12.07.2015 Views

OSHO - Zeka - E-Kitap İndir - E-Kitap Oku

OSHO - Zeka - E-Kitap İndir - E-Kitap Oku

OSHO - Zeka - E-Kitap İndir - E-Kitap Oku

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

81 -> 89dedi ki "En temel şeyleri unuttuğum çok sık oluyor."Bir seferinde George Bernard Shaw trenle seyahat ediyordu. Biletçi geldi ve Bernard Shaw her tarafabaktı, neredeyse sinir krizi geçiriyordu bilet bulunamadı. "Üzülmeyin efendim. Sizi tanıyorum, sizi bütündünya tanır. Bilet valizinizde bir yerlerde olmalı ve ben bir tur daha atıp geleceğim, o zaman gösterirsiniz.Ve hatta o zaman da göstermezseniz endişelenmeye gerek yok" dedi. Adam Bernard Shaw'un onasöylediği şeyi duymaya hazır değildi: "Sen çeneni kapat. Sorunumu anlamıyorsun. Seni umursayan kim?Sorun şu ki eğer biletimi bulamazsam o zaman nereye gideceğimi bilmiyorum demektir. O biletin üzerindeyazıyordu. Bu durumda sen mi benim için karar vereceksin? Başım büyük dertte, bilet bulunmakzorunda."Biletçi şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş olmalıydı; bu çok garip bir durumdu. Shaw biletsiz olarakyakalanmaktan endişelenmiyordu, onun endişesi çok daha derindi. Şimdi soru onun nereye gittiğiydi? Vebileti bulamadığı için bir sonraki trenle eve dönmek zorundaydı. Nereye gittiği aklına gelmedi.Fakat çoğunlukla, her an zekâya ihtiyaç vardır, hafızaya değil. Benim anlayışım insanlığı daha bilinçli,daha uyanık, daha aydınlanmış yapmak istiyorsak önemi hafızadan uzaklaştırmalıyız; zekâya önemvermeliyiz.Ancak üniversiteler için, profesörler için pedagoglar için hafızaya önem vermek daha basittir. Sen sadecebeş tane soru sor ve eğer kişi kitapları hatırlayabiliyorsa, onları cevaplayabiliyorsa...Benim kendi profesörüm çok endişeliydi —çünkü beni çok severdi— çünkü ben hiçbir zaman tarif edilenkitapları umursamadım. Ve o çok önemsiyordu bu durumu: "<strong>Kitap</strong>larda yazılanları tam olarakcevaplamazsan, bu hepimiz için çok büyük bir şok olacak. Tüm üniversitenin zirvesine çıkacakkapasitedesin ama bu davranış şeklinle sınıfını bile geçemeyeceksin.""Endişelenmeyin" dedim. Ama o, o kadar önemsiyordu ki kaldığım yurda sabahleyin gelip sınav salonunagötürürdü. Benim gidip gitmeyeceğimden, gitmeyi hatırlayıp hatırlayamayacağımdan emin olamıyordu.Ben içeri gelene kadar orada durup bekliyor ve tüm hocalara, "Bir gözünüz bu öğrencinin üzerinde olsunüç saat geçmeden onun dışarı çıkmasına izin vermeyin çünkü bir saat içinde cevaplayıp çıkabilir. Buradaüç saat durmaya ve soruları cevaplamaya onu zorlayın" derdi."Bu garip..." dedim. Ancak sınav hocaları onu dinlediler çünkü o aynı zamanda edebiyat fakültesinindekanıydı.Tüm profesörlerim, rektör yardımcısı, herkes üniversite birincisi olduğum ve altın madalya aldığım içinşaşırmışlardı. Hiç kimse bunu beklemiyordu. Ancak bir rastlantı; Allahabad üniversitesinin en meşhurprofesörlerinden birisi Profesör Ranade... Onun hayatı boyunca sadece iki kişiye yüz üzerinden doksanverdiği biliniyordu. Bu ikisi de en alt limitteydi. Yoksa ondan geçme notu almak bile çok zordu. Ve osadece bir profesör olarak değil bir aziz olarak da bilinirdi. Muhteşem kavrayışa sahip önemli kitaplaryazmıştı; onun entelektüel birikimi hakkında kimsenin bir şüphesi yoktu. Bir rastlantı olarak benimkağıtlarım onun eline ulaşmış. Ve o rektör yardımcısının bana gösterdiği bir not düşmüş çünkü profesörRanade, "Bu öğrenciye gösterilmeli," yazmış. "Sen hayatımda benim arzumu gerçekleştirmiş olan tekkişisin. Ben her zaman ezberlenmiş cevaplardan nefret ettim; senin cevapların o kadar taze ve o kadarkısa, o kadar öze yönelik.Sen ezber adamı değilsin. Ben sana yüz puan vermek istedim ama bu biraz şüphe uyandırabilirdi; senikayırıyormuşum gibi gözükebilirdi. Bu yüzden sana doksan dokuz veriyorum. Ancak ne zamanAllahabad'a gelecek olursan seninle tanışmak isterim. Bir profesör olarak hayatım boyunca sürenkariyerimde seni bekliyordum. Ben bu türden cevaplar istedim. Ben bu cesareti istedim; soruyucevaplamaktansa sen soruyu sorguladın ve soruyu tamamıyla darmadağın ettin. Cevaplamadın çünkücevaplanacak bir şey yok; soru saçma. Ve sen bir soruyu cevapladığında esas noktayı cevaplıyorsun. Benkendini tekrar eden, uzun cevaplar okumak istemiyorum. Onları herkes yazıyor, hiç kimse zekâsınıkullanmıyor" demiş.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!