türkiye'de mali kural: olsaydı ya da olacaksa - SETA
türkiye'de mali kural: olsaydı ya da olacaksa - SETA
türkiye'de mali kural: olsaydı ya da olacaksa - SETA
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
seta<br />
Analiz<br />
.<br />
S E T A | S i y a s e t , E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı | w w w . s e t a v . o r g | K a s ı m 2 0 1 0<br />
TÜRKİYE’DE MALİ KURAL: OLSAYDI<br />
YA DA OLACAKSA<br />
AHMET ŞENGÖNÜL, MEHMET SONGUR
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
seta<br />
Analiz<br />
.<br />
S ayı: 29 | K asım 2010<br />
TÜRKİYE’DE MALİ KURAL:<br />
OLSAYDI YA DA OLACAKSA<br />
AHMET ŞENGÖNÜL, MEHMET SONGUR<br />
İÇİNDEKİLER<br />
GİRİŞ | 4<br />
MALİ KURAL İÇİN TEORİK BİR ÇERÇEVE | 5<br />
DÜNYADA VE YÜKSELEN PİYASALARDA MALİ KURALI UYGULAYAN<br />
ÜLKELER | 10<br />
TÜRKİYE’DE MALİ KURAL UYGULAMASI: OLSAYDI YA DA OLACAKSA | 13<br />
SONUÇ VE ÖNERİLER | 20<br />
2 0 1 0 © Y a y ı n h a k l a r ı m a h f u z d u r
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
ÖZET<br />
Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe<br />
<strong>mali</strong> disiplinsizliğe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de<br />
üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin orta<strong>ya</strong> çıkmasının başlıca nedeni olmuştur. Kriz<br />
sonrasın<strong>da</strong> uygulama<strong>ya</strong> konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve sonrasın<strong>da</strong> 2002 Kasım seçimlerinde<br />
ikti<strong>da</strong>ra gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları <strong>mali</strong> disiplinin sağlanmasın<strong>da</strong><br />
önemli rol oynamıştır.<br />
2007 yılın<strong>da</strong> Amerikan konut pi<strong>ya</strong>saların<strong>da</strong> oluşan finansal kriz, 2009 yılın<strong>da</strong> derinleşerek kısa<br />
sürede tüm dün<strong>ya</strong><strong>da</strong> etkisini göstermiştir. 2009 yılın<strong>da</strong> dış ticarette <strong>ya</strong>şanan olumsuzluklara ilaveten,<br />
özellikle çoğunluğu portföy <strong>ya</strong>tırımları ve doğru<strong>da</strong>n <strong>ya</strong>tırımlar şeklinde ekonomik büyümeye<br />
katkı<strong>da</strong> bulunan <strong>ya</strong>bancı sermayenin, çoğunlukla ABD pi<strong>ya</strong>salarına akışı Türkiye’de de ileride olası<br />
bir finansman ihti<strong>ya</strong>cını gündeme getirmiştir. Bununla birlikte <strong>ya</strong>şanan süreçte büyüme hızının düşmesi<br />
ve bütçe açıklarının artma eğilimine girmesi de önemli <strong>mali</strong> sorunlar olarak gündemde yerini<br />
almıştır.<br />
Bununla beraber, küresel ekonomik kriz ile birlikte olası bir 2001 öncesi <strong>mali</strong> disiplinsizlik ortamına<br />
sürüklenmesinin önüne geçmek, 2001 sonrasın<strong>da</strong> uygulama<strong>ya</strong> konulan <strong>mali</strong> disiplin politikalarını<br />
<strong>ya</strong>sal güvence altına almak, orta ve uzun vadede <strong>mali</strong>ye politikasın<strong>da</strong> istikrarı sağlamak ve güveni<br />
arttırmak için <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> tartışmaları başlamıştır. Mali Kural tanımsal olarak, ekonominin si<strong>ya</strong>sal iklimden<br />
etkilenmeden, <strong>ya</strong>sal çerçevelerle sınırları çizilmiş, <strong>mali</strong>ye politikası çerçevesinde otokontrol<br />
mekanizması ile yönetilmesidir.<br />
Bu çalışmanın temel amacı, son zamanlar<strong>da</strong> ülke gündeminde sıkça konuşulan Mali Kural’ın, teorik<br />
bir çerçeve içerisinde <strong>mali</strong> disiplinin sağlanması ve ekonomik istikrarın <strong>ya</strong>kalanmasın<strong>da</strong> ne derece<br />
etkin olduğunu iki yönlü (geçmişe ve geleceğe yönelik) olarak analiz etmektir. Böylece geçmişe<br />
yönelik analiz ile 2002’den bu <strong>ya</strong>na zımnen de olsa uygulanan Mali Kural’ın ekonomideki etkisi ölçülürken,<br />
geleceğe yönelik analiz ile Mali Kural’ın ekonomi üzerindeki olası etkileri orta<strong>ya</strong> konulacaktır.<br />
3
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
TÜRKİYE’DE MALİ KURAL:<br />
OLSAYDI YA DA OLACAKSA<br />
GİRİŞ<br />
4<br />
Maliye politikası aracılığı ile devletin ekonomiye mü<strong>da</strong>halesi, 1929 buhranı sonrası<br />
ivme kazanan Keynesyen görüşü ile iktisat literatürüne girmiştir. Ancak bu <strong>mali</strong>ye<br />
politikalarının 1970’lerde orta<strong>ya</strong> çıkan stagflasyon olgusunu çözememesi nedeni ile<br />
<strong>mali</strong>ye politikalarının kullanılması tartışılır hale gelmiştir. Bunun en önemli nedeni ise<br />
uygulanan <strong>mali</strong>ye politikalarının ihti<strong>ya</strong>ri olmasıdır. Bununla birlikte son 20- 25 yıl<strong>da</strong><br />
<strong>mali</strong>ye politikalarının uygulanmasın<strong>da</strong> ihti<strong>ya</strong>riliğin mi yoksa <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ların mı <strong>da</strong>ha<br />
etkili olabileceği üzerinde yoğunlaşılmıştır. Özellikle <strong>mali</strong>ye politikaların<strong>da</strong>ki ihti<strong>ya</strong>riliğin<br />
uygulanmasının olumsuz sonuçlar doğurması, <strong>ya</strong>ni önemli konjonktürel <strong>da</strong>lgalanmalar<br />
<strong>ya</strong>şanmış olması ve ekonomik istikrarsızlığın gerçekleşmesi bağlamın<strong>da</strong> bu tarz<br />
politikalara olan ilgi azalırken <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lara yönelme başlamıştır.<br />
Mali <strong>kural</strong>lar, geçen 20-25 yıllık süreçte artan bütçe açıklarını kapatmak ve uzun dönemde<br />
<strong>mali</strong>ye politikalarının sürdürülebilirliğini sağlamak amacı ile uygulanan <strong>kural</strong>lar<br />
bütünüdür. Mali <strong>kural</strong>ların dün<strong>ya</strong> genelinde kamu <strong>mali</strong> yönetiminde hızla yer<br />
etmesinde, özellikle 1980’li yılların sonlarına doğru <strong>ya</strong>şanan krizler ve sürdürülemez<br />
hale gelen kamu borç dinamiği etkili olmuştur.<br />
Türkiye’de zımnen de olsa sayısal <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulamaları, 1999–2008 arası dönemde<br />
IMF ile yürütülen üç stand-by antlaşmasın<strong>da</strong> <strong>da</strong> önemli bir yer tutmuştur. Bununla<br />
birlikte, iç hukukumuz<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulamalarına örnek olarak, belediyelerin borçlanma,<br />
borç stoku ve personel harcamalarına ilişkin kanunla belirlenen tavanlar verilebilir.<br />
Ayrıca 2000’li yılların başın<strong>da</strong> BDDK ve TMSF, özellikle finansal kesimde <strong>kural</strong><br />
koyucu rol üstlenerek, finansal pi<strong>ya</strong>saların düzenlenmesinde önemli rol oynamışlardır.<br />
Bununla birlikte 2007 yılın<strong>da</strong> ABD <strong>mali</strong> pi<strong>ya</strong>saların<strong>da</strong> gündeme gelen ve <strong>da</strong>ha sonra<br />
2008 yılın<strong>da</strong> <strong>da</strong> tüm dün<strong>ya</strong><strong>da</strong> etkisini gösteren küresel <strong>mali</strong> kriz, ekonomide olası risklere<br />
karşı çıpa olması için <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> kavramı gündeme gelmiştir.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin gündeminde son iki yıldır tartışılan <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> kavramının<br />
teorik çerçevesinde, 2002- 2009 yılları arasın<strong>da</strong> yıllık olarak ne ka<strong>da</strong>r bir bütçe<br />
dengesi gerçekleştiğini ve meclise sunulan tasarı çerçevesinde ne ka<strong>da</strong>r gerçekleşmesi<br />
gerektiğinin geçmişe yönelik analizini ve orta vadeli istikrar programı çerçevesinde<br />
2010- 2015 yılları arasın<strong>da</strong> olası bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın nasıl işleyeceğini orta<strong>ya</strong> koymaktır.<br />
MALİ KURAL İÇİN TEORİK BİR ÇERÇEVE<br />
Mali Kuralların Orta<strong>ya</strong> Çıkışı<br />
1970’li yıllar<strong>da</strong> orta<strong>ya</strong> çıkan stagflasyon olgusunun çözümünde, Keynesyen <strong>mali</strong>ye<br />
politikalarının yetersiz kalması, hızla artan borç stokları ve krizler, <strong>mali</strong> <strong>ya</strong>pının sürdürülemez<br />
hale gelmesine neden olmuş; sonuç olarak soruna çözüm ara<strong>ya</strong>n yeni <strong>ya</strong>klaşımların<br />
orta<strong>ya</strong> çıkmasını sağlamıştır. Bu bağlam<strong>da</strong> Keynesyen, iradi <strong>mali</strong>ye politikaları<br />
yerine <strong>kural</strong>lara <strong>da</strong><strong>ya</strong>lı <strong>mali</strong>ye politikaları <strong>da</strong> bu süreçte hızla gelişmeye başlamıştır.<br />
Bunlar<strong>da</strong>n özellikle kamu tercihi teorisi ve ana<strong>ya</strong>sal iktisat <strong>ya</strong>klaşımları <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> açısın<strong>da</strong>n<br />
önemli yer tutmaktadır. Keynesyen İktisat <strong>ya</strong>klaşımın<strong>da</strong> ekonomik büyüme,<br />
kalkınmanın gerçekleştirilmesi ile tam istih<strong>da</strong>m sorununun giderilmesi devletin temel<br />
görevlerinden biri sayılırken; ana<strong>ya</strong>sal iktisat ve kamu tercihi teorisi, devletin özel sektörü<br />
teşvik ederek pi<strong>ya</strong>sa mekanizması aracılığıyla ekonomik büyüme ve kalkınmayı<br />
sağlamasının, tam istih<strong>da</strong>mın gerçekleştirilmesinin <strong>da</strong>ha doğru olacağını savunur. Diğer<br />
<strong>ya</strong>n<strong>da</strong>n, devletin ihti<strong>ya</strong>ri borçlanma yetkisine sahip olması gerektiğini savunan<br />
Keynesyen İktisat’ının aksine, Ana<strong>ya</strong>sal iktisat ve kamu tercihi teorisi <strong>kural</strong>lara <strong>da</strong><strong>ya</strong>lı<br />
borçlanmayı savunmaktadır. En önemlisi de Keynesyen İktisat’ı devletin ekonomide<br />
etkin bir şekilde rol almasını savunurken, Ana<strong>ya</strong>sal İktisat ve Kamu Tercihi Teorisi, devletin<br />
sadece a<strong>da</strong>let, güvenlik gibi temel fonksiyonlarını yerine getirmesi gerektiğini<br />
savunur (Aktan, 2010). 1<br />
Mali <strong>kural</strong><br />
<strong>ya</strong>klaşımları, sınırlı,<br />
düzenleyici ve<br />
şeffaf bir devlet<br />
anlayışını, denk<br />
bütçeyi, kamu<br />
harcamalarının<br />
olağan kamu<br />
geliri olarak<br />
nitelendirilen<br />
vergilerle finanse<br />
edilmesini ve iradi<br />
<strong>mali</strong> politikaların<br />
<strong>ya</strong>sal zeminde<br />
sınırlandırılmasını<br />
savunmaktadır.<br />
Bu bağlam<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>, teorik olarak Kamu Tercihi Teorisi ve Ana<strong>ya</strong>sal İktisat <strong>ya</strong>klaşımına<br />
bağlı olup, bu <strong>ya</strong>klaşımlar si<strong>ya</strong>sal aktörlerin tıpkı ekonomik bireyler gibi kendi<br />
çıkarlarını çoklaştırmak amacı doğrultusun<strong>da</strong> hareket ettiklerini orta<strong>ya</strong> koymuş, <strong>mali</strong><br />
uygulamaların disiplin altına alınması ve iradi politikaların <strong>ya</strong>sal zeminde sınırlandırılmasını<br />
önermişlerdir (Ka<strong>ya</strong>, 2009). 2<br />
Kısacası yeni <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> <strong>ya</strong>klaşımları, sınırlı, düzenleyici ve şeffaf bir devlet anlayışını,<br />
denk bütçeyi, kamu harcamalarının olağan kamu geliri olarak nitelendirilen vergilerle<br />
finanse edilmesini ve iradi <strong>mali</strong> politikaların <strong>ya</strong>sal zeminde sınırlandırılmasını<br />
savunmaktadır.<br />
1. Aktan, C. C. (2010). Geleneksel Maliyeye Karşı Yeni Maliye: Kamu Ekonomisinin Rolü, http://www.canaktan.<br />
org/Ekonomi/Kamu_Maliyesi/Yeni-Maliye/Kamu-Ekonomisi.htm Erişim: 19.06.2010.<br />
2. Ka<strong>ya</strong>, F. (2009). Mali Kural Uygulamaları ve Türkiye Örneği, DPT Yıllık Programlar ve Konjonktür Genel<br />
Müdürlüğü Uzmanlık Tezi, Ankara.<br />
5
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
Mali Kuralların Tanımı ve Çeşitleri<br />
Mali <strong>kural</strong>lar;<br />
denk bütçe ve<strong>ya</strong><br />
bütçe açığına,<br />
borçlanma<strong>ya</strong> ve<br />
borç ve<strong>ya</strong> rezerve<br />
ilişkin <strong>kural</strong>lar<br />
olmak üzere üç<br />
ana kategoriye<br />
ayrılabilir.<br />
Mali <strong>kural</strong>ı Hallerberg, Strauch ve Von Hagen (2004) 3 , <strong>mali</strong> politika oluşturma, karar<br />
alma ve uygulama sürecine ilişkin temel ilke ve esaslar ile hukuki normlar olarak ifade<br />
ederken; Kopits ve Symansky (1998) 4 , temel <strong>mali</strong> değişkenler üzerine konulan <strong>da</strong>imi<br />
nitelikteki sayısal sınırlamalar olarak tanımlamaktadır. Bu sınırlama, genellikle <strong>mali</strong><br />
performansın üzerine konulan bir gösterge biçiminde tanımlanabilir. Bahsedilen gösterge,<br />
genellikle denk bütçe ve<strong>ya</strong> bütçe açığına, borçlanma<strong>ya</strong> ilişkin sayısal bir üst limit<br />
ve<strong>ya</strong> gayri safi yurtiçi hâsıla<strong>ya</strong> (GSYİH) oransal bir sınırlama olabilir. Kennedy, Robbins<br />
ve Delorme (2001) 5 ise <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ı, <strong>mali</strong> politika ile ilgili olarak konulan <strong>ya</strong>sal ve<br />
ana<strong>ya</strong>sal kısıtlama olarak nitelemektedirler. Bahsedilen kısıtlama, vergileme, harcama,<br />
borç ve<strong>ya</strong> bütçe dengesi gibi <strong>mali</strong> göstergeler üzerindeki spesifik sınırlamaları ifade<br />
etmektedir. Daha geniş bir tanımlamayı ise, Alesina ve Perotti’nin (1996) 6 çalışmaların<strong>da</strong><br />
vurgulamış ve bütçelerin düzenlenmesi, onaylanması ve bunların ha<strong>ya</strong>ta geçirilmesini<br />
içeren <strong>kural</strong> ve düzenlemeler bütününü içerecek şekilde <strong>ya</strong>pılan politikalar<br />
olarak nitelendirmişlerdir.<br />
Mali <strong>kural</strong>ların tasarlanması sürecinde göz önünde bulundurulması gereken sekiz temel<br />
kriter bulunmaktadır (Kopits ve Symansky, 1998) 7 . Bu kriterler şu şekilde özetlenebilir:<br />
• Mali <strong>kural</strong>lar iyi tanımlanmalı, belirsizliklere yer verilmemelidir.<br />
• Kural uygulamaların<strong>da</strong> şeffaflığın sağlanmasına dikkat edilmelidir.<br />
• Kurallar basit ve anlaşılır olmalıdır.<br />
• Kuralların esnekliği olmalıdır.<br />
• Kurallar ulaşılması arzu edilen hedeflerle uyumlu olmalıdır.<br />
• Kuralların kredibilitesi olmalıdır.<br />
• Kurallar diğer politikalarla uyumlu olmalıdır.<br />
• Kurallar <strong>ya</strong>pısal reformları destekleyici nitelikte olmalıdır.<br />
Mali <strong>kural</strong>larla ilgili bu ka<strong>da</strong>r tanımlama<strong>da</strong>n sonra başlıca <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> çeşitleri, Tablo<br />
1’de sunulmaktadır. Buna göre, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar; denk bütçe ve<strong>ya</strong> bütçe açığına, borçlanma<strong>ya</strong><br />
ve borç ve<strong>ya</strong> rezerve ilişkin <strong>kural</strong>lar olmak üzere üç ana kategoriye ayrılabilir:<br />
6<br />
3. Hallerberg, M., R. Strouch ve J. V. Hagen. (2004). The Desing of Fiscal Rules and Forms of Governance in<br />
European Union Countries, European Central Bank Working Paper Series, No: 419, Frankfurt.<br />
4. Kopits, G. ve S. Symansky.(1998). Fiscal Policy Rules, Imf Occasional Papers, No 162, Washington.<br />
5. Kennedy, S. Robbins, J. ve F. Delorme.(2001). Therole of Fiscal Rules in Determining Fiscal Performance,<br />
Department of Finance Working Paper No: 16(2001), Pp. 1-30.<br />
6. Alesina, A. ve Perotti, R. (1996). Budged Deficits and Budget Institutions, NBER Working Paper Series,<br />
No:5556, pp.1-40.<br />
7. Kopits, G. ve S. Symansky, (1998). a.g.e.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
Tablo 1: Başlıca Mali Kurallar<br />
Denk Bütçe ve<strong>ya</strong> Bütçe Açığına İlişkin Kurallar<br />
• Bütçe gelir ve giderleri arasın<strong>da</strong> denge ve<strong>ya</strong> bütçe açığının GSYİH’nın belli bir oranın<strong>da</strong><br />
sınırlandırılması,<br />
• Yapısal bütçe gelir ve gider dengesi ve<strong>ya</strong> <strong>ya</strong>pısal bütçe açığı dengesi,<br />
• Cari gelirler ve cari giderler arasın<strong>da</strong> denge.<br />
Borçlanma<strong>ya</strong> İlişkin Kurallar<br />
• Hükümetin yurtiçi kaynaklar<strong>da</strong>n borçlanması üzerinde getirilen <strong>ya</strong>saklamalar,<br />
• Hükümetin merkez bankasın<strong>da</strong>n borçlanması üzerine getirilen kısıtlamalar ve<strong>ya</strong> bu tür<br />
borçlanmanın geçmiş gelir ve giderlerin belli bir oranı ile kısıtlanması.<br />
Borç ve<strong>ya</strong> Rezerve İlişkin Kurallar<br />
• Kamunun net ve<strong>ya</strong> brüt borç stok yükümlülüklerinin GSYİH’nın belli bir oranı ile sınırlandırılması,<br />
• Bütçe dışı fon rezervlerinin yıllık prim oranlarının belli bir oranın<strong>da</strong> stok tutulmasının hedeflenmesi.<br />
Kaynak: Kopits ve Symansky(1998)<br />
Ancak Aktan’ın (2003) 8 literatürdeki diğer çalışmalar<strong>da</strong>n <strong>da</strong> <strong>ya</strong>rarlanarak, kamu harcamaları,<br />
vergileme ve borçlanma ile ilgili olmak üzere <strong>da</strong>ha geniş bir şekilde hazırlamış olduğu <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong>lar listesi ekseninde, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ları üç başlık altın<strong>da</strong> incelemek mümkündür.<br />
Toplam kamu<br />
harcamaları, denk<br />
bütçe <strong>kural</strong>ı ile<br />
sınırlandırılabilir.<br />
Denk bütçe <strong>kural</strong>ı,<br />
devletin gelirlerine<br />
eşit bir harcama<br />
bütçesi <strong>ya</strong>pmasını<br />
şart koşar.<br />
Kamu Harcamaları ile İlgili Mali Kurallar<br />
• Toplam kamu harcamaları yükü miktar olarak ana<strong>ya</strong>sa ve/ve<strong>ya</strong> <strong>ya</strong>sal <strong>kural</strong>larla<br />
sınırlandırılabilir. Örneğin, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının toplam harcamalarının<br />
GSYİH ve<strong>ya</strong> GSMH’<strong>ya</strong> oranı, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> ve <strong>ya</strong>salar<strong>da</strong> maksimum bir sınır<br />
olarak belirlenebilir.<br />
• Toplam kamu harcamaları, denk bütçe <strong>kural</strong>ı ile sınırlandırılabilir. Denk bütçe<br />
<strong>kural</strong>ı, devletin gelirlerine eşit bir harcama bütçesi <strong>ya</strong>pmasını şart koşar. Dolayısıyla<br />
denk bütçe <strong>kural</strong>ı ile herhangi bir oransal sınırlama getirilmeksizin, harcama<br />
yetkisi otomatik olarak sınırlandırılmış olur.<br />
• Toplam kamu harcamaları bir önceki yıl (ve<strong>ya</strong> önceki birkaç yıl ortalaması) bütçe<br />
açığı ile ilişkilendirilerek sınırlandırılabilir. Bura<strong>da</strong>, denk bütçe yerine açık<br />
bütçe ilkesi benimsenmekle birlikte, bütçe açığının sınırı ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> açık olarak<br />
yer alır.<br />
• Toplam kamu harcamalarının artışı, parlamentonun belirli bir çoğunluğunun<br />
onayına tabi tutulabilir ve bu durum ana<strong>ya</strong>sa güvencesi altına alınabilir.<br />
8. Aktan, C. (2003). Ekonomik Düzenin Sağlanmasına Yönelik Optimal Mali Ve Parasal Kurallar Tasarımı, http://<br />
www.Canaktan.Org/Ekonomi/Kurumsal-İktisat/Makaleler/Optimal-Kural.Htm, Erişim: 18.05.2010.<br />
7
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
Si<strong>ya</strong>sal ikti<strong>da</strong>rlar,<br />
vergi ile<br />
finanse ettikleri<br />
sürece kamu<br />
harcamalarını<br />
istedikleri ölçüde<br />
artırabilirler. Ancak<br />
ağır vergiler,<br />
mükelleflerin<br />
tepkilerini<br />
beraberinde<br />
getireceğinden,<br />
dolaylı olarak kamu<br />
harcamalarını<br />
sınırlandırıcı bir<br />
etki <strong>ya</strong>pacaktır.<br />
8<br />
• Kamu harcamalarının artışının, ancak vergi artışı ile finanse edilmesi halinde,<br />
parlamento<strong>da</strong> onaylanabileceği, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> bir <strong>kural</strong> olarak belirlenebilir. Bura<strong>da</strong><br />
si<strong>ya</strong>sal ikti<strong>da</strong>rlar, vergi ile finanse ettikleri sürece kamu harcamalarını istedikleri<br />
ölçüde artırabilirler. Ancak ağır vergiler, mükelleflerin tepkilerini beraberinde<br />
getireceğinden, dolaylı olarak kamu harcamalarını sınırlandırıcı bir etki<br />
<strong>ya</strong>pacaktır.<br />
• Devletin görev ve fonksiyonlarının ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> açık bir şekilde belirlenmesi, etkin<br />
bir şekilde kamu harcamalarını sınırlandırıcı etki <strong>ya</strong>par. Devlet faaliyetlerinin<br />
<strong>ya</strong> <strong>da</strong> kamusal mal ve hizmetlerin neler olduğunun ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> belirlenmesi güç<br />
olmakla birlikte imkânsız <strong>da</strong> değildir.<br />
• Merkezi devletin harcama yetkisinin sınırlandırılmasın<strong>da</strong> önem taşı<strong>ya</strong>n bir <strong>kural</strong><br />
<strong>da</strong>, i<strong>da</strong>reler arası hizmet ve gelir bölüşümünün ana<strong>ya</strong>sa içerisinde açık bir şekilde<br />
tespit edilmesidir. Ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> merkezi devlet ile yerel yönetimlerin görev<br />
ve hizmet alanlarının açıkça belirlenmesi, merkezi devletin harcama gücünü<br />
doğal olarak sınırlandırır. Bu tür bir ana<strong>ya</strong>sal hüküm, yerel demokrasi ve yerel<br />
özerklik açısın<strong>da</strong>n <strong>da</strong> büyük önem taşımaktadır.<br />
• Günümüzde si<strong>ya</strong>sal ikti<strong>da</strong>rların sorumsuzca belli kesimlere sağladıkları teşvikler,<br />
sos<strong>ya</strong>l <strong>ya</strong>rdımlar gibi transfer harcamaları <strong>da</strong> ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> miktarsal olarak sınırlandırılabilir<br />
ve<strong>ya</strong> tamamen <strong>ya</strong>saklanabilir.<br />
Vergileme ile İlgili Mali Kurallar<br />
• Vergileme yetkisi, denk bütçe <strong>kural</strong>ı ile sınırlandırılabilir. Harcamaların ve gelirlerin<br />
birbirine denk olması, ana<strong>ya</strong>sal <strong>kural</strong> haline getirilebilir.<br />
• Toplam vergi yükü, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> belirlenebilir ve bu sınırın aşılama<strong>ya</strong>cağı hüküm<br />
altına alınabilir. Toplam vergi yükü <strong>ya</strong> <strong>da</strong> toplam kamu gelirleri yükü, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong><br />
açık olarak tanımlanabilir ve maksimum oran belirlenebilir.<br />
• Vergi konuları, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> açık olarak tespit edilebilir ve ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> belirtilen<br />
konular dışın<strong>da</strong> hiçbir şekilde vergi konulama<strong>ya</strong>cağı, tarh ve tahsil edilemeyeceği<br />
hüküm altına alınabilir. Gelir, servet ve harcama üzerinden hangi vergilerin<br />
alınacağı, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> belirlenebilir. Bu tür bir ana<strong>ya</strong>sal hüküm, si<strong>ya</strong>sal ikti<strong>da</strong>rların<br />
keyiflerine göre vergi koymalarını engeller.<br />
• Vergi oranları, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> açık olarak tespit edilebilir. Artan oranlı (müterakki)<br />
bir vergi tarifesinin ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> yer alması, bazı ciddi sorunları (örneğin, enflasyonlu<br />
ekonomilerde matrah aşınması, gelir dilimi sürüklenmesi, vs.) beraberinde<br />
getirebilir.<br />
• Ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> ödeme gücü ilkesi yerine “fay<strong>da</strong> ilkesi” benimsenebilir. Kamusal<br />
hizmetlerin, bu hizmetlerden <strong>ya</strong>rarlananlara bir bedel karşılığın<strong>da</strong> sunulacağı<br />
hükmü, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> yer alabilir. Bu tür bir <strong>kural</strong>ın ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> yer alması mümkün<br />
olmakla birlikte tüm kamusal hizmetler için fay<strong>da</strong> ilkesinin uygulanama<strong>ya</strong>cağı<br />
açıktır.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
Merkezi devletin vergileme yetkisi de ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> sınırlandırılarak, bu yetki kısmen yerel<br />
yönetimlere devredilebilir. Yerel yönetimlerin hangi tür vergileri tarh ve tahsil edeceği,<br />
ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> açık olarak tespit edilebilir.<br />
Borçlanma ile İlgili Mali Kurallar<br />
• Toplam borç yükü, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> oransal olarak sınırlandırılabilir. İç ve dış borç toplamı,<br />
ayrı ayrı GSYİH <strong>ya</strong> <strong>da</strong> GSMH’<strong>ya</strong> oranları itibariyle sınırlandırılabilir.<br />
• Borçlanma, parlamentonun belirli oran<strong>da</strong> bir çoğunluğunun kararına bağlanabilir.<br />
• Yerel yönetimlerin borçlanma yetkisi ve sınırları, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> açık olarak belirlenebilir.<br />
• Hazine yönetiminin Merkez Bankası’n<strong>da</strong>n kısa vadeli avans alımı, tamamen orta<strong>da</strong>n<br />
kaldırılabilir <strong>ya</strong> <strong>da</strong> sınırlandırılabilir. Kısa vadeli avansların toplam kamu<br />
harcamalarının belirli bir yüzdesini aşama<strong>ya</strong>cağı ve yıl içinde Merkez Bankası’na<br />
geri ödenmesi şartı, ana<strong>ya</strong>sa<strong>da</strong> <strong>kural</strong> olarak düzenlenebilir.<br />
Kopits ve Symansky<br />
Kriterleri olarak<br />
bilinen sekiz<br />
kriter, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong><br />
literatüründe en<br />
iyi <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar<br />
bütününü ifade<br />
etmektedir.<br />
Mali Kuralların Özellikleri<br />
Mali <strong>kural</strong>ların nasıl orta<strong>ya</strong> çıktığı, tanımı ve çeşitlerinin üzerinde durduktan sonra<br />
uygulanacak <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar<strong>da</strong>ki kriterlerden bahsetmekte <strong>ya</strong>rar vardır. Kopits ve Symansky<br />
Kriterleri olarak bilinen sekiz kriter, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> literatüründe en iyi <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar<br />
bütününü ifade etmektedir. Ancak bu kriterler her ülkenin <strong>ya</strong>pısı, durumu ve amaçlarına<br />
göre değişebilmektedir. Bu bağlam<strong>da</strong> Kopits ve Symansky kriterleri şu şekilde<br />
sıralanabilir (Creel, 2003): 9<br />
1. İyi Tanımlanmışlık: Mali <strong>kural</strong>ın performans göstergeleri, zaman aralığı ve kurumsal<br />
teminatları iyi tanımlanmalıdır.<br />
2. Şeffaflık: Kalıcı bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın temel özelliklerinden biri, hükümetin muhasebe,<br />
öngörü ve kurumsal düzenlemelerinde şeffaf olmasıdır. Bu sayede uygulayıcı<br />
otorite, kamu desteğini sağla<strong>ya</strong>bilecektir.<br />
3. Basitlik: Mali <strong>kural</strong>lar, politikacılar, vatan<strong>da</strong>şlar ve <strong>ya</strong>tırımcıların kolaylıkla anla<strong>ya</strong>bileceği<br />
basitlikte olmalıdır.<br />
4. Esneklik: Mali <strong>kural</strong>lar, çeşitli dış şoklara ve iktisadi <strong>da</strong>lgalanmalara uyum sağla<strong>ya</strong>bilecek<br />
esneklikte olmalıdır.<br />
5. Yeterlilik: Mali <strong>kural</strong>lar, hedeflerine ulaşacak yeteneğe (kifayete) sahip olmalıdırlar.<br />
6. Zorlayıcılık: Bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> zorlayıcı olmalıdır. Bu zorlayıcılığı tesis etmek için,<br />
<strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın bir ana<strong>ya</strong>sal ve<strong>ya</strong> <strong>ya</strong>sal düzenlemeye ihti<strong>ya</strong>cı vardır.<br />
9. Crell, I. (2003). Ranking Fiscal Policy Rules: The Golden Rule of Public Finance Vs. The Stability and Growth<br />
Pact, Ofce, Working Paper, No: 2003/4.<br />
9
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
İdeal bir <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong>ın sahip<br />
olması gereken<br />
sekiz özellik,<br />
ekonomik ve<br />
politik kavramların<br />
karışımını<br />
kapsamaktadır.<br />
7. Uyumluluk: Uygulanmak istenen <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar, kendi içlerinde ve diğer makro<br />
ekonomik politika araçlarıyla uyumlu olmalıdır.<br />
8. Etkinlik: Çoğu <strong>kural</strong>, etkin politik tedbirler aracılığıyla desteklenmedikçe uzun<br />
süreli olamaz. Bu açı<strong>da</strong>n, bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>, uzun dönemli sürdürülebilirliliği sağlama<br />
açısın<strong>da</strong>n <strong>mali</strong> reformlar için bir katalizatör olarak görülebilir.<br />
İdeal bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın sahip olması gereken bu sekiz özellik, ekonomik ve politik kavramların<br />
karışımını kapsamaktadır. 1, 2, 3 ve 6. özellikler, politik olmaktan <strong>da</strong>ha zi<strong>ya</strong>de<br />
ekonomik; buna karşın 4, 5, 7 ve 8. özellikler ise, ekonomik olmaktan <strong>da</strong>ha zi<strong>ya</strong>de politik<br />
yönü ağır basan özelliklerdir. Bununla birlikte, bahsedilen politik özelliklerin, para<br />
politikasın<strong>da</strong>ki tartışmalara uygun biçimde kredibiliteyi artırma eğiliminde olduğu<br />
akıl<strong>da</strong> tutulmalıdır (Creel, 2003). 10<br />
Yukarı<strong>da</strong> ifade edilen kriterlerin dışın<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ların özelliklerini aşağı<strong>da</strong>ki gibi sıralamak<br />
mümkündür (Hürcan, 1999): 11<br />
• Mutlak olarak bir <strong>ya</strong>sal <strong>da</strong><strong>ya</strong>naklarının olması (uluslararası anlaşma, ana<strong>ya</strong>sal<br />
düzenleme ve<strong>ya</strong> herhangi bir <strong>ya</strong>sal düzenleme ile uygulanmaları),<br />
• Geçici değil kalıcı olmaları, <strong>ya</strong>ni yıllık olarak hazırlanan bütçe kanunların<strong>da</strong> değil<br />
uzun bir süre uygulanabilirliliği olan başlı başına bir kanun ile düzenlenmeleri,<br />
• Yaptırım güçlerinin olması, <strong>kural</strong>lara uyulmadığı takdirde <strong>kural</strong>lara uyma<strong>ya</strong>nlara<br />
ceza uygulanmasıdır.<br />
Bahsedilen özellikler göz önüne alındığın<strong>da</strong>, IMF tarafın<strong>da</strong>n desteklenen önceden<br />
açıklanmış ve belli bir dönemi kapsa<strong>ya</strong>n <strong>mali</strong> istikrar programların<strong>da</strong> yer alan bütçe<br />
açığına ve<strong>ya</strong> borçlanma<strong>ya</strong> getirilen kısıtlar, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> niteliği taşımamaktadır (Hürcan,<br />
1999). 12<br />
DÜNYADA VE YÜKSELEN PİYASALARDA MALİ KURALI<br />
UYGULAYAN ÜLKELER<br />
1990’lı yılların başların<strong>da</strong>n itibaren birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke, birbirinden<br />
bazı farklılıklar arz eden çeşitli <strong>mali</strong>ye politikası <strong>kural</strong>ları uygulama<strong>ya</strong> başlamıştır<br />
(Günaydın ve Eser, 2009). 13 Mali Kuralların uygulanma<strong>ya</strong> başlanması ile birlikte 1990<br />
yılın<strong>da</strong>, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ı uygula<strong>ya</strong>n ülke sayısı 7 iken, bu sayı 2009 yılı sonun<strong>da</strong> 90’a yükselmiştir<br />
(Kesik ve Ba<strong>ya</strong>r, 2010). 14 Günümüzde uygulanmakta olan <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> politikaları,<br />
hem planlama hem de uygulama açısın<strong>da</strong>n oldukça çeşitlidir. Anglo-Sakson ülkeleri<br />
10<br />
10. Crell, I. (2003).a.g.e<br />
11. Hürcan, Y. (1999). Mali Disiplinin Sağlanmasın<strong>da</strong> Yasal Düzenlemelerin Yeri, Önemi, Dün<strong>ya</strong> Uygulamaları Ve<br />
Türkiye Örneğinin İncelenmesi, Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü Uzmanlık Tezi.<br />
12. Hürcan (1999), a.g.e.<br />
13. Günaydın, İ. ve L. Y. Eser. (2009). Maliye Politikasın<strong>da</strong> Yeni Trend: Mali Kurallar, Maliye Dergisi, sayı:156.<br />
14. Kesik, A. ve N. Ba<strong>ya</strong>r. (2010). Uluslararası Uygulamalar Işığın<strong>da</strong> Mali Kurallar ve Mali Disiplin, C. C. Aktan,<br />
Kesik, A. ve F. Ka<strong>ya</strong>, (ed.), Mali Kurallar Maliye Politikası Yönetiminde Yeni Bir Eğilim: Vergi, Harcama, Borçlanma vs.<br />
Üzerine Kurallar ve Sınırlamalar, (ss.46-62). TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ankara.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
(Avustral<strong>ya</strong>, Kana<strong>da</strong>, Yeni Zelan<strong>da</strong> ve İngiltere) uygulama<strong>da</strong> yoğunlaşırken, Avrupa<br />
Kıtası ve yükselen pi<strong>ya</strong>sa ekonomileri (Arjantin, Brezil<strong>ya</strong>, Kolombi<strong>ya</strong>, Peru, Hindistan<br />
gibi) genellikle sayısal değerlere (hedefler ve limitler) <strong>da</strong>ha fazla yoğunlaşmışlardır<br />
(Kopits, 2001). 15<br />
Mali <strong>kural</strong>ların düzenlenme yöntemleri de ülkelerin <strong>ya</strong>pılarına göre farklılık göstermektedir.<br />
Ana<strong>ya</strong>sa, <strong>ya</strong>salar, çeşitli hukuki düzenlemeler, si<strong>ya</strong>si irade be<strong>ya</strong>nları ve<strong>ya</strong><br />
uluslararası anlaşmalar, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar için <strong>ya</strong>sal zemin oluşturmaktadır. ABD, İsviçre,<br />
Alman<strong>ya</strong> ve Polon<strong>ya</strong>’<strong>da</strong> uygulanan <strong>kural</strong>lar ana<strong>ya</strong>sal bir zorunluluk gerektirirken, İngiltere,<br />
Yeni Zelan<strong>da</strong>, İspan<strong>ya</strong>, İsveç ve Kana<strong>da</strong> gibi bazı Latin Amerika ülkelerinde <strong>ya</strong>sal<br />
düzenlemeler, uygulama için yeterli olabilmektedir. Avrupa Birliği’nde ise üye ülkeler<br />
Maastricht Kriterlerine ve İstikrar ve Büyüme Paktı gibi Uluslararası anlaşma <strong>kural</strong>larına<br />
uymakla yükümlüdürler. Japon<strong>ya</strong>’<strong>da</strong> hükümet kararı, Norveç’te Mali İstikrar Tüzüğü,<br />
Hollan<strong>da</strong> ve Endonez<strong>ya</strong>’<strong>da</strong> si<strong>ya</strong>si karar ve rehberler, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ların uygulanmasını<br />
sağla<strong>ya</strong>n düzenlemelerdir (Kesik ve Ba<strong>ya</strong>r, 2010). 16<br />
Avrupa Birliği’nde <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar, Avrupa Parasal Birliği kapsamın<strong>da</strong> Maastricht Kriterleri<br />
çerçevesinde uygulanmaktadır. Bura<strong>da</strong> Maastricht Kriterleri ile ülkelerin birçok<br />
<strong>mali</strong> uygulamaları belirli sayısal hedefler ve limitlerle sınırlandırılmıştır. Maastricht<br />
Kriterleri’nin <strong>ya</strong>nı sıra, her bir Avrupa Birliği ülkesinde en az bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulaması<br />
ve politikası <strong>ya</strong>pılmaktadır.<br />
Türkiye gibi yükselen pi<strong>ya</strong>sa ülkelerinden bazıların<strong>da</strong> gerçekleştirilen <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulamalarına<br />
bakıldığın<strong>da</strong>, örneğin Arjantin’de, 1990’lı yılların başın<strong>da</strong>n itibaren kamu<br />
<strong>mali</strong>yesi alanın<strong>da</strong> birçok <strong>ya</strong>pısal reform gerçekleştirilmiştir. 1993 yılın<strong>da</strong> Kamu Mali<br />
Yönetimi Kanunu yürürlüğe girmiş, kamu <strong>mali</strong> yönetimine ilişkin olarak sayısal <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong>lar belirlenmemiş, fakat <strong>mali</strong> disiplinin sağlanması hususun<strong>da</strong> Maliye Bakanlığı,<br />
bazı yetkilerle donatılmıştır. 1998 yılın<strong>da</strong> Mali Konvertibilite Kanunu ile ilk defa sayısal<br />
<strong>kural</strong>lar uygulanılabilir hale gelmiştir. Ayrıca konjonktürel <strong>da</strong>lgalanmaların kamu<br />
<strong>mali</strong>yesi üzerindeki etkilerini azaltabilmek amacı ile Mali İstikrar Fonu oluşturulmuştur.<br />
Ancak söz konusu kanun uygulama<strong>da</strong> pek başarılı olamamıştır. Bunun en önemli<br />
nedeni ise 1997 As<strong>ya</strong> Krizi ve ardın<strong>da</strong>n gelen 1998 Brezil<strong>ya</strong> devalüasyonudur. Sonraki<br />
süreçte, Arjantin ciddi bir <strong>da</strong>ralma <strong>ya</strong>şamıştır. 2002’deki moratoryum ilanı ile kamu<br />
borçlarının yeniden <strong>ya</strong>pılandırılması ile birlikte 2004’te artan büyüme sürecine giren<br />
Arjantin’de, yeni <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar tartışılma<strong>ya</strong> başlanmış ve bu çerçevede Mali Sorumluluk<br />
Kanunu çıkartılmıştır. Söz konusu Kanun çerçevesinde, faiz dışı harcama artışı GSYH<br />
büyüme oranıyla sınırlandırılmış, bütçe açığına ilişkin GSYH’<strong>ya</strong> oran olarak bir tavan<br />
belirlenmiştir (Ka<strong>ya</strong>, 2009). 17<br />
15. Kopits, G. (2001). a.g.e.<br />
16. Kesik ve Ba<strong>ya</strong>r (2010). a.g.e<br />
17. Ka<strong>ya</strong> (2009) a.g.e.<br />
Mali <strong>kural</strong>ların<br />
düzenlenme<br />
yöntemleri de<br />
ülkelerin <strong>ya</strong>pılarına<br />
göre farklılık<br />
göstermektedir.<br />
Ana<strong>ya</strong>sa, <strong>ya</strong>salar,<br />
çeşitli hukuki<br />
düzenlemeler,<br />
si<strong>ya</strong>si irade<br />
be<strong>ya</strong>nları ve<strong>ya</strong><br />
uluslararası<br />
anlaşmalar,<br />
<strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar<br />
için <strong>ya</strong>sal zemin<br />
oluşturmaktadır.<br />
11
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
Avrupa Birliği’nde<br />
<strong>mali</strong> <strong>kural</strong>lar,<br />
Avrupa Parasal<br />
Birliği kapsamın<strong>da</strong><br />
Maastricht<br />
Kriterleri<br />
çerçevesinde<br />
uygulanmaktadır.<br />
Bura<strong>da</strong> Maastricht<br />
Kriterleri ile<br />
ülkelerin birçok<br />
<strong>mali</strong> uygulamaları<br />
belirli sayısal<br />
hedefler ve<br />
limitlerle<br />
sınırlandırılmıştır.<br />
Brezil<strong>ya</strong>’nın <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> deneyiminin ele alınması, yükselen pi<strong>ya</strong>sa ekonomileri arasın<strong>da</strong><br />
gösterilmesi bağlamın<strong>da</strong> önemlidir. Guardia(2008) 18 “Brazilian Experience with Fiscal<br />
Rules” başlıklı çalışmasın<strong>da</strong> Brezil<strong>ya</strong>’nın <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> deneyimini inceleme altına almaktadır.<br />
Yazara göre Brezil<strong>ya</strong>’<strong>da</strong> uygulanan <strong>mali</strong> disiplin, 3 safha<strong>da</strong>n oluşmaktadır. Birinci<br />
olarak, 1997–2000 dönemi içerisinde federal hükümetin, yerel yönetimlerin borçlarını<br />
yeniden <strong>ya</strong>pılandıracak bir <strong>mali</strong> düzenleme programını uygulama<strong>ya</strong> koymasıdır. İkinci<br />
olarak ise, 1998–1999 dönemi içerisinde gerçekleştirilen IMF anlaşması ve vergi gelirindeki<br />
artış paralelinde, federal hükümetin birincil fazlasın<strong>da</strong> mey<strong>da</strong>na gelen artıştır.<br />
Üçüncüsü ve sonuncusu, 2000 yılı içerisinde uygulama<strong>ya</strong> konulan Mali Sorumluluk<br />
Kanunu’dur. Bu kanun 3 tip <strong>mali</strong> <strong>kural</strong><strong>da</strong>n oluşmakta olup, birinci olarak, seçilmiş olan<br />
bazı <strong>mali</strong> göstergeler için belirlenen hedefler ve limitler; ikinci olarak, belirlenen hedef<br />
ve limitlere uymama durumun<strong>da</strong> kurumsal düzeltici mekanizmalar ve son olarak belirlenen<br />
hedeflere ve limitlere uymama durumun<strong>da</strong> uygulanacak olan <strong>ya</strong>ptırımlardır.<br />
Bunların <strong>ya</strong>nı sıra Polon<strong>ya</strong>’<strong>da</strong>, bütçe açığına ilişkin nominal tavan ve borç stoku <strong>kural</strong>ı<br />
kabul edilmiştir. Mali disiplini güçlendirmek amacıyla, bütçe sürecine ilişkin katı<br />
<strong>ya</strong>sal <strong>kural</strong>lar belirlenmiş, harcama baskısı <strong>ya</strong>ratacak kararların alınması zorlaştırılmıştır.<br />
Ayrıca, kamu borç stoku <strong>kural</strong>ının uygulanması sürecinde yüzde 50, yüzde 55 ve<br />
yüzde 60 eşik değerlerinin aşılması durumun<strong>da</strong> alınması zorunlu kılınan önemler ve<br />
otomatik düzeltme mekanizmaları <strong>ya</strong>sal olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, bütçe<br />
kanunların<strong>da</strong> öngörülen düzeyin üzerinde gerçekleşen gelir tahsilâtlarının, borç stokunun<br />
azaltılmasın<strong>da</strong> kullanılması <strong>ya</strong>sal bir <strong>kural</strong> olarak kabul edilmiştir (Ka<strong>ya</strong>, 2009). 19<br />
2003 yılın<strong>da</strong> Hindistan Parlamentosu, 2007 yılın<strong>da</strong>n itibaren geçerli olmak üzere Mali<br />
Sorumluluk ve Bütçe Yönetimi Yasasını kabul etmiştir. Bu çerçevede, merkezi yönetim<br />
açığının GSYH içerisindeki payının yüzde 3 düzeyini aşmaması hükmü kabul edilmiştir.<br />
2004 yılın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılan değişiklikle, <strong>kural</strong> uygulamalarının başlangıcı 2008 yılı olarak<br />
revize edilmiştir (Ka<strong>ya</strong>, 2009). 20<br />
12<br />
18. Guardia, E.R. (2008). Brazilian Experience With Fiscal Rules, Mali Kurallar Çalıştayı, 1-2 Aralık 2008.<br />
19. Ka<strong>ya</strong> ( 2009) a.g.e<br />
20. Ka<strong>ya</strong> ( 2009) a.g.e
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
Tablo 2: Mali Kural’ın Uluslararası Karşılaştırması<br />
Avrupa Ülkeleri<br />
Kural Türü Planlanan Süre Kapsamı Yasal Temeli<br />
Danimarka Yapısal Bütçe Dengesi Çok Yıllı Merkezi Yönetim Politik Anlaşma<br />
Eston<strong>ya</strong> Bütçe Dengesi Çok Yıllı Merkezi Yönetim Politik Anlaşma<br />
Gelirin Yüzdesinde Borç Yıllık Yerel Yönetim Kanun<br />
Finlandi<strong>ya</strong> Bütçe Dengesi Çok Yıllı Merkezi Yönetim Politik Anlaşma<br />
Bütçe Dengesi Çok Yıllı Yerel Yönetim Kanun<br />
GSYİH’nın Yüzdesinde Borç Çok Yıllı Merkezi Yönetim Politik Anlaşma<br />
Fransa Altın Kural Yıllık Yerel Yönetim Kanun<br />
Litvan<strong>ya</strong> Net Borçlanma Tavanı Yıllık Merkezi Yönetim Kanun<br />
Bütçe Dengesi Yıllık Yerel Yönetim Kanun<br />
Hollan<strong>da</strong> Harcama Tavanı Çok Yıllı Merkezi Yönetim Koalisyon Anlaşması<br />
Polon<strong>ya</strong> GSYİH’nın Yüzdesinde Borç Yıllık Merkezi Yönetim Ana<strong>ya</strong>sa<br />
Slovak<strong>ya</strong> Gelirin Yüzdesinde Borç Yıllık Yerel/Bölgesel Yön. Kanun<br />
Sloven<strong>ya</strong> GSYİH’nın Yüzdesinde Borç Çok Yıllı Merkezi Yönetim Koalisyon Anlaşması<br />
Borç Tavanı Yıllık Yerel Yönetim Kanun<br />
İspan<strong>ya</strong> Bütçe Dengesi Konjonktür Merkezi Yönetim Kanun<br />
Borç Tavanı Yıllık Bölgesel Yönetim Kanun<br />
Gelirin Yüzdesinde Borç Yıllık Yerel Yönetim Kanun<br />
İsveç Ortalama Bütçe Açığı Konjonktür Merkezi Yönetim Politik Anlaşma<br />
İsviçre Bütçe Dengesi-Borç Freni Konjonktür Merkezi Yönetim Ana<strong>ya</strong>sa<br />
İngiltere Altın Kural Konjonktür Merkezi Yönetim Kanun<br />
GSYİH’nın Yüzdesinde Borç Konjonktür Merkezi Yönetim Kanun<br />
Bazı Yükselen Pi<strong>ya</strong>sa Ülkeleri<br />
İsrail Açık ve Harcama Tavanları Çok Yıllı Merkezi Yönetim Kanun<br />
Brezil<strong>ya</strong> Gelirin Yüzdesinde Borç Yıllık Merkezi ve Yerel Yön. Kanun<br />
Kolombi<strong>ya</strong> Gelirin Yüzdesinde Borç Yıllık Merkezi ve Yerel Yön. Kanun<br />
Hindistan Altın Kural Çok Yıllı Merkezi Yönetim Kanun<br />
Kaynak: Debrun, Epstein ve Symansky (2008) 21<br />
TÜRKİYE’DE MALİ KURAL UYGULAMASI: OLSAYDI YA DA<br />
OLACAKSA<br />
2007 yılın<strong>da</strong> Amerika konut pi<strong>ya</strong>saların<strong>da</strong> oluşan finansal kriz, kısa sürede ve 2009<br />
yılın<strong>da</strong> derinleşerek tüm dün<strong>ya</strong><strong>da</strong> etkisini göstermiştir. 2002 sonrası <strong>ya</strong>pısal düzenlemelerle<br />
sağlamlaştırılmış bankacılık sektörünün, ekonomik büyümeye sağladığı<br />
finansmanı dışın<strong>da</strong>, 2009’<strong>da</strong> dış ticarette <strong>ya</strong>şanan olumsuzluklara ilaveten özellikle<br />
çoğunluğu portföy <strong>ya</strong>tırımları ve doğru<strong>da</strong>n <strong>ya</strong>tırımlar şeklinde ekonomik büyümeye<br />
katkı<strong>da</strong> bulunan <strong>ya</strong>bancı sermayenin çoğunlukla ABD pi<strong>ya</strong>salarına akışı, Türkiye’de de<br />
13<br />
21. Debrun, ., N. Epstein ve Symansky, S. (2008). A New Fiscal Rule: Should Israel Go Swiss’, IMF Working<br />
Debrun, X., N. Epstein ve Symansky, S. (2008). A New Fiscal Rule: Should Israel ‘Go Swiss?’, IMF Working<br />
Paper, No. 87, p.9.
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
ileride olası bir finansman ihti<strong>ya</strong>cını gündeme getirmiştir. Bununla birlikte <strong>ya</strong>şanan<br />
süreçte büyüme hızının düşmesi, bütçe açıklarının artma eğilimine girmesi de önemli<br />
<strong>mali</strong> sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.<br />
Uluslararası güven<br />
sağla<strong>ya</strong>n ve kredi<br />
derecelendirme<br />
kuruluşların<strong>da</strong><br />
kredi notumuzun<br />
yükseltilmesinde<br />
önemli rol oyna<strong>ya</strong>n<br />
orta vadeli istikrar<br />
programı ile<br />
hükümetin yola<br />
devam etmeyi<br />
seçmesi de IMF<br />
ile anlaşma<br />
<strong>ya</strong>pılmaması<br />
hususun<strong>da</strong> önem<br />
taşımaktadır.<br />
Küresel <strong>mali</strong> krizin, 2008 Eylül-Ekim ayların<strong>da</strong> Türkiye’de kendini göstermesi ile birlikte,<br />
muhtemel olumsuzluklara karşın, özellikle sermaye kesimi tarafın<strong>da</strong>n IMF ile yeni<br />
bir standby anlaşmasına zorlanmasına rağmen, IMF ile yeni bir standby anlaşması<br />
<strong>ya</strong>pılmamıştır. Bunun en önemli nedeni, 2009 yılının son çeyreğinde, ülkeye tekrar<br />
sıcak para girişinin hızlanmasıdır. Bunun <strong>ya</strong>nı sıra, uluslararası güven sağla<strong>ya</strong>n ve kredi<br />
derecelendirme kuruluşların<strong>da</strong> kredi notumuzun yükseltilmesinde önemli rol oyna<strong>ya</strong>n<br />
orta vadeli istikrar programı ile hükümetin yola devam etmeyi seçmesi de IMF ile<br />
anlaşma <strong>ya</strong>pılmaması hususun<strong>da</strong> önem taşımaktadır.<br />
Ayrıca IMF’in sıkı para ve <strong>mali</strong>ye politikalarının halk üzerindeki baskıyı arttıracağı düşüncesi<br />
ve 2011 yılın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak seçimler öncesinde hükümetin böyle bir riski göz<br />
önüne almak istememesi, IMF ile standby anlaşması <strong>ya</strong>pılmamasın<strong>da</strong> önemli bir yere<br />
sahiptir. Öte <strong>ya</strong>n<strong>da</strong>n finansal ihti<strong>ya</strong>ç sorununu yeniden sıcak para girişi ile telafi eden<br />
hükümet, büyüme ve bütçe dengesindeki istikrarı sağlamak adına, yukarı<strong>da</strong> teorik kısım<strong>da</strong><br />
bahsedilen <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> kavramını, <strong>ya</strong>sal hükümlere bağlanmış <strong>mali</strong>ye politikalarını<br />
gündeme getirmiştir.<br />
Bu bağlam<strong>da</strong> çalışmanın bu bölümünde, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> <strong>ya</strong>sa tasarısı içinde yer alan <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong> formülü ile geçmişe (2002-2009) ve geleceğe (2010-2015) yönelik bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong><br />
analizi <strong>ya</strong>pılacaktır.<br />
Mali Kural Kanun Tasarısı<br />
Yukarı<strong>da</strong> <strong>da</strong> belirtildiği gibi Türkiye gündemine 2010 yılın<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> kavramının<br />
gelmesinin en önemli nedeni, öncelikle bütçede mey<strong>da</strong>na gelecek olan olası yüksek<br />
oran<strong>da</strong> açıklar, sürdürülebilir bir büyümenin <strong>ya</strong>kalanamamış olması ve 2002 yılın<strong>da</strong>n<br />
itibaren sağlanan ekonomik istikrarın devam etmesi arzusudur. 26 Mayıs 2010 tarihinde<br />
meclise sunulan Mali Kural Kanun Tasarısı’n<strong>da</strong> belirtilen amaç: “Mali sürdürülebilirlik<br />
ve öngörülebilirlik ekseninde makro ekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve<br />
güçlendirilmesi”dir (Mali Kural Kanun Tasarısı, 2010). 22<br />
Kanun Tasarısı’n<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulamasının temel ilkeleri aşağı<strong>da</strong>ki başlıklar altın<strong>da</strong><br />
belirlenmiştir (Mali Kural Kanun Tasarısı, 2010: 1): 23<br />
• Mali <strong>kural</strong>ın uygulanmasın<strong>da</strong> basitlik, doğruluk, say<strong>da</strong>mlık ve hesap verilebilirlik<br />
esastır.<br />
14<br />
22. 26 Mayıs 2010 Tarihli Mali Kural Kanun Tasarısı (2010), http://www2.Tbmm.Gov.Tr/D23/1/1-0891.pdf, Erişim:<br />
03.06.2010.<br />
23. 26 Mayıs 2010 Tarihli Mali Kural Kanun Tasarısı (2010), http://www2.Tbmm.Gov.Tr/D23/1/1-0891.pdf,<br />
Erişim: 03.06.2010.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
• Mali <strong>kural</strong>ın uygulamasına ilişkin veriler tam ve zamanın<strong>da</strong> kamuoyu ile paylaşılır.<br />
• Bu kanun kapsamın<strong>da</strong>ki kuruluşların muhasebe ve raporlama işlemleri Avrupa<br />
Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası stan<strong>da</strong>rtlarla uyumlu olarak yürütülür.<br />
• Genel yönetim kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde Avrupa Hesaplar<br />
Sistemi esas alınır.<br />
• Muhasebe ve istatistik yöntemlerinde önemli bir değişiklik <strong>ya</strong>pılması halinde,<br />
kamuoyu zamanın<strong>da</strong> bilgilendirilir ve geçmiş veriler yeni duruma uygun olarak<br />
raporlanır.<br />
Kanun’<strong>da</strong> belirlenen <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülü şu şekilde ifade edildi:<br />
Δa = -0,33 (a t-1<br />
- 1) - 0,33 (b-5)<br />
Δa: Genel yönetim açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama,<br />
a t-1<br />
: Bir önceki yıl genel yönetim açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı,<br />
b: Reel GSYİH artış oranı.<br />
Bu formülde -0,33(a t-1<br />
-1) genel yönetim açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> oluşacak u<strong>ya</strong>rlama<strong>ya</strong><br />
<strong>ya</strong>pacağı etkiyi bize verirken, - 0,33 (b-5) ise bize konjonktürel <strong>da</strong>lgalanmalar<strong>da</strong>ki<br />
değişmenin genel yönetim açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> oluşacak u<strong>ya</strong>rlama etkisini<br />
vermektedir. Bu bağlam<strong>da</strong> belirtilen bu <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>, iki parametreye <strong>da</strong><strong>ya</strong>nmaktadır;<br />
birincisi bütçe açığı hedefi ve potansiyel büyüme hedefidir. Bu nokta<strong>da</strong> formülün getirebileceği<br />
sonuçlar analiz kısmın<strong>da</strong> verilmektedir.<br />
Bunların ötesinde <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ı destekleyici esaslar Tasarı’nın 5. Madde’sinde şu şekilde<br />
belirlenmiştir (Mali Kural Kanun Tasarısı, 2010: 2): 24<br />
Mali <strong>kural</strong> ile<br />
birlikte hükümetin<br />
de bütçe açığını<br />
belirli sınırlar<br />
içinde tutması<br />
<strong>ya</strong>sal zorunluluk<br />
haline getiriliyor.<br />
Bu bağlam<strong>da</strong><br />
amaç, kamu<br />
borcunun alıp<br />
başını gitmesini<br />
engellemektir.<br />
• Döner sermayeli işletmelerin bütçelerinin denk olması,<br />
• Mahalli i<strong>da</strong>relerin borçlanmalarının <strong>ya</strong>tırım projelerinin finansmanı ile sınırlı tutulması,<br />
• Kamu İktisadi Teşebbüslerinin toplam<strong>da</strong> borçlanma gereğinin olmaması.<br />
Mali Kural kanun tasarısın<strong>da</strong> izleme raporun<strong>da</strong> yer alan verilerin doğruluğu, güvenilirliği<br />
ve önceden belirlenmiş stan<strong>da</strong>rtlara uygunluğu bakımın<strong>da</strong>n değerlendirilmesi<br />
Sayıştay tarafın<strong>da</strong>n <strong>ya</strong>pılarak sonuçları raporun <strong>ya</strong>yımın<strong>da</strong>n itibaren kamuoyuna duyurulması<br />
gerektiği ifade edilmiştir. Mali <strong>kural</strong> ile birlikte hükümetin de bütçe açığını<br />
belirli sınırlar içinde tutması <strong>ya</strong>sal zorunluluk haline getiriliyor. Bu bağlam<strong>da</strong> amaç,<br />
kamu borcunun alıp başını gitmesini engellemektir (Gürsel, 2000). 25<br />
Geçmişe Yönelik Bir Mali Kural Analizi (2002-2009)<br />
Bu başlık altın<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülünden <strong>ya</strong>rarlanarak <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın 2002 yılın<strong>da</strong> uygulama<strong>ya</strong><br />
konulduğu varsayımı altın<strong>da</strong> gerçekleşmesi gereken bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong><br />
24. 26 Mayıs 2010 Tarihli Mali Kural Kanun Tasarısı (2010), http://www2.Tbmm.Gov.Tr/D23/1/1-0891.pdf, Erişim:<br />
03.06.2010.<br />
25. Gürsel, S. (2010). Yeni Çıpa: Mali Kural, 12.05.2010 Referans Gazetesi.<br />
15
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
oranını, 2002-2009 döneminde gerçekleşmiş bütçe değerleri ve büyüme değerlerinden<br />
fay<strong>da</strong>lanarak orta<strong>ya</strong> ko<strong>ya</strong>cağız. Bu amaçla ilk önce <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülünün nasıl<br />
işlediğini anlatmakta <strong>ya</strong>rar görmekteyiz.<br />
Kanun Tasarısı’n<strong>da</strong> belirtilen <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülü aşağı<strong>da</strong>ki gibidir:<br />
Δa = -0,33 (a t-1<br />
- 1) - 0,33 (b-5)<br />
Δa: Genel yönetim açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama,<br />
a t-1<br />
: Bir önceki yıl genel yönetim açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı,<br />
b: Reel GSYİH artış oranı.<br />
Daha öncede belirtildiği gibi Δa cari yıl<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak olan bütçe dengesindeki u<strong>ya</strong>rlamayı<br />
verecektir. Bu formülde iki parametre ön plana çıkmaktadır: potansiyel büyüme<br />
hedefi ve bütçe açığı hedefi. Orta ve uzun vadede belirlenen potansiyel büyüme<br />
hedefi %5, bütçe açığı hedefi ise %1’dir. Bura<strong>da</strong>n formüle dönecek olursak -0,33 (a t-<br />
- 1) geçen yılın bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı bağlamın<strong>da</strong> bütçe açığının cari yıl<strong>da</strong><br />
1<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlamayı verirken, - 0,33 (b-5) ise cari yıl<strong>da</strong>ki potansiyel<br />
büyüme oranı bağlamın<strong>da</strong> bütçe açığının cari yıl<strong>da</strong> GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlamayı<br />
verecektir.<br />
Bura<strong>da</strong>n 2002-2009 yılları arasın<strong>da</strong>ki analize geçildiğinde; analizde kullanmak üzere<br />
gerekli veriler Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü resmi internet sitesi ile TÜİK’in<br />
hazırlamış olduğu verilerden elde edilmiştir.<br />
Tablo 3: Mali Kural Formülüne Göre Bütçe Tahmini (2002-2009)<br />
Yıllar<br />
Bütçe Dengesi<br />
Açığı/ GSYİH<br />
GSYİH (%)<br />
Bütçe Açığının<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> Oranın<strong>da</strong><br />
Yapılacak U<strong>ya</strong>rlama<br />
(Δa)<br />
Yapılan U<strong>ya</strong>rlama<br />
Sonucun<strong>da</strong> Gerçekleşmesi<br />
Beklenen Bütçe Tahmini<br />
2001 11,9 -5,7<br />
2002 11,5 6,2 -3,993 7,907<br />
2003 8,8 5,3 -3,564 7,936<br />
2004 5,2 9,4 -4,026 4,774<br />
2005 1,1 8,4 -2,508 2,692<br />
2006 0,6 6,9 -0,66 0,44<br />
2007 1,6 4,7 0,231 0,831<br />
2008 1,8 0,7 1,221 2,821<br />
2009 5,5 -4,7 2,937 4,737<br />
Kaynak: BUMKO ve TÜİK verilerinden derlenerek <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülüne göre hesaplanmıştır.<br />
16<br />
Mali <strong>kural</strong> formülünün işleyişine bakıldığın<strong>da</strong> bir önceki yıl bütçe dengesinin GSYİH’<strong>ya</strong><br />
oranının, bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama<strong>ya</strong> etkisini bulabilmek
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
ve belirlenen hedef olan %1’lik hedefe ulaşabilmek için, bir önceki yıl gerçekleşen<br />
bütçe dengesinin GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong>n %1’lik hedefin çıkarılması gerekir. Elde edilen<br />
değerin -0,33 ile çarpılmasıyla elde edilecek sonuç bize bir önceki yıl bütçe dengesinin<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> oranının bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama<strong>ya</strong> etkisini<br />
<strong>ya</strong>ni açık etkisini verecektir.<br />
Diğer taraftan potansiyel büyüme hedefinin, bütçe açığı dengesinin GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong><br />
<strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama<strong>ya</strong> etkisini bulabilmek için de cari yıl<strong>da</strong> gerçekleşen büyüme<br />
rakamın<strong>da</strong>n %5’lik potansiyel büyüme hedefinin çıkarılıp -0,33 değeri ile çarpılması<br />
gerekir. Bu sonuç bize gerekleşen büyüme hedefinin, bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong><br />
<strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama<strong>ya</strong> etkisini, <strong>ya</strong>ni konjonktürel etkiyi verecektir.<br />
Bu bağlam<strong>da</strong> Tablo 3 incelendiğinde, 2002 yılın<strong>da</strong> gerçekleşmesi hedeflenen bütçe<br />
dengesinin, GSYİH’<strong>ya</strong> oranı formül gereği %7,9’dur. Ancak gerçekleşen bütçe dengesinin<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> oranı ise %11,5 olarak gerçekleşmiştir. Bu bağlam<strong>da</strong> ara<strong>da</strong>ki farkın büyüklüğü<br />
ilgi çekicidir. Bunun <strong>ya</strong>nın<strong>da</strong> diğer yıllara bakıldığın<strong>da</strong> ara<strong>da</strong>ki fark oranları,<br />
<strong>ya</strong>ni bütçe dengesinin, GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> formül gereği <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama, 2006 yılına<br />
ka<strong>da</strong>r bütçe dengesinden <strong>da</strong>ima bir tasarruf gerektirmiştir. Bunun en büyük nedeni<br />
olarak 2002- 2006 dönemi boyunca gerçekleşen GSYİH büyüme oranının hedeflenen<br />
GSYİH büyüme oranın<strong>da</strong>n %5’ten yüksek olmasın<strong>da</strong>n kaynaklanmaktadır. GSYİH’nın<br />
%5’in üzerinde gerçekleşmesinde, koalisyon hükümeti yerine tek parti ikti<strong>da</strong>rının olması<br />
<strong>da</strong> etkilidir. Ayrıca 2001 Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nın işlevi ve 2002’de<br />
ikti<strong>da</strong>ra gelen AK parti hükümetinin uyguladığı istikrarlı ekonomi politikaları, GSYİH<br />
büyüme oranların<strong>da</strong>ki artışta önemli rol oynamıştır. Ayrıca 2002-2006 dönemine bakıldığın<strong>da</strong><br />
gerçekleşen bütçe açığının, GSYİH’<strong>ya</strong> oranının %11,5’ten %0,6’lara ka<strong>da</strong>r<br />
düşmesi de hükümet tarafın<strong>da</strong>n ülkede <strong>mali</strong> disiplinle birlikte örtülü bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın<br />
uygulandığını göstermektedir.<br />
2002-2006<br />
dönemine<br />
bakıldığın<strong>da</strong><br />
gerçekleşen<br />
bütçe açığının,<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> oranının<br />
%11,5’ten %0,6’lara<br />
ka<strong>da</strong>r düşmesi<br />
de hükümet<br />
tarafın<strong>da</strong>n ülkede<br />
<strong>mali</strong> disiplinle<br />
birlikte örtülü<br />
bir <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın<br />
uygulandığını<br />
göstermektedir.<br />
Diğer taraftan gerçekleşmesi beklenen ve gerçekleşen bütçe dengesinin, GSYİH’<strong>ya</strong><br />
oranına bakıldığın<strong>da</strong> her ikisinin de 2006 yılına ka<strong>da</strong>r azalma trendine geçtiği söylenebilir.<br />
Bun<strong>da</strong> IMF ile <strong>ya</strong>pılan stand-by düzenlemelerinin, yükselen pi<strong>ya</strong>salar olarak<br />
nitelendirilen ekonomilerle paralel, ülkede si<strong>ya</strong>si istikrar ile birlikte gerçek anlam<strong>da</strong><br />
bir ekonomik istikrarın olduğu, büyümenin yüksek oranlar<strong>da</strong> seyrettiği bir dönemde<br />
olunmasının <strong>da</strong> katkısı vardır.<br />
2007 ve 2008 yılların<strong>da</strong> bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> 2006 ve öncesi dönemde<br />
gerçekleşen düşme trendinin terk edilip, tekrar bütçe açıklarının artmasının en önemli<br />
nedeni 2007 yılın<strong>da</strong> gerçekleşen genel seçimler ve dün<strong>ya</strong> ekonomileri, özellikle de<br />
ABD’de filizlenmeye başla<strong>ya</strong>n finansal <strong>mali</strong> krizin etkileridir. Bu bağlam<strong>da</strong>, hedeflenen<br />
bütçe açığının, GSYİH’<strong>ya</strong> oranı 2009 yılın<strong>da</strong> %4,7 olarak gerçekleşirken, gerçekleşen<br />
bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %5,5 olmuştur. Bu çerçevede 2009 yılın<strong>da</strong> -%4,7 olarak<br />
gerçekleşen GSYİH ve bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı <strong>da</strong> %5,5 olarak gerçek-<br />
17
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
leşmesinin en önemli nedeni küresel <strong>mali</strong> krizin etkisini tamamen Türkiye’de hissettirmesinden<br />
kaynaklanmaktadır. Ancak tüm bu olumsuz sonuçlara rağmen <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın<br />
bize söylediği bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %1,4’tür. Ancak <strong>mali</strong> disiplinsizlik sonucun<strong>da</strong><br />
2009 yılı gerçekleşen bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %5,5 olmuştur. Bu<br />
<strong>da</strong> <strong>mali</strong> anlam<strong>da</strong> bir disiplin gereğini doğurmuştur.<br />
Yüksek oranlar<strong>da</strong><br />
istikrarlı bir<br />
biçimde seyreden<br />
GSYİH büyüme<br />
oranları, ülkede<br />
özel sektörün<br />
etkin çalıştığı bir<br />
ortamı <strong>ya</strong>ratırken,<br />
bir taraftan<br />
vergi yoluyla<br />
kamu gelirlerini<br />
arttırırken, diğer<br />
taraftan etkin<br />
işleyen ekonomiye<br />
devlet mü<strong>da</strong>halesi<br />
gerekliliğini<br />
orta<strong>da</strong>n kaldırarak<br />
kamu giderlerinde<br />
azalma<strong>ya</strong> yol açar.<br />
Yukarı<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılan analiz, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın 2002 yılın<strong>da</strong>n sonra uygulama<strong>ya</strong> konulduğu varsayımına<br />
<strong>da</strong><strong>ya</strong>nmaktadır. Mali <strong>kural</strong>ın söylediği bütçe dengesinin, GSYİH’<strong>ya</strong> oranı ile<br />
gerçekleşen bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı arasın<strong>da</strong>ki fark özellikle ekonomik<br />
istikrarın sağlanmasının etkisini gösterdiği yıllar<strong>da</strong>, <strong>ya</strong>ni 2004, 2005, 2006 ve 2007 yılların<strong>da</strong><br />
ortalama %1,3 olarak gerçekleşmiştir. Bu küçük detay, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın istikrarın<br />
sağlandığı ortam<strong>da</strong> gerçekleşebileceğini belirtmektedir. Yani yüksek oranlar<strong>da</strong> istikrarlı<br />
bir biçimde seyreden GSYİH büyüme oranları, ülkede özel sektörün etkin çalıştığı<br />
bir ortamı <strong>ya</strong>ratırken, bir taraftan vergi yoluyla kamu gelirlerini arttırırken, diğer<br />
taraftan etkin işleyen ekonomiye devlet mü<strong>da</strong>halesi gerekliliğini orta<strong>da</strong>n kaldırarak<br />
kamu giderlerinde azalma<strong>ya</strong> yol açar. Böylece bütçe açıkları düşürülerek, <strong>mali</strong> disiplin<br />
sağlanmış olur. Bu nokta<strong>da</strong> ekonomide istikrarı sağla<strong>ya</strong>n unsurlar önem taşımaktadır.<br />
Şöyle ki; si<strong>ya</strong>sal istikrar, etkin bir şekilde <strong>mali</strong> disiplin politikaları, üretimin arttırılması,<br />
dış ticaretin arttırılması ve buna benzer büyümeyi tetikleyen koşullar ekonomik istikrarı<br />
sağlarken bununla birlikte <strong>mali</strong> disiplini de yerine getirmektedir.<br />
Geleceğe Yönelik Bir Mali Kural Analizi (2010–2015)<br />
2009 yılın<strong>da</strong> dün<strong>ya</strong> ekonomisi ile birlikte Türkiye’de de önemli bir durgunluk süreci<br />
<strong>ya</strong>şanmıştır. Bu ortam<strong>da</strong> mevcut hükümet, 2010- 2012 dönemini kapsa<strong>ya</strong>cak Orta Vadeli<br />
Program (OVP) ilan etmiş ve bu program ile dün<strong>ya</strong><strong>da</strong>ki belirsizliklerin yoğun bir<br />
şekilde <strong>ya</strong>şandığı süreçte, Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir<br />
büyüme dönemine girmesini hedeflemektedir (DPT, 2009). 26<br />
Bu bağlam<strong>da</strong> Orta Vadeli Program ile 2010- 2012 dönemine ait ekonomik göstergelerle<br />
ilgili tahminler verilmiştir. 2009 yılın<strong>da</strong> ekonomideki <strong>da</strong>ralma, yurtiçi ve yurtdışı<br />
talep koşulları ile dış finansman imkânları dikkate alındığın<strong>da</strong>, 2010 yılın<strong>da</strong> ekonomik<br />
büyümenin yüzde 3,5 civarın<strong>da</strong> gerçekleşmesi ve kademeli bir şekilde yükselerek<br />
2012 yılın<strong>da</strong> yüzde 5 düzeyine ulaşması hedeflenmektedir (DPT, 2009). 27<br />
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na <strong>da</strong><strong>ya</strong>narak her yıl üç yıllık perspektif<br />
ile hazırlanması gereken OVP 2011 ile 2013 yıllarını kapsa<strong>ya</strong>cak şekilde revize<br />
edilerek 11 Ekim’de ilan edilmiştir. Revize edilen program bir önceki programın deva-<br />
18<br />
26. DPT.(2009). Orta Vadeli Program, http://www.Dpt.Gov.Tr/Docobjects/View/4828/201012.pdf , Erişim:<br />
19.06.2010<br />
27. DPT.(2009). a.g.e.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
mı niteliğinde olup, uygulanmakta olan ilke, politika ve önceliklerle uyum arz etmektedir.<br />
Bu bağlam<strong>da</strong> küresel krizden çıkış sürecinde 2010 yılının özellikle ilk <strong>ya</strong>rısın<strong>da</strong><br />
yurtiçi talep ve üretimde hızlı bir artış kaydedilmiş ve GSYH bu dönemde %11 oranın<strong>da</strong><br />
artmıştır. Baz etkisinin azalmasıyla <strong>da</strong> büyümenin 2010 yılının ikinci <strong>ya</strong>rısın<strong>da</strong><br />
<strong>ya</strong>vaşlaması ve yılın tamamın<strong>da</strong> %6,8 oranın<strong>da</strong> gerçekleşmesi beklenmektedir. 2011<br />
yılın<strong>da</strong> %4,5 olacağı tahmin edilen büyümenin, 2012 yılın<strong>da</strong> %5, 2013 yılı sonun<strong>da</strong><br />
%5,5 düzeyine ulaşması hedeflenmektedir (DPT, 2010). 28<br />
Orta vadeli program<strong>da</strong> belirlenen büyüme hedefleri ekseninde, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın geçerli<br />
olduğu ve belirlenen hedeflere ulaşıldığı varsayımı altın<strong>da</strong>, 2010- 2013 döneminde<br />
bütçe dengesinin GSYİH’<strong>ya</strong> oranının nasıl gerçekleşeceği ve 2014 yılın<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong><br />
kanun tasarısın<strong>da</strong> temel hedef %1 olarak belirlenen bütçe dengesinin, GSYİH’<strong>ya</strong> oranına<br />
ulaşmak için yüzde olarak ne ka<strong>da</strong>r bir büyüme gerçekleşmesi gerektiği ve 2015<br />
yılın<strong>da</strong> <strong>da</strong> bütçe açığının giderilerek bütçede dengenin sağlanması, <strong>ya</strong>ni bütçe dengesinin<br />
%0 olmasın<strong>da</strong>, büyümenin yüzde kaç gerçekleşmesi gerektiği bu bölümde tartışılacaktır.<br />
Bu kapsam<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın etkin bir şekilde işlediği varsayımına <strong>da</strong><strong>ya</strong>narak<br />
oluşturulan Tablo 3’teki değerler bize analizde kullanılan değerleri vermektedir.<br />
2009 yılın<strong>da</strong> bütçe açığının, GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %5,5 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılın<strong>da</strong><br />
büyüme hedefi %6,8 olup, bu hedefe ulaşıldığı ve diğer şartların tamamen sabit olduğu<br />
varsayılması durumun<strong>da</strong> bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak<br />
u<strong>ya</strong>rlama %2,08’lik bir azalmayı gerektirmektedir. Bu bağlam<strong>da</strong> tahmin edilen ve bu<br />
diğer şartların sabit kabul edildiği varsayımı altın<strong>da</strong> gerçekleşen bütçe dengesi açığının<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> oranı 2010 yılın<strong>da</strong> %3,42 olarak gerçekleşir. Elde edilen bu değer 2011<br />
yılı için kullanıldığın<strong>da</strong>, 2011 yılı GSYİH artış hedefinin %4,5 olduğu varsayımı altın<strong>da</strong><br />
bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %2,79 olarak gerçekleşir. Aynı şekilde 2012’de<br />
ise %5’lik GSYİH artışının olacağı varsayımı altın<strong>da</strong> bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %2,2<br />
olarak gerçekleşecektir. 2013 yılın<strong>da</strong> ise yine %5,5’lik bir GSYİH artışının olabileceği<br />
varsayımı ile bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı %1,64 olarak gerçekleşecektir. Bu dört yılın<br />
verilerinden yola çıkarak yine istikrarlı bir ortam<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın hedeflediği bütçe<br />
dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranının %1’lik hedefe ulaşacağı söylenebilir. Aynı şekilde<br />
GSYİH’nın arttığı ortam<strong>da</strong> diğer şartlar sabit olmak koşulu ile bütçe de denge sağlanabilecek<br />
düzeye gelebilmektedir.<br />
Analizi genişletmek adına, bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranının, hedeflenen oran<br />
%1’e ulaşması için, 2014 yılın<strong>da</strong> ne ka<strong>da</strong>r bir büyüme sağlanmalıdır sorusu sorulduğun<strong>da</strong>,<br />
formüle göre bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama (Δa) -%0,64<br />
olması gerektiği, bir önceki yılın bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı <strong>ya</strong>ni %1,64’ten<br />
%1’lik hedefi çıkartarak bulunabilir. Bu bağlam<strong>da</strong> formülü tersten işletildiğinde 2014<br />
28. DPT.(2010). Orta Vadeli Program, http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebIcerikGosterim.<br />
aspx?Enc=83D5A6FF03C7B4FC5EDB40B4D94DEDA6, Erişim:15.10.2010<br />
Küresel krizden<br />
çıkış sürecinde<br />
2010 yılının<br />
özellikle ilk<br />
<strong>ya</strong>rısın<strong>da</strong> yurtiçi<br />
talep ve üretimde<br />
hızlı bir artış<br />
kaydedilmiş ve<br />
GSYH bu dönemde<br />
%11 oranın<strong>da</strong><br />
artmıştır.<br />
19
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
yılın<strong>da</strong> denk bütçenin sağlanması için gerçekleşmesi gereken GSYİH büyüme oranı<br />
%6,27 olarak gerçekleşmelidir. Yalnız bura<strong>da</strong> özellikle unutulmaması gereken husus,<br />
diğer şartlar sabit kabul edildiğinde gerçekleşmesi gereken GSYİH büyüme oranıdır.<br />
Krizin etkisi ile<br />
<strong>mali</strong> disiplinin<br />
sağlanmasına<br />
yönelik<br />
uygulanacak<br />
politikaların<br />
kanunlar<br />
çerçevesinde<br />
belli <strong>ya</strong>ptırımlara<br />
<strong>da</strong><strong>ya</strong>ndırılmasını<br />
öngören <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong> kavramı<br />
ülke gündemine<br />
gelmiştir.<br />
Aynı şekilde 2015 yılın<strong>da</strong> hedef bütçe dengesini sağlamak olursa, <strong>ya</strong>ni bütçe dengesi<br />
açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranının %0 olması için diğer şartların sabit olduğu varsayımı altın<strong>da</strong><br />
gerçekleşmesi gereken GSYİH büyüme oranının %8,03 olması gerekmektedir.<br />
Yani bütçe gelirlerinin, bütçe giderlerine eşit olduğu bir ekonomik <strong>ya</strong>pı oluşturmak<br />
için, denk bütçenin gerçekleşmesi adına, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülü çerçevesinde gerçekleşen<br />
GSYİH büyüme oranı %8,03 olarak gerçekleşmeli ve eşik değer seçilen %5 ile ara<strong>da</strong>ki<br />
farkın bütçe açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranın<strong>da</strong> <strong>ya</strong>pılacak u<strong>ya</strong>rlama (Δa) bir yıl önceki gerçekleşen<br />
bütçe dengesinin GSYİH’<strong>ya</strong> oranı ka<strong>da</strong>r olsun. 2014’te %1’lik bir bütçe dengesi/<br />
GSYİH hedefi koyulduğu için, 2015’te denk bütçe gerçekleşmesi için %1’lik bir u<strong>ya</strong>rlama<br />
gerçekleşmelidir. Bu bağlam<strong>da</strong> %8,03’lük GSYİH büyüme oranı, denk bütçeyi gerçekleştirecektir.<br />
Tablo 4: Mali Kural Formülüne Göre Bütçe Tahmini (2010-2015) 29<br />
Yıllar<br />
Yapılan U<strong>ya</strong>rlama<br />
Bütçe Açığının<br />
Sonucun<strong>da</strong><br />
Bütçe Dengesi /<br />
GSYİH’<strong>ya</strong> Oranın<strong>da</strong><br />
GSYİH (%)<br />
Gerçekleşmesi<br />
GSYİH<br />
Yapılacak U<strong>ya</strong>rlama<br />
Beklenen Bütçe<br />
(Δa)<br />
Tahmini<br />
2009 5,5 - - -<br />
2010 3,42 6,8 -2,08 3,42<br />
2011 2,79 4,5 -0,63 2,79<br />
2012 2,2 5 -0,59 2,20<br />
2013 1,64 5,5 -0,56 1,64<br />
2014 1,00 6,27 -0,64 1,00<br />
2015 0,00 8,03 -1,00 0,00<br />
SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
2008 yılın<strong>da</strong> ABD konut pi<strong>ya</strong>saların<strong>da</strong> <strong>ya</strong>şanan bozulma ile birlikte gelen küresel <strong>mali</strong><br />
kriz, Türkiye’yi de etkilemiş ve 2002 yılın<strong>da</strong>n 2007 yılına ka<strong>da</strong>r istikrarlı bir biçimde<br />
büyüme gösteren ekonomide, kısmi aksaklıklar <strong>ya</strong>şanma<strong>ya</strong> başlanmıştır. Özellikle bu<br />
yıllar<strong>da</strong> <strong>mali</strong> disiplin sağlanma<strong>ya</strong> başlanmasına rağmen, krizin etkisi ile <strong>mali</strong> disiplinin<br />
sağlanmasına yönelik uygulanacak politikaların kanunlar çerçevesinde belli <strong>ya</strong>ptırımlara<br />
<strong>da</strong><strong>ya</strong>ndırılmasını öngören <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> kavramı ülke gündemine gelmiştir.<br />
20<br />
Son kriz ortamına gelinceye ka<strong>da</strong>r yukarı<strong>da</strong> <strong>da</strong> verilen istatistikî verilere bakıldığın<strong>da</strong><br />
29. Not: GSYİH hedefleme rakamları Orta Vadeli İstikrar Programın<strong>da</strong>n elde edilmiş olup, hesaplar <strong>mali</strong> <strong>kural</strong><br />
formülüne göre <strong>ya</strong>pılmıştır.
T Ü R K İ Y E ’ D E M A L İ K U R A L<br />
bütçe açıklarının %1’lerin altına düştüğü ve büyüme oranlarının <strong>da</strong> yüksek seviyelerde<br />
olduğu aşikardır. Bu bağlam<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın <strong>ya</strong>salaşmaması, ülkenin son yıllar<strong>da</strong>ki<br />
deneyimleri doğrultusun<strong>da</strong> pek önemli olmamakla birlikte; <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın <strong>ya</strong>salaşması,<br />
bütçeden <strong>ya</strong>pılacak harcamaların bir anlam<strong>da</strong> <strong>ya</strong>salar tarafın<strong>da</strong>n denetlenebilmesi<br />
olanağını sağla<strong>ya</strong>caktır. Bu nedenle, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın kısa dönemli bir politika olmadığı,<br />
uzun dönemde ülke ekonomisinde etkin olacağı göz önüne alındığın<strong>da</strong>, hükümetler<br />
değişse bile, <strong>mali</strong> disiplinden taviz verilmemesi gerekliliği orta<strong>ya</strong> çıkmaktadır.<br />
Tüm yukarı<strong>da</strong>ki durumlar göz ardı edilerek <strong>ya</strong>pılan bu çalışma<strong>da</strong>, Türkiye için düşünülen<br />
<strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulamasına ilişkin iki farklı analiz gerçekleştirilmiştir. Birinci olarak<br />
geçmişe yönelik, <strong>ya</strong>ni 2002 – 2010 dönemini <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülü ekseninde değerlendirerek<br />
<strong>ya</strong>pılan analiz sonucun<strong>da</strong>, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong><strong>da</strong>n zi<strong>ya</strong>de ekonomik büyümenin yüksek<br />
oranlar<strong>da</strong> seyrettiği dönemlerde bütçe açıklarının düştüğü, ekonomik büyümenin<br />
<strong>ya</strong>vaşladığı dönemlerde ise bütçe açıklarının yükseldiği gözlemlenmiştir. Ele alınan<br />
dönemde, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> ile hesaplanan, olması gereken bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong><br />
oranı rakamları ile gerçekleşen bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranı arasın<strong>da</strong>ki fark,<br />
özellikle 2001 krizi sonrası, <strong>ya</strong>ni 2002, 2003 ve 2004 yılların<strong>da</strong> yüksek olurken, bu farklılığın<br />
<strong>da</strong>ha sonraki dönemlerde azalma<strong>ya</strong> başladığı, ancak 2008 ve 2009’<strong>da</strong> küresel<br />
<strong>mali</strong> krizin etkisi ile tekrar yükselme eğilimine girdiği görülmüştür. Bu bağlam<strong>da</strong>, birinci<br />
olarak, kriz dönemlerinde artan, istikrar dönemlerinde azalan bütçe açığı yerine,<br />
ekonomik <strong>ya</strong>pı göz önüne konularak oluşturulan <strong>kural</strong>lara <strong>da</strong><strong>ya</strong>lı, <strong>ya</strong>ptırım gücü olan<br />
ve en önemlisi <strong>ya</strong>saları arkasına alan <strong>mali</strong>ye politikaları oluşturmanın <strong>da</strong>ha verimli olacağı<br />
orta<strong>da</strong>dır. Ancak bura<strong>da</strong> en önemli soru <strong>ya</strong>ptırım gücünün ne olacağı ve kime<br />
uygulanacağıdır.<br />
Mali <strong>kural</strong>ın<br />
<strong>ya</strong>salaşmaması,<br />
ülkenin son<br />
yıllar<strong>da</strong>ki<br />
deneyimleri<br />
doğrultusun<strong>da</strong> pek<br />
önemli olmamakla<br />
birlikte; <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong>ın <strong>ya</strong>salaşması,<br />
bütçeden <strong>ya</strong>pılacak<br />
harcamaların<br />
bir anlam<strong>da</strong><br />
<strong>ya</strong>salar tarafın<strong>da</strong>n<br />
denetlenebilmesi<br />
olanağını<br />
sağla<strong>ya</strong>caktır.<br />
Diğer taraftan, orta vadeli program bağlamın<strong>da</strong> belirlenen GSYİH büyüme hedefleri<br />
gözetilerek <strong>ya</strong>pılan geleceğe yönelik <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> uygulamaları analizinde, 2010–2013<br />
yılların<strong>da</strong> GSYİH’<strong>da</strong>ki 2011 yılın<strong>da</strong>n itibaren kademeli artış, bütçe dengesi açıkların<strong>da</strong><br />
azalmayı <strong>da</strong> beraberinde getirmektedir. Bu bağlam<strong>da</strong>, diğer şartların sabit kaldığı<br />
varsayımı altın<strong>da</strong>, yine bura<strong>da</strong> <strong>da</strong> ekonomik istikrarın bütçe açıkların<strong>da</strong> bir azalmayı<br />
mey<strong>da</strong>na getirdiği söylenebilir. Analizin 2014 ve 2015 yıllarına yönelik <strong>ya</strong>pılan kısmın<strong>da</strong><br />
ise, öncelikle bütçe dengesi açığının GSYİH’<strong>ya</strong> oranına ilişkin Mali Kural Kanun<br />
Tasarısı’n<strong>da</strong> belirlenen hedefe ulaşmak için, ne ka<strong>da</strong>r bir büyümenin gerçekleşeceği,<br />
2015 yılın<strong>da</strong> ise denk bütçe varsayımın<strong>da</strong>n yola çıkarak, ne ka<strong>da</strong>rlık bir büyüme gerektiği,<br />
diğer şartların sabit kalması varsayımı altın<strong>da</strong> hesaplanmıştır. Bura<strong>da</strong> elde edilen<br />
büyüme rakamları, ulaşılama<strong>ya</strong>cak rakamlar olmayıp, 2011- 2013 döneminde hedeflenen<br />
rakamlara ulaşılması imkansız değildir.<br />
Yapılan iki analizde de <strong>mali</strong> disiplinin sağlanması adına <strong>kural</strong>ların önemli olduğu sonucuna<br />
varılmakta, <strong>ya</strong>lnız bu <strong>kural</strong>lar yerine getirilmediğinde, karar uygulayıcılara uygulanacak<br />
<strong>ya</strong>ptırımın niteliğinin önemi vurgulanmaktadır. Bu nedenle <strong>kural</strong>ları yerine<br />
21
S E T A<br />
A N A L İ Z<br />
getirecek ve hükümetler üzerinde baskı oluşturacak <strong>ya</strong>ptırımları, <strong>ya</strong>sal çerçevede ele<br />
almak <strong>da</strong>ha doğru olacaktır. Fakat Türkiye’de <strong>ya</strong>sa <strong>ya</strong>pma zorluğu ve <strong>ya</strong>sa <strong>ya</strong>pıldıktan<br />
sonra gerekli olsa <strong>da</strong>hi <strong>ya</strong>sanın değiştirilememesi, ayrı bir risk unsuru oluşturmaktadır.<br />
Türkiye’de <strong>ya</strong>sa<br />
<strong>ya</strong>pma zorluğu ve<br />
<strong>ya</strong>sa <strong>ya</strong>pıldıktan<br />
sonra gerekli<br />
olsa <strong>da</strong>hi <strong>ya</strong>sanın<br />
değiştirilememesi,<br />
ayrı bir risk unsuru<br />
oluşturmaktadır.<br />
Öte <strong>ya</strong>n<strong>da</strong>n iki analizde de diğer şartlar sabit kabul edilmiştir. Bu nedenle diğer şartlar<br />
olarak adlandırılan ve ekonomik büyüme ve dolayısı ile bütçe açığını olumsuz yönde<br />
etkileyecek durumlar (<strong>ya</strong>ni si<strong>ya</strong>sal istikrarsızlık, işsizlik, cari açık, dış borçlar, üretim<br />
ekonomisi yerine rant ekonomisine yönelme vs.) üzerinde de çalışmalar <strong>ya</strong>pılarak,<br />
<strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın en etkin bir şekilde işlemesini sağla<strong>ya</strong>cak <strong>ya</strong>pı oluşturulmalıdır.<br />
Bunun <strong>ya</strong>nın<strong>da</strong> orta<strong>ya</strong> konan <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> formülünün işlevini yerine getirmesinin en<br />
önemli koşulların<strong>da</strong>n biri, gerekli teknik ve kurumsal alt <strong>ya</strong>pı yetersizliğinin giderilmesidir.<br />
Bu çerçevede, teknik ve kurumsal alt<strong>ya</strong>pı yetersizliği giderilmeden orta<strong>ya</strong> konan<br />
<strong>mali</strong> <strong>kural</strong>, etkisiz olacaktır. Bu nedenle, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın etkin olabilmesi için, kamu <strong>mali</strong>yesinde<br />
etkinliği arttıracak önlemler, bir an önce alınmalıdır. Bu amaçla, vergi denetimi<br />
sağlanmalı, kayıt dışı ekonomi ile mücadele edilmeli, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>la ilgili gerekli<br />
veriler sağlıklı ve güvenilir biçimde toplumun her kesimi tarafın<strong>da</strong>n ulaşılabilir hale<br />
getirilmelidir. Bu bağlam<strong>da</strong>, sadece bir formüle indirgenmiş <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> yetersiz olmakla<br />
birlikte, gerekli teknik ve kurumsal alt<strong>ya</strong>pı oluşturulduğun<strong>da</strong>, devlet önüne <strong>da</strong>ha<br />
rahat bakabilecek ve orta<strong>ya</strong> koyduğu hedeflere ulaşmak için etkili çalışabilecektir.<br />
Öte <strong>ya</strong>n<strong>da</strong>n Türkiye’nin geçmiş bütçe politikaları uygulamalarına bakıldığın<strong>da</strong>, bütçe<br />
dengesi ile borç stoku arasın<strong>da</strong>ki ilişki şeffaf ve denetlenebilir olmalı ve belki de<br />
en önemlisi, tutarlı bir biçimde kurulmalıdır. Böylece, 2001 krizinde etkin rol oyna<strong>ya</strong>n<br />
<strong>mali</strong> disiplinsizlik ve sürdürülemez borç dinamiği sorunları ile karşı karşı<strong>ya</strong> kalma ihti<strong>mali</strong><br />
oldukça zayıf olacaktır.<br />
Tüm bunların <strong>ya</strong>nın<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>, iç ekonomideki sorunlar<strong>da</strong>n etkilenebileceği ka<strong>da</strong>r,<br />
dışsal şoklarla <strong>da</strong> karşı karşı<strong>ya</strong> kalabilir. Bu nokta<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> istikrar dönemlerinde<br />
(ör: 2002- 2007) en etkin bir biçimde uygulanarak, eşik büyüme oranı olan %5’in üzerinde<br />
<strong>ya</strong>kalanan büyüme ortamın<strong>da</strong> <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın söylediği tasarruf miktarları elde<br />
edilmelidir. Yani <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın, dışsal sok karşısın<strong>da</strong> yetersiz kalmasını önlemek ve dışsal<br />
şokların etkilerini azaltmak için, istikrar dönemlerinde yüksek oranlar<strong>da</strong> büyüme rakamları<br />
<strong>ya</strong>kalanmalıdır.<br />
Son olarak, <strong>mali</strong> <strong>kural</strong>ın <strong>ya</strong>salaşması ve uygulama<strong>ya</strong> konulması, tek başına sürdürülebilir<br />
bir kamu <strong>mali</strong>yesinin sağlanması açısın<strong>da</strong>n yeterli olmamakla birlikte, kamu<br />
<strong>mali</strong>yesine ilişkin <strong>ya</strong>pısal reformlara devam edilmesi, Türkiye’de zımnen de olsa, <strong>mali</strong><br />
<strong>kural</strong>ların etkin bir biçimde uygulanabilme gücünü arttıracaktır.<br />
22
Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri,<br />
kamu sektöründe <strong>mali</strong> disiplinsizliğe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır.<br />
Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin<br />
orta<strong>ya</strong> çıkmasının başlıca nedeni olmuştur. Kriz sonrasın<strong>da</strong> uygulama<strong>ya</strong> konulan<br />
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve sonrasın<strong>da</strong> 2002 Kasım seçimlerinde<br />
ikti<strong>da</strong>ra gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları <strong>mali</strong> disiplinin<br />
sağlanmasın<strong>da</strong> önemli rol oynamıştır.<br />
2007 yılın<strong>da</strong> Amerikan konut pi<strong>ya</strong>saların<strong>da</strong> oluşan finansal kriz, 2009 yılın<strong>da</strong> derinleşerek<br />
kısa sürede tüm dün<strong>ya</strong><strong>da</strong> etkisini göstermiştir. 2009 yılın<strong>da</strong> dış ticarette<br />
<strong>ya</strong>şanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoğunluğu portföy <strong>ya</strong>tırımları ve doğru<strong>da</strong>n<br />
<strong>ya</strong>tırımlar şeklinde ekonomik büyümeye katkı<strong>da</strong> bulunan <strong>ya</strong>bancı sermayenin,<br />
çoğunlukla ABD pi<strong>ya</strong>salarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihti<strong>ya</strong>cını<br />
gündeme getirmiştir. Bununla birlikte <strong>ya</strong>şanan süreçte büyüme hızının düşmesi<br />
ve bütçe açıklarının artma eğilimine girmesi de önemli <strong>mali</strong> sorunlar olarak gündemde<br />
yerini almıştır.<br />
Bununla beraber, küresel ekonomik kriz ile birlikte olası bir 2001 öncesi <strong>mali</strong> disiplinsizlik<br />
ortamına sürüklenmesinin önüne geçmek, 2001 sonrasın<strong>da</strong> uygulama<strong>ya</strong><br />
konulan <strong>mali</strong> disiplin politikalarını <strong>ya</strong>sal güvence altına almak, orta ve uzun vadede<br />
<strong>mali</strong>ye politikasın<strong>da</strong> istikrarı sağlamak ve güveni arttırmak için <strong>mali</strong> <strong>kural</strong> tartışmaları<br />
başlamıştır. Mali Kural tanımsal olarak, ekonominin si<strong>ya</strong>sal iklimden etkilenmeden,<br />
<strong>ya</strong>sal çerçevelerle sınırları çizilmiş, <strong>mali</strong>ye politikası çerçevesinde otokontrol<br />
mekanizması ile yönetilmesidir.<br />
Bu çalışmanın temel amacı, son zamanlar<strong>da</strong> ülke gündeminde sıkça konuşulan Mali<br />
Kural’ın, teorik bir çerçeve içerisinde <strong>mali</strong> disiplinin sağlanması ve ekonomik istikrarın<br />
<strong>ya</strong>kalanmasın<strong>da</strong> ne derece etkin olduğunu iki yönlü (geçmişe ve geleceğe<br />
yönelik) olarak analiz etmektir. Böylece geçmişe yönelik analiz ile 2002’den bu <strong>ya</strong>na<br />
zımnen de olsa uygulanan Mali Kural’ın ekonomideki etkisi ölçülürken, geleceğe<br />
yönelik analiz ile Mali Kural’ın ekonomi üzerindeki olası etkileri orta<strong>ya</strong> konulacaktır.<br />
Ahmet ŞENGÖNÜL<br />
Doç. Dr. Ahmet Şengönül: 1991’de Ankara Üniversitesi Si<strong>ya</strong>sal Bilgiler Fakültesi İktisat<br />
Bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını 1997 yılın<strong>da</strong> Connecticut Üniversitesi, doktorasını<br />
2003 yılın<strong>da</strong> George Mason Üniversitesinde, “Para Politikası, Banka Kredi Kanalı ve Risk<br />
Yönetimi” adlı teziyle tamamladı. Şengönül’ün Para Politikası, Cari açık, Net Tasarruf-Yatırım,<br />
Enerji ve Ekonomik Büyüme alanların<strong>da</strong> makaleleri vardır. Yapılan akademik çalışmalar, çeşitli<br />
uluslararası ve ulusal alan<strong>da</strong>ki dergilerde <strong>ya</strong>yınlanmıştır. Halen Cumhuriyet Üniversitesi,<br />
İktisadi ve İ<strong>da</strong>ri Bilimler Fakültesinde çalışmaktadır. e-posta: sengonul@hotmail.com<br />
Mehmet SONGUR<br />
2009’<strong>da</strong> İnönü Üniversitesi İktisadi ve İ<strong>da</strong>ri Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun<br />
oldu. Aynı yıl Mersin Üniversitesi Sos<strong>ya</strong>l Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı’n<strong>da</strong> yüksek<br />
lisansa başladı ve tez aşamasın<strong>da</strong> yüksek lisansına devam etmektedir. Ayrıca halen Mersin<br />
Üniversitesi İktisadi ve İ<strong>da</strong>ri Bilimler Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır.<br />
e-posta: mehmetsongur@mersin.edu.tr<br />
S E T A | S İ Y A S E T , E K O N O M İ V E T O P L U M A R A Ş T I R M A L A R I V A K F I<br />
R e ş i t G a l i p C d . H e r e k e S o k a k N o : 1 0<br />
G O P Ç a n k a y a 0 6 7 0 0 A n k a r a T Ü R K İ Y E<br />
T e l : + 9 0 3 1 2 . 4 0 5 6 1 5 1 | F a k s : + 9 0 3 1 2 . 4 0 5 6 9 0 3<br />
w w w . s e t a v . o r g | i n f o @ s e t a v . o r g<br />
S E T A | W a s h i n g t o n D . C . O f f i c e<br />
1 0 2 5 C o n n e c t i c u t A v e n u e , N . W . , S u i t e 1 1 0 6<br />
W a s h i n g t o n , D . C . , 2 0 0 3 6<br />
T e l : 2 0 2 - 2 2 3 - 9 8 8 5 | F a k s : 2 0 2 - 2 2 3 - 6 0 9 9<br />
w w w . s e t a d c . o r g | i n f o @ s e t a d c . o r g