13.07.2015 Views

EROL ÜÇER: Biz mühendisliğin altın çağını yaşadık REKTÖR PROF ...

EROL ÜÇER: Biz mühendisliğin altın çağını yaşadık REKTÖR PROF ...

EROL ÜÇER: Biz mühendisliğin altın çağını yaşadık REKTÖR PROF ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ YAYINIDIR - ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR EYLÜL 2012 / SAYI 38<strong>EROL</strong> <strong>ÜÇER</strong>:<strong>Biz</strong> <strong>mühendisliğin</strong><strong>altın</strong> <strong>çağını</strong> <strong>yaşadık</strong><strong>REKTÖR</strong> <strong>PROF</strong>. DR. MEHMET KARACA:Yine İTÜ, yine lider İTÜİTÜ’LÜ SANATÇILAR:Erkan Oğur-İsmail Hakkı DemircioğluMezunlar Derneği’nden butikkariyer merkeziANADOLU’DAKI İTÜ’LÜLER:Gaziantep


HavaAlanlarKöprüler&KavaklarOtoYollarTahlSilolar(AnahtarTeslim)Binalar(AnahtarTeslim)TopluKonutveVillalarHastaneveSanatoryumlarOtellerveTuristikTesislerBankaTicariMerkezveOfisBinalarBinaRestorasyonlarOkulCamiveKütüphanelerÖzelYaplar(KuleSuDepolarvb.)Endüstriyel Tesisler(AnahtarTeslim)TekstilSanayiGdaSektörü,ekerSanayiKireçFabrikalarnaatMalzemeleriSanayiPetrolRafinerileriDenizYaplarLimanlar,skeleler,RhtmlarAkarsuYaplar&SulamaTesisleriPompastasyonlar&ArtmaTesisleriTarihiEserRestorasyonlar


Yüz bini aşkınİTÜ mezunu ilebuluşmanın enkolay yolu2 İTÜ MezunlarDerneği’nin 1992 yılındayayımlanmaya başladığı,ancak Temmuz 2007’de36.sayısında ara verdiğiİTÜ Mezunları Dergisitekrar İTÜ camiası ilebuluştu.DergimizMÜHENDİSNAMEyenilenen yapısı ve yeniismi ile yayın hayatınadöndü.“MÜHENDİSNAME”, 3ayda bir yayımlanacak, en az 5000 adet basılacak vebedelsiz olarak İTÜ’lü akademisyenler ve İTÜ MezunlarıDerneği üyelerine ulaşacak.Ayrıca derneğimizin web sayfası üzerinden de yayınıyapılacak olan dergimiz 100.000’i aşkın İTÜ mezunu ilebuluşacak.Reklam Ücretleriİç sayfalarKapak İçleriArka KapakTeknik Özellikler1.500 TL+KDV2.500 TL+KDV3.000 TL+KDVBoyut: 21 x 27.5 cm, +5’er mm taşma payıCMYK, 300 Dpi Tiff ya da PDFRezervasyon için irtibat telefonları0212 219 29 71 / 0530 232 68 96www.itumd.org.trİTÜ Mezunları Derneği Adına İmtiyaz SahibiErol BilecikSorumlu Yazı İşleri MüdürüPınar EfendioğluYayın KuruluErol Bilecik, Haluk Taner, Çağatay Özdoğru,Aysun Barın, Esra Öztezcan, Sibel Kerimoğlu, Timur Sırt,Veli Tan Kirtiş, Azmi Bakdur, Ali Rıza Efendioğlu,Pınar Efendioğlu, Cem Yazıcıİstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa YerleşkesiSüleyman Demirel Kültür Merkezi No:1/3 Maslak İSTANBULTel: 0212 328 34 54 3 HatGSM : 0533 772 08 17Faks : 0212 328 34 57E-posta : bilgi@itumd.org.trYapımYayın KoordinatörüMurtaza Gürlermurtazag@marjinal.com.trEditörAysun Babacan, Leylan YenerSanat YönetmeniCemal ÖzkenKatkıda BulunanlarTülin Er, Ezgi Kızmaz, Somer TopaloğluReklam Satış ve PazarlamaSibel Üstünışık0212 219 29 71 - 0530 232 68 96sibelu@marjinal.com.trMarjinal Porter NovelliCumhuriyet Caddesi El Irak Apt. 165/5Harbiye 34373 İstanbulBaskıMega Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş.Cihangir Mah. Güvercin Cad. No: 3/1Baha İş Merkezi A Blok Kat 234310 Haramidere İstanbulTel: 0212 412 17 00Yayın Türü: Yerel, süreli, üç aylıkReklamlar, reklam veren şirketin sorumluluğundadır.Dergimizde yayımlanan yazılar, kaynak belirtilmek suretiylekullanılabilir. Fotoğraflar izin alınmadan kullanılamaz.Mühendisname, Basın Meslek İlkeleri’ne uymayı taahhüt eder.


Erol BilecikİTÜ MezunlarıDerneği BaşkanıDopdolu bir Mühendisname iledaha karşınızdayız...İTÜ Mezunlar Derneği, proje üreten, bu projeleri hayata geçiren, hızlı, enerjikİTÜ’ye yakışan ve çıtayı bir adım yukarı yükselten bir anlayış çizgisi içerisindedevam ediyor. Özenle hazırlayıp sizlere sunduğumuz Mühendisname degerçekleşen projelerimizin sonuçlarını değerlendirirken, yeni projelerin demüjdesini verdiğimiz, sanattan futbola zengin içeriğiyle İTÜ’nün enerjisiniyansıtan bir dergi olarak yayın hayatında emin adımlarla ilerliyor.38’inci sayımızın kapağını İTÜ’lü büyüğümüz ve ünlü işadamı Erol Üçer’eayırdık. Üçer, yılların deneyimini bizlere aktardı. Yeni Rektör Hocamız Prof. Dr.Mehmet Karaca, göreve geldiğinin üçüncü haftasında proğramının oldukçayoğun olmasına karşın ilk röportajını dergimiz Mühendisname’ye verdi.“Çalışmadan,öğrenmeden, yorulmadanrahat yaşamanın yollarınıaramayı alışkanlıkhaline getirmiş milletlerevvela haysiyetlerini,sonra hürriyetlerinive daha sonra daistikballerini kaybetmeyemahkumdurlar”Yönetim Kurulumuzdan Haluk Taner ve Aysun Barın, hayata geçtiği andanitibaren oldukça iyi tepkiler alan Kariyer Merkezi projesini anlattılar. Busayımızın en önemli konularından biri de burs konusuydu. Kendisi de birİTÜ’lü olan işadamı Faik Erem ve bursiyer öğrencisi bu konuda birbirinitamamlayan çok önemli noktalara dikkat çektiler.Damak Tadı köşemizde Gemi İnşaat Fakültesi’nden mezun olup yirmiyılın üzerinde mühendislik yaptıktan sonra Fark-Et-Mez adlı mekanındakonuklarına eşsiz yemeklerini tattıran Erdal Kılıç yer aldı. Anadolu’dakiİTÜ’lüleri şehirlerinde ziyaret etmeye başladık. İlk ziyaretimizi Gaziantep’eyaptık. Gaziantep İTÜ Mezunları Derneği Başkanı Cengiz Güleşler vearkadaşları ile konuştuk. Fransa’da türbülanslı yanma konularında çokönemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. İskender Gökalp, Dünyadaki İTÜ’lülersayfalarımızın konuğu oldu.Spor sayfalarımızda çocuklukğundan bu yana sporun ve müziğin içinde birİTÜ’lü Levent Aksüt’e yer verdik. Mimar Aksüt 84 yaşında hergün İTÜ’nünhavuzunda kilometrelerce yüzmeye devam ediyor. Sanat sayfalarımızdabaşta Türk Müsikisi Devlet Konservatuarı Müdürü ve uluslararası üne sahipkeman virtüözü Prof. Dr. Cihat Aşkın (kendisi röportajımızı gerçekleştirdiktenkısa bir süre sonra görevinden ayrıldı) ve yine konservatuardan mezun TürkHalk Müziği’nin iki değerli sesi Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu yeraldılar. Denizcilik Fakültesi’ne bu sayımızda oldukça geniş yer ayırdık. DekanProf. Dr. Nil Güler ve DEFAV Başkanı Bülent Temur’un Tuzla’daki yerleşkedekonuğu olduk.Saygılarımla.3


4 287280481263240İçindekilerD90


YENİ <strong>REKTÖR</strong>ÜMÜZ İLK RÖPORTAJINI MÜHENDİSNAME’YE VERDİYine İTÜ, yine lider İTÜProf. Dr. Mehmet Karaca, "İTÜ olarak lider üniversiteyiz. Bu liderliğeyakışır bir şekilde çok sık kullandığım sloganı bir kez daha söylemedengeçemeyeceğim: Yine İTÜ, yine lider İTÜ. Bu kurum geçmişte tarihinebaktığınızda en iyileri yapmış, en iyileri hak etmiş bir kurum."6


Farklı katmanlardan ve farklıgruplardan insanlar, bu işi daha iyiyapacağımı söylediler. Bu isteklerüzerine bu yola çıktık.Göreve neden talip oldunuz?Teknik üniversite aşkı. Bugörev bana tevdi edildi.Seçim yarışı vardı. Birdenbirekendimi içeride buldum.Doğal aday olarak gelişti.Benim doğrudan doğruyaolarak aday olmam değil deetrafım ve arkadaşlarımınişaret etmesi sonucu oldu.Farklı katmanlardan ve farklıgruplardan insanlar, bu işi dahaiyi yapacağımı söylediler. Buistekler üzerine bu yola çıktık.Süreçleri geçtik ve böyle ulvi birgörevin koltuğunda oturuyoruz.Ne hedefliyorsunuz. İTÜ’yünereye taşımak istiyorsunuz?İstanbul Teknik Üniversitesibüyük bir potansiyelesahip. Ama bu potansiyelbir türlü kinetik enerjiyedönüştürülememiş. Sıkıntıbence burada. Bu kadar hertürlü olanağa sahip ve tarihselolarak da büyük bir birikimesahip kurumun hak ettiğiyerde olmadığını görüyorum.Aslında aday olmamın en büyüknedenlerinden bir tanesi bu.Bir de bu potansiyel enerjiyifizik açısından değerlendirirseken azından bir miktarınıçevirebiliriz diye düşünüyorum.Bu atıl kapasitenin doğruyönlendirilirse ülkede hattauluslararası çapta belirli bir yeregeleceğine de inanıyorum.Örneğin şunu söyleyeyim;hedef olarak dünyada hiçbirüniversite her alanda iyi değil.Olamaz da zaten. Ama kendiyapımıza uygun bazı tematikalanlar seçersek, ki hedefimizo, gelecekte bu alanlarda eniyi olmaya çalışacağız. Diğerokullar ise bizim bıraktığımızboşlukları doldurabilirler.İTÜ olarak lider üniversiteyiz.Bu liderliğe yakışır bir şekildeçok sık kullandığım sloganıbir kez daha söylemedengeçemeyeceğim: Yine İTÜ,yine lider İTÜ. Bu kurumgeçmişte tarihine baktığınızdaen iyileri yapmış, en iyileri haketmiş. Türkiye Cumhuriyeti’ninkalkınmasında önemli mihenktaşlarından bir tanesi. Enazından o yere gelmesindefayda var diye düşünüyorum.Teknik Üniversite sıradanlaşmayabaşlamıştı. Buna izinvermeyeceğiz. En büyükhedefimiz bu.İTÜ’yü Türkiye’de ve dünyadanerede görüyorsunuz?Doğru konumlandırmaklazım. Bir kere kendimizi iyitanımamız lazım. Dünyada iyiüniversiteler arasında etkinbir yere sahip değil. Tanınırlığızaten çok düşük. Bunun birsürü sebebi var. Üniversitemizineksikleri ve yapılabileceklerkonusunda, tüm çalışanlardanyöneticilere, hepimizin ayrı ayrısorumluluğu var. Örneğin şunukütüphanedeki kitap sayısınıele alalım. Beş yüz binleri birazgeçiyor. Bu sadece bizde böyledeğil; Türkiye’deki diğer okullarada baktığımızda da aynı durumgeçerli. Kitaplarla orantılı olarak7


aktığınızda sanal ortamda daçok kitabımız ve erişimimiz var.Dünyada ilk ona veya ilk yirmiyebaktığımızda, bu üniversitelerinen az on milyon kitabı olduğunugörüyoruz. Müthiş bir birikimlerivar. Bunları okuyor, inceliyor,değerlendiriyorlar. Çok basitbir korelasyon kurarsakDünyada ilk ona veya ilkyirmiye baktığımızda, buüniversitelerin en az on milyonkitabı olduğunu görüyoruz.kütüphanedeki hacimle iyi okularasında mükemmel bir pozitifilişki var.Örneğin Milli Kütüphane’ninsahip olduğu kitap sayısıbir milyondan biraz fazla.Oysa, dünyada sıradan birüniversitede bir milyon kitapvar. Amerika’daki ilk beşyüzdeki veya ilk bindekiokullarda da bir milyon kitapvar. Harvard’da on beş,Berkeley’de on dört milyonuaşkın kitap var. UCLA’da onüç-on dört milyon kitap var.Bunlar baktığımızda ilk onda, ilkyirmideki üniversiteler. Demekki kitap sayısıyla üniversiteningeldiği konumlar sıralamasıbirbiriyle ilişkili. Bunlarındeğişmesi lazım. TeknikÜniversite’nin sıradanlaşmayaizin vermemesi lazım.İTÜ’lü olmak sizin içinne ifade ediyor?Ayrıcalık tabi ki. Açamadığıkapı yok. Özellikle Türkiye’de.Dünyada da o konuma gelmesilazım. İTÜ diplomasınındeğerinin düşmemesi lazım.Mezunlar için söylüyorum vemezunların üniversiteye sahipçıkmasını istiyorum. Amabu, kuru kuru bir sahiplenmeolmamalı. Üniversiteyedaha çok entegre olunmasıve üniversitenin daha çokkullanılması gerek. Hattave hatta ilk planda şunudüşünüyorum; her birine enazından buranın bir parçasıolduklarını hissedecekleri,aidiyet duygusunu verebilecekitu.edu.tr uzantılı bir postaadresi vereceğiz. Kütüphaneyiçok rahat bir şekilde izinsizkullanabilsinler, kitapçıkartabilsinler. Üniversiteninbir parçası olduklarınıhissedebilsinler. Aidiyetduygusu tek taraflı olamaz.Mezunlar üniversitelerine niyesahip çıkmıyorlar diyemeyiz. <strong>Biz</strong>onlara sahip çıkalım, onlar da8


Büyük keşifler tecrübe ve bilgi*ile hayat bulur.1997 yılında demir aldığımızda dünyanın en büyük medya merkezlerinden birini inşa edeceğimizi, ciromuzunyarısını yurtdışından yapacağımızı kim söylerdi? Bugün yurt içinde 15, yurt dışında 8 olmak üzere 23 şirketimizleTeknolojik Avantaj ve Mükemmellik ortak noktasında buluşan farklı sektörlerde iş yapmakta; Orta Asya,Rusya, Orta Doğu ve Afrika’da başarılı projelere imza atmaktayız.Üretim ve Sanayi Grubuİnşaat ve Elektromekanik GrubuBilgi GrubuSağlık Grubu* Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardanbiridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513’de çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika’nınbatı kıyılarını ve Güney Amerika’nın doğu kıyılarını gösterir. 16. yüzyıl Avrupa veMüslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.


ize sahip çıksınlar. Ancak böyleolur. Bu hissi vermek lazımmezunlara.Bu anlamda mezunlarderneğinin çalışmalarını nasılbuluyorsunuz?Bana göre çok iyi girişimlerioldu. Örneğin “yurt yaptırmaolayında bir tuğla da sen koy”fikrine çok sıcak bakıyorum.Mekanlarda biraz problemleroldu bence, yatay değil dedikey konumlandırılsa dahaiyi olurdu. Biraz daha çevrecedüşünüyorum ben. Derneğinbaşındaki arkadaşlarımhakikaten canla başlaçalışıyorlar. Ama bu ilişkininüniversite ile entegrasyonundaha çok tabana yayılmasılazım. Bunlarla ilgili hep beraberkafa kafaya verip kendimizezamana bağlı bir yol haritasıçizip iş yapmamız lazım.Kariyer ofisi bu açıdan çokönemli. Mezunlara aidiyetduygusu vermesi, orayabağlantılarının sağlanması,mezun şirketlerinin yine bizimmezunlarımızın çalışabilmeleriiçin bir ortamın yaratılması,ilişkilerin daha sıcak gelişmesilazım. On-on beş bir kişilikgrup arkadaşım cansiperaneçalışıyorlar. Bu çalışmaların dahaçok tabana yayılması lazım. Buda her bir bölümden rektörlüğekadar bütün bir yelpazedesahiplenmenin hissettirilmesigerekiyor. Oradan başlayacağız.Dergimiz aracılığı ileöğrencilere ve mezunlara nemesaj vermek istersiniz?Üniversitenize sahip çıkın. Başkaçaremiz yok. İTÜ Diplomasınınbir değeri var ve bu değerindüşmesini istemiyorlarsaüniversitelerine sahip çıksınlar.Hem mezunlar hem deöğrencilerin bunu dikkatealmalarını ve bir de daha aktifolmalarını istiyorum.Göreve geldiğinizden bu yananasıl tepkiler aldınız?Son derece olumlu. Hiçbir sıkıntıveya problem yok. Özellikledışarıdan çok olumlu tepkileraldık. Onların teveccühüolduğunu söyleyebilirim. <strong>Biz</strong>debir ışık gördüler belki de. Benimhiç kimseyi ayırt etmedenkucaklama yönünde tavrım net.Yeter ki bir şeyler yapıldığınıgörelim. Beraber çalışalım.Hocam kitabınızdanbiraz bahseder misiniz?Bugüne dek henüz kurumtarihiyle ilgili bir dokümanhazırlanmamıştı. Tekil girişimleroldu. Onları da saygıylaanıyorum. Kemal Bey’in, KazımTeke’nin yazdıkları eserler çokfarklı yerlerde ama. Kurumuntümüne baktığınızda elinizdeçok büyük malzeme vardı.Müthiş bir tarihsel birikim var.Bunların vesikaya dönmedikçe,yazılmadıkça bir hükmüyok. Bu ilk teşebbüs. Bununkurum olarak da devamıgelecek. Çünkü İTÜ son 250yıla damgasını vurmuş birkurum. Onun en azından birmiktarına değinmeye çalıştım.Bu çalışmanın devamını getiripher bir fakültenin tarihini yazıyadökmek istiyoruz.Sizin eklemek istediğinizbir konu var mı?Ben öncelikle teşekkür ederim.Çok sağ olun. Bu daha üçüncühaftamız. Hatta üçüncühaftamız bile henüz bitmedi.Biraz sabretsinler. Bazı şeylerinpozitif yönde değiştiğinigörecekler.10


KAPAK12


DÜNYA ÇAPINDA İŞLERE İMZA ATMIŞ BİR HOLDİNGİNKURUCULARINDAN, İTÜ’LÜ BÜYÜĞÜMÜZ <strong>EROL</strong> <strong>ÜÇER</strong>“<strong>Biz</strong> <strong>mühendisliğin</strong><strong>altın</strong> <strong>çağını</strong> <strong>yaşadık</strong>”1946 yılındaİTÜ’de İnşaatMühendisliği’ne yatılıolarak kaydolan ErolÜçer, yönetim kurulubaşkanı olduğuGama Holding ileyurt içinde ve dışındaçok büyük projelereimza attı. GönlündenİTÜ’yü hiç çıkartmadı.1946 yılında İTÜ’de İnşaatMühendisliği’ne yatılı olarakkaydolan Erol Üçer, yönetimkurulu başkanı olduğu GamaHolding ile yurt içinde vedışında çok büyük projelereimza attı. Gönlünden İTÜ’yü hiççıkartmadı.İTÜ’lü olmak sizin içinne ifade ediyor?İTÜ’lü olmak benim hayatımdaaltmış-yetmiş sene öncebaşlayan bir süreç. O dönemdefen derslerinde başarılı olanlarınhedefi Teknik Üniversiteyegirebilmekti. <strong>Biz</strong>den önce adıYüksek Mühendis Mektebi idi.Daha sonra Teknik Üniversiteoldu. Gözde bir üniversiteydi.Türkiye’nin yüksek eğitim veyüksek lisans eğitimi veren tekokuluydu. Başarılı olacağınainanan herkes o tarafa doğruyönelirdi. Ben de öyle birbaşlangıç yaptım. 1946 yılındayatılı öğrenci olarak TeknikÜniversiteye girdim.Dönem arkadaşlarımızla,hocalarımızla Teknik Üniversiteliolmanın heyecanını <strong>yaşadık</strong>.Daha sonra iş hayatınaatıldığımızda da heyecanımızartarak devam etti. Yaptığımızişler, eserler bizi mutlukıldı. Elimizin dokunduğu,desteğimizin olduğu eserlerortaya çıktıkça işimize daha çokbağlandık.<strong>Biz</strong>im dönemlerden başlayan“Teknik Üniversiteli olmak”,ülkeye, çevreye, insanlığahizmet etmekle eşdeğer gibigeliyor... Öyle bir heyecanımızvar. “Teknik Üniversitelilik” birazözeldir. Diğer üniversitelerde debuna benzer duygular olabilirama Teknik Üniversite bunuen fazla devam ettiren ve dilegetiren bir kurumdur.İTÜ’lü olmak yaşamınızdasize neler getirdi?Okuduğumuz ve mezunolduğumuz dönemlerde İTÜ,Türkiye’nin tek yüksek eğitimveren kurumu idi. İş dünyasında,devlet kurumlarında genellikleİTÜ’lüler görev yapıyordu.Dolayısıyla birbirlerini anlayanağabey-kardeş ilişkisiyleçalışıyorduk. Meslek hayatımınbaşlangıcında İTÜ’lü olmanınçok yararlarını gördüm.Günümüzde İTÜ artık tekeldeğil. Değerli üniversitelervar. Dünyada olduğu gibiülkemizde de başarıyı artırmakiçin üniversiteler arasındabir rekabet ortamı oluştu.Rekabetin üniversitelere olumlukatkılar yaptığına inanıyorum.Teknik Üniversite, bu rekabetortamına 16 yıl önce rektörlüğebaşlayan Prof. Dr. GülsünSağlamer hocamız zamanındakapsamlı olarak girdi. Önce13


KAPAKODTÜ, ardından da, sırasıyladiğer üniversiteler yarışmayagirdi. Bu nedenle TeknikÜniversite rekabetin şartolduğunu hissetti. RekabetinTeknik Üniversiteye büyük birenerji verdiğine inanıyorum.Zamanla İTÜ’lü olma ruhudaha da gelişti. Mezunlar dabu arada imkanları ölçüsündeüniversitelerine sahip çıktılar.İnsanların içinde genelliklebir aidiyet duygusu vardır.Benim gönlümde de eğitimsevdası var. Eğitimin hayatınher alanında çok önemli biryeri olduğunu düşünüyorum.İşçisinden mühendisine,yöneticisine, insanların iyieğitildiği zaman daha verimliçalıştıkları bilinmektedir.Eğitimle işler daha akıllıcayapılabilmekte ve sorunlarminimize edilebilmektedir.Siz parasız yatılı öğrenciolarak okudunuz değil mi?Evet, ben devlet tarafındanyatılı olarak okutulmasaydımmühendis olamazdım. Çünküailem Ankara’daydı. Memurçocuğuydum. Babam beniİstanbul’da okutamazdı. Bubenim için büyük bir şansolmuştu. Karşılığında okulubitirdikten sonra doğal olarakmecburi hizmet vardı ve onyıldı.Bu noktada şunu vurgulamakistiyorum. Eğitim olanaklarısınırlı öğrencilere destek şart.Oldukça geniş bir kesimineğitim için küçük ya da büyükdesteğe ihtiyacı olduğunudüşünüyorum.Ben kişisel olarak bu sıkıntıyıçektiğim için bu konudagençlere elimden geldiği kadardestek vermeye çalışıyorum.Benim hobim eğitim. Çocuklarasağlanan burslar, getirdiğisonuçlar, başarılar bana büyükmutluluk veriyor.Öğrencilerimizi çok seviyoruz.Başarılarına seviniyoruz. Onlarlabirebir yakınlığımız da var.Kişisel ilişkimizi sürdürmeyeçalışıyoruz. Lise ya da üniversitefark etmiyor. Öğrenciye desteğiyaymaya çalışıyoruz. Ama zorbir konu.Ülkemizde varlıklı kişilerinöncülüğünde eğitim içinvakıflar kuruluyor ve büyükdestekler sağlanıyor. Bu çabalarısaygıyla, sevgiyle ve takdirlekarşılıyorum. Ama bunlar sınırlısayıda oluyor ve maalesef bukonuda toplumumuzda yaygınbir alışkanlık yok. HalbukiAmerika’da üniversitelere14


akıyorsunuz, mezunlarmaddi durumlarına göreüniversitelerine destektebulunuyorlar. <strong>Biz</strong>deyse mezunolduktan sonra genellikleüniversiteler unutulur.Umarım zaman içerisindebu durum iyi yönde gelişir.İTÜ Mezunlar Konseyimizinve Mezunlar Derneğimizinbaşlattıkları “Mezunlar Meydanıve Petek Taşlar” konusundaErol Bilecik ve arkadaşlarınınçalışmalarını takdirlekarşılıyorum. Fevkalade güzelbir girişim. Burada mezunlarınyapacağı katkıların sayıcaartması da çok önemli.Sizin okuduğunuz dönemdeİTÜ’lü olmak ile şimdi İTÜ’lüolmak arasında ne gibi farklargörüyorsunuz? Sizce kim dahaşanslı?Bir karşılaştırma yapmakzor. <strong>Biz</strong>im zamanımızdamühendis sayısı çok az, işhacmi ve mühendislere talepfazlaydı. Bu insana büyükheyecan veriyordu. Yani bizimzamanımızda mühendislik <strong>altın</strong><strong>çağını</strong> yaşadı.Ama öte yandan teknolojikimkanlar sınırlıydı. Mühendislikhesaplarının yapılması uzunzaman alıyordu. Günümüzdebilgisayar teknolojisi işleri çokkolaylaştırdı. Dünyada olanbiteni anında görebiliyor, takipedebiliyorsunuz. Bugününşartlarında büyük olanaklarvar ama iş bulma konusundabiz daha şanslıydık. Dahaönce belirttiğim gibi biz<strong>mühendisliğin</strong> <strong>altın</strong> <strong>çağını</strong><strong>yaşadık</strong>.Sizin özlü sözleriniz var. Buyönünüz ne zaman ortayaçıktı?Öyle miymiş efendim?Gerçekten hiç hatırlamıyorum.Bazı dostlarım belki beni öyletakdim etmek istediler. Şair<strong>Biz</strong>im zamanımızda mühendis sayısıçok az, iş hacmi ve mühendisleretalep fazlaydı. Bu insana büyükheyecan veriyorduAtaol Behramoğlu bir şiirindediyor ki; “Yaşadıklarımdanöğrendiğim bir şey var: Yaşadınmı büyük yaşayacaksın,ırmaklara, göğe, bütün evrenekarışırcasına, çünkü ömürdediğimiz şey, hayata sunulmuşbir armağandır, ve hayat,sunulmuş bir armağandırinsana.” Sular gibi, akarsulargibi yaşayacaksın diyor.Onun için hayata gelmişsek,yapabildiğimiz ölçüde başarılıolmaya gayret etmeliyiz.Gücümüz, kuvvetimiz,heyecanımız neyse ortayakoymak mecburiyetindeyiz.Dünyaya gelmek Allah’ınbize verdiği bir lütuftur. Bunudeğerlendirmeliyiz. Kendimiz veçevremiz için yararlı bir şeyleryapmalıyız.Nasuh Mahruki’nin kitabınabayıldım. Diyor ki; “Herkesinbir Everest’i olması lazım.”Dağa tırmanmak anlamındadeğil tabi ki. İnsanın başarı eldeedebileceği bir hedefi olmasılazım. Bu değişebilen bir hedefde olabilir ama mutlaka hedefşart.Eğitim konusunda Türkiye’deCumhuriyetle başlayanatılımlar var. Siz bilinçli olarakbirilerine hizmet edersenizve sürdürülebilir olmasını15


KAPAKsağlarsanız önemli bir hizmetyapmış olursunuz. Çünkü herşey sürdürülebilir olmakladevam eder. Öyle bir şeyyapmalı ki sürdürülebilir olmalı,devamı sağlanmalı.Çocuklar sizi ziyaretediyor mu?Ankara’da oturduğum içinokuduğum Atatürk Lisesi ilede yakından ilgileniyorum.Asistanım da bu konuylayakından ilgileniyor.Öğrencilerden biri geldiğizaman hemen arayıp haberveriyor. “Şu öğrencimiz geldi.Sizi görmek istiyor. Notlarıiyiymiş. Şu sınıfı geçmiş.Şunu bitirmiş” diye. Bundandaha büyük mutluluk olamaz.Ağaç yetiştiriyorsun, çiçekyetiştiriyorsunuz. İnsanayardımcı olmak, hizmet etmekçok ulvi bir duygu.1998’de Altın Arı, 1999’da daİTÜ’de fahri doktora aldınız.Ne hissettiniz?Çok mutlu oldum. Bitirdiğimüniversiteden fahri doktorayalayık görülmek benim için çokönemliydi. Benim bilimsel birçalışmam yok, daha çok işinuygulama tarafındayım. Elli yılıaşan çalışmalarım için bana buödülü verdiler. İnsanı çok mutlueden, içini ısıtan fevkaladebir duygu. Bundan birkaç yılönce de ODTÜ’den ÜstünHizmet Madalyası almıştım.Benzer bir madalyayı İTÜ’dende aldım. Benim kişisel olarakODTÜ ile bir ilişkim yok amagerek şirketimizin iş alanındakibaşarıları, benim eğitimkonusuna olan ilgim, gerekse deşirketimizde çok sayıda ODTÜ’lüçalışıyor olması nedeniylebeni bu ödüle layık gördülerzannediyorum.Türkiye’nin ekonomikdurumunu nasıl görüyorsunuz?Türkiye eski dönemlerinenazaran belli yerlere geldi.Ekonomisinde büyük bircanlılık var. Bu canlılığınçeşitli nedenleri var. Türkiyebüyümeye doğru yol alan birülke ama, bu ülkenin geçmişini,bugününü ve geleceğiniçok iyi hesaplamak, çok iyideğerlendirmek lazım. Çevreselfaktörler de var. Türkiye’yiyönlendiren ve Türkiye üzerindeoynanan oyunlar var muhakkak.Komşularımızın kendinegöre bir takım beklentileri,davranışları var. Dolayısıylauluslararası arenada çok dikkatliolmak lazım.Türkiye’nin, “her şeyi kendibaşıma çözerim” dememesilazım. Orta Doğu’da saygınbir yeri olması, ekonomikgücü olmasına rağmen,yine eski tabir, teenni ilehareket etmesi gerekir. Türkinsanı iyi yönetilirse, her şeyiyapmaya muktedirdir ama, iyiyönlendirmek lazım. Bir İstiklalHarbi’ni kazanmak her milletinyapacağı iş değildir. Bu büyükbir fedakarlıktır, başarıdır. Bubüyük bir gayret ve heyecandır.Türk insanı heyecan ile birçokşeyi yapar. Geleceğin iyiolacağına inanıyorum.16


Müziğinin Kontrolü Elinde!MP3'lerini mix yapabileceğin iki deckli DJ konsolu* Mobil DJ'lik için ideal: Taşınabilir bilgisayardan dahaküçük, koruyucu kapağa sahip, USB portu üzerindençalışır. Müzik parçaları arasında ve çalma listesinde gezinmekiçin 2 jog kumandası,+1 cross fader +2 volume fader,+4 Navigasyon fonksiyonu. Güçlü ve kullanıcı dostu: Her deck için 3 EQ ayarı, cuepoint, müzik parçalarının senkronizasyonu, pitchkontrol, otomatik geçiş, çoklu efektler - mix yaptığınparçalarını istersen kaydedebilirsin! VirtualDJ ® DJ Control Edition yazılımı dahildir. PC ve Mac ® ile uyumlu.* Ses kartı bulunan bilgisayarlarla çalışır.Zincir Mağazalar veMüzik Marketlerdewww.despec.com.tr


KAPAKUnutamadığım bir anıİlk fizik sınavında bir tane bile soru çözemeyip sıfır aldımRahmetli Salih Murat Uzdilek dünyaca bilinen çok meşhurbir fizik profesörü idi. Üniversiteye ilk girdiğimiz sene fizikdersi alıyorduk. Hocamız bize derslerde çok güzel anlatımlaryapıyor fakat konuların zorluğu nedeniyle dersleri anlamaktagüçlük çekiyorduk. İlk imtihanın bitiminde arkadaşım rahmetliSelçuk Babaç ile birbirimize baktık. Başladık gülmeye. Keyiftendeğildi gülüşmemiz. “Bu Üniversitede ne işimiz var” gülüşüydü.Çünkü hiçbir suali yapamamıştık. Sıfır almıştık. Bu anımı hiçunutmuyorum.Daha sonra zaman içerisinde üniversiteye, derslere alıştık. Oilk şok bizim için çok önemliydi. Salih Murat hocamız nurlariçinde yatsın çok değerli bir hocaydı. O zamanlar fizik, kimyadersleri çok yüksek seviyede veriliyordu. İlk başlarda bocaladık.Hocalarımızın desteği ve bizim de olağanüstü çalışmamızlabaşarılı olduk.Sizce Türkiye yurtdışındannasıl görülüyor? Türkiye’yebakış nasıl?İyi görülüyor tabi. Yalnızyurtdışında da yatırımcılarsıkıntı içerisinde. Artıkekonomide yeni yatırımlarda durma noktasınagelindi. Özellikle AB’de yeniyatırımlara fazla giremiyorlar,girmek istemiyorlar. Çünküekonomi çarklarının dönmesiyavaşlayınca yatırım da azalıyor.Yatırım neticede paradır,borçlanmadır.Özellikle Arap ülkelerindeTürkiye’ye karşı gayet iyi, olumlubakış olduğunu biliyorum.Genç İTÜ’lülere ne tavsiyeedersiniz?Çalışınız, çalışınız ve çokçalışınız. Başka bir formülü yokbunun. Çok çalışacaksınız. Bakınrahmetli Mustafa İnan hocamızki kendisi Türkiye’nin yetiştirdiğien büyük hocalarından, enbüyük değerlerinden biriydi.İnşaat Fakültesi’nde mekanikhocasıydı. Hepimiz onahayrandık. Adanalıydı. Aradabir hafifçe Adana şivesi ilekonuşurdu. Bir yıl imtihanlarhaziran döneminde çok üstüste gelmişti. Birkaç arkadaşhocaya gittik. Dedik ki, “hocamsizin imtihanınızı birkaç günileriye atabilir miyiz?” hocabize “kardeşim çalışmaktankimse ölmemiştir, korkmayınçalışın” dedi. Bu benim kafamdakristalize olan bir şeydi.Gerçekten de çalışmaktan kimseölmüyor. Benim formülümçalışmak, gayret etmek, fırsatlarvarsa onlara doğru gitmek.Çünkü dünyada çok fırsat var.Gelişmeleri veya yeni ufuklarıtespit edebilmek onların üzerinegitmek akıllıca bir şeydir. Amaher şeyin üstünde ağırlıklı olarakçalışmak var.Mühendisçe söyleyeyim, yüzdedoksan çok çalışarak, yüzde onda araştırarak bir yere varmakmümkündür. Araştırarak,bularak, icat ederek, inovasyonyaparak başarı elde edilebilir.İTÜ Gümüşsuyu yurtları sizinöncülüğünüzde restore edildi.<strong>Biz</strong> leyli (yatılı) okuduk.Koğuşlarımız tahtalarla altışarkişilik bölünmüştü. Ama üstüaçıktı. Üstlerinden herkesbirbirini duyuyordu. Meseladiğer bölmelerdeki arkadaşlarbazen kavgalı gürültülü briçoynarlardı. Bu sesler yüzündenbriçi sevemedim. Yatakhane,yemekhane ve dersliklerle sonderece limitli bir hayatımızvardı. Zamanla Beyoğlu’naçıkmaya başladık. Beyoğluo zamanlar bambaşka birdünyaydı. Işıl ışıl, güzel giyimliinsanlarla doluydu.İTÜ’de değişim ve atılımınönemli ölçüde Gülsün Hanım’labirlikte başladığı görüşündeyim.Ayazağa Kampüsünde yeniyurtlar yapıldı. Başta, OrhanÖcalgiray ve Sedat Üründülağabeyler büyük katkılardabulundular; binalar ve çok güzelyurtlar yaptırdılar. Gümüşsuyuyurdu ise benim öncülüğümdeAtilla Doğan, Mehmet Aydıner,Bülent Kuyumcu, CevdetKösemen, Atilla Şenol, AtillaÖnen ve Zeynep BodurOkyay'ın sağladığı katkılarlabaştan aşağı yenilendi. Tekkişilik, iki kişilik odalar yapıldı.Öğrencilerin bu imkanlarlaokumaları çok güzel bir fırsat.18


DAMAK TADIBİR İTÜ’LÜ MÜHENDİSTENSIRA DIŞI BİR MEKAN:FARK-ET-MEZYemek yapmak vemühendislikbirbirine çok yakın!Gemi İnşaatı Fakültesi bölümünden mezun Erdal Kılıç, 23 yılyaptığı mühendisliği bırakıp Fark-et-mez adlı restoranındakonuklarına yenilikçi yemeklerini yapıyor.Restoran işi nereden çıktı?Hayatta herkesin birkaç taneuğraşı vardır. Ben otuz yıldırmühendislikle beraber yemekde yapıyordum. Bir-iki ufakdeneme de yaptım. Hobiolarak yemek yapıp, asıl işimide yapıyordum. Ama bizdeyenilikçi yöneticilik, mühendislikpek rağbet görmüyor. Bunu ilkbiz mi düşündük, Amerikalılarbunu yapmamış mı, bu neredençıktı gibi yaklaşımlar çoğalıncacanıma tak etti. Ben detamamen yemek işine yöneldim.Çünkü ben kariyerimi yeniliklereuygulayıp başarılı olmuş birmühendisim.20


Kaç yıl mühendislik yaptınız?Önce kendi şirketimde dahasonra büyük şirketlerde 23yıl yöneticilik yaptım. Sonradedim ki kendi işimde bunuyapabilecek sermaye birikimimyok. İkinci en iyi bildiğim şeyyemek yapmaktı.Aileden gelen bir merak mı?Evet. Aileden geliyor. Ailedeiyi yemek yapılıyordu. Bir deyemek aslında mühendisliktençok uzak bir şey değil. Meselakimya <strong>mühendisliğin</strong>in çokiçinde. Neticede ısıl işlemya da bileşik yapıyorsunuz.Belli girdilerle sonuçlar eldeediyorsunuz. Mesela yumurtayı,yağı, limonu kullanarak terbiyede yapabilirsiniz, mayonez de.Aradaki fark kimyasaldır.İTÜ’nün hangi bölümünübitirdiniz?Gemi İnşaatı Fakültesimezunuyum. Ben mühendisliğigenel bir disiplin olarakgörüyorum.Mühendislik doğal kaynaklarıinsanlık yararına kullanabilmebecerisi. Sistematiğiniöğrendikten sonra gerikalanını kimya alanında birşeye ihtiyacım olursa uğraşıpöğrenebilirim. Yani gemiyaparken boya konusunda vepolimer kimyasında bilgi sahibiolmak zorundasınız.Mesela yumurtayı, yağı, limonukullanarak terbiye de yapabilirsiniz,mayonez de. Aradaki farkkimyasaldır.zamandı. Türk siyasi hayatınabaşbakanlar cumhurbaşkanlarıyetiştirmiş bir kurumdur.İTÜ iyi mühendis yetiştirir, amamühendislik eğitiminin bugüngeldiği nokta sadece İTÜ’yemahsus bir şey değil, bencedoğru bir yerde değil. <strong>Biz</strong> şimdiçok Taylor’cu mühendisleryetiştirmeye başladık. Oysamühendisin görevi ve toplumsalişlevi açısından bir de Veblen’cigörüş var. Mühendisin çok temelbaşka ödevleri var. Toplumuşekillendirmek gibi. Mühendisintoplumda ve emekçiler içinöncü rolü vardır, kamucu rolüvardır.İTÜ’lü olmanın size negetirisi oldu?Ben okulumla gurur duyarımama İTÜ’lü olmaktan kazancınızoldu mu derseniz olmadı. Böylebir beklentim de olmadı. İTÜ’lüolma kanalını hiç kullanmadım.Bireysel bir adamım amaokulumun her zaman gücümyettiğince yanında oldum.Ben İTÜ’nün Türkiye içinönemli bir kurum olduğunudüşünüyorum. 1980 yılındaİTÜ’ye girdim. Çok karışık bir21


DAMAK TADIBir mühendis niye tren yoluylauğraşır ki, iş olduğu içinuğraşmaz. İçinde bulunduğutoplumun ulaşımını dahaiyi kanalize edebilmek içinuğraşır. Burada felsefenintemeli o olmalıdır. Yoksaekmeğimi oradan yiyorum diyemühendislik yapılmaz ki.Niye dünyanın en yüksekbeton yapısı bizde değil. <strong>Biz</strong>neden çelik bina yapmıyoruz?Mühendisin görevi bunusorgulamaktır. Bu açıdan bütünokulları eleştiriyorum. O yüzdende mühendislik hayatımı bırakıpyemek yapmak durumundakalıyorum.Ailede daha önce restoranişine giren var mı?Hayır yoktu. Çok uzun süredenberi İstanbul’dayız. Tabiiannelerimizin, babalarımızınköklerinde elbette bir yerleregitmişlik vardır. Mesela benimanneannemin soyundaMerzifonlu Kara MustafaPaşa’nın kanı var.Yemek merakı ne zamanbaşladı?<strong>Biz</strong>im ailede hep iyi yemekyapılır. Ablam da İTÜ’de, İşletmeFakültesinde profesördür:Lerzan Özkale. O da çok iyiyemek yapar. Anneannem de,babaannem de. Ailede hepiyi yemek yapılır. Kötü yemekpişiren yoktur.İmparatorluk mutfağı kalıntısıyemekler yapılıyor. Türk, atasıitibariyle göçebe olduğu içinOtantik Türk mutfağının sebzemeyveile alakası yok. Dahaçok kurutulmuş etler, pastırma,sucuk, peynir gibi korunmuşşeyler ve tahıl. Çünkü göçerliktetaşıyabileceğiniz şeyler ileyemek yapmak zorundasınız.Gittiğiniz yerde patatesyetiştiremiyorsunuz.Ne zaman ki yerleşik yaşamageçiliyor önce İslami Arap etkisiSuriye, Lübnan gibi. Batıyaaçıldıkça Yunan, İtalyan etkisioluyor. İmparatorluk mutfağıçok kuvvetli. Para da varistediğini elde ediyor. Sonraaraştırma başlıyor ve bir sürüyenilik geliyor. Mesela dolmabizim midir Yunanlıların mıdırtartışması gibi. Onu mutfakhaline getirip mükemmelleştirenOsmanlıdır. Bunu kabul etmeklazım.Bugün yediğimiz yemeklerdeOsmanlı saray mutfağının,Ermeni mutfağının, Süryanilerin,Ceneviz, Venedik hepsininçok önemli bir etkisi var. Türkmutfağı dediğimiz mutfak böyleçok geniş esinlenmiş bir mutfak.Zaten o genişliğinden ötürüde bence çok zengin olmuş.Soğuk sebze, sıcak sebze, etlisebze, etsiz sebze yemeğivardır. Et yemekleri var, balık22


DAMAK TADIvar. Çorba var. Şerbetler, tatlılarvar. Hamur işi anlamında datatlılar var, kaşık kreması gibielmasiyeler vs. var. Turşu var,reçel var, yani çok geniş birmutfak.Türk mutfağının dünyasıralamasında bir yeri var mı?Bana sorarsanız var amaİngiliz bir şefe sorarsanız yok.Bugün dünyada on binlercerestorandan 5 tane kebapçıvardır tanınmış.Bir restoranım olsun düşüncesiolmuş hep anladığım kadarıylaama onun şekillenmesi yirmiüç yıl sonra ani bir kararla mıoldu?Dediğim gibi hem yenilikçiyanımı kullanabileceğim, hemde kimseye bağlı kalmadanyapabileceğim bir iş istedim.Burada başka yerlerde yapılanhiçbir şeyi yapmıyoruz.Düşünsenize İstanbul’da beşbinin üzerinde mekan var, üçbininde haydari var. Ne kadarsıkıcı bir şey.Nasıl bir konsept düşündünüz?Ben genellikle gecerüyamda görüp sabah gelipyaparım. Yemekleri süreklideğiştiriyorum. Aklıma geldikçebir şeyler yapıyorum. Bazısıiyi oluyor, koyuyorum. Bazısıkötü oluyor biz yiyoruz. Başkabir şey yapıyoruz. Yeme-içmeüzerine okuyan bir yardımcımvar. Onunla birlikte yapıyorum.Yenilikçi şeyler deniyoruz.Mesela enginarın içinde susamkoyuyoruz. Enginar, susamve taze kişniş daha doğuyayakın bir tattır. Susam ve kişnişgirdiği zaman onun içine elmasirkesi koyarak batıya doğruyaklaştırırsınız.Düşünün on yedinci yüzyıldaİstanbul’da aşçılıkla uğraşanbiri ki o zaman doktorluklaaşçılık çok yakın. Mutfağınana sorumlusu hekim başı.Çünkü yemek ile tedaviediyorsun. Midesi ağrıdığızaman yedireceğiniz bazışeyler var. İşte bulantıya karşıyedirecekleriniz var. Şifalıyemekler ona göre yediriliyor.Doğru mevsim, doğru yemek.Daha sağlıklı kalmasını yemekile sağlıyorsunuz. Midesihasta olmuş adama kayısıkompostosu içirmiyorsunuz.O gün adamın elinde avokadoolsaydı Osmanlı aşçısı kullanırmıydı? Kesin kullanırdı.Kendinizi yemek konusundanasıl geliştiriyorsunuz?Yemek konusunda çok okudum,okumaya devam ediyorum.Restoran’ın süt katını atölyeyaptım orada salam, sosis,sucuk yapıyorum. Ailemdeyapılmazdı. Ben bu konuyaeğildim. Türkiye’de bu işigelenekçi halde yapan yoktu.Restorana gelip yedikten sonrasatın almak isteyenlere buradansatıyoruz.Pastırma Orta Asya veTürk kökenli bir şey. Atın ikitarafındaki heybenin içinesıkıştırmak suretiyle suyunuatıyorsunuz. Çünkü etinbozulmasına engel olmakiçin içindeki suyu çıkartmanızgerekiyor. Mantığı bu. Güneşeasıp kurutursanız da suyu çıkar.Bozulmayı sağlayan suyuniçerisindeki mikrobiyolojikyapıdır. Onlar bozulmayabaşlıyor. Kurutulmuş et yıllarcadurur. Türklerin şarküterizanaatına katkısı aslındapastırma. Pastırmayı hemtuzluyorsun hem iki tane taşınbüyük bir ağırlığın arasınakoyuyorsun. Fiziken bastıraraketin suyunu sıkıyorsun.O yüzden adı pastırma.Bastırmaktan geliyor.Fark-et-mez adı neredengeliyor?Eskiden beri akşamları biryere gidelim deyince farketmez diyenlere gıcık olurum.Pantolon almak için on tanemağaza dolaşırlar. Yemeğegitmek için nereye olursagiderler. Ben bunu hiçbir zamananlayamadım. Çünkü bir insankötü pantolon giyerse, şıklığınıkaybeder ama kötü bir yemekyerse sağlığını kaybeder. Buçelişkiye dikkat çekmek için adıFark-et-mez.Ben uzun süre kilo problemiyleuğraşmış ve sağlığını yemekyüzünden kaybetmiş biri olarakyemeği ve yemek pişirmeyi çokönemsiyorum. Sanayinin yemekendüstrisine kattığı bütünkimyasal katkıları reddediyorum.Tamamen gereksizolduğunu düşünüyorum veinsanların neden yaptığını daanlamıyorum.Mesela reçel dediğinizşey nedir? Meyveyi alırsınşeker konsantrasyonu bellibir seviyeye gelene kadarkaynatırsın, genelde yüz dokuzdereceye geldiği zaman bellibir şeker seviyesine ulaşır. Bukonsantrasyondaki meyveşekeri ve pektin konservatiftir,artık koruyucu hale gelir.Pişmeden dolayı içindeoluşacak mikro organizmalarda ölür. Şeker de onu koruyarakkalmasını sağlar. En kötüsüüzerinde küf olabilir. Küfü ataryemeğe devam edersin. Şimdireçel yapmaktan kolay bir şeyvar mı? Sebzeyi ve meyveyi atşekeri koy, kaynat reçel olur.Şimdi reçel endüstrisine bakınen büyük girdilerinden birienerji, dolayısıyla amaç kısasürede ağırlık kaybetmeyecekşekilde yapmak. Buhar ile 30saniyede kaynatıyorlar. Busürede yoğunluğu çıkmadığıiçin bu kez kimyasal koyuyorlar.Yeterince koyu olması için şekerkonmalı. Ama pahalı olduğu içinglikoz şurubu koyuyorlar.24


Bununla bitmiyor. Suyuve katısı karışmadığı içinde koyulaştırıcı koymanızgerekiyor. Koyulaştırıcıtopaklanmasın diye bir kimyasaldaha koyuyorsunuz. Daha sonrabütün bunları koyduğunuziçin bazikleşiyor. Onu önlemekiçinse asit dengeleyicikoyuyorsunuz. Anlamsız bir halegeliyor. Lanet olası çileği alın,koyun suya kaynatın ve yiyin.Bunların hiçbiriyle uğraşmayagerek yok.Nereden çıktı bu iş, sizmühendissiniz, lokantacılık mıyapacaksınız diyenleroldu mu?Beni tanıyanlar böyle bir şeydemezler. Ben çok başınabuyruk bir adamım. Kafama birşey koyarsam yaparım ne olursaolsun.Başlangıçta mekanıtanıdıklarımla mayalarımdiyordum. Öyle oldu. Bugünekadar üç bine yakın farklıinsan gelip burada yemekyemiş. Çünkü e-mail adreslerinialıyorum. Onlara “mailing”yapıyorum.Olması gerektiği kadar insangeldi mi?Henüz gelmedi. Ama şuvar; gelip de memnunolmadan giden olmadı. Yaniyemeğimi beğenmeyen,ortamı beğenmeyen, müziğibeğenmeyen hiç olmadı. Bubenim için çok önemli.Fark-et-mez’ de daha çokakşam servisi var. Kışın dahayoğun oluyor. Yazın iyiceboşalıyor. Yazın Bozcaada’dabu yıl açtığım yazlık yerimiz var.Adı Adalı Gurme Farketmez.Burada üretip oraya yolluyorum.İTÜ Ayazağa kampüsününiçinde bir yer açma hayalim var.İTÜ’lü Fark-et-mez’infarkında mı?Değil. Benim kusurum,çünkü tanıtmadım. Ben 10 yılkadar önce endüstride içinedüştüğüm çarktan çok sıkılıncabiraz ruhani yönümü tanımayaçalıştım. Hinduizm’le uğraştım.Bektaşilikle çok ilgiliyim.Ezoterik yapılarla çok alakalıyım.Kimsede kusur aramam. Eğerkusur varsa bendedir. Yapanbecerdiğine göre şansa da çokinanmıyorum. Siz bir şeyleridoğru yaparsanız olur. Biryerde bir eksiklik varsa benimeksikliğimdir. İTÜ’lülerin birkabahati yok.Yeni bir projeniz var mı?Türkiye’de özel beslenme rejimiuygulanması gereken benimde aralarında bulunduğumbinlerce insan var. Onlarınbeslenmeleriyle ilgili bir çalışmayapıyorum. Belli şeylerin azyenmesi gerekiyor. Sıvı, proteindengesi olması gerekiyor.Şunu fark ettim; Türkiye’deetkili protein rejimi uygulamasıgerekenler için şeker içermeyenbilimsel gıdalar yok. Uydurukithal ürünler var. Teknokent’tebir yer tutup bir AR-GElaboratuarı yapsak ve proteinağırlıklı belki silahlı kuvvetlerinde işine yarayacak teknolojikgıdalar üretsek diye düşündüm.Gıda firmasına AR-GEvermiyoruz dediler. Tam CemYılmaz’lık komik bir durum.FARK-ET-MEZFSM Mahallesi Atatürk Cad. No 6ArmutluSarıyer İstanbul25


DOSYA26


‹TÜ Mezunlar›, fiimdiS›ra Sizde!De¤erli Mezunlar›m›z,Petek tafllar›n›n sat›fl›ndan elde edilen gelir ile yap›m›na bafllad›¤›m›zMezunlar yurdu, ‹TÜ’lü ö¤rencilerin iyi koflullarda ö¤renim hayatlar›nadevam etmelerini sa¤layacakt›r.Siz de¤erli mezunlar›m›z› bu kutsal görevde pay sahibiolmaya davet ediyoruz.27


MEZUNLAR DERNEĞİ’NİN KURDUĞU KARİYER SİTESİNİ TANIYALIMİTÜ’nün butik kariyer merkeziİTÜ Mezunları Derneği’nden Haluk Taner ve Aysun Barın, iş arayanİTÜ mezunları ile İTÜ’lü arayan iş yerlerini buluşturmak amacıylahayata geçirilen platformu anlattı.Kariyer Merkezi'ni hayatageçirirken neyi amaçladınız?Öncelikli amacımız, iş arayanİTÜ mezunları ile İTÜ mezunuarayan iş yerlerinin kolaycabuluşabileceği bir platformoluşturmaktı.Mevcut büyük İK sitelerinebaktığımızda çok geniş birkitle ve her tür iş koluna hitapettiklerini görüyoruz. <strong>Biz</strong>imsitemiz ise ülkemizin en iyiüniversitelerinden birindenmezun olmuş, çok seçkinkişilerin oluşturduğu CVhavuzuna sahiptir. Bu açıdanbakıldığında firmalara “butik”bir kariyer merkezi hizmetisunduğumuzu söyleyebiliriz.Başlangıçtan bugüne kadarneler yaptınız?<strong>Biz</strong>im yönetimimizden öncekidönemlerde derneğimizTürkiye İş Kurumu’ndan “Özelİstihdam Bürosu” lisansı almışfakat çeşitli sebeplerle buhizmeti mezunlarımıza vefirmalara yeterince etkin şekildesunamamıştı. <strong>Biz</strong> öncelikle28


mezunlarımız tarafından bukonuda bir çalışma yapmamızınistenip istenmediğini sorguladıkve olumlu sinyaller alınca da buamaca dönük iyi bir web sitesihazırlamaya karar verdik. Yoğunbir hazırlık döneminin ardından19 Haziran 2012 tarihindesitemizi resmen faaliyetegeçirdik.Yönetim Kurulumuzdaşirket yöneticileri, üst düzeyprofesyoneller, büyükuluslararası firmalarda İnsanKaynakları yöneticiliği yapmışçok değerli arkadaşlarımız var.Sitemizin içeriğinin oluşmasındahepsinin çok değerli katkılarıoldu. Onlardan biri de AysunHanımdır. Kariyer Merkezimizinbir diğer önemli etkinliği deİTÜ’de verilen “GirişimcilikDersleri”ne Aysun Hanım’ınliderliğinde katkı sağlamakolmuştur.kadar on üç fakülte ve kırkınüzerinde bölümden heryıl üç bin civarında lisansmezununu memleket hizmetinesunmaktadır.Öncelikli hedefimiz sitemizdentüm İTÜ mezunlarının haberdarolmasını sağlamak ve İTÜmezunu arayan tüm firmalarınsitemize ilan vermelerinisağlamaktır.Sitemiz için ilk etaptahedeflediğimiz başvuranve firma sayısına ulaştıktansonra, öğrencilerimiz veyeni mezunlarımız içinkariyer planlamasına dönükbazı konferans ve seminerçalışmaları da yapılacak.İşletme Fakültesi ileDerneğimizin ortaklaşavermekte olduğu ve tüm İTÜbölümlerinin 3. ve 4. sınıflarınaaçık olan girişimcilik dersininönümüzdeki dönemlerdekariyer planlamalarını daiçerecek, daha kapsamlı birçerçevede sunulması içinçalışıyoruz.Öğrencilerden, mezunlardanve işverenlerden gelen tepkilernasıldı?Henüz çok yeni olmamızarağmen sitemize mezunlarımızınve firmalarımızın ilgisindençok memnunuz. <strong>Biz</strong>leresitemizle ilgili çok yapıcı vefaydalı önerilerde bulunuyorlar.Oluşturduğumuz bir komitedebu önerilerin hepsini büyükbir dikkatle değerlendiriyor,web sitemizin esnek altyapısısayesinde uygulanabilir vefaydalı gördüklerimizi süratlehayata geçiriyoruz. Böylecegiderek daha nitelikli veoptimum bir İK sitesi halinegelmeye çalışıyoruz.Girişimcilik Dersinin amacı,İTÜ’lü mühendisleri geleceğingirişimcileri arasında görmekve yenilikçi düşünce ile Türkiş dünyasına yön vermelerinedestek verecek altyapıyıkurmaktır.Dersimiz, İşletme MühendisliğiFakültesi önderliğinde, işhayatında büyük başarılaraimza atmış, konusunda liderİTÜ’lü mezunların katılımı ileyürütülmekte ve mezunlarımızındeğerli deneyimlerinden deyararlanılarak, öğrencilerimiziniş dünyası ile ilgili becerilerinigeliştirmektedir. Programıher yıl geliştirerek dersinöğrencilerimize katkı düzeyiniartırmayı hedeflemekteyiz.Hedefimiz sitemizden tüm İTÜmezunlarının haberdar olmasınısağlamak ve İTÜ mezunu arayantüm firmaların sitemize ilanvermelerini sağlamaktır.Önümüzdeki dönemlerde neyiamaçlıyorsunuz?İTÜ, bugün bildiğimiz klasikmühendislik-mimarlıkbölümlerinin yanı sıra,konservatuarından denizcilikfakültesine, temel bilimlere29


Öğrenci kardeşlerimizdendaha çok staj başvurularıgeliyor doğal olarak. Onlarışimdilik üniversitemizin İşve İnsan Kaynakları birimineyönlendiriyoruz.İşverenlerimizin bu sitedeverecekleri ilanlardan eldeettiğimiz gelirin, Derneğimizinburs fonuna aktarılıyor olmasıçok özel bir yanımız ve özellikleişverenler tarafından büyükbeğeni alıyor. Buraya verdiğinizbir ilanla hem nitelikli birpersonele ulaşma şansınızoluyor, hem de üçte ikiye yakınıAnadolu’dan gelen İTÜ’lüöğrencilerimize burs katkısısağlamış oluyorsunuz.Sistem nasıl işleyecek?Sistemin işleyişinin herşeydenönce bizim sunduğumuzhizmetin kalitesine bağlıolduğunun bilincindeyiz.Sonrasında da sistemin işleyişi,değerli mezunlarımız ve değerlifirmalarımızın bu hizmetimizdengiderek daha çok faydalanmayıtercih etmeleri ile sürdürülebilirhale gelecektir.Kariyer sitelerinin önemi vebugünkü iş dünyasındaki yerinedir?Günümüzde teknolojik yeniliklerher alanda olduğu gibi insankaynaklarında da önemligelişmelere neden olmaktadır.İş arayanların firmaları dolaştığıya da gazetelerde gördükleriilanlar için telefon başındasaatler geçirdiği dönemler artıkgeride kalmıştır. Teknolojiningelişmesi ve internetinhayatımıza girmesiyle firmalarınilanlarını yayınlaması ve gerekengeri dönüşü sağlamaları basitve bir o kadar da hızlı halegelmiştir.Bu noktada kariyer siteleri/portalları işverenler ile iş arayanadayları buluşturan, ortak birplatform olmuştur. Portallarınen büyük faydası hız vekolaylıktır. Bu özelliği sayesindehem işverenler hem de işarayanlar tarafından aktif olarakkullanılmaktadır. İş arayanlarmakul bir süre harcayarakistedikleri zaman ilgilendikleriilanlara çok kolay bir şekildebaşvuru yapabilmektedirler.İşverenler ise ilanlarını kurumsalkimlikleriyle örtüşecekşekilde hazırlayarak biranlamda firmalarını kısacatanıtırken, bu ilanlarının7/24 yayında kalmasını dasağlayabilmektedirler. Gelenbaşvuruları ise kariyer sitelerininsağladığı kolay kullanımsayesinde inceleyip uygunolduğuna inandıkları adaylarile iletişime geçebilmekteya da daha ileri dönemlerdeoluşabilecek ihtiyaçlar içinkendilerine güncel bir adayhavuzu oluşturabilmektedirler.Aynı zamanda iş arayanlarherhangi bir ilana başvuruyapmadan özgeçmişlerinikariyer sitelerine bırakabildikleriiçin firmalar, herhangi bir ilanyayınlamadan da oluşan buözgeçmiş havuzunda aradıklarıkriterlerdeki adayları araştırıpiletişime geçebilmektedir.Tüm bu özellikleri nedeniylekariyer siteleri nitelikli adaylarakolay ve hızlı ulaşabilmekadına günümüzde firmalar içinvazgeçilmez kaynaklardan birihaline gelmiştir.Mezunlarımız buraya CVbırakırken veya başvuruyaparken nelere dikkat etmeli?İTÜ Kariyer Merkezi Sitesi,İTÜ mezunlarının ilgilendiklerifirmalara ulaşabilmesi vefirmalar tarafından da diğersitelere nazaran daha fazlafark edilebilmelerinde yardımcıolmaktadır. Mezunlarımızburaya özgeçmişlerini bırakırkenya da başvurularını yaparkenbazı noktalara dikkat etmelerikendilerine fayda sağlayacaktır.CV hazırlanırken eksiksiz,hatasız ve doğru olmasına özengösterilmelidir. CV’de anahtarkelime kullanılması önemlidir,anahtar kelimeler etkili veakılda kalıcı bir CV’nin temelunsurlarındandır. Müracaatedilen ve değerlendirilmekistenilen pozisyona göre CV’ningüncellenmesi gerekmektedir.Pozisyonun gerektirdikleriyleparalel olan deneyimler veeğitimler, CV’de mutlaka yeralmalıdır.30


İTÜ Mezunları Derneği’ndenbutik bir kariyer merkezi hizmetihttp://www.itumdik.com0212 328 34 54İTÜ Mezunları Derneği Kariyer Merkezi Türkiye İş Kurumu11.01.2010 tarih ve 06 numaralı izin belgesi ile faaliyetlerinisürdürmektedir. 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunugereğince iş arayanlardan ücret alınması yasaktır.


FRANSA’DA ICARE* LABORATUVARI’NIN KURUCUSU VEMÜDÜRÜ YAPAN İSKENDER GÖKALP* (Institut de Combustion, Aérothermique, Réactivité et Environnement)Türkiye’nin acilen teknoloji üretimiseferberliğini başlatması gerekiyorYurt dışındaki İTÜ’lüler sayfalarımızın bu sayıda konuğu 1974’te İTÜMakina Fakültesi Uçak Bölümünü bitirip Fransa’ya giden İskender Gökalpoldu. Gökalp, türbülanslı yanma konusunda önemli çalışmalara imza attı.Yurt dışı çalışmalarınız nezaman nasıl başladı?İTÜ Makina Fakültesi UçakBölümünü (o zamanlarbölümdü) bitirip aynı sene,Kasım 1974’te doktora yapmakiçin Fransa’ya gittim. 1975haziranında da yüksek lisanstezimi bitirip, doktorayabaşladım. 1981 martında doktorasınavımı verdim. O zamanlarFransa’da “devlet doktorası”(Doctorat d’Etat) denilen üstseviyeden bir doktora vardı veakademik kariyer düşünenlerinbu doktorayı yapmasıgerekiyordu.Bu doktora programınayazılabilmek için de, daha kısasureli (2 veya 3 sene süren)32


3. Dönem doktorası denilen(Doctorat de 3ème Cycle) birdoktora yapmak gerekiyordu.Fakat mühendis diplomasıolanlar 5 seneyi göze alıyorlarsadoğrudan “Doctorat d’Etat” yabaşlayabiliyorlardı; ben de öyleyaptım. Doktora çalışmalarımınbir kısmını CNRS’in (Fransa’ninUlusal Bilimsel AraştırmalarMerkezi) Paris çevresindeMeudon şehrindeki “Laboratoired’Aérothermique”’te yaptım,bir kısmını da Paris VIÜniversitesi’ndeki “Laboratoirede Chimie Générale” de yaptım.CNRS’in en eskilaboratuarlarından biri olanbirinci laboratuar, 1958de akademisyen EdmondBrun tarafından kurulmuş.İkincisinin tarihçesi de Lavoisierve Le Châtelier’ye kadargidiyor. Biliyorsunuz Paris VIÜniversitesi Sorbonne’un FenFakültesi'nin devamı.Doktorayı yaparken 1979yılında Paris VI Üniversitesi’nin(Université Pierre et MarieCurie) Mekanik Fakültesi’neasistan olarak atandım ve bugörevi doktoramı verdiktensonra da 1983 ekim ayına kadarsürdürdüm. O sene CNRS’inOrléans şehrindeki Yanmalaboratuarına araştırmacıolarak atandım. Giriş o giriş, ozamandan beri Orleans’dayım.Girdiğimde laboratuarın adı“Centre de Recherches sur laChimie de la Combustion etdes Hautes Températures” dü,1968 senesinde Laboratoirede Chimie Générale’in birkısmının Orléans’a taşınmasıylaakademisyen Paul Laffittetarafından kurulmuş (o zamanki“decentralisation” politikalarıdahilinde).1991 yılında laboratuarın adını“Laboratoire de Combustionet Systèmes Réactifs-LCSR”eçevirdik. Aynı senelerde CNRSAerotermik laboratuarını daOrléans’a taşıma kararı aldı. Bende bu işin gerçekleştirilmesiyle(araştırmacıları Paris çevresinibırakıp Orléans’a gelmeye iknaetmek, LCSR ile ortak ne türdençalışmalar yapılabileceğinibulmak, daha da önemlisi yenibina, taşınma ve yerleşme içingereken 15 milyon euro’yubulmak ve binanın tasarımınıve yapılmasını izlemek gibi)görevlendirildim.2000 yılında 7000 m2’likyeni binayı bitirdik. Bina hemLCSR’in genişlemesine imkanverdi hem de AerotermikLaboratuarı’nın yeni evi oldu.2003 yılında ben LCSR’inmüdürü oldum. 2007 yılındada LCSR ile Aerotermiklaboratuarını birleştirip bugünküICARE laboratuarını (Institut deCombustion, Aérothermique,Réactivité et Environnement)kurdum ve halen müdürlüğünüyapıyorum. Neredeyse40 seneye varan Fransaserüveninin kısa hikayesi böyleNeden Fransa’yı tercih ettiniz?Fransa’yı seçmemin nedeniSaint-Joseph Erkek Lisesi’nibitirmiş olmamdı. O zamanlarSaint-Joseph Türkiye’nin eniyi lisesiydi. 2 sene hazırlığıolduğu için 8 sene sürerdi.Cizvit papazların elinde hemFransızca hem de İngilizceöğrenip oldukça “rasyonel”bir eğitimden geçerek mezunolurduk. Şimdi biraz değişmişanlaşılan. O dönemde aldığımeğitimin beni gerçekten“biçimlendirdiğini” sanıyorum.Yani Fransa’yı seçmem birazdoğal bir seçimdi denilebilir.Başlangıçta Fransa’da neleryaptınız? Ne gibi zorluklarlakarşılaştınız?Lisan, uyuşma gibi zorluklarolmadı elbette. Rahmetli ZekiErim hocanın da teşvikleriyleuçak bölümünü bitirme projesiolarak “aerotermokimya”konusunu seçmiştim.Bu konuda İTÜ kütüphanesindebulabildiklerim 1950’lerdenkalma kitaplar, daha doğrusukonferans bildirileriydi. Yani butürden eski ve de eksik bilgilerleFransa’ya gittim. “Türbülanslıyanma” konusunda doktorayabaşlayınca bayağı bir zorlandım.Düşünsenize İTÜ’de netürbülans ne de yanma dersivardı. Ben ikisini birleştirenbir alanda doktorayabaşladım. Ayrıca, aerotermik33


laboratuarında her ne kadartürbülans üzerine temel bazıçalışmalar vardıysa da, yanmaüzerine hiç bir birikim yoktu.Yani pek kimseden yardım daalamadım.O zaman neden bu konuyuseçtin diye sorarsanız, cevapherhalde “neden bitirme projesiolarak aerotermokimyayıseçtimse ondan” gibi bir şeyolacak. Anlaşılan bazı seçimlerbiraz tesadüf, biraz önsezi,biraz öngörü gibi faktörlerinbirleşimiyle oluşuyor.Aynı şekilde Saint-Joseph’inson senesinde neden uçakbölümünü seçtiğim sorusunada çok kesin bir cevabım yok;sadece bir gözlemin beniçektiğini hatırlıyorum; o da, ozamanlar Türkiye üniversiteleriiçinde en yüksek puanla öğrencialan bölümün uçak bölümüolması; belki de bir “meydanokuma” olarak algıladım.Zorluklara dönersek; herne kadar İTÜ Makina’datermodinamik, matematikanaliz, diferansiyel denklemler,mukavemet, ısı transferi gibiana bilim dallarında çok iyibir eğitim aldıysak da (BenParis 6 Üniversitesi’nde asistanolmadan özel bir mühendislikokulunda 1977’den itibaren 1.ve 2. sınıflara hiç zorlanmadantermodinamik dersi vermeyebaşladım), özgün konulardayani araştırmaya açık,doktora yapılabilecek yenilikçikonularda (türbülans, akışkanlarmekaniği, aerodinamik, itme/propulsion, kimyasal kinetik,deneysel yöntemler gibi)eğitim yetersizdi. Açıkçası bilgieksiklerimi telafi edebilmekiçin hızlı bir “kayıp zamanyakalama” sürecine girdim veiki yıl sonunda sürmenaj sınırınageldim.Bu sıkıntılı dönemi aştıktansonra her şey yoluna girmeyebaşladı. Çalışmalarımözetlediğim şekilde devametti. Bir de “türbülanslı yanma”konusunda doktora yapmakyetmiyormuş gibi, mühendislikkonularının tarihi ve sosyalboyutlarıyla da ilgilenmeyebaşladım; bu konuların ne kadarönemli olduğuna daha sonradeğiniriz.Kimlerle birlikte çalıştınız?Sizi en çok kim etkiledi ya dayardımcı oldu?Ne yazık ki mi desek, yoksane iyi ki mi desek, hemenhemen her şeyi kendi kendimeöğrendim; yol ve yordamgösterenler olmadı değilelbette. Ama seçtiğim veçalıştığım konuları, bunlarınçeşitli bilimler arası uzantılarınıben buldum veya bulmayaçalıştım.Bu süreçte en önemli etkenelbette meraklılık ama konularveya bilgiler arasında ilişkikurdurabilen bir meraklılık; yani“hobi” tipinden bir meraklılıkdeğil. Bir de yapılan işlerinyararlılığının devamlı olaraksorgulanması gerektiğinin,bütün konularda bugünküdurumun veya birikimin göktendüşmediğinin, çeşitli gelişmelersonunda oluştuğunun, busüreçleri anlamak gerektiğininve de bunu yaparken öncekibirikimlere dayanarakyenilikçi düşünce tarzları,kavramlar üretmekten başkaçare olmadığının bir şekildealgılanması gerekiyor elbette.Çeşitli konularda ciddi birşekilde çalışmanın (tekrarsöylüyorum hobi türünden birilginin ötesinde), yani birdenfazla disiplinle ilgilenmeninönemli bir getirisi size “fikirlerarasındaki etkileşim” yani“association d’idées” kabiliyetinikazandırması oluyor.Bu seviyeye ulaşınca dahem kendi konularınızahem de toplumsal konularabütünsel bakma kabiliyetiniediniyorsunuz. Bazı şeylerbirden anlam kazanabiliyor, yanitam anlamıyla olayları, süreçleri,sonuçları anlayabiliyorsunuz. Nedemek istediğimi anlatabilmekiçin yaşanmış bir örnek vereyim;Saint-Joseph’te 2. hazırlıksınıfındayken, evde Fransızcabir kitap okurken birdenbirebütün okuduklarımı anladığımınfarkına vardım, yani Fransızcayıöğrenmiştim. Bu haletiruhiyeyi hala hatırlıyorum. İşte“association d’idées” de böylebir olay, birden bire bazı konular,34


olaylar arasındaki ilişkiyi,etkileşimi görebiliyorsunuz.Bu seviyeye ulaşmanın kendikendine olmadığını yani ilahibir dokunuşla olmadığını(en azından benim için)anlatabildim umarım.Çalışmalarınızdan kısacabahseder misiniz? Nelere imzaattınız?Bugün hemen hemen bütünuygulamalarda kimyasaldönüşümle enerji elde edilmesi“türbülanslı yanma” dediğimizsüreçle oluyor. Yani akışkan(hız) ve de termodinamik(sıcaklık, basınç, yoğunluk,kimyasal bileşim) özelliklerizaman ve mekan içindehızla değişen (binlerce Hertzfrekansıyla) kimyasal tepkimeleriçeren akışlara “türbülanslıreaktif akışlar” diyoruz.İçten yanmalı motorlarda,gaz türbinlerinde, yanmakazanlarında, çeşitli yakıcılarda,roket motorlarında ve de hattapatlama ve yangınlarda butürden fiziksel ve kimyasalolayların iç içe girdiği karmaşıkortamları deneysel olarakbelirlemek, kuramsal ve sayısalolarak tahlil etmek zorundayız.Bu konulardaki ilerlemeler busayede oluyor; işte benim anaçalışma konum bu karmaşıkortamlar. Ama senelerle beraberbu ana konunun etrafındabir sürü başka konularla dauğraştım: kömür gazlaştırması,alüminyum, magnezyum gibimetal parçacıklarının yanması,sıvı yakıt damlacıklarınınyanması veya buharlaşması,sıvı yakıtların püskürtülmesive yanıcı karışımın oluşması,çok hızlı akışlarda yanma(süpersonik yanma), patlamadalgaları kullanarak itmeelde edilmesi (detonationwave propulsion), sıfır veyaaz yerçekimli ortamlardayanma, sentetik gazınyanması, hidrojenli karışımlarınyanması, su ile alüminyumparçacıklarının düşüksıcaklıklarda tepkilenmesiylehidrojen eldesi, süperkritik suortamında organik maddeleringazlaştırılması, biokütle yanmasıve gazlaştırılması gibi. Kimyasaltepkimeler ihtiva eden akışlarıtahlil edebilecek araçlara hakimolunca (hem deneysel hemde sayısal açıdan) konularıyenilemek mümkün oluyorelbette. Bu türden konularlailgilenince de kendinizi enerjive taşıma (otomotiv, havacılıkve uzay) sanayi sektörlerinintam ortasında buluyorsunuz.Yani yaptığınız çalışmalarınyararlılığını gözlemeniz ve debu yararlılığı artıracak şekildeyönlendirmeniz mümkün oluyor.Yukarıda değindiğim gibi butürden konuların tarihsel vede toplumsal boyutlarıyla dailgilenmek gerekiyor. Bazı bilimdallarının ve teknolojilerinneden bazı yörelerdegeliştiğinin ve de neden bazıyörelerde gelişmediğininanlaşılması gerekiyor. Türkiyegibi bir ülkede yenilikçi teknolojigeliştirmenin esas koşulubugünkü duruma yani teknolojiüretemeyen bir ülke halinenasıl ve neden gelindiğininanlaşılmasından geçiyor.Yurt dışında yaşayanbiliminsanlarımızın katıldığıbir toplantı için buradasınız.Bu konudaki görüşlerinizi,önerilinizi ve beklentinizibizimle paylaşır mısınız?Evet, Bilim, Sanayi ve TeknolojiBakanlığı ve TÜBİTAKönderliğinde 12-13 temmuzdaİstanbul’da bir kurultaytoplandı. Türkiye dışında tıptanenerji konularına kadar çeşitlialanlarda çalışan 80 civarındabiliminsanı davet edildi, Amaçsadece bu insanların Türkiye’yegeri dönmelerini sağlamakdeğildi; Türkiye dışındaki veönemli görevlerde bulunan biliminsanlarıyla, onların çalıştıklarıkurumlarla Türkiye’nin önceliklialanlarında nasıl kalıcı işbirliklerioluşturulabileceği tartışıldı. Bende enerji, uzay ve havacılık,savunma konularında bazıönerilerde bulundum. Benimgibi kişilerle köprünün kurulmasıbence çok önemli bir girişim.Daha önceden yapılmasıgerekirdi.Hepimiz bu türden ilişkilerikurduk kişisel bir şekilde amabütünsel bir bakış açısınıedinmek önemli; bilhassaortak çabalara, yani Türkiyeile diğer ülkeler arasındabenzer konularda birbirlerinidestekleyecek ve tamamlayacakARGE ilişkilerinin kurulmasıaçısından çok önemli. Benkişisel olarak köprünün Fransaayağını sağlamlaştırdıktansonra 2000’li yılların başındanberi o köprünün üzerindesık bir şekilde gidip gelmeyebaşladım. Çeşitli üniversitelerleortak doktora tezleri yürüttüm,TÜBİTAK’la, kamu kurumları veözel şirketleriyle ilişkiler kurdum,ortak çalışmalar yaptım veyapıyorum. Ama bu türdenişbirliklerini daha programlı birşekilde yapmak elbette çokdaha yararlı olur.Ayrıca bunun imkanları dabugün daha çok. TÜBİTAK’ınçeşitli destek programları buyönde ilerlemeye olanak veriyor.Her açıdan olumlu bir gelişim,devam edilmesi gerekiyor.Herkesin Türkiye’nin birteknoloji üretimi seferberliğineacilen girmesinin gerektiğinianlaması gerekiyor. Türkiye’ninenerji konusundaki zordurumuna bakmak bunuanlamak için yeterli. Elbette bukonuda üniversitelere büyükgörev düşüyor. Tali konularlavakit kaybetmekten vazgeçipyenilikçi teknoloji üretebilecekgençleri yetiştirmeye ağırlıkvermeleri gerekiyor. Dünyadaki36


üniversitelerin nasıl çalıştıklarınabakıp örnek almaları gerekiyor.Türkiye üniversitelerinin“optimum” olmayan birşekilde çalıştıklarını senelerdirsöyleyip yazıyorum, tekraretmeyeceğim ama kaybedecekvakit kalmadığını, üniversitelerinve öğretim görevlilerininbencillikten vazgeçip ortakçalışma sürecine girmelerive bütün güçlerini gençlerineğitimine adamaları gerektiğineikna olmaları gerekiyor. Bu senelisans yerleştirme sınavlarındaüst düzeyde başarı kazanangençlerin fotoğraflarınıgazetelerde gördünüz, hepsiningözlerinden zeka fışkırıyor. Bugençleri en iyi şekilde eğitmeküniversitelerin tek görevi olmalı.Çalışma alanınızla, araştırmakonularınızla ilgili olarakTürkiye›de çalışan çevrelereneler önerirsiniz?Türkiye’nin öncelikli ARGEalanlarını ilgili bakanlıklar,ilgili kurumlar ve TÜBİTAKbelirledi. Enerji, uzay vehavacılık, savunma benim dekonularım. Bu konularda benve diğer Türkiye dışında çalışanarkadaşlar katkı vermeyekararlıyız. Enerji konusunualırsak; bu konuda yapılacakçok şey var. Türkiye’deki bilgibirikimi çeşitli konularda önemlikatkılar yapılmasını sağlayabilir.Yatırım kapasitesinin olduğuda açık gibi. Önemli olanorganizasyon kapasitesininartırılması, üniversitelerin,kamunun ve sanayinin beraberçalışmasının sağlanması. Bubence her öğretim görevlisininkendi şirketini kurmasıylaveya her üniversitenin kenditeknoparkını kurmasıylaolmaz. Büyük şirketlerle veorta büyüklükteki KOBİ’lerleakademisyenlerin verimliişbirlikleri oluşturması gerekiyor.Bu iki taraf için de doğru, yanihem şirketler ve kurumlar hemde üniversiteler birbirlerinedoğru hamleler yapmalılar.TÜBİTAK’ın TEYDEB gibiprojeleri buna imkan sağlıyor.Bu imkanlar bir an öncekullanılmalı ve kalıcı kapsamlıortaklıklar üretilmeli. Ancakbu sayede yenilikçi ürüneyönelik, Türkiye’ye hem ithalikamesi olanakları hem dedünya pazarından pay almaolanakları sağlayabilecekgelişmeler olabilir. Sadeceturizme ve inşaat sektörünedayalı bir ülkenin ekonomisininayakta durmayacağınınörnekleri önümüzde. Üstelikenerji kesimiyle ilgili ithalatınTürkiye’nin toplam ihracatınınnerdeyse yarısına denk geldiğinide unutmayalım. AyrıcaTürkiye’nin ne Yunanistan, neİspanya ne de İtalya olmadığınıda unutmamak gerekiyor.Türkiye’nin ekonomisi birtökezlerse kimsenin yardımetmek için sıraya gireceğinizannetmeyelim. Tekrarlıyorumçeşitli alanlarda Türkiye’ninteknoloji üretimi seferberliğiniacilen başlatması gerekiyor.Akademik çalışmalarkonusunda Türkiye’yi neredegörüyorsunuz? Ne eksik, neleryapılmalı?Akademik çalışmaların önemihepimiz için açık. Enindesonunda ARGE çalışmalarıfaydalı bir bilgiye, bir sürece, birürüne dönüşüyor. Türkiye’dekiakademik çalışmalarda sonsenelerde bir hamle var. Amakullanılan bilgiye dönüşmesihenüz yetersiz: alınan atıfsayısına veya patent sayısınabakarak bunu görebiliyoruz.Önceliklerin tespit edilmesielbette çok önemli. Hangikonularda Türkiye’ninçeşitli açılardan göreceliüstünlüğünün olduğununbelirlenmesi gerekiyor ve demümkün olduğu kadar ARGEdesteklerinin ve güçlerinin bukonulara yönelmesi gerekiyor.Göreceli üstünlüklerinönceliklerle de çakışmasıgerekiyor. Göreceli üstünlüklerarasında önceki bilgi veteknoloji birikimi, yatırımkapasitesi, ürüne dönüşme vedünyasal pazardan pay kapmapotansiyelinin dikkate alınmasıgerekiyor. Bu açılardan bakılıncaenerji, tarım ve gıda, çimento,cam, madencilik, demir-çelikve otomotiv kesimleri öneçıkıyor. Bunları destekleyecekkimya, elektronik, bilişim, nanove bio-teknolojilerin de elbettedesteklenmesi gerekiyor.Yalnız burada destek bilimve teknolojilerle nihai ürün veöncelikli ihtiyaçlar arasındakifarkın iyi görülmesi gerekiyor.ARGE çalışmalarının enüst düzeyde yapılması içingerekenler biliniyor: donanımlıakademisyenler ve araştırmaenstitüleri veya laboratuarlar;destek ve teşvik imkanları,sanayi-kamu-üniversitelerarasında kalıcı ortaklıklar.Bu konularda Türkiye’deiyileştirmelere gerek olduğunudüşünüyorum. Ama TÜBİTAK’ınoluşturduğu yeni desteksistemleri önemli gelişmelergetirecek seviyede. Sanayive üniversite işbirlikleri iyioturtulursa kısa dönemlerde38


olumlu sonuçlar alınabileceğinidüşünüyorum. Üniversitelereolduğu gibi sanayiye de önemligörevler düşüyor. Mesela enerjikonusunda etkin şirketlerindışarıdan doğal gaz ve gaztürbini veya komple kömürsantralı alıp elektrik üretip parakazanmayı aşan bir yaklaşımagirmesi gerekiyor. Bu kazanılanparaların ARGE yatırımınadönüşmesi için gerekenteşviklerin acilen düşünülmesigerekiyor.İlk gidişinizde yurt dışındakalıcı olacağınızı düşünüyormuydunuz? Dönmeyi hiçdüşündünüz mü?Dediğim gibi kariyeriminbaşında çabuk gelişmeler oldu,kendimi önemli sorumluluklarınbaşında buldum; bu sayedede ARGE alanlarında kalıcısistemlerin nasıl kurulmasıgerektiğini öğrendim. Belli birzaman sonra kendinize “benimgöreceli yararlılığım nerededaha fazla” diye soruyorsunuz.Bu konuda cevabım açık. 10senedir bilgi birikimimi o veyabu şekilde Türkiye’ye aktarmayabaşladım. Bugünkü gidiş busürecin hızlanacağını gösteriyor.İTÜ’nün gurur duyduğuisimlerden birisiniz, siz İTÜ içinneler söylersiniz? Size ne kattı?İTÜ, Saint-Joseph’ten sonrahiç düşünmeden seçtiğimüniversite oldu (elbette1970’lerin başında çok fazlaseçenek olmadığını daunutmayalım). Önemli birmühendislik temeli edindimama o zamanlar ARGE içinyol gösterecek, yenilikçiyaklaşımlara yöneltecek neyeterli hocamız vardı ne debunu sağlayacak yeterli altyapı.Durum şimdi çok değişikelbette. Donanımlı hocalarımızve altyapılarımız var ve giderekartmakta. Ama bütün bu güzelgelişmelere rağmen tabiricaizse “İTÜ markalaşmış” değil,buna kurumsallaşmamışlıkda diyebilirsiniz. Fakültelerarasında, hocalar arasındapek bir dayanışma, ortakçalışma çabası göremiyorum.Kişisellik öne çıkıyor.Mesela enerji enstitüsü halayerini bulmuş stratejisinioturtmuş değil. Nedeninipek bilemiyorum ama şöylebir genel gözlem yapılabilir.Türkiye’de üniversiteler kendiana misyonlarının yani eğitimve ARGE’nin dışında bir sürüişle uğraşıyorlar, kendi şirketinikurmaktan çeşitli hakemliklereve bilirkişiliklere kadar. Ve dedaha kariyerlerinin başındaiken. Böyle olunca da yüksekdüzeyde ders hazırlamak vevermek, aynı seviyede araştırmayapmak, tez çalışmalarıyönetmek, proje yönetmek,makale yazmak için zamanayırmak zor oluyor.Ayrıca politik yansımalarımümkün olduğu kadarüniversiteden uzak tutmanıngerekli olduğunu umarım herkeskabul ediyordur. Üniversitelerbağımsız kurumlardır amaelbette misyonlarından çıktıklarızaman veya misyonlarınıyerine getirmedikleri zamanbir denetleme mekanizmasıolması gerekir. Dünyanınhiç bir yerinde bağımsızüniversite denetlenmeyenüniversite demek değildir.Üniversiteler ancak bazı bilimselkonularda eğitim vermeleriveya araştırma yapmalarıönleniyorsa bağımsızlığımızelden gidiyor diye alarm ziliniçalabilirler. Ayrıca üniversitelerinkamusal misyonları olduğunuunutmamak gerekir. Elbettebu açıdan bakınca bir sürüvakıf üniversitesine üniversitedemenin mümkün olmadığınıda görmemiz lazım; özelüniversite oldukları için değileğitim ve araştırma misyonlarınıyerine getirmedikleri, dershanesisteminin sadece bir uzantısıoldukları için elbette.Genç İTÜ’lülere neler tavsiyeedersiniz?Üniversite yıllarındanfaydalanarak mümkün olduğukadar “meraklılıklarını”artırmalarını, konuları birbirinebağlayabilecek bilimlerarasıkabiliyetler edinmelerini,uzmanlaşmak istedikleri alanlarıkabiliyetlerini, isteklerini veetraflarındaki imkanları iyitartarak seçmelerini, hocalarınızorlamaktan çekinmemelerinive “hırslı” olmalarını tavsiyeediyorum. Hırs derken“ambition” kelimesinin olumluanlamından bahsediyorum.Bu anlamın neden Türkçekarşılığının olmadığını dadüşünebilirler. Son zamanlardabu eksikliğin farkına varıldığınınve “pozitif hırs” tamamlamasınınkullanıldığını gözledim. Bazıkavramlar bir dilde yoksa bununneden böyle olduğunun datahlil edilmesi gerekir.Sizin eklemek istediğiniz birkonu var mı? Teşekkürler.Türkiye’nin her açıdan büyükimkanları vardır, bunlardan enönemlisi insanlarının doğalzekasıdır. Binlerce yıldır birsürü medeniyetin karıştığıtopraklarda bunun böyleolması doğaldır. Dolayısıylabu yetenekli gençlerin çokiyi eğitilmesi Türkiye’ninönceliği olmalıdır. Üniversiteve kamu yöneticilerine buaçıdan yönlendirici görevlerdüşmektedir. Üniversitelerinseviyeleri yükseltilmelidir,bu yönde taviz verilmemesigerekmektedir. Türkiye’nindoğal zenginlikleri insanlarınınyetenekleriyle birleştirilirse2023 ve sonrası için konulanhedeflere ulaşılabilir amavakit geçirmeden doğruyol haritalarının çizilmesigerekmektedir ve bundaherkese büyük görevlerdüşmektedir.39


TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU BAŞKANI İTÜ’LÜ ALİ NİHAT YAZICISatranç birçok psikolojikrahatsızlık için tedavi yöntemiYazıcı, “2000 yılında, TSF Başkanlığına aday oldum ve büyük bir oyçokluğuyla seçimi kazandım. Sanırım TSF’deki başarımın ardında daİTÜ’de aldığımız eğitimin çok büyük önemi vardı” diyor.40


Öncelikle kendinizden kısacabahseder misiniz?481005 no ile İTÜ ElektrikElektronik Fakültesi, Elektronikve Haberleşme Mühendisliğibölümüne, 1981 yılında girdim.1987 yılında, (satranç nedeniyle2 yıl uzatmalı) olarak mühendisoldum. Üniversitede okurkenburs aldığım TRT’de, mühendisolarak 1987 yılında Etüt veProje Dairesi Başkanlığı’ndagöreve başladım. 1990 yılındaODTÜ’de İşletme YüksekLisans derecesini, 1996yılında da İsviçre’nin Montrökentinde, Uluslararası YayıncılıkAkademisi’nde Radyo veTelevizyon alanında MBAderecesini birincilikle aldım.1998 yılında da TelevizyonDairesi Başkan Yardımcısıoldum. 20 Kasım 2000tarihinde Türkiye SatrançFederasyonu Başkanı seçildim.2004 ve 2008 yıllarında tekrarseçimleri kazanarak halenüçüncü dönem başkanlığımıyürütüyorum. Aynı zamanda2007 yılında FIDE (DünyaSatranç Federasyonu)Asbaşkanlığı görevine geldim.Satranç ne zaman nasılhayatınıza girdi?7-8 yaşlarında babam banasatranç öğretti. Liseyebaşladığım yıllarda sürmenajtehlikesi atlatmam üzerine(babamın dediğine göre),satranca daha yoğun gitmeyebaşladım. Aslında satrançbirçok psikolojik rahatsızlıkiçin bir tedavi yöntemi. Benimçocuklukta geçirdiğim burahatsızlığın tedavisinde debirebir oldu. Daha sonra hakem,sporcu olarak birçok yarışmadagörev aldım. 1978 yılından buyana yaşamımda hep satrançoldu ve olmaya da devamediyor.Sizin döneminizde İTÜ’desatranca olan ilgi nasıldı?Olağanüstü. Aslında bendenönceki ağabeylerimizzamanında daha da yüksekti.İTÜ her zaman satrançbranşında Türkiye Şampiyonuoluyordu. Rahmetli madenmühendisi ağabeyimizHüsnü Kale gibi kıymetliağabeylerimizin başarılarınıokula girmeden önce desatrançta duyuyorduk.Coşkun Külür, Selim Palavan,Mübin Boysan gibi kıymetlibüyüklerimizin İTÜ’de satrancaolan emeklerini kendilerinisaygıyla anarak vurgulamakistiyorum. Benim kuşkusuzokulda satrançla olan mesaimde çok yoğundu. Sizle bir anımıpaylaşmak isterim:1981 yılında kayıt yaptırdıktan1-2 ay sonra RektörümüzProf. Dr. Kemal Kafalı’yı uzunuğraşlardan sonra ziyaret ettim.Kendisinden bir satranç kulübüodası açmak için talebim oldu.Bütün malzeme ve gereklidonanımı biz öğrenciler tedarikedecektik. Ama malum dönemdarbe sonrası askeri yönetim,sıkıyönetim dönemiydi.Üniversitede nefes almak nemümkün… Rektör bey bana,‘Oğlum senin aklından zorunmu var? <strong>Biz</strong> üç kişi bir arayagelince korkuyoruz, senbütün milleti toplayacak birmekân istiyorsun…’ dedi. Çokbozulmuştum. Aradan bir süregeçti. 3 Kasım 1982 tarihindeEvren Paşa Edirne’de yaptığıkonuşmasında ‘…Gençlerimizinellerine bir satranç tahtasıbile verilemedi…’ deyince işlerdeğişti. Gazete kupürünükestim. Tekrar Kafalı hocayagittim. Rektör bey bize masalarısandalyeleriyle, Gümüşsuyu’ndabulunan Teknik Resimdershanelerinden birini verdi.Takımları ve malzemeyi debizden önceki ağabeylerimizinyıllık için topladığı paradançıkardık. Satranç sınıfını açtık.Turnuvalar düzenlemeyebaşladık. O zamanlar bu konudasorumlu hocamız Prof. Dr. CemGöknar, gerçekten her konudabizlere yardımcı oldu; hembana mühendisliği öğrettiği içinhem de satranca ve spora olankatkılarından dolayı ellerindenöpüyorum.Ardından İTÜ olarak.üniversiteler arası turnuvalardabirçok birincilik aldık.Federasyon içinde yeralmanızı ve başkan oluşunuzunöyküsünü anlatabilir misiniz?Aslında, yine üniversite yıllarınadönmem gerekiyor. 1983 yılındahasbelkader Türkiye GençlerŞampiyonasında dereceyegirerek genç milli takımagirme şansı kazandım. Amazamanın federasyonu, sanırımRomanya’da yapılacak olanBalkan Gençler Şampiyonasımilli takımında oynamamiçin yol parası ve vize parasıgibi bazı bedelleri ödememgerektiğini söyledi bana. Tabiibir öğretmen çocuğu olarakbu meblağı ödeyemedim vegidemedim. Kendi kendime debir söz verdim. Başkan olupbu makûs talihi değiştireyimdiye. Satranca o kadar zaman41


ayırıyordum ki, okulu zamanındabitirmek için geç kalmıştım.Ama yine de asıldım geç deolsa okulu bitirip mesleğimebaşladım. 1983 yılından bu yanaresmi satranç maçı oynamadım.Hakemlik yapıp bir yandan damesleğimde ilerledim.2000 yılında, TSF Başkanlığınaaday oldum ve büyük bir oyçokluğuyla seçimi kazandım.Sanırım TSF’ deki başarımınardında da İTÜ’de aldığımızeğitimin çok büyük önemi vardı.23-25 Eylül 1987 tarihlerinde,Ankara’da, ODTÜ’de düzenlenenElektrik Mühendisliği II. UlusalKongresi’nin kapanışkonuşmasında, Prof. Dr. AhmetTSF Başkanlığını büyük bir oyçokluğuyla kazandım. TSF’ dekibaşarımın ardında da İTÜ’dealdığımız eğitimin büyükönemi vardı.Dervişoğlu (bu vesileylehocamın ellerinden öperim),‘<strong>Biz</strong> İTÜ’de mühendislerimizeöğrenmeyi öğretiriz, bizimmühendislerimiz mezunolduktan sonra hangi alandaolursa olsun iki yıl içerisinde birnumara olurlar’ demişti. 25 yılsonra bugün gibi anımsıyorumbu sözleri, o kadar doğruki… Sanırım bu yüzden ikiCumhurbaşkanı, üç Başbakanbu güzide üniversiteden mezunolmuş. Bugün TSF de dünyadabir numara!Türkiye’de satranca olan ilgiyinasıl buluyorsunuz? Dünyadaneredeyiz?Yönetim ve hizmet kalitesiyle42


‹TÜ Gelifltirme Vakf› Okullar›BEYLERBEY‹ YERLEfiKES‹ AÇILDI.Ülkemizin e¤itim alan›ndaki en büyükmarkalar›ndan ‹TÜ'nün bilimsel gücünün,kaynaklar›n›n ve ideali arayan yap›s›n›nflekillendirdi¤i ortam› ve kadrosu ile yarat›c›ve sorgulay›c› düflünebilen, ça¤dafl, uygarbireyler ve sorumlu yurttafllar yetifltiren“Özel Bir Okullar Grubu”www.itugvo.k12.tr0216 401 1773‹TÜ Gelifltirme Vakf› Okullar›'n›n "Özel"likleri:• Atatürkçü ve Cumhuriyetçi e¤itim anlay›fl›,• Alan›nda uzman, profesyonel e¤itim kadrosu,• Proje tabanl› e¤itim anlay›fl›,•Dünya standartlar›nda bilgisayar destekli ‹ngilizce ve 5.s›n›ftan itibarenikinci yabanc› dil e¤itimi,•Anaokulunda; biliflsel, duyuflsal ve bedensel anlamda ilkö¤retime en üstdüzeyde haz›rl›k,•‹lkö¤retimde; uluslararas› programlarla zenginlefltirilmifl ulusal müfredat,• LC s›n›flama sistemi ile düzenlenmifl kütüphane,•20 kiflilik teknolojik donan›ml› s›n›flar, bilgisayar, GEMS ve fen laboratuarlar›,müzik, resim, seramik, dans ve bale stüdyolar›,• Yar› olimpik yüzme havuzu, aç›k ve kapal› spor alanlar›,•Ça¤dafl bir anlay›flla tasarlanm›fl 7.000m2 büyüklü¤ünde ana okulu,18.000m2 büyüklü¤ünde ilkö¤retim okulu binas›,ana kuca¤›ndan ‹TÜ’ye...


Türkiye Satranç Federasyonubugün, dünyanın en güçlüsatranç federasyonuolarak kabul edilmekteve her yıl giderek artansayılarla uluslararası spororganizasyonunu en başarılıbiçimde gerçekleştirmektedir.Türkiye’de satrançsporcularının çok büyükbir bölümü tıpkı dünyadaolduğu gibi 16 yaş altı çocukve gençlerden oluşmaktadır.Ulusal ve uluslararası satrançorganizasyonları TSF’nin“kalite güvencesiyle” yalnızcabir turnuva olarak değil, farklıkültür ve yaşayışlardan gençleribir araya getiren bir kültürşenliği gibi yapılmaktadır. Buorganizasyonlarda katılımcısayısı bazen yüzlerle bazen debinlerle ifade edilmektedir ve enönemli özelliği ise ebeveynlerinde bu turnuvalarda sıkçayer almalarıdır. Türkiye’desatrancın her hanedeoynanabilirliğini sağlamak vesatrancı altyapıdan başlayaraksağlamlaştırmak TürkiyeSatranç Federasyonu’nun enönemli hedefleri arasındadır.Yönetimdeki gelişmelerindışında, sporcularımızdangelen başarılı sonuçlarlagüçlenmeye devam ediyoruz.Geçmiş yıllarda son sıralardayer aldığımız pek çok ciddişampiyonadan madalyalarladönüyoruz. Alt yapımızıngiderek sağlamlaştığı, satrancınbir yaşam biçimi olmayabaşladığı, ülkemizdeki mevcutsistem artık tüm ülkelerin örnekaldığı bir sistem haline gelmiştir.Özellikle 2005 yılındaMilli Eğitim Bakanlığı ileimzaladığımız protokol ilesatranç ilk öğretim okullarındaseçmeli ders olarak okutulmayabaşlandı. Bu noktadan sonra‘Türk Satranç Mucizesi’gerçekleşti. Tüm dünyaya örnekbir model haline geldi. 235.000lisanslı sporcusu, 60.000antrenörü, 8.000 hakemi, 800ilçede, 81 ilde örgütlü yapısı,Türkiye İş Bankasının Kurumsalsponsorluğu, 6.000 ilk öğretimokulunda açılan satranç sınıfları,130’a yakın madalyasıyla devasabir federasyon haline geldi. <strong>Biz</strong>göreve başladığımız da tekbüyük ustası (Grand Master)olmayan TSF, bugün 8 büyükustası 2 kadın büyük ustasıile dünyada saygın bir yeregelmiştir.Türkiye Satranç Federasyonuresmi web sitesi olan www.tsf.org.tr adresi tüm dünyadasatrancın içinde yer alanülkelerce ileri düzeydetakip edilmektedir. Uzunyıllardır dünya çapında elitorganizasyonlara imza atan44


Her yıl ortalama 600 bin çocuğumuzülkemizin dört bir yanındaokullarında satranç öğreniyor vebüyük ailemizin yeni birüyesi oluyor.Milli Eğitimi’nin öğrencilertarafından kazanılmasınıistediği temel davranışlardır.Bu kadar pozitif etkisi olanbir araç kesinlikle bir ‘EĞİTİMARACI’dır. Yeryüzünde başkahiçbir araç, bu kadar olumludavranışların hepsini birdenbireylere kazandıramaz!TSF, yaptığı her organizasyoniçin özel web sitesi oluşturmuş,bu siteleri yazılı ve görsel olarakbeslemiş, videolarla, resimlerle,canlı yayınlarla geniş kitlelereulaşmıştır. Türkiye SatrançFederasyonu düzenlediği herorganizasyonu yerel ve yabancıbasın ile paylaşmaya aktif birşekilde devam etmektedir.Satrancın kişisel gelişimeolan katkısı konusunda nelersöylersiniz?Satrancın bireye sunduğupozitif katkılar saymaklabitmese de, aşağıda bazıyararlarını sıralayabiliriz; Kötü alışkanlıklar edinilmesineengel olur. Planlı hareket etmeninönemini ve gerekliliğinikavratır. Süratli, doğru ve çabukdüşünebilmeye yardımcıolur, olaylara doğruyorumlarla yaklaşabilmeyeteneklerini geliştirir.Kişiliği ve karakteri olumluyönde etkiler ve geliştirir. Kendine güven» duygusuaşılar ve bunu geliştirir. Kendi güç ve yeteneklerinidaha iyi tanıyarak, bireyselgüç ve yetenekleri açığaçıkarmaya ve bireysel doğrukararlar alabilmeye yardımcıolur. Dikkatini tek konu üzerindeyoğunlaştırabilme alışkanlığıkazandırır. Diğer ders konularınındaha iyi anlaşılıpkavramasına yardımcı olur.Bilimselliği ön plana alarakaraştırmalar yapmayayönlendirir. Konulara karşı şüpheciyaklaşımı benimsetir, onlarıezberci zihniyetten arındırır. Kişileri düşünen, araştıran,yargılayan varlıklar halinegetirir ve yaratıcılıklarındaözgür bırakan bir ortamhazırlar. Başarıya ancak ve ancaksistemli ve disiplinli birçalışmayla varılabileceğinigösterir. Mücadeleci bir ruh yapısınasahip olmanın gerekliliğinibenimsetir. Başarısızlıklar karşısındayılmamayı, başarı için dahada çok çalışmanın gerekliolduğunu öğretir. Başarılardan büyük hazlarduyarak daha da başarılıolmaya yönlendirir. Yepyeni hedeflergöstererek bu yeni hedeflerdoğrultusunda motivasyonsağlar. Kişilerin olumsuz bir yönünü,eksikliğini, veya bir davranışbozukluğunu hızlıca ortayaçıkarır. Kurallara uymayı, dostçaoynamayı, kaybetmeyikabullenmeyi, kazananıkutlamayı öğretir. Yakın dostluklar kurup dahaçok sosyalleşmeye ve sosyalyaşamının zenginleşmesineyardımcı olur. Satrancın yararlarınıgösteren bütün bu maddeler,Milli Eğitimin de temelamaçlarındandır, TürkÖyleyse, olabildiğince küçükyaştan başlayarak ‘Kişilikgelişiminde satrancın pozitifetkilerinden yararlanma’amaçlanmalı, çocuklarımızınolumlu davranışlarsergilemelerini sağlamayaçalışmalı, bu amaç bir ‹görev›olarak benimsenmelidir.Aslında, Milli Eğitim Bakanlığıbaşlattığımız bu projeninamacı asla dünya şampiyonlarıyetiştirmek değildi. Şöyleörnek vereyim: Hepimiz müzikve resim dersi aldık. Amaçbir Bethooven ya da bir VanGogh yetiştirmek değildi ki.Amaç bu disiplinleri öğrenerek,daha başarılı bireyler olmamızısağlamaktı. Satranç en azındanresim ve müzik, tarafsızolamayacağım ama bence hattaonlardan daha fazla eğitimedestek olan bir araç.Bakın ABD’li ünlü bilim adamıProf. Dr. Howard Gardnerdiyor ki: İnsan zekası 7 ayrıbölümden oluşur, satrancınöğrenilmesi bunlardan üçünütetikler ve gelişimini sağlar!Hangi bölümler bunlar? Sosyalzeka (bireyler arası ilişki),matematiksel zeka (mantıksal),ve uzaysal zeka (boyutsaldüşünme).Federasyon olarak neleryapıyorsunuz. Destek görüyormusunuz? Neler yapılmalı?Spor Genel Müdürlüğü veSpor Toto Teşkilat Başkanlığıher federasyona olduğu gibifederasyonumuza önemli45


ölçüde bütçe ayırmıştır. Herzaman yanımızda yer alandevletimiz, federasyonumuzayurt içi ve yurt dışı faaliyetlerdekullanılmak üzere destekolmaktadır. Öte yandan geçmişyıllarda belediyelerimiz, Gençlikve Spor İl Müdürlüklerimizve yerel yönetimlerle olanişbirliğimiz sonucunda pek çokbaşarılı organizasyona imzaattık, atmaya devam ediyoruz.23 Aralık 2005 tarihinde Türkiyeİş Bankası federasyonumuzunana sponsoru oldu. Türkiyeİş Bankası ile 2006 yılındabaşladığımız bu işbirliğiülkemizde satrancın gelişimiiçin olağanüstü bir pozitif enerjiyarattı. Yalnızca ülkemizindeğil, bölgemizin de enbüyük bankalarından biriolan, önderimiz Atatürk’ünkurduğu Türkiye İş Bankasıbu birliktelikten en az bizlerkadar mutlu oldu ki her yıl anasponsorluk sözleşmesini büyükbir istekle yeniledi.Sizin eklemek istediğiniz birkonu var mı?Satrancın ilköğretim okullarındaseçmeli ders olarak kabuledilmesi ile ebeveynlerinçocuklarının zihni ve bedenselgelişimi için satrancı tercihetmeleri kolaylaşmıştır. Bugün,okullarda alınan seçmeli derslerile başlayan satranç vizyonu,sporcuların ve ailelerin isteğiüzerine şekillenerek özeldersler veya kulüplerde alınaneğitimler ile güçlenmektedir.Her yıl, ülkemizde yapılanyaş gruplarına özel Türkiyeşampiyonaları sonundamilli takım havuzuna girensporculara, deneyimlieğitmenler tarafından satrançdersi verilmektedir. Yapılan millitakım kamplarında sporcularsatranç becerilerini teorik vepratik anlamda geliştirerek birsonraki şampiyona için hazırlıkyapmaktadırlar. Şampiyonalarınve satranç ile ilgili faaliyetlerinmiktarı sıklaştıkça satrançeğitimine yönelen sporcu sayısıda büyüyerek artmaya devametmektedir.Milli Eğitim Bakanlığı ile 2005yılı haziran ayında imzalananve satrancı ülkemizin bütünokullarında seçmeli dershaline getiren protokol sonrasıTürkiye’de satranç adetayeniden doğdu. Her yıl ortalama600 bin çocuğumuz ülkemizindört bir yanında okullarındasatranç öğreniyor ve büyükailemizin yeni bir üyesi oluyor.İTÜ Spor Kulübü SatrançBranşı 1997 yılında açıldı. 1997yılında, ben başkan olmadanönceki dönemde sorumlusuda bendim. 2nci ligde puankayıp etmeden şampiyonolduk ve 1998 yılında birinciligde oynamaya başladık.2001 yılında Türkiye SatrançLigi Şampiyonu olduk. 2012yılında da BJK’nin ardındanikinciliği kazandık. MerkeziAnkara’da bulunan, İ.T.Ü.Yüksek Mühendisler Birliği’nindesteğiyle 14 yıldır Süper Lig'deoynayan tek kulüp İTÜ SporKulübü. Tüm mezunlarımızı, İTÜYüksek Mühendisler Birliği’nemaddi desteğe çağırıyorum.Daha büyük başarılar vesporcularımıza daha çok destekiçin…46


Fujitsu, Windows® 7 ürününü önerirlifebook.tr.ts.fujitsu.comFujitsu LIFEBOOK U772 Ultrabook Windows® 7 Profesyonel 64-bitWindows 7’li PC alana,1799 $ *


SPORJİMNASTİKÇİ, YÜZÜCÜ, KEMAN SANATÇISI VEİTÜ’LÜ MİMAR LEVENT AKSÜTÇocukken başladığıyüzmeyi hiç bırakmadıUluslararası projelere imza atmış Levent Aksüt,çocukluk yıllarında jimnastiğe ve yüzmeyebaşladı. İki dalda da sayısız madalya kazandı.Aksüt, en son Meis’ten Kaş’a yüzerek ikimadalya birden aldı.Spora kaç yaşında başladınız?Lisedeyken İstanbulYüzme İhtisas Kulübü’ndebaşladım. Şöyle oldu: Birgün müsamerede kemançalıyordum. Bir abimiz, senibizim kulübe yazdıralım dedi.Kaydoldum ama o zamanyüzme bilmiyordum. Baktımherkes atlayıp yüzüyor.Heveslendim, atladım az dahaboğuluyordum. Daha sonraöğrendim tabii. O zamandanberi hiç bırakmadım yüzmeyi.İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü,muazzam bir kulüptü. Hemyüzmeyi hem de jimnastiğiorada öğrendim. Jimnastiğebaşladıktan bir-iki sene sonraİstanbul şampiyonu oldum.Jimnastikte çok başarılıydım.Lisede, üniversite yıllarında dajimnastiği sürdürdüm.Yüzmede kötüydüm. Hattadiyebilirim ki yüzmedekulübün en kötüsü bendim.Ama herkes bıraktı ben halayüzüyorum. Bu konuda oldukçaistikrarlıyım. Çok uzun yıllardıryüzme yarışlarına katılıyorum.Başarılarım da var. Birçokkupa, madalya aldım. Ama benaslında kimseyle yarışmıyorum.Kendimle bile yarışmıyorum.İstanbul Boğazı’ndaki yüzmeyarışı 1978 yılında başlamıştı.Başladığı yıldan beri yalnızcabir yıl katılamadım. Onda daAmerika’daydım. Katılmak içindöndüm. Ama aksilik oldu.48


Yetişemedim. Onun dışında hiçkaçırmadım. Bu yaşıma kadarher yıl katılıp tamamladım.Yıllar boyunca değişik yaşgruplarında dereceye girdim.Neredeyse 60 yıldan fazladıryüzüyorum. İstanbul Yüzmeİhtisas’la olan bağım hiçkopmadı. Orada yetiştim. Dahasonra kulübün 6 yıl başkanlığınıda yaptım. Dediğim gibi,jimnastikte daha başarılıydım.İTÜ’de öğrenciliğim dönemindede jimnastiğe devam ettim.Okul bitince jimnastiği bıraktım.İTÜ’ye hangi yıl girdiniz?<strong>Biz</strong>im dönemimizde sınavyoktu. Ben önce akademisınavını kazanıp Mimar Sinan’akaydımı yaptırmıştım. Dahasonra İTÜ yüksek mimarmühendis diploması veriyordiye buraya geçtim. 1948yılında İTÜ Mimarlığa kaydımıyaptırdım. İTÜ’ye lise başarıderecesine göre öğrencikabul ediliyordu. İlk seneGümüşsuyu’nda okuduk. İkinciyıl Taşkışla’ya geçtik, oradanmezun oldum. 5 yıl okudum.1953 yılında bitirdim.Mimar olarak hangi projelereimza attınız?Mimarlıkta da oldukça başarılıoldum. 1955 yılında arkadaşımYaşar Marulyalı ile birlikte UMOMimar Mühendislik’i kurduk.1979’da ise USKON Uzay SistemKonstrüksiyon’u kurduk. 2000yılında ise Çelik Yapı’yı kurduk.Uluslararası yarışmalarda 15birincilik olmak üzere çeşitliödüller kazandık. Yurtdışındada Bükreş The Mall, AzerbaycanMerkez Bankası, UkraynaYalta’da otel ve hastane binalarıyaptık.İstanbul’da yaptığımız otomatikotopark projesi Avrupa ÇelikBirliği ödülü aldı. Antalya’daCam Piramit’i biz yaptık.Londra’da uluslararası camiLEVENT AKSÜT KİMDİR?1930’da İstanbul’da doğan Levent Aksüt, 1953 İTÜ MimarlıkFakültesi’nden mezun oldu. 1955’de sınıf arkadaşı Yaşar Marulyalı ilebirlikte UMO Mimarlık Mühendislik Müteahhitlik ve Müşavirlik LimitedŞirketi’ni kurdu. 1979 USKON Uzay Sistem Konstrüksiyonları San. ve Tic.AŞ’yi kurarak Türkiye’ye ilk defa çelik prefabrike uzay kafes sisteminigetirdi.Türkiye’de Cam giydirme cepheler, strüktürel cam cepheler, tamotomatik otopark sistemlerinin uygulanmasında öncü oldu. MimarlarOdası’nın 30. , 40. ve 50.yıl Onur Belgesi’ni aldı.1969 Uluslararası Londra İslam Kültür Merkezi ve Cami müsabakasındaikincilik ödülü elde etti. 1999 Yılında Antalya Cam Piramit SabancıKongre ve Fuar Merkezi projesi ile Avrupa Çelik Birliği ödülünü aldı.Kurtuluş Savaşı’nın kesin sonucunun alındığı, Atatürk’ün bizzat savaşıidare ettiği Dumlupınar Anıtı Müsabakası’nı, Girne’de Kıbrıs Özgürlükve Barış Anıtı Müsabakası’nı, Magosa’da Doğu Akdeniz ÜniversitesiAtatürk Anıtı Müsabakası’nı kazandı ve inşa ettirdi. Bu her üç anıt daanıt anlayışına yenilik getirdi.Türk yüzme sporuna büyük katkıları bulunan İstanbul Yüzme İhtisasKulübü’ne iki defa (1976-1980 ve 1998-2000 yıllarında) başkanlık yaptı.Uluslararası Olimpiyat Komitesinden takdir belgesi aldı.1995 Yılında TODEV Türkiye Otistikleri Derneği’ne üye oldu, 1997yılında TODEV Vakfı’nın mütevelli üyesi olarak vakfın okulunu hibeolarak hazırladı. İnşaatın realize edilmesini sağladı. Göztepe’deGözcübaba Camisi yanındaki 3.000 metrekarelik arsada bulunan, 2.900metrekarelik bu okul bugün ıstıraplı ailelerin çocuklarına eğitim vebilgide yardımcı olmaktadır.Levent Aksüt halen bu vakfın onursal başkanıdır. 2000’de Çelik YapıProje, İmalat, Montaj San. Ve Tic. AŞ’yi kurdu. Levent Aksüt, TürkSerbest Mimarlar Derneği kurucusudur. Aksüt, keman çalar, eskialetli jimnastikçidir. Her sene Milli Olimpiyat Komitesi’nin düzenlediğiBoğaziçi Maraton Yüzme Yarışları’na iştirak eder ve derece alır.Uluslararası Kaş müsabakasına katılmış ve Meis adasından Kaş’ayüzerek 2 madalya almıştır.49


SPORprojesi yarışmasında ikinciolduk. Yeşilköy’deki THYbinasını yaptık. BarbarosBulvarı’nda şimdi SabahGazetesi’nin binası olanCamHan ile Mecidiyeköy’dekiMaya Binası ve ŞişliBelediyesi’nin yer aldığı binalarda bizim tarafımızdan yapıldı.Türkiye’de ilk cam giydirmebinaları biz yaptık. Uzay sistemidenilen üç boyutlu sistemleriTürkiye’ye biz getirdik.Çalışmaya devam ediyormusunuz?Emekli oldum aslında amamimarlıkta emeklilik yoktur.Eskidikçe kıymetlenen birmeslektir mimarlık.Yüzmeyi hiç bırakmadınızdeğil mi?Hiç bırakmadım. Ben artık yaşgrupları üstü oldum. Şimdiyarışmalarda altmış yaş üstü birkategori var. Ben 83 yaşında 60yaşındakilerle yarışıyorum. <strong>Biz</strong>idevreden çıkarttılar artık. Amaben çıkmamakta direniyorum.Sizin Kaş-Meis adası yarışmasımaceranız var bir de...Evet. Meis-Kaş arası yapılıyor.Yarışmadan haberim oluncakatılmak istedim. Önce telefonlaKaş’ı arayıp kayıt yaptırmayaçalıştım. Epey uğraştım. Başarılıolamadım. Sonra bana kayıtkapandı dediler. Bunun üzerinemeslektaşım olan Kaş belediyebaşkanına bir mektup yazdım.Daha sonra haber geldi kaydınızyapıldı diye.Feribotla Kaş’tan Meis Adası’nagittik. Meis’te yarışın başladığınoktadan adayı çıkana kadarmesafe 1,8 kilometre. Burayı1 saatte çıkmanız gerekiyordediler. Ben yüzüyorum.Görevliler birkaç kez geldi.Sizi alalım dediler. Kardeşimben yüzüyorum beni niyealıyorsunuz dedim. Sonrabıraktılar. Kaş’a doğru yüzmeyedevam ettim. Ben sırtüstüyüzdüğüm için akıntıyla Kaşyerine, solunda kalan bölgeyedoğru gitmişim. Ama bumesafede neredeyse Kaş kadarbir mesafe. Kıyıya yaklaştım.Sahil güvenlik yanlış yerdeolduğumu, Kaş’a daha çokmesafe olduğunu söyledi. Sizbana Kaş ne tarafta gösterinben giderim dedim. Yüzmeyedevam ettim. Sahil güvenlikgittikten sonra kanolu birhayırsever Kaş’ı tarif etti.Sonuçta 4 saat 18 dakika sonraKaş’a vardım. Yarış mesafesi 7kilometre ama ben tam iki katıyüzmüşüm. Kaş iskelesindebekleyenler beni görüncebaba geldi, dede geldi diyealkış yağmuruna tuttular.Sarıldılar. Sonra da bana sen ikikatı yüzdün diye iki madalyaverdiler. Oldukça maceralı biryarışma oldu.Peki bu yaşta nasıl bu kadarmesafeyi yüzebiliyorsunuz?Ben kendimce bir sistemgeliştirdim. Hızlı değil amamukavemetli yüzüyorum. Birde etrafı manzarayı, martılarıseyredeyim diye hep sırtüstüyüzüyorum. Hala her günyüzüyorum. Bu sabah İTÜ’nünhavuzunda 3 kilometreye yakınyüzdüm.Bu arada çok önemli bulduğumbir konuyu eklemek istiyorum.Benim spora başladığımİstanbul Yüzme İhtisas Kulübü,50


SPORonlarca yıldır, yüzlerce sporcuyetiştirdiği ve Olimpiyatlaragönderdiği Ortaköy’dekitesislerinden çıkartıldı. Vekendilerine bugüne kadarherhangi bir yer gösterilmedi.Bu noktada İTÜ çok önemlibir şey yaptı ve ortada kalanİstanbul Yüzme İhtisas Kulübüsporcularına kapılarını açtı.İTÜ tesislerinde çalışmaimkanı tanıdı. Bu çalışmalarhala sürüyor. Bu konudaüniversiteme buradan bir kezdaha çok teşekkür ediyorum.Sizin aynı zamanda bir kemanustası olduğunuzu biliyoruz.Kemana nasıl başladınız?Kemana ilkokul öğretmenimrahmetli Turhan Tanselsayesinde başladım. Bir dönemkonservatuara da devam ettimama bitirmek nasip olmadı.Ama keman çalmaya hayatımboyunca hiç ara vermedim.Konservatuara devam ettim,Karl Berger isimli değerlibir Macar hocadan dersaldım. Bana “Çalışırsan çokbaşarılı olabilirsin” dedi. Bende “Üniversiteye gidiyorum,derslerim ağır” dedim.Bana “Dersim var diyorsunama sevdiğin kız olsa gece11’de gel dese gidersin. Onagösterdiğin sevgiyi müziğe degöstereceksin” dedi.Levent Aksüt müsünüz?” diyearadı. Evet, dedim. Kendinitanıttı. Otistikler DerneğiBaşkanı Işıl Hanım, öğretmenimMediha Hanım, öldüğü zamanevini Milli Eğitim’e bırakmış. IşılHanım da evi Milli Eğitim’denalıp dernek merkezi yapmakistemiş.Daha sonra evi dolaşırkentavan arasında yere saçılmışkağıtlar bulmuş. Bakmış hepsibenim ödevlerim. Notlarım.Hepsinde adım yazıyor. Sonrabir not bulmuş. Kağıtta Medihaöğretmenimin yazdığı notvarmış; Bu çocuk şimdi İTÜMimarlık Fakültesi üçüncü sınıföğrencisi diye.Kemana ilkokul öğretmenim başlattıBeni kemana başlatan Medihahocanın eşi Turhan Tansel’dir.Mediha hoca ile ilgili bir anımvar.İlkokul öğretmenim rahmetliMediha Tansel, çok ciddiydi.Öğrencilerine hiç yüz vermezdi.Yıllar sonra ilkokul fotoğraflarınabakarken bir şey dikkatimi çekti.Bütün fotoğraflarda beni yanınaalmıştı.İTÜ’den mezun olduktan sonraaradan yıllar geçti. Bir güntelefon geldi. Bir hanım, “sizMediha Hanım’ın öğrencisiIşıl Hanım, İTÜ’yü aramış. Yıllarönce mezun oldu cevabınıalmış. Daha sonra peşinibırakmayıp Mimarlar Odası’nıarayıp telefonumu bulmuş. Okadar uğraşıdan sonra banaait kağıtları getirip teslim etti.Çok şaşırmıştım. Çabası içinkendisine çok teşekkür ettim.Ben de daha sonra teşekküretmek amacıyla Işıl Hanım’aOtistik Çocuklar Dernekbinasının projesi dahil olmaküzere elimden gelen yardımıyaptım. Yardımseverlerin dedesteğiyle inşaatı bitirdik. Şimdiorada 150 otistik çocuk eğitimgörüyor.52


LABORATUARENDÜSTRİYEL OTOMASYON LABORATUVARIDOÇ. DR. SALMAN KURTULAN3 bin kişiye verdiği eğitimleİTÜ’ye ve Türkiye’ye kazandırdıTürkiye’nin en büyük endüstri kuruluşlarından mühendislere otomasyonkonusunda eğitimler veren laboratuar, ulusal sinyalizasyon demiryolusinyalizasyon projesini tamamladı.Endüstriyel OtomasyonLaboratuarı ne zaman ve neamaçla kuruldu?Elektrik-Elektronik Fakültesi’ndedaha önce Elektrikle Tahriklaboratuarı vardı. 1996 yılındafakültede başlatılan yenidenyapılanma sürecinde işlevsizkaldığı için kapatıldı. Dahasonra Siemens ile artan birçalışmaya başlandı. 4 yıllıkdeneme sürecinden sonra2000 yılında İTÜ Rektörü veSiemens Genel Müdürününkatıldığı bir törenle EndüstriyelOtomasyon Laboratuarı'nınaçılışı gerçekleştirildi.1997-2001 yılları arasındaağırlıklı olarak güncelotomasyon teknolojilerinintanıtılması ve uygulamaalanlarının araştırılmasıkonusunda çalışmalar yapıldı.Elde edilen bilgiler endüstriyelkuruluşlarımızdan gelen teknikelemanlara kurs ve seminer gibietkinliklerle aktarıldı.Aynı dönemde Elektrik-Elektronik Fakültesi Lisansve Yüksek lisans öğrencileri,güncel otomasyon teknolojileri54


üzerinde bitirme ödeviyapma olanağına kavuştu.Laboratuarda edindikleri bilgive beceri ile birçok öğrencimiz,bu alanda etkinlik gösterenkuruluşlarda çalışmayabaşladılar.2000 yılından sonra Siemensprojeyi daha kapsamlıolarak destekleme kararıaldı. Endüstriyel OtomasyonLaboratuarı, 2003 yılındaSMC-ENTEK ile İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesiarasında yapılan bir anlaşmaçerçevesinde Elektropnömatikve Mekatronik eğitimine olanaksağlayan yeni cihazlar iledonatıldı.Hareket kontrol sistemlerive otomasyondaki yeniteknolojilerle desteklendik.Endüstriyel otomasyonkonusunda birçok alandaeğitimlerimizi sürdürdük.2007 yılına kadar çok yoğunbir eğitim programımız vardı.İTÜ Geliştirme Vakfı ve İTÜ Vakfıüzerinden ayda 4 olmak üzereendüstriden gelen yaklaşık 3 binkişiye eğitim verdik.İTÜ Geliştirme Vakfı ve İTÜ Vakfıüzerinden ayda 4 olmak üzereendüstriden gelen yaklaşık 3 binkişiye eğitim verdik.Endüstriyel OtomasyonLaboratuarı’nda, endüstriyeverilen eğitimin yanı sıraİTÜ Elektrik-ElektronikFakültesi Kontrol MühendisliğiProgramında okutulanEndüstriyel Kumanda Sistemlerive Endüstriyel OtomasyonYüksek Lisans programındaokutulan EndüstriyelOtomasyon Sistemleri dersleri,Lisans ve Yüksek Lisans öğrencibitirme çalışmaları amacıylakullanılıyor.Projenin İTÜ’ye parasal getirisioldu mu?Kontrol MühendisliğiBölümünün desteği ileon bir yıldır etkinlikleriniDEVLET DEMIRYOLLARINDA SINYALIZASYON MILLI OLACAK : 02.08.2012: 57.085 Tarih 1/1 Ili Sayfa : 3 Tiraj RAILROAD SYSTEM TO SAVE $2 BLN : 02.08.2012 Tarih 1/1 Ili Sayfa : 10 Tiraj SINYALIZASYON MILLI OLACAK 2 MILYAR KASADA KALACAK : 02.08.2012: 7.000 Tarih 1/1 Ili Sayfa : 2 Tiraj TCDD YERLISINI YAPTI : 7.000 Tarih 1/1 Ili Sayfa : 3 Tiraj Sayfa 1 / 1SELİM KUVEL ANKARA27/07/2012TCDD, yerli sinyalizasyon yaptıDevlet Demiryolları, TÜBİTAK- BİLGEMve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)işbirliği ile bir ilke imza atarak Türkiye'ninilk yerli sinyalizasyon sisteminiuygulamaya koydu.Tamamen Türk mühendisler tarafındanyapılan ve 24 ay gibi kısa bir süredetamamlanan "Ulusal DemiryoluSinyalizasyonu Projesi", AdapazarıMithatpaşa İstasyonu'nda devreye alındı. 4,6 milyon liraya mal olan sistem, 6 aydır sorunsuz birşekilde çalışıyor.TCDD şimdi, yerli sinyalizasyon projesini yaygınlaştırmayı planlıyor ve ilk adım olarak 338kilometrelik 21 istasyonu kapsayan Afyon-Denizli-Isparta hat kesimini seçti. Demiryolları'ndanverilen bilgiye göre, eğer bu hat yabancı bir firmaya ihale edilseydi yaklaşık maliyeti 165 milyonlirayı bulacaktı. Yerli sinyalizasyon sistemiyle aynı hat 65 milyon liraya mal edilecek. Hiçsinyalizasyon çalışması olmayan 6 bin 100 kilometrelik demiryolu hatlarının yerli sinyalizasyonsistemiyle inşa edilmesi halinde de, 1,9 milyar TL TCDD'nin kasasında kalacak. TCDD GenelMüdürü Süleyman Karaman, projeyle, demiryollarının tamamen dışa bağımlı olduğu sinyalizasyonsistemlerinde kırılma yaşanacağını ve ülkenin milyonlarca lirasının yurtdışına çıkışınınengelleneceğini söyledi. Karaman'a göre yerli sinyalizasyon neden bu kadar önemli? ÇünküTCDD'nin sinyalizasyon tesis edilmiş hatlarının hepsini farklı yabancı firmalar yapıyor. Farklıülkelerin farklı firmaları tarafından üretilen farklı sinyalizasyonların daha sonra tümleştirmeişlemleri ise yüksek maliyetlerle mümkün olabiliyor. Hattı yaptırırken bir maliyet, tümleştirirken ayrıbir maliyet. Bir arıza olduğunda 1 liralık maliyet onlarca katına çıkabiliyor. Yüksek yedek parça vemalzeme fiyatları da cabası. Firmaların yurtdışında olması, bir sinyalizasyon bakımı için büyükzaman kaybını da beraberinde getiriyor. Yerli sinyalizasyon projesi işte bu hedeflere yönelik55tasarlandı. Karaman, söz konusu projeyi yurtdışına ihraç etmeyi planladıklarını aktardı. Karaman,sistemin başarı ile yaygınlaştırılması halinde tasarruf edilecek rakamın da önemine vurgu yaptı.Sinyalizasyona harcanan para miktarı göz önüne alınarak, fonların da katkısıyla yerli sinyalizasyonfikri 2005 yılında TCDD tarafından gündeme getirildi. 2006'da 8 kişilik bir ekip kuruldu. Ekibinı çalışma neticesinde, TÜBİTAK ve İTÜ ile de işbirliğine gidilerek 2009 yılında projeye


LABORATUARsürdürmekte olan bu ortamda,her yıl elliyi aşkın endüstriyelkuruluştan yüzlerce kişiyeeğitim veriliyor. Endüstriyelkuruluşlarımızın bu konu ileilgili sorunları ve gereksinimlerikonusunda alınan bilgiler,hem Endüstriyel Otomasyonhem de Kontrol Mühendisliğieğitiminin yapılandırılması veyürütülmesine önemli ölçüdekatkı sağlıyor.Doç. Dr. Salman KurtulanLisans eğitimini İTÜ Elektrik Fakültesi Enerji Bölümünde tamamladı.1982 yılında Elektriğin Endüstride Tatbikatı kürsüsünde mühendis olarakçalışmaya başladı. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsünde doktora öğreniminebaşladı. “Bir Elektrikli Ulaşım Sisteminin Modellenmesi ve Simülasyonu”başlıklı tez çalışmasını 1992 yılında tamamladı. 1995 yılında Doçent unvanınıaldı ve aynı yıl Kontrol ve Kumanda Sistemleri Anabilim Dalında Yrd.Doç, 1997 yılında Doçent kadrosuna atandı. Çalışmalarını İTÜ EndüstriyelOtomasyon Laboratuarında sürdüren Salman Kurtulan 1992-2007 yıllarıarasında çok yoğun olarak endüstriyel otomasyon eğitim programlarıgeliştirmiş ve bu alanda hem öğrencilere hem de endüstriden katılan teknikelemanlara uygulamalı eğitimler vermiştir.Siemens Otomasyon ve Kontrol Bölümü ile İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesiişbirliği ile kurulan Endüstriyel Otomasyon Laboratuarını yürütmekteolan Salman Kurtulan, bu laboratuarda güncel otomasyon teknolojilerinintanıtılması ve uygulama alanlarının araştırılması konusunda çalışmalaryapmış ve elde edilen bilgileri endüstriyel kuruluşlarımızdan gelen teknikelemanlara kurs ve seminer gibi etkinliklerle aktarmıştır. 2007 yılına kadaryaklaşık 600 firmadan gelen 3000 kişiye, 2007 yılında 61 firmadan gelen177 teknik elemana eğitim vermiştir.Doç. Dr. Mehmet Turan Söylemez1991 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kontrol ve BilgisayarMühendisliği Bölümü’nü pekiyi derece ile bitirdikten sonra Milli EğitimBakanlığı (MEB) bursu ile İngiltere’de eğitimine devam etmiş, yükseklisansını Manchester Üniversitesi’nde (UMIST) kontrol mühendisliği veenformasyon teknolojileri üzerine 1994 yılında tamamlamış ve hemenardından aynı üniversitede kontrol mühendisliği üzerine başladığı doktoraçalışmalarını 1999 yılında sonuçlandırmıştır.Doktora çalışmalarının ardından yurda dönen Dr. Söylemez 2000 ile 2006yılları arasında yardımcı doçent ve 2006 yılından itibaren doçent sıfatıylaİstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü (2000-2008) veKontrol Mühendisliği Bölümü’nde (2008’den itibaren) öğretim üyesi olarakçalışmaktadır. Bu süreç içinde İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölüm BaşkanYardımcılığı (2002-2008), Kontrol Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcılığı(2008-2010) ve Elektrik Elektronik Fakültesi Dekan Yardımcılığı (2010’danitibaren) gibi idari görevleri üstlenmiştir. Ayrıca, İTÜ Afet Yönetim Merkezikurucu üyeleri arasında yer almaktadır.Yrd. Doç. Dr.Yaprak YalçınLisans derecesini İTÜ Kontrol ve Bilgisayar Bölümü’nden 2002 yılında,yüksek lisans ve doktora derecelerini İTÜ Kontrol ve OtomasyonBölümü’nden sırasıyla, 2004 ve 2010 yıllarında aldı. 2002 -2010 yıllarıarasında İTÜ Kontrol Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarakçalıştı. Bu dönemde, Endüstriyel Otomasyon laboratuarında yürütülençalışmalara araştırmacı ve destek elemanı olarak katıldı. 2010-2012 yıllarıarasında Imperial College London’da 1.5 yıl süre ile doktora sonrası araştırmayaptı. Şu anda Kontrol Mühendisliği Bölümünde yardımcı doçent olarakgörev yapmakta, Endüstriyel Otomasyon laboratuarındaki çalışmalarınısürdürüyor.Bir öğretim üyesi ve ikiaraştırma görevlisi ile on yıldırbüyük güçlüklerle sürdürülenburadaki etkinliklerden İTÜDöner Sermaye İşletmesi’nede önemli ölçüde gelirsağlanıyor. Örneğin, 2007yılında 61 firmadan gelen 159kişiye verilen eğitimin karşılığıdöner sermaye işletmesineyatırılan para 86 bin 419 TL’dir.Laboratuar ortamında yalnızca2007 yılında 1 doktora tezi , 2yüksek lisans tezi ve 16 adetlisans tezi tamamlandı.Kimlere ne eğitim veriliyor?Endüstriden gelenmühendislere eğitim veriliyor.Bunlar arasında Ereğli, İsdemir,Şişecam, Tofaş, Renault gibibüyük kuruluşlar da var. Baştayeni işlemciler olmak üzere, yenitasarım yöntemleri anlatılıyor.Onun dışında öğrencilerimizede teknolojideki gelişimlerkonusunda eğitim veriliyor.Mezun olduklarında teknolojikeğitimlerini tamamlamış, hazırolarak firmalarda çalışmayabaşlıyorlar.Laboratuar kurulduğundanberi sistemler üzerinde hertürlü gelişme ve yeniliklerle deayrıca desteklendi. Öğrencilerbitirme ödevleri ve derslerdeuygulama projeleri ve master,doktora çalışmalarındada laboratuarımızdadestekleniyorlar.56


Proje Türkiye açısından da çok büyük önem taşıyorGeliştirilen önemli projelerdenörnekler verebilir misiniz ?En önemli projemiz UlusalDemiryolu Sinyalizasyon Projesi.Temelleri 2006 yılından itibarenatılmaya başlanmıştı. Resmiolarak 2009 yılında başladı vegeçtiğimiz ay resmi olarak sonaerdi.TÜBİTAK BİLGEM MarmaraAraştırma Enstitüsü ile İTÜortaklığıyla gerçekleştirilenbu projenin müşterisi iseTCDD idi. Projenin bütçesiyaklaşık 4.5 milyon liraydı.Proje kapsamında demiryolusinyalizasyon sisteminin enkritik parçası olarak düşünülenDoç. Dr. Mehmet Turan Söylemezanlaşma sistemi ve trafikkumanda merkezi bölümleriningerçekleştirilmesiydi.Filmlerde de görmüşsünüzdür.Kocaman bir ekran vardır.İnsanlar komut vererek rotalarıbelirlerler. Bu sayede trenlerbir noktadan bir başka noktayadoğru ilerler. Buradaki en kritiknokta hiçbir şekilde hatanınolmamasıdır.Mühendislikte sıfır hata diyebir şey yoktur. Hata olasılığınınhesaplanıp, bunun belirlistandartlar dahilinde tutulmasıgerekiyor. Bu projede bizimsağlamaya çalıştığımız şeyen yüksek seviyede (güvenlikseviyesi 4) güvenliği sağlamak.Biraz daha açarsak biz on binyılda bir kere hata yapma payıveriyoruz sisteme. Buna yönelik57


LABORATUARolarak sistemin geliştirilmesi,donanımların birleştirilmesive en önemlisi yazılımlarınyazılmasını kapsıyor. Son derecekarışık bir bileşen. Türkiyeaçısından da çok büyük önemtaşıyor.Önümüzdeki on yılda demiryollarınayapılması beklenen harcamalar400 milyar ile 1 trilyon dolar arasındatelaffuz ediliyor.Çünkü Türkiye’de demiryolukonusunda ciddi yatırımlaryapılıyor. Önümüzdeki onyılda demiryollarına yapılmasıbeklenen harcamalar 400milyar ile 1 trilyon dolar arasındatelaffuz ediliyor.Demiryollarına bu kadar büyükharcamalar yapılacaksa mutlakateknolojiyi yakalamak, mümkünolan noktalarda da geçmekzorundayız. İTÜ olarak bukonuda önemli bir misyonumuzolduğunu düşünüyorum.Biraz da projenin sonuçlarındanbahsetmek istiyorum.Proje kapsamında İTÜ’den20 ve Marmara AraştırmaEnstitüsü’nden 20 araştırmacıanklaşman sistemi üzerindeçalıştı. Bütün sistem değişikkurumlar ve değişik tekniklertarafından gerçeklendi. Hemdonanım simülatöründehem de öncesinde değişikseviyelerde yazılım simülatörüüzerinde sınamalara tutuldu.Bütün bu aşamalardan sonrasistem Adapazarı Mithatpaşaİstasyonu’nda gerçeklendi.Oradaki bütün makaslar,sinyaller yenilenerek bizimsistemlerimiz kuruldu.Bir sonraki adımda buprojenin geliştirilip Türkiye’yeyaygınlaştırılması hedefleniyor.Önümüzdeki 3-5 senelik süreçiçerisinde Türkiye’nin değişikyerlerinde bunun yansımalarınıgöreceğiz. Doğrudan vedolaylı gelirlerinin 1 milyardolar civarında olmasınıdüşünüyoruz. Çünkü daha önceteknoloji gerektiren her şeyyurtdışından alınıyordu.Sinyalizasyon sistemi almakistediğinizde gidebileceğinizfirma sayısı sınırlıydı ve karmarjları çok yüksekti. Obakımdan gerçekleştirilenprojeyi çok anlamlı buluyorum.Bu oldukça büyük ve önemlibir laboratuar, Türkiye’debaşka örneği var mı?Bu kapsamda Türkiye’de başkabir laboratuar yok. Endüstriyeeğitim veren başka birüniversite de yok. Burayı örnekalarak yapılmış bir-iki küçükuygulama var ama.Endüstri eğitimciliği çok zorbir iş. Sonuçta mühendislereeğitim veriyorsunuz. Pekyürütülemiyor.58


KUSURSUZ UYUMUMUZLABU YIL DA BRLKTE ZRVEDEYZ! ,8. oldu


LABORATUARÖğrenciyken başladı yardımcı doçent olduBu laboratuarda sizingöreviniz nedir hangi projedeçalışıyorsunuz?Bu laboratuarda öğrencilikyıllarımdan beri çalışıyorum.Kontrol bilgisayar bölümüöğrencilerindendim, bölümünson mezunuyum. İTÜ’yegirdiğimde laboratuarda derslergöreceğiz diye düşünmüştüm.Derslerimiz içerikliydi amayeterli laboratuar dersimizyoktu.Danışman hocamınyönlendirmesiyle, endüstriyelotomasyon laboratuarındaplc ile endüstriyel otomasyonve kumanda derslerinekatılmaya başladım. Bu sıradalaboratuarı keşfettim. Derslerdeöğrendiğiniz teorik bilgilerisomut sistemlerde uygulamakkeyif verici. Öncedenanlamlandıramadığınız şeylerinkafanızda canlanması heyecanverici.Yrd. Doç. Dr.Yaprak YalçınLaboratuardan sonra bilgisayar<strong>mühendisliğin</strong>den kontrol<strong>mühendisliğin</strong>e yöneldim.Öğrenciliğim bitince okuldakalarak laboratuarda araştırmagörevlisi olarak çalışmayabaşladım. Endüstriden gelenmühendislerin eğitimindeders notlarının hazırlanmasıkonularında hocalarımayardımcı oldum.Türkiye’de birçok önemliliman var. Limanlardaki vinçkontrollerinin sağlanmasıyönünde çalışmalardabulundum. Doktoramçerçevesinde orantılı olarakküçültülmüş vinç sisteminilaboratuarda oluşturduk.Daha sonra anklaşmangrubunun liderliğini üstlendim.Grupta 3 farklı algoritmagerçekleştirildi. 3’üyle birlikteçalışıp, sonuçlarının uyumluve güvenli bir şekilde sahayagönderilmesini üstlendim.Tamamlanan projeningeliştirilmesi amacıylaçalışmalar gerçekleştiriyoruz.60


BURSBİREYİN ÜLKESİNE YAPACAĞI EN ÖNEMLİ KATKI:Eğitim bursu62


İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ’ne,Üniversitemiz öğrencilerine 2012–2013 eğitim-öğretim yılında, burs olarakkullandırılmak üzere tarafımızca aşağıdaki şekilde ödeme yapılacaktır.Sayğılarımla,Burs verilecek öğrenci sayısı:Yazıyla:Burs Süresi: 12 ay (2012 Ekim-2013 Eylul) 9 ay (2012 Eylül-2013 Haziran)Burs Miktarı: 200 YTL (1 aylık, 1 öğrenci) Toplam Aylık: TLBanka Bilgisi: İTÜ Mezunları Derneğiİş Bankası / IBAN: TR36 0006 4000 0011 2810 4318 68Garanti Bankası / IBAN: TR97 0006 2000 3420 0006 2979 97Ödeme şekli: Dernek hesabına 1 kerede 12 aylık veya 9 aylık.Her ayın ilk üç iş günü içerisinde ödenmek üzere Aylık 3 ayda birBursiyer seçiminde uygulanmasını istediğim kriterler:Tarih : ......./......./2012 İmza : ....................................................................................................Adı Soyadı : ..........................................................................................................................................................................Adres : ..........................................................................................................................................................................İş Telefonu : ...........................................................................................................................................................................GSM : ................................................. Ev Telefonu: ........................................................................................Fax : ................................................. E-Mail: ...................................................................................................Dernek İletişim Bilgileri:Telefon : 0212 – 3283454 3 Hat GSM: 0533 – 7720817Fax : 0212 – 3283457Adres : İTÜ Mezunları Derneği / İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa YerleşkesiSüleyman Demirel Kültür Merkezi No:1/3 Maslak İSTANBULe-mail : bilgi@itumd.org.trNot: Yukarıdaki formu doldurduktan sonra İTÜ Mezunları Derneği’ne fakslamanızı ya da e-postaolarak göndermenizi rica ederiz.63


BURSFAİK EREM’İN ŞİRKETİ ENTES KURULUŞUNDANBU YANA İTÜ’LÜ ÖĞRENCİLERE BURS VERİYORAğabeyleri olarak onlarasahip çıktığımızı bilsinlerBurs konusunun önemine dikkat çeken Faik Erem, “Maalesef İTÜ’lüabiler, işlerinin yoğunluğundan burs konusuna konsantre olup yeterinceaktif olamıyorlar. Oysa bir bireyin ülkesine yapacağı en önemli katkınıneğitime katkı olduğunu düşünüyorum” diyor.Burs sizce neden önemli?Öğrenciliğiniz döneminde sizde burs aldınız mı?Ben öğrencilik dönemimdeburs almadım. Bursunöğrenci için ekonomik anlamıson derece açık, ama dahaönemlisi, ağabeylerinin onlarıdüşündüğü, onlara destekvermek istediği ve onlara sahipçıktığı duygusunu öğrencilerehissettirmek.Siz ne kadar süredir bukonuda öğrencilere destekoluyorsunuz?Gerek şahsım ve gerekse deEntes Elektronik A.Ş. olarak,kuruluşumuzdan bu yana,64


öğrencilere destek oluyoruz.Burs verdiğinizöğrencileri neredenbuluyorsunuz? Bursiyeröğrencilerde hangi şartlarıarıyorsunuz?Burs veya destek verdiğimizöğrenciler, eş dost çevresinden,bazı sosyal cemiyetlerdenve özellikle eski adıylaKadıköy Maarif Koleji ÖğrenciDerneği’nden geliyor.Öğrencilerde aradığımız genelşart, en azından İTÜ elektrikveya elektronik/bilgisayar/yazılım bölümü öğrencileriolmaları.Devamlılık için nelerebakıyorsunuz?Bursun devamı için gerek veyeter şart, öğrencinin her yılbaşarılı olması.Burs miktarını hangi kriterleregöre belirliyorsunuz?Burs verdiğimiz kurumunkriterlerine uyuyoruz.Burs konusunu toplumdayaygınlaştırmak için neleryapılmalı?Maalesef İTÜ’lü ağabeyler,işlerinin yoğunluğundan burskonusuna konsantre olupyeterince aktif olamıyorlar.Oysabir bireyin ülkesine yapacağı enönemli katkının eğitime katkıolduğunu düşünüyorum vehiçbir meslektaşımın da farklıdüşündüğünü sanmıyorum.Hani bazen bakarsınız amagörmezsiniz, işitirsiniz amaduymazsınız, dokunursunuzama hissetmezsiniz. Budurumda görmek, duymak vehissetmek için bir üçüncü kişininveya olayın sizi tetiklemesigerekir.İşte bu kişi veya olay,derneğimizin burs komitesininaktif ve yüz yüze çalışmasıdır.Yani burs çağrısını internettenyapmak yerine, karşılıklıgörüşmeler ile gerçekleştirmekgerekir.Ben 2009 senesinde bir sosyaldernekte, tüm üyelerle tek tekgörüşerek ve hepsine meselaayda 25 veya 50 TL’lik mailorder (kredi kartı) imzalatarak,dört olan bursiyer sayısını oyıl için on altıya çıkarmıştım.Ancak benden sonraki görevli,aktif davranmadığından, sonrakisene sayı altıya inmişti.Bu nedenlerle derneğimizinen önemli işlevi bu konuda(yukarıda anlattığım yöntem ile)aktif olmaktır.Sizin eklemek istediğiniz birkonu var mı?Bursiyer öğrencilere, aslında bubursların karşılıksız olmadığı,karşılığın, kendilerinin de mezunolup ailelerinin geçimlerinisağladıktan sonra, bu geleneğikatlayarak devam ettirmelerigereğinin anlatılmasının faydalıolacağı düşüncesindeyim.Çalışmalarınız ve burskonusundaki düşüncelerimipaylaşmak olanağı verdiğiniziçin teşekkür ederim.65


BURSİTÜ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİNİ BİTİRİPMASTER YAPAN ZAFER TEMİZKANBursla okuyan şanslıöğrencilerden biriyimİTÜ’ye kaydını yaptırdığı tarihten bu yana bursunu devam ettirenZafer Temizkan, burslu öğrenci sayısının çok az olduğunu, bu konudainsanların daha duyarlı olmaları gerektiğini söylüyor.66


1988 İstanbul Üsküdardoğumluyum. Kadıköy AnadoluLisesi’ni bitirdim. İTÜ BilgisayarMühendisliği mezunuyum.Yüksek lisans yapıyorum.Ailemle birlikte yaşıyorum.Üniversiteye girişte en üsttebilgisayar mühendisliği bölümütercihlerim vardı. Ardından datelekomünikasyon bölümlerivardı. Bu lisede öğrencilikyıllarından beri böyleydi. İTÜBilgisayar da onlardan biriydi.İTÜ’yü seçmemde ağabeyiminetkisi oldu. O da elektronikhaberleşme bölümü mezunu.Ağabeyimle aramda on yaşvar. Ben küçükken ağabeyiminİTÜ’ye gelip akademik birgörevliyle konuştuğunuhatırlıyorum. Ben de onunlabirlikte Ayazağa’ya gelmiştim.İTÜ’yü ilk o zaman görmüştüm.Bir de yıllar sonra tercih zamanıgeldim. Benim için üniversitetercihi kadar meslek deönemliydi. İTÜ ikisinin birleştiğiyer oldu.Liseyi Kadıköy Anadolu’daokumuştum. Faik Ertem Beyde oradan mezun. Liseninmezunlar derneğinin bursverdiğini duymuştum. İnternetsitesinde burs başvuru formunudoldurdum.Benim aldığım burs için öncelikliolarak Kadıköy Anadolumezunu olmak gerekiyordu.Bir devlet üniversitesinde yada özel üniversitede yüzde yüzburslu olma şartı vardı. Ailemingelir belgesini de verdik.Muhtemelen o da bir kriterdir.İlk sene burs almaya başladımama sanıyorum o KadıköyAnadolu Lisesi MezunlarıDerneği’nin bursuydu. İkinciyıldan itibaren Faik Ertembeyden burs almaya başladım.Yanlış hatırlıyor da olabilirim.Belki ilk yıl da Faik Bey’denaldım. Ama ikinci yıl Faik Bey’leyüzyüze görüştüm.Yüksek lisans öğrencisiolduğum için bursumhâlâ devam ediyor. Burssayesinde öğrenim hayatımıailemden bağımsız olaraksürdürebiliyorum. Kitapokumayı çok seviyorum.Bursum sayesinde daha çokokuyabiliyorum.Her yıl dönem başındatranskriptimi tekrar yolluyorum.Son sene biraz geciktirmiştim.Son gün oldu. Ama problemçıkmadı. Belli bir süreden sonraartık sizi tanıyorlar.Bursun ikinci yılında Faik Beybeni yanına çağırmıştı. Oradakendisiyle görüşmüştüm.Normalde burs verdiğiöğrencilerle görüşmeyiçok tercih etmediğini amabaşarılarımı beğendiğini oyüzden beni görmek istediğinisöylemişti. Eğitim hayatımboyunca yanımda olacağını,sonrasında da bana destekolacağını söyledi. Daha sonrayüzyüze görüşmedik. Telefonlagörüşüyoruz.Çevremde bursla okuyançok fazla arkadaşım yok.İTÜ Mezunları Derneği İzmirşubesinden burs alan birarkadaşım vardı. Onun dışındakimse yok.Bence burs son derece önemlibir konu. Toplumumuzundurumu ortada. Öğrencilerinbireysel olarak kendilerinigeliştirmesi, toplumstandartlarına uyması için bellişartlar var. Maddi durumlarınedeniyle herkes bunugerçekleştiremiyor.Sonuçta üniversitede yaşanmasıgereken şeyler olabiliyor.Arkadaş gruplarına uymak içinyaptığınız harcamalar nedeniylebazen kitap almaya bile paranızyetmeyebiliyor.Tüm ülke genelindedüşündüğünüzde burs,öğrenci için çok önemli. Dahafazla öğrenciye ulaşmalı. Bu,öğrencilerin yeterliliğini deartıracaktır.Yüksek lisansımın ilk yılınıbitirdim. Kampüs içerisindekiTeknokent’te çalışıyorum. Bellizamanlarda izin alıp dersleregiriyorum. İki yıl ders almasüresi, daha sonra tez aşamasıgeliyor. Şu anda bulunduğumnoktadan çok memnunum.Akademik hayata çok bağlıyım.Gerektiğinde akşamları teziçin çalışıyorum. Bir taraftanda derslerimi çalışıyorum. İşyerimde ve okulda yaptıklarımda beni tatmin ediyor. Dahasonrası için karar vermişdeğilim. Şu anda doktora benimiçin çok önemli.Ben de dahil olmak üzereüniversitede burs alan heröğrenci, kendini çok şanslısayıyor. İTÜ’deki başarı oranıyüksek olduğu için burs alanöğrencilerin sayısı, diğerlerinegöre daha fazla olabiliyor.Özellikle Elektronik Fakültesigibi daha yüksek puanlı öğrencialan bölümlerde bu oran dahayüksek. Ama ne olursa olsunburs alan öğrenci kendini şanslısayıyor.Son olarak şunu söylemekisterim. Faik Bey gibi bizöğrencilere yardım edeninsanların sayısının artması,beni ve benim gibi tümöğrencileri mutlu eder. Bukonuda öğrencilerin akademikhayatlarının takip edilmesi veonlara destek olunması gerekir.Bu konuda herkesin dahaduyarlı olmasını dilerim.67


TMDKİTÜ TÜRK MÜSİKİSİ DEVLET KONSERVATUVARIMÜDÜRÜ* <strong>PROF</strong>. DR. CİHAT AŞKINTürk müziği konservatuvarsayesinde eğitime kavuştuTürk Musikisi Devlet Konservatuvarı 2012 yılında yılın müzik eğitimkurumu seçildi. Prof. Dr. Cihat Aşkın, “Konservatuvarımız İTÜ’nün dedesteğiyle alanındaki en iyi müzik okulu. Bunun gururunu yaşıyoruz.”* Prof. Dr. Cihat Aşkın, söyleşiyi gerçekleştirdikten kısa bir süre sonra müdürlük görevinden ayrıldı.Kendinizden kısaca bahsedermisiniz?İstanbul’da doğup İstanbulkültürüyle büyüdüm.Müziğe 1979 yılında girdiğimTürk Musikisi DevletKonservatuvarı’nda başladım.Daha sonra eğitimimeLondra’da devam ettim.Kraliyet Müzik Akademisi’nde2 yıllık solist eğitimi aldım. CityÜniversitesi’nde yüksek lisansve doktoramı tamamladım.Ardından Türkiye’ye ve okulumageri döndüm.Konservatuvar o dönemdeMaçka’da mıydı?Benim girdiğim dönemdeNişantaşı’ndaydı. 1982 yılındakonservatuvarlar üniversitelerebağlanınca biz de İstanbulTeknik Üniversitesi bünyesinedahil olduk. O süreçtenbaşlayarak 1986 yılına kadaryavaş yavaş Maçka yerleşkesinegeçmeye başladık. 1988yılında okul tamamen yanıncatamamen geçmiş olduk.İTÜ konservatuvara ne kattı?İTÜ Türkiye’nin en önemlive ikinci üniversitesi.Konservatuvar 1976 yılındakurulmuş. Türk müziği alanındauzun yıllar hasreti çekilmiş,beklenmiş bir kurum. Türkmüziği bir türlü kendi doğaleğitimine kavuşturulamamış68


u tarihe kadar. Türk müziğialanında eğitim veren ilkkonservatuvar olduğu için çokönemli.İTÜ’ye bağlanması bence sonderece önemli. Bağlanmanın ilkadımı kurucu başkan ErcümentBerker tarafından atılmış.İTÜ bir dünya üniversitesiolduğu için gelişen vizyonuve sürekli yenilenen akademikçalışmalarıyla konservatuvarailk başta akademik biranlam kattı. Daha öncekonservatuvarda tamamensanatsal eğilimli beğenikriterlerine göre çalışmalarvardı. İTÜ ile birlikte bütün buçalışmalar fakülte düzeyindealgılanmaya başlandı. Bilimselbir bakış açısı ve canlılık geldi.Arkadaşlarımız burada yükseklisans ve doktoralarını yapmayave akademik kadrolarını almayabaşladılar.Daha sonraki yıllardaaçılan müzik teknolojileribölümümüzün kurulmasıİTÜ’nün konservatuvarımızayaptığı en önemli katkılardanbirisi. İTÜ’ye sırtımızı dayayarakondan çok şey öğrendik. Buarada konservatuvar da İTÜ’nünvazgeçilmez bir markası halinegeldi. Konservatuvar olarakİTÜ’nün açılış, kapanış ve farklıgünlerinde önemli etkinliklericra ettik. Üniversitemiziuluslararası alanlarda temsilettik. Üniversitemizinkonservatuvar katkısı kadarkonservatuvar da İTÜ’ye katkıdabulundu.Ne zaman göreve geldiniz,neler yaptınız?2008 yılında göreve atandım.İTÜ’nün Türkiye’de öncülükyaptığı önemli yapılanmalardankonservatuvar olarakbiz de etkilendik. Meselakonservatuvar arasında Bolognasürecini ilk tamamlayan bizolduk.Ben 2008 yılında göreveatandım. Türkiye’de öncüolarak başını çektiği önemliyapılanmalarıyla üniversitemizve özellikle konservatuvarımız,Bologna sürecinden olumluanlamda etkilendi.Müziğe nasıl başladınız?İlkokul yıllarında müziğeçok ilgim vardı. Babambeni Beşiktaş Turizm veGüzelleştirme Derneği’ninkorosuna kaydettirmişti. Şarkısöylemeye, mandolin çalmayabaşladım. Daha sonra kemanaaşına olmaya başladım. Zaten3-4 ay sonra konservatuvargirdim.O dönemde 5 yıllık eğitimdensonra konservatuvar meslekokulu olarak başlıyordu.Ortaokul, lise ve üniversitekısımlarını ihtiva ediyordu. 8yıllık eğitime geçildikten sonraortaokula öğrenci alamadık.Liseden öğrenci almayabaşladık. Hala lise kısmımız var.Çünkü konservatuvarların amacıküçük yaştaki çocukların müzikeğitimi için olanak sağlamak.Ayrıca çalgı bölümümüzünhazırlayıcı birimi göreviniyapıyor. Öğrenci 4 yıllıkeğitimini tamamladıktan sonrabaraj imtihanına girerek yüksekkısmına devam edebiliyor.Diğer bölümlerimiz isedışarıdan özel sınav ile öğrencialıyor. Ayrıca Türkiye’de ilkdefa uyguladığımız bir sınavsistemimiz var. PamukkaleÜniversitesi’nden Fatih veAyşegül Yayla tarafındangeliştirilmiş bir uygulama.Çoktan seçmeli test usulüile müzik sınavı. Sonucunuhemen bilgisayar yardımıile alabiliyoruz. Ardındanbölümlere göre mülakatsınavları yapılıyor.Kaç öğrenciniz var?Konservatuvarda lise veüniversite kısmında 960öğrencimiz var. Yüksek lisansve doktora öğrencileri bunundışında.Türkiye’deki konservatuvarlariçerisinde kendinizi neredegörüyorsunuz?Türkiye’deki konservatuvarlarınçok önündeyiz.Konservatuvarlar arasında Türkmüziği alanında ilkiz. <strong>Biz</strong>imdışımızda Ege Üniversitesi’ndeve Gaziantep Üniversitesi’ninTürk müziği konservatuvarlarıvar. Müzik alanında 10 yılı aşkınsüredir yayın yapan Andantedergisinin verdiği ödüller var.2012 yılında yılın müzik eğitimkurumu seçildik. Türk MüziğiDevlet Konservatuvarımız69


TMDKİTÜ’nün de desteğiylealanındaki en iyi müzik okulu.Bunun gururunu yaşıyoruz.Siz yurt dışında dabulundunuz. Konservatuvareğitiminin Türkiye’ye özelyanları var mı?Her ülkenin kendine göredeğişik kültür yapısı vesistemleri var. Konservatuvarsistemi genellikle usta-çırakilişkisiyle icra ediliyor. Dünyadaüniversitelerin müzik fakültelerivar. <strong>Biz</strong>im üniversitemizdehenüz fakülte yok. Bununiçin ileriye yönelik bir takımçalışmalar yaptık. Bunurektörlüğümüzün de desteğiylegerçekleştirmeyi umuyoruz.Ama konservatuvar sistemiyleüniversal sistemi biraz ayırmakgerekiyor. Konservatuvarküçük çocukların da devamettiği, özellikle performans yaniçalgı, şarkı söyleme ve dansalanındaki öğrencilerimizindevam ettiği, küçük yaştanbaşlayan bir usta çıraköğretisinin bilimsel haledönüştürüldüğü yer.Fakülte ise müzik bilimlerinin veözellikle müzik teknolojilerininbilimsel ölçeklendirilebilmesialandaki çalışmaların yeri. 4senelik bir fakülte eğitimiyeterli. Fakat bunun için biraltyapı gerekiyor işte bizkonservatuvarda bu alt yapıyıveriyoruz. <strong>Biz</strong>im şu anda 4senelik lisans kısmımız var fakatbiz buna fakülte demiyoruzda konservatuvar içerisindedeğerlendiriyoruz. Aslındaismi konmamış fakültedir.Zaten yaptığımız çalışmalarda gelecekte fakülte olacağınıgösteriyor.Konservatuvardan Türk MüziğiDevlet Konservatuvarı’nı ayıranen önemli özellik nedir?Türk müziğinin araştırılmaya,geliştirilmeye ve muhafazaedilmeye ihtiyacı var. Türkmüziği yıllarca eğitim alanındaihmal edilmişti. <strong>Biz</strong> buboşluğu dolduruyoruz. Türkmüziği derken, klasik Türkmüziği, halk müziği, çağdaşTürk müziği ve popüler Türkmüziğini kapsayan büyük birşemsiyeden bahsediyorum.Tümüne Türk müziği diyebiliriz.Konservatuvarımızda bellibir zümreye sosyolojik grubaait müziği değil de geneltoplulukların oluşturduğu müzikkültürünü inceliyoruz.Halk müziği alanındaaraştırmalarımız var.Alan araştırması yapanarkadaşlarımız halk oyunlarını,türküleri derliyorlar. Türkmüziğinde eski eserleringünümüz Türkçesine çevirerekgün ışığına çıkartıp sanatçılarınhizmetine sunuyoruz.Nota yayınlarımız var. Eskibestekarlarımızın eserlerini ihyaediyoruz. Çok sesli Türk müziğiçalışmaları yapıyoruz. MeselaOğuzhan Balcı adlı arkadaşımızsenfonik ilahiler yazdı.Kemençe konçertosu, kanunkonçertosu, elektronik müzikgibi yenilikçi alanda yaptığımızçalışmalar var. Öğretimdeliberal tarzı benimsiyoruz.Diğer konservatuvarlardanfarkımız dışlanan Türk müziğiniöğretiyor, eğitiyor ve icraediyor olmamızdır. MaalesefTürk müziği dışlanıyor. İlkel,öğretilmemesi gereken veöğretilmez, sadece halkarasında yaşanır deniliyor.Konservatuvardan kimler gelipgeçmiş, isim verebilir misiniz?Kurucularımız arasında çok eskibüyük üstatlarımız var. NevzatAtlığ, Alaaddin Yavaşça, NidaTüfekçi, Neriman Tüfekçi, NiyaziSayın, Arif Sağ, Erol Sayan,Cüneyt Orhon gibi çok değerliisimler burada hocalık yapmışinsanlar. Yaklaşık 30 yıldır eğitimyapıyoruz. Öğrencilerimizmüziğin icra edildiği bütünsanat kurumlarında, korolarda,operalarda, saz topluluklarında,TRT’de sanatlarını icra ediyorlar.Popüler müzik dünyasının öneçıkmış isimleri ya öğrencilerimizya da kısa yoldan bitirmedenkısa yoldan meşhur olmuşisimler. Yüzde 80-90 gibi birçoğunlukta bizim mezunlarımız.70


Bazen popçu yetiştiriyor diyeeleştiriliyoruz. Toplumun bellikitlesinin takdirini kazanmışisimleri küçümsemek doğrudeğil diye düşünüyorum.<strong>Biz</strong>im 30 yıllık profilimizebaktığınız zaman hakikattençok yüksek düzeyde sanatçılaryetişmiş, yetişmeye devamediyoruz. Ulusal ve uluslararasıödüller alan çocuklarımızvar. Bunlar bizim için önemligöstergeler.Öğrencilerimiz ve öğretimüyelerimiz dünyanın dörtbir yanındaki bilimseltoplantılarda bildirilerinisunuyorlar. Üniversitemizdenbu konularda büyük destekgörüyoruz. Dünyanın sayılı12 konservatuvarıyla ikilianlaşmalar imzaladık. Karşılıklıöğrenci alışverişi yapıyoruz.İTÜ ile konservatuvarımızarasında 1982 yılından buyana gittikçe artan bir bağsöz konusu. Konservatuvarüniversiteden çok şey kazanmışve öğrenmiş. Son 5-10 yıldaise konservatuvar üniversiteyeestetik değer ve sosyal bilimleralanında artı değer katmış.Önümüzdeki yıllarda hedefiniznedir?2008 yılında göreve geldiğimzaman müzik konusundaliberal bir çalışma tarzınıbenimseyeceğimize dairarkadaşlarıma bir konuşmayapmıştım. Her türlü yasakve baskıdan uzak sanat vefikir üretilmesini teşvik ettim.Konservatuvarımızı 3 seneiçinde Türkiye’nin en iyi müzikokulu olmayı, 10 yıl içindeise en iyi 10 içine girmeyihedeflemiştim.İlk sözümü tuttum. 2012 yılındaen iyi müzik okulu ödülünüaldık. <strong>Biz</strong>de fazla ya da eksikşeylerin ne olduğu konusundadünyanın en iyi müzik okullarıarasında bir araştırma yaptık.Anglosakson ekolündeki gibieğitimde performansı artırmayaçalıştım. Performansı artırdığınızzaman motivasyon ve sinerjiortaya çıkar.<strong>Biz</strong>im yapmamız gereken,gelenekselleşmişenstrümanlarımızı dünyaçapında ölçeklendirilebilir halegetirmek, standardize etmek,metodik olarak incelemekve bunları dünyaya sunmak.Yaklaşık 4-5 yıl daha buhızla çalıştığımız takdirdekonservatuvar olarak dünyanınen iyi 10 okulu içinde yeralabileceğiz.Ulus olarak müziğeyatkınlığımızı nasılbuluyorsunuz?Türk ulusu olarak imparatorlukmirasına sahip olduğumuziçin sanata çok yatkınız.İmparatorluktan öncedebu topraklar çok büyükmedeniyetlere ev sahipliğiyapmış. Hitit, Mezopotamya,Urartu, <strong>Biz</strong>ans, Selçuklu,Osmanlı’dan bu güne büyükmiras kalmış. Hepsi bir tortubırakmış. Müziğe çok yatkınız.Bütün bunlara sahip olmamızakarşın kullanma yetimiz yok.Türkiye’nin her yanında çokyetenekli çocuklarımız var.Kurduğumuz networklebu çocukları alıp yerelplatformdan, ulusal oradan daevrensel platforma çıkartmayaçalışıyoruz. Türkiye’nin heryerindeki müzik yapan gruplar,dershaneler, eğitim yuvaları iletemas halindeyiz.Türk Müziği DevletKonservatuvarı olarakTürkiye’nin en önemli müzikeğitim kurumuyuz. İTÜ’nünsosyal bilimler alanında daöncülüğünde konservatuvarbaşlangıç noktası olacaktır diyedüşünüyorum.Çünkü konservatuvarda müzikeğitiminin dışında, müziksosyolojisi, müzik felsefesi,ses tekniği gibi unsurları dabarındırıyoruz. Bildiğiniz gibiTürkiye’nin ilk televizyon veradyo yayınları İTÜ’den yapıldı.Üniversite ile birlikte mevcut seskayıt stüdyosunu geliştirmek,dublaj ve görüntü stüdyosuhaline getirmek, ardındanda uzaktan eğitim merkeziile müzik eğitiminde onlinesisteme geçmeyi arzuluyoruz.Üniversitenin teknik alt yapısınımüziğe taşımak istiyoruz.Müziği 21. yüz yıl teknolojisineuygulayacak bir zihniyetimiz var.Bunun için diğer fakültelerdendaha çok şansımız var. Çünküdiğer fakültelerin dünyanındeğişik alanlarına ulaşmaları içindil gerekiyor. Ama bizim dilimizevrensel.71


ERKAN OĞURVE İSMAİL HAKKIDEMİRCİOĞLUTürk HalkMüziğinin İTÜ'lüiki önemli ismiİsmail Demircioğlu, “İlk önce annemintürkülerinden etkilendim. Kimse dinlesin diyesöylemezdi annem, kendine söylerdi”Erkan Oğur, “Hayatın her anı, bir kilometre taşıolarak müziğe ve yaşama akıl verir”Müzik nasıl başladı, kimeöykündünüz, kimi örnekaldınız?Erkan Oğur - Müzik, oyunolarak kendini belirtti.Bugünle kıyaslarsak, müzikaletleri, bilgileri saydığım birbilgisayardı. Oyuncak gibionlarla çok vakit geçiriyordum.Tek fark, kaynağımın yöreninfolklorü (Harput) olmasıydı.Özel bir kimseden ziyade,duyduğum müzik sesleriniörnek alıyordum. Öykünmemmüziğin kendisine oldu.Hangi müzik olursa olsun,ileride müziğin 'bir' olduğunuanlamama yardımcı birduyguydu bu.İsmail Hakkı Demircioğlu- Çocukken (hep öylesöylenir) 1960’lı yıllardailkokula başlamadan önce,çevremde olup bitenlerden,belki de annemin söylediğiiş türkülerinden veya kendi<strong>yaşadık</strong>larının sonucu olaraksöylediği sözlü melodilerdençok etkilenirdim. Kimse dinlesindiye söylemezdi annem,kendine söylerdi, ben deduyardım.Sonra büyüdüğüm yöreninmüziklerinden ve daha sonra ilkradyomuzdan dinlediklerimdenetkilendim. Tüm Anadolu vedünya müzikleri kısmen ilgimiçekiyordu. Öykünme ve örnekalmaya gelince, bir harmanlamadiyebilirim. Ruhi Su benim içinörnek bir sanatçı ve eşsiz birinsandır.Sanat yaşamınızda en önemlikilometre taşları nelerdi?Erkan Oğur - Her an... Hayatınher anı, bir kilometre taşı olarakmüziğe ve yaşama akıl verir.İsmail Hakkı Demircioğlu - Belkituhaf ama askerlik önemlibir nokta hayatımda. 1977’deAnkara’da askerken, çok güzelbir ortam ve arkadaşlarımvardı. 17 kişilik koğuşumuzdaher akşam saz çalar, türküsöylerdik ve bolca kitapokurduk. Bu sırada Türkiyeçok politik bir ortamdangeçiyordu, marşlar, türküler,tartışmalar derken MHP’lilersazımı kırdı. Ben çavuştum veaskerleri eğitime götürmüştüm,koğuşa döndüğümde sazımıparamparça bulmuştum.Askerlikten sonra konservatuaragirdim.72


Müzik olmasaydı nerede, neyapıyor olurdunuz?Erkan Oğur - Bilmiyorum...Bugün bildiğim, müziğin kainatboyu enerji olarak her yerdeher zaman var olduğudur. Aksihalde bunun farkında olmayaninsanlardan biri olurdum ve birbüyük eksikliği daha taşırdım.Erkan Oğur - Müzik aletleri, bilgilerisaydığım bir bilgisayardı. Oyuncakgibi onlarla çok vakit geçiriyordum.Tek fark, kaynağımın yöreninfolklorü (Harput) olmasıydı.İsmail Hakkı Demircioğlu - Kimbilebilir ki? Tahmin etmeyeçalışırsam, herhalde yineİstanbul’da olurdum. Ne yapıyorolacağımı bilmem ise imkânsız.Kişiliğime uygun birşeyleryapardım herhalde. Belki debunların hiçbiri olmaz, köyde(Rize’de) kalır ve oralarda birşeyler yapardım.Müzik dışında hayatınızdaki enönemli şey nedir?Erkan Oğur - Hayatın kendisiöncesi, sonrası, her zaman73


aynı önemdedir. Tüm içeriği vezaman ile birlikte.İsmail Hakkı Demircioğlu- Doğup büyüdüğüm,çocukluğum ve gençliğimingeçtiği memleketime gitmek,dağlarında, derelerindedolaşmak, yaylalarındakaybolmak, arkadaşlarla zamanzaman buluşmak, sohbetetmek, dünya ve memleketmeselelerini tartışmak herhalde.Sanat yaşamınızda en çokkimlerden hangi yönleriyleetkilendiniz?Erkan Oğur - Dediğim gibitabiat ve yaşadığım her an veiçeriği beni etkiler. Özel birdurum yok. Bu durumların tümüyeterlidir.İsmail Hakkı Demircioğlu- İnsan bir yola girince oyoldan geçip giden birçokkişiden etkilenir. Bazıları çokbelirgin izler bırakır. Bazılarıbilinçaltımıza yerleşir. Yukarıdada belirttiğim gibi Ruhi Subenim için çok özeldir. Köyderadyoyu kurcalarken Budapeşteradyosundan ilk defa dinlemişve çok etkilenmiştim. Ruhihocanın farklı okuyuş biçimi,çok güzel sesi, sesindeki insansevgisi, haşmeti, türkülerekattığı sanatsal anlayış vedisiplin, büyük bir inançlasöylemesi, boyun eğmez kişiliğiçok etkileyicidir. Bunun içindirki yönetenlerin baskısına maruzkalmıştır.Sizin başladığınız gündenbugüne halk müziğindeneler gelişti? Gidişi nasılbuluyorsunuz?Erkan Oğur - Halk müziğideğişmedi. O zaten sonşeklindedir. İnsanlar, yaşam,ilişkiler, iklimler ve davranışlardeğişti. Evrende ise müziksabittir.İsmail Hakkı Demircioğlu -<strong>Biz</strong>im başladığımız dönemde dedeğişim vardı. İletişim araçlarıo günlerde zayıftı. İyi icracılarbelki çok değildi ama dahageleneksel sayılabilirdi. Halkmüziği çeşitliliği bakımındaniyi kötü orijinalliğini devamettirebiliyordu. Bugünegeldiğimizde artık her bölgeaynı sayılabilir hale geldi. Tektip bir hayat var artık. Sistembunu kaçınılmaz kılmıştır. Yaşambiçimleri değiştikçe halk da,müzik de değişiyor. Bugün çokdaha iyi icracılar var, çünkübirçok konservatuvar açıldı.Orkestrasyon anlayışlarında daeskiye göre farklılıklar var. Yaniicracılık anlamında gidişat iyi,duyarlılıklar, lezzetler ise pek iyideğil gibi.Genç müzisyenlere nelertavsiye edersiniz?Erkan Oğur - Sessizlik ve onuniçerisinde kendilerine zaman74


ayırmalarını tavsiye edebilirim.İsmail Hakkı Demircioğlu -Her işte olduğu gibi yaptıklarımüziği çok sevmeleri veçok çalışmaları, bulunduklarıtopluma ve dünyaya karşısorumluluk duymaları, ne türmüzik yaparlarsa yapsınlarinsanları sevmeleri, yeniliklereaçık olmakla birlikte eskigüzellikleri de yok etmemelerigerekir diyebilirim.dostluğu bana şunu kattı diyebirşey söyleyemem. Genelolarak insanlar birbirlerindenöğrenerek yaşarlar.Sırada gerçekleştirmekistediğiniz hangi projeniz var?Erkan Oğur - Birçok konu var.Bir tanesi ya da en sonundabir Harput (Elazığ) müziğiçalışması yapmak gönlümdeyatıyor. Yapamasam dagönlüm iledir.İsmail Hakkı Demircioğlu -Maalesef şimdi bir projemyok. Dünya savaşıyor biz deseyrediyoruz. İnsanlar yorgun,bezgin, duyarsız, idealsiz.Herkesin dini imanı para olmuş.Bu ortamda birşeyler üretmekzor iş.Hayatınızda uzun yıllararkadaşlık ettiğiniz kimler var,kimin dostluğu size ne kattı?Erkan Oğur - İsmail HakkıDemircioğlu var. O da müzikiçin kendime güvenmemiöğretti.İsmail Hakkı Demircioğlu - Uzunyıllardır görüştüğüm epeycearkadaşım var. İlkokuldan var,orta ve liseden var, askerliktenvar, işçiler var, köylüler var,müzisyenler var. Filancanınİsmail Hakkı Demircioğlu -Orkestrasyon anlayışlarında daeskiye göre farklılıklar var. Yaniicracılık anlamında gidişat iyi,duyarlılıklar, lezzetler isepek iyi değil gibi.75


SEÇKİN EĞİTİMCİ ÖDÜLLÜ YARD. DOÇ. TOLGA BİRKANDANÖğrencilerimin beni bir “eğitimci”olarak gördüklerini bu ödülle öğrendimÖncelikle kendinizden kısacabahseder misiniz?1994 yılında İstanbul TeknikÜniversitesi (İTÜ) FizikMühendisliği Bölümü’ne girdim.Lisans öğrenimimin ardından,aynı bölümde Prof. Dr. MahmutHortaçsu ile başladığım yükseklisans ve doktora çalışmalarımı2008 yılında tamamladım.Bu arada 1997-2012 arasındaöğrenci asistan, araştırmagörevlisi ve öğretim görevlisiolarak bölümde çalıştım; Mart2012’den bu yana yardımcıdoçent kadrosunda, öğretimüyesi olarak görev yapıyorum.İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü’ndenÖğr. Gör. Dr. Aslıhan ErkmenBirkandan ile evliyim. Anaaraştırma konularım eğriuzaylarda kuantum alankuramı ile sembolik ve sayısalyöntemlerin genel görelilikuygulamaları.Seçkin eğitimci ödülü aldınız;sizin için ne ifade ediyor?Bilimsel araştırma yürütmeile öğrenci yetiştirmeninbilime katkı anlamındaeşdeğer önemde olduğunudüşünüyorum. Bu yüzdenders hazırlama ve aktarmasüreçlerine, bilimsel araştırmayagösterdiğim özen ve hassasiyetigöstermeye çalışıyorum. Bununkarşılığını da öğrencilerimdendönem boyunca alıyorum. Yaniiyi bir öğretici olduğumu banaderste göstermişlerdi. Beni bir“eğitimci” olarak gördüklerini isebu ödülle öğrendim.Bildiğiniz gibi üniversitededers verenlerin çoğununöğrenci eğitmekle ilgili bireğitimi yoktur, benim de yok.Bazen içgüdülerimizle, bazende önceden ders aldığımızöğretim elemanlarını taklitederek ders vermeye çalışırız.Onlardan öğrendiklerimizikişiliğimizle harmanlayıp dersverme tekniklerimizi oluştururuz.Bu teknikler her öğrencideve her derste aynı başarıylaçalışmaz. Ben verdiğim derslerve derslerimi alan öğrencilerkonusunda kendimi şanslıgörüyorum, henüz işin başındabiri olarak ödülü almamı da bunabağlıyorum.76


Bu ödül verilmeye ne zamanbaşlandı? Seçme seçilmeşartları, kriterleri neler?İTÜ’de bu ödül 2011-2012öğretim yılında verilmeyebaşlandı. Seçenler sadeceöğrenciler, seçilme şartı iseders vermiş olmak. Öğrenciisterse otomasyon sisteminegiriyor, şimdiye kadar ders almışolduğu öğretim elemanlarındanbirini seçip onun için bir anketdolduruyor. Öğretim elemanıhangi öğrencilerin kendisi içinanket doldurduğunu ve neleryazdığını göremiyor. Dolayısıylaöğrenci hiçbir etki <strong>altın</strong>dakalmadan, anket doldurmazorunluluğu olmamasına rağmenseçimini yapıyor. Sorular, dersanlatım başarısı ve öğrenciyihayata hazırlama konusundayol göstericilik başarısıdeğerlendirmelerini kapsıyor.Ödülün bildiğiniz başkaörnekleri var mı?Yurtdışında bildiğim örneklervar. Birlikte doktora sonrasıçalışmalarımı yürüttüğüm,University of Pennsylvania’danProf. Dr. Mirjam Cvetic, buyıl kendi üniversitesinde vefakültesinde verilen iki ayrıseçkin eğitimci ödülünü kazandı.Aynı kişinin süpersimetri dalındayaptığı bilimsel çalışmalarason on yılda verilen atıflartoplandığında, dünyada budalda en çok atıf alan sekizincikişi olduğu da bu yıl belgelendi.Bu, bilimsel araştırmadakive ders vermedeki başarınınbirlikteliğini göstermesiaçısından güzel bir örnek.Tamamen öğrencideğerlendirmesiyle verilmesiözel bir anlam katıyor mu, nedüşünüyorsunuz?<strong>Biz</strong> öğreten tarafta olarak,anlattığımız dersleri öğrenmeişini yıllar önce bitirmişkişileriz. Üzerine koyduğumuzbilgi birikimi de anlattığımızkonuyu kavrayışımızı pekiştiripsağlamlaştırmış durumda.Hal böyleyken, kendimizibu kavrayışa henüz sahipolmayan öğrencilerin düzeyineçekebilmek, dersi anlaşılırkılabilmek bazen epeycezor bir iş olabiliyor. Siz birkonuyu çok iyi aktardığınızıdüşünürken, gelen sorulardanhiç anlaşılmadığınızıgörebiliyorsunuz. Buödülün tamamen öğrencideğerlendirmesiyle verilmesibenim için bu noktada çokbüyük önem kazanıyor. Oyvermek için hiçbir zorunluluğuolmayan öğrencilerin, derstenaldıkları notu da öğrendikten,yani öğretim elemanıyla tümbağlarını kopardıktan sonra, o anyapabilecekleri bir sürü zevkli işvarken sisteme girip ders aldığıkişiyi seçip anket doldurması, odersi ya çok sevdiği ya da nefretettiği anlamına geliyor. Bana iyinotlar verdiklerine göre bundanderslerimi ve beni anlayıpsevdikleri anlamını çıkarıyorum.Öğrencilerle ve kampushayatıyla ilgili neler söylersiniz?Öğrencilerin bilgiyi edinmeyöntemleri bizimkilerden çokdeğişik. İnternet sayesindehızlanan dünyanın çocuklarıolarak uzun metinler okumayı,uzun konuşmalar dinlemeyisevmiyorlar. Bir işe emekharcamalarını sağlamak içino işi gerçekten sevmelerigerekiyor, ancak sevdiklerindeonu çok hızlı ve pratik olaraköğrenebiliyorlar. <strong>Biz</strong>denhızlılar ama o hızı kullanmakiçin yüreklendirilmeye ihtiyaçduyuyorlar. Yüreklendirmek vedersi anlamalarını sağlamakiçin de öğrencilerle süreklibir etkileşim halinde olmanız,derse karşı savaşırlarkenkarşılarındaki bir düşmangibi değil, onların saflarındasavaşan biri olduğunuzuhissettirmeniz gerekiyor. Derstekorkmadan soru sorabilen,görüşme saatlerinde veya diğerboş olduğunuz zamanlardaodanıza gelip dersler, bilimdekigelişmeler ve hayatları hakkındarahatça sohbet edebilen,e-postalarına doyurucucevaplar alabilen, notunun niyedüşük geldiğini anlayabilenbir öğrencinin başarısız olmasıçok zor. Bunları yapabilmesiiçin gereken rahatlığı öğretimelemanının oluşturmasıgerekiyor. Tavizsiz ve çelişkisizolmak da çok önemli. Hepkorkuyla yaklaştıkları öğretmenimajını yıkmak kolay bir iş değil.Einstein’a benzeterek söylersek:Soracakları hiçbir sorununaptalca olmadığı anlatmak,atomu parçalamaktan daha zor!İTÜ öğrencileri kampuskonusunda çok şanslı. İTÜeğitiminin ciddiyeti onlarıçoğunlukla sunulan imkanlarınsadece akademik olanlarınıkullanmaya zorlasa da ders dışıfaaliyetlere zaman ayırmalarıgerektiğini kendilerine herfırsatta vurguluyorum. İnsanilişkileri gelişmemiş, sanattanve içinde <strong>yaşadık</strong>ları dünyadanhabersiz mezunlarımızın notortalamaları ne kadar yüksekolursa olsun istediğimiz veihtiyacımız olan kalitede birermeslek insanı ve vatandaşolamayacaklarına inanıyorum.Sizin eklemek istediğiniz birşey var mı? Teşekkür ederiz.İlginiz için ben teşekkür ederim.“Seçkin Eğitimci Ödülü”nübölümümde benden önce hakeden birçok değerli hocam var.Ben bu ödülü onların yetiştirdiğibir öğrenci olarak alacağım.Çok emek harcanarak eldeedilen bir başarının anlaşılaraktakdir edilmesi, başarının verdiğimutluluğunun gölgesindekalsa da büyük bir onurkaynağı. Öğrencilerime benionurlandırdıkları için teşekkürederim.77


SEÇKİN EĞİTİMCİ, YARD. DOÇ. NURİ SOLAKÖdül, hocalarımdan gördüğümüöğrencilerime yansıtabildiğimi düşündürdüÖncelikle kendinizden kısacabahseder misiniz?“Teknik Üniversiteli” unvanını17 yaşında aldım ve 18 yıldırgururla taşıyorum. İTÜ Metalürjive Malzeme MühendisliğiBölümünden ’99 yılında mezunoldum, İTÜ’de tamamladığımyüksek lisans eğitimiminardından Max Planck Insititutfür Metallforschung’danaldığım burs ile Almanya’dadoktorama başladım. Ortakprogram çerçevesinde StuttgartÜniversitesi’nden Doğa Bilimlerialanında doktor unvanı alarak2007 yılında “eve” geri döndüm.Seçkin eğitimci ödülü aldınız,sizin için ne ifade ediyor?“Teknik Üniversite” öğretimüyeleri – asistanları, teknik– idari personeli, öğrencileri –mezunlarıyla hiyerarşiden uzak,sevgi – saygı çerçevesindekenetlenmiş sıcak bir aile, büyükbir camiadır. İTÜ’yü ve Bölümüseçmemde Döküm ve Demir-Çelik sektöründeki yakınlarımınetkisi büyük oldu. Bölümdeilk tanıştığım hoca, rahmetli“hocam” Prof. Dr. FeridunDikeç’ti. Kendisi demir-çeliksektörünün duayenlerindendi.İsmini İTÜ’ye gelmeden önceduyduğum Feridun Hoca’nınodasını kayıttan kısa süresonra, bölümü gezerkengördüm. Kapısı açık, içerideçalışan hocaya bakarak birkaçdefa odanın önünden geçtim.Cesaretimi toplayıp içeriyegirdiğimde, son derece ciddigörünen hocanın işini bırakıpbenimle sohbet edeceğineihtimal bile vermedim.Heyecanla mesleği bildiğimianlattım, dökümü çok sevdiğimisöyledim. Bu kısa sohbetteFeridun Hoca’nın doçentliktezinin, otomotiv sektörününönemli malzemelerindenbiri olan küresel - vermikülerdökme demir üzerine olduğunuöğrendim. Sürekli duyduğumama ne olduğunu bilmediğim“sfero” konusunda yoğunlaşansohbet sonunda odadanayrılırken elimde fotokopiiçin hocanın tezi vardı. Önce“sana çok erken olur” dediği,sonra gülümseyerek “al okubakalım” diyerek verdiğiteziyle odadan çıktığımdamutluluktan uçuyordum.Defalarca okuyup bir şeyanlamadığım tezi, birinci sınıföğrencisi olarak bana vermesi,benimle ilgilenmesi, sohbeti,sıcaklığı beni çok etkilemişti.Feridun Hoca’nın yeri ayrıdırancak zaman içerisindehemen bütün hocalarımdanbenzer sıcaklığı gördüğümüsöyleyebilirim, kapalı hiçbirkapı ile karşılaşmadım.Aslında, ben gördüğümüuygulamaya çalışıyorum.Bu anlamda ödül bana, birnebze de olsa hocalarımdangördüğümü öğrencilerimeyansıtabildiğimi düşündürdü.Öncelikle hocalarıma sonra daöğrencilerime teşekkür ederim.Bu ödül verilmeye ne zamanbaşlandı? Seçme seçilmeşartları, kriterleri neler?Ödüllerin verilmesine ilk defabu yıl başlandı. Bölümlerdeyapılan seçimlerin yanı sırahavuz dersleri için ayrı birseçim yapıldı. Bildiğim kadarıylabirinci ve ikinci sınıflar havuzdersleri için oy kullanırken, üçve dördüncü sınıf öğrencileribölüm öğretim üyeleri için oykullandılar.Ödülün bildiğiniz başkaörnekleri var mı?Ödülün benzerleri yurt dışındapek çok üniversitede var.Eskiden ODTÜ’de de benzerbir ödülün olduğunu biliyorumama devam edip etmediğikonusunda bilgim yok.Öğrencilerle ve kampushayatıyla ilgili nelersöylersiniz?Öğrencilerin kampüste dahafazla vakit geçirmesiningerekliliğine inanıyorum.Özellikle kulüp faaliyetlerinekatılmak, sosyal, kültürelve teknik faaliyetlerdebulunmak son derece faydalıve gerekli. Kulüp ve takımsayısının 100 civarında olduğuüniversitemizde dağcılıktan,felsefeye, mizahtan, halkoyunlarına kadar her alandakulüp; futsaldan, taekwondoyasu hokeyine, badmintonakadar onlarca alanda takımbulunmaktadır. Öğrencilerimizinbu anlamda çok şanslıolduklarını düşünüyorum ve buimkanları değerlendirmelerinitavsiye ediyorum.78


Fakültelerimizi tanıyalım:DENİZCİLİK FAKÜLTESİ80


İTÜ DENİZCİLİK FAKÜLTESİ DEKANI <strong>PROF</strong>. DR. NİL GÜLERAkademik sıçrama içerisindeyizGüler, “Gemi makinaları işletme mühendisliği programımızı ABET’ehazırlıyoruz. Yeni laboratuvarlar kurduk. Şu an bir Avrupa Birliği vebir uluslararası projemiz var. Bunun dışında üç tane bilimsel araştırmaprojemiz var. 8 projeden de haber bekliyoruz” diyor.Öncelikle fakülteniz hakkındabilgi verebilir misiniz lütfen,bölümler, sayılar, kız-erkeköğrenci oranı gibi?2011-2012 öğretim yılındafakültemizde 281’i hazırlıksınıfında olmak üzere1186 öğrencimiz var. Buöğrencilerimizin 77’si kız. 3bölümümüz var: deniz ulaştırmaişletme mühendisliği, gemimakineleri işletme mühendisliğive temel bilimler. Temel bilimlerbölümünün öğrencisi yok. Diğeriki bölüme servis dersi veriyor.İTÜ’nün diğer tüm bölümlerigibi bizim hazırlık sınıfımız daMaçka yerleşkesinde İngilizceeğitim görüyor.Ağırlıklı olarak hangi alanlaraeleman yetiştiriyorsunuz?Fakültemizin hedefi denizciyetiştirmek. Gemilere kaptanveya gemi makinaları işletmemühendisi yetiştirmek. Eskidengemilere kaptan yetiştirengüverte bölümü artık denizulaştırma işletme mühendisliğibölümü oldu. Öğrencilerimizindeniz ulaştırma bölümündenmühendis olarak çıkıyorlar.Mezunlarımızın neredeysetamamı gemi adamları sınavmerkezinde sınava girerekgemiye çıkma yeterliliği dealıyorlar. Çünkü yalnızcamühendislik eğitimi alarakgemiye çıkamıyorlar. Bu sınavagirmeyip “yalnızca mühendislikyaparım” diyen çıkmıyor. Ehliyetaldıkları halde gemiye çıkmakistemeyenler de denizcilikşirketlerinde çok rahat işbulabiliyorlar.82


Mezunlarımızdan gemi işletmeşirketlerinde, tersanelerde,brokerlik firmalarında, limanbaşkanlıklarında, armatörlükşirketlerinde operasyonlarıbizzat karadan yönetenleroluyor. Onun dışında gemitamir, bakım, onarım, yangın,survey denetleme gibi çalışmaalanlarında de kendilerine yerbulabiliyorlar. Yalnızca bunlardadeğil, bunun dışında endüstrininbaşka alanlarında çalışan gemimakine işletme mühendisimezunlarımız var.bir sürü labaratuvar cihazı,ekipman, alt yapı, örneğineğitim için gemi gerektirir. <strong>Biz</strong>imaltyapımızın oldukça kuvvetliolmasına karşılık hala birçokşeye ihtiyacımız var.Altyapının dışında en büyükeksiklik ise öğretim elemanıeksikliğidir. Bunun sebebiise gemilerde çok daha fazlapara kazanabilecek gençmezunlarımızın okulda kalmakistememeleridir. Araştırmagörevlisi kadrosu ilanediyoruz, gelen olmuyor. Diğerfakültelerde bir kadroya en az3-4 on kişi başvuruyor.İTÜ Denizcilik Fakültesiolarak, dünyada yükseklisans ve doktora programıkurup akademisyen yetiştirenokullardan biriyiz.Okulunuzun İTÜ’yebağlanmadan öncekidurumunu değerlendirebilirmisiniz. İTÜ, ne kattı?İTÜ öncesi durumu bilmiyorum.Ben İTÜ’ye bağlandıktanGüneyde turizm bölgelerinde5 yıldızlı otellerin teknikişletmecilerinin bir çoğununbizim mezunumuz olduğuda söyleniyor. Çünkü gemiişletmeciliğinde 24 saat işdüzenine alışık olmaları, tesisleriçin büyük avantaj oluyor.<strong>Biz</strong>e bazen “Denizci değilde karacı yetiştiriyorsunuz”eleştirileri de gelmiyor değil.Yaptırdığımız araştırmasonuçlarına göre kaptan olarakgemi adamı eksikliği yok.Fakat gemi makineleri işletme<strong>mühendisliğin</strong>de ilerde açıkçıkabileceği görülüyor. 2014-2015 yıllarında ise kaptan gemiadamı fazlalığı olabileceğigözüküyor.<strong>Biz</strong> Türkiye’nin denizcilikkonusunda stratejileriniçizebilecek, ar-ge yapabilecek,donanımı ve kalitesiyüksek, lider vasıflarınasahip, mühendis denizcileryetiştiriyoruz.Şu anda Türkiye’de fakülteve yüksek okul seviyesindedenizcilik okullarının sayısı 12’yeçıktı. Ama biz ilk , en büyük velider konumundayız.Denizcilik eğitimi pahalı mı?Elbette. Mesela tıp eğitimi içinpahalı denir. Denizcilik eğitimide oldukça pahalıdır. Çünkü83


sonraki dönemin ilk öğretimüyesiyim. 20 yıl önce Ekim1992’de burada yardımcı doçentoldum. ODTÜ inşaat mühendisimezunuyum. Ama doçentliğimdeniz ulaştırması konusunda.Yardımcı doçentliğimdenitibaren de tamamen denizcilikkonusunda çalıştım. Fakülteninkendi içinden çıkardığı ilkprofesör oldum. Denizcikökenlilerin akademik hayatagirmeleri daha sonradır. 1993yılında İTÜ sayesinde ilk yükseklisans programını kurduk. 2003yılında ise doktora programınıyine biz kurduk. Yine İTÜdöneminde kız öğrenci almayabaşladık.İTÜ çok büyük bir kurum,geleneği ve bilgi birikiminikullanmaya başladık. Büyük birkurumun içerisinde bilimsel birdisiplin olduk. Proje kavramlarıbaşladı. Jaika JICA projesisayesinde simülatörümüzyapıldı. Akdeniz gemisi, TürkDenizcilik İşletmeleri tarafındaneğitimde kullanılmak üzerefakültemize verildi.Yine State University ofNew York (SUNY) programıİTÜ’den sonra başladı. Şimdiortak lisans programımız var.Hala okulumuzda başarıylasürdürülüyor. SUNY programıokulumuz bünyesinde paralı bireğitim programı. Öğrenciler ilkyılın ikinci yarısında New York’agidiyorlar. 3’üncü yılın ilk yarıyılında bize geri dönüyorlar.<strong>Biz</strong> en başarılı iki öğrenciyeburs veriyoruz. Toplam 4 yıllıkeğitim için bir öğrenci yaklaşık67 bin dolar ödüyor. ABD dekikısmı yatılı program olduğuiçin yemek ve barınma da buparanın içerisinde yer alıyor.SUNY’nin her iki bölüm için30’ar kişilik kontenjanı olmasınarağmen son yıllarda ekonomikkrizden dolayı dolmuyor. Buyıl bir bölümde 5 diğerinde 9öğrenci mevcut.84


SUNY programının parasal işlerive koordinasyonu için ayrı birdekanlığı var. Ama sonuçtabizim fakültemize bağlı birbirim. <strong>Biz</strong> SUNY eğitimini ayrısınıflarda gerçekleştiriyoruz.Öğrencilerin ilgisi nasıl?<strong>Biz</strong> öğrencilerimizi yerleştirmesınavından sonra ayrıca birmülakat yaparak alıyoruz.Buna rağmen İTÜ’nün birçokbölümünden daha yüksekpuanlıyız.Denizcilik Fakültesinidünyadaki örnekleriylekarşılaştırır mısınız?Uluslararası ilişkilerde çok aktifbir fakülteyiz. Bu eskiden deböyle olmuş. 2000 yılında odönemki dekanımız tarafındanInternational Association ofMaritime Universities, IAMUİTÜ’de kuruldu. Dünyanın enönemli fakülteleri de buranınüyesidir.Japon Kobe denizcilik okuluda üyedir. Önemli okullardanbirisidir. Önemli ortakçalışmalarımız var. Öğrencideğişim programımız var.Karşılıklı öğrenci gönderiyoruz.Fakülteniz daha önceyatılıydı değil mi?Evet en son yatılılık 2002yılında bitti. 1998 yılına kadaryatılılık müessesesi vardı.Parasız yatılıydı. Devletsübvanse ediyordu. Öğrencilerokul sonrası Türkiye Denizcilikİşletmeleri’nde mecburihizmet veriyorlardı. Ancakmecburi hizmet yükümlülüğü1995 yılında resmi gazetedekitebligat ile kaldırıldı. Dolayısıile parasız yatılılık sistemi debitti. Zaten yurt koşulları da sonderece kötüydü. Koğuş sistemivardı.Şimdi bu yıl fakültemizmezunları ve devletbüyüklerimiz derneğiöncülüğünde tamamenbağış yolu ile gerçekleştirilen616 kişilik yurdumuz tekrardevreye girecek. Fakülteninyeniden yatılı olması yönündemezunlarımızdan da yoğun birtalep var.Yurt dışındaki önemli denizcilikokulları da yatılı çünkü. Belkiilerde öncesinden ilan etmeksuretiyle belli bir bölüm yatılısisteme dönebiliriz.Fakülteniz uluslararasıeleman yetiştiriyor mu?Fakültemiz çok iyi bir eğitimveriyor. Puanlara baktığınızdada yüzde 3’ün içindekiöğrenciler tarafından tercihedildiğini görüyorsunuz.Mezunlarımızın uluslararasıarenada çalışmayı çok tercihetmediğini görüyoruz. Bukonuda uluslararası arenadaçok şöhretimizin olduğunusöylemek zor. Ancak İTÜDenizcilik Fakültesi olarakuluslararası iyi bir ismimiz var.Uygulamalı eğitim içi yeterliimkana sahip misiniz?Fakültemiz bünyesindekibize hibe edilmiş olan (eskiadıyla Hora) MTA sismikgemisini manevra eğitimindekullanıyorduk. Bu sene ilkdefa staj için de kullanacağız.Bununla ilgili gemininbütün eksik sertifikalarınıtamamladık. Bu yıl eksik stajıolan öğrencilerimize bu imkanıvereceğiz.Son üç yıldır alt yapı eksiklerinitamamlama dışında önemlibir akademik hamle yaptık veTürkiye’de ilk kez doçentlik bilimalanını çıkardık. Yardımcı doçentolmak isteyenler başka alanlarayönelmek zorundaydı. Denizulaştırması işletme mühendisliğive gemi makineleri işletmemühendisliği için doçentlikanabilim dalları kurduk. Diğerbilim dallarına gidildiğindedenizcilikle ilgili yayınlarda birbirikim olmuyordu.Ayrıca biz diğer okullardanfarklı olarak EMSA (UluslararasıDenizcilik Örgütünün denetlemeyetkisine sahip organı)tarafından onaylı bir fakülteyiz.Gemi makineleri işletmemühendisliği programımızıABET’e hazırlıyoruzÖnümüzdeki birkaç yılı projeodaklı geçirmek istiyoruz.Artık çok fazla yayınımızvar. Akademik bir sıçramaiçerisindeyiz.85


DEFAV BAŞKANI BÜLEND TEMUR580 mezun 616 kişilik yurt yaptırdıDEFAV kuruluşundan bu yana; 2.168 sosyal yardım, 2.450 akademisyenbursu ve 2.603 öğrenci bursu olmak üzere; toplam 7.221 adet yardımverdi. Vakıf halen düzenli olarak her ay 96 kişiye maddi destek sağlıyor.Öncelikle kısaca kendinizdenbahseder misiniz?1981 yılından başladığım şimdikiadı İTÜ Denizcilik Fakültesi olanokulumdan 1985 yılında mezunoldum. 1990 yılına kadar çeşitligemilerde çalışıp bu aradaaskerliğimi yaptım. İngiltere’dealdığım eğitim sonrasıTürkiye’ye döndüğümde, otarihteki en genç enspektörsıfatıyla 1991 yılında en büyükfiloya sahip Türk armatörü olanSönmez Denizcilik’te görevebaşladım.1992 yılından itibaren İTÜDenizcilik Fakültesi MezunlarıDerneği’nde çalışmalara katılıpsonra da yönetim kurulundagörev aldım. 1995 yılındahem şu an yönetim kurulubaşkanlığını yaptığım GlobalDenizcilik Hizmetleri firmasınıkurdum hem de İTÜ DenizcilikFakültesi (YDO) MezunlarıSosyal Yardım Vakfının (DEFAV)kuruluşunda yönetim kuruluüyesi olarak görev aldım. Otarihten beri hemen her dönemDEFAV’a gönüllü destek olupyönetim kurullarına katıldım. Üçdönem genel sekreter olarakgörev yaptığım DEFAV’ın sonüç dönemdir yönetim kurulubaşkanlığını yapmaktayım.Ayrıca Denizcilik FederasyonuYönetim Kurulu Başkanlığıgörevini 2011 yılından berisürdürmekteyim. 2008 yılındanberi İTÜ Mezunlar Konseyi veİcra Kurulu üyesi olarak gayretlive başarılı çalışmalarına katkıvermeye çalışmaktayım.86


Sizin okuduğunuz dönemleşimdi Denizcilik Fakültesi’ndene gibi farklar var?Okula girdiğimiz yıl YüksekDenizcilik Okulu, belki dünyadabir ilk olmak üzere 12 Eylüldarbesinden nasibini almış veKabataş’taki yerinden Tuzla’yataşınıp, yarı askeri bir halalmıştı. Alınan bu karar sonucusuyu bile belirli saatlerde akan,eğitim-öğretim kalitesi düşenbir yapı, fedakarca görevyapmaya çalışan öğretimgörevlilerimizin desteğiile aşılmaya çalışılıyordu.Yani bugünkü DenizcilikFakültemizin öğretim kadrosu,eğitim altyapısı, laboratuarve simülatörleri gibi hiçbirolanağı yoktu. Kısaca tamamenyokluklar içinde bir okulabaşlamıştık. Tek desteğimizmezunlarımız ve üst dönemağabeylerimiz idi. (O tarihtesadece erkek öğrenci alınıyorduokulumuza) Bu zorluklar bizleribirbirimize kenetledi. Halenher ay dönem arkadaşlarımızladüzenli olarak bir araya geliriz.Yılda birkaç kez de eşlerimizlebirlikte toplanırız. <strong>Biz</strong>imkiarkadaşlıktan öte bir dostluktur.Fakültemiz halen Türkiye’dedenizcilik eğitimindeki liderliğinisürdürmekte olup hepimizingurur kaynağıdır. DekanımızNil Güler başta olmak üzeretüm yöneticileri ile uyum veişbirliği içinde çalışmalarımızısürdürmekteyiz. Özetle odönem ile şimdiki halinikıyaslamak bile yanlış olur. Şuan en önemli eksiklerimizdenbiri barınma sorunudur.87


O zaman tüm öğrencilerkampüste barınabiliyordu. Fakatbu yıl artık fakültemizin yurtsorunu çözülecektir.DEFAV ne zaman kuruldu.Neler yaptınız?DEFAV 1995 yılında herikisini rahmetle anmadangeçemeyeceğim Kaptan AvukatGündüz Aybay’ın denizciakademisyen yetiştirilmesinedestek olmak amacıylaoluşturduğu burs yapısını ozaman benim de yönetimkurulu üyesi olarak görevaldığım mezunlar derneğimizinbaşkanı Kaptan İlhan Önerdemöncülüğünde kuruldu.Vakfımız Türk TicaretDenizciliği’nin vazgeçilmezleriolan kaptan vemühendislerinden oluşannezih topluluğun adayı olanöğrencilerinden ihtiyacı olanlaraburs vermekte, barınma, giyim,eğitim, staj olanakları gibisorunlarında destek olmakta,akademisyen olarak hizmetverecek başarılı öğrenci veöğretim görevlilerini lisansüstüve doktora eğitimi yapmayateşvik etmekte ve nakdi desteksağlamakta, ayrıca görev şehidive diğer muhtaç durumdaolan meslektaşlarımıza, eş veçocuklarına sağlık ve eğitimyardımı yapmaktadır.Denizcilik dünyadaki en zormesleklerden biridir. Halendenizci kökenli akademisyensayısı ülkemizde çok sınırlıdır.Bu nedenle okulumuzdanmezun olup akademisyenliğiseçenlerden 41’i DEFAV’ınverdiği maddi ve manevidesteklerin de katkısı ilebugün doçent, doktor veprofesör olarak ülkemizindenizcilik eğitimi veren birçoküniversitesinde ve kamudaönemli pozisyonlarda görevalmaktadır.Ülkemizde 2000’li yıllarınbaşlarına kadar mevcut olantek Denizcilik Fakültesi İTÜbünyesinde bulunmaktaidi. Bu nedenle mezunları(Denizci Akademisyenler) dahasonra kurulan fakültelere dedesteklerini vermişler ve ülkesathında denizcilik eğitiminingelişimine katkı sağlamakuğrunda her türlü desteğisunmuşlardır.İTÜ Denizcilik Fakültesi Tuzlayerleşkesinde Bakanımız BinaliYıldırım’ın himayeleri, büyükdestekleri ve koordinasyonuile ve çoğu vakıfımız üyesiolan bağışçılar tarafından inşaedilen 616 öğrenci ve 9 lojmankapasiteli “Binali YıldırımÖğrenci Yurdu”nun tüm oda,dinlenme ve etüt salonlarıtefrişini üstlenen vakfımız,binanın gerekli malzemelerinitemin etmiş ve işletmesinede destek olmaya devamedecektir.Burada bir konuya özelliklevurgu yapmak isterim. BugünİTÜ’nün tüm fakültelerindenmezun olanlardan bazılarıönemli miktarda maddi destekvermişlerdir İTÜ’müze. Elbettebu çok yararlı, ancak yapılmasıgereken, bunu mümkünseher mezunumuzun az ya daçok miktarda ama bir kezde olsa okuluna maddi katkı88


sağlamasıdır. İşte o zamanmezunlarımız okullarını dahafazla sahiplenecekler. Buyurt tefrişini aslında tek birmezunumuz bile sağlayabilirdi.Fakat biz DEFAV olarak580 kişinin desteğini (500TL’den 90 bin TL’ye kadar)bir araya getirdik. Artık enazından bu 580 kişi okulunyanından geçerken yuvalarınakatkı vermiş olmanın hazzınıyaşayabilecekler. Son iki yıldaDenizcilik Fakültesi’nin 4mezunu çeşitli desteklerindedolayı Altın Arı ve 10 mezunuda Gümüş Arı ödülü almıştır.Vakfımız kuruluşundan buyana 2.168 sosyal yardım,2.450 akademisyen bursu ve2.603 öğrenci bursu olmaküzere toplam 7.221 adet yardımvermiştir.Halen vakfımız düzenli olarakher ay 96 kişiye maddi desteksağlamaktadır.Vakıf olarak İTÜ DenizcilikFakültesi öğrenci kantinini biray içinde köhne durumdan5 yıldızlı bir kafeterya halinegetirdik; 2011 yılından beriişletmesini her ay vakfımızınmaddi destekleri ilesürdürmekteyiz.Gelecekte okulunuz için neleryapmayı düşünüyorsunuz?Vakfımızın kaynaklarınıartırdığımız ölçüde bu destekleriçoğaltmak için çalışmalarımızısürdürüyoruz. Hayattakimezun sayımızın toplambeş bin civarında olduğunudüşünürsek yaptıklarımızgerçekten hiç azımsanmayacaksayıdadır. Fakat bir önceki yılvakfımız için her zaman altlimit olmuştur. Bunun yanındasosyal iletişimimizi artırmakiçin mezunları bir araya getirentoplantılar yapmaktayız. 2012-2013 öğretim dönemindeyurt binasını işletmeye açarakDenizcilik dünyadaki en zormesleklerden biridir. Halen denizcikökenli akademisyen sayısıülkemizde çok sınırlıdır.öğrencilerle daha fazla birlikteolma şansı elde etmeyi veonlara daha fazla destek olmayıhedeflemekteyiz.Her yıl organize ettiğimiz ve700’den fazla kişinin katıldığıDayanışma Gala gecelerimizegelen talep yüzünden son yıl200’e yakın kişiyi ağırlayamadık.Hedefimiz halen denizciliğinen önemli sosyal aktivesi olanbu geceyi daha da büyütmekve destekçilerimizle dahafazla gelir elde etmektir. Vakıfiçin daha fazla gelir, ihtiyaçsahiplerine daha fazla hizmetedebilme imkanı demektir.Unutamadığınız bir anınızvar mı?O kadar çok anım varki. Okulda yatılı okuyuphafta sonları Tuzla’danİstanbul’a geldiğimizde hangimezunumuzla karşılaşsammutlaka oturup bir yemekyerdik. Bir çok mezun birde harçlık verirdi ihtiyacıolan arkadaşlarımıza. Üstdönem ağabeylerimizden desonradan çok duyduğum birolayda bazen kardeşlerineısmarladığı yemeğe verdiğison parası nedeniyle saatlerceyürümek zorunda kalmaları.İşte bu aidiyet duygusuve fedakarlıkları ile örnekolan kişilerin davranışlarıbeni okuluma bir kat dahabağlamıştı. Bu nedenledir kisivil toplum kuruluşlarında 22yıldır bir nebze de olsa faydalıolmaya çalışıyorum okuluma.Eklemek istediğiniz bir konuvar mı?Mezunlar olarak bizlerin öğrencikardeşlerimize okulda ikenaidiyet duygusunu aşılamalarıgerektiğini düşünüyorum.Böylece mezunlar öncekimezunlara ve öğrencilereöğrencilerde alt sınıftakikardeşlerine sahip çıkıp destekolacaktır. Bu sayede İTÜ dahada ileri gidip dünyanın en saygınmarka üniversitelerinden birisiolacaktır. Okulları yöneticileri,hocaları ve öğrencileri yanındamezunlarının bağlılıkları markayapar. İTÜ’müzün öğrencilerininve mezunlarının okullarına dahafazla sahip çıkmalarını dilerim.89


GAZİANTEP İTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ’Nİ ZİYARET ETTİKAmacımız İTÜ’lü olmabilincini yerleştirip geliştirmekAnadolu’daki İTÜ’lülere ilkziyaretimizi Gaziantep’tenbaşlattık. Şehirdeki yaklaşık 350İTÜ’lüden 121’i dernek üyesi.Cengiz GülenlerGaziantep İTÜ MezunlarıDerneği’ni ne zamankurdunuz?Gaziantep’te İTÜ mezunlarıderneği fikri çok eskileredayanır. Zaman zamankonuşur, böyle bir oluşumugerçekleştirirsek çok yararlıolacağı düşüncesini paylaşırdık.90


İnşaat yüksek mühendisiHasan Yazgan’ın gayretleriile oluşan kurucular kurulu,dernek kuruluşu için gerekenişlemleri ve tüzük çalışmalarınıtamamlayarak 2 Haziran 2005günü geçici yönetim kurulunuoluşturmuş ve faaliyetlerinebaşlamıştır. Buradaki amaçmesleklerini Gaziantep veçevresinde yürüten İTÜmezunlarının iletişim vedayanışmasını sağlamak,İTÜ’lü olma bilincini yerleştiripgeliştirmek, İTÜ mezunlarınınmesleki bilgi ve deneyimleriyle<strong>yaşadık</strong>ları kente, çevreye vetopluma karşı sosyal sorumlulukbilinciyle katkılı olmalarınısağlamak, İTÜ’nün tanıtımınıyapmak ve İTÜ’de öğrenimgören Gaziantepli öğrencilerleiletişim kurarak, onlarladayanışma içinde olmaktı.İTÜ Mezunları Derneği’ninvarlığı şehirdeki İTÜ’lülerinaidiyet duygularını canlı tutuyor.Kurucular kurulu kimlerdenoluşuyor?Kurucular kurulu; HasanYazgan, Cengiz Gülenler, AdnanAkyazıcı, Cengiz Kalyoncu,Hakan Maraş, Ali Elbeyli, UğurSacır, Muharrem Balat, AliSerindağ, Osman Tezel, ErtuğrulUzak ve Veli Karabıyık’tanoluşuyor.İlk genel kurulumuzu 24 Aralık2005 günü gerçekleştirdik.Hasan Yazgan başkanlığındakiilk yönetim kurulumuz 4 yılgörev yaptı. Ben de başkanvekiliydim. Şubat 2009’dakigenel kuruldan bu yana dabaşkanlık görevini yürütüyorum.Kaç üyeniz var? Üye profiliniznasıl?Mimar ve mühendis odalarındanaldığımız verilere göreGaziantep’te 350 civarındaİTÜ’lü mühendis ve mimarbulunmakta. Bunlardan 121’ibizim üyemiz. Çoğunluk inşaatve makine mühendislerindenoluşuyor. Çok sayıda mimarve elektrik mühendisininyanında, hemen her daldanmühendisler de yer alıyor. Üyesayımız 121 olmasına rağmen,ulaşabildiğimiz bütün İTÜ’lülereetkinliklerimizi, haberlerimizi,duyurularımızı iletiyoruz.Bir de öğrenci üyeliğimizvar. İnternet sitemizdenyönetiyoruz. Bu üyelerinherhangi bir yükümlülüğüyok, aidat almıyoruz.Amacımız ileride üyemizolacak öğrencilerle iletişimsağlamak, İTÜ’deki Gaziantepliöğrencilerin buluşabilecekleribir platform oluşturmak.Kaç öğrenci üyeniz var?Öğrenci üye sayımız devamlıdeğişiyor. Yeni üyelikler gelirken,mezun olanlar da siliniyor.Hangi aralıklarlatoplanıyorsunuz?Ayda en az bir kez yönetimkurulunu topluyoruz.Görüşülecek konular ve etkinlikorganizasyonu olduğundatoplantılarımız sıklaşıyor doğalolarak.Yönetim kurulu toplantılarımızıGaziantep Ortak Akıl Platformu(GOAP) Binası’nda yapıyoruz.GOAP Gaziantep BüyükşehirBelediyesi’nin STK’lar için birhizmeti, yeteri kadar toplantısalonu ve ihtiyacımız olan tümaltyapı mevcut. Derneğimizinresmi adresi ise başkanın ofisi.En yaşlı ve en genç üyelerinizkaç yaşında ?En genç üyemiz MelisÖzkarslı. Maden Mühendisi.1986 doğumlu. En yaşlıİTÜ’lü (kayıtlı üyemiz değil)ise 1953 yılı mezunu İnşaatYüksek Mühendisi HüsamettinFadıloğlu, 1929 doğumlu.1934 doğumlu üyemiz inşaatmühendisi Esat Kaya Turgayise 1958 mezunu. Esat Beyuzun yıllar Gaziantep belediyebaşkanlığı yaptı.Ne gibi etkinlikleryapıyorsunuz?En önemli paylaşımımızİTÜ’lü olmanın ayrıcalığı vebenzersizliği tabii ki.Toplantılarımız değişikamaçlarla olabiliyor. Aktüelkonularda görüşlerinebaşvurmak için belediyebaşkanlarımızı, resmi kurumyetkililerini ya da uzmanlarıkonuk ediyoruz.91


Sosyal sorumluluk bilinciylegerçekleştirdiğimiz butoplantıları, çalışma toplantısıolarak adlandırıyoruz. Mesaisonrası ve yemekli oluyor.Hem bilgileniyoruz, hem degörüşlerimizi belirtiyoruz.Gündeme ve ihtiyacayönelik olarak konferanslardüzenliyoruz. Konuşmacı olarakİTÜ’den hocalarımızı davetediyoruz.Örneğin; Prof.Dr. ErgünGEDİZLİOĞLU ve GaziantepUlaşım Ana planı hazırlayıcısıŞehir Plancısı – Yüksek MimarErhan ÖNCÜ’nün katılımı ile“Gaziantep’in Kent İçi Ulaşımıve Ulaşım Ana Planı” konulukonferansı ve Avrasya YerBilimleri Enstitüsü’nden Prof.Dr. Okan Tüysüz ile İnşaatFakültesi’nden Prof. Dr. KadirGüler’in katılımı ile “Deprem veGaziantep” konulu konferansıgerçekleştirdik.Ayrıca her yıl İTÜ Balosudüzenleyerek üyelerimiziaileleri ile bir araya getiriyoruz.Balolarımıza sayın rektörlerimizde eşleri ile birlikte katılıyorlar.2009’dan bu yana İstanbul’adüzenlediğimiz İTÜ gezisigeleneksel hale geldi. 2 gece 3gün süren geziye eşlerimiz dekatılıyorlar.Kampüsteki restoranlardanbirinde Gazianteplimezunların, akademisyenlerinve öğrencilerin bir arayageldiği İTÜ’lü Gazianteplilerbuluşmasını gerçekleştiriyoruzöğle yemeğinde. Bu buluşmaya,Sayın Rektörümüzle birlikte,İTÜ yönetiminden ve MezunlarKonseyi’nden konuklarımız dakatılıyorlar.Daha sonra İstanbul’da kültürelgezi yapıyoruz. Tekne turudüzenliyoruz. Öğrencilikgünlerimizi anıyoruz.Gaziantep BüyükşehirBelediyesi’nin 23 Nisanorganizasyonlarından Bilimve Teknoloji Şenliği’ne destekveriyoruz. Amaç; çocuklarınhem bilim ve teknolojiyle,hem de İTÜ’yle tanışmalarınısağlamak.Gaziantepli öğrencilereimkanlarımız ölçüsünde burs veharç yardımında bulunuyoruz.İTÜ ile birlikte tercih günleridüzenleyerek, öğrencilerinİTÜ’yü tanımasına ve bölümseçimine yardımcı oluyoruz.İTÜ’nün tercihi için hazırlananafişleri ve İTÜ’nün tanıtımdokümanlarını okullara vedershanelere dağıtıyoruz.Çevre illerdeki İTÜ’lülerlegörüşüyor musunuz ?Planlı bir görüşme sözkonusu değil. 2 yıl önceKahramanmaraş’taki İTÜ’lüarkadaşlarımız bizimle irtibatkurdular. Dernek kurmakistediklerini söylediler. Onlarabilgi verdik, yardımcı olduk.Rektörümüzün de buradaolduğu bir balomuza katıldılar.Kahramanmaraşlı konuklarımıza92


ozet taktık. Daha sonraderneklerini kurdular.Derneği olan illerin başkanlarıile de diyalog halindeyiz.Bu yıl kasım ayında İTÜMezunlar Konseyi toplantısınıyeni rektörümüz de uygunbulursa Gaziantep’te yapmayıplanlıyoruz.Gaziantepli İTÜ’lülerin derneğeyaklaşımı nasıl ?Gaziantep’te Derneğimize üyeolan arkadaşlarımız, işlerindenfırsat buldukları ve Gaziantep’teoldukları sürece etkinliklerimizekatılıyorlar.Şehrimizdeki İTÜ’lüarkadaşlarımız kamu da yada özel sektörde kendilerinikanıtlamış insanlar. İTÜ’lüolmanın bilinci ve özgüveniylehareket ediyorlar. Toplantılardayetkililere yaptığımız öneriler veikazlar dikkate alınıyor.Unutamadığınız bir anınız varmı ?1971 yılında üniversiteyebaşladım. 12 Mart Muhtırasıyeni verilmişti. Amfilerimizinönünde jandarmalar sıra olurdu.Ders olduğunda hocamızyönetimden izin kağıdıyla gelir,jandarma amfiyi açardı.Böyle bir ortamda okudum.Topoğrafya tatbikatını Ulus’tayapmıştık. Hocamız Prof. Dr.Mustafa Aytaç’ın çok titizve disiplinli olduğunu biliröğrencileri. “Dikkat ve kontrol”her an tekrarlanan prensipidi. Gruplara ayrılmıştık.Günün sonunda teodolitlersilinir, temizlenir ve kutularınakonulurdu. Arkadaşımızın birisibuna ne gerek var anlamındabir ifadede bulundu. Bunuduyan hocamız anarşik ortamında verdiği hassasiyetle çokkızdı. “Sizi anarşistler” diyerekGaziantepteki en yaşlı iTÜ’lüHüsamettin FadıloğluÖnce kısaca kendinizden bahseder misiniz?Gaziantepliyim. 1929 doğumluyum. İlk, ortaokul ve liseeğitimini Gaziantep’te tamamladım. 1947 yılında İTÜ İnşaatFakültesi’ne girdim. 1953 yılında mezun oldum. 1 yıl kadarNecati Engez’in asistanlığını yaptım. 1957’de Gaziantep’edöndüm. O tarihten beri buradayım. Serbest çalıştım,müteahhitlik yaptım.Sizin döneminizde İTÜ nasıldı ?Öğrenciliğimde Gümüşsuyu’ndaydık. 4 fatültenin 4’ü deoradaydı. 1952’de Mimarlık Taşkışla’ya geçti.İTÜ o zaman Türkiye’nin tek teknik üniversitesiydi. Birde Güzel Sanatlar Akademisi mimar yetiştiriyordu. Odönemde inşaat deyince bina değil de demiryolu aklageliyordu. Gaziantep’te inşaat mühendislerinin hepsi devletdemiryollarında çalışıyordu. Ben de stajımı orada yaptım.arkadaşımızı tatbikattan attı,hızını alamadı o grubu lağvetti.Ancak uzun uğraşlar ve çiçekliözür dilemelerle affedildiler.Mustafa Bey, çok iyi öğretenşahsına münhasır bir hocamız idi.Etkinliklerinizi nasılgerçekleştiriyorsunuz?Bütçeniz buna müsait mi?Üyelerimizden yılda bir kez120 TL aidat alıyoruz. Yemeklitoplantılarımızda üyelerimizdenücret almıyoruz. Üye olmayanİTÜ mezunlarını davetettiğimizde onlardan da ücretalmıyoruz. Misafirimiz oluyorlar.Etkinliklerimizin çoğunu birüyemize ait otelde yapıyoruz.Gereken katkıyı esirgemiyorhiçbir zaman.93


DOSYA TeMAAlternatif enerjilerDünyadaki toplam insan nüfusu 6 kat değişim gösterirken, toplamenerji tüketimi değişimi ise 34 kat olmuş durumda. Dolayısıyla, nüfusarttıkça enerji tüketiminin de misli ile arttığını göz önüne almamızgerekiyor. Bu değişimin yanı sıra, ekonomideki değişim de, enerjitalebinde değişime sebep oluyor.94


Prof. Dr. Nilüfer EğricanYenilenebilir enerjiningelecekteki rolü üzerineDünyanın, 21. yüzyılda karşıkarşıya kaldığı en büyüksorunlardan biri “güvenlienerji” tedarikidir. Günümüzde,ülkelerin enerjiyi üretme,depolama ve kullanma biçimisürdürülebilir değildir. Bunun enaçık kanıtı insan kaynaklı iklimdeğişikliğidir.Fosil yakıtlara bağımlılıkekonomiye yük oluşturmanınyanı sıra iklim değişikliğineneden olan sera gazlarınınatmosferde birikmesinede yol açmaktadır. İklimdeğişikliğinin hem insanlık,hem de gezegenimiz için geridönülemez sonuçlara yolaçmasını önlemek için küreselısınmayı 1,5 derecenin <strong>altın</strong>datutmamız gerekmektedir [1] .Bunu sağlamanın tek yolu, fosilyakıtların enerji üretimindekipayını azaltmak ve yenilenebilirenerji kaynaklarına yönelmektir.1800’lerden 2000’lere kadardünyadaki değişime bakarsak,dünyadaki toplam insan nüfusu6 kat değişim gösterirken,toplam enerji tüketimi değişimiise 34 kat olmuş durumda.Dolayısıyla, nüfus arttıkça enerjitüketiminin de misli ile arttığınıgöz önüne almamız gerekiyor.Bu değişimin yanı sıra,ekonomideki değişim de, enerjitalebinde değişime sebepoluyor.Göstergeler ve GelişmeTablo 1 Geçmişten geleceğe değişim1800 2000 DeğişimNüfus (milyar) 1 6 x 6Gayri safi milli hasıla (trilyon USD) 0,5 36 x 72Enerji tüketimi (Hexajoule) 13 440 x 34CO2 emisyonu (Gigaton) 0,3 6,4 x 21Mobilite (km/person/day) 0,04 40 x 100015.0 %10.0 %% 50% 40% 30% 200.0 %-5.0 %-10.0 %% 10% 010.0008.0006.0004.0002.0005.0 %01980198619871988198919901991Enerji Tüketimindeki değişim199219931994199519961997199819992000200120022003200420052006GSMH’deki değişimŞekil 1 Enerji tüketimi - GSMH değişimi ilişkisi1990 2000 2010 2020 2030 2035PetrolKömürDoğal GazŞekil 2 2035 yılına kadar enerji kaynaklarının talepteki piylirının değişimi20072008200920102010 2015 2020 2025 2030 2035Şekil 3 2035 yılına kadar kurulu güç kapasitesi tahminiBiyokütle ve atıkNükleerDiğer yenilebilirHidroToplam kurulu güç2010 itibariyle mevcut kapasiteKapasite İlaveleriYenilenebilirNükleerPetrolDoğal gazKömürWorld Energy Outlook 2011 [2]raporu incelendiğinde,9595


TeMAEnerji piyasasınındinamiklerinin, giderek artanbir şekilde “gelişmekte olanülkeler” tarafından belirlendiğigörülebilir. Dolayısıyla,ülkemizin de gerekihtiyacı, gerek bu ihtiyacıgidermesindeki rolü giderekartacaktır.Tüm enerji kaynaklarına talepartmaktadır. Dolayısıyla,ülkemizdeki enerjikaynaklarının potansiyellerininbelirlenmesi ve verimlikullanımlarının sağlanması,bir devlet politikası halinegetirilmelidir.Enerji arzı için gereken yatırımihtiyacı artmaktadır. Bunaparalel olarak, devlet teşvikmekanizmalarının gözdengeçirilmesi önemlidir.Artan fosil enerji kullanımı,geri dönülemez ve yıkıcısonuçlar doğurabilecekbir iklim değişikliğine yolaçacaktır. Öngörüleregöre, 2035 yılına kadarCO2 emisyonları yüzde20 artacaktır. Bu durum,yenilenebilir enerjikaynaklarının ne kadar önemliolduklarının bir göstergesidir.Kömür, küresel anlamda enfazla bulunan yakıttır. Ancak,küresel rezervlerin (1 trilyonton) mevcut kullanım hızıylaancak 150 yıllık üretimeyetmesi öngörülmektedir.Enerji sübvansiyonları içinde,yenilenebilir enerjiye ayrılanpay büyümeye devamedecektir.Bu bilgiler ışığında, 2035 yılınakadar, enerji kaynaklarınıntalepteki paylarının aşağıdakigibi değişmesi öngörülmektedir.Şekil 2 2035 yılına kadarenerji kaynaklarının taleptekipaylarının değişimiBu öngörülere göre, 2035 yılınakadar dünya çapında kurulugüç kapasitesinin yarıdanfazlasının yenilenebilir venükleer enerjilerden oluşmasıbeklenmektedir.SONUÇFosil yakıtların enerjiüretimindeki payını azaltmak veyenilenebilir enerji kaynaklarınayönelmek zorundayız.Ülke olarak, hem kendi enerjiihtiyacımızın artacağını hemde dünyadaki enerji ihtiyacınıgidermekteki rolümüzünartacağını bilerek, enerjipolitikalarını oluşturmalıyız.Yenilenebilir enerji kaynaklarınınpotansiyellerini ortayaçıkarmalı ve bu potansiyellereuygun uzun vadeli planlaroluşturmalıyız.Enerji ihtiyacını karşılayacakyatırımları sağlayabilmek için,teşvik mekanizmalarını gözdengeçirmeliyiz.KAYNAKLAR[1] International Renewable Energy Agency:http://www.irena.org/DocumentDownloads/factsheet/factsheet.pdf[2] World Energy Outlook 2011, InternationalEnergy AgencyDr. Rıza Kadılarwww.lowcarbonturkey.com portalıkurucusu ve “KARBON: Fırsat mı Tehditmi?” kitabı yazarıDüşük karbonlu ekonomiDüşük karbon ekonomisi birbakıma 21. yüzyılın kalkınmamodeli olarak da görülebilir.İnovasyon ile birleşen teknolojiyiüretmek bu işin temelinde yeralıyor. Bu konuda liderlik edenve bu süreci iyi yöneten uluslarve kurumların, bu değişimdençok daha güçlü çıkacaklarınısöyleyebiliriz. Tabii bu süreçbir yandan rekabette hemciddi bir avantaj hem de tehdityaratırken bir yandan dabireylerin düşünce kalıplarınıönemli ölçüde etkiliyor. Bubağlamda artık medeniyetve gelişmişlik parametreleriarasında yaşam tarzımızın hangiölçüde karbon yoğunluğunuazalttığımız gibi bir kavram dayer almaya başladı.Bu yaklaşım bireylerden,kurumlara hatta ulusal anlamdada devletlere kadar uzanıyor...2000’li yılların başında batıdünyasının, gelişmekte olanülkelerin önüne koyduğu yenibir engel gibi görülen bu düşükkarbon ekonomisi, başta Çinolmak üzere birçok gelişmekteolan ülkenin de sahiplenmesiile artık temel bir kalkınmamodeli oldu. Haklı nedenlerlede olsa maalesef Türkiye, uzundönem bu sürecin dışındakalmayı tercih etti. Kısa vadedeekonomimizin rekabetçiliğiiçin iyi bir strateji gibi görünseda kısa zamanda bu oyunundışında artık kalamayacağımıza96


izler de ikna olduk. Yani 300milyar dolara yaklaşan dışticaret hacmine ve 30 milyonturisti hedefleyen turizmsektörüne sahip olan, her sene10 ile 20 milyar dolar arası dışsermaye yatırımı (FDI) çekenve çok kapsamlı bir lojistikmerkezi olmaya aday olanülkemizin, küresel kararlılık arzeden bu sürecin karşısındaveya dışında kalması tabii kidüşünülemez. Özellikle tedarikzincirinde yaşanan bilinçlenme,küreseldeki büyük oyuncularınbütün tedarikçilerine ve işortaklarına karbon ayakizlerini düşürmeleri içingetirdikleri zorunluluklar, dünyaekonomisi ile entegre olmuşkurumlarımızdan başlayarakekonomimizin ve bireyselyaşam tarzımızın her alanındabu kavram ile karşılaşmamızave barışık bir yaşam sürmemizeneden oldu.Düşük karbonlu ekonomiyegeçiş süreçleri dünya genelindebir daha geri dönülmeyecekşekilde büyük bir kararlılıklahayata geçmeye başladı. Yeşildönüşüm ile ilgili önümüzesunulan çarpıcı rakamlardanbirkaçı IEA tarafından açıklanan“Blue Map” senaryosuna göre2030 yılına kadar her sene 750milyar dolar, daha sonrasındada 2050’ye kadar her sene 1.6trilyon dolar yatırım gerekiyor.WEF ve Bloomberg NewEnergy Finance tarafındanyapılan bir çalışmaya göreküresel ısınmayı 2 derecenin<strong>altın</strong>da tutmak için her sene500 milyar dolar, HSBC’nintahminine göre düşükkarbonlu ekonomiye geçişiçin 2010 ile 2020 arasında10 trilyon harcama yapmakgerekiyor. UNEP tarafındanyapılan bir çalışmaya göre ise2050’ye kadar her sene dünyaGSMH’nın yüzde 2’si bu amaçlagerçekleşecek çalışmalarayönlendirilmelidir. İngiltereörneğinde ise 2025 yılınakadar yarısı enerji verimliliğinekanalize edilecek 750 milyarsterlinlik bir bütçe ön görülüyor.Öte yandan geleceğe dönüktahminlerden oluşan burakamları desteleyen önemligelişmelere de tanık oluyoruz.2007-2010 yılları arasındadünya genelinde yapılanyenilenebilir enerji yatırımıtoplamı 627 milyar dolarıulaştı ve küresel finansalkriz sonrası G20 hükümetleritarafından açıklanan önlemlerkapsamında “yeşil yatırımlara veteknolojilere” verilen destek 522milyar dolar olarak belirlendi.En çarpıcı gelişmeler ise yeşildevrimin liderliğine soyunanÇin’de görülüyor. 2011 yılındabaşlayan 12. Beş Yıllık Plan’daÇin hükümeti yenilenebilirenerji, temiz teknolojiler ve geridönüşüm projeleri yatırımını468 milyar dolar olarakaçıkladı. Bu sene içinde dedünyada yenilenebilir enerjiyeen çok yatırım yapan ülkeoldu ve zaten en hızlı büyüyenekonomiye sahip Çin’de yeşil97


TeMAteknolojiler sektörü ülkeekonomisinin sekiz katı bir hızlabüyümekte olduğu rapor edildi.Birleşmiş Milletler kapsamındadevam eden müzarekeleregelirsek kamuoyu gündemindeçok yer bulmamakla beraberCancun’da ve arkasındanRio’da çok önemli adımlaratıldı. Özellikle de salınımhesaplanmasına yönelikuluslararası standartların vekalite normlarının şekillendiği bumüzakerelerde öne çıkan sonuç,ülkelerin kapasiteleri oranındasüreçte yer almaları oldu. Yanibir anlamda çok vitesli birküresel sürece geçiş başladığınısöyleyebiliriz. Kurulmasınakarar verilen “Green ClimateFund” ile gelişmekte olanülkelere 2020’ye kadar daher sene $100 milyar kaynakaktarılması kararlaştırıldı. Bufonların kaynağının ne olacağıkonusu ilgili danışma kurulununraporunun açıklanmış olmasınarağmen henüz tam bir netlikkazanmadı.Bilindiği üzere UNFCCC’ninEk – I listesinde yer alanTürkiye, Kyoto Protokolü’nünEk – B listesinde yer almadığıiçin Kyoto Protokolümekanizmalarındanyararlanamıyor. Bu nedenle2012 yılı sonuna kadar ülkemiziçin tek geçerli seçenek gönüllükarbon piyasaları olmuşturancak bu piyasaların da boyutuçok sınırlıdır. Ülkemizin 2009yılında karbon piyasalarındanaldığı pay sadece 25 milyon $olmuştur. Türkiye’de hala farklıaşamalarda bulunan yaklaşık180 adet gönüllü karbonprojesi bulunuyor. Ancak sonmüzakerelerde Türkiye’nindiğer EK-I ülkelerinden farklıbir konuma sahip olduğuresmen tanındı ve , Türkiye’nin(UNFCCC’nin ilgili maddeleriuyarınca) gelişmekte olanülkelere finansman sağlamak ileyükümlü olmadığının özelliklealtı çizildi. Ülkemizin gelişmişülkelerden edinebileceği“teknoloji transferi”nin yanısıraTürkiye’nin UNFCCC’yi dahaiyi uygulayabilmesi için definansman, teknoloji transferi,kapasite geliştirme desteklerineerişiminin önemli olduğu dadikkate alınarak, bu kapsamdaTürkiye’nin özel durumunundeğerlendirilmeye devamedilmesine karar verildiTürkiye’nin (bir Ek – I ülkesiolmasına rağmen) TemizTeknoloji Fonu’ndan yararlananilk ülke olması ve bu fonunyönetiminde yer alması sonderece olumlu gelişmelerdir.Türkiye, UNFCCC’nin finansmanmekanizmasının yürütücükuruluşu olan Küresel ÇevreFonu (GEF)’ndan yararlanıyor.Tabii yeni dönemde ülkemiziçin en önemli konulardanbirisi “Yeşil İklim Fonu”nundannasıl faydalanacağı... Bubağlamda Temiz Teknoloji Fonuile Küresel Çevre Fonundanfaydalanıyor olmamız ilerideher sene 100 milyar dolar gibibir kaynağı gelişmekte olanülkelere aktaracak Yeşil İklimFonu nezdinde ülkemizinkonumlandırılması için çokönemli örnek teşkil ediyor.Türkiye bu aşamada Yeşil İklimFonu’nun tasarımı için kurulan“Geçici Komite”de gözlemciolarak yer alıyor.Bu sebeple düşük karbonekonomisine geçiş sürecindeülkemizde de hali hazırdakullandırılan fonlarınbüyüklüğü önemli rakamlaraulaşmıştır. Türkiye’nin sera gazısalınımlarındaki en büyük payyüzde 76 ile enerji kaynaklıolduğundan, finansman büyükölçüde yenilenebilir enerji veenerji verimliliği yatırımlarınaaktarılıyor. Hazine Müsteşarlığısayesinde yurtdışındansağlanıp yerel bankalararacılığıyla kullandırılan 88adet yenilenebilir enerji ve 6adet enerji verimliliği projesinesağlanan 1,4 milyar dolarlıkfinansman ile 2,8 milyardolarlık yatırım planlandı. , Buyatırımlarla da 7.000 GWh/yıl elektrik üretimi/tasarrufuve yıllık 5,75 MtCO2e sera gazıazalımı sağlanacak ve yatırımdöneminde 13.186 kişi için,işletme döneminde ise toplam2.321 kişi istihdam yaratılacaktır.98


Tabii bütün sektörlerde bubilinç hızlı bir şekilde yayılıyor.Özellikli “yeşil binalar” konseptihızla hayatımıza giriyor. Bu seneitibariyle bütün yeni konutlarda“enerji kimlik belgesi”uygulamasının yürürlüğegirmesi, sanayi işletmelerindeenerji verimliliği üzerineyapılması gereken çalışmalarınyasal yükümlülük halinegelmesi ve yakın bir gelecektekarbon salınım raporlamasızorunluluğuna geçilecek olmasıtüm sektörleri ve hatta herbireyin yaşam tarzını doğrudanetkileyecek gelişmeler arasındayer alıyor. Buna yönelik olarakkimya, plastik, yalıtım, inşaatmalzemeleri, makine veteçhizatları üreten ve satışınıyapan bütün firmalar busüreçte başrol oyuncusu olaraköne çıkıyor. Aynı zamandauluslararası büyük firmaların<strong>altın</strong>a imza attığı karbon salınımıdüşürme yükümlülükleri, Türkihracatçısını ve lojistik firmalarınıda yakından ilgilendiren birkonu. Tedarik zinciri yönetimikapsamında bu şekilde dünyaekonomisiyle bağlantısıbulunan bütün firmalarıngünlük hayatına karbon ayak izikavramı hızla dahil oluyor. Kezaambalaj, lojistik gibi sektörlerde bu gelişmelerden etkilenendiğer önemli sektörler arasındayer alıyor. Yine ulaşım sektörüde karbon salınımı konusundaçok önemli değişikliklere sahneoluyor. Hibrit ve elektrikliarabalar şimdiden hayatımızınbir parçası oldu bile. Ancak tabiiki uzun soluklu bir değişikliktenbahsediyoruz… İki sene öncehayata geçirdiğimiz www.lowcarbonturkey.com işte tümbu süreçler ve gelişmeleri takipetmek isteyen kamuoyunagüncel bilgiler sunuyor.Küresel iklim değişikliğitartışmaları sonucundadünyanın çevre dostu düşükkarbonlu bir hayat tarzınıbenimsemesi ve bununlaberaber enerji verimliliğineve yenilenebilir enerjikaynaklarına verilen öneminartması, enerji sektörüneyeni bir bakış açısı getirdi.Bu anlamda “yeşil yakalılar”olarak isimlendirebileceğimizçevre bilinci ve duyarlılığıgelişmiş, düşük karbonekonomisine geçiş süreçlerindehem bir profesyonel hemde birey olarak bilinçlive buyönde teknolojiyi en etkinkullanabilen profesyonellerinve iş adamlarının artıkkurumlarının rekabetçiliğinekatkıları yadsınamaz bir noktayageldi. Hem üretim, hem lojistikhem de pazarlama ve satışsüreçlerinde bu duyarlılığa sahipolmayan bireylerin, kurumlarınınsürdürülebilir rekabetçiliğinekatkıları son derece sınırlıolabiliyor. Birçok şirkette artıkperformans kriterleri arasındaçevreci hedeflere ulaşmada yer alıyor. Karbon ayakizinin düşürülmesinden, satış,pazarlama ve ürün geliştirmekonularında sürdürülebilirrekabeti destekleyecek süreçlertasarlamak çok önemli. Bütünbunların <strong>altın</strong>da yatan veIK için önem teşkil eden birbaşka konu ise yöneticilerinmotive olacağı bir iş ortamınıntasarlanması.Günümüzde iş dünyasında enönemli katma değer yaratangrup, yaratıcılık ve inisiyatifalmayı gerektiren ve rutinolmayan işleri yapan yükseknitelikli çalışanlardan geliyor.Bu bireylerin de artık bilinenödül sistemleriyle motiveolmadıkları bir gerçek. Bunitelikli kişilerin işlerinde motiveolmak için aradıkları en önemliunsurlardan birisi de işlerindebir anlam bulmaları. İşte buradasürdürülebilirlik kavramı çokönemli bir rol oynuyor. Yaptığıiş ile daha yaşanır bir dünyayakatkıda bulunduğunu düşünenve gelecek nesillere daha iyibir yaşam kalitesi bırakacağınainanan yöneticiler için işleri, birgörev veya kariyer olmaktançıkıp bir tutku halini alabiliyor.İşte bu bağlamda İK’ya çokiş düşüyor. Özellikle halkaaçık büyük ölçekli şirketlerde,çalışanlar firma hakkındakibilgiyi diğer paydaşlarlaberaber elde etmek durumundakalıyor. Bu önemli kavramlarınşirketin iletişim ve yönetimpolitikalarının bir parçası olarakele alınması, çalışanlara IKtarafından en etkin şekildeduyurulup çalışanların bunlarıiçselleştirmesi ve bu şekildeçalıştıkları kuruma bağlılıklarınıperçinlenmesi mümkün oluyor.Yani artık yaşamımız ciddibir tehdit <strong>altın</strong>dadır. Ama asılçarpıcı olan ünlü karikatüristLevnig’in bir eserinde deifade edildiği gibi “Tehdit,yaşam tarzımızın kendisidir”.Bu çelişkiden kurtulmak içingereken teknolojik gelişmeler,büyük bir hız kazandı ve fosilyakıtlara dayalı bir devrin sonaermesi için düşük karbonluekonomiye geçiş süreci büyükbir küresel kararlılık ile başladı.Bu açıdan öncekilerdençok daha farklı ve çarpıcıbir değişikliğin eşiğindeolduğumuzu görüyoruz. Seragazlarıyla ne kadar yakınbir ilişki içinde olduğumuzuve sera gazlarının küreselısınmaylabirlikte geri dönüşüimkânsız zararlar verdiğiniyavaş yavaş fark ediyoruz. Budurumda süreci iyi takip etmek,sebep ve sonuçları iyi tahliletmek büyük önem taşıyor.Bu şekilde avantaj sağlayanbireyler, şirketler hatta ülkelerbulunuyor. Sözün özü karbonunhayatımızın tam orta yerinekonuşlandığını kabullenmekve önüne geçemeyeceğimizyapısal değişikliklergerçekleşmeden inisiyatifi elealmak durumundayız.99


TeMASinan BubikSiemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.Enerji Üretimi Bölüm DirektörüİTÜ Elektronik ve Haberleşme Müh.Sürdürülebilir bir dünya içinyenilenebilir enerjiDünya nüfusunun 7 milyarbarajını da zorlanmadangeçmesi, endüstriyeltesislerdeki artış, yüksek katlıbinalar, iklimlendirme sistemlerive aydınlatmalar derkenenerjiye duyulan ihtiyaç, büyükbir hızla artıyor. Bu ihtiyacınkarşılanması için yapılançalışmalarda yenilenebilirenerji kritik bir öneme sahip.Çünkü son 15-20 yıla kadarağırlıklı fosil kaynaklardanelde edilen enerjinin,dünyanın sürdürülebilirliğiiçin yenilenebilir enerjidensağlanması gerekiyor.Mevcut tabloyu ve yatırımlarıincelediğimizde dünyagenelinde yenilenebilir enerjininhızlı bir atakta olduğunusöylemek mümkün. Diğeryandan, ülkelerin sahip olduğufarklı coğrafi koşullar da ülkeleregöre farklı yenilenebilir enerjiyöntemlerinin kullanılmasınıgerekli kılıyor. ÖrneğinTürkiye, gerek rüzgar, gerekgüneş gerekse jeotermalve hidroelektrik açısındanzengin kaynakları bünyesindebarındırıyor.Türkiye’nin enerjiüretimindeki tüm kurulugücüne baktığımızda 2011rakamlarına göre yüzde 32,9 ilehidroelektriğin ilk sırada olduğugörülüyor. Diğer yenilenebilirenerji kaynaklarından rüzgarve jeotermal sırasıyla yüzde3,1 ve yüzde 0,2 ile doğalgaz,yerli kömür ve ithal kömürünarkasından geliyor. Elektriküretiminin kaynaklara göredağılımına baktığımızda isedoğalgaz yüzde 43,8 ileaçık ara ilk sırada bulunuyor.Hidroelektrik yüzde 24’lük birpaya sahipken, rüzgar yüzde 2,jeotermal ise yüzde 0,3 ile sonsıralarda yer alıyor.2023 hedeflerine bakıldığındaise yenilenebilir enerjininpayının yüzde 30’a çıkarılmasıamaçlandığı görülüyor.Hidroelektrik için 2015 yılınakadar kurulu gücün yüzde 68artırılması planlanıyor, rüzgardaşu an yaklaşık 2 GW olanüretimin 20 GW’a çıkarılması,güneşte ise yine aynı tarihte3000 MW’a ulaşılmasıamaçlanıyor. Jeotermalde59 jeotermal sahasının devritamamlanmış durumda ve bualanda 600 MW’lık bir hedefbulunuyor. 2011’de devreyegiren 2287 MW’lık santralin1407 MW’ını yenilenebilir enerjisantralleri oluşturuyor. Budeğerleri uzun vadeli hedeflerlebirleştirdiğinizde alınacak dahaçok yol olduğu görülüyor.Önümüzdeki 10 yıl içinde enerjiüretim yatırımlarının en çokyenilenebilir enerji alanındaolacağını söyleyebiliriz.Küresel duruma baktığımızdaise Avrupa’da 2020 sonundaihtiyaç duyulan enerjininyüzde 20’sinin yenilenebilirkaynaklardan elde edilmesihedefleniyor. Avrupa dışındada durum farklı değil. Çin’inyine 2020 yılı için hedeflerinebaktığımızda sadece rüzgarenerjisinde 150 GW’lık bir kurulugüç planlanıyor.Yerel yenilenebilir enerjikaynakların daha fazlakullanılması ülke ekonomisinide doğrudan etkileyen birfaktör. Son açıklanan raporlarabaktığımızda 2012’nin ilk6 ayında enerji ithalatı içinödenen tutar, yaklaşık 30 milyardolar. Buna, dış ticaret açığınınaynı dönemde 42 milyar dolarseviyesinde olduğunu; bir başkadeyişle, toplam dış ticaretaçığının yaklaşık yüzde 70’ininenerji ithalatı kaynaklı olduğunueklediğimizde yerel yenilenebilirenerji kaynaklarının önemi dahanet ortaya çıkıyor.Sevim ReşatİTÜ İnşaat Fakültesi 1987Alternatif enerji alternatifyaşamEinstein’a sormuşlar 3. DünyaSavaşı çıkarsa sizce savaş neşekilde olur? Einstein cevapvermiş; “Kesin bir şey söylemekzor ama 4. Dünya Savaşı taşlarve sopalarla olur.”Çoğalan nüfusla birliktedünyamızdaki enerji ihtiyacıher yıl ortalama yüzde 4-5oranında artmaktadır. Bunakarşılık petrol rezervlerinin50 yıl içinde, kömür ve doğalgaz rezervlerinin ise 130-150 yıl gibi bir süre içindetükeneceği öngörülmektedir.Şayet yeni enerji kaynaklarıdevreye sokulamazsa yaşambiçimimizde önemli değişikliklerolabilir. Örneğin, otomobilyerine yeniden atlı arabalarkullanabiliriz. Evlerimizdeakşamları mum ışığıylaoturabiliriz. İnternet üstündenhaberleşmek yerine eski usulmektuplaşmaya başlayabiliriz.Bu saydıklarımı bir filmde100


seyretmek, bir romandaokumak hoşumuza gidebilirama hiç birimiz böyle bir yaşambiçimine dönmeyi istemeyiz.İşte bu yüzden alternatifenerji kaynakları devreyesokulmaktadır. Yeni arayışlar dasürekli devam etmektedir.Petrol ve doğalgaza alternatifolabilecek enerji kaynaklarınınen verimlisi nükleer enerjisantralleridir. Bugün ABD enerjiihtiyacının yüzde 25’ini, Fransayüzde 75’ini nükleer enerjisantrallerinden karşılamaktadır.Ancak nükleer santrallerinyapımı çok dikkat, bilgi veteknoloji gerektirmektedir.Hammaddesinin teminikolay değildir. Elde edilenatıklar yıllarca radyasyonyaymaya devam ederler,bu yüzden atıkların doğayazarar vermeyecek şekildesaklanması gerekmektedir. Busantraller inşa edilirken güvenlikkatsayılarının yüksek tutulmasıgerekir. Çünkü santraldekiküçük bir sızıntı bile milyonlarcacanlının ölümüne neden olur.Özellikle Çernobil santralindeyaşanan kazadan sonra nükleerenerji santrallerinin yapımınabir çok kişi karşı gelmektedir.Ancak bilinmesi gereken önemlibir husus vardır. Nükleer enerjisantralleri elektrik üretirkendiğer enerji santrallerinekıyasla daha az miktardakarbondioksit açığa çıkarırlar.Bilindiği gibi karbondioksitgazının atmosferdeki miktarınınartması küresel ısınmanınen önemli sebeplerindenbiridir. Küresel ısınmada bugaz yüzde 50 etkiye sahiptir.Üstelik karbondioksit gazınınatmosferdeki ömrü 100 yıldır.Yani bugün atmosfere salınankarbondioksit miktarı tamamenkesilse bile küresel ısınmadevam edecektir.Elbette bu yazının amacınükleer enerji santrallerinisavunmak değildir. Ancakyaşadığımız ve hızla ilerleyenteknoloji çağında acı daolsa kendi gerçeğimizinfarkına varmak zorundayız.Çevreci arkadaşlarımınhassasiyetini takdir ediyor,ilgiyle karşılıyorum. Çünkü bugezegen yalnızca bize değilgelecek nesillere de aittir. Ancakyaşadığımız çağın gerektirdiğibir takım zorunluluklar var.Bunların başında da artanenerji ihtiyacı ve bunun nasılkarşılanacağı sorunudur.Bir diğer alternatif enerjikaynağı ise hidroelektriksantrallerdir. Hidroelektriksantraller nükleer ve termiksantrallere kıyasla atık maddeoluşturmazlar. Atmosferekarbondioksit gazı salmazlar.İşletme maliyetleri düşüktür.Üstelik ülkemiz bol sukaynaklarına sahiptir. Buyüzden hidroelektrik santralyapımına çok elverişlidir. Bu biravantajdır, bir fırsattır. Yeterincehidroelektrik santral yapılırsanükleer enerji santralı kurmayada gerek kalmayabilir.Ancak çevrecilerin açtığıdavalar yüzünden bir çokhidroelektrik santralininyapımı askıya alınmıştır. Buda bir zafermiş gibi toplumasunulmaktadır. Anadolu’da birsöz vardır. “Nereden geliyorbu değirmenin suyu?” diyesorarlar. Bu çevreci arkadaşlarda hiç düşünmüyorlar mı,sormuyorlar mı nereden geliyorbu elektriğin kaynağı diye.Elektrik enerjisi üretimindekullandığımız enerjinin yüzde75’ini ithal etmekteyiz. İthalettiğimiz doğalgaz ve petrolödemelerini döviz cinsindenyaptığımız için milli gelirimizinönemli bir kısmı yurt dışınagitmektedir. Türkiye İstatistikKurumu (TÜİK) verilerine göre2011’de enerji ithalatı 54,1 milyardolar olarak gerçekleştirilmiştir.Cari açığın yüzde 70,2 sini enerjiithalatı oluşturdu. Türkiye’nin104 milyar dolara ulaştığı dışticaret açığının yüzde 51’i enerjiithalatından kaynaklandı. Oysakendi suyumuzu, kömürümüzü,jeotermal kaynaklarımızıkullanarak elektrik santrallerikursak enerji kullanımı hemdaha ekonomik olacak hem dedışa bağımlılıktan kurtulacağız.Kabul etsek de etmesek dehepimiz teknoloji <strong>çağını</strong>nesirleriyiz. Hiç birimiz daha azelektrik tüketmek amacıylateknolojinin bize sunduğunimetlerden vazgeçmekniyetinde değiliz. Aksineher gün bir yenisi eklenengerekli gereksiz yeni cihazlarıhayatımıza sokmak konusundageri durmuyoruz. Elbettebunun bir bedeli olacaktır. Hiçbedel ödememek diye bir şeysöz konusu olmadığına görebu bedeli en aza indirmeyeçalışmak sanırım en akıllıcahareket olur.Sevim Reşat 1966 Kayseridoğumlu. 1987’de İstanbulTeknik Üniversitesi’nden inşaatmühendisi olarak mezun oldu.1989’da İstanbul Üniversitesiİşletme İktisadı Enstitüsü İnşaatİşletmeciliği bölümünü bitirdi.Daha sonra Amerika BirleşikDevletleri’nde Johns HopkinsÜniversitesinde dil eğitimialdı. Bir süre mühendis olarakçalıştıktan sonra edebiyatçalışmalarına ağırlık verdi. İlkromanı Nisan’a Veda İnkılaproman yarışmasında ikincioldu. 1998’de Mutluluk SanaYakışırdı, 2002’de DüşlerinZaferi, 2006’da kendi ailesinianlattığı Rüzgâr Kokulu Atlılaryayınlandı. Bir süre günlük birgazetede (1999-2000 ) köşeyazarlığı yaptı. İTÜ Mezunlarıdergisinde yazar ve yayın kuruluüyesi (1999-2006 ) olarak görevaldı. Çeşitli dergilerde makaleleriyayınlandı.101


DOSYA HacerGemiciHaberTürk GazetesiEkonomi ServisiGÜNEŞİ GÖRMEK2015’İ BULACAKEnerji bürokrasisi de yatırımcıda rüzgarda gerçekten kötü birders verdi. Sektörü yakındantakip edenler bilir, EnerjiPiyasası Düzenleme Kurumu(EPDK) uzun bir süre rüzgarsantrali için başvuruları kabuletmedi. Ardından da 1 Kasım2007 tarihinde sadece birgünde tüm başvuruları kabuledeceğini duyurdu. Dünyadagiderek yayılan alternatifenerji kaynaklarının başındagelen rüzgar adeta yatırımcılarıbaştan çıkardı. Bilen, bilmeyenlisans için EPDK’nın kapısınıdayandı. 2 Kasım 1997 günüEPDK’nın elinde 78 binmegavatlık yaklaşık 750 rüzgarsantrali başvurusu vardı.Türkiye’de o dönemde tümkurulu gücün 40 bin megavatolduğu düşünüldüğündetaliplerin ne kadar iddialı olduğuda ortaya çıkar! Çünkü tümbu yatırımların hayata geçmesi150 milyar liralık bir kaynakgerektiriyordu.Ancak bazıları o kadar iştahlı vealelacele girdiler ki koordinatlarıyanlış hesaplayanlar komşuülkelerde rüzgar santraliyapmaya hazır görünüyorlardı.Türk karasularını yanlışlıkla aşıpYunanistan’a hatta Ermenistan’ıbile aşıp Azerbaycantopraklarında bile rüzgarsantrali lisansı başvurusu yapanvardı!Şimdi ise sıra güneşte. 4-5yıl önce güneşten elde edilenelektrik için verilen 13.3 dolarsentlik teşviki cazip bulmayanlarartık bu bedelin bile <strong>altın</strong>a razı.Çünkü o tarihlerde 1 megavatlıkgüneş enerjisi santrali yatırımıyapmanın maliyeti 4- 5 milyonEuro iken, artık bu rakam1-1.5 milyon Euro’lara geriledi.Güneşin talibi çok ama kezrüzgardaki gibi eline çantasınıalan EPDK’nın kapısınadayanamayacak görünüyor.EPDK 10-14 Haziran 2013’telisans başvurusu alınacağınıduyurdu. Ardından da birçokkişinin tepkisini çekse degüneş santrali yapılacak olanbölgede altı ay ölçüm yapmaşartı getirdi. Zorlu bir süreçolsa da bu süreç maceracılarınönünü kesecek görünüyor.Ancak güneş santralleri içinde lisans başvuruları dikensizgül bahçesi değil. Şirketlerölçüm istasyonu kuracak amaMeteoroloji İşleri’nin istasyonunkurulduğuna dair tutanaktutması ve bunu denetlemesigerekiyor. Ne yazık ki kurumbu iş için henüz hazırlıklı değil.Yani bu işin onayını verecek,denetimini yapacak kadro şuan için hazır değil. Bir diğerkonu da güneş santrallerininkurulacağı arazi ile ilgili.Bilindiği gibi bu santrallertarım arazisine kurulamayacak.Yatırımcının önünde iki seçenekvar; Hazine ve orman arazileri.Hazine arazilerini ölçümiçin kiralamakta sorun yok,ancak orman arazileriyle ilgilibaşvurular kabul edilmiyor.Orman Bakanlığı 9 Ağustos’tabir genelge yayınlandı ve‘Güneş santrali için ölçümbaşvurularını şimdilik kabuletmeyin” dedi.Tüm bunları alt altakoyduğumuzda güneştesüreç çok da hızlı olmayacakgörünüyor. Ölçüm istasyonukurup, Meteoroloji İşleri’ndenonay alıp lisans başvurusu2013 yılı haziranını bulacak.Lisansı almak ise en iyimsertahminle 2014 yılı başınıbulacak. Ardından da bu işinfinansmanı var. Yani bizimyatırımcılar güneşi 2015 yılındanönce zor görecek.HERKES KONYA’YAYIĞILDIGüneş enerjisi denilince ilkakla gelen yer kuşkusuzKonya. Durum böyle oluncada son dönemde Konya’da‘güneş peşinde koşan’ onlarcayatırımcı var. Ancak buradakitehlike de ilk akla gelen yerolduğu için herkesin Konya’yayığılması. Aynı bölge için birdençok başvuru olunca EPDKo bölgede ihaleye çıkacak.O zaman da güneşten eldeedilen elektriğin birim fiyatınıdevlete 13.3 sente satacak olanyatırımcılar bu fiyat üzerindenihalede rekabet edecekler. Dahaaz paraya razı olan bölgeyialacaklar.Güneşte cazip bir başka bölgede Doğu ve Güneydoğu.Özellikle Van ve Adıyaman’dayüksek potansiyel söz konusu.Fakat bölgedeki terör olaylarıyatırımcıyı bu illerden şimdidensoğutmuş durumda. Çünküölçümü yapıp, lisansı alsafinansörler terör riskini almayaçok iştahlı olmayacaklar. Bunedenle işi bilen, yıllardır bukonuda hazırlık yapanların gözüdaha az başvurunun yapılacağıve daha az riskin olduğu yerlerolacak.102


Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn’danİstanbul Teknik Üniversitesi’neArşimet’in hamamdan fırladığıo uğurlu günün üstünden ikibin yıldan fazla geçti ve bizlerbugün, hem onun hem dezihni onun gibi işleyenlerinölçüp biçmesi, tartması,toplayıp çıkarmasıyla doğanınimkânlarını genişletenlersayesinde daha rahat bir hayatsürüyoruz. Bilimi teoridenpratiğe dönüştüren bir alanolarak “mühendislik” elimiziattığımız her yerde artık.Bilgisayarsız, internetsiz birhayat düşünemediğimiz gibi,dört duvarı olan bir ev, yolsuzbir şehir, köprüsüz bir nehirde düşünmek mümkün değil.Sağlık hizmetlerinden Mars’ayolculuğa kadar her yerdekendini gösteren bu disiplinintarihi de teknolojinin kendisigibi sürekli bir gelişim halinde.İTÜ Rektörü Prof. Dr. MehmetKaraca’nın kaleme aldığıİstanbul Teknik Üniversitesi veMühendislik Tarihimiz kitabı,hem Osmanlı'dan günümüzeTürkiye’de mühendislikdisiplininin gelişimini hemde ülkemizin en saygınüniversitelerinden İstanbulTeknik Üniversitesi’nin tarihiniyakından inceliyor.On sekizinci yüzyılda başlayanve Osmanlı İmparatorluğu’ndayenileşme çabasıylagerçekleştirilen girişimler,Fransa’dan gelen bilim vemühendislik dallarında uzmaninsanların burada yaptığıçalışmalarla güçlenmiştir.1773 yılında Mühendishâne-iBerrî-i Hümâyûn adıyla kurulanTeknik Üniversite’den sonra,1835’te Humbaracı Ocağı’nınkuruluşu ve burada verileneğitimler, Osmanlı'nın dışarıdanithal etmek yerine kendimühendislerini kendisininyetiştirmesini sağlamıştır.İmparatorluğun içindebulunduğu sosyo-politikduruma göre farklı ihtiyaçlaracevap vermeye çalışanmühendisler, döneminegöre bazen savaş bazen deyeni şehirlerin kurulmasıiçin yoğun çalışmalardabulunmuşlardır.Prof. Dr. Karaca bu kapsamlıincelemesinde, 239 yıllıkgeçmişi ile Osmanlı'danbugüne mühendislik veteknik eğitimin devam ettiğiyegâne kurum olan İstanbulTeknik Üniversitesi’nin Türkmodernleşme tarihi açısındankonumunun önemini vurguluyor.Kuruluşundan bugüne verilenderslere, eğitimcilere, buüniversiteden mezun olmuşve tarihe geçmiş kişilere dairönemli bilgilerin yer aldığıİstanbul Teknik Üniversitesi veMühendislik Tarihimiz kitabı,dayandığı pek çok Osmanlıca-Türkçe arşiv belgesiyle deörneği olmayan bir çalışma.Tarihi boyunca mühendislik vebilim kadar siyaset ve sanatalanlarında da çok değerliinsanlar yetiştirmiş olan İstanbulTeknik Üniversitesi, belkide Türkiye’de bu kadar çokbaşbakan yetiştirmiş tek okulolma özelliğini de taşıyor.Araştırmacı kimliğini çokgeniş bir idari tecrübeylebütünleştirmiş. Prof. Dr. Karaca,İstanbul Teknik Üniversitesi’nedair neden böyle bir çalışmayapma ihtiyacı hissettiğini şusözlerle açıklıyor: “Yetiştirdiğibilim insanları ile <strong>mühendisliğin</strong>Türkiye’deki gelişimine yaptığıgenel katkılara ilaveten, yinebünyesinden çıkardığı sayısızdevlet adamı, işadamı vebürokratın modern Türkiye’nininşasında üstlendikleri öncüroller de dikkate alındığında,İTÜ’nün Türk modernleşmetarihi açısından yüklendiği tarihimisyon daha da belirginleşir. Busebeple, İTÜ’nün kurumsal tarihive sahip olduğu entelektüelhafıza ve ortam, toplum olarakneredeyse son 250 yıllıkçağdaşlaşma serüvenimizinkodlarını taşıyan çok değerli birbirikimi ifade ediyor olmasınakarşın, bugüne kadar İTÜ’nünkurumsal tarihinin yazılmamışolması hüzün verici bir eksiklikolarak karşımıza çıkmaktadır.”İstanbul Teknik Üniversitesi veMühendislik Tarihimiz kitabıylaProf. Dr. Mehmet Karaca işte bubüyük eksikliği dolduruyor vehem mühendislik alanına özelilgi duyanlar hem de Osmanlıve Türkiye tarihine dair kitaplarokumayı sevenler için doyurucu,aydınlatıcı, zevkle okunan bireser ortaya koyuyor.103


Krize rağmen Selaniksokakları hareketliAta yadigarı bu serhat kentine karadan beş-altı saatte gidilebiliyor.Daha önce Atina üzerinden uçakla aktarmalı olarak da beş-altı saatteerişilirken, bugün Türk Hava Yolları’nın direkt uçuşlarıyla birlikte bu sürebir-bir buçuk saate inmiş durumda.Ege denizinin en kuzeynoktasında konumlanmış olanbu liman kenti, Yunanistan’ınikinci büyük metropolü. Ülkedeyaşanan ekonomik krizerağmen, sokaklar hareketli veşehirdeki hayat, normal akışındadevam ediyor.İngiliz ve Alman turistlerindaha çok Ege adalarını tercihetmesine karşın Selanik,Türkiye ve Balkanlardan gelenziyaretçilerin ilgisini çekiyor.Yunancada Salonica veyaTheseloniki olarak adlandırılankent, M.Ö. 315 yılında Makedonkralı Kassandros tarafındankurulmuş. Dünya hakimiBüyük İskender’in babasıFilip’in anıt mezarını, Selanikyakınlarındaki Vergina’da ziyaretedebilirsiniz. İskender’in Asyaseferinden gelirken ölmesiyledağılan imparatorluğunardından bölge önce Roma,daha sonra da Venedikdevletinin kontrolüne geçer.104


Çelik ArselOsmanlıların Trakya’yı istilasıylabirlikte (M.S. 1430) Selanik,Türklerin yönetimine geçer vedört yüz sene imparatorluksınırları içinde kalır. İspanya’dantehcir edilen Musevitoplumunun gemilerle ilkyerleştigi kent, Selanik’tir. Göçerağmen burada hala Musevitoplumu bulunmaktadır.Şehrin en işlek yerlerinden biriolan Modiano’ya bir uzanırsanız,burada çiçek pazarı ile balıkpazarı karışımı bir yerleşimdikkatimizi çeker. Ege denizininen zengin deniz ürünleriniburada, hem de bizdekindendaha ucuza bulabilirsiniz. Çicekpazarının ortasında Osmanlıdöneminden kalma bir hamam,eski ve harap haliyle onarılmayıbekliyor gibidir.Biraz ileride tipik Rum müziğieşliğinde uzolarını yudumlayanakşamcılar, birbiri ardınasıralanan tavernalarda kafaçekmeye başlamışlardır bile.Aristoteles Caddesi’ndenaşağıya doğru yürürseniz, aynıisimli meydanda Venizelos’unheykelinin bulunduğu yeregelirsiniz. Oradan aşağıyadeniz kenarına uzanan genişcadde üzerinde, şık butikler vehediyelik eşya satan dükkanlaryer alır. Sahile vardığınızda solaParalia’ya yönelirseniz, uzaktabütün heybetiyle Beyaz Kule(White Tower) göze çarpar.Osmanlı döneminde korumaamaçlı olarak inşa edilen kule,daha sonraları hapishaneolarak kullanılmış. Burası şimdi,kültürel etkinlikler ve sergiolarak ziyarete açık bulunuyor.Sahil boyunca sıralanan pub vekafelerde gençler tarafındantercih edilen frappe ve espressoservis ediliyor.Selanik’e gelince yukarımahallede yer alan TürkKonsolosluğu’na ve yanındakiAtatürk’ün doğduğu eve birziyaret mutlaka yapılmalı.Yunan Hükümeti tarafındanAtatürk’e hediye edilen buevde Atamıza ait bazı şahsiesyaları da görebilirsiniz. Vakitbulursanız Beyaz Kule’ninyakınlarında bulunan ArkeolojiMüzesi’ni de gezebilirsiniz.Eski ve orta çağlardan kalmabirçok eserin teşhir edildiğimüzedeki heykel ve mozaiklergörülmeye değer. Aynı yerdeFilip II’nin Vergina’dan getirilen<strong>altın</strong> tabutu ve M.Ö. 330senesinden kalma DerveniKrateri dikkati çeken eserlerarasında yer alıyor.Gezilip görülmeye değeryerlerden biri de Rotonda. MS.3.yüzyılda Theodosios tarafındaninşa edilen bu yapı, daha sonrakiliseye çevrilmiş. O devirdenkalma mozaiklerde Hristiyanlığınilk dönemine ait azizeler tasviredilmekte.Körfezin batı yakasında yeralan liman yakınındaki lokantave tavernalarda leziz mezelereşliğinde rakınızı yudumlarken,buzukiyle çalınan Rumşarkılarını da dinleyebilirsiniz. 6.Salomino adresindeki KrikelasLokantası’nda meze vedeniz ürünlerinin her çeşitinibulabilirsiniz.Araba ile on-onbeş dakikalıkmesafedeki Aretsou plajıyanındaki Hamodrakas (13. MGagilli St. Tlf 447.950) balıklokantası ise Selaniklilerin tercihettiği yerlerden biridir.105


Bilgi kirlidir leke tutar!“Artırılmış Gerçeklik”tanımı sizde nasıl bir algıyaratıyor, bilmiyorum. Ancakbilginin kaynağında oluşankirlenmenin önüne geçmekiçin yeni yöntemler keşfetmekzorundayız. Aklımızın hassasterazisinden geçmedengörmemek, izlememek vebilmemek zorunda kalabiliriz.Hazırlayan: Timur SIRT99 doğruyu yan yana koyarsınız100’üncüde yaptığınız hatayıkimse görmez. Ancak tüm bilgikirlenen bir hata yaparsanız,bunun adı en hafifindenmanipülasyondur. Sosyalmedya, internet, iletişimpaketlerin içine bakıldığıdönemde temizlenmeyen bilgiyok gibi... Artırılmış Gerçeklikolarak Türkçe’ye çevrilenAugmented Reality teknolojisi(Sanal Gerçeklik olaraktanımlayan da var) gelecekteolacakların haberini veriyor.“Gözünle görsen inanma”diyeceğimiz öz (cevher) nedir?İşte güvenlik tehditlerinin arttığıbir dönemde yaşıyoruz. Pekiönlem almak için çaba harcıyormuyuz? Tahmin edebileceğinizgibi, hayır! En azından yeterlideğil.DIŞARDA ÇIPLAKDOLAŞIYORUZPek çoğumuz evdeki veyaofisteki bilgisayarlarda önlemalıyor. Ancak sanki cihazlarmobil olunca bu tehditortadan kalkıyor. Tam tersinetehditler artıyor. “Akan supislik tutmaz” der gibi, tabletve cep telefonlarında virüs vegüvenlik yazılımı kullanmıyoruz.Antivirüs yazılım kuruluşuESET’in yaptırdığı araştırmayagöre masaüstü ve dizüstübilgisayarlarda güvenlikyazılımı kullanma oranı, hemdünyada hem de Türkiye’deyüzde 90’ları aşmış durumda.Ancak araştırma, tablet ve akıllıcep telefonlarında güvenlikyazılımlarının henüz yaygınkullanılmadığını ortaya koydu.ELİMİZDE SAATLİ BOMBATürkiye’de tablet kullanıcılarınınyüzde 43.5‘i, akıllı cep telefonukullanıcılarının ise yüzde 56.2’sionline tehditlerden korunmakiçin herhangi bir yazılımkullanmıyor. Yani elimizde saatlibomba ile dolaşıp duruyoruz.2012 yılının ikinci çeyreğinde, 49üllkede 50 bin kişinin katılımıylagerçekleştirilen araştırma, tabletve akıllı telefonlarda antivirüsyazılımı kullanma alışkanlığınınhenüz masaüstü ve dizüstübilgisayarlarda olduğu kadargelişmediğini ortaya koydu. Bukonuda dünyada ortalama orandaha düşük iken, Türkiye’dekullanılmama oranının dahayüksek olması dikkat çekti.106


Korsanlar taze bilgi severUnutulmuş, ezberlenmiş veyakolay tahmin edilen şifreler,bilgisayar korsanları için fasfoodyemek kadar sıradan. Sadeceyasak olması onlara dahaçekici gelebiliyor. Türkiye’deemniyet görevlilerinin bile resmikurumlarda 1’den 6’ya kadaroluşan raKendilerine AntiSecadını veren bilgisayar korsanları,ellerinde 12 milyondan fazlaApple iOS cihaz kimlik bilgisinesahip olduklarını açıkladılar.Bilgisayar korsanları sürekliolarak bir yerlerde gizli bilgipeşinde koşuyorlar ve bubilgilere ulaşmakta başarılı daoluyorlar. AntiSec adındakibilgisayar korsan grubuelerinde 12 milyondan dahafazla Apple iOS cihaz kimlikve kullanıcı bilgisine sahipolduklarını açıkladılar. Bunuispat edebilmek için burakamın 1.000.001 adet bilgiyikamuya açık halde yayınladılar.Yayınlanan bildiride, bilgilerinFBI’dan çalındığı ve içindecihaz numaraları, isimler,telefon numaraları ve adres gibibilgilerin bulunduğu belirtildi.Bilgilerin bu yılın Mart ayındaçalındığı açıklandı. bu duyuruyuilk olarak Anonymous grubutwitter üzerinden halka açıkbir şekilde” 12 milyon iOS cihazkimliği ele geçirildi” mesajıyladuyurdu. Bilgisayar korsanlarınFBI’dan bile bilgi sızdırabiliyorolması telefonlar üzerindebanka ve kredi kartı bilgilerininyer alması konusundakitartışmaların ne kadar haklıolduğunu bir kez daha gözlerönüne seriyor.Masaüstü güvenli cepte güvensizMasaüstü bilgisayarlardaantivirüs yazılımıkullanmayanların oranıdünyada yüzde 2.9, Türkiye’deyüzde 5.4 düzeyinde, Dizüstü(Notebook) bilgisayarlardaantivirüs yazılımıkullanmayanların oranıdünyada yüzde 4.2,Türkiye’deyüzde 8.0 düzeyinde,Netbooklarda antivirüsyazılımı kullanmayanlarınoranı dünyada yüzde6, Türkiye’de yüzde7.9 düzeyinde, Tabletkullanıcıları arasında antivirüsyazılımı olmayanlarınoranı dünyada yüzde 27.3,Türkiye’de ise yüzde 43.5düzeyinde,Akıllı telefonlarda(Smartphone) antivirüsyazılımı bulundurmayanlarınoranı dünyada yüzde 35.9,Türkiye’de yüzde 56.2düzeyinde.107


ABD’de teknolojik icatlarınödüllendirildiği R&D-100 İTÜ’lü ekibinİstanbul Teknik ÜniversitesiKimya Metalürji Fakültesi,Metalürji ve MalzemeMühendisliği Bölümü öğretimüyelerinden Prof. Dr. ServetTimur ve öğrencileri Dr.Güldem Kartal ve Dr. ÖzgenurKahvecioğlu Feridun’unaynı bölüm mezunu ve ABDArgonne Ulusal LaboratuarıEnerji Sistemleri Bölümüaraştırmacılarından Dr.Ali Erdemir ve Dr. LeventEryılmaz’ın ekip arkadaşlarıile ortaklaşa hayata geçirdiği“Çok Hızlı Yöntemle Borlamave Büyük Ölçekli Uygulaması”çalışmaları Bilimin Oscarlarıolarak bilinen ABD R&D-100ödülüne layık görüldü.Endüstride kullanılabilecekteknolojik icatlarınödüllendirildiği R&D-100 Ödülü,İTÜ’lü ekibin oldu. Araştırmaekibinin çok hızlı ve çevreselborlama tekniği buluşu vebuluşun laboratuar boyutundanendüstriyel uygulamayataşınmasından oluşan 10 yıllıkçalışması, dünya çapındaverilen bir ödül olan R&D 100ödülünü aldı. Sanayi sektörününaşınmayan çelik malzemeihtiyacından yola çıkan ekip,çok uzun zaman alan ve çevreyikirleten teknikler yerine, klasikborlama yöntemlerine göre30 kat daha hızlı bir yöntemleve çelik üzerinde başlangıçmalzemesinden 10 kat daha sertbir tabaka oluşturan bir yöntembuldu.Konusunda dünyada ilkaraştırma olma özelliğitaşıyan geliştirilen bu borlamayöntemi, (halojenür içermeyenergimiş tuz banyolarındaelektrokimyasal yöntemledifüzyon esaslı borlama)ile 15 dakikada bir çeliğinyüzeyinde malzeme boyutlarınıdeğiştirmeden, 100 mikronlukbir yüzey tabakasının sertliğini10 kat artırılabilmek mümkünolmaktadır.Prof. Dr. Servet Timur 10 yıllıkgelişim süreci ile ilgili olarakaçıklamasında “Laboratuarortamında 250 gramlıkbir elektroliz hücresi ilebaşladığımız sistem, şu an 3,5ton büyüklükte ve türününtek örneği olan bir fırın ileendüstriyel uygulama boyutunaulaştı” dedi.Prof. Dr. Celal Şengör Leopoldina DoğaAraştırıcıları Akademisi üyeliğine seçildiMaden Fakültesi JeolojiMühendisliği öğretim üyesiProf. Dr. Celal Şengör 2008’denberi Alman Ulusal BilimlerAkademisi rolünü oynayanLeopoldina Doğa AraştırıcılarıAkademisi üyeliğine seçildi.Prof. Dr. Şengör, 350 yıldaneski bir tarihi olan LeopoldinaDoğa Araştırıcıları Akademisi’nebilimsel başarıları nedeniyleseçildi.Prof. Dr. Şengör “Bana bugünekadar bilimsel araştırmalarımdaen büyük desteği sağlayansizlere, üniversiteme veİTÜ’deki arkadaşlarıma en içtenteşekkürlerimi bildirmek benimiçin en büyük zevktir. Bu hiçkuşkusuz hepimize yansıyanbir başarıdır” dedi. LeopoldinaAkademisi, Royal Society, RusBilimler Akademisi ve Paris’tekiAcadémie des Sciences ilebirlikte Avrupa’nın en prestijlidört bilimler akademisindenbiri ve bunların en eskisidir.Türkiye’den daha önce aynıakademiye seçilen tek Türkİstanbul Üniversitesi FenFakültesi Jeoloji Enstitüsümüdürü rahmetli Ord. Prof.Hamit Nafiz Pamir’di.Değerli bilim adamımızıbaşarısından dolayı kutluyor,İTÜ’lü olmanın farkını ortayakoyan nice başarılara imzaatmasını diliyoruz.108


İTÜ'lü öğrenciler Uluslararası Çevreci Şehirler2012 Yarışması’nda dünya 2. si olduSchneider Electric tarafındandüzenlenen UluslararasıÇevreci Şehirler (Go Green InThe City 2012) yarışmasındaİstanbul Teknik Üniversitesiöğrencileri Cansu Çelik veHasan Erdem Harman dünya 2.si oldu. İTÜ’lüler, 9 ülkeden 600projenin yer aldığı yarışmanınParis’te yapılan finalinde“Şehirde Günışığı” projeleriyleikinciliğe layık görüldü.Schneider Electric tarafındandüzenlenen “UluslararasıÇevreci Şehirler” yarışmasındaüniversite öğrencilerindenşehirler için hayati önem taşıyankonut, üniversite, perakende, suve hastane sektörlerine yönelikuygulanabilir enerji yönetimiçözümleri tasarlamaları istendi.Brezilya, Çin, Fransa, Almanya,Hindistan, ABD, Rusya, Türkiyeve Polonya’dan üniversiteöğrencilerinin katılımına açıkolan yarışmaya 600 projekatıldı. İlk elemeyi geçen 100proje Paris’te düzenlenecekfinal yarışması için ABD’limentorlarıyla 4 ay çalıştı.Finale en az biri kadın olmaküzere iki öğrenciden oluşan25 takım kaldı. Takımlar 20-23 Haziran 2012 tarihlerindeParis’teki Schneider ElectricHIVE binasında gerçekleştirilenfinalde şehirlerde enerjiİTÜ 2011-2012 akademik yılı doktora vesanatta yeterlik diploma törenikullanımını azaltmak içingeliştirdikleri projeleri sundu.İstanbul Teknik ÜniversitesiCevher Hazırlama ve İmalatMühendisliği Çift Ana Dalöğrencisi Cansu Çelik ile İmalatve Makine Mühendisliği ÇiftAna Dal öğrencisi Hasan ErdemHarman “Şehirde Günışığı” isimliprojeleriyle dünya 2. si oldu.Projeyle ilgili bilgi veren CansuÇelik “Amacımız güneş ışığınıelektrik enerjisine çevirmedenmetro, yer altı otoparkları,alışveriş merkezleri gibi kapalıalanları aydınlatmaktı. Öncegüneş ışığını kolektörleryardımıyla topladık. Estetikgörünüme uygun özel tasarımyapıldı. İkinci aşamada toplanangünışığı fiberoptik kabloyardımıyla mekana iletildi. Sonolarak reflektörler aracılığıylamekana dağıtıldı” dedi.İstanbul Teknik Üniversitesi2011-2012 Akademik YılıDoktora ve Sanatta YeterlikMezuniyet Töreni İTÜ SüleymanDemirel Kültür Merkezi’ndegerçekleştirildi. İTÜ’den toplam133 öğrenci doktora derecesinialarak mezun oldu.The University of Georgia’dandavetli konuşmacı olarak törenekatılan İTÜ Mimarlık mezunuÜmit Yılmaz yeni mezunlarlatecrübelerini paylaştı. Yılmaz,“Doktoramı bitirdikten sonragittiğim ABD’de, İTÜ’nünkazandırdığı eğitim, bilgi vedeneyim sayesinde ne özelsektörde çalışırken, ne deüniversitede hocalık yapmayabaşladığımda herhangibir güçlükle karşılaştım.Sizin olanaklarınız vesorumluluklarınızın daha fazlaolduğu çok açık görünüyor.Yarının liderleri sizin aranızdançıkacak, içinizdeki insan sevgisi,doğa sevgisi, barışa, sanatave bilime olan tutkuyla, inançlıve başı dik İTÜ’lüler olarakyücelmenizi diliyorum” diyekonuştu. İTÜ Rektörü Prof.Dr. Muhammed Şahin, ÜmitYılmaz’a konuşması anısına birteşekkür plaketi takdim etti.Doktora töreni İTÜ Dr. ErolÜçer Müzik İleri AraştırmalarMerkezi’nin konseri ile devametti. Ardından doktoraöğrencileri adına Dr. GüldemKartal bir konuşma yaparak“Teknik Üniversite ruhu bilimselolma, kanıtlanabilen gerçekleredayanarak özgür düşünebilen,özgün tasarlayabilen, her şeyesorgulayıcı bakan, sanata veinsana duyarlı, evrensel etikdeğerlere saygılı, paylaşımcı,başarı odaklı, verimli ve etkinçalışma alışkanlığını kazanmışolmak demektir. Kimseninşüphesi olmasın ki buradakazandığımız iç disiplin, alt yapıve iyileştirme güdüsü, bizlerintoplumun şekillenmesindeyapıcı katkıları olmasını vebu yolda öncülük etmemizisağlayacaktır” dedi.109


İTÜ güneş teknesi takımı dünya şampiyonu olduİstanbul Teknik ÜniversitesiGüneş Teknesi Takımı ABD’dedüzenlenen Solar Splashyarışlarında dünya birincisioldu. Türkiye’den katılan tektakım olarak ABD’li 22 takımıgeride bırakan “Odabaşı” dünyaşampiyonu oldu.ABD’nin Iowa eyaletindebu yıl 18’incisi düzenlenenyarışlarda Türkiye’yi İstanbulTeknik Üniversitesi Gemi İnşaatıve Deniz Bilimleri Fakültesiöğrencilerinden oluşan GüneşTeknesi Takımı’nın Odabaşıisimli teknesi temsil etti.Solar Splash disiplinlerarasıyeteneklerin birleştirilerektakım çalışmasını geliştirmeyeyardımcı olan bir yarışmadır.Yarışmanın temel amacı, farklıalanlarda yetişen mühendisve tasarımcı adaylarınınbirbirleriyle iletişimini veberaber ortaya bir çalışmakoymalarını sağlamaktır.Yarışma Teknik Rapor,Görsel Sunum, SıralamaEtabı, Hız Etabı, ManevraEtabı, Dayanıklılık Etabı veİşçilik gibi alanlar üzerindenpuanlandırılmaktadır. GüneşTeknesi takımı aynı zamanda,«Sıralama Etabı» ve «ManevraEtabı»nda 1.lik, «Teknik Raporve Sunum dalında 2.›lik «HızEtabı»nda 3.lük ve tasarımdamükemmellik ödüllerini de aldı.İTÜ Güneş Teknesi TakımıSolar Splash’ta 2007’de dünyaüçüncüsü, 2008’de dünyaikincisi, 2011’de dünya üçüncüsüolmuştu. Güneş Teknesi Takımı24 Haziran Pazar günü saat17.00’de Atatürk Havalimanı’nainecek.Türkiye ve Japonya’nın deprem mühendisliği işbirliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiDeprem Mühendisliği ve AfetYönetimi Enstitüsü “Türkiyeve Japonya’nın DepremMühendisliği Alanındaki İşBirliğinin 60. Yılı” anısına 1-2Haziran tarihlerinde bir çalıştaydüzenledi. Türk ve Japon bilimadamlarını buluşturan çalıştayda,Türkiye ve Japonya’nın DepremMühendisliği alanındaki işbirliğinin tarihsel süreci, ortakçalışmalar ve geçtiğimiz yıliki ülkede önemli depremhasarlarına yol açan Van veFukushima depremleri ile ilgili enson çalışmalar sunuldu.Remzi Ülker KonferansSalonu’nda açılışı yapılançalıştaya İTÜ Rektörü Prof.Dr. Muhammed Şahin, RektörYardımcısı Prof. Dr. DerinUral, Uluslararası DepremMühendisleri Birliği BaşkanıProf. Dr. Polat Gürkan, JaponyaUluslararası İşbirliği Ajansı(JICA) Türkiye Başkanı AkioSatio, JICA Türkiye Derneği’ndenDr. Alparslan Kuzucuoğlu,Deprem Mühendisliği AfetYönetimi Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Ertaç Ergüven, Afet ve AcilDurum Yönetimi Başkanlığı’ndanyetkililer ve akademisyenlerkatıldı.Uluslararası DepremMühendisleri Birliği BaşkanıProf. Dr. Polat Gürkankonuşmasına başlamadantüm konukları geçtiğimiz yılekim ayında Van’da meydanagelen depremin ardından artçısallantılarda göçük <strong>altın</strong>dakalarak hayatını yitiren Japonyardım gönüllüsü AtsushiMiyazaki anısına saygı duruşunadavet etti. Gürkan, 1952 yılındanitibaren Türkiye’ye eğitim içingelen Japon bilim adamlarıile başlayan ilişkilerin tarihselsürecini ve Türkiye’de yürütülençalışmaları aktardı. JaponyaUluslararası İşbirliği Ajansı (JICA)Türkiye Başkanı Akio Satioda iki ülkenin yaşadığı büyükdepremlerin ardından ortakamacın güvenli toplumlar içinçalışmak olduğunu vurgulayarak“Depremlerden doğan zararlarınen aza indirilmesi ve afetyönetiminin gelişmesi için yapıcıve aktif çalışmalara devamedeceğiz” dedi.110


İTÜ Uyarı Model Uydu Takımı dünya birincisi olduAmerikan Ulusal Havacılık veUzay Araştırmaları Merkezi(NASA), Amerikan Havacılıkve Uzay Enstitüsü (AIAA) veAmerikan Astronomi Topluluğu(AAS) katkılarıyla her yılABD’nin Texas eyaletindedüzenlenen geleneksel MikroUydu Yarışması’nda İstanbulTeknik Üniversitesi’nin İTÜUYARI Model Uydu Takımıdünya birincisi oldu.ABD başta olmaküzere dünyanın en iyiüniversitelerinden 35 ekibinyer aldığı yarışlarda Türkiye’yiİstanbul Teknik Üniversitesitemsil etti. Mikro UyduYarışması Tasarla, Yap, Fırlat(Annual CanSat Competition-Design Built Launch)’a katılanİTÜ UYARI Model Uydu Takımıtüm rakiplerini geride bırakarakdünya 1. si oldu. İTÜ UYARI ekibiyarışmada hem tasarım hemperformans bakımından yarışmajürisinden tam not aldı. TakımKaptanı Uzay Mühendisliğiöğrencisi Süleyman Soyer,Uçak Mühendisliği öğrencileriMuhammed Yılmaz ve VeyselYağmur Saka, Elektronik veHaberleşme Mühendisliği’ndenOnur Şahin, Yunus BuğraÖzer, Metalürji ve MalzemeMühendisliği’nden EmreAtay ve MYO Elektronik veHaberleşme Bölümü’nde MuratCan Kabakcıoğlu’ndan oluştu.Öğrenciler mikro uydu ile ilgiliçalışmalarını Elektrik-ElektronikFakültesi bünyesindeki RFElektronik Laboratuarı›ndagerçekleştirdi.Yarışmaya İstanbul TeknikÜniversitesi’nden Uyarı dışındaDevrim, UUMK ve Lagaritakımları da katıldı. LagariModel Uydu Takımı da 4. Oldu.Yarışma için İTÜ UYARI ModelUydu Takımı; İTÜ Rektörlüğü,84 Uçak Mühendisliği Mezunları,TÜBİTAK, TEİ,İTÜ-FIT Moda Tasarımı Programıbeşinci mezunlarını verdisürdürebilmesi için moda-markaürünler grubuna yönelmesibir gereklilik ve bu bağlamdamoda ve marka yaratmabecerisine sahip tasarımcılarınyetiştirilmesi de bir zorunlulukhalini aldı. Bu gerekçeyleaçılan İTÜ-FIT Moda TasarımıProgramı; İstanbul TeknikTürk Tekstil ve KonfeksiyonSanayii ile bütünleşik olarakfaaliyetlerini sürdürmekte olanİTÜ – FIT (Fashion Institute ofTechnology) Moda TasarımıProgramı, 2011-2012 akademikyılı sonunda beşinci mezunlarınıverdi. Bir tasarım yarışmasıniteliğinde yapılan “İTÜFASHION SHOW 2012” İTÜRektörlüğü’nün katkılarıyla“Banu Noyan Event Office”organizasyonunda ve EceSükan ile Korhan Abay’ınsunumuyla gerçekleşti. Tekstilve konfeksiyon sanayimizin,küreselleşen dünyadarekabet edebilir konumunuÜniversitesi ve New York DevletÜniversitesi’ne bağlı “FashionInstitute of Technology” (FIT)gibi iki köklü kurum arasında2004 yılında yapılan işbirliğisonucunda hayat buldu.Dünyanın en iyi moda okullarıarasında ilk sıralarda yer alanFIT’nin 4 senelik lisans programıiçin ortak diploma verdiği tekprogram İTÜ-FIT Moda TasarımıProgramı’dır. İTÜ FASHIONSHOW 2012, Tunçin Üner-Adnan Ege Kutay, “Klasik”temalı dört parçalık erkek giyimkoleksiyonu ile birinci olurken,Ezgi Çılgın “Yanılsama” temalıeseriyle ikinci, Ece Yavaş “İkililik”ile üçüncü oldu.Prof. Dr. Saraç’aTacikistan'daFahri Doktoraunvanı verildiİTÜ Fen EdebiyatFakültesi KimyaBölümü ÖğretimÜyelerinden Prof.Dr. A.Sezai Saraç'akimya alanınayaptığı katkılar ve NATO ProjeDirektörlüğü'nü yürüttüğüNATO Science for Piece983931 projesi nedeniyleTacikistan Bilim Akademisitarafından Fahri DoktoraUnvanı “Certificate of HonorisCausa Doctor” verildi.Samarkand Özbekistan’dagerçekleştirilen törendeunvanını alan Prof. Saraç,“Orta Asya’da SürdürülebilirToksik Atık Yönetimi: ÇevreselGüvenliğe Yönelik EkosistemModeli çalışması ile bölgeyeyaptığı katkılardan dolayı buunvana layık görüldü.111


İTÜ 2011-2012yüksek lisansmezunlarıdiplomalarını aldıİstanbul Teknik Üniversitesi2011-2012 Yüksek LisansMezuniyet Töreni İTÜ SüleymanDemirel Kültür Merkezi’ndegerçekleştirildi. İTÜ’nün 97yüksek lisans programından,1006 öğrenci, yüksek lisansderecesini alarak mezun oldu.Mezuniyet törenine davetlikonuşmacı olarak katılan TürkHava Yolları Genel Müdürü İTÜUçak Mühendisliği MezunuDoç. Dr. Temel Kotil İTÜYüksek Lisans Mezunlarıyladeneyimlerini paylaştı. Makamı,mevkisi ne olursa olsun birinsanın öğrencisi olup mezunolduğu ve bölüm başkanlığıyaptığı üniversitede mezunlarakonuşma yapmasının gururve heyecan verici olduğunadikkat çeken Kotil, “Bu kutsalyuvada gerek öğrenci gerekseyönetici olarak bulunduğumher anda gurur duydum.Bugün de aranızda olmaktanbüyük mutluluk duyuyorum.Son yıllarda elde ettiğimizbaşarıların arkasında iki güçvar. Biri Türkiye’nin gücü, diğeriise çalışma arkadaşlarımızve bizimle çalışan gençleroldu. Şu anda üniversitelerdeçok iyi bir gençlik yetişiyor.Bunu bizimle çalışmayabaşlayan arkadaşlarımızdangörebiliyorum’’ dediYüksek lisans mezuniyettöreni İTÜ Dr. Erol Üçer Müzikİleri Araştırmalar Merkezi’ninkonseri ile devam etti. Ardındanmezunlar adına Fen BilimleriEnstitüsü Mezunu BurcuBektaş bir konuşma yaparakİTÜ’nün büyük mezunlargurubuna katılmanın gururunuyaşadığını ifade etti. Bektaş,“Bundan sonra bize düşen, yenimezunlar olarak hayallerimizibüyük tutmak ve hep zirveyihedeflemektir. ” dedi.FABED Eser Tümen ÖdülleriProf. Dr. Zeynep Petek Çakar veDr. Barış Kışkan’aTÜBA Üyeliğineseçilen İTÜ’lüakademisyenlerCumhuriyet tarihinde yetişmişen saygın mühendislerdenbiri olan Feyzi Akkaya’nınadını yaşatmak üzere, seçkinbilimsel etkinlikleri desteklemekve ödüllendirmek amacıile Eser Tümen tarafındanbaşlatılan Feyzi Akkaya BilimselEtkinlikleri Destekleme Fonu(FABED) 2012 ödülünü alanisimler belli oldu.Fen Edebiyat FakültesiMoleküler Biyoloji ve GenetikBölüm Başkanı Prof. Dr.Zeynep Petek Çakar, doğabilimleri alanında biyolojibilim dalında “Metabolikmühendislik uygulamalarıylaendüstriyel açıdan önemlimikroorganizmalarıngeliştirilmesi” konularındakiuluslararası düzeyde üstünnitelikli bilimsel çalışmalarınedeniyle, 2012 yılı FABED EserTümen Üstün Başarı Ödülü’nüalmaya hak kazandı.Fen Edebiyat FakültesiKimya Bölümü’nden Dr. BarışKışkan da doğa bilimlerialanında, “Yüksek performanslıpolibenzoksazin kopolimerleri”konulu bilimsel çalışmayıgerçekleştirmek üzere 2012 yılıFABED Eser Tümen AraştırmaÖdülü’nü aldı.İTÜ Fen-Edebiyat FakültesiKimya Bölümü öğretimüyelerinden Prof. Dr. AhmetGül TÜBİTAK Bilim Kurulutarafından temel bilimleralanında Türkiye BilimlerAkademisi (TÜBA) Asliüyeliğine, İnşaat Fakültesiöğretim üyelerinden Prof. Dr.İzzet Öztürk YükseköğretimKurulu tarafındanmühendislik alanında TÜBAAsli üyeliğine ve İnşaatFakültesi öğretim üyelerindenProf. Dr. İsmail KoyuncuYükseköğretim Kurulutarafından mühendislikalanında TÜBA Asosiyeüyeliğine seçilmiştir.112


Prof. Kemal Ahmet Aru doğumunun 100. yılında anıldıMimar ve kent plancısı değerlibilim insanı İstanbul TeknikÜniversitesi öğretim üyesiProf. Kemal Ahmet Aru’nun100. doğum yılı anısınaTaşkışla Kampüsü’nde birtören düzenlendi. Törene, İTÜRektörü Prof. Dr. MuhammedŞahin, İTÜ Rektör YardımcısıProf. Dr. Ahsen Özsoy, MimarlıkFakültesi Dekanı Prof. Dr. OrhanHacıhasanoğlu, Prof. KemalAhmet Aru’nun ailesi, yakınlarıile çok sayıda akademisyenkatıldı.Törenin açılışında konuşanProf. Kemal Ahmet Aru’nunson doktora öğrencisi Prof.Dr. Nuran Zeren Gülersoy,‘‘Hasret ve özlemle andığımızSaygıdeğer Hocamızın 100.Doğum Yılı Etkinliklerinin;Birleşmiş UNESCO’nun36. Genel Konferansı’ndauluslararası düzeyde anmafaaliyetleri şeklinde yapılmasınakarar verildi’’ dedi. Bukapsamda; İTÜ’de çeşitlianma toplantıları, uluslararasısempozyum, yarışma, arşiv veweb sayfası düzenlenmesiyleilgili çalışmalar yapıldığınadikkat çeken Gülersoy, Prof.Aru’nun bütün dünyadakimimarlar için bir referansolmasının İTÜ için bir onurkaynağı olduğuna dikkat çekti.Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Orhan Hacıhasanoğlu, Prof.Dr. Kemal Ahmet Aru’nun,Cumhuriyete kanat gerenlerdenolduğunu belirterek her günözlemle anıldığına dikkat çekti.Hacıhasanoğlu, İTÜ MimarlıkFakültesi’nin ortak kararı ile 127no’lu Konferans Salonu’na, İTÜRektörlüğü’nün onayı ile Prof.Kemal Ahmet Aru’nun ismininverildiğini belirtti.TMMOB Mimarlar Odasıİstanbul Şube Başkanı Denizİncedayı ise yaptığı konuşmadaProf. Kemal Ahmet Aru’nunöncü, aydın, araştırmacı olarakher daim meslekte örnek alınanuluslararası bir mimar olduğunubelirtti. UNESCO Türkiye MilliKomisyonu Yönetim KuruluÜyesi Gül İrepoğlu, ‘‘Genişdünya görüşü ve nezaketi ilemeslekte her zaman örnekaldığım Prof. Kemal AhmetAru’yu hasret ve özlemleanıyorum. UNESCO’nun verdiğikararın gururunu yaşıyorum’’dedi.Genç girişimciler ARI Çekirdek yarışması ile ödüllendirildigerçekleştirdiği “ARI Çekirdek:İnovasyon Atölyesi” projesikapsamında yapılan ÇekirdekYarışması’nda finale 500 projearasından en iyi 15 proje kaldı.düşük, donanım, yazılımlisansı gibi ilk yatırıma gerekolmayan, kiralama yöntemi ilesahip olunan yazılım ihtiyacınınkarşılanması hedeflendi» dedi.İTÜ ve ARI Teknokent’in, inovatifprojelerini hayata geçirmekve şirketlerini kurmak isteyengenç girişimcileri desteklemekamacıyla hayata geçirdiği “ARIÇekirdek Yarışması” finali 7Temmuz’da Süleyman DemirelKültür Merkezi’nde yapıldı.İTÜ ve ARI Teknokent’in,İstanbul Kalkınma Ajansı veElginkan Vakfı gibi birçokdeğerli kurumun desteğiyleBirinciliği bulut bilişim pazarınayönelik geliştirdiği “ImonaCloud” isimli proje ile BahadırÖdevci kazandı. Ödevci,Elginkan Vakfı TeknolojiÖdülü olarak verilen 100.000TL’lik büyük ödülün ve ARITeknokent’te 1 yıllık ücretsizofisin sahibi oldu. BahadırÖdevci “Projenin amacı, bulutbilişim altyapısı üzerindenmerkezi olarak ve ortakkullanılabilen iş yazılımlarının(SaaS) geliştirildiği vesatılabildiği web bazlı birplatform oluşturmaktır. Buproje ile KOBİ'lerin; maliyetiYarışmada ikinciliği savunmasanayi alanında geliştirdikleri“Sıvı Zırh” projesi ile Ares Grupadıyla yarışan Alper Keçeli veEmre Tok kazandı. Keçeli veTok, 50.000 TL’lik, ödülün veARI Teknokent’te 1 yıllık ücretsizofisin sahibi oldu. Üçüncülüğüise geliştirdikleri “HidrojenTeknesi” çalışması ile İTÜöğrencilerinden Murat Gürhan,Cansu Karabulut ve Ömer FarukÇinko’nun oluşturduğu NETAisimli grup kazandı. NETA grubu25.000 TL’lik üçüncülük ödülüve yine ARI Teknokent’te 1 yıllıkücretsiz ofis hakkı kazandı.114


İTÜ 2347 öğrencisini geleceğe uğurladıİstanbul Teknik Üniversitesi2011-2012 Eğitim-ÖğretimYılı Mezuniyet Töreni 29Haziran 2012, Cuma günü İTÜStadyumu’nda gerçekleştirildi.İTÜ’lü öğrencilerin mezuniyetmutluluğuna İTÜ’lüakademisyenler, mezunlar veaileleri ortak oldu.İstanbul Teknik Üniversitesi10 bölümden 103 ön lisans,57 bölümden 2 bin 244 lisansöğrencisini mezun etmeningururunu yaşadı. TörenDenizcilik Fakültesi mezunlarıve bando takımının çaldığı,İTÜ Türk Musikisi DevletKonservatuarı mezunlarınınseslendirdiği İstiklal Marşı ilebaşladı.Rektör Prof. Dr. MuhammedŞahin, mezuniyet törenindeyaptığı konuşmada“Türkiye’nin en başarılı vemesleğinde en yetkin gençleriolarak, alanlarında en iyiakademisyenlerden aldığınızeğitimle hak ettiğiniz budiploma sayesinde hedeflerinizde büyük olmalı. Kendinize birİTÜ’lüye yakışır nitelikte büyükhedefler belirleyin. dedi.Ardından İstanbul TeknikÜniversitesi’ni birincilikle bitirenUOLP Endüstri MühendisliğiMezunu Eray Öztürk birkonuşma yaptı.Lisans Mezuniyet Töreni’nindavetli konuşmacısı Elektrik -Elektronik Fakültesi mezunuEsas Holding’in CEO’su veİTÜ Mezunları Derneği BaşkanYardımcısı Yük. Müh. H. ÇağatayÖzdoğru mezunlara seslenerek‘‘Sevgili arkadaşlarım; sizlerbundan sonraki hayatınıza1-0 önde başlıyorsunuz,çünkü artık Türkiye’nin en iyiokulu olan İstanbul TeknikÜniversitesi mezunusunuz,bileğinizde <strong>altın</strong> bir bilezikleburadan ayrılıyorsunuz’’ diyerekkonuşmasına başlayan Özdoğrusözlerine, ‘‘Teknik üniversitemezunları hayatta her şeyiyapabilecek görgü ve bilgiyesahiptirler. Bu sıralardan sadeceçok iyi mühendisler değil,Türkiye’nin en başarılı devletadamları, hocaları, bürokratları,bankacıları ve her alandakiiş adamları ve yöneticileriçıkmıştır. Ben 20 yıl öncebir yüksek mühendis olarakyüksek teknoloji sektöründeiş hayatına başlamış birağabeyiniz, bugün 3.5 milyarTL cirolu bir grubun CEO’suolarak huzurlarınızdayım.Bugün çok farkındayım ki, işhayatımın her bölümünde birteknik üniversiteli olmanınbüyük avantajlarını yaşadım.Mühendislik eğitimi ile eldeettiğim problemleri çabucacıkkavrayıp, çok hızlı çözümbulabilme özelliğim çalıştığımtüm şirketlerde çok hızlı birşekilde yükselmeme sebepoldu.’’ şeklinde devam etti.KOBİ’ler için tasarım projesi kapanış toplantısı ve sergisiİstanbul Kalkınma Ajansıtarafından 2012 yılındadesteklenen Kar AmacıGütmeyen KurumlaraYönelik Yaratıcı EndüstrilerinGeliştirilmesi Mali DestekProgramı, “KOBİ’ler ve YeniMezun Tasarımcıların Bir ArayaGetirilmesine Yönelik WebBazlı Eşleştirme ve DanışmanlıkSistemi Geliştirilmesi” projesikapanış toplantısı ve sergisigerçekleşti.İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ) Endüstri Ürünleri TasarımıBölümü’nün geliştirdiği veİstanbul Sanayi Odası (İSO)ile ortaklaşa uyguladığı“KOBİ’ler için Tasarım Projesi”kapsamında, internet üzerindeeşleşme sisteminin kurulmasınınyanı sıra, 20 endüstriyel ürününtasarlandığı pilot bir uygulamaile sistem sınandı. 20 KOBİ’nin20 tasarımcıyla buluştuğupilot uygulama çerçevesindegeliştirilen ürünler, KOBİ’lerinürün yelpazelerine yepyeniürünler katmasını sağlayacak.Deneyimli 5 tasarımcının ve İTÜproje ekibinin danışmanlığındayürütülen pilot projede farklıüniversitelerin Endüstri ÜrünleriTasarımı Bölümlerinden mezunendüstriyel tasarımcılar yer aldı.115


İTÜ Kuzgun Takımı motor tasarımyarışmasında dünya ikincisiAmerikan Havacılık ve UzayEnstitüsü (AIAA) ve AmerikanMakine Mühendisleri OdasıUluslararası Gaz TürbinEnstitüsü (ASME-IGTI)tarafından ortaklaşa düzenlenen“Motor Tasarım Yarışması”ndaİstanbul Teknik Üniversitesi’nin“Kuzgun Takımı” hazırladıklarıTURKjet-1 isimli tasarım projeleriile dünyaikincisi oldu.ABD’de on yılıaşkın süredirdüzenlenenyarışmanın 2012yılı konsepti;F-35 MüşterekTaarruzUçağı’nın yarı boyutlarındaolacak bir insansız savaşuçağı (UAV) hava aracınınyüksek elektrik ihtiyacınımotor performansından tavizvermeden karşılayacak birardyakıcılı turbofan motortasarımı gerçekleştirilmesiydi.ÇÖZÜMLER:LİSTELONDRADİZİ KEYFİBİG BANG THEORYCRİMİNAL MİNDSHOW İ MET YOURMOTHERDeğişik ülkelerden otuzunüzerinde takımın başvuruyaptığı yarışmada 8 takım rapordeğerlendirme sürecine kaldı.Değerlendirme sonucundaseçilen üç finalist, tasarımlarınıjüri üyeleri karşısındasavunmaları için davet edildi.48. Joint Propulsion Conferenceetkinliği kapsamında 1 Ağustos2012 tarihinde Amerika'nınAtlanta Kenti'nde düzenlenenfinallere, İTÜ Uçak MühendisliğiÖğretim Üyesi Doç. Dr. OnurTunçer danışmanlığında UçakMühendisliği öğrencilerindenCoşku Çatori (Takım Kaptanı)Başar BurakÖzkahya, CihatAkın ve OğuzEren’den oluşanekip katıldı.Takım KaptanıÇoşku Çatoriprojelerindekullandıkları vekendi tasarımlarıolan elektrik üretimi sisteminin,başarılarında büyük etkisiolduğunu söyledi. Çatori,desteklerinden dolayı danışmanhocaları Doç. Dr. Onur Tunçer’eve takım sponsoru TEI TusaşMotor Sanayi›ne teşekkür etti.ŞEMSİ BEY6 (+1) 7 (+3) 10 (+5)15 (+7) 22 (+9) 31(+11) 42 (+13) 55(+15) 70 (+17) 87Prof. Dr. AliDoğru’ya SPEJohn FranklinÖdülü1966’da İTÜ PetrolMühendisliği’nden mezunbüyük bilim adamı Dr. AliDoğru, 100 bin üyeli Societyof Petroleum Engineers(SPE) tarafından uluslararasıen prestijli ödüllerden SPEJohn Franklin Carll Awardiçin seçildi. SPE’nin bu enönemli ödülü icin 8-10 Ekim2012’de Society’s AnnualTechnical Conference andExhibition’da San Antonio,Texas’da görkemli bir törenyapılacak. Detaylar için:http://erl.mit.edu/news.phpİTÜ tercihgünleriİstanbul Teknik Üniversitesitarafından üniversite adaylarıiçin düzenlenen İTÜ TercihGünleri 24 Temmuz-3Ağustos 2012 tarihlerinde,saat 10.00-17.00 saatleriarasında İTÜ AyazağaKampüsü Süleyman DemirelKültür Merkezi'nde İTÜ'lüakademisyenler, öğrencilerve mezunların katkılarıylagerçekleştirildi. İTÜ'lüolmak isteyen adaylaraÜniversitemizin akademikve sosyal olanaklarınınanlatılacağı Tercih Günleriİstanbul'un yanı sıra İzmir veAnkara'da da gerçekleştirildi.Ankara'da İTÜ Evi,İzmir'de de İzmir MezunlarDerneği'nin ev sahipliğindeyapılacak tercih günleriİTÜ'yü yakından tanımak vebölümlerle ilgili detaylı bilgialmak isteyen tüm öğrenci vevelilere açık oldu.116


İTÜ SOSYAL TESİSLERİ2012 YILI KULLANIM ÜCRETLERİKATEGORİ SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZİ KULLANIM ÜCRETLERİ (TL/KİŞİ) TENİS KORTLARI KULLANIM ÜCRETLERİ (TL/KİŞİ) YÜZME HAVUZU KULLANIM ÜCRETLERİ (TL/KİŞİ)1 aylık kullanımbedeli3 aylıkkullanım bedeli1 yıllık kullanımbedeli1 saatlik kiralama bedeli 1 yıllık kullanım bedeli 1 seans kullanım bedeli 1 aylık kullanım bedeliB-2. İTÜ EMEKLİSİ 30 75 250 5 50 5 60C-21. İTÜ EMEKLİSİ AİLESİ 30 75 250 5 50 5 60C-22. İTÜ EMEKLİSİ AİLESİ (Yaş 18) 5,00 (Yaş 18) 30,00 (YAŞ ≤ 7) 3,00 (YAŞ ≤ 7) 60,00D-1. İTÜ MEZUNU 50 120 400 20 500 10 200D-11. İTÜ MEZUNU AİLESİ 50 120 400 20 250 10 200D-12. İTÜ MEZUNU AİLESİ (Yaş 18) 20,00 (Yaş 18) 200,00 (YAŞ ≤ 7) 3,00 (YAŞ ≤ 7) 200,00D-2. İTÜ MEZUNLAR DERNEĞİ ÜYESİ 30 75 250 15 300 5 60D-21. İTÜ MEZUNLAR DERNEĞİ ÜYESİ AİLESİ 30 75 250 15 200 5 60D-22 . İTÜ MEZUNLAR DERNEĞİ ÜYESİ AİLESİ (Yaş 18) 15,00 (Yaş 18) 150,00 (YAŞ ≤ 7) 3,00 (YAŞ ≤ 7) 60,00D-3. İTÜ HARİCİ PERSONEL 50 120 400 20 500 10 200E-1. MİSAFİR 100 250 750 30 800 20 300E-12. MİSAFİR (YAŞ ≤ 7) 3 30014 Yaşından küçüklerin girmesi yasaktır. Kort aydınlatması bütün kategoriler için 5,00 TL/ saattir.DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Hiçbir tesiste nakit ödeme kabul edilmemektedir. Yararlanıcılar ücretlerini, Vakıflar Bankası Maslak Şubesi Şube Kodu:401-00158007296855662 nolu IBAN NO:TR07 0001 5001 5800 7296 8556 62 Spor Birliği hesabına, isim, yararlanmak istediklerispor merkezi ve süresini belirterek yatırıp dekontu merkezdeki görevliye göstereceklerdir. Yararlanıcılar yanlarında bulundukları kategoriyi belirten kimliklerini de -ÖĞRENCİ KİMLİK KARTI, PERSONEL KİMLİK KARTI; MEZUN KARTI V.B. göstermek zorundadırlar. Aileler asıl yararlanıcı olan İTÜ mensubunun kimliğinin fotokopisi ve kendikimlikleri ile durumlarını belirteceklerdir.117


İTÜ MEZUNLAR MEYDANINDAADINIZ, YURT YAPIMINDAKATKINIZ OLSUN239 yıllık bir geçmişe sahip olan üniversitemizin mezunları olarak,Türkiye’de üniversiteler arasında bir ilk olan “İTÜ Mezunlar Meydanı”projemizi başlattık. Bu projenin amacı, İTÜ’lü mezunlarımız ve İTÜgönüllülerimizin, isimlerini sonsuza kadar Üniversite’mizde yaşatırken,yaptıkları bağışlar ile İTÜ’lü yeni nesillere barınma imkanı sağlamaktır.Ağustos 2011'de başlayan “İTÜ Mezunlar Meydanı” projesinde ilk petektaşlarımız yerleştirilmiş olup, İTÜ Mezunlar Meydanımızın açılışı 24 Aralık2011 tarihinde gerçekleştirilmiştir. İTÜ Mezunlar Yurdu’nun inşaatı devametmektedir. 2012-2013 öğretim yılı öncesi açılması planlanmaktadır.TÜM İTÜ’LÜ MEZUNLARIMIZ VE İTÜ GÖNÜLLÜLERİNİ “İTÜMEZUNLAR MEYDANI”NDA YER ALMAYA DAVET EDİYORUZ.MEZUNLARIMIZ 118


119


120


121


122


123


DOSYA GÖNÜLLÜLERİMİZ 124


MAYIS 2012 SONRASI MEZUNLAR MEYDANINDA YER ALANLAR 125


Prof. Dr. Tayfun Akgül126


SEULBARSELONAATLANTASİDNEYATİNAPEKİNDünyanın en ünlü soyguncusu, yirmi yılı aşkınbir süredir dünya çapında hırsızlıklar yapıyor.Güzel hırsızın uğradığı tüm şehirler yukarıdasırasıyla verilmiştir. Bu listeden yola çıkarakkaldığı son şehri tahmin edebilir misiniz?1542?610552231770Matematik öğretmeni Şemsi Bey, yukarıdaki yeni şemsiyeyialmış. Eksik sayıyı bakalım kaç dakikada bulabileceksiniz?T S O LH K C U H CK C O L R E H Sİ H C U O T G BA L İ A S S N GR E T X E DR Y C RDNB SA NE GTM O N Kİ L R ER E B Mİ K İ TA R E VG H E MR İ D MD A E D G N İ K L A WO C T O R W H O M İ SMU NA NE LOS A L N M D A Y B R E A K M İR E N İ D A B G N İ K A E R BO S N F E G N İ R F S D D S HD O E O S W İ A M U İ E TU Y O N B U İ K C U L UT R M O O D P A M O T HS E R T ER E R H E Rİ E AP L PM T SA S DV A EC EW RTNR NF R AO A TE N UM O RA V AG ALAşağıdaki dizi isimleriniyatay, dikey ve çapraz olarakher yönde arayın.Bulduklarınızın üzerinikaralayın. Kalan harfleri biraraya getirdiğinizde, listedeolmayan üç dizinin isminibulacaksınız.ALİAS / BONES / BREAKİNG BAD / CASTLE / CHUCK /DAY BREAK / DEXTER / DOCTOR WHO / FRİNGE / GAMEOF THRONES / GRİMM / HOUSE / LEVERAGE / LOST / LUCK /MAD MEN / MEDİUM / MERLİN / MONK / NİKİTA / NUMBERS / PERSONOF İNTEREST / SHERLOCK / SPARTACUS / SUPERNATURAL / TERRANOVA / TOUCH / TUDORS / VAMPİRE DİARİES / WALKİNG DEAD / WEEDSÇözümler sayfa: 115'dehazırlayan: senay@italikajans.com127


İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİİTÜ Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi Maslak /Sarıyer /İSTTel: +90 212 328 34 54-55-56 Fax: +90 212 328 34 57Web:www.itumd.org.tr E-Posta bilgi@itumd.org.trÜYE BAŞVURU FORMUAdı ve Soyadı :Doğum Yeri ve Tarihi : T.C Kimlik No:Baba Adı : Anne Adı:Mezuniyet Fakülte ve Bölüm :İTÜ Giriş Yılı/ Mezuniyet yılı : /İşyeri Adı :İşyeri Görevi :İş Adresi :: İş posta kodu:İş tel / Faks :E-mail :Ev Adresi :Ev ilce / İl : Ev posta kodu:Ev tel/ cep tel :YAZIŞMALARDA Ev iş E-Posta Adresimi tercih ederimDerneğin tüzüğünü okudum. Tüzükte belirtilen amaçların gerçekleşmesine katkıda bulunmak istiyorum. Dernekler Kanununa göre üye olmamda herhangi bir sakıncayoktur. 2012 yılı ödentisi olarak 120,00 TL ve gelecek yılların Dernek yönetimince belirlenecek ödentilerini ödemeyi kabul ederim.Tarih:İmza:ÖDEME ŞEKLİ: Nakit Havale Kredi Kartı (Ekteki formu doldurunuz)Garanti Bankası Maslak Şubesi IBAN No:TR97 0006 2000 3420 0006 2979 97İş Bankası İTÜ Kampüs Şubesi IBAN No:TR36 0006 4000 0011 2810 4318 68Yapı Kredi Bankası Maslak Şub. IBAN No:TR75 0006 7010 0000 0069 2925 41Gerekli ek belgeler: Kimlik ve Diploma fotokopisi, Bir adet fotoğraf

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!