4GÜNCELBaro Kasım 2012KUVVETLER AYRILIĞINA İNANÇSIZLIK VETAHAMMÜLSÜZLÜK; DEMOKRASİYİ, HUKUKİDENETİMİ, MİLLİ EGEMENLİĞİ YOK SAYMAKTIR!Geçtiğimiz günlerde Başbakanın, kuvvetler ayrılığını küçümseyen, yürütmenin önündebir engel olarak gören açıklama ve yakınmaları Baromuzca hayret ve kaygı ile izlenmiştir.Beyanda kuvvetler ayrılığının yanı sıra, meclisteki muhalefetin de “engel” olaraknitelenmesi kaygımızı daha da artırmıştır.Öncelikle belirtmek gerekir ki kuvvetler ayrılığı insanlığın baskıcı rejimlere ve diktatörlüklerekarşı yüzyıllarca süren ortak mücadelesiyle ulaşılan bir aşamadır. Demokrasi veözgürlüklerin teminatı olan kuvvetler ayrılığı anlayışı ve uygulaması çağdaş uygarlığınortak mirası haline gelmiştir. Yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanmasının adıdenetimsizlik, keyfilik, yani diktatörlüktür. İnsanlık bunun acılarını yaşamış, bu acılarınve mücadelelerin sonucunda kuvvetler ayrılığı bir güvence olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasibir denge ve denetim rejimidir. Demokrasiyi diktatörlükten ayıran temel ölçütşeffaflık, hesap sorulabilirlik ve yargısal denetimdir. Bu da ancak kuvvetler ayrılığı ilemümkündür. Aksi halde toplumda hiçbir bireyin hukuk güvenliği kalmayacak, hak veözgürlükler tamamen yürütmenin, hatta tek bir kişinin insaf ve keyfiyetine terk edilmişolacaktır.Tüm çağdaş demokrasilerde olduğu gibi seçimle bir siyasi iktidara verilen yetki sınırsızve keyfi bir yetki olmayıp, millet adına denetim yapacak bağımsız yargının denetiminetabi şartlı bir yetkidir. Demokrasi sadece sandık ve meclisten ibaret olmayıp yargısal vesiyasal denetim olmazsa olmaz bir koşuldur. Şu halde demokrasi her istediğini yapabilmek,keyfilik anlamına gelmemekte, kuvvetler ayrılığı ve yargısal denetim keyfiliğekarşı bir güvence olmaktadır.Eklemek gerekir ki demokrasilerde muhalefet vazgeçilmez bir kurum olup tıpkı iktidargibi milleti ve milli egemenliği temsil etmektedir. Yargı iktidarı hukuki olarak denetlerkenmuhalefet de siyasi bir denetim yapmaktadır. Dolayısıyla yargıya ve muhalefeteolan inançsızlık, tahammülsüzlük, aslında millete ve denetime olan inançsızlık ve tahammülsüzlüktür.Anılan beyan ile, demokrasiyi ağızlarından düşürmeyenlerin gerçekduygu ve düşünceleri, niyetleri açığa çıktığı gibi, sınırlanamayan ve denetlenemeyengücün ne tür tehlikeler yaratabileceği bir kez daha anlaşılmıştır.Görüldüğü gibi kuvvetler ayrılığı, hukuk devletinin ve demokrasinin temeli ve teminatıdır.Demokrasi ve çağdaş hukukun günümüzde ulaştığı aşamada halen kuvvetler ayrılığınısorgulamak, bundan yakınmak, demokrasiye, hukuk devletine ve özgürlüklere karşıinançsızlığın, diktatöryal arayış ve özlemlerin açık bir göstergesi olduğu kadar gelecekadına ibret ve endişe vericidir. Halkımızın bu açık beyan ve yaklaşımı gerektiği şekildedeğerlendireceğine, kuvvetler ayrılığına, dolayısıyla demokrasiye, hukuk devletine, hakve özgürlüklerine sahip çıkacağına inancımız tamdır.İstanbul <strong>Barosu</strong> olarak hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin teminatı olan kuvvetlerayrılığı ilkesini sonuna kadar savunacağımızı, demokrasiyi ortadan kaldırmaya yöneliktüm çabalara, her türlü diktatörlük özlem ve girişimlerine kararlılıkla karşı duracağımızıkamuoyuna saygı ile duyururuz.İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI