You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Ölmez ağacın
binlerce yıllık bereketi
Bütün dinlerin kutsal ağacı zeytin
Antik Yunan, Roma, Yahudi, Hıristiyan ve İslam kültürlerinin hepsinde
zeytin ağacına özel bir yer verilmiş. Her birine ait yazıtlarda
insanların hayatta kalma mücadelesinde besin, ısı ve ışık kaynağı
olarak ne büyük katkılar sunduğu uzun uzun anlatılmış. Binlerce
yıl yaşayan zeytin ağaçları, zeytin adının ölümsüz tanrılarla birlikte
anılmasına yol açmış.
Zeytinin ilk olarak nasıl ortaya çıktığını anlatan hikâyelerden birine
göre Hz. Âdem yaşamının sonuna geldiğinde üçüncü oğlu Şit’i
Cennet Bahçesi'ne gönderir. Tanrı'dan onu ve insanlığı affetmesini
diler. Cennetin bekçisi Mikâil bu dileği kabul eder. Hayat Ağacı’ndan
(ya da Bilgi Ağacı) üç tohum koparıp Şit’e verir ve babası
öldüğünde bu tohumları onun ağzına koymasını söyler. Hz. Âdem
öldüğünde Şit söylenileni yapar ve tohumları babasıyla birlikte
gömer. Kısa bir zaman sonra mezardan üç fidan büyür. Hikâyenin
değişik versiyonlarına rastlansa da en az birinde bu ağaçlar Akdeniz
bitki örtüsünün tipik ağaçları olan zeytin, sedir ve selvidir.
Yani zeytin ağacı, Tanrı'nın insanlığa bir hediyesi, merhametinin
ve sarsılmaz sevgisinin sembolü olarak görülür. Tevrat'ta zeytin
ağacından, zeytinyağından ve zeytin dalından yüzün üzerinde kez
bahsedilir. Bunlardan en bilineni herhalde Nuh Peygamber'in gemisine
güvercin tarafından, sel sularının çekildiğini haber vermek
üzere getirilen zeytin dalıdır (Yaratılış 8:11). Buradaki zeytin dalı,
Tanrı'nın kullarına bir daha böyle bir felaketi tekrar yaşatmayacağına
dair verdiği sözü temsil eder. Zeytinyağının dini ayinlerde
kullanımından ve karanlığı aydınlatıcı bir ışık kaynağı olmasından
da sıkça bahsedilir:
“İsrail halkına buyruk ver, kandilin sürekli yanması için saf sıkma
zeytinyağı getirsinler.” (Mısır'dan Çıkış 27:20)
Richard Blatchly, Zeynep
Delen Nircan ve Patricia
O’Hara'nın "Zeytinlikten
Sofraya Zeytinyağının
Hikâyesi" adlı eseri, zeytin
ve zeytinyağı konusunda
aklınıza gelebilecek tüm
sorulara yanıt getirecek
harika bir kaynak. Biz de
bu bölümü hazırlarken bu
kitaptan faydalandık. Ayrıca
belirtilmediği sürece,
buradaki tüm metinler
bu eserden derlenmiştir.
Eserin yayıncısı Türkiye
İş Bankası Kültür Yayınları'na
izni için teşekkürler...
Zeytin ağacı 'Tanrıça Athena'nın
insanlığa hediyesidir'
Yunan mitolojisinde zeytinin ortaya çıkışı bir
başka şekilde anlatılır; Zeus'un kızı savaş tanrıçası
Athena'yla ilgilidir. Efsaneye göre Tanrı
Zeus, tanrılar arasında bir yarışma düzenler. Her
yarışmacı yeni kurulacak şehir için özel bir hediye
sunacak, kurulan şehrin sakinleri hediyeler arasından
en mükemmel bulduklarını seçeceklerdir.
Yarışmayı kazanan tanrının ismi şehre verilecek
böylece o tanrı şehir sakinlerinin ebedi sadakatini
ve bağlılığını kazanmış olacaktır. Yarışma gününde
iki tanrı hediyelerini sunar. İlki Deniz Tanrısı
Poseidon'dur. Çatallı zıpkınını hışımla yere vurur
ve topraktan beyaz, heybetli bir at çıkar. (Bazı
versiyonlarda at yerine çeşme çıkar.) Tanrıça Athena'nın
sırası gelince, mızrağının ucunu toprağa
vurduğu yerden bir zeytin ağacı fışkırır. Şehir
halkını ısıtacağı, aydınlatacağı, doyuracağı, iyileştireceği
için bu yüce ağaç sayesinde yarışmayı
Tanrıça Athena kazanır, şehre onun adı verilir.
Yunanistan'ın Atina şehrinin ismi buradan gelir.
Athena'nın hediyesi Parthenon Tapınağı önündeki bu zeytin
ağacı olmasın.
Antik çağdan bugüne ders: Ağaçlarınızı sallayıp dövmeyin
Birinci yüzyılın en üretken yazarlarından olan Yaşlı Plinius
zeytin yetiştirme, zeytinyağı üretimi ve zeytinyağının sayısız
tedavi edici özellikleri hakkında epeyce mürekkep harcamıştır.
Zeytinyağı ile şarap arasındaki karşılaştırmaları gayet
aydınlatıcıdır.
“Zeytinyağı şarap gibi değildir, yaşlandıkça tadı kötüleşir,
bir yılın sonunda artık eskimiş olur. Herhalde bu ayarlamayı
Doğa Ana bilgece yapmıştır: Ayyaşlar için üretilen şarabı taze
taze tüketmemizi gerekli görmez, bekledikçe güzelleşen
tadına bakılırsa adeta tüketmeyip saklamamızı ister. Halbuki
sanki zeytinyağını tasarruflu kullanmamızı istememiş, her
zaman her alanda taze taze kullanmayı gerektirerek yaygın
ve evrensel kılmıştır (Kitap XV, Bölüm 3, 16-17).
Plinius tekrar tekrar uyarır. “Ağaçlarınızı sallayıp dövmeyin.
Zeytinlerinizi elle toplarsanız bir sonraki yıl iyi ürün
alabilirsiniz.”