36 -> 89rahat bir hale sokamazsan o zaman zihin çok bitkin, yorgun, sıkıntılı, tükenmiş hale gelir. Bu halde ikennasıl zeki olabilirsin senin enerjilerin dağılmıştır. Zekâ taşar haldeki enerjilere ihtiyaç duyar. Zekâ sağlığa,bütünlüğe ihtiyaç duyar.Meditasyon yapan bir kişi başka herkesten daha zeki olacaktır. Ve meditasyon yapan kişi zihnini nesnelolarak ve öznel olarak kullanabilecektir. O içeriye, dışarıya hareket edebildiği kadar kolaylıklayönelebilecektir. O daha esnek olacaktır. O ustadır. O arabayı ileri doğru götürebilir. O arabayı geriyedoğru götürebilir.Ford ilk arabasını yaptığında onun geri vitesi yoktu. Eve dönmek zor bir problemdi. Çevreden dolaşmakzorundaydı, sadece eve dönmek için uzun yolu kullanmak zorundaydı. Garajını birkaç metre dahi geçmişolsan garaja geri dönemezdin; geri vites yoktu. Sonradan eklendi.Meditasyon sana bir geri vites verir. Normalde o sende yoktur ve dünyanın etrafında tekrar ve tekrar turatıp durmak zorundasın ve buna rağmen evinin nerede olduğunu bulamazsın. Geri gelemezsin, içerigiremezsin; sadece nasıl dışarı çıkabileceğini biliyorsun. Meditasyon yapan bir kimse daha esnek halegelir. Onun hayatı daha zenginleşir.Ben, geçmişte din adına kendi içine kapanıp sabitlenen insanların tarafında değilim; bu da diğer uçtur.Bazı insanlar dışa dönük olarak sabitlenmiştir; tepki olarak bazıları da içe kapanık olarak sabitlenmiştir.Her ikisi de ölü gelir. Hayat esnek olana aittir, dışa dönüklükten içe dönüklüğe hareket edebilen ve içedönüklükten dışa dönüklüğe evine girer ve çıkar gibi kolaylıkla hareket edebilene aittir.İçerde çok soğuk olduğu zaman dışarıya, güneşe çık; çok sıcak olduğunda barınağın içine, evin serinliğinegir ve bir problem yoktur. O bu kadar basittir. Meditasyon dış dünyanın karşısında olmak demek değildir.O geçmişte böyleydi, bu nedenledir ki din başarısız olmuştur, o başaramamıştır; o hiçbir şekilde başarılıolamamıştır. Hayat akışa, akıntıya aittir. Ne zaman sabit hale gelirsen bir şeye dönüşürsün. Keşişlerin içedönüklerdi; onlar dış dünyaya gözlerini kapadı. Bilimin ilk adımları, Doğu'da atılmış olmasına rağmen bizbilimi geliştiremedik. Matematik Hindistan'da geliştirildi. Teknolojiye doğru ilk adımlar Çin'de atıldı.Ancak orada durdu çünkü Doğudaki en büyük insanlar içe dönük olarak sabitlendiler; onlar nesneldünyaya ilgilerini yitirdiler, nesnel olana kendilerini tamamen kapattılar. Bu senin bütün potansiyelininsadece yarısı oluyor. Batı tam zıddını yapmıştır: O sonuna kadar dışa dönük hale gelmişti, o nasıl içerigirileceğini bilmez. O bir "iç" olduğuna inanmaz, o bir ruh olduğuna inanmaz. O insanın davranışına inanır,insanın manevi varlığına değil. O insan davranışı üzerinde çalışır ve onun mekanik olduğunu söyler, onuniçinde kimsenin olmadığını söyler. İnsan bir robot halini almıştır eğer ruhu bilmezsen insan robot halinegelir. O sadece milyonlarca yıl içerisinde gelişmiş —uzun, upuzun evrim yolculuğu— bir makine olarakanlaşılmıştır. Fakat o sadece gelişkin bir makinedir.Adolf Hitler'in bu kadar çok insanı bu kadar kolayca öldürmesi zor olmadı çünkü eğer insan bir makine iseinsanları öldürmekte yanlış olan nedir? Eğer kol saatini parçalarsan suçluluk hissetmezsin; o ne kadargelişkin olursa olsun o sadece bir kol saatidir. Eğer onu yok etmeye karar verirsen o senin kararındır kimsebuna karşı çıkamaz. Mahkemeye bir katil olarak götürülemezsin.Stalin milyonlarca insanı, vicdanında hiçbir sızlama olmadan kolaylıkla öldürebilmiştir. Bunun basitnedeni, Marksizm'in ruhun olduğuna inanmamasıdır. İnsan maddeden başka bir şey değildir; bilinçyalnızca maddenin bir yan ürünüdür. Bu bir aşırı uçtur. Bilim Batı'da gelişti ama maneviyat ortadan kalktı.Doğu'da maneviyat gelişti ama bilim kayboldu. Her iki şekilde de insan yoksul kalır ve potansiyelininsadece yarısını yaşar. Benim çabam, bilimselliği ve maneviyatı birlikte olan bütün insanı yaratmaktır.Büyük, uyuz bir köpek bir anne kedi ile yavrularını tehdit ediyordu. Onları bir çitin köşesinde sıkıştırdı. Ozaman kedi arkaya doğru çekilip arka ayakları üzerinde yükseldi ve yüksek sesle hırlayıp havlamayabaşladı. İrkilen ve kafası karışan köpek geri döndü ve çitten koşarak uzaklaştı, kuyruğu bacaklarınınarasına sıkıştı. Yavrularına dönerek anne kedi tırnaklarını çıkardı ve dedi ki "Şimdi yabancı dil bilmeninavantajını gördünüz mü?"Ben insanların iki dil konuşmasını istiyorum. Onlar bilimi mümkün olduğunca derinden bilmeliler. Onlar
37 -> 89bilimi de meditasyonu bilmeleri gerektiği kadar derin bir şekilde bilmeliler. Onlar zihni de meditasyonkadar iyi bilmeliler. Onlar nesnel dünyanın dilini bilmeliler —bu bilimdir— ve onlar aynı zamanda özneldünyanın dilini de bilmelidir: bu maneviyattır.Sadece öznel ve nesnel olan arasında köprü kurabilen kişi, Doğu ve Batı arasında köprü kurabilen kişi,materyalist ve maneviyatçı arasında köprü kurabilen kişi bütün bir insan olabilir. Dünya bütün insanıbekliyor. Eğer yakın zamanda bütün insan gelmezse, o zaman insanlığın bir geleceği yoktur. Ve bütüninsan sadece derin, yoğun zekâ aracılığıyla gelebilir.Ben entelektin karşısında değilim, ben zekânın karşısında değilim; ben entelektüelliğin karşısındayım.Zihninle özdeşleşme. Her zaman tepelerde bir gözcü olarak kal —bedene, zihne bir tanık, dışsal ve içselolana bir tanık; bu sayede sen hem içsel ve hem dışsal olanı aşabilir ve her ikisi de olmadığını bilebilirsin—sen her ikisinin de ötesindesin.DÜŞÜNCEDEN ANLAYIŞADüşünmek anlayışın olmamasıdır. Anlamadığın için düşünüyorsun. Anlayış geldiğinde düşünce yok olur.Bu kör bir adamın yolunu el yordamı ile bulması gibidir; gözlerin varken ellerini kullanmazsın onugörürsün. Anlamak gözlere sahip olmak gibidir; görürsün ellerinle aramazsın. Düşünmek ellerinlearamaktır; neyin ne olduğunu bilmemektir. Düşünmeye, tahmin etmeye devam edersin.Düşünce sana doğru cevabı veremez çünkü düşünce sadece bilineni tekrar edebilir. Düşünceninbilinmeyen hakkında bir görüşü yoktur. Hiç bilinmeyen hakkında düşünmeyi denedin mi? Onun hakkındanasıl düşüneceksin? Sadece halihazırda bildiğin şeyler hakkında düşünebilirsin; o tekrardır. Onun hakkındatekrar tekrar düşünmeye devam edebilirsin, eski düşünceler hakkında yeni kombinasyonlar yapabilirsinama gerçekte hiçbir şey yeni değildir.Anlayış tazedir, yenidir. Onun geçmişle hiçbir ilgisi yoktur. Anlayış şimdi ve buradadır. O gerçeğe ilişkinbir kavrayıştır.Düşüncede sorular ve sorular vardır; cevaplar yoktur. Bazen bir cevap bulmuş gibi hissetsen bile busadece insanın şu ya da bu şekilde karar vermek zorunda kalmasındandır. O gerçekten cevap değildir amaeyleme geçmek için karar vermek zorundasın, o yüzden de bazı cevaplara tutunmak gerekir. Ve şayetcevabına derinlemesine bakacak olursan, onun içinden bin bir tane sorunun yükseldiğini göreceksin.Anlayışın hiç sorusu yoktur ama sadece cevapları vardır çünkü onun gözleri vardır.Düşünce ödünç alınır. Senin tüm düşüncelerin sana başkaları tarafından verildi. Bak: Sana ait olan,hakikaten sana ait olan, senden doğmuş olan tek bir düşünce var mı? Onların hepsi ödünç alınmadır.Kaynakları biliniyor ya da bilinmiyor olabilir ama hepsi ödünç alınmıştır. Zihin bir bilgisayar gibi işlerfakat bilgisayar senin ona verdiğin bilgileri cevaplayabilir. Bütün bilgileri senin sağlaman lazım; o zamansana cevabı verebilir. Zihnin yaptığı da budur.Zihin biyolojik bir bilgisayardır. Sen devamlı olarak bilgi, veri, enformasyon toplarsın ve bir soru ortayaçıktığında zihin bu koleksiyondan cevabı sana sağlar. O gerçek bir yanıt değildir; o yalnızca ölü geçmiştençıkar.Anlayış nedir? Anlayış saf zekâdır. Bu saf zekâ orijinal olarak senindir; sen onunla birlikte doğarsın. Hiçkimse sana zekâ veremez. Bilgi sana verilebilir, zekâ değil. Zekâ senin kendi keskinleşmiş varlığındır.Derin meditasyon aracılığıyla kişi kendi varlığını keskinleştirir. Meditasyon sayesinde kişi ödünç alınmışdüşünceleri bırakır, kendi varlığına sahip çıkar, kendi orijinalliğine sahip çıkar; kendi çocukluğuna,masumiyetine, tazeliğine sahip çıkar. Bu tazelik içinden eyleme geçtiğinde anlayışla eylemde bulunursun.