döneminde Kentsel GeliĢme ve Kent Planlaması”,<br />
içinde 75 Yılda DeğiĢen Kent ve Mimarlık , Y. SEY (der.), Tarih Vakfı<br />
Yayınları, Ġstanbul, s.1-24, 1998.<br />
, “Kentleri DönüĢüm Mekânı Olarak DüĢünmek”, içinde Kentsel DönüĢüm<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P. ÖZDEN, Ġ. KARAKAġ, S.TURGUT,<br />
H. YAKAR, D. ERDEM ve N. PALAOĞLU (der.), 11-13 Haziran, YTÜ<br />
Oditoryumu, Ġstanbul, s. 2-7, 2003.<br />
TOKER, B., “Adaletsiz Gelir Dağılımına ve Kapitalist Sömürüye KarĢı Bir<br />
ÖzgürleĢme ve DemokratikleĢme Süreci Olarak Ġstanbul'a Göç Ya Da<br />
Katılımcı Demokrasi Yolunda Bir Özyönetim Modeli”, Kent Gündemi, Sayı<br />
1, s. 32-36, 1997.<br />
TOPAL, K. ve AKYAZI, H. “Yeni Küresel Ekonomik Sistem ve Ulusal Kalkınmada<br />
Kentlerin Önemi”, ÇağdaĢ Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 6, Sayı 4, s. 12-<br />
18, 1997.
338<br />
TORLAK, S.E., “GecekondulaĢmanın GeliĢimi, Ġmar Afları ve Islah Ġmar Planları”,<br />
ÇağdaĢ Yerel Yönetimler, Cilt 12, Sayı 1, s.64-73, 2003.<br />
TORUNOĞLU, E., “Kentsel DönüĢüm: Pazarlamanın Dayanılmaz Hafifliği”, içinde<br />
Kent ve Planlama GeçmiĢi Korumak Geleceği Tasarlamak, A. MENGĠ<br />
(ed), Ġmge Kitabevi Yayınları,Ankara, s.375-388, 2007.<br />
TUNALI, Ġ., “Enformel Sektör Analizlerinde Temel Kavramsal Sorunlar”, içinde<br />
Enformel Kesim (I), T. BULUTAY (ed.), DĠE Matbaası, Ankara, s.23-<br />
47,,2000.<br />
TURAN, M., “Türkiye‟de Yerel Yönetimler, Sermaye Birikim ve Kentsel Rantlar”,<br />
Ġktisat, Sayı 500, s. 62-66, 2008.<br />
TURGUT, H., “KentlileĢme Süreci Ġçinde Sosyo-Kültürel ve Mekansal DeğiĢimler:<br />
Gecekondu- Konut Örüntüsü”, içinde TMMOB Konut Kurultayı Bildiriler<br />
Kitabı, 22-24 Mayıs, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s.386-398, 2002.<br />
TURGUT, S. ve ERKAN BĠÇER, N. Ç., “Bugünkü Kent Yönetimi ve Planlama<br />
Sistemi Türkiye Kentlerini Üçüncü Bin Yıla TaĢıyabilecek mi?”, içinde 3.<br />
Bin Yılda ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik<br />
Günü 23. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım<br />
1999, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 283-292, 2000.<br />
TUROK, I., “Kentsel DönüĢümde Yeni Eğilimler ve YönetiĢim, Kentsel DönüĢüm:<br />
Neler Yapılabilir ve Nelerden Kaçınmalı?”, içinde Uluslararası Kentsel<br />
DönüĢüm Uygulamaları Sempozyumu, D. ÖZDEMĠR, P.P. ÖZDEN ve<br />
S.R.TURGUT (der.), 27-30 Kasım 2004, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi<br />
Sarayı, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, Ġstanbul, s. 25-30, 2005.<br />
TÜMTAġ, M. S., “Yeni Dönem Kentsel Politika Önerisi Kentsel DönüĢüm”, Ġktisat,<br />
Sayı 500, s. 56-61, 2008.<br />
TÜRKSOY, C., “Ġmar Affı mı?”, Planlama, Sayı 14, s. 9-14, 1996.<br />
TÜRKÜN, A. ve KURTULUġ, H., “GiriĢ”, içinde Ġstanbul’da Kentsel AyrıĢma,<br />
H. KURTULUġ (der.), Bağlam Yayınları, Ġstanbul, s. 9-24, 2005.<br />
TÜRKÜN, A., “ Kentsel Turizmin GeliĢmiĢ ve AzgeliĢmiĢ Ülkelerdeki<br />
Yansımaları”, içinde Ġstanbul Kent Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 13-15<br />
Eylül, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ġstanbul, s.215-229, 2007.<br />
ULU, A. ve KARAKOÇ,Ġ., “Kentsel DeğiĢimin Kent Kimliğine Etkisi”, Planlama,<br />
Sayı 3, s. 59-66, 2004.<br />
USLU, S., “Refah Zenginlerce PaylaĢılıyor”, içinde Yeni Sağ Yeni Aldatmaca,<br />
I.KANSU (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s.27-38, 1997.<br />
UYSAL, E. Ü., “SoylulaĢtırma Kuramlarının Ġstanbul‟da Uygulanabilirliği: Cihangir<br />
Örneği”, Planlama, Sayı 36, s. 77-92, 2006.<br />
UYSAL, Y., “Yeni KüreselleĢmenin Kıskacında Kent ve Planlama”, Mimar.Ġst,<br />
Sayı 3, s.64-78, 2001.<br />
, “Parçalanan Kent-Parçalanan YaĢamlar”, Mimar.ist, Sayı 8, s. 66-68, 2003.<br />
, “Ġstanbul Nereye Gidiyor?”, Ölçü, Sayı Mart 2007, s. 45-53, 2007.
339<br />
UZUN, B. ve ÇETE, M., “GeliĢmekte Olan Ülkelerdeki YasadıĢı YerleĢim<br />
Sorunlarının Çözümü Ġçin Bir Model YaklaĢımı Önerisi”, HKM Jeodezi,<br />
Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi, Sayı 93, s.14-19, 2005.<br />
UZUN, C. N., “Kentte Yeni Bir DönüĢüm Süreci ve Yasal Düzenlemeler”,<br />
Planlama, Sayı 1, s. 37-44, 2002.<br />
UZUN, N. C., “Yeni Yasal Düzenlemeler ve Kentsel DönüĢüme Etkileri”,<br />
Planlama, Sayı 36, s. 49-52, 2006.<br />
UZUN, N., “Ġstanbul‟da SeçkinleĢtirme (Gentrification): Örnekler ve SeçkinleĢtirme<br />
Kuramları Çerçevesinde Bir Değerlendirme”, içinde Ġstanbul’da<br />
SoylulaĢtırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, D.BEHAR ve T. ĠSLAM (der.),<br />
Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, s.31-42, 2006.<br />
ÜLKENLĠ, Z. K.,“KüreselleĢme Etkisi Ġle Metropoliten Alanların Bölgesel ġehir<br />
Alanlarına Olası Kimlik DönüĢümü, Planlama ve Araçları Üzerine”, içinde<br />
DeğiĢen-DönüĢen Kent ve Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak Yayını, Cilt 1, Ankara, s. 159-171, 2005.<br />
ÜNAL, E., DUYGULUER, F. VE BOLAT, Z. E.,“ġehir Yenileme”, Ġmar<br />
Terimleri, TODAĠE Yerel Yönetimler AraĢtırma ve Eğitim Merkezi<br />
Yayınları, Ankara, s.103,1998.<br />
WIRTH, L., “Bir YaĢam Bçimi Olarak KentlileĢme”, içinde 20. Yüzyıl Kenti, B.<br />
DURU ve A. ALKAN (der.), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 77-106,<br />
2002.<br />
YALÇINTAN, M. C., “ Üçüncü Yol: Küresel Çağın Evrensel Ġdeolojisi Olabilir<br />
mi?”, içinde Üçüncü Yol ArayıĢları ve Türkiye, M.C.YALÇINTAN (der.),<br />
Büke Yayınları, Ġstanbul, s. 45-80, 2000a.<br />
, “Küresel AkıĢlar, ÇatıĢma Kültürü ve Alternatifsizlik”, içinde 3. Bin Yılda<br />
ġehirler: KüreselleĢme Mekan-Planlama, Dünya ġehircilik Günü 23.<br />
Kolokyumu Bildiriler Kitabı, Ġ. DĠNÇER (der.), 8-9-10 Kasım 1999, Yıldız<br />
Teknik Üniversitesi, Ġstanbul, s. 211-228, 2000b.<br />
, “Radikal Planlama”, içinde Planlama, Siyaset, Siyasalar: 6. Türkiye<br />
ġehircilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 6-7-8 Kasım 2006, Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi, Ġzmir, s. 113-121, 2007.<br />
YAPICI, M., “Yuvarlak Masa SöyleĢisi, Ġstanbul‟da Kentsel DönüĢüm”, Mimar.ist,<br />
Sayı 30, s.13-24, 2008.<br />
, “Neoliberalizmin Kent ve Mekana Etkisi”, TMMOB Mimarlar Odası<br />
Ankara ġubesi Bülteni, No: 72, s. 28-29, 2009.<br />
YARAR, L., KAYA, Ġ. Ve GÖKGÜR, P., “Hukuki ve Ekonomik YaĢantının<br />
DeğiĢimi ile Kentsel Mekanda Ortaya Çıkan Sosyo-Kültürel Sorunlar”, içinde<br />
Türkiye’de 20. Dünya ġehircilik Günü Kolokyumu Bildiriler Kitabı, M.<br />
ÇUBUK (ed.), 6-8 Kasım 1996, Mimar Sinan Üniversitesi, Ġstanbul, s.169-<br />
174, 1998.
340<br />
YAYED, “DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısında Mülkiyet Hakkı ve<br />
KamulaĢtırma”, Memleket-Mevzuat, Sayı 16, s. 53-55, 2006.<br />
YERASĠMOS, S., “Habitat II‟den Ġki Sözcük”, Ġstanbul, Sayı 19, s.53-55, 1996.<br />
YILDIRIM, A. E., “Güncel Bir Kent Sorunu: Kentsel DönüĢüm”, Planlama, Sayı<br />
35, s. 7-24, 2006.<br />
YILDIRIM, B., “Sendikalar Uluslararası Saldırıyla KarĢı KarĢıya”, içinde Yeni Sağ<br />
Yeni Aldatmaca, I. KANSU (der), Ġmge Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 65-<br />
74, 1997.<br />
YILMAZ, Z., “Kentsel Yenileme-Canlandırma Projesinde Katılımın<br />
Değerlendirmesi ve Trabzon Örneği”, içinde DeğiĢen-DönüĢen Kent ve<br />
Bölge, 8 Kasım Dünya ġehircilik Günü 28. Kolokyumu Bildiriler Kitabı,<br />
8-10 Kasım 2004, ODTÜ, ODTÜ Mimarlık Fakültesi ve TMMOB ġPO Ortak<br />
Yayını, Cilt 1Ankara, s. 579-597, 2005.<br />
YĠĞĠTCANLAR, T., “Kentsel Yenileme Olgusu ve GeliĢim Süreci”, Planlama, Sayı<br />
4, s. 55-58, 2001.<br />
YUM, A. ve ERTÜR, G., “Ġstanbul Ġçin Deprem Master Planı (DMP)-2”, Ġstanbul,<br />
Sayı 48, s. 32-35, 2004.<br />
YÜKSEL, M., “YönetiĢim (Governance) Kavramı Üzerine”, içinde Cevat Geray’a<br />
Armağan, Mülkiyeliler Birliği Yayınları, Ankara, s. 849-862, 2001.<br />
YÜZER, A.ġ., “ Ġstanbul Merkez ve Alt Merkezlerinde Sanayi Alanları DönüĢümü”,<br />
içinde Kentsel DönüĢüm Sempozyumu Bildiriler Kitabı, P.P.ÖZDEN, Ġ.<br />
KARAKAġ, S. TURGUT, H.YAKAR, D.ERDEM ve N.PALAOĞLU (der.),<br />
11-13 Haziran, YTÜ Oditoryumu, Ġstanbul, s. 349-358, 2003.<br />
Diğer Kaynaklar<br />
Tezler<br />
AĞAN YALÇINTAġ, H., Evaluating The Impact of Urban Competitive<br />
Advantages on Economic Revitalization of Deprived Inner Cities<br />
Through a Case Atudy Held in Istanbul, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi,<br />
Ġzmir Ġleri Teknoloji Enstitüsü, Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />
Ġzmir, 2008.<br />
AKÇAKAYA, Ġ., Measuring the Impact of Culture on Urban Regeneration<br />
Towards Prospects for Istanbul ECOC 2010: The Case of Zeytinburnu<br />
Culture Valley Project, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul<br />
Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2008.<br />
AKKOYUNLU, N., Kentsel DönüĢüm ve Sarıgöl Örneği, YayımlanmamıĢ<br />
Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />
Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />
ALP, Ġ. “Kentsel DönüĢüm- Kentsel Mekanın Yeniden Üretilmesi Sürecinde<br />
YönetiĢim ve Uygulama Araçları”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,<br />
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul,<br />
2005.
341<br />
AġIK, R., Kentsel DönüĢüme Aktörlerin BakıĢı: Zeytinburnu Pilot Projesi<br />
Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />
AYGÜN, T. “Kent Merkezlerinin Yenilenmesi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />
Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 1990.<br />
BAL, Ö. H., Ġzmir'de Kentsel DönüĢüm Sürecinin Ġzmir- CennetçeĢme<br />
Mahallesi Üzerinden Ġrdelenmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġzmir, 2008.<br />
BARKA, Ġ., Kentsel DönüĢüm Dinamikleri Bağlamında Yeni Konut Alanları,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
BOGENÇ, Ç., Trabzon Zağnos Vadisi Kentsel dönüĢüm Örneğinin Kentsel<br />
Peyzaj Planlama Açısından Değerlendirilmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek<br />
Lisans Tezi, Bartın Üniversitesi ,Fen Bilimleri Enstitüsü, Bartın, 2009.<br />
BURKAY, H.Ö., Social Policy of Urban Transformation: Social Housing<br />
Policies Ġn Turkey From the 1980s To Present, YayımlanmamıĢ Yüksek<br />
Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi<br />
Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
ÇAĞLA, H., Kentsel DönüĢüm ÇalıĢmalarının Mülkiyet Kullanımına Olan<br />
Etkisi Üzerine Bir AraĢtırma ve Konya Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek<br />
Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya, 2007.<br />
ÇAKIR, N., Günümüz Kent Dinamiklerinin Kentsel DönüĢüme Etkileri,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
ÇAVUġOĞLU, E., Hegemonik Bir Süreç Olarak Türkiye KentleĢmesi, Mimar<br />
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, YayımlanmamıĢ<br />
Doktora Tezi, Ġstanbul, 2004.<br />
ÇELĠK, Ö., The Pattern and Process of Urban Social Exclusion in Istanbul,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Ankara, 2008.<br />
DEĞĠRMENCĠ, Ġ., Tarihi Mekanlarda Kentsel DönüĢüm Uygulamaları: Balat<br />
Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisan Tezi, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Isparta, 2009.<br />
DEMĠRSOY, M.S., Kentsel DönüĢüm Projelerinin Kent Kimliği Üzerindeki<br />
Etkisi (Lübnan-Beyrut-Solidere Kentsel DönüĢüm Projesi Örnek Alan<br />
Ġncelemesi), YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel<br />
Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
DOYDUK, U., An Urban Renewal Story in Ankara Metropolitan Area: Case<br />
Study Cevizlidere, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008.
342<br />
DUZCU, S., The assessment Criteria of Urban Regeneration Projects: The Case<br />
of The Fener-Balat Districts In Istanbul, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />
Tezi, ODTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006.<br />
ELGĠN, F.C., Kentsel DönüĢüm Projelerinde Kullanıcı Katılımının Önemi:<br />
Pangaltı Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü , Ġstanbul, 2008.<br />
ERARSLAN, Ġ.G., Yönetim Mekanizmalarının Kentsel DönüĢüm Algısı ve<br />
Uygulamaları Üzerindeki Etkisi, Ġngiltere, Almanya ve Türkiye<br />
Örnekleri, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />
EREN, F., Kentsel DönüĢümlerde Kamu- Özel Ortaklıkları ve Özel GiriĢimin<br />
DönüĢümdeki Varlığı: Konya Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />
Tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya, 2006.<br />
ERGUN, C., “Yoksulluk ve Enformel Sektör: Çöp Toplayıcıları Örneği (Isparta-<br />
Ġzmir KarĢılaĢtırması)”, Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Isparta. 2005.<br />
ERĠÇ, D.N., Urban Transformation of a Socialist City: A CaseSstudy of East<br />
Berlin-Alexanderplatz, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008.<br />
ERTÜRK, F., NesliĢah ve Hatice Sultan (Sulukule) Mahalleleri Kentsel<br />
DönüĢüm Projesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik<br />
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2009.<br />
ESENTÜRK, M., Ġstanbul Ġli Örneğinde Kentsel DönüĢüm Uygulamaları,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2009.<br />
GÜMÜġBOĞA, B., Katılım Ekseninde Kentsel DönüĢüm: Altındağ AktaĢ<br />
Mahallesi Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2009.<br />
KAHRAMAN, Z.E., The Relationship Between Squatter Housing<br />
Transformation and Social Integration of Rural Migrants into Urban<br />
Life: A Case Study in Dikmen, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, ODTÜ, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008.<br />
KÖMÜRCÜOĞLU, N., Türkiye'de Konut Eksenli Kentsel DönüĢüm<br />
Projelerinde Özel Sektörün Rolü: Ġstanbul Örneği, YayımlanmamıĢ<br />
Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />
Ġstanbul, 2008.<br />
KÜTÜK ĠNCE, E., Kentsel DönüĢümde Yeni Politika, Yasa ve Eğilimlerin<br />
Değerlendirilmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006.<br />
NĠKSAROĞLU, A., Kültür Eksenli Kentsel DönüĢüm: 2010 Avrupa Kültür<br />
BaĢkenti Olarak Ġstanbul, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul<br />
Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.
343<br />
NURENGĠN KOCAMEMĠ, G., Kentsel DönüĢüm Süreci: KazlıçeĢme Örneği,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
OCAK, E., Gayrimenkul Yatırım Aracı Olarak Kentsel DönüĢüm: Beyoğlu<br />
Bölgesinde Kamondo Han Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,<br />
Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
OSMANÇAVUġOĞLU, A., Urban Transformation Process: Ulus Historical City<br />
Center Planning Project, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü,Ankara, 2006.<br />
ÖNER, ġ., Kentsel Yenileme Kapsamında Kentsel DönüĢüm Projelerinin<br />
Ġstanbul Küçükçekmece Kentsel DönüĢüm Projesi Örneğinde<br />
Ġrdelenmesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas<br />
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak, 2007.<br />
ÖZDAġ, G., ModernleĢme Sürecinde Niğde'de Mimari Çevre ve Kentsel<br />
DönüĢümler, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Kayseri, 2007.<br />
ÖZDEN, P.P. “Yasal ve Yönetsel Çerçevesiyle ġehir Yenileme Planlaması ve<br />
Uygulaması: Türkiye Örneği”, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul<br />
Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2002.<br />
ÖZTAġ, N., Türkiye'de Kentsel DönüĢüm ve Haliç Örneklemesi,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2005.<br />
SAKIZLIOĞLU, N.B., Impacts of Urban Renewal Policies: The Case of<br />
TarlabaĢı-Ġstanbul, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2007.<br />
SALLAN GÜL, S.,Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksulluğun Sosyolojik<br />
Değerlendirmesi, YayımlanmamıĢ Doçentlik Tezi, Ankara, 2001.<br />
SEKMEN, S., Kentsel DönüĢüm Üzerine Bir Model Önerisi: Ġzmir Ferahlı<br />
Mahallesi Örneği, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġzmir, 2007.<br />
ġEN, B., Kentsel Gerilemeyi AĢmada ÇeliĢkili Bir Süreç Olarak SoylulaĢtırma:<br />
Galata Örneği, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar<br />
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2006.<br />
ġENYÜKSEL, M., Neoliberalizmin Kentsel Taarruzuna KarĢı Bir DireniĢ<br />
Öyküsü: Başıbüyük Mahallesi, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar<br />
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 2009.<br />
TATLICAN, Ü., Mühendisler ve Toplumsal Hareketlilik, Ġzmir ve Hinterlandı,<br />
YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Ġzmir, 1996.<br />
TUÇALTAN, G., Dynamics of Urban Transformation Via Improvement Plans<br />
for Ankara City, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2008.
344<br />
UÇAR, C., Kentsel DönüĢümün Uygulama Bölgesi Dinamiklerine ve TaĢınmaz<br />
Değerine Etkileri, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik<br />
Üniversitesi ,Fen Bilimleri Enstitüsü , Ġstanbul,2009.<br />
URKUN BOWE, Ġ., Comparative Analysis of Post Industrial Dockland<br />
TransformationIinitiatives: Guidance for Policy for the HaydarpaĢa Port<br />
and Surroundings, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü Ankara, 2008.<br />
UYAN, A., Kent Merkezlerindeki Konut Alanlarında ÇöküntüleĢme ve<br />
DönüĢüm: Bursa Doğanbey Kentsel DönüĢüm Projesi Örneği,<br />
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />
Enstitüsü, Ankara, 2008.<br />
YEREBASMAZ, H., Gerze Kentsel DönüĢüm Örneğinin Ġncelenmesi Üzerine<br />
Bir AraĢtırma, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2006.<br />
YILMAZ, G. I., Haliç Kıyı ġeridinde SanayileĢme Ġle Ortaya Çıkan Kentsel<br />
DönüĢüm, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen<br />
Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2008.<br />
YÜKSEL, Ö., Kentsel DönüĢümün Fiziksel ve Sosyal Mekana Etkisi: Kuzey<br />
Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans<br />
Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2007.<br />
ZEYBEKOĞLU SADRĠ, S., Kentsel DönüĢüm ve Kent Hakkı: Fener- Balat<br />
Rehabilitasyon Programı ve Santral Ġstanbul Projesi Örnekleri,<br />
YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />
Enstitüsü, Ġstanbul, 2008.<br />
ZEYDANLI, H., Kentsel DönüĢüm Projeleri ve Kuzey Ankara Kent GiriĢi<br />
Projesi, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Teknik Üniversitesi,<br />
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, 2007.<br />
Ġnternet Kaynakları<br />
AEP (58. Hükümet Acil Eylem Planı) (2003) http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/aep.pdf<br />
(e.t. 17.03. 2009).<br />
A.M. O. http://antmimod.org.tr/gundem.asp?blm=2&serid=152&page=1<br />
(e.t. 19.07.2009).<br />
AYKUL, Ö.,“5366 Ssayılı Kanunun Ġsmi Bile Hatalı”, 05.02.2008<br />
http://www.mimarizm.com/KentinTozu/Makale.aspx?id=330&sid=328<br />
(e.t. 19.07.2009).<br />
EREZ, H., SEYREK, O., BALKANAY, Ö. “Karanfilköy Gecekondu YerleĢmesinde<br />
YaĢayan Çocukların Sosyal Kopma- Segregasyon Düzeylerinin Ġrdelenmesi”,<br />
www.kentli.org/makale/karanfilkoy.htm. (e.t. 19.07.2010).<br />
GÜLEN, F. “Yerel Yönetimlerde Yasal DeğiĢiklikler”,<br />
http://www.yayed.org.tr/resimler/ekler/50cf8b51c773f3f_ek.pdf?tipi=7&turu<br />
=X&sube=0 (e.t. 19.07.2009).
345<br />
KARADAĞ, D., “Kentsel DönüĢüm Yöntemleri”, http://www.arkitera.com/g67-<br />
kentsel-donusum.html?year=&aID=793 (e.t. 13.04.2010).<br />
KOCH, M., “Social Inclusion and Crisis after Fordism” The 6th Conference of the<br />
European Sociological Association: “Aging Societies, New Sociology”,<br />
September 23th to 26th, 2003 Murcia, Spain, s.1-23 (Çevrimiçi),<br />
http://www2.cddc.vt.edu/digitalfordism/fordism_materials/Koch_III_Revised<br />
.pdf. (e.t. 19.07.2009).<br />
M. O. “Mimarlar Odası Ana Muhalefet Partisine ve Ġlgili TBMM Komisyon<br />
Üyelerine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu‟nda Yapılması<br />
Öngörülen DeğiĢiklikler ile Ġlgili GörüĢlerini Ġletti”, 29.07.2008.<br />
www.mimarlarodasi.org.tr. (e.t. 19.07.2009).<br />
M. O., Belediyelere Kentsel DönüĢüm Yetkileri Tanımlayan Yasal Düzenlemeler<br />
Hakkında Rapor,08.03.2010.<br />
www.mimarlaodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=Belge&Sub=detail&RecID=2435<br />
(e.t. 16.07.2010).<br />
SERVETOĞLU, B. “Yoksullar Kente YakıĢmıyor!” www.sendika.org<br />
(e.t.27.07.2009).<br />
ġ.P.O.http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=6085&tipi=9(e.t.<br />
10.07.2010).<br />
TMMOB P. M. O.<br />
http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=6100&tipi=9 (e.t.<br />
10.07.2010).<br />
TMMOB J. M. O., “ DönüĢüm Alanları Hakkında Kanun Tasarısı Üzerine TMMOB<br />
Jeoloji Mühendisleri Odası'nın GörüĢ ve Önerileri”, 26.09.2006.<br />
www.jmo.org.tr/calismalar/raporlar.php (e.t. 16.07.2010).<br />
TEKNĠK GÜÇ “Yeni Bir Talan Hikayesi: Kentsel DönüĢüm”, 15.12.2006. http://eimo.imo.org.tr/DosyaDizin/WPX/Portal/Yayın/tg/tg-164.pdf<br />
e.t. (e.t.<br />
16.06.2010).<br />
YAYED, “DönüĢüm Alanları Yasa Tasarısı Üzerine YAYED GörüĢü”, 02.10.2006.<br />
http://www.yayed.org/genel/bizden_detay.php?kod=241&tipi=9&sube=0<br />
(e.t. 19.07.2009).<br />
Kanun Metinleri<br />
Kentsel DönüĢüm ve GeliĢim Kanun Tasarısı Alt Komisyon Raporu (2005) Türkiye<br />
Büyük Millet Meclisi ĠçiĢleri Komisyonu, 3.05.2005, Esas No: 1/984, Karar<br />
No: 2.<br />
5998 Sayılı ve 17.06.2010 tarihli “Belediye Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına<br />
ĠliĢkin Kanun” http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5998.html (e.t.<br />
30.06.2010)<br />
4966 Sayılı ve 31.07.2003 tarihli “Bazı Kanunlarda ve Bayındırlık ve Ġskân<br />
Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede<br />
DeğiĢiklik Yapılmasına Dair” Kanun,<br />
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4966.html, (e.t. 17.03.2009).
346<br />
5104 Sayılı ve 04.03.2004 tarihli “Kuzey Ankara GiriĢi Kentsel DönüĢüm Projesi<br />
Kanunu”, Resmi Gazete (12.04.2004/25400). http://www.mevzuat.gov.tr. (e.t.<br />
17.03.2009).<br />
5162 Sayılı 05.05.2004 tarihli “Toplu Konut Kanununda ve Genel Kadro ve Usulü<br />
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin Toplu Konut<br />
Ġdaresi BaĢkanlığına Ait Bölümünde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun”,<br />
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5162.html, (e.t. 17.03.2009).<br />
5582 Sayılı ve 21.02.2007 Tarihli “Konut Finansmanı Sistemine ĠliĢkin ÇeĢitli<br />
Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun”,<br />
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5582.html, (e.t. 17.03.2009).<br />
775 Sayılı ve 20.07.1966 tarihli “Gecekondu Kanunu” http://www.mevzuat.gov.tr<br />
(e.t. 12.02.2009).<br />
2981 Sayılı ve 24.02.1984 tarihli “Ġmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara<br />
Uygulanacak Bazı ĠĢlemler ve 6785 Sayılı Ġmar Kanununun Bir Maddesinin<br />
DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanun”,<br />
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/669.html (e.t. 12.02.2009).<br />
3290 Sayılı ve 07.06.1986 tarihli “Ġmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara<br />
Uygulanacak ĠĢlemler Hakkında 2981 Sayılı Kanun`un Bazı Maddelerinde<br />
DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun ” http://www.anayasa.gen.tr/kanunliste-tam.htm<br />
(e.t. 12.02.2009).<br />
2985 Sayılı ve 02.03.1984 tarihli “Toplu Konut Kanunu”,<br />
http://www.spo.org.tr/mevzuat/mevzuat_detay.php?kod=32&tipi=MES&turu<br />
=KA (e.t. 12.02.2009).<br />
5366 Sayılı ve 05.07.2005 tarihli “Yıpranan Tarihi ve Kültürel TaĢınmaz Varlıkların<br />
Yenilenerek Korunması ve YaĢatılarak Kullanılması Hakkında Kanun”,<br />
http://www.anayasa.gen.tr (e.t. 12.02.2009).<br />
5393 Sayılı ve 13.07.2005 tarihli “Belediye Kanunu”, http://www.anayasa.gen.tr (e.t.<br />
12.02.2009).<br />
5216 Sayılı ve 23.07.2004 tarihli “BüyükĢehir Belediyesi Kanunu”,<br />
http://www.anayasa.gen.tr (e.t. 12.02.2009).<br />
3194 Sayılı ve 03.05.1985 tarihli “Ġmar Kanunu”,<br />
www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/711.html (e.t. 12.02.2009).<br />
5609 Sayılı ve 22.03.2007 tarihli “Gecekondu Kanununda DeğiĢiklik Yapılmasına<br />
Dair Kanun”, http://www.tbmm.gov.tr (e.t. 12.02.2009).
347<br />
EKLER<br />
Ek-1. Haritalar
348
349<br />
Ek-2. Fotoğraflar<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nden Görüntüler<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)
350<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)
351<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Olmayan Görünümü (Fotoğraf: Hade<br />
Türkmen)<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Hade Türkmen)
352<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Hade Türkmen)<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)
353<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)
354<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
BaĢıbüyük Mahallesi‟nin TOKĠ Blokları Ġle Görünümü (Fotoğraf: Cem Ergun)
355<br />
(Fotoğraf: Deniz Ersoy)<br />
(Fotoğraf: Deniz Ersoy)
356<br />
Gülsuyu Mahallesinden Görüntüler<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)
357<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)
358<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)
359<br />
(Fotoğraf: Sinan Danacı)<br />
(Fotoğraf: Sinan Danacı)
360<br />
(Fotoğraf: Sinan Danacı)<br />
(Fotoğraf: Cem Ergun)
361<br />
Ek-3. GörüĢme Formu<br />
- GörüĢülen kiĢinin cinsiyeti<br />
- GörüĢülen kiĢinin yaĢı<br />
- GörüĢülen kiĢinin doğum yeri<br />
- GörüĢülen kiĢinin öğrenim durumu<br />
- GörüĢülen kiĢinin medeni durumu<br />
- GörüĢülen kiĢinin hane halkı sayısı ve kimlerle oturduğu<br />
- GörüĢülen kiĢinin hane halkının öğrenim durumu<br />
- GörüĢülen kiĢinin ne iĢ yaptığı ve daha önce yaptığı son 3 iĢ<br />
- GörüĢülen kiĢinin bu iĢi nasıl bulduğu<br />
- GörüĢülen kiĢinin hane halkındakilerin ne iĢ yaptıkları ve daha önce<br />
yaptıkları son 3 iĢ<br />
- GörüĢülen kiĢinin aylık toplam hane geliri<br />
- GörüĢülen kiĢinin konut mülkiyet durumu<br />
- GörüĢülen kiĢinin evi kira ise aylık kira bedeli<br />
- GörüĢülen kiĢi mülk sahibi ise nasıl mülk sahibi olduğu<br />
- GörüĢülen kiĢinin konut kullanım alanı ve konut bölümleri<br />
- GörüĢülen kiĢinin daha önce nerede ikamet ettiği<br />
- GörüĢülen kiĢinin bu mahalleye ne zaman geldiği<br />
- GörüĢülen kiĢinin daha önce oturduğu yerden neden ayrıldığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin bu mahalleyi seçme nedeni<br />
- GörüĢülen kiĢinin daha önce oturduğu konut türü<br />
- GörüĢülen kiĢinin Ģu an oturduğu konuttan memnun olup olmadığı ve nedeni<br />
- GörüĢülen kiĢinin yaĢadığı çevreden memnun olup olmadığı ve nedeni
362<br />
- GörüĢülen kiĢinin mahallede yaĢayanların % kaçını tanıdığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin komĢularıyla ne sıklıkla bir araya geldiği<br />
- GörüĢülen kiĢinin komĢularıyla bir araya gelme nedeni<br />
- GörüĢülen kiĢinin komĢularıyla hangi konularda yardımlaĢtığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin Ġstanbul‟da akrabaları olup olmadığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin akrabalarıyla görüĢme sıklığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin akrabalarıyla görüĢme nedenleri<br />
- GörüĢülen kiĢinin ev alıĢveriĢini nereden yaptığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin ve evde varsa diğer çalıĢanların iĢe nasıl gidip geldiği<br />
- GörüĢülen kiĢinin ve evde varsa diğer çalıĢanların iĢe ne kadar zamanda gidip<br />
geldiği<br />
- GörüĢülen kiĢinin ve diğer hane halkı çalıĢanlarının iĢe gidiĢ geliĢ toplam<br />
masrafları<br />
- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm projesi hakkında bilgi verilip verilmediği<br />
- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm projesi hakkında kimin bilgi verdiği<br />
- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm projesi hakkında verilen bilginin içeriği<br />
- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesinden ne kadar zamandır haberi<br />
olduğu<br />
- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesine iliĢkin en baĢından fikrinin<br />
sorulup sorulmadığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin proje sürecinde söz sahibi olup olmadığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesi hakkında ne düĢündüğü<br />
- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesi sürecinde ne yapmayı düĢündüğü
363<br />
- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahallenin/mahallelinin kentsel dönüĢüm<br />
sürecinden nasıl etkileneceğini düĢündüğü<br />
- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahallede kentsel dönüĢüme yönelik ortak bir<br />
hareket olup olmadığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahalle sakinlerinin kentsel dönüĢüme yönelik<br />
tutumları hakkında ne düĢündüğü<br />
- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesi sürecinde neler yaĢadığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin oturduğu mahallede kentsel dönüĢüm sürecinde neler<br />
yaĢandığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin Ģu an oturduğu evin kentsel dönüĢüm sürecinde değer<br />
kazanıp kazanmayacağı hakkında ne düĢündüğü<br />
- GörüĢülen kiĢiye kentsel dönüĢüm sürecinde nasıl bir teklif yapıldığı<br />
- GörüĢülen kiĢinin yapılan teklif hakkında ne düĢündüğü<br />
- GörüĢülen kiĢinin kendisine yapılan teklifle mevcut koĢullarını<br />
karĢılaĢtırdığında ne düĢündüğü<br />
- GörüĢülen kiĢinin kentsel dönüĢüm projesinin baĢ aktörü olarak kimi gördüğü<br />
- GörüĢülen kiĢinin olası bir yerel seçimde mevcut belediye baĢkanına oy verip<br />
vermeyeceği<br />
- GörüĢülen kiĢinin söz hakkı olsa mahallesine yönelik olarak nasıl bir<br />
uygulama yapılmasını istediği<br />
- GörüĢülen kiĢinin hangi koĢullarda kentsel dönüĢüm projesini kabulleneceği
364<br />
ÖZGEÇMĠġ<br />
KiĢisel Bilgiler:<br />
Adı Soyadı : Cem Ergun<br />
Doğum Yeri : Ġzmir<br />
Doğum Tarihi : 17.03.1975<br />
Medeni Hali: Evli<br />
Eğitim-Öğretim Yaptığı Kurumlar<br />
Öğrenim Durumu Okulun Adı BitiĢ Yılı<br />
Ġlkokul Hakimiyet-i Milliye Ġlkokulu 1986<br />
Ortaokul-Lise A.Ö.D. Ġzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi 1993<br />
Üniversite Lisans Ankara Üniversitesi DTCF Sosyoloji 2002<br />
Yüksek Lisans Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi SBE<br />
Sosyoloji Anabilim Dalı<br />
2005<br />
Yabancı Diller:<br />
Fransızca (ÜDS 61.25)<br />
Ġngilizce Orta<br />
Bilgisayar:<br />
Microsoft Office (Word, Excel, PowerPoint)<br />
SPSS (Tüm Versiyonlar)<br />
ĠĢ Deneyimi:<br />
Görkem AraĢtırma ve Reklamcılık ġirketi (Ankara) bünyesinde saha<br />
araĢtırmalarında süpervizör olarak görev alma (2002).<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü‟nde AraĢtırma Görevlisi<br />
(2004- ).<br />
Yayınlar ve Faaliyetler<br />
1.Alanında Yurtiçinde Yayımlanan Kitap<br />
AyĢe Dericioğulları Ergun ve Cem Ergun, "Geleceğin Güvensiz ĠnĢası ve Sosyal<br />
Güven(siz)lik Reformu", Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 2009.<br />
2.Alanında Yurtiçinde Yayımlanan Kitapta Bölüm ve Ünite Yazarlığı<br />
Sallan Gül, S., Gül, H. ve Ergun, C. "Çıkar ve Çıkar Grupları", Felsefe<br />
Ansiklopedisi, Cilt III, ss: 625-632, Babil Yayıncılık, Ankara, 2005.<br />
Cem Ergun ve Hüseyin Gül "Toplumcu Belediyecilik ve Kent Kapılarını Sermayeye<br />
Açan Anahtar Olarak Kentsel DönüĢüm", Yerel Yönetimlerde Sosyal Demokrasi, Toplumcu<br />
Belediyecilik, Teorik YaklaĢımlar, Türkiye Uygulamaları (içinde), Ġhsan Kamalak ve<br />
Hüseyin Gül (der.), ss: 295-332, Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul, 2009.<br />
3.Uluslararası Toplantıda Sunularak Tam Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />
Cem Ergun ve Songül Sallan Gül, "Kentsel Yoksulluk ve Kadın Yoksulluğuna Çöp<br />
Alanlarından BakıĢ", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />
Sakarya, 5-7 Mart 2009.<br />
AyĢe Dericioğulları Ergun ve Cem Ergun, "Türkiye'de Aile Hekimliği Uygulaması<br />
ve Kadınlara Etkileri", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />
Sakarya, 5-7 Mart 2009.
365<br />
4. Uluslararası Toplantıda Sunularak Özet Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />
Cem Ergun "Kent Yoksullarının Yoksullukla Mücadele Stratejisi: Enformel ĠĢ<br />
Alanları, Isparta-Ġzmir Çöp Toplayıcılarına Yönelik Bir Alan AraĢtırması", Uluslararası Kent<br />
ve Sağlık Sempozyumu, Bursa, 7-9 Haziran 2006.<br />
Cem Ergun ve Songül Sallan Gül, "Kentsel Yoksulluk ve Kadın Yoksulluğuna Çöp<br />
Alanlarından BakıĢ", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />
Sakarya, 5-7 Mart 2009.<br />
AyĢe Dericioğulları Ergun ve Cem Ergun, "Türkiye'de Aile Hekimliği Uygulaması<br />
ve Kadınlara Etkileri", Sakarya Üniversitesi Disiplinlerarası Kadın ÇalıĢmaları Kongresi,<br />
Sakarya, 5-7 Mart 2009.<br />
5. Ulusal Toplantıda Sunularak Tam Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />
Hüseyin Gül ve Cem Ergun, "Mutlak Yoksulluk ve Nedenleri:Ankara<br />
Örneği",Yoksulluk Sempozyumu, Deniz Feneri YardımlaĢma ve DayanıĢma Derneği,<br />
Ġstanbul, 31 Mayıs-1 Haziran 2003.<br />
Sallan Gül, S., Gül, H. ve Ergun, C. 2004, "Kentsel Yoksulluk ve Aile ", IV. Aile<br />
ġurası, Aile AraĢtırma Kurumu, Ankara, 18-20 Mayıs 2004.<br />
Cem Ergun, "Yerel Yönetimlerde Çöp ve Yoksulluk Sorunu", Dünden Bugüne Yerel<br />
Yönetimlerde Yeniden Yapılanma, Yerel Yönetimler Kongresi, Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Biga Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi, 3-4 Aralık 2004.<br />
Cem Ergun, "Yoksulluk ve Çöp Toplayıcıları Örneği Temelinde Enformel Sektöre<br />
Yönelik Bir Sosyal Politika Önerisi", Türkiye'de Sosyal Hizmet Uygulamaları-Ġhtiyaçlar ve<br />
Sorunlar, Sosyal Hizmet Sempozyumu, BaĢkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi<br />
Sosyal Hizmetler Bölümü, Alanya, 4-6 Kasım 2004.<br />
Sallan Gül, S., Yılmaz, C., Ergun, C. ve Alican, A. "Bir Ġkon Olarak Gül: Kentsel<br />
Kimliğin Üretilmesinin Sembolik Anlamları", I. Ulusal Isparta Gül Sempozyumu, Isparta, 2-<br />
3 Haziran 2005.<br />
Cem Ergun. "Kentsel Bir Sorun Olarak Yoksulluk ve Yeni Enformel Alanlar",<br />
KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve<br />
Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16 Haziran 2005.<br />
Sallan Gül, S., Dulupçu, M. A., Gül, H., Ergun, C., KiriĢ, H. M. ve Alican, A.<br />
"YerelleĢme ve PiyasalaĢma Kent Yoksulluğuna Çare mi? Ġki Kent Temelinde<br />
KarĢılaĢtırmalı Bir Değerlendirme", KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar<br />
Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16<br />
Haziran 2005.<br />
Sallan Gül, S., Dericioğulları, A., Ergun, C. ve Gül, H. "Sosyal Devletin Tasfiyesi ve<br />
Sağlıkta DönüĢüm Programı Çerçevesinde Aile Hekimliği Uygulaması", VI. Kamu Yönetimi<br />
Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim 2008.<br />
Cem Ergun ve Hüseyin Gül, "Yerel Yönetimlerin DeğiĢen ĠĢlevleri ve Kentsel<br />
DönüĢüm", VI. Kamu Yönetimi Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim<br />
2008.<br />
Hüseyin Gül ve Cem Ergun, “KüreselleĢme, Kentler, Kentsel DönüĢüm ve<br />
Mekandan Koparılan Ademler”, VII. Kamu Yönetimi Forumu: KüreselleĢme KarĢısında<br />
Kamu Yönetimi Bildiriler Kitabı, ed: Hakan AltıntaĢ, KSÜ Yayınları, Sütçü Ġmam<br />
Üniversitesi, KahramanmaraĢ, 08-10 Ekim 2009.
366<br />
Cem Ergun, "Kentsel DönüĢüm Uygulamalarında YönetiĢimin Uygulanabilirliği"<br />
Ulusal Kalkınma ve Yerel Yönetimler, 4.Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu, TODAĠE,<br />
Ankara, 19-20 Ekim 2009.<br />
Cem Ergun ve Hüseyin Gül, “Barınma Hakkının Ġhlal Edilme Sürecinde Kentsel<br />
DönüĢüm Projeleri”, Sosyal Haklar Ulusal Sempozyumu II Bildiriler Kitabı, Pamukkale<br />
Üniversitesi, Denizli, 4-6 Kasım 2010, Petrol-ĠĢ Yayını, Ġstanbul.<br />
6.Ulusal Toplantıda Sunularak Özet Metin Olarak Yayımlanan Bildiri<br />
Sallan Gül, S., Gül, H., ve Ergun, C. "Türkiye'de Yoksulluk Kültürü Tezlerine BakıĢ:<br />
Ankara Örneği", Yoksulluk ve Sosyal Hizmetler, Sosyal Hizmet Sempozyumu, Hacettepe<br />
Üniversitesi, Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu ve Akdeniz Üniversitesi Sosyal Hizmetler<br />
Eğitim AraĢtırma ve Uygulama Merkezi, Antalya, 9-11 Ekim 2003.<br />
Cem Ergun, "Yoksulluk ve Çöp Toplayıcıları Örneği Temelinde Enformel Sektöre<br />
Yönelik Bir Sosyal Politika Önerisi", Türkiye'de Sosyal Hizmet Uygulamaları-Ġhtiyaçlar ve<br />
Sorunlar, Sosyal Hizmet Sempozyumu, BaĢkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi<br />
Sosyal Hizmetler Bölümü, Alanya, 4-6 Kasım 2004.<br />
Cem Ergun, “DeğiĢen Ekonomik Konjonktürde Yeni Enformel Alanlar: Ġzmir Çöp<br />
Toplayıcıları”, Türkiye'nin Toplumsal, Siyasal ve Ekonomik DönüĢümü Konferansı, ODTÜ,<br />
Ankara, 21-22 Ekim 2005.<br />
Cem Ergun. "Kentsel Bir Sorun Olarak Yoksulluk ve Yeni Enformel Alanlar",<br />
KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve<br />
Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16 Haziran 2005.<br />
Sallan Gül, S., Dulupçu, M. A., Gül, H., Ergun, C., KiriĢ, H. M. ve Alican, A.<br />
"YerelleĢme ve PiyasalaĢma Kent Yoksulluğuna Çare mi? Ġki Kent Temelinde<br />
KarĢılaĢtırmalı Bir Değerlendirme", KEAS'05: Kentsel Ekonomik AraĢtırmalar<br />
Sempozyumu-II, Pamukkale Üniversitesi ve Devlet Planlama TeĢkilatı, Denizli, 13-16<br />
Haziran 2005.<br />
Sallan Gül, S., Dericioğulları, A., Ergun, C. ve Gül, H. "Sosyal Devletin Tasfiyesi<br />
ve Sağlıkta DönüĢüm Programı Çerçevesinde Aile Hekimliği Uygulaması", VI. Kamu<br />
Yönetimi Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim 2008.<br />
Cem Ergun ve Hüseyin Gül, "Yerel Yönetimlerin DeğiĢen ĠĢlevleri ve Kentsel<br />
DönüĢüm", VI. Kamu Yönetimi Forumu, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi, Bolu, 9-11 Ekim<br />
2008.<br />
7.Hakemli Dergide Yayımlanan Teknik Not, Vaka Takdimi, TartıĢma ve Özet<br />
Türünden Yayın<br />
Cem Ergun, Kitap Ġncelemesi: Rosanvallon, P. 2004. "Refah Devletinin Krizi", Çev:<br />
B. ġahin. Dost Kitabevi Yayınları, Ankara. Toplum ve Demokrasi Dergisi, Sayı:1, Eylül-<br />
Aralık 2007.<br />
Cem Ergun, Kitap Ġncelemesi: Ahmad, F. 2006, "Bir Kimlik PeĢinde Türkiye", çev:<br />
Karadeli, S.C. Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul. Toplum ve Demokrasi Dergisi,<br />
Sayı: 2, Ocak-Nisan 2008.<br />
Cem Ergun. Kitap Ġncelemesi: Tanyol, C. 2007, "Çankaya Dramı: Silahlı Ordu<br />
Silahsız Ordu", Altın Kitaplar Yayınevi, Ġstanbul. Toplum ve Demokrasi Dergisi, Sayı: 3,<br />
Mayıs-Ağustos 2008.<br />
Cem Ergun. "Kentsel DönüĢüm ve Sulukule Çocuk Atölyesi", Toplum ve Demokrasi<br />
Dergisi, Sayı: 3, Mayıs-Ağustos 2008.
367<br />
Cem Ergun. “Engels Konutu Günümüzde Sorun Edinseydi…”, Toplum ve<br />
Demokrasi Dergisi, Sayı: 5, Ocak-Nisan 2009.<br />
8.Uluslararası KuruluĢlarca Desteklenen Projede Görev Almak<br />
UNDP ve T.C. BaĢbakanlık Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Genel Müdürlüğü<br />
tarafından desteklenen, Songül Sallan Gül ve Hüseyin Gül yöneticiliğinde tamamlanmıĢ olan<br />
"Sosyal Yardımlar ve ÇalıĢma Durumu: Yoksulluk Yardımları ve ĠĢgücüne Katılım ĠliĢkisi<br />
(Poverty Assistance And Employment Study: Relations Between Social Assistance And<br />
Labor Force Participation)" adlı Uluslararası Proje'de Asistanlık, (2006).<br />
9. Ulusal KuruluĢlarca Desteklenen Projede Görev Almak<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi<br />
Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Gül yöneticiliğinde yürütülmekte olan 1691-D-08<br />
nolu “Kentsel DönüĢüm Sürecine DönüĢüm Alanlarından Bakmak: Ġstanbul Maltepe<br />
(BaĢıbüyük Ve Gülsuyu Mahallesi) Örneği” baĢlıklı projede proje yardımcılığı.<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim<br />
Üyesi Doç. Dr. Songül Sallan Gül'ün yöneticiliğinde tamamlanmıĢ olan "Anakent-Anadolu<br />
Kenti Yoksulluğu: Ankara-Isparta Örnekleri" projesinde proje yardımcılığı (2005).<br />
Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim<br />
Üyesi Doç. Dr. Songül Sallan Gül'ün baĢkanlığında tamamlanmıĢ olan 940-YL- 04 nolu ve<br />
Yoksulluk Ve Enformel Sektör: Çöp Toplayıcıları Örneği (Isparta-Ġzmir KarĢılaĢtırması)<br />
baĢlıklı projede proje yardımcılığı (2005).<br />
10. Ulusal Sempozyum, Kongre, Kurs Düzenlenmesi Gibi Etkinliklerde Görev<br />
Almak<br />
“Türkiye'de ve Dünya'da Güncel Sosyolojik TartıĢmalar" konulu Bilgi ġöleni'nde<br />
"Sosyolojik DüĢünmek" baĢlıklı panelde oturum baĢkanlığı, S.D.Ü. Isparta, 8-10 Mayıs<br />
2008.<br />
11. Alanında Bilimsel AraĢtırma ve ÇalıĢmalar Ġçin Ulusal Burs Almak<br />
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Merkezi Yüksek Lisans Tezi Destek<br />
Bursu (2004).<br />
12. Alanında Ulusal Bilimsel Nitelikli Ödül Almak<br />
Cem Ergun ve AyĢe Dericioğulları Ergun, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler<br />
Fakültesi Kamu Yönetimi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi'nin düzenlediği 2008 Cahit Emre<br />
Kamu Yönetimi AraĢtırması YarıĢması'nda "Geleceğin Güvensiz ĠnĢası ve Sosyal<br />
Güven(siz)lik Reformu" baĢlıklı çalıĢmayla birincilik ödülü (2008).<br />
13. Alanı Ġle Ġlgili Olarak Panel, Konferans, Seminer, Açık Oturum ve SöyleĢi<br />
Gibi Etkinliklerde KonuĢmacı ya da Panelist Olarak Görev Yapmak<br />
Ġzmir Yerel Yönetimler Bilgi ġöleni'nde "Kent ve Kentsel DönüĢüm" BaĢlıklı<br />
Oturumda konuĢmacı, 17.01.2009.<br />
Ġzmir Yerel Yönetimler Bilgi ġöleni'nde "Kent ve Katılım" BaĢlıklı Oturumda<br />
konuĢmacı, 18.01.2009.<br />
14. Yüksek Lisans Tezi<br />
Yoksulluk Ve Enformel Sektör: Çöp Toplayıcıları Örneği (Isparta-Ġzmir<br />
KarĢılaĢtırması), (Tez DanıĢmanı: Doç. Dr. Songül Sallan Gül), Süleyman <strong>Demirel</strong><br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı, 2005.
15. Ġlgi Alanları<br />
Sosyal hizmetler, sosyal politika, yoksulluk, yoksunluk, kent yoksulluğu, toplumsal<br />
dıĢlanma, sosyal güvenlik, enformel sektör, kentleĢme, kentsel dönüĢüm, çevre sorunları.<br />
368