TOURMAG SAYI 18
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tourism Magazine<br />
Nisan•Mayıs•Haziran 2019 | Yıl: 5 | Sayı: <strong>18</strong> | Fiyat: 10 TL<br />
Ivana Zerec:<br />
ISTANBUL BENI<br />
HEYECANLANDIRIYOR<br />
BOSNA HERSEK TURİZMDE<br />
DÜNYAYA AÇILIYOR<br />
Mandıra filozoflarının<br />
cenneti Şirince’de<br />
BİR BAHAR KAÇAMAĞI<br />
KKTC 2019 YILINDA<br />
1,5 MILYON TURIST<br />
AĞIRLAYACAK<br />
Centenary harbour, bankers and banks' district<br />
LET'S MEET AT THE HISTORICAL KARAKÖY<br />
Yüzyıllık liman, bankerler ve bankaların semti<br />
TARİHİ KARAKÖY’DE BULUŞALIM
Art of meeting the highest expectations<br />
Hotel Suadiye and its unique location combined with Istanbul’s cultural heritage of thousands of years, has a privileged<br />
position in Istanbul metropolis. Istanbul Hotel Suadiye, being a mirror with its renovated and comfortable rooms to<br />
Istanbul’s Asian side, will be happy to provide the best service with a creative and dynamic team.<br />
Intersecting the shore of Suadiye and the famous Baghdad Street, Istanbul Hotel Suadiye presents a peaceful environment<br />
using also its advantages of being in the center of Istanbul Asian side. For all guests at Hotel Suadiye on business or just as<br />
tourists, Istanbul Hotel Suadiye is an ideal place to go to enjoy and travel along the capital of culture. The perfect location<br />
enables our guests to visit as many places as they can reach, nothing stands between your sightseeing trip.<br />
In a short while on foot, you are able to profit by all services around the hotel; which are famous restaurants,<br />
huge shopping malls, clubs, railway and bus service, shipping traffic, travel agencies, cinema, theatre and much more.<br />
We warmly invite you to discover a new world and for having unforgettable impressions.<br />
Bağdat Caddesi Plaj Yolu Sokak No: 25 Suadiye 34740 İstanbul - Türkiye<br />
Pbx: +90 216 445 84 24 Web: www.hotelsuadiye.com E-mail: info@hotelsuadiye.com
İstanbul’un yeni gözdesi
Otellerimiz<br />
Miracle Asia Hotel deneyiminizin ardından,<br />
“MUCİZELER ANSIZIN GELİR”<br />
DİYEBİLİRSİNİZ<br />
Türkiye ve Türk turizmi olarak sahip olduğumuz paha biçilemez<br />
turizm değerleri yanında, otellerimizin önemli bir yer<br />
tuttuğunu biliyoruz. Dünyanın en iyi, en konforlu otellerine<br />
sahip olduğumuz, yurtdışında turizmciler tarafından da<br />
sürekli dile getiriliyor. Tabi bunda bizi daha güçlü, daha<br />
iddialı markaların önüne çıkaran bir başka unsurun da<br />
“misafirperverlik” olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.<br />
Pek çok otelimiz, konuklarını evlerine gelmiş bir misafir gibi<br />
kabul ediyor.<br />
İşte bizi dünyanın en büyük markalarından ayırıp, bambaşka<br />
bir yerde tutan özellik bu... <strong>TOURMAG</strong> Turizm Dergisi olarak<br />
bu sayıdan itibaren “Otellerimiz” başlığı altında yayınlamaya<br />
başlayacağımız yazı dizimizin ilk konuğu, Miracle Istanbul<br />
Asia Hotel... Haberimizin girişinde değindiğimiz özellikleri<br />
belirgin biçimde gördüğümüz otelin genel müdürlük görevini<br />
yürütmekte olan Ulaş Karaibrahimoğlu’nu sayfalarımıza<br />
konuk ettik ve ilk sorumuzu yönelttik.<br />
Miracle Istanbul Asia Hotel hakkında<br />
genel bilgi alabilir miyiz?<br />
Otelimiz, 2012 yılının Aralık ayında kapılarını misafirlerine<br />
açtı. MÖN İnşaat Grubu'na ait Özbağı Ailesi'nin bir parçası<br />
olarak faaliyet göstermekte. 219 odası, 10 adet toplantı<br />
salonu ve 100'ün üzerinde çalışanı ile Sabiha Gökçen Havaalanı’nın<br />
hemen yanıbaşında hizmet vermekteyiz. Bir adet 4<br />
odalı kral dairemiz ve 2 odalı bir başka kral dairemiz mevcut.<br />
İkisi büyük balo salonu şeklinde olmak üzere toplamda 10<br />
adet banket salonlarımızla çok amaçlı buluşmalara hizmet<br />
vermekteyiz.<br />
6 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Otellerimiz<br />
Toplantı hizmetleri konusundaki<br />
hizmetleriniz ve özellikleriniz nelerdir?<br />
İkisi büyük balo salonu, diğer 8'i workshop<br />
şeklinde toplamda 10 adet banket<br />
alanımız bulunmakta. Buralarda ilaç<br />
firmaları, toplantı grupları, mezuniyetler<br />
veya özel kutlamalara ev sahipliği<br />
yapabiliyoruz. En büyük özelliğimiz,<br />
havuz başında ve yeşillikler içerisinde,<br />
açık alanda 1000 kişilik davetlere hitap<br />
edebiliyor olmamız. Salonlarımızda ise<br />
son teknolojiyle donatılan ve simültane<br />
ekran yansıtabilen high-definition cihazlara<br />
sahibiz.<br />
Miracle Istanbul Asia Hotel Genel Müdürü Ulaş<br />
Karaibrahimoğlu: "Biz takım çalışması ile harika bir trend<br />
yakaladık. Bütün arkadaşlarımla birlikte özveriyle ve ‘önce<br />
misafir memnuniyeti’ mottosu ile çalışıyoruz."<br />
Otelin 2012<br />
yılında açılışı ile<br />
birlikte mutfağını<br />
emanet ettiği<br />
Executive Chef<br />
Özcan Yalçın.<br />
Miracle Istanbul<br />
Asia Hotel Genel<br />
Müdürü Ulaş<br />
Karaibrahimoğlu.<br />
Otelinizde konaklama yapan misafir<br />
kitlesi hakkında bilgi verir misiniz?<br />
Sabiha Gökçen Havaalanı'na yakınlığından<br />
dolayı karışık bir misafir portföyümüz<br />
bulunmakta aslında. Çevremizdeki okullar<br />
ve sanayi kuruluşları sayesinde 'corporate'<br />
dediğimiz kitle de bizi tercih etmekte.<br />
Dönemsel olarak ülke çeşitliliği de artabiliyor.<br />
Özellikle yaz aylarında Viaport’a<br />
yakınlığımız bir avantaj sağlıyor ve Orta<br />
Doğu misafirlerini çekebiliyoruz. Ülkesel<br />
olarak dolayısıyla karışık bir kitleye hitap<br />
ediyoruz. Fakat genel olarak toparlayacak<br />
olursak yüzde 50 yabancı, yüzde 50 yerli<br />
misafire sahibiz yıl bazında.<br />
Düğün, nişan ve sosyal etkinliklere ev<br />
sahipliği yapıyor musunuz?<br />
Yaklaşık 2 bin metrekare büyüklüğündeki<br />
açık alanımız ile havuz başında muhteşem<br />
düğünlere imza atıyoruz. Bu alanımızın önü<br />
de oldukça açık ve doğa manzaralı. Sadece<br />
düğün değil, tüm iftar yemekleri, kınalar,<br />
şirket kutlamaları, mezuniyetler gibi diğer<br />
organizasyonlarda da kullanılabiliyor alanlarımız.<br />
Geçtiğimiz yıllarda yüzlerce çifti<br />
evlendirdik ve diğer başarılı şirket kutlamaları,<br />
gala yemeklerine de ev sahipliği yaptık.<br />
Mutfağınız konusunda bilgi verir misiniz?<br />
Otelimizin mutfağını, kapılarını açarken<br />
belirlediğimiz ödüllü Executive Chef Özcan<br />
Yalçın’a emanet ettik. Yedi yılı aşkın süredir<br />
bizimledir. Kendisi tüm dünya mutfağına<br />
hâkim olsa da en güçlü yanı, Türk mutfağının<br />
olağanüstü lezzetleridir. Turistlerin<br />
İstanbul’a geldiğinde ilk olarak Türk<br />
mutfağını denemek istemelerinden yola<br />
çıkarak, misafirlerimiz için menülerimizi<br />
Türk mutfağı ağırlıklı hazırlıyoruz.<br />
Biraz da sizi tanıyabilir miyiz?<br />
1977'de Artvin’de dünyaya geldim. Ailem<br />
daha sonra Ankara’ya yerleştiği için eğitimin<br />
çoğu da Ankara’da geçti. Ortaokul ve liseyi<br />
TED Ankara Koleji'nde okudum, sonrasında<br />
ise Bilkent Üniversitesi Turizm Bölümü'nde<br />
eğitim aldım. Mezun olduktan sonra Amerika’ya<br />
yerleştim. Orada 12 yıl çalışma fırsatı<br />
buldum ve finans üzerine MBA yaptım. Son<br />
7 yıldır ise tekrar Türkiye’deyim. Miracle<br />
Antalya Hotel'de üç yıl Yiyecek ve İçecek<br />
Müdürlüğü yaptıktan sonra yine grubumuza<br />
ait olan Miracle Istanbul Asia Hotel'e Genel<br />
Müdür olarak atandım. Görevimi burada<br />
başarı ile idame etmeye çalışmaktayım.<br />
Miracle Istanbul Asia Hotel’in<br />
başarısındaki dikkate<br />
değer unsurlardan biri de,<br />
her şart altında içtenlik ve<br />
güzler yüzle misafirlerine<br />
yaklaşmak. Otelin Satış<br />
ve Pazarlama Müdürlüğü<br />
görevini yürütmekte<br />
olan Tuğba Bektaş da bu<br />
isimlerden biri.<br />
Miracle Istanbul Asia<br />
Harmandere Mah. Dedepaşa Cad. Site Sk.<br />
No: 8 Kurtköy-Pendik Istanbul / Turkey<br />
Tel: 0216 510 04 04 Faks: 0216 510 04 08<br />
sales@miracleistanbulasia.com<br />
www.miracleistanbulasia.com<br />
imiracleistanbul<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
7
Editör<br />
Bizim Karaköyümüz... // Our Karaköy...<br />
Tourmag, yönünü Karaköy’e<br />
çevirdi ve bu kadim İstanbul<br />
kentini küçük ölçekli de olsa<br />
mercek altına aldı. Özellikle<br />
tartışmalı Galataport Projesi ile<br />
gündemini koruyan Karaköy, bu<br />
çerçevede değişiyor, dönüşüyor.<br />
Birbirinden şık kafeler, yeni<br />
nesil oteller, tasarım atölyeleri<br />
ve de şimdilik tek tük olmakla<br />
birlikte çoğalacağına kesin gözüyle<br />
bakılan sanat galerileriyle<br />
CANAN TOPRAKKAYA<br />
kimyası turizm olgusuyla sarsılan<br />
bölgede esnaf ise sıkıntılı.<br />
tourmag@tourmag.com.tr<br />
Nasıl olmasın ki; yerlerini tıpkı<br />
Kadıköy’de olduğu gibi yeme<br />
içme mekânlarına bırakıp, köşelerine çekilmek zorunda kalıyorlar.<br />
Önce Cenovalılar, sonra Venedikliler, ardından Seferad Yahudileri<br />
ve de Avrupa’dan akın... İtalyan ve Avusturya şirketleri bölgeye<br />
ofisler açarken, Osmanlı Bankası da merkezini burada kurunca,<br />
tam bir uluslararası ticaret ve liman kenti hüviyetine bürünen Tarihi<br />
Karaköy için Galataport Projesi, özellikle ‘kruvaziyer turizmi’ adına<br />
büyük anlam taşıyor. Çünkü bu alanda Türkiye, hak ettiği döviz<br />
girdisine sahip değil.<br />
Halen Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi’nin inşaatı devam ediyor.<br />
Projeyle birlikte, kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan Türkiye<br />
Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü binası, yolcu terminali ve<br />
Çinili Han otele, Paket Postanesi mağaza ve restorana dönüştürülüyor.<br />
“Galataport” Karaköy Rıhtımı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi<br />
Fındıklı Kampüsü’ne kadar uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridini<br />
kapsarken, 400 bin metrekarelik alanda kültür varlığı olarak tescilli<br />
binalar mağaza ve restorana evriliyor.<br />
İnsan trafiğinin çok daha artacağı ve tarihi binaların yeni görevlerindeki<br />
yoğunluğu kaldırıp kaldıramayacağı, sahil şeridinin ise çökme<br />
tehlikesiyle karşı karşıya olduğu da yine söylentiler arasında.<br />
Biz, tartışmalı Galataport’un ötesine uzanıyoruz; Karaköy’ün caddelerinde<br />
dolaşıyoruz, sokak aralarına giriyoruz ve sizlere Tourmag’in<br />
objektifinden “Karaköy’de Buluşalım” diyoruz. Haydi gelin...<br />
Tourmag turned his direction to Karaköy and took a look at this<br />
ancient city of Istanbul, albeit on a small scale. Karaköy that keeps<br />
its agenda especially with the controversial Galataport Project,<br />
is changing and transforming. On the other hand, tradesmen are<br />
troubled in the region where its structure altered with stylish<br />
cafes, new generation hotels, design workshops and art galleries.<br />
How not; they are being forced to leave their places to eating<br />
places and retreat to their corners.<br />
First the Genoese, then the Venetians, after that Jews of the Seferad,<br />
and flock from the Europe... While Italian and Austrian companies<br />
opened offices in the region, and the Ottoman Bank established its<br />
center here, Karaköy became an international trade and harbour<br />
city. In this context, The Galataport Project has a great significance<br />
for Karaköy, especially for the cruise tourism. Because in this field,<br />
Turkey does not have the deserved foreign exchange input.<br />
The construction of the Salıpazarı Cruise Port Project is still in<br />
progress. With the project, Turkey's General Directorate of Maritime<br />
Business building, which has been registered as cultural assets, passenger<br />
terminal and Çinili Khan are transforming to hotel. Also, Paket<br />
Post Office is transforming to an area that consists of shops and<br />
restaurants. Galataport covers 1.2 kilometers of coastline extending<br />
from Karaköy Pier to Mimar Sinan University Fındıklı Campus, while<br />
buildings which registered as cultural assets on a 400 thousand<br />
square meter are transforming into shops and restaurants.<br />
It is also rumored that human traffic will be increased much more<br />
and the historic buildings will not be able to carry out the density<br />
of their new duties, and the coastline is in danger of collapse.<br />
We are going beyond<br />
the controversial<br />
Galataport<br />
and walking in the<br />
avenues of Karaköy,<br />
entering the<br />
streets and telling<br />
you "Let's meet in<br />
Karaköy" from the<br />
perspective of Tourmag.<br />
Come on...<br />
<strong>TOURMAG</strong> TURİZM DERGİSİ<br />
Üç ayda bir yayınlanan yaygın süreli dergi<br />
Haber, Aktüel, Turizm, Magazin<br />
Yayıncı<br />
Kadir Toprakkaya K-İletişim<br />
Karanfil Sokak No: 27/13<br />
Göztepe - Kadıköy İstanbul<br />
0 532 266 82 43 / 0 532 470 73 05<br />
tourmag@tourmag.com.tr<br />
www.tourmag.com.tr<br />
ftourmag.com.tr Ltourmagcomtr<br />
itourmagturkey<br />
ISSN: 2149-8768<br />
Nisan-Mayıs-Haziran 2019 // Sayı: <strong>18</strong><br />
İmtiyaz Sahibi<br />
Kadir Toprakkaya<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Canan Toprakkaya<br />
Sorumlu Yazı İşleri<br />
Müdürü<br />
İrem Toprakkaya<br />
Haber Müdürü<br />
Cenay Toprakkaya<br />
Reklam Müdürü<br />
Tulu Evrensel<br />
0 532 266 82 43<br />
reklam@tourmag.com.tr<br />
Yayın Kurulu<br />
Ahmet Vefik Alp<br />
Barbaros Kon<br />
Delal Atamdede<br />
Hüseyin Kurtoğulları<br />
Nilgün Şirin<br />
Sema Kutlu<br />
Sertaç Kayserilioğlu<br />
Yonca Atamdede<br />
Editörler<br />
Çilem Orkide Hamilton<br />
Pınar Baltacı<br />
Serap Gürses<br />
Yiğit Uygun<br />
Çeviri<br />
Melike Küçükosman<br />
Görsel Yönetmen<br />
Kubilay Şenyiğit<br />
Kapak Fotoğrafı<br />
Emin Küçükserim<br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Deniz Sipahi<br />
Erhan Us<br />
Melih Daşgın<br />
Melih Uslu<br />
Oğulcan Tatar<br />
Saffet Emre Tonguç<br />
Sema Taştan Çelepci<br />
Serda Büyükkoyuncu<br />
Sidal Yaşar<br />
Yaprak Gürdal<br />
Basım<br />
Teknik Basım Matbaacılık<br />
San. ve Tic. A.Ş.<br />
Sertifika No: 24871<br />
Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl<br />
Bulvarı No: 44 Keyap Çarşısı<br />
F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul<br />
Tel: 0216 508 20 20<br />
www.teknikbasim.com<br />
Basım Tarihi:<br />
16 Nisan 2019<br />
8 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
İçindekiler<br />
38<br />
62<br />
72<br />
38<br />
Yüzyıllık liman, bankerler ve bankaların semti<br />
TARİHİ KARAKÖY’DE BULUŞALIM<br />
ÇİLEM ORKİDE HAMILTON: Söylenenin ötesinde çok da<br />
beklediğiniz gibi civcivli bir muhit değil burası. Katlı otoparkı,<br />
klasik Güllüoğlu tatlı mağazasıyla daha çok Avrupa<br />
kentlerinin her zaman terk edilmiş hissi veren merkez<br />
muhitleriyle aynı muadilde. Gri betonarme, katlı araba<br />
parkı, yakında yeni proje dâhilinde Tophane istikametinden<br />
yeraltına girerek, kaybolup gidecek buralardan...<br />
80<br />
84<br />
58<br />
62<br />
Cennet körfezin, cennet adası;<br />
SEDİR<br />
YİĞİT UYGUN: Masmavi berrak suların sarmaladığı bir<br />
adadayız. Ama ne ada... Küçük, fakat muhteşem güzellikte...<br />
Karşıda Kıran Dağları; kimi yerinde yükselti 1.000<br />
metre civarında, denize dimdik bakıyor. Vahşi bir güzellik<br />
bu... Gökova’nın en güzel yerlerinden birindeyiz. Sedir<br />
Adası'nda demir attık bu kez!<br />
ADIM ADIM AMMAN<br />
SAFFET EMRE TONGUÇ: 20<strong>18</strong>’de aldığım en doğru<br />
seyahat kararlarından biri, şimdiye kadar hep ertelediğim<br />
Ürdün’ü nihayet görmek oldu. Belki hem yakın hem<br />
vizesiz oluşu nedeniyle “Nasılsa giderim” diyerek pas<br />
geçtiğim bir ülkeydi ama “Keşke daha önce gelseydim”<br />
dedirtti. Gelin bir Ortadoğu başkentini birlikte gezelim,<br />
adım adım...<br />
66<br />
58<br />
66<br />
72<br />
80<br />
84<br />
MANDIRA FİLOZOFLARININ CENNETİ<br />
ŞİRİNCE’DEYİZ<br />
SERAP GÜRSES: Yolların bizi çağıran türküsüne kapılıveriyoruz<br />
ve gidecek yeni yerler ararken buluyoruz kendimizi.<br />
“Baharın doğayla başbaşa, sade ve dupduru yaşanacağı bir<br />
yer neresi olabilir?” derken, Şirince tavsiyeleri geliyor eş<br />
dosttan. Yüreğimizdeki hevesle, bu gönülden tavsiyeleri<br />
buluşturmak lâzım... Şimdi yola revan olma zamanı...<br />
Kuzey Kutbu'na açılan kapının anahtarı;<br />
SVALGARD<br />
MELİH DAŞGIN: Bazen bir fotoğraf karesi, film veya kişi<br />
çeker sizi oraya. Gitmek istersin; önce hayalini kurarsın,<br />
sonra nasılını düşünürsün. Aklına geldiğinde seni heyecanlandıran<br />
o yere plan yapmaya koyulursun. “Nasıl bu kadar<br />
farklı olabilir?” diye merak eder ve kendine “Gerçekten<br />
oraya gidebilecek miyim?” diye sormaya başlarsın.<br />
CANLI YAŞAMI, SICAKKANLI İNSANLARI İLE<br />
KARŞINIZDA VALENCIA<br />
SERDA BÜYÜKKOYUNCU: İspanya deyince iki mimar aklıma<br />
geliyor. Biri, 19. yüzyıl Barselona’sını taçlandırmış olan<br />
Antoni Gaudi, diğeri ise 21. yüzyıl Valencia’sına imza atan<br />
Santiago Calatrava. İki şehir de mimariye meraklı turistler<br />
için hazineler saklıyor içlerinde; biri geleneksel, diğeri ultra<br />
modern dönemin eserlerini sunuyor ziyaretçilerine...<br />
BOSNA HERSEK TURİZMDE DÜNYAYA AÇILIYOR<br />
KADİR TOPRAKKAYA: Orta Avrupa ve Balkanlar’ın tarihi<br />
değerleri yanında yeraltı zenginlikleriyle de bilinen ülkesi<br />
Bosna Hersek, şimdilerde turizmde dünyaya açılıyor.<br />
Toplumlarda huzur ve barış ortamının turizmde sıçramalara<br />
yol açtığının, bunun da maddi ve kültürel anlamda<br />
gelişim ve genişleme yarattığının farkına varan yöneticiler;<br />
“Turizm, turizm, turizm” mesajı veriyor.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
9
Aktüel<br />
Dünya modelleri<br />
Aspendos’u dünyaya tanıttı<br />
World models introduced<br />
Aspendos to the world<br />
Kenya’dan Rusya’ya, Tanzanya ve Mozambik’ten<br />
Hindistan’a kadar dünyanın değişik<br />
coğrafyalarındaki 32 ülkeden Antalya’ya<br />
gelen modeller, Aspendos Yılı’na dikkat<br />
çekmek üzere tarihi antik kenti ziyaret<br />
etti. 70 yaşındaki Türkiye Triatlon Şampiyonu<br />
Milli Sporcu, ANFAŞ Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Ali Bıdı ile birlikte Aspendos Antik<br />
Kenti'ni ülkelerinin rengârenk ve birbirinden<br />
ilginç kıyafetleri ile gezen modeller,<br />
Antalya’dan dünyaya dostluk ve barış<br />
mesajı vererek, bol bol fotoğraf çektirdiler.<br />
Antalya Valiliği’nin 2019 yılını kent markasını<br />
güçlendirmek adına Aspendos Yılı<br />
ilan ettiğini belirten Ali Bıdı, şunları ifade<br />
etti: "Türkiye’nin turizm başkenti Antalya,<br />
neden dünyanın turizm başkenti olmasın?<br />
ANFAŞ olarak ‘Future Fashion Faces<br />
World Profesyonel Modellik Yarışması’na<br />
sponsor olduk ve Aspendos Yılı’na dikkat<br />
çekmek üzere modellerimiz ile birlikte bu<br />
çok özel ziyareti gerçekleştirdik.<br />
GÖNÜLLÜ TURİZM ELÇİSİ OLACAKLAR<br />
Dünyanın 32 ülkesinden gelen modellerimiz,<br />
kendi ülkelerine döndüklerinde ve<br />
defilelere katılmak için seyahat edecekleri<br />
ülkelerde güzel anılarla ayrıldıkları<br />
Antalya'mızı, Aspendos'umuzu, ülkemizi<br />
anlatacaklar ve gönüllü turizm elçilerimiz<br />
olacaklar."<br />
Models from 32 countries in different<br />
parts of the world, from Kenya to Russia,<br />
from Tanzania and Mozambique to India,<br />
visited the ancient city to draw attention<br />
to the 2019 Year of Aspendos. Models<br />
that wore their countries' colorful and<br />
interesting clothes toured the Aspendos<br />
Ancient City together with 70-year-old<br />
Turkey Triathlon Champion national<br />
athlete, ANFAŞ Chairman Ali Bıdı. They<br />
gave messages of friendship and peace<br />
to the world from Antalya, and they took<br />
plenty of photos.<br />
Ali Bıdı stated that Governorship of Antalya<br />
declared the 2019 as Aspendos Year<br />
in the name of strengthening the urban<br />
brand, and said the followings: "Turkey's<br />
tourism capital Antalya can also be the<br />
tourism capital of the world? As ANFAŞ,<br />
we sponsored the 'Future Fashion Faces<br />
World Professional Modeling Contest'<br />
and realize this very special visit with our<br />
models to draw attention to the Year of<br />
Aspendos.<br />
VOLUNTARY TOURISM AMBASSADORS<br />
Our models coming from 32 countries<br />
of the world will tell about our Antalya,<br />
Aspendos and Turkey which they leave<br />
with their beautiful memories, when they<br />
return to their countries and travel to<br />
participate to the fashions shows abroad,<br />
and they will be our volunteer tourism<br />
ambassadors."<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
11
Türkiye'nin Cruise<br />
Arama Motoru<br />
cruiseplanet.com.tr<br />
yayında<br />
Türkiye’de ilk ve tek cruise<br />
arama-kıyaslama motoru olan<br />
cruiseplanet.com.tr’de dünyanın en güçlü<br />
35 cruise firmasının 5 kıtada organize<br />
edilen tur programları yer alıyor.<br />
Dünyanın en büyük tur operatörlerinden<br />
olan Japonya merkezli<br />
H.I.S Turizm; 70 ülkede, 554 ofisi<br />
ve <strong>18</strong>.000’in üzerinde çalışanı ile<br />
dünya turizmine değer katmaya<br />
devam ediyor.<br />
20<strong>18</strong> yılında, 70 ülkede yer alan<br />
toplam 554 ofis arasında dünyanın<br />
en iyi H.I.S ofisi seçilen H.I.S.<br />
Türkiye, 'Cruise Arama Motoru'<br />
mottosu ile Cruise Planet markasını<br />
hayata geçirdiğini duyurdu.<br />
Türkiye’de ilk ve tek cruise<br />
arama-kıyaslama motoru olan cruiseplanet.com.tr’de<br />
dünyanın en güçlü 35 cruise firmasının 5 kıtada organize<br />
edilen tur programları yer alıyor. Böylece cruise seyahatlerine<br />
çıkmak isteyen seyahat severler, en uygun cruise turlarından<br />
en lüks gemi turlarına kadar birçok seçeneğe<br />
cruiseplanet.com.tr’den ulaşabilecek.
Aktüel<br />
Türk sanayicilere<br />
Amerika kapısı<br />
aralanıyor<br />
Türk Amerikan İş Adamları Derneği (TABA-AmCham),<br />
Türkiye’den ABD’ye yatırım yapmak isteyen iş insanlarına<br />
kapı aralayacak "Türk Organize Sanayi Bölgesi"<br />
(IZUS) yatırımını bu kez Gaziantep’te anlattı. Türk<br />
Amerikan İş Adamları Derneği Başkanı Ali Osman Akat<br />
liderliğindeki heyet, Gaziantep Sanayi Odası’nı ziyaret<br />
ederek Gaziantepli sanayicilerden tam destek sözü aldı.<br />
Türkiye’nin güçlenmesi ve marka değeri yüksek<br />
markalar oluşturulmasını görev ve misyon edinen TA-<br />
BA-AmCham, sanayicilere yurtdışında yatırım imkânı<br />
sunulması için yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde<br />
ABD’de yapılacak Türk organize sanayi yatırımını<br />
anlatmak üzere bu kez Gaziantep’teydi. Başkan Ali<br />
Osman Akat, toplantıda dernek tarafından ABD’de<br />
kurulması planlanan "Türk Organize Sanayi Bölgesi"<br />
(IZUS) projesinin amacı ve detaylarını şöyle özetledi:<br />
500 BİN DÖNÜM ARAZİ ÜZERİNE İNŞA EDİLECEK<br />
"Dışarıdan bakıldığında proje Amerika’ya yatırım<br />
yapmak gibi görünse de, buna benzer birkaç projeyle<br />
Türkiye’nin yurtdışından döviz bekleme ihtiyacı<br />
kalmayacaktır. Dünyanın en büyük pazarına yatırım<br />
yapan Türk işadamları, Türkiye’nin döviz ihtiyacının<br />
büyük bir bölümünü karşılayacak. 500 bin dönüm<br />
arazi üzerine etap etap hayata geçirilmesi planlanan<br />
IZUS Projesi'nde üretim tesisleri, sosyal faaliyet<br />
alanları, ikamet yerleri olacak ve bu şekilde insanların<br />
ihtiyaç duyacağı her şey bir arada bulunacak. Böylesi<br />
bir proje ile ABD’ye yatırım yapan Türk sanayicileri sayesinde,<br />
Türkiye’nin Amerika’da lobi yapma imkânları<br />
da diğer ülkelerin çok üzerine çıkabilecek.”<br />
Çin'den Türkiye'ye<br />
En İyi Denizaşırı<br />
Destinasyon Ödülü<br />
Şanghay'da düzenlenen 6. Road Trip Festival 2019'da rakiplerini geride<br />
bırakan Türkiye, "En İyi Denizaşırı Destinasyon" ödülünün sahibi oldu.<br />
China Self-Driving Club tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen festivalde,<br />
“I Driver Ceremony'' etkinliği kapsamında "Best Overseas Destination"<br />
ödülü Türkiye'ye verildi. Ödülü, Türkiye adına Şanghay Başkonsolosu<br />
Kenan Ağa aldı. 20<strong>18</strong> yılının Türkiye Turizm Yılı ilan edildiği Çin'den gelen<br />
turist sayısı, 20<strong>18</strong>'de yüzde 59,38 artarak 394 bine yükselmişti. Kültür<br />
ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü Çin'de Türkiye Turizm Yılı etkinliklerinin<br />
bunda çok önemli etkisi olduğu düşünülüyor.<br />
İspanyolların Türkiye'ye yatırımı<br />
10 milyar euro oldu<br />
İspanyolların son 8 yılda Türkiye'ye yaptıkları<br />
yatırımlar 10 milyar euroya ulaştı. Türk-İspanyol<br />
Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı<br />
Esther Gonzalez, mevcut durumda 600'ü<br />
aşkın İspanyol şirketinin Türkiye'de faaliyet<br />
gösterdiğini, Türkiye'ye ve Türk ekonomisine<br />
güvendiklerini belirtti. Başkan Gonzalez,<br />
Türkiye'de yaşanan ekonomik çalkantıların<br />
geçeceğine inandıklarını, 2011 yılında kurulan<br />
Oda'nın kısa zamanda 110 üyeye ulaştığını da<br />
sözlerine ekledi.<br />
Öte yandan, Türk Hava Yolları Madrid Direktörü<br />
Numan Çizmecioğlu da İstanbul-Madrid<br />
uçuşlarının tekrardan günde 3 sefere çıkacağı<br />
müjdesini verdi. Çizmecioğlu, Madrid'den<br />
yerel saatle 14.35'te kalkacak üçüncü seferin<br />
ilk uçuşunun, havacılıkta yaz sezonunun<br />
başlangıcı sayılan 31 Mart'ta gerçekleştiğini<br />
duyurdu.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
13
Röportaj<br />
Diplomat olmayı ideal olarak<br />
belirleyip, hayallerinin peşinden<br />
koşarak hedefine ulaşan Ivana Zerec:<br />
iSTANBUL BENi<br />
HEYECANLANDIRIYOR<br />
CANAN - KADİR TOPRAKKAYA<br />
"Herkesin İstanbul gibi bir<br />
şehri ziyaret etmesi ve bu<br />
havayı soluması gerektiğini<br />
düşünüyorum. İstanbul’daki<br />
dinamizm ve heyecan, insanda<br />
çok farklı bir etki bırakıyor.<br />
Napolyon’un bu konuda çok güzel<br />
bir sözü vardır; Dünya tek bir ülke<br />
olsaydı, başkenti İstanbul olurdu."<br />
Hırvatistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu görevine atanan Ivana<br />
Zerec, <strong>TOURMAG</strong> Turizm Dergisi’nin konuğu oldu. Her daim güler<br />
yüzlü kişiliği ve sempatik tavırlarıyla kelimenin tam anlamıyla<br />
“bizden biri” portresi çizen dostumuza, merak içinde olduğumuz<br />
sorularımızı bir bir yönelttik. O da bütün içtenliği ile cevap verdi.<br />
İstanbul’dan önce nerede görev yapıyordunuz? İstanbul’da<br />
görev alacağınızı öğrendiğinizde neler hissettiniz?<br />
Öncelikle kurumunuza ilginizden dolayı teşekkür ediyor, beğeniyle<br />
takip ettiğimi ve derginiz için röportaj talebinizden ötürü<br />
çok mutlu olduğumu bildirmek istiyorum. İstanbul’dan önceki<br />
diplomatik görevlerimi Belçika, Estonya ve Malta’da gerçekleştirdim.<br />
İstanbul’daki görev için aday gösterilmek, öncelikle<br />
benim için çok gurur vericiydi. Profesyonel bir diplomat için en<br />
prestijli mevkilerden biri olduğunu itiraf etmek isterim. Ayrıca<br />
İstanbul, şehir olarak beni en çok heyecanlandıran metropollerden<br />
biri olduğu için bu haberi aldığımda adeta havalara<br />
uçtum diyebilirim.<br />
14 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Röportaj<br />
Kendinizden, çocukluğunuzdan<br />
bahseder misiniz? Diplomat olmayı siz<br />
mi arzu ettiniz, yoksa bir yönlendirme<br />
oldu mu?<br />
Tüm eğitim hayatımın geçtiği, Hırvatistan’ın<br />
başkenti Zagreb’de doğdum. Aileme<br />
çok bağlıyım. Hayattaki en büyük şansım<br />
ve dayanağım ailem. Küçük yaşlarımda<br />
annem ve anneannem sayesinde Türk<br />
kahvesi içmeye başladım. Şimdi o günleri<br />
hatırladığımda Türk kahvesi içme ritüelimiz<br />
aklıma geliyor ve ne kadar mutlu olduğumu<br />
hatırlayıp, tebessüm ediyorum. Evet, diplomat<br />
olmak küçük yaşlardan beri hayalim<br />
ve idealim olan bir meslekti. Bu konuda<br />
bir yönlendirme olmadı, ben hayallerimin<br />
peşinden gittim.<br />
İstanbul’u sevdiniz mi? Size neler<br />
hissettiriyor burası? En çok hangi<br />
bölgelerini seviyorsunuz?<br />
Henüz altı aydır İstanbul’da yaşıyorum.<br />
Beni heyecanlandıran bu metropol şehirde<br />
yaşamak, öncelikle benim için çok büyük<br />
bir onur. Şehir adeta büyülüymüş gibi. Her<br />
anında sanki bir film karesindeymiş gibi<br />
hissediyorum. Her gün İstanbul’un farklı<br />
dokusuyla karşılaştığım ve onu yaşıyor<br />
olduğum için kendimi şanslı buluyorum.<br />
tan Cumhurbaşkanı’nı orada karşılamak,<br />
bir diplomat için en onur ve gurur verici<br />
anlardan biriydi.<br />
Bir süre önce ülkeniz ile Türkiye<br />
arasında başkanlar düzeyinde ilişkileri<br />
güçlendirme, geliştirme yönünde bir<br />
işbirliği anlaşması gerçekleşti. Bu<br />
konuda ne düşünüyorsunuz?<br />
Öncelikle biz iki Akdeniz ülkesiyiz. Bu<br />
yüzden benzerliğimiz çok fazla. Beraber<br />
çalışabileceğimiz ortak noktamız oldukça<br />
çok. Ben öğrencilerin Erasmus ve master<br />
için Hırvatistan’a gelmelerini, ayrıca iki<br />
ülke arasındaki turizmin, iş ortaklıklarının,<br />
yatırımlarının artmasını ve Türkiye’nin Hırvatistan’da<br />
yatırımlar yapmasını istiyorum.<br />
Ülkeniz Hırvatistan ve Hırvatistan’a<br />
komşu ülkelerin halkına Türkiye’yi<br />
ziyaret etmeleri konusunda tavsiyede<br />
bulunmayı düşünür müsünüz?<br />
Tabii ki, tavsiyelerde bulunacağım. Herkesin<br />
İstanbul gibi bir şehri ziyaret etmesi ve bu<br />
havayı soluması gerektiğini düşünüyorum.<br />
İstanbul’daki dinamizm ve heyecan, insanda<br />
çok farklı etki bırakıyor. Napolyon’un bu<br />
konuda çok güzel bir sözü vardır; “Dünya tek<br />
bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.”<br />
"Her gün Boğaz’ı görsem asla sıkılmam. Hem<br />
gündüzü hem gecesi ayrı keyifli... Ayasofya’yı çok<br />
seviyorum. Nişantaşı’nda yaşıyorum ve burada<br />
kendimi evimdeymiş gibi hissediyorum. Hırvatistan<br />
Başkonsolosluğu’nun bulunduğu Pera bölgesini de<br />
çok seviyorum."<br />
Ivana Zerec,<br />
Malta'da görev<br />
yapmış olması<br />
nedeniyle bu<br />
ülkenin bir başka<br />
Türkiye dostu<br />
olan İstanbul<br />
Başkonsolosu<br />
Franklin<br />
Aquilina ile sık<br />
sık İstanbul'un<br />
güzelliklerini<br />
paylaşıyor.<br />
En çok sevdiğimiz bölge ise kesinlikle<br />
İstanbul Boğazı! Her gün Boğaz’ı görsem<br />
asla sıkılmam. Hem gündüzü hem gecesi<br />
ayrı keyifli... Ayasofya’yı da çok seviyorum.<br />
Sık sık gitmeye özen gösteriyorum.<br />
Özellikle gelen misafirlerimle tekrar tekrar<br />
Ayasofya’ya gidiyorum. Nişantaşı’nda<br />
yaşıyorum ve burada kendimi evimdeymiş<br />
gibi hissediyorum. Hırvatistan Başkonsolosluğu’nun<br />
bulunduğu Pera bölgesini de<br />
ayrıca çok seviyorum.<br />
İstanbul dışındaki kentlerimizi<br />
ziyaret ettiniz mi?<br />
Kapadokya’yı ziyaret etme fırsatım<br />
oldu. Üç günlük kısa bir ziyaretti ama<br />
ambiyansına hayran kaldım. İşim gereği<br />
Ankara’da birçok kez bulundum. Hırvatis-<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
15
Archeology<br />
Germenicia Ancient City<br />
will be the Ephesus of<br />
Kahramanmaraş<br />
Just as İzmir has an ancient city of Ephesus, Kahramanmaraş<br />
also has an ancient city that will make it a brand<br />
in tourism. Two mosaic areas of the Germenicia Ancient<br />
City, which were revealed in the region by chance, were<br />
brought into tourism.<br />
As a result of excavations carried out in the region for<br />
the ancient city to be a touristic area, it was understood<br />
that the ancient city of Germenicia, covering all the<br />
Dulkadiroğlu, Bağlarbaşı, Şeyhadil and Namık Kemal<br />
neighborhoods, was founded in the 1st century A.D. Excavations<br />
carried out so far indicated that mosaics and ruins<br />
of the 4th and 6th centuries A.D. have been reached.<br />
Safinaz Akbaş who has taken part in all the excavation<br />
works of the city since the emergence of Germenicia in<br />
2007 said; ''Towards the end of 2019, our two areas will<br />
meet with visitors with the permission of our Ministry<br />
of Culture and Tourism. There are 150 square meters of<br />
mosaics in these two areas.''<br />
Akbaş, who said that they reached to the Late Roman-Early<br />
Byzantine period works, but it is possible for<br />
them to reach the works of the earlier period after the<br />
excavations in the future, also stated that the residential<br />
area of the city is Bağlarbaşı neighborhood where<br />
there are more mosaics, center of the city is Şeyhadil<br />
neighborhood where the ruins of the buildings are lot,<br />
lastly Dulkadiroğlu and Namık Kemal neighborhoods are<br />
determined as the city's spreading area.<br />
150 SQUARE METERS MOSAIC<br />
Safinaz Akbaş signified stated that there is 150 square<br />
meters of mosaic in total at the two areas which planned<br />
to be opened at the end of this year, and gave the following<br />
information about the mosaic in the Bağlarbaşı<br />
neighborhood: "This floor mosaic is most likely belonging<br />
to the base of a villa in Roman period. After the excavation<br />
of other places in the region completed, it will<br />
become much more clear that which structure belongs to<br />
which part."<br />
ALIKE ZEUGMA AND EPHESUS<br />
Germenicia mosaics that emerged as a result of an<br />
informing were identified in four different houses at the<br />
Bağlarbaşı and Dulkadiroğlu neighborhoods of Kahramanmaraş.<br />
It was indicated that the mosaics in the<br />
floor covering of the hillside villas used by rich people in<br />
Kahramanmaraş's neighborhoods in the Roman period,<br />
had great similarity with the mosaics found in Ephesus<br />
and Zeugma Ancient City.<br />
16 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Bodrum the Region of Tourism<br />
Parachute enthusiasts<br />
meet with the sky at<br />
Alatepe<br />
In addition to domestic and foreign tourists, many<br />
parachute pilots are coming for flight from many<br />
countries of the world to Ölüdeniz neighborhood<br />
in Fethiye district of Muğla, that is one of the<br />
world's leading paragliding centers. In recent<br />
years, the Alatepe flight area in Milas district<br />
has become the center of interest of the visitors.<br />
After a hike that is in touch with nature in the<br />
neighborhood of Ören, sporters who paraglide<br />
and adrenaline junkies reach Alatepe, which has<br />
a 650 meters of height. After that, they can paraglide<br />
with the great view of the Gulf of Gökova,<br />
embracing the green and blue scenery.<br />
District Governor ErenArslan said that the<br />
paragliding competitions can be made in the<br />
Alatepe flight area, which provides the opportunity to stay in the<br />
air for a long time and offers the appropriate weather conditions<br />
throughout the year. ErenArslan, who stated that the rock graves<br />
and endemic plant species can be seen on the walking route of the<br />
Alatepe jumping point, which can be reached from both asphalt<br />
road and the walking track, said the followings:<br />
DRAWS ATTENTION WITH ITS RICH POTENTIAL<br />
DURING FOUR SEASONS<br />
“Alatepe track offers an alternative destination to parachutists who<br />
want to jump after climbing training, adrenaline junkies, and nature<br />
lovers. Alatepe, which also has transportation from the asphalt<br />
road, impress people with its unique view after a joyous climb of<br />
about 5 kilometers. Ören Neighborhood offers different possibilities<br />
in terms of tourism. Local and foreign tourists can also enjoy<br />
other activities such as swimming, diving and hiking. The rich local<br />
cuisine of Ören, which consists of fresh seafood and foods cooked<br />
with olive oil, offers special tastes with regards to gastronomic<br />
tourism. Ören, which contains different tourism values, is drawing<br />
attention from tourists during four seasons with this rich potential.”<br />
‘Slow City’ Köyceğiz<br />
At the International Cittaslow Coordination<br />
Council Meeting held in Greve in<br />
Chianti city of Italy, the memberships of<br />
the districts of Köyceğiz and Ahlat were<br />
accepted. First started at Italy in 1999,<br />
''slow city'' movement has reached 17 settlements<br />
in Turkey together with Köyceğiz<br />
and Ahlat districts.<br />
THE NUMBER OF SLOW CITY<br />
HAS BEEN 17<br />
So farMuğlaAkyaka, IspartaEğirdir, ÇanakkaleGökçeada,<br />
SinopGerze, BoluGöynük,<br />
ŞanlıurfaHalfeti, BoluMudurnu, OrduPerşembe,<br />
ArtvinŞavşat, İzmir Seferihisar,<br />
SakaryaTaraklı, Erzurum Uzundere, KırklareliVize,<br />
IspartaYalvaç, AydınYenipazar,<br />
MuğlaKöyceğiz, and BitlisAhlat accepted<br />
as ‘slow city’ in Turkey.<br />
CITTASLOW NETWORK<br />
Cittaslow, which consists of the words<br />
''citta'' (city) in Italian and ''slow'' in English,<br />
means ''slow city''. The Cittaslow network<br />
is in service as an union of cities emerging<br />
from the ''slow food'' movement in order to<br />
prevent globalization from standardizing<br />
and eliminating the local characteristics of<br />
the city's residents and lifestyles.<br />
<strong>18</strong> Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Bodrum the Region of Tourism<br />
“City of Gladiators” is coming to light<br />
Ministry of Culture and Tourism carried<br />
out a project about the archaeological<br />
excavations have been done in 20 ancient<br />
cities and archaeological sites throughout<br />
one year. The new works are coming<br />
to light in the studies performed in the<br />
ancient city of Stratonikeia, also known<br />
as the “City of Gladiators”. Head of the<br />
excavation and Pamukkale University,<br />
Faculty of Science and Literature,<br />
Department of Archeology Lecturar Prof.<br />
Dr. Bilal Söğüt said that in Yatağan district<br />
of Muğla they have found findings<br />
which belongs to a settlement of 3500<br />
years ago and that they have reached the<br />
ruins of many periods of history in the<br />
ancient city.<br />
Professor Dr. Söğüt emphasized that<br />
Stratonikeia was in the UNESCO Cultural<br />
Heritage Temporary List by drawing<br />
attention to the ancient city's being the<br />
largest marble city in the world, which also<br />
continued its importance in the Hellenistic,<br />
Wind contribute to tourism<br />
in Bodrum<br />
Bodrum, one of Turkey's most important tourism centers, is contributing<br />
to tourism with its wind as well as its sea and sun by welcoming<br />
sailors between the months of September-May. Bodrum district<br />
of Muğla, which is preferred by tourists due to its entertainment<br />
industry, natural, historical and cultural values as well as its sea,<br />
sand and sun in summer months, offers various opportunities for<br />
sailing sports enthusiasts, especially in its windy weather.<br />
Roman, Byzantine, Anatolian Principalities,<br />
Ottoman and Republic periods.Söğüt,<br />
who explained that they have reached<br />
significant information every year in the<br />
excavations in the city, said that with the<br />
project which will lead to the showing up<br />
of archaeological values, the excavations<br />
will be carried out for 12 months with the<br />
support of the Ministry of Culture and<br />
Tourism.<br />
FROM BRONZE AGE TO TODAY<br />
Bilal Söğüt stating that all grave samples<br />
from the Bronze Age to the present day<br />
will be exhibited in the newly created necropolis<br />
area and there will be informative<br />
plaques, continued as follows: “There are<br />
gladiator graves on one side, terra-cotta<br />
samples from every period and tombs<br />
built from stones. So, here we will exhibit<br />
in groups the gladiators' on one side, the<br />
archaic tombs on the other side and the<br />
necropolis area of the tombs belonging to<br />
the Byzantines on the other.”<br />
From September to the last days of the May, sailing races can be<br />
done in different categories on Bodrum offshore. In the organized<br />
races, wind-filled sails in Bodrum create colorful images. With the<br />
Turkey Sailing Federation's (TYF) and different clubs' organizations,<br />
many domestic and foreign sailors are coming to the region.<br />
Children sporters are accompanied by their coaches and their<br />
families. Some of the sailing races that have positive effect on the<br />
tourism mobility in the district at winter and which is important in<br />
terms of sports tourism can be easily watched from the shore.<br />
SAILING IS A VERY SPECIAL VEHICLE<br />
TYF Deputy Chairman CeyhunÜstüner, indicated that sailing is<br />
very important in terms of winter tourism and continued as follows:<br />
“The development and support of sailing is very important<br />
for winter tourism. Bodrum is one of the most important centers<br />
in this matter. It is very important to organize the races frequently<br />
and increase the number of participation from foreign<br />
countries. Especially in the winter, sailing sport is a very special<br />
vehicle for that.”<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
19
Antalya the Region of Tourism<br />
Antalya is on the way of being<br />
tourism capital of Europe<br />
President of Mediterranean Touristic Hoteliers<br />
and Managers Association (AKTOB)<br />
ErkanYağcı said that Antalya, which writes<br />
a very serious success story in terms of<br />
tourism, is on the way of becoming the<br />
tourism capital of Europe. Yağcı signified<br />
that if we base the numbers in 20<strong>18</strong>,<br />
Antalya will be third in Europe after Paris<br />
and London, in terms of visitor density<br />
with 16 million foreign tourists. Tourism is<br />
the most important sector in Antalya and<br />
most strategic in Turkey.<br />
AKTOB President Yağcı stated that tourism<br />
is the leading in the currency earning<br />
sectors and emphasized that Turkey is<br />
being a tourism country thanks to its<br />
geographical location and also Antalya is<br />
being the capital of tourism sector. Indicating<br />
that the city has proved itself in the<br />
field of tourism, Yağcı said the followings:<br />
“Our aim is to reach much higher numbers.<br />
It is also important to increase our income<br />
while reaching these numbers. We have<br />
reached significant success in the number<br />
of tourists. In the coming process, we have<br />
strategies to increase the number of tourists<br />
on the one hand and increase tourism<br />
revenues on the other hand.”<br />
ANTALYA AIMS<br />
20 MILLION TOURISTS IN 2023<br />
Wishing 2019 to be a record year, Yağcı<br />
pointed out that Antalya is the fourth<br />
city among most visited cities in Europe,<br />
according to the ''Global Destination Cities<br />
Index'' report that covers 162 cities all<br />
over the world and has been published for<br />
10 years by Mastercard. He continued as<br />
follows: “2017 data has been used in these<br />
studies. The first city is London, which<br />
hosted 19.5 million foreign tourists. The<br />
second city is Paris, the third is Istanbul<br />
and the fourth is Antalya. We can see that<br />
Antalya reached a strong position among<br />
the important cities of Europe. Our aim is<br />
20 million tourists in 2023 vision at Antalya.”<br />
Altınbeşik Cave road renewing<br />
The Antalya Metropolitan Municipality is<br />
renewing the road of the Altınbeşik Cave,<br />
which is swarmed by domestic and foreign<br />
tourists in the İbradı Ürünlü neighborhood.<br />
The Antalya Metropolitan Municipality’s<br />
Department of Rural Services is carrying<br />
out road and asphalt works all over Antalya,<br />
in order to provide rural areas receive<br />
a comfortable and safe transportation<br />
service. Altınbeşik Cave road, which is<br />
the largest cave in Turkey and third in the<br />
world, is flooded by visitors especially in<br />
summer months. Therefore, works were<br />
started to make transportation easier<br />
in the area. Teams are making the 5 km<br />
long narrow and dangerous Altınbeşik<br />
Cave road more comfortable and wide<br />
by breaking the hard rocks using crusher<br />
construction equipment.<br />
20 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Antalya the Region of Tourism<br />
“Underwater Paradise Antalya”<br />
gained reward from Europe<br />
The underwater screening director and<br />
documentary filmmaker Tahsin Ceyhan's<br />
documentary ''Underwater Paradise Antalya''<br />
has received a championship prize<br />
in the professional category at the Paf<br />
Tachov Film Festival in Czech Republic.<br />
The film, which prepared in Turkish,<br />
English, German and Russian, covers the<br />
underwater cultural assets and rich sea<br />
life of the 640 km long coast of Antalya.<br />
Also, Antalya Governor Münir Karaloğlu's<br />
images of diving are given in film. In<br />
addition to many endangered species such<br />
as Mediterranean seal, grouper and white<br />
grouper, ruins and antiquities that contributed<br />
to the underwater life take place<br />
in the movie. The film won the first prize<br />
in the professional category at the Paf<br />
Tachov Film Festival that has been held in<br />
the Czech Republic for 41 years.<br />
AN IMPORTANT CENTER<br />
IN DIVING TOURISM<br />
Governor Münir Karaloğlu, said in a statement<br />
on the subject that 650 kilometers of<br />
underwater beauties should be known and<br />
they should contribute to the promotion of<br />
the city. Noting that Antalya has become<br />
one of the most important centers of the<br />
world in diving tourism, Karaloğlu said;<br />
''Antalya is one of the most well-known<br />
underwater diving destinations after the<br />
Red Sea. Together with Kemer, Kaş, Kalkan,<br />
and Alanya, Antalya has become one of the<br />
important areas of alternative tourism.<br />
This was the purpose of our book and<br />
introduction film. We are happy to see the<br />
film won a first prize at a festival.”<br />
Direct flights to 13 countries<br />
from Antalya<br />
continued as follows: “As Turkish Airlines,<br />
we will have 41 direct flights per week<br />
from Antalya to 13 international destinations.<br />
We are continuing our negotiations<br />
to extend our flights to Azerbaijan,<br />
Lebanon and Saudi Arabia. Antalya has<br />
a structure that attracted tourists from<br />
Western Europe. We think that high-yielding<br />
tourists from the Gulf countries and<br />
the Middle East may come to Antalya.”<br />
Turkish Airlines (THY) will organize 41<br />
direct flights per week from tourism<br />
capital Antalya to 13 countries. These<br />
flights will continue in winter. THY Vice<br />
General Manager of Marketing and Sales,<br />
Ahmet Olmuştur said in his statement on<br />
the subject that Antalya is a city above the<br />
world standards in terms of infrastructure<br />
and service quality.<br />
Olmuştur, who said that they have added<br />
new points to existing direct destinations,<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
21
Cappadocia the Region of Tourism<br />
Dreamland on earth:<br />
CAPPADOCIA<br />
Like a lunar landscape with its enchanting terrain,<br />
Cappadocia is a giant magic park, expressly designed to<br />
offer you an unforgettable spring holiday.<br />
MELİH USLU<br />
Fairy chimneys that take on an eerie quality in the spring<br />
sun... Volcanic valleys harboring vestiges of ancient civilizations...<br />
Hiking trails as smooth as Tartan track. Mysterious tunnels<br />
and fresh oxygen-rich air... Set in a volcanic triangle of<br />
snow-capped peaks, Cappadocia’s fairytale valleys present<br />
landscapes of extraordinary beauty in early summer.<br />
STONE AGE DREAMING!<br />
Like a Stone Age settlement on the slopes of a giant fairy<br />
chimney, Uçhisar is the region’s natural fortress. This charming<br />
village only 10 kilometers from Nevşehir is famous for<br />
its antique shops and boutique hotels. Next to it stretches<br />
the Valley of Pigeons, a long, deep canyon that intrigues<br />
with its pigeon nests carved in the rocks. This mysterious<br />
valley sheltering 8th and 9th century rock churches is laced<br />
with natural tunnels carved out by flowing streams. Easily<br />
negotiable by man and horse, the tunnels make ideal trails<br />
for photographers and hiking enthusiasts. You can get a<br />
bird’s-eye view of the region’s most stunning valleys on the<br />
close to 3-kilometer-long Uçhisar-Göreme road. The best of<br />
their efforts can still be seen today in the Göreme Open Air<br />
Museum, one of the highlights of any Cappadocia tour.<br />
Scattered through this museum on the UNESCO World<br />
Cultural Heritage List are numerous monasteries carved in<br />
the rock including a monks’ refectory, burial chambers and<br />
22 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Cappadocia the Region of Tourism<br />
a wine cellar. The pigments in the murals<br />
inside the rock-cut churches, the newest<br />
of which dates to the 12th century, are as<br />
vivid as if they were painted yesterday.<br />
One of Cappadocia’s oldest settlements,<br />
Avanos is another must-see. As the giant<br />
monument at the entrance announces, this<br />
town has been a center of pottery making<br />
since the time of the Hittites.<br />
LABYRINTH CAVES AND<br />
TUNNELS<br />
Cappadocian valleys are the result of<br />
long-ago volcanic eruptions that slathered<br />
the scenery with a thick coating of tuff,<br />
which the ensuing centuries than eroded<br />
into deep gullies or carved into fantastically-shaped<br />
rock formations. Later<br />
came the pickaxe and shovel-wielding<br />
humans who chipped away at the rocks to<br />
make homes for themselves and stables<br />
for their animals. In troubled times they<br />
burrowed down into the soil, creating the<br />
underground cities, labyrinthine networks<br />
of caves and tunnels. When times were<br />
more settled they took out their paintbrushes<br />
and applied colorful frescoes to<br />
the walls of rock-cut churches, inside-out<br />
structures that mimicked the architecture<br />
of more conventional churches. On the<br />
other hand, you can stop at one of the<br />
many workshops here on the banks of<br />
the Kızılırmak River and try fashioning a<br />
vessel yourself with the help of an expert.<br />
Meanwhile, one of the local architectural<br />
masterpieces is Saruhan, a 13th century<br />
Seljuk caravanserai.<br />
Avanos’s next door neighbor Çavuşin with<br />
its rock-cut houses and historic temples<br />
will offer you pleasant hours of sightseeing.<br />
And Kızılçukur Valley further along the<br />
road through Çavuşin is a favorite spot for<br />
Cappadocia sunset and full moon outings.<br />
Paşabağı Valley with its exceptionally beautiful<br />
fairy chimneys and Zelve, famous for<br />
its open air museum, are two more major<br />
sightseeing venues in the vicinity. But now<br />
the traditional way of life is dangling by a<br />
thread. The once damp and undesirable<br />
cave houses in which generations of Cappadocians<br />
had grown up are increasingly<br />
being turned into bijou boutique hotels. All<br />
over Cappadocia, from remote villages like<br />
Cemil, Taşkınpaşa and Şahinefendi to more<br />
central ones such as Uçhisar, Çavuşin and<br />
Ürgüp, visitors can now stay in cave hotels<br />
designed to let them try on the troglodytic<br />
lifestyle for themselves.<br />
GRACEFUL MANSIONS<br />
The region’s oldest and most elegant<br />
stone houses meanwhile are at Sinasos<br />
five kilometers from Uçhisar. You won’t<br />
be able to take your eyes off these<br />
centuries-old structures as you tour<br />
the historic settlement, known today as<br />
Mustafapaşa. Attracting notice recently<br />
for its comfortable small hotels, Sinasos’s<br />
graceful mansions, garden houses<br />
and local cuisine will intrigue you. A little<br />
further on, Gomeda Valley with its magnificent<br />
natural setting reminiscent of a<br />
film set is another must on your sightseeing<br />
list. Like Ihlara, the area’s geological<br />
treasure, this valley promises hours of<br />
enjoyable hiking. And now, for perhaps<br />
the most exciting part of any Cappadocia<br />
tour. We decide to look for some of the<br />
many underground cities carved in the<br />
soft tufa stone, of which there are some<br />
two hundred large and small in the area.<br />
The largest is Derinkuyu, said to have at<br />
one time sheltered some twenty thousand<br />
people.<br />
Two more among the underground cities,<br />
most of which are open to visitors, are<br />
Özkonak north of Avanos and Kaymaklı,<br />
19 kilometers south of Nevşehir. In sum,<br />
there is no shortage of places to see in<br />
the region, so be sure to budget your<br />
time and energy. What else? Well, taking<br />
long strolls among the shapely, trees<br />
blossom covered fairy chimneys, staying<br />
overnight in a real cave house carved out<br />
by human hands, gazing at the stars from<br />
a deserted terrace, eating breakfast as<br />
dawn stains the valleys crimson, hunting<br />
for traces of human settlement in the<br />
miraculous labyrinths of the underground<br />
cities... Reasons are rife for you to delve<br />
into the soul of Cappadocia and become<br />
passionately attached.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
23
Marmara Bölgesi<br />
Meriç Köprüsü'nün gizli vefa örneği;<br />
ÇİFT BAŞLI EJDER FİGÜRÜ<br />
Edirne'de kültürel miras ve ulaşım anlamında önemli bir yere sahip<br />
olan Meriç Köprüsü, ayaklarında bulunan çift başlı ejder figürüyle<br />
Selçuklu'ya "vefa" mührünü de geleceğe taşıyor. Sultan Abdülmecid<br />
zamanında yapılan 206 metrelik Meriç Nehri'nin taştan gerdanlığı,<br />
Osmanlı döneminde inşa edilmesine rağmen taşıdığı Selçuklu figürüyle<br />
de dikkat çekiyor. Selçuklu dönemindeki eserlerde görülen<br />
bereket, güç kudret temsili ejder, Meriç Köprüsü'nde kendisini<br />
gösteriyor.<br />
Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Mecidiye Köprüsü<br />
olarak bilinen Meriç Köprüsü'nde bir vefa örneğinin gizli olduğunu<br />
söyledi. Çok fazla belirgin olmayacak şekilde, nehrin kaynak akış<br />
yönünün ikinci ayağında ay ve yıldızla nakşedilen çift başlı ejderin,<br />
aslında Osmanlı'nın Selçuklu'ya bir atfı olduğunu ifade eden Hacıoğlu,<br />
şunları kaydetti: "Köprüde, Osmanlı'nın Selçuklu Devleti'ne olan vefa<br />
borcunu ifade eden iki başlı ejderi görmek mümkündür. Köprünün<br />
kaynak tarafındaki ayaklarında bulunan çift başlı ejder, Selçuklu<br />
mimarisinde Selçuklu toplumunda bolluk ve bereketi ifade eden bir<br />
anlayışı sergiler. <strong>18</strong>47 yılında işte bu köprüye de çift başlı ejderha<br />
koyularak, Selçuklu'ya bir vefa atfında bulunulmuştur."<br />
‘50 Peynirli Şehir<br />
Balıkesir’ Türkiye’yi<br />
temsil edecek<br />
Balıkesir’in önemli değerlerinden olan yöresel peynirlerin<br />
kayıt altına alındığı ‘50 Peynirli Şehir Balıkesir’ isimli kitap,<br />
Frankfurt’ta düzenlenen Dünya Yemek Kitapları Yarışması’nda<br />
(Gourmand World CookbookAwards 2019) üç finalist<br />
arasına girdi. Almanya, Fransa, İsviçre ve Amerika gibi<br />
ülkeleri geride bırakarak finale yükselen kitap, 4-7 Temmuz<br />
2019 tarihleri arasında UNESCO Gastronomi alanında yaratıcı<br />
şehir unvanına sahip Hong Kong’un Macau Adası’nda<br />
gerçekleşecek finalde ülkemizi temsil edecek.<br />
KÜLTÜR MİRASI NİTELİĞİNDE<br />
Kültür mirası niteliğinde olan 279 sayfalık kitabın içeriğinde<br />
“Balıkesir’e Genel Bakış”, “Süt ve Süt Ürünleri”, “Balıkesir Peynirleri<br />
ve Süt Ürünleri”, “Balıkesir Peynir Yolları”, “Balıkesir’in<br />
Süt ve Süt Ürünlerine Güncel Bakış” başlıkları yer alıyor. Peynir<br />
çeşitlerinin hikâyesinin, tarihinin ve yapılışının anlatıldığı<br />
kitapta tarihte yok olmaya yüz tutmuş peynir çeşitlerinin<br />
incelemesi de bulunuyor. Aynı zamanda tüm Türkiye’de tanınan<br />
Ayvalık Cunda Sepet Peyniri, İvrindi Koyun Kelle Peyniri,<br />
Savaştepe Mihaliç Peyniri, Sındırgı Koyun Peyniri, Sındırgı<br />
Yörük Peynirleri, Manyas Tulum Peyniri, Çerkes Peyniri ve<br />
Havran Keçi Peyniri yapımları da eserde anlatılıyor.<br />
24 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Marmara Bölgesi<br />
Her şey Çanakkale ruhunu yaşatmak için...<br />
Çanakkale Savaşları’nda yaşanan mücadele<br />
sırasında batan gemilerin dalış turizmine<br />
açılması için çalışma başlatıldı. Çanakkale<br />
Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı<br />
İsmail Kaşdemir, konu ile ilgili yaptığı açıklamada<br />
bölgede yaşanan ve dünya harp<br />
tarihine geçen savaşların deniz ve kara<br />
alanlarında gerçekleştiğini söyledi.<br />
"Ecdattan bize yadigâr kalan tabyaları,<br />
siperleri, kaleleri, o gazi mekânları tekrar<br />
aslına uygun bir şekilde restore edip<br />
ziyarete açıyoruz. Bu anlamda milletimizin<br />
büyük desteğini görüyoruz. Tarihi Yarımada'yı<br />
daha hızlı bir şekilde ziyarete uygun<br />
hale getirmeyi planlıyoruz" diyen Kaşdemir,<br />
sözlerine şöyle devam etti: “Tek amacımız,<br />
ziyaretçilerin bölgeye geldiklerinde<br />
Çanakkale ruhunu hissetmeleri. Yerli ve yabancı<br />
misafirlerimiz bu kutsal coğrafyaya<br />
geldiklerinde Çanakkale ruhunu teneffüs<br />
edecekleri, daha iyi özümseyecekleri bir<br />
tarihi alan ortaya koyma gibi bir düşüncemiz<br />
var. Bu anlamda yerler açıyoruz."<br />
İznik, 2019’da müzesine<br />
kavuşacak<br />
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, restorasyonu devam<br />
eden İznik Müzesi'ndeki çalışmalara ilişkin yaptığı açıklamada<br />
müze ile ilgili acil bir ihtiyaç olduğunu, etaplandırarak çalışmalara<br />
başlayacaklarını söyledi. "Acil bir ek kaynak yaratıp, çok kısa<br />
sürede ihalesini yapıp bu yıl içinde mutlaka açacağız. Daha sonra<br />
da ikinci etabı için çalışma başlatacağız. Bu yıl bitmeden İznik,<br />
müzesine kavuşacak" diyen Ersoy, şunları ifade etti:<br />
"Birinci etabı hemen hemen bitmiş zaten. Acil bir ek kaynak<br />
yaratıp, çok kısa sürede ihalesini yapıp bu yıl içinde mutlaka<br />
açacağız. Daha sonra da ikinci etabı için çalışma başlatacağız.<br />
Bu yıl bitmeden İznik, müzesine kavuşacak. Hızlı bir şekilde<br />
İznik'in turizm potansiyellerini, ziyaretçilerine kazandıracağız.<br />
İznik gibi çok eski tarihi olan şehirler sadece İzniklilere ait değil,<br />
aslında bu tarz yerler Türkiye'nin markaları, imza yerleri. Bizim<br />
buralara daha iyi sahip çıkmamız, daha hızlı farkındalıklarını<br />
yaratmamız gerekiyor.”<br />
Bilecik'in tarihi "Kırka Yolu"<br />
turizme açılıyor<br />
Bilecik'in Yenipazar ilçesinde Valilik, Kaymakamlık, Belediye ve<br />
Kalkınma Ajansı işbirliğiyle tarihi "Kırka Yolu" turizme kazandırılıyor.<br />
Bilecik'in İnhisar ilçesine bağlı Harmanköy'den Yenipazar<br />
ilçesine uzanan 16 kilometrelik tarihi Kırka Yolu'nun da aralarında<br />
bulunduğu kentin tarihi rotalarının anlatıldığı kitapçık hazırlandı.<br />
İlçe Kaymakamı Yavuz Kartal, konu ile ilgili yaptığı açıklamada<br />
Yenipazar'ın eski isminin Kırka olduğunu söyledi. Kırka isminin kökenini<br />
araştırdıklarını belirten Kartal; "Kırka nereden geliyor diye<br />
baktığımızda, bu bölgede 40 ailenin veya hanenin yaşadığından<br />
bahsedilir ve isminin buradan geldiği söylenir. Tarihi Kırka Yolu, 70<br />
yıldır kullanılmıyor. Bu yolun turizme kazandırılmasıyla ilçede bir<br />
ekoturizm potansiyelini ortaya koyup, günübirlik ziyaretçilerin<br />
bu yollarda yürüyerek geleceğe dönük bir turizm potansiyelini<br />
canlandırmış olacağız. Kentlerin tarihi bellekleridir yollar. Burada<br />
bir ışığı ortaya koyduk, gelecekte çok daha büyük şeyler ortaya<br />
çıkacaktır" diye konuştu.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
25
Ege Bölgesi<br />
Dünya Rallisi'nin turizm<br />
noktası Marmaris olacak<br />
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Başkanı Eren<br />
Üçlertoprağı, Dünya Ralli Şampiyonası'nın (WRC) Türkiye ayağının<br />
bu sezon 12-15 Eylül tarihlerinde Marmaris'te gerçekleştirileceğini<br />
söyledi. 20<strong>18</strong> Türkiye Rallisi'nde hem takımlar hem de pilotlardan aldıkları<br />
geri dönüşlere göre etaplarda birtakım ekleme ve çıkarmalar<br />
yapmaya karar verdiklerini belirten Üçlertoprağı, şöyle konuştu:<br />
"Yarışın görselliğini ve deniz etaplarını artırdık. Marmaris'in doğasını<br />
ve güzelliğini dış basına ve yurtdışına göstermek adına birtakım esaslı<br />
değişiklikler yapacağız. Bunların daha çok sportif tarafına etkisi olacak.<br />
Bu değişiklikleri yaparken turizm boyutuna, ülkemizin ve Marmaris'in<br />
tanıtımına katkı sağlayacak doğal güzellikleri daha çok sunabileceğimiz<br />
bir kurgu düşünüyoruz. Bu yıl rallide tamamen turizme ağırlık veriyoruz.<br />
Dünya Rallisi'nin turizm noktası Marmaris Rallisi olacak. Dünya Ralli<br />
Şampiyonası'nı takip eden kitle, bütün rezervasyonlarını Marmaris'e<br />
kaydırmış durumda. Rezervasyonlarda inanılmaz bir artış var. Bu ralli<br />
uzun vadede Marmaris'e çok büyük katkı sağlayacak."<br />
Kuşadası'nda Yunanistan'ın<br />
vize ofisi açıldı<br />
Yunanistan, Aydın'ın Kuşadası ilçesinde vize ofisi açtı. Kuşadası<br />
Ticaret Odası’nda tahsis edilen ofisin hizmete başlaması<br />
dolayısıyla tören düzenlendi. Yunanistan'ın İzmir Başkonsolosu<br />
Argyro Papoulia, vize başvuru merkezinin tekrar faaliyete<br />
başlamasından dolayı mutlu olduklarını söyledi.<br />
Ofisin 30 Eylül'e kadar açık<br />
kalacağını vurgulayan Papoulia;<br />
"Bu bölgelerde yaşayanlara ve<br />
gelen misafirlere hizmet sunmayı<br />
hedefliyoruz. İki komşu<br />
halkın turizm, kültür ve ticaret<br />
ilişkilerinin daha güçleneceğini<br />
düşünüyorum. Vize merkezinin<br />
kış aylarında açık kalması<br />
yönünde talep var. Atina ile<br />
görüştük, bu açığı kapatmayı<br />
istiyoruz" diye konuştu.<br />
Kordon'a elektrikli<br />
faytonlar geliyor<br />
2012 yılında kurulduğu günden itibaren aralıksız olarak çalışmalarına<br />
devam eden İzmir Büyükşehir Belediyesi İZULAŞ Fayton İşletmesi,<br />
bünyesine katacağı iki adet elektrikli fayton ile yenileniyor.<br />
Ocak ayında başlatılan çalışmalar doğrultusunda, işletmeye ait iki<br />
adet “Victoria Klasik” tipi faytonun elektrikli faytona dönüştürülme<br />
işlemi devam ediyor. İlk kontrollerinin Mayıs ayının ikinci yarısında<br />
yapılması planlanan faytonlar, Haziran 2019 itibariyle hizmet<br />
vermeye başlayacak.<br />
Fren sistemi, dikiz aynaları, far ve<br />
dönüş sinyalleri gibi teknik eklemeleri<br />
ile trafikte kullanıma uygun olarak<br />
düzenlenen yeni araçlar, sürücü hariç<br />
4 yetişkin ve 1 çocuk taşıma kapasitesine<br />
sahip olacak. İzmir Büyükşehir<br />
Belediyesi tarafından Avusturya’dan getirilen 36 Haflinger cinsi at,<br />
halen Kordon’da Victoria Klasik tarzındaki faytonlarla hizmet vermeye<br />
devam ediyor. Liman ile Konak Pier arasında sefer yapan faytonlar,<br />
güzergâhları arasında yolcu alabiliyor.<br />
26 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Ege Bölgesi<br />
Tarihi Kula evleri<br />
Japon belgeselinde<br />
Manisa'nın Kula ilçesinde <strong>18</strong>. yüzyıl Osmanlı mimarisinin<br />
bugüne kadar bozulmadan gelen evleri,<br />
Japon belgeseline konu oldu. Genelde iki katlı ve<br />
avlulu, üst katları sokağa çıkıntılı, üzeri kiremit<br />
örtülü olan, özgün ahşap yapısı, alçı ve kalem işi<br />
süslemeleriyle geleneksel Osmanlı sanatının<br />
başarılı örneklerini sergileyen tarihi Kula evleri,<br />
ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.<br />
Japonya'daki<br />
TBS kanalı da<br />
yaklaşık 10 yıldır<br />
her cuma günü<br />
yayınladığı "Dünyanın<br />
Penceresi"<br />
adlı programda,<br />
bugüne kadar<br />
bozulmadan<br />
gelen tarihi dokusuyla birçok yerli ve yabancı<br />
turistin uğrak noktası olan tarihi evleri tanıtacak.<br />
Farklı ülkelerden tarihi şehirlere yer<br />
verilen program için ilçeye gelen prodüksiyon<br />
ekibi, üç gün boyunca Kula'nın tarihi evlerini, dar<br />
sokaklarını ve çarşısını görüntüledi. Programın<br />
yönetmeni Tomatsu Hisao, Japonların Türkiye ile<br />
ilgili daha çok İstanbul ve Kapadokya hakkında<br />
bilgi sahibi olduğunu, buraları neredeyse ezbere<br />
bildiğini söyledi. Program ekibi olarak yeni yerleri<br />
araştırdıklarını ve Kula’nın sinematografik açıdan<br />
büyük bir görsel zenginlik barındırdığını anlatan<br />
Hisao; "Dünyanın pencerelerine bakan belgesel<br />
tarzında program yapıyoruz. Bu yüzden Türkiye'de<br />
kimsenin bilmediği ama görmeye değer bir<br />
yeri, yani Kula'yı seçtik" dedi.<br />
Pamukkale'de<br />
balon turları tam gaz<br />
Türkiye'nin gözde turizm merkezlerinden<br />
Pamukkale'de bu yıl sıcak hava<br />
balonuyla turlara katılan turist sayısının,<br />
geçen seneye göre büyük oranda<br />
artarak 60 bine çıkması bekleniyor.<br />
Pamukkale üzerinde sıcak hava balonuyla<br />
turlara katılan turistler, güneşin<br />
doğuşu sırasında UNESCO Dünya<br />
Mirası Listesi'ndeki Pamukkale'nin<br />
beyaz travertenlerini ve antik kentleri<br />
izleme fırsatını yakalıyor.<br />
Balon turlarına yoğun ilgi gösteren<br />
yerli ve yabancı turistlerin taleplerini<br />
karşılamak için Pamukkale'de turların<br />
ilk başladığı 2015 yılında 2 olan balon<br />
sayısı önce 14'e, daha sonra 20'ye<br />
çıkarıldı. Dünyanın dört bir tarafından<br />
"beyaz cennet" Pamukkale’ye gelen<br />
binlerce turist, gün ağarmadan balona<br />
binmek için adeta birbiriyle yarışıyor.<br />
Güneşin doğuşunu gökyüzünde<br />
karşılamak için Pamukkale Mahallesi'ndeki<br />
Kocaçukur mevkiine gelen çok<br />
sayıda turist, sıcak havayla şişirilen<br />
balona binerek, binlerce metre<br />
yükseklikte hem güneşin doğuşunu<br />
hem de Pamukkale'nin eşsiz güzelliğini<br />
havadan izleme şansı yakalıyor.<br />
Bol bol fotoğraf çekip bu anlarını<br />
ölümsüzleştiren ve 40-50 dakikalık<br />
tur sonrasında belirlenen noktalara<br />
iniş yapan turistler, burada kendilerine<br />
ikram edilen içecekleri içiyor.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
27
Akdeniz Bölgesi<br />
Gül kahvesi ile Isparta'yı dünyaya tanıtıyor<br />
Isparta'da 2016 yılında kurduğu küçük bir atölye ile dünyada<br />
ilk kez gül kahvesini üreten genç girişimci Abdullah<br />
Alkan, Türkiye'nin birçok ilinde rağbet gören ürününü ilk<br />
kez Almanya'ya ihraç etti. Gül ve lavanta sezonunda kente<br />
gelen gurbetçi ve turistlerin yaşadıkları ülkelere götürdüğü<br />
ürünler ve internet üzerinden yapılan satışlarla tanınır<br />
hale geldiğini dile getiren kahve üreticisi Alkan, “Aşkın<br />
Harmanı” diye adlandırdığı ürünle Isparta, Isparta gülü ve<br />
Türkiye'yi dünyaya tanıtmayı hedeflediğini ifade etti.<br />
sine çiçeğin temsilinden hareketle “Aşkın Harmanı” adını<br />
verdiklerini kaydeden Alkan, şunları ifade etti: "Gül ve<br />
kahve, çok farklı bir temsil özelliğine sahip. Ürünümüzü<br />
çıkarırken ambalaj üzerinde çok fazla çalıştık, farklı varyasyonlarını<br />
denedik. Bütün ambalajlarımıza da Isparta'yı<br />
ve Türkiye'yi tanıtan mesajlar iliştirdik. Bunun çok önemli<br />
olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar bunu farklı ülkelerde<br />
tükettiklerinde, ambalajı okudukları zaman Isparta'ya,<br />
güle ve kahveye ilişkin bilgiler edinecek. Bununla beraber<br />
insanların Isparta'ya olan ilgisi fazlalaşacak. Bu da dolaylı<br />
yoldan turizme ve kentin tanıtımına bir katkı diye düşünüyorum.<br />
Ürünümüz, Isparta'yı güzel temsil eden bir ürün.<br />
İnşallah, Türkiye'yi de temsil eder bir hale gelecek.”<br />
Kuş cenneti Gölbaşı turizme kazandırılacak<br />
Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde temiz suyu,<br />
manzarası, zengin flora ve faunasıyla dikkatleri<br />
çeken Gölbaşı Gölü turizme kazandırılacak.<br />
Adalar Mahallesi sınırlarındaki<br />
göl; doğa meraklılarının, fotoğrafçıların<br />
ve gezginlerin her geçen gün daha çok ilgi<br />
odağı haline geliyor.<br />
Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve<br />
Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından<br />
geçen yıl "Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan"<br />
olarak tescillenen göl, yapılacak çevre düzenlemelerinin<br />
ardından turizme açılacak.<br />
Hatay'da düzenlenecek olan EXPO 2021<br />
organizasyonunda da ziyaret edilecek<br />
yerler arasında bulunan Gölbaşı Gölü, 193<br />
kuş türüne de ev sahipliği yapıyor.<br />
ÜLKENİN EN ÖNEMLİ SULAK ALANI<br />
OLMAYA ADAY<br />
Hatay Tabiatı Koruma Derneği Başkanı<br />
Abdullah Öğünç, konuyla ilgili yaptığı<br />
açıklamada derneklerini kurmalarındaki<br />
temel amacın Gölbaşı Gölü'ne sahip<br />
çıkmak olduğunu söyledi. Derneklerinin<br />
Abdullah Alkan, ürettiği ürün ve ambalaja yazdıkları notlar<br />
sayesinde, gül kahvesi ile Isparta ve Türkiye turizmine<br />
katkı sunmayı amaçladıklarını söyledi. Gül ve gül kahveilk<br />
olarak gölde flora ve fauna çalışmaları<br />
yaptığını vurgulayan Öğünç; "Gölbaşı,<br />
barındırdığı flora ve fauna ile ülkenin<br />
en önemli sulak alanı olmaya adaydır.<br />
Kaynak sularla beslenen gölün havzası<br />
yaklaşık 5 bin 500 dekardır. Yapılacak küçük<br />
bir çalışmayla bu rakam 8 bin dekara<br />
çıkacak" dedi.<br />
28 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Akdeniz Bölgesi<br />
Antik kentin koruyucusu<br />
Hatun nineye duygulandıran jest<br />
Adana’nın Kozan ilçesine bağlı Dilekkaya<br />
köyündeki Anavarza Antik Kenti'nde, evlerinin<br />
bahçesinde 1964 yılında temel kazısı<br />
yapmaları esnasında mozaiklere rastlayan<br />
Hatun Dilci, 1969'da eşiyle birlikte bekçi<br />
olarak görevlendirilerek bunları korumaya<br />
başladı.Yaklaşık 16 yıl önce emekli olan ve<br />
görevi oğluna devreden Dilci, definecilere<br />
karşı yıllarca koruduğu M.S. 4. yüzyıla ait<br />
olduğu tespit edilen ve 2016'da Adana<br />
Mozaik Müzesi’ne taşınan Tethys Mozaiği'ni<br />
unutamadı.<br />
Salda Gölü özel çevre koruma<br />
bölgesi ilan edildi<br />
Burdur'un Yeşilova ilçesinde turkuaz suyu<br />
ve bembeyaz kumsalları ile “Türkiye'nin<br />
Maldivler’i” olarak adlandırılan Salda Gölü,<br />
Cumhurbaşkanlığı kararıyla 'özel çevre<br />
koruma bölgesi' ilan edildi. Salda Gölü ve<br />
Hatun Dilci'nin mozaiğin taşınmasının<br />
ardından üzüntü yaşaması üzerine Müze<br />
Müdürlüğü yetkilileri, tarihi eserin imitasyonunu<br />
yaptırdı. Tethys Mozaiği'nin kopyasının<br />
bulunduğu yere yerleştirilmesiyle<br />
Hatun nine büyük mutluluk yaşadı. Adana<br />
İl Kültür ve Turizm Müdürü Sabri Tari ve<br />
Müze Müdürü Nedim Dervişoğlu, yıllarca<br />
kaçakçılara ve definecilere karşı mücadele<br />
eden Hatun Dilci'yi ziyaret ederek, kültür<br />
varlıklarını koruma bilincinden dolayı hazırlanan<br />
teşekkür plaketini verdi.<br />
çevresinin 'özel çevre koruma bölgesi' ilan<br />
edilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı,<br />
Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe<br />
girdi. Burdur Valisi Hasan Şıldak, konu ile<br />
ilgili sosyal medya hesabından yaptığı<br />
açıklamada şunları ifade etti:<br />
15 bin yıllık Savruk<br />
Mağarası şifa<br />
dağıtıyor<br />
Kahramanmaraş'ın Dulkadiroğlu<br />
ilçesinde yer alan ve 15 bin yıllık olduğu<br />
tahmin edilen tarihi Savruk Mağarası,<br />
astım ve bronşit hastaları için<br />
alternatif doğal kaynaklar arasında yer<br />
alıyor. Yöre halkı, Poleosen döneminde<br />
oluştuğu tahmin edilen mağara ve<br />
şelalenin turizme kazandırılması için<br />
çalışmaların yapılmasını istiyor.<br />
Türkiye'nin farklı bölgelerindeki mağaralar<br />
gibi Savruk Mağarası’nın da astım<br />
ve bronşit hastalığına iyi geldiğini ve<br />
turizme kazandırılması gerektiğini söyleyen<br />
Tarih Kültür ve Turizm Platform<br />
Başkanı Ahmet Kolutek; "Burası Savran<br />
Mağarası ve Karakız Mağarası olarak<br />
da bilinir. Damlataş Mağarası’nın yaşı<br />
15-20 bin yıl arası olduğundan dolayı,<br />
aynı masif hattında bulunan Savruk<br />
Mağarası’nın da yaşının da benzer<br />
olduğu tahmin edilmektedir. Silifke<br />
Astım Mağarası, Cüceler Mağarası,<br />
Aynalıgöl Mağarası, Karain Mağarası,<br />
Yalan Dünya Mağarası ve Köşekbükü<br />
Mağaraları gibi Savruk Mağarası'nın da<br />
astım ve bronşit hastalığına iyi geldiği<br />
söyleniyor” şeklinde konuştu.<br />
"Sayın Cumhurbaşkanımızın <strong>18</strong> Şubat'ta<br />
Burdur Cumhuriyet Meydanı'nda müjdesini<br />
verdiği Salda Gölü Özel Çevre Koruma<br />
Bölgesi ilanına ilişkin 824 sayılı Cumhurbaşkanı<br />
Kararı, Resmi Gazete'de yayımlanarak<br />
yürürlüğe girmiştir. Salda Gölü ve<br />
çevresinin doğal, temiz yapısının korunması<br />
ve bu şekilde turizme kazandırılmasını<br />
sağlayacak olan bu önemli kararın hayırlı<br />
olmasını diliyorum."<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
29
Güneydoğu Anadolu Bölgesi<br />
Tarihi yapı,<br />
müze görünümlü<br />
restorana dönüştü<br />
Tarihi ve kültürel yapısıyla dikkati çeken<br />
Şanlıurfa'da bir girişimci, geçmişte buz<br />
fabrikası olarak kullanılan tarihi mekânı<br />
aslına uygun restore edip restorana dönüştürerek<br />
turizme kazandırdı. Yapım tarihi<br />
kesin olarak bilinmemekle birlikte yaklaşık<br />
150 yıllık olduğu tahmin edilen mekân, 65<br />
yıl kadar buz fabrikası olarak hizmet verdi.<br />
4 yıl önce yaşanan yangın sonrası büyük<br />
hasar gören yapı, atıl duruma geldi.<br />
Şanlıurfalı turizmci Mustafa Yüzübeyaz,<br />
2019 Göbeklitepe Yılı’nın etkisiyle söz<br />
konusu mekânı aslına uygun restore edip,<br />
içinde sıra gecelerinin de düzenlendiği bir<br />
restorana dönüştürdü. Farklı yapısı ve eski<br />
radyolar, televizyonlar, kitaplar, bisiklet,<br />
saat, dikiş makinesi ve müzik aletleri gibi<br />
pek çok eski malzemenin dekor olarak kullanıldığı<br />
restoran, adeta müzeyi andırıyor.<br />
HEDEF, ŞANLIURFA<br />
TURİZMİNE KATKIDA BULUNMAK<br />
İşletme Müdürü Mehmet Nuri Erdem, konuyla<br />
ilgili yaptığı açıklamada, "2019 yılının<br />
'Göbeklitepe Yılı' ilan edilmesiyle bizler de<br />
turizme bir katkımız olsun diye burayı restore<br />
ederek kente kazandırdık. Balıklıgöl<br />
Yerleşkesi'nde bulunduğu için il dışından<br />
ziyarete gelen misafirlerimizi burada güzel<br />
bir ortamda ağırlamak istiyoruz. Amacımız,<br />
Şanlıurfa turizmine katkıda bulunmak.<br />
Burası daha önce atıl durumdaydı, madde<br />
bağımlılarının mekânı olmuştu. Büyük<br />
emekler harcayarak, burasını ülkemiz ve<br />
kentimiz için turizme kazandırdık” dedi.<br />
Dünya mirası Nemrut,<br />
sezonu açtı<br />
Adıyaman'ın Kahta ilçesi sınırlarında bulunan ve UNESCO Dünya<br />
Kültür Mirası Listesi'nde yer alan 2 bin 206 metre yükseklikteki<br />
Nemrut Dağı, yolundaki kar temizleme çalışmalarının bitirilmesiyle<br />
turizm sezonunu açtı. Çalışmaları yerinde takip eden Adıyaman İl<br />
Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Ekinci, şu açıklamalarda bulundu:<br />
“Bu yıl kış çetin geçti fakat düzenli bir çalışma neticesinde Nemrut<br />
Dağı yolunu ziyaretçilerin hizmetine açmış bulunmaktayız. Nemrut<br />
Dağı'nın karlı hâlini, heykellerin karlar altındaki durumunu görmek<br />
isteyen çok sayıda yerli ve yabancı turist, Nemrut Dağı'na akın<br />
etmeye başladı. Turlar yönlerini buraya çevirdi. Bu yıl Nemrut Dağı,<br />
son birkaç yılın en yüksek ziyaretçi sayısına kavuşacak. Çünkü<br />
şimdiden önümüzdeki bir kaç ayda otellerimizin doluluk oranı çok<br />
yüksek. Hedefimiz, 2019 yılında yerli ve yabancı yüzbinlerce ziyaretçiyi<br />
ağırlamak. Umuyoruz bu yıl Nemrut ziyaretçiye doyacak."<br />
30 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Güneydoğu Anadolu Bölgesi<br />
Mardin'de balon<br />
turizmi başladı<br />
Mardin'de "Yükseliyoruz Mardin" sloganıyla<br />
artık balon turizmi de yapılacak. Bu yıl<br />
5 milyon turistin hedeflendiği antik kent<br />
Mardin'de Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’nin<br />
destekleriyle balon turizmi başladı.<br />
Firma yetkilisi Ömer Kafkas, hava koşulları<br />
el verdikçe balon uçuşlarının yapılacağını<br />
ifade etti. Balon turizminin kent için ciddi<br />
bir istihdam ve doluluk sağlayacağını dile<br />
getiren Kafkas; "Bizim için çok heyecanlı<br />
bir an. Genelde sabah erken saatlerde<br />
gerçekleşiyor. Saat sıkıntısı yok. 20 kişi<br />
havalanabilir. Bölgede güvenlik algısının<br />
güzel olması 3 milyon turizm rakamını<br />
yakalattı. Hedef 5 milyon. Balon uçuşları<br />
bunun için önemli bir ivme sağlayacak"<br />
şeklinde konuştu.<br />
Zeugma ve Göbeklitepe figürleri takı oluyor<br />
Türkiye'nin ön plana çıkan turizm değerlerinden<br />
Gaziantep'teki Zeugma Antik Kenti<br />
ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen<br />
Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'nin figürleri,<br />
Gaziantep Olgunlaşma Enstitüsü’nde<br />
takılara işleniyor.<br />
Enstitünün kuyumculuk atölyesinde,<br />
Zeugma mozaikleri ve Göbeklitepe'deki<br />
taşların üzerinde bulunan figürlerden<br />
esinlenerek oluşturulan koleksiyondaki<br />
takılar, kadınların parmaklarını, boyunlarını<br />
ve kulaklarını süsleyecek. Özel koleksiyonda<br />
kolye, küpe, yüzük, broş gibi takılar yer<br />
alıyor. Koleksiyon kapsamında ev dekorasyonunda<br />
kullanılan çeşitli materyallerin<br />
üretimine ise daha sonra başlanacak. Koleksiyonla,<br />
Türkiye'nin önemli iki tarihi ve<br />
turistik değerinin tüm dünyaya tanıtılması<br />
hedefleniyor.<br />
Tarihi Diyarbakır evleri turizme kazandırılıyor<br />
Tarihi Diyarbakır evleri, devlet desteğiyle restore<br />
edilerek turizme kazandırılıyor. Diyarbakır'ın merkez<br />
Sur ilçesinde bazalt taştan yapılan, bir dönem kalabalık<br />
ailelerin yaşamını sürdürdüğü avlulu evler, devlet<br />
katkısıyla yöre mimarisine uygun restore ediliyor.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sunduğu proje ve onarımın<br />
yanı sıra TOKİ'den de kredi desteği alan vatandaşlar,<br />
öz sermayelerini de katarak, mülkiyeti kendilerine<br />
ait olan evlerini yaşamla yeniden buluşturuyor.<br />
Turizmin canlandığı ilçede restorasyonu tamamlanan<br />
evler, kafeterya ve restoran olarak yerli ve yabancı<br />
turistleri ağırlarken, konuklarını aynı zamanda tarihe<br />
yolculuğa da çıkarıyor.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
31
Doğu Anadolu Bölgesi<br />
Arslantepe, UNESCO kalıcı<br />
listesine girme yolunda<br />
Binlerce yıllık geçmişiyle UNESCO Dünya<br />
Miras Geçici Listesi'nde yer alan Malatya'daki<br />
Arslantepe Höyüğü'nün kalıcı listeye dahil<br />
edilmesi için resmi başvuru yapıldı. Duvarlarına<br />
renkli figürler işlenmiş kerpiçten sarayı,<br />
5 bin 500 yıllık geçmişe sahip tapınağı, kılıç<br />
ve mızraklarıyla tarihe ışık tutan ve 2014'te<br />
Dünya Miras Geçici Listesi'ne giren Arslantepe<br />
Höyüğü'nün kalıcı listeye dâhil edilmesi için<br />
yürütülen çalışmalar tamamlandı.<br />
Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin<br />
Gürkan, konu ile ilgili yaptığı açıklamada<br />
Arslantepe'nin dünyanın çeşitli medeniyetlerine<br />
ev sahipliği yaptığını belirterek, ilk devlet<br />
hayatının da burada yaşandığını söyledi. Arslantepe<br />
Höyüğü'nün tescil edilerek insanlığa<br />
armağan edilmesi gerektiğini aktaran Gürkan,<br />
alanın UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nden<br />
kalıcı listeye girmesini için çalışmalara<br />
başladıklarını söyledi.<br />
Iğdır Devlet<br />
Hastanesi<br />
komşu ülkelere de<br />
şifa dağıtıyor<br />
İran ve Nahçıvan'a sınırı olan kentteki Iğdır<br />
Devlet Hastanesi, özellikle son zamanlarda<br />
Kafkaslar'daki ülkeler başta olmak üzere komşu<br />
ülkelerden gelen birçok hastanın şifa kapısı<br />
haline geldi.<br />
Komşu ülkelerden Iğdır'a tedavi olmak için gelen<br />
hastalar bir yandan tedavi olurken, bir yandan da<br />
sağlık turizmine ciddi katkı sağlıyor. Sunduğu kaliteli<br />
hizmetle tercih edilen Iğdır Devlet Hastanesi'nin<br />
Başhekimi Op. Dr. Raşit İlhan, konu ile ilgili<br />
yaptığı açıklamada, "Son gelen doktorlarımızla<br />
tamamen kadrolarımızı geliştirmiş bulunmaktayız.<br />
20<strong>18</strong> yılında çok sayıda ülkeden hasta geldi.<br />
Bunların içinde en yoğun olanı İran, Nahçıvan ve<br />
Azerbaycan'dan gelen hastalarımızdır. Özellikle<br />
kadın hastalıkları, çocuk ve yaşlı hastalarımızda<br />
başvurular oluyor. Biz sadece Iğdır'daki halkımıza<br />
değil, bölgedeki diğer il ve ilçelerin yanında aynı<br />
zamanda yurtdışından gelen vatandaşlarımıza<br />
da fazlasıyla hizmet veriyoruz. Bunun sonucunda<br />
sağlık turizmi yönünden çok fazla ilerledik. Bu<br />
durumun esnafımıza ve hastanemize çok katkısı<br />
var" dedi.<br />
32 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Doğu Anadolu Bölgesi<br />
Biyolojik gölet ile Erzurum<br />
turizmine katkı<br />
Devlet Su işleri Genel Müdürü Mevlüt Aydın, Türkiye'nin dinlenme<br />
amaçlı ilk biyolojik göletinin Erzurum'da yapılacağını, tesisin ülke<br />
ekonomisine ve turizme katkı sağlayacağını belirtti. Aydın, yaptığı<br />
yazılı açıklamada sanayileşme ve şehirleşmenin yoğun temposunda<br />
insanların boş zamanını değerlendirebilmesi, yenilenmesi,<br />
yüksek motivasyonla günlük yaşama dönebilmesi amacıyla<br />
rekreasyon alanlarının her geçen gün daha büyük önem taşıdığını<br />
vurgulayarak, şunları ifade etti:<br />
"Şehrin görünen yüzü olacak bu projeyle, yoğun ve ağır geçen<br />
kış şartlarından bunalan Erzurumlu vatandaşlarımız, devasa bir<br />
sosyal yaşam alanıyla adeta nefes alacak. Yüzey alanı ve depolama<br />
yönüyle Erzurum Aziziye'de yapımı devam eden, ülkemizin ilk<br />
rekreasyon amaçlı göletiyle kent modern bir tesise kavuşacak.<br />
Şehrin turistik mekânları arasında yerini alacak tesis, ülke ekonomisine<br />
ve kentin turizmine katkı sağlayacak."<br />
Muş'ta 11 milyon yıllık<br />
fosiller bulundu<br />
Sakin şehir Ahlat,<br />
ziyaretçilerini bekliyor<br />
Muş'ta yapılan arazi araştırmaları sırasında yaklaşık 11 milyon yıl<br />
öncesine ait fosiller bulundu. Muş'un Varto ilçesine 10 kilometre<br />
mesafedeki Yedikavak bölgesinde karların erimesiyle ortaya çıkan<br />
fosilleri gören vatandaşlar, durumu Muş Alparslan Üniversitesi'ne<br />
(MŞÜ) bildirdi.<br />
Bunun üzerine MŞÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi<br />
Müdürü, Öğretim Üyesi Jeomorfolog Dr. İskender Dölek, Çevre ve<br />
Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürü Ertan<br />
Öncel ile araştırma ekibi bölgede inceleme yaptı. Araştırma sonucunda<br />
bölgede bulunan fosillerin şimdiki Muş Ovası ile Van'a kadar<br />
uzanan bölgeyi kapatan Acısu Gölü'ne ait olduğunu tespit eden<br />
araştırma ekibi, aldıkları örnekler üzerinde yaptıkları incelemeler<br />
sonucu fosillerin yaklaşık 11 milyon yıllık olduğunu belirledi.<br />
İtalya'nın Greve in Chianti kentinde bu yıl düzenlenen Uluslararası<br />
Cittaslow İcra Kurulu Toplantısı'nda "sakin şehir" kabul<br />
edilen Bitlis'in Ahlat ilçesi, tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini<br />
bekliyor. Van Gölü kıyısında, Nemrut Krater Gölü ve<br />
Süphan Dağı arasında kalan Ahlat, "Türklerin Anadolu'ya giriş<br />
kapısı" kabul ediliyor.<br />
Doğal güzellikleri dolayısıyla Urartulardan Osmanlılara pek<br />
çok medeniyete ev sahipliği yapan ilçede, Van Gölü'nün mavisi<br />
ile Türkiye'nin üçüncü büyük dağı Süphan'ın karlı zirveleri<br />
bütünleşiyor. Birçok medeniyetin izlerini taşıyan kale, cami,<br />
köprü, türbe, hamam ve zaviye kalıntılarıyla adeta açık hava<br />
müzesini andıran ilçe, dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı<br />
ve zamana meydan okuyan kümbetleriyle öne çıkıyor.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
33
İç Anadolu Bölgesi<br />
8 bin yıllık doğal güzellik: MEKE GÖLÜ<br />
Konya'nın Karapınar ilçesinde bulunan,<br />
görünümü nazar boncuğuna benzediği için<br />
"dünyanın nazar boncuğu" diye anılan Meke<br />
Gölü, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini<br />
çekiyor. Son yıllarda özellikle yaz aylarında<br />
kuruyan Meke Gölü, kış aylarında bölgenin<br />
aldığı yağış miktarına bağlı olarak yer yer<br />
oluşan su birikintileri ve kristalleşen toprak<br />
görüntüsüyle büyüleyici bir güzellik sunuyor.<br />
Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği<br />
Bölümü Uygulamalı Jeoloji Anabilim<br />
Dalı Başkanı Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar,<br />
Meke Gölü'nün hem Konya Kapalı Havzası<br />
hem de ülke için en nadide doğal güzelliklerden<br />
biri olduğunu söyledi. "Meke Maarı"<br />
olarak da isimlendirilen gölün nazar boncuğuna<br />
benzerliğiyle dikkatleri çektiğini<br />
belirten Nalbantçılar; "Korunması gereken<br />
bir doğal güzelliktir ve misafirlerimizi<br />
götürdüğümüz ilk yerlerden biridir. Meke<br />
Gölü, iki aşamalı meydana gelmiştir. İkinci<br />
aşaması, yaklaşık 8 bin yıl önce yapının<br />
orta noktasında ikinci bir volkan bacasının<br />
meydana gelmesiyle tamamlanıyor. Etrafı<br />
boşluk, ortasında yukarıdan baktığınızda<br />
bir nokta şeklinde volkan bacası var.<br />
İkisinin iç alanının su veya karla dolmasıyla<br />
bir nazar boncuğu şeklini alıyor. Meke Gölü,<br />
çift aşamalı bir volkanik aktivite neticesinde<br />
meydana gelmiş jeolojik bir yapıdır"<br />
şeklinde konuştu.<br />
Sağlık turizminde yeni<br />
termal projeler<br />
hayata geçiriliyor<br />
Türkiye'nin önemli jeotermal kaynaklara sahip illerinden Kırşehir'de,<br />
sağlık turizminde yeni istihdam ve tedavi imkânları oluşturulması<br />
için üniversite bünyesinde hazırlanan üç pilot proje hayata geçiriliyor.<br />
Yükseköğretim Kurulu'nun Kırşehir Ahi Evran<br />
Üniversitesi'ni jeotermal ve tarım alanında pilot<br />
üniversite seçmesinin ardından, jeotermal kaynakların<br />
sağlık alanında daha etkin değerlendirilmesi<br />
için üç proje hazırlandı.<br />
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da<br />
desteklenen "Jeotermal Kaynaklı Rehabilitasyon<br />
Merkezi", "Sporcu Sağlığı Araştırma Merkezi",<br />
"Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi"<br />
projelerinde önemli mesafe alındı. Projeler, kısa<br />
süre içerisinde hizmete açılacak 150 yataklı Fizik<br />
Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde geniş<br />
kapsamlı şekilde uygulanmaya başlanacak.<br />
34 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
İç Anadolu Bölgesi<br />
Kayseri'de 7,5 milyon yıllık fosiller sergileniyor<br />
Kayseri'de bir çoban tarafından bulunan ve Kayseri<br />
Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle gün yüzüne<br />
çıkartılan 7,5 milyon yıllık fosillerin yer aldığı sergi açıldı.<br />
"Kayseri'nin Tarih Öncesi Filleri" sergisinde yer alan ve<br />
Geç Miyosen döneme ait yaklaşık 7,5 milyon yıl öncesiyle<br />
tarihlendirilen fosiller arasında filler, üç toynaklı atlar,<br />
zürafalar, boynuzlugiller ve gergedanlara ait kalıntılar<br />
yer alıyor.<br />
Yamula Barajı civarında yaşayan bir keçi çobanı tarafından<br />
geçen yıl arazide bulunan devasa boyutlardaki<br />
kemikler, ilk kez gün yüzüne çıkarıldı. Sergilenen fosiller,<br />
yaklaşık üç ay arazide süren kazı çalışmaları ve ardından<br />
üç ay laboratuvarda yapılan çalışmaların ürünü. Taşhan ve<br />
Barsama bölgesinde bulunan filler arasında bir kısmı dünya<br />
literatüründe ilk kez görülen ve bu denli iyi korunmuş<br />
örnekler olarak gösteriliyor.<br />
Nevşehir yeraltı şehri<br />
Çin'de tanıtılacak<br />
Nevşehir Belediyesi tarafından projelendirilen ve<br />
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın gerçekleştirdiği<br />
Nevşehir Kalesi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi<br />
uygulaması sırasında ortaya çıkan yeraltı şehrini<br />
Çin’in devlet televizyonu CGNT TV tanıtacak.<br />
TV ekibi, yer altı şehrinin bir kısmı temizlenerek<br />
ortaya çıkarılan alanlarında belgesel çekimi yaptı.<br />
Can Adiloğlu'nun yapımcılığını yaptığı belgesel film<br />
için kente gelen ekip, 11 mahalleyi içine alan yaklaşık<br />
400 bin metrekarelik alanda kurulu yeraltı şehri yerleşimindeki<br />
çekimlerini tamamladı. Kültür ve Turizm<br />
Bakanlığı'nın izni doğrultusunda alanda yapılmış olan<br />
arkeolojik araştırma çalışmalarını yerinde görüntüleyen<br />
ekip, çalışmaları sürdüren teknik ekibin de<br />
görüşlerine yer verdi.<br />
Sivas yeni bir<br />
cazibe merkezine kavuşacak<br />
Sivas Valisi Salih Ayhan, Osmanlı<br />
Devleti'nde orduya at yetiştirmek<br />
üzere kurulan tarihi Aygır Depoları'nın,<br />
ata sporu ve geleneksel<br />
kültürün yaşatıldığı bir mekân haline<br />
geleceğini bildirdi. Sivas-Ankara<br />
karayolu üzerinde 246 bin metrekare<br />
alana sahip, Sultan Abdulhamid Han'a<br />
da at gönderen Tarihi Haralar Bölgesi'nde<br />
incelemelerde bulunan Vali Ayhan, bölgeyi Sivas'ın kültürüne, sporuna<br />
ve ekonomisine kazandırmak için yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını<br />
belirtti.<br />
Bölgeye çok iyi bir fonksiyon vermek istediklerine dikkatleri çeken Ayhan;<br />
"Burası çok amaçlı kullanılacak, sadece rekreasyon alanı olmayacak. Gerek<br />
kültürel, gerek ekonomik, gerek sportif, gerekse tarihi eserlerin ayakta<br />
olduğu bir çalışma yapacağız. Burada öncelikle 11 adet tarihi yapı restore<br />
edilip ayağa kaldırılacak. Bir şirket ya da kooperatif vasıtasıyla ürünlerimizi<br />
ekonomiye kazandıracağız ve kır-köy hayatını canlı tutmayı sağlayacağız"<br />
ifadelerini kullandı.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
35
Karadeniz Bölgesi<br />
Karadeniz ile yeniden tanışın<br />
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan<br />
Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane,<br />
Ordu, Rize, Samsun ve Trabzon illerindeki<br />
6 bine yakın kültür varlığını kayıt<br />
altına alarak güncelleyen "Karadeniz’de<br />
Zamanın İzleri - Karadeniz Kültür Envanteri",<br />
resmi internet sitesi ile herkese<br />
açıldı. www.karadeniz.gov.tr adresinde<br />
yayınlanmaya başlayan Karadeniz Kültür<br />
Envanteri'nde sekiz ilin tüm taşınmaz<br />
kültür varlıkları, doğal varlıklar, halk<br />
kültürü ve müzeler, başlıkları altında çok<br />
ayrıntılı olarak listeleniyor.<br />
Sümela Manastırı'nın ilk bölümü<br />
ziyarete açılıyor<br />
Trabzon Valiliği, Sümela Manastırı'nda<br />
1. etap olarak planlanan çevre<br />
düzenleme ve restorasyon çalışmasının<br />
tamamlanarak hizmete hazır hale<br />
getirildiğini bildirdi. Valilikten yapılan<br />
açıklamada, Maçka İlçesi Altındere<br />
Vadisi Milli Parkı içerisinde bulunan<br />
Sümela Manastırı'nda 2016 yılından bu<br />
yana restorasyon ve çevre düzenlemesi<br />
çalışmalarının devam ettiği<br />
belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:<br />
"Bu bölümde öncelikle ziyaretçilerimizin<br />
can güvenliğini sağlamak üzere<br />
Karadeniz Kültür Envanteri Proje Genel<br />
Yöneticisi İmdat Demir, çalışmanın<br />
sadece bir başlangıç olduğunun altını<br />
çizerek; "Gerçek bir deneyim sitesi<br />
olan Karadeniz.gov.tr’de ilk hedefimiz,<br />
ayrıntılı rotaların çalışılarak sisteme<br />
işlenmesidir. Böylece Karadeniz’e gelmek<br />
isteyen herkes, hangi konuda kaç<br />
günlük rota istediğini yazarak, kendi<br />
rotasını üretmiş olacak. Bu binlerce<br />
rotayı yapay zekâ analiziyle, yeni geleceklere<br />
yeni rotalar sunacak bir yapıya<br />
dönüştürecektir" dedi.<br />
yaklaşık 4 bin ton kaya temizliği yapılmıştır.<br />
Ayrıca manastıra giden 300<br />
metrelik yürüyüş yolu düzenlenmiş,<br />
tarihi su kemerleri ve gişe binası ile<br />
manastıra çıkan merdivenler yeniden<br />
restore edilerek kullanılır hale getirilmiştir.<br />
1 Mart 2019 tarihinde Kültür ve<br />
Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri<br />
Ersoy tarafından yapılan açıklamada,<br />
Sümela Manastırı'mızın 1. bölümünün<br />
tamamlanarak <strong>18</strong> Mayıs 2019'da<br />
Müzeler Haftası'nda hizmete açılacağı<br />
ve gelen ziyaretçilerimizin girişlerinin<br />
sağlanacağı ifade edilmiştir.”<br />
Harmankaya Şelalesi<br />
adrenalin tutkunlarını<br />
bekliyor<br />
Düzce'nin Cumayeri ilçesinde doğaseverlerin<br />
keşfettiği ve daha sonra turizme açılan Harmankaya<br />
Şelalesi'ne 600 metrelik zipline hattı<br />
kurulacak. Yaklaşık iki yıl önce doğaseverlerin<br />
yürüyüşü sırasında ortaya çıkarılan şelale,<br />
Düzce İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından<br />
çevre düzenlemesi yapılarak turizme açıldı.<br />
Türkiye'nin en önemli motosiklet pisti ve rafting<br />
parkuru olan Melen Çayı havzası içerisinde<br />
bulunan şelalenin üzerine kurulması düşünülen<br />
600 metrelik zipline hattıyla ilgili projenin<br />
hayata geçirilmesi için çalışmalar sürüyor.<br />
Köy sınırları içerisinde yer alan, ancak turizm<br />
açısından yeni keşfedilen Harmankaya Şelalesi'ne<br />
kurulan yaklaşık 100 metrelik halat ile<br />
iniş yapan dağcılar, bölgenin turizm açısından<br />
zenginliğine işaret etti. İple erişim teknisyeni<br />
ve dağcılık antrenörü Çağrı Altun, Harmankaya<br />
Şelalesi ve çevresinde her türlü doğa sporu<br />
aktivitelerinin yapılabileceğini vurguladı.<br />
Uzun yıllardır dağcılık sporu yaptığını ifade<br />
eden Altun; "Bize Harmankaya Şelalesi'nden<br />
bahsettiler, geldik ve keşif yaptık. Çok güzel<br />
bir yer. Şelale, uzun zamandır geldiğim en güzel<br />
şelalelerden birisiydi. Doğası olsun, tabiatı<br />
olsun, turizme elverişliliği açısından mükemmel<br />
bir yer” dedi.<br />
36 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Karadeniz Bölgesi<br />
Hattuşa'da lavanta<br />
bahçeleri oluşturulacak<br />
Anadolu'nun ilk medeniyetlerinden Hatti<br />
ve Hititlerin kültürel mirasına ev sahipliği<br />
yapan Çorum'un Boğazkale ilçesindeki<br />
Hattuşa Antik Kenti’nin etrafında lavanta<br />
bahçeleri oluşturulacak. Boğazkale<br />
Kaymakamlığı tarafından, UNESCO "Dünya<br />
Kültür Mirası" ve "Dünya Belleği" listelerindeki<br />
tek antik şehir unvanıyla Türkiye'nin<br />
göz bebeği turizm mekânları arasında<br />
yer alan Hattuşa'daki boş arazilerin kıraç<br />
görünümden kurtularak, lavanta başta<br />
olmak üzere çiçeklenme dönemi uzun olan<br />
süs bitkileriyle güzelleştirilmesi amacıyla<br />
çalışma başlatıldı.<br />
Çalışmalarla kültür mirası listesinde bulunan<br />
tarihi değerlerin etrafına süs bitkileri<br />
ile daha güzel bir görünüm kazandırılarak,<br />
yerli ve yabancı ziyaretçilerin dikkatinin<br />
artırılması hedefleniyor.Boğazkale<br />
Kaymakamı Yunus Ataman, konuyla ilgili<br />
yaptığı açıklamada milli park olan Hattuşa<br />
Antik Kenti'nin turizm altyapısı, alternatif<br />
turizm alanlarının oluşturulması ve<br />
güzelleştirilmesi ile tanıtım faaliyetleri<br />
konularında çalışma yaptıklarını söyledi.<br />
Hattuşa'ya gelen turist sayısının artacağına<br />
inandığını vurgulayan Ataman;<br />
"Yıl boyunca tapınağın bulunduğu alanın<br />
tamamını lavanta bahçesi haline getirerek,<br />
yerli ve yabancı turistlerin lavanta<br />
kokuları eşliğinde ören yerlerimizi gezmesini<br />
planlıyoruz" dedi.<br />
Safranbolu'da 1,5 milyon turist hedefi<br />
Osmanlı mimarisi, şehir hayatı ve kültürünü<br />
yansıtması dolayısıyla "Osmanlı'nın<br />
parmak izi" olarak da adlandırılan; o dönemden<br />
kalma han, hamam, konak, çeşme,<br />
cami ve köprülerin yer aldığı Safranbolu,<br />
geçen yıl konaklamalı ve günübirlik 1 milyon<br />
263 bin 368 turist ağırlayarak rekor kırdı.<br />
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer<br />
alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında<br />
bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesini,<br />
2019 yılında ise 1,5 milyon turistin ziyaret<br />
etmesi bekleniyor.<br />
Safranbolu Kaymakamı Fatih Ürkmezer,<br />
konu ile ilgili yaptığı açıklamada Safranbolu'nun<br />
her geçen gün turist sayısını<br />
artırdığını söyledi. Turist sayısını artırmak<br />
için birçok çalışma yaptıklarını ifade eden<br />
Ürkmezer; "Safranbolu evleri, çeşmeleri,<br />
camileri, köprüleri, Arnavut kaldırımları,<br />
kanyonları, mağarasıyla ülkemizin eşsiz<br />
yerlerinden biri. Bu güzellikleri görmek için<br />
ülkemizin her köşesinden olduğu gibi dünya<br />
genelinden de birçok misafir ilçemize geliyor.<br />
Biz de onları en iyi şekilde ağırlamak<br />
için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.<br />
Bu çabamızın karşılığını da her yıl artan<br />
turist sayısıyla alıyoruz. Geçen yıl yakaladığımız<br />
artan ivmeyi bu sene de yakalayacağımızı,<br />
hatta geçeceğimizi düşünüyoruz.<br />
20<strong>18</strong>'de 1 milyon 260 bin turisti ağırlayan<br />
Safranbolu, inşallah bu yıl 1,5 milyon turisti<br />
ağırlayacaktır" şeklinde konuştu.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
37
Cover<br />
Centenary harbour, bankers and banks' district<br />
LET'S MEET AT THE<br />
HISTORICAL KARAKÖY<br />
ÇİLEM ORKİDE HAMILTON<br />
In this issue, we will introduce Karaköy and its surroundings.<br />
Karaköy is a special neighbourhood of İstanbul, and<br />
amazingly awesome place. You can’t believe your eyes<br />
when you see it. We will aim on focusing local history, art<br />
and culture at Karaköy. Also eating and drinking locus,<br />
church, chapel and many places are taking place on<br />
Karaköy and our issue. We will give brief idea about it and<br />
you will discover by your feet.<br />
In the Byzantine time, Karaköy was a trading centre for<br />
centuries, served as hall for merchants and gathering<br />
area for trade business. Karaköy Harbour is always environ<br />
by ships and the surrounding area is a good marketplace<br />
for traders and locals. Between the Mediterranean<br />
and Black Sea, it always keeps importance for centuries.<br />
KEMANKEŞ, NECATİBEY,<br />
MUMHANE AND MURAKIP STREET<br />
Kemankeş is a main Beyoğlu neighborhood. Long narrow<br />
square corridor in the region around the street is Mumhane.<br />
Turkish Orthodox Patriarchate, Voyvoda Police<br />
Station, Kılıç Ali Paşa Mosque and Complex, Underground<br />
Mosque, Russian Church, Surp Illuminator Church<br />
is located in this region. Necatibey Street is busy high<br />
street from Karaköy to Tophane in Istanbul without clothing<br />
shops, instead of there are stationery wholesalers<br />
and stores selling construction material shops located in<br />
this street. Also, ART Gallery 77 located in the street.<br />
Mumhane is between Kemankeş Street and Necatibey<br />
Street. It is located in the upper parallel side of the<br />
38 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Cover<br />
coastal street, in the direction of Tophane. The Turkish<br />
Orthodox Church is located on this avenue. There is<br />
almost no community in the Church. First, it was established<br />
in Kayseri, Turkey. Patriarcha Papa Eftim was<br />
the preacher on that days. With the special permission<br />
of Mustafa Kemal Atatürk, he was exempted from<br />
the conversion. Every Sunday whole day ritual held in<br />
Turkish. The spiel begins with The President of the Republic,<br />
Prime Minister, our government, our army, MPs,<br />
citizenship, remember the reign, etc.<br />
Murakıp pathways, was selected place for in a most striking<br />
way with the rapid see of transformation of Istanbul's<br />
modern metropolis life. With its new cafes, colourful<br />
windows, street paintings on the walls, design shops and<br />
galleries, Karaköy has become an entertainment and<br />
culture-art town with this small pathway. On the other<br />
hand, Galata area provides the commercial power of the<br />
old capital Istanbul throughout the history and centuries.<br />
Galata shows a typical Mediterranean port character<br />
with the traders from Pisa, Amalfi, Genova and Venetian.<br />
Its known as Sykai, Peramas, Galaktos throughout the<br />
history by the interested developers and tourists.<br />
UNDERGOING RADICAL CHANGES<br />
Karaköy is definitely an area that undergoing radical<br />
changes. Time to time with rents increasing, Karaköy<br />
summarize a changing Istanbul, which has recently<br />
bear occurrence of isolated complexity. Just have<br />
been provided 1950 renovated warehouse İstanbul<br />
Modern, the first contemporary art museum of<br />
İstanbul, hopefully will be locate in the new harbour<br />
Galataport, in May 2020.<br />
The Galata region also has suffered water shortages<br />
throughout all the time in history. And the water facilities<br />
have been neglected according to the historical peninsula<br />
in terms of condition. We also wish to give basic brief<br />
about Galata Saliha Sultan fountain, Galata's first major<br />
water system in the 17th century; Underground Mosque<br />
in AC:1757 by the Grand Vizier Kösem Mustafa Paşa who<br />
is alter the place; French Aisle; originally "Cite Francaise",<br />
The French Gate, which used to connect French sailors<br />
and traders.<br />
And, we tried to give basic information about<br />
new local port work side and old Tuesday Market<br />
Harbour. We also introduced you the architect İbrahim<br />
Rebii Gordon from the early period of Turkish Republic.<br />
However, the enormous project of the new government<br />
is almost over, Galataport will say hello to its first<br />
guests in May 2020. With the opening of the new port,<br />
we hope that the Turkish tourism community will have a<br />
new breath.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
39
Kapak<br />
Yüzyıllık liman, bankerler ve bankaların semti<br />
TARİHİ KARAKÖY’DE<br />
BULUŞALIM<br />
ÇİLEM ORKİDE HAMILTON<br />
Söylenenin ötesinde çok da beklediğiniz gibi civcivli bir muhit<br />
değil burası. Katlı otoparkı, klasik Güllüoğlu tatlı mağazasıyla daha<br />
çok Avrupa kentlerinin her zaman terk edilmiş hissi veren merkez<br />
muhitleriyle aynı muadilde. Gri betonarme, katlı araba parkı,<br />
yakında yeni proje dâhilinde Tophane istikametinden yeraltına<br />
girerek, kaybolup gidecek buralardan...<br />
Hayatı yaşamaya ve mutluluğa hep ihtiyacımız var. Fakat<br />
gezip görmeye, tanımaya ve hissetmeye hepsinden daha<br />
fazla... İstanbul Karaköy Limanı ve çevresi, işte tam bu<br />
noktada sizi yeniden kucaklamaya hazır, huzur dolu bir karmaşayla<br />
karşınıza çıkıyor. Gezip görülecek o kadar çok şey<br />
var ki tarihi limanda... Vapurun yanaşmasıyla Anadolu Yakası’ndan<br />
gelen bizler, oltalarını sudaki hazinelere daldıran<br />
avcıların rehavetiyle adımımızı heyecanla atıyoruz karaya.<br />
Maksat ne olursa olsun, ilk etapta muhakkak açlık<br />
tokluk olmadan klasik balık ekmek istenciyle tıpkı<br />
küçük kediler gibi yutkunuyoruz limanda. Sonrasında<br />
açlık yoksa ya Yeraltı Camii istikametiyle Murakıp<br />
Sokak civarına ya da ufak atıştırmalıklar yahut lezzetli<br />
bir porsiyon için giriyoruz o bilindik meşhur yerlerden<br />
birine. Benim tercihim limanı ve camiyi aşıp, Kemankeş<br />
Kara Mustafa Paşa başındaki Karaköy Meyhanesi’nde<br />
40 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Kapak<br />
tozu dumanını bile unutabilirim bir anlığına.<br />
Sonuçta, huzur dolu bir karmaşayla<br />
Karaköy sokaklarında gezinmekteyim.<br />
Söylenenin ötesinde çok da beklediğiniz<br />
gibi civcivli bir muhit değil burası. Katlı<br />
otoparkı, klasik Güllüoğlu tatlı mağazasıyla<br />
daha çok Avrupa kentlerinin her zaman terk<br />
edilmiş hissi veren merkez muhitleriyle<br />
aynı muadilde. Gri betonarme, katlı araba<br />
parkı, yakında yeni proje dâhilinde Tophane<br />
istikametinden yeraltına girerek, kaybolup<br />
gidecek buralardan... Tabii bu sadece benim<br />
internet üzerinden okuduklarımla kafamda<br />
oluşan görüntü. Umarım orada oluşacak<br />
boşlukta yeşil alana kavuşuruz diyoruz tüm<br />
İstanbullular olarak. Benim gibi detaylarda<br />
kaybolan birisi için her adım bir sürpriz neredeyse.<br />
Dikdörtgen park binasının arka tarafı<br />
hem yeraltı camiine hem de Köşkeroğlu<br />
Restaurant’a ulaştırıyor bizi. Bol susamlı,<br />
az tatlı krakerler, tatlı kurabiye sevenlerin<br />
farklı arayışlarına değişik bir cevap niteliğinde.<br />
Sola dönüş, Yeraltı Camii'ne kısa bir<br />
ziyaret ya da Karantina Sokak’tan Madlen<br />
Çikolatıcısı’na varış, hatta sabah erkense<br />
Gümrük'te iyi bir kahvaltıyla sonlanabilir<br />
diyorum kendime.<br />
NECATİBEY CADDESİ’NDEN<br />
MEŞHUR KEMANKEŞ’E<br />
Sağ taraf çok daha renkli, Necatibey<br />
Caddesi’nin başında Galeri 77 var. Sanatseverler,<br />
pazartesi hariç buraya her gün<br />
saat 19:00’a kadar uğrayabilir. Necatibey<br />
Caddesi küçük Ankara hissinde, yapı malzemesi<br />
ağırlıklı olmak üzere farklı yelpazelerdeki<br />
pek çok ticari ürün satan dükkâna<br />
kucak açmış bir cadde boylu boyunca.<br />
Oradan Kabataş istikametine doğru ilerlerken<br />
sağdaki dar bir aralık Akçe Sokak,<br />
sizi Kemankeş Caddesi’ne bağlamakta ve<br />
Fransız Geçidi'ne yaklaştırmakta... Fransız<br />
Geçidi'nin sonunda ise Lüsyen Karaköy<br />
Meyhanesi tüm asaletiyle beklemekte.<br />
bir tavuk suyu çorba, köfte veya zeytinyağlı<br />
bir öğünle geçiştirmek bu anı. Tabii<br />
daha büyük bir açlık durumu varsa Mimar<br />
Sinan istikametine yürüyüp, benzinliği<br />
görmemeye çalışarak Fasuli Restaurant'ta<br />
tıka basa doymak, hatta üstüne<br />
de ziyadesiyle bir kahve içmekte iyi bir<br />
tercih olabiliyor bazen.<br />
Kemankeş'in tam ortasındaki yeni nesil<br />
yeme içme mekânlarından Ortadoğulu<br />
Tahin de aklımı çelmiyor değil; hani şöyle<br />
geç bir saat olsa Lüsyen Karaköy Meyhanesi'nde<br />
oturulabilir kanaatindeyim.<br />
Güzel bir yudum buzlu rakı ve menüdeki<br />
herhangi bir şey beni ziyadesiyle mutlu<br />
edip avutabilir o an; hatta on bin yıllardır<br />
sürmekte olduğunu düşündüğüm ve sonucunu<br />
yakında göreceğimiz yeni liman inşaatı<br />
Galataport ve havaya sonsuz biçimde<br />
durup dinlemeden karıştırdığı o pis inşaat<br />
BİR ZAMANLARIN CITE FRANCAISE’Sİ:<br />
FRANSIZ GEÇİTİ<br />
Surlarla çevrili Galata’nın Boğaz’a bakan<br />
tarafında yer alan Kireç Kapısı ile kıyıyı<br />
birleştiren hat üzerinde olan Fransız Geçidi,<br />
yani bir zamanların "Cite Francaise’si",<br />
aslına sadık kalınarak restore edilmiş bir<br />
koridor yapı binası aslında. Eskiden Fransız<br />
gemicilerle tüccarlarını buluşturan Fransız<br />
Geçidi ticaret merkezi, günümüz Rus<br />
tüccarlarıyla Türk sanayici ve toptancılarını<br />
bir araya getirmek amacıyla "Karaköy Electronic<br />
Center 2000" adıyla <strong>18</strong>00’lü yıllarla<br />
2000’li yılların sentezi şeklinde restore<br />
edilmiş bir yapı olarak çıkıyor karşımıza.<br />
Aslında üç katlı olan binada, camla kaplı üç<br />
modern büro katı bulunmakta.<br />
Etraftaki bütün karanlık yapılar arasında<br />
çarpıcı ve aydınlık bir renk insanları mutlu<br />
eder his ve düşüncesiyle tarihi binanın<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
41
Kapak<br />
dış cephesi, klasik iş merkezlerinde pek<br />
rastlanmayan portakal rengine boyanmış<br />
bir cephe ile karşılamakta bizi. Geçidin<br />
yeni döşemesinde, çini yerine çimentodan<br />
üretilmiş renkli prefabrik bir malzeme<br />
kullanılmış. Üzerindeki desenler ise<br />
geleneksel Türk çini motiflerinin çağdaş<br />
ve özgün bir yorumuyla desteklenerek<br />
boyanmış durumda. Fakat asıl ilgimizi bu<br />
değil, şu an karmaşa ve toz duman içinde<br />
kalmamıza sebep olan Galataport çekiyor.<br />
Uluslararası turistik yolcu seyahat gemileri<br />
için yapılan liman ve yolcu terminali, Mayıs<br />
2020’de faaliyete geçecek. 41° 01' 33<br />
koordinatları içerisinde bulunan Kılıç Ali<br />
Paşa Mahallesi’ndeki yeni yolcu liman saha<br />
alanı 100 bin 280 metrekare olan Galataport<br />
Projesi, İstanbul Liman çevre işleriyle<br />
birlikte toplam 30 dönüm arazi üzerinde<br />
faaliyet gösterecek.<br />
TURİZM EKONOMİSİNE BÜYÜK İVMELER<br />
KAZANDIRACAK BİR PROJE<br />
Galataport; Tophane Meydanı, alana adını<br />
veren ve eski ismi Salı Pazarı olan yolcu<br />
terminal limanı ve çevre düzenlemeleriyle<br />
oldukça ilgi çekici bir iş. Türkiye’nin dünya<br />
denizlerine açılan yeni kapısı olan Karaköy<br />
Galataport Yolcu Liman İşletmesi, Türk turizm<br />
ekonomisine makro analitik çözümler<br />
de getirecek olan süper bir devlet projesi.<br />
Şu ana kadar tarihi dokudaki tahribatlara<br />
ve lokal habitata olan etkileriyle pek çok<br />
kere tepkilere yol açarak basının gündemine<br />
oturan liman inşaatı esnafın yüzünü güldürürken,<br />
İstanbul’un turistik yapısına ve genel<br />
anlamda Türk turizm ekonomisine de büyük<br />
ivmeler kazandıracak gibi gözükmekte.<br />
Konuyla ilgili tartışmalar ise aşağı yukarı<br />
şu şekilde başlamış bulunmakta... İstanbul<br />
1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma<br />
Bölge Müdürlüğü, kent ve kasabalardaki<br />
imar etkinliklerinin koruma ile ilgili olması<br />
gerektiğini vurgulamaktayken; ne yazık ki<br />
Galataport Liman ve Çevre Projesi, Bayındırlık<br />
ve İskân Bakanlığı’nın Kıyı Kanunu'nun<br />
uygulanmasına dair yönetmelik üzerinde<br />
yaptığı değişiklikle "Kruvaziyer Liman" olarak<br />
tanımlandığı 30 Mart 2004 tarihinden<br />
itibaren, ülke basınının ve İstanbul halkının<br />
gündeminden bir türlü düşmedi. Galataport<br />
Salı Pazarı Vasıflı Kruvaziyer Liman<br />
alanının bir yandan 2863 sayılı Taşınmaz<br />
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası<br />
uyarınca kentsel sit alanı içerisinde oluşu<br />
ile diğer yandan da 2634 sayılı Turizmi<br />
Teşvik Kanunu kapsamında turizm alanı<br />
ilan edilişiyle ve özelleştirme kapsamına<br />
alınması dolasıyla söz konusu liman inşaatı<br />
ister istemez Türkiye gündemine oturdu.<br />
GALATAPORT GERÇEKTEN<br />
KAMU YARARINA MI?<br />
5398 sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine,<br />
bazı kanun ve kanun hükmünde<br />
kararnamelerde değişiklik yapılmasına<br />
dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik<br />
yapılması hakkındaki Özelleştirme Kanunu<br />
ile Galataport inşaatının üretim ve proje<br />
süreci başlatıldı. Ancak süreç, başından<br />
itibaren bir ayağı özelleştirme sebebiyle her<br />
zaman zaten topal yürümekteyken; yetkiden<br />
plan içeriğine, mentalitesi ve tasarımına kadar<br />
her aşamada son derece ciddi sorunlarla<br />
yürütüldü. Devam eden proje inşaatı dâhilinde<br />
nihayet kamu kurum ve kuruluşlarına<br />
açılan özelleştirmeyle ilgili çeşitli davalar<br />
sonucunda, birinci dereceden sit alanı<br />
içerisinde olan Salı Pazarı Kruvaziyer Limanı<br />
ve Paket Postanesi ne yazık ki usulsüz bir<br />
yıkıma uğradı. Varolan proje mimar ve kent<br />
planlamacılarını kendi arasında çeşitli sürtüşmelere<br />
sürüklerken, yetkili mercileri de<br />
birbirine düşürmekten alıkoymadı. Tüm çaba<br />
ve uyarılara karşın “kamu yararına” olacağı<br />
ifadesiyle projeye devam edilmesi, projenin<br />
iptali istemiyle açılan dava sonucunda bilirkişi<br />
raporuyla aynı doğrultuda görüş bildiren<br />
savcılık yetkilisi dahi bile aslında Galataport<br />
Projesi'nin kamu yararına olup olamayacağını<br />
sonuçta ispatlayamadı.<br />
Her nasılsa projenin tamamlanması için bir<br />
aşamada hunharca yıkılan tarihi Salı Pazarı<br />
Kruvaziyer Limanı içerisinde yer alan ve<br />
mimarı Rebii Gordon olan Karaköy yolcu<br />
salonu, öncelikle erken Cumhuriyet tarihi<br />
mimari örneklerinden biri olmaktan öte, ilk<br />
aşamada korunması gerekli tedbiri kararı<br />
alınan bir yapıydı. Yolcu salonu ve Paket<br />
Postanesi, ilk alınan kararlarda restorasyon<br />
ve çeşitli renevasyon uygulamalarıyla<br />
kurtarılacak iken, 5398 nolu Özelleştirme<br />
Kanunu uygulamasıyla her iki tarihi bina da<br />
ne yazık ki yıkılarak, İstanbul ve Karaköy’ün<br />
tarihi doku ve yapısına onarılamayacak<br />
zararlar verildi. Galataport Projesi'nin<br />
tamamlanması için yıkılan tarihi Karaköy<br />
yolcu liman salonu, erken Cumhuriyet<br />
döneminin ilk mimari örneklerinden biriydi.<br />
VE YÜKSEK MİMAR REBİİ GORDON<br />
1935’de düzenlenen İstanbul Yolcu Limanı<br />
Projesi’nde birinci seçilen projenin mimarı<br />
Rebii Gordon, 11 Nisan 1909 tarihinde<br />
İstanbul’da doğmuş ve ilk, orta ve lise<br />
eğitimini Galatasaray Lisesi’nde tamamlamıştı.<br />
İbrahim Rebii Gordon, 1934 senesinde<br />
Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek<br />
Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştu.<br />
42 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Kapak<br />
1958 senesinde Gordon Seramik Fabrikası’nın<br />
da kurucusu idi. Rebii Bey’in mimari<br />
çalışmalarıyla <strong>18</strong>92 senesinde faaliyete<br />
başlayan İstanbul Yolcu Limanı, 17 Şubat<br />
2017 tarihinde iktidar ve muhalefetin ortak<br />
kurbanı olarak ne yazık ki yıkıma uğradı.<br />
Ne Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Birliği<br />
Odası, ne de diğer akademik bağımsız<br />
ve duyarlı mimarlar bu yıkıma bir dur<br />
diyemedi. Pek çok arkeolog, konservatuvar<br />
mezunu ve restoratörün işsiz olduğu<br />
ülkemizde nedense tarihi dokusu içinde<br />
korunması gerekli bu iki değerli yapının<br />
tahrip edilerek yıkılması, Cumhuriyet tarihi<br />
içinde utançla anılacak mevzulardan birisi<br />
olarak tarih sayfalarında sonsuz yerini aldı.<br />
Museviliğin kutsal kitabı Eski Ahit’i, yani<br />
Tevrat’ı göz önüne alırmış. Oysaki, daha<br />
sonradan ortaya çıkan yazılı ve sözlü<br />
geleneği ve Tevrat’ın bir nevi tefsiri olarak<br />
nitelendirebileceğimiz 'Talmud' adlı kitabı<br />
kabul etmezler diyor bir yandan hikâye.<br />
Karaylar bir Türk boyudur ve Türkçe’nin<br />
Kıpçak lehçesinin bir kolu olan Karayca<br />
konuşur, yazarlar, bu dilde ibadetlerini<br />
yaparlar, ibadethanelerini 'Kenesa' olarak<br />
isimlendirirlermiş. M.S. 800 yılında Museviliği<br />
bir din olarak benimsemişler. Tarihte<br />
Museviliği kabul eden tek Türk devleti olan<br />
Hazar Kağanlığı'nın Kırım’daki tebaasından<br />
günümüze kadar ulaşmışlar.<br />
Ukrayna Karay Kenesasi<br />
birkaç binle ifade edilen Karay Türklerinin<br />
bu devletten kalan birkaç insan olduğuna<br />
dair ise hiç bir şüphe bulunmamakta...<br />
Karay Türkleri<br />
Ama yine de biz şu an bunları düşünmüyoruz<br />
aslında; düşündüğümüz ve yaşadığımız,<br />
yaşamın o güzel akışında deniz<br />
ve tarih... Her tarafı neo-klasik binalarla<br />
süslü Karaköy, denizin o güzel kokusu ve<br />
belki de kaldırım taşları... Hayatımızı tarih<br />
öyküleri kurtarıyor, Beyoğlu’dan Hasköy’e<br />
uzanan bir öykü... Karay Türkleri ilgimizi<br />
çekiyor bir anda. İstanbul’un yüzyıllarca<br />
finans merkezi olan, bugün ise gelişen<br />
turizmle her geçen gün yeni bir çehreye<br />
kavuşan Karaköy semtini Ukrayna ile<br />
birbirine bağlayan bir halk vardır diye<br />
başlayan Burak Pehlivan’ın dergimize<br />
aktardığı öykü sarıyor bedenimizi ve tüm<br />
ruhumuzu. Bu halk Karay, Türk halkıdır<br />
diye devam ediyor hikâye...<br />
KARAKÖY’ÜN KARAYLARI<br />
Karaylar, Museviliğin Kara-i mezhebine<br />
bağlıyken, inanç ve ibadetlerinde yalnızca<br />
Hazar Türkleri, tarihteki 16 büyük Türk<br />
devletini temsil eden, Cumhurbaşkanlığımızın<br />
forsundaki on altı yıldızın yedincisidir.<br />
Hüküm sürdüğü Kiev’i ve Kırım’ı de<br />
içine alan geniş bir coğrafyada ticaret<br />
yollarını kontrol eden, ticarette oldukça<br />
ileri noktalara ulaşan bu Hazar Türkleri<br />
Devleti, M.S. 1000’de Karadeniz’in kuzeyinde,<br />
Kiev ve çevresinde güçlü bir devlet<br />
olarak ortaya çıkan Kiev Ruslarının akınlarına<br />
dayanamamış ve M.S. 1016 yılında<br />
tarih sahnesinden çekilmişler. Karaylar<br />
dışında Hazar Türklerinin de büyük oranda<br />
Doğu Avrupa’da ve bugünkü Ukrayna topraklarında<br />
bulunan Eşkenaz Yahudileriyle<br />
karıştığı ve bu topluluklar içinde eridiği<br />
düşünülmekte. Hatta Doğu Avrupa’daki<br />
Eşkenaz Yahudilerinin dörtte birinin,<br />
Ukrayna Yahudilerinin ise neredeyse<br />
yarısının Hazar Türkü kökenli olduklarına<br />
dair iddialar bile mevcut. Sayıları artık<br />
Karaylar, Kırım’dan farklı göç dalgalarıyla<br />
Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’a, Litvanya<br />
ve Polonya’ya, Ukrayna’nın diğer bölgelerine<br />
göç etmişler. Vilnius, Lutsk, Lviv, Kiev gibi<br />
şehirlerde ve İstanbul’da bir dönem etkin<br />
topluluklar oluşturmuşlar. 1492 yılında<br />
Osmanlı Sultanı II. Beyazıt’ın İspanya’da<br />
engizisyondan kaçan Yahudileri kabul<br />
etmesinden beş yüzyıldan fazla bir süre<br />
önce, İstanbul’da yerleşik düzene geçmişler.<br />
Öyle ki, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinin Hasköy<br />
semtinde, bugün de faal olan Hasköy Karay<br />
Kenesası'nın tarihi neredeyse bin yıldan<br />
öncesine dayanmakta. İşte Beyoğlu’nun<br />
bir başka semti olan bugünkü Karaköy’ün<br />
ismi de Karayların yerleşim yeri mânâsında<br />
Karaköy’den gelmekte. (1) Bir nebze de olsa<br />
bilgiyle ruhumuzu doyurduktan sonra,<br />
etrafa daha dikkatlice bakıyoruz.<br />
BİR BEYOĞLU MAHALLESİ: KEMANKEŞ<br />
Kemankeş Kara Mustafa Paşa, bir Beyoğlu<br />
mahallesi. Türk Ortodoks Patrikliği,<br />
Voyvoda Karakolu, Kılıç Ali Paşa Camii<br />
ve Külliyesi, Yeraltı Camii, Rus Kilisesi,<br />
Surp Aydınlatıcı Kilisesi hep bu mahallede<br />
yer alır. Necatibey Caddesi, Karaköy'den<br />
Tophane'ye uzanan İstanbul’un ticari alım<br />
satım dükkânlarının yoğunlukta olduğu<br />
işlek bir cadde. İnşaat malzemeleri satan<br />
dükkânlar, kırtasiye malzemesi toptancıları<br />
ve çeşitli hırdavat mağazaları bulunmakta<br />
cadde üzerinde. Ayrıca 77 numaralı<br />
dükkânda ‘Galeri 77’ bulunur.<br />
Mumhane, Kemankeş Caddesi ile Necatibey<br />
Caddesi arasında, Sahil Caddesi'nin<br />
üst paralel tarafında Tophane yönünde<br />
konumlanır. Türk Ortodoks Kilisesi de bu<br />
sokakta yer alır; neredeyse hiç cemaati<br />
yok gibidir bu kilisenin. İlk olarak Kayse-<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
43
Kapak<br />
Türk Ortodoks Patrikliği<br />
ri'de kurulmuş ve Patriarcha Papa Eftim,<br />
Atatürk'ün özel izniyle mübadeleden muaf<br />
tutulmuş. Pazarları tüm gün Türkçe ayin<br />
olur. Ayin; "Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı,<br />
Hükümetimizi, Ordumuzu, Milletvekillerimizi,<br />
Yurttaşlarımızı Hükümdarlığında<br />
hatırla" sözleriyle başlar ve Türkçe yapılır.<br />
Murakıp ise Karaköy’ün ve hatta İstanbul'un<br />
en modern, metropol yaşamının hızlı<br />
dönüşümünü en çarpıcı biçimde grafitiyle<br />
yansıtmak için adeta seçilmiş özel bir noktadır.<br />
Karaköy’ün yeni nesil kafeleri, renkli<br />
vitray camlı pencereleri, duvarlardaki sokak<br />
resimleri, tasarım mağazaları ve galerileriyle<br />
eğlence, kültür ve sanat şehri İstanbul’un<br />
neredeyse merkez noktası konumundadır.<br />
Yeni nesil çay kahve ve yeme içme mekânları,<br />
sonsuz değişen isim, biçim ve şekilleriyle<br />
buraya toplanmıştır. Geceleri sokağa taşan<br />
masalarda yeme içme kültürünün sonsuz<br />
mutlu girdabında, renkli ışıklar altında<br />
geçirilebilecek nadir mutluluk anları yaşanır<br />
Murakıp’ta. 1920’de inşa edilen Eski Külah<br />
Fabrikası da bu sokakta yer almaktadır.<br />
TARİHİ YERALTI CAMİİ’Nİ<br />
GÖRDÜNÜZ MÜ?<br />
Her nasılsa Kemankeş Kara Mustafa Paşa<br />
Mahallesi'nde gezmek asla bitmez; fakat<br />
işte Yeraltı Camii de tam bu dolaşma anında<br />
aklımıza düşer ve tekrar limana doğru sürükler<br />
bizi. Ardından karşımıza kırmızı ateş<br />
tuğla duvarlarıyla çıkıverir. Karaköy’ün en<br />
önemli hazinelerinden birisidir kuşkusuz. Bir<br />
zamanlar yerinde küçük bir kule olan cami,<br />
kuleyken Haliç’e davetsiz gemilerin girmesini<br />
engellemek için iki kıyı arasına gerilen dev<br />
zincirin bir ucunu tutma görevi üstlenirmiş.<br />
Ve hatta bu zincir, bugün hâlâ Harbiye Askeri<br />
Müzesi’nde sergilenmekte... İstanbul’un<br />
fethinden sonra kule yıkılmış ve burası barut<br />
deposu olarak kullanılmaya başlanmış. M.S.<br />
700’deki Arap seferi sırasında iki önemli<br />
Müslüman asker burada ölünce, o zaman için<br />
kulenin mahzenlerine gömülmeleri kararı<br />
alınmış. M.S. 1640’lı yıllarda yapılan inşaat<br />
çalışmaları sırasında bu mezarlar ortaya<br />
çıkınca buraya bir türbe inşa edilmiş ve M.S.<br />
1757 yılında Sadrazam Kösem Mustafa Paşa,<br />
bu türbeyi camiye çevirtme kararı almış.<br />
İLGİ ÇEKİCİ BİR DİĞER YAPI:<br />
GALATA SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ<br />
Evet, camii ve tarihi oldukça ilginç geldi<br />
size, fakat belirtmek isterim ki esasında<br />
bölgedeki en çarpıcı Osmanlı yapısı eser<br />
bu değil. Galata Saliha Sultan Çeşmesi de<br />
oldukça ilgi çekici ve cazip bir yapı. M.S.<br />
1700’de Galata bölgesi hâlâ surlar içinde<br />
varlık gösterirken ve büyük su sıkıntıları<br />
çekerken, Galata bölgesinin fethi sonrası<br />
iskânının hızlanması ile su ihtiyacını giderecek<br />
yeni tesislere ihtiyaç duyulmasına<br />
sebep olur. 'Galatasaray suyu' diye bilinen<br />
ve Sultan II. Bayezid tarafından inşa edilen<br />
İsale Hattı, Osmanlı döneminde Galata<br />
bölgesine yapılan ilk büyük su dağıtım<br />
sistemidir.<br />
I. Mahmud döneminde ise bölge adeta su<br />
tesisleri ile donatılmış. M.S. 1731 yılında<br />
tamamlanan su isale hattı, bölgenin en<br />
önemli su sistemi “Taksim Suları” olarak<br />
bilinen su dağıtım sistemi olarak hizmete<br />
girmiş. Bahçeköy’deki Balaban ve Eski<br />
Bağlar deresinin suları Bahçeköy Kemeri,<br />
I. Mahmud Kemeri ve künkler yoluyla Taksim’e<br />
yaptırılan büyük makseme getirilmiş<br />
ve Saliha Sultan Çeşmesi vasıtasıyla halkın<br />
ihtiyacına sunulmuş. I. Mahmud, bu hizmetleri<br />
annesi Saliha Sultan namına yaptırmış<br />
ve çeşmeye kendi annesinin ismini itafen<br />
vermiş. (2)<br />
SANATIN KALBİ: SALT GALATA<br />
Karaköy’e gitmişken elbette Bankalar<br />
Caddesi’ni de unutmamalıyız. Karaköy<br />
bölgesinde ziyaret edilmesi gereken<br />
en önemli yerlerden biri de kuşkusuz<br />
Bankalar Caddesi’nde bulunan SALT<br />
Galata'dır. Eski Osmanlı Bankası'nın<br />
yerinde yenilenmiş haşmetiyle faaliyet<br />
gösteren sanat galerisinde bugünlerde<br />
bir Göçebe Ressam Mihri Sergisi de tüm<br />
ihtişamıyla devam etmekte. Kısaca bahsedecek<br />
olursak; <strong>18</strong>85 yılının Aralık ayında<br />
Kadıköy Ahmet Rasim Paşa Konağı'nda<br />
doğan Mihri Müşfik, yaşamının uzun bir<br />
dönemini yurtdışında geçirmiştir. Osmanlı<br />
İmparatorluğu'nun son dönem portre<br />
44 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Kapak<br />
ressamı olan Mihri Hanım, İnas Sanayi<br />
Nefise Mektebi'nin kadınlara mahsus<br />
sanat okulunu 29 yaşında tamamlayarak,<br />
Türk toplumsal dönüşümünde önemli bir<br />
rol oynamıştır. Karaköy Salt Galata’da<br />
sergilenen eserler, 6 Haziran 2019 tarihine<br />
kadar ziyaretçilere açık.<br />
Her ne kadar sanat aşığı olsam da, Karaköy’de<br />
turlarken şöyle Kemeraltı’ndan Beşiktaş’a<br />
doğru da yürümeden olmaz dedim.<br />
Bu semt belki tam bir Karaköy olamasa da,<br />
yeni turizm sezonunun en ilginç faaliyetlerine<br />
gebe... Beşiktaş Spor Kulübü ile Dorak<br />
Turizm işbirliği, Türk turizm camiası ve Beşiktaş<br />
Kartal Yuvası ile Vodafone Park’ta<br />
Uzak Doğulu müşterilere yeni sezonda<br />
çekilecek maç keyfi, semt ve müze turu,<br />
oldukça keyifli ve albenili gözükmekte.<br />
KARAKÖY SOKAKLARININ TADINA<br />
YAZ AYLARINDA DA VARALIM<br />
Aslında Galata ve Karaköy çevresi tipik<br />
bir Akdeniz limanı karakteri gösterse de<br />
Pisa, Amalfi, Genova ve Venedikli tüccarlar,<br />
Galata olarak bilinen Sykai, Peramas, hatta<br />
tarih boyunca Galaktos, tarihçilerin ve turistlerin<br />
her daim durmadan ilgisini çekse<br />
de, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri<br />
Ersoy, Türkiye’nin kruvaziyer turizmine<br />
tekrardan ivme kazandıracağını dile getirip,<br />
yeni "Yenikapı Cruise Limanı" projesi<br />
için cruise gemisi yolculuğu planlarının 2-3<br />
sene öncesinden yapıldığını vurgulayarak,<br />
Mayıs 2020’de açılacak Galataport Projesi'nin<br />
3 cruise gemisinin yanaşabilmesi<br />
nedeniyle sadece 2020 yılını kurtaracağını<br />
belirtip, “2021 itibariyle yeni bir cruise<br />
limanına ihtiyacımız var” açıklamasıyla<br />
gönlümüzü fethetmiş olsa da, sanırım bu<br />
sezon için tek temennimiz, "Yaz gelse de<br />
biz de artık şu denize karpuz kabuklarıyla<br />
bir atlasak" şeklinde olacak.<br />
GALATA KULESİ<br />
Anlatmaya doyamadığımız Karaköy’ü<br />
bahsederken, vapurla kıyıya<br />
yaklaşır yaklaşmaz tüm ihtişamıyla<br />
gözümüze çarpan Galata Kulesi’nden<br />
bahsetmemek olmazdı elbette...<br />
UNESCO tarafından 2013'te<br />
Dünya Mirası Geçici Listesi'ne<br />
dâhil edilen ve kulaktan kulağa<br />
yayılarak 21. yüzyıla kadar ulaşan<br />
büyük bir aşk hikâyesine de konu<br />
olan kule, İstanbul’un en çok ilgi<br />
çeken yapılarının başında geliyor.<br />
TOPHANE-İ AMİRE<br />
Nargile kahvelerinin hemen<br />
karşısındaki caddenin köşesinde,<br />
Boğazkesen’in devamında yer alan<br />
Tophane-i Amire Binası, adeta bir<br />
kale bedeni gibi karşınıza dikilerek<br />
sizi şaşırtabilir. Fatih Sultan<br />
Mehmet zamanında top döküm<br />
atölyesi olarak kullanılan yapı,<br />
Milli Savunma Bakanlığı tarafından<br />
Mimar Sinan Üniversitesi’ne tahsis<br />
edilince, Güzel Sanatlar Fakültesi<br />
Temel Eğitim Bölümü buraya<br />
yerleşti. Sonra da Tophane-i Amire<br />
Sanat ve Kültür Merkezi hizmete<br />
girdi. Sergi ve seminer başta olmak<br />
üzere çeşitli kültürel etkinlere ev<br />
sahipliği yapan binaya mutlaka<br />
yolunuzu düşürün ve iç avlusundaki<br />
banklara oturarak denizi seyredin.<br />
Pişman olmayacaksınız!<br />
(1)Yazı Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği<br />
(TUİD) yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten<br />
Burak Pehliva’nın web sitesinden alıntılanmıştır.<br />
(2) Kaynakça eser olarak Turkish Studies International<br />
Periodical For the Languages, Literature and<br />
History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011<br />
kullanılmıştır.<br />
TARİHİ TÜNEL<br />
Karaköy’ü Karaköy yapan bir diğer<br />
tarihsel değer de ‘Tünel’ kuşkusuz.<br />
Kapısından içeri girer girmez sizi<br />
bambaşka bir çağa yolcuğuluğa<br />
çıkaran tarihi tren, yolcularını Beyoğlu’na<br />
ulaştıracak en hızlı araç.<br />
Ülkemizin İstanbul’da bulunan ilk<br />
yeraltı metrosu olma özelliği de<br />
taşıyan Tarihi Tünel, 144. yaşında<br />
da turistlerin ilgi odağı olmaya<br />
devam ediyor.<br />
KAMONDO MERDİVENLERİ<br />
Karaköy'ün sembolik yapılardan bir<br />
diğeri ise Kamondo Merdivenleri...<br />
Bankalar Caddesi ile Banker Sokağı'nı<br />
birleştiren merdivenler, <strong>18</strong>50'li<br />
yıllarda bölgenin en önemli banker<br />
ailelerinden biri olan Kamondo<br />
Ailesi'nden Abraham Salomon<br />
Kamondo adına yaptırılmış. Eminiz<br />
ki Kamondo Merdivenleri, birçok<br />
fotoğraf karesiyle hafızalarınızda<br />
yer etmiştir.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
45
İstanbul<br />
İstanbul, Instagram üzerinden<br />
DÜNYAYA TANITILIYOR<br />
OneIstanbul Instagram Yarışması’nın<br />
1. Dönem Birincisi, Galata Kulesi fotoğrafı ile<br />
Rıdvan Arvas oldu.<br />
Kadıköylü fotoğraf sanatçısı<br />
Soner Arkan, Moda İskelesi fotoğrafı ile<br />
2. Dönem İkincisi seçildi.<br />
OneIstanbul; İstanbul Büyükşehir Belediyesi,<br />
İstanbul Ticaret Odası, TUGEV,<br />
İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu<br />
(ICVB) işbirliğinde; tarihi, kültürel ve doğal<br />
güzellikleriyle dünyanın gözbebeği olan<br />
İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak<br />
amacıyla 2015 yılında sosyal medyada<br />
başlatıldı. Bu yıl Türk Hava Yolları işbirliğinde<br />
yürütülen OneIstanbul Instagram<br />
Yarışması’nın kazananları, Çırağan Palace<br />
Kempinski’de düzenlenen törenle açıklandı.<br />
İSTANBUL’U PAYLAŞ VE UÇ<br />
OneIstanbul Instagram Yarışması kapsamında;<br />
Turizmden Sorumlu İstanbul Vali<br />
Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Ticaret<br />
Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil<br />
Kuralay, İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />
Sanat Yönetmeni Hüseyin Karaca, Türk Hava<br />
Yolları Pazarlama ve Satış Başkanı Emre<br />
Menevşe, Türk Hava Yolları Kurumsal İletişim<br />
Başkanı Seda Kalyoncu, İstanbul Ticaret Üniversitesi<br />
İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr.<br />
Celalettin Aktaş’tan oluşan bir jüri tarafından<br />
“İstanbul’u Paylaş ve Uç” temasının en beğenilen<br />
fotoğrafları seçildi. Fotoğrafları en çok<br />
beğenilen yarışmacılara ödülleri, iş ve sanat<br />
dünyasından isimlerin katılımıyla verildi.<br />
TURİZM ALANINA DA<br />
DİJİTAL ÇAĞ DAMGASINI VURDU<br />
İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Kongre<br />
ve Ziyaretçi Bürosu Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Şekib Avdagiç, İstanbul’u ebedileştirecek<br />
güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan<br />
duyduğu mutluluğu belirterek; “Hızla<br />
dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz. Öyle ki,<br />
yaşadığımız çağa artık dijital çağ deniliyor.<br />
Her alanda olduğu gibi turizm alanına da<br />
dijital çağ damgasını vurdu. Turistler aktif<br />
olarak interneti kullanıyor. Gidecekleri<br />
destinasyonlarla ilgili bilgileri tur operatörlerinden<br />
değil, internetten ediniyorlar.<br />
Dijital dünya bütün etkinliğiyle hayatımızda.<br />
Biz de bunu ticaretten turizme kadar her<br />
alanda yaşadığımız şehrin lehine kullanmak<br />
zorundayız. Özellikle de Instagram’ı kullanmalıyız.<br />
Çünkü dünya genelinde 1 milyardan<br />
fazla kişi Instagram kullanıyor ve her gün<br />
100 milyondan fazla fotoğraf paylaşıyor.<br />
Biz de OneIstanbul Instagram Yarışması’nı<br />
hayata geçirerek, İstanbul’u dünyada öne çıkartacak<br />
bir etkinlik yapmaya gayret ettik.<br />
En güzel İstanbul fotoğraflarını milyonlarca<br />
insana sunmak, onların dikkatini çekmek<br />
istedik” dedi.<br />
ONEISTANBUL KAZANANLARI<br />
ÖDÜLLERİNİ ALDI<br />
Türk Hava Yolları işbirliğiyle “İstanbul’u<br />
Paylaş ve Uç” sloganıyla iki farklı dönem<br />
olarak düzenlenen ve yoğun ilgi gören yarışmanın<br />
1. Dönem Üçüncüsü Begüm Serra<br />
Üstün, 2. Dönem Üçüncüsü Cihan Çorak, 1.<br />
Dönem İkincisi Abdullah Bilgiç, 2. Dönem<br />
İkincisi Soner Arkan olurken; 1. Dönem<br />
Birincisi Rıdvan Arvas ve 2. Dönem Birincisi<br />
Aydın Sertbaş oldu. Üçüncülük ödüllerini<br />
dünyaca ünlü sosyal medya fenomenleri,<br />
Filipinler’den Mikhail Tenazas ve Brezilya’dan<br />
Thiago Correa; ikincilik ödüllerini<br />
Türk Hava Yolları Pazarlama ve Satış<br />
Başkanı Sayın Emre Menevşe ve İstanbul<br />
Ticaret Odası Başkan Yardımcısı İsrafik<br />
Kuralay; birincilik ödüllerini ise İstanbul<br />
Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran<br />
ve İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Şekib Avdagiç takdim etti.<br />
46 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Advertorial<br />
Gerçek meyhane kültürü<br />
LÜSYEN KARAKÖY’DE<br />
YAŞIYOR<br />
PINAR BALTACI<br />
Tarihi özelliğini ve güncelliğini koruyan liman<br />
semti olarak dar sokakları, kaldırımları, ilginç ve<br />
estetik yapılarıyla gözde olan Karaköy, dikkat<br />
çeken mekânlarıyla da her daim popüler...<br />
Fransız Geçidi’nin hemen girişinde, semtin<br />
karmaşasından uzak, kendi kitlesine hitap eden<br />
bir mekân olan Lüsyen Karaköy, ismini Abdülhak<br />
Hamit’in eşi, Atatürk’ün dans ettiği, Tevfik<br />
Fikret’in edebiyat dersleri verdiği ve Nazım<br />
Hikmet’in beraber yemek yediği bir Fransız<br />
hanımefendisi olan Lüsyen’den alıyor.<br />
TARİHLE GÖZ GÖZE GELECEĞİNİZ<br />
BİR ATMOSFER<br />
Geçtiğimiz şubat ayında Fransız Geçidi’ndeki eski<br />
Bej’in olduğu yere açılan Lüsyen, meyhane mutfağını<br />
kendine özgün yeni tatlar ile sunuyor. Meyhane<br />
kültürünü seven ve benimseyen herkesin uğrak<br />
yeri olma konusunda iddialı bir başlangıç yapan<br />
Lüsyen Karaköy, yüksek tavanlı ferah bir iç mekâna<br />
sahip. Oldukça farklı bir atmosferle karşılaşacağınız<br />
mekânın içerisinde buram buram tarih kokusu<br />
alırken, pasaj kısmında oturarak farklı bir ruh haline<br />
de bürünebiliyorsunuz.<br />
DAMAK ZEVKİMİZDE YER ETMİŞ<br />
ÖZEL LEZZETLER<br />
Yeni nesil meyhaneciliğin aksine müzik ve<br />
yemekleriyle gerçek meyhane kültürünü yaşatmayı<br />
hedefleyen işletmede, damak zevkimizde<br />
en çok yer etmiş şu özel lezzetler sunuluyor:<br />
Fesleğen ezmesi, levrek, muhammara, Ege<br />
otları, patlıcan paça, hamsi tempura, midye şiş,<br />
sırlanmış barbun, dana kol, kuzu kokoreç, levrek<br />
buğulama, kestaneli trüf çikolata, ayva terin…<br />
AKDENİZ VE TÜRK MUTFAĞINA<br />
ÖZGÜN DOKUNUŞLAR<br />
Akdeniz ve Türk mutfağına özgün dokunuşlar<br />
sunan bir restoran olan Lüsyen’de Osmanlı<br />
mutfağından yemek seçenekleri de bulmak<br />
mümkün. Midye şiş, sırlanmış barbun ve peynir<br />
tempura, restoranın ön plana çıkan diğer ara<br />
sıcakları arasında. Lüsyen Karaköy, haftanın<br />
7 günü 12:00-04:00 saatleri arasında hizmet veren<br />
bir mekân. Öğle servisinde de mekân, öğüne<br />
uygun olarak sunulan sıcak yemekler ile bölge<br />
insanına ve ziyaretçilere hitap ediyor.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
47
Tourism Magazine<br />
MEDITERRANEAN<br />
S T A R S<br />
‘Akdeniz Ödülleri’nde<br />
TÜRKİYE DAMGASI
Fijet<br />
Akdeniz Turizm Forumu’na<br />
TURİZMİN BİRLEŞTİRİCİ VE<br />
BÜTÜNLEYİCİ GÜCÜ<br />
DAMGASINI VURDU<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Malta'da “Akdeniz'in Yıldızları'' mottosu ile bu yıl<br />
altıncısı gerçekleştirilen Akdeniz Turizm Forumu’na,<br />
bir kez daha turizmin birleştirici ve bütünleyici gücü<br />
damgasını vurdu. Yönetim kurulunda Türkiye’nin de<br />
yer aldığı Akdeniz Turizm Vakfı tarafından Malta’da<br />
düzenlenen buluşmaya, 34 ülkeden 1500’ü aşkın<br />
davetli katıldı.<br />
MALTA CUMHURBAŞKANI HİMAYESİNDE<br />
Malta Cumhurbaşkanı Marie-Louise Coleiro Preca’nın<br />
himayelerinde InterContinental Otel’de organize<br />
edilen forumda; “Akdeniz'den başlayıp tüm dünyaya<br />
turizm, barış ve kardeşlik köprülerinin kurulmasına<br />
devam edilecektir” mesajı verildi.<br />
Malta<br />
Cumhurbaşkanı<br />
Marie-Louise<br />
Coleiro Preca,<br />
Akdeniz Turizm<br />
Forumu katılımcıları<br />
için sarayında<br />
bir davet verdi.<br />
Konukların tek tek<br />
ellerini sıkarak<br />
“Hoşgeldiniz” diyen<br />
Preca, “Sizleri<br />
ülkemde görmek<br />
benim için mutluluk<br />
kaynağı” şeklinde<br />
konuştu.<br />
50 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Fijet<br />
"BARIŞ VE HUZUR SAĞLANMADAN<br />
TURİZM OLMAZ"<br />
Akdeniz çanağındaki ülkelerle birlikte<br />
dünya turizmi ile ilgili beyin fırtınalarının<br />
yaratıldığı buluşmada bir konuşma yapan<br />
Malta Cumhurbaşkanı Preca, barış ve<br />
huzur sağlanmadan turizm olmayacağının<br />
altını bir kez daha çizdi.<br />
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VURGUSU<br />
Forum oturumlarında dile getirilen<br />
sorunların ve çözüm önerilerinin beklenen<br />
sonuçlara ulaşması için sürdürülebilirlik<br />
kavramının asla göz ardı edilmemesi gerekliliği<br />
ortaya çıkarken, tüm katılımcılardan<br />
bu konunun üzerinde durmaları istendi.<br />
TIJANI HADDAD: HERKES KAZANMALI<br />
Dünya Turizm Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu<br />
(FIJET) Başkanı ve Tunus’un efsane<br />
Turizm eski Bakanı Tijani Haddad, Akdeniz<br />
Turizm Forumu'nda yaptığı konuşmada turizmin<br />
insanların gezmesinden ibaret olmadığı,<br />
bağlı ve gelişmesine katkıda bulunacağı tüm<br />
sektörler ve üretimler açısından da bir süreklilik<br />
kazanması gerektiğine vurgu yaparak;<br />
"Sadece seyahat acenteleri ve oteller değil,<br />
herkes kazanmalı" dedi.<br />
Buluşmaya katılanlar arasında<br />
ATURJET Onursal Üyesi ünlü<br />
kentbilimci Prof. Dr. Ahmet<br />
Vefik Alp de vardı. Malta<br />
Cumhurbaşkanı’na Malta’nın<br />
modern yapılaşmasında<br />
yanlışlar olduğunu aktaran<br />
Alp, “Bu konuda hazırlamış<br />
olduğum bir taslak çalışmasını<br />
sizinle paylaşacağım”<br />
yorumunda bulundu.<br />
TÜRKİYE’DEN YOĞUN KATILIM<br />
Bu yıl altıncı defa düzenlenen Akdeniz<br />
Turizm Forumu’na, Türkiye’den de büyük<br />
ilgi vardı. FIJET'i Türkiye’de temsil eden<br />
ATURJET (Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />
Derneği) öncülüğünde 58 kişilik<br />
bir delegasyonla foruma katılan Türkiye,<br />
34 ülke arasında en kalabalık ve en dikkat<br />
çeken ülke oldu.<br />
KONUK ÜLKE CEZAYİR<br />
Katılımcılar arasında büyük bir işbirliği,<br />
dostluk ve paylaşım ortamının yaratılmak<br />
istendiği, bunda da büyük ölçüde başarılı<br />
olunduğu gözlemlenen buluşmanın bu yılki<br />
konuk ülkesi Cezayir oldu. Geçtiğimiz yılın<br />
konuk ülkesi Gana kadar ses getirememiş<br />
olsalar da yerel kıyafetleriyle foruma<br />
büyük renk kattılar.<br />
<strong>TOURMAG</strong><br />
Turizm Dergisi<br />
Ailesi’nden Cenay,<br />
Nihan ve Canan<br />
Toprakkaya olarak,<br />
buluşmanın konuk<br />
ülkesi Cezayir’in<br />
temsilcileriyle bir<br />
hatıra fotoğrafı<br />
çektirdik.<br />
Forumda Türkiye’nin etkili olmasını<br />
sağlayan isimlerden biri de Dünya<br />
Turizm Profesyonelleri Örgütü<br />
SKAL International’in ilk Türk kadın<br />
başkanlığı görevinde bulunan Hülya<br />
Aslantaş idi. Yunanistan Turizm<br />
Bakanı Elena Kuntura ile Yardımcısı<br />
Angeliki Chondromatidou’nun<br />
fotoğraf karesinde yer almak<br />
istemeleri ise, forumun ne denli başarılı<br />
olduğunun bir kanıtıydı. Delal<br />
Atamdede, Angeliki Chondromatidou,<br />
Tijani Haddad, Cem Aslantaş,<br />
Hülya Aslantaş, Elena Kuntura ve<br />
Hüseyin Kurtoğulları…<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
51
Fijet<br />
MALTA’DAN İKİ TÜRK<br />
TURİZMCİYE ÖDÜL<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Malta’da “Akdeniz’in Yıldızları” mottosu ile<br />
gerçekleştirilen Akdeniz Turizm Forumu’ndan<br />
Türkiye’ye iki ödül birden geldi. ATUR-<br />
JET olarak anılan Türkiye Turizm Yazarları<br />
ve Gazetecileri Derneği’nin Başkanı Delal<br />
Atamdede ve Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin<br />
Kurtoğulları’na ödülleri, düzenlenen bir<br />
törenle verildi.<br />
YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VE<br />
BÜYÜK AKDENİZ ÖDÜLÜ<br />
Türk turizminin duayenleri arasında<br />
Hüseyin Kurtoğulları ve Delal Atamdede’yi ödül<br />
için ilk tebrik eden isimler, FIJET Başkanı Tijani<br />
Haddad ve Akdeniz Turizm Vakfı Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Barbaros Kon oldu.<br />
gösterilen Hüseyin Kurtoğulları’na “Yaşam<br />
Boyu Onur Ödülü” takdim edilirken,<br />
ATURJET Yönetim Kurulu Başkanı Delal<br />
Atamdede’ye ise Türkiye ile birlikte Akdeniz<br />
ülkelerindeki turizmin gelişmesi adına<br />
gösterdiği çabalarından dolayı “Büyük<br />
Akdeniz Ödülü” verildi.<br />
BRUNO SANTORI YÖNETİMİNDE<br />
MUHTEŞEM KONSER<br />
Malta’da organize edilen Akdeniz<br />
Turizm Forumu’na, 39 ülkeden yaklaşık<br />
1500 davetli katıldı. Türkiye’nin Delal<br />
Atamdede başkanlığında 58 kişilik bir<br />
heyetle katıldığı forumun ardından, Malta<br />
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir davet<br />
verildi. Sonrasında ise Malta Şövalyeleri’nin<br />
hastane olarak kullandığı, şimdilerde<br />
Akdeniz Konferans Merkezi olarak faaliyet<br />
gösteren tarihi binada, dünyaca ünlü<br />
kompozitör Bruno Santori’nin yönettiği<br />
Akdeniz Orkestrası tarafından muhteşem<br />
bir konsere imza atıldı. Gece, “Akdeniz’in<br />
Yıldızları” ödüllerinin sahiplerini bulmasıyla<br />
sona erdi.<br />
DR. BARBAROS KON’A TEŞEKKÜR<br />
Hüseyin Kurtoğulları ve Delal Atamdede,<br />
ödül töreninin ardından yaptıkları açıklamada<br />
“Böylesine anlamlı bir ödüle layık<br />
görülmemizden dolayı ülkemiz<br />
adına büyük onur duyduk. Bizim için<br />
öneride bulunan değerli arkadaşımız<br />
Dr. Barbaros Kon başta olmak üzere<br />
tüm emeği geçenlere teşekkürü bir borç<br />
biliyoruz” dediler.<br />
TEK TÜRK YÖNETİM KURULU ÜYESİ<br />
Türk turizminin iki başarılı ismini<br />
ödüle götüren yolun açılmasında<br />
büyük katkıları olan Dr. Barbaros Kon,<br />
Akdeniz Turizm Forumu’nda tek Türk<br />
yönetim kurulu üyesi olarak faaliyet<br />
gösteriyor. Aynı zamanda <strong>TOURMAG</strong><br />
Turizm Dergisi Yazarı da olan Kon, forumun<br />
düzenlenmesinde de ciddi emekleri<br />
olan bir isim...<br />
52 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
OFFERING HOSPITALITY WITH SIMPLICITY,<br />
ELEGANCE & COMFORT<br />
All rooms are spacious and enjoy plenty of natural Mediterranean sunlight. They have all been subtly<br />
finished with considerable attention to detail, using relaxing earth tones with a small plant in each room<br />
that adds a touch of nature. The location of light fixtures has been purposely chosen to create a calming and<br />
soothing ambience both for daytime and nighttime.<br />
Enjoying 5 different types of rooms on each floor, our guests’ requirements may be met more efficiently.<br />
All accommodations are equipped with ample power sockets, free Wi-Fi, various comfortable bathroom<br />
amenities and different bed and pillow types to satisfy our clients’ expectations.<br />
Our rooms have been furnished with all necessary comforts to make your dream stay one to remember!
Fijet<br />
KUZEY KIBRIS'A<br />
FIJET DOPiNGi<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu<br />
(FIJET), Komite Toplantısı’nı Kuzey Kıbrıs Türk<br />
Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdi. Aralarında Türkiye’nin<br />
de yer aldığı birliğin komite üyeleri, 17-20<br />
Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenen toplantıda<br />
FIJET KKTC’nin de kurulması kararını aldı.<br />
DEVLET YÖNETİMİ MEMNUNİYETLE KARŞILADI<br />
Buluşmaya Türkiye ile birlikte Rusya, Fransa, Belçika,<br />
Romanya, Hırvatistan, Bulgaristan, Tunus, Mısır<br />
ve Slovakya gibi ülkelerden katılan FIJET üyelerine,<br />
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yüksek Öğretim<br />
Koordinasyon Kurulu Üyesi Prof. Dr. Olgun Çiçek ev<br />
sahipliği yaptı.<br />
SÜRDÜRÜLEBİLİR BARIŞ,<br />
SÜRDÜRÜLEBİLİR DOSTLUK<br />
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbabakan Tufan<br />
Erhürman, Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ve KKTC Büyükelçisi<br />
Ali Murat Başçeri tarafından makamlarında kabul<br />
edilen konuklar, karşılıklı görüş alışverişinde bulundular.<br />
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, kabul sırasında<br />
yaptığı konuşmada "Turizm anlayışımızın sadece sürdürülebilir<br />
turizm değil, sürdürülebilir barış ve sürdürülebilir<br />
dostluk temelli olması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin<br />
politik durumunu biliyorsunuz. Lefkoşa, Magosa, Girne<br />
gibi güzel ve değerli bölgelerimizin desteklenmesi gerektiğine<br />
inanıyor, tüm dünya insanlarının bu güzel ülkeyi<br />
görmeye hakkı olduğunu düşünüyorum" dedi.<br />
54 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Fijet<br />
Uluslararası Final Üniversitesi’ni de ziyaret<br />
eden FIJET üyeleri, burada kendilei için verilen<br />
bir konferansa katıldı. Bir sonraki gün ise,<br />
üniversitenin gastronomi bölümünde öğle<br />
yemeği daveti vardı.<br />
"KKTC'Yİ DÜNYAYA<br />
ANLATMAK GEREKİYOR"<br />
KKTC Başbakanı Tufan Erhürman ise<br />
şunları ifade etti: "Kıbrıs Türkleri olarak<br />
sorunun bir an önce tarihe karışması için<br />
elimizden geleni yapıyoruz. Bir yandan<br />
da Kıbrıs'ın kuzeyinde kendi halkımızın<br />
sosyal ve ekonomik kalkınmasını sağlama<br />
yükümlülüğü altındayız. Dolayısıyla turizm<br />
bizim için en önde gelen ekonomik sektör<br />
olarak görünüyor. O nedenle turizm alanında<br />
KKTC’nin tüm olanaklarını dünyaya<br />
ve hatta Türkiye'ye daha fazla anlatmak<br />
yükümlülüğü altındayız."<br />
"SICAK ENERJİMİZİ ÜLKELERİNİZE<br />
GÖTÜRMENİZİ DİLİYORUM"<br />
KKTC Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu da<br />
"FIJET üyeleri olarak turizm alanında etkin<br />
gazeteci ve yazarların Kuzey Kıbrıs'ı ziyaret<br />
etmelerini, hatta resmi toplantılarını<br />
burada yapmalarını son derece anlamlı buluyorum.<br />
Burası sıcak bir ülke, insanlarımız<br />
da aynı derecede sıcaktır. Umarım sizleri<br />
evinizdeki kadar rahat hissettirmeyi başarabilmişizdir.<br />
Bu sıcak enerjiyi ülkelerinize<br />
götürmenizi diliyorum" şeklinde konuştu.<br />
MİSAFİRPERVERLİK,<br />
HOŞGÖRÜ VE DOSTLUK<br />
Komite Toplantısı'nın KKTC'de yapılma önerisini<br />
büyük bir samimiyetle kabul eden ve<br />
hızla gerçekleştirilmesi için gayret gösteren<br />
FIJET Başkanı Tijani Haddad; "Turizm; misafirperverlik,<br />
hoşgörü ve dostluk ortamında<br />
çok daha değerli ve anlamlıdır. Fikirsel<br />
çatışmalarla birlikte dil, din, ırk gibi unsurlar<br />
turizme engel değildir, olmamalıdır. FIJET<br />
olarak kuruluşumuzdan bu yana birinci hedefimiz,<br />
gittiğimiz yerlerde turizme katkıda<br />
bulunmak, turizmin gelişimini sağlamak ve<br />
destek olmaktır" açıklamasında bulundu.<br />
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yüksek Öğretim<br />
Koordinasyon Kurulu Üyesi Prof. Dr. Olgun<br />
Çiçek’e, yapmış olduğu kusursuz ev sahipliği<br />
nedeniyle FIJET Başkanı Tijani Haddad<br />
tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.<br />
"KKTC'YE GEÇ GELDİĞİMİZ İÇİN<br />
ÖZÜR DİLERİZ"<br />
Açıklamasını Dünya Turizm Yazarları ve<br />
Gazetecileri Federasyonu (FIJET) olarak,<br />
33 ülkede 750 üyeyle 65 yıldır bu alanda çalıştıklarını,<br />
her defasında farklı bir ülkede<br />
kongre yaptıklarını dile getirerek sürdüren<br />
Haddad, sözlerini şöyle sonlandırdı:<br />
"KKTC’ye geç geldiğimiz için özür dileriz.<br />
Bu güzel ve sıcak ülkeyi tanımış olmaktan<br />
büyük mutluluk duyduk. Burayı tanıtmak<br />
için de hep birlikte çalışacağız ve elimizden<br />
geleni yapacağız."<br />
FIJET AKADEMİ KKTC'DE YAPILACAK<br />
FIJET Türkiye Başkanı Delal Atamdede ise<br />
yaptığı açıklamada; "FIJET Komite Toplantısı'nın<br />
KKTC’de yapılma kararı alınmasının<br />
son derece önemli bir adım olduğunu<br />
düşünüyorum. Turizminin yaygınlaşmasında<br />
önemli katkısı olacaktır. Bununla<br />
birlikte FIJET KKTC'nin kurulması, FIJET<br />
Akademi'nin KKTC'de yapılma kararı, hızlı<br />
alınan somut sonuçlar olduğunu gösteriyor.<br />
Turizm ve barış adına gerçekleştirilen bu<br />
organizasyona ev sahipliğiyle büyük destek<br />
veren KITOB Başkanı Dimağ Çağıner,<br />
Prof. Dr. Olgun Çiçek ile birlikte tüm emeği<br />
geçenlere teşekkürlerimizi iletiyorum"<br />
ifadelerini kullandı.<br />
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan<br />
Tufan Erhürman ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na,<br />
ziyaret kapsamında Dünya Turizm Yazarları ve<br />
Gazetecileri Federasyonu (FIJET) tarafından<br />
plaket takdim edildi.<br />
SHAKESPEARE VE<br />
KALESİ OTHELLO<br />
Yılın 10 ayı güneşli bir iklimin<br />
avantajını yaşayan KKTC’nin<br />
tarih, kültür, sağlık, spor, gastronomi,<br />
özel ilgi turizmi gibi birçok<br />
alanda çok zengin bir potansiyel<br />
taşıdığına dikkat çeken Başbakan<br />
Erhürman; "Fakat tüm bunların<br />
yanı sıra hâlâ yeterince tanıtılmadığını<br />
düşündüğümüz bir Othello<br />
Kalesi var. William Shakespeare'in<br />
dünyada tek olan Othello Kalesi'nin<br />
Kuzey Kıbrıs'ta olması çok önemli<br />
bir değer. FIJET’in değerli üyeleri<br />
aracılığıyla Othello Kalesi'ni tüm<br />
dünyaya anlatabilmeyi çok isterim"<br />
mesajı verdi.<br />
FIJET üyesi turizm gazetecileri<br />
ve yazarlarından oluşan 22 kişilik<br />
gruba, DMG Grup ve Acapulco Otel<br />
ev sahipliği yaptı. Ziyaretin son<br />
gününde düzenlenen gala gecesine,<br />
Çatalköy Belediye Başkanı<br />
Mehmet Hulusioğlu da katıldı.<br />
Konuklara KKTC’ye özgü el işi<br />
hediyeler takdim eden Hulusioğlu;<br />
“Burada bulunuyor olmanızdan<br />
dolayı sizlere teşekkürlerimi<br />
iletiyorum. Burasını eviniz kadar<br />
yakın hissedin ve her zaman gelin.<br />
Kapımız sizlere hep açık olacaktır”<br />
diye konuştu.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
55
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti<br />
TÜRSAB, KITOB ve KITSAB işbirliğinden doğan sonuç:<br />
KKTC 2019 yılında 1,5 milyon<br />
turist ağırlayacak<br />
Firuz Bağlıkaya: “Kıbrıs'ın ekonomisinde turizmin ne kadar<br />
önemli olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla elimizden ne geliyorsa,<br />
TÜRSAB olarak omuz omuza sizlerle birlikte yapmaya hazırız.<br />
Kıbrıs'ın alamayacağı kadar çok turist getirmemiz gerekiyor."<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜR-<br />
SAB) tarafından Türkiye ile KKTC arasındaki<br />
turizm faaliyetleri ve turist sayısını<br />
artırma, yeni destinasyonların açılmasını<br />
sağlama, seyahat acentalarına yeni fırsatlar<br />
sunma ve işbirliği protokolü imzalama<br />
amacıyla 17-<strong>18</strong> Mart tarihleri arasında KK-<br />
TC'ye bir gezi düzenlendi. KKTC Cumhurbaşkanı<br />
Mustafa Akıncı ve Başbakan Tufan<br />
Erhürman tarafından da kabul edilen heyet,<br />
son derece yararlı görüşmelerde bulundu.<br />
TURİZM BAKANLIĞI’NDA ÖNEMLİ<br />
GÖRÜŞME<br />
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz<br />
Bağlıkaya, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri,<br />
Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri<br />
Birliği (KITSAB) ile Kıbrıs Türk Otelciler Birliği<br />
(KITOB) yetkilileri, Lefkoşa'daki Turizm<br />
ve Çevre Bakanlığı binasında Bakan Fikri<br />
Ataoğlu ile görüş alışverişinde bulundu.<br />
Burada konuşan Ataoğlu, Türkiye'ye gelen<br />
yabancı turistlerin KKTC'ye getirilmesiyle<br />
ilgili görüşmelerin sürdürüldüğünü, niyet<br />
olması halinde her şeyin gerçekleştirilebileceğini<br />
kaydetti. Bakan Ataoğlu, sözlerine<br />
şöyle devam etti:<br />
DÜNYAYA MEYDAN OKUYAN<br />
YATIRIMLAR VE YATIRIMCILAR<br />
"Önümüzdeki süreçte anavatan Türkiye'ye<br />
gelecek turistlerin kısa süreli de olsa KK-<br />
TC'ye gelmesi oldukça önemli. Mevcuttaki<br />
iş ve fikir birliğinin sürdürülmesini temenni<br />
ediyoruz. Kıbrıs'ta turizmde ciddi adımlar<br />
atıldı, önemli yatırımlar da hayata geçiriliyor.<br />
Bunları 'dünyaya meydan okuyan<br />
yatırımlar ve yatırımcılar' olarak nitelendiriyoruz.<br />
Bu yatırımcı ve yatırımlar oldukça,<br />
KKTC de dünya pastasından pay alacak.<br />
1,5 MİLYON TURİST,<br />
KİŞİ BAŞI BİN DOLAR GELİR HEDEFİ<br />
KKTC'ye geçen yıl gelen turist sayısı<br />
1,2 milyon civarında. Bu turistlerden<br />
965 milyon dolar gelir elde ettik.<br />
Bu yılki hedefimiz ise 1,5 milyon<br />
turist ve kişi başı bin dolar gelir.<br />
Bu hedefimize ulaşmamıza katkı sağlayacak<br />
olan en önemli unsurların başında,<br />
AnadoluJet'in belirli yerlerden sefer<br />
koyması ve bazı gemi seferlerinin devreye<br />
girmesi geliyor."<br />
56 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti<br />
çalışma içerisine hep birlikte girilmesi<br />
gerektiğine değinerek; “Kıbrıs'ın ekonomisinde<br />
turizmin ne kadar önemli olduğunu<br />
biliyoruz. Dolayısıyla elimizden ne<br />
geliyorsa, TÜRSAB olarak omuz omuza<br />
sizlerle birlikte yapmaya hazırız. Kıbrıs'ın<br />
alamayacağı kadar çok turist getirmemiz<br />
gerekiyor" dedi.<br />
KÜLTÜR TURİZMİNDE ARTIŞ<br />
BEKLENİYOR<br />
KITSAB Başkanı Erkan Kilim de Türk<br />
acentalardan paketlerine KKTC'yi eklemelerini<br />
isteyerek; "İstanbul Havalimanı'nın<br />
açılmasıyla oluşacak ekstra kapasiteye<br />
KKTC destinasyonunu ekleyerek zenginlik<br />
oluşturabilirsiniz" şeklinde konuştu. Son<br />
yıllarda Türkiye'den kültür turizmi amacıyla<br />
gelen turist sayısının ciddi şekilde arttığını<br />
belirten Kilim, acentaların katkısıyla bu<br />
sayının daha da yükselebileceğini söyledi.<br />
SATILABİLİR FİYATLARLA,<br />
SATILABİLİR ULAŞIM İMKÂNLARI<br />
Türkiye turizminin pazarlama konusunda<br />
ciddi bilgi birikimine sahip olduğunu<br />
aktaran KITOB Başkanı Dimağ Çağıner, bu<br />
birikimden yararlanmak istediklerini bildirerek;<br />
"Kıbrıs’ın daha bilinir bir destinasyon<br />
olabilmesi için TÜRSAB acentalarına<br />
büyük önem düşüyor. Bize düşen görev en<br />
iyi şekilde satılabilir fiyatlarla, satılabilir<br />
ulaşım imkânlarını sağlayarak, Kıbrıs’ın<br />
bir paket program olarak her türlü turizm<br />
kanalında pazarlanmasına imkân tanımaktır"<br />
açıklamasında bulundu.<br />
“KIBRIS'I GÖRMEYEN KALMASIN,<br />
KALMAMALI”<br />
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Firuz Bağlıkaya ise, yaptığı konuşmada<br />
seyahat acentaları olarak ülkeleri ve<br />
vatanları saydıkları KKTC'ye neler<br />
yapabilecekleri konusunda yönetim ile<br />
birlikte çalışacaklarını söyledi. KKTC'nin<br />
şu anki turist potansiyelinden memnun<br />
olmadıklarını dile getiren Bağlıkaya;<br />
"Kıbrıs'ı görmeyen kalmasın, kalmamalı"<br />
sloganıyla yeni bir atılım, yeni bir<br />
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne<br />
gerçekleştirilen iş geliştirme gezisine;<br />
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Firuz Bağlıkaya, Başkan Yardımcıları<br />
Bedirhan Bayka, Selçuk Boynueğri,<br />
Yönetim Kurulu Üyeleri Hacı İbrahim<br />
Canatan, Mehmet Nezih Hacıalioğlu,<br />
Genel Sekreter Melike Ertekin, Strateji<br />
Koordinasyon ve Planlama Grup<br />
Başkanı Levent Demirel ile Bilgi<br />
Teknolojileri ve Medya İletişimi Grup<br />
Başkanı Mesut Kanat katıldı.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
57
Objektifimden<br />
Cennet körfezin, cennet adası;<br />
SEDiR<br />
Kedrai Antik Kenti'nin yer aldığı büyülü güzellik!<br />
Bir kaptanın gözünden...<br />
Yazı ve Fotoğraflar:<br />
YİĞİT UYGUN<br />
y_uygun@superonline.com<br />
Masmavi berrak suların sarmaladığı bir adadayız.<br />
Ama ne ada... Küçük, fakat muhteşem güzellikte...<br />
Karşıda Kıran Dağları; kimi yerinde yükselti 1.000<br />
metre civarında, denize dimdik bakıyor. Vahşi<br />
bir güzellik bu... Gökova’nın en güzel yerlerinden<br />
birindeyiz. Sedir Adası'nda demir attık bu kez! Tekne<br />
nazlı nazlı sallanıyor. Deniz dibi, demir atmak için<br />
nispeten kolay bir zemine sahiptir. Etrafa bakınca<br />
bambaşka bir dünyadayız sanki. Ülkemiz gerçekten<br />
güzel, bu kesin... Bir de iyi bakabilsek! Ahhh...<br />
Dünyanın da incilerinden sayılan Gökova ya da Keramos<br />
Körfezi; doğu-batı yönünde 16 km, kuzey-güney<br />
yönünde ise 4 km mesafelerle bir iç deniz gibidir.<br />
Burada yağmur suları dik yarlardan süzülür ve deniz<br />
tabanında tatlı su bileşeni ile zengin mineral girişi<br />
sağlar. Bu da canlı hayatını olumlu etkiler. Diğer<br />
yandan körfeze hiçbir akarsu girişinin olmaması da<br />
suyun temizliğinin en önemli sebeplerindendir. Sadun<br />
Boro kaptanın kitaplarında söz ettiği gibi, tekne<br />
demirdeyken zincirin baklalarını sayarsınız!<br />
Gökova’nın doğu kıyısında yer alan Sedir (bazı<br />
kaynaklarda Sedre) Adası, bu güzelliğinin yanında<br />
aslında antik bir kent. Kedrai buranın tarihsel ismi,<br />
Helen dilindeki karşılığı ‘Kedra halkının kenti’... Kedrai,<br />
sedirler (Cedrus/sedir ağacı) anlamına geliyor.<br />
Malum eskiden denizcilikte tekne yapımında, özellikle<br />
omurgada bodoslamalarda kullanılan, denize<br />
çok dayanıklı bir ağaç... Şu an adada pek kalmamış,<br />
geçmişteki hızlı tüketiminden dolayı. E öyle kolay<br />
yetişen bir ağaç da değildir!<br />
58 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Objektifimden<br />
Bitki örtüsünü zeytin ve çam ağaçları ile<br />
makilikler oluşturuyor Sedir’in. Bir ilginç<br />
not; adanın en yüksek yeri, deniz seviyesinden<br />
sadece 16 m. yükseltide! Muğla’nın<br />
Ula ilçesi sınırları içinde, ancak diğer<br />
taraftan Marmaris’e çok yakın olduğundan<br />
adaya ulaşım genelde Çamlı İskele'den<br />
sağlanıyor. Peki, nerede bu Çamlı İskele?<br />
Marmaris-Muğla yolunun 12. km’sinde<br />
sola ayrılan tali yol, 6 km sonra gezginleri<br />
Çamlı İskele'ye ulaştırır. Elbette en güzeli,<br />
kendi teknenizle ya da kiralık bir tekneyle<br />
gitmek... Çok daha özgür! Yalnız gecelemekte,<br />
özellikle alargada ciddi bir sıkıntı<br />
var. Adı üzerinde, kimi akşamlar Kıran<br />
Dağları'nın üzerinden denize hızla inen<br />
civarnalar sizi teknede barındırmaz. Hatta<br />
ciddi tehlikelere sokabilir. Dik yükselti<br />
ve ısı farkı bunu oluşturur. O nedenle, bu<br />
bölgede seyir halindeki tekneler genelde<br />
Karacasöğüt’te geceler.<br />
Kedrai hakkında çok sağlıklı tarihsel bilgi<br />
yok. İlk yerleşim Dor’lara ait. Sonra sırasıyla<br />
Grekler, Persler, Helenler, sonrasında<br />
Roma ve Bizans adada egemen olmuşlar.<br />
Miletoslu Hekatios’un söylemleri kısmen<br />
bize bilgi veriyor. Ada halkının yarı barbar,<br />
yarı Yunanlı olduğu gibi. İ.Ö. 6. yüzyıldan<br />
başlayarak küçük bilgiler de mevcut. İ.Ö.<br />
405’te bir dönem Spartalı General Lysander’in<br />
adayı ele geçirdiği ve halkı köle<br />
yaptığı bilgisi var mesela. Onun dışında<br />
İ.Ö. 2. yüzyılda bir Karia şehri iken Rodos<br />
egemenliğine girdiği de notlar arasında.<br />
Peki, tarihsel kalıntılar? Ne yazık ki bu güzel<br />
adaya yakışmayacak düzeyde. Dor düzenekli<br />
tapınağın sadece temelleri günümüze<br />
ulaşabilmiş. Onun dışında surlar ve<br />
az da olsa duvarlar ayakta ama durumları<br />
iyi değil. Antik limanın kalıntılarına benzer<br />
bir oluşum var. Fakat diğer bir yaklaşım;<br />
antik limanın şu an biraz içeride, tuzlu bir<br />
göletin civarında olduğu yönünde. Bize en<br />
önemli ipuçlarını ise, hâlâ kısmen ayakta<br />
ve belirgin olan tiyatro veriyor. Yaklaşık<br />
2.200 yıldır direniyor yok olmamak için!<br />
Tahmini 2.500 kişilik kapasitesi ile böyle<br />
küçük bir yerleşim yeri için aslında devasa<br />
boyutlarda. Ve bu civarda Knidos dışında<br />
tiyatroya sahip üç yerleşim yerinden biri.<br />
Neden burası seçilmiş belli değil, gerçekten<br />
ilginç?<br />
Kedrai, Cedrae, Kedreai, Kedreiai... Tüm<br />
bu isimler zaman içinde kullanılmış bu 1<br />
kilometrekarelik cennet için. Aslında minik<br />
bir adalar topluluğu diyelim. Çünkü hemen<br />
civardaki orta ada ve küçük ada da buraya<br />
ait. Resmi kayıtlarda adı Şehroğlu ya da<br />
Şehroğlan Adası olarak yer alıyor Sedir’in.<br />
Buraya 'Balayı', 'Aşk', 'Şiir Adası' diyenler<br />
de var. Pek çok turist ise Kleopatra Adası<br />
olarak tanıyor. Peki neden? Evet, gelelim<br />
en önemli hikâyeye…<br />
Rivayet o ki; Mısır Kraliçesi Kleopatra ile<br />
sevgilisi Romalı komutan Antonius’un<br />
aşklarını burada yaşadıkları ve Kraliçenin<br />
isteğini kıramayan komutanın emri ile 60<br />
parça geminin Mısır’dan adaya, Kloepatra<br />
Plajı denen yerde gördüğümüz altınsı kumu<br />
taşıdığı! Ben bir gezgin olarak ülkemizde<br />
de yurt dışında da pek çok Kleopatra Plajı<br />
gördüm. Acaba hangisi doğru? Kumlar<br />
gerçekten muhteşem. Tabi azalmış. Plaja<br />
girmek yasak, tabi kum almak da! Bu kum<br />
ile ilişki sadece denizin içinde! Giriş çıkışta<br />
duş şart. Kumlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını<br />
Koruma Kanunu çerçevesinde koruma<br />
altında. İpek bir halıya basar gibisiniz<br />
adeta denizde...<br />
Kleopatra Plajı, 30x15 metre ebadında. Çok<br />
küçük ama sıradışı, bugün bile... Kumların<br />
azalmasını yıllar önce teknelerle Bodrum<br />
ve Marmaris’e götürülmesi ile açıklayanlar<br />
da var, bilinmez? İpeksi kumların Sedir dışında<br />
sadece Girit Adası ve dünyanın bir iki<br />
bölgesinde var olduğu da notlar arasında.<br />
Tanecikler ile de ilginç hikâyeler anlatılmakta.<br />
Mesela ateşe atınca yanıyor! Sodalı<br />
suda çoğalıyor. Mercek altında bakılınca<br />
hareket ediyor. Gerçekten ilginç! Bir görüş<br />
de şöyle; bu tanecikler aslında kum değil.<br />
Çökelmiş deniz kabuklarının kimyasal<br />
reaksiyon sonucu ortaya çıkan oluşumları...<br />
Kararı siz verin!<br />
Sedir Adası'na girmek paralı, zira doğal bir<br />
müze... Yeme içme söz konusu değil. Tedarikli<br />
olun... Yerleşim zaten yok. Tekne ile<br />
ayrılırken aman dikkat! Ciddi topukluklar<br />
var ve hareketli denizde görmek zor.<br />
Pruvanızda Bodrum varsa, iskele tarafında<br />
zor denizlerde sığınılacak birkaç koy var.<br />
Kıran Dağları bitiminde kafayı sancağa<br />
vermeli. Zira çok keyifli koylar, muhteşem<br />
lezzetler sizi buralarda bekler. Hadi<br />
bakalım; denizleriniz kolayına, pruvanız<br />
neta olsun...<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
59
Küçük Dünya<br />
Caretta carettalar, kral mezarları,<br />
eşsiz doğa ve karşınızda<br />
DALYAN<br />
YAPRAK GÜRDAL<br />
www.kucukdunya.com<br />
f kucukdunyayaprak<br />
i kucukdunyayaprak<br />
Cennet ülkemde beni etkileyen öyle çok yer var ki...<br />
Bunlardan biri de Köyceğiz Gölü ile Akdeniz'i birleştiren<br />
ana kanal üzerinde bulunan Dalyan.<br />
Dalyan deyince herkesin aklına ilk olarak caretta<br />
carettalar geliyor. Buranın simgesi haline gelen deniz<br />
kaplumbağaları, yumurtlama ve üreme dönemini<br />
Dalyan’ın İztuzu kumsalında geçiriyorlar. 60 gün sonra<br />
yumurtadan çıkan yavruların bir kısmı ayışığından<br />
yararlanarak denize ulaşırken gündüze kalanlar<br />
güneş ışığına ve yabani hayvanlara yenik düşüyor.<br />
5 km uzunluğundaki İztuzu Plajı’nın batı tarafına<br />
teknelerle, doğu tarafına ise karayoluyla gidiliyor.<br />
Caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının yumurtalarını<br />
bıraktığı plaj, Nisan-Eylül aylarında saat<br />
20.00-08.00 arasında koruma altında.<br />
İztuzu'na karayolundan gittiğinizde küçük bir baraka<br />
göreceksiniz. İşte Kaptan June o barakada yaşıyor.<br />
Hemen arkasındaki Deniz Kaplumbağaları Müzesi'nde<br />
ise yaralı olarak bulunup tedavi edilen kaplumbağaları<br />
görebilir, dilerseniz kaplumbağalar için<br />
bağışta bulunabilirsiniz. Peki, kim bu Kaptan June?<br />
1922 İngiltere doğumlu Joan Christine Fairey Haimoff,<br />
30'lu yaşlarında küçücük bir yelkenli ile tek başına Akdeniz'e<br />
açılmış. 20 sene Yunan adalarına demirlemiş.<br />
Adadan adaya dolaşırken, Ege Denizi'ni avucunun içi<br />
gibi bilen, tecrübeli bir kaptan haline gelmiş.<br />
1975 yılında Dalyan'a gelmiş ve İztuzu Plajı'na vurulmuş.<br />
Her sene gelmeye devam etmiş. Bakmış olacak<br />
gibi değil, 1986 yılında, 64 yaşındayken herşeyini satıp<br />
buraya taşınmış ve İztuzu Plajı'nda derme çatma,<br />
ilkel bir barakaya yerleşmiş. Bir sabah uyandığında<br />
bir bakmış, etrafı carettalarla dolu. Meğer barakası,<br />
carettaların yuvasındaymış. O da kalkmış, kaplumbağaları<br />
evlat edinmiş.<br />
Bir gün İztuzu Plajı'na <strong>18</strong>00 yataklı, 5 yıldızlı bir otel<br />
yapılacağı anlaşılmış. Bizim Kaptan June, Doğal<br />
Hayatı Koruma Derneği ile elele verip ABD'de,<br />
İngiltere'de, İsviçre'de kampanya başlatmış ve otel<br />
projesini iptal ettirmiş. İztuzu Plajı bugün onun<br />
sayesinde SİT alanı.<br />
60 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Küçük Dünya<br />
Bir daha böyle bir tehlike yaşanmasın diye<br />
Deniz Kaplumbağaları Koruma Vakfı'nı<br />
kuran Kaptan June, vakfın kurulması için<br />
gerekli olan parayı kendi cebinden vermiş.<br />
Bugün 95 yaşında olan bu harika insan, hâlâ<br />
carettalar için çalışıyor... Ve bugün Dalyan,<br />
Kaptan June’suz anılmıyor.<br />
Dalyan deyince alternatif turizmden de<br />
bahsetmek gerek. Buraya gelince safari,<br />
trekking, bisiklet, rafting, kano ve dalış yapabilirsiniz.<br />
Ben bir dalgıç olarak kaplumbağalara<br />
dokunarak yaptığım dalışlardan<br />
biraz bahsetmek isterim.<br />
Dalyan Dive Centre'ın sahipleri Savaş<br />
Yıldırım ve Tolga Ersoy, sizi dalış kulüpleriyle<br />
daldırmak ve CMAS, PADI, SSI<br />
sertifikalarından birini alabileceğiniz<br />
eğitimleri vermek için bekliyorlar.<br />
Tecrübeli/tecrübesiz/hatta daha önce<br />
hiç dalmamış bir dalgıç adayı da olsanız,<br />
Dalyan size uygun dalış noktaları sunan<br />
bir belde. Acemi Koyu, Vatoz Koyu,<br />
Batık, Ekincik Mağara, İztuzu Plajı'nın karşısında<br />
caretta carettalarla birlikte dalış<br />
yapabileceğiniz Delik Ada ve 8 metreden<br />
başlayıp 60 metreye inen Bozburun Duvar<br />
derken Dalyan’daki dalış noktalarından<br />
birinde mutlaka bu deneyimi yaşamanızı<br />
öneririm. Benim için özellikle de Bozburun'da<br />
duvarda dalmak ve altındaki derinliğin<br />
sonunu görmeden derin maviliklerde<br />
asılı kalmak, yaşadığım en "özgür" hislerin<br />
arasında yerini aldı. Hele bir de carettalarla<br />
dalmak yok mu, işte onu anlatmaya<br />
kelimeler yetmez.<br />
Dalyan’da dalış haricinde yaptığım diğer<br />
alternatif turizm aktivitesi ise kanoya binmek<br />
oldu. Deltanın içinde, cırcır böceklerini<br />
dinleyerek durgun sularda kano yapmak,<br />
hiçbir zaman unutamayacağım kadar güzel<br />
bir deneyimdi benim için. Kanoyla gizli<br />
kıyılarda bulunan Küçük Kaplıca'ya gidip<br />
çamur banyosu yapmak ise kano yapmanın<br />
anlamını iyice artırdı.<br />
Dalyan’da gezilecek yerlerle ilgili de<br />
önerilerim var elbet...<br />
* Sultaniye Kaplıcaları ve Çamur<br />
Banyosu: Ölemez Dağları'nın eteklerinde<br />
bulunan kaplıca, Radon gibi nadir bir elementle<br />
zenginleşen mineralli sıcak suyu ve<br />
şifalı çamur banyosu ile termal bir tedavi<br />
merkezi. Romatizmal ağrıları ve eklem<br />
kireçlenmelerini gideren ve kan dolaşımını<br />
rahatlatan kaplıcalar, Dalyan'da ziyaret<br />
edilmesi gereken yerlerin başında geliyor.<br />
* Kaya Mezarları: Buranın simgesi olan ve<br />
antik Karya uygarlığının mimari şaheseri<br />
olarak kabul edilen Kaya Mezarları, Kaunos<br />
Krallarının tanrıya yakın olmak için yükseklerdeki<br />
kayalara M.Ö. 6. yüzyılda kazıdıkları<br />
mezarlar... Gece ışıklandırıldıklarında<br />
muhteşem görülen bu anıt mezarların içine<br />
girilmiyor, ancak uzaktan görebiliyorsunuz.<br />
* Kaunos Antik Kenti: Döneminde bir<br />
liman kenti olan Kaunos, Dalyan Delta'sının<br />
oluşması ile deniz kıyısından uzaklaşmış.<br />
Bir dönem bağımsız bir ülke olan Kaunos'a<br />
çevresindeki Pisilis, Sultaniye ve pek çok<br />
küçük antik kent bağlıymış.<br />
* Ekincik, Kargıcak, Aşı Koyları: Dalyan<br />
civarındaki bu koyları keşfe çıkıp çam ağaçlarının<br />
kokusunu içinize çekmelisiniz.<br />
* Barlar Sokağı: Sağlı sollu barlarla dolu<br />
olan cadde, Dalyan’ın kalbi konumunda.<br />
* Sevgi Yolu: Bir yanı nehir, bir yanı<br />
restoran ve otellerle dolu olan yol, oldukça<br />
romantik ve de dolayısıyla keyifli.<br />
Şimdi size yerli halkın önerileriyle çıktığım<br />
yeme-içme turumun sonuçlarını akta-<br />
rıyorum. Dalyan’a<br />
gelince Dalyan Çayı<br />
Deltası'nın ince taneli<br />
kum ve çamurunda<br />
yaşayan mavi yengeç,<br />
deniz mahsulü<br />
sunan restoranlarda<br />
tatmanız gereken ilk<br />
lezzet olmalı.<br />
* Gel Gör: 40 yıllık<br />
balık restoranında<br />
sadece meze ve balık ürünleri var. Burası<br />
Dalyan'ın ilk pansiyonu ve ilk restoranı...<br />
Mavi yengeç burada yenir, dediler. Bense<br />
yediğim tatlı kalamarın tadını hâlâ unutamıyorum.<br />
* Gölbaşı Restaurant: Dalyan merkeze<br />
3 km uzaklıktaki restorana ücretsiz servis<br />
araçlarıyla gidebilir, lezzetli yemekleri<br />
tadarken kaplumbağaları ve ördekleri<br />
ellerinizle besleyebilirsiniz.<br />
* Melek Anne: Lüks bir yer arayışındaysanız,<br />
baştan söyleyim, burası size göre değil<br />
ama eğer Kral Mezarları'na nazır Dalyan'ın<br />
en iyi kahvaltısını edeyim diyorsanız, o<br />
zaman burası sizin için biçilmiş kaftan.<br />
Dalyan'ın yerlileri ağız birliği etmişçesine<br />
bana burayı tavsiye etmişlerdi; haklılarmış.<br />
Serpme kahvaltı ve getirilen ilave sigara<br />
börekleri, patates kızartmaları, ancak bu<br />
kadar lezzetli olabilirdi! İyi ki de geldim Melek<br />
Anne'ye. Ha bir de şunu söyleyim: Eğer<br />
dolmuş teknelerle İztuzu'na gidecekseniz,<br />
Melek Anne'den sizin için tekneleri arayıp<br />
buranın önünden binmenizi sağlıyorlar.<br />
Dalyan'ın bir ünü daha var: Sivrisinekler!<br />
Gittiğiniz her restoranda size Dalyan Parfümü<br />
dedikleri sivrisinek kovucuları ikram<br />
edecekler ama siz yine de tedbirli olun.<br />
Çünkü Dalyan'da sivrisinekler her yerde<br />
cirit atıyor.<br />
Ben Dalyan'dan çok etkilendim. Küçücük<br />
bir yerin bu kadar kocaman gönüllü olup bu<br />
denli fazla imkânı sunması da beni açıkçası<br />
şaşırttı. O nedenle mutlaka yolunuzu düşürün,<br />
caretta carettalara da benden selam<br />
söyleyin isterim.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
61
Bir Seyyahın Gözünden<br />
ADIM ADIM AMMAN<br />
20<strong>18</strong>’de aldığım en doğru seyahat kararlarından<br />
biri, şimdiye kadar hep ertelediğim Ürdün’ü nihayet<br />
görmek oldu. Belki hem yakın hem vizesiz oluşu<br />
nedeniyle “Nasılsa giderim” diyerek pas geçtiğim bir<br />
ülkeydi ama “Keşke daha önce gelseydim” dedirtti.<br />
Tanışıklığımız başkent Amman ile başladı ve karşıma<br />
İstanbul gibi 7 tepeli bir şehir çıktı. Üstelik tarihi 7<br />
bin yıl öncesine uzanan bir şehir. Gelin bir Ortadoğu<br />
başkentini birlikte gezelim, adım adım...<br />
SAFFET EMRE TONGUÇ<br />
tonguc@saffetemretonguc.com<br />
Amman’da 4 milyondan fazla insan yaşıyor. Şehir<br />
aslında ikiye ayrılıyor gibi. Bir yanda modern, diğer<br />
yanda geleneksel Amman var. Uzaktan baktığınızda<br />
kübist mimari ile kibrit kutularını andıran, kumtaşı<br />
cepheli binaları rahatlıkla ayırıyorsunuz. Batı<br />
Amman, modern yapılaşması ve mekânlarıyla şehrin<br />
batıya dönük yüzü ve daha zengin kesime ev sahipliği<br />
yapıyor. Doğu Amman ise tarihi yapıları, otantik<br />
dokusu, mütevazı mekânları ve sosyo-ekonomik<br />
yapısı ile şehrin diğer yüzünün tam zıttı.<br />
YEŞİLİ AZ, TARİHİ ÇOK!<br />
Amman taşın başrolde olduğu, gözünüzün yeşili aradığı<br />
bir kent. Bu panorama ilk bakışta hayal kırıklığı<br />
yaratsa da şehrin içine dalınca fikriniz değişecek,<br />
benim için öyle oldu! Önce güne güzel bir kahvaltıyla<br />
başlayın. Kentin en eski ve otantik lokantalarından<br />
olan Hashem’i tercih edebilirsiniz. Ardından şehri<br />
tanımaya başlamak için kaleye çıkın. Özellikle<br />
içindeki Arkeoloji Müzesi görülmeyi hak ediyor. Ben<br />
ayrıca Herkül Tapınağı’na hayran kaldım. Oradan<br />
müthiş Antik Roma Tiyatrosu'nu gezin ve bizdeki<br />
Eminönü-Sirkeci hattını anımsatan çarşıların olduğu<br />
tarihi sokaklara dalın.<br />
GÖKKUŞAĞI GİBİ RENGÂRENK BİR CADDE<br />
Ben Amman’da en çok Gökkuşağı Caddesi’ni (Rainbow<br />
Street) sevdim. Burada uğrayabileceğiniz çok<br />
yer var. Öncelikle Kral Abdullah ve Kraliçe Rania’nın da<br />
uğrak yeri olan ve şehirdeki en iyi falafelci olarak bilinen<br />
Al Quds’ta mutlaka bir sandviç atıştırın. Yok ben<br />
oturup rahat rahat yemek yiyeceğim bir yer arıyorum<br />
derseniz, adresiniz Sufra olsun. Kolonyel mimariyi<br />
Arap esintileriyle birleştiren eski ve çok güzel bir<br />
villada yer alıyor. Asırlık ağaçların yer aldığı bahçesi<br />
özellikle bahar-yaz aylarında çok keyifli. Begonvillerin<br />
coştuğu bir ortamda yiyeceğiniz nefis lezzetler için<br />
önerilerimi isterseniz; Fatteh Betinjian, Fattet Jaj,<br />
Foul Akhdar, Fassoulia Bezzait, Thalat, Fukharat,<br />
Magloubeh ve ülkenin milli yemeği olan Mansaf’ı not<br />
edin. Tercih sizin!<br />
62 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Bir Seyyahın Gözünden<br />
MAKARON VE KURABİYE CENNETİ<br />
Tatlı hakkınızı caddedeki bir başka<br />
mekânda kullanın derim. Çünkü kısa bir<br />
yürüyüşle ulaşacağınız yan sokaktaki Jordan<br />
River Foundation’a mutlaka gitmeniz<br />
gerek. Ürdün usulü kurabiyeler, müthiş<br />
lezzetli makaronlar ve harika bir kahve!<br />
Lezzetlere eşlik eden ortam da cabası...<br />
Yine eski bir yapıdan başarıyla kafeye<br />
dönüştürülmüş bir mekân. İçinde Ürdünlü<br />
kadınların el emeği göz nuruyla hazırladıkları<br />
birbirinden güzel yerel dekoratif<br />
ürünler sergileniyor.<br />
KADINLARA ANLAMLI DESTEK<br />
Öğrendim ki bu mekân, Kraliçe Rania’nın<br />
desteğiyle birçok sosyal sorumluluk<br />
projesi yürütüyormuş. Ürdünlü ev kadınlarına<br />
ekonomik özgürlük sağlamaktan<br />
mültecilere iş olanaklarına, çocuklara<br />
güvenli barınma hizmeti sunmaya kadar<br />
çok önemli işler yapıyorlar. Hatta çok iyi<br />
bildiğiniz ve ülkemizde de şubeleri olan<br />
yabancı bir ev dekorasyon mağazası ile<br />
işbirliği yapmışlar. Yüzlerce kadın, iki yıl<br />
boyunca Ürdün’ü yansıtan tasarımlarla<br />
250 bin yastık üretecekmiş. Dünyanın her<br />
yerinde bu anlaşmalı markanın mağazalarında<br />
satışa çıkacakmış.<br />
ŞİFALI SABUNLAR<br />
Gökkuşağı Caddesi’nde sadece kafe ve<br />
restoranlar yok tabii ki… Ölü Deniz’in şifalı<br />
çamurundan yapılan kozmetik ve bakım ürünlerini<br />
bulabileceğiniz Soap House’un yolunu<br />
tutun. Birbirinden güzel sabunları bulacağınız<br />
dükkândaki ürünler, hem sağlığa hem doğaya<br />
dost. Aklınızda olsun, bu ana caddenin ara<br />
sokaklarında her cuma günü Souk Jara kuruluyor<br />
ama yaz aylarında. Hem yerel el sanatları<br />
örneklerini hem de özgün hediyelik eşyaları<br />
bulabilirsiniz. Hemen hemen her şehrin vazgeçilmez<br />
bir mekânı vardır. İşte Books Cafe<br />
de Amman için öyle. Keyifli bir mekân, sıcak<br />
ve davetkâr bir havası var.<br />
SANAT GALERİLERİ,<br />
ÇATILARDA RESTORANLAR<br />
Caddeden ayrılıp yan sokaklarda yürürken,<br />
Galata ve Karaköy gibi yıllarca unutulan<br />
ama yeni açılan mekânlarla tekrar hayat<br />
bulan Weibdeh’in tadını çıkarın. Özellikle<br />
şehrin sanatla buluşan yüzüne şahitlik edeceksiniz.<br />
Birçok küçük galeri var. Ürdünlü<br />
sanatçıların birbirinden güzel eserlerini<br />
sergileyen Wadi Finan’ı özellikle not edin,<br />
bence uğramanız gerek. Semtte birçok çatı<br />
katı restoranı da var. Wild Jordan Center’dan<br />
vadi manzarasını izlemek harika.<br />
Cantaloupe’da da manzara güzel.<br />
KRAL HÜSEYİN’İN ARABA SEVDASI<br />
Kral Abdullah, araba tutkunu babası Kral<br />
Hüseyin’in anısına bir müze kurmuş. Arabaların<br />
Ürdün’ün tarihiyle birleştiği Kraliyet<br />
Otomotiv Kulübü ve bünyesindeki Araba<br />
Koleksiyonu Müzesi ilginç bir adres... 70<br />
kadar araba ve motorlu taşıt var. İçlerinden<br />
bazılarının anlamı özel... Mesela Mavi<br />
Lincoln Capri, Kral Hüseyin’i taç giyme törenine<br />
götüren araçmış. 1915 yapımı Rolls<br />
Royce replikasını da görün. Bu otomobilin<br />
sahibinin meşhur Arabistanlı Lawrence<br />
olduğu söyleniyor.<br />
DÜNYANIN EN TUZLU DENİZİ<br />
Ve tabii ki Ölü Deniz’i anlatmam lazım size.<br />
Dünyanın en alçak noktası, deniz seviyesinden<br />
400 metre aşağıda ve dünyanın<br />
en yüksek tuz oranına sahip iç denizi.<br />
Zaten bu yüzden Ölü Deniz deniyor, çünkü<br />
tuz oranının yüksekliği nedeniyle hiçbir<br />
canlı yaşayamıyor. Hani elinde gazetesiyle<br />
sırtüstü yatan adamın o meşhur fotoğrafındaki<br />
gibi, batmanız mümkün değil!<br />
ŞİFALI SU, ŞİFALI ÇAMUR<br />
Ölü Deniz’in hem suyunun hem kumunun<br />
içerdiği mineraller ile çeşitli hastalıklara iyi<br />
geldiği düşünülüyor. Başta da cilt hastalıkları<br />
ve romatizma... O yüzden burada<br />
çamur banyosu yapan çok kişi göreceksiniz.<br />
Tavsiye edilen, önce 20 dakika kadar suda<br />
kalmak. Zaten fazla efor sarf etmeden<br />
yüzeceğiniz için çok yorulmayacaksınız.<br />
Sonra tamamen çamura bulanıp, kuruyana<br />
kadar bekleyin. Ardından tekrar denize girip<br />
çamurdan arının ve 20 dakika kadar daha<br />
denizde kalın. Böylelikle faydasını daha çok<br />
göreceksiniz. Ölü Deniz’in etrafında birçok<br />
otel var. Bazılarına günübirlik giriş ücreti<br />
ödeyerek plajından yararlanabiliyorsunuz.<br />
GURUR<br />
DUYDUM!<br />
Amman<br />
seyahatimde<br />
konakladığım<br />
W Hotel’i<br />
çok sevdim.<br />
Fakat daha<br />
çok sevdiğim şey, bir Türk kadının<br />
genel müdürlüğünde yönetilmesi<br />
oldu. Esra Parin, W Hotel’in Genel<br />
Müdürü. Otelin mimarisinden<br />
mutfağına, odalarından personeline<br />
kadar her aşamasında üst<br />
düzey bir zevk ve modern detaylar<br />
hâkim. Tüm bunlara Ürdün’ün<br />
7 tepesine nazır manzarası da eklenince,<br />
unutulmaz bir konaklama<br />
deneyimi oldu. THY’nin Amman’a<br />
haftanın her günü direkt uçuşları<br />
var. Ben İstanbul’dan bir tur sonrası<br />
yola çıktığım için apar topar<br />
gece yarısı uçağına yetişmiştim.<br />
Ve sabaha karşı o yorgunlukla<br />
otele girdiğimde, 10 kişilik bir<br />
karşılama ekibinin şımartan sürpriziyle<br />
karşılaştım. Tek kelimeyle<br />
unutulmazdı! Odada öyle neşeli<br />
ve rengârenk bir ortam vardı ki,<br />
sabahın kör saatinde enerjim<br />
ancak bu kadar yükselebilirdi.<br />
JERASH ANTİK KENTİ<br />
Amman’a yaklaşık 50 km<br />
mesafede yer alan Jerash, çok<br />
görkemli bir Roma şehri. Antik<br />
Roma’dan bütünlüğünü koruyarak<br />
günümüze dek ulaşan en önemli<br />
örnekler arasında. Şehre dev<br />
Hadrian Kapısı’ndan giriyorsunuz.<br />
Zeus ve Artemis Tapınakları,<br />
tiyatrolar, hipodrom ile gezmeye<br />
doyamayacağınız detaylarla dolu.<br />
Bu arada Eyyubiler tarafından 12.<br />
yüzyılda inşa edilen Ajloun Kalesi<br />
de görülecekler listenizde olsun.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
63
Future Dizayn<br />
DEĞİŞİME KARŞI<br />
KOYMAK<br />
Ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan turizmde<br />
kullanıma yeni başlanan, önü kesilen ve ciddi<br />
mevzuat değişimi/zaman gerektiren teknolojilerin;<br />
kısa, orta ve uzun vadede hayatımızı etkileyecek<br />
uygulamalarına şöyle bir göz atalım.<br />
hemen öncesinde oy pahasına ezildiğini hep<br />
birlikte gördük. Önümüzdeki yıllarda otonom araç<br />
projeleriyle birleştiğinde, fener tutulmuş tavşan<br />
gibi kalanları izleyin.<br />
ERHAN US<br />
SMS MARKETING<br />
'Taciz Marketing' de diyebiliriz. Zira otellerin yaptığı<br />
SMS marketing kullanımının başka bir açıklaması<br />
yok. 'Aradığınız o otel biziz', 'SPA'mızda inanılmaz<br />
indirim', 'İki gece üç gün şöyle böyle fiyatlar', 'Yazın<br />
kalbi otelimizde atıyor', 'X lokasyonunun parlayan<br />
yıldızı'... Sanki otel değil, yerde bulduğunuz gece<br />
kulübü kartı üzerindeki mesaj...<br />
UBER<br />
Mevcut ulaşım deneyimini sayısız adım ileri<br />
taşıyan mükemmel bir altyapı sunmasına rağmen<br />
ülkemizde Uber'in nasıl dışlandığını ve seçimin<br />
64 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Future Dizayn<br />
MOBİL BİNİŞ KARTI<br />
Online check-in sonrası oluşturulan<br />
mobil biniş kartına [iOS’ta Wallet içinde<br />
kullanılan] Türk Hava Yolları, Pegasus gibi<br />
kurumlar dahi uluslararası uçuşlarda uyum<br />
sağlayabilmiş değil. Uçağa biniş sırasında<br />
mutlaka basılı biletinizin sorulduğu ‘lanet<br />
olsun teknolojinize’ anlarını siz de yaşamışsınızdır.<br />
QR CODE<br />
Müze Kart'ın geçmediği onlarca müzenin<br />
birkaçında mozaik veya levha formatında,<br />
eser ve mekân bilgisi vermek üzere<br />
tasarlanmış örneklere rastlayabilsek<br />
dahi, İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri ile<br />
bakanlık yetkililerinin yenilikleri takip<br />
etme yetersizliğinin hepimiz bilincindeyiz.<br />
Özellikle geçen senelerde iOS 11 ile kamera<br />
içi barkod tanıma sistemi güncellemesini<br />
iyi okumak, satırlarca basılı eser-yan<br />
materyallerinden bizi kurtaracak ve farklı<br />
diller/açıklamalar eklenebilecek alanlar<br />
kazandıracak. Tabii yeterince kullanılırsa...<br />
ONLINE SATIŞ<br />
Booking.com, HRS, Hotelz, Trivago gibi<br />
kanallar, pazarlama ile ne kadar karıştırılsa<br />
da satışın dijitalleşmesinden ibaret.<br />
İsteseniz de daha ilkel sistemlere geri<br />
dönemezsiniz. Her birine defalarca dava<br />
açılsa bile!<br />
ONLINE PAZARLAMA<br />
Sosyal medyanın önemini defalarca yazıp<br />
çizdik, birçok çalışmada inceledik. Bütçe<br />
ve vizyon temelinde sektörün direnişi<br />
sürüyor. Öyle görünüyor ki uzun süre daha<br />
devam edecek. Temel bilgiler ve sorunların<br />
çözümlenmesi üzerine çalışmalar olan<br />
'Sosyal Medya ve Kurumsal Mızıkçılık' ile<br />
'Teknoloji vs Status Quo' incelenebilir.<br />
AR / VR (ARTIRILMIŞ / SANAL<br />
GERÇEKLİK)<br />
Bulunduğunuz tarihi mekânı yüzlerce/<br />
binlerce yıl önceki hâliyle görmeniz için<br />
umalım ki ilgili müdürlükler, bakanlıklar az<br />
da olsa vizyoner davranabilsin.<br />
REHBERLİK<br />
Google Trips, Culture Trip, Triposo gibi uygulamalar,<br />
turistik alanlar/tarihi eserlerle<br />
ilgili ciddi bilgiler içeriyor. Bir de sürekli<br />
yenileri eklenen 'audio guide' uygulamaları<br />
var. Standartları yükselterek daha bütünleşik<br />
deneyimler sunan AR/VR uygulama<br />
ve teknolojileri, önümüzdeki birkaç yılı<br />
kapsayan kısa vadede rehberlerin işini<br />
çok büyük ölçüde elinden alacak. Orta-uzun<br />
vadede ise mesleği tamamen tarihe<br />
gömecek. Böyle bir tutuculuk, matbaa<br />
Osmanlı’ya geldiğinde hattatları kızdırmıştı,<br />
Uber geldiğinde taksici esnafını kızdırdı.<br />
Bakalım rehberlerin mesleklerini tehdit<br />
eden teknolojilerle imtihanı nasıl olacak.<br />
YAPAY ZEKÂ [AI: ARTIFICIAL<br />
INTELLIGENCE]<br />
AI'nın kullanımı, günümüzde filmlerdekine<br />
yaklaşan boyutta değil. Sektörümüzde<br />
ise en yakın olduğu teknolojik uygulanma<br />
şekli, otomasyon. Fuarlarda dolaşan AI<br />
iddiasındaki robotlara pek bakmayın.<br />
Yazılımlar ve otelinizde kullandığınız<br />
programlarda da hayatınızı değiştirecek<br />
AI, henüz kullanımda değil.<br />
RESEPSİYON, F&B<br />
İnsanlaşan robotik teknolojilerden bahsetmişken<br />
hatırlatmakta fayda var; robotlaşan<br />
insanlar arttıkça, yapay zekânın yayılma<br />
hızı da kuşkusuz artacaktır. Sektörde<br />
'bilmiyorum', 'yapamam', 'yetkim yok' gibi<br />
sorun odaklı çalışanlardan hepimiz fazlasıyla<br />
sıkıldık. Çalışanın kendi çözemediği bir<br />
sorunu ilgili üste yönlendirmesi, hatayı telâfi<br />
edebilmesi, inisiyatif kullanabilmesi, uzun<br />
vadede insanın robottan tek ve en değerli<br />
farkı. Bunun turizmde yoğunlukla hissedileceği<br />
alanlar ise resepsiyon ve yiyecek-içecek<br />
departmanları. IT, Teknik, HK gibi operasyonlar<br />
AI ile mükemmelleşse de, misafir ile<br />
doğrudan sürekli iletişimde bulunan departmanlarda<br />
inisiyatif mutlaka teşvik edilmeli.<br />
Şüphesiz ki sektörleri, ekonomiyi ve dolayısıyla<br />
ülkeleri ileri taşıyanlar; gelenekselde<br />
direnmeyip koordine olmayı öğrenen,<br />
teknolojiyi fark yaratan enstrümanlar<br />
olarak kullanabilen yöneticilerdir.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
65
Destinasyon<br />
Mandıra filozoflarının cenneti Şirince’de<br />
BİR BAHAR KAÇAMAĞI<br />
SERAP GÜRSES<br />
serapgurses.trvlnotes@gmail.com<br />
Bahar gelince bir “göçmen kuş” ruh haline bürünüyor<br />
insan... Olduğu yerden başka yerlere gitmek<br />
istiyor. Cemreler düşüp toprak uyanırken, badem<br />
ve erik ağaçları gelin gibi çiçeklenirken, kırlar yeşile<br />
boyanırken yüreğimiz de yeşeriyor, tomurcuklanıyor,<br />
kanatlanıyor adeta... Yolların bizi çağıran türküsüne<br />
kapılıveriyoruz ve gidecek yeni yerler ararken buluyoruz<br />
kendimizi. “Baharın doğayla başbaşa, sade ve<br />
dupduru yaşanacağı bir yer neresi olabilir?” derken,<br />
Şirince tavsiyeleri geliyor eş dosttan. Yüreğimizdeki<br />
hevesle, bu gönülden tavsiyeleri buluşturmak<br />
lazım... Şimdi yola revan olma zamanı...<br />
Şirince, Ege’nin dağlar arasına gizlenmiş saklı<br />
koynunda, şirinlik muskası bir belde. Güneybatısında<br />
Kuşadası, güneyinde Söke, güneydoğusunda Aydın,<br />
kuzeyinde ise Torbalı ile çevrelenmiş. Fakat karakteristik<br />
olarak bunların hiçbirine benzemeyen, kendine<br />
özgü bir yer. Selçuk ilçesinin bir mahallesi olarak<br />
geçiyor ama buraya dokusu ve yaşantısı itibariyle<br />
köy demek daha doğru aslında. Eski adı “Çirkince”,<br />
hatta yerli şiveyle “Çikince” :) Sonunda birileri tezatlığı<br />
görmüş olmalı ki ona hak ettiği ismi vermişler.<br />
Burayı tek bir cümleyle tanımlayacak olsam “Mandıra<br />
filozoflarının sığındığı cennet” derdim herhalde.<br />
Nedenini yazıyı okudukça anlayacaksınız.<br />
Bir kere kıvrıla kıvrıla uzanan yollardan ulaşılan,<br />
dağlar arasında, gözlerden ırak, yuva gibi bir yer<br />
Şirince. Ege’ye özgü küçük köy evleri, taş döşeli<br />
dar sokakları, zakkumlu, asmalı, zeytinli Akdeniz<br />
bitki örtüsü ve yemyeşil çevresiyle kuş seslerinden<br />
fazlasını duyamayacağınız sakin bir belde. Denizden<br />
nispeten uzak çoğu Ege kasabasında ve köyünde<br />
olduğu gibi zaman yavaş akıyor burada. Kimsenin<br />
acelesi yok, aheste yaşıyorlar ama gözleri cin gibi,<br />
neşeli ve ışıl ışıl bakıyor. Kadınlar kapılarının önünü<br />
süpürürken, tığ işi veya iğne oyası örerken, evlerinin<br />
önünde kurdukları tezgâhta satacakları hediyelikleri<br />
hazırlarken gayet telaşsız ve mutlu görünüyor.<br />
Şirince’de otantik, köy evlerinden devşirilmiş ya da<br />
onlara öykünerek hazırlanmış pek çok güzel bahçeli<br />
pansiyon ya da küçük butik otel var. Bunların<br />
bahçeleri, akşam yöreye özgü birbirinden lezzetli ev<br />
yapımı yemekleri ve zeytinyağlıları mideye indirdikten<br />
sonra, bir masa etrafında oturup gecenin uzayan<br />
karanlığında derin sohbetler yapacağınız, memleketi<br />
hatta dünyayı kurtaracağınız ideal ortamlar. Gündüz<br />
ise gölgedeki hamağa uzanıp, derdi tasayı birkaç günlüğüne<br />
arkanızda bırakarak “Ferrari’sini Satan Bilge”yi<br />
okuyabilirsiniz. Gelen gezginler de genelde bunları<br />
yapıyor ve yeni yeni dostlukların kapısını aralıyorlar.<br />
Şirince eski bir Rum köyü ve üzüm yetiştiren bir yer<br />
olarak oldukça kadim bir şarapçılık geleneğine sahip.<br />
Özellikle de meyve şaraplarını sevenler için inanılmaz<br />
çeşitlilikte seçenekler sunuyor. Şarap evlerinin tadım<br />
salonlarında minik kadehler içinde narlı, vişneli, şeftalili,<br />
böğürtlenli envai çeşit şarap, meraklı turistlere<br />
tattırılıyor. Haa içkiyle başınız hoş değil mi? O zaman<br />
inişli çıkışlı sokaklarda yapılan uzunca bir yürüyüşün<br />
66 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Destinasyon<br />
ardından mola verip, kumda pişen bol<br />
köpüklü Türk kahvesinin keyfine varabilirsiniz<br />
ya da mürver şurubunun. İnsanlar,<br />
ortam, hava öyle güzel ki güneşte uzanmış<br />
mutlu bir kedi gibi mayışarak yaşadığınızı<br />
hissedip, içinizden şükredeceksiniz.<br />
Şirince zaten mutlu olmak için fazla paraya<br />
ve eşyaya ihtiyaç duymayan, mânâya ve<br />
öze odaklanmış, kendi kendinin efendisi<br />
insanların yeri daha çok. Nesin Matematik<br />
Köyü ve Tiyatro Medresesi’nin burada<br />
kurulmuş olması bir tesadüf olmasa<br />
gerek. Aziz Nesin’in oğlu Prof. Ali Nesin<br />
öncülüğünde kurulan bu okul, yaz aylarında<br />
matematik meraklısı öğrencileri ağırlayıp<br />
yetiştiriyor. Sezen Aksu’dan Cem Yılmaz’a<br />
pek çok bağışçının katkılarıyla imece usulü<br />
kurulmasının yanı sıra öğrencilerinin de yemek,<br />
bulaşık, temizlik gibi işlerde çalıştığı<br />
sıradışı bir okul burası. Buna karşılık ders,<br />
zil, not gibi kavramlar da yok. Yoğunlaşmayı<br />
sağlamak için de müzik, TV, gürültünün<br />
olmadığı ortamın yanı sıra inziva köşeleri<br />
kurulmuş. Bu sayede matematik korkusunu<br />
ve yoğunlaşmayı engelleyen unsurları<br />
ortadan kaldırarak, herkese matematiği<br />
anlamayı ve sevdirmeyi hedefliyorlar. Tabi<br />
bilime dayalı bir okul olur da sanat bundan<br />
geri kalır mı? Peşinden hemen Tiyatro<br />
Medresesi ve Felsefe Köyü gelmiş. 15.000'i<br />
hedefleyen kitap sayısıyla köye özgü kütüphaneyi<br />
de unutmamak gerek. Şirince’nin<br />
her köşesinde olduğu gibi burada da Sevan<br />
Nişanyan’ın çabaları ve katkıları büyük.<br />
"Düşünüyorum öyleyse varım" dedikten<br />
sonra biraz da alışverişe çıkmak lazım<br />
Şirince’de. Az paralarla rengârenk ufak<br />
tefek hediyelikler alınarak nasıl mutlu<br />
olunurmuş görün bakalım. Taze papatyalardan<br />
veya kurutulmuş lavantalardan<br />
örülmüş taçlardan el yapımı takılara, süslü<br />
sabunlardan rengârenk şallara, el oyması<br />
tahta kılıçlardan keçelerden yapılma<br />
kuşlu-nazarlıklı balkon süslerine kadar her<br />
zevke hitap edecek ıvır zıvır eşya mevcut.<br />
İnsanın hiç ihtiyacı olmayan bir şeyi sırf göz<br />
zevkini okşadı diye alması da ya da sevdiği<br />
birine hediye etmesi de bir başka güzel oluyor.<br />
Bir ara Hodri Meydan Kulesi'nden köy<br />
manzarasına bakmayı da ihmal etmeyin.<br />
Şirince’yi özel ve farklı kılan bir unsur daha<br />
var ki, bundan bahsetmeden yazıyı bitirmek<br />
olmaz. 2012 senesine dönelim. Maya<br />
takviminin 2012'de sona erdiği, 'Marduk'<br />
adlı bir kırmızı gezegenin 3661 yılda bir<br />
dünyaya çok yaklaştığı ve 23 Aralık 2012'ye<br />
denk gelen bugünde büyük felaketlerin<br />
ardından kıyametin kopacağı iddia ediliyor,<br />
bu konuda kitaplar ve köşe yazıları ortalığı<br />
kasıp kavuruyordu. Yine “Mavi Enerji” adlı<br />
bir grup insan, dünyada sadece iki yerin bu<br />
kıyametten kurtulacağını iddia ediyordu.<br />
Bu yerlerden biri de ilginç bir şekilde<br />
Şirince’ydi. Tabi ne beklenen kıyamet ne<br />
de köylülerin umduğu turizm patlaması<br />
gerçekleşmedi. Bu hikâye ise gülümseten<br />
bir anı olarak tarih sayfasında yerini aldı,<br />
fakat her halükârda Şirince’nin bir şekilde<br />
sığınak olarak algılandığı kesin.<br />
Sonuç olarak vahşi metropollerin insana<br />
dayattığı o koşuşturmacadan, o hengameden<br />
biraz uzaklaşmak, ayağınızda bir şort<br />
üstünüzde bir tişörtle günlerinizi uzun sohbetlerle<br />
ağır aheste geçirmek, bu âleme<br />
geliş amacımızı derinden düşünerek kendi<br />
içinizde yeniden bir aydınlanma yaşamak<br />
istiyorsanız, bir uzanıverin Şirince’ye. Mis<br />
gibi havayı içinize çekin, yürüyün, yiyin-için,<br />
konuşun, dinleyin, hayal edin ve uyuyun. Bir<br />
tatlı huzur alarak ve tazelenerek geri dönecek,<br />
belki de hiç dönmek istemeyeceksiniz.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
67
Skal<br />
SKAL International İzmir Kulübü Başkanı Emre Gezgin:<br />
Turizmde işbirliğine<br />
muhtaç konumdayız<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu<br />
Seçimli Genel Kurulu’na ev sahipliği yapan<br />
SKAL İzmir Kulübü Başkanı Emre Gezgin,<br />
İzmir ve çevresinde turizmin gelişmesi<br />
için “seferberlik” düzeyinde bir işbirliğinin<br />
kurulması gerektiğini bildirdi.<br />
SKAL İzmir Kulübü'nde başkanlık görevine<br />
gelince her başkanın ruhunu, mesleki görgüsünü<br />
ve en önemlisi ‘projelerini’ hayata<br />
geçirmesi şansını kullanmak amacıyla,<br />
Gaudi’si olmayan İzmir’in uluslararası<br />
turistik cazibe merkezi olmasındaki çözümü<br />
sadece ‘tematik turizm’ şekillerinin<br />
çoğaltılması ve mevcut olanların STK’ların<br />
konsorsiyumu ile ortaklaşa hareket etmesine<br />
bağladığını dile getiren Emre Gezgin,<br />
<strong>TOURMAG</strong> Turizm Dergisi'ne yaptığı<br />
açıklamada şunları ifade etti:<br />
BİRAZ ONDAN, BİRAZ BUNDAN...<br />
"Uluslararası turizm operatörlerinin bir şehri<br />
programa alması için (konaklama ve gezi),<br />
o yerin dünya çapında olmasa bile bölgesel<br />
çapta ‘unique’ (benzersiz) bir özelliğe sahip<br />
olması gerekmektedir. Biz Akdeniz havzasında<br />
olduğumuza göre deniz, kum, güneş<br />
seçeneğinin lebiderya olduğu bir coğrafyada<br />
konuşlanmışız. Çözüm yolları aramak gerekirse;<br />
Gerardmer, Deauville, San Sebastian<br />
tarzı tematik film festivalleri, Paris’teki<br />
'Fete de la Musique' gibi diğer yöresel festivallerin<br />
ajanda olarak senkronize olması, Butik<br />
Müzecilik, Golf Turizmi, Engelsiz Turizm,<br />
Agro & Eko Turizm sıralanabilir. Amiyane<br />
tabirle biz anca ‘biraz ondan, biraz bundan’<br />
ile uluslararası destinasyon olabiliriz.<br />
68 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Skal<br />
TEMATİK TURİZM FİKİR VE<br />
YATIRIM ARAYIŞLARI<br />
Tematik turizm branşları, birbirinden bağımsız<br />
ve geniş perspektifte yatırım gerektiren<br />
yaratımlardır. Bir süre önce kulübümüzün<br />
önerisiyle İzmir'i uluslararası destinasyon cazibesi<br />
haline getirmek amacıyla ileriye dönük,<br />
yaratıcı ve efektif sonuç odaklı 'Destinasyon<br />
Zenginleştirmesine Yönelik Tematik Turizm<br />
Fikir ve Yatırım Arayışları' üzerine İzmir İl Kültür<br />
ve Turizm Müdürlüğü, İTO, FIJET, TÜRSAB<br />
Ege, İZKA, EGE Turizm Derneği temsilcileriyle<br />
gerçekleştirdiğimiz istişarelerin neticesinde,<br />
ortak işbirliği platformu kurulması konusunda<br />
prensip kararı aldık."<br />
İNOVATİF BİR VİZYON ŞART<br />
Platformun amacının, önemli emek ve<br />
özveriyle yıllardır yürütülen kongre, sağlık<br />
ve gastronomi turizmi faaliyetleri dışında<br />
farklı turizm şekilleri üzerine çalışmak<br />
olduğu bilgisini aktaran Gezgin; “Projeye<br />
yönelik somut fikirleri, birbirinden<br />
bağımsız turizmin majör aktörlerini bir çatı<br />
altında örgütleyerek, inovatif bir vizyon ile<br />
şehrimizin gelişimine açmayı hedefliyoruz.<br />
Gerçekçi ve yenilikçi bakış açımızın gerekliliği<br />
olarak, İzmir ve yöresinin uluslararası<br />
bir destinasyon haline gelmesinin, elimizdeki<br />
değerlerin tanıtımından öte enerji,<br />
mesleki görgü ve bilgi dağarcığımızın yeni<br />
turizm olanaklarına adanmasına bağlı<br />
olduğu inancını taşıyoruz. Bu yeni paradigma<br />
anlayışının meyvelerini yaklaşık 5 ila<br />
10 sene sonra alacağımızı düşünüyor ve bu<br />
bağlamda şimdiden sistemli bir planlama<br />
ve programlamanın şehrimizin geleceği<br />
için zaruri olduğuna inanıyoruz" dedi.<br />
AGRO & EKOTURİZMDE<br />
‘NE’ VE ‘NASIL’I ARARKEN<br />
İlk çalışmalarında nitelikli turizm potansiyeline<br />
sahip Urla bölgesindeki agro ve<br />
ekoturizm konusuna odaklandıkları bilgisini<br />
aktaran Emre Gezgin; “1990’lı yıllarda rehberlik<br />
dönemimde aynı firmada çalıştığım<br />
duayenim, Mutfak Dostları Derneği Onur<br />
Üyesi Serdar Arnas ile karşılaşmamızda<br />
'Kitlesel turizmin yapaylığı ve tekdüzeliğinden<br />
bıkan ortanın üstü kültür düzeyinde<br />
gezginler, flora ve fauna turizmine<br />
olağanüstü hızla ilgi göstermeye başladı.<br />
Kuşkonmaz, gül, zeytinyağı, lavanta, peynir,<br />
şarap, bal, safran odaklı agro turizm yakında<br />
patlama yapacak' demesi, atılımımızın<br />
ilk başlangıç noktasını oluşturdu. Agro &<br />
ekoturizmde 'Ne' ve 'Nasıl'ı ararken, Pelin<br />
Omuroğlu Balcıoğlu’nu bulduk. Kulübümüzün<br />
davetlileri olarak TÜRSAB, İTO, FIJET'in<br />
de katılımı ile ailece sahibi oldukları Ayerya<br />
Rüzgarlı Vadi Çiftliği’ne ilk defa turizm<br />
STK’ları olarak agro turizm ziyareti organize<br />
ettik. Sonrasında TÜRSAB EGE BTK’nın<br />
gerçekleştirdiği Akdeniz ve Karadeniz'den<br />
300 seyahat acentasının İzmir İnfo Gezisi'ne<br />
kulüp olarak Urla destinasyon tanıtımını düzenledik.<br />
İZKA ile de görüşmelerim devam<br />
etmekte. 2019’da bağ yolu ve zeytinyağı<br />
odaklı agro turizmi stratejik planlarına dahil<br />
ediyoruz" şeklinde konuştu.<br />
Tarihinde ilk defa İzmir’de yapılan<br />
Uluslararası SKAL Dernekleri<br />
Federasyonu Seçimli Genel Kurulu’nda<br />
Faik Alsaç, SKAL Türkiye<br />
Kulüpleri başkanlığını Swissotel<br />
Ankara Genel Müdürü Savaş Çolakoğlu’na<br />
devretti. Rekor katılımla<br />
17 kulüp temsilcisinin ve başkanlarının<br />
katılımı ile düzenlenen Genel<br />
Kurul; değişim töreni ve gala gecesi<br />
protokol misafirleri, destekçiler,<br />
SKAL başkan ve üyelerinin yanı<br />
sıra yaklaşık 200 kişinin katılımıyla<br />
gerçekleşti.<br />
Buluşmaya katılan SKAL Kulübü<br />
üyeleri, otel zincirlerinin CEO ve<br />
genel müdürleri, acenta ve tur<br />
operatörlerinin üst düzey yöneticileriyle<br />
turizmcilerden oluşan bir<br />
grup, Urla’nın ülkesel ve uluslararası<br />
turizm cazibesini tanımak<br />
amacıyla kültür ve gastronomi<br />
ağırlıklı bir gezi düzenlediler.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
69
Marmaris’te yeşille mavinin birbirine<br />
karıştığı kumsalda masal gibi bir tatile<br />
NE DERSİNİZ?<br />
Marmaris Orhaniye’de, ormanın kucağında kapısı denize açılan odaları ve benzersiz<br />
doğasıyla şehrin karmaşasından kaçmak isteyenlerin vazgeçilmez adresi olan İncir Otel,<br />
Ege ve Girit mutfağından en güzel örneklerle sunduğu lezzet keşfi ve yeşille mavinin<br />
birbirine karıştığı kumsalıyla konuklarına masal gibi bir tatil yaşatıyor.<br />
Tatilini doğayla iç içe geçirmek isteyenler için tasarlanan İncir Otel, Marmaris<br />
Orhaniye’de konuklarını ağırlamaya başladı. Sırtını ormana ve alabildiğine yeşile<br />
dayayan İncir Otel, her biri denize açılan bungolavlarıyla, uzun kumsalı, muhteşem<br />
denizi ve özel tarifleri buluşturan yemekleriyle eşsiz bir tatil vadediyor.<br />
Sonsuz huzurun adresi<br />
Doğanın tüm cömertliğini konuklarının hizmetine sunan İncir Otel, hepsi denize sıfır<br />
ahşap bungalovlarda konaklama, zakkum ve begonvillerin baş döndüren renkleri<br />
içerisinde yapılan kumsal yürüyüşleri, okaliptüslerin gölgesinde geçirilen siestalar ile<br />
yeşil ve mavinin buluşma noktasında, Ege’nin mitolojik simgelerinden Kız Kumu’nun<br />
yanı başında denize girmenin keyfini yaşatıyor.<br />
Denizin getirdikleri ve doğanın sunduklarıyla lezzet keşfi<br />
Ege ve Girit mutfağından seçme lezzetlerden oluşan özel tarifli yemekleri, kendi taş<br />
fırınında pişen buğday ekmeği ve yöresel ekmekler eşliğinde sunuluyor. Salatalar ve<br />
zeytinyağlılar bahçesinde yetişen organik sebzelerle ve Ege otlarıyla hazırlanıyor.<br />
Dalaman havaalanından sadece 105 dakika uzaklıkta olan İncir Otel, dileyen<br />
konuklarına ücretli transfer hizmeti de veriyor. Bodrum’dan gelmek isteyenler ise her<br />
gün sefer düzenleyen Datça-Bodrum feribotunu kullanabiliyor. Datça - Orhaniye arası<br />
ise sadece 45 dakika sürüyor.<br />
Hakan Özalp<br />
Orhaniye Mahallesi Aşağı Keçibükü No: 2 Marmaris/MUĞLA<br />
Tel: 0505 0484848 iorhaniyeincir
Perspektif<br />
Turizmden iyi<br />
haberler geliyor<br />
DENİZ SİPAHİ<br />
Hürriyet Gazetesi<br />
Ege Bölge Temsilcisi<br />
SKAL Türkiye toplantısı geçtiğimiz süreçte<br />
İzmir’de yapıldı. SKAL’ın açılımı şöyle; Uluslararası<br />
Turizm Profesyonelleri Derneği... İzmir Başkanı<br />
Emre Gezgin, çok başarılı bir dönem geçirdi. Zaten<br />
İzmir’deki toplantıda gördüğüm ilgi bunun bir kanıtıydı.<br />
Bana göre turizm, Türkiye’nin en vazgeçilmez<br />
sektörü... Ve hatta inşaattan bile önemli...<br />
Neden mi? Çünkü Türkiye’ye gelip mutlu ayrılan<br />
her turist, Türkiye’nin bir gönül elçisidir. Ticaret de<br />
sosyal ilişkiler de bugün de yarın da işte buradan<br />
geçiyor. Yani gönül elçilerinden... Bu ülkenin her<br />
coğrafyası ayrı güzeldir. Ve siz bir öykü yazdığınızda<br />
işler çok daha kolay oluyor.<br />
SKAL’ı uzun yıllardır takip ediyorum. Gerçekten<br />
de Türk turizminin gelişmesinde büyük katkıları<br />
olan bir dernektir. Hem içeride kuvvetlidir hem de<br />
dışarıdaki ilişkilerinden dolayı çok değerlidir. Emre<br />
de bu misyonu bildiği için hem üyelerin bağlarını<br />
güçlendirdi hem de yurtdışı ilişkilerin gelişmesinde<br />
çok aktif rol oynadı.<br />
Biliyorsunuz turizmde sıkıntılı bir dönem geçirdik.<br />
Ve yine anlaşıldı ki, Türkiye’den kolay kolay vazgeçilmiyor.<br />
Aslında şunu iyi bilmeliyiz; turizmde kalıcı<br />
başarı için sürekli tanıtım yapmalıyız. Mümkünse<br />
yabancıların Türkiye’nin her coğrafyasında ev<br />
almalarını, yatırım yapmalarını teşvik etmeliyiz. Bu<br />
bağlar güçlendikçe, ekonomimiz de demokrasimiz<br />
de daha güçlü olacaktır.<br />
Bir önemli organizasyon bilgisi daha vereyim.<br />
Uzak Rota Summit, Eylül 2019’da Londra’da, Aralık<br />
2019’da İstanbul’da olacak. Mart 2020'de ise SKAL<br />
İzmir Kulübü ana partnerliğinde İzmir’de yapılacak.<br />
Hep söylüyorum; bu tür organizasyonlar İzmir’in<br />
marka değerine çok önemli katkılar sağlıyor.<br />
* * * * *<br />
TURIZM EŞITTIR DEMOKRASI<br />
SKAL Türkiye’nin İzmir buluşmasında bana da<br />
turizm yazılarımdan dolayı bir plaket verdiler.<br />
Bu plaketi Saint-Joseph’li ve turizmi iyi bilen bir<br />
arkadaşımın elinden aldığım için ayrıca mutluyum.<br />
Ben turizm ile demokrasi arasında hep bir bağlantı<br />
kurmuşumdur. Turizm ne kadar gelişirse, o ülkede<br />
hoşgörü iklimi de artar.<br />
Demokrasi de tahammül etme sanatıdır. Hoşgörü<br />
ikliminin yaygın olduğu coğrafyalarda demokrasiye<br />
olan inanç her zaman daha fazladır. O yüzden turizmi<br />
sadece ekonomik bir faaliyet olarak görmüyorum.<br />
Benim için turizm eşittir demokrasi anlamına<br />
gelmektedir.<br />
SKAL’ın gecesinde şunları da öğrendim; gelecek<br />
dönem başkanı bir müjdeli haber verdi. Uzak Rota<br />
20<strong>18</strong> Summit'te Emre Gezgin’in şirketi Vispo için<br />
alınan stand, SKAL Türkiye’ye devredilmiş. SKAL<br />
Dünya Başkanı da burada bir açılış konuşması<br />
yapacakmış. Emre de şehir markalaşması konusunda<br />
bir konferans verecek. Bu arada 17 kulübün<br />
desteğiyle 2022 SKAL Dünya Kongresi’ne Türkiye<br />
olarak SKAL İzmir Kulübü aday gösterilmiş.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
71
Destinasyon<br />
Kuzey Kutbu'na<br />
açılan kapının anahtarı;<br />
SVALGARD<br />
Bazen bir fotoğraf karesi, film veya kişi çeker sizi<br />
oraya. Gitmek istersin; önce hayalini kurarsın, sonra<br />
nasılını düşünürsün. Aklına geldiğinde seni heyecanlandıran<br />
o yere plan yapmaya koyulursun. “Nasıl bu<br />
kadar farklı olabilir?” diye merak eder ve kendine<br />
“Gerçekten oraya gidebilecek miyim?” diye sormaya<br />
başlarsın.<br />
MELİH DAŞGIN<br />
www.izinthengit.com<br />
i @izinthengit<br />
Svalbard... Ötesi Kuzey Kutbu, ötesinde yaşam yok.<br />
Kışın doğmayan, yazın batmayan güneşin oyun oynadığı,<br />
kuzey ışıklarının tepesinde dans ettiği, “soğuk”<br />
kavramının yetmediği, kutup ayılarının anavatanı...<br />
Böyle başladık biz de Svalbard’a plan yapmaya.<br />
Daha en başından öncesinde gittiğimiz yerlerden<br />
hiçbirine benzemeyeceğinden emindik. Hatta o<br />
kadar emindik ki, Svalbard’a gidiyoruz dediğimizde<br />
hiç bu kadar fazla “Neden gidiyorsunuz?” sorusu<br />
yöneltilmemişti. İşte bu soru yüzünden gittik biz de.<br />
Heyecanlıydık... Öncesinde Kuzey Kutup Dairesi<br />
üzerinde bulunmuştuk ama bu kadar kuzeye ilk defa<br />
çıkacaktık. Üstelik cesur bir kararla kara kış ortası,<br />
Ocak ayını seçerek resmen Survivor finaline adımızı<br />
yazdırmıştık. Tromso’dan bindiğimiz uçak, bir buçuk<br />
saat sürecek yolculuk için kuzeye doğru uçmaya<br />
çoktan başlamıştı. Güneş kuzeye gittikçe bizden<br />
uzaklaştı ve bir süre sonra “Sizi güneyde bekliyorum”<br />
diyerek arkamızdan el sallayarak vedalaştı.<br />
Gittikçe kararan havaya rağmen, göğe fırlayan sivri<br />
dağların üzerini örten bembeyaz karların olduğu bir<br />
yere doğru inişe geçtik. Svalbard’a geldiğimizi, jilet<br />
gibi kesip içimizden geçen o kuzeyli rüzgâr yüzümüze<br />
vurarak “Hoşgeldiniz” dediğinde anladık. Öğlen olmasına<br />
karşın hava sanki gece yarısı gibi karanlıktı. Zaman<br />
karışıklığı yaşamaya daha otele giderken başladık.<br />
Havalimanından şehre mesafe 10 dakika. Kardan<br />
yansıyan ay ışığı sayesinde görülebilen, ürkütücü<br />
güzelliğe sahip bembeyaz dağlar, yol boyunca bize<br />
eşlik ediyor. 1906 yılında buraya gelerek yaşamın<br />
başlamasına sebep olan madenbilimci John Munro<br />
Longyearbyen'in adını verdiği Longyearbyen şehrine<br />
girer girmez, evlerin önünde park eden kar motorları,<br />
karanlıkta görülebilmek için fosforlu yelek giyen<br />
insanlar ve temelsiz evler dikkatimizi çekiyor.<br />
Eski bir madenci geleneği diyerek otele girdiğimizde<br />
ayakkabılarımızı çıkarmamız isteniyor. Çoraplarımızla<br />
kalakalıyoruz ama çok hoşumuza gittiği kesin.<br />
Gelenek eski olsa da madencilik hâlâ çok revaçta.<br />
Svalbard’da yaşamın kuruluş amacı zaten bu. En çok<br />
çıkarılan maden ise kömür, fakat o bildiğimiz sobada<br />
yaktığımız değil, daha değerlisi olan antrasit.<br />
Yıllar önce binlerce olan madenci sayısı, günümüzde<br />
neredeyse 100’ün altına düşmüş. Madenciler yerlerini<br />
teknolojiye bırakıp çekip gitmiş ama o dönemde<br />
kullanılan tüm tesisler ve vagonların taşındığı yollar<br />
her yerde duruyor. Yapılan binaların yıkımının yasak<br />
olmasından dolayı her şey ilk günkü gibi karşımızda.<br />
Hâlâ bekliyoruz ama henüz doğmadı. Varlığına<br />
yıllardır alıştığımız güneşin yokluğunu beynimiz bir<br />
türlü kabullenmiyor. Her an doğacakmış inancındayız<br />
ama nafile. İşte, “Neden Svalbard?” sorusunun ilk<br />
cevabı bu.<br />
72 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Destinasyon<br />
Svalbard’da üç adet mevsim yaşanıyor. 1 Ekim-28 Şubat<br />
arası kuzey ışıkları kışı (karanlık), 1 Mart-16 Mayıs arası<br />
güneşli kış (alacakaranlık) ve 17 Mayıs-30 Eylül arası polar<br />
yaz (aydınlık). Biz 24 saat karanlık dönemdeyiz. Sabahı<br />
olmayan bir gece gibi geliyor en başında, fakat saatimiz<br />
bunu sürekli yalanlıyor. Güneşten umudumuzu kesmek<br />
zorundayız.<br />
Dondurucu soğukta isimleri olmayıp, sadece numaralandırılan<br />
caddeler ve binalar bizi bekliyor. Bu kadar kuzeyde<br />
ve zorlu bir coğrafyada olması, hayatın akışının önüne<br />
geçememiş. Birbirinden güzel kafe, bar ve restoranlar,<br />
çok iyi oluşturulmuş bir müze, kocaman<br />
bir havuz, gelişmiş bir poligon,<br />
sporun her dalının yapılabildiği spor<br />
salonları, sinema ve daha nice şaşırtıcı<br />
derecede geniş bir yelpazede<br />
sunulan hayatı güzelleştiren yerler.<br />
Yaklaşık 2 bin 600 nüfusun, 2 bin 100<br />
kadarının buluşma noktaları buralar.<br />
Geri kalanlar Longyearbyen’de yaşamadıkları<br />
için sayıya dâhil etmedim.<br />
Evet, Longyearbyen dışında da<br />
yaşayanlar var. 471 kişinin yaşadığı<br />
Barentsburg, 35 kişilik nüfusuyla<br />
NASA üssüne ev sahipliği yapan, en<br />
kuzeydeki Ny Alesund ve sadece 6<br />
kişinin yaşadığı Pyramiden.<br />
Svalbard’da insan sayısının bu kadar az olmasından hiç<br />
şikâyetçi olmayan bir hayvan var. Buraların esas sahibi<br />
olan kutup ayıları... Sayıları, yukarıdaki insan sayısından<br />
daha fazla ve doğal yaşam alanlarında tüm vahşilikleri<br />
ile yaşamaktalar. Adında bile kutup geçen bu beyaz dev,<br />
buraların simgesi ve koruma altında. Şehir sınırları dışında<br />
kalan her yer onlara ait. Eğer şehir sınırları dışına çıkma<br />
planınız var ise yanınıza silah almak zorundasınız. Bu<br />
silah kutup ayılarını öldürmek için değil, karşılaştığınızda<br />
korkutmak için. Öldürdüğünüzde, insan öldürme cezası<br />
sizi bekliyor. Silahsız olarak gezemeyeceğinizi bildiren,<br />
dünyada sadece Svalbard’da bulunan kutup ayısı tabelası<br />
“Bu alanın dışında kutup ayısı tehlikesi”, belki de dünyadaki<br />
en meşhur trafik işareti.<br />
Sadece kutup ayıları yok bu soğuk diyarlarda; dev<br />
morslar, balinalar, fok balıkları, kutup tilkileri ve nereden<br />
geldikleri bilinmeyen, şehir içerisinde serbestçe<br />
gezen, beslenmeleri yasak olan kutup geyikleri... Peki biz<br />
hangisini gördük derseniz, tabi müzede hepsinin cansız<br />
hallerini gördük ama dışarıda karanlıkta yolumuzu zor<br />
bulduk derim.<br />
Sürekli karanlık oluşa biyolojik saatimiz ayak uyduramadı<br />
sanırım. Yerli yersiz acıkıyoruz. İstemsiz olarak aceleci<br />
davranıp, devamlı saate bakıyoruz. Sanki gün boyu uyumuş<br />
ve akşam dışarı çıkmışız da çok kalmamalı, birazdan<br />
gece olacak, gidip yatmalıyız gibi ilginç hislerle takılıyoruz.<br />
Biz bunlarla uğraşırken, insanlar fosforlu yelekleriyle<br />
hayatı normal seyrinde yaşıyor.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
73
Destinasyon<br />
Svalbard, Norveç’e bağlı olmasına karşın<br />
kendi iç tüzüğe sahip. Kendi seçimlerini yapıp<br />
yöneticilerini seçiyorlar. Hatta 3 sene<br />
bilfiil yaşarsanız, siz bile oy kullanabiliyorsunuz.<br />
3 sene nasıl yaşarız diye soracak<br />
olursanız, Svalbard’da herkese yaşama<br />
hakkı tanınıyor. Sizden tek istedikleri,<br />
kendinizi finanse etmeniz. Ya orada çalışarak<br />
ya da sahip olduğunuz birikiminizle<br />
bu şartı yerine getiriyorsunuz. Kim burada<br />
yaşamak isteyebilir diye düşünebilirsiniz<br />
ama hemen kestirip atmayın, burada da yaşamak<br />
için birbirinden güzel sebepler var.<br />
İlk ve en önemlisi, aşırı soğuktan dolayı burada<br />
hiç bakteri ve virüs yok. Bu da demek<br />
oluyor sıfır hastalık! Evet, burada yaşayanlar<br />
hiç hasta olmuyor. Ta ki buradan başka<br />
bir yere gidene kadar. Gittikten 48 saat<br />
içerisinde hastalık maalesef kesin.<br />
Eğitim... “Gezegenin en iyi okulu” olduğunu<br />
savundukları bir okulları var. Üstelik ücretsiz<br />
ve sınavsız... 6-16 yaş arası çocuklar,<br />
öğrenmek istedikleri her konu hakkında<br />
eğitim alabiliyor. Bu bir sanat dalı, bir spor<br />
branşı veya akademik bir ders olabilir. Konuştuğunuz<br />
dil ise önemsiz. Çünkü öğrenci<br />
hangi dili konuşursa konuşsun, okulda<br />
eğitime başlayacaksa Norveç’ten acilen<br />
o dili bilen bir öğretmen getiriliyor. Ayrıca<br />
dünyanın en kuzeyinde bulunma özelliğine<br />
sahip bir gelişmiş üniversiteleri bile var.<br />
Az vergi ve yüksek maaş... Vergi, Norveç’te<br />
alınanın neredeyse yarısı... Çalıştığınız işte<br />
kazanılan ücretler de fazla, 'kazan kazan'<br />
durumu.<br />
Şu cümleyi kuracağım ömrüm boyunca<br />
düşünsem aklıma gelmezdi; “Kuzey ışıkları<br />
güneyimde kaldı.” Evet, bu yaşanmış bir<br />
olay... Svalbard’ın bize sunduğu en güzel<br />
nimetlerden birisi olan “Kuzey Işıkları”... 3 gün<br />
süresince güneyimizden geçip gittiler. Bizim<br />
şanssızlığımızı bir kenara bırakırsak, 24 saat<br />
karanlık olduğundan ışıkları her an görebilme<br />
ihtimaliniz var. Kulağa çok hoş geldiği kesin.<br />
Zaman durdu burada, geçmediğini düşünmeye<br />
başladık. Buralılar zamanın geçtiğini<br />
güneşi görmelerine kalan günü söylediklerinde<br />
hatırlattı bize. 8 Mart’ta dünyanın en<br />
kuzeyindeki kiliselerinin önünde topluca<br />
güneşin görüleceği günü bekliyorlar.<br />
Dakika dakika şafak sayıyorlar. Burada<br />
her birimiz çok iyi anlıyoruz, her sabah<br />
gördüğümüz ve çok da önemsemediğimiz<br />
güneşin aslında ne kadar önemli olduğunu.<br />
Bu karanlık günlerin bir de aydınlık halleri<br />
varmış. Güneş o dönemde sürekli tepede,<br />
hiç batmadan daireler çiziyormuş. Bu durum<br />
ilk anda kulağımıza hoş geldi ama buralılar<br />
karanlığı daha çok seviyor. Çünkü aydınlık<br />
dönem, biyolojik saatleri için çok daha fazla<br />
sıkıntı yaratıyormuş. Bedenleri ve zihinleri<br />
sürekli uyanık kalmak istiyor, uyuyamıyorlarmış.<br />
Kısa süreliğine hoş olabilir ama uzun<br />
süre değil dediklerine hak verdik.<br />
Kaç gündür güneşi görememenin yanında<br />
insandan başka canlı da göremedik. Yerden<br />
50 cm aşağıya doğru uzanan “permafrost”<br />
denilen donmuş toprak yüzünden Svalbard’da<br />
ağaç ve bitki yetişmiyor. Tüm<br />
ihtiyaçlar anakaradan geliyor. Yetişen tek<br />
yeşiller, yazın görülebilen liken ve yosunlarmış.<br />
Bu permafrost yüzünden binaların<br />
kanalizasyonları, kablo bağlantıları hep yeryüzünden<br />
geçiyor. Hatta binaların temelleri<br />
bile yok, hepsi prefabrik... Ayrıca Svalbard’da<br />
ölmek yasak, nasıl mı? Burada mezarlık yok.<br />
Yıllar önce ölen 35 kişiyi gömüyorlar, hava<br />
nispeten ısınıp karlar eriyince ölü bedenler<br />
hiç bozulmamış haliyle toprağın üzerine çıkıyor.<br />
Bunu görünce bu işten vazgeçip, ölüleri<br />
Norveç’e götürme kararı alıyorlar.<br />
Sürekli yeni bir şeyler öğreniyoruz. Daha<br />
önce duyduklarımıza hiç benzemeyen şeyler<br />
bunlar, tıpkı tohum ambarı gibi. Çok özel<br />
bir yer var burada. Belki basit gelebilir yazılı<br />
hali ama o kapı önünde durup baktığınızda,<br />
dünyanın geleceğinin buranın arkasında<br />
olduğunu düşününce, ağırlığı benim gibi<br />
sizi de ürpertecektir. Olası bir “yok oluş”<br />
veya kıtlıkta, yeniden yaşamın sürdürülebilirliği<br />
adına oluşturulmuş bir ambar...<br />
“Global Seed Vault”, dünyanın her ülkesinden<br />
getirilen tüm türlere ait tohumların<br />
saklandığı bir ambar. Ambar sonrası, uzayı<br />
ve gökyüzünü karış karış tarayan, iklimleri<br />
ve ozon tabakasını araştıran dev radar ve<br />
gözlem evlerini görünce, buranın dünyamız<br />
için birçok şey yaptığına emin olduk.<br />
Kuzeyin sessizliği içerisinde günlerimizin<br />
sonuna geldik. Karanlık ve kara kış hâli<br />
tamam. Aydınlık hâl için daha şimdiden gün<br />
saymaya başladık. Avrupa’nın bittiği bu<br />
noktadan geri dönme zamanı. Bizi Oslo’ya<br />
götürecek uçağımıza giderken karmaşık<br />
duygular içerisindeyiz. Burada yaşayabilir<br />
miyiz? Cevabını veremedik hiçbirimiz...<br />
Fakat şundan eminiz, bugüne dek yaptığımız<br />
seyahatlerin en faydalısı bu oldu. Hak<br />
ettiği değeri veremediğimiz ya da sahip<br />
olup önemsemediğimiz yaşam döngümüz<br />
içerisindeki etkenleri tekrar gözden geçirdik.<br />
Bundan böyle her sabah uyandığımda<br />
güneşe bakıp, görebildiğim için ona çok<br />
teşekkür ediyorum.<br />
74 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Geçmişten Geleceğe<br />
Aşiyan Müzesi,<br />
pazartesi günleri<br />
hariç her gün<br />
ziyarete açık...<br />
09.00-16.00<br />
saatleri arasında<br />
gezebileceğiniz<br />
müzeye girişler de<br />
ücretsiz.<br />
Kuş yuvasında baharı kutlamak;<br />
AŞİYAN MÜZESİ<br />
OĞULCAN TATAR<br />
Dilimize Farsçadan gelen “aşiyan” kelimesi,<br />
“kuş yuvası” anlamına geliyor. Baharın ilk<br />
günlerinde yeniden ziyaret ettiğim Aşiyan<br />
Müzesi’nde kuş sesleri eksik olmadığı gibi,<br />
erguvan manzaraları ve Boğaz'ın ilham<br />
veren görüntüsü, ziyaretçilere İstanbul’un<br />
keyfini çıkaracağı çok keyifli bir ortam<br />
sunuyor. Yeşilin içinde ve Boğaz manzaralı<br />
olan bu güzel evi müze yapan özelliği ise,<br />
edebiyatımızın önemli isimlerinden biri<br />
olan Tevfik Fikret’in dokuz yıl yaşadığı ve<br />
önemli eserlerini yazdığı ev olması.<br />
Tevfik Fikret sadece eve ve semte "Aşiyan"<br />
adının verilmesinde öncü olmamış, bir de<br />
bu güzel kuş yuvasının planını kendi çizmiş.<br />
Çok yönlü bir sanatçı olan Tevfik Fikret, aynı<br />
zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk için<br />
de önemli bir düşünce mimarı olmuş. Öyle ki<br />
Atatürk, Tevfik Fikret ile ilgili olarak; “Ben inkılâp<br />
ruhunu ondan aldım. Ziyaret edeceğim<br />
yerlerin başında elbette ki Aşiyan gelir” der.<br />
Üç katlı, bahçeli ve mümkün olduğunca<br />
orijinaline bağlı kalınarak restore edilen<br />
Aşiyan Müzesi’nin ilk katında Tevfik Fikret,<br />
babası ve oğlu ile ilgili ana salon bulunuyor.<br />
Salonun öne çıkan detaylarından biri,<br />
Sultan Abdülmecit’in Tevfik Fikret’e hediye<br />
ettiği meşhur “Sis” tablosu. Tablodan biraz<br />
uzaklaşıp gözlerinizi kısarak baktığınızda,<br />
sisin ardında yer alan Galata Köprüsü ve<br />
Tarihi Yarımada siluetini görebilirsiniz.<br />
"Edebiyat-ı Cedide" salonunda dönemin<br />
edebiyat akımına ait sanatçıların orijinal<br />
fotoğrafları, "Abdülhak Hamit Tarhan"<br />
odasında Tarhan’ın orijinal boyutlardaki<br />
resmini görebilirsiniz. "Şair-i Azam" olarak<br />
bildiğimiz Abdülhak Hamit Tarhan’ın masasında<br />
ise kullandığı son ilacının şişesi, özel<br />
eşyaları ve Lüsyen’e ait saçlar bulunmakta.<br />
Müzenin üst katında Tevfik Fikret’in çalışma<br />
odası göze çarpıyor. Masasının üstünde<br />
kendine ait orijinal yazı takımı ile beraber<br />
Aşiyan Müzesi’nin planı bulunuyor. Çalışma<br />
masasının tam karşısındaki kısımda,<br />
Osmanlıca orijinal doğum belgesi ve kendi<br />
çizdiği karakalem çalışması bulunuyor.<br />
Evin en güzel manzaralı odası ise kuşkusuz<br />
Fikret’in yatak odası... Tevfik Fikret’in yaşadığı<br />
dönemlerde Boğaz'ın karşı kıyısındaki<br />
evlerin sayısının 50-60 kadar olduğunu<br />
hayal edin, o ana tanık olmak ne güzel olurdu<br />
değil mi? Yatağının hemen yanında yer alan<br />
fotoğraf, Fikret’in öldükten sonra çekilen<br />
ilk fotoğrafı. Vasiyetinde öldükten sonra<br />
(19 Ağustos 1915) bu evin bahçesine<br />
gömülmek istediğini belirtse de bu isteği<br />
ölümünden yıllar sonra, 24 Aralık 1961’de<br />
gerçekleşti. Yatağının diğer yanında yer alan<br />
mask, Mihri Müşfik Hanım’ın eseri. Müşfik<br />
Hanım’ın bir diğer özelliği, Mustafa Kemal<br />
Atatürk’ün portesini ilk yapan sanatçı<br />
olmasıydı tabii ki. Odada Mustafa Kemal’in<br />
Aşiyan ziyaretiyle ilgili bilgiler de yer alıyor.<br />
Evin en alt katında Şair Nigar Hanım’a<br />
adanmış bir oda, yemek odaları ve mutfak<br />
bulunuyor. Yedi dili akıcı olarak konuşabilen<br />
Nigar Hanım’ın halen bir kısmı gizli olarak<br />
saklanan "Aşiyan Günlükleri" de bu evde...<br />
Yemek odasında göze çarpan ilk detaylar,<br />
duvardaki natürmort tablolar oluyor. Yemek<br />
odasının yanındaki mutfaktan balkona açılan<br />
pencereye de “Sokrat Penceresi” adını<br />
vermiş Tevfik Fikret.<br />
76 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
İnsan Kaynakları<br />
Kariyerimdeki<br />
tutkular ve ben<br />
DR. BARBAROS KON<br />
Humanica İnsan Kaynakları<br />
Son derece rekabetin olduğu, en güçlü olanın hayatta kaldığı,<br />
teknoloji odaklı olanların kazandığı, sınırların kalktığı ve<br />
herkesin dünya vatandaşı olmaya çalıştığı öyle bir yüzyılda<br />
yaşıyoruz ki, bu yüzyılda kendini yönetebilen artık kazanıyor.<br />
Tabii ki kendini yönetebilmek için önce kendinle tanışman ve<br />
kendinle ilgili farkındalığa sahip olman gerekmekte. Çünkü<br />
farkındalığı olanlar fark yaratır, fark yaratanlar fayda yaratır,<br />
fayda yaratanlar fırsatları kullanırsa başarıya ulaşır. Bu yazıda<br />
size özellikle yaptığınız meslekte daha iyi değil, daha farklı<br />
olmayı vurgulayacağım. Fakat önce arzularınız ve tutkularınız<br />
ile ilgili size kendinizi keşfettireceğim.<br />
Yaşamınız boyunca yapabileceğiniz en güzel yolculuk, kendinizden<br />
doğru başlayan bir yolculuktur. Unutmayın; dışarıya<br />
bakan rüyadadır, kendi içine bakan uyanıştadır.<br />
Elon Mask, Steve Jobs, Bill Gates, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg<br />
ve Larry Page & Sergey Brin... İşte 21. yüzyılda dünyadaki<br />
oyunu değiştiren ve geleceği şekillendiren bu kişilerin en<br />
büyük ortak özelliği kendilerini çok iyi tanımaları, arzularını,<br />
tutkularını, amaçlarını belirlemeleri, bunlar doğrultusunda<br />
strateji ve planları oluşturmaları, aksiyona geçmeleri ve<br />
kontrol edip sürekli kendilerini yenilemeleridir. Bir de bunların<br />
yanında başarılı olmalarının altında yatan en büyük özellikleri<br />
ise farklı düşünebilmeleri, farklı olabilme cesareti gösterebilmeleri,<br />
yönlendirici bir vizyona sahip olmaları, inovatif ve proaktif<br />
olabilmeleridir. Peki, bu insanlar bu rekabette nasıl lider<br />
kalabiliyor? Tabii ki sürekli öğrenerek, sürekli yetkinliklerini<br />
geliştirerek, kendilerini sürekli arzu ve tutkuları doğrultusunda<br />
güncel tutarak, birçok kaliteli insan ile iletişime geçerek,<br />
network’lerini güçlü tutarak liderliklerini koruyorlar.<br />
Geleceği şekillendirmek, hayat boyu ortaya çıkan durumları<br />
hem düşünmeyi hem planlamayı hem de tepki vermeyi gerektirir.<br />
Bunlar için anahtar strateji sorular ise:<br />
• Ne yapmak istiyorum?<br />
• Neyin mümkün olduğunu düşünüyorum?<br />
• Hedeflerime ulaşmak için neyi yapmam gerekiyor?<br />
• Yeni fırsatlara ne zaman tepki vermeliyim ve planlarımı<br />
uygulamalıyım?<br />
Doğru kariyeri ve başarabileceğiniz başlangıçları seçmek,<br />
kişisel olarak derinlemesine bir analiz yapmakla başlar.<br />
Bunun için;<br />
• İlgi alanlarınızın ne olduğunu bilmelisiniz.<br />
• Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz şeyleri bilmelisiniz.<br />
• Hayattaki hedeflerinizi ve isteklerinizi keşfetmelisiniz.<br />
• Yaparken kendinizi en rahat hissettiğiniz şeye karar<br />
vermelisiniz.<br />
• Yeteneklerinizi ve kişiliğinizi öğrenmelisiniz.<br />
• Ayrıca arzularınızı da öğrenmelisiniz.<br />
"Arzu", aslında başarılı bir kariyer seçmek de dâhil olmak üzere<br />
hayattaki tüm harika şeylerin başlangıç noktasıdır. Bu nedenle<br />
arzularınızın, ilgi alanlarınızın, becerilerinizin ve kişiliğinizin<br />
değerlendirilmesiyle, uygun bir kariyer seçmeye ve bu konuda<br />
başarılı olmanıza doğru büyük bir adım atıyor olacaksınız.<br />
"Tutku", yapmayı sevdiğiniz ve yapmaktan asla bıkmayacağınız<br />
şeydir. Başarılı bir kişiyi gözlemleyin, ne yaptığını kesinlikle<br />
seven birini göreceksiniz. Aslında yaptığınız işi sevmezseniz,<br />
mesleğiniz de dâhil olmak üzere herhangi bir çabada<br />
uzun vadeli başarı elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle<br />
yaptığınızı tutkuyla sevmediğiniz sürece mesleğinizde asla<br />
başarılı olamazsınız. Bu arzu ve tutku işe coşku katar, yani<br />
insanları yanınıza çekmek için en kuvvetli duygudur. Bunun<br />
için işe hem aklınızı hem de yüreğinizi koyun ve yaptığınız işin<br />
teşvik edici yönünü görün. İşte o zaman başarı sizi bulacaktır.<br />
Kısaca kendinizle ilgili umutlu olun, "umut" olmazsa gelişemeyiz.<br />
Tolstoy ne güzel söylüyor:“Umut, uyanan adamın<br />
rüyasıdır.” Hadi uyanın...<br />
Bir sonraki yazımda amacınızı ve gerçek tutkunuzu ortaya çıkarmak<br />
için kendinize soracağınız soruları ve harekete geçip sonuç<br />
almak için neler yapmanız gerektiğini paylaşıyor olacağım.<br />
Sevgiyle kalın...<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
77
Gezi<br />
İhtişama, tarihe, sanata,<br />
lezzete ve hikâyelere gelin!<br />
VERONA’YA GELİN<br />
Çarpıcı bir geçmiş, sıradışı varoluş ve günümüz!<br />
Verona sizi alır, kendine…<br />
Yazı ve Fotoğraflar: YİĞİT UYGUN<br />
y_uygun@superonline.com<br />
Avrupa’nın bir muhteşem kentinde daha<br />
seyahatteyiz. Ne mutlu bizlere... "İtalya’da<br />
hangi kenti daha çok seversin?" diye<br />
sorsanız, ayırt edemem! Fakat birden fazla<br />
gidip, her seferinde de "İyi ki gelmişim"<br />
dediğim kentlerin yeri ayrıdır bende! Evet,<br />
Verona’dayız. İkinci kez! "İyi ki gelmişim"<br />
dedim mi? Dedim!<br />
İç içe geçmiş meydanlar, bunları birbirine<br />
bağlayan daracık sokaklar, asırlardır ayakta<br />
kalmış müthiş yapılar, devasa köprüler,<br />
görkemli kuleler, lüks mağazalar, şık<br />
restaurantlar... Liste uzar gider. Bunların<br />
da ötesinde iki önemli olgu var ki, detaylar<br />
birazdan.<br />
İtalya’nın kuzeydoğusunda, Veneto bölgesinde<br />
yer almakta Verona. 3 bin kilometrekarelik<br />
bir alan ve 1 milyona yaklaşan nüfusu ile<br />
küçük ama çok şık bir kent bence... Venedik<br />
ile Milano’nun tam ortasında, yakındaki<br />
Bologna’yı da unutmamalı. Dolayısıyla ülkemizden<br />
buraya ulaşım, saydığım kentlerden<br />
olacak. Direkt uçuş yok. Ben bir önceki<br />
gidişte (9 yıl olmuş) Bologna’dan uçmuştum,<br />
bu kez Venedik aktarmalı gittim. Karayolu<br />
bağlantı süreleri de Milano’dan 2 saat, Venedik’ten<br />
1,5 saat, Bologna’dan ise 50 dakika.<br />
Po’dan sonra İtalya’nın ikinci en uzun nehri<br />
Adige, kenti ikiye bölmüş. İki yakayı bağlayan<br />
muhteşem köprüler var. İkinci Dünya<br />
Savaşı sırasında Almanlar, Adige üzerindeki<br />
9 köprüyü havaya uçurmuş ve kentteki<br />
binaların da yüzde 44'ü yıkılmış. Verona<br />
sonradan yenilenmiş. Bir şans, tarihi doku<br />
pek zarar görmemiş!<br />
Verona’nın tarihine ilişkin bilgiler sabit<br />
değil, kaynaklar da farklı. Genel kanı;<br />
İ.Ö. 550'de kurulduğu; Raetialıların,<br />
Etrükslerin ve Galyalıların yaşadığı, İ.Ö.<br />
300'de Romalılar tarafından fethedildiği<br />
yönünde. Bir başka kanıya göre ise, Romalılar<br />
buraya İ.Ö. 89'da gelmiş. Her neyse,<br />
yaşadıkları kesin! Bugün kentte dört<br />
önemli Roma kalıntısı mevcut... Arena,<br />
Arco dei Gavi (Gavi ailesine atfedilen bir<br />
tak), Roma Kapısı (Porto Borsari) ve Roma<br />
Tiyatrosu...<br />
Vee, işte az önce sözü edilen ilk olguyu açalım<br />
şimdi! Arena... İ.S. 1. yüzyıla tarihleniyor.<br />
Bir yaklaşıma göre İ.S. 30 yılında inşası<br />
başlamış. Evet, burası Roma’daki Collesium<br />
kadar görkemli değil, fakat ondan<br />
hem daha eski hem de sapasağlam ayakta.<br />
78 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Gezi<br />
Bugün bile muhteşem konserlere ev sahipliği<br />
yapıyor. Haziran-Eylül ayları arasında<br />
yapılan Verona Opera Festivali’ne bilet<br />
bulmak için aylar öncesinden girişim şart.<br />
Dünyanın bu konudaki en önemli sanatçıları,<br />
her yıl sanatseverleri buraya çekiyor.<br />
139 metre uzunluk ve 110 metre genişlik ile<br />
elips biçimindeki bu yapı, benzerleri ile beraber<br />
dünyada üç adet! Roma Collesium’un<br />
dışında bir de Capua Amfitiyatrosu var.<br />
Festivalden söz ettik. Gelelim Verona’daki<br />
ikinci festivalin detaylarına. Bu da bizi,<br />
yine az önce söz ettiğimiz olgulardan<br />
ikincisine götürüyor; Casa di Giuletta!<br />
(Juliet’in Evi) Romeo ve Juliet’i bilmeyen<br />
var mı? Tabi ki yok! Şubatın ilk iki haftası,<br />
Verona’da Romeo ve Juliet için yapılan<br />
Sevgililer Günü Festivali olarak kutlanıyor.<br />
Peki neden? Bu ‘olmaz aşkın’ en önemli<br />
sahnesinin geçtiği Juliet’in evi ve o ünlü<br />
balkon burada! Şaka tabi... Ev Juliet’in<br />
değil, balkon da sonradan eklenmiş, hatta<br />
buranın eski bir han olduğu ve salt turizm<br />
amaçlı yenilenip bu 'asparagas'ın dilden<br />
dile yayıldığı söyleniyor. Ama adamlar<br />
başarmışlar, kapıda her daim kuyruk. Bahçeye<br />
girebilmek bir dert, evin içine girmek<br />
ayrı dert, izdihamdan... Aşk mektupları,<br />
asma kilitler, çikletler, daha pek çok obje<br />
duvarlarda. Yalan ama gerçekmişçesine!<br />
Bu arada, bu ölümsüz eserin Shakespeare<br />
tarafından yazılışının çok öncesinde anlatıldığı<br />
da tarihe düşülen notlar arasında.<br />
Yani her şey sahte ama bunun için turistlerin<br />
harcadığı Eurolar gerçek!<br />
Tarihinden devam edecek olursak, 1117’deki<br />
deprem ve <strong>18</strong>82’deki sel felaketi pek çok<br />
tarihi binayı yıkıyor ya da zarar veriyor. Devam<br />
eden işgaller de şehri sarsıyor. 1797’de<br />
Napolyon egemenliği sonrasında Avusturyalıların<br />
hâkimiyeti söz konusu... Kısaca Verona,<br />
<strong>18</strong>66'da İtalya ile birleşene dek sayısız<br />
tarihsel maceraya tanıklık etmiş. Yaşlı ve<br />
mağrur bir kent burası... Gezerken fark ediyorsunuz.<br />
Burayı yaya gezmek en güzeli, zira<br />
küçük bir kent. Eski bölümleri araç trafiğine<br />
kapalı. Birbiriyle bağlantılı her sokak, her<br />
meydan sizi büyüleyecek! Şehirde tramvay<br />
ve metro zaten yok. Otobüs tek seçenek<br />
ama şehir dışı için... Bir de bisiklet...<br />
Dışarıdan içeriye doğru eski kenti tanımaya<br />
çalışalım şimdi de... Adige’nin kıyı<br />
şeridinde eski kale ilk durağımız olsun,<br />
muhteşem köprüsüyle Castellveccihio…<br />
Kırmızı tuğlalar apayrı bir hava vermiş, tüm<br />
görkemiyle sapasağlam ayakta bu kale!<br />
İçeri doğru girerken ilk özel yapı Roma Kapısı,<br />
gerçekten olağanüstü! Verona’nın ana<br />
meydanı Piazza Bra… İşte ünlü Arena da<br />
burada... Ve şık belediye binası da! Hemen<br />
biraz ileride bu meydana girişin kapı sütunları<br />
ve kemeri! Burada her taraf fotoğraflık…<br />
Yeri gelmişken, kapı sütunlarına göre<br />
meydanın sol tarafı keyifli restaurantları<br />
ile meşhur. Bir önceki gidişteki yediğim<br />
pizzayı yıllar sonra yine buldum ve yedim.<br />
Aynı yerde aynı muhteşem tat. Beraberindeki<br />
kırmızı şarabın katkısı olabilir mi?<br />
Mümkün...<br />
Verona’da şahane şaraplar içebilirsiniz!<br />
‘Amorone della Valpolicella’ en ünlüsü…<br />
Ama şart değil. Hepsi güzel çünkü… Yemekten<br />
açılmışken, risotto çok önemli burada.<br />
Bir de etli yemeklere dikkat etmeli. Bazı<br />
restaurantlarda ayrıca belirtilmiş, Sugo ve<br />
Caval, yani eşek ve at eti ürünleri… Aman<br />
dikkat! Belli olmaz, belki de seversiniz?<br />
Eh, yemeğimizi de yedik, yola çıkalım<br />
yeniden. Bu kez rota Piazza Erbe… Via<br />
Mazzini’yi kat ediyoruz. Sağlı sollu muhteşem<br />
mağazalar, yürüdüğümüz zemin<br />
yüzyıllar öncesine ait, ortası yağmur sularının<br />
akması için eğimli. Etraf gerçekten<br />
olağanüstü… Vee, Erbe… Eskinin sebze,<br />
meyve ve balık pazarı, bugünün hediyelik<br />
eşya cenneti. Daha da önemlisi, olağanüstü<br />
kulelerin ve tarihi binaların meydanı…<br />
Kuleler, o dönemde kente hâkim olan ya<br />
da olmak isteyen ailelerin varlığını, gücünü<br />
gösteren yapılar. En yüksek, en büyük, en<br />
görkemli kuleye sahip aile, kentte en büyük<br />
saygıyı hak ediyor. Tüm Verona’nın en<br />
görkemlisi de işte bu meydanda, Lamberti<br />
Kulesi… İlgili aileye ait kule, 1172'de inşa<br />
edilmeye başlanmış. 84 metre yükseltisi<br />
ile meydanda boy gösteriyor. Kentte soylu<br />
ailelerin rekabeti söz konusu...<br />
Signori Meydanı'na ilerlerken 14. yüzyıla tarihlenen<br />
ünlü çeşme göze çarpıyor. Tabi çekmek<br />
lazım! Piazza Signori… Bu meydanda<br />
binalar yan yana, yüzyıl sayısına göre sıralı.<br />
14. yüzyıldan başlar, 20. yüzyıla kadar gider.<br />
Nasıl bir mimari yaklaşım akıl almıyor?<br />
Meydanın ortasında Dante Heykeli… Bu<br />
meydan onunla da anılıyor. Önemli ailelerden<br />
Scaliger Ailesi'nin himayesinde yıllarca<br />
yaşamış burada ünlü sanatçı. Meydanın<br />
hemen arkasında, burada 2 yüzyıl hüküm<br />
süren ailenin sarayı görülmeye değer… Hemen<br />
meydan çıkışında da aynı aileye ait, art<br />
gotik tarzda anıt mezarı... Rüyada gibiyiz.<br />
Parmaklar deklanşörden düşmüyor. Nereye<br />
dönsek resim!<br />
Bunların dışında Roma Tiyatrosu, Verona<br />
Katedrali, İtalyan bahçelerinin en güzeli<br />
Giardino Giusti, Via Cappello, Corso<br />
Porta Borsari caddeleri mutlak görülmeli<br />
bu UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki<br />
kentte!<br />
Vee sanat… Ünlü mimarlar Fra Gioconde<br />
ve Michele Sanmicheli ile ressamlar<br />
Pisanello ve Paola Veronese de buralı. Verona’yı<br />
gezmek için üç gün yeterli olacaktır.<br />
İlkbahar ve sonbahar ise ideal zamandır...<br />
Verona’yı kokla, dokun, fotoğrafla… Kimbilir<br />
ne zaman gelirsin bir daha? Yaşa...<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
79
Ayrıcalıklı Rotalar<br />
Canlı yaşamı, sıcakkanlı insanları,<br />
ılıman iklimi ile karşınızda<br />
V A L E N C I A<br />
SERDA BÜYÜKKOYUNCU<br />
i serdabuyukkoyuncu<br />
İspanya deyince iki mimar aklıma geliyor. Biri, 19.<br />
yüzyıl Barselona’sını taçlandırmış olan Antoni<br />
Gaudi, diğeri ise 21. yüzyıl Valencia’sına imza atan<br />
Santiago Calatrava. İki şehir de mimariye meraklı<br />
turistler için hazineler saklıyor içlerinde; biri geleneksel,<br />
diğeri ultra modern dönemin eserlerini<br />
sunuyor ziyaretçilerine...<br />
Canlı yaşamı, sıcakkanlı insanları, ılıman iklimi, Las<br />
Fallas Bayramı ve müzeleri, Valencia’yı daha da<br />
cazip hale getiriyor. Valencia enteresan bir şehir...<br />
İlk bakışta beton blokların istilasındaki sıradan<br />
bir yerleşimde olduğunuzu zannediyorsunuz.<br />
Tarihi bölüme ve fütüristik "Ciutat de les Arts i<br />
de les Ciencies" isimli komplekse gittiğinizde ise<br />
fikriniz değişiyor ve Avrupa’nın güzel bir kentinde<br />
olduğunuzu anlıyorsunuz.<br />
İspanya'da Comunidad Valenciana özerk<br />
bölgesinin başkenti olan şehrin ilk ismi Latince<br />
güç, kuvvet anlamına gelen Valentia. Madrid ve<br />
Barselona’dan sonra İspanya’nın üçüncü büyük<br />
şehri olan Valencia, narenciye ve palmiye ağaçları<br />
ile süslü bir Akdeniz kenti. Geçmişte Turia Nehri,<br />
Valencia’ya hayat katmış ve Roma döneminden<br />
itibaren önemli bir yerleşim olmasını sağlamış.<br />
Günümüzde kurumuş olan nehir yatağı, yemyeşil<br />
bir parka ev sahipliği yapıyor. Tarihe baktığımızda<br />
Romalıları Vizigotlar, onları da 714 yılında Kuzey<br />
Afrika’dan gelen Mağribiler takip etmiş. Arap<br />
dönemi 1238’de sona ermiş ve Aragon Krallığı’nın<br />
bir parçası olmuş Valencia. Uzun bir süre Araplar<br />
ve Hıristiyanlar bir arada yaşamışlar, ta ki V. Şarl<br />
dönemi başlayana kadar. Ardından Araplar, İber<br />
Yarımadası’nın diğer kısımlarından olduğu gibi<br />
Valencia’dan da ayrılmak zorunda kalmışlar.<br />
İspanya’da karnavallar ve dini bayramlar çok<br />
önemli. Bunlar bölgelere göre farklılık gösterebiliyor<br />
ve genel olarak 'fiesta' olarak adlandırılıyorlar.<br />
İspanyolların yaşama bakışını “Viva la fiesta” olarak<br />
özetlemek mümkün. Mart ayındaki Las Fallas<br />
Bayramı, şehirdeki en keyifli kutlamalardan biri ve<br />
benim bugüne kadar gördüğüm en eğlenceli olaylardan<br />
biri. Las Fallas Bayramı, Orta Çağ’da baharı<br />
kutlayan işçilerin yaktıkları ateşlerle çıkmış<br />
ortaya, daha sonra kilisenin devreye girmesiyle bu<br />
ateşleri yakma zamanı San Jose'nin gününe denk<br />
getirilmiş. Meryem Ana’nın eşi ve marangozların<br />
azizi olan San Jose (Hz. Yusuf) anısına kutlanan<br />
bayramın diğer bir hikâyesi ise şöyle: Çocuklara<br />
oyuncak yapan San Jose'nin atölyesi, bir gün<br />
bütün oyuncaklar ve yaptığı her şeyle birlikte<br />
yanmış. Bunun ardından Valencialılar, San Jose'yi<br />
her sene mart ayında tahta ve kâğıttan kocaman<br />
kuklalar yapıp, 19 Mart'ta da hepsini yakarak<br />
anmaya başlamışlar.<br />
Günümüzde geleneksel giysileri içindeki “fallera”<br />
denen kızlar bu kuklaları ateşliyor, itfaiye görevlileri<br />
de ateşi söndürüyor, ardından da kalabalığı<br />
ıslatıyorlar. Bazıları 30 metreyi bulan, tanınmış<br />
kişileri de sembolize eden bu kuklalara “falla” de-<br />
Las Fallas Bayramı<br />
80 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Ayrıcalıklı Rotalar<br />
niyor. O yılın en güzel kuklası ise yakılmayarak,<br />
Monteolivete Meydanı’ndaki müzeye<br />
kaldırılıyor. Bayram zamanı çatapata<br />
benzeyen “mascleta”lar gün boyunca kulakları<br />
tırmalıyor. 15, 16, 17 ve <strong>18</strong> Mart geceleri<br />
saat 12.00’den sonra başlayan havai fişek<br />
gösterileriyle eğlence doruğa çıkıyor, bayram<br />
renkleniyor ve sabaha kadar dans edip<br />
içilerek Las Fallas kutlanıyor. İki milyona<br />
yakın insan eğlencelere katılıyor.<br />
Trenle Barselona’ya üç, Madrid’e ise üç<br />
buçuk saat mesafede bulunan Valencia,<br />
yürüyerek keşfedilecek bir şehir. Önce<br />
inşaatına 1262 yılında başlanan katedralin<br />
olduğu Kraliçe Meydanı’na (Plaza de la<br />
Reina) gidin. Katedralin içinde Hz. İsa’nın<br />
çarmıha gerilmeden önceki son yemeğinde<br />
kullanıldığı söylenen kutsal kase de var.<br />
Binanın yapımı çok uzun sürdüğü için üç<br />
kapısı da farklı dönemlere ait. Biri Gotik,<br />
diğeri Romanesk, üçüncüsü ise Barok<br />
mimarinin esintilerini taşıyorlar. 68 metre<br />
yüksekliğindeki çan kulesi de katedrale<br />
ayrı bir hava veriyor. Şehrin sembolü olan<br />
ve Miguelete dedikleri kule, 1420 yılında<br />
tamamlanmış. İsterseniz tepesine çıkıp<br />
manzarayı seyredebilirsiniz.<br />
Plaza de la Reina<br />
1238 yılında bir zafer takı gibi inşa edilen<br />
Torres de Serranos, Gotik mimarinin güzel<br />
örneklerinden. Bu görkemli kuleler aslında<br />
şehri korumak amacıyla yapılmış. La Lonja<br />
ise 1482 ve 1498 yılları arasında şehre<br />
kazandırılan Geç Gotik dönemin görkemli<br />
eserlerinden biri. Pere Compte tarafından<br />
yapılan bina, sarmal kolonlarıyla ünlü ve<br />
sergiler için kullanılıyor. Geçmişte tüccarların<br />
mekânıymış. İşlev olarak bizdeki<br />
loncaya benzeyen bu yapı, UNESCO’nun<br />
Dünya Kültürel Mirası Listesi'nde de yer<br />
alıyor. Şehrin tarihi kısmında dolaşmak,<br />
sokaklardaki birbirinden ilginç yapıları<br />
keşfetmek, yapmanız gereken belki de en<br />
önemli şey. İlk katı çok gösterişli bir şekilde<br />
dekore edilmiş olan Palau de la Generalitat,<br />
Valencia hükümetinin bulunduğu yer.<br />
17. yüzyıldan kalma bir kilise olan Basilica<br />
de la Virgen de los Desamparados<br />
(Terkedilenlerin Meryemi) ise şehirde<br />
keşfedilmesi gereken diğer eserlerden<br />
biri. Museo Nacional de Ceramica Valencia,<br />
şehrin önemli müzelerinden biri ve içinde<br />
çok güzel seramik eserler var. Güzel Sanatlar<br />
Müzesi olan Museo de Bellas Artes,<br />
eski çağlardan 19. yüzyıla kadar olan geniş<br />
bir yelpazedeki 2 bin civarında heykel ve<br />
tabloyu bünyesinde barındırıyor. Goya’ya<br />
ait altı tablo, El Greco’nun San Juan Bautista<br />
(Vaftizci Yahya) ve Velazquez’in oto<br />
portresi de bu eserler arasında. Güzel bir<br />
kafesi olan bu müzenin yanında çok bakımlı<br />
olan Jardines del Real (Kraliyet Bahçeleri)<br />
var. 20 yüzyılın şaheserlerine göz atmak<br />
istiyorsanız, nehrin karşı yakasındaki Institut<br />
Valencia d’Art Modern’e (IVAM) uğrayın.<br />
Museo Domingo Fletcher, Taş Devri’ne ait<br />
sıradışı çizimleri görebileceğiniz bir müze.<br />
Valencia’da konaklama için Plaça del<br />
Ajuntament ve Plaça del Mercat ideal<br />
yerler arasında. Şehirde 200’ün üzerinde<br />
pilav çeşidi bulunuyor, en ünlüleri ise<br />
doğum yeri Valencia olan “paella”. Şehrin<br />
en güzel pazarlarından biri olan Mercado<br />
La Lonja<br />
Central’de 1000 civarında tezgâh var. Bu<br />
renk cümbüşü içinde yemek yiyecek yerler<br />
de bulunuyor. Yer bademini susam tohumu,<br />
arpa ve pirinçle karıştırınca, boza ve hindistan<br />
cevizi karışımı bir içecek ortaya çıkıyor.<br />
Valencia’da çok popüler olan “horchata de<br />
chufa” isimli bu içeceğin tadına kafelerde<br />
bakabilirsiniz.<br />
Şehirde bar ve publar Carmen bölgesinde,<br />
diskolar ise üniversite civarında bulunuyor.<br />
Yaza doğru şehirdeki metro sayesinde,<br />
doğu istikametinde kalan El Cabanal, La<br />
Malvarrosa ve Las Arenas gibi plajlara gidip,<br />
Akdeniz güneşinin tadını çıkarabilirsiniz.<br />
Sahildeki marina da çok güzel... Marina,<br />
2007’deki Amerika Kupası yelken yarışında<br />
da kullanılmıştı.<br />
Dünyaca ünlü Lladro porselenleri, Valencia<br />
yakınlarındaki Tavernes Blanques kasabasında<br />
üretiliyor. Buradaki Lladro Müzesi’nde<br />
Lladro kardeşlerin üretimine başladığı<br />
porselenlerin ilk örneklerini de görmek<br />
mümkün. Valencia, Barselona ve Madrid<br />
gibi turistlerin akın ettiği bir şehir değil<br />
ama gittiğinizde hoş bir kentle karşılaşıp,<br />
güzel anılarla ayrılıyorsunuz. Sürprizi sevenlerdenseniz,<br />
görülecek yerler listenize<br />
koymayı unutmayın.<br />
Ciutat de les Arts i de les Ciencies (Sanat<br />
ve Bilim Şehri) isimli kompleks, tam bir<br />
modern zamanlar harikası. Santiago<br />
Calatrava dehasını konuşturmuş ve Félix<br />
Candela ile birlikte mimariye apayrı bir<br />
yorum getirmiş. Avrupa’nın bu en büyük<br />
şehir kompleksi, 36 hektarlık bir alana yayılmış<br />
ve öğrenmeyi eğlenceli hale getirmek<br />
amacıyla inşa edilmiş. Kompleks beş<br />
bölümden oluşuyor. L’Hemisfèric’in içinde<br />
bir Imax sinema merkezi ve planetaryum<br />
bulunuyor. Bina göz şeklinde yapılmış ve<br />
yaklaşık olarak 13 bin metrekarelik bir<br />
alanı kaplıyor.<br />
Veliaht Prens Felipe’ye ithaf edilmiş olan<br />
Museu de les Ciencies Principe Felipe ise,<br />
bilim ve teknoloji düşkünleri için adeta bir<br />
oyun alanı. Burada interaktif bir şekilde<br />
eserlere dokunarak vakit geçirmek mümkün.<br />
L’Oceanografic büyük bir akvaryum<br />
olarak hizmet veriyor. 42 milyon litre sudan<br />
oluşan 9 farklı tankta, 500 farklı cinsten<br />
45 bin adet deniz ve okyanus canlısını<br />
barındırıyor. Palau de les Arts Reina Sofia<br />
(Kraliçe Sofia Sanat Sarayı) sahne ve<br />
gösteri sanatları için kullanılıyor. L’Umbracle<br />
ise heykellerle süslenmiş büyük<br />
bir bahçe olarak hizmet veriyor. Projenin<br />
inşaatı 1996 yılı Temmuz ayında başlamış<br />
ve bölüm bölüm bitirilmiş.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
81
Destination<br />
Bosnia and Herzegovina<br />
is opening up to the<br />
world in tourism<br />
SİDAL YAŞAR<br />
Sarajevo, a city that has long left behind<br />
the dark days of warfare, has introduced its<br />
rich touristic value to the world of tourism<br />
by the 1st International Travel Industry<br />
Meeting between 28 March and 1 April.<br />
Following the popular tourism fairs such<br />
EMITT Istanbul, ITB Berlin and MITT Moscow,<br />
a brand-new tourism trade show Meetup<br />
Sarajevo took place in the Balkans.<br />
The event which was organized by<br />
the municipality in collaboration with<br />
Turkish Airlines, gathered more than 200<br />
participants from 80 countries including<br />
representatives of travel agencies,<br />
journalists and bloggers from all around<br />
the world, in order to demonstrate the<br />
city’s significant tourism potential. The<br />
World Federation of Tourism Journalists<br />
and Writers (FIJET) also attended the fair<br />
with journalists from 12 different countries<br />
including Turkey.<br />
PURPOSE OF ACCELERATING<br />
THE TOURISM GROWTH<br />
The authorities have organized a press<br />
conference about the organization which<br />
is also titled as Meetup Sarajevo 2019. The<br />
Mayor of Sarajevo, Abdulah Skaka underlined<br />
their great efforts for improving and<br />
renovating the tourism infrastructures<br />
and pointed out to new establishments<br />
of chain hotels and growing numbers of<br />
travel agencies in the city. Furthermore,<br />
Mr. Skaka expressed his genuine intentions<br />
and implementations for attracting more<br />
tourists to the city for the purpose of accelerating<br />
the tourism growth to support<br />
the economy of the country.<br />
COUNTRY OF MUSIC,<br />
DANCE AND FESTIVALS<br />
A country that offers colourful vibes<br />
to its citizens and tourists through<br />
festivals of music, dance and cinema,<br />
Bosnia and Herzegovina did not fail to<br />
organize a magnificent event. While a<br />
worth-watching tango dance show was<br />
performed by a world champion couple<br />
Valentina & Vedran, a famous local singer<br />
Aida Musanov amazed the listeners<br />
throughout his one-hour long concert at<br />
the gala. It was obvious that there was a<br />
magical touch of a woman behind each<br />
stage of this successful event. After a<br />
little research, we came across with the<br />
name of Merima Ferhatoviç who put forward<br />
the idea of Meetup Sarajevo 2019<br />
and designed the fair.<br />
FASTEST DEVELOPING<br />
COUNTY IN TOURISM<br />
It is no doubt that the meeting will<br />
provide a useful ground for initiating<br />
long lasting business relations between<br />
international travel organizers and<br />
domestic suppliers. Moreover, this ground<br />
will be strengthened by the labour of the<br />
tourism media which plays a crucial role<br />
in the development of the industry. As<br />
UNWTO declared Bosnia and Herzegovina’s<br />
touristic importance by presenting<br />
them as one of the fastest developing<br />
countries in tourism growth last year,<br />
FIJET also will be the sound of Sarajevo’s<br />
rise in tourism.<br />
82 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Fijet<br />
FIJET Bosnia and Herzegovina is being established:<br />
They will promote tourism<br />
values to the world<br />
SİDAL YAŞAR<br />
Meetup Sarajevo 2019 has also brought<br />
along the idea of founding FIJET Bosnia and<br />
Herzegovina. This decision which will bring<br />
important contributions to the promotion<br />
of touristic values of the country brought<br />
happiness and excitement to everyone, especially<br />
to travel agencies and the people<br />
of Bosnia and Herzegovina of course.<br />
IN THE LEADING OF AWARD-WINNING<br />
JOURNALIST DARIO NOVALIC<br />
Dario Novalic, a pioneering journalist of<br />
the country, has taken the duty of establishing<br />
FIJET Bosnia and Herzegovina.<br />
Born in 1964 in Sarajevo, Novalic is also a<br />
scholar of political science who studied in<br />
Bosnia and Herzegovina and U.S.A.<br />
THE OWNER OF START<br />
BOSNIA MAGAZINE<br />
Having started his journalism career in<br />
1984, Dario Novalic is also the owner of<br />
Start Bosnia Magazine which is published<br />
every 15 days country-wide. An award-winning<br />
journalist Novalic is internationally<br />
known for investigative journalism.<br />
GREAT OPPORTUNITY TO PROMOTE<br />
BOSNIA AND HERZEGOVINA<br />
We had chance to meet with Dario Novalic<br />
within the 1st International Travel Industry<br />
Meeting in Sarajevo, who mentioned<br />
about FIJET as an opportunity for opening<br />
Bosnia and Herzegovina up to the world.<br />
Expressing that he has taken this decision<br />
FIJET World<br />
Board Member<br />
and FIJET Turkey<br />
President Delal<br />
Atamdede is also<br />
supporting the<br />
establishment of<br />
FIJET Bosnia and<br />
Herzegovina,..<br />
while entering 2019, Novalic stated the<br />
followings: “From 31 January on, as a team<br />
of 10 journalists, we are carrying on our<br />
works with a great sincerity. I have very<br />
powerful friends. Being in the first place<br />
FIJET Turkey, we are following the works of<br />
members of FIJET closely and taking our<br />
notes elaborately.”<br />
SOPHISTICATED JOURNALISTS<br />
ACROSS 34 COUNTRIES<br />
Celebrating its 65th foundation anniversary,<br />
The World Federation of Tourism<br />
Journalists and Writers (FIJET) with almost<br />
a thousand member from 34 countries is<br />
globally recognized as an organization<br />
which makes noteworthy efforts for keeping<br />
tourism as a sustainable activity and a<br />
peace bringer.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
83
Destinasyon<br />
Bosna Hersek turizmde<br />
DÜNYAYA AÇILIYOR<br />
KADİR TOPRAKKAYA<br />
Orta Avrupa ve Balkanlar’ın tarihi değerleri<br />
yanında yeraltı zenginlikleriyle de bilinen<br />
ülkesi Bosna Hersek, şimdilerde turizmde<br />
dünyaya açılıyor. Toplumlarda huzur ve<br />
barış ortamının turizmde sıçramalara<br />
yol açtığının, bunun da maddi ve kültürel<br />
anlamda gelişim ve genişleme yarattığının<br />
farkına varan yöneticiler; “Turizm, turizm,<br />
turizm” mesajı veriyor.<br />
SARAYBOSNA İLE TANIŞIN<br />
Balkanlar'da Türk kültürünü yakından<br />
hissettiren Saraybosna’da geçtiğimiz<br />
haftalarda uluslararası bir buluşma gerçekleşti.<br />
“Meetup Sarajevo” mottosu ile<br />
düzenlenen organizasyona Filipinler’den<br />
Hollanda’ya, Azerbaycan’dan İngiltere’ye,<br />
Lübnan’dan Hindistan’a kadar 80’den fazla<br />
ülkenin turizmcileri katıldı.<br />
TÜRK HAVA YOLLARI DESTEK VERDİ<br />
“Saraybosna 1. Uluslararası Seyahat<br />
Endüstrisi Buluşması” adıyla gerçekleşen<br />
etkinliğe, başta Türk Hava Yolları olmak<br />
üzere pek çok kuruluş da destek verdi.<br />
Bosna Hersek’in yerel seyahat acentaları<br />
ve otelleri, bütün imkânlarını bu buluşma<br />
için seferber etti.<br />
"DÜNYA ÇAPINDA TURİZM TANITIMINI<br />
HAK EDİYORUZ"<br />
Organizasyona katılan konuklar için bir<br />
de gala gecesi düzenlendi. Tarihi belediye<br />
binasında gerçekleşen geceye, Saraybosna<br />
Belediye Başkanı Abdulah Skaka<br />
da katıldı. Burada bir konuşma yapan<br />
Skaka; “Bosna Hersek’in dünya çapında<br />
bir turizm tanıtımını fazlasıyla hak ettiğini<br />
sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada pek<br />
çok ülkeden önemli tur operatörlerini,<br />
gazetecilerini görmekten büyük mutluluk<br />
duymaktayım. Geldiğiniz için teşekkürlerimi<br />
iletiyorum. Bir teşekkürüm de bu<br />
geceye katılan futbol dünyasının yıldızı<br />
Luis Figo’ya” dedi.<br />
MÜZİK, DANS VE FESTİVALLER ÜLKESİ<br />
Müzik, dans, sinema, geleneksel festivalleriyle<br />
vatandaşlarına ve turistlere farklı<br />
tatlar yaşatan Bosna Hersek’in turizmcileri<br />
ağırlaması da görkemli oldu. Dünya<br />
şampiyonluğunu ellerinde bulunduran<br />
dansçılarından Valentina & Vedran ikilisinin<br />
sergilediği tango performansı izlenmeye<br />
değerdi. Bir başka performans ise, ünlü<br />
şarkıcıları Aida Musanovic Arsic’in yaklaşık<br />
bir saat süren şarkılarla geceyi renklendirmesiydi.<br />
84 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Destinasyon<br />
Organizasyonun hazırlanmasında büyük<br />
emekleri olan Merima Ferhatoviç, 10 yılı<br />
aşkın süredir ağırlama sektöründe çalışıyor.<br />
Aynı zamanda Katar Yardım Derneği’nin<br />
Saraybosna Operasyon Direktörü de olan<br />
Ferhatoviç, İngiltere'den İşletme Yönetimi,<br />
Pazarlama ve Destek Hizmetleri konusunda<br />
lisans derecesine sahip.<br />
MERİMA FERHATOVİÇ İMZASI<br />
Organizasyonun böylesine etkileyici<br />
geçmesinde belirgin biçimde “bir kadın<br />
eli” olduğu her aşamasında hissediliyordu.<br />
Bunu araştırdığımızda, Merima Ferhatoviç<br />
ismi ile karşılaştık. Evet, “Meetup Sarajevo”<br />
fikrini ortaya atıp proje hazırlayan<br />
Ferhatoviç, Saraybosna Belediye Başkanı<br />
Abdulah Skaka’nın da projeyi kabul edip<br />
uygulamaya koymasıyla, belki de ülkenin<br />
kaderini etkileyecek sonuçların doğmasına<br />
neden olabilecek gelişmeyi hayata<br />
geçirmiş oldu.<br />
FIJET ÜYELERİ DE KATILDI<br />
Meetup Saraybosna 2019'a Dünya Turizm<br />
Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu<br />
(FIJET) de tam destek verdi. Aralarında<br />
Türkiye’nin de yer aldığı 12 ülkeden FIJET<br />
üyesi gazeteciler buluşmaya katılarak,<br />
ülkenin turizm değerlerini anlatmak<br />
üzere ülkelerine taşıdı. Bosna Hersek ile<br />
Türkiye arasında turizm işbirliği yapan<br />
seyahat acentalarının temsilcileri de<br />
buluşmaya katıldı. FIJET Türkiye Başkanı<br />
Delal Atamdede başkanlığındaki dört<br />
kişilik heyet ile katıldığımız organizasyonda,<br />
bir dizi röportajlar yapma fırsatı<br />
da elde ettik.<br />
YENİ DESTİNASYONLAR<br />
Buluşmaya katılan tur operatörleri ve<br />
gazeteciler, Bosna Hersek’in yeni destinasyonları<br />
yanında pek çok alanda turizm<br />
çeşitliliğine sahip olduğunu öğrendi. Bosna<br />
Hersek’in eski ve yeni dünyaların büyülü<br />
bir karışımı olduğunu dile getiren yerli turizmciler,<br />
Eski Franyevçan Manastırları ve<br />
Ortodoks keşişlerinden tutun da Osmanlı<br />
eserlerine kadar Orta Çağ'ın izlerini çok<br />
iyi korumuş, bunların yanında Avusturya-Macaristan<br />
İmparatorluğu döneminin<br />
mimari ve manevi etkilerini kültür turizmi<br />
içinde yeni bir destinasyon olarak sunmaya<br />
başlamış olduklarına tanık oldular.<br />
KIŞ TURİZMİ, TERMAL TURİZM,<br />
İNANÇ TURİZMİ<br />
Ülkenin önümüzdeki yıllarda başta kış<br />
turizmi olmak üzere termal turizm, inanç<br />
turizmi, ekoturizm ve Avrupalı turistlerin<br />
son zamanlarda gözdesi olan 'City Breaks'<br />
turizm çeşidiyle gündemde olacağı<br />
konuşulmakta. Doğu ve Batı’nın geleneklerini<br />
kucaklayan Bosna Hersek’in ülkeye<br />
gelecek olan turistleri yapılmakta olan yeni<br />
otelleri, canlı gece hayatı ve her ay en az iki<br />
festivalin yapıldığı etkinliklerle karşılamayı<br />
hedeflediği de bir başka bilgi.<br />
Ünlü Portekizli futbolcu Luis Figo,<br />
IFDA'nın (Uluslararası Futbol<br />
Geliştirme Derneği) davetini kabul<br />
ederek, derneğin yakın zamanda<br />
Bosna Hersek'te açılacak şubesinin<br />
tanıtımı için Saraybosna'ya<br />
ziyarette bulundu. Figo, ziyareti<br />
sırasında Saraybosna Belediye<br />
Başkanı Abdulah Skaka tarafından<br />
Saraybosna 1. Uluslararası Seyahat<br />
Endüstrisi Buluşması adına<br />
verilen gala gecesinde belediye<br />
binasında kabul edilerek, kendisine<br />
Mostar şehrinin tablosu hediye<br />
edildi.<br />
Luis Figo'nun ziyareti, ahlaki ve<br />
sportif değerleri teşvik edecek<br />
projeler geliştirmek amacıyla<br />
faaliyet gösteren IFDA'nın Bosna<br />
Hersek şubesi için önemli bir<br />
destek olarak kayıtlara geçti.<br />
IFDA üyeleri, futbolun uluslararası<br />
gelişimi için FIFA, UEFA, AFA ve<br />
CONFAC gibi saygın kuruluşlarla<br />
birlikte ortak projeler düzenlemekte.<br />
IFDA ayrıca, 21 ülkede 14'den<br />
fazla projeyi finansal bakımdan da<br />
desteklemekte.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
85
Destinasyon<br />
Ülkenin turizm<br />
değerlerinin dünya<br />
kamuoyuna aktarılmasında<br />
önemli gelişmeler<br />
sağlayacak olan FIJET<br />
Bosna Hersek'in kurulması,<br />
başta seyahat acentaları<br />
olmak üzere halk arasında<br />
memnuniyetle karşılandı.<br />
86 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Fijet<br />
Turizm değerlerini dünyaya tanıtacaklar<br />
FIJET BOSNA HERSEK<br />
KURULDU<br />
Bosna Hersek’in düzenlediği uluslararası turizm buluşması,<br />
beraberinde FIJET Bosna Hersek’in de kurulmasını<br />
gündeme getirdi. Ülkenin turizm değerlerinin dünya<br />
kamuoyuna aktarılmasında önemli gelişmeler sağlayacak<br />
olan bu karar, başta seyahat<br />
acentaları olmak üzere<br />
halk arasında büyük sevinç<br />
yarattı.<br />
ÖDÜLLÜ GAZETECİ DARIO<br />
NOVALIC ÖNDERLİĞİNDE<br />
FIJET Bosna Hersek’in<br />
kurulma görevini, ülkenin<br />
önde gelen gazetecilerinden<br />
Dario Novalic üstlendi.<br />
1964 yılında Saraybosna’da<br />
doğan Novalic, Bosna<br />
Hersek ve ABD’de siyaset<br />
bilimi üzerine eğitim görmüş<br />
bir isim.<br />
START BOSNIA AND<br />
HERZEGOVINA<br />
DERGİSİ’NİN SAHİBİ<br />
1984 yılından beri gazetecilik<br />
yapan Dario Novalic,<br />
aynı zamanda pek çok ödüle<br />
de sahip. Bosna Hersek’te<br />
15 günde bir yayınlanmakta<br />
olan Start Bosnia and<br />
Herzegovina Dergisi’nin de<br />
sahibi olan Novalic, özellikle<br />
araştırmacı gazetecilik dalında<br />
uluslararası başarılara<br />
imza atmış bir isim olarak<br />
biliniyor.<br />
"FIJET’İ BOSNA HERSEK'İN TANITIMINDA<br />
BİR ŞANS OLARAK GÖRÜYORUM"<br />
Saraybosna 1. Uluslararası Seyahat Endüstrisi Buluşması’nda<br />
rastladığımız ve mini bir söyleşi yapma fırsatı<br />
bulduğumuz Dario Novalic, FIJET'i ülkesinin dünyaya açılmasında<br />
bir şans olarak gördüğünü dile getirdi. 2019 yılına<br />
girerken bu kararı aldığını dile getiren Novalic; “Yaklaşık<br />
10 kişilik bir gazeteci grubu ile 31 Ocak’tan bu yana çalışmalarımızı<br />
büyük bir titizlikle sürdürüyoruz. Çok güçlü<br />
arkadaşlarım var. Başta FIJET Türkiye olmak üzere komşu<br />
ülkelerdeki FIJET üyelerinin çalışmalarını da yakından<br />
takip ediyor ve örnek almak adına notlar alıyoruz” dedi.<br />
34 ÜLKEDE YAYGIN DENEYİMLİ YAZARLAR<br />
Dünya turizminde 60 yılı aşkın bir varlığı olan Dünya<br />
Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET), 34<br />
ülkede bine yakın üyesi ile barış ve huzurlu ortamlarda<br />
turizmin sürdürülebilir olması adına çaba harcayan bir kurum<br />
olarak anılıyor. Son olarak KKTC’de FIJET kurulması<br />
kararı alan FIJET yönetiminin mottosu ise, “Sürdürülebilir<br />
Turizm, Sürdürülebilir Barış” olarak lanse ediliyor.<br />
FIJET Bosna<br />
Hersek’in<br />
kuruluşuna,<br />
FIJET Türkiye ile<br />
birlikte Merima<br />
Ferhatoviç<br />
de tanıklık<br />
etti. Canan<br />
Toprakkaya,<br />
Hüseyin<br />
Kurtoğulları,<br />
Merima<br />
Ferhatoviç, Delal<br />
Atamdede ve<br />
Dario Novaliç.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
87
Geziyorum Öyleyse Varım<br />
MAVININ ELLI TONU;<br />
MALDiVLER<br />
SEMA TAŞTAN ÇELEPCİ<br />
Maldivler ilginç bir ülke... Ülkede yaklaşık 1200 ada<br />
bulunuyor. Uçakta mutlaka pencere kenarında oturun ki<br />
bu adaların kuşbakışı görünüşünü izleyin. Tam bir renk<br />
cümbüşü, mavinin her tonunu göreceksiniz. Adaların<br />
nasıl oluştuğunu da anlayabileceğiniz, anlatması<br />
imkânsız, büyüleyici bir görüntü... Sadece 280 civarı<br />
adada yerleşim var. Bunlardan da yaklaşık 90 adedi,<br />
otellerin bulunduğu Resort Adalar... Her Resort Ada'da<br />
bir tane otel mevcut. Otelin sahilde tesisleri bulunduğu<br />
gibi, su üstü bungalovları da oluyor. Tekneyle gezerken<br />
olmayan adaları var ederek yeni yapılan Resort Ada<br />
otellerini görünce insan şaşırmıyor değil.<br />
Maldivler, fotoğraflarda görünen o enfes sahilleri ve<br />
otelleriyle ünlü bir ada, fakat şeriatla yönetildiği için<br />
ülkeye alkol sokmak, ülkede alkol satmak ve alkol<br />
kullanmak yasak. Sadece Resort Adalar'da (yani lüks<br />
otellerin olduğu adalarda) alkol kullanımı serbest. Male,<br />
Hulhumale ve diğer adalarda ise alkol kesinlikle yasak.<br />
Maldivler programımız; 1 gece Male, 4 gece Maafushi,<br />
3 gece Thulusdhoo ve 1 gece Hulhumale Adası'nda<br />
konaklama şeklinde oldu. Ben Male’ye mutlaka bir gün<br />
ayırmak istiyordum. Gideceğimiz ada olan Maafushi’ye<br />
cuma günü feribot olmaması da ilk günü Male’ye<br />
ayırmamızı sağladı. Ertesi gün de feribot öğle<br />
saatlerinde olunca, Male’yi bol bol gezme<br />
fırsatı yakaladık. Havaalanından teknelerle<br />
Male’ye ulaşılıyor. Gittiğinizde göreceksiniz ki<br />
iki adayı birbirine bağlayan bir köprü yapılıyor.<br />
Oldukça gereksiz bulduğum bu köprünün, yüzlerce<br />
feribottan ekmek parası çıkaranları işsiz<br />
bırakacağı bir gerçek.<br />
Maldivler’de şeriat geçerli olduğu için özellikle<br />
Male ve Hulhumale’de derli toplu giyinmekte<br />
fayda var. Yani bloglarda abartıldığı şekilde bir<br />
durum söz konusu değil elbette ama Antalya,<br />
İzmir şehir merkezinde bikiniyle dolaşamadığınız<br />
gibi, burada da dolaşamıyorsunuz. Durum<br />
biraz sizin kişisel tercihinize de kalıyor, fakat<br />
üstünüzde bikini ve sahil elbisesiyle de inmeyiverin.<br />
Zaten Male’de bikiniyle denize girebileceğiniz<br />
bir yer de yok.<br />
Male, Maldivler’e dair gördüğünüz fotoğraflardaki<br />
hiçbir özelliği taşımayan bir ada.<br />
Maldivler'in başkenti olan bu ada yüksek<br />
apartmanlarla çevrili, sokaklarında arabalardan<br />
çok motosikletlerin gezdiği, pek de temiz<br />
olduğunu söyleyemeyeceğim kalabalık bir yer.<br />
Male, hem iş olanakları hem de üniversitesi<br />
olmasından dolayı diğer adalardan inanılmaz<br />
göç alan bir yer. Bu yüzden yerel halkın ufacık<br />
evlerde oldukça kalabalık bir nüfusla yaşadığını<br />
görüyorsunuz. Kiraların çok yüksek, maaşların<br />
ise düşük olmasından dolayı yerel halkın yaşam<br />
kalitelerinin Male’de ortalamanın altında olduğunu<br />
söyleyebilirim. Arka sokaklarda gezerken<br />
göreceğiniz evler ve yaşam oldukça zorlayıcı<br />
şartları barındırıyor. İnsanlar birden çok işte<br />
çalışmak zorunda kalıyor. 1 oda 1 salon evin<br />
kirasının 1000 dolar civarında olduğunun altını<br />
birkaç kez çizip, maaşların da 500, 750, 1000<br />
dolar gibi rakamların etrafında gezindiğini söyleyeyim<br />
de Male’de yaşam şartlarını anlamak<br />
biraz daha kolaylaşsın.<br />
88 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Geziyorum Öyleyse Varım<br />
Male’de gezerken kullanabileceğiniz tek<br />
toplu taşıma aracı taksiler. Adanın neresine<br />
giderseniz gidin 2 dolar. Maldivler<br />
mutfağı, Hint ve Sri Lanka mutfağının<br />
karışımı; meyvelerin şahı, bol bol baharat,<br />
bol bol acı!!! Bol noodle, bol deniz ürünü,<br />
bol pilav... Ve tabii acı, acı, acı!!! Garanti<br />
ediyorum, Maldivler’de acıya doyacaksınız<br />
:-) Ben sofradan her kalktığımda dudaklarım<br />
botokslanmış kıvamında gezdim<br />
birkaç saat. İnanın botoks yaptırmaya<br />
hiç gerek yok; bu "chillypaste" dedikleri<br />
sostan yiyin birazcık, dudaklar iki katına<br />
çıkıveriyor zaten.<br />
Maldivler'in ünlü camisi ve İslami merkezi<br />
Büyük Cuma Camii (Grand Friday Mosque<br />
& Islamic Centre)... Avlusunun mermerlerle<br />
kaplı olduğu, insanların sanki camii<br />
avlusunda olduklarını unuttukları, ağaç<br />
gövdesinde sohbet etmek için oturdukları<br />
camii, altın rengi çatısıyla dikkat çeken bir<br />
yapı. Maldivlerde bulunan her camii gibi,<br />
bu camiinin de kapı ve pencereleri sonuna<br />
kadar açık.<br />
Bu cadde üzerinde "Jetty" adı verilen minik<br />
iskelelerden adalara giden hız feribotları<br />
kalkıyor. Taksilerin önünde dans ettiği<br />
iskeleleri görürseniz, bilin ki onlar da<br />
havaalanına gidenler. Bu caddeyi takip<br />
ettiğinizde, adanın öbür tarafında ise yeni<br />
yapılan harika bir plaj göreceksiniz. Plajın<br />
sonunda halk feribotlarının kalktığı iskele<br />
var. Biz diğer adalar olan Maafushi ve Thulusdhoo’ya<br />
bu iskeleden halk feribotuyla<br />
gidip geldik. Adalar arası ulaşımda ya kişi<br />
başı en az 40 dolar verip hız tekneleriyle<br />
ulaşımı sağlamak durumundasınız ya da 2<br />
dolar verip halk feribotunu kullanabilirsiniz.<br />
Tabii bu bizim gittiğimiz yerel adalar<br />
için geçerli. Eğer lüks otellerin bulunduğu<br />
Resort Adalar'a gidiyorsanız, oraya halk<br />
feribotu kalkmıyor doğal olarak.<br />
Maldivlere gitmişken iyice keşfetmek isterseniz,<br />
günübirlik turlarla da olsa Male’yi<br />
görmenizde fayda var derim. Biz Male’den<br />
Maafushi Adası'na geçtik ki, burası Maldivler'in<br />
en bilinen, en turistik adalarından biri.<br />
Bu adada pek çok konaklama alternatifi<br />
de mevcut. Turistik olduğu kadar aktivitesi<br />
de hesaplı ve bol olan bir ada. Günübirlik<br />
Resort Ada turu, balık tutma turu, şnorkel,<br />
tüplü dalış, adalar turları gibi pek çok alternatif<br />
mümkün. Ve bunlardan ne kadarını<br />
yapabilirseniz o kadar iyi...<br />
Maafushi Adası ve Maldivler'in pek çok<br />
yerel ama turistik adasının temel sorunu,<br />
adaların görünmeyen arka yüzünde<br />
çöplerin olması... Ve tabii yapılaşmanın<br />
çirkinliği... Biz gözlerimizi kapatıp, yeni<br />
yapılaşmanın çirkinliğinden ise yerelin<br />
güzelliğine odaklandık.<br />
Maafushi’de oldukça keyifli ve dolu<br />
dolu zaman geçirdikten sonra, tam ters<br />
istikametteki Thulusdoo Adası'na uzun<br />
bir yolculuğun ardından vardık. Bu adanın<br />
popülerliği aslında daha çok sörf severler<br />
için. Çünkü adanın açıklarında sörfçüler için<br />
harika bir dalga noktası var. Bu yüzden de<br />
dünyanın pek çok yerinden bu adaya sörf<br />
yapmaya gelenler oluyor. Adadaki ufak<br />
tefek sahil otellerinin hepsi de bu yüzden<br />
sörf oteli kıvamında.<br />
Adanın ara sokakları kesinlikle bisikletle<br />
gezmeye değer. Çünkü rengârenk evleriyle,<br />
sokak arasındaki hamaklarıyla kendine<br />
ait çok hoş bir dokusu var. Adadaki<br />
evlerin renklerinin aslında siyasi bir anlam<br />
taşıdığını da yerel halkla sohbet ederken<br />
öğrendik. Sonuçta Maldivler'deki tüm partiler,<br />
dini temelli olsalar da kendi aralarında<br />
görüşleri ayrılıyor ve her partinin kendine<br />
has bir rengi var. Halk da hangi partiyi<br />
destekliyorsa, evlerini o partinin rengine<br />
boyuyor.<br />
Thulusdoo Adası, Maafushi Adası'na göre<br />
aktiviteler açısından daha pahalı bir ada.<br />
İyi ki aklımızdaki tüm aktiviteleri yapmışız<br />
dedik. Adada modern bir iki lokanta<br />
bulunuyor. Gittiğimiz her yerde olduğu<br />
gibi Maldivler’de de her gün farklı yerlerde<br />
farklı lezzetleri denedik. Ama tabii tüm<br />
yediklerimizin ortak noktası acı, acı, acı...<br />
Acı sevmiyorsanız altını çize çize belirtmeniz<br />
gerekiyor, benden söylemesi...<br />
Biz Maldivler’de son olarak Hulhumale’de<br />
kaldık ki, burası aynı zamanda havaalanının<br />
bulunduğu ada. Turistlere ayrılmış olan<br />
kısım, bu sahilin en sonunda yer alıyor. Fakat<br />
oldukça turistik olan bu sahil, şeriatla<br />
yönetilmeyen bir Maldivler’de olsaydı,<br />
Miami sahillerinden eksik kalmazdı. Sahilde<br />
boydan boya bir yürüyüş yapıp, denizin<br />
de tadını çıkardık ve Maldivler’e vedamızı<br />
insanların dolup taştığı Male’ye alternatif<br />
olarak kendilerinin inşa ettiği Hulhumale<br />
Adası'ndan yaptık.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
89
In the heart of Kalamış<br />
Accompanied by your favorite songs<br />
We are keeping alive the modern tavern culture…<br />
0552 252 52 95<br />
kalamariafenerbahce
Advertorial<br />
Kadıköy’de alışılmışın dışında yepyeni bir mekân:<br />
MATHILDA’S COCKTAIL BAR<br />
PINAR BALTACI<br />
Kadıköy, Caferağa Mahallesi, bugünlerde yepyeni bir<br />
mekâna ev sahipliği yapıyor. Kadıköy’ün alışılmış düzeninde<br />
daha farklı bir konsepte sahip olan Mathilda’s<br />
Cocktail Bar, özel bir kokteyl bar... Kadıköylülere yeni<br />
tatlar sunmak adına çeşitli kokteyllerin hazırlandığı<br />
mekânda cocktail workshopları da dikkat çekiyor.<br />
Haftada bir gün profesyonel olarak gerçekleştirilen<br />
cocktail workshoplara, dans gibi farklı konseptler eşlik<br />
ediyor. Onun dışında özel olarak arkadaş grubunuzla<br />
gittiğinizde, kendi kokteylinizi World Class Türkiye<br />
2.’si Vedat Akar’ın eşliğinde yaratabiliyor ve keyifli<br />
vakit geçirebiliyorsunuz.<br />
KENDİ KOKTEYLİNİZİ KENDİNİZ HAZIRLAYIN<br />
Kadıköy’e farklı bir konsept kazandıran Mathilda’s<br />
Cocktail Bar'ın ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor<br />
mekân sahibi Vedat Akar: "Barmenlerin sürekli olarak<br />
'bir kokteyl barım olsun' şeklinde hayalleri vardır. Ben<br />
de bununla ilgili ciddi adım atmamıştım ama Kadıköy’de<br />
bu mekân denk gelince, burada ihtiyaç olan bir<br />
kokteyl barı açabileceğime karar verdim ve Kadıköy’ün<br />
alışılmış düzeninden daha farklı bir konseptle<br />
devam etmek istedim. Kadıköy bira ağırlıklı bir bölge,<br />
ben de kokteyle insanları yönlendirip, daha farklı tat<br />
ve lezzetleri deneyimlemeleri için çalışıyorum. Bunun<br />
altını besleyebilmem için insanlarla birebir iletişim<br />
halinde olmam gerekiyordu, bunun da en kolay yolu<br />
misafir çalışandan ziyade kokteyl workshoplarıyla<br />
isteğimi desteklemek oldu. Bazı gruplar kimi zaman,<br />
‘kendi kokteylimizi kendimiz yapmak istiyoruz’ şeklinde<br />
isteklerle geliyor. Konuklarımız barın arkasında ya<br />
da önünde benimle beraber kokteyl hazırlayabiliyor."<br />
BİRBİRİNDEN FARKLI LEZZETLER<br />
Mathilda’s Cocktail Bar mutfağında ise ceviche,<br />
sashimi ve mini tapazlar dikkat çekiyor. Özellikle<br />
turşu tempureye bayılacağınızı düşünüyoruz. Bunların<br />
dışında Uzakdoğu usulü çeşitli minik ve lezzetli<br />
atıştırmalıklar da menüde bulunuyor. Yemek ve içkinin<br />
dışında mekânda DJ konseptiyle insanlara daha kaliteli<br />
müzik dinletmek hedefleniyor. Farklı deneyimlere<br />
sahip olmak istiyorsanız, Mathilda’s Cocktail Bar’ı<br />
mutlaka ziyaret edin.<br />
YENİLİKLERİ DENEMENİN ADRESİ:<br />
MATHILDA’S<br />
Lokal üreticiyi desteklemek adına Çanakkale’den<br />
çıkan domatesi, Kırkağaç’tan<br />
çıkan kavunu, Malatya’dan çıkan kayısıyı<br />
kullanan Vedat Akar; "Tüm bunlarla karbon<br />
ayak izini düşürmeye çalışıp yeşil restaurant,<br />
yeşil işyeri bünyesine girmek adına<br />
çabalıyorum. Hem yerli dönüşüme katkı<br />
sağlıyor, hem karbon ayak izini düşürmek<br />
için lokal ürünler kullanıyor, hem de coğrafi<br />
işaretli konumları kullanarak ithal ürünlere<br />
nazaran yerli ürünleri tercih etmeye çalışıyorum.<br />
Bize yeniliklere açık, damak zevkini<br />
geliştirmek isteyen, kulağına hâkim, müziğe<br />
aşık insanlar geliyor. Kadıköy’e farklı bir<br />
renk getirdik, herkesi yenilikleri denemeye<br />
Mathilda’s Cocktail Bar'a bekliyoruz. Öncü<br />
olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz"<br />
şeklinde konuştu.<br />
ÖDÜLLÜ BARMEN:<br />
VEDAT AKAR<br />
Tam 15 yıldır restaurant<br />
sektöründe olan Vedat<br />
Akar, Antalya’da mutfakta<br />
başladığı mesleği yıllar<br />
içerisinde barın arkasına<br />
doğru evrilterek, rotasını<br />
Kadıköy’e çevirmiş<br />
yetenekli bir barmen. Kendi<br />
hikâyesini şu sözlerle anlatıyor<br />
Akar: "Yedi-sekiz yıl<br />
mutfakta zaman geçirdikten<br />
sonra bar için ufak ufak<br />
adımlar attım. Bara geçtikten<br />
kısa bir süre sonra da<br />
yarışmalar ile ilgilenmeye<br />
başladım. Hommade Tonik<br />
Yarışması'yla birinci oldum.<br />
Türkiye’nin en kaliteli<br />
barmenlerinin katıldığı bir<br />
yarışmaydı, jüride de çok<br />
tanınan isimler vardı. Diğer<br />
taraftan Word Class isimli<br />
yarışma, dünyadaki altmış<br />
ülkenin birincisini bir sene<br />
boyunca hazırlayarak, ülkesindeki<br />
bütün barmenleri<br />
yarıştırıp, birincisini seçen<br />
ve global finale gönderen,<br />
dünyanın en prestijli<br />
barmen yarışmasıdır. Bir<br />
kokteyl yarışması ya da<br />
sadece bir içki yarışması<br />
değil, barmenin kendisi ile<br />
ilgili bir yarışma bu. Onun<br />
2017 Türkiye ayağında Türkiye<br />
üçüncüsü oldum. Yine<br />
aynı yarışmada 20<strong>18</strong> yılında<br />
Türkiye ikincisi oldum."<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
91
Müzik ve Yol<br />
İskoçyalı müzisyen Paul Dwyer:<br />
İstanbul’da zengin bir<br />
mozaik var!<br />
PINAR BALTACI<br />
İlk defa 1988 yılında yolu İstanbul’a<br />
düşen İskoçyalı müzisyen Paul Dwyer,<br />
o yıllardan bu yana ülkemizde müzik<br />
çalışmalarına devam ediyor. Üniversite<br />
yıllarından bugünlere müzik<br />
yaşamında yan yana olduğu Andy<br />
ile 1980’li yılların sonlarında ilk defa<br />
Hilton’da sahne olan Paul Dwyer,<br />
1991 yılında yaptığı evliliğin ardından<br />
İstanbul’a tamamen yerleşir. “Endipol”<br />
grubu olarak yollarına devam eden<br />
Paul ve Andy, 90’larda Zülfü Livaneli,<br />
MFÖ ve Grup Gündoğarken gibi çeşitli<br />
sanatçıların yanında da çalışmalarını<br />
sürdürürler. 2005’te Türkiye vatandaşı<br />
olan Paul, 2010’da Habertürk’te<br />
“Müzik ve Paul” isimli TV programı ile<br />
Türkiye’yi şehir şehir dolaşma imkânı<br />
bulurken; türküleri kendi yöresinde<br />
söyleyerek, müzik ve kültür arasındaki<br />
bağı da yakalama fırsatına sahip olur.<br />
1988 YILINDAN BU YANA<br />
İSTANBULLU<br />
"İstanbul’a ilk geldiğiniz yıllara dönelim.<br />
Nasıl bir düşüncedeydiniz?" diye sorduğumuzda,<br />
düşündükleri ve karşılaştıkları<br />
arasında büyük fark olduğunu ifade<br />
eden Dwyer; "İlk geldiğimiz yıllarda<br />
çok farklı ve modern gelmişti bize<br />
İstanbul. Tabi başlarda çok fazla bir<br />
şey anlamamıştık. Hiç bilmediğimiz bir<br />
dil... 1980’li yılların sonunda Türkiye’de<br />
İngilizce bilen kişi sayısı da bu kadar<br />
fazla değildi. Hemen tarihi yerlerini<br />
gezmeye, müziklerini dinlemeye<br />
başladık. Yemeklerinize zaten sonsuz<br />
bir saygımız var. Harika, çok beğeniyoruz.<br />
Farklı ve çok zengin bir mozaik var<br />
burada. Bize tek bir vapurla Avrupa’dan<br />
Asya’ya geçmek çok şaşırtıcı geliyordu.<br />
Bir vapura biniyor ve sadece 20 dakika<br />
sonra kıta değiştiriyorsunuz. Tekrar<br />
İskoçya’ya gittiğimde bunu büyük bir<br />
heyecanla anlatmıştım. Hilton’da müzik<br />
yaparken eşimle tanıştım. 1991 yılında<br />
evlenince, ben de artık İstanbullu<br />
olmuştum" diyor.<br />
“BİR KÜLTÜRÜ ANCAK<br />
O DİLİ İYİ ŞEKİLDE BİLİRSENİZ<br />
ANLAYABİLİRSİNİZ”<br />
İstanbul’da birçok müzisyenle<br />
tanışan Andy ve Paul; Aylin Livaneli,<br />
Zülfü Livaneli, İlhan Şeşen, MFÖ, Grup<br />
Gündoğarken gibi çeşitli sanatçılarla<br />
çalışarak, parçalarını seslendirme<br />
imkânı buluyorlar. İlk olarak ülkemizde<br />
kendi müziklerine yakın olan ezgileri<br />
seslendirmeyi tercih eden ikili, hiç ders<br />
almadan kulaktan dolma bilgilerle kısa<br />
zamanda Türkçeyi öğrenmeyi başarıyor:<br />
92 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Müzik ve Yol<br />
“Bir kültürü iyi anlayabilmek için mutlaka o<br />
dili çok iyi bilmeniz gerekiyor. Ben de öyle<br />
yaptım ve öğrenme sürecini hızlandırdım.<br />
Böylelikle burada yaşamımı idare ettirecek<br />
birikime sahip olabildim. Çok gençtim<br />
Türkiye’ye geldiğimde. İskoçya’da doğdum<br />
evet ama Türkiye’de doydum diyebilirim.<br />
Çok fazla müzisyenle tanıştık. Zülfü<br />
Livaneli ile tanıştığımız yıllardı 1990’lar.<br />
Zülfü ağabeyimizin o yıllardaki albümlerini<br />
yaptık Andy ile... Zülfü ağabey Batı<br />
müziklerine meraklıydı. 'Benim enstrümantal<br />
bir albüm projem var' dedi. Böylelikle<br />
ortak bir çalışmayla ‘Crossroads’ albümünü<br />
çıkarttık. ‘Duygularım Asla Değişmez’ isimli<br />
bir parçamız vardı o zamanlar. Zülfü ağabey<br />
dinledi ve çok beğendi. Sözler yazdı<br />
o parçaya. ‘Saat 4 Yoksun’ albümünde bu<br />
parça ‘Nehir Gibi’ ismiyle yer buldu. Zülfü<br />
ağabeye bu besteyi vermekten dolayı<br />
her zaman mutluluk duyduk. Beraber çok<br />
çalıştık, konserler verdik. Kendisine sonsuz<br />
bir sevgim ve saygım vardır.”<br />
ANADOLU EZGİLERİNİ GENÇ<br />
MÜZİSYENLERLE SESLENDİRİYOR<br />
Anadolu’yu gezip kültürünü araştırdığı<br />
bir programın sunuculuğunu üstlenen<br />
Paul Dwyer, sosyal medyada uzun süredir<br />
gördüğü yoğun ilgiyi ise şöyle özetliyor:<br />
“Programımızın sonunda o bölgelere has<br />
yöresel türküler söylemeye ve araştırmaya<br />
başlamıştım. Programın kapanışını da bazı<br />
türkülerden gitarla kısa kısa söyleyerek<br />
yaptım. Çok olumlu tepkiler sonucu albüm<br />
konusunda herkes ısrarcı olunca da stüdyoya<br />
girdik ve ‘Karşıdaki Dağda Duman<br />
Var, Kar Yok’ albümü ortaya çıktı. Hatta<br />
klip de bir dağda çekildi. Güzel bir iş çıktı<br />
ortaya. Ardından sosyal medyada görünür<br />
olmaya başladık. Oğlumlu beraber söylediğim<br />
bazı parçaları yayınladık. Özellikle<br />
genç müzisyenler çok ilgilenerek, kendi<br />
videolarını gönderdiler ve bana birlikte<br />
düet yapmayı teklif ettiler. Biz de Anadolu<br />
ezgilerini böylelikle yorumlamaya başladık.<br />
YouTube üzerinden videolarımız hayli fazla<br />
dinleniyor.”<br />
“KÖYLÜLER MİSAFİRPERVER VE<br />
ÇOK İÇTEN”<br />
Anadolu’yu karış karış gezdiği programda<br />
birçok farklı kültüre tanıklık etmenin verdiği<br />
mutluluğu da şu sözlerle anlatıyor Dwyer:<br />
"Anadolu’nun her ili, kendine has bambaşka<br />
bir dünya. Programımız sayesinde tam 75 il<br />
gezdim, yüzlerce sanatçı ve ozanla tanıştım.<br />
Anadolu’da beni en çok saflık ve temizlik<br />
etkiledi. İstanbul’da ve aslında birçok büyük<br />
şehirde aynı duyguları görmeniz mümkün<br />
değil. Herkes kendi mücadelesi ve savaşı<br />
içerisinde buralarda... Programa ilk başladığım<br />
zamanlarda Anadolu müziklerini, o<br />
kökleri görerek ve anlayarak araştırmak<br />
istiyordum. Tabii sadece müzikleri de değil,<br />
aynı anda insanlarını da merak ederek çıktım<br />
yollara. Köylüler çok misafirperver ve içtendi.<br />
Direkt kapılarını açıyorlar uzaklardan<br />
gelmiş bir yabancıya. Ben tüm gezileri kendi<br />
yöresel kıyafetimle gerçekleştirmiştim. Çok<br />
hoşlarına gidiyordu. Çok farklı giyinmiş bir<br />
yabancı Türkçe konuşuyordu. Kültürlerimiz<br />
kaynaştı diyebilirim."<br />
MERSİN YAYLALARINDA ÇEKİMLER<br />
Program sırasında deneyimlediklerinden<br />
de bahseden usta müzisyen, hiç unutamadığı<br />
bir anısını dergimiz okurları için<br />
şöyle paylaşıyor: "Anadolu’daki tereyağı<br />
ve yumurtanın lezzetini hiç unutamıyorum.<br />
Mersin’de bir yaylaya çıkmıştık, Erdemli<br />
ilçesinde. Yöresel bir sanatçı, yörük türkülerini<br />
seslendirdi. Tam çekimler bitecekken<br />
sis geldi ve yağmur yapmaya başladı. Kameraları<br />
apar topar topladık, orada sadece<br />
bir ev vardı. Teyze bizi çağırdı evine, güzel<br />
bir sofra hazırlamıştı. Ona hayır demek<br />
mümkün değildi, üşümüş ve ıslanmıştık.<br />
Orada yediğim yiyecekleri hiç unutamıyorum.<br />
Her şey organikti. O gün tepeden<br />
inerken bir araba durdu önümüzde. Davul<br />
zurnalarla bir folklör ekibi indi araçtan.<br />
Yolun ortasında oynamaya başladılar. Çok<br />
eğlenmiştim, inip biz de oynadık. Anadolu’ya<br />
özgü oyunlarda beni en çok zeybek<br />
etkiledi. Çok denedim ama oynayamadım."<br />
KÜLTÜRLERİN YAŞAMASI İÇİN<br />
DESTEK ŞART!<br />
Anadolu kültürünün yok olmaması için<br />
desteğin şart olduğunu belirten Paul Dwyer,<br />
sözlerini şöyle sonlandırıyor: "Aydın Tire’de<br />
yaşlı bir amca curaları topluyordu. Kendi<br />
başına sadece kültürel bir değerin yok<br />
olmaması için... Destek şart bu anlamda... Bir<br />
de Antakya’dan özellikle çok etkilendiğimi<br />
söylemek isterim. Tüm dinlerin birleştiği, kültürel<br />
anlamda çeşitliliğin olduğu bir bölgeydi.<br />
Mezopotamya’ya yakın olması, birçok farklı<br />
medeniyetin orada toplanmasını sağlamış.<br />
Türkçe, Kürtçe, Arapça gibi farklı dillerde<br />
parçalara rastlamak mümkün... Alevisi,<br />
Sünnisi, Hristiyanı bir arada yaşıyor. Türkiye’de<br />
gittiğim her yerde çok etkilendim ama<br />
Antakya’da farklı kültürleri bir arada görmek,<br />
benim için çok keyifli bir deneyim oldu."<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
93
Ajanda<br />
BAHARA ETKİNLİKLERLE<br />
‘MERHABA’ DEYİN!<br />
PINAR BALTACI<br />
Güneşin yüzünü gösterdiği, ağaçların baharı dallarında taşımaya başladığı,<br />
çiçeklerin rengârenk sokakları ve bahçeleri süslediği nisan ayına merhaba dedik.<br />
Doğa uyanırken, haydi siz de kış aylarının yorgunluğunu çok farklı etkinliklerle atın.<br />
Evlerimizden çıkma vakti geldi, gelin bir göz atalım baharın etkinlik ajandasına...<br />
Nisan<br />
BAROK MÜZİĞİN CAZLA<br />
BULUŞMA NOKTASI;<br />
L’ARPEGGIATA<br />
2000 yılında Christina Pluhar<br />
önderliğinde kurulan L’Arpeggiata,<br />
hem klasik müzik sanatçıları hem<br />
de caz müzisyenlerinden oluşuyor.<br />
“Henry Purcel Doğaçlamaları”<br />
albümünün başarısının ardından<br />
L’Arpeggiata, bu defa projesini<br />
Heandel eserlerinden oluşturdu ve<br />
“Händel Goes Wild” adlı bir albüm<br />
çıkardı. Albümde caz ile barok<br />
müziğin buluşması, hem hayranlık<br />
hem de hayret uyandırıyor. 25<br />
Nisan’da bu albümü canlı olarak İş<br />
Sanat’ta dinleyebilirsiniz.<br />
JOLLY JOKER<br />
ANTALYA KONSERLERİ<br />
BAŞLIYOR<br />
Jolly Joker Antalya Sahnesi, müzik<br />
dünyasının önde gelen isimlerini<br />
ağırlamaya devam ediyor. Nisan<br />
ayında yolunuzu Akdeniz'e düşürme<br />
planlarınız varsa şimdiden<br />
yerinizi ayırtın. Sıcak Antalya akşamlarınızı<br />
renklendirecek müzik<br />
dolu geceler sizi bekliyor olacak.<br />
Konserler, 13-19-20 ve 27 Nisan<br />
tarihlerinde Jolly Joker Antalya<br />
Sahnesi'nde.<br />
101 İSTANBUL LEZZETİ'Nİ<br />
ESMA SULTAN YALISI'NDA<br />
TADIN<br />
İstanbul’un en sevilen etkinliklerinden<br />
101 İstanbul Lezzeti Festivali zamanı<br />
geldi çattı. Tek biletle yüzlerce lezzet<br />
tadabileceğiniz festival, yedinci yılında<br />
yine farklı lezzetleri, iştah kabartan<br />
sunumlarla en sevilen restoranları ve<br />
yetenekli şefleri, İstanbul’un en güzel<br />
mekânlarından Esma Sultan Yalısı’nda<br />
bir araya getiriyor. 101 İstanbul Lezzeti<br />
Festivali, 28 Nisan Pazar günü Esma<br />
Sultan Yalısı'nda!<br />
96 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June
Ajanda<br />
Mayıs<br />
Haziran<br />
İZMİR ZORLU PSM<br />
CAZ FESTİVALİ,<br />
FAZIL SAY'I AĞIRLIYOR<br />
Ülkemizin değerli müzik hazinesi, dünyaca<br />
ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say ile<br />
şiirin müziğe dönüşeceği özel bir geceye<br />
konuk olmaya ne dersiniz? 12 Mayıs tarihinde<br />
Fazıl Say, kendisine Serenad Bağcan’ın<br />
güçlü sesiyle eşlik edeceği İzmir Zorlu PSM Caz Festivali<br />
kapsamındaki konserinde, Türk şairlerinin unutulmaz eserlerini<br />
besteleyerek hazırladığı şarkılarının yanı sıra İzmir Büyükşehir<br />
Belediyesi’nin 150. kuruluş yılı sebebiyle bestelediği “İzmir Süiti<br />
Opus 79” isimli eserinin performansını gerçekleştirecek.<br />
ANADOLU EZGİLERİ,<br />
MAYIS AYINDA<br />
ANKARA'DA!<br />
Türk Halk Müziği'nin güçlü<br />
yorumcularından Erdal Erzincan,<br />
bağlamasıyla Ankaralı sevenlerine<br />
müzik ziyafeti sunmaya hazırlanıyor.<br />
Erzincan'ın müzikal zevki doğrultusunda seçilmiş beş ayrı<br />
bağlama ile düzenlenecek olan bu konserde Bağlama Düzeni, Bozuk<br />
Düzen, Misket Düzeni, Ruzba Düzeni diye tabir edilen farklı<br />
akort şekilleri kullanılacak. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden<br />
derlenmiş sözlü ve sözsüz ezgilerin yanı sıra sanatçının kendisi<br />
tarafından bağlama için bestelenmiş olan eserlerinden oluşacak<br />
konser, 14 Mayıs'ta MEB Şura Salonu'nda gerçekleştirilecek.<br />
'GÜLDÜR GÜLDÜR SHOW'<br />
EGE'DE!<br />
Ekranların beğenilen komedi<br />
programı Güldür Güldür Show, 10<br />
Mayıs'ta Denizli Açıkhava Tiyatrosu'nda<br />
seyirciyle buluşacak. Günlük<br />
hayatın sıradan konularına farklı bir<br />
bakış açısı ile yaklaşan Güldür Güldür<br />
Show; aileden aşka, şöhretten<br />
teknolojiye, futboldan arkadaşlığa<br />
birçok konuya yine kendi mizah<br />
anlayışı ile yeni yaklaşımlar ve<br />
çözümleriyle kahkahanın adresi olmaya devam ediyor.<br />
ANADOLU<br />
ATEŞİ<br />
YANMAYA<br />
DEVAM EDİYOR<br />
Dünyaca ünlü dans<br />
grubu Anadolu<br />
Ateşi, düzenli olarak<br />
her yıl Nisan-Kasım<br />
arası yaz döneminde<br />
kendi gösteri mekânı Antalya Aspendos Arena’da haftada iki gün<br />
sahne alarak, ülkemize gelen turistlere kültürel zenginliğimizi<br />
gösterilerle sunuyor. Anadolu Ateşi, 23 Mayıs'ta İzmir Bornova<br />
Aşık Veysel Açıkhava Tiyatrosu'nda olacak.<br />
SEZON FİNALİNE SÜRPRİZ İSİM:<br />
ANNA TSYBULEVA<br />
İstanbul Resitalleri 20<strong>18</strong>-2019 Sezon Finali, dünyanın<br />
en prestijli yarışmalarından Leeds Uluslararası Piyano<br />
Yarışması 2015 Şampiyonu Rus piyanist<br />
Anna Tsybuleva ile 14 Haziran'da Sakıp<br />
Sabancı Müzesi the Seed'de! Moskova<br />
Konservatuvarı'nı "En İyi Öğrenci"<br />
olarak bitiren, 2012 Gigels (Ukrayna)<br />
ve 2012 Hamamatsu (Japonya) gibi<br />
önemli yarışmalarda dereceler kazanan<br />
Rus piyanist Anna Tsybuleva, üstün<br />
yeteneğini 2015'te kazandığı Leeds<br />
Uluslararası Piyano Yarışması zaferi<br />
ile taçlandırmıştı.<br />
'CHILL-OUT FESTİVAL' YENİDEN İSTANBUL'DA!<br />
Türkiye’nin bir numaralı festivali Chill-Out, İstanbul’daki 14. buluşması<br />
için katılımcılarını 15-16 Haziran’da bir kez daha Garden<br />
Fiesta’da yaratılacak ayrıcalıklı atmosferine davet ediyor. Kendi<br />
yarattığı festival standartlarını<br />
her yıl daha<br />
ileri taşımayı, birçok<br />
yerli ve yabancı örneğe<br />
ilham olmayı sürdüren<br />
Chill-Out Festival’de<br />
İstanbul için avantajlı<br />
birinci dönem biletler<br />
Biletix’te.<br />
ADANA'NIN KİRAZ<br />
FESTİVALİ'NE<br />
DAVETLİSİNİZ<br />
Adana Saimbeyli, Saimbeyli<br />
Kültür Sanat Merkezi'nde her<br />
yıl geleneksel olarak düzenlenen<br />
Kiraz Festivali, bu sene<br />
de Haziran ayında gerçekleştirilecek.<br />
Tüm Türkiye'den<br />
misafirlerin ağırlandığı<br />
festivalde Adana'da en iyi kirazı üreten üreticiler arasında<br />
yarış düzenlenirken, festival konser etkinlikleriyle daha da<br />
renkleniyor.<br />
GEZGİNFEST VAN 2019<br />
Gezginfest Van, bu yıl 21-22-23<br />
Haziran 2019 tarihlerinde<br />
aynı yerinde tüm festivalcileri<br />
bekliyor. Doğunun ilk müzik festivali olma özelliğini taşıyan<br />
GezginFest Van, 2019 yılında yine aynı coşkuyla festival<br />
severlerle buluşacak. Sanatçı Duman ile duyurusu yapılan<br />
festival, 20’den fazla sanatçısıyla bu yıl da Türkiye'nin en<br />
büyük line-up'larından birine ev sahipliği yapacak.<br />
Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />
April / May / June<br />
97
%'YE VARAN<br />
50<br />
ERKEN REZERVASYON<br />
İNDİRİMLERİNİ KAÇIRMAYIN,<br />
HEMEN 444 0 484'Ü ARAYIN!<br />
#dahafazlatatil