07.06.2020 Views

SADAP E-DERGİ SAYI 1 HAZİRAN 2020

Serbest Avukatlar Dayanışma Platformu Dergisinin İlk Sayısıdır

Serbest Avukatlar Dayanışma Platformu Dergisinin İlk Sayısıdır

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu husustaki ilk dava da emsal teşkil edecek

bir dava olup, içeriği kolaylıkla internet

sayfalarından bulunabilecek 2014 yılında

Google’a karşı açılmış davadır. (Bknz. Google

Spain SL, Google Inc - Agencia Española de

Daececón de Datos, Mario Costeja González

Davası-2014)

Türkiye’de de yukarıda belirtilen AİHS, Anayasa’mız,

Türk Medeni Kanunu’muz ve KVKK

ile kişisel verilerin artık UNUTULMA HAKKI

kapsamında kayıtlı oldukları ortamlardan,

hukuki dayanağı ve üstün kamu yararı yoksa

silinmesini hüküm altına almıştır.

Türk yargısında ise içtihadi olarak unutulma

hakkına ilk olarak, Yargıtay Hukuk Genel

Kurulu’nun 17.6.2015 tarihli kararında

rastlamaktayız. Unutulma hakkı bu kararda,

Avrupa Adalet Divanı kararına atıfta bulunularak

tanımlanmış ve “üstün bir kamu yararı

olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan ve

geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir

süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini

istemediği kişisel verilerin silinmesini ve

yayılmasının önlemesini isteme hakkı” denilerek

çerçevesi çizilmiştir.

Unutulma hakkı kapsamında şahsi verileri

kaydeden gerçek ve tüzel kişilerin de bu

verileri KOPYALARI VE UZANTILARI DAHİL

TAMAMEN SİLME VE YOK ETME sorumluluğu

altına girdiği, bu sorumluluğa uymayanların

ise çok ciddi cezai yaptırımlarla karşı karşıya

geleceği kanun kapsamına alınmıştır.

Avrupa örnekleri doğrultusunda Türkiye’de

de birtakım başvurular yapılmaya başlanmış

ve sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Anayasa

Mahkemesi’ne yapılan başvurularda emsal

kararlar çıkmaya başlamış ve bu hususta

kanuni dayanakların dışında içtihat oluşturacak

kabuller de hukuk dünyamıza girmiştir.

Yine çok detaya girmeden aşağıda da sıraladığımız birtakım kabuller, hem

Yargıtay Kararlarında hem de Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurularda,

içtihadi olarak ortaya çıkmıştır.

-Suç işlediğine dair haberlerin yer aldığı internet sitesindeki haberler,

kişinin ilgili ceza davasından beraat alması nedeniyle kaldırılmasını

gerektirir.

Detayına girmeyerek belirtelim ki, unutulma

hakkı bu dava ile hukuk dünyamıza girmiş ve

günümüze kadar yapılan binlerce dava ile

hak kayıpları yaşayan kişilerin kişisel verileri

internet ortamından ve dijital ortamlardan

silinmiştir.

-Geçmişte yer almış bir habere aradan oldukça fazla zaman geçmiş

olmasına rağmen ve güncelliğini de yitirmesine rağmen günümüzde

ulaşılması ve kişinin günümüz şartlarında bu eylemi (suç unsuru/ya da

eleştirel bir beyanı vs. ) gerçekleştirmiş gibi gösterilmesi basın ve ifade

hürriyeti kapsamında değerlendirilemez ve bu haberin kaldırılması

gerekir.

-Kişisel bir suç eyleminin kişinin kendisini topluma anlatma gayesi

içinde olan bir kişi olmadığından (siyasetçi, sanatçı gibi), suç kayıtları

da devletçe zaten kayıt altında tutulduğundan üzerinden zaman geçmiş

haberin kaldırılması gerekir.

-İstatistik ve bilimsel bir amaca hizmet etmeyen kişisel verilerin silinmesi

gerekir.

-İfade ve basın hürriyeti ile kişilik hakları karşılaştırıldığında kişilik

hakları daha üstün bastığı takdirde unutulma hakkının kabulü gerekir.

-Haberin içeriğinin doğru olmaması da kişilik haklarına zarar verici nitelikte

olup, dijital ortamdan kaldırılması gerekir.

Haberin üzerinden “uzunca bir süre geçmesi” tanımı muğlak olup, bugüne

kadar uzunca bir süre kavramının içeriğindeki “uzun süre”nin tanımı yapılmamıştır.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin (Karar No: 2018/13080 ) verdiği bir kararda, haberin

üzerinden 9 yıl geçtiğini ve diğer kriterler de birlikte değerlendirdiğinde

kişilik hakları açısından unutulma hakkının kullanılabileceği kararını verdiğini

görmekteyiz.

Oldukça sübjektif görünen “uzunca bir süre” kavramının, olayın niteliğine

göre değişeceğini söyleyebiliriz.

Dijital ortamdaki ve internet ortamındaki haberler için bu “süre” kavramı

muğlaklık ifade etmesine rağmen, KVKK kapsamında düzenlenen kişisel veri

envanterinde belirtilen saklama süresinin sonundaki imha süresi içerisinde

kişisel verilerin imha edilmesi zorunluluğu, farklı kayıt ortamlarında kişisel

verileri tutan (kaydeden) kişiler ve firmalar açısından bir kesinlik ifade etmektedir.

10 | SADAP E-DERGİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!