You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Dünün ilkel inançsızlarıyla günün çağdaşlık yobazları arasında, “ibadullahı istihkar (Allah’ın
kullarını hor görme)” konusunda tam bir benzerlik bulunduğu da bir başka değişmeyen gerçektir.
İnananları, kendilerine göre en çirkin şekilde karikatürize etmekten şeytanî bir zevk alanlar kendi
iç dünyalarını, kafa ve gönül çöplüklerini resmettiklerini bir anlayabilseler… Tabiî bu da bir idrak
seviyesi ister…
Bir Müslüman başka bir Müslümanı hor görebilir mi?
Din ve iman bağı dışındakilerin mü’minleri küçümsemelerini yine bir ölçüde anlamak
mümkündür. Fakat asıl üzerinde durulması gerekli olan bir müslümanın bir başka müslümanı, yani
aynı imanı paylaştığı insanı veya grupları hor görmesi, küçümsemesi ve ondan kopmasıdır.
Her insanın kendi kültür değerlerine sahip insanlar arasında rahat etmesi, kendisini güvenli
hissetmesi pek tabiidir. Müslümanın da kendi değer ölçülerine bağlı, “Öz nefsi için istediklerini
mü’min kardeşleri içinde isteyen” olması halinde Müslümanlar arasında en büyük mutluluğa
ereceği muhakkaktır. Hatta böyle bir huzur ve mutluluk her müslümanın en tabii hakkıdır. Çünkü
bu, aynı zamanda Müslümanların iman olgunluğunun ölçüsü ve göstergesidir. Zira Aleyhisselatü
vesselam Efendimiz bir hadislerinde, “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de gerçek mü’min olamazsınız…” buyurmuştur.
Toplum fertleri arasında imana dayalı bir sevgi ortamı ve eşitlik duygusunun doğması için,
çok pratik bir de yol göstermiştir: “Aranızda selamı yayınız!” Bu son tavsiyenin önemini, birbirlerine
“Allah’ın selamını bile çok gören” ve fakat aynı toplum içinde yaşayan Müslümanların ya da
Müslüman grupların bulunduğunu kahrolarak hatırladıkça ve gördükçe daha iyi anlıyoruz.
“Beni anla da istersen öldür”
Bir başka ifade ile namaz sonrasında her biri bir tarafa dağılıp giden camiler dolusu
cemaatler gibi aynı saftakilerin ayrılığını düşündükçe ve dinî davranışları ve yaşayışları sebebiyle
Müslümanlara yönetilen ithamların, ayırım yapmaksızın bütün bu Müslümanları hedef aldığına
şahit oldukça selamlaşmanın ne demek olduğunu ve fonksiyonunu idrak ediyoruz. Hedefte
bulunanların zoraki birliğini bile aralarında tesis edemeyen, ortak savunma hissinden yoksun
böylesi bir inananlar topluluğu için, “Aranızda selamı yayınız” tavsiyesi, bir araya gelmenin
başlangıç noktasını göstermesi bakımından ne kadar önemli ve yol göstericidir.
Selamlaşmak, Müslümanlar aleyhinde dilini konuşmaktan, kalbini kötü düşünmekten ve
kıskançlık duygusundan alıkoymayı da beraberinde getirecektir. Her halükârda görüşüp
konuşmayı, büyük bir ihtimalle de sonuçta anlaşmayı ve bütünleşmeyi sağlayacaktır. “Beni anla da
istersen öldür” diyen Arap atasözü, Müslüman kesimdeki çözülüşün, birbirilerini anlayacak kadar
yekdiğerine tahammül edememekten ileri geldiğini belgeler gibidir.
İlk ve olgun Müslümanları tavsif eden ayet, “Kafirlere karşı şiddetli ve zorlu, aralarında şefkatli,
merhametli, yumuşak ve anlayışlıdırlar.” (Fetih; 29) tesbitini yapmaktadır.
22