11.05.2016 Views

Cinedergi 74

Binder74

Binder74

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

n Sinemasına 16 yıl kala, set fotoğrafçılığı,<br />

dizi yönetimi, reklam ve köşe yazarlığında<br />

yerleşik olan yönetmen, hayatındaki en<br />

büyük sabiti şiirle, bir resimde yarım saat<br />

teneffüs edebilme hücresini yanına alarak<br />

filmlerine taşınır.<br />

Uzak seyirde durağan algılanabilecek filmleri,<br />

önyargının salona sokulmadığı bir<br />

anlayışta, seyirci üzerinde baskı kurmayan,<br />

sıkıcı bir didaktiklik içermeyen öğreti<br />

niteliğindedir. İşaretler, rüyalar, imge ve<br />

hayaller filmlerine yerleştirilmiş anlatım aracı<br />

hissini vermekten çok, var olanın kameraya<br />

dahil edildiği doğallıkta okunur.<br />

Sadece sinema diliyle değil, el yapımı<br />

yöntemleriyle de yönetmen sineması<br />

tanımlamasının karşılığını verir ölçekte<br />

cömerttir. Senaryoyu çekim öncesinde oyuncularla<br />

paylaşmamayı ve ne anlatılacağını<br />

her sahnede ayrı ayrı vererek senaryo bütününün<br />

film bittikten sonra görülmesini tercih<br />

eder. Çekim mekanı, filmde kullanılacak<br />

materyaller gibi tamamlayıcı kararlarını da<br />

henüz senaryo aşamasındayken başlatır.<br />

Kağıt üzerinde işleyen sahne, yerinde de<br />

ışıldıyorsa devam eder. Bu tatbikat sırasında,<br />

sonla başlangıcı birlikte görme isteğiyle<br />

filmlerindeki atmacayı kurduğu sofradan<br />

uçurarak aşağıda görünenle ilgili işaretleşir<br />

Kaplanoğlu. Perdesinin en ayırt edici özelliği,<br />

gecikmeli kanıksamaya yol açan usta yönetmenin,<br />

sıralamada yarattığı bu paradoksu sevdirmesidir.<br />

Meselesi senaryo olmayan, her şeyin bütünlük<br />

içinde olmasını odağına alan yönetmen, bu<br />

anlayışını sadece bir öz değerlendirme askısında ya<br />

da yer almayı tercih ettiği kalıp dolabında tutmaz.<br />

Yarım sayfalık bir sinopsis, 15-20 sayfalık tretman<br />

ve 50 sayfalık bir senaryonun 110 dakikalık bir filme<br />

gitmesi, şüphesiz o zamanın nasıl doldurulduğu<br />

hakkında algıyı bir dikkat toplantısına çağırır.<br />

Kameranın merceği, seyircininkinden geçerken<br />

Kaplanoğlu sinemasında, ses, oyunculuk, görüntü<br />

yönetimi, kurgu gibi unsurlar arasında hiçbir<br />

hiyerarşinin olmadığı, her şeyin eşit dağıtıldığı<br />

haberi bir yaprağın düşüşüne ayrılan süreyle yine<br />

yönetmenin vizöründen verilir.<br />

Gerçeklik önceliğidir ve bir baş ucu yastığı olarak<br />

sadece film film kılıf değiştirir. İnsanın bir eylemi<br />

gerçekleştirirken geçirdiği zamanı, kesmeden,<br />

kısaltıp parçalamadan aynen vermesi<br />

yani hareket neyse onu bire bir<br />

kadraja alması, sinemasında zamanı<br />

yataylaştırdığının kanıtıdır.<br />

Her şey şimdiki zamanda<br />

olup bitiyorsa kozmik<br />

ve metafizik hep vardı<br />

diyerek yaşamın<br />

matematiğinden de<br />

birkaç formül fısıldar.<br />

Bu fısıltının müzikle<br />

birlikte duyulmama<br />

ihtimali için ana<br />

duygunun, ana<br />

durumun önüne<br />

hiçbir şeyin<br />

geçmesini istemeyen<br />

bir<br />

yaklaşımla film<br />

müziği olgusunu<br />

ihlal<br />

eder…normal<br />

hayatta yolda

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!