You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Beral Fişekçi’yle İçkeşif<br />
Bir cumhuriyet kadınıydı aynı zamanda...<br />
1946 yılları... Annem, ortaokulu Saint<br />
Benoit’da okumuş, “Fransızcayı öğrendim,<br />
şimdi İtalyanca öğrenmek istiyorum” diyen<br />
bir kadın. Şöyle bir hikâye var. İtalyan Lisegelmiş,<br />
her gelen de, “bundan sonra benim<br />
istediğim gibi şekillenecek medeniyet” demiş.<br />
Böyle gel gitlerle devam eden bir tarihimiz<br />
var. Ve sahneye Atatürk çıkıyor. Bir düzenleme<br />
zamanı. Sonra yine birileri çıkıyor<br />
ve sanki biz bedevi toplumuymuşuz gibi,<br />
bizi Araplaştırmaya çalışıyorlar. Bunu kabul<br />
edebilmem, içime sindirebilmem mümkün<br />
mü? Gittikçe sığlaşan eğitim sistemiyle de<br />
yaratılmak istenen bu algı insanlara hızla<br />
işliyor, yayılıyor. İnsanlara kendi tarihimizi<br />
nasıl anlatabilirim diye düşündüm. Mesela,<br />
bu topraklarda aşağı yukarı 5000 yıl önce<br />
bilimin ilk tohumları atıldı diye hatırlatmalar<br />
yapmak istiyorum ki fark edelim köklerimizin<br />
değerini, gücünü. Bu topraklar yine<br />
Ertuğrul Gazi çıkarır, Fatih Sultan Mehmet<br />
çıkartır, Mustafa Kemal Atatürk çıkartır. Hiç<br />
karamsarlığa kapılmamak lâzım...<br />
Hırsları, egoları ne yapacağız?<br />
Bende bunlar o kadar yok ki, başkalarınınkilere<br />
de o kadar kafamı takmam ki...<br />
Hayatı kolaylaştırmak ve ilerleyebilmek<br />
için çok güzel bu. Peki, birbirine çelme<br />
takmaya çalışanların dünyasında siz bu<br />
bakış açınızla gittikçe yalnızlaştığınızı<br />
düşünüyor musunuz?<br />
İnanın ben çoğaldığımı düşünüyorum. Algı<br />
olarak bile yalnızlığa geçtiğinizde, ayrıştığınızda<br />
hep kaybedersiniz. Kendinizi aşağı çekersiniz.<br />
Ayrışmanın tarafı olmak istemiyorum.<br />
İlişkilerimizde, aramızdaki köprüleri nasıl kurarız,<br />
onu konuşalım. Mesele haline getirelim.<br />
Şahısları kenara bırakalım. Taraf varsa, bugün<br />
bir taraf yarın diğer taraf kaybeder.<br />
dirilen bir çocuk olacaktı. Biz kendi çocuklarımızın<br />
bile düşüncelerinde özgür olmalarını<br />
sağlayamıyoruz ki. İşin bir bu boyutu var, bir<br />
de donanım boyutu var. Kızlarıma da bunu<br />
söylüyorum, “çok okuyacaksınız”. Ben aynı<br />
zamanda Saint Joseph Lisesi’ne gittiğimde<br />
çocuklara da söylüyorum. Temel okumanız<br />
gereken şeyler var. Bunlarsız olmaz. Aristo,<br />
Platon, Montesquieu, Jean Jacques Rousseau,<br />
Montaigne, Cenap Şehabettin, Ahmet<br />
Hamdi Tanpınar, Nutuk. Özgür olmak istiyorsanız,<br />
düşüncelerinizi sağlamlaştıracaksınız,<br />
donanımınızı artıracaksınız.<br />
Katrin, çok ilgimi çekti. Favorim oldu.<br />
Sonunu okuduğumda da gözlerim<br />
doldu. Aile birliği, kadının gücü ne kadar<br />
önemli... Annenizin sizin hayatınızda<br />
nasıl bir yeri var?<br />
Her yönüyle müthiş geliştiriciydi annemle<br />
ilişkim. Bu durumu kitaptaki ‘Mine Vaganti’<br />
diye bir bölüm var, onunla birleştireyim.<br />
Annem vefat ettiğinde, Ferzan Özpetek’in<br />
Mine Vaganti filmi yenice vizyona girmişti.<br />
Yıl 2010. Beni çok etkileyen bir filmdi.<br />
Karakter o kadar pastaya düşkün ki, aynı<br />
zamanda şeker hastası, burnunun dikine<br />
gidip, ölümü göze alacak kadar pasta yiyor.<br />
Annem de öyleydi. Düştü, omuriliğinden<br />
sakatlanma geçirdi. “Ameliyat olup iyileşebilirsin<br />
ama risk de var” dedi doktorlar. Risk<br />
alan bir kadındı. Ameliyattan çıktığında bir<br />
bacağı tutmuyordu. Sonra denildi ki sizin fizik<br />
tedaviyle iyileşme ihtimaliniz yüzde elli.<br />
Annem konuyu bitirdi. İnanın, ben hayatımda<br />
böyle bir şey, böyle güçlü bir tavır görmedim.<br />
Annem o noktada kendini, yaşamını<br />
bitirdi. Kontak kapatır gibi. 24 saat içinde<br />
öldü. İnsan isterse kendini öldürebilecek kadar<br />
güçlü. Ben bunu annemde gördüm.<br />
Kızlarıma Notlar’da yazdıklarınızın<br />
tamamı konuşmaya değer ama bazılarını<br />
daha ön plana çıkarmak istiyorum.<br />
Mesela düşünce özgürlüğü?<br />
Örnek vereyim Aziz Sancar! Bizim gibi çokbilmişlerin<br />
çocuğu olsaydı, “aman evladım<br />
şunu oku, aman evladım bunu oku” diyen<br />
anne babaların kendi isteklerine göre yönlensi,<br />
İtalya’ya bir gezi düzenliyor. Sınıfta zaten<br />
3 kızlar ve ikisi gayri müslim. Babasına bahsetmiyor<br />
bile geziden, nasılsa izin vermez<br />
diye. Babası da çok otoriter, askeri okuldan,<br />
Atatürk’ün sınıf arkadaşı... İstanbul’un nüfuzlu<br />
adamlarından biri, bu gezi durumlarını<br />
başka bir yerden duyuyor. Akşam sofrada,<br />
“okulda gezi düzenlenmiş, sen neden bana<br />
sormadın gidebilir miyim diye?” diyor. “Çekindim<br />
izin vermezsiniz sandım” şeklinde cevap<br />
veriyor annem. Dedem hiddetleniyor ve<br />
şöyle konuşuyor: “Biz cumhuriyeti kimin için<br />
kurduk. Bu cumhuriyeti ileriye götürecekler<br />
kadınlardır. Ben sana güveniyorum.” Böyle<br />
yetişen bir kadın... “Babam bana güvendi”<br />
duygusu, bir kız çocuğu için tarif edilemez bir<br />
özgüven. Böyle bir kadının çocuğu olmak en<br />
temelinde özgüven vermiştir bana da.<br />
Kızlarıma notların bir yerinde diyor ki;<br />
“yaşam akıp gidiyor, arada bir durup<br />
düşünmek lâzım, bu mudur istediğim?”<br />
Bugünler ve yarınlar için istediğiniz neler var?<br />
Uzun vadeli plan yaparım ama öyle çok<br />
somut planlar değil. Hayatımın kalan kısmında<br />
insanları etkileyebilecek dört-beş<br />
kitabım olsun istiyorum. Birini yaptığımı<br />
düşünüyorum ve daha iyilerini yapmak istiyorum.<br />
Mesela Kızlarıma Notlar’ın ikincisini<br />
on yıl sonra yazmak istiyorum. Bir istediğim<br />
de kızlarımın bana notlar yazması. Şimdilerde<br />
yeni kitabımın üzerinde çalışıyorum,<br />
Bundan başka da üniversitelerde gençlerle<br />
sohbetler yapmak isterim.<br />
Kızlarıma Notlar’da farklı konularda<br />
mesajlarınız var ama şimdi bize bir mesaj<br />
verseniz ne söylersiniz?<br />
Güveneceğiniz birkaç şey var hayatta. Aklınız,<br />
vicdanınız, donanımınız, değerleriniz ve emeğiniz.<br />
Bunun dışında hiçbir şeye güvenmeyin,<br />
hiçbir şeye de sırtınızı dayamayın. Bu değerlerin<br />
dışında bir şeylerle bir yer edindiyseniz,<br />
o yer sizin değildir. Her an elinizden gidebilir.<br />
Lüks bir arabadan belediye otobüsüne geçmeye<br />
alışkın olun ve bundan yüksünmeyin.<br />
Temmuz & Ağustos 2017 kadikoylife.com : 77