12.07.2015 Views

ftar Sofras - Türkiye Diyanet Vakfı

ftar Sofras - Türkiye Diyanet Vakfı

ftar Sofras - Türkiye Diyanet Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

içindekilerTÜRK‹YE D‹YANET VAKFIHABER BÜLTEN‹Ekim - Kas›m - Aral›k 2006 • Say›: 90SahibiTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf› Ad›naA. ‹hsan SARIMERTGenel Müdür▼Yay›n KoordinatörüYusuf ERDO⁄DUGenel Müdür Yard›mc›s›▼Sorumlu Yaz› ‹flleri MüdürüArif MALKOÇPersonel ve ‹dari ‹fller Müdürü▼Yay›na Haz›rlayanMehmet fiükrü ERO⁄LUYüksel SEZG‹N▼Grafik & Tasar›mMehmet ÖZTÜRK▼Da¤›t›m SorumlusuFehmi YILMAZ▼AdresDr. Mediha Eldem Sokak No: 72/B06640 Kocatepe - AnkaraTel: (0312) 417 12 35 • Fax : 417 12 45▼‹nternet Adresiwww.diyanetvakfi.org.tr▼E-Postatdv@diyanetvakfi.org.tr▼Yay›mlanan makalelerinsorumlulu¤u yazarlar›na aittir.▼Para ile sat›lmaz.▼Bask›TÜRK‹YE D‹YANET VAKFIYAYIN MATBAACILIK ve T‹CARET ‹fiLETMES‹OST‹M Örnek Sanayi Sitesi 358. Sokak No: 1106370, Yenimahalle / ANKARATEL : (0312) 354 91 31 • Fax : 354 91 323 Baflyaz›Sorumluluk Duygusuve Güzel Ahlâk4 Not Defterinden5 FuarTürkiye 25. Kitap ve Kültür Fuar›13 ‹<strong>ftar</strong>- ‹<strong>ftar</strong> <strong>Sofras</strong>›- fiehit ve Gazi Yak›nlar›na ‹<strong>ftar</strong>- Özürlü ve Sakatlara ‹<strong>ftar</strong>18 FaaliyetTDV Kad›n Faaliyetleri Müdürlü¤üYeni Faaliyet Dönemine Bafllad›24 SempozyumBa¤›ms›zl›¤›n›n XV. Y›l›ndaKazakistan26 PortreBir Türkistan Kahraman›Göçtü Bu Dünyadan- Hüseyin ArslanDr. Baymirza Hayit veTürkistan Davas›- Ömer Özcan31 fiubelerimizGüneflin Do¤du¤u Yer Ad›yaman34 Sa¤l›k Köflesifiekerim Düfltü Deyip GeçmeyinHipoglisemi Nedir?


BAfiYAZISorumluluk Duygusuve Güzel AhlâkProf.Dr. Ali BARDAKO⁄LU<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkan› veTDV Mütevelli Heyeti Baflkan›Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’inve Sevgili PeygamberimizHazreti Muhammed’in(sas) sünnetinin insanlığaçağrısı "iyi insan" hedefi üzerine binaedilmiştir. İyi insan, sorumluluklarınıyerine getiren kişidir. İyi Müslümanise her şeyden önce iyi insanolmayı başarabilendir. Çünkü o, iyiMüslüman olmakla Rabbine karşıkulluk görevini yerine getirir. AyrıcaYüce Yaratıcının emri gereği baştakendisine, ailesine, çevresine, bütüninsanlara ve diğer canlılara karşı dagörevlerini yerine getirir.İçinde yaşadığımız dünyayı vehayatı yaşanılır hâle getirmek, huzurve barışı tesis etmek, geleceğe dahaumutla ve inançla bakabilmek içinsorumluluklarımızın bilincinde olmamızgerekir. Sorumluluklarımızsadece kendimizle veya ailemizle sınırlıdeğildir. Çevremize, komşularımıza,milletimize ve bütün insanlığakarşı birtakım sorumluluklarımızvardır. Dünya, sorumluluklarını yerine getiren insanlareliyle daha hoşgörülü, daha huzurlu ve daha emin olur.Sorumluluklarını yerine getiren toplumlar, ahlâkî ilkelerive sevgiyi her şeyden üstün tutar.İnsanlık anlayışının özünü sevgi, merhamet veyardımlaşma duygusu oluşturur. İnsanlar, birbirlerinekarşı merhametli ve yardım sever olmalıdır. Kendine yapılmasınıistemediğini başkalarına yapmamalıdır. Doğrulukruhun kurtuluşunu sağlar. İnsanın önce kendi nefsinekarşı doğru olması gerekir. Kendini bilmeyen, kendinekarşı doğru olmayan, doğruluğun gerektirdiği biçimdedavranamaz ve onu başkalarına öğretemez.İyi Müslüman ahlâklı olmayı kendine ilke edinir.Ahlâk, Allah’ın varlığı gerçeğine uygun bir şekilde diğerinsanlara ve varlıklara karşı iyi niyetli ve dürüst davranmaktır.Buna göre ahlâklı olmak; insanlar arası ilişkilerdegüvenilirlik, karşılıksız sevgi, saygı ve fedakârlık, samimiyet,kötü arzulardan uzak durmak ve Allah’ın bütünyarattıklarına karşı merhametli olmak da dâhil birçokfaziletli davranışı içerir.Sevgi ise yaratanla yaratılan arasındaki ilişkininözünü oluşturur. Yaratıcının, kullarını ve yarattıklarınısevmesi onun merhametinin bir gereğidir. Kullar iseRabbine karşı sevgisini ibadetle ve ahlâkî görevleriniyerine getirmekle gösterir.TDVTÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 3 >


not defterindenA. ‹hsan SARIMERTGenel MüdürKültürün yapısı toplum ve toplumsalmekanizmalardır. Ancakmodern toplum; kültüryapan, kültürü üreten değil, başka pekçok şey gibi kültürü de alabildiğinetüketen bir yapısal özellik arz etmektedir.Yaşadığımız hayat gittikçe dahamekanize, daha pratik bir hal almaktaama hayatı güzelleştiren, dünyayı dahayaşanılır kılan ayrıntılar da yokolup gitmektedir. Bu, bir açıdan baktığımızdamilletler arasındaki farklılıklarıortadan kaldıran bir gidiştir ama,bir başka değerlendirmeyle de bütünbir insanlığı tek bir kimlikte buluşturmayamâtuf bir süreçtir.Dünyanın siyasi, iktisadi ve kültürelyönden entegrasyonunu ön görenve hiç şüphesiz hakim kültürler lehinebir takım sonuçlar doğuracak olan buyeni oluşum içerisinde; tıpkı ileri ülkelergibi bizim de dinî-millî kültürümüzüevrensel alanlara taşımak, eğerbir müşterek dünya kültürü oluşacaksa,orada Türk-İslâm varlığının en genişmanada temsilini sağlamak mecburiyetimizvardır.Aksi halde ülkemizin ve insanımızın,baskın kültürlerin yıkıcı ve bozucuetkilerine daha fazla maruz kalması,daha açık hale gelmesi kaçınılmazdır.Bu itibarla bütün vakıflarımızın vegönüllü kuruluşlarımızın, kendi faaliyetsahalarını adeta bir mühendislikalanına dönüştürmeleri, evrensel alandakıymet ifade eden bir bilgi ve tec-rübe seviyesi tutturulması, şimdiye kadarki etkinliklerinidaha da artırmaları, uluslararası ilişkilerden kaçınmamalarıve bu alana ciddi kaynak ayırmaları şarttır. Aksi takdirdekültürümüz basılı, sesli ve görüntülü saldırılar karşısındaciddi zarar görecektir. Etkinliğini kaybetmiş bir millî kültürün,bütün muhafazakar tedbirlere rağmen, dış etkilerdenkendini koruyamayacağı, eninde sonunda baskın kültürlereyenik düşeceği, bütün teknik imkanlarıyla üzerimize gelenkültürlerin karmaşasından pasif koruma yöntemleriyle yakamızıkurtaramayacağımız açıktır.Bu sebeple bütün kurum, kuruluş ve özel teşebbüse bualanda çok önemli görev düşmektedir. Daima iftihar ettiğimizkültürümüzün yaşatılması, gelecek kuşaklara sağlamşekilde intikal ettirilmesi noktasında hepimizin sorumluluğuolduğu kanaatindeyim.Gelecek nesillerin, kendi geçmişleriyle kültürel manadairtibatını sağlayacak, milli hayatı temel çizgileri ve dinamikleriitibariyle sürekli kılacak en etkili araç hiç şüphesizki kitaplardır. Ancak son dönemlerde kitaba olan ilginin deazaldığını hep birlikte üzülerek müşahade etmekteyiz.Ülkemizde son yıllarda yaşanan kültürel ve ekonomikgelişmeler; televizyon kanallarının hızla artması, kültüre vekültürlü insana verilen değerin azalması vb. gibi sebeplerlekitap okumaya ve kitaba ilgide gözle görülür bir düşüşyaşanmaktadır. Yayınevlerinin aldığı diğer bazı tedbirlerinyanında, kitap fuarcılığı da bu ilgiyi canlandırmaya matufbir fonksiyon ifa etmektedir. Bu sebeple, çeşitli şehirlerimizde,farklı zamanlarda kitap fuarı organizasyonları yapılmaktave bu uygulamaya ısrarla devam edilmektedir. Vakfımız25 yıldır “Kitap ve Kültür Fuarları” düzenlenmekte,ülkemize bu manada da katkı sağlamaktadır.Kültürümüzün etkinliğini muhafaza etmesi,daima dünya kültürleriyleyarışacak düzeyde olması enbüyük temennimizdir.TDVSaygılarımla.< 4 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


FUARYıllardır Ankara ve İstanbul’da düzenlenen ve bir gelenek haline gelenTürkiye Kitap ve Kültür Fuarının bu yıl 25. si düzenlendi. Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı; eskiden camii avlularında teravih sonrası kültür etkinliğiolarak devam eden buluşmaları 25 yıldır kitap fuarı çerçevesinde bir şölene dönüştürüyor.Bu fuarın Ramazan ayı içerisinde ve camii avlusunda yapılması dabu kültür geleneğinin yaşatılmasına ayrıca katkı sağlıyor.Kültür hayatımıza katkı olması amacıyla düzenlenen kitap ve kültür fuarınınAnkara’da düzenlenen açılışı Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, İstanbulSultanahmet Camii avlusunda düzenlenen fuarın açılışı da <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanıve Vakfımız Mütevelli Heyeti Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu tarafındangerçekleştirildi.Türkiye 25. Kitap ve Kültür Fuarına Ankara’da 85, İstanbul’da 155 kuruluşiştirak etti. Her gün 10: 00 -22: 00saatleri arasında açık kalan fuarda,okuyuculara %20-50 arasında değişenoranlarda indirimli satışlar sağlandı.Ankara Kocatepe Camii avlusundadüzenlenen törende Sanayi ve TicaretBakanı Ali Coşkun ile <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkan Yardımcısı ve Vakfımız MütevelliHeyeti Üyesi Prof.Dr. MehmetGörmez birer konuşma yaptılar.www.diyanetvakfi.org.trTÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹5 >


FUARAli CoflkunSanayi ve Ticaret Bakan›Türkiye 25. Kitap ve Kültür Fuarınınaçılışında bulunmaktan gururduyduğunu ifade ederek konuşmasınabaşlayan Sanayi ve Ticaret Bakanı AliCoşkun, fuarların aynı zamanda bir ticaretboyutunun bulunduğu belirterek“Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak böylebir fuar hizmetinin, sadece sanayiürünlerinin, ticaret ürünlerinin hizmetsektörünün tanıtılmasında değil, özelliklegeleceğimizi aydınlatacak olankitap fuarının açılışında bulunmaktanayrı bir gurur duyuyorum. Kaldı ki herşeyin merkezi hükümetten kararabağlandığı bir Türkiye’den artık yerelyönetimlere önem veren bir iktidarolarak ve demokrasilerde vazgeçilmezunsur olan siyasi partiler kadar,demokratikleşmede önem verdiğimizsivil toplum kuruluşları, dolayısıylaemeği geçenlerin yanında olmak hükümetimizinönde gelen görevlerinden.”dedi.Toplumları millet yapan unsurlarınbaşında öz kültürlerinin geldiğinevurgu yapan Ali Coşkun “Dünyadayeniden yapılanmaya yönelinen buçağımızda küreselleşme süreci hızladevam etmektedir. Küreselleşmeninçok basit tarifini her yerde yapmayaçalışıyorum. Küreselleşme; ülkeler arasındaki gümrük duvarlarınınyıkıldığı, ticari ve ekonomik sınırların da kalktığı,sadece coğrafi ve siyasi sınırların kaldığı, Avrupa Birliği gibibirliklerde de büyük ölçüde siyasi sınırların kalktığı yenibir dünya düzeninde yaşıyoruz. Bu düzen hızlı bir rekabetigetirmekte, teknolojide ve iletişim araçlarındaki gelişmelerdolayısıyla toplumların maalesef öz değerleri yozlaşmakta,dolayısıyla, özellikle geleceğin güvencesi olan gençlerimizinyetişmesinde öz değerlerimize sahip çıkmak bakımından,dünün kapalı ekonomilerinde, kapalı rejimlerindekiyapıya göre bugün her şeyden çok ihtiyacımız var.” dedi.Ülkemizde okuma alışkanlığının olmamasından yakınanSanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, İslam dininin okumayıteşvik ettiğini ifade ederek “Yüce Peygambere gelenmanevi tebliğde ilk ayet oku diye başlamasına rağmen vetoplumumuzun %99’8’i Müslüman olmasına rağmen, üzülerekbelirteyim ki, belki eğitim düzenimizin de bozukluğudolayısıyla yıllar yılı okuma alışkanlığımız olmamış; ezbercibir eğitimi, okuma kültürünü, araştırma kültürünü yerleştirememişiz.”dedi.GünümüzdeToplumlar› millet yapanülkelerin ayaktakalabilmek içinöz kültürleridir.verdikleri savaşınbaşarısınınaraştırma ve geliştirmeden geçtiğini belirten Ali Coşkun,ülkemizde bu konuda da istenilen düzeye gelinemediğiniifade ederek “Araştırma, geliştirme; aynen okuma tembelliğimizgibi bu da yıllar yılı sürmüş. Bunlar üzerinde çokhassasiyetle duruyoruz. 22 üniversite ile sanayi-üniversiteişbirliğini kucaklaştırıp kamu desteğiyle, teknoloji geliştirmebölgelerini kurduk. Bakanlığıma bağlı KOSGEB idaresikanalıyla küçük ve orta işletmeleri rekabete hazırlamakiçin bir çok destek veriyoruz; Fuarları destekliyoruz, bu tipfuarların gelişmesi ve yurt dışına taşması için KOSGEBolarak katılımcılara büyük destekler veriyoruz.” dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı’nın 25 yıldır kitap ve kültür alanındayaptığı çalışmaların her türlü takdirin üzerinde olduğunubelirten Ali Coşkun “Benim çocukluğumda hatırlıyorum,dini yayın olarak Mızraklı İlmihal ve Kara Davut diyedergiye benzer saman kağıda basılmış bilgiler vardı. Ailesindeannesi-babası dini kültürü olanlar bu kültürü alabiliyordu.Ama okuma olmadığı için, eğitim eksikliği olduğuiçin maalesef toplum dinin özünü öğrenmeden gelişti. Dolayısıylailetişim araçlarının etkisinde çok kalıyoruz, özelliklegençlik. Bir siyasi kişi olarak şunu da itiraf edeyim,kimse üzerine alınmasın. Çeşitli ön yargılarla Türkiye’deTürk milletinin egemenliğinin temsil edildiği TürkiyeBüyük Millet Meclisinden; ilkokul beşinci sınıfı bitirmiş< 6 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


çocukların ancak camiye gitmesiyleilgili yasayı da hala içime sindirmişbir vatandaş değilim. Yani 15 yaşınagelen bir çocuk nasıl Kur’an kursunagidecek de o ergenlik çağında öğrenecek.Bale için, musiki için, spor içindört yaşında başlamak lazım diyen beyinlerinKur’an-ı Kerim’i öğrenmekiçin 15 yaşını beklemesi lazım demesinibugünkü uluslararası düzeyde demokrasi,insan hakları ve hukukun üstünlüğüve özgürlükler açısından dadeğerlendirmek mümkün değil. O bakımdan,inşallah bu okuma alışkanlığıylahem dünyadaki çağdaş gelişmeleritakip etmek, hem de bizi biz yapankültür değerlerine sahip çıkmakve inançları da yaşamak için bu çalışmalarınfevkalade yararlı olduğunainanıyorum.” dedi.Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun konuşmasında fuarınhayırlara vesile olması temennisinde bulanarak fuar organizasyonunudüzenleyen Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı yetkililerineteşekkür etti.Prof.Dr. Mehmet Görmez<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkan Yard›mc›s›TDV Mütevelli Heyeti ÜyesiTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı kitap kültürfuarının çeyrek asırlık bir geleneğininolduğunu belirterek konuşmasınabaşlayan <strong>Diyanet</strong> İşleri BaşkanYardımcısı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong> VakfıMütevelli Heyeti Üyesi Prof.Dr.Mehmet Görmez 25 yıldır fuarın kita-bı cami ile buluşturduğunu ifade ederek, “Çok güzel birgelenek, Türkiye sathına da yayılan bir gelenek. Bu geleneğekatkıda bulunan herkese huzurunuzda teşekkür etmeyi,özellikle bu fuara vücut veren, bu fuarın devamını sağlayanbütün yayıncı arkadaşlarımıza huzurlarınızda teşekküretmeyi bir vazife addediyorum.” dedi.Özellikle din konusunda, İslam konusunda yayın yapanyayıncılara bir iki hususu hatırlatmak istediğini ifade edenProf.Dr. Mehmet Görmez “Bunlardan birincisi; değerlidostlar, bildiğiniz gibi dünyada İslam konusunda ön yargılar,cehalet, hiç bir ilme ve ahlaka dayanmayan sorgulamalaryaygınlık kazanmaktadır. Sadece dünyaya yön verenpolitikacılara, siyasetçilere değil, üzülerek belirteyim, enbüyük dini makamları işgal edenlere dahi doğru bilgiyedayanan İslam konusundaki kaynaklar değil, ta ortaçağlardarivayeti tamamen kendinden menkul, Bizans krallarınınkitapları, kaynakları, bilgi kaynaklığı yapmaya devam ediyor.Bu sebeple yayıncı dostlarımızın özellikle yayın perspektifiniulusaldan evrensele doğru, yerelden evrenseledoğru, ulusaldan uluslararası arenaya doğru çevirmelerigerekiyor.” dedi.İslam konusundaki yayınlarımızın Türkiye ve Türkçeile sınırlı olduğunu belirten Prof.Dr. Mehmet Görmez,“Üzülerek belirteyim, İslam konusundaki yayınlarımız sadeceTürkçe ve Türkiye ile Türkçe bilenlerle sınırlı kalıyor.Oysa Türkiye’de İslamla ilgili çok güzel bir birikim var.Bu birikimi farklı dillere tercüme ederek, İslam konusundacahil kalan çevrelere bizim yöneltmemiz gerekiyor. Şuwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 7 >


FUARyayınları dolaştığınızda, hepiniz göreceksiniz,Batıdan Türkçeye çevrilenyüzlerce eser göreceksiniz. AmaFrankfurt’ta açılan fuarı gezdiğimizdeacaba Türkçeden Almancaya, TürkçedenFransızcaya, Türkçeden İngilizceyeçevrilen İslam konusunda kaçeser bulabiliriz? Bu ciddi bir meseledir,ciddi bir sorunumuzdur. Biz <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı olarak üç yıldırbu konuya emek veriyoruz, kafa yoruyoruz,inşallah çok büyük bir açılımgetireceğimize inanıyorum.” dedi.İslam adına yayınlanan eserlerdeçok dikkatli olunması gerektiğinedikkat çeken Prof.Dr. Mehmet Görmez“Öyle bir dünyada yaşıyoruz kiİslam konusunda yazdığımız yanlışbir tek cümle ertesi gün Berlin’de,Paris’te, Newyork’ta muhtelif mahfillerdenİslama ve İslamın muazzezPeygamberine eleştiri olarak yönelebiliyor.Bu sebeple özellikle İslam konusunda yayın yapandostlarımız, çalakalem, gelişi güzel, rastgele hiç bir eserilütfen yayınlamasınlar. Bu son derece önemli bir husustur.Çünkü yazdığınız yayınladığınız eser, ertesi gün Batınınmahfillerinde İslama ve İslamın muazzez Peygamberineeleştiri olarak dönebiliyor.” dedi.Diğer bir hususun da estetik olduğunu belirten Prof.Dr.Mehmet Görmez, yapılan işin bir sanat ve estetik boyutununolmasının gerekliliğine değinerek “Elbette İslam ile ilgiliyayınladığımız eserler; mizanpajından redaksiyonuna,tasarımından cildine, kapağına kadar, İslamın güzelliğineve estetiğine yakışır ve yaraşır olmak durumundadır. Kapağından,yazı karakterine kadar her şeyi İslamın rahmetpeygamberinin güzelliğine yakışır ve yaraşır bir şekilde,sadece ticari gayelerle değil. Atalarımızın sadece Mevlana’nınMesnevisi için, tezhip sanatkarlarının sadece bir sanatkarınMevlana’nın Mesnevisi için on yıl emek verdiğinihatırlatmak için, sadece dış kapağına, iç kapağına vearalardaki süslemelere emek verilmiştir. Sadece bir esere.Süleymaniye Kütüphanesini gezdiğinizde bu güzelliklerigöreceksiniz, bu güzellikleri devam ettirmemiz gerekiyor.”dedi.İnsanlığa huzur vermek için gelen dinin gerginlik üretenkonulara dönüşmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirenProf.Dr. Mehmet Görmez “Bu ülkede; bize huzurvermeye gelen din ve dini konular, asla gerginlik üretilenkonulara dönüştürülmemelidir. Bu bizim ülkemiz için, bizimvatanımız için, birliğimiz ve beraberliğimiz için sonderece önem arzediyor. Bize huzur vermeye gelen diningerginlik üretmemesinin, gerginlik malzemesi haline getirilmemesininen büyük çarelerinden birisi, bu ülkenin elikalem tutan entelektüelleri ve aydınlarının lütfedip, İslamkonusunda bilgilenme hususunda çaba göstermelerinebağlıdır. Bu sebeple biz <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı olarakeserlerimizi özellikle aydınları, entelektüelleri dikkate alarak,üniversite gençliğimizi dikkate alarak kaleme aldık.Onları yabancı dillerde de neşrederekbütün dünyada yayınlamayı düşünüyoruz.”dedi.Bu ülkede;bize huzur vermeye gelendin ve dini konular,asla gerginlik üretilenkonularadönüfltürülmemelidir.< 8 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


SultanahmetKitapla BulufltuSultanahmet Camii avlusundadüzenlenen Türkiye 25. Kitap veKültür Fuar›nda <strong>Diyanet</strong> ‹flleriBaflkan› ve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›Mütevelli Heyeti Baflkan›Prof.Dr. Ali Bardako¤lu,‹stanbul Vali Yard›mc›s› Gazi Kaya,Eminönü Belediye Baflkan›Nevzat Er ve ‹stanbul MüftüsüProf.Dr. Mustafa Ça¤r›c› birerkonuflma yapt›lar.Prof.Dr. Ali Bardako¤lu<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkan›Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›Mütevelli Heyeti Baflkan›yüzyıla bilgi toplumu olarak21. girmek zorunda olduğumuzubelirterek konuşmasına başlayan <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı Mütevelli Heyeti BaşkanıProf.Dr. Ali Bardakoğlu “Kur’an-ıKerim’e kitap demişiz ve Kur’an-ıKerim bize hem kainatı, hem bizi tanıtır.Bir bakıma okunmakla bitmeyecekolan, tefekkürle sonuna gelinemeyecekolan kainat kitabını Kur’an özetler.Yine Kur’an bize kendi iç dünyamızıtanıtır. Bizi bize tanıtır. ÇünküO’nu gönderen de yüce Rabbimizdir, bizi yaratan da odur,kainatı yaratan da O’dur. Dikkatle baktığımız vakit kainatlabizim öz dünyamız arasında, bizim öz dünyamız ile kitaparasında, Kur’an arasında hiç bir farklılık uyuşmazlık göremezsiniz.”dedi.25’incisi düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarınıbilginin açılımı olarak niteleyen Prof.Dr. Ali Bardakoğlu,bilgiyi tefekküre dayandırma ihtiyacımız olduğunu belirterek“Elbette bizim hem bilgiye, hem de bilgiyi tefekküre,rasyonel düşünceye, eleştirel bakışa dayandırmaya ihtiyacımızvar. Sadece kuru bilgi değil, o bilginin tefekkür boyutuvar, tefekkür ayağı var. O bilginin rasyonel düşünceayağı var. O bilginin estetik boyutu var. Bütün bunları bizbirlikte geliştirme ve insanımıza sunmak zorundayız. Bilgininkendini başlı başına bir değer olarak kabul etmek zorundayız.Zaten kainatın kitabı ve Kur’an kitabı arasındakiuyumdan söz ederken bunu kastediyoruz. Aslında bütünbilgiler Yüce Rabbimizin bize öğrettiği bilgilerdir. Dikkatlebakarsak, bütün bilgiler arasında çok güzel bir ahenkvardır. Hepsi birden bizim bu dünyada daha mutlu olmamızı,toplumumuzun daha huzurlu olmasını, yarınlarımızın dahaiyi olmasını sağlayan elemanlardır, unsurlardır.” dedi.Bilgisiz dindarlığın ve mutluluğun olamayacağını belirtenProf.Dr. Ali Bardakoğlu bu anlamda Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfının bu tür faaliyetlerini anlamlı bulduğunu ifade ederek“Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfımızın bana göre fevkalade anlamlı,fevkalade güzel bir gayretinin ürünü olarak Ankarave İstanbul’da açtığımız kitap fuarları sadece sembolik veöncül bir anlam taşıyor. İnsanımıza kitabı sevdirmek, insanımızıkitapla buluşturmak, bilgisiz dindarlığın olmayacağı,bilgisiz mutluluğun olmayacağını insanımıza anlatmak içinbu faaliyetler yapılıyor.” dedi.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 9 >


FUAR‹zzeti koruyabilmek,sayg›nl›¤› veitibar› koruyabilmek;bilginin tefekküre,rasyonel düflünceye veesteti¤e dayanmas›ndangeçer.Konuşmasında yayınevi sahiplerinede seslenen Prof.Dr. Ali Bardakoğlu,kitapların indirimli ve ucuz tutularakherkese ulaşması gerektiğini belirterek,“Bu kitap fuarının amaçlarından biribudur. Bu kitap fuarı ticari bir faaliyetdeğildir. Para kazanmak çok gerilerdekalan bir amaç olmalıdır. Bu itibarla dayayınevlerimiz mümkün olduğu kadarokuyucusunu kitapla buluşturmak gayretiiçerisinde olmalıdır. Zaten biz <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı olarak sürekli yeni yayınlaryapmanın gayreti içerisindeyiz. Yaptığımızbütün yayınlarda sadece o sistemiişletecek kadar cüzi bir maliyetüzeri kar ile piyasaya sürülmektedir.Kamu desteğini de saymazsak, belirlediğimizfiyatlar günümüz özel sektörmantığı ile maliyet ve maliyet altı fiyatlardır.Biz yayınevlerinden de bu fedakarlığıbekliyoruz.” dedi.Yayınevlerinin hazırladığı kitaplarınbelli bir çizginin üzerinde ve kalitedeolması gerektiğine vurgu yapanProf.Dr. Ali Bardakoğlu “Artık ne basarsakmüşteri alır ve okur diye düşünmemeliyiz.Müşterinin talebini de,okuyucunun istek ve ihtiyacını da değil,daha çok biz kendi hedeflerimizigöz önüne alarak kitap neşretmeliyiz.Bu fevkalade önemli bir husustur. Birkitabın satılması demek o kitabın arzuettiğimiz çizgi üzeri olması anlamınagelmez. Öyleyse ticari faaliyetlerde,ticari amaç önemlidir ama aynı zamandayayınlayacağımız kitapların içeriğinin mutlaka 21.yüzyıla yakışır kıvamda ve düzeyde olması da bizim hedeflerimizdenbiri olmalıdır. Bunu da yine yayınevlerimizdenözellikle istirham ediyorum, talep ediyorum. Buna yarınlarımızınve çocuklarımızın ihtiyacı var. Bizim neşrettiğimizkitaplar verdiğimiz eserler, ürettiğimiz bilgi artık çağımızinsanına ve gelecek kuşaklara hitabeden ve onları şekillendirebilengüçlü olan bilgi olmak zorundadır. Bu itibarla benbu kitap fuarının aynı zamanda yararlı bilgi üretme açısından,yerinde ve anlamlı bilgi üretme açısından da bir yarışplatformu olmasını arzu ediyorum.” dedi.İslam dünyasının faydalı bilgiyi ve faydalı ameli birazyitirdiğine değinen Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “İslam dünyasıameli salih bilincini yitirdi, ilm-i nafi bilincini yitirdi.Halbuki Peygamber Efendimiz sürekli olarak yararsız olanbilgiden Allah’a sığındı. Nedir yararsız bilgi? Günümüz insanınınihtiyacına cevap vermeyen, sorunlarını çözmeyen,onu göz ardı eden, sadece duyumlar üzerinde dolaşarak,gönlümüze bir bilgi piyasası oluşturan kitaplar da buna dahildir.”dedi.Müslümanların ameli salih bilincini yitirdiğini belirtenProf.Dr. Ali Bardakoğlu, ameli salih bilincini yitiren toplumlarınzillete düşeceğini ifade ederek “Ameli salih bilinciniyitirdik; yaptığımız işi, ürettiğimiz faaliyeti insanımıza,toplumumuza, insanlığa, bize ve ailemize bir yararının olmasılazım, barışı uyumu sağlaması lazım. Ameli salih demekyararlı, barışçıl iş demektir. Kur’an-ı Kerim bir yeryüzüegemenliğinin iki temelinden söz eder, biri inanma vegüvenme. Başta Yüce Rabbimiz olmak üzere, yaradanainanma, yarattıklarını sevme, ikincisi de ameli salihtir. Amelisalih bilincini yitiren toplumlar izzeti de yitirirler. HalbukiKur’an izzetin, Allah’a, Resulüne ve inanlara ait olduğunuve olması gerektiğini söyler. İşte izzeti yakalayabilmek,izzeti koruyabilmek, saygınlığı ve itibarı koruyabilmek, hembilginin tefekküre, rasyonel düşünceye ve estetiğe dayanmasındangeçer, hem de ürettiğimiz bilginin, yayınladığımızkitabın yarınlarımıza hitabeden kıvamda olmasından geçer.Ben bütün bu emellerin, umutlarımın, dualarımın, lahza lahzabu tür fuarlarla, bu tür faaliyetlerle gerçekleşeceğini görüyorumve bunun mutluluğu içindeyim.” dedi.Prof.Dr. Ali Bardakoğlu herkesin okuması gerektiğinevurgu yaparak “Lütfen Kur’an’ı, Kur’an’ın yorumu açılımıdemek olan bu kitapları mutlaka okuyalım. PeygamberEfendimizin hayatını, onun güzel ahlakını, siyerini, sünnetiniyakından tanıyalım. O örnek insanın tanınması bilinmesi,bu toplumun aynı zamanda birleşmesi, bütünleşmesidemektir. Onun rahmetinin dalga dalga topluma yayılmasıdemektir. Hem İslamın bilgi ve tefekkür çağrısına, hemPeygamber Efendimizin rahmet davetine hepimizin büyükihtiyacı vardır.” dedi.< 10 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


Prof.Dr. Mustafa Ça¤r›c›‹stanbul ‹l Müftüsüİslamın gelmesiyle cahiliye dönemininsona erdiğini ve kısa bir süreiçerisinde örnek ve mükemmel birtopluluğun ortaya çıktığını belirterekkonuşmasına başlayan İstanbul İlMüftüsü Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı“Bizim İslam literatüründe İslamdanönceki döneme cahiliye dönemi denir.Cahiliye bilgisizlik anlamına gelir,hoyratlık anlamına da gelir. Buradanşu anlam çıkar; bilgisizlik aynızamanda hoyratlığı, barbarlığı doğurur.Bu devri kapatan dinin adı da İslamdırve konunun bütün uzmanlarıİslamın cahiliye kavramının zıddı olduğunusöylerler ve bir medeniyeti,uygarlığı ifade ettiğini söylerler. Bumedeniyetin, uygarlığın kutsal kitabınınbir adı Kur’an’dır. Kur’an okumakavramından gelir, diğer bir adı da kitaptır.Dolayısıyla İslamın getirdiğimedeniyet bir okuma medeniyetidir,bir kitap medeniyetidir.” dedi.İslamın hitap ettiği toplumu birbilgi toplumu, okuma-yazma toplumuhaline getirdiğini belirtenProf.Dr. Mustafa Çağrıcı “Dünyadabir başka yerde eşi görülmeyecek birsüratte bir bilgi toplumu oluşuyor veyaklaşık 150 sene sonra da bir tefekkürtoplumu oluyor. Cahiliye denilenbir devirden 100-150 sene sonra birbilim ve tefekkür toplumuna geçiliyor. Bu nedenle, İslamdünyasının bilimde ve düşüncede en yüksek kitleyiyakaladığı dönem aynı zamanda okumanın en yüksek olduğudönemdir. kitabın, okumanın en büyük değeri gördüğüdönemdir. İslam dünyası bu özelliğini koruduğuçağlarda dünyaya ışık saçtı, bilim saçtı, tefekkür saçtı.”dedi.Dindarlığın olmazsa olmaz tamamlayıcılarının bulunduğunu,bunlardan bir tanesinin de ahlak olduğunu belirtenProf.Dr. Mustafa Çağrıcı, ahlaksız bir dindarlıktan söz edilemeyeceğiniifade ederek “Ahlaksız bir dindarlık yalanbir dindarlıktır. Dindarlığın estetik bir boyutunun olmasılazım. Estetiği olmayan bir sanat, sevgisi olmayan, güzelinpeşinde olmayan dindarlık hoyrat bir dindarlıktır vedindarlığın bir bilgi boyutu vardır. Bilgi boyutu olmayandindarlık cahil dindarlıktır, zararlı dindarlıktır ve fanatizmdir.”dedi.İnanmanın bilgi ve erdem gibi temellere dayanması gerektiğinibelirten Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı “İslamın vazgeçilmezkavramları arasında yalnızca bir inanma değil, buinanmanın bilgi temeline dayanması, erdem temeline dayanmasıve estetik temeline dayanması gerekiyor. Böyleolduğu takdirde bu din evrene ışık saçmıştır ve saçacaktır.”dedi.İslam dünyasının bilgiyi ihmal ettiği, bilgi toplumu olmaktanuzak durduğu zamanlarda dünyadaki ihtişamını vesaygınlığını kaybettiğini ifade eden Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı“Bilime değer vermeyen, sanata, estetiğe değer vermeyenbir toplum saygınlığını da kaybeder. Yeniden saygınduruma gelmenin bir başka yolu asla ve asla yoktur. Yalnızcave yalnızca bilgi yolu vardır, estetik yolu vardır, erdemyolu vardır. Onun içindir ki <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığımızınve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının özellikle son yıllardabilginin altını kalın çizgilerle çizmesi fevkalade önemlidir.”dedi.İslam dünyasının bugün yaşadığı sıkıntılı durumu bilgidenuzaklaşmaya bağlayan Prof.Dr. Mustafa Çağrıcı “BütünMüslümanların bunun farkına varması lazım ve dünyadakiyüce dininin onuruna yakışır bir düzeye gelebilmesi içinmutlaka bilgiyle, kitapla buluşması, barışması, onu hayatınbir parçası haline getirmesi gerekiyor. Bu fuarın bunun birparçası olduğunu düşünüyorum. Bu fuardaki standlar küçükolabilir ama ifade ettiği anlam son derece büyüktür. Ümitediyorum ki bilgiye olan bu saygı bu sevgi, İslam dünyasındadalga dalgayayılacak ve bununbereketli so-‹slam›n getirdi¤i medeniyetnuçlarını İslam bir okuma medeniyetidir,dünyası toplayacaktır.”dedi.bir kitap medeniyetidir.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 11 >


FUARGazi Kaya‹stanbul Vali Yard›mc›s›Kitabın aydınlık ve gelecek olduğunubelirterek konuşmasınabaşlayan İstanbul Vali Yardımcısı GaziKaya “Kitap aydınlık demektir, bilgidemektir. Karanlığa kızmakla karanlıkgitmiyor, aydınlığa övgüleryazmakla, söylemekle de aydınlıkkendiliğinden gelmiyor. O halde aydınlıkisteyenler karanlığa bir mumyakacaktır. Böylecebu karanlıkYaflad›¤›m›z toplumdacehalet aydınlanacak.”dedi.ça¤dafl, huzurlu veAllah’ın yarattığıcanlılarmutlu yaflamay› diliyorsak,içinde, en güzeli,bunun temelindeen akıllısı ve enbilgi yat›yor.kutsalının aynızamanda en vahşisininde insan olduğunu belirten Gazi Kaya Latincede,“insan insanın kurdudur” diye bir tabirin bulunduğunuifade ederek “Halbuki insan insana yardım eden, dünyadabilgisi olan, kitaptan okuyan, Tanrısını bilen, kendisinesaygısı olan, komşusuna sevgisi olan bir insan olması gerekirama vahşetin de yaşandığı bir durum var. Çünkü akılvardır; insan o akılı eğer vahşet için kullanıyorsa onunönüne geçmek gerekiyor. O halde herkes yeteri kadar bilgiliolacak. Biz insanlar yaşadığımız toplumda çağdaş, huzurluve mutlu yaşamayı diliyorsak, bunun temelinde bilgiyatıyor. Bilmenin ölçüsü yoktur ama huzurlu yaşayacakkadar bilgi yeter, mutlu yaşayacak kadar bilgi yeter, kardeşçeyaşayacak kadar bilgi yeter.” dedi.Nevzat ErEminönü Belediye Baflkan›Tarihi mekanların aktif olarak kullanılmasındanbüyük memnuniyetduyduğunu belirterek konuşmasınabaşlayan Eminönü Belediye BaşkanıNevzat Er “Bu tarihi mekanlara sahipçıkmak, insanla, toplumla tarihi mekanların,camilerimizi, tarihi anıt eserlerimizibuluşturmak suretiyle ancakmümkündür. İşte yaklaşık bundan 70-80 yıl önce sabah namazında bile Süleymaniye camiininavlusunun dolup taştığı bir süreci düşünün; bugün tarihimekanların ne kadar boşaltıldığını, insansızlaştırıldığını görüyoruzve şahit oluyoruz ve çok özlüyoruz.” dedi.İnsanımızı tarihi mekanlarla, tarihi eserlerle buluşturmanıngerekliliğine değinen Nevzat Er, Sultanahmet Camiiavlusunda düzenlenen fuardan dolayı <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığınave Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfına teşekkür etti.Tarihi mekanlara sahip çıkmanın ve gelecek nesillere aktarmanınönemine değinen Nevzat Er “Bize düşen tarihimizi,geleceği görerek geçmişimizle buluşturma ve bugüne yarınasizinle taşımak gayreti olmalıdır. Bu eserler sizinle buluşarak,buradaki manevi havayı yaşayarak, ibadet ederek geleceğetaşımakzorundayız. Nesillerbunu bizden Bize düflen; tarihimizi,bekliyor. Ecdatgelece¤i görerekbunun için bu mekanları,bu eserleri,bu tarihi anıtla-geçmiflimizle buluflturmakrı bize emanet etmiş,bu bir görev-ve bugüne yar›na sizinledir.” dedi.TDV tafl›mak gayreti olmal›d›r.< 12 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


‹FTAR‹<strong>ftar</strong> <strong>Sofras</strong>›Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazanayında Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı tarafından Ramazanboyunca dört çeşit yemekten oluşani<strong>ftar</strong> yemeği verildi.Kocatepe Camii altında, sıcak birmekanda kurulan i<strong>ftar</strong> sofrasında hergün 2000’in üzerinde vatandaşımız i<strong>ftar</strong>ınıaçtı.Yıllar önce Kocatepe Camii avlusundabir çadırda başlayan i<strong>ftar</strong> sofrası,kapalı ve sıcak mekana taşınarak,daha uygun ortamda, daha çok vatandaşınyararlandığı bir hizmete dönüştü.Kocatepede i<strong>ftar</strong>, artık Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfının bir geleneği haline geldidiyebiliriz. Havanın karardığı, i<strong>ftar</strong>vaktinin yaklaştığı saatlerde orucunuaçmak için sıraya giren, Allahuekbernidasıyla gün boyu Allah rızasınamazhar olma amacı ile tutulan orucunbesmele eşliğinde açıldığını görmekve buna vesile olmak her halde mutluluklarınen büyüğüdür.Daima fakirin, yoksulun, kimsesizin yanında olma gayretindeolan Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının; hem dini bir geleneğiyaşatma, hem oruçlu insanların birlikte i<strong>ftar</strong> etme hazzınıpaylaşma, hem de bu tür güzel geleneklerimizin gelecekkuşaklara bir miras olarak intikalini sağlama amacına yönelikgerçekleştirdiği bu hizmetten duyduğu gurur her şeyinüstündedir.Vakfımızın i<strong>ftar</strong> sofrasına sponsor olarak katılan hayırsevervatandaşlarımıza da şükranlarımızı sunuyor, hayırlarınınYüce Mevla tarafından kabulünü niyaz ediyor, kendilerinesağlıklı ve hayırlı uzun ömür diliyoruz.Vakfımız, i<strong>ftar</strong> sofrasının yanı sıra Ramazan ayında yardımamuhtaç vatandaşlarımızın da yardımına koşarak, kendilerinegıda yardımında bulundu.www.diyanetvakfi.org.trTÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹13 >


‹FTARfiehit veGazi Yak›nlar›na‹<strong>ftar</strong>Prof.Dr. Ali Bardako¤lu<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkan›Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›Mütevelli Heyeti Baflkan›Türkiye <strong>Diyanet</strong> VakfınınRamazan ayında gerçekleştirdiğifaaliyetlerden biri de bu vatan içincanını feda etmiş şehitlerimizinyakınları ile gazi ve gaziyakınlarımıza verdiği i<strong>ftar</strong> yemeği idi.Duygusal bir ortamın yaşandığıi<strong>ftar</strong> yemeğinde şehit yakınlarıile gazilerimizin yüzünde vatansevgisini görmek, bu vatanın birliğive dirliği için herşeye hazırolduklarına şahit olmak herkes gibibizim de göğsümüzü kabarttı.İ<strong>ftar</strong> yemeğinde <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong> VakfıMütevelli Heyeti Başkanı Prof.Dr.Ali Bardakoğlu ile Şehit ve GaziYakınları adına Türkiye Harp MalülüGaziler, Şehit, Dul ve YetimlerDerneği Genel Başkanı Malül GaziÜsteğmen Taner Uran birer konuşmayaptılar.Vatanımızın bölünmez bütünlüğüiçin dua ederek konuşmasına başlayan<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanı ve Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı Mütevelli HeyetiBaşkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “YüceRabbimizden ağız tadımızı bozmamasını,bizleri huzur, birlik ve dirlikiçerisinde, bu şanlı bayrağımız altında,aziz yurdumuzda hür ve müreffeh birşekilde yaşatmasını niyaz ediyorum.Bizlere bu cennet vatanı bırakan ecdadımızaAllah rahmet eylesin, O’nukahramanca koruyan, her türlü iç vedış tehlikeye karşı kahramanca koruyanşehitlerimize Allah rahmet eylesin.”dedi.Vatanımızda hür ve mutluluk içerisindeyaşamamızı şehitlerimize borçluolduğumuzu belirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu“Burada teneffüs edebiliyor,yüzümüz gülüyor ve dik yürüyebiliyorsak,emin olun biz bu gururu, buonuru onlara borçluyuz. Onun için< 14 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


sizler de bu şeref levhasını sürekli taşıyan milletimizinbağrında yaşattığı, sevdiği, saygı duyduğuçok önemli ve özel insanlarsınız.” dedi.Dinimizin şehitlik mertebesine ulaşmayı büyükbir onur saydığını ve vatan sevgisine büyükönem verdiğini belirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu“Biliyorsunuz dinimiz şehitlik mertebesini rütbelerinen yükseği olarak kabul etmiş, vatan sevgisinive vatan müdafaasını en önemli ibadetlerdenbirisi saymıştır. Zaten biz Türk milleti olarak hepbu inançla, bu azimle, bu duyguyla yetiştik ve şehitlerimizielbiseleriyle, elbiselerini kefen sayarak,onları aziz vatanımızın bağrına tevdi ettik.Her duamızda, her niyazımızda onları hep rahmetle,minnetle anıyoruz. Bu Ramazan’ın manevi atmosferindeve bayramın coşkusu içerisinde, yineonlar kalbimizde, dualarımızla birlikte yer alacaktır.”dedi.Özellikle terör olayları sebebiyle yaşanan acılardanduyduğu üzüntüyü dile getiren Prof.Dr. AliBardakoğlu “Tabi gönlümüz arzu ediyor ki değerlidostlarım, bu acıları hiç yaşamayalım. Hele heleacıların en büyüğü kendi içimizden, bizi bölmek,parçalamak ve aramıza huzursuzluk getirmekisteyenlerin yol açtığı acılardır. Biz dışarıdangelen tehlikelere karşı yek vücut olmasını bilen vekahramanca, bir ibadet aşkıyla bu vatanı savunanve bunu şerefli bir görev sayan bir millete mensubuz.Ama daha acısı içimizden yetişen, aramızdabüyüyen ve bu toprakların suyunu, havasını teneffüseden insanların bizim birliğimizi, dirliğimizi,huzurumuzu tehdit etmesidir. Her halde bizi, sizlerive hepimizi kahreden budur.” dedi.Sevgi, saygı ve birlik içerisinde yaşamamızdurumunda birlik ve bütünlüğümüzün bozulmayacağınıbelirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “‘İnanıyorumki bizler birlik içerisinde olursak, karşılıklısevgi ve saygı içerisinde olursak, bilinçli olursak,tehlikenin nereden ve nasıl geldiği konusundauyanık olursak, ordumuza güvenir, bayrağımızıngölgesi altında yaşamayı ve vatanın bölünmezbütünlüğünü önemli bir gaye edinirsek, inanıyorumki yarınlar çok daha güçlü şekilde bizlerinolacaktır.” dedi.İ<strong>ftar</strong> sofrasında birlikte bulunmaktan duyduğumemnuniyeti dile getiren Prof.Dr. Ali Bardakoğlu“Lütfen kusura bakmayınız, mütevazi bir i<strong>ftar</strong> sofrasıbu. Burada biz i<strong>ftar</strong> sofrasının maddi güzelliğinideğil, sizin yüreğinizdeki sevginin, gönlünüzdekiumudun ve duanın güzelliğini paylaşmak istedik.Hem bizim duamız sizlerle, hem sizin duanızbütün şehitlerimizle, gazilerimizle.” dedi.Bir yıl önce Gazi Uyum Evini ziyaret eğittiğinibelirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, orada duyguluanlar yaşadığını dile getirerek “Oradaki kahramangazilerimizin bütün o maddi, bedeni kayıplarınarağmen yüzlerinin güldüğünü, dimdikayakta durduklarını gururla yaşadıklarını ve yarınabaktıklarını gördüm. Aslında imkan olsa da herferdimiz belli aralıklarla bu kahramanlarımızı ziyaretetse. Bir vatanı korumanın, kollamanın, yüceltmeninçok pahalıya malolduğunu ve nice canlara,nice mallara, nice yiğitlere malolduğunu anlasada biraz daha bu bağımsızlığın, hürriyetin,bayrağın, toprağın kadri kıymetini bilse. İnşallahbu konuda mesafe alacağımıza inanıyorum.” dedi.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı olarak aziz şehitlerimizihep rahmetle ve minnetle yadettiklerini belirtenProf.Dr. Ali Bardakoğlu “İl ve ilçe müftülüklerimizolarak, bu konuda gerek toplumsal bilincin,şuurun uyanması açısından, gerekse o birlikve beraberliğin güçlenmesi açısından ne yapmamızgerekiyorsa yapmak bizim en tabii insanive dini görevimizdir. Bu konuda işbirliği içindeolmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğumu dasizlere ifade etmek istiyorum.” dedi.Malül Gazi Üste¤menTaner UranTürkiye Harp Malülü Gaziler, fiehit,Dul ve Yetimler Drn.Gn.Bflk.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığının şehit yakınlarını kurasız olarak haccagötürmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasınabaşlayan Malül Gazi Üsteğmen Taner Uran “Sayın Başkanıma ikikonuda teşekkür etmek istiyorum. Birincisi bu sene ilk defa uygulananhac ibadetini yerine getirmek isteyen şehit ailelerine sağlanan kolaylıktandolayı; ikincisi ise üniversiteye ilk kez başlayan şehit ve malülgazi çocuklarına sağlanmış olan burs. İkisi için de minnettarız.” dedi.Malül Gazi Üsteğmen Taner Uran Hac kolaylığının gazi ailelerinede sağlanması temennisinde bulunarak i<strong>ftar</strong> yemeği için teşekküretti.www.diyanetvakfi.org.trTÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹15 >


‹FTARÖzürlü veSakatlara‹<strong>ftar</strong>Ramazan ayında verileni<strong>ftar</strong> yemeklerinden biride özürlü ve sakatlar içinverilen i<strong>ftar</strong> yemeği idi.Yemekten sonra Doç.Dr.İsmail Karagöztarafından <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanlığınca özürlüler vesakatlar için yapılanfaaliyetlerin yer aldığı birsunum gerçekleştirildi.Daha sonra <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı Mütevelli HeyetiBaşkanı Prof.Dr. AliBardakoğlu ile TürkiyeSakatlar KonfederasyonuGenel Başkanı FarukÖztimur birer konuşmayaptılar.Prof.Dr. Ali Bardako¤lu<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkan›Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›Mütevelli Heyeti Baflkan›Misafirleri ağırlamaktan duyduğumemnuniyeti dile getirerek konuşmasınabaşlayan <strong>Diyanet</strong> işleri Başkanıve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı MütevelliHeyeti Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu“Allah katında da, inanan insanlarınkatında da, insanların değeri, ne kılıkkıyafetleri ile ne mallarıyla mülkleriyleolur. İnsanların gerçek değeri yüreklerindetaşıdığı sevgi ile olur, o sevgiyipaylaşabilmeleri ile olur. Biz yürektetaşınan sevginin paylaşılmasınıdoğrusu sizlerden öğrendik.” dedi.Özürlüler ve sakatlar için <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığının yaptığı faaliyetleredeğinen Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, yapılanfaaliyetlerin yeterli olmadığını ifadeederek “<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı olarakgörevlerimizin çok azını yaptığımızınfarkındayız. Ben huzurunuzda bukonunun gönüllü fedaisi Doç.Dr. İsmailKaragöz Beye özel teşekkür ediyorum.Tek başına toplumda o bilincinuyanması için fedakarca çalışıyor. Köyköy, kasaba kasaba, il il dolaşıyor. Aslındaİsmail Beyin yaptığını bizim hepimizinyapması lazım. Toplumun o bilinceulaşması lazım.” dedi.Ortak bilincin oluşması için gönüllerdekiduygunun, sevginin paylaşılmasıgerektiğine vurgu yapan Prof.Dr. AliBardakoğlu “<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığınınyapacağı, yapması gereken, MilliEğitim camiasının yapması gereken,< 16 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


medyanın yapması gereken en önemli şey cebindekinipaylaşmak değil, gönlündekini paylaşmak olmalıdır.O ortak bilincin oluşmasını sağlamaktır.Elbette cebindekini paylaşmak da önemli bir özveridir.Ama biz o süreci hızlı bir şekilde atlatmak zorundayız.O süreci uzun zamana yayamayız. Artıkbir toplum halinde birbirimizi severek birbirimizisayarak, birbirimizin derdiyle dertlenerek yaşamasınıöğrenmek zorundayız. Biz 70 milyon Türkiyeolarak, aslında aramızdaki sevgiyi, aramızdaki YüceAllah’ın nimetlerini paylaşabilsek, gerçektençok zengin bir ülkeyiz. Paylaşmasını bildiğimiz sürecebu zenginliğimiz bizi mutlu edecek kadar çok.Ama içimizdeki kördüğümler, içimizdeki zaaflar,ihtiraslar, dünyanın kısa ve uzun vadeli çıkarları bizibazen derin düşünmekten ve gönlümüzdeki osevgiyi paylaşmaktan alıkoyuyor.” dedi.Özürlü ve sakatlarla bir arada olmaktan, özürlülerinçok insani temel haklarını topluma mal etmeçabalarını görmekten dolayı çok mutlu olduklarınıbelirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “Bize buaşkı, bu şevki, bu sorumluluğu sizler hatırlatıyorsunuz.Yapmamız gereken daha çok iş var. İnanıyorumki 7-8 milyon engelli kardeşimizin bu temelinsan haklarını toplumun geride kalan 60 milyonubenimsemedikçe ve kendi öz sorunu olarakgörmedikçe, biz bu çabalarımızı sürdürmeye devamedeceğiz. Bunun nihai hedefi odur. Bunun nihaihedefi, her yaşayan sağlıklı ferdin, her halivakti yerinde insanın, kendisi gibi olmayan diğerlerininderdiyle dertlenmesi, onun kadar bu konularaeğilmesi ve bu sorunları aşmayı temel bir insanihedef haline getirmesidir. Zaten biz medeniyetiböyle ölçüyoruz.” dedi.Medeniyetin teknolojik araç ve gereçleri icatetmek olmadığını, medeniyetin insanlık medeniyetiolduğunu belirten Prof.Dr. Ali Bardakoğlu “Medeniyetne aya çıkabilmektir, ne en son teknolojikaraç ve gereçleri bulabilmek ve kullanabilmektir.Medeniyet insanlık medeniyetidir, Ademiyet medeniyetidir.O da paylaşmaktır. Elinizde kırık birlokma varsa onu paylaşmaktır. İçinizde bir sorunlu,engelli, dertli, sıkıntılı insan varsa onun sıkıntısınıderdini, yoksulluğunu, yoksunluğunu paylaşabilmektir.”dedi.Bizim tarihimizde ecdadın bu medeniyeti gösterdiğinevurgu yapan Prof.Dr. Ali Bardakoğlu“Bizim tarihimiz, ecdadımız bu medeniyetin çokgüzel örnekleriyle doludur. İslamın öğrettikleri zatenbundan farklı bir şey değildir. İslam yerdekikarıncanın incinmesini bile Ademiyete ve mürüvveteaykırı görür. Ağacın dalındaki kuş yuvasınınbozulmasını bile mürüvvete aykırı görür. Bırakıninsanların aynı Ademden gelip, aynı dertleri paylaşmasını.Yine hatırlayalım Peygamber Efendimizhepiniz Ademdensiniz, Adem ise topraktandır buyuruyor.Bu çok harika bir mesaj verir bize. İki temelvurgu yapar. Bir hepiniz kardeşsiniz, hepinizAllah’ın kulları olarak Allah’ın önünde eşit durumdasınız.İkincisi de hepiniz topraktansınız, birazmütevazi olmasını öğrenin, lütfen yere gururla,kibirle değil, biraz tevazu ile basın. Biz bunları anlatmak,bunları paylaşmak, bunları insanlara öğretmekzorundayız. “ dedi.Faruk ÖztimurTürkiye SakatlarKonfederasyonuGenel Baflkan›Beş yıldır özürlü ve sakatlar için i<strong>ftar</strong> yemeğisofrası düzenlemesinden dolayı <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı ve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfına teşekkürederek konuşmasına başlayan FarukÖztimur “Engellileri kucaklayan, onları da birbirey olarak gören ve engellileri bir araya getirereki<strong>ftar</strong> sofrasında buluşturan <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanlığına teşekkür ediyoruz.” dedi.Yurt dışında şahit olduğu özürlüler ve sakatlariçin sunulan imkanlardan örnekler sunan FarukÖztimur “Kiliseler, özürlülerle ilgili sandalyeler,araçlar, gereçler yapmışlar. Bizim dinimizde o kadar yüce bir din ki bir elinin verdiğinibir eline göstermeyen, o insanlarımızı kucaklayanbir dindir. Şöyle osmanlıya bakıyorsunuz;darül şifalar, darül acezeler kurmuş ve kuşsesiyle zihinsel özürlüleri rahatlatmış, tedavi etmiş.Bu kadar yüce dine sahip, bu kadar güzelbir millet olarak biz gerilerde olamayız.” dedi.Faruk Öztimur konuşmasının sonunda engelliliğinher kesin başına gelebilecek bir durumolduğuna vurgu yaparak “Engellilik herkesin başına gelecek bir olay. Şu kapıdan çıkancabaşımıza ne geleceğini bilmiyoruz. Herkesbir özürlü adayıdır. Onun için toplumumuzdaözürlülere gerekli önemin verilmesi gerektiğineTDVinanıyorum.” dedi.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 17 >


FAAL‹YETTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›Kad›n Faaliyetleri Müdürlü¤üYeni Faaliyet Dönemine Bafllad›Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı; Kadın FaaliyetleriMüdürlüğü, 2006-2007 faaliyetdönemine 08 Kasım 2006 Çarşambagünü saat: 13.30'da Kocatepe Camii KonferansSalonu’nda düzenlediği bir törenle başladı.Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail Alptekin,Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı NimetÇubukçu, <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkan Vekili Prof.Dr.Mehmet Görmez, milletvekilleri ve kalabalık birtopluluğun katıldığı tören, saygı duruşu veİstiklal Marşımızın okunmasıyla başladı. KadınFaaliyetleri Müdürlüğünün icraatlarını ihtivaeden sinevizyon gösteriminden sonra protokolkonuşmalarına geçildi.Tören münasebetiyle Kadın ve Aileden Sorumlu DevletBakanı Nimet Çubukçu, <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkan Vekili Prof.Dr.Mehmet Görmez, Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Genel Müdürü A.İhsanSarımert ve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Kadın Faaliyetleri Müdürü AyşeSucu birer konuşma yaptılar.< 18 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


Nimet ÇubukçuDevlet Bakan›Günümüzde kadınların geçmiş yıllaragöre daha özgür ve daha eşitbir dünyada yaşadığını belirterek konuşmasınabaşlayan Devlet Bakanı NimetÇubukçu, kadınların potansiyellerinihayata yansıtma noktasında istenilendüzeye gelemediklerini ifade ederek“Hem ülkemizde, hem de dünyanınpek çok yerinde kadınlar hala kendibecerilerini, kendi donanımlarınıgerçekleştirmeye ve potansiyellerinihayata yansıtma konusunda istediğimizgelişmişlik düzeyini yakalamışdeğiller. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine olursa olsun; eğitim, sağlık gibi birçok temel göstergeler açısından kadınlarhala yeni sorunlarla baş başa bırakılmışlardır.”dedi.Ülkelerde mevcut olan bu eşitsizliklerinde yeni yeni istismar ve ayırımcılıkbiçimleri doğurduğunu dile getirenBakan Çubukçu, “Bilgi toplumundayer alan ve eğitimden, bilimdenyoksun kadınlar az ücretli, sosyal güvencedenyoksun ve bu güvencelerdenmahrum, kötü işlerde yığılmakta ve kadınlarıbaşta ekonomik istismar olmaküzüre, her alanda istismara açık kılmaktadır.Öte yandan kadınların bu sorunlarınınçözümlenmediği ülkelerde,kalkınmadan, barıştan, mutluluktan verefahtan söz edilemeyeceği de herkesçebilinen bir gerçektir. Kadınların dışındatutuldukları bir toplumsal ortammutluluk ve refah değil, aksine derin mutsuzluk, derin yoksulluklar,şiddetin alt üst ettiği yaşamlar, parçalanmış ailelerve bundan doğan toplumsal yıkıcı etkiler getirir. Kadınlarıiçine almayan bir insanlık idealinin kalkınma projelerininbaşarısızlığı karşısında kadınlarla ilgili tüm dünya ve ülkemizdekigelişmelerde ve gündemin ön sıralarında olması daumut vericidir.” dedi.Tüm dünyada ve Türkiye’de kadın erkek eşitliğini hayatageçirmek üzere cinsiyet eşitsizliği ile ve ayırımcılıkla mücadelekararlı bir eksende siyaset yapılmakta olduğunu belirtenDevlet Bakanı Nimet Çubukçu “Öncelikle sizlerin debildiği gibi eğitimden sağlığa, istihdamdan karar alma mekanizmalarındasayısal çokluklarına kadar yasal alanda veanayasal düzlemde bir çok alanda çok önemli değişiklikleryaptık.” dedi.Hükümet olarak bu dönemde kadınlara yönelik devrimniteliğinde yasal düzenlemeler yaptıklarını ifade eden DevletBakanı Nimet Çubukçu “Hükümetimiz döneminde gerçekleştirilenkadınlara yönelik devrim niteliğindeki yasal düzenlemeler,kadın erkek eşitliği yolunda ülkemizde atılan enönemli adımlardan biridir. 04 Temmuz 2006 tarihinde yayınlananBaşbakanlık genelgesiyle, başta Sayın Başbakanımızınöncülük ettiği kadına ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi,töre cinayetleriyle mücadele konusundaki genelgede,artık kadınlara yönelik bir tür ayırımcı ve şiddet içeren tutumlarındevletin en üst düzeyinden de siyasi irade tarafındansahiplenildi. Bu bir devlet politikası halinde vurgulandığınınen önemli kanıtıdır.” dedi.Hedeflerinin yasal değişikliklerin uygulanması olduğunubelirten Bakan Çubukçu, “Şimdi hedefimiz, öncelikle bu yasalarınve değişikliklerin, bu gelişmeler ışığında eksiksiz birşekilde uygulanması yönünde çalışmalar yürütmektir. Bildiğinizgibi toplumsal süreçte yasal değişiklikler kadar, bu yasaldeğişikliklerin uygulanma sorunu yatmaktadır. Biz biliyoruzki bu yasalarınuygulanması sürecindeen önemli Kad›nlar›ntoplumsal dinamiklerihayata ge-d›fl›nda tutulduklar›çirecek kurumlarımızınbaşında da mutluluk ve refah de¤il,bir toplumsal ortam<strong>Diyanet</strong> İşleriaksine derin mutsuzluk,Başkanlığımızgelmektedir ve derin yoksulluklar, fliddetin<strong>Diyanet</strong> İşleri alt üst etti¤i yaflamlar,Başkanlığımızınparçalanm›fl aileler veKadın Kolları dabenim katılamadığımama sayısızy›k›c› etkiler getirir.bundan do¤an toplumsalçalışmaları oldu-www.diyanetvakfi.org.trTÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹19 >


FAAL‹YETğunu bildiğim davetleriyle bu çalışmalaraçok önemli katkı sağlayan kurumlarımızınbaşında geliyor.” dedi.Özellikle son yıllarda <strong>Diyanet</strong> İşleriBaşkanlığının kadın, istismar ve şiddetkonusunda aldığı aktif tutumun, ülkemizkadınları ve dinimiz adına gururverici olduğunu belirten Devlet BakanıNimet Çubukçu, bu hizmetlerinden dolayı<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığını kutladığınıifade ederek “Bu süreçte aynı zamandahükümetimizin sivil toplum örgütlerive kamuoyunun işbirliği ile degerçekleştirdiği bu sürecin, Türkiyeiçin de başarıyla sonuçlanacağına inanıyoruz.”dedi.Cinsiyet ayırımı, yoksulluk, şiddet ve istismar gibi konulardaeğitimin önemine değinen Bakan Çubukçu “Özelliklekız çocuklarının okullaşmasında yer alan “Haydi Kızlar Okula”kampanyası ile başlamak üzere, ülkemizin insani kalkınmışlıkarasında en önemli ölçü kabul ettiğimiz eğitimin artırılması,cinsiyet ayırımı ile yok edebileceğimiz yoksulluk, yineeğitimle yok edebileceğimiz sağlık sorunları ve kendi hayatınasahip çıkma, ayaklarının üzerinde durma konusundakiilişki en önemli eğitim ilişkisidir. Dolayısıyla bu yönde yürüttüğümüzbütün çalışmalarda her şeyden önce kadınlarınve kız çocuklarının eğitimini ve kadınların hayatındaki iyileşmeninen önemli göstergesi kabul ediyoruz. Bebek ve anneölümlerinden tutun, aile içi şiddetin önlenmesine kadar heralanda kadının eğitimini önemsiyoruz. Bu çerçevede, çalışmalaryapan bütün kurumları tebrik etmek ve kutlamak istiyorum.”dedi.Prof.Dr. Mehmet Görmez<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkan Yard›mc›s›TDV Mütevelli Heyeti ÜyesiDin ve kadın konusunun, dinlerintarihinde ve insanlık tarihi boyuncagüncelliğini hiç bir zaman kaybetmediğinibelirterek konuşmasınabaşlayan <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkan VekiliProf.Dr. Mehmet Görmez, insanlarınkadına karşı düşüncelerini bir ideolojihaline getirdiklerini söyleyerek, “İnsanlarönce kadına karşı yanlış düşüncelerini,yanlış fikirlerini bir ideolojihaline getirdiler. Bu ideoloji ile mücadeleetmek üzere gelen İlahi rahmetkarşısında da farklı tavırlar sergilediler.İnsanlar bu ideolojilerini dinin metinlerininarasına sokmaya çalıştılar. Bu büyük günahı da işlediler.Yüce kitabımızda “Onlar ayetlerimize zulmettiler” diyebir ayet vardır. İnsanlar bu konuda da Allah’ın ayetlerinezulmettiler. Nasıl zulmettiler? Önce bizzat ayetlerin metinleriarasına, bundan Kur’an münezzeh oldu, ama dini metinlerinarasına bu ideolojilerini sokmaya kalkıştılar. Sonrabuna gücü yetmeyince insanların, doğrudan dini metinlerikendi ideolojileri doğrultusunda yorumlamayı tercih ettiler.”dedi.Modern zamanlarda da kadına karşı takınılan yanlış tutumunyine dine maledildiğine vurgu yapan Prof.Dr. MehmetGörmez “Modern zamanlara gelindiğinde tarihteki geleneklerin,törelerin, yanlış örf ve adetlerin dinlerle mücadeleederek ortaya koydukları bu yanlış düşüncelerin de moderndönemlerde, modern zamanlarda üzülerek belirteyim dinemaledilerek, din ikinci defa yine insanlar tarafından suçlanmayaçalışıldı. Bu sebeple din ve kadın konusu hiç bir zamangüncelliğini kaybetmedi. Biz <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığıolarak bütün platformlarda şunu ilan ediyoruz: Hiç kimse,ama hiç kimse kadına karşı ayırımcılığı, kadını aşağı görenher hangi bir düşünceyi, fikiri ve eylemin kaynağını hiç birzaman dinde aramasın. Dinde aramasın çünkü biz kadınakarşı ayırımcılığı cahiliye adeti ve töresi olarak kabul edenbir kitabın mü’minleriyiz. Hiç kimse ama hiç kimse; aile içişiddet gibi insanlığı utandıran yanlış bir düşüncenin kaynağınıasla hiç bir dinde aramaya kalkışmasın. Çünkü biz kadınaiyi davranmayı, kadına karşı hayırlı olmayı, kadını erkeklebirlikte İlahi hitaba eşit bir muhatap kabul etmeyi, Allahkatında da fazilet ve erdem olarak kabul eden bir Peygamberinmensuplarıyız. Hiç kimse ama hiç kimse; İlahirahmetin yeryüzündeki tecellisi olan aile mefhumunu zayıf< 20 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


düşürecek, aile mefhumunu küçük düşürecekher hangi bir düşüncenin kaynağınıhiç bir dinde aramaya kalkışmasın.Çünkü biz insanları eşler halindeyaratmayı, eşler arasına sevgiyi, rahmeti,meveddeti yerleştirmeyi, varlığınıngöstergesi olarak gören tek Allah’aiman etmiş bir mü’minler topluluğuyuz.”dedi.Bu tür yanlış düşüncelerin üstesindengelmenin yollarından bir tanesininkadın dindarlığı seviyesinin yükseltmesinebağlı olduğuna işaret eden<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkan Vekili Prof.Dr.Mehmet Görmez “Kadın dindarlığı diyorumve bunu önemsiyorum. En büyüktefsirin yazarı Fahrettin Razi vardır.Tefsir-i Kebir’in yazarı FahrettinRazi hayata veda ederken söylediğibir söz vardır: “Allahım beni huzurunaihtiyar hanımefendilerin imanıüzere kabul etmeni istiyorum.” Dahasonra; bir hadis olarak ifade edilir,Peygamberimize isnat edilmiştir, hadisdeğildir amameşhur bir sözolarak bizim ilimliteratürümüzdeyerini almıştır.Çünkü din sadecebilgi değildir,çünkü din sadecekural değildir,çünkü din sadecehüküm değildir.Din aynı zamandahikmettir, dinHiç kimse, ama hiç kimsekad›na karfl› ay›r›mc›l›¤›,kad›n› afla¤› görenher hangi bir düflünceyi,fikiri ve eylemin kayna¤›n›hiç bir zaman dindearamas›n.aynı zamanda sevgidir, din aynı zamanda bilgidir. Kadındindarlığı sevgi merkezli olduğu için bilgiyi de yanına alarakyoluna devam ettiği zaman, din ve kadın konusunda ortayaçıkan bütün yanlış düşünceleri düzelteceğine inanıyorum.”dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının buna öncülük yaptığını belirtenProf.Dr. Mehmet Görmez “Buna katılan, bu faaliyete öncülükyapan bütün hanımefendilere, -pek çok meçhul kahramanıvardır bu hizmetlerin- bütün bu hizmetlerin kahramanlığınıyapan bütün hanımefendilere, her yaştan hanımefendilerehuzurunuzda teşekkür ediyorum.” dedi.A. ‹hsan Sar›mertTDV Genel MüdürüTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Kadın FaaliyetleriMüdürlüğünün gerçekleştirdiğihizmetlerin dinimizin doğru vegerçek şekliyle öğretilmesi, ilmi, sosyal,kültürel ve özellikle eğitim alanındabilimsel temele dayalı, İslam’ın sunduğuyaşam tarzını başta kadınlarımızolmak üzere toplumumuzun bütün kesimine yaymak amacınayönelik olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı Genel Müdürü A.İhsan Sarımert, düzenlediklerikonferans, panel vb. eğitim ve kültürel hizmetlerinhepsinin insanları zihni tembellikten, pasif düşünce tarzındankurtarıp aktif hale getirerek, toplumumuzda katılımcı vepaylaşımcı olmayı teşvik etmeye yönelik olduğunu söyledi.Dinimizde; düşünme, ilim ve zihinsel pratiğe çok önemverildiğini belirten A.İhsan Sarımert, İslamın insanın düşüncehayatını ve muhakeme yeteneğini geliştirmek için özelbir gayret gösterdiğini ifade ederek “İslam buna, bireyin vetoplumun ıslahına, bozulmaya neden olmuş gerçek saiklereyönelerek başlamıştır. Bu sebeple yüce dinimiz İslam; bozulmave yabancılaşmanın esas itibariyle akletme ve düşünmemelekesinin pasif hale getirilmesinden sonra başladığıgerçeğinden hareketle, insanların bu üstün melekesini yenidenkazanmasına büyük önem vermiştir. Getirdiği inanç,ibadet ve ahlak anlayışıyla, insanlara mutluluk getiren İslam,doğru düşünceyi, parlak ve isabetli fikir üretmeyi teşviketmiş ve bu alanda oldukça özgürlükçü bir tutum içindeolmuştur.” dedi.Bütün bunlara rağmen, bugün İslam dünyasında bu alandabüyük bir kısırlığın olduğunu ifade eden A.İhsan Sarımertwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 21 >


FAAL‹YET‹slam'›n getirdi¤ievrensel ilkeler, sadece‹slam dünyas›n› de¤il,tüm insanl›¤› saadetekavuflturacakmahiyettedir.“İslam dünyasının geri kalmışlığı, yaklaşıkson iki yüz yıldan beri hem batılı,hem de ülkemiz aydınları tarafındanyoğun olarak gündeme getirilmiş olanbir meseledir. Aslında İslam dininin ilme,eğitime ve iktisadi kalkınmayaverdiği değer ortadadır. Ancak, bu gerçeğinyeterince kavranamaması vemaddeci akımların da etkisi nedeniyle,bazı çevrelerce zaman zaman yanlış veönyargılı bu yaklaşımlar ileriye sürülmektedir.”dedi.İslam dünyasının içinde bulunduğukötü durumdan İslamı sorumlu tutmanınmümkün olmadığına vurgu yapanA.ihsan Sarımert “Nitekim bu durumaİslam'ın iç dinamikleri neden olma-mıştır. İslam'ın getirdiği evrensel ilkeler, sadece İslam dünyasınıdeğil, tüm insanlığı saadete kavuşturacak mahiyettedir.Ancak bu özgün ve evrensel çözüm yolları, tarihsel vemahalli uygulama şekillerinden ayıklanarak insanlığa takdimedilmelidir. Bunu başarabilmek için, kendi aklımızınişleyiş tarzını değiştirmemiz lazım gelmektedir. Çünkü Cenab-ıHak Kur'an'da statik bir aklı değil, sürekli düşünen dinamikbir aklı istemektedir.” dedi.İslamın evrensel bir din, onun kitabı Kur'an'ın hükümlerinde kıyamete kadar geçerli olduğuna işaret eden A.İhsanSarımert, hayatın tabii akışı içerisinde akla durgunluk vereceknitelikteki gelişmeler ve bu gelişmelerin getireceği değişimin,İslam'ın önünde bir engel olmadığını belirterek “İslam'ınkaynaklarına müracaat ederek kıyamete kadar Müslümanlarınkarşılaşacakları problemleri çözmek mümkündür.”dedi.Evrensel değerler üzerine oturmuş İslamiyetin, her asrınve her coğrafyanın ihtiyaçlarına cevap verecek kaynak zenginliğinesahip bir din olduğuna dikkat çeken A.İhsan Sarımert“İslam özüne uygun olarak anlaşıldığında ve yaşandığındainsanlara huzur ve saadet getireceği gibi, her sahadailerleme ve kalkınmanın da temel motivasyonu olacaktır.”dedi.İslam’ın doğru anlaşılması, yaşanması ve huzur kaynağıolarak algılanması noktasında fertler ve kurumlar olarakherkese önemli görev ve sorumluluklar düştüğünü ifadeeden A.İhsan Sarımert, kurulduğu tarihten itibaren bu alandaönemli hizmetler icra eden Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının buhususta önemli mesafeler kat ettiğini de sözlerine ekledi.Ayfle SucuTDV Kad›n Faaliyetleri MüdürüTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Kadın FaaliyetleriMüdürlüğünün 10 yaşınabastığını belirterek konuşmasına başlayan Ayşe Sucu, 10 yılsüre içerisinde yapılan faaliyetlerden büyük gurur duyduğunuifade ederek “Çalışmalarımızın 10. yılını doldurmaktayız.Konuşmamı hazırlarken zaman tüneli beni 10 yıl öncesinegötürdü… Şevkle, heyecanla, coşkuyla kuruluş çalışmalarınıyaptığımız o ilk yıllara… Kadınımızın, birey olarak, ailenin birüyesi olarak, çalışan insan olarak hak ettiği konumda olmayışı,toplumdaki statüsü, sokaktaki durumu, erkeklere göre dezavantajlıkonumu, bizi; kadınlarımıza yönelik bir çalışmayapmaya sevk ettiği o ilk günlere… Önce sorunların tespiti,bir yol haritası oluşturma çabaları, azim, sabır, sebat, kararlılıkbizi bu günlere taşıdı…” dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının kuruluş amaçları doğrultusundayurt içinde ve yurt dışında yaptığı çalışmalarıyla insanımızapek çok hizmet sunduğunu ifade eden Ayşe Sucu “Eğitimdensağlığa, yurt hizmetlerinden araştırma merkezlerinekadar pek çok alanda yaptığı çalışmalarla ülkemizin geleceğineyönelik, güçlü ve köklü bir alt yapı oluşturmaya çalışan< 22 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı, sağlam bir bünyeoluşturacaksa; kadınımıza ya da kadınımızayönelik çalışmalara bîgânekalması/ihmal etmesi düşünülemezdi.Toplumun en temel yapı taşlarından biriaile, ailenin direği ise şüphesiz kadındı…Biz de o sistematik içinde bütünleşerekkuruluş nüvesine/özüne bağlı kalarak,<strong>Diyanet</strong> Vakfının genel kuruluşve amaçları arasında yer alan kadın çalışmalarıylaülke problemlerinin çözümyollarını birlikte araştırarak paylaşımıgerçekleştirmenin bugün sevincini yaşamaktayız.”dedi.Kadın ve din kavramlarının ülkemizdeen çok konuşulan ve tartışılankavramlar olduğuna dikkat çeken AyşeSucu “Çalışmalarımızın merkezine koyduğumuz“din” ve “kadın” kavramları,hem ülkemizde hem de dünyada en çokkonuşulan, tartışılan ve maalesef istismaredilen kavramlardır. Dolayısıyla dinindoğru anlaşılması ve din üzerinden,kadının istismarının önlenmesi, öneminihâla korumaktadır.” dedi.Töre, şiddet ve taciz gibi olaylardanen çok kadınların etkilendiğine dikkatçeken Ayşe Sucu “Küreselleşme sürecininyeni bir bilinç, yeni bir kültüroluşturmada maddi ve manevi alanayansımaları çok çeşitlidir. Ekonomik,siyasal, kültürel ve sosyal ilişkiler bağlamında,tüm dünya insanlığını etkileyenbu süreçte, savaşlar, terör, şiddet,taciz ve töre gibi pek çok hadiseden ençok etkilenen kitle olarak kadınlar duruyorkarşımızda… Sorunlar büyük veduyarsız kalınamayacak kadar önemli…”dedi.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Kadın Faaliyetlerininamacına değinen Ayşe Sucu“<strong>Diyanet</strong> Vakfı Kadın Faaliyetleri Merkezininamacı; milli ve manevi değerleribilme, koruma, geliştirme ve geleceknesillere aktarma konusunda belli birbilince sahip farklı statü ve ünvanlardaki“anne”, “eş”, “arkadaş”, “sevgili”,“meslek sahibi” gibi tüm kadınları birçatı altında toplamaktı. Faaliyetlerimizekatılanların profiline baktığımızda, katılımcıların%80’inin yüksekokulmezunu ol-Toplumunması, formal eğitimleribu düzey-en temel yap› tafllar›ndande olan kadınların biri aile,manevi alanlarınıbilgilendirme,ailenin dire¤i isegüçlendirme isteğiniduymuş olmalarısevindiriciflüphesiz kad›nd›r.ve çarpıcı bir durumdur.Bunu; eğitimli kadının manevi dünyasını da güçlendirmeisteği ve doğru adresten alma arayışı olarak yorumlamakmümkündür.” dedi.Toplumların ilerlemesinde kültür ve manevi unsurlarınönemli olduğunu belirten Ayşe Sucu “Toplumlar bilim veteknolojide çağı yakalamakla ilgili çabalarını sürdürürken,kültürlerinin ve manevi unsurlarının da ihmal edilmemesi,beslenmesi gerektiğinin de farkındadır. Medya’da reytingkaygısıyla sunulan programlarda kadının informal eğitimininyozlaştırıcı ve olumsuz etkilere açık hale getirilmesinden endişeduymaktayız. Ailenin temel yapı taşlarından olan kadınınçocuk eğitiminin ilk beş yılındaki öneminin farkındayız. Ailemizne kadar yara alırsa alsın (boşanmalar, şiddet vb) halentoplumun temel yapı taşlarındandır.” dedi.Amaçlarının kadın ve aileyi güçlendirmek olduğunu belirtenAyşe Sucu “Faaliyetlerimiz bu anlayışlardan yola çıkarakkadını, dolayısıyla aileyi güçlendirmek amacıyla planlanmıştır.Biz kadını destekleyen, güçlendiren bütün çalışmaların, aileyekatlanarak döneceğinin bilincindeyiz. Amaçlarımız arasındafarklılığa değer vermek, etkileşime ve değişime açık olmakve değişimi sağlayacak ortamlar, imkânlar sağlamak bulunmaktadır.Ancak bizim için milletimizi bir arada tutan,Türk kültürünün maddi ve manevi unsurları şüphesiz tarafolunacak değerlerdir. Entelektüel ve bilimsellik farkındalıkoluşturmaya çalışırken, farklılık yaratırken “kendi adını koyabilmek”ad verdiğiniz faaliyeti devam ettirebilmek, başarı kazanmakve en önemlisi kazandığınız başarının sürekliliğinisağlamak, yaptığınız faaliyetlerin ardında binlerce kişinin varolduğunu bilmek sorumluluk taşımak ve sorumluluğa uygundavranmak.” dedi.Ayşe Sucu konuşmasının sonunda faaliyetlerine destekveren kurum, kuruluş ve fertlere teşekkür ettiğini belirterek“Bu güne kadar çalışmalarımızda bize destek olan <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığımıza ve Vakfımızın yetkililerine şükranlarımıarz ederken, yönetim kurulunda ve komisyonlarda gönüllügörev yapan mesai arkadaşlarıma ve tabî ki bizleri takip edensiz değerli üyelerimize en kalbi, sevgi, saygı ve teşekkürlerimibir borç bilirim.”TDVdedi.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 23 >


SEMPOZYUMBa¤›ms›zl›¤›n›n XV. Y›l›ndaKazakistanKazakistan Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesitarafından 13-15 Ekim 2006 tarihleri arasındaKazakistan’ın Almatı şehrinde, bağımsızlığının yıldönümümünasebetiyle “Bağımsızlığının XV. Yılında Kazakistan”konulu uluslararası ilmi bir toplantı düzenlendi.Türkiye, Kırgızistan, Özbekistan, Moğolistan ve Rusya’danbir çok ilim ve fikir adamının davet edildiği sempozyumaVakfımızı temsilen Vakfımız Genel Müdürü A.İhsanSarımert katıldı.Üç gün süren toplantıda Kazakistan’ın; tarihi, ekonomik,sosyal, siyasal ve kültürel yönleri detaylı bir şekildeele alınarak, mevcut problemlere çözüm yolları arandı.Vakfımız Genel Müdürü A.İhsan Sarımert toplantıdaVakfımız adına bir konuşma yaptı. A.İhsan Sarımert’in konuşmametnini aşağıda veriyoruz:İslam medeniyetini; Anadolu’dan Balkanlara, Orta Asya’ya,Ortadoğu’ya, İslam Dünyasına ve bütün insanlığa,dinamik ve aksiyoner bir ruh ve kültür hamlesiyle sunmak,asırlarca İslamın önderliğini yapmış olan Türk milleti tarafındangerçekleştirilmiştir. Bu başarının mimarları arasındaen önemlisi ve etkilisi Kazakistan’ın ve tüm Türk-İslamdünyasının iftihar kaynağı Hoca Ahmet Yesevi’dir. AhmetYesevi, çeşitli dini mezhep ve grupların ortaklaşa temel kabulettikleri; ortaklaşa saygı duydukları MüslümanlığınTürk yorumunun temsilcisidir. Anadolu’nun kilidinin açılmasından,kurtuluş ve Cumhuriyetin manevi mimarlarınakadar bütün Türk gönül adamlarının üslup ve misyonundaAhmet Yesevi’nin öğretileri vardır.Türklerin kitleler halinde ve gönüllüolarak İslamiyeti din olarak kabul etmesi,dünya tarihinde önemli gelişme vedeğişmelere sebep olmuştur. İslamiyetibenimsediği tarihten itibaren, milli hasletlerinintesiri ile diğer Müslüman topluluklardanfarklı bir heyecan ve anlayışasahip olan Türk milleti, kısa süredebu dinin hem en ileri temsilcisi hem deen iyi koruyucusu olmuştur.Tarihin en eski milletlerinden biriolan Türkler, köklü ve zengin bir tarihimirasa sahiptir. Yüzyıllar boyunca İslamınbayraktarlığını ve İslam toplumununkoruyuculuğunu yapan milletimiz,bugün de İslam dünyası ve diğer dünyatoplumları arasında önemli bir konumasahiptir. Bu konumumuzu daha güçlendirmekve gelecekte söz sahibi olabilmekiçin birbirimizle olan bağlarımızıdaha da güçlendirmeye, müşterek zeminlerdebirlikte hareket etmeye büyükihtiyacımız vardır.Çünkü; potansiyel güçler, yeni birayrışma ve yeni mutabakatlar etrafındaodaklaşma eğilimine girmiştir. Butarihi süreç içerisinde, kardeşliğingereklerini mümkün kılmanın olmazsaolmaz şartı kültürel yakınlaşma ve< 24 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


ütünleşmedir. Bu manada Türk kültürükendi kendisiyle beslenerek vekendi kendini onararak hızlı bir gelişmetrendine girmiştir. Bilgi ve kültürbirikimlerinin karşılıklı birbirine açılması,yanılgıların ve tarihi şartlanmışlıklarınortadan kaldırılması, üretilengüzelliklere topluca sahip çıkılması,düşünce normlarının ve terminolojisininaynileştirilmesi gibi çabalar, kardeşlerarası etkileşmenin tabii sonucuolan bir birleşkeyi, büyük Türk kültürününyeni oluşum ve gelişim çizgisiniortaya çıkaracaktır. Bin yıldır ayrışmasüreci yaşayan bir millet, yenidenbütünleşme eğilimine girmiştir. Bu, enazından potansiyel olarak böyledir.Bu meyanda, siyasi iradelerin karşılıklıuygunluğu bir hizmet ortamınınsağlanması açısından önemliyse de,asıl hizmeti görecek olanlar sivil toplumkuruluşları, hatta yazar, şair, bilimve düşünce adamları, din adamları, sanatçılar,işadamları gibi şahsiyetlerdir.Bu kabulden yola çıkan Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfı kardeş cumhuriyetler ve toplumlarlakültürel ilişkileri en üst düzeydetutmaya, ortaya çıkan her türlükültürel işbirliği imkanını değerlendirmeye,bir çok kültürel etkinliği onlarlapaylaşarak müşterek faaliyetleredönüştürmeye özel bir önem vermektedir.Bu açıdan bakıldığında, Vakfımızın“Dış Hizmetler” kategorisine girenbütün faaliyetlerinde bu anlayış yatmaktadır.Bu bağlamda, kısaca vakıf müessesesive Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı hakkındabilgi vermek istiyorum.Türk tarihinin iç dinamiği ve kültürel boyutlarının gelişmeseyri ana hatlarıyla gözlendiğinde, Türk kültürünün temel müesseselerindenbirisini vakıfların teşkil ettiğini, vakıf ruhununve uygulamasının Türk kültürünün her kesiminde üretken, koruyucuve geliştirici bir rol oynamış olduğunu anlamak mümkündür.Gerçekten vakıf, coğrafyayı vatanlaştıran, serveti hizmetedönüştürerek vatanı iktisadi, sosyal ve kültürel müesseselerledonatan, insanları sevgi, sosyal dayanışma ve yardımlaşmaağlarıyla birbirlerine bağlayarak toplumu bütünleştiren,günümüzle geçmiş ve gelecek arasında köprü kurarak tarihşuurunu canlı tutan bir medeniyet unsuru olmuştur.Günümüzde faaliyetleriyle önemli bir konuma gelen mensububulunduğum Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı, yukarıda izaha çalıştığımızvizyona bütünü ile sahiptir ve bu vizyonun gerekleridoğrultusunda kendisini sürekli geliştirmektedir. Allah rızasıiçin kurulmuş bir vakıf olması, Allah rızasının gerektirdiğiher alana yönelmek yükümlülüğünü taşımaktadır. Bugünkü ilgilerive ilişkileri itibariyle Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı, münhasırhizmetler gören bir kurum olmaktan çıkmıştır. Ülkemizde vedünyada meydana gelen son gelişmeler, Vakfımızı daha genişkapsamlı bir misyona da zorlamaktadır.Bunun idrakinde olan Vakfımız özellikle Türk Cumhuriyetlerininbirer birer bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte hizmetalanını Türk cumhuriyetlerine yönlendirmiştir.Bugün Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfının ulaşmadığı Türk cumhuriyetiyoktur. Her ülkede okul, cami, mescit, vb. binaların inşasınıyaptığını, ayrıca sosyal ve kültürel faaliyetlerimizin yoğunbir şekilde devam ettiğini söylemek istiyorum.Bu arada; Kazakistan’da da çeşitli kültürel, ilmi ve sosyalfaaliyetlerimiz olmuştur. Vakfımızca; 1997 yılında AlemdillerÜniversitesi Rektörlüğü ile yapılan bir protokol çerçevesindebir ilahiyat fakültesi açılmıştır. Bu okulda okuyan 56 öğrenciVakfımız tarafından Türkiye’ye getirilerek bütün ihtiyaçlarıkarşılanmıştır. Ancak bu eğitim faaliyetinin bir süre duraksamasıüzerine bugün Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer ÜniversitesiRektörlüğü ile yapılan bir protokol ile ilahiyat fakültesitekrar açılmıştır. 50 öğrencisi bulunan bu okulun bütün ihtiyaçlarıimkanlar ölçüsünde Vakfımızca karşılanmaktadır.Ayrıca, yine Vakfımız; Miçurin, Tolgar ve İlig Rasvet bölgelerindebirer cami ile Kur’an kursu velojman inşa etmiştir.Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı’nın gerçekleştirdiğifaaliyetleri anlatarak çok değerlivakitlerinizi almak istemiyorum.Ben sözlerime son verirken; Maneviköprülerimizi sağlam tutarak köklerimizeinmeli ve olayların böldüğü tarihimiziniçinde bütünleşmeliyiz diyor, dünyaTürklüğüne ve bütün insanlığa sevgi vesaygılarımı sunuyorum.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 25 >


PORTREBir Türkistan Kahraman›Göçtü Bu DünyadanHüseyin ArslanDr. Baymirza Hayit1917-2006Türk dünyasının büyük mücadeleve fikir adamı Dr. Baymirza Hayit,Almanya’nın Köln kentindetedavi gördüğü hastanede vefat etti.Dr. Baymirza Hayit, 17 Aralık1917’de Özbekistan’da çiftçi bir aileninçocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Çocuklukyılları zorluklarla geçmiştir.Sovyet Kızılordu milislerinin kanlı eylemleriyledolu olan bu yıllar, onun hayatındaderin izler bırakmıştır.Dr. Baymirza Hayit’in eğitim hayatı1923 yılında din eğitimi aldığı mahallemektebinde başlar. Daha sonra CeditMektebi, Namangan Vilâyeti TalimTerbiye Teknikleri Okulu onun yetişmesinekatkı sağlar. Okuma yazmayaçok meraklı olan Dr. Baymirza Hayit,ilk yazılarını okulun duvar gazetesi olanBizim Fikir’de neşreder.1933’te yüksek okul imtihanını kazananDr. Baymirza Hayit, SulamaOkulu ve Tıp Fakültesi denemelerindensonra Taşkent Üniversitesinin Tarih Fakültesinegirer ve bölümden 1937’demezun olur. Köy okullarında öğretmenlikve arkasından Rayun Kazası maarifmüdürlüğü görevlerinde bulunduktansonra İkinci Dünya Savaşının başlamasıylakendisini teğmen rütbesiyle cephedebulur.Bu arada cepheye gitmeden onbeş gün önce annesinin ısrarıyla Tohtahanadında bir kızla evlenir. Bir dahabu eşini göremeyen Dr. BaymirzaHayit, ondan doğan ve Bekmirza adıverilen oğlunu da tam elli iki yıl sonra< 26 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


görebilmiştir. 1991’de İstanbul’da görüşebilenbaba oğuldan Bekmirza babasıile görüşüp Özbekistan’a döndüğündeölmüştür.Dr. Baymirza Hayit, savaş esnasındaBeyaz Rusya’nın Slutsk şehri yakınlarında1941’de Almanlara esir düşer.Hayattan ümidini kestiği bu zorlu kampgünlerinde Türkistan’ın büyük Türkbirlikçilerinden olan ve 1920’lerdeRusya’dan kaçarak Paris’e yerleşenMustafa Çokay’ın yardımıyla esarettenkurtulur.Savaş sonrası Almanya’ya yerleşenDr. Baymirza Hayit, 1947’de Münster/WestfalenÜniversitesinin FelsefeFakültesine yazılır. Bundan sonra hayatınıSovyet araştırmalarına, SovyetlerBirliği içindeki Türk halklarının siyasî,tarihî ve dinî meseleleri üzerine çalışmayavakfeder. 1950’de hazırlamış olduğu“Türkistan Millî Hükûmetleri”isimli teziyle felsefe doktoru olur. Aynıyıl Alman Ruth hanımla evlenen Dr.Baymirza Hayit’in bu evlilikten Ertayve Mirza adında iki oğlu, Dilber adındabir kızı dünyaya gelmiştir.Hayatını, Türklüğe ve Türkistan Tarihineadayan Dr. Baymirza Hayit, dünyanındeğişik yerlerinde konferanslarvermiş, milletlerarası toplantılara katılmış,üniversitelerde dersler vermiştir.Adına yazılar yazılan, yüksek lisans vedoktora çalışmalarına konu edilen Dr.Baymirza Hayit, yüzlerce makale vepek çok ilmî kitap neşretmiştir.Bu kitaplardan biri de Türkiye <strong>Diyanet</strong>Vakfınca neşredilen “Basmacılar”Türkistan Millî Mücadele Tarihi (1917-1934) isimli eserdir. Dr. Baymirza Hayit’inbu eseri, Türkistan’ın 1917-1934yılları arasında Rusya’ya karşı verdiğimillî mücadelesinin sesidir. Bir başkadeyişle Türkistan’ın bu dönemdeki dramatiktarihinin sistematik, ilmî bir araştırmasıdır.Esere ismini veren “Basmacılar” daRusların “haydut, çeteci” anlamındadünyaya kötü bir şekilde tanıtmak istediklerikişiler olmanın aksine “TürkistanTürkistanlılarındır” sloganını tek gaye edinen ve Türkistan’ıRuslardan kurtararak bağımsızlığına kavuşturma mücadelesiveren kahramanlardır.Türkistan davasının çilesini çekmiş ve Türkistan’ın bağımsızlığıiçin ömrünü savaş ve esaret altında geçirmiş bir aydınolan Dr. Baymirza Hayit, hastalığı evinden çıkmasına müsaadeedene kadar çalışmalarına devam etmiştir. Bu büyük davaadamı 31 Ekim 2006’da Hakkın rahmetine kavuşmuştur.1917 Bolflevik‹htilâli’nden önce vesonra Ruslara karfl› silâhl›mücadele bulunan“Basmac›lar”, Ruslar›n“haydut, çeteci” anlam›ndakulland›klar› ve dünyayaböyle göstermek istedikleritarzda bir hareketin içindeolmam›fllar; tek gayesi,“Türkistan Türkistanl›lar›nd›r”slogan›nda ifadesini bulan,Türkistan’› Ruslardankurtararak istiklâlinekavuflturma mücadelesi vermifllerdir.Ba¤›ms›zl›k hareketleri Enver Pafla’n›n 8 Kas›m 1921’deTürkistan’a gelip bafla geçmesiyle daha da fliddetlendi. OnunTürkistan’daki millî mücadelelerin bafl kumandan› olmas›ndansonra Ruslar önemli kay›plar verdiler ve 19 Nisan 1922’de bar›flistemek zorunda kald›lar.Ne var ki Türkistan ba¤›ms›zl›k hareketleri baflar›ya ulaflamad›ve Ruslar, bütün Türkistan’› iflgâl etti. Baflar›s›zl›¤›n bafll›casebepleri aras›nda korbafl› denen liderlerin kendi aralar›nda düzenlibir birlik ve merkezî bir kumandanl›k kuramamalar›, savafllardatank, uçak, top ve zehirli gaz gibi silâhlar kullanan Ruslara karfl›mücahitlerin makineli tüfeklerinin bile olmay›fl› ve nihayet d›flardanyard›m alamamalar› zikredilebilir.Ruslar Türkistanl›lara karfl› kazand›klar› baflar›lar› tarihlerininkahramanl›k sayfalar› olarak kabul ederler. D›flar›ya karfl› haydutlukolarak tan›tt›klar› bu hareketlerin bugün, bir çok Sovyet kumandan›ve ayd›n› taraf›ndan millî mücadele oldu¤u itiraf edilmektedir.Türkistan davas›n›n çilesini çekmifl bir ayd›n olarak Dr.Baymirza Hayit, Türkistan’daki istiklâl mücadelesinin tarihini, inançve ibadetlerini bu kitab›nda bütün ayr›nt›lar›yla ortaya koyuyor.Konunun birincil el kayna¤› olan böyle bir çal›flmay› Türkçe’yekazand›rm›fl olmaktan gururluyuz.‹steme Adresi: TDV Yay.Mat. ve Tic.‹fll.Ostim Örnek Sanayi Sitesi 1.Cd. 358.Sk. No:11Yenimahalle / ANKARA • Tel: 0312 354 91 31ISBN 975-389-305-1I. Hamur, 367 sayfaEbat: 16x23.5 cmwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 27 >


PORTREDr. Baymirza Hayit veTürkistan Davas›Ömer Özcan2006 tarihinde vefateden Dr. Baymirza Hayit’in31EkimTürkistan tarihinde önemlibir konumu vardır. Sovyetler, ülkenindeğişik bölgelerinde kendisine karşıdirenen beyaz kuvvetleri tasfiye ettiktensonra 1924 tarihinde TürkistanMuhtar Sovyet Cumhuriyeti, Buharave Harezm Cumhuriyetlerine son verdi.Onların toprakları Özbekistan veTürkmenistan Sovyet Cumhuriyetleriile Tacikistan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti,Kara Kırgız Muhtar Vilayeti veKırgız (Kazak) Muhtar Sovyet Cumhuriyetleriarasında taksim edildi.Sovyetlere karşı yürütülen bağımsızlıkmücadelesinin siyasî önderlerindenönemli bir kısmı Türkistan dışınaçıkarak Afganistan, Türkiye, Almanyave Fransa’da çalışmalarını sürdürdü.Gizlilik içinde gerçekleştirilen 7. TürkistanMillî Birlik Kongresindeönemli kararlar alınmıştı. Devlet idarîteşkilât içinde ve millî kültür işlerindeayrı uyrukların üstünlük davalarını ortadankaldırarak aralarında eşitlik vekardeşlik esaslarını temin edecek federasyonprensibinin tatbikini, Türkistandavasının artık Rusya’nın iç meselesiolmaktan çıkarıp milletler arasındabir dava şekline sokmak yolunagidilmesi kararı alınmıştı. 1 Bu toplantıdaTürkistan’da kalmayarak Avrupa’yagiderek Türkistan Millî Birliğimerkezini Mustafa Çokay ile birliktedışarıda kurması kararlaştırılan Toganmemleketi terk edip İran’a geçmedeniki gün önce bazı mücadele arkadaşlarına yazdığı mektuplarda;1. Gençliğin tahsili, ilim ve teknik mütehassıslarının yetişmesiyolunda çalışmak,2. İş bilir adamların samimî olarak özel ticaretten feragatedip kooperatiflere girerek sosyalizm aparatında geçinmeyeve millete o yolla hizmet etmeğe çalışmalarını birvazife olarak ele almak,3. Din ve dilimizin muhafazasına gayret sarf etmek,gerektiğini belirtmişti.Türkistan Millî Birliğinin aldığı kararlar doğrultusundaTogan’ın özetlediği şekilde çoğunluğu cedit fikriyatındanetkilenen Türkistanlı aydınlar, kimliklerini gizleyerek partidegörev aldılar. Sovyetlerin ekonomi ve kültür hayatındaTürkistan’da uygulayacakları siyasetten milletin en az zararlaçıkmasını temine çalıştılar. 1934yılında Türkistan’da Basmacılık hareketisona ermiştir. Türkistan’da Sovyetleştirmesiyasetinin devam ettirilmesi,Sovyet Devlet ve Komünist Partisiidarelerinde mesul yerlerde çalışanTürkistanlı komünistler ile Moskova’nınTürkistan siyaseti meselelerindetartışmalar millî ruh taşıyan komünistlerin,yani komünizm maskesi altındafaaliyette bulunan millîyetçilerin,Sovyet rejiminden Türkistan için millîfayda yolundaki çabaları, millî ananelerindenvazgeçirme sahasında olantedbirleri, Moskova’nın Devlet ve KomünistPartisi idarelerini millîyetçilerdenve halk düşmanlarından temizlenmesigayreti ve terör 2 Dr. BaymirzaHayit’in ilk gençlik yıllarındaki hadiselerdir.1937-39 yılları arasında estirilenterör döneminde iki milyondanfazla Türkistanlı hapsedilmiş, onlar-< 28 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


dan bir kısmı bilhassa devlet ve komünistpartisi mevkilerinde bulunanlarölüme mahkûm edilmiştir.Türkistan’daki ceditçilik hareketikendi edebiyatını meydana getirdi. MirYakup Dulat, Abdulrauf Fitret, AbdülhamitSüleyman (Çolpan), AbdullahKadiri (Culkunbay), Mağcan Cumabaybu akımın önder isimleridir. Sovyethükümeti 1917’den itibaren ceditçilerile işbirliği yapmak taktiğini güttü. Ceditçilerbu sebeple Sovyet hâkimiyetininilk devirlerinde millî kültür politikalarınıdevam ettirebildiler. Ceditçiler,Sovyet gazeteleri yoluyla kendi fikirlerinibildirmeye başladılar. Ceditçiler1919’dan itibaren iki gruba ayrılmışlardı.Dulat, Mağcan, Fitret Çolpan fikirlerinideğiştirmeden Sovyet kültür idarelerindemillî mefkûre ve millî kültürüntekamülü için çalışmalarını devamettirdiler. 3 Diğer grup eserlerinde Sovyet-komünizmruhunu taşıma rolünüoynamaya başladılar. Verilen tavizlererağmen Stalin’in uyguladığı münevverkıyımından kendilerini kurtaramayarakceditçilerin bütün temsilcileri hapsedilerekkurşuna dizildi.Dr. Baymirza Hayit’in, Sovyet işgalcilerine karşı mücadeleeden Basmacıların safına katılan ağabeyi yakalanaraköldürülmüştü. Bu hadisenin aileye verdiği acı işgalci gücekarşı mücadele edilmesinin lüzumunu küçük yaştan itibarengönlünde yer etmiş olması gerekir. Öğrencilik dönemindehenüz tasfiye edilmeyen ceditçi aydınlarla yaptığıgörüşmelerden etkilenmiştir.İkinci Dünya Savaşının başlaması, askere alınıp esirdüşmesi ve büyük bir şans eseri esir kampından sağ çıkarakAlmanya’da faaliyette bulunan Türkistan Millî BirlikKomitesine katılması gelecekteki hayatının şekillenmesinezemin hazırlamıştır. Komitenin neşrettiği gazete ve dergilerdeTürkistan’ın değişik meseleleri hakkında yazıları neşredilmeyebaşladı. Savaştan sonra evlenerek Almanya’dakalma imkânı buldu. Zor şartlarda doktorasını tamamladı.Yeniden faaliyete geçen Türkistan Millî Birlik KomitesindeVeli Kayyumhan’ın en yakın yardımcısı olarak görevyaptı. Komitenin yayın organı Millî Türkistan’da kendi imzasıve müstear olarak çok sayıda makalesi basıldı. Almanya’daüniversiteye intisap ederek akademik imkânlardanistifade etmek imkânı bulamaması sebebiyle savaş sonrasıdönemde ilim sahasında adını çok sonraları duyurma fırsatıyakalayabildi. Soğuk savaşın hüküm sürdüğü yıllarda siyasîtercihleri sebebiyle bazı çevrelerin tepkisini çeken Kayyumhan’danayrılmaması ilim sahasında önünün kapanmasınınönde gelen sebeplerinden biri olabilir.Dr. Baymirza Hayit, Türkiye’deki bazı üniversiteleredavetli olarak gelerek misafir öğretim üyesi sıfatıyla dersvermek suretiyle birikimlerini akademik anlamda aktarmaimkânı bulmuştur. Ayrıca İngiltere’de Özbek-İngiliz sözlüğününhazırlanması çalışmalarına katılmış, 1966 yazındaAmerika’da Harvard Üniversitesinde Özbek Türkçesi kursundaders vermiştir. Bunun dışında ilmî araştırmalarınıdestek bulabildiği ölçüde sürdürmüştür. Siyasî ve ilmî çalışmalarınıbirlikte sürdürmesi sebebiyle bilhassa çalışmaalanının Türkistan olması hasebiyle Sovyetlerce yakındanizlenmiştir. Araştırmalarına, tezlerine ilmî karşılıklar verilmiş,çoğunlukla haksız karalamalarla aleyhinde yoğun birpropaganda sürdürülmüştür. Türkiye’deki ilmî müesseselerçalışmalarına yakın alâka göstermiştir. Sovyetlerdehakkında çıkan bütün yazılar Türkiye’de iki cilt hâlinde biraraya getirilmiştir. Yine Almanya’daki Millî Türkistan dergisindeneşrettiği bütün makaleleri müstakil bir cilt hâlindeneşredilmiştir.Rusçayı ve Türk dilinin bütün lehçelerini iyi bilmesikendisine önemli bir avantaj sağlamıştır. Sovyetlerde Türkolojisahasında çıkan başta süreli yayınlar olmak üzerehemen hemen bütün neşriyatı yakından takip etmiştir. Busebeple Sovyetlerin Türkistan’da, kültür, din ve ekonomialanındaki uygulamalarını ilmî manada cevaplandırmıştır.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 29 >


PORTREYaptıkları aslında batıda devlet destekliaraştırma enstitülerinin faaliyetlerinedenktir ve takdire layıktır.Dr. Baymirza Hayit’in, ilmî mesaisibazı ana konular altında gruplandırılabilir.Müstakil eserlerinde anaodak, Türkistan’ın Çarlığın son dönemlerindenitibaren Sovyet egemenliğinegeçişi ile sonraki dönemlerdeortaya konulan uygulamalardır. Makaleleride bu ana eksen etrafındankümelenmiş konulara hasredilmiştir.Türk dünyasına komünizmin girişusûlleri, Türkistan’da Sovyet emperyalizmive sömürgeciliğinin görünüşleri,Türkistan’da Sovyet kültür ihtilâli,ekonomik sömürge politikası.Türkistan’da öldürülen millî liderlerve şairler, komünizm ve İslâmiyet gibiana konular tamamen Sovyet kaynaklarındanistifade ederek değerlendirilmiştir.Dr. Baymirza Hayit, ilmî faaliyetlerindebelli noktaya gelip, Sovyetsistemini iyi inceledikten sonra soğuksavaşın bütün şiddetiyle hüküm sürdüğüyıllarda bazı konularda önemlifikirler serdetmiştir. Türkiye’nin bağımsıztek Türk devleti ve Sovyetlerlehudut komşusu olması, sıcak denizlereinişte önemli bir jeopolitik konumasahip bulunması sebebiyle Marksizminyoğun ideolojik propagandasınamaruz kaldığı yıllarda fikirlerininetleştirmiştir. Türkiye’nin bağımsızlığınıkoruyan tek Türk devleti olmasıhasebiyle varlığını ve halkın hürriyetinikorumanın lüzumuna işaret etmiştir.Kalkınmanın tek yolunun çalışmaolduğunu belirtmiş, sistemli çalışma,millî menfaatler esasındaki çalışmanınTürkiye’yi kalkındırabileceğinisöylemiştir. 4Dr. Baymirza Hayit, Türkiye’dekiazınlıkların bazı temsilcilerinin yabancılarıntesiri altında olduklarını,bir yandan devletin ve memleketintemel unsuru Türklere karşı mücadeleederken öte yandan da bozgunculuklarınıfaydalı cereyan olarak gös-termek çabası içinde olduklarını ifade etmiştir. Türkiye’deTürk kültüründen genel eğitim sahasında istifadeningerçekten ihmal edilmiş bir husus olduğunu, dünyaTürklüğünden bahseden veya dünya Türklüğü lehindekonuşanın Turancı isimler yakıştırılarak tenkit edildiğinibelirtmiştir. 5 Türkiye’de Türkleri Turancı diye korkuttuklarını,belki bu sebeple Türkiye’de genel Türk kültürü meselesindenbahsedildiğinde bundan ürkenlerin bulunduğunu,eğer bir Türk, kendi Türkçülüğünden korkarsa ozaman böyle bir hadise gelecekte yalnız dünya Türklüğüiçin değil, belki Türkiye için de büyük felâketler getireceğiniifade etmiştir. 6Türklere mücadeleci ve muhafazakâr kültür Türkçülüğününgerektiğini, Türklüğün önünde komünizm veya sağlamTürkçülük seçeneklerinin bulunduğunu, başkalarınınideallerinin ne olursa olsun bizim kendimize has idealimizinbulunduğunu, bunun Türkçülüğümüzün ve Türk sosyolojisininvarlığı olduğunu belirtmiştir. 7Dr. Baymirza Hayit, ilmî araştırmalarında Türkistankavramını daima canlı ve diri tutmaya dikkat etmiştir. Sovyetleringüçlü olduğu dönemlerde antikomünizm silâhınıiyi kullanan Amerika kendi çıkarları açısından ilmî literatürdeTürkistan kavramını silmeye özen göstermiştir. Ülkesindekiüniversite ve ilmî araştırma merkezlerinde Türkistan’aözel bir önem verilmesi gerektiği hâlde bu bölge ileilgili incelemelerde ve literatürde Türkistan kavramı yerine‘Orta Asya’ tabirini yerleştirmeye gayret etmiştir. Bölgehalkının büyük bir güç olarak bir araya gelmelerini önlemeküzere aynen Sovyetlerin uyguladığı gibi kısır çekişmeleresebep olan kabilecilik ayrımını canlı tutmaya çalışmıştır.Dr. Baymirza Hayit, bu husustaki titizliği ve dikkati sebebiyleAmerikan üniversitelerinin ve strateji merkezlerininalâkasına mazhar olamamıştır.Hayatının son yıllarında geçirdiği ağır hastalıklar ilmîçalışmalardan uzaklaşmasına sebep olmuştur. Bu dönemdeTürkiye’deki resmî kurumların alâka göstermemesi üzerinekütüphanesi Türkiye’deki bir grup tarafından satın alınarakİstanbul’a getirilmiştir. Toplanması oldukça zor olan vesüreli yayınlar bakımından önemli olan kitaplığın resmi birkurumun eline geçmemesi talihsizliktir.TDV1 Zeki Velidi Togan, Hatıralar, Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Yayınları, Ankara 1999,s.382.2 Dr. Baymirza Hayit, Sovyetler Birliğinde Türklüğün ve İslâm’ın BazıMeseleleri, İstanbul 1987, s. 174.3 Dr. Baymirza Hayit, age., s. 88.4 Dr. Baymirza Hayit, Sovyet Rusya Emperyalizmi ve Türk Dünyası, İstanbul1975, s. 6.5 age., s.8.6 age., s.9.7 age., s.12.< 30 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


fiUBELER‹M‹ZGüneflin Do¤du¤u YerADIYAMANAdıyaman, Güneydoğu AnadoluBölgesi’nin batısındayer alan, doğal güzellikleri,tarihi ve kültürel zenginlikleri ilegörülmeye değer birçok özelliğiiçinde barındıran, yüzölçümü 7614km 2 , rakımı 669, nüfusu 623.811olan, 9 ilçesi, 19 beldesi, 410 köyüve 595 mezrası bulunan bir ildir.Arazi yapısı engebeli olarak KuzeydenGüneye doğru alçalır. Türkiye’ninen önemli akarsularındanolan Fırat nehri ile birlikte irili ufaklıpek çok akarsu, İli boydan boyakuşatmıştır. İl topraklarının Fırat’lasınır oluşturan büyük bir bölümü,dünyanın sayılı barajlarından olan Atatürk Barajı sularınınaltında kalmıştır.Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinibirbirine bağlayan özelliği nedeniyle hem batıya hemde doğuya açılan bir kapı konumundadır. Tarihten bugünepek çok değişik kültüre beşiklik eden Adıyaman’da her döneminetkisine ve eserlerine rastlamak mümkündür. Kenttarihinin; Palanlı mağarasında yapılan incelemeler neticesindeM.Ö.40.000 yıllarına kadar uzandığı tespit edilmiştir. Büyükistikrarsızlıkların yaşandığı orta çağ boyunca Adıyaman,Bizans, Emevi Abbasi, Anadolu Selçukluları, Dulkadiroğullarıarasında el değiştirmiş, Yavuz Sultan Selim’in İran seferisırasında 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlıtopraklarına katılan Adıyaman, merkezi Samsat’ta bulunanbir sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken Tanzimat’tansonra ilçe olarak Malatya’ya bağlanmış, Cumhuriyetinkuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunanAdıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı KanunlaMalatya’dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir.Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Mezopotamya düzlüklerineoldukça yakın bir yerde kurulan il, çok eski çağlardanberi tarihi bir merkez olmuştur. Adıyaman İlinde, tarihöncesi buluntular yer almaktadır. Kommagene uygarlığı’naait Nemrut Dağı Ören yeri ile il geneline yayılmış 150dolayında tarihi eser bulunmaktadır. Özellikle KomageneKrallığı döneminden kalan eserler; Nemrut Dağı, Eski Kale,Karakuş Höyüğü, Cendere Köprüsü vb. yerler, yerli veyabancı turistler için bir cazibe merkezidir. Nemrutta Güneşindoğuşu ve batışı ayrı bir güzellik taşımaktadır. İlwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 31 >


fiUBELER‹M‹ZMerkezinde bulunan Ulu Cami en eskicamilerdendir. Bunun yanında KapCamii, Çarşı Camii, Musalla Camii,Mara Camii, Eskisaray Camii, KayalıkCamii ve ilçelerdeki bazı camiler,Adıyaman’daki tarihi camilerdir.Adıyaman ilinde Türkiye PetrolleriAnonim Ortaklığı tarafından, Ülkemizpetrolünün %45’i üretilmektedir.Ülkemiz genelinde, tüm hidro-elektriksantrallerinden elde edilen enerjinin%20’si Adıyaman’dan karşılanmaktadır.Bu üretim, komşu illerin dekalkınmasına büyük katkı sağlamaktadır.Kısaca, Adıyaman milli ekonomiyepetrol, enerji, turizm ve çeşitli tarımsalüretim konularında büyük katkıdabulunan bir ildir.Adıyaman iline ulaşım karayolununyanısıra ile bağlı Gölbaşı ilçesiüzerinden demir yolu ile sağlanabilmektedir.1998yılında faaliyete geçenhavaalanı, bölgenin en iyi hava alanlarındandır.Adıyaman ili taşıdığı bu değerlerinyanında, kısa adı GAP olan GüneydoğuAnadolu Projesi kapsamındadır.Türkiye’nin en hızlı gelişen illeri arasındayer almaktadır. İlde özel sektörkapsamında, başta tekstil olmak üzere,tarıma dayalı sanayi tesisleri bulunmaktadır.Organize Sanayi Bölgesifaaliyete girmiş, işletmeler üretimebaşlamıştır. İrili ufaklı 154 işletme faaliyetinisürdürmektedir.TDV ADIYAMAN fiUBES‹Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Adıyaman Şubesi 1981 yılındakuruldu.2006 yılı Şube Yönetim Kurulu; Başkan: Mehmet EminAvcı (İl Müftüsü), Başkan Yardımcısı :Ali KOÇ (MüftülükDin Hiz.Kıs.Şefi), Muhasip:Mehmet BOYRAZ (ŞubeTemsilcisi), Sekreter:Mehmet AKAN (Esnaf), Üye:BekirSAFTÜRK (Esnaf) ten müteşekkildir.Kuruluşundan itibaren sosyal, kültürel, dini, ilmi veeğitim alanlarında önemli faaliyetler gerçekleştirdi ve bualanda şubenin imkanları azami ölçüde kullanıldı.Cami, Kur’an kursu ve müftülük sitesi binası ve müftülükhizmetlerinin desteklenmesi gibi hizmetlerine aralıksızdevam eden Adıyaman Şubesi, ağırlıklı olarak merkezdebulunan Bölge Yatılı Kur’an Kursu ve Altınşehir Yatılı KızKur’an Kursu binalarının tamirat, tadilat, tefriş işleri ilekursta okuyan öğrencilerin iaşe ve ibatelerini karşılamaktave vatandaşların yapmış olduğu yardımları en iyi şekildedeğerlendirmektedir.Adıyaman’da bulunan camilerin hemen hemen çoğununinşaat ve tefriş giderleri de Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Adıyamanşubesi tarafından imkanlar dahilinde karşılanmaktadır.İl merkezinde 2000 yılında şube tarafından inşaatınabaşlanan Bahçelievler camiisinin kaba inşaatı bitirilmişolup, en kısa zamanda ibadete açılması için çalışmalar devametmektedir.<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığımızın taşrada temsil edildiğimüftülüğün hizmetlerinin aksamadan yürütlemesi amacıyla,Adıyaman şubemiz tarafından müftülüğün ihtiyacı olankırtasiye, büro malzemeleri, yakıt, telefon vb. giderleri deimkanlar ölçüsünde karşılanmaktadır. Bu meyanda müftülükhizmetlerinde kullanılmak üzere iki adet hizmet aracısatın alındı.< 32 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


Adıyaman ilçe şubeleri hizmetlerine ara vermeden devametmektedirler. Çelikhan Şubesi; Müftülük Hizmet Binası, işyerlerive Merkez Ulu Camii inşaatından müteşekkil inşaatıbaşlatmış olup, tamamını 2005 yılında bitirmiş ve cami ibadeteaçılmıştır. Merkezi Ezan ve Vaaz için gerekli sistem kurulmuşve sistem giderleri şubece karşılanmıştır. İlçelerin tamamındaşubenin katkıları ile Kur’an kursu hizmetleri ve camihizmetleri en iyi şekilde devam etmektedir.Besni, Gölbaşı, Gerger, Kahta Sincik ve Tut ilçeleri şubeimkanları ve vatandaşların katkıları ile müstakil müftülükhizmet binalarına kavuşturulmuştur. Bunun yanında KahtaYatılı Kur’an kursu ve Ülgen kız Kur’an kursu binalarınınyapımı, tefrişi ve yatılı öğrencilerin iaşe ve ibateleri de şubetarafından karşılanmaktadır.Alemlere rahmet olarak gönderilen, tüm insanlık için örnekşahsiyet Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’ingetirdiği evrensel değerleri toplumun bütün kesimine aktarmaamacına yönelik olarak tüm yurtta kutlanan Kutlu DoğumHaftası münasebetiyle, Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakfı Adıyaman şubesiilçe şubeleri ile organizeli olarak Kutlu Doğum Haftasındaçeşitli etkinlikler düzenlemektedir. Hafta boyunca merkez ilçeve 8 ilçe ile beraber beldelerin tamamında ve büyük köylerdepanel ve konferanslar gerçekleştirilmektedir.Özellikle 2006 yılı Kutlu Doğum Haftası açılış programınınSamsat ilçe sınırları içinde bulunan Sahabe Safvan b. MuattalHazretlerinin türbesinde başlatılması vatandaşların çokbüyük ilgisini kazandı. Hastaneler ziyaret edilerek, hastalarakitap ve gül dağıtıldı. Vatandaşlara Peygamber Efendimizi vetemel dini konuları anlatan <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı ve Türkiye<strong>Diyanet</strong> Vakfı yayınlarından çok sayıda kitap dağıtıldı.Adıyaman şubemizin önemli faaliyetlerinden birini de fakirve yardıma muhtaç ailelere yaptığı ayni ve nakdi yardımlaroluşturmaktadır. Değişik zamanlarda fakir ve yardımamuhtaç vatandaşlarımıza giyim, gıda ve yakacak gibi çeşitliyardımlarda bulunan Adıyaman Şubemiz, hasta, sakat ve yardımamuhtaç bir çok kişiye de nakdi yardım yapmaktadır.Eğitim hizmetlerine önem veren ve geleceğin genç nesillerinomuzlarında yükseleceğine inanan Adıyaman şubemiz;zeki, ancak fakir ve maddi durumu zayıf bir çok öğrenciyeçeşitli yardımlarda bulunmaktadır.İnsanlarımız dini alanda hurafelerdenuzak bir şekilde aydınlatmak amacıylazaman zaman panel ve konferanslartertip eden Adıyaman Şubemiz,dağıttığı dini ve milli içerikli kitap,broşür gibi yayınlarla da halkımızı aydınlatmagayretiTDViçerisindedir.Mehmet Emin AVCIAdıyaman İl MüftüsüŞube Yönetim Kurulu Başkanı1949 yılında Bingöl’ün Genç ilçesi,Çevirme Köyünde doğdu. İlköğreniminikendi köyünde bitirdi. 1972yılında Diyarbakır İmam-Hatip Okulundanmezun oldu. 1980 yılında Erzurumİslami İlimler Fakültesindenmezun oldu.1969 yılında Bingöl’ünGenç İlçesi Yeni Yazı Köyü Camiiİmam-Hatipliğine atandı.1975 yılındaErzurum Vakıflar Orta Tahsil TalebeYurdu Müdürlüğüne tayin edildi.1981yılında Muş Malazgirt İlçeMüftülüğüne atandı. 1984 yılında BalıkesirBurhaniye İlçe Müftülüğüne,1999 yılında Kırşehir İl Müftülüğünetayin edildi. 07.07.2006 tarihindeAdıyaman il Müftülüğüne atandı. Evlive 4 çocuk babası olan M. EminAvcı Arapça ve İngilizce bilmektedir.www.diyanetvakfi.org.tr TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ 33 >


SA⁄LIK KÖfiES‹Bilgi Hatt› : (0.212) 453 29 29 / 2096 - 2960 - 2962 • Web : www.29mayis.com.trDr. Hülya VahediÖzel 29 May›s HastanesiDahiliye Uzman›fiekerim DüfltüDeyip GeçmeyinH‹POGL‹SEM‹ NED‹R?Hipoglisemi kan şekerinin %50miligramın altına düşmesinedenmektedir. Başlıca belirtiler;terleme, titreme, açlık hissi, heyecan,sinirlilik, baş dönmesi, baş ağrısı,soluk yüz rengi, konsantrasyon kaybıolup, kan şekerinin %30 miligramınaltına düşmesi halinde de şuur kaybıve koma gelişmektedir.Hipoglisemi nedenleri şu şekildesınıflanabilir:1. İlaçlara ve toksinlere bağlı2. Açlık hipoglisemileri3. Tokluk ya da reaktif hipoglisemileriİlaçlara bağlı hipoglisemiler en sıkdiyabetes mellitus (şeker hastalığı) tedavisisırasında insülin ya da sülfonilüregrubu ilaçlar kullanılırken görülür.Bu nedenle diyabet hastalarına hipoglisemibelirtileri ve yapılması gerekenlerönceden öğretilmelidir.Toksik maddelere bağlı hipoglisemilerinen sık örneği alkoldür.• Açlık hipoglisemisi olgulardapankreasbezinde Betahücrelerindenkaynaklanan tümörleraraştırılmalıdır.• Tokluk ya da reaktifhipoglisemilerininnedenlerierken diyabet veyageçirilmiş mideameliyatı olabilir. Bazen de hiçbir neden gösterilememektedir.• Enfeksiyonlar, karaciğer ve son dönem böbrek ve kalpyetmezliği hastalığı, diğer bazı endokrin sistem hastalıklarıhipoglisemi nedeni olabilirler.• Son olarak da uzun süre aç kalınması ve aşırı egzersiz veyorgunluklara bağlı hipoglisemi görülebilmektedir.Öncelikle doktor kontrolü şarttır. Doktor direktifine görehareket edilmelidir.ÖNER‹LER• Kan şekeri düşüklüğü değişik kişilerde değişik şekillerdealgılanabilir. Önemli olan düşük kan şekeri belirtilerinierken fark edip şeker ihtiva eden herhangi bir gıdanınyenmesi veya içilmesidir (Örneğin 3-4 tane kesmeşeker veya 1 bardak meyve suyu).• Erken fark edilemeyen ve şuur kaybı olan kişilere ağızdanbir şey içirilmeye çalışmamalı ve acil olarak hastaneyeulaştırılmalıdırlar. Acil bölümde kan şekerini yükseltentedaviler enjeksiyon yolu ve damar yoluile uygulandıktan sonra kan şekeri normalegetirilmektedir. Bundan sonra altında yatanhipoglisemi nedeni araştırılmalıdır.• Diyabet hastaları ve tekrarlayan hipoglisemisiolan kişilerde 3 ana ve 3 ara olmak üzere6 öğün şeklinde ve az miktarlarda beslenmeönerilmektedir.• Diyabet hastaları öğün atlamamalıve geciktirmemelidirler. Her zamankindenfazla egzersiz yapmamalıdırlar.• Oruç tutan sağlıklı kişilerin i<strong>ftar</strong>ve sahurda düzenli gıda almaları vevücudu aşırı yorucu aktivitelerdenTDVkaçınmaları önerilmektedir.< 34 TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI HABER BÜLTEN‹ www.diyanetvakfi.org.tr


KUR’AN YOLU Türkçe Meal ve Tefsiri’ninHEDİYE ilk cildi 31. ciltle birlikte dağıtılmaktadır.TÜRK‹YE D‹YANET VAKFI Yay›n Matbaac›l›k ve Ticaret ‹flletmesiABONEL‹K ‹Ç‹N B‹ZE ULAfiAB‹LECE⁄‹N‹Z TELEFONLAR‹fiLETME MERKEZ‹ Tel: (0.312) 354 91 31 Faks: 354 91 32 • ADANA YAYINEV‹ Tel: (0.322) 352 51 57 Faks: 352 69 18 • ANKARA fiUBE Tel: (0.312) 354 91 31 Pbx Faks: 354 91 32ANKARA / SIHH‹YE YAYINEV‹ Tel: (0.312) 229 73 36 Faks: 231 51 10 • ANTALYA YAYINEV‹ Tel: (0.242) 242 15 24 Faks: 243 28 09 • AYDIN YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.256) 213 50 49BURSA fiUBE Tel: (0.224) 328 81 55 Faks: 328 81 56 • ÇORUM YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.364) 213 37 26 • D‹YARBAKIR YAYINEV‹ Tel & Faks: (0.412) 224 40 91DEN‹ZL‹ YAYINEV‹ Tel: (0.258) 263 86 82 Faks: 263 60 78 • ELAZI⁄ YAYINEV‹ Tel: (0.424) 236 96 70 Faks: 236 99 08 • ERZURUM YAYINEV‹ Tel: (0.442) 234 36 96 Tel & Faks: 235 20 98‹STANBUL / CA⁄ALO⁄LU YAYINEV‹ Tel: (0.212) 511 44 32 Faks: 511 45 40 • ‹STANBUL I. fiUBE Tel: (0.212) 518 46 04 - 518 06 11 Faks: 518 83 07‹STANBUL II. fiUBE Tel: (0.216) 474 12 02 (3 Hat) Faks: 474 12 04 • ‹ZM‹R YAYINEV‹ Tel (0.232) 482 18 36 Tel & Faks: 441 82 04‹ZM‹R ‹RT‹BAT BÜROSU Tel & Faks: (0.232) 246 05 91 • KAYSER‹ YAYINEV‹ Tel: (0.352) 222 51 95 Faks: 221 15 10 • KONYA fiUBE Tel: (0.332) 350 97 66 Faks: 353 09 75SAMSUN YAYINEV‹ Tel: (0.362) 447 29 10 Faks: 447 29 15 • TRABZON YAYINEV‹ Tel: (0.462) 326 17 47 Faks: 326 90 44 • www.diyanetvakfi.org.tr - e-mail: tdvyayin@diyanetvakfi.org.tr


D‹YANET ‹fiLER‹ BAfiKANLI⁄INDAND U Y U R UVekalet YoluylaKURBAN KES‹M‹ KAMPANYASI2006<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkanl›¤› ve Türkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›’ncaortaklafla yürütülen Vekalet Yoluyla Kurban KesimiKampanyas›’nda kurbanlar; kesim merkezinde oluflturulankomiteler nezaretinde dinimizin esaslar›na uygun olarakkesilmekte ve ihtiyaç sahiplerine da¤›t›lmaktad›r.(Da¤›t›lmas› mümkün olmayan etler, nakde çevirilerek bedelleri yineyurtiçi ve yurtd›fl›ndaki ihtiyaç sahibi vatandafllar ile soydafl ve dindafllar›m›zaayni ve nakdi yard›m olarak ulaflt›r›lmaktad›r)<strong>Diyanet</strong> ‹flleri Baflkanl›¤›organizesindeTürkiye <strong>Diyanet</strong> Vakf›arac›l›¤›yla sürdürülen“VEKALET YOLUYLAKURBAN KES‹M‹KAMPANYASI” bafllam›flt›r.Kampanyaya kat›lanvatandafllar›m›z›n bir kurbanbedeli olan 240.- YTL’yi29 Aral›k 2006 Cumagünü akflam›na kadar;Vak›fbank ve Halkbank’›nbütün flubelerinde özeltahsilat hesab› olarak aç›lanTÜRK‹YE D‹YANET VAKFIKURBAN HESABI’na yat›rmalar›,Vak›fbank ve Halkbank fiubelerininbulunmad›¤› yerlerde ise en yak›n‹l ve ‹lçe Müftülüklerimizemüracaat etmeleri gerekmektedir.Kampanyam›za kat›lanvatandafllar›m›z›n,kurban bedellerini geciktirmedenzaman›nda yat›rmalar›,paray› yat›r›rken(sonradan kendilerine yaz›l› belgeverilebilmesi için)ad, soyad, adres ve telefonnumaralar›n› düzgün veokunakl› bir flekildebanka dekontuna yazd›rmalar›önem arz etmektedir.Not: Kurbanlar›n›n Pakistan’da,Afganistan’da veya Afrika’dakesilmesini isteyenlerin bankadekontlar›na “Pakistan’dakesilecek”, “Afganistan’dakesilecek” veya “Afrika’dakesilecek” ibaresini yazd›rmalar›gerekmektedir.TÜRK‹YE D‹YANET VAKFIDr. Mediha Eldem Sokak No: 89 06640 Kocatepe/ANKARA • Tel: (0.312) 417 12 35 (8 Hat) - 418 25 95Faks: 418 19 00 - 419 47 83 - 417 29 24 • Web: www.diyanetvakfi.org.tr • e-mail: kurban@diyanetvakfi.org.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!