12.07.2015 Views

Komünist ve Bölücülerin ir Haftalık Cinayet Bilançosu • 6 Ölü « 45 Y ...

Komünist ve Bölücülerin ir Haftalık Cinayet Bilançosu • 6 Ölü « 45 Y ...

Komünist ve Bölücülerin ir Haftalık Cinayet Bilançosu • 6 Ölü « 45 Y ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MİLLİYETÇ.SİYASİHAFTALIK GAZETEmKomünist <strong>ve</strong> Bölücülerin<strong>ir</strong> Haftalık <strong>Cinayet</strong>Bilançosu• 6 Ölü« <strong>45</strong> Y a r a 11• 2 Büyük Soygun• 13 Sabotaj• Çok Sayıda Tabanca, Dinamit<strong>ve</strong> komünist yayınGerilla mücadelesiyle devleti ele geç<strong>ir</strong>eceğineinanan komünist silâhlı gurupların,1977 yılı içinde cinayet, tedhiş <strong>ve</strong> şiddethareketlerini artıracaklarını daha önceduymuştuk. Nitekim bu haberlerin arkasındansaldırılar bütün yurda yayılı<strong>ve</strong>rdi-Daha önceleri de yurdun her tarafındaböylesine olayların meydana gediği söylenebil<strong>ir</strong>.Ama bu defasında daha yaygın<strong>ve</strong> cüretli b r gelişme v<strong>ir</strong>di. B r günde, çoksayıda ülkücü kuruluşa <strong>ve</strong> çeşitli yerlere,bomba konulması, cinayetlerin artmasıg.bi tedhiş olayları b<strong>ir</strong> farklı durumun olduğunugösteriyordu. Hı?la~an kızı! gerillatedhişçiliğinin gayesi malûm. Bu genelhedefin yanında, seçimlerin ya DI I maçınıönlemek <strong>ve</strong>ya en azından b'r teröriçinde seçimlere g<strong>ir</strong>ilmesiyle, özelliklebüyük şeh<strong>ir</strong>lerde gerillaların istediği b<strong>ir</strong>partiye oy kaydırmak, kısa dönemin arahedefini teşkil edebil<strong>ir</strong>. Bu parti hangisid<strong>ir</strong>,den<strong>ir</strong>se, hemen cevap <strong>ve</strong>relim ki, CHP'denbarkası elemez. Ka^aoğlen'ın komünistgerillaların, bankalara, işyerlerine!, milliyetçikuruluşlara <strong>ve</strong> öğrenci guruplarınaraeigcie, canavarca saldırıya geçmeleri<strong>ve</strong> askeri depoların soyulması karşısındasey<strong>ir</strong>ci durumunda kalması elbette bazıhesapların yapıldığını göstermekted<strong>ir</strong>.Geçen haftanın cinayet, seygun sabotaj<strong>ve</strong> anarşi olaylar/Tin tab'osunub<strong>ir</strong>likte inceleyelim :1. Sandıklı MHP İlçe Başkanı AlaattinTcprak'ın iş yerini, aşırı solcu <strong>ve</strong> CHP'lib<strong>ir</strong> gurup basmış, geniş tahribat yapmıştır.2. Karadeniz Bakır İşletmelerinde, yaklaç.an sendika seçimleri dolayısıyla AP'lileric'e elde eden aşırı solcu militanlar, ülkücüleresaldırmışlar <strong>ve</strong> Ahmet Çakıroğluile Abdullah Genç yaralanmış'ardır.3. Polis ekiplerinin Ankara'da yurtlardayaptığı aramalarda, Diyarbakır <strong>ve</strong> Si<strong>ir</strong>tyurdunda tabanca, mermi, komünist yayınlar<strong>ve</strong> yasak afişler ele geç<strong>ir</strong>ilmişt<strong>ir</strong>.4. Anarşistler, Başkent Lisesi önündeb<strong>ir</strong> genci komalık edinceye kadar dövmüşlerd<strong>ir</strong>.5. Komünizm propagandası yaptıklarıgerekçesiyle, Ceyhan İşçi B ; rl ; ği Derneğiyöneticilerini, Savcılık mevcutlu olarakAdana Ağır Ceza Mahkemesine sevketmişt<strong>ir</strong>.6. İzm<strong>ir</strong> Buca Eğitim Enstitüsünde solcukızlar tarafından gece yarısından sonraokul duvarlarına komünist sloganlaryazılması çatışmaya yolcçmış iki solcu kızgözaltına alınmıştır.7- İzm<strong>ir</strong>'de kızlı erkekli silâhlı anarşistb<strong>ir</strong> gurup, Konak meydanındaki İş Bankası'nıkurşun yağmuruna tutmuş, «KahrolsunFinans kapkal» diye bağ;ıarak dağılmışlardır.İki gün sonra polis saldırganlarıyakalamış, ilk soygundan sonra tutuklanrrşlcrdır.Tutuklananlar; Aykut Özel, Mehmet Şahin, Mehmet Özkan, Kenan Karakaş,Recep Levli <strong>ve</strong> Yavuz Kaptan.8. İstanbul'da Beşiktaş semtinde bulunan<strong>ve</strong> Rus yanlısı solcuların devam ettiklerikah<strong>ve</strong>hane, Maccu olduğu Heri sürülensilahlı b<strong>ir</strong> gurup tarafından basılmış,rastgele atılan kurşunlardan b<strong>ir</strong> kişi ölmüş,4 kişi de yaralanmıştır. Baskıcı Mao'cularc'.ay yerinde hiçb<strong>ir</strong> iz bırakmadan kaçmışlardır.(Devamı Sayfa 11'de)


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 2ANKARAKULİSİSolun MEB'ndaki HuruçHarekâtı <strong>ve</strong> Destekleyicileribayın Başbakan, «Milliyetçiyiz,Komünizmle mücaaeleyedevam edeceğiz. Vatanın bütüniügüne, milletin b<strong>ir</strong>liğine kastedenlerlekavgamız var.» demeyedevam buyursunlar. Ali NailiBeyin Bakanlığında sol yenidenköşe başlarını tutmaya başlarken,milliyetçi idareciler <strong>ve</strong>okui müdürleri görevlerindenalınarak, sürgüne yollanıyorlar..Son günlerde, Ordu'nunÜnye Lisesi Müdürü Metin Sönmez; Kırıkkale Lisesi MüdürüYalçın Özet, Umurbey OrtaokuluMüdürü Yılmaz Çavdar; PosofLisesi Müûürü <strong>ve</strong> Konya'caniki Milli Eğitim Müdürü Yardımcısıile Pazarcık Ülkü-B<strong>ir</strong> Başkanıöğretmen pek muhteremmilliyetçi (!) Bakanın imzaladığı sürgün kararnameleri ile görevlerinden ayrılıyorlar..Aşırı solcu Dağıstan CoşkunAnkara Cumhuriyet Lisesi Öğretmenliğinden Bakanlık Müfettişliğine terfi ett<strong>ir</strong>il<strong>ir</strong>ken, Sinop Millet<strong>ve</strong>kiliMustafa Kaptan'ın yandaşlığıile solcu bilinen b<strong>ir</strong>i, b<strong>ir</strong>kaçay içinde şube müdür yardımcılığından,şube müdürlüğüne<strong>ve</strong> geçen hafta da Gene! MüdürYardımcılığına tayin edildi.1975'in Ağustos <strong>ve</strong>ya Eylüiayı idi. Ali Naili Milliyetçi Cephehükümetinin keskin kılıcı olmayadevam ediyordu. Övgü üstüneövgü? alkış üstüne alkıştopladığı günlerdi. Genel MüdürYardımcılarından b<strong>ir</strong>inin odasında, milliyetçiliği su götürmez b<strong>ir</strong>A.P. Millet<strong>ve</strong>kili hiç münasebetiyok iken, «Zinhar Bakanımız.!gü<strong>ve</strong>nmey : niz.. daha kaç zamanmilliyetçi b<strong>ir</strong> icraatta bulunacağıbelli olamaz. Siyasi hayalını korumaktan başka hiçb<strong>ir</strong> endişî : iolmayan ademd<strong>ir</strong>. Bugünkü p~lîikanin tam tersi olan b<strong>ir</strong> yolag<strong>ir</strong>mekten zerre kadar tereddüdüolmaz. Yeter ki zaman <strong>ve</strong>şartlar değişs : n <strong>ve</strong>ya SüleymanBey işaret <strong>ve</strong>rsin...» Nerde iseA.P. li millet<strong>ve</strong>kiline karşı Gene'Müdür Yardımcısı Bakanı savunacaktı.Savunmadı ama, nrrllst<strong>ve</strong>kilinindediklerine de pek inanmadı. Zaman kimi haklı çıkardıjiiye düşünmeye lüzum yok..Maalesef Genel Müdür Yardımcısıaldanmışlığın hüznü içindeidi.. Bakan kendisine gü<strong>ve</strong>nil-MEHMET ÖZKANmez olduğunu her <strong>ve</strong>sile ile isbat eniyordu : Konya'dan alınaniki Milli Eğitim Müaür Yardımcısınınb<strong>ir</strong>kaç ay önce istifalarısöz konusu edildiği zaman, istifalarınıgeri aidırdığı gibi, herne sebeple olursa olsun DursunDağaşanla, Muzaffer Kürd'ünvazifelerinden alınmamaları içinilgililere kafi talimat <strong>ve</strong>rmişti-Fakat Konya A.P. İl Başkanı SüleymanDem<strong>ir</strong>el'e çıkınca işlerdeğişti. Konya Millet<strong>ve</strong>killerindenOğuz Ataay'ın <strong>ve</strong> MuzafferDurmuş'un muhalefetine ı ağır enbu milliyetçi iki idareci derhalvazifelerinden alındılar. Anlaşılıyorki A.P. de milliyetçi kıyımgene giziden gizliye başladı. Z<strong>ir</strong>aOğuz Atalaya rağmen b<strong>ir</strong> takımişlerin olması bunun işaretisayılır... Son b<strong>ir</strong>kaç aydır milliyetçilerinüzerine yürümektenkorkmayan sayın Bakan, adı elbisekalıbı yolsuzluğuna karışanbu yüzden mahkemelik olan Biçki-dikiş Öğretmeni olan b<strong>ir</strong> hanım,Bakanlık Merkez Teşkilatındaki görevinden alınmıyor. Ayşeadındaki bu hanımın, MerkezTeşkilatındaki görevinden alınmasıiçin hakkında MüdürlerKomisyonu kara.ı vur. Ama neyiersimz ki hanımın da arkasındaSayın İıhamı Ertem var. Bundandolayı dosya Bakanın sonaylardaki en mutemet adamıHukuk Başmüşav<strong>ir</strong>ine «çaresigörüle» diye havale olundu. Ismarlamahukukî gerekçeler hazırlamaklamaruf Hukuk Müşav<strong>ir</strong>i,aynı zaman da TÖB-DER'inBakanlıktaki temsilcisi olarak bilinenAyşe hanımı bakalım nasılkurtaracak? Bu hanımın tarafını tutanlardan b<strong>ir</strong>i de söylendiğinegöre, Kız Teknik ÖğretimGenel Müdüresi. Bu hanımefendiyle de İlhami Ertem'in yakınlığınıBakanlıkta bilmeyen kılmamışgibi... Samimiyetlerininsebebini bilmemiz imkânsız, lâkinAyşe isimli bu solcu hanımıtuttukları b<strong>ir</strong> vakıa...Bu yazının yayımlandığı günlerde, Talim-Terbiye'nin yeniBaşkanı herhalde görevine başlamışolur. Ali Rıza Alp'in gözüaydın. Tam A.P. ye göre b<strong>ir</strong> Başkan bulundu. Dünya yansa,kendi rahatından başka hiçb<strong>ir</strong>endişesi olmayan bu zat, gelenegidene paşam prensibiyle tanınanOrta Öğretim Müdürüdür.Yeni Ders kitaplarının sayın milliyetçi yazarları, şimdiden haberinizolsun ki kitaplarınız kuşaçevrilmek üzered<strong>ir</strong>. H : çb<strong>ir</strong> s ; vrif arafı olmamakla tanınan yeniBaşkan, Bakanı neye karar <strong>ve</strong>rmişise onu uyguluyacaktır. Talim-Terbiyeninkıymet-i hdrbi<strong>ve</strong>sivarmış, <strong>ve</strong>rak-i mihri <strong>ve</strong>favıkim okur, kim dinler.. Bakanın«ak» dediği «kara» olsa bile neyazar. Tam A.P.'ye göre b<strong>ir</strong> başkan bulundu.MHP Genel Başkan YardamcısıSazak : Erken Seçime e<strong>ve</strong>tMHP Genel Başkan Yardımcı»ıGün Sazak, AP <strong>ve</strong> CHP'yi erkenseçime gitmeye çağırmış, «Hangiformülle olursa olsun» Millet Meclisineget<strong>ir</strong>ilecek teklifi destekleyeceklerinisöylemişt<strong>ir</strong>.Seçim konusunda CHP <strong>ve</strong> APsözcülerinin demogoji <strong>ve</strong> polemikyaptıklarını, bunun için de erken seçimegidemediklerini söyleyen Sazakbeyanatını şöyle tamamlamışın«Millet Meclisinde çoğunluğutemsil eden siyasi partiler, seçimyolu ile milletin hakemliğine müracaatetmek yerine; seçimi demogoji<strong>ve</strong> polemik vasıtasi yaparakbunalımı körüklemede <strong>ve</strong> memleketi içinden çıkılmaz yeni bunalımlarasürüklemekted<strong>ir</strong>ler.Milliyetçi Hareket Partisi olarak,CHP <strong>ve</strong> AP'yi hangi, formülleolursa olsun b<strong>ir</strong> an önce seçimegidecek teklifi Miii&t Meclisine get<strong>ir</strong>meyeda<strong>ve</strong>t ediyoruz. Ayrıca,CHP'nin «bu hükümetle seçime gidilmiyeceği»hususundaki iddialarınıda çok gülünç buluyoruz;Türkiye'de şimdiye kadar yapılmışseçimlerde hile <strong>ve</strong> zorbalığa te<strong>ve</strong>ssüleden tek siyasi teşekkülCHP olmuştur. Onun için CHP idarecilerisamimi olarak günahlarınıaffett<strong>ir</strong>mek istiyorlarsa : Yavuz hırsız.,rolünü bırakıp millete hizmetyolunu seçmeli <strong>ve</strong> aziz milletimizin<strong>ve</strong>receği karara boyun eğmeyiöğrenmelid<strong>ir</strong>ler.Z<strong>ir</strong>a biz MHP olarak her ne şekildetecelli ederse etsin aziz milletimizintercih <strong>ve</strong> sağduyulunasaygılı <strong>ve</strong> inançlıyız. Bütün partiler'bu görüş açısından hareket ederek,aziz milletimizin hakeml'ğine müracaatiçin erken secim kararındab<strong>ir</strong>leşmeye da<strong>ve</strong>t ediyoru7.yMHP EREĞLİKONGRESİ YAPILDIKurtuluş 9 Işıkçıların harekeîindedîrM.I iyetçi Hareket PartisiEreğli (Konya) İlçe Kongresi, 23Ocak günü olgun b<strong>ir</strong> hava içindeyapılmıştır. İlçe başkanlığınaMühendis Halil Şak<strong>ir</strong> Taşçıoğlu'nun seçildiği kongreye, GenelSekreter Yardımcısı Sadi So--muncuoğiu, Genel İdare Kuruluüyeleri; İbrah'm Metin, İhsanKabadayı. M. Rıfkı Erdoğdu <strong>ve</strong>Konya ilinden b<strong>ir</strong> heyet katılmıştır.Sadi Somuncuoğlu'nun divanbaşkanlığı yaptığı kongredekonuşan Erdoğdu, Miiletimutlu, devleti güçlü kılmanınanlamı üzerinde durmuş, bu hedefeancak Milliyetçi Hareket'in9 Işık doktriniyle ulaşılabileceğini izah etmişt<strong>ir</strong>. Daha sonra sözaian Kabadayı ise, partilerin durumlarını b<strong>ir</strong> b<strong>ir</strong> ele almış, niçinM.liiyctçj Hareket Partisini seçtiğiniörnekleriyle anlatmıştır.Kabadayı, denenmiş bulunanparlileıle Türkiye bugünkü çıkmazasaplandı. Artık bunlardansüratle uzaklaşarak, milletimizinözünden doğmuş bulunan,milletimizin tarihi büyük davasınainanmış bulunan MilliyetçiHareketçilerin iktidar yapılmasışarttır demişt<strong>ir</strong>.En son olarak söz alan Meın, Türkiye'de oynanan oyunların<strong>ve</strong> sokakta dökülen kanlarınmaksadının bugün artık açıkçaor'ada olduğunu, bugüne kadar(Devamı Sayfa 12'de)


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA: 3ülkü Ocakları 5. Kurultayından NotlarDönmeler Değil de Türkler Yazarsa ÜlküOcakları Tarihe Altın Harflerle Geçecekt<strong>ir</strong>OSMAN ÇAKIRVe b<strong>ir</strong> kongre daha yapıldı. Ülkücü teşekküllerinkongreleri, kurultayları <strong>ve</strong> şölenlerialabildiğine sürüyor. Bütün kuruluşlarharıl harıl çalışma içinde. Anarşibütün yurdu sarmış, yetkililer gerekli tedb<strong>ir</strong>lerialmıyorlar... Ülkücü kuruluşlar meşrumüdafaa durumunda.. Her gün b<strong>ir</strong>kaçülkücünün öldüğünü, yaralandığını, b<strong>ir</strong> ikiderneğin tahrip edildiğini gazetelerdenokumamız mümkün. Ya basına intikal etmiyenhadiseler nasıldır acaba...Ve bu crlam içinde Ülkü Ocakları Genelmerkezinin 5. olağan kongresi Ankara'daGölbaşı sinemasında toplandı. Dahagene! kurul salonuna g<strong>ir</strong>meden gözümüzeçarpan pankan takkeyi önümüze koyupcüsünmemizi <strong>ve</strong> mücadelenin büyüklüğünüöğütlüyordu. «Türk-İslâm medeniyetinibiz kuracağız.» E<strong>ve</strong>t <strong>ve</strong>rilen mücadeleninözü bu iki üç kelimelik cümle ile anlatılmıştı.Delegelerin çoğu Anadolu'dan galenlerdi.B<strong>ir</strong> kısmını tanıyordum. ZamanındaAnkara'da mücadele içinde yetişmiş arkadaşlardı.Delegelerle ruhlarımız sanki«Kalû belâ» dan beri tanışıyordu..Ülkü Ocaklarının 5 yıllık çalışma dönemindegörev almış genel başkanlar aahazır bulunuyordu kongrede. İbrahim Doğan,Muharrem Şemsek, Sami Bal <strong>ve</strong> yönetimkurulunda götev almış arkadaşjarı. Diğer ülkücü kuruluşların genel başkanları<strong>ve</strong> yönetim kurulundan temsilciler de vardı.MHF'den <strong>ve</strong> Millî Eğitim'den b<strong>ir</strong> heyet,Ülkü-Tek, Ülküm, Ülkü-B<strong>ir</strong>, Ümid-B<strong>ir</strong> ÜNAD(Üni<strong>ve</strong>rsite asistanları derneği), Ülkü-Köy,Ülkücü İşçiler, MİSK Türk-Metal <strong>ve</strong> diğerkuruluş <strong>ve</strong> sendikalardan temsilci vardı.Divan Başkanı Seçilen Salih Dilek konulurken.DİLEK DİVAN BAŞKANI SEÇİLDİDivan başkanlığına Genç ÜlkücülerTeşkilâtı ülkücü İşçiler Derneği kurucusu<strong>ve</strong> eski genel başkanlarından şimdi sendikacıülküdaşlarımızdan Salih Dilek get<strong>ir</strong>ildi.Yardımcılığına da Ülkü Ocaklarının eski genel muhasibi <strong>ve</strong> Ülkü-Köy genel başkanıLokman Abbasoğlu seçildi. Divanda tanıdıklarımdan b<strong>ir</strong> de Yusuf Okumuş vardı. ErginBayramcı'nın da divanda yer almasını çokarzu etmiştim. Ama belki de sıhhati müşahitdenildi.Görevi Selâhattin Sarı'ya devreden Ali Batmankonuşması sırasında.BATMAN'IN GÜZEL KONUŞMASIKongre Ali Batman'ın 1,5 saat sürenb<strong>ir</strong> konuşmasıyle açıldı. Zamanın bu kadarhızlı geçtiğinin farkına varamadık, bu güzelkonuşma ile. Gençliğin içinde bulunduğudurumu, memleketin içinde bulunduğudurumu, <strong>ve</strong> basının durumunu gayetgüzel l : zah etti. Bazı yetkilileri <strong>ve</strong> sorumlularısık sık ikaz etti. Tedb<strong>ir</strong> alınmasınıistedi. Batman konuşmasında 900 şubelerinin<strong>ve</strong> 1 milyon üye <strong>ve</strong> sempatizanlarınınolduğunu söyledi. Konuşmasının bazıyerlerinde ince esp<strong>ir</strong>iler yapıyordu. «Kah<strong>ve</strong>kapatır gibi üni<strong>ve</strong>rsite kapatılıyor» sözünedelegeler sessizce gülüyorlardı.Kongrede Ülkü-B<strong>ir</strong> Genel Başkanı OrhanDüzgüneş misaf<strong>ir</strong> konuşmacı olarakÜk sözü aldı. Düzgüneş konuşmasında«Ülkü-B<strong>ir</strong>; Ülkü Ocaklıların ağabeylerid<strong>ir</strong>,hocalarıdır. Biz sizleri sevgiyle kucaklıyoruz.Sizler de onları saygıyla sarın» diyordu.Düzgüneş ayrıca konuşmasındaÜlkü-B<strong>ir</strong> şubelerinin kurucularının çoğununÜlkü Ocakları çatısı altından geldiğinibılc'<strong>ir</strong>di <strong>ve</strong> bu hizmetlerinden dolayı da ÜlküOcaklarına teşekkür etti.Düzgüneş'ten sonra Ülkü-Tek GenelBaşkanı Hakkı Duranı sessiz <strong>ve</strong> sakin b<strong>ir</strong>konuşma yapu. Kendisinin de Ülkü Ocaklorıçatısı altından geldiğini ifade eden Duran,Ülkü-Tek olarak kendilerinden pekfarkı olmayan başa baş dişe diş b<strong>ir</strong> mücadeleniniçinde olduklarını söyledi. Durankonuşmasında «HaycrUannm baharındabazılarına göre «gönüllerine güre yaşayamadıklardımsö>.'l3nildigini. helbukikendileri için gönlüne göre yaşamanın TürkmjPctmln ge'ecrğini ku T mak, ülkü aşkı ileyaşamak olduğunu» ifade etti.NEVZAT KÖSOĞLUMHF'den Genel Sekreter yardımcısıNevzat Kösoğlu da b<strong>ir</strong> konuşma yaptı.Kösoğlu konuşmasında «Türk - İslâm medeniyetininkurulması yolunda ülkü ocaklarınınmücadelesini övdü <strong>ve</strong> ülkü ocaklarınınruhunu yaşayan partili b<strong>ir</strong> ağabeyinizoletrak gurur duyuyoruz» dedi.Ülküm'den de Genel Başkan MevlütUluğtekin Yılmaz b<strong>ir</strong> konuşma yaptı. Herzaman olduğu gibi ateş <strong>ve</strong> heyecanınısaklamadan konuşan Uluğtekin «Her zamankindendaha fazla b<strong>ir</strong>lik <strong>ve</strong> beraberlikiçinde bulunmamız» gerektiğini söyledi.Uluğtekin konuşmasında «Hiç kimsenin ülkücühareke'i hedefinden srptırmaya gücüyetmiyecekt<strong>ir</strong>» dedi.ÜNAD adına konuşan Turan Gü<strong>ve</strong>n deÜlkü Ocaklarının çalışmalarını takd<strong>ir</strong> ettiğinib:l'rlen b : r konuşma yap 4 ı. Erzurumdangelen, çilekeş ülküdaşımız Yılma Durak ise«doğu illerinde <strong>ve</strong>ri-en mücadeleyi» anlattı.Ülkücü işçiler adına konuşan GenelBaşkan Muzaffer Şahin ise işçi hareketinde<strong>ve</strong>rilen mücadeleyi dile get<strong>ir</strong>di.E<strong>ve</strong>t ülkü ocaklarının kongresi muhtevalı<strong>ve</strong> olgun b<strong>ir</strong> hava içinde devam etti.Sunulan tebliğler güzel, yapı'an konuşmclargüzel <strong>ve</strong> alınmasını istedikleri tedb<strong>ir</strong>lerde güzeldi. Kim bil<strong>ir</strong> Ali Batman'ın dediğigibi tarihi eğer dönme <strong>ve</strong> devş<strong>ir</strong>melerdeğil de b ! r Türk yazarsa Ülkü Ocaklarının5- olağan kongresi bu tarih içindeönemli b<strong>ir</strong> yer işgal edecekt<strong>ir</strong>. Dileğimiz :Ülkücü hareketin, milliyetçi hareketin kaynağıolan Ülkü Ocaklarının daha uzun yıllarbu pınarda billur sular <strong>ve</strong>rmesid<strong>ir</strong> milletimize...EMİNEIŞIIMSUküçük dünya.'1. BASKIKüçük Dünya Emin* U«wv I5.-TI


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 4"TürkmenDüğünü,, <strong>ve</strong> Ali YürükBu mevsim, Ankara'nın «Küçük Tiyatrosu»nda; halkı mutlu kılan, solun ateşlikalemlerine alevler püskürten <strong>ve</strong> DevletTiyatroları içinde kendine has b<strong>ir</strong> devletolan «Gökçer Kumpanyasını pek müşkildurumda bırakan b<strong>ir</strong> oyun sahnelenmekte.«Türkmen Düğünü», yazarı Ali Yürük.1973 yılında D.T. Edebî Heyeti'nce kabuledilen eser, iki yıl bekletildikten sonra,geçen sene Bursa Devlet Tiyatrosu'ndasahneye kavuşabilmiş <strong>ve</strong> Bursa D. Tiyatro-Tiyatrosu'nun gişe rekorunu beş misli ilekırmıştı. Bu yıl Ankaraya, imkânları nispetenkıt olan Küçük Tiyatro'ya alındı.. Vekıyamet koptu : Malûm gazete <strong>ve</strong> dergilerin,malûm saygıdeğer eleşt<strong>ir</strong>menleri, oyunutürlü şekilde kötülemekle kalmayıp, «faşist»damgasını bastılar <strong>ve</strong> «görülmemesigerektiğini» söylediler.. Böylece. Gökçer434İAİV*Gözümüzü tarihe çev<strong>ir</strong>elim; gönlümüzüde.. Onun yüceliğinde doyuralım benliğimizi.Kahramanlığa susamış dürüstlüğehesret, mertliğe ei olmuş kişiliğimizi O bizemuhtaç değil ama biz muhtacız tarihe.Muhiacız onun kutlu değerlerine.Ve de kûbul ettiysek bunları, ülkücüsanatçılar olarak ilhamımızı da çev<strong>ir</strong>elimtarihe. İstemeseniz de çev<strong>ir</strong>meye mecbusunuzzaten. Toplumumuza mutluluk get<strong>ir</strong>mek amacımızsa; get<strong>ir</strong>mek isled ğiniz debulunmuyorsa tarihten gayrı yerde; dönümona doğru öyleyse.Meselelerimizin sebeplerini uydurma sonuçlarabağlamaya kalkmayın. Sebeplerinbütünü tarihin olaylar zinc<strong>ir</strong>inde görülürancak. Çözüm çareleri de orda görülürancak. Bu ikisini de bulduğumuzda aralamışdemekteyiz mutluluk kapılarını.Sol sanatçı kısırlaştı. Neden.? Ufkîaçıları dardı çünkü. Ezen ağa, ezilen köylü,b<strong>ir</strong> lokma ekmeğe namusunu satanlarsatın alanlar, hırsızlığı bile meşrulaştıransakat b<strong>ir</strong> zihniyet... Kediye yük'enecek sermaye bundan başkası olabil<strong>ir</strong> miydi? Çiğnenenkenger sakızı bile olsa elbet b<strong>ir</strong> günçürüyecekti. İşte çürüdü de. Şimdi de işkence<strong>ve</strong> gerilla konuları almış yürümüş-Bekleyin; onun ömrü daha kısa olacak.Sol sanatçının yaptığı gazetecilerinyaptığının aynıdır bence. Sanatçı ölümsüzolana uzatmalıdır elini b<strong>ir</strong>kaç yıllık aktüaliteyedeğil. Böyle yapmayan geç değil erdenunutulacaktır kitaplarıyla beraber. Öyleysened<strong>ir</strong> ölümsüz olan...? Dünden bugünekalan <strong>ve</strong> değeri takd<strong>ir</strong> edilenlerd<strong>ir</strong> kısaca.Daha aklı başında olan sol sanatçılar ŞeyhBedrettini, Yunus Emre'yj kurcaladılar b<strong>ir</strong>zaman. Şeyh Bedrettin'in olumsuz yönleri-Kumpanyası'nın baş elemanı, oyunun «B<strong>ir</strong>rastlantı» sonucu seçildiğini öne sürüp,adetâ saygıdeğer eleşt<strong>ir</strong>menlerden «özürdiler» b<strong>ir</strong> havaya g<strong>ir</strong>di <strong>ve</strong> hemedense (!)Gökçer'den sonra Devlet Tiyatrolan'nda«ikinci adam» hüviyetine bürünmüş olanRefik Eren de oyunu «âdi» likle nitelend<strong>ir</strong>di.'Bütün bu çabalar, seyre gelen halkı hiçmi hiç etkilemedi. Bu kez, tiyatro idarecileribaşka yol denediler : Oyundaki davul vurnayı <strong>ve</strong> işinin ehli halk oyuncularını çıkardılar. Sey<strong>ir</strong>ciler müziği teypten dinlemek,oyunları bu işi beceremeyen tiyatro figüranlarındanseyretmek zorunda bırakı'dılar.Ama bu tetb<strong>ir</strong> de istenilen neticeyi <strong>ve</strong>rmedi.Ankara halkı akın akın oyunu izlemeğegidiyor, eseri seviyor, onunla bütünleşiyor,sey<strong>ir</strong>ci koltuğu ile sahne arasında sözlüİs Basına!...ni silip sosyaliste benzeyen yönlerini abartarakistenilen teze ulaşmak kolay değ.l.Hele ki Yunus'un «emekçi şa<strong>ir</strong>» gösterilmeside<strong>ve</strong>yi p<strong>ir</strong>e yapmaktan da zor. Buzorlukları yenmeye gayreı sarf sı set<strong>ir</strong>ceYunus'un yumuşak görüntüsü al ındakigranit kişiliği ezecekt<strong>ir</strong> onları. Kılıfı hazıriasalarbile c görkemli minarenin yanına bileyaklaşamayacaklardır.Sol sanatçının işi zor. Bu zorluk günsığındaki gerçekleri sapıtma mecburiyetinemüptelâ olan düşüncesinden geliyor.Ülkücü sanatçı için böyle b : r şeyi düşünmeyebile gerek yok; düşünmek tarihineihanett<strong>ir</strong> hatta Üç bin yılın gururuyla döşelib<strong>ir</strong> zeminde istemeyeceğimiz kadarham madde yığılı önümüzde. İşte OsmanBatur, Kerkük, mücahitleri, Ulubatlı, GazıAhmet Muhtar Faşa, Barbaros, Şeyh ŞamilÇanakkale Arslanları... Ve daha niceleri, yaratılan altın destanlar kendilerini kağıdageç<strong>ir</strong>ecek ülkücü kalemler bekliyor Hem deasırlar boyu. Sol sanatçılar gibi olayları tersyüz edip gerçeğin granit kayası altında ezilmekdezavantajı bile yok.Osman Balur'u isteseniz de «halklarmücadelesi»nin savaşçısı gösteremezsiniz.Şeyh Şamil'i maddeci yapmaya kalktığımızdakırılı<strong>ve</strong>r<strong>ir</strong> kalemimiz. Ulubatlı Hasan'ınserdengeçtiliğini ekonomik sebeplerebağlasanız onun, göğsüne saplananoklar o kötü niyet sahibinin karnını deşi<strong>ve</strong>r<strong>ir</strong>.Ve böyle olunca c'a durum daha neduruyorsunuz öyleyse..? Altın Destanlarındeğerinden güç katarak eserinize M İli TürkEdebiyatını oluşturmak için gerek var mıbeklemeye.İş başına..!EMİNE IŞINSUbîr alış <strong>ve</strong>riş kuruyor.«Halk için», «Halka dönük», «Halkıniçinden» vs. sloganlarının sahibi olan solcu<strong>ve</strong> onların akıntısına kürek çeken «Gökçer Kumpanyası»nı bunca telâşa düşüren«Türkmen Düğünü», nasıl b<strong>ir</strong> eserd<strong>ir</strong>?.. Bilhassagidip gördüm. Tahminimde hiç yanılmamışım,«Türkmen Düğünü» tam anlamıyla«millî b<strong>ir</strong> oyun», halkımızı, düğüntöre <strong>ve</strong> âdetleri ile aksett<strong>ir</strong>iyor. Ve pektabiî ne sahnede seyrettiğimiz, ne seyregelen halk, «Sol'un halkı» değil, şu bildikiki bin yılın ardından bugünlere ulaşan«bizim halk». Oyundaki Ahmet, yüksektaheilini dış memlekette yapmış ama, evlenmekiçin kasabasına dönmüş, üzerindeBatı'nın e'.kisi, Batı karşısında duyu'an küçüklükkompleksinden b<strong>ir</strong> nebze yok. Em<strong>ir</strong>dağ dolaylarında yaşayan Ahmei, sevdiğikızia Türk düğün âdetlerine göre evlend<strong>ir</strong>iliyor.Söz kesiminde okunan Kur'an'dan,gelin kıza armağan edilecek takı!a:dan, dünürlerarası yarıştan, içilen şerb'tten, hat-:â görürncenin it<strong>ir</strong>azlarına kadar... b<strong>ir</strong> Türköüğünü. Oynanan halk oyunları bizim, müzikbizim.Yani kısaca, Sayın Yürük almış düğünâdetlerini, pek olağan b'r hikâye içinde başarıylaişleyip, sey<strong>ir</strong>ciye sunmuş. Bizimhalkımız da, alışık Olmadığı b<strong>ir</strong> şeyi, «kendini»sahnede görü<strong>ve</strong>rince, pek tabii heyecanlanıyor;Bursa'da gişe rekorunu beşmisli ile kırdırıyor eğer dar-ciler bırakırsa,Ankara'da da bu nisbet değişmeyecek,bdlki artacak.Lger İdareciler bırakulcrsa, dedim,meselâ saygıdeğer Gökçer eşiyle ikincikez oynayacağı «My Fa<strong>ir</strong> Lady»in öze!orkestra angajmalarına falan g<strong>ir</strong>erken; belki«teyp masrafını»da fazla bulu<strong>ve</strong>r<strong>ir</strong> TürkmenDüğünü için! Kaldııı<strong>ve</strong>rr sahneden.Çünkü sol, seyre gelen halk için de dikkatçekti; «Aman yeni, alışık omadığımız b<strong>ir</strong>tiyatro sey<strong>ir</strong>cisi oluşuyor, bu sey<strong>ir</strong>ci tehlikelid<strong>ir</strong>»dedi.. Çünkü bu sey<strong>ir</strong>cinin özeı otomebili yok, tiyatro için dikilen güzel elbie-'eritakıp takıştırdığı mücevherleri deyok. Sokakta, dolmuşta, otobüste Tasladığımızhalk bu. Oyunla bütünleşiyor. SayınYürük/ün sanatta «kendine dönme» çabasınıpaylaşıyor. Tehlikeli olan da bu değilmi?... Okuyucularıma mu + !aka bu O' unuseyretmelerini salık <strong>ve</strong>rdiğim için, eseridaha falcı anlatmayacağım. Oyuncularıda izleyecekler b<strong>ir</strong> kısmı «sanat namusu»denilen kavrama sahip; b<strong>ir</strong> Sema Aybars,b<strong>ir</strong> Melek Tartan, b<strong>ir</strong> İlkay Saran, b<strong>ir</strong> ŞenerÜnal'ın eseri nasıl benimseyip, ne denliiyi olduklarını-, b : r kısmını da; —herhaldeeleşt<strong>ir</strong>menlerin vs. eik'si altındakalıp— oyunlarını nasıl hafife aldıklarınıgörecekler.Ben, sizlere «hedef adam Alj Yürük»ü tanıtmak, onunla Tiyatro <strong>ve</strong> «Türkmen Düğünü» üzerine sohbet etmek <strong>ve</strong>konuştuklarımızı, nakletmek istedim. Önceöğrenelim bakalım, kimd<strong>ir</strong>, bu zamandacB<strong>ir</strong> millî tiyatro eseri» yazmak cesaretinigösteren Ali Yürük.(Devamı Sayfa 5'de)


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 5— 1940'ria Afyon'un Em<strong>ir</strong>dağ ilçesindedoğdum. İstanbul Üni<strong>ve</strong>rsitesi EdebiyatFakültesi Coğrafya bölümünden' mezun olcum. Çöl şarak okumak m :cbu. iyet<strong>ir</strong>.de olduğumiçin 1960'da İstanbul Şeh<strong>ir</strong> Tiyatrosu'nag<strong>ir</strong>dim. B<strong>ir</strong> İki yi' içinde, tiyatro sanatınınb<strong>ir</strong> milletin varlığı üzerinde nasıl tes<strong>ir</strong>lib<strong>ir</strong> silah olduğunu anladım. Fakat maalesef adı Türk Tiyatrosu olan tiyatrolarımızda, Türk adına ne kötü, ne âdi, ne iğrençişler yapıldığına şahit oldum. Üzüldüm-Kendime dert edindim. Tiyatrolarımıza sahipçıkmGk gerekiyordu ama, bu alan tamamenTürk düşmanlarına terk edilmişti.B<strong>ir</strong> çok zorluklara katlanarak çalıştım.Üzüntülerim <strong>ve</strong> karşılaştığım terslikler, azmimegüç kattı. Çalışırken piyes de yazmağabaşladım. B<strong>ir</strong> — iki denemeden sonra«Çatallı Kcy»ü yazdım. Kabul eajldiği haldetam üç sene er-meydanma yani sahneye:çıkarmadılar. Çünkü yüzde yüz millî olmakgibi affedilmez b<strong>ir</strong> suçu vardı! 1966'da Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oynandıv~ çok ilgi çekti. Sonra İstanbul Şeh<strong>ir</strong> Tiyatrosu'nda<strong>ve</strong> Türk Yazarları Tiyatrosu'ndaoynandı. İtalyan Türko'ojj profösörüAnne: Masala tarafından italyanca'yaçevrildi.. «Türkmen Düğünü» sahneye çıkanikinci piyesim. B<strong>ir</strong> de «Türkiye'de TiyatroKavgası» isimli, tiyatrolarımızın içyüzünü anlatan b<strong>ir</strong> kitap yazdım... İstanbulŞeh<strong>ir</strong> Tiyatrosu'ndaki görevim 1975 yı'ınakadar devam etti, ayni sene TRT'ye geçtim,halen bu kurumda çalışmaktayım.— Niçin sadece tiyatro?— Tiyatroda yıllarca çalıştığım için,bu sahedeki bilgim, edebiyatın diğer döllerinenazaran b<strong>ir</strong>az daha fazla. Sonra,millî Türk Tiyatro yazarına o kadar çok ihtiyaçvar ki.— Cumhuriyet'den sonra, bizzat TürkiyeDevleti tiyatro ile ilgilenmek gereğiniauyau, Ankara'da konservatuvar açarak,Kari Elbert'i başına geç<strong>ir</strong>di <strong>ve</strong> ona genişyetki <strong>ve</strong>rdi Okuyucularımıza, bu devrin tiyalrczihniyeti hakkında b<strong>ir</strong>az bilgi" <strong>ve</strong>r<strong>ir</strong>miydiniz?1923'den sonra İstanbul Şeh<strong>ir</strong> Tiyatroları,Devlet Konservatuvarı, AnkaraDevlet Tiyatrolarının kuruluşu; devrin ica-İ! olarak yüzde yüz Batı'yı örnek almış tiyatro<strong>ve</strong> kenservatuvarın başına batılı hocalarget<strong>ir</strong>miş, ananevî Türk Tiyatro unsurlarınıtamamen b<strong>ir</strong> kenara bırakmış b<strong>ir</strong>zihniyetin eserid<strong>ir</strong>. Batı ı gel<strong>ir</strong>ken, tabiî kikendi küKürünü de beraberinde get<strong>ir</strong>iyor.Geldiği ülkenin kültürünü yok farzediyor,mevcut olanları da silmeğe çalışıyor. B<strong>ir</strong>milletin yüz yıllardır kazandığı, yaşattığımillî kültür değerlerini b<strong>ir</strong> anda toptan silip,yerine yeni b<strong>ir</strong> kültür, müessesesi kurmaya çalışırsanız, büyük sakıncalar doğar,yıllarca bocalarsınız. İşte Türk tiyatrosu da,bu körü-kerüne kopyacılığın acısını çok çekmist<strong>ir</strong>. Millî Türk Tiyatrosu'nun yeni yenifilizlenmeleri ancak 50-60 sene sonra, sonzamanlarda görülmeğe başlamıştır.__ Türk sey<strong>ir</strong>cisinin ilgisini çekmekiçin nasıl oyunlar gerekiyor?— Son yıllarda acı tecrübelerle görülmüştürki; artık Türk sahnelerinde yabancıreçetelerle dertlerimize deva bu'unamaz.Acı tecrübeler derken, kapanan tiyatroları,boş koltuklar önünde harcanan sahneemeklerini, yüz küsur yıldır yapılan ya-«Türkmen Düğünü»nün Yazarı Ali Yürükbancı propagandalar yüzünden ortaya çıkanruhsuz, özenti dolu, kopyeci <strong>ve</strong> aşağlıkiçindeki nesli kastediyorum... Her milletinyüzyıllar sonunda meydana gelen kültürdeğerleri vardır. Bu kültür değerleri iklimgibid<strong>ir</strong>. Çaresini ae sadece kendi içinde taşır.Siz Eskimo kıyafetini, ekvatorda yaşayaninsanlara zorla giyd<strong>ir</strong>meğe kalkarsanız,adam sıcaktan bunalıp, ölür. Bunun gibi,Türk Milleti'nin derdini, tasasını, sevinciniancak; onun içinden çıkan, Türk gözüylebakan ayni dertlerden muzdarip, ayni sevinc'paylaşan insanlar dile get<strong>ir</strong>ebil<strong>ir</strong>. Yanimillî yazarlar, millî tiyatrolar, millî san'atc«5i./ien Tiiik sey<strong>ir</strong>cisinin gönüne, kafasınag<strong>ir</strong>ebi<strong>ir</strong>. İstatistikler açıktır. Her hâl <strong>ve</strong> şartta millî muhtevaya sahip eserler, hiç reklâmyapılmamasına rağmen, sey<strong>ir</strong>ci hasılatrekoru kırmıştır.— Türk insanının maddî sefaletini sergileyenoyunların, k<strong>ir</strong>lj ideolojileri bellid<strong>ir</strong>.Sahnelenen sefalete <strong>ve</strong> dertlere sunduklarıreçete, çözüm, deva ne derseniz deyinlamamiyie malûm ideolojinin bakış açısındandeğer bulmaktadır. Yabancı çözüm,Türk insanının derdine deva olmaz. Türksey<strong>ir</strong>cisi de bunu çok iyi bilmekted<strong>ir</strong>. Aslındaöyle piyeslere sey<strong>ir</strong>ci hiç ilgi göstermiyor.Fakat bu oyunların o kadar çok reklâmıyapılıyor ki, bu reklâmlarla b<strong>ir</strong> paçavrayıda sahneye get<strong>ir</strong>seniz, onların gördüğükadar ilgi çekebil<strong>ir</strong>. Bu tiyatrolarda mezhep<strong>ve</strong> bölgecilik ayırımları alabildiğineyapılıyor <strong>ve</strong> bu ayırımlar basın <strong>ve</strong> yayınorganlarının tam desteği j|e yapılıyor. Hergittikleri yerde, kendi tertip ettikleri kavgalar,gürülüler koparıp, milletin merakduygusunu kamçılıyorlar. Aslında yaptıklarısan'at değild<strong>ir</strong>. Bilinen <strong>ve</strong> yüzyıllardırsöylenen ideolojik sloganları tekrarlayanb<strong>ir</strong> papağan, b<strong>ir</strong> hoperlör olmaktan ileriyegidememişlerd<strong>ir</strong>. Siz eğer insanlığı <strong>ve</strong> sanatkârlığıbırakıp, b<strong>ir</strong> papağan, b : r hoperlörolmayı kabul ederseniz, sizi kullanacakb<strong>ir</strong>i muhakkak bulunur. «Akıllı lâfını, deliyesöylet<strong>ir</strong>.» hesabı; b<strong>ir</strong>ini enayi yerine koyupsloganlarını bağırtan akıllılar (!) herzaman vardır, değil mi? Mühim olan.— afedersiniz— eşekliği kabul etmemekt<strong>ir</strong>,Eşekliği kabul ettikten sonra, ona binecekb<strong>ir</strong>inin bulunduğu gibi...— Yani oyuna, ideoloji g<strong>ir</strong>memeli, öylemi?— İdeoloji oyuna g<strong>ir</strong>memelid<strong>ir</strong>. San'atidec'ejiyi bünyesinde taşıyamaz. Çünkü,ideoloji sanatın en kötü 1 hastalığıdır... Fakatsan'at ned<strong>ir</strong>, ideoloji ned<strong>ir</strong>? Önce bun-lan incelemekte fayda var: San'at iyiyi,güzeli, doğruyu anlatır. İyi, güzel, doğrumeydanda değild<strong>ir</strong> yahut herkes görüp, anlayamaz <strong>ve</strong> anlatamaz. Onun için; iyiyi, güzeli,doğruyu gösterebilene, anlatabilenesanatkâr den<strong>ir</strong>. San'atin her dalında, herkesinöğreneceği, istifade edeceği gerçekvardır. Marks'ın da, Lenin'in de, Mao'nunda, Hitler'in de, Mussolini'n de san'attanalacağı nasip vardır. Siz böyle san'at gibi,başlıbaşına Allah <strong>ve</strong>rgisi olan büyük b<strong>ir</strong>müesseseyi, ideoloji gibi küçük b<strong>ir</strong> müesseseninemrine <strong>ve</strong>r<strong>ir</strong>seniz, gülünç olursunuz.Yani ölümsüz olan sanatı, ölümlü olanfanilerin eline <strong>ve</strong>rmek, iktidarda olan b<strong>ir</strong> İnsanadalkavukluk yapmak gibi b<strong>ir</strong> şeyd<strong>ir</strong>...Ancak b<strong>ir</strong> milletin mefkuresi, ülküsü ile şuanda kullanılan ideoloji kelimesinin hastetdiğianlamı, b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>inden ayırmak gerek<strong>ir</strong>.Hiç değilse ben, ayırıyorum. Türk Milletiolarak ezelden beri b<strong>ir</strong> mefkuremiz vardır.Türk örf <strong>ve</strong> âdetleri; bu Türklük mefkuresineerişebilmemiz için, yaşama tarzımızayerleşmiş; ilimde, fende, kültür san'at medeniyetalanında Türk insanının, çağınınasırlar boyu nasıl önde gittiğini gösterenb<strong>ir</strong>er kültür hazinelerid<strong>ir</strong>. Örf <strong>ve</strong> âdetlerimizin,milletimizin her alanda ilerlemesinenasıl tes<strong>ir</strong> ettiğini anlayabilmemiz için, son150-2C0 yıllık Türk tarihine bakmak kâfd<strong>ir</strong>.değerlerimizden, örf <strong>ve</strong> âdetlerimizden ayrıldığımızmüddetçe ne hallere düştük? İşteortadadır. Japonya meselâ ayni hatâyadüşmediği için, «geri kalmış ülke» halinegelmedi.— «Türkmen Düğünü»nü seyrettiktensonra, kendi kendime «Bu eser mutlak dışülkelere gönderilmeli» diye düşündüm, çünkü kanaatime göre; bizi tam anlamıyla temsileden b<strong>ir</strong> eser acaba böyle b<strong>ir</strong> teşebbüsvar mı?— Türkmen Düğünü» gibi, mensup olduğumilletin millî değerlerini yaşatan yüzdeyüz millî b<strong>ir</strong> piyes, hangi devletin elinegeçse, onu en iyi şekilde sahneler <strong>ve</strong> bütündünyaya duyururdu. Turneler yapar,kültür mübadelen yapardı. İşte piyes meydenda.. Ayrıca b<strong>ir</strong> milletin düğün âdetlerinianlatan, dünyada ilk tiyatro eseri «TürkmenDüğünü»dür. «Amerikan Düğünü»,«Rus Düğünü», «İsrail Düğünü» diye b<strong>ir</strong>tiyatro eseri yok. Olsa zaten, hemen Türkçeyeçevril<strong>ir</strong> <strong>ve</strong> tiyatrolarımızda oynatılırdı.Biz tiyatro sahasında, dünyanın hiç b<strong>ir</strong> ülkesindengeri değiliz. O halde «TürkmenDüğünü»nü yurt dışına göndermek ilgilihükümet <strong>ve</strong> devlet adamlarımn bileceği iş.Sayın Ali Yürük'e, suallerime cevap<strong>ve</strong>rmek nezaketinde bulunduğu için teşekküraderim.Şu anda son soruyu <strong>ve</strong> cevabı yazıyagsç<strong>ir</strong><strong>ir</strong>ken iç<strong>ir</strong>ride b<strong>ir</strong> burkulma ile düşünc'ürn: Devlet Tiyatrolan'nın başında 19 yıldır kaç devlet <strong>ve</strong> hükümet adamını eskiten—dev<strong>ir</strong> geç<strong>ir</strong>ten— «Gökçer Kumpanyası»kumlmuç: c'ururken, hiç b<strong>ir</strong> millî esere, dışmemleketlere gönderilme şansı tanınır mı?.V'c''-a, çıkabil<strong>ir</strong> mi d:rs ; n'z bu kumpanyaya<strong>ve</strong> kumpanya başına söz dinletebilecekb'r e- kşi?.."Hiç o'mazsa Şab .n Karaiaş Bey, buoyunu TV için renkli ola:ak filme aldırtabil<strong>ir</strong>hattâ oış ülke'ere rahalça satar.. Bekliyoruz.


Dilin insan toplulukları içinde çok <strong>ve</strong>çeşitli vazifeleri vardır: 1. Dil b<strong>ir</strong> topluluğun ayrı ferdleri arasında anlaşmayıtemin eder; 2. Dil insanlığın asırlardanberi elde ettiği tecrübeleri içine olanbilgi hazinesini saklar <strong>ve</strong> bunu nesildenneslle devreder; 3. Dil b<strong>ir</strong> milletin uzuntecrübelerine dayanan mefhûmları keiims<strong>ve</strong> 'tâb<strong>ir</strong>ler şeklinde kalıplara sokar <strong>ve</strong>böylece millî düşünce faaliyetini düzenler;4. Dil müşterek düşünüş <strong>ve</strong> ifade bitiği içinde b<strong>ir</strong> oraya get<strong>ir</strong>diği toplulukların mânevivarlıklarını korur; 5. Dil insan top'uluklannımüşterek fik<strong>ir</strong> faaliyeti içinde b<strong>ir</strong>leşt<strong>ir</strong>erek,onları b<strong>ir</strong> millet hâline get<strong>ir</strong><strong>ir</strong>.İnsan topluluklarını <strong>ve</strong> dolayısiyle bununen yüksek merhalesini teşkil eden milletimeydana get<strong>ir</strong>en âmiller arasında enmühim unsurun dil olduğuna şüphe yoktur.Bugün dil dediğimiz zaman —o dilikonuşan miileti <strong>ve</strong> millet dediğimiz zamanüo— topluluğun konuştuğu dili kastediyoruz.Bu iki mefhûm b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>ine çok sıkı b<strong>ir</strong>şekilde bağlı bulunmaktadır. Bunlardan dilmefhûmu o derece mühim b<strong>ir</strong> yer işgal etmekled<strong>ir</strong>ki, ortadan kaybolan b<strong>ir</strong> milletindili mevcut olab'leceği hâlde, dilini kaybedenb<strong>ir</strong> millet tarih sahnesinden silinmekted<strong>ir</strong>.Dil, insan topluluklarının tecrübelerinikendinde muhafaza eden b<strong>ir</strong> hazined<strong>ir</strong>. Butoplulukların yalnız geçmişlerini değil, aynızamanda onların gelecekteki gelişme imkânlarınıda kendinde taşımaktadır.İnsan'arın düşünmesi mefhûmların sıralanmasıile meydana gel<strong>ir</strong>. Mefhûmlarise, dilin yarattığı tâb<strong>ir</strong>ler vâsıtası ile ifâdeedil<strong>ir</strong>. Dili olmayan <strong>ve</strong>ya dili yeter derecedegelşmemiş olan topluluklarda mefhûmlargelişmez, Mefhûmları olmayan b<strong>ir</strong> çevredeise, fik<strong>ir</strong> hayatı meydana gelemez.Bütün milletlerin ilim yolunda vücûdaget<strong>ir</strong>dikleri ilk akademiler, kendi dil hazineleriniaraştırmak <strong>ve</strong> gelişt<strong>ir</strong>mek için kurulandil akademilerid<strong>ir</strong>. Bunun başlıca sebebiilmin gelişmesinin dilin ifâde imkân<strong>ve</strong> kudretine bağlı olmasıdır.B<strong>ir</strong> çocuğun kendi ana dilini bile öğrenmesininpek kolay olmadığı malûmdur.Çocuk yemesini, içmesini <strong>ve</strong> bununla ilgilihislerini ifâde etmeği derhal öğren<strong>ir</strong>. Yürümeyibile kolayca elde eder. Fakat konuşmak,düşünmek <strong>ve</strong> bunu ifâde etmekiçin zarurî olan dili elde edinceye kadaruzun zaman geçer. Oocuğa b<strong>ir</strong> tek kelimeöğretmek bile çok büyük sabır <strong>ve</strong> uzun zamanisteyen b<strong>ir</strong> işt<strong>ir</strong>. Bu iş evden sonramektepte, daha sonra da insanın hayatınınsonuna kadar devam eder.İnsan oğlunun bu kadar büyük b<strong>ir</strong> zorluklaelde ettiği dil, zamanla onun bütür 1içini <strong>ve</strong> dışını dolduran öyle kıymetli varlıkhâline gel<strong>ir</strong> ki, artık dili insandan <strong>ve</strong> insanıda dilden ayırt etmek mümkün olmaz <strong>ve</strong>bu iki mefhûm b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>i ile sıkı-sıkıya b<strong>ir</strong>leş<strong>ir</strong>.Ferdlerin hayatında olduğu kadar, insantopluluklarının meydana gelmesinde debu kadar mühim vazifeleri olan <strong>ve</strong> gördüğüiş bize b<strong>ir</strong> vâsıta gibi görünen dilinbizzat kendisi ned<strong>ir</strong>?Fik<strong>ir</strong> <strong>ve</strong> tecrübelerin asırlar boyunca b<strong>ir</strong>nesilden diğerine geçmesine yardım eden,düşüncenin esas o'an mefhûmları yaratanferd <strong>ve</strong> toplulukların en bariz vasfını teşkileden milletleri vücûda get<strong>ir</strong>en, onları yaşatan, hattâ onlardan sonra da yaşamağa ŞF*&, • H E& *M I 13r\c,\ırtm a.Mc\n Ki ı L-ııHrotli w/-ı>"lıLr ne\rl<strong>ir</strong>OTürk Kültürde Meselelerdevam eden bu kudretli varlık ned<strong>ir</strong>? İl 1 I i • % # • /tT% 42 I Ck 1 && fT I \Jf f^Dil nasıl meydana gel<strong>ir</strong>, nasıl yaşar <strong>ve</strong> tm^ 1 8 I W I \d> %J \ 0 m ^ # • • W ^ ^nasıl geliş<strong>ir</strong>?TürtDiliBu sual çok eskiden beri insanlarındüşüncesini meşgul etmişt<strong>ir</strong>. Bu husustayapılan araştırmalar bizde de ilgi görmüş<strong>ve</strong> yapılan tecrübelere Türk muhiti de işt<strong>ir</strong>aketmişt<strong>ir</strong>. Bu muammanın çözülmesi <strong>ve</strong>böylece konuşma melekesinin nasıl gelişeOrd. Prof. REŞİD RAHMETİ ARATceği tecrübe edilmek istenmişt<strong>ir</strong>.Fakat umûmî kanâat, bu muazzam varlık,dilin bu sih<strong>ir</strong>li <strong>ve</strong>ya kudsî vazifesi <strong>ve</strong>dilin yapısındaki insan kudretini aşan mükemmelliksebebi ile dilin Allah tarafındaninsanlara <strong>ve</strong>rilen b<strong>ir</strong> ihsan, b<strong>ir</strong> lütuf olduğuşeklinded<strong>ir</strong>. Bu düşünceye göre, «sözü»Allah yaratmıştır. Kur'ân'ın ifâdesine <strong>ve</strong>rilenehemmiyet <strong>ve</strong> bunun son zamanlarakadar devam etmesi bu kanâat ile yakındanilgilid<strong>ir</strong>.Bu gerüş, başka b<strong>ir</strong>acıdan bugün içinde doğrudur. Tabiat <strong>ve</strong> onun içindeki gelişme insan kudretinin üstünded<strong>ir</strong>. İnsan üstükudreti temsil eden kuv<strong>ve</strong>t dönüp dolaşıp,Allah telâkkisi ile b<strong>ir</strong>leş<strong>ir</strong>. Bunun ifâde tarzı,insan topluluklarının kültür seviyesinebağlıdır. Dil de tabiî b<strong>ir</strong> varlıktır. Her tabiîvarlık gibi, dilin gelişmesi de bunun içinzarurî şartların yerine get<strong>ir</strong>ilmesine bağlıdır.B<strong>ir</strong> tabiî varlığın zarurî şartları o varlığınyapısını araştırmakla kolayca tespitedilebil<strong>ir</strong>. B<strong>ir</strong> mey<strong>ve</strong> bahçesi bakılır <strong>ve</strong> ağaçların gelişmesi temin edil<strong>ir</strong>se, ondan o derecedemeyva alınır. Ağaçların dibi kazılacakçeşidine göre gübrelenecek, ağacınagöre budanacak, zamanla ilaçlanacak,mevsimine göre sulanacak; daha iyi cinsleriile aşılanacak, sonra arzu edilen mahsûlbeklenecekt<strong>ir</strong>. Atalarımızın : «Bakarsan, bağ olur; bakmazsan, dağ olur» sözübu sahada uzun b<strong>ir</strong> tecrübenin ifadesid<strong>ir</strong>.Bitki âleminde olduğu gibi, aynı usûlhayvanlar âleminde de tatbik edil<strong>ir</strong>. Onlarıntabiî şartları tespit edil<strong>ir</strong>, sonra bu şartiarın yerine get<strong>ir</strong>ilmesine dikkat edil<strong>ir</strong>.Tabiî varlıkların en hassası olan dildede bu böyled<strong>ir</strong>.Dilin tarifi <strong>ve</strong> gelişmesi yalnız Türkdiline hâs b<strong>ir</strong> mesele değild<strong>ir</strong>. Bu sahadakendi düşüncelerimiz yanında, diğer milletlerintecrübelerinden <strong>ve</strong> araştırmalarındanda faydalanmak mümkündür. Bu mühimmevzu üzerinde her millet titizlikledurmuş <strong>ve</strong> bu işi ilim dallarının en mühimiolarak ele almıştır. Kendisini cvrupalısayan b<strong>ir</strong> topluluk garp kültürünün yarattığıaraştırma usûllerinden vazgeçemez.Bu tecrübeler bize bu mevzuda harcadığımızzaman <strong>ve</strong> sarfettiğimiz emeğin b<strong>ir</strong> kısmınıntasarrufuna yardım eder. Çoktanhalledilmiş meseleler üzerinde keş : fle uğraşacağımıza,kuv<strong>ve</strong>timizi bu mevzuları derinleşt<strong>ir</strong>mekiçin sarfetmek daha faydalı<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli olur.Burada fazla tafsilâta g<strong>ir</strong>meden, hepimizinmalûmu olan bilgileri, b<strong>ir</strong>daha hatırlatmak için, kısaca şöylece toparlamak mümkündür :1. D.! insan eli ile yapılmış b<strong>ir</strong> varlıkolmayıp, binlerce yıldan beri kendi kanunlarıiçinde gelişen tabiî b<strong>ir</strong> varlıktır. Bu varlığın üzerinde ner hangi b<strong>ir</strong> tasarruf yapmadanönce, bu varlığın yapısı, yaşama <strong>ve</strong>gelişme şartları hakkında b<strong>ir</strong> fik<strong>ir</strong> sahibiolmamız gerek<strong>ir</strong>. Şimdiye kadar hangi merhaleleri geç<strong>ir</strong>miş, kendi bünyesinden neleriatmış, neleri benimsemiş olduğunu tespitetmemiz icâbeder. B<strong>ir</strong> dilin temelini teşkileden ses, ek kök <strong>ve</strong> cümle bilgisi üzerindekâfi derecede belgiye sahip olmadan, dilinmalzemesinde saklı bulunan tabiî ser<strong>ve</strong>tine,gelişme imkânlarına <strong>ve</strong> bunu kullanıştarzına iyice vâkıf olmadan, her hangi b<strong>ir</strong>hareketle bulunmak doğru değild<strong>ir</strong>.2. Türk dilini araştırmak için, b<strong>ir</strong>i konuşmadili, diğeri yazı dili olmak üzere,iki nevi malzeme vardır. Konuşma dili, Türkcenin ağız <strong>ve</strong> şi<strong>ve</strong>lerini içine alır. Türk diliile ilgili eserlerde, bilhassa mukayeseli araşSırmalarda 35-40 isim altında zikredilenTürk şi<strong>ve</strong>leri, dil hususiyetlerine göre yapılantasniflerde başlıca 4 grup içinde b<strong>ir</strong>leşi<strong>ir</strong>üeb'lmekted<strong>ir</strong>.Kısmen xı. asırdan itibarentakip edilebilen bu Türk şi<strong>ve</strong>leri eskiTürk dili devresinden sonra meydanagelmiş olup, dilin en canlı, hassas <strong>ve</strong> gelişmetemayüllerine göre eğilen, değişen b<strong>ir</strong>şeklini teşkil eder. Daha dar b<strong>ir</strong> sahada <strong>ve</strong>daha mahdut malzemeye dayanan bu şi<strong>ve</strong>ler,tabiatiyle, bütün dil hazinesine sahipbulunmuyorlar. Onun için, umûmî Türk dilindenistifâde imkânlarını bulamadıklarıtakd<strong>ir</strong>de, ses <strong>ve</strong> ek değişmeleri yanında,mâna kaymalarına doğru kapılar açık bırakıl<strong>ir</strong>.Bu gibi ş'<strong>ve</strong>lerin mensup bulunduklarıyabancı muhitlerin vs onların dillerininte's<strong>ir</strong>i altında kalmaları kolaylaşır.Türk şi<strong>ve</strong>lerini araştırma malzemesibizde, 100 yıllık b<strong>ir</strong> maziye dayanmaktadır.Ayrı Türk sahalarında yazılmışeserlerdeki hususiyetlerden istifâdeedildiği takd<strong>ir</strong>de, bu daha eski tarihleregötürülebil<strong>ir</strong> (meselâ M. Kâşgarî X|. asrıncoılari; Kodeks Kumanikus, XIII. asrın sonlan v.b.)3. Asıl dil hazinesini Türkçe yazılmışolan eserler teşkil eder. Türk yazı diliniyazıldıkları tarihleri belli olan Orhun kitabelerindenitibaren takip edebiliyoruz. Kat'îolarak bilinen tarihler VIII. asrın başlarıolup, bâzıları, tereddütler ile, VI asra kadarçıkmaktadır. Bunların b<strong>ir</strong> kısmı, şüphesiz,daha eski târihlere aitt<strong>ir</strong>. Bu yazı dilininbugünkünden cok oz farklı olan bu sabitşeklini alıncaya kadar, uzun b<strong>ir</strong> zaman geçm'ş olacağı tabiîd<strong>ir</strong>. Türk yazı dilinin dahasonraki gelişmesi göz önünde tutu'ursa,dilin bu eski şeklini en az -milâdın ilk senelerinekadar çıkarabil<strong>ir</strong>iz. Kısaca biz bugünumilâdın ilk senelerinden zamanımıza kadargeçen, 2 bin yıllık b<strong>ir</strong> devreyi içine alan,bol miktarda yazı dili malzemesine sahipbulunuyoruz. Bu malzemenin araştırılmasından,Türk dilinin tarihî inkişafını <strong>ve</strong> bugelişmenin kanun <strong>ve</strong> temayüllerini tespitedebil<strong>ir</strong>iz.Türk yazı dilinin gelişme safhaları <strong>ve</strong>aynı sahalara göre, husûsî gelişme temayüllerivardır: Bugünkü konuşma <strong>ve</strong> yazıdilinin menşei olan eski dev<strong>ir</strong> olarak adlanriırabİleceğimiz b<strong>ir</strong> kısmı milâdın başındanitibaren X|||. asra (bâzı kapalı dinî cemâatlerdeXVII. asrın sonlarına) kadar devameder. x||l. - XVI. asırlarda b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>lerineyakın olmakla beraber, bâzı farklar ile ayrılan,1. cenup <strong>ve</strong> 2. şimâl-şark olmak üzere,iki yazı dili meydana gelmiş <strong>ve</strong> XVI.XX. asrın başlarına kadar, şimâl-şark bölümünün ayrılması ile, 1. cenup, 2. şimal<strong>ve</strong> 3. şark türkçesi ortaya çıkmıştır. Bâzıkonuşma dili temayüllerini yazı diline sokmuşolan bu bölümler son zamanlara kadarkarşılıklı tes<strong>ir</strong>'er altında kalmışlar <strong>ve</strong>b<strong>ir</strong>fc<strong>ir</strong>j?ri ile temaslar'ınr kesmemişlerd<strong>ir</strong>.Bilhassa garp türkçesinin en büyük mümessilibulunan Türkiye'deki matbuat,edebî eserler <strong>ve</strong> bilhassa mekteplerde okunan ders kitapları bol miktarda d ğer muhitlerede g<strong>ir</strong>miş vs istifâde edilmişt<strong>ir</strong> (meselâYozıcı-cğlu'nun Muhammediye'si şimaldedefalarca basılmış o'up, her evdebu eserin b<strong>ir</strong> nüshasını bulmak mümkündür).4- B<strong>ir</strong> de dilin daha eski b<strong>ir</strong> devresindeumûmî türkçeden ayrılarak, başka b<strong>ir</strong>gelişme yolu takip etmiş olan zümrelerindili vardır; biz bunlara, b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>lerine dahayakın olan şi<strong>ve</strong>lerden ayırt etmek için,lehçe adını <strong>ve</strong>riyoruz. Yakut ile ÇuvuşçaTürk dilinin böyle lehçelerid<strong>ir</strong>. Lehçelerinaraştırılması <strong>ve</strong> karşılaştırılması, Türkçsninbugün eski olarak adlandırdığımız devrinden daha eski b<strong>ir</strong> devresine doğru yolaçılmasına yardım eder.B<strong>ir</strong> millî bağ olarak Türk dilinin oynadığıroltr, belki diğer dillerin hiç b<strong>ir</strong>i oynamamıştırdenilebil<strong>ir</strong>. B<strong>ir</strong> dereceye kadarArapça bu hususta Türk dili ile mukayeseedilebil<strong>ir</strong>. Fakat bu dilin rolü de gerek yayılışsahası, gerek şi<strong>ve</strong> şekilleri bakımından,Türk dili yanında çok silik kalır. Türk dili,eski dev<strong>ir</strong>lerde olduğu gibi, bugün de diğerdillerinki ile mukayese edilemeyecekkadar, geniş b<strong>ir</strong> saha işgal eder. Bu dili konuşankavimler, idarî <strong>ve</strong> siyâsî teşkilâtbakımından, çok ayrı kalmış <strong>ve</strong> muhtelifdev<strong>ir</strong>lerde onların kültür vâsıtaları b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>lerindenoldukça farklı olmuştur. Türklermühim geçit yollarında yaşamışlar <strong>ve</strong> buyüzden çok ev<strong>ve</strong>l komşu kültür muhitleriile temasta bulunmuşlardır. Yabancı alfabeler,din <strong>ve</strong> dinî eserleri Türkler içine—g'rmlş olmasına rağmen, Türk muhiti butes<strong>ir</strong>leri mahdut sınırlar içinde tutabilecekkadar, kendi kültür <strong>ve</strong> geleneklerinebağlı kalmıştır. Zaman itibârı ile en uzunsüren temas, karşılıklı tasarruflar <strong>ve</strong> sulhzamanında sıkı münâsebetlerin devam etmişdimasına rağmen, Çinlilerin te's<strong>ir</strong>iinanılmayacak derecede dar sahada kalmıştır<strong>ve</strong> bu kadarı da çok son zamanlaraaitt<strong>ir</strong>.Türklerin İranlılar ile olan temaslarıher iki milletin destanlarına geçecek kadareski dev<strong>ir</strong>lere çıkmaktadır. Arapların dünyahâdiselerine işt<strong>ir</strong>ak etmeleri ancakVI. asırlarda başlar. Bunlar da, İranlılar ileb<strong>ir</strong>likte, daha ilk dev<strong>ir</strong>lerinde Türk'er iletemasa geçmişlerd<strong>ir</strong>. Fakat bu yeni kültürmuhillini Türk'tere tje's<strong>ir</strong> edebilecek b<strong>ir</strong>şekil alması ancak X|. asırda başlar. OrtaAsya'nın İslâmlaşması, hudut boylarına İslâmiyeting<strong>ir</strong>mesi, hk Türk-İslâm sü'âîelerininortaya çrkmaslı, Türk kabileleriningarba doğru hareketlerinde Iran <strong>ve</strong> Irakile doğrudan doğruya temasa g<strong>ir</strong>meleri<strong>ve</strong> bu sahada askerî kuv<strong>ve</strong>tlerin yavaş yavaşTürklerin eline geçmesi ile b<strong>ir</strong> kat dahaderinleşmiş olan bu münâsebet tamamenbaşka şartlar içinde cereyan etmiş <strong>ve</strong> onisbette farklı olmuştur.XI!.-XIII- asırlarda Türk dilinin tarihîinkişâfı b<strong>ir</strong> dönüm noktasında bulunuyordu.Türk dili bünyesinde meydana gelenmühim değişiklikler daha ziyâde bu dev<strong>ir</strong>debaşlamış <strong>ve</strong>ya tamamlanmıştır. Türklertarafından asıriarca kullanı'mış <strong>ve</strong> an'anete'sis etmiş elan eski Türk yazı sistemi,İslâm muhitine g<strong>ir</strong>en Türkler tarafındanArap alfabesi ile değişt<strong>ir</strong>ilmişt<strong>ir</strong>. Türk muhitiiçin yabancı olan yeni yazı sistemi kendisinieski yazı an'anesine bağlı hissetmemiş<strong>ve</strong> dilin bünyesinde vukua gelen değişiklikleriyazı diline almakla b<strong>ir</strong> mahzur görmemlşt<strong>ir</strong>. Böylece b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>inden cüz'î de olsafarklı yazı dillerinin ilk esasları ortaya çıkmıştır.İlk zamanlarda telâffuza <strong>ve</strong> tasriftekiküçük farklara inhisar eden bu yenilik,zamanla lügatlere <strong>ve</strong> bâzı sahalarda gramerekadar genişlemişt<strong>ir</strong>.illi hayat çerçe<strong>ve</strong>si içinde, gerekedebî, gerek ilmî, yazı dilini devam<strong>ve</strong> inkişaf ett<strong>ir</strong>mek imkânını bulanzümrelerin en mühimi, şüphesiz, Türklerincenub-i garbî grubu, yâni Türkiye'd<strong>ir</strong>. Vücûdaget<strong>ir</strong>diği muazzam; devlet teşkilâtı,dünya siyâsetinde oynadığı mühim rol, bütünkomşu memleketlere yaptığı tes<strong>ir</strong>ler ilemütenâsip, çok zengin edebiyat <strong>ve</strong> ilimmüesseseleri vücûda get<strong>ir</strong>miş olan bu Türkzümresinin dili de o nisbette mühim b<strong>ir</strong>mevki almıştır. En eski örneklerini XII- asırdan itibaren görebildiğimiz Selçuk devrimahsûlleri ile başlayan bu yazı dili, sahasınıngenişliği nisbetinde, gittikçe çoğalanihtiyaçlar neticesinde İran <strong>ve</strong> Arap kültürüte's<strong>ir</strong>i altında kalmış <strong>ve</strong> halktan ziyâde,b<strong>ir</strong> zümreye mâl edilen, «sun'i» b<strong>ir</strong> dil olan«Osmanlıca» şeklini almıştır.En mühim millî temellerden b<strong>ir</strong>i olandil içindeki bu gayri tabiîlik Türk muhitindehaklı b<strong>ir</strong> isyan uyandırmış <strong>ve</strong> meseleninhalli için çeşitli yollar aramağa sevketmişt<strong>ir</strong>. Türkiye dâhilinde şi<strong>ve</strong> ye ağızlar b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>leriile asırlardan beri kaynaşarak, kendihususiyetlerinin büyük b<strong>ir</strong> kısmını kaybetmişolduklarından, burada yazı dili meselesi,mevcut dilin bugünkü şartlar dâhilindedaha kolay ifâde edilebilecek b<strong>ir</strong> hâleget<strong>ir</strong>ilmesid<strong>ir</strong>. Bugüne kadar bu yolda yapılmışolan tecrübeler hâlâ istenilen neticeleri<strong>ve</strong>rmiş olmamakla beraber, dil g bi,cemiyetin temelini teşkil eden b<strong>ir</strong> meseleninhallinin kısa b<strong>ir</strong> zamanda <strong>ve</strong> kifayetsizb<strong>ir</strong> hazırlıkla yapılamıyacağı da unutulmamalıdır.Yalnız içerisinde bulunduğumuziçtimaî hayatın inkişâfında her ihtiyacı karşılamasıicabeden dilimizin- hayatiyetini teminetmek arzu <strong>ve</strong> düşüncesi ile hareketedilmesini temenni edelim.Şimâl-şarkî zümresine gelince, buzümrenin çok geniş b<strong>ir</strong> sahayı ihtiva ettiğinihatırlatmak faydasız olmaz. Bu genişsahada İran <strong>ve</strong> Arap kültürü tes<strong>ir</strong>i altındakalan zümreler ile bu kültür muhitinin tahakkümündennisbeten kendini koruyabilmişzümreler bulunduğu gibi, göçebe hayatlarzını muhafaza etmiş <strong>ve</strong> dolayısiyle nisbetenson dev<strong>ir</strong>lerde, umûm Türk kültürmuhitine dâhil olan zümreler de mevcuttur.Bu saha idarî bakımdan muhtelif dev<strong>ir</strong>lerdeayrı ayrı devlet teşebbüslerinin içindekalmıştır. Bütün bu âmillerin vakit vakitmahallî hususiyetlerin inkişafına yardımetmiş olmasına rağmen, şi<strong>ve</strong> hususiyetlerininb<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>inden çok az farklı olmaları sayesinde,yazı dili hiç b<strong>ir</strong> zaman esasını değişt<strong>ir</strong>ecekb<strong>ir</strong> duruma düşmemişt<strong>ir</strong>. Buna busahadaki Türk kabilelerinin son asırlarakadar devam eden göçleri de yardım etmişt<strong>ir</strong>.B<strong>ir</strong> taraftan Altın-Ordu'nun dağılması(XV. asır), diğer taraftan Timur devletininyıkılması (XVI. asır), buralarda daha küçükzümrelerin meydana gelmesine sebep olmuş,mevcut kuv<strong>ve</strong>tli Türk kültür merkezlerinizayıflatmıştır. Bu dev<strong>ir</strong>den itibarenbu mıntakaların mukadderatı, uzun b<strong>ir</strong> zamaniçin tâyin edilmişt<strong>ir</strong>. İlim <strong>ve</strong> edebiyatsahasındaki durgunluk, Türk dili için tes<strong>ir</strong>sizkalamazdı Kuv<strong>ve</strong>tli edipleri yetişt<strong>ir</strong>ecekhavanın artık mevcut olmaması Türk dilininhayat kudretine de en büyük darbeyi ind<strong>ir</strong>mist<strong>ir</strong>. Yazı dili ister istemez eski malzemeninbüyük b<strong>ir</strong> kısmını kullanmamak, bunlan unutmak <strong>ve</strong> daha çok mahallî ağızlarınhususiyetlerine uymak mecburiyetinde kalmıştır.Şurada-burada gölge halinde mevcudiyetlerinimuhafaza eden mektep <strong>ve</strong>medreselerde tedris dilinin daha çok yabancı dillere istinad etmesi de bunun tabiî b<strong>ir</strong>neticesi olmuştur.Rusların, doğuya doğru ilerliyerek,Türk bölge'erini b<strong>ir</strong>er-b<strong>ir</strong>er kendi hâkimiyetlerialtına almaları, bu durumu daha karışıkb<strong>ir</strong> hale get<strong>ir</strong>miş <strong>ve</strong> tabiî engellerebu defa b<strong>ir</strong> de düşmanın, Türk milletini parçalama gayesini güden p'ânlı siyâsî-idârîmüdâhalesi de katılmıştır. Rus hükümetiTürk millî b<strong>ir</strong>liğini yıkmak için, ne kadarçare düşünebildi ise, bunun hepsini tecrübeetmişt<strong>ir</strong>. İdarî b<strong>ir</strong>likler vücûda get<strong>ir</strong><strong>ir</strong>ken,Türk ekseriyetini bırakmamak için,Türk topraklarını parçalamak, Türk ülkelerinib<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>inden ayırmak için sun'î göç mıntıkalarıyaratmak buna uygun olmayan yerlerde husûsî idareler vücûda getrmek,maddî temelleri yıkmağa uğraştığı gibi, b<strong>ir</strong>devre için Türk millî b<strong>ir</strong>liğinin temellerindenolan İslama karşı misyonerler teşkilâtıvücûda get<strong>ir</strong>mek, maârifin mümkün merte-(Devamı Sayfa 10'cfa)I


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 8KOOPERATİFÇİLİK VE TÜRKİYE'DE TATBİKATIDevlet Destekleme Alımları Masraf izahnamesi ÇıkarılmalıdırSADIK CEMİLEDevlet Destekleme alımlarına <strong>ve</strong> bazıaksayan yönlerine daha önceki yazılarımızdakısaca temas etmiştik. Bu defayine bazı aksayan yönleri ile bu alımlarlailgili masrafların hesapları üzerindeki hatalıyönlerine <strong>ve</strong> alınması gereken tedb<strong>ir</strong>leredeğinmek istiyoruz.Bilindiği gibi, her yıl HükümetlerceDevlet Destekleme alımları ile ilgili olarakBakanlar Kurulunca kararnameler çıkarılmakla<strong>ve</strong> bu kararnamelere istinadenDevlet adına alım yapılmaktadır. Bu kararnamelerde«... alımlardan satıma kadarher türlü masraf bu hesapta toplanır <strong>ve</strong>Bakanlığının onayı ile kesinlik kazanır» denilmeked<strong>ir</strong>İlk andc çok güzel olarak değerlend<strong>ir</strong>ilen<strong>ve</strong> Devlet adına yapılan alımın bütünmasraflarınında devlete ait olmasından başka b<strong>ir</strong> yolun cimaması düşünülür ise de,arlında bu yo! kat'i olarak bel<strong>ir</strong>lenmediğigibi, bazı yanlış anlama <strong>ve</strong>ya bilerek hatalıişlemlere sebebiyet <strong>ve</strong>rilmekted<strong>ir</strong>.1 — Devlet adına yapılan alım sırasındadevamlı olan sabit Dem<strong>ir</strong>baş masraflarıvardır. Bu masraflar devlet adınaalım yapılsa do, yapılmasa da olmaktadır.Devlet adına alım yapılıyor diye bütün sabitmasrafların Devlet Destekleme alımlarıhesabına alınması doğrumudur? YoksaDevlet adına alım yapıldığı zaman İlgiliKooperatifler <strong>ve</strong>ya b<strong>ir</strong>liklerce ek olarakyapılacak masraflar mı bu hesaba alınmalıdır?2 — Devlet adına alım yapıldığı zarranek masraflar neler olmalıdır? Bumasraflarda gösterilecek azami titizlik nelerd<strong>ir</strong>?Tarım Satış Kooperatifleri <strong>ve</strong> B<strong>ir</strong>likleriAna sözleşmesinde «bas<strong>ir</strong>etli b<strong>ir</strong> tüccargibi hareket etme.» mecburiyeti vardır.Bu mecburiyete uymayanlar hakkında negibi b<strong>ir</strong> işlem yapılmalıdır? Bu güne kadar,bu fazla masrafdan dolayı kimseye b<strong>ir</strong> şeyolmamıştır.3 — Bas<strong>ir</strong>etli b<strong>ir</strong> tüccar gibi hareketeden <strong>ve</strong> mevcut personelini gece gündüzdemeden çalıştıran, B<strong>ir</strong> b<strong>ir</strong>lik <strong>ve</strong>ya Kooperatifelemanlarına ne gibi faydasağlayacaktır?Klâsik sistemde görevini yaptı deyipgeçilmeli mid<strong>ir</strong>? Yoksa azami tasarrufariayet edenlere b<strong>ir</strong> mükâfat <strong>ve</strong>rilmeli mid<strong>ir</strong>?İşler daha normal hale get<strong>ir</strong>il<strong>ir</strong>se devletinyararına ne kadar gel'r sağlanabil<strong>ir</strong>?4— B<strong>ir</strong>liklere bağlı işletmelerin kâr <strong>ve</strong>zararları ne olacaktır?Bazı işletmelerinkârları olduğu zaman müessese iyi çalıştıdenilerek, devlete kâr <strong>ve</strong>rilmemekte fakatzarar ettiği zaman sebep Devlet gösterilmekle<strong>ve</strong> bütün zararlar hazineye mal edilmekted<strong>ir</strong>.5 — Bazı b<strong>ir</strong>liklerce borsa fiatı üzerindenişletmelere devredilmesi gereken mansüllerin borsanın hangi fiatma göre esasalınacağı belli değild<strong>ir</strong>. Borsa sık sık fiatdeğişt<strong>ir</strong>mekted<strong>ir</strong>. Bu durumda bazı B<strong>ir</strong>liklerfiatlann en düşük devresinde işletmeleremal <strong>ve</strong>rmekted<strong>ir</strong>ler. Bu durum ne olacaktır?Borsanın azamî <strong>ve</strong> asgarî fiatları arasındab<strong>ir</strong> ortalama fiat bulunsa tesadüfen çokcüz'i b<strong>ir</strong> mal için yüksek fiat <strong>ve</strong>ril<strong>ir</strong>se çoğunlukdüşük fiatla satılırsa iki fiatın ortalamasıne olacaktır? Bazen tam aksi de olabil<strong>ir</strong>. O zaman da durum ne olacaktır. Borsayag<strong>ir</strong>en bütün maltların toplam fiatlarıile satılan miktarları arasında ortalama b<strong>ir</strong>fiat bulunsa, aynı mahsûllerin piyasada satıhptaborsaya intikal etmeyenleri ne olacaktır?e — Devlet Destekleme alımları yapılsın <strong>ve</strong>ya yapılmasın b<strong>ir</strong> kısım personel sabitolarak b<strong>ir</strong>lik <strong>ve</strong>ya Kooperatiflerin bünyesindedevamlı olarak çalışmaktadır. B<strong>ir</strong>de Devlet Destekleme Alımı yapılıp iş hacmiartması dolayısıyle alınan fazla elemanlarolmakladır. Masrafların ne kadarı DevletDestekleme alımına intikal ett<strong>ir</strong>ilecekt<strong>ir</strong>?Tamamı mı, yoksa sonradan alınan elemanlarınmasrafları mı? Ayrıca, bizzat buişle uğraşan Kooperatiflerin alım ekiplerininmasrafları mı, yoksa büroda çalışanKooperatif <strong>ve</strong> B<strong>ir</strong>lik personelinin masraflarımı Devlete ait hesaba alınacaktır? Yoksabu elemanların içlerinden b<strong>ir</strong> kısmının masrafları mı bu hesaba intikal ett<strong>ir</strong>ilecekt<strong>ir</strong>?Bu hesaba intikal ett<strong>ir</strong>ilmesi gereken şahıslarkimler olmalıdır?7 — B<strong>ir</strong> kaç b<strong>ir</strong>liği bünyesinde bulunduran bazı Tarım Satış Kooperatifleri b<strong>ir</strong>liklerindeörneğin Tariş'te Pamuk, İnc<strong>ir</strong>,Zeytinyağı <strong>ve</strong> Üzüm B<strong>ir</strong>likleri vardır, butip ic<strong>ir</strong> Baliğin Genel Müdürlüğündekiidare masrafları müşterekt<strong>ir</strong>. Bu müşterekmasraflardan Devlet adına alım yapan b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>liğe ne miktarda <strong>ve</strong> hangi oranda masrafDevlet Destekleme hesabıma alınacaktır?Hele, hele bu b<strong>ir</strong>liklerden b<strong>ir</strong> kısmıDevlet adına alım yapıyor, b<strong>ir</strong> kısmı Devletadına alım yapmıyorsa masrafların durumune olacaktır? Ayrıca aynı b<strong>ir</strong>lik <strong>ve</strong>yaKooperatifte b<strong>ir</strong> kaç mahsûlün alımı yap»lıyersa, masraflar ne ölçüde taksim edılecekt<strong>ir</strong>? Bilhassa Devlet Destekleme alımıyapılan senelerde fazla personel çalıştırılmaktadır.Daha öneki yazılarımızdabel<strong>ir</strong>ttiğimiz gibi. özel sektörün en fazla iki<strong>ve</strong>ya üç kişi ile gördüğü işi Kooperatifler10 <strong>ve</strong>ya 11 kşi ile germekted<strong>ir</strong>ler. Parçabaşına düşen maliyet çok artmaktadır. Tarişİnc<strong>ir</strong> B<strong>ir</strong>liğinde 8600, 870C kilo inc<strong>ir</strong>eb : r kişi b<strong>ir</strong> yıl çalışmaktadır. Tabii bu durumdab<strong>ir</strong> kilo inc<strong>ir</strong> başına düşen masrafise 369 kuruşu bulmaktadır. Özel sektördebu kadar masrafın yapılması imkânsızdır.8 — B<strong>ir</strong>liklerin bazılarında artık mahsûldediğimiz kısımların satışı tamamenkendi bünyelerine gel<strong>ir</strong> kaydedil<strong>ir</strong>ken, diğertaraftan yapılan masraflar Devlet Desteklemealımlarına mal edilmekted<strong>ir</strong>. Örneğin,pamukta çiğit <strong>ve</strong> döküntü pamukları,zeytinyağında külçe <strong>ve</strong> sobstok, yağlı çamurgibi. Bu kabil malların satışından eldeedilecek gel<strong>ir</strong>ler Devlet Destekleme hesabınaalınsa dahi, üzerlerine konulacakmasraf oranı ne olmalıdır. Ana madde iletali maddeyi aynı tutamayız. Hatta anamaddeler arasında kalitelere göre yapılacakmasraf oranları ne olmalıdır?9 — Aynı Kooperatif tarafından aynıcins mahsûlün b<strong>ir</strong> kısmı Devlet adına b<strong>ir</strong>kısmı Kooperatif adına olursa, bu gibimahsûllerin kıymet olarak <strong>ve</strong> miktar olarakdeğerleri kayıtlarda ayrı ayrı gösterilse dahi,herhangi b<strong>ir</strong> satışta kârlı olanına Kooperatifinkendi malı gösteril<strong>ir</strong>, düşük fiatlı olanınaDevlet adına mahsûl gösterilebl<strong>ir</strong>. Buaurum satış ile ilgili yapılan masraflardanyüksek olanı pazarlama, reklam vs. gibihususlar Devlet adına gösteril<strong>ir</strong>se usulsüzlüğüönlemek için bu işle ilgili masraf kalemlerindehangi oran uygulanacaktır? Kârlı satışlar da öncelik sırası, devlet mallarınamı, yoksa Kooperatife ait mahsûlün müolacaktır?10 — Bankalardan Devlet Desteklemeile ilgili alınan borç paraların b'r kısmı B<strong>ir</strong>lik<strong>ve</strong> Kooperatiflerce kendi özel işlerindekullanılmaktadır. Bu para'arın faizleri nasıltesbit edil<strong>ir</strong> B<strong>ir</strong>liklerin bünyesine aktarılacak<strong>ve</strong>ya Devlet adına bütün imkanlarkullanılarak alım yapıldığına göre faizlernereye masraf kaydedilecekt<strong>ir</strong>?11 —Yapılan tetkiklerde her koopsratif<strong>ve</strong>ya b<strong>ir</strong>lik ayrı ayrı sistem uygulamaktadır.B<strong>ir</strong>likler arasında farklı işlemler uygulanmaktadır.Aynı işlemle ilgili rakkamb<strong>ir</strong> Satış Kooperatifi b<strong>ir</strong>liğinde Devlet Desteklemealımı hesabına geç<strong>ir</strong>il<strong>ir</strong>ken, diğerbr Tarım Satış Kooperatifi B<strong>ir</strong>liğinde kendihesabına masraf kaydedilmekted<strong>ir</strong>.Yukarıda izah ettiğimiz suallerin cevabınıancak yapılacak b<strong>ir</strong> Devlet Desteklemealımı masrafları izahnamesi <strong>ve</strong>recekt<strong>ir</strong>.Uygulayıcı kooperatifler tarafındanyanlış anlama <strong>ve</strong> yorumlara sebebiyetdenetim görevini yapanlarca da iyice bilinmediğindendenetimde de farklılıklar olmakladır.Dola,isiyle denetici <strong>ve</strong> aynı zamandaeğitici kadro dediğimiz müfettişler<strong>ve</strong> kontrolörler tarafından da çeşitliusuller önerilmekted<strong>ir</strong>. Bu önerilerin b<strong>ir</strong>kısmı bakanlıklara intikal etmekte b<strong>ir</strong> kısmıintikal etmemekted<strong>ir</strong>. Dolayısiyle ilgiliBakanlıklar her hadiseden haberdar olmamaktdır.Gereken izahnamenin <strong>ve</strong> bu izahnameile ilgili hesap planlarının b<strong>ir</strong> an önceçıkarılmasını beklemekteyiz.


"BİLİMSELSOSYALİZM,,DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 9e İLİM !...(Geçen Sayıdan Devam)2) Otorite : Skolastiğin otoriteleri ilimdeyerlerini tabiatın kendisine terketmişlerd<strong>ir</strong>.Son söz objektif deney, gözlem <strong>ve</strong> ölçmelerind<strong>ir</strong>.Vakıayla uyumsuzluğu, tahm<strong>ir</strong>lerindehatası tesbit edilen teori, onu kurandediğimiz b<strong>ir</strong> otoriteler zümresi vardır. Fakatonların otoritesi skolastiktekinden çok farklıb<strong>ir</strong> tarzda tezahür eder. Mütehassıs kavramını ilerde tekrar ele alacağız.Otorite, şahıslardan alınıp vakıaya <strong>ve</strong>rilince otoriteliğe imkân kalmamakta, ilmi metouolarak benimseyen Türk Milliyetçiliği Fik<strong>ir</strong> sistemi'nde Engizisyon'un <strong>ve</strong>ya KomünistPartisi.ninkine benzer vahşet yolları kapanmaktadır., .3) Tümdengelimcilik : Yukarda, Şekil ll'deşemalaştırdığımız ilim metodunun yapısından,teoriler kurulurken tümevarımın esas alındıyıgörülmekted<strong>ir</strong>. B<strong>ir</strong> olay hakkındaki her tetkik,aynı olayın çeşitli şartlarda her incelenmesi,ilim adamı için özel misalleri teş'i'. eder. Teo i,bu özel misallerden genel b<strong>ir</strong> kaide çıkarmateşebbüsüdür: Özelden genele gitme çabasıdır;tümevarımdır. Skolastikte, mantıklı teorikurulup sonra <strong>ve</strong> ancak teoriyi desteklemekiçin vakıaya başvurulduğundan bunun tamtersi, yani tümdengelim uygulanmak cyd . Bunakarşılık, teori kafalarda teşekkül ederken<strong>ve</strong> nihayet tatbik edil<strong>ir</strong>ken insan mantığınındiğer iki çalışma yolu, benzetme <strong>ve</strong> tümdengelimkullanılabil<strong>ir</strong>. Benzetmenin ilim resmiyetindeb<strong>ir</strong> yeri yoktur. Benzetme, mantığınişe karıştığı teori kurma safhasında kullanılır;fakat ilim adamı nazariyesinin müdafaasınıbenzetmeye dayandıramaz. Şekil l'de şemalaştırılanuygulama safhasında ise tümdengelimön plândadır. Orada genel olduğu ümidedilen teori <strong>ve</strong>ya kanun özel b<strong>ir</strong> hale tatbikedilmekted<strong>ir</strong> <strong>ve</strong> tümdengelimden başka vasıtamevcut değild<strong>ir</strong>.Skolastikte iümdengelimclliğin yarattığıikincil özelliği, iyi izahçı fakat kötü tahminciolma konusunu ilmin gayesini incelerken elealmıştık : İlimde tahmin herşey, izah ise ancakb<strong>ir</strong> yan üründür.İLMİN KABULLERİBütün sistemlerde o'duğu gbi İmin dekendi metodu onun b<strong>ir</strong> kabulüdür. İlim metodundakigenel kabullerden başka her ilimdalının, her ilim teori <strong>ve</strong> kanununun, her ihtisasalanının kendine has özel kabulleri var,dır. İlim metodundaki kabullerin incelenmesiilim felsefesinin, ihtisas dallarındaki kabullerinincelenmesi ise o dalların görevid<strong>ir</strong> <strong>ve</strong> meseleyibizim ele aldığımız açıdan konu dışıdır.Ancak burada, Türk Milliyetçiliği Fik<strong>ir</strong> Sistemi'ninilmi metod olarak kabul edişinde insanlığınbinlerce yıllık tecrübesine dayanıldığınıolayları tahmin için ilimden daha gü<strong>ve</strong>nil<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong> yolun henü^ bulunmadığını tekrarlayalım. Her cinsiyle skolastik, özellikle Marksizm'inyalancı peygamberliği başarılarıyladeğil, terörü <strong>ve</strong> propogandasıyla ölümümü gecikt<strong>ir</strong>iyor.İLMİN UYGULANMASIİlmin uygulanmasına iki ayrıseviyedenbakabil<strong>ir</strong>iz.1) Halis ilim açısından: İlim metodununtatbikiyle b<strong>ir</strong> olaya ait kanunların bulunmağaçalışılması b<strong>ir</strong>inci cins b<strong>ir</strong> uygulamadır. Heryeni araştırma, bu açıdan ilmin b<strong>ir</strong> tatbikid<strong>ir</strong>.2) İlmin b<strong>ir</strong> fayda sağlamak üzere kullanılışıda ikinci tip uygulamadır.B<strong>ir</strong>inci tipte, ele alınan olaya ait gü<strong>ve</strong>n.l rb<strong>ir</strong> teori varsa, metod bahsinde açıklanan <strong>ve</strong>Şekil l'de şemalaştırılan yolla tahmin yapılır.Henüz teori yoksa yine metod bölümünde anlatılan<strong>ve</strong> Şekil ll'de gösterilen yol'a öncjteori kurulmağa, sonra da tahmin yapmağaçalışılır-İkinci tipte ise maksat teori kurmak <strong>ve</strong>yatahmin yapmaktan ibaret değild<strong>ir</strong>. Teoriyi <strong>ve</strong>tahminleri kullanarak tedb<strong>ir</strong>ler almak, faydasağlamaktır. Atom çek<strong>ir</strong>değinin davranışlarınınkanunlarını bulmağa çalışmak b<strong>ir</strong>inci, bukanunlardan faydalanarak atom bombası <strong>ve</strong>yaatom reaktörü yapmak için şartların ne şekildedüzenlenmesi gerektiğinin tesbiti <strong>ve</strong> butesbitin fiile dönüştürülmesi ikinci tip uygulamanınmisallerid<strong>ir</strong>.BİLİMSEL SOSYALİZM VE İLİMİlmin buraya kadar gördüğümüz özeliiklerinin kavranmasında yardımcı b<strong>ir</strong> misal olarak Marksist teoriyi ele alalım. Marksizm,ilmî b<strong>ir</strong> teori olsaydı Şekil ll'deki şemadangeçişte başına neler gelecekti?Önce, bilgi toplama safhasına, ilmin öngördüğüobjektiflikle değil, ateş püskürülerek,kızgınlıkla g<strong>ir</strong>ilmişt<strong>ir</strong>. Bu tavır, sadec?Marks <strong>ve</strong> Engels'e ait b<strong>ir</strong> karakter zaafı değil,Bilimsel Sosyalizmin «teori —pratik b<strong>ir</strong>liği»dediği temel b<strong>ir</strong> hatasıdır. Teori — pratik b<strong>ir</strong>liğinegöre b<strong>ir</strong> şeyi objektif olarak gözlemenintek başına hiçb<strong>ir</strong> anlamı yoktur. Gözlemo anda <strong>ve</strong> kendisiyle b<strong>ir</strong>likte hareketi de get<strong>ir</strong>melid<strong>ir</strong>. Bilimsel sosyalistlere göre meselâ sosyoloji, b<strong>ir</strong> ülkede ihtilâl olacağımı tahminediyorsa, sosyologlar derhal junta kurmağa,silahlanmaya başlamalı; en kısa zamanda sokağafırlayıp ihtilâli bizzat yapmalıdırlar. Gözleminobjektifliğiyle taban tabana zıt olan buanlayışla marksistler «bilimsel» derler! İlimbu teori— pratik b<strong>ir</strong>liğini gerçekten kabuletseydi, meselâ güneşin tutulacağını hesap'ayan astronom <strong>ve</strong>ya gök mekanikç'sinin, tutulmayı b<strong>ir</strong>kaç gün önceye almak için gayretsarfetmesi gerek<strong>ir</strong>di. Fakat marksistler buacaip b<strong>ir</strong>liğe mecburdurlar. Çünkü teorileriproleter ihtilâlinin kaçınılmazlığını idd'a etmekted<strong>ir</strong>.O zaman gayrete ne lüzum var?Tarih madem önlenemez b<strong>ir</strong> şekilde B ; limse)Sosyalizm'in lehine çalışıyor, niçin yorulmalı?Niçin hapse, hatta ölüme gitmeli? Fakat butip sorular da marksistler için son derececan sıkıcıdır. Herkes böyle düşünmeğe başlarsabunca «yılmaz savaşçı» ne olacak?SSCB'nin, Çin Halk Cumhuriyeti'nin propagandasilâhları ne yapacak? Çare, «teori— pratik b<strong>ir</strong>liğbnin ta kendisid<strong>ir</strong>. Tarih kaçınılmazşekilde ihtilâle gidiyor ama bunu sadecetesbit etmenin b<strong>ir</strong> manâsı yoktur. Bu anlaşıldığı anda anlayanların kolları sıvayıp ihtilâlekatılması gerek<strong>ir</strong>.Bilgi toplama safhasının b<strong>ir</strong> diğer gereği,yeterli gözlem, deney ölçme yapm- 1 şartı dayerine get<strong>ir</strong>ilmemişt<strong>ir</strong>. B<strong>ir</strong> kere Marks — «iktisatçı» unvanını kullandığı halde öncelikle iktisatçıdeğil felsefecid<strong>ir</strong>. Engels'le b<strong>ir</strong>likte,dünya iktisadı <strong>ve</strong>ya tarihi dursun, Avrupa iktisadınıbile doğru dürüst gözlememişler; Engels'inbabasının tekstil fabrikasına yapılanziyaretlerle yetinmişlerd<strong>ir</strong>.AYHAN TUĞCUGİLTeori kurulduktan sonra test denemelerine de g<strong>ir</strong>işilememişt<strong>ir</strong>. İstisnalar aranmamış,aranmadıkları halde ortaya çıkanlar ise İstisnalarkaideyi bozmaz» anlaşıyla etiketleniprafa kaldırılmıştır. Meselâ ilkel toplum kölecitoplum - feodal topum - kapitaist toplum -sosyalist toplum teorisinin Asya'da çalışmadığı görülünce buna, «Asya Tipi Üretim Tarzı»(ATÜT) adı <strong>ve</strong>rilip rahata erilmiş, dünyanınyarıdan fazlasını kapsayan bu istisnanınteoriyi bozabileceği düşünülmemişt<strong>ir</strong>. Marks'in yaptığı ilim olsaydı Bilimsel Sosyalizm dahabu safhada Red 1 <strong>ve</strong> Red 2 yollarıyla başdanolan «değerin emek teorisi» de bırakınlangıca iade edil<strong>ir</strong>di. Marksizm'in esaslarındeneyiölçmeyi; etrafa bakınmakla bile çürütülür<strong>ve</strong> Red 1 işlerdi. (Bu teoriye göre b<strong>ir</strong> ma!ın değeri, onun imalinde sarfedilen emeklebel<strong>ir</strong>len<strong>ir</strong>. B<strong>ir</strong> saat çalışan Van Goh'la b<strong>ir</strong> saatçalışan badanacının imalâtı bu görüşe eşkısmetted<strong>ir</strong>. B<strong>ir</strong> saat kömür madeninde çalışanişçinin çıkardığı kömürle b<strong>ir</strong> saat elmasmadeninde çalışanın çıkardığı da eşit..)Teori, kapitalist memleketlerde ihtilâltahmin ediyordu.Marks - Engels mektuplaşmasındabazan Almanya, bazan Fransa için,«Ağustos'ta ihtilâl katî. Ama olmazsa Ekim'demuhakkak...» gibi cümlelere sık sık rastlanır.Bu yanlış tahminler ilimde yapılsa Red 2 <strong>ve</strong>Red 3 ile teori derhal tarihe karışırdı. Artanyoksulluk teorisinin iflâsı da Red 2 <strong>ve</strong> 3 içinkâfi sebeplerd<strong>ir</strong>. Nihayet, ihtilâlin endüstri ülkelerindedeğil de henüz kapitalistleşmesini tamamlayamamış Rusya'da meydana çıkışı z^rrekadar ilim zihniyeti taşıyan komünistlerinmesleklerinden istifaları için kâfi sebept<strong>ir</strong>. Buaçık çürüyüşler, kısmen, Lenin'in emperyalizmteorisiyle tedavi edil<strong>ir</strong>di. Fakat «empsrya!izm»inkabulü bile aslında Marks'ın çürütülüşü<strong>ve</strong> milletler mücadelesi gerçeğinin, adısöylenmeden kabulü idi.söylenmeden kabulü idi. Marks temel mücadeleyisınıf kavgasında görürken Lenin işiemperyalist milletlerle proleter milletlerinkavgasına götürüyor; aslınca «proleter»«sömürü» gibi Marksist lâflarla mi letier mücadelesinitasdik ediyordu. Lâflar ne olursaolsun, masa başında sınıf gören bilimsel sosyalizm,devletin başına geçtiğinde milletgörmeğe mebcur kalıyordu. Lenin'in bu yenikeşfetliği «çelişkbye, Marks'a saygısızlıkdiye «temel çelişki» denmedi. Onun yerine«baş çelişki» tab<strong>ir</strong>i kullanıldı. Bugün bizimkomünistlerimizin de ezberledikleri klişe şöylekıraat edil<strong>ir</strong> : «Temel çelişki sınıflar; başçelişki ise emperyalist milletlerle sömürülenmilletler arasındadır» İlimde b<strong>ir</strong> teoriyi gerçeğeuysun diye bu çapta değişt<strong>ir</strong>mektensemutlaka yeni b<strong>ir</strong> teori aramak yolunabaşvurulurdu. Emperyalizm teorisini ilerdetekrar ele alacağız.Görüldüğü gibi, ilmin yapısı içinde Markşist teori defalarca reddedil<strong>ir</strong>, çok kısa b<strong>ir</strong>ömür bile süremezdi. «Kanun» payesindenseilelebet mahrum kalırdı. Neticede, ilmen kanunlaşmayanbu teori bilimsel sosyalistlerinhakim oldukları ülkelerde hukuken kanunlaştırılmış<strong>ve</strong> sunî hayatını devam ett<strong>ir</strong>mişt<strong>ir</strong>:B<strong>ir</strong> ilmî teori olarak değil, yeni harbin, propagandasavaşının silâhı olarak...ol : Şekiller için geçen sayıya bakınız.


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 10SaldırıBaEğer Türkiye'de hâlâ, ortalığı güllükgülistanlık gösterenler varsa, bilin ki yahaind<strong>ir</strong> <strong>ve</strong>ya hainden farkı kalmamış gafillerdenb<strong>ir</strong>id<strong>ir</strong>. Türkiye'de hâlâ «aşırı uçlarınyarattığı tehlike»den bahsedenler, «karşıtöğrenci gruplarının çatışmalarından» sözedenler bilinmelid<strong>ir</strong> ki bilerek <strong>ve</strong>ya bilmeyerekemperyalist dış güçlerin <strong>ve</strong> onlarınyerli uşaklarının sözcülüğünü yapmakta,oyunlarına âlet olmaktadırlar. Çünkü Türkiye'deartık dış güçlerin beslediği, içtekigafil <strong>ve</strong> hainlerin omuz omuza <strong>ve</strong>rdiği b<strong>ir</strong>kızıl saldırı başlamıştır <strong>ve</strong> bütün şiddeti iledevam etmekted<strong>ir</strong>.Komünistler dünyanın her yerinde elegeç<strong>ir</strong>mek istedikleri ülkede 3 safhalı b<strong>ir</strong>plânı uygulamaktadırlar. Bunlar şöyle sıralanmaktadır: 1 — Güçlü b<strong>ir</strong> propogandanındesteğinde teşkilâtlanma <strong>ve</strong> yayılma. 2 —Yine propoganda desteğiyle gerçek dışı tehlikeler icad edilerek komünist yayılmanıngözlerden ırak tutulması <strong>ve</strong> silâhlanma.3 — Devlete silâhlı saldırılar <strong>ve</strong> iç savaşortamının yaratılması.Türkiye bugün 1 <strong>ve</strong> 2. safhaları gsç<strong>ir</strong>miş3. safhayı yaşamaktadır. Kızıllar 12Mart'ta Türk ordusundan yedikleri darbeninneticeye ulaşamaması yüzünden ucuzkurtuldular. Yerli <strong>ve</strong> yabancı yardakçılarının<strong>ve</strong> yardımcılarının sağladığı imkânlarlakısa zamanda toparlandılar. Kendilerininde komünizme karşı olduklarını iddia edengafillerin tanıdığı müsamaha <strong>ve</strong> yardımdanistifade ederek teşkilâtlanmaya başladılar.Bilhassa CHP'nin Dcğu'daki politikası bolücülerin işine yaradı. Düşünün ki, Irak'ta yenilgiyeuğrayan Barzani'nin silâhlı çetelerininTürkiye'ye kabul edilmesini teklif edenCHP'liler çıktı. 1973 seçimleri öncesindedoğuda «1937'nin kchramanlan» cümlesiyle baş'ayan konuşmalar yapıldı/Ordu b<strong>ir</strong>liklerininen kanuni yollarla kanun kaçaklarınakarşı yürüttüğü operasyonlar «doğuda halk eziliyor», yaygaralarıyla bizzatCHP'li parla m en teri erce kınandı. Nhayetbugün komünist gazetelerde «Dcğu'da referandumyapılmalıdır» şeklinde aleni bölücülük<strong>ve</strong> kışkırtıcılıklar serbestçe yapılıyor.Ve bu olanların gizlenmesi için «faşisttırmanma» yaygarası işletiliyor.Komünistler silâhlı saldırılarını 3 hedefeyöneltmiş bulunuyorlar. Bunlar; devletmüessesesi, özel kuruluşlar <strong>ve</strong> MHPile ülkücü teşekküllerd<strong>ir</strong>. Geçtiğimiz haftaiçinde Diyarbakır'da Merkez Bankası binasınabomba atılması ilgi çekicid<strong>ir</strong> <strong>ve</strong> devamınıngeleceği bellid<strong>ir</strong>. İzm<strong>ir</strong>, İstanbul <strong>ve</strong>Ankara'da bankalar, ş<strong>ir</strong>ketler <strong>ve</strong> özel müesseselerbombalanmaktadır. Türkiye'nin'her yerinde Ülkü Ocakları şubeleri <strong>ve</strong> MHPbinaları dinamitlenmekted<strong>ir</strong>. Son b<strong>ir</strong> haftaiçinde Ankara'da Dikmen Büyük Ülkü Derneği,Hasköy Büyük Ülkü Derneği, İzm<strong>ir</strong>'deBornova Büyük Ülkü Derneği, KarşıyakaMHP lokali, Samsun'da Ülkü Ocakları <strong>ve</strong>Ülkü-B<strong>ir</strong> binaları, Bandırma'da MHP İlçebinası bombalanan teşekküllerden aklımızagelenlerd<strong>ir</strong>. Trabzon'da kimbil<strong>ir</strong> hangi ülkücükuruluşu bombalamak için hazırlıkyapan 4 kızıl militan yapmakta olduklarıbomba ellerinde patladığı için ağır yaralanmışlar,bunlardan b<strong>ir</strong>i ölmüştür. YineI a d ıBile!MUSTAFA GÜMÜŞhafta için de İskenderun Ticaret LisesindeYavuz Çalışkan isimli ülkücü öğrenciöldürüldü. Geçtiğimiz günlerde, b<strong>ir</strong>askeri b<strong>ir</strong>likten bin postal, bin parka <strong>ve</strong>bin askeri elbise çalındı. Yine b<strong>ir</strong> barajinşaatından 16 bin dinamit kapsülünün çalındığıgazetelere intikal etti.Bütün bunlar herkesin gözü önündecereyan ederken, bakıyorsunuz hainler <strong>ve</strong>onlardan farklı görmediğimiz gafiller hâlâ«polisin yaptığı işkencelerden» copladığı«masum» öğrencilerden bahsediyorlar.Başlarını de<strong>ve</strong>kuşu misâli kuma gömmüşbu kişi <strong>ve</strong> kuruluşlar .başlarını kaldırıpsavaş, alanına dönen Türkiye'ye bakmıyorlar bile. Zaten bunların b<strong>ir</strong> kısmı saldırınınbizzat içinded<strong>ir</strong>.Söz açı'mışken geçtiğim z hafta ODTÜdecereyan eden b<strong>ir</strong> olaydan bahsedelim :ODTÜ'de öğrenci temsilciliği için yapılacakseçim dolayısıyla yapı'an konuşmalardanb<strong>ir</strong>inde rus uşağı İGD'nin b<strong>ir</strong> sözcüsü diğergruba şöyle hitab e"m'ş l <strong>ir</strong>: «Para teminettiniz, silâhlandınız. Battaniye stoklarınızda var. Hadi bakalım gerillacılıkta başarılıolabilecek misiniz» Bu sözler sol içindegüçlü o'an stratejiyi kınamak için söylenmişt<strong>ir</strong>ama devlet yetkililerinin kulaklarınaküpe olmalıdır. Komünis er bu doğrultudaeylemlerini başlatmışlardır b le.Türkiye'nin içinde bulunduğu duummisalleriyle <strong>ve</strong> kaba hatlarıyla böyled<strong>ir</strong>. Buortamda ülkücü harekete düşen görevlerde ağırlaşmaktadır. Devletimizin yıkılmaması,milletimizin köle olmaması, vatanımızın parçalanmaması için en büyük gayretyine her zamanki gibi ülkücü harekete düşmekted<strong>ir</strong>.Biz, Türk devletinin —başındakiçoğu bas<strong>ir</strong>etsiz bugünkü yöneticilererağmen Allah'ın yardımıyla yıkılmayacanma<strong>ve</strong> dış güçlerin köpeklerinin hakkındangeleceğine yürekten inanıyoruz. Ülkücühareket de elbette milletimizin <strong>ve</strong> devletimizinbekası için üzerine düşen şerefligörevi yerine get<strong>ir</strong>meye hazırdır.**- Yazısız!DİL MESELELERİ(Baştarafı Orta Sayfada)be Türkler arasına g<strong>ir</strong>memesi ıç;n çalışmak,matbuata müsâade etmemek, mili;mukadderat üzerinde söz söyletmemek,Türk adının idarede <strong>ve</strong> hattâ ilmî neşriyattabile kullanılmamasını temine çalışmak<strong>ve</strong> Türkler arasındaki husûsî münâsebetlerebile mâni olmak gibi, manevî varlığakarşı en zecrî tedb<strong>ir</strong>leri almaktan da çekinmemişt<strong>ir</strong>. Bolşevik devri, çarlık zamanındatatbik edilen üstü kapalı siyâsetin dahaaçık <strong>ve</strong> daha teşkilâtlandırılmış b<strong>ir</strong> şeklid<strong>ir</strong>.Türk vatanını b<strong>ir</strong> çok «sözde müstakil» devletlere ayırmak, kabîleleri — millet <strong>ve</strong> şi<strong>ve</strong>leri— dil olarak ilân etmek suretiyle,Türk dili de, rusça ile b<strong>ir</strong>likte, bu ayrı bölgelerinidare dili olarak tanındı. Bu sahadayapılan barbarlığın en büyük örneği de, he rTürk kabîlesineayrı b<strong>ir</strong> fonetik alfabe kabulett<strong>ir</strong>ilmesi olmuştur. Bu şekilde dilin, medenî- içtimaî b<strong>ir</strong> unsur olmaktan çıkarılıp,küçük zümrelerin yalnız gündelik ihtiyaçlarınıtemin edebilecek b<strong>ir</strong> şekil alması içinuğraşılmıştır. Böyle şi<strong>ve</strong>lerde bugünkü medenîhayatin ihtiyaçlarını temin etmek imkânıolmadığını, Türkler kadar, bolşevikierde bilmiyor değillerdi. Fakat onların fikrince,bu ihtiyaçların büyük b<strong>ir</strong> kısmı. Türkdili yerine, Rus dili vasıtası ile temin edi-'ecekti. Bütün bunların, tabiatiyle eskidenberi gelen umûmî yazı dili aleyh'ne, ayrıe'<strong>ve</strong>lerin kullanış sahalarının genişlemesinde<strong>ve</strong> o nisbette bu şi<strong>ve</strong>lerin umûmî yazıdili içindeki vaziyetlerinin değişmesinde,az-çok tes<strong>ir</strong>i olmuştur.Simâl-şark zümresinin yazı dili meselesi,cenup-garp zümresindeki gibi,yalnız dili sadeleşt<strong>ir</strong>mek olmayıp,aynı zamanda bu zümreye dâhil olan şi<strong>ve</strong>-lcrin umûmî yazı dili ile olan münâsebetlerinide tâyin etmek meselesid<strong>ir</strong>. Türk dili-İ n i n bünyesndeki sağlamlık, yabancı muhit<strong>ve</strong> dillerin tes<strong>ir</strong>inde asırlarca kaldığı,hâlde, sarsılmadığı gibi, Rusların müdâhaleside b<strong>ir</strong> gedik açmağa muvaffak olmamışlır.Nisbeten kısa sürmüş olan bu tecrübe,Türk şi<strong>ve</strong>lerinin kendi aralarındaicat kudretini yok'amış <strong>ve</strong> Türk muhitindehu meselenin hâllinde ayrılığa değil, b<strong>ir</strong>liğedoğru yürümenin zarurî <strong>ve</strong> mecburîolduğunu ispat etmişt<strong>ir</strong>. Türk şi<strong>ve</strong>leri, bu-İgüne kadar cidıığu gibi, ileride de b : r tekyazı dilinin devam'ı gelişmesini temin edencanlı b<strong>ir</strong>er uzuv olarak, yaşamakta dsvamı edecekd<strong>ir</strong>.Yukarıda söylenilenlerden c'/ ^e;;c^İ çıkarmak istersek, gerek Türk tarih'ninyarattığı duruma <strong>ve</strong> gerek düşmanlar tarafındanvücûda get<strong>ir</strong>ilmeğe çalışılan sun'îengel'ere rağmen, cenüb-garp <strong>ve</strong> şimalearke<strong>ve</strong> grupları arasındaki farkları ortadankaçırmak <strong>ve</strong>ya hsr ik sini de b<strong>ir</strong>leşt<strong>ir</strong>erek,daha zeng'n ifâde imkânları bulmakruretiyle, b<strong>ir</strong> tek \azı dili vücûda get<strong>ir</strong>mek<strong>ir</strong>in hiç b<strong>ir</strong> mâni ytjfafur. Yalnız h^r ikizümrenin de bu işin ehemmiyetini kavraması<strong>ve</strong> her iki grubun da hususiyetlerine<strong>ve</strong> bilhassa Türk dilinin kendi bünyesineuygun b<strong>ir</strong> şekilde gelişt<strong>ir</strong>mek çâresini bulmasılâzımdır. Bunun için de, dilin yalnızh'r vâsıta olmayıp, onun tabiî b<strong>ir</strong> varlıkolduğunu <strong>ve</strong> ancak kendi bünyesi içindekendi tabiî kanunları dâhilinde inkişaf edebileceğiniidrâk etmek kâfid<strong>ir</strong>.


DEVLET - SAYI 378 - 31 OCAK 1977 SAYFA : 11Komünist <strong>ve</strong> I /ölücülerin(Baştarafı Sayfa 1'de)9. İstanbul Aksaray Meydanında b<strong>ir</strong> gurup liseli solcu ders, kitaplarınıyakmış, «Gerici eğitime son»«Demokratik lise» hiçb<strong>ir</strong> müdahaleylekarşılaşmadan, gösteri <strong>ve</strong> yürüyüşyapmışlardır.10. Denizli'de TÖB-DER tarafındandüzenlenen yürüyüşte çatışma çıkmış b<strong>ir</strong> kişi tabanca ile, çoksayıda kişi de sopa <strong>ve</strong> taşla yaralanmıştır.Çatışma Proleter Devrimci Aydınlık.grubu ile Dev-Genç'alerarasında slogan kavgasından çıkmıştır.İstanbuldaki yürüyüşte kurtçe sloganlar söylemişt<strong>ir</strong>.11. Trabzonda Dev-Genç üyesib<strong>ir</strong> gurup militanın oturduğu evde,bomba imali sırasında patlamaolmuş, b<strong>ir</strong> kişi ölmüş iki kişinin deelleri <strong>ve</strong> kolları'kopmuştur. Olayael koyan savcılık Dev-Genç üyesiİzzet Akkuş, Yakup Deniz <strong>ve</strong> Nur,Dem<strong>ir</strong>'i ilk sorgusundan sonratuiuklamıştır. B<strong>ir</strong> süreönce öğretmenlikten ayrılan Yüksel Eriş, meydana gelen olaydabeyni parçalanarak ölmüştür.İsmihan Araz <strong>ve</strong> Yener Orkunoğluise hastanede tedavi edilmekted<strong>ir</strong>.Hepsi de Karslı olan KaradenizTeknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi öğrencilerininkaldığı evde yapılan aramada,çok sayıda komünist yayın,resim <strong>ve</strong> afiş, b<strong>ir</strong> tabanca, 7 mermiile otomatik mavzer şarjörü elegeç<strong>ir</strong>ilmişt<strong>ir</strong>.12- İzm<strong>ir</strong> Karabağlar semtindekiBüyük Ülkü Derneği gece yarısıkurşun yağmuruna tutuldu.Anarşistler yakalanamadı.13. Ordu Teknik Bilimier YüksekOkulu, aşırı solcular tarafındanişgal edildi. İşgal sırasında binadageniş çapta tahribat yapıldığındanonarım için okul b<strong>ir</strong> süre kapatıldı.14. Silahlı 5 kişi,, Manisa'nınAlaşeh<strong>ir</strong> ilçesinde yapımı devameden Avşar Barajı şantiyesinden 6bin adet dinamit lokumu çaldı. Budinamitlerin çeşitli yerlere yapılansabotajlarda kullanıldığı anlaşıldı.Polis kızıl anarşistlerin kaldığı yurtlarda çalınan dinamitlerin b<strong>ir</strong> kısmınıbuldu.15- Malatya'nın Yeşilyurt bucağındaÜlkücü gençlerin toplantısı,jD<strong>ir</strong> gurup aşırı solcu, silahlı militantarafından basildi.16. Silâhlı 5 kişi, Manisa'dakiB<strong>ir</strong>inci Er Eğitim Tugayı'nın levazımdeposundan bin adet parka,750 asker elbisesi <strong>ve</strong> bin adet po3-tal çaldı.17. Türkiye yazarlar Sendikasıtarafından düzenlenen Nazım Hikmetgününde b<strong>ir</strong> konuşma yapanCHP'li Belediye Başkanı Vedat Dalokay;«Moskova'da bulunan NazımHikmet Verzanski'nin mezarını Türkiye'yeget<strong>ir</strong>eceğiz.» demişt<strong>ir</strong>.Tanınmış sicilli solcular tarafındankurulmuş bulunan TürkiyeYuzaılar Sendikasının bu toplantıbindaVerzanski'den şi<strong>ir</strong>ler okuyanDaiokay, Moskova'ya götürdüğütopraktan dolayı tenkit edildiğinisöyledi.18. Taksim Meyda'nında otobüsdurağında beklemekte olan b<strong>ir</strong>ülkücü gençkurşun yağmuruna tutularakağır b<strong>ir</strong> şekilde yaralandı.Sol basının komandoların vurduğunuiddia ettiği gencin, Ülkü Ocaklarıüyesi, Abdurrahman Devrimciolduğu anlaşıldı. Olaya tesadüfenşahit olan bekçi Nusret Çelik solcukatil Alptekin Samsa'yı kovalayarak,suç unsuru tabancasıylab<strong>ir</strong>likte yakalandı. Solcu katil intikamınıaldığını söyledi.19. Bağımsız İlerici Yapı-İ3sendikasının 2. olağan genel kurultoplantısında, Maocu gurubun ihbarıüzerine arama yapan polisekipleri, iki kişinin üzerinde tabancabulmuş suç unsuru olan bazımalzemeleri bulunduran 24 kişiyide gözaltına almıştır.20- İskenderun Ticaret Lisesin'desolcu silahlı militanların saldırısısonunda 2. sınıf öğrencisi ülkücüYavuz Çalışkan tabancaylavurularak öldürülmüştür. Silahlı saldırıda ayrıca b<strong>ir</strong> öğretmen ile 4 öğrencide muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır.Ticaret Lisesindeb<strong>ir</strong> toplantı yapan ülkücü öğrenciler,solun zorbalığını kınamışlardır.Savcıık olayla ilgili olarak 19 kişiyitutuklanmıştır.21. Antalya A.P. binasındançıkmakta olan b<strong>ir</strong> guruba, solcu silahlımilitanlar tarafından ateş açılmış, 4 kişi muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır22. Ankara'da Dikmen BüyükÜlkü Derneği kitaplığına bomba konulmuşpatlama sonunda genişçapta hasar olmuş <strong>ve</strong> bitişik dükkandaçalışmakta olan b<strong>ir</strong> gencinparmağı kopmuştur.23. Ankara'da üç ayrı binayabomba konulmuş, patlama genişçapta hasara yolaçmıştır.24. Diyarbakır Merkez Bankası'nasaatli bomba konulmuş, patlamasonunda binada <strong>ve</strong> çevredeağır hasar meydana gelmişt<strong>ir</strong>.25- İş Bankasının, İzm<strong>ir</strong>, Karataş<strong>ve</strong> Çarşı şubelerine tahrip kalıbıkonulmuş, patlama sonunda büyükçapta hasar meydana gelmişt<strong>ir</strong>.26. Ülkü Ocakları İzm<strong>ir</strong> Şubesinesaatli bomba konulmuş, patlamahasara yolaçmış, yaralananolmamıştır.27. İstanbul Lâleli semtindeRus yanlısı olarak bilinen HüseyinYavuz <strong>ve</strong> Baki Ünlü, Maocu olduğuiddia edilen b<strong>ir</strong> gurubun silahlısaldırısına uğramış <strong>ve</strong> yaylım ateşinetutularak öldürülmüşlerd<strong>ir</strong>.28. İstanbul Şehremini Lisesiöğrencileri okuldan çıkarken, karşıapartmanın alt katına pusu kuransolcu rniiitanlaıın kurşun yağmurunatutulmuşlardır. Atılan kurşunlardan ülkücü Serdal Dem<strong>ir</strong>dal ile Nad<strong>ir</strong>Kâhyaoğlu yaralanmışlardır.Ayrıca Şükran Özaksoy isimli b<strong>ir</strong>ev kadınıyla Adana öğrenci yurdunda kalan Orhan Saraç isimli gençbacaklarından yaralanmışlardır. Liseöğrencilerine rastgele yaylımateşi açan <strong>ve</strong> Maocu olduğu bild<strong>ir</strong>ilensilahlı gerillalar, olay yerindenkaçmayı başarmışlardır.29. Mersin Eğitim Enstitüsündeçıkan çatışmada, solcu militanlarınkurşunlarıyla b<strong>ir</strong>i ağır olmaküzere 6 öğrenci yaralanmıştır. Ol r yla ilgili olarak b<strong>ir</strong> solcu gözaltınaalınmıştır.30- Samsun Ülkü Ocakları ileÜlkü-B<strong>ir</strong> şubesine konulan bomba,gü<strong>ve</strong>nlik kuv<strong>ve</strong>tlerinin zamanındamüdahale etmesiyle, zararsız haleget<strong>ir</strong>ilmişt<strong>ir</strong>.31. Turgutlu'da İş Bankası şubesineb<strong>ir</strong> kamyondan patlayıcımadde atılmıştır. Hasara yolaçcntahrip kalıbının atıldığı kamyonunplâkasını polis tesbit etmişt<strong>ir</strong>.32. Van Atatürk Lisesi öğrencisiZeki Sınır, solcu Muammer Aydıntarafından bıçaklanarak yaralanmıştır.Polis üç öğrenciyi gözalaltınaalmıştır.33. Bandırma MHP İlçe_Binasıbombalı saldırıya uğramış, geceninyarısında meydana gelen patlamahasara yol açmıştır.34- İstanbul Teknik Üni<strong>ve</strong>rsinjişgal etmek isteyen Maocu <strong>ve</strong>Rusçu gurupların kendi malarındaçıkan çatışmaya polis müdahaleetmişt<strong>ir</strong>.. B<strong>ir</strong> polis <strong>ve</strong> 5 solcuyaralanmıştır.35. Şişli Siyasal Bilgiler YüksekOkulu'nu işgal eden solcular,okul içinde şiddete başvurunca,pencerelerden atlayarak kaçmakisteyen 5 öğrenci yaralanmıştır-36. Rize'de Yüksek İşletmecilikOkulu öğrencisi Mehmet Karadağ,solcu militanların sopalı,zinc<strong>ir</strong>li saldırısına uğramış <strong>ve</strong> muhtelif yerlerinden yaralanmıştır.37. Cihanbeyli'de b<strong>ir</strong> evdekalmakta olan 5 ülkücü öğretmen nbulunduğu da<strong>ir</strong>e, gecenin geç saatlerindekurşun yağmuruna tutulmuştur.Kaymakamın ev:nin hsmen yanında bulunan ülkücü öğretmenlerin kaldığı bina önüntabanca mermisi kovanı bulunmuştur.Yukarda kısaca tesbiti yapılancinayet, sabotaj <strong>ve</strong> soygunların,sadece basına intikal edenlerdenseçilmiş olduğunu ifade etmekisteriz. Kızıl gerillaların meydanaget<strong>ir</strong>dikleri silahlı şiddet hareketlerininsayısı daha da fazladır.B<strong>ir</strong> haft a içinde (19-26 Ocak)15'e varan bombalı sabotajın "yapılması;askeri b<strong>ir</strong> depodan külliyetlimiktarda parka, asker elbisesi<strong>ve</strong> postalın çalınması ile yinebaşka b<strong>ir</strong> depodan 6 bin dinamitlokumunun kaçırılması, kızıl gerillacılığınnereye gitmek istediğini,nasıl gitmek istediğini açıkça gösterenkesin delillerd<strong>ir</strong>. 12 Mart'tada biz askeri silâh <strong>ve</strong> teçhizatlakendini tanıtan kızıl gerillalarınneler yapabildiğini gördük. Aynıoyun tekrar sahneye konmuştur.Diyarbakır'da Merkez Bankasınayapılan bombalı sabotaj, 10 kadarülkücü kuruluşa <strong>ve</strong> MHP binalarınakonulan dinamitler, de hedeflerinhangi doğrultuda gelişeceğiniişaret etmekted<strong>ir</strong>.5 kişinin ölümüne, çok sayıdakişinin yaralanmasına, milyonlarcal<strong>ir</strong>a zarara yolaçan kızıl gerillacılık,yakın b<strong>ir</strong> zamanda; devletadamlarına, ordu komutanlarına,polis şeflerine <strong>ve</strong> bazı stratejiknoktalara saldırı şekline dönüşürsehiç şaşmamak lâzımdır. B<strong>ir</strong>haftalık kızıl gerilla faaliyetlerininyapısı bu hedefin güdüldüğünüşimdiden göstermekted<strong>ir</strong>.Memleketimizin karşılaştığıbu komünist gerilla saldırısı kar •:sında, denge siyaseti <strong>ve</strong> parti çıkarınıntes<strong>ir</strong>iyle gerçeklere yanaşmamahali devam ederse, ciddi endişe duymamak mümkün değild<strong>ir</strong>.Ülkücü gençliğin, devletin <strong>ve</strong> vatanınbütünlüğünü yıkmaya yönelensaldırılar karşısında teslim olmadand<strong>ir</strong>enmesini, b<strong>ir</strong> nefis müdafaasıolarak değil de, düşmanhareketi gibi gösterme gayretleri,artık gafillikle bile izah edilemezVakit geçmeden uyanalım, dostumuzu,düşmanımızı b<strong>ir</strong>b<strong>ir</strong>inden ayıralım.Ülkü Ocakları Genel Başkanı SelâhcttinSarı Konuşması sırasında.Ü.O.D. GENEL BAŞKANISELAHATTİN SARININ İLKBEYANATI :Anarşinin tek sorumlusu olaraksol'u göstermiş <strong>ve</strong> Ülkücü TürKGençliğinin Türk Devletinin yanındameşru müesseselere saygılı olarakmücadelesini kanunlar çerçe<strong>ve</strong>sindedemokratik yollardan sürdüreceğinibeyan etmişt<strong>ir</strong>.Ülkü Ocakları Genel BaşkanıSelahattin Sarı daha sonra «ÜlküOcağımız 1977 yılını fik<strong>ir</strong> tartışmasıyılı olarak ilân etmiş <strong>ve</strong> TürkGençliğinin eline silâh değil kalemyakışacaktır.» demişt<strong>ir</strong>.Fakat kızıl gurkaların bu çağrıyakan dökerek cevap <strong>ve</strong>rdiklerini bel<strong>ir</strong>tmiş<strong>ve</strong> ilgililerin bu şiddet, terör<strong>ve</strong> vahşet saldırılarına artık b<strong>ir</strong> son<strong>ve</strong>rd<strong>ir</strong>mesini istemişt<strong>ir</strong>.


Milli Eğitim Bakanlığı <strong>ve</strong> Eğitim EnstitüleriABDÜLHÂDİ TOPALLIOĞLUB<strong>ir</strong> yıldan berid<strong>ir</strong> EğitimEnstitüleri M;lli Eğitim Bakanl.-ğının b<strong>ir</strong>inci derecede meselesihaline get<strong>ir</strong>ilmişt<strong>ir</strong>.Meseleyi sathi olarak mütâlaedenler, eğitim enstitüleri'ndeki huzursuzluğu iktidar muhalefetmücadelesi şeklinde yorumlamakta <strong>ve</strong>ya b<strong>ir</strong> sağ-sol çekişmesihalinde görmekted<strong>ir</strong>ler.C.H.P. liler kendi göıüşierindekigençlerin bu enstitülereyerleşmesini buradan mezun olmasını,A.P. lilerde kendi fikriyatlarındakilerinburalara alınmasınıarzulamaktadırlar. Bu arzunun tahakkuku nisbet nde sesleryükselip alçalmaktadır. Solcularfazla alınınca, sağcılarınsağcılar fazla alınınca solcularınmuhalefet sesi duyulmaktadır.İmtihanlar sümme tedarikyapılıyor, öğrenciler alınırken,bilhassa mülakatlarda, bu çocuklarınkafa yapılarına bakılarakalınıyor. Kabiliyetleri nazarıItibare alınmıyor diyorlar.Bu yıl alınan öğrencilerinise, «büyük kısmının Ülkücü denilenkomandolardan seçildiği»iddiası ile, sağı temsil eden hemA.P. nin <strong>ve</strong> hem de solu temsileden C.H.P. nin sesleri duyulduBu duyuluş sebebi iled<strong>ir</strong> ki, imtihanlaryenilendi, b<strong>ir</strong> ev<strong>ve</strong>lkiimtihanlarda kazanan b<strong>ir</strong> kısımöğrencilerin imtihanı kaybetmeleri<strong>ve</strong> yeniden b<strong>ir</strong> kısım öğrencilerinalındığı öğrenildi. Genede bu muterizlerin sesi durmadı.Müktesep hakları ellerinden a ı-nanların acı dertleri yetmiyormuşgibi x yeniden alınanlar içinde feryatlar durmamıştır. Siyasipartilerin müracaatları, beyanları<strong>ve</strong> danıştay'ın iptal kararlarıdevam edip gitmekted<strong>ir</strong>.Gerçeklere inilmediği müddetçebu feryatların sonu da b<strong>ir</strong> türlüalınamayacaktır. Bin kere de imtihanlaryapılsa, bin kere de iptaledilse sonuç budur. Nedenbudur?Millî eğitim, ismi üzerindeb<strong>ir</strong> milletin milliyetinin tecelli <strong>ve</strong>temerküz edeceği yerd<strong>ir</strong>. TürkiyeCumhuriyeti kanunları, Tür*devlet felsefesinin temeli Millilikvasfında <strong>ve</strong> bu vasfın eğitimistikâmeti olan milliyetçiliktetoplanır. Yani Türk Devle.ininmüesseselerine istikamet<strong>ve</strong>ren temel görüş milliyetçilikt<strong>ir</strong>.Bilhassa milli eğitim bakanlığıbunun gerçekleşt<strong>ir</strong>ilmesindensorumlu başlıca müessesed<strong>ir</strong>.Z<strong>ir</strong>a, Türk gençlerini yetişt<strong>ir</strong>ecekÖğretmenlerin, öğretmenleriniyetişt<strong>ir</strong>ecek, müesseselerinbu hususta siyasete, tavizeyer <strong>ve</strong>rmeyecek başlıca teminatmahalli burasıdır.İmdi hal böyle iken, b<strong>ir</strong> zamanlardevrim <strong>ve</strong> inkılâplar adınabu müesseselerden yetişt<strong>ir</strong>iien, sözde insancıl beynelmlnelol<strong>ve</strong> sözde lâik öğretmenler elinde,Milli Eğitimimizin, bilhassa köyEnstitülerinin nereden nereyegeldikleri bugün ayan beyan ortadagöründüğü gibi, b : lhassa196C can sonra, yurdumuzdagemi azıya alan sosyalizmin komünizmin <strong>ve</strong> mao'izmin yurdunasıl bad<strong>ir</strong>elerle karşı karşıyaget<strong>ir</strong>diği gözler önünde durmaktadır.Komünizmin, Üni<strong>ve</strong>rsitelerimize,eğitim müesseselerimize,işçilerimiz arasına sokmak i -tediği nifak ürünleri ortada durmaktadır.Cumhuriyet Halk Partisi döneminde, Milli Eğitim Bakanlığınıngafleti son haddinibulmuş, bu gafletten istifadeeden marksist görüş taraftarlan, fik<strong>ir</strong>lerini <strong>ve</strong> eylemlerini eğ -tim müesseselerine <strong>ve</strong> bilhassayatılı bölge okullarına <strong>ve</strong> EğitimEnstitülerine sokmuşlardır. Okadar ki, CHP. si <strong>ve</strong> M.S.Partisikoalisyonu zamanında, millîeğitim bakanının değil, MilîEğitim Bakanlığının değil, doğrudandoğruya İLK-SEN'in,TÖB'ün, genel başkanlarının,Genel Yönetim Kurulunun <strong>ve</strong>rdiğid<strong>ir</strong>ektife göre, Türkiye'dekiMillî Eğitim prensipleri uygulanmıştır.Gerek llk-Sen'In <strong>ve</strong> gerekseTÖB'ön ayni temel felsefedebulundukları genel başkanlarının ifadeleri ile sabitt<strong>ir</strong>. Buher iki kuruluşun <strong>ve</strong>rdiği istikametegöre, Türkiye'nin bütünokullarında icrayi faaliyette, eğ:tim <strong>ve</strong> eylemlerde bulunulmuştur.Bu her iki kuruluş felsefesineistinaden öğretmenlere <strong>ve</strong>rilenseminerlerde ifade edilenesas prensip şudur. (Öğretmenlerinsorunu Türkiye sorununabağlıdır. Öğretmen sorunununçözümü, Türkiye sorununun Çözülmesiile halledilebil<strong>ir</strong>. Bu sorununçözülmesi ise, Diyalektikmateryalizmin öğrenilmesine <strong>ve</strong>bunun tatbikine bağlıdır. Onuniçin Öğretmen, eğitimi öğretimiçin değil, eğitim eylem için yapacaktır.Notu buna göre <strong>ve</strong>recekt<strong>ir</strong>.Her devrimci eylemin içinde <strong>ve</strong> başında bulunacaktır. V.-lâyet valilerinizden korkmayın,çekinmeyin bu eylemleri yüpmasizin anayasal hakkınızdır)İşte İık-Sen <strong>ve</strong> TÖB'ün <strong>ve</strong>rdiğibu d<strong>ir</strong>ektif öğretmenlerinistikameti olmuş, M:llî Eğ.timBakanlığının millî görüşü yürütülmemişt<strong>ir</strong>.Bu sebeblerdend<strong>ir</strong> ki, mahallin, muhitin durumuna göre, bazıyerde mezhepçilik, bazı yerdeetnik gurup, bazı yerlerde ilericilik,bazı yerlerde solculuk perdesi altında oyunlar oynanmakta,nifak yaratılmakta idi.Bu düşüncelerle şartlandınKURTULUŞ 9 IŞIKÇILARIN HA REKETİNDEDİR(Baştarafı Sayfa 2'de)ki idarelerin Türkye'yi yabancıdevletlerin menfaat çekişmelerinin alanı haline get<strong>ir</strong>diğini, inşanin ihmGl edildiğini, yahut sistemliolarak yabancılaştırmakistendğini, bu sebeple ü'kemizintam anlamıyla b<strong>ir</strong> buhranasürüklendiğini çeşitli misaller<strong>ve</strong>rerek anlatmış sözlerini şöyletamamlamıştır. «Türk mTetinitarihi çizgisine oturtacak, insanınıkendi kültür dünyasının tutarlımensubu yapacak, iktisatta,lan öğretmenlerin Eğitim Enstitülerindeyetişt<strong>ir</strong>dikleri <strong>ve</strong> okullaragönderdikleri öğretmenlerinde eğitim sistemleri bu çerçe<strong>ve</strong>içinde cereyan etmekte idiBugün, programından, mi.lîistikametinden, inh<strong>ir</strong>af ett<strong>ir</strong>ilmişb<strong>ir</strong> nizamı, gerçekj yörüngesineoturtmak isteyen, Anayasanın,kanunların <strong>ve</strong> milli eğitim talimatlarınınistikametinde öğretmenyetişt<strong>ir</strong>mek için alman tedb<strong>ir</strong>lere,partizanlık yaftasını yapıştırmak, ne insanlığa <strong>ve</strong> ne degerçeklere uygun düşer.Türkiye'yi milli devlet vasfındanuzaklaştırmak isteyenlerle,Milli devleti korumakteyenlerle, Milli devleti korumakisteyenlerin, maneviyatçılarlamaddecilerin bu mücadelesinde,her milliyetçi kuruluşun, bugünküMilli Eğitim Bakanlığının tutum<strong>ve</strong> devranışını kumusun, bjgünkü Milli Eğitim Bakanlığınıntutum <strong>ve</strong> davranışını parti mülâhazasınabakmaksızın desteklemesid<strong>ir</strong>.Bu desteklemeyi yapmayankuruluşların hüsniniyetindenbahsetmek mümkün değild<strong>ir</strong>.Bu milli mücadelede Eğ't'mEnstitüleri genel müdürünün kanuni, milli <strong>ve</strong> haklı d<strong>ir</strong>enşini takt<strong>ir</strong>lekarşıladığımızı, bu davranışıtüm devlet organlarındakigörevlilerden de beklediğimiziifade etmek isteriz.sanayide <strong>ve</strong> ah âkta en ileriTürkiye'yi meydana get<strong>ir</strong>ecekhareket, 9 Işıkçıların imanlı hareketd<strong>ir</strong>.» demişt<strong>ir</strong>.Deha sonra yapılan seçimlerde,başkanlığa Halil Şak<strong>ir</strong>Taş;ıoğlu ittifakla seçilmişt<strong>ir</strong>.Yönetim kurulu üyeliklerine ise-.Mehmet Koç, Muharrem Yıldırım,Seyyar Aksoylu, Kâzım Topuz,Fatih Atalay, Özgür Dikmen,Ömer Yavuz, Mustafa Gürer,Ömer Süzgün <strong>ve</strong> B<strong>ir</strong>canTürkmen seçilmişlerd<strong>ir</strong>.mmamammmmm

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!