You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SOKRATES’İN TANRI ANLAYIŞI
Sokrates’in kendisine özgü
dinsel bir inancı vardı: o tek bir
Tanrıya inanıyordu. Ölümün
onu bütünüyle yok edemeyeceğine
kendince güveniyordu.
Sokrates site tanrılarını reddetmek
ve dine karşı davranışlarda
bulunmak suçlanmıştır. Burada
dine karşı olmayı, o dönemin
adetlerine ve geleneklerine
aykırı davranmak olarak anlayabiliriz.
O dönemde devlete
karşı gelmek Tanrı’ya karşı
gelmekle eşdeğerdi. Dinsel bir
suç aynı zamanda siyasi bir
suçtu.Sokrates hayatının önemli
anlarında sürekli içinden bir
ses işittiğinden bahseder. Sokrates
hayatının önemli anlarında
sürekli içinden bir ses işittiğinden
bahseder. Bu ses ona
nasıl davranması gerektiğini
emreder. Sokrates içinden duyduğu
bu sese “benim daimonum”
adını verir. Biz buna
vicdan da diyebiliriz. Buyuran,
alıkoyan ve yol gösteren
bu ses ona göre Tanrı’nın sesidir.
Kutsal bir sestir. Tanrının
kendisiyle konuştuğunu söyler.
Tanrıların bizimle sadece rahip
veya kahinler aracılığıyla değil
doğrudan bir iç sesle seslenebileceğini
söyler. Bu sesin ne
olduğu üzerinde çeşitli yorumlar
yapılmıştır. Ne olarak anlaşılırsa
anlaşılsın (vicdan, ahlaki
sezgi vb) bu ses Sokrates’in
ahlak görüşünün akıl yönünü
tamamlayan bir etkendir. Çünkü
bu ses irrasyonel dini- mistik
bir ögedir. Nihayetinde bu
“daimonion” onu mahkemede
ölüme götürmüştür. Suçlamada
Atina’ya yeni tanrılar getirmek
istediği iddiası bununla temellendirilmiştir.
Ksenofon, Sokrates
üzerine hatıralar adlı kitabında,
Sokrates’in inançsız bir
kişiye Tanrı’nın varlığını ispat
etmeye çalıştığını bunu yaparken
insanın yapısından( zekası,
duyuların mükemmelliği vb)
ve doğadaki nizamdan hareket
ettiğinden bahseder. Sokrates
evreni yaratan ve koruyan bir
Tanrı’nın var olduğuna inanır
fakat bunun yanında diğer site
tanrılarına da inanırdı. Bunu
savunmada da görüyoruz. Tanrıları
inkar etmediğini kendisi de
söyler. Kendisini dinsiz olarak
addetmez. O halk dininin boş
inançlarına bağlı değildi. Tanrıların
uygun olmayan şekildeki tasavvurlarına
karşıydı. Bunların kaldırılması
için çalışmıştır. İç sesle
kastetmek istediği belki de: tanrıların
sesini içimizde duymalıyız,
dışarda somut bir şekilde ( dış görünüşte)
aramamalıyız. Sokrates,
Savunması’nda bazen bir Tanrı’dan
bazen de tanrılardan bahseder.
Onun Tanrı anlayışı İslam da
olduğu gibi bir tek Tanrı anlayışı
değildi. O dönemde yaygın olan
inanış şöyledir: Tanrılar vardır bir
de bunların Tanrısı vardır. Tek
olan yüce olan odur. Bundan dolayı
Sokrates’in tanrı anlayışı da
buna uygundur. Bir insanın Tanrı
tasavvuru Tanrıya atfettiği sıfatlara
bağlıdır. Savunması’nda tanrıya
atfettiği sıfatatlar: ‘Tanrı dua edilebilen
bir tanrıdır, Tanrı emreder
ve buyurur, Tanrı hüküm koyar
(kader), Tanrı insanlarla (konuşur),
Tanrı yalan söylemez, Tanrı lütufkârdır,
Tanrı koruyucudur.’
‘’Endişeleriniz
den kurtulmak
istiyorsanız,
yaşamaktan
en çok
korktuğunuz
şeyin bir gün
başınıza
geleceğini
kabul edin.’’
SOKRATES’İN SAVUNMASI
Bu eser Platon tarafından kaleme
alınmış, bir erdem savaşçısı
olan hocası Sokrates’in haksızlıklar
karşısında dik duruşunu
ölümsüzleştirmiştir. Savunma’nın
başka bir aktarımını da
Sokrates diğer öğrencisi Ksenofon
kaleme almış. Ancak
Ksenofon mahkemeye tanık
olmamış, yalnızca duyduklarını
aktarmıştır. Fakat yazdıkları
Platon’un yazdıklarıyla tutarlılık
gösterir. Bundan dolayı bu
metne özgün bir konuşma diyebiliriz.
Eser 3 bölümden oluşur:
1-Sokrates’in kendini savunması
2-Ceza önerisi 3–
Mahkemeye son hitap. Eser
felsefe dünyası için çok önemli
ve mutlaka okunması gereken
eserler arasında hâlâ yerini
korumaktadır.