29.11.2020 Views

PodioMag #3 Eylül

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayı <strong>#3</strong> <strong>Eylül</strong> 2020<br />

Türkiye’nin ilk<br />

Podcast Ajansı<br />

Podfresh’in aylık<br />

yayın organıdır.<br />

podcast magazine<br />

Dündem Podcast<br />

Gonca & Orhan yayınları<br />

hakkında merak edilenleri<br />

cevapladılar!<br />

Kıvanç Önder<br />

Podcast Yayıncılığının<br />

“Caz Hali”<br />

Çağatay Gültekin<br />

Podcast'in 3 N'si<br />

PODCAST DÜNYASINDA YAŞANANLAR, HABERLER<br />

YAYINCILARLA RÖPORTAJLAR


3. sayıdan herkese merhaba!<br />

Çok yoğun ve keyifli geçen bir podcast ayının ardından<br />

sizlerle yeniden buluşmak oldukça heyecan verici. Ağustos<br />

ayı içinde başladığımız Podfresh Daily bültenlerimize hafta içi<br />

her sabah Aykut İbrişim ile yaptığımız podcast yayınlarımız da<br />

eklendi. Artık haftanın 5 günü, saat 10:00'da posta kutunuzda<br />

kısacık bir podcast bülteni ve bültende yer alan haberlerin<br />

yorumlandığı podcast ulaşıyor olacak. Özellikle bülten ve<br />

bülten podcasti için yaptığınız bütün cesaretlendirici yorumlar<br />

için teşekkür ediyorum.<br />

Geçtiğimiz Pazar akşamı yayınlanan Podfresh Roundtable<br />

#10 yayınımızın konukları Can Öz ve Ümit Alan'a ise ayrıca<br />

teşekkür etmek istiyorum. Yola çıktığmız ilk günden itibaren<br />

desteklerini görmek bizler için hem çok anlamlı hem de hep<br />

motive edici oldu.<br />

Bu sayının en önemli dosyası olan "Kelle Paça & English"<br />

röportajımız için ise ABD Türkiye Temsilcilikleri Dijital İletişim<br />

Ekibi'ne sonsuz teşekkürler. Türkiye podcast sektörünün gelişimi<br />

ve olgunlaşması adına muazzam önemli bir iş yapıyorlar,<br />

Podfresh ailesi olarak yaptıkları her işi destekliyor ve takip<br />

ediyoruz.<br />

<strong>PodioMag</strong>, Roundtable ve Bülten yayınlarımıza öneri, konuk,<br />

sponsor olmak isteyenler bizlere ulaşabilir ve katkı sunabilirler.<br />

Özellikle son zamanda sizlerle olan yakın iletişim bağımızı<br />

güçlendirmek adına WhatsApp, Telegram ve Slack kanallarımızı<br />

hayata geçirdik. Sizler dahil oldukça podcast dolu içeriklerimiz<br />

artmaya ve keyiflenmeye başlayacak. Sevdiğiniz ve<br />

dahil olmak istediğiniz platformlarda sizlerin katılımını bekliyoruz.<br />

Bu aylık bizden bu kadar, 1 Ekim günü görüşmek üzere!<br />

Uraz Kaspar / uraz@podfresh.co<br />

yayın yönetmeni<br />

uraz kaspar<br />

editör<br />

ilkan akgül<br />

çeviri<br />

oğuz bakır<br />

sosyal medya (staj)<br />

özüm sabay<br />

yorum ve öneriler<br />

feedback@podiomag.co<br />

basın & tanıtım<br />

editor@podiomag.co<br />

reklam & sponsorluk<br />

reklam@podiomag.co<br />

iletişim<br />

0531.3417109


Podcast'in 3 N’si<br />

Nerede, Ne Zaman, Nasıl?<br />

Bazen, uzun zamandır yaptığımız şeyleri neden<br />

yaptığımızı düşündüğümüzde bir alışkanlıktan<br />

ibaret olduğunu fark ederiz. İlk seferinde neden o<br />

işe başladık, neydi bize “Bunu yapmalısın” diyen?<br />

Şimdi bu yazıyı okuyorsan en az bir podcast bölümü<br />

dinlemişsindir ki bir podcast dergisi okuyorsun.<br />

Peki o ilk bölümü neden dinlediğini hatırlıyor<br />

musun?<br />

Hayatın anlamını bulmak için mi, dinlemekten<br />

keyif aldığın bir konuda sohbete ortak olmak için<br />

mi veya o çok merak ettiğin konuda birileri bir<br />

şey anlatırken kendini alıkoyamayıp oynat tuşuna<br />

bastığın için mi? Belki de bunlar ve daha fazlasının<br />

karması olan bir “şey”. Sessizlik, okuyucu uzaklara<br />

bakıp düşünmeye başlar...<br />

Biraz kendimizden uzaklaşıp uzaydan bakalım<br />

dünyadaki resmimize. Kimler nerede, neden, ne<br />

yaparken podcast dinliyor? Bu dünyaya girmelerini<br />

sağlayan motivasyonları ne ve bu sebep hangi<br />

1. N: Nerede?<br />

Önce nerelerde podcast tüketiyoruz, bir ona bakalım<br />

mı? Pandemi sebebiyle evlere kapanmadan<br />

önce birçoğumuz toplu taşımada veya arabada<br />

dinlediğimizi söylesek de yurt dışında durum biraz<br />

farklı. MusicOomph’ta yer alan ve Nielsen, Edison<br />

gibi araştırma şirketlerinin verilerinden derlenen<br />

infografi bize gösteriyor ki Amerika’da podcast<br />

dinleyicilerinin neredeyse yarısı (%49) evde dinlemeyi<br />

tercih ediyor. Araba sürerken dinleyenler<br />

%22, işteyken dinleyenler %11’lik dilimi oluştururken<br />

diğer anlar küçük yüzdelere sahip. Yani bizim<br />

zorunluluktan evde podcast dinlemeye başlama<br />

alışkanlığımız yabancı dinleyicilerde daha önceden<br />

başlamış diyebiliriz.<br />

2. N: Neden?<br />

En basit haliyle düşündüğümüzde, bir şeyler öğrenmek<br />

ve can sıkıntısını gidermek olarak ikiye indirgeyebiliriz onlarca<br />

sebebi. Tabii ki böyle üstünkörü bir gözlemle devam<br />

etmeyeceğim yazıya. Edison Research, bu konuda en<br />

detaylı araştırmayı yapan araştırma şirketi. Amerika’da<br />

yapılan ve Nisan 2019’da yayınlanan çalışmaya göre en<br />

genelgeçer sebep “bir şeyler öğrenme isteği”. Katılımcıların<br />

%74’ü, bu sebeple dinlediğini belirtmiş. İkinci sıradaki<br />

sebebin “eğlenmek için” olduğu söylenmiş ve aslında<br />

oldukça yakın bir şekilde %71’lik bir dilim burada kendisine<br />

yer bulmuş. Sonraki sebepler ise sırasıyla<br />

Bu sebepleri biraz daha irdelediğimizde örneğin bir<br />

dil öğrenmek için Duolingo veya Cambly’nin yaptıkları<br />

podcast serileri oldukça popüler. İyilik halini (well-being)<br />

geliştirme için meditasyon veya rahatlatıcı terapi seri-<br />

3. N: Ne Zaman?<br />

Çağatay<br />

Gültekin<br />

leri yüksek sayıda dinleyicilere sahip, Psikolog Beyhan<br />

Budak ve Merdiven Altı Terapi bu konuda aklıma gelen ilk<br />

örnekler. Aynı şekilde Girişimcilik Muhabbeti gibi girişimcilik<br />

veya kariyer gelişimi için dinlenen motivasyon podcastleri<br />

pek seviliyor. Oyunseverler, filmseverler, tarihseverler için<br />

spesifik konularda hazırlanan seriler sayesinde dinleyenler<br />

olarak hem bilgileniyor hem eğleniyor hem kendimize<br />

arkadaş buluyor hem kafamızdaki yoğunluktan kaçıyoruz.<br />

Ve tüm bunu oturduğumuz yerden yapıyoruz! Yani<br />

birçoğumuz oturduğumuz yerden… Buradan da aslında<br />

podcasti neden dinliyoruzdan sonraki konuma geliyoruz:<br />

Neden dinlediğimizle oldukça alakalı olan, ne yaparken<br />

veya nasıl dinliyoruz sorusunun yanıtıyla ilgili yine Edison<br />

Research bizi aydınlatıyor. Dinleyenlerin %70’i, podcast<br />

dinlerken başka herhangi bir işle meşgul olmadığını<br />

söylüyor. Bir sonraki dilim; bulaşık, temizlik gibi ev işleri yaparken<br />

podcast dinlemeyi tercih ediyor. Özellikle pandemi<br />

döneminde bizim de sıklıkla kullandığımız bu yöntem ile<br />

ev işlerinden de keyif almayı öğrendik (bir yere kadar tabii<br />

ki). Araba sürerken dinleyenler, uyumadan önce rahatlamak<br />

isteyenler ve yemek yaparken kendisine eşlik etmesi<br />

için podcasti tercih edenlerin oranları ise birbirlerine çok<br />

yakın. Yukarıdaki sebepleri de göz önünde bulundurduğumuzda,<br />

bu anların hayatımızda büyük zaman dilimlerine<br />

sahip olduğunu ve podcastin günlük hayatımızın ne<br />

kadar içinde olduğunu fark etmemizi sağlıyor.<br />

Tüm bu anları, sebepleri ve aktiviteleri düşündüğünde bu<br />

istatistikler senin için ne kadar geçerli? Pandemi ile değişen<br />

podcast tüketim alışkanlıkları önceki haline dönecek<br />

mi acaba veya artık yeni normal olarak bu rutin devam<br />

mı edecek? Sorularıma yanıt vermek isterseniz LinkedIn<br />

üzerinden iletişime geçelim mi? Bak bir soru daha.


PODCAST<br />

Yayıncılığının<br />

'Caz Hali'<br />

Kıvanç Önder<br />

Neredeyse hiç televizyon seyredilmeyen bir ev<br />

bizimkisi...<br />

Altı buçuk yaşındaki kızımın, kendisine tariflediğimiz<br />

günlük limitler dahilinde izlediği Apple TV/Netflix<br />

filmleri, çizgi filmleri ve eşimin ve benim haftada bir<br />

iki Netflix izlememiz dışında neredeyse hiç açılmayan<br />

bir cihaz bizde televizyon. Hatta bu nedenle<br />

ben de çok bilmem 'güncel TV teknolojisi ne noktaya<br />

geldi, bizim TV'nin teknolojisi nerede kalmış' gibi<br />

detayları.<br />

Buna karşılık mümkün olan her saniye evin ya bir<br />

yerinde, ya her yerinde mutlaka ama müzik çalar.<br />

Ve biz, bu durumdan son derece memnunuz.<br />

Müzik ve podcast olmadan asla!<br />

Ben ise -eşim çok da ilgilenmediği ve hatta belki<br />

de sevmediği için- yalnız olduğum hemen her<br />

zaman podcast dinlerim. Spor yaparken, trafikte,<br />

evde bilgisayar başında, sabah kahve demlerken…<br />

Çok olmasa da uzun zamandan beri podcast<br />

dinlemekteyim. Beş-altı senesi vardır muhtemelen.<br />

Başlarda elbette herkes gibi ben de neredeyse<br />

sadece İngilizce içerikleri dinliyordum. Olmazsa<br />

olmazım Ira 'Grass' Glass ve TAL (This American<br />

Life) idi elbette. Özellikle de Gimlet'ın, daha doğrusu<br />

Alex Blumberg'ün stiline, çizgisine ve sesine yansıtmayı<br />

çok çok iyi becerdiği enerjisine, 'vibe'ına hayrandım<br />

adeta. (Son dönemde, özellikle de Spotify<br />

satın almasından bu yana eski lezzetin olmadığını<br />

hissediyorum ama bu hissim konusunda çok da<br />

ısrarcı olamam)<br />

Devam...<br />

Podcastin, sorulduğunda herkesçe aynı şekilde<br />

kullanılabilecek, evrensel bir tanımının yapılması<br />

gerekiyor Birileri 'nedir yaa bu podcast?' sorusunu<br />

soracak diye elimiz yüreğimizde adeta… Hal böyleyken,<br />

olabilen en basit, en kısa ve en açıklayıcı<br />

tanımı yapabilmek önemli.<br />

Bunu ben yapabilir miyim, bilmiyorum ama kendimce<br />

bir tanım ortaya koyayım. Podcast; istediğin<br />

cihazdan, istediğin programı, istediğin anda dinleyebildiğin<br />

'modern dönem radyosu'. Ama radyodan<br />

en önemli farkı, baskın unsurun müzik değil, belirli<br />

bir konu etrafında konuşulan kelimeler, sözler, cümleler,<br />

yani anlatı olması. ('Radyo' kelimesi, hepimizin<br />

algısında 'müzik' kelimesi ile sımsıkı bağlı halde). Ve<br />

bu sözleri, anlatıcının sadece sana özel ve senin<br />

kulağına konuşuyor olması. Ya da en azından podcast<br />

dinleyicilerinin, dinleme esnasında bu şekilde<br />

hissediyor olması...<br />

Bir ufak detayı daha netleştireyim isterim: Gündelik<br />

konuşma içerisinde 'podcast' deyip geçtiğimiz şey,<br />

bir yandan bir sesli yayın 'formatının' biçime/mecraya<br />

dayalı kategori ismi olarak kullanılırken, aynı<br />

zamanda da X bir yaratıcının/yapımcının sahibi<br />

olduğu bir 'podcast bölümleri serisini' de tanımlıyor.<br />

Buna İngilizce'de 'podcast show' deniyor ve serinin<br />

tümünü, belki onlarca yüzlerce bölümü tanımlıyor.<br />

'Podcast episode' ise, bu 'podcast show' altında<br />

yayınlanan her bir bölüm anlamına geliyor.<br />

Fısılda kulağıma Feriştah!<br />

Podcast, diğer tüm yayın biçimlerine kıyasla çok<br />

daha 'yakın' ve 'samimi'. Kulağınızın dibinde ve<br />

hatta içerisinde, sadece size konuşan bir ses… Bir<br />

yanda, biçimden ve tüketim yönteminden kaynaklı<br />

olarak dinleyiciye geçen "samimiyet ve yakınlık"<br />

duyguları varken, diğer tarafta da formatın yalın,<br />

basit, gösterişsiz ve 'janjansız' oluşuna rağmen diğer<br />

tüm mecralara kafa tutan hali de -en azından<br />

bana- bir 'asilik, isyan,' duygusu aktarıyor.<br />

İşte bu açılardan caza benzetiyorum podcasti…<br />

Afrika'nın yerel müziğinin, Amerika kıtasındaki plantasyonlara,<br />

çiftliklere köle olarak satılan siyahlar<br />

('siyahi' ne demek ki?!) tarafından dönüştürülerek


ir sınıfsal tepki, tavır, başkaldırı manifestosu ve<br />

sembolü haline gelmesi, işin 'asilik' kısmına yönelik<br />

benzetmemin sebebi. Podcast de, diğer tüm mecralara<br />

başkaldıran bir konumlama yarattı kendisine.<br />

Tıpkı caz gibi asi podcast de! Diğer taraftan ise,<br />

cazın bugünkü algısına baktığımızda ilk karşımıza<br />

çıkan kavram; asalet, seçkinlik, hatta biraz da<br />

soyluluk belki… Ne kadar da ironik aslında. Kölelerin<br />

pamuk, mısır tarlalarında söyledikleri ezgilerden,<br />

bugün viski, şarap içerken dinlediğimiz caza dönüşmüş<br />

bir kültür...<br />

Bugün almış olduğu seçkin ve yüksek nitelikli, gustolu<br />

hal açısından da caz gibi podcast...<br />

Mecra, mesaj mı?<br />

Hem de öyle bir mesaj ki...Bir anlatı, sırf podcast<br />

biçiminde anlatıldığı için, televizyonda ya da You-<br />

Tube'da anlatıldığından daha farklı bir karaktere<br />

bürünür. Sebebi de çok basit… Podcast, tek başına<br />

ses öğesini kullanıyor, yani görsellik yok. Görselliğin<br />

olmaması demek, bakmak ve görmek için gözlerinizi,<br />

bakacağınız cihazı tutmak için de ellerinizi<br />

kullanmak zorunda olmamanız anlamına geliyor.<br />

Sadece kulaklarınızı teslim etmeniz yeterli.<br />

Üstelik de görselliği kullanmadan aktarılacak bir<br />

mesajın, ses formunda çok daha yaratıcı ve çarpıcı<br />

biçimde aktarılması zorunluluğu da var ki bu da o<br />

mesajı dinlemeyi sizin için daha da ilgi çekici kılan<br />

bir ek unsur. Hal böyleyken; bir paylaşımın, anlatı<br />

ya da aktarımın, podcast olarak yapılıyor olması<br />

bilgisi dahi, kendi başına, paylaşılan o bilginin, daha<br />

makbul bir bilgi olabileceği kanaatini oluşturmaya<br />

yarayabiliyor. Yani bilinçaltımızda "hmm podcast<br />

olduğuna göre iyidir muhtemelen" diye düşünüyor<br />

olabiliriz. Her ne kadar bu, mutlak doğru bir varsayım<br />

olmasa da...<br />

Benim diyarda durum ne?<br />

Bir süredir kontrollü bir biçimde, yakında yayına<br />

başlayacak olan uzun format, serbest stil söyleşi<br />

podcastim olan Servus'a dair bilgi kırıntıları paylaşıyorum.,<br />

denk gelen oluyordur belki.<br />

Özel olarak ve detaylı biçimde Servus'un konseptini,<br />

çizgisini, ruhunu anlattığım bir başka blog yazısı<br />

yazıyorum bir yandan, en kısa zamanda bitirip<br />

yayına almayı umuyorum. O zaman daha kapsamlı<br />

bir fikir sahibi olmanız mümkün olacak ancak bu<br />

yazı özelinde, sadece birkaç kısa cümle ile ne yapacağımı<br />

aktarayım.<br />

Servus, temelde itibarı yüksek, konumlaması son<br />

derece nitelikli bir 'söyleşi markası' olmak üzere<br />

planlandı. Yani frapanlıkların, çalışılmış sakillik ya<br />

da sivriliklerin olmadığı bir karşılıklı söyleşi formatı.<br />

Röportaj değil, söyleşi...<br />

Ayakları yere basan, makul, sakin, dingin ve güven<br />

veren bir tavır ve ton hakim olacak.<br />

Politik doğruculuğa olabildiğince izin vermemeye<br />

gayret edeceğim. Tempo yüksek olacak ama kakafoni,<br />

kaos, ses üstüne ses, söz üstüne söz durumu<br />

yaşanmayacak.<br />

Tek nefeste, baştan sona hücum kayıt şeklinde<br />

olacak, kayıt ertesinde hiç bir kesme biçme yapılmayacak.<br />

Bunun böyle olacağını, konuk da en<br />

baştan bilecek. Bir podcast olduğu için, bu listedeki<br />

tüm platformlardan erişilebilir olacak. Fakat bunlara<br />

ilave olarak baştan sona kesintisiz biçimde söyleşinin<br />

videosu da -yine tek bir saniye dahi kesilip<br />

biçilmeden- YouTube kanalına da yüklenecek. Şu<br />

anda ilk olarak yayına girecek 5 bölümün kayıtlarını<br />

yapıyoruz.<br />

Umuyorum ki aklımdakini tam olarak uygulamaya<br />

yansıtabilirim ve size caz dinlermişçesine huzur,<br />

keyif ve mutluluk veren bir podcasti ama daha da<br />

önemlisi güvenilir bir markayı hayata geçirebilirim.<br />

Sevgi ve saygılarımla...<br />

M. Kıvanç Önder<br />

kivanconder@gmail.com<br />

@kivanconder


İlkan Akgül<br />

Podcast röportajı<br />

nasıl yapılmalı?<br />

Podcast küresel olarak geliştikçe dünyanın büyük medya şirketleri de bu formatta üretim ve PR yapmaya<br />

başlayalı oldukça uzun bir zaman oldu. Biz de Podcast Akademi etkinliklerinden sonraki gözlemlerimize<br />

baktığımızda şunu görüyoruz: Genel olarak baktığımızda artık bir podcaste nasıl başlanacağı ve tanıtılacağı<br />

konusunda herkesin en azından önereceği bir fikri oluyor ve bunlarla ilgili bir strateji oluşturma noktasında<br />

çok fazla eksiklik yok gibi. Ancak Türkiye’deki podcast dünyasında çok da denk gelmediğim bir format<br />

var ki bence iyi yapılanı harika, kötü yapılanı ise berbat oluyor: Podcast röportajı. Bunu yapmak isteyen<br />

insanların genelde kafasında iki tür oluyor. Birincisi gerçekten güzel sorular sormak, ikincisi ise etkileyici bir<br />

hikaye anlatıcılığı yapmak. Şunu da söylemek gerekir ki bu iki beceri olmadan yapılan röportaj podcastleri<br />

sadece bir sesten ibaret olacak ve binlerce yayın arasında kaybolacak. O yüzden şunu söylemeden<br />

geçemeyeceğim; Türkiye gibi bir medya ortamında dinleme istatistiklerinden çok işin niteliğine odaklanmak<br />

gerekir. Gerisi zaten bir şekilde gelecektir.<br />

Etkileyici bir podcast röportajının denklemi<br />

Bence röportaj eğilimlerinde yapılan en büyük hatalardan birisi, şöhret ve statünün konuk seçimi için iyi bir<br />

kriter olduğunun düşünülmesi. Tam tersine, bu en kötü filtreleme yöntemlerinden birisi olabilir. Niye diye<br />

soracak olursanız, hem ünlülere ulaşmak zor ve bu size ciddi bir zaman kaybettirebilir, hem de misafirinizin<br />

önceden konuk olduğu yerlerde genelde aynı sorular yöneltildiği için hikayeleri de büyük ihtimalle dinleyiciler<br />

tarafından biliniyor oluyor. Şöhreti bir röportaj öznesi olarak kullandığınızda, gerçekten diğer insanların<br />

anlatmaya değer hikayelerini çok büyük ihtimalle kaçırmış oluyorsunuz. İnsanlara ulaşmayı bekleyen o<br />

kadar güzel hikayeler var ki insan şaşkına dönüyor. Güzel bir hikayesi olan insanı bulduğunuzda da elbette<br />

içerisinden o hikayeyi çıkartmak bir meziyet haline geliyor. Örneğin; klasik olarak birinin hayatındaki başarılarını<br />

sormaya kalkarsanız bu oldukça gereksiz bir hamle olur, çünkü bir röportajın amacı konuğun özgeçmişini<br />

yüksek sesle konuşmak değildir.<br />

İki ucu boklu değnek<br />

Bir konuk üzerinde araştırma yapmak bence bilimden çok sanat alanına giriyor. Araştırmacı gazeteci ya da<br />

gazeteci değilseniz sahip olduğunuz araştırmacı karakterin burada devreye girmesi çok önemli. Çok fazla<br />

araştırma, yayındaki doğallığı öldürebilir ve bir kroki üzerinden gittiğiniz 10 km’den belli olabilir. Ancak yeterince<br />

araştırma yapmazsanız da iyi bir röportaj yapamayacağınız aşikar. Burada önemli olan şey insanları<br />

dinlemeyi iyi öğrenmek, doğallığı korumak ve algılarımız daima açık bir halde konuğun söylediklerinin her bir<br />

harfine kanalize olmak.<br />

Kitaplarını okuyun<br />

Konuklarınızın eğer bir kitabı ya da yayınlanmış makaleleri varsa mutlaka okumak gerekir. Çünkü oralarda<br />

kendisinden çok fazla şey bulabilirsiniz. Her ne kadar muhtemelen tematik yazı ve makaleler olsa da anlatım<br />

tarzı hakkında bir önizlemeye sahip olmak sizin için büyük bir avantaj olabilir. Kitap okumadan da iyi<br />

bir röportaj çıkabilir elbette ancak bunu yapmak daha ilginç sorulara yol açıp vurgulanması gereken yerler


hakkında ipuçları verebilir. Örneğin kitap ve yazılardan notlar alabilir ve sohbet sırasında en sevdiğiniz alıntılarla<br />

ilgili sorular sorabilirsiniz.<br />

Soru listesi hazırlamak (Tatsız)<br />

Podcast röportajı yapmaya yeni başlayan bir yayıncının yaptığı en büyük hatalardan bir diğeri de tüm<br />

soruları önceden planlamak ve doğaçlama bir sohbete girmekten çekinme durumu olabilir. Tüm sorularınızın<br />

önceden hazır olması durumunda röportajınızın kalitesinin düşeceğinden emin olabilirsiniz. Çünkü<br />

önceden hazırlanan soruların sorulduğu ve bunlara cevap beklenen ortam bir röportaj değil, sorgu odasıdır.<br />

Gözaltında sorgu sırasında insanlara soracağınız sorular bellidir. Ancak siz bir yayının ortasındasınız.<br />

Soruların önceden hazırlanmasını tavsiye etmeme nedenlerimden birisi de karşımızdakini dinlemeyecek<br />

olmamız. Bir soru sorup cevabını almaya başladığımızda zaten bir sonraki sorumuz da listede bellidir ve<br />

bu durumda karşımızdakinin cevabını dinlememizin ne anlamı var? Ben birisiyle söyleşi podcasti yapacak<br />

olsaydım sadece ilk ve son sorularımı belirler, akışın gerisini sohbetin sıcaklığına göre yönlendirirdim.<br />

Yapmamız gereken şeyler basit: Bir soru sorun, cevabı dinleyin, verilen cevapla ilgili bir soru sorun ve bu<br />

örgüyü büyütmeye çalışın. Şunu söylemek gerekir ki insanlar soğan gibidir ve her bir soru katmanından<br />

sonra ortaya yeni bir hikaye çıkar. Önemli olan bu hikayeye dahil olabilmektir. Hikayeye dahil olabilmek için<br />

de insanların size hikaye olmadan anlatamayacakları soruları sormak oldukça önemli. Çünkü konukta duygusal<br />

tepkimeler uyandırmak, dinleyicide de aynı duyguyu uyandıracaktır.<br />

South Park sessizlikleri<br />

Sorulardan sonra, önce ya da sohbetin ortasında içerisine düştüğünüz 5 saniyelik kısa boşluklar 5 yıl gibi<br />

gelebilir. Konuğunuzun anlattıklarına yeterince kanalize olursanız onun olası tıkanacağı yerleri de anlayacak<br />

ve önceden önleminizi alıp, laf atmanız gerektiği yerde atıp o kısa boşluğun doğmasına izin vermeyebilirsiniz.<br />

Burada tekrar dinlemenin önemini vurgulamak istiyorum. Listemizdeki diğer soruya geçmek için<br />

değil, bir şeyler öğrenmek amacıyla dinlemek gerekir.<br />

Pratik yapma<br />

Röportaj becerisini geliştirmenin en iyi yolu elbette podcast röportaj örneklerinden bol bol dinlemek ve<br />

arkadaş ya da aile üyelerinizle egzersizler yapmak. Bu egzersiz aynı zamanda yakın oldukların hakkında<br />

yeni şeyler öğrenmeni sağlayarak aranızdaki ilişkiyi dahi geliştirebilir.<br />

Duygusallık<br />

Karşınızdakini ürkütmeden güzel bir röportaj gerçekleştirmek istiyorsanız mantıklı sorular yerine karşınızdakinin<br />

cevaplarına karşılık olarak yeni bir soru yerine belki de duygularına hitap ederek bir sohbet başlatmayı<br />

deneyebilirsiniz. Gazeteci Cal Fussman, Gorbaçov ile röportaja giderken 1 saati olduğunu sanıyordu ancak<br />

danışmanı gazeteciye “15 dakikanız var” dediğinde söyleşiye gelirken kurguladığı senaryoyu bir kenara atarak<br />

doğaçlama bir soru sordu ve sohbet etmeye başladı. Gorbaçov ise söyleşinin doğallığı hoşuna gittiği<br />

için süre sınırını gözardı ederek Fussman’a çok daha fazla zaman ayırdı.<br />

Telefonunuz ve kulaklığınızı alarak konuğunuzu Skype’a çağırarak soru listesinden sorular sormak sizi<br />

sadece bir söyleşi podcasterı olan yayıncıya dönüştürür. Ancak bunu yapan oldukça fazla insan var ve siz<br />

bu programların arasında kaybolan bir gürültüden ibaret duruma düşersiniz.


5 Lessons From<br />

My First Year of<br />

Podcasting<br />

The not-so-glorious yet satisfying journey<br />

Kaan Akkanat<br />

In October 2019, my co-host Orcun Fıstık and I decided<br />

to start a Turkish podcast about all things sports<br />

business. As a white-collar duo working at the same<br />

tech company, we found it only natural to name it the<br />

Meeting Request Podcast (No, we don’t lack creativity!).<br />

We went through the typical process, sorted the logo<br />

design, created the social media pages, lined up a<br />

promising sequence of guests and, eventually got<br />

the ball rolling.<br />

Flash forward to this year, we are nowhere near to becoming<br />

the next digital media big shots. If anything,<br />

we are more of a small town boutique in podcastville<br />

with our cozy clientele.<br />

The numbers prove the state of affairs. One hundred<br />

followers on Spotify, 120 on LinkedIn, and a handful on<br />

Youtube. Each episode had around 350 impressions<br />

across all platforms. These are OK numbers given we<br />

are still finding our feet, and podcast consumption is<br />

at its early phase in Turkey.<br />

All in all, Season 1 was a satisfying journey. We<br />

learned a lot from the experience, our guests, and<br />

the podcasting environment in general. Here are five<br />

universally applicable learnings inspired by our very<br />

own struggles.<br />

1. Give Your Audience an Apparent<br />

Reason to Listen: A Listener Value<br />

Proposition<br />

Starting a podcast is easy. Giving people a reason to<br />

listen and maintaining that promise is difficult.<br />

We knew our podcast would be for a niche audience<br />

from day one. Yet, we struggled to structure our episodes<br />

and communications in a way that would give<br />

people a compelling reason to tune in regularly. Put<br />

simply; our listener value proposition was not clear.<br />

Few aspects that differentiate our content:<br />

• There is no other regular content in Turkish focusing<br />

on the business side of sports.<br />

• We avoid the day-to-day agenda of Turkish sports<br />

(also helps with our mental health) and focus on the<br />

long-term trajectory & global trends.<br />

• We promise a lean & clean Turkish conversation<br />

without taking ourselves or our guests too seriously.<br />

It is much easier to put these into a crisp format now<br />

after months of pathfinding. All thanks to the below<br />

mistakes:<br />

•Some of our episodes ended up longer than planned<br />

(50 min+) & a few others had no plan at all.<br />

• At times, we reacted based on guest availability regardless<br />

of the topic or profile, and how it aligns with<br />

the previous or future episodes.<br />

• Our desire to let our guests do most of the talking<br />

and share their stories got us sidetracked and sometimes<br />

lost track of the discussion.<br />

• Some of our episodes ended up being too formal for<br />

our taste.<br />

All of these resulted in us creating a few episodes<br />

that even we were not willing to listen until the end.<br />

Nevertheless, we learned from that, and that is what<br />

truly matters. Our refined goal now is to inform our listeners<br />

of global trends and inspire discussion around<br />

the evolution of the sports industry in Turkey.<br />

In the end, it all comes down to the WHY, the listener<br />

value proposition: “Why should I spend the next<br />

40–50 mins listening to your content?” Finding a<br />

satisfying answer to this question and reaffirming it<br />

consistently in every episode can surely move the<br />

needle for your podcast success.<br />

2. Use the Strength of the Weak Ties<br />

In 1973, Mark Granovetter published a paper titled<br />

The Strength of the Weak Ties, explaining how the<br />

weak ties enable greater access to information and<br />

opportunity in comparison to close friends & family<br />

(strong relationships).<br />

I read his paper back in university, and it had a lasting<br />

impact on the way I think about business and relationships.<br />

Upon reflection, I can see Granovetter’s


wisdom on our podcast in two different areas: host<br />

duo and guest selection.<br />

Although we were both working at LinkedIn, coming<br />

from Turkey, and supporting the same football team<br />

(Galatasaray), Orcun and I were never that close. We<br />

enjoyed casual lunch conversations here and there,<br />

yet we were not in texting status.<br />

Our bond was “weak enough to be strong” and to<br />

get us through a year of collaboration with no significant<br />

disruption. We enjoyed getting to know each<br />

other and our guests throughout the journey. 20+<br />

episodes later, and I can tell that this was indeed the<br />

right chemistry for the job at hand.<br />

The strength of the weak ties helped us with our<br />

guests as well. There is no shortage of people who’d<br />

be happy to talk about all things sports business,<br />

however, we aimed to surface the stories of those<br />

who are not in the headlines.<br />

To achieve this, we had to scout through our surrounding<br />

networks to create a diverse guest stream<br />

and, most importantly, keep ourselves entertained.<br />

As a rule of thumb, we asked all our guests to put us<br />

in touch with another relevant professional who could<br />

resonate with our audience. This practice helped us<br />

grow our networks and ensured the continuity of<br />

content.<br />

We had the opportunity to hear insider stories from<br />

a Tokyo 2020 consultant, an expert from a fan-token<br />

provider, and a Turkish national basketball team<br />

player among other valuable guests. Bridging their<br />

unique stories with our niche audience made the<br />

Meeting Request Podcast satisfying for us.<br />

So if you are keen to start your podcasting journey,<br />

I do encourage you to look beyond your immediate<br />

circles. Your ideal podcasting partner may not be your<br />

best friend. An acquaintance or even a stranger on<br />

the train can prove to be more reliable, depending on<br />

the context.<br />

The same applies to sourcing guests. If you are<br />

looking for the unsung heroes in any given field, you<br />

need to dig deep and ask help from a friend of a<br />

friend often.<br />

3. No Major Financial/Time Investment<br />

Needed<br />

You certainly do not need a new studio or shiny<br />

software to start your podcast. Fundamentally, for<br />

the majority of the podcast types, all you need is a<br />

working laptop.<br />

We only spent €150. We paid the royalty of our intro/<br />

outro music and bought a decent recording microphone.<br />

Looking back, I think even that microphone<br />

was not necessary. We used Zoom to record our<br />

episodes with guests and GarageBand for editing.<br />

None of this requires any advanced technical or<br />

editing skills.<br />

We neither created a landing page nor allocated<br />

money for advertising. In fact, we tried to keep things<br />

as minimal and organic as possible. With each episode<br />

taking an hour to record and another to edit/<br />

upload, our time investment was also reasonable.<br />

This simplicity is what makes podcasting unique. You<br />

do not need a big budget or a time commitment to<br />

create something that speaks to yourself and your<br />

audience.<br />

4. Be Open to Collaboration and Seek<br />

Meaningful Partnerships<br />

One thing is clear, a baby-stepping podcast requires<br />

a lot of handholding, and good things rarely fall from<br />

the sky. We realized that if we want to reach our audience,<br />

we need to be open to collaboration and seek<br />

meaningful partnerships.<br />

Finding meaningful partnerships is an area where<br />

our background in sales helped a lot. Orcun worked<br />

hard to make sure our podcast gets the coverage it<br />

deserves. This effort landed us a great opportunity<br />

with one of Turkey’s most significant digital media<br />

platforms, medyascope. Thanks to them, we were<br />

able to drive additional traffic and gain access to a<br />

mainstream audience.<br />

We also engaged in talks with other platforms such<br />

as podfresh, a Turkish podcast network, and Tomorrow,<br />

a localized-LinkedIn content aggregator. We got<br />

also approached by content marketplaces and few<br />

brands for future collaborations.


The gist of the matter is being open. It does<br />

not matter if you are a Cambodia-based podcast<br />

covering Chinese metaphysics or a South<br />

African podcast discussing all things graphical<br />

design. There is always a partnership opportunity<br />

around which can help you to improve your<br />

content and grow your reach. Go ahead and<br />

connect with content creators and institutions<br />

that you can create win-win scenarios.<br />

5. Don’t Give Up!<br />

“The score takes care of itself.” — Bill Walsh<br />

I do not follow American football, yet it is impossible<br />

to neglect the wisdom behind the words<br />

of the Hall of Famer Bill Walsh. However, just like<br />

anything else that makes a difference in life, it is<br />

easier said than done. Get two salespeople in<br />

a room and ask them to not to care about the<br />

score. Tall order!<br />

After several periods of self-doubt and “is this<br />

going anywhere?” we persevered our way and<br />

managed to stick with it. Unless you are an<br />

experienced content creator, I believe this is<br />

only natural and part of any process. Too many<br />

creators give up every day. We did not want our<br />

podcast to be just another example.<br />

The meaningful and positive feedback we have<br />

received from the audience assured us that we<br />

are not shooting in the dark and at least validated<br />

that there are people who want to hear<br />

about the business side of sports in Turkey.<br />

Just like any other creation process, podcasting<br />

is a journey. It grows incrementally over time. Be<br />

patient, and let your creative investment compound.<br />

Get a lot of listener feedback, and don’t<br />

ever shut the critical eye. It is that critical eye<br />

that will lead to improvements.<br />

So, What’s Next?<br />

Based on these learnings, we will make several<br />

adjustments to our content & distribution in<br />

Season 2.<br />

• Shorter episodes overall, especially on Youtube.<br />

We will create three-part videos out of each<br />

podcast episode to make the Youtube content<br />

more digestible. We will also up our editing game<br />

to enrich the listener experience.<br />

• Newsletter & community creation. We will aggregate<br />

content on topics that matter to our audience<br />

(e-sports, sports media, sponsorships, etc.)<br />

use a weekly newsletter to sustain and grow the<br />

conversation. We hope this will generate more<br />

referrals & traffic to our content.<br />

• Execute meaningful partnerships. As we sharpen<br />

our listener proposition, we will associate our<br />

podcast with brands, accelerators, non-profits,<br />

and academic institutions.<br />

• Keep it casual. We will also adjust our tone and<br />

keep things more casual.<br />

I am looking forward to another year of learning<br />

with our guests, community, and partners.<br />

I hope some of these learnings may also help<br />

you with your podcasting journey. Please let<br />

me know if you can think of other ways we can<br />

improve our podcast. Happy podcasting!<br />

For those of you who’d like to read more on the<br />

topic, here is an article I came across by Jon<br />

Torrey.<br />

Mustafa Denizli'nin yıllar önce yaptığı çağrıya kulak vermişçesine;<br />

İrlanda'da yaşayan LinkedIn çalışanı iki arkadaşın<br />

ülke sporunun gürültüsünden uzak, arsayı da borsayı<br />

da kucaklayan sport business içeriği Meeting Request<br />

Podcast'te ikinci sezon başlıyor.<br />

Sinan Güler, Okan Can Yantır, Ahmet Gülüm ve Dorukhan<br />

Acar gibi alanında duyulan/duyulmayan önemli işlere<br />

imza atan konuklarla yapılan keyifli 22 bölümün ardından<br />

Kaan Akkanat ve Orçun Fıstık ikinci sezona birkaç değişiklikle<br />

hazırlanıyor.<br />

Seyircisiz maçta sahaya pet şişe atılan ülkenin aklıselim<br />

spor meraklılarını buluşturmak adına 1 <strong>Eylül</strong> itibariyle<br />

MRP Haftalık E-Bülten'e başlayacak olan ekip, aynı zamanda<br />

daha kısa ve teknik olarak geliştirilmiş bölümlerle<br />

dinleyicileriyle buluşacak. Aktif kitle etkileşimi ve diğer<br />

podcast ve markalarla yapılacak işbirlikleri de 2. sezonun<br />

pekiştirici etmenleri olacak.<br />

Spotify<br />

Youtube<br />

LinkedIn


Pazar akşamları 21-22 saatleri arasında<br />

yayınlanan Podfresh Roundtable<br />

serilerini daha sonra YouTube<br />

kanalımızdan veya Podcast olarak<br />

takip edebilir ve eski bölümleri tekrar<br />

izleyebilirsiniz!


Teknososyal<br />

podcast Merak<br />

Edilenler<br />

Oğuz Bakır<br />

<strong>PodioMag</strong>'in 3. sayısı için, bu sefer Dündem podcastin teknik masasında değil "soru masası"<br />

tarafındayım. Gonca Tokyol ve Orhan Şener ile, Dündem'e dair merak edilenleri,<br />

hangi ihtiyaçtan ve fikirden ortaya çıktığını, kayıt öncesinde ve sonrasında ne gibi çalışmaların<br />

olduğunu ve genel olarak podcaste ilişkin konuştuk.<br />

“DÜNÜN GÜNDEMİNE DÜNDEM DENİR”<br />

Öncelikle merak edenler için Dündem'in başlangıç<br />

hikayesini anlatabilir misiniz? Dündem hangi ihtiyaç<br />

ya da fikirden ortaya çıktı?<br />

Gonca: Dündem’in ortaya çıkışını sen benden daha iyi anlatırsın<br />

aslında (: Ben ekibe ikinci sezonda dahil oldum, o sebepten<br />

topu konuşmayı en az benim kadar sevmeyen Orhan’a<br />

bırakıyorum.<br />

Orhan: Dündem kelimesini uydurduğum için kıvançlıyım.<br />

“Dünün gündemine dündem denir” mottosu ile yavaş gazetecilik<br />

yapılabilir demiştim bir derste, oradan kalan bir kelime.<br />

2019 senesinde seninle (Oğuz Bakır) başladığımız Dündem<br />

podcast’i 2. Sezonunda Gonca’nın katkısı ve Podfresh ekibinin<br />

desteği ile daha derli toplu bir hâle getirdik diye umuyorum.<br />

Teknolojiyle, özellikle de iletişim teknolojileriyle toplumun<br />

ve yapıların kesiştiği yere dair anlamlı ve yapılandırılmış bir<br />

şeyler söylemek, bunu yaparken de gündeme çok takılmamak,<br />

ancak sıkıcı da olmamak gibi bir gayemiz vardı diyebilirim.<br />

"OYSA TEKNOLOJİ, İNSAN ÜRETİMİ OLAN HER ŞEYİ<br />

KAPSIYOR VE KENDİ BAŞINA AYRI BİR ALAN DEĞİL"<br />

Özellikle teknoloji kategorisindeki podcastlerin<br />

Türkiye'de ve diğer ülkelerde sayıca fazla olduğunu<br />

görüyoruz. Öncelikle bu sayının fazla olmasının<br />

sizce sebebi nedir ve Dündem'i diğerlerinden ayıran<br />

özellik nedir?<br />

Gonca: Teknoloji artık hayatımızın her yerinde, o sebepten<br />

bu konudaki podcastlerin fazla olmasına şaşırmıyorum ama<br />

biz onlardan biri miyiz çok da emin değilim açıkçası. Biz<br />

Dündem’de teknolojinin aletinden, en son gelişmelerindense<br />

biraz daha insana ne yaptığıyla ilgileniyoruz. Bu da şimdilik<br />

bizi en azından Türkiye’deki benzerlerimizden ayırıyor<br />

diyebilirim. Gerçekten teknolojinin teknik yanını konuşan<br />

bir podcast olsaydık bence en doğru soru benim burada ne<br />

aradığım olurdu (:<br />

Orhan: Teknoloji söz konusu olduğunda Türkiye’de (kutu<br />

açanlar dışında) iki uçta içerikler bulabiliyorsunuz. Ya “her<br />

kötülüğün başı teknolojidir” deniyor, ya da zıplayan robot<br />

fetişizmi yapılıyor. Oysa teknoloji, insan üretimi olan her<br />

şeyi kapsıyor ve kendi başına ayrı bir alan değil. Hele ki 21.<br />

Yüzyıl’da. Yapay zekadan, otonom araçlara, sosyal medyadan,<br />

akılı telefonlara tüm yenilikler başta kendi başına teknolojik<br />

bir ‘gelişme’ gibi görülürken kısa zaman içinde günlük<br />

hayatımızı doğrudan etkileyen, şirketlerin, yatırımcıların<br />

kâr etmeye, kurumların, devletlerin de vergilendirip regüle<br />

etmeye çalıştığı ‘şeyler’ hâline geliyor. Dolayısıyla, teknolojiyi<br />

yekpare, ayrık, steril bir şekilde incelemek zor ve birçok<br />

durumda yanıltıcı. Teknolojinin imkanlarını, kısıtlarını,<br />

risklerini, birey ve toplumla olan ilişkisini, iktisadi ve politik<br />

anlamını düşünmek, konuşmak gerek. Böyle anlatınca da<br />

dünyanın en sıkıcı şeyi gibi gözüktü ama son tahlilde “bir<br />

Uşak türküsü olarak Twitter’daki küçük yeşil toplar” lafının<br />

edildiği bir podcast’ten bahsediyoruz.<br />

Dündem'in ikinci sezonu pandemi sürecine denk<br />

gelmişti. Bu süreçte (kayıt süreci çevresinde) kayıtları<br />

nasıl yaptınız?<br />

Gonca: İkinci sezona uzaktan kayıtla başladık ama teknik<br />

olarak çok da rahat edemeyince ikinci bölümde bir araya<br />

geldik. Üçüncü bölümde ise yoğunluk nedeniyle yine ayrı<br />

yerlerdeydik. Kayıt rutinimizi pandemiden çok programlarımızın<br />

yoğunluğu daha çok belirliyor diyebilirim.<br />

Orhan: Pandeminin bir artısı bile oldu diyebilirim zira uzaktan<br />

iletişim ve telekonferans yöntemleri yaygınlaşınca, ben<br />

de dahil birçoğumuzun kafasındaki “Zoom’dan toplantı<br />

yapılmaz, yapılırsa da çok eksik olur” önyargısı yıkıldı. Evet,<br />

kayıt için mümkün mertebe yan yana geliyoruz ama işin ön<br />

hazırlık kısmı için her seferinde buluşmamıza gerek olmuyor.<br />

İlla ki uzaktan kayıt alacaksak Zencastr gibi araçlar kullanıyoruz.<br />

"ŞİMDİ ÇİZGİMİZİ DAHA SAKİN AMA KALICI BİR<br />

EKSENE ÇEKTİK DİYEBİLİRİM"<br />

Kayıt öncesi nasıl bir çalışma süreciniz oluyor? Konuları<br />

nasıl seçiyorsunuz? Konuları seçerken dinlediğiniz<br />

podcastlerin ya da dinleyicilerinizden gelen yorumların<br />

ne kadar etkisi oluyor?<br />

Gonca: Kayıttan önce hep birlikte konuya karar veriyoruz. Bu<br />

aşamada genelde daha önce de üzerine konuştuğumuz konular<br />

arasından genel politikaya ya da kendi hayatlarımıza dair


güncel olan birini seçiyoruz. Konuyu belirledikten sonra da<br />

okuma kısmı başlıyor. Benim normal gazetecilik işlerimin de<br />

genelde okuması çok yoğun olur ve uzun sürer, Dündem’de<br />

de benzer bir şey yaşanıyor. Bu arada tabii bol bol atışıyoruz<br />

da Orhan’la. Onun konu önerilerine sıkıcı diye dudak<br />

büzmüşlüğüm ya da okumaya başladıktan sonra “ya ben bunu<br />

sevemedim” diye çark etmişliğim var diyebilirim.<br />

Dinleyicilerimizin yorumları konu seçerken çok etkili olmuyor<br />

şimdilik ama bölüm yayınlandıktan sonra gelen yorumlar<br />

üzerine okuduğumuz ya da dinlediğimiz ek şeyler olursa<br />

onlara sitede yayınladığımız metinde yer veriyoruz. Üçüncü<br />

bölümde mesela RTÜK üyesi Okan Konuralp’ten “Robinson<br />

Crusoe’ten neden bahsetmediniz ki” diye bir eleştiri aldık,<br />

“ya cidden neden bahsetmedik ki” diye kafamızı duvarlara<br />

vurduktan sonra bu öneriden sitede yayımlanan metinde<br />

bahsettik.<br />

Orhan: Konu seçiminde ilk bölüm biraz da denk geldiğinden<br />

gündeme cuk oturdu. Twitter üzerinden dijital kamusal<br />

alan konuşalım derken, Trump’ın “Twitter platform mudur,<br />

yayıncı mı” polemiği, onun üstüne de Türkiye’de sosyal<br />

medya ‘düzenlemesi’ (ki siz bunu yasakları şeklinde okuyun)<br />

gelince teknoloji gündemine dair analiz yapan bir program<br />

gibi olduk ama aslında amacımız bu değil. Şimdi çizgimizi<br />

daha sakin ama kalıcı bir eksene çektik diyebilirim. Bildirimler,<br />

yoga, sesli kitap, gibi tek kelimelik anahtar kelimelerden<br />

hareketle uzun ömürlü içerikler üretmeye çalışıyoruz.<br />

Süreç genelde benim Gonca’ya konu beğendirmeye çalışmam<br />

şeklinde ilerliyor. “Sıkıcı, vasat, çok kötü” gibi yapıcı eleştiriler<br />

getiriyor önerilerime. Sonunda da “neyse hadi” gibi<br />

motive edici sözlerle içine sindiğini belli ediyor ve çalışmaya<br />

başlıyoruz konu üzerine.<br />

Robinson meselesi gerçekten ukde oldu içimde zira 3. Bölümü<br />

kaydettiğimiz sırada sesli kitap olarak Robinson Crusoe<br />

dinliyordum. Olmadı mı olmuyor demek. Nasip.<br />

Podcasterlık sizin için bir hobi ya da sadece yapmaktan<br />

keyif aldığınız bir şey mi? Yoksa yaptığınız podcaste profesyonel<br />

anlamda bir iş olarak mı yaklaşıyorsunuz?<br />

Gonca: Kimsenin hobisine laf etmek istemem ama Dündem’e<br />

cidden profesyonelce yaklaşmasak ayrılmayacak kadar vakit<br />

ayırıyoruz. Şu anda ekip olarak hiçbirimiz bu yayın üzerinden<br />

gelir elde etmiyoruz ama yaklaşım olarak normalde para<br />

kazandığımız işlerden daha az profesyonel yaklaşıyor değiliz<br />

podcast üretimine.<br />

Orhan: Podcast üretmekten keyif alıyorum (Gonca’dan emin<br />

değilim, alıyorsa da şimdiye kadar belli etmedi). Ancak<br />

buna hobi diyemem. Daha çok, henüz para kazanmadığım<br />

ancak keyif aldığım bir iş olarak görüyorum. Hazırlık ve<br />

kayıt sürecini düşününce, özellikle okuma ve taslak çıkarma<br />

aşamasında emek istiyor. Her bölümde daha iyisini yapmaya<br />

çalışıyoruz. Orta vadede gelir akışı da olan kendi başına bir<br />

işe dönüşecektir.<br />

COVID-19 nedeniyle yaşanan karantina sürecinden sonra,<br />

podcast üretiminin sayıca arttığını görüyoruz. Sizce<br />

bunun nedeni podcastin yükselişi mi? Yoksa, halihazırda<br />

yeni başlayan kişilerin aklında vardı ve bu karantina<br />

süreci üretim için vesile mi oldu?<br />

Gonca: Ben Dündem’e karantina döneminde dahil oldum ama<br />

podcast uzun süredir radarımdaydı. İlkan ve Uraz’ın eğitimlerine<br />

katılmıştım, farklı podcastler dinleyip bu nasıl yapılır<br />

acaba ya, gazetecilik konusunda bunu nasıl kullanabilirim<br />

diye sık sık düşünüyordum, o sırada da sizden teklif gelince<br />

hem heyecanlandım hem de kolayıma geldi açıkçası. Sıfırdan<br />

başlamak yerine kurulu bir düzende biraz daha deneyim<br />

kazanırım diye düşünmedim de değil. Ama bizim durumumuzda<br />

karantina daha çok tesadüf oldu, biz zaten o dönemde<br />

başlayacaktık, üzerine dünyanın dört bir yanını etkileyen<br />

bir hastalık çıktı; yoksa evdeyiz, hadi yapalım gibi bir karar<br />

değildi.<br />

Geneldeki artışınsa karantina döneminde insanların hayatlarının<br />

biraz daha sakinlemesiyle alakalı olduğuna inanıyorum.<br />

Belki benim gibi birçok insan vardı ama bir türlü buna<br />

vakit bulamıyorlardı ve eve kapandıkları o dönemde “e hadi<br />

bir deneyeyim o zaman” deme imkanı buldular.<br />

Orhan: Podcast dünyada zaten fişek gibi yükselen bir formattı,<br />

Türkiye’de de emekleme aşamasındaydı pandeminin hemen<br />

öncesinde. Evlere kapanmamızla birlikte, uzaktan mülakat<br />

yapmak kolaylaştı. Randevu alıp, buluşmadan ve bir tam<br />

gününüzü ayırmadan asla söyleşi yapamayacağınız insanlara<br />

Zoom üzerinden ulaşabilmeye başladınız. Uzaktan çalışma<br />

pratiklerinin yaygınlaşması ve bazıları için müsait zamanın<br />

da artmasıyla Türkiye’de ek bir ivme de yakalanmış oldu.<br />

Podcasterlık sizin için bir hobi ya da sadece yapmaktan<br />

keyif aldığınız bir şey mi? Yoksa yaptığınız podcaste profesyonel<br />

anlamda bir iş olarak mı yaklaşıyorsunuz?<br />

Gonca: Kimsenin hobisine laf etmek istemem ama Dündem’e<br />

cidden profesyonelce yaklaşmasak ayrılmayacak kadar vakit<br />

ayırıyoruz. Şu anda ekip olarak hiçbirimiz bu yayın üzerinden<br />

gelir elde etmiyoruz ama yaklaşım olarak normalde para<br />

kazandığımız işlerden daha az profesyonel yaklaşıyor değiliz<br />

podcast üretimine.<br />

Orhan: Podcast üretmekten keyif alıyorum (Gonca’dan emin<br />

değilim, alıyorsa da şimdiye kadar belli etmedi). Ancak<br />

buna hobi diyemem. Daha çok, henüz para kazanmadığım<br />

ancak keyif aldığım bir iş olarak görüyorum. Hazırlık ve<br />

kayıt sürecini düşününce, özellikle okuma ve taslak çıkarma<br />

aşamasında emek istiyor. Her bölümde daha iyisini yapmaya<br />

çalışıyoruz. Orta vadede gelir akışı da olan kendi başına bir<br />

işe dönüşecektir.<br />

"DİNLEYİCİLERİN YERİNDE OLSAM BENİM<br />

MASA BAŞINDAKİ GÖRÜNTÜMÜ 45 DAKİKA<br />

BOYUNCA İZLEMEYİ İSTEMEM"<br />

Video yayınlarda iki ya da daha fazla kişinin sadece<br />

konuşarak yayın yapması, hatta Orhan'ın tabiriyle<br />

"konuşan kafaların" videolarının ses çevrilip podcast<br />

olarak yayınlanması göreceli olarak çokça tartışmazken,<br />

Spotify'ın video podcast projesi çokça tartışmaya neden<br />

olmuştu. Siz video podcast hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

Dündem için ilerleyen süreçte böyle bir çalışma da<br />

olabilir mi?<br />

Gonca: Benim en sevmediğim format sanırım ‘konuşan<br />

kafalar’. Biz de çok farklı bir şey yapmıyoruz konsept olarak<br />

aslında ama içerikte bu konuşan kafalardan olabildiğince<br />

sıyrılmaya çalışıyoruz.<br />

Video podcast meselesini de anlayabilmiş değilim. Zaten<br />

50 dakika boyunca aynı insanlara baktığımız, görsel olarak<br />

hiçbir doyuruculuğu olmayan videoların sadece seste kalsa<br />

varlığından bir şey yitirmeyeceği gibi bir yorumum vardı,<br />

biz bunu söylerken podcastten bir daha videoya dönmenin


manasını çözemedim henüz. Dündem’de de böyle bir şey<br />

yapmayız gibime geliyor, daha istişare etmedik ama ben dinleyicilerin<br />

yerinde olsam benim masa başındaki görüntümü<br />

45 dakika boyunca izlemeyi istemem.<br />

Gazeteci Doğu Eroğlu’yla bir söyleşide konuşurken, video<br />

haberciliğe geçişte yaşadığı en büyük problemin onun<br />

yeni bir medium olduğunu başta kabul etmemesi olduğunu<br />

söylemişti. Yaptığımız işleri hangi alanda üretiyorsak onun<br />

dinamiklerine uygun bir planlama yapmanın işin kalitesini<br />

ne kadar artırdığını, üreten için de işleri ne kadar kolaylaştırdığını<br />

konuşmuştuk. Bence podcast için de durum bu, tabii ki<br />

videonun sesini alıp podcast olarak yayınlamak da bir alternatif<br />

ama en doyurucu işler bunu en başından podcast olarak<br />

kurgulayıp adımlarını ona göre attığında ortaya çıkıyor.<br />

Orhan: Bizim içeriğimiz metinsel içeriğe daha yakın. Yani<br />

bizi dinlediğinizde bir izleme deneyiminden ziyade, okuma<br />

deneyimine daha yakın bir şey yapmış oluyorsunuz. Eğer bir<br />

video olacaksa, bizim güzel simalarımızdan daha etkileyici<br />

bir şey sunmak gerekir diye düşünüyorum. Gonca kafasının<br />

üstünde duramıyor henüz. Öğrenince kafamızın üstünde durarak<br />

sunduğumuz video bir bölüm çekme planlarımız var.<br />

Dündem ile ilgili dinleyicilerinizden nasıl dönüşler<br />

alıyorsunuz? Dönüşler ve dinlenme sayılarınız nedeniyle<br />

motive olduğunuz ya da motivasyonunuzun<br />

düştüğü oluyor mu?<br />

Gonca: Valla Emre Koçak’ın haklı teknik eleştirileri dışında<br />

olumsuz bir yorum almadım ben daha. Bazen orası kısa<br />

kalmış, bunu çok uzatmışsınız gibi yorumlar geliyor, bunları<br />

da bir sonraki bölüm için dikkate alıyoruz ama genelde<br />

yorumlar hep pozitif. İnsanlar beni başlarına bela mı etmek<br />

istemiyorlar diye düşünüyorum yer yer, çünkü dinleyiciler<br />

benden daha olumlu yaklaşıyor. Dündem’i en çok eleştiren,<br />

her bölümden sonra Orhan’la senin kafanı şişiren benim<br />

sanırım (:<br />

Dinlenme sayılarından değil ama aldığım yorumlardan çok<br />

motive olduğumu söyleyebilirim. Hiç beklemediğim, haberi<br />

bile yoktur dediğim insanlar Dündem’i dinleyip üzerine<br />

yorumlarını paylaşıyorlar; bu da benim için inanılmaz bir<br />

motivasyon kaynağı.<br />

Orhan: Gonca yeterince demotive ediyor beni kayıt öncesi ve<br />

sonrasında. Sağolsun Emre Koçak da suskun kalarak ses kalitemize<br />

dair eleştirilerini sunuyor her bölümden sonra. Onun<br />

dışında daha çok iyi veya kötü yorum almak isterim aslında.<br />

Zira dinlendiğinizi bilmek çok önemli podcast üreten insanlar<br />

olarak.<br />

"Podcast de podcast uygulamasından dinlenir"<br />

Podcastin nereden dinlenmesi gerekliliği sıkça<br />

konuşulan bir konu. Sizde podcast sadece podcast<br />

uygulamasından mı dinlenilmeli?<br />

Gonca: Orhan burada engin fikirlerini paylaşacaktır tabii ama<br />

ben araçları çok da önemli bulmuyorum. Kim neyi daha pratik<br />

buluyorsa onda dinlesin, bence Dündem’i tost makinasıyla<br />

bile dinleyebiliyorsanız dinleyin, ama yeter ki dinleyin (:<br />

Orhan: Her işin münasip bir yolu yordamı vardır. Podcast<br />

de podcast uygulamasından dinlenir. Ben şahsen müzik<br />

dinlediğim yerde podcast dinlemem. Spotify’ın teknik olarak<br />

yetersiz olduğunu düşünüyorum (hız ve ses ayarları, listeler,<br />

filtreler, nokta atışı paylaşım gibi). Pocketcast tavsiye ederim<br />

herkese. Ama son tahlilde, nasıl rahat ediyorsanız öyle yapın<br />

yani, zorla da değil:)<br />

Özellikle Wired, NYT gibi mecralarda yayınlanan<br />

podcastlerin bir de "yararlanılan kaynaklar" gibi<br />

yayınların arka planının da metin olarak yayınlandığını<br />

görüyoruz. Dündem de web sitesinde bu<br />

şekilde bir süreç ile ilerliyor. Ancak bu Türkiye'de<br />

çok da yayın olan bir şey değil. Bununla ilgili ne<br />

düşünüyorsunuz? Podcast yayınlarının arka planını<br />

ve yararlanılan kaynakların paylaşımı, yayınlara<br />

nasıl bir destek sağlıyor?<br />

Gonca: Türkiye’de çok yaygın değil çünkü ciddi bir külfet.<br />

Yayınların o kısmını ben yapıyorum, o sebepten gönül rahatlığıyla<br />

söyleyebilirim ki az buz bir iş değil. Kaynakların hepsi<br />

önümde olmasına ve metnin yapısını bölümde hali hazırda<br />

çizmemize rağmen ciddi bir emek gerektiriyor. Bu sebepten<br />

de muhtemelen insanlar yapmıyorlar.<br />

Bizim aslında bunu yaparkenki amacımız dinleyicilerimize<br />

balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek. Türkiye’de herkes<br />

her şeyin uzmanı olmaya bayılıyor ama bu içi çokça boş<br />

bir uzmanlık. Biz her bahsettiğimiz konunun uzmanı olduğumuzu<br />

falan iddia etmiyoruz ama oturup da 50 dakika bu<br />

konuyu konuşuyorsak da bunu neye dayanarak yaptığımızı<br />

anlatmak gibi bir sorumluluğumuz var bence dinleyiciye.<br />

Nedir bu da, okuduklarımızdır, dinlediklerimizdir, izlediklerimizdir.<br />

Bizi dinleyenlere de bir çerçeve sunuyoruz<br />

bahsettiğimiz konularda, araya da yorumlarımızı katıyoruz<br />

tabii ama özünü de metinde paylaşıyoruz ki beğenmeyen<br />

açıp oradan da bakabilsin, sonra eğer istiyorsa gelip bize lolo<br />

yapabilsin.<br />

Orhan: : İçeriğimiz zaten metinsel bir yapıda. Bunu gerçek<br />

metinle desteklemek hem dinleyicinin bizi daha rahat bulabilmesi,<br />

ilgililerin konu hakkında derinleşebilmesi, hem<br />

de arşiv olması bakımından çok önemli. İçerik özet metnini<br />

toparlayıp yazan Gonca. Kendisine müteşekkirim bunun<br />

için. Patreon yapmaya başladığımızda dinleyicileri nasırlı<br />

parmaklarıyla ajite etmesini önereceğim.<br />

"SANIRIM YAPMAMIZ GEREKEN, PODCASTE<br />

YAPTIM OLDU DİYE BAKMAKTAN UZAKLAŞIP<br />

BUNA PROFESYONEL BİR BİÇİMDE YAKLAŞ-<br />

MAK"<br />

Son olarak, diğer ülkeler ile karşılaştırırsak Türkiye'deki<br />

podcast yayıncılığının durumuna ve insanların<br />

podcaste yaklaşımına ilişkin ne söylemek<br />

istersiniz?<br />

Gonca: Konuşan kafaları eleştiriyoruz ama bunu ciddi bir birikimle,<br />

araştırmayla yapan ikili olsun, tekli olsun podcastleri<br />

bayılarak dinliyorum, şimdi isim verip de birilerini unutmuş<br />

olmayayım ama varlar. Sektörün biraz genişlemesiyle birlikte<br />

habercilik anlamında da çok güzel örnekler geliyor ancak<br />

dışarısıyla kıyasladığımda çok daha yeni olduğumuz için hala<br />

yememiz gereken fırın fırın ekmek duruyor önümüzde. Sanırım<br />

yapmamız gereken, podcaste yaptım oldu diye bakmaktan<br />

uzaklaşıp buna profesyonel bir biçimde yaklaşmak, bu da<br />

ancak alana daha fazla kaynağın girmesiyle olabilecek bir şey.<br />

Orhan: Neredeyse hiç para kazanılmayan bir sektöre göre<br />

bayağı iyi işler var Türkiye’de. Çoğu da son bir yılda türedi.<br />

Özellikle gazetecilerin ciddi bir ilgisi var podcast’e. Şimdilik


Eğitim ya da eğitici konular üzerine olan podcastler günden güne<br />

artıyor ve elbette bunun bir nedeni var… Yüz yüze öğrenmenin<br />

yerini hiçbir şey tutmasa da, bilgileri tamamlamak için kullanılan<br />

kaynaklar öğrenciler için yararlı olacaktır. Podcast, ilkokul,<br />

lise veya üniversite öğrenciler için de bilgileri pekiştirmek için<br />

yararlı bir kaynak olacaktır. Derslere erişilebilir, ilgi çekici ve<br />

pekiştirici hale getirmenin harika bir yolu olabilir.<br />

EĞİTİMDE PODCAST KULLANMAK İÇİN 7 NEDEN<br />

Podcastler, bilgi almak için zahmetsiz bir araçtır ve öğrencilerin<br />

konuya olan ilgisini daha da arttırabilir.<br />

İşte eğitimde podcast kullanmanın öğrencilere yardımcı olmasının<br />

7 nedeni:<br />

1. Ne zaman, nerede olursanız olun dinleyebilirsiniz.<br />

Podcastlerin günlük rutininize uyması kolaydır. Akıllı cihazınıza<br />

indirebilir, yemek pişirme ya da okula gidip gelme gibi sıradan<br />

işleri yaparken dinleyebilirsiniz. Öğrenciler, gün içerisindeki boş<br />

vakitlerinde, sadece akıllı cihazlarından derse ilişkin podcasti<br />

dinleyebilirler. Bu, onların yoğun programları açısından veya<br />

her zaman WİFİ erişimi sağlayamayanlar için mükemmel bir<br />

kolaylık sağlar. Çalışan öğrenciler için de işe gidip gelip gelirken<br />

podcastleri dinleyerek derse hakim olabilirler.<br />

Eğitimi öğrenciler için erişebilir kılmak hayati önem taşımaktadır.<br />

Eğitimlerinin hayatlarında geri kalanı için önemli olduğunu<br />

unutmamak gerekiyor.<br />

2. Podcastler, öğrencinin yetişmesini kolaylaştırır.<br />

Eksik dersler, öğrencinin moralini bozabilir. Kendilerini geri<br />

kalmış hissedebilir ve zorlu bir birikmiş konular ile başa çıkmaya<br />

çalışacaklardır. 72 ülkede yapılan bir ankete göre, 15-16<br />

yaşlarındaki öğrencilerin üçte ikisi kötü not aldıklarında dolayı<br />

şikayetçi. Tüm dünyada yaşanan saflın nedeniyle bu sorun daha<br />

da pekişiyor. Çoğu öğrenci, uzun süreli izolasyon nedeniyle derslerinden<br />

geri kalabiliyor. Ancak, öğrencilerin geri kalmamalarını<br />

sağlamak çok önemlidir.<br />

Eğitim kurumunuz için podcast kaydetmek bir çözüm olabilir.<br />

Öğrenciler, ağır ve göz korkutucu ders kitaplarıyla boğuşmak<br />

yerine, podcast dinleyebilirler. Bu, stresle başa çıkmalarına ve<br />

diğer işleri nedeniyle geri kalma hissini ortadan kaldırır.<br />

3. Dinlemek, izlemekten veya okumaktan daha iyi olabilir.<br />

Bir sesli dramayı dinlerken, neler olduğunu resmetmek için hayal<br />

gücünüzü kullanmanız gerekmektedir. Beyniniz ses hızında<br />

çalışmak zorundadır ve böylece zihinlerin ders kitaplarını<br />

okurkenki gibi uzaklaşma yaşamasının da önüne geçer. Duyduklarınızı<br />

aktif olarak düşünmeniz gerektiği için, videoda olduğu<br />

EĞİTİM<br />

İÇİN<br />

PODCASTİN<br />

ÖNEMİ<br />

Oğuz Bakır*<br />

gibi yarısında dikkatiniz dağılmayacaktır. Bu nedenle, podcastler<br />

öğrencilerin dikkatli çalışmasına devam ettirmenin en iyi yolu<br />

olabilir.<br />

Özellikle görme bozukluğu yaşayan öğrenciler için de podcastlerin<br />

yararlı olduğunu belirtmek gerekiyor.<br />

Yalnızca yazılı mateyallere güvenmek yerine, podcastler öğrencilere<br />

nasıl çalışacakları konusunda daha fazla seçenek sunar.<br />

4. Dersi derste öğrenmeye dikkat edin.<br />

Podcastler, öğrencilere derslerdeki temel bilgilere erişimini kolaylaştırdığı<br />

için derslerin tamamını öğrenmelerine de yardımcı<br />

olabilir.<br />

Çok yönlü bir eğitim için hem aktif hem de pasif öğrenmeye ihtiyaç<br />

vardı. Pasif öğrenme, okuyarak ya da dinleyerek, bağımsız<br />

olarak konunun tekrarını yapmaktır. Aktif öğrenmek ise, çok<br />

daha pratiktir ve öğretmen tarafından daha fazla yönlendirilmeye<br />

ihtiyaç duyar. Öğrenciler, sınavları ve gelecekleri için her<br />

ikisini de eğitim hayatına dahil etmelidir.<br />

Podcastler, pasif öğrenim için en iyi yoldur. Öğrenciler kendi<br />

başlarına bilgiye sahip olduklarında sınıflarındaki başarılarına<br />

da yansır.<br />

5. Podcastler tüm öğrenme stillerine uyum sağlamaya yardımcı olur.<br />

Her insanın kendine göre öğrenme stili vardır. Bu nedenle tüm<br />

öğrencilerinizi daha çok ders çalışmaya teşvik etmek istiyorsanız,<br />

bu çeşitliliğe dikkat etmelisiniz. Okuma yaparak ya da yazarak<br />

çalışmaya işitsel çalışmayı da ekleyerek herkese uygun hale<br />

getirebilirsiz. Hatta, öğrencilerin kendi podcastlerini yapmakları,<br />

bilgilerini pekiştirmek için de yarar sağlayacaktır.<br />

6. Podcastler mükemmel bir "tekrar" aracıdır.<br />

Podcastler, ders sırasındaki verilen bilgilerin terkrarlanması için<br />

uygun bir araçtır. Hatta, kendi günlük aktivitelerinin arasına<br />

yayarak bu podcastleri dinleyebilirler.<br />

İşlenen dersleri aralıklı olarak tekrar etmek, bilgileri hatırlamanın<br />

en iyi yoludur . Bu nedenle, istedikleri zaman geçmiş dersleri<br />

tekrar edebilmek, sınavlara hazırlanırken paha biçilmez olabilir.<br />

7. Podcastlerin yapımı kolaydır ve düşük maliyetlidir.<br />

Harika bir podcast yapmak için üst düzey stüdyolara gerek yoktur.<br />

Sessiz bir ortamda en basit yöntemlerle podcastiniz kaydedebilirsiniz.<br />

Podcast, diğer öğrenim materyaller ile karşılaştırıldığında, seçebileceğiniz<br />

en uygun ve en kullanışlı seçeneklerden biridir.<br />

* Bu yazı, Oğuz Bakır tarafından, "The Why & How of Using Podcasts in Education" yazısından derlenmiştir.


8 Temmuz 2020 tarihinde yayın hayatına başlayan ve geçtiğimiz<br />

günlerde 5. Bölümü yayınlanan "Kelle Paça & English"<br />

Podcast ekibi bu ay kapak konumuz ve konuklarımız oldular.<br />

ABD Türkiye Temsilcilikleri tarafından hazırlanan yayının hikayesini,<br />

podcast içeriklerine yaklaşımlarını ve Kelle Paça sevdalarını<br />

konuştuğumuz podcast kaydımızı dinleyebilirsiniz.


Kelle Paça & English<br />

Podcast Series by the U.S. Mission Turkey<br />

Eric Atkins<br />

ABD İstanbul Başkonsolosluğu<br />

Basın Ataşesi<br />

Kelle Paça & English podcast projesi nasıl<br />

oluştu? Podcast formatını tercih etme sebebiniz<br />

neydi?<br />

David Fay: Türkiye’ye daha önceden gelmiştim ve<br />

son 3 yıldır yine Türkiye'deyim ve hem Amerika'dan<br />

gelen hem de Türkiye'deki İngilizce öğretmenleri<br />

ile çalışırken onlardan dinlediğim ilginç hikayeler<br />

dikkatimi çekti. Bu hikayeler; hem İngilizce öğrenme<br />

ve öğretme konusundaydı hem de farklı kültürlerde<br />

yaşanması sebebiyle ortaya çıkmıştı. Ben de kelle<br />

paça eşliğinde bu hikayeleri dinliyordum ve bunların<br />

podcast olabileceğini düşünerek meslektaşlarıma<br />

ilettim. Sonrasında yapılan beyin fırtınaları ile<br />

Kelle Paça & English podcast ortaya çıktı.<br />

Kelle paçayı çok sevdiğinizi biliyoruz, onun<br />

kadar olmasa da Türk kültürü ve Türkiye ile<br />

ilgili sevdiğiniz diğer şeyler nelerdir?<br />

David Fay: Türkiye'ye ilk kez 1991 yılında bir yıllığına<br />

öğretmenlik için gelmiştim. O bir yıl; iki yıl, üç yıl<br />

oldu derken seneler geçti. Elbette, buradaki halk,<br />

samimiyet, misafirperverlik olmasaydı sanırım bu<br />

kadar uzun süre Türkiye'de kalmazdım. O yüzden<br />

de ilk olarak buradaki halkı ve kültürü çok seviyorum.<br />

Dünyanın en ilginç tarihine sahip bir bölge<br />

olduğunu söyleyebilirim. Nereye giderseniz gidin,<br />

tarihi özellikleri açısında önemli olan onlarca yeri<br />

görebilirsiniz. Tabi ki, kültürün bir parçası olan Halk<br />

Müziği'ne hayranım. Ayrıca, Türkiye'nin yemeklerini<br />

çok seviyorum.<br />

Açıkçası, işim gereği oldukça farklı yerlerde yaşadım<br />

ama Türkiye'den daha iyi bir yerde yaşamayı düşünemiyorum.<br />

Türkiye'ye ve kültürüne özgü sevdiğiniz<br />

detaylar varken, yakın zamanda Kelle Paça<br />

& English podcast benzeri başka podcast<br />

projeleri de duyabilir miyiz? Yoksa biraz daha<br />

Kelle Paça & English üzerinde odaklanacak<br />

mısınız?<br />

David Fay: Açıkçası, bu bizim için yepyeni bir alan.<br />

David Fay<br />

ABD İstanbul Başkonsolosluğu<br />

Eğitim Ataşesi<br />

Eminim, meslektaşlarımdan yeni fikirler de gelecektir.<br />

Kelle Paça & English'in ne kadar ilgi çektiğinin<br />

farkındayız. Bu nedenle de ileride başka podcast<br />

projeleri olacaktır. Ama özellikle, Türkiye'ye gidip<br />

gelenler için, buranın kültürünü keşfetmesi için<br />

yapmayı düşündüğümüz podcast fikirlerimiz var.<br />

Bunun için görüşmeler yapıp üzerine çalışacağız.<br />

Kelle Paça & English podcastine nasıl<br />

dönüşler alıyorsunuz?<br />

David Fay: Instagram ve Facebook'tan yapılan<br />

yorumları ve ilgiyi görüyoruz. Belki isminden dolayı<br />

da dinleyicilerin ilgisini çekiyor olabilir.<br />

Türkiye'de yayın yapan, dinleyicisi olduğunuz<br />

Türkçe veya takip ettiğiniz İngilizce<br />

podcastler var mı?<br />

David Fay: Özellikle yolda ve bulaşık yıkarken mutlaka<br />

bir şey dinlemek istiyorum. Mesela, NPR'daki<br />

Car Talks'ı çok ilginç bularak dinlememden itibaren<br />

podcast dinlemeye başlamıştım. Onun dışında,<br />

tarihi de çok sevdiğim için Dan Carlin'ın Hardcore<br />

History podcastini çok seviyorum.<br />

Türkiye'de yayın yapanları ise yeni keşfetmeye<br />

başlıyorum. Nereden Başlasam'ın birkaç bölümünü<br />

dinlemiştim. Bir de Türkçem için Fularsız Entellik'i<br />

dinleyerek oradan yeni kelimeler öğreniyorum. Bunların<br />

haricinde, yavaş yavaş diğer podcastleri de<br />

dinleyip takip etmeye başlıyorum.<br />

Türkiye'de yayın yapanları ise yeni<br />

keşfetmeye başlıyorum.<br />

Nereden Başlasam'ın birkaç bölümünü<br />

dinlemiştim.<br />

Bir de Türkçem için Fularsız Entellik'i<br />

dinleyerek oradan yeni kelimeler öğreniyorum.<br />

Bunların haricinde, yavaş<br />

yavaş diğer podcastleri de dinleyip<br />

takip etmeye başlıyorum.


Kelle Paça & English<br />

Podcast Series by the U.S. Mission Turkey<br />

Dinlemek istediğiniz bölümün<br />

görseline tıklayın!


* Bu yazı, Oğuz Bakır tarafından, Alison Macadam'ın "Want to start a podcast? Read this first" başlıklı yazısında derlenmiştir.<br />

Apple, Haziran 2018 itibariyle podcast platformu olan iTunes'ta<br />

yaklaşık 550.000 aktif podcast yayınının olduğunu<br />

açıklamıştı. İşte bu haber, podcastin ne kadar büyüdüğünü<br />

gösteriyor. Ancak bu, kulaklarınız ve zamanınız için rekabet<br />

eden çok fazla sesin olduğunu da gösteriyor.<br />

Siz de mi podcast yayını yapmayı düşünüyorsunuz? Öyleyse<br />

size, nasıl iyi bir podcast yapacağınız konusunda yardımcı<br />

olmak istiyoruz.<br />

Neredeyse bir podcast yayını başlatan herkes, zor da olsa öğrendikleri<br />

ile sizi etkileyebilir. Unutmayın ki, hiçbir yaratma<br />

süreci %100 bir şekilde kolay olmayacaktır. Aşağıdaki sorular<br />

ve öneriler, ne yaptığınıza, kim için ve neden yaptığınıza<br />

dair emin bir şekilde yaratım sürecinde olmanıza yardımcı<br />

olabilir. Bu ipuçları, çok sayıda podcast üreten ve podcast endüstrisinin<br />

büyümesini yakından takip eden NPR çalışanları<br />

tarafından verilmiştir.<br />

BAŞLANGIÇ<br />

Podcast yayıncılığına başlamadan önce, ne yapmak istediğinizi<br />

ve bunu kimin için yapmak istediğiniz konusunda<br />

düşünmeye zaman ayırlamalısınız.<br />

Kendinize derin, zor, hatta varoluşsal sorular sormanız gerekiyor.<br />

Cevaplarınızda ne kadar spesifik olursanız ilerleyen<br />

süreç için o kadar iyi olacak.<br />

• Gerçekten amacınız nedir?<br />

• Yapacağınız şey için en uygun fotmat podcast mi? Neden?<br />

• Neyi başarmayı hedefliyorsunuz?<br />

• Benzer türdeki podcastlerden sizi ayıran özellik nedir?<br />

• Konseptiniz konusunda ne kadar isteklisiniz?<br />

• Yapmak istediğiniz podcast için doğru kişi misiniz?<br />

• Ele alacağınız konuya ilişkin yeterli zaman ve kaynağınız<br />

var mı?<br />

KİTLENİZİ GÖZDEN KAÇIRMAYIN<br />

Yayınlayacağınız şeylere ilişkin oldukça heyecan duyabilir ve<br />

o konu size göre çok önemli olabilir. Peki ya dinleyiciniz için<br />

de o konu önemli mi? Anlattığınız konuya ilişkin heyecan<br />

duyuyor mu?<br />

Kitlenizi belirlemeye çalışırken spesifik düşünün. "İyi konuları<br />

dinlemek isteyen herkes" gibi ucu açık düşünce yerine;<br />

anlatacağınız konularla ilgilenen, (mümkünse) uzun süreli<br />

yolculuklar yapan, 18-30 yaş arası gibi daha net bir hedef<br />

kitlesi belirlemelisiniz.<br />

Hedef kitleniz için düşünmeniz gereken bazı sorular:<br />

Bu podcasti kim, neden dinlesin?<br />

Dinleyiciye nasıl bir bakış açısı katabileceksiniz?<br />

İşlediğiniz konuyu mevcut kitlenize mi yoksa potansiyel<br />

kitlenize mi ulaştırmaya çalışıyorsunuz?<br />

Dinleyicinize ne gibi bir deneyim sağlayacaksınız?<br />

Sizi nerede, ne yaparken ve ne hisle dinliyorlar?<br />

Sizi dinledikten sonra neden başkaları ile de paylaşsın?<br />

YAPILMASI VE YAPILMAMASI GEREKENLER<br />

Hedef kitlenizi belirledikten ve podcastinizi genel olarak<br />

şekillendirdikten sonra, üretime başlamalısınız. Sürecin mükemmel<br />

olmasını beklemeyin. Ancak, işinizi kolaylaştıracak<br />

bazı yapılması ve yapılmaması gereken şeyleri unutmayın.<br />

Yapmanız gerekenler:<br />

• Podcastinizin sunucusunu dikkatli belirlemelisiniz.<br />

Sunucunuzun kalitesi sizi çok iyi de yapabilir, çok kötü<br />

de….<br />

• Rekabet konusunda dikkatli olmalısınız. Hem genel olarak<br />

hem de benzer podcastlerden neden farklı olduğunuzu<br />

tek bir cümle ile açıklamalısınız.<br />

• Etkileyici bir konuşmaya sahip olmalısınız.<br />

• İstatistiklerle başarınızı gözden geçirin.<br />

• Yapmamanız gerekenler:<br />

• Üretim sürecini asla küçümsemeyin. İyi bir podcasti<br />

üretmek, bazen en zor işlerden biri olabilir.<br />

• Dinleyicinin sizi bulmasınız beklemeyin! Siz onlara<br />

ulaşın!<br />

• Başlangıçtaki yorumlara takılıp kalmayın. Her yayında,<br />

dinleyicilerinizden geri bildirim almayı ve onlara göre<br />

gelişmeniz gerektiğini unutmayın.<br />

İŞLER YOLUNDA GİTMEZSE<br />

Başarısızlık bir seçenektir ve eğer başınıza gelirse, onu kabul<br />

edin. Düşündükleriniz ve planlarınız yolunda gitmeyebilir.<br />

O yüzden, ısrar etmek yerine yayını durdurmaktan çekinmeyin.<br />

Ancak diğer yandan da unutmayın ki; başarısızlığınız<br />

ilerideki başarınız için başlangıç olabilir.


IVIR . ZIVIR<br />

ZAMAN İÇİNDE İHTİYAÇ DUYACAĞINIZ KÜÇÜK EKLENTİ - YAZILIM -<br />

EKİPMANLAR!<br />

Podcast<br />

İSTATİSTİK YAZILIMI<br />

Podcast İstatistiği<br />

Çoğumuz için en çıldırtıcı, en içinden<br />

çıkılmaz olan istatistik takibi için tek<br />

bir yazılıma güvenebilir ve teslim<br />

olabilir miyiz?<br />

SmartLink<br />

Ücret<br />

Chartable, üyelerine sunduğu<br />

“SmartLink” hizmeti ile bu sorunu<br />

ortadan kaldırıyor. Podcast<br />

yayınınızın RSS linki içine<br />

gömeceğiniz bir kod sayesinde,<br />

programınızın bütün trafiğini, tek<br />

link üzerinden dağıtımını, hangi<br />

cihazlar aracılığıyla dinlendiğini<br />

öğrenebiliyorsunuz.<br />

Yakın zamanda paket fiyatlarında güncellemeye giden<br />

firma, küçük çağlı yayıncılar için çok daha kullanılabilir<br />

hale gelmiş durumda.<br />

istatistik<br />

Chartable<br />

Giriş Paketi Ücretsiz<br />

Podcast için tek link<br />

İstatistik analiz ekranı<br />

RSS linkiniz içine entegre,<br />

SmartLink<br />

Yayınınıza ait RSS linkinizin<br />

içine yerleştireceğiniz özel<br />

bir kod sayesinde, hangi<br />

platform ve cihazda kaç defa<br />

dinlendiğini öğrenebilecek ve<br />

bütün mecralarda çalışacak<br />

olan tek bir kod üğzerinden<br />

podcast yayınınızın tanıtımını<br />

yapabileceksiniz.<br />

Bu arada Chartable kurucularının<br />

(bir süredir yeni bölüm<br />

gelmiyor) podcast programına<br />

göz atabilir ve şirketin vizyonu,<br />

politikalarından haberdar<br />

olabilirsiniz.<br />

Cappucino<br />

Takipçilerinize ve arkadaş listenize özel, her<br />

sabah yayınlanacak olan 3 dakikalık micropodcastler<br />

yapmanızı sağlayan uygulama.<br />

say.link<br />

Önceden duyuracağınız ve adınıza yaratılan mesaj<br />

sisteminiz sayesinde podcastiniz içinde kullanabileceğiniz<br />

sesli yorum, soru gibi içerikleri toplayabileceksiniz.


Who<br />

You<br />

Gonna<br />

Call,<br />

Podcaster?<br />

Onur Uğur<br />

Türkçe yazılarda yabancı kelimelerin kullanılması hoş karşılanmayabiliyor.<br />

Toplantı yerine “meeting” kelimesi rahatsız<br />

edici, göz ardı etmek yerine “ignore” kullanılması şaşırtıcı<br />

olabiliyor. Komşusunun çocuğunun pazar sabahı çıkarttığı<br />

sesten şikayet ederken “ailece ignore ederek kahvaltıya<br />

devam etmek zorunda kaldık” diyen arkadaşımdan ya da<br />

balkona salıncak kuracak ustanın “bugün set etmiş olacağız”<br />

cümlesinden sonra aslında yabancı dil kaynaklı sözcüklerin<br />

kullanımının toplumun her kesimine ne kadar hızlı sirayet<br />

ettiğini görmüş oldum.<br />

Kelimeler farklı dillerden hayatımıza girerken Türkçe<br />

karşılıklarını bulmak için de bir mücadeleye girerler. Çünkü<br />

böylesi daha kolaydır. Fonetik kazaların önüne geçer. En başarılı<br />

örneklerinden biri de “computer” kelimesinin dilimize<br />

“bilgisayar” olarak yerleşmesidir ki muazzam bir karşılıktır.<br />

Tabii ki bilgisayar kelimesinin oluşumunda ürünün kullanıma<br />

sunulması ve yaygınlaşmasının çok uzun bir süreçten<br />

geçmesinin payı büyük… Oysa “Podcast” öyle mi? Bu yazıyı<br />

okuduğunuzda yüksek ihtimalle Podcast kavramı ile ne zaman<br />

karşılaştığınızı hatırlayamacaksınız. Amerika’da doğan<br />

bu yayıncılık anlayışı bir anda hayatlarımıza girdi. Daha<br />

doğrusu sanki hep hayatlarımızda bir yerdeydi ama adını<br />

koyamıyorduk. Eski kasetçalarlarda arkadaşlarımızla kayıt<br />

alıyorduk, şarkılar söylüyorduk, sevdiğimiz radyo programlarının<br />

tekrarlarını dinliyorduk. Ebeveynler çocuklarının ilk<br />

kelimelerini kasetlere kaydediyor, 2000’li yılların başında bu<br />

kasetleri CD’lere dönüştürüyorlardı. İşte Podcast bu sebeple<br />

hayatımızın bir yerindeydi. Zaten bir Podcast ağının içinde<br />

yaşıyor, ses kaydını diğer yayın türlerinden çok daha kolay ve<br />

keyifli takip edebiliyorduk. Ses kayıtları başka bir ihtiyacımızı<br />

daha ortaya çıkarmıştı; içerik açlığı. Bir konu hakkında<br />

öğrenmek istediğimiz bilgileri ya da keyif verici bir sohbeti<br />

izlemek istemiyorduk. Hayat çok hızlıydı. Merve Boluğur’un<br />

nazar boncuğunu merak ediyorken bulaşıkları kim yıkayacaktı?<br />

“Üzüm Bayramı” nedir öğrenmek istiyorduk ama<br />

konu hakkında bir belgesel izleyecek vaktimiz yoktu, çocuğu<br />

okuldan almalıydık çünkü… Podcast nedir, güncel gelişmeler-haberler,<br />

neler oluyor bu işlerde, nedir bu işin alametifarikası<br />

çok merak ediyorduk ancak faturalar kendi kendini<br />

ödeyecek değildi. Podcast yayınları tam bu noktada devreye<br />

girdi. “Yaramızda Kalsın” ile nazar boncuğunu, “Hırt.” ile<br />

Üzüm Bayramı’nı öğrendik. Podfresh Daily ile “Inception”<br />

filmindeki gibi katmanlar arası yolculuğa çıkarmışçasına<br />

podcast evrenini podcastler ile takip ettik. Her türlü içeriği<br />

hazırlayacak, sunacak üstelik diğer sorumluluklarımızdan<br />

feragat etmememizi sağlayacak kahramanlar oluşmaya başladı.<br />

Bu kahramanlara ne isim verecektik? “Avengers” iddialı<br />

mı olurdu? Yüksek ihtimalle telif haklarında da küçük, tatlı<br />

sıkıntılar yaşardık.<br />

Üretilen ürün her ne olursa olsun kitle tarafından kabul<br />

gördüğü anda ismi markalaşmaktaydı, kapsayıcı bir formata<br />

bürünüyordu. Hiçbirimiz bir keyif tapınağı olan jakuziye<br />

hidromasajlı küvet, hiltiye kalafat çekici, makyaj malzemelerinin<br />

en bilindik üyelerinden rimele maskara demedik,<br />

yalıtımlı içecek kaplarını termostan başka bir isimle niteleyen<br />

ya da portakal özlü toz içeceklere markası ne olursa olsun<br />

oralet demeyen birini görmedik, duymadık. Tüm bu isimler<br />

ürünü çıkaran markaların koymuş oldukları isimlerken artık<br />

bir kavram. Podcast tam olarak böyle olmasa da artık sesli<br />

kayıtların genel adı. Kaydı alan kişi ise Podcaster ismiyle<br />

anılmakta. Edebiyat öğretmenlerimizin manav-manavcı<br />

ilişkisini “manavcı manav mı satar” esprisiyle aklımıza kazıdıklarını<br />

hatırlıyoruz. Bu açıdan “Podcaster” kelimenin tam<br />

karşılığı olmakta, yani podcastçi… Bilgiyle, ciddi bir emekle,<br />

materyal ile içeriği kulaklarımızın beğenisine sunan kişi.<br />

Kafamı dağıtacağım, bir bilgi arıyorum, eğlenmek istiyorum<br />

kısacası kaliteli içerik açlığımı bastırmak istiyorum. Nereden<br />

bulacağım bu istediklerimi, kimi arayacağım? İşte arayacağımız<br />

kişinin tanımı Podcaster. Spor, mutfak, fotoğraf, sanat,<br />

mizah, dram, masal ne merak ediyorsanız orada olan kişi…<br />

Üzerinde durulması gereken olayları, farklı bakış açısı ve<br />

fikirleri, salt datayı değil işlenmiş malumatı kategorize edip<br />

hazır halini sunan, derleyip sizlere taşıyan kişi… Çamaşırları<br />

katlamak gibi düşman başına işlerin çekilir kılınmasını sağlayan<br />

kişi… Artık kimi arayacağınızı biliyorsunuz. Podcast<br />

için Türkçe karşılık bulundu mu ya da bulunmaya çalışılıyor<br />

mu, bilmiyorum. Son 15 yılda yurtdışından gelen kavramlara<br />

verilmeye çalışılan Türkçe uyarlamaları gördükçe –bilgisayar<br />

gibi muhteşem bir karşılık olursa kullanım hakkım saklı kalmak<br />

kaydıyla- bu sesli kayıt deryasına “Podcast”, bu deryanın<br />

başarılı kaptanlarına ise “Podcaster” demeye devam edeceğim<br />

sanıyorum…

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!