28.04.2015 Views

türkiye-gürcistan ilişkileri çalıştayı raporu - SETA

türkiye-gürcistan ilişkileri çalıştayı raporu - SETA

türkiye-gürcistan ilişkileri çalıştayı raporu - SETA

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

seta<br />

ÇALIŞTAY<br />

<strong>SETA</strong> | Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı | www.setav.org | Temmuz 2009<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ<br />

ÇALIŞTAYI RAPORU<br />

1<br />

<strong>SETA</strong> SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTıRMALARI VAKFI


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

seta<br />

ÇALIŞTAY<br />

Kafkasya Çalışmaları 3 | Temmuz 2009<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ<br />

ÇALIŞTAYI RAPORU<br />

22-24 TEMMUZ 2009, Conrad Otel, İSTANBUL<br />

Hazırlayan: SELİN M. BÖLME<br />

İÇİNDEKİLER<br />

TAKDİM | 3<br />

AÇILIŞ KONUŞMALARI | 4<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN SİYASİ İLİŞKİLERİ | 5<br />

AĞUSTOS KRİZİ’NİN ETKİLERİ VE GÜRCİSTAN’DA SİYASİ DURUM | 8<br />

KAFKASYA BÖLGESEL GÜVENLİĞİ: TÜRKİYE VE GÜRCİSTAN’IN ROLÜ | 10<br />

TÜRKİYE –GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİNDE<br />

ÜNİVERSİTELER VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI | 11<br />

SONUÇ | 13<br />

ÇALIŞTAY PROGRAMI | 14<br />

ÇALIŞTAY KATILIMCI LİSTESİ | 16<br />

BASINDA ÇALIŞTAY | 18<br />

2009©Yayın hakları mahfuzdur


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

TAKDİM<br />

Zengin enerji kaynakları, önemli ticaret yolları üzerindeki konumu ve çoklu etnik yapısı<br />

ile Kafkasya, Soğuk Savaşın sona ermesinin ardından hem kendi içinde hem de global rekabette<br />

bir çatışma alanı haline gelmiş durumdadır. Bölge, sunduğu pek çok fırsata karşılık, barındırdığı<br />

karmaşık sorunlar nedeniyle güvenlik zafiyeti içindedir. Buradaki ülkelerin dâhil olduğu<br />

çatışmalar, belli bir coğrafyada kapalı kalmamakta ve çevre ülkelerdeki istikrar ve güvenliği de<br />

tehdit etmektedir. Rusya ile ABD’yi Soğuk Savaş sonrasında ilk kez karşı karşıya getiren, Ağustos<br />

2008’de patlak veren Rus-Gürcü savaşı bu durumun en iyi göstergelerinden biridir.<br />

Kafkasya’daki pek çok ülke ile güçlü ticari ve kültürel bağları bulunan Türkiye’nin yakın<br />

coğrafyasında yaşanan bu gelişmelere seyirci kalması beklenemez. Nitekim gerek Rus-Gürcü<br />

savaşında izlediği politika ile gerekse daha sonra gerçekleştirdiği Kafkasya İstikrar ve İşbirliği<br />

Platformu girişimi ile Türkiye bölgeye yönelik aktif bir dış politika izleyeceğini göstermiştir.<br />

<strong>SETA</strong>, yaşanan tüm bu gelişmeler ışığında Türkiye’nin bölge ülkeleri ile <strong>ilişkileri</strong>ni<br />

değerlendirmek amacıyla bir çalıştay serisi başlatmıştır. Serinin ilk <strong>çalıştayı</strong> 25-28 Mayıs 2009<br />

tarihleri arasında Türkiye-Ermenistan <strong>ilişkileri</strong> üzerine gerçekleştirilmiş, 25-27 Haziran 2009<br />

tarihleri arasında ise Türkiye-Azerbeycan İlişkileri Çalıştayı düzenlenmiştir.23 Temmuz 2009<br />

tarihinde ise Türkiye-Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>ni değerlendirmek üzere, her iki taraftan önde gelen<br />

sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve gazeteciler İstanbul’da bir araya gelmişlerdir.<br />

Çalıştayın amacı; Türkiye ve Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>nin mevcut durumunu tespit<br />

etmek ve karşılıklı beklentiler, bölgesel istikrar ve güvenlik gözetilerek bu <strong>ilişkileri</strong>n hangi<br />

alanlarda ve ne şekilde geliştirilmesinin mümkün ve yararlı olacağına dair bir perspektif<br />

sunmak olarak belirlenmiştir. Bu amaçla gerçekleştirilen çalıştayda, dört farklı oturumda<br />

Türkiye Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>nin siyasi boyutu, Ağustos krizi ardından Gürcistan’ın durumu,<br />

Kafkasya bölgesel güvenliğinde Türkiye ve Gürcistan’ın rolleri ve iki ülke arasındaki <strong>ilişkileri</strong><br />

geliştirmede üniversitelerin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının üstlenebilecekleri görevler üzerine<br />

değerlendirmeler yapılmıştır.<br />

Çalıştayda her bir oturumda iki konuşmacı 15’er dakikalık sunumlar yapmışlar, bunu<br />

takiben diğer katımcılar kendilerine verilen 3-4 dakikalık süre zarfında konuya ilişkin yorumlarını<br />

ve sorularını aktarmışlardır. Çalıştayın sadece açılış bölümü basına ve izleyicilere açık olarak<br />

yapılmıştır. Oturumlar sırasında kapalı usul benimsenmiş ve ifade edilen görüşlerin kimlere ait<br />

olduğuna dair gizlilik esası (Chatham House kuralı) kabul edilmiştir. Bu çalıştay <strong>raporu</strong>, <strong>SETA</strong>’nın<br />

kurumsal tutumunu yansıtmaktan öte, çalıştayda katılımcıların ifade ettikleri görüşler ve yapılan<br />

tartışmalar çerçevesinde kaleme alınmıştır.<br />

3


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

RAPORU<br />

AÇILIŞ KONUŞMALARI<br />

23 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye-Gürcistan İlişkileri Çalıştayı <strong>SETA</strong> Genel<br />

Koordinatörü Taha Özhan’ın açılış konuşması ile başlamıştır. Kafkasya çalıştay serisinin amacını<br />

Kafkasya’dan ve Türkiye’den sivil toplum temsilcilerini, akademisyenleri, gazetecileri bir araya<br />

getirerek karşılıklı iletişim kanalları oluşturmak olarak açıklayan Özhan konuşmasında<br />

Kafkasya’nın önemine değinmiştir. Özhan, zengin enerji kaynakları, ticaret yolları üzerindeki<br />

konumu ve çoklu etnik yapısı ile 21. yüzyılın bütün gerilim nedenlerini bünyesinde bulunduran<br />

Kafkasya’da, makro ve mikro düzeyde yaşanan çatışmaların, bölgeyi yeni bir istikrar arayışına<br />

sevk ettiğini hatırlatmış ve Nabucco gibi uluslararası dengeleri etkileyecek projelerin hayat<br />

bulduğu bir dönemde Kafkasya’nın özenle üzerinde durulması gereken bir bölge<br />

olduğunu dile getirmiştir. İki ülke arasındaki <strong>ilişkileri</strong>n sadece ortak enerji çıkarları nedeniyle<br />

önemli olmadığının vurgulandığı konuşmada, Türkiye’nin Gürcistan’daki demografik yapının<br />

bir benzerini kendi içinde barındırdığı, bu nedenle de bu topraklardan uzak kalmasının<br />

mümkün olmadığı ifade edilmiştir.<br />

4<br />

Açılış programında ikinci konuşma Tiflis İlia Chavchavadze Devlet Üniversitesi Uluslararası<br />

Kafkas Okulu Başkanı ve Barış, Demokrasi ve İlerleme için Kafkasya Enstitüsü (CIPDD) kurucusu<br />

Ghia Nodia tarafından yapılmıştır. Aynı zamanda bir önceki hükümette Milli Eğitim ve Bilim<br />

Bakanı olarak görev alan Nodia konuşmasında, Türkiye-Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>ni özel olarak<br />

ele alan ilk toplantı olması bakımından <strong>SETA</strong> tarafından düzenlenen <strong>çalıştayı</strong>n önemine<br />

değinmiştir. Gürcistan ile Türkiye arasında ticari, askeri pek çok alanda güçlü bir işbirliği olmasına<br />

karşın bunun akademik yansımasının olmadığına ve sivil toplum diyalogunda eksikliğe<br />

dikkat çeken Nodia, Türkiye’de Gürcistan’ın, Gürcistan’da ise Türkiye’nin politik meselelerinin iyi<br />

bilinmemesinin nedenini de bu gerçeğe bağlamıştır. Nodia konuşmasının sonunda, iki ülkeden


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

uzmanları ve akademisyenleri bir araya getiren bu tip toplantılar ile bu sorunun aşılabileceğine<br />

ve akademik anlamda da işbirliğinin artacağına inandığını belirtmiştir.<br />

Kafkasya’yı bir sorunlar ve fırsatlar diyarı olarak nitelendirerek konuşmasına başlayan<br />

Başbakan Başmüşaviri Savaş Barkçin, bugün Kafkasya’yı çok özel yapan şeyin ise küresel<br />

rekabette bir kırılma noktası haline gelmesi olduğunu dile getirmiştir. Soğuk Savaş sonrası<br />

Kafkasya’nın uluslararası güvenliğin sorun alanı olarak çevreden merkeze geldiğine ve kritik<br />

bir noktaya oturduğuna değinen Barkçin, bugün Kafkasya’yı konuşmanın dünyanın<br />

istikrarını konuşmak anlamına geldiğine dikkat çekmiştir. Barkçin konuşmasında dış<br />

politika prensiplerini özetleyerek, Türkiye’nin bugün Gürcistan’a nasıl baktığına dair bir<br />

perspektif sunmaya çalışmıştır. Güvenlik ve demokrasi dengesi; komşularla sıfır sorun;<br />

işbirliği ve karşılıklı güven; karşılıklı entegrasyon; çok boyutlu dış politika olarak sıraladığı beş<br />

dış politika prensibinin Gürcistan ile ilişkilerde uygulandığına değinen Barkçin, Türkiye’nin<br />

Gürcistan’ı bağımsızlığından beri desteklediğini vurgulamıştır.<br />

Barkçin, “günümüzün Kervan yolları” olarak adlandırdığı BTC boru hattı, BTE doğalgaz boru<br />

hattı ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Nabucco ile birbirine bağlanan Türkiye ve Gürcistan’ın<br />

stratejik ortaklıklarına vurgu yapmıştır. Türkiye’nin 2001 yılından beri Gürcistan’ın en büyük<br />

ticari ortağı olduğuna, yabancı yatırımcı olarak 3. sırada yer aldığına ve 500 Türk KOBİ’sinin<br />

Gürcistan’da faaliyet gösterdiğine ilişkin bilgiler veren Barkçin, TİKA’nın bölgeye çok önemli<br />

destekleri olduğunu açıklamıştır. Barkçin, iki ülke arasındaki ticaretin entegrasyonda önemli<br />

rol oynadığına ve bunun bir sonucu olarak 2005 yılında Gürcistan ulusal strateji belgesinde,<br />

Gürcistan için stratejik ülke olarak tanımlanan üç ülkenin içinde ABD ve Ukrayna ile birlikte<br />

Türkiye’nin yer aldığını hatırlatmıştır.<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN SİYASİ İLİŞKİLERİ<br />

Türkiye’nin Gürcistan ile siyasi <strong>ilişkileri</strong>nin ele alındığı ilk oturumda, Türkiye’nin Gürcistan’ın en<br />

önemli siyasi ve ticari ortaklarından biri olduğu ve iki ülke arasında çok boyutlu <strong>ilişkileri</strong>n<br />

Gürcistan’ın bağımsızlığını kazanmasından itibaren gelişerek devam ediyor olması önemle<br />

vurgulanan konuların başında gelmiştir. Bu görüşü destekler şekilde, Gürcistan’ın ticaretten<br />

eğitime, bilimden havacılığa kadar pek çok farklı alanda, en çok anlaşmayı Türkiye ile<br />

yaptığı ve 2000-2008 yılları arasında 108 milyon dolar olan ticaret hacminin 1 milyar 100<br />

milyon dolara çıktığı dile getirilmiştir. Ayrıca 2003 sonrası Gürcistan’ın Batı yanlısı bir dış politika<br />

benimsemesi ile savunma alanında da ciddi bir işbirliği içine girildiğine dikkat çekilmiştir. İki<br />

ülke arasındaki <strong>ilişkileri</strong>n sadece ticaret ile sınırlı kalmadığı, oldukça fazla sayıda üst düzey<br />

ziyaretin karşılıklı olarak gerçekleştirildiği, bunun yanı sıra iki ülkenin, uluslararası örgütlerde<br />

de benzer politikaları izliyor olmasının ve karşılıklı olarak birbirlerinin toprak bütünlüklerine<br />

saygı duymalarının yakınlaştırıcı etkenler olduğu söylenmiştir.<br />

5


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

Türkiye-Gürcistan arasındaki bağları güçlendiren bir unsur olarak enerji boru hatlarının<br />

önemi oturum sırasında sıklıkla dile getirilmiştir. Her iki ülkeden de geçen enerji boru<br />

hatlarının, geçtikleri ülkelere sağlayacağı siyasi ve ekonomik gücün üzerinde durulurken,<br />

bunun hem Türkiye’nin hem Gürcistan’ın stratejik önemini artıracağına ve gelişimlerine<br />

katkı sağlayacağına değinilmiştir. Rusya’nın enerji üzerindeki tekelinin ve bu tekel ile kurduğu<br />

baskının kırılacak olması, Türkiye ve Gürcistan açısından ortak bir avantaj olarak sayılmıştır.<br />

Ayrıca bölgede bir enerji hatları geçiş merkezi olmayı hedefleyen Türkiye açısından bu<br />

hatların orta noktasında yer alan Gürcistan ile iyi <strong>ilişkileri</strong> sürdürmenin önemli olduğu ve bu<br />

ülkede yaşanan gelişmelerin Türkiye’yi de yakından etkileyeceğine ilişkin değerlendirmeler<br />

yapılmıştır.<br />

Toplantıda, Gürcistan’ın içinde bulunduğu siyasi durum, güvenlik kaygıları ve benimsediği<br />

dış politika hedefleri ortaya konarak, bunun Türkiye ile <strong>ilişkileri</strong> nasıl etkilediği üzerine<br />

değerlendirmelere yer verilmiştir. Gürcistan’ın en büyük sorunlarından birinin uluslararası<br />

sistemde yerinin ne olacağına dair belirsizliğin devam etmesi olduğunu söyleyen<br />

katılımcılardan biri, bunun bağımsızlığı da ciddi şekilde tehdit ettiğini dile getirmiştir.<br />

Gürcistan’ın dünyada yerini ararken, önünde sadece Rusya veya Batı yanlısı olmak gibi iki<br />

seçenek olmadığını söyleyen katılımcı, tarafsızlığın da bir seçenek, hatta doğru seçenek<br />

olduğunu, buna karşın, güvenliğinin böylesine tehdit edildiği bir ortamda Gürcistan’da<br />

Batı yanlısı dış politikanın güç kazandığını, halkın %70’nin bugün NATO’yu desteklediğini<br />

söylemiştir. Çalıştayda dile getirilen iddialardan bir diğeri ise Gürcistan’ın dış politika hedefini<br />

Batı dünyası ile entegre olmak üzerine kurmuş olmasının Türkiye ile Gürcistan’ı yaklaştırdığı<br />

yönündedir. Gürcistan’ın NATO’ya ve ileriki bir hedef olarak AB’ye üye olmasının kısa vadede<br />

mümkün olmadığı göz önüne alındığında, NATO üyesi, AB ile görüşme sürecinde olan ve<br />

Avrupa’ya komşu Türkiye’nin Batı ile bağlantı sağlayacak ülke olarak hayati önemde<br />

olduğu vurgulanmıştır.<br />

Türkiye açısından Gürcistan’ın önemine ve Türkiye’nin bölgeye yönelik politikalarına ilişkin<br />

değerlendirmelere çalıştay boyunca yer verilmiştir. Türk dış politikasında özellikle 1990 sonrası<br />

benimsenen aktif ve çok boyutlu politika ile birlikte kazanılan özgüvenin, artık belirli bir vizyon<br />

ve çerçeveye oturduğu ve dış politika prensiplerinin oluştuğu dile getirilmiştir. Gürcistan ile<br />

<strong>ilişkileri</strong> geliştirmede, komşularla sıfır problem, yakın bölge ile iyi ilişkiler kurmak, maksimum<br />

işbirliği, herkes için güvenlik şeklinde özetlenebilecek bu prensiplerin başarıyla uygulandığı<br />

vurgulanmıştır. Türkiye’nin herkes için güvenlik, yani birinin güvenliğini kurgularken, diğerine<br />

zarar vermeme ilkesini benimsemesinin Gürcistan’ın Türkiye’ye güven duymasını sağlayan<br />

önemli etkenlerden biri olduğu konusu üzerinde durulmuştur.<br />

6<br />

Gürcistan’ın istikrarının Türkiye için öneminin dile getirildiği değerlendirmelerde,<br />

Gürcistan’da istikrarın bozulmasının önce Kafkasya’daki, sonra Avrasya’daki güvenlik ve istikrarı<br />

etkileyeceği, hatta Ağustos Savaşı’nda olduğu gibi NATO ve Rusya’yı karşı karşıya getirebileceği<br />

dile getirilmiştir. Ayrıca, hem çok boyutlu ticari ilişkiler hem de aynı enerji rotası üzerinde yer


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

alan iki ülke olarak Gürcistan’daki istikrarın doğrudan Türkiye’nin çıkarlarını etkileyeceği<br />

görüşü katılımcılar tarafından paylaşılmıştır. Bu nedenle, Türkiye’nin Gürcistan’daki etnik<br />

sorunları da yakından izlediğine, ayrıca Gürcistan’daki etnik gruplara mensup çok sayıda<br />

insanın Türkiye’de yaşamasının da Türkiye’nin Gürcistan’a yönelik politikalarını etkilediği<br />

tespitine yer verilmiştir.<br />

Yapılan yorumlardan iki ülke arasında <strong>ilişkileri</strong> etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak<br />

Türkiye’nin Rusya ile <strong>ilişkileri</strong> ön plana çıkmıştır. Türk katılımcılar tarafından, Türkiye’nin dış<br />

politikasında Rusya ve Gürcistan arasında bir denge kurmak zorunda olduğu, bu dengenin<br />

aynı zamanda, Rusya-AB, Rusya-ABD denklemlerinde de korunmasının gerektiği önemle<br />

vurgulanmıştır. Rusya’nın da Türkiye’nin önemli bir ticari ortağı ve komşusu olduğu, nitekim<br />

benimsediği dış politika prensipleri açısından da Türkiye’nin Rusya ile <strong>ilişkileri</strong>ni bozmadan,<br />

Gürcistan ile <strong>ilişkileri</strong>ni düzenlemek zorunda olduğu Türk katılımcılar tarafından dile<br />

getirilmiştir.<br />

Bununla birlikte, Rusya ile Gürcistan arasında Türkiye’nin dengeyi somut şekilde nasıl<br />

sağlayacağı konusu sorgulanmıştır. Türkiye’nin Rusya’yı kaybetmemek için Gürcistan<br />

politikasında hangi fedakârlıkları yapabileceğine ilişkin sorular üzerine, Türkiye’nin bu<br />

konuda keskin hatları olan politikalar izlemeyeceği, Türkiye’nin zaman zaman Rusya ile gerilimi<br />

de göze alabileceği belirtilmiştir. Türkiye’nin bölgesel işbirliği ile güçlenen konumunun,<br />

kendisine Rusya ile ilişkilerde hareket alanı sağlayacağına, bununla birlikte, Türkiye’nin Rusya’yı<br />

dışlayacak her hangi bir politikayı da desteklemeyeceğine işaret edilmiştir. Türkiye’nin bu<br />

dengeleri gözeterek, Ağustos Savaşı’ndan sonra Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu çatısı<br />

altında sorunun taraflarını bir araya getirerek, Kafkasya’da her an patlak verebilecek krizlere<br />

bir çözüm platformu oluşturmayı amaçladığı söylenmiştir. Türkiye’nin sorun çözülemiyorsa<br />

bile sorunun kuşatılmasından ve bölge içinde tutulmasından yana olduğu, nitekim bu<br />

nedenle Ağustos Savaşı sırasında, Gürcistan’a yardım için gelen ABD gemilerinin Karadeniz’e<br />

Montrö çerçevesinde girişine izin vermediğine ve bağımsız bir politika izleyerek, NATO-Rusya<br />

geriliminin Karadeniz’de bir savaşa dönüşmesini önlediğine dikkat çekilmiştir.<br />

Türk katılımcılar tarafından dile getirilen bir diğer görüş ise, Türkiye’nin buradaki azınlıklar<br />

ile doğrudan iletişim kurmasının Gürcistan için de faydalı olacağı yönünde olmuştur.<br />

Müslüman ortak kimliğini de kullanarak, Türkiye’nin azınlıklarla iletişime geçmesinin buradaki<br />

Rus etkisini kıracağı ve Gürcistan’a da dolaylı olarak iletişim kuracağı bir imkân sağlayacağı ileri<br />

sürülmüştür. Bununla birlikte, Gürcü katılımcılar, Türkiye’nin buradaki ihtilafın çözülmesine<br />

katkı sağlayacağına inandıklarını ancak Abhazya ve Güney Osetya ile ilişki kurulacaksa bunun<br />

Tiflis üzerinden olması gerektiğini belirtmişlerdir. Ayrıca buradaki sorunu bir kimlik sorunu<br />

olarak görmemek gerektiği, sorunun Rusya ile Gürcistan arasındaki ihtilaflardan kaynaklandığı,<br />

dolayısıyla Türkiye’nin soruna bu açıdan yaklaşması gerektiği de Gürcü tarafınca dile getirilen<br />

görüşler arasındadır.<br />

7


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

Oturumda, Türkiye’nin Ermenistan ile <strong>ilişkileri</strong> geliştirmek amacıyla son dönemde atmış<br />

olduğu adımlar da ele alınmıştır. Gürcü katılımcılar, Türkiye ile Ermenistan arasındaki <strong>ilişkileri</strong>n<br />

düzelmesi halinde bu durumun her iki ülke ile de iyi ilişkilere sahip Gürcistan’ı memnun<br />

edeceğini ve bunu desteklediklerini belirtmişlerdir.<br />

Her ne kadar Ermenistan sınır kapısının açılmasının Gürcistan üzerinden ticareti etkileyeceği<br />

açık olsa da, Türkiye ile Gürcistan arasındaki ticari <strong>ilişkileri</strong>n anlaşmalarla garanti altına<br />

alınabileceği dile getirilmiştir. Enerji geçiş rotası olarak ise Ermenistan’ın Gürcistan’ın<br />

bir alternatifi olamayacağı, sadece yeni bir seçenek sunacağı tespiti yapılarak, bu açıdan<br />

Gürcistan’ı kaygılandıran bir durumun söz konusu olmadığına değinilmiştir. Gümrü sınır<br />

kapısının açılmasının Gürcistan açısından yaratacağı tek sorunun, Rusya’nın Trabzon üzerinden<br />

çeşitli şekillerde Ermenistan’a askeri personel, araç ve mühimmat sokma ihtimalinin ortaya<br />

çıkması olacağı dile getirilmiştir. Türkiye’nin gerekli önlemleri almaması halinde, böyle bir<br />

durumun Bakü kadar Tiflis’i de zor durumda bırakacağı ve Türkiye ile <strong>ilişkileri</strong> etkileyeceği<br />

vurgulanmıştır.<br />

AĞUSTOS KRİZİ’NİN ETKİLERİ VE GÜRCİSTAN’DA<br />

SİYASİ DURUM<br />

8 Ağustos 2008 günü Gürcistan’ın Güney Osetya’da başlattığı askeri operasyonun ardından,<br />

Rusya’nın Gürcistan’ı bombalaması ile patlak veren savaş bölgedeki statükoyu sarsarken,<br />

üzerinden bir yıl geçen savaşın Gürcistan’daki siyasi, ekonomik ve toplumsal hayatı nasıl<br />

etkilediği <strong>çalıştayı</strong>n ikinci oturumunda değerlendirilmiştir.<br />

Savaşa ilişkin Gürcü katılımcılar tarafından yapılan çarpıcı değerlendirmelerden biri,<br />

yaşananların çok acı olmasına karşın, bu savaşın aslında Gürcistan açısından tahmin edildiği<br />

kadar olumuz sonuçlar doğurmadığı şeklindedir. Bu doğrultuda, Gürcistan’ın bu savaşta dış<br />

politikada ve ekonomide egemenliğini ortaya koyabildiği, Rusya’nın belki askeri açıdan<br />

kazandığı ancak siyasi açıdan kaybettiği söylenmiştir. Her ne kadar uluslararası arenada<br />

hâkim olan görüş Saakaşvili’nin çılgınca bir iş yaparak, Güney Osetya’ya saldırdığı yönünde<br />

olsa da aslında Gürcistan’ı böyle bir savaşın içine çeken şeyin Rusya’nın müdahaleleri olduğu<br />

savunulmuştur. Gürcistan’ın buradaki hatasının Rusya’nın savaşa çekme oyunları karşısında<br />

gerekli önlemeleri alamaması olduğu ileri sürülmüştür.<br />

8<br />

Rusya’nın bu savaşı isteme nedenlerini, Gürcistan’daki batı yanlısı rejimi yıpratmak ve Rus yanlısı<br />

bir iktidar oluşturmak, enerji hatlarının kontrolünü ele geçirmek, komşu ülkeleri korkutmak<br />

olarak sıralayan bir katılımcı, bu hedeflerden hiç birine ulaşılamadığını dile getirmiştir.<br />

Batı yanlısı rejim ve Saakaşvili’nin hala görevde olduğu, çok yakın zamanda Nabucco’nun<br />

imzalandığı, kimsenin Güney Osetya ve Abhazya’yı tanımadığı, Ukrayna gibi komşu ülkeler<br />

üzerinde Rusya’nın başarı elde edemediği hatırlatılarak Rusya’nın siyasi anlamda yenilgiye<br />

uğradığı ileri sürülmüştür.


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

Bununla birlikte, Gürcistan için “ne kazandı, ne kaybetti” olarak tanımlanan bu durumun her<br />

hangi bir güvenlik garantisi de getirmediği vurgulanmıştır ve Gürcistan için yeni bir Rus askeri<br />

müdahalesinin hala geçerli olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Ancak, Gürcistan içinde,<br />

Rusya’nın savaş yoluyla hedeflerine ulaşmayacağını gördüğünü, bu nedenle yeni bir savaştan<br />

kaçınacağı görüşünü savunanların olduğu da ifade edilmiştir.<br />

Gürcistan açısından bu savaşın ne gibi etkileri olduğuna bakıldığında savaşın, Gürcistan’ı<br />

daha gerçekçi bir dış politika çizgisine çektiği dile getirilmiştir. Buna göre, daha önce bölge<br />

içindeki sorunları okumada hata yapan ve çözümünde gerçek dışı beklentiler üzerine politika<br />

oluşturan Saakaşvili Hükümeti, Rusya’nın Gürcistan’a bakış açısını da doğru değerlendirmemiştir.<br />

Savaş öncesi askeri bir söylem benimseyen Saakaşvili Hükümetinin çok keskin bir dil kullanarak<br />

Rusya’yı kışkırttığı ileri sürülmüştür. Gürcistan’ın bugün gerçekleri daha iyi gördüğüne, uzun<br />

vadeli ve daha gerçekçi politikalar üzerine bir dış politika oluşturma gayretinde olduğuna<br />

dikkat çekilirken, bu nedenle bugün Abhazya ve Güney Osetya’nın durumunda kısa vadede<br />

bir değişiklik beklentisinin olmadığı dile getirilmiştir. Sorunun çözülmediği, bu bölgenin<br />

tamamen kaybedilmemekle birlikte, kısa vadede kazanılamayacağının da ortada olduğu,<br />

bu nedenle konunun şimdilik iç politika gündeminin bir parçası olmadığı tespiti yapılmıştır.<br />

Saakaşvili Hükümetinin henüz açık bir dış politika ortaya koymamasına karşın, uzun vadeli bir<br />

politika üzerinde çalıştığı belirtilmiştir. Öte yandan hükümetin öncelikli hedefinin Abhazya<br />

ve Güney Osetya’nın tanınmasını önlenmek ve daha sonra bu bölgeler ile iletişim kurmanın<br />

yollarını bularak Rus etkisini kırmak ve Gürcistan ile <strong>ilişkileri</strong>ni güçlenmesini sağlanmak olduğu<br />

ileri sürülmüştür. Ayrıca Gürcistan’ın demokratikleşmesi yönünde atılacak adımların ve bu<br />

yönde içeride izlenecek politikanın daha gerçekçi bir dış politika oluşturmada etkili olacağına<br />

değinilmiştir.<br />

Savaş sırasında AB ve ABD’den yeterince destek alınmamasına karşın Gürcistan’da NATO’ya<br />

üyelik konusunda halk desteğinin ve hükümetin bu konudaki politik tavrının devam<br />

ettiği vurgulanmıştır. Bununla birlikte diğer dış politika hedefleri gibi bunun da kısa vadeli bir<br />

beklentiden, uzun vadeli bir politikaya dönüştüğü, Gürcü katılımcılar tarafından ifade edilmiştir.<br />

NATO’ya karşı herhangi bir tepkinin oluşmaması ise, her şeye rağmen savaşın NATO ve ABD<br />

desteği sayesinde kısa sürede sona ermesine ve Rusya’nın saldırı tehdidinin varlığını koruduğu<br />

bir ortamda, Gürcistan’ın daha iyi bir alternatife sahip olmamasına bağlanmıştır. Başka bir<br />

katılımcı ise bu ortamda, Gürcistan’ın tarafsız kalamayacağını, oluşan güç boşluğunun Rusya<br />

tarafından anında doldurulacağını belirterek, NATO’ya verilen desteğin bir tercih olmaktan<br />

çok, bir zorunluluk olduğunu iddia etmiştir.<br />

Savaş sonrası Saakaşvili hükümetinin ülke içindeki desteğine ilişkin yapılan yorumlarda,<br />

Saakaşvili’nin ilk göreve geldiğinde bir halk kahramanı olarak görülmesine karşın, aslında bunun<br />

zaten savaş öncesinde darbe aldığı, bu nedenle kendisine verilen desteğe bakıldığında, savaş<br />

öncesi durumun korunduğu dile getirilmiştir. Tiflis’te Saakaşvili’ye verilen desteğin çok güçlü<br />

olmamasına karşın, ülkenin geri kalanında önemli bir tabana sahip olduğuna değinilmiştir.<br />

9


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

Gürcistan’da savaşın ciddi bir erken seçim talebi yaratmadığı, sadece sonbahar’da yapılması<br />

gereken yerel seçimlerin 30 Mayıs’a alınması için Meclise bir öneri getirildiği, bunun ise henüz<br />

oylanmadığı belirtilmiştir.<br />

Savaşın ekonomik sonuçlarına bakıldığında, ekonominin ciddi zarar gördüğü, özellikle<br />

yabancı yatırımları etkilediği, ancak savaş sonrası yapılan yardımların ekonomik dar boğazı<br />

aşmada yardımcı olduğu dile getirilmiştir. Gürcistan’ın ekonomisini zora sokan sınır kaçakçılığı<br />

konusu oturumda ayrıca ele alınmıştır. 1994 yılında Abhaz-Gürcü ateşkes hattı olarak belirlenmiş<br />

olan Kodori ve Engüri bölgesinin ve Güney Osetya sınırının yıllar içinde Rusya’dan gelen kaçak<br />

malların pazarı haline dönüştüğü ve tarafsız olarak bölgede görev yapması gereken Rus barış<br />

gücü askerlerinin de bu kaçakçılık ağının bir parçası haline geldiği ifade edilmiştir. Yapılan<br />

değerlendirmede, devrimden sonra Gürcistan’ın buna karşı başarılı şekilde mücadele ettiği,<br />

ancak savaş sonrasında durumun tekrar kötüye gittiği ve yapılan kamuoyu araştırmalarına<br />

göre bu tespitin, bölgede yaşayan halkın %80’ni tarafından paylaşıldığı aktarılmıştır.<br />

Savaş sırasında Türkiye’nin izlediği politikanın Gürcü halkı tarafından nasıl karşılandığına<br />

ilişkin yapılan değerlendirmelerde özellikle Karadeniz’e Amerikan gemilerinin geçişine<br />

Türkiye’nin izin vermemesi üzerine oluşan olumsuz hava üzerinde durulmuştur. Türkiye’nin<br />

bu kararının halk arasında tepki yarattığına değinen Gürcü katılımcılar, Türkiye’nin öncülük<br />

ettiği Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu’nun Gürcistan’da yeterince heyecanla<br />

karşılanmamasının bir nedeninin de bu karar olduğunu belirtmişlerdir. Türkiye’nin bu<br />

politikasının uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir tutum olmaktan çok, Rusya ile <strong>ilişkileri</strong><br />

gözeten siyasi bir tavır olarak yorumlandığı, özellikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu sırada<br />

gerçekleştirdiği Moskova ziyaretinin bu kanaati güçlendirdiği vurgulanmıştır. Bununla birlikte<br />

bu tepkinin daha çok duygusal olduğu ve hükümetin Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan<br />

doğan yükümlülüklerini nispeten anladığı ve bugün Kafkasya platformunun önemli bir diyalog<br />

ortamı olarak görüldüğü belirtilmiştir.<br />

KAFKASYA BÖLGESEL GÜVENLİĞİ: TÜRKİYE VE<br />

GÜRCİSTAN’IN ROLÜ<br />

Ağustos 2008 Savaşı, Kafkasya’daki güvenliğin ne kadar kırılgan olduğunu gösterirken, istikrarlı<br />

bir ortamın sağlanmasının bölge ülkelerinin geleceği açısından ne kadar önemli olduğuna bir<br />

kez daha dikkat çekmiştir. Çalıştayın üçüncü oturumunda katılımcılar, bölgesel tehditlerin<br />

Türkiye ve Gürcistan üzerinde yaratabileceği etkiler, Kafkasya güvenliğinin sağlanmasında<br />

Türkiye ve Gürcistan’ın oynayabilecekleri roller üzerine değerlendirmelerde bulunmuşlardır.<br />

10<br />

Öncelikle bölge güvenliğini tehdit eden sorunlara değinilmiştir. Sovyetler Birliği döneminden<br />

beri bölgede varlığını koruyan, ancak geçmiş dönemde dondurulmuş olan sorunların her<br />

birinin artık bölge güvenliği için birer tehdit olduğu ve Ağustos Savaşı’nın da bunun bir<br />

ispatı olduğu dile getirilmiştir. Yakın çevresinde gerçekleşen bu savaşın Türkiye’yi Rusya-<br />

Gürcistan ikileminde bıraktığını söyleyen bir katılımcı, bu hassas dönemde Türkiye’nin çok taraflı


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

bir güvenlik ve istikrar politikası benimseyerek dengeyi muhafaza etme gayreti gösterdiğini<br />

söylemiştir. Bölgede güvenliğin sağlanmasının, gerek Rusya gerekse Gürcistan ile ticari<br />

<strong>ilişkileri</strong>ni sürdüren ve bölgedeki enerji dağıtım merkezi olmayı hedefleyen Türkiye için önemli<br />

olduğu vurgulanmıştır. Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu’nun Türkiye’nin denge gözeten<br />

dış politikasının bir uzantısı olduğu belirtilerek, bu girişimin ölçeğinin genişletilmesinin ve<br />

ortaya çıkabilecek ihtilaflarda her türlü bölgesel aktörün çözüme dâhil edilmesinin önemi<br />

üzerinde durulmuştur.<br />

Ağustos Savaşı’nın en ciddi sonuçlarından birinin bölgedeki statükonun tehlikeli bir şekilde<br />

bozulması olduğu ifade edilirken, Abhazya ve Güney Osetya’ya yeni üsler kuran Rusya’nın her<br />

an yeniden askeri müdahalenin gerçekleşebileceği Gürcü katılımcılarca ileri sürülmüştür.<br />

Azerbeycan’ın ikinci bir hedef olabilecekken Rusya’ya bağlılığını göstererek bu tehlikeyi<br />

şimdilik bertaraf ettiği, oysa Gürcistan’ın hala bu tehdit altında olduğu dile getirilmiştir. Aslında<br />

Gürcistan ile Rusya arasındaki savaşın henüz bitmediği, ekonomik krizden etkilenen Rusya’nın<br />

sadece beklemede olduğu, kendisi için uygun bir tarihte yeniden saldıracağı savunulmuştur.<br />

Gürcü katılımcılar tarafından Rusya, bölgede güvenlik ve istikrar açısından en büyük tehdit<br />

olarak tanımlanmıştır. Rusya’nın güçlü bir imparatorluk algısını hala koruduğuna ve bunun<br />

rejimin ideologları tarafından güçlendirildiğine dikkat çekilmiştir. Bölgede hâkimiyetini devam<br />

ettirmek ve enerji koridorlarını kontrol altında tutmak isteyen Rusya’nın, bölge ülkelerinde<br />

iç dengelerle oynadığı, baskı yaptığı, dondurulmuş sorunları kaşıdığı ileri sürülmüştür.<br />

Bu nedenle her an patlayacak bombalar gibi duran dondurulmuş ihtilafların çözümünün<br />

önem kazandığına değinilmiştir. Türkiye’nin sorunların çözümü için attığı adımların göz ardı<br />

edilemeyeceği, bununla birlikte Gürcistan’ı bölgede güvenli kılacak şeyin Batı ile bağlarını<br />

güçlendirerek, gerçek bir demokrasi haline gelmesi olduğu söylenmiştir. Bu nedenle bölge<br />

güvenliği açısından Batı’nın izleyeceği politikaların da son derece belirleyici olduğu<br />

ifade edilmiştir. AB ve NATO’nun, ateşkes şartlarını yerine getirmesi için Rusya’ya karşı herhangi<br />

bir yaptırım uygulamamasının Rusya’yı cesaretlendirdiği, eğer bu şekilde davranılmaya devam<br />

edilirse Rusya’nın bölge için tehdit olmayı sürdüreceği ileri sürülmüştür. Bununla birlikte,<br />

Batı’nın ciddi şekilde Rus enerji kaynaklarına bağımlılığının ve Rusya’nın bölge üzerindeki<br />

hâkimiyetinin altı çizilerek, Batı’nın bölgede Rusya’ya sırtını dönerek bir politika izlemesinin<br />

mümkün olmadığı da dile getirilmiştir.<br />

TÜRKİYE –GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİNDE<br />

ÜNİVERSİTELER VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI<br />

Çalıştayda <strong>ilişkileri</strong>n sadece siyasi boyutu ele alınmamış, ayrıca iki toplum arasında <strong>ilişkileri</strong>n<br />

nasıl geliştirileceği üzerine de konuşulmuştur. Bu çerçevede, <strong>çalıştayı</strong>n son oturumunda,<br />

Türkiye ile Gürcistan arasındaki ilişkiler sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler boyutunda<br />

ele alınarak, <strong>ilişkileri</strong>n mevcut durumu ve işbirliğinin artırılması için nelerin yapılabileceği<br />

konusunda değerlendirmelere yer verilmiştir.<br />

11


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

Konuya ilişkin yapılan tespitlerden ilki, Türkiye ile Gürcistan arasında eğitim, bilim, kültür<br />

ve spor alanlarında işbirliğinin 1992’de imzalanan anlaşma ile erken bir tarihte başlamasına<br />

karşın, <strong>ilişkileri</strong>n bugün henüz istenilen düzeye erişmediği yönündedir. Üniversiteler<br />

arası ilişkilere bakıldığında, toplam 9 adet üniversitelerarası ikili anlaşma olduğu<br />

belirtilerek, bunun önemli bir rakam olduğu ancak artırılması gerektiği ifade edilmiştir. Son<br />

9 yıl içinde giderek artan sayıda Gürcü öğrencinin Türkiye’de eğitim aldığı, 2009 yılı itibari<br />

ile bu sayının 277 olduğu, bunun diğer ülkelerde öğrenim gören Gürcü öğrenci sayısına<br />

bakıldığında oldukça yüksek bir rakam olduğu bilgisi çalıştaydaki katılımcılarla paylaşılmıştır.<br />

Bu sayının umut verici olmasına karşın, Gürcü öğrencilerin pek çok yabancı öğrenci gibi bir<br />

takım sorunlarının olduğunun altı çizilerek, bunun olumsuz etkileri üzerinde durulmuştur.<br />

Özellikle burs bulma güçlüğü, verilen burs miktarlarının düşüklüğü ve öğrencilerin kendileri<br />

ile ilgilenecek yetkili merci bulamaması gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalan Gürcü öğrencilerin,<br />

Türkiye’deki üniversitelerde eğitim görme seçeneğinden uzaklaşması önemli bir sorun olarak<br />

dile getirilmiştir.<br />

Gürcistan’da eğitim gören Türk öğrencilerin durumuna ilişkin yapılan değerlendirmede, bu<br />

ülkede değişik kaynaklara göre yaklaşık 280 ila 335 Türk öğrencinin eğitim gördüğü bilgisi<br />

verilerek, bunun Türkiye’de Gürcü öğrencilerden fazla olduğuna dikkat çekilmiştir. Ancak Türk<br />

öğrencilerin de başka bir takım sorunlarla mücadele etmek durum kaldığı ifade edilmiştir.<br />

Gürcistan’daki çoğu üniversite ve programın YÖK tarafından tanınmamasının ciddi bir<br />

sorun olarak varlığını sürdürdüğü, hatta ÖSYS Kılavuzunda üniversitenin ismi yer aldığı halde,<br />

ÖSS ile bu üniversitelere yerleştirilmedikleri takdirde bu üniversitelerden mezun olanların<br />

da diplomalarına denklik verilmediği dile getirilmiştir. Bununla birlikte, özellikle son yıllarda<br />

yapılan çalışmalarla, Türkiye’nin bu sorunların çözümü için bir takım olumlu adımlar attığı ve<br />

denklik sorununun çözümü için 2008-2009 yılları arasında önemli yönetmelik değişiklikleri<br />

yapıldığı bilgisi verilmiştir.<br />

İlişkilerin üniversiteler kanalıyla daha etkin bir şekilde geliştirilebilmesi için Kafkas ülkeleri ile<br />

Türkiye arasında kapsamlı bir öğrenci ve öğretim üyesi değişimine ilişkin bir strateji belgesi<br />

oluşturulması çalıştayda getirilen öneriler arasındadır. Bunun yanı sıra, Gürcü Dili ve Edebiyatı<br />

bölümlerinin Türkiye’deki üniversitelerde kurulmasının ve üniversitelerarası işbirliği<br />

protokollerinin sayısının artırılmasının da faydalı olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca, Gürcistan’daki<br />

üniversitelerde verilen eğitimin, Sovyet döneminden kalma bir etki ile fen bilimlerinde ileri,<br />

ancak sosyal bilimlerde geri olduğuna dikkat çekilerek, bu dezavantajın iki ülke arasında işbirliği<br />

ile avantaja dönüştürülebileceği dile getirilmiştir. Bu yönde yapılan önerilerden biri de ortak<br />

teknoloji parkları kurularak, iki ülkeden bilim adamlarının ortak projelerde çalışması yönünde<br />

olmuştur. Bölgesel bir fakülte veya enstitü kurulması yönünde yapılan önerilere ilişkin verilen<br />

cevapta bunun, YÖK’ün iznine tabi olduğu ve YÖK’ün bu konularda oldukça tutucu olduğu<br />

hatırlatılarak ve izin prosedürünün güçlüğüne dikkat çekilerek, öncelikle bunun aşılması<br />

gerektiği ifade edilmiştir.<br />

12<br />

Katılımcılardan biri Türkiye ile Kafkas ülkeleri arasındaki yüksek öğretim <strong>ilişkileri</strong>nin her iki<br />

taraf açısından da bir dış politika perspektifi ve stratejisi çerçevesinde kurgulanmadığını ifade


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

etmiştir. Bu görüşe göre, Kafkas ülkelerindeki öğrenciler daha kaliteli bir eğitim imkanı için<br />

Türkiye’ye gelirken, Türk öğrenciler ise yüksek öğretime giriş sınavının zorlukları nedeniyle<br />

Kafkas üniversitelerini tercih etmektedirler. Yüksek öğretimde bireysel nedenlerin<br />

beslediği ilişkiler doğal sınırlarına ulaşmıştır. Oturumda, bu alanda <strong>ilişkileri</strong>n geliştirilmesi<br />

için, Türkiye’nin yeni dış politika pradigmasına uygun olarak yüksek öğretim meselesinin<br />

dış politika perspektifine oturtularak yeniden kurgulanması gerektiği ifade edilmiştir.<br />

Çalıştayda sırasında, Gürcistan’da sivil toplum kuruluşlarının durumuna ilişkin bilgilere<br />

de yer verilmiştir. Gürcistan’da çok gelişmiş bir sivil toplumun olmadığı belirtildikten<br />

sonra pek çok sorunla karşı karşıya olan sivil toplum kuruluşlarının mali kaynak sıkıntısı<br />

çektiğine ve bu nedenle uluslararası desteklerle ayakta kaldığına değinilmiştir. Ancak<br />

bu durumun, başka bir takım sorunlar yarattığı ve hükümet politikalarına karşı oldukları<br />

düşünülen STK’lar ile hükümet arasında iletişimin oldukça kopuk olduğu dile getirilmiştir.<br />

Gül Devrimi’nden önce STK’ların çok daha aktif olduğunu belirten katılımcı, yeni dönemde<br />

ne yazık ki bunun değiştiğini, STK’ların bu etkinliğini yitirdiğini savunmuştur.<br />

Gürcü ve Türk halkları arasındaki bağları güçlendirmede STK’ların önemli rol oynayabileceği<br />

ve bunun politik yansımalarının da olacağı katılımcılar tarafından paylaşılan ortak<br />

görüşlerden biri olmuştur. Bununla birlikte, mevcut duruma bakıldığnda STK’lar<br />

arasında oldukça az iş birliğinin olduğuna, çok taraflı projelerin zaman zaman hayata<br />

geçirilmesine karşın, bunların süreklilik arz etmediğine dikkat çekilmiştir. AB’nin, German<br />

Marshall Fund gibi örgütlerin bu bölgeyi içeren araştırmalara ilgi duyduğu ifade edilerek,<br />

Türkiye’deki ve Gürcistan’daki STK’ların bu yöndeki ortak çalışmalara eğilmesi gerektiği<br />

vurgulanmıştır.<br />

SONUÇ<br />

Türkiye-Gürcistan İlişkileri Çalıştayı, her şeyden önce iki ülke arasındaki <strong>ilişkileri</strong> özel olarak<br />

ele alan ilk toplantı olması bakımdan önemli olmuştur. Çalıştay iki ülke arasındaki ilişkilerde<br />

mevcut durumun görülmesi, eksikliklerin ve sorunları tespit edilmesi bakımından yarar<br />

sağlamıştır. Bunun yanı sıra, iki ülkeden çalıştaya katılan temsilciler arasında kurulacak<br />

işbirliklerine de vesile olarak, akademik etkileşimin artmasına katkıda bulunmuştur.<br />

Çalıştayda, başlıklar halinde ele alınan konulara ilişkin katılımcıların görüşlerini birbirleriyle<br />

paylaşmaları hedeflenmiştir. Bununla birlikte, üzerinde mutabakata varılan bir sonuç<br />

bildirgesinin yayınlanması, bir başlangıç olarak düşünülen toplantının amaçları arasında<br />

yer almamaktadır. Kafkasya bölgesindeki ülkelerle ile Türkiye’nin <strong>ilişkileri</strong>ni analiz etmek<br />

için ve Türkiye’nin bölgeye yönelik dış politikasında hangi noktada olduğunu görebilmek<br />

için düzenlenen çalıştaylar serisinin bir parçası olan Türkiye-Gürcistan İlişkileri Çalıştayını<br />

Eylül ayında düzenlenecek Türkiye-Rusya İlişkileri Çalıştayı izleyecektir. Bütün bu çalıştay<br />

serisinde sunulan katkılar ışığında düzenlenecek bir Kafkasya Konferansı ile serinin<br />

tamamlanması planlanmaktadır.<br />

13


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

TÜRKİYE –GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

PROGRAMI<br />

22–24 Temmuz 2009, Conrad Otel– İstanbul<br />

22 Temmuz 2009<br />

Konukların Otele Girişi<br />

20:30 – 22:00 Akşam Yemeği<br />

23 Temmuz 2009<br />

10:00 – 10:30 Protokol Konuşmaları<br />

Taha Özhan, <strong>SETA</strong> Genel Koordinatörü<br />

Savaş Barkçin, Başbakan Başmüşaviri<br />

10:30 – 11:00 Çay/Kahve Arası<br />

11:00 – 12:15 1. Oturum: Türkiye-Gürcistan Siyasi İlişkileri<br />

Oturum Başkanı: Hakan Fidan, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı<br />

Konuşmacılar:<br />

Bülent Aras, <strong>SETA</strong> Dış Politika Koordinatörü<br />

Zurab Davitashivili, Tiflis Devlet Üniversitesi<br />

12:15 – 14:00 Öğle Yemeği<br />

14:00 – 15:15 2. Oturum: Ağustos krizi ardından Gürcistan’ın durumu<br />

Oturum Başkanı: İbrahim Kalın, Başbakan Başmüşaviri<br />

Konuşmacılar:<br />

Ghia Nodia, CIPDD<br />

Aleksandre Kukhianidze, Tiflis Devlet Üniversitesi<br />

15:15 – 15:45 Çay/Kahve Arası<br />

15:45 – 17:00 3. Oturum: Kafkasya Bölgesel Güvenliği: Türkiye ve Gürcistan’ın Rolü<br />

Oturum Başkanı: Nuh Yılmaz, <strong>SETA</strong>-DC<br />

Konuşmacılar:<br />

Emre İşeri, Kadir Has Üniversitesi<br />

Tornike Sharashenidze, Gürcistan Halkla İlişkiler Enstitüsü<br />

Thornike Gordadze, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü<br />

14<br />

17:00 –17:30 Çay/Kahve Arası


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

17:30 – 18:45 4. Oturum: Türkiye –Gürcistan İlişkilerinde Üniversiteler ve Sivil Toplum<br />

Kuruluşları<br />

Oturum Başkanı: David Aphrasidze, Ilia Chavchavadze Devlet Üniversitesi<br />

Konuşmacılar:<br />

Bekir Gür, YÖK<br />

George Tarkhan Mouravi, Siyaset Çalışmaları Enstitüsü<br />

20:00 – 21:30 Akşam Yemeği: Park Fora Restaurant, Kuruçeşme<br />

24 Temmuz 2009<br />

Konukların Otelden Ayrılması<br />

15


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI KATILIMCI LİSTESİ<br />

22-24 TEMMUZ 2009, Conrad Otel, İSTANBUL<br />

16<br />

Adı ve Soyadı<br />

Kurum/Unvan<br />

A. Birol Çabuk Gürcistan ve Kafkas Göçmenleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği<br />

Aleksandre Kukhianidze Tiflis Devlet Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü<br />

Ali Arapoğlu<br />

Gürcistan-Kafkasya Göçmenleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği<br />

Ali Rıza Altunel<br />

Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı<br />

Alparslan Akkuş<br />

Sabah Gazetesi<br />

Andro Barnovi<br />

Strateji ve Kalkınma Enstitüsü Başkanı, Gürcistan<br />

Aybars Görgülü<br />

TESEV<br />

Aylin Şeker Görener Kadir Has Üniversitesi<br />

Barçın Yinanç<br />

Hürriyet Gazetesi<br />

Bekir Gür<br />

YÖK<br />

Berivan Oruçoğlu<br />

Star Gazetesi<br />

Burhanettin Duran Sakarya Üniversitesi<br />

Bülent Aras<br />

<strong>SETA</strong><br />

David Aphrasidze<br />

Tiflis Ilia Chavchavadze Devlet Üniversitesi<br />

Efe Çaman<br />

Yalova Üniversitesi<br />

Emre İşeri<br />

Kadir Has Üniversitesi<br />

Fatih Acar<br />

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü<br />

Fatih Mehmet Sayın Uluslararası Karadeniz Üniversitesi<br />

Fatih Özbay<br />

Bilgesam<br />

Gamze Demirtola<br />

Avustralya Büyükelçiliği<br />

George Tarkhan-Mouravi Siyaset Çalışmaları Enstitüsü, Tiflis<br />

Ghia Nodia<br />

Tiflis Ilia Chavchavadze Devlet Üniversitesi<br />

Hakan Fidan<br />

T. C. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı<br />

Hatem Ete<br />

<strong>SETA</strong><br />

Irakli Nikoleishvili<br />

Gürcistan Ekonomik Kalkınma Bakanlığı<br />

Kemal İnat<br />

Sakarya Üniversitesi<br />

Koba Liklikadze<br />

Gazeteci, RFE/RL<br />

Mehmet Özkaya<br />

İHH<br />

Mert Bilgin<br />

Bahçeşehir Üniversitesi<br />

Mesut Özcan<br />

İstanbul Ticaret Üniversitesi<br />

Mitat Çelikpala<br />

TOBB ETÜ<br />

Muharrem Ekşi<br />

<strong>SETA</strong><br />

Muhittin Ataman<br />

Abant İzzet Baysal Üniversitesi<br />

Murat Alakel<br />

İstanbul Aydın Üniversitesi<br />

Mücahit Küçükyılmaz T.C. Cumhurbaşkanlığı<br />

Nuh Yılmaz<br />

<strong>SETA</strong> DC<br />

Oktay Tanrısever<br />

ODTÜ<br />

Özdem Sanberk<br />

Emekli Büyükelçi


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI KATILIMCI LİSTESİ<br />

22-24 TEMMUZ 2009, Conrad Otel, İSTANBUL<br />

Adı ve Soyadı<br />

Paata Gurgenidze<br />

Recep Keskin<br />

Sadık Ünay<br />

Samet Günek<br />

Sami Kohen<br />

Savaş Barkçin<br />

Savaş Genç<br />

Selin Bölme<br />

Taha Özhan<br />

Talip Küçükcan<br />

Tea Basadze<br />

Thornike Gordadze<br />

Tornike Sharashenidze<br />

Ufuk Ulutaş<br />

Ümare Yazar<br />

Vügar İmanov<br />

Yılmaz Ensaroğlu<br />

Yonca Poyraz Doğan<br />

Zurab Davitashivili<br />

Kurum/Unvan<br />

Proje Koordinatörü, Kafkasya Barış, Demokrasi ve Kalkınma Enstitüsü<br />

Başbakan Müşaviri<br />

TİKA<br />

<strong>SETA</strong><br />

Milliyet Gazetesi<br />

Başbakan Başmüşaviri<br />

Fatih Üniversitesi<br />

<strong>SETA</strong><br />

<strong>SETA</strong><br />

<strong>SETA</strong><br />

Gürcistan Dışişleri Bakanlığı<br />

Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü<br />

Gürcistan Halkla İlişkiler Enstitüsü<br />

<strong>SETA</strong> DC<br />

<strong>SETA</strong><br />

İstanbul Şehir Üniversitesi<br />

<strong>SETA</strong><br />

Today’s Zaman Gazetesi<br />

Tiflis Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü<br />

17


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

BASINDA TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

Gürcistan gerçei<br />

Caucasus still needs more<br />

attention, say experts<br />

18<br />

SAM KOHEN<br />

25 Temmuz Cumartesi 2009<br />

DÜNYANIN ve Türkiye’nin hareketli gündemi arasnda, arka<br />

plana düen -hatta unutulan- konulardan biri de Gürcistan<br />

sorunu...<br />

Rusya’nn bu ülke topraklar içindeki Güney Osetya’ya<br />

saldrmasnn birinci yldönümü (7 Austos) yaklarken,<br />

stanbul’da Siyaset, Ekonomi ve Toplum Aratrmalar Vakf<br />

(<strong>SETA</strong>) tarafndan düzenlenen bir konferans, bu meselenin<br />

halledilmemi haliyle, her an patlama potansiyeline sahip<br />

olduunu ortaya koydu.<br />

Geçen yl, 5 günlük Rus-Gürcü sava haftalarca, hatta<br />

aylarca bütün dünyay megul etmiti. Olay, Kafkasya<br />

snrlarn am, ABD bata olmak üzere Bat ile Rusya’y<br />

kar karya getirmiti. Bir ara “Souk Sava’a dönü”<br />

tehlikesini yaratan gerginlik, youn diplomatik çabalar<br />

sonunda yatt.<br />

Ancak bu arada olan oldu: Gürcistan, Güney Osetya’y ve de<br />

Abhazya’y Ruslara kaptrd. Yani Gürcistan Cumhuriyeti<br />

toprak bütünlüünü kaybetti. Bu ayrlkç iki bölge, Rusya’nn<br />

askeri varl ve kontrolü altnda “bamsz” devletçikler<br />

oluverdi...<br />

Sonuçta Rusya (Gürcistan Cumhurbakan Mihail<br />

Saakavili’nin tarihi gaf sayesinde) bu iten kazançl çkt.<br />

Gürcistan oldu-bitti’yi kabullenmek zorunda kald. Bölgesel<br />

ve küresel güçler de, ulusal çkar ve hassas denge hesaplar<br />

içinde, olaylara fazla bulamamaya özen gösterdi...<br />

Yardm yerine nasihat!<br />

PEK, mesele kapand m? imdiki fiili (de facto) durum hep<br />

böyle mi devam edecek? Yoksa bu oldu-bittiden önceki<br />

duruma (statu quo ante) dönme olasl var m?<br />

<strong>SETA</strong> çaltaynda bu ve buna benzer birçok sorunun yant<br />

arand. Toplantnn “isim açklamama” kurallarna uyarak,<br />

Gürcistan’dan gelen akademisyen ve diplomatlarn<br />

söylediklerinden bizim çkardmz sonuç u: Gürcistan’n G.<br />

Osetya ve Abhazya’y tekrar kazanma ans -özellikle ksa,<br />

hatta orta vadede- yok denecek kadar az. Gürcistan’n dev<br />

Rusya karsnda bunu salayabilecek askeri ve diplomatik<br />

gücü yok. Saakavili’nin Gürcistan'a hâlâ umutlarn dikkat<br />

balad ABD ve<br />

Bat dünyasnn ise, Rusya ile çatmaya girmek pahasna,<br />

açk bir müdahalede bulunmaya ise hiç niyeti yok...<br />

Bülent ARAS<br />

stanbul’daki <strong>SETA</strong> toplantsnda bunlar konuulurken, ABD<br />

Bakan Yardmcs 29 Temmuz Joseph 2009 Biden Çaramba de, Tiflis’te Saakavili ile<br />

görüüyordu. Gürcistan lideri, ABD’den daha aktif destek ve<br />

askeri yardm istedi. Buna karlk Biden’den moral destekle<br />

nasihat ald! Balca tavsiye de uydu: Topraklarnz geri<br />

almak için askeri seçenei unutun ve Ruslar provoke edecek<br />

davranlardan kaçnn...<br />

<strong>SETA</strong> toplantsnda dinlediimiz Gürcüler, “kaybedilen<br />

topraklar”n yeniden kazanlmas konusunun -en azndan<br />

imdilik- gündemden dütüü” kansndalar. Bir<br />

akademisyenin deyiiyle, “bu artk bir hayaldir ve Gürcü halk<br />

Thursday, July 23, 2009<br />

LACEY GONZALES<br />

ISTANBUL<br />

A workshop on Turkey-Georgia relations took place in<br />

Istanbul on the eve of the anniversary of Russia’s August<br />

war with Georgia – a conflict that sent shockwaves<br />

through the South Caucasus and sparked outcry among<br />

the international community.<br />

Although Georgia and Turkey have historically close ties,<br />

the Caucasus region still needs more attention and focus,<br />

conference organizers and participants said Thursday.<br />

The workshop was organized by the Foundation for<br />

Political, Economic and Social Research, or <strong>SETA</strong>, a<br />

Turkish nongovernmental organization that researches<br />

regional, national and international issues and proposes<br />

policy recommendations. Delegates from NGOs,<br />

universities, government and the media attended the<br />

conference aimed at looking more closely into the<br />

Turkish-Georgian relationship.<br />

Building bridges<br />

The Caucasus is a meeting point of opportunities, Sava<br />

Barkçin, chief adviser to the prime minister, said, adding,<br />

“If we look at the horizon that unites both countries, this<br />

meeting will be fruitful and we will be able to build<br />

bridges.”<br />

During the opening speech, he<br />

emphasized Turkey’s close proximity to the Caucasus<br />

region, a region that is, he said, at a crossroads. “When<br />

we look at today, [the Caucasus region] is an area of<br />

global competition in energy and security. The Caucasus<br />

region was at the periphery of world politics, but it is now<br />

coming to the center of world politics,” Barkçin said.<br />

Taha Özhan, <strong>SETA</strong> director-general, said the main focus<br />

of the workshop was to question the status quo in the<br />

Caucasus and to try to bring solutions to the region.<br />

In addition to diplomacy and stability, the Nabucco<br />

project, a natural gas pipeline project from Central Asia<br />

to Austria, was mentioned several times during the<br />

introductory speeches. “The Nabucco energy pipeline<br />

system brought forward all the relations between the<br />

Caucasus countries,” Özhan said. “It means that we need<br />

to focus our attention more on that region.”<br />

<strong>SETA</strong> Kafkasya çaltaylarndan üçüncüsünü 23 Temmuz'da Türk ve <strong>SETA</strong> Gürcü had akademisyenler, organized two similar gazeteciler conferences ve d politika prior to this<br />

workshop in Istanbul. Within the past three months, it<br />

bürokratlarnn katlmyla gerçekletirdi. Türkiye-Gürcistan ilikileri ve Gürcistan'n durumu masaya yatrld. Nabucco<br />

also held a Turkey-Armenia workshop and a Turkeyanlamas<br />

Gürcistan'da sevinç uyandrm ve Rusya'ya kar bir kazanm Azerbaijan olarak workshop. deerlendiriliyor. Hatem Ete, Ancak one Nabucco of the workshop heyecan<br />

Austos 2008'de 5 gün süren Rusya-Gürcistan savandan bu yana tek organizers, olumlu gelime said <strong>SETA</strong> olmu. hopes to organize a Turkey-Russia<br />

Gürcistan Devlet Bakan Saakavili'nin savaa yol açan tepkisinin workshop, abartl with a culminating olduu ve international süreci iyi workshop<br />

yönetemediine dair genel kanya çok fazla itiraz yok. Bununla<br />

following<br />

birlikte<br />

that<br />

Gürcü<br />

would<br />

uzmanlar<br />

bring together<br />

Saakavili<br />

the<br />

bu<br />

ideas<br />

provokasyona<br />

discussed in<br />

all four workshops between Turkey and members of the<br />

gelmese da bunun bile farkndadr”... Rusya'nn Gürcistan'a müdahale konusunda kararl olduunda Caucasus hemfikirler. region and Ülkenin Russia. 2003 Gül Devrimi'nden<br />

sonra hzla Bat eksenine kaymas, NATO, AB ve ABD'nin korumas altna girme giriimlerini bu korku ile açklyorlar.<br />

Saakavili yönetiminin Acara bölgesinde askeri operasyonla kontrolü ele almas güçlü merkezi yönetim kurulmas yönünde<br />

özgüveni artrd. Ancak ayn baar Abhazya ve Güney Osetya'ya kar söz konusu olmad. 1990'l yllardan itibaren<br />

Gürcistan'n bu iki bölge ile ilikilerinin en iyi düzeyi sorunun ksa süreli dondurulmas oldu. Güney Osetya ve Abhazya<br />

Gürcistan yönetimi altnda elde ettikleri geni özerklikten, Rusya kontrolündeki bamszla geçi yaptlar.<br />

kilemleri her iki durumda da kontrol altnda olmalar.<br />

lginç olan Gürcistan yönetimi ve Abhazya ve Güney Osetya yönetimleri karlkl sorunlar yüzünden dardan aktörlere<br />

baml hale geldiler. Austos sava sonras durumda sorunun çözümü için en makul yol Gürcistan'n Abhazya ve Güney<br />

Osetya ile bir uzlama ortam oluturmas. Üzücü olan, bu diyalogun yakn gelecekte gerçekleebileceine dair hiç ümit<br />

kalmamas.


TÜRKİYE-GÜRCİSTAN<br />

İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

BASINDA TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ ÇALIŞTAYI<br />

T06-27-07-09.qxd 26.07.2009 16:48 Page 1<br />

06 TODAY’S ZAMAN MONDAY, JULY 27, 2009 INTERVIEW<br />

Georgýan expert says Caucasus<br />

Platform should ýnclude US, EU<br />

‘From the Georgian perspective, the main thing is security from Russia, and it can only come from the US, NATO and the EU, which<br />

have some weight with Russia. Any moves to weaken NATO or EU influence in the region are considered bad for Georgia’<br />

Ghia Nodia, a professor and advocate of democratization<br />

in the Caucasus, has said the Caucasus Stability<br />

and Cooperation Platform, created by Turkey following<br />

the brief war between Georgia and Russia, should<br />

include Western institutions to be successful.<br />

“From the Georgian perspective, the main thing is<br />

security from Russia, and it can only come from the US,<br />

NATO and the EU, which have some weight with<br />

Russia. Any moves to weaken NATO or EU influence in<br />

the region is considered bad for Georgia,” he said,<br />

speaking with Monday Talk for Today's Zaman.<br />

He added that Georgian experts think the Caucasus<br />

Stability and Cooperation Platform is too general.<br />

“We have had lots of initiatives for the South<br />

Caucasus dialogue, but we know that it never works<br />

because Armenians and Azeris start to quarrel over<br />

Karabakh, and Georgians just listen. Dialogue should<br />

be about achieving results, not just talking.”<br />

Under Turkey's initiative, the Caucasus Stability and<br />

Cooperation Platform will have its fourth meeting in<br />

September with technical experts from Russia, Georgia,<br />

Armenia and Azerbaijan. Turkish officials have maintained<br />

that the platform will facilitate the resolution of frozen<br />

conflicts in the region, including Nagorno-Karabakh. The<br />

initiative was welcomed by Azerbaijan, Armenia and<br />

Russia. Georgia later participated, even though it had initial<br />

reservations about being at the same table as Russia.<br />

The Georgian offensive into South Ossetia and<br />

Abkhazia escalated into a five-day war in August of<br />

last year with Russia emerging the victor. The question<br />

of which side started the war has always been hotly<br />

debated. The Georgian president, Mikhail Saakashvili,<br />

had claimed that Russian tanks advanced into South<br />

Ossetia on the evening of Aug. 7. While some experts<br />

say Russia's invasion of Georgia had been planned in<br />

advance, others say the Russian army did not enter<br />

South Ossetia until Aug. 8. In the meantime, Russia<br />

has repeatedly accused Washington of fueling the conflict<br />

with its military support for Georgia.<br />

For Monday Talk, Professor Nodia elaborates on the topic.<br />

Monday Talk spoke with the professor when he came to Ýstanbul<br />

to participate in the Turkey-Georgia Relations<br />

Workshop organized by the Foundation for Political,<br />

Economic and Social Research (<strong>SETA</strong>) from July 22 to 24.<br />

What is the political situation in Georgia one<br />

year after the war?<br />

We have had internal political tensions which have<br />

not been directly linked to the war. First of all there is a<br />

general legitimacy problem within the political institutions.<br />

The opposition did not accept the results of the presidential<br />

and parliamentary elections in 2008, so a part of the<br />

opposition does not recognize Saakashvili as the legitimate<br />

president. Some of the opposition refused to enter the parliament.<br />

Those problems were there before the war.<br />

What has the war changed in Georgia?<br />

The war had an impact in two ways. One thing was<br />

that immediately after the war it was considered unpatriotic<br />

to be active against the government because Russia obviously<br />

wanted to replace Saakashvili. Oppositional activities<br />

were suspended. But on the other hand, Saakashvili<br />

has lost some support from the West because of the war,<br />

and that has given the opposition an argument to force<br />

Saakashvili to resign, so the opposition resumed demonstrations<br />

in March demanding his resignation.<br />

Do you think it will happen?<br />

No. The assumption was that Saakashvili would respond<br />

in a violent manner and his support from the West<br />

would erode further. But Saakashvili responded in a calm<br />

and moderate way, so the West did not support the opposition<br />

and eventually the opposition lost the support of the<br />

public. They are divided and there are more than 10 parties<br />

forming the opposition. As a result, they stopped protests.<br />

How do you think the Europeans view Saakashvili<br />

in relation to the war?<br />

He was criticized by the West a lot. He was more<br />

criticized in Western Europe, where he is seen as too<br />

pro-American. Western Europeans were also annoyed<br />

by the American pressure to support Georgia's accession.<br />

For many Western European leaders the war was<br />

a good pretext to say that Saakashvili is hot headed<br />

and immature for NATO.<br />

Does Saakashvili think that he made some mistakes?<br />

I don't think he thinks he made grave mistakes.<br />

Some Georgian moves were not good, but Georgia<br />

was forced to do them. They did not have any other<br />

options. Georgia did not like attacking South Ossetia,<br />

but it was self-defense against Russia. That is how the<br />

Georgian government sees it, but there was a miscalculation.<br />

Before the war, there was some hope that<br />

Russia would not enter the war so openly and directly<br />

and occupy places outside South Ossetia. That was not<br />

expected. We saw Russia's readiness to go to war with<br />

Georgia. Russia asserted itself militarily.<br />

PROFILE<br />

Professor Ghia<br />

Nodia, expert and<br />

advocate of<br />

democratization<br />

in Caucasus<br />

A professor of politics<br />

and a director of the<br />

International School<br />

of Caucasus Studies<br />

at Ilia Chavchavadze<br />

State University in<br />

Tbilisi, Ghia Nodia is<br />

also a founder and<br />

member of the board<br />

of the Caucasus<br />

Institute for Peace,<br />

Democracy and<br />

Development (CIPDD),<br />

a Tbilisi-based independent<br />

public policy<br />

think tank. He has<br />

published extensively<br />

on regional security,<br />

state-building and<br />

democratization in the<br />

Caucasus, as well as<br />

on theories of nationalism<br />

and democratic<br />

transition in the post-<br />

Cold War context. He<br />

served as the<br />

Georgian minister of<br />

education and science<br />

from February to<br />

December 2008.<br />

Is there a possibility for a similar conflict?<br />

In this war Russia was successful in creating this<br />

perception: Georgia started the war, Russia intervened<br />

later but overreacted. But if Russia attacks Georgia<br />

again, it will be an open aggression against Georgia<br />

without this kind of pretext. The presence of the<br />

European observers in Georgia is important because<br />

Russia cannot blame any provocations on Georgians.<br />

How long are the European observers going to<br />

be there?<br />

I don't know about their mandate. Americans are expected<br />

to join them, and even Turkish observers. Now<br />

everybody understands that some threat -- it may not be at<br />

a high level at the moment -- of Russian aggression is<br />

there. The observers are very important so as not to allow<br />

the Russians to invent some kind of pretext for invasion.<br />

Does the Georgian political establishment still<br />

favor Georgia's membership in NATO?<br />

Yes, absolutely. The Saakashvili government never had<br />

doubts about that. But some of the opposition has expressed<br />

some doubt. For example, the Labor Party supports<br />

Georgian neutrality, but it is a small party. Recently,<br />

radical opposition parties came together and signed a<br />

memorandum on their values. In the memorandum they<br />

included their support for Georgia's NATO membership.<br />

The parliamentary opposition also supports NATO membership.<br />

So a large majority of the political establishment<br />

continues to support Georgia's NATO membership. That's<br />

the best available guarantee against Russian threat.<br />

But at the same time isn't it a further aggravating<br />

factor, considering Russia?<br />

No, because even before Georgia's official application<br />

to [join] NATO, we had bad relations with Russia. The<br />

main thing is that Russia wants to dominate Georgia because<br />

Georgia is the gateway to the Caucasus. Russia<br />

would like Georgia only as its satellite state.<br />

‘Turkey has strong image in Georgia’<br />

In the last year Georgia has been nervous about<br />

Turkey's moves and intentions. How much of this uneasiness<br />

still continues today?<br />

Since the independence of Georgia, relations with Turkey<br />

have been excellent. Not only the Georgian political establishment<br />

but the general public also considers Turkey an important<br />

ally. We have a lot of joint projects, including the Baku-Tbilisi-<br />

Ceyhan pipeline. Turkey has a stable, strong image in Georgia.<br />

Against that image, there was some disappointment during the<br />

war. The Georgian public expected Turkey's support, but<br />

although Turkey did not do anything particularly anti-<br />

Georgian, it was not clearly supportive of Georgia, either.<br />

And the decision to suspend the passage of the American<br />

ships through the Bosporus and Turkish Prime Minister<br />

[Recep Tayyip] Erdoðan's visit to Moscow created some<br />

uneasiness. But Georgia recognizes that all countries<br />

have their own interests. Georgians did not expect that<br />

the whole world would become the enemy of Russia because<br />

of the Georgian-Russian conflict.<br />

How does Georgia approach the Caucasus Stability<br />

and Cooperation Platform set up after the war?<br />

Georgian experts do not attach great importance to<br />

the platform because it is too general and there is no<br />

specific substance attached to it so far. Initially, there<br />

were some suspicions that the platform implied some<br />

kind of exclusion of NATO and the European Union<br />

from the region. The Georgian public does not know<br />

much about it, but the Georgian experts and the political<br />

community want to know what it really means.<br />

The Turkish side apparently is of the idea that the<br />

conflict needs to be addressed regionally first and that<br />

building trust at the regional level is a must. Does the<br />

Georgian side think it is absolutely necessary to include<br />

the US and/or the EU to do that?<br />

In practice, yes, because dialogue is a nice word and<br />

everybody is for it. But we need to now what it means<br />

specifically. We have had lots of initiatives for the South<br />

Caucasus dialogue, but we know that it never works because<br />

Armenians and Azeris start to quarrel over Karabakh<br />

and Georgians just listen. Dialogue should be about<br />

achieving results, not just talking. From the Georgian perspective,<br />

the main thing is security from Russia and it can<br />

only come from the US, NATO and the EU, which have<br />

some weight with Russia. Any moves to weaken NATO or<br />

EU influence in the region are considered bad for Georgia.<br />

What does Georgia really expect from Turkey, then?<br />

Georgia expects a lot from Turkey. We have a lot of energy<br />

and other projects.<br />

I mean in political terms…<br />

Turkey is a NATO member.<br />

Any intermediary roles?<br />

An intermediary role between Russia and Georgia<br />

would not be of any interest.<br />

Why not?<br />

It would not be practical because Russia would not<br />

accept it. Russia would not see Turkey as a great<br />

enough power. In addition, a Turkey less oriented toward<br />

the West would be in Russian interests. When it<br />

comes to Abkhazia and South Ossetia, one could think<br />

of an intermediary role for Turkey, but then Georgia<br />

would be concerned about the Russian involvement,<br />

and in that case Turkey's intermediary role would have<br />

to go through Russia. Then Turkey would be concerned<br />

about not annoying Russia because anything<br />

you do with Abkhazia and South Ossetia, which is de<br />

facto Russian territory, would be a challenge to Russia.<br />

So Georgia does not expect Turkey to take that role.<br />

What about Abkhaz and Circassian diasporas<br />

in Turkey?<br />

Georgia is interested in having better relations<br />

with them. In that sense, Turkey can play a role, and<br />

that would be very welcomed.<br />

Turkey-Armenia<br />

rapprochement and<br />

Georgia's reaction<br />

“Officially, Georgia will never object to Turkish-Armenian relations<br />

in any way. But this is my expert opinion: Georgia has a monopoly<br />

over transit routes from Azerbaijan to Turkey. If Armenian-Turkish<br />

relations improve, Georgia would lose that monopoly; economically,<br />

that is not so desirable. However, there are already pipelines<br />

built and agreements signed, so I don't expect a dramatic change<br />

in that regard. But there will be some negative impacts on<br />

the economy considering that the transit routes of trucks<br />

currently pass through Georgia,” Professor Ghia Nodia said.<br />

“There are also fears that the Armenian diaspora groups<br />

living in Georgia will become extremely nationalistic, similar to<br />

the Dashnaks [the Armenian Revolutionary Federation [ARF]<br />

because Armenia will be less dependent on Georgia.”<br />

“On the other hand, there are also pluses in the sense that<br />

the Armenian dependence on Russia will reduce. Now Armenia<br />

has no other strategic partner but Russia. It has an overdependence<br />

on Russia militarily. Armenia has this mentality of<br />

being squeezed between enemies. If Armenia does not see<br />

Turkey as an enemy, that will be a big change in the<br />

Armenian psyche. Then tensions will diminish as<br />

Russia will have less leverage in the region,” he said.<br />

“The visit of Saakashvili to Yerevan was quite notable. He<br />

was lavishly received, and Russia considers that a kind of offense.<br />

Russia is quite displeased with this demonstration of<br />

friendship by Armenia so personally to Saakashvili.”<br />

‘Turkey's EU accession would<br />

encourage Georgians'<br />

“We have EU aspirations, but we also know there is enlargement<br />

fatigue. We also see how Turkey is treated by the<br />

EU, so we do not have illusions about it. [If the EU treated<br />

Turkey better] it would not only encourage Georgia, but it<br />

would also be a strategic change. It would make Georgia's<br />

aspirations much more realistic. Georgia has a strong interest<br />

in Turkey's accession to the EU. … President<br />

Saakashvili said several times that Atatürk is an inspiration<br />

for him in relation to modernization and leadership. It is<br />

good for Georgia to have democratic countries around us.<br />

Turkey is the only democratic country around us right now.”<br />

P H O T O S T O D A Y ’ S Z A M A N , T U R G U T E N G Ý N<br />

19<br />

CM Y K


S E T A<br />

Ç A L I Ş T A Y<br />

Zengin enerji kaynakları, önemli ticaret yolları üzerindeki konumu ve çoklu<br />

etnik yapısı ile Kafkasya, Soğuk Savaşın sona ermesinin ardından hem kendi<br />

içinde hem de global rekabette bir çatışma alanı haline gelmiş durumdadır.<br />

Rusya ile ABD’yi Soğuk Savaş sonrasında ilk kez karşı karşıya getiren, Ağustos<br />

2008’de patlak veren Rus-Gürcü savaşı bu durumun en iyi göstergelerinden<br />

biridir.<br />

Kafkasya’daki pek çok ülke ile güçlü ticari ve kültürel bağları bulunan<br />

Türkiye’nin yakın coğrafyasında yaşanan bu gelişmelere seyirci kalması<br />

beklenemez. Nitekim gerek Rus-Gürcü savaşında izlediği politika ile gerekse<br />

daha sonra gerçekleştirdiği Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu girişimi ile<br />

Türkiye bölgeye yönelik aktif bir dış politika izleyeceğini göstermiştir.<br />

<strong>SETA</strong>, yaşanan tüm bu gelişmeler ışığında Türkiye’nin bölge ülkeleri ile<br />

<strong>ilişkileri</strong>ni değerlendirmek amacıyla bir çalıştay serisi başlatmıştır. Serinin<br />

ilk <strong>çalıştayı</strong> 25-28 Mayıs 2009 tarihleri arasında Türkiye-Ermenistan <strong>ilişkileri</strong><br />

üzerine gerçekleştirilmiş, 25-27 Haziran 2009 tarihleri arasında ise Türkiye-<br />

Azerbeycan İlişkileri Çalıştayı düzenlenmiştir. 23 Temmuz 2009 tarihinde<br />

ise Türkiye-Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>ni değerlendirmek üzere, her iki taraftan önde<br />

gelen sivil toplum temsilcileri, akademisyenler ve gazeteciler İstanbul’da bir<br />

araya gelmişlerdir.<br />

Çalıştayın amacı; Türkiye ve Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>nin mevcut durumunu tespit<br />

etmek ve karşılıklı beklentiler, bölgesel istikrar ve güvenlik gözetilerek<br />

bu <strong>ilişkileri</strong>n hangi alanlarda ve ne şekilde geliştirilmesinin mümkün ve<br />

yararlı olacağına dair bir perspektif sunmak olarak belirlenmiştir. Bu amaçla<br />

gerçekleştirilen çalıştayda, dört farklı oturumda Türkiye Gürcistan <strong>ilişkileri</strong>nin<br />

siyasi boyutu, Ağustos krizi ardından Gürcistan’ın durumu, Kafkasya bölgesel<br />

güvenliğinde Türkiye ve Gürcistan’ın rolleri ve iki ülke arasındaki <strong>ilişkileri</strong><br />

geliştirmede üniversitelerin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının üstlenebilecekleri<br />

görevler üzerine değerlendirmeler yapılmıştır.<br />

Bu çalıştay <strong>raporu</strong>, <strong>SETA</strong>’nın kurumsal tutumunu yansıtmaktan öte, çalıştayda<br />

katılımcıların ifade ettikleri görüşler ve yapılan tartışmalar çerçevesinde<br />

kaleme alınmıştır.<br />

20<br />

w w w . s e t a v . o r g

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!