Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ÖYKÜ
MUTLULUK BİZİ İZLİYOR
Ne zamandan beri burada uyuyakalmışım bilmiyorum. Sanırım gece yağmur yağmış,
her yer toprak kokuyor. Güneşin ilk ışıklar burada uyuyan insanların başucuna vurmuş bile.
Kalktım, silkelendim. Mezarlığın çıkış kapısına doğru yöneldim. Fakat durup dakikalarca yan
tarafı izlememe sebep olan bir adam gördüm. Evet, yanılmıyordum. Adam oturmuş
mezarda yatan kişiye yüksek sesle bir şeyler okuyordu. Önce tereddüt ettim, yanına gitmek
için. Ama gittim. Yanına oturup selam verdim. Biraz muhabbet ettik. Adı Poyraz’mış. Otuzlu
yaşlarının sonunda bir ağabeydi. Dışarıdan bakınca içecek bir adam gibi görünmüyordu. “
Abi, niye içtin bu kadar? Anlatmak ister misin?” Anladım, yine aşk mevzusu. Hayırlısı
bakalım. Adam başladı anlatmaya.
“ Bir kadın var. Ama bu öyle sıradan bir kadın değil. Tanıdığım en güçlü kadın. Bu
kadınla uzun zamandır birlikte yaşıyoruz. Bu kadının ismi yok. Soyutlaşmış biri, hayalim. 38
senedir beklediğim biri diyeyim, gerisini sen anla. Bakma öyle, ruh hastası falan değilim.
Sadece hayallerimle yaşıyorum ve hayalimdeki kadını hiçbir bedende bulamıyorum.
Anlayacağın ona tapıyorum. Hiçbir kadın kaldıramıyor bunu. Ya da ben abartıyorum. Bak
bir şair vardı. Fakat ben onun gibi şiir yazamıyorum. Süslü cümleler kuramıyorum. En fazla
sarılırım. Bak bu hayalimdeki kadın işte. Kimsenin kaldıramayacağını düşündüğüm sevgiyi
kaldıran kadın.
Bir ay önce tanıştım onunla. O gün kafenin birinde görüştüm. Aynı günün akşamında
barın birinde karşılaştım. Dikkatimi çekti. Güzel ve alımlıydı. Dudakları dolgundu; uzun,
kumral saçları vardı. Buğday tenliydi. Gülümsemesiyle ortaya çıkan mükemmel bir gamzesi
vardı. Etkilenmiştim. Yanına gidip oturdum. Birkaç kadeh içtik. Derken çakır keyif olduk. O
anlattı ben dinledim, ben anlattım o dinledi. Bana o kadar çok benziyordu ki… Gece
ilerleyen saatlerde evine davet etti beni. Kahve içip sohbete devam edebilmek için kabul
ettim. Eve gittiğimde şaşkındım. Evin her yeri kitaplarla doluydu. Bu kitaplar nitelikli
yazarlara aitti. Oğuz Atay, Sabahattin Ali gibi yazarlar vardı.
İsmini bilmediğim bu kadına hayranlık duymaya başladım. Kahve ve sohbet kaldığı
yerden devam etti. Kendinden bahsetmeye başladı. Zihnimde soyutlaşmış birisini
yaratmıştım ve o düşüncelerimin somutlaşmış haliydi. Ona karşı hayranlığım giderek arttı.
Sevgi ya da aşka dönüştü sanırım. O anlatıyor ben dinliyordum. Müzik setinden Sezen Aksu
klasikleri yükseliyordu. Bak sana yemin ediyorum, günlerce konuşsa dinlerdim. Sesinde bir
şey vardı. Anlam veremediğim bir sihir… Bütün gece boyunca muhabbetimiz devam etti.
12