07.06.2020 Views

SADAP E-DERGİ SAYI 1 HAZİRAN 2020

Serbest Avukatlar Dayanışma Platformu Dergisinin İlk Sayısıdır

Serbest Avukatlar Dayanışma Platformu Dergisinin İlk Sayısıdır

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Birey, geliştirebildiği, kullanabildiği ve yararlanabildiği

yöntem oranında düşünce ve

duygularını ifade edebilir ve özgürleşebilir.

Genellikle de kendi özgürlüğünü kuramayan

kişi, başkasının özgürlüğünü kısıtlamada

daha saldırgan bir tavır sergiler.

Düşüncenin gelişmesi ve özgürleşmesi, bilgi

edinme ve bilginin doğru yöntemlerle değerlendirilmesi,

eleştirel bakış açısıyla doğruluğunun

sınanabilmesiyle olur. Kişi, içinde

yaşadığı toplumun kültürel yapısı, dini, tabuları

nedeniyle oluşmuş dogmatik yansımalarından

kendini arındırabildiği ölçüde

bireyleşir. “Bireyleşme” kişinin kendi aklına,

bilgisine ve yeteneklerine güvenmesini gerektirir.

Böylelikle başkalarına itaat etme gereği

duymaz. Birey, kendi düşüncesini ne kadar

özgürleştirebiliyorsa, genellikle başkalarının

davranışlarına da o oranda özgürlük tanıyabilir.

Otoriter bir yapıda ise kişinin özgürleşmesi,

otoritenin iznine ve onayına tabi

olacağından ortak çıkarlar yerine kişisel

menfaatler ön plana çıkar. Bu durumu ise

“bireyselleşme” kavramıyla ifade edebiliriz.

Aydınlanma dönemiyle birlikte, Aristoteles’e

dayanan fizik anlayışı yerini Newton

fiziğine bırakınca, her olguya “nasıl” sorusu

yöneltilerek cevap aranması, bilimin alanını

genişlettikçe inançların alanı daraltmaya

başlamıştır. Aydınlanma dönemi ile birlikte otoriteden yasaya, itaatten kurala

uymaya ve sorgusuz kabulden akıl ve bilimsel veriler ışığında sorgulamaya

geçişle aklın özgürleşmesinin önü açılmıştır. Yine de bireyin özgür düşünebilmesi

ve düşüncelerinin özgürce ifade edebilmesi, içinde yaşanılan toplumsal

koşullardan (tabular, hurafeler ve otoriteye verilen önem) bağımsız olmayıp,

bu koşulları aşabilmek ise bireyin iradesi ve mücadelesine göre mümkün

olabilmektedir. Bireyin bir otoriteye boyun eğmeksizin kendi yetenekleri ve

çalışmasıyla var olabilmesi için ise yasal güvencelerle korunması zorunludur.

Hukuksal Yönüyle İfade Özgürlüğü:

ABD’ye göre Avrupa’da ifade özgürlüğü, görece daha fazla sınırlandırılmıştır.

Bunun asıl nedeninin, İkinci Dünya Savaşı’nın arenası olması

ve özellikle Yahudiler, Çingeneler ve engellilere yönelik soykırım deneyimini

yaşamaları olduğunu söylemek yanlış olmaz. Avrupa İnsan

Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. Maddesi, ifade özgürlüğüne ilişkindir:

“Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamları

tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın,

görüş sahibi olma, bilgi ve düşünceleri edinme ve yayma özgürlüğünü

içerir. Bu Madde devletlerin yayıncılığı, televizyon veya sinema

işletmelerini izin alma koşuluna bağlamasını engellemez.

Bu özgürlüklerin kullanımı, beraberinde ödev ve sorumlukları getirdiği için,

ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü veya kamu emniyeti menfaatlerine, düzensizliğin

veya suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık veya ahlakın korunması,

başkalarının şöhret veya haklarının korunması, gizli olarak elde edilen bilgilerin

açıklanmasının önlenmesi veya yargı organlarının otorite ve tarafsızlığının

sürdürülmesi için yasa tarafından öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli

olan formalitelere, koşullara, kısıtlamalara veya cezalara tabi tutulabilir.”

30 | SADAP E-DERGİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!