16.04.2019 Views

TOURMAG SAYI 18

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tourism Magazine<br />

Nisan•Mayıs•Haziran 2019 | Yıl: 5 | Sayı: <strong>18</strong> | Fiyat: 10 TL<br />

Ivana Zerec:<br />

ISTANBUL BENI<br />

HEYECANLANDIRIYOR<br />

BOSNA HERSEK TURİZMDE<br />

DÜNYAYA AÇILIYOR<br />

Mandıra filozoflarının<br />

cenneti Şirince’de<br />

BİR BAHAR KAÇAMAĞI<br />

KKTC 2019 YILINDA<br />

1,5 MILYON TURIST<br />

AĞIRLAYACAK<br />

Centenary harbour, bankers and banks' district<br />

LET'S MEET AT THE HISTORICAL KARAKÖY<br />

Yüzyıllık liman, bankerler ve bankaların semti<br />

TARİHİ KARAKÖY’DE BULUŞALIM


Art of meeting the highest expectations<br />

Hotel Suadiye and its unique location combined with Istanbul’s cultural heritage of thousands of years, has a privileged<br />

position in Istanbul metropolis. Istanbul Hotel Suadiye, being a mirror with its renovated and comfortable rooms to<br />

Istanbul’s Asian side, will be happy to provide the best service with a creative and dynamic team.<br />

Intersecting the shore of Suadiye and the famous Baghdad Street, Istanbul Hotel Suadiye presents a peaceful environment<br />

using also its advantages of being in the center of Istanbul Asian side. For all guests at Hotel Suadiye on business or just as<br />

tourists, Istanbul Hotel Suadiye is an ideal place to go to enjoy and travel along the capital of culture. The perfect location<br />

enables our guests to visit as many places as they can reach, nothing stands between your sightseeing trip.<br />

In a short while on foot, you are able to profit by all services around the hotel; which are famous restaurants,<br />

huge shopping malls, clubs, railway and bus service, shipping traffic, travel agencies, cinema, theatre and much more.<br />

We warmly invite you to discover a new world and for having unforgettable impressions.<br />

Bağdat Caddesi Plaj Yolu Sokak No: 25 Suadiye 34740 İstanbul - Türkiye<br />

Pbx: +90 216 445 84 24 Web: www.hotelsuadiye.com E-mail: info@hotelsuadiye.com


İstanbul’un yeni gözdesi


Otellerimiz<br />

Miracle Asia Hotel deneyiminizin ardından,<br />

“MUCİZELER ANSIZIN GELİR”<br />

DİYEBİLİRSİNİZ<br />

Türkiye ve Türk turizmi olarak sahip olduğumuz paha biçilemez<br />

turizm değerleri yanında, otellerimizin önemli bir yer<br />

tuttuğunu biliyoruz. Dünyanın en iyi, en konforlu otellerine<br />

sahip olduğumuz, yurtdışında turizmciler tarafından da<br />

sürekli dile getiriliyor. Tabi bunda bizi daha güçlü, daha<br />

iddialı markaların önüne çıkaran bir başka unsurun da<br />

“misafirperverlik” olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.<br />

Pek çok otelimiz, konuklarını evlerine gelmiş bir misafir gibi<br />

kabul ediyor.<br />

İşte bizi dünyanın en büyük markalarından ayırıp, bambaşka<br />

bir yerde tutan özellik bu... <strong>TOURMAG</strong> Turizm Dergisi olarak<br />

bu sayıdan itibaren “Otellerimiz” başlığı altında yayınlamaya<br />

başlayacağımız yazı dizimizin ilk konuğu, Miracle Istanbul<br />

Asia Hotel... Haberimizin girişinde değindiğimiz özellikleri<br />

belirgin biçimde gördüğümüz otelin genel müdürlük görevini<br />

yürütmekte olan Ulaş Karaibrahimoğlu’nu sayfalarımıza<br />

konuk ettik ve ilk sorumuzu yönelttik.<br />

Miracle Istanbul Asia Hotel hakkında<br />

genel bilgi alabilir miyiz?<br />

Otelimiz, 2012 yılının Aralık ayında kapılarını misafirlerine<br />

açtı. MÖN İnşaat Grubu'na ait Özbağı Ailesi'nin bir parçası<br />

olarak faaliyet göstermekte. 219 odası, 10 adet toplantı<br />

salonu ve 100'ün üzerinde çalışanı ile Sabiha Gökçen Havaalanı’nın<br />

hemen yanıbaşında hizmet vermekteyiz. Bir adet 4<br />

odalı kral dairemiz ve 2 odalı bir başka kral dairemiz mevcut.<br />

İkisi büyük balo salonu şeklinde olmak üzere toplamda 10<br />

adet banket salonlarımızla çok amaçlı buluşmalara hizmet<br />

vermekteyiz.<br />

6 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Otellerimiz<br />

Toplantı hizmetleri konusundaki<br />

hizmetleriniz ve özellikleriniz nelerdir?<br />

İkisi büyük balo salonu, diğer 8'i workshop<br />

şeklinde toplamda 10 adet banket<br />

alanımız bulunmakta. Buralarda ilaç<br />

firmaları, toplantı grupları, mezuniyetler<br />

veya özel kutlamalara ev sahipliği<br />

yapabiliyoruz. En büyük özelliğimiz,<br />

havuz başında ve yeşillikler içerisinde,<br />

açık alanda 1000 kişilik davetlere hitap<br />

edebiliyor olmamız. Salonlarımızda ise<br />

son teknolojiyle donatılan ve simültane<br />

ekran yansıtabilen high-definition cihazlara<br />

sahibiz.<br />

Miracle Istanbul Asia Hotel Genel Müdürü Ulaş<br />

Karaibrahimoğlu: "Biz takım çalışması ile harika bir trend<br />

yakaladık. Bütün arkadaşlarımla birlikte özveriyle ve ‘önce<br />

misafir memnuniyeti’ mottosu ile çalışıyoruz."<br />

Otelin 2012<br />

yılında açılışı ile<br />

birlikte mutfağını<br />

emanet ettiği<br />

Executive Chef<br />

Özcan Yalçın.<br />

Miracle Istanbul<br />

Asia Hotel Genel<br />

Müdürü Ulaş<br />

Karaibrahimoğlu.<br />

Otelinizde konaklama yapan misafir<br />

kitlesi hakkında bilgi verir misiniz?<br />

Sabiha Gökçen Havaalanı'na yakınlığından<br />

dolayı karışık bir misafir portföyümüz<br />

bulunmakta aslında. Çevremizdeki okullar<br />

ve sanayi kuruluşları sayesinde 'corporate'<br />

dediğimiz kitle de bizi tercih etmekte.<br />

Dönemsel olarak ülke çeşitliliği de artabiliyor.<br />

Özellikle yaz aylarında Viaport’a<br />

yakınlığımız bir avantaj sağlıyor ve Orta<br />

Doğu misafirlerini çekebiliyoruz. Ülkesel<br />

olarak dolayısıyla karışık bir kitleye hitap<br />

ediyoruz. Fakat genel olarak toparlayacak<br />

olursak yüzde 50 yabancı, yüzde 50 yerli<br />

misafire sahibiz yıl bazında.<br />

Düğün, nişan ve sosyal etkinliklere ev<br />

sahipliği yapıyor musunuz?<br />

Yaklaşık 2 bin metrekare büyüklüğündeki<br />

açık alanımız ile havuz başında muhteşem<br />

düğünlere imza atıyoruz. Bu alanımızın önü<br />

de oldukça açık ve doğa manzaralı. Sadece<br />

düğün değil, tüm iftar yemekleri, kınalar,<br />

şirket kutlamaları, mezuniyetler gibi diğer<br />

organizasyonlarda da kullanılabiliyor alanlarımız.<br />

Geçtiğimiz yıllarda yüzlerce çifti<br />

evlendirdik ve diğer başarılı şirket kutlamaları,<br />

gala yemeklerine de ev sahipliği yaptık.<br />

Mutfağınız konusunda bilgi verir misiniz?<br />

Otelimizin mutfağını, kapılarını açarken<br />

belirlediğimiz ödüllü Executive Chef Özcan<br />

Yalçın’a emanet ettik. Yedi yılı aşkın süredir<br />

bizimledir. Kendisi tüm dünya mutfağına<br />

hâkim olsa da en güçlü yanı, Türk mutfağının<br />

olağanüstü lezzetleridir. Turistlerin<br />

İstanbul’a geldiğinde ilk olarak Türk<br />

mutfağını denemek istemelerinden yola<br />

çıkarak, misafirlerimiz için menülerimizi<br />

Türk mutfağı ağırlıklı hazırlıyoruz.<br />

Biraz da sizi tanıyabilir miyiz?<br />

1977'de Artvin’de dünyaya geldim. Ailem<br />

daha sonra Ankara’ya yerleştiği için eğitimin<br />

çoğu da Ankara’da geçti. Ortaokul ve liseyi<br />

TED Ankara Koleji'nde okudum, sonrasında<br />

ise Bilkent Üniversitesi Turizm Bölümü'nde<br />

eğitim aldım. Mezun olduktan sonra Amerika’ya<br />

yerleştim. Orada 12 yıl çalışma fırsatı<br />

buldum ve finans üzerine MBA yaptım. Son<br />

7 yıldır ise tekrar Türkiye’deyim. Miracle<br />

Antalya Hotel'de üç yıl Yiyecek ve İçecek<br />

Müdürlüğü yaptıktan sonra yine grubumuza<br />

ait olan Miracle Istanbul Asia Hotel'e Genel<br />

Müdür olarak atandım. Görevimi burada<br />

başarı ile idame etmeye çalışmaktayım.<br />

Miracle Istanbul Asia Hotel’in<br />

başarısındaki dikkate<br />

değer unsurlardan biri de,<br />

her şart altında içtenlik ve<br />

güzler yüzle misafirlerine<br />

yaklaşmak. Otelin Satış<br />

ve Pazarlama Müdürlüğü<br />

görevini yürütmekte<br />

olan Tuğba Bektaş da bu<br />

isimlerden biri.<br />

Miracle Istanbul Asia<br />

Harmandere Mah. Dedepaşa Cad. Site Sk.<br />

No: 8 Kurtköy-Pendik Istanbul / Turkey<br />

Tel: 0216 510 04 04 Faks: 0216 510 04 08<br />

sales@miracleistanbulasia.com<br />

www.miracleistanbulasia.com<br />

imiracleistanbul<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

7


Editör<br />

Bizim Karaköyümüz... // Our Karaköy...<br />

Tourmag, yönünü Karaköy’e<br />

çevirdi ve bu kadim İstanbul<br />

kentini küçük ölçekli de olsa<br />

mercek altına aldı. Özellikle<br />

tartışmalı Galataport Projesi ile<br />

gündemini koruyan Karaköy, bu<br />

çerçevede değişiyor, dönüşüyor.<br />

Birbirinden şık kafeler, yeni<br />

nesil oteller, tasarım atölyeleri<br />

ve de şimdilik tek tük olmakla<br />

birlikte çoğalacağına kesin gözüyle<br />

bakılan sanat galerileriyle<br />

CANAN TOPRAKKAYA<br />

kimyası turizm olgusuyla sarsılan<br />

bölgede esnaf ise sıkıntılı.<br />

tourmag@tourmag.com.tr<br />

Nasıl olmasın ki; yerlerini tıpkı<br />

Kadıköy’de olduğu gibi yeme<br />

içme mekânlarına bırakıp, köşelerine çekilmek zorunda kalıyorlar.<br />

Önce Cenovalılar, sonra Venedikliler, ardından Seferad Yahudileri<br />

ve de Avrupa’dan akın... İtalyan ve Avusturya şirketleri bölgeye<br />

ofisler açarken, Osmanlı Bankası da merkezini burada kurunca,<br />

tam bir uluslararası ticaret ve liman kenti hüviyetine bürünen Tarihi<br />

Karaköy için Galataport Projesi, özellikle ‘kruvaziyer turizmi’ adına<br />

büyük anlam taşıyor. Çünkü bu alanda Türkiye, hak ettiği döviz<br />

girdisine sahip değil.<br />

Halen Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi’nin inşaatı devam ediyor.<br />

Projeyle birlikte, kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan Türkiye<br />

Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü binası, yolcu terminali ve<br />

Çinili Han otele, Paket Postanesi mağaza ve restorana dönüştürülüyor.<br />

“Galataport” Karaköy Rıhtımı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi<br />

Fındıklı Kampüsü’ne kadar uzanan 1.2 kilometrelik sahil şeridini<br />

kapsarken, 400 bin metrekarelik alanda kültür varlığı olarak tescilli<br />

binalar mağaza ve restorana evriliyor.<br />

İnsan trafiğinin çok daha artacağı ve tarihi binaların yeni görevlerindeki<br />

yoğunluğu kaldırıp kaldıramayacağı, sahil şeridinin ise çökme<br />

tehlikesiyle karşı karşıya olduğu da yine söylentiler arasında.<br />

Biz, tartışmalı Galataport’un ötesine uzanıyoruz; Karaköy’ün caddelerinde<br />

dolaşıyoruz, sokak aralarına giriyoruz ve sizlere Tourmag’in<br />

objektifinden “Karaköy’de Buluşalım” diyoruz. Haydi gelin...<br />

Tourmag turned his direction to Karaköy and took a look at this<br />

ancient city of Istanbul, albeit on a small scale. Karaköy that keeps<br />

its agenda especially with the controversial Galataport Project,<br />

is changing and transforming. On the other hand, tradesmen are<br />

troubled in the region where its structure altered with stylish<br />

cafes, new generation hotels, design workshops and art galleries.<br />

How not; they are being forced to leave their places to eating<br />

places and retreat to their corners.<br />

First the Genoese, then the Venetians, after that Jews of the Seferad,<br />

and flock from the Europe... While Italian and Austrian companies<br />

opened offices in the region, and the Ottoman Bank established its<br />

center here, Karaköy became an international trade and harbour<br />

city. In this context, The Galataport Project has a great significance<br />

for Karaköy, especially for the cruise tourism. Because in this field,<br />

Turkey does not have the deserved foreign exchange input.<br />

The construction of the Salıpazarı Cruise Port Project is still in<br />

progress. With the project, Turkey's General Directorate of Maritime<br />

Business building, which has been registered as cultural assets, passenger<br />

terminal and Çinili Khan are transforming to hotel. Also, Paket<br />

Post Office is transforming to an area that consists of shops and<br />

restaurants. Galataport covers 1.2 kilometers of coastline extending<br />

from Karaköy Pier to Mimar Sinan University Fındıklı Campus, while<br />

buildings which registered as cultural assets on a 400 thousand<br />

square meter are transforming into shops and restaurants.<br />

It is also rumored that human traffic will be increased much more<br />

and the historic buildings will not be able to carry out the density<br />

of their new duties, and the coastline is in danger of collapse.<br />

We are going beyond<br />

the controversial<br />

Galataport<br />

and walking in the<br />

avenues of Karaköy,<br />

entering the<br />

streets and telling<br />

you "Let's meet in<br />

Karaköy" from the<br />

perspective of Tourmag.<br />

Come on...<br />

<strong>TOURMAG</strong> TURİZM DERGİSİ<br />

Üç ayda bir yayınlanan yaygın süreli dergi<br />

Haber, Aktüel, Turizm, Magazin<br />

Yayıncı<br />

Kadir Toprakkaya K-İletişim<br />

Karanfil Sokak No: 27/13<br />

Göztepe - Kadıköy İstanbul<br />

0 532 266 82 43 / 0 532 470 73 05<br />

tourmag@tourmag.com.tr<br />

www.tourmag.com.tr<br />

ftourmag.com.tr Ltourmagcomtr<br />

itourmagturkey<br />

ISSN: 2149-8768<br />

Nisan-Mayıs-Haziran 2019 // Sayı: <strong>18</strong><br />

İmtiyaz Sahibi<br />

Kadir Toprakkaya<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Canan Toprakkaya<br />

Sorumlu Yazı İşleri<br />

Müdürü<br />

İrem Toprakkaya<br />

Haber Müdürü<br />

Cenay Toprakkaya<br />

Reklam Müdürü<br />

Tulu Evrensel<br />

0 532 266 82 43<br />

reklam@tourmag.com.tr<br />

Yayın Kurulu<br />

Ahmet Vefik Alp<br />

Barbaros Kon<br />

Delal Atamdede<br />

Hüseyin Kurtoğulları<br />

Nilgün Şirin<br />

Sema Kutlu<br />

Sertaç Kayserilioğlu<br />

Yonca Atamdede<br />

Editörler<br />

Çilem Orkide Hamilton<br />

Pınar Baltacı<br />

Serap Gürses<br />

Yiğit Uygun<br />

Çeviri<br />

Melike Küçükosman<br />

Görsel Yönetmen<br />

Kubilay Şenyiğit<br />

Kapak Fotoğrafı<br />

Emin Küçükserim<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Deniz Sipahi<br />

Erhan Us<br />

Melih Daşgın<br />

Melih Uslu<br />

Oğulcan Tatar<br />

Saffet Emre Tonguç<br />

Sema Taştan Çelepci<br />

Serda Büyükkoyuncu<br />

Sidal Yaşar<br />

Yaprak Gürdal<br />

Basım<br />

Teknik Basım Matbaacılık<br />

San. ve Tic. A.Ş.<br />

Sertifika No: 24871<br />

Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl<br />

Bulvarı No: 44 Keyap Çarşısı<br />

F1 Blok 93 Ümraniye / İstanbul<br />

Tel: 0216 508 20 20<br />

www.teknikbasim.com<br />

Basım Tarihi:<br />

16 Nisan 2019<br />

8 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


İçindekiler<br />

38<br />

62<br />

72<br />

38<br />

Yüzyıllık liman, bankerler ve bankaların semti<br />

TARİHİ KARAKÖY’DE BULUŞALIM<br />

ÇİLEM ORKİDE HAMILTON: Söylenenin ötesinde çok da<br />

beklediğiniz gibi civcivli bir muhit değil burası. Katlı otoparkı,<br />

klasik Güllüoğlu tatlı mağazasıyla daha çok Avrupa<br />

kentlerinin her zaman terk edilmiş hissi veren merkez<br />

muhitleriyle aynı muadilde. Gri betonarme, katlı araba<br />

parkı, yakında yeni proje dâhilinde Tophane istikametinden<br />

yeraltına girerek, kaybolup gidecek buralardan...<br />

80<br />

84<br />

58<br />

62<br />

Cennet körfezin, cennet adası;<br />

SEDİR<br />

YİĞİT UYGUN: Masmavi berrak suların sarmaladığı bir<br />

adadayız. Ama ne ada... Küçük, fakat muhteşem güzellikte...<br />

Karşıda Kıran Dağları; kimi yerinde yükselti 1.000<br />

metre civarında, denize dimdik bakıyor. Vahşi bir güzellik<br />

bu... Gökova’nın en güzel yerlerinden birindeyiz. Sedir<br />

Adası'nda demir attık bu kez!<br />

ADIM ADIM AMMAN<br />

SAFFET EMRE TONGUÇ: 20<strong>18</strong>’de aldığım en doğru<br />

seyahat kararlarından biri, şimdiye kadar hep ertelediğim<br />

Ürdün’ü nihayet görmek oldu. Belki hem yakın hem<br />

vizesiz oluşu nedeniyle “Nasılsa giderim” diyerek pas<br />

geçtiğim bir ülkeydi ama “Keşke daha önce gelseydim”<br />

dedirtti. Gelin bir Ortadoğu başkentini birlikte gezelim,<br />

adım adım...<br />

66<br />

58<br />

66<br />

72<br />

80<br />

84<br />

MANDIRA FİLOZOFLARININ CENNETİ<br />

ŞİRİNCE’DEYİZ<br />

SERAP GÜRSES: Yolların bizi çağıran türküsüne kapılıveriyoruz<br />

ve gidecek yeni yerler ararken buluyoruz kendimizi.<br />

“Baharın doğayla başbaşa, sade ve dupduru yaşanacağı bir<br />

yer neresi olabilir?” derken, Şirince tavsiyeleri geliyor eş<br />

dosttan. Yüreğimizdeki hevesle, bu gönülden tavsiyeleri<br />

buluşturmak lâzım... Şimdi yola revan olma zamanı...<br />

Kuzey Kutbu'na açılan kapının anahtarı;<br />

SVALGARD<br />

MELİH DAŞGIN: Bazen bir fotoğraf karesi, film veya kişi<br />

çeker sizi oraya. Gitmek istersin; önce hayalini kurarsın,<br />

sonra nasılını düşünürsün. Aklına geldiğinde seni heyecanlandıran<br />

o yere plan yapmaya koyulursun. “Nasıl bu kadar<br />

farklı olabilir?” diye merak eder ve kendine “Gerçekten<br />

oraya gidebilecek miyim?” diye sormaya başlarsın.<br />

CANLI YAŞAMI, SICAKKANLI İNSANLARI İLE<br />

KARŞINIZDA VALENCIA<br />

SERDA BÜYÜKKOYUNCU: İspanya deyince iki mimar aklıma<br />

geliyor. Biri, 19. yüzyıl Barselona’sını taçlandırmış olan<br />

Antoni Gaudi, diğeri ise 21. yüzyıl Valencia’sına imza atan<br />

Santiago Calatrava. İki şehir de mimariye meraklı turistler<br />

için hazineler saklıyor içlerinde; biri geleneksel, diğeri ultra<br />

modern dönemin eserlerini sunuyor ziyaretçilerine...<br />

BOSNA HERSEK TURİZMDE DÜNYAYA AÇILIYOR<br />

KADİR TOPRAKKAYA: Orta Avrupa ve Balkanlar’ın tarihi<br />

değerleri yanında yeraltı zenginlikleriyle de bilinen ülkesi<br />

Bosna Hersek, şimdilerde turizmde dünyaya açılıyor.<br />

Toplumlarda huzur ve barış ortamının turizmde sıçramalara<br />

yol açtığının, bunun da maddi ve kültürel anlamda<br />

gelişim ve genişleme yarattığının farkına varan yöneticiler;<br />

“Turizm, turizm, turizm” mesajı veriyor.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

9


Aktüel<br />

Dünya modelleri<br />

Aspendos’u dünyaya tanıttı<br />

World models introduced<br />

Aspendos to the world<br />

Kenya’dan Rusya’ya, Tanzanya ve Mozambik’ten<br />

Hindistan’a kadar dünyanın değişik<br />

coğrafyalarındaki 32 ülkeden Antalya’ya<br />

gelen modeller, Aspendos Yılı’na dikkat<br />

çekmek üzere tarihi antik kenti ziyaret<br />

etti. 70 yaşındaki Türkiye Triatlon Şampiyonu<br />

Milli Sporcu, ANFAŞ Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Ali Bıdı ile birlikte Aspendos Antik<br />

Kenti'ni ülkelerinin rengârenk ve birbirinden<br />

ilginç kıyafetleri ile gezen modeller,<br />

Antalya’dan dünyaya dostluk ve barış<br />

mesajı vererek, bol bol fotoğraf çektirdiler.<br />

Antalya Valiliği’nin 2019 yılını kent markasını<br />

güçlendirmek adına Aspendos Yılı<br />

ilan ettiğini belirten Ali Bıdı, şunları ifade<br />

etti: "Türkiye’nin turizm başkenti Antalya,<br />

neden dünyanın turizm başkenti olmasın?<br />

ANFAŞ olarak ‘Future Fashion Faces<br />

World Profesyonel Modellik Yarışması’na<br />

sponsor olduk ve Aspendos Yılı’na dikkat<br />

çekmek üzere modellerimiz ile birlikte bu<br />

çok özel ziyareti gerçekleştirdik.<br />

GÖNÜLLÜ TURİZM ELÇİSİ OLACAKLAR<br />

Dünyanın 32 ülkesinden gelen modellerimiz,<br />

kendi ülkelerine döndüklerinde ve<br />

defilelere katılmak için seyahat edecekleri<br />

ülkelerde güzel anılarla ayrıldıkları<br />

Antalya'mızı, Aspendos'umuzu, ülkemizi<br />

anlatacaklar ve gönüllü turizm elçilerimiz<br />

olacaklar."<br />

Models from 32 countries in different<br />

parts of the world, from Kenya to Russia,<br />

from Tanzania and Mozambique to India,<br />

visited the ancient city to draw attention<br />

to the 2019 Year of Aspendos. Models<br />

that wore their countries' colorful and<br />

interesting clothes toured the Aspendos<br />

Ancient City together with 70-year-old<br />

Turkey Triathlon Champion national<br />

athlete, ANFAŞ Chairman Ali Bıdı. They<br />

gave messages of friendship and peace<br />

to the world from Antalya, and they took<br />

plenty of photos.<br />

Ali Bıdı stated that Governorship of Antalya<br />

declared the 2019 as Aspendos Year<br />

in the name of strengthening the urban<br />

brand, and said the followings: "Turkey's<br />

tourism capital Antalya can also be the<br />

tourism capital of the world? As ANFAŞ,<br />

we sponsored the 'Future Fashion Faces<br />

World Professional Modeling Contest'<br />

and realize this very special visit with our<br />

models to draw attention to the Year of<br />

Aspendos.<br />

VOLUNTARY TOURISM AMBASSADORS<br />

Our models coming from 32 countries<br />

of the world will tell about our Antalya,<br />

Aspendos and Turkey which they leave<br />

with their beautiful memories, when they<br />

return to their countries and travel to<br />

participate to the fashions shows abroad,<br />

and they will be our volunteer tourism<br />

ambassadors."<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

11


Türkiye'nin Cruise<br />

Arama Motoru<br />

cruiseplanet.com.tr<br />

yayında<br />

Türkiye’de ilk ve tek cruise<br />

arama-kıyaslama motoru olan<br />

cruiseplanet.com.tr’de dünyanın en güçlü<br />

35 cruise firmasının 5 kıtada organize<br />

edilen tur programları yer alıyor.<br />

Dünyanın en büyük tur operatörlerinden<br />

olan Japonya merkezli<br />

H.I.S Turizm; 70 ülkede, 554 ofisi<br />

ve <strong>18</strong>.000’in üzerinde çalışanı ile<br />

dünya turizmine değer katmaya<br />

devam ediyor.<br />

20<strong>18</strong> yılında, 70 ülkede yer alan<br />

toplam 554 ofis arasında dünyanın<br />

en iyi H.I.S ofisi seçilen H.I.S.<br />

Türkiye, 'Cruise Arama Motoru'<br />

mottosu ile Cruise Planet markasını<br />

hayata geçirdiğini duyurdu.<br />

Türkiye’de ilk ve tek cruise<br />

arama-kıyaslama motoru olan cruiseplanet.com.tr’de<br />

dünyanın en güçlü 35 cruise firmasının 5 kıtada organize<br />

edilen tur programları yer alıyor. Böylece cruise seyahatlerine<br />

çıkmak isteyen seyahat severler, en uygun cruise turlarından<br />

en lüks gemi turlarına kadar birçok seçeneğe<br />

cruiseplanet.com.tr’den ulaşabilecek.


Aktüel<br />

Türk sanayicilere<br />

Amerika kapısı<br />

aralanıyor<br />

Türk Amerikan İş Adamları Derneği (TABA-AmCham),<br />

Türkiye’den ABD’ye yatırım yapmak isteyen iş insanlarına<br />

kapı aralayacak "Türk Organize Sanayi Bölgesi"<br />

(IZUS) yatırımını bu kez Gaziantep’te anlattı. Türk<br />

Amerikan İş Adamları Derneği Başkanı Ali Osman Akat<br />

liderliğindeki heyet, Gaziantep Sanayi Odası’nı ziyaret<br />

ederek Gaziantepli sanayicilerden tam destek sözü aldı.<br />

Türkiye’nin güçlenmesi ve marka değeri yüksek<br />

markalar oluşturulmasını görev ve misyon edinen TA-<br />

BA-AmCham, sanayicilere yurtdışında yatırım imkânı<br />

sunulması için yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde<br />

ABD’de yapılacak Türk organize sanayi yatırımını<br />

anlatmak üzere bu kez Gaziantep’teydi. Başkan Ali<br />

Osman Akat, toplantıda dernek tarafından ABD’de<br />

kurulması planlanan "Türk Organize Sanayi Bölgesi"<br />

(IZUS) projesinin amacı ve detaylarını şöyle özetledi:<br />

500 BİN DÖNÜM ARAZİ ÜZERİNE İNŞA EDİLECEK<br />

"Dışarıdan bakıldığında proje Amerika’ya yatırım<br />

yapmak gibi görünse de, buna benzer birkaç projeyle<br />

Türkiye’nin yurtdışından döviz bekleme ihtiyacı<br />

kalmayacaktır. Dünyanın en büyük pazarına yatırım<br />

yapan Türk işadamları, Türkiye’nin döviz ihtiyacının<br />

büyük bir bölümünü karşılayacak. 500 bin dönüm<br />

arazi üzerine etap etap hayata geçirilmesi planlanan<br />

IZUS Projesi'nde üretim tesisleri, sosyal faaliyet<br />

alanları, ikamet yerleri olacak ve bu şekilde insanların<br />

ihtiyaç duyacağı her şey bir arada bulunacak. Böylesi<br />

bir proje ile ABD’ye yatırım yapan Türk sanayicileri sayesinde,<br />

Türkiye’nin Amerika’da lobi yapma imkânları<br />

da diğer ülkelerin çok üzerine çıkabilecek.”<br />

Çin'den Türkiye'ye<br />

En İyi Denizaşırı<br />

Destinasyon Ödülü<br />

Şanghay'da düzenlenen 6. Road Trip Festival 2019'da rakiplerini geride<br />

bırakan Türkiye, "En İyi Denizaşırı Destinasyon" ödülünün sahibi oldu.<br />

China Self-Driving Club tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen festivalde,<br />

“I Driver Ceremony'' etkinliği kapsamında "Best Overseas Destination"<br />

ödülü Türkiye'ye verildi. Ödülü, Türkiye adına Şanghay Başkonsolosu<br />

Kenan Ağa aldı. 20<strong>18</strong> yılının Türkiye Turizm Yılı ilan edildiği Çin'den gelen<br />

turist sayısı, 20<strong>18</strong>'de yüzde 59,38 artarak 394 bine yükselmişti. Kültür<br />

ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü Çin'de Türkiye Turizm Yılı etkinliklerinin<br />

bunda çok önemli etkisi olduğu düşünülüyor.<br />

İspanyolların Türkiye'ye yatırımı<br />

10 milyar euro oldu<br />

İspanyolların son 8 yılda Türkiye'ye yaptıkları<br />

yatırımlar 10 milyar euroya ulaştı. Türk-İspanyol<br />

Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı<br />

Esther Gonzalez, mevcut durumda 600'ü<br />

aşkın İspanyol şirketinin Türkiye'de faaliyet<br />

gösterdiğini, Türkiye'ye ve Türk ekonomisine<br />

güvendiklerini belirtti. Başkan Gonzalez,<br />

Türkiye'de yaşanan ekonomik çalkantıların<br />

geçeceğine inandıklarını, 2011 yılında kurulan<br />

Oda'nın kısa zamanda 110 üyeye ulaştığını da<br />

sözlerine ekledi.<br />

Öte yandan, Türk Hava Yolları Madrid Direktörü<br />

Numan Çizmecioğlu da İstanbul-Madrid<br />

uçuşlarının tekrardan günde 3 sefere çıkacağı<br />

müjdesini verdi. Çizmecioğlu, Madrid'den<br />

yerel saatle 14.35'te kalkacak üçüncü seferin<br />

ilk uçuşunun, havacılıkta yaz sezonunun<br />

başlangıcı sayılan 31 Mart'ta gerçekleştiğini<br />

duyurdu.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

13


Röportaj<br />

Diplomat olmayı ideal olarak<br />

belirleyip, hayallerinin peşinden<br />

koşarak hedefine ulaşan Ivana Zerec:<br />

iSTANBUL BENi<br />

HEYECANLANDIRIYOR<br />

CANAN - KADİR TOPRAKKAYA<br />

"Herkesin İstanbul gibi bir<br />

şehri ziyaret etmesi ve bu<br />

havayı soluması gerektiğini<br />

düşünüyorum. İstanbul’daki<br />

dinamizm ve heyecan, insanda<br />

çok farklı bir etki bırakıyor.<br />

Napolyon’un bu konuda çok güzel<br />

bir sözü vardır; Dünya tek bir ülke<br />

olsaydı, başkenti İstanbul olurdu."<br />

Hırvatistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu görevine atanan Ivana<br />

Zerec, <strong>TOURMAG</strong> Turizm Dergisi’nin konuğu oldu. Her daim güler<br />

yüzlü kişiliği ve sempatik tavırlarıyla kelimenin tam anlamıyla<br />

“bizden biri” portresi çizen dostumuza, merak içinde olduğumuz<br />

sorularımızı bir bir yönelttik. O da bütün içtenliği ile cevap verdi.<br />

İstanbul’dan önce nerede görev yapıyordunuz? İstanbul’da<br />

görev alacağınızı öğrendiğinizde neler hissettiniz?<br />

Öncelikle kurumunuza ilginizden dolayı teşekkür ediyor, beğeniyle<br />

takip ettiğimi ve derginiz için röportaj talebinizden ötürü<br />

çok mutlu olduğumu bildirmek istiyorum. İstanbul’dan önceki<br />

diplomatik görevlerimi Belçika, Estonya ve Malta’da gerçekleştirdim.<br />

İstanbul’daki görev için aday gösterilmek, öncelikle<br />

benim için çok gurur vericiydi. Profesyonel bir diplomat için en<br />

prestijli mevkilerden biri olduğunu itiraf etmek isterim. Ayrıca<br />

İstanbul, şehir olarak beni en çok heyecanlandıran metropollerden<br />

biri olduğu için bu haberi aldığımda adeta havalara<br />

uçtum diyebilirim.<br />

14 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Röportaj<br />

Kendinizden, çocukluğunuzdan<br />

bahseder misiniz? Diplomat olmayı siz<br />

mi arzu ettiniz, yoksa bir yönlendirme<br />

oldu mu?<br />

Tüm eğitim hayatımın geçtiği, Hırvatistan’ın<br />

başkenti Zagreb’de doğdum. Aileme<br />

çok bağlıyım. Hayattaki en büyük şansım<br />

ve dayanağım ailem. Küçük yaşlarımda<br />

annem ve anneannem sayesinde Türk<br />

kahvesi içmeye başladım. Şimdi o günleri<br />

hatırladığımda Türk kahvesi içme ritüelimiz<br />

aklıma geliyor ve ne kadar mutlu olduğumu<br />

hatırlayıp, tebessüm ediyorum. Evet, diplomat<br />

olmak küçük yaşlardan beri hayalim<br />

ve idealim olan bir meslekti. Bu konuda<br />

bir yönlendirme olmadı, ben hayallerimin<br />

peşinden gittim.<br />

İstanbul’u sevdiniz mi? Size neler<br />

hissettiriyor burası? En çok hangi<br />

bölgelerini seviyorsunuz?<br />

Henüz altı aydır İstanbul’da yaşıyorum.<br />

Beni heyecanlandıran bu metropol şehirde<br />

yaşamak, öncelikle benim için çok büyük<br />

bir onur. Şehir adeta büyülüymüş gibi. Her<br />

anında sanki bir film karesindeymiş gibi<br />

hissediyorum. Her gün İstanbul’un farklı<br />

dokusuyla karşılaştığım ve onu yaşıyor<br />

olduğum için kendimi şanslı buluyorum.<br />

tan Cumhurbaşkanı’nı orada karşılamak,<br />

bir diplomat için en onur ve gurur verici<br />

anlardan biriydi.<br />

Bir süre önce ülkeniz ile Türkiye<br />

arasında başkanlar düzeyinde ilişkileri<br />

güçlendirme, geliştirme yönünde bir<br />

işbirliği anlaşması gerçekleşti. Bu<br />

konuda ne düşünüyorsunuz?<br />

Öncelikle biz iki Akdeniz ülkesiyiz. Bu<br />

yüzden benzerliğimiz çok fazla. Beraber<br />

çalışabileceğimiz ortak noktamız oldukça<br />

çok. Ben öğrencilerin Erasmus ve master<br />

için Hırvatistan’a gelmelerini, ayrıca iki<br />

ülke arasındaki turizmin, iş ortaklıklarının,<br />

yatırımlarının artmasını ve Türkiye’nin Hırvatistan’da<br />

yatırımlar yapmasını istiyorum.<br />

Ülkeniz Hırvatistan ve Hırvatistan’a<br />

komşu ülkelerin halkına Türkiye’yi<br />

ziyaret etmeleri konusunda tavsiyede<br />

bulunmayı düşünür müsünüz?<br />

Tabii ki, tavsiyelerde bulunacağım. Herkesin<br />

İstanbul gibi bir şehri ziyaret etmesi ve bu<br />

havayı soluması gerektiğini düşünüyorum.<br />

İstanbul’daki dinamizm ve heyecan, insanda<br />

çok farklı etki bırakıyor. Napolyon’un bu<br />

konuda çok güzel bir sözü vardır; “Dünya tek<br />

bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.”<br />

"Her gün Boğaz’ı görsem asla sıkılmam. Hem<br />

gündüzü hem gecesi ayrı keyifli... Ayasofya’yı çok<br />

seviyorum. Nişantaşı’nda yaşıyorum ve burada<br />

kendimi evimdeymiş gibi hissediyorum. Hırvatistan<br />

Başkonsolosluğu’nun bulunduğu Pera bölgesini de<br />

çok seviyorum."<br />

Ivana Zerec,<br />

Malta'da görev<br />

yapmış olması<br />

nedeniyle bu<br />

ülkenin bir başka<br />

Türkiye dostu<br />

olan İstanbul<br />

Başkonsolosu<br />

Franklin<br />

Aquilina ile sık<br />

sık İstanbul'un<br />

güzelliklerini<br />

paylaşıyor.<br />

En çok sevdiğimiz bölge ise kesinlikle<br />

İstanbul Boğazı! Her gün Boğaz’ı görsem<br />

asla sıkılmam. Hem gündüzü hem gecesi<br />

ayrı keyifli... Ayasofya’yı da çok seviyorum.<br />

Sık sık gitmeye özen gösteriyorum.<br />

Özellikle gelen misafirlerimle tekrar tekrar<br />

Ayasofya’ya gidiyorum. Nişantaşı’nda<br />

yaşıyorum ve burada kendimi evimdeymiş<br />

gibi hissediyorum. Hırvatistan Başkonsolosluğu’nun<br />

bulunduğu Pera bölgesini de<br />

ayrıca çok seviyorum.<br />

İstanbul dışındaki kentlerimizi<br />

ziyaret ettiniz mi?<br />

Kapadokya’yı ziyaret etme fırsatım<br />

oldu. Üç günlük kısa bir ziyaretti ama<br />

ambiyansına hayran kaldım. İşim gereği<br />

Ankara’da birçok kez bulundum. Hırvatis-<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

15


Archeology<br />

Germenicia Ancient City<br />

will be the Ephesus of<br />

Kahramanmaraş<br />

Just as İzmir has an ancient city of Ephesus, Kahramanmaraş<br />

also has an ancient city that will make it a brand<br />

in tourism. Two mosaic areas of the Germenicia Ancient<br />

City, which were revealed in the region by chance, were<br />

brought into tourism.<br />

As a result of excavations carried out in the region for<br />

the ancient city to be a touristic area, it was understood<br />

that the ancient city of Germenicia, covering all the<br />

Dulkadiroğlu, Bağlarbaşı, Şeyhadil and Namık Kemal<br />

neighborhoods, was founded in the 1st century A.D. Excavations<br />

carried out so far indicated that mosaics and ruins<br />

of the 4th and 6th centuries A.D. have been reached.<br />

Safinaz Akbaş who has taken part in all the excavation<br />

works of the city since the emergence of Germenicia in<br />

2007 said; ''Towards the end of 2019, our two areas will<br />

meet with visitors with the permission of our Ministry<br />

of Culture and Tourism. There are 150 square meters of<br />

mosaics in these two areas.''<br />

Akbaş, who said that they reached to the Late Roman-Early<br />

Byzantine period works, but it is possible for<br />

them to reach the works of the earlier period after the<br />

excavations in the future, also stated that the residential<br />

area of the city is Bağlarbaşı neighborhood where<br />

there are more mosaics, center of the city is Şeyhadil<br />

neighborhood where the ruins of the buildings are lot,<br />

lastly Dulkadiroğlu and Namık Kemal neighborhoods are<br />

determined as the city's spreading area.<br />

150 SQUARE METERS MOSAIC<br />

Safinaz Akbaş signified stated that there is 150 square<br />

meters of mosaic in total at the two areas which planned<br />

to be opened at the end of this year, and gave the following<br />

information about the mosaic in the Bağlarbaşı<br />

neighborhood: "This floor mosaic is most likely belonging<br />

to the base of a villa in Roman period. After the excavation<br />

of other places in the region completed, it will<br />

become much more clear that which structure belongs to<br />

which part."<br />

ALIKE ZEUGMA AND EPHESUS<br />

Germenicia mosaics that emerged as a result of an<br />

informing were identified in four different houses at the<br />

Bağlarbaşı and Dulkadiroğlu neighborhoods of Kahramanmaraş.<br />

It was indicated that the mosaics in the<br />

floor covering of the hillside villas used by rich people in<br />

Kahramanmaraş's neighborhoods in the Roman period,<br />

had great similarity with the mosaics found in Ephesus<br />

and Zeugma Ancient City.<br />

16 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Bodrum the Region of Tourism<br />

Parachute enthusiasts<br />

meet with the sky at<br />

Alatepe<br />

In addition to domestic and foreign tourists, many<br />

parachute pilots are coming for flight from many<br />

countries of the world to Ölüdeniz neighborhood<br />

in Fethiye district of Muğla, that is one of the<br />

world's leading paragliding centers. In recent<br />

years, the Alatepe flight area in Milas district<br />

has become the center of interest of the visitors.<br />

After a hike that is in touch with nature in the<br />

neighborhood of Ören, sporters who paraglide<br />

and adrenaline junkies reach Alatepe, which has<br />

a 650 meters of height. After that, they can paraglide<br />

with the great view of the Gulf of Gökova,<br />

embracing the green and blue scenery.<br />

District Governor ErenArslan said that the<br />

paragliding competitions can be made in the<br />

Alatepe flight area, which provides the opportunity to stay in the<br />

air for a long time and offers the appropriate weather conditions<br />

throughout the year. ErenArslan, who stated that the rock graves<br />

and endemic plant species can be seen on the walking route of the<br />

Alatepe jumping point, which can be reached from both asphalt<br />

road and the walking track, said the followings:<br />

DRAWS ATTENTION WITH ITS RICH POTENTIAL<br />

DURING FOUR SEASONS<br />

“Alatepe track offers an alternative destination to parachutists who<br />

want to jump after climbing training, adrenaline junkies, and nature<br />

lovers. Alatepe, which also has transportation from the asphalt<br />

road, impress people with its unique view after a joyous climb of<br />

about 5 kilometers. Ören Neighborhood offers different possibilities<br />

in terms of tourism. Local and foreign tourists can also enjoy<br />

other activities such as swimming, diving and hiking. The rich local<br />

cuisine of Ören, which consists of fresh seafood and foods cooked<br />

with olive oil, offers special tastes with regards to gastronomic<br />

tourism. Ören, which contains different tourism values, is drawing<br />

attention from tourists during four seasons with this rich potential.”<br />

‘Slow City’ Köyceğiz<br />

At the International Cittaslow Coordination<br />

Council Meeting held in Greve in<br />

Chianti city of Italy, the memberships of<br />

the districts of Köyceğiz and Ahlat were<br />

accepted. First started at Italy in 1999,<br />

''slow city'' movement has reached 17 settlements<br />

in Turkey together with Köyceğiz<br />

and Ahlat districts.<br />

THE NUMBER OF SLOW CITY<br />

HAS BEEN 17<br />

So farMuğlaAkyaka, IspartaEğirdir, ÇanakkaleGökçeada,<br />

SinopGerze, BoluGöynük,<br />

ŞanlıurfaHalfeti, BoluMudurnu, OrduPerşembe,<br />

ArtvinŞavşat, İzmir Seferihisar,<br />

SakaryaTaraklı, Erzurum Uzundere, KırklareliVize,<br />

IspartaYalvaç, AydınYenipazar,<br />

MuğlaKöyceğiz, and BitlisAhlat accepted<br />

as ‘slow city’ in Turkey.<br />

CITTASLOW NETWORK<br />

Cittaslow, which consists of the words<br />

''citta'' (city) in Italian and ''slow'' in English,<br />

means ''slow city''. The Cittaslow network<br />

is in service as an union of cities emerging<br />

from the ''slow food'' movement in order to<br />

prevent globalization from standardizing<br />

and eliminating the local characteristics of<br />

the city's residents and lifestyles.<br />

<strong>18</strong> Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Bodrum the Region of Tourism<br />

“City of Gladiators” is coming to light<br />

Ministry of Culture and Tourism carried<br />

out a project about the archaeological<br />

excavations have been done in 20 ancient<br />

cities and archaeological sites throughout<br />

one year. The new works are coming<br />

to light in the studies performed in the<br />

ancient city of Stratonikeia, also known<br />

as the “City of Gladiators”. Head of the<br />

excavation and Pamukkale University,<br />

Faculty of Science and Literature,<br />

Department of Archeology Lecturar Prof.<br />

Dr. Bilal Söğüt said that in Yatağan district<br />

of Muğla they have found findings<br />

which belongs to a settlement of 3500<br />

years ago and that they have reached the<br />

ruins of many periods of history in the<br />

ancient city.<br />

Professor Dr. Söğüt emphasized that<br />

Stratonikeia was in the UNESCO Cultural<br />

Heritage Temporary List by drawing<br />

attention to the ancient city's being the<br />

largest marble city in the world, which also<br />

continued its importance in the Hellenistic,<br />

Wind contribute to tourism<br />

in Bodrum<br />

Bodrum, one of Turkey's most important tourism centers, is contributing<br />

to tourism with its wind as well as its sea and sun by welcoming<br />

sailors between the months of September-May. Bodrum district<br />

of Muğla, which is preferred by tourists due to its entertainment<br />

industry, natural, historical and cultural values as well as its sea,<br />

sand and sun in summer months, offers various opportunities for<br />

sailing sports enthusiasts, especially in its windy weather.<br />

Roman, Byzantine, Anatolian Principalities,<br />

Ottoman and Republic periods.Söğüt,<br />

who explained that they have reached<br />

significant information every year in the<br />

excavations in the city, said that with the<br />

project which will lead to the showing up<br />

of archaeological values, the excavations<br />

will be carried out for 12 months with the<br />

support of the Ministry of Culture and<br />

Tourism.<br />

FROM BRONZE AGE TO TODAY<br />

Bilal Söğüt stating that all grave samples<br />

from the Bronze Age to the present day<br />

will be exhibited in the newly created necropolis<br />

area and there will be informative<br />

plaques, continued as follows: “There are<br />

gladiator graves on one side, terra-cotta<br />

samples from every period and tombs<br />

built from stones. So, here we will exhibit<br />

in groups the gladiators' on one side, the<br />

archaic tombs on the other side and the<br />

necropolis area of the tombs belonging to<br />

the Byzantines on the other.”<br />

From September to the last days of the May, sailing races can be<br />

done in different categories on Bodrum offshore. In the organized<br />

races, wind-filled sails in Bodrum create colorful images. With the<br />

Turkey Sailing Federation's (TYF) and different clubs' organizations,<br />

many domestic and foreign sailors are coming to the region.<br />

Children sporters are accompanied by their coaches and their<br />

families. Some of the sailing races that have positive effect on the<br />

tourism mobility in the district at winter and which is important in<br />

terms of sports tourism can be easily watched from the shore.<br />

SAILING IS A VERY SPECIAL VEHICLE<br />

TYF Deputy Chairman CeyhunÜstüner, indicated that sailing is<br />

very important in terms of winter tourism and continued as follows:<br />

“The development and support of sailing is very important<br />

for winter tourism. Bodrum is one of the most important centers<br />

in this matter. It is very important to organize the races frequently<br />

and increase the number of participation from foreign<br />

countries. Especially in the winter, sailing sport is a very special<br />

vehicle for that.”<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

19


Antalya the Region of Tourism<br />

Antalya is on the way of being<br />

tourism capital of Europe<br />

President of Mediterranean Touristic Hoteliers<br />

and Managers Association (AKTOB)<br />

ErkanYağcı said that Antalya, which writes<br />

a very serious success story in terms of<br />

tourism, is on the way of becoming the<br />

tourism capital of Europe. Yağcı signified<br />

that if we base the numbers in 20<strong>18</strong>,<br />

Antalya will be third in Europe after Paris<br />

and London, in terms of visitor density<br />

with 16 million foreign tourists. Tourism is<br />

the most important sector in Antalya and<br />

most strategic in Turkey.<br />

AKTOB President Yağcı stated that tourism<br />

is the leading in the currency earning<br />

sectors and emphasized that Turkey is<br />

being a tourism country thanks to its<br />

geographical location and also Antalya is<br />

being the capital of tourism sector. Indicating<br />

that the city has proved itself in the<br />

field of tourism, Yağcı said the followings:<br />

“Our aim is to reach much higher numbers.<br />

It is also important to increase our income<br />

while reaching these numbers. We have<br />

reached significant success in the number<br />

of tourists. In the coming process, we have<br />

strategies to increase the number of tourists<br />

on the one hand and increase tourism<br />

revenues on the other hand.”<br />

ANTALYA AIMS<br />

20 MILLION TOURISTS IN 2023<br />

Wishing 2019 to be a record year, Yağcı<br />

pointed out that Antalya is the fourth<br />

city among most visited cities in Europe,<br />

according to the ''Global Destination Cities<br />

Index'' report that covers 162 cities all<br />

over the world and has been published for<br />

10 years by Mastercard. He continued as<br />

follows: “2017 data has been used in these<br />

studies. The first city is London, which<br />

hosted 19.5 million foreign tourists. The<br />

second city is Paris, the third is Istanbul<br />

and the fourth is Antalya. We can see that<br />

Antalya reached a strong position among<br />

the important cities of Europe. Our aim is<br />

20 million tourists in 2023 vision at Antalya.”<br />

Altınbeşik Cave road renewing<br />

The Antalya Metropolitan Municipality is<br />

renewing the road of the Altınbeşik Cave,<br />

which is swarmed by domestic and foreign<br />

tourists in the İbradı Ürünlü neighborhood.<br />

The Antalya Metropolitan Municipality’s<br />

Department of Rural Services is carrying<br />

out road and asphalt works all over Antalya,<br />

in order to provide rural areas receive<br />

a comfortable and safe transportation<br />

service. Altınbeşik Cave road, which is<br />

the largest cave in Turkey and third in the<br />

world, is flooded by visitors especially in<br />

summer months. Therefore, works were<br />

started to make transportation easier<br />

in the area. Teams are making the 5 km<br />

long narrow and dangerous Altınbeşik<br />

Cave road more comfortable and wide<br />

by breaking the hard rocks using crusher<br />

construction equipment.<br />

20 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Antalya the Region of Tourism<br />

“Underwater Paradise Antalya”<br />

gained reward from Europe<br />

The underwater screening director and<br />

documentary filmmaker Tahsin Ceyhan's<br />

documentary ''Underwater Paradise Antalya''<br />

has received a championship prize<br />

in the professional category at the Paf<br />

Tachov Film Festival in Czech Republic.<br />

The film, which prepared in Turkish,<br />

English, German and Russian, covers the<br />

underwater cultural assets and rich sea<br />

life of the 640 km long coast of Antalya.<br />

Also, Antalya Governor Münir Karaloğlu's<br />

images of diving are given in film. In<br />

addition to many endangered species such<br />

as Mediterranean seal, grouper and white<br />

grouper, ruins and antiquities that contributed<br />

to the underwater life take place<br />

in the movie. The film won the first prize<br />

in the professional category at the Paf<br />

Tachov Film Festival that has been held in<br />

the Czech Republic for 41 years.<br />

AN IMPORTANT CENTER<br />

IN DIVING TOURISM<br />

Governor Münir Karaloğlu, said in a statement<br />

on the subject that 650 kilometers of<br />

underwater beauties should be known and<br />

they should contribute to the promotion of<br />

the city. Noting that Antalya has become<br />

one of the most important centers of the<br />

world in diving tourism, Karaloğlu said;<br />

''Antalya is one of the most well-known<br />

underwater diving destinations after the<br />

Red Sea. Together with Kemer, Kaş, Kalkan,<br />

and Alanya, Antalya has become one of the<br />

important areas of alternative tourism.<br />

This was the purpose of our book and<br />

introduction film. We are happy to see the<br />

film won a first prize at a festival.”<br />

Direct flights to 13 countries<br />

from Antalya<br />

continued as follows: “As Turkish Airlines,<br />

we will have 41 direct flights per week<br />

from Antalya to 13 international destinations.<br />

We are continuing our negotiations<br />

to extend our flights to Azerbaijan,<br />

Lebanon and Saudi Arabia. Antalya has<br />

a structure that attracted tourists from<br />

Western Europe. We think that high-yielding<br />

tourists from the Gulf countries and<br />

the Middle East may come to Antalya.”<br />

Turkish Airlines (THY) will organize 41<br />

direct flights per week from tourism<br />

capital Antalya to 13 countries. These<br />

flights will continue in winter. THY Vice<br />

General Manager of Marketing and Sales,<br />

Ahmet Olmuştur said in his statement on<br />

the subject that Antalya is a city above the<br />

world standards in terms of infrastructure<br />

and service quality.<br />

Olmuştur, who said that they have added<br />

new points to existing direct destinations,<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

21


Cappadocia the Region of Tourism<br />

Dreamland on earth:<br />

CAPPADOCIA<br />

Like a lunar landscape with its enchanting terrain,<br />

Cappadocia is a giant magic park, expressly designed to<br />

offer you an unforgettable spring holiday.<br />

MELİH USLU<br />

Fairy chimneys that take on an eerie quality in the spring<br />

sun... Volcanic valleys harboring vestiges of ancient civilizations...<br />

Hiking trails as smooth as Tartan track. Mysterious tunnels<br />

and fresh oxygen-rich air... Set in a volcanic triangle of<br />

snow-capped peaks, Cappadocia’s fairytale valleys present<br />

landscapes of extraordinary beauty in early summer.<br />

STONE AGE DREAMING!<br />

Like a Stone Age settlement on the slopes of a giant fairy<br />

chimney, Uçhisar is the region’s natural fortress. This charming<br />

village only 10 kilometers from Nevşehir is famous for<br />

its antique shops and boutique hotels. Next to it stretches<br />

the Valley of Pigeons, a long, deep canyon that intrigues<br />

with its pigeon nests carved in the rocks. This mysterious<br />

valley sheltering 8th and 9th century rock churches is laced<br />

with natural tunnels carved out by flowing streams. Easily<br />

negotiable by man and horse, the tunnels make ideal trails<br />

for photographers and hiking enthusiasts. You can get a<br />

bird’s-eye view of the region’s most stunning valleys on the<br />

close to 3-kilometer-long Uçhisar-Göreme road. The best of<br />

their efforts can still be seen today in the Göreme Open Air<br />

Museum, one of the highlights of any Cappadocia tour.<br />

Scattered through this museum on the UNESCO World<br />

Cultural Heritage List are numerous monasteries carved in<br />

the rock including a monks’ refectory, burial chambers and<br />

22 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Cappadocia the Region of Tourism<br />

a wine cellar. The pigments in the murals<br />

inside the rock-cut churches, the newest<br />

of which dates to the 12th century, are as<br />

vivid as if they were painted yesterday.<br />

One of Cappadocia’s oldest settlements,<br />

Avanos is another must-see. As the giant<br />

monument at the entrance announces, this<br />

town has been a center of pottery making<br />

since the time of the Hittites.<br />

LABYRINTH CAVES AND<br />

TUNNELS<br />

Cappadocian valleys are the result of<br />

long-ago volcanic eruptions that slathered<br />

the scenery with a thick coating of tuff,<br />

which the ensuing centuries than eroded<br />

into deep gullies or carved into fantastically-shaped<br />

rock formations. Later<br />

came the pickaxe and shovel-wielding<br />

humans who chipped away at the rocks to<br />

make homes for themselves and stables<br />

for their animals. In troubled times they<br />

burrowed down into the soil, creating the<br />

underground cities, labyrinthine networks<br />

of caves and tunnels. When times were<br />

more settled they took out their paintbrushes<br />

and applied colorful frescoes to<br />

the walls of rock-cut churches, inside-out<br />

structures that mimicked the architecture<br />

of more conventional churches. On the<br />

other hand, you can stop at one of the<br />

many workshops here on the banks of<br />

the Kızılırmak River and try fashioning a<br />

vessel yourself with the help of an expert.<br />

Meanwhile, one of the local architectural<br />

masterpieces is Saruhan, a 13th century<br />

Seljuk caravanserai.<br />

Avanos’s next door neighbor Çavuşin with<br />

its rock-cut houses and historic temples<br />

will offer you pleasant hours of sightseeing.<br />

And Kızılçukur Valley further along the<br />

road through Çavuşin is a favorite spot for<br />

Cappadocia sunset and full moon outings.<br />

Paşabağı Valley with its exceptionally beautiful<br />

fairy chimneys and Zelve, famous for<br />

its open air museum, are two more major<br />

sightseeing venues in the vicinity. But now<br />

the traditional way of life is dangling by a<br />

thread. The once damp and undesirable<br />

cave houses in which generations of Cappadocians<br />

had grown up are increasingly<br />

being turned into bijou boutique hotels. All<br />

over Cappadocia, from remote villages like<br />

Cemil, Taşkınpaşa and Şahinefendi to more<br />

central ones such as Uçhisar, Çavuşin and<br />

Ürgüp, visitors can now stay in cave hotels<br />

designed to let them try on the troglodytic<br />

lifestyle for themselves.<br />

GRACEFUL MANSIONS<br />

The region’s oldest and most elegant<br />

stone houses meanwhile are at Sinasos<br />

five kilometers from Uçhisar. You won’t<br />

be able to take your eyes off these<br />

centuries-old structures as you tour<br />

the historic settlement, known today as<br />

Mustafapaşa. Attracting notice recently<br />

for its comfortable small hotels, Sinasos’s<br />

graceful mansions, garden houses<br />

and local cuisine will intrigue you. A little<br />

further on, Gomeda Valley with its magnificent<br />

natural setting reminiscent of a<br />

film set is another must on your sightseeing<br />

list. Like Ihlara, the area’s geological<br />

treasure, this valley promises hours of<br />

enjoyable hiking. And now, for perhaps<br />

the most exciting part of any Cappadocia<br />

tour. We decide to look for some of the<br />

many underground cities carved in the<br />

soft tufa stone, of which there are some<br />

two hundred large and small in the area.<br />

The largest is Derinkuyu, said to have at<br />

one time sheltered some twenty thousand<br />

people.<br />

Two more among the underground cities,<br />

most of which are open to visitors, are<br />

Özkonak north of Avanos and Kaymaklı,<br />

19 kilometers south of Nevşehir. In sum,<br />

there is no shortage of places to see in<br />

the region, so be sure to budget your<br />

time and energy. What else? Well, taking<br />

long strolls among the shapely, trees<br />

blossom covered fairy chimneys, staying<br />

overnight in a real cave house carved out<br />

by human hands, gazing at the stars from<br />

a deserted terrace, eating breakfast as<br />

dawn stains the valleys crimson, hunting<br />

for traces of human settlement in the<br />

miraculous labyrinths of the underground<br />

cities... Reasons are rife for you to delve<br />

into the soul of Cappadocia and become<br />

passionately attached.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

23


Marmara Bölgesi<br />

Meriç Köprüsü'nün gizli vefa örneği;<br />

ÇİFT BAŞLI EJDER FİGÜRÜ<br />

Edirne'de kültürel miras ve ulaşım anlamında önemli bir yere sahip<br />

olan Meriç Köprüsü, ayaklarında bulunan çift başlı ejder figürüyle<br />

Selçuklu'ya "vefa" mührünü de geleceğe taşıyor. Sultan Abdülmecid<br />

zamanında yapılan 206 metrelik Meriç Nehri'nin taştan gerdanlığı,<br />

Osmanlı döneminde inşa edilmesine rağmen taşıdığı Selçuklu figürüyle<br />

de dikkat çekiyor. Selçuklu dönemindeki eserlerde görülen<br />

bereket, güç kudret temsili ejder, Meriç Köprüsü'nde kendisini<br />

gösteriyor.<br />

Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Mecidiye Köprüsü<br />

olarak bilinen Meriç Köprüsü'nde bir vefa örneğinin gizli olduğunu<br />

söyledi. Çok fazla belirgin olmayacak şekilde, nehrin kaynak akış<br />

yönünün ikinci ayağında ay ve yıldızla nakşedilen çift başlı ejderin,<br />

aslında Osmanlı'nın Selçuklu'ya bir atfı olduğunu ifade eden Hacıoğlu,<br />

şunları kaydetti: "Köprüde, Osmanlı'nın Selçuklu Devleti'ne olan vefa<br />

borcunu ifade eden iki başlı ejderi görmek mümkündür. Köprünün<br />

kaynak tarafındaki ayaklarında bulunan çift başlı ejder, Selçuklu<br />

mimarisinde Selçuklu toplumunda bolluk ve bereketi ifade eden bir<br />

anlayışı sergiler. <strong>18</strong>47 yılında işte bu köprüye de çift başlı ejderha<br />

koyularak, Selçuklu'ya bir vefa atfında bulunulmuştur."<br />

‘50 Peynirli Şehir<br />

Balıkesir’ Türkiye’yi<br />

temsil edecek<br />

Balıkesir’in önemli değerlerinden olan yöresel peynirlerin<br />

kayıt altına alındığı ‘50 Peynirli Şehir Balıkesir’ isimli kitap,<br />

Frankfurt’ta düzenlenen Dünya Yemek Kitapları Yarışması’nda<br />

(Gourmand World CookbookAwards 2019) üç finalist<br />

arasına girdi. Almanya, Fransa, İsviçre ve Amerika gibi<br />

ülkeleri geride bırakarak finale yükselen kitap, 4-7 Temmuz<br />

2019 tarihleri arasında UNESCO Gastronomi alanında yaratıcı<br />

şehir unvanına sahip Hong Kong’un Macau Adası’nda<br />

gerçekleşecek finalde ülkemizi temsil edecek.<br />

KÜLTÜR MİRASI NİTELİĞİNDE<br />

Kültür mirası niteliğinde olan 279 sayfalık kitabın içeriğinde<br />

“Balıkesir’e Genel Bakış”, “Süt ve Süt Ürünleri”, “Balıkesir Peynirleri<br />

ve Süt Ürünleri”, “Balıkesir Peynir Yolları”, “Balıkesir’in<br />

Süt ve Süt Ürünlerine Güncel Bakış” başlıkları yer alıyor. Peynir<br />

çeşitlerinin hikâyesinin, tarihinin ve yapılışının anlatıldığı<br />

kitapta tarihte yok olmaya yüz tutmuş peynir çeşitlerinin<br />

incelemesi de bulunuyor. Aynı zamanda tüm Türkiye’de tanınan<br />

Ayvalık Cunda Sepet Peyniri, İvrindi Koyun Kelle Peyniri,<br />

Savaştepe Mihaliç Peyniri, Sındırgı Koyun Peyniri, Sındırgı<br />

Yörük Peynirleri, Manyas Tulum Peyniri, Çerkes Peyniri ve<br />

Havran Keçi Peyniri yapımları da eserde anlatılıyor.<br />

24 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Marmara Bölgesi<br />

Her şey Çanakkale ruhunu yaşatmak için...<br />

Çanakkale Savaşları’nda yaşanan mücadele<br />

sırasında batan gemilerin dalış turizmine<br />

açılması için çalışma başlatıldı. Çanakkale<br />

Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı<br />

İsmail Kaşdemir, konu ile ilgili yaptığı açıklamada<br />

bölgede yaşanan ve dünya harp<br />

tarihine geçen savaşların deniz ve kara<br />

alanlarında gerçekleştiğini söyledi.<br />

"Ecdattan bize yadigâr kalan tabyaları,<br />

siperleri, kaleleri, o gazi mekânları tekrar<br />

aslına uygun bir şekilde restore edip<br />

ziyarete açıyoruz. Bu anlamda milletimizin<br />

büyük desteğini görüyoruz. Tarihi Yarımada'yı<br />

daha hızlı bir şekilde ziyarete uygun<br />

hale getirmeyi planlıyoruz" diyen Kaşdemir,<br />

sözlerine şöyle devam etti: “Tek amacımız,<br />

ziyaretçilerin bölgeye geldiklerinde<br />

Çanakkale ruhunu hissetmeleri. Yerli ve yabancı<br />

misafirlerimiz bu kutsal coğrafyaya<br />

geldiklerinde Çanakkale ruhunu teneffüs<br />

edecekleri, daha iyi özümseyecekleri bir<br />

tarihi alan ortaya koyma gibi bir düşüncemiz<br />

var. Bu anlamda yerler açıyoruz."<br />

İznik, 2019’da müzesine<br />

kavuşacak<br />

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, restorasyonu devam<br />

eden İznik Müzesi'ndeki çalışmalara ilişkin yaptığı açıklamada<br />

müze ile ilgili acil bir ihtiyaç olduğunu, etaplandırarak çalışmalara<br />

başlayacaklarını söyledi. "Acil bir ek kaynak yaratıp, çok kısa<br />

sürede ihalesini yapıp bu yıl içinde mutlaka açacağız. Daha sonra<br />

da ikinci etabı için çalışma başlatacağız. Bu yıl bitmeden İznik,<br />

müzesine kavuşacak" diyen Ersoy, şunları ifade etti:<br />

"Birinci etabı hemen hemen bitmiş zaten. Acil bir ek kaynak<br />

yaratıp, çok kısa sürede ihalesini yapıp bu yıl içinde mutlaka<br />

açacağız. Daha sonra da ikinci etabı için çalışma başlatacağız.<br />

Bu yıl bitmeden İznik, müzesine kavuşacak. Hızlı bir şekilde<br />

İznik'in turizm potansiyellerini, ziyaretçilerine kazandıracağız.<br />

İznik gibi çok eski tarihi olan şehirler sadece İzniklilere ait değil,<br />

aslında bu tarz yerler Türkiye'nin markaları, imza yerleri. Bizim<br />

buralara daha iyi sahip çıkmamız, daha hızlı farkındalıklarını<br />

yaratmamız gerekiyor.”<br />

Bilecik'in tarihi "Kırka Yolu"<br />

turizme açılıyor<br />

Bilecik'in Yenipazar ilçesinde Valilik, Kaymakamlık, Belediye ve<br />

Kalkınma Ajansı işbirliğiyle tarihi "Kırka Yolu" turizme kazandırılıyor.<br />

Bilecik'in İnhisar ilçesine bağlı Harmanköy'den Yenipazar<br />

ilçesine uzanan 16 kilometrelik tarihi Kırka Yolu'nun da aralarında<br />

bulunduğu kentin tarihi rotalarının anlatıldığı kitapçık hazırlandı.<br />

İlçe Kaymakamı Yavuz Kartal, konu ile ilgili yaptığı açıklamada<br />

Yenipazar'ın eski isminin Kırka olduğunu söyledi. Kırka isminin kökenini<br />

araştırdıklarını belirten Kartal; "Kırka nereden geliyor diye<br />

baktığımızda, bu bölgede 40 ailenin veya hanenin yaşadığından<br />

bahsedilir ve isminin buradan geldiği söylenir. Tarihi Kırka Yolu, 70<br />

yıldır kullanılmıyor. Bu yolun turizme kazandırılmasıyla ilçede bir<br />

ekoturizm potansiyelini ortaya koyup, günübirlik ziyaretçilerin<br />

bu yollarda yürüyerek geleceğe dönük bir turizm potansiyelini<br />

canlandırmış olacağız. Kentlerin tarihi bellekleridir yollar. Burada<br />

bir ışığı ortaya koyduk, gelecekte çok daha büyük şeyler ortaya<br />

çıkacaktır" diye konuştu.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

25


Ege Bölgesi<br />

Dünya Rallisi'nin turizm<br />

noktası Marmaris olacak<br />

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Başkanı Eren<br />

Üçlertoprağı, Dünya Ralli Şampiyonası'nın (WRC) Türkiye ayağının<br />

bu sezon 12-15 Eylül tarihlerinde Marmaris'te gerçekleştirileceğini<br />

söyledi. 20<strong>18</strong> Türkiye Rallisi'nde hem takımlar hem de pilotlardan aldıkları<br />

geri dönüşlere göre etaplarda birtakım ekleme ve çıkarmalar<br />

yapmaya karar verdiklerini belirten Üçlertoprağı, şöyle konuştu:<br />

"Yarışın görselliğini ve deniz etaplarını artırdık. Marmaris'in doğasını<br />

ve güzelliğini dış basına ve yurtdışına göstermek adına birtakım esaslı<br />

değişiklikler yapacağız. Bunların daha çok sportif tarafına etkisi olacak.<br />

Bu değişiklikleri yaparken turizm boyutuna, ülkemizin ve Marmaris'in<br />

tanıtımına katkı sağlayacak doğal güzellikleri daha çok sunabileceğimiz<br />

bir kurgu düşünüyoruz. Bu yıl rallide tamamen turizme ağırlık veriyoruz.<br />

Dünya Rallisi'nin turizm noktası Marmaris Rallisi olacak. Dünya Ralli<br />

Şampiyonası'nı takip eden kitle, bütün rezervasyonlarını Marmaris'e<br />

kaydırmış durumda. Rezervasyonlarda inanılmaz bir artış var. Bu ralli<br />

uzun vadede Marmaris'e çok büyük katkı sağlayacak."<br />

Kuşadası'nda Yunanistan'ın<br />

vize ofisi açıldı<br />

Yunanistan, Aydın'ın Kuşadası ilçesinde vize ofisi açtı. Kuşadası<br />

Ticaret Odası’nda tahsis edilen ofisin hizmete başlaması<br />

dolayısıyla tören düzenlendi. Yunanistan'ın İzmir Başkonsolosu<br />

Argyro Papoulia, vize başvuru merkezinin tekrar faaliyete<br />

başlamasından dolayı mutlu olduklarını söyledi.<br />

Ofisin 30 Eylül'e kadar açık<br />

kalacağını vurgulayan Papoulia;<br />

"Bu bölgelerde yaşayanlara ve<br />

gelen misafirlere hizmet sunmayı<br />

hedefliyoruz. İki komşu<br />

halkın turizm, kültür ve ticaret<br />

ilişkilerinin daha güçleneceğini<br />

düşünüyorum. Vize merkezinin<br />

kış aylarında açık kalması<br />

yönünde talep var. Atina ile<br />

görüştük, bu açığı kapatmayı<br />

istiyoruz" diye konuştu.<br />

Kordon'a elektrikli<br />

faytonlar geliyor<br />

2012 yılında kurulduğu günden itibaren aralıksız olarak çalışmalarına<br />

devam eden İzmir Büyükşehir Belediyesi İZULAŞ Fayton İşletmesi,<br />

bünyesine katacağı iki adet elektrikli fayton ile yenileniyor.<br />

Ocak ayında başlatılan çalışmalar doğrultusunda, işletmeye ait iki<br />

adet “Victoria Klasik” tipi faytonun elektrikli faytona dönüştürülme<br />

işlemi devam ediyor. İlk kontrollerinin Mayıs ayının ikinci yarısında<br />

yapılması planlanan faytonlar, Haziran 2019 itibariyle hizmet<br />

vermeye başlayacak.<br />

Fren sistemi, dikiz aynaları, far ve<br />

dönüş sinyalleri gibi teknik eklemeleri<br />

ile trafikte kullanıma uygun olarak<br />

düzenlenen yeni araçlar, sürücü hariç<br />

4 yetişkin ve 1 çocuk taşıma kapasitesine<br />

sahip olacak. İzmir Büyükşehir<br />

Belediyesi tarafından Avusturya’dan getirilen 36 Haflinger cinsi at,<br />

halen Kordon’da Victoria Klasik tarzındaki faytonlarla hizmet vermeye<br />

devam ediyor. Liman ile Konak Pier arasında sefer yapan faytonlar,<br />

güzergâhları arasında yolcu alabiliyor.<br />

26 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Ege Bölgesi<br />

Tarihi Kula evleri<br />

Japon belgeselinde<br />

Manisa'nın Kula ilçesinde <strong>18</strong>. yüzyıl Osmanlı mimarisinin<br />

bugüne kadar bozulmadan gelen evleri,<br />

Japon belgeseline konu oldu. Genelde iki katlı ve<br />

avlulu, üst katları sokağa çıkıntılı, üzeri kiremit<br />

örtülü olan, özgün ahşap yapısı, alçı ve kalem işi<br />

süslemeleriyle geleneksel Osmanlı sanatının<br />

başarılı örneklerini sergileyen tarihi Kula evleri,<br />

ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.<br />

Japonya'daki<br />

TBS kanalı da<br />

yaklaşık 10 yıldır<br />

her cuma günü<br />

yayınladığı "Dünyanın<br />

Penceresi"<br />

adlı programda,<br />

bugüne kadar<br />

bozulmadan<br />

gelen tarihi dokusuyla birçok yerli ve yabancı<br />

turistin uğrak noktası olan tarihi evleri tanıtacak.<br />

Farklı ülkelerden tarihi şehirlere yer<br />

verilen program için ilçeye gelen prodüksiyon<br />

ekibi, üç gün boyunca Kula'nın tarihi evlerini, dar<br />

sokaklarını ve çarşısını görüntüledi. Programın<br />

yönetmeni Tomatsu Hisao, Japonların Türkiye ile<br />

ilgili daha çok İstanbul ve Kapadokya hakkında<br />

bilgi sahibi olduğunu, buraları neredeyse ezbere<br />

bildiğini söyledi. Program ekibi olarak yeni yerleri<br />

araştırdıklarını ve Kula’nın sinematografik açıdan<br />

büyük bir görsel zenginlik barındırdığını anlatan<br />

Hisao; "Dünyanın pencerelerine bakan belgesel<br />

tarzında program yapıyoruz. Bu yüzden Türkiye'de<br />

kimsenin bilmediği ama görmeye değer bir<br />

yeri, yani Kula'yı seçtik" dedi.<br />

Pamukkale'de<br />

balon turları tam gaz<br />

Türkiye'nin gözde turizm merkezlerinden<br />

Pamukkale'de bu yıl sıcak hava<br />

balonuyla turlara katılan turist sayısının,<br />

geçen seneye göre büyük oranda<br />

artarak 60 bine çıkması bekleniyor.<br />

Pamukkale üzerinde sıcak hava balonuyla<br />

turlara katılan turistler, güneşin<br />

doğuşu sırasında UNESCO Dünya<br />

Mirası Listesi'ndeki Pamukkale'nin<br />

beyaz travertenlerini ve antik kentleri<br />

izleme fırsatını yakalıyor.<br />

Balon turlarına yoğun ilgi gösteren<br />

yerli ve yabancı turistlerin taleplerini<br />

karşılamak için Pamukkale'de turların<br />

ilk başladığı 2015 yılında 2 olan balon<br />

sayısı önce 14'e, daha sonra 20'ye<br />

çıkarıldı. Dünyanın dört bir tarafından<br />

"beyaz cennet" Pamukkale’ye gelen<br />

binlerce turist, gün ağarmadan balona<br />

binmek için adeta birbiriyle yarışıyor.<br />

Güneşin doğuşunu gökyüzünde<br />

karşılamak için Pamukkale Mahallesi'ndeki<br />

Kocaçukur mevkiine gelen çok<br />

sayıda turist, sıcak havayla şişirilen<br />

balona binerek, binlerce metre<br />

yükseklikte hem güneşin doğuşunu<br />

hem de Pamukkale'nin eşsiz güzelliğini<br />

havadan izleme şansı yakalıyor.<br />

Bol bol fotoğraf çekip bu anlarını<br />

ölümsüzleştiren ve 40-50 dakikalık<br />

tur sonrasında belirlenen noktalara<br />

iniş yapan turistler, burada kendilerine<br />

ikram edilen içecekleri içiyor.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

27


Akdeniz Bölgesi<br />

Gül kahvesi ile Isparta'yı dünyaya tanıtıyor<br />

Isparta'da 2016 yılında kurduğu küçük bir atölye ile dünyada<br />

ilk kez gül kahvesini üreten genç girişimci Abdullah<br />

Alkan, Türkiye'nin birçok ilinde rağbet gören ürününü ilk<br />

kez Almanya'ya ihraç etti. Gül ve lavanta sezonunda kente<br />

gelen gurbetçi ve turistlerin yaşadıkları ülkelere götürdüğü<br />

ürünler ve internet üzerinden yapılan satışlarla tanınır<br />

hale geldiğini dile getiren kahve üreticisi Alkan, “Aşkın<br />

Harmanı” diye adlandırdığı ürünle Isparta, Isparta gülü ve<br />

Türkiye'yi dünyaya tanıtmayı hedeflediğini ifade etti.<br />

sine çiçeğin temsilinden hareketle “Aşkın Harmanı” adını<br />

verdiklerini kaydeden Alkan, şunları ifade etti: "Gül ve<br />

kahve, çok farklı bir temsil özelliğine sahip. Ürünümüzü<br />

çıkarırken ambalaj üzerinde çok fazla çalıştık, farklı varyasyonlarını<br />

denedik. Bütün ambalajlarımıza da Isparta'yı<br />

ve Türkiye'yi tanıtan mesajlar iliştirdik. Bunun çok önemli<br />

olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar bunu farklı ülkelerde<br />

tükettiklerinde, ambalajı okudukları zaman Isparta'ya,<br />

güle ve kahveye ilişkin bilgiler edinecek. Bununla beraber<br />

insanların Isparta'ya olan ilgisi fazlalaşacak. Bu da dolaylı<br />

yoldan turizme ve kentin tanıtımına bir katkı diye düşünüyorum.<br />

Ürünümüz, Isparta'yı güzel temsil eden bir ürün.<br />

İnşallah, Türkiye'yi de temsil eder bir hale gelecek.”<br />

Kuş cenneti Gölbaşı turizme kazandırılacak<br />

Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde temiz suyu,<br />

manzarası, zengin flora ve faunasıyla dikkatleri<br />

çeken Gölbaşı Gölü turizme kazandırılacak.<br />

Adalar Mahallesi sınırlarındaki<br />

göl; doğa meraklılarının, fotoğrafçıların<br />

ve gezginlerin her geçen gün daha çok ilgi<br />

odağı haline geliyor.<br />

Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve<br />

Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından<br />

geçen yıl "Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan"<br />

olarak tescillenen göl, yapılacak çevre düzenlemelerinin<br />

ardından turizme açılacak.<br />

Hatay'da düzenlenecek olan EXPO 2021<br />

organizasyonunda da ziyaret edilecek<br />

yerler arasında bulunan Gölbaşı Gölü, 193<br />

kuş türüne de ev sahipliği yapıyor.<br />

ÜLKENİN EN ÖNEMLİ SULAK ALANI<br />

OLMAYA ADAY<br />

Hatay Tabiatı Koruma Derneği Başkanı<br />

Abdullah Öğünç, konuyla ilgili yaptığı<br />

açıklamada derneklerini kurmalarındaki<br />

temel amacın Gölbaşı Gölü'ne sahip<br />

çıkmak olduğunu söyledi. Derneklerinin<br />

Abdullah Alkan, ürettiği ürün ve ambalaja yazdıkları notlar<br />

sayesinde, gül kahvesi ile Isparta ve Türkiye turizmine<br />

katkı sunmayı amaçladıklarını söyledi. Gül ve gül kahveilk<br />

olarak gölde flora ve fauna çalışmaları<br />

yaptığını vurgulayan Öğünç; "Gölbaşı,<br />

barındırdığı flora ve fauna ile ülkenin<br />

en önemli sulak alanı olmaya adaydır.<br />

Kaynak sularla beslenen gölün havzası<br />

yaklaşık 5 bin 500 dekardır. Yapılacak küçük<br />

bir çalışmayla bu rakam 8 bin dekara<br />

çıkacak" dedi.<br />

28 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Akdeniz Bölgesi<br />

Antik kentin koruyucusu<br />

Hatun nineye duygulandıran jest<br />

Adana’nın Kozan ilçesine bağlı Dilekkaya<br />

köyündeki Anavarza Antik Kenti'nde, evlerinin<br />

bahçesinde 1964 yılında temel kazısı<br />

yapmaları esnasında mozaiklere rastlayan<br />

Hatun Dilci, 1969'da eşiyle birlikte bekçi<br />

olarak görevlendirilerek bunları korumaya<br />

başladı.Yaklaşık 16 yıl önce emekli olan ve<br />

görevi oğluna devreden Dilci, definecilere<br />

karşı yıllarca koruduğu M.S. 4. yüzyıla ait<br />

olduğu tespit edilen ve 2016'da Adana<br />

Mozaik Müzesi’ne taşınan Tethys Mozaiği'ni<br />

unutamadı.<br />

Salda Gölü özel çevre koruma<br />

bölgesi ilan edildi<br />

Burdur'un Yeşilova ilçesinde turkuaz suyu<br />

ve bembeyaz kumsalları ile “Türkiye'nin<br />

Maldivler’i” olarak adlandırılan Salda Gölü,<br />

Cumhurbaşkanlığı kararıyla 'özel çevre<br />

koruma bölgesi' ilan edildi. Salda Gölü ve<br />

Hatun Dilci'nin mozaiğin taşınmasının<br />

ardından üzüntü yaşaması üzerine Müze<br />

Müdürlüğü yetkilileri, tarihi eserin imitasyonunu<br />

yaptırdı. Tethys Mozaiği'nin kopyasının<br />

bulunduğu yere yerleştirilmesiyle<br />

Hatun nine büyük mutluluk yaşadı. Adana<br />

İl Kültür ve Turizm Müdürü Sabri Tari ve<br />

Müze Müdürü Nedim Dervişoğlu, yıllarca<br />

kaçakçılara ve definecilere karşı mücadele<br />

eden Hatun Dilci'yi ziyaret ederek, kültür<br />

varlıklarını koruma bilincinden dolayı hazırlanan<br />

teşekkür plaketini verdi.<br />

çevresinin 'özel çevre koruma bölgesi' ilan<br />

edilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı,<br />

Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe<br />

girdi. Burdur Valisi Hasan Şıldak, konu ile<br />

ilgili sosyal medya hesabından yaptığı<br />

açıklamada şunları ifade etti:<br />

15 bin yıllık Savruk<br />

Mağarası şifa<br />

dağıtıyor<br />

Kahramanmaraş'ın Dulkadiroğlu<br />

ilçesinde yer alan ve 15 bin yıllık olduğu<br />

tahmin edilen tarihi Savruk Mağarası,<br />

astım ve bronşit hastaları için<br />

alternatif doğal kaynaklar arasında yer<br />

alıyor. Yöre halkı, Poleosen döneminde<br />

oluştuğu tahmin edilen mağara ve<br />

şelalenin turizme kazandırılması için<br />

çalışmaların yapılmasını istiyor.<br />

Türkiye'nin farklı bölgelerindeki mağaralar<br />

gibi Savruk Mağarası’nın da astım<br />

ve bronşit hastalığına iyi geldiğini ve<br />

turizme kazandırılması gerektiğini söyleyen<br />

Tarih Kültür ve Turizm Platform<br />

Başkanı Ahmet Kolutek; "Burası Savran<br />

Mağarası ve Karakız Mağarası olarak<br />

da bilinir. Damlataş Mağarası’nın yaşı<br />

15-20 bin yıl arası olduğundan dolayı,<br />

aynı masif hattında bulunan Savruk<br />

Mağarası’nın da yaşının da benzer<br />

olduğu tahmin edilmektedir. Silifke<br />

Astım Mağarası, Cüceler Mağarası,<br />

Aynalıgöl Mağarası, Karain Mağarası,<br />

Yalan Dünya Mağarası ve Köşekbükü<br />

Mağaraları gibi Savruk Mağarası'nın da<br />

astım ve bronşit hastalığına iyi geldiği<br />

söyleniyor” şeklinde konuştu.<br />

"Sayın Cumhurbaşkanımızın <strong>18</strong> Şubat'ta<br />

Burdur Cumhuriyet Meydanı'nda müjdesini<br />

verdiği Salda Gölü Özel Çevre Koruma<br />

Bölgesi ilanına ilişkin 824 sayılı Cumhurbaşkanı<br />

Kararı, Resmi Gazete'de yayımlanarak<br />

yürürlüğe girmiştir. Salda Gölü ve<br />

çevresinin doğal, temiz yapısının korunması<br />

ve bu şekilde turizme kazandırılmasını<br />

sağlayacak olan bu önemli kararın hayırlı<br />

olmasını diliyorum."<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

29


Güneydoğu Anadolu Bölgesi<br />

Tarihi yapı,<br />

müze görünümlü<br />

restorana dönüştü<br />

Tarihi ve kültürel yapısıyla dikkati çeken<br />

Şanlıurfa'da bir girişimci, geçmişte buz<br />

fabrikası olarak kullanılan tarihi mekânı<br />

aslına uygun restore edip restorana dönüştürerek<br />

turizme kazandırdı. Yapım tarihi<br />

kesin olarak bilinmemekle birlikte yaklaşık<br />

150 yıllık olduğu tahmin edilen mekân, 65<br />

yıl kadar buz fabrikası olarak hizmet verdi.<br />

4 yıl önce yaşanan yangın sonrası büyük<br />

hasar gören yapı, atıl duruma geldi.<br />

Şanlıurfalı turizmci Mustafa Yüzübeyaz,<br />

2019 Göbeklitepe Yılı’nın etkisiyle söz<br />

konusu mekânı aslına uygun restore edip,<br />

içinde sıra gecelerinin de düzenlendiği bir<br />

restorana dönüştürdü. Farklı yapısı ve eski<br />

radyolar, televizyonlar, kitaplar, bisiklet,<br />

saat, dikiş makinesi ve müzik aletleri gibi<br />

pek çok eski malzemenin dekor olarak kullanıldığı<br />

restoran, adeta müzeyi andırıyor.<br />

HEDEF, ŞANLIURFA<br />

TURİZMİNE KATKIDA BULUNMAK<br />

İşletme Müdürü Mehmet Nuri Erdem, konuyla<br />

ilgili yaptığı açıklamada, "2019 yılının<br />

'Göbeklitepe Yılı' ilan edilmesiyle bizler de<br />

turizme bir katkımız olsun diye burayı restore<br />

ederek kente kazandırdık. Balıklıgöl<br />

Yerleşkesi'nde bulunduğu için il dışından<br />

ziyarete gelen misafirlerimizi burada güzel<br />

bir ortamda ağırlamak istiyoruz. Amacımız,<br />

Şanlıurfa turizmine katkıda bulunmak.<br />

Burası daha önce atıl durumdaydı, madde<br />

bağımlılarının mekânı olmuştu. Büyük<br />

emekler harcayarak, burasını ülkemiz ve<br />

kentimiz için turizme kazandırdık” dedi.<br />

Dünya mirası Nemrut,<br />

sezonu açtı<br />

Adıyaman'ın Kahta ilçesi sınırlarında bulunan ve UNESCO Dünya<br />

Kültür Mirası Listesi'nde yer alan 2 bin 206 metre yükseklikteki<br />

Nemrut Dağı, yolundaki kar temizleme çalışmalarının bitirilmesiyle<br />

turizm sezonunu açtı. Çalışmaları yerinde takip eden Adıyaman İl<br />

Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Ekinci, şu açıklamalarda bulundu:<br />

“Bu yıl kış çetin geçti fakat düzenli bir çalışma neticesinde Nemrut<br />

Dağı yolunu ziyaretçilerin hizmetine açmış bulunmaktayız. Nemrut<br />

Dağı'nın karlı hâlini, heykellerin karlar altındaki durumunu görmek<br />

isteyen çok sayıda yerli ve yabancı turist, Nemrut Dağı'na akın<br />

etmeye başladı. Turlar yönlerini buraya çevirdi. Bu yıl Nemrut Dağı,<br />

son birkaç yılın en yüksek ziyaretçi sayısına kavuşacak. Çünkü<br />

şimdiden önümüzdeki bir kaç ayda otellerimizin doluluk oranı çok<br />

yüksek. Hedefimiz, 2019 yılında yerli ve yabancı yüzbinlerce ziyaretçiyi<br />

ağırlamak. Umuyoruz bu yıl Nemrut ziyaretçiye doyacak."<br />

30 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Güneydoğu Anadolu Bölgesi<br />

Mardin'de balon<br />

turizmi başladı<br />

Mardin'de "Yükseliyoruz Mardin" sloganıyla<br />

artık balon turizmi de yapılacak. Bu yıl<br />

5 milyon turistin hedeflendiği antik kent<br />

Mardin'de Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’nin<br />

destekleriyle balon turizmi başladı.<br />

Firma yetkilisi Ömer Kafkas, hava koşulları<br />

el verdikçe balon uçuşlarının yapılacağını<br />

ifade etti. Balon turizminin kent için ciddi<br />

bir istihdam ve doluluk sağlayacağını dile<br />

getiren Kafkas; "Bizim için çok heyecanlı<br />

bir an. Genelde sabah erken saatlerde<br />

gerçekleşiyor. Saat sıkıntısı yok. 20 kişi<br />

havalanabilir. Bölgede güvenlik algısının<br />

güzel olması 3 milyon turizm rakamını<br />

yakalattı. Hedef 5 milyon. Balon uçuşları<br />

bunun için önemli bir ivme sağlayacak"<br />

şeklinde konuştu.<br />

Zeugma ve Göbeklitepe figürleri takı oluyor<br />

Türkiye'nin ön plana çıkan turizm değerlerinden<br />

Gaziantep'teki Zeugma Antik Kenti<br />

ve "tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirilen<br />

Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'nin figürleri,<br />

Gaziantep Olgunlaşma Enstitüsü’nde<br />

takılara işleniyor.<br />

Enstitünün kuyumculuk atölyesinde,<br />

Zeugma mozaikleri ve Göbeklitepe'deki<br />

taşların üzerinde bulunan figürlerden<br />

esinlenerek oluşturulan koleksiyondaki<br />

takılar, kadınların parmaklarını, boyunlarını<br />

ve kulaklarını süsleyecek. Özel koleksiyonda<br />

kolye, küpe, yüzük, broş gibi takılar yer<br />

alıyor. Koleksiyon kapsamında ev dekorasyonunda<br />

kullanılan çeşitli materyallerin<br />

üretimine ise daha sonra başlanacak. Koleksiyonla,<br />

Türkiye'nin önemli iki tarihi ve<br />

turistik değerinin tüm dünyaya tanıtılması<br />

hedefleniyor.<br />

Tarihi Diyarbakır evleri turizme kazandırılıyor<br />

Tarihi Diyarbakır evleri, devlet desteğiyle restore<br />

edilerek turizme kazandırılıyor. Diyarbakır'ın merkez<br />

Sur ilçesinde bazalt taştan yapılan, bir dönem kalabalık<br />

ailelerin yaşamını sürdürdüğü avlulu evler, devlet<br />

katkısıyla yöre mimarisine uygun restore ediliyor.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sunduğu proje ve onarımın<br />

yanı sıra TOKİ'den de kredi desteği alan vatandaşlar,<br />

öz sermayelerini de katarak, mülkiyeti kendilerine<br />

ait olan evlerini yaşamla yeniden buluşturuyor.<br />

Turizmin canlandığı ilçede restorasyonu tamamlanan<br />

evler, kafeterya ve restoran olarak yerli ve yabancı<br />

turistleri ağırlarken, konuklarını aynı zamanda tarihe<br />

yolculuğa da çıkarıyor.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

31


Doğu Anadolu Bölgesi<br />

Arslantepe, UNESCO kalıcı<br />

listesine girme yolunda<br />

Binlerce yıllık geçmişiyle UNESCO Dünya<br />

Miras Geçici Listesi'nde yer alan Malatya'daki<br />

Arslantepe Höyüğü'nün kalıcı listeye dahil<br />

edilmesi için resmi başvuru yapıldı. Duvarlarına<br />

renkli figürler işlenmiş kerpiçten sarayı,<br />

5 bin 500 yıllık geçmişe sahip tapınağı, kılıç<br />

ve mızraklarıyla tarihe ışık tutan ve 2014'te<br />

Dünya Miras Geçici Listesi'ne giren Arslantepe<br />

Höyüğü'nün kalıcı listeye dâhil edilmesi için<br />

yürütülen çalışmalar tamamlandı.<br />

Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin<br />

Gürkan, konu ile ilgili yaptığı açıklamada<br />

Arslantepe'nin dünyanın çeşitli medeniyetlerine<br />

ev sahipliği yaptığını belirterek, ilk devlet<br />

hayatının da burada yaşandığını söyledi. Arslantepe<br />

Höyüğü'nün tescil edilerek insanlığa<br />

armağan edilmesi gerektiğini aktaran Gürkan,<br />

alanın UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nden<br />

kalıcı listeye girmesini için çalışmalara<br />

başladıklarını söyledi.<br />

Iğdır Devlet<br />

Hastanesi<br />

komşu ülkelere de<br />

şifa dağıtıyor<br />

İran ve Nahçıvan'a sınırı olan kentteki Iğdır<br />

Devlet Hastanesi, özellikle son zamanlarda<br />

Kafkaslar'daki ülkeler başta olmak üzere komşu<br />

ülkelerden gelen birçok hastanın şifa kapısı<br />

haline geldi.<br />

Komşu ülkelerden Iğdır'a tedavi olmak için gelen<br />

hastalar bir yandan tedavi olurken, bir yandan da<br />

sağlık turizmine ciddi katkı sağlıyor. Sunduğu kaliteli<br />

hizmetle tercih edilen Iğdır Devlet Hastanesi'nin<br />

Başhekimi Op. Dr. Raşit İlhan, konu ile ilgili<br />

yaptığı açıklamada, "Son gelen doktorlarımızla<br />

tamamen kadrolarımızı geliştirmiş bulunmaktayız.<br />

20<strong>18</strong> yılında çok sayıda ülkeden hasta geldi.<br />

Bunların içinde en yoğun olanı İran, Nahçıvan ve<br />

Azerbaycan'dan gelen hastalarımızdır. Özellikle<br />

kadın hastalıkları, çocuk ve yaşlı hastalarımızda<br />

başvurular oluyor. Biz sadece Iğdır'daki halkımıza<br />

değil, bölgedeki diğer il ve ilçelerin yanında aynı<br />

zamanda yurtdışından gelen vatandaşlarımıza<br />

da fazlasıyla hizmet veriyoruz. Bunun sonucunda<br />

sağlık turizmi yönünden çok fazla ilerledik. Bu<br />

durumun esnafımıza ve hastanemize çok katkısı<br />

var" dedi.<br />

32 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Doğu Anadolu Bölgesi<br />

Biyolojik gölet ile Erzurum<br />

turizmine katkı<br />

Devlet Su işleri Genel Müdürü Mevlüt Aydın, Türkiye'nin dinlenme<br />

amaçlı ilk biyolojik göletinin Erzurum'da yapılacağını, tesisin ülke<br />

ekonomisine ve turizme katkı sağlayacağını belirtti. Aydın, yaptığı<br />

yazılı açıklamada sanayileşme ve şehirleşmenin yoğun temposunda<br />

insanların boş zamanını değerlendirebilmesi, yenilenmesi,<br />

yüksek motivasyonla günlük yaşama dönebilmesi amacıyla<br />

rekreasyon alanlarının her geçen gün daha büyük önem taşıdığını<br />

vurgulayarak, şunları ifade etti:<br />

"Şehrin görünen yüzü olacak bu projeyle, yoğun ve ağır geçen<br />

kış şartlarından bunalan Erzurumlu vatandaşlarımız, devasa bir<br />

sosyal yaşam alanıyla adeta nefes alacak. Yüzey alanı ve depolama<br />

yönüyle Erzurum Aziziye'de yapımı devam eden, ülkemizin ilk<br />

rekreasyon amaçlı göletiyle kent modern bir tesise kavuşacak.<br />

Şehrin turistik mekânları arasında yerini alacak tesis, ülke ekonomisine<br />

ve kentin turizmine katkı sağlayacak."<br />

Muş'ta 11 milyon yıllık<br />

fosiller bulundu<br />

Sakin şehir Ahlat,<br />

ziyaretçilerini bekliyor<br />

Muş'ta yapılan arazi araştırmaları sırasında yaklaşık 11 milyon yıl<br />

öncesine ait fosiller bulundu. Muş'un Varto ilçesine 10 kilometre<br />

mesafedeki Yedikavak bölgesinde karların erimesiyle ortaya çıkan<br />

fosilleri gören vatandaşlar, durumu Muş Alparslan Üniversitesi'ne<br />

(MŞÜ) bildirdi.<br />

Bunun üzerine MŞÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi<br />

Müdürü, Öğretim Üyesi Jeomorfolog Dr. İskender Dölek, Çevre ve<br />

Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürü Ertan<br />

Öncel ile araştırma ekibi bölgede inceleme yaptı. Araştırma sonucunda<br />

bölgede bulunan fosillerin şimdiki Muş Ovası ile Van'a kadar<br />

uzanan bölgeyi kapatan Acısu Gölü'ne ait olduğunu tespit eden<br />

araştırma ekibi, aldıkları örnekler üzerinde yaptıkları incelemeler<br />

sonucu fosillerin yaklaşık 11 milyon yıllık olduğunu belirledi.<br />

İtalya'nın Greve in Chianti kentinde bu yıl düzenlenen Uluslararası<br />

Cittaslow İcra Kurulu Toplantısı'nda "sakin şehir" kabul<br />

edilen Bitlis'in Ahlat ilçesi, tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini<br />

bekliyor. Van Gölü kıyısında, Nemrut Krater Gölü ve<br />

Süphan Dağı arasında kalan Ahlat, "Türklerin Anadolu'ya giriş<br />

kapısı" kabul ediliyor.<br />

Doğal güzellikleri dolayısıyla Urartulardan Osmanlılara pek<br />

çok medeniyete ev sahipliği yapan ilçede, Van Gölü'nün mavisi<br />

ile Türkiye'nin üçüncü büyük dağı Süphan'ın karlı zirveleri<br />

bütünleşiyor. Birçok medeniyetin izlerini taşıyan kale, cami,<br />

köprü, türbe, hamam ve zaviye kalıntılarıyla adeta açık hava<br />

müzesini andıran ilçe, dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı<br />

ve zamana meydan okuyan kümbetleriyle öne çıkıyor.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

33


İç Anadolu Bölgesi<br />

8 bin yıllık doğal güzellik: MEKE GÖLÜ<br />

Konya'nın Karapınar ilçesinde bulunan,<br />

görünümü nazar boncuğuna benzediği için<br />

"dünyanın nazar boncuğu" diye anılan Meke<br />

Gölü, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini<br />

çekiyor. Son yıllarda özellikle yaz aylarında<br />

kuruyan Meke Gölü, kış aylarında bölgenin<br />

aldığı yağış miktarına bağlı olarak yer yer<br />

oluşan su birikintileri ve kristalleşen toprak<br />

görüntüsüyle büyüleyici bir güzellik sunuyor.<br />

Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği<br />

Bölümü Uygulamalı Jeoloji Anabilim<br />

Dalı Başkanı Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar,<br />

Meke Gölü'nün hem Konya Kapalı Havzası<br />

hem de ülke için en nadide doğal güzelliklerden<br />

biri olduğunu söyledi. "Meke Maarı"<br />

olarak da isimlendirilen gölün nazar boncuğuna<br />

benzerliğiyle dikkatleri çektiğini<br />

belirten Nalbantçılar; "Korunması gereken<br />

bir doğal güzelliktir ve misafirlerimizi<br />

götürdüğümüz ilk yerlerden biridir. Meke<br />

Gölü, iki aşamalı meydana gelmiştir. İkinci<br />

aşaması, yaklaşık 8 bin yıl önce yapının<br />

orta noktasında ikinci bir volkan bacasının<br />

meydana gelmesiyle tamamlanıyor. Etrafı<br />

boşluk, ortasında yukarıdan baktığınızda<br />

bir nokta şeklinde volkan bacası var.<br />

İkisinin iç alanının su veya karla dolmasıyla<br />

bir nazar boncuğu şeklini alıyor. Meke Gölü,<br />

çift aşamalı bir volkanik aktivite neticesinde<br />

meydana gelmiş jeolojik bir yapıdır"<br />

şeklinde konuştu.<br />

Sağlık turizminde yeni<br />

termal projeler<br />

hayata geçiriliyor<br />

Türkiye'nin önemli jeotermal kaynaklara sahip illerinden Kırşehir'de,<br />

sağlık turizminde yeni istihdam ve tedavi imkânları oluşturulması<br />

için üniversite bünyesinde hazırlanan üç pilot proje hayata geçiriliyor.<br />

Yükseköğretim Kurulu'nun Kırşehir Ahi Evran<br />

Üniversitesi'ni jeotermal ve tarım alanında pilot<br />

üniversite seçmesinin ardından, jeotermal kaynakların<br />

sağlık alanında daha etkin değerlendirilmesi<br />

için üç proje hazırlandı.<br />

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da<br />

desteklenen "Jeotermal Kaynaklı Rehabilitasyon<br />

Merkezi", "Sporcu Sağlığı Araştırma Merkezi",<br />

"Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Uygulama Merkezi"<br />

projelerinde önemli mesafe alındı. Projeler, kısa<br />

süre içerisinde hizmete açılacak 150 yataklı Fizik<br />

Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde geniş<br />

kapsamlı şekilde uygulanmaya başlanacak.<br />

34 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


İç Anadolu Bölgesi<br />

Kayseri'de 7,5 milyon yıllık fosiller sergileniyor<br />

Kayseri'de bir çoban tarafından bulunan ve Kayseri<br />

Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle gün yüzüne<br />

çıkartılan 7,5 milyon yıllık fosillerin yer aldığı sergi açıldı.<br />

"Kayseri'nin Tarih Öncesi Filleri" sergisinde yer alan ve<br />

Geç Miyosen döneme ait yaklaşık 7,5 milyon yıl öncesiyle<br />

tarihlendirilen fosiller arasında filler, üç toynaklı atlar,<br />

zürafalar, boynuzlugiller ve gergedanlara ait kalıntılar<br />

yer alıyor.<br />

Yamula Barajı civarında yaşayan bir keçi çobanı tarafından<br />

geçen yıl arazide bulunan devasa boyutlardaki<br />

kemikler, ilk kez gün yüzüne çıkarıldı. Sergilenen fosiller,<br />

yaklaşık üç ay arazide süren kazı çalışmaları ve ardından<br />

üç ay laboratuvarda yapılan çalışmaların ürünü. Taşhan ve<br />

Barsama bölgesinde bulunan filler arasında bir kısmı dünya<br />

literatüründe ilk kez görülen ve bu denli iyi korunmuş<br />

örnekler olarak gösteriliyor.<br />

Nevşehir yeraltı şehri<br />

Çin'de tanıtılacak<br />

Nevşehir Belediyesi tarafından projelendirilen ve<br />

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın gerçekleştirdiği<br />

Nevşehir Kalesi ve Çevresi Kentsel Dönüşüm Projesi<br />

uygulaması sırasında ortaya çıkan yeraltı şehrini<br />

Çin’in devlet televizyonu CGNT TV tanıtacak.<br />

TV ekibi, yer altı şehrinin bir kısmı temizlenerek<br />

ortaya çıkarılan alanlarında belgesel çekimi yaptı.<br />

Can Adiloğlu'nun yapımcılığını yaptığı belgesel film<br />

için kente gelen ekip, 11 mahalleyi içine alan yaklaşık<br />

400 bin metrekarelik alanda kurulu yeraltı şehri yerleşimindeki<br />

çekimlerini tamamladı. Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı'nın izni doğrultusunda alanda yapılmış olan<br />

arkeolojik araştırma çalışmalarını yerinde görüntüleyen<br />

ekip, çalışmaları sürdüren teknik ekibin de<br />

görüşlerine yer verdi.<br />

Sivas yeni bir<br />

cazibe merkezine kavuşacak<br />

Sivas Valisi Salih Ayhan, Osmanlı<br />

Devleti'nde orduya at yetiştirmek<br />

üzere kurulan tarihi Aygır Depoları'nın,<br />

ata sporu ve geleneksel<br />

kültürün yaşatıldığı bir mekân haline<br />

geleceğini bildirdi. Sivas-Ankara<br />

karayolu üzerinde 246 bin metrekare<br />

alana sahip, Sultan Abdulhamid Han'a<br />

da at gönderen Tarihi Haralar Bölgesi'nde<br />

incelemelerde bulunan Vali Ayhan, bölgeyi Sivas'ın kültürüne, sporuna<br />

ve ekonomisine kazandırmak için yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını<br />

belirtti.<br />

Bölgeye çok iyi bir fonksiyon vermek istediklerine dikkatleri çeken Ayhan;<br />

"Burası çok amaçlı kullanılacak, sadece rekreasyon alanı olmayacak. Gerek<br />

kültürel, gerek ekonomik, gerek sportif, gerekse tarihi eserlerin ayakta<br />

olduğu bir çalışma yapacağız. Burada öncelikle 11 adet tarihi yapı restore<br />

edilip ayağa kaldırılacak. Bir şirket ya da kooperatif vasıtasıyla ürünlerimizi<br />

ekonomiye kazandıracağız ve kır-köy hayatını canlı tutmayı sağlayacağız"<br />

ifadelerini kullandı.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

35


Karadeniz Bölgesi<br />

Karadeniz ile yeniden tanışın<br />

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan<br />

Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane,<br />

Ordu, Rize, Samsun ve Trabzon illerindeki<br />

6 bine yakın kültür varlığını kayıt<br />

altına alarak güncelleyen "Karadeniz’de<br />

Zamanın İzleri - Karadeniz Kültür Envanteri",<br />

resmi internet sitesi ile herkese<br />

açıldı. www.karadeniz.gov.tr adresinde<br />

yayınlanmaya başlayan Karadeniz Kültür<br />

Envanteri'nde sekiz ilin tüm taşınmaz<br />

kültür varlıkları, doğal varlıklar, halk<br />

kültürü ve müzeler, başlıkları altında çok<br />

ayrıntılı olarak listeleniyor.<br />

Sümela Manastırı'nın ilk bölümü<br />

ziyarete açılıyor<br />

Trabzon Valiliği, Sümela Manastırı'nda<br />

1. etap olarak planlanan çevre<br />

düzenleme ve restorasyon çalışmasının<br />

tamamlanarak hizmete hazır hale<br />

getirildiğini bildirdi. Valilikten yapılan<br />

açıklamada, Maçka İlçesi Altındere<br />

Vadisi Milli Parkı içerisinde bulunan<br />

Sümela Manastırı'nda 2016 yılından bu<br />

yana restorasyon ve çevre düzenlemesi<br />

çalışmalarının devam ettiği<br />

belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:<br />

"Bu bölümde öncelikle ziyaretçilerimizin<br />

can güvenliğini sağlamak üzere<br />

Karadeniz Kültür Envanteri Proje Genel<br />

Yöneticisi İmdat Demir, çalışmanın<br />

sadece bir başlangıç olduğunun altını<br />

çizerek; "Gerçek bir deneyim sitesi<br />

olan Karadeniz.gov.tr’de ilk hedefimiz,<br />

ayrıntılı rotaların çalışılarak sisteme<br />

işlenmesidir. Böylece Karadeniz’e gelmek<br />

isteyen herkes, hangi konuda kaç<br />

günlük rota istediğini yazarak, kendi<br />

rotasını üretmiş olacak. Bu binlerce<br />

rotayı yapay zekâ analiziyle, yeni geleceklere<br />

yeni rotalar sunacak bir yapıya<br />

dönüştürecektir" dedi.<br />

yaklaşık 4 bin ton kaya temizliği yapılmıştır.<br />

Ayrıca manastıra giden 300<br />

metrelik yürüyüş yolu düzenlenmiş,<br />

tarihi su kemerleri ve gişe binası ile<br />

manastıra çıkan merdivenler yeniden<br />

restore edilerek kullanılır hale getirilmiştir.<br />

1 Mart 2019 tarihinde Kültür ve<br />

Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri<br />

Ersoy tarafından yapılan açıklamada,<br />

Sümela Manastırı'mızın 1. bölümünün<br />

tamamlanarak <strong>18</strong> Mayıs 2019'da<br />

Müzeler Haftası'nda hizmete açılacağı<br />

ve gelen ziyaretçilerimizin girişlerinin<br />

sağlanacağı ifade edilmiştir.”<br />

Harmankaya Şelalesi<br />

adrenalin tutkunlarını<br />

bekliyor<br />

Düzce'nin Cumayeri ilçesinde doğaseverlerin<br />

keşfettiği ve daha sonra turizme açılan Harmankaya<br />

Şelalesi'ne 600 metrelik zipline hattı<br />

kurulacak. Yaklaşık iki yıl önce doğaseverlerin<br />

yürüyüşü sırasında ortaya çıkarılan şelale,<br />

Düzce İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından<br />

çevre düzenlemesi yapılarak turizme açıldı.<br />

Türkiye'nin en önemli motosiklet pisti ve rafting<br />

parkuru olan Melen Çayı havzası içerisinde<br />

bulunan şelalenin üzerine kurulması düşünülen<br />

600 metrelik zipline hattıyla ilgili projenin<br />

hayata geçirilmesi için çalışmalar sürüyor.<br />

Köy sınırları içerisinde yer alan, ancak turizm<br />

açısından yeni keşfedilen Harmankaya Şelalesi'ne<br />

kurulan yaklaşık 100 metrelik halat ile<br />

iniş yapan dağcılar, bölgenin turizm açısından<br />

zenginliğine işaret etti. İple erişim teknisyeni<br />

ve dağcılık antrenörü Çağrı Altun, Harmankaya<br />

Şelalesi ve çevresinde her türlü doğa sporu<br />

aktivitelerinin yapılabileceğini vurguladı.<br />

Uzun yıllardır dağcılık sporu yaptığını ifade<br />

eden Altun; "Bize Harmankaya Şelalesi'nden<br />

bahsettiler, geldik ve keşif yaptık. Çok güzel<br />

bir yer. Şelale, uzun zamandır geldiğim en güzel<br />

şelalelerden birisiydi. Doğası olsun, tabiatı<br />

olsun, turizme elverişliliği açısından mükemmel<br />

bir yer” dedi.<br />

36 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Karadeniz Bölgesi<br />

Hattuşa'da lavanta<br />

bahçeleri oluşturulacak<br />

Anadolu'nun ilk medeniyetlerinden Hatti<br />

ve Hititlerin kültürel mirasına ev sahipliği<br />

yapan Çorum'un Boğazkale ilçesindeki<br />

Hattuşa Antik Kenti’nin etrafında lavanta<br />

bahçeleri oluşturulacak. Boğazkale<br />

Kaymakamlığı tarafından, UNESCO "Dünya<br />

Kültür Mirası" ve "Dünya Belleği" listelerindeki<br />

tek antik şehir unvanıyla Türkiye'nin<br />

göz bebeği turizm mekânları arasında<br />

yer alan Hattuşa'daki boş arazilerin kıraç<br />

görünümden kurtularak, lavanta başta<br />

olmak üzere çiçeklenme dönemi uzun olan<br />

süs bitkileriyle güzelleştirilmesi amacıyla<br />

çalışma başlatıldı.<br />

Çalışmalarla kültür mirası listesinde bulunan<br />

tarihi değerlerin etrafına süs bitkileri<br />

ile daha güzel bir görünüm kazandırılarak,<br />

yerli ve yabancı ziyaretçilerin dikkatinin<br />

artırılması hedefleniyor.Boğazkale<br />

Kaymakamı Yunus Ataman, konuyla ilgili<br />

yaptığı açıklamada milli park olan Hattuşa<br />

Antik Kenti'nin turizm altyapısı, alternatif<br />

turizm alanlarının oluşturulması ve<br />

güzelleştirilmesi ile tanıtım faaliyetleri<br />

konularında çalışma yaptıklarını söyledi.<br />

Hattuşa'ya gelen turist sayısının artacağına<br />

inandığını vurgulayan Ataman;<br />

"Yıl boyunca tapınağın bulunduğu alanın<br />

tamamını lavanta bahçesi haline getirerek,<br />

yerli ve yabancı turistlerin lavanta<br />

kokuları eşliğinde ören yerlerimizi gezmesini<br />

planlıyoruz" dedi.<br />

Safranbolu'da 1,5 milyon turist hedefi<br />

Osmanlı mimarisi, şehir hayatı ve kültürünü<br />

yansıtması dolayısıyla "Osmanlı'nın<br />

parmak izi" olarak da adlandırılan; o dönemden<br />

kalma han, hamam, konak, çeşme,<br />

cami ve köprülerin yer aldığı Safranbolu,<br />

geçen yıl konaklamalı ve günübirlik 1 milyon<br />

263 bin 368 turist ağırlayarak rekor kırdı.<br />

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer<br />

alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında<br />

bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesini,<br />

2019 yılında ise 1,5 milyon turistin ziyaret<br />

etmesi bekleniyor.<br />

Safranbolu Kaymakamı Fatih Ürkmezer,<br />

konu ile ilgili yaptığı açıklamada Safranbolu'nun<br />

her geçen gün turist sayısını<br />

artırdığını söyledi. Turist sayısını artırmak<br />

için birçok çalışma yaptıklarını ifade eden<br />

Ürkmezer; "Safranbolu evleri, çeşmeleri,<br />

camileri, köprüleri, Arnavut kaldırımları,<br />

kanyonları, mağarasıyla ülkemizin eşsiz<br />

yerlerinden biri. Bu güzellikleri görmek için<br />

ülkemizin her köşesinden olduğu gibi dünya<br />

genelinden de birçok misafir ilçemize geliyor.<br />

Biz de onları en iyi şekilde ağırlamak<br />

için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.<br />

Bu çabamızın karşılığını da her yıl artan<br />

turist sayısıyla alıyoruz. Geçen yıl yakaladığımız<br />

artan ivmeyi bu sene de yakalayacağımızı,<br />

hatta geçeceğimizi düşünüyoruz.<br />

20<strong>18</strong>'de 1 milyon 260 bin turisti ağırlayan<br />

Safranbolu, inşallah bu yıl 1,5 milyon turisti<br />

ağırlayacaktır" şeklinde konuştu.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

37


Cover<br />

Centenary harbour, bankers and banks' district<br />

LET'S MEET AT THE<br />

HISTORICAL KARAKÖY<br />

ÇİLEM ORKİDE HAMILTON<br />

In this issue, we will introduce Karaköy and its surroundings.<br />

Karaköy is a special neighbourhood of İstanbul, and<br />

amazingly awesome place. You can’t believe your eyes<br />

when you see it. We will aim on focusing local history, art<br />

and culture at Karaköy. Also eating and drinking locus,<br />

church, chapel and many places are taking place on<br />

Karaköy and our issue. We will give brief idea about it and<br />

you will discover by your feet.<br />

In the Byzantine time, Karaköy was a trading centre for<br />

centuries, served as hall for merchants and gathering<br />

area for trade business. Karaköy Harbour is always environ<br />

by ships and the surrounding area is a good marketplace<br />

for traders and locals. Between the Mediterranean<br />

and Black Sea, it always keeps importance for centuries.<br />

KEMANKEŞ, NECATİBEY,<br />

MUMHANE AND MURAKIP STREET<br />

Kemankeş is a main Beyoğlu neighborhood. Long narrow<br />

square corridor in the region around the street is Mumhane.<br />

Turkish Orthodox Patriarchate, Voyvoda Police<br />

Station, Kılıç Ali Paşa Mosque and Complex, Underground<br />

Mosque, Russian Church, Surp Illuminator Church<br />

is located in this region. Necatibey Street is busy high<br />

street from Karaköy to Tophane in Istanbul without clothing<br />

shops, instead of there are stationery wholesalers<br />

and stores selling construction material shops located in<br />

this street. Also, ART Gallery 77 located in the street.<br />

Mumhane is between Kemankeş Street and Necatibey<br />

Street. It is located in the upper parallel side of the<br />

38 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Cover<br />

coastal street, in the direction of Tophane. The Turkish<br />

Orthodox Church is located on this avenue. There is<br />

almost no community in the Church. First, it was established<br />

in Kayseri, Turkey. Patriarcha Papa Eftim was<br />

the preacher on that days. With the special permission<br />

of Mustafa Kemal Atatürk, he was exempted from<br />

the conversion. Every Sunday whole day ritual held in<br />

Turkish. The spiel begins with The President of the Republic,<br />

Prime Minister, our government, our army, MPs,<br />

citizenship, remember the reign, etc.<br />

Murakıp pathways, was selected place for in a most striking<br />

way with the rapid see of transformation of Istanbul's<br />

modern metropolis life. With its new cafes, colourful<br />

windows, street paintings on the walls, design shops and<br />

galleries, Karaköy has become an entertainment and<br />

culture-art town with this small pathway. On the other<br />

hand, Galata area provides the commercial power of the<br />

old capital Istanbul throughout the history and centuries.<br />

Galata shows a typical Mediterranean port character<br />

with the traders from Pisa, Amalfi, Genova and Venetian.<br />

Its known as Sykai, Peramas, Galaktos throughout the<br />

history by the interested developers and tourists.<br />

UNDERGOING RADICAL CHANGES<br />

Karaköy is definitely an area that undergoing radical<br />

changes. Time to time with rents increasing, Karaköy<br />

summarize a changing Istanbul, which has recently<br />

bear occurrence of isolated complexity. Just have<br />

been provided 1950 renovated warehouse İstanbul<br />

Modern, the first contemporary art museum of<br />

İstanbul, hopefully will be locate in the new harbour<br />

Galataport, in May 2020.<br />

The Galata region also has suffered water shortages<br />

throughout all the time in history. And the water facilities<br />

have been neglected according to the historical peninsula<br />

in terms of condition. We also wish to give basic brief<br />

about Galata Saliha Sultan fountain, Galata's first major<br />

water system in the 17th century; Underground Mosque<br />

in AC:1757 by the Grand Vizier Kösem Mustafa Paşa who<br />

is alter the place; French Aisle; originally "Cite Francaise",<br />

The French Gate, which used to connect French sailors<br />

and traders.<br />

And, we tried to give basic information about<br />

new local port work side and old Tuesday Market<br />

Harbour. We also introduced you the architect İbrahim<br />

Rebii Gordon from the early period of Turkish Republic.<br />

However, the enormous project of the new government<br />

is almost over, Galataport will say hello to its first<br />

guests in May 2020. With the opening of the new port,<br />

we hope that the Turkish tourism community will have a<br />

new breath.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

39


Kapak<br />

Yüzyıllık liman, bankerler ve bankaların semti<br />

TARİHİ KARAKÖY’DE<br />

BULUŞALIM<br />

ÇİLEM ORKİDE HAMILTON<br />

Söylenenin ötesinde çok da beklediğiniz gibi civcivli bir muhit<br />

değil burası. Katlı otoparkı, klasik Güllüoğlu tatlı mağazasıyla daha<br />

çok Avrupa kentlerinin her zaman terk edilmiş hissi veren merkez<br />

muhitleriyle aynı muadilde. Gri betonarme, katlı araba parkı,<br />

yakında yeni proje dâhilinde Tophane istikametinden yeraltına<br />

girerek, kaybolup gidecek buralardan...<br />

Hayatı yaşamaya ve mutluluğa hep ihtiyacımız var. Fakat<br />

gezip görmeye, tanımaya ve hissetmeye hepsinden daha<br />

fazla... İstanbul Karaköy Limanı ve çevresi, işte tam bu<br />

noktada sizi yeniden kucaklamaya hazır, huzur dolu bir karmaşayla<br />

karşınıza çıkıyor. Gezip görülecek o kadar çok şey<br />

var ki tarihi limanda... Vapurun yanaşmasıyla Anadolu Yakası’ndan<br />

gelen bizler, oltalarını sudaki hazinelere daldıran<br />

avcıların rehavetiyle adımımızı heyecanla atıyoruz karaya.<br />

Maksat ne olursa olsun, ilk etapta muhakkak açlık<br />

tokluk olmadan klasik balık ekmek istenciyle tıpkı<br />

küçük kediler gibi yutkunuyoruz limanda. Sonrasında<br />

açlık yoksa ya Yeraltı Camii istikametiyle Murakıp<br />

Sokak civarına ya da ufak atıştırmalıklar yahut lezzetli<br />

bir porsiyon için giriyoruz o bilindik meşhur yerlerden<br />

birine. Benim tercihim limanı ve camiyi aşıp, Kemankeş<br />

Kara Mustafa Paşa başındaki Karaköy Meyhanesi’nde<br />

40 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Kapak<br />

tozu dumanını bile unutabilirim bir anlığına.<br />

Sonuçta, huzur dolu bir karmaşayla<br />

Karaköy sokaklarında gezinmekteyim.<br />

Söylenenin ötesinde çok da beklediğiniz<br />

gibi civcivli bir muhit değil burası. Katlı<br />

otoparkı, klasik Güllüoğlu tatlı mağazasıyla<br />

daha çok Avrupa kentlerinin her zaman terk<br />

edilmiş hissi veren merkez muhitleriyle<br />

aynı muadilde. Gri betonarme, katlı araba<br />

parkı, yakında yeni proje dâhilinde Tophane<br />

istikametinden yeraltına girerek, kaybolup<br />

gidecek buralardan... Tabii bu sadece benim<br />

internet üzerinden okuduklarımla kafamda<br />

oluşan görüntü. Umarım orada oluşacak<br />

boşlukta yeşil alana kavuşuruz diyoruz tüm<br />

İstanbullular olarak. Benim gibi detaylarda<br />

kaybolan birisi için her adım bir sürpriz neredeyse.<br />

Dikdörtgen park binasının arka tarafı<br />

hem yeraltı camiine hem de Köşkeroğlu<br />

Restaurant’a ulaştırıyor bizi. Bol susamlı,<br />

az tatlı krakerler, tatlı kurabiye sevenlerin<br />

farklı arayışlarına değişik bir cevap niteliğinde.<br />

Sola dönüş, Yeraltı Camii'ne kısa bir<br />

ziyaret ya da Karantina Sokak’tan Madlen<br />

Çikolatıcısı’na varış, hatta sabah erkense<br />

Gümrük'te iyi bir kahvaltıyla sonlanabilir<br />

diyorum kendime.<br />

NECATİBEY CADDESİ’NDEN<br />

MEŞHUR KEMANKEŞ’E<br />

Sağ taraf çok daha renkli, Necatibey<br />

Caddesi’nin başında Galeri 77 var. Sanatseverler,<br />

pazartesi hariç buraya her gün<br />

saat 19:00’a kadar uğrayabilir. Necatibey<br />

Caddesi küçük Ankara hissinde, yapı malzemesi<br />

ağırlıklı olmak üzere farklı yelpazelerdeki<br />

pek çok ticari ürün satan dükkâna<br />

kucak açmış bir cadde boylu boyunca.<br />

Oradan Kabataş istikametine doğru ilerlerken<br />

sağdaki dar bir aralık Akçe Sokak,<br />

sizi Kemankeş Caddesi’ne bağlamakta ve<br />

Fransız Geçidi'ne yaklaştırmakta... Fransız<br />

Geçidi'nin sonunda ise Lüsyen Karaköy<br />

Meyhanesi tüm asaletiyle beklemekte.<br />

bir tavuk suyu çorba, köfte veya zeytinyağlı<br />

bir öğünle geçiştirmek bu anı. Tabii<br />

daha büyük bir açlık durumu varsa Mimar<br />

Sinan istikametine yürüyüp, benzinliği<br />

görmemeye çalışarak Fasuli Restaurant'ta<br />

tıka basa doymak, hatta üstüne<br />

de ziyadesiyle bir kahve içmekte iyi bir<br />

tercih olabiliyor bazen.<br />

Kemankeş'in tam ortasındaki yeni nesil<br />

yeme içme mekânlarından Ortadoğulu<br />

Tahin de aklımı çelmiyor değil; hani şöyle<br />

geç bir saat olsa Lüsyen Karaköy Meyhanesi'nde<br />

oturulabilir kanaatindeyim.<br />

Güzel bir yudum buzlu rakı ve menüdeki<br />

herhangi bir şey beni ziyadesiyle mutlu<br />

edip avutabilir o an; hatta on bin yıllardır<br />

sürmekte olduğunu düşündüğüm ve sonucunu<br />

yakında göreceğimiz yeni liman inşaatı<br />

Galataport ve havaya sonsuz biçimde<br />

durup dinlemeden karıştırdığı o pis inşaat<br />

BİR ZAMANLARIN CITE FRANCAISE’Sİ:<br />

FRANSIZ GEÇİTİ<br />

Surlarla çevrili Galata’nın Boğaz’a bakan<br />

tarafında yer alan Kireç Kapısı ile kıyıyı<br />

birleştiren hat üzerinde olan Fransız Geçidi,<br />

yani bir zamanların "Cite Francaise’si",<br />

aslına sadık kalınarak restore edilmiş bir<br />

koridor yapı binası aslında. Eskiden Fransız<br />

gemicilerle tüccarlarını buluşturan Fransız<br />

Geçidi ticaret merkezi, günümüz Rus<br />

tüccarlarıyla Türk sanayici ve toptancılarını<br />

bir araya getirmek amacıyla "Karaköy Electronic<br />

Center 2000" adıyla <strong>18</strong>00’lü yıllarla<br />

2000’li yılların sentezi şeklinde restore<br />

edilmiş bir yapı olarak çıkıyor karşımıza.<br />

Aslında üç katlı olan binada, camla kaplı üç<br />

modern büro katı bulunmakta.<br />

Etraftaki bütün karanlık yapılar arasında<br />

çarpıcı ve aydınlık bir renk insanları mutlu<br />

eder his ve düşüncesiyle tarihi binanın<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

41


Kapak<br />

dış cephesi, klasik iş merkezlerinde pek<br />

rastlanmayan portakal rengine boyanmış<br />

bir cephe ile karşılamakta bizi. Geçidin<br />

yeni döşemesinde, çini yerine çimentodan<br />

üretilmiş renkli prefabrik bir malzeme<br />

kullanılmış. Üzerindeki desenler ise<br />

geleneksel Türk çini motiflerinin çağdaş<br />

ve özgün bir yorumuyla desteklenerek<br />

boyanmış durumda. Fakat asıl ilgimizi bu<br />

değil, şu an karmaşa ve toz duman içinde<br />

kalmamıza sebep olan Galataport çekiyor.<br />

Uluslararası turistik yolcu seyahat gemileri<br />

için yapılan liman ve yolcu terminali, Mayıs<br />

2020’de faaliyete geçecek. 41° 01' 33<br />

koordinatları içerisinde bulunan Kılıç Ali<br />

Paşa Mahallesi’ndeki yeni yolcu liman saha<br />

alanı 100 bin 280 metrekare olan Galataport<br />

Projesi, İstanbul Liman çevre işleriyle<br />

birlikte toplam 30 dönüm arazi üzerinde<br />

faaliyet gösterecek.<br />

TURİZM EKONOMİSİNE BÜYÜK İVMELER<br />

KAZANDIRACAK BİR PROJE<br />

Galataport; Tophane Meydanı, alana adını<br />

veren ve eski ismi Salı Pazarı olan yolcu<br />

terminal limanı ve çevre düzenlemeleriyle<br />

oldukça ilgi çekici bir iş. Türkiye’nin dünya<br />

denizlerine açılan yeni kapısı olan Karaköy<br />

Galataport Yolcu Liman İşletmesi, Türk turizm<br />

ekonomisine makro analitik çözümler<br />

de getirecek olan süper bir devlet projesi.<br />

Şu ana kadar tarihi dokudaki tahribatlara<br />

ve lokal habitata olan etkileriyle pek çok<br />

kere tepkilere yol açarak basının gündemine<br />

oturan liman inşaatı esnafın yüzünü güldürürken,<br />

İstanbul’un turistik yapısına ve genel<br />

anlamda Türk turizm ekonomisine de büyük<br />

ivmeler kazandıracak gibi gözükmekte.<br />

Konuyla ilgili tartışmalar ise aşağı yukarı<br />

şu şekilde başlamış bulunmakta... İstanbul<br />

1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma<br />

Bölge Müdürlüğü, kent ve kasabalardaki<br />

imar etkinliklerinin koruma ile ilgili olması<br />

gerektiğini vurgulamaktayken; ne yazık ki<br />

Galataport Liman ve Çevre Projesi, Bayındırlık<br />

ve İskân Bakanlığı’nın Kıyı Kanunu'nun<br />

uygulanmasına dair yönetmelik üzerinde<br />

yaptığı değişiklikle "Kruvaziyer Liman" olarak<br />

tanımlandığı 30 Mart 2004 tarihinden<br />

itibaren, ülke basınının ve İstanbul halkının<br />

gündeminden bir türlü düşmedi. Galataport<br />

Salı Pazarı Vasıflı Kruvaziyer Liman<br />

alanının bir yandan 2863 sayılı Taşınmaz<br />

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası<br />

uyarınca kentsel sit alanı içerisinde oluşu<br />

ile diğer yandan da 2634 sayılı Turizmi<br />

Teşvik Kanunu kapsamında turizm alanı<br />

ilan edilişiyle ve özelleştirme kapsamına<br />

alınması dolasıyla söz konusu liman inşaatı<br />

ister istemez Türkiye gündemine oturdu.<br />

GALATAPORT GERÇEKTEN<br />

KAMU YARARINA MI?<br />

5398 sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine,<br />

bazı kanun ve kanun hükmünde<br />

kararnamelerde değişiklik yapılmasına<br />

dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik<br />

yapılması hakkındaki Özelleştirme Kanunu<br />

ile Galataport inşaatının üretim ve proje<br />

süreci başlatıldı. Ancak süreç, başından<br />

itibaren bir ayağı özelleştirme sebebiyle her<br />

zaman zaten topal yürümekteyken; yetkiden<br />

plan içeriğine, mentalitesi ve tasarımına kadar<br />

her aşamada son derece ciddi sorunlarla<br />

yürütüldü. Devam eden proje inşaatı dâhilinde<br />

nihayet kamu kurum ve kuruluşlarına<br />

açılan özelleştirmeyle ilgili çeşitli davalar<br />

sonucunda, birinci dereceden sit alanı<br />

içerisinde olan Salı Pazarı Kruvaziyer Limanı<br />

ve Paket Postanesi ne yazık ki usulsüz bir<br />

yıkıma uğradı. Varolan proje mimar ve kent<br />

planlamacılarını kendi arasında çeşitli sürtüşmelere<br />

sürüklerken, yetkili mercileri de<br />

birbirine düşürmekten alıkoymadı. Tüm çaba<br />

ve uyarılara karşın “kamu yararına” olacağı<br />

ifadesiyle projeye devam edilmesi, projenin<br />

iptali istemiyle açılan dava sonucunda bilirkişi<br />

raporuyla aynı doğrultuda görüş bildiren<br />

savcılık yetkilisi dahi bile aslında Galataport<br />

Projesi'nin kamu yararına olup olamayacağını<br />

sonuçta ispatlayamadı.<br />

Her nasılsa projenin tamamlanması için bir<br />

aşamada hunharca yıkılan tarihi Salı Pazarı<br />

Kruvaziyer Limanı içerisinde yer alan ve<br />

mimarı Rebii Gordon olan Karaköy yolcu<br />

salonu, öncelikle erken Cumhuriyet tarihi<br />

mimari örneklerinden biri olmaktan öte, ilk<br />

aşamada korunması gerekli tedbiri kararı<br />

alınan bir yapıydı. Yolcu salonu ve Paket<br />

Postanesi, ilk alınan kararlarda restorasyon<br />

ve çeşitli renevasyon uygulamalarıyla<br />

kurtarılacak iken, 5398 nolu Özelleştirme<br />

Kanunu uygulamasıyla her iki tarihi bina da<br />

ne yazık ki yıkılarak, İstanbul ve Karaköy’ün<br />

tarihi doku ve yapısına onarılamayacak<br />

zararlar verildi. Galataport Projesi'nin<br />

tamamlanması için yıkılan tarihi Karaköy<br />

yolcu liman salonu, erken Cumhuriyet<br />

döneminin ilk mimari örneklerinden biriydi.<br />

VE YÜKSEK MİMAR REBİİ GORDON<br />

1935’de düzenlenen İstanbul Yolcu Limanı<br />

Projesi’nde birinci seçilen projenin mimarı<br />

Rebii Gordon, 11 Nisan 1909 tarihinde<br />

İstanbul’da doğmuş ve ilk, orta ve lise<br />

eğitimini Galatasaray Lisesi’nde tamamlamıştı.<br />

İbrahim Rebii Gordon, 1934 senesinde<br />

Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek<br />

Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştu.<br />

42 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Kapak<br />

1958 senesinde Gordon Seramik Fabrikası’nın<br />

da kurucusu idi. Rebii Bey’in mimari<br />

çalışmalarıyla <strong>18</strong>92 senesinde faaliyete<br />

başlayan İstanbul Yolcu Limanı, 17 Şubat<br />

2017 tarihinde iktidar ve muhalefetin ortak<br />

kurbanı olarak ne yazık ki yıkıma uğradı.<br />

Ne Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Birliği<br />

Odası, ne de diğer akademik bağımsız<br />

ve duyarlı mimarlar bu yıkıma bir dur<br />

diyemedi. Pek çok arkeolog, konservatuvar<br />

mezunu ve restoratörün işsiz olduğu<br />

ülkemizde nedense tarihi dokusu içinde<br />

korunması gerekli bu iki değerli yapının<br />

tahrip edilerek yıkılması, Cumhuriyet tarihi<br />

içinde utançla anılacak mevzulardan birisi<br />

olarak tarih sayfalarında sonsuz yerini aldı.<br />

Museviliğin kutsal kitabı Eski Ahit’i, yani<br />

Tevrat’ı göz önüne alırmış. Oysaki, daha<br />

sonradan ortaya çıkan yazılı ve sözlü<br />

geleneği ve Tevrat’ın bir nevi tefsiri olarak<br />

nitelendirebileceğimiz 'Talmud' adlı kitabı<br />

kabul etmezler diyor bir yandan hikâye.<br />

Karaylar bir Türk boyudur ve Türkçe’nin<br />

Kıpçak lehçesinin bir kolu olan Karayca<br />

konuşur, yazarlar, bu dilde ibadetlerini<br />

yaparlar, ibadethanelerini 'Kenesa' olarak<br />

isimlendirirlermiş. M.S. 800 yılında Museviliği<br />

bir din olarak benimsemişler. Tarihte<br />

Museviliği kabul eden tek Türk devleti olan<br />

Hazar Kağanlığı'nın Kırım’daki tebaasından<br />

günümüze kadar ulaşmışlar.<br />

Ukrayna Karay Kenesasi<br />

birkaç binle ifade edilen Karay Türklerinin<br />

bu devletten kalan birkaç insan olduğuna<br />

dair ise hiç bir şüphe bulunmamakta...<br />

Karay Türkleri<br />

Ama yine de biz şu an bunları düşünmüyoruz<br />

aslında; düşündüğümüz ve yaşadığımız,<br />

yaşamın o güzel akışında deniz<br />

ve tarih... Her tarafı neo-klasik binalarla<br />

süslü Karaköy, denizin o güzel kokusu ve<br />

belki de kaldırım taşları... Hayatımızı tarih<br />

öyküleri kurtarıyor, Beyoğlu’dan Hasköy’e<br />

uzanan bir öykü... Karay Türkleri ilgimizi<br />

çekiyor bir anda. İstanbul’un yüzyıllarca<br />

finans merkezi olan, bugün ise gelişen<br />

turizmle her geçen gün yeni bir çehreye<br />

kavuşan Karaköy semtini Ukrayna ile<br />

birbirine bağlayan bir halk vardır diye<br />

başlayan Burak Pehlivan’ın dergimize<br />

aktardığı öykü sarıyor bedenimizi ve tüm<br />

ruhumuzu. Bu halk Karay, Türk halkıdır<br />

diye devam ediyor hikâye...<br />

KARAKÖY’ÜN KARAYLARI<br />

Karaylar, Museviliğin Kara-i mezhebine<br />

bağlıyken, inanç ve ibadetlerinde yalnızca<br />

Hazar Türkleri, tarihteki 16 büyük Türk<br />

devletini temsil eden, Cumhurbaşkanlığımızın<br />

forsundaki on altı yıldızın yedincisidir.<br />

Hüküm sürdüğü Kiev’i ve Kırım’ı de<br />

içine alan geniş bir coğrafyada ticaret<br />

yollarını kontrol eden, ticarette oldukça<br />

ileri noktalara ulaşan bu Hazar Türkleri<br />

Devleti, M.S. 1000’de Karadeniz’in kuzeyinde,<br />

Kiev ve çevresinde güçlü bir devlet<br />

olarak ortaya çıkan Kiev Ruslarının akınlarına<br />

dayanamamış ve M.S. 1016 yılında<br />

tarih sahnesinden çekilmişler. Karaylar<br />

dışında Hazar Türklerinin de büyük oranda<br />

Doğu Avrupa’da ve bugünkü Ukrayna topraklarında<br />

bulunan Eşkenaz Yahudileriyle<br />

karıştığı ve bu topluluklar içinde eridiği<br />

düşünülmekte. Hatta Doğu Avrupa’daki<br />

Eşkenaz Yahudilerinin dörtte birinin,<br />

Ukrayna Yahudilerinin ise neredeyse<br />

yarısının Hazar Türkü kökenli olduklarına<br />

dair iddialar bile mevcut. Sayıları artık<br />

Karaylar, Kırım’dan farklı göç dalgalarıyla<br />

Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’a, Litvanya<br />

ve Polonya’ya, Ukrayna’nın diğer bölgelerine<br />

göç etmişler. Vilnius, Lutsk, Lviv, Kiev gibi<br />

şehirlerde ve İstanbul’da bir dönem etkin<br />

topluluklar oluşturmuşlar. 1492 yılında<br />

Osmanlı Sultanı II. Beyazıt’ın İspanya’da<br />

engizisyondan kaçan Yahudileri kabul<br />

etmesinden beş yüzyıldan fazla bir süre<br />

önce, İstanbul’da yerleşik düzene geçmişler.<br />

Öyle ki, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinin Hasköy<br />

semtinde, bugün de faal olan Hasköy Karay<br />

Kenesası'nın tarihi neredeyse bin yıldan<br />

öncesine dayanmakta. İşte Beyoğlu’nun<br />

bir başka semti olan bugünkü Karaköy’ün<br />

ismi de Karayların yerleşim yeri mânâsında<br />

Karaköy’den gelmekte. (1) Bir nebze de olsa<br />

bilgiyle ruhumuzu doyurduktan sonra,<br />

etrafa daha dikkatlice bakıyoruz.<br />

BİR BEYOĞLU MAHALLESİ: KEMANKEŞ<br />

Kemankeş Kara Mustafa Paşa, bir Beyoğlu<br />

mahallesi. Türk Ortodoks Patrikliği,<br />

Voyvoda Karakolu, Kılıç Ali Paşa Camii<br />

ve Külliyesi, Yeraltı Camii, Rus Kilisesi,<br />

Surp Aydınlatıcı Kilisesi hep bu mahallede<br />

yer alır. Necatibey Caddesi, Karaköy'den<br />

Tophane'ye uzanan İstanbul’un ticari alım<br />

satım dükkânlarının yoğunlukta olduğu<br />

işlek bir cadde. İnşaat malzemeleri satan<br />

dükkânlar, kırtasiye malzemesi toptancıları<br />

ve çeşitli hırdavat mağazaları bulunmakta<br />

cadde üzerinde. Ayrıca 77 numaralı<br />

dükkânda ‘Galeri 77’ bulunur.<br />

Mumhane, Kemankeş Caddesi ile Necatibey<br />

Caddesi arasında, Sahil Caddesi'nin<br />

üst paralel tarafında Tophane yönünde<br />

konumlanır. Türk Ortodoks Kilisesi de bu<br />

sokakta yer alır; neredeyse hiç cemaati<br />

yok gibidir bu kilisenin. İlk olarak Kayse-<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

43


Kapak<br />

Türk Ortodoks Patrikliği<br />

ri'de kurulmuş ve Patriarcha Papa Eftim,<br />

Atatürk'ün özel izniyle mübadeleden muaf<br />

tutulmuş. Pazarları tüm gün Türkçe ayin<br />

olur. Ayin; "Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı,<br />

Hükümetimizi, Ordumuzu, Milletvekillerimizi,<br />

Yurttaşlarımızı Hükümdarlığında<br />

hatırla" sözleriyle başlar ve Türkçe yapılır.<br />

Murakıp ise Karaköy’ün ve hatta İstanbul'un<br />

en modern, metropol yaşamının hızlı<br />

dönüşümünü en çarpıcı biçimde grafitiyle<br />

yansıtmak için adeta seçilmiş özel bir noktadır.<br />

Karaköy’ün yeni nesil kafeleri, renkli<br />

vitray camlı pencereleri, duvarlardaki sokak<br />

resimleri, tasarım mağazaları ve galerileriyle<br />

eğlence, kültür ve sanat şehri İstanbul’un<br />

neredeyse merkez noktası konumundadır.<br />

Yeni nesil çay kahve ve yeme içme mekânları,<br />

sonsuz değişen isim, biçim ve şekilleriyle<br />

buraya toplanmıştır. Geceleri sokağa taşan<br />

masalarda yeme içme kültürünün sonsuz<br />

mutlu girdabında, renkli ışıklar altında<br />

geçirilebilecek nadir mutluluk anları yaşanır<br />

Murakıp’ta. 1920’de inşa edilen Eski Külah<br />

Fabrikası da bu sokakta yer almaktadır.<br />

TARİHİ YERALTI CAMİİ’Nİ<br />

GÖRDÜNÜZ MÜ?<br />

Her nasılsa Kemankeş Kara Mustafa Paşa<br />

Mahallesi'nde gezmek asla bitmez; fakat<br />

işte Yeraltı Camii de tam bu dolaşma anında<br />

aklımıza düşer ve tekrar limana doğru sürükler<br />

bizi. Ardından karşımıza kırmızı ateş<br />

tuğla duvarlarıyla çıkıverir. Karaköy’ün en<br />

önemli hazinelerinden birisidir kuşkusuz. Bir<br />

zamanlar yerinde küçük bir kule olan cami,<br />

kuleyken Haliç’e davetsiz gemilerin girmesini<br />

engellemek için iki kıyı arasına gerilen dev<br />

zincirin bir ucunu tutma görevi üstlenirmiş.<br />

Ve hatta bu zincir, bugün hâlâ Harbiye Askeri<br />

Müzesi’nde sergilenmekte... İstanbul’un<br />

fethinden sonra kule yıkılmış ve burası barut<br />

deposu olarak kullanılmaya başlanmış. M.S.<br />

700’deki Arap seferi sırasında iki önemli<br />

Müslüman asker burada ölünce, o zaman için<br />

kulenin mahzenlerine gömülmeleri kararı<br />

alınmış. M.S. 1640’lı yıllarda yapılan inşaat<br />

çalışmaları sırasında bu mezarlar ortaya<br />

çıkınca buraya bir türbe inşa edilmiş ve M.S.<br />

1757 yılında Sadrazam Kösem Mustafa Paşa,<br />

bu türbeyi camiye çevirtme kararı almış.<br />

İLGİ ÇEKİCİ BİR DİĞER YAPI:<br />

GALATA SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ<br />

Evet, camii ve tarihi oldukça ilginç geldi<br />

size, fakat belirtmek isterim ki esasında<br />

bölgedeki en çarpıcı Osmanlı yapısı eser<br />

bu değil. Galata Saliha Sultan Çeşmesi de<br />

oldukça ilgi çekici ve cazip bir yapı. M.S.<br />

1700’de Galata bölgesi hâlâ surlar içinde<br />

varlık gösterirken ve büyük su sıkıntıları<br />

çekerken, Galata bölgesinin fethi sonrası<br />

iskânının hızlanması ile su ihtiyacını giderecek<br />

yeni tesislere ihtiyaç duyulmasına<br />

sebep olur. 'Galatasaray suyu' diye bilinen<br />

ve Sultan II. Bayezid tarafından inşa edilen<br />

İsale Hattı, Osmanlı döneminde Galata<br />

bölgesine yapılan ilk büyük su dağıtım<br />

sistemidir.<br />

I. Mahmud döneminde ise bölge adeta su<br />

tesisleri ile donatılmış. M.S. 1731 yılında<br />

tamamlanan su isale hattı, bölgenin en<br />

önemli su sistemi “Taksim Suları” olarak<br />

bilinen su dağıtım sistemi olarak hizmete<br />

girmiş. Bahçeköy’deki Balaban ve Eski<br />

Bağlar deresinin suları Bahçeköy Kemeri,<br />

I. Mahmud Kemeri ve künkler yoluyla Taksim’e<br />

yaptırılan büyük makseme getirilmiş<br />

ve Saliha Sultan Çeşmesi vasıtasıyla halkın<br />

ihtiyacına sunulmuş. I. Mahmud, bu hizmetleri<br />

annesi Saliha Sultan namına yaptırmış<br />

ve çeşmeye kendi annesinin ismini itafen<br />

vermiş. (2)<br />

SANATIN KALBİ: SALT GALATA<br />

Karaköy’e gitmişken elbette Bankalar<br />

Caddesi’ni de unutmamalıyız. Karaköy<br />

bölgesinde ziyaret edilmesi gereken<br />

en önemli yerlerden biri de kuşkusuz<br />

Bankalar Caddesi’nde bulunan SALT<br />

Galata'dır. Eski Osmanlı Bankası'nın<br />

yerinde yenilenmiş haşmetiyle faaliyet<br />

gösteren sanat galerisinde bugünlerde<br />

bir Göçebe Ressam Mihri Sergisi de tüm<br />

ihtişamıyla devam etmekte. Kısaca bahsedecek<br />

olursak; <strong>18</strong>85 yılının Aralık ayında<br />

Kadıköy Ahmet Rasim Paşa Konağı'nda<br />

doğan Mihri Müşfik, yaşamının uzun bir<br />

dönemini yurtdışında geçirmiştir. Osmanlı<br />

İmparatorluğu'nun son dönem portre<br />

44 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Kapak<br />

ressamı olan Mihri Hanım, İnas Sanayi<br />

Nefise Mektebi'nin kadınlara mahsus<br />

sanat okulunu 29 yaşında tamamlayarak,<br />

Türk toplumsal dönüşümünde önemli bir<br />

rol oynamıştır. Karaköy Salt Galata’da<br />

sergilenen eserler, 6 Haziran 2019 tarihine<br />

kadar ziyaretçilere açık.<br />

Her ne kadar sanat aşığı olsam da, Karaköy’de<br />

turlarken şöyle Kemeraltı’ndan Beşiktaş’a<br />

doğru da yürümeden olmaz dedim.<br />

Bu semt belki tam bir Karaköy olamasa da,<br />

yeni turizm sezonunun en ilginç faaliyetlerine<br />

gebe... Beşiktaş Spor Kulübü ile Dorak<br />

Turizm işbirliği, Türk turizm camiası ve Beşiktaş<br />

Kartal Yuvası ile Vodafone Park’ta<br />

Uzak Doğulu müşterilere yeni sezonda<br />

çekilecek maç keyfi, semt ve müze turu,<br />

oldukça keyifli ve albenili gözükmekte.<br />

KARAKÖY SOKAKLARININ TADINA<br />

YAZ AYLARINDA DA VARALIM<br />

Aslında Galata ve Karaköy çevresi tipik<br />

bir Akdeniz limanı karakteri gösterse de<br />

Pisa, Amalfi, Genova ve Venedikli tüccarlar,<br />

Galata olarak bilinen Sykai, Peramas, hatta<br />

tarih boyunca Galaktos, tarihçilerin ve turistlerin<br />

her daim durmadan ilgisini çekse<br />

de, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri<br />

Ersoy, Türkiye’nin kruvaziyer turizmine<br />

tekrardan ivme kazandıracağını dile getirip,<br />

yeni "Yenikapı Cruise Limanı" projesi<br />

için cruise gemisi yolculuğu planlarının 2-3<br />

sene öncesinden yapıldığını vurgulayarak,<br />

Mayıs 2020’de açılacak Galataport Projesi'nin<br />

3 cruise gemisinin yanaşabilmesi<br />

nedeniyle sadece 2020 yılını kurtaracağını<br />

belirtip, “2021 itibariyle yeni bir cruise<br />

limanına ihtiyacımız var” açıklamasıyla<br />

gönlümüzü fethetmiş olsa da, sanırım bu<br />

sezon için tek temennimiz, "Yaz gelse de<br />

biz de artık şu denize karpuz kabuklarıyla<br />

bir atlasak" şeklinde olacak.<br />

GALATA KULESİ<br />

Anlatmaya doyamadığımız Karaköy’ü<br />

bahsederken, vapurla kıyıya<br />

yaklaşır yaklaşmaz tüm ihtişamıyla<br />

gözümüze çarpan Galata Kulesi’nden<br />

bahsetmemek olmazdı elbette...<br />

UNESCO tarafından 2013'te<br />

Dünya Mirası Geçici Listesi'ne<br />

dâhil edilen ve kulaktan kulağa<br />

yayılarak 21. yüzyıla kadar ulaşan<br />

büyük bir aşk hikâyesine de konu<br />

olan kule, İstanbul’un en çok ilgi<br />

çeken yapılarının başında geliyor.<br />

TOPHANE-İ AMİRE<br />

Nargile kahvelerinin hemen<br />

karşısındaki caddenin köşesinde,<br />

Boğazkesen’in devamında yer alan<br />

Tophane-i Amire Binası, adeta bir<br />

kale bedeni gibi karşınıza dikilerek<br />

sizi şaşırtabilir. Fatih Sultan<br />

Mehmet zamanında top döküm<br />

atölyesi olarak kullanılan yapı,<br />

Milli Savunma Bakanlığı tarafından<br />

Mimar Sinan Üniversitesi’ne tahsis<br />

edilince, Güzel Sanatlar Fakültesi<br />

Temel Eğitim Bölümü buraya<br />

yerleşti. Sonra da Tophane-i Amire<br />

Sanat ve Kültür Merkezi hizmete<br />

girdi. Sergi ve seminer başta olmak<br />

üzere çeşitli kültürel etkinlere ev<br />

sahipliği yapan binaya mutlaka<br />

yolunuzu düşürün ve iç avlusundaki<br />

banklara oturarak denizi seyredin.<br />

Pişman olmayacaksınız!<br />

(1)Yazı Uluslararası Türk Ukrayna İşadamları Derneği<br />

(TUİD) yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten<br />

Burak Pehliva’nın web sitesinden alıntılanmıştır.<br />

(2) Kaynakça eser olarak Turkish Studies International<br />

Periodical For the Languages, Literature and<br />

History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011<br />

kullanılmıştır.<br />

TARİHİ TÜNEL<br />

Karaköy’ü Karaköy yapan bir diğer<br />

tarihsel değer de ‘Tünel’ kuşkusuz.<br />

Kapısından içeri girer girmez sizi<br />

bambaşka bir çağa yolcuğuluğa<br />

çıkaran tarihi tren, yolcularını Beyoğlu’na<br />

ulaştıracak en hızlı araç.<br />

Ülkemizin İstanbul’da bulunan ilk<br />

yeraltı metrosu olma özelliği de<br />

taşıyan Tarihi Tünel, 144. yaşında<br />

da turistlerin ilgi odağı olmaya<br />

devam ediyor.<br />

KAMONDO MERDİVENLERİ<br />

Karaköy'ün sembolik yapılardan bir<br />

diğeri ise Kamondo Merdivenleri...<br />

Bankalar Caddesi ile Banker Sokağı'nı<br />

birleştiren merdivenler, <strong>18</strong>50'li<br />

yıllarda bölgenin en önemli banker<br />

ailelerinden biri olan Kamondo<br />

Ailesi'nden Abraham Salomon<br />

Kamondo adına yaptırılmış. Eminiz<br />

ki Kamondo Merdivenleri, birçok<br />

fotoğraf karesiyle hafızalarınızda<br />

yer etmiştir.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

45


İstanbul<br />

İstanbul, Instagram üzerinden<br />

DÜNYAYA TANITILIYOR<br />

OneIstanbul Instagram Yarışması’nın<br />

1. Dönem Birincisi, Galata Kulesi fotoğrafı ile<br />

Rıdvan Arvas oldu.<br />

Kadıköylü fotoğraf sanatçısı<br />

Soner Arkan, Moda İskelesi fotoğrafı ile<br />

2. Dönem İkincisi seçildi.<br />

OneIstanbul; İstanbul Büyükşehir Belediyesi,<br />

İstanbul Ticaret Odası, TUGEV,<br />

İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu<br />

(ICVB) işbirliğinde; tarihi, kültürel ve doğal<br />

güzellikleriyle dünyanın gözbebeği olan<br />

İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak<br />

amacıyla 2015 yılında sosyal medyada<br />

başlatıldı. Bu yıl Türk Hava Yolları işbirliğinde<br />

yürütülen OneIstanbul Instagram<br />

Yarışması’nın kazananları, Çırağan Palace<br />

Kempinski’de düzenlenen törenle açıklandı.<br />

İSTANBUL’U PAYLAŞ VE UÇ<br />

OneIstanbul Instagram Yarışması kapsamında;<br />

Turizmden Sorumlu İstanbul Vali<br />

Yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Ticaret<br />

Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil<br />

Kuralay, İstanbul Büyükşehir Belediyesi<br />

Sanat Yönetmeni Hüseyin Karaca, Türk Hava<br />

Yolları Pazarlama ve Satış Başkanı Emre<br />

Menevşe, Türk Hava Yolları Kurumsal İletişim<br />

Başkanı Seda Kalyoncu, İstanbul Ticaret Üniversitesi<br />

İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr.<br />

Celalettin Aktaş’tan oluşan bir jüri tarafından<br />

“İstanbul’u Paylaş ve Uç” temasının en beğenilen<br />

fotoğrafları seçildi. Fotoğrafları en çok<br />

beğenilen yarışmacılara ödülleri, iş ve sanat<br />

dünyasından isimlerin katılımıyla verildi.<br />

TURİZM ALANINA DA<br />

DİJİTAL ÇAĞ DAMGASINI VURDU<br />

İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Kongre<br />

ve Ziyaretçi Bürosu Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Şekib Avdagiç, İstanbul’u ebedileştirecek<br />

güzel bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan<br />

duyduğu mutluluğu belirterek; “Hızla<br />

dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz. Öyle ki,<br />

yaşadığımız çağa artık dijital çağ deniliyor.<br />

Her alanda olduğu gibi turizm alanına da<br />

dijital çağ damgasını vurdu. Turistler aktif<br />

olarak interneti kullanıyor. Gidecekleri<br />

destinasyonlarla ilgili bilgileri tur operatörlerinden<br />

değil, internetten ediniyorlar.<br />

Dijital dünya bütün etkinliğiyle hayatımızda.<br />

Biz de bunu ticaretten turizme kadar her<br />

alanda yaşadığımız şehrin lehine kullanmak<br />

zorundayız. Özellikle de Instagram’ı kullanmalıyız.<br />

Çünkü dünya genelinde 1 milyardan<br />

fazla kişi Instagram kullanıyor ve her gün<br />

100 milyondan fazla fotoğraf paylaşıyor.<br />

Biz de OneIstanbul Instagram Yarışması’nı<br />

hayata geçirerek, İstanbul’u dünyada öne çıkartacak<br />

bir etkinlik yapmaya gayret ettik.<br />

En güzel İstanbul fotoğraflarını milyonlarca<br />

insana sunmak, onların dikkatini çekmek<br />

istedik” dedi.<br />

ONEISTANBUL KAZANANLARI<br />

ÖDÜLLERİNİ ALDI<br />

Türk Hava Yolları işbirliğiyle “İstanbul’u<br />

Paylaş ve Uç” sloganıyla iki farklı dönem<br />

olarak düzenlenen ve yoğun ilgi gören yarışmanın<br />

1. Dönem Üçüncüsü Begüm Serra<br />

Üstün, 2. Dönem Üçüncüsü Cihan Çorak, 1.<br />

Dönem İkincisi Abdullah Bilgiç, 2. Dönem<br />

İkincisi Soner Arkan olurken; 1. Dönem<br />

Birincisi Rıdvan Arvas ve 2. Dönem Birincisi<br />

Aydın Sertbaş oldu. Üçüncülük ödüllerini<br />

dünyaca ünlü sosyal medya fenomenleri,<br />

Filipinler’den Mikhail Tenazas ve Brezilya’dan<br />

Thiago Correa; ikincilik ödüllerini<br />

Türk Hava Yolları Pazarlama ve Satış<br />

Başkanı Sayın Emre Menevşe ve İstanbul<br />

Ticaret Odası Başkan Yardımcısı İsrafik<br />

Kuralay; birincilik ödüllerini ise İstanbul<br />

Ticaret Odası Meclis Başkanı Öztürk Oran<br />

ve İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Şekib Avdagiç takdim etti.<br />

46 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Advertorial<br />

Gerçek meyhane kültürü<br />

LÜSYEN KARAKÖY’DE<br />

YAŞIYOR<br />

PINAR BALTACI<br />

Tarihi özelliğini ve güncelliğini koruyan liman<br />

semti olarak dar sokakları, kaldırımları, ilginç ve<br />

estetik yapılarıyla gözde olan Karaköy, dikkat<br />

çeken mekânlarıyla da her daim popüler...<br />

Fransız Geçidi’nin hemen girişinde, semtin<br />

karmaşasından uzak, kendi kitlesine hitap eden<br />

bir mekân olan Lüsyen Karaköy, ismini Abdülhak<br />

Hamit’in eşi, Atatürk’ün dans ettiği, Tevfik<br />

Fikret’in edebiyat dersleri verdiği ve Nazım<br />

Hikmet’in beraber yemek yediği bir Fransız<br />

hanımefendisi olan Lüsyen’den alıyor.<br />

TARİHLE GÖZ GÖZE GELECEĞİNİZ<br />

BİR ATMOSFER<br />

Geçtiğimiz şubat ayında Fransız Geçidi’ndeki eski<br />

Bej’in olduğu yere açılan Lüsyen, meyhane mutfağını<br />

kendine özgün yeni tatlar ile sunuyor. Meyhane<br />

kültürünü seven ve benimseyen herkesin uğrak<br />

yeri olma konusunda iddialı bir başlangıç yapan<br />

Lüsyen Karaköy, yüksek tavanlı ferah bir iç mekâna<br />

sahip. Oldukça farklı bir atmosferle karşılaşacağınız<br />

mekânın içerisinde buram buram tarih kokusu<br />

alırken, pasaj kısmında oturarak farklı bir ruh haline<br />

de bürünebiliyorsunuz.<br />

DAMAK ZEVKİMİZDE YER ETMİŞ<br />

ÖZEL LEZZETLER<br />

Yeni nesil meyhaneciliğin aksine müzik ve<br />

yemekleriyle gerçek meyhane kültürünü yaşatmayı<br />

hedefleyen işletmede, damak zevkimizde<br />

en çok yer etmiş şu özel lezzetler sunuluyor:<br />

Fesleğen ezmesi, levrek, muhammara, Ege<br />

otları, patlıcan paça, hamsi tempura, midye şiş,<br />

sırlanmış barbun, dana kol, kuzu kokoreç, levrek<br />

buğulama, kestaneli trüf çikolata, ayva terin…<br />

AKDENİZ VE TÜRK MUTFAĞINA<br />

ÖZGÜN DOKUNUŞLAR<br />

Akdeniz ve Türk mutfağına özgün dokunuşlar<br />

sunan bir restoran olan Lüsyen’de Osmanlı<br />

mutfağından yemek seçenekleri de bulmak<br />

mümkün. Midye şiş, sırlanmış barbun ve peynir<br />

tempura, restoranın ön plana çıkan diğer ara<br />

sıcakları arasında. Lüsyen Karaköy, haftanın<br />

7 günü 12:00-04:00 saatleri arasında hizmet veren<br />

bir mekân. Öğle servisinde de mekân, öğüne<br />

uygun olarak sunulan sıcak yemekler ile bölge<br />

insanına ve ziyaretçilere hitap ediyor.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

47


Tourism Magazine<br />

MEDITERRANEAN<br />

S T A R S<br />

‘Akdeniz Ödülleri’nde<br />

TÜRKİYE DAMGASI


Fijet<br />

Akdeniz Turizm Forumu’na<br />

TURİZMİN BİRLEŞTİRİCİ VE<br />

BÜTÜNLEYİCİ GÜCÜ<br />

DAMGASINI VURDU<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Malta'da “Akdeniz'in Yıldızları'' mottosu ile bu yıl<br />

altıncısı gerçekleştirilen Akdeniz Turizm Forumu’na,<br />

bir kez daha turizmin birleştirici ve bütünleyici gücü<br />

damgasını vurdu. Yönetim kurulunda Türkiye’nin de<br />

yer aldığı Akdeniz Turizm Vakfı tarafından Malta’da<br />

düzenlenen buluşmaya, 34 ülkeden 1500’ü aşkın<br />

davetli katıldı.<br />

MALTA CUMHURBAŞKANI HİMAYESİNDE<br />

Malta Cumhurbaşkanı Marie-Louise Coleiro Preca’nın<br />

himayelerinde InterContinental Otel’de organize<br />

edilen forumda; “Akdeniz'den başlayıp tüm dünyaya<br />

turizm, barış ve kardeşlik köprülerinin kurulmasına<br />

devam edilecektir” mesajı verildi.<br />

Malta<br />

Cumhurbaşkanı<br />

Marie-Louise<br />

Coleiro Preca,<br />

Akdeniz Turizm<br />

Forumu katılımcıları<br />

için sarayında<br />

bir davet verdi.<br />

Konukların tek tek<br />

ellerini sıkarak<br />

“Hoşgeldiniz” diyen<br />

Preca, “Sizleri<br />

ülkemde görmek<br />

benim için mutluluk<br />

kaynağı” şeklinde<br />

konuştu.<br />

50 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Fijet<br />

"BARIŞ VE HUZUR SAĞLANMADAN<br />

TURİZM OLMAZ"<br />

Akdeniz çanağındaki ülkelerle birlikte<br />

dünya turizmi ile ilgili beyin fırtınalarının<br />

yaratıldığı buluşmada bir konuşma yapan<br />

Malta Cumhurbaşkanı Preca, barış ve<br />

huzur sağlanmadan turizm olmayacağının<br />

altını bir kez daha çizdi.<br />

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VURGUSU<br />

Forum oturumlarında dile getirilen<br />

sorunların ve çözüm önerilerinin beklenen<br />

sonuçlara ulaşması için sürdürülebilirlik<br />

kavramının asla göz ardı edilmemesi gerekliliği<br />

ortaya çıkarken, tüm katılımcılardan<br />

bu konunun üzerinde durmaları istendi.<br />

TIJANI HADDAD: HERKES KAZANMALI<br />

Dünya Turizm Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu<br />

(FIJET) Başkanı ve Tunus’un efsane<br />

Turizm eski Bakanı Tijani Haddad, Akdeniz<br />

Turizm Forumu'nda yaptığı konuşmada turizmin<br />

insanların gezmesinden ibaret olmadığı,<br />

bağlı ve gelişmesine katkıda bulunacağı tüm<br />

sektörler ve üretimler açısından da bir süreklilik<br />

kazanması gerektiğine vurgu yaparak;<br />

"Sadece seyahat acenteleri ve oteller değil,<br />

herkes kazanmalı" dedi.<br />

Buluşmaya katılanlar arasında<br />

ATURJET Onursal Üyesi ünlü<br />

kentbilimci Prof. Dr. Ahmet<br />

Vefik Alp de vardı. Malta<br />

Cumhurbaşkanı’na Malta’nın<br />

modern yapılaşmasında<br />

yanlışlar olduğunu aktaran<br />

Alp, “Bu konuda hazırlamış<br />

olduğum bir taslak çalışmasını<br />

sizinle paylaşacağım”<br />

yorumunda bulundu.<br />

TÜRKİYE’DEN YOĞUN KATILIM<br />

Bu yıl altıncı defa düzenlenen Akdeniz<br />

Turizm Forumu’na, Türkiye’den de büyük<br />

ilgi vardı. FIJET'i Türkiye’de temsil eden<br />

ATURJET (Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />

Derneği) öncülüğünde 58 kişilik<br />

bir delegasyonla foruma katılan Türkiye,<br />

34 ülke arasında en kalabalık ve en dikkat<br />

çeken ülke oldu.<br />

KONUK ÜLKE CEZAYİR<br />

Katılımcılar arasında büyük bir işbirliği,<br />

dostluk ve paylaşım ortamının yaratılmak<br />

istendiği, bunda da büyük ölçüde başarılı<br />

olunduğu gözlemlenen buluşmanın bu yılki<br />

konuk ülkesi Cezayir oldu. Geçtiğimiz yılın<br />

konuk ülkesi Gana kadar ses getirememiş<br />

olsalar da yerel kıyafetleriyle foruma<br />

büyük renk kattılar.<br />

<strong>TOURMAG</strong><br />

Turizm Dergisi<br />

Ailesi’nden Cenay,<br />

Nihan ve Canan<br />

Toprakkaya olarak,<br />

buluşmanın konuk<br />

ülkesi Cezayir’in<br />

temsilcileriyle bir<br />

hatıra fotoğrafı<br />

çektirdik.<br />

Forumda Türkiye’nin etkili olmasını<br />

sağlayan isimlerden biri de Dünya<br />

Turizm Profesyonelleri Örgütü<br />

SKAL International’in ilk Türk kadın<br />

başkanlığı görevinde bulunan Hülya<br />

Aslantaş idi. Yunanistan Turizm<br />

Bakanı Elena Kuntura ile Yardımcısı<br />

Angeliki Chondromatidou’nun<br />

fotoğraf karesinde yer almak<br />

istemeleri ise, forumun ne denli başarılı<br />

olduğunun bir kanıtıydı. Delal<br />

Atamdede, Angeliki Chondromatidou,<br />

Tijani Haddad, Cem Aslantaş,<br />

Hülya Aslantaş, Elena Kuntura ve<br />

Hüseyin Kurtoğulları…<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

51


Fijet<br />

MALTA’DAN İKİ TÜRK<br />

TURİZMCİYE ÖDÜL<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Malta’da “Akdeniz’in Yıldızları” mottosu ile<br />

gerçekleştirilen Akdeniz Turizm Forumu’ndan<br />

Türkiye’ye iki ödül birden geldi. ATUR-<br />

JET olarak anılan Türkiye Turizm Yazarları<br />

ve Gazetecileri Derneği’nin Başkanı Delal<br />

Atamdede ve Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin<br />

Kurtoğulları’na ödülleri, düzenlenen bir<br />

törenle verildi.<br />

YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VE<br />

BÜYÜK AKDENİZ ÖDÜLÜ<br />

Türk turizminin duayenleri arasında<br />

Hüseyin Kurtoğulları ve Delal Atamdede’yi ödül<br />

için ilk tebrik eden isimler, FIJET Başkanı Tijani<br />

Haddad ve Akdeniz Turizm Vakfı Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Barbaros Kon oldu.<br />

gösterilen Hüseyin Kurtoğulları’na “Yaşam<br />

Boyu Onur Ödülü” takdim edilirken,<br />

ATURJET Yönetim Kurulu Başkanı Delal<br />

Atamdede’ye ise Türkiye ile birlikte Akdeniz<br />

ülkelerindeki turizmin gelişmesi adına<br />

gösterdiği çabalarından dolayı “Büyük<br />

Akdeniz Ödülü” verildi.<br />

BRUNO SANTORI YÖNETİMİNDE<br />

MUHTEŞEM KONSER<br />

Malta’da organize edilen Akdeniz<br />

Turizm Forumu’na, 39 ülkeden yaklaşık<br />

1500 davetli katıldı. Türkiye’nin Delal<br />

Atamdede başkanlığında 58 kişilik bir<br />

heyetle katıldığı forumun ardından, Malta<br />

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir davet<br />

verildi. Sonrasında ise Malta Şövalyeleri’nin<br />

hastane olarak kullandığı, şimdilerde<br />

Akdeniz Konferans Merkezi olarak faaliyet<br />

gösteren tarihi binada, dünyaca ünlü<br />

kompozitör Bruno Santori’nin yönettiği<br />

Akdeniz Orkestrası tarafından muhteşem<br />

bir konsere imza atıldı. Gece, “Akdeniz’in<br />

Yıldızları” ödüllerinin sahiplerini bulmasıyla<br />

sona erdi.<br />

DR. BARBAROS KON’A TEŞEKKÜR<br />

Hüseyin Kurtoğulları ve Delal Atamdede,<br />

ödül töreninin ardından yaptıkları açıklamada<br />

“Böylesine anlamlı bir ödüle layık<br />

görülmemizden dolayı ülkemiz<br />

adına büyük onur duyduk. Bizim için<br />

öneride bulunan değerli arkadaşımız<br />

Dr. Barbaros Kon başta olmak üzere<br />

tüm emeği geçenlere teşekkürü bir borç<br />

biliyoruz” dediler.<br />

TEK TÜRK YÖNETİM KURULU ÜYESİ<br />

Türk turizminin iki başarılı ismini<br />

ödüle götüren yolun açılmasında<br />

büyük katkıları olan Dr. Barbaros Kon,<br />

Akdeniz Turizm Forumu’nda tek Türk<br />

yönetim kurulu üyesi olarak faaliyet<br />

gösteriyor. Aynı zamanda <strong>TOURMAG</strong><br />

Turizm Dergisi Yazarı da olan Kon, forumun<br />

düzenlenmesinde de ciddi emekleri<br />

olan bir isim...<br />

52 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


OFFERING HOSPITALITY WITH SIMPLICITY,<br />

ELEGANCE & COMFORT<br />

All rooms are spacious and enjoy plenty of natural Mediterranean sunlight. They have all been subtly<br />

finished with considerable attention to detail, using relaxing earth tones with a small plant in each room<br />

that adds a touch of nature. The location of light fixtures has been purposely chosen to create a calming and<br />

soothing ambience both for daytime and nighttime.<br />

Enjoying 5 different types of rooms on each floor, our guests’ requirements may be met more efficiently.<br />

All accommodations are equipped with ample power sockets, free Wi-Fi, various comfortable bathroom<br />

amenities and different bed and pillow types to satisfy our clients’ expectations.<br />

Our rooms have been furnished with all necessary comforts to make your dream stay one to remember!


Fijet<br />

KUZEY KIBRIS'A<br />

FIJET DOPiNGi<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu<br />

(FIJET), Komite Toplantısı’nı Kuzey Kıbrıs Türk<br />

Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdi. Aralarında Türkiye’nin<br />

de yer aldığı birliğin komite üyeleri, 17-20<br />

Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenen toplantıda<br />

FIJET KKTC’nin de kurulması kararını aldı.<br />

DEVLET YÖNETİMİ MEMNUNİYETLE KARŞILADI<br />

Buluşmaya Türkiye ile birlikte Rusya, Fransa, Belçika,<br />

Romanya, Hırvatistan, Bulgaristan, Tunus, Mısır<br />

ve Slovakya gibi ülkelerden katılan FIJET üyelerine,<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yüksek Öğretim<br />

Koordinasyon Kurulu Üyesi Prof. Dr. Olgun Çiçek ev<br />

sahipliği yaptı.<br />

SÜRDÜRÜLEBİLİR BARIŞ,<br />

SÜRDÜRÜLEBİLİR DOSTLUK<br />

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbabakan Tufan<br />

Erhürman, Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu ve KKTC Büyükelçisi<br />

Ali Murat Başçeri tarafından makamlarında kabul<br />

edilen konuklar, karşılıklı görüş alışverişinde bulundular.<br />

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, kabul sırasında<br />

yaptığı konuşmada "Turizm anlayışımızın sadece sürdürülebilir<br />

turizm değil, sürdürülebilir barış ve sürdürülebilir<br />

dostluk temelli olması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin<br />

politik durumunu biliyorsunuz. Lefkoşa, Magosa, Girne<br />

gibi güzel ve değerli bölgelerimizin desteklenmesi gerektiğine<br />

inanıyor, tüm dünya insanlarının bu güzel ülkeyi<br />

görmeye hakkı olduğunu düşünüyorum" dedi.<br />

54 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Fijet<br />

Uluslararası Final Üniversitesi’ni de ziyaret<br />

eden FIJET üyeleri, burada kendilei için verilen<br />

bir konferansa katıldı. Bir sonraki gün ise,<br />

üniversitenin gastronomi bölümünde öğle<br />

yemeği daveti vardı.<br />

"KKTC'Yİ DÜNYAYA<br />

ANLATMAK GEREKİYOR"<br />

KKTC Başbakanı Tufan Erhürman ise<br />

şunları ifade etti: "Kıbrıs Türkleri olarak<br />

sorunun bir an önce tarihe karışması için<br />

elimizden geleni yapıyoruz. Bir yandan<br />

da Kıbrıs'ın kuzeyinde kendi halkımızın<br />

sosyal ve ekonomik kalkınmasını sağlama<br />

yükümlülüğü altındayız. Dolayısıyla turizm<br />

bizim için en önde gelen ekonomik sektör<br />

olarak görünüyor. O nedenle turizm alanında<br />

KKTC’nin tüm olanaklarını dünyaya<br />

ve hatta Türkiye'ye daha fazla anlatmak<br />

yükümlülüğü altındayız."<br />

"SICAK ENERJİMİZİ ÜLKELERİNİZE<br />

GÖTÜRMENİZİ DİLİYORUM"<br />

KKTC Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu da<br />

"FIJET üyeleri olarak turizm alanında etkin<br />

gazeteci ve yazarların Kuzey Kıbrıs'ı ziyaret<br />

etmelerini, hatta resmi toplantılarını<br />

burada yapmalarını son derece anlamlı buluyorum.<br />

Burası sıcak bir ülke, insanlarımız<br />

da aynı derecede sıcaktır. Umarım sizleri<br />

evinizdeki kadar rahat hissettirmeyi başarabilmişizdir.<br />

Bu sıcak enerjiyi ülkelerinize<br />

götürmenizi diliyorum" şeklinde konuştu.<br />

MİSAFİRPERVERLİK,<br />

HOŞGÖRÜ VE DOSTLUK<br />

Komite Toplantısı'nın KKTC'de yapılma önerisini<br />

büyük bir samimiyetle kabul eden ve<br />

hızla gerçekleştirilmesi için gayret gösteren<br />

FIJET Başkanı Tijani Haddad; "Turizm; misafirperverlik,<br />

hoşgörü ve dostluk ortamında<br />

çok daha değerli ve anlamlıdır. Fikirsel<br />

çatışmalarla birlikte dil, din, ırk gibi unsurlar<br />

turizme engel değildir, olmamalıdır. FIJET<br />

olarak kuruluşumuzdan bu yana birinci hedefimiz,<br />

gittiğimiz yerlerde turizme katkıda<br />

bulunmak, turizmin gelişimini sağlamak ve<br />

destek olmaktır" açıklamasında bulundu.<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yüksek Öğretim<br />

Koordinasyon Kurulu Üyesi Prof. Dr. Olgun<br />

Çiçek’e, yapmış olduğu kusursuz ev sahipliği<br />

nedeniyle FIJET Başkanı Tijani Haddad<br />

tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.<br />

"KKTC'YE GEÇ GELDİĞİMİZ İÇİN<br />

ÖZÜR DİLERİZ"<br />

Açıklamasını Dünya Turizm Yazarları ve<br />

Gazetecileri Federasyonu (FIJET) olarak,<br />

33 ülkede 750 üyeyle 65 yıldır bu alanda çalıştıklarını,<br />

her defasında farklı bir ülkede<br />

kongre yaptıklarını dile getirerek sürdüren<br />

Haddad, sözlerini şöyle sonlandırdı:<br />

"KKTC’ye geç geldiğimiz için özür dileriz.<br />

Bu güzel ve sıcak ülkeyi tanımış olmaktan<br />

büyük mutluluk duyduk. Burayı tanıtmak<br />

için de hep birlikte çalışacağız ve elimizden<br />

geleni yapacağız."<br />

FIJET AKADEMİ KKTC'DE YAPILACAK<br />

FIJET Türkiye Başkanı Delal Atamdede ise<br />

yaptığı açıklamada; "FIJET Komite Toplantısı'nın<br />

KKTC’de yapılma kararı alınmasının<br />

son derece önemli bir adım olduğunu<br />

düşünüyorum. Turizminin yaygınlaşmasında<br />

önemli katkısı olacaktır. Bununla<br />

birlikte FIJET KKTC'nin kurulması, FIJET<br />

Akademi'nin KKTC'de yapılma kararı, hızlı<br />

alınan somut sonuçlar olduğunu gösteriyor.<br />

Turizm ve barış adına gerçekleştirilen bu<br />

organizasyona ev sahipliğiyle büyük destek<br />

veren KITOB Başkanı Dimağ Çağıner,<br />

Prof. Dr. Olgun Çiçek ile birlikte tüm emeği<br />

geçenlere teşekkürlerimizi iletiyorum"<br />

ifadelerini kullandı.<br />

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan<br />

Tufan Erhürman ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na,<br />

ziyaret kapsamında Dünya Turizm Yazarları ve<br />

Gazetecileri Federasyonu (FIJET) tarafından<br />

plaket takdim edildi.<br />

SHAKESPEARE VE<br />

KALESİ OTHELLO<br />

Yılın 10 ayı güneşli bir iklimin<br />

avantajını yaşayan KKTC’nin<br />

tarih, kültür, sağlık, spor, gastronomi,<br />

özel ilgi turizmi gibi birçok<br />

alanda çok zengin bir potansiyel<br />

taşıdığına dikkat çeken Başbakan<br />

Erhürman; "Fakat tüm bunların<br />

yanı sıra hâlâ yeterince tanıtılmadığını<br />

düşündüğümüz bir Othello<br />

Kalesi var. William Shakespeare'in<br />

dünyada tek olan Othello Kalesi'nin<br />

Kuzey Kıbrıs'ta olması çok önemli<br />

bir değer. FIJET’in değerli üyeleri<br />

aracılığıyla Othello Kalesi'ni tüm<br />

dünyaya anlatabilmeyi çok isterim"<br />

mesajı verdi.<br />

FIJET üyesi turizm gazetecileri<br />

ve yazarlarından oluşan 22 kişilik<br />

gruba, DMG Grup ve Acapulco Otel<br />

ev sahipliği yaptı. Ziyaretin son<br />

gününde düzenlenen gala gecesine,<br />

Çatalköy Belediye Başkanı<br />

Mehmet Hulusioğlu da katıldı.<br />

Konuklara KKTC’ye özgü el işi<br />

hediyeler takdim eden Hulusioğlu;<br />

“Burada bulunuyor olmanızdan<br />

dolayı sizlere teşekkürlerimi<br />

iletiyorum. Burasını eviniz kadar<br />

yakın hissedin ve her zaman gelin.<br />

Kapımız sizlere hep açık olacaktır”<br />

diye konuştu.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

55


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti<br />

TÜRSAB, KITOB ve KITSAB işbirliğinden doğan sonuç:<br />

KKTC 2019 yılında 1,5 milyon<br />

turist ağırlayacak<br />

Firuz Bağlıkaya: “Kıbrıs'ın ekonomisinde turizmin ne kadar<br />

önemli olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla elimizden ne geliyorsa,<br />

TÜRSAB olarak omuz omuza sizlerle birlikte yapmaya hazırız.<br />

Kıbrıs'ın alamayacağı kadar çok turist getirmemiz gerekiyor."<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜR-<br />

SAB) tarafından Türkiye ile KKTC arasındaki<br />

turizm faaliyetleri ve turist sayısını<br />

artırma, yeni destinasyonların açılmasını<br />

sağlama, seyahat acentalarına yeni fırsatlar<br />

sunma ve işbirliği protokolü imzalama<br />

amacıyla 17-<strong>18</strong> Mart tarihleri arasında KK-<br />

TC'ye bir gezi düzenlendi. KKTC Cumhurbaşkanı<br />

Mustafa Akıncı ve Başbakan Tufan<br />

Erhürman tarafından da kabul edilen heyet,<br />

son derece yararlı görüşmelerde bulundu.<br />

TURİZM BAKANLIĞI’NDA ÖNEMLİ<br />

GÖRÜŞME<br />

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz<br />

Bağlıkaya, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri,<br />

Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri<br />

Birliği (KITSAB) ile Kıbrıs Türk Otelciler Birliği<br />

(KITOB) yetkilileri, Lefkoşa'daki Turizm<br />

ve Çevre Bakanlığı binasında Bakan Fikri<br />

Ataoğlu ile görüş alışverişinde bulundu.<br />

Burada konuşan Ataoğlu, Türkiye'ye gelen<br />

yabancı turistlerin KKTC'ye getirilmesiyle<br />

ilgili görüşmelerin sürdürüldüğünü, niyet<br />

olması halinde her şeyin gerçekleştirilebileceğini<br />

kaydetti. Bakan Ataoğlu, sözlerine<br />

şöyle devam etti:<br />

DÜNYAYA MEYDAN OKUYAN<br />

YATIRIMLAR VE YATIRIMCILAR<br />

"Önümüzdeki süreçte anavatan Türkiye'ye<br />

gelecek turistlerin kısa süreli de olsa KK-<br />

TC'ye gelmesi oldukça önemli. Mevcuttaki<br />

iş ve fikir birliğinin sürdürülmesini temenni<br />

ediyoruz. Kıbrıs'ta turizmde ciddi adımlar<br />

atıldı, önemli yatırımlar da hayata geçiriliyor.<br />

Bunları 'dünyaya meydan okuyan<br />

yatırımlar ve yatırımcılar' olarak nitelendiriyoruz.<br />

Bu yatırımcı ve yatırımlar oldukça,<br />

KKTC de dünya pastasından pay alacak.<br />

1,5 MİLYON TURİST,<br />

KİŞİ BAŞI BİN DOLAR GELİR HEDEFİ<br />

KKTC'ye geçen yıl gelen turist sayısı<br />

1,2 milyon civarında. Bu turistlerden<br />

965 milyon dolar gelir elde ettik.<br />

Bu yılki hedefimiz ise 1,5 milyon<br />

turist ve kişi başı bin dolar gelir.<br />

Bu hedefimize ulaşmamıza katkı sağlayacak<br />

olan en önemli unsurların başında,<br />

AnadoluJet'in belirli yerlerden sefer<br />

koyması ve bazı gemi seferlerinin devreye<br />

girmesi geliyor."<br />

56 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti<br />

çalışma içerisine hep birlikte girilmesi<br />

gerektiğine değinerek; “Kıbrıs'ın ekonomisinde<br />

turizmin ne kadar önemli olduğunu<br />

biliyoruz. Dolayısıyla elimizden ne<br />

geliyorsa, TÜRSAB olarak omuz omuza<br />

sizlerle birlikte yapmaya hazırız. Kıbrıs'ın<br />

alamayacağı kadar çok turist getirmemiz<br />

gerekiyor" dedi.<br />

KÜLTÜR TURİZMİNDE ARTIŞ<br />

BEKLENİYOR<br />

KITSAB Başkanı Erkan Kilim de Türk<br />

acentalardan paketlerine KKTC'yi eklemelerini<br />

isteyerek; "İstanbul Havalimanı'nın<br />

açılmasıyla oluşacak ekstra kapasiteye<br />

KKTC destinasyonunu ekleyerek zenginlik<br />

oluşturabilirsiniz" şeklinde konuştu. Son<br />

yıllarda Türkiye'den kültür turizmi amacıyla<br />

gelen turist sayısının ciddi şekilde arttığını<br />

belirten Kilim, acentaların katkısıyla bu<br />

sayının daha da yükselebileceğini söyledi.<br />

SATILABİLİR FİYATLARLA,<br />

SATILABİLİR ULAŞIM İMKÂNLARI<br />

Türkiye turizminin pazarlama konusunda<br />

ciddi bilgi birikimine sahip olduğunu<br />

aktaran KITOB Başkanı Dimağ Çağıner, bu<br />

birikimden yararlanmak istediklerini bildirerek;<br />

"Kıbrıs’ın daha bilinir bir destinasyon<br />

olabilmesi için TÜRSAB acentalarına<br />

büyük önem düşüyor. Bize düşen görev en<br />

iyi şekilde satılabilir fiyatlarla, satılabilir<br />

ulaşım imkânlarını sağlayarak, Kıbrıs’ın<br />

bir paket program olarak her türlü turizm<br />

kanalında pazarlanmasına imkân tanımaktır"<br />

açıklamasında bulundu.<br />

“KIBRIS'I GÖRMEYEN KALMASIN,<br />

KALMAMALI”<br />

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Firuz Bağlıkaya ise, yaptığı konuşmada<br />

seyahat acentaları olarak ülkeleri ve<br />

vatanları saydıkları KKTC'ye neler<br />

yapabilecekleri konusunda yönetim ile<br />

birlikte çalışacaklarını söyledi. KKTC'nin<br />

şu anki turist potansiyelinden memnun<br />

olmadıklarını dile getiren Bağlıkaya;<br />

"Kıbrıs'ı görmeyen kalmasın, kalmamalı"<br />

sloganıyla yeni bir atılım, yeni bir<br />

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne<br />

gerçekleştirilen iş geliştirme gezisine;<br />

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Firuz Bağlıkaya, Başkan Yardımcıları<br />

Bedirhan Bayka, Selçuk Boynueğri,<br />

Yönetim Kurulu Üyeleri Hacı İbrahim<br />

Canatan, Mehmet Nezih Hacıalioğlu,<br />

Genel Sekreter Melike Ertekin, Strateji<br />

Koordinasyon ve Planlama Grup<br />

Başkanı Levent Demirel ile Bilgi<br />

Teknolojileri ve Medya İletişimi Grup<br />

Başkanı Mesut Kanat katıldı.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

57


Objektifimden<br />

Cennet körfezin, cennet adası;<br />

SEDiR<br />

Kedrai Antik Kenti'nin yer aldığı büyülü güzellik!<br />

Bir kaptanın gözünden...<br />

Yazı ve Fotoğraflar:<br />

YİĞİT UYGUN<br />

y_uygun@superonline.com<br />

Masmavi berrak suların sarmaladığı bir adadayız.<br />

Ama ne ada... Küçük, fakat muhteşem güzellikte...<br />

Karşıda Kıran Dağları; kimi yerinde yükselti 1.000<br />

metre civarında, denize dimdik bakıyor. Vahşi<br />

bir güzellik bu... Gökova’nın en güzel yerlerinden<br />

birindeyiz. Sedir Adası'nda demir attık bu kez! Tekne<br />

nazlı nazlı sallanıyor. Deniz dibi, demir atmak için<br />

nispeten kolay bir zemine sahiptir. Etrafa bakınca<br />

bambaşka bir dünyadayız sanki. Ülkemiz gerçekten<br />

güzel, bu kesin... Bir de iyi bakabilsek! Ahhh...<br />

Dünyanın da incilerinden sayılan Gökova ya da Keramos<br />

Körfezi; doğu-batı yönünde 16 km, kuzey-güney<br />

yönünde ise 4 km mesafelerle bir iç deniz gibidir.<br />

Burada yağmur suları dik yarlardan süzülür ve deniz<br />

tabanında tatlı su bileşeni ile zengin mineral girişi<br />

sağlar. Bu da canlı hayatını olumlu etkiler. Diğer<br />

yandan körfeze hiçbir akarsu girişinin olmaması da<br />

suyun temizliğinin en önemli sebeplerindendir. Sadun<br />

Boro kaptanın kitaplarında söz ettiği gibi, tekne<br />

demirdeyken zincirin baklalarını sayarsınız!<br />

Gökova’nın doğu kıyısında yer alan Sedir (bazı<br />

kaynaklarda Sedre) Adası, bu güzelliğinin yanında<br />

aslında antik bir kent. Kedrai buranın tarihsel ismi,<br />

Helen dilindeki karşılığı ‘Kedra halkının kenti’... Kedrai,<br />

sedirler (Cedrus/sedir ağacı) anlamına geliyor.<br />

Malum eskiden denizcilikte tekne yapımında, özellikle<br />

omurgada bodoslamalarda kullanılan, denize<br />

çok dayanıklı bir ağaç... Şu an adada pek kalmamış,<br />

geçmişteki hızlı tüketiminden dolayı. E öyle kolay<br />

yetişen bir ağaç da değildir!<br />

58 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Objektifimden<br />

Bitki örtüsünü zeytin ve çam ağaçları ile<br />

makilikler oluşturuyor Sedir’in. Bir ilginç<br />

not; adanın en yüksek yeri, deniz seviyesinden<br />

sadece 16 m. yükseltide! Muğla’nın<br />

Ula ilçesi sınırları içinde, ancak diğer<br />

taraftan Marmaris’e çok yakın olduğundan<br />

adaya ulaşım genelde Çamlı İskele'den<br />

sağlanıyor. Peki, nerede bu Çamlı İskele?<br />

Marmaris-Muğla yolunun 12. km’sinde<br />

sola ayrılan tali yol, 6 km sonra gezginleri<br />

Çamlı İskele'ye ulaştırır. Elbette en güzeli,<br />

kendi teknenizle ya da kiralık bir tekneyle<br />

gitmek... Çok daha özgür! Yalnız gecelemekte,<br />

özellikle alargada ciddi bir sıkıntı<br />

var. Adı üzerinde, kimi akşamlar Kıran<br />

Dağları'nın üzerinden denize hızla inen<br />

civarnalar sizi teknede barındırmaz. Hatta<br />

ciddi tehlikelere sokabilir. Dik yükselti<br />

ve ısı farkı bunu oluşturur. O nedenle, bu<br />

bölgede seyir halindeki tekneler genelde<br />

Karacasöğüt’te geceler.<br />

Kedrai hakkında çok sağlıklı tarihsel bilgi<br />

yok. İlk yerleşim Dor’lara ait. Sonra sırasıyla<br />

Grekler, Persler, Helenler, sonrasında<br />

Roma ve Bizans adada egemen olmuşlar.<br />

Miletoslu Hekatios’un söylemleri kısmen<br />

bize bilgi veriyor. Ada halkının yarı barbar,<br />

yarı Yunanlı olduğu gibi. İ.Ö. 6. yüzyıldan<br />

başlayarak küçük bilgiler de mevcut. İ.Ö.<br />

405’te bir dönem Spartalı General Lysander’in<br />

adayı ele geçirdiği ve halkı köle<br />

yaptığı bilgisi var mesela. Onun dışında<br />

İ.Ö. 2. yüzyılda bir Karia şehri iken Rodos<br />

egemenliğine girdiği de notlar arasında.<br />

Peki, tarihsel kalıntılar? Ne yazık ki bu güzel<br />

adaya yakışmayacak düzeyde. Dor düzenekli<br />

tapınağın sadece temelleri günümüze<br />

ulaşabilmiş. Onun dışında surlar ve<br />

az da olsa duvarlar ayakta ama durumları<br />

iyi değil. Antik limanın kalıntılarına benzer<br />

bir oluşum var. Fakat diğer bir yaklaşım;<br />

antik limanın şu an biraz içeride, tuzlu bir<br />

göletin civarında olduğu yönünde. Bize en<br />

önemli ipuçlarını ise, hâlâ kısmen ayakta<br />

ve belirgin olan tiyatro veriyor. Yaklaşık<br />

2.200 yıldır direniyor yok olmamak için!<br />

Tahmini 2.500 kişilik kapasitesi ile böyle<br />

küçük bir yerleşim yeri için aslında devasa<br />

boyutlarda. Ve bu civarda Knidos dışında<br />

tiyatroya sahip üç yerleşim yerinden biri.<br />

Neden burası seçilmiş belli değil, gerçekten<br />

ilginç?<br />

Kedrai, Cedrae, Kedreai, Kedreiai... Tüm<br />

bu isimler zaman içinde kullanılmış bu 1<br />

kilometrekarelik cennet için. Aslında minik<br />

bir adalar topluluğu diyelim. Çünkü hemen<br />

civardaki orta ada ve küçük ada da buraya<br />

ait. Resmi kayıtlarda adı Şehroğlu ya da<br />

Şehroğlan Adası olarak yer alıyor Sedir’in.<br />

Buraya 'Balayı', 'Aşk', 'Şiir Adası' diyenler<br />

de var. Pek çok turist ise Kleopatra Adası<br />

olarak tanıyor. Peki neden? Evet, gelelim<br />

en önemli hikâyeye…<br />

Rivayet o ki; Mısır Kraliçesi Kleopatra ile<br />

sevgilisi Romalı komutan Antonius’un<br />

aşklarını burada yaşadıkları ve Kraliçenin<br />

isteğini kıramayan komutanın emri ile 60<br />

parça geminin Mısır’dan adaya, Kloepatra<br />

Plajı denen yerde gördüğümüz altınsı kumu<br />

taşıdığı! Ben bir gezgin olarak ülkemizde<br />

de yurt dışında da pek çok Kleopatra Plajı<br />

gördüm. Acaba hangisi doğru? Kumlar<br />

gerçekten muhteşem. Tabi azalmış. Plaja<br />

girmek yasak, tabi kum almak da! Bu kum<br />

ile ilişki sadece denizin içinde! Giriş çıkışta<br />

duş şart. Kumlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını<br />

Koruma Kanunu çerçevesinde koruma<br />

altında. İpek bir halıya basar gibisiniz<br />

adeta denizde...<br />

Kleopatra Plajı, 30x15 metre ebadında. Çok<br />

küçük ama sıradışı, bugün bile... Kumların<br />

azalmasını yıllar önce teknelerle Bodrum<br />

ve Marmaris’e götürülmesi ile açıklayanlar<br />

da var, bilinmez? İpeksi kumların Sedir dışında<br />

sadece Girit Adası ve dünyanın bir iki<br />

bölgesinde var olduğu da notlar arasında.<br />

Tanecikler ile de ilginç hikâyeler anlatılmakta.<br />

Mesela ateşe atınca yanıyor! Sodalı<br />

suda çoğalıyor. Mercek altında bakılınca<br />

hareket ediyor. Gerçekten ilginç! Bir görüş<br />

de şöyle; bu tanecikler aslında kum değil.<br />

Çökelmiş deniz kabuklarının kimyasal<br />

reaksiyon sonucu ortaya çıkan oluşumları...<br />

Kararı siz verin!<br />

Sedir Adası'na girmek paralı, zira doğal bir<br />

müze... Yeme içme söz konusu değil. Tedarikli<br />

olun... Yerleşim zaten yok. Tekne ile<br />

ayrılırken aman dikkat! Ciddi topukluklar<br />

var ve hareketli denizde görmek zor.<br />

Pruvanızda Bodrum varsa, iskele tarafında<br />

zor denizlerde sığınılacak birkaç koy var.<br />

Kıran Dağları bitiminde kafayı sancağa<br />

vermeli. Zira çok keyifli koylar, muhteşem<br />

lezzetler sizi buralarda bekler. Hadi<br />

bakalım; denizleriniz kolayına, pruvanız<br />

neta olsun...<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

59


Küçük Dünya<br />

Caretta carettalar, kral mezarları,<br />

eşsiz doğa ve karşınızda<br />

DALYAN<br />

YAPRAK GÜRDAL<br />

www.kucukdunya.com<br />

f kucukdunyayaprak<br />

i kucukdunyayaprak<br />

Cennet ülkemde beni etkileyen öyle çok yer var ki...<br />

Bunlardan biri de Köyceğiz Gölü ile Akdeniz'i birleştiren<br />

ana kanal üzerinde bulunan Dalyan.<br />

Dalyan deyince herkesin aklına ilk olarak caretta<br />

carettalar geliyor. Buranın simgesi haline gelen deniz<br />

kaplumbağaları, yumurtlama ve üreme dönemini<br />

Dalyan’ın İztuzu kumsalında geçiriyorlar. 60 gün sonra<br />

yumurtadan çıkan yavruların bir kısmı ayışığından<br />

yararlanarak denize ulaşırken gündüze kalanlar<br />

güneş ışığına ve yabani hayvanlara yenik düşüyor.<br />

5 km uzunluğundaki İztuzu Plajı’nın batı tarafına<br />

teknelerle, doğu tarafına ise karayoluyla gidiliyor.<br />

Caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının yumurtalarını<br />

bıraktığı plaj, Nisan-Eylül aylarında saat<br />

20.00-08.00 arasında koruma altında.<br />

İztuzu'na karayolundan gittiğinizde küçük bir baraka<br />

göreceksiniz. İşte Kaptan June o barakada yaşıyor.<br />

Hemen arkasındaki Deniz Kaplumbağaları Müzesi'nde<br />

ise yaralı olarak bulunup tedavi edilen kaplumbağaları<br />

görebilir, dilerseniz kaplumbağalar için<br />

bağışta bulunabilirsiniz. Peki, kim bu Kaptan June?<br />

1922 İngiltere doğumlu Joan Christine Fairey Haimoff,<br />

30'lu yaşlarında küçücük bir yelkenli ile tek başına Akdeniz'e<br />

açılmış. 20 sene Yunan adalarına demirlemiş.<br />

Adadan adaya dolaşırken, Ege Denizi'ni avucunun içi<br />

gibi bilen, tecrübeli bir kaptan haline gelmiş.<br />

1975 yılında Dalyan'a gelmiş ve İztuzu Plajı'na vurulmuş.<br />

Her sene gelmeye devam etmiş. Bakmış olacak<br />

gibi değil, 1986 yılında, 64 yaşındayken herşeyini satıp<br />

buraya taşınmış ve İztuzu Plajı'nda derme çatma,<br />

ilkel bir barakaya yerleşmiş. Bir sabah uyandığında<br />

bir bakmış, etrafı carettalarla dolu. Meğer barakası,<br />

carettaların yuvasındaymış. O da kalkmış, kaplumbağaları<br />

evlat edinmiş.<br />

Bir gün İztuzu Plajı'na <strong>18</strong>00 yataklı, 5 yıldızlı bir otel<br />

yapılacağı anlaşılmış. Bizim Kaptan June, Doğal<br />

Hayatı Koruma Derneği ile elele verip ABD'de,<br />

İngiltere'de, İsviçre'de kampanya başlatmış ve otel<br />

projesini iptal ettirmiş. İztuzu Plajı bugün onun<br />

sayesinde SİT alanı.<br />

60 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Küçük Dünya<br />

Bir daha böyle bir tehlike yaşanmasın diye<br />

Deniz Kaplumbağaları Koruma Vakfı'nı<br />

kuran Kaptan June, vakfın kurulması için<br />

gerekli olan parayı kendi cebinden vermiş.<br />

Bugün 95 yaşında olan bu harika insan, hâlâ<br />

carettalar için çalışıyor... Ve bugün Dalyan,<br />

Kaptan June’suz anılmıyor.<br />

Dalyan deyince alternatif turizmden de<br />

bahsetmek gerek. Buraya gelince safari,<br />

trekking, bisiklet, rafting, kano ve dalış yapabilirsiniz.<br />

Ben bir dalgıç olarak kaplumbağalara<br />

dokunarak yaptığım dalışlardan<br />

biraz bahsetmek isterim.<br />

Dalyan Dive Centre'ın sahipleri Savaş<br />

Yıldırım ve Tolga Ersoy, sizi dalış kulüpleriyle<br />

daldırmak ve CMAS, PADI, SSI<br />

sertifikalarından birini alabileceğiniz<br />

eğitimleri vermek için bekliyorlar.<br />

Tecrübeli/tecrübesiz/hatta daha önce<br />

hiç dalmamış bir dalgıç adayı da olsanız,<br />

Dalyan size uygun dalış noktaları sunan<br />

bir belde. Acemi Koyu, Vatoz Koyu,<br />

Batık, Ekincik Mağara, İztuzu Plajı'nın karşısında<br />

caretta carettalarla birlikte dalış<br />

yapabileceğiniz Delik Ada ve 8 metreden<br />

başlayıp 60 metreye inen Bozburun Duvar<br />

derken Dalyan’daki dalış noktalarından<br />

birinde mutlaka bu deneyimi yaşamanızı<br />

öneririm. Benim için özellikle de Bozburun'da<br />

duvarda dalmak ve altındaki derinliğin<br />

sonunu görmeden derin maviliklerde<br />

asılı kalmak, yaşadığım en "özgür" hislerin<br />

arasında yerini aldı. Hele bir de carettalarla<br />

dalmak yok mu, işte onu anlatmaya<br />

kelimeler yetmez.<br />

Dalyan’da dalış haricinde yaptığım diğer<br />

alternatif turizm aktivitesi ise kanoya binmek<br />

oldu. Deltanın içinde, cırcır böceklerini<br />

dinleyerek durgun sularda kano yapmak,<br />

hiçbir zaman unutamayacağım kadar güzel<br />

bir deneyimdi benim için. Kanoyla gizli<br />

kıyılarda bulunan Küçük Kaplıca'ya gidip<br />

çamur banyosu yapmak ise kano yapmanın<br />

anlamını iyice artırdı.<br />

Dalyan’da gezilecek yerlerle ilgili de<br />

önerilerim var elbet...<br />

* Sultaniye Kaplıcaları ve Çamur<br />

Banyosu: Ölemez Dağları'nın eteklerinde<br />

bulunan kaplıca, Radon gibi nadir bir elementle<br />

zenginleşen mineralli sıcak suyu ve<br />

şifalı çamur banyosu ile termal bir tedavi<br />

merkezi. Romatizmal ağrıları ve eklem<br />

kireçlenmelerini gideren ve kan dolaşımını<br />

rahatlatan kaplıcalar, Dalyan'da ziyaret<br />

edilmesi gereken yerlerin başında geliyor.<br />

* Kaya Mezarları: Buranın simgesi olan ve<br />

antik Karya uygarlığının mimari şaheseri<br />

olarak kabul edilen Kaya Mezarları, Kaunos<br />

Krallarının tanrıya yakın olmak için yükseklerdeki<br />

kayalara M.Ö. 6. yüzyılda kazıdıkları<br />

mezarlar... Gece ışıklandırıldıklarında<br />

muhteşem görülen bu anıt mezarların içine<br />

girilmiyor, ancak uzaktan görebiliyorsunuz.<br />

* Kaunos Antik Kenti: Döneminde bir<br />

liman kenti olan Kaunos, Dalyan Delta'sının<br />

oluşması ile deniz kıyısından uzaklaşmış.<br />

Bir dönem bağımsız bir ülke olan Kaunos'a<br />

çevresindeki Pisilis, Sultaniye ve pek çok<br />

küçük antik kent bağlıymış.<br />

* Ekincik, Kargıcak, Aşı Koyları: Dalyan<br />

civarındaki bu koyları keşfe çıkıp çam ağaçlarının<br />

kokusunu içinize çekmelisiniz.<br />

* Barlar Sokağı: Sağlı sollu barlarla dolu<br />

olan cadde, Dalyan’ın kalbi konumunda.<br />

* Sevgi Yolu: Bir yanı nehir, bir yanı<br />

restoran ve otellerle dolu olan yol, oldukça<br />

romantik ve de dolayısıyla keyifli.<br />

Şimdi size yerli halkın önerileriyle çıktığım<br />

yeme-içme turumun sonuçlarını akta-<br />

rıyorum. Dalyan’a<br />

gelince Dalyan Çayı<br />

Deltası'nın ince taneli<br />

kum ve çamurunda<br />

yaşayan mavi yengeç,<br />

deniz mahsulü<br />

sunan restoranlarda<br />

tatmanız gereken ilk<br />

lezzet olmalı.<br />

* Gel Gör: 40 yıllık<br />

balık restoranında<br />

sadece meze ve balık ürünleri var. Burası<br />

Dalyan'ın ilk pansiyonu ve ilk restoranı...<br />

Mavi yengeç burada yenir, dediler. Bense<br />

yediğim tatlı kalamarın tadını hâlâ unutamıyorum.<br />

* Gölbaşı Restaurant: Dalyan merkeze<br />

3 km uzaklıktaki restorana ücretsiz servis<br />

araçlarıyla gidebilir, lezzetli yemekleri<br />

tadarken kaplumbağaları ve ördekleri<br />

ellerinizle besleyebilirsiniz.<br />

* Melek Anne: Lüks bir yer arayışındaysanız,<br />

baştan söyleyim, burası size göre değil<br />

ama eğer Kral Mezarları'na nazır Dalyan'ın<br />

en iyi kahvaltısını edeyim diyorsanız, o<br />

zaman burası sizin için biçilmiş kaftan.<br />

Dalyan'ın yerlileri ağız birliği etmişçesine<br />

bana burayı tavsiye etmişlerdi; haklılarmış.<br />

Serpme kahvaltı ve getirilen ilave sigara<br />

börekleri, patates kızartmaları, ancak bu<br />

kadar lezzetli olabilirdi! İyi ki de geldim Melek<br />

Anne'ye. Ha bir de şunu söyleyim: Eğer<br />

dolmuş teknelerle İztuzu'na gidecekseniz,<br />

Melek Anne'den sizin için tekneleri arayıp<br />

buranın önünden binmenizi sağlıyorlar.<br />

Dalyan'ın bir ünü daha var: Sivrisinekler!<br />

Gittiğiniz her restoranda size Dalyan Parfümü<br />

dedikleri sivrisinek kovucuları ikram<br />

edecekler ama siz yine de tedbirli olun.<br />

Çünkü Dalyan'da sivrisinekler her yerde<br />

cirit atıyor.<br />

Ben Dalyan'dan çok etkilendim. Küçücük<br />

bir yerin bu kadar kocaman gönüllü olup bu<br />

denli fazla imkânı sunması da beni açıkçası<br />

şaşırttı. O nedenle mutlaka yolunuzu düşürün,<br />

caretta carettalara da benden selam<br />

söyleyin isterim.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

61


Bir Seyyahın Gözünden<br />

ADIM ADIM AMMAN<br />

20<strong>18</strong>’de aldığım en doğru seyahat kararlarından<br />

biri, şimdiye kadar hep ertelediğim Ürdün’ü nihayet<br />

görmek oldu. Belki hem yakın hem vizesiz oluşu<br />

nedeniyle “Nasılsa giderim” diyerek pas geçtiğim bir<br />

ülkeydi ama “Keşke daha önce gelseydim” dedirtti.<br />

Tanışıklığımız başkent Amman ile başladı ve karşıma<br />

İstanbul gibi 7 tepeli bir şehir çıktı. Üstelik tarihi 7<br />

bin yıl öncesine uzanan bir şehir. Gelin bir Ortadoğu<br />

başkentini birlikte gezelim, adım adım...<br />

SAFFET EMRE TONGUÇ<br />

tonguc@saffetemretonguc.com<br />

Amman’da 4 milyondan fazla insan yaşıyor. Şehir<br />

aslında ikiye ayrılıyor gibi. Bir yanda modern, diğer<br />

yanda geleneksel Amman var. Uzaktan baktığınızda<br />

kübist mimari ile kibrit kutularını andıran, kumtaşı<br />

cepheli binaları rahatlıkla ayırıyorsunuz. Batı<br />

Amman, modern yapılaşması ve mekânlarıyla şehrin<br />

batıya dönük yüzü ve daha zengin kesime ev sahipliği<br />

yapıyor. Doğu Amman ise tarihi yapıları, otantik<br />

dokusu, mütevazı mekânları ve sosyo-ekonomik<br />

yapısı ile şehrin diğer yüzünün tam zıttı.<br />

YEŞİLİ AZ, TARİHİ ÇOK!<br />

Amman taşın başrolde olduğu, gözünüzün yeşili aradığı<br />

bir kent. Bu panorama ilk bakışta hayal kırıklığı<br />

yaratsa da şehrin içine dalınca fikriniz değişecek,<br />

benim için öyle oldu! Önce güne güzel bir kahvaltıyla<br />

başlayın. Kentin en eski ve otantik lokantalarından<br />

olan Hashem’i tercih edebilirsiniz. Ardından şehri<br />

tanımaya başlamak için kaleye çıkın. Özellikle<br />

içindeki Arkeoloji Müzesi görülmeyi hak ediyor. Ben<br />

ayrıca Herkül Tapınağı’na hayran kaldım. Oradan<br />

müthiş Antik Roma Tiyatrosu'nu gezin ve bizdeki<br />

Eminönü-Sirkeci hattını anımsatan çarşıların olduğu<br />

tarihi sokaklara dalın.<br />

GÖKKUŞAĞI GİBİ RENGÂRENK BİR CADDE<br />

Ben Amman’da en çok Gökkuşağı Caddesi’ni (Rainbow<br />

Street) sevdim. Burada uğrayabileceğiniz çok<br />

yer var. Öncelikle Kral Abdullah ve Kraliçe Rania’nın da<br />

uğrak yeri olan ve şehirdeki en iyi falafelci olarak bilinen<br />

Al Quds’ta mutlaka bir sandviç atıştırın. Yok ben<br />

oturup rahat rahat yemek yiyeceğim bir yer arıyorum<br />

derseniz, adresiniz Sufra olsun. Kolonyel mimariyi<br />

Arap esintileriyle birleştiren eski ve çok güzel bir<br />

villada yer alıyor. Asırlık ağaçların yer aldığı bahçesi<br />

özellikle bahar-yaz aylarında çok keyifli. Begonvillerin<br />

coştuğu bir ortamda yiyeceğiniz nefis lezzetler için<br />

önerilerimi isterseniz; Fatteh Betinjian, Fattet Jaj,<br />

Foul Akhdar, Fassoulia Bezzait, Thalat, Fukharat,<br />

Magloubeh ve ülkenin milli yemeği olan Mansaf’ı not<br />

edin. Tercih sizin!<br />

62 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Bir Seyyahın Gözünden<br />

MAKARON VE KURABİYE CENNETİ<br />

Tatlı hakkınızı caddedeki bir başka<br />

mekânda kullanın derim. Çünkü kısa bir<br />

yürüyüşle ulaşacağınız yan sokaktaki Jordan<br />

River Foundation’a mutlaka gitmeniz<br />

gerek. Ürdün usulü kurabiyeler, müthiş<br />

lezzetli makaronlar ve harika bir kahve!<br />

Lezzetlere eşlik eden ortam da cabası...<br />

Yine eski bir yapıdan başarıyla kafeye<br />

dönüştürülmüş bir mekân. İçinde Ürdünlü<br />

kadınların el emeği göz nuruyla hazırladıkları<br />

birbirinden güzel yerel dekoratif<br />

ürünler sergileniyor.<br />

KADINLARA ANLAMLI DESTEK<br />

Öğrendim ki bu mekân, Kraliçe Rania’nın<br />

desteğiyle birçok sosyal sorumluluk<br />

projesi yürütüyormuş. Ürdünlü ev kadınlarına<br />

ekonomik özgürlük sağlamaktan<br />

mültecilere iş olanaklarına, çocuklara<br />

güvenli barınma hizmeti sunmaya kadar<br />

çok önemli işler yapıyorlar. Hatta çok iyi<br />

bildiğiniz ve ülkemizde de şubeleri olan<br />

yabancı bir ev dekorasyon mağazası ile<br />

işbirliği yapmışlar. Yüzlerce kadın, iki yıl<br />

boyunca Ürdün’ü yansıtan tasarımlarla<br />

250 bin yastık üretecekmiş. Dünyanın her<br />

yerinde bu anlaşmalı markanın mağazalarında<br />

satışa çıkacakmış.<br />

ŞİFALI SABUNLAR<br />

Gökkuşağı Caddesi’nde sadece kafe ve<br />

restoranlar yok tabii ki… Ölü Deniz’in şifalı<br />

çamurundan yapılan kozmetik ve bakım ürünlerini<br />

bulabileceğiniz Soap House’un yolunu<br />

tutun. Birbirinden güzel sabunları bulacağınız<br />

dükkândaki ürünler, hem sağlığa hem doğaya<br />

dost. Aklınızda olsun, bu ana caddenin ara<br />

sokaklarında her cuma günü Souk Jara kuruluyor<br />

ama yaz aylarında. Hem yerel el sanatları<br />

örneklerini hem de özgün hediyelik eşyaları<br />

bulabilirsiniz. Hemen hemen her şehrin vazgeçilmez<br />

bir mekânı vardır. İşte Books Cafe<br />

de Amman için öyle. Keyifli bir mekân, sıcak<br />

ve davetkâr bir havası var.<br />

SANAT GALERİLERİ,<br />

ÇATILARDA RESTORANLAR<br />

Caddeden ayrılıp yan sokaklarda yürürken,<br />

Galata ve Karaköy gibi yıllarca unutulan<br />

ama yeni açılan mekânlarla tekrar hayat<br />

bulan Weibdeh’in tadını çıkarın. Özellikle<br />

şehrin sanatla buluşan yüzüne şahitlik edeceksiniz.<br />

Birçok küçük galeri var. Ürdünlü<br />

sanatçıların birbirinden güzel eserlerini<br />

sergileyen Wadi Finan’ı özellikle not edin,<br />

bence uğramanız gerek. Semtte birçok çatı<br />

katı restoranı da var. Wild Jordan Center’dan<br />

vadi manzarasını izlemek harika.<br />

Cantaloupe’da da manzara güzel.<br />

KRAL HÜSEYİN’İN ARABA SEVDASI<br />

Kral Abdullah, araba tutkunu babası Kral<br />

Hüseyin’in anısına bir müze kurmuş. Arabaların<br />

Ürdün’ün tarihiyle birleştiği Kraliyet<br />

Otomotiv Kulübü ve bünyesindeki Araba<br />

Koleksiyonu Müzesi ilginç bir adres... 70<br />

kadar araba ve motorlu taşıt var. İçlerinden<br />

bazılarının anlamı özel... Mesela Mavi<br />

Lincoln Capri, Kral Hüseyin’i taç giyme törenine<br />

götüren araçmış. 1915 yapımı Rolls<br />

Royce replikasını da görün. Bu otomobilin<br />

sahibinin meşhur Arabistanlı Lawrence<br />

olduğu söyleniyor.<br />

DÜNYANIN EN TUZLU DENİZİ<br />

Ve tabii ki Ölü Deniz’i anlatmam lazım size.<br />

Dünyanın en alçak noktası, deniz seviyesinden<br />

400 metre aşağıda ve dünyanın<br />

en yüksek tuz oranına sahip iç denizi.<br />

Zaten bu yüzden Ölü Deniz deniyor, çünkü<br />

tuz oranının yüksekliği nedeniyle hiçbir<br />

canlı yaşayamıyor. Hani elinde gazetesiyle<br />

sırtüstü yatan adamın o meşhur fotoğrafındaki<br />

gibi, batmanız mümkün değil!<br />

ŞİFALI SU, ŞİFALI ÇAMUR<br />

Ölü Deniz’in hem suyunun hem kumunun<br />

içerdiği mineraller ile çeşitli hastalıklara iyi<br />

geldiği düşünülüyor. Başta da cilt hastalıkları<br />

ve romatizma... O yüzden burada<br />

çamur banyosu yapan çok kişi göreceksiniz.<br />

Tavsiye edilen, önce 20 dakika kadar suda<br />

kalmak. Zaten fazla efor sarf etmeden<br />

yüzeceğiniz için çok yorulmayacaksınız.<br />

Sonra tamamen çamura bulanıp, kuruyana<br />

kadar bekleyin. Ardından tekrar denize girip<br />

çamurdan arının ve 20 dakika kadar daha<br />

denizde kalın. Böylelikle faydasını daha çok<br />

göreceksiniz. Ölü Deniz’in etrafında birçok<br />

otel var. Bazılarına günübirlik giriş ücreti<br />

ödeyerek plajından yararlanabiliyorsunuz.<br />

GURUR<br />

DUYDUM!<br />

Amman<br />

seyahatimde<br />

konakladığım<br />

W Hotel’i<br />

çok sevdim.<br />

Fakat daha<br />

çok sevdiğim şey, bir Türk kadının<br />

genel müdürlüğünde yönetilmesi<br />

oldu. Esra Parin, W Hotel’in Genel<br />

Müdürü. Otelin mimarisinden<br />

mutfağına, odalarından personeline<br />

kadar her aşamasında üst<br />

düzey bir zevk ve modern detaylar<br />

hâkim. Tüm bunlara Ürdün’ün<br />

7 tepesine nazır manzarası da eklenince,<br />

unutulmaz bir konaklama<br />

deneyimi oldu. THY’nin Amman’a<br />

haftanın her günü direkt uçuşları<br />

var. Ben İstanbul’dan bir tur sonrası<br />

yola çıktığım için apar topar<br />

gece yarısı uçağına yetişmiştim.<br />

Ve sabaha karşı o yorgunlukla<br />

otele girdiğimde, 10 kişilik bir<br />

karşılama ekibinin şımartan sürpriziyle<br />

karşılaştım. Tek kelimeyle<br />

unutulmazdı! Odada öyle neşeli<br />

ve rengârenk bir ortam vardı ki,<br />

sabahın kör saatinde enerjim<br />

ancak bu kadar yükselebilirdi.<br />

JERASH ANTİK KENTİ<br />

Amman’a yaklaşık 50 km<br />

mesafede yer alan Jerash, çok<br />

görkemli bir Roma şehri. Antik<br />

Roma’dan bütünlüğünü koruyarak<br />

günümüze dek ulaşan en önemli<br />

örnekler arasında. Şehre dev<br />

Hadrian Kapısı’ndan giriyorsunuz.<br />

Zeus ve Artemis Tapınakları,<br />

tiyatrolar, hipodrom ile gezmeye<br />

doyamayacağınız detaylarla dolu.<br />

Bu arada Eyyubiler tarafından 12.<br />

yüzyılda inşa edilen Ajloun Kalesi<br />

de görülecekler listenizde olsun.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

63


Future Dizayn<br />

DEĞİŞİME KARŞI<br />

KOYMAK<br />

Ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan turizmde<br />

kullanıma yeni başlanan, önü kesilen ve ciddi<br />

mevzuat değişimi/zaman gerektiren teknolojilerin;<br />

kısa, orta ve uzun vadede hayatımızı etkileyecek<br />

uygulamalarına şöyle bir göz atalım.<br />

hemen öncesinde oy pahasına ezildiğini hep<br />

birlikte gördük. Önümüzdeki yıllarda otonom araç<br />

projeleriyle birleştiğinde, fener tutulmuş tavşan<br />

gibi kalanları izleyin.<br />

ERHAN US<br />

SMS MARKETING<br />

'Taciz Marketing' de diyebiliriz. Zira otellerin yaptığı<br />

SMS marketing kullanımının başka bir açıklaması<br />

yok. 'Aradığınız o otel biziz', 'SPA'mızda inanılmaz<br />

indirim', 'İki gece üç gün şöyle böyle fiyatlar', 'Yazın<br />

kalbi otelimizde atıyor', 'X lokasyonunun parlayan<br />

yıldızı'... Sanki otel değil, yerde bulduğunuz gece<br />

kulübü kartı üzerindeki mesaj...<br />

UBER<br />

Mevcut ulaşım deneyimini sayısız adım ileri<br />

taşıyan mükemmel bir altyapı sunmasına rağmen<br />

ülkemizde Uber'in nasıl dışlandığını ve seçimin<br />

64 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Future Dizayn<br />

MOBİL BİNİŞ KARTI<br />

Online check-in sonrası oluşturulan<br />

mobil biniş kartına [iOS’ta Wallet içinde<br />

kullanılan] Türk Hava Yolları, Pegasus gibi<br />

kurumlar dahi uluslararası uçuşlarda uyum<br />

sağlayabilmiş değil. Uçağa biniş sırasında<br />

mutlaka basılı biletinizin sorulduğu ‘lanet<br />

olsun teknolojinize’ anlarını siz de yaşamışsınızdır.<br />

QR CODE<br />

Müze Kart'ın geçmediği onlarca müzenin<br />

birkaçında mozaik veya levha formatında,<br />

eser ve mekân bilgisi vermek üzere<br />

tasarlanmış örneklere rastlayabilsek<br />

dahi, İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri ile<br />

bakanlık yetkililerinin yenilikleri takip<br />

etme yetersizliğinin hepimiz bilincindeyiz.<br />

Özellikle geçen senelerde iOS 11 ile kamera<br />

içi barkod tanıma sistemi güncellemesini<br />

iyi okumak, satırlarca basılı eser-yan<br />

materyallerinden bizi kurtaracak ve farklı<br />

diller/açıklamalar eklenebilecek alanlar<br />

kazandıracak. Tabii yeterince kullanılırsa...<br />

ONLINE SATIŞ<br />

Booking.com, HRS, Hotelz, Trivago gibi<br />

kanallar, pazarlama ile ne kadar karıştırılsa<br />

da satışın dijitalleşmesinden ibaret.<br />

İsteseniz de daha ilkel sistemlere geri<br />

dönemezsiniz. Her birine defalarca dava<br />

açılsa bile!<br />

ONLINE PAZARLAMA<br />

Sosyal medyanın önemini defalarca yazıp<br />

çizdik, birçok çalışmada inceledik. Bütçe<br />

ve vizyon temelinde sektörün direnişi<br />

sürüyor. Öyle görünüyor ki uzun süre daha<br />

devam edecek. Temel bilgiler ve sorunların<br />

çözümlenmesi üzerine çalışmalar olan<br />

'Sosyal Medya ve Kurumsal Mızıkçılık' ile<br />

'Teknoloji vs Status Quo' incelenebilir.<br />

AR / VR (ARTIRILMIŞ / SANAL<br />

GERÇEKLİK)<br />

Bulunduğunuz tarihi mekânı yüzlerce/<br />

binlerce yıl önceki hâliyle görmeniz için<br />

umalım ki ilgili müdürlükler, bakanlıklar az<br />

da olsa vizyoner davranabilsin.<br />

REHBERLİK<br />

Google Trips, Culture Trip, Triposo gibi uygulamalar,<br />

turistik alanlar/tarihi eserlerle<br />

ilgili ciddi bilgiler içeriyor. Bir de sürekli<br />

yenileri eklenen 'audio guide' uygulamaları<br />

var. Standartları yükselterek daha bütünleşik<br />

deneyimler sunan AR/VR uygulama<br />

ve teknolojileri, önümüzdeki birkaç yılı<br />

kapsayan kısa vadede rehberlerin işini<br />

çok büyük ölçüde elinden alacak. Orta-uzun<br />

vadede ise mesleği tamamen tarihe<br />

gömecek. Böyle bir tutuculuk, matbaa<br />

Osmanlı’ya geldiğinde hattatları kızdırmıştı,<br />

Uber geldiğinde taksici esnafını kızdırdı.<br />

Bakalım rehberlerin mesleklerini tehdit<br />

eden teknolojilerle imtihanı nasıl olacak.<br />

YAPAY ZEKÂ [AI: ARTIFICIAL<br />

INTELLIGENCE]<br />

AI'nın kullanımı, günümüzde filmlerdekine<br />

yaklaşan boyutta değil. Sektörümüzde<br />

ise en yakın olduğu teknolojik uygulanma<br />

şekli, otomasyon. Fuarlarda dolaşan AI<br />

iddiasındaki robotlara pek bakmayın.<br />

Yazılımlar ve otelinizde kullandığınız<br />

programlarda da hayatınızı değiştirecek<br />

AI, henüz kullanımda değil.<br />

RESEPSİYON, F&B<br />

İnsanlaşan robotik teknolojilerden bahsetmişken<br />

hatırlatmakta fayda var; robotlaşan<br />

insanlar arttıkça, yapay zekânın yayılma<br />

hızı da kuşkusuz artacaktır. Sektörde<br />

'bilmiyorum', 'yapamam', 'yetkim yok' gibi<br />

sorun odaklı çalışanlardan hepimiz fazlasıyla<br />

sıkıldık. Çalışanın kendi çözemediği bir<br />

sorunu ilgili üste yönlendirmesi, hatayı telâfi<br />

edebilmesi, inisiyatif kullanabilmesi, uzun<br />

vadede insanın robottan tek ve en değerli<br />

farkı. Bunun turizmde yoğunlukla hissedileceği<br />

alanlar ise resepsiyon ve yiyecek-içecek<br />

departmanları. IT, Teknik, HK gibi operasyonlar<br />

AI ile mükemmelleşse de, misafir ile<br />

doğrudan sürekli iletişimde bulunan departmanlarda<br />

inisiyatif mutlaka teşvik edilmeli.<br />

Şüphesiz ki sektörleri, ekonomiyi ve dolayısıyla<br />

ülkeleri ileri taşıyanlar; gelenekselde<br />

direnmeyip koordine olmayı öğrenen,<br />

teknolojiyi fark yaratan enstrümanlar<br />

olarak kullanabilen yöneticilerdir.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

65


Destinasyon<br />

Mandıra filozoflarının cenneti Şirince’de<br />

BİR BAHAR KAÇAMAĞI<br />

SERAP GÜRSES<br />

serapgurses.trvlnotes@gmail.com<br />

Bahar gelince bir “göçmen kuş” ruh haline bürünüyor<br />

insan... Olduğu yerden başka yerlere gitmek<br />

istiyor. Cemreler düşüp toprak uyanırken, badem<br />

ve erik ağaçları gelin gibi çiçeklenirken, kırlar yeşile<br />

boyanırken yüreğimiz de yeşeriyor, tomurcuklanıyor,<br />

kanatlanıyor adeta... Yolların bizi çağıran türküsüne<br />

kapılıveriyoruz ve gidecek yeni yerler ararken buluyoruz<br />

kendimizi. “Baharın doğayla başbaşa, sade ve<br />

dupduru yaşanacağı bir yer neresi olabilir?” derken,<br />

Şirince tavsiyeleri geliyor eş dosttan. Yüreğimizdeki<br />

hevesle, bu gönülden tavsiyeleri buluşturmak<br />

lazım... Şimdi yola revan olma zamanı...<br />

Şirince, Ege’nin dağlar arasına gizlenmiş saklı<br />

koynunda, şirinlik muskası bir belde. Güneybatısında<br />

Kuşadası, güneyinde Söke, güneydoğusunda Aydın,<br />

kuzeyinde ise Torbalı ile çevrelenmiş. Fakat karakteristik<br />

olarak bunların hiçbirine benzemeyen, kendine<br />

özgü bir yer. Selçuk ilçesinin bir mahallesi olarak<br />

geçiyor ama buraya dokusu ve yaşantısı itibariyle<br />

köy demek daha doğru aslında. Eski adı “Çirkince”,<br />

hatta yerli şiveyle “Çikince” :) Sonunda birileri tezatlığı<br />

görmüş olmalı ki ona hak ettiği ismi vermişler.<br />

Burayı tek bir cümleyle tanımlayacak olsam “Mandıra<br />

filozoflarının sığındığı cennet” derdim herhalde.<br />

Nedenini yazıyı okudukça anlayacaksınız.<br />

Bir kere kıvrıla kıvrıla uzanan yollardan ulaşılan,<br />

dağlar arasında, gözlerden ırak, yuva gibi bir yer<br />

Şirince. Ege’ye özgü küçük köy evleri, taş döşeli<br />

dar sokakları, zakkumlu, asmalı, zeytinli Akdeniz<br />

bitki örtüsü ve yemyeşil çevresiyle kuş seslerinden<br />

fazlasını duyamayacağınız sakin bir belde. Denizden<br />

nispeten uzak çoğu Ege kasabasında ve köyünde<br />

olduğu gibi zaman yavaş akıyor burada. Kimsenin<br />

acelesi yok, aheste yaşıyorlar ama gözleri cin gibi,<br />

neşeli ve ışıl ışıl bakıyor. Kadınlar kapılarının önünü<br />

süpürürken, tığ işi veya iğne oyası örerken, evlerinin<br />

önünde kurdukları tezgâhta satacakları hediyelikleri<br />

hazırlarken gayet telaşsız ve mutlu görünüyor.<br />

Şirince’de otantik, köy evlerinden devşirilmiş ya da<br />

onlara öykünerek hazırlanmış pek çok güzel bahçeli<br />

pansiyon ya da küçük butik otel var. Bunların<br />

bahçeleri, akşam yöreye özgü birbirinden lezzetli ev<br />

yapımı yemekleri ve zeytinyağlıları mideye indirdikten<br />

sonra, bir masa etrafında oturup gecenin uzayan<br />

karanlığında derin sohbetler yapacağınız, memleketi<br />

hatta dünyayı kurtaracağınız ideal ortamlar. Gündüz<br />

ise gölgedeki hamağa uzanıp, derdi tasayı birkaç günlüğüne<br />

arkanızda bırakarak “Ferrari’sini Satan Bilge”yi<br />

okuyabilirsiniz. Gelen gezginler de genelde bunları<br />

yapıyor ve yeni yeni dostlukların kapısını aralıyorlar.<br />

Şirince eski bir Rum köyü ve üzüm yetiştiren bir yer<br />

olarak oldukça kadim bir şarapçılık geleneğine sahip.<br />

Özellikle de meyve şaraplarını sevenler için inanılmaz<br />

çeşitlilikte seçenekler sunuyor. Şarap evlerinin tadım<br />

salonlarında minik kadehler içinde narlı, vişneli, şeftalili,<br />

böğürtlenli envai çeşit şarap, meraklı turistlere<br />

tattırılıyor. Haa içkiyle başınız hoş değil mi? O zaman<br />

inişli çıkışlı sokaklarda yapılan uzunca bir yürüyüşün<br />

66 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Destinasyon<br />

ardından mola verip, kumda pişen bol<br />

köpüklü Türk kahvesinin keyfine varabilirsiniz<br />

ya da mürver şurubunun. İnsanlar,<br />

ortam, hava öyle güzel ki güneşte uzanmış<br />

mutlu bir kedi gibi mayışarak yaşadığınızı<br />

hissedip, içinizden şükredeceksiniz.<br />

Şirince zaten mutlu olmak için fazla paraya<br />

ve eşyaya ihtiyaç duymayan, mânâya ve<br />

öze odaklanmış, kendi kendinin efendisi<br />

insanların yeri daha çok. Nesin Matematik<br />

Köyü ve Tiyatro Medresesi’nin burada<br />

kurulmuş olması bir tesadüf olmasa<br />

gerek. Aziz Nesin’in oğlu Prof. Ali Nesin<br />

öncülüğünde kurulan bu okul, yaz aylarında<br />

matematik meraklısı öğrencileri ağırlayıp<br />

yetiştiriyor. Sezen Aksu’dan Cem Yılmaz’a<br />

pek çok bağışçının katkılarıyla imece usulü<br />

kurulmasının yanı sıra öğrencilerinin de yemek,<br />

bulaşık, temizlik gibi işlerde çalıştığı<br />

sıradışı bir okul burası. Buna karşılık ders,<br />

zil, not gibi kavramlar da yok. Yoğunlaşmayı<br />

sağlamak için de müzik, TV, gürültünün<br />

olmadığı ortamın yanı sıra inziva köşeleri<br />

kurulmuş. Bu sayede matematik korkusunu<br />

ve yoğunlaşmayı engelleyen unsurları<br />

ortadan kaldırarak, herkese matematiği<br />

anlamayı ve sevdirmeyi hedefliyorlar. Tabi<br />

bilime dayalı bir okul olur da sanat bundan<br />

geri kalır mı? Peşinden hemen Tiyatro<br />

Medresesi ve Felsefe Köyü gelmiş. 15.000'i<br />

hedefleyen kitap sayısıyla köye özgü kütüphaneyi<br />

de unutmamak gerek. Şirince’nin<br />

her köşesinde olduğu gibi burada da Sevan<br />

Nişanyan’ın çabaları ve katkıları büyük.<br />

"Düşünüyorum öyleyse varım" dedikten<br />

sonra biraz da alışverişe çıkmak lazım<br />

Şirince’de. Az paralarla rengârenk ufak<br />

tefek hediyelikler alınarak nasıl mutlu<br />

olunurmuş görün bakalım. Taze papatyalardan<br />

veya kurutulmuş lavantalardan<br />

örülmüş taçlardan el yapımı takılara, süslü<br />

sabunlardan rengârenk şallara, el oyması<br />

tahta kılıçlardan keçelerden yapılma<br />

kuşlu-nazarlıklı balkon süslerine kadar her<br />

zevke hitap edecek ıvır zıvır eşya mevcut.<br />

İnsanın hiç ihtiyacı olmayan bir şeyi sırf göz<br />

zevkini okşadı diye alması da ya da sevdiği<br />

birine hediye etmesi de bir başka güzel oluyor.<br />

Bir ara Hodri Meydan Kulesi'nden köy<br />

manzarasına bakmayı da ihmal etmeyin.<br />

Şirince’yi özel ve farklı kılan bir unsur daha<br />

var ki, bundan bahsetmeden yazıyı bitirmek<br />

olmaz. 2012 senesine dönelim. Maya<br />

takviminin 2012'de sona erdiği, 'Marduk'<br />

adlı bir kırmızı gezegenin 3661 yılda bir<br />

dünyaya çok yaklaştığı ve 23 Aralık 2012'ye<br />

denk gelen bugünde büyük felaketlerin<br />

ardından kıyametin kopacağı iddia ediliyor,<br />

bu konuda kitaplar ve köşe yazıları ortalığı<br />

kasıp kavuruyordu. Yine “Mavi Enerji” adlı<br />

bir grup insan, dünyada sadece iki yerin bu<br />

kıyametten kurtulacağını iddia ediyordu.<br />

Bu yerlerden biri de ilginç bir şekilde<br />

Şirince’ydi. Tabi ne beklenen kıyamet ne<br />

de köylülerin umduğu turizm patlaması<br />

gerçekleşmedi. Bu hikâye ise gülümseten<br />

bir anı olarak tarih sayfasında yerini aldı,<br />

fakat her halükârda Şirince’nin bir şekilde<br />

sığınak olarak algılandığı kesin.<br />

Sonuç olarak vahşi metropollerin insana<br />

dayattığı o koşuşturmacadan, o hengameden<br />

biraz uzaklaşmak, ayağınızda bir şort<br />

üstünüzde bir tişörtle günlerinizi uzun sohbetlerle<br />

ağır aheste geçirmek, bu âleme<br />

geliş amacımızı derinden düşünerek kendi<br />

içinizde yeniden bir aydınlanma yaşamak<br />

istiyorsanız, bir uzanıverin Şirince’ye. Mis<br />

gibi havayı içinize çekin, yürüyün, yiyin-için,<br />

konuşun, dinleyin, hayal edin ve uyuyun. Bir<br />

tatlı huzur alarak ve tazelenerek geri dönecek,<br />

belki de hiç dönmek istemeyeceksiniz.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

67


Skal<br />

SKAL International İzmir Kulübü Başkanı Emre Gezgin:<br />

Turizmde işbirliğine<br />

muhtaç konumdayız<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu<br />

Seçimli Genel Kurulu’na ev sahipliği yapan<br />

SKAL İzmir Kulübü Başkanı Emre Gezgin,<br />

İzmir ve çevresinde turizmin gelişmesi<br />

için “seferberlik” düzeyinde bir işbirliğinin<br />

kurulması gerektiğini bildirdi.<br />

SKAL İzmir Kulübü'nde başkanlık görevine<br />

gelince her başkanın ruhunu, mesleki görgüsünü<br />

ve en önemlisi ‘projelerini’ hayata<br />

geçirmesi şansını kullanmak amacıyla,<br />

Gaudi’si olmayan İzmir’in uluslararası<br />

turistik cazibe merkezi olmasındaki çözümü<br />

sadece ‘tematik turizm’ şekillerinin<br />

çoğaltılması ve mevcut olanların STK’ların<br />

konsorsiyumu ile ortaklaşa hareket etmesine<br />

bağladığını dile getiren Emre Gezgin,<br />

<strong>TOURMAG</strong> Turizm Dergisi'ne yaptığı<br />

açıklamada şunları ifade etti:<br />

BİRAZ ONDAN, BİRAZ BUNDAN...<br />

"Uluslararası turizm operatörlerinin bir şehri<br />

programa alması için (konaklama ve gezi),<br />

o yerin dünya çapında olmasa bile bölgesel<br />

çapta ‘unique’ (benzersiz) bir özelliğe sahip<br />

olması gerekmektedir. Biz Akdeniz havzasında<br />

olduğumuza göre deniz, kum, güneş<br />

seçeneğinin lebiderya olduğu bir coğrafyada<br />

konuşlanmışız. Çözüm yolları aramak gerekirse;<br />

Gerardmer, Deauville, San Sebastian<br />

tarzı tematik film festivalleri, Paris’teki<br />

'Fete de la Musique' gibi diğer yöresel festivallerin<br />

ajanda olarak senkronize olması, Butik<br />

Müzecilik, Golf Turizmi, Engelsiz Turizm,<br />

Agro & Eko Turizm sıralanabilir. Amiyane<br />

tabirle biz anca ‘biraz ondan, biraz bundan’<br />

ile uluslararası destinasyon olabiliriz.<br />

68 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Skal<br />

TEMATİK TURİZM FİKİR VE<br />

YATIRIM ARAYIŞLARI<br />

Tematik turizm branşları, birbirinden bağımsız<br />

ve geniş perspektifte yatırım gerektiren<br />

yaratımlardır. Bir süre önce kulübümüzün<br />

önerisiyle İzmir'i uluslararası destinasyon cazibesi<br />

haline getirmek amacıyla ileriye dönük,<br />

yaratıcı ve efektif sonuç odaklı 'Destinasyon<br />

Zenginleştirmesine Yönelik Tematik Turizm<br />

Fikir ve Yatırım Arayışları' üzerine İzmir İl Kültür<br />

ve Turizm Müdürlüğü, İTO, FIJET, TÜRSAB<br />

Ege, İZKA, EGE Turizm Derneği temsilcileriyle<br />

gerçekleştirdiğimiz istişarelerin neticesinde,<br />

ortak işbirliği platformu kurulması konusunda<br />

prensip kararı aldık."<br />

İNOVATİF BİR VİZYON ŞART<br />

Platformun amacının, önemli emek ve<br />

özveriyle yıllardır yürütülen kongre, sağlık<br />

ve gastronomi turizmi faaliyetleri dışında<br />

farklı turizm şekilleri üzerine çalışmak<br />

olduğu bilgisini aktaran Gezgin; “Projeye<br />

yönelik somut fikirleri, birbirinden<br />

bağımsız turizmin majör aktörlerini bir çatı<br />

altında örgütleyerek, inovatif bir vizyon ile<br />

şehrimizin gelişimine açmayı hedefliyoruz.<br />

Gerçekçi ve yenilikçi bakış açımızın gerekliliği<br />

olarak, İzmir ve yöresinin uluslararası<br />

bir destinasyon haline gelmesinin, elimizdeki<br />

değerlerin tanıtımından öte enerji,<br />

mesleki görgü ve bilgi dağarcığımızın yeni<br />

turizm olanaklarına adanmasına bağlı<br />

olduğu inancını taşıyoruz. Bu yeni paradigma<br />

anlayışının meyvelerini yaklaşık 5 ila<br />

10 sene sonra alacağımızı düşünüyor ve bu<br />

bağlamda şimdiden sistemli bir planlama<br />

ve programlamanın şehrimizin geleceği<br />

için zaruri olduğuna inanıyoruz" dedi.<br />

AGRO & EKOTURİZMDE<br />

‘NE’ VE ‘NASIL’I ARARKEN<br />

İlk çalışmalarında nitelikli turizm potansiyeline<br />

sahip Urla bölgesindeki agro ve<br />

ekoturizm konusuna odaklandıkları bilgisini<br />

aktaran Emre Gezgin; “1990’lı yıllarda rehberlik<br />

dönemimde aynı firmada çalıştığım<br />

duayenim, Mutfak Dostları Derneği Onur<br />

Üyesi Serdar Arnas ile karşılaşmamızda<br />

'Kitlesel turizmin yapaylığı ve tekdüzeliğinden<br />

bıkan ortanın üstü kültür düzeyinde<br />

gezginler, flora ve fauna turizmine<br />

olağanüstü hızla ilgi göstermeye başladı.<br />

Kuşkonmaz, gül, zeytinyağı, lavanta, peynir,<br />

şarap, bal, safran odaklı agro turizm yakında<br />

patlama yapacak' demesi, atılımımızın<br />

ilk başlangıç noktasını oluşturdu. Agro &<br />

ekoturizmde 'Ne' ve 'Nasıl'ı ararken, Pelin<br />

Omuroğlu Balcıoğlu’nu bulduk. Kulübümüzün<br />

davetlileri olarak TÜRSAB, İTO, FIJET'in<br />

de katılımı ile ailece sahibi oldukları Ayerya<br />

Rüzgarlı Vadi Çiftliği’ne ilk defa turizm<br />

STK’ları olarak agro turizm ziyareti organize<br />

ettik. Sonrasında TÜRSAB EGE BTK’nın<br />

gerçekleştirdiği Akdeniz ve Karadeniz'den<br />

300 seyahat acentasının İzmir İnfo Gezisi'ne<br />

kulüp olarak Urla destinasyon tanıtımını düzenledik.<br />

İZKA ile de görüşmelerim devam<br />

etmekte. 2019’da bağ yolu ve zeytinyağı<br />

odaklı agro turizmi stratejik planlarına dahil<br />

ediyoruz" şeklinde konuştu.<br />

Tarihinde ilk defa İzmir’de yapılan<br />

Uluslararası SKAL Dernekleri<br />

Federasyonu Seçimli Genel Kurulu’nda<br />

Faik Alsaç, SKAL Türkiye<br />

Kulüpleri başkanlığını Swissotel<br />

Ankara Genel Müdürü Savaş Çolakoğlu’na<br />

devretti. Rekor katılımla<br />

17 kulüp temsilcisinin ve başkanlarının<br />

katılımı ile düzenlenen Genel<br />

Kurul; değişim töreni ve gala gecesi<br />

protokol misafirleri, destekçiler,<br />

SKAL başkan ve üyelerinin yanı<br />

sıra yaklaşık 200 kişinin katılımıyla<br />

gerçekleşti.<br />

Buluşmaya katılan SKAL Kulübü<br />

üyeleri, otel zincirlerinin CEO ve<br />

genel müdürleri, acenta ve tur<br />

operatörlerinin üst düzey yöneticileriyle<br />

turizmcilerden oluşan bir<br />

grup, Urla’nın ülkesel ve uluslararası<br />

turizm cazibesini tanımak<br />

amacıyla kültür ve gastronomi<br />

ağırlıklı bir gezi düzenlediler.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

69


Marmaris’te yeşille mavinin birbirine<br />

karıştığı kumsalda masal gibi bir tatile<br />

NE DERSİNİZ?<br />

Marmaris Orhaniye’de, ormanın kucağında kapısı denize açılan odaları ve benzersiz<br />

doğasıyla şehrin karmaşasından kaçmak isteyenlerin vazgeçilmez adresi olan İncir Otel,<br />

Ege ve Girit mutfağından en güzel örneklerle sunduğu lezzet keşfi ve yeşille mavinin<br />

birbirine karıştığı kumsalıyla konuklarına masal gibi bir tatil yaşatıyor.<br />

Tatilini doğayla iç içe geçirmek isteyenler için tasarlanan İncir Otel, Marmaris<br />

Orhaniye’de konuklarını ağırlamaya başladı. Sırtını ormana ve alabildiğine yeşile<br />

dayayan İncir Otel, her biri denize açılan bungolavlarıyla, uzun kumsalı, muhteşem<br />

denizi ve özel tarifleri buluşturan yemekleriyle eşsiz bir tatil vadediyor.<br />

Sonsuz huzurun adresi<br />

Doğanın tüm cömertliğini konuklarının hizmetine sunan İncir Otel, hepsi denize sıfır<br />

ahşap bungalovlarda konaklama, zakkum ve begonvillerin baş döndüren renkleri<br />

içerisinde yapılan kumsal yürüyüşleri, okaliptüslerin gölgesinde geçirilen siestalar ile<br />

yeşil ve mavinin buluşma noktasında, Ege’nin mitolojik simgelerinden Kız Kumu’nun<br />

yanı başında denize girmenin keyfini yaşatıyor.<br />

Denizin getirdikleri ve doğanın sunduklarıyla lezzet keşfi<br />

Ege ve Girit mutfağından seçme lezzetlerden oluşan özel tarifli yemekleri, kendi taş<br />

fırınında pişen buğday ekmeği ve yöresel ekmekler eşliğinde sunuluyor. Salatalar ve<br />

zeytinyağlılar bahçesinde yetişen organik sebzelerle ve Ege otlarıyla hazırlanıyor.<br />

Dalaman havaalanından sadece 105 dakika uzaklıkta olan İncir Otel, dileyen<br />

konuklarına ücretli transfer hizmeti de veriyor. Bodrum’dan gelmek isteyenler ise her<br />

gün sefer düzenleyen Datça-Bodrum feribotunu kullanabiliyor. Datça - Orhaniye arası<br />

ise sadece 45 dakika sürüyor.<br />

Hakan Özalp<br />

Orhaniye Mahallesi Aşağı Keçibükü No: 2 Marmaris/MUĞLA<br />

Tel: 0505 0484848 iorhaniyeincir


Perspektif<br />

Turizmden iyi<br />

haberler geliyor<br />

DENİZ SİPAHİ<br />

Hürriyet Gazetesi<br />

Ege Bölge Temsilcisi<br />

SKAL Türkiye toplantısı geçtiğimiz süreçte<br />

İzmir’de yapıldı. SKAL’ın açılımı şöyle; Uluslararası<br />

Turizm Profesyonelleri Derneği... İzmir Başkanı<br />

Emre Gezgin, çok başarılı bir dönem geçirdi. Zaten<br />

İzmir’deki toplantıda gördüğüm ilgi bunun bir kanıtıydı.<br />

Bana göre turizm, Türkiye’nin en vazgeçilmez<br />

sektörü... Ve hatta inşaattan bile önemli...<br />

Neden mi? Çünkü Türkiye’ye gelip mutlu ayrılan<br />

her turist, Türkiye’nin bir gönül elçisidir. Ticaret de<br />

sosyal ilişkiler de bugün de yarın da işte buradan<br />

geçiyor. Yani gönül elçilerinden... Bu ülkenin her<br />

coğrafyası ayrı güzeldir. Ve siz bir öykü yazdığınızda<br />

işler çok daha kolay oluyor.<br />

SKAL’ı uzun yıllardır takip ediyorum. Gerçekten<br />

de Türk turizminin gelişmesinde büyük katkıları<br />

olan bir dernektir. Hem içeride kuvvetlidir hem de<br />

dışarıdaki ilişkilerinden dolayı çok değerlidir. Emre<br />

de bu misyonu bildiği için hem üyelerin bağlarını<br />

güçlendirdi hem de yurtdışı ilişkilerin gelişmesinde<br />

çok aktif rol oynadı.<br />

Biliyorsunuz turizmde sıkıntılı bir dönem geçirdik.<br />

Ve yine anlaşıldı ki, Türkiye’den kolay kolay vazgeçilmiyor.<br />

Aslında şunu iyi bilmeliyiz; turizmde kalıcı<br />

başarı için sürekli tanıtım yapmalıyız. Mümkünse<br />

yabancıların Türkiye’nin her coğrafyasında ev<br />

almalarını, yatırım yapmalarını teşvik etmeliyiz. Bu<br />

bağlar güçlendikçe, ekonomimiz de demokrasimiz<br />

de daha güçlü olacaktır.<br />

Bir önemli organizasyon bilgisi daha vereyim.<br />

Uzak Rota Summit, Eylül 2019’da Londra’da, Aralık<br />

2019’da İstanbul’da olacak. Mart 2020'de ise SKAL<br />

İzmir Kulübü ana partnerliğinde İzmir’de yapılacak.<br />

Hep söylüyorum; bu tür organizasyonlar İzmir’in<br />

marka değerine çok önemli katkılar sağlıyor.<br />

* * * * *<br />

TURIZM EŞITTIR DEMOKRASI<br />

SKAL Türkiye’nin İzmir buluşmasında bana da<br />

turizm yazılarımdan dolayı bir plaket verdiler.<br />

Bu plaketi Saint-Joseph’li ve turizmi iyi bilen bir<br />

arkadaşımın elinden aldığım için ayrıca mutluyum.<br />

Ben turizm ile demokrasi arasında hep bir bağlantı<br />

kurmuşumdur. Turizm ne kadar gelişirse, o ülkede<br />

hoşgörü iklimi de artar.<br />

Demokrasi de tahammül etme sanatıdır. Hoşgörü<br />

ikliminin yaygın olduğu coğrafyalarda demokrasiye<br />

olan inanç her zaman daha fazladır. O yüzden turizmi<br />

sadece ekonomik bir faaliyet olarak görmüyorum.<br />

Benim için turizm eşittir demokrasi anlamına<br />

gelmektedir.<br />

SKAL’ın gecesinde şunları da öğrendim; gelecek<br />

dönem başkanı bir müjdeli haber verdi. Uzak Rota<br />

20<strong>18</strong> Summit'te Emre Gezgin’in şirketi Vispo için<br />

alınan stand, SKAL Türkiye’ye devredilmiş. SKAL<br />

Dünya Başkanı da burada bir açılış konuşması<br />

yapacakmış. Emre de şehir markalaşması konusunda<br />

bir konferans verecek. Bu arada 17 kulübün<br />

desteğiyle 2022 SKAL Dünya Kongresi’ne Türkiye<br />

olarak SKAL İzmir Kulübü aday gösterilmiş.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

71


Destinasyon<br />

Kuzey Kutbu'na<br />

açılan kapının anahtarı;<br />

SVALGARD<br />

Bazen bir fotoğraf karesi, film veya kişi çeker sizi<br />

oraya. Gitmek istersin; önce hayalini kurarsın, sonra<br />

nasılını düşünürsün. Aklına geldiğinde seni heyecanlandıran<br />

o yere plan yapmaya koyulursun. “Nasıl bu<br />

kadar farklı olabilir?” diye merak eder ve kendine<br />

“Gerçekten oraya gidebilecek miyim?” diye sormaya<br />

başlarsın.<br />

MELİH DAŞGIN<br />

www.izinthengit.com<br />

i @izinthengit<br />

Svalbard... Ötesi Kuzey Kutbu, ötesinde yaşam yok.<br />

Kışın doğmayan, yazın batmayan güneşin oyun oynadığı,<br />

kuzey ışıklarının tepesinde dans ettiği, “soğuk”<br />

kavramının yetmediği, kutup ayılarının anavatanı...<br />

Böyle başladık biz de Svalbard’a plan yapmaya.<br />

Daha en başından öncesinde gittiğimiz yerlerden<br />

hiçbirine benzemeyeceğinden emindik. Hatta o<br />

kadar emindik ki, Svalbard’a gidiyoruz dediğimizde<br />

hiç bu kadar fazla “Neden gidiyorsunuz?” sorusu<br />

yöneltilmemişti. İşte bu soru yüzünden gittik biz de.<br />

Heyecanlıydık... Öncesinde Kuzey Kutup Dairesi<br />

üzerinde bulunmuştuk ama bu kadar kuzeye ilk defa<br />

çıkacaktık. Üstelik cesur bir kararla kara kış ortası,<br />

Ocak ayını seçerek resmen Survivor finaline adımızı<br />

yazdırmıştık. Tromso’dan bindiğimiz uçak, bir buçuk<br />

saat sürecek yolculuk için kuzeye doğru uçmaya<br />

çoktan başlamıştı. Güneş kuzeye gittikçe bizden<br />

uzaklaştı ve bir süre sonra “Sizi güneyde bekliyorum”<br />

diyerek arkamızdan el sallayarak vedalaştı.<br />

Gittikçe kararan havaya rağmen, göğe fırlayan sivri<br />

dağların üzerini örten bembeyaz karların olduğu bir<br />

yere doğru inişe geçtik. Svalbard’a geldiğimizi, jilet<br />

gibi kesip içimizden geçen o kuzeyli rüzgâr yüzümüze<br />

vurarak “Hoşgeldiniz” dediğinde anladık. Öğlen olmasına<br />

karşın hava sanki gece yarısı gibi karanlıktı. Zaman<br />

karışıklığı yaşamaya daha otele giderken başladık.<br />

Havalimanından şehre mesafe 10 dakika. Kardan<br />

yansıyan ay ışığı sayesinde görülebilen, ürkütücü<br />

güzelliğe sahip bembeyaz dağlar, yol boyunca bize<br />

eşlik ediyor. 1906 yılında buraya gelerek yaşamın<br />

başlamasına sebep olan madenbilimci John Munro<br />

Longyearbyen'in adını verdiği Longyearbyen şehrine<br />

girer girmez, evlerin önünde park eden kar motorları,<br />

karanlıkta görülebilmek için fosforlu yelek giyen<br />

insanlar ve temelsiz evler dikkatimizi çekiyor.<br />

Eski bir madenci geleneği diyerek otele girdiğimizde<br />

ayakkabılarımızı çıkarmamız isteniyor. Çoraplarımızla<br />

kalakalıyoruz ama çok hoşumuza gittiği kesin.<br />

Gelenek eski olsa da madencilik hâlâ çok revaçta.<br />

Svalbard’da yaşamın kuruluş amacı zaten bu. En çok<br />

çıkarılan maden ise kömür, fakat o bildiğimiz sobada<br />

yaktığımız değil, daha değerlisi olan antrasit.<br />

Yıllar önce binlerce olan madenci sayısı, günümüzde<br />

neredeyse 100’ün altına düşmüş. Madenciler yerlerini<br />

teknolojiye bırakıp çekip gitmiş ama o dönemde<br />

kullanılan tüm tesisler ve vagonların taşındığı yollar<br />

her yerde duruyor. Yapılan binaların yıkımının yasak<br />

olmasından dolayı her şey ilk günkü gibi karşımızda.<br />

Hâlâ bekliyoruz ama henüz doğmadı. Varlığına<br />

yıllardır alıştığımız güneşin yokluğunu beynimiz bir<br />

türlü kabullenmiyor. Her an doğacakmış inancındayız<br />

ama nafile. İşte, “Neden Svalbard?” sorusunun ilk<br />

cevabı bu.<br />

72 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Destinasyon<br />

Svalbard’da üç adet mevsim yaşanıyor. 1 Ekim-28 Şubat<br />

arası kuzey ışıkları kışı (karanlık), 1 Mart-16 Mayıs arası<br />

güneşli kış (alacakaranlık) ve 17 Mayıs-30 Eylül arası polar<br />

yaz (aydınlık). Biz 24 saat karanlık dönemdeyiz. Sabahı<br />

olmayan bir gece gibi geliyor en başında, fakat saatimiz<br />

bunu sürekli yalanlıyor. Güneşten umudumuzu kesmek<br />

zorundayız.<br />

Dondurucu soğukta isimleri olmayıp, sadece numaralandırılan<br />

caddeler ve binalar bizi bekliyor. Bu kadar kuzeyde<br />

ve zorlu bir coğrafyada olması, hayatın akışının önüne<br />

geçememiş. Birbirinden güzel kafe, bar ve restoranlar,<br />

çok iyi oluşturulmuş bir müze, kocaman<br />

bir havuz, gelişmiş bir poligon,<br />

sporun her dalının yapılabildiği spor<br />

salonları, sinema ve daha nice şaşırtıcı<br />

derecede geniş bir yelpazede<br />

sunulan hayatı güzelleştiren yerler.<br />

Yaklaşık 2 bin 600 nüfusun, 2 bin 100<br />

kadarının buluşma noktaları buralar.<br />

Geri kalanlar Longyearbyen’de yaşamadıkları<br />

için sayıya dâhil etmedim.<br />

Evet, Longyearbyen dışında da<br />

yaşayanlar var. 471 kişinin yaşadığı<br />

Barentsburg, 35 kişilik nüfusuyla<br />

NASA üssüne ev sahipliği yapan, en<br />

kuzeydeki Ny Alesund ve sadece 6<br />

kişinin yaşadığı Pyramiden.<br />

Svalbard’da insan sayısının bu kadar az olmasından hiç<br />

şikâyetçi olmayan bir hayvan var. Buraların esas sahibi<br />

olan kutup ayıları... Sayıları, yukarıdaki insan sayısından<br />

daha fazla ve doğal yaşam alanlarında tüm vahşilikleri<br />

ile yaşamaktalar. Adında bile kutup geçen bu beyaz dev,<br />

buraların simgesi ve koruma altında. Şehir sınırları dışında<br />

kalan her yer onlara ait. Eğer şehir sınırları dışına çıkma<br />

planınız var ise yanınıza silah almak zorundasınız. Bu<br />

silah kutup ayılarını öldürmek için değil, karşılaştığınızda<br />

korkutmak için. Öldürdüğünüzde, insan öldürme cezası<br />

sizi bekliyor. Silahsız olarak gezemeyeceğinizi bildiren,<br />

dünyada sadece Svalbard’da bulunan kutup ayısı tabelası<br />

“Bu alanın dışında kutup ayısı tehlikesi”, belki de dünyadaki<br />

en meşhur trafik işareti.<br />

Sadece kutup ayıları yok bu soğuk diyarlarda; dev<br />

morslar, balinalar, fok balıkları, kutup tilkileri ve nereden<br />

geldikleri bilinmeyen, şehir içerisinde serbestçe<br />

gezen, beslenmeleri yasak olan kutup geyikleri... Peki biz<br />

hangisini gördük derseniz, tabi müzede hepsinin cansız<br />

hallerini gördük ama dışarıda karanlıkta yolumuzu zor<br />

bulduk derim.<br />

Sürekli karanlık oluşa biyolojik saatimiz ayak uyduramadı<br />

sanırım. Yerli yersiz acıkıyoruz. İstemsiz olarak aceleci<br />

davranıp, devamlı saate bakıyoruz. Sanki gün boyu uyumuş<br />

ve akşam dışarı çıkmışız da çok kalmamalı, birazdan<br />

gece olacak, gidip yatmalıyız gibi ilginç hislerle takılıyoruz.<br />

Biz bunlarla uğraşırken, insanlar fosforlu yelekleriyle<br />

hayatı normal seyrinde yaşıyor.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

73


Destinasyon<br />

Svalbard, Norveç’e bağlı olmasına karşın<br />

kendi iç tüzüğe sahip. Kendi seçimlerini yapıp<br />

yöneticilerini seçiyorlar. Hatta 3 sene<br />

bilfiil yaşarsanız, siz bile oy kullanabiliyorsunuz.<br />

3 sene nasıl yaşarız diye soracak<br />

olursanız, Svalbard’da herkese yaşama<br />

hakkı tanınıyor. Sizden tek istedikleri,<br />

kendinizi finanse etmeniz. Ya orada çalışarak<br />

ya da sahip olduğunuz birikiminizle<br />

bu şartı yerine getiriyorsunuz. Kim burada<br />

yaşamak isteyebilir diye düşünebilirsiniz<br />

ama hemen kestirip atmayın, burada da yaşamak<br />

için birbirinden güzel sebepler var.<br />

İlk ve en önemlisi, aşırı soğuktan dolayı burada<br />

hiç bakteri ve virüs yok. Bu da demek<br />

oluyor sıfır hastalık! Evet, burada yaşayanlar<br />

hiç hasta olmuyor. Ta ki buradan başka<br />

bir yere gidene kadar. Gittikten 48 saat<br />

içerisinde hastalık maalesef kesin.<br />

Eğitim... “Gezegenin en iyi okulu” olduğunu<br />

savundukları bir okulları var. Üstelik ücretsiz<br />

ve sınavsız... 6-16 yaş arası çocuklar,<br />

öğrenmek istedikleri her konu hakkında<br />

eğitim alabiliyor. Bu bir sanat dalı, bir spor<br />

branşı veya akademik bir ders olabilir. Konuştuğunuz<br />

dil ise önemsiz. Çünkü öğrenci<br />

hangi dili konuşursa konuşsun, okulda<br />

eğitime başlayacaksa Norveç’ten acilen<br />

o dili bilen bir öğretmen getiriliyor. Ayrıca<br />

dünyanın en kuzeyinde bulunma özelliğine<br />

sahip bir gelişmiş üniversiteleri bile var.<br />

Az vergi ve yüksek maaş... Vergi, Norveç’te<br />

alınanın neredeyse yarısı... Çalıştığınız işte<br />

kazanılan ücretler de fazla, 'kazan kazan'<br />

durumu.<br />

Şu cümleyi kuracağım ömrüm boyunca<br />

düşünsem aklıma gelmezdi; “Kuzey ışıkları<br />

güneyimde kaldı.” Evet, bu yaşanmış bir<br />

olay... Svalbard’ın bize sunduğu en güzel<br />

nimetlerden birisi olan “Kuzey Işıkları”... 3 gün<br />

süresince güneyimizden geçip gittiler. Bizim<br />

şanssızlığımızı bir kenara bırakırsak, 24 saat<br />

karanlık olduğundan ışıkları her an görebilme<br />

ihtimaliniz var. Kulağa çok hoş geldiği kesin.<br />

Zaman durdu burada, geçmediğini düşünmeye<br />

başladık. Buralılar zamanın geçtiğini<br />

güneşi görmelerine kalan günü söylediklerinde<br />

hatırlattı bize. 8 Mart’ta dünyanın en<br />

kuzeyindeki kiliselerinin önünde topluca<br />

güneşin görüleceği günü bekliyorlar.<br />

Dakika dakika şafak sayıyorlar. Burada<br />

her birimiz çok iyi anlıyoruz, her sabah<br />

gördüğümüz ve çok da önemsemediğimiz<br />

güneşin aslında ne kadar önemli olduğunu.<br />

Bu karanlık günlerin bir de aydınlık halleri<br />

varmış. Güneş o dönemde sürekli tepede,<br />

hiç batmadan daireler çiziyormuş. Bu durum<br />

ilk anda kulağımıza hoş geldi ama buralılar<br />

karanlığı daha çok seviyor. Çünkü aydınlık<br />

dönem, biyolojik saatleri için çok daha fazla<br />

sıkıntı yaratıyormuş. Bedenleri ve zihinleri<br />

sürekli uyanık kalmak istiyor, uyuyamıyorlarmış.<br />

Kısa süreliğine hoş olabilir ama uzun<br />

süre değil dediklerine hak verdik.<br />

Kaç gündür güneşi görememenin yanında<br />

insandan başka canlı da göremedik. Yerden<br />

50 cm aşağıya doğru uzanan “permafrost”<br />

denilen donmuş toprak yüzünden Svalbard’da<br />

ağaç ve bitki yetişmiyor. Tüm<br />

ihtiyaçlar anakaradan geliyor. Yetişen tek<br />

yeşiller, yazın görülebilen liken ve yosunlarmış.<br />

Bu permafrost yüzünden binaların<br />

kanalizasyonları, kablo bağlantıları hep yeryüzünden<br />

geçiyor. Hatta binaların temelleri<br />

bile yok, hepsi prefabrik... Ayrıca Svalbard’da<br />

ölmek yasak, nasıl mı? Burada mezarlık yok.<br />

Yıllar önce ölen 35 kişiyi gömüyorlar, hava<br />

nispeten ısınıp karlar eriyince ölü bedenler<br />

hiç bozulmamış haliyle toprağın üzerine çıkıyor.<br />

Bunu görünce bu işten vazgeçip, ölüleri<br />

Norveç’e götürme kararı alıyorlar.<br />

Sürekli yeni bir şeyler öğreniyoruz. Daha<br />

önce duyduklarımıza hiç benzemeyen şeyler<br />

bunlar, tıpkı tohum ambarı gibi. Çok özel<br />

bir yer var burada. Belki basit gelebilir yazılı<br />

hali ama o kapı önünde durup baktığınızda,<br />

dünyanın geleceğinin buranın arkasında<br />

olduğunu düşününce, ağırlığı benim gibi<br />

sizi de ürpertecektir. Olası bir “yok oluş”<br />

veya kıtlıkta, yeniden yaşamın sürdürülebilirliği<br />

adına oluşturulmuş bir ambar...<br />

“Global Seed Vault”, dünyanın her ülkesinden<br />

getirilen tüm türlere ait tohumların<br />

saklandığı bir ambar. Ambar sonrası, uzayı<br />

ve gökyüzünü karış karış tarayan, iklimleri<br />

ve ozon tabakasını araştıran dev radar ve<br />

gözlem evlerini görünce, buranın dünyamız<br />

için birçok şey yaptığına emin olduk.<br />

Kuzeyin sessizliği içerisinde günlerimizin<br />

sonuna geldik. Karanlık ve kara kış hâli<br />

tamam. Aydınlık hâl için daha şimdiden gün<br />

saymaya başladık. Avrupa’nın bittiği bu<br />

noktadan geri dönme zamanı. Bizi Oslo’ya<br />

götürecek uçağımıza giderken karmaşık<br />

duygular içerisindeyiz. Burada yaşayabilir<br />

miyiz? Cevabını veremedik hiçbirimiz...<br />

Fakat şundan eminiz, bugüne dek yaptığımız<br />

seyahatlerin en faydalısı bu oldu. Hak<br />

ettiği değeri veremediğimiz ya da sahip<br />

olup önemsemediğimiz yaşam döngümüz<br />

içerisindeki etkenleri tekrar gözden geçirdik.<br />

Bundan böyle her sabah uyandığımda<br />

güneşe bakıp, görebildiğim için ona çok<br />

teşekkür ediyorum.<br />

74 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Geçmişten Geleceğe<br />

Aşiyan Müzesi,<br />

pazartesi günleri<br />

hariç her gün<br />

ziyarete açık...<br />

09.00-16.00<br />

saatleri arasında<br />

gezebileceğiniz<br />

müzeye girişler de<br />

ücretsiz.<br />

Kuş yuvasında baharı kutlamak;<br />

AŞİYAN MÜZESİ<br />

OĞULCAN TATAR<br />

Dilimize Farsçadan gelen “aşiyan” kelimesi,<br />

“kuş yuvası” anlamına geliyor. Baharın ilk<br />

günlerinde yeniden ziyaret ettiğim Aşiyan<br />

Müzesi’nde kuş sesleri eksik olmadığı gibi,<br />

erguvan manzaraları ve Boğaz'ın ilham<br />

veren görüntüsü, ziyaretçilere İstanbul’un<br />

keyfini çıkaracağı çok keyifli bir ortam<br />

sunuyor. Yeşilin içinde ve Boğaz manzaralı<br />

olan bu güzel evi müze yapan özelliği ise,<br />

edebiyatımızın önemli isimlerinden biri<br />

olan Tevfik Fikret’in dokuz yıl yaşadığı ve<br />

önemli eserlerini yazdığı ev olması.<br />

Tevfik Fikret sadece eve ve semte "Aşiyan"<br />

adının verilmesinde öncü olmamış, bir de<br />

bu güzel kuş yuvasının planını kendi çizmiş.<br />

Çok yönlü bir sanatçı olan Tevfik Fikret, aynı<br />

zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk için<br />

de önemli bir düşünce mimarı olmuş. Öyle ki<br />

Atatürk, Tevfik Fikret ile ilgili olarak; “Ben inkılâp<br />

ruhunu ondan aldım. Ziyaret edeceğim<br />

yerlerin başında elbette ki Aşiyan gelir” der.<br />

Üç katlı, bahçeli ve mümkün olduğunca<br />

orijinaline bağlı kalınarak restore edilen<br />

Aşiyan Müzesi’nin ilk katında Tevfik Fikret,<br />

babası ve oğlu ile ilgili ana salon bulunuyor.<br />

Salonun öne çıkan detaylarından biri,<br />

Sultan Abdülmecit’in Tevfik Fikret’e hediye<br />

ettiği meşhur “Sis” tablosu. Tablodan biraz<br />

uzaklaşıp gözlerinizi kısarak baktığınızda,<br />

sisin ardında yer alan Galata Köprüsü ve<br />

Tarihi Yarımada siluetini görebilirsiniz.<br />

"Edebiyat-ı Cedide" salonunda dönemin<br />

edebiyat akımına ait sanatçıların orijinal<br />

fotoğrafları, "Abdülhak Hamit Tarhan"<br />

odasında Tarhan’ın orijinal boyutlardaki<br />

resmini görebilirsiniz. "Şair-i Azam" olarak<br />

bildiğimiz Abdülhak Hamit Tarhan’ın masasında<br />

ise kullandığı son ilacının şişesi, özel<br />

eşyaları ve Lüsyen’e ait saçlar bulunmakta.<br />

Müzenin üst katında Tevfik Fikret’in çalışma<br />

odası göze çarpıyor. Masasının üstünde<br />

kendine ait orijinal yazı takımı ile beraber<br />

Aşiyan Müzesi’nin planı bulunuyor. Çalışma<br />

masasının tam karşısındaki kısımda,<br />

Osmanlıca orijinal doğum belgesi ve kendi<br />

çizdiği karakalem çalışması bulunuyor.<br />

Evin en güzel manzaralı odası ise kuşkusuz<br />

Fikret’in yatak odası... Tevfik Fikret’in yaşadığı<br />

dönemlerde Boğaz'ın karşı kıyısındaki<br />

evlerin sayısının 50-60 kadar olduğunu<br />

hayal edin, o ana tanık olmak ne güzel olurdu<br />

değil mi? Yatağının hemen yanında yer alan<br />

fotoğraf, Fikret’in öldükten sonra çekilen<br />

ilk fotoğrafı. Vasiyetinde öldükten sonra<br />

(19 Ağustos 1915) bu evin bahçesine<br />

gömülmek istediğini belirtse de bu isteği<br />

ölümünden yıllar sonra, 24 Aralık 1961’de<br />

gerçekleşti. Yatağının diğer yanında yer alan<br />

mask, Mihri Müşfik Hanım’ın eseri. Müşfik<br />

Hanım’ın bir diğer özelliği, Mustafa Kemal<br />

Atatürk’ün portesini ilk yapan sanatçı<br />

olmasıydı tabii ki. Odada Mustafa Kemal’in<br />

Aşiyan ziyaretiyle ilgili bilgiler de yer alıyor.<br />

Evin en alt katında Şair Nigar Hanım’a<br />

adanmış bir oda, yemek odaları ve mutfak<br />

bulunuyor. Yedi dili akıcı olarak konuşabilen<br />

Nigar Hanım’ın halen bir kısmı gizli olarak<br />

saklanan "Aşiyan Günlükleri" de bu evde...<br />

Yemek odasında göze çarpan ilk detaylar,<br />

duvardaki natürmort tablolar oluyor. Yemek<br />

odasının yanındaki mutfaktan balkona açılan<br />

pencereye de “Sokrat Penceresi” adını<br />

vermiş Tevfik Fikret.<br />

76 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


İnsan Kaynakları<br />

Kariyerimdeki<br />

tutkular ve ben<br />

DR. BARBAROS KON<br />

Humanica İnsan Kaynakları<br />

Son derece rekabetin olduğu, en güçlü olanın hayatta kaldığı,<br />

teknoloji odaklı olanların kazandığı, sınırların kalktığı ve<br />

herkesin dünya vatandaşı olmaya çalıştığı öyle bir yüzyılda<br />

yaşıyoruz ki, bu yüzyılda kendini yönetebilen artık kazanıyor.<br />

Tabii ki kendini yönetebilmek için önce kendinle tanışman ve<br />

kendinle ilgili farkındalığa sahip olman gerekmekte. Çünkü<br />

farkındalığı olanlar fark yaratır, fark yaratanlar fayda yaratır,<br />

fayda yaratanlar fırsatları kullanırsa başarıya ulaşır. Bu yazıda<br />

size özellikle yaptığınız meslekte daha iyi değil, daha farklı<br />

olmayı vurgulayacağım. Fakat önce arzularınız ve tutkularınız<br />

ile ilgili size kendinizi keşfettireceğim.<br />

Yaşamınız boyunca yapabileceğiniz en güzel yolculuk, kendinizden<br />

doğru başlayan bir yolculuktur. Unutmayın; dışarıya<br />

bakan rüyadadır, kendi içine bakan uyanıştadır.<br />

Elon Mask, Steve Jobs, Bill Gates, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg<br />

ve Larry Page & Sergey Brin... İşte 21. yüzyılda dünyadaki<br />

oyunu değiştiren ve geleceği şekillendiren bu kişilerin en<br />

büyük ortak özelliği kendilerini çok iyi tanımaları, arzularını,<br />

tutkularını, amaçlarını belirlemeleri, bunlar doğrultusunda<br />

strateji ve planları oluşturmaları, aksiyona geçmeleri ve<br />

kontrol edip sürekli kendilerini yenilemeleridir. Bir de bunların<br />

yanında başarılı olmalarının altında yatan en büyük özellikleri<br />

ise farklı düşünebilmeleri, farklı olabilme cesareti gösterebilmeleri,<br />

yönlendirici bir vizyona sahip olmaları, inovatif ve proaktif<br />

olabilmeleridir. Peki, bu insanlar bu rekabette nasıl lider<br />

kalabiliyor? Tabii ki sürekli öğrenerek, sürekli yetkinliklerini<br />

geliştirerek, kendilerini sürekli arzu ve tutkuları doğrultusunda<br />

güncel tutarak, birçok kaliteli insan ile iletişime geçerek,<br />

network’lerini güçlü tutarak liderliklerini koruyorlar.<br />

Geleceği şekillendirmek, hayat boyu ortaya çıkan durumları<br />

hem düşünmeyi hem planlamayı hem de tepki vermeyi gerektirir.<br />

Bunlar için anahtar strateji sorular ise:<br />

• Ne yapmak istiyorum?<br />

• Neyin mümkün olduğunu düşünüyorum?<br />

• Hedeflerime ulaşmak için neyi yapmam gerekiyor?<br />

• Yeni fırsatlara ne zaman tepki vermeliyim ve planlarımı<br />

uygulamalıyım?<br />

Doğru kariyeri ve başarabileceğiniz başlangıçları seçmek,<br />

kişisel olarak derinlemesine bir analiz yapmakla başlar.<br />

Bunun için;<br />

• İlgi alanlarınızın ne olduğunu bilmelisiniz.<br />

• Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz şeyleri bilmelisiniz.<br />

• Hayattaki hedeflerinizi ve isteklerinizi keşfetmelisiniz.<br />

• Yaparken kendinizi en rahat hissettiğiniz şeye karar<br />

vermelisiniz.<br />

• Yeteneklerinizi ve kişiliğinizi öğrenmelisiniz.<br />

• Ayrıca arzularınızı da öğrenmelisiniz.<br />

"Arzu", aslında başarılı bir kariyer seçmek de dâhil olmak üzere<br />

hayattaki tüm harika şeylerin başlangıç noktasıdır. Bu nedenle<br />

arzularınızın, ilgi alanlarınızın, becerilerinizin ve kişiliğinizin<br />

değerlendirilmesiyle, uygun bir kariyer seçmeye ve bu konuda<br />

başarılı olmanıza doğru büyük bir adım atıyor olacaksınız.<br />

"Tutku", yapmayı sevdiğiniz ve yapmaktan asla bıkmayacağınız<br />

şeydir. Başarılı bir kişiyi gözlemleyin, ne yaptığını kesinlikle<br />

seven birini göreceksiniz. Aslında yaptığınız işi sevmezseniz,<br />

mesleğiniz de dâhil olmak üzere herhangi bir çabada<br />

uzun vadeli başarı elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle<br />

yaptığınızı tutkuyla sevmediğiniz sürece mesleğinizde asla<br />

başarılı olamazsınız. Bu arzu ve tutku işe coşku katar, yani<br />

insanları yanınıza çekmek için en kuvvetli duygudur. Bunun<br />

için işe hem aklınızı hem de yüreğinizi koyun ve yaptığınız işin<br />

teşvik edici yönünü görün. İşte o zaman başarı sizi bulacaktır.<br />

Kısaca kendinizle ilgili umutlu olun, "umut" olmazsa gelişemeyiz.<br />

Tolstoy ne güzel söylüyor:“Umut, uyanan adamın<br />

rüyasıdır.” Hadi uyanın...<br />

Bir sonraki yazımda amacınızı ve gerçek tutkunuzu ortaya çıkarmak<br />

için kendinize soracağınız soruları ve harekete geçip sonuç<br />

almak için neler yapmanız gerektiğini paylaşıyor olacağım.<br />

Sevgiyle kalın...<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

77


Gezi<br />

İhtişama, tarihe, sanata,<br />

lezzete ve hikâyelere gelin!<br />

VERONA’YA GELİN<br />

Çarpıcı bir geçmiş, sıradışı varoluş ve günümüz!<br />

Verona sizi alır, kendine…<br />

Yazı ve Fotoğraflar: YİĞİT UYGUN<br />

y_uygun@superonline.com<br />

Avrupa’nın bir muhteşem kentinde daha<br />

seyahatteyiz. Ne mutlu bizlere... "İtalya’da<br />

hangi kenti daha çok seversin?" diye<br />

sorsanız, ayırt edemem! Fakat birden fazla<br />

gidip, her seferinde de "İyi ki gelmişim"<br />

dediğim kentlerin yeri ayrıdır bende! Evet,<br />

Verona’dayız. İkinci kez! "İyi ki gelmişim"<br />

dedim mi? Dedim!<br />

İç içe geçmiş meydanlar, bunları birbirine<br />

bağlayan daracık sokaklar, asırlardır ayakta<br />

kalmış müthiş yapılar, devasa köprüler,<br />

görkemli kuleler, lüks mağazalar, şık<br />

restaurantlar... Liste uzar gider. Bunların<br />

da ötesinde iki önemli olgu var ki, detaylar<br />

birazdan.<br />

İtalya’nın kuzeydoğusunda, Veneto bölgesinde<br />

yer almakta Verona. 3 bin kilometrekarelik<br />

bir alan ve 1 milyona yaklaşan nüfusu ile<br />

küçük ama çok şık bir kent bence... Venedik<br />

ile Milano’nun tam ortasında, yakındaki<br />

Bologna’yı da unutmamalı. Dolayısıyla ülkemizden<br />

buraya ulaşım, saydığım kentlerden<br />

olacak. Direkt uçuş yok. Ben bir önceki<br />

gidişte (9 yıl olmuş) Bologna’dan uçmuştum,<br />

bu kez Venedik aktarmalı gittim. Karayolu<br />

bağlantı süreleri de Milano’dan 2 saat, Venedik’ten<br />

1,5 saat, Bologna’dan ise 50 dakika.<br />

Po’dan sonra İtalya’nın ikinci en uzun nehri<br />

Adige, kenti ikiye bölmüş. İki yakayı bağlayan<br />

muhteşem köprüler var. İkinci Dünya<br />

Savaşı sırasında Almanlar, Adige üzerindeki<br />

9 köprüyü havaya uçurmuş ve kentteki<br />

binaların da yüzde 44'ü yıkılmış. Verona<br />

sonradan yenilenmiş. Bir şans, tarihi doku<br />

pek zarar görmemiş!<br />

Verona’nın tarihine ilişkin bilgiler sabit<br />

değil, kaynaklar da farklı. Genel kanı;<br />

İ.Ö. 550'de kurulduğu; Raetialıların,<br />

Etrükslerin ve Galyalıların yaşadığı, İ.Ö.<br />

300'de Romalılar tarafından fethedildiği<br />

yönünde. Bir başka kanıya göre ise, Romalılar<br />

buraya İ.Ö. 89'da gelmiş. Her neyse,<br />

yaşadıkları kesin! Bugün kentte dört<br />

önemli Roma kalıntısı mevcut... Arena,<br />

Arco dei Gavi (Gavi ailesine atfedilen bir<br />

tak), Roma Kapısı (Porto Borsari) ve Roma<br />

Tiyatrosu...<br />

Vee, işte az önce sözü edilen ilk olguyu açalım<br />

şimdi! Arena... İ.S. 1. yüzyıla tarihleniyor.<br />

Bir yaklaşıma göre İ.S. 30 yılında inşası<br />

başlamış. Evet, burası Roma’daki Collesium<br />

kadar görkemli değil, fakat ondan<br />

hem daha eski hem de sapasağlam ayakta.<br />

78 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Gezi<br />

Bugün bile muhteşem konserlere ev sahipliği<br />

yapıyor. Haziran-Eylül ayları arasında<br />

yapılan Verona Opera Festivali’ne bilet<br />

bulmak için aylar öncesinden girişim şart.<br />

Dünyanın bu konudaki en önemli sanatçıları,<br />

her yıl sanatseverleri buraya çekiyor.<br />

139 metre uzunluk ve 110 metre genişlik ile<br />

elips biçimindeki bu yapı, benzerleri ile beraber<br />

dünyada üç adet! Roma Collesium’un<br />

dışında bir de Capua Amfitiyatrosu var.<br />

Festivalden söz ettik. Gelelim Verona’daki<br />

ikinci festivalin detaylarına. Bu da bizi,<br />

yine az önce söz ettiğimiz olgulardan<br />

ikincisine götürüyor; Casa di Giuletta!<br />

(Juliet’in Evi) Romeo ve Juliet’i bilmeyen<br />

var mı? Tabi ki yok! Şubatın ilk iki haftası,<br />

Verona’da Romeo ve Juliet için yapılan<br />

Sevgililer Günü Festivali olarak kutlanıyor.<br />

Peki neden? Bu ‘olmaz aşkın’ en önemli<br />

sahnesinin geçtiği Juliet’in evi ve o ünlü<br />

balkon burada! Şaka tabi... Ev Juliet’in<br />

değil, balkon da sonradan eklenmiş, hatta<br />

buranın eski bir han olduğu ve salt turizm<br />

amaçlı yenilenip bu 'asparagas'ın dilden<br />

dile yayıldığı söyleniyor. Ama adamlar<br />

başarmışlar, kapıda her daim kuyruk. Bahçeye<br />

girebilmek bir dert, evin içine girmek<br />

ayrı dert, izdihamdan... Aşk mektupları,<br />

asma kilitler, çikletler, daha pek çok obje<br />

duvarlarda. Yalan ama gerçekmişçesine!<br />

Bu arada, bu ölümsüz eserin Shakespeare<br />

tarafından yazılışının çok öncesinde anlatıldığı<br />

da tarihe düşülen notlar arasında.<br />

Yani her şey sahte ama bunun için turistlerin<br />

harcadığı Eurolar gerçek!<br />

Tarihinden devam edecek olursak, 1117’deki<br />

deprem ve <strong>18</strong>82’deki sel felaketi pek çok<br />

tarihi binayı yıkıyor ya da zarar veriyor. Devam<br />

eden işgaller de şehri sarsıyor. 1797’de<br />

Napolyon egemenliği sonrasında Avusturyalıların<br />

hâkimiyeti söz konusu... Kısaca Verona,<br />

<strong>18</strong>66'da İtalya ile birleşene dek sayısız<br />

tarihsel maceraya tanıklık etmiş. Yaşlı ve<br />

mağrur bir kent burası... Gezerken fark ediyorsunuz.<br />

Burayı yaya gezmek en güzeli, zira<br />

küçük bir kent. Eski bölümleri araç trafiğine<br />

kapalı. Birbiriyle bağlantılı her sokak, her<br />

meydan sizi büyüleyecek! Şehirde tramvay<br />

ve metro zaten yok. Otobüs tek seçenek<br />

ama şehir dışı için... Bir de bisiklet...<br />

Dışarıdan içeriye doğru eski kenti tanımaya<br />

çalışalım şimdi de... Adige’nin kıyı<br />

şeridinde eski kale ilk durağımız olsun,<br />

muhteşem köprüsüyle Castellveccihio…<br />

Kırmızı tuğlalar apayrı bir hava vermiş, tüm<br />

görkemiyle sapasağlam ayakta bu kale!<br />

İçeri doğru girerken ilk özel yapı Roma Kapısı,<br />

gerçekten olağanüstü! Verona’nın ana<br />

meydanı Piazza Bra… İşte ünlü Arena da<br />

burada... Ve şık belediye binası da! Hemen<br />

biraz ileride bu meydana girişin kapı sütunları<br />

ve kemeri! Burada her taraf fotoğraflık…<br />

Yeri gelmişken, kapı sütunlarına göre<br />

meydanın sol tarafı keyifli restaurantları<br />

ile meşhur. Bir önceki gidişteki yediğim<br />

pizzayı yıllar sonra yine buldum ve yedim.<br />

Aynı yerde aynı muhteşem tat. Beraberindeki<br />

kırmızı şarabın katkısı olabilir mi?<br />

Mümkün...<br />

Verona’da şahane şaraplar içebilirsiniz!<br />

‘Amorone della Valpolicella’ en ünlüsü…<br />

Ama şart değil. Hepsi güzel çünkü… Yemekten<br />

açılmışken, risotto çok önemli burada.<br />

Bir de etli yemeklere dikkat etmeli. Bazı<br />

restaurantlarda ayrıca belirtilmiş, Sugo ve<br />

Caval, yani eşek ve at eti ürünleri… Aman<br />

dikkat! Belli olmaz, belki de seversiniz?<br />

Eh, yemeğimizi de yedik, yola çıkalım<br />

yeniden. Bu kez rota Piazza Erbe… Via<br />

Mazzini’yi kat ediyoruz. Sağlı sollu muhteşem<br />

mağazalar, yürüdüğümüz zemin<br />

yüzyıllar öncesine ait, ortası yağmur sularının<br />

akması için eğimli. Etraf gerçekten<br />

olağanüstü… Vee, Erbe… Eskinin sebze,<br />

meyve ve balık pazarı, bugünün hediyelik<br />

eşya cenneti. Daha da önemlisi, olağanüstü<br />

kulelerin ve tarihi binaların meydanı…<br />

Kuleler, o dönemde kente hâkim olan ya<br />

da olmak isteyen ailelerin varlığını, gücünü<br />

gösteren yapılar. En yüksek, en büyük, en<br />

görkemli kuleye sahip aile, kentte en büyük<br />

saygıyı hak ediyor. Tüm Verona’nın en<br />

görkemlisi de işte bu meydanda, Lamberti<br />

Kulesi… İlgili aileye ait kule, 1172'de inşa<br />

edilmeye başlanmış. 84 metre yükseltisi<br />

ile meydanda boy gösteriyor. Kentte soylu<br />

ailelerin rekabeti söz konusu...<br />

Signori Meydanı'na ilerlerken 14. yüzyıla tarihlenen<br />

ünlü çeşme göze çarpıyor. Tabi çekmek<br />

lazım! Piazza Signori… Bu meydanda<br />

binalar yan yana, yüzyıl sayısına göre sıralı.<br />

14. yüzyıldan başlar, 20. yüzyıla kadar gider.<br />

Nasıl bir mimari yaklaşım akıl almıyor?<br />

Meydanın ortasında Dante Heykeli… Bu<br />

meydan onunla da anılıyor. Önemli ailelerden<br />

Scaliger Ailesi'nin himayesinde yıllarca<br />

yaşamış burada ünlü sanatçı. Meydanın<br />

hemen arkasında, burada 2 yüzyıl hüküm<br />

süren ailenin sarayı görülmeye değer… Hemen<br />

meydan çıkışında da aynı aileye ait, art<br />

gotik tarzda anıt mezarı... Rüyada gibiyiz.<br />

Parmaklar deklanşörden düşmüyor. Nereye<br />

dönsek resim!<br />

Bunların dışında Roma Tiyatrosu, Verona<br />

Katedrali, İtalyan bahçelerinin en güzeli<br />

Giardino Giusti, Via Cappello, Corso<br />

Porta Borsari caddeleri mutlak görülmeli<br />

bu UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki<br />

kentte!<br />

Vee sanat… Ünlü mimarlar Fra Gioconde<br />

ve Michele Sanmicheli ile ressamlar<br />

Pisanello ve Paola Veronese de buralı. Verona’yı<br />

gezmek için üç gün yeterli olacaktır.<br />

İlkbahar ve sonbahar ise ideal zamandır...<br />

Verona’yı kokla, dokun, fotoğrafla… Kimbilir<br />

ne zaman gelirsin bir daha? Yaşa...<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

79


Ayrıcalıklı Rotalar<br />

Canlı yaşamı, sıcakkanlı insanları,<br />

ılıman iklimi ile karşınızda<br />

V A L E N C I A<br />

SERDA BÜYÜKKOYUNCU<br />

i serdabuyukkoyuncu<br />

İspanya deyince iki mimar aklıma geliyor. Biri, 19.<br />

yüzyıl Barselona’sını taçlandırmış olan Antoni<br />

Gaudi, diğeri ise 21. yüzyıl Valencia’sına imza atan<br />

Santiago Calatrava. İki şehir de mimariye meraklı<br />

turistler için hazineler saklıyor içlerinde; biri geleneksel,<br />

diğeri ultra modern dönemin eserlerini<br />

sunuyor ziyaretçilerine...<br />

Canlı yaşamı, sıcakkanlı insanları, ılıman iklimi, Las<br />

Fallas Bayramı ve müzeleri, Valencia’yı daha da<br />

cazip hale getiriyor. Valencia enteresan bir şehir...<br />

İlk bakışta beton blokların istilasındaki sıradan<br />

bir yerleşimde olduğunuzu zannediyorsunuz.<br />

Tarihi bölüme ve fütüristik "Ciutat de les Arts i<br />

de les Ciencies" isimli komplekse gittiğinizde ise<br />

fikriniz değişiyor ve Avrupa’nın güzel bir kentinde<br />

olduğunuzu anlıyorsunuz.<br />

İspanya'da Comunidad Valenciana özerk<br />

bölgesinin başkenti olan şehrin ilk ismi Latince<br />

güç, kuvvet anlamına gelen Valentia. Madrid ve<br />

Barselona’dan sonra İspanya’nın üçüncü büyük<br />

şehri olan Valencia, narenciye ve palmiye ağaçları<br />

ile süslü bir Akdeniz kenti. Geçmişte Turia Nehri,<br />

Valencia’ya hayat katmış ve Roma döneminden<br />

itibaren önemli bir yerleşim olmasını sağlamış.<br />

Günümüzde kurumuş olan nehir yatağı, yemyeşil<br />

bir parka ev sahipliği yapıyor. Tarihe baktığımızda<br />

Romalıları Vizigotlar, onları da 714 yılında Kuzey<br />

Afrika’dan gelen Mağribiler takip etmiş. Arap<br />

dönemi 1238’de sona ermiş ve Aragon Krallığı’nın<br />

bir parçası olmuş Valencia. Uzun bir süre Araplar<br />

ve Hıristiyanlar bir arada yaşamışlar, ta ki V. Şarl<br />

dönemi başlayana kadar. Ardından Araplar, İber<br />

Yarımadası’nın diğer kısımlarından olduğu gibi<br />

Valencia’dan da ayrılmak zorunda kalmışlar.<br />

İspanya’da karnavallar ve dini bayramlar çok<br />

önemli. Bunlar bölgelere göre farklılık gösterebiliyor<br />

ve genel olarak 'fiesta' olarak adlandırılıyorlar.<br />

İspanyolların yaşama bakışını “Viva la fiesta” olarak<br />

özetlemek mümkün. Mart ayındaki Las Fallas<br />

Bayramı, şehirdeki en keyifli kutlamalardan biri ve<br />

benim bugüne kadar gördüğüm en eğlenceli olaylardan<br />

biri. Las Fallas Bayramı, Orta Çağ’da baharı<br />

kutlayan işçilerin yaktıkları ateşlerle çıkmış<br />

ortaya, daha sonra kilisenin devreye girmesiyle bu<br />

ateşleri yakma zamanı San Jose'nin gününe denk<br />

getirilmiş. Meryem Ana’nın eşi ve marangozların<br />

azizi olan San Jose (Hz. Yusuf) anısına kutlanan<br />

bayramın diğer bir hikâyesi ise şöyle: Çocuklara<br />

oyuncak yapan San Jose'nin atölyesi, bir gün<br />

bütün oyuncaklar ve yaptığı her şeyle birlikte<br />

yanmış. Bunun ardından Valencialılar, San Jose'yi<br />

her sene mart ayında tahta ve kâğıttan kocaman<br />

kuklalar yapıp, 19 Mart'ta da hepsini yakarak<br />

anmaya başlamışlar.<br />

Günümüzde geleneksel giysileri içindeki “fallera”<br />

denen kızlar bu kuklaları ateşliyor, itfaiye görevlileri<br />

de ateşi söndürüyor, ardından da kalabalığı<br />

ıslatıyorlar. Bazıları 30 metreyi bulan, tanınmış<br />

kişileri de sembolize eden bu kuklalara “falla” de-<br />

Las Fallas Bayramı<br />

80 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Ayrıcalıklı Rotalar<br />

niyor. O yılın en güzel kuklası ise yakılmayarak,<br />

Monteolivete Meydanı’ndaki müzeye<br />

kaldırılıyor. Bayram zamanı çatapata<br />

benzeyen “mascleta”lar gün boyunca kulakları<br />

tırmalıyor. 15, 16, 17 ve <strong>18</strong> Mart geceleri<br />

saat 12.00’den sonra başlayan havai fişek<br />

gösterileriyle eğlence doruğa çıkıyor, bayram<br />

renkleniyor ve sabaha kadar dans edip<br />

içilerek Las Fallas kutlanıyor. İki milyona<br />

yakın insan eğlencelere katılıyor.<br />

Trenle Barselona’ya üç, Madrid’e ise üç<br />

buçuk saat mesafede bulunan Valencia,<br />

yürüyerek keşfedilecek bir şehir. Önce<br />

inşaatına 1262 yılında başlanan katedralin<br />

olduğu Kraliçe Meydanı’na (Plaza de la<br />

Reina) gidin. Katedralin içinde Hz. İsa’nın<br />

çarmıha gerilmeden önceki son yemeğinde<br />

kullanıldığı söylenen kutsal kase de var.<br />

Binanın yapımı çok uzun sürdüğü için üç<br />

kapısı da farklı dönemlere ait. Biri Gotik,<br />

diğeri Romanesk, üçüncüsü ise Barok<br />

mimarinin esintilerini taşıyorlar. 68 metre<br />

yüksekliğindeki çan kulesi de katedrale<br />

ayrı bir hava veriyor. Şehrin sembolü olan<br />

ve Miguelete dedikleri kule, 1420 yılında<br />

tamamlanmış. İsterseniz tepesine çıkıp<br />

manzarayı seyredebilirsiniz.<br />

Plaza de la Reina<br />

1238 yılında bir zafer takı gibi inşa edilen<br />

Torres de Serranos, Gotik mimarinin güzel<br />

örneklerinden. Bu görkemli kuleler aslında<br />

şehri korumak amacıyla yapılmış. La Lonja<br />

ise 1482 ve 1498 yılları arasında şehre<br />

kazandırılan Geç Gotik dönemin görkemli<br />

eserlerinden biri. Pere Compte tarafından<br />

yapılan bina, sarmal kolonlarıyla ünlü ve<br />

sergiler için kullanılıyor. Geçmişte tüccarların<br />

mekânıymış. İşlev olarak bizdeki<br />

loncaya benzeyen bu yapı, UNESCO’nun<br />

Dünya Kültürel Mirası Listesi'nde de yer<br />

alıyor. Şehrin tarihi kısmında dolaşmak,<br />

sokaklardaki birbirinden ilginç yapıları<br />

keşfetmek, yapmanız gereken belki de en<br />

önemli şey. İlk katı çok gösterişli bir şekilde<br />

dekore edilmiş olan Palau de la Generalitat,<br />

Valencia hükümetinin bulunduğu yer.<br />

17. yüzyıldan kalma bir kilise olan Basilica<br />

de la Virgen de los Desamparados<br />

(Terkedilenlerin Meryemi) ise şehirde<br />

keşfedilmesi gereken diğer eserlerden<br />

biri. Museo Nacional de Ceramica Valencia,<br />

şehrin önemli müzelerinden biri ve içinde<br />

çok güzel seramik eserler var. Güzel Sanatlar<br />

Müzesi olan Museo de Bellas Artes,<br />

eski çağlardan 19. yüzyıla kadar olan geniş<br />

bir yelpazedeki 2 bin civarında heykel ve<br />

tabloyu bünyesinde barındırıyor. Goya’ya<br />

ait altı tablo, El Greco’nun San Juan Bautista<br />

(Vaftizci Yahya) ve Velazquez’in oto<br />

portresi de bu eserler arasında. Güzel bir<br />

kafesi olan bu müzenin yanında çok bakımlı<br />

olan Jardines del Real (Kraliyet Bahçeleri)<br />

var. 20 yüzyılın şaheserlerine göz atmak<br />

istiyorsanız, nehrin karşı yakasındaki Institut<br />

Valencia d’Art Modern’e (IVAM) uğrayın.<br />

Museo Domingo Fletcher, Taş Devri’ne ait<br />

sıradışı çizimleri görebileceğiniz bir müze.<br />

Valencia’da konaklama için Plaça del<br />

Ajuntament ve Plaça del Mercat ideal<br />

yerler arasında. Şehirde 200’ün üzerinde<br />

pilav çeşidi bulunuyor, en ünlüleri ise<br />

doğum yeri Valencia olan “paella”. Şehrin<br />

en güzel pazarlarından biri olan Mercado<br />

La Lonja<br />

Central’de 1000 civarında tezgâh var. Bu<br />

renk cümbüşü içinde yemek yiyecek yerler<br />

de bulunuyor. Yer bademini susam tohumu,<br />

arpa ve pirinçle karıştırınca, boza ve hindistan<br />

cevizi karışımı bir içecek ortaya çıkıyor.<br />

Valencia’da çok popüler olan “horchata de<br />

chufa” isimli bu içeceğin tadına kafelerde<br />

bakabilirsiniz.<br />

Şehirde bar ve publar Carmen bölgesinde,<br />

diskolar ise üniversite civarında bulunuyor.<br />

Yaza doğru şehirdeki metro sayesinde,<br />

doğu istikametinde kalan El Cabanal, La<br />

Malvarrosa ve Las Arenas gibi plajlara gidip,<br />

Akdeniz güneşinin tadını çıkarabilirsiniz.<br />

Sahildeki marina da çok güzel... Marina,<br />

2007’deki Amerika Kupası yelken yarışında<br />

da kullanılmıştı.<br />

Dünyaca ünlü Lladro porselenleri, Valencia<br />

yakınlarındaki Tavernes Blanques kasabasında<br />

üretiliyor. Buradaki Lladro Müzesi’nde<br />

Lladro kardeşlerin üretimine başladığı<br />

porselenlerin ilk örneklerini de görmek<br />

mümkün. Valencia, Barselona ve Madrid<br />

gibi turistlerin akın ettiği bir şehir değil<br />

ama gittiğinizde hoş bir kentle karşılaşıp,<br />

güzel anılarla ayrılıyorsunuz. Sürprizi sevenlerdenseniz,<br />

görülecek yerler listenize<br />

koymayı unutmayın.<br />

Ciutat de les Arts i de les Ciencies (Sanat<br />

ve Bilim Şehri) isimli kompleks, tam bir<br />

modern zamanlar harikası. Santiago<br />

Calatrava dehasını konuşturmuş ve Félix<br />

Candela ile birlikte mimariye apayrı bir<br />

yorum getirmiş. Avrupa’nın bu en büyük<br />

şehir kompleksi, 36 hektarlık bir alana yayılmış<br />

ve öğrenmeyi eğlenceli hale getirmek<br />

amacıyla inşa edilmiş. Kompleks beş<br />

bölümden oluşuyor. L’Hemisfèric’in içinde<br />

bir Imax sinema merkezi ve planetaryum<br />

bulunuyor. Bina göz şeklinde yapılmış ve<br />

yaklaşık olarak 13 bin metrekarelik bir<br />

alanı kaplıyor.<br />

Veliaht Prens Felipe’ye ithaf edilmiş olan<br />

Museu de les Ciencies Principe Felipe ise,<br />

bilim ve teknoloji düşkünleri için adeta bir<br />

oyun alanı. Burada interaktif bir şekilde<br />

eserlere dokunarak vakit geçirmek mümkün.<br />

L’Oceanografic büyük bir akvaryum<br />

olarak hizmet veriyor. 42 milyon litre sudan<br />

oluşan 9 farklı tankta, 500 farklı cinsten<br />

45 bin adet deniz ve okyanus canlısını<br />

barındırıyor. Palau de les Arts Reina Sofia<br />

(Kraliçe Sofia Sanat Sarayı) sahne ve<br />

gösteri sanatları için kullanılıyor. L’Umbracle<br />

ise heykellerle süslenmiş büyük<br />

bir bahçe olarak hizmet veriyor. Projenin<br />

inşaatı 1996 yılı Temmuz ayında başlamış<br />

ve bölüm bölüm bitirilmiş.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

81


Destination<br />

Bosnia and Herzegovina<br />

is opening up to the<br />

world in tourism<br />

SİDAL YAŞAR<br />

Sarajevo, a city that has long left behind<br />

the dark days of warfare, has introduced its<br />

rich touristic value to the world of tourism<br />

by the 1st International Travel Industry<br />

Meeting between 28 March and 1 April.<br />

Following the popular tourism fairs such<br />

EMITT Istanbul, ITB Berlin and MITT Moscow,<br />

a brand-new tourism trade show Meetup<br />

Sarajevo took place in the Balkans.<br />

The event which was organized by<br />

the municipality in collaboration with<br />

Turkish Airlines, gathered more than 200<br />

participants from 80 countries including<br />

representatives of travel agencies,<br />

journalists and bloggers from all around<br />

the world, in order to demonstrate the<br />

city’s significant tourism potential. The<br />

World Federation of Tourism Journalists<br />

and Writers (FIJET) also attended the fair<br />

with journalists from 12 different countries<br />

including Turkey.<br />

PURPOSE OF ACCELERATING<br />

THE TOURISM GROWTH<br />

The authorities have organized a press<br />

conference about the organization which<br />

is also titled as Meetup Sarajevo 2019. The<br />

Mayor of Sarajevo, Abdulah Skaka underlined<br />

their great efforts for improving and<br />

renovating the tourism infrastructures<br />

and pointed out to new establishments<br />

of chain hotels and growing numbers of<br />

travel agencies in the city. Furthermore,<br />

Mr. Skaka expressed his genuine intentions<br />

and implementations for attracting more<br />

tourists to the city for the purpose of accelerating<br />

the tourism growth to support<br />

the economy of the country.<br />

COUNTRY OF MUSIC,<br />

DANCE AND FESTIVALS<br />

A country that offers colourful vibes<br />

to its citizens and tourists through<br />

festivals of music, dance and cinema,<br />

Bosnia and Herzegovina did not fail to<br />

organize a magnificent event. While a<br />

worth-watching tango dance show was<br />

performed by a world champion couple<br />

Valentina & Vedran, a famous local singer<br />

Aida Musanov amazed the listeners<br />

throughout his one-hour long concert at<br />

the gala. It was obvious that there was a<br />

magical touch of a woman behind each<br />

stage of this successful event. After a<br />

little research, we came across with the<br />

name of Merima Ferhatoviç who put forward<br />

the idea of Meetup Sarajevo 2019<br />

and designed the fair.<br />

FASTEST DEVELOPING<br />

COUNTY IN TOURISM<br />

It is no doubt that the meeting will<br />

provide a useful ground for initiating<br />

long lasting business relations between<br />

international travel organizers and<br />

domestic suppliers. Moreover, this ground<br />

will be strengthened by the labour of the<br />

tourism media which plays a crucial role<br />

in the development of the industry. As<br />

UNWTO declared Bosnia and Herzegovina’s<br />

touristic importance by presenting<br />

them as one of the fastest developing<br />

countries in tourism growth last year,<br />

FIJET also will be the sound of Sarajevo’s<br />

rise in tourism.<br />

82 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Fijet<br />

FIJET Bosnia and Herzegovina is being established:<br />

They will promote tourism<br />

values to the world<br />

SİDAL YAŞAR<br />

Meetup Sarajevo 2019 has also brought<br />

along the idea of founding FIJET Bosnia and<br />

Herzegovina. This decision which will bring<br />

important contributions to the promotion<br />

of touristic values of the country brought<br />

happiness and excitement to everyone, especially<br />

to travel agencies and the people<br />

of Bosnia and Herzegovina of course.<br />

IN THE LEADING OF AWARD-WINNING<br />

JOURNALIST DARIO NOVALIC<br />

Dario Novalic, a pioneering journalist of<br />

the country, has taken the duty of establishing<br />

FIJET Bosnia and Herzegovina.<br />

Born in 1964 in Sarajevo, Novalic is also a<br />

scholar of political science who studied in<br />

Bosnia and Herzegovina and U.S.A.<br />

THE OWNER OF START<br />

BOSNIA MAGAZINE<br />

Having started his journalism career in<br />

1984, Dario Novalic is also the owner of<br />

Start Bosnia Magazine which is published<br />

every 15 days country-wide. An award-winning<br />

journalist Novalic is internationally<br />

known for investigative journalism.<br />

GREAT OPPORTUNITY TO PROMOTE<br />

BOSNIA AND HERZEGOVINA<br />

We had chance to meet with Dario Novalic<br />

within the 1st International Travel Industry<br />

Meeting in Sarajevo, who mentioned<br />

about FIJET as an opportunity for opening<br />

Bosnia and Herzegovina up to the world.<br />

Expressing that he has taken this decision<br />

FIJET World<br />

Board Member<br />

and FIJET Turkey<br />

President Delal<br />

Atamdede is also<br />

supporting the<br />

establishment of<br />

FIJET Bosnia and<br />

Herzegovina,..<br />

while entering 2019, Novalic stated the<br />

followings: “From 31 January on, as a team<br />

of 10 journalists, we are carrying on our<br />

works with a great sincerity. I have very<br />

powerful friends. Being in the first place<br />

FIJET Turkey, we are following the works of<br />

members of FIJET closely and taking our<br />

notes elaborately.”<br />

SOPHISTICATED JOURNALISTS<br />

ACROSS 34 COUNTRIES<br />

Celebrating its 65th foundation anniversary,<br />

The World Federation of Tourism<br />

Journalists and Writers (FIJET) with almost<br />

a thousand member from 34 countries is<br />

globally recognized as an organization<br />

which makes noteworthy efforts for keeping<br />

tourism as a sustainable activity and a<br />

peace bringer.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

83


Destinasyon<br />

Bosna Hersek turizmde<br />

DÜNYAYA AÇILIYOR<br />

KADİR TOPRAKKAYA<br />

Orta Avrupa ve Balkanlar’ın tarihi değerleri<br />

yanında yeraltı zenginlikleriyle de bilinen<br />

ülkesi Bosna Hersek, şimdilerde turizmde<br />

dünyaya açılıyor. Toplumlarda huzur ve<br />

barış ortamının turizmde sıçramalara<br />

yol açtığının, bunun da maddi ve kültürel<br />

anlamda gelişim ve genişleme yarattığının<br />

farkına varan yöneticiler; “Turizm, turizm,<br />

turizm” mesajı veriyor.<br />

SARAYBOSNA İLE TANIŞIN<br />

Balkanlar'da Türk kültürünü yakından<br />

hissettiren Saraybosna’da geçtiğimiz<br />

haftalarda uluslararası bir buluşma gerçekleşti.<br />

“Meetup Sarajevo” mottosu ile<br />

düzenlenen organizasyona Filipinler’den<br />

Hollanda’ya, Azerbaycan’dan İngiltere’ye,<br />

Lübnan’dan Hindistan’a kadar 80’den fazla<br />

ülkenin turizmcileri katıldı.<br />

TÜRK HAVA YOLLARI DESTEK VERDİ<br />

“Saraybosna 1. Uluslararası Seyahat<br />

Endüstrisi Buluşması” adıyla gerçekleşen<br />

etkinliğe, başta Türk Hava Yolları olmak<br />

üzere pek çok kuruluş da destek verdi.<br />

Bosna Hersek’in yerel seyahat acentaları<br />

ve otelleri, bütün imkânlarını bu buluşma<br />

için seferber etti.<br />

"DÜNYA ÇAPINDA TURİZM TANITIMINI<br />

HAK EDİYORUZ"<br />

Organizasyona katılan konuklar için bir<br />

de gala gecesi düzenlendi. Tarihi belediye<br />

binasında gerçekleşen geceye, Saraybosna<br />

Belediye Başkanı Abdulah Skaka<br />

da katıldı. Burada bir konuşma yapan<br />

Skaka; “Bosna Hersek’in dünya çapında<br />

bir turizm tanıtımını fazlasıyla hak ettiğini<br />

sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada pek<br />

çok ülkeden önemli tur operatörlerini,<br />

gazetecilerini görmekten büyük mutluluk<br />

duymaktayım. Geldiğiniz için teşekkürlerimi<br />

iletiyorum. Bir teşekkürüm de bu<br />

geceye katılan futbol dünyasının yıldızı<br />

Luis Figo’ya” dedi.<br />

MÜZİK, DANS VE FESTİVALLER ÜLKESİ<br />

Müzik, dans, sinema, geleneksel festivalleriyle<br />

vatandaşlarına ve turistlere farklı<br />

tatlar yaşatan Bosna Hersek’in turizmcileri<br />

ağırlaması da görkemli oldu. Dünya<br />

şampiyonluğunu ellerinde bulunduran<br />

dansçılarından Valentina & Vedran ikilisinin<br />

sergilediği tango performansı izlenmeye<br />

değerdi. Bir başka performans ise, ünlü<br />

şarkıcıları Aida Musanovic Arsic’in yaklaşık<br />

bir saat süren şarkılarla geceyi renklendirmesiydi.<br />

84 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Destinasyon<br />

Organizasyonun hazırlanmasında büyük<br />

emekleri olan Merima Ferhatoviç, 10 yılı<br />

aşkın süredir ağırlama sektöründe çalışıyor.<br />

Aynı zamanda Katar Yardım Derneği’nin<br />

Saraybosna Operasyon Direktörü de olan<br />

Ferhatoviç, İngiltere'den İşletme Yönetimi,<br />

Pazarlama ve Destek Hizmetleri konusunda<br />

lisans derecesine sahip.<br />

MERİMA FERHATOVİÇ İMZASI<br />

Organizasyonun böylesine etkileyici<br />

geçmesinde belirgin biçimde “bir kadın<br />

eli” olduğu her aşamasında hissediliyordu.<br />

Bunu araştırdığımızda, Merima Ferhatoviç<br />

ismi ile karşılaştık. Evet, “Meetup Sarajevo”<br />

fikrini ortaya atıp proje hazırlayan<br />

Ferhatoviç, Saraybosna Belediye Başkanı<br />

Abdulah Skaka’nın da projeyi kabul edip<br />

uygulamaya koymasıyla, belki de ülkenin<br />

kaderini etkileyecek sonuçların doğmasına<br />

neden olabilecek gelişmeyi hayata<br />

geçirmiş oldu.<br />

FIJET ÜYELERİ DE KATILDI<br />

Meetup Saraybosna 2019'a Dünya Turizm<br />

Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu<br />

(FIJET) de tam destek verdi. Aralarında<br />

Türkiye’nin de yer aldığı 12 ülkeden FIJET<br />

üyesi gazeteciler buluşmaya katılarak,<br />

ülkenin turizm değerlerini anlatmak<br />

üzere ülkelerine taşıdı. Bosna Hersek ile<br />

Türkiye arasında turizm işbirliği yapan<br />

seyahat acentalarının temsilcileri de<br />

buluşmaya katıldı. FIJET Türkiye Başkanı<br />

Delal Atamdede başkanlığındaki dört<br />

kişilik heyet ile katıldığımız organizasyonda,<br />

bir dizi röportajlar yapma fırsatı<br />

da elde ettik.<br />

YENİ DESTİNASYONLAR<br />

Buluşmaya katılan tur operatörleri ve<br />

gazeteciler, Bosna Hersek’in yeni destinasyonları<br />

yanında pek çok alanda turizm<br />

çeşitliliğine sahip olduğunu öğrendi. Bosna<br />

Hersek’in eski ve yeni dünyaların büyülü<br />

bir karışımı olduğunu dile getiren yerli turizmciler,<br />

Eski Franyevçan Manastırları ve<br />

Ortodoks keşişlerinden tutun da Osmanlı<br />

eserlerine kadar Orta Çağ'ın izlerini çok<br />

iyi korumuş, bunların yanında Avusturya-Macaristan<br />

İmparatorluğu döneminin<br />

mimari ve manevi etkilerini kültür turizmi<br />

içinde yeni bir destinasyon olarak sunmaya<br />

başlamış olduklarına tanık oldular.<br />

KIŞ TURİZMİ, TERMAL TURİZM,<br />

İNANÇ TURİZMİ<br />

Ülkenin önümüzdeki yıllarda başta kış<br />

turizmi olmak üzere termal turizm, inanç<br />

turizmi, ekoturizm ve Avrupalı turistlerin<br />

son zamanlarda gözdesi olan 'City Breaks'<br />

turizm çeşidiyle gündemde olacağı<br />

konuşulmakta. Doğu ve Batı’nın geleneklerini<br />

kucaklayan Bosna Hersek’in ülkeye<br />

gelecek olan turistleri yapılmakta olan yeni<br />

otelleri, canlı gece hayatı ve her ay en az iki<br />

festivalin yapıldığı etkinliklerle karşılamayı<br />

hedeflediği de bir başka bilgi.<br />

Ünlü Portekizli futbolcu Luis Figo,<br />

IFDA'nın (Uluslararası Futbol<br />

Geliştirme Derneği) davetini kabul<br />

ederek, derneğin yakın zamanda<br />

Bosna Hersek'te açılacak şubesinin<br />

tanıtımı için Saraybosna'ya<br />

ziyarette bulundu. Figo, ziyareti<br />

sırasında Saraybosna Belediye<br />

Başkanı Abdulah Skaka tarafından<br />

Saraybosna 1. Uluslararası Seyahat<br />

Endüstrisi Buluşması adına<br />

verilen gala gecesinde belediye<br />

binasında kabul edilerek, kendisine<br />

Mostar şehrinin tablosu hediye<br />

edildi.<br />

Luis Figo'nun ziyareti, ahlaki ve<br />

sportif değerleri teşvik edecek<br />

projeler geliştirmek amacıyla<br />

faaliyet gösteren IFDA'nın Bosna<br />

Hersek şubesi için önemli bir<br />

destek olarak kayıtlara geçti.<br />

IFDA üyeleri, futbolun uluslararası<br />

gelişimi için FIFA, UEFA, AFA ve<br />

CONFAC gibi saygın kuruluşlarla<br />

birlikte ortak projeler düzenlemekte.<br />

IFDA ayrıca, 21 ülkede 14'den<br />

fazla projeyi finansal bakımdan da<br />

desteklemekte.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

85


Destinasyon<br />

Ülkenin turizm<br />

değerlerinin dünya<br />

kamuoyuna aktarılmasında<br />

önemli gelişmeler<br />

sağlayacak olan FIJET<br />

Bosna Hersek'in kurulması,<br />

başta seyahat acentaları<br />

olmak üzere halk arasında<br />

memnuniyetle karşılandı.<br />

86 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Fijet<br />

Turizm değerlerini dünyaya tanıtacaklar<br />

FIJET BOSNA HERSEK<br />

KURULDU<br />

Bosna Hersek’in düzenlediği uluslararası turizm buluşması,<br />

beraberinde FIJET Bosna Hersek’in de kurulmasını<br />

gündeme getirdi. Ülkenin turizm değerlerinin dünya<br />

kamuoyuna aktarılmasında önemli gelişmeler sağlayacak<br />

olan bu karar, başta seyahat<br />

acentaları olmak üzere<br />

halk arasında büyük sevinç<br />

yarattı.<br />

ÖDÜLLÜ GAZETECİ DARIO<br />

NOVALIC ÖNDERLİĞİNDE<br />

FIJET Bosna Hersek’in<br />

kurulma görevini, ülkenin<br />

önde gelen gazetecilerinden<br />

Dario Novalic üstlendi.<br />

1964 yılında Saraybosna’da<br />

doğan Novalic, Bosna<br />

Hersek ve ABD’de siyaset<br />

bilimi üzerine eğitim görmüş<br />

bir isim.<br />

START BOSNIA AND<br />

HERZEGOVINA<br />

DERGİSİ’NİN SAHİBİ<br />

1984 yılından beri gazetecilik<br />

yapan Dario Novalic,<br />

aynı zamanda pek çok ödüle<br />

de sahip. Bosna Hersek’te<br />

15 günde bir yayınlanmakta<br />

olan Start Bosnia and<br />

Herzegovina Dergisi’nin de<br />

sahibi olan Novalic, özellikle<br />

araştırmacı gazetecilik dalında<br />

uluslararası başarılara<br />

imza atmış bir isim olarak<br />

biliniyor.<br />

"FIJET’İ BOSNA HERSEK'İN TANITIMINDA<br />

BİR ŞANS OLARAK GÖRÜYORUM"<br />

Saraybosna 1. Uluslararası Seyahat Endüstrisi Buluşması’nda<br />

rastladığımız ve mini bir söyleşi yapma fırsatı<br />

bulduğumuz Dario Novalic, FIJET'i ülkesinin dünyaya açılmasında<br />

bir şans olarak gördüğünü dile getirdi. 2019 yılına<br />

girerken bu kararı aldığını dile getiren Novalic; “Yaklaşık<br />

10 kişilik bir gazeteci grubu ile 31 Ocak’tan bu yana çalışmalarımızı<br />

büyük bir titizlikle sürdürüyoruz. Çok güçlü<br />

arkadaşlarım var. Başta FIJET Türkiye olmak üzere komşu<br />

ülkelerdeki FIJET üyelerinin çalışmalarını da yakından<br />

takip ediyor ve örnek almak adına notlar alıyoruz” dedi.<br />

34 ÜLKEDE YAYGIN DENEYİMLİ YAZARLAR<br />

Dünya turizminde 60 yılı aşkın bir varlığı olan Dünya<br />

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET), 34<br />

ülkede bine yakın üyesi ile barış ve huzurlu ortamlarda<br />

turizmin sürdürülebilir olması adına çaba harcayan bir kurum<br />

olarak anılıyor. Son olarak KKTC’de FIJET kurulması<br />

kararı alan FIJET yönetiminin mottosu ise, “Sürdürülebilir<br />

Turizm, Sürdürülebilir Barış” olarak lanse ediliyor.<br />

FIJET Bosna<br />

Hersek’in<br />

kuruluşuna,<br />

FIJET Türkiye ile<br />

birlikte Merima<br />

Ferhatoviç<br />

de tanıklık<br />

etti. Canan<br />

Toprakkaya,<br />

Hüseyin<br />

Kurtoğulları,<br />

Merima<br />

Ferhatoviç, Delal<br />

Atamdede ve<br />

Dario Novaliç.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

87


Geziyorum Öyleyse Varım<br />

MAVININ ELLI TONU;<br />

MALDiVLER<br />

SEMA TAŞTAN ÇELEPCİ<br />

Maldivler ilginç bir ülke... Ülkede yaklaşık 1200 ada<br />

bulunuyor. Uçakta mutlaka pencere kenarında oturun ki<br />

bu adaların kuşbakışı görünüşünü izleyin. Tam bir renk<br />

cümbüşü, mavinin her tonunu göreceksiniz. Adaların<br />

nasıl oluştuğunu da anlayabileceğiniz, anlatması<br />

imkânsız, büyüleyici bir görüntü... Sadece 280 civarı<br />

adada yerleşim var. Bunlardan da yaklaşık 90 adedi,<br />

otellerin bulunduğu Resort Adalar... Her Resort Ada'da<br />

bir tane otel mevcut. Otelin sahilde tesisleri bulunduğu<br />

gibi, su üstü bungalovları da oluyor. Tekneyle gezerken<br />

olmayan adaları var ederek yeni yapılan Resort Ada<br />

otellerini görünce insan şaşırmıyor değil.<br />

Maldivler, fotoğraflarda görünen o enfes sahilleri ve<br />

otelleriyle ünlü bir ada, fakat şeriatla yönetildiği için<br />

ülkeye alkol sokmak, ülkede alkol satmak ve alkol<br />

kullanmak yasak. Sadece Resort Adalar'da (yani lüks<br />

otellerin olduğu adalarda) alkol kullanımı serbest. Male,<br />

Hulhumale ve diğer adalarda ise alkol kesinlikle yasak.<br />

Maldivler programımız; 1 gece Male, 4 gece Maafushi,<br />

3 gece Thulusdhoo ve 1 gece Hulhumale Adası'nda<br />

konaklama şeklinde oldu. Ben Male’ye mutlaka bir gün<br />

ayırmak istiyordum. Gideceğimiz ada olan Maafushi’ye<br />

cuma günü feribot olmaması da ilk günü Male’ye<br />

ayırmamızı sağladı. Ertesi gün de feribot öğle<br />

saatlerinde olunca, Male’yi bol bol gezme<br />

fırsatı yakaladık. Havaalanından teknelerle<br />

Male’ye ulaşılıyor. Gittiğinizde göreceksiniz ki<br />

iki adayı birbirine bağlayan bir köprü yapılıyor.<br />

Oldukça gereksiz bulduğum bu köprünün, yüzlerce<br />

feribottan ekmek parası çıkaranları işsiz<br />

bırakacağı bir gerçek.<br />

Maldivler’de şeriat geçerli olduğu için özellikle<br />

Male ve Hulhumale’de derli toplu giyinmekte<br />

fayda var. Yani bloglarda abartıldığı şekilde bir<br />

durum söz konusu değil elbette ama Antalya,<br />

İzmir şehir merkezinde bikiniyle dolaşamadığınız<br />

gibi, burada da dolaşamıyorsunuz. Durum<br />

biraz sizin kişisel tercihinize de kalıyor, fakat<br />

üstünüzde bikini ve sahil elbisesiyle de inmeyiverin.<br />

Zaten Male’de bikiniyle denize girebileceğiniz<br />

bir yer de yok.<br />

Male, Maldivler’e dair gördüğünüz fotoğraflardaki<br />

hiçbir özelliği taşımayan bir ada.<br />

Maldivler'in başkenti olan bu ada yüksek<br />

apartmanlarla çevrili, sokaklarında arabalardan<br />

çok motosikletlerin gezdiği, pek de temiz<br />

olduğunu söyleyemeyeceğim kalabalık bir yer.<br />

Male, hem iş olanakları hem de üniversitesi<br />

olmasından dolayı diğer adalardan inanılmaz<br />

göç alan bir yer. Bu yüzden yerel halkın ufacık<br />

evlerde oldukça kalabalık bir nüfusla yaşadığını<br />

görüyorsunuz. Kiraların çok yüksek, maaşların<br />

ise düşük olmasından dolayı yerel halkın yaşam<br />

kalitelerinin Male’de ortalamanın altında olduğunu<br />

söyleyebilirim. Arka sokaklarda gezerken<br />

göreceğiniz evler ve yaşam oldukça zorlayıcı<br />

şartları barındırıyor. İnsanlar birden çok işte<br />

çalışmak zorunda kalıyor. 1 oda 1 salon evin<br />

kirasının 1000 dolar civarında olduğunun altını<br />

birkaç kez çizip, maaşların da 500, 750, 1000<br />

dolar gibi rakamların etrafında gezindiğini söyleyeyim<br />

de Male’de yaşam şartlarını anlamak<br />

biraz daha kolaylaşsın.<br />

88 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Geziyorum Öyleyse Varım<br />

Male’de gezerken kullanabileceğiniz tek<br />

toplu taşıma aracı taksiler. Adanın neresine<br />

giderseniz gidin 2 dolar. Maldivler<br />

mutfağı, Hint ve Sri Lanka mutfağının<br />

karışımı; meyvelerin şahı, bol bol baharat,<br />

bol bol acı!!! Bol noodle, bol deniz ürünü,<br />

bol pilav... Ve tabii acı, acı, acı!!! Garanti<br />

ediyorum, Maldivler’de acıya doyacaksınız<br />

:-) Ben sofradan her kalktığımda dudaklarım<br />

botokslanmış kıvamında gezdim<br />

birkaç saat. İnanın botoks yaptırmaya<br />

hiç gerek yok; bu "chillypaste" dedikleri<br />

sostan yiyin birazcık, dudaklar iki katına<br />

çıkıveriyor zaten.<br />

Maldivler'in ünlü camisi ve İslami merkezi<br />

Büyük Cuma Camii (Grand Friday Mosque<br />

& Islamic Centre)... Avlusunun mermerlerle<br />

kaplı olduğu, insanların sanki camii<br />

avlusunda olduklarını unuttukları, ağaç<br />

gövdesinde sohbet etmek için oturdukları<br />

camii, altın rengi çatısıyla dikkat çeken bir<br />

yapı. Maldivlerde bulunan her camii gibi,<br />

bu camiinin de kapı ve pencereleri sonuna<br />

kadar açık.<br />

Bu cadde üzerinde "Jetty" adı verilen minik<br />

iskelelerden adalara giden hız feribotları<br />

kalkıyor. Taksilerin önünde dans ettiği<br />

iskeleleri görürseniz, bilin ki onlar da<br />

havaalanına gidenler. Bu caddeyi takip<br />

ettiğinizde, adanın öbür tarafında ise yeni<br />

yapılan harika bir plaj göreceksiniz. Plajın<br />

sonunda halk feribotlarının kalktığı iskele<br />

var. Biz diğer adalar olan Maafushi ve Thulusdhoo’ya<br />

bu iskeleden halk feribotuyla<br />

gidip geldik. Adalar arası ulaşımda ya kişi<br />

başı en az 40 dolar verip hız tekneleriyle<br />

ulaşımı sağlamak durumundasınız ya da 2<br />

dolar verip halk feribotunu kullanabilirsiniz.<br />

Tabii bu bizim gittiğimiz yerel adalar<br />

için geçerli. Eğer lüks otellerin bulunduğu<br />

Resort Adalar'a gidiyorsanız, oraya halk<br />

feribotu kalkmıyor doğal olarak.<br />

Maldivlere gitmişken iyice keşfetmek isterseniz,<br />

günübirlik turlarla da olsa Male’yi<br />

görmenizde fayda var derim. Biz Male’den<br />

Maafushi Adası'na geçtik ki, burası Maldivler'in<br />

en bilinen, en turistik adalarından biri.<br />

Bu adada pek çok konaklama alternatifi<br />

de mevcut. Turistik olduğu kadar aktivitesi<br />

de hesaplı ve bol olan bir ada. Günübirlik<br />

Resort Ada turu, balık tutma turu, şnorkel,<br />

tüplü dalış, adalar turları gibi pek çok alternatif<br />

mümkün. Ve bunlardan ne kadarını<br />

yapabilirseniz o kadar iyi...<br />

Maafushi Adası ve Maldivler'in pek çok<br />

yerel ama turistik adasının temel sorunu,<br />

adaların görünmeyen arka yüzünde<br />

çöplerin olması... Ve tabii yapılaşmanın<br />

çirkinliği... Biz gözlerimizi kapatıp, yeni<br />

yapılaşmanın çirkinliğinden ise yerelin<br />

güzelliğine odaklandık.<br />

Maafushi’de oldukça keyifli ve dolu<br />

dolu zaman geçirdikten sonra, tam ters<br />

istikametteki Thulusdoo Adası'na uzun<br />

bir yolculuğun ardından vardık. Bu adanın<br />

popülerliği aslında daha çok sörf severler<br />

için. Çünkü adanın açıklarında sörfçüler için<br />

harika bir dalga noktası var. Bu yüzden de<br />

dünyanın pek çok yerinden bu adaya sörf<br />

yapmaya gelenler oluyor. Adadaki ufak<br />

tefek sahil otellerinin hepsi de bu yüzden<br />

sörf oteli kıvamında.<br />

Adanın ara sokakları kesinlikle bisikletle<br />

gezmeye değer. Çünkü rengârenk evleriyle,<br />

sokak arasındaki hamaklarıyla kendine<br />

ait çok hoş bir dokusu var. Adadaki<br />

evlerin renklerinin aslında siyasi bir anlam<br />

taşıdığını da yerel halkla sohbet ederken<br />

öğrendik. Sonuçta Maldivler'deki tüm partiler,<br />

dini temelli olsalar da kendi aralarında<br />

görüşleri ayrılıyor ve her partinin kendine<br />

has bir rengi var. Halk da hangi partiyi<br />

destekliyorsa, evlerini o partinin rengine<br />

boyuyor.<br />

Thulusdoo Adası, Maafushi Adası'na göre<br />

aktiviteler açısından daha pahalı bir ada.<br />

İyi ki aklımızdaki tüm aktiviteleri yapmışız<br />

dedik. Adada modern bir iki lokanta<br />

bulunuyor. Gittiğimiz her yerde olduğu<br />

gibi Maldivler’de de her gün farklı yerlerde<br />

farklı lezzetleri denedik. Ama tabii tüm<br />

yediklerimizin ortak noktası acı, acı, acı...<br />

Acı sevmiyorsanız altını çize çize belirtmeniz<br />

gerekiyor, benden söylemesi...<br />

Biz Maldivler’de son olarak Hulhumale’de<br />

kaldık ki, burası aynı zamanda havaalanının<br />

bulunduğu ada. Turistlere ayrılmış olan<br />

kısım, bu sahilin en sonunda yer alıyor. Fakat<br />

oldukça turistik olan bu sahil, şeriatla<br />

yönetilmeyen bir Maldivler’de olsaydı,<br />

Miami sahillerinden eksik kalmazdı. Sahilde<br />

boydan boya bir yürüyüş yapıp, denizin<br />

de tadını çıkardık ve Maldivler’e vedamızı<br />

insanların dolup taştığı Male’ye alternatif<br />

olarak kendilerinin inşa ettiği Hulhumale<br />

Adası'ndan yaptık.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

89


In the heart of Kalamış<br />

Accompanied by your favorite songs<br />

We are keeping alive the modern tavern culture…<br />

0552 252 52 95<br />

kalamariafenerbahce


Advertorial<br />

Kadıköy’de alışılmışın dışında yepyeni bir mekân:<br />

MATHILDA’S COCKTAIL BAR<br />

PINAR BALTACI<br />

Kadıköy, Caferağa Mahallesi, bugünlerde yepyeni bir<br />

mekâna ev sahipliği yapıyor. Kadıköy’ün alışılmış düzeninde<br />

daha farklı bir konsepte sahip olan Mathilda’s<br />

Cocktail Bar, özel bir kokteyl bar... Kadıköylülere yeni<br />

tatlar sunmak adına çeşitli kokteyllerin hazırlandığı<br />

mekânda cocktail workshopları da dikkat çekiyor.<br />

Haftada bir gün profesyonel olarak gerçekleştirilen<br />

cocktail workshoplara, dans gibi farklı konseptler eşlik<br />

ediyor. Onun dışında özel olarak arkadaş grubunuzla<br />

gittiğinizde, kendi kokteylinizi World Class Türkiye<br />

2.’si Vedat Akar’ın eşliğinde yaratabiliyor ve keyifli<br />

vakit geçirebiliyorsunuz.<br />

KENDİ KOKTEYLİNİZİ KENDİNİZ HAZIRLAYIN<br />

Kadıköy’e farklı bir konsept kazandıran Mathilda’s<br />

Cocktail Bar'ın ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor<br />

mekân sahibi Vedat Akar: "Barmenlerin sürekli olarak<br />

'bir kokteyl barım olsun' şeklinde hayalleri vardır. Ben<br />

de bununla ilgili ciddi adım atmamıştım ama Kadıköy’de<br />

bu mekân denk gelince, burada ihtiyaç olan bir<br />

kokteyl barı açabileceğime karar verdim ve Kadıköy’ün<br />

alışılmış düzeninden daha farklı bir konseptle<br />

devam etmek istedim. Kadıköy bira ağırlıklı bir bölge,<br />

ben de kokteyle insanları yönlendirip, daha farklı tat<br />

ve lezzetleri deneyimlemeleri için çalışıyorum. Bunun<br />

altını besleyebilmem için insanlarla birebir iletişim<br />

halinde olmam gerekiyordu, bunun da en kolay yolu<br />

misafir çalışandan ziyade kokteyl workshoplarıyla<br />

isteğimi desteklemek oldu. Bazı gruplar kimi zaman,<br />

‘kendi kokteylimizi kendimiz yapmak istiyoruz’ şeklinde<br />

isteklerle geliyor. Konuklarımız barın arkasında ya<br />

da önünde benimle beraber kokteyl hazırlayabiliyor."<br />

BİRBİRİNDEN FARKLI LEZZETLER<br />

Mathilda’s Cocktail Bar mutfağında ise ceviche,<br />

sashimi ve mini tapazlar dikkat çekiyor. Özellikle<br />

turşu tempureye bayılacağınızı düşünüyoruz. Bunların<br />

dışında Uzakdoğu usulü çeşitli minik ve lezzetli<br />

atıştırmalıklar da menüde bulunuyor. Yemek ve içkinin<br />

dışında mekânda DJ konseptiyle insanlara daha kaliteli<br />

müzik dinletmek hedefleniyor. Farklı deneyimlere<br />

sahip olmak istiyorsanız, Mathilda’s Cocktail Bar’ı<br />

mutlaka ziyaret edin.<br />

YENİLİKLERİ DENEMENİN ADRESİ:<br />

MATHILDA’S<br />

Lokal üreticiyi desteklemek adına Çanakkale’den<br />

çıkan domatesi, Kırkağaç’tan<br />

çıkan kavunu, Malatya’dan çıkan kayısıyı<br />

kullanan Vedat Akar; "Tüm bunlarla karbon<br />

ayak izini düşürmeye çalışıp yeşil restaurant,<br />

yeşil işyeri bünyesine girmek adına<br />

çabalıyorum. Hem yerli dönüşüme katkı<br />

sağlıyor, hem karbon ayak izini düşürmek<br />

için lokal ürünler kullanıyor, hem de coğrafi<br />

işaretli konumları kullanarak ithal ürünlere<br />

nazaran yerli ürünleri tercih etmeye çalışıyorum.<br />

Bize yeniliklere açık, damak zevkini<br />

geliştirmek isteyen, kulağına hâkim, müziğe<br />

aşık insanlar geliyor. Kadıköy’e farklı bir<br />

renk getirdik, herkesi yenilikleri denemeye<br />

Mathilda’s Cocktail Bar'a bekliyoruz. Öncü<br />

olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz"<br />

şeklinde konuştu.<br />

ÖDÜLLÜ BARMEN:<br />

VEDAT AKAR<br />

Tam 15 yıldır restaurant<br />

sektöründe olan Vedat<br />

Akar, Antalya’da mutfakta<br />

başladığı mesleği yıllar<br />

içerisinde barın arkasına<br />

doğru evrilterek, rotasını<br />

Kadıköy’e çevirmiş<br />

yetenekli bir barmen. Kendi<br />

hikâyesini şu sözlerle anlatıyor<br />

Akar: "Yedi-sekiz yıl<br />

mutfakta zaman geçirdikten<br />

sonra bar için ufak ufak<br />

adımlar attım. Bara geçtikten<br />

kısa bir süre sonra da<br />

yarışmalar ile ilgilenmeye<br />

başladım. Hommade Tonik<br />

Yarışması'yla birinci oldum.<br />

Türkiye’nin en kaliteli<br />

barmenlerinin katıldığı bir<br />

yarışmaydı, jüride de çok<br />

tanınan isimler vardı. Diğer<br />

taraftan Word Class isimli<br />

yarışma, dünyadaki altmış<br />

ülkenin birincisini bir sene<br />

boyunca hazırlayarak, ülkesindeki<br />

bütün barmenleri<br />

yarıştırıp, birincisini seçen<br />

ve global finale gönderen,<br />

dünyanın en prestijli<br />

barmen yarışmasıdır. Bir<br />

kokteyl yarışması ya da<br />

sadece bir içki yarışması<br />

değil, barmenin kendisi ile<br />

ilgili bir yarışma bu. Onun<br />

2017 Türkiye ayağında Türkiye<br />

üçüncüsü oldum. Yine<br />

aynı yarışmada 20<strong>18</strong> yılında<br />

Türkiye ikincisi oldum."<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

91


Müzik ve Yol<br />

İskoçyalı müzisyen Paul Dwyer:<br />

İstanbul’da zengin bir<br />

mozaik var!<br />

PINAR BALTACI<br />

İlk defa 1988 yılında yolu İstanbul’a<br />

düşen İskoçyalı müzisyen Paul Dwyer,<br />

o yıllardan bu yana ülkemizde müzik<br />

çalışmalarına devam ediyor. Üniversite<br />

yıllarından bugünlere müzik<br />

yaşamında yan yana olduğu Andy<br />

ile 1980’li yılların sonlarında ilk defa<br />

Hilton’da sahne olan Paul Dwyer,<br />

1991 yılında yaptığı evliliğin ardından<br />

İstanbul’a tamamen yerleşir. “Endipol”<br />

grubu olarak yollarına devam eden<br />

Paul ve Andy, 90’larda Zülfü Livaneli,<br />

MFÖ ve Grup Gündoğarken gibi çeşitli<br />

sanatçıların yanında da çalışmalarını<br />

sürdürürler. 2005’te Türkiye vatandaşı<br />

olan Paul, 2010’da Habertürk’te<br />

“Müzik ve Paul” isimli TV programı ile<br />

Türkiye’yi şehir şehir dolaşma imkânı<br />

bulurken; türküleri kendi yöresinde<br />

söyleyerek, müzik ve kültür arasındaki<br />

bağı da yakalama fırsatına sahip olur.<br />

1988 YILINDAN BU YANA<br />

İSTANBULLU<br />

"İstanbul’a ilk geldiğiniz yıllara dönelim.<br />

Nasıl bir düşüncedeydiniz?" diye sorduğumuzda,<br />

düşündükleri ve karşılaştıkları<br />

arasında büyük fark olduğunu ifade<br />

eden Dwyer; "İlk geldiğimiz yıllarda<br />

çok farklı ve modern gelmişti bize<br />

İstanbul. Tabi başlarda çok fazla bir<br />

şey anlamamıştık. Hiç bilmediğimiz bir<br />

dil... 1980’li yılların sonunda Türkiye’de<br />

İngilizce bilen kişi sayısı da bu kadar<br />

fazla değildi. Hemen tarihi yerlerini<br />

gezmeye, müziklerini dinlemeye<br />

başladık. Yemeklerinize zaten sonsuz<br />

bir saygımız var. Harika, çok beğeniyoruz.<br />

Farklı ve çok zengin bir mozaik var<br />

burada. Bize tek bir vapurla Avrupa’dan<br />

Asya’ya geçmek çok şaşırtıcı geliyordu.<br />

Bir vapura biniyor ve sadece 20 dakika<br />

sonra kıta değiştiriyorsunuz. Tekrar<br />

İskoçya’ya gittiğimde bunu büyük bir<br />

heyecanla anlatmıştım. Hilton’da müzik<br />

yaparken eşimle tanıştım. 1991 yılında<br />

evlenince, ben de artık İstanbullu<br />

olmuştum" diyor.<br />

“BİR KÜLTÜRÜ ANCAK<br />

O DİLİ İYİ ŞEKİLDE BİLİRSENİZ<br />

ANLAYABİLİRSİNİZ”<br />

İstanbul’da birçok müzisyenle<br />

tanışan Andy ve Paul; Aylin Livaneli,<br />

Zülfü Livaneli, İlhan Şeşen, MFÖ, Grup<br />

Gündoğarken gibi çeşitli sanatçılarla<br />

çalışarak, parçalarını seslendirme<br />

imkânı buluyorlar. İlk olarak ülkemizde<br />

kendi müziklerine yakın olan ezgileri<br />

seslendirmeyi tercih eden ikili, hiç ders<br />

almadan kulaktan dolma bilgilerle kısa<br />

zamanda Türkçeyi öğrenmeyi başarıyor:<br />

92 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Müzik ve Yol<br />

“Bir kültürü iyi anlayabilmek için mutlaka o<br />

dili çok iyi bilmeniz gerekiyor. Ben de öyle<br />

yaptım ve öğrenme sürecini hızlandırdım.<br />

Böylelikle burada yaşamımı idare ettirecek<br />

birikime sahip olabildim. Çok gençtim<br />

Türkiye’ye geldiğimde. İskoçya’da doğdum<br />

evet ama Türkiye’de doydum diyebilirim.<br />

Çok fazla müzisyenle tanıştık. Zülfü<br />

Livaneli ile tanıştığımız yıllardı 1990’lar.<br />

Zülfü ağabeyimizin o yıllardaki albümlerini<br />

yaptık Andy ile... Zülfü ağabey Batı<br />

müziklerine meraklıydı. 'Benim enstrümantal<br />

bir albüm projem var' dedi. Böylelikle<br />

ortak bir çalışmayla ‘Crossroads’ albümünü<br />

çıkarttık. ‘Duygularım Asla Değişmez’ isimli<br />

bir parçamız vardı o zamanlar. Zülfü ağabey<br />

dinledi ve çok beğendi. Sözler yazdı<br />

o parçaya. ‘Saat 4 Yoksun’ albümünde bu<br />

parça ‘Nehir Gibi’ ismiyle yer buldu. Zülfü<br />

ağabeye bu besteyi vermekten dolayı<br />

her zaman mutluluk duyduk. Beraber çok<br />

çalıştık, konserler verdik. Kendisine sonsuz<br />

bir sevgim ve saygım vardır.”<br />

ANADOLU EZGİLERİNİ GENÇ<br />

MÜZİSYENLERLE SESLENDİRİYOR<br />

Anadolu’yu gezip kültürünü araştırdığı<br />

bir programın sunuculuğunu üstlenen<br />

Paul Dwyer, sosyal medyada uzun süredir<br />

gördüğü yoğun ilgiyi ise şöyle özetliyor:<br />

“Programımızın sonunda o bölgelere has<br />

yöresel türküler söylemeye ve araştırmaya<br />

başlamıştım. Programın kapanışını da bazı<br />

türkülerden gitarla kısa kısa söyleyerek<br />

yaptım. Çok olumlu tepkiler sonucu albüm<br />

konusunda herkes ısrarcı olunca da stüdyoya<br />

girdik ve ‘Karşıdaki Dağda Duman<br />

Var, Kar Yok’ albümü ortaya çıktı. Hatta<br />

klip de bir dağda çekildi. Güzel bir iş çıktı<br />

ortaya. Ardından sosyal medyada görünür<br />

olmaya başladık. Oğlumlu beraber söylediğim<br />

bazı parçaları yayınladık. Özellikle<br />

genç müzisyenler çok ilgilenerek, kendi<br />

videolarını gönderdiler ve bana birlikte<br />

düet yapmayı teklif ettiler. Biz de Anadolu<br />

ezgilerini böylelikle yorumlamaya başladık.<br />

YouTube üzerinden videolarımız hayli fazla<br />

dinleniyor.”<br />

“KÖYLÜLER MİSAFİRPERVER VE<br />

ÇOK İÇTEN”<br />

Anadolu’yu karış karış gezdiği programda<br />

birçok farklı kültüre tanıklık etmenin verdiği<br />

mutluluğu da şu sözlerle anlatıyor Dwyer:<br />

"Anadolu’nun her ili, kendine has bambaşka<br />

bir dünya. Programımız sayesinde tam 75 il<br />

gezdim, yüzlerce sanatçı ve ozanla tanıştım.<br />

Anadolu’da beni en çok saflık ve temizlik<br />

etkiledi. İstanbul’da ve aslında birçok büyük<br />

şehirde aynı duyguları görmeniz mümkün<br />

değil. Herkes kendi mücadelesi ve savaşı<br />

içerisinde buralarda... Programa ilk başladığım<br />

zamanlarda Anadolu müziklerini, o<br />

kökleri görerek ve anlayarak araştırmak<br />

istiyordum. Tabii sadece müzikleri de değil,<br />

aynı anda insanlarını da merak ederek çıktım<br />

yollara. Köylüler çok misafirperver ve içtendi.<br />

Direkt kapılarını açıyorlar uzaklardan<br />

gelmiş bir yabancıya. Ben tüm gezileri kendi<br />

yöresel kıyafetimle gerçekleştirmiştim. Çok<br />

hoşlarına gidiyordu. Çok farklı giyinmiş bir<br />

yabancı Türkçe konuşuyordu. Kültürlerimiz<br />

kaynaştı diyebilirim."<br />

MERSİN YAYLALARINDA ÇEKİMLER<br />

Program sırasında deneyimlediklerinden<br />

de bahseden usta müzisyen, hiç unutamadığı<br />

bir anısını dergimiz okurları için<br />

şöyle paylaşıyor: "Anadolu’daki tereyağı<br />

ve yumurtanın lezzetini hiç unutamıyorum.<br />

Mersin’de bir yaylaya çıkmıştık, Erdemli<br />

ilçesinde. Yöresel bir sanatçı, yörük türkülerini<br />

seslendirdi. Tam çekimler bitecekken<br />

sis geldi ve yağmur yapmaya başladı. Kameraları<br />

apar topar topladık, orada sadece<br />

bir ev vardı. Teyze bizi çağırdı evine, güzel<br />

bir sofra hazırlamıştı. Ona hayır demek<br />

mümkün değildi, üşümüş ve ıslanmıştık.<br />

Orada yediğim yiyecekleri hiç unutamıyorum.<br />

Her şey organikti. O gün tepeden<br />

inerken bir araba durdu önümüzde. Davul<br />

zurnalarla bir folklör ekibi indi araçtan.<br />

Yolun ortasında oynamaya başladılar. Çok<br />

eğlenmiştim, inip biz de oynadık. Anadolu’ya<br />

özgü oyunlarda beni en çok zeybek<br />

etkiledi. Çok denedim ama oynayamadım."<br />

KÜLTÜRLERİN YAŞAMASI İÇİN<br />

DESTEK ŞART!<br />

Anadolu kültürünün yok olmaması için<br />

desteğin şart olduğunu belirten Paul Dwyer,<br />

sözlerini şöyle sonlandırıyor: "Aydın Tire’de<br />

yaşlı bir amca curaları topluyordu. Kendi<br />

başına sadece kültürel bir değerin yok<br />

olmaması için... Destek şart bu anlamda... Bir<br />

de Antakya’dan özellikle çok etkilendiğimi<br />

söylemek isterim. Tüm dinlerin birleştiği, kültürel<br />

anlamda çeşitliliğin olduğu bir bölgeydi.<br />

Mezopotamya’ya yakın olması, birçok farklı<br />

medeniyetin orada toplanmasını sağlamış.<br />

Türkçe, Kürtçe, Arapça gibi farklı dillerde<br />

parçalara rastlamak mümkün... Alevisi,<br />

Sünnisi, Hristiyanı bir arada yaşıyor. Türkiye’de<br />

gittiğim her yerde çok etkilendim ama<br />

Antakya’da farklı kültürleri bir arada görmek,<br />

benim için çok keyifli bir deneyim oldu."<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

93


Ajanda<br />

BAHARA ETKİNLİKLERLE<br />

‘MERHABA’ DEYİN!<br />

PINAR BALTACI<br />

Güneşin yüzünü gösterdiği, ağaçların baharı dallarında taşımaya başladığı,<br />

çiçeklerin rengârenk sokakları ve bahçeleri süslediği nisan ayına merhaba dedik.<br />

Doğa uyanırken, haydi siz de kış aylarının yorgunluğunu çok farklı etkinliklerle atın.<br />

Evlerimizden çıkma vakti geldi, gelin bir göz atalım baharın etkinlik ajandasına...<br />

Nisan<br />

BAROK MÜZİĞİN CAZLA<br />

BULUŞMA NOKTASI;<br />

L’ARPEGGIATA<br />

2000 yılında Christina Pluhar<br />

önderliğinde kurulan L’Arpeggiata,<br />

hem klasik müzik sanatçıları hem<br />

de caz müzisyenlerinden oluşuyor.<br />

“Henry Purcel Doğaçlamaları”<br />

albümünün başarısının ardından<br />

L’Arpeggiata, bu defa projesini<br />

Heandel eserlerinden oluşturdu ve<br />

“Händel Goes Wild” adlı bir albüm<br />

çıkardı. Albümde caz ile barok<br />

müziğin buluşması, hem hayranlık<br />

hem de hayret uyandırıyor. 25<br />

Nisan’da bu albümü canlı olarak İş<br />

Sanat’ta dinleyebilirsiniz.<br />

JOLLY JOKER<br />

ANTALYA KONSERLERİ<br />

BAŞLIYOR<br />

Jolly Joker Antalya Sahnesi, müzik<br />

dünyasının önde gelen isimlerini<br />

ağırlamaya devam ediyor. Nisan<br />

ayında yolunuzu Akdeniz'e düşürme<br />

planlarınız varsa şimdiden<br />

yerinizi ayırtın. Sıcak Antalya akşamlarınızı<br />

renklendirecek müzik<br />

dolu geceler sizi bekliyor olacak.<br />

Konserler, 13-19-20 ve 27 Nisan<br />

tarihlerinde Jolly Joker Antalya<br />

Sahnesi'nde.<br />

101 İSTANBUL LEZZETİ'Nİ<br />

ESMA SULTAN YALISI'NDA<br />

TADIN<br />

İstanbul’un en sevilen etkinliklerinden<br />

101 İstanbul Lezzeti Festivali zamanı<br />

geldi çattı. Tek biletle yüzlerce lezzet<br />

tadabileceğiniz festival, yedinci yılında<br />

yine farklı lezzetleri, iştah kabartan<br />

sunumlarla en sevilen restoranları ve<br />

yetenekli şefleri, İstanbul’un en güzel<br />

mekânlarından Esma Sultan Yalısı’nda<br />

bir araya getiriyor. 101 İstanbul Lezzeti<br />

Festivali, 28 Nisan Pazar günü Esma<br />

Sultan Yalısı'nda!<br />

96 Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June


Ajanda<br />

Mayıs<br />

Haziran<br />

İZMİR ZORLU PSM<br />

CAZ FESTİVALİ,<br />

FAZIL SAY'I AĞIRLIYOR<br />

Ülkemizin değerli müzik hazinesi, dünyaca<br />

ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say ile<br />

şiirin müziğe dönüşeceği özel bir geceye<br />

konuk olmaya ne dersiniz? 12 Mayıs tarihinde<br />

Fazıl Say, kendisine Serenad Bağcan’ın<br />

güçlü sesiyle eşlik edeceği İzmir Zorlu PSM Caz Festivali<br />

kapsamındaki konserinde, Türk şairlerinin unutulmaz eserlerini<br />

besteleyerek hazırladığı şarkılarının yanı sıra İzmir Büyükşehir<br />

Belediyesi’nin 150. kuruluş yılı sebebiyle bestelediği “İzmir Süiti<br />

Opus 79” isimli eserinin performansını gerçekleştirecek.<br />

ANADOLU EZGİLERİ,<br />

MAYIS AYINDA<br />

ANKARA'DA!<br />

Türk Halk Müziği'nin güçlü<br />

yorumcularından Erdal Erzincan,<br />

bağlamasıyla Ankaralı sevenlerine<br />

müzik ziyafeti sunmaya hazırlanıyor.<br />

Erzincan'ın müzikal zevki doğrultusunda seçilmiş beş ayrı<br />

bağlama ile düzenlenecek olan bu konserde Bağlama Düzeni, Bozuk<br />

Düzen, Misket Düzeni, Ruzba Düzeni diye tabir edilen farklı<br />

akort şekilleri kullanılacak. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden<br />

derlenmiş sözlü ve sözsüz ezgilerin yanı sıra sanatçının kendisi<br />

tarafından bağlama için bestelenmiş olan eserlerinden oluşacak<br />

konser, 14 Mayıs'ta MEB Şura Salonu'nda gerçekleştirilecek.<br />

'GÜLDÜR GÜLDÜR SHOW'<br />

EGE'DE!<br />

Ekranların beğenilen komedi<br />

programı Güldür Güldür Show, 10<br />

Mayıs'ta Denizli Açıkhava Tiyatrosu'nda<br />

seyirciyle buluşacak. Günlük<br />

hayatın sıradan konularına farklı bir<br />

bakış açısı ile yaklaşan Güldür Güldür<br />

Show; aileden aşka, şöhretten<br />

teknolojiye, futboldan arkadaşlığa<br />

birçok konuya yine kendi mizah<br />

anlayışı ile yeni yaklaşımlar ve<br />

çözümleriyle kahkahanın adresi olmaya devam ediyor.<br />

ANADOLU<br />

ATEŞİ<br />

YANMAYA<br />

DEVAM EDİYOR<br />

Dünyaca ünlü dans<br />

grubu Anadolu<br />

Ateşi, düzenli olarak<br />

her yıl Nisan-Kasım<br />

arası yaz döneminde<br />

kendi gösteri mekânı Antalya Aspendos Arena’da haftada iki gün<br />

sahne alarak, ülkemize gelen turistlere kültürel zenginliğimizi<br />

gösterilerle sunuyor. Anadolu Ateşi, 23 Mayıs'ta İzmir Bornova<br />

Aşık Veysel Açıkhava Tiyatrosu'nda olacak.<br />

SEZON FİNALİNE SÜRPRİZ İSİM:<br />

ANNA TSYBULEVA<br />

İstanbul Resitalleri 20<strong>18</strong>-2019 Sezon Finali, dünyanın<br />

en prestijli yarışmalarından Leeds Uluslararası Piyano<br />

Yarışması 2015 Şampiyonu Rus piyanist<br />

Anna Tsybuleva ile 14 Haziran'da Sakıp<br />

Sabancı Müzesi the Seed'de! Moskova<br />

Konservatuvarı'nı "En İyi Öğrenci"<br />

olarak bitiren, 2012 Gigels (Ukrayna)<br />

ve 2012 Hamamatsu (Japonya) gibi<br />

önemli yarışmalarda dereceler kazanan<br />

Rus piyanist Anna Tsybuleva, üstün<br />

yeteneğini 2015'te kazandığı Leeds<br />

Uluslararası Piyano Yarışması zaferi<br />

ile taçlandırmıştı.<br />

'CHILL-OUT FESTİVAL' YENİDEN İSTANBUL'DA!<br />

Türkiye’nin bir numaralı festivali Chill-Out, İstanbul’daki 14. buluşması<br />

için katılımcılarını 15-16 Haziran’da bir kez daha Garden<br />

Fiesta’da yaratılacak ayrıcalıklı atmosferine davet ediyor. Kendi<br />

yarattığı festival standartlarını<br />

her yıl daha<br />

ileri taşımayı, birçok<br />

yerli ve yabancı örneğe<br />

ilham olmayı sürdüren<br />

Chill-Out Festival’de<br />

İstanbul için avantajlı<br />

birinci dönem biletler<br />

Biletix’te.<br />

ADANA'NIN KİRAZ<br />

FESTİVALİ'NE<br />

DAVETLİSİNİZ<br />

Adana Saimbeyli, Saimbeyli<br />

Kültür Sanat Merkezi'nde her<br />

yıl geleneksel olarak düzenlenen<br />

Kiraz Festivali, bu sene<br />

de Haziran ayında gerçekleştirilecek.<br />

Tüm Türkiye'den<br />

misafirlerin ağırlandığı<br />

festivalde Adana'da en iyi kirazı üreten üreticiler arasında<br />

yarış düzenlenirken, festival konser etkinlikleriyle daha da<br />

renkleniyor.<br />

GEZGİNFEST VAN 2019<br />

Gezginfest Van, bu yıl 21-22-23<br />

Haziran 2019 tarihlerinde<br />

aynı yerinde tüm festivalcileri<br />

bekliyor. Doğunun ilk müzik festivali olma özelliğini taşıyan<br />

GezginFest Van, 2019 yılında yine aynı coşkuyla festival<br />

severlerle buluşacak. Sanatçı Duman ile duyurusu yapılan<br />

festival, 20’den fazla sanatçısıyla bu yıl da Türkiye'nin en<br />

büyük line-up'larından birine ev sahipliği yapacak.<br />

Nisan / Mayıs / Haziran | 2019<br />

April / May / June<br />

97


%'YE VARAN<br />

50<br />

ERKEN REZERVASYON<br />

İNDİRİMLERİNİ KAÇIRMAYIN,<br />

HEMEN 444 0 484'Ü ARAYIN!<br />

#dahafazlatatil

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!