24.01.2022 Views

nihat hoca tam hali

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.




ŞANLIURFA/YAYLAK VE HARRAN OVASINDA

SULAMA PERFORMANS ETKİSİNİN

ARAŞTIRILMASI PROJESİ

FİNAL RAPORU

ŞANLIURFA – ARALIK 2021


İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ŞEKİLLER DİZİNİ .......................................................................................................................................... v

ÇİZELGELER DİZİNİ .................................................................................................................................... ix

1 . VERİLERİN TOPLANMASI ....................................................................................................................... 1

1.1 . Birincil Verilerin Toplanması...............................................................................................1

1.1.1 . Saha Anket Çalışmaları ................................................................................................1

1.1.2 . Örneklemin Hesaplanması ............................................................................................1

1.1.3 . Araştırma Sahası ve Anket Uygulaması ............................................................................2

1.2 . İkincil Verilerin Toplanması ................................................................................................2

2 . HARRAN ve BOZOVA YAYLAK SULAMA ALANLARININ SULAMA ÖNCESİ ve SONRASI

DEĞİŞİMLERİ................................................................................................................................................. 2

2.1 . Sulama Öncesi Harran Ovası’nda Arazi Kullanım Değişimleri .....................................................3

2.2 . Harran Ovasında Sulama Sonrası Zamansal Ürün Deseni Değişimi ...............................................5

2.3 . Bozova-Yaylak Çevresi Sulama Öncesi Arazi Kullanım Değişimleri .............................................8

2.4 . Bozova-Yaylak Çevresi Sulama Sonrası Arazi Kullanım Değişimleri ............................................9

2.5 . Harran ve Bozova-Yaylak Sulama Alanlarında Sulama Sonrası Tarım Topraklarındaki Yapılaşmada

Değişim ........................................................................................................................ 12

2.6 . Harran ve Yaylak Ovası’nı Yönlendiren Plan ve Kararların, Ovalar Üzerindeki Olumsuz Yapılaşma

Yansımaları ................................................................................................................... 17

2.6.1 . Ovalardaki Yapılaşmayı Etkileyen Yasa, Yönetmelik ve Talimatlar ...................................... 18

2.6.2 . TRC2-Şanlıurfa Bölge Planında: Tarımsal Perspektifte Şanlıurfa ......................................... 19

2.6.2.1 . Harran Ovası Sulama Sahasındaki Plan Kararları ve Revizyonları ......................................... 20

2.6.2.2 . İmar Planı ve Raporlar ......................................................................................................... 26

2.6.2.3 . Yaylak Sulama Sahasındaki Kentleşme Plan Kararları ve Revizyonları ................................. 30

2.6.3 . Tarım Alanlarında Yapılaşmaya Yönelik Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler ........................ 33

2.7 . Harran Ovası’nda Sulamaya Bağlı Olarak Tabansuyu ve Tuzlulaşmadaki Değişimler ...................... 36

2.7.1 . Taban Suyu ve Tuzlulaşmaya Yönelik Sonuç ve Öneriler ................................................... 38

2.8 . Tarımsal Sulamadan Dönen Sular ....................................................................................... 39

2.8.1 . Sulamadan Dönen Suların GAP’ta Sulama Performansı Açısından Değerlendirilmesi................ 40

2.8.2 . GAP’ta Dönen Sular Sulama Performansı Açısından Neden Önemlidir? ................................ 41

2.8.3 . Harran Ovası Sulamadan Dönen Sularda İzleme Sonuçlarının Parametre Bazında Değerlendirilmesi

............................................................................................................................ 43

2.8.4 . Sulamadan Dönen Sular ile ilgili Sonuç ve Öneriler .......................................................... 44

2.8.5 . Harran Ovasında Yeraltı Suyu Su Seviye Ölçümlerinin ve Kalitesinin Değerlendirilmesi ........... 44

2.8.6 . Pilot Ölçekli Çalışma Hakkında Sonuç ve Öneriler ........................................................... 45

2.8.7 . Dönen Suların Depolamalar Yoluyla Kullanımı Alternatifi Hakkında Değerlendirmeler, Sonuç ve

Öneriler .................................................................................................................. 45

2.8.8 . Sulama Suyu ve Dönen Sular Hakkında Bazı Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler .................. 48

2.8.9 . Dönen Suların Yönetimi Üzerine Alternatif Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler .................... 48

2.8.10 . Harran Ovası Sulamadan Dönen Sular Hakkında Genel Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler .... 49

2.8.11 . Harran ve Yaylak Ovalarında Sulama Oranlarının Belirlenmesi .......................................... 50

2.8.12 . Sulama Oranları Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler ......................................................... 51

3 . KISA, ORTA ve UZUN VADE GELİŞME PROJEKSİYONU (PAZAR ANALİZ RAPORU ) ................... 53

3.1 . Başlıca Ürünler İçin Gelişme Raporu ................................................................................... 53

3.1.1 . Pamuk ................................................................................................................... 54

3.1.2 . Buğday .................................................................................................................. 56

3.1.3 . Arpa ...................................................................................................................... 59

3.1.4 . Mısır ..................................................................................................................... 62

3.1.5 . Kırmızı Mercimek .................................................................................................... 65

3.1.6 . Kırmızı Biber .......................................................................................................... 67

i


3.1.7 . Antep Fıstığı............................................................................................................ 70

3.1.8 . Nar........................................................................................................................ 72

3.2 . Talep Tahmin Yöntemleri ................................................................................................. 74

3.3 . Pamuk Pazar Analizi........................................................................................................ 76

3.3.1 . Pamuk Pazar Analizi Değerlendirmesi, Sonuç ve Öneriler .................................................. 81

4 . TARIMSAL DESTEKLEMELER .............................................................................................................. 83

4.1 . Destekleme Araçları ........................................................................................................ 84

4.1.1 . Kültürel İşlemler İçin Uygulanan Destekler ..................................................................... 84

4.1.2 . Ürün Bazlı Uygulanan Destekler .................................................................................. 85

4.1.3 . Diğer Tarımsal Amaçlı Destekler.................................................................................. 86

4.1.3.1 . İyi Tarım Uygulamaları (İTU) .............................................................................................. 86

4.1.3.2 . Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı (ÇATAK) .............................................. 86

4.1.3.3 . Çiftlik Muhasebe Veri Ağı (ÇMVA) .................................................................................... 86

4.1.3.4 . Tarım Sigortaları Uygulamaları ............................................................................................ 86

4.1.4 . Tarımsal Desteklemeler Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler ................................................. 88

5 . SULAMA SUYU FİYATLANDIRILMASI ............................................................................................... 89

5.1 . Sulamaya Açılan Alanlara Yönelik Literatür Çalışmaları .......................................................... 89

5.2 . Su Fiyatlandırmasına Yönelik Literatür Çalışmaları............................................................... 102

5.3 . Güncel Su Fiyatlandırmaları Yaklaşımları ........................................................................... 109

5.4 . Tarımsal Suyun Fiyatlandırılması ve Tahsilatları ile Bunlara Etki Eden Sosyo-Ekonomik Faktörler .. 110

5.4.1 . Ödeme Gücü ......................................................................................................... 111

5.4.2 . Ödeme İstekliliği .................................................................................................... 111

5.4.3 . Ödemeyi Kabul Etme .............................................................................................. 111

5.5 . Su Fiyatlandırması Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler ........................................................... 112

6 . SULAMA EKONOMİK PERFORMANSIN BELİRLENMESİ ................................................................ 112

6.1 . Yaylak Sulama Alanı ..................................................................................................... 112

6.1.1 . 2017 yılı Başat Ürün Deseni ...................................................................................... 112

6.1.2 . 2018 yılı Başat Ürün Deseni ...................................................................................... 113

6.1.3 . 2019 yılı Başat Ürün Deseni ...................................................................................... 114

6.1.4 . Tarla Bitkileri Kısa Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2022)115

6.1.5 . Tarla Bitkileri Orta Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2024) 116

6.1.6 . Tarla Bitkileri Uzun Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2026)

.......................................................................................................................... 117

6.1.7 . Sebzecilik Kısa Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2022) .... 117

6.1.8 . Sebzecilik Orta Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2024) .... 118

6.1.9 . Sebzecilik Uzun Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2026) ... 118

6.1.10 . Meyvecilik Kısa Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2022) . 119

6.1.11 . Meyvecilik Orta Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2024) . 119

6.1.12 . Meyvecilik Uzun Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2026) 120

6.2 . Harran Ovası Sulama Alanı ............................................................................................. 120

6.2.1 . 2017 yılı Başat Ürün Deseni ...................................................................................... 120

6.2.2 . 2018 yılı Başat Ürün Deseni ...................................................................................... 121

6.2.3 . 2019 yılı Başat Ürün Deseni ...................................................................................... 122

6.2.4 . Tarla Bitkileri Kısa Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-

2022) ................................................................................................................... 123

6.2.5 . Tarla Bitkileri Orta Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-

2024) ................................................................................................................... 124

6.2.6 . Tarla Bitkileri Uzun Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-

2026) ................................................................................................................... 124

6.2.7 . Sebzecilik Kısa Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2022)

.......................................................................................................................... 125

ii


6.2.8 . Sebzecilik Orta Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2024)

.......................................................................................................................... 125

6.2.9 . Sebzecilik Uzun Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2026)

.......................................................................................................................... 126

6.2.10 . Meyvecilik Kısa Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-

2022) ................................................................................................................... 126

6.2.11 . Meyvecilik Orta Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-2024)

.......................................................................................................................... 127

6.2.12 . Meyvecilik Uzun Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu (2020-

2026) ................................................................................................................... 127

6.3 . Harran ve Yaylak Ovaları Ürün Deseninde Yer Alan Başat Ürünlerin Kısa Dönem Tüketim

Projeksiyonları ............................................................................................................. 128

6.3.1 . Pazar Analizi, Tüketim Miktarı ve Talep Tahmini Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler .............. 132

6.4 . Tarımsal Sulamaların Ekonomik Analizi............................................................................. 132

6.4.1 . Harran Ovası ......................................................................................................... 132

6.4.1.1 . Harran Ovası 2019 Yılı Tarımsal Sulama Alanları Ürün Deseni .......................................... 133

6.4.1.2 . Harran Ovası’nda Tarımsal Üretimin Su İhtiyacı ................................................................ 135

6.4.1.2.1 . Harran Ovası’nda Tarla Bitkileri 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları ................................ 135

6.4.1.2.2 . Harran Ovası’nda Sebze Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları ...................... 135

6.4.1.2.3 . Harran Ovası’nda Meyve Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları ..................... 136

6.4.1.2.4 . Harran Ovası’nda Süs Bitkileri Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları ............ 136

6.4.1.2.5 . Harran Ovası’nda Toplam Bitkisel Üretim Faaliyetleri 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları 136

6.4.1.3 . Harran Ovası’nda Tarımsal Üretimin Ekonomik Analizi ..................................................... 136

6.4.1.4 . Harran Ovası’nda Tarımsal Sulamanın Verim Açısından Değerlendirmesi .......................... 138

6.4.2 . Harran Ovası Ürün Deseninde Yer Alan Başat Ürünlerin Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri

Bakımından Karşılaştırılması ..................................................................................... 140

6.4.3 . Yaylak Ovası ......................................................................................................... 141

6.4.3.1 . Yaylak Ovası 2019 Yılı Tarımsal Sulama Alanları Ürün Deseni ......................................... 143

6.4.3.2 . Yaylak Ovası’nda Tarımsal Üretimin Su İhtiyacı ................................................................ 145

6.4.3.2.1 . Yaylak Ovası’nda Tarla Bitkileri 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları ................................ 146

6.4.3.2.2 . Yaylak Ovası’nda Sebze Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları ...................... 146

6.4.3.2.3 . Yaylak Ovası’nda Meyve Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları .................... 147

6.4.3.3 . Yaylak Ovası’nda Tarımsal Üretimin Ekonomik Analizi..................................................... 147

6.4.3.4 . Yaylak Ovası’nda Tarımsal Sulamanın Verim Açısından Değerlendirmesi .......................... 148

6.4.4 . Yaylak Ovası Ürün Deseninde Yer Alan Başat Ürünlerin Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri

Bakımından Karşılaştırılması ..................................................................................... 150

6.5 . Tarımsal Sulamanın Ekonomik Değeri bakımından Harran ve Yaylak Ovaları Karşılaştırmaları ....... 151

6.6 . Sulamanın Ekonomik Performansının Değerlendirmesi, Sonuç ve Öneriler ................................. 153

6.6.1 . Harran Ovası ve Yaylak Sulama Alanlarında Tarımsal Sulamaların Oluşturduğu Değer Artışı ... 154

6.7 . Sulamanın Fiziksel Üretkenliğinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi........................................ 156

7 . SULAMA İŞLETMECİLİĞİ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, KURAKLIK ve PROJEKSİYONLAR ................... 157

7.1 . Sulama İşletmeciliği ...................................................................................................... 157

7.2 . İklim Değişikliği ........................................................................................................... 158

7.3 . İklim Değişikliği Hakkında Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler ............................................. 164

7.3.1 . Problemler/Öneriler................................................................................................. 168

8 . TARIM SEKTÖRÜNDE ÖRGÜTLENME ve SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK .................................................. 170

8.1 . Tarım Sektöründe Örgütlenme ve Sürdürülebilirlik Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler .................. 173

9 . SAHA BULGULARI ve TARTIŞMA ...................................................................................................... 175

9.1 . Temel Frekans Tabloları ................................................................................................. 175

9.1.1 . Sosyo-Demografik Özellikler .................................................................................... 175

9.1.1.1 . GAP Sulamaları Öncesi Sosyo-Demografik Özellikler ........................................................ 175

9.1.1.2 . Sosyo-Demografik Bulgular ............................................................................................... 179

9.1.2 . Ekonomik Özellikler ............................................................................................... 182

9.1.3 . Örgütlenme Yapısı .................................................................................................. 184

9.1.4 . Tarımsal İşletme Özellikleri ...................................................................................... 188

iii


9.1.5 . Çiftçilik Faaliyetleri ................................................................................................ 198

9.1.6 . Sulama Faaliyetleri ................................................................................................. 201

9.1.7 . Yapılaşma Süreci ve Özellikleri ................................................................................. 206

9.2 . İlişki (Vardamsal) Analizleri............................................................................................ 211

9.2.1 . Tarımsal Faaliyetlerde Örgütlenme Gerekli midir? .......................................................... 211

9.2.2 . Sulama Yöntemiyle İlgili Son Teknolojiyi Takip Etme Durumu ......................................... 221

9.2.3 . Çiftçilik Faaliyetleri Memnuniyet Düzeyi ..................................................................... 230

9.2.4 . Sulama Faaliyetleri Memnuniyet Düzeyi ...................................................................... 235

9.2.5 . GAP Sulamalarının Ekonomik Etkileri ......................................................................... 240

9.2.6 . GAP Sulamalarının Sosyo-Kültürel Etkileri .................................................................. 256

9.2.7 . Kuraklık Kader midir? ............................................................................................. 271

9.3 . Saha Bulgularının Sosyo-kültürel Yapı Açısından Değerlendirmeleri, Sonuç ve Öneriler ................ 278

9.4 . Ekonometrik Analizlere Yönelik Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler .......................................... 283

9.5 . Cronbach Alfa Katsılarının Tespiti ve Kullanım Özelliklerine Yönelik Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler

................................................................................................................................. 289

KAYNAKÇA ............................................................................................................................................... 291

iv


ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa No

Şekil 1. Harran Ovası sulama öncesi 1991 yılı Landsat uydusu arazi kullanım ham görüntüsü ............................ 4

Şekil 2. Sulama öncesi 1991 yılı Landsat uydu görüntüsü eğitimli sınıflandırma haritaları .................................. 4

Şekil 3. 2017, 2018 ve 2019 yılları için buğday ekili alanların (Nisan ayı) Sentinel uydu ham görüntüleri........... 5

Şekil 4. 2017, 2018 ve 2019 yılları için (Nisan ayı) sentinel uydu görüntüleri analiz haritası............................... 6

Şekil 5. 2017, 2018 ve 2019 Yılları için pamuk ve mısır ekili alanların (Ağustos ayı) Sentinel uydusu ham

görüntüleri ........................................................................................................................................... 6

Şekil 6. 2017, 2018 ve 2019 yılları için (Ağustos ayı) sentinel uydu görüntüleri analiz haritası ........................... 7

Şekil 7. Bozova-Yaylak çevresi sulama öncesi 1991 yılı Landsat uydusu arazi kullanım ham görüntüsü ............. 8

Şekil 8. Bozova-Yaylak sulama öncesi (1991) sınıflandırılmış Landsat uydu verileri .......................................... 9

Şekil 9. Bozova Yaylak’da seçilen alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 Nisan ayı uydu görüntüsü ......... 10

Şekil 10. Bozova-Yaylak’da seçilen alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 yılları Nisan ayı uydu görüntüsü

analizi haritası .................................................................................................................................. 10

Şekil 11. Bozova ilçesinde seçilen alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 Ağustos ayı uydu görüntüsü ...... 11

Şekil 12. Bozova ve Yaylak çevresi alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 yılları Ağustos ayı uydu

görüntüsü analizi haritası .................................................................................................................. 11

Şekil 13. Harran Ovası’nda yapılaşmadan etkilenen alanların uydu görüntüleri ile belirlenmesi ........................ 13

Şekil 14. Harran Ovası sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019 yılları yapılaşma haritaları . 14

Şekil 15. Şanlıurfa Bozova ilçesi çalışma alanının 1991 ve 2019 yılları arasındaki yapılaşma haritası ............... 16

Şekil 16. Harran ovasının uydu görüntüsü ile Harran İlçesinin yerleşim alanı ................................................... 17

Şekil 17. Yaylak ovasının uydu görüntüsü ile Yaylak yerleşim alanı ................................................................ 18

Şekil 18. İlk Öneri ÇDP ve imara açılmak istenen tarım arazileri ..................................................................... 21

Şekil 19. Önerilen ve revize edilen çevre düzenleme planları ........................................................................... 21

Şekil 20. ÇDP planı görünen tamamı imara açılmak istenen (kısmen mevzi planlarla açılmış olan) Konuklu

bölgesi uydu görüntüsü ..................................................................................................................... 22

Şekil 21. Çevresel Etki ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün söz konusu (Konuklu) yerlerle ilgili araştırma

raporunda yer alan düzenleme .......................................................................................................... 22

Şekil 22. Çevresel Etki ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün araştırma raporunda yer alan özel proje alanı ......... 23

Şekil 23. Harran ovasında, Uğurlu’ya yakın bir alanda yapılan önerilen ve revize edilen alanlar ....................... 24

Şekil 24. Harran Üniversitesi kampüsü civarında önerilen ve revize edilen plan ............................................... 24

Şekil 25. Çevre düzeni planında Harran ilçesinde ve uydu görüntüsü ............................................................... 25

Şekil 26. Çevre düzeni planı, itirazlar ve yapılan revizyonlar ........................................................................... 25

Şekil 27. Yapılaşma baskısı altındaki tarım alanları ......................................................................................... 26

Şekil 28. Şanlıurfa 1/25.000 ölçekli nazım imar planı ...................................................................................... 26

Şekil 29. 1/25 000 tarım ve doğal alanlar lehine koruma ön gören kararlar ....................................................... 27

Şekil 30. 1/25 000 çevre düzeni planında Nitelikli Tarım arazilerini yerleşime açan kararlar ............................ 27

Şekil 31. Konuklu bölgesi yapılaşmaları .......................................................................................................... 28

Şekil 32. Uğurlu bölgesi yapılaşmaları ............................................................................................................ 29

Şekil 33. Yaylak yerleşim alanı ....................................................................................................................... 31

Şekil 34. Harran Ovası’nın büyük ova kapsamı................................................................................................ 31

Şekil 35. Yaylak Ovası’nın büyük ova kapsamı ............................................................................................... 32

Şekil 36. Harran Ovası’nda yapılaşma baskısı oluşturan cazibe merkezleri ....................................................... 33

Şekil 37. Harran Ovası için önerilen potansiyel uydu kent yerleşim alanları ..................................................... 36

Şekil 38. Harran Ovası’nda aşırı sulamanın neden olduğu taban suyu ve tuzlulaşma ......................................... 37

Şekil 39. Harran Ovası’nda sulama sonrası tuzluluktan etkilenen alanların haritası ........................................... 38

Şekil 40. Sulamadan dönen suların yönetimi için hiyerarşik öneri listesi. ......................................................... 48

Şekil 41. Küresel pamuk üretiminde başlıca ülkelerin aldığı paylar .................................................................. 77

Şekil 42. Küresel pamuk ihracatından başlıca ülkelerin aldığı paylar ................................................................ 77

Şekil 43. Küresel pamuk ithalatından başlıca ülkelerin aldığı paylar ................................................................. 78

Şekil 44. Türkiye pamuk ihracatının ülkelere dağılımı ..................................................................................... 79

Şekil 45. Türkiye pamuk ithalatının ülkelere dağılımı. ..................................................................................... 79

Şekil 46. Türkiye yurtiçi pamuk fiyatları (2017-2021) ..................................................................................... 80

Şekil 47. Türkiye pamuk üretimi destekleri (2016-2020). ................................................................................. 80

Şekil 48. Türkiye pamuk üreticilerinin eline geçen gelir/girdi pariteleri ........................................................... 80

Şekil 49. Pamuğa verilen desteklerin yıllara göre değişimi ............................................................................... 81

Şekil 50. Pamuk desteklerinin maliyetleri karşılama oranları............................................................................ 81

Şekil 51. Tarımsal desteklemelerin üretim maliyetlerini karşılama oranları ...................................................... 88

v


Şekil 52. 2017 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri ............................................................... 113

Şekil.53. 2018 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri ............................................................... 114

Şekil 54. 2019 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri ............................................................... 115

Şekil 55. Tarla bitkileri kısa dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022) ........... 116

Şekil 56. Tarla bitkileri orta dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)............ 116

Şekil 57. Tarla bitkileri uzun dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026) .......... 117

Şekil 58. Sebzecilik kısa dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022)................. 117

Şekil 59. Sebzecilik orta dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024) ................. 118

Şekil 60. Sebzecilik uzun dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026) ............... 118

Şekil 61. Meyvecilik kısa dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022) ............... 119

Şekil 62. Meyvecilik orta dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024) ............... 119

Şekil 63. Meyvecilik uzun dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026) .............. 120

Şekil 64. 2017 Yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri .................................................... 121

Şekil 65. 2018 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri ..................................................... 122

Şekil 66. 2019 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri .................................................... 123

Şekil 67. Tarla bitkileri kısa dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022) .. 123

Şekil 68. Tarla bitkileri orta dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024) .. 124

Şekil 69. Tarla bitkileri uzun dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026) . 124

Şekil 70. Sebzecilik kısa dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022) ....... 125

Şekil 71. Sebzecilik orta dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024) ....... 125

Şekil 72. Sebzecilik uzun dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026) ...... 126

Şekil 73. Meyvecilik kısa dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022). ..... 126

Şekil 74. Meyvecilik orta dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024) ...... 127

Şekil 75. Meyvecilik uzun dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026) .... 127

Şekil 76. Pamuk kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu .............................................................................. 128

Şekil 77. Buğday kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu ............................................................................. 129

Şekil 78. Mısır kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu................................................................................. 129

Şekil 79. Arpa kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu ................................................................................. 130

Şekil 80. Kırmızı mercimek kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu ............................................................. 130

Şekil 81. Biber kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu ................................................................................ 131

Şekil 82. Antep fıstığı kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu ...................................................................... 131

Şekil 83. Nar kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu ................................................................................... 132

Şekil 84. 2019 yılı tarla bitkilerinin ürün bazlı yüzdeleri ................................................................................ 133

Şekil 85. 2019 yılı sebze alanlarının ürün bazlı yüzdeleri ............................................................................... 134

Şekil 86. 2019 yılı meyve alanlarının ürün bazlı yüzdeleri ............................................................................ 134

Şekil 87. 2019 yılı süs bitkileri alanlarının ürün bazlı yüzdeleri ...................................................................... 135

Şekil 88. Harran Ovası tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri ......................................................... 139

Şekil 89. Harran Ovası sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri ................................................ 139

Şekil 90. Harran Ovası meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri .............................................. 140

Şekil 91. Harran Ovası’nda suyun ekonomik değeri (TL/m 3 ) ......................................................................... 140

Şekil 92. Harran Ovası’nda suyun ekonomik değeri ($/m 3 ) ............................................................................ 141

Şekil 93. Yaylak sulama alanında yer alan köylerin yerleşim haritası ............................................................. 143

Şekil 94. 2019 yılı Yaylak sulaması tarla bitkileri alanlarının ürün bazlı yüzdeleri .......................................... 144

Şekil 95. 2019 yılı Yaylak sulaması sebze alanlarının ürün bazlı yüzdeleri ..................................................... 144

Şekil 96. 2019 yılı meyve alanlarının ürün bazlı yüzdeleri ............................................................................. 145

Şekil 97. Tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri ............................................................................. 149

Şekil 98. Sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri .................................................................... 149

Şekil 99. Meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri ................................................................... 150

Şekil 100. Yaylak Ovası’nda suyun ekonomik değeri (TL/m 3 ) ....................................................................... 150

Şekil 101. Yaylak Ovası’nda suyun ekonomik değeri ($/m 3 ) .......................................................................... 151

Şekil 102. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (GSÜD) ................................... 152

Şekil 103. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (Mutlak Kar Değeri) ................. 152

Şekil 104. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (GSÜD-$/m 3 ) ........................... 153

Şekil 105. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (Mutlak Kar Değeri-$/m 3 ) ........ 153

Şekil 106. Harran ve Yaylak Ovalarının GSÜD karşılaştırması ...................................................................... 156

Şekil 107. Sulama alanı değişkeni olasılıkları ................................................................................................ 215

Şekil 108. Eğitim değişkeni olasılıkları.......................................................................................................... 216

Şekil 109. Çiftçilik dışı gelir değişkeni olasılıkları ......................................................................................... 216

Şekil 110. Üretici örgütü üyeliği değişkeni olasılıkları ................................................................................... 217

Şekil 111. Hayvancılık değişkeni olasılıkları ................................................................................................. 217

vi


Şekil 112. Gelir değişkeni olasılıkları ............................................................................................................ 218

Şekil 113. Deneyim değişkeni olasılıkları ...................................................................................................... 218

Şekil 114. Hanehalkı değişkeni olasılıkları .................................................................................................... 219

Şekil 115. Yaş değişkeni olasılıkları .............................................................................................................. 219

Şekil 116. Arazi değişkeni olasılıkları ........................................................................................................... 220

Şekil 117. Tarımsal kredi kullanımı değişkeni olasılıkları .............................................................................. 220

Şekil 118. Sulama alanı değişkeni tahmini olasılıkları .................................................................................... 224

Şekil 119. Eğitim değişkeni tahmini olasılıkları ............................................................................................. 224

Şekil 120. Çiftçilik dışı gelir değişkeni tahmini olasılıkları ............................................................................ 225

Şekil 121. Üretici örgütü üyeliği değişkeni tahmini olasılıkları....................................................................... 226

Şekil 122. Gelir değişkeni tahmini olasılıkları................................................................................................ 226

Şekil 123. Deneyim değişkeni tahmini olasılıkları ......................................................................................... 227

Şekil 124. Yaş değişkeni tahmini olasılıkları ................................................................................................. 228

Şekil 125. Arazi değişkeni tahmini olasılıkları ............................................................................................... 229

Şekil 126. Tarımsal kredi kullanımı değişkeni tahmini olasılıkları .................................................................. 229

Şekil 127. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 232

Şekil 128. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 233

Şekil 129. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ....................................................................................... 233

Şekil 130. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 234

Şekil 131. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 234

Şekil 132. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 235

Şekil 133. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 237

Şekil 134. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 238

Şekil 135. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 238

Şekil 136. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ..................................................................................... 239

Şekil 137. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 239

Şekil 138. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 240

Şekil 139. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 243

Şekil 140. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 244

Şekil 141. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ....................................................................................... 244

Şekil 142. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 245

Şekil 143. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 246

Şekil 144. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 246

Şekil 145. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 248

Şekil 146. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 248

Şekil 147. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ....................................................................................... 249

Şekil 148. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 249

Şekil 149. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 250

Şekil 150. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 251

Şekil 151. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 253

Şekil 152. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 253

Şekil 153. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ....................................................................................... 254

Şekil 154. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 254

Şekil 155. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 255

Şekil 156. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 256

Şekil 157. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 259

Şekil 158. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 259

Şekil 159. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ....................................................................................... 260

Şekil 160. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 260

Şekil 161. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 261

Şekil 162. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 261

Şekil 163. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 263

Şekil 164. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 264

Şekil 165. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ....................................................................................... 264

Şekil 166. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 265

Şekil 167. Yaş değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................... 266

Şekil 168. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 266

Şekil 169. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları ........................................................................................... 268

Şekil.170. Gelir değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................ 269

Şekil 171. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları ...................................................................................... 269

vii


Şekil 172. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları ..................................................................................... 270

Şekil 173. Yaş değişkeni ortalama dağılımları .............................................................................................. 270

Şekil 174. Arazi değişkeni ortalama dağılımları ............................................................................................. 271

Şekil 175. Sulama alanı değişkeni tahmini olasılıkları .................................................................................... 274

Şekil 176. Arazi değişkeni tahmini olasılıkları ............................................................................................... 275

Şekil 177. Gelir değişkeni tahmini olasılıkları................................................................................................ 275

Şekil 178. Deneyim değişkeni tahmini olasılıkları ......................................................................................... 276

Şekil 179. Yaş değişkeni tahmini olasılıkları ................................................................................................. 277

Şekil 180. Eğitim değişkeni tahmini olasılıkları ............................................................................................. 277

Şekil 181. Hanehalkı değişkeni tahmini olasılıkları ........................................................................................ 278

viii


ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa No

Çizelge 1. Görüşme yapılan Şanlıurfa ili ilçeleri ................................................................................................ 2

Çizelge 2. Sulama öncesi (1991 Yılı) Harran Ovası ürün deseni alansal dağılımı ................................................ 5

Çizelge 3. Harran Ovası sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yıllarında arazi kullanımı

alansal değişimi ................................................................................................................................ 8

Çizelge 4. Bozova Yaylak çalışma alanı 1991 yılı sulama öncesi arazi kullanımının alansal dağılımı .................. 9

Çizelge 5. Bozova-Yaylak çevresi çalışma alanı 1991, 2017, 2018 ve 2019 yılı sulama sonrası arazi kullanımının

alansal dağılımı .............................................................................................................................. 12

Çizelge 6. Şanlıurfa Harran Ovası’nda sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yapılaşmadan

etkilenen alanlar ............................................................................................................................. 15

Çizelge 7. Bozova çalışma alanı sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yapılaşma

alanlarındaki değişim ...................................................................................................................... 16

Çizelge 8. Sulama öncesi ve sonrası Harran Ovası’nda sulama oranları ............................................................ 51

Çizelge 9. Yaylak sulaması sahası sulama oranları ........................................................................................... 51

Çizelge 10. 2018 yılı Dünya kütlü pamuk alanı, verim ve üretim miktarları ...................................................... 54

Çizelge 11. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası kütlü pamuk alan, üretim, verim ve satış değerleri .................... 54

Çizelge 12. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası kütlü pamuk alan, üretim, verim ve satış değerleri ................. 55

Çizelge 13. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası kütlü pamuk alan, üretim, verim ve satış değerleri ................. 55

Çizelge 14. Türkiye’nin pamuk dış ticaret verileri............................................................................................ 56

Çizelge 15. 2018 yılı Dünya buğday (ekmeklik ve makarnalık) alanı, verim ve üretim miktarları ..................... 56

Çizelge 16. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası buğday (durum ve diğer) alan, üretim değerleri ........................ 57

Çizelge 17. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası buğday (durum ve diğer) verim ve satış değerleri ..................... 57

Çizelge 18. GAP Bölgesi durum buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ...................................... 58

Çizelge 19. GAP Bölgesi diğer buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ........................................ 58

Çizelge 20. Şanlıurfa durum buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ............................................. 58

Çizelge 21. Şanlıurfa diğer buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ............................................... 59

Çizelge 22. Türkiye’nin 2010-2019 yılları arası ithalat, ihracat ve dış ticaret dengesi değerleri ......................... 59

Çizelge 23. 2018 yılı Dünya arpa ekim alanı, verim ve üretim miktarları .......................................................... 60

Çizelge 24. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası arap (biralık ve diğer) alan, üretim değerleri ............................. 60

Çizelge 25. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası arpa (biralık ve diğer) verim değerleri ...................................... 60

Çizelge 26. GAP Bölgesi biralık arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ............................................ 61

Çizelge 27. GAP Bölgesi diğer arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ............................................. 61

Çizelge 28. Şanlıurfa biralık arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri .................................................. 62

Çizelge 29. Şanlıurfa diğer arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri..................................................... 62

Çizelge 30. Türkiye’nin 2010-2018 yılları arası ithalat, ihracat ve dış ticaret dengesi değerleri ......................... 62

Çizelge 31. 2018 yılı Dünya dane mısır ekim alanı, verim ve üretim miktarları ................................................ 63

Çizelge 32. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası dane mısır alanı, üretim, verim ve satış değerleri ..................... 63

Çizelge 33. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası dane mısır alanı, üretim, verim ve satış değerleri .................. 64

Çizelge 34. Şanlıurfa 2010-2019 yılları arası dane mısır alanı, üretim, verim ve satış değerleri ......................... 64

Çizelge 35. Türkiye’nin dane mısır dış ticaret verileri ...................................................................................... 64

Çizelge 36. 2018 yılı Dünya mercimek ekim alanı, verim ve üretim miktarları ................................................. 65

Çizelge 37. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası kırmızı mercimek ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri .. 65

Çizelge 38. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası kırmızı mercimek ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri 66

Çizelge 39. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası kımızı mercimek ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri 66

Çizelge 40. Türkiye’nin kırmızı mercimek dış ticaret verileri ........................................................................... 66

Çizelge 41. 2018 yılı Dünya kırmızıbiber (Chillies and peppers, dry) ekim alanı, verim ve üretim miktarları .... 67

Çizelge 42. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanı, üretim, verim ve satış

değerleri ....................................................................................................................................... 67

Çizelge 43. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası dolmalık biber ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri ....... 68

Çizelge 44. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanı, üretim, verim ve satış

değerleri ....................................................................................................................................... 68

Çizelge 45. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası dolmalık biber ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri .... 69

Çizelge 46. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanı, üretim, verim ve satış

değerleri ....................................................................................................................................... 69

Çizelge 47. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası dolmalık biber ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri .... 69

Çizelge 48. Türkiye’nin kırmızı biber dış ticaret verileri .................................................................................. 70

ix


Çizelge 49. 2018 yılı Dünya fıstık ekim alanı, verim ve üretim miktarları ........................................................ 70

Çizelge 50. Türkiye antep fıstığı ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri ....................................... 71

Çizelge 51. GAP Bölgesi fıstığı ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri ....................................... 71

Çizelge 52. Şanlıurfa’nın fıstığı ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri ........................................ 72

Çizelge 53. Türkiye’nin fıstık dış ticaret verileri .............................................................................................. 72

Çizelge 54. Türkiye nar ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri .................................................... 73

Çizelge 55. GAP Bölgesi nar ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri ............................................ 73

Çizelge 56. Şanlıurfa nar ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri .................................................. 74

Çizelge 57. Türkiye’nin nar dış ticaret verileri ................................................................................................. 74

Çizelge 58. Ürünler ve yıllar itibariyle mazot-gübre destekleri ......................................................................... 84

Çizelge 59. Ürünler ve yıllar itibariyle sertifikalı tohum kullanım destekleri..................................................... 85

Çizelge 60. Ürünler ve yıllar itibariyle fark ödemeleri destekleri ...................................................................... 85

Çizelge 61. Ürünler ve yıllar itibariyle yem bitkileri destekleri ......................................................................... 85

Çizelge 62. Ürünler göre iyi tarım uygulamaları birim ödemeleri ..................................................................... 86

Çizelge 63. Tarımsal desteklemelerin seçili ürünlerde maliyeti karşılama oranları ............................................ 88

Çizelge 64. 2017 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni .......................................................................... 112

Çizelge 65. 2018 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni .......................................................................... 113

Çizelge 66. 2019 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni .......................................................................... 114

Çizelge 67. 2017 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni ................................................................ 120

Çizelge 68. 2018 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni ................................................................ 121

Çizelge 69. 2019 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni ................................................................ 122

Çizelge 70. Harran Ovası’nın ilçelere göre dağılımı ....................................................................................... 133

Çizelge 71. Harran Ovası 2019 yılı tarımsal sulama alanları ürün deseni ........................................................ 133

Çizelge 72. 2019 Yılı tarla bitkileri bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı ......................................................... 135

Çizelge 73. 2019 Yılı sebze ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı ................................................ 135

Çizelge 74. 2019 Yılı meyve ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı .............................................. 136

Çizelge 75. 2019 Yılı süs bitkileri ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı ...................................... 136

Çizelge 76. 2019 Yılı Harran Ovası bitkisel üretim su ihtiyacı ve kullanım miktarları .................................... 136

Çizelge 77. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni tarla bitkileri ekonomik analizi.............................................. 137

Çizelge 78. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni sebze ekim alanlarının ekonomik analizi ............................... 137

Çizelge 79. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni meyve ekim alanlarının ekonomik analizi ............................. 137

Çizelge 80. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni süs bitkileri ekim alanlarının ekonomik analizi ...................... 138

Çizelge 81. 2019 Yılı Harran Ovası tüm ürün grupları tarımsal üretim değerleri ............................................. 138

Çizelge 82. Tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri ......................................................................... 138

Çizelge 83. Sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri................................................................. 139

Çizelge 84. Meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri ............................................................... 139

Çizelge 85. Harran Ovası ürün deseninin su bazlı ekonomik analizi ............................................................... 141

Çizelge 86. Yaylak Ovası sulama alanları ...................................................................................................... 142

Çizelge 87. Yaylak Ovası 2019 yılı tarımsal sulama alanları ürün deseni ........................................................ 143

Çizelge 88. 2019 Yılı Yaylak Ovası sulamalarında bitkisel üretim su ihtiyacı ve kullanım miktarları .............. 145

Çizelge 89. 2019 Yılı tarla bitkileri bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı ......................................................... 146

Çizelge 90. 2019 Yılı sebze ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı ................................................ 146

Çizelge 91. 2019 Yılı meyve ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı .............................................. 147

Çizelge 92. Yaylak Ovası 2019 yılı ürün deseni tarla bitkileri ekonomik analizi ............................................. 147

Çizelge 93. Yaylak Ovası 2019 yılı ürün deseni sebze ekim alanlarının ekonomik analizi ............................... 147

Çizelge 94. Yaylak Ovası 2019 yılı ürün deseni meyve ekim alanlarının ekonomik analizi ............................. 148

Çizelge 95. Yaylak Ovası 2019 yılı tarımsal üretim değerlerinin toplu gösterimi ............................................ 148

Çizelge 96. Yaylak ovası tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri ...................................................... 148

Çizelge 97. Sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri................................................................. 149

Çizelge 98. Meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri ............................................................... 149

Çizelge 99. Yaylak Ovası ürün deseninin su bazlı ekonomik analizi ............................................................... 151

Çizelge 100. Harran Ovası 1991 yılı tarımsal üretimin ekonomik analizi ........................................................ 154

Çizelge 101. Yaylak Ovası sulamaları 1991 yılı tarımsal üretimin ekonomik analizi ....................................... 155

Çizelge 102. Şanlıurfa’nın 1929-2019 yılları arası iklim verileri .................................................................... 159

Çizelge 103. Alt havzalara ait su tüketim bilgileri .......................................................................................... 162

Çizelge 104. 1927-2000 Şanlıurfa şehir-köy nüfusu değişimi ......................................................................... 179

Çizelge 105. Yaş bilgileri .............................................................................................................................. 180

Çizelge 106. Sulama alanı ve ilçe bazında yaş bilgileri .................................................................................. 180

Çizelge 107. Medeni durum bilgileri ............................................................................................................. 180

Çizelge 108. Aile tipi bilgileri ....................................................................................................................... 181

x


Çizelge 109. Hane halkı bilgileri ................................................................................................................... 181

Çizelge 110. Sulama alanı ve ilçe bazında hane halkı bilgileri ........................................................................ 181

Çizelge 111. Çocuk sayısı bilgileri ................................................................................................................ 182

Çizelge 112. Eğitim düzeyi bilgileri .............................................................................................................. 182

Çizelge 113. Aile iş gücü bilgileri ................................................................................................................. 183

Çizelge 114. Hane gelirini oluşturan diğer faaliyetler ..................................................................................... 183

Çizelge 115. Çiftçilik deneyim süresi ............................................................................................................ 183

Çizelge 116. Hane geliri (TL) ........................................................................................................................ 184

Çizelge 117. Sosyal güvenlik kaydı ............................................................................................................... 184

Çizelge 118. ÇKS kaydı ................................................................................................................................ 184

Çizelge 119. Birlik ya da örgüt üyeliği/ortaklığı ............................................................................................ 185

Çizelge 120. Faaliyet alanlarına göre birlik ya da örgüt üyeliği/ortaklığı ........................................................ 185

Çizelge 121. Örgütlenme isteği ..................................................................................................................... 185

Çizelge 122. Örgütlenme neden önemlidir ..................................................................................................... 185

Çizelge 123. Örgütlenme neden gerekli değildir ............................................................................................ 186

Çizelge 124. Örgütlenme eğitimi alma durumu .............................................................................................. 187

Çizelge 125. Çiftçilerin bilgi kaynağı ............................................................................................................ 187

Çizelge 126. Çiftçilerin bitkisel üretim alanları (da) ....................................................................................... 188

Çizelge 127. Çiftçilerin sulama alanı bazında bitkisel üretim alanları (da) ...................................................... 188

Çizelge 128. Çiftçilerin hayvancılık faaliyet varlığı ....................................................................................... 188

Çizelge 129. Çiftçilerin hayvancılık faaliyet varlığı ....................................................................................... 189

Çizelge 130. Çiftçilerin hayvancılık faaliyet nedenleri ................................................................................... 189

Çizelge 131. Çiftçilerin kredi kullanım bilgileri ............................................................................................. 190

Çizelge 132. Çiftçilerin kredi kullanmama nedenleri ...................................................................................... 190

Çizelge 133. Çiftçilerin sulama alanı bazında bitkisel üretim alanları (da) ...................................................... 191

Çizelge 134. Araştırma sahasındaki anket katılımcılarının arazi dağılımları .................................................... 191

Çizelge 135. Araştırma sahasında yer alan alt grupların arazi dağılımları ....................................................... 192

Çizelge 136. Çiftçilerin makine ve ekipman varlık değerleri .......................................................................... 192

Çizelge 137. Çiftçilerin sahip oldukları traktör markaları ............................................................................... 193

Çizelge 138. Çiftçilerin traktör varlıklarının ortalama değerleri ...................................................................... 193

Çizelge 139. Çiftçilerin ürün ekim alanlarının dağılımı .................................................................................. 193

Çizelge 140. Çiftçilerin sulama alanı bazında sulama kaynakları .................................................................... 194

Çizelge 141. Çiftçilerin iyi tarım uygulaması yapma durumu ......................................................................... 194

Çizelge 142. Çiftçilerin ürün deseni............................................................................................................... 195

Çizelge 143. Çiftçilerin tarımsal üretimde planlama yapma durumu .............................................................. 195

Çizelge 144. Çiftçilerin tarımsal üretimde planlama yapma biçimleri ............................................................. 195

Çizelge 145. Çiftçilerin sulama yöntemini belirleme biçimi ........................................................................... 196

Çizelge 146. Çiftçilerin sulama alanı bazında kullandıkları sulama yöntemleri ............................................... 196

Çizelge 147. Çiftçilerin sulama yöntemleri ile ilgili gelişmeleri takip etme durumları ..................................... 197

Çizelge 148. Çiftçilerin basınçlı sulama sistemlerine yönelik kredi ve hibe bilgi düzeyi ................................. 197

Çizelge 149. Çiftçilerin basınçlı sulama sistemlerini yapma biçimleri ............................................................ 197

Çizelge 150. Çiftçilerin su sayacı kullanma durumları .................................................................................. 198

Çizelge 151. Ürün destek sisteminden ve miktarlarından memnunum ............................................................ 198

Çizelge 152. Üretim sürecinde maddi anlamda sıkıntı yaşamıyorum .............................................................. 199

Çizelge 153. İhtiyaç duyduğumda finansmana/krediye rahat ulaşabiliyorum ................................................. 199

Çizelge 154. Ürünlerimin piyasa satış fiyatından memnunum ........................................................................ 199

Çizelge 155. Ürünlerimin pazarlanmasında sıkıntı yaşamıyorum.................................................................... 200

Çizelge 156. Çiftçilik faaliyetlerinden memnunum ........................................................................................ 200

Çizelge 157. Çocuklarımın çiftçilik faaliyetlerine devam etmesini isterim ...................................................... 200

Çizelge 158. GAP sulamalarından memnunum .............................................................................................. 201

Çizelge 159. İhtiyacım olan sulama suyuna miktar ve kalite olarak rahatlıkla ulaşabiliyorum ......................... 202

Çizelge 160. Sulama birlikleri/kurumları üzerlerine düşen görevlerini tam olarak yapıyorlar .......................... 202

Çizelge 161. Sulama suyu için ödediğim bedel oldukça makuldür .................................................................. 203

Çizelge 162. Uyguladığım sulama yöntemi su tasarrufunu sağlıyor ................................................................ 203

Çizelge 163. Arazimde tuzlanmanın/çoraklaşmanın başladığını düşünmüyorum ............................................. 203

Çizelge 164. Sulama sonrası arazilerde bozulma ve verim kaybı yaşanmamaktadır ........................................ 203

Çizelge 165. Sulama sonrası tarım arazilerinde yapılaşma arttı....................................................................... 204

Çizelge 166. Tarım alanlarındaki yapılaşma çevre kirliliği sorunu oluşturmaya başladı .................................. 204

Çizelge 167. Arazilerdeki drenaj alt yapısı yeterli olup mevcut sulamalar sorun yaratmamaktadır................... 205

Çizelge 168. Maliyeti arttıracak olsa dahi daha verimli bir sulama sistemine geçerim ..................................... 205

xi


Çizelge 169. Maliyeti arttıracak olsa dahi su kaynaklarını koruyacak bir sulama sistemine geçerim ................ 205

Çizelge 170. Sulamada geri dönüştürülen atık suları kullanabilirim ................................................................ 206

Çizelge 171. Sulama sonrası ürün veriminde olumlu değişim oldu ................................................................. 206

Çizelge 172. Su tasarrufu ve verim artışı için gece sulamaları yapmayı düşünüyorum .................................... 206

Çizelge 173. İkamet edilen evin mülkiyet durumu ......................................................................................... 207

Çizelge 174. İkamet edilen evin kimin tarafından yapıldığı bilgisi.................................................................. 207

Çizelge 175. İkamet edilen evin arsa mülkiyet bilgisi..................................................................................... 207

Çizelge 176. İkamet edilen evin mimar/mühendis projesi ile yapılma durumu ................................................ 207

Çizelge 177. İkamet edilen evin imar planına uygunluğu ............................................................................... 208

Çizelge 178. İkamet edilen evin yapı cinsi ..................................................................................................... 208

Çizelge 179. İkamet edilen evin konumu ...................................................................................................... 208

Çizelge 180. İkamet edilen evin sulama öncesi/sonrası yapılma durumu ........................................................ 208

Çizelge 181. İkamet edilen evin kaç yıllık olduğu .......................................................................................... 209

Çizelge 182. İkamet edilen evin kat sayısı ..................................................................................................... 209

Çizelge 183. İkamet edilen evin genişliği ...................................................................................................... 209

Çizelge 184. İkamet edilen evin genişliği ...................................................................................................... 209

Çizelge 185. Köy dışında evin bulunması durumu ........................................................................................ 210

Çizelge 186. Köy dışında evin bulunduğu yer ................................................................................................ 210

Çizelge 187. Evinizin yol, su, elektrik problemi var mı? ............................................................................... 210

Çizelge 188. Evinizde herhangi bir çatlama veya oturma var mı? ................................................................... 211

Çizelge 189. Eviniz tatmin edici bir konumda mı? ......................................................................................... 211

Çizelge 190. Çocuklarınızın aynı konumda ev sahibi olmasını ister misiniz? .................................................. 211

Çizelge 191. Tarımsal faaliyetlerde örgütlenme gerekli midir? Tanımlayıcı istatistikler .................................. 212

Çizelge 192. Tarımsal faaliyetlerde örgütleme gerekli midir? İfadesi için Logit Model Sonuçları ................... 214

Çizelge 193. Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumu tanımlayıcı istatistikler .................. 221

Çizelge 194. Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumuna ilişkin Sıralı Logit Model sonuçları

..................................................................................................................................................................... 222

Çizelge 195. Çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi tanımlayıcı istatistikler ................................................ 230

Çizelge 196. Çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü

ANOVA sonuçları ........................................................................................................................................ 231

Çizelge 197. Sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi tanımlayıcı istatistikler ................................................. 235

Çizelge 198. Sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü

ANOVA sonuçları .................................................................................................................... 236

Çizelge 199. GAP Sulamalarının ekonomik etkileri tanımlayıcı istatistikler ................................................... 241

Çizelge 200. İfadeler ve Faktör Yükleri ......................................................................................................... 241

Çizelge 201. GAP Sulamalarının Refah Üzerine Etkileri Faktörüne İlişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek

Yönlü ANOVA Sonuçları ......................................................................................................... 242

Çizelge 202. GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek

Yönlü ANOVA sonuçları ......................................................................................................... 247

Çizelge 203. GAP sulamalarının göç üzerine etkileri faktörüne ilişkin bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü

ANOVA sonuçları .................................................................................................................... 252

Çizelge 204. GAP Sulamalarının sosyo-kültürel etkileri tanımlayıcı istatistikler ............................................. 256

Çizelge 205. İfadeler ve Faktör Yükleri ......................................................................................................... 257

Çizelge 206. GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisi faktörüne ilişkin

Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü ANOVA sonuçları .................................................... 258

Çizelge 207. GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi

ve Tek Yönlü ANOVA sonuçları .............................................................................................. 262

Çizelge 208. GAP Sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek

Yönlü ANOVA sonuçları ......................................................................................................... 267

Çizelge 209. Kuraklık kader midir? Tanımlayıcı istatistikler .......................................................................... 272

Çizelge 210. Kuraklık kader midir? İfadesine ilişkin Sıralı Logit Model sonuçları .......................................... 273

xii


GAP SUPER FİNAL RAPORU

Projenin Başlığı: Şanlıurfa/Yaylak ve Harran Ovasında Sulama Performans Etkisinin

Araştırılması Projesi

Proje Başlangıç Tarihi: 01.12.2019

Proje Bitiş Tarihi: 31.05.2021

Proje Süresi: 18 Ay

Süre Uzatımı: Harran Üniversitesi HÜBAP koordinatörlüğünün 01.06.2021 tarih ve 33873

sayılı yazı ile pandemi nedeniyle süre uzatımı talep edilmiş olup, GAP Bölge Müdürlüğünün

30.06.2021 tarih ve 42289 sayılı yazı onayı ile Projenin yeni bitiş tarihi 31.12.2021’dir.

Ara Raporlar: Proje kapsamında altı adet ara rapor verilmiştir.

1. Ara Rapor: Mart 2020

2. Ara Rapor: Haziran 2020

3. Ara Rapor: Eylül 2020

4. Ara Rapor: Aralık 2020

5. Ara Rapor: Mart 2021

6. Ara Rapor: Eylül 2021

Raporlamalar ve Eğitimler:

1- Anket eğitimleri: 08-10 Temmuz 2020 tarihlerinde ve GAP Bölge Müdürlüğünde 18

Temmuz 2020 tarihinde daha dar bir katılımcı grubuyla

2- Sulama Fiziksel Performansın Belirlenmesi, Sulama Ekonomik Performansın Belirlenmesi,

Sulama Sosyal Etkisi ile Sulama Çevresel Etkisinin Belirlenmesi Eğitimleri:05-09 Nisan 2021

3- Sulama Suyu Fiyatlandırma Yöntemleri, Harran Ovası Arazi Kullanım Durumu, Sulama

Yatırımlarının Etkinliği, Sulama İşletmeciliği, Pazar Analizleri ve Kısa-Orta-Uzun Dönem

Gelişme Projeksiyonu Eğitimleri:13-17 Eylül 2021

Çalıştaylar:

1-25 Mart 2021 Tarihinde Tarımsal Kuraklık Temalı bir çalıştay zoom meeting yoluyla sabah

ve öğleden olmak üzere iki oturumlu olarak, birinci oturum “Kuraklık Kader Midir? Nasıl Başa

Çıkılabilir?” ve ikinci oturum “Kuraklıkla Mücadele Stratejileri ve Uyum Politikaları” temalı

olarak yapılmıştır.

2- 1 Aralık 2021 Tarihinde projeden elde edilen çıktıların kurum ve kuruluşlara takdimi,

tartışmaya açılması ve konu ile ilgili kurum ve kuruluşlardan katkı ve görüşlerin alınması

amacıyla “Sulama Yatırımlarının Mevcut Durumu, Geleceği ve Tarımsal Arazilerde Yapılaşma

Sorunu, Çözüm Önerileri ve Proje Sonuçları Paylaşım Çalıştayı” GAP Tarımsal Eğitim

Merkezi (GAPTEM)’nde yapılmıştır.

xiii


Farklı Sulama Sahalarındaki Teknik, İdari ve Teknolojik Uygulamaların Yerinde

Gözlemlenmesi, Proje Sonuçlarının Tartışılması Ziyaret, Eğitim ve Toplantıları:

03-06 Aralık 2021 tarihleri arasında Şanlıurfa sulama birlikleri temsilcileri, önder çiftçiler,

GAP BKİ proje ekibi ve Harran Üniversitesi Proje Ekibinden oluşan 25 kişilik grupla İzmir ve

Aydın’da teknik gezi, inceleme, gözlem, sunum, eğitim ve tartışma faaliyetleri

gerçekleştirilmiştir. Bu faaliyetler kapsamında Aydın/Söke Ovası Sulama Birliği merkezinde

sunumlar yapılmış ve Şanlıurfa/Yaylak ve Harran Ovalarındaki sulama uygulamalarındaki

teknik, idari ve teknolojik farklılıklar tartışılmıştır. Yine bu faaliyetler kapsamında

Aydın/Koçarlar Vodafone TABİT Akıllı Köy Tarımsal Araştırma İnovasyon Eğitim Kampüsü

ziyaret edilmiş, teknolojik tarım ve sulama sistemlerine ilişkin teorik bilgi sunumları ve saha

gözlemleri faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

Köy Toplantıları:

15-17 Aralık 2021 tarihleri arasında 3 farklı köy toplantısı düzenlenmiştir; Bu toplantılar

kapsamında;

-15 Aralık 2021 tarihinde Harran Ovası Sulamaları-Fırat Sulama Birliği Sahasında,

-16 Aralık 2021 tarihinde Yukarı Harran Sulamaları- Cullap Sulama Birliği Sahasında ve

-17 Aralık 2021 tarihinde Bozova Yaylak Sulaması- Atatürk Barajı Sulama Birliği Sahasında,

proje sonuçlarının paylaşılması, tartışılması ve sulama uygulamalarındaki teknolojik gelişmeler

konularında toplantı, sunum ve eğitim faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

Bu projenin genel amacı stratejik öneme sahip olan doğal kaynakların (su ve toprak

kaynakları) bu günkü ve gelecekteki toplum refahı açısından hakça, adil ve paylaşımcı

sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır.

Bu projenin özel amacı ise Harran Ovası ve Bozova Yaylak sulamalarında kullanılan suların

etkin kullanımını sağlamak için sorunların tespiti ve buna etki eden faktörlerin belirlenmesidir.

Her iki amaçta, hem bölgesel ve hem de ulusal ekonomi ile bu günkü ve gelecekteki refah

seviyesine olumlu yönde katkı yapacaktır.

Bu proje güdümlü olup Harran Üniversitesi yürütücülüğünde, GAP Bölge Kalkınma İdaresi

Başkanlığı tarafından desteklenmiştir.

xiv


DESTEKLEYEN KURUM

YÜRÜTEN KURUM

GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ HARRAN ÜNİVERSİTESİ

BAŞKANLIĞI

Mehmet AÇIKGÖZ Başkan Prof. Dr. Mehmet Sabri ÇELİK Rektör

Doç. Dr. Nusret MUTLU Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz KAYA Ziraat Fak. Dekanı

Hasan KILIÇ

Bölge Müdürü

Celal KAYA

Koordinatör

Akif YENİKALE Proje Sorumlusu

PROJE EKİBİ

Adı Soyadı Projedeki Görevi Kurumu

Doç. Dr. Mustafa Hakkı AYDOĞDU Proje Yürütücüsü Harran Üniversitesi

Prof. Dr. Kasım YENİGÜN Proje Yürütücü Yrd. Kastamonu Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Nihat KÜÇÜK Proje Yürütücü Yrd. Harran Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Ali ÇULLU Araştırıcı Harran Üniversitesi

Prof. Dr. Şevket ÖKTEN Araştırıcı Harran Üniversitesi

Yük. Mimar Mehmet Uğur BEYAZGÜL Araştırıcı Harran Üniversitesi-Teknokent

Doç. Dr. Mehmet Reşit SEVİNÇ Araştırıcı Harran Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Mehmet CANÇELİK Araştırıcı Harran Üniversitesi

Dr. Hatice PARLAKÇI DOĞAN

Araştırıcı

GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü

Müdürlüğü Tarımsal Eğitim Merkezi

Doktora Öğrencisi Zeliha ŞAHİN Yardımcı Araştırıcı Harran Üniversitesi

xv


1. VERİLERİN TOPLANMASI

Projenin materyalini; birincil ve ikincil veriler oluşturmaktadır. Birincil veriler; hem nitel hem

de nicel araştırmalarda, araştırmacının çalışmasında ihtiyaç duyduğu verilerin çeşitli araçları

kullanarak kendisinin toplaması ile oluşan veri türüdür. Bu tür veriler, üç yöntem ile

toplanabilir. Bunlar; anket, gözlem ve mülakattır (Lorcu, 2015). Araştırmacılar çoğu zaman,

araştırması ile ilgili verilere, kendi yöntemleri ile geliştirdiği araçlar ile ulaşamaz. Bu verilere

kurum, kuruluş, dernek, örgüt ya da diğer araştırmacılar tarafından hazırlanan çalışmalar,

raporlar ve veri tabaları aracılığı ile ulaşılır. Bu tür veriler ikincil tür verilerdir (Altunışık ve

ark., 2007; Lorcu, 2015).

1.1. Birincil Verilerin Toplanması

1.1.1. Saha Anket Çalışmaları

Harran ve Yaylak Ovası sulamalarında yer alan çiftçiler ve Sulama Birlikleri ile sorunun

tespitine yönelik tutum ve algıların tespiti için öncelikle saha ziyaretleri yapılmıştır. Yapılan

tespitlere dayalı olarak, GAP İdaresi ile de görüşülerek, anket soruları hazırlanmıştır. Anket

sorularında, sosyo-ekonomik yapı, mevcut sorunlara bakış, önerilecek olan model ve

uygulamaların tespitine yönelik tutum ve algılar içinde faktör soruları hazırlanmıştır. Burada

Likert sorularına yer verilmiştir. Likert tutum ölçekleri bireylerin ve grupların pazarı

yapılabilen mal ve hizmetlere karşı olan tutum, algı ve beklentilerini ölçmede yaygın olarak

kullanılan bir metottur.

1.1.2. Örneklemin Hesaplanması

Tarım ve Orman Bakanlığı Şanlıurfa İl Müdürlüğünden elde edilen 2019 yılı Çiftçi Kayıt

Sistemi (ÇKS) verilerine göre, Şanlıurfa’da ÇKS’ye kayıtlı çiftçi sayısı 59 862’dir. Araştırma

sahası olan Harran Ovasında ÇKS’ye kayıtlı olan çiftçi sayısı 15 824 ve Bozova-Yaylak sulama

sahasında ise 3 180 çiftçi ÇKS’ye kayıtlıdır. Buna göre araştırma sahasında ÇKS’ye kayıtlı

toplam çiftçi sayısı 19 004 kişi olup, Şanlıurfa’da ÇKS’ye kayıtlı olan toplam çiftçi sayısının

%31.75’ine karşılık gelmektedir.

Örneklem hacmi aşağıdaki yer alan Taro Yamane’nin formül yardımıyla bulunmuştur:

2

Nt pq

n

2 2

d ( N -1) t pq

Formülde;

n= Örneklem hacmini,

N=Ana kitledeki birim sayısı olup, araştırma sahasında ÇKS’ye kayıtlı olan çiftçi sayısı

19.004’dür.

t=Örneklem büyüklüğü 30’dan fazla olduğu için z değeri alınacaktır. Z tablo değeri %5 hata

payı ile çalışılacağından 1.96 olarak alınmıştır.

p= incelenen olayın meydana gelme olasılığı (maksimum örneklem sayısına ulaşabilmek için

%50 yani 0.50 olarak alınmıştır).

q=1-p (1-0.50=0.50 olarak alınmıştır).

d= %95 güven aralığında, 0.05 olarak alınmıştır.

1


Yukarıdaki formülde değerler yerine konulduğunda 377 adet anket yapılmasının yeterli olacağı

sonucuna varılmıştır.

1.1.3. Araştırma Sahası ve Anket Uygulaması

Saha çalışmalarında yapılacak olan anket sayıları %95 güven sınırı ve %5 hata payı ile

Yamane’nin formülü kullanılarak 377 olarak hesaplanmıştır. Saha çalışmalarının

güvenirliliğini arttırmak için saha anketlerinin %10 artırımlı olarak, 414 anket yapılmasının

daha doğru olacağı kanaati hâsıl olmuş ve bu anket görüşmelerinin 302 tanesinin Harran

Ovası’nda ve 112 tanesinin Yaylak sulama alanında yapılması hedeflenmiştir. Yaylak sulama

alanı, basınçlı sulama alanı olması nedeniyle daha geniş alınarak, civar bölgeleri de kapsayacak

şekilde çalışılmıştır. Bozova ilçesi, Karaköprü ve Hilvan ilçeleri ile sınır komşusudur. Anket

analizlerindeki Hilvan ve Karaköprü ilçeleri ibaresi, bu ilçelerin Bozova-Yaylak sulama

alanının hemen civarında olan köylere aittir. Buradaki temel amaç basınçlı sulama alanlarından

ve civarlarından daha fazla bilgi elde edebilmektir. Bu kapsamda da toplam %10 artırımlı olarak

hesaplanan 414 anket sayısına ilave olarak %5 daha fazla anket yapılmıştır. Sonuç olarak,

analizlerde kullanılabilecek, araştırma alanında elde edilen toplam 432 anket değerlendirilmiş

olup, yapılan görüşmelerin dağılımı Çizelge 1’de verilmiştir. Anketler Pandemi koşullarında

büyük bir özveri ile GAP idaresi personeli olan Ziraat Mühendisleri Sabahattin TÜZÜN, Faruk

ALAN, Ahmet MENTEŞE ve Ali ASLAN tarafından çiftçiler ile sahada yüz yüze görüşülerek

yapılmıştır.

Çizelge 1. Görüşme yapılan Şanlıurfa ili ilçeleri

Sulama Alanı

İlçe

İlçe

Frekans

İlçe

%

Sulama Alanı

Frekans

Sulama Alanı

%

Akçakale 148 34,2

Harran

Eyyübiye 59 13,7

Harran 56 13,0

308 71,3

Haliliye 45 10,4

Bozova 79 18,3

Yaylak Karaköprü 23 5,3

124 28,7

Hilvan 22 5,1

Toplam 432 100,0 432 100

1.2. İkincil Verilerin Toplanması

İkincil veriler, Harran ve Yaylak sulama sahası özelinde mevcut tarımsal verilerin (toprak

varlığı, su kaynağı, bitki deseni, iklim, yağışlar vb) temini ilgili resmi kaynaklardan (TÜİK,

SYGM, TUBITAK, MGM, DSİ, Araş. Enst., Tarım İl-İlçe Md., Üniversiteler vb) sağlanmıştır.

2. HARRAN ve BOZOVA YAYLAK SULAMA ALANLARININ SULAMA ÖNCESİ ve

SONRASI DEĞİŞİMLERİ

Gelişen teknoloji ve uydu görüntülerindeki çözünürlüğün artması özellikle ürün deseni ve arazi

kullanımı değişimlerinin sağlıklı bir şekilde haritalama ve izleme imkânı sunmaktadır. Uydu

görüntüleri ile sulanan ve kuru alanlardaki ürün deseninin zamansal olarak belirlenmesi ürün

planlaması ve alansal tarım politikalarına yön vermede yardımcı olmaktadır. Harran Ovası,

151,700 hektar olup, ilk olarak 30,000 hektar ile sulama başlamış ve kademeli olarak tüm alan

sulanmaya başlamıştır. Yukarı Harran sulamasıyla beraber Harran sulamaları kapsamında

sulama alanı 167,000 hektar civarındadır. Başladığı yıl itibarıyla Harran Ovası açık kanalet ve

2


yüzey sulama metotları ile sulandığından aşırı su kullanımı, taban suyu yükselmesi ve bazı

alanlarda tuzlulaşma ve bitkisel verim kayıpları problemlerine neden olmuştur. Daha

sonrasında ise bu sorunları en aza indirgemek, su tasarrufu yapmak, su ve toprak kayıplarını

önlemek amacıyla basınçlı sulama sistemlerinin inşaası yaygınlaşmaya başlamıştır. Bozova,

Yaylak sulama sistemi kapalı ve basınçlı sulama sistemine sahiptir. Her iki araştırma sahasında

da sulama öncesi genelde kuru tarım koşullarında hububat üretim yapılırken, kısıtlı alanlarda

bireysel yeraltı sulamaları, meyve ve sebze üretimi yapılmakta ve tarımsal arazilerin önemli bir

kısmı ise nadasa bırakılmakta idi. Harran Ovası’nda ise kısmen yer altı sulaması ile pamuk

üretimi yapılmıştır. Sulama sonrasında ise araştırma sahalarında baskın ürün olarak pamuk

ekimi yapılmaya başlanmış olup, II. ürün mısır ekimi de devreye girmiştir.

Sulama öncesi ve sonrası uydu görüntüleri kullanıldığında bu alansal değişim haritalanarak

değişim miktarı zamansal olarak belirlenebilmektedir. GAP bölgesinde sulama alanlarındaki

genişleme, bir yandan bazı ürünlerin alansal artışına neden olurken, diğer yandan bazı ürünlerin

alansal olarak azalmasına neden olmaktadır. Sulama öncesi daha çok kuru şartlarda

yetiştiriciliği yapılan tahıl üretiminin sulama ile birlikte azaldığı anlaşılmaktadır. Çözünürlüğü

yüksek uydu görüntüleri kullanılarak sulanan ve kuru alanlardaki ürün deseninin zamansal

değişiminin izlenmesi, bölgesel üretim miktarının belirlenmesine önemli katkılar yapmaktadır.

Özellikle Sentinel ve Landsat uydu görüntülerinin ücretsiz olarak sağlanması

(https://earthexplorer.usgs.gov/) GAP alanında sulu ve kuru şartlardaki ürünlerin alansal

değişimi, üretim planlaması ve rekolte tahminleri açısından önemli avantajlar sunmaktadır.

2.1. Sulama Öncesi Harran Ovası’nda Arazi Kullanım Değişimleri

Harran Ovası, GAP kapsamındaki en verimli toprakları içeren bir özelliğe sahiptir. GAP

sulamaları öncesi daha çok kuru tarım ve kısmen de yeraltı sulaması ile pamuk üretimi

yapılırken, 1995 yılında kısmen başlatılan ve 2020 yılında tamamen sulanan ovada kuru tarım

yerine ağırlıklı olarak pamuk, buğday ve II. ürün mısır bitkileri üretimi yaygınlaşmıştır. Ürün

desenindeki değişim ile birlikte, ovaya sulama kanallarından verilen su miktarından da artış

olmuştur. Arazi kullanımındaki değişim bir yandan olumlu olarak bitkisel üretim miktarını

artırırken, diğer yandan aşırı su kullanımı toprak/su kalitesinde bozulmalara neden olmaya

başlamıştır.

Harran Ovası sulama birlikleri sınırları dikkate alınarak hazırlanan Harran Ovası sulama öncesi

1991 Nisan ve Ağustos ayları uydu görüntüsü ürün deseni haritası Şekil 1’de verilmiştir. Ovada

Nisan ayındaki görüntülerde hububat-buğday alan tahmini, Ağustos ayı görüntülerinde ise

pamuk ve II. ürün mısır tahminleri yapılmıştır. Nisan ayındaki görüntülerde hububat üretiminin

çok büyük çoğunluğu buğday, Ağustos ayında ise çok büyük çoğunluğun pamuk olması

nedeniyle lejant gösteriminde buğday ve pamuk diye isimlendirilmiştir. Her iki araştırma

sahasının da detaylı ürün deseni ara raporlarda verilmiş olup, ayrıca raporun ilerleyen

bölümlerinde yer almaktadır.

Harran Ovası’nda sulama öncesi ürün deseni değişimini belirlemek amacıyla 1991 yılında

USGS (https://earthexplorer.usgs.gov/) sitesinde indirilen uydu görüntüleri zenginleştirilerek

genel ürün deseni dağılımı yorumlanmıştır. Harran Ovası’nda yaygın ürün deseni buğday

olması nedeniyle, Nisan ayı görüntüleri seçilerek buğday alanları belirlenmiştir. Ovada genelde

buğday bitkisinden sonra II. ürün mısır tercih edilmekte ve buğday ekilmeyen alanlarda ise

pamuk ekilmektedir. Genel bir kural olarak buğday, arpa ve mercimek bitkisi sulanmadan

belirli bir verime kadar gelişim gösterirken, pamuk ve mısır bitkisi sulama olmadan ekonomik

gelişimini tamamlayamamaktadır. Sulama öncesi seçilen 1991 görüntüsünde genelde Nisan

3


ayındaki ürün deseni buğday ve Ağustos ayında bulunan ürün deseni ise pamuk olarak

yorumlanmaktadır (Şekil 1).

Şekil 1. Harran Ovası sulama öncesi 1991 yılı Landsat uydusu arazi kullanım ham görüntüsü

Nisan ve Ağustos aylarına ait görüntülerde yapılan eğitimli sınıflandırmada 1991 yılı ürün

deseni haritası oluşturulmuştur (Şekil 2).

Şekil 2. Sulama öncesi 1991 yılı Landsat uydu görüntüsü eğitimli sınıflandırma haritaları

4


1991 yılında görüntü sınıflandırma sonucu elde edilen ürün deseninin alansal dağılımı Çizelge

2’de verilmiştir.

Çizelge 2. Sulama öncesi (1991 Yılı) Harran Ovası ürün deseni alansal dağılımı

Arazi Kullanımı

1991 Nisan

Alan (ha)

% Dağılım

Ağustos

Alan (ha)

% Dağılım

Buğday 86 876 53,07 - -

Pamuk - - 39 789 24,30

Nadas, Kanalet, Yapılar 76 829 46,93 123 916 75,70

TOPLAM 163 705 100,00 163 705 100,00

Çizelge 2 verileri incelendiğinde sulama öncesi Harran Ovası’nın %53’ünde buğday ekildiği

ve %46,93’lük alanının ise ekilmediği anlaşılmakta ve boş kalan bu arazilerde, daha sonra

ekilen pamuğun ise ovanın %24,3’lık bir kısmını kapladığı uydu görüntüsü analizinde

anlaşılmaktadır.

2.2. Harran Ovasında Sulama Sonrası Zamansal Ürün Deseni Değişimi

Tüm alanı sulanan Harran Ovası’nda yaygın olarak başat ürünler olan buğday ve hemen

arkasından ikinci ürün mısır dışında pamuk bitkisinin ekimi yapılmaktadır. Bu analizlerde

sebze ve çok az ekilen diğer ürünler değerlendirilmeye alınmamıştır. Bunun temel sebebi, bu

ürünlerin parsellerinin çok küçük olması nedeniyle uydu görüntüleri ile sağlıklı analizlerinin

mümkün olamamasıdır. Bu ürünlere ait oranlar ve dağılımları çiftçi kayıt sistemine dayalı

olarak, yukarı Harran sulamaları ile birlikte II. Ara raporda, tüm Harran sulamaları kapsamında

verilmiştir.

Harran Ovası 2017, 2018 ve 2019 zamanlarına ait uydu görüntüleri incelendiğinde ovanın çok

az bir bölümünün Nisan ayında (2017, 2018 ve 2019 yılları için) buğday ekili olduğu (Şekil 3)

ve önemli bir bölümünün her üç yıl için de pamuk bitkisi (2017, 2018 ve 2019 yılları için) ile

örtülü olduğu anlaşılmaktadır (Şekil 6). 2017, 2018 ve 2019 yılı Sentinel uydu görüntülerinde

yapılan görüntü zenginleştirmesinde Harran Ovası’nda Nisan ayında buğday ekili alanların

dağılımı Şekil 3’de görülmektedir.

Şekil 3. 2017, 2018 ve 2019 yılları için buğday ekili alanların (Nisan ayı) Sentinel uydu ham görüntüleri

5


Şekil 3’de yapılan ilk yorumlamalara göre ovanın çok az bir bölümünde buğday ekilmiş ve

diğer alanlar için pamuk ekimi için boş bırakılmıştır. 2017, 2018 ve 2019 yılı Sentinel Nisan

ayı uydu analizi yapılarak ekili ürünlerin alansal dağılımı sınıflandırılarak haritalanmıştır (Şekil

4).

Şekil 4. 2017, 2018 ve 2019 yılları için (Nisan ayı) sentinel uydu görüntüleri analiz haritası

Şekil 4’deki analiz haritaları incelendiğine buğday ekili olan alanların çok az olduğu ve bu 3

yılda ise boş bırakılan araziler mayıs ayında yerini pamuk bitkisine bırakmaktadır. Nisan ayında

ekili buğday yerine haziran ayında II. ürün mısır ekimi yapılmaktadır (Şekil 5).

Şekil 5. 2017, 2018 ve 2019 Yılları için pamuk ve mısır ekili alanların (Ağustos ayı) Sentinel uydusu ham

görüntüleri

6


Şekil 5’deki uydu görüntüleri incelendiğinde 2017, 2018 ve 2019 yıllarında ovanın çok önemli

bir bölümünün pamuk ve mısır kültürü altında olduğu görülmektedir.

Şekil 6. 2017, 2018 ve 2019 yılları için (Ağustos ayı) sentinel uydu görüntüleri analiz haritası

Sulamaya açılan Harran Ovası’nda ürün deseni değişmeye başlamış ve sulanan alanlarda

pamuk üretimi ana ürün olarak yerini almıştır. Öngörülen bitki deseni ile gerçekleşen ürün

desenleri arasında önemli değişiklikler meydana gelmiştir (Karlı, 1999). Ovada ilk sulamaların

başlatıldığı 1995 yılında sulanan alanlardaki ürünlerin % 96’i, 1997 yılında % 90, 1997 yılında

% 82, 1998 yılında % 81, 1999 yılında % 78 ve 2000 yılında ise % 77 pamuk bitkisi çiftçiler

tarafından tercih edilmiştir (Tarım İl Müd., 2003).

Resmi Gazete’nin 27 Mart 2018 tarihli sayısında yayınlanan “2018/17 Sayılı Bitkisel Üretime

Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ” ile 2017’de başlayacağı duyurulan ancak daha

sonra 2018’e ertelenen uygulama kapsamında, örtü altı üretimler ve çeltik hariç olmak üzere

bir parsele aynı tek yıllık bitki arka arkaya üç kez ekilirse, üçüncü üretim için mazot, gübre ve

diğer bitkisel üretim destekleri ödenmeyeceği yönünde tarımsal destekleme uygulama

değişikliği yapılmıştır. Bu nedenle ilerleyen yıllarda Harran Ovası’nda tarımsal üretim

açısından pamuk aleyhine ürün deseninin değişeceği düşünülmektedir. Bunun ilk belirgin

değişimlerinin 2020 yılında ortaya çıkmış ve pamuk ekim alanları %35 civarında olmuştur.

Daha sonra da bu uygulama ertlenmiş/vaz geçilmiştir. 2017, 2018 ve 2019 yılları için yapılan

uydu görüntüsü analizinde ekili ürünlerin alansal dağılımı haritalanmıştır (Şekil 6).

Pamuk desteklemesi nedeniyle 2017, 2018 ve 2019 yıllarında ovanın önemli bir bölümünde

pamuk ürünün tercih edildiği anlaşılmaktadır. Uydu görüntüleri sınıflandırılması sonucunda

sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018 ve 2019) Harran Ovası’nda ürün deseni

analizi alansal dağılımı Çizelge 3’de verilmiştir.

7


Çizelge 3. Harran Ovası sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yıllarında arazi kullanımı

alansal değişimi

Yıllar

Nisan

Alan Kullanımı

Aylar

Ağustos

Alan Kullanımı

Buğday % Oran Boş

%

%

Pamuk % Oran Mısır % Oran Boş

Oran

Oran

1991 86076 53,06 76829 46,93 39789 24,30 - - 123918 75,69

2017 30413 18,60 133074 81,39 120927 73,97 8777 5,36 33772 20,66

2018 22065 13,49 141423 86,50 127104 77,74 7246 4,43 29138 17,82

2019 20795 12,71 142692 87,28 118630 72.56 7125 4,36 37723 23,07

Çizelge 3 verileri incelendiğinde sulamanın başlaması ile buğday alanlarının azaldığı, pamuk

alanlarında ise önemli oranlarda artış olduğu ve sulama sonrası II. ürün olarak da mısırın

devreye girdiği görülmektedir. Görüntü analizinde dikkat çeken bir konuda 2017, 2018 ve 2019

yıllarında pamuk ekimi için arazinin uzun süre boş bırakılmasıdır. Nisan ayı görüntüleri

incelendiğinde, pamuk ekimi için arazinin çok önemli bir kısmının ekilmediği görülmektedir.

2.3. Bozova-Yaylak Çevresi Sulama Öncesi Arazi Kullanım Değişimleri

GAP projesi kapsamında sulama alanlarının genişletilmesi kapsamında Bozova’da Yaylak

sulamasını da içeren tarımsal üretim alanlarında kapalı sulama sistemi devreye alınmış ve sulu

tarım yapılmaya başlamıştır. Proje kapsamında çalışma alanının çevreye göre konumunu

yorumlamak amacıyla sulama öncesi 1991 yılı nisan ve ağustos uydu görüntüleri temin edilerek

zenginleştirilmiştir (Şekil 7).

Şekil 7. Bozova-Yaylak çevresi sulama öncesi 1991 yılı Landsat uydusu arazi kullanım ham görüntüsü

Şekil 7’deki 1991 yılı uydu görüntüleri incelendiğinde nisan ayında alanın tamamen ekili

olduğu ve ağustos ayın da ise boş olduğu görünmektedir. Sulama öncesi tamamen doğal

yağışlara göre kuru tarım yapılması nedeniyle Nisan ayında tahıl bitkisi tercih edilirken, ağustos

ayında ise sulama olmadığından tarımsal alan boş bırakılmıştır. Bozova nisan ve ağustos ayları

uydu görüntülerinin sınıflandırılması sonucunda 1991 yılı arazi kullanımının haritası

tamamlanmıştır (Şekil 8).

8


Şekil 8. Bozova-Yaylak sulama öncesi (1991) sınıflandırılmış Landsat uydu verileri

Sulama öncesi 1991 yılında Landsat uydu görüntülerinde yapılan analiz sonucunda çalışma

alanının arazi kullanım dağılımları Çizelge 4’de verilmiştir. Bozova ilçesinde seçilen çalışma

alanında sulama öncesi (1991 yılı için) yapılan uydu görüntü analizlerinde Buğday+arpa ekim

alanları %38.29’luk oranı oluştururken, ağustos ayında ise %8.35’lik alanda yer altı

sulamalarıyla pamuk ekimleri yapılmıştır.

Çizelge 4. Bozova Yaylak çalışma alanı 1991 yılı sulama öncesi arazi kullanımının alansal dağılımı

1991 yılı

Arazi Kullanımı

Nisan 1991 % Dağılım Ağustos 1991 % Dağılım

Buğday+Arpa 32630 38,29 - -

Pamuk - - 7110 8,35

Fıstık 6807 7,99 6807 7,99

Mera+Nadas 45262 53,11 70701 83,04

Orman 524 0,61 524 0,62

TOPLAM 85223 100,00 85142 100,00

2.4. Bozova-Yaylak Çevresi Sulama Sonrası Arazi Kullanım Değişimleri

GAP projesi kapsamında sulama altına alınan Bozova sulama alanındaki ürün deseninde çeşit

ve alansal olarak değişimler meydana gelmiştir. Sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 yıllarına

zenginleştirilmiş uydu görüntüleri Şekil 9’da verilmiştir.

9


Şekil 9. Bozova Yaylak’da seçilen alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 nisan ayı uydu görüntüsü

Şekil 9’daki uydu görüntülerinin analizi sonucunda Bozova ilçesinde seçilen çalışma alanındaki

2017, 2018 ve 2019 yılı Nisan ayı ürün deseni dağılımı haritalanmıştır (Şekil 10).

Şekil 10. Bozova-Yaylak’da seçilen alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 yılları Nisan ayı uydu görüntüsü

analizi haritası

10


Bozova ve Yaylak bölgesinde basınçlı sulama sistemi devreye girmekle birlikte seçilen alan

daha geniş tutulmuş ve genelde sulanmayan alanlarda tahıl (buğday+arpa), fıstık tarımı

yapılırken sulanmaya başlanan arazilerde pamuk, II. ürün mısır ve şeker pancarı üretimi

başlamıştır. Nisan ayında boş bırakılan (Şekil 9, Şekil 10) Ağustos zenginleştirilmiş uydu

görüntüsünde tarımsal üretim için ekildiği görülmektedir (Şekil 11).

Şekil 11. Bozova ilçesinde seçilen alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 Ağustos ayı uydu görüntüsü

Şekil 11’deki 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait uydu görüntüleri analiz edilerek geniş alanlı

çalışma bölgesi arazi kullanım haritası oluşturulmuştur (Şekil 12).

Şekil 12. Bozova ve Yaylak çevresi alanda sulama sonrası 2017, 2018 ve 2019 yılları ağustos ayı uydu görüntüsü

analizi haritası

11


2017, 2018 ve 2019 yılı Bozova ve çevresi görüntüleri incelendiğinde, sulama öncesi (1991

yılında) ağustos ayında boş olan alanlar tamamen ekilmeye başlandığı görülmektedir. Genelde

alanda Nisan ayında buğday+arpa ürünleri tercih edilirken, Ağustos ayındaki uydu

görüntülerinde ise pamuk, II. ürün mısır ve kısmen de şeker pancarı üretimi devreye girdiği

anlaşılmaktadır. Şekil 8 (1991 sulama öncesi), Şekil 10 ve Şekil 12’deki uydu görüntüleri

(sulama sonrası) analizlerindeki alansal dağılımı Çizelge 5’de verilmiştir.

Çizelge 5. Bozova-Yaylak çevresi çalışma alanı 1991, 2017, 2018 ve 2019 yılı sulama sonrası arazi kullanımının

alansal dağılımı

Yıllar

Buğ+

Arpa

%

Oran

Nisan

Ekili Ürün ve Alanı (ha)

%

%

Orman Boş

Oran Oran

Fıstık

%

Oran

Aylar

Pamuk

%

Oran

Ağustos

Ekili Ürün ve Alanı (ha)

%

%

Fıstık

Boş

Oran Oran

1991 32630 38,28 524 0,61 45262 53,11 6807 7,98 7110 8,4 6731 7,9 70701 83,1

2017 9183 10,77 1024 1,2 61487 72,15 12213 12213 12677 14,32 12213 14,32 57309 67,19 801 0,93

2018 6759 7,92 1024 1,2 62601 73,44 13713 16,09 12360 14,49 13713 16,09 55800 65,43 1157 1,35

2019 15021 17,64 1024 1,2 53733 63,03 14112 16,52 8293 9,72 14112 16,55 59020 69,24 1428 1,67

Şek.

Pan.

%

Oran

Sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yıllarına ait ve uydu görüntüsü

analiz değerleri incelendiğinde (Çizelge 4) buğday ekim alanlarının 2 kat azaldığı ve fıstık ile

orman alanlarının 2 kat arttığı görülmektedir. Sulama sonrası 2019 yılında buğday+arpa ekim

alanları %17.64 iken %9.72 pamuk ve %1.67 oranında ise şeker pancarı kullanımlarının olduğu

anlaşılmaktadır. Diğer yaygın arazi kullanımı ise %16.55’lik seviye ile fıstık kullanımının

olduğu anlaşılmaktadır. Sadece Yaylak sulama alanına ait ürün deseni ise çiftçi kayıt sistemi

verilerine göre düzenlenerek II. Ara rapor kapsamında sunulmuştur.

2.5. Harran ve Bozova-Yaylak Sulama Alanlarında Sulama Sonrası Tarım

Topraklarındaki Yapılaşmada Değişim

Harran Ovası’nda 1995 yılında sulamanın başlaması ile birlikte tarım toprakları üzerindeki

yapılaşmada artışlar meydana gelmeye başlamıştır. 2000 ve 2016 yılları arasında Harran

Ovası’ndaki toplam nüfus 143.519’den 200.188’e ulaşmış ve 16 yıllık bir zaman diliminde

ovada nüfus artışı %30 olmuştur (TÜİK, 2017). Bu artış 2019 yılında daha da fazlalaşmıştır.

Aydemir (2018)’ın yaptığı çalışmada ovanın sulamaya açıldığı 1995 yılından 2017 yılına kadar

olan dönemde ovada yapılaşma nedeni ile meydana gelen tarım arazilerinin kaybı

belirlenmiştir. Bu amaçla kadastral verilere göre sulamanın başladığı yıl olan 1995 yılı ile kanal,

kanalet ve yolların yapımının tamamlandığı 2000 yılları arasındaki köy yerleşkesi, yollar, kanal

ve kanaletlerden meydana gelen yapılaşmaların çalışma alanı içerisindeki kapladığı toplam alan

14,012 ha iken, 2017 yılına ait yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsünün işlenmesi ile elde

edilen sonuçlara göre bu rakam 18,745 ha’a çıktığı haritalanmıştır. Mevcut kadastral verilerle

uydu görüntülerinin uzaktan algılama teknikleri ile sınıflandırılması neticesinde elde edilen

sonuçlara göre çalışma alanı olan Harran Ovası’nda 2000 yılları ile 2017 yılları arasında

yapılaşma oranı yaklaşık 4,732 hektarlık bir artış göstermiştir. Meydana gelen bu yapılaşma

ovadaki 1. ve 2. sınıf tarım arazileri üzerinde oluşarak tarımsal arazilerin yapılaşma ile kaybına

sebep olduğu belirlenmiştir (Şekil 13).

12


Şekil 13. Harran Ovası’nda yapılaşmadan etkilenen alanların uydu görüntüleri ile belirlenmesi

Sulama öncesi ve sulama sonrası yapılaşmadaki değişimin belirlenmesi için Sentinel uydu

görüntüleri üzerinde yapılan sayısallaştırma ile yapılaşmadan etkilenen alanların haritası ve

alansal miktarı hesaplanmıştır. Proje kapsamında Harran Ovası’nda sulama sonrası artan

yapılaşmanın meydana getirdiği alansal değişim sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017,

2018, 2019) yılları için haritalanmıştır (Şekil 14).

13


Şekil 14. Harran Ovası sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019 yılları yapılaşma haritaları

Şekil 14’deki harita analiz verilerine göre Şanlıurfa Harran Ovası’nda sulama öncesi (1991) ve

sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yapılaşan alanlar Çizelge 6’da verilmiştir.

14


Çizelge 6. Şanlıurfa Harran Ovası’nda sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yapılaşmadan

etkilenen alanlar

Yıl Yapılaşma olan Alan (ha) Yapılaşmanın Ovaya % oranı

1991 3,340 2.04

2017 7,351 4.50

2018 7,512 4.60

2019 7,740 4.70

Çizelge 6 verileri incelendiğinde sulama öncesi 1991 yılından, sulama sonrası 2019 yılı

arasındaki 28 yıl içinde yapılaşmadan etkilenen alanlar 2.32 katına çıkmıştır. Bu araştırmada

yapılaşmadan etkilenen alanlar hesaplanırken, Şanlıurfa merkez yerleşimi, kanalet ve asfalttoprak

yolların işgal ettiği alanlar dâhil edilmemiştir. Aydemir (2017)’ın yaptığı araştırmaya

göre Harran Ovası’nda 11,397 hektarlık alanın sulama kanalı, asfalt ve toprak yollar tarafından

işgal edildiğini ve tarım yapılmadığını bildirmiştir. Bu çalışmada sulama kanalları, yollar

Şanlıurfa merkez yerleşimi hesaplamaya katılmamış, sadece sulama birlikleri sınırları

dâhilindeki yapılaşmalar dikkate alınmıştır. Harran ve Akçakale ilçeleri hesaplamaya

katılmıştır. 2017 yılına kadar yapılan sulama yapıları ve yol alanlarının da hesaplamaya

katılmasıyla beraber Harran Ovasında toplam arazi kaybı miktarı 19,137 ha ve ovaya oranı ise

%11.62’ye yükselmektedir.

Harran Ovası’na benzer olarak Bozova Yaylak Sulama alanında yaklaşık 22 bin hektarlık bir

alan basınçlı sulama sistemi ile sulanmaya başlamıştır. Sulamanın tarım topraklarına olan

yapılaşma etkisini incelemek üzere Yaylak sulaması ve çevresinin sulama öncesi (1991) ve

sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yapılaşmadan etkilenme durumu uydu görüntülerinin

sayısallaştırılması ile elde edilmiştir.

Sulamaya açılan Harran Ovası toprakları yıllarca tarım yapılan Yukarı Mezopotamya’nın

verimli topraklarına sahiptir. Bu arazilerde denetimler yapılarak tarım topraklarının kaçak

yapılaşma ile işgali önlenmelidir. Bu alandan sorumlu Valilik/Kaymakam ve belediye

başkanları 5403 sayılı Toprak Koruma ve arazi Kullanımı Kanunu’nu uygulatarak toprakların

amaç dışı kullanımı önlenmelidir.

Bozova ve Yaylak sulaması çalışma alanında ise yapılaşmanın belirlenmesi için yapılan

haritada (Şekil 15) etkilenen alanların (tüm mahalleler dâhil) 1,789 ha olduğu analiz edilmiştir.

15


Şekil 15. Şanlıurfa Bozova ilçesi çalışma alanının 1991 ve 2019 yılları arasındaki yapılaşma haritası

Sulama öncesi 1991 yılı ile sulama sonrası 2019 yılları arasındaki 28 yıl içerisinde Bozova ve

Yaylak sulaması çalışma alanında 459 hektarlık artış olduğunu göstermektedir. Sulama öncesi

yapılaşmadan etkilenen alanın ovaya oranı %1.6 iken, 2019 yılında ise %2’ye çıkmıştır (Çizelge

7)

Çizelge 7. Bozova çalışma alanı sulama öncesi (1991) ve sulama sonrası (2017, 2018, 2019) yapılaşma

alanlarındaki değişim

Yıl Yapılaşma olan Alan (ha) Yapılaşmanın Ovaya % oranı

1991 1,330 1.60

2017 1,692 2.00

2018 1,711 2.00

2019 1,789 2.00

Çizelge 7 verilerinde de anlaşıldığı üzere Harran Ovası’nın aksine, Bozova ve çevresinde

sulamaya bağlı olarak yapılaşmada pek önemli artışlar olmadığı görülmektedir. Buna rağmen

tarım toprakları üzerine az da olsa yapılaşma devam etmektedir. Sulamaya açılan Yaylak proje

alanında tarımsal potansiyeli çok yüksek araziler bulunmaktadır. Bu arazilerde denetimler

16


yapılarak tarım topraklarının kaçak yapılaşma ile işgali önlenmelidir. Bu alandan sorumlu

Kaymakam ve belediye başkanları 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nu

uygulatarak toprakların amaç dışı kullanımı engellenmelidir.

2.6. Harran ve Yaylak Ovası’nı Yönlendiren Plan ve Kararların, Ovalar Üzerindeki

Olumsuz Yapılaşma Yansımaları

Harran ilçe nüfusu 2019 yılı TÜİK verilerine göre 89 bin 798 tir. Buna göre nüfusun %89'lük

bölümü köylerde, %11'lik bölümü ise merkezde yaşamaktadır. İlçede 99 köy 105 mezra

bulunmaktadır. Harran ovasının uydu görüntüsü ile Harran İlçesinin yerleşim alanı Şekil 16’da

yer almaktadır.

Şekil 16. Harran ovasının uydu görüntüsü ile Harran İlçesinin yerleşim alanı

Yaylak Ovası, Şanlıurfa İl’inin Bozova ilçesine bağlı bir mahalledir. 29 Aralık 1998 tarihinde

belediye statüsü alarak beldeye dönüşmüştür. 12 Kasım 2012'de TBMM'de kabul edilen 6360

sayılı kanun ile mahalle olmuştur. Yaylak Beldesi yaklaşık 1000 haneden olmaktadır. Beldenin

nüfusu 10 000 civarındadır. Yaylak ovası uydu görüntüsü ile yerleşim alanı Şekil 17’de yer

almaktadır.

17


Şekil 17. Yaylak ovasının uydu görüntüsü ile Yaylak yerleşim alanı

Ülkemizin önemli tarımsal faaliyetlerini bünyesinde toplayan her iki ovamızdaki yapılaşmayı

ele almadan önce yapılaşmayı düzenleyen yasaları, planları, kurumları ve bu kurumların

aldıkları kararların ovalarımız üzerindeki etkilerini ele almak gerekmektedir. Özellikle ilgili

yasaların ve buna bağlı planların tarımsal arazileri koruma esası üzerine yapılmasına rağmen,

her iki ovamızdaki yapılaşmanın hangi parametrelerin etkisi ile ortaya çıktığını araştırmak

sorunun çözümü açısından önemli bir fayda sağlayacaktır.

2.6.1. Ovalardaki Yapılaşmayı Etkileyen Yasa, Yönetmelik ve Talimatlar

3194 sayılı İmar Kanunu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile bu kanuna

bağlı olarak 9/12/2017 tarihli ve 30265 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Tarım Arazilerinin

Korunması Kullanılması ve Planlanmasına dair Yönetmelik, Tarım Arazilerinin Korunması ve

Kullanılması ve Planlamasına dair Uygulama Talimatı, planlama sürecine yön veren önemli

unsurlardır. Harran ve Yaylak Ovasında Yapılaşmayı Etkileyen Yön Veren Karar Sürecinin

Unsurları; Planlar ve Kurumlar:

1-Bölge Planları

2-Çevre Düzeni Plan ve Raporları

3-İmar Planı ve Raporları

4-Koruma Amaçlı İmar Planları ve Açıklama Raporları

5-Mevzi İmar Planları ve Belediye Meclisi kararları

6-Toprak Reformu kararları

7-Toprak Kurulu kararları

8-Büyük Ova Koruma Statüsü

Arazilerinin yapılaşmaya açılmasına karar veren temel unsur Bölge Planları ve bu plana bağlı

olarak yapılması gereken Çevre Düzeni Planıdır. Bölge planı bir bölgenin sosyal ve ekonomik

anlamda güçlendirilmesini amaçlayan kamu ve özel sektör işbirliğiyle gelişen plan ve projelere

denilmektedir. Bölge planları sayesinde ülkenin sosyal, ekonomik ve fiziksel durumları

değerlendirilmektedir. Girişimcilik, işbirliği ve katılım konularında teşvik sağlanarak, rekabet

18


gücünün artmasıyla birlikte bölgenin sahip olduğu işgücü potansiyelinin kullanımı amaçlanır.

Bölgenin stratejik değerleri korunur ve geliştirilerek, ileriye yönelik olarak da yeni yatırımların

zeminleri hazırlanmaktadır.

2.6.2. TRC2-Şanlıurfa Bölge Planında: Tarımsal Perspektifte Şanlıurfa

Yüksek nüfus ve artış hızı ile bölgede devam eden doğal kaynak kullanımına bağlı büyük

yatırımlar, doğal kaynaklar üzerinde artan bir baskı yaratmaktadır. Su ve toprak kaynaklarının

geliştirilmesi ile sosyal ve ekonomik kalkınmanın hedeflendiği GAP projesinde Şanlıurfa %38

sulanabilir alan ve sulama hedefleri açısından en büyük paya sahiptir. Sulama alanlarının büyük

bölümünü bünyesinde barındıran TRC2 Bölgesi’nde sulama projelerinin tamamlanması ile

tarımsal üretimde meydana gelecek artış ile bölgede sanayinin tetiklemesi beklenmektedir.

TRC2 Bölgesinde tarım sektörünün toplam istihdam içindeki payı %31 ile ülke ortalaması olan

%26’nın üzerindedir (TRC2 BÖLGE PLANI 2014-2023 sahife 9).

Bölgede dengeli yerleşmeler sisteminin oluşturulması ve sağlıklı kentleşmenin sağlanabilmesi

için; bölge merkezlerinde ve alt merkez işlevi görecek orta büyüklükte yerleşmelerde isihdam

olanakları sağlayacak alanların geliştirilmesi, yeterli altyapı ve donatı imkânlarının sağlanması

temel hedeflerdendir. TRC2 Bölgesi 2014-2023 Bölge Planı hazırlanan mevcut durum raporu,

yapılan analizler, katılımcı süreçlerle bölge aktörlerinden elde edilen sorun önceliklendirme,

çözüm önerileri ve yerel olanaklara dair bildirimlere göre ulusal politika ve önceliklere uygun

olarak hazırlanmış ve bölgesel gelişmeyi sağlayacak birbirini tamamlayıcı dört gelişme

ekseninden oluşmaktadır (TRC2 BÖLGE PLANI 2014-2023 sahife 13).

Gelişme Eksenleri;

1-Kentsel Ekonomiler ve Ekonomik Büyüme

2-Beşeri Gelişme Sosyal Sermaye

3-Yaşam Kalitesi ve Mekânsal Organizasyon

4-Sürdürülebilir Gelişme ve Yeşil Büyüme

Amaç, hedef ve stratejiler gelişme eksenlerinin altında ve eksenlere hizmet edecek şekilde

oluşturulmuştur.

Bu projenin araştırma konusu olan Toprak Kaynaklarının Etkin Yönetilerek kullanılması

4.eksenin 1.(a) amacı olarak ele alınmıştır. Buna göre son yıllardaki hızlı nüfus artışı, tarımsal

faaliyetler ve gelişen sanayiye bağlı olarak aşırı kullanım, amaç dışı kullanım ve çeşitli kirlilik

parametreleriyle tehdit altındadır. Toprak kaynaklarının en iyi şekilde korunarak kaynak

potansiyeli tehlikeye atılmadan kullanımın sağlanması son derece önemlidir. Yüzölçümünün

%56’sı tarım alanı olan ve arazi varlığının %62’si 1-4.sınıf arasındaki tarım topraklarından

oluşan TRC2 Bölgesi’nde nüfusun önemli bir bölümü kırsal alanda bulunmaktadır. TRC2

Bölgesi ekim alanları büyüklüğü ile 26 düzey 2 bölgesi arasında birinci sırada yer almaktadır.

GAP toprak kaynaklarının geliştirilmesi yatırımları kapsamında TRC2 Bölgesi önemli bir yere

sahiptir. Şanlıurfa ilinde %49 ve Diyarbakır ilinde %16’lık pay ile sulamaya açılacak olan

alanlar GAP Bölgesi toplam sulama hedefinin %65’ini oluşturmaktadır.

Türkiyede tarım toprakları düzenli olarak azalma eğilimi göstermektedir. Söz konusu durum

Diyarbakır-Şanlıurfa Bölgesi için de geçerlidir. Ülkemizde 2003-2012 yıllarının kapsayan on

yıllık dönemde tarım toprakları yaklaşık üç milyon hektar azalmıştır. Bu rakam toplam tarım

topraklarının %16’sına denk gelmektedir (TRC2 BÖLGE PLANI 2014-2023 sahife 113).

Bundan dolayı tarımsal arazilerin üzerlerindeki yapılaşma baskısının azaltılması, kentleşme ve

sanayi gelişimi için tarım dışı kullanıma uygun alanlarda yer seçimlerinin yapılması ve

19


geliştirilmesinin sağlanması gerekliliktir. TRC2 Bölge Planı çalıştayında, Tarımsal arazilerinin

korunmasına yönelik olarak kurumların görevleri ve mevzuat hükümlerini etkin olarak

uygulamaları ve tarım arazilerinin, özellikle sulanabilir arazilerin tarım dışı kullanımının

yasaklanması önerisi sunulmuştur. Bölge planında tarımın önemine ve korunmasına yönelik

bu kadar net ve geniş vurgulamalar yer almasına rağmen Ovalarımıza bağlı arazilerimizin

şekillenmesini sağlayan Çevre Düzeni Planında konunun yansıması farklı olmuştur.

Çevre Düzeni planı (ÇDP), ülke ve bölge planı kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım,

turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plandır. Çevre düzeni

planı;

a) Kalkınma planları ve varsa bölge planlarını temel alarak rasyonel doğal kaynak kullanımını

sağlayan,

b) Kirliliğin oluşmadan önce önlenebilmesi, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef,

ilke, strateji ve politikaları ve bunu sağlayacak arazi kullanım kararlarını belirleyen,

c) Tarihi, kültürel ve doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik genel hedefleri,

ilkeleri, stratejiyi ve politikaları belirleyen,

ç) Karar ve hükümleriyle alt ölçekli planları yönlendiren,

d) Plan kararları açısından ekosistem bütünlüğü, arazi kullanım sürekliliğini sağlayan,

e) Planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların

fiili katılımı ile hazırlanan,

f) Planlama sürecinin her aşamasında bir önceki aşamalara geri dönerek değerlendirmelerin

yapılabildiği geri beslemeli sürece sahip olan,

g) Karşılaştırılabilir, değerlendirilebilir, sorgulanabilir, geliştirilebilir ve güncellenebilir

standart veri tabanına sahip olan,

ğ) Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların bir arada

düşünülmesini sağlamak üzere, korunması gereken alanlara ilişkin politika ve stratejileri

belirleyen üst ölçekli plan niteliğini taşır.

Şanlurfa Çevre Düzeni Planının açıklama raporunda genel planlama yaklaşımının beş ilke

üzerine kurulduğu belirtilmiştir. Bu ilkeler; bütünlük, koruma, gelişim, planlama ve katılımdır.

Plan yapım aşamasında bu ilkeler arasında yer alan katılımcılık, planlama, koruma ve gelişim

ilkeleri dikkate alınmadan plan yapıldığı, planın uygulayıcısı yerel yönetimler ve ilgili

kurumların yönetsel işlem ve kararlar olarak plana dâhil olamadıkları plana yönelik

itirazlarından anlaşılmaktadır.

2.6.2.1. Harran Ovası Sulama Sahasındaki Plan Kararları ve Revizyonları

Plana Harran Ovası arazi kullanımı açısından yapılan eleştriler ve bu eleştriler doğrultusunda

revizyonlar: Plan etaplar halinde askıya çıkmıştır, her etapta tarım arazilerinin biraz daha

yerleşim alanlarına katıldığı gözlemlenmiştir. Bu durum Harran Ovası’nı önemli derecede

yapılaşma tehlikesine maruz bırakmıştır. Planın bu şekilde açılması birtakım pazarlıkların

oluşmasına neden olmuştur. Urfa şehrinin girişinde hazine arazilerinin ve tarıma elverişli

olmayan alanların imara açılması yerine doğu ve güneyindeki şahıs arazilerinden oluşan Harran

ovasının imara açılması hususuna DSİ ve Şehir Plancıları Odası tarafından itiraz edilmiştir. İlk

Öneri ÇDP ve imara açılmak istenen tarım arazileri Şekil 18’de yer almaktadır.

20


Şekil 18. İlk öneri ÇDP ve imara açılmak istenen tarım arazileri (sarı renkli kısımlar kentsel gelişim alanları olarak

planlanmıştır)

Planın amaç kısmı incelendiğinde; sürdürülebilir ve yaşanabilir bir çevre yaratılması, doğal ve

kültürel değerler ile ekonomik potansiyel oluşturan kaynakların özellikle tarım arazilerinin

korunması ve Türkiye'nin kalkınma politikaları kapsamında fiziki plan kararlarının üretildiği

söylenmiştir. Bu bağlamda GAP kapsamında sulanan Harran Ovasında yer alan Şanlıurfa İli

Konuklu Beldesi ve yakın çevresindeki nitelikli tarım arazileri (1,2,3. sınıf sulu tarım arazileri),

planın koruma amacına ters düşecek şekilde kentsel gelişme alanı olarak planlandığından İlgili

kurumlar tarafından revize edilmesi istenmiştir. Önerilen ve revize edilen ÇDP Şekil 19’da yer

almaktadır.

Şekil 19. Önerilen ve revize edilen çevre düzenleme planları

21


Hazırlanan ÇDP planı, ilgili kurumların görüş ve raporları neticesinde yeni durumuna (Revize

ÇDP) dönüşmüş olup, ÇDP planı görünen tamamı imara açılmak istenen (kısmen mevzi

planlarla açılmış olan) Konuklu bölgesi uydu görüntüsü Şekil 20’de yer almaktadır.

Şekil 20. ÇDP planı görünen tamamı imara açılmak istenen (kısmen mevzi planlarla açılmış olan) Konuklu bölgesi

uydu görüntüsü

Bakanlığın Çevresel Etki ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün söz konusu (Konuklu) yerlerle

ilgili Araştırma Raporunda yer alan düzenleme Şekil 21’de yer almaktadır.

Şekil 21. Çevresel Etki ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün söz konusu (Konuklu) yerlerle ilgili araştırma

raporunda yer alan düzenleme

22


Çevresel Etki ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün söz konusu (Konuklu ve kuzey kısmı) yerlerle

ilgili Araştırma Raporunda yer alan özel proje alanı (Ö.P.A) olarak gösterilen bölgenin plan

hükümlerinin anlaşılabilir ve uygulanabilir bir şekilde açıklanmamış olması alt ölçek planların

oluşturulmasında büyük sıkıntılar yaratacaktır (Şekil 22).

Şekil 22. Çevresel Etki ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün araştırma raporunda yer alan özel proje alanı

Konu açısından, plan kapsamında ''bu planın onama sınırları içerisinde, planın amacına yönelik

planlama hedeflerini, alt ölçekli planlara esas olacak ana ulaşım ve mekânsal planlama kararları

ile gelişme önerilerini kapsamaktadır'' denilmektedir. Buna göre konu açısından, plan

konularının olanaklı ve meşru olması gerektiğinden arazi parçalarının genel kullanış

biçimlerinin, bölge tiplerinin, nüfus projeksiyonlarının, ulaşım sistemlerinin belirlenerek

bunlara ilişkin uzun süreli bir planlama ve çözümleme yapılması gerekliliği ve mülkiyet

haklarının üstün kamu yararı gerekliliği gözetilerek korunması ilkeleri göz önüne alınmamıştır.

Buna örnek olarak Şanlıurfa kent merkezinin çevresinde yer alan hazine arazileri kentsel

gelişme alanları dışında bırakılmıştır. Buna karşın özel mülkiyet alanı olan fakat tarım ve doğal

karekteri korunması gereken, ulaşım kriterlerine uymayan alanlar imara açılmıştır.

Yine Harran ovasında, Uğurlu’ya yakın bir alanda yapılan revizyon planda tarım arazileri lehine

bir yaklaşım oluşmamıştır. Önerilen ve revize edilen kentsel gelişme (sarı renkte) alanları

arttırılmıştır (Şekil 23).

23


Şekil 23. Harran Ovası’nda, Uğurlu’ya yakın bir alanda yapılan önerilen ve revize edilen alanlar

Diğer taraftan planda Yukarı Harran sulamaları alanlarında yer alan Harran Üniversitesi

Osmanbey Kampüsünün batı kısımında yapılan revizyonlarda tarım arazileri lehine bir

yaklaşım söz konusu olmuştur. Önerilen ve revize edilen plan Şekil 24’de yer almaktadır.

Şekil 24. Harran Üniversitesi kampüsü civarında önerilen ve revize edilen plan

Çevre düzeni planında Harran ilçesinde ve uydu görüntüsü Şekil 25’de verilmiştir. Ayrıca

ÇDP’de öngörülen gelişim alanları (sarı renk), Toprak Kurulu kararıyla (mavi sınırlar)

küçültülmüştür.

24


Şekil 25. Çevre düzeni planında Harran ilçesinde ve uydu görüntüsü

Çevre Düzeni Planı tarım arazilerinin korunması amacıyla yapılan itirazlar sonucunda Şekil

26’daki son halini almıştır.

Şekil 26. Çevre düzeni planı, itirazlar ve yapılan revizyonlar

Yapılan revizyonlara (siyah kesik çizgili alanlar) rağmen kentin gelişme alanları (sarı renk)

tarım arazilerinin yer aldığı güney ve doğuya daha fazla yönelmiştir. Bir önceki ÇDP’de (1/25

000 Nazım İmar planında) doğal karakteri korunacak alanlar, konut gelişim alanı olarak ilan

edilmiştir. Kentin batısında yer alan gelişim alanları ise kısmen bahçe ve tarımsal alanları

kapsamaktadır. Yapılaşma baskısı altındaki alanlardan bir görünüm Şekil 27’de verilmiştir.

25


Şekil 27. Yapılaşma baskısı altındaki tarım alanları

2.6.2.2. İmar Planı ve Raporlar

Bilimsel anlamda bölgeye etki eden imar planları 1974 ve 1988 yıllarında yapılmıştır. Ayrıca

1988 yılında 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı yapılmıştır (Şekil 28).

Şekil 28. Şanlıurfa 1/25.000 ölçekli nazım imar planı

26


1988 yılında yapılan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında “Doğal Karekteri Korunacak

Alanlar (DKKA)” olarak tespit edilmiş kısımlar yeni yapılan Çevre Düzeni Planında “Kentsel

Gelişim Alanları” olarak ilan edilmiş, bu konuda herhangi bir bilimsel gerekçe sunulmamıştır

(Şekil 29).

Şekil 29. 1/25 000 de tarım ve doğal alanlar lehine koruma ön gören kararlar

1/25 000 Çevre Düzeni Planında Nitelikli Tarım arazilerini yerleşime açan kararları yer almakta

olup, Şekil 30’da verilmiştir.

Şekil 30. 1/25 000 Çevre düzeni planında nitelikli tarım arazilerini yerleşime açan kararlar

27


Koruma amaçlı imar planı ve açıklama raporunda aşağıdaki bilgiler yer almaktadır.

Mevzi imar planları ve belediye meclisi kararları: Harran Ovasını etkileyen mevzi imar planları

ve bunlara onay veren meclis kararları sürekli yapılmaktadır. Bu kararlar Harranı betonlaşma

tehlikesi içine alan önemli ticari ve sanayi yapılaşma alanlarının oluşmasına neden olmaktadır.

Bu alanlar imara açılmadan önce ilgili kurumlardan ÇED raporu ayrıca “Toprak Tarım

Reformu” kurumundan “Tarıma tehdit oluşturmamaktadır, tarıma elverişli alanlar değildir”

konusunda toprak sınıfı belgesi almaktadır. Şimdi ise bu görevi “Toprak Kurulu” üstlenmiştir.

Buna rağmen tarım arazileri üzerinde mevzi imar planları onaylanmaktadır. Bunun sonucunda

da verimli tarım toprakları üzerinde yapılaşmalar devam etmektedir (Şekil 31 ve 32).

Şekil 31. Konuklu bölgesi yapılaşmaları

28


İlave+Revizyon İmar Planlarıyla verimli araziler içerisinde bulunan Konuklu bölgesi

yapılaşmaya açılarak Harran Ovası içerisinde önemli miktarda tarım arazisinin kaybedilmesine

neden olmuştur.

Şekil 32. Uğurlu bölgesi yapılaşmaları

Harran Ovası, Uğurlu yakınında Akçakale yolu üzerinde hazırlanan Mevzi İmar Planları ve

Belediye Meclis Kararıyla oluşturulan sanayi sitesi ve sanayi yapıları oluşmuştur. Diğer

taraftan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu özetle:

TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU

Kanun Numarası: 5403

Kabul Tarihi: 3/7/2005

Yayımlandığı Resmî Gazete: Tarih: 19/7/2005 Sayı: 25880

Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 44

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

Madde 1 - (Değişik: 30/4/2014-6537/1 md.)

Bu Kanunun amacı; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması,

asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve

bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli

sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları

belirlemektir.

Kapsam Madde 2 - (Değişik: 30/4/2014-6537/2 md.) Bu Kanun; arazi ve toprak kaynaklarının

bilimsel esaslara uygun olarak sınıflandırılması, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin

asgari büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, arazi kullanım planlarının

hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının

katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı

sağlayacak yöntemlerin oluşturulması ile görev, yetki ve sorumluluklara ilişkin usul ve esasları

kapsar.

29


Şanlıurfa’da mevzi imar planları ve belediye meclis kararları ile imara açılan tüm tarımsal

alanlar toprak reformunda belirlenmiş sınıflarına göre tanımlanmış ve tarım dışı vasfı verilerek

yukarıdaki yasaya göre onaylanmıştır.

Toprak kurulu; 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu'nun 5. maddesine göre

kurulmuştur.

Toprak Koruma Kurulu Madde 5 - Her ilde, valinin başkanlığında, ildeki tarımdan sorumlu

birim amiri tarafından başkan yardımcılığı ve sekretarya hizmetleri görevi yürütülmek üzere,

ilde plân yapma yetkisine sahip kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerden, üç birimin ve

Maliye Bakanlığının ildeki üst düzey temsilcisi ile plânlama ve/veya toprak koruma

konularında ulusal ölçekte faaliyette bulunan kamu kurumu niteliğini haiz meslek kuruluşları

ile sivil toplum kuruluşlarının yerel temsilcilerinden üç kişi olmak üzere Kurul oluşturulur.

Kurulun gündeminde bulunan araziler özel kanunlarla koruma altına alınmış alanlar, Devlet Su

İşleri Genel Müdürlüğünün proje alanı veya 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama

Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilân

edilen yerlerden ise bu alanlarda uygulama yapan birimin yetkili temsilcisi de Kurula dâhil

edilir. Kurulun kuruluşu, çalışma usûl ve esasları Bakanlık tarafından hazırlanacak

yönetmelikle belirlenir.

Kurulun görevleri

Madde 6 - Kurulun görevleri aşağıda belirtilmiştir:

a) Arazi kullanılan tüm faaliyetlerde, arazinin korunması, geliştirilmesi ve verimli

kullanılmasına yönelik inceleme, değerlendirme ve izleme yapmak, ortaya çıkan

olumsuzlukları belirlemek, toprak korumayı ve bununla ilgili sorunları giderici önlemleri

almak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak için görüş oluşturmak.

b) Arazi kullanımını gerektiren tüm girişimleri yönlendirmek üzere, yerel plân veya projelerin

uygulanması amacıyla takibini yapmak.

c) Toprak koruma önlemlerinin yerine getirilmesi sürecini yerel ölçekte izlemek,

değerlendirmek ve çözümleyici öneriler geliştirmek, hazırlanacak toprak koruma ve arazi

kullanım plânları doğrultusunda, yerel ölçekli yıllık iş programları için görüş oluşturmak ve

uygulamaya konulmasının takibini yapmak.

ç) Ülkesel, bölgesel veya yerel ölçekli yapılan plânlar arasındaki uyumu denetlemek.

d) Kanunda yer alan konularla ilgili başvuruları almak ve ilgililere aktarmak.

e) Kanunla verilen diğer görevleri yapmak.

2.6.2.3. Yaylak Sulama Sahasındaki Kentleşme Plan Kararları ve Revizyonları

Yaylak Bölgesi’nde kent merkezine uzaklığı nedeniyle Harran Ovası kadar yapılaşma baskısı

oluşmamıştır (Şekil 33). Yine de ÇDP’de mevcudun 2 katından fazla bir gelişme alanı

bırakılması, alternatif tarım dışı yerleşim alanları arayışı çabasına girişilmemesi, ovada kaçak

yapıların hızla artması umut verici bir yaklaşım olarak karşılanmamaktadır.

30


Şekil 33. Yaylak yerleşim alanı

Cumhurbaşkanlığının 207/10001 Karar Sayılı yazısı ile bazı ovaların büyük Ova koruma alanı

olarak ilan edilmiştir. Bu kapsam da Harran ve Yaylak ovaları da yer almaktadır (Şekil 34 ve

35).

Şekil 34. Harran Ovası’nın büyük ova kapsamı

31


Şekil 35. Yaylak Ovası’nın büyük ova kapsamı

Araştırma projesi kapsamında yer alan Harran ve Yaylak özelinde yapılan bu çalışmada Harran;

Şanlıurfa ve Suriye sınırına yakınlığı, gerek büyük tarım arazilerine sahip olması gerekse tarihi

ve turistik bir yerleşim alanına sahip olması bakımından önemli bir cazibe merkezi özelliğine

sahiptir. Harran’ın cazibe merkezi olması, beraberinde artan bir ekonomi ve nüfus yoğunluğu

oluşturmuştur. Bu artan nüfus yoğunluğunun getirmiş olduğu yerleşim ihtiyacı tarım arazileri

üzerinde önemli bir yapılaşma baskısı oluşturmuştur.

İncelenen Ovalar bölge planlarında nüfus hareketleri ve sosyal dokusu, coğrafi konumu ve

fiziki yapısı açısından bilimsel analizlere tabi tutulmuş, gerekli çalıştay ve anketlerle hedef ve

vizyonu tayin edilmiştir. Fakat buna uygun olarak yönlenmesi gereken Çevre Düzeni Planı

maalesef zaman zaman kendi raporuyla bile çelişerek tarım arazilerinin yapılaşmaya açılmasına

neden olmuştur. Kurumların ve STK’ların itirazları neticesinde önemli miktarda tarım arazisi

eski vasfına geri dönmüş olsa bile ÇDP’nin kentsel gelişim yönünün Harran Ovasına doğru

belirlenmiş olması, alternatif cazibe alanlarının üretilememesi, gelecek için ümit verici bir

durum değildir.

1985 yılında 929 kişi nüfusu ile bir köy olan Harran, 1987 yılında ilçe statüsü kazanması ile

birlikte cazibe merkezi haline gelmiş ve merkezde nüfusu 10.000 aşmıştır. Harran için Çevre

Düzeni planında 2040 yılına kadar ek 20.000 nüfus öngörülmüştür. Harran’ın mevcut nüfusu

75.000 olarak kabul edilerek 2040 yılı nüfusu 95.000 olarak öngörülmüştür. Fakat 2020 yılı

itibarıyla Harran’ın nüfusu 92.545’dir. ÇDP’de 2040 yılı sonrası Harran için bir vizyon

belirlenmemiştir. Bu nüfus artışıyla ovanın içerisine oluşacak bir kentleşmeye alternatif

üretilmemiştir. Harran Ovasında yapılaşma baskısı oluşturan cazibe merkezleri Şekil 36’da yer

almaktadır.

32


Şekil 36. Harran Ovası’nda yapılaşma baskısı oluşturan cazibe merkezleri

2.6.3. Tarım Alanlarında Yapılaşmaya Yönelik Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler

Tarımsal sulamalar, her şeyden önce hızla artan ve çeşitlenen gıda talebinin karşılanması,

güvenli gıda üretimi ve kırsal ekonomilerdeki rolü nedeniyle hayati öneme sahiptir. Bundan

dolayı sulama alanlarının hızlı bir şekilde genişlemesi ve mevcut sulama alanlarının korunarak

üretim ve verimin sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Diğer taraftan, sulama projelerinde

çoğunlukla su kaynaklarının yetersizliği, suyun etkin ve verimli kullanımı, etkili ürün deseni

seçimi ve kamusal finansman yetersizliği gibi zorluklarla karşı karşıya kalınmaktadır. Sulama

projeleri uzun zaman alan ve fazlaca başlangıç yatırım maliyeti gerektiren projelerdir. Bundan

dolayıdır ki sulama alanlarının arttırılmasının yani sıra sürdürülebilir kullanımının sağlanması

da esastır. Diğer taraftan sulama alanlarında yapılaşmalar, sulamalardan beklenen faydaları,

kırsal kalkınma, bölgesel ve ulusal refahı da olumsuz yönde etkilemektedir. Tarım topraklarının

korunmasına yönelik oldukça fazla kamusal tedbirler alınmış olsa bile, birçok sebebe dayalı

olarak bunun yeterince sağlandığı söylenemez.

Tarımsal topraklarda yapılaşmanın sebeplerinden biri de kırsal alanlarda çeşitli sebeplerden

dolayı çiftçilerin ev, depo, ambar, ahır vb. gibi mekânsal ihtiyaçlarını kendi tarım arazilerinde

yapmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Köy gelişme alanı ve imar uygulamaları tarım arazilerindeki

yapılaşma baskısının azaltılması, planlı kırsal yerleşim birimlerinin oluşturulması ve tarım

alanlarının korunması amacıyla hazine arazilerinde gerçekleştirilen bir çalışmadır. Bu

uygulamayla kırsal alanda köyün genişleme alanı belirlenmekte, köyün planlı olarak gelişmesi

sağlanmakta ve böylece köy sakinlerinin ihtiyaç duyduğu konutu yapabileceği tarımsal niteliği

düşük alanlarda arsa üretilerek, tarımsal niteliği yüksek alanlardaki yapılaşma baskısı

33


azaltılmaktadır. Türkiye genelinde bu uygulamanın yaygınlaştırılması, kırsal alandaki tarım

arazilerinin korunmasına önemli katkılar sağlayacaktır. Üretim faktörlerinden biri olan toprak,

yani tarımsal araziler, ihtiyaca ve ranta bağlı olarak kolaylıkla amacı dışında

kullanılabilmektedir. Amaç dışı kullanımlar, kentleşme ve yapılaşma, toprak da yapısal

bozulmalara yol açmakta, daha sonra da bu tarımsal arazilerin tekrar tarımsal amaçlar için

kullanımı ya çok yüksek maliyetler gerektirmekte ve çoğunlukla da mümkün olamamaktadır

(Akçı ve ark., 2016).

Detayları ara raporlarda verilen Harran ovasında 2019 yılı tüm ürün deseni dikkate alınarak

yapılan analizlere göre ovanın tarımsal üretim değeri ise 15.322,93 TL/hektar olarak

hesaplanmıştır. Buna göre Harran ovasında sulama ve sonrası yapılaşma nedeniyle sadece bir

yıllık ekonomik kayıp yaklaşık 293,24 milyon TL olmaktadır. Bozova-Yaylak ve civarındaki

sulamalarda 2019 yılı tüm ürün deseni dikkate alınarak yapılan analizlerde tarla bitkilerinin

üretim değeri 14.108,24 TL/hektar, meyvenin üretim değeri ise 13.916,30 TL/hektar olarak

hesaplanmıştır. Buna göre Bozova-Yaylak sulamalarının ortalama üretim değeri 13.837,87

TL/hektar olmaktadır. Buna göre Bozova-Yaylak’ta sulama ve sonrası yapılaşma nedeniyle

sadece bir yıllık ekonomik kayıp yaklaşık 25,24 milyon TL olmaktadır.

Tarımsal faaliyetlerde su ve toprak kaynaklarında sürdürülebilirliğin sağlanması her şeyden

önce ülkelerin gıda güveliğinin sağlanması açısından önemlidir. Tarımsal potansiyeli yüksek

alanların korunabilmesi için kırsal alanlarda yerleşim yeri planlanmasına, arazi koruma ve

kullanma ile alınan kamusal tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına ihtiyaç vardır. Şanlıurfa

ilinde, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu kapsamında koruma ovası olarak

ilan edilen Harran ve Bozova’daki kaçak yapılaşmanın önlenmesi için denetim ve yaptırımların

daha etkin uygulanmasında yarar bulunmaktadır.

Harran Ovası dört ayrı cazibe merkezi tarafından yapılaşma baskısı altına alınırken, köylerin

yapılaşma sınırlarının çizilmemesi dolayısıyla da tarlalar gelişigüzel yapılaşma sürecine maruz

kalmaktadır. Diğer taraftan planda yapılan nüfus kabulleri önemli oranda farklılıklar arz

etmektedir. Planlamalarda aşağıdaki hususların dikkate alınmasında faydalar vardır.

1- Bölge Planları ve Çevre Düzeni Planlarına vizyon belirlenirken coğrafi, ekonomik,

demografik, sosyal parametrelerle birlikte şehrin felsefi ve tarihsel derinliği de göz önüne

almalıdır. Bununla ilgili aşağıda verilen yasal-idari dayanakta mevcuttur.

34


2- Özellikle ranta dayalı planlamanın önüne geçilebilmesi için Çevre Düzeni Planları ihale ile

en ucuz yapana verilmek yerine, yarışma ile yaptırılmalıdır. Arazi sahipleri ile menfaat

ilişkilerine girme konusunda gerekli tedbirler alınmalıdır.

3- Çevre düzeni Planı yapılırken toprak analizleri referans alınmalıdır. ÇDP’ye bağlı olarak

yapılan imar planları için gerekli olan “Analiz raporları ve kurum görüşleri istenmesi” konusuna

göre belediye meclis kararlarıyla uygulamaya konulmamaktadır. ÇDP’de gelişim alanları

olarak belirlenen alanlar bazı durumlarda müktesep bir hak olarak algılanmaktadır.

4- ÇDP ler hazırlanırken bir önceki ÇDP nin avantajlı ve dezavantajlı yönleri tartışılmalıdır.

5- Bir önceki ÇDP’de yer alan tarım arazilerinin ve doğal karekteri korunacak alanların

değişmesi kararının verilmesi bilimsel veri ve belgelere dayandırılarak farklı bağımsız bir

denetim kurulunun onayına tabi olmalıdır. Harran ovası civarındaki bazı alanlar bir önceki ÇDP

te “Doğal Karekteri Korunacak Alan”olarak belirlenmişken son ÇDP te kentsel gelişim alanı

olarak belirlenmiştir.

6- Gerek Harran Ovasında gerekse Yaylak Ovasında acilen tüm köylerin imar planları

yaptırılmalı ve yapılaşma sınırları belirlenmelidir.

7- Kaçak yapıların yıkılması ve yapımının durdurulması konusunda yasaların uygulanması için

gerekli tedbirler alınmalıdır.

8- Harran ovasını baskı altına alan Akçakale merkez, Harran Merkez, Şanlıurfa Merkez ve

Harran Üniversitesi’nin Ova üzerindeki baskısını azaltacak stratejiler geliştirilmelidir.

35


9- Harran Üniversitesi Osmanbey Kampüsü, Harran Ovası betonlaşması konusunda önemli

dinamik bir tehdit oluşturmaktadır. Üniversitenin nüfusu arttıkça Ova üzerindeki baskısı da

artmaktadır.

10- Hızlı büyüme karekteri gösteren Harran Merkez için alternatif yerleşim alanları tespit

edilmelidir. Harranın gerek tarihi gerekse tarımsal alanlarını nüfus ve yapılaşma baskısından

korumak için alternatif yerleşim alanları konusunda Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası ile birlikte

yapılan çalışmalar sonucunda ovanın doğusu ve batısında yer alan iki ayrı uydu kent yeri tespit

edilerek önerilmektedir (Şekil 37).

Şekil 37. Harran Ovası için önerilen potansiyel uydu kent yerleşim alanları

Şekil 37 de yer alan alanlar Harran'a kuş uçuşu uzaklığı 14-15 km olan Bellitaş, Büyüktürbe,

Akmağara, Göktaş, Küçükekinli, Yenidoğan, Karataş, Soylu, Gögeç, Çaltılı, Aslanlı, Emekli,

Özlüce, Gökçe, Konakçık, Gözcü, Koyunluca mahalle sınırlarını kapsayan yaklaşık 36.000

hektarlık alanlar uydu kent olarak değerlendirilebilir. Öneri alanları tarımdışı toprak (5.sınıf)

niteliği taşımakta olup, bu alanlar mavi sınırlar içinde yer alan alanlardır. Bu alanlar ayrıca

Akçakale ilçesine yakınlığı dolayısıyla yalnız Harran için değil Akçakale içinde alternatif

yerleşim alanı olma özelliği taşımaktadır.

2.7. Harran Ovası’nda Sulamaya Bağlı Olarak Tabansuyu ve Tuzlulaşmadaki Değişimler

Tuzlulaşma problemleri genelde sıcak, yağışı düşük ve taban suyu yüksek alanlarda meydana

gelmektedir. Harran Ovası topoğrafik olarak çevresine göre çukur bir yapıya sahip olması

nedeniyle çevreden sızan sularla birlikte aşırı sulamaların etkisiyle yükselen taban suları tuz

birikimini artırmıştır. GAP sulamalarının ilk başladığı yer olan Harran Ovası’nda yapılan aşırı

sulamalar taban suyu yükselmesi ve bazı alanlarda tuzlulaşma problemlerine neden olmuştur

(Şekil 38).

36


Şekil 38. Harran Ovası’nda aşırı sulamanın neden olduğu taban suyu ve tuzlulaşma

Sulama işlemlerinin başlamasıyla meydana gelen ürün desenindeki artış ülke ekonomisine

önemli katkı yaparken, suyun etkin kullanılmaması sonucunda toprak degradasyonu ve su kaybı

sorunları ortaya çıkmıştır. Harran Ovası’nda başlatılan sulama ile bitkisel verimde önemli

artışlar elde edilmekle birlikte, sulanan alanların genişlemesi sonucunda yapılan aşırı sulama

taban suyu yükselmesi ve tuzlulaşma problemlerinin etkisiyle bazı alanlarda bitkisel verim

kayıplarıyla sonuçlanmıştır. Kullanılan suyun ovadaki mevcut bitki deseni ihtiyacından fazla

olması, yüksek taban suyu ve tuzlulaşma sorunlarına neden olduğu gibi (Şekil 39), ovanın bazı

bölümlerine yeteri miktarda ulaşamayan su nedeniyle sosyal huzursuzluklara ve diğer alanlarda

ise önemli su kayıplarına da yol açmaktadır.

37


Şekil 39. Harran Ovası’nda sulama sonrası tuzluluktan etkilenen alanların haritası (Çullu ve ark, 2010)

Gerek çevredeki yükseltilerden ve gerekse aşırı sulamalardan sızan ve topoğrafik olarak en

çukur alanlarda biriken taban suları zamanla yüksek buharlaşma nedeniyle toprağın tuz içeriğini

yükseltmektedir. Geniş bir alana sahip olan Harran Ovası’nın kendi içerisinde farklı bir

topoğrafik, jeolojik ve zemin yapısı bulunmaktadır. Toprak profilinin altına sızan sular

geçirimsiz bariyer nedeniyle fazlaca derinlere sızamadığından toprak yüzeyine doğru kapilarite

yoluyla yükselmektedir. Ayrıca Türkiye’nin güney sınırı boyunca arazinin topoğrafik olarak

yükselmesi ve tren hattının geçmesi fazla suların tahliyesini engellemektedir. Harran Ovası’na

verilen suyun taban suyunu yükseltmesi dışında her yıl yaklaşık %20’lık bölümüne yakını

yüzeyden ve drenajdan çıkan sularla ana tahliye kanallarına karışarak sınır dışına çıktığı

gözlenmiştir (Çullu, 2011).

2.7.1. Taban Suyu ve Tuzlulaşmaya Yönelik Sonuç ve Öneriler

Tuzlulaşmanın oluşmasında topoğrafik yapı yanında etkili olan en önemli etken toprakta

yüksek taban suyu varlığıdır. Toprak yüzeyine yakın taban suyu buharlaşma ile kısa sürede

tuzları toprak yüzeyine taşıyabilmektedir. Bu taşınma birkaç yıl sürdüğünde toprağın

yüzeyindeki tuz konsantrasyonu da artırmaktadır. Bu nedenle taban suyunun yükselmesi

önlenmeli ve taban suyu yüksek alanlarda tuzluluk oluşumunun engellenmesinde temel hedef

taban suyu derinliğinin sürekli olarak 2 metrenin altında kalmasını sağlamaktır. Çok sıcak

bölgelerdeki yüksek buharlaşma taban sularını kapiler hareketle toprak yüzeyine taşımaktadır.

Bu tür arazilerde sulama başlamadan yapılacak en önemli ve temel iş arazinin drenaj alt

yapısının kurulmasıdır. Taban suyu sorunu bulunan alanlarda drenaj sistemleri kurulsa bile,

taban suyu değişimi ve tuzluluk durumları yılın belirli dönemlerinde izlenmeli, toprak ve su

örnekleri alınarak analiz edilmelidir. Tarımsal üretimi etkileyecek bir değişim olması

durumunda zamanında önlemler alınmalıdır (Çullu, 2011; Richards, 1954).

38


Sulama öncesi Harran Ovası’nda 0-2 derinlikleri arasında bulunan taban suyu 10.000 hektarın

altında iken, sulama sonrası 2003 yılında 51.047 ha, 2004 yılında 54.000 ha (DSİ, 2004), 2007

yılında 46.875 ha (Çeliker, 2011), 2008 yılında 60.640 ha (Demir ve ark., 2011) ve sonraki

yıllarda bu sorunun çözümüne yönelik yapılan tarla içi drenaj çalışmalarıyla alansal miktarlar

ve etkiler azalmaya başlamıştır. 2019 yılı itibariyle de azalmanın devam ettiği DSİ 15. Bölge

Müdürlüğünün gözlem kuyularına dayalı olarak yorumlanmıştır.

Özellikle ovada pamuk ve II. ürün mısır bitkilerinin fazla ekilmesi, aşırı su kullanımı ve drenaj

problemine neden olmaktadır. Taban suyundaki bu artış, tuzluluk problemini de birlikte

getirmektedir. Yapılan detaylı arazi çalışmalarında 1997, 2000, 2009 yıllarında ovanın

tuzlulaşma boyutları ve tuzluluktan etkilenen alanların haritaları hazırlanmıştır (Çullu ve ark.,

2000, 2003 ve 2009). Sayısal uydu görüntü yorumlamaları ve arazi çalışmaları sonucunda farklı

tuzluluk derecelerinden etkilenen alanlar belirlenmiştir. Ovada en son yapılan çalışmada

yaklaşık 18.000 ha tuzlu alanın bulunduğu haritalanmıştır. Şiddetli tuzlu alanların meydana

geldiği tarlalarda ürün veriminde belirgin kayıplar gözlenmiştir. Daha önce Köy Hizmetleri,

DSİ ve 2009 yılında Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalarla ovanın

drenaj alt yapısı iyileştirilmiş ve tuzluluk sorunu önemli oranda azaltılmıştır. Harran Ovası’nda

drenaj alt yapısının kurulmasından sonra tuzluluktan etkilenen alanlarda azalma meydana

gelmekle birlikte, en son güncel tuzluluk şiddeti ve dağılım alanlarını belirleyen bir çalışma

bulunmamaktadır. Harran Ovası gibi tuzluluk riski bulunan alanlarda toprak tuzluluğu kısa

yıllar içinde izlenmeli ve ürün deseni planlaması ona göre yapılmalıdır.

Harran Ovası gibi tuzluluğun oluşma ihtimali bulunan arazilerde, tuzluluk iyileştirilse bile

yeniden oluşma riski bulunmaktadır. Yâda mevcut tuzluluk durumu (Şiddeti) birçok faktöre

bağlı olarak yıl içerisinde bile değişikliğe uğrayabilmektedir. Hafif tuzlu bir toprak aynı yıl

içinde orta tuzluluğa dönüşebilmekte veya tuz yüzeyden alt derinliklere ya da alt derinliklerde

yüzeye kadar hareket edebilmektedir. Tuzluluğun bu hareket durumuna göre bitkiler farklı

şekillerde etkilenmektedir. Bu nedenle tuzluluk sorunu bulunan alanlarda yıllık tuz dinamiği

belirlenmeli ve tuzluluk yönetimi de ona göre yapılmalıdır.

Sulanan arazilerdeki bitkisel verimde önemli artışlar meydana gelmektedir. Ancak Harran

Ovası gibi tuzlulaşma açısından hassas olan bölgelerde fazla su kullanımı, tuzlulaşmanın

alansal ve yoğunluk olarak artışına neden olabilmektedir. Bu nedenle sulanan ve tuzlulaşma

riski bulunan alanlarda uygun sulama yöntemleri (basınçlı sulamalar, yağmurlama, damlama

sulama, vb.) seçilmeli ve konu ile ilgili olarak çiftçi eğitimine önem verilerek yasal

düzenlemeler yapılmalıdır.

GAP projesi kapsamında sulama alanlarındaki artış nedeniyle, mevcut suların gelecekte yeterli

olmayacağı düşünüldüğünde, günümüzde suyun etkin kullanımı önem kazanmaktadır. Son

yıllarda hassas ve akıllı tarım teknolojileri su yönetiminde yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle

her bir bitki ve toprak özelliğine göre belirlenen sulama miktarının akıllı sistemlerle (Nem

sensörü, selenoit vana), uygulanması önemli miktarda su tasarrufuna katkı yaparken verimi de

artırmaktadır. Akıllı sistemlerin araziye yerleştirilmesinde enerji ihtiyacının da basit bir güneş

paneli ile desteklenmesi, sistemin kolayca çalışmasını sağlamaktadır.

2.8. Tarımsal Sulamadan Dönen Sular

GAP Master plan kapsamında öngörülen ile gerçekleşen ürün deseninin çok farklı olması, aşırı

su kullanımına bağlı taban suyu ve tuzlulaşmaya neden olmaktadır. Ovada pamuk bitkisinin

ana ürün olmasından sonra su kullanımında önemli artışlar meydana gelmiştir. DSİ XV. Bölge

39


Müdürlüğünden edinilen bilgilere göre 2017 yılında ovaya verilen su miktarı yaklaşık 3.2

milyar m 3 , 2018 yılında 3.8 milyar m 3 ve 2019 yılında ise yaklaşık 3 milyar m 3 su ovaya

verilmiştir. Araştırma sahasında gerçekleşen ürün deseni, bitki su ihtiyacı ve hesaplamalara

dayalı olarak oluşan su tüketim verilerinin detayları ara raporlarda yer almaktadır. Ayrıca bu

raporun ilerleyen kısımlarında da genel çerçevede verilmiştir. Aşırı su kullanımı sadece

tuzlulaşmaya neden olmamakta, aynı zamanda topraktaki kil/silt boyutundaki toprak

materyalleri bitki besin elementleri ile yıkanarak Cullap Deresi’nden sınır dışına akmaktadır.

Harran Ovası’nda aşırı su kullanımı bazı zamanlarda Akçakale ilçesine yakın arazilere suyun

yetersiz bir şekilde gitmesine neden olmakta ve bu nedenle DSİ 15. Bölge Müdürlüğü tahliye

sularını geri dönüşüm suyu olarak tekrar sulamada kullanmaktadır. Aşırı su kullanımı sadece

toprakta tuzlulaşmaya neden olmamakta, aynı zamanda bazı bölgelerde su eksikliğinin neden

olduğu verim kayıplarının etkisiyle ekonomik kayıplara da sebebiyet vermektedir.

2.8.1. Sulamadan Dönen Suların GAP’ta Sulama Performansı Açısından

Değerlendirilmesi

Tarım ve Orman Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından TÜBİTAK Marmara

Araştırma Merkezine yaptırılan, Harran ve Dicle Üniversitesinin akademsiyenlerinin

danışmanlığıyla yürütülerek Haziran-2018 tamamlanıp raporlanan “GAP Bölgesi’nde

Sulamadan Dönen Suların Kontrolü ve Yeniden Kullanımı İçin İyileştirilmesinin Araştırılması

Projesi”, GAP SUPER projesi kapsamında irdelendiğinde aşağıdaki özet bilgileri vermek

mümkündür;

• Sözkonusu projede, GAP Bölgesi’ndeki mevcut ve gelecek sulama durumu ve çevresel şartlar

göz önüne alınarak sulamadan dönen suların kalitesi, iyileştirilmesi, tekrar kullanılması ve bu

sulardan alıcı ortamların korunması ile ilgili genel hususlar yer almaktadır.

• Sulamadan dönen suların kalitesi ve içerdiği kirleticilerin belirlenerek analiz çalışmalarının

yapılması, drenaj sularının kalitesinin iyileştirilmesi için uygun metotların belirlenmesi ve

mevcut kalitesinin iyileştirilmesi halinde yeniden sulamada kullanılabilirliğinin araştırılması,

dönen suların biriktirileceği yerlerin seçimi, kontrolü, yeniden kullanımı ve iyileştirilmesi için

yasal, teknik ve idari mevcut durum ve boşluk analizi de projenin içeriğini oluşturmuştur.

• 2016 sulama döneminde, yapılan izleme sonuçları analiz edilerek her ayın su kalitesi, miktarı

ve diğer parametrelr belirlenerek dönen suların sulamada yeniden kullanılması ve alıcı

ortamların kalitesinin korunması için öneriler yapısal ve yapısal olmayan alternatifler olmak

üzere ikiye ayrılmıştır.

• Yapısal olmayan alternatifler; yasal ve idari çözümler, etkili ve uygulamalı çiftçi eğitimi,

sulama sistemlerinden kaynaklanan sorunların iyileştirilmesi, suyun fiyatlandırılması, alternatif

sulama yönetim ve işletim sistemleri şeklinde detaylı olarak sunulmuştur. Alternatif sulama

yönetim ve işletim sistemleri başlığı altında gece sulamalarının yapılmasını sağlayacak

tedbirlerin alınması ve rotasyon sisteminin uygulanması önerilmiştir.

• Yapısal alternatifler; sulama sistemlerinin iyileştirilmesi, drenaj sularının kalitesinin kontrolü

oluşan dönüş sularının yönetimi ve arıtımdan oluşmaktadır. Sulama sistemlerinin iyileştirilmesi

başlığı altında mansap kontrollü sistemler önerilmiş, mansap kontrollü sistemler ile ilgili bir ön

çalışma sunulmuştur.

40


• Drenaj sularının kalitesinin kontrolü alıcı ortamlarının kalitesi bakımından önemli olup,

özellikle pestisit kullanımı ile ilgili öneriler getirilmiş, ayrıca besi elementlerinin kullanımı ile

ilgili iyi tarım uygulamaları sunulmuştur.

• Dönen suların tekrar kullanımı ile ilgili iletim aşaması incelenmiş, Harran Ovası özelinde

regülatör ve pompa ile iletim kısmı daha detaylı değerlendirilmiştir. Sediment kontrolü için

perdeli yapılar önerilmiş, pompaj maliyetlerinin güneş enerjisi ile karşılanabilmesi için bir ön

hesaplama yapılmıştır.

• Ayrıca, ‘Uygun Biriktirme Yerlerinin Tespiti’ kapsamında belirlenen Harran Ovası sağ ve sol

sahilindeki depolamalarda biriktirilmesi planlanan dönüş sularının ötrofikasyonun önlenmesi

amacıyla sediment ve besi elementlerinin giderilmesi için de yapay sulak alan

boyutlandırılmaları yapılmıştır. Bu boyutlara uygun olarak tip projeler hazırlanmıştır.

• Ayrıca, kanal içi yapay sulak alan için de tasarım yapılmış ve GAP Bölgesi için uygunluğu

değerlendirilmiştir. Bir başka arıtma alternatifi olarak, toprak altı dren sistemi bulunan

bölgelerde, bu sistemden çıkan drenaj sularının yüzeysel akıştan ayrı toplanması ve toprak altı

dren sisteminden toplanan tuzluluğu daha yoğun, ancak debisi oldukça az olan drenaj sularının

solar buharlaştırıcı ile buharlaştırılması araştırılmıştır.

• Dönen suların yeraltı sularına etkisinin belirlenebilmesi için örneklemeler yapılarak sonuçlar

seviye ve su kalitesi açısından kıyaslanmıştır.

• Pilot çalışma kapsamında her bir parselde sulama suyu kazanç ve kayıpları performans

ölçümleri yapılmış olup, sonuçlar kıyaslanmıştır. Parsellerin dekar başına verimleri

hesaplanmış ve sunulmuştur. Pilot çalışma kapsamında buğday, mısır ve pamuktan alınan bitki

örnekleri bitki verimliliği ve bitki besin elementi içerikleri bakımından değerlendirilmiştir.

Toprak örneklerinin süzükleri tuzluluk bakımından kıyaslanmıştır. Pilot çalışma toprak

örneklerinde tarla kapasitesi, solma noktası, hacim ağırlığı, infiltrasyon hızı değerleri ölçülerek

değerlendirilmiştir. Bitki örneklerindeki toplam azot miktarları ve bitki verim ilişkisi ortaya

konmuştur.

• Biriktirme yerlerinin belirlenmesi için çoklu kriter analizi çalışmalarıyla birçok karar

faktörünün aynı anda karar destek sistemine entegre edilmesi sağlanmıştır. Depolamalar için

uygun bölgeler belirlenmiş, depolama maliyetleri diğer gerçekleşme maliyetleri ile

karşılaştırılmıştır. Son olarak, faydalar, negatif dışsallık ve maliyetin üstlenilmesi konularında

bir fayda-maliyet analizi yapılmıştır.

• Bütün bu çalışmaların ışığında, dönen suların sulamada tekrar kullanılması ve alıcı ortamların

dönen suların olası negatif etkilerine karşı korunması için hiyerarşik bir öneri listesi

oluşturulmuştur. Bu listenin ilk sıralarının yapısal olmayan çözüm önerileri oluşturmaktadır.

Arıtım ise gerek maliyetler, alan ihtiyacı, gerekse arıtma verimlerindeki belirsizlikler sebeiyle

en son çözüm önerisi olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca, dönen suların tekrar kullanımı için bir

fayda-maliyet analizi sunulmuş ve 2016 yılı değerlerine göre GAP Bölgesi’ nde dönen sularla

sulanabilecek tarım alanı hesaplanmıştır.

2.8.2. GAP’ta Dönen Sular Sulama Performansı Açısından Neden Önemlidir?

Ülkemiz su kaynaklarının önemli bir kısmı sulamada kullanılmakta olup sulama sistemlerinin

büyük bir bölümünün de yüzey sulama sistemlerinden oluştuğu düşünülürse, tarımsal sulamalar

41


ve drenaj konusunda su yönetimi çalışmaları önem kazanmaktadır. Öte yandan iklim değişikliği

kaynaklı kuraklık etkileri nedeniyle su kullanımının hassasiyet kazanması düşünüldüğünde,

dönen sularının kalite izlemelerini ve yeniden kullanılması da bir mecburiyet halini almaktadır.

Fakat bu sularda bulunan kirleticiler nedeniyle kullanım öncesi iyileştirilmesi veya kontrollü

kullanımı zorunludur. Sulamadan dönen sularda; pestisitler, toksik iz elementler, besinler (azot

ve fosfor), sediment, bakteri, sıcaklık, sülfür bileşikleri, tuzluluk ve belirli iyonlar gibi

kirleticiler bulunabilmekledir.

Türkiye’de işletilmekte olan sulama sistemlerinin %78’ i açık sistem, %22’ si borulu sistem

olarak inşa edilmiş olup, inşa halindeki projelerin ise %40’ı açık sistem, %60’ı ise borulu

sistemdir. Sulama yöntemi olarak %67 yüzeysel sulama, %19 yağmurlama, %14 damla sulama

yöntemi kullanılmaktadır. Açık sistem sulama yönteminde bitki su ihtiyacını karşılamak için,

ihtiyacın yaklaşık olarak iki katı su vermek gerekirken, yüksek basınçlı sulama sistemli damla

sulama yöntemiyle yalnızca %2 oranında fazla su verilmesi yeterlidir. DSİ' ce geliştirilen

sulamalarda yapılan izleme ve değerlendirme sonuçlarına göre 2016 yılı sulama randımanı %

46 olarak hesaplanmıştır.

Türkiye’de yaklaşık 28 milyon ha alan işlenmekte olup, bu alanın %11.4’ü (3.2 milyon ha) ile

ülkenin su potansiyelinin 1/4’ü GAP Bölgesi’nde yer almaktadır. Güneydoğu Anadolu

Bölgesi’nde tarım en önemli faaliyetlerin başında gelmektedir. Bölge’de 7.5 milyon ha alanının

3.2 milyon ha’lık kısmı tarımsal faaliyetlere elverişlidir. Sulama GAP’ın en önemli altyapı

yatırımlarından biridir. Yaklaşık 2.1 milyon ha’lık brüt alan sulama potansiyeline sahip olup,

Türkiye’nin ekonomik olarak sulanabilir arazisinin %20’ sine karşılık gelmektedir. Bu nedenle

sözü edilen suların kullanımı, en çok bu bölgede belirgin hal almaktadır.

Bu arada DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 2016 yılında yapılan tabansuyu izleme çalışması

sonucunda 287,940 ha sahada yüksek tabansuyu (toplam sahanın % 26’sı), 68,625 ha sahada

yüksek tuzluluk (toplam sahanın % 5’i) tespit edilmiştir. GAP Bölgesinde Şanlıurfa-Harran

Ovası’nda aşırı sulama, drenaj sisteminin yetersizliği ve topoğrafik yapı nedeniyle ortaya çıkan

yüksek tabansuyu ve tuzluluk problemi, açık drenaj kanallarının rehabilitasyonu ve toprakaltı

drenaj sistemi döşenmesi sonucunda kontrol altına alınmıştır.

Şanlıurfa-Harran Ovası’nda aşırı sulama, drenaj sisteminin yetersizliği ve topoğrafik yapı

nedeniyle yüksek taban suyu tehlikesi önemli boyutlara ulaşma eğilimindedir. Topoğrafik

olarak düz ya da çukur alanlarda, yamaç arazilerden gelen yüzey veya yüzeyaltı akımlar ve

kanal sızmalarının etkisiyle yüksek taban suyu oluşmaktadır.

Proje kapsamında Harran Ovası büyük oranda uygulama alanı olarak seçilmiştir. Çünkü Harran

Ovası, GAP sulamalarının yaklaşık olarak %35’ ine karşılık gelmekte olup, dolayısıyla tüm

proje sahasının temsil edebilme kabiliyetine sahiptir. Ayrıca; açık ve cazibe sulamaların

yapıldığı en büyük alan olup en fazla sulamadan dönen su, buradadır. Üstelik Harran Ovası,

hâlihazırda işletmede olan en büyük sulama alanıdır. Sulama sistemi hem cazibe hem de pompaj

sulamalarını içermektedir. Hem yer altı hem de yüzeysel su kaynakları ile sulamanın yapıldığı

bir bölgedir. Bitki/ürün deseni/paterni açısından zengindir. Büyük ölçüde yüzeysel sulama

yapıldığından sulamadan dönen suyun debisi yüksektir ve tuzlanma/çoraklaşma riski yüksektir.

42


2.8.3. Harran Ovası Sulamadan Dönen Sularda İzleme Sonuçlarının Parametre Bazında

Değerlendirilmesi

• pH; tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma şu ana kadar uygun olduğu görülmektedir.

• Tuzluluk, Elektriksel İletkenlik; tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma orta sınırda kullanım

kısıtlaması gerektiği görülmektedir.

• Toplam Çözünmüş Madde; değerlerinin yakinen takip edilmesi gerektiği görülmüştür.

• Sodyum Adsorbsiyon Oranı (SAR); Sulama öncesi Harran ovası drenaj kanallarında SAR

değerlerinin daha yüksek, özellikle ovanın alt kısımlarında yüksek tehlike potansiyeli olan

değerlere rastlanmaktadır. Sulamanın başlaması ile yüzeysel akışla sulamadan dönen fazla

miktarda temiz sularla seyrelmenin başladığı görülmektedir. Buna rağmen halen bazı

noktalarda SAR değerlerinin riskli oldukları görülmektedir.

• RSC (Kalıcı Sodyum Karbonat – Residual Sodium Carbonate); RSC parametresi bakımından

drenaj sularının kalitesi uygun bulunmuştur. Ayrıca, bütün RSC değerlerinin negatif çıkması

magnezyum ve kalsiyum minerallerinde tam bir çökelme olmadığını göstermektedir.

Anyonlar ve Katyonlar;

• Klorür (Cl-); tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma çok uygun olmadığı görülmektedir.

• Nitrat (NO3); Tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma orta sınırda kullanım kısıtlaması

gerektiği ve nitrat içeren kaynakların drenaj kanallarına erişiminin azaltılması gerektiği

düşünülmektedir.

Bakteriyolojik Parametreler;

• Fekal Koliform ve Toplam Koliform: Harran Ovasında çarpık yapılaşmanın engellenmesi,

müstakil yapılaşmalara izin verilmemesi, köy, ilçe ve şehir merkezinden gelen atıksuların

arıtıldıktan sonra, dezenfeksiyonla atıksuda bulunabilecek koliformlar ortadan kaldırıldıktan

sonra drenaj kanallarına verilmesine müsaade edilmelidir.

Toksik İz Elementler;

• Bor (B); Bor değerlerinin, tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma şu ana kadar uygun olduğu

görülmektedir.

• Selenyum (Se); tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma şu ana kadar uygun olduğu,

Diyarbakır sulama projelerinden dönen suların önümüzdeki aylarda sıkı takip edilmesi

gerektiği görülmektedir.

• Vanadyum (V); tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma şu ana kadar uygun olduğu, Karaali

bölgesinde bulunan sera ve otellerden jeotermal kaynaklı atıksuların drenaj kanallarına deşarj

edilmesinin engellenmesi gerektiği görülmektedir.

• Molibden (Mo); Molibden değerlerinin, tarımsal sulama amaçlı tekrar kullanıma şu ana kadar

uygun olduğu, Karaali bölgesinde bulunan sera ve otellerden jeotermal kaynaklı atıksuların

drenaj kanallarına deşarj edilmesinin engellenmesi gerektiği görülmektedir.

43


• Organik Maddeler; Sulama sularındaki organik içerik Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı,

Kimyasal Oksijen İhtiyacı ve Toplam Organik Karbon gibi parametrelerle belirlenir. Harran

Ovası’ndaki drenaj kanallarında oluşan sulamadan dönen suların TOK değerlerinin, tarımsal

sulama amaçlı tekrar kullanıma N1 ve N2 noktaları civarı hariç şu ana kadar uygun olduğu,

evsel atıksuların drenaj kanallarına deşarj edilmesinin engellenmesi gerektiği görülmektedir.

2.8.4. Sulamadan Dönen Sular ile ilgili Sonuç ve Öneriler

GAP Bölgesi’ nde mevcutta kullanılan açık sulama sistemlerinin kapalı sisteme dönüştürülmesi

ile birim alan başına kullanılan sulama suyu miktarının azalmasıyla, ortaya çıkabilecek drenaj

suyu miktarı da azalacaktır. Bu azalma ile salma sulamadan kaynaklanan yüzeysel akışla ortaya

çıkan özellikle sediment miktarı azalacaktır. Taban suyunun yüksekliğinin azalması ile tuzluluk

değerlerinde de ciddi azalmalar beklenecektir. Aşırı sulama nedeniyle yüzey akışla tarlalardan

yıkanarak drenaj sularına karışan pestisit ve nitrat değerlerinde de azalış olacağı

öngörülmektedir. Bu öngörülerin, yukarıda dünya literatüründe belirtilen verilerle de uyumlu

olacağı düşünülmektedir.

2.8.5. Harran Ovasında Yeraltı Suyu Su Seviye Ölçümlerinin ve Kalitesinin

Değerlendirilmesi

• Harran Ovası’nda tarımsal sulamanın en önemli etkisi YAS seviyelerinde kendini

göstermiştir. Ovada sulamaya geçilmesiyle birlikte 1995 yılından 1998’e kadar hızlı bir seviye

yükselmesi yaşanmıştır. En önemli etki, toprakta biriken tuzların yıkanarak derinlere inmesi ve

yeraltı suyunda çözünmüş iyon yani iletkenlik değerlerini ve buna bağlı olarak tuzluluk zararını

arttırması olarak gözlenmiştir. 2006 yılından sonra dahi bu artış devam etmiş (yaklaşık 10-15

m arası) ve 2016’da kuyularda YAS seviyeleri endişe verici seviyelere ulaşmıştır.

• Proje kapsamında drenaj sularının yeraltı suyu kalitesine etkisini araştırmak için sulama

dönemi başında ve sonunda sığ akiferden su sağlayan özel kuyulardan örnekler alınmıştır.

• YAS sonuçları değerlendirildiğinde, bütün istasyonlardaki ölçümlerin tuzluluğa toleranslı

bitkilerin sulanması için gereken kaliteyi sağladığı görülmektedir.

• Nitrat düzeylerinin mevsimsel olarak veya sulama öncesi ve sonrasında önemli bir değişim

göstermediği görülmektedir. Bölgede uzun yıllar yapılan tarımsal faaliyetler nedeniyle yeraltı

sularında nitrat kirliliğinden bahsedilebilir. Ancak, kuyulardaki mevcut nitrat kirliliğinin, ovada

sulamaya geçildikten sonra başlayan ve uzun yılları kaplayan bir sürecin sonucu olduğu

düşünülmektedir.

• İletkenlik değerleri genel anlamda 2006 yılından bu yana belirgin bir iyileşme kaydetmiştir.

Ovanın sulamaya açıldığı ilk yıllarda aşırı sulama yapılması ve salma sulama yönteminin

yıllarca uygulanması topraklarda tuz birikimine neden olmuş; drenaj kanallarının bulunmaması

nedeniyle toprakta bulunan anyon ve katyonlar zamanla yeraltı suyuna ulaşmış ve iletkenlik

değerlerini yükseltmiştir. Tuzlu topraklar yeraltı suyunun da EC (iletkenlik) değerlerini

arttırmıştır. Mevcut durumda ovada drenaj konusunda alınan tedbirlerin ve yapılan

iyileştirmelerin olumlu etkileri yaşanmaya başlamıştır.

44


• Florür değerlerini aşan kuyulardaki durumun kirlilik kaynaklı olmayıp, doğal jeolojik

şartlardan kaynaklandığı ve ayrıca dental fluorosis oluşturacak limit değerin altında kaldığı

düşünülmektedir.

• Sulama sonrası yeraltı suyunda ÇKS değerlerinin üzerinde çıkan 2 pestisit türü ilginçtir ki,

immobile olarak bilinen, iyi adsorbe olan ve yeraltısularına ulaşması beklenmeyen kimyasallar

olarak bilinmektedirler. Bu durumda, aşırı sulama, yüksek düzeyde ve bilinçsiz ilaç kullanımı

ve yükselmiş yeraltı su seviyeleri kuyularda pestisit kontaminasyonunun nedenleri olarak

görülebilir.

2.8.6. Pilot Ölçekli Çalışma Hakkında Sonuç ve Öneriler

Proje kapsamında pilot ölçekli bir çalışma yürütülmüş olup bu çalışmada; sulamadan geri dönen

sularda (drenaj suyunda) tespit edilen kirletici parametrelerin ne kadarının bitki tarafından

tutulacağı, ne kadarının toprağa geçeceği araştırılmıştır. Günümüzde Harran, Suruç ve Bozova

alanları dışında yaygın ve geniş olarak sulanan arazi olmadığından pilot proje sadece Harran ve

Suruç Ovaları için yapılmıştır. Gelecekte GAP’ın diğer alanları da sulanmaya başlandığında

bitkilerin taban suyu ve tuzdan etkilenmesi çok yakın bir zamanda söz konusu olmayacaktır.

Topoğrafik olarak çukur alanlarda drenaj alt yapısının kurulması ve çiftçilere basınçlı sulama

sistemlerinin kullanım zorunluluğu getirildiğinde geri dönüşüm sularının oluşumu da azaltılmış

olacaktır. Tüm bunlara rağmen, topoğrafik olarak geri dönüşüm suyu oluşma potansiyeli

bulunan ovalarda/alanlarda geri dönüşüm suyunun tekrar cazibe ile kullanılabilmesi için su

dağıtım şebekeleri ile birlikte geri kullanım kanalları da eklenmelidir.

2.8.7. Dönen Suların Depolamalar Yoluyla Kullanımı Alternatifi Hakkında

Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler

Sulamadan dönen suların, yeniden sulamada kullanılmak üzere belirlenen miktarının

biriktirilmesi amacıyla uygun yerlerin tespiti için, öncelikle drenaj kanallarında yapılan

gözlemlerden gelen drenaj suyu miktarları ve bunların içindeki süspanse sediment

konsantrasyonu, drenaj suyunun kalitesi, drenaj sularının alternatif tarımsal kullanım alanı ve

uygunluğu değerleri sonrasında karar verilmiştir. Proje kapsamında bu sahalarda muhtemel

biriktirmeler için pilot depolama tesisleri hakkında yapısal önerilerde bulunulmuştur.

Bu çerçevede;

a. Suyun miktarına bağlı olarak hazne büyüklüğü,

b. Sediment miktarına bağlı olarak ölü hacim kapasitesi,

c. Dönen suyun iletim şartları açısından kullanımının irdelenmesi, (pompa/cazibe veya

çöktürme)

d. Yapılacak tesislere ait ilk yatırım ve işletme maliyetleri göz önüne alınarak mevcut bir tip

proje (pilot uygulama) bazında önerilerde bulunulmuştur.

Teknik açıdan, ilgili sahada depolama yapmanın uygun olmayacağının ise aşağıdaki gibi

gerekçeleri söz konusudur:

Harran ovasının topoğrafyası incelendiğinde, oldukça düşük eğimli düz bir ova ile

karşılaşılmaktadır. Üstelik baraj ve/veya hazne tasarımlarında yer seçiminin önemli faktörleri

arasında, doğal depolama şartlarının arandığı, bu nedenle vadilerin seçildiği ve bu vadileri

kesen bentlerin inşası yoluyla mali ve teknik bakımdan uygun rezervuarların elde edildiği de

ön şarttır. Aksi takdirde, sözü edilen sahada zorunlu olarak depolama tesisi inşa edilmek

45


istenirse, doğal depolama durumu söz konusu olamayacağı için, dev havuzların inşası

gerekmektedir. Bu durumda ise;

• Çok ciddi inşa maliyetleri,

• Sahanın jeolojisi dolayısıyla sızma kayıpları (veya bunu önlemek için ek maliyetler),

• Derin kazının yapılmasından kaçınılacağı için geniş yüzeyli depolamalar dolayısıyla

buharlaşma kayıpları, istimlak maliyetleri, tarım sahalarından vazgeçildiği için tarımsal gelir

kaybı ve benzeri ciddi zararlar,

• Bir önceki maddedeki kayıplar azaltılmak istenirse düşeyde oluşacak kazı maliyeti ve işletme

problemleri,

• Önerilen alanın, ovanın çıkışında olması dolayısıyla, depolanacak suyun sediment ve diğer

kalite düşürücü parametreler açısından en olumsuz aşamasında depolanacak olmasından dolayı

ortaya çıkacak kalite problemleri, işletme zorlukları ve ek maliyetler,

• Depolanan suyu yeniden kullanacak sahaların bu konumdan daha yukarıdaki kotlarda

bulunması dolayısıyla, bu suyun yeniden iletiminde ortaya çıkacak ek maliyetler ve tesis

problemleri söz konusu olacaktır.

Dolayısıyla, bu ve benzeri faktörler göz önüne alındığında, sınır boyu depolamaların

yapılmasının uygun olmayacağı düşünülmektedir. Buna ek olarak ova içerisinde belirlenen

depolama alanların yukarıda belirtilen maddeler doğrultusunda uygun olmadığı ortaya

çıkmıştır. Baraj (ve/veya hazne tasarımlarında) yer seçiminin önemli faktörleri arasında, doğal

depolama şartlarının arandığı, bu nedenle vadilerin seçildiği ve bu vadileri kesen bentlerin

inşası yoluyla mali ve teknik bakımdan uygun rezervuarların elde edildiği malumdur. Buradan

hareketle Harran Ovasının sağ ve sol sahilinde yer alan tepelik alanlarda doğal depolama

alanlarının araştırılmasına yönlenilmiştir. Çok Kriterli Karar Verme Yöntemi yeniden

değerlendirilerek/ kullanarak parametreleri bu maksatla değişik depolama hacimlerine sahip

Harran Ovasının dışında sağ ve sol sahildeki alanlarında alternatif depolama alanları

belirlenmiştir. Öngörülen sahalar, sadece depo kapasitesinin uygunluğu açısından

değerlendirildiğinde makul bulunmakla beraber;

• depoların inşası,

• işletilmesi,

• depolara dönen suyun iletimi,

• biriktirilen/arıtılan suyun yeniden sulama şebekesine verilmesinden doğan maliyetler

açısından değerlendirildiğinde, söz konusu çözümlerin Fayda-Maliyet Analizi bağlamında

geçerliliği ve (her halükarda) doğacak ek maliyetin yansıtılacağı kesim tarafından kabul

edilirliği, bu teknik çalışmanın dışında ayrıca ele alınmak durumundadır.

Diğer taraftan Avrupa Birliği Su çerçeve direktifleri kapsamında da çevresel maliyetlerin,

pozitif ve negatif dışsallıkların hesaplanarak maliyetlere eklenmesi de gerekmektedir. İşletme

analizleri içinde bu alanların kim tarafından işletileceği, DSİ ve/veya Sulama Birlikleri,

seçilecek ve önerilecek tesisleri işletme kabiliyetine, personel, araç, donanım vb. bağlı olarak

şekillenmesi ve analiz edilmesi gerekmektedir.

46


Üstelik iletim, terfi, kanal, pompaj ve depolama alanları hesabında kullanılan değerler, proje

çerçevesinde gerçekleştirilen bir yıllık ölçümlere dayalıdır. Ürün deseninde meydana

gelebilecek değişikliklere ve sulamaya açılacak yeni alanlara bağlı olarak, sulamadan dönen

suyun miktarlarında ve karakteristiğinde de değişiklikler meydana getirecektir.

Dönen suların yeniden kullanımı amacıyla yapılması önerilen depolamalar yoluyla ortaya

çıkacak fayda aşağıdaki şekillerden biri veya birkaçı şeklinde ele alınabilir.

a. Tasarruf edilecek su miktarı (Hacim olarak), sulamadan dönen suyun yeniden kazanılan

kısmı olup bunun faydası, sulamaya ilk verilen suyun doğrudan faydasından farklı olarak,

sulanamayan alanların sulanmasıyla elde edilecek tarımsal üretimin getirisi olarak

değerlendirilebilir.

b. Sulamadan dönen suyun yeniden kazanımı ve kullanımı yoluyla, kaynaktan verilen suyun

azaltılması yoluyla, bu suyun farklı alanlarda (enerji, içme vs gibi) kullanılmasıyla elde edilecek

fayda olarak değerlendirilebilir.

c. Doğal kaynaklar ve toprak kaybının azaltılması yoluyla elde edilecek çevresel kalite ve

verimlilik artışından elde edilecek faydalar.

Dönen suların azaltılmasının aşağıdaki sonuçları da söz konusu olabilecektir. Pratik

uygulamalarda, bu parametrelerin de değerlendirilmesi uygun olacaktır.

a) Yeraltı sularında kirletici konsantrasyonunun artışı ile ilgili beklentiler.

b) YAS seviyesi düşüşü.

c) Sınıraşan sular kapsamında geri dönen sularla ilgili oluşabilecek hukuksal sorunlar.

d) Etkilenecek doğal çevre.

Bu arada şunu ifade etmek gerekir ki; depolamalar nedeniyle ortaya çıkacak maliyet işletme

maliyetlerini dahi karşılamaktan çok uzaktır. Ayrıca, böyle bir yatırımın sabit maliyetleri de

söz konusudur. Bu maliyetin üstlenilmesi ile ilgili olarak aşağıdaki önerileri değerlendirmek

uygun olabilecektir:

a. Maliyetin kamuya yansıtılması

b. Maliyetin su fiyatlarına yansıtılması

c. Maliyetin sorunun müsebbibine yansıtılması

Veya

Maliyetin azaltılması amacıyla aşağıdaki seçenekler de çözüm önerileri olarak ele alınabilir:

a. Dönen suyun azaltılması seçeneği.

• Sulama sisteminin değişimi

• Sulama yönteminin değişimi

• Sulama mevzuatının revizesi

• Sulama birliklerinin model revizesi

• Çiftçi davranışlarının eğitimi

b. Ürün deseni ve saha uygulamalarında planlama (Su bütçesi)

47


2.8.8. Sulama Suyu ve Dönen Sular Hakkında Bazı Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler

Ülkemizde tarımsal sulamalarda kullanılan sular gerçek değerinin oldukça altında

fiyatlandırılmaktadır. Bu durum işletmede çok yönlü sorunlar oluşturmaktadır. Bunlar:

• Su fiyatları düşük olduğu için fazla su kullanımı meydana gelebilmektedir.

• Tahsilât oranları düşük olduğu için olması gereken işletme koşulları gerçekleşememektedir.

• Aşırı su kullanımı nedeniyle taban suyu yükselmekte, taban suyu ve tuzluluk sorunu

belirmektedir.

• Bu yatırımların geri dönüşleri az olmaktadır.

Diğer taraftan,

1- Sulama sistemlerinde (cazibeden, basınçlı sulamaya geçiş) veya ürün deseninde değişiklikler

olması

2-Yeni sulama alanları açılması

3-Sulamada rotasyon sisteminin zorunlu hale gelmesi veya

4-Bu senaryolardan birkaçının aynı anda gerçekleşmesi durumunda yapılması planlanan tesisler

atıl tesisler haline dönüşebilecektir.

Mevcut durumda herhangi bir maliyet ve işletme koşulunda bunların geri ödemeleri tam olarak

gerçekleşmeyecektir. Bir başka değişle, ekonomik olarak yapılabilir olmayacaktır. En önemli

sorun da işletme şartlarında gerçekleşecektir. Hali hazırda yapılan ve büyük oranda planladığı

şekilde işletilemeyen regülâtörlerin durumu da ortadadır. Sonuç olarak; bu projede belirlenen

depolamalarla ilgili olarak maliyetler, işletme giderleri, giderlerin tahsilât oranları, giderlerin

üstlenilmesi gibi hususlarda yeniden kapsamlı bir fizibilite ve fiyat analizi yapılması gereklidir.

2.8.9. Dönen Suların Yönetimi Üzerine Alternatif Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler

Ülkemizde ve özellikle GAP Bölgesi’ndeki tarımsal sulamalardaki temel sorunlar en genel

anlamda yasal ve idari sorunlar, su kullanıcılarından kaynaklanan sorunlar, sulama

sitemlerinden kaynaklanan sorunlar, sulama işletmeciliğinden kaynaklanan sorunlar ve

fiyatlandırmadır. Söz konusu sorunlar aşağıda detaylı olarak açıklanmıştır. Bu problemlerin

giderilebilmesi içinde bir diyagram hazırlanmış ve bu diyagramda çözümlerin hangi sırada

uygulanması gerektiği, uygulanabilirliliği açısından değerlendirilmiştir (Şekil 40).

Sıra No Hiyerarşik Öneriler

1 Yasal ve İdari Çözümler

2 Etkili ve Uygulamalı Çiftçi Eğitimi

3 Sulama Sistemlerinden Kaynaklanan Sorunların İyileştirilmesi

4 Etkin Su Fiyatlandırılması

5 Alternatif Sulama Yönetim ve İşletim Sistemleri

6 Drenaj Sularının Kalitesinin Kontrolü

7 Dönen Suların Doğrudan ve/veya Seyreltilerek Kullanımı

8 Regülatör, Pompa, Depolama Yapıları Kullanılarak Bölgesel Döngüsel Kullanım

9 Arıtım

Şekil 40. Sulamadan dönen suların yönetimi için hiyerarşik öneri listesi (SYGM, 2018).

48


A. Yapısal Çözüm Önerileri:

1-Sulama Sistemlerinin İyileştirilmesi

2-Drenaj Sularının Kalitesinin İyileştirilmesi

3-İyi Tarım Uygulamaları Kodlarının Uygulanması

4-Kaynakta Önleme

5-Nitrata Hassas Bölgelerin Korunması

Tarımsal üretim amaçlı yeniden kullanım: Sulamadan dönen suların (drenaj suları) tarımda

tekrar kullanılması drenaj suyunun kalitesine bağlı olarak üç ana strateji ile belirlenebilir.

• Drenaj suyunun kalitesi iyi ise tüm tarımsal üretim ve farklı kullanımlar için direk kullanım,

• Drenaj suyunun kalitesi orta ise;

- Seyreltme yöntemi ile tarımsal üretimde kullanım,

- Döngülü kullanım

- Tuzluluk ve kirliliğe toleranslı tarımsal üretim için direk kullanım.

- Drenaj suyunun kalitesi kötü ise kirlilik parametrelerine bağlı olarak bir arıtım

teknolojisinin uygulanmasından sonra tarımsal üretimde direk veya kısmi kullanım

mümkündür.

Arıtım teknolojileri olarak aşağıdaki şekilde verilen teknikler, bireysel veya kombineli olarak,

drenaj suyunun arıtımdan sonra, maliyete, kullanım hedeflerine ve drenaj suyunun kalitesine

bağlı olarak değişebilir. Drenaj suyunun arıtılması normalde en son başvurulacak drenaj suyu

yönetim seçeneğidir. Bunun sebebi arıtma maliyetinin yüksek olmasıdır.

B. Yapısal Olmayan Çözüm Önerileri

1-Yasal ve İdari Çözümler

2- Çiftçi Eğitimi

3- Suyun Fiyatlandırılması

4- Alternatif Sulama Yönetim ve İşletim Sistemleri

2.8.10. Harran Ovası Sulamadan Dönen Sular Hakkında Genel Değerlendirmeler, Sonuç

ve Öneriler

• 2016 yılında salma sulama ve 2017 yılında basınçlı sulama örnekleme noktalarında kirlilik

durumu ve tuzluluk değişimleri ortaya konmuştur. Buna göre, genel olarak, genel sulama suyu

kriterlerine göre analiz sonuçları su kalitesinin az-orta kullanım kısıtlamasında olduğunu ortaya

koymaktadır. Bununla birlikte, Harran Ovası’nda 2 noktada tuzluluğun arttığı ve genel sulama

suyu karakterinin yüksek kullanım kısıtlamasına gerilediği görülmektedir. Fekal koliform

olarak ise bütün örnekleme noktalarında sınır limiti aşılmıştır.

• Sulamanın devam ettiği dönemlerde tarımda kullanılan pestisitlerin drenaj kanalları ve

toprakta sızma vasıtasıyla yeraltı suyuna ulaşma durumunun arttığı gözlenmiştir.

• Harran Ovası için 2016 yılı su bilançosuna göre sulama randımanı %34, drenaj fraksiyonu ise

%28 olarak bulunmuştur. Yanı sıra, ovada taban suyu ve yeraltı suyu olarak depolandığı

değerlendirilmektedir. Bu miktar, yaklaşık ovaya giren toplam su miktarının (yağış, atıksu ve

sulama suyu) %30’una karşılık gelmektedir.

49


• Toprak ve bitki analiz ve verimlilik analiz değerlerinde yapılan inceleme ve yorumlarda her

iki ovada geri dönüşüm suyunun toprak tuzlulaşması ve bitki gelişimi üzerinde olumsuz bir

etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Ancak, taban suyunun daha fazla yükselmesi durumunda ilk

olarak sulamadan dönen sularla sulanan alanlar etkilenecektir.

• Pilot ölçekli çalışma pestisit kalıntı analiz sonuçlarına göre toprak ve bitki örneklerinde kalıntı

bulunmamıştır. Bununla birlikte, genel olarak dönen sularla sulanan parsellerin çıkış sularında

pestisit konsantrasyonları daha yüksektir.

• Sulamadan dönen suların yeniden sulamada kullanılması ve alıcı ortamların sulamadan dönen

sulardan kalitesinin korunması için yapısal olmayan ve yapısal çözüm önerileri sunulmuştur.

Yapısal olmayan alternatifler Yasal ve İdari Çözümler (su yönetimindeki çok başlılık, tek bir

idari yapı tarafından çözülmesi), Çiftçi Eğitimi, Su Fiyatlandırma Alternatif Sulama Yönetim

ve İşletim Sistemleri alternatiflerinden oluşmaktadır. Yapısal çözüm önerileri ise önerildiği

sırası ile sırası ile sulama sistemlerinin iyileştirilmesi, drenaj sularının kalitesinin kontrolü

oluşan dönüş sularının yönetimi ve arıtımdır.

• Drenaj sularının kalitesinin kontrolü alıcı ortamlarının kalitesi bakımından önemli olup,

özellikle pestisit kullanımı ile ilgili öneriler getirilmiş, ayrıca besi elementlerinin kullanımı ile

ilgili iyi tarım uygulamaları sunulmuştur.

• Oluşan geri dönüşüm sularının yönetiminde ise regülatörler ve pompaj ile dönen suyun

kalitesine bağlı olarak doğrudan veya seyrelterek kullanım önerilmiştir.

• Sulamadan dönen suların arıtımı için (tuz, nitrat, sediment ve patojen giderimi) yapay sulak

alan tasarımları yapılmıştır. Yanı sıra, ovanın sağ ve sol sahilinde sulamadan dönen suların

depolanması durumunda, depolama öncesi yapay sulak alanlar önerilmiştir. Yapay sulak

alanlar, ekonomik bir seçenek olmakla birlikte çok geniş alanlar gerektirmektedir. Bu sebeple,

düşük debili bölgeler için kanal içi yapay sulak alanlar önerilebilir. Yine de, drenaj sularının

arıtımı, bu suların yönetimi için düşünülmesi gereken en son seçenek olmalıdır.

• GAP Bölgesi gibi yarı kurak iklimlerde çevresel açıdan en kritik hususlardan biri tuzlanmadır.

Genelde kuru tarım yapılan alanlar eğimli yüzeyler olduğundan ve taban suyu oluşmadığından

tuzlulaşma riskleri de yoktur. Ancak, özellikle Harran ve Suruç Ovası gibi çevresine göre daha

çukur bir topoğrafik özellik taşıyan bölgelerde çevreden doğal olarak sızan sular ovaların taban

su birikimine katkıda bulunmaktadır. Bu noktada en önemli çözüm önerisi alanlarda aşırı

sulamanın engellenip taban sularının sürekli 2 metre derinliğin altında tutulmasını sağlamak ve

drenaj alt yapılarının kurulmasıdır.

• Sulamadan dönen suların biriktirme yerleri için optimum yer seçimi için toprak, jeoloji, ana

drenaj kanalına yakınlık, topoğrafya durumu, ulaşılabilirlik, arazi kullanımı ve örtüsü farklı

kriterlerin hesaba katılması gerekmiştir.

2.8.11. Harran ve Yaylak Ovalarında Sulama Oranlarının Belirlenmesi

Sulama oranları sulama tesisi yapılarak sulamaya açılan alan ile fiili olarak sulanmış alanın

oranıdır. Diğer taraftan bu kavram sulama tesislerinden faydalanma oranı olarak da kabul

edilebilmektedir. Sulama oranlarında belirleyeci olan çeşitli faktörler vardır. Her şeyden önce

en önemlisi su kalitesinin ve miktarının yeterliliği, sonrasında ise su fiyatlarıdır. Diğer önemli

faktörler arasında ise iklim ve yağışların durumu, girdi fiyatları, beklenen üretim miktarı ve

50


gelir yer almaktadır. Sulama alanındaki yapılaşmalar yoluyla kaybedilen tarımsal arazilerde bu

oranların düşük çıkmasına yol açabilmektedir. Bu durumlar sulama oranlarına etki etmektedir.

Sulama öncesi Harran Ovası’nın çok önemli bir kısmı kuru tarım altında iken, sadece ovanın

güney kesimleri DSİ ve çiftçiler tarafından açılan yeraltı kuyuları ile sulanmış olup, pamuk

üretimi yapılmıştır. Sulama öncesi 1991 yılında Harran Ovası ürün deseni uydu görüntüleri ile

sınıflandırılmış ve yeraltı sulamaları ile karşılaştırıldığında sulama oranı %24.30 olarak

belirlenmiştir (Çizelge 8).

Çizelge 8. Sulama öncesi ve sonrası Harran Ovası’nda sulama oranları

Harran Ovası Sulama Oranları

Yıllar Sulanan Alan (ha) Sulama Oranı (%)

1991 39,789 24.30

2017 129,704 74.40

2018 134,350 82.06

2019 125,755 76.81

2017-2019 Yılları ortalaması 129,936.33 77.76

Harran Ovası’nda 2017, 2018 ve 2019 yılları Ağustos için uydu görüntüleri kullanılarak ürün

deseni ve toplam alanlar belirlenerek sulama oranı hesaplanmıştır. Sulama sonrası Harran

Ovası’nda sulama oranları sırasıyla 2017 yılında %74.40, 2018 yılında %82.06 ve 2019 yılında

ise %76.81 olarak belirlenmiştir. Araştırılan son üç yıllık dönemin ortalama sulama oranı ise

%77.76 olarak hesaplanmıştır.

Bozova Yaylak alanında sulama öncesi sulama oranı sıfır iken, çünkü sahada henüz sulama

tesisleri mevcut değil idi, 2006 yılında yapılan sulamalar sonucunda sulama oranı yükselmiştir.

Bu proje kapsamında uydu görüntüleri kullanılarak elde edilen ürün deseni haritasına göre

toplam sulanan alan belirlenmiştir. Yaylak sulama alanında, sulama öncesi 10,525 hektarlık bir

alanda doğal iklim koşullarında, meyve, bağ ve bahçeleri ile nadiren de yer altı sulamalarıyla

sulanan pamuk alanları (%8.35) varlığı tespit edilmiştir. Alanın sulamaya açılması sonrası

sulama oranları Çizelge 9’da verilmiştir.

Çizelge 9. Yaylak sulaması sahası sulama oranları

Bozova Yaylak Sulama Sahası Sulama Oranları

Yıllar Sulanan Alan (ha) Sulama Oranı (%)

2017 17,650 80.36

2018 17,837 81.21

2019 14,936 68.01

2017-2019 Yılları ortalaması 16,807.67 76.53

Bozova Yaylak sulama alanında 2017 yılındaki sulama oranı %80.36, 2018 yılında %83.21 ve

2019 yılında ise %68.01 olarak hesaplanmıştır. Araştırılan son üç yıllık dönemin ortalama

sulama oranı ise %76.53 olarak hesaplanmıştır.

2.8.12. Sulama Oranları Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler

Harran ovası sulamaları ağırlıklı olarak cazibe sulaması, Yaylak sulama alanı ise pompaj

(basınçlı) sulama alandır. Genel literatür kabulü pompaj (basınçlı) sulama alanlarında sulama

oranlarının cazibe sulamalarına göre daha yüksek çıkmasıdır. Her iki sahasının sulama oranları

51


açısından kıyaslanması yapıldığında fiili durumun genel literatür ile pek uyumlu olmadığı

görülmektedir. Diğer taraftan Ülkemizde 2020 sonu itibariyle sulama kooperatiflerinde basınçlı

sistem sulama oranı yaklaşık %62’dir. Sulama Birliklerince işletilen sahalarda toplam sulama

oranı ise 2019 yılında %72 olarak gerçekleşmiştir. Bu sonuçlara göre araştırma sahasının

sulama oranları ülke ortalamalarının üzerindedir.

Sulama oranlarını büyük oranda sulama randımanları belirlemektedirler. Sulama randımanları

düşük olduğunda su tüketim miktarı artmak da, dolayısıyla sulama alanları azalabilmekte

ve/veya yeni alanlarının sulamaya açılması gecikebilmektedir. Harran Ovası’nda 2016 yılında

yapılan bir çalışmada, pamuk için bitkinin kök bölgesinde ihtiyaç duyduğu gerekli su miktarı

için 7.570,7 m 3 /ha olarak hesaplanmıştır. İlgili kurumlardan temin edilerek, hesaplamalarda

kullanılan su iletim randımanı %94 ve su uygulama randımanı ise %44’ dür. Sulama randımanın

%44 olarak hesaplandığı durumda pamuk üretimin sulama suyu ihtiyacı, 18.304,40 m 3 /ha

olmaktadır. Çalışmada mevcut veriler kullanılarak, su uygulama randımanın %55 olması

durumu varsayılarak yeni bir hesaplama yapılmıştır. Harran Ovası sulamalarında %44 olan su

uygulama randımanının %55’e yükseltilmesi durumunda, sulama suyunda 3.660,88 m 3 /ha su

tasarrufu ortaya çıkacaktır. Bu durumda Harran ovasında pamuk yetiştiriciliğinde kullanılan

toplam sulama suyu ihtiyacında 177.283.537 m 3 su tasarrufu sağlanabilecektir (Aydoğdu ve

ark, 2018a).

Harran Ovası’nda, 2016 yılında, tarım yapılan alanın %73,72’sinde pamuk, %26,02’sinde

hububat ve %12,85 oranında da ikinci ürün mısır (dane) tarımı yapılmaktadır. Bunun yanında

YAS kuyularıyla sulu tarım yapılan alanın %32,56’sında pamuk, %31,01’inde hububat ve

%14,47 oranında ise ikinci ürün mısır (dane) tarımı yapılmaktadır. Bu ürünler her iki alanda

üretilen ana ürünlerdir. Toplam sulama suyu ihtiyacı ise, kurumlardan elde edilen verilere bağlı

olarak su uygulama randımanı (Ec) sulama sahası içerisinde kalan alan için %94, YAS

kuyularıyla sulanan alan için %98 olarak kullanılmıştır. Su uygulama randımanı (Ea) ise,

sahada yapılan sulama çeşidine bağlı olarak Harran Ovası için %44, YAS kuyularıyla sulama

yapılan alan için ise %86 alınmıştır. Buna göre %44 sulama randımanıyla sulama yapılan cazibe

sulama alanlarında aynı ürün deseniyle 11.703,74 m 3 /ha sulama suyuna ihtiyaç duyulmakta

iken %86 sulama randımanıyla sulama yapılan YAS alanlarında 5.663,17 m 3 /ha sulama suyuna

ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da sulama randımanlarının iyileştirilmesi ve basınçlı sulama

sistemlerinin kullanılması ile aynı ürün deseni ile yaklaşık iki kat daha fazla alanın

sulanabileceğini göstermektedir (Parlakçı Doğan, 2019).

Harran Ovası’nda sulu tarım gerçekleştirilen yaklaşık 166 bin ha alanda, 2017 ürün deseninin

ihtiyaç duyduğu sulama suyu miktarı 2.79 milyar m 3 ’tür. 2017 yılında Harran Ovası sulama

kanallarına verilen su miktarı ise ilgili kurumdan öğrenilen veriye göre yaklaşık olarak 6.34

milyar m 3 ’dür. Bu durum ovaya 3.55 milyar m 3 fazla su verildiği anlamına gelmektedir. Sulama

sistemlerinin iyileştirilmesi, su uygulama randımanın %55’e yükseltilmesi ve doğru su

fiyatlandırması ile tasarruf edilebilecek olan 1.9 milyar m 3 su ile hali hazırdaki ürün desenine

göre ilave olarak sulanabilecek olan alan ise 113 bin ha’ya ulaşabilmektedir. Bu alan mevcut

ürün deseni baz alındığında, 1.5 milyar TL GSÜD anlamına gelmektedir (Doğan ve Aydoğdu,

2019).

Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan ve 2019 yılında tamamlanan Fırat Alt

Havzası Kuraklık Yönetim Planı çıktılarına göre Şanlıurfa-Akçakale bölgesinde ki sulamaların

randımanı %30 olup, bu %35 tarla içi sulama ve %85 iletim randımanıdır. Sulama

Sistemlerinde Su Kullanımının Kontrolü ve Su Kayıplarının Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik

gereği randımanın %55 çıkması halinde toplam 24,9 milyon m 3 su tasarrufu sağlanacak olup,

52


bununla ilave bir 3.280 ha’lık alanın sulanması anlamına gelmektedir. Mevcut randıman oranı

%30 olan Mardin – Ceylanpınar sulamalarında ise randımanın %55 yükselmesi halinde toplam

99,3 milyon m 3 su tasarrufu sağlanacak olup, bununla 8.430 ha’lık alanın su ihtiyacı karşılanmış

olacaktır. Şanlıurfa Harran Ovaları Sulaması’nın randımanının %55 oranına yükselmesi halinde

toplam 1.517 milyon m 3 su tasarrufu sağlanacak olup; bu tasarruf 129.217 ha’lık alanın su

ihtiyacına denk gelmektedir.

Sulama oranlarının düşük çıkmasının çeşitli sebepleri olmakla birlikte etkili faktörler olarak

saha da tam olarak bir basınçlı sulama sistemi uygulamasının yapılamaması, bazı alanlarda

basınçlı sulama olmasına rağmen cazibe sulaması yapılıyor olması, su fiyatlarının yüksekliği

nedeniyle sulamadan vaz geçilmiş olması, girdi maliyetleri ve beklenen gelir ile ilgilidir.

Mesela 2019 yılı su fiyatları Grup 3 cazibe sulmasında yer alan Harran ovasında pamuk sulama

ücreti 39 TL/dekar iken, Grup 5 pompaj sulamasında yer alan Yaylak sulamasında ise pamuk

sulama ücreti 100 TL/dekardır. Bir başka ifade ile Yaylak sulama sahasında yer alan çiftçiler,

Harran sulamalarında yer alan çiftçilere göre aynı ürün için 2.57 kat daha fazla su ücreti

ödemektedirler.

Harran Ovası sulamalarında ilgili kurumdan edinilen %43,68 sulama randıman (Fırat Alt

Havzası Kuraklık Yönetim Planında bu oran cazibe alanları için %25 civarında verilmiştir)

oranına dayalı olarak yapılan hesaplamalarda mevcut tüm ürün deseni için 16.283,35 m 3 /ha

sulama suyu ihtiyacı hesaplanmıştır. Bununla birlikte Yaylak Ovası pompaj sulama alanlarında

yine ilgili kurumdan edinilen %53,76 sulama randıman oranına dayalı olarak yapılan olarak

hesaplamalarda mevcut tüm ürün deseni için 16.646,64 m 3 /ha sulama suyu ihtiyacı

hesaplanmıştır. Harran Ovası sulamalarında sulama randımanı oldukça düşük olmakla birlikte,

Yaylak Ovası pompaj sulama alanlarıyla örtüşen bir sulama performansı göstermektedir. Bu

durum Yaylak Ovası pompaj sulamalarında verimliliğin düşük, sulama sistemlerinin de yanlış

kullanıldığını göstermektedir.

Sulama oranlarının arttırılması için cazibe sulaması olan alanlarda basınçlı sulama sistemlerinin

yaygınlaştırılması, basınçlı sulama sahalarında ise cazibe sulaması yapılmasının engellenmesi

için etkili tedbirlerin uygulanması gerekmektedir. Su fiyatlandırması, su yetmezliği ve aşırı

sulamanın önüne geçilebilmesi için kullanılabileceği gibi denge fiyatı uygulaması yoluyla

yüksek su fiyatı nedeniyle sulamadan uzaklaşmanın da önlenmesi açısından da

değerlendirilmelidir. Diğer taraftan tarımsal arazilerde yapılaşmanın engellenmesi de

gerekmektedir.

3. KISA, ORTA ve UZUN VADE GELİŞME PROJEKSİYONU (PAZAR ANALİZ

RAPORU )

Çalışma kapsamında tarla bitkileri, sebze ve meyve grupları oluşturulmuş olup, her gruptan

proje kapsamında başat olan ürünün Dünya, Türkiye, GAP ve Şanlıurfa kıyaslamaları alan,

verim, üretim miktarı ve satış fiyatları açısından değerlendirilmiştir. Dünya verileri FAO’dan,

diğer verileri ise TÜİK den elde edilmiştir. FAO’nun en son veri yılı olan 2018 yılı verileri ile

Dünyanın son güncel durumu ilk on ülke ve Türkiye olarak verilirken, diğer verilerde 2010 ile

2019 yılları arasındaki veriler esas alınarak Çizelgeler oluşturulmuştur.

3.1. Başlıca Ürünler İçin Gelişme Raporu

Tarla bitkileri ürün grubu çalışma sahasının ürün desenine bağlı olarak pamuk, buğday, mısır,

arpa ve mercimekten oluşturulmuştur.

53


3.1.1. Pamuk

Dünya kütlü pamuk alan, üretim ve verim miktarı en son FAO verisi 2018 yılına ait olup, ilk

on ülke Çizelge 10’da yer almaktadır (FAO, 2020). Çizelge 10 verilerine göre Türkiye, 2018

yılı FAO verilerine göre, kütlü pamuk alanları itibariyle dünyada 10.cu, verim açısından 3.cü

ve üretim miktarı açısından ise 6.cı sıradadır.

Çizelge 10. 2018 yılı Dünya kütlü pamuk alanı, verim ve üretim miktarları

sıra Alan (Bin ha) sıra Verim (kg/ha) sıra üretim miktarı (Bin ton)

1 Hindistan 12350 1 Çin 5280 1 Çin 17712

2 ABD 4262 2 Avustralya 5154 2 Hindistan 14657

3 Çin 3354 3 Türkiye 4955 3 ABD 11430

4 Pakistan 2373 4 Meksika 4833 4 Brezilya 4956

5 Brezilya 1150 5 Brezilya 4310 5 Pakistan 4828

6 Özbekistan 1108 6 Kolombiya 3908 6 Türkiye 2570

7 Benin 600 7 Bangladeş 3655 7 Avustralya 2500

8 Mali 578 8 İsrail 3609 8 Özbekistan 2293

9 Türkmenistan 535 9 Kırgızistan 3242 9 Meksika 1163

10 Türkiye 519 10

Lao Demokratik

Halk Cumhuriyeti

3181 10 Yunanistan 837

TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’de ekilen kütlü

pamuk alanları, üretim miktarı, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge 11’de yer almaktadır

(TÜİK, 2020a). Çizelge 11 verilerine göre on yıllık dönem içinde ekim alanları dalgalı bir seyir

ile artan ve azalan değerlere sahiptir. On yıllık ortalama ekim alanı 4 778 558 dekar olup,

ortalama üretim miktarı 2 302 000 ton ve ortalama verim 482 kg/dekardır. Anılan dönemin

ortalama satış fiyatı ise 1,73 TL/kg olmuştur.

Çizelge 11. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası kütlü pamuk alan, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Ekim alanı (dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama Verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 4 806 500 2 150 000 447 1,23

2011 5 420 000 2 580 000 476 1,88

2012 4 884 963 2 320 000 475 1,23

2013 4 508 900 2 250 000 499 1,35

2014 4 681 429 2 350 000 502 1,47

2015 4 340 134 2 050 000 472 1,32

2016 4 160 098 2 100 000 505 1,70

2017 5 018 534 2 450 000 488 2,01

2018 5 186 342 2 570 000 496 2,38

2019 4 778 681 2 200 000 460 2,68

Çizelge 12’de GAP Bölgesi illerindeki kütlü pamuk ekim alanları, üretim miktarı, ortalama

verim değerleri ve satış fiyatları yer almaktadır.

54


Çizelge 12. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası kütlü pamuk alan, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Ekim alanı (dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama Verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 2 878 947 1 220 804 381,9 1,22

2011 3 139 167 1 448 434 395,8 1,76

2012 3 022 681 1 385 397 390,8 1,19

2013 2 789 446 1 313 362 424,9 1,08

2014 2 894 671 1 375 432 428,7 1,43

2015 2 645 178 1 187 465 400,1 1,28

2016 2 383 333 1 146 965 385,9 1,14

2017 2 931 673 1 375 668 436,5 2,17

2018 3 127 804 1 449 701 459,2 2,25

2019 2 889 140 1 212 703 440,3 2,80

Çizelge 12 verilerine göre GAP Bölgesinde ki anılan dönemde ortalama ekim alanı 2 870 204

dekar, ortalama üretim miktarı 1 311 593,1 ton ve ortalama verim ise 414,41 kg/dekar olarak

hesaplanmıştır. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,63 TL/kg olmuştur. Şanlıurfa’nın

anılan döneme ait değerleri Çizelge 13’de verilmiştir.

Çizelge 13 verilerine göre ortalama ekim alanı 2 093 578,5 dekar, ortalama üretim miktarı 939

483,7 ton ve ortalama verim ise 449,3 kg/dekar olarak hesaplanmıştır. Anılan dönemin ortalama

satış fiyatı ise 1,79 TL/kg olmuştur.

Çizelge 13. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası kütlü pamuk alan, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Ekim alanı (dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama Verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 2 052 023 862 256 420 1,22

2011 2 096 688 970 771 463 2,01

2012 2 067 928 953 246 461 1,15

2013 2 033 195 948 464 466 1,26

2014 2 183 733 1 022 213 471 1,40

2015 2 060 353 916 298 445 1,26

2016 1 802 857 852 391 473 1,81

2017 2 236 785 1 028 315 460 2,14

2018 2 314 303 1 027 625 444 2,56

2019 2 087 920 813 258 390 3,12

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2019 yılı kütlü pamuk ihracat, ithalat ve dış ticaret

dengesi verileri Çizelge 14’de verilmiştir. Lifli pamuk verileri TÜİK, 2020, Dış Ticaret

İstatistikleri Veri Tabanı, GTİP’e Göre Dış Ticaret (Erişim Tarihi: 24/09/2020) den elde

edilmiş olup, kütlü pamuk miktarı, Çırçırlama Lif Randımanı %40 üzerinden proje ekibi

tarafından hesaplanmıştır.

Çizelge 14 verilerine göre anılan dönemde Türkiye’nin ortalama lif pamuk ithalatı 811 425 ton

iken, ihracat ortalaması ise 59 320 ton olmuştur. Bu dönemde dış ticaret dengesi ortalaması 752

105 ton olarak ithalat lehinedir. Lif pamuk değerlerine bağlı olarak kütlü pamuk verileri proje

ekibince üretilmiştir. Buna göre Türkiye’nin ortalama kütlü pamuk ithalatı 2 028 561 ton iken,

ihracat ortalaması ise 148 300 ton olarak hesaplanmıştır. Bu dönemde dış ticaret dengesi

ortalaması 1 880 261 ton olarak ithalat lehinedir. Bir başka ifade ile Türkiye pamukta net

ithalatçı konumundadır.

55


Çizelge 14. Türkiye’nin pamuk dış ticaret verileri

Yıl

Lif pamuk

ithalat

(Ton)

Lif pamuk

ihracat

(Ton)

Lif pamuk dış

ticaret dengesi

(Ton)

Kütlü pamuk

ithalat

(Ton)

Kütlü

pamuk

ihracat

(Ton)

Kütlü pamuk

dış ticaret

dengesi

(Ton)

2010 889.165 29.128 -860.037 2.222.913 72.820 -2.150.093

2011 603.950 52.653 -551.297 1.509.874 131.634 -1.378.240

2012 613.661 51.538 -562.123 1.534.153 128.845 -1.405.308

2013 869.174 47.806 -821.368 2.172.936 119.516 -2.053.420

2014 913.088 46.086 -867.002 2.282.720 115.214 -2.167.506

2015 802.792 47.609 -755.183 2.006.981 119.021 -1.887.960

2016 821.217 76.131 -745.086 2.053.044 190.328 -1.862.716

2017 914.377 59.358 -855.019 2.285.942 148.395 -2.137.547

2018 751.703 95.404 -656.299 1.879.256 238.510 -1.640.746

2019 935.118 87.486 -847.632 2.337.794 218.716 -2.119.078

Resmi Gazete’nin 27 Mart 2018 tarihli sayısında yayınlanan “2018/17 Sayılı Bitkisel Üretime

Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ” ile 2017’de başlayacağı duyurulan ancak daha

sonra 2018’e ertelenen uygulama kapsamında, örtü altı üretimler ve çeltik hariç olmak üzere

bir parsele aynı tek yıllık bitki arka arkaya üç kez ekilirse, üçüncü üretim için mazot, gübre ve

diğer bitkisel üretim destekleri ödenmeyeceği yönünde tarımsal destekleme uygulama

değişikliği yapılmıştır. Bu nedenle 2019 yılından sonra, eğer bu uygulamada bir değişiklik

olmaz ise, hem Türkiye, hem GAP bölgesinde ve hem de Şanlıurfa’da ve Harran Ovası’nda

tarımsal üretim açısından pamuk aleyhine ürün deseninin değişeceği düşünülmektedir. Bir

başka deyişle, mevcut koşullarda her şey aynı dahi kalsa, her üç yılda bir pamuk ekim

alanlarında önemli daralmalar olacaktır.

3.1.2. Buğday

Dünya buğday (diğer-ekmeklik ve durum-makarnalık) üretim alanı, üretim ve verim miktarı en

son FAO verisi 2018 yılına ait olup, ilk on ülke ve Türkiye Çizelge 15’de yer almaktadır (FAO,

2020).

Çizelge 15. 2018 yılı Dünya buğday (ekmeklik ve makarnalık) alanı, verim ve üretim miktarları

Sıra Alan (Bin ha) Sıra Üretim miktarı (Bin ton) Sıra Verim (kg/ha)

1 Hindistan 29580 1 Çin 131447 1 Yeni Zelenda 8960

2

Rusya

Federasyonu

26472 2 Hindistan 99700 2 Hollanda 8821

3 Çin 24269 3

Rusya

Federasyonu

72136 3 İrlanda 8738

4 ABD 16028 4 ABD 51287 4 Belçika 8443

5 Kazakistan 11354 5 Fransa 35798 5

İngiltere ve

İrlanda

7755

6 Avustralya 10919 6 Kanada 31769 6 Fransa 6843

7 Kanada 9881 7 Pakistan 25076 7 Mısır 6690

8 Pakistan 8797 8 Ukrayna 24653 8 Almanya 6674

9 Türkiye 7289 9 Avustralya 20941 9 Suudi Arabistan 6533

10 İran 6700 10 Almanya 20264 10 Danimarka 6235

11 Türkiye 20000 63 Türkiye 2744

Çizelge 15 verilerine göre Türkiye buğday ekim alanları açısından Dünyada 9. sırada iken,

üretim miktarı açısından 11.ci ve ortalama verim açısından ise 63.cü sıradadır. Türkiye’de

56


üretim ve verim değerlerinin diğer ülkelere göre düşük olmasının en önemli nedeni buğdayın

daha çok kuru tarım koşullarında yapılıyor olmasıdır.

TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’de ekilen buğday

(diğer-ekmeklik ve durum-makarnalık) alanları, üretim miktarı Çizelge 16’da ve verim

değerleri ise Çizelge 17’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 16. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası buğday (durum ve diğer) alan, üretim değerleri

Yıl

Ekim alanı (dekar)

Üretim miktarı (ton)

Durum Diğer Toplam Durum Diğer Toplam

2010 13 340 000 67 694 000 81 034 000 3 450 000 16 224 000 19 674 000

2011 13 380 000 67 580 000 80 960 000 3 850 000 17 950 000 21 800 000

2012 11 900 357 63 396 037 75 296 394 3 300 000 16 800 000 20 100 000

2013 12 786 000 64 940 000 77 726 000 4 075 000 17 975 000 22 050 000

2014 12 824 636 66 367 448 79 192 084 3 300 000 15 700 000 19 000 000

2015 12 737 734 65 931 140 78 668 874 4 100 000 18 500 000 22 600 000

2016 12 386 724 64 332 724 76 719 448 3 620 000 16 980 000 20 600 000

2017 12 369 119 64 319 666 76 688 785 3 900 000 17 600 000 21 500 000

2018 12 021 006 60 971 695 72 992 701 3 500 000 16 500 000 20 000 000

2019 10 955 635 57 507 636 68 463 271 3 150 000 15 850 000 19 000 000

Çizelge 16 verilerine göre on yıllık dönemde buğday ekim alanları dalgalı bir seyir izlemekle

beraber genelde azalan bir eğime sahiptir. Ekim alanlarındaki azalmaların eğimi verime de

yansımakla beraber, alanlardaki azalmalar kadar belirgin değildir. Anılan dönemde ortalama

durum buğday ekim alanı 12 470 121 dekar iken, ortalama üretim miktarı 3 624 500 ton olarak

hesaplanmıştır. Aynı dönem için diğer buğdayın ortalama ekim alanı 64 304 035 dekar iken,

ortalama üretim miktarı ise 17 007 900 ton olarak gerçekleşmiştir. Toplam buğday ortalama

ekim alanı 76 774 156 dekar iken, ortalama verim üretim miktarı ise 20 632 400 tondur.

Çizelge 17 verilerine göre anılan dönemin durum buğday ortalama verimi 291 kg/dekar iken,

diğer buğdayın ortalama verimi 265 kg/dekar ve toplam buğday ekim alanlarının ağırlıklı

ortalama verimi ise 269 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemde durum buğdayının

ortalama satış fiyat 0,77 TL/kg olurken, diğer buğdayın satış fiyatı ise 0,81 TL/kg olmuştur.

Çizelge 17. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası buğday (durum ve diğer) verim ve satış değerleri

Yıl

Ortalama verim (kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/kg)

Durum Diğer Ağırlıklı ortalama verim Durum Diğer

2010 259 240 243 0,54 0,52

2011 288 266 269 0,59 0,58

2012 277 265 267 0,61 0,6

2013 319 277 284 0,67 0,66

2014 257 237 240 0,74 0,74

2015 322 281 287 0,78 0,77

2016 292 264 269 0,81 0,8

2017 315 274 280 0,89 0,88

2018 291 271 274 0,96 0,96

2019 288 276 278 1,22 1,21

Çizelge 18’de GAP Bölgesi durum buğdayı ekim alanları, üretim miktarı, ortalama verim ve

satış değerleri yer almaktadır. Çizelge 18 verilerine göre 10 yıllık dönemde GAP Bölgesinde

durum buğdayı ortalama ekim alanı 4 421 242 dekar, ortalama üretim miktarı 1 461 665 ton ve

ortalama verim ise 286 kg/dekar olmuştur. Anılan dönemde durum buğdayının ortalama satış

fiyat 0,85 TL/kg olmuştur.

57


Çizelge 18. GAP Bölgesi durum buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/dekar)

Satış Fiyatı

(TL/kg)

2010 5 262 391 1 500 264 243 0,55

2011 5 335 606 1 637 535 264 0,64

2012 4 936 177 1 638 233 267 0,67

2013 5 142 641 1 880 810 304 0,71

2014 4 752 954 1 396 472 249 0,78

2015 4 295 896 1 521 764 310 0,85

2016 3 956 114 1 293 566 286 0,89

2017 3 886 788 1 487 895 332 0,97

2018 3 686 761 1 236 930 301 1,07

2019 2 957 092 1 023 181 305 1,40

Çizelge 19’da GAP Bölgesi diğer buğday ekim alanları, üretim miktarları, ortalama verim ve

satış değerleri verilmiştir. Çizelge 19 verilerine göre 10 yıllık dönemde GAP Bölgesinde diğer

buğday ortalama ekim alanı 7 771 875 dekar, ortalama üretim miktarı 2 359 082 ton ve ortalama

verim ise 261 kg/dekar olmuştur. Anılan dönemde diğer buğdayın ortalama satış fiyat 0,81

TL/kg olmuştur.

Çizelge 19. GAP Bölgesi diğer buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 7 805 794 2 138 950 242 0,52

2011 7 638 971 2 259 828 262 0,62

2012 7 107 125 2 227 273 269 0,64

2013 7 597 174 2 456 204 277 0,68

2014 8 023 179 2 237 440 228 0,76

2015 8 595 087 2 765 949 285 0,81

2016 8 112 582 2 425 253 240 0,84

2017 7 925 023 2 640 674 282 0,93

2018 7 341 403 2 241 480 264 1,02

2019 7 032 416 2 197 764 262 1,28

Çizelge 20’de Şanlıurfa’nın durum buğdayı ekim alanları, üretim miktarı, ortalama verim ve

satış değerleri yer almaktadır. Çizelge 20 verilerine göre 10 yıllık dönemde Şanlıurfa’da durum

buğdayı ortalama ekim alanı 1 429 295 dekar, ortalama üretim miktarı 447 420 ton ve ortalama

verim ise 317 kg/dekar olmuştur. Anılan dönemde durum buğdayının ortalama satış fiyat 0,85

TL/kg olmuştur.

Çizelge 20. Şanlıurfa durum buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 1 853 193 485 714 262 0,56

2011 1 882 293 542 585 288 0,66

2012 1 560 981 575 624 369 0,68

2013 1 723 444 622 803 361 0,73

2014 1 444 923 358 453 258 0,80

2015 1 531 460 505 024 330 0,88

2016 1 254 156 345 691 277 0,88

2017 1175 972 412 388 351 0,94

2018 1115 421 367 895 330 1,04

2019 751 105 258 019 344 1,34

58


Çizelge 21’de Şanlıurfa’da diğer buğday ekim alanları, üretim miktarları ve ortalama verim

değerleri verilmiştir. Çizelge 21 verilerine göre 10 yıllık dönemde Şanlıurfa’nın diğer buğday

ortalama ekim alanı 1 713 354 dekar, ortalama üretim miktarı 532 975 ton ve ortalama verim

ise 313 kg/dekar olmuştur. Anılan dönemde diğer buğdayın ortalama satış fiyat 0,81 TL/kg

olmuştur.

Çizelge 21. Şanlıurfa diğer buğdayı ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı0 (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 1 973 985 488 898 248 0,53

2011 1 668 598 494 862 297 0,63

2012 1 503 883 545 769 363 0,65

2013 1 770 928 592 201 334 0,67

2014 1 687 803 509 105 304 0,74

2015 1 709 608 582 722 341 0,82

2016 1 905 477 571 854 301 0,84

2017 1 867 999 632 257 338 0,97

2018 1 665 452 492 706 296 1,06

2019 1 379 814 419 371 304 1,18

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2019 yılları arası buğday ihracat, ithalat ve dış ticaret

dengesi verileri Çizelge 22’de verilmiştir. Çizelge 22 verilerine göre anılan dönemde

Türkiye’nin ortalama ithalatı 4 928 bin ton iken, ihracat ortalaması ise 5 641 bin ton olmuştur.

Bu dönemde dış ticaret dengesi ortalaması 702 bin ton olarak ihracat lehinedir.

Çizelge 22. Türkiye’nin 2010-2019 yılları arası ithalat, ihracat ve dış ticaret dengesi değerleri

Yıl İthalat (Bin Ton) İhracat (Bin Ton) Dış Ticaret Dengesi (Bin Ton)

2010 4.174 3.228 -946

2011 3.225 3.977 753

2012 4.030 3.701 -329

2013 4.185 4.678 493

2014 5.781 4.359 -1.422

2015 4.110 5.918 1.809

2016 4.586 7.464 2.878

2017 6.110 7.490 1.380

2018 6.468 7.873 1.406

2019 6.617 7.718 1.102

3.1.3. Arpa

Dünya arpa ekim alanı, üretim ve verim miktarı en son FAO verisi 2018 yılına ait olup, ilk on

ülke ve Türkiye Çizelge 23’de yer almaktadır (FAO, 2020). Türkiye, ekim alanları açısından

dünyada 3. sırada, üretim miktarı açısından 7. sırada ve verim açısından ise 54. sıradadır. TÜİK

verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’de ekilen arpa (diğer-arpa

ve biralık-arpa) alanları, üretim miktarları Çizelge 24’de, verim değerleri ve satış fiyatları ise

Çizelge 25’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 24 verilerine göre on yıllık dönemde arpa ekim alanları dalgalı bir seyir izlemektedir.

Biralık arpa ekim alanlarında düzenli bir azalma eğilimi mevcut olup, bu durum üretim

miktarına da yansımaktadır. Diğer arpa ekim alanlarında önce azalım sonra da artan bir

görünüm mevcut olup, bu durum hayvancılıkla ilgilidir. Anılan dönemde ortalama biralık arpa

ekim alanı 1 731 629 dekar iken, ortalama üretim miktarı 507 100 ton olarak hesaplanmıştır.

59


Aynı dönem için diğer arpanın ortalama ekim alanı 25 863 162 dekar iken, ortalama üretim

miktarı ise 6 747 900 ton olarak gerçekleşmiştir. Toplam arpa ortalama ekim alanı 27 594 791

dekar iken, ortalama verim üretim miktarı ise 7 255 000 tondur.

Çizelge 23. 2018 yılı Dünya arpa ekim alanı, verim ve üretim miktarları

Sıra Alan (Bin ha) Sıra Verim (kg/ha) Sıra Üretim miktarı (Bin ton)

1

Rusya

Birleşik Arap

7874 1

Federasyonu

Emirlikleri

8003 1 Rusya Federasyonu 16992

2 Avustralya 4124 2 Belçika 7599 2 Fransa 11193

3 Türkiye 2601 3 Hollanda 7044 3 Almanya 9584

4 İspanya 2569 4 Yeni Zelanda 6748 4 Avustralya 9254

5 Kazakistan 2517 5 S. Arabistan 6656 5 İspanya 9130

6 Ukrayna 2484 6 İrlanda 6614 6 Kanada 8380

7 Kanada 2395 7 Şili 6593 7 Ukrayna 7349

8 Fransa 1768 8 İsviçre 6434 8 Türkiye 7000

9 Almanya 1622 9 Fransa 6333 9 İngiltere ve Kuzey İrlanda 6510

10 Fas 1564 10 Almanya 5909 10 Arjantin 5061

54 Türkiye 2691

Çizelge 24. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası arap (biralık ve diğer) alan, üretim değerleri

Yıl

Ekim alanı (dekar)

Üretim miktarı (ton)

Biralık Diğer Toplam Biralık Diğer Toplam

2010 2 403 000 27 997 000 30 400 000 600 000 6 650 000 7 250 000

2011 2 166 536 26 521 795 28 688 331 630 000 6 970 000 7 600 000

2012 1 944 368 25 543 296 27 487 664 590 000 6 510 000 7 100 000

2013 1 784 600 25 420 500 27 205 100 560 000 7 340 000 7 900 000

2014 1 796 991 26 075 982 27 872 973 481 000 5 819 000 6 300 000

2015 1 806 444 26 029 386 27 835 830 620 000 7 380 000 8 000 000

2016 1 420 981 25 979 540 27 400 521 390 000 6 310 000 6 700 000

2017 1 352 428 22 894 944 24 247 372 400 000 6 700 000 7 100 000

2018 1 336 640 24 782 763 26 119 403 400 000 6 600 000 7 000 000

2019 1 304 304 27 386 411 28 690 715 400 000 7 200 000 7 600 000

Çizelge 25 verilerine göre anılan dönemin biralık arpa ortalama verimi 294 kg/dekar iken, diğer

arpanın ortalama verimi 262 kg/dekar ve toplam arpa üretimi ağırlıklı ortalama verimi ise 264

kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemde biralık arpanın ortalama satış fiyatı 0,77

TL/kg iken, diğer arpanın ortalama satış fiyatı 0,67 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 25. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası arpa (biralık ve diğer) verim değerleri

Yıl

Ortalama verim (kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/kg)

Biralık Diğer Ağırlıklı ortalama verim Biralık Diğer

2010 250 238 239 0,54 0,40

2011 291 263 265 0,59 0,48

2012 303 255 258 0,61 0,56

2013 314 289 290 0,67 0,60

2014 268 223 226 0,74 0,62

2015 343 284 287 0,78 0,65

2016 274 243 245 0,81 0,68

2017 296 293 294 0,89 0,78

2018 299 266 268 0,96 0,86

2019 307 263 265 1,09 1,07

60


Çizelge 26’da GAP Bölgesi biralık arpa ekim alanları, üretim miktarı, ortalama verim ve satış

değerleri yer almaktadır.

Çizelge 26. GAP Bölgesi biralık arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 263 970 58 186 220 0,39

2011 191 090 46 877 245 0,48

2012 196 422 70 868 361 0,56

2013 200 710 61 981 309 0,61

2014 207 783 57 700 278 0,62

2015 193 470 64 363 333 0,63

2016 160 292 41 778 261 0,68

2017 127 703 40 919 320 0,87

2018 102 256 33 016 323 0,99

2019 35 144 12 600 359 1,14

Çizelge 26 verilerine göre 10 yıllık dönemde GAP Bölgesinde biralık arpa ortalama ekim alanı

167 884 dekar, ortalama üretim miktarı 48 884 ton ve ortalama verim ise 301 kg/dekar olmuştur.

Anılan dönemin ortalama satış fiyatı 0,70 TL/kg olmuştur.

Çizelge 27 de GAP Bölgesi diğer arpa ekim alanları, üretim miktarları, ortalama verim ve satış

değerleri verilmiştir. Çizelge 27 verilerine göre 10 yıllık dönemde GAP Bölgesinde diğer arpa

ortalama ekim alanı 3 857 041 dekar, ortalama üretim miktarı 976 514 ton ve ortalama verim

ise 254 kg/dekar olmuştur. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı 0,71 TL/kg olmuştur.

Çizelge 27. GAP Bölgesi diğer arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/kg)

2010 4 232 200 999 002 236 0,39

2011 3 765 279 979 769 260 0,50

2012 3 720 305 1 174 403 316 0,58

2013 4 034 311 1 181 767 293 0,61

2014 4 218 290 826 503 196 0,65

2015 4 215 252 1 175 674 279 0,67

2016 3 965 885 696 083 176 0,71

2017 3 467 273 1 056 782 305 0,86

2018 3 425 917 809 991 236 0,96

2019 3 525 695 865 161 245 1,15

Çizelge 28 de Şanlıurfa’nın biralık arpa ekim alanları, üretim miktarı, ortalama verim ve satış

değerleri yer almaktadır. Şanlıurfa’da biralık arpa ekim alanlarında sürekli ve anlamlı bir

azalma mevcuttur. 2019 yılı TÜİK verilerinde biralık arpa ekim alanıyla ilgili bir veri yoktur.

Çizelge 28 verilerine göre 9 yıllık dönemde Şanlıurfa’da biralık arpa ortalama ekim alanı 72

311 dekar, ortalama üretim miktarı 13 826 ton ve ortalama verim ise 218 kg/dekar olmuştur.

Diğer taraftan 2016 ile 2018 yılları arası ortalama satış verileri de mevcut değildir. 2010 ile

2015 yılları arası ortalama satış fiyatı 0,58 TL/kg olmuştur.

61


Çizelge 28. Şanlıurfa biralık arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/dekar)

Satış Fiyatı

(TL/kg)

2010 126 391 17 679 140 0,38

2011 90 731 11 302 125 0,45

2012 78 322 24 285 310 0,56

2013 81 010 22 275 275 0,70

2014 82 629 11 389 138 0,69

2015 71 144 15 981 225 0,70

2016 60 375 6 925 115 Veri yok

2017 59 100 14 167 240 Veri yok

2018 1 101 435 395 Veri yok

Çizelge 29 da Şanlıurfa’da diğer arpa ekim alanları, üretim miktarları ve ortalama verim

değerleri verilmiştir. Çizelge 29 verilerine göre 10 yıllık dönemde Şanlıurfa’nın diğer arpa

ortalama ekim alanı 2 063 942 dekar, ortalama üretim miktarı 442 883 ton ve ortalama verim

ise 217 kg/dekar olmuştur. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı 0,67 TL/kg olmuştur.

Çizelge 29. Şanlıurfa diğer arpa ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/dekar)

Satış Fiyatı

(TL/kg)

2010 2 155 206 468 172 217 0,37

2011 1 919 299 437 373 228 0,48

2012 1 867 742 556 876 298 0,59

2013 2 216 747 591 110 267 0,59

2014 2 319 792 323 281 140 0,66

2015 2 344 976 572 783 244 0,68

2016 2 180 988 236 373 111 0,69

2017 1 946 563 516 502 265 0,80

2018 1 826 328 338 854 193 0,86

2019 1 861 781 387 507 208 1,00

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2019 yılları arası arpa ihracat, ithalat ve dış ticaret

dengesi verileri Çizelge 30’da verilmiştir. Anılan dönemde Türkiye’nin ortalama ithalatı 343

797 ton iken, ihracat ortalaması ise 69 630 ton olmuştur. Bu dönemde dış ticaret dengesi

ortalaması 274 167 ton olarak ihracat aleyhinedir. Bir başka deyişle Türkiye net ithalatçıdır.

Çizelge 30. Türkiye’nin 2010-2018 yılları arası ithalat, ihracat ve dış ticaret dengesi değerleri

3.1.4. Mısır

Yıl İthalat (Ton) İhracat (Ton) Dış Ticaret Dengesi (Ton)

2010 60 409 46 210 -14 199

2011 49 523 139 985 90 462

2012 298 191 8 711 -289 480

2013 171 770 11 467 -160 303

2014 813 577 16 861 -796 716

2015 107 351 21 131 -86 220

2016 208 402 47 856 -160 546

2017 863 442 39 023 -824 419

2018 521 510 295 428 -226 082

Dünya dane mısır ekim alanı, üretim ve verim miktarı en son FAO verisi 2018 yılına ait olup,

ilk on ülke ve Türkiye Çizelge 31’de yer almaktadır (FAO, 2020).

62


Çizelge 31. 2018 yılı Dünya dane mısır ekim alanı, verim ve üretim miktarları

Sıra Alan (Bin ha) Sıra Verim (kg/ha) Sıra Üretim miktarı (Bin ton)

1 Çin 42159 1 Birleşik Arap Emirlikleri 28466 1 ABD 392451

2 ABD 33079 2

Saint Vincent ve

Grenadinler

27838 2 Çin 257349

3 Brezilya 16121 3 İsrail 24752 3 Brezilya 82288

4 Hindistan 9200 4 Ürdün 21221 4 Arjantin 43462

5 Arjantin 7139 5 Kuveyt 17597 5 Ukrayna 35801

6 Meksika 7123 6 Tacikistan 14887 6 Endonezya 30254

7 Endonezya 5680 7 Katar 12524 7 Hindistan 27820

8 Nijerya 4853 8 Şili 12471 8 Meksika 27170

9 Ukrayna 4564 9 İspanya 11920 9 Romanya 18664

10 Tanzanya 4101 10 ABD 11864 10 Kanada 13885

44 Türkiye 592 18 Türkiye 9635 23 Türkiye 5700

Türkiye, dane mısır üretim alanları açısından Dünya’da 44. cü, verim açısından 18.ci ve üretim

miktarı açısından ise 23.cü sıradadır. TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık

dönemde Türkiye’de ekilen dane mısır alanları, üretim miktarları, verim değerleri ve satış

fiyatları Çizelge 32’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 32. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası dane mısır alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 5 940 000 4 310 000 726 0,47

2011 5 890 000 4 200 000 713 0,63

2012 6 226 094 4 600 000 739 0,58

2013 6 599 980 5 900 000 894 0,61

2014 6 586 450 5 950 000 903 0,62

2015 6 881 699 6 400 000 930 0,66

2016 6 800 192 6 400 000 941 0,66

2017 6 390 844 5 900 000 923 0,75

2018 5 919 003 5 700 000 963 0,85

2019 6 388 287 6 000 000 939 1,02

Çizelge 32 verilerine göre on yıllık dönemde dane mısır ekim alanları hafif dalgalı bir seyir

izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 6 362 255 dekar, ortalama üretim miktarı 5

536 000 ton ve ortalama verim 867 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama

satış fiyatı ise 0,685 TL/Kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 33’de GAP Bölgesi dane mısır ekim alanları, üretim miktarları, ortalama verim ve satış

değerleri verilmiştir. Çizelge 33 verilerine göre GAP Bölgesi dane mısır ekim alanları yıllara

göre artan ve azalan dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 1 549

157 dekar, ortalama üretim miktarı 1 418 006 ton ve ortalama verim 779 kg/dekar olarak

gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 0,67 TL/Kg olarak gerçekleşmiştir.

63


Çizelge 33. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası dane mısır alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 1 299 202 940 877 661 0,48

2011 1 339 553 1 012 741 654 0,51

2012 1 705 122 1 265 151 632 0,53

2013 1 885 881 1 625 931 833 0,55

2014 1 768 741 1 544 385 807 0,60

2015 2 027 000 1 916 125 854 0,70

2016 1 723 109 1 630 385 850 0,66

2017 1 459 065 1 404 125 837 0,71

2018 1 045 336 1 059 332 861 0,83

2019 1 238 559 1 781 010 796 1,13

Çizelge 34’de Şanlıurfa’nın dane mısır ekim alanları, üretim miktarı, ortalama verim ve satış

değerleri yer almaktadır. Çizelge 34 verilerine göre Şanlıurfa dane mısır ekim alanları yıllara

göre artan ve azalan dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 664

884 dekar, ortalama üretim miktarı 498 345 ton ve ortalama verim 759 kg/dekar olarak

gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 0,60 TL/Kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 34. Şanlıurfa 2010-2019 yılları arası dane mısır alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 708 981 453 006 639 0,43

2011 584 896 375 414 642 0,52

2012 843 420 608 991 722 0,52

2013 959 153 732 125 763 0,49

2014 809 463 581 560 724 0,53

2015 844 676 687 598 814 0,61

2016 681 069 547 715 804 0,61

2017 499 209 422 950 847 0,63

2018 252 068 219 384 870 0,68

2019 465 908 354 710 761 0,98

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2018 yılı dane mısır ihracat, ithalat ve dış ticaret

dengesi verileri Çizelge 35’de verilmiştir. 2019 yılı verileri henüz mevcut değildir.

Çizelge 35. Türkiye’nin dane mısır dış ticaret verileri

Yıl İthalat (Ton) İhracat (Ton) Dış Ticaret Dengesi (Ton)

2010 385 467 212 323 -173 144

2011 756 092 275 046 -481 046

2012 1 544 531 285 848 -1 258 683

2013 1 261 330 593 036 -668 294

2014 1 935 666 421 311 -1 514 355

2015 603 739 603 844 105

2016 1 425 469 728 344 -697 125

2017 2 752 140 669 865 -2 082 275

2018 3 682 366 1 496 421 -2 185 945

Anılan dönemde Türkiye’nin ortalama ithalatı 1 594 089 ton iken, ortalama ihracatı 587 338

ton ve dış ticaret açığı ortalaması 1 006 751 ton olarak gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle

Türkiye net ithalatçı konumdadır.

64


3.1.5. Kırmızı Mercimek

Dünya mercimek ekim alanı, üretim ve verim miktarı en son FAO verisi 2018 yılına ait olup,

ilk on ülke ve Türkiye Çizelge 36’da yer almaktadır (FAO, 2020). Türkiye, ekim alanları

açısından dünyada 5. sırada, üretim miktarı açısından 4. sırada ve verim açısından ise 13.

sıradadır.

Çizelge 36. 2018 yılı Dünya mercimek ekim alanı, verim ve üretim miktarları

Sıra Alan (Bin ha) Sıra Verim (kg/ha) Sıra Üretim miktarı (Bin ton)

1 Hindistan 2.215 1 Çin 2.567 1 Kanada 2.092

2 Kanada 1.499 2 Yeni Zelanda 2.348 2 Hindistan 1.620

3 Kazakistan 295 3 Mısır 2.255 3 ABD 381

4 ABD 291 4 Hırvatistan 2.121 4 Türkiye 353

5 Türkiye 259 5 Tacikistan 1.816 5 Avustralya 255

6

Rusya

Federasyonu

248 6 Azerbaycan 1.640 6 Kazakistan 254

7 Avustralya 229 7 Lübnan 1.495 7 Nepal 249

8 Nepal 199 8 Irak 1.470 8

Rusya

Federasyonu

195

9 Bangladeş 155 9 Fransa 1.443 9 Bangladeş 177

10 İran 147 10 Arjantin 1.428 10 Çin 172

13 Türkiye 1.361

TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’de ekilen kırmızı

mercimek alanları, üretim miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge 37’de yer

almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 37. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası kırmızı mercimek ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 2 116 000 422 000 199 1,49

2011 1 923 225 380 000 198 1,38

2012 2 147 875 410 000 191 1,28

2013 2 605 000 395 000 152 1,27

2014 2 324 461 325 000 140 1,58

2015 2 074 690 340 000 164 1,96

2016 2 354 743 345 000 147 2,49

2017 2 693 181 400 000 149 2,33

2018 2 430 652 310 000 128 1,94

2019 2 427 761 310 000 128 2,35

Çizelge 37 verilerine göre on yıllık dönemde kırmızı mercimek ekim alanları hafif dalgalı bir

seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 2 309 759 dekar, ortalama üretim

miktarı 363 700 ton ve ortalama verim 159 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemin

ortalama satış fiyatı ise 1,81 TL/kg olarak gerçekleşmiştir. Çizelge 38’de GAP Bölgesi kırmızı

mercimek ekim alanları, üretim miktarları, ortalama verim ve satış değerleri verilmiştir.

Çizelge 38 verilerine göre GAP Bölgesi kırmızı mercimek ekim alanları yıllara göre artan ve

azalan dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 2 215 422 dekar,

ortalama üretim miktarı 352 151 ton ve ortalama verim 151 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir.

Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,88 TL/Kg olarak gerçekleşmiştir.

65


Çizelge 38. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası kırmızı mercimek ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 2 071 308 415 547 174 1,55

2011 1 873 945 372 379 183 1,40

2012 2 081 356 402 246 177 1,21

2013 2 515 905 385 051 144 1,22

2014 2 252 066 315 466 139 1,60

2015 2 009 955 331 574 163 1,98

2016 2 279 114 334 150 137 2,48

2017 2 567 220 384 911 133 2,45

2018 2 274 966 290 280 134 2,32

2019 2 228 387 289 907 127 2,63

Çizelge 39 da Şanlıurfa’nın kırmızı mercimek ekim alanları, üretim miktarı, ortalama verim ve

satış değerleri yer almaktadır. Çizelge 39 verilerine göre Şanlıurfa kımızı mercimek ekim

alanları yıllara göre artan ve azalan dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama

ekim alanı 969 497 dekar, ortalama üretim miktarı 121 783 ton ve ortalama verim 132 kg/dekar

olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,89 TL/Kg olarak

gerçekleşmiştir.

Çizelge 39. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası kımızı mercimek ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 757 470 136 384 180 1,41

2011 745 569 144 356 194 1,18

2012 814 320 151 692 186 1,12

2013 1 187 737 165 009 139 1,20

2014 1 137 327 104 204 94 1,49

2015 993 279 129 732 131 1,95

2016 1 059 032 96 086 94 2,58

2017 1 120 617 127 029 113 2,63

2018 929 902 72 053 89 2,60

2019 949 719 91 287 96 2,73

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2018 yılı kırmızı mercimek ihracat, ithalat ve dış

ticaret dengesi verileri Çizelge 40’da verilmiştir. 2019 yılı verileri henüz mevcut değildir.

Çizelge 40. Türkiye’nin kırmızı mercimek dış ticaret verileri

Yıl İthalat (Ton) İhracat (Ton) Dış Ticaret Dengesi (Ton)

2010 229 198 190 243 -38 955

2011 216 867 224 168 7 301

2012 104 994 178 090 73 096

2013 232 922 191 359 -41 563

2014 291 311 183 851 -107 460

2015 310 227 235 710 -74 517

2016 361 313 259 430 -101 883

2017 287 798 242 664 -45 134

2018 318 254 341 021 22 767

Anılan dönemde Türkiye’nin ortalama ithalatı 261 432 ton iken, ortalama ihracatı 227 393 ton

ve dış ticaret açığı ortalaması 34 039 ton olarak gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle Türkiye

anılan dönem ortalaması itibariyle ithalatçı konumdadır.

66


3.1.6. Kırmızı Biber

Dünya kırmızıbiber (Chillies and peppers, dry) ekim alanı, üretim ve verim miktarı en son FAO

verisi 2018 yılına ait olup, ilk on ülke ve Türkiye Çizelge 41’de yer almaktadır (FAO, 2020).

Türkiye, ekim alanları açısından dünyada 23. sırada, üretim miktarı açısından 26. sırada ve

verim açısından ise 35. sıradadır.

Çizelge 41. 2018 yılı Dünya kırmızıbiber (Chillies and peppers, dry) ekim alanı, verim ve üretim miktarları

Sıra Alan (Bin ha) Sıra Verim (kg/ha) Sıra Üretim miktarı (Bin ton)

1 Hindistan 781 737 1 Fas 19.356 1 Hindistan 1.808

2 Etiyopya 152 642 2 Jamaika 14.405 2 Çin 321

3 Myanmar 107 551 3 Cabo Verde 12.638 3 Etiyopya 294

4 Bangladeş 101 072 4 Réunion 9.668 4 Tayland 247

5 Tayland 91 675 5 Macaristan 9.582 5 Pakistan 148

6 Vietnam 70 922 6 Nijer 9.561 6 Bangladeş 141

7 Pakistan 65 275 7 Bosna Hersek 8.953 7 Myanmar 130

8 Romanya 56 465 8 Gana 7.526 8 Fildişi Sahili 117

9 Çin 47 753 9 Senegal 7.335 9 Gana 115

10 Nijerya 40 225 10 Çin 6.728 10 Vietnam 102

23 Türkiye 5 974 35 Türkiye 2.393 26 Türkiye 14,3

TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’de ekilen salçalıkkapya

kırmızıbiber alanları, üretim miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge 42’de

yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 42. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanı, üretim, verim ve satış

değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/Kg)

2010 327 066 782 173 2 391 0,92

2011 291 327 730 493 2 507 1,14

2012 298 553 748 422 2 507 0,97

2013 300 562 814 372 2 709 0,73

2014 298 351 829 809 2 781 0,76

2015 308 417 879 775 2 853 0,96

2016 325 584 957 030 2 939 0,98

2017 333 132 1 107 713 3 325 1,09

2018 346 248 1 128 060 3 258 1,47

2019 372 775 1 234 423 3 311 2,16

Çizelge 42 verilerine göre on yıllık dönemde salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanları hafif

dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 320 202 dekar, ortalama

üretim miktarı 921 227 ton ve ortalama verim 2 858 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan

dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,12 TL/kg olarak gerçekleşmiştir. TÜİK verilerine göre, 2010

ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’de ekilen dolmalık biber alanları, üretim

miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge 43’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

67


Çizelge 43 verilerine göre on yıllık dönemde dolmalık biber ekim alanları dalgalı azalan bir

seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 147 499 dekar, ortalama üretim miktarı

392 679 ton ve ortalama verim 2 683 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama

satış fiyatı ise 1,44 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 43. Türkiye’de 2010-2019 yılları arası dolmalık biber ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 165 993 387 626 2 335 1,12

2011 158 400 364 930 2 304 1,21

2012 157 876 383 213 2 427 1,13

2013 155 091 398 470 2 569 1,32

2014 151 025 391 009 2 589 1,08

2015 143 626 393 109 2 737 1,34

2016 147 145 418 435 2 844 1,37

2017 141 534 420 904 2 974 1,50

2018 131 351 397 175 3 024 1,82

2019 122 952 371 918 3 025 2,54

Çizelge 44’de GAP Bölgesi salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanları, üretim miktarları,

ortalama verim ve satış değerleri verilmiştir. Çizelge 44 verilerine göre GAP Bölgesi salçalıkkapya

kırmızı ekim alanları yıllara göre artan ve azalan dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan

dönemin ortalama ekim alanı 69 330 dekar, ortalama üretim miktarı 164 030 ton ve ortalama

verim 2 341 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,16

TL/Kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 44. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanı, üretim, verim ve satış

değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/Kg)

2010 81 547 143 474 1 759 0,74

2011 50 116 95 071 1 897 0,94

2012 53 428 91 114 1 705 0,87

2013 65 078 156 573 2 406 0,97

2014 71 639 179 987 2 512 0,98

2015 72 482 193 224 2 666 1,01

2016 76 429 198 388 2 596 1,07

2017 67 558 179 355 2 655 1,25

2018 68 765 183 984 2 676 1,13

2019 86 260 219 134 2 540 2,62

TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde GAP Bölgesinde ekilen

dolmalık biber alanları, üretim miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge 45’de yer

almaktadır (TÜİK, 2020a). Çizelge 45 verilerine göre on yıllık dönemde dolmalık biber ekim

alanları dalgalı azalan bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 24 333 dekar,

ortalama üretim miktarı 38 883 ton ve ortalama verim 1608 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir.

Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,18 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.

68


Çizelge 45. GAP Bölgesi 2010-2019 yılları arası dolmalık biber ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton) Ortalama verim (kg/dekar) Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 29 966 44 225 1 476 0,83

2011 26 655 40 949 1 536 1,03

2012 26 788 39 243 1 465 1,00

2013 24 349 37 021 1 520 0,99

2014 24 191 37 506 1 550 1,01

2015 23 679 38 962 1 645 1,11

2016 24 010 39 771 1 656 1,33

2017 23 969 41 466 1 730 1,37

2018 21 175 38 733 1 829 1,49

2019 18 549 30 954 1 669 1,59

Çizelge 46’da Şanlıurfa’nın salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanları, üretim miktarları,

ortalama verim ve satış değerleri verilmiştir.

Çizelge 46. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası salçalık-kapya kırmızıbiber ekim alanı, üretim, verim ve satış

değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim Satış Fiyatı

(kg/dekar)

(TL/Kg)

2010 25 795 47 842 1 855 0,77

2011 24 825 46 053 1 855 0,98

2012 26 860 53 853 2 005 0,94

2013 30 680 87 840 2 863 0,81

2014 35 824 109 349 3 052 0,95

2015 36 392 110 449 3 035 1,06

2016 33 540 100 401 2 993 1,17

2017 33 008 99 272 3 008 1,10

2018 34 009 102 776 3 022 1,66

2019 50 371 134 896 2 678 2,23

Çizelge 46 verilerine göre Şanlıurfa’nın salçalık-kapya kırmızı ekim alanları yıllara göre artan

ve azalan dalgalı bir seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 33 130 dekar,

ortalama üretim miktarı 89 273 ton ve ortalama verim 2 637 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir.

Anılan dönemin ortalama satış fiyatı ise 1,17 TL/Kg olarak gerçekleşmiştir. TÜİK verilerine

göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Şanlıurfa’da ekilen dolmalık biber alanları,

üretim miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge 47’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 47. Şanlıurfa’nın 2010-2019 yılları arası dolmalık biber ekim alanı, üretim, verim ve satış değerleri

Yıl Alan (Dekar) Üretim miktarı (ton)

Ortalama verim

(kg/dekar)

Satış Fiyatı (TL/Kg)

2010 10 318 17 131 1 660 0,91

2011 11 582 18 863 1 629 1,08

2012 9 857 16 136 1 637 0,99

2013 6 039 10 250 1 697 0,86

2014 5 544 9 489 1 712 0,69

2015 5 584 11 342 2 031 0,74

2016 5 580 11 208 2 009 0,75

2017 5 543 13 205 2 382 0,78

2018 5 555 13 225 2 381 0,74

2019 1 438 3 286 2 285 0,93

Çizelge 47 verilerine göre on yıllık dönemde dolmalık biber ekim alanları dalgalı azalan bir

seyir izlemektedir. Anılan dönemin ortalama ekim alanı 6 704 dekar, ortalama üretim miktarı

69


12 414 ton ve ortalama verim 1 942 kg/dekar olarak gerçekleşmiştir. Anılan dönemin ortalama

satış fiyatı ise 0,85 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2018 yılı kırmızıbiber ihracat, ithalat ve dış ticaret

dengesi verileri Çizelge 48’de verilmiştir. 2019 yılı verileri henüz mevcut değildir.

Çizelge 48. Türkiye’nin kırmızıbiber dış ticaret verileri

Yıl İthalat (Ton) İhracat (Ton) Dış Ticaret Dengesi (Ton)

2010 1 292 177 871 176 579

2011 2 082 144 855 142 773

2012 1 602 159 397 157 795

2013 788 164 864 164 076

2014 859 171 166 170 307

2015 1 538 192 874 191 336

2016 1 391 198 014 196 623

2017 2 532 218 789 216 257

2018 1 961 206 558 204 597

Anılan dönemde Türkiye’nin ortalama ithalatı 1 561 ton iken, ortalama ihracatı 181 599 ton ve

dış ticaret fazlası ortalaması 180 038 ton olarak gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle Türkiye

anılan dönem ortalaması itibariyle ihracatçı konumdadır.

3.1.7. Antep Fıstığı

Dünya fıstık ekim alanı, üretim ve verim miktarı en son FAO verisi 2018 yılına ait olup, ilk on

ülke ve Türkiye Çizelge 49’da yer almaktadır (FAO, 2020). Türkiye, ekim alanları, üretim

miktarı ve verim açısından 3. sıradadır.

Çizelge 49. 2018 yılı Dünya fıstık ekim alanı, verim ve üretim miktarları

Sıra Alan (Bin ha) Sıra Verim (kg/ha) Sıra Üretim miktarı (Bin ton)

1 İran 825,29 1 ABD 4191 1 İran 551,31

2 ABD 106,84 2 Pakistan 3825 2 ABD 447,70

3 Türkiye 70,09 3 Türkiye 3424 3 Türkiye 240,00

4 Suriye 59,90 4 Çin 3284 4 Çin 74,83

5 İspanya 29,39 5 Ürdün 2751 5 Suriye 28,80

6 Tunus 29,30 6 Azerbaycan 2722 6 Yunanistan 8,56

7 Çin 22,79 7 Yunanistan 1886 7 İspanya 8,28

8 Madagaskar 7,98 8 Kırgızistan 1507 8 İtalya 3,86

9 Yunanistan 4,54 9 Afganistan 1265 9 Madagaskar 3,17

10 İtalya 3,82 10 Avustralya 1030 10 Afganistan 2,73

TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’deki meyve veren,

meyve vermeyen fıstık ağaç sayıları, üretim miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları Çizelge

50’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a). Çizelge 50 verilerine göre Türkiye’de fıstık ağaç sayısında

ve ekim alanlarında düzenli bir artış olduğu gözlenmektedir. TÜİK verilerine göre anılan

dönemin ortalama meyve veren ağaç sayısı 40 763 bin, meyve vermeyen ağaç sayısı 14 637

bin, meyve veren ve vermeyen ağaç sayısı ortalaması 55 400 bin, üretim miktarı 127 560 ton,

ortalama kuru kabuklu verim 2,36 kg/ağaç, ortalama meyve veren ağaç başına kuru kabuklu

verim 3,2 kg ve ortalama satış fiyatı ise 18.13 TL/kg olarak gerçeklemiştir. GAP Bölgesi

verileri Çizelge 51’de yer almaktadır.

70


Çizelge 50. Türkiye antep fıstığı ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri

Yıl

Meyve

veren Ağaç

(Bin)

Meyve

vermeyen

Ağaç (Bin)

Toplam

Ağaç

(Bin)

Üretim

Miktarı

(Ton)

Ortalama

Verim

(ağaç/kg)

Ortalama

Verim

(meyve veren

ağaç/kg)

Satış

Fiyatı

(TL/kg)

2010 29 617 10 562 40 179 128 000 3,19 4,32 11,07

2011 30 868 10 419 41 287 112 000 2,71 3,63 11,19

2012 37 150 12 428 49 578 150 000 3,03 4,04 10,08

2013 38 116 12 006 50 122 88 600 1,77 2,32 11,23

2014 39 330 11 153 50 483 80 000 1,58 2,03 19,12

2015 40 597 11 633 52 230 144 000 2,76 3,55 17,46

2016 42 570 17 193 59 763 170 000 2,84 3,99 15,79

2017 47 766 19 460 67 226 78 000 1,16 1,63 19,61

2018 49 558 20 529 70 087 240 000 3,42 4,84 29,62

2019 52 061 20 984 73 045 85 000 1,16 1,63 36,11

Çizelge 51 verilerine göre GAP Bölgesinde fıstık ağaç sayısında ve ekim alanlarında düzenli

bir artış olduğu gözlenmektedir. TÜİK verilerine göre anılan dönemin ortalama meyve veren

ağaç sayısı 37 807 142, meyve vermeyen ağaç sayısı 13 744 106, meyve veren ve vermeyen

ağaç sayısı ortalaması 51 551 247, üretim miktarı 116 885 ton, ortalama kuru kabuklu verim

2,34 kg/ağaç, ortalama meyve veren ağaç başına kuru kabuklu verim 3,17 kg ve ortalama satış

fiyatı ise 15.49 TL/kg olarak gerçeklemiştir. Şanlıurfa’nın fıstık verileri Çizelge 52’de yer

almaktadır.

Çizelge 51. GAP Bölgesi fıstığı ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri

Yıl

Meyve

veren Ağaç

Meyve

vermeyen

Ağaç

Toplam

Ağaç

Üretim

Miktarı

(Ton)

Ortalama

Verim

(ağaç/kg)

Ortalama

Verim (meyve

veren ağaç/kg)

Satış

Fiyatı

(TL/kg)

2010 26 335 730 9 322 514 35 658 244 117 012 3,28 4,44 10,64

2011 27 596 975 9 191 826 36 788 801 99 679 2,71 3,61 9,19

2012 33 819 737 11 338 116 45 157 853 136 146 3,01 4,03 10,09

2013 34 838 913 11 122 776 45 961 689 75 236 1,64 2,16 9,73

2014 36 229 534 10 226 156 46 455 690 69 452 1,50 1,92 15,17

2015 37 590 711 10 776 954 48 367 665 134 581 2,78 3,58 9,49

2016 39 690 607 16 384 241 56 074 848 156 766 2,80 3,95 15,19

2017 44 875 188 18 663 881 63 539 069 69 267 1,09 1,54 10,44

2018 47 682 511 20 077 918 67 760 429 232 767 3,44 4,88 29,32

2019 49 411 511 20 336 674 69 748 185 77 947 1,12 1,58 35,69

Çizelge 52 verilerine göre Şanlıurfa’da fıstık ağaç sayısında ve ekim alanlarında düzenli bir

artış olduğu gözlenmektedir. TÜİK verilerine göre anılan dönemin ortalama meyve veren ağaç

sayısı 13 792 237, meyve vermeyen ağaç sayısı 6 103 891, meyve veren ve vermeyen ağaç

sayısı ortalaması 19 896 128, üretim miktarı 43 335 ton, ortalama kuru kabuklu verim 2,24

kg/ağaç, ortalama meyve veren ağaç başına kuru kabuklu verim 3,22 kg ve ortalama satış fiyatı

ise 16,66 TL/kg olarak gerçeklemiştir.

71


Çizelge 52. Şanlıurfa’nın fıstığı ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri

Yıl

Meyve

veren Ağaç

Meyve

vermeyen

Ağaç

Toplam

Ağaç

Üretim

Miktarı

(Ton)

Ortalama

Verim

(ağaç/kg)

Ortalama

Verim (meyve

veren ağaç/kg)

Satış

Fiyatı

(TL/kg)

2010 9 856 180 4 322 180 14 178 360 38 925 2,75 3,95 10,85

2011 10 719 050 4 889 345 15 608 395 36 619 2,35 3,42 10,71

2012 10 811 170 4 899 655 15 710 825 49 236 3,13 4,55 9,14

2013 11 018 310 4 667 535 15 685 845 30 574 1,95 2,77 10,48

2014 12 011 410 3 656 535 15 667 945 21 494 1,37 1,79 18,27

2015 12 843 690 4 348 102 17 191 792 47 848 2,78 3,73 15,74

2016 13 811 910 7 310 206 21 122 116 48 106 2,28 3,48 13,32

2017 18 300 486 9 318 546 27 619 032 28 507 1,03 1,56 15,92

2018 18 552 471 9 290 729 27 843 200 100 107 3,60 5,40 27,75

2019 19 997 693 8 336 076 28 333 769 31 931 1,13 1,60 34,37

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2018 yılı fıstık ihracat, ithalat ve dış ticaret dengesi

verileri Çizelge 53’de verilmiştir. 2019 yılı verileri henüz mevcut değildir. Çizelge 53 verilerine

göre anılan dönemde Türkiye’nin ortalama ithalatı 2 275 ton iken, ortalama ihracatı 11 567 ton

ve dış ticaret fazlası ortalaması 9 291 ton olarak gerçekleşmiştir. Bir başka deyişle Türkiye

anılan dönem ortalaması itibariyle ihracatçı konumdadır.

Çizelge 53. Türkiye’nin fıstık dış ticaret verileri

Yıl İthalat (Ton) İhracat (Ton) Dış Ticaret Dengesi (Ton)

2010 50 2 737 2 687

2011 58 3 172 3 114

2012 139 15 289 15 150

2013 277 5 633 5 356

2014 52 4 971 4 919

2015 118 13 887 13 769

2016 150 12 736 12 586

2017 218 6 575 6 357

2018 19 417 39 101 19 684

3.1.8. Nar

FAO verilerinde nar üretimine ait veri bulunamamıştır. Dünyada 300 bin hektardan fazla tarım

alanı nar ağacına tahsis edilmiş olup, küresel nar üretimi yaklaşık 3 milyon tondur. Başlıca nar

üreticisi ülkeler sırasıyla Hindistan, İran, Türkiye, Çin ve ABD'dir (Melgarejo-Sanchez et al,

2015). TÜİK verilerine göre, 2010 ile 2019 yılları arası on yıllık dönemde Türkiye’deki meyve

veren, meyve vermeyen nar ağaç sayıları, üretim miktarları, verim değerleri ve satış fiyatları

Çizelge 54’de yer almaktadır (TÜİK, 2020a).

Çizelge 54 verilerine göre Türkiye’de nar ağaç sayısında ve ekim alanlarında 2015 yılına kadar

düzenli bir artış, daha sonra da yatay seyir olduğu gözlenmektedir. TÜİK verilerine göre anılan

dönemin ortalama meyve veren ağaç sayısı 11 531 bin, meyve vermeyen ağaç sayısı 4 477 bin,

meyve veren ve vermeyen ağaç sayısı ortalaması 16 008 bin, üretim miktarı 403 222 ton,

ortalama verim 24,86 kg/ağaç, ortalama meyve veren ağaç başına verim 34,40 kg ve ortalama

satış fiyatı ise 1.11 TL/kg olarak gerçekleşmiştir. GAP Bölgesi nar verileri Çizelge 55’de yer

almaktadır.

72


Çizelge 54. Türkiye nar ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri

Yıl

Meyve

veren Ağaç

(Bin)

Meyve

vermeyen

Ağaç (Bin)

Toplam

Ağaç

(Bin)

Üretim

Miktarı

(Ton)

Ortalama

Verim

(ağaç/kg)

Ortalama

Verim (meyve

veren ağaç/kg)

Satış

Fiyatı

(TL/kg)

2010 6 431 5 679 12 110 208 502 17,22 32,42 1,36

2011 7 881 6 432 14 313 217 572 15,20 27,61 1,19

2012 10 011 5 789 15 800 315 150 19,95 31,48 0,96

2013 11 087 5 089 16 176 383 085 23,68 34,55 0,78

2014 11 756 6 034 17 790 397 335 22,33 33,80 0,99

2015 13 310 4 072 17 382 445 750 25,64 33,49 0,91

2016 13 859 3 482 17 341 465 200 26,83 33,57 0,89

2017 13 662 3 123 16 785 502 606 29,94 36,79 1,00

2018 13 574 2 645 16 219 537 847 33,16 39,62 1,26

2019 13 739 2 420 16 159 559 171 34,60 40,70 1,74

Çizelge 55 verilerine göre GAP Bölgesinde nar ağaç sayısında ve ekim alanlarında dalgalı bir

artış olduğu gözlenmektedir. TÜİK verilerine göre anılan dönemin ortalama meyve veren ağaç

sayısı 2 075 083, meyve vermeyen ağaç sayısı 1 002 845, meyve veren ve vermeyen ağaç sayısı

ortalaması 3 077 928, üretim miktarı 46 064 ton, ortalama verim 14,65 kg/ağaç, ortalama meyve

veren ağaç başına verim 22,15 kg ve ortalama satış fiyatı ise 1.29 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 55. GAP Bölgesi nar ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri

Yıl

Meyve

veren Ağaç

Meyve

vermeyen

Ağaç

Toplam

Ağaç

Üretim

Miktarı

(Ton)

Ortalama

Verim

(ağaç/kg)

Ortalama

Verim (meyve

veren ağaç/kg)

Satış

Fiyatı

(TL/kg)

2010 1 027 813 1 040 999 2 068 812 22 814 11,03 22,20 1,25

2011 1 157 297 1 258 509 2 415 806 25 567 10,58 22,09 1,06

2012 1 687 136 1 136 810 2 823 946 34 126 12,08 20,23 0,99

2013 1 937 200 989 095 2 926 295 46 780 15,99 24,15 1,09

2014 2 282 925 1 001 102 3 284 027 47 710 14,53 20,90 1,36

2015 2 378 768 1 017 483 3 396 251 51 790 15,25 21,77 1,26

2016 2 510 750 1 053 642 3 564 392 53 352 14,97 21,25 1,16

2017 2 461 003 996 230 3 457 233 57 570 16,65 23,39 1,25

2018 2 646 189 821 904 3 468 093 57 974 16,72 21,91 1,51

2019 2 661 753 712 675 3 374 428 62 961 18,66 23,65 1,96

Şanlıurfa’ya ait nar verileri Çizelge 56’da yer almaktadır. Çizelge 56 verilerine göre

Şanlıurfa’daki nar ağaç sayısında ve ekim alanlarında dalgalı bir artış olduğu gözlenmektedir.

TÜİK verilerine göre anılan dönemin ortalama meyve veren ağaç sayısı 683 676, meyve

vermeyen ağaç sayısı 339 434, meyve veren ve vermeyen ağaç sayısı ortalaması 1 023 111,

üretim miktarı 8 115 ton, ortalama verim 7,85 kg/ağaç, ortalama meyve veren ağaç başına verim

11,93 kg ve ortalama satış fiyatı ise 1.09 TL/kg olarak gerçeklemiştir.

73


Çizelge 56. Şanlıurfa nar ağaç sayısı, üretim miktarı, verim ve satış değerleri

Yıl

Meyve

veren Ağaç

Meyve

vermeyen

Ağaç

Toplam

Ağaç

Üretim

Miktarı

(Ton)

Ortalama

Verim

(ağaç/kg)

Ortalama

Verim (meyve

veren ağaç/kg)

Satış

Fiyatı

(TL/kg)

2010 402 285 394 832 797 117 4 930 6,18 12,25 0,99

2011 467 200 508 737 975 937 6 151 6,30 13,17 0,87

2012 508 040 472 642 980 682 6 255 6,38 12,31 0,74

2013 636 042 344 695 980 737 6 439 6,57 10,12 0,62

2014 652 642 335 125 987 767 7 913 8,01 12,12 0,87

2015 791 282 329 390 1 120 672 9 261 8,26 11,70 0,87

2016 835 301 325 102 1 160 403 9 489 8,18 11,36 0,85

2017 816 596 302 335 1 118 931 10 240 9,15 12,54 1,15

2018 884 909 191 977 1 076 886 10 016 9,30 11,32 2,00

2019 842 467 189 507 1 031 974 10 456 10,13 12,41 1,90

Türkiye’nin, TÜİK verilerine dayalı 2010-2018 yılı nar ihracat, ithalat ve dış ticaret dengesi

verileri Çizelge 57’de verilmiştir. 2019 yılı verileri henüz mevcut değildir.

Çizelge 57. Türkiye’nin nar dış ticaret verileri

Yıl İthalat (Ton) İhracat (Ton) Dış Ticaret Dengesi (Ton)

2010 142 67 514 67 372

2011 60 65 695 65 635

2012 179 99 276 99 097

2013 423 149 607 149 184

2014 254 144 659 144 405

2015 914 173 199 172 285

2016 584 173 824 173 240

2017 514 178 832 178 318

2018 1 776 203 248 201 472

Çizelge 57 verilerine göre anılan dönemde Türkiye’nin ortalama ithalatı 538 ton iken, ortalama

ihracatı 139 539 ton ve dış ticaret fazlası ortalaması 139 001 ton olarak gerçekleşmiştir. Bir

başka deyişle Türkiye anılan dönem ortalaması itibariyle net ihracatçı konumdadır.

3.2. Talep Tahmin Yöntemleri

Talep tahmin yöntemleri öznel (kişiye dayalı) değerlendirmelere ve sayısal verilere dayalı

olmalarına bağlı olarak temelde iki kategoriye ayrılmaktadır (Şahin, 2016).

a) Öznel değerlendirme ve tahmin yöntemleri:

Bu yöntemler üreticilerin ve varsa işletmenin pazarlama elemanlarının şahsi tecrübelerine,

gözlemlerine ve sezgilerine dayanarak yaptıkları tahminlerdir. Örneğin "Endüstriyel Pazar

Araştırması Yöntemi" öznel bir talep tahmini esasına dayanmaktadır. Endüstriyel pazar

araştırmasında Delphi Tekniği'nin kullanılması sıklıkla rastlanılan bir durumdur. Delphi

Tekniği ile tahmin yönteminde; ürüne ilişkin düşünce, yargı ve değerlendirmeleri öğrenilmek

istenen hedef kitle ürünün pazarlama ve dağıtım kanallarında fonksiyon icra eden pazarlama

elemanı, tüccar, toptancı ve ürünü işleyen endüstriyel üreticilerdir (Şahin, 2016). Ürüne ilişkin

ulusal ve uluslararası piyasaları güncel olarak takip edebilen bu kesimlerin ürün talebine ilişkin

düşünce ve değerlendirmeleri talep tahmininde bu tekniğin kullanılmasını kritik hale

getirmektedir.

74


Delphi Tekniği'nde, ürün konusunda uzman kişilerin düşünceleri, tekrarlayıcı özellik gösteren

anketler aracılığı ile belli bir noktada yoğunlaştırılır. Diğer bir anlatımla, bu uzmanların her

birine diğerlerinden habersiz olarak aynı sorular giderek daha spesifik ve belirgin hale

getirilerek sorulmaktadır. Sorulan hususlara dair alınan cevaplardan yola çıkılarak ürün ve ürün

talebi hakkındaki hâkim görüş ve tahmin belirlenir.

b) Sayısal verilere dayalı tahmin yöntemleri:

Geçmişteki gözlemlerden hareketle geleceği tahmin yöntemlerinden başlıcaları Zaman Serisi

Analizi Yöntemleridir (Küçük, 2015). Politika yapıcıların herhangi bir konudaki stratejik

kararları genellikle ekonometrik analizlerden elde edilen tahminlere dayanmaktadır

(Kirchgassner ve Wolters, 2007). İktisadi tahminler elde etmek amacıyla da çoğunlukla

geçmişteki gözlem serilerinin ihtiva ettiği bilgilerin kullanıldığı zaman serileri analizi kullanılır

(Adhikari ve Agrawal, 2013).

Zaman serileri, belli bir dönemde elde edilen değişkenlerin gözlemlenebilen sıralı/ardışık

değerleridir. Belli bir dönemde doğal bir sıralamaya sahip olan gözlem serileri, aylık,

mevsimlik, yıllık gibi düzenli zaman aralıklarına sahip olması durumunda zaman serisi olarak

kabul edilmektedir (Lutkepohl, 2004). Zaman serileri, iktisat, işletme, mühendislik, jeofizik, tıp

ve tarım gibi çok farklı disiplinlere ilişkin alanlardan temin edilebilmektedir (Wei, 2006).

Zaman serileri analizi ise, mevcut bir zaman serisinin uygun bir modele uyarlanması ve

geçmişteki gözlem değerlerine uyan parametrelerin tahmin edilmesi surecini esas almaktadır.

Serinin doğasının anlaşılmasına yönelik çalışmaları da kapsayabilen zaman serileri analizi,

geleceğin tahmin edilebilmesini ve belirli olayların simule edilmesini sağlayan bir yöntemdir

(Adhikari ve Agrawal, 2013).

Zaman serisi analizi yöntemlerinden başlıcaları; Üssel Düzeltme Yöntemi, Hareketli

Ortalamalar Yöntemi, Otoregresif Bütünleşik Hareketli Ortalama (ARIMA) Modeli, Vektor

Otoregresyon (VAR) Modeli ve Doğrusal Grafik Tahmin Yöntemi gibi tekniklerdir.

Neredeyse bütün disiplinlere ilişkin alanlardan elde edilen geçmişteki gözlem değerlerine

kolayca uygulanabilen yöntemlerden biri Doğrusal Grafik Tahmin Yöntemidir.

Doğrusal Grafik Tahmin Yöntemi: Bu yöntemde, yakın geçmişe ve bugüne ait verilerin

gelecekte esaslı değişimlere uğramadan devam edeceği varsayılır. Talep trendinde esaslı

değişiklik beklenmez. Tahmini yapılacak zaman serisinin geçmişe ait değerleri grafik üzerinde

çizgiyle gösterilir. Gelecek yıllara ait tahminlerde bulunulur ve çizgi geleceği de temsil edecek

şekilde uzatılır (Şahin, 2016).

Doğrusal grafik analizinde geçmiş yıllara ait talep değerleri, Y=a+bX şeklinde içiminde

doğrusal bir denklem ile modelleştirilir. Başka bir ifadeyle, geçmişin değerlerinin doğrusal bir

trend gösterdiği varsayılır ve buna uyabilecek en iyi Y=a+bX doğrusunu saptamak için en küçük

kareler yöntemiyle a ve b katsayıları hesaplanır.

75


3.3. Pamuk Pazar Analizi

Her iki araştırma sahasında da baskı olan ve en fazla su tüketim değerine sahip olan ürün

pamuktur. Bundan dolayı pamuk bitkisi diğer ürünlerden ayrıcalıklı olarak daha detaylı analiz

edilmiştir.

Tarım ve gıda ürünleri pazarlarında üreticiler, tarıma dayalı sanayi işletmeleri ve perakende

sektörü arasında artan rekabetin analizi son yıllarda daha fazla ilgi görmektedir. Özellikle 2007-

2008'deki küresel gıda krizi, politika yapıcıların pazar dinamiklerini kontrol eden piyasa

güçlerine karşı ilgisi de artırmıştır. Hükümetler ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

(OECD), Dünya Bankası ile Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)

gibi uluslararası kuruluşlar, pazarlarda hâkimiyet kurmaya başlayan firma ve ülkelerin piyasa

güçlerini kötüye kullanmasına karşı tedbirler geliştirmeye gayret göstermektedirler

(Perekhozhuk, et al, 2017). Bununla birlikte uluslararası zirai ürün pazarlarının ne denli

oynaklık gösterdiği ve değişken bir yapıda olduğu da bilinmektedir. Bu değişkenliğin arz yönlü

kaynağı; pazarlara arz edilen ürün miktarının, yıldan yıla değişen ve öngörülmesi pek mümkün

olmayan iklim koşulları ile birlikte değişen diğer doğal faktörlere bağımlı olmasıdır. Zirai ürün

arzının değişen fiyatlara karşı gösterdiği gecikmeli tepkiyi yansıtan dalgalı ürün çıktısı, zirai

ürün pazarlarında belirsizliğin şiddetini artırabilmektedir (Tangermann, 2014).

2019 Yılı itibariyle Harran Ovası GAP sulama sahalarında toplam ekim alanı 166.795 hektar

olup, bu alanların %89,49’u pamuk üretimine tahsis edilmiştir. Yine 2019 yılında Yaylak

sulama sahalarında toplam ekim alanları 21.223,4 hektar olarak hesaplanmış olup bu dönem

itibariyle %37,85’inde pamuk üretimi yapılmıştır. Pamuk, proje araştırma sahalarında açık ara

tarla bitkileri ürünleri içinde baskın ürün konumundadır. Küresel ekonominin temel ticari

ürünlerinden biri olan pamuk (Küçük ve Issı, 2019; Küçük ve Aydoğdu, 2020), lifi ve

tohumuyla gıda ve tekstil endüstrilerinde oluşturduğu değer zinciriyle önemli ölçüde istihdam

imkânı ve katma değer sağlayan, stratejik bir üründür (Guitchounts, 2014; Küçük ve Aydoğdu,

2020). Küresel tekstil elyafı üretim zincirinde kullanılan pamuğun tüketimi yılda ortalama 24.6

milyon tona ulaşmakta, küresel tekstil değer zincirinden yılda ortalama 400 milyar USD gelir

elde edilmektedir. Sentetik liflerin daha çok kullanılmaya başlamasıyla birlikte pamuğun

küresel tekstil elyafı pazarındaki payı %30’lar seviyesine gerilemiştir. Buna karşılık pamuk,

tekstilde kullanılan başlıca doğal elyaf olmayı sürdürmekte ve küresel pamuk üretimi düşük

oranda da olsa yükselen bir trend göstermeye devam etmektedir. Üretim hacmindeki bu artış,

tarımsal teknolojilerdeki gelişmeler kadar, pamuğun sentetik liflerle nispi harmanlanmasına

dair zorunluluktan kaynaklanan talebin devam etmesine de dayanmaktadır (Küçük, 2015b).

Muhtelif politika araçları kullanılarak hem arz ve hem de talep yönüyle uluslararası pazarlarda

en fazla müdahaleye maruz kalan emtianın pamuk olduğu değerlendirilmektedir. Çin’in üretimi

teşvik eden olağanüstü desteklemeleri, stok politikası ve Çin ile birlikte Hindistan’ın kullandığı

biyoteknolojiye dayalı büyük miktarlardaki pamuk arzı (küresel arzın yaklaşık %55’i), pamuk

fiyatlarının diğer uluslararası emtia fiyatlarıyla beraber bir seyir izlemesine engel teşkil

etmektedir (Baffes, 2011). Bu faktörlerin yanı sıra ABD ve AB gibi ülkeler tarafından pamuk

sektörüne sağlanan muazzam destekler, uluslararası pamuk fiyatlarını baskı altında tutmaya

devam etmekte ve rekabetçi potansiyeline sahip gelişmekte olan ülke üreticilerinin küresel

pazarlara girebilmesine mani olmaktadır (Jales, 2010; Küçük, 2015a).

Dünya pamuk verimi ortalamalarından daha düşük bir verime sahip ancak, dünyanın en büyük

pamuk ekim alanlarına sahip Hindistan’ın verim seviyesini yükseltmesi durumunda dünya

pazarlarına arz edilen pamuk miktarının da önemli ölçüde artacağı beklenmektedir. Küresel

76


pamuk ticaretini belirli hükümlerle disiplin altına almaya çalışan DTÖ üyesi ABD, AB gibi

etkin üretici ve ihracatçı ülkeler, pamuk üreticilerini korumak için ekonomik ve siyasi güce

dayalı politika araçları geliştirebilmektedirler. Bunun yanı sıra dünyanın en büyük pamuk

üreticisi, tüketicisi ve ithalatçısı sıfatlarına sahip olan Çin, aynı zamanda dünyanın en büyük

tekstil üreticisi ve ihracatçısıdır. Çin, bu konumuyla uluslararası pamuk pazarlarını önemli

ölçüde etkileyebilen politika araçları geliştirmekte ve küresel ölçekte fiyat belirleyici bir rol

oynayabilmektedir (Küçük, 2015a).

Küresel pamuk ekim alanları ve üretim hacminin 2020/21 sezonunda, %7 oranında azaldığı

değerlendirilmektedir. Covid-19 salgın sürecinde tüm dünyada alınan tedbir ve kısıtlamalar

neticesinde 2019/20 sezonunda dünya pamuk tüketimi ve ticaretinin azaldığı, buna mukabil

stokların arttığı müşahede edilmiştir. 2019/20 sezonunun sonunda toparlanmaya başlayan

dünya pazarlarında 2020/21 sezonu için küresel üretim tahmini 24,3 milyon ton, tüketim

tahmini 24,8 milyon tondur. 2021/22 sezonu için yapılan değerlendirmelere göre bir önceki

sezon artan dünya pamuk fiyatlarına bağlı olarak pamuk ekim alanlarının %3,5, üretiminin ise

verimdeki artışla beraber yaklaşık %4,7 oranında artacağı tahmin edilmektedir (Şekil 41)

(TEPGE, 2021).

Şekil 41. Küresel pamuk üretiminde başlıca ülkelerin aldığı paylar (%)(TEPGE, 2021)

Uluslararası Pamuk İstişare Kurulu (ICAC)’nun 2020/21 tahminlerine göre dünya pamuk

üretiminde söz sahibi olan Hindistan, Çin, ABD, Brezilya, Pakistan, Türkiye ve Özbekistan

pamuk ekim alanlarının %77’sini, pamuk üretiminin ise %83’ünü ellerinde

bulundurmaktadırlar (Şekil 42).

Şekil 42. Küresel pamuk ihracatından başlıca ülkelerin aldığı paylar, 2020/21 (%) (TEPGE, 2021)

77


Dünya pamuk ihracatının yaklaşık %83’ü yukarıdaki beş ülke tarafından yapılırken, en büyük

payı yaklaşık %35 ile ABD almaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi iktisaden gelişmiş

ülkelerde ücretler yüksek seviyelerde seyretmekte olduğundan emek yoğun sektörler olan

tekstil ve hazır giyim endüstrilerinin bu tür ülkelerde mevcudiyetlerini sürdürmeleri mümkün

değildir. ABD gibi ülkeler ulusal pamuk üreticilerini korumak adına tarımsal desteklemeler

yanında ihracat teşvikleri, ithalatçı ülkelere koşullu fon sağlanması gibi finansal koruma

araçları da kullanmaktadır.

ICAC verilerine göre dünya pamuk tüketiminin ve ithalatının %82’si Çin, Hindistan, Pakistan,

Türkiye, Vietnam ve Bangladeş gibi tekstil ve hazır giyim endüstrilerinde etkin olan ülkeler

tarafından gerçekleştirilmiştir (Şekil 43).

Şekil 43. Küresel pamuk ithalatından başlıca ülkelerin aldığı paylar, 2020/21 (%) (TEPGE, 2021)

Bangladeş, Endonezya ve Vietnam gibi ülkeler ise hemen hemen hiç pamuk üretmedikleri halde

tekstil ve hazır giyim sektörlerine girdi tedariki sağlayabilmek için birer küresel pamuk pazarına

dönüşmüşlerdir. Tekstil ve hazır giyim endüstrisi, Türkiye ekonomisinin önde gelen

sektörlerinden biri olmaya devam etmektedir. Bu endüstrinin temel girdisini oluşturan pamuk

da Türkiye için stratejik önemini sürdürmektedir. 2020/2021 döneminde Türkiye yurt içi pamuk

tüketiminin 1,6 milyon ton, 2021/22 döneminde hafif bir yükselişle 1,65 milyon ton olacağı

tahmin edilmektedir.

Türkiye'de başlıca üç büyük pamuk üretim bölgesi bulunmaktadır. Bunlardan ilki, ülkenin

batısında, ağırlıklı olarak Aydın ve İzmir illeri civarında Ege bölgesidir. İkincisi, Doğu Akdeniz

bölgesinde Adana ilinin güney kesiminde yer alan Çukurova bölgesidir. Çukurova, geleneksel

olarak Türkiye için bir pamuk üretim alanı olmuştur, ancak son on yılda narenciye ihracatının

daha kolay olması nedeniyle birçok pamuk tarlasının yerini narenciye bahçeleri almıştır.

Çiftçiler narenciye alanını artırmanın yanı sıra alternatif olarak buğday, mısır ve soya fasulyesi

üretmeye başlamış ve pamuk ekim alanları azalmaya başlamıştır. Türkiye’nin üçüncü ve en

büyük pamuk üretim alanı Güneydoğu Anadolu Projesi'nin sulama sahalarıdır (USDA, 2021).

TEPGE (2021) verilerine göre 2020/21 sezonunda Türkiye’de 656 bin ton lif pamuğa karşılık

gelen 1,77 milyon ton kütlü pamuk üretilmiştir. Bu üretim hacminin %85’i Şanlıurfa, Aydın,

Diyarbakır, Hatay, Adana ve İzmir illerinde gerçekleşmiştir. Üretilen lif pamuğun 333 bin tonu

GAP bölgesinde, 195 bin tonu Ege Bölgesi’nde ve 123 bin tonu Çukurova Bölgesi’nde

gerçekleşmiştir.

78


Türkiye, 2020 yılında 147 milyon USD değerinde 81 bin ton lif pamuk ihracatı

gerçekleştirmiştir. Pamuk ihracatı en fazla AB ülkelerine özellikle İtalya, Almanya, Polonya,

Hollanda, Yunanistan’a gerçekleştirilmiştir (Şekil 44).

Şekil 44. Türkiye pamuk ihracatının ülkelere dağılımı-2020 (%) (TEPGE, 2021)

Türkiye, 2020 yılında 1,6 milyar USD değerinde 1,057 milyon ton lif pamuk ithalatı

gerçekleştirmiştir. Pamuk ithalatının yaklaşık %71’i ABD, Brezilya ve Yunanistan’dan

yapılmıştır (Şekil 45).

Şekil 45. Türkiye pamuk ithalatının ülkelere dağılımı-2020 (%) (TEPGE, 2021).

TÜİK verilerine göre, yurt içi, 2021 yılında (ilk beş ay verileri) ortalama kütlü pamuk üretici

fiyatları, 2020 yılı aynı dönemine (ilk beş ay) kıyasla yaklaşık %31 oranında artmış ve 3,98

TL/kg olarak gerçekleşmiştir. 2021 Mayıs ayında 4,02 TL/kg olarak oluşan üretici fiyatı bir

önceki yılın aynı ayına göre %44 nispetinde artmıştır. İzmir Ticaret Borsası (İTB) 41 Renk

ortalama lif pamuk fiyatı ise ilk beş ayda 2020 yılının aynı dönemine nispeten %57 artarak

16,08 TL/kg olarak gerçekleşmiştir (Şekil 46).

79


Şekil 46. Türkiye yurtiçi pamuk fiyatları (2017-2021) Kaynak: TEPGE, 2021; TÜİK, İzmir Ticaret Borsası

(İTB). (2021 yılı İTB ve üretici fiyatı verileri ilk 5 aylık ortalama)

TEPGE (2021) verilerine göre Türkiye’de kütlü pamuk üretimi için 2020 yılında üreticilere

1,10 TL/kg fark ödemesi desteği, 40 TL toprak analizi desteği, 62 TL/da mazot desteği, 8 TL/da

gübre desteği, 40 TL/da organik tarım desteği sağlanmıştır. 2016-2020 dönemi 5 yıllık süreçte

Türkiye’de pamuk üretimine verilen desteklerin artmakta olduğu görülmektedir (Şekil 47).

Şekil 47. Türkiye pamuk üretimi destekleri (2016-2020) Kaynak: TOB verilerinden TEPGE hesaplamaları.

Şekil 48’de ki pariteler, 2020 yılında 1 kg (kütlü) pamuk ile 2,38 kg gübre, 0,50 lt mazot, 0,17

kg tohum alınabildiğini göstermektedir. Pamuk fiyatına zirai destekler dâhil edildiğinde ise aynı

yılda 1 kg kütlü pamuk ile %40 nispetinde gübre, %42 nispetinde mazot, %47 nispetinde tohum

fazla alınabilmektedir. 2016-2020 periyodundaki 5 yıllık süreçte kütlü pamuk çiftçi fiyatı %79,

destekler %61 nispetinde artarken, gübre fiyatı %142, mazot fiyatı %58, tohum fiyatı ise %149

artmıştır.

Şekil 48. Türkiye pamuk üreticilerinin eline geçen gelir/girdi pariteleri (2016-2020) Kaynak: TOB ve TÜİK

verilerinden TEPGE hesaplamaları (TEPGE, 2021)

80


Yapılan kaşılaştırmalara göre yıllara göre pamuğa verilen destek miktarları artışlar göstermiştir

(Şekil 49).

Şekil 49. Pamuğa verilen desteklerin yıllara göre değişimi

Yıllara bağlı olarak pamuğa verilen desteklemelerin miktarlarının artış göstermesine karşın,

verilen desteklerin maliyetleri karşılama oranları azalmaktadır (Şekil 50). Bir başka ifadeyle

verilen destekleme artışları, maliyet artışlarının altında kalmıştır.

Şekil 50. Pamuk desteklerinin maliyetleri karşılama oranları

3.3.1. Pamuk Pazar Analizi Değerlendirmesi, Sonuç ve Öneriler

Pamuk lifiyle tekstil ve hazır giyim endüstrilerinin yanı sıra tohumunu (çiğit) girdi olarak

kullanan yağ endüstrisi aracılığıyla ülkelerin ekonomik kalkınma süreçlerinin başlangıç

aşamalarında emek, doğal kaynaklar ve kapital gibi iktisadi faktörlerin istihdamını tatminkâr

seviyede sağlayabilmekte ve bu yönüyle ekonomik büyüme sürecinde anahtar bir rol

üstlenebilmektedir. Benzer süreçleri yaşayan ülke örneklerine bakıldığında; pamuğun işlenmesi

aşamaları dâhil emek yoğun bir özellik arz eden tekstil ve hazır giyim endüstrisinin,

81


gelir/maliyet rasyosunu en üst seviyeye çıkarabildiği bölge ve ülkelerde kümeleşme eğilimi

taşıdığı görülebilmektedir. Keza bu endüstri dalının, ucuz işgücü sağlamada zorluklarla

karşılaştığı kalkınma sürecini tamamlama aşamasındaki bölge ve ülkelerde üretim faaliyetlerini

sürdüremediği de müşahede edilmektedir (Küçük, 2015b). Geçmiş dönem mevcut verilerine

göre Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim endüstrilerinin de gelecek 15-20 yıl periyodunda emeğin

ucuz ve dolayısıyla üretim maliyetlerinin düşük olduğu uzak doğu piyasalarına taşınabileceği,

yurt içi talebin azalmasıyla birlikte pamukta ithal bağımlılığının sona erebileceği ve Türk

pamuğunun ihraç pazarlarına yöneleceği öngörülmektedir.

Mevcut koşullarda tekstil ve hazır giyim endüstrisiyle birlikte çiğidin girdi olarak kullanıldığı

bitkisel yağ endüstrisi için hayati öneme haiz pamuğun desteklenmeye devam etmesi, küresel

pazarlarda özellikle AB ve ABD gibi ülkeler tarafından sübvanse edilen pamuklarla rekabet

edebilmesi, pamuk üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve yerli endüstrinin pamuk

talebinin karşılanması açısından stratejik önem arz etmektedir.

Türkiye’de pamuk sektörüne dair güçlü yönlerin başında üreticilerin yurt içi pazarlamada

önemli güçlüklerle karşılaşmamasıdır. Çiftçiler ağırlıklı olarak kütlü pamuğu hasat sezonunda

çırçır işletmelerine satmaktadırlar. USDA (2021) verilerine göre Türkiye'de tamamı özel

sektöre veya kooperatiflere ait olan yaklaşık 575 çırçır işletmesi mevcuttur. Türkiye’de lif

pamuk randımanı bölgelere göre değişmekle birlikte ortalama %38-40 seviyelerindedir.

Pazarlanan pamuklar son yıllarda artmaya başlayan yerel pamuk ve ticaret borsalarındaki ölçüm

laboratuvarlarında derecelendirilmektedir. Doğrudan çırçır işletmelerine satılmayan pamuklar

yerel ticaret borsalarının yanı sıra İzmir'deki borsada spot bazda işlem görmekte, İzmir borsası,

diğer bölge ve ülkelerle de pamuk ticareti yapmaktadır. Bununla birlikte Adana'da ve

Güneydoğu'da nispeten daha düşük işlem hacmine sahip borsalar da bulunmaktadır.

Toplam üretimin yurt içi tüketimi karşılayamaması nedeniyle Türkiye’nin net pamuk ithalatçısı

olması ve bu durumun küresel rekabet gücünü olumsuz etkilemesi temel problemlerin başında

gelmektedir. Ayrıca, fiyat istikrarsızlığı, üretim maliyetlerinin yüksek olması, yabancı orijinli

pamuk çeşitlerinin ekilmesi, yabancı madde ve kirlenme (kontaminasyon) sorunu, pamuk

sektörünün farklı bakanlıkların sorumluluğunda bulunması, işletme yapılarının küçük olması,

üretici örgütlerinin zayıflığı, lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaşamaması, Pamuk İhtisas

Borsasının etkin şekilde çalışmaması da pamuk sektörünün zayıf yönleri olarak

sıralanmaktadır. İzmir Ticaret Borsası’nın çiftçilerin pamuğunu ileride satmak üzere

depolayabilecekleri 15.000 ton kapasiteli lisanslı depolama tesisi kurmasının ardından GAP

Bölgesindeki Şanlıurfa Ticaret Borsası Ocak 2019 itibarıyla faaliyete geçen 20.000 ton

kapasiteli lisanslı depolama tesisi kurmuştur. Lisanslı depolama tesislerinin Türk çiftçisi

üzerindeki erken sezonda düşük fiyattan satma baskılarını hafifleteceği ve pamuk

pazarlamasında yeni fırsatlar sunacağı değerlendirilmektedir (USDA, 2021).

Uluslararası pazarlarda Genetiği Değiştirilmiş Organizmalardan ari Türk pamuğu bir marka

olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Türk tekstil sektörüne yönelik de dünya genelinde olumlu bir

bakış açısı olduğunu ve Türk tekstilinin bir marka değerine sahip olduğunu söylemek yerinde

olacaktır. Türkiye özellikle AB ülkelerinin ilk sıradaki tekstil ve hazır giyim tedarikçisi

konumundadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM, 2021) verilerine göre; Türkiye’nin 30 Kasım

2020-31 Ekim 2021 dönemi son 12 aylık tekstil ve tekstil hammaddeleri ihracatı 9,75 milyar

USD, hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri ihracatı 19,89 milyar USD olmak üzere toplam

tekstil ve hazır giyim ihracatı 29,64 milyar USD seviyelerine ulaşmıştır. Anılan dönemde

Türkiye’nin toplam ihracat geliri 215,68 milyar USD olup, tekstil ve hazır giyim ihracatının

toplam ihracat geliri içerisindeki payı %13,7 gibi önemli bir oranı temsil etmektedir.

82


Türkiye önemli bir iplik/kumaş/tekstil/giyim/hızlı moda üreticisi ülke olduğundan, üretilen

veya ithal edilen pamuğun çoğu yurt içinde kullanılmakta, sadece önemsiz bir miktar ihraç

edilmektedir. Türkiye, iplik üretim kapasitesi açısından dünyanın ilk beş ülkesi arasında, hazır

giyim üretiminde ise altıncı sırada yer almaktadır. Türk tekstil ihracatçıları, birçok rakibine

kıyasla daha hızlı sipariş karşılama sürelerine ve daha yüksek kalite avantajına sahiptir.

COVID-19 nedeniyle AB ve ABD pazarlarıyla birlikte Türkiye pazarında da farklı tarzlarda

(ev tipi rahat) pamuklu hazır giyim ürünleri talebi artmıştır. Türkiye’de pamuk ipliği arz açığına

bağlı olarak pamuklu kumaş tedarikinde sıkıntılar ortaya çıkmaya başlamış, buna bağlı olarak

tekstil ve hazır giyim üreticileri hükümetin pamuk ipliği ihracatını sınırlandıracak önlemler

almasını talep etmeye başlamışlardır (USDA, 2021). Bu durum, diğer liflere nazaran pamuğun

pazar payının artacağına dair kuvvetli emareler olarak değerlendirilmektedir.

4. TARIMSAL DESTEKLEMELER

Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ne olursa olsun tüm dünyada tarım, kendine özgü yapısından

ve öneminden dolayı desteklenmektedir. Tarım, ülkelerin ürün, üretim, tüketim, istihdam,

sanayi, ticaret, sermaye, döviz, ihracat, ithalat gibi ekonomik konularının yanında, kırsal

nüfusun refahı açısından sosyal, nüfusun gıda ihtiyacının ve güvenliğinin sağlanması açısından

ise hayati bir öneme sahiptir. Tarımsal üretimin desteklenmesinin en önemli sebepleri arasında

diğer sektörlere göre, risk ve belirsizliklerinin daha yüksek, yatırım cazibesinin daha düşük,

daha fazla doğal ortam ve koşullarda yapılıyor olmasıdır. Tarımsal üretim faaliyetinin çevreyle

ilgili doğal faktörlere bağımlılığı, üretimde risk ve belirsizliğin yüksekliği, tarımsal ürün arz ve

talebinin inelastik olmasına sebep olurken; üretim sürecinin uzunluğu, tarımsal piyasaların

istikrarsız, yatırım sermayesinin dönüşüm hızının yavaş, ürünlerin muhafaza ve pazarlama

olanaklarının kısıtlı olmasına neden olmaktadır (Topcu, 2008). Diğer taraftan tarım sektörü,

özellikle nüfusun gıda ihtiyacını karşılaması, diğer sektörlere hammadde sağlaması, istihdam

ve milli gelire olan katkısı nedeniyle de önemini her zaman korumaktadır. Bu sebeple tarım

politikaları, her ülke için stratejik bir öneme sahiptir. Tarım politikası denildiğinde ise

genellikle tarımsal destekleme politikaları akla gelmektedir (Ataseven, 2016). Tarım

sektörünün yapısal özelliklerinden dolayı tarımsal gelirin diğer sektörlere göre düşük olmasına

rağmen tarımsal ürünlerin stratejik bir öneme sahip olması, bu sektörün destekleme politikaları

ile desteklenmesini gerekli kılmaktadır (Arı, 2006; Topcu, 2008).

Destekleme politikaları ile üretimi yönlendirme, üretimde devamlılığı ve verimliliği arttırma,

alternatif üretim yöntemleriyle yeni ürün çeşitliliğini özendirme ve kalitede iyileştirme

sağlanması amaçlanmaktadır (Yavuz ve ark., 2004). Tarım sektörünün, uygun politikalar ve

yeterli seviyede desteklenmesi ile bu sektörün sürdürülebilir üretim yapmasının sağlanması

hedeflenmektedir. Bununla birlikte kırsal istihdam; üreticilerin yaşam şartlarının iyileştirilmesi

ve refah düzeylerinin yükseltilmesiyle kentlere göçün önlenmesi, ülkenin ekonomik gelişmişlik

düzeyi ile refahın tüm kesimlere yayılmasıyla yakından ilişkilidir. Tarım sektörü için yapılan

her türlü harcama, destekleme politikası kapsamında olup, bunlar tarımı koruyan, geliştiren,

teşvik eden, altyapıyı destekleyen ve üretimde verimliliği sağlamaya yönelik olarak yapılan

harcamaları kapsamaktadır (Gaytancıoğlu, 2009). Destekleme politikaları, her ülkeye göre

farklılıklar gösterebilmektedir. Genel olarak tarımsal ürünlerin üretiminin yönlendirilmesi,

üreticinin desteklenmesi, ülke içindeki gıda güvenliğinin sağlanmasıyla beraber, ekonomik ve

politik dengelerin korunması amaçlarına hizmet eder.

Türkiye’de tarımsal destekleme politikaları, cumhuriyetin ilk yıllarından 2000’li yıllara kadar,

genel olarak pazar fiyat desteği, girdi desteği, teşvik ve prim ödemeleri, verimlilik ve ıslah

83


politikaları ile dış ticaret politikaları genelinde uygulanmıştır. Dünya Ticaret Örgütü

Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinden sonra piyasaya müdahale edici olmayan destekleme

politikaları tercih edilmeye başlanmıştır (Yavuz, 2001). Türkiye’de 2006 yılında yayınlanan

Tarım Kanununun 18. Maddesi tarımsal desteklemelerin amacını ve ilkelerini belirtmektedir.

Tarımsal desteklemelerin amacı; tarım sektörünün öncelikli problemlerinin çözümüne katkıda

bulunmak, uygulanan politikaların etkinliğini artırmak, sektörün bu politikalara uyumunu

kolaylaştırmaktır. Tarımsal destekleme politikaları, ekonomik yönden, sosyal etkinlikler ve

verimliliği arttıracak koşulları sağlayacak programlarla uygulanır. Kanunun 21. Maddesinde

ise, tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan

sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz

denilmektedir (Resmi Gazete, 2006). Kanunun yayınladığı 2006 yılı ile 2016 yılları arasındaki

10 yıllık süreçte, üreticiye doğrudan ulaşan tarımsal desteklemelerin GSMH’ya olan oranı ise

%0.5-0.67 arasında olup, 2016 yılına ait destekleme oranının ise %0.52 civarındadır (Ataseven,

2016).

4.1. Destekleme Araçları

Türkiye’de tarımsal ürün destekleri, tarımsal üretimin farklı aşamalarına göre çeşitlilik gösterir.

Bunlar; kültürel işlemler için uygulanan destekler ve üretilen ürüne göre uygulanan

desteklemeler olarak iki farklı gruba ayrılır.

4.1.1. Kültürel İşlemler İçin Uygulanan Destekler

Bu gruptaki destekler, tarımsal üretim sırasında uygulanan tarla sürümü, bitkinin gübrelenmesi,

sertifikalı tohum kullanımı ve bitkinin hastalık ve zararlılara karşı korunmasını içeren

desteklerdir. Bitkinin hastalık ve zararlılardan korunmasını içeren destekler, daha çok kimyasal

ilaç kullanımını azaltmaya yönelik olup, çiftçinin kendi isteği halinde, kontrollü olarak ödenir.

Mazot-gübre desteklerinin, projede ele alınan ürünler bakımından ve yıllar açısından verileri

Çizelge 58’de gösterilmiştir.

Çizelge 58. Ürünler ve yıllar itibariyle mazot-gübre destekleri (Anonim, 2020a)

ÜRÜNLER

2017 YILI

2018 YILI

2019 YILI

(TL/da)

(TL/da)

(TL/da)

Buğday-Arpa 17 19 27

Mercimek 15 18 26

Mısır (dane) 21 23 29

Pamuk (kütlü) 40 44 66

Yem Bitkileri 13 14 21

Biber 13 14 19

Domates 13 14 19

Karpuz 13 14 19

Kavun 13 14 19

Nane 13 14 19

Antepfıstığı 13 14 19

Badem 13 14 19

Nar 13 14 19

Üzüm 13 14 19

Zeytin 13 14 19

Kültürel işlemlerden tarla sürümü ve bitkinin gübrelenmesini desteklemek amacıyla ödenen

mazot-gübre desteklerinin ödenmesinin tek şartı, çiftçinin üretim yapıyor olması ve bu üretimi

84


kayıt altına almasıdır. Burada amaç, toprağın tarıma elverişliliğinin yanında, kayıtlı üretimi de

arttırmaktır. Ayrıca önceki yıllarda, sulamanın modernleştirilmesi amacıyla sulama

sistemlerine yönelik uygulanan destekler de bu grupta yer alıp, son üç yıldır

uygulanmamaktadır.

Türkiye’de tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi arttırmak amacıyla, Tarım ve Orman

Bakanlığı birimleri tarafından, üretim süresince takip edilerek sertifikalandırılmış tohum

kullanımı da desteklenmektedir. Bu konuda projede ele alınan ürünlere ait destek miktarları

Çizelge 59’ da yer almaktadır. Ayrıca pamuk üretimi desteklerinde, sertifikalı tohum kullanımı

zorunlu olup, ayrı bir kalem olarak desteklenmemektedir.

Çizelge 59. Ürünler ve yıllar itibariyle sertifikalı tohum kullanım destekleri (Anonim, 2020a)

ÜRÜNLER

2017 YILI

2018 YILI

2019 YILI

(TL/da)

(TL/da)

(TL/da)

Buğday-Arpa 8,5 8,5 8,5

Mercimek 20 20 20

4.1.2. Ürün Bazlı Uygulanan Destekler

Türkiye’de ürün bazlı uygulanan destekler, bitkisel üretimde, üretim miktarına göre

uygulanmaktadır. Bu desteklerde üretim, dekar başına belirli bir verim miktarına kadar

desteklenmekte olup, bu miktar her yıla ait rekolteye göre değişiklik gösterir. Proje sahasında

yalnızca tarla bitkileri bu desteklerin kapsamında olup, sebzecilik ve meyvecilik ürünleri

bunlara dâhil değildir. Projede ele alınan ürünlere ait fark ödemeleri destekleri Çizelge 60’da

yer almaktadır.

Çizelge 60. Ürünler ve yıllar itibariyle fark ödemeleri destekleri (Anonim, 2020a)

ÜRÜNLER

2017 YILI

2018 YILI

2019 YILI

(Krş/kg)

(Krş/kg)

(Krş/kg)

Buğday-Arpa 5 5 10

Mercimek 30 50 50

Mısır (dane) 3 3 3

Pamuk (kütlü) 80 80 80

Türkiye’de hayvansal üretim de desteklenmekte olup, proje içeriği göz önünde bulundurularak,

sadece yem bitkileri bakımından incelenmiştir. Hayvansal üretim destekleri arasında yer alan

yem bitkileri destekleri Çizelge 61’de yer almaktadır.

Çizelge 61. Ürünler ve yıllar itibariyle yem bitkileri destekleri (Anonim, 2020a)

ÜRÜNLER

2017 YILI

2018 YILI

2019 YILI

(TL/da/yıl)

(TL/da/yıl)

Arpa-Buğday(Yeşil ot) - - 30

Mısır (Silaj) 90 (TL/da/yıl) 100 100

Tek yıllık yem bitkileri 40 (TL/da/yıl) 60 60

Yapay çayır-mera 60 (TL/da/yıl) - 150

Yonca (sulu) 60 (TL/da/4yıl) 90 90

Yonca (kuru) 40(TL/da/4yıl) 40 40

85


4.1.3. Diğer Tarımsal Amaçlı Destekler

4.1.3.1. İyi Tarım Uygulamaları (İTU)

Bu uygulamanın amacı; çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin

yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile

güvenilir ürün arzının sağlanması için gerçekleştirilebilecek uygulamaların desteklenmesi ve

arttırılmasıdır (Anonim, 2020a). Bu uygulama tüm Türkiye’de uygulanmakta olup, ürünlere

göre birim ödemeler, Çizelge 62’de yer almaktadır.

Çizelge 62. Ürünler göre iyi tarım uygulamaları birim ödemeleri (Anonim, 2020a)

Meyve, Sebze

Süs Bitkileri, Tıbbi Aromatik Bitkiler

Örtüaltı

Sertifika

TL/da

Bireysel 50

Grup 40

Bireysel 100

Grup 50

Bireysel

Grup

150

4.1.3.2. Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı (ÇATAK)

ÇATAK Programında, toprak ve su kalitesinin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilirliği,

erozyonun önlenmesi ve tarımın olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik alanların korunması

amaçlanmaktadır. Bu program 2006 yılında başlamış olup, 2018 yılı itibariyle, proje sahasını

da kapsayan Şanlıurfa İli dahil, 58 ilde uygulanmaktadır. Program kapsamında destekleme

yapılacak alanlarda, üç ayrı kategoride belirlenen uygulamalara, 3 yıl süreyle ödeme

yapılmaktadır.

Bu kapsamda;

1. kategori: Minimum toprak işlemeli tarım uygulamalarına; 45 TL/da,

2. kategori: Toprak ve su yapısının korunması ve erozyonun engellenmesi;60 TL/da,

3. kategori: Çevre dostu tarım teknikleri ve kültürel uygulamalara; 135 TL/da

ödeme yapılmaktadır (Anonim, 2020a).

4.1.3.3. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı (ÇMVA)

Tarımsal işletmelerin gelir, gider ve faaliyetlerine ilişkin muhasebe verilerinin toplanması,

depolanması ve istatistikî değerlendirmelerinin yapılması amacıyla oluşturulan bir sistemdir.

Bu sisteme dâhil olmak gönüllülük esasına dayalı olup, tüm Türkiye’de uygulanmaktadır. Bu

programda yer alan çiftçilere, işletme başına ve bir defada ödenmek üzere 2019 yılı itibariyle

600 TL katılım desteği ödenmektedir (Anonim, 2020a).

4.1.3.4. Tarım Sigortaları Uygulamaları

Tarım Sigortaları ile amaçlanan, üreticilerin doğal afetlerden ve diğer oluşabilecek risklerden

korunması amacına yönelik gerekli uygulamaları yaygınlaştırmaktır. Tarım sigortalarından

yararlanmak isteyen çiftçiler, üretim yaptıkları bölgeye ve ürettikleri ürüne göre prim ödemeleri

konusunda desteklenmektedirler. Bu kapsamda 2019 yılında uygulanan tarım sigortaları prim

destekleri; Bitkisel ürünler için dolu ana riski ile birlikte fırtına, hortum, yangın, heyelan,

deprem, sel ve su baskını ek riskleri dolu paketi halinde;

86


Bu sayılan risklere ilave olarak, isteğe bağlı olmak üzere;

- Açık alanda yetiştirilen meyveler için don riski, meyve bahçeleri ile bağlarda dolu ağı,

örtü ve destek (telli terbiye) sistemleri ile bu sistemlerin altında bulunan ürünler, meyve

ağaçları, asmalar ve fidanlar için dolu ağırlığı ve taşıt çarpması riskleri,

- Kiraz, incir ve üzüm ürünlerinde yağmur riski,

- Yaban domuzunun tarla ürünlerine, sebzelere ve çilek ürününe verdiği zararlar,

- Meyve ağaçları ve asmaların kendileri ile fidanlarında, paket halinde; dolu, fırtına,

hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, kar ağırlığı, sel ve su baskını riskleri

ile yaban domuzunun sadece fidanlara verdiği zararlar,

- İlçe bazlı kuraklık verim sigortasıyla, kuru tarım alanlarında yetiştirilen buğday, arpa,

çavdar, yulaf, tritikale, nohut, kırmızı mercimek ve yeşil mercimek ürünleri ile bu

ürünlerin sertifikalı tohumluklarında, dolu paketi dışındaki; kuraklık, don, sıcak rüzgâr,

sıcak hava dalgası, aşırı nem, aşırı yağış risklerinden kaynaklı verim azalışları,

- Seralar için dolu ana riski ile birlikte; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve

su baskını ile taşıt çarpması, kar ve dolu ağırlığı ek riskleri paket halinde,

- Büyükbaş hayvanlar için ölüm riski ve ek olarak isteğe bağlı olmak üzere hırsızlık ve

terör riskleri,

- Küçükbaş hayvanlar için ölüm riski ve ek olarak isteğe bağlı olmak üzere hırsızlık riski,

- Kapalı sistemde üretim yapılan, bio-güvenlik ve hijyen tedbirleri alınmış tesislerde

yetiştirilen kümes hayvanları ile açık ve yarı açık sistemde yetiştirilen kümes hayvanları

için ölüm riski,

- Denizlerde ve iç sularda yetiştirilen su ürünleri için ölüm riski ile kafes ve ağlar için

kazalar, predatör

- Aktif (arılı) ve plakalı kovanlar için; fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su

baskını, taşıt çarpması, nakliye ile vahşi hayvan saldırısı riskleri, ilgili genel şartlar ile

tarife ve talimatlar kapsamında; Çiftçi Kayıt Sistemine ve Bakanlığımızın diğer kayıt

sistemlerine kayıtlı çiftçilerin, mevcut arazi, sera, ürün, tesis, işletme ve yetiştiricilik

bilgileri dikkate alınarak, Tarım Sigortaları Havuzu tarafından teminat altına alınmıştır.

Mevcut kapsama ilave olarak, 2019 yılında;

- İncir ve üzüm ürünlerinde "yağmur" riskinin verdiği zararlar,

- Elma, armut ve ayva ürünlerinde teminat başlangıcının "pembe/beyaz tomurcuk

dönemine" çekilmesi,

- İlçe bazlı kuraklık verim sigortasında, "nohut, kırmızı mercimek ve yeşil mercimek"

ürünleri ile bu ürünlerin sertifikalı tohumlukları,

- Sera sigortalarında, Örtü Altı Kayıt Sistemine (ÖKS) kayıtlı "alçak tüneller" ve "saksılı

süs bitkileri",

- Büyükbaş hayvan hayat sigortasında; "terör" riski,

- Küçükbaş hayvan hayat sigortasında; "yavru atma" riski,

- Arıcılık (arılı kovan) hayat sigortasında; sigorta bedelinin tazminat oranları yeniden

belirlenerek; "arılı kovan sigorta bedelinin; %45'i kovanı, %40'ı arı kolonisini, %15'i

bal'ı" teşkil edecek şekilde, teminat kapsamına alınmıştır.

- Prim desteği oranı; tüm risklerde %50 oranında uygulanmakta olup, ayrıca;

- Açık alanda yetiştirilen meyvelerde; çiçeklenme evresindeki don riski için verilen prim

desteğine ilave olarak, sadece don riski primine 1/3 (toplamda %66,7) oranında ek prim

desteği,

- İlçe bazlı kuraklık verim sigortasında; sigorta priminin %60'ı oranında prim desteği

sağlanmaktadır (Anonim, 2020b).

87


4.1.4. Tarımsal Desteklemeler Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler

Tarımsal desteklemelerden beklenen faydaların hem kamu ve hem de üreticiler açısından

beklenen faydaların yeterince sağlandığı söylenemez. Su Şurası Tarımsal Sulama Çalışma

Grubu verilerine göre tarımsal desteklemelerin seçili ürünlerde maliyeti karşılama oranları

Çizelge 63’de yer almaktadır.

Çizelge 63. Tarımsal desteklemelerin seçili ürünlerde maliyeti karşılama oranları

Ürünler Maliyet (2020) 2020

Verim

(kg/da)

2020

Birim

Destek

(Kr/Kg)

Verilen Destek (TL/da)

(TL/Kg) (TL/da) Fark Mazot

Gübre

Toplam

Destek

(TL/da)

Maliyeti

Karşılama

Oranı (%)

Tohumluk 2020

Buğday 1,22 356,24 292 10 29 35,00 16,0 80 23

Arpa 1,01 267,65 265 10 27 35,00 16,0 78 29

Çavdar 0,86 244,24 284 10 28 35,00 16,0 79 33

Yulaf 0,99 275,22 278 10 28 35,00 16,0 79 29

Tritikale 0,81 276,21 341 10 34 35,00 16,0 85 31

Çeltik 2,11 1.650,02 782 10 78 70,00 16,0 164 10

K.Pamuk 3,56 1.758,64 494 110 543 70,00 0 613 35

Y.Ayçiçeği 2,21 645,32 292 50 146 34,00 0 180 28

Soya 2,34 1.034,28 442 60 265 34,00 22 321 31

Kolza 2,23 773,81 347 50 174 25,00 5 204 26

Aspir 1,95 274,95 141 55 78 25,00 5 108 39

D.Mısır 0,91 856,31 941 3 28 33,00 0 61 7

Nohut 2,92 359,16 123 50 62 30,00 20 112 31

Mercimek 1,89 296,73 157 50 79 30,00 30 139 47

K.Fasulye 5,05 1.368,55 271 50 136 30,00 30 196 14

2020 yılı tarımsal desteklemelerin üretim maliyetlerini karşılama oranlarını Şekil 51’de yer

almaktadır.

Şekil 51. Tarımsal desteklemelerin üretim maliyetlerini karşılama oranları

Tarımsal desteklemeler genel olarak arz eksikliği olan ürünlere, tarımda sürdürülebilirliğin

sağlanması, kırsal alanda refah seviyesinin arttırılması ve makroekonomik dengelerin

sağlanması açısından verilmektedir. Girdi maliyetlerinin yüksekliği, tapu kayıtlarına dayalı

olarak ve kiralamalar yoluyla verilmesi, resmi işlem ve prodesürlerin çokluğu ve zaman

88


alıcılığı, küçük işletmeler için cezbediliciğinin pek olmaması ve tamamının başvuru

yapamaması, sadece destekleme almak amacıyla ve ilave bir gelir olarak görülmesi, ihracatta

öne çıkan ürünler ile yerel tür ve ürünlere yönelik teşvik edici desteklerin verilmemesi beklenen

faydaları yeterince sağlamamaktadır. Bu sorunların giderilmesine yönelik tarımsal destekleme

politikalarının geliştirilmesi gereklidir. Tarımsal desteklemelerin etkin yönlendirici bir araç

olarak kullanılması gereklidir. Su tüketimi yüksek ve ekonomik değeri düşük olan ürünlere

verilen destek miktarlarının azaltılması veya destekleme kapsamından çıkarılması, ülkemizin

ithalatçı olduğu ürünlere daha yüksek tarımsal desteklemeler verilmesi, ürün deseninde

rekabetçi olabilecek su ihtiyacı daha az olan ürünlerin yaygınlaştırılabilmesi için diğer

ürünlerden daha fazla desteklenmesi, destekleme politikaları ile üretimi yönlendirme, üretimde

devamlılığı ve verimliliği arttırma, alternatif üretim yöntemleriyle yeni ürün çeşitliliğini

özendirme ve kalitede iyileştirme sağlanması ve tarımsal desteklemelerin amacına uygun

kullanımının sağlanması için etkin kontrollerin yapılması gereklidir.

5. SULAMA SUYU FİYATLANDIRILMASI

Dünyada ve ülkemizde en büyük su tüketim gruplarının başında tarımsal amaçlı sulamalar

gelmektedir (Aydogdu, 2012). Tarımsal suyun fiyatlandırılması: suyun yönetimi ve işletilmesi,

sulamalarda kullanılan sistemler ile bunların verimlilikleri, yatırımların geri ödenmesi, su

kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi açısından gerekli bir konudur. Tarımsal sulama

yatırımları maliyetli yatırımlar olup, fiyatlandırılmasına etki eden pek çok faktör vardır. Birçok

ülke sulama suyu düzenlemelerinde ve yapılan yatırımların geri ödenmesinde başlıca araç

olarak suyun fiyatlandırılmasını kullanmaktadır. Doğru, kabul edilebilir ve uygulanabilir

fiyatları oluşturma, suyun etkin ve verimli olarak kullanılması için temel amaç olup, bunun

nasıl sağlanacağı ise günümüzde halen tartışma konusudur. Suyun fiyatlandırılması yöntemleri

her ülkede, her havzada, hatta her havzanın diğer alt havzalarında fiziksel, sosyal, kurumsal ve

politik oluşumlara farklı şekillerde duyarlıdır. Küresel olarak, sulama ücretlerinin uygun

seviyesi, kabul edilebilmesi, ödenebilmesi ve fiyatlandırmada kullanılacak uygun araçlar

konusunda tam bir uzlaşma sağlanamamıştır (Koç, 1998). Su fiyatlandırması yapan ülkenin

ve/veya idarenin suyu hak, ihtiyaç ve ekonomik bir mal olarak görmelerine dayalı olarak, çok

farklı seviyelerde fiyatlandırma yapılabilmektedir. Suyun fiyatı, kullanılan suyun miktarını

azaltma, sulama kurumunun finansmanı ve sulama yatırımından faydalananların geri ödemesi

gibi farklı amaçları içerebilmektedir (Aydoğdu ve ark., 2015a). Tarımsal su

fiyatlandırılmasının uygulanabilirliğini etkileyen en önemli üç faktör, ödeme gücü, ödeme

istekliliği ve ödemeyi kabul etmedir (Aydoğdu, 2016).

5.1. Sulamaya Açılan Alanlara Yönelik Literatür Çalışmaları

Dünyada, Türkiye’de, GAP Bölgesinde ve Şanlıurfa’da en fazla kullanılan sulama sistemi,

suyun çok fazla kullanılmasını gerektiren yüzey sulama (vahşi sulama) sistemleridir. Bugün

dünyada sulanan arazilerin %95’inde bu sistem uygulanmaktadır. Türkiye’de sulamaya açılan

alanların %94’ünde yüzey sulama ve %6’sında basınçlı sulama sistemleri kullanılmakta (DSİ,

2009), iken günümüzde bu oran ülkemizde %85 yüzey sulama ve %15 ise basınçlı sulama

civarındadır (TUBITAK, 2018).

Yıldırım ve ark., (1995) Ankara’da yürüttükleri bir çalışmada, farklı miktarlardaki sulama

suyunun mısır verimi üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla 9 konulu 4 tekrarlı bir deneme

kurmuşlardır. Kontrol parsellerine, bitki kök bölgesindeki kullanılabilir su tutma kapasitesinin

%50’si (S0) tüketildiğinde mevcut nemi tarla kapasitesine çıkaracak şekilde sulama suyu

uygulanırken, diğer parsellere kontrol parseline uygulanan suyun %0 (S1), 25 (S2), 50 (S3), 75

89


(S4), 125 (S5), 150 (S6), 175 (S7), ve 200’ü (S8), kadar sulama suyu uygulanmıştır. Araştırma

sonunda, çok fazla sulama yapılmasının verimi önemli miktarda arttırmadığı belirlenmiştir.

Gençoğlan ve Yazar (1996) Çukurova’da, vejetasyon süresi boyunca farklı miktarlarda

uygulanan su kısıntısının birinci ürün mısır dane verimine ve su kullanım randımanına etkilerini

belirlemek nedeniyle yürütülen araştırmada sulama konuları, her 10 günde bir 120 cm’lik

toprak profilinde tüketilen suyun %100 (I100), %80 (I80), %60 (I60), %40 (I40), %20 (I20) ve

%0’ı (I0) uygulanması şeklinde oluşturulmuştur. Araştırmada, toprak profilindeki eksik nemin

tamamının verildiği I100 konusunda denemenin birinci yılında 6, ikinci yılında ise 7 kez olmak

üzere, sırasıyla toplam 752 ve 823 mm su uygulanmıştır. Anılan konuya ilişkin su tüketimi

birinci yıl 999 mm, ikinci yıl ise 1052 mm olarak belirlenmiştir. Dane verimi denemelerinde

ise, 1993 yılında 1001.5 kg/da; 1994 yılında ise 1003.5 kg/da olmuştur. I100 deneme konusuna

göre %20 su kısıntısı uygulanan I80 konusunda alınan verim istatistiksel olarak I100

konusundan farklı çıkmamıştır.

Paksoy ve Karlı (2000), Harran ovasında yaptıkları çalışmalarında; GAP kapsamında

sulamaya açılan Harran Ovası'ndaki tarım işletmelerinin ekonomik analizini yapmayı

amaçlamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre; işletme arazilerinin çoğunluğunu mülk arazilerin

oluşturduğunu, nüfusun büyük bir kesiminin okuma yazma bilmediğini tespit etmişlerdir. Aktif

sermayenin %75 oranında toprak ve pasif sermayenin %80 oranında öz sermayeden oluştuğunu

belirlemişlerdir. Aile gelirini en büyük payının tarımsal gelirden oluştuğunu ve pamuk

yetiştiriciliğinde sulama öncesi dönemde pamuk gelirinde artış belirlendiğini, fakat arazi

dağılımındaki dengesizliklerden ötürü bu artış küçük işletmelerde pek meydana gelmediğini

sonucuna varmışlardır. Ayrıca Harran ovasında yüksek olan taban suyu seviyesinin fazla

sulama sonucu daha fazla artığını toprağın çoraklaşarak zamanla verimsiz hale geldiğini ifade

etmişlerdir. Araştırma alanındaki çiftçilerin fazla sulamanın verimi artıracağı algısının mevcut

olduğunu ve sulamanın nasıl yapılacağı konusunda bilinçsiz olduklarını belirtmişlerdir.

Kırnak ve ark., (2000), su azlığı uygulamalarıyla mısır bitkisindeki verim ve gelişim

değişimlerini belirlemek amacıyla 1999-2000 yıllarında Harran Ovası’nda çalışmalarını

yürütmüşlerdir. Kontrol parseline 7 günde bir etkili kök bölgesindeki mevcut nemi tarla

kapasitesine çıkaracak şekilde sulama suyu uygularken, diğer parsellere kontrol parseline

verilen suyun %20, 40, 60, 80'i kadar su, damla sulama sistemiyle uygulanmıştır. Kontrol

parseline denemenin birinci ve ikinci yılında sırasıyla toplam 1215 ve 1295 mm su

uygulamışlardır. Anılan parsele ilişkin su tüketimi birinci yıl 1320 mm, ikinci yıl 1435 mm

olarak belirlenmiştir. Söz konusu sulama konusunda dekara verim 1999 yılında 1294 kg; 2000

yılında ise 1405 kg olmuştur. Verilen su miktarındaki azalış oranına bağlı olarak bitki boyu,

gövde çapı, yaprak alan indeksi ve kuru madde miktarında önemli düşüşler gözlemişlerdir.

Ertek ve Kanber (2001), Damla Yöntemiyle Sulanan Pamukta Farklı Sulama Programlarının

Bitki Gelişmesine Etkileri üzerine yaptıkları çalışmalarında, bitki boyu, yaprak alan indeksi

(LAI), örtü gelişimi ve kuru madde verimleri ile sulama suyu ve bitki su tüketimi arasında,

önemli ilişkilerin olduğunu belirlemişlerdir.

Şimşek ve ark., (2003), Şanlıurfa’da yürüttükleri çalışmalarında, farklı sulama sistemlerinin

mısırın verim ve su tüketimine etkisini araştırmışlardır. Karık ve damla sulama sisteminin mısır

bitkisinde dört farklı sulama aralığında (2, 4, 6 ve 8 gün) verim ve su ilişkilerini belirlemeyi

amaçlamışlardır. Her iki sulama metodunda da 2 günlük sulama periyodunda toplam

buharlaşmanın %100’ü, 4 günlük sulama periyodunda toplam buharlaşmanın %90’ı, 6 günlük

sulama periyodunda toplam buharlaşmanın %80’i ve 8 günlük sulama periyodunda toplam

90


buharlaşmanın %70’i uygulanmıştır. Sulama yöntemlerinde en yüksek verim 4 günlük sulama

periyodunda damla sulama sisteminde 1368 kg/da olarak saptanırken, en düşük ortalama verim

8 günlük sulama periyodunda karık sulama sisteminde 959 kg/da olarak belirlenmiştir.

Denemenin ikinci yılında, mısır bitkisinin dane verimi, damla sulama sisteminde karık usulü

sulamaya göre %11,6 daha yüksek olmuştur. Karık sulamada 1998 yılında 909-1292 mm,1999

yılında 923-1306 mm, damla sulamada ise aynı yıllar için sırasıyla 814-1116 mm ve 843-1206

mm su uygulanmıştır. Böylelikle denemenin birinci yılında damla sulama yönteminde karık

usulü sulamaya göre %11-15 arasında, ikinci deneme yılında %8-9 arasında daha az su

harcandığı sonucu ortaya çıkmıştır.

Akkuzu ve Karataş (2004), yaptıkları çalışmada İzmir ilinde bulunan Menemen Sağ Sahil,

Menemen Sol Sahil ve Kestel Sulama Birliklerinin genel sulama planlarının gerçekleşme

düzeyini tespit etmeyi ve mevcut planlarda; planlanan sulama oranı, planlanan bitki deseni ve

planlanan su dağıtım programına göre incelemeyi amaçlamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre;

Kestel Sulama Birliği dışında sulama birliklerinde planların sulama oranı ve bitki deseni

yönünden gerçekleşme düzeyinin yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Su dağılımı açısından ele

alındığında ise; su kaynaklarının yetersizliğine bağlı olarak genellikle Temmuz ve Ağustos

ayları haricinde yeterli su verilemediği saptamışlardır. Mevcut su potansiyelinin etkin

kullanımı, sulama planlarının doğru bir şekilde hazırlanması ve uygulanmasının gerekliliğini

ortaya koymuşlardır.

Şimşek ve Gerçek (2005), mısır bitkisinde damla sulamada dört farklı sulama (2, 4, 6 ve 8 gün)

aralığındaki su verim ilişkisini belirlemek ve verim tepki faktörünü saptamak amacıyla, 1998

ve 1999 yıllarında Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma ve uygulama alanında tesadüf

blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak çalışmalarını yürütmüşlerdir. 1998 ve 1999

yıllarında sırasıyla 814-1116 ve 843-1206 mm arasında sulama suyu uygulamışlardır. 1998 ve

1999 yılında en yüksek sulama suyu kullanım randımanı 4 günde bir sulanan konuda sırasıyla

1.43 ve 1.22 kg/m3 olarak belirlemişlerdir. Su kullanım randımanı her iki yılda ve tüm

konularda benzer şekilde (1.02 ve 1.13 kg/m3 arasında) gerçekleşmiştir. Oransal bitki su eksilişi

ile oransal verim düşüşü arasında önemli farklılıklar saptanmıştır.

Gençel ve ark., (2006), Harran’da ikinci ürün mısır verimine damla sulamanın etkileri üzerine

yaptıkları araştırmadan elde ettikleri sonuçları (tam sulamada 581 mm sulama ile 1192 kg/da

dane verimi) daha önce aynı bölgede mısırda karık sulama ile ilgili yapılmış araştırmalarla

kıyasladıklarında damla sulamada karık sulamaya göre %50 su tasarrufu yapılabileceğini ve

%15-23 dane veriminde artış sağlanabileceğini belirtmişlerdir.

Dağdelen ve ark., (2009), Aydın’da, pamukta farklı sulama aralığı ve düzeylerinin bazı verim

özellikleri (bitki boyu, koza sayısı, tohum ağırlığı, çırçır randımanı) ile lif kalitesi (lif inceliği,

lif uzunluğu, lif mukavemeti,) üzerine araştırma yapmışladır. Araştırma üç tekerrürlü ve iki

faktörlü tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuştur. Denemelerde 4 ve 8 gün

aralıklarında A sınıfı buharlaşma kabından oluşan birikimli buharlaşmanın %33, %67 ve

%100’ünün karşılandığı üç farklı damla sulama rejimi incelenmiştir. Sonuçlarına göre, gerek

sulama aralığı gerekse de sulama düzeyi çırçır randımanı ve lif mukavemeti dışında diğer tüm

verim ile lif kalite özellikleri üzerine önemli düzeyde etkili olmuştur.

Aküzüm ve ark. (2010), yaptıkları çalışmada; Türkiye’deki mevcut su kaynaklarının

yönetimini değerlendirmeyi amaçlamışlardır. Elde edilen verilere göre; günümüzde Türkiye su

sıkıntıları yaşayan ülkeler grubunda bulunmaktadır. Su yönetimindeki yanlışlar, uygulanan su

politikaları, nüfus artışıyla birlikte tüm sektörlerde artan su talebi, küresel iklim değişikliği, su

91


sorununun temel nedenleri olarak belirtilmiştir. Türkiye’de su yönetiminde başlıca problemler;

kurumlar arası koordinasyon ve işbirliği eksikliği, kaynak yetersizliği, etkin bir izleme ve

değerlendirme sisteminin olmayışı ve veri tabanı eksikliği olarak sıralanabilir. Ülkemizde su

kaynakları ile ilgili çok sayıdaki kanun, yönetmelik ve tüzük yeniden değerlendirilmelidir. Su

kaynaklarını havza ölçeğinde bütüncül olarak yönetecek ve planlayacak, sorunları önleyecek,

ihtiyaçlarımızı karşılayacak, ulusal çıkarlarımızı ön planda tutacak, yeni teknolojilerle uyumlu

bir “Su Yasası” hazırlanmalıdır. Türkiye’de su kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir yönetimi

için, “Ulusal Su Politikası” oluşturulmalıdır.

Yenigün ve Aydoğdu (2010), Türkiye'nin en büyük entegre su kaynakları geliştirme projesi

olan GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) sulama ve drenaj sistemlerinin değerlendirilmesi

isimli çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada, GAP projesi kapsamında toplanan verilerle, su

kaynakları, sulama sistemleri ve su dağıtım yöntemleri, su kontrol yapıları, vanalar ile suyun

etkin kullanımı ve drenaj gereksinimleri ile sistemleri incelenerek mevcut ihtiyaçlar açısından

potansiyel işletme problemlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Harran ovası sulamalarında,

dağıtım ve iletim kanallarında ile sulama sistemlerinde işletme temelli sorunlar mevcuttur.

Sorunların çözümü için su kaynakları yönetimine yapısal olarak yaklaşılması gerekmektedir.

Harran ovasında, gece sulamalarının yaygınlaştırılması gerekli olup, sulama yapılmayan

zamanlarda suyun drenaj kanallarına verilmemesi için ana sulama kanalları civarındaki uygun

alanlarda depolamalar yapılmalıdır. Sulama sistemlerinin bakımlarında yetersizlikler ve

sorunlar vardır. Sulama verimliliği düşüktür. Sulama kanallarında mansap kontrolüne

geçilmelidir. Otomatik kontrol ve akışların ölçülmesi gereklidir. Tarla içi iletim kanalları

uzundur, bu durum işletme performansını etkilemekte ve oldukça fazla drenaj suyu

oluşmaktadır. Suyun etkin kullanımı için su fiyatlandırması önemlidir, sulama birliklerinin

kurumsal yapısından kaynaklanan sorunlar vardır.

Çetin ve ark., (2010), Basınçlı Sulama Sistemlerinin Su Kaynaklarının Etkin Kullanımındaki

Rolü ve Mali Desteklerin Bu Sistemlerin Yaygınlaşmasındaki Etkisi isimli çalışmasında,

Ülkemizde halen yüzey sulama yöntemlerinin kullanımı yaygın olduğundan, kullanılan sulama

suyu 10 000 m3/ha’ın üzerindedir. Bu suyun % 50’sinden daha azı ancak net olarak bitki

tarafından kullanılmaktadır. Basınçlı sulama sistemlerinden birisi olan damla sulamada, % 30-

70 arasında bir su tasarrufu sağlanırken, buna karşın verimde de artış elde edilmektedir. GAP

Bölgesi’nde yüzey sulama ile 1 kg kütlü pamuk, mısır ve kuru yonca otu üretmek için sırası ile

2800 L, 943-1284 L ve 1200 L sulama suyu gerekirken, pamukta damla sulama ile aynı üretimi

sağlamak için yalnız 1333 L, mısır için ise 474 L sulama suyu gerekmektedir. Yoncada ise,

hareketli yağmurlama sulama sistemi kullanımı ile ise yalnız 535 L sulama suyu gerektiği

araştırmalarla tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir

kullanılması bakımından önemlidir.

Aydoğdu (2012), çalışmasında; Şanlıurfa-Harran Ovasında, GAP kapsamında yer alan 22

Sulama Birliği sahasında su işletmeciliği, fiyatlandırılması ve tahsilâtlar konularında yaşanan

sorunlarını ve çiftçilerin ödeme istekliliğini anket çalışmasıyla belirlemeyi amaçlamıştır. Elde

edilen veriler değerlendirilerek çalışma sahasında; doğal kaynaklara, suya, su işletmeciliğine,

sulama birliklerine, su fiyatlarına ve tahsilâtlara olan bakışlar tespit edilmiştir. Araştırmadan

elde edilen sonuçlara göre; su işletmeciliği açısından, sulama sahası içinde arazi ölçümlemesi

yapılması, kullanılan su miktarının belirlenmesi, ana kanal işletmeciliği için bir üst birlik

kurulması gerekliliği ortaya konulmuştur. Ayrıca su fiyatlandırılması ve tahsilâtlar açısından,

hacim esasına dayalı, ödeme gücünü aşmayan, doğrudan gelir desteğine başvururken su ücreti

borcu yoktur belgesinin olması, sulama birliklerinin yapısına yönelik, seçim sisteminin

değişmesi, seçilme kriterlerinde eğitim şartının olması gerekliliğini tespit etmiştir.

92


Üzen ve ark. (2013), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesinde yaptıkları çalışmada;

sulamanın bölgeye etkisini, sulama ile ilgili yaşanan sorunları tespit etmeyi ve bu sorunlarla

alakalı çözüm önerilerinde bulunmayı amaçlamışlardır. Elde edilen verilere göre; GAP

Bölgesinde toplam 1.8 milyon hektar (ha) arazinin sulamaya açılacak olması, sulama ve sulama

yatırımlarının ne denli önemli olduğunu belirtmişlerdir. Türkiye’deki nüfus artışı da göz önüne

alındığında, 2025 yılında ülkemizde kullanılabilir suyun 1000 m 3 /kişi/yıl civarında olacağı

tahmin edildiğini ifade etmişlerdir. Sulamanın yaygınlaşması ile birlikte, entansif tarım

yapılmaya, insan–bitki-toprak birleşik sisteminde önemli değişmeler meydana gelmeye

başladığını ve GAP projesi ile birlikte öncelikle arazi kullanım şekli ile bitki deseninin

değiştiğini tespit etmişlerdir. Daha önce yetiştirilemeyen birçok bitki sulamayla birlikte

ekilir/dikilir hale gelmiştir. Yeni tarım teknikleri, yöre üreticisi tarafından kullanılmaya ve

yaygınlaşmaya başlanmıştır. Ancak kontrolsüz ve bilinçsiz sulama uygulamaları neticesinde

projenin çevreye olumsuz etkileri de olmuştur. Türkiye de halen doğrudan tarlaya saptırılan

veya çiftçilere verilen sulama suyunun miktar veya hacimsel olarak ölçülmediğini, yetiştirilen

bitki türü ve alan üzerinden bir ücretlendirme yapıldığını belirlemişlerdir. Sulama suyunun

mutlaka ölçülerek çiftçiye verilmesi ve tekniğine uygun sulama yapmayan çiftçilere de ayrıca

müeyyideler uygulanmasının gerekliliğini dile getirmişlerdir.

Aydoğdu ve ark. (2014), Harran Ovasında yaptıkları çalışmada; tarımsal sulamaların tüm

dünyada en büyük su kullanıcı grubu olduğunu ve suyun tarımsal sulamalarda daha verimli

olarak kullanılması konusunda giderek artan bir baskı olduğunu belirtmişlerdir. Bu sebeplerden

dolayı bölgede; su yetmezliğini içeren düzenlemelerde başlıca araç olarak kullanılan su

fiyatlandırmasının nasıl sağlanacağını, doğru ve kabul edilir fiyatlandırmanın nasıl

oluşturulacağını araştırmayı amaçlamışlardır. Araştırma sonucuna göre; tek başına

fiyatlandırmanın bu sorunu çözmekten uzak olduğunu ve sulama birliklerinin işletmecilik ve

yönetim yapısının geliştirilmesi ve çiftçilere sulama konusunda eğitim verilmesi gerekliliğinin

önemini ortaya koymuşlardır. Harran ovasında yer alan çiftçiler suyun etkin kullanımı için bir

su ücretinin olması konusunda hem fikir olduklarını, çiftçilerin çoğunluğunun ise su ücretlerini

normal ve makul bulduklarını tespit etmişlerdir. Çiftçilerin su ücretlerine olan bakış ve

algılarındaki farklılıklar da ise eğitim seviyesi, yaş, deneyim, arazi miktarı ve gelirin etkili

olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

Aydoğdu (2015), Sulama Birliklerinin Yöneticilerinin Sulama Birliklerine Bakışlarının

Değerlendirilmesi, GAP-Harran Ovası, Türkiye isimli çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada

sulama birliklerinin yöneticilerinin sulama birliklerinin mevcut yapısına olan bakışlarının

belirlenmesi amaçlanmıştır. Sulama Birliklerinin yöneticilerinin, sulama birliği hakkındaki

bilgi seviyelerinin yeterlilik oranları %84 olarak belirlenmiştir. Sulama Birliklerinin

yöneticilerine göre, sulama birliklerinin hizmet seviyesi kalitesi oranı %66 ve genel olarak

sulama bilirliklerinin çiftçilere yeteri kadar hizmet verememesinin sebebi ise %75 oranında

mali yetersizlikler olarak ifade edilmiştir. Yöneticilerin %63'ü su ücretlerini düşük ve yetersiz

olarak görmektedirler. Yöneticiler, çiftçilerin %68 oranında su ücretlerinin zamanında

ödemediğini belirtmişlerdir. Yöneticilerin %44'ü sulama birliklerinin mevcut yapısından

memnun değildir.

Aydoğdu ve Aydoğdu (2015a), Su İdaresinin Sulama Birlikleri ve Yönetimine olan Tutumları-

GAP Bölgesi, Şanlıurfa-Türkiye isimli çalışma yapılmıştır. DSİ teknik çalışanlarına göre,

Sulama Birliklerinin, sulama sistemlerini yönetim ve hizmet seviyelerinin toplam yeterliliği

%43.3 olduğu belirlenmiştir. Bir başka değişle toplam yeterlilik, yeterli bulunmamıştır.

Katılımcılar sulama birliklerinin mevcut yapısını %47 oranında yetersiz bulunmaktadır.

93


Katılımcıların %55'i Sulama birliklerinin düşük su ücreti belirleyip, uygulamaları nedeniyle,

gelirlerinin harcamalarını karşılamadığına inanmaktadır. Sulama birliklerini özel şirket

yönetmelidir diyenlerin oranı %43, sulama birlikleri özelleştirilmelidir diyenlerin oranı ise

%62'dir. Eğer su fiyatları hacimsel esasa göre belirlenirse, çiftçilerin suyu daha etkin

kullanacağına inananların oranı ise %87'dir.

Aydoğdu ve Aydoğdu (2015b), Paydaşların sulama suyuna ve ödemeye olan tutumları: Harran

Ovası Örneklemesi, Türkiye isimli çalışma yapılmıştır. Bu araştırmada, sulama sistemi içinde

yer alan kamu idaresi, sulama birliklerinin başkanları ve müdürleri ile son kullanıcı olan

çiftçilerin GAP-Harran Ovasında ki sulama alanlarında su fiyatlandırmasına ve su ücretlerinin

ödemelerine yönelik tutumlara olan bakışlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Katılımcıların su

fiyatlandırmasının gerekliliğine yönelik olumlu tutumların oranı %55 olarak tespit edilmiştir.

Katılımcıların mevcut su ücretlerini yüksek bulma oranı ise %36 olarak belirlenmiştir. Eğer su

fiyatlandırması hacimsel esaslara göre yapılırsa, çiftçilerin suyu daha dikkatli ve verimli

kullanacaklarına inananların oranı ise %67 olarak ölçülmüştür. Ödemeler ve tahsilatlar

konusunda yapısal sorunlar olduğu belirlenmiştir.

Hazneci ve ark. (2015), araştırmalarında Samsun, Antalya, Çanakkale illerinde anket yoluyla

sağladıkları verilerle; sulama suyunun ücretlendirilmesi serbest piyasaya bırakılmalı durumunu,

tarımsal sulama suyunun ücretlendirilmesinde kullanılan yöntem ve yaklaşımları teori ve

uygulama açısından tespit etmeyi ve sulama suyunda sürdürülebilir ücretlendirme için model

önermeyi amaçlamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye'de sulama suyunun

ücretlendirilmesinin serbest piyasaya bırakılmasında; mevzuat ve alt yapı gibi önemli

engellerin olduğunu, sulama suyunun ücretlendirilmesinde sosyal yaklaşımların ve merkezi

yapının ön planda olduğunu ve sulama suyunun tarım işletmelerine sağladığı marjinal değere

dayanan ücretlendirme modeli daha sürdürülebilir bir ücretlendirme yaklaşımı olabileceğini

belirlemişlerdir.

Aydoğdu ve ark. (2015a), GAP-Harran Ovası’nda yer alan çiftçiler, sulama birlik başkanları

ve müdürleri ile DSİ XV. Bölge müdürlüğü, sulama işletme ve bakım birimlerinde çalışanlarla

yaptıkları anket çalışmasında; sulama işletmeciliğinde ve su kullanımında yer alan taraftarların

sulama birliklerine ve su işletmeciliğine olan bakışlarını belirlemeyi amaçlamışlardır. Sonuç

olarak; tarafların mevcut yapıyı tam olarak yeterli bulmadıkları, sulama birliğinin vermiş

oldukları hizmet kalitesinin yetersiz olduğunu ve sulama birlikleriyle ilgili hukuki

düzenlemelere ihtiyaç olduğunu saptamışlardır.

Aydoğdu ve ark. (2015b), yaptıkları çalışmada; tarımsal su yönetimindeki değişimler ve suyun

işletilmesi, sulamalarda kullanılan sistemler ve bu sistemlerin verimlilik düzeyi, su

kaynaklarının korunması, fiyatlandırılması, geliştirilmesi ve özelleştirme süreci ile ilgili

konuların önemini ortaya koymayı amaçlamışlardır. Araştırma verilerine göre; Türkiye’de DSİ;

kamu sulama işletmeciliğinden uzaklaşıp başta sulama birlikleri olmak üzere sulama tesislerini

su kullanıcılarının oluşturdukları yapılara devretmekte olduğunu ve bu devir oranın %96’ya

ulaştığını tespit etmişlerdir. Sulama birliklerinden beklenen faydaların yeterince sağlamadığını

ve su hizmetlerinin yönetim anlayışının; kamu hizmeti anlayışından pazar ekonomisi anlayışına

doğru bir dönüşüm sürecinde olduğunu belirlemişlerdir.

Aydoğdu ve ark. (2015c), Bu araştırmada Harran Ovası'nda yer alan Çiftçilerin Sulama

Birliklerine olan memnuniyetlerini etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çiftçilerin

memnuniyetlerini etkileyen faktörler olarak, çiftçinin yaşı ve eğitim seviyesi, sulama birlikleri

hakkındaki bilgi düzeyi ve birlikler tarafından verilen hizmetin kalitesi, arazi miktarı ve

94


mülkiyet durumu, çiftçinin tarım deneyimi ve çiftçinin geliri olarak tespit edilmiştir. Bu

faktörler çiftçilerin memnuniyet düzeyini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu değişkenlerin çiftçi

memnuniyetlerini etkilemelerinin ortalaması %47.4 olarak hesaplanmıştır. En yüksek çiftçi

memnuniyeti, mülkiyet durumunda, %68.5 ve en düşük memnuniyet oranı ise çiftçinin tarım

konusundaki deneyimlerinde, %28.3 olarak saptanmıştır. Çiftçilerin memnuniyetlerinin

arttırılması için, sulama birliklerinin yöneticilerinin daha fazla bilgilendirme yapmaları

gerekirken, ayrıca eğitim konularına da yönelmelidirler.

Aydoğdu ve ark., (2015d), Farklı toprak tuzluluk seviyeleri ve nem ortamları için uyarlanabilir

akıllı sulama sistemleri üzerine çalışmışlardır. Harran ovasında sulamada otomasyon sisteminin

uygulanabilir olduğu, farklı toprak türlerine bağlı olarak, sensörlerin kalibrasyonlarının

yapılması halinde bu modelin tüm ülkede yaygın olarak kullanılabilmesi mümkündür. Bu

araştırmada toprağı ve su kaynaklarını koruyarak, verim artışının sağlanmasının mümkün

olduğu belirlenmiştir. Bu araştırma, 2015 yılında Sabri Ülker Çevre Ödülü Türkiye geneli 540

proje arasında yapılan yarışmanın birinciliğini kazanmıştır.

Aydoğdu ve ark., (2015e), Çiftçilerin Sulama Birliklerine olan Bakışları ve Beklentileri; GAP-

Harran Ovası Örneklemesi, Türkiye isimli çalışma yapılmıştır. Bu çalışma da, GAP-Harran

Ovasında ki sulama alanlarında yer alan çiftçilerin sulama birliklerine olan bakışlarının ve

beklentilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çiftçiler genel olarak sulama birliklerinin yatırım

ve yönetim kararlarının etkili, verimli, yeterli ve tutarlı olmadığına inanmaktadırlar. Sulama

Birliklerinde yeteri kadar kabul görmediklerine, kendilerine yeteri kadar zaman ayrılmadığına

ve hizmetlerden eşit olarak faydalanmadıklarına inanmaktadırlar. Harran ovasında yer alan

çiftçilerin genel olarak sulama birliklerine karşı olumsuz bir algıya sahip oldukları tespit

edilmiştir.

Aydoğdu ve ark., (2015f), Paydaşların Sulama Yönetimine Olan Bakışlarının

Değerlendirilmesi: GAP-Harran Ovası Örneklemesi, Türkiye isimli çalışma yapılmıştır. Bu

çalışmada, Harran Ovasında ki sulamalarda paydaş olan çiftçiler, sulama birliklerinin

yöneticileri ve DSİ 15. Bölge Müdürlüğü teknik personellerinin sulama yönetimine olan

bakışlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya katılan katılımcıların %62’si, sulama

birliklerinin yatırım ve yönetim kararlarının yeterliliği ve tutarlılığı hakkında olumsuz görüş

bildirmektedir. Çiftçilere, su kullanıcılarına yeterli bilgi verilmesi konusunda olumlu görüş

bildirme oranı %22,4, çiftçilere su kullanımı ile ilgili yeteri kadar teknik destek verildiğine

inanlarının oranı ise %21'dir. Sulama sistemlerinin bakımının ağırlıklı olarak Sulama Birlikleri

tarafından uygun olarak yapıldığına inanların oranı %53'dür. Çalışmaya katılanların %25'i

Sulama Birliklerinin yönetiminin Sulama Birliği başkanı tarafından yürütülmesinin

gerekliliğine inanmaktadır. Bir başka değişle katılımcıların %75’i sulama birliklerini, çeşitli

konulardaki yetersizlikleri nedeniyle, başkanların yönetmemesi gerektiğine inanmaktadırlar.

Okay ve Yazgan (2016), Marmara Bölgesi sınırlarında bulunan Bursa ili Yenişehir ilçesinde

2004 yılında yürüttükleri araştırmada, mısır bitkisine uygulanan farklı miktarlardaki suyun

verim üzerindeki etkisini tarla şartlarında belirlemeyi amaç edinmişlerdir. 16 farklı su düzeyi

oluşturulmuş ve bu düzeylere göre elde edilen dane veriminin 1120,1 kg/da -1852,8 kg/da

arasında değiştiği kaydedilmiştir. En yüksek verim tam sulama yapılan koşuldan elde edilmiştir.

Araştırma sonucunda; tek sulamanın herhangi bir dönemde yapılmasının verimi düşüreceği

gözlemlenmiştir.

Aydoğdu (2016a), Bu çalışmanın amacı, GAP-Şanlıurfa'da yer alan çiftçilerin sürdürülebilir

tarımsal çevre için risk algısı ve ödeme istekliliklerinin değerlendirilmesi ve bunlara etki eden

95


faktörlerin belirlemesidir. Çiftçilerin %39.5'inin tarımsal çevre hakkında risk algılamasına

sahip olduğunu ve çiftçilerin % 57'sinin sürdürülebilir çevre için ödeme yapmayı kabul ettiği

tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan çiftçilerin ortalama ödeme istekliliği 55 Euro/hektar

civarında olduğu belirlenmiştir. Bu bulgularda, çiftçilerin yaşı, eğitim seviyesi, sahip olunan

arazi miktarı, çiftçinin geliri ve ticari hayvancılık yapıp yapmadığı gibi faktörler, çiftçilerin risk

algıları ve sürdürülebilir çevre için ödeme istekliliğini önemli ölçüde açıklamaktadır.

Aydoğdu (2016b), Sulama Suyu İçin Ödeme İstekliliğinin Değerlendirilmesi- GAP Bölgesinde

Harran Ovası Örneklemesi-Türkiye isimli bir çalışma yapılmıştır. Çiftçilerin belli koşullar

altında mevcut fiyattan %72 oranında daha fazla ödeme yapmaya istekli oldukları

belirlenmiştir. Ancak mevcut durumda 98 TL/ha daha az ödeme yaptıkları belirlenmiştir. Buna

göre, Harran ovasında yer alan sulama birliklerinin sulama ücretleri açısından yıllık gelir kaybı

9,75 milyon dolardır. Sulama suyu ücreti, çiftçinin eğitim seviyesi, ikamet ettiği yer, yapılan

sulamanın türü (cazibe veya pompaj) ve sulama birliklerinin çiftçilere karşı tutumları etkili

faktörler olarak belirlenmiş olup, çiftçilerin ödeme istekliliğini önemli ölçüde açıklamaktadır.

Bu çalışmanın içeriği, internet ortamında yapılan literatür taramasına göre, Türkiye de tarımsal

sulamalarda ödeme istekliliği için yapılan ilk çalışmadır.

Aydoğdu ve Bilgiç (2016), Çiftçilerin kaynakların sürdürülebilir kullanımı konusunda etkin

sulama için ödeme istekliliğinin değerlendirilmesi: GAP-Harran Ovası örneklemesi, Türkiye

isimli çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada, GAP-Harran Ovası'ndaki sulama ile ilgili sorunları

azaltırken, aynı zamanda çiftçilerin uzun vadede sürdürülebilir kaynak kullanımının ekonomik

faydalarını arttıran, etkin sulama için çiftçilerin ödeme istekliliğinin belirlenmesi

amaçlanmıştır. Çiftçilerin ödeme istekliliği miktarı yaklaşık 134 dolar/hektar olarak

belirlenmiştir. Bu rakam çiftçilerin hektar başına net gelirlerinin yaklaşık %9’unu

oluşturmaktadır. Harran ovası için toplam ödeme istekliliği miktarının 20 milyon dolar

civarında olduğu tahmin edilmektedir. İlköğretim mezunları, modern sulama teknolojilerini

kullanan çiftçiler ile geniş alanlarda pamuk ve buğday ekimi yapanlar ödeme istekliliğini

sırasıyla %4.4, %4.3 ve %3.8 oranında artırmaktadır. Öte yandan, evli olanlar, mülk sahipleri,

cazibe sulaması yapanlar ve endeks değişkenlerinden biri olan çiftçilerin doğal kaynaklar

hakkındaki algıları, ödeme istekliliğini sırasıyla %9.3, %3.3, %13.7 ve %0.9 oranında

azaltmaktadır.

Aydoğdu ve Yenigün (2016a), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Bölgesi'nde yer alan

Şanlıurfa’da çiftçilerin iklim değişikliğine yönelik risk algılarını belirlemek, olası iklim

değişikliğine uyum politikaları ve uygulamaları için ödeme istekliliklerini değerlendirmek ve

bunda etkili olan faktörleri belirlemek amacıyla bir araştırma yapmışlardır. Çiftçilerin

%53'ünün iklim değişikliği konusunda bir risk algısına sahip olduğu ve araştırmaya katılan

çiftçilerin %62'sinin, iklim değişikliğinin sebep olabileceği potansiyel olumsuz etkileri

azaltmak için adaptasyon uygulamalarına ilişkin ödemeyi kabul ettiğini göstermektedir. Bunda

etkili olan faktörler olarak, çiftçinin yaşı ve eğitim seviyesi, tarımdan elde ettiği geliri, sahibi

olduğu arazi miktarı, tarımdaki deneyimi, tarımsal kredi kullanım durumu, çiftçinin hane halkı

sayısı, tarım dışı işgücü ve su hakkındaki algısı bu sonuçları etkileyen faktörler olarak

belirlenmiştir.

Aydoğdu ve Yenigün (2016b), Bu araştırmada, GAP Bölgesi-Harran Ovası'nda sulu tarım

alanlarında yer alan çiftçilerin sürdürülebilir su kullanımının sağlanması açısından, etkin ve

verimli sulama eğitimi için ödeme istekliliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çiftçilerin bu

ödeme istekliliğini etkileyen faktörlerin ve bu faktörlere ait katsayıların belirlenmesi ile

bunların etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Harran ovasında sulu tarım

96


alanlarında, etkin ve verimli sulama eğitimi için çiftçilerin ödeme istekliliği yaklaşık ortalama

171 dolar ve Harran ovasının tümü için ise yıllık miktarın 3.78 milyon dolar olduğu

belirlenmiştir. Çiftçiler, suyun sağladığı tarımsal gelirin ve sürdürülebilir tarımsal su kullanımı

için sulama eğitiminin gerekliliğine inanmakta olup, %59 oranında kendilerine fayda

sağlayacak bir eğitim için ödeme yapmayı kabul etmektedirler. Saha ziyaretleri sırasında

çiftçilerin, ödeme istekliliğinin iyi uygulamalarla daha da artabileceği gözlemlenmiştir. Bu

sonuçlarda çiftçilerin, yaşı, eğitim seviyesi, arazi miktarları, mülkiyet türü, modern sulama

yöntemi ve eğitimi etkili faktörler olup, bunların etki katsayılar belirlenmiştir.

Aydoğdu ve ark., (2016), Çiftçilerin Su Kısıtları Altında Ödeme İstekliliklerinin

Değerlendirilmesi: Harran Ovası Örneklemesi, Türkiye isimli çalışma yapılmıştır. Bu

çalışmada, GAP-Harran Ovasında ki sulama alanlarında yer alan çiftçilerin su kısıtları altında

ödeme istekliliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Su kısıtları altında çiftçilerin ödeme

istekliliği mevcut fiyat ortalamasından oldukça fazla olup, %85 civarında bir ödeme istekliliği

eğilimi tespit edilmiştir. Buna etki eden faktörler ise eğitim seviyelerinden ortaokul, lise ve

üniversite mezunları, Harran ilçesi sınırları içinde ikamet eden çiftçiler, modern sulama

sistemleri kullanıcıları, çiftçinin yaşı ve hane halkı sayısıdır.

Aydoğdu (2017), yaptığı araştırmada; Türkiye'deki GAP-Harran Ovası'ndaki tarımsal yayım

hizmetleri için çiftçilere Ödeme İstekliliğini (WTP) belirlemek ve bunda etkisi bulunan

potansiyel faktörleri araştırmayı amaçlamıştır. Elde edilen veriler sonucunda; sulama esaslı

verim artışının yaygınlaştırılması hizmeti için ortalama WTP 475,8 TL/hektar tespit etmiş olup,

bununda çiftçinin yıllık gelirlerinin yaklaşık %1.28'ini oluşturduğu ve Harran Ovası için toplam

ödeme istekliliğinin ise yıllık 6 milyon $ olduğunu hesaplamıştır.

Tanrıverdi ve ark., (2018), Doğu Akdeniz Bölgesinde Farklı Sıra Aralıklarının Pamuk

Bitkisinin Verim ve Sulama Suyu Miktarına Etkisi isimli çalışmalarında, Kahramanmaraş Doğu

Akdeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü arazisinde tesadüfi bloklar deneme

desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Uygulanan sulama suyu miktarlarına göre, en

yüksek sulama suyu miktarı 622 mm ile 70 cm sıra aralığına sahip konuya uygulanırken, en

düşük sulama suyu miktarı 555 mm ile 90 cm aralığına sahip konuya ait olduğu ölçülmüştür.

Araştırma sonuçlarına göre, en yüksek kütlü verim değeri 70 cm sıra aralığına sahip konularda

595.6 kg/da olarak, en düşük kütlü verim değeri ise 90 cm sıra aralığına sahip konularda 378.6

kg/da olarak elde edilmiştir.

Aydoğdu ve ark., (2018a), 6172 Sayılı Sulama Birlikleri Kanunu, Tarımsal Sulamalarda

İşletmecilik Sorununu Çözmeye Yeterli Midir? Üzerine yapmış oldukları çalışmada, sulama

tesislerinin devirlerinin yapılmasındaki en önemli sebepler, sulama sistemlerinin kullanıcıları

tarafından sahiplenilmesinin sağlanması, işletme, bakım ve onarımlar nedeniyle kamu bütçesi

üzerinde oluşan yükün azaltılması ile su ücretlerinin tahsilat oranlarının arttırılmasının

sağlanması yoluyla sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. Sulama işletmeciliğine esas olan devirler

6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu uyarınca yapılmaktadır. Bu devirlerden beklenen

faydaların yeterince sağlandığı söylenemez. Ülkemizde sulama sistemlerinin işletilmesinde

yapısal sorunlar vardır. Sulama birliklerinin seçim sistemleri, devir sözleşmelerindeki

eksiklikler, denetim, ihale kanunu, personel istihdamı, sulama yöntemleri, bakım ve onarımlar,

ürün deseni, sulama ücretleri ve tahsilatlar gibi önemli sorunlar vardır. 6172 sayılı kanununda

ilave düzenlemelere ihtiyaç vardır.

Aydoğdu ve ark., (2018b), Mevcut Uygulamalar ile GAP Projesinde Sulama Alanlarının

Sürdürülebilirliklerinin Değerlendirilmesi isimli çalışma yapmışlardır. Hâlihazırda GAP

97


Bölgesinde kamu tarafından sulamaya açılan alan 500 bin hektar civarındadır. GAP

kapsamında sulamalar Harran ovasında 1995 yılında 30 bin hektarlık bir alan ile başlamış olup,

bu gün 150 bin hektarın üzerindedir. Harran ovasında %88.5 oranında cazibe (vahşi) sulama

yapılmakta olup, ovanın alt kısımlarında su yetmezliği sorunları, ovanın orta bölgelerinde ve

son kısımlarına doğru ise tuzluluk problemleri görülmeye başlanmıştır. Bunun doğal sonucu

olarak, bazı alanlarda su seviyesinin yükselmesi sonucu, bazı alanlarda ise su yetmezliği

nedeniyle ürün kayıpları yaşanmaktadır. Diğer taraftan Harran ovasında gelişi güzel ve çarpık

kentleşme nedeniyle, hem verimli tarım arazilerinin miktarı azalmakta ve hem de burada oluşan

yaşam merkezlerine dayalı su, toprak ve çevre kirliliği oluşmaya başlanmıştır. Harran ovasında

sulama işletmeciliği ve sulama yöntemlerinden kaynaklanan yapısal sorunlar mevcut olup, bu

durum sürdürülebilirlik açısından bir baskı ve tehdit oluşturmaktadır. Bu bölgelerde basınçlı ve

su tasarrufu sağlayan sulama sistemlerine geçilmeli, çiftçilere sulama ile ilgili eğitim verilmeli,

sulama birliklerinin yapısal sorunları çözülmeli ve çarpık kentleşmeye izin verilmemelidir. Bu

konularda etkili önlemler alınmadığı takdirde, su ve toprak kaynakları üzerinde

sürdürülebilirliğin sağlanması pek mümkün olmayabilecektir. Sürdürülebilirlik açısından

sosyo-ekonomik analizlerin yapılması bir zorunluluktur.

Aydoğdu ve ark., (2018c), Tarımsal Su Kullanım Etkinliğinin Ekonomik Analizi, GAP-Harran

Ovası: Pamuk Üretim Örneklemesi, Şanlıurfa-Türkiye isimli çalışma yapmışlardır. Sonuçlar,

şu anda, pamuk bitkileri için sulama suyu ihtiyacının 18.304.4 m3/ha olduğunu göstermektedir.

Hedeflenen oran gerçekleşirse, su ihtiyacı 13.764,9 m3/ha olacaktır. Bu durumda 4,539,5 m3

hektarlık bir su tasarrufu sağlanacaktır. Şu anda pamuk üretiminde suyun ekonomik değeri 0,65

Türk Lirası (TL) /m3'tür ve hedeflenen duruma ulaşılırsa suyun ekonomik değeri 0,86 TL/m3

olacaktır. Hedeflenen durum gerçekleşirse, Harran Ovası için suyun ekonomik değeri yıllık

139.51 milyon dolar artacaktır. Su kaynaklarının tahsisinde suyun ekonomik değeri ön plana

çıkmaktadır.

Parlakçı Doğan ve Aydoğdu (2018), Tarla Bitkileri İçin Yeraltı Suyunun Ekonomik Analizi:

Harran Örneklemesi isimli çalışma yapmışlardır. Sonuç olarak Şanlıurfa İli Harran İlçesi’nde

YAS kuyularıyla tarla tarım yapılan 8.360,68 ha alanda, bir üretim sezonu boyunca 16.980,54

m 3 /ha suya ihtiyaç duyulmakta olup, bölgede üretilen tarla bitkileri arasında, 1 m3 sudan en

düşük verim pamuk bitkisinden elde edilmektedir. Buna karşılık ürünlerin ekonomik analizi

söz konusu olduğunda, pozitif bir nispi kara ulaşmak yalnızca pamuk tarımıyla mümkün

olmaktadır. Bunun yanında bölgedeki mevcut ürün deseni baz alınarak suyun ekonomik analizi

yapılmak istenildiğinde yine pozitif değer sadece pamuk tarımıyla elde edilmektedir. Pamuk

ülkemiz açısından önemli bir ürün olup, GAP kapsamında sulamaya açılan alanlarda pamuk

ekiminin yaygın olmasının nedenlerinden biri de budur.

Aydın (2019), Siirt’te, farklı sulama düzeylerinin Pamuk’ta verim ve bazı kalite parametreleri

üzerine etkisi isimli çalışmasında, damla sulama sistemi kullanılarak, A sınıfı kaptan olan

buharlaşmanın 80 mm (D1) ve 120 mm (D2) düzeyine ulaştığında bu miktarların %50 (I1),

%75 (I2) ve %100 (I3) ‘nün sulama suyu olarak uygulanması esasına göre düzenlenmiştir.

Konulardan en düşük ve en yüksek verim değerleri 35.4 kg da-1 (D1I2) ile 59.97 kg da-1 (D1I1)

konularından elde edilirmiştir. Konuların bitki su tüketimleri, 656.2 mm (D1I3) ile 530.3 mm

(D2I1) arasında hesaplanırken, konulara uygulanan sulama suyu miktarları 249.9 mm (D1I3)

ile 123.6 mm (D2I1) arasında gerçekleşmiştir. Yapılan istatistik analizde konular arasındaki

fark, önemli bulunmamıştır. Kütlü verimlerden elde edilen randıman değerleri, konularına göre

%41.5 ile %42.5 arasında, yaprak alanları ise 50.9 cm2 ile 68.1 cm2 arasında değişmiştir.

Konuların verim ve evapotranspirasyon değerleri kullanılarak kısıntılı sulama koşullarında

pamuk verim-tepki etmeni, Ky= 1.78 olarak hesaplanmıştır.

98


Aydoğdu ve Altun (2019a), Mısır Ekimi Yapan Çiftçilerin Tarımsal Yayım ve Danışmanlık

Hizmetleri için Ödemeye Yönelik Tutumları: Şanlıurfa Örneklemesi isimli çalışma

yapmışlardır. Katılımcılardan elde edilen sonuçlara göre, tarımsal faaliyetler esnasında teknik

destek ihtiyacı %79’dur. Çiftçilerin gelir arttırıcı yayım ve danışmalık hizmetlerine ödeme

istekliliği oranı %57’dir. Bu sonuçlarda etkili olan faktörler, çiftçinin eğitim seviyesi, arazi

miktarı ve çiftçilik deneyimidir. Bu faktörler istatistiki olarak anlamlı olup, önem seviyesi

p<%5’dir. Diğer taraftan çiftçinin yaşı ile ödemeye olan tutumu arasında istatistiki olarak,

p<%10 seviyesinde, anlam yakınlığı vardır. Tarımsal yayımda hizmet sunumu veren aktörlerin

yelpazesi genişlemiştir. Bundan dolayı kamu denetimi ve düzenlemelerinin önemi büyüktür.

Aydoğdu ve Altun (2019b), Farkı Sulamalar İle Mısır Ekiminin Ekonomik Analizi: Şanlıurfa

Örneklemesi isimli çalışmalarında, Ankete katılan çiftçilerin %57.1’i salma (vahşi, karık),

%9.9’u damlama ve %33’ü ise yağmurlama sulama yapmakta olduklarını tespit emişlerdir. Elde

edilen verilere ve 2017 yılı fiyatlarına göre, salma sulama ile yapılan mısır üretiminin gayri safi

üretim değeri 798 TL/dekar, yağmurlama sulamada 823.08 TL/dekar ve damla sulama

sisteminde ise 877.04 TL/dekar olarak hesaplanmıştır. Mutlak kar, gayri safi üretim değerinden

üretim masraflarının çıkarılması ile elde edilmektedir. Nispi kar ise, gayri safi üretim değerinin,

mutlak kara orandır. Buna göre, salma sulamada nispi kar 1.52, yağmurlama sulama sisteminde

2.07 ve damla sulama sisteminde ise 2.32 çıkmaktadır. Bu sonuçlara göre en fazla karlılık damla

sulama sisteminde ortaya çıkmaktadır.

Dağdelen ve ark., (2019), Aydın Ovası koşullarında farklı pamuk çeşitlerinde damla sulama

yöntemiyle oluşturulan su stresinin su-verim ilişkileri üzerine etkileri çalışmasında: kısıntılı

sulamanın üç değişik pamuk çeşitlerinde su-verim ilişkileri üzerine etkilerini belirlemek

amacıyla 2018 yılında, Aydın Ovası koşullarında yürütülmüş olan denemede üç tekerrürlü iki

faktörlü tesadüf blokları deneme deseni kullanılmıştır. Denemede 8 gün aralığında A Sınıfı

Buharlaşma Kabından oluşan toplam buharlaşmanın %100, %67, %33 ve %0’ı damla sulama

yöntemiyle uygulanmıştır. Uygulanan sulamalar pamuk kütlü verimini önemli düzeyde

etkilemiştir Çeşitlere göre pamukta mevsimlik bitki su tüketimi 206-826 mm arasında

değişmiştir. Ortalama pamuk kütlü verimi ise 187-630 kg/da arasında bulunmuştur.

Aydoğdu (2019a), Şanlıurfa’da Çiftçilerin Tarımsal Bilgi Kaynakları Tercihleri Üzerine Bir

Araştırmasında, çiftçilerin tarımsal faaliyetlerde ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşabilme oranları

%94 olup, en fazla başvurulan kurumlar sırasıyla %34.6 ile kamu kurumları, %26.2 ile serbest

danışmanlar, %22.4 ile önder çiftçiler, %13.1 ile kooperatifler ve %3.7 ile ziraat odalarının

olduğu belirlenmiştir. Kamu kurumlarının ilk sırada yer almasının en önemli nedeni üretimden

ziyade, çiftçilerin tarımsal desteklemelerden faydalanma isteğidir. Ankete katılan çiftçilerin

yaşları, arazi miktarları ve eğitim seviyeleriyle, tarımsal bilgi kaynaklarını tercihleri arasında

istatistiki olarak bir anlamlılık mevcut olup, önem derecesi p<%1’dir. Çiftçi kuruluşları olan

kooperatiflerin ve ziraat odalarının tarımsal girdi temini yanında, bilgi temini kaynağı olması

da gerekmektedir.

Aydoğdu (2019b), Çiftçilerin Doğal Kaynakların Fiyatlandırılmasına Yönelik Tutumları

Sürdürülebilirlik İçin: GAP-Şanlıurfa, Türkiye Örneklemesi isimli çalışmasının sonuçları:

çiftçilerin% 40'ının koruma ve sürdürülebilirlik için kaynakların fiyatlandırılmasına olumlu

yaklaştığını göstermektedir. En etkili faktörler çiftçilerin bulunduğu yer, hanedeki tarımsal

işgücü sayısı, arazi miktarı, mülkiyet durumu, tarımdan elde edilen gelir ve hayvancılıktır.

Ortalama ödeme istekliliği tutarı 48.8 $/ha olarak hesaplanmıştır. Kamu maliyesinin talepleri

karşılamak için yeterli olmadığı durumlarda, ortak yatırımlarda ödeme istekliliği miktarı

99


kullanılabilir. Bu şekilde, hem finansman sorununun üstesinden gelinebilir, hem de

kullanıcıların sahip olma oranı artırılabilir.

Karaaslan ve ark., (2019), Harran Ovası’nda yaygın bitkilerde sulama performanslarının

karşılaştırılması isimli çalışmalarında, Mısır veya pamuk bitkisinin sulanmasında aşırı su

kullanımı ve düşük sulama suyu uygulama randımanın sebepleri sırasıyla; sulama sistemin

tamamının açık kanal şebekesi olması, sulama ücret tarifesinde hacimsel uygulama (m3) yerine

dekar başına (alansal) ücretlendirme uygulaması, gece sulamalarının kontrolsüz kalması,

konvansiyonel sulamaların tekniğe uygun gerçekleştirilmemesi, kontrolsüz ve aşırı yoğun ve

aşırı sulama uygulamalarına bağlı su kayıpları ve toprak erozyonunun meydana gelmesi

gösterilebilir. Elde edilen bulgulardan Harran Ovası’nda sulama randımanı %34-38 arasında

olduğu söylenebilir. Sulama suyu kullanım randımanının (IWUE) düşük olması da bu sebep

sonuç ilişkisine bağlanabilir.

Sevinç ve ark., (2019), GAP-Şanlıurfa'da Çiftçilerin Sürdürülebilir Tarım için Kamu Destek

Politikasına Yönelik Tutumları üzerine yaptıkları çalışmada, Çiftçinin yaşı, toplam ekili alan,

yerleşim alanı, eğitim seviyesi, mülk tipi, ürün deseni, sulu tarım ve gelirin çiftçilerin

tutumlarını etkileyen faktörler olduğunu tespit etmişlerdir. Tarımsal sulamaların çiftçi geliri ve

turumu üzerinde etkisi büyüktür.

Parlakçı Doğan ve Aydoğdu (2019), Yeraltı Sulamasının Sebze ve Meyve Üretimleri

Açısından Ekonomik Analizi: Harran Örneği isimli çalışmalarında, söz konusu bitkilere ait

verim değerleri ile sulama suyu miktarları kullanılarak, 1m 3 su ile elde edilen verime bağlı

olarak, suyun bitki verimi açısından sağladığı değer tespit edilmiştir. Ürünlerin ekonomik

analizleri açısından, Antep fıstığı yetiştiriciliğinde en yüksek mutlak kara ulaşılırken, nispi kar

açısından yaklaşıldığında biber yetiştiriciliğinin en yüksek orana sahip olduğu tespit edilmiştir.

İstihdam açısından, 1 m3 su ile en fazla istihdam sarımsak yetiştiriciliğinde sağlanmaktadır.

Meyve üretimi açısından, 1 m3 sudan en düşük verim antepfıstığı ve en yüksek verim ise nar

üretiminden elde edilmektedir. Buna karşılık ürünlerin ekonomik analizi söz konusu

olduğunda, mevcut ürün desenindeki bütün bitkiler nispi kar açısından, olumlu sonuç

vermektedir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre; yeraltı sularının kullanılması ile

üretilecek mevcut ürün grupları içinde meyve ve sebze yetiştiriciliğinin ekonomik olduğu analiz

edilse de su kullanımı açısından YAS sulamaları bu ürünler için uygun değildir.

Aydoğdu ve Parlakçı Doğan (2019a), Pamuk Tarımının Su Kullanım Randımanı Açısından

Analizi: Harran Örneği isimli çalışmalarında, 2016 yılında Harran Ovası topraklarının yaklaşık

%56’sında pamuk tarımı gerçekleşmiştir. Bu alanlar, GAP bölgesi pamuk alanlarının yaklaşık

%41’ine tekabül etmektedir. Harran Ovası’nda pamuk bitkisinin bir üretim sezonunda 7.571

m3/ha suya ihtiyaç duyduğu tespit edilmiş olup, sulamada ise 18.304 m3/ha kullanılmıştır.

Gerekli tedbirler alınarak su uygulama randımanının %55 su seviyesine yükseltilmesi

durumunda 3.661 m3/ha su tasarruf edilebileceği ve bu suyla yaklaşık %25 oranında daha fazla

pamuk alanının sulanabileceği tespit edilmiştir.

Aydoğdu ve Parlakçı Doğan (2019b), Tarımsal Üretimde Yeraltı Su Kullanımının Analizi:

Harran Örneği isimli çalışmasında, Şanlıurfa İli Harran İlçesi tarımsal alanlarının %78,3’ ü

Harran Ovası sulama alanları içerisinde kalmasına rağmen, suyun ulaşamadığı ya da yetersiz

kaldığı kesimlerde, tarımsal üretim, yeraltı sularıyla sağlanmaktadır. Bir üretim sezonunda yer

altı sulaması yapılan bu bölgede 57.300,3 m 3 /ha suya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmada

ihtiyaç duyulan su miktarı ve üretilen ürünler için mutlak karlılık dikkate alındığında 17 TL/m 3

kar elde edilebilmektedir.

100


Aydoğdu (2020), Çiftçilerin Tarımsal Sulamalarda Su Kullanım Davranışları Üzerine Bir

Araştırma: Şanlıurfa Örneklemesi isimli çalışmasında: Katılımcıların %78’den fazlası

kamunun uygulamakta olduğu sulama politikalarından memnun değildir. Elde edilen sonuçlara

göre, farklı sulama sistemlerinin verim üzerindeki etkisi %81, sulama sistemini mecburiyetten

seçme oranı %36, sulamanın yeterliliğine %34 oranında tahmini olarak karar vermek ve

katılımcıların %24’ü ne kadar fazla sulama yapılırsa, o kadar fazla ürün alınır görüşünün

istatistiki olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Sulama, suyun önemi, sulama sistemleri

konularında sahada bilgi eksikliği ve yetersizlikleri vardır. Bu konularda etkin, çiftçilerin

anlayabileceği ve katılım göstereceği zamanlarda daha fazla yayım ve bilgilendirme yapılması

gerekmektedir.

Parlakçı Doğan ve ark., (2020), Çiftçilerin GAP-Harran Ovası'nda Sulamaya Dayalı

Sürdürülebilir Tarımsal Gelir Sağlamaya Yönelik Hizmetler için Ödemeye İstekliğinin Tespiti,

Şanlıurfa, Türkiye isimli çalışmasında: katılımcıların %22.61'i ödeme istekliliği göstermiştir ve

ortalama ödemek istedikleri miktar 180.82 TL/hektar (31.86 $/ha) olmuştur. Bu miktar

hesaplanan ortalama yıllık tarımsal gelirin %3.08'ini oluşturmuştur. Katılımcıların yaklaşık

%41,22'si ödeme taraftarı değildir. Bunlar, kamu sektörünün hizmetlerden sorumlu olduğuna

ve bunun ücretsiz olarak sunulması gerektiğine inanmaktadırlar. Katılımcıların yaklaşık

%23,14'ü ise sadece ihtiyaç duydukları hizmetler için ödeme istekliliğine sahiptirler. Tüm

katılımcılar için ortalama WTP GAP-Harran Ovası için 40,9 TL/ha (7,21 $/ha) ve 1,2 milyon

$/yıl olarak hesaplanmıştır. Bu miktar minimumdur ve talebe dayalı çeşitli hizmet sunumu ile

birkaç kat artabilir.

Dünyada en çok kullanılan doğal tekstil lifi halen pamuktur (Küçük, 2015b). Stratejik bir ürün

olan pamuk, tekstil, hazır giyim ve gıda endüstrisi aracılığıyla ulusların kalkınma süreçlerinin

ilk safhasında emek, tabii kaynaklar ve sermaye gibi üretim faktörlerinin istihdamını tatminkâr

seviyelerde sağlayabilmekte ve bu özelliğiyle kalkınma sürecinde stratejik bir rol

oynayabilmektedir. (Küçük ve Aydoğdu, 2020). Bu yönüyle ekonomik büyümenin motoru

olarak fonksiyon icra edebilen pamuk, daima küresel aktörlerin yakın ilgisine mazhar

olmaktadır (Küçük, 2015b). Süregelen iklim değişikliğine bağlı olarak, sulama suyunun

azalması, özellikle Xinjiang - Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Pakistan, Avustralya ve ABD’nin

batı bölgelerinde pamuk üretimini, sıcaklık artışı ise özellikle Pakistan’da pamuk verimini baskı

altına alarak olumsuz etkilemektedir. Sıcaklık artışının sınırlı kaldığı diğer bölgelerde ise

pamuk ekim mevsiminin uzaması ve bitki gelişiminin hızlanması gibi olumlu yansımalar

olacağı değerlendirilmektedir. Keza iklim değişikliğinin, Sarı Nehir bölgesi (Çin), Hindistan,

güneydoğu ABD ve Türkiye’nin güneydoğusunda yağış miktarlarını olumlu yönde etkilemesi

beklenmektedir (Küçük, 2015a).

“Bereketli Hilal”, “Yukarı Mezopotamya” ve “Medeniyetler Beşiği” olarak adlandırılan

Şanlıurfa’nın yer aldığı bölge, tarihte Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlayan bir köprü

olmuştur. 140 bin hektar sulanabilir araziye sahip Harran Ovası, GAP Bölgesindeki pamuk

ekim alanlarının kalbi konumundadır. Harran Ovası’ndaki tahminen 15 bin hektar alan hatalı

sulama uygulamaları nedeniyle tuzlanmadan etkilenmiş ve çoraklaşma riskiyle karşı karşıya

kalmıştır. Bununla birlikte, aşırı sulamanın yol açtığı yer altı su seviyesindeki artışın pamuk

ekim alanlarına fazla zarar vermesine mâni olmak için drenaj kanalları inşa edilmiştir.

Hükümet, su kaybının ve çevre problemlerin önlenmesi amacıyla yöre çiftçilerinin modern

damla sulama sistemi kurmalarını teşvik etmekte, bu yönde mali ve teknik destekler

sağlamaktadır. Yine su kaybını asgari seviyeye indirmek için acık sulama kanallarının yerine,

yer altı kapalı sulama sistemi inşa çalışmaları da sürmektedir (Küçük, 2015a).

101


GAP projesinin 1989 yılında uygulanmaya başlamasıyla tedrici olarak tarım alanları sulanmaya

başlamış, 1995 yılında Harran ovasının sulanmaya başlaması ile pamuk ekim alanları da önemli

ölçüde artmaya başlamıştır. GAP Bölgesindeki pamuk ekim alanları, 1980-2010 yılları arasında

sulamayla birlikte % 8’den % 60’a yükselmiştir (Küçük ve Issı, 2019). Pamuk sahip olduğu

yüksek katma değer nedeniyle, Şanlıurfa ekonomisi için önem arz etmektedir (Küçük, 2015a).

TÜİK 2018 yılı verilerine göre Şanlıurfa ilinde 1 027 625 ton kütlü pamuk ve 390 496 ton lif

pamuk üretimi gerçekleşmiştir. Yaklaşık dekar başına 444 kg kütlü pamuk ve 169 kg lif pamuk

elde edilmiştir. Şanlıurfa Türkiye’de en fazla pamuk tarımının yapıldığı yerdir. 2014/15,

2015/16 ve 2016/17 sezon ortalamalarına göre; Türkiye’de üretilen toplam kütlü pamuğun %

43’ünü Şanlıurfa’daki pamuk üreticileri karşılamışlardır (Küçük ve Issı, 2019). Türkiye’de,

1991 yılında yaklaşık 599 bin hektar olan pamuk ekim alanları, artan ve azalan oranlarda dalgalı

bir seyir izleyerek 2018 yılında 519 bin hektara gerilemiştir. Bu dönemde GAP sulamalarının

başlamasıyla birlikte pamuk ekim alanları, düzenli bir artış göstermiş, akabinde ortaya dalgalı

bir seyir çıkmıştır (Küçük ve Aydoğdu, 2020).

Pamuk üretim maliyetlerindeki artışla birlikte pamuktan sağlanan gelirdeki azalma, birçok

çiftçiyi, üretimlerini dönüştürmeye ve pamuk yerine buğday ve mısır gibi alternatif ürünlerin

ekimine sevk etmektedir. Zira çiftçiler acısından üretim kararlarında en fazla belirleyici olan

faktörün bir önceki dönemin fiyatları olduğu değerlendirilmektedir (Küçük, 2015a). Küçük ve

Bilgiç (2016)’in yaptığı çalışmada; pamuk, mısır ve buğday arz miktarları (Vektör Oto

Regresyon) VAR modelleri yardımıyla analiz edilmiştir. Pamuk arz modelinde; pamuğun kendi

fiyatı, gecikmeli fiyatı, buğdayın fiyatı ve kukla değişkeni olarak GAP’ın etkisi istatistikî olarak

önemli bulunurken, diğer bir kukla değişken olan pamuk desteklemeleri istatistikî açıdan

önemli bulunmamıştır. Pamuk üretim miktarı ile artan yağış miktarı arasında pozitif yönlü bir

ilişki tespit edilmiştir. Kukla değişken olarak dikkate alınan GAP’ın, pamuk üretimi üzerindeki

etkisinin pozitif olduğu ve GAP’ın devreye girmesi ile birlikte pamuk arzında artış meydana

geldiği gözlemlenmiştir (Küçük ve Bilgiç, 2016). Yapılan trend analizlerinde; şayet kamu

destekleme politikalarında önemli bir değişiklik olmaz ve yeni sulama alanları açılmaz ise,

Türkiye’de pamuk üretim miktarının 2 milyon ton civarında ve dekara verimin ise 500 kg

civarında olacağı öngörülmüştür (Küçük ve Aydoğdu, 2020).

Türkiye'nin birçok çiftçisinin temel zirai gelir kaynaklarından biri olan pamuk, tekstil ve hazır

giyim sektörlerindeki büyümenin ardından önem kazanmıştır. Türkiye, pamuk sektöründe,

dâhilde işleme ve tekstil ürünleri ihracatı nedeniyle hâlihazırda net ithalatçı konumdadır.

(Küçük ve Aydoğdu, 2020). Türkiye’de üretilen toplam pamuğun yaklaşık %43’ü GAP

kapsamında yer alan Şanlıurfa’da üretilmektedir. Harran Ovası Şanlıurfa’da yer almakta olup,

GAP’ın en önemli tarım üretim alanıdır. (Küçük ve Issı, 2019). GAP, Türkiye’nin en kapsamlı

bölgesel kalkınma projesi olup, 1.8 milyon hektarlık bir alanda sulama yapılması

öngörülmektedir (Küçük ve Issı, 2019). Türkiye’de pamuk üretimindeki artışı

canlandırabilecek yegâne faktörün Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) olduğu

düşünülmektedir (Küçük, 2015a).

5.2. Su Fiyatlandırmasına Yönelik Literatür Çalışmaları

Sulama kurumlarının su fiyatlandırması yaklaşımları ve yöntemlerini belirlemek amacıyla,

dünyada sulanmış alanların 12.2 milyon hektarını temsilen yapılan araştırmada, örneklemin

%60’ından fazlasında sulama yönetim kurumları birim sulanmış alan, %25’i hacimsel,

%15’inde hem hacimsel ve hem de sulanmış alan yöntemine göre sulama ücretlerinin

belirlendiği tespit edilmiştir (Aydogdu, 2012; Aydoğdu ve ark., 2015; Bos ve Wolter, 1990).

Su yönetimi politikalarında fiyatlandırma, yönlendirici ve kontrol edici bir araç olarak yer

102


almaktadır. Ülkemizde ise son yıllarda tarımsal su kullanımında fiyatlandırma daha sık

gündeme gelmeye başlamış ve kaynaklar arası dağılımındaki rolü ile etkinliği sorgulanmaya

başlamıştır. Yüksek ve düşük fiyat belirlemenin toplumsal refahı ve fayda düzeyini etkileyeceği

de bilinmektedir. Özellikle su fiyatlarının kamu tarafından yüksek belirlenmesi, suyun aşırı

kullanımının önüne geçebilmektedir. Olumlu görünen bu durum, aynı zamanda kullanım

yapısını bozabilmektedir. Su fiyatlarının çok düşük belirlenmesi ise, suyun aşırı kullanımını

teşvik edecek, israfa yol açabilecek ve suyun verimli alanlarda kullanılma ihtimalini

zayıflatacaktır. Çok düşük su fiyatları çiftçiyi yanlış yönlendirebilecek, üretici belki uzun

vadede toprakta oluşabilecek tahribattan olumsuz olarak etkilenebilecektir (Aydogdu, 2012;

Aydoğdu ve Bilgiç, 2016; Aydoğdu ve Yenigün, 2016a; Şahin, 2007).

Türkiye’de su hizmetlerinin fiyatlandırılması yeterince gelişmediği ve kamu sulamalarında su,

üreticilere maliyetinin altında, işletme ve bakım maliyetleri esas alınan bir ücretlendirme ile

verilmektedir (Aydogdu, 2012; Aydoğdu ve Aydoğdu, 2015). Tarımsal sulamada su temini

maliyetlerinin karşılanabilmesi için mevcut uygulanan su ücretlerinin çok düşük olduğu tespit

edilmiştir. Pamuk üretiminin esas alındığı çalışmada işletme ve bakım masraflarının

karşılanabilmesi için uygulanacak ücretin, mevcut ücretin 6 katı, diğer hizmetler ve sulama

birliğinin genel masraflarının karşılanabilmesi için 12 katı, işletme bakım ve sabit sermayenin

finanse edilmesini karşılayacak ücretin ise mevcut ücretin tam 31 katı olması gerektiği

sonucuna varılmıştır (Halcrow-Dolsar, 2000). Türkiye’de su kaynaklarının yetersiz olduğu

bölgelerde sulama suyu ücretlerinin çok düşük tutulması, suyun özensiz ve aşırı kullanımına

neden olabilmekte olup, su kullanım verimliliğini azaltmaktadır (Aydogdu, 2012;Aydoğdu ve

Yenigün, 2016b).

ABD’de ve Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğunda sulama suyu ücretlendirilmesi, hektara göre,

kullanılan suyun hacim miktarına göre veya kullanılan suyun kaynak çeşidi ve miktarına bağlı

olarak hektara göre belirlenmekte iken, ülkemizde ise ağırlıklı olarak birim alan ve ürün

desenine bağlı olarak sulama suyu ücretlendirilmesi yapılmaktadır. Türkiye’de su

fiyatlandırması politikalarında oluşturulacak olan su fiyatının tüm organizasyon ve işletme

maliyetlerini kapsaması gereklidir. GAP kapsamındaki sulama alanlarının giderek artacak

olması nedeniyle su fiyatlandırması hacimsel esaslara göre belirlenmelidir (Unver ve Gupta,

2003).

Su kaynakları üzerinde, hızlı kentleşme, iklim değişikliği ve tarımsal kullanımlar nedeniyle

ortaya çıkan sektörel rekabet, özellikle fiyatlandırma ve su kullanım politikalarında orta ve uzun

vade de temel değişimler yapılması ihtiyacını da yükseltmektedir. Türkiye’de su

fiyatlandırması bir sonraki yılda olması beklenen işletme ve bakım maliyetleri esaslarına

dayanmakta, ürün çeşidine bağlı olarak alan üzerinden alınmaktadır. Evsel ve endüstriyel

kullanımlarda olan hacim esasına dayalı fiyatlandırma, tarımsal sulamalarda hemen hemen yok

gibidir. Mevcut yasal durum nedeniyle esas yatırım maliyetinin geri alınma oranı ise oldukça

düşüktür. Tarımsal sulamalardaki fiyatlandırma uygulamaları için yapılacak olan analizlerde

bölgesel fiyat ve su kullanımı, su giderleri, sermaye maliyeti, maliyeti geri alma ve sulama suyu

maliyetleri de dâhil olmak üzere birçok veri gerekmektedir (Çakmak, 2010).

Türkiye’de DSİ tarafından sulama birliklerine devir edilen alanlarda 1999-2006 yılları arasında,

pompaj sulaması içinde yer alan çiftçiler, cazibe sulaması yapanlara göre ortalama 2.5 kat daha

fazla su ücreti ödemektedirler. 2001 ve 2006 yılları arasında su ücretleri cazibe sulamalarında

yaklaşık %30 artarken, pompaj sulamalarında ise %12 civarında bir artış olmuştur. 1999-2006

yılları arasında, 2003 yılı fiyatları ile cazibe sulamalarında ortalama su fiyatı 70.5 TL/ha,

pompaj sulamalarında ise 2001-2006 yılları arasında, 2003 yılı fiyatları ile ortalama su ücreti

103


211.67 TL/ha olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılı itibariyle GAP Bölgesinde cazibe sulamalarında

ortalama fiyat 91.53 TL/ha, iken Türkiye ortalaması 117.27 TL/ha olarak gerçekleşmiştir. Bu

oranlar pompaj sulamalarında ise GAP Bölgesinde ortalama 227.39 TL/ha, Türkiye ortalaması

ise 298.89 TL/ha olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılı ortalama su fiyatları ise GAP Bölgesinde

107.26 TL/ha, Türkiye ortalaması ise 138,72 TL/ha olmuştur. Türkiye’deki bölgeler itibariyle

en düşük sulama suyu ücreti GAP Bölgesinde, en yüksek ücret ise Marmara Bölgesinde

oluşmuştur (Çakmak, 2010).

Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) batı ile doğu eyaletleri arasında bitki su ihtiyacı

açısından oldukça büyük farklılıklar vardır. Batı eyaletleri, doğu eyaletlerine göre daha kurak

olduğundan su kanunları ve hakları batı eyaletlerine göre düzenlenmiş olup, su politikaları doğu

eyaletlerinde daha az gelişmiştir. Su hakları ve tahsisleri, sözleşme düzenlemeleri, değişik su

hakları gibi konularda oldukça geniş bir aralıkta fiyatlandırma ve ödeme sistemi vardır. Bazı

çiftçiler kıyıdaş su hakları veya federal hükümetle yaptıkları değişim anlaşmaları nedeniyle çok

düşük oranlarda su ücreti ödemektedirler. Bu ücret 5 $/ton ile 10 $/ton arasında değişirken, aynı

suya diğer çiftçiler 20 $/ton ile 100 $/ton aralığında bir ücret ödemektedirler. Yer altı

sulamalarında ise ücret suyun alındığı yere ve derinliğe göre değişmekte olup, kullanılan suyun

ücreti hacimsel esasa bağlı olarak hektar üzerinden ödenmektedir. Dünyanın en büyük

akiferlerinden olan, Great Plains de yer alan Ogallala akiferinden, Nebreska’da, 61 m

derinlikten yapılan sulamalarda su ücreti olarak 772 $/ha olarak ödenmektedir. Yer altı

sulamalarında ücretler büyük farklılıklar göstermekte olup, Maryland’de 17 $/ha iken,

Hawaii’de ise 435 $/ha’dır (Aydogdu, 2012; Wichelns, 2010).

Japonya’da tarımsal su kullanımı ağırlıklı olarak çeltik alanlarında pirinç tarımda kullanılmakta

olup, yaz muson yağmurlarına ilaveten yüzey sulamaları da yapılmaktadır. Japonya’da çiftçiler

su fiyatlarını işletme, bakım masrafları ile yatırım sermayesinin bir kısmı da kapsayan bir

şekilde ödemektedirler. Ödemeler sulanan alana dayalı olup, hacimsel kullanıma dayalı ödeme

yapılmamaktadır. Bir hektarlık pirinç tarlasında 20 000 m3’ün üstünde su kullanılmaktadır.

Çiftçiler ortalama 500 $/ha ve ilave olarak da %8 yatırım parası maliyeti ile zorunlu emek

katkıları ve drenaj vergisi de ödemektedirler. En yüksek su ücreti Hokuriku’da 707 $/ha iken

en düşük su ücreti ise 205 $/ha ile Tokai’de gerçekleşmiştir (Nickum ve Ogura, 2010).

2000 yılında yayınlanan Avrupa Birliği (AB) Su Çerçeve Direktifine göre tarımsal sulamalarda

su fiyatlandırmaları tam maliyetin geri alınması esaslarına göre olmalıdır. Avrupa Birliği’ne

aday konumdaki Türkiye de bu direktife taraf olan ülkelerden biridir. Su çerçeve direktifine

göre suyun fiyatlandırması yatırım, işletme, bakım, onarım, kaynak ve çevresel gibi tüm

maliyetleri kapsamalıdır. AB üyesi ülkeler suyun fiyatlandırılması konularında bu yönergeye

uygun olarak yeniden fiyatlandırma esasları ve su politikaları geliştirmeye başlamıştır. Her ülke

Su Çerçeve Direktifini, genel çerçeve ile örtüşmek koşuluyla, kendi koşullarına uyarlayarak

uygulamaktadır. AB’de genel olarak fiyatlandırma sulanan alana göre hektar bazında

ödenmektedir. Ayrıca bazı bölgelerde kullanılan su hacmine bağlı olarak fiyatlandırma da

yapılmaktadır.

Fransa’da su havzaları yetkilileri tüm su kullanıcılarına, suyu nereden temin ettiklerine

bakılmaksızın su fiyatlarının dışında, kirleten öder prensibinden hareketle bir vergi

uygulamaktadırlar. Agences de l’Eau verilerine göre 2002 yılında altı su havzasının ortalama

vergi miktarı 0.00745 Eur/m 3 iken, 2003 ile 2006 yılları arasında ise bu vergi ortalama 0.0102

Eur/m 3 olmuştur. Kırsal Kalkınma Birlikleri (SAR) ve Yetkili Sendikalar Birliği (ASA)

ortalama hacimsel su tarifesini 0.03-0.053 Eur/m 3 olarak belirlerken, bazı SAR’lar ise 40 Eur/ha

ve 0.07 Eur/m 3 ile 25 Eur/ha ve 0.17 Eur/m 3 uygulamaktadırlar. Alan bazlı olarak ortalama

104


sulama suyu ücreti 104 Eur/ha iken hacimsel esaslı ortalama sulama suyu ücreti ise 0.085 ile

0.3 Eur/m 3 arasındadır (Choin-Kuper ve Montginoul, 2003; Montginoul, 1997).

Yunanistan’da ise tarımsal sulamaların %60’ı bireysel girişimcilerin ve %40’ı ise sulama

kooperatiflerinin hizmetleri kapsamında olup, bunlar Yerel Arazi Geliştirme Kurulları (TOEV)

ve Ulusal Arazi Geliştirme Kurulları (GOEV)’dır. TOEV’ler su tahsisatları ile ortak faaliyetleri

yönetmek ve su ücretlerinin çiftçilerden toplanması konuları ile ilgilenirken, GOEV’ler ise yarı

hükümet kuruluşları olup, birden fazla TOEV’lerin işlevlerini etkileyen finans işlerini

yürütmektedirler. Su ücretleri TOEV’lerin idari yönetim, işletme ve bakım masraflarının

yaklaşık olarak %60’ını oluşturmaktadır. Çiftçiler tarafından ödenen su ücret tarifleri 73 ile 210

Eur/ha ve 0.02 ile 0.7 Eur/m 3 arasındadır (Choin-Kuper ve Montginoul, 2002; Massarutto,

2003). Girit adasındaki sulamalar ise yer altı suyundan yapılmakta olup, ödemeler hacimsel

esasa göre yapılmaktadır. Genel sulamalarda su ücretleri 0.0457 ile 0.052 Eur/m 3 arasında iken,

özel şahıs sulama alanlarında ise 0.14 ile 0.23 Eur/m 3 arasındadır(Bakopoulou ve ark., 2010;

Chartzoulakis ve Angelakis, 2001). Yunanistan’ın orta doğu bölgesinde yer alan Thessaly

bölgesinde ağırlıklı olarak pamuk tarımı yapılmaktadır. Atık suların çiftçiler tarafından yeniden

değerlendirilmesi için ödeme istekliliği koşullu değerlendirme yöntemi ile belirlenmiştir. Buna

göre çiftçilerin %57.9’u bu suya temiz su ücretinin yarısını ödemeye, %33.6’lik bir kesimde bu

suya hiç para ödememeye ve %8.5’ide temiz sudan biraz daha az bir para ödemeye razı

olmuşlardır (Bakopoulou ve ark., 2010).

İtalya’da tüm su kaynakları ile ilgili ilkeler, yönetim ve rehberlikler 1933 yılında çıkarılan Arazi

Islah Kanununa göre yürütülmektedir. Su fiyatlandırmaları ağırlıklı olarak işletme

maliyetlerine dayalı olup, geniş bir fiyatlandırma aralığı vardır. En düşük ücret Valle d’Aosta

0.60 Eur/ha iken en yüksek sulama suyu ücreti ise 787 Eur/ha ile Latium’dadır(INEA, 2008).

Çiftlik seviyesinde ortalama su ücreti 36 Eur/ha’dır(Gallerani ve Viaggi, 2003). Genel olarak

alana dayalı bir fiyatlandırma hâkim olup, hacimsel esasa dayalı olarak fiyatlandırma oranı ise

azdır. Romagna Occidentale Sulama Konsorsiyumu, toplam alanın %87’isinde, açık kanalda su

miktarı ölçülmeden hizmet vermekte olup, su ücretleri 42.6 Eur/ha ile 132.2 Eur/ha arasında

olup, %17’lik basınçlı sulama yapılan alanda ise su ücreti 20.66 Eur/ha’dır. İtalya’da çiftçiler

en düşük su ücreti ödeyen gruptadırlar. İtalya’da sulama suyu ücreti kaynağa bağlı olarak

değişmektedir. Bu oran 160-500 Eur/ha (Farrace, 2007), diğer taraftan kuzeyde 50-150 Eur/ha,

güneyde 30-100 Eur/ha ve hacimsel fiyatlandırma ise güneyde 0.04-0.07 Eur/m 3 arasındadır

(Massarutto, 2003).

Portekiz’de su kanunu pek çok ülkeden farklı olarak su kaynaklarında kamu ve özel mülkiyete

dayalıdır. Portekiz’de su tarifeleri sulama birlikleri tarafından belirlenmekte olup, birlikler

oldukça karmaşık bir yapıya sahiptirler. Bazen sulama birlikleri belediye suyu da

verebilmektedirler. Ücretlendirme de oldukça çeşitlidir, ıslah vergisi, hektara sabit bir sulama

ücreti, eğer sulama alanında drenaj gerekliyse drenaj vergisi, bazı özellikli projelerde ve

ürünlerde ise ürün esasına dayalı fiyatlandırmada yapılabilmektedir. Kendileri tarafından açılan

kuyularla yer altı suyu ile geleneksel sulama yapanlardan ise çevreyi önemli oranda

kirletmiyorlarsa herhangi bir ücret alınmamaktadır. Portekiz Tarım Bakanlığına bağlı olan

kamu idaresi Direcçao-Geral de Agricultura e Desenvolvimento Rural (DGADR) verilerine

göre arazi ıslahı yapılan yerlerde su ücretleri 16.21 ile 221 Eur/ha arasında, sulama alanlarında

18 ile 115 Eur/ha arasında, kullanılan hacimsel esasa göre ise 0.011 ile 0.092 Eur/m 3 , eğer

drenaj gerekiyorsa, drenaj yapılan alanlarda 38.9 ile 210 Eur/ha ve ürün esasına bağlı olarak da

13 ile 210.9 Eur/ha arasındadır. Fiyatlandırma ağırlıklı olarak işletme ve bakım esaslarına

dayalı olup, yatırım maliyetleri de fiyatlandırmaya alınmaya başlamıştır.

105


İspanya’da sulanan alanların %70’i sulama birlikleri tarafından işletilmektedir. Birliklerin bağlı

olduğu Nehir Havza İdareleri, River Basin Authority (RBA) su yönetiminde belirleyici

konumdadır. Su ücretleri çiftçiler tarafından düzenleme vergisi ve su kullanım tarifesi olarak

RBA’ya ödenmek üzere sulama birliklerince toplanmaktadır. Çiftçiler “derrama” adı verilen

ilave bir vergiyi/parayı sulama birliğinin masraflarını karşılamak üzere ayrıca birliğe

ödemektedirler. Sulama suyu ücretleri hektar başına sabit bir ücret ile kullanılan suyun hacim

esasına veya bunların bileşimine, yani hem hektara ve hem de kullanılan su hacmine bağlı

olarak ödenebilmektedir. Çiftçiler Tagus-Segura bölgesinde su ücreti için 0.09 Eur/m 3 , ilave

vergilerle 0.13 Eur/m 3 olarak öderken, yer altı suyunu kullananlar ise 0.04 ile 0.07 Eur/m 3

arasında bir ücret ödemektedirler. RBA tarafından uygulanan ortalama su tarifesi 0.02

Eur/m 3 ’tür. Güney İspanya’daki Endülüs bölgesinde (Guadalaquivir, Guadiana ve Sur

Havzalarında) sulamalar ağırlıklı olarak yüzey sularından yapılmakta olup, ortalama su ücreti

0.01 Eur/m 3 ve ilave vergilerle çiftçiler 0.03 ile 0.04 Eur/m 3 arasında bir ücret ödemektedirler.

Yer altı suyu kullananlar ise 0.13 ile 0.5 Eur/m 3 arasında bir su ücreti ödemektedirler.

Valencia’nın doğusunda yer alan Jucar ve Segura havzalarında ise yüzey sulamalarında 0.04

Eur/m 3 , yer altı sulamalarında ise 0.22 Eur/m 3 , ortalama olarak da 0.115 Eur/m 3 ödenmektedir

(Carles et al., 2001; Garcia et al., 2004; Leyva and Sayadi, 2005). Güney İspanya’da Granada

kıyılarında yer alan tropikal meyve yetiştiricileri yaz aylarında su kısıtları yaşamakta olup,

üreticiler ortalama su ücreti olarak 0.14 Eur/m 3 öderken, en düşük ücret 0.054 Eur/m 3 ve en

yüksek ise 0.192 Eur/m 3 ’tür. Yaz aylarında alternatif su kaynaklarını kullanma konusunda

ortalama ödeme isteklilikleri 0.27 Eur/m 3 olup, çiftçilerin büyük bir kısmı 0.21 ile 0.36 Eur/m 3

arasında bir su ücreti ödemeyi kabul etmişlerdir (Leyva and Sayadi, 2005).

Meksika’da tarımsal sulamalar, 1992 yılında çıkarılan su kanununa bağlı olarak sulama

birlikleri tarafından yönetilmektedir. 1996 yılında 372 sulama birliği tarafından 2.92 milyon

hektarlık bir alanda hizmet verilmekte iken, bu dönemde su ücretleri %45 ile %180 oranında

arttırılmış ve hükümet tarafından yapılan işletme, bakım ve onarım sübvanseleri kaldırılmıştır.

Kanuna göre çiftçiler hem sulama birliklerine ve hem de ulusal su komisyonuna sulama servis

ücreti ödemek zorundadırlar. Temel olarak Meksikalı çiftçiler %25 işletme, %50 işletme ve

bakım, %15 yönetim ve %10’da kamu idaresi olan sulama mühendisliği ve drenaj bölümüne

ödenmek üzere oluşturulan su tarifesini ödemek durumundadırlar. Su tarifeleri ürün, sulama

alanı, hektar ve kullanılan su hacimlerine bağlı olarak ödenebilmektedir. Tüm maliyetleri

karşılayacak tarife ise 0.01Eur/m 3 olarak hesaplanmış ve bu da üretilen ürünün cinsine bağlı

olarak ortalama verimin %4 ile %8’ine karşılık gelmektedir (Trava Manzanilla, 2002). Su

tarifeleri Distrito de Reigo’da 0.22 $/m 3 , Alto Rio Lerma’da 0.42 $/m 3 , Michoacan’da 0.028 ile

0.034 $/m 3 aralığında, Guanajuato’da 0.051 ile 0.057 $/m 3 aralığında, Module II’de 21.57 ile

42.49 $/ha arasında, Module IV’de (Sinaloa, Culiacan Region, Dist 10) ise 58.10 ile 84.84 $/ha

arasındadır.

Avustralya’da tarımsal sulamalarda, 1990’ların başlarında hükümet bir takım temel sorunlar ile

karşı karşıya idi. Çiftçiler tarafından ödenen su ücretleri genel giderleri karşılamıyor, kamu

sahip olduğu sulama altyapısını ticari esaslara uygun olarak işletemiyor, su ile ilgili tanımlar

yetersiz, nehirlerin ve akiferlerin durumu ise kullanıma bağlı olarak iyi durumda değil idi. Konu

ulusal bir mesele olarak 1994 yılında Avustralya Hükümet Konseyinde ele alınmıştır. 2004

yılında ise, 1994 yılındaki ilerlemelere dayalı olarak Ulusal Su Girişimi, National Water

Initiative (NWI) vasıtasıyla su sektörü reformları yapılmıştır. Bu reformların bir parçası olarak

önce su işletmeleri düzenleyici kamu kuruluşlarından ayrılmıştır. Sulama yapıları (barajlar,

tüneller ve kanallar) kamudan ayrılmış, kendi ayakları üzerinde durabilecek ticari bir yapıya

dönüştürülmüştür. Tarımsal sulama fiyatları bu işletmelerin maliyetlerini kapsayacak şekilde

düzenlemiştir. Ödemeler hacimsel esaslara dayalı olarak yapılmaktadır. Su tarifeleri tüm

106


maliyetleri, işletme, bakım, onarım, yönetim ve esas yatırım sermayesini de içine alacak şekilde

düzenlenmektedir (Parker and Speed, 2010).

Avustralya’da 2008-09 yıllarında; Pioneer havzasında yer alan Eton’da çiftçiler su tarifesini

sabit su ücreti olarak 37.56 $/ML (Milyon Litre) ve kullanım ücreti olarak da 14.44 $/ML ile

birlikte toplam 52 $/ML olarak ödemişlerdir. Burdekin havzasında yer alan su temin sistemi

nehir sistemine dayalı olup, sabit ücreti 1.98 $/ML ve kullanım ücreti olarak da 11.59 $/ML ile

birlikte 13.57 $/ML olarak tahsil edilmiştir. Yine havzada yer alan ve su temin sistemi kanal ile

yapılan Haughton’da ise sabit ücret 24.36 $/ML ve su kullanım ücreti olarak da 15.61 $/ML ile

birlikte 39.97 $/ML olarak ödenmiştir. Sun water su tarifesi sistemi içinde yer alan 16 su temin

sisteminde kullanılan 26 su fiyatının ortalama sabit ücreti 16.92 $/ML ve ortalama su kullanım

ücreti 15.11 $/ML ve toplam ödenen ortalama su ücreti 32.03 $/ML olmuştur. Bu sistem içinde

su ücretlerinin maliyetleri karşılama oranı ise %98 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Victorian kırsal su tarifesi sistemi kanal, cazibe kanal, basınçlı boru sistemi ve nehir

regülâsyonuna bağlı olarak sulama yapılmakta olup, burada yer alan Goulburn Murray

Water’da su tarifesi sisteminde sabit altyapı kullanım ücreti 8.64 $/ML ve günlük altyapı

kullanım ücreti ise 62.29 $/ML olarak gerçekleşmiştir. Bu sistem içinde 18 sulama bölgesi

mevcut olup bunların sabit altyapı ortalama ücreti 17.47 $/ML ve ortalama günlük altyapı

kullanım ücreti ise 76.96 $/ML olmuştur. Bu sistem içinde su ücretlerinin maliyetleri karşılama

oranı ise %100’ün üzerinde gerçekleşmiştir.

New South Wales bölgesinde kamuya ait nehir regülâsyonu ile sulama yapılmakta olup, 10

havzada sulama ücretleri sabit ve değişken olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Sabit ücret

genel güvenlik adı altında toplanmaktadır. Burada yer alan 10 havzada uygulanan sabit ücretgüvenlik

ücret ortalaması 3.70 $/ML ve değişken ücret ortalaması ise 9.26 $/ML olup, toplam

ortalama su ücreti ise 12.96 $/ML olarak gerçekleşmiştir. Bu sistem içinde su ücretlerinin

maliyetleri karşılama oranı ise %86 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yine aynı bölgede yer alan

Murray sulama birliğinde ise sulamalar kanal ile yapılmakta olup, toplam su ücreti 23.17

$/ML’dir.

Avustralya’da yaşanan kuraklıklar özellikle ülkenin güney doğusunda yer alan Victoria

eyaletinde etkili olmuştur. Yapılan araştırmalar altı su temin endüstrisinin bu bölgede

uygulamış oldukları su fiyatlandırmasının, Avustralya’nın diğer şehirlerinde ve kasabalarında

uygulanan fiyatın 34 katından daha fazla olduğunu tespit etmiştir (Hurlimann, 2009). Bu

bölgede atık suların kullanılması ve ödeme istekliliği üzerine yapılan araştırmada katılımcılar

ortalama olarak 7.66 A$/kL (5.21$/kL) ödemeyi kabul etmişlerdir. Bu ücret Bendigo

bölgesindeki içme suyu ücretinden, 1.33 A$/kL, 5.76 kat daha fazladır.

Ürdün’de değişik su kaynağı rejimi altındaki çiftçilerin yer altı sularını kullanma konusunda

ödeme istekliliğini ölçmüşlerdir. Su kısıtları olan ve tarımsal su ihtiyaçların artması nedeniyle

çiftçiler güvenli ve sürekli bir su temini için mevcut su ücretinin 2.5 katı daha fazla ödemeyi

kabul etmişlerdir. Buna bağlı olarak karar vericilerin yer altı suyu ücretlerini 0.14 ile 0.35 $/m3

arasında belirlemeleri halinde ne üretim deseni ne de ekili alanlar açısından bir etki ile

karşılaşmayacaklarını tespit etmişlerdir (Salman and Al-Karablieh, 2004).

Mekadonya’nın Bregalnica bölgesinde çiftçilerin su topluluklarına (birlikler) bakışlarını,

beklentilerini ve ödeme alışkanlıkları ile ilgili olarak yaptıkları araştırmada, üyelik tatmini,

birliklerin çiftçilere davranışı, çiftlik büyüklüğü, maliyeti geri kazanım oranı, su ücretleri,

açıklık ve güvenin çiftçilerin ödeme alışkanlıklarında belirleyici olduğunu tespit etmişlerdir

(Gorton ve ark., 2009).

107


Çin’de genel olarak su kısıtları olması, artan nüfus, kentleşme ve sanayileşmeyle beraber

tarımsal sulamalardaki verimsizlik nedeniyle artan su ihtiyaçları çözülmesi gereken bir sorun

olmaktadır. Özellikle kuzey Çin’de tarım, sanayi ve kentlerin su ihtiyaçları toplamı, mevcut

kaynaklardan daha fazladır. Asya Kalkınma Bankası, su ücretlerinin düşüklüğü nedeniyle

çiftçilerin su tasarrufu yapmaktan uzak oldukları, hacimsel esasa dayalı ödeme yapmadıkları

içinde suyu aşırı olarak kullandıkları görüşlerinden hareketle fiyatlandırmanın dengeleyici bir

unsur olarak pazar ekonomisi kurallarına göre uygulanmasını savunmaktadır. Yapılan saha

çalışmalarından bu görüşe karşı olarak da şu sonuçlara ulaşılmıştır. Su talebini yönetmek, etkin

bir fiyatlandırma, etkin düzenleme, uygun eğitim ve bilinç oluşturmanın bir fonksiyonudur.

Sorunu sadece fiyatlandırma ile etkin olarak çözebilmek pek mümkün değildir. Çiftçilere bu

konularda haklar ve yetkiler verildiği zaman sorun daha kolay çözülebilecektir (Webber ve ark.,

2008).

Han ve Zhao (2007), Çin’in kuzeyinde yer alan 3 sulama birliği sahasında yapmış oldukları

çalışmalar ile su fiyatlandırmasının çevre üzerine etkilerini incelemişlerdir. Bu çalışmalar

sonucunda; Çin’in kuzeyinde yer alan bölgede su kısıtlarına karşılık su ücretlerinin

yükseltilmesi yoluna gidilmesi halinde, doğal olarak çiftçiler çeltik/pirinç üretimini azaltacaklar

ve ürün deseni değişecektir. Bunu sonucu olarak da sızıntı yoluyla su alan yer altı suyu seviyesi

düşecek, aşırı yer altı su kullanımının sonucu olarak da daha ciddi sorunlar yaşanacak, pestisit

ve gübre kullanımına dayalı kirlenme artacak ve tarlalarda ki sulama tesisleri ise atıl kalacaktır.

Su fiyatlandırması, eğer yüzey sularının ikamesi olarak yer altı suyu kullanılacak olursa,

tarımsal su kullanımını azaltmak için kullanılacak pek geçerli bir yol olmayacaktır. Bu durum

çevre üzerinde olumsuz etkiler meydana getirecektir. Su fiyatlandırmasından önce sulama

birliklerinde yönetim verimliliğini arttırmak daha önemlidir.

Belli bölgelere daha ucuz su hizmeti götürmek amacıyla fiyat farklılaşması tercih edilebilir. Bu

anlamda su fiyatlandırması bölgesel eşitsizliğin giderilebilmesi amacıyla etkili bir araç olarak

kullanılabilir. Bu politik bir tercih olabileceği gibi, kamu tercihinin sosyal bir politikası olarak

da uygulanabilmektedir (Aydoğdu, 2012).

Diğer taraftan son dönemlerde Sanal Su “Virtual Water” farklı bir kavram olarak

fiyatlandırmada ve su ekonomisinde gündeme gelmeye başlamıştır. “Sanal su” terimi Allan

(1993; 1994) tarafından tanımlanmıştır. Bu kavram, bir ürünün meydana gelmesinde su

tasarrufu yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ticaret bağlamında, bir mal veya

hizmetin üretiminde kullanılan suya atfen üretim zincirinin çeşitli aşamalarında su kullanımının

toplamını ifade etmektedir. Sanal su ticareti, mallar ve hizmetler değiş tokuş edildiğinde, suyun

da sanal olarak yer değiştirdiği fikri ile açıklanmaktadır. Sanal su kavramı, farklı ürün ve

hizmetler üretmek için ne kadar suya ihtiyaç duyulduğunun anlaşılmasına yardımcı olmaktadır.

Yarı kurak ve kurak alanlarda, bir mal veya hizmetin sanal su değerini bilmek, mevcut olan kıt

suyun en iyi nasıl kullanılacağını belirlemede faydalı bir araç olarak değerlendirilmektedir. Su

kıtlığı çeken ülkeler için, su talep eden tüm ürünleri yurt içinde üretmek yerine su yoğun ürünler

ithal ederek su güvenliğini sağlamak cazip olabilecektir.

Sanal su ile ilgili bir terim olarak 2000'lerin başından bu yana “su ayak izleri” kavramının eki

olarak uygulamaya konulduğu söylenebilir. Bir ulusun su ayak izi, ithal edilen mallarda diğer

ülkelerde tüketilen su kaynaklarını kullanan halk tarafından tüketilen mal ve hizmetleri üretmek

için kullanılan toplam tatlı su hacmi olarak tanımlanmaktadır (Allan, 1998). Su ayak izi ile sanal

su birbirine çok yakın kavramlardır. Su ayak izi üretim sırasında kullanılan toplam su hacmini

tanımlar. Sanal su kavramından da yola çıkarak, bir ülkede tüketilen ürünlerin tamamı o ülkede

108


üretilmediği için su ayak izi, yurtiçinde üretilen ve ithal edilen ürünlerin üretim süreçlerinde

tüketilen suyun toplamından oluşmaktadır.

Sanal su ise küresel ticaretin bir sonucu olarak ortaya çıkmış bir kavramdır. Sanal su, tarımsal

veya endüstriyel bir ürünün üretilmesi için harcanan, yani o üründe “gizli” olan su miktarı

demektir. Sonuç olarak sanal su ticareti, küresel düzeyde ülkeler arasındaki bağımlılığı

artırdığından jeopolitik önemi de bulunmaktadır. Sanal su ticareti, gelir ve istihdam açısından

yüksek oranda tarımsal üretime bağımlı olan yoksul ülkeler için zarar verici olabilmektedir.

Aynı zamanda su kaynaklarına olan erişimin düşük olduğu bölgelerdeki baskıyı da

azaltabilmektedir. Tüm bu nedenlerle sanal su, ülkeler için barış ve işbirliği anlamında uyarıcı

veya olası bir çatışmaya da neden olabilme potansiyeline sahiptir.

5.3. Güncel Su Fiyatlandırmaları Yaklaşımları

6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununun 2. Maddesinin j bendi su kullanım hizmet bedeli ile

ilgilidir. Buna göre, j) (Değişik:19/4/2018-7139/46 md.) Su kullanım hizmet bedeli tarifesi: Su

kullanıcılarına suyun ulaştırılması, birliğin tüzel kişilik kazanmasından önce görev alanı içinde

açılmış olan yeraltı suyu kuyuları ile yapılanlar da dâhil olmak üzere sulamadan dönen fazla

suyun uzaklaştırılması, birliğin sorumluluğundaki sulama tesisinin mütemmim cüzü olan servis

yolları için birlikçe yapılan yönetim, bakım ve onarım, yatırım geri ödeme, finansman,

personel, mal ve hizmet alım ve enerji kullanım giderleri gibi her türlü gideri karşılayacak

şekilde, sulama birliklerince su kullanım hizmet bedellerinin belirlenmesinde asgari değer

olarak alınan ve Bakan tarafından onaylanan tarifeyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine

6172 sayılı kanunun 9. Maddesinin, 3.cü fıkrasının c bendinde ise, c) Birliğin yıllık su kullanım

hizmet bedelini asgari su kullanım hizmet bedeli tarifesinden az olmamak üzere belirlemek ve

onay için DSİ Bölge Müdürüne sunmak ibaresi yer almaktadır.

Su kullanım hizmet bedeli alınacak olan ve sulama birliklerince işletilen sulama tesisleri 5 farklı

grupta toplanmıştır. Bu grupların 3’ü cazibe, 2’si ise pompaj gruplarından oluşmaktadır. Harran

Ovasındaki cazibe sulamaları Cazibe Grup 3’de yer alırken, Akçakale ve aşağı Harran da yer

alan sulamalar Pompaj Grup 4’de, Bozova-Yaylak Sulaması ise Pompaj Grup 5’de yer

almaktadır. Her grubun aynı ürün için ödeyeceği sulama ücreti farklıdır. Mesela Hububatın

2020 yılı için su kullanım hizmet bedeli Cazibe Grup 3 için 26 TL/dekar iken, Pompaj Grup 4

için 31 TL/dekar ve Pompaj Grup 5 için ise 42 TL/dekardır. Araştırma sahasında yaygın ekimi

yapılan pamuk ile mısırın ise Cazibe Grup 3 için 39 TL/dekar, Pompaj Grup 4 için 50 TL/dekar

ve Pompaj Grup 5 için ise 100 TL/dekardır. Eğer su kullanım ücretleri TL/m 3 ’e dayalı olarak

tahsil edilecek ise Cazibe Grup 3 için 0.105 TL/m 3 iken, Pompaj Grup 4 için 0.137 TL/m 3 ve

Pompaj Grup 5 için ise 0.273 TL/m 3 ’dür.Bu farklılıklar sulama tesisinin özelliklerinden

kaynaklanmaktadır. Bu gruplarda yer alan yerleşimlerin tek bir ortak paydası sulama sistemidir

ve fiyatlandırma ürün ve alana dayalı olarak yapılmaktadır. Oysa her yerleşim farklı sosyoekonomik

özelliklere sahiptir.

Eğer sulama alanı içinde çiftçiler kendi belgeli yer altı suyu kuyularıyla ve tamamen kendi

imkânlarıyla suladıkları sahalarda ise hangi grupta yer aldığına ve hangi ürünü ektiklerine

bakılmaksızın tüm gruplarda 15 TL/dekar su ücreti faturalandırılmaktadır.

Diğer taraftan, DSİ tarafından işletilen sulamalar Grup 2, yüklenici firma tarafından işletilen

sulamalar ile tahliye tesisleriyle ilgili işletme ve bakım ücretleri ise her yıl Cumhurbaşkanlığı

Kararı ile Resmi Gazete yayınlanıp, uygulanmaktadır.

109


Elektriğe dayalı bireysel tarımsal sulamalar kapsamında ise, kullanıcı elektrik tarifesinin

%55’ini ödemekte olup, %45’inde ise kamu desteği vardır.

2019 yılına ait Sulama ve Tahliye Tesisleri İşletme ve Bakım Ücret Tarifelerine ilişkin

Cumhurbaşkanlığı Kararı EK-3’de yer almaktadır. T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, DSİ

işletme ve Bakım Daire Başkanlığının 2020 yılı Su Kullanım Hizmet Bedeli Tarifeleri EK-4’de

yer almaktadır.

Aynı havza içinde yer alan ve farklı su ücretlerine tabi olan çiftçilerin uygulanmakta olan

tarifeye bakışları genellikle olumsuz olmaktadır. Çünkü maliyetler ile tarımsal

desteklemelerden faydalanma oranları aynı ama ödemiş oldukları su ücretleri ise farklıdır.

5.4. Tarımsal Suyun Fiyatlandırılması ve Tahsilatları ile Bunlara Etki Eden Sosyo-

Ekonomik Faktörler

Tarımsal suyun fiyatlandırılması: suyun yönetimi ve işletilmesi, sulamalarda kullanılan

sistemler ile bunların verimlilikleri, yatırımların geri ödenmesi, su kaynaklarının korunması ve

geliştirilmesi açısından gerekli bir konudur. Tarımsal sulama yatırımları maliyetli yatırımlar

olup, fiyatlandırılmasına etki eden pek çok faktör vardır. Birçok ülke sulama suyu

düzenlemelerinde ve yapılan yatırımların geri ödenmesinde başlıca araç olarak suyun

fiyatlandırılmasını kullanmaktadır. Doğru, kabul edilebilir ve uygulanabilir fiyatları oluşturma,

suyun etkin ve verimli olarak kullanılması için temel amaç olup, bunun nasıl sağlanacağı ise

günümüzde halen tartışma konusudur. Suyun fiyatlandırılması yöntemleri her ülkede, her

havzada, hatta her havzanın diğer alt havzalarında fiziksel, sosyal, kurumsal ve politik

oluşumlara farklı şekillerde duyarlıdır. Küresel olarak, sulama ücretlerinin uygun seviyesi,

kabul edilebilmesi, ödenebilmesi ve suyu fiyatlandırmada kullanılacak uygun araçlar

konusunda tam bir uzlaşma sağlanamamıştır (Koç, 1998). Su fiyatlandırması yapan ülkenin

ve/veya idarenin suyu hak, ihtiyaç ve ekonomik bir mal olarak görmelerine dayalı olarak çok

farklı seviyelerde fiyatlandırma yapılabilmektedir. Suyun fiyatı, kullanılan suyun miktarını

azaltma, sulama kurumunun finansmanı ve sulama yatırımından faydalananların geri ödemesi

gibi farklı amaçları içerebilmektedir.

GAP Bölgesi, Şanlıurfa ve Harran Ovaları sulamaları için 2014 ile 2019 yılları arasında değişik

ekonometrik modeller ile yapılan çalışmalarda tarımsal su fiyatlandırılması, su yönetimi,

ödeme istekliliği ile bunlara olan tutum ve algıları istatistiki olarak, değişik anlamlılık

düzeyinde (p<%1, p<%5, p<%10 ve anlam yakınlığı), etkileyen faktörler belirlenmiştir. En

etkili faktörler olarak ise yaş, medeni hal, hane halkı sayısı (tarımda çalışan ve tarım dışı

çalışan), eğitim, deneyim, arazi miktarı, mülkiyet durumu (mülk, kira, ortaklık), gelir (tarımsal

gelir, tarım dışı gelir), sulama çeşidi (cazibe ve basınçlı), yerleşim yeri, ürün deseni,

hayvancılık, tarımsal kredi kullanım durumu, sulayıcı kuruma ve suya olan turum, çiftçi

örgütlerine üyelikler, su ücretine olan algı (düşük, normal, yüksek) belirlenmiştir.

2018 yılında Gediz havzası için yapılan çalışmada yaş, eğitim, deneyim, arazi miktarı, mülkiyet

şekli, sulama şekli, hane halkı sayısı, tarımda çalışan kişi sayısı, gelir, memnuniyet,

hayvancılık, tarımsal kredi kullanımı, üyelik ve sulama kuruluşlarına olan tutum etkili faktörler

olarak belirlenmiştir (TUBITAK, 2018).

Tam maliyeti kapsayan tarımsal su fiyatlandırılmasının uygulanabilirliğini etkileyen en önemli

üç faktör, ödeme gücü, ödeme istekliliği ve ödemeyi kabul etmedir.

110


5.4.1. Ödeme Gücü

Öncelikle uygulanacak fiyat, belirlenen kullanım için yararlananların ödeme gücünü

aşmamalıdır. Çiftçinin ödeme gücünü etkileyen faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu

faktörler sosyal ve ekonomik faktörler olarak sınıflandırılabilmektedir. Oldukça fazla sosyal

faktörler olmakla birlikte en fazla etkili olanlar: yaş, medeni hal, hane halkı sayısı (tarımda

çalışan hane halkı sayısı ve tarım dışı çalışan hane halkı sayısı), eğitim seviyesi, çiftçinin

deneyimi, çiftçi kuruluşlarına ve sulama kurumlarına olan üyelik, yerleşim yerinin (sosyal ve

kültürel yapı) özellikleridir. En etkili ekonomik faktörler olarak ise gelir, işlenmekte olan

arazinin mülkiyet durumu, arazi miktarı, tarımsal faaliyetin türü, ürün deseni, tarımsal kredi

kullanım durumu, su kaynağı, sulama sistemi (geleneksel: cazibe veya modern: basınçlı,

yağmurlama, damla sulama vb.), ve suya erişim (yeteri kadar, az, kısıtlı) durumu ön plana

çıkmaktadır. Bu faktörler ile ilgili detaylı bilgiler ara raporlarda verilmiştir. Kitle regresyon

denklemi aşağıdaki gibi yazılabilir.

Yi= Ödeme gücü olmak üzere kitle regresyon denklemi aşağıdaki şekilde yazılabilir.

Yi= β0 + β1geliri + β2gelir türüi + β3arazi miktarıi + β4arazi mülkiyetii + β5tarımsal

kredii + β6suya erişimi + β7yaşi + β8medeni hali + β9hane halkı sayısıi + β10eğitimi

+ β11deneyimi + β12çiftçi örgütlerine üyeliki + β13yerleşim yeri özelliklerii + ε

5.4.2. Ödeme İstekliliği

Ödeme istekliğini etkileyen temel faktörler; çiftçinin suya ve sulu tarıma olan algısı,

fiyatlandırmaya olan bakışı, su hizmeti sağlayan kuruma olan tutum ve memnuniyet,

tahsilatlarda kamu gücü, gelecek beklentisi, etik değerler ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik

tutum olup, bu faktörlerin detaylı açıklamaları ara raporlarda verilmiştir. Kitle regresyon

denklemi aşağıdaki gibi yazılabilir.

Yi= Ödeme istekliliği olmak üzere olmak üzere kitle regresyon denklemi aşağıdaki

şekilde yazılabilir.

Yi= β0 + β1geliri + β2gelir türüi + β3arazi miktarıi + β4arazi mülkiyetii + β5tarımsal kredii

+ β6suya erişimi + β7yaşi + β8medeni hali + β9hane halkı sayısıi + β10eğitimi +

β11deneyimi + β12çiftçi örgütlerine üyeliki + β13yerleşim yeri özellikleri + β14suya

olan bakış + β15sulu tarım algısı + β16fiyatlandırmaya bakış + β17hizmet sağlayan

kuruma olan tutum + β18kamu gücü + β19etik değerler + β20gelecek beklentisi +

β21sürdürülebilir kalkınmaya yönelik tutum+ ε

5.4.3. Ödemeyi Kabul Etme

Ödemeyi kabul etme, ödeme gücü ve ödeme istekliliğine dayalı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu

faktörler ile ödemeyi kabul etme arasında doğrusal bir ilgileşim vardır. Eğer bu faktörler olumlu

ve yüksek ise, ödemeyi kabul etme de yüksek olmakta, aksi durumda da tersi olmaktadır.

111


Yapılan birçok çalışmada ödeme istekliliğinin etkisinin ödeme gücünden daha fazla olduğu

belirlenmiştir.

5.5. Su Fiyatlandırması Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler

Küresel olarak su kaynakları üzerindeki baskının azaltılması, suyun etkin ve verimli bir şekilde

kullanılmasının sağlanması için su fiyatlandırması bir unsur olarak kullanılmaktadır. Tarımsal

suyun fiyatlandırılması: suyun yönetimi ve işletilmesi, sulamalarda kullanılan sistemler ile

bunların verimlilikleri, yatırımların geri ödenmesi, su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi

açısından gerekli bir konudur. Suyun fiyatlandırılması yöntemleri her ülkede, her havzada, hatta

her havzanın diğer alt havzalarında fiziksel, sosyal, kurumsal ve politik oluşumlara farklı

şekillerde duyarlıdır. Ülkemizde tarımsal su fiyatlandırılmasının yeterince geliştiği

söylenemez. Su tasarrufu sağlayabilecek hakça ve makul bir fiyatlandırma yapılması gereklidir.

Cazibe sulama alanlarında, su tasarrufu sağlayabilmek için mevcuttan daha yüksek bir

fiyatlandırma yapılmalıdır. Basınçlı sulama alanlarında yüksek su fiyatlandırmasının ortadan

kaldırılabilmesi için denge su fiyatları oluşturulmalıdır. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa

Birliği Su Çerçeve direktiflerine ve ülke koşullarına uygun, ödeme gücünü aşmayan su

fiyatlandırmalarının yapılması gereklidir.

6. SULAMA EKONOMİK PERFORMANSIN BELİRLENMESİ

GAP İdaresi ile yapılan toplantılarda kısa vade olarak 3 yıl, orta vade olarak 5 yıl ve uzun vade

olarak da yedi alınmasına karar verilmiştir.

6.1. Yaylak Sulama Alanı

6.1.1. 2017 yılı Başat Ürün Deseni

2017 yılı Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) göre Yaylak Sulama Alanındaki başat ürün deseni

Çizelge 64’de verilmiştir. Ürün gruplarında öne çıkan ürünlerin toplam içindeki payı %95.731

olup, toplam ekim alanı 21031,548 hektardır. Kalan alanın 931,374 hektarı ise %4.269’u diğer

ürünlerden oluşmaktadır.

Çizelge 64. 2017 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni

Ürün Grubu

Alan Yüzdesi Toplam Alan Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 52,687 21962,922 11577,759

Pamuk 39,419 21962,922 8663,031

Buğday 5,023 21962,922 1103,339

Arpa 5,870 21962,922 1289,281

Şekerpancarı 2,375 21962,922 522,108

Sebzecilik 0,680 21962,922 149,452

Biber 0,435 21962,922 95,633

Karpuz 0,212 21962,922 46,538

Sarımsak 0,033 21962,922 7,282

Meyvecilik 42,362 21962,922 9304,165

Antepfıstığı 41,050 21962,922 9015,847

Badem 0,649 21962,922 142,671

Üzüm 0,663 21962,922 145,647

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,001 21962,922 0,172

Kavaklık 0,001 21962,922 0,172

Toplam 95,731 21962,922 21031,548

112


Çizelge 64 verilerine göre tarla bitkilerinin ürün deseni içindeki payı %52,687 olup, en fazla

ekimi yapılan ürün ise %39,419 ile pamuktur. Sebzenin toplam ürün deseni içindeki payı %0,68

olup, en fazla ekimi yapılan ürün ise biberdir. Meyve ürün grubunun toplam ürün deseni

içindeki payı %43,362 olup, en fazla ekim alanına sahip olan ürün ise %41,05 ile antepfıstığıdır.

Süs bitkileri ve Orman Ürünleri grubu ise %0.001 ile sadece kavaklık olarak, 1.72 dekarlık bir

alan ile yer almaktadır. Ürünlerin yüzde dağılımları Şekil 52’de verilmiştir.

Şekil 52. 2017 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri

6.1.2. 2018 yılı Başat Ürün Deseni

2018 yılı ÇKS ye göre Yaylak Sulama Alanındaki başat ürün deseni Çizelge 65’de verilmiştir.

Ürün gruplarında öne çıkan ürünlerin toplam içindeki payı %100 olup, toplam ekim alanı

21962,922 hektardır.

Çizelge 65. 2018 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni

Ürün Grubu

Alan Yüzdesi Toplam Alan Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 54,451 21962,922 11964,35

Pamuk 43,893 21962,922 9645,515

Buğday 2,828 21962,922 621,142

Arpa 7,373 21962,922 1619,319

Şekerpancarı 0,357 21962,922 78,375

Sebzecilik 0,697 21962,922 153,035

Biber 0,451 21962,922 99,011

Karpuz 0,198 21962,922 43,586

Sarımsak 0,048 21962,922 10,439

Meyvecilik 45,774 21962,922 10053,528

Antepfıstığı 43,964 21962,922 9655,775

Badem 1,184 21962,922 260,031

Üzüm 0,627 21962,922 137,723

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,001 21962,922 0,172

Kavaklık 0,001 21962,922 0,172

Toplam 100 21962,922 21962,922

113


Çizelge 65 verilerine göre tarla bitkilerinin ürün deseni içindeki payı %54,451 olup, en fazla

ekimi yapılan ürün ise %43,893 ile pamuktur. Sebzenin toplam ürün deseni içindeki payı

%0,697 olup, en fazla ekimi yapılan ürün ise biberdir. Meyve ürün grubunun toplam ürün

deseni içindeki payı %45,774 olup, en fazla ekim alanına sahip olan ürün ise %43,964 ile

antepfıstığıdır. Süs bitkileri ve Orman Ürünleri grubu ise %0.001 ile sadece kavaklık olarak,

1.72 dekarlık bir alan ile yer almaktadır. Ürünlerin yüzde dağılımları Şekil 53’de verilmiştir.

Kavaklık

Süs Bit.-Orman Ürünleri

Üzüm

Badem

Antepfıstığı

Meyvecilik

Sarımsak

Karpuz

Biber

Sebzecilik

Şekerpancarı

Arpa

Buğday

Pamuk

Tarla Bitkileri

Alan Yüzdesi (%)

0 10 20 30 40 50 60

Şekil.53. 2018 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri

6.1.3. 2019 yılı Başat Ürün Deseni

2019 yılı ÇKS ye göre Yaylak Sulama Alanındaki başat ürün deseni Çizelge 66’da verilmiştir.

Ürün gruplarında öne çıkan ürünlerin toplam içindeki payı %96,633 olup, toplam ekim alanı

21223,405 hektardır. Kalan alanın 739,517 hektarı ise %3.367’si diğer ürünlerden

oluşmaktadır.

Çizelge 66. 2019 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni

Ürün Grubu

Alan Yüzdesi Toplam Alan Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 47,739 21962,922 10484,799

Pamuk 37,849 21962,922 8312,638

Buğday 3,365 21962,922 739,160

Arpa 5,822 21962,922 1278,592

Şekerpancarı 0,703 21962,922 154,410

Sebzecilik 0,636 21962,922 139,759

Biber 0,332 21962,922 72,980

Karpuz 0,291 21962,922 63,840

Nane 0,013 21962,922 2,939

Meyvecilik 48,255 21962,922 10598,233

Antepfıstığı 46,709 21962,922 10258,718

Badem 1,061 21962,922 233,060

Üzüm 0,485 21962,922 106,454

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,003 21962,922 0,614

Kavaklık 0,003 21962,922 0,614

Toplam 96,633 21962,922 21223,405

114


Çizelge 66 verilerine göre tarla bitkilerinin ürün deseni içindeki payı %47,739 olup, en fazla

ekimi yapılan ürün ise %37,849 ile pamuktur. Sebzenin toplam ürün deseni içindeki payı

%0,636 olup, en fazla ekimi yapılan ürün ise biberdir. Meyve ürün grubunun toplam ürün

deseni içindeki payı %48,255 olup, en fazla ekim alanına sahip olan ürün ise %46,709 ile

antepfıstığıdır. Süs bitkileri ve Orman Ürünleri grubu ise %0.003 ile sadece kavaklık olarak,

6.14 dekarlık bir alan ile yer almaktadır. Ürünlerin yüzde dağılımları Şekil 54’de verilmiştir.

Şekil 54. 2019 yılı Yaylak sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri

6.1.4. Tarla Bitkileri Kısa Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2022)

Kısa dönem projeksiyonlarına göre Tarla Bitkileri grup olarak azalan eğim göstermektedir

(Şekil 55). Eğimin regresyon katsayısı %91,66’dır. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün

pamuk olup, dalgalı, artan ve azalan, seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı

%61,84’dür. Bu durum diğer ürünler içinde geçerlidir. 2020-2021 döneminde Buğday ve

Şekerpancarı ekim alanlarında artış öngörülmektedir. 2021-2022 döneminde arpa ekim

alanlarında anlamlı bir farklılık beklenmez iken, buğday ve şekerpancarı ekim alanlarında hafif

bir eğimle artış olması beklenmektedir.

115


Şekil 55. Tarla bitkileri kısa dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022)

6.1.5. Tarla Bitkileri Orta Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2024)

Orta dönem projeksiyonlarına göre Tarla Bitkileri grup olarak azalan eğim göstermektedir

(Şekil 56). Eğimin regresyon katsayısı %96,51’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün

pamuk olup, azalan eğim halindedir. Orta dönem regresyon katsayısı %82,6’dır.

Şekil 56. Tarla bitkileri orta dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)

116


6.1.6. Tarla Bitkileri Uzun Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2026)

Orta dönem projeksiyonlarına göre Tarla Bitkileri grup olarak azalan eğim göstermektedir

(Şekil 57). Eğimin regresyon katsayısı %98,22’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün

pamuk olup, azalan eğim halindedir. Uzun dönem regresyon katsayısı %90,94’dür.

Şekil 57. Tarla bitkileri uzun dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026)

6.1.7. Sebzecilik Kısa Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2022)

Kısa dönem projeksiyonlarına göre sebzecilik grup olarak azalan eğim göstermektedir (Şekil

58). Eğimin regresyon katsayısı %74,1’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün biber olup,

dalgalı, artan ve azalan, seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı %21,88’dir.

Şekil 58. Sebzecilik kısa dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022)

117


6.1.8. Sebzecilik Orta Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2024)

Orta dönem projeksiyonlarına göre sebzecilik grup olarak azalan eğim göstermektedir (Şekil

59). Eğimin regresyon katsayısı %88,77’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün biber olup,

hafif artan eğim halindedir. Orta dönem regresyon katsayısı %12,55’dir. Ayrıca bu grupta

karpuz da artan bir eğime sahiptir.

Şekil 59. Sebzecilik orta dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)

6.1.9. Sebzecilik Uzun Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2026)

Uzun dönem projeksiyonlarına göre sebzecilik grup olarak azalan eğim göstermektedir (Şekil

60). Eğimin regresyon katsayısı %94,27’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün karpuz olup,

artan eğim halindedir. Uzun dönem regresyon katsayısı %94,97’dir. Ayrıca bu grupta biber de

artan bir eğime sahiptir.

Şekil 60. Sebzecilik uzun dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026)

118


6.1.10. Meyvecilik Kısa Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2022)

Kısa dönem projeksiyonlarına göre meyvecilik grup olarak artan eğim göstermektedir (Şekil

61). Eğimin regresyon katsayısı %72,72’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün antepfıstığı

olup, artan bir eğim göstermektedir. Kısa dönem regresyon katsayısı %26,3’dür.

Şekil 61. Meyvecilik kısa dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022)

6.1.11. Meyvecilik Orta Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2024)

Orta dönem projeksiyonlarına göre meyvecilik grup olarak artan eğim göstermektedir (Şekil

62). Eğimin regresyon katsayısı %86,13’dür. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün antepfıstığı

olup, hafif artan ve azalan eğim halindedir. Orta dönem regresyon katsayısı %14,3’dür.

Şekil 62. Meyvecilik orta dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)

119


6.1.12. Meyvecilik Uzun Dönem Yaylak Sulama Alanı Başat Ürün Deseni Projeksiyonu

(2020-2026)

Uzun dönem projeksiyonlarına göre meyvecilik grup olarak artan eğim göstermektedir (Şekil

63). Eğimin regresyon katsayısı %92,47’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün antepfıstığı

olup, hafif artan ve azalan eğim halindedir. Uzun dönem regresyon katsayısı %5,32’dir.

Şekil 63. Meyvecilik uzun dönem Yaylak sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026)

6.2. Harran Ovası Sulama Alanı

6.2.1. 2017 yılı Başat Ürün Deseni

2017 yılı ÇKS ye göre Harran Ovası Sulama Alanındaki başat ürün deseni Çizelge 67’de

verilmiştir. Ürün gruplarında öne çıkan ürünlerin toplam içindeki payı %99,04 olup, %5,14

oranında da ikinci ürün dane mısır vardır. Toplam ekim alanı ikinci ürün ile beraber 172612,564

hektardır. Harran Ovasında belirleyici olan iki ürün vardır, bunlar pamuk ve buğdaydır.

Çizelge 67. 2017 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni

Ürün Grubu

Alan

Toplam Alan

Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 104,065 165677,895 172412,576

Pamuk 82,70819774 165677,895 137029,201

Buğday 15,8333651 165677,895 26232,386

Arpa 0,379365756 165677,895 628,5252

Mısır (Dane) (2.Ürün) 5,143995824 165677,895 8522,464

Sebzecilik 0,0994 165677,895 164,756

Biber 0,073667039 165677,895 122,050

Domates 0,006487287 165677,895 10,748

Kavun 0,012734952 165677,895 21,099

Sarımsak 0,006554465 165677,895 10,8593

Meyvecilik 0,3981 165677,895 659,701

Antepfıstığı 0,166908808 165677,895 276,531

Nar 0,169723306 165677,895 281,194

Zeytin 0,061550758 165677,895 101,976

İç mekân süs bitkileri 0,002448124 165677,895 4,056

Toplam 104,185 165677,895 173241,089

120


Çizelge 67 verilerine göre tarla bitkilerinin ürün deseni içindeki payı %104,065 olup, en fazla

ekimi yapılan ürün ise %82,708 ile pamuktur. Sebzenin toplam ürün deseni içindeki payı

%0,099 olup, en fazla ekimi yapılan ürün ise biberdir. Meyve ürün grubunun toplam ürün

deseni içindeki payı %0,3981 olup, en fazla ekim alanına sahip olan ürün ise nardır. İç mekân

süs bitkileri ise %0.002 ile 40.56 dekarlık bir alan ile yer almaktadır. Ürünlerin yüzde

dağılımları Şekil 64’de verilmiştir.

Şekil 64. 2017 Yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri

6.2.2. 2018 yılı Başat Ürün Deseni

2018 yılı ÇKS ye göre Harran Ovası Sulama Alanındaki başat ürün deseni Çizelge 68’de

verilmiştir. Ürün gruplarında öne çıkan ürünlerin toplam içindeki payı %93,005 olup, %3,092

oranında da ikinci ürün mısır vardır. Toplam ekim alanı 154089,294 hektardır.

Çizelge 68. 2018 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni

Ürün Grubu

Alan

Toplam Alan

Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 92,594 165677,895 153407,548

Pamuk 73,65177008 165677,895 122024,7023

Buğday 8,112504145 165677,895 13440,6261

Arpa 7,737495096 165677,895 12819,319

Mısır (dane) 2. ürün 3,092084614 165677,895 5122,9007

Sebzecilik 0,090 165677,895 149,614

Biber 0,060293016 165677,895 99,8922

Domates 0,025852755 165677,895 42,8323

Sarımsak 0,004158551 165677,895 6,8898

Meyvecilik 0,320 165677,895 529,508

Antepfıstığı 0,061263453 165677,895 101,5

Nar 0,14969251 165677,895 248,0074

Zeytin 0,10864497 165677,895 180,0007

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,0016 165677,895 2,623

İç mekân Süs Bit. 0,001281402 165677,895 2,123

Kavaklık 0,00030179 165677,895 0,5

Toplam 93,005 165677,895 154089,294

121


Çizelge 68 verilerine göre tarla bitkilerinin ürün deseni içindeki payı %92,594 olup, en fazla

ekimi yapılan ürün ise %73,652 ile pamuktur. Sebzenin toplam ürün deseni içindeki payı

%0,090 olup, en fazla ekimi yapılan ürün ise biberdir. Meyve ürün grubunun toplam ürün

deseni içindeki payı %0,320 olup, en fazla ekim alanına sahip olan ürün ise nardır. İç mekân

süs bitkileri ise yaklaşık %0.002 ile 21.23 dekarlık bir alan ile yer almaktadır. Ürünlerin yüzde

dağılımları Şekil 65’de verilmiştir.

Şekil 65. 2018 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri

6.2.3. 2019 yılı Başat Ürün Deseni

2019 yılı ÇKS ye göre Harran Ovası Sulama Alanındaki başat ürün deseni Çizelge 69’da

verilmiştir. Ürün gruplarında öne çıkan ürünlerin toplam içindeki payı %98,215 olup, %2,459

oranında da ikinci ürün mısır vardır. Toplam ekim alanı 166795,075 hektardır.

Çizelge 69. 2019 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni

Ürün Grubu

Alan Yüzdesi Toplam Alan Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 99,367 165677,895 164628,917

Pamuk 89,488 165677,895 148262,660

Buğday 6,854 165677,895 11355,738

Arpa 0,565 165677,895 935,840

Mısır (Dane) 2. ürün 2,459 165677,895 4074,680

Sebzecilik 0,116 165677,895 192,308

Biber 0,072 165677,895 118,831

Domates 0,031 165677,895 51,732

Karpuz 0,013 165677,895 21,745

Meyvecilik 1,188 165677,895 1968,31

Antepfıstığı 0,908 165677,895 1504,516

Nar 0,156 165677,895 257,637

Zeytin 0,124 165677,895 206,157

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,003 165677,895 5,540

İç mekân Süs Bitkileri 0,002 165677,895 3,717

Kavaklık 0,001 165677,895 1,823

Toplam 100,674 165677,895 166795,075

122


Çizelge 69 verilerine göre tarla bitkilerinin ürün deseni içindeki payı %99,367 olup, en fazla

ekimi yapılan ürün ise %89,488 ile pamuktur. Sebzenin toplam ürün deseni içindeki payı

%0,116 olup, en fazla ekimi yapılan ürün ise biberdir. Meyve ürün grubunun toplam ürün

deseni içindeki payı %1,188 olup, en fazla ekim alanına sahip olan ürün ise antepfıstığıdır. Süs

bitkileri ve Orman Ürünleri grubu ise %0.003 ile 55.40 dekarlık bir alan ile yer almaktadır.

Ürünlerin yüzde dağılımları Şekil 66’da verilmiştir.

Şekil 66. 2019 yılı Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni yüzdeleri

6.2.4. Tarla Bitkileri Kısa Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2022)

Kısa dönem projeksiyonlarına göre Tarla Bitkileri grup olarak dalgalı artan ve azalan eğim

göstermektedir (Şekil 67). Eğimin regresyon katsayısı %28,94’dür. Bu grupta en fazla ekimi

yapılan ürün pamuk olup, dalgalı ve artan, seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı

%77,42’dir. Diğer ürünler genel de denge halindedir. Harran Ovasında belirleyici olan ürünler

pamuk ve buğdaydır.

Şekil 67. Tarla bitkileri kısa dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022)

123


6.2.5. Tarla Bitkileri Orta Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2024)

Orta dönem projeksiyonlarına göre Tarla Bitkileri grup olarak dalgalı ve hafif azalan eğim

göstermektedir (Şekil 68). Eğimin regresyon katsayısı %33,09’dır. Bu grupta en fazla ekimi

yapılan ürün pamuk olup, artan, seyir halindedir. Orta dönem regresyon katsayısı %90,3’dür.

Diğer ürünler genel de denge halindedir. Harran Ovasında belirleyici olan ürünler pamuk ve

buğdaydır.

Şekil 68. Tarla bitkileri orta dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)

6.2.6. Tarla Bitkileri Uzun Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2026)

Uzun dönem projeksiyonlarına göre Tarla Bitkileri grup olarak dalgalı eğim göstermektedir

(Şekil 69). Eğimin regresyon katsayısı %40,19’dur. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün

pamuk olup, artan, seyir halindedir. Uzun dönem regresyon katsayısı %95,03’dür. Diğer

ürünler genel de denge halindedir. Harran Ovasında belirleyici olan ürünler pamuk ve

buğdaydır.

Şekil 69. Tarla bitkileri uzun dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026)

124


6.2.7. Sebzecilik Kısa Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2022)

Kısa dönem projeksiyonlarına göre sebzecilik grup olarak dalgalı artan ve azalan eğim

göstermektedir (Şekil 70). Eğimin regresyon katsayısı %52,77’dir. Bu grupta en fazla ekimi

yapılan ürün biber olup, dengeli bir seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı %3,7’dir.

Şekil 70. Sebzecilik kısa dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022)

6.2.8. Sebzecilik Orta Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2024)

Orta dönem projeksiyonlarına göre sebze grup olarak dalgalı ve hafif artan eğim göstermektedir

(Şekil 71). Eğimin regresyon katsayısı %74,22’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün biber

olup, dengeli bir seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı %5,51’dir. Diğer taraftan

domates artan bir eğilime sahiptir.

Şekil 71. Sebzecilik orta dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)

125


6.2.9. Sebzecilik Uzun Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2026)

Uzun dönem projeksiyonlarına göre sebze grup olarak dalgalı ve artan eğim göstermektedir

(Şekil 72). Eğimin regresyon katsayısı %85,98’dir. Bu grupta en fazla ekimi yapılan ürün biber

olup, dengeli bir seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı %9,35’dir. Diğer taraftan

domates yine artan bir eğilime sahiptir.

Şekil 72. Sebzecilik uzun dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026)

6.2.10. Meyvecilik Kısa Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2022)

Kısa dönem projeksiyonlarına göre meyvecilik grup olarak hafif dalgalı ama genellikle denge

halinde eğim göstermektedir (Şekil 73). Eğimin regresyon katsayısı %2,67’dir. Bu grupta en

fazla ekimi yapılan ürün nar olup, dengeli bir seyir halindedir. Kısa dönem regresyon katsayısı

%15,8’dir.

Şekil 73. Meyvecilik kısa dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2022).

126


6.2.11. Meyvecilik Orta Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2024)

Orta dönem projeksiyonlarına göre meyvecilik grup olarak hafif dalgalı ama genellikle denge

halinde eğim göstermektedir (Şekil 74). Eğimin regresyon katsayısı %2,9’dur. Bu grupta en

fazla ekimi yapılan ürün nar olup, dengeli bir seyir halindedir. Orta dönem regresyon katsayısı

%12,8’dir.

Şekil 74. Meyvecilik orta dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2024)

6.2.12. Meyvecilik Uzun Dönem Harran Ovası Sulama Alanı Başat Ürün Deseni

Projeksiyonu (2020-2026)

Uzun dönem projeksiyonlarına göre meyvecilik grup olarak hafif dalgalı ama genellikle denge

halinde eğim göstermektedir (Şekil 75). Eğimin regresyon katsayısı %6,32’dir. Bu grupta en

fazla ekimi yapılan ürün nar olup, dengeli bir seyir halindedir. Uzun dönem regresyon katsayısı

%12,56’dır.

Şekil 75. Meyvecilik uzun dönem Harran Ovası sulama alanı başat ürün deseni projeksiyonu (2020-2026)

127


6.3. Harran ve Yaylak Ovaları Ürün Deseninde Yer Alan Başat Ürünlerin Kısa Dönem

Tüketim Projeksiyonları

Tüketim miktarları, talebe dayalı olarak ortaya çıkmakta olup, tüketim miktarları üzerinde etkili

birçok faktör vardır. Tüketim miktarı dolayısıyla talep miktarını belirleyen temel faktörler,

tüketilmek istenen ürünün fiyatı, tüketicilerin satın alma gücü bir başka ifade ile tüketici

gelirleri, ilgili diğer ikame ve tamamlayıcı malların fiyatları, talep oluşturabilecek tüketicilerin

gelir dağılımı, tüketim için talep edilecek olan ürünlerin gelecekte oluşacak olan fiyatlarına

yönelik tutum ve algılar ile tüketicilerin zevk ve tercihleri olarak sıralanabilir. Ancak belirtilen

tüm bu değişkenlerin talep ve tüketim miktarları üzerindeki etkisini aynı anda belirlemek

olanaksızdır. Bu nedenle söz konusu bir değişkenin, o malın talebini nasıl etkilediğini

belirlemek için diğer tüm değişkenlerin, ceteris paribus, sabit olduğu kabul edilir. Tüketim talep

tahmin fonksiyonlarında geçmiş dönemlerde, TÜİK verilerine bağlı 2000-2019 yılları

arasındaki yirmi yıllık dönem, oluşan tüketim miktarları baz alınarak doğrusal tahmin

yöntemine göre gelecek yıllarda oluşması muhtemel talep tahminleri hesaplanmıştır. Pamuk ile

ilgili talep tahmini Şekil 76’da yer almaktadır.

Şekil 76. Pamuk kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre projeksiyon

yılları)

Şekil 76’ya göre gelecek yıllarda pamuğa olan talebin artış göstermesi beklenmektedir. Buğday

kullanımı ve doğrusal talep tahmini Şekil 77’de yer almaktadır. Buna göre buğdaya olan talebin

hafif artan oranda yatay seyir göstermesi beklenmektedir.

128


Şekil 77. Buğday kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre projeksiyon

yılları)

Mısır kullanımı ve talep tahmini Şekil 78’de yer almaktadır. Mısıra olan talep dalgalı olup,

gelecek dönemlerde mısıra olan talebin artması beklenmektedir.

Şekil 78. Mısır kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre projeksiyon

yılları)

Arpa kullanımı ve talep tahmini Şekil 79’da yer almakta olup, geçmiş dönemlerde dalgalı seyir

izleyen tüketim miktarlarında gelecek dönemlerde arpaya olan talepte çok önemli değişiklikler

olması beklenmemekte, durağan ve hafif azalan bir eğim göstermektedir.

129


Şekil 79. Arpa kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre projeksiyon

yılları)

Kırmızı mercimek kullanımı ve talep tahmini Şekil 80’de yer almaktadır. Geçmiş dönemlerde

dalgalı seyir izleyen tüketim miktarlarında gelecek dönemlerde kırmızı mercimeğe olan talepte

çok önemli değişiklikler olması beklenmemekte ve hafif artan bir eğilim göstermesi

beklenmektedir.

Şekil 80. Kırmızı mercimek kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre

projeksiyon yılları)

Biber kullanımı ve talep tahmini Şekil 81’de yer almaktadır. Bibere olan talep sürekli bir artan

eğim göstermekte olup, 2020 yılında talepde bir kırılma olup, bu durum talep kanunun gereği

fiyatlar ile ilgili olup, gelecek dönemlerde de talebin artması beklenmektedir.

130


Şekil 81. Biber kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre projeksiyon

yılları)

Antep fıstığı kullanımı ve talep tahmini Şekil 82’de yer almaktadır. Geçmiş dönemlerde

oldukça dalgalı seyir izleyen tüketim miktarları göze çarpmaktadır. Bu durum antep fıstığının

periyosidesi ile ilgilidir. Gelecek dönemlerde üretimde oluşan periyosideye bağlı olarak talep

tahminlerinde artışlar öngörülmektedir.

Şekil 82. Antep fıstığı kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre

projeksiyon yılları)

Nar kullanımı ve talep tahmini Şekil 83’de yer almaktadır. Nara olan talep sürekli bir artan

eğim göstermekte olup, 2020 yılında talepde bir kırılma olup, bu durum talep kanunun gereği

fiyatlar ile ilgili olup, gelecek dönemlerde de talebin artması beklenmektedir.

131


Şekil 83. Nar kullanımı ve talep tahmini projeksiyonu (*Doğrusal talep tahmin yöntemine göre projeksiyon yılları)

6.3.1. Pazar Analizi, Tüketim Miktarı ve Talep Tahmini Değerlendirme, Sonuç ve

Öneriler

Tüketimi dolayısıyla talebi etkileyen pek çok faktör olmakla birlikte en etkili olanlar ürünün

fiyatı ile tüketicinin geliridir. Talep kanunu gereği bir ürünün fiyatı yükseldikçe tüketim miktarı

azalır. Fiyatı düştüğünde de tüketim miktarı artar. Diğer taraftan bir ürünün ne kadar talep

edileceğini de tüketicinin geliri belirlemektedir. Bu nedenle gelir ile talep arasındaki ilişki

genellikle doğrusaldır. Genellikle denmesinin sebebi inferior yani adi, düşük ve tali mallarda

gelir etkisi ters yönlüdür. Bu tür düşük malların tüketimi tüketicinin geliri arttığında azalma

eğilimindedir. Bu araştırmada ki başat ürünler temel tüketim ve temel hammadde ürünleri

olmaları nedeniyle, artan gelire bağlı olarak talep te azalma olması beklenmemektedir. On yıllık

TÜİK verilerine dayalı olarak yapılan talep tahminlerinde, daha uzun geçmiş dönemlerin

verilerinin kullanılmasıyla, olası değişiklerin olması muhtemeldir. Pazar analizleri üretim ve

tüketim fonksiyonlarına dayalı olarak yapılmaktadır. Bu analizlerde talep ve tüketim

tahminlerine dayalı projeksiyonlar yapılmakta ve gelecek dönemlerle ilgili kararlar

alınmaktadır. Elde edilen veri sonuçlarına göre üretim ve tüketim talep tahminlerine dayalı ürün

deseni planlamasının yapılması gereklidir.

6.4. Tarımsal Sulamaların Ekonomik Analizi

6.4.1. Harran Ovası

Şanlıurfa-Harran Ovasında, GAP kapsamında tarımsal sulamalar 1994 yılı Kasım ayından

itibaren 30 000 hektarlık bir alanda başlamış ve günümüzde halk sulamaları ile beraber,

yaklaşık 166 000 hektar civarına ulaşmıştır. Harran Ovası, Şanlıurfa İli’ne bağlı 4 ilçeye ait

tarımsal alanları kapsamaktadır. Harran Ovası’nda yer alan ilçeler ve ovada yer alan tarımsal

alan oranları, Çizelge 70’de yer almaktadır.

132


Çizelge 70. Harran Ovası’nın ilçelere göre dağılımı

İlçe Alan (ha) Alanın ovaya oranı (%)

Haliliye 36.446,138 22,00

Eyyübiye 43.639,559 26,34

Harran 45.809,940 27,65

Akçakale 39.779,264 24,01

Harran Ovası 165.677,90 100

Buna göre Harran Ovası tarımsal sulama alanlarının %22,0’si Şanlıurfa İli Haliliye İlçesi,

%26,34’ü Eyyübiye İlçesi, %27,65’i Harran İlçesi ve %24,01’i Akçakale İlçesi sınırlarında yer

almaktadır.

6.4.1.1. Harran Ovası 2019 Yılı Tarımsal Sulama Alanları Ürün Deseni

Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) verileri kullanılarak, 2019 yılı ürün deseni

tespit edilmiştir. Projeye konu olan hesaplamalar, proje içeriğindeki son yıl olan 2019 yılı

üzerinden yapılacağından, bu yıla ait ürün deseni ayrıntılı olarak verilmiştir. 2019 yılı ürün

deseni, üretimi yapılan ürünler tarla bitkileri, sebzecilik, meyvecilik ve süs bitkileri

kategorilerinde toplanmıştır. Şanlıurfa-Harran Ovası, 2019 yılı tarımsal sulama alanlarının ürün

deseni, Şanlıurfa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü çiftçi kayıt sistemi verileri kullanılarak tespit

edilmiş olup, Çizelge 71’de yer almaktadır.

Çizelge 71. Harran Ovası 2019 yılı tarımsal sulama alanları ürün deseni

Ürün Grubu Alan (%) Toplam Alan (ha) Ürün Alanı (ha)

Tarla Bitkileri 98,512 165.677,895 163.211,908

Sebzecilik 0,136 165.677,895 225,387

Meyvecilik 1,349 165.677,895 2.235,060

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,003 165.677,895 5,540

Harran Ovası’nda 165.677,895 ha alanda tarımsal üretim, sulu koşullarda yapılmaktadır. 2019

yılında sulanan alanlarda tarımsal üretimin, %98,512’i tarla bitkileri, %0,136’i sebzecilik,

%1,349’i meyvecilik ve %0,003’i süs bitkileri alanlarında gerçekleşmiştir (Şekil 84).

Şekil 84. 2019 yılı tarla bitkilerinin ürün bazlı yüzdeleri

Harran Ovası’nda, tarımsal sulama alanlarının %98,512’sinde yapılan tarla bitkileri üretiminde

en fazla pamuk üretimi yapılmakta olup, ekiliş oranı tüm ovada %89,488’dir. Pamuk üretiminin

133


yanı sıra %6,854 oranında buğday, %0,565 oranında arpa üretimi yapılmıştır. Ayrıca buğday

üretimi yapılan alanlarda, %2,459 oranında ikinci üretim dane mısır üretimi de yapılmıştır.

Harran Ovası’nda gerçekleştirilen tarımsal üretimin %0,136’sı sebzecilik alanında yapılmıştır.

Şekil 85’de yer alan verilere göre sebzecilik alanında en fazla %0,072 ile biber üretimi

gerçekleşmiştir. Biber üretimini takiben %0,031 oranında domates ve %0,013 oranında karpuz

üretimi yapılmıştır.

Şekil 85. 2019 yılı sebze alanlarının ürün bazlı yüzdeleri

Harran Ovası’nda, Şekil 83’de yer aldığı gibi tarımsal sulama alanlarının %1,349’unda yapılan

meyvecilik üretiminde en fazla antepfıstığı üretimi yapılmakta olup, ekiliş oranı %0,908’dir.

Aynı zamanda %0,156 oranında nar, %0,124 oranında ise zeytin üretimi yapılmıştır (Şekil 86).

Şekil 86. 2019 yılı meyve alanlarının ürün bazlı yüzdeleri

Harran Ovası’nda çok küçük bir alanda süs bitkileri üretimi de yapılmaktadır. Şekil 87’deki

verilere göre %0,002 oranında iç mekân süs bitkileri ve %0,001 oranında kavak üretimi

yapılmaktadır.

134


Şekil 87. 2019 yılı süs bitkileri alanlarının ürün bazlı yüzdeleri

6.4.1.2. Harran Ovası’nda Tarımsal Üretimin Su İhtiyacı

Her bitkinin ihtiyaç duyduğu su miktarı, büyüme mevsimi boyunca farklılıklar göstermektedir.

Bundan dolayı her bir bitki için Türkiye’de Sulanan Bitkilerin Su Tüketimi Rehberi (Tarımsal

Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü ve DSİ Genel Müdürlüğü, 2016) baz alınarak,

araştırma yapılan istasyonlar arasında, Harran ve Yaylak Ovaları’na giren istasyonlara ait Bitki

su tüketimi (ETc) değerleri, aylık değerler olarak kullanılmıştır. Bitki su tüketimi değerleri her

bitki için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Su ihtiyacı hesaplamalarında, yağış miktarları, Şanlıurfa

Meteoroloji Müdürlüğü’nün, son 42 yılının verileri, sulama randımanları ise DSİ 15. Bölge

Müdürlüğü verileri kullanılmıştır.

6.4.1.2.1. Harran Ovası’nda Tarla Bitkileri 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Tarla bitkileri 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su ihtiyacı, sulama suyu

ihtiyacı Çizelge 72’de verilmiştir. Buna göre mevcut ürün deseni ile tarla bitkilerinin ortalama

bitki net su ihtiyacı 7.102,77 m 3 /ha ve sulama suyu ihtiyacı ise 16.192,41 m 3 /ha’dır.

Çizelge 72. 2019 Yılı tarla bitkileri bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün

Adı

Alan

Yüzdesi

(%)

Toplam Alan

(ha)

Ürün Alanı

(ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

135

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 )

Sulama su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Sulama Suyu

(m 3 )

Pamuk 89,488 165.677,895 148.262,660 7.570,7 1.122.452.122 17.259,17 2.558.890.323

Buğday 6,854 165.677,895 11.355,738 2.289,7 26.001.232,91 5.219,90 59.275.849,68

Arpa 0,565 165.677,895 935,840 2.061,7 1.929.420,463 4.700,13 4.398.562,089

Mısır

(Dane)

2,459 165.677,895 4.074,680 4.647,8 18.938.295,73 10.595,74 43.174.243,88

6.4.1.2.2. Harran Ovası’nda Sebze Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Sebzecilik 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su ihtiyacı, sulama suyu

ihtiyacı Çizelge 73’de verilmiştir. Buna göre mevcut ürün deseni ile sebze ekim alanlarının

ortalama bitki net su ihtiyacı 7.665,96 m 3 /ha ve sulama suyu ihtiyacı ise 17.476,35 m 3 /ha’dır.

Çizelge 73. 2019 Yılı sebze ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün Adı

Alan

Yüzdesi

(%)

Toplam

Alan

(ha)

Ürün Alanı

(ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 )

Sulama su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Sulama Suyu

(m 3 )

Biber 0,072 165.677,895 118,831 8.353,2 992.622,536 19.043,06 2.262.913,63

Domates 0,031 165.677,895 51,732 8.636,8 446.797,121 19.689,59 1.018.577,82

Karpuz 0,013 165.677,895 21,745 6.007,9 130.639,052 13.696,40 297.822,06


6.4.1.2.3. Harran Ovası’nda Meyve Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Meyvecilik 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su ihtiyacı, sulama suyu

ihtiyacı Çizelge 74'de verilmiştir. Buna göre mevcut ürün deseni ile meyve ekim alanlarının

ortalama bitki net su ihtiyacı 8.711,566 m 3 /ha ve sulama suyu ihtiyacı ise 19.860,040 m 3 /ha’dır.

Çizelge 74. 2019 Yılı meyve ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün Adı

Alan

Yüzdesi

(%)

Toplam

Alan

(ha)

Ürün Alanı

(ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Bitki su ihtiyacı

(m 3 )

Sulama su

ihtiyacı (m 3 /ha)

Sulama Suyu

(m 3 )

Antepfıstığı 0,908 165.677,895 1.504,516 11.211,00 16.867.131,08 25.558,078 38.452.543,00

Nar 0,156 165.677,895 257,637 8.442,10 2.175.000,14 19.245,727 4.958.418,002

Zeytin 0,124 165.677,895 206,157 6.481,60 1.336.228,834 14.776,312 3.046.243,99

6.4.1.2.4. Harran Ovası’nda Süs Bitkileri Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Süs bitkileri 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su ihtiyacı, sulama suyu

ihtiyacı Çizelge 75'de verilmiştir. Harran Ovası’nda %0,001 oranında ekim alanına sahip olan

kavak üretiminde herhangi bir su tüketim miktarına ulaşılamadığından su ihtiyacı

hesaplamalarına dâhil edilememiştir.

Çizelge 75. 2019 Yılı süs bitkileri ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün Adı

İç mekân Süs

Bitkileri

Alan

Yüzdesi

(%)

Toplam

Alan (ha)

Ürün

Alanı (ha)

Bitki su ihtiyacı

(m 3 /ha)

Bitki su

ihtiyacı (m 3 )

Sulama su

ihtiyacı (m 3 /ha)

Sulama

Suyu (m 3 )

0,002 165.677,895 3,717 20.856,483 77.519,379 47.547,197 176.723,429

6.4.1.2.5. Harran Ovası’nda Toplam Bitkisel Üretim Faaliyetleri 2019 Yılı Su Tüketim

Miktarları

Türkiye’de Sulanan Bitkilerin Bitki Su Tüketim Rehberi esas alınarak yapılan hesaplamaların,

ürün grupları açısından değerlendirmesi Çizelge 76’de yer almaktadır. Harran Ovası’nda, 2019

yılında üretimi yapılan tüm ürün grupları için söz konusu rehbere göre 1.191.347.009,00 m 3

suya ihtiyaç duyulmakta iken, ova sulamalarında kaydedilen su iletim ve su uygulama

randımanlarının hesaplamalara dâhil edilmesiyle, kullanılan sulama suyu 2.715.952.220,92

m 3 ’e yükselmiştir. Harran Ovasında, tüm ürün grupları dâhil, 2019 yılında ortalama btiki su

ihtiyacı 7.190,74 m 3 /ha iken tarımsal su tüketim değeri ise 16.392,967 m 3 /ha olmuştur.

Çizelge 76. 2019 Yılı Harran Ovası bitkisel üretim su ihtiyacı ve kullanım miktarları

Toplam bitki su Toplam bitki su Sulama suyu Kullanılan sulama

Alan

Ürün Grupları

ihtiyacı

ihtiyacı

ihtiyacı

suyu

(ha)

(m 3 /ha)

(m 3 )

(m 3 /ha)

(m 3 )

Tarla Bitkileri 163.211,908 16.569,900 1.169.321.071 37.774,935 2.665.738.979,00

Sebze 225,387 22.997,900 1.570.058,710 52.429,054 3.579.313,503

Meyve 2.235,060 26.134,700 20.378.360,060 59.580,119 46.457.204,990

Süs Bitkileri 5,540 20.856,483 77.519,379 47.547,197 176.723,429

Toplam 165.677,895 1.191.347.009,00 2.715.952.220,920

6.4.1.3. Harran Ovası’nda Tarımsal Üretimin Ekonomik Analizi

Harran Ovası’nda tarımsal üretimin ekonomik analizinde, TÜİK verileri kullanılmıştır. Ürün

deseni baz alınarak, her ürüne ait verim, maliyet, gayrisafi üretim değeri, üretim değeri ve

mutlak kar hesaplamaları yapılmıştır. Üretim değeri hesaplamalarında, gayrisafi üretim değeri

136


ve her ürüne uygulanan tarımsal sübvansiyonlar dikkate alınmıştır. Mutlak karlılık hesaplarında

ise üretim değeri dikkate alınmıştır. Elde edilen değerler, her ürünün sulama suyu ihtiyacı ile

tekrar analiz edilerek tarımsal suyun ekonomik değerine ulaşılmıştır (Çizelge 77).

Çizelge 77. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni tarla bitkileri ekonomik analizi

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim

Değeri

(TL/ha)

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun

Ekonomik

Değeri

(TL/m 3 )

Pamuk 89,488 165.677,895 12.164,042 16.057,010 16.854,100 -797,09 -0,046

Buğday 6,854 165.677,895 7.182,594 7.895,964 8.841,769 -945,805 -0,181

Arpa 0,565 165.677,895 4.920,3 5.633,67 2.742,800 2.890,870 0,615

Mısır (Dane) 2,459 165.677,895 9.389,845 9.948,126 9.803,944 144,183 0,0136

Tarımsal üretimin ekonomik analizi tarla bitkileri açısından incelendiğinde, Çizelge 77’deki

sonuçlar elde edilmiştir. Buna göre ovada pozitif karlılık değerine sahip ürünler arpa ve

mısırdır. Bunun yanında en fazla üretim alanına sahip olan pamuk üretiminde, 2019 yılının

iklim açısından extrem bir yıl olması nedeniyle, uzun yıllar ortalamasının %67 fazlası

gerçekleşen aşırı yağışlardan dolayı üretimde verim kaybı, aşırı yağışa dayalı hastalık ve

zararlılar, ilaç vb masrafları ile hasat problemleri nedeniyle, karlılık söz konusu olmayıp,

mutlak karlılık negatiftir. Bir metreküp sudan elde edilen ürün (TL/m 3 ) bakımından en yüksek

değer, arpa üretimiyle gerçekleşmiştir.

Sebze ekim alanlarının ekonomik analizi Çizelge 78’de yer almaktadır. Sebze ekim alanlarında

en karlı üretim domatesle gerçekleşmiştir ve su en yüksek değerine domates üretimi ile

ulaşmıştır.

Çizelge 78. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni sebze ekim alanlarının ekonomik analizi

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim

Değeri

(TL/ha)

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun

Ekonomik

Değeri

(TL/m 3 )

Biber 0,072 165.677,895 51.442,501 51.632,501 23.927,330 27.705,171 1,454

Domates 0,031 165.677,895 62.325,12 62.515,120 31.660,362 30.854,758 1,567

Karpuz 0,013 165.677,895 18.959,844 19.149,844 9.424,709 9.725,135 0,710

Meyve ekim alanlarının ekonomik analizi Çizelge 79’da yer almaktadır. Meyve ekim

alanlarında 2019 yılında, pozitif mutlak karlılık sadece antepfıstığı üretimiyle mümkün

olmuştur.

Çizelge 79. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni meyve ekim alanlarının ekonomik analizi

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim

Değeri

(TL/ha)

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun

Ekonomik

Değeri

(TL/m 3 )

Antepfıstığı 0,908 165.677,895 16.020,404 16.210,404 10.745,227 5.465,177 0,213

Nar 0,156 165.677,895 9.765,00 9.955,00 11.377,800 -1.422,8 -0,0739

Zeytin 0,124 165.677,895 9.567,23 9.757,230 10.279,119 -521,890 -0,035

137


İç mekân süs bitkilerinin ekonomik analizi Çizelge 80’de yer almaktadır.

Çizelge 80. Harran Ovası 2019 yılı ürün deseni süs bitkileri ekim alanlarının ekonomik analizi

Ürün Adı

İç mekân

Süs Bit.

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim

Değeri

(TL/ha)

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun

Ekonomik

Değeri (TL/m 3 )

0,002 165.677,895 237.169,446 237.359,446 198.222,390 39.137,056 0,823

Harran Ovası tarımsal sulama alanlarında, su, en yüksek ekonomik değerine domates üretimiyle

ulaşmaktadır.

Harran Ovasının 2019 yılı tüm ova genelinde yapılan tarımsal üretim değerlerinin toplu

gösterimi Çizelge 81’de verilmiştir.

Çizelge 81. 2019 Yılı Harran Ovası tüm ürün grupları tarımsal üretim değerleri

Ürün Adı

Toplam Alanı GSÜD (TL/ha) Üretim Değeri Toplam Toplam üretim değeri

(ha)

(TL/ha) Sübvansiyonlar (TL)

(TL)

Tarla Bitkileri 164.627,50 11.710,59 15.283,64 588.225.052,1 2.516.107.303,19

Pamuk 148.261,83 12.164,04 16.057,010 577.181.792,1 2.380.641.762,04

Buğday 11.355,56 7.182,59 7.895,964 8.100.842,70 89.663.116,04

Arpa 936,08 4.920,30 5.633,67 667.599,881 5.273.566,41

Mısır (Dane)- II. 4.074,02 9.389,85 9.948,126 2.274.817,411 40.528.858,70

Ürün

Sebze 192,19 50.697,116 50.900,49 36.538,471 9.782.379,68

Biber 119,29 51.632,50 51.632,501 22.577,968 6.159.142,14

Domates 51,36 62.515,12 62.515,12 9.829,040 3.210.785,78

Karpuz 21,54 19.149,84 19.149,845 4.131,463 412.451,76

Meyve 1.968,25 14.525,725 14.715,42 373.979,048 28.963.682,62

Antepfıstığı 1.504,36 16.210,40 16.210,405 285.858,077 24.386.206,96

Nar 258,46 9.955,00 9.955,00 48.951,093 2.572.944,57

Zeytin 205,44 9.757,23 9.757,229 39.169,877 2.004.531,09

Süs Bitkileri 3,31 237.169,446 237.359,44 706,192 237.359,45

TOPLAM 166.791,25 11.793,79 15.322,93 588.636.275,8 2.555.090.725

Çizelge 81 sonuçlarına göre Harran Ovasının 2019 yılında tüm ürün grupları dâhil ortalama

GSÜD 11.793,79 TL/ha ve üretim değeri 15.322,924 TL/ha olarak gerçekleşmiştir.

6.4.1.4. Harran Ovası’nda Tarımsal Sulamanın Verim Açısından Değerlendirmesi

Sulamalarda kullanılan 1 m 3 su ile verim değerleri açısından yapılan değerlendirmeler tarla

bitkileri için Çizelge 82'de ve ürün karşılaştırmaları Şekil 88’de yer almaktadır.

Çizelge 82. Tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Ürün Adı

Alan Toplam Alan Ortalama Verim Sulama su ihtiyacı Su Bazlı Verim

(%)

(ha)

(kg/ha)

(m 3 /ha)

(kg/m 3 )

Pamuk 89,488 165.677,895 4.041,21 17.259,169 0,234

Buğday 6,854 165.677,895 4.433,70 5.219,903 0,849

Arpa 0,565 165.677,895 5.467,00 4.700,124 1,163

Mısır (Dane) 2,459 165.677,895 8.942,71 10.595,740 0,844

138


Şekil 88. Harran Ovası tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Sulamalarda kullanılan 1 m 3 su ile verim değerleri açısından yapılan değerlendirmeler sebze

ekim alanları için Çizelge 83’de ve ürün karşılaştırmaları Şekil 89’da yer almaktadır.

Çizelge 83. Sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Alan Toplam Alan Ortalama Verim Sulama su ihtiyacı Su Bazlı Verim

Ürün Adı

(%)

(ha)

(kg/ha)

(m 3 /ha)

(kg/m 3 )

Biber 0,072 165.677,895 30.439,35 19.043,060 1,598

Domates 0,031 165.677,895 51.937,600 19.689,591 2,637

Karpuz 0,013 165.677,895 37.176,165 13.696,403 2,714

Şekil 89. Harran Ovası sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Sulamalarda kullanılan 1 m 3 su ile verim değerleri açısından yapılan değerlendirmeler meyve

ekim alanları için Çizelge 84'de ve ürün karşılaştırmaları Şekil 90’da yer almaktadır.

Çizelge 84. Meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Alan Toplam Alan Ortalama Verim Sulama su ihtiyacı Su Bazlı Verim

Ürün Adı

(%)

(ha)

(kg/ha)

(m 3 /ha)

(kg/m 3 )

Antepfıstığı 0,908 165.677,895 432,050 25.558,078 0,0169

Nar 0,156 165.677,895 10.500,00 19.245,727 0,545

Zeytin 0,124 165.677,895 1.805,138 14.776,312 0,122

139


Şekil 90. Harran Ovası meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

6.4.2. Harran Ovası Ürün Deseninde Yer Alan Başat Ürünlerin Tarımsal Suyun

Ekonomik Değeri Bakımından Karşılaştırılması

Harran Ovası’nda yetiştirilen başat ürünler, tarımsal sulamada kullanılan su miktarı ile bu

ürünlerden elde edilen GSÜD ve sübvansiyonlar ile üretim maliyetlerinin de dikkate alınarak

hesaplandığı mutlak kar değeri açısından, 2019 yılı verileri dikkate alınarak değerlendirilmiş

olup, Şekil 88’de yer almaktadır. Bu değerlendirmede, biber üretimi öne çıkmakla birlikte, 1m 3

sudan 2,70 TL’lik biber elde edilirken, üretim maliyetleri hesaplamaya dâhil edildiğinde, bu

miktar 1,45 TL’ye düşmektedir.

3

2,5

2

1,5

1

0,5

0

-0,5

Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

GSÜD Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

MUTLAK KAR Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

Şekil 91. Harran Ovası’nda suyun ekonomik değeri (TL/m 3 )

Harran Ovası’nın su bazlı ekonomik analizinde biber üretimini sırasıyla buğday, arpa, mısır,

pamuk ve antepfıstığı izlemektedir. Karşılaştırmada, ovada %89,48 oranında ekim alanına

sahip olan pamuk üretimi, suyla elde edilen üretim miktarı bakımından nispeten düşük değerler

almakta ve pamuktan elde edilen GSÜD ve mutlak kar değeri arasında, 2019 yılının extrem bir

yıl olması nedeniyle, önemli bir fark olduğu belirlenmiştir.

140


Çizelge 85. Harran Ovası ürün deseninin su bazlı ekonomik analizi

GSÜD

MUTLAK KAR DEĞERİ

Başat Ürünler Suyun Ekonomik Değeri ($/m 3 ) Suyun Ekonomik Değeri ($/m 3 )

Pamuk 0,120 -0,0078

Buğday 0,234 -0,0310

Arpa 0,178 0,1050

Mısır (Dane)(2.ürün) 0,151 0,0023

Biber 0,461 0,2482

Antepfıstığı 0,107 0,0365

*2019 yılı dolar kuru ortalaması 5,86 TL olarak kullanılmıştır.

Harran Ovası üretim deseninde yer alan ürünlerin su bazlı ekonomik analizi, dolar bazında

değerlendirildiğinde (2019 yılı dolar kuru üzerinden), Çizelge 85’de belirtildiği gibi su, en

yüksek değere biber üretimi gayri safi üretim değeriyle ulaşılırken, en düşük değer pamuk

mutlak kar değeriyle elde edilmiştir.

0,5

0,45

0,4

0,35

0,3

0,25

0,2

0,15

0,1

0,05

0

-0,05

Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

GSÜD Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

Mutlak Kar Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

Şekil 92. Harran Ovası’nda suyun ekonomik değeri ($/m 3 )

6.4.3. Yaylak Ovası

Şanlıurfa-Yaylak Ovası, Atatürk Baraj Gölü kıyısında yer almaktadır. GAP kapsamında

tarımsal sulamalar 2006 yılında 5.500 ha alanda başlamış olup, günümüzde 21.962,922 ha

tarımsal sulama alanına ulaşmıştır. Sulama alanı içerisinde 38 yerleşim yeri yer almakta olup,

ova basınçlı (borulu) sulama şebekesi olarak sulanmaktadır. Yaylak Ovası sulama alanında yer

alan köyler ve sulama alanları oranları Çizelge 86’de yer almaktadır.

141


Çizelge 86. Yaylak Ovası sulama alanları

Yaylak Ovası Köyleri Alan (ha) Alanın ovaya oranı (%)

Altınlı 447,200 2,036

Argıncık 225,200 1,025

Arıkök 1.465,378 6,672

Binekli 369,456 1,682

Çakmaklı 770,420 3,508

Deliler 279,267 1,272

Dutluca 879,894 4,006

Dutluk 250,888 1,142

Eskin 226,054 1,029

Hacılar 873,531 3,977

Irmakboyu 610,009 2,777

Kabacık 667,386 3,039

Karacaören 1.050,394 4,783

Karapınar 447,882 2,039

Kargılı 667,991 3,041

Kepirce 749,660 3,413

Kılıçören 466,635 2,125

Killik 545,768 2,485

Kındırali 810,910 3,692

Kızlar 155,137 0,706

Koçhisar 984,128 4,481

Konuksever 975,533 4,442

Maşuk 121,359 0,553

Mülkören 288,944 1,316

Ortatepe 680,274 3,097

Özgören 583,707 2,658

Salucakaçar 238,508 1,086

Şeyhler 371,076 1,690

Sızan 1.003,465 4,569

Soğukkuyu 282,064 1,284

Söğütlü 276,115 1,257

Türkmenören 420,860 1,916

Umutlu 309,501 1,409

Uzunburç 405,850 1,848

Ürünlü 537,982 2,450

Yaslıca 743,722 3,386

Yaylak 1.901,027 8,656

142


Yaylak sulama alanında yer alan köylerin haritası Şekil 93’de verilmiştir.

Şekil 93. Yaylak sulama alanında yer alan köylerin yerleşim haritası

6.4.3.1. Yaylak Ovası 2019 Yılı Tarımsal Sulama Alanları Ürün Deseni

Şanlıurfa-yaylak Ovası, 2019 yılı tarımsal sulama alanlarının ürün deseni, Şanlıurfa Tarım ve

Orman İl Müdürlüğü çiftçi kayıt sistemi verileri kullanılarak tespit edilmiş olup, Çizelge 87’de

yer almaktadır.

Çizelge 87. Yaylak Ovası 2019 yılı tarımsal sulama alanları ürün deseni

Ürün Grupları

Alan

Toplam Alan

Ürün Alanı

(%)

(ha)

(ha)

Tarla Bitkileri 50,714 21.962,9215 11.041,800

Sebzecilik 0,648 21.962,9215 141,9045

Meyvecilik 48,255 21.962,9215 10.779,3204

Süs Bit.-Orman Ürünleri 0,003 21.962,9215 0,614

Yaylak Ovası’nda 21.962,92 ha alanda tarımsal üretim, sulu koşullarda yapılmaktadır. 2019

yılında sulanan alanlarda tarımsal üretimin, %50,714’i tarla bitkileri, %0,648’i sebzecilik,

%48,255’i meyvecilik ve %0,003’i süs bitkileri alanlarında gerçekleşmiştir.

143


Şekil 94. 2019 yılı Yaylak sulaması tarla bitkileri alanlarının ürün bazlı yüzdeleri

Yaylak Ovası’nda, Şekil 94’de yer aldığı gibi tarımsal sulama alanlarının %50,714’ünde

yapılan tarla bitkileri üretiminde en fazla pamuk üretimi yapılmakta olup, ekiliş oranı tüm ovada

%37,849’dur. Pamuk üretiminin yanı sıra %3,365 oranında buğday, %5,822 oranında arpa

üretimi ve %0,703 oranında şekerpancarı üretimi yapılmıştır.

Şekil 95. 2019 yılı Yaylak Sulaması sebze alanlarının ürün bazlı yüzdeleri

Yaylak Ovası’nda gerçekleştirilen tarımsal üretimin %0,648’i sebzecilik alanında yapılmıştır.

Şekil 95’de yer alan verilere göre sebzecilik alanında en fazla %0,332 ile biber üretimi

gerçekleşmiştir. Biber üretimini takiben %0,291 oranında karpuz ve %0,013 oranında nane

üretimi yapılmıştır.

144


Şekil 96. 2019 yılı meyve alanlarının ürün bazlı yüzdeleri

Yaylak Ovası’nda, Şekil 96’da yer aldığı gibi tarımsal sulama alanlarının %48,255’inde yapılan

meyvecilik üretiminin büyük çoğunluğu, antepfıstığı üretimi ile gerçekleştirilmiş olup, ekiliş

oranı %46,709’dur. Aynı zamanda %1,061 oranında badem, %0,485 oranında ise üzüm üretimi

yapılmıştır.

6.4.3.2. Yaylak Ovası’nda Tarımsal Üretimin Su İhtiyacı

Türkiye’de Sulanan Bitkilerin Bitki Su Tüketim Rehberi ve Çiftçi Kayıt Sistemi verileri esas

alınarak yapılan hesaplamaların, ürün grupları açısından değerlendirmesi Çizelge 88’de yer

almaktadır. Yaylak sulamalarında, 2019 yılında üretimi yapılan tüm ürün grupları için söz

konusu rehbere göre 190.441.387,40 m 3 suya ihtiyaç duyulmaktadır. DSİ’den görüşme yoluyla

öğrenilen su iletim randımanı %84 ve su uygulama randımanı %64.17, yoluyla elde edilen

%53.91 sulama randımanın hesaplamalara dâhil edilmesiyle, yaklaşık 22 bin hektarlık tüm

proje alanının sulama suyu ihtiyacı 353.305.271,40 m 3 olarak belirlenmiştir. Buna göre sulama

suyu ihtiyacı bitkis su ihtiyacının 1.85 katıdır. Yaylak Ovasında, tüm ürün grupları dâhil, 2019

yılında ortalama bitki su ihtiyacı 8.973,44 m 3 /ha iken tarımsal su tüketim değeri ise 16.647,45

m 3 /ha olmaktadır.

Çizelge 88. 2019 Yılı Yaylak Ovası Sulamalarında bitkisel üretim su ihtiyacı ve kullanım miktarları

Toplam bitki su Toplam bitki su Sulama suyu Sulama suyu

Alan

Ürün Grupları

ihtiyacı

ihtiyacı

ihtiyacı

ihtiyacı

(ha)

(m 3 /ha)

(m 3 )

(m 3 /ha)

(m 3 )

Tarla Bitkileri 10.484,800 7.604,676 79.733.506,92 14.108,13 147.920.921,40

Sebze 139,759 5.796,910 810.170,35 10.754,37 1.503.019.99

Meyve 10.598,23 10.369,44 109.897.710,10 19.237,30 203.881.330,00

Toplam 21.222,789 190.441.387,40 353.305.271,40

Çizelge 88.2 Kısım: Atatürk Barajı Sulama Birliği verilerine göre su tüketim miktarı ve sulama tahakkuk alanları

Toplam

Tahmini Toplam Su Tüketimi

Yıl

Miktarı (m 3 Tahakkuk Alanı Kullanılan su Miktarı (m

)

3 /ha)

(ha)

2017 133.000.000 11.500 11.565,22

2018 137.000.000 12.500 10.960,00

2019 125.000.000 9.600 13.020,83

Ortalama 131.666.667 11.200 11.848.68

Diğer taraftan proje kapsamında 17 Aralık 2021 tarihinde Bozova-Yaylak Ovası Sulamaları

için yapılan bulgu, bilgilendirme ve eğitim amaçlı köy toplantılarında Atatürk Barajı Sulama

145


Birliği yetkilileri sulamada kullanılan yıllara bağlı toplam su tüketim miktarını net olarak

ölçemediklerini, baraj su seviyesine ve pompaların üzerinde yer alan çizelgelere göre tahmini

değerler hesapladıklarını, bu değerlerin de büyük oranda doğru olacağına inandıklarını ve

sulama randımanlarının (su iletim ile su uygulama randımanının çarpımı) ise proje de yer aldığı

gibi %80-85 oranında olabileceğini belirtmişlerdir. Diğer taraftan Birlik yetkilileri sulamanın

ise çok büyük oranda tarla bitkileri için kullanıldığını, meyve ve fıstık ağaçlarının ise çok az

sulandığını, bazen ise neredeyse hiç sulanmadığını belirtmişlerdir. Birlik yetkililerinden temin

edilen verilerde yıllara göre tahmini su tüketim değeri ve tahakkuka esas sulama alanları

Çizelge 88’de, ikinci kısımda yer almaktadır. Bu değerlere bağlı olarak tarafımızca hesaplanan

m 3 /ha su değeri çizelgenin son sütununda yer almaktadır.

Çizelge 88’de ikinci kısımda yer alan verilere göre bu araştırma kapsamında hesaplama ve kıyas

yılı olan 2019 yılında sahada kullanıldığı öngörülen sulama suyu miktarı 125 milyon m 3 , sulama

alanı 9.600 hektar ve sulama randımanın ise %80-85 arasında olduğu öngörülmektedir. Buna

göre 2019 yılında 13.020,83 m 3 /ha’lık bir su tüketimi gerçekleşmiştir. Bitki Su Tüketim

Rehberine göre tüm saha için hesaplanan bitki su ihtiyacı ise 8.973,44 m 3 /ha olup, kullanılan

su miktarı ise 13.020,83 m 3 /ha olup, bitki su ihtiyacının 1.45 kat daha fazlasıdır. Bu iki veriye

dayalı olarak tarafımızca yapılan hesaplamalara göre ise sulama randımanı %68.92 olarak

çıkmaktadır.

6.4.3.2.1. Yaylak Ovası’nda Tarla Bitkileri 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Yaylak Ovası’nda tarla bitkileri 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su

ihtiyacı, sulama suyu ihtiyacı Çizelge 89’da verilmiştir. Buna göre mevcut ürün deseni ile tarla

bitkilerinin ortalama bitki net su ihtiyacı 5.896,210 m 3 /ha ve sulama suyu ihtiyacı ise

10.938,596 m 3 /ha’dır.

Çizelge 89. 2019 Yılı tarla bitkileri bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam

Alan

(ha)

Ürün

Alanı

(ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Bitki su ihtiyacı

(m 3 )

Sulama su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Sulama Suyu

(m 3 )

Pamuk 37,849 21.962,922 8.312,638 8.804,619 73.189.608,230 16.334,251 135.780.716,8

Buğday 3,365 21.962,922 739,160 2.930,352 2.165.998,094 5.436,363 4.018.340,594

Arpa 5,822 21.962,922 1.278,592 2.257,190 2.886.025,685 4.187,519 5.354.129,443

Şekerpancarı 0,703 21.962,922 154,410 9.592,676 1.481.204,171 17.796,248 2.747.916,938

6.4.3.2.2. Yaylak Ovası’nda Sebze Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Sebzecilik 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su ihtiyacı, sulama suyu

ihtiyacı Çizelge 90’da verilmiştir. Buna göre mevcut ürün deseni ile sebze ekim alanlarının

ortalama bitki net su ihtiyacı 5.410,390 m 3 /ha ve sulama suyu ihtiyacı ise 10.037,308 m 3 /ha’dır.

Çizelge 90. 2019 Yılı sebze ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün

Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

Ürün Alanı

(ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 )

Sulama su ihtiyacı

(m 3 /ha)

Sulama Suyu

(m 3 )

Biber 0,332 21.962,922 72,980 6.235,181 455.041,011 11.567,452 844.188,079

Domates 0,291 21.962,922 63,840 5.348,190 341.430,619 9.921,915 633.419,079

Karpuz 0,013 21.962,922 2,939 4.647,800 13.658,954 8.622,557 25.339,972

146


6.4.3.2.3. Yaylak Ovası’nda Meyve Ekim Alanları 2019 Yılı Su Tüketim Miktarları

Meyvecilik 2019 yılı ekim alanları, toplam içindeki oranları, bitki su ihtiyacı, sulama suyu

ihtiyacı Çizelge 91'de verilmiştir. Buna göre mevcut ürün deseni ile meyve ekim alanlarının

ortalama bitki net su ihtiyacı 8.867,318 m 3 /ha ve sulama suyu ihtiyacı ise 16.450,570 m 3 /ha’dır.

Çizelge 91. 2019 Yılı meyve ekim alanları bitki net su ve sulama suyu ihtiyacı

Ürün Adı

Alan

Yüzdesi

(%)

Toplam

Alan

(ha)

Ürün

Alanı

(ha)

Bitki su ihtiyacı

(m 3 /ha)

Bitki su

ihtiyacı

(m 3 )

Sulama su

ihtiyacı

(m 3 /ha)

Sulama Suyu

(m 3 )

Antepfıstığı 46,709 21.962,922 10.258,718 10.440,638 107.107.562 19.369,379 198.705.006

Badem 1,061 21.962,922 233,060 8.460,676 1.971.847,731 15.696,172 3.658.154,551

Üzüm 0,485 21.962,922 106,454 7.700,638 819.766,038 14.286,156 1.520.822,736

Yaylak Ovası ürün deseninde yer alan orman ürünleri grubu kavaklık üretimi ile ilgili herhangi

bir su tüketim verisine ulaşılamadığından, su ihtiyacı ve ekonomik analiz yapılamamıştır.

6.4.3.3. Yaylak Ovası’nda Tarımsal Üretimin Ekonomik Analizi

Yaylak Ovası’nda tarımsal üretimin ekonomik analizinde, TÜİK verileri kullanılmıştır. Ürün

deseni baz alınarak, her ürüne ait verim, maliyet, gayrisafi üretim değeri, üretim değeri ve

mutlak kar hesaplamaları yapılmıştır. Üretim değeri hesaplamalarında, gayrisafi üretim değeri

ve her ürüne uygulanan tarımsal sübvansiyonlar dikkate alınmıştır. Mutla karlılık hesaplarında

ise üretim değeri dikkate alınmıştır. Elde edilen değerler, her ürünün sulama suyu ihtiyacı ile

tekrar analiz edilerek tarımsal suyun ekonomik değerine ulaşılmıştır.

Tarımsal üretimin ekonomik analizi tarla bitkileri açısından incelendiğinde, Çizelge 92’deki

sonuçlar elde edilmiştir. Buna göre ovada arpa üretimi, en karlı ürün olarak karşımıza

çıkmaktadır. Bir metreküp sudan elde edilen ürün bakımından yine en yüksek değer arpa

üretimiyle gerçekleşmiştir.

Çizelge 92. Yaylak Ovası 2019 yılı ürün deseni tarla bitkileri ekonomik analizi

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim Değeri

(TL/ha)

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun

Ekonomik

Değeri

(TL/m 3 )

Pamuk 37,849 21.962,922 12.064,500 15.957,468 15.963,500 -6,032 -0,0003

Buğday 3,365 21.962,922 5.959,400 6.672,77 5.438,300 1.234,47 0,227

Arpa 5,822 21.962,922 3.000,00 3.713,37 2.417,100 1.296,27 0,309

Şekerpancarı 0,703 21.962,922 12.500,00 12.690 13.447,1 -757,10 -0,0425

Sebze ekim alanlarının ekonomik analizi Çizelge 93’de yer almaktadır. Sebze ekim alanlarında

en karlı üretim biberle gerçekleşmiştir ve su en yüksek değerine biber üretimi ile ulaşmıştır.

Çizelge 93. Yaylak Ovası 2019 yılı ürün deseni sebze ekim alanlarının ekonomik analizi

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim Değeri

(TL/ha)

147

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun Ekonomik

Değeri

(TL/m 3 )

Biber 0,332 21.962,922 87.774,544 87.964,544 23.927,330 64.037,214 5,535

Karpuz 0,291 21.962,922 18.959,844 19.149,844 9.424,709 9.725,135 0,980

Nane 0,013 21.962,922 - 190 - 190 0,022

Meyve ekim alanlarının ekonomik analizi Çizelge 94’de yer almaktadır. Meyve ekim

alanlarında 2019 yılında, en yüksek mutlak karlılık üzüm üretimiyle mümkün olmuş ve su en

yüksek değerine yine üzüm üretimiyle ulaşmıştır.


Çizelge 94. Yaylak Ovası 2019 yılı ürün deseni meyve ekim alanlarının ekonomik analizi

Ürün Adı

Alan

(%)

Toplam Alan

(ha)

GSÜD

(TL/ha)

Üretim Değeri

(TL/ha)

Maliyet Değeri

(TL/ha)

Mutlak

Karlılık

(TL/ha)

Suyun Ekonomik

Değeri

(TL/m 3 )

Antepfıstığı 46,709 21.962,922 13.630,00 13.820,00 9.187,300 4.632,700 0,239

Badem 1,061 21.962,922 17.383,475 17.573,475 16.135,600 1.437,875 0,091

Üzüm 0,485 21.962,922 15.000,00 15.190,00 9.288,300 5.901,700 0,413

Yaylak Ovası tarımsal sulama alanlarında, su, en yüksek ekonomik değerine sebze grubu ve

biber üretimiyle ulaşmaktadır. Yaylak Ovası Sulamalarının 2019 yılı tüm ova genelinde yapılan

tarımsal üretim değerlerinin toplu gösterimi Çizelge 95’de verilmiştir.

Çizelge 95. Yaylak Ovası 2019 yılı tarımsal üretim değerlerinin toplu gösterimi

Ürün Adı

Toplam GSÜD Üretim Değeri

Toplam

Toplam üretim değeri

Alanı (ha) (TL/ha)

(TL/ha) Sübvansiyonlar (TL)

Tarla Bitkileri 10.484,88 10.535,12 13.761,67 33.829.573,9 144.289.454,52

Pamuk 8.312,75 12.064,50 15.957,47 32.360.832,56 132.650.383,84

Buğday 739,05 5.959,40 6.672,77 527.294,28 4.931.526,18

Arpa 1.278,68 3.000,0 3.713,37 912.109,17 4.748.216,85

Şeker Pancarı 154,40 12.500,00 12.690 29.337,88 1.959.327,65

Sebze 139,68 55.665,51 54.684,44 25.995,8 7.638.551,24

Biber 72,92 87.774,54 87.964,54 13.866,12 6.414.101,95

Karpuz 63,91 18.959,84 19.149,84 12.129,67 1.223.906,80

Meyve 10.598,21 13.726,30 13.916,30 2.013.664,19 147.487.826,88

Antepfıstığı 10.258,66 13.630,00 13.820,00 1.949.156,42 141.774.698,30

Badem 233,03 17.383,47 17.573,48 44.281,45 4.095.087,17

Üzüm 106,52 15.000,00 15.190,00 20.226,31 1.618.041,41

TOPLAM 21.222,77 11.999,74 14.108,24 35.869.233,9 299.415.832,64

Çizelge 95’e sonuçlarına göre Yaylak Ovasının 2019 yılında tüm ürün grupları dâhil ortalama

GSÜD 11.999,74 TL/ha ve üretim değeri 14.108,24 TL/ha iken, mutlak karlılık ise 2.647,31

TL/ha olarak gerçekleşmiştir.

6.4.3.4. Yaylak Ovası’nda Tarımsal Sulamanın Verim Açısından Değerlendirmesi

Sulamalarda kullanılan 1 m 3 su ile elde edilen verim değerleri açısından yapılan

değerlendirmeler, tarla bitkileri için Çizelge 96'da ve ürün karşılaştırmaları Şekil 97’de yer

almaktadır.

Çizelge 96. Yaylak ovası tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Ürün Adı

Alan Toplam Alan Ortalama Verim Sulama su ihtiyacı Su Bazlı Verim

(%)

(ha)

(kg/ha)

(m 3 /ha)

(kg/m 3 )

Pamuk 37,849 21.962,922 3.830 16.334,251 0,234

Buğday 3,365 21.962,922 3.590 5.436,363 0,660

Arpa 5,822 21.962,922 2.400 4.187,519 0,573

Şekerpancarı 0,703 21.962,922 50.000 17.796,248 2,809

148


Şekil 97. Tarla bitkileri 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Sulamalarda kullanılan 1 m 3 su ile elde edilen verim değerleri açısından yapılan

değerlendirmeler sebze ekim alanları için Çizelge 97’de ve ürün karşılaştırmaları Şekil 98’de

yer almaktadır.

Çizelge 97. Sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Ürün Adı Alan (%)

Toplam Alan Ortalama Verim Sulama su ihtiyacı Su Bazlı Verim

(ha)

(kg/ha)

m 3 /ha

(kg/m 3 )

Biber 0,332 21.962,922 51.937,600 11.567,452 4,490

Karpuz 0,291 21.962,922 37.176,165 9.921,915 3,746

Nane 0,013 21.962,922 0,00 8.622,557 0

Şekil 98. Sebze ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Sulamalarda kullanılan 1 m 3 su ile elde edilen verim değerleri açısından yapılan

değerlendirmeler meyve ekim alanları için Çizelge 98'de ve ürün karşılaştırmaları Şekil 99’da

yer almaktadır.

Çizelge 98. Meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

Ürün Adı

Alan Toplam Alan Ortalama Verim Sulama su ihtiyacı Su Bazlı Verim

(%)

(ha)

(kg/ha)

(m 3 /ha)

(kg/m 3 )

Antepfıstığı 46,709 21.962,922 290,00 19.369,379 0,015

Badem 1,061 21.962,922 1.805,138 15.696,172 0,115

Üzüm 0,485 21.962,922 5.000 14.286,156 0,349

149


Şekil 99. Meyve ekim alanları 2019 yılı verim değerlendirmeleri

6.4.4. Yaylak Ovası Ürün Deseninde Yer Alan Başat Ürünlerin Tarımsal Suyun

Ekonomik Değeri Bakımından Karşılaştırılması

Yaylak Ovası’nda yetiştirilen başat ürünler, tarımsal sulamada kullanılan su miktarı ile bu

ürünlerden elde edilen GSÜD ve üretim maliyetlerinin de dikkate alınarak hesaplandığı üretim

değeri açısından, 2019 yılı verileri dikkate alınarak değerlendirilmiş olup, Şekil 100’de yer

almaktadır. Bu değerlendirmede, biber üretimi öne çıkmakla birlikte, 1m 3 sudan 7,58 TL’lik

biber elde edilirken, üretim maliyetleri hesaplamaya dâhil edildiğinde, bu miktar 5,53 TL’ye

düşmektedir.

8

7

6

5

4

3

2

1

Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

0

-1

PAMUK BUĞDAY ARPA BİBER ANTEPFISTIĞI

GSÜD Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

Mutlak Kar Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

Şekil 100. Yaylak Ovası’nda suyun ekonomik değeri (TL/m 3 )

Yaylak Ovası’nın tarımsal su bazlı ekonomik analizinde biber üretimini sırasıyla buğday,

pamuk, arpa ve antepfıstığı izlemektedir. Karşılaştırmada, ovada %37,85 oranında ekim alanına

sahip olan pamuk üretimi ve %46,71 oranında ekim alanına sahip antepfıstığı üretimi, tarımsal

suyun aldığı ekonomik değer bakımından, düşük değerleri almaktadırlar. Bununla birlikte

150


üretim maliyetine oranla en yüksek değere sahip olan biber üretiminin ise ovadaki üretim oranı

%0,332’dir.

Çizelge 99. Yaylak Ovası ürün deseninin su bazlı ekonomik analizi

GSÜD

MUTLAK KAR DEĞERİ

Başat Ürünler Suyun Ekonomik Değeri ($/m 3 ) Suyun Ekonomik Değeri ($/m 3 )

Pamuk 0,126 -0,000006

Buğday 0,187 0,038

Arpa 0,122 0,053

Biber 1,294 0,944

Antepfıstığı 0,120 0,041

*2019 yılı dolar kuru ortalaması 5,86 TL olarak kullanılmıştır.

Yaylak Ovası üretim deseninde yer alan ürünlerin su bazlı ekonomik analizi, dolar bazında

değerlendirildiğinde (2019 yılı dolar kuru üzerinden), Çizelge 99’da belirtildiği gibi su, en

yüksek değere biber üretimi gayri safi üretim değeriyle ulaşılırken, en düşük değer -0,000006

$/m 3 ile pamuk mutlak kar değeriyle elde edilmiştir.

1,4

1,2

1

0,8

0,6

0,4

0,2

Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

0

-0,2

PAMUK BUĞDAY ARPA BİBER ANTEPFISTIĞI

GSÜD Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

Mutlak Kar Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

Şekil 101. Yaylak Ovası’nda suyun ekonomik değeri ($/m 3 )

6.5. Tarımsal Sulamanın Ekonomik Değeri bakımından Harran ve Yaylak Ovaları

Karşılaştırmaları

Tarımsal sulamanın, gayri safi üretim değeri açısından değeri, projeye konu ovalar arasında

karşılaştırılmış olup, sonuçlar Şekil 102’de yer almaktadır.

151


GSÜD Suyun Ekonomik Değeri (TL/m3)

8

7

6

5

4

3

2

1

0

PAMUK BUĞDAY BİBER

Harran Ovası

Yaylak Ovası

Şekil 102. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (GSÜD)

Her iki ovada da yüksek ekiliş oranlarına sahip olan pamuk, gayri safi üretim değeri bakımından

tarımsal suyun aldığı değer, en düşük değere sahip olmakla birlikte, projeye konu her iki ovada

da yakın değerler almıştır. Buğday üretimine gelindiğinde, Harran Ovası buğday üretimi,

tarımsal suyun ekonomik değeri bakımından, Yaylak Ovası’na oranla daha yüksek değere

sahiptir. Hem Harran Ovası hem de Yaylak Ovası ürün deseninde oldukça düşük ekiliş alanına

sahip olan biber, suyun ekonomik analizinde en yüksek değere ulaşmaktadır. Bununla birlikte

Yaylak Ovası’nda biber tarımında kullanılan su, Harran Ovası’na oranla 2,81 kat daha fazla

değere ulaşmaktadır. Bu durum, biber üretiminde Yaylak Ovası’nda, Harran Ovası’na göre 1,7

kat fazla verim alınmasından kaynaklanmaktadır.

Harran ve Yaylak Ovaları ürün deseni, mutlak değeri açısından analiz edildiğinde, pamuk

üretiminde, suyun ekonomik değeri, Yaylak Ovası’nda, Harran Ovasına oranla daha düşük

değer almaktadır (Şekil 103). Bununla birlikte buğday üretiminde suyun değeri her iki ova için

de yakın olduğu söylenebilir. Ancak biber üretiminde, Yaylak Ovası, pompaj sulama

fiyatlarının, cazibe sulama fiyatlarına göre oldukça yüksek olmasına rağmen, suyun değeri

Harran Ovası’na oranla daha yüksektir.

6

4

2

Mutlak Kar Değeri Açısından Suyun Ekonomik

Değeri (TL/m3)

0

-2

PAMUK BUĞDAY BİBER

Harran Ovası

Yaylak Ovası

Şekil 103. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (Mutlak Kar Değeri)

Harran ve Yaylak Ovaları üretim deseninde yer alan ürünlerin, su bazlı ekonomik analizi, dolar

bazında değerlendirildiğinde (2019 yılı dolar kuru üzerinden), Şekil 104’de belirtildiği gibi su,

en yüksek değere Yaylak Ovası’nda, biber üretimi gayri safi üretim değeriyle ulaşılırken (1,29

152


$/m 3 ), en düşük değer, -0,000006 $/m 3 ile yine Yaylak Ovası’nda, pamuk üretim değeriyle elde

edilmiştir (Şekil 105).

GSÜD Suyun Ekonomik Değeri ($/m3)

1,4

1,2

1

0,8

0,6

0,4

0,2

0

PAMUK BUĞDAY BİBER

Harran Ovası

Yaylak Ovası

Şekil 104. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (GSÜD-$/m 3 )

1

0,8

0,6

0,4

0,2

Mutlak Kar Değeri Açısından Suyun Ekonomik

Değeri ($/m3)

0

-0,2

PAMUK BUĞDAY BİBER

Harran Ovası

Yaylak Ovası

Şekil 105. Harran Ovası ve Yaylak Ovası Tarımsal Suyun Ekonomik Değeri (Mutlak Kar Değeri-$/m 3 )

6.6. Sulamanın Ekonomik Performansının Değerlendirmesi, Sonuç ve Öneriler

Araştırmaya konu olan her iki sulama alanında en fazla ekimi yapılan tarla bitkileridir. Tarla

bitkilerinin üretimin de en fazla öneme çıkan ürün pamuktur. Yaylak sulama alanında

meyvecilik de hâkim ürün deseni arasında yer almakta olup, burada da öne çıkan

Antepfıstığıdır. Başat ürünler ile yapılan gelecek dönemlerin analizlerinde genel olarak hafif

dalgalı bir üretim deseni ortaya çıkmaktadır. Burada belirleyici olan girdi maliyetleri ile üretim

miktarı ve fiyatlara dayalı olarak beklenen gelir etkili olmaktadır. Analizlerin sonuçlarına göre

mevcut ürün deseninde çok büyük farklılıklar beklenmemektedir.

Her iki araştırma sahasında da en yüksek su tüketimi tarla bitkilerinde, dolayısıyla pamukta

ortaya çıkmaktadır. Buna bağlı olarak da en fazla su israfı da pamuk da olmaktadır. Harran

Ovasında, tüm ürün grupları dâhil, 2019 yılında ortalama bitki su ihtiyacı 7.190,63 m 3 /ha iken

153


tarımsal su tüketim değeri ise 16.392,967 m 3 /ha olmuştur. Bir başka ifade ile 2.279 kat daha

fazla su tüketimi gerçekleşmiştir. Yaylak sulamalarında, tüm ürün grupları dâhil, 2019 yılında

ortalama bitki su ihtiyacı 8.973,44 m 3 /ha iken tarımsal su tüketim değeri ise 16.647,45 m 3 /ha

olarak hesaplanmıştır. Bir başka ifade ile 1.855 kat daha fazla su tüketimi gerçekleşmiştir. Diğer

taraftan sulama birliğinin öngörülerine göre is 2019 yılında tarımsal su tüketim miktarının

13.020,83 m 3 /ha olduğu tahmin edilmektedir. Bu durumda da 1.451 kat daha fazla su tüketimi

gerçekleşmiştir.

Su ekonomisi açısından TL/m 3 bazlı değerlendirmelere göre en yüksek katma değeri sağlayan

ürünlerin ürün deseninde yer alması sağlanmalıdır. Diğer taraftan fiyatlarda meydana

gelebilecek dalgalanmalar TL bazlı analizlerde yanılmalara yol açabilir. Bundan dolayıdır ki,

aynı zaman da kg/m 3 verim hesapları da yapılmalıdır. Bu çalışmada da yapılmıştır. Ayrıca

Yaylak Ovası pompaj sulama alanlarının iyileştirilmesi ve Harran Ovası’nda ise basınçlı sulama

sistemlerini destekleyici önlemler alınmalıdır.

6.6.1. Harran Ovası ve Yaylak Sulama Alanlarında Tarımsal Sulamaların Oluşturduğu

Değer Artışı

Sulama öncesi ve sulama sonrası sulamaya dayalı olarak tarımsal üretimde oluşan değer

artışının tespiti için bu çalışmada baz kıyas yılları olarak alınan 1991 ve 2019 yılı ürün

desenlerine yönelik üretim artışı değerleri hesaplanmıştır. Ürün desenleri uydu görüntülerine

dayalı olarak belirlenmiş daha sonra da ilgili yıllara ait hesaplamalarda kullanılacak veriler

TÜİK ve resmi kurum ve kuruluşların veri tabanları taranarak elde edilmiştir. 1991 yılına ait

hesaplamalarda kullanılan gayri safi üretim değeri, o dönemde tarımsal üretime herhangi

sübvansiyon uygulanmadığından safi olarak kullanılmıştır. Hesaplamalara dayalı olarak

maliyet analizleri yapılmış ve üretim değerleri ortaya konulmuştur. 1991 yılına ait fiyatlar, 2019

yılına dönüştürülerek hesaplamalarda kullanılmıştır.

Mutlak kar, yayğın kullanılan şekliyle kar, gayri safii üretim değerinden (GSÜD) maliyet

(üretim) değerinin çıkarılması ile elde edilmektedir. Nispi kar ise bir üretim faaliyetinin diğeri

lehine daralması sonucu ortaya çıkan kayıp genişleyen üretim faaliyetince yüklenilmesi

gereken bir masraf karakterindedir. Bu masraf genişleyen üretim faaliyetinin kıt üretim

faktöründen dolayı oluşan faydadan kaybı olarak ifade edilmektedir. Yani nispi kar, gayri safii

üretim değerinin, maliyet (üretim) değerine bölünmesi ile elde edilmektedir.

1991 yılına ait ürün deseni ile hesaplanan Harran Ovası tarımsal üretim analiz tablosu Çizelge

100’de verilmiştir.

Çizelge 100. Harran Ovası 1991 yılı tarımsal üretimin ekonomik analizi

Harran Ovası Buğday Pamuk Nadas Üretim Değerleri Toplamı

Alan (ha) 86.876 39.789 37.040 163.705 hektar

Verim (kg/ha) 900 3.000 0 197.555.400 kg.

Maliyet Değeri (TL/ha) 1.033,91 5.065,32 0 291.365.983 TL

Fiyat (TL) 0,743 2,45 0

GSÜD (TL/ha) 668,7 7.350 0 350.543.131 TL

Mutlak Kar (TL/ha) -365,21 2.284,68 0 59.177.149 TL

Nispi Kar 0,6468 1,451 0 1,203

1991 Yılında Harran ovasında buğdayın nispi karı 0.648 iken, pamuğun nispi karı ise 1.451 ve

tüm ovanın ortalama nispi karı 1.203 olarak gerçekleşmiştir. 1991 yılında Harran Ovasının

154


tamamı için hesaplanan GSÜD 350.543.131 TL (2019 yılı fiyatlarıyla) olarak gerçekleşmiştir.

Buna göre sulama öncesi Harran ovasının tarımsal GSÜD değeri 2.141,31 TL/ha’dır. Harran

ovasında 2019 yılında gerçekleşen tarımsal GSÜD 11.793,79 TL/ha olarak hesaplanmıştır.

1991 yılında tarımsal üretime genel bir sübvanse uygulanmakta iken, 2019 yılında ise üretime

dayalı bir destekleme politikası uygulanmaktadır. 2019 yılında tarımsal üretime yapılan

desteklemeler de hesaplamalara katıldığında 2019 yılı üretim değeri 15.322,93 TL/ha

olmaktadır. 2019 yılında Harran ovasında tüm ürün grupları ortalama su tüketim miktarı

16.392,97 m 3 /ha dır.

Harran ovasında, 1991 (Nadas alanları dahil) ve 2019 yılları baz alınarak gerçekleşen ürün

desenine dayalı olarak yapılan hesaplamalara göre kuru ile sulu tarım arasında, GSÜD

açısından 5,51 katlık bir değer artışı meydana gelmiştir. Üretim değeri açısından (2019 yılı

desteklemelerin eklenmesiyle birlikte) ise 7,16 katlık bir değer artışı oluşmaktadır. Diğer

taraftan 2019 yılında 1 m 3 sudan 0,725 TL’lik GSÜD değeri, yani 0,725 TL/m 3 , tarımsal

üretim (desteklemeler dâhil) açısından ise 0.935 TL, yani 0,935 TL/m 3 , elde edilmiştir.

1991 yılına ait ürün deseni ile hesaplanan Yaylak Ovası sulamalarının tarımsal üretim analiz

tablosu Çizelge 101’de verilmiştir.

Çizelge 101. Yaylak Ovası Sulamaları 1991 Yılı Tarımsal Üretimin Ekonomik Analizi

Buğday+Arpa Pamuk Fıstık Orman Mera+Nadas Yaylak Ovası

Alan (ha) 8408,751 1832,247 1754,164 135,035 9831,771 21.961,97 hektar

Verim (kg/ha) 900 3000 200 0 0 13.415.449,68 kg

Maliyet Değeri

(TL/ha)

1033,91 5065,32 401,61 0 0 18.679.298,88 TL

Fiyat (TL) 0,743 0,245 11,162 0 0

GSÜD (TL/ha) 668,7 7350 2232,4 0 0 23.005.942,73 TL

Mutlak Kar

(TL/ha)

-365,21 2284,68 1830,79 0 0 4.326.643,85 TL

Nispi Kar 0,647 1,451 5,559 0 0 1,232

Ürün deseninin hesaplamalarında 1991 yılına ait uydu görüntüleri kullanılmıştır. Görüntü

analizi daha geniş bir alandan elde edilerek, araştırma sahasının alanına oranlanarak, üretim

alanları belirlenmiştir. 1991 Yılında Yaylak ovasında buğdayın nispi karı 0.647 iken, pamuğun

nispi karı 1.451, fıstığın nispi karı ise 5.559 ve tüm ovanın ortalama nispi karı 1.232 olarak

gerçekleşmiştir. 1991 yılında Yaylak Ovasının tamamı için hesaplanan GSÜD 23.005.942,73

TL (2019 yılı fiyatlarıyla) olarak gerçekleşmiştir. Buna göre sulama öncesi Yaylak ovasının

tarımsal GSÜD değeri 1.047,54 TL/ha’dır. Yaylak ovasında 2019 yılında gerçekleşen tarımsal

GSÜD değeri ise 11.999,74 TL/ha olarak hesaplanmıştır. 1991 yılında tarımsal üretime genel

bir sübvanse uygulanmakta iken, 2019 yılında ise üretime dayalı bir destekleme politikası

uygulanmaktadır. 2019 yılında tarımsal üretime yapılan desteklemeler de hesaplamalara

katıldığında 2019 yılı üretim değeri 14.108,24 TL/ha olmaktadır. 2019 yılında Yaylak ovasında

tüm ürün grupları ortalama su tüketim miktarı 16.647,45 m 3 /ha dır. Diğer taraftan sulama

birliğinin öngörülerine göre is 2019 yılında tarımsal su tüketim miktarının 13.020,83 m 3 /ha

olduğu tahmin edilmektedir.

Yaylak ovası sulamalarında 1991 (Nadas alanları dahil) ve 2019 yılları baz alınarak

gerçekleşen ürün desenine dayalı olarak yapılan hesaplamalara göre kuru ile sulu tarım

arasında, GSÜD açısından 11,46 katlık bir değer artışı meydana gelmiştir. Üretim değeri

açısından (2019 yılı desteklemelerin eklenmesiyle birlikte) ise 13,06 katlık bir değer artışı

oluşmaktadır. Bitki su tüketim rehberi ve ÇKS kayıtlarına dayalı yapılan hesaplamalarda

155


2019 yılında 1 m 3 sudan 0,721 TL’lik GSÜD değeri, yani 0,721 TL/m 3 , tarımsal üretim

(desteklemeler dâhil) açısından ise 0.848 TL, yani 0,848 TL/m 3 , elde edilmiştir. Sulama

birliğinin veri tahmini ve öngörülerine göre yapılan hesaplamalara göre ise de 1 m 3 sudan

0.922 TL’lik GSÜD, yani 0.922 TL/m 3 , tarımsal üretim (desteklemeler dâhil) açısından ise

1.084 TL’lik, yani 1.084 TL/m 3 elde edilmiştir.

Araştırma konusu olan her iki alanın GSÜD açısından karşılaştırılması Şekil 106’da yer

almaktadır.

Şekil 106. Harran ve Yaylak Ovalarının GSÜD karşılaştırması

6.7. Sulamanın Fiziksel Üretkenliğinin Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi

Harran Ovası sulamalarında suyun fiziksel üretkenliği belirlenirken, sulama randımanları baz

alınarak yapılan hesaplamalarda belirlenen, sulama suyu ihtiyacıyla, sulama kanallarına verilen

su miktarı karşılaştırılmıştır.

Sulama performansı hesaplamalarında, Harran Ovası’nda 2017 ürün deseni baz alındığında,

%43,68 sulama randımanıyla, 2,6 milyar m 3 sulama suyuna ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir.

Diğer taraftan ilgili kurumdan alınan bilgilere göre 2017 yılında ovaya verilen su miktarı 3,2

milyar m 3 ’tür. Mevcut koşullarda sulama suyu ihtiyacından 600 milyon m 3 fazla su, sulama

kanallarına bırakılmış olup, bu miktar su ile 2017 yılı ürün desenine göre 36.847 ha alanın daha

sulanabileceği tespit edilmiştir. Bununla birlikte sulama sistemleri ve sulama uygulamalarında

iyileştirilmeler yapılıp, sulama randımanın en az %55’e çıkartılması durumunda 2017 yılı ürün

desenine göre 2,08 milyar m 3 suyun yeterli olabileceği tespit edilmiştir. Bu durum 1,1 milyar

m 3 suyun tasarrufu ve 68.721,56 ha alanın daha sulanabileceği anlamına gelmektedir.

Harran Ovası’nda 2018 yılı ürün deseni baz alındığında %43,68 sulama randımanıyla, 2,3

milyar m 3 sulama suyuna ihtiyaç duyulduğu belirlenmiştir. Ancak 2018 yılında ovaya verilen

sulama suyu miktarı 3,8 milyar m 3 ’tür. 2018 yılı koşullarında, sulama suyu ihtiyacından 1,49

milyar m 3 fazla su ovaya verilmiş olup, bu miktar su ile 91.897 ha alanın daha sulanabileceği

tespit edilmiştir. Bununla birlikte sulama sistemleri ve sulama uygulamalarında iyileştirilmeler

yapılıp, sulama randımanın en az %55’e çıkartılması durumunda 2018 yılı ürün desenine göre

1,8 milyar m 3 suyun yeterli olabileceği tespit edilmiştir. Bu durum 1,96 milyar m 3 suyun

tasarrufu ve 120.534,14 ha alanın daha sulanabileceği anlamına gelmektedir.

156


Harran Ovası’nda 2019 yılı için mevcut sulama koşullarında 2,7 milyar m 3 sulama suyuna

ihtiyaç duyulduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan 2019 yılında 3 milyar m 3 sulama suyu ovaya

verilmiştir. Bu durum hâlihazırda 300 milyon m 3 suyun fazla verildiği ve bu suyla 17.444,06 ha

alanın sulanabileceği tespit edilmiştir. Bununla birlikte sulama randımanın en az %55’e

çıkartılması durumunda 2019 yılı ürün desenine göre 2,16 milyar m 3 suyun yeterli olabileceği

tespit edilmiştir. Bu durum 833 milyon m 3 suyun tasarrufu ve 51212,729 ha alanın daha

sulanabileceği anlamına gelmektedir. Ayrıca 2019 yılı yağış rejimi açısından Şanlıurfa extrem

bir yıl geçirmiştir. Şanlıurfa’da uzun yıllar (1991-2020) yağış ortalaması yıllık 413,6 mm olarak

gerçekleşirken 2019 yılında 700-750 mm arasında yağış almıştır (MGM, 2021). Bu durumda

1,7 kat fazla yağış alan 2019 yılında 1,11 kat fazla su verilmiştir.

Yaylak Ovası’nda sulama performanslarının değerlendirilmesinde, 2017 yılı ürün deseninin baz

alındığı hesaplamalarda, yaklaşık 22.000 ha alanın sulanmasında bitkinin su ihtiyacı 1,9 milyon

m 3 ’tür. Sulama randımanlarını dikkate aldığında, 3.4 milyon m 3 sulama suyuna ihtiyaç

duyulduğu tespit edilmiştir. Bu hesaplamalarda, Yaylak sulamalarının randımanı için, ilgili

kurumdan edinilen, %54 alınarak kullanılmıştır. Anlağan Taş ve ark. (2010)’nın Yaylak Ovası

sulama projesi kapsamında, yağmurlama sulama sistemlerinin etkinliklerini belirledikleri

çalışmalarında; yapılan ölçümlerde, arazilerin küçük parçalı ve şekilsiz olması nedeniyle bu

arazilerde ideal bir yağmurlama sulama sisteminin işletilmesinin hemen hemen olanaksız

olduğunu belirtmektedirler. Pompaj sulamalarında literatürün bildirdiği üzere sulama

randımanının en az %85,75 olması olması beklenmektedir. Sulama sistemleri ve sulama

uygulamalarında iyileştirilmeler yapılıp, sulama randımanın en az %85,75’e çıkartılması

durumunda 2017 yılı ürün desenine göre 2.2 milyon m 3 suyun yeterli olabileceği tespit

edilmiştir. Bu durum 1,2 milyon m 3 suyun tasarruf edilebileceği ve mevcut ürün desenine göre

7.250,51 ha alanın sulanabileceği tespit edilmiştir.

Yaylak Ovası’nda 2018 yılı ürün deseni, %54 sulama randımanıyla analize tabi tutulduğunda,

3.6 milyon m 3 sulama suyuna ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Ancak mevcut ürün deseni,

pompaj sulamalarda olması gereken en az %85,75 sulama randımanı kullanıldığında 2.2 milyon

m 3 sulama suyuna ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Böylece 1,4 milyon m 3 suyun tasarruf

edilebileceği ve mevcut ürün desenine göre 8.516,41 ha alanın daha sulanabileceği tespit

edilmiştir.

Yaylak Ovası’nda 2019 yılı ürün deseni, %54 sulama randımanıyla analize tabi tutulduğunda,

3.5 milyon m 3 sulama suyuna ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Ancak mevcut ürün deseni,

pompaj sulamalarda olması gereken en az %85,75 sulama randımanı kullanıldığında 2.2 milyon

m 3 sulama suyuna ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir. Böylece 1,3 milyon m 3 suyun tasarruf

edilebileceği ve mevcut ürün desenine göre 7.882,05 ha alanın daha sulanabileceği tespit

edilmiştir.

7. SULAMA İŞLETMECİLİĞİ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, KURAKLIK ve

PROJEKSİYONLAR

7.1. Sulama İşletmeciliği

FAO (2006), Tarım sektörünün dışındaki diğer sektörlerde su kullanımındaki artışa rağmen,

küresel ölçekte tarımsal sulama halen en büyük su kullanıcısı olarak yer almaktadır. Bununla

beraber suyun tarımda ve sulamada daha verimli olarak kullanılması konusunda giderek artan

bir baskı vardır. Diğer taraftan gıda üretimi ve kırsal gelir açısından sulama en önemli

unsurlardan biridir. Bundan dolayıdır ki, hem yüksek su verimliliği ve hem de daha yüksek bir

157


kırsal gelir için su yönetimi konusunun geliştirilmesi bir zorunluluktur. Tarımsal sulama, tarım

alanlarında verimliliğin artırılmasında, ekonomik ve sürdürülebilir kalkınmaya dayalı

büyümenin hızlandırılmasında ve toplumsal refahın tabanda yayılmasında önemli bir etkendir.

Günümüzde de su, sulama ve yönetiminin önemi giderek artmakta olup, su arzının artan dünya

nüfusunun taleplerini karşılayamaz hale gelmesi ile suyun stratejik bir unsur haline geldiği

görülmektedir. Gelecekte su kaynaklarının kullanımı ve kalitesini etkileyecek en önemli faktör

nüfus olmakla beraber, suyun etkin bir şekilde işletilmesi ve yönetilmesi de önemli bir yere

sahip olacaktır (Aydoğdu, 2012).

Kamu tarafından yapılan sulama tesisleri, katılımcı sulama yönetimi anlayışı ile yerel yönetim

birimlerinin bir araya gelerek oluşturdukları ağırlıklı olarak sulama birlikleri, kooperatifler, köy

tüzel kişilikleri ve Belediyeler olmak üzere çeşitli birimlere devretmeye başlamıştır. İlk

başlarda yapılan devirlerde, sulama sisteminin birden fazla yerleşim yerinin sınırları içinde

bulunması durumunda, 1580 sayılı Belediye Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl

İdaresi Kanunu ve 5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanunu ve 1163 sayılı yasaya göre

kurulmuş sulama kooperatiflerine devir yapılmıştır. 22 Mart 2011 tarihinde ise 6172 sayılı

Sulama Birlikleri Kanunu yayınlanmıştır. Devir oranları %96 civarında olup, devirlerden

beklenen faydaların yeterince sağlandığı söylenemez (Aydoğdu, 2012).

16 Şubat 2017 yılında yayınlanan “Sulama Sistemlerinde Su Kullanımının Kontrolü ve Su

Kayıplarının Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik”, Geçici Madde 1- Sorumlu kurumlar, bu

Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren yedi yıl içerisinde sulama randımanını %55

seviyesine yükseltmek için gerekli tedbirleri alır, denilmektedir.

Son yıllarda, tarımsal sulamalarda, suyun işletilmesi, yönetimi ve dağıtımında, çiftçilerin suya

erişiminde yaşanan sıkıntılar ve su ücretlerinin tam ve zamanında tahsil edilmesiyle ilgili

yaşanan problemler artmıştır. Diğer taraftan 19/4/2018 tarihinde yayınlanan 7139 sayılı Devlet

Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde

Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair kanun yayınlanmıştır. Bu kanun ile sulama

birlikleriyle ilgili yeni yasal düzenlemeler getirilmiştir. Sulamaların devredildiği bazı sulama

kurumları, birlikler ve kooperatifler için, 7139 sayılı kanunla, DSİ’ye, sulama tesislerini işleten

kooperatiflerden finansal ve mali yapısının sürdürülemez olduğunu tespit edilmesi halinde,

bunlar ile yapılmış olan devir sözleşmelerinin feshi yetkisi verilmiş olup, sözleşmesi feshedilen

sulama kuruluşlarının yönetimin yetkisi tekrar DSİ’ye devredilmiştir. Bu kapsamda, Harran

ovası sulamaları kapsamında yer alan 22 Sulama Birliği, DSİ tarafından, adları ve yapıları

korunmak üzere, 8 birlik grubunda toplanmış olup, 22 sulama birlik başkanının görevleri sona

erdirilmiş ve yeni oluşturulan 8 birlik grubuna ise başkan olarak DSİ den bir görevli kayyum

olarak atanmıştır. Bütün bu gelişmeler Ülkemizde tarımsal sulama yönetiminin devrinin olumlu

ilerlemediğini göstermektedir. Türkiye’de sulama işletmeciliğinin, çeşitli nedenlerden dolayı,

yeterince gelişemediği bilinmektedir (Aydoğdu ve ark., 2014). Ülkemizde DSİ, kamu sulama

işletmeciliğinden çekilmeye başlamış ve çoğunluğu sulama birliklerine olmak üzere sulama

tesislerini su kullanıcılarına devretmekte olup, oran %96’ya ulaşmıştır. Ülkemizde sulama

birliklerinden beklenen faydaların yeterince sağlandığı söylenemez (Aydoğdu ve ark., 2015).

7.2. İklim Değişikliği

Şanlıurfa’ya ait uzun yıllar iklim verileri Çizelge 102’de verilmiştir (MGM, 2020). 1929-2019

yılları arasındaki doksan yıllık verilere göre Şanlıurfa’nın ortalama yağış miktarı 463.6 mm,

ortalama yağışlı gün sayısı 73.5 gün ve ortalama sıcaklığı ise 18.4 o C’dir.

158


Şanlıurfa, Fırat Alt havzasında yer almaktadır. Havzada uzun yıllar ölçüm verilerine sahip 26

meteoroloji istasyonu mevcuttur. Raporun bu kısmında yer alan bilgiler, T.C. Tarım ve Orman

Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan ve Sonuç Raporu Aralık

2019’da yayınlanan “Fırat-Dicle Havzası Kuraklık Yönetim Planı” raporundan derlenmiş olup,

detaylı olarak ara raporlarda verilmiştir. Genel değerlendirme açısından, son dönemlerde

Şanlıurfa’da iklim değişikliği, kuraklık ve yağışların sıklığı, şiddeti, miktarı ve frekanslarında

dikkat çeken değişimler meydana gelmektedir. Bu durum kuraklık ve taşkın açısından riskler

oluşturmaktadır. Gelecek dönemlerde, Şanlıurfa’nın en temel gelir faktörü olan tarım üzerinde

olumsuz etkiler teşkil edebilecek düzeylerin oluşması muhtemeldir.

Çizelge 102. Şanlıurfa’nın 1929-2019 yılları arası iklim verileri

SANLIURFA

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Yıllık

Ölçüm Periyodu ( 1929 - 2019)

Ortalama

Sıcaklık (°C)

5.5 7.0 10.8 16.1 22.1 28.0 31.9 31.5 27.1 20.5 13.0 7.5 18.4

Ortalama En

Yüksek Sıcaklık

(°C)

9.8 11.9 16.4 22.2 28.6 34.6 38.7 38.3 33.9 26.9 18.7 12.0 24.3

Ortalama En

Düşük Sıcaklık

(°C)

2.0 2.8 5.7 10.2 15.2 20.4 24.2 23.9 19.9 14.4 8.4 3.9 12.6

Ortalama

Güneşlenme

Süresi (saat)

4.0 5.1 6.3 7.8 9.9 12.1 12.3 11.4 10.0 7.8 5.8 4.0 96.5

Ortalama Yağışlı

Gün Sayısı

11.9 10.5 10.4 8.9 6.1 1.4 0.3 0.2 0.8 4.8 7.4 10.8 73.5

Aylık Toplam

Yağış Miktarı

Ortalaması (mm)

87.6 69.5 62.8 49.8 26.7 4.4 2.0 3.4 4.6 26.5 44.6 81.7 463.6

Ölçüm Periyodu ( 1929 - 2019)

En Yüksek

Sıcaklık (°C)

21.6 25.5 29.5 36.4 40.3 44.1 46.8 46.2 42.1 37.8 30.8 26.0 46.8

En Düşük

Sıcaklık (°C)

-10.6

-

12.4

-7.3 -3.2 2.5 8.3 15.0 16.0 10.0 1.9 -6.0 -6.4 -12.4

Günlük Toplam En Yüksek Yağış

Miktarı

Günlük En Hızlı Rüzgâr

En Yüksek Kar

02.01.1960 119.5 mm 10.12.1964 104.4 km/saat 25.01.1968 29.0 cm

159


Fırat Alt Havzası’na ait 1970-2016 yılları arasında ölçülen ve 26 meteoroloji istasyonundan

elde edilen aylık yağış miktarı ortalamalarına göre havzadaki en az yağış, Şanlıurfa-Harran

Ovası bölgesinde gerçekleşmiştir. Havzanın aylık ortalama sıcaklık bölgesel dağılımına göre

en yüksek sıcaklık değerlerinin yoğunlaştığı bölgelerden biri de Şanlıurfa’dır. Buharlaşma ve

Terleme (PET) dağılım haritası verilerine göre Şanlıurfa’da sıcaklığında artış göstermesiyle

birlikte buharlaşma miktarındaki artışın 250 mm seviyelerine çıktığı gözlemlenmektedir.

Buharlaşmanın en fazla olduğu yer ise Harran Ovasıdır. Nem yüzdelerinin bölgesel dağılımına

göre dağların uzanış biçimi ve yağış rejimindeki etkisi, nemliliği etkileyen önemli bir unsur

olarak göze çarpmakta olup, Şanlıurfa’da nem oranı düşüktür. Havzada yıllık ortalama ölçülen

rüzgâr hızı 1,8 m/s olurken, rüzgârın en yoğun olarak hissedildiği bölge ise yıllık ortalama 2,9

m/s’lik rüzgâr hızına sahip Şanlıurfa-Siverek olmuştur. Şanlıurfa’nın rüzgâr hızı ise 1.1 ile 1.6

m/s arasındadır. Şanlıurfa en fazla güneşlenmeye sahip illerden olup, 1929-2019 yılları arası

ortalaması 96,5 saattir.

Meteorolojik kuraklık genellikle göreceli olarak daha kısa zaman zarflarında (1-6 ay)

gerçekleşen yağış verisinin kullanıldığı göstergeler ve indeksler ile analiz edilirken, hidrolojik

kuraklık yüzey ve yer altı suyu ve göreceli olarak daha uzun zaman zarflarında (6-12 ay)

gerçekleşen yağış verilerinin kullanıldığı göstergeler ve indeksler sayesinde tespit edilebilir.

Tarımsal kuraklık ise bitki için gerekli olan toprak neminin yeterli değerin altında olması ile

özdeşleştirilmesi sebebiyle genellikle uzaktan algılama yöntemleri ile elde edilebilen bitki

örtüsü ve toprak nemi verilerinden hesaplanan indeksler ile incelenmektedir.

Temmuz 1984 ile Ocak 1985 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık

tipinin havza alanının %34.4 ile Orta Şiddetli Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde

etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının %31 ile Hafif Kurak olduğu gözlemlenmiştir.

Nisan 1999 ile Mart 2001 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık

tipinin havza alanının %52.5’i ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili

olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının %35.7’si ile Orta Şiddetli Kurak olduğu

gözlemlenmiştir. Mart 2008 ile Ocak 2009 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili

olan kuraklık tipinin havza alanının %46.9’u ile Normal ve Üzeri olduğu belirlenmiştir. Havza

genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının %30.1’i ile Hafif Kurak olduğu

gözlemlenmiştir. Alt havzalar için detaylı olarak inceleme yapıldığında, şiddetli kuraklığın

Mardin-Kızıltepe-Ceylanpınar alt havzalarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaştığı

görülmektedir. Aralık 2013 ile Kasım 2014 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili

olan kuraklık tipinin havza alanının %34.7’si ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza

genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının %30.1’i ile Normal ve Üzeri olduğu

gözlemlenmiştir.

Palmer Kuraklık Şiddeti İndeksi sınıflandırmalarına göre oluşturulan kuraklık şiddet dağılımı

haritalarına göre Ocak 1984 ile Mayıs 1986 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili

olan kuraklık tipinin havza alanının %47,4’ü ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza

genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının % 39,3’ü ile Normal ve Üzeri olduğu

gözlemlenmiştir. Ocak 1999 ile Ekim 2001 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili

olan kuraklık tipinin havza alanının %42,4’ü ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza

genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının %29,7’si ile Orta Şiddetli Kurak

olduğu gözlemlenmiştir. Mart 2008 ile Aralık 2008 arasındaki dönemde havzada alansal olarak

en etkili olan kuraklık tipinin havza alanının %44,3’ü ile Normal ve Üzeri olduğu belirlenmiştir.

Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının %22,7’si ile Şiddetli Kurak

olduğu gözlemlenmiştir. Şiddetli kuraklığın etkisi, özellikle havzanın kuzeydoğu kısımlarında

kendini belirgin olarak göstermektedir. Alt havzalar için detaylı olarak inceleme yapıldığında,

160


şiddetli kuraklığın Alpaslan, Harran Ovası, Kale, Mardin-Kızıltepe-Ceylanpınar ve Murat alt

havzalarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaştığı görülmektedir. Aralık 2013 ile Nisan 2015

arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza alanının

%29,5’i ile Normal ve Üzeri olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık

tipi ise havza alanının %27,1’i ile Hafif Kurak olduğu gözlemlenmiştir.

Palmer Hidrolojik Kuraklık İndeksi sınıflandırmalarına göre Mart 1984 ile Eylül 1986

arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza alanının

%45,8’i ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi

ise havza alanının %42,6’sı ile Normal ve Üzeri olduğu gözlemlenmiştir. Mayıs 1999 ile Ekim

2001 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza alanının

%40,2’si ile Orta Şiddetli Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer

kuraklık tipi ise havza alanının %34,8’i ile Hafif Kurak olduğu gözlemlenmiştir. Mart 2008 ile

Aralık 2008 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza

alanının %28,8 ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık

tipi ise havza alanının %27,1 ile Normal ve Üzeri olduğu gözlemlenmiştir. Alt havzalar için

detaylı olarak inceleme yapıldığında, şiddetli kuraklığın Alpaslan, Harran Ovası, Kale,

Mardin-Kızıltepe-Ceylanpınar ve Murat alt havzalarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaştığı

görülmektedir. Şubat 2014 ile Ağustos 2015 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en

etkili olan kuraklık tipinin havza alanının %34,6 ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza

genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise havza alanının % 27,6 ile Orta Şiddetli Kurak olduğu

gözlemlenmiştir.

Kuraklık indeks çalışmaları kapsamında Fırat Alt Havzası içinde bulunan düzensiz sulanan

veya sulanmayan tarım alanlarına ve orman – bitki örtüsü bölgelerine ait iklimsel değişim

tepkilerinin de analiz edilmesi amaçlanmıştır. Bu analizler için gerekli CORINE katmanları

belirlenmiş ve NDVI zaman serilerinin bu katmanlar üzerindeki değişimleri hesaplanmıştır.

VCI ile Hesaplanan Belirlenen Dönemlere Ait Kuraklık Dağılımlarına göre Mart 2000 ile Ocak

2001 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza alanının

%41.4 ile Orta Şiddetli Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık

tipi ise havza alanının % 30.9 ile Hafif Kurak olduğu gözlemlenmiştir. Alt havzalar için detaylı

olarak inceleme yapıldığında, şiddetli kuraklığın Harran Ovası ve Mardin-Kızıltepe-

Ceylanpınar alt havzalarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaştığı görülmektedir. Eylül 2004 ile

Mayıs 2005 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza

alanının %45.2 ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık

tipi ise havza alanının %30.5 ile Normal ve Üzeri olduğu gözlemlenmiştir. Ekim 2007 ile Eylül

2008 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza alanının

%35.1 ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık tipi ise

havza alanının %25.1 ile Orta Şiddetli Kurak olduğu gözlemlenmiştir. Alt havzalar için detaylı

olarak inceleme yapıldığında, şiddetli kuraklığın Harran Ovası ve Mardin-Kızıltepe-

Ceylanpınar alt havzalarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaştığı görülmektedir. Kasım 2011

ile Nisan 2012 arasındaki dönemde havzada alansal olarak en etkili olan kuraklık tipinin havza

alanının %35.8 ile Hafif Kurak olduğu belirlenmiştir. Havza genelinde etkili olan diğer kuraklık

tipi ise havza alanının %33.3 ile Orta Şiddetli Kurak olduğu gözlemlenmiştir.

Meteorolojik Kuraklık Risk Haritalarına göre SPI 12 ile hesaplanan şiddetli kurak durumu olma

olasılığı %2.4 olarak hesaplanmıştır. SPI 12 ile hesaplanan orta şiddette kurak olma olasılığı

haritasına göre Fırat Alt Havzası’nın orta şiddetli kurak durumu olma olasılığı %3.7 olarak

hesaplanmıştır. Alt havzalar bazında inceleme yapıldığında ise, en yüksek olasılığa % 5.8 ile

Harran Ovası alt havzası sahip olduğu belirlenmiştir. SPI 12 ile hesaplanan hafif kurak olma

161


olasılığı haritasına göre Fırat Alt Havzası’nın hafif kurak durumu olma olasılığı %8.2 olarak

hesaplanmıştır. Alt havzalar bazında inceleme yapıldığında ise, en yüksek olasılığa %12.3 ile

Birecik alt havzasının sahip olduğu belirlenmiştir.

Hidrolojik kuraklık risk olasılığı dağılımlarına göre Fırat Alt Havzası’nın şiddetli kurak durumu

olma olasılığı %7.4 olarak hesaplanmıştır. PHDI ile hesaplanan orta şiddetli kurak durumu olma

olasılığı haritasına göre Fırat Alt Havzası’nın orta şiddetli kurak durumu olma olasılığı %7.1

olarak hesaplanmıştır.

İklimsel araştırmalarda senaryolar, özellikle insan nüfusunun gaz emisyonları üzerindeki

değişimlerini inceleyerek olası iklim değişikliğinin üzerindeki etkilerini belirleme amacıyla

geliştirilmektedir. Nüfus değişimi, ekonomik büyüme, teknolojik ilerleme gibi gelecekte nasıl

bir değişim olacağı tam kestirilemeyen durumlar için oluşturulan senaryolar ve projeksiyonlar,

bu tarz değişimlerin iklimsel etkiler ve buna bağlı sosyo-ekonomik değişimler üzerindeki

tesirini analiz etmeye çalışılmaktadır. Bu şekilde projeksiyonlar, geleceği tahmin etmekten

ziyade gelecekte gerçekleşebilecek olası alternatiflerin önceden değerlendirilmesini

amaçlamaktadır.

İklim değişikliğinin yüzey suyu potansiyeli üzerindeki etkileri belirlenmesi amacıyla iklim

projeksiyonundan elde edilen yağış, sıcaklık ve buharlaşma verileri HBV modeline girdi olarak

verilerek gelecek akışları elde edilmiştir. Akış sonuçlarının detaylı olarak incelenmesi amacıyla

2018-2050, 2051-2075 ve 2076-2098 yılları arası seçilerek 3 periyot incelenmiştir. Yapılan

çalışmada 6 farklı zaman serilerinden en düşük yıllık akış değeri ise Harran Ovası alt havzası

için 0,79 hm 3 olarak bulunmuştur.

Çizelge 103. Alt havzalara ait su tüketim bilgileri (SYGM, Fırat Havzası Kuraklık Planı, 2018)

Alt Havza Su İhtiyaçları

Tarımsal Su

İhtiyacı (hm 3 )

Hayvancılık Su

İhtiyacı (hm 3 )

Toplam Su İhtiyacı

(hm 3 )

Atatürk Barajı 316 10,2 326,2

Birecik 245 7,9 252,9

Harran Ovası 4.072 1 4.073

Mardin-Kızıltepe-Ceylanpınar 150 5,4 155,4

Alt Havza Toplamı 4.783 24,5 4.807,5

Çizelge 103 incelendiğinde en fazla su tüketime sahip olan alt havzanın Harran Ovası (4187,7

hm 3 /yıl) alt havzası olduğu belirlenmiştir. Fırat Alt Havzası’ndaki toplam su tüketimi 8.102

hm 3 olarak hesaplanmıştır. Bir başka ifade ile Harran Ovası, Fırat Alt Havzasının toplam

tüketiminin %51.7’sini tüketmektedir.

Gelecek dönemlere yönelik bitki su ihtiyaçlarına ait hesaplamalar yapılırken değişecek ürün

deseni ile beraber yağış projeksiyonları, sulama oranı ve sulama/iletim randımanında olması

beklenen değişiklikler değerlendirilmiştir. Hâlihazırda inşaat ve proje aşamasındaki sulama

projelerinin önümüzdeki dönemlerde işletmeye geçmesi ile bölgedeki ürün deseninde de

farklılıklar oluşacaktır. Buna ek olarak yeni gelişmelerin neticesinde sulama ve iletim

randımanında da artış olması beklenmektedir. Ancak yine de Harran Ovası, Birecik ve

Ceylanpınar bölgelerinde ilave su ihtiyacı olacaktır. Harran Ovası için 2018-2098 yılları arası

senaryolarda yeraltı ve yer üstü su potansiyeli azalan eğim göstermektedir.

162


Etkilenebilirlik kavramı, genellikle, toplumsal davranıştaki değişimin anlaşılabilmesi amacıyla,

karar alma süreçlerinde, sosyal ve doğal sistemler arasındaki ilişkiyi tanımlamak için

kullanılmaktadır. Bu kavram “bir sistemin uyum kapasitesi yetersizliğinde, çevresel ve

toplumsal strese maruz kalması sonucunda karşılaşacağı zarara karşı duyarlılık seviyesi” olarak

tanımlanmıştır. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) de etkilenebilirliği “bir sistemin

maruz kaldığı iklim değişikliği etkilerinin gözlenme düzeyi” olarak tanımlamakta ve maruziyet,

duyarlılık ve uyum kapasitesi olmak üzere üç ana elemana dayandırmaktadır. Harran Ovası,

için toplam kuraklık şiddeti ve normalize edilmiş kuraklık şiddeti değerleri hesaplanarak,

maruziyet indeksi 0.44 ve ikinci derece maruziyet tespiti yapılmıştır.

Uzun yıllardan beri Avrupa Çevre Ajansı, Su Kullanım İndeksi (WEI) hesaplamakta ve Avrupa

ülkelerinin ne ölçüde su bolluğu veya kıtlık durumlarında olduklarını analiz etmektedir. WEI,

ülkede mevcut su kullanım seviyesinin mevcut su kaynakları üzerinde ne derece baskı

oluşturduğunu gösterir. AÇA, su stresi değerlendirmek için aşağıdaki eşikleri uygular: %10'un

altındaki değerler stres göstermez, %10-20 düşük stres anlamına gelir ve %20-40'ı ağır vurgu

yapan ülkeleri gösterir. Bu eşiklerin ortalama değerler olarak anlaşılması gerekir. Bundan

dolayı, WEI>% 20 olan ülkeler, düşük su seviyeleri dönemlerinde ağır su stresiyle karşı karşıya

kalır - belirli su havzaları etkilenmeyebilir.

Fırat Alt Havzası için yapılan senaryo analizlerinde 2018-2050 yılları arasında su ihtiyacı,

mevcut duruma göre %52 oranında artacaktır. 2050 den sonra ise kuraklık, iklim değişikliği ve

ürün desenine bağlı olarak %206 oranında mevcut duruma göre bir artış olması

öngörülmektedir. Harran ovası alt havzasının mevcut durumda toplam su tüketimi 4188 hm 3

olup, bunun 3982 hm 3 ’ü Atatürk Barajından yapılan su transferi ile sağlanmaktadır. Diğer

taraftan Harran Ovası alt havzasının yer üstü su potansiyeli 258 hm 3 ve yer altı su potansiyeli

ise 609 hm 3 olmak üzere, toplam su potansiyeli 867 hm 3 dür. Fırat alt havzasında en fazla su

tüketimi, dolayısıyla ihtiyacı Harran Ovasında ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan en düşük su

potansiyeline sahip olan yine Harran Ovasıdır. Tüm bu verilere bağlı olarak Harran Ovası için

modelden hesaplanan WEI:%86>%20 dir. Yani ağır baskı ve su stresi altındadır.

Tarım sektörünün kuraklık olayına karşı duyarlılığının belirlendiği, duyarlılık indisi

hayvancılık su tüketim miktarı, sulama amaçlı su tüketimi, çiftçi sayısı ve sulanan alan/tarım

alanı oranı parametreleri kullanılarak hesaplanmıştır. Tarım sektöründeki duyarlılık indisi

değerleri Atatürk Barajı için 4, Harran Ovası için 2 ve Ceylanpınar için ise 3 olarak

hesaplanmıştır.

Tarım sektörünün ekonomik değeri toplam tarımsal üretim değerleri ve Türkiye’deki ve/veya

Dünya’daki üretim payı/ekonomik değeri yüksek ve havza için önemli tarımsal ürünlerin üretim

miktarı aracılığıyla ifade edilmiştir. Birecik ve Harran Ovası alt havzalarında ekonomik değer

indisi en yüksek değeri almıştır. Birecik alt havzası Antep Fıstığı ve nane üretimi bakımından

öne çıkarken, Harran Ovası alt havzası pamuk üretiminde önemli noktadadır.

Tarım sektörünün kuraklık iklim olayına karşı uyum kapasitesinin belirlendiği uyum kapasitesi

indisleri tarımda sektöründeki gelişmişliği ifade eden su tasarrufu sağlayan gelişmiş sulama

sistemlerinin kullanım oranları, su kullanım indisi (WEI), kırsal nüfusun gelişmişliğini ifade

eden kırsal gelişmişlik indeksi ve ürün deseninin değiştirilebilme kapasitesini ifade eden tek

yıllık bitkilerin alansal oranı parametreleri yardımıyla hesaplanmaktadır. Bu parametrelerin

uyum kapasitesi indisi ve etkilenebilirlik ile korelasyonu hesaplarına göre Birecik için 4,

Atatürk Barajı için 3, Harran Ovası için 2 ve Ceylanpınar için ise 1 olarak hesaplanmıştır. En

yüksek uyum kapasitesi Birecik alt havzalarında görülmektedir.

163


Etkilenebilirlik değerleri maruziyet, duyarlılık ve ekonomik değer indislerinin çarpımlarının,

uyum kapasitesi indisi değerlerine bölümü ile hesaplanmaktadır. Etkilenebilirlik dereceleri

açısından Atatürk Barajı 2, Birecik 1, Harran Ovası 2 ve Ceylanpınar ise 4. derecededir.

7.3. İklim Değişikliği Hakkında Değerlendirmeler, Sonuç ve Öneriler

“Küresel iklim değişikliğinin sıcaklık artışına bağlı olarak çok sayıda sektörü etkilemesi

kaçınılmazdır. Su kaynakları ve tarımsal üretim başta olmak üzere sağlık, ormancılık,

biyoçeşitlilik ve turizm gibi sektörlerin öncelikli olarak etkilenmesi beklenmektedir. Baskı

altında kalabilecek tüm sektörler için su kaynakları büyük önem taşımaktadır, çünkü

yeryüzünde gerçekleşen faaliyetler bir şekilde su kaynakları ile ilişkilidir. Su kaynaklarının

doğrudan etkileşim içerisinde olduğu sektörler sağlık, tarım, biyolojik çeşitlilik, enerji, sanayi

ve çevre olarak sıralanabilir. İnsanoğlunun varlığının teminatı olan ve milyonlarca yıldır

yerkürenin yaşam kaynağı olan su, iklim değişikliğinin yanı sıra hızlı nüfus artışı ve küresel

ölçekteki tüketim politikaları olarak sıralanabilecek üç temel baskı unsuru altındadır. Sıcaklık

arttıkça, insanlar ve ekosistem daha fazla suya ihtiyaç duymaktadır. Enerji santrallerinde enerji

üretimi, hayvancılık ve tarım ürünlerinin yetiştirilmesi gibi birçok önemli ekonomik faaliyette

suya ihtiyaç vardır. Bu faaliyetler için ulaşılabilir su miktarı, iklim değişikliği neticesinde

azalabilir ve su kaynakları için rekabet artabilir” (SYGM, 2020).

Dünya nüfusunun hızlı artışı ve dolayısıyla doğal kaynaklar tüketilmesi de öenmli parametre

oalrak görülmektedir. 1900’lerin başında dünya nüfusu 1 milyar civarında iken, çeşitli

gelişmelerin de etkisiyle günümüzde 8 milyarı aşmıştır (Atalık, 2011). Bu nüfusun 2030 yılında

8,6 milyara, 2050 yılında ise 9,8 milyara ulaşması beklenmektedir. Küreselleşen ekonomilerde

kişi başına düşen su miktarı her geçen gün azalmaktadır.

İklim değişikliği nedeniyle su miktarındakideğişmeler özellikle içme suyu ve tarım başta olmak

üzere birçok sektörde ciddi sonuçlara sebep olabilir. Suya ihtiyaç duyulan sektörlerde artacak

talep ve aşırı miktarda su gerektiren şartlar, akış rejimlerinin değişmesi ve yıllık su miktarındaki

düşmeler dolayısıyla etkileneceklerdir. Özellikle sulama için su çekiminde artış

yaşanabilecektir. Bunun yanısıra hidroelektrik potansiyeli ve bağlı olarak değişen iklim

şartlarından ve daha sık olan aşırı akımlardan baraj güvenliğinin etkilenmesi kaçınılmaz hale

gelecektir (SYGM, 2020).

Su kaynakları iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruziyet yaşayacaktır. Dolayısıyla suya

bağlı tüm sektörler de doğrudan veya dolaylı şekilde bu durumun etkisini göreceklerdir. Bu

nedenle su yönetiminde iklim değişikliğine uyum planlamaları ve uygulamaları son derece

ciddi önem taşımaktadır. En çok tarım, sanayi ve enerji sektöründe kullanılan su; iklim

değişikliği, küresel ısınma ve suya olan talebin artması gibi nedenlerle, nitelikli bir yönetim ve

buna bağlı politikaların uygulanmasını gerekli kılmaktadır (Bayraç ve Doğan, 2016).

Anılan nedenlerle zorunlu hale gelen Su Kaynaklarında uyum faaliyetlerinin bazıları şu şekilde

listelenebilir.

Kayıp kaçakların azaltılması.

Yağmur sularının sulama suyu olarak kullanımı maksatlı biriktirilmesi.

Gri suyun arıtıldıktan sonra evsel, sulama ve/veya endüstriyel maksatlı kullanılması.

İklim değişikliğine hassas olan yeraltı sularının bulunduğu bölgelerin haritalandırılması.

İklim değişikliğine hassas olan yüzeysel sularının bulunduğu bölgelerin haritalandırılması.

164


Aktif yeraltı suyu kaynağı yönetimi koşullarının gözden geçirilmesi.

Geçmiş gözlemlere dayanarak iklim değişkenlerinin düşük akış olan bölgelere etkisinin

değerlendirilmesi.

İklim-hidroloji modelleri geliştirilip, hidrolojik döngü ve aşırı (ekstrem) doğa olayları için

güvenilir tahminlerin yapılması.

Su yönetimi ve hidrolojik senaryoların önümüzdeki yüzyıla göre değerlendirilmesi.

İklim değişikliği göstergelerinin belirlenmesi, su potansiyeline göre sektörel analizlerin

yapılması.

Öngörülen iklim değişikliği etkilerinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin azaltılması adına

kanun ve yönetmeliklerin geliştirilmesi.

İklim değişikliğinin sınır aşan akarsu havzaları üzerindeki etkilerinin özel olarak araştırılması.

İklim değişikliğinin havzalardaki su potansiyelini nasıl etkileyeceği, bütçe açığı vermesi

muhtemel havzalar ve dönemlerin tespiti için Mülga Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca bir

çalışma yürütülmüştür (SYGM, 2016).

GAP SUPER projesinin yürütüldüğü Fırat-Dicle Havzasında; 2015-2100 dönemi için yapılmış

olan iklim değişikliği projeksiyonlarına göre ortalama sıcaklıklarda sürekli bir artış olması

beklenmektedir. 1971-2000 yılları gözlem verilerine göre ortalaması 12 o C olan havza geneli

ortalama sıcaklığında, 2071-2100 döneminde en az 2,3°C, en fazla 5,8 o C civarında artış

yaşanması beklenmektedir. Bu dönem için sıcaklık artışlarının havzanın güneydoğu

kesimlerinde daha baskın olması beklenmektedir. 1971-2000 yılları gözlem verilerine göre

havzanın referans dönemi ortalama yıllık yağış miktarı 584,5 mm olarak belirlenmiştir.

Yapılmış olan projeksiyon sonuçlarına göre, toplam yağışların referans döneme (1971-2000)

göre azalma eğiliminde olduğu görülmekte olup havzanın 2041-2070 döneminde referans

döneme göre %12 oranında daha az yağış alacağı öngörülmektedir. Bu dönem için yağış

azalmalarının havzanın güney ve iç kesimlerinde daha baskın olması beklenmektedir. Havzanın

referans dönemine ait ortalama brüt su potansiyeli 57.167 milyon m3 /yıl olup (DSİ) iklim

değişikliğinin etkisi ile 2041-2070 döneminde havzanın brüt su potansiyelinde %60’lara varan

azalma meydana gelebileceği öngörülmektedir. Bu nedenle aynı dönemde yıllık kullanılabilir

su miktarının toplam su ihtiyacını karşılamayacağı, su açığının yaklaşık 23.175 milyon m3 /yıl

olması beklenmektedir.

Yürütülmüş olan hidrojeolojik çalışmalar neticesinde havzanın yeraltı suyu hidrojeolojik

rezervi 899 km3 olarak belirlenmiştir. Bu rezervin teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir

miktarı, mümkün rezervi 473 km3 olarak hesaplanmıştır. İklim değişikliği etkileri altında

yüzyılın sonunda havzanın hidrojeolojik rezervinde %2 ve mümkün rezervinde ise %5

oranlarında azalmalar meydana geleceği tahmin edilmektedir.

Burada, Türkiye’nin Fırat-Dicle Havzasından mansap ülkelerine su bırakmayı taahhüt ettiği

miktarlar da tematik haritalarda dikkate alınarak, Fırat-Dicle havzasında 2015 -2100 döneminde

2-12 milyar m3 /yıl’a ulaşan mertebelerde su açığının beklendiğini göstermektedir. Bu veriler,

Türkiye’nin daha önce havzadan mansap ülkelerine bırakmayı deklare ettiği su miktarları ile

ilgili yeni bir değerlendirme yapması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Aynı çalışmada “İklim Değişikliğinin Sektörlere Etkisi” başlığı altında etkilenebilirlik, maruz

kalma, uyum kapasitesi ve duyarlılık genel parametreleri altında içme-kullanma, tarım-gıda,

sanayi, sağlık, turizm ve diğer alanların etkilenebilirlikleri değerlendirilmiştir. Bunun ardından

165


“İklim Değişimine Uyum” başlığı altında uyumun gerekliliği aşağıdaki parametrelerle

belirtilmiştir;

İklim değişikliğinin etkilerini iyi anlamak, Olumsuz etkilerini en aza indirmek, Bazı

etkilerini fırsata çevirmek, Etkilere hazırlıklı olmak, Riski ve zararı en az maliyetle

azaltmak, Mevcut problemleri çözmek.

Bu çerçevede; tarımsal üretimin vazgeçilmezi olan sulamada en etkin parametre olan suyun

iklim etkileri ve kullanımdan kaynaklanan olumsuz etkilenmeye karşı uyum politikaları

sınıfında bölgesel su hasadı gibi bazı önerilere yer verilmiştir.

Verimli Sulama Tekniklerinin Gereği: Dünyada olduğu gibi ülkemizde de suyun en çok

tüketildiği sektör tarımsal sulamadır. Ülkemizde kullanılan toplam suyun %77’i sulamada,

%15–20’si içme kullanma suyunda, %10–15’i ise sanayide kullanılmaktadır. Mevcut durumda

ülkemizde yılda yaklaşık 44.25 milyar m³ sulama suyu kullanılırken 2030 yılına kadar bunun

neredeyse iki katına (70–75 milyar m³) çıkması beklenmektedir.

Ülkemizde sulama şebekesindeki (kanal ve kanalet) sızma, buharlaşma ve işletme kayıpları ile

eksik ve yanlış uygulamalar göz önüne alındığında uzun yıllar ortalaması sulama randımanının

yaklaşık %48 civarında olduğu bilinmektedir. Bir başka ifadeyle, bitkinin ihtiyacı olan 1 m³

suyu verebilmek için 2 m³ su kullanılmaktadır. Bu durumu aşmak için verimli sulama

tekniklerinin kullanılması zorunluluk haline gelmiştir.

Çözüm için halkın katılımının sağlanması ve bilgiye erişim: Halkın katılımının sağlanması

için halkın bilgiye erişimi sağlanmalıdır. Bu nedenle, iklim değişikliği, kuraklık yönetimi,

taşkın yönetimi ve su varlıklarına ilişkin diğer her türlü bilginin kolay erişilebilir şekilde kamu

kurumlarının web sitelerinde sürekli olarak yayınlanması gerekmektedir.

Her türlü faaliyetin de kamuyla şeffaf bir şekilde paylaşılması gerekmektedir. Şeffaflık halkın

katılımını sağlamakta en temel unsurdur.

İklim değişikliği ve su varlıklarının korunması zorunlu ders müfredatına eklenmeli, iklim

değişikliği, etkileri ve uyum süreci, Üniversitelerde her meslek dalında 1 dönemlik zorunlu

ders, 1 dönemlik de seçmeli ders olarak okutulması farkındalığın her meslek grubunda

artmasına katkı sağlayacaktır. İklim değişikliği, su kaynaklarının verimli kullanılması ve

korunması konusunda öğrenciler sosyal ve kültürel etkinliklerle bilinçlendirilmelidir.

Tüm bunlara ek olarak iklim ve su politikalarına halkın ve sivil toplumun etki etmesini

kolaylaştıracak mekanizmalar oluşturmalıdır. Süreçlere sivil toplum kuruluşlarının da yer

alabilmesine dair etkin mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Ayrıca, iklim değişikliğinin yarattığı etkilerinden vatandaşların kurumları haberdar edebileceği

hatların kullanılması aktifleştirebilir.

Karar verme ve yönetimin etkinliği bakımından sektörler ve kamu kurumları arasındaki

bütünleşmiş koordinasyon, ortak faydaları en üst düzeye çıkarma şansını arttıracaktır.

Riskle yaşamayı öğrenmeyi içeren farkındalığın artırılması aynı zamanda taşkına ilişkin

mevzuatın uygulanmasını kolaylaştırmaktadır.

Paydaşlar ile etkin bir ortaklık kurulması gerekir. Hedeflenen temel maksatlar şunlardır:

166


‒ Kamuoyunun beklentilerine cevap vermek ve kamuoyunun farkındalığını artırmak,

‒ Yerel bilgiden faydalanmak,

‒ Kararların etkileyeceği paydaşların katılımını sağlamak,

‒ Sorunların belirlenmesinin kolaylaştırılması,

‒ Kamu programlarının meşruiyetini ve kabul edilebilirliğini güçlendirmek, politikaların

uygulanmasını kolaylaştırmaktır.

Bu arada ifade edilmesi gereken önemli bir konunun da altını çizmek gerekecektir. Çevre,

Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 25.11.2021

tarihinde tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ilettiği “1991-2020 Dönemi Sıcaklık ve Yağış

Normalleri” konulu bir yazıyla;

“İklim normalleri, birbirini takip eden 30 yıllık dönemler için hesaplanan sıcaklık, yağış gibi

meteorolojik verilerin ortalaması olup bölgesel ve küresel iklim değerlendirmeleri ile iklim

değişikliği çalışmalarında kullanılan önemli parametrelerdendir.

Dünya Meteoroloji Teşkilatı’nın (WMO) 04.08.2021 tarih ve 16953 sayılı yazısında, bundan

sonra yapılacak iklim çalışmalarında 1991-2020 dönemi değerlerinin yeni iklim normali olarak

kullanılması ve üye ülkelerin yeni iklim normallerini 2022 yılı Mart ayına kadar hazırlamaları

tavsiye edilmektedir.

WMO’nun tavsiyesi üzerine; Meteoroloji Genel Müdürlüğü de alansal yağış verilerini Türkiye

geneli, coğrafi bölgeler, su havzaları ve il bazında, sıcaklık verilerini ise; Türkiye geneli,

coğrafi bölgeler ve il bazında güncelleyerek 1991-2020 dönemine ait yeni iklim normallerini

belirlemiştir.

Ülkemiz yıllık ortalama yağışının alansal olarak belirlenmesi; başta taşkın ve kuraklık eylem

planları olmak üzere, havza ölçekli hidrolojik ve hidrometeorolojik çalışmalar için oldukça

önemlidir. Bu nedenle; yağış verilerinin güncellenmesi noktasal değil alansal yağış dağılımı

esas alınacak yapılmıştır. Türkiye geneli 1991-2020 dönemi için yıllık alansal yağış normali

573,4 mm olup aynı döneme ait sıcaklık normali ise 13,9 °C olarak hesaplanmıştır.

Mevcut durumda ülkemizde iklim normali olarak 1981-2010 dönemi değerleri kullanılmakta

iken 2022 yılı itibariyle yeni iklim normali olan 1991-2020 dönemi verileri kullanılacaktır”

denilmiştir.

Aynı yazı ekinde verilen tablolarda;

Alansal yağış normalleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi için 574,00 mm’den 573,40

mm’ye,

Su havzaları alansal yağış normalleri Fırat-Dicle Havzası için 570,04 mm’den 548,90

mm’ye,

İllerin alansal yağış normalleri Şanlıurfa için 459,80 mm’den 431.70 mm’ye düşmüştür.

Alansal sıcaklık normalleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi için 17,1 o C’den 17,5 o C’ye,

İllerin sıcaklık normalleri Şanlıurfa için 18,5 o C’den 19,0 o C’ye yükselmiştir.

Dolayısıyla; bu raporumuzda çalışılan değerler ve yapılan değerlendirmelerin önümüzdeki

süreçte bu çerçevede yeniden değerlendirmeye tabi tutulmasına ve bu sürecin dinamik olarak

izlenmesine ihtiyaç olduğu aşikârdır.

167


7.3.1. Problemler/Öneriler

İçme suyu ve sulama şebekesi iletim ve dağıtım hatlarında kayıp ve kaçakların mevcudiyeti

açısından;

Kayıp ve kaçakların azaltılması çalışmalarının artırılması,

Toprak ve bitki su ihtiyaçları net hesaplanması, suyun kaynaktan tarlaya açık sistemler

yerine basınçlı borulu sistemlerle götürülmesi,

Su temini tesislerinin iklim değişimi etkilerine dirençli hale getirilmesinin sağlanması, Yeşil

Mütabakat uygulamalarının yaygınlaştırılması gereklidir.

İklim değişikliği neticesinde su potansiyelinde ülkemizde %20-30 azalma beklenmektedir. Bu

nedenle;

Su kaynaklarının yönetiminde sınırsız talepler değil sınırlı su kaynaklarının yönetimi esas

alınmalıdır.

Havzaya dair planlamaların (tarım, şehirleşme vb) o havzanın su kapasitesine göre yapılması

gerekmektedir.

Tarımsal ürün seçiminde iklim değişikliği projeksiyonlarının göz önünde bulundurulmaması

sebebiyle;

Özellikle su sıkıntısı olan havzalarda toprak yapısı-iklim-gıda ihtiyacına paralel olarak

seçilecek uygun ürün deseni planlanmalı, tarımsal destekler su sıkıntısı olan havzalarda suya

daha az ihtiyaç duyan ürünlere verilmelidir.

Ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi alanı revize edilmelidir.

Atık ve/veya sulamadan dönen suyun yeniden kullanımı/geri kazanımının azlığı sebebiyle;

Gri su kullanımının ve yağmur suyu hasadının teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması,

Arıtılmış atık suların sulamada kullanılması için depolama yapılması, böylece tarım ve

peyzaj alanlarının sulanması, arıtılmış atık sular ile çevresel besleme yapılması ve sanayide

tekrar kullanılmasına dönük yasal düzenleme yapılarak zorunluluklar getirilmesi,

Kullanılmış suların yeniden kullanılması için mevzuat ihtiyaçları giderilmeli, havzalarda

tarıma göre su talebinden vazgeçilerek, su arzına göre tarımsal planlama yapılması,

Dönen suların miktarının azaltılması maksadıyla sulama sistemlerinin bakım ve kontrolü,

açık sulama sistemleri yerine kapalı sistemlerin tercih edilmesi, su fiyatlandırması gibi

politikalar ile sulama birliklerinin iyileştirilmesi gibi yapısal çözümlerin üretilmesi,

Sulamadan dönen suların yeniden kullanılması için yapısal çözümlerin üretilmesi, izlenmesi,

kalite kontrolünün yapılması, alternatif (dönen sulara uyumlu) bitki desenine geçilmesi, gibi

hususlar önceliklendirilmelidir.

Aşırı çekim ve iklim değişikliği gerekçeleriyle yeraltı su seviyelerinin düşmesini önlemek

amacıyla;

Sondaj kuyularına sayaç taktırılmalı, tahsisi aşan su tüketimlerine yönelik cezalar

artırılmalıdır.

Az su tüketen bitki desenlerine teşvik verilmelidir.

Yeraltı suyu tahsisleri süreli olmalıdır.

Obrukların yoğun olduğu yerler tespit edilip bu bölgelerde yeraltı suyu tahsis edilmemeli,

bu durum imar planlarında dikkate alınmalıdır.

168


Yeraltı suyu ölçümlerinin ve sürekliliğinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

İklim değişikliği ve su kaynaklarına etkisi ile ilgili yapılan çalışmalar artırılmalıdır.

Kurum/kuruluşların plan, program ve stratejilerinde yer alan faaliyetlerin iklim değişikliği ile

uyumla olmaması, mevzuat eksikliği konuları ciddi problem oluşturmaktadır. Bunun için;

İklim değişikliği ve uyum ile doğrudan ilgili mevzuat hazırlanmalıdır. Kurum/kuruluşların

plan, program ve stratejilerinde yer alan faaliyetlerin, iklim değişikliği etkileri göz önünde

bulundurularak belirlenmesi yasal zorunluluk haline getirilmelidir.

İklim değişikliğine uyum konusunun ülke politikası bazında ele alınarak kırılgan sektörlerin

daha dirençli hale gelmesi sağlanmalıdır.

Alt ölçekli planlarda (İmar Planları, İçme suyu Havzaları Koruma Planları vb.) iklim

değişikliğine duyarlılık gözetilmelidir.

Yasal düzenlemeler ile büyük ovaların tarım dışında her türlü faaliyetten korunmalarının

sağlanması gerekmektedir.

Tarım ve Orman Bakanlığı hazırlamış olduğu kuraklık planları, nehir havza yönetim planları

gibi planlara da bağlı kalarak su varlıklarını korumalıdır.

İklim değişikliği, kuraklık, su varlıklarının nicelik ve nitelik olarak korunması gibi konularda

kurumların kendi önceliklerine göre hareket etmesi, kamu kurumları ve sektörler arasında iklim

politikaları hususunda koordinasyon ihtiyacı nedeniyle;

İklim ve su politikaları konusunda, kamu kurumları, bakanlıklar ve yerel yönetimler arasında

koordinasyonun iyileştirilmesi, yerel yönetimlerin bu konularda temel bileşenlerinden biri

olması sağlanmalıdır.

Kurumlar ve sektörler arası uyum ve uzlaşmanın sağlanması ve bu ortamın bağımsız kişi

ve/veya kurumlar tarafından denetlenmesi ve koordine edilmesi gerekmektedir.

İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisinin belirlenmesinde kullanılan altlıkların (arazi

kullanımı, bitki örtüsü, CORINE verileri vb.) güncellenmelidir.

Su kaynaklarının uzun süreli, güvenilir ve etkili bir şekilde incelenmesi ve geliştirilmesi için

yapılan miktar ve kalite gözlemlerinin yetersizliği giderilmelidir. Bu maksatla;

Saha veri toplama istasyon ve diğer benzer çalışmalarının optimizasyon ve yapay zeka

sistemleri kullanılarak dijitalleştirilmeli, toplanan veriler dijital ortamda depolanmalı ve açık

kaynak olarak sunulmalıdır.

Baraj, seddeleme, kanallaştırma vb. yapısal taşkın tedbirleri taşkını engelleme veya bir an önce

uzaklaştırma üzerine geliştirilmiş yapısal önlemleri içeren kavramlardan oluşmakta, ancak, bu

çabalar kuraklık riskini dikkate almamaktadır. Dolayısıyla;

Temel amacı taşkını uzaklaştırmak değil kontrollü bir şekilde yönetmek olan yapısal

yöntemler tercih edilmelidir. Çünkü taşkın suyu kullanılmak üzere muhafaza edilmelidir.

Havza bazlı doğal taşkın yavaşlatma ve yönetme önlemlerinin yetersizliğini aşmak için;

Yapısal olmayan ve ekolojik bakış acısı içeren şu yaklaşımlar önerilebilir; Ormanlaştırma

faaliyetleri, yeşil altyapı faaliyetleri, zirai faaliyetler, depolama faaliyetleri, sulak alanlar

önerilmektedir.

Taşkın risk yönetimindeki fayda-maliyet analizlerinin ve uygulama tercihlerinin kuraklık riski

açısından yetersiz kalmaması için;

169


Değerlendirmeler sadece kısa vadeli Fayda-Maliyet analizi açısından değil, kuraklık ve buna

bağlı gelişecek riskleri de (su ihtiyacındaki ve fiyatındaki değişimler vb) dikkate alan uzun

dönemli bakış açısıyla yapılmalıdır.

En önemli parametre ürün fiyatı değil su miktarı ve su ederi olduğu unutulmamalıdır.

Kuraklığa bağlı olarak yağışların azalması ve yeraltı su seviyelerinin düşmesi neticesinde baz

akımların azalması veya kesilmesini önlemek için;

Yeraltı barajları ile yeraltı suları kuraklık riskine karşı kontrol altına alınmalıdır.

Sınır aşan sulardaki can suyu miktarı kavramı yeniden sorgulanma ve yeraltından devam eden

akışlarda tartışmaya açılmalıdır.

Su yapılarında hidrolik ve hidrolojik tasarım aşaması ilk önemli adım olup mühendislik

hidrolojisi teknikleri uygulanarak hazırlanması gerekmesine rağmen bu konularda lisans

düzeyinde eksikliği gidermek için;

Mühendislik Hidrolojisi Lisans ve /veya yüksek lisans eğitimi başlatılmalı

Taşkın koruma ve kontrol yapılarının hidrolojik tasarım aşamasındaki çalışmaları titizlikle

kontrol edilmelidir.

Suyun yaklaşık 3/4'ünü kullanan tarım sektöründe bazı bölgelerde bitkinin su ihtiyacı dikkate

alınmadan sulama yapılması; bu durumun gereksiz su kullanımına ve su kaybına yol açması,

havzalardaki su potansiyeli dikkate alınmadan yetiştirilecek tarım ürünlerinin seçilmesi; bu

sebeple sürdürülebilir su kullanım miktarlarından daha fazla su tüketilmesi ve bu duruma bağlı

olarak yeraltı suyu seviyelerinin düşmemesi için;

Olası kuraklık durumları göz önünde bulundurularak ürün deseni değerlendirilmesi ve bitki

su ihtiyacı hesaba katılarak sulama yapılması.

Kuraklığa dayanıklı çeşitlerin tohumluk ihtiyacının tespiti ve tedariki, kuraklığa dayanıklı

çeşitlerin geliştirilmesine yönelik ıslah ve AR-GE çalışmalarının yürütülmesi gereklidir.

Toprağın su tutma kapasitesini yükseltmek için;

Toprağın su tutma kapasitesini artırmak için yöntem araştırılması faydalı olacaktır.

Tüketim ürünlerinin tüketicilere ulaşma sürecine kadar tüketilen su miktarının göz önünde

bulundurulması için;

Su Ayak İzi hususunun gündemde tutulması zaruridir.

8. TARIM SEKTÖRÜNDE ÖRGÜTLENME ve SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Tarımsal üretim ve faaliyetler; ekim, hasat ve pazarlama süreçlerinin hemen hemen her

aşamasında farklı riskler altındadır. Bu risklerin bir kısmı günümüz teknolojisi ve bilgi

kaynaklarına ulaşım kolaylıkları dolayısıyla kontrol altına alınabilmektedir. Ancak birçok riski

ortaya çıkaran etmenlerin doğal ve çevresel nitelikler taşıması, bu risklerin etkilerini azaltmaya

ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılacak müdahaleleri zorlaştırmaktadır. Bu nedenlerden

dolayı tarım sektörünün öncelikli olarak desteklenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte

çiftçilerin de örgütlenmesi ve birlikte hareket etmesi zorunluluk arz etmektedir.

Örgütlenme genel anlamda birlikte yaşama ve hareket etme, ortak çalışma ve kurumsallaşma

olarak tanımlanabilir. Bir ülkenin siyasi ve ekonomik yapısının gelişmişlik düzeyi etkili

örgütlenme ile alakalıdır. Bir toplumda örgütlenmenin yaygın ve güçlü olması gelişmişliğin bir

170


göstergesi olarak da kabul edilmektedir (Ayalp, 2020; Karlı, Gül ve Kadakoğlu, 2018). Tarım

sektöründe örgütlenme tarımsal faaliyetin her aşamasında önem taşımaktadır. Tarım sektöründe

örgütlenme yapısı temelde sorumluluk alanı ve fonksiyonel yapılarına göre üçe ayrılırlar.

Bunlar; kooperatifler, üretici/yetiştirici birlikleri ve ziraat odalarıdır.

Kooperatif, ortak ihtiyaçlarının (mal ve hizmet tedariki, kendi ürün ve hizmetlerini pazarlama,

istihdam yaratma, vb.) tatminini araştıran gerçek veya tüzel kişilerin bir birlik/dernek yoluyla

sahip oldukları bir işletmedir. Kooperatif, ekonomik sorunlara çözüm üretirken bir “işletme”,

bu sorunları çözüm sürecinde insanlar arası yardımlaşma sağlarken bir “dernek/birlik”

niteliğindedir. Yani hem sosyal yönü, hem de ekonomik yönü olan özgün bir sosyo-ekonomik

kuruluştur (Çıkın, 2016).

Üretici veya yetiştiricilerin, ürün veya ürün grubu bazında bir araya gelerek oluşturdukları tüzel

kişilikler üretici/yetiştirici birlikleridir. Üretici/yetiştirici birliklerinin, üretimi talebe göre

plânlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli

norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek, tarımsal ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte

pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak gibi sorumlulukları bulunmaktadır (Resmi Gazete,

2004).

Ziraat odaları, kanunda yazılı esaslar uyarınca meslek hizmetleri görmek, çiftçilerin müşterek

ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, çiftçilik mesleğinin genel

menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile

olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak, meslek disiplin ve ahlâkını kollayıp

gözetmek, çiftçilikle iştigal edenlerin meslekî hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kurulan,

tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır (Resmi Gazete, 1957).

Yukarıda bahsedilen ve tarım sektöründe faaliyet gösteren örgütlenme biçimleri, sorumluluk

alanı ve fonksiyonel yapıları bakımından farklı amaçlara hizmet ediyor gibi görünse de temelde

eşgüdümlü olarak hareket etmekte ve ortak amaçlara hizmet etmektedirler. Burada gösterilen

çabalarla sadece üretici ve yetiştiricilerden oluşan bir kesimin değil, tüketici konumunda olan

toplumun ve politikacı yapıcı/uygulayıcı konumunda olan kamunun da korunması söz

konusudur. Bu örgütlerin amaçları ve faaliyetleri ile yapmaya çalıştıkları aşağıdaki şekilde

özetlenebilir;

• Kayıt ve envanterlerin oluşturulması: Tarım sektöründe yapılacak faaliyetlerin, üretilecek

ürün çeşitlerinin, üretim yapılacak alanın ve birçok hususun en ince ayrıntısına kadar

düşünülerek, planlanması gerekmektedir ve bu bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun nedenleri;

sektörün karşı karşıya olduğu riskler ve tarım sektörünün toplumsal ve ulusal olarak yüklendiği

sorumluluklardır. Kooperatifler, üretici/yetiştirici birlikleri ve ziraat odalarının görev

sorumluluklarından bir tanesi üretici/yetiştirici sayılarının, ekim yapılan alanların ya da

yetiştiriciliği yapılan hayvan sayılarının tespiti, verimlilik, üretim miktarı gibi sayısal verilerin

toplanmasıdır. Yapılan kayıt ve envanterler sonucunda ülkenin tarım sektörünün bitkisel ve

hayvansal üretimdeki potansiyeli, mevcut durumu ve yapısal özellikleri ortaya konulmaktadır.

Böylelikle izlenmesi gereken politikalarda önem verilmesi gereken hususlar çok daha kolay ve

net bir şekilde belirlenmektedir. Veriler ışığında, projeksiyonlar hazırlanarak, sektördeki

risklerin tespiti yapılmakta, bu risklerle mücadelede politikaları ve izlenecek yol haritası ortaya

çıkarılmaktadır.

• Politika ve uygulamalarda lobi faaliyetleri: Politika yapıcılar ve uygulayıcıları her türlü

kararlarında çok yönlü düşünmek zorundadırlar. Özellikle tarım sektörüne yönelik alınacak

kararların etkileri çok yönlü olup bu kararlardan tüketici olarak toplum, üretici olarak çiftçiler,

171


girdi temini ve hammadde kullanımı bakımından sanayi, son olarak makroekonomik ve alt yapı

yatırımları dolayısıyla kamu sektörü etkilenmektedir. Kooperatifler, üretici/yetiştirici birlikleri

ve ziraat odaları politika kararları ve uygulamaları sürecinde lobi çalışmalarını yürüterek

öncelikle alınacak kararlarda paydaş olup, politikaların daha etkin ve fonksiyonel işlerlik

kazanmasını sağlamaktadırlar.

• Üretimde/yetiştirmede teknik destek ve eğitimler: Günümüz teknolojisi ve iletişim

kaynakları ile bilgiye ulaşmak oldukça kolaydır. Ancak üretici ve yetiştiricilerin sosyo-kültürel

birikimleri ve nitelikleri homojen bir yapıya sahip olmayıp, bölgeden bölgeye farklılıklar

göstermektedir. Bu nedenle kooperatifler, üretici/yetiştirici birlikleri ve ziraat odaları; üretici

ve yetiştiriciler ile bilgi kaynakları arasında köprü vazifesi görmektedirler. Üretim ve yetiştirme

tekniklerinde güncel uygulamaların tespiti, girdi seçiminde uygun kriterlerin belirlenmesi,

optimum girdi ile en yüksek verimlilik düzeyinin yakalanabilmesi, kurulacak olan bu bilgi ağı

köprüsünün sağlamlığına bağlıdır. Diğer taraftan bu süreç yine adı geçen örgütler tarafından

verilecek tarımsal yayım ve eğitimler aracılığı ile de sağlanabilmektedir. Böylelikle günümüzde

önemi her geçen gün artan doğal kaynakların etkin ve verimli kullanımı sağlanacak, üretim

maliyetleri azalacak, artan verimlilik ile çiftçi gelirlerinde ve refah seviyesinde de artış

sağlanacaktır.

• Üretim ve yetiştiricilik faaliyetlerinin finansmanı: Tarım sektöründe elde edilen gelirler

dönemsel nitelik taşımaktadır. Bu nedenle çiftçiler tarımsal faaliyetleri sürecinde belirli

dönemlerde finanman ihtiyacı ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Her ne kadar günümüzde

finanman temin yolları gelişmiş olsa da önemli olan uygun vade ve maliyet koşullarında

istenilen miktarda finansman teminidir. Bu nedenle kooperatifler, üretici/yetiştirici birlikleri ve

ziraat odaları, üretici ve yetiştiricilerin ihtiyaç duydukları finanmanı en uygun koşullarda

teminini sağlamak için yetki ve mevzuatlar çerçevesinde faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Ayrıca

daha uygun koşullarda finansman desteği için danışmanlık hizmetleri vermekte, finansman

kuruluşları ile çiftçiler arasında güvenli bir bağın oluşmasını sağlamaktadırlar.

• Ürünlerin pazarlanması ve pazarlama kanallarının oluşturulması: Gerek hayvansal

gerekse bitkisel ürünlerin işlenmesi, saklanması, pazarlanması ve lojistiği her ürün için farklı

koşullar ve gereksinimler içermektedir. Küçük ölçekli üretici ve yetiştiricilerin bu

gereksinimleri karşılayabilmesi finansal oldukça zordur. Dolayısıyla kooperatifler,

üretici/yetiştirici birlikleri ve ziraat odaları üretici ve yetiştiricilerin ürünlerinin pazarlanması

veya pazarlama kanallarına aktarılması hususunda etkin görevler almaktadırlar. Bu sayede

üretici veya yetiştiricilerin pazarlamaya yönelik yaşayacakları sorunlar engellenmekte, ihtiyaç

duyulan pazarlama yatırımlarına yönelik finansman ise üretici veya yetiştiricilere yük

olmamaktadır. Bazı durumlarda ismi geçem örgütler kendilerinin oluşturdukları pazarlama

kanalları, ürün satış ofisleri ve dağıtım kanalları aracılığı ile üretici veya yetiştiricilerinin nihai

ürünlerini tüketici ile buluşturmaktadırlar. Böylelikle tüccar ya da komisyoncular aradan

çıkartılarak üretici veya tüketicilerin kârdan alacakları pay da artmış olacaktır. Bu durumdan

tüketicilerde daha uygun fiyata temin sağlayarak fayda elde edeceklerdir.

• Ürünlerin işlenmesi ve katma değerin yaratılması: Tarımsal ürünlerde katma değer

yaratılması ürünlerin işlenmesi ile mümkündür. Daha önce bahsedildiği üzere tarımsal ürünler

nihai ürün olarak tüketildikleri gibi işlenmek üzere tarıma dayalı sanayide hammadde olma

özelliğine de sahiptir. Kooperatifler, üretici/yetiştirici birlikleri ve ziraat odaları ürünlerin

işlenmesi yoluyla katma değer yaratılmasına yönelik adımlar atarak üyesi ya da ortağı olan

üretici veya yetiştiricilerinin gelirlerini arttırabilmektedirler. Bununla ilgili Tariş, Torku,

Marmarabirlik, Tire Süt Koop. gibi başarılı örnekler bulunmaktadır.

172


8.1. Tarım Sektöründe Örgütlenme ve Sürdürülebilirlik Değerlendirme, Sonuç ve

Öneriler

Tarım sektöründe üretici gelirlerinin, ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanarak, arttırılması;

güçlü tarımsal pazarlama yapısı ve ağı ile sağlanmaktadır. Güçlü tarımsal pazarlama ağı ve

yapısının oluşturulması ise üretici/yetiştiricilerin örgütlenmesine bağlıdır. Tarıma dayalı

kalkınma modelini benimsemiş, başarılı olmuş, gelişmiş birçok ülkede başarının sırrı tarımsal

örgütlenme ile açıklanabilmektedir.

Tarımsal örgütlenmenin başarılı olma olasılığının ön koşulu; tabana dayalı ya da tabana

yayılabilen, her üretici/yetiştiricinin desteklediği, sahiplendiği bir yapı ile ancak mümkündür.

Tarımsal örgütlenme; üretici/yetiştiricilerin tek başına yapamayacakları veya birlikte

yapmalarında yarar bulunan işleri en iyi biçimde ve maliyet fiyatına yapmak üzere, dayanışma

suretiyle ekonomik güçlerini bir araya getirmeleridir.

Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin (ICA) belirlemiş olduğu yedi adet kooperatifçilik ilkesi

bulunmaktadır. Bu ilkeler sadece kooperatifçilik için değil diğer tarıma dayalı örgütlenme

modelleri içinde önerilen ve uygulanan ilkelerdir. Bunlar; gönüllülük ve herkese açıklık,

demokratik denetim, ekonomik katılım, özerklik ve bağımsızlık, eğitim-öğrenim ve

bilgilendirme, kooperatifler arası işbirliği ve topluma karşı sorumlu olmaktır. Bu ilkeler tarıma

dayalı örgütlenme modellerinin başarı unsurlarını da oluşturmaktadır. Bu tip örgütlenme modeli

temelde rasyonel düşünen insan merkezli liberal öğretinin tarımsal örgütlenmeye uyarlanmış

halidir.

Ekonomide liberal öğreti, tam rekabet şartlarında piyasa mekanizmasının mübadele, üretim ve

yatırım alanlarında rehberliğinin, kaynaklar ve üretim tekniği (Pareto optimumunda gelir

bölüşümü) veri iken, maksimum refah yaratacağı görüşündedir. Bu görüş, akılcı davranışın

ekonominin tümünde geçerli olduğunu varsayar. Oysa bu görüş ve varsayımın az gelişmiş

ülkelerin ve bölgelerin gerçeklerini tam yansıtmadığı, ancak küçük bir kesimi için geçerli

olduğu söylenebilir. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz; piyasa mekanizmasına tamamıyla bağlı,

kâr güdüsünün temel dürtü olduğu küçük bir kapitalist kesim, ancak kapitalist tarım

işletmelerini, yabancı şirketleri, kapitalist ticaret ve sanayi şirketlerini kapsar. Buna karşılık,

piyasa için değil, daha çok aile ihtiyaçlarını karşılamak için aile işgücüyle üretim yapan, para

ekonomisine ancak kısmen bağlı (veya bunun dışında kalan) yaygın bir geçimlik tarım kesimi

vardır. Böylece, az gelişmiş ülkelerin, “ikili” ekonomik yapıya sahip oldukları, kapitalizm için

varsayılan türdeşlikten yoksun bulundukları ortaya konmuştur (Boeke, 1964; Cowan, 1954;

Kazgan, 2004).

Boeke’ye göre, toplumsal-kültürel alanda gözlenen ikili yapı, bu ülkelere yabancı olan bir

iktisadi sistemin, kapitalizmin, ithal edilerek yerli ve içsel güçlerin oluşturduğu geleneksel

sistemle çatışmasından doğar. Geleneksel sistem, kapitalizm öncesi bir aşamayı yansıtır; bunu,

kapitalizm için kurulan teorilere dayanarak incelemek olanaklı değildir. İthal edilmiş, topluma

yabancı bir sistem olan kapitalizm, bu toplumların çözülmesine ve yozlaşmasına yol

açmaktadır. Öyleyse, toplumu, belirli varsayımlar altında maksimum refaha eriştireceği

varsayılan kapitalizmin, Boeke’ye göre bu toplumlara etkisi tamamıyla olumsuzdur (Boeke,

1964; Kazgan, 2004).

Araştırma sahası olan Harran ve Yaylak ovaları toplumsal yapı dinamikleri çerçevesinde

değerlendirildiğinde benzer niteliklere sahiptir. Her iki bölgede toplumsal yapı üzerinde etkin

ve güçlü feodal-aşiret yapısı hâkimdir. Aşiret; bireylerarası kan bağının bulunduğu, oluşturduğu

yazılı bir kültürü olmayan, bireylerin birlikte hareket etmesi prensibi üzerine kurulu, kendine

173


ait hiyerarşik yapıya ve sosyal katmanlara sahip olan bir örgütlenme biçimidir. Temelde dış

tehlikelere karşı güçlü bir birliktelik modeli gibi görünse de günümüzde ekonomik, sosyal,

toplumsal ve politik bir birlikteliğe bürünmüştür. Bu yapı toplumsal ve yapısal değişimler ile

kendini yenilemekte evrim geçirmektedir. Örneğin; günümüzde demokratik yapının hâkim

olduğu birçok kurumda, sivil toplum kuruluşunda güçlü ailelerin/aşiretlerin göstermiş olduğu

bireyler o demokratik seçim sistemini kullanarak idareci ya da yönetici olmaktadırlar.

Böylelikle feodal-aşiret yapısı kendine demokratik bir yaşam süreci içerisinde farklı yollar ile

güç ve sosyal statü kazanmaktadır. Feodal-aşiret yapısının belirli mevkilere yerleştirdiği bu

idareci ve yöneticiler ise kendilerini bu mevkiye getiren sisteme dolayısıyla aşiretine biat etmek

zorundadır. Böylelikle hem kendi hem de aşiretinin toplumsal yapı içerisindeki statüsünü

koruyacak hatta güçlenmesine hizmet edeceklerdir. Bu nedenle aşiretler arası sosyal çatışmalar

sadece toplumsal düzeyde değil siyasal kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve hatta tarıma dayalı

örgütlenme modelleri üzerinden yoğun olarak yapılmaktadır. Bu durum toplumsal kalkınmaya

yönelik atılacak her adımın başarısızlıkla sonuçlanmasını beraber getirmektedir. Dolayısıyla

tarıma dayalı yaşam biçimi ve ekonomik sistemin benimsenmiş olduğu bu topraklarda,

toplumsal ve ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi, güçlü bir tarımsal örgütlenme yapısı

oluşturulabilmesi için atılacak adımların çok doğru, dikkatli seçilmesi gerekmektedir. Bu seçim

yapılırken de bölgenin toplumsal yapısı, sosyal dinamikleri ve kültürel birikimleri muhakkak

göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun için;

• Eğitim: Saha çalışmalarında çiftçilerin örgütlenme üzerine eğitim almadıkları ancak

örgütlenme üzerine verilecek eğitimlere sıcak baktıkları tespit edilmiştir. Bu nedenle özellikle

tarımsal örgütlenmenin paydaşları olan kurumlar aracılığı ile çiftçi eğitimlerinin yapılması

gerekmektedir.

• Kuruluş: Tarımsal örgütlerin kuruluş dayanağı demokratik katılım, serbest fikir beyanı ve

bireysel ekonomik katılımdır. Daha önce bahsedildiği üzere bölgede sorgusuz biat kültüründen

beslenen ve güçlenen feodal-aşiret yapısı, fonksiyonel işlerliği olan tarımsal örgütlerin

kurulmasını ve faaliyette bulunmasını engellemektedir. Bu süreçte; başlangıçta devlet ya da

siyasi otorite desteği ve önderliğinde tarımsal örgüt kurulmalıdır. Başlangıçta demokratik

katılım konusunda sorunlar ile karşılaşılabilir. Ancak başarı olasılığı arttıkça, somut çıktılar

elde edildikçe ve bu sayede çiftçinin bağlı bulunduğu feodal-aşiret sistemi ile var olan sorgusuz

biat bağları zayıfladıkça bu sorunlar zaman içerisinde çözülebilecektir.

• Yönetim-Denetim: Tarımsal örgütlerin başarı düzeyini arttıran hususlardan bir tanesi şeffaf

yönetim ve denetim mekanizmasıdır. Başlangıçta devlet ya da siyasi otorite desteği ile kurulan

örgütlerin yine bu şekilde denetime tabi tutulması, tüm girdi çıktıların bu şekilde takip edilmesi

gerekmektedir. Gerek kuruluş sürecinde gerekse yönetim-denetim döneminde tarımsal örgüt

üyelerinin istenilen örgüt bilincine sahip oldukları kanaatine ulaşılınca demokratik bir yöntemle

devir teslim yapılarak tüm yetkiler örgüt içerisinde belirlenen kişilere devredilebilir. Ancak

devlet ya da siyasi irade bu süreçte tamamen tarımsal örgütten uzaklaşmayarak bağımsız

gözlemci statüsünde varlığını devam ettirmelidir. Bu süreç tam bağımsız, rasyonel düşünen,

demokratik katılımı benimsemiş örgüt üyeliği/ortaklığı anlayışı yerleşene kadar devam

etmelidir.

• Örgütler Arası İşbirliği: Araştırma sahasında bireyler arası işbirliği ve dayanışma zaten

kendi kültürel ve sosyolojik yapıları içerisinde mevcuttur. Ancak bu dayanışma ve işbirliği

kültürü bireyin sadece mensubu bulundu feodal-aşiret yapısına karşı ve bu yapı içerisindeki

diğer bireylere karşıdır. Bu anlayışın değiştirilerek genele ve diğer örgütlere yöneltilmesi

gerekmektedir. Bunun için yine devlet ya da siyasi iktidara görev düşmekte farklı örgütlere ve

örgüt mensuplarına yönelik dayanışma ve işbirliğinin arttırılmasına yönelik adımlar atılmalıdır.

174


9. SAHA BULGULARI ve TARTIŞMA

İdare tarafından yapılan toplam anket sayısı 441 olup, bunlardan 9 tanesi analizlerde

kullanılamayacak kadar eksik ve hatalı olması nedeniyle kapsam dışı bırakılmış olup, 432’si

ise analizlerde kullanılmıştır. Proje ekibi tarafından veri tabanına girilen anketler SPSS ve

STATA istatistiki paket programlar kullanılarak yapılan frekans analizleri, genel

değerlendirmeler ve ileri düzey istatistiki analizler aşağıda yer almaktadır.

9.1. Temel Frekans Tabloları

9.1.1. Sosyo-Demografik Özellikler

9.1.1.1. GAP Sulamaları Öncesi Sosyo-Demografik Özellikler

Bu güne kadar ülke ve dünya deneyimlerinin gösterdiği gibi, insanı, insanların içinde

yaşadıkları toplumsal ilişkileri ve ekolojik çevreyi gözetmeden uygulanan ekonomik büyüme

hedefli kalkınma projeleri istenen refah artışını gerçekleştirememiş, tam tersine bir takım

toplumsal ve çevresel olumsuz etkileri beraberinde getirmiş, bu olumsuz etkilerden dolayı uzun

vadede ekonomik büyüme hedefini de yeterli etkinlikte gerçekleştirememişlerdir. Uygulanan

projeler ile toplumsal yapı, kültürel değerler vs. arasında sıkı bir etkileşim vardır. Bu

zorunluluğa dayalı etkileşim sadece uygulanan projenin başarısı açısından değil, aynı zamanda

katılımcı demokrasi ve sürdürülebilir kalkınma için de önem taşımaktadır. Her bölge kendine

has özgül koşullara sahiptir.

Araştırma bölgesi, ataerkil kültüre sahip, farklı üretim ilişkilerini içinde barındıran, karmaşık

ve geleneksel bir yapıya sahiptir. Araştırma sahasında yarı göçebelik, geçimlik tarım, değişik

ölçekli (küçük, orta ve büyük) işletmeler, aşiret sistemi, ortakçılık, kiracılık, yüzdecilik, ücretli

işçilik gibi çok çeşitli üretim biçim ve ilişkilerini içi içe ve yan yana görmek mümkündür.

Ayrıca araştırma bölgesinin kültür alanındaki dil//örf/adet, vb. çeşitlilikleri mevcuttur.

Araştırma sahasının temel müdahale unsuru olan sulama süreciyle, bölgenin sosyo-kültürel

yapısına ilişkin sağlıklı veriler elde edilmesi ve bu verilerin doğru analiz edilmesi

gerekmektedir.

En önemli sosyo-ekonomik sorunların birisi de, tarımsal arazilerin işletme ve mülkiyetinden

kaynaklanan dengesiz dağılımdır. Toprak işleme ve mülkiyet biçimine bağlı olarak, sosyal

bağımlılık ilişkileri de şekillenmektedir. Araştırma sahasında sulamaya bağlı olarak geleneksel

yapıda, yaşam standartlarında, aşiret bağlılığı/bağımlılığında, sosyal bağımlılık ilişkilerinde,

kadının statüsünde, genç nüfusun köyde kalma ve göç etme eğilimlerinde, katılımcılık ve refah

konularındaki değişimler araştırılacaktır.

Güneydoğu üzerinde yürütülen araştırmalar, özellikle 1961’de Devlet Planlama Teşkilatı

(DPT)’nın kurulması ile ağırlık kazanmıştır. DPT’nin bünyesinde bir yabancı uzman olarak

incelemeler yürüten Frederick W. Frey, vaktiyle tarımcıların kullandığı dokuz bölgeli Türkiye

sınıflandırılmasına dayanarak, 1962’de 458 köyde yaşayan 6.000’den fazla ve yaşları 14’ün

üstünde olan köylüleri bir taramaya tabi tutmuştur. Bu inceleme, bugün ülkemizde bölgeler

arası çalışmaların en sistematik olanıdır. Yine Frey raporuna göre, Türkiye genelinde Doğu ve

Güneydoğu bölgesi karşılaştırıldığında beş temel unsur vardır ki, bölgenin kapalı toplumsal

yapısını açıklar. Bunlar sırasıyla (Türkdoğan, 2013);

Yoksulluk,

175


Kırsal alanların dış dünya ile bağlantılarının kısmen kesilmesi ve yalnızlık içine itilmiş

olmaları,

Hareketsizlik,

Okur-yazar oranının azlığı,

Tevekküle dayalı kaderci bir dünya görüşünün yaygınlık kazanması.

Frey’in bu beşli farklılaşma niteliklerinden yaklaşık altmış yıl geçmiş olmasına rağmen,

bölgemiz için bu ayrışım biçiminin sürüp gittiği bir gerçektir. Özellikle Şanlıurfa kırsal alanı

ile ilgili günümüzde yapılan çalışmalar 60’lı yıllarda yapılan çalışma ile ortaya çıkan beş temel

unsurda pek fazla bir değişimin yaşanmadığını göstermektedir (Davran, Sevı̇nç ve Cançelı̇k,

2020; Doğan, Aydoğdu, Sevinç ve Cançelik, 2020; Sevinç, Davran ve Sevinç, 2018).

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, genel anlamda, geleneksel toplumsal ve kültürel yapı

ağırlığını korumaktadır. Tarımda yarı feodal yapı, hayvancılıkta geleneksellik, yarı göçerlik ve

hatta göçebelik bölgenin sosyo-ekonomik örgütlenme biçimleridir. Kökleri yüzyıllara dayanan

bu örgütlenmenin doğal sonucu olarak da ağalık, şıhlık ve aşiret reisliği gibi geleneksel

kurumlar varlıklarını korumakta, giderek azalan oranlarda da olsa etkilerini halen

sürdürmektedir (Gökçe, 2007). Doğuda ağalık, beylik, şeyhlik, seyitlik, tarikatçılık gibi

kavramlar toplumsal yapıda beliren odak noktalarını teşkil ederler. Bu tür kişilerin oluşturduğu

rol, mevki (statü) ve yetkiler ağı toplumda birçok yenilikleri ve sosyal değişme sürecini önemli

ölçüde etkileyebilmektedir (Türkdoğan, 2009). Ancak bu geleneksel kurumlar içerisinde

kendini ciddi anlamda koruyan ve değişen rejim ve yönetim sistemlerine göre adaptasyonu

sağlayabilen en önemli kurum aşiret yapısıdır. Weber’e göre aşiret; barınma, can güvenliği ve

ekonomik ihtiyaçların karşılanması amacıyla ortak tehlikeler karşısında ortak bir kimlikle

hareket eden öz ve norm olarak politik bir birliktir (Weber, 1947).

Aşiret yapılanması ortak ihtiyaçların karşılanması güdüsüyle bir arada yaşamaya başlayan ve

kolektif bilinçle hareket eden insan topluluklarının örgütlenme biçimlerinden bir tanesidir.

Aşiret türü örgütlenme biçimlerinin yüzyıllara dayanan uzun bir süreç boyunca varlıklarını

devam ettirebilmeleri, sistematik bir örgütlenme biçimine dayanmalarına bağlanabilir. Bu

yapılanmada, iç içe geçmiş değişik düzeydeki akraba toplulukları karşılıklı sorumluluk duygusu

ile güçlü bir dayanışma örneğini sergilemektedirler (Uluç, 2010).

Şanlıurfa ilinde toplumsal ilişkilerde aşiret ve feodal yapının baskısı yaşamın her düzeyinde

hissedilmektedir. Özellikle kırsal alanlarda toplumsal yapının olumlu anlamda değişimine

yönelik atılan adımlar bu yapı ile karşı karşıya kalmaktadır. Diğer taraftan aşiret ve feodal

yapının bireyleri birbirine bağlayan güçlü bir ilişki ağı yaratabilme kabiliyeti de bulunmaktadır.

Toplumsal düzenin sağlanmasında bireylerin yasa koyucu ve koruyucu kamu kurumlarına değil

kendi dinamiklerinden ortaya çıkan aşiret veya feodal yapının gücüne biat ve itaat etmelerinin

sebebi budur.

Güneydoğu toplumunda var olan aşiret ve feodal yapı sistemi; varlığını koruyabilmek ve

güçlenebilmek için insan yığınına ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç durumu bölgede; erken

yaşlarda evliliği, çok eşliliği ve toplam doğurganlık hızını ciddi anlamda etkilemektedir.

Şanlıurfa ili kırsalında yaşlılar üzerine yapılan bir araştırmada; 60 yaş ve üzeri kadınların

%91,4’ünün 18 yaşın altında evlendiği ve ortalama evlilik yaşlarının ise 15,9 olduğu tespit

edilmiştir. Aynı çalışmada 60 yaşın üzerindeki erkeklerin %62,79’unun 19-25 yaş arasında

evlenmiş olduğu ve ortalama ilk evlilik yaşının 20,8 olduğu tespit edilmiştir (Davran, Sevinç

ve Cançelik, 2020).

176


Gelişmiş toplumların evlilik biçiminin tek eşli olduğu bilinmesine karşın, ilkel topluluklarda da

yaygın olduğu ortaya konmuştur. Tek eşle evliliğin, çok eşle evliliğe yeğ tutulması nedenleri

arasında daha çok duygusal doyum sağlayıcı olması, toplumlardaki kadın-erkek oranının

dengede bulunması ve ekonomik etkenler sayılabilir. Bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi

durumu ise çok eşlilik (Polijini) dır. Uzakdoğu ve İslam ülkelerinin çoğunda uygulanan bir

evlilik biçimidir. Kadın nüfusun çok, zengin-fakir ayrımının büyük olduğu toplumlarda çok

karılılık yaygındır. Bu evlilik, servet, prestij ve grupta egemenlik göstergesi olarak kabul edilir

(Türkarslan, 2012).

Diğer taraftan çok eşlilik İslamiyet’in bir emri olmayıp, vacip veya farz değildir. İslam dini

Arabistan Yarımadasına yayıldığı sırada, bir kısım Cahiliye âdetleri de bütün tesirleriyle

hükmünü icra ediyordu. İslamiyet bunlardan bazılarını tamamen kaldırıyor, bazılarını mutedil

hale getiriyordu. Bunlardan birisi de Cahiliye dönemindeki sınırsız kadınla evlenme meselesi

idi. İslamiyet gelmeden önce Arap Yarımadasında erkekler, sayı tahdidi olmaksızın, istedikleri

kadar kadınla evlenebilirlerdi. İşte Kur'an-ı Kerim bu cahiliye âdetine bir sınırlama getirdi.

Azami olarak dörde kadar evlenebileceğini açıkladı. Cenab-ı Hak: “Eğer hanımlarınız arasında

adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sadece bir tane ile yetinin.” buyurdu. (Nisa,

4/3). İslamiyet her ne kadar birçok kadınla evlenmeye müsaade etmişse de bir tek kadınla

evlenmeyi esas olarak kabul etmiştir. Birden fazlasına müsaade “ahlaki ve sosyal zaruretler”

haline tahsis edilmiştir. Bu durumda kadınlar arasında adaletin şart olduğu açıklanırken ruhi

temayüllerde eşit davranmanın pek mümkün olmadığına dikkati çekilmiştir: “Ne kadar

isteseniz kadınlar arasında adaletli davranmaya güç yetiremezsiniz.” (Nisa, 4/129). (Diyanet,

2021).

Davran ve arkadaşlarının Şanlıurfa kırsalında 60 yaş ve üzeri yaşlılar ile ilgili yapmış oldukları

saha araştırmasında kadınların %43,47’sini çok eşli bir evliliğe devam etmiş oldukları tespit

edilmiştir (Davran, Sevinç vd., 2020). Ökten ve Tüysüz tarafından Şanlıurfa ili kırsalında

yapılan araştırmada da Parapara köyünde iki defa evlilik oranı %48 olarak tespit edilmiştir

(Ökten ve Tüysüz, 2017).

Toplam doğurganlık hızı; bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda

doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade etmektedir. Türkiye İstatistik Kurumunun 2017

yılı “Doğum İstatistikleri” raporuna göre; Türkiye’de 2015 yılında toplam doğurganlık hızı 2,15

çocuk iken 2016 yılında 2,10 çocuk, 2017 yılında 2,07 çocuk olarak gerçekleşmiştir.

Doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2016 yılında 4,33 çocuk, 2017 ise 4,29 çocuk ile

Şanlıurfa ilidir (TÜİK, 2018). Çocuk sayısı özellikle kırsaldaki kadın ve erkek açısından farklı

önemlere sahiptir. Kadın için çocuk sayısı (özellikle erkek çocuk); toplumsal statü ve itibar

göstergesidir. Aynı zamanda kalabalık aile içerisinde doğurganlığı yüksek olan kadının

saygınlığının artacağı düşünülmektedir. Erkek için çocuk sayısı; hem ekonomik yönden hem

de toplumsal yönden gücün simgesidir. Çocuk çalışabilecek yaşa gelmesiyle eve gelir sağlayan

bir birey olmakla beraber, ailenin güvenliğini arttıran bir birey de olmaktadır (Sevinç ve

Davran, 2017a).

Sosyolojik literatürde aile hakkında yapılmış çok çeşitli tanımlar vardır ve her tanım onu

değişik bir kategori içine yerleştirmiştir. Esas itibari ile bu tanımlardan her biri, aileyi sosyal

hayatın ana şekillerinden biri olarak kabul etmekle beraber, onu sosyal bir grup, birlik, örgüt,

topluluk, kurum ve hatta sosyal bir yapı olarak değerlendirmektedir. Bu farklı yaklaşımlar

ailenin toplum için ne denli evrensel ve temel bir unsur olduğunun bir göstergesidir. Aile; “ana,

177


baba, çocuklar ve tarafların kan akrabalarından oluşan (aile biçiminin gereğine göre) ekonomik

ve toplumsal bir birliktir” (Gökçe, 2007).

Türk toplumundaki aile yapısını üç ayrı çevrede incelemek zorunluluğu vardır. Birinci çevre

köy, ikinci çevre gecekondu, üçüncü çevre ise kenttir (Kongar, 2016). Sosyoloji literatüründe

kabaca kent ailesi tarımdan kopmuş, işçi, bürokrat, serbest meslek sahipleri ve esnafın

oluşturduğu aile; köy ailesi ise bunun aksi özelliklerinin yanında iş bölümünün yeterince

gelişmediği, yüz yüze komşuluk ilişkilerinin etkin olduğu bir aile tipi olarak alınmaktadır.

Gerçekten de bu iki aile tipinin, biçimsel olduğu kadar içeriksel olarak da farklılıklar taşıdığı

kabul edilmektedir. Buna göre kentsel aile genellikle dışa açık, eş seçimi evlenecek adaylara

bırakılmış, eğitim ve benzeri süreçlerden dolayı evlilik yaşının geciktiği, ikametgâhın eşler

tarafından ortaklaşa belirlendiği, aile içi karaların daha katılımlı gerçekleştiği, çocuk edinmede

tercihin karı-kocaya ait olduğu, rol dağılımı ve gereklerini yerine getirmenin şartlara göre

değişiklik arz edebildiği aile tipidir. Kırsal ailede ise bunların tersi özelliklerin ağırlıkta olduğu

ve kent- köy ekseninde aile yapımızın ortalama böylesi bir Çizelge oluşturduğu

düşünülmektedir. Ancak bu eksende seyrettiği düşünülen yapı oldukça girift bir özellik arz

etmektedir. Bazen kırda kent ailesinin; kentte de kır ailesinin yapı özelliklerine

rastlanabilmektedir. Kır ve kent ayrımı mekânsal ayrımdan çok yaşayıştaki farklılıklara atfen

kendisini göstermektedir (Aydın, 2013; Ulutaş ve Özpınar, 2013).

Şanlıurfa ilinde kadınların erken yaşta evlenmesi, polijini tipi evliliklerin yaygınlığı ve toplam

doğurganlık hızının yüksek olması aile yapısını ve hane halkı büyüklüğünü etkileyen

unsurlardandır. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; Türkiye'de

2014 yılında 3,6 kişi olan ortalama hane halkı büyüklüğünün azalma eğilimi göstererek 2018

yılında 3,4 kişi olduğu tespit edilmiştir. İllere göre sıralama incelendiğinde; Şanlıurfa ili

ortalama hane halkı büyüklüğü itibari ile ikinci sıradadır. Şanlıurfa ilinde 2018 yılında ortalama

hane halkı sayısı 5,6 kişidir (TÜİK, 2019). Ancak Şanlıurfa kırsalında hane halkı büyüklüğü 7

kişi ve üzerindedir (Davran, Sevinç vd., 2020; Ökten ve Sabiha, 2017; Sevinç ve Davran, 2017).

Türkiye’de sosyo-ekonomik ve teknolojik gelişme sürecinin hız kazandığı 1950’li yıllardan

sonra, özellikle kırdan kente yapılan göçler sonucu, kırsal alanlar temel üretim fonksiyonu olma

özelliklerini kaybetmeye başlamışlardır. Sosyo-ekonomik gelişmenin kaçınılmaz sonucu olan

bu durum aile yapısını ve ilişkileri de etkilemektedir.

Türkiye’de kırdan kente göçün nedenleri “itici ve çekici güçler” yaklaşımı çerçevesinde

değerlendirilebilir. İtici nedenler olarak; tarıma yeni teknolojilerin girişi, toprak yetersizliği ve

toprakların miras yoluyla parçalanması, entansif tarıma geçiş, nüfusun artışı, coğrafi ve doğal

koşulların yetersizliği, kırsalda alt yapı yetersizliği, terör, kan davaları, mezhepsel çatışmalar

ve geniş aile yapısı sıralanabilir. Kentlerin çekici nedenleri olarak, istihdam imkânlarının

çeşitliliği, kamusal hizmetlere yakınlık (eğitim, sağlık, sosyal hizmetler vb.), kent yaşamının

sosyal ve kültürel anlamda hareketliliği, kentlerin geleneksellikten uzak oluşu ve sosyal yaşam

imkânları gösterilebilir. Kır ve kent arasında göçü kolaylaştıran iletici nedenler ise haberleşme

ve ulaşım olanaklarının gelişmesi, daha önce göç eden yakınların ekonomik refahları ve

teknolojik gelişmelerdir (Sevinç, Davran ve Sevinç, 2018).

Ülkemizde 1927–1950 yılları arasında, toplam nüfus içinde, kırsal nüfusun payı sabit kalmıştır.

1927’de nüfusumuzun %75,8’i kırsal karakterli yörelerde yaşarken aynı oranın 1950 yılında

%75 olduğu görülmektedir. 1950’lerden itibaren, kırda kente göç yoğunlaşmış, toplam nüfus

içindeki kırsal nüfusun %75 olan bu payı 1960’da %68,1’e, 1970’de %61,5’e, 1980’de %56,1’e

ve nihayet 1997’de %34,9’a düşmüştür. Görüldüğü gibi, 1950’lerde nüfusun dörtte üçü kırsal

178


karakterli yörelerde yaşarken, yaklaşık 50 yıl içinde bu oran üçte bire gerilemiştir (Dinler,

2008). Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2007 yılında uygulamaya başlamış olduğu ADNKS

verilerine göre; toplam nüfus içindeki kırsal nüfusun payı 2008’de %25,0 iken, 2012’de ise

%22,7’ye düşmüştür (TÜİK, 2020b).

2013 ve 2014 verilerine göre kırsal nüfusun oranı yaklaşık %8 olarak belirtilmiştir (TÜİK,

2020b). Ancak 2012 yılından 2013 yılına geçişte kırsal nüfus oranındaki bu ciddi düşüş

(%22,7’den, %8’e) gerçekçi bir durum değildir. 6.12.2012 tarihinde Resmi Gazetede

yayınlanan 6360 numaralı kanun (Büyükşehir Yasası) ile ortaya çıkmış bir durumdur (Resmi

Gazete, 2012). Bu kanunla aslında kırsal niteliği taşıyan birçok yerleşim alanı, ilçelere bağlı

mahalle olarak değişmiştir. Büyükşehir Yasası ile yaklaşık 16.000 köyün tüzel kişiliği ortadan

kalkmıştır.

Kırdan kente yönelik göçün temel nedenleri; kırsalda yaşanan yoksulluk ve düşük refah

seviyesidir. Şanlıurfa kırsalında suyun ulaşabildiği alanlarda tarımsal üretimde gelir artışı

yaşanırken, özellikle suyun ulaşamadığı bozkır ve verimsiz kırsal alanlarda bu son

kaçınılmazdır. Yaşanan göç hem kentin dinamiklerini olumsuz etkilerken, hem de göç eden aile

bireylerini olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluk kır ve kentte sadece ekonomik anlamda

değil, sosyal ve kültürel anlamda da kendini ciddi anlamda hissettirmektedir.

Şanlıurfa ilinin nüfusu 1927-2000 yılları arası Şehir ve köy nüfusu değişimi Çizelge 104’de

verilmiştir (Akış ve Akkuş, 2003). Çizelge 104’de dikkati çeken ilk husus yüksek nüfus artış

hızıdır. Diğer bir husus ise toplam nüfus içerisinde köy nüfusu oranında meydana gelen

azalmadır.

Çizelge 104. 1927-2000 Şanlıurfa şehir-köy nüfusu değişimi

Yıl

Şehir Nüfusu Köy Nüfusu Toplam

Kişi Sayısı % Kişi Sayısı % Kişi Sayısı

1927 60085 28,96 147402 71,04 207487

1935 64721 28,19 164893 71,81 229614

1940 72352 29,48 173046 70,52 245398

1945 74673 28,30 189182 71,70 263855

1950 81856 27,43 216538 72,57 298394

1955 102450 29,42 245749 70,58 348199

1960 123916 30,83 278003 69,17 401919

1965 150383 33,36 300415 66,64 450798

1970 205524 38,19 332607 61,81 538131

1975 264119 44,22 333158 55,78 597277

1980 282419 46,86 320317 53,14 602736

1985 401450 50,49 393584 49,51 795034

1990 551124 55,03 450331 44,97 1001455

2000 842129 58,34 601293 41,66 1443422

9.1.1.2. Sosyo-Demografik Bulgular

Gerek Harran Ovası araştırma sahasında gerekse Yaylak sulama alanında var olan toplumsal

yapı dinamikleri, ataerkil toplum yapısını güçlü bir şekilde hissettirmektedir. Dolayısıyla

sadece toplumsal yaşam alanında değil tarımsal faaliyetlerde de son karar merciî olan bireyler

erkeklerdir. Bu nedenle araştırma sahasında sadece erkek çiftçiler ile görüşmeler yapılmıştır.

Görüşme yapılan çiftçilerin yaş ile ilgili bilgileri Çizelge 105’de verilmiştir. Çiftçilerin

%60,7’si 44-60 yaş aralığında bulunmaktadır. 35 yaş ve altında olan çiftçilerin oranı %4,4

179


seviyesindedir. En yaşlı grup olan 70 yaş ve üzeri grubun oranı %1,6’dır. En genç çiftçi 25

yaşında olup en yaşlı çiftçi ise 77 yaşındadır. Çiftçilerin yaş ortalaması 48,92’dir.

Çizelge 105. Yaş bilgileri

Yaş Grubu Frekans %

<= 35 19 4,4

36 - 43 105 24,3

44 - 52 152 35,2

53 - 60 110 25,5

61 - 69 39 9,0

70+ 7 1,6

Toplam 432 100,0

Minimum 25

Maksimum 77

Ortalama 48,92

Çizelge 106’da görüşme yapılan çiftçilerin sulama alanı ve ilçe bazında yaş ile ilgili bilgileri

verilmiştir. İlçe başında yaş ortalamalarına bakıldığında en düşük yaş ortalaması 47,73 yaş ile

Hilvan ilçesinde olup en yüksek yaş ortalaması ise 51,09 ile Karaköprü ilçesindedir. En genç

yaşta bulunan çiftçiler 25 yaşında olup Akçakale ve Haliliye ilçelerindedir. En yaşlı çiftçi ise

77 yaş ile Haliliye ilçesindedir. Sulama alanları bazında bakıldığında Harran sulama alanında

çiftçilerin yaş ortalaması 48,50 iken Yaylak’ta çiftçilerin yaş ortalaması 49,96’dır.

Çizelge 106. Sulama alanı ve ilçe bazında yaş bilgileri

Sulama

Alanı

Harran

Yaylak

İlçe

İlçe

Ort.

İlçe

Min.

İlçe

Max.

Akçakale 48,22 25 68

Eyyübiye 48,17 28 66

Harran 48,11 28 75

Haliliye 50,36 25 77

Bozova 50,25 33 67

Karaköprü 51,09 39 65

Hilvan 47,73 38 59

Sulama

Alanı Ort.

Sulama

Alanı Min.

Sulama Alanı

Max.

48,50 25 77

49,96 33 67

Çizelge 107’de görüşme yapılan çiftçilerin medeni durumları ile ilgili bilgileri verilmiştir.

Görüşme yapılan çiftçilerin tamamına yakını evlidir. Bekâr olan sadece 2 çiftçi bulunmaktadır.

Çizelge 107. Medeni durum bilgileri

Medeni Durum Frekans %

Evli 430 99,5

Bekâr 2 0,5

Toplam 432 100

Çekirdek aile; yalnızca eşlerden, eşler ve çocuklarından veya tek ebeveyn ve en az bir çocuktan

oluşan aile tipidir. Çekirdek aile tipinde eşler ile onlara bağımlı olan çocuklar bulunmaktadır.

Geniş aile; en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan aile tipidir. Geniş ailede tek bir

hanede birden çok kuşağın bir arada yaşaması söz konusudur. Araştırma sahasında aile

büyükleri olan dedeler ve nineler, evli olan çocuklarda çekirdek aile kavramı içinde kabul

edilmektedir. Araştırma sahasının aile yapısı, aile büyüklerini de içine alan, birinci dereceden

yakınlardan oluşmaktadır. Geniş aile kavramı ise ikinci dereceden yakınlarında yer aldığı aile

yapısı olarak kabul edilmektedir. Bir başka ifadeyle literatürdeki çekirdek aile kavramı ile

180


kırsaldaki çekirdek aile kavramı aynı şekilde değildir. Çizelge 108’de görüşme yapılan

çiftçilerin aile tipleri ile ilgili bilgiler verilmiştir. Çiftçilerin %89,8’i çekirdek aile tipine,

%10,2’si ise geniş aile tipine sahiptir.

Çizelge 108. Aile tipi bilgileri

Aile Tipi Frekans %

Çekirdek 388 89,8

Geniş 44 10,2

Toplam 432 100

Aynı evde ya da yaşama mekânında oturan, gerek maddi gerekse manevi değerleri paylaşan

insan grubu hane halkını oluşturmaktadır. Çizelge 109’da çiftçilerin hane halkı sayılarına ilişkin

bilgiler verilmiştir. Hane halkı sayısı 7-9 kişi aralığında olan çiftçilerin oranı %57,4’dür. En

düşük hane halkı sayısı 2 kişi en fazla hane halkı sayısı ise 20 kişi den oluşmaktadır. Araştırma

sahasında ortalama hane halkı sayısı ise 8,64 kişidir.

Çizelge 109. Hane halkı bilgileri

Hane halkı Frekans %

<= 2 2 0,5

3 - 6 43 10,0

7 - 9 248 57,4

10 - 13 100 23,1

14 - 16 33 7,6

17+ 6 1,4

Toplam 432 100,0

Minimum 2

Maksimum 20

Ortalama 8,64

Çizelge 1110’da görüşme yapılan çiftçilerin sulama alanı ve ilçe bazında hane halkı bilgileri

verilmiştir. İlçe başında hane halkı ortalamalarına bakıldığında en düşük hane halkı ortalaması

6,59 kişi ile Hilvan ilçesinde olup en yüksek hane halkı ortalaması ise 9,34 ile Akçakale

ilçesindedir. Sulama alanları bazında bakıldığında Harran sulama alanında çiftçilerin hane halkı

ortalaması 9,19 iken Yaylak sulama alanında çiftçilerin hane halkı ortalaması 7,26’dır.

Çizelge 110. Sulama alanı ve ilçe bazında hane halkı bilgileri

Sulama

Alanı

Harran

Yaylak

İlçe

İlçe

Ort.

İlçe

Min.

İlçe

Max.

Akçakale 9,34 4 20

Eyyübiye 8,88 3 16

Harran 9,30 3 18

Haliliye 9,00 2 17

Bozova 7,34 4 14

Karaköprü 7,61 5 12

Hilvan 6,59 2 9

Sulama

Alanı Ort.

Sulama

Alanı Min.

Sulama Alanı

Max.

9,19 2 20

7,26 2 14

Çizelge 111’de görüşme yapılan çiftçilerin sahip oldukları çocuk sayılarına ilişkin bilgiler

verilmiştir. Çiftçilerin %76,5’i 3-9 aralığında çocuk sahibidir. Araştırma sahasında evli olan

çiftçilerin tamamının en az 1 çocuğu bulunmaktadır. Araştırma sahasında ortalama çocuk sayısı

ise 6,46’dır. Sulama alanları dikkate alınarak ortalama çocuk sayısı hesaplandığında Harran’da

ortalama çocuk sayısı 6,91 olup, Yaylak’ta ise 5,37’dir.

181


Çizelge 111. Çocuk sayısı bilgileri

Çocuk Sayısı Frekans %

<= 2 14 3,3

3 - 9 329 76,5

10 - 15 87 20,2

Toplam 430 100,0

Minimum 1

Maksimum 15

Ortalama 6,46

Harran Ortalama 6,91

Yaylak Ortalama 5,37

Çizelge 1112’de görüşme yapılan çiftçilerin eğitim düzeylerine ait bilgiler verilmiştir.

Çiftçilerin %46,3’ü ilkokul mezunudur. Araştırma sahasında okuma yazma bilmeyenlerin oranı

%4,6 olup üniversite mezunu olanların oranı ise %3,9’dur.

Çizelge 112. Eğitim düzeyi bilgileri

9.1.2. Ekonomik Özellikler

Eğitim Düzeyi Frekans %

Okuryazar değil 20 4,6

Okuryazar 67 15,5

İlkokul mezunu 200 46,3

Ortaokul mezunu 64 14,8

Lise mezunu 64 14,8

Üniversite 17 3,9

Toplam 432 100,0

Yoksulluk ölçümü, genellikle konunun sosyal, siyasal ve diğer yönleri ihmal edilerek,

ekonomik yöne verilen aşırı bir önemle irdelenmektedir. TÜİK verilerine göre hangi ölçüt

seçilirse seçilsin yoksulluk kırsal kesimde daha yüksek olup, kentlere göre daha yavaş düşüş

göstermektedir. Kırsal kesim dünyanın gıda gereksinimlerini karşılayan kesimdir. Türkiye gibi

tarımsal üretim potansiyeli yüksek bir ülkede, sosyal dayanışma ve kaynaşmanın yüksek olduğu

kırsal alanlarda, kırsal kesimin yoksulluk açısından dezavantajlı konumda olması çelişkili bir

durum yaratmaktadır (Alemdar, Demirdöğen ve Ören, 2012). Yoksulluğun derecesi kadar,

yoksulluğun nerelerde yoğunlaştığı da önemli noktalardan biridir. Dünya genelinde birçok az

gelişmiş ülkede yoksulluğun kırsal alanlarda eksik istihdam içinde topraksız köylüler, tarım

işçileri ve küçük toprak sahibi köylüler arasında yaygın olduğu görülmektedir (Öztürk, 2008).

Çizelge 113’de görüşme yapılan çiftçilerin aile iş gücü bilgileri verilmiştir. Hanede iş gücü

tarım ve tarım dışı iş gücü olarak ayrı ayrı alınmıştır. Tarımsal faaliyetlerde çalışan ortalama iş

gücü 2,71 kişi olup, tarım dışı faaliyetlerde çalışan ortalama iş gücü ise 0,27 kişidir. Hanelerde

ortalama iş gücü ise 3,04 kişidir. Aile iş gücü ortalamalarına sulama alanları açısından

bakıldığında Harran sulama alanında ortalama iş gücü 3,29 olup, ortalaması 2,41 kişi olan

Yaylak sulama alanına göre daha yüksektir.

182


Çizelge 113. Aile iş gücü bilgileri

Sulama Alanı Aile iş gücü Ortalama

Harran

Yaylak

Toplam

Tarımsal faaliyetlerde çalışan 2,96

Tarım dışı faaliyetlerde çalışan 0,26

Toplam aile iş gücü 3,29

Tarımsal faaliyetlerde çalışan 2,08

Tarım dışı faaliyetlerde çalışan 0,30

Toplam aile iş gücü 2,41

Tarımsal faaliyetlerde çalışan 2,71

Tarım dışı faaliyetlerde çalışan 0,27

Toplam aile iş gücü 3,04

Görüşme yapılan çiftçilere hane gelirinin oluşmasında tarımsal faaliyetler dışında başka hangi

faaliyetlerin etkili olduğu sorusu yöneltilmiş olup, elde edilen bilgiler Çizelge 1114’da yer

almaktadır. Görüşme yapılan 432 çiftçinin %28’i (121 çiftçi) esas geliri oluşturan çiftçilik

faaliyetleri dışında faaliyetlerde de bulunduklarını bildirmişlerdir. Çiftçilik dışında hane

gelirine katkı sağlayan en önemli faaliyet çeşidi ise işçiliktir. Bu işçilik daha çok geçici, yani

gündelik ve mevsimlik olarak ortaya çıkmaktadır.

Çizelge 114. Hane gelirini oluşturan diğer faaliyetler

Faaliyet Çeşidi Frekans %

İşçilik 79 65,3

Esnaflık 13 10,7

Komisyonculuk 11 9,1

Memurluk 8 6,6

Emekli 10 8,3

Toplam 121 100,0

Görüşme yapılan çiftçiler çiftçilik deneyim süreleri sorulmuş olup Çizelge 115’deki bilgiler

alınmıştır. Ortalama çiftçilik deneyim süresi 31,84 yıldır. Harran’da 31,59 yıl ve Yaylak’ta ise

32,48 yıl ortalama çiftçilik deneyim süresi tespit edilmiştir.

Çizelge 115. Çiftçilik deneyim süresi

Sulama Alanı Ortalama

Harran 31,59

Yaylak 32,48

Toplam 31,84

Görüşme yapılan çiftçilere yıllık hane gelirleri sorulmuş olup Çizelge 116’daki bilgiler

alınmıştır. Hane geliri tarımsal ve tarım dışı gelir olmak üzere iki farklı düzeyde alınmıştır.

Çiftçilerin ortalama hane geliri 73 957,87 TL olup bu gelirin %84,79’u olan 62 715,28 TL’si

tarımsal gelirden oluşmaktadır. Sulama alanları bazında incelendiğinde Harran’da ortalama

hane geliri 72 931,82 TL iken, Yaylak’ta ise 76 506,45 TL’dir. Yaylak sulama alanında hem

ortalama tarımsal gelir ve hem de ortalama tarım dışı gelir Harran’a göre daha fazladır. Bunda

belirleyici olan ise ürün desenidir. Yaylak sulama alanında meyve ve sebze üretimi, Harran

ovası sulamalarına göre daha fazladır. Ancak üretim alan bazlı hesaplamalarda bu durum

değişebilecektir.

183


Çizelge 116. Hane geliri (TL)

Sulama Alanı Gelir (TL) Ortalama

Harran

Yaylak

Toplam

Tarımsal gelir 61 957,79

Tarım dışı gelir 10 974,03

Hane geliri 72 931,82

Tarımsal gelir 64 596,77

Tarım dışı gelir 11 909,68

Hane geliri 76 506,45

Tarımsal gelir 62 715,28

Tarım dışı gelir 11 242,59

Hane geliri 73 957,87

Görüşme yapılan çiftçilerin %94,9’unun (410 çiftçi) sosyal güvenlik kaydı bulunmaktadır.

Sosyal güvenlik kayıt bilgileri Çizelge 117’de verilmiştir. Genel sağlık sigortası kapsamında

sosyal güvenlik kaydı bulunanların oranı %61’dir.

Çizelge 117. Sosyal güvenlik kaydı

9.1.3. Örgütlenme Yapısı

Sosyal Güvelik Frekans %

Genel sağlık sigortası 250 61,0

SGK 156 38,0

Özel Sigorta 4 1,0

Bireysel emeklilik 0 0,0

Toplam 410 100,0

Görüşme yapılan çiftçilere çiftçi kayıt sistemine (ÇKS) kayıtlı olup olmadığı sorusu yöneltilmiş

olup, Çizelge 118’deki cevaplar alınmıştır. Çiftçilerin %98,4’ünün ÇKS kaydı bulunmaktadır.

ÇKS kaydı bulunmayan çiftçilerin oranı %1,6 olup, 7 kişidir. ÇKS kaydı bulunmayan çiftçilerin

6 tanesi Harran, 1 tanesi ise Yaylak sulama alanındadır. ÇKS kayıtları çiftçilerin tarımsal

desteklemelerden faydalanabilmesi için çiftçilerin bulundukları ile/ilçelerdeki Ziraat Odalarına

üyeliğin zorunlu olduğu bir sistemdir. Dolayısıyla burada ki yüksek oran bir çiftçi

örgütlenmesinden ziyade, kamusal desteklerden faydalanmak amacı taşımaktadır.

Çizelge 118. ÇKS kaydı

Kayıt Durumu Frekans %

Kayıt var 425 98,4

Kayıt yok 7 1,6

Toplam 432 100,0

Çizelge 119’da çiftçilerin birlik ya da örgüt üyeliği/ortaklığı bilgileri verilmiştir. Çiftçilerin

%93,5’i herhangi bir birliğe veya örgüte üye ya da ortaktır. Herhangi bir birliğe veya örgüte

üye ya da ortak olmayan çiftçilerine oranı %6,5’dir. Sulama alanı bazında incelendiğinde

Harran sulama alanında bulunan çiftçilerin %91,9’unun üye ya da ortaklığı bulunurken Yaylak

sulama alanında bu oran %97,6’ya yükselmektedir. Harran sulama alanında herhangi bir birlik

veya örgüte üyelik ya da ortaklığı bulunmayanların oranı %8,1 olup, Yaylak sulama alanında

ise bu oran %2,4’e düşmektedir.

184


Çizelge 119. Birlik ya da örgüt üyeliği/ortaklığı

Sulama Alanı

Üye/Ortak Üye/Ortak Değil Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

Harran 283 91,9 25 8,1 308 100,0

Yaylak 121 97,6 3 2,4 124 100,0

Toplam 404 93,5 28 6,5 432 100,0

Çizelge 120’de çiftçilerin üye ya da ortak oldukları birlik veya örgüt bilgileri verilmiştir. Ziraat

odası ve Sulama Birliklerine üyelik ya da ortaklık oranı %90’nın üzerindedir.

Çizelge 120. Faaliyet alanlarına göre birlik ya da örgüt üyeliği/ortaklığı

Birlik/Örgüt

Üye/Ortak Üye/Ortak Değil Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

Ziraat Odası 398 92,1 34 7,9 432 100,0

Tarım Kredi Kooperatifi 40 9,3 392 90,7 432 100,0

Üretici/Yetiştirici Kooperatifi 9 2,1 423 97,9 432 100,0

Pazarlama Kooperatifi 1 0,2 431 99,8 432 100,0

Üretici/Yetiştirici Birliği 2 0,5 430 99,5 432 100,0

Sulama Birliği 403 93,3 29 6,7 432 100,0

Çizelge 119 ile Çizelge 120 birlikte değerlendirildiğinde araştırma sahasında yer alan çiftçilerin

%90’ınından fazlasının bir örgütlü yapıya üye olduğu görülmektedir. Bu sonuca bağlı olarak

araştırma sahasında yer alan çiftçilerin örgütlenme konusunda oldukça başarılı oldukları

sonucunu çıkarmak doğru değildir. Çünkü bu üyeliklerden ÇKS tarımsal desteklemelerden,

Sulama Birliği üyeliği ise tarımsal sulamalardan faydalanmak için zorunludur. Bu anlamda

araştırma sahasında gerçek anlamda örgütlü yapıya üye olanların sayısı 52 olup, anket

katılımcılar içindeki oranı ise %12.04’dür.

Çiftçilere “tarım sektöründe çiftçilerin örgütlenmesi gerekli midir?” sorusu yöneltilmiş olup

Çizelge 121’deki cevaplar alınmıştır. Çiftçilerin %58,1’i çiftçilerin örgütlenmesi gerektiğini

belirtmiştir. Bu sonuç manidardır. Çünkü neredeyse çiftçilerin yarısına yakını, %41.9,

örgütlenmenin gerekliliğine inanmamaktadır.

Çizelge 121. Örgütlenme isteği

Örgütlenme İsteği Frekans %

Evet 251 58,1

Hayır 181 41,9

Toplam 432 100,0

Tarım sektöründe örgütlenmenin gerekli ve önemli olduğunu düşünen 251 çiftçiye “örgütlenme

neden gereklidir?” sorusu yöneltilmiş olup, Çizelge 122’deki cevaplar alınmıştır.

Çizelge 122. Örgütlenme neden önemlidir

Örgütlenme Neden Önemlidir Frekans %

İş birliği 112 44,6

Girdi temini 77 30,7

Pazarlama (satış) 28 11,2

Bilgi ve teknik destek 24 9,6

Alet makine temini 6 2,4

Sulama adaleti 4 1,6

Toplam 251 100,0

185


Çizelge 122 sonuçlarına örgütlenmenin gerekliliğine inanların yarısına yakını, %44.6, iş birliği

açısından gerekliliğine inanıyor. Çiftçilerin iş birliği içinde, etkili olarak örgütlenmesi, tarım

sektörünün kalkınmasında dolayısıyla kırsaldaki refah seviyesinin artmasında çok önemli bir

araçtır. Yine burada dikkat çeken bir başka sonuç ise çiftçilerin girdi temini açısından, %30.7

oranında, örgütlenmeye ihtiyaç duymasıdır. Tarımsal üretiminde gelirin şekillenmesi girdi

temini ile başlamaktadır. Burada hem girdinin kaliteli ve hem de ekonomik olabilmesi için

örgütlü yapıya ihtiyaç vardır. Burada ki en manidar sonuçta bilgi ve teknik destek seçeneğinde

%9.4 ile ortaya çıkmaktadır. Bu sonuç aslında çiftçinin üretimde bilgi açısından kendi kendime

yeterliyim demek şeklinde yorumlanabileceği gibi, tarımsal yayım faaliyetlerinin etkinliğine

inanmadığı ki bunda daha çok geçmiş dönemlerdeki kamusal yayım faaliyetlerinin etkinliğine

dayalı olduğu sonucunu da çıkarabilmek mümkündür.

Tarım sektöründe örgütlenmenin gerekli olmadığına inanan 181 çiftçiye “örgütlenme neden

gerekli değildir?” sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 123’deki cevaplar alınmıştır.

Çizelge 123. Örgütlenme neden gerekli değildir

Örgütlenme Neden Gerekli Değildir Frekans %

Ekonomik faydası olmadığını düşünüyorum 62 34,3

Yöneticiler iyi niyetli değil 47 26,0

Birliklere güvenmiyorum 37 20,4

Çiftçiler arasında birliktelik yok 24 13,3

Kendime yetiyorum ve ihtiyacım yok 11 6,1

Toplam 181 100,0

Çizelge 123 sonuçları anlamlıdır. Çiftçilerin %34,3’ü tarımda örgütlenmenin ekonomik faydası

olmadığını düşünmektedir. Türkiye'de çiftçiler mesleki ve ekonomik örgütlere sahiptir. Yıllara

bağlı olarak sayısal olarak da önemli gelişmeler göstermişlerdir. Hatta sayısal olarak yeterli

oldukları bile söylenebilirler. Ancak bunların yapı ve fonksiyonları incelendiğinde bu

örgütlerin, demokratik örgütlenme ve etkinlikleri açısından önemli sorunlara sahip oldukları

görülmektedir. Bu durum örgütlü yapıların siyasal bir güç olarak kullanılması, üyelerin aşiret

yapısı, üye kayırma, temsilde adalet, çıkar ilişkisi, etkin ve yetkin olmayan idareciler, mali

kaynak yetersizliği gibi birçok nedenden kaynaklanmaktadır. Mesela en büyük çiftçi kuruluşu

olan 1957 yılında çıkarılan ve ancak 1963 yılında uygulanmaya konulan "Ziraat Odaları ve

Türkiye Ziraat Odaları Birliği" kanunu Ziraat Odalarının faaliyetlerinin hukuki çerçevesini

oluşturmaktadır. 6964 sayılı yasanın bazı maddeleri önce 1971 yılında, en son ise 2004 yılında

çıkarılan 5184 sayılı kanun ile değiştirilmiştir. Ziraat Odaları, kanunda yazılı esaslar uyarınca

meslek hizmetleri görmek, çiftçilerin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini

kolaylaştırmak, çiftçilik mesleğinin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak,

meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim

kılmak, meslek disiplin ve ahlakını kollayıp gözetmek, çiftçilikle iştigal edenlerin mesleki hak

ve menfaatlerini korumak amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde

meslek kuruluşlarıdır. Ziraat Odalarının sayısal yeterlilikleri olmasına karşın, her il ve ilçede

kurulması zorunludur, çiftçilere hizmet edecek şekilde teknik olarak örgütlenememelerinin

önemli bir nedeni de mali kaynak yetersizliğidir.

Çizelge 124’de çiftçilerin örgütlenme eğitimi almaları ile ilgili bilgiler yer almaktadır.

Çiftçilerin %9’u örgütlenme ile ilgili eğitim aldıklarını beyan etmişlerdir. Çiftçiler örgütlenme

eğitimini Ziraat Odası, Üretici/Yetiştirici Birlikleri veya Tarım Orman Bakanlığı’na bağlı

kurumlardan aldıklarını beyan etmişlerdir.

186


Çizelge 124. Örgütlenme eğitimi alma durumu

Örgütlenme Eğitimi Frekans %

Eğitim almadım 393 91,0

Eğitim aldım 39 9,0

Toplam 181 100,0

Çizelge 125’de çiftçilerin tarımsal faaliyetleri süresince başvurdukları bilgi kaynakları

verilmiştir. Tarımsal faaliyetlerde bulunan çiftçilerin bilgi, teknik ve yöntemler konusundaki

ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli düzeyde karşılanmasının üretimde verimliliğin arttırılması

ile tarımın gelişmesi açısından önemi büyüktür (Aydogdu, 2017; Aydoğdu ve Altun, 2019).

Günümüz koşullarında, nerdeyse hiçbir tarımsal faaliyet, yayım ve danışmanlık hizmetleri

olmadan, beklenen faydaları yeteri kadar sağlayamamaktadır (Aydoğdu ve Altun, 2019).

Ülkemizde tarımsal yayım çalışmaları açısından hem çiftçi ve hem de yayımcı açısından

beklenen faydalar yeterince sağlanamamıştır (Aydoğdu ve Altun, 2019). Aydın ilinde, kamu

tarımsal yayım hizmetleri veren kişilerin performans değerlendirmesi çalışmasının sonucuna

göre, yayımcıların yaklaşık %30’nun kötü ve normalin altında ve %41’nin ise normal düzeyde

performansa sahip olduğu tespit edilmiştir (Tunalıoğlu ve Çınar, 2013). Önceleri sadece kamu

tarafında verilen yayım ve danışmanlık hizmetleri, şimdi sivil toplum örgütleri, ziraat odaları,

tarımsal danışmanlık şirketleri ve serbest tarım danışmanlarınca da verilebilmektedir.

1940’lardan günümüze kadar, kamu tarafından ücretsiz olarak verilen tarımsal yayım ve

danışmanlık faaliyetlerinden beklenen faydaların yeterince sağlandığı söylenemez. Çoğulcu

tarımsal yayım sistemi, çiftçilere yayım hizmetlerinin tek bir kuruluş yerine, birden fazla

kuruluş tarafından sunulması esasına dayanmaktadır (Çukur ve Karaturhan, 2011). Birçok

ülkede, ekonomik, sosyal ve politik gelişmeler nedeniyle, tarımsal yayım sistemlerinde

kamunun etkisinin azalmasıyla, çoğulcu ve maliyet paylaşımlı yapılar oluşturulmuştur (Boyacı

ve Yıldız, 2014). Hizmet sunumunun çeşitlenmesi ve genişlemesi, iktisadın egemen olan arz ve

talep kavramı ile açıklanabilmektedir (Aydoğdu ve Altun, 2019). Çiftçilerin %63,2’si bilgi

kaynağı olarak ilaç, gübre ve tohum bayilerine başvurmaktadır. 2017 yılında Şanlıurfa’da mısır

eken çiftçilerin bilgi kaynakları üzerine yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan çiftçilerin

%61’i ilaç/gübre/tohum bayileri gibi pazarlama firmalarından teknik destek aldıkları

belirlenmiştir (Aydoğdu ve Altun, 2019).

Çizelge 125. Çiftçilerin bilgi kaynağı

Bilgi Kaynağı Frekans %

İlaç/gübre/tohum bayileri 273 63,2

Tarım il/ilçe müdürlüğü 112 25,9

Akraba komşu 19 4,4

Özel danışman 17 3,9

İhtiyacım yok 7 1,6

Üretici örgütleri 2 0,5

Ziraat odası 2 0,5

Toplam 251 100,0

Çizelge 125 sonuçları oldukça anlamlı ve genel literatür ile de oldukça uyumludur. En çok

tercih edilen bilgi kaynağı ilaç/gübre/tohum bayileridir. Özel sektör, tohum, ilaç ya da gübre

vb. firmalar yoluyla tarımsal piyasaya mal sunumları yapmaktadırlar. Serbest piyasa

koşullarında, işletmelerin en basit şekliyle, temel amacı kar elde edebilmektedir. Bu bilgi destek

kaynağı tartışmaya açık bir durumdur. Çünkü firmaların kendi ürünlerini pazarlamak için,

çiftçinin gerçek ihtiyacının dışında ya da bire bir ihtiyaçları karşılamayan mal ve hizmet

pazarlaması yapabilmesi de mümkündür (Aydoğdu ve Altun, 2019). Bundan dolayı kamu

187


denetimi ve düzenlemelerinin önemi büyüktür. Diğer taraftan kamu tarım teşkilatının bilgi

kaynağı olarak görülme oranı ise %25.9 olup, bu oranda oldukça manidardır. Bir başka ifade

ile çiftçiler tarafından olması gerektiği kadar tercih edilmemektedir. Buradan çıkarılması

gereken sonuç kamusal tarımsal yayım faaliyetlerin etkinliği, erişilebilirliği ve verdiği güven

olmalıdır.

9.1.4. Tarımsal İşletme Özellikleri

Çiftçilerin tamamı bitkisel üretim yapmaktadır. Bitkisel üretim biçimleri tarla ve bahçe olarak

ayrı ayrı alınmıştır. Çiftçiler işlemiş oldukları arazi de tarla ve bahçe bitkilerini birlikte ya da

münavebe sistemine göre yapabilmektedirler. Çiftçilerin hem sulu da ve hem de kuru da

arazileri olabilmektedir. Bu durum sadece sulama imkânı, su miktarı, sulama sahası içinde olup

olmadığı ile ilgili olmayıp, aynı zamanda arazinin topografyası ve yapısı ile de ilgilidir. Çizelge

126’da çiftçilerin bitkisel üretim yaptıkları ortalama alan bilgileri verilmiştir. Çiftçilerin 424

tanesi ortalama 118,08 dekar alanda tarla tarımını sulama imkânlarını kullanarak yapmaktadır.

Ayrıca kuru alanda tarla tarımı yapan çiftçi sayısı 100 kişi olup bu çiftçilerin ortalama

kullandıkları alan ise 59,84 dekardır. Araştırma sahasında örtü altı tarımı yapılan alan tespit

edilmemiştir.

Çizelge 126. Çiftçilerin bitkisel üretim alanları (da)

Bitkisel Üretim Çeşidi Frekans

Ortalama Alan

(da)

Tarla (sulanan) 424 118,08

Tarla (kuru) 100 59,48

Meyve 69 62,35

Sebze 3 33,67

Çizelge 127’de sulama alanı bazında çiftçilerin bitkisel üretim yaptıkları ortalama alanlar dekar

olarak verilmiştir. Bitkisel üretimde kullanılan ortalama alanlar açısından Yaylak sulama

alanında kullanılan ortalama alanlar Harran sulama alanında kullanılan ortalama alanlara göre

daha fazladır.

Çizelge 127. Çiftçilerin sulama alanı bazında bitkisel üretim alanları (da)

Sulama Alanı Bitkisel Üretim Çeşidi Frekans

Ortalama Alan

(da)

Harran

Tarla 306 129,45

Bahçe 7 55,29

Yaylak

Tarla 122 135,12

Bahçe 62 64,77

Çizelge 128’de çiftçilerin hayvancılık faaliyetlerini yürütüp yürütmediği bilgisi verilmiştir.

Çiftçilerin %67,4’ü tarımsal faaliyetleri içerisinde hayvancılık faaliyetlerini yürüttüklerini

belirtmiştir. Hayvancılık faaliyeti yürütmeyen çiftçilerin oranı %32,6’dır.

Çizelge 128. Çiftçilerin hayvancılık faaliyet varlığı

Hayvancılık Faaliyeti Frekans %

Var 291 67,4

Yok 141 32,6

Toplam 432 100,0

188


Çizelge 129’da çiftçilerin sulama alanı bazında yürütmüş oldukları hayvancılık faaliyetleri

çeşitleri ve sahip oldukları hayvan varlığı ortalamaları verilmiştir. Çiftçilerin hayvancılık

faaliyetleri büyükbaş, küçükbaş, kanatlı ve arıcılık olmak üzere dört başlık altında toplanmıştır.

Görüşme yapılan çiftçilerden 242 tanesinin büyükbaş hayvan varlığı bulunmakta olup sahip

olunan ortalama büyükbaş hayvan sayısı 3,30 adettir. Çiftçilerin 73 tanesinde ise ortalama 32,59

adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır. Sulama alanı bazında ortalamalar incelendiğinde

hem büyükbaş hem de küçükbaş bazında Harran sulama alanına ait ortalamalar Yaylak sulama

alanına ait ortalamalardan daha yüksektir. Ancak ortalama kovan sayısı ve ortalama kanatlı

hayvan sayısı bakımından Yaylak sulama alanının ortalaması Harran sulama alanından daha

yüksektir. Bu sonuçlar araştırma öncesi beklentiler ile tutarlıdır. Mesela, arıcılık faaliyetleri

daha çok ağaçlık ve meyvelik alanlarda yapılan bir faaliyettir.

Çizelge 129. Çiftçilerin hayvancılık faaliyet varlığı

Sulama Alanı Hayvancılık Faaliyet Türü Frekans Ortalama

Büyükbaş sayısı 182 3,74

Harran

Küçükbaş sayısı 61 37,67

Kovan sayısı 3 15,33

Kanatlı hayvan sayısı - -

Büyükbaş sayısı 60 1,97

Yaylak

Küçükbaş sayısı 12 6,75

Kovan sayısı 5 22,60

Kanatlı hayvan sayısı 1 30

Büyükbaş sayısı 242 3,30

Toplam

Küçükbaş sayısı 73 32,59

Kovan sayısı 1 30,0

Kanatlı hayvan sayısı 8 19,88

Çizelge 130’de çiftçilerin hayvancılık faaliyetlerini neden yaptıklarına dair bilgiler verilmiştir.

Hayvancılık faaliyeti yürüten çiftçilerin %89’u hane halkı tüketimlerini karşılayabilmek

amacıyla hayvancılık yaptıklarını belirtmişlerdir. Bir başka ifade ile araştırma sahasında

hayvancılık faaliyetleri büyük bir çoğunlukla hane halkının gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla

yapılmaktadır. Ticari hayvancılık yapanların oranı %11 olarak belirlenmiştir.

Çizelge 130. Çiftçilerin hayvancılık faaliyet nedenleri

Hayvancılık Faaliyet Nedeni Frekans %

Hane tüketimi 259 89,0

Besi 18 6,2

Süt 14 4,8

Toplam 291 100,0

Çizelge 131’de çiftçilerin kredi kullanma bilgileri verilmiştir. Tarımsal üretimin büyük ölçüde

doğa koşullarına bağlı olarak yapılması, çoğunlukla küçük ölçekli işletmeler ve üretimin

mevsimsel olması, gelir seviyesinin düşük ve tasarruf imkânlarının kısıtlı olması gibi nedenlerle

finansman ihtiyacı sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan geçimlik tarımdan pazar

ekonomisine geçiş nedeniyle de tarımsal mekanizasyonun yaygınlaşması ve üretimde yoğun

girdi kullanımı finansman ihtiyacını daha da arttırmaktadır (Aydoğdu, 2020). Bu araştırmada

çiftçilerin %68,3’ü kredi kullanmadıklarını belirtmiştir. Çiftçilerin %31,7’si ise kredi

kullandıkları yönünde beyan vermişlerdir.

189


Çizelge 131. Çiftçilerin kredi kullanım bilgileri

Kredi Kullanım Bilgileri Frekans %

Hayır 295 68,3

Evet 137 31,7

Toplam 432 100,0

Çiftçilerin öz finansman yapısı ve mali güçleri, tarımsal üretimde verimliliklerini ve dolayısıyla

gelirlerini doğrudan etkilemektedir. Tarımsal işletmelerin ve çiftçilerin sermaye yapıları ve

büyüklükleri farklılıklar göstermektedir. İşletme büyüklüğünün yanı sıra, işletme türüne göre

de, bitkisel ve hayvansal üretim de sermaye bileşimi ve ihtiyacı farklılık arz etmektedir. Diğer

taraftan ürün deseni de finansman ihtiyacında belirleyici olabilmektedir (Çevik ve ark., 2015).

Şanlıurfa’da 2017 yılında tarımsal kredi kullanımı konusunda yapılan araştırmada ankete

katılan çiftçilerin %46.7’si tarımsal kredi kullanmaz iken, %22.4’ü düzenli olarak ve %39.9’u

ise zaman zaman kredi kullandıkları tespit edilmiştir (Aydoğdu, 2020). Kredi kullanan çiftçilere

krediyi hangi amaçla kullandıkları sorusu yöneltilmiştir. Çiftçiler krediyi en çok “makine, alet

ve donanım alımı” ile “gübre ve ilaç kullanımı” amacıyla kullandıklarını belirtmişlerdir.

Kredi kullanmayan çiftçilere neden kredi kullanmadıkları sorusu yöneltilmiş olup Çizelge

132’deki cevaplar alınmıştır.

Çizelge 132. Çiftçilerin kredi kullanmama nedenleri

Kredi Kullanmama Nedenleri Frekans %

Günah 126 42,6

Faizi yüksek 104 35,3

İşlemler fazla 35 11,9

İhtiyacım yok 30 10,2

Toplam 295 100,0

Çizelge 132 sonuçlarına göre, kredi kullanmayan 295 çiftçinin %42,6’sı krediyi inançları

gereği, faiz ile aldıkları için, günah olarak gördüklerinden kullanmadıklarını beyan etmişlerdir.

Bu sonuç araştırma sahasının sosyal yapısı dikkate alındığında beklentiler ile tutarlıdır.

Çiftçilerin %35,3’ü ise kredi kullanım maliyetinden ve yüksek olan faiz oranları dolayısıyla

kredi kullanmadıklarını belirtmişlerdir. Bu oran manidardır. Tarım ürünlerinin arz ve talep

esnekliklerine bağlı olarak ortaya çıkan fiyat dalgalanmaları, çiftçilerin gelirlerine doğrudan

yansımaktadır. Beklenen geliri elde edemeyen çiftçiler faaliyetlerini sürdürebilmek için krediye

ihtiyaç duymaktadır (İnan, 2016). Çoğu ürünü yılda bir satılan, buna karşılık bütün bir yıl

masraf yapılan tarım sektöründe, sermayenin devir hızı yavaş ve tasarruf edilerek sermaye

oluşturmak zor olduğundan kullanılabilir sermaye miktarı çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bu

yetersizlik, üretimin artırılması için gerekli faaliyetlerin gerçekleştirilmesini, işletmelerin

rasyonelleştirilme olanaklarını ve dolayısıyla çiftçinin gelir düzeyinin yükseltilmesini geniş

ölçüde engellemektedir. Bu durumda öz sermayesi yetersiz olan çiftçilerin, üretim faaliyetlerini

zamanında ve eksiksiz yerine getirebilmeleri, satın alma ve yatırımlarını aksamadan

yapabilmeleri için uygun şartlarla tarımsal kredi ile desteklenmeleri gerekmektedir (Yurdakul

ve ark., 1994; Çetin, 2014). Kar oranının düşük ve belli dönemde girdi kullanımının gerekli

olduğu dikkate alınırsa tarımsal kredinin faiz oranının düşük olması, zamanında ve yeterli

miktarda kolaylıkla kullanılması özelliklerinin bulunmasının üreticiler için büyük önemi vardır

(Özçelik ve ark., 2005). Çiftçilerin %10,2 oranındaki kısmı ise krediye ihtiyaçlarının olmadığını

ve bu nedenle kredi kullanmadıklarını belirtmiştir.

190


Çiftçilere tarımsal girdi temin yöntemleri sorusu yöneltilmiş olup girdi temin yönteminde en

çok kullandıkları yöntemlerin sırasıyla “kredi”, “kurum ve kuruluş dışında şahıslara

borçlanma” ve “hibe ve teşvikler” olduğu tespit edilmiştir.

Çiftçilerin sahip oldukları, kiralama yaptıkları ve ortaklık yoluyla kullandıkları arazi varlıkları

sulama alanlarına göre Çizelge 133’de verilmiştir. Çiftçilerin ortalama mülk arazi varlığı

119,39 dekar olup, ortalama kiralama yapılan arazi varlığı ise 127,57 dekardır. Çiftçiler

tarafından ortaklık yoluyla kullanılan ortalama arazi varlığı 98,75 dekar olup, bu çiftçilerin

tamamı Harran sulama alanındadır. Yaylak sulama alanında bulunan çiftçiler tarafından

ortaklık yoluyla kullanılan arazi varlığı bulunmamaktadır. Ancak yine Yaylak sulama alanında

mülk ve kiralama yöntemi ile kullanılan ortalama arazi varlığı Harran sulama alanına göre daha

yüksektir.

Çizelge 133. Çiftçilerin sulama alanı bazında bitkisel üretim alanları (da)

Sulama Alanı Mülkiyet Biçimi Frekans

Harran

Yaylak

Toplam

Ortalama Alan

(da)

Mülk 298 113,45

Kiralama 31 126,35

Ortaklık 4 98,75

Mülk 122 133,88

Kiralama 13 130,46

Ortaklık - -

Mülk 420 119,39

Kiralama 44 127,57

Ortaklık 4 98,75

Çizelge 133 sonuçlarına dayalı yapılan hesaplamalara göre araştırma sahasında yer alan ve

ankete katılan çiftçilerin işlemiş oldukları ortalama arazi büyüklüğünün 130.26 dekar olduğu

belirlenmiştir. Bu oran Harran Sulamalarında 123.77 dekar iken, Yaylak sulama alanı ve

civarında ise 146.36 dekar olarak hesaplanmıştır. Harran sulamalarında belirlenen en küçük

işlenen arazi miktarı 10 dekar iken, Yaylak sulamalarında ise 15 dekardır. Harran sulamalarında

tespit edilen en büyük işlenen arazi miktarı 1100 dekar iken, Yaylak sulamalarında ise 1200

dekar olarak ölçülmüştür.

Katılımcıların işlemiş oldukları (mülk, kira ve ortaklık) arazi miktarlarının araştırma sahasına

ait dağılımları Çizelge 134 ve 135 de yer almaktadır.

Çizelge 134. Araştırma sahasındaki anket katılımcılarının arazi dağılımları

Toplam İşlenen Arazi Frekans %

<=50 98 22,7

51-100 140 32,4

101-200 131 30,3

201-300 37 8,6

301-400 14 3,2

401-500 7 1,6

501 + 5 1,2

Toplam 432 100,0

191


Çizelge 135. Araştırma sahasında yer alan alt grupların arazi dağılımları

Toplam İşlenen

Arazi

Sulama Alanı

Harran Yaylak Toplam

Frekans % Frekans % Frekans %

<=50 68 69,4 30 30,6 98 100,0

51-100 117 83,6 23 16,4 140 100,0

101-200 80 61,1 51 38,9 131 100,0

201-300 23 62,2 14 37,8 37 100,0

301-400 11 78,6 3 21,4 14 100,0

401-500 7 100,0 0 0 7 100,0

501 + 2 40,0 3 60,0 5 100,0

Toplam 308 71,3 124 28,7 432 100,0

Bu veriler, Çizelge 133 sonuçları ile birlikte değerlendirilerek araştırma sahasının katılımcılar

tarafından beyan edilen dekara ortalama gelirleri hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamalara göre

araştırma sahasının ortalama tarımsal geliri 481.46 TL/dekar olarak tespit edilirken, bu oran

Harran sulamaları için 500.59 TL/dekar ve Yaylak sulama alanı için ise 441.36 TL/dekar olarak

ölçülmüştür. Örnekleme giren ve anket yapmayı kabul eden çiftçilerin toplam beyan edilen

arazi miktarı 56 150 dekar olup, toplam parça sayısı ise 1 294’dür. Buna göre çiftçilerin işlemiş

oldukları ortalama tarımsal arazi parça sayısı 2.99 olarak hesaplanmıştır. Harran sulamalarında

toplam tarımsal arazi parça sayısı 759 olup, katılımcı başına parça sayısı 2.46, Yaylak sulaması

ve civarında ise toplam parça sayısı 535 olup, çiftçi başına parça sayısı 4.31 olarak

hesaplanmıştır.

Çiftçilerin sahip oldukları makine ve ekipman bilgilerinin ortalama değerleri sulama alanlarına

göre Çizelge 136’da verilmiştir. Çiftçilerde toplam 1 059 adet makine ve ekipman (römork,

pulluk, holder, kültivatör, mibzer, pülverizatör, tapan, tanker gübreleme makinesi, kanal açma

makinesi vb.) bulunmakta olup bu makine ve ekipmanların beyan edilen toplam değeri 13 001

100,68 TL’dir. Bu makine ve ekipmanların ortalama değeri ise 12 276,77 TL’dir. Harran

sulama alanında toplamam 696 adet makine ve ekipman bulunmakta olup bu makine ve

ekipmanların toplam değeri 7 468 601,72 TL ve ortalama değeri ise 10 730,74 TL’dir. Yaylak

sulama alanında toplamam 363 adet makine ve ekipman bulunmakta olup bu makine ve

ekipmanların toplam değeri 5 532 498,96 TL ve ortalama değeri ise 15 241,04 TL’dir.

Çizelge 136. Çiftçilerin makine ve ekipman varlık değerleri

Sulama Alanı

Toplam Değer

(TL)

Frekans

Ortalama Değer

(TL)

Harran 7 468 601,72 696 10 730,74

Yaylak 5 532 498,96 363 15 241,04

Toplam 13 001 100,68 1 059 12 276,77

Çiftçilerin yaklaşık %68’inin (294 kişi) traktörü bulunmaktadır. Çiftçilerin sahip oldukları

traktörlere ilişkin bilgiler Çizelge 34’de verilmiştir. Çiftçiler tarafından en fazla kullanılan

traktör markası %43,5 oranıyla New Holland markasıdır.

192


Çizelge 137. Çiftçilerin sahip oldukları traktör markaları

Traktör Markası Frekans %

New Holland 128 43,5

Massey Ferguson 53 18,0

Fiat 41 13,9

John Deere 33 11,2

Erkunt 23 7,8

Case 7 2,4

Tümosan 2 0,7

Steyr 2 0,7

Hema 2 0,7

Ford 2 0,7

Same 1 0,3

Toplam 294 100,0

Çizelge 138’de çiftçilerin sahip oldukları traktörlerin ortalama değerleri sulama alanları

bazında verilmiştir. Araştırma sahasında kullanılan traktörlerin ortalama değeri 88 513, 61

TL’dir. Harran sulama alanında kullanılan traktörlerin ortalama değeri 89 352,33 TL iken

Yaylak sulama alanında 86 910,89 TL’dir.

Çizelge 138. Çiftçilerin traktör varlıklarının ortalama değerleri

Sulama Alanı

Frekans

Ortalama Değer

(TL)

Harran 193 89 352,33

Yaylak 101 86 910,89

Toplam 294 88 513,61

Çizelge 139’da çiftçilerin üretim yaptıkları ürünler ve bu ürünlere ait ortalama ekim alanları

dekar olarak verilmiştir. Ortalama ekim alanı olarak incelendiğinde 95,97 dekar alanda 304

çiftçi tarafından en fazla buğday üretimi yapılmaktadır. Buğdayı sırasıyla mısır ve pamuk takip

etmektedir. Öne çıkan ürünler bazında anket katılımcılarının toplam buğday ekim alanları 29

175 dekar, mısır ekim alanları 27 793 dekar, pamuk ekim alanları 15 008 dekar, Antep fıstığı

ekim alanları 4 789 dekar, şeker pancarı ekim alanları 2 839 dekardır.

Çizelge 139. Çiftçilerin ürün ekim alanlarının dağılımı

Ürün Adı

Frekans

193

Ortalama Alan

(da)

Buğday 304 95,97

Mısır 292 95,18

Pamuk 164 91,51

Antep fıstığı 98 48,87

Şeker pancarı 40 70,98

Biber 24 12,29

Arpa 22 52,05

Kırmızı Mercimek 6 51,0

Sebze 6 20,0

Zeytin 5 27,80

Yeşillik 3 74,33

Badem 3 75,0

Mısır Slajı 2 65,0

Yem bitkisi 2 21,0

Nar 1 40,0

Bağ 1 10,0

Karpuz 1 50,0


Çizelge 139 sonuçlarına göre araştırılan sahanın ürün deseni, tarla bitkileri %89.4, sebze %1

civarında ve meyve %9.6 olarak belirlenmiştir. Çizelge 36 da araştırma sahasının geçmiş

yıllarda baskın ürünü olan pamuk bitkisinin en fazla ekilen üçüncü ürün olduğu tespit edilmiştir.

Bunda etkili olan faktör, pamuğun her 3 yılda bir münavebeye dâhil olmaması halinde, çiftçinin

tarımsal desteklemelerden faydalanma imkânının ortadan kalkması ile ilgili bir sonuçtur. Bir

başka ifade ile pamuk bitkisinin ekim alanları her 3 yılda bir azalma gösterecektir. Münavebe

nedeniyle pamuk ekimi yapamayan çiftçi çoğunlukla birinci ürün olarak buğday ve ikinci ürün

olarak da mısır ekimi yapmıştır.

Çizelge 140’da sulama alanı bazında çiftçilerin sulama kaynakları ile ilgili bilgi verilmiştir.

Çiftçilerin %87,2’si sulama kaynağı olarak kanal sistemini kullanırken, %10’u sulama kaynağı

olarak kuyu kullanmaktadır. Her iki kaynağı kullananların oranı %2,8’dir. Harran sulama

alanında kanal kullanım oranı Yaylak sulama alanına göre daha fazla olup %89,7’dir. Aynı

kaynağın kullanım oranı Yaylak sulama alanında %81,5’dir. Kuyu kullanımı Haran

sulamalarında daha çok Akçakale ilçesinde içinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum hem pik

sulama dönemlerinde su yetmezliği ve hem de bu bölgelerde yer alan sulama birliklerinin

pompaj sulamaları yapmaları yapmalarından kaynaklanmaktadır. Yaylak sulama alanları ve

civarında ise daha çok su yetmezliğine dayalı olarak kuyu sulamaları yapılmaktadır.

Çizelge 140. Çiftçilerin sulama alanı bazında sulama kaynakları

Sulama Alanı Sulama Kaynağı Frekans %

Kanal 276 89,7

Harran

Kuyu 26 8,4

Her ikisi 6 1,9

Toplam 308 100,0

Kanal 101 81,5

Yaylak

Kuyu 17 13,7

Her ikisi 6 4,8

Toplam 124 100,0

Kanal 377 87,2

Toplam

Kuyu 43 10,0

Her ikisi 12 2,8

Toplam 432 100,0

Çizelge 141’de çiftçilerin iyi tarım uygulaması yapmalarına ilişkin bilgiler verilmiştir.

Çiftçilerden sadece 3 tanesi iyi tarım uygulaması yaptığını belirtmiş olup, bu çiftçilerin tamamı

Yaylak sulama alanında ve sebze tarımı üzerine, kısıtlı bir alanda, iyi tarım uygulamasını

yapmaktadırlar. Harran sulama alanında iyi tarım uygulaması yapan çiftçi bulunmamaktadır.

Çizelge 141. Çiftçilerin iyi tarım uygulaması yapma durumu

İyi Tarım Uygulaması Frekans %

Hayır yok 429 99,3

Evet var 3 0,7

Toplam 432 100,0

Çiftçilere organik tarım uygulaması yapıp yapmadıkları sorusu yöneltilmiştir. Araştırma

sahasında organik tarım uygulaması yapan çiftçi tespit edilmemiştir.

194


Çiftçilere 2018, 2019 ve 2020 yılları için ürün deseni bilgileri sorulmuş olup Çizelge 142’deki

bilgiler elde edilmiştir.

Çizelge 142. Çiftçilerin ürün deseni

Ürün

2018 2019 2020

Frekans % Frekans % Frekans %

Pamuk 271 65,9 266 61,6 91 21,1

Buğday 61 14,8 66 15,3 204 47,2

Fıstık 57 13,9 56 13,0 52 12,0

Mısır 8 1,9 10 2,3 39 9,0

Arpa 7 1,7 4 0,9 11 2,5

Zeytin 1 0,2 1 0,2 1 0,2

Ş.Pancarı 3 0,7 1 0,2 11 2,5

Badem 1 0,2 1 0,2 1 0,2

Sebze 1 0,2 3 0,7 4 0,9

Yeşillik 1 0,2 1 0,2 1 0,2

K.Mercimek - - 2 0,5 - -

Yem bitkisi - - 1 0,2 3 0,7

Toplam 411 100,0 412 100,0 418 100,0

Yıllar itibari ile bakıldığında pamuk eken çiftçilerin oranı 2018 yılında %65,9 ve 2019 yılında

%61,6 iken 2020 yılında bu oran %21,1 olmuştur. Buğday eken çiftçilerin oranı ise 2018 yılında

%14,8 ve 2019 yılında %15,3 iken bu oran 2020 yılında %47,2 seviyesine yükselmiştir.

Çiftçilere tarımsal üretimde planlama yapıp yapmadıklarına ilişkin soru yöneltilmiş olup

Çizelge 143’deki bilgiler elde edilmiştir. Çiftçilerin %57,4’ü tarımsal üretimde planlama

yaptıklarını belirtmişlerdir.

Çizelge 143. Çiftçilerin tarımsal üretimde planlama yapma durumu

Planlama Yapma Durumu Frekans %

Hayır yok 184 42,6

Evet var 248 57,4

Toplam 432 100,0

Araştırma sahasında yer alan çiftçiler üretim planlamasını ağırlıklı olarak kamusal tarımsal

desteklemelere ve bir önceki yılın ürün satış fiyatlarına göre yapmaktadırlar. Çizelge 144’de

tarımsal üretimde planlama yapan çiftçilerin planlamayı neye göre veya nasıl yaptıklarına

ilişkin bilgiler verilmiştir. Tarımsal üretimde planlama yapan 248 çiftçinin %58,5’i tarımsal

üretim kararını o yılki destekleme uygulamalarına göre aldığını belirtmiştir. Buradaki kendim

seçeneği, çiftçinin tecrübesine dayalı yani ürün getirisi, dolayısıyla ürün fiyatları ve verim

temelinde, karar alınmaktadır.

Çizelge 144. Çiftçilerin tarımsal üretimde planlama yapma biçimleri

Planlama Yapma Biçimleri Frekans %

O yılki desteklemeye göre 145 58,5

Kendim 96 38,7

Tarım danışmanı 6 2,4

Sözleşmeli tarım 1 0,4

Toplam 248 100,0

195


Çizelge 145’de çiftçilerin işletmelerinde uygulayacağı sulama yöntemini neye göre

belirlediklerine dair bilgiler verilmiştir. Çiftçilerin %80,1’i su kaynağına göre sulama

yöntemlerinde karar aldıklarını belirtmiştir. Bu beklenen bir sonuçtur.

Çizelge 145. Çiftçilerin sulama yöntemini belirleme biçimi

Belirleme Biçimi Frekans %

Su kaynağına 346 80,1

Komşu işletmelere 37 8,6

Ziraat müh./Danışman 31 7,2

Sulama birliği 10 2,3

Bitki çeşidine 4 0,9

Kendim 4 0,9

Toplam 248 100,0

Çizelge 144 ve 145 birlikte değerlendirildiğinde çiftçi kararlarında teknik destek alması

gereken, Ziraat Mühendisleri, Danışmanlar ve Sulama Birliklerinin oranlarının oldukça düşük

olduğu belirlenmiştir. Bu konuda tarımsal yayım faaliyetlerinin arttırılması gerekmektedir.

Çizelge 146’da sulama alanı bazında çiftçilerin sulama yöntemleri ile ilgili bilgiler verilmiştir.

Çiftçilerin %37,4’ü sulama yöntemi olarak salma sulama yöntemi kullanmaktadır. Sulama

alanları bazında incelendiğinde Harran sulama alanında en çok kullanılan sulama yöntemi

%51,4 oranı ile salma sulama yöntemi olurken Yaylak sulama alanında en çok kullanılan

sulama yöntemi %75,8 oranı ile yağmurlama sulama yöntemidir.

Çizelge 146. Çiftçilerin sulama alanı bazında kullandıkları sulama yöntemleri

Sulama Alanı Sulama Yöntemi Frekans %

Salma 158 51,4

Karık 123 39,9

Harran Damla 5 1,6

Yağmurlama 22 7,1

Toplam 308 100,0

Salma 4 3,2

Karık 9 7,3

Yaylak Damla 17 13,7

Yağmurlama 94 75,8

Toplam 124 100,0

Salma 162 37,4

Karık 132 30,6

Toplam Damla 22 5,1

Yağmurlama 116 26,9

Toplam 432 100,0

Çizelge 146 sonuçlarına araştırma sahasında cazibe sulaması oranı %68 ve basınçlı sulama

oranı ise %32 olarak tespit edilmiştir. Bu oranlar Türkiye geneli için ise %85 civarı cazibe

sulaması ve basınçlı sulama ise %15 civarında olup, bu açıdan araştırma sahası bir bütün olarak

Türkiye ortalamasına göre oldukça iyi durumdadır. Burada alt araştırma sahaları bazında

yapılan değerlendirmelere göre ise Harran Ovası sulamalarında cazibe sulaması oranı %91.3,

basınçlı sulama oranı ise %8.7’dir. Yaylak sulama alanı ve civarında ise cazibe sulaması oranı

%10.5 iken, basınçlı sulama oranı ise %89.5’dir.

Çizelge 147’de çiftçilerin sulama yöntemleri ile ilgili gelişmeleri takip etme durumları

verilmiştir. Çiftçilerin %43,8’i gelişmeleri hiç takip etmediğini belirtirken %17,8’i ise sürekli

olarak takip ettiklerini belirtmişlerdir. Bu sonuç manidardır. Özellikle iklim değişikliği ve

kuraklıkların giderek daha sık yaşanmaya başladığı bu dönemlerde, sulamalardan beklenen

196


verimliliğin sağlanabilmesi ve suyun etkin kullanımı için bu konularda tarımsal yayım

faaliyetlerinin arttırılması gerekmektedir.

Çizelge 147. Çiftçilerin sulama yöntemleri ile ilgili gelişmeleri takip etme durumları

Takip Etme Durumu Frekans %

Hiç takip etmem 189 43,8

Nadiren takip ederim 166 38,4

Hep takip ederim 77 17,8

Toplam 432 100,0

Çizelge 148’de çiftçilerin basınçlı sulama sistemlerine yönelik kredi ve hibe programları

hakkında bilgi sahibi olma durumları verilmiştir. Çiftçilerin %70,4’ü kredi ve hibe

programlarından haberdar olmadıklarını belirtmiştir.

Çizelge 148. Çiftçilerin basınçlı sulama sistemlerine yönelik kredi ve hibe bilgi düzeyi

Bilgi Düzeyi Frekans %

Bilgim yok 304 70,4

Bilgim var 128 29,6

Toplam 432 100,0

Çizelge 149’da çiftçilerin basınçlı sulama sistemlerini nasıl yaptıklarına dair bilgiler verilmiştir.

Çiftçilerin %51,6’sı basınçlı sulama sistemlerini kendi imkânları ile yaptıklarını belirtmiştir.

Basınçlı sulama sistemini yapmayan çiftçilerin oranı ise %45,6’dır. Çiftçilerin %2,8’i basınçlı

sulama sistemini projelendirmektedir.

Çizelge 149. Çiftçilerin basınçlı sulama sistemlerini yapma biçimleri

Yapma Biçimi Frekans %

Kendi imkânlarımla 223 51,6

Yapmıyorum 197 45,6

Projelendirerek 12 2,8

Toplam 432 100,0

Çizelge 148 ve 149 sonuçları birlikte değerlendirilmiş olup, sonuçları anlamlıdır. Kamu

tarafından sulamanın etkinliğinin arttırılması için basınçlı, damla ve modern sulama

sistemlerine hibe ve destekler verilmektedir. Desteklemelerden gerçek ve tüzel kişiler

yararlanabilmektedir. Tarımsal sulamalar ile ilgili destekler her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı

tarafından yayınlanan uygulama rehberinde belirtilmektedir. Son dönemlerin en şiddetli

kuraklığının yaşandığı 2021 yılında bu destek miktarı daha da arttırılmış olup, geçmiş döneme

göre 2.4 kat daha fazladır. Hibe destek oranı %50 olup, azami proje destekleme miktarı bir

milyondur. Bunun da %50’si kamu tarafından karşılanmaktadır.

Çiftçilere sulamada kullandıkları enerji kaynağı sorulmuştur. Çiftçilerin tamamı enerji kaynağı

olarak elektrik hattını kullandıklarını belirtmişlerdir. Tarımsal sulamalarda elektrik bedelleri

yılda bir kez ve çoğunlukla da destekleme döneminde ödenmek üzere faturalandırılmaktadır.

Rayiç bedel üzerinden yapılan faturalandırmalar da elektrik dağıtımını yapan idare ile sözleşme

yapılması halinde, faturaların bir kısmına kamusal hibe ödeme kapsamında indirimler

uygulanmaktadır. 2020 yılı sübvanse oranı %45’dir. Araştırma sahasında akaryakıt ve güneş

paneli yöntemlerini kullanarak sulama enerjisi elde edilen çiftçi bulunmamaktadır. Yer altı

sulamalarında güneş enerjisi kullanımının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Bu tür konularda

hâlihazırda kamusal teşvikler ve hibeler mevcut olup, bu konulara tarım yayım faaliyetleri

içinde yer verilmelidir.

197


Çizelge 150’de çiftçilerin su sayacı kullanma durumları ile ilgili bilgi verilmiştir. Çiftçilere

yıllık ortalama su tüketim miktarları sorulmuş olup 432 çiftçiden sadece 2 çiftçiden cevap

alınabilmiştir. Çiftçilerin bir tanesi 50 ton diğeri ise 20 ton su kullandıklarını belirtmişlerdir.

Sulamanın performansının arttırılması ve kaynakların sürdürülebilir kullanımının

sağlanabilmesi için hacimsel esaslı su kullanımının yaygınlaştırılması lazımdır.

Çizelge 150. Çiftçilerin su sayacı kullanma durumları

9.1.5. Çiftçilik Faaliyetleri

Su Sayacı Kullanma Frekans %

Hayır kullanmıyorum 424 98,1

Evet kullanıyorum 8 1,9

Toplam 432 100,0

Tutum ve algıların ölçülmesinde yaygın olarak Likert ölçeği kullanılmaktadır. 1930’ların

başlarında ABD’de Rensis Likert tarafından geliştirilen bir ölçek olup, ikili, beşli, yedili,

dokuzlu ve on birli kullanımları mevcuttur. Ölçek aralıkları genellikle anket uygulanacak olan

örneklemin eğitim seviyesine bağlı olarak seçilmektedir. Bu araştırma da üçlü likert ölçeği

kullanılmıştır. Likert ölçeğinde temel yaklaşım kişilere araştırılan konuyla ilgili yargıların

verilmesi ve bu yargılar üzerinde yoğunlaşmanın bulunması esas alınmıştır. Likert ölçeklerinin

istenen sonucu tam olarak verebilmesi için yargıları kapsayan cümlelerin bazı temel özellikleri

taşıması gerekir. Yargı cümleleri tek anlamlı ve kesin sonuçlu olması gerekir. Cümleler

ihtimalli sonuçlar ortaya koymamalı, katılımcıda şüphe yaratmamalı, açık ve anlaşılır olmalıdır.

Bu ölçek kullanılırken yargı cümleleri kişilere bir düzen içerisinde verilir ve kişinin her bir

yargı cümlesi karşısında kendisine uygun görünen seçeneği işaretleyerek katılma derecesini

göstermesi istenir (Aydoğdu, 2012).

Çiftçilerin faaliyetleri ile ilgili memnuniyet düzeylerini ölçmek amacıyla 7 adet Likert üç

ölçekli ifade sorulmuş olup her ifadeye kendi durumlarını belirtecek şekilde 1’den 3’e kadar

puan vermeleri istenmiştir. İfadelerde kullanılan puanlar 1-Hayır, 2-Kısmen ve 3-Evet

cevaplarına karşılık gelmektedir. Her ifadeye ilişkin veriler aşağıdaki çizelgelerde verilmiştir.

Çizelge 151 sonuçlarına göre kamusal tarımsal destekleme sisteminden ve destekleme

miktarlarından çiftçilerin yeteri kadar memnun olduğu söylenemez. Memnun olanların oranı

%27.5 iken, memnun olmayanların oranı %38’dir. Kısmen memnun olanlar Evet-Hayır

gruplarına eşit olarak dağıtıldıklarında memnun olmayanların oranı %55.25 olurken, memnun

olanların oranı ise %44.75 olabilmektedir. Hayır cevabı verenler çoğunlukla kuru tarım

koşullarında ve küçük arazi miktarına sahip olan çiftçilerde ortaya çıkmaktadır. Evet cevabı

veren katılımcılar ise çoğunlukla Harran sulamalarında yer alan, nispeten daha fazla arazisi olan

ve ağırlıklı olarak pamuk ekimi yapan çiftçilerdir.

Çizelge 151. Ürün destek sisteminden ve miktarlarından memnunum

Cevaplar Frekans %

Hayır 164 38,0

Kısmen 149 34,5

Evet 119 27,5

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,90

Çizelge 152 sonuçlarına göre tarımsal üretim sürecinde maddi sıkıntısı çekmeyenlerin oranı

%20.8 iken, maddi sıkıntı çekenlerin oranı ise %41.9’dur. Kısmen sıkıntı çekenler Evet-Hayır

198


gruplarına eşit olarak dağıtıldıkları zaman, maddi sıkıntı çekenlerin oranı %60.55 olur iken,

sorun yaşamayanların oranı ise %39.45 olmaktadır. Burada da Çizelge 48’in tam tersi bir durum

ortaya çıkmaktadır. Evet cevabı verenler çoğunlukla kuru tarım koşullarında ve küçük arazi

miktarına sahip olan çiftçilerde ortaya çıkmaktadır. Hayır cevabı veren katılımcılar ise

çoğunlukla Harran sulamalarında yer alan, daha fazla arazisi olan ve ağırlıklı olarak pamuk

ekimi yapan çiftçilerdir.

Çizelge 152. Üretim sürecinde maddi anlamda sıkıntı yaşamıyorum

Cevaplar Frekans %

Hayır 90 20,8

Kısmen 161 37,3

Evet 181 41,9

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,21

Çizelge 153 sonuçlarına göre çiftçiler ihtiyaç duyduklarında finansman ve krediye

ulaşabilmektedirler. Bu soruya evet diyenlerin oranı %48.4, hayır diyenlerin oranı %25.9 ve

kısmen diyenlerin oranı ise %25.7’dir. Kısmenler Evet-Hayır gruplarına eşit şekilde

dağıtıldıklarında evetlerin oranı %61.25 olurken, hayır diyenlerin oranı ise %38.75 olmaktadır.

Çizelge 153. İhtiyaç duyduğumda finansmana/krediye rahat ulaşabiliyorum

Cevaplar Frekans %

Hayır 112 25,9

Kısmen 111 25,7

Evet 209 48,4

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,22

Çizelge 154 sonuçlarına anket katılımcıları ürün satış fiyatlarından memnun değildirler.

Memnun olanların oranı %15.7, kısmen memnun olanların oranı %29.9 ve memnun

olmayanların oranı ise %54.4’dür. Kısmenler eşit oranda dağıtıldıklarında ise memnun

olanların oranı %30.65 olur iken, memnun olmayanların oranı ise %69.35 olmaktadır. Aslında

buradaki memnuniyetsizliğin temel sebebi girdi fiyatlarının yüksek olmasıdır. Üretimde

kullanılan girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle, çiftçilerin daha iyi gelir beklentisine bağlı

olarak, ürün satış fiyatlarını yetersiz olarak görmektedirler.

Çizelge 154. Ürünlerimin piyasa satış fiyatından memnunum

Cevaplar Frekans %

Hayır 235 54,4

Kısmen 129 29,9

Evet 68 15,7

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,61

Çizelge 155 sonuçlarına göre çiftçilerin ürünlerini pazarlarken sorun yaşayanların oranı %31.7,

kısmen sorun yaşayanların oranı %29.9 ve sorun yaşamayanların oranı ise %38.4’dür.

Kısmenler her iki gruba dağıtıldıklarında ise sorun yaşamayanların oranı %53.35 olur iken,

pazarlama sorunu yaşayanların oranı ise %46.65 olmaktadır. Bu sonuç her ne kadar olumlu

olarak görülse bile, çünkü çiftçilerin yarısından fazlası pazarlama sorunu yaşamamaktadır,

diğer taraftan yarıya yakını ise ürünlerin pazarlanmasında sorunlar yaşamaktadır. Burada çiftçi

örgütlenmesinin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu durum aslında bu başlıkta yer alan diğer çizelge

sonuçlarında da görülebilmektedir. Girdi temininde yaşanan sorunlar ve ürün fiyatlarındaki

199


memnuniyetsizlikler ile üretim sürecindeki finansal sorunların en temel ve kolay çözüm yolu

örgütlü yapılara sahip olmak ile aşılabilmektedir. Çizelge 151 ile Çizelge 155 arasında

verilenler birlikte değerlendirildiğinde ankete katılan çiftçilerin tarımsal faaliyetlerden pek de

memnun olmadıkları sonuçları çıkarılabilir. Çizelge 148 de yer alan sonuçlara göre ise

çiftçilerin %43.5’i memnun, %34.5’i kısmen memnun ve %22’isi ise memnun değildir. Kısmen

memnun olanlar eşit oranda dağıtıldıklarında ise memnun olanların oranı %60.75 olurken,

memnun olmayanların oranı ise %39.25 olmaktadır. Çizelge 148’in sonuçları, Çizelge 143 ile

147 arasında yer alan sonuçlar ile çelişkili gibi görünseler de, aslında sonuçlar tutarlıdır.

Çizelge 155. Ürünlerimin pazarlanmasında sıkıntı yaşamıyorum

Cevaplar Frekans %

Hayır 166 38,4

Kısmen 129 29,9

Evet 137 31,7

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,93

Çizelge 156 sonuçları mevcut durum ile ilgili olup, eğitim, yaş ve kırsalın muhafazakâr yapısı

gibi faktörler ile açıklanabilmektedir. Küresel olarak, birkaç istisnası dışında, genel olarak

kırsal da yaşayanların kentlerde yaşayanlara göre eğitim seviyeleri düşük ve yaşları yüksektir.

Kırsalın temel geçim kaynağı ise tarımdır. Bu tarımsal faaliyetlerin çoğu ise geçimlik tarımdan

çok daha fazlası değildir. Diğer çizelgelerde yer alan sonuçlar ise kırsal da refah seviyesinin

artmasına dayalı gelir beklentisi ile ilgilidir. Bir başka ifade ile mevcut koşullarda kırsal da

yaşamak durumunda olan çiftçilerin, daha yüksek bir gelir, dolayısıyla daha iyi bir yaşam

seviyesi beklentilerini yansıtmaktadır.

Çizelge 156. Çiftçilik faaliyetlerinden memnunum

Cevaplar Frekans %

Hayır 95 22,0

Kısmen 149 34,5

Evet 188 43,5

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,22

Çizelge 157 sonuçlarına göre ankete katılan çiftçilerin %42.4’ü çocuklarının çiftçilik

faaliyetlerine devam etmesini istememektedir. Bu sonuç oldukça manidardır.

Çizelge 157. Çocuklarımın çiftçilik faaliyetlerine devam etmesini isterim

Cevaplar Frekans %

Hayır 183 42,4

Kısmen 95 22,0

Evet 154 35,6

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,93

Tarımsal üretim doğal koşullara, iklim ve toprak, bağlıdır. Üretim kesiklidir, iş ve aile yaşantısı

bir bütündür, fiyat belirsizliği ve dalgalanması sıklıkla yaşanmaktadır buda geliri doğrudan

etkilemekte olup, risk ve belirsizlikler ise yüksektir. Tarımsal gelir elde edilebilmesi için girdi

kullanılması, üretimin gerçekleşmesi ki bunun içinde belirli bir zaman geçmesi beklenmektedir.

Bundan dolayı da sermayenin dönüş hızı düşüktür. Diğer taraftan tarımsal maliyet hesapları

diğer sektörlere göre daha zordur ve çoğunlukla kesin bir maliyet hesabı yapılamamaktadır.

200


Ayrıca tarımsal faaliyetlerde geleceğe dair bilgiler de genellikle yetersizdir. Bunlardan dolayı

ankete katılan çiftçiler çocuklarının daha belirgin olan, risk ve belirsizliklerinin az olduğu bir

yaşam sürmesini istemektedirler. Bir başka ifade ile bu durum kırsal da mevcut yaşam ile

geleceğe dair refah beklentisi ile ilgilidir. Bu sonuç Çizelge 151 ile 157 arasında ki sonuçlar ile

de tutarladır. Katılımcıların %22’si ise çocuklarının kısmen, bir başka ifade ile eğer yapacak

daha iyi başka bir iş, dolayısıyla gelir kapısı, bulamaz iseler çiftçilik faaliyetine devam etmesini

istemektedirler. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Anket katılımcılarının %35.6’sı ise çocuklarının

da çiftçilik yapmalarını istemektedirler. Bu sonuçta genel olarak aile bütünlüğü, sahip oldukları

toprakların devamlılığı, daha muhafazakâr bir aile yapısı, daha geniş arazi ve daha iyi bir gelir

yapısı etkili faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. Kısmen cevapları Evet-Hayır grubuna

dağıtıldığında katılımcıların %53.4’ü çocuklarının çiftçilik yapmasını istemez iken, %46.6’sı

ise çocuklarının çiftçilik yapması taraftarıdır. Burada geleceğe dair beklentiler bu sonuçların

ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Burada ki en büyük risk ise giderek azalan çiftçi sayısı ve

tarımsal toprak miktarlarıdır. Türkiye’de son 20 yıl içinde yaklaşık 2.5 milyon çiftçi tarımdan

uzaklaşmış ve tarımsal üretim alanları ise yaklaşık 3.5 milyon hektar azalmıştır. Eğer kırsal da

refah seviyesini yükseltecek kamusal politika araçları daha etkin olarak kullanılmaz ise,

gelecekte tarımsal üretimin azalmasına dayalı gıda güvenliği sorunu ortaya çıkabilecektir.

9.1.6. Sulama Faaliyetleri

Çiftçilerin sulama faaliyetleri ile ilgili memnuniyet düzeylerini ölçmek amacıyla 16 adet Likert

ölçekli ifade sorulmuş olup her ifadeye kendi durumlarını belirtecek şekilde 1’den 3’e kadar

puan vermeleri istenmiştir. İfadelerde kullanılan puanlar 1-Hayır, 2-Kısmen ve 3-Evet

cevaplarına karşılık gelmektedir. Her ifadeye ilişkin veriler aşağıdaki çizelgelerde verilmiştir.

Çizelge 158. GAP sulamalarından memnunum

Cevaplar Frekans %

Hayır 44 10,2

Kısmen 66 15,3

Evet 322 74,5

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,64

Bu soru sulama alanı bazlı olarak değerlendirildiğinde GAP Sulamalarından memnun olma

oranı ortalaması Harran Ovası Sulaması için 2.61 iken, Yaylak sulaması ve civarı için 2.72 ve

araştırma sahası ortalaması ise 2.64 olarak belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre GAP

sulamalarından Yaylak sulaması ve civarında yer alanlar, Harran Ovası sulamalarında yer alan

çiftçilere göre %4.2 oranında daha fazla memnundur. Tüm cevap seçeneklerinde ağırlıklı

katılım Harran Ovası sulamalarında ortaya çıkmaktadır. GAP sulamalarında memnun değilim

ve kısmen memnun diyenlerin %77.27’si ve memnunum diyenlerin %69.26’sı Harran Ovası

sulama alanlarında yer alan katılımcılardır. Bu durum Harran Ovası genelinde sulama çeşidi

(cazibe ve pompaj), suya erişim durumu (yeterli, yetersiz, kısmen), anket katılımcısının yer

aldığı bölge (Ovanın üst kısımları, orta kısımları, son kısımları) ve tuzluluk, taban suyu vb. gibi

faktörlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yaylak sulaması ise basınçlı sulama sistemi olup

genel olarak daha dengeli bir sulama sistemine sahiptir. Bundan dolayı sonuçlar tutarlıdır.

201


Çizelge 159. İhtiyacım olan sulama suyuna miktar ve kalite olarak rahatlıkla ulaşabiliyorum

Cevaplar Frekans %

Hayır 80 18,5

Kısmen 112 25,9

Evet 240 55,6

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,37

Çizelge 159 sonuçlarına göre araştırma sahasında yer alan çiftçilerin %55.6 oranında yeterli

sulama suyunu erişebildiklerini belirtmişlerdir. Kısmen yeterli suya ulaşabiliyorum diyenler

Evet-Hayır cevaplarına eşit olarak dağıtıldıklarında, Evet diyenlerin oranı %68.6’ya

ulaşmaktadır. Harran Ovası sulamaları kapsamında değerlendirildiğinde evet diyenlerin oranı

%52.92, hayır diyenlerin oranı %23.38 ve kısmen diyenlerin oranı ise %23.7 olup, bu oran

Yaylak sulamaları ve civarı için ise evet diyenler %62.1, kısmen diyenler %31.45 ve hayır

diyenlerin oranı ise %6.45’dir. Bir başka ifade ile Yaylak sulamaları ve civarında yer alan

katılımcılar tüm seçeneklerde Harran Ovası sulamalarında yer alan çiftçilere göre daha iyi

durumdadır. Bu durum ağırlıklı olarak sulama sistemlerinden kaynaklanmakta olup, basınçlı

sulama sistemlerinin cazibe sulama sistemlerine olan üstünlüğü olarak

değerlendirilebilmektedir.

Çizelge 160. Sulama birlikleri/kurumları üzerlerine düşen görevlerini tam olarak yapıyorlar

Cevaplar Frekans %

Hayır 114 26,4

Kısmen 103 23,8

Evet 215 49,8

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,23

Çizelge 160’da araştırma sahasının tümü için sonuçları verilmiştir. Harran Ovası sulamalarında

yer alan çiftçilerde bu oranlar hayır %26.95, kısmen %27.27 ve evet diyenler ise %45.78’dir.

Yaylak sulamalarında ise bu oranlar hayır %23.39, kısmen %21.77 ve evet diyenler ise

%54.84’dür. Bu çizelge de memnuniyetsizlik Harran Ovası sulamalarında daha fazla olarak

tespit edilmiştir.

Çizelge 161 sonuçlarına göre çiftçiler ödemekte oldukları sulama suyu ücretini makul

bulmamaktadırlar. Su ücretleri her yıl kamu tarafından belirlenen rayiç bedel üzerinden 5 bölge

için ki, bunların 3 tanesi cazibe sulaması, 2 tanesi de pompaj sulamaları için açıklanmaktadır.

Harran ovası sulamaları Grup 3 (Cazibe), Bozova Yaylak sulama alanı ise Grup 5 (Pompaj) da

yer almaktadır. 2020 yılı için Grup 3 de pamuk sulaması 39 TL/dekar iken, Grup 5 için ise 100

TL/dekardır. Bir başka ifade ile Bozova Yaylak sulama alanında yer alan çiftçiler Harran Ovası

sulama alanlarında yer alan çiftçilere göre 2.56 kat daha yüksek su ücreti ödemektedirler.

Harran ovası sulamalarında yer alan çiftçilerin %50.97’si sulama ücretini makul bulmaz iken,

yani su ücretini yüksek bulmaktadırlar, %29.87 kısmen makul, %19.16’sı ise makul

bulmaktadır. Kısmenler makul ve makul bulmayanlara dağıtıldığında makul bulanların oranı

%34.09 iken, makul bulmayanların oranı ise %65.91’e yükselmektedir. Yaylak sulamalarında

ise ücreti makul bulmayanların oranı %62.9, kısmen diyenlerin oranı %29.84 ve makul

diyenlerin oranı ise %7.26’dır. Elde edilen sonuçlar Yaylak açısından anlaşılabilir olmakla

beraber, Harran ovası için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bu durum Harran ovasının

sosyolojik yapısı ile ilgilidir. Bu anlamda sonuç manidardır.

202


Çizelge 161. Sulama suyu için ödediğim bedel oldukça makuldür

Cevaplar Frekans %

Hayır 248 57,4

Kısmen 91 21,1

Evet 93 21,5

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,64

Çizelge 162 sonuçlarına göre kısmenler dağıtıldığında araştırma sahasındaki çiftçilerin

%52.4’ü uygulamış olduğu sulama sisteminin su tasarrufu sağlamadığını beyan ederken, su

tasarrufu sağladığını belirtenlerin oranı ise %47.6’dır. Bu oranlar Harran ovası sulamaları için

hayır %38.96, kısmen %30.84 ve evet %30.2 olarak tespit edilmiş olup, Yaylak sulamaları ve

civarı için ise hayır %37.1, kısmen %27.42 ve evet %35.48 olarak ölçülmüştür.

Çizelge 162. Uyguladığım sulama yöntemi su tasarrufunu sağlıyor

Cevaplar Frekans %

Hayır 132 30,6

Kısmen 94 21,8

Evet 206 47,7

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,17

Çizelge 163 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki katılımcıların %35.9’u arazide yapısal

bozulmaların başladığı kanaatindedir. Kısmenler her iki gruba dağıtıldığında Harran ovası

sulamalarında bu oran %38.64 iken, Yaylak sulaması için ise %40.4 olarak belirlenmiştir.

Sulama öncesi Harran Ovası’nda 0-2 derinlikleri arasında bulunan taban suyu 10.000 hektarın

altında iken, sulama sonrası 2003 yılında 51 047 ha, 2004 yılında 54 000 ha, 2007 yılında 46

875 ha, 2008 yılında 60 640 ha ya yükselmiş ve daha sonra yapılan tarla içi drenaj sistemiyle

bu oranlar azalmaya başlamıştır.

Çizelge 163. Arazimde tuzlanmanın/çoraklaşmanın başladığını düşünmüyorum

Cevaplar Frekans %

Hayır 155 35,9

Kısmen 65 15,0

Evet 212 49,1

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,13

Çizelge 164 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki katılımcıların %30.3’ü arazilerde meydana

gelen bozulmalar nedeniyle verim kaybı yaşandığını belirtmektedirler. Kısmenler her iki gruba

dağıtıldıklarında verim kaybı yaşandığına inananların oranı %38.85 olurken, verim kaybı

yaşamadıklarına inananların oranı ise %61.05’dir. Bu oranlar Harran ovası sulamaları için

verim kaybına inananlar %26.3, kısmen diyenler %23.1 ve verim kaybı olmadığını belirtenler

ise %50.6’dır. Yaylak sulamaları için ise sırasıyla %40.3, %2.4 ve %57.3’dür.

Çizelge 164. Sulama sonrası arazilerde bozulma ve verim kaybı yaşanmamaktadır

Cevaplar Frekans %

Hayır 131 30,3

Kısmen 74 17,1

Evet 227 52,5

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,22

203


Çizelge 165 sonuçlarına katılımcıların %55.1’i sulama sonrası tarım arazilerinde yapılaşmanın

arttığını belirtmektedirler. Kısmenler Evet-Hayır gruplarına dağıtıldığında yapılaşmanın

arttığına inananların oranı %66.2 olurken, artmadığına inananların oranı ise %33.8 olmaktadır.

Harran ovası sulamalarında tarım arazilerinde yapılaşmaların arttığına inananların oranı

%61.03 olup, kısmenler dağıtılınca bu oran %71.74’e yükselmektedir. Yaylak ovası sulamaları

için ise %40.32 olup, kısmenler dağıtılınca bu oran %52.42’ye ulaşmaktadır.

Çizelge 165. Sulama sonrası tarım arazilerinde yapılaşma arttı

Cevaplar Frekans %

Hayır 98 22,7

Kısmen 96 22,2

Evet 238 55,1

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,32

Araştırma sahasında tarımsal alanlardaki yapılaşmaların sorun teşkil ettiğine inananların oranı

%39.8’dir. Harran ovasında yapılaşmaların sorun teşkil ettiğine inananların oranı %45.4,

kısmen diyenlerin oranı %22.1 ve hayır diyenlerin oranı ise %32.5 olarak belirlenmiştir. Yaylak

ovasında ise bu oranlar yapılaşmanın sorun teşkil ettiğine inananların oranı %25.8, kısmen

diyenlerin oranı %17.7 ve hayır diyenlerin oranı ise %56.5 olarak ölçülmüştür. Araştırma

sahasının bu ifadeye katılım ortalaması 2 olup, bu oran Harran ovası için 2.13 iken, Yaylak

sulamaları için ise 1.69 olarak tespit edilmiştir. Tarımsal sulamaların başlamasıyla beraber

tarımsal arazilerde yapılaşma oranları da artmıştır. Sulama öncesine göre 2019 yılı sonu

itibariyle Harran ovasında sulama sonrasında yapılaşma nedeniyle kaybedilen tarımsal toprak

miktarı 7 740 hektar olup, sulama alanına oranı %4.9’dur. Yaylak sulamalarında ise bu miktar

1 789 hektar olup, sulama alanına oranı ise %2’dir.

Çizelge 166 sonuçlarına göre mevcut yapılaşmanın çevre kirliliğine sebep olduğuna inananların

oranı %35.6’dır. Harran ovası sulamalarında yer alan katılımcıların %39.3’ü çevre sorunlarının

oluşmaya başladığını belirtmişlerdir. Kısmen diyenlerin oranı %22.1 olup, sorun teşkil

etmediğini beyan edenlerin oranı ise %38.6’dır. Yaylak sulama alanında ise sorun teşkil ettiğini

beyan edenlerin oranı %26.6, kısmen diyenler %12.9 ve hayır diyenlerin oranı ise %60.5’dir.

Araştırma sahasının bu ifadeye katılım ortalaması 1.91 olup, bu oran Harran ovası için 2.01

iken, Yaylak sulamaları için ise 1.66 olarak tespit edilmiştir. Bir başka ifade ile Harran ovasında

yer alan katılımcılar, Yaylak sulama alanında yer alanlara göre çevre kirliliği sorununun

oluştuğuna daha fazla inanmaktadır.

Çizelge 166. Tarım alanlarındaki yapılaşma çevre kirliliği sorunu oluşturmaya başladı

Cevaplar Frekans %

Hayır 194 44,9

Kısmen 84 19,4

Evet 154 35,6

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,91

Çizelge 167 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki mevcut drenaj alt yapısını yeterli bulanların

oranı %34.5’dir. Harran ovası sulamaları için mevcut drenaj alt yapısını yeterli bulanların oranı

%41.9, kısmen diyenler %18.2 ve yeterli bulmayıp sorun teşkil ettiğine inananların oranı ise

%39.9’dur. Yaylak sulama alanı için ise bu oranlar sorun teşkil etmediğine inananların oranı

%66.9, kısmen diyenler %12.1 ve yeterli bulmayıp sorun teşkil ettiğine inananların oranı ise

%21’dir. Araştırma sahasının bu ifadeye katılım ortalaması 2.15 olup, bu oran Harran ovası için

204


2.02 iken, Yaylak sulamaları için ise 2.46 olarak tespit edilmiştir. Bir başka ifade ile Harran

ovasında yer alan katılımcılar, Yaylak sulama alanında yer alanlara göre mevcut drenaj

sistemlerini daha az yeterli bulmaktadırlar. Bu beklenen bir sonuçtur. Çünkü Harran ovası

ağırlıklı olarak cazibe sulaması yaparken, Yaylak sulama alanı ise basınçlı sulama sahasıdır.

Çizelge 167. Arazilerdeki drenaj alt yapısı yeterli olup mevcut sulamalar sorun yaratmamaktadır

Cevaplar Frekans %

Hayır 149 34,5

Kısmen 71 16,4

Evet 212 49,1

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,15

Çizelge 168 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki çiftçilerin verilen ifadeye katılım

konusundaki genel yaklaşımları olumsuz olup, evet diyenlerin oranı %37.3 ve ifade ortalaması

1.95 olarak belirlenmiştir. Harran ovası sulamaları için evet diyenlerin oranı %40.3, kısmen

diyenler %22.7 ve hayır diyenlerin oranı ise %37’dir. Yaylak sulama alanı için ise evet

diyenlerin oranı %29.8, kısmen diyenler %15.3 ve hayır diyenlerin oranı ise %54.9’dur. Bu

ifadeye katılım ortalaması Harran ovası için 2.03 iken, Yaylak sulamaları için ise 1.75 olarak

tespit edilmiştir. Bir başka ifade ile Harran ovasında yer alan katılımcılar, Yaylak sulama

alanında yer alanlara göre bu konuda daha isteklidirler. Bu beklenen bir sonuçtur.

Çizelge 168. Maliyeti arttıracak olsa dahi daha verimli bir sulama sistemine geçerim

Cevaplar Frekans %

Hayır 182 42,1

Kısmen 89 20,6

Evet 161 37,3

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,95

Çizelge 169 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki çiftçilerin verilen ifadeye katılım

konusundaki genel yaklaşımları olumsuz olup, evet diyenlerin oranı %36.1 ve ifade ortalaması

1.91 olarak belirlenmiştir. Harran ovası sulamaları için evet diyenlerin oranı %41.2, kısmen

diyenler %19.8 ve hayır diyenlerin oranı ise %39’dur. Yaylak sulama alanı için ise evet

diyenlerin oranı %23.4, kısmen diyenler %17.7 ve hayır diyenlerin oranı ise %58.9’dur. Bu

ifadeye katılım ortalaması Harran ovası için 2.02 iken, Yaylak sulamaları için ise 1.65 olarak

tespit edilmiştir. Bir başka ifade ile Harran ovasında yer alan katılımcılar, Yaylak sulama

alanında yer alanlara göre bu konuda daha fazla katılımcıdırlar.

Çizelge 169. Maliyeti arttıracak olsa dahi su kaynaklarını koruyacak bir sulama sistemine geçerim

Cevaplar Frekans %

Hayır 193 44,7

Kısmen 83 19,2

Evet 156 36,1

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,91

Çizelge 170 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki çiftçilerin verilen ifadeye katılım

konusundaki genel yaklaşımları olumlu olup, evet diyenlerin oranı %47.9 ve ifade ortalaması

2.05 olarak belirlenmiştir. Harran ovası sulamaları için evet diyenlerin oranı %48.1, kısmen

diyenler %10.4 ve hayır diyenlerin oranı ise %41.5’dir. Yaylak sulama alanı için ise evet

diyenlerin oranı %47.6, kısmen diyenler %6.5 ve hayır diyenlerin oranı ise %45.9’dur. Bu

205


ifadeye katılım ortalaması Harran ovası için 2.06 iken, Yaylak sulamaları için ise 2.02 olarak

tespit edilmiştir.

Çizelge 170. Sulamada geri dönüştürülen atık suları kullanabilirim

Cevaplar Frekans %

Hayır 185 42,8

Kısmen 40 9,3

Evet 207 47,9

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,05

Çizelge 171 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki çiftçilerin büyük çoğunluğu sulama sonrası

verim artışı olduğunu belirtmişler ve evet diyenlerin oranı %88.7 ve ifade ortalaması 2.88

olarak belirlenmiştir. Harran ovası sulamaları için evet diyenlerin oranı %88.6, kısmen diyenler

%11.1 ve hayır diyenlerin oranı ise %0.3’dür. Yaylak sulama alanı için ise evet diyenlerin oranı

%88.7, kısmen diyenler %8.1 ve hayır diyenlerin oranı ise %3.2’dir. Bu ifadeye katılım

ortalaması Harran ovası için 2.88 iken, Yaylak sulamaları için ise 2.85 olarak tespit edilmiştir.

Çizelge 171. Sulama sonrası ürün veriminde olumlu değişim oldu

Cevaplar Frekans %

Hayır 5 1,2

Kısmen 44 10,2

Evet 383 88,7

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,88

Çizelge 172 sonuçlarına göre araştırma sahasındaki çiftçilerin verilen ifadeye katılım

konusundaki yaklaşımları olumlu olup, evet diyenlerin oranı %93.3 ve ifade ortalaması 2.91

olarak belirlenmiştir. Harran ovası sulamaları için evet diyenlerin oranı %93.5, kısmen diyenler

%4.2 ve hayır diyenlerin oranı ise %2.3’dür. Yaylak sulama alanı için ise evet diyenlerin oranı

%92.7, kısmen diyenler %5.7 ve hayır diyenlerin oranı ise %1.6’dır. Bu ifadeye katılım

ortalaması her iki alan içinde 2.91olarak tespit edilmiştir.

Çizelge 172. Su tasarrufu ve verim artışı için gece sulamaları yapmayı düşünüyorum

Cevaplar Frekans %

Hayır 9 2,1

Kısmen 20 4,6

Evet 403 93,3

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,91

9.1.7. Yapılaşma Süreci ve Özellikleri

Çiftçilere ikamet ettikleri evin mülkiyetinin kime ait olduğu sorusu yöneltilmiş olup Çizelge

173’deki veriler elde edilmiştir. Çiftçilerin %99,3’ü ikamet ettikleri evin kendi mülkleri

olduğunu belirtmiştir. Harran ovası sulamalarında yer alan katılımcıların tamamı kendi

mülklerinde ikamet ederken, Yaylak sulamalarında bu oran %97.6 olup, sadece üç katılımcı

kirada oturduklarını beyan etmişlerdir. Bu beklenen bir sonuçtur. Çünkü kırsalda yaşayanlar

kendi mülklerini kullanmaktadırlar. Kent yaşamında olduğu gibi kiracılık, kırsalda karşılaşılan

bir durum değildir.

206


Çizelge 173. İkamet edilen evin mülkiyet durumu

Mülkiyet Durumu Frekans %

Mülk 429 99,3

Kira 3 0,7

Toplam 432 100,0

Çiftçilere mülk sahibi oldukları evi kendilerinin mi yaptıkları yoksa yapılmış olarak mı satın

aldıkları sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 174’deki cevaplar alınmıştır. İkamet ettiği ev kendi

mülkü olan 429 çiftçinin %87,9’u evi kendilerinin yaptıklarını, %12,1’i ise yapılmış olarak

satın aldıklarını belirtmiştir. Bu oran Harran ovası için %87 ve Yaylak sulaması için ise

%90.1’dir.

Çizelge 174. İkamet edilen evin kimin tarafından yapıldığı bilgisi

Yapan Kişi Frekans %

Kendim 377 87,9

Yapılmış 52 12,1

Toplam 429 100,0

Çiftçilere ikamet ettikleri evin arsasının kime ait olduğu sorusu yöneltilmiştir. Çiftçilerin

cevapları Çizelge 175’de verilmiştir. Çiftçilerin %98,1’i arsa mülkiyetinin kendilerine ait

olduğunu belirtmiştir.

Çizelge 175. İkamet edilen evin arsa mülkiyet bilgisi

Arsa Mülkiyet Durumu Frekans %

Bana 424 98,1

Hazine Arazisi 5 1,2

Başkasına 3 0,7

Toplam 432 100,0

Mülk sahibi olan ve ikamet ettiği evi kendisi yapan 377 çiftçiye evin projesini mimar ya da

mühendise yaptırıp yaptırmadığı sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 176’daki cevaplar alınmıştır.

Çiftçilerin sadece %2,7’si evin projesinin mimar ya da mühendise yapıldığını belirtmiştir. Bu

sonuçlar kırsaldaki yapı stokunun kalite ve güvenlik açısından durumunu ortaya koymaktadır.

Çizelge 176. İkamet edilen evin mimar/mühendis projesi ile yapılma durumu

Mimar/mühendis Projesi Frekans %

Hayır 367 97,3

Evet 10 2,7

Toplam 377 100,0

Çiftçilere ikamet ettikleri evin imar planına uygun olup olmadığı sorusu yöneltilmiş olup

Çizelge 177’deki cevaplar alınmıştır. Çiftçilerin %9’u ikamet ettikleri evin imar planına uygun

olduğunu belirtmiştir. Tarımsal arazilerdeki yapılaşma tarım topraklarının amacı dışında konut

veya rant amaçlı kullanımı nedeniyle giderek artmaktadır. Bundan dolayı kırsal alanlarda

yerleşim yeri planlarının hazırlanması önem arz etmektedir.

207


Çizelge 177. İkamet edilen evin imar planına uygunluğu

İmar Planına Uygunluğu Frekans %

Uygun değil 298 69,0

Fikrim yok 95 22,0

Uygun 39 9,0

Toplam 432 100,0

Çizelge 178’de çiftçilerin ikamet ettikleri evlerin yapı cinsi ile ilgili bilgiler verilmiştir.

Çiftçilerin ikamet ettikleri evin %92,1’i betonarme yapıdır. Geleneksel yapı cinsine sahip

evlerde ikamet eden çiftçilerin oranı %0,9’dur.

Çizelge 178. İkamet edilen evin yapı cinsi

Yapı Cinsi Frekans %

Betonarme 398 92,1

Yığma 30 6,9

Geleneksel 4 0,9

Toplam 432 100,0

Çizelge 179’da çiftçilerin ikamet ettikleri evlerin konumu ile ilgili bilgiler verilmiştir.

Çiftçilerin ikamet ettikleri evin %83,8’i köy içerisinde, %14,6’sı ise tarla içerisinde

bulunmaktadır. Bu durum çizelge 127 ile birlikte değerlendirilmesi gereken bir konudur. Hem

tarımsal arazilerin korunması ve hem de sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre için kırsal alanların

imar planı çalışmalarının yaygınlaştırılması gereklidir.

Çizelge 179. İkamet edilen evin konumu

Evin Konumu Frekans %

Köy içinde 362 83,8

Tarla içinde 63 14,6

İlçe merkezinde 4 0,9

İl merkezinde 3 0,7

Toplam 432 100,0

İkamet ettikleri ev kendisine ait olan 429 çiftçiye evlerinin sulama öncesi mi yoksa sulama

sonrası mı yapıldığına dair soru yöneltilmiş olup Çizelge 180’deki bilgiler alınmıştır. İkamet

ettiği ev kendisine ait olan 429 çiftçinin %64,6’sı evlerini sulama sonrası yaptıklarını

belirtmişlerdir. Bu durum sulama sonrası artan gelire dayalı, refah beklentisi ile ilgilidir.

Çizelge 180. İkamet edilen evin sulama öncesi/sonrası yapılma durumu

Yapılma Dönemi Frekans %

Sulama sonrası 277 64,6

Sulama öncesi 152 35,4

Toplam 429 100,0

Çiftçilere ikamet ettikleri evin kaç yıllık olduğu sorusu sorulmuş olup Çizelge 181’deki bilgiler

alınmıştır. Çiftçilerin evleri ortalama 15,59 yıllıktır. Çiftçilerin %56’sı evlerinin 6 ile 16 yıl

arasında yapılmış olduğunu belirtmişlerdir. Bu sonuçlar sulama sonrasını göstermektedir.

Sulamanın başlaması ile birlikte sosyal ve ekonomik yaşamda meydana gelen gelişmeler ile

ilgilidir.

208


Çizelge 181. İkamet edilen evin kaç yıllık olduğu

Yıl Frekans %

<= 5 39 9,0

6 - 16 242 56,0

17 - 28 99 22,9

29 - 39 41 9,5

40+ 11 2,5

Toplam 432 100,0

Ortalama

15,59 yıl

Çiftçilere ikamet ettikleri evin kaç katlı olduğu sorusu sorulmuş olup Çizelge 182’deki bilgiler

alınmıştır. Çiftçilerin evleri ortalama 1,35 kattır. Çiftçilerin %69,4’ünün evi tek katlıdır. Bu

beklenen bir sonuçtur. Çünkü genellikle kırsalda evler yatayda genişleme prensibi ile yapılır.

Bu durum geniş çekirdek aile yapısının bir özelliğidir.

Çizelge 182. İkamet edilen evin kat sayısı

Kat Frekans %

1 300 69,4

2 125 28,9

3 ve daha fazla 7 1,7

Toplam 432 100,0

Ortalama

1,35 kat

Çiftçilere ikamet ettikleri evin yaklaşık genişliği sorulmuş olup Çizelge 183’deki bilgiler

alınmıştır. Çiftçilerin evleri ortalama 173,78 m 2 ’dir. Çiftçilerin %48,6’sı evlerinin 154-235 m 2

arasında olduğunu belirtmiştir. Bu sonuç çizelge 132 sonuçları ile de tutarlıdır.

Çizelge 183. İkamet edilen evin genişliği

Genişlik

(m 2 )

Frekans %

<= 70 1 0,2

71 - 153 175 40,5

154 - 235 210 48,6

236 - 318 41 9,5

319+ 5 1,2

Toplam 432 100,0

Ortalama 173,78 m 2

Çiftçilere ikamet ettikleri evin kaç odalı olduğu sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 184’deki

bilgiler alınmıştır. Çiftçilerin evleri ortalama 4,01 odalıdır. Çiftçilerin %62,5’inin evleri 4

odalıdır.

Çizelge 184. İkamet edilen evin genişliği

Oda Sayısı Frekans %

2 4 0,9

3 88 20,4

4 270 62,5

5 50 11,6

6 15 3,5

7 ve daha fazla 5 1,2

Toplam 432 100,0

Ortalama

4,01 oda

209


Çiftçilere köy dışında evlerinin bulunup bulunmadığı sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 185’deki

bilgiler alınmıştır. Çiftçilerin %88,4’ünün köy dışında evleri bulunmaktadır. Köy dışında evi

bulunan çiftçilerin oranı %11,6 olup, çiftçi sayısı 50’dir. Bu oran Harran ovası sulama alanında

yer alan katılımcılar için %11, Yaylak sulamaları için ise %12.9 olarak belirlenmiştir.

Çizelge 185. Köy dışında evin bulunması durumu

Köy Dışında Ev Frekans %

Hayır yok 382 88,4

Evet var 50 11,6

Toplam 432 100,0

Köy dışında evleri bulunan 50 çiftçinin evlerinin nerede (Şanlıurfa il merkezi, ilçe merkezi ve

Şanlıurfa dışı) olduğu bilgisi Çizelge 186’da verilmiştir. Çiftçilerin %58’i köy dışında Şanlıurfa

il merkezinde ev sahibidir. Şanlıurfa ili dışında evi bulunan çiftçi sayısı 1 kişidir. Köy dışında

ev sahibi olan çiftçilere evleri ne zaman aldıkları sorusu yöneltilmiştir. Köy dışında ev sahibi

olan çiftçilerin ortalama 5,92 yıl önce ev sahibi oldukları tespit edilmiştir.

Çizelge 186. Köy dışında evin bulunduğu yer

Bulunduğu Yer Frekans %

Şanlıurfa il merkezi 29 58,0

Şanlıurfa ilçe merkezi 20 40,0

Şanlıurfa dışı başka il 1 2,0

Toplam 50 100,0

Çiftçilere yaşam alanlarından memnuniyetleri, alt yapı bilgileri ve yaşam alanları ile ilgili

yaşadıkları sorunlara yönelik 4 adet likert ölçekli ifade sorulmuş olup her ifadeye kendi

durumlarını belirtecek şekilde 1’den 3’e kadar puan vermeleri istenmiştir. İfadelerde kullanılan

puanlar 1-Hayır, 2-Kısmen ve 3-Evet cevaplarına karşılık gelmektedir. Her ifadeye ilişkin

veriler aşağıdaki çizelgelerde verilmiştir.

Çiftçilerin yaşam alanında yaşadıkları alt yapı sorunlarına yönelik bilgiler Çizelge 187’de

verilmiştir. Çiftçilerin %64,4’ü yaşam alanlarında alt yapı sorunu yaşamadıklarını belirtmiştir.

Sorun yaşayan çiftçilerin oranı %19,4’dür. Harran ovasında yer alan ve sorun yaşayanların

oranı %22.4 iken, Yaylak sulama alanında ise bu oran %12.1 olarak tespit edilmiştir.

Çizelge 187. Evinizin yol, su, elektrik problemi var mı?

Cevaplar Frekans %

Hayır 278 64,4

Kısmen 70 16,2

Evet 84 19,4

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,55

Çiftçilerin yaşadıkları evlerde fiziki bir sorunun olup olmadığına yönelik bilgiler Çizelge

188’de verilmiştir. Çiftçilerin %61,3’ü yaşadıkları evde çatlama ya da oturma gibi bir sorunla

karşılaşmadıklarını belirtmiştir. Aynı sorunla karşılaşan çiftçilerin oranı %14,4’dür. Bu oran

Harran ovası için %14.3 ve Yaylak sulama alanı için ise %14.5 olarak belirlenmiştir.

210


Çizelge 188. Evinizde herhangi bir çatlama veya oturma var mı?

Cevaplar Frekans %

Hayır 265 61,3

Kısmen 105 24,3

Evet 62 14,4

Toplam 432 100,0

Ortalama 1,53

Çiftçilere yaşadıkları evlerin eğitim, sosyal etkinlik ve komşuluk açısından tatmin edici bir

konumda olup olmadığı sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 189’daki bilgiler alınmıştır. Çiftçilerin

%70,4’ü evlerinin bahsi geçen hususlarda tatmin edici konumda olduğunu belirtmiştir. Bu oran

Harran ovası için %65.3, Yaylak sulamaları için ise %83.1 olarak ölçülmüştür. Bu ifadeye

katılım ortalaması 2.59 olup, bu oran Harran ovası için 2.51, Yaylak sulama alanı için ise

2.79’dur.

Çizelge 189. Eviniz tatmin edici bir konumda mı?

Cevaplar Frekans %

Hayır 50 11,6

Kısmen 78 18,1

Evet 304 70,4

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,59

Çiftçilere çocuklarının yaşadıkları evle aynı konumda bir ev sahibi olmasını isteyip istemediği

sorusu yöneltilmiş olup Çizelge 190’daki bilgiler alınmıştır. Çiftçilerin %69’u çocuklarının da

aynı konumda ev sahibi olmasını istediklerini belirtmiştir. Bu ifadenin ortalaması 2.49’dur.

Harran ovası için %64.9 ve Yaylak sulamaları için ise %79 olarak tespit edilmiştir. Bu ifadeye

katılım oranı Harran ovası için 2.42 ve Yaylak sulamaları için ise 2.67 olarak belirlenmiştir.

Çizelge 190. Çocuklarınızın aynı konumda ev sahibi olmasını ister misiniz?

Cevaplar Frekans %

Hayır 86 19,9

Kısmen 48 11,1

Evet 298 69,0

Toplam 432 100,0

Ortalama 2,49

9.2. İlişki (Vardamsal) Analizleri

9.2.1. Tarımsal Faaliyetlerde Örgütlenme Gerekli midir?

Çalışmanın bu bölümünde tarımsal faaliyetlerde örgütlenme gerekli midir? İfadesine ilişkin

analizlere yer verilmiştir. Bu amaçla ifadenin test edilmesinde Logit regresyonundan

faydalanılmıştır.

Logit model bağımlı değişkenin 0 ve 1 değerlerinden oluşan bir yapıda olması durumunda

(bağımla değişken olayın gerçekleşmesi durumunda 1, gerçekleşmemesi durumunda ise 0

değerini alır) kullanılan bir analiz türüdür. Bunun yanında bu yöntemde bağımsız değişkenler

ise herhangi bir türde (nitel, nicel vs.) olabilir. Logit model tahminine geçmeden önce modelde

yer alan değişkelere ilişkin tanımlayıcı istatistiklere yer verilmiştir. Tanımlayıcı istatistikler

Çizelge 191’de sunulmuştur.

211


Çizelge 191. Tarımsal faaliyetlerde örgütlenme gerekli midir? Tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama alanı 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Yaş

1= 18-35 (%4.4); 2= 36-43 (%24.3); 3= 44-52

(%35.2); 53-60 (%25.5); 4= 61 ve üzeri (%10.7);

3.14 0.050

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar

(%15.5), 3= ilkokul (%46.1); 4= ortaokul 3.31 0.056

(%15.0), 5= lise (%14.8), 6= üniversite (%4.0)

Hanehalkı (kişi)

1= 1-4 kişi (%4.4); 2= 5-9 kişi (%63.4); 3= 10

kişi ve üzeri (%32.2)

2.28 0.026

Çiftçilik dışı gelir 0= Yok (%72.0); 1= Var (%28.0) 0.280 0.021

Üretici örgütü

üyeliği

0= Yok (%6.5); 1= Var (%93.5) 0.935 0.012

Hayvancılık 0= Yok (%32.6); 1= Var (%67.4) 0.674 0.022

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.9); 2= 25000-49999 TL

(%23.6); 3= 50000- 74999 TL (%33.6); 4=

75000-99999 TL (%19.9); 5= 100000 TL ve

3.23 0.055

üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.6); 2= 21-30 yıl (%35.7);

3= 31-40 yıl (%33.8); 4= 41 yıl ve üzeri (%16.0)

2.51 0.045

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar

(%32.4);3= 101-200 dekar (%30.3); 4= 201-300 2.43 0.053

dekar (%8.6); 5= 301 dekar ve üzeri (%6.0)

Tarımsal kredi 0= Yok (%68.3); 1= Var (%31.7) 0.317 0.022

Tanımlayıcı istatistikler için Çizelge 191’e bakıldığında, katılımcıların %71’i Harran sulama

alanında, %29’u ise Yaylak sulama alanında yer almaktadır.

Eğitim değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %4.7’si okuryazar değil, %15.5’i

okuryazar, %46.1’i ilkokul, %15’i ortaokul, %14.8’i lise ve %4’ü üniversite düzeyinde eğitim

seviyesine sahiptir.

Çiftçilik dışı gelir ile ilgili dağılıma bakıldığında, katılımcıların %72’sinin çiftçilik dışı geliri

bulunmazken, %28’si çiftçilik dışı gelire sahiptir.

Üretici örgütü üyeliği ile ilgili dağılıma bakıldığında, katılımcıların %6.5’nin üretici örgütü

üyeliği yokken, %93.5’nin üretici örgütü üyeliği bulunmaktadır.

Hayvancılık değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %32.6’sı hayvancılık ile

uğraşmıyorken, %67.4’ü hayvancılık ile uğraşmaktadır.

Gelir değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %4.9’u 25000 TL altı, %23.6’sı

25000-49999 TL, %33.6’sı 50000-74999 TL, %19.9’u 75000-99999 TL ve %17.8’i 100000 TL

ve üzeri gelir düzeyine sahiptir.

Deneyim değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %14.6’sı 20 yıl ve altı, %35.7’si

21-30 yıl, %33.8’i 31-40 yıl ve %16’sı 41 yıl ve üzeri deneyime sahiptir.

212


Hanehalkı değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %4.4’ü 1-4 kişi, %63.4’ü 5-9

kişi ve %32.2’si 10 kişi ve üzeri hanehalkı sayısı bulunan hanelerde yaşamaktadır.

Yaş değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %4.4’ü 18-35, %24.3’ü 36-43,

%35.2’si 44-52, %25.5’i 53-60 ve %10.7’si 61 ve üzeri yaşındadır.

Arazi değişkenine ait dağılıma bakıldığında, katılımcıların %22.7’si 50 dekar ve altı, %32.4’ü

51-100 dekar, %30.3’ü 101-200 dekar, %8.6’sı 201-300 dekar ve %6’sı 301 dekar ve üzeri

araziye sahiptir.

Tarımsal kredi kullanımı ile ilgili dağılıma bakıldığında, katılımcıların %68.3’ü tarımsal kredi

kullanmıyorken, %31.7’si tarımsal kredi kullanmaktadır.

Çizelge 184’de logit modele ilişkin sonuçlar yer almaktadır. İlk olarak olabilirlik oran ki-kare

(LR ki-kare) istatistiği 89.787 ve p= 0.000 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuca göre 0.01 yanılma

düzeyinde modelin anlamlı bir model olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte Pseudo

R 2 = 0.153 olarak hesaplamıştır.

Logit regresyonunda, model tahmini yapıldıktan sonra varsayımların test edilmesi

gerekmektedir. Bu aşamada söz konusu varsayımlar bağımsız değişkenler arasında çok

doğrusal bağlantı sorunu olmaması, model spesifikasyon hatası varsayımlarıdır (Mert, 2016:

180). Bizim modelimizde sürekli bağımsız değişken olmadığından dolayı çoklu doğrusal

bağlantı ile ilgili test yapılmamıştır. model spesifikasyonu varsayımı içinse link testi

uygulanmıştır.

Model spesifikasyonu için uygulanan link testi sonucunda, çıktıda yer alan _hatsq değişkenine

ait katsayının istatiksel olarak anlamsız olduğu (katsayı= -0.005, p= 0.959) görülmüştür. Bu

sonuca göre, modelimizde bir model spesifikasyon hatasının olmadığını söylemek mümkündür.

Logit regresyonunda değişkenler için odds oranları da hesaplanabilmektedir. Buna göre odds

oranı 1’den büyük olması, (katsayının anlamlı olması koşuluyla) değişkenin önemli bir risk

faktörü olduğu anlamına gelir. Odds oranının 1’den küçük olması ise (katsayının anlamlı olması

koşuluyla) değişkenin önemli bir risk faktörü olduğu fakat negatif etkili bir faktör olduğu

anlamına gelir. Örneğin sulama alanı değişkenine bakıldığında, Yaylak sulama alanında yer

alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre tarımsal faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli

görme durumu 3.17 kat daha fazladır. Logit modelde her bir bağımsız değişken için olayın

gerçekleşme olasılıkları (bağımlı değişkenin 1 değerinde olma olasılığı) hesaplanabilmektedir.

Hatırlanacağı üzeri incelenen olay gerçekleşiyorsa bağımlı değişken 1 değerini, aksi

durumunda ise 0 değerini alır. Bu olasılık değerlerinin anlaşılması odds oranlarından daha kolay

olabilmektedir. Bundan dolayı Çizelge 192’de yer alan değişkenler incelenirken bu olasılıklara

yer verilecektir.

213


Çizelge 192. Tarımsal faaliyetlerde örgütleme gerekli midir? İfadesi için Logit Model Sonuçları

Bağımlı Değişken: Tarımsal faaliyetlerde örgütleme gerekli midir?

(0= hayır, 1= evet)

Bağımsız değişkenler Katsayı Odds Oranı

Sulama alanı

Yaylak

Eğitim

Okuryazar

İlkokul

Ortaokul

Lise

Üniversite

Çiftçilik dışı gelir

Var

Üretici örgütü üyeliği

Var

Hayvancılık

Var

Gelir

25000-49999

50000-74999

75000-99999

100000 ve üzeri

Deneyim

21-30

31-40

41 ve üzeri

Hanehalkı

5-9

10 ve üzeri

Yaş

36-43

44-52

53-60

61 ve üzeri

214

1.154***

(0.000)

0.748

(0.270)

1.408**

(0.038)

1.532**

(0.038)

1.505**

(0.046)

2.139**

(0.030)

-0.359

(0.176)

0.908**

(0.046)

-0.670**

(0.012)

-0.262

(0.675)

-0.301

(0.626)

-0.389

(0.547)

0.150

(0.821)

0.048

(0.900)

0.163

(0.700)

1.127**

(0.042)

-0.874

(0.227)

-0.571

(0.448)

0.451

(0.472)

0.018

(0.978)

-0.437

(0.543)

-0.555

(0.508)

3.170***

(0.000)

2.114

(0.270)

4.088**

(0.038)

4.625**

(0.038)

4.503**

(0.046)

8.494**

(0.030)

0.699

(0.176)

2.480**

(0.046)

0.512**

(0.012)

0.770

(0.675)

0.740

(0.626)

0.678

(0.547)

1.162

(0.821)

1.049

(0.900)

1.177

(0.700)

3.086**

(0.042)

0.417

(0.227)

0.565

(0.448)

1.569

(0.472)

1.018

(0.978)

0.646

(0.543)

0.574

(0.508)

Arazi

51-100 -0.488 0.614


101-200

201-300

301 ve üzeri

Tarımsal kredi

(0.121) (0.121)

-0.266

0.766

(0.446)

(0.446)

-0.244

0.783

(0.626)

(0.626)

0.981

2.666

(0.141)

(0.141)

-0.215

0.807

Var

(0.419)

(0.419)

1. N= 432, LR Ki-kare= 89.787 (p= 0.000), Pseudo R 2 = 0.153

2. linktest: hatsq= -0.005, p= 0.959

3. Parantez içinde p değerleri verilmiştir (*: 0.10 yanılma düzeyinde, **: 0.05 yanılma düzeyinde,

***: 0.01 yanılma düzeyinde anlamlıdır.)

4. Sulama alanı değişkeni için temel düzey “Harran”, eğitim değişkeni için temel düzey “okuryazar

değil”, çiftçilik dışı gelir değişkeni için temel düzey “yok”, Üretici örgütü üyeliği değişkeni için

temel düzey “yok”, hayvancılık değişkeni için temel düzey “yok”, gelir değişkeni için temel

düzey “25000 altı”, deneyim değişkeni için temel düzey “20 ve altı”, hanehalkı değişkeni için

temel düzey “1-4”, yaş değişkeni için temel düzey “18-35”, arazi değişkeni için temel düzey “50

ve altı”, tarımsal kredi değişkeni için temel düzey “yok” şeklindedir.

Çizelge 192’de yer alan logit regresyon sonuçlarında ilk olarak sulama alanı değişkenine

bakıldığında, Yaylak’a ait katsayı 1.154 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı pozitif ve istatiksel

olarak anlamlıdır (p= 0.000<0.01). Buna göre Yaylak bölgesinde yer alanların tarımsal

faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme olasılığı Harran bölgesinde yer alanlardan (temel

düzey) daha yüksektir. Ayrıca modelde her bir bağımsız değişkenin düzeyleri için olayın

gerçekleşme olasılıkları hesaplanabilmektedir. Sulama alanı değişkeni için hesaplanan

olasılıklar Şekil 107’de gösterilmiştir. Bu olasılıklar Harran için 0.523, Yaylak için 0.777 olarak

hesaplanmıştır.

.5 .6 .7 .8 .9

Harran

Sulama alanı

Yaylak

Şekil 107. Sulama alanı değişkeni olasılıkları

Eğitim değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, eğitim değişkeninin ilkokul (katsayı= 1.408,

p= 0.038<0.05), ortaokul (katsayı= 1.532, p= 0.038<0.05), lise (katsayı= 1.505, p= 0.046<0.05)

ve üniversite (katsayı= 2.139, p= 0.030<0.05) eğitim düzeyleri için istatistiksel olarak pozitif

anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuca göre temel düzey olan okuryazar olmayanlar ile

215


kıyaslandığında ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite düzeyinde eğitime sahip olanların tarımsal

faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme olasılığının daha yüksek olduğunu söylemek

mümkündür. Eğitim düzeyleri için hesaplanan olasılıklar Şekil 108’de gösterilmiştir.

Olasılıklar okuryazar değil için 0.294, okuryazar için 0.468, ilkokul için 0.630, ortaokul için

0.658, lise için 0.652 ve üniversite için 0.779 olarak hesaplanmıştır. Görüldüğü üzere eğitim

arttıkça tarımsal faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme olasılığının da arttığını söylemek

mümkündür.

1

.2 .4 .6 .8

0

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

Eğitim durumu

Şekil 108. Eğitim değişkeni olasılıkları

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.176>0.05). Buna rağmen olasılıklara bakıldığında,

çiftçilik dışı gelire sahip olanlar için 0.542 çiftçilik dışı geliri olmayanlar için 0.628 olarak

hesaplanmıştır. Bu olasılıklar Şekil 109’de gösterilmiştir.

.7

.65

.6

.55

.5

.45

Hayır

Çiftçilik dışı gelir

Evet

Şekil 109. Çiftçilik dışı gelir değişkeni olasılıkları

216


Üretici örgütü üyeliği değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, üyeliliği olanlar için katsayı

0.908 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı pozitif ve istatiksel olarak anlamlıdır (0.046<0.05).

Buna göre üretici örgütü üyeliği olanların tarımsal faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme

olasılığı üretici örgütü üyeliği olmayanlardan (temel düzey) daha yüksektir. Üretici örgütü

üyeliği değişkeni için hesaplanan olasılıklar Şekil 110’da gösterilmiştir. Bu olasılıklar örgütü

üyeliği olanlar için 0.619, olmayanlar içinse 0.395 olarak hesaplanmıştır.

.2 .3 .4 .5 .6 .7

Hayır

Üretici örgütüne üyelik

Evet

Şekil 110. Üretici örgütü üyeliği değişkeni olasılıkları

Hayvancılık değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, hayvancılık yapanlar için katsayı -

0.670 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı negatif ve istatiksel olarak anlamlıdır (0.012<0.05).

Buna göre hayvancılık yapanların tarımsal faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme olasılığı

hayvancılık yapmayanlardan (temel düzey) daha düşüktür. Hayvancılık değişkeni için

hesaplanan olasılıklar Şekil 111’de gösterilmiştir. Bu olasılıklar hayvancılık yapanlar için

0.551, yapmayanlar içinse 0.706 olarak hesaplanmıştır.

.5 .6 .7 .8

Hayır

Hayvancılık

Evet

Şekil 111. Hayvancılık değişkeni olasılıkları

217


Gelir değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.675, 0.626, 0.547, 0.821>0.05). Buna rağmen

olasılıklara bakıldığında, 25000 TL altı için 0.654, 25000-49999 TL için 0.593, 50000-74999

TL 0.584, 75000-99999 TL için 0.562 ve 100000 TL ve üzeri için 0.687 olarak hesaplanmıştır.

Bu olasılıklar Şekil 112’de gösterilmiştir.

.4 .5 .6 .7 .8 .9

25000 altı 25000-49999 50000-74999 75000-99999 100000 ve üzeri

Gelir

Şekil 112. Gelir değişkeni olasılıkları

Deneyim değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, sadece 41 yıl ve üzeri deneyim düzeyinde

istatiksel olarak anlamlı sonuç elde edilmiştir (0.042<0.05). Bu değişkene ait katsayı 1.127

olarak hesaplanmıştır. Bu sonuca göre temel düzey olan 20 yıl ve altı ile kıyaslandığında 41 yıl

ve üzeri deneyime sahip olanların tarımsal faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme olasılığının

daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Deneyim değişkeni için hesaplanan olasılıklar

Şekil 113’de gösterilmiştir. Bu olasılıklar 20 yıl ve altı için 0.543, 21-30 yıl için 0.555, 31-40

yıl için 0.583, 41 yıl ve üzeri için 0.786 olarak hesaplanmıştır. Sonuçlara göre 41 yıl ve üzeri

deneyime sahip olanlarda istatiksel olarak anlamlı olmakla birlikte, genel olarak deneyim

arttıkça tarımsal faaliyetlerde örgütlenmeyi gerekli görme olasılığının da arttığını söylemek

mümkündür.

.4 .5 .6 .7 .8 .9

20 ve altı 21-30 31-40 41 ve üzeri

Deneyim

Şekil 113. Deneyim değişkeni olasılıkları

218


Hanehalkı değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.227, 0.448>0.05). Buna rağmen olasılıklara

bakıldığında, hanehalkı 1-4 kişi olanlar için 0.762, 5-9 kişi olanlar için 0.572 ve 10 kişi ve üzeri

olanlar için 0.644 olarak hesaplanmıştır. Bu olasılıklar Şekil 114’de gösterilmiştir.

1

.5 .6 .7 .8 .9

1-4 5-9 10 ve üzeri

Hanehalkı

Şekil 114. Hanehalkı Değişkeni Olasılıkları

Yaş değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.472, 0.978, 0.543, 0.508>0.05). Buna rağmen

olasılıklara bakıldığında, 18-35 için 0.618, 36-43 için 0.717, 44-52 için 0.622, 53-60 için 0.511

ve 61 ve üzeri için 0.481 olarak hesaplanmıştır. Bu olasılıklar Şekil 115’de gösterilmiştir.

1

.2 .4 .6 .8

18-35 36 - 43 44 - 52 53 - 60 61 ve üzeri

Yaş

Şekil 115. Yaş değişkeni olasılıkları

219


Arazi değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.121, 0.446, 0.626, 0.141>0.05). Buna rağmen

olasılıklara bakıldığında, 50 dekar ve altı için 0.651, 51-100 dekar için 0.534, 101-200 dekar

için 0.589, 201-300 dekar için 0.594 ve 301 dekar ve üzeri için 0.833 olarak hesaplanmıştır. Bu

olasılıklar Şekil 116’da gösterilmiştir.

1

.4 .6 .8

50 ve altı 51-100 101-200 201-300 301 ve üzeri

Arazi

Şekil 116. Arazi değişkeni olasılıkları

Tarımsal kredi değişkeni için Çizelge 192’ye bakıldığında değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.419>0.05). Buna rağmen olasılıklara bakıldığında,

tarımsal kredi kullananlar için 0.569 kullanmayanlar içinse 0.621 olarak hesaplanmıştır. Bu

olasılıklar Şekil 117’de gösterilmiştir.

.7

.65

.6

.55

.5

.45

Hayır

Tarımsal kredi kullanma

Evet

Şekil 117. Tarımsal kredi kullanımı değişkeni olasılıkları

220


9.2.2. Sulama Yöntemiyle İlgili Son Teknolojiyi Takip Etme Durumu

Çalışmanın bu bölümünde sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumuna ilişkin

analizlere yer verilmiştir. Bu amaçla ifadenin test edilmesinde Sıralı Logit regresyonundan

faydalanılmıştır.

Sıralı logit regresyonu, bağımlı değişkenin ikiden çok düzeyli ve sıralanabilir bir nitel değişken

olması durumunda kullanılan bir analiz türüdür. Bunun yanında bu yöntemde bağımsız

değişkenler ise herhangi bir türde olabilir. Sıralı Logit model tahminine geçmeden önce

modelde yer alan değişkelere ilişkin tanımlayıcı istatistiklere yer verilmiştir. Tanımlayıcı

istatistikler Çizelge 191’de sunulmuştur. Çizelge 193’de yer alan değişkenlere ilişkin

açıklamalar Çizelge 191’de verildiğinden tekrar açıklama gereği duyulmamıştır.

Çizelge 193. Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumu tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama alanı 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar

(%15.5), 3= ilkokul (%46.1); 4= ortaokul 3.31 0.056

(%15.0), 5= lise (%14.8), 6= üniversite (%4.0)

Çiftçilik dışı gelir 0= Yok (%72.0); 1= Var (%28.0) 0.280 0.021

Üretici örgütü

üyeliği

0= Yok (%6.5); 1= Var (%93.5) 0.935 0.012

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.9); 2= 25000-49999 TL

(%23.6); 3= 50000- 74999 TL (%33.6); 4=

75000-99999 TL (%19.9); 5= 100000 TL ve

3.23 0.055

üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.6); 2= 21-30 yıl (%35.7);

3= 31-40 yıl (%33.8); 4= 41 yıl ve üzeri (%16.0)

2.51 0.045

Yaş

1= 18-35 (%4.4); 2= 36-43 (%24.3); 3= 44-52

(%35.2); 53-60 (%25.5); 4= 61 ve üzeri (%10.7);

3.14 0.050

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar

(%32.4);3= 101-200 dekar (%30.3); 4= 201-300 2.43 0.053

dekar (%8.6); 5= 301 dekar ve üzeri (%6.0)

Tarımsal kredi 0= Yok (%68.3); 1= Var (%31.7) 0.317 0.022

Çizelge 194’de sıralı logit regresyonuna ilişkin sonuçlar yer almaktadır. İlk olarak olabilirlik

oran ki-kare (LR ki-kare) istatistiği 76.22 ve p= 0.000 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuca göre

0.01 yanılma düzeyinde modelin anlamlı bir model olduğunu söylemek mümkündür. Bununla

birlikte Pseudo R 2 = 0.087 olarak hesaplamıştır.

Sıralı logit regresyonunda, model tahmini yapıldıktan sonra varsayımların test edilmesi

gerekmektedir. Bu aşamada bakılması gereken 3 varsayımdan söz edilebilir. Bunlar bağımsız

değişkenler arasında çok doğrusal bağlantı sorunu olmaması, model spesifikasyon hatası

olmaması ve paralel regreyon varsayımıdır (Mert, 2016). Bizim modelimizde sürekli bağımsız

değişken olmadığından dolayı çoklu doğrusal bağlantı ile ilgili test yapılmamıştır. Diğer iki

varsayımın test edilmesinde ise model spesifikasyonu için link testi, paralel regresyon

varsayımı içinse olabilirlik oran testi (likelihood ratio test) uygulanmıştır.

221


Model spesifikasyonu için uygulanan link testi sonucunda, çıktıda yer alan _hatsq değişkenine

ait katsayının istatiksel olarak anlamsız olduğu (katsayı= -0.095, p= 0.389) görülmüştür. Bu

sonuca göre, modelimizde bir model spesifikasyon hatasının olmadığını söylemek mümkündür.

Sıralı logit regresyonunun önemli bir varsayımı, bağımlı değişkenin bir düzeyinden diğer

düzeyine geçiş olasılıklarını eşit kabul etmesi varsayımıdır. Yani bağımlı değişkenin bir

düzeyinden diğer düzeyine geçişler için aynı parametrelerin söz konusu olması gerekmektedir.

Bu varsayıma paralel regresyon varsayımı denmektedir (Mert, 2016).

Paralel regresyon varsayımı için uygulanan olabilirlik oran testi sonucunda, test istatistiği 29.75

ve p= 0.193 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuca göre paralel regresyon varsayımı sağlanmaktadır.

Sıralı logit regresyonunda değişkenler için odds oranları da hesaplanabilmektedir. Buna göre

odds oranı 1’den büyük olması, bağımlı değişkenin bir üst seviyesinde olma olasılığının yüksek

olduğu, 1’den küçük olması ise düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bunun yanında sıralı logit

regresyonunda değişkenlere ait marjinal etkilerin hesaplanması, bağımsız değişkende yaşanan

değişimin bağımlı değişken üzerindeki etkilerinin anlaşılmasını daha kolay hale getirmektedir.

Çizelge 194. Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumuna ilişkin Sıralı Logit Model sonuçları

Bağımlı Değişken: Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumu

(1. Hiç takip etmem, 2. Nadiren takip ederim, 3. Her zaman takip ederim)

Bağımsız değişkenler Katsayı Odds Oranı Marjinal Etki

Sulama alanı

Yaylak

Eğitim

Okuryazar

İlkokul

Ortaokul

Lise

Üniversite

Çiftçilik dışı gelir

Var

Üretici örgütü üyeliği

Var

Gelir

25000-49999

50000-74999

75000-99999

100000 ve üzeri

Deneyim

21-30

31-40

1.140***

(0.000)

0.255

(0.669)

0.235

(0.694)

-0.099

(0.879)

0.533

(0.421)

0.714

(0.371)

-0.511**

(0.032)

1.230**

(0.014)

-0.141

(0.785)

-0.056

(0.912)

0.155

(0.768)

0.178

(0.740)

0.123

(0.710)

0.101

(0.789)

222

3.126***

(0.000)

1.290

(0.669)

1.264

(0.694)

0.905

(0.879)

1.703

(0.421)

2.042

(0.371)

0.600**

(0.032)

3.422**

(0.014)

0.868

(0.785)

0.946

(0.912)

1.168

(0.768)

1.194

(0.740)

1.131

(0.710)

1.106

(0.789)

0.164***

(0.000)

0.029

(0.648)

0.026

(0.671)

-0.010

(0.882)

0.066

(0.377)

0.095

(0.380)

-0.057**

(0.021)

0.102***

(0.000)

-0.016

(0.792)

-0.007

(0.913)

0.020

(0.761)

0.023

(0.732)

0.015

(0.704)

0.012

(0.786)


41 ve üzeri

Yaş

36-43

44-52

53-60

61 ve üzeri

Arazi

51-100

101-200

201-300

301 ve üzeri

Tarımsal kredi

-0.275

(0.567)

-0.673

(0.200)

-1.354**

(0.015)

-1.185*

(0.051)

-1.493**

(0.037)

0.428

(0.121)

0.509*

(0.083)

0.791*

(0.066)

0.909*

(0.065)

0.760

(0.567)

0.510

(0.200)

0.258**

(0.015)

0.306*

(0.051)

0.225**

(0.037)

1.535

(0.121)

1.663*

(0.083)

2.205*

(0.066)

2.483*

(0.065)

-0.029

(0.568)

-0.130

(0.255)

-0.218*

(0.064)

-0.200

(0.106)

-0.231*

(0.070)

0.045

(0.114)

0.055*

(0.079)

0.095

(0.111)

0.115

(0.129)

-0.023

0.978

0.003

Var

(0.922)

(0.922)

(0.921)

1. N= 427, LR Ki-kare= 76.22 (p= 0.000), Pseudo R 2 = 0.087

2. Parantez içinde p değerleri verilmiştir (*: 0.10 yanılma düzeyinde, **: 0.05 yanılma düzeyinde, ***: 0.01

yanılma düzeyinde anlamlıdır.)

3. Sulama alanı değişkeni için temel düzey “Harran”, eğitim değişkeni için temel düzey “okuryazar değil”,

çiftçilik dışı gelir değişkeni için temel düzey “yok”, Üretici örgütü üyeliği değişkeni için temel düzey

“yok”, gelir değişkeni için temel düzey “25000 altı”, deneyim değişkeni için temel düzey “20 ve altı”, yaş

değişkeni için temel düzey “18-35”, arazi değişkeni için temel düzey “50 ve altı”, tarımsal kredi

değişkeni için temel düzey “yok” şeklindedir.

4. Marjinal etkiler bağımlı değişkenin “her zaman takip ederim” düzeyi için hesaplanmıştır.

5. Model spesifikasyon hatası için Link testine göre hatsq= -0.095, p= 0.389

6. Paralel regresyon varsayımı için, olabilirlik oran testine göre Ki-kare 29.75, p= 0.193

Çizelge 194’de yer alan sıralı logit regresyon sonuçlarında ilk olarak sulama alanı değişkenine

bakıldığında, Yaylak’a ait katsayı 1.140 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı pozitif ve istatiksel

olarak anlamlıdır (p= 0.000<0.01). Marjinal etki sütununa bakıldığında Yaylak için marjinal

etki 0.164 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak anlamlıdır (p= 0.000<0.01). Bu sonuca göre

Yaylak bölgesinde yer alanların sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları

Harran bölgesinde yer alanların sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme

olasılıklarından (temel düzey) 0.164 birim daha fazladır.

Bunun yanı sıra analizde her bir bağımsız değişkene ait tahmini olasılıklar

hesaplanabilmektedir. Temel düzeyinde içinde yer aldığı tahmini olasılıkları Şekil 118’de

gösterilmiştir. Buna göre Harran’da yer alanların sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip

etme olasılıkları 0.106 iken Yaylak’ta yer alanların 0.270’dir.

223


.1 .2 .3 .4

Harran

Sulama alanı

Yaylak

Şekil 118. Sulama alanı değişkeni tahmini olasılıkları

Eğitim değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.669, 0.694, 0.879, 0.421, 0.371>0.05). Buna

rağmen tahmini olasılıklar hesaplandığında bu değerler; okuryazar olmayanlar için 0.115,

okuryazar olanlar için 0.143, ilkokul için 0.141, ortaokul için 0.105, lise için 0.181, üniversite

için 0.209 olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar Şekil 119’da gösterilmiştir.

.1 .2 .3 .4

0

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

Eğitim durumu

Şekil 119. Eğitim değişkeni tahmini olasılıkları

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, çiftçilik dışı gelire sahip olanlar

için katsayı -0.511 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı negatif ve istatiksel olarak anlamlıdır

(0.032<0.05). Değişkene ait marjinal etki -0.057 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak

anlamlıdır (p= 0.021<0.05). Bu sonuca göre çiftçilik dışı gelire sahip olanların sulama

224


yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları çiftçilik dışı gelire sahip olmayanların

sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıklarından (temel düzey) 0.057 birim

daha azdır. Çiftçilik dışı gelir değişkenine ait tahmini olasılıkları Şekil 120’de gösterilmiştir.

Buna göre çiftçilik dışı gelire sahip olanların sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme

olasılıkları 0.102 iken çiftçilik dışı gelire sahip olmayanların 0.160’dir.

.2

.15

.1

.05

Hayır

Çiftçilik dışı gelir

Evet

Şekil 120. Çiftçilik dışı gelir değişkeni tahmini olasılıkları

Üretici örgütü üyeliği değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, üretici örgütü üyeliği olanlar

için katsayı 1.230 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı negatif ve istatiksel olarak anlamlıdır

(0.014<0.05). Değişkene ait marjinal etki 0.102 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak

anlamlıdır (p= 0.000<0.01). Bu sonuca göre üretici örgütü üyeliği olanların sulama yöntemiyle

ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları üretici örgütü üyeliği olmayanların sulama

yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıklarından (temel düzey) 0.102 birim daha

fazladır.

Üretici örgütü üyeliği değişkenine ait tahmini olasılıkları Şekil 121’de gösterilmiştir. Buna göre

üretici örgütü üyeliği olanların sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları

0.151 iken üretici örgütü üyeliği olmayanların 0.049’dur.

225


.2

.15

.1

.05

0

Hayır

Üretici örgütüne üyelik

Evet

Şekil 121. Üretici örgütü üyeliği değişkeni tahmini olasılıkları

Gelir değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.785, 0.912, 0.768, 0.740, >0.05). Buna rağmen

tahmini olasılıklar hesaplandığında bu değerler; 25000 TL altı için 0.140, 25000-49999 TL için

0.124, 50000-74999 TL için 0.134, 75000-99999 için 0.160 ve 100000 TL ve üzeri için 0.163

olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar Şekil 122’de gösterilmiştir.

.25

.2

.15

.1

.05

0

25000 altı 25000-49999 50000-74999 75000-99999 100000 ve üzeri

Gelir

Şekil 122. Gelir değişkeni tahmini olasılıkları

Deneyim değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.710, 0.789, 0.567, >0.05). Buna rağmen

tahmini olasılıklar hesaplandığında bu değerler; 20 yıl ve altı için 0.137, 21-30 yıl için 0.153,

226


31-40 yıl için 0.150 ve 41 yıl ve üzeri için 0.108 olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar

Şekil 123’de gösterilmiştir.

.2

.15

.1

.05

20 ve altı 21-30 31-40 41 ve üzeri

Deneyim

Şekil 123. Deneyim değişkeni tahmini olasılıkları

Yaş değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, 44-52 yaş aralığına ait katsayı -1.354 olarak

hesaplanmış olup bu katsayı istatiksel olarak negatif ve anlamlıdır (p=0.015<0.05). Bu gruba

ait marjinal etki ise -0.218 olarak hesaplanmıştır (p= 0.064<0.10). 53-60 yaş aralığına ait

katsayı -1.185 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak negatif ve anlamlıdır (p= 0.051<0.10).

Bu gruba ait marjinal etki ise -0.200 olarak hesaplanmıştır (p= 0.106>0.10). 61 ve üzeri yaş için

ise katsayı -1.493 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak negatif ve anlamlıdır (p=

0.037<0.05). Bu gruba ait marjinal etki ise -0.231 olarak hesaplanmıştır (p= 0.070<0.10). Bu

sonuca göre temel düzey olan 35 ve altı yaş grubu ile kıyaslandığında, sulama yöntemiyle ilgili

son teknolojiyi takip etme olasılıkları 44-52 yaş grubunda 0.218 birim, 53-60 yaş grubunda

0.200 ve 61 ve üzeri yaş grubunda ise 0.231 birim daha azdır.

Yaş değişkenine ait tahmini olasılıkları Şekil 124’de gösterilmiştir. Buna göre 35 ve altı yaş

grubunun sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları 0.331 iken 36-43 yaş

grubunun 0.201, 44-52 yaş grubunun 0.113, 53-60 yaş grubunun 0.131, 61 ve üzerin yaş

grubunun ise 0.100’dür

227


.2 .4 .6

0

18-35 36 - 43 44 - 52 53 - 60 61 ve üzeri

Yaş

Şekil 124. Yaş değişkeni tahmini olasılıkları

Arazi değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, 101-200 dekar aralığına ait katsayı 0.509

olarak hesaplanmış olup bu katsayı istatiksel olarak pozitif ve anlamlıdır (p=0.083<0.10). Bu

gruba ait marjinal etki ise 0.055 olarak hesaplanmıştır (p= 0.079<0.10). 201-300 dekar aralığına

ait katsayı 0.791 olarak hesaplanmış olup bu katsayı istatiksel olarak pozitif ve anlamlıdır

(p=0.066<0.10). Bu gruba ait marjinal etki ise 0.095 olarak hesaplanmıştır (p= 0.111>0.10).

301 ve üzeri dekar aralığına ait katsayı 0.909 olarak hesaplanmış olup bu katsayı istatiksel

olarak pozitif ve anlamlıdır (p=0.065<0.10). Bu gruba ait marjinal etki ise 0.115 olarak

hesaplanmıştır (p= 0.129>0.10). Bu sonuca göre temel düzey olan 50 dekar ve altı arazi

büyüklüğü ile kıyaslandığında, sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları

101-200 dekar aralığında araziye sahip olanlarda 0.055 birim, 201-300 dekar aralığında araziye

sahip olanlarda 0.095 birim ve 301 ve üzeri dekar aralığında araziye sahip olanlarda 0.115 birim

daha fazladır.

Arazi değişkenine ait tahmini olasılıkları Şekil 125’de gösterilmiştir. Buna göre 50 dekar ve altı

araziye sahip olanların sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme olasılıkları 0.098

iken 51-100 dekar aralığında araziye sahip olanların 0.143, 101-200 dekar aralığında araziye

sahip olanların 0.153, 201-300 dekar aralığında araziye sahip olanların 0.194, 301 dekar ve

üzeri araziye sahip olanların ise 0.213’tür.

228


.1 .2 .3 .4

0

50 ve altı 51-100 101-200 201-300 301 ve üzeri

Arazi

Şekil 125. Arazi değişkeni tahmini olasılıkları

Tarımsal kredi kullanımı değişkeni için Çizelge 194’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel

olarak anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.922>0.05). Buna rağmen tahmini olasılıklar

hesaplandığında bu değerler; tarımsal kredi kullananlar için 0.140, kullanmayanlar içinse 0.142

olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar Şekil 126’da gösterilmiştir.

.2

.15

.1

Hayır

Tarımsal kredi kullanma

Evet

Şekil 126. Tarımsal kredi kullanımı değişkeni tahmini olasılıkları

229


9.2.3. Çiftçilik Faaliyetleri Memnuniyet Düzeyi

Çalışmanın bu bölümünde çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyine ilişkin analizlere yer

verilmiştir. Bu amaçla faktör analizi, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü ANOVA’dan

faydalanılmıştır.

Faktör analizi birbiriyle ilişkili çok sayıda değişkeni bir araya getirerek az sayıda, kavramsal

olarak anlamlı ve birbirinden bağımsız yeni değişkenler (faktörler, boyutlar) haline getiren çok

değişkenli istatistik tekniklerinden biridir (Kalaycı, 2010, s. 321).

Bağımsız örneklem t-testi iki kitlenin ortalamaları arasında istatiksel olarak anlamlı bir farklılık

olup olmadığını test eder. Tek yönlü ANOVA ise ikiden fazla kitlenin ortalamaları arasında

istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını test etmektedir.

Çalışmanın bu bölümüne dâhil olan değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler Çizelge 195’de

sunulmuştur. Çizelge 195’de yer alan değişkenlere ilişkin açıklamalar Çizelge 191’de

verildiğinden tekrar açıklama gereği duyulmamıştır.

Çizelge 195. Çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama alanı 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Çiftçilik dışı gelir 0= Yok (%72.0); 1= Var (%28.0) 0.280 0.021

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar

(%15.5), 3= ilkokul (%46.1); 4= ortaokul 3.31 0.056

(%15.0), 5= lise (%14.8), 6= üniversite (%4.0)

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.9); 2= 25000-49999 TL

(%23.6); 3= 50000- 74999 TL (%33.6); 4=

75000-99999 TL (%19.9); 5= 100000 TL ve

3.23 0.055

üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.6); 2= 21-30 yıl (%35.7);

3= 31-40 yıl (%33.8); 4= 41 yıl ve üzeri (%16.0)

2.51 0.045

Hanehalkı (kişi)

1= 1-4 kişi (%4.4); 2= 5-9 kişi (%63.4); 3= 10

kişi ve üzeri (%32.2)

2.28 0.026

Yaş

1= 18-35 (%4.4); 2= 36-43 (%24.3); 3= 44-52

(%35.2); 53-60 (%25.5); 4= 61 ve üzeri (%10.7);

3.14 0.050

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar

(%32.4);3= 101-200 dekar (%30.3); 4= 201-300

dekar (%8.6); 5= 301 dekar ve üzeri (%6.0)

2.43 0.053

Çalışmanın bu bölümünde çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi ile ilgili olarak yöneltilen

ifadelere faktör analizi uygulanmış ve ifadeler tek faktör altında toplanmıştır. Bu ifadeler:

Ürün destek sistemimden ve miktarlarından memnunum

Üretim sürecinde maddi anlamda sıkıntı yaşamıyorum

İhtiyaç duyduğum finansmana-krediye rahat ulaşabiliyorum

Ürünlerimin piyasa satış fiyatından memnunum

Ürünlerimin pazarlamasında sıkıntı yaşamıyorum

Çiftçilik faaliyetlerinden memnunum

Çocuklarımın çiftçilik faaliyetlerinde devam etmesini isterim

230


Analiz sonucunda Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örneklem yeterliliği ölçütü 0,660’tır. Bartlett

Testi de p= 0,000<0.05 istatiksel olarak anlamlıdır. Yani değişkenler arası korelasyon

mevcuttur ve veriler çoklu normal dağılımdan gelmiştir. Bu sonuçlara göre verilerin faktör

analizine uygun olduğunu söylemek mümkündür. Faktöre ilişkin Cronbach Alfa katsayısı 0.652

olarak hesaplanmıştır. Faktör analizi sonucunda elde edilen çiftçilik faaliyetleri memnuniyet

düzeyi faktörüne ilişkin sonuçlar Çizelge 188’de sunulmuştur. Bu aşamada sulama alanı ve

çiftçilik dışı gelir değişkenleri için bağımsız örneklem t-testi, eğitim, gelir, deneyim, yaş ve

arazi değişkenleri içinse tek yönlü ANOVA uygulanmıştır. Burada memnuniyet düzeyine

katılımda bağımsız değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir. Tek yönlü

ANOVA analizinde ilk olarak grup varyans eşitliği varsayımını test etmek amacıyla Levene

testi uygulanmıştır. Varsayımı sağlamayan değişkenlerde ANOVA sonucu elde edilen F ve p

değerlerini kullanamayız. Bunun yerine Brown–Forsythe ve Welch testlerinden biri tercih

edilmeli ve bu testler sonunca elde edilen F ve p değerleri kullanılmalıdır. Bu çalışmada Welch

testi ile elde edilen değerler kullanılmıştır.

Çizelge 196. Çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü

ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

1.679 0.094*

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

0.830 0.407

F

Eğitim

Gelir +

Deneyim

Hanehalkı

Yaş

Arazi +

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

1- 1-4

2- 5-9

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

3- 44-52

4- 53-60

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

4.998 0.000***

10.114 0.000***

3.273 0.021**

3.447 0.033**

4.826 0.001***

1.027 0.396

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

231


Sulama alanı değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, çiftçilik faaliyetleri memnuniyet

düzeyi faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,094<0,10) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında, Harran

sulama alanında yer alanların Yaylak sulama alanında yer alanlara göre çiftçilik faaliyetlerinden

daha fazla memnun olduğunu söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.407>0.05).

Eğitim değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım eğitim değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek amacıyla varyansların

homojen olduğu durumlarda uygulanan LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın

okuryazar düzeyinde eğitime sahip olan grubun diğer eğitim düzeyinde yer alan gruplara

kıyasla çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyinin daha yüksek olmasından kaynaklandığı

görülmektedir. Ayrıca Şekil 127’de eğitim değişkenine ait çiftçilik faaliyetleri memnuniyet

düzeyi ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre en yüksek memnuniyet düzeyi

okuryazar eğitim düzeyine sahip olanlarda iken en düşük memnuniyet düzeyi ise lise düzeyine

sahip olanlardadır.

Şekil 127. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek amacıyla

varyanslarının homojenliği varsayımının sağlanamadığı durumlarda uygulanan Tamhane’s T2

Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın gelir grubu arttıkça çiftçilik faaliyetleri memnuniyet

düzeyinin de artmasından kaynaklandığı görülmektedir. Şekil 128’de gelir değişkenine ait

çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre gelir

arttıkça memnuniyet düzeyinin de artmaktadır.

232


Şekil 128. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

Deneyim değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım deneyim değişkenine göre (p = 0,021<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 20 yıl ve altı deneyime sahip

olanların çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyinin 31-40 yıl arası ve 41 yıl ve üzeri deneyime

sahip olanlardan daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır.

Şekil 129’da deneyim değişkenine ait çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi ortalama grafiği

yer almaktadır. Çizelgeye göre daha fazla deneyime sahip olanların çiftçilik faaliyetlerinden de

daha fazla memnun oldukları görülmektedir.

Şekil 129. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım hanehalkı değişkenine göre (p = 0,033<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

233


göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın hanehalkı 1-4 kişi olanların

çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyinin hanehalkı 5-9 kişi ve 10 kişi ve üzeri olanlardan

daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Şekil 130’da hanehalkı değişkenine ait çiftçilik

faaliyetleri memnuniyet düzeyi ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre hanehalkı 1-4

kişi olanların memnuniyet düzeyi daha fazla hanehalkı sayısı olanlara göre daha düşüktür.

Şekil 130. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım yaş değişkenine göre (p = 0,001<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 18-35 yaş aralığında olanların

53-60 ve 61 ve üzeri yaş gruplarına kıyasla çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeylerinin daha

düşük olmasından ve 53-60 yaş aralığında olanların ise daha düşük yaş gruplarına kıyasla

çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeylerinin daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Şekil 131’de yaş değişkenine ait çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi ortalama grafiği yer

almaktadır. Çizelgeye göre düşük yaş grubunda yer alanların memnuniyet düzeyleri düşükken,

daha büyük yaş grubundakilerin ise memnuniyetleri düzeyleri yüksektir.

Şekil 131. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

234


Arazi değişkeni için Çizelge 196’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.396>0.05). Yine de Şekil 132’ye bakıldığında 50 dekar ve altı

araziye sahip olanlar çiftçilik faaliyetleri memnuniyet düzeyi en düşük, 201-300 dekar

aralığında araziye sahip olanlar ise en yüksek gruptur.

Şekil 132. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

9.2.4. Sulama Faaliyetleri Memnuniyet Düzeyi

Çalışmanın bu bölümünde sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyine ilişkin analizlere yer

verilmiştir. Bu amaçla faktör analizi, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü ANOVA’dan

faydalanılmıştır. Çalışmanın bu bölümüne dâhil olan değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler

Çizelge 197’de sunulmuştur. Çizelge 197’de yer alan değişkenlere ilişkin açıklamalar Çizelge

183’de verildiğinden tekrar açıklama gereği duyulmamıştır.

Çizelge 197. Sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama alanı 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Çiftçilik dışı gelir 0= Yok (%72.0); 1= Var (%28.0) 0.280 0.021

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar (%15.5), 3=

ilkokul (%46.1); 4= ortaokul (%15.0), 5= lise (%14.8), 6= 3.31 0.056

üniversite (%4.0)

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.9); 2= 25000-49999 TL (%23.6); 3=

50000- 74999 TL (%33.6); 4= 75000-99999 TL (%19.9); 3.23 0.055

5= 100000 TL ve üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.6); 2= 21-30 yıl (%35.7); 3= 31-40

yıl (%33.8); 4= 41 yıl ve üzeri (%16.0)

2.51 0.045

Hanehalkı (kişi)

1= 1-4 kişi (%4.4); 2= 5-9 kişi (%63.4); 3= 10 kişi ve üzeri

(%32.2)

2.28 0.026

Yaş

1= 18-35 (%4.4); 2= 36-43 (%24.3); 3= 44-52 (%35.2); 53-

60 (%25.5); 4= 61 ve üzeri (%10.7);

3.14 0.050

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar (%32.4);3=

101-200 dekar (%30.3); 4= 201-300 dekar (%8.6); 5= 301

dekar ve üzeri (%6.0)

2.43 0.053

235


Çalışmanın bu bölümünde sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi ile ilgili olarak yöneltilen

ifadelere faktör analizi uygulanmış ve ifadeler tek faktör altında toplanmıştır. Bu ifadeler:

GAP sulamalarından memnunum

İhtiyaç olan sulama suyuna, miktar ve kalite olarak, rahatlıkla ulaşabiliyorum

Sulama birlikleri/kurumları üzerlerine düşen görevlerini tam olarak yapıyorlar

Analiz sonucunda Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örneklem yeterliliği ölçütü 0,683’tır. Bartlett

Testi de p= 0,000<0.05 istatiksel olarak anlamlıdır. Yani değişkenler arası korelasyon

mevcuttur ve veriler çoklu normal dağılımdan gelmiştir. Bu sonuçlara göre verilerin faktör

analizine uygun olduğunu söylemek mümkündür. Faktöre ilişkin Cronbach Alfa katsayısı 0.777

olarak hesaplanmıştır. Faktör analizi sonucunda elde edilen sulama faaliyetleri memnuniyet

düzeyi faktörüne ilişkin sonuçlar Çizelge 198’de sunulmuştur. Bu aşamada sulama alanı ve

çiftçilik dışı gelir değişkenleri için bağımsız örneklem t-testi, eğitim, gelir, deneyim, yaş ve

arazi değişkenleri içinse tek yönlü ANOVA uygulanmıştır. Burada memnuniyet düzeyine

katılımda bağımsız değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir.

Çizelge 198. Sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü

ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

-3.332 0.001***

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

0.803 0.399

F

Eğitim

Gelir

Deneyim

Hanehalkı

Yaş

Arazi +

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

1- 1-4

2- 5-9

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

3- 44-52

4- 53-60

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

236

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

1.278 0.272

2.473 0.044**

0.647 0.585

1.412 0.245

2.613 0.035**

2.834 0.028**

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.


Sulama alanı değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,001<0,01) istatiksel olarak anlamlı

farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında, Yaylak sulama

alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre sulama faaliyetlerinden daha

fazla memnun olduğunu söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.407>0.05).

Eğitim değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.272>0.05). Şekil 133’e bakıldığında okuryazar olmayanlar ve

üniversite eğitim düzeyine sahip olanların sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyinin diğer

eğitim düzeyinde olanlardan daha düşük olduğu görülmektedir.

Şekil 133. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p = 0,044<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 25000 TL altı gelire sahip

olanların diğer gelir gruplarına göre sulama faaliyetlerinden daha az memnun olmalarından

kaynaklanmaktadır.

Şekil 134’de gelir değişkenine ait sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi ortalama grafiği yer

almaktadır. Çizelgeye göre gelir arttıkça sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyinin de arttığı

görülmektedir.

237


Şekil 134. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

Deneyim değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.585>0.05). Yine de Şekil 135’e bakıldığında en yüksek

memnuniyet düzeyi 21-30 yıl arası deneyime sahip olanlar iken en düşük memnuniyet düzeyi

ise 20 yıl ve altı deneyime sahip olanlardır.

Şekil 135. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.245>0.05). Yine de Şekil 136’ya bakıldığında hanehalkı 1-4

kişi olanların memnuniyet düzeyi daha fazla hanehalkı sayısı olanlara göre daha düşüktür.

238


Şekil 136. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım yaş değişkenine göre (p = 0,035<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 18-35 yaş aralığında yer

alanların diğer yaş gruplarına göre sulama faaliyetlerinden daha az memnun olmalarından

kaynaklanmaktadır. Şekil 137’de yaş değişkenine ait sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi

ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre 18-35 yaş aralığında olanların diğer yaş

gruplarına göre daha az memnun olduğu görülmektedir.

Şekil 137. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

Arazi değişkeni için Çizelge 198’e bakıldığında, sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi

faktörüne katılım arazi değişkenine göre (p = 0,028<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

239


göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 51-100 dekar arası

araziye sahip olanların sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyinin 201-300 dekar arası araziye

sahip olanlardan daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Şekil 138’de arazi değişkenine ait

sulama faaliyetleri memnuniyet düzeyi ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre en

yüksek memnuniyet düzeyi 201-300 dekar arası araziye sahip olanlar iken en düşük

memnuniyet düzeyi ise 51-100 dekar arası araziye sahip olanlardır.

Şekil 138. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

9.2.5. GAP Sulamalarının Ekonomik Etkileri

Çalışmanın bu bölümünde GAP sulamalarının ekonomik etkilerine ilişkin analizlere yer

verilmiştir. Bu amaçla faktör analizi, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü ANOVA’dan

faydalanılmıştır. Çalışmanın bu bölümüne dâhil olan değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler

Çizelge 199’da sunulmuştur. Çizelge 199’da yer alan değişkenlere ilişkin açıklamalar Çizelge

191’de verildiğinden tekrar açıklama gereği duyulmamıştır.

Çalışmanın bu bölümünde GAP sulamalarının ekonomik etkileri ile ilgili olarak yöneltilen

ifadelere faktör analizi uygulanmıştır. Faktör analizi sonucunda 14 ifadenin özdeğeri 1’den

büyük ve toplam varyans %63.156’sını açıklayan 3 faktör altında toplandığı görülmektedir.

Ayrıca Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örneklem yeterliliği ölçütü 0.856’dır. Bartlett Testi de

0.000 düzeyinde anlamlıdır. Yani değişkenler arası korelasyon mevcuttur ve veriler çoklu

normal dağılımdan gelmiştir. Bu sonuçlara göre verilerin faktör analizine uygun olduğunu

söylemek mümkündür.

240


Çizelge 199. GAP Sulamalarının ekonomik etkileri tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama alanı 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Çiftçilik dışı gelir 0= Yok (%72.0); 1= Var (%28.0) 0.280 0.021

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar (%15.5), 3=

ilkokul (%46.1); 4= ortaokul (%15.0), 5= lise (%14.8), 6= 3.31 0.056

üniversite (%4.0)

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.9); 2= 25000-49999 TL (%23.6); 3=

50000- 74999 TL (%33.6); 4= 75000-99999 TL (%19.9); 3.23 0.055

5= 100000 TL ve üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.6); 2= 21-30 yıl (%35.7); 3= 31-40

yıl (%33.8); 4= 41 yıl ve üzeri (%16.0)

2.51 0.045

Hanehalkı (kişi)

1= 1-4 kişi (%4.4); 2= 5-9 kişi (%63.4); 3= 10 kişi ve üzeri

(%32.2)

2.28 0.026

Yaş

1= 18-35 (%4.4); 2= 36-43 (%24.3); 3= 44-52 (%35.2); 53-

60 (%25.5); 4= 61 ve üzeri (%10.7);

3.14 0.050

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar (%32.4);3=

101-200 dekar (%30.3); 4= 201-300 dekar (%8.6); 5= 301

dekar ve üzeri (%6.0)

2.43 0.053

Çizelge 200’de faktörleri oluşturan ifadeler ve bu ifadelere ait faktör yükleri yer almaktadır. 1.

faktör toplam varyansın %29.672’sini açıklamaktadır. Bu faktör “refah üzerine etkiler” olarak

ifade edilmiştir. Bu faktöre ilişkin Cronbach Alfa katsayısı 0.885 olarak hesaplanmıştır. 2.

faktör toplam varyansın %20.056’sını açıklamaktadır. Bu faktör “varlıklar üzerine etkiler”

olarak ifade edilmiştir. Bu faktöre ilişkin Cronbach Alfa katsayısı 0.793 olarak hesaplanmıştır.

3. faktör toplam varyansın %13.428’ini açıklamaktadır. Bu faktör “göç üzerine etkiler” olarak

ifade edilmiştir. Bu faktöre ilişkin Cronbach Alfa katsayısı 0.903 olarak hesaplanmıştır. Tüm

ifadeler için Cronbach Alfa katsayısı 0.699 olarak hesaplanmıştır.

Çizelge 200. İfadeler ve Faktör Yükleri

Değişkenler

Faktör

Yükleri

Faktör 1: Refah Üzerine Etkiler

Sulamadan sonra kadınların yaşam koşulları daha iyi oldu 0.829

Sulamadan sonra beslenme olanaklarım daha iyi oldu 0.792

Sulamadan sonra konutların donanım koşullarında, ev eşyalarında, olumlu değişim oldu 0.787

Sulamadan sonra Konutların yapım standartlarında ve malzemelerinde iyi yönde değişim oldu 0.753

Sulamadan sonra erkeklerin yaşam koşulları daha iyi oldu 0.739

Sulama öncesine göre daha mutluyum 0.666

Köyde genel anlamda refah seviyesi arttı 0.581

Faktör 2: Varlıklar Üzerine Etkiler

Yatırımlarımda artış oldu 0.789

Tarımsal gelirimde artış sağlandı 0.745

Sulamadan sonra borçlanma azaldı 0.700

Tarımsal donanım ve makine sayısı ve kalitesi arttı 0.666

Tarım dışı varlıklarım (ev, araba, arsa, nakit para vb.) arttı 0.578

Faktör 3: Göç Üzerine Etkiler

Sulama sonrası Şanlıurfa içinde yapılan mevsimlik tarım işçiliği göçü azaldı 0.946

Sulama sonrası Şanlıurfa dışına yapılan mevsimlik tarım işçiliği göçü azaldı 0.936

Faktör analizi sonucunda elde edilen faktörlere ilişkin analiz sonuçlar aşağıda sunulmuştur. Bu

aşamada sulama alanı ve çiftçilik dışı gelir değişkenleri için bağımsız örneklem t-testi, eğitim,

gelir, deneyim, yaş ve arazi değişkenleri içinse tek yönlü ANOVA uygulanmıştır.

241


İlk olarak Çizelge 201’de GAP sulamalarının refah üzerine etkileri faktörüne ilişkin sonuçlar

yer almaktadır. Burada GAP sulamalarının refah üzerine etkileri faktörüne katılımda bağımsız

değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir.

Çizelge 201. GAP Sulamalarının Refah Üzerine Etkileri Faktörüne İlişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek

Yönlü ANOVA Sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

-1.857 0.064*

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

0.395 0.692

F

Eğitim

Gelir +

Deneyim +

Hanehalkı + 1- 1-4

2- 5-9

Yaş

Arazi +

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

3- 44-52

4- 53-60

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

6.077 0.000***

3.312 0.013**

4.437 0.005***

5.182 0.009***

5.324 0.000***

3.176 0.016**

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

Sulama alanı değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine

etkileri faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,064<0,10) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında, Yaylak

sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre GAP sulamalarının

refah üzerine etkilerine daha olumlu yaklaştıklarını söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.692>0.05).

242


Eğitim değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine etkileri

faktörüne katılım eğitim değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın okuryazar olmayan ve

üniversite düzeyinde eğitime sahip olanların diğer eğitim düzeylerine sahip olanlara kıyasla

GAP sulamalarının refah üzerine etkilerine daha düşük düzeyde katılım göstermelerinden

kaynaklanmaktadır.

Şekil 139’da eğitim değişkenine ait GAP sulamalarının refah üzerine etkileri ortalama grafiği

yer almaktadır. Şekile göre en yüksek katılım lise düzeyinde eğitime sahip olanlar iken en düşük

katılım okuryazar olmayanlardadır.

Şekil 139. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine etkileri

faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p = 0,013<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 25000 TL altı gelire

sahip olanların diğer gelir gruplarına göre GAP sulamalarının refah üzerine etkilerine daha

düşük düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Şekil 140’da gelir değişkenine ait

GAP sulamalarının refah üzerine etkileri ortalama grafiği yer almaktadır. Şekile göre 25000 TL

altı gelire sahip olanların diğer gelir gruplarına göre katılımlarının düşük olduğu görülmektedir.

243


Şekil 140. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

Deneyim değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine etkileri

faktörüne katılım deneyim değişkenine göre (p = 0,005<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 20 yıl ve altı

deneyime sahip olanların 21-30 ve 31-40 yıl arası deneyime sahip olanlara göre GAP

sulamalarının refah üzerine etkilerine daha düşük düzeyde katılım göstermelerinden

kaynaklanmaktadır. Şekil 141’de deneyim değişkenine ait GAP sulamalarının refah üzerine

etkileri ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre 20 yıl ve altı ile 41 yıl ve üzeri deneyime

sahip olanların katılımlarının düşük olduğu görülmektedir.

Şekil 141. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine etkileri

faktörüne katılım hanehalkı değişkenine göre (p = 0,009<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc sonuçlarına göre farklılığın hanehalkı 1-4 kişi

244


olanların GAP sulamalarının refah üzerine etkilerine katılım düzeyinin hanehalkı 5-9 kişi ve 10

kişi ve üzeri olanlardan daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır.

Şekil 142’de hanehalkı değişkenine ait GAP sulamalarının refah üzerine etkileri ortalama

grafiği yer almaktadır. Şekle göre hanehalkı 1-4 kişi olanların katılım düzeyi daha fazla

hanehalkı sayısı olanlara göre daha düşüktür.

Şekil 142. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine etkileri

faktörüne katılım yaş değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 18-35 yaş aralığında yer

alanların diğer yaş gruplarına göre GAP sulamalarının refah üzerine etkilerine daha düşük

düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Yine 61 ve üzeri yaşında olanları 36-43

ve 44-52 yaş aralıklarına göre katılımları daha düşüktür. Şekil 143’de yaş değişkenine ait GAP

sulamalarının refah üzerine etkileri ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre 18-35 yaş

aralığında olanların diğer yaş gruplarına göre katılımlarının düşük olduğu görülmektedir.

245


Şekil 143. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

Arazi değişkeni için Çizelge 201’e bakıldığında, GAP sulamalarının refah üzerine etkileri

faktörüne katılım arazi değişkenine göre (p = 0,016<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 301 dekar ve üzeri

araziye sahip olanların GAP sulamalarının refah üzerine etkilerine katılım düzeyinin 201-300

dekar arası araziye sahip olanlardan daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır.

Şekil 144’de arazi değişkenine ait GAP sulamalarının refah üzerine etkileri ortalama grafiği yer

almaktadır. Şekle 301 dekar ve üzeri araziye sahip olanların diğer arazi sahipliği gruplarına

göre katılımlarının düşük olduğu görülmektedir.

Şekil 144. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

246


Çizelge 202’de GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri faktörüne ilişkin sonuçlar yer

almaktadır. Burada GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri faktörüne katılımda bağımsız

değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir.

Çizelge 202. GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek

Yönlü ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

-2.288 0.023**

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

2.180 0.030**

F

Eğitim

Gelir

Deneyim

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

Hanehalkı + 1- 1-4

2- 5-9

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

Yaş + 3- 44-52

4- 53-60

Arazi +

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

1.088 0.366

6.075 0.000***

0.756 0.519

0.118 0.888

2.993 0.022**

5.970 0.000***

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

Sulama alanı değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, GAP sulamalarının varlıklar üzerine

etkileri faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,023<0,05) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında, Yaylak

sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre GAP sulamalarının

varlıklar üzerine etkilerine daha olumlu yaklaştıklarını söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, GAP sulamalarının varlıklar

üzerine etkileri faktörüne katılım çiftçilik dışı gelir değişkenine göre (p = 0,030<0,05) istatiksel

olarak anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında,

247


çiftçilik dışı geliri olmayanların çiftçilik dışı geliri olanlara göre göre GAP sulamalarının

varlıklar üzerine etkilerine daha olumlu yaklaştıklarını söylemek mümkündür.

Eğitim değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.366>0.05). Yine de Şekil 144’e bakıldığında okuryazar

olmayanların en düşük, üniversite düzeyinde eğitime sahip olanların ise en yüksek katılım

gösterdikleri görülmektedir.

Şekil 145. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri

faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 100000 TL ve üzeri gelire sahip

olanların diğer gelir gruplarına göre GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkilerine daha yüksek

düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Şekil 146’da gelir değişkenine ait GAP

sulamalarının varlıklar üzerine etkileri ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre gelir arttıkça

GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkilerine katılımın da arttığı görülmektedir.

Şekil 146. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

248


Deneyim değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.519>0.05). Yine de Şekil 147’ye bakıldığında en düşük

katılımın 31-40 yıl arası deneyime sahip olanlarda, en yüksek katılımın ise 20 yıl ve altı

deneyime sahip olanlarda olduğu görülmektedir.

Şekil 147. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.888>0.05). Yine de Şekil 148’e bakıldığında en düşük katılımın

hanehalkı 1-4 kişi olanlarda, en yüksek katılımın ise hanehalkı 5-9 kişi olanlarda olduğu

görülmektedir.

Şekil 148. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri

faktörüne katılım yaş değişkenine göre (p = 0,022<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 44-52 yaş aralığında

249


olanların 53-60 yaş grubuna göre GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkilerine daha düşük

düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Şekil 149’da yaş değişkenine ait GAP

sulamalarının varlıklar üzerine etkileri ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre en düşük

katılımın 44-52 yaş aralığında, en yüksek katılımın ise 53-60 yaş aralığında olduğu

görülmektedir.

Şekil 149. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

Arazi değişkeni için Çizelge 202’ye bakıldığında, GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri

faktörüne katılım arazi değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 50 dekar ve altı

araziye sahip olanların GAP sulamalarının refah üzerine etkilerine katılım düzeyinin 201-300

dekar arası ve 301 dekar ve üzeri araziye sahip olanlardan daha düşük olmasından

kaynaklanmaktadır.

Şekil 150’de arazi değişkenine ait GAP sulamalarının varlıklar üzerine etkileri ortalama grafiği

yer almaktadır. Çizelgeye göre arazi büyüklüğü arttıkça GAP sulamalarının varlıklar üzerine

etkilerine katılımın da arttığı görülmektedir.

250


Şekil 150. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

Çizelge 203’de GAP sulamalarının göç üzerine etkileri faktörüne ilişkin sonuçlar yer

almaktadır. Burada GAP sulamalarının göç üzerine etkileri faktörüne katılımda bağımsız

değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir.

Sulama alanı değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, GAP sulamalarının göç üzerine etkileri

faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,011<0,05) istatiksel olarak anlamlı

farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında, Yaylak sulama

alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre GAP sulamalarının göç üzerine

etkilerine daha olumsuz yaklaştıklarını söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.103>0.05).

251


Çizelge 203. GAP sulamalarının göç üzerine etkileri faktörüne ilişkin bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü

ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

2.551 0.011**

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

1.635 0.103

F

Eğitim

Gelir

Deneyim

Hanehalkı

Yaş

Arazi +

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

1- 1-4

2- 5-9

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

3- 44-52

4- 53-60

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

0.273 0.928

3.262 0.012**

1.496 0.215

1.004 0.367

0.120 0.975

4.553 0.002***

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

Eğitim değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.928>0.05). Yine de Şekil 151’e bakıldığında üniversite düzeyinde

eğitime sahip olanların ise en düşük katılımı gösterdikleri görülmektedir.

252


Şekil 151. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, GAP sulamalarının göç üzerine etkileri

faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p=0,012<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 25000 TL altı ve 25000-49999

TL aralığında gelire sahip olanların diğer gelir gruplarına göre GAP sulamalarının göç üzerine

etkilerine daha yüksek düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Şekil 152’de

gelir değişkenine ait GAP sulamalarının göç üzerine etkileri ortalama grafiği yer almaktadır.

Şekle göre düşük gelir grubunda yer alanların GAP sulamalarının göç üzerine etkilerine daha

yüksek düzeyde katılım gösterdikleri görülmektedir.

Şekil 152. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

253


Deneyim değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.215>0.05). Yine de Şekil 153’e bakıldığında deneyim arttıkça

GAP sulamalarının göç üzerine etkilerine katılımın da arttığı görülmektedir.

Şekil 153. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.367>0.05). Yine de Şekil 154’e bakıldığında hanehalkı sayısı

arttıkça GAP sulamalarının göç üzerine etkilerine katılımın da arttığı görülmektedir.

Şekil 154. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

254


Yaş değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.975>0.05). Yine de Şekil 155’e bakıldığında, en düşük katılımın

61 ve üzeri yaş grubunda, en yüksek katılımın ise 18-35 yaş aralığında olduğu görülmektedir.

Şekil 155. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

Arazi değişkeni için Çizelge 203’e bakıldığında, GAP sulamalarının göç üzerine etkileri

faktörüne katılım arazi değişkenine göre (p=0,002<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 51-100 dekar arası

araziye sahip olanların GAP sulamalarının göç üzerine etkilerine katılım düzeyinin 101-200 ve

201-300 dekar arası araziye sahip olanlardan daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.

Şekil 156’da arazi değişkenine ait GAP sulamalarının göç üzerine etkileri ortalama grafiği yer

almaktadır. Şekle göre en düşük katılımın 201-300 dekar arası araziye sahip olanlarda, en

yüksek katılımın ise 51-100 dekar arası araziye sahip olanlarda olduğu görülmektedir.

255


Şekil 156. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

9.2.6. GAP Sulamalarının Sosyo-Kültürel Etkileri

Çalışmanın bu bölümünde GAP sulamalarının sosyo-kültürel etkilerine ilişkin analizlere yer

verilmiştir. Bu amaçla faktör analizi, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü ANOVA’dan

faydalanılmıştır. Çalışmanın bu bölümüne dâhil olan değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler

Çizelge 204’de sunulmuştur. Çizelge 204’de yer alan değişkenlere ilişkin açıklamalar Çizelge

191’de verildiğinden tekrar açıklama gereği duyulmamıştır.

Çizelge 204. GAP Sulamalarının sosyo-kültürel etkileri tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama alanı 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Çiftçilik dışı gelir 0= Yok (%72.0); 1= Var (%28.0) 0.280 0.021

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar

(%15.5), 3= ilkokul (%46.1); 4= ortaokul 3.31 0.056

(%15.0), 5= lise (%14.8), 6= üniversite (%4.0)

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.9); 2= 25000-49999 TL

(%23.6); 3= 50000- 74999 TL (%33.6); 4=

75000-99999 TL (%19.9); 5= 100000 TL ve

3.23 0.055

üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.6); 2= 21-30 yıl (%35.7);

3= 31-40 yıl (%33.8); 4= 41 yıl ve üzeri (%16.0)

2.51 0.045

Hanehalkı (kişi)

1= 1-4 kişi (%4.4); 2= 5-9 kişi (%63.4); 3= 10

kişi ve üzeri (%32.2)

2.28 0.026

Yaş

1= 18-35 (%4.4); 2= 36-43 (%24.3); 3= 44-52

(%35.2); 53-60 (%25.5); 4= 61 ve üzeri (%10.7);

3.14 0.050

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar

(%32.4);3= 101-200 dekar (%30.3); 4= 201-300

dekar (%8.6); 5= 301 dekar ve üzeri (%6.0)

2.43 0.053

Çalışmanın bu bölümünde GAP sulamalarının sosyo-kültürel etkileri ile ilgili olarak yöneltilen

ifadelere faktör analizi uygulanmıştır. Faktör analizi sonucunda 12 ifadenin özdeğeri 1’den

256


büyük ve toplam varyans %64.340’sını açıklayan 3 faktör altında toplandığı görülmektedir.

Ayrıca Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örneklem yeterliliği ölçütü 0.874’tür. Bartlett Testi de

0.000 düzeyinde anlamlıdır. Yani değişkenler arası korelasyon mevcuttur ve veriler çoklu

normal dağılımdan gelmiştir. Bu sonuçlara göre verilerin faktör analizine uygun olduğunu

söylemek mümkündür.

Çizelge 205’de faktörleri oluşturan ifadeler ve bu ifadelere ait faktör yükleri yer almaktadır. 1.

faktör toplam varyansın %27.640’ını açıklamaktadır. Bu faktör “toplumsal yapıda kadın ve

çocuklar üzerindeki olumlu etkisi” olarak ifade edilmiştir. Bu faktöre ilişkin Cronbach Alfa

katsayısı 0.839 olarak hesaplanmıştır. 2. faktör toplam varyansın %24.380’ini açıklamaktadır.

Bu faktörde “toplumsal ilişkilere olumlu etkisi” olarak ifade edilmiştir. Bu faktöre ilişkin

Cronbach Alfa katsayısı 0.809 olarak hesaplanmıştır. 3. faktör toplam varyansın %12.320’sini

açıklamaktadır. Bu faktör “sosyal hayata olumlu etkisi” olarak ifade edilmiştir. Bu faktöre

ilişkin Cronbach Alfa katsayısı 0.605 olarak hesaplanmıştır. Tüm ifadeler için Cronbach Alfa

katsayısı 0.864 olarak hesaplanmıştır.

Çizelge 205. İfadeler ve Faktör Yükleri

Değişkenler

Faktör

Yükleri

Faktör 1: Toplumsal Yapıda Kadın ve Çocuklar Üzerindeki Olumlu Etkisi

Kız çocuklarını okula göndermede artış oldu 0.823

Erkek çocuklarını okula göndermede artış oldu 0.717

Kadınların eğitim seviyesi yükseldi 0.712

Kadınların iş yükü azaldı 0.669

Çocukların iş yükü azaldı 0.657

Kadınların toplum içindeki pozisyonu/konumu daha iyi oldu 0.588

Faktör 2: Toplumsal İlişkilere Olumlu Etkisi

Sulamadan sonra başka toplumsal gruplar ile ilişkilerim arttı 0.852

Parti, dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşlarına üyelikler arttı 0.815

Devlet/bürokrasi ile olan ilişkilerim iyi yönde arttı 0.677

Çiftçiler arasında anlaşmazlıklar/kavgalar azaldı 0.669

Faktör 3: Sosyal Hayata Olumlu Etkisi

Dinlenmek için daha çok tatile çıkabiliyorum 0.837

Aileme ve çevreme daha fazla vakit ayırabiliyorum 0.655

Faktör analizi sonucunda elde edilen faktörlere ilişkin analiz sonuçlar aşağıda sunulmuştur. Bu

aşamada sulama alanı ve çiftçilik dışı gelir değişkenleri için bağımsız örneklem t-testi, eğitim,

gelir, deneyim, yaş ve arazi değişkenleri içinse tek yönlü ANOVA uygulanmıştır. İlk olarak

Çizelge 206’de GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisi

faktörüne ilişkin sonuçlar yer almaktadır. Burada GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın

ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisine katılımda bağımsız değişkenlere göre farklılık olup

olmadığı test edilecektir.

Sulama alanı değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal yapıda

kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisi faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p

= 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup

ortalamalarına bakıldığında, Yaylak sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer

alanlara göre GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu

etkisine daha fazla katılım gösterdiklerini söylemek mümkündür.

257


Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.227>0.05).

Eğitim değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın

ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisi faktörüne katılım eğitim değişkenine göre (p =

0,001<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına

göre farklılığın okuryazar olmayanların diğer eğitim düzeylerinden yer alanlara göre GAP

sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisine daha düşük

düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır.

Çizelge 206. GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisi faktörüne ilişkin

Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek Yönlü ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

-4.093 0.000***

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

-1.210 0.227

F

Eğitim

Gelir +

Deneyim

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

Hanehalkı + 1- 1-4

2- 5-9

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

Yaş + 3- 44-52

4- 53-60

Arazi +

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

258

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

4.248 0.001***

1.736 0.147

0.753 0.521

1.832 0.171

0.835 0.506

0.990 0.416

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

Şekil 157’de eğitim değişkenine ait GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar

üzerindeki olumlu etkisi ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre okuryazar olmayanlar diğer

eğitim düzeylerine göre daha düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.


Şekil 157. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.147>0.05). Yine de Şekil 158’e bakıldığında, 25000 TL ve altı

gelire sahip olanların diğer gelir gruplarına göre daha düşük düzeyde katılım gösterdikleri

görülmektedir.

Şekil 158. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

Deneyim değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.521>0.05). Yine de Şekil 159’a bakıldığında 41 yıl ve üzeri

259


deneyime sahip olanların daha az deneyime sahip olanlara göre daha düşük düzeyde katılım

gösterdikleri görülmektedir.

Şekil 159. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.171>0.05). Yine de Şekil 160’a bakıldığında hanehalkı 1-4 kişi

olanların katılım düzeyi daha fazla hanehalkı sayısı olanlara göre daha düşüktür.

Şekil 160. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.506>0.05). Yine de Şekil 161’e bakıldığında, 18-35 yaş aralığında

olanların yaş gruplarına göre daha düşük düzeyde katılım gösterdikleri görülmektedir.

260


Şekil 161. Yaş Değişkeni Ortalama Dağılımları

Arazi değişkeni için Çizelge 206’ya bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.416>0.05). Yine de Şekil 162’ye bakıldığında, 301 dekar ve üzeri

araziye sahip olanların daha az araziye sahip olanlara göre daha düşük düzeyde katılım

gösterdikleri görülmektedir.

Şekil 162. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

261


Çizelge 207’de GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne ilişkin sonuçlar

yer almaktadır. Burada GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne

katılımda bağımsız değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir.

Çizelge 207. GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve

Tek Yönlü ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

-3.231 0.001***

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

1.838 0.068*

F

Eğitim

Gelir

Deneyim +

Hanehalkı + 1- 1-4

2- 5-9

Yaş

Arazi +

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

3- 44-52

4- 53-60

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

5.613 0.000***

5.900 0.000***

3.619 0.014**

5.464 0.007***

3.014 0.018**

7.163 0.000***

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

Sulama alanı değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal

ilişkilere olumlu etkisi faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,000<0,01)

istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına

bakıldığında, Yaylak sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre

GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha fazla katılım gösterdiklerini

söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal

ilişkilere olumlu etkisi faktörüne katılım çiftçilik dışı gelir değişkenine göre (p = 0,068<0,10)

istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına

262


bakıldığında, çiftçilik dışı geliri olmayanların çiftçilik dışı geliri olanlara göre göre GAP

sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha fazla katılım gösterdiklerini söylemek

mümkündür.

Eğitim değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi faktörüne katılım eğitim değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın okuryazar

olmayanların ve üniversite düzeyinde eğitme sahip olanların diğer eğitim düzeylerinde yer

alanlara göre GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha düşük düzeyde

katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır.

Şekil 163’de eğitim değişkenine ait GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi

ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre okuryazar olmayanlar ve üniversite düzeyinde

eğitme sahip olanlar diğer eğitim düzeylerine göre daha düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.

Şekil 163. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p = 0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı

farklılık göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 25000 TL altı gelire

sahip olanların diğer gelir gruplarına göre GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu

etkisine daha düşük düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır.

Şekil 164’de gelir değişkenine ait GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi

ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre 25000 TL altı gelire sahip olanlar diğer gelir

gruplarına göre daha düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.

263


Şekil 164. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

Deneyim değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi faktörüne katılım deneyim değişkenine göre (p = 0,014<0,05) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 20

yıl ve altı deneyime sahip olanların 31-40 yıl arası deneyime sahip olanlara göre GAP

sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha düşük düzeyde katılım

göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Şekil 165’de deneyim değişkenine ait GAP

sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre en

düşük katılımın 20 yıl ve altı deneyime sahip olanlarda, en yüksek katılımın ise 31-40 yıl arası

deneyime sahip olanlarda olduğu görülmektedir.

Şekil 165. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

264


Hanehalkı değişkeni için Çizelge 207’e bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi faktörüne katılım hanehalkı değişkenine göre (p=0,007<0,01) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir.

Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın hanehalkı 5-9 kişi olanların GAP

sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine katılım düzeyinin hanehalkı 1-4 kişi ve 10

kişi ve üzeri olanlardan daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Şekil 166’da hanehalkı

değişkenine ait GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi ortalama grafiği yer

almaktadır. Şekle göre en düşük katılımın hanehalkı 1-4 kişi olanlarda, en yüksek katılımın ise

hanehalkı 5-9 kişi olanlarda olduğu görülmektedir.

Şekil 166. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu

etkisi faktörüne katılım yaş değişkenine göre (p=0,018<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. LSD Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 18-35 ve 61 ve üzeri yaş

grubunda olanların diğer yaş gruplarında yer alanlara göre GAP sulamalarının toplumsal

ilişkilere olumlu etkisine daha düşük düzeyde katılım göstermelerinden kaynaklanmaktadır.

Şekil 167’de yaş değişkenine ait GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi ortalama

grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre 18-35 yaş aralığında olanlar diğer yaş gruplarına göre

daha düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.

265


Şekil 167. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

Arazi değişkeni için Çizelge 207’ye bakıldığında, GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi faktörüne katılım arazi değişkenine göre (p=0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı

farklılık göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 201-300

dekar arası araziye sahip olanların diğer arazi sahipliği gruplarına göre GAP sulamalarının

toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha yüksek düzeyde katılım göstermelerinden

kaynaklanmaktadır. Şekil 168’de arazi değişkenine ait GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi ortalama grafiği yer almaktadır. Şekle göre 301 dekar ve üzeri araziye sahip

olanlar diğer diğer arazi sahipliği gruplarına göre daha düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.

Şekil 168. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

266


Çizelge 208’de GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi faktörüne ilişkin sonuçlar yer

almaktadır. Burada GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi faktörüne katılımda

bağımsız değişkenlere göre farklılık olup olmadığı test edilecektir.

Çizelge 208. GAP Sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi faktörüne ilişkin Bağımsız Örneklem t-Testi ve Tek

Yönlü ANOVA sonuçları

Değişkenler Gruplar N t p

Sulama alanı

1- Harran

308

2- Yaylak

124

-2.807 0.004***

Çiftçilik dışı gelir

1- Yok

311

2- Var

121

0.596 0.551

F

Eğitim +

Gelir +

Deneyim

1- Okuryazar değil

2- Okuryazar

3- İlkokul

4- Ortaokul

5- Lise

6- Üniversite

1- 25000 altı

2- 25000-49999

3- 50000-74999

4- 75000-99999

5- 100000 ve üzeri

1- 20 ve altı

2- 21-30

3- 31-40

4- 41 ve üzeri

Hanehalkı + 1- 1-4

2- 5-9

3- 10 ve üzeri

1- 18-35

2- 36-43

Yaş + 3- 44-52

4- 53-60

Arazi +

5- 61 ve üzeri

1- 50 ve altı

2- 51-100

3- 101-200

4- 201-300

5- 301 ve üzeri

20

67

200

64

64

17

21

102

145

86

78

63

154

146

69

19

274

139

19

105

152

110

46

98

140

131

37

26

1. += Varyansların homejenliği varsayımı sağlanamadığından Welch testi uygulanmıştır.

2.364 0.047

2.951 0.023**

1.340 0.261

3.731 0.031**

1.867 0.123

7.144 0.000***

2. Gruplararası çoklu karşılaştırmalarda, Levene testi sonuçlarına göre varyanslarının eşitliği varsayımının

sağlandığı durumlarda LSD Post-Hoc testi, sağlanmadığı durumlarda Tamhane T2 Post-Hoc testi tercih

edilmiştir.

Sulama alanı değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, GAP sulamalarının sosyal hayata

olumlu etkisi faktörüne katılım sulama alanı değişkenine göre (p = 0,004<0,01) istatiksel olarak

anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına bakıldığında, Yaylak

sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre GAP sulamalarının

sosyal hayata olumlu etkisine daha fazla katılım gösterdiklerini söylemek mümkündür.

Çiftçilik dışı gelir değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak

anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (0.551>0.05).

267


Eğitim değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu

etkisi faktörüne katılım eğitim değişkenine göre (p = 0,047<0,05) istatiksel olarak anlamlı

farklılık göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın üniversite

düzeyinde eğitme sahip olanların diğer eğitim düzeylerinde yer alanlara göre GAP

sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine daha yüksek düzeyde katılım göstermelerinden

kaynaklanmaktadır.

Şekil 169’da eğitim değişkenine ait GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi ortalama

grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre üniversite düzeyinde eğitme sahip olanlar diğer eğitim

düzeylerine göre daha yüksek düzeyde katılım göstermişlerdir.

Şekil 169. Eğitim değişkeni ortalama dağılımları

Gelir değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi

faktörüne katılım gelir değişkenine göre (p=0,023<0,05) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir.

Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 25000-49999 TL arası gelire sahip

olanların 75000-99999 TL ve 100000 TL ve üzeri gelire sahip olanlara göre GAP sulamalarının

sosyal hayata olumlu etkisine daha düşük düzeyde katılım göstermelerinden

kaynaklanmaktadır. Şekil 170’de gelir değişkenine ait GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu

etkisi ortalama grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre 25000-49999 TL arası gelire sahip olanlar

diğer gelir gruplarına göre daha düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.

268


Şekil.170. Gelir değişkeni ortalama dağılımları

Deneyim değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (0.261>0.05). Yine de Şekil 171’e bakıldığında en düşük ve en

yüksek deneyim grupları diğer deneyim gruplarına göre daha yüksek düzeyde katılım

göstermişlerdir.

Şekil 171. Deneyim değişkeni ortalama dağılımları

Hanehalkı değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu

etkisi faktörüne katılım deneyim değişkenine göre (p=0,031<0,05) istatiksel olarak anlamlı

farklılık göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın hanehalkı 10

kişi ve üzeri olanların GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine katılım düzeyinin

hanehalkı 1-4 kişi ve 5-9 kişi olanlardan daha düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Şekil

269


172’de hanehalkı değişkenine ait GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi ortalama

grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre hanehalkı sayısı arttıkça GAP sulamalarının sosyal

hayata olumlu etkisine katılımın azaldığı görülmektedir.

Şekil 172. Hanehalkı değişkeni ortalama dağılımları

Yaş değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (0.123>0.05). Yine de Şekil 173’e bakıldığında 18-35 yaş aralığında

olanlar diğer gruplarına göre daha yüksek düzeyde katılım göstermişlerdir.

Şekil 173. Yaş değişkeni ortalama dağılımları

270


Arazi değişkeni için Çizelge 208’e bakıldığında, GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi

faktörüne katılım arazi değişkenine göre (p=0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık

göstermektedir. Tamhane’s T2 Post-Hoc testi sonuçlarına göre farklılığın 201-300 dekar arası

ve 301 dekar ve üzeri araziye sahip olanların diğer arazi sahipliği gruplarına göre GAP

sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine daha yüksek düzeyde katılım göstermelerinden

kaynaklanmaktadır.

Şekil 174’de arazi değişkenine ait GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi ortalama

grafiği yer almaktadır. Çizelgeye göre arazi büyüklüğü arttıkça GAP sulamalarının sosyal

hayata olumlu etkisine katılımın da arttığı görülmektedir.

Şekil 174. Arazi değişkeni ortalama dağılımları

9.2.7. Kuraklık Kader midir?

Çalışmanın bu bölümünde kuraklık kader midir? durumuna ilişkin analizlere yer verilmiştir. Bu

amaçla ifadenin test edilmesinde Sıralı Logit regresyonundan faydalanılmıştır. Sıralı Logit

model tahminine geçmeden önce modelde yer alan değişkelere ilişkin tanımlayıcı istatistiklere

yer verilmiştir. Tanımlayıcı istatistikler Çizelge 209’da sunulmuştur. Çizelge 209’da yer alan

değişkenlere ilişkin açıklamalar Çizelge 191’de verildiğinden tekrar açıklama gereği

duyulmamıştır.

271


Çizelge 209. Kuraklık kader midir? Tanımlayıcı istatistikler

Değişken Tanım Ort. S.S.

Sulama A. 1= Harran (%71.0); 2 Yaylak (%29.0) 1.29 0.021

Arazi

1= 50 dekar ve altı (%22.7); 2= 51-100 dekar (%32.3);3= 101-200

dekar (%30.4); 4= 201-300 dekar (%8.4); 5= 301 dekar ve üzeri (%6.1)

2.42 0.053

Gelir

1= 25000 TL altı (%4.7); 2= 25000-49999 TL (%23.9); 3= 50000-

74999 TL (%34.0); 4= 75000-99999 TL (%19.7); 5= 100000 TL ve 3.22 0.055

üzeri (%17.8)

Deneyim

1= 20 yıl ve altı (%14.8); 2= 21-30 yıl (%35.1); 3= 31-40 yıl (%34.0);

4= 41 yıl ve üzeri (%16.2)

2.51 0.045

Yaş

1= 35 ve altı (%4.5); 2= 36-43 (%23.4); 3= 44-52 (%35.1); 53-60

(%25.6); 4= 61 ve üzeri (%10.6);

3.13 0.050

Eğitim

1= okuryazar değil (%4.7); 2= okuryazar (%15.5), 3= ilkokul (%46.1);

4= ortaokul (%15.0), 5= lise (%14.8), 6= üniversite (%4.0)

3.31 0.056

Hanehalkı

(kişi)

1= 1-4 kişi (%4.5); 2= 5-9 kişi (%63.2); 3= 10 kişi ve üzeri (%32.3) 2.27 0.026

Çizelge 210’da sıralı logit analizine ilişkin sonuçlar yer almaktadır. İlk olarak olabilirlik oran

ki-kare (LR ki-kare) istatistiği 45.65 ve p= 0.001 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuca göre 0.01

yanılma düzeyinde modelin anlamlı bir model olduğunu söylemek mümkündür. Bununla

birlikte Pseudo R 2 = 0.070 olarak hesaplamıştır.

Sıralı logit regresyonunda, model tahmini yapıldıktan sonra varsayımların test edilmesi

gerekmektedir. Bu aşamada bakılması gereken 3 varsayımdan söz edilebilir. Bunlar bağımsız

değişkenler arasında çok doğrusal bağlantı sorunu olmaması, model spesifikasyon hatası

olmaması ve paralel regreyon varsayımıdır (Mert, 2016). Bizim modelimizde sürekli bağımsız

değişken olmadığından dolayı çoklu doğrusal bağlantı ile ilgili test yapılmamıştır. Diğer iki

varsayımın test edilmesinde ise model spesifikasyonu için link testi, paralel regresyon

varsayımı içinse olabilirlik oran testi (likelihood ratio test) uygulanmıştır.

Model spesifikasyonu için uygulanan link testi sonucunda, çıktıda yer alan _hatsq değişkenine

ait katsayının istatiksel olarak anlamsız olduğu (katsayı= 0.206, p= 0.194) görülmüştür. Bu

sonuca göre, modelimizde bir model spesifikasyon hatasının olmadığını söylemek mümkündür.

Paralel regresyon varsayımı için uygulanan olabilirlik oran testi sonucunda, test istatistiği 27.97

ve p= 0.217 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuca göre paralel regresyon varsayımı sağlanmaktadır.

Çizelge 210’da yer alan sıralı logit regresyon sonuçlarında ilk olarak sulama alanı değişkenine

bakıldığında, Yaylak’a ait katsayı -0.996 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı negatif ve istatiksel

olarak anlamlıdır (p= 0.000<0.01). Marjinal etki sütununa bakıldığında Yaylak için marjinal

etki -0.219 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak anlamlıdır (p= 0.000<0.01). Bu sonuca

göre Yaylak bölgesinde yer alanların kuraklığı kader olarak görme olasılıkları Harran

bölgesinde yer alanların kuraklığı kader olarak görme olasılıklarından (temel düzey) 0.219

birim daha azdır.

272


Çizelge 210. Kuraklık kader midir? İfadesine ilişkin Sıralı Logit Model sonuçları

Bağımlı Değişken: Kuraklık kader midir?

(1. Hayır, 2. Kısmen, 3. Evet)

Bağımsız değişkenler Katsayı Odds Oranı Marjinal Etki

Sulama alanı

Yaylak

Arazi

51-100

101-200

201-300

301 ve üzeri

Gelir

25000-49999

50000-74999

75000-99999

100000 ve üzeri

Deneyim

21-30

31-40

41 ve üzeri

Yaş

36-43

44-52

53-60

61 ve üzeri

Eğitim

Okuryazar

İlkokul

Ortaokul

Lise

Üniversite

Hanehalkı

5-9

10 ve üzeri

-0.996***

(0.000)

0.183

(0.557)

-0.373

(0.243)

-0.220

(0.639)

-1.150**

(0.023)

-0.776

(0.203)

-0.717

(0.228)

-0.052

(0.932)

-0.244

(0.695)

0.438

(0.220)

-0.284

(0.483)

-0.496

(0.364)

1.164**

(0.037)

1.446**

(0.017)

1.808***

(0.008)

2.643***

(0.002)

0.224

(0.743)

0.275

(0.683)

-0.018

(0.980)

0.024

(0.974)

-0.148

(0.865)

-1.026*

(0.099)

-1.471**

(0.028)

1. N= 427, LR Ki-kare= 48.65 (p= 0.001), Pseudo R 2 = 0.070

273

0.369***

(0.000)

1.201

(0.557)

0.689

(0.243)

0.802

(0.639)

0.317**

(0.023)

0.460

(0.203)

0.488

(0.228)

0.949

(0.932)

0.783

(0.695)

1.550

(0.220)

0.753

(0.483)

0.609

(0.364)

3.203**

(0.037)

4.247**

(0.017)

6.100***

(0.008)

14.052***

(0.002)

1.251

(0.743)

1.316

(0.683)

0.982

(0.980)

1.024

(0.974)

0.863

(0.865)

0.359*

(0.099)

0.230**

(0.028)

-0.219***

(0.000)

0.034

(0.559)

-0.078

(0.238)

-0.045

(0.646)

-0.266**

(0.026)

-0.152

(0.149)

-0.139

(0.165)

-0.009

(0.932)

-0.042

(0.684)

0.080

(0.244)

-0.061

(0.474)

-0.111

(0.366)

0.283**

(0.025)

0.346**

(0.011)

0.417***

(0.004)

0.535***

(0.000)

0.047

(0.750)

0.057

(0.697)

-0.004

(0.980)

0.005

(0.974)

-0.033

(0.864)

-0.153**

(0.025)

-0.249***

(0.003)


2. Parantez içinde p değerleri verilmiştir (*: 0.10 yanılma düzeyinde, **: 0.05 yanılma düzeyinde, ***: 0.01

yanılma düzeyinde anlamlıdır.)

3. Sulama alanı değişkeni için temel düzey “Harran”, arazi değişkeni için temel düzey “50 ve altı”, gelir

değişkeni için temel düzey “25000 altı” deneyim değişkeni için temel düzey “20 ve altı”, yaş değişkeni

için temel düzey “18-35”, eğitim değişkeni için temel düzey “okuryazar değil” hanehalkı değişkeni için

temel düzey “1-4” şeklindedir.

4. Marjinal etkiler bağımlı değişkenin “evet” düzeyi için hesaplanmıştır.

5. Model spesifikasyon hatası için Link testine göre hatsq= 0.206, p= 0.194

6. Paralel regresyon varsayımı için, olabilirlik oran testine göre Ki-kare 27.97, p= 0.217

Bunun yanı sıra analizde her bir bağımsız değişkene ait tahmini olasılıklar

hesaplanabilmektedir. Temel düzeyinde içinde yer aldığı tahmini olasılıkları Şekil 175’de

gösterilmiştir. Buna göre Harran’da yer alanların kuraklığı kader olarak görme olasılıkları 0.766

iken Yaylak’ta yer alanların 0.547’dir.

.4 .5 .6 .7 .8

Harran

Sulama alanı

Yaylak

Şekil 175. Sulama alanı değişkeni tahmini olasılıkları

Arazi değişkeni için Çizelge 210’a bakıldığında, sadece 301 ve üzeri değişkeni istatiksel olarak

anlamlıdır (p=0.023<0.05). Bu değişkene ait katsayı -1.150 olarak hesaplanmıştır. Değişkene

ait marjinal etki -0.266 olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak anlamlıdır (p=0.026<0.05). Bu

sonuca göre 301 ve üzeri dekar araziye sahip olanların kuraklığı kader olarak görme olasılıkları

50 ve altı dekar araziye sahip olanların kuraklığı kader olarak görme olasılıklarından 0.266

birim daha azdır.

Arazi değişkenine ait tahmini olasılıkları Şekil 176’da gösterilmiştir. Buna göre 301 ve üzeri

dekar araziye sahip olanların kuraklığı kader olarak görme olasılıkları 0.472 iken. Diğer

gruplarda ise bu oranları 0.738, 0.772, 0.660 ve 0.694 olarak hesaplanmıştır.

274


1

.2 .4 .6 .8

<=50 51-100 101-200 201-300 301 ve üzeri

arazi

Şekil 176. Arazi değişkeni tahmini olasılıkları

Gelir değişkeni için Çizelge 210’a bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.203, 0.228, 0.932, 0.695>0.05). Buna rağmen

tahmini olasılıklar hesaplandığında bu değerler; 25000 TL altı için 0.798, 25000-49999 TL için

0.646, 50000-74999 TL için 0.659, 75000-99999 için 0.790 ve 100000 TL ve üzeri için 0.756

olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar Şekil 177’de gösterilmiştir.

1

.5 .6 .7 .8 .9

25000 altı 25000-49999 50000-74999 75000-99999 100000 ve üzeri

gelir

Şekil 177. Gelir değişkeni tahmini olasılıkları

Deneyim değişkeni için Çizelge 210’a bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı

bir sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.220, 0.483, 0.496>0.05). Buna rağmen

tahmini olasılıklar hesaplandığında bu değerler; 20 yıl ve altı için 0.714, 21-30 yıl için 0.795,

31-40 yıl için 0.653 ve 41 yıl ve üzeri için 0.604 olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar

Şekil 178’de gösterilmiştir.

275


.4 .5 .6 .7 .8 .9

20 ve altı 21-30 31-40 41 ve üzeri

deneyim

Şekil 178. Deneyim değişkeni tahmini olasılıkları

Yaş değişkeni için Çizelge 210’a bakıldığında, 36-43 yaş aralığına ait katsayı 1.164 olarak

hesaplanmış olup bu katsayı istatiksel olarak anlamlıdır (p=0.037<0.05). Bu gruba ait marjinal

etki ise 0.283 olarak hesaplanmıştır (p= 0.025<0.05). 44-52 yaş aralığına ait katsayı 1.446

olarak hesaplanmış olup istatiksel olarak anlamlıdır (p= 0.017<0.05). Bu gruba ait marjinal etki

ise 0.346 olarak hesaplanmıştır (p= 0.011<0.05). 53-60 yaş aralığına ait katsayı 1.808 olarak

hesaplanmış olup istatiksel olarak anlamlıdır (p= 0.008<0.01). Bu gruba ait marjinal etki ise

0.417 olarak hesaplanmıştır (p= 0.004<0.01). 61 ve üzeri yaş için ise katsayı 2.643 olarak

hesaplanmış olup istatiksel olarak anlamlıdır (p= 0.002<0.01). Bu gruba ait marjinal etki ise

0.535 olarak hesaplanmıştır (p= 0.000<0.01). Bu sonuca göre temel düzey olan 35 ve altı yaş

grubu ile kıyaslandığında, yaş arttıkça kuraklığı kader olarak görme olasılığının da arttığını

söylemek mümkündür.

Yaş değişkenine ait tahmin olasılıkları için Şekil 179’a bakıldığında yaş arttıkça kuraklığı kader

olarak görme olasılığının da arttığı görülmektedir. Değişkene ait tahmini olasılıklar 35 ve altı

yaş için 0.346, 36-43 yaş aralığı için 0.629, 44-52 yaş aralığı için 0.692, 53-60 yaş aralığı için

0.764 ve 61 ve üzeri yaş için 0.882 olarak hesaplanmıştır.

276


1

.2 .4 .6 .8

0

<= 35 36 - 43 44 - 52 53 - 60 61 ve üzeri

yaş

Şekil 179. Yaş değişkeni tahmini olasılıkları

Eğitim değişkeni için Çizelge 210’a bakıldığında, değişkene ait istatistiksel olarak anlamlı bir

sonuç elde edilememiştir (p değerleri sırasıyla 0.743, 0.683, 0.980, 0.974, 0.865>0.05). Buna

rağmen tahmini olasılıklar hesaplandığında bu değerler; okuryazar olmayanlar için 0.677,

okuryazar olanlar için 0.724, ilkokul için 0.734, ortaokul için 0.673, lise için 0.682, üniversite

için 0.644 olarak hesaplanmıştır. Bu tahmini olasılıklar Şekil 180’de gösterilmiştir.

1

.4 .6 .8

Okuryazar değil Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite

eğitim durumu

Şekil 180. Eğitim değişkeni tahmini olasılıkları

Hanehalkı sayısı değişkeni için Çizelge 210’a bakıldığında, 5-9 arası kişi sayısına ait katsayı -

1.026 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı negatif ve istatiksel olarak anlamlıdır (0.099<0.1). Bu

gruba ait marjinal etki -0.153 olarak hesaplanmıştır (0.025<0.05). 10 ve üzeri kişi sayısına ait

277


katsayı -1.471 olarak hesaplanmıştır. Bu katsayı negatif ve istatiksel olarak anlamlıdır

(0.028<0.05). Bu gruba ait marjinal etki -0.249 olarak hesaplanmıştır (0.003<0.01). Bu sonuca

göre 5-9 arası kişi olan hanelerde yaşayanların kuraklığı kader olarak görme olasılıkları 1-4

arası kişi olan hanelerde yaşayanların kuraklığı kader olarak görme olasılıklarından 0.153 birim

daha azdır. 10 ve üzeri kişi olan hanelerde yaşayanlarda ise bu olasılık 0.249 birim daha azdır.

Hanehalkı değişkenine ait tahmini olasılıklar Şekil 181’de sunulmuştur. Buna göre hanehalkı

sayısı 1-4 olanların kuraklığı kader olarak görme olasılıkları 0.883 iken 5-9 arası olanların

0.730, 10 ve üzeri olanların ise 0.634’tür. Bu sonuca göre hanehalkı sayısı arttıkça kuraklığı

kader olarak görme olasılığı da azalmaktadır.

1

.5 .6 .7 .8 .9

1-4 5-9 10 ve üzeri

hanehalkı sayısı

Şekil 181. Hanehalkı değişkeni tahmini olasılıkları

9.3. Saha Bulgularının Sosyo-kültürel Yapı Açısından Değerlendirmeleri, Sonuç ve

Öneriler

1-Toplumsal Yapı: Bölgeyi diğer geleneksel bölgelerden ayıran temel bir özelliği, bölgenin

geleneksel yapısına rengini veren aşiret bağı(ım)lılığının özellikle kırsal alanda etkinliğini

önemli oranda devam ettiriyor olmasıdır. Bölgede yaşayan toplulukların bir bölümünde olduğu

gibi, bireyler kendilerini önce bir kabilenin üyesi sonra da kabilenin bağlı olduğu aşiretin üyesi

olarak görmektedirler. Bu bağlamda, kurumlaşmış bir dayanışma çerçevesi olan aşiret

bağlılığının bölgede bugünde etkinliğin koruduğu anlaşılmaktadır. Aşiret bağı, insanlar için

güvenlikten barınmaya birçok alanda işlevsel olan bir toplumsallaşma düzeneği olarak

görülmektedir. Bu kadar yüksek bir oranda olan aşiret bağlılığı, kişilerin hangi partiye oy

vereceklerinden, aile, evlilik ve diğer birçok alanda belirleyici olmakta ve çeşitli yükümlülükler

getirmektedir.

Bölgede aşiret/çilik, devam edegeldiği biçimiyle salt toplumsal bağlılık/tutunum düzeneği

olmakla sınırlı kalmayarak, kimi diğer alanlarda belirgin olarak halen işlevselliği olan bir

örgütlenme biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kan bağına dayalı olması özelliğine paralel

olarak özellikle ortak saldırı ve/veya savunma durumlarında aşiret bağı daha belirgin bir şekilde

çeşitli yaptırım ve yükümlülükleriyle bağlayıcı bir rol oynamaktadır. Araştırma köylerinde

hakim olan sosyal ve ekonomik yapı, toplumsal alanda buna uygun bir farklılaşma ve

tabakalaşma meydana getirmiştir. Bu topluluklarda, kalıtımsal devreden edinilmiş statülere

sahip ve bu konumlarını büyük toprak sahipliliği durumuyla pekiştiren aşiret reisi/ağa başlıca

278


otorite merkezleridir. Bölge genelinde olduğu gibi araştırma köylerinde de geniş ölçüde içe

dönük, geleneksel kuralların etkin olduğu bir toplumsal yapı egemendir. Genelde aralarında

hısım ya da akrabalık ilişkileri bulunan aileler, karşılaştıkları sorun ve güçlükleri çoğunlukla

kendi içlerinde çözüme kavuşturma yoluna giderler. Karşılaşılan sorun ve güçlükler karşısında

devreye sokulan danışma ve yardım odakları ise topluluğun otorite yapısını göstermesi

açısından önemlidir. Bu noktada, araştırma bölgesindeki köylerdeki iktidar hiyerarşisinin de,

geleneksel aşiret mekanizmalarının devam ettiği yönündeki iddiaları desteklemektedir.

Bölgede, önceleri daha çok toplumsal bir konum olan aşiret reisliği günümüzde toprak ağalığı

ile içi içe geçmiştir. Bölgede güvenlikten dayanışmaya birçok alanda aşiret reisliği etkili olmaya

devam eden kurumdur ve bölgenin sulu tarıma geçmesiyle birlikte toprak daha önemli bir unsur

haline gelmiştir. Bölgede aşiret(çilik), “kan bağı” temelinde, gerçek ya da hayali soy ve

akrabalığa dayalı olarak kurulmuştur. Aşiret, tarihsel süreç içerisinde insanların toplumsal

ilişkilerini tasarlamak, düzenlemek için geliştirdikleri düzenlemeler, özel simgeler sistemi

olarak, toplumsal ilişkiye anlam ve yön vermiş, vermeye de devam etmektedir. Köylerde,

bireylerin davranışları büyük oranda bu kurumlar/simgesel içinde algılanmakta ve bu

kurumlardan üretilen simgeler bireylerin davranışlarına damgalarını vurmaktadır. İnsanların bu

simgelerin doğruluğuna/kutsallığına inanmalarıyla bu yapılar kendilerini yeniden

üretir/üretmektedir. Soy birliğine dayalı bir örgütlenme olan aşiretlerde, “baba soyuna bağlılık,

ilişkilerin işleyişindeki esas unsurdur” (Doğanay 1995).

Geleneksel diğer toplumların da bir özelliği olarak sosyal, ekonomik ve diğer ihtiyaçların

karşılanması ve karşılaşılan sorunların aşılmasında birincil ilişkilerin bağlamı olan hısımakraba

çevresinin başta gelmesi durumu bölge için de geçerlidir. Akrabalar arası evlikler, bu

köyleri bir tür akrabalık birliği/birliklerine çevirmiştir. Toplumun örgütsüz yapısı, hane

halklarını kuşatan bir bağlaşma çerçevesi olan akrabalık ilişkileri, aynı zamanda temel

dayanışma ve yardımlaşma bağlamı görevi de görmektedir. Bölgede görülen akraba evliliğinin

temelinde, sosyal ve ekonomik eksenli “güven/lik” kaygıları oluşturmaktadır. Yaşlılık ve

hastalık durumlarında akrabadan olan gelin/damadın yanlarında olacağı/kalacağı ve bu

evliliklerde boşanma, terk etme gibi çözülmelerin daha az olacağına inanılmaktadır. Varolan

akrabalık durumunun pekiştiği ve aileler arası ekonomik birlikteliğin artarak başkalarıyla olan

sorunlarda dayanışma unsuru oluşturduğu düşünülmektedir.

2-Eğitim: Son yıllarda zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılmasıyla okullaşma oranında önemli

bir artış olmakla birlikte, Türkiye’de köy ve kentlere, cinsiyete, bölgelere ve eğitim sürelerine

göre dağılımında derin farklılıklar içermeye devam etmektedir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu

Anadolu Bölgeleri için eğitim göstergeleri oldukça düşüktür. Bölgesel kalkınmada nitelikli

işgücüne, geleneksel engelleri aşmada yenilikçi yaklaşımlara gereksinme duyan Bölge için bu

özellik kalkınma yolundaki başlıca engellerden biridir. Eğitim düzeyinin en anlamlı

göstergelerinden biri ve en alt düzeyi olarak okur-yazarlık oranının, bölgede -özellikle kadınlar

açısından- düşük olduğu görülmektedir. Bu durum bölge açısından kalkınma yolunda önemli

engeldir. Okuma-yazma bilenlerin oranı Türkiye geneliyle karşılaştırıldığında, Bölge’nin bu

düzeyde bile ortalamanın çok altında kaldığı anlaşılmaktadır (Sencer 1993).

Bölgede girişilen gelişme/kalkınma çabalarında eğitim önemli bir faktördür. Kalkınma

uygulamaları bağlamında nitelikli işgücü ve yenilikçi yaklaşımlara ihtiyaç duyan bölge için

eğitim son derece önemli bir pozisyona sahiptir. Böyle olmakla beraber, köylerde çeşitli

etkenlere bağlı olarak öğrenim düzeyi düşüktür. Görece zaten düşük seviyelerde olan okuryazarlık

oranı cinsiyete göre önemli değişiklikler göstermektedir. Kadınların konumlarının

büyük oranda geleneksel değerler tarafından belirlendiği erkek egemen bölgede, okur-yazar

279


olma bakımından kadınların oranı erkeklere göre daha düşüktür. Oysa kadınların eğitimi,

kalkınma özelliklede sürdürülebilir adil bir kalkınma için son derece gerekli ve önemlidir.

Bölgede kadınların eğitim seviyelerin yükselmesi, sağlıklı ve uyumlu evlilikler, doğacak

çocukların iyi birer yurttaş olarak yetiştirilmesinde, çalışma dünyasında ve tabii ki de

sürdürebilir bir kalkınma için son derece önem arz etmektedir. Eğitimli kadınlar daha çok

ekonomik imkânları yakalayabilir, içinde yaşadıkları toplumun siyasal, sosyal, ekonomik ve

çevresel gelişimine daha etkin bir şekilde katılabilirler. Bu anlamda kadın erkek ve bütün

çocuklara temel eğitim sağlanması, sürdürülebilir insani bir kalkınma hedefine ulaşılması

noktasında büyük bir görevdir: Bu hedefin başarılması, bölge insanını yoksulluktan kurtulmak

için gerekli becerileri kazandıracak, başarısızlık ise, eğitimsel ve buna bağlı olarak ortaya

çıkabilecek toplumsal bunalımları ateşleyebilecektir. Eğitim düzeyinin en anlamlı

göstergelerinden biri ve en alt düzeyi olarak okur-yazarlığın araştırma bölgesinde -özellikle

kadınlar açısından- düşük olması durumu bölge açısından kalkınma yolunda önemli bir engel

teşkil etmektedir.

3-Katılım: Geleneksel toplumlarda kurumlarının yazılı olmayan geleneksel mekanizmalara

göre işleme özelliği, araştırma bölgesinde köylerde belli oranda devam ettiği görülmektedir.

Buralarda toplumsal amaçlar ve ihtiyaçlar, modern örgütlerden daha ziyade aile ve/veya aşiret

içinde karşılanma yoluna gidilmektedir. Bu anlamda, köylerde dernek, vakıf, sendika vb.

modern örgütlere ve örgüt üyeliklerine çok seyrek bir oranda rastlanılmaktadır. Alanın bu

derece örgütsüz yapısı, amaçların elde edilmesinde, güçlüklerin aşılmasında, kaynak ve

olanakların belli amaçlar doğrultusunda harekete geçirilmesinde, bilgi ve deneyimlerin

paylaşılmasında büyük engel oluşturmaktadır. Ayrıca, amaçların elde edilmesi, sorunların

aşılması noktalarında modern örgütler yerine geleneksel mekanizmaların ikame edilmesi, söz

konusu geleneksel yapıyı daha pekiştirici bir rol üstlenmektedir. Bu da ekonomik ve toplumsal

etkinliklerden herkesin olabildiğince adil faydalanmasını ve katılımı olumsuz yönde

etkilemekte ve son aşamada projenin başarıya ulaşmasını da olumsuz olarak etkilemektedir.

Kalkınmada katılım/cılık önemli konudur. Bu konudaki tecrübeler halkın proje uygulamalarına

katılım durumunun, projenin başarısını doğrudan etkilediğini göstermiştir. Proje

yürütücülerinin bu gerçeğin farkında olduklarını ve bunu aşmak için birçok özel projeler

uygulanması gerektiğini belirtmelerine rağmen, bölgede çiftçilerin projeye katılımlarının pek

yüksek düzeylerde olmadığı gözlenmiştir. Yine aynı bağlamda, dezavantajlı bir konumda

bulunan kadınların neredeyse hiçbir katılımlarının olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Sürdürülebilirliğin ve aynı zamanda demokratikleşmenin temel unsurlarından biri olan katılım,

sadece teorik düzeyde önemli olmanın ötesinde ve daha önemli olarak uygulanan projelerin

başarısı, kalıcılığı için de vazgeçilmez bir değer taşımaktadır. Katılımının olmadığı, toplum

tarafından benimsenmeyen projelerin kalıcı etkiler de yaratamayacağı açıktır. Halkın katılımı,

proje amaçlarını yaygın bir şekilde benimseyerek kalkınma yönünde güdülenmesi ve projenin

öngördüğü gelişmelere etkin katkıda bulunmak üzere davranmasıdır. Katılım, salt bilgilendirme

düzeyinde kalmayarak, özellikle halkı doğrudan ilgilendiren belli davranışlarda bulunmasını

gerektiren konularda görüşüne başvurulmasını ve karar süreçlerinde rol almasını sağlayacak bir

kapsamda düşünülmelidir (Sencer 1993).

Dezavantajlı konumda bulunan toplumsal grupların göz ardı edilmesi, kalkınma ile

bütünleşememelerine ve sonuçta kalıcı ve yaygın bir kalkınmanın gerçekleştirilememesine yol

açmaktadır. Bunu aşmak için, başta dezavantajlı konumda bulunan toplumsal grupların

kalkınmanın özel hedef grupları olarak tanımlanması ve gerek genel olarak projenin

tasarlanmasında bu grupların özgül koşullarının dikkate alınması, gerekse de bu grupların

280


kalkınma süreciyle bütünleştirilmesine ve kalkınmanın nimetlerinden gerekli payı almalarına

yönelik özel projelerin hazırlanması ve uygulanması GAP’ta benimsenen strateji olmasına

rağmen (GAP İdaresi 1998), yeterince sağlandığı söylenemez.

4-Toplumsal Cinsiyet: Kadın ve erkek arasında iktidar ilişkisinin temelini de büyük oranda

erkeği merkeze alan bu soy ideolojisi oluşturmaktadır. Soyun temel belirleyicisi erkek olduğu

için gücün sahibi de erkektir. Dolayısıyla köyde evin sahibi ve reisi de doğal olarak erkektir ve

evin temsil edilmesi ve yönetimiyle ilgili kararları da büyük oranda erkek verir. Ekonomik

kaynakların denetimi büyük oranda evin sahibi ve reisi olan erkeklere aittir. Geleneksel bir

toplum yapısına sahip bölgede otorite, erkekler elinde toplanmıştır. Ataerkil ailenin otoritesi

baba ya da kocanın elinde toplanmıştır. Köylerde kadının konumu da büyük oranda, geleneksel

rol ve statüler tarafından belirlenmektedir. Kırsal alanlarda daha belirgin olarak, kadın ve erkek

arasındaki işbölümüne göre kadın geleneksel bir konumdadır. Köylerde kadın, cinsiyet

temelindeki işbölümü uyarınca “ev hanımı”, “analık” gibi rolleri yerine getiren geleneksel bir

konumdadır. Araştırmamızda kadının konumuna ilişkin sorulara verilen cevaplar da bu yönde

bir eğilimi yansıtmaktadır.

Daha önce de belirtildiği gibi köylerde kadının konumu büyük oranda, geleneksel rol ve statüler

tarafından belirlenmektedir. Kırsal alanlarda kadın ve erkek arasındaki işbölümüne dayalı

olarak daha belirgin bir şekilde kadın geleneksel bir konumdadır. Geleneksel yapı ve bu yapıyı

belirleyen değerlerin (aşiretçilik, içe kapalılık gibi) toprak sahibi ve topraksız hanelerin

çoğunluğunda ve büyük bir oranda etkili olduğu düşünüldüğünde, köylerde kadının, topraklı ve

topraksız bütün kesimlerde geleneksel bir konumda olduğu anlaşılmaktadır. Kadının en önemli

görevinin büyük oranda “analık” ve “ev hanımı” olarak tanımlanmasının altında bölge

geleneksel değerlerinin erkek ve kadın arasındaki işbölümü uyarınca yaptığı tanımlama

yatmaktadır. Bu duruma ilişkin olarak paylaşılan yaygın anlayışa göre; kadın ev işlerine bakan,

evi çekip çeviren, çocuk doğuran “evin hanımı ve çocukların anası”dır. Erkek ise, evin geçimini

sağlamakla yükümlü, evin ve çocukların geleceğinden birinci derecede sorumlu “aile reisi”dir.

GAP sulamalarının sosyo-kültürel bakımından etkileri de saptanmaya çalışılmış olup, bu

bağlamda yöneltilen ifadelere faktör analizi uygulanmıştır. Faktör analizi sonucunda 12

ifadenin öz değeri 1’den büyük ve toplam varyans %64.340’sını açıklayan 3 faktör altında

toplandığı görülmüştür.

1. Faktör: GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerine verilen ifadeler olup,

sonuçlara göre: Kız çocuklarını okula göndermede artış oldu, Erkek çocuklarını okula

göndermede artış oldu, Kadınların eğitim seviyesi yükseldi, Kadınların iş yükü azaldı,

Çocukların iş yükü azaldı ve Kadınların toplum içindeki pozisyonu/konumu daha iyi oldu

sonuçlarına ulaşılmıştır.

2. Faktör: Toplumsal ilişkilere yönelik ifadeler olup, sonuçlara göre: Sulamadan sonra başka

toplumsal gruplar ile ilişkilerim arttı, Parti, dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşlarına üyelikler

arttı, Devlet/bürokrasi ile olan ilişkilerim iyi yönde arttı ve Çiftçiler arasında

anlaşmazlıklar/kavgalar azaldı sonuçlarına ulaşılmıştır.

3. Faktör: Sosyal hayata olumlu etkisi saptanmış olup verilen verilen ifadelerin sonuçlarına

göre: Dinlenmek için daha çok tatile çıkabiliyorum, Aileme ve çevreme daha fazla vakit

ayırabiliyorum sonuçlarına ulaşılmıştır.

Diğer taraftan elde edilen verilere bakıldığında sulamanın bu etkilerinin, araştırma sahasına

giren tüm alan ve kesimlerde aynı oranda olmadığı anlaşılmaktadır.

281


Birinci faktör olan GAP sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu

etkisinin bazı değişkenlere göre farlılık göstermiştir. Sulama alanı değişkenine göre Yaylak

sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer alanlara göre ne daha fazla katılım

gösterdiklerini söylemek mümkündür. Eğitim değişkeni açısından bakıldığında, GAP

sulamalarının toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisi faktörüne katılım

eğitim değişkenine göre (p=0,001<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir.

Okuryazar olmayanların diğer eğitim düzeylerinden yer alanlara göre GAP sulamalarının

toplumsal yapıda kadın ve çocuklar üzerindeki olumlu etkisine daha düşük düzeyde katılım

gösterdikleri saptanmıştır.

İkinci faktör olan GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne ilişkin

sonuçların farklılık gösterdiği değişkenler: Birinci faktörde olduğu gibi GAP sulamalarının

toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne katılımın da sulama alanı değişkenine göre

(p=0,000<0,01) istatiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği görülmüştür. Test çıktılarında grup

ortalamalarına bakıldığında, Yaylak sulama alanında yer alanların Harran sulama alanında yer

alanlara göre GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha fazla katılım

gösterdiklerini söylemek mümkündür. Aynı şekilde GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere

olumlu etkisi faktörüne katılımın çiftçilik dışı gelir değişkenine ve eğitim değişkenine göre

istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir. Test çıktılarında grup ortalamalarına

bakıldığında, çiftçilik dışı geliri olmayanların çiftçilik dışı geliri olanlara göre göre GAP

sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine daha fazla katılım gösterdikleri gözlenirken,

eğitim açısından okuryazar olmayanların ve üniversite düzeyinde eğitme sahip olanların diğer

eğitim düzeylerinde yer alanlara göre GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine

daha düşük düzeyde katılım gösterdikleri saptanmıştır.

GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisi faktörüne katılım hanehalkı, yaş ve arazi

değişkenlerine göre de istatiksel olarak anlamlı farklılık göstermektedir. Hane halkı 5-9 kişi

olanların GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine katılım düzeyinin hane halkı

1-4 kişi ve 10 kişi ve üzeri olanlardan daha yüksek iken, 18-35 ve 61 ve üzeri yaş grubunda

olanların diğer yaş gruplarında yer alanlara göre GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu

etkisine daha düşük düzeyde katılım göstermekte ve 201-300 dekar arası araziye sahip olanların

diğer arazi sahipliği gruplarına göre GAP sulamalarının toplumsal ilişkilere olumlu etkisine

daha yüksek düzeyde katılım göstermişlerdir.

Üçüncü faktör olan GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisi faktörüne ilişkin sonuçlara

bakıldığında: sulama alanı, eğitim, gelir, hane halkı ve arazi değişkenlerine göre farklılıklar

gösterdiği saptanmıştır. Buna göre Yaylak sulama alanında yer alanların Harran sulama

alanında yer alanlara göre GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine daha fazla katılım

gösterdikleri, üniversite düzeyinde eğitme sahip olanların diğer eğitim düzeylerinde yer

alanlara göre GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine daha yüksek düzeyde katılım

gösterdikleri ve 25000-49999 TL arası gelire sahip olanların 75000-99999 TL ve 100000 TL

ve üzeri gelire sahip olanlara göre GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine daha düşük

düzeyde katılım gösterdikleri gözlenmiştir. Aynı sonuçlara göre hane halkı 10 kişi ve üzeri

olanların GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu etkisine katılım düzeyinin hanehalkı 1-4 kişi

ve 5-9 kişi olanlardan daha düşük olduğu ve 201-300 dekar arası ve 301 dekar ve üzeri araziye

sahip olanların diğer arazi sahipliği gruplarına göre GAP sulamalarının sosyal hayata olumlu

etkisine daha yüksek düzeyde katılım gösterdikleri saptanmıştır.

Bu faktör verilerine olumsuz katılım gösteren gruplar öncelikli olmak üzere, olumlu da olsa

katılım oranı istatistiki olarak düşük öneme sahip olanlar da dâhil olmak üzere, özel önem

282


verilmesi gerekmektedir. Sulama alanlarında sosyolojik saha araştırmaları yapılmalıdır. Sulama

alanlarında yaşanan sorunların temelinde bu yatırımların genellikle salt ekonomik yatırımlar

olarak görülmesi anlayışı vardır. Sulama yatırımlarına ve yaşanan sorunlara yeni bir bakış

anlayışı ile yaklaşılması bir zorunluluktur. Sulama yatırımlarının temelinde ekonomik nedenler

olsa bile sulamalar aynı zamanda sosyal yatırımlar olup, son kullanıcıları ise çiftçilerdir.

Bundan dolayı çiftçilerin su ve sulamaya yönelik algılarının, tutumlarının ve beklentilerinin

bilinmesi gereklidir. Sulama alanlarının planlanması aşamasında sulamaya açılacak alanın

sosyal, kültürel ve norm değerlerine dayalı yapısının bilinmesi, yapılacak olan yatırımların

uygulanabilirliğini, verimliliğini ve etkinliğini arttıracaktır. Dolayısıyla, sulamaya açılacak

alanlarda, öncelikle sosyal yapı araştırmalarının yapılması gereklidir. Bu araştırma kapsamında

öncelikle çiftçilerin suya ve sulamalara olan bakışlarının belirlenmesi gereklidir.

9.4. Ekonometrik Analizlere Yönelik Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler

Yapılan ekonometrik analizlerin kullanımı ve yorumlanmasına yönelik hazırlanan

değerlendirmeler aşağıda yer almaktadır.

Tarımsal Faaliyetlerde Örgütlenme Gerekli midir?

Bağımlı Değişken: Tarımsal faaliyetlerde örgütleme gerekli midir? (0= hayır, 1= evet)

Bağımsız değişkenler Katsayı Odds Oranı

Sulama alanı

Yaylak 1.154*** (0.000) 3.170*** (0.000)

Eğitim

Okuryazar 0.748 (0.270) 2.114 (0.270)

İlkokul 1.408** (0.038) 4.088** (0.038)

Ortaokul 1.532** (0.038) 4.625** (0.038)

Lise 1.505** (0.046) 4.503** (0.046)

Üniversite 2.139** (0.030) 8.494** (0.030)

Çiftçilik dışı gelir

Var -0.359 (0.176) 0.699 (0.176)

Üretici örgütü üyeliği

Var 0.908** (0.046) 2.480** (0.046)

Hayvancılık

Var -0.670** (0.012) 0.512** (0.012)

Gelir

25000-49999 -0.262 (0.675) 0.770 (0.675)

50000-74999 -0.301 (0.626) 0.740 (0.626)

75000-99999 -0.389 (0.547) 0.678 (0.547)

100000 ve üzeri 0.150 (0.821) 1.162 (0.821)

Deneyim

21-30 0.048 (0.900) 1.049 (0.900)

31-40 0.163 (0.700) 1.177 (0.700)

41 ve üzeri 1.127** (0.042) 3.086** (0.042)

Hanehalkı

5-9 -0.874 (0.227) 0.417 (0.227)

10 ve üzeri -0.571 (0.448) 0.565 (0.448)

Yaş

36-43 0.451 (0.472) 1.569 (0.472)

44-52 0.018 (0.978) 1.018 (0.978)

53-60 -0.437 (0.543) 0.646 (0.543)

61 ve üzeri -0.555 (0.508) 0.574 (0.508)

Arazi

51-100 -0.488 (0.121) 0.614 (0.121)

101-200 -0.266 (0.446) 0.766 (0.446)

201-300 -0.244 (0.626) 0.783 (0.626)

301 ve üzeri 0.981 (0.141) 2.666 (0.141)

Tarımsal kredi

Var -0.215 (0.419) 0.807 (0.419)

-0.483 (0.671) .671)

1. N= 432, LR Ki-kare= 89.787 (p= 0.000), Pseudo R 2 = 0.153 linktest: hatsq= -0.005, p= 0.959

283


2. Parantez içinde p değerleri verilmiştir (*: 0.10 yanılma düzeyinde, **: 0.05 yanılma düzeyinde, ***:

0.01 yanılma düzeyinde anlamlıdır.)

3. Sulama alanı değişkeni için temel düzey “Harran”, eğitim değişkeni için temel düzey “okuryazar değil”,

çiftçilik dışı gelir değişkeni için temel düzey “yok”, Üretici örgütü üyeliği değişkeni için temel düzey

“yok”, hayvancılık değişkeni için temel düzey “yok”, gelir değişkeni için temel düzey “25000 altı”,

deneyim değişkeni için temel düzey “20 ve altı”, hanehalkı değişkeni için temel düzey “1-4”, yaş

değişkeni için temel düzey “18-35”, arazi değişkeni için temel düzey “50 ve altı”, tarımsal kredi değişkeni

için temel düzey “yok” şeklindedir.

Logit modelde bağımlı değişken kuramsal olarak odds oranının doğal logaritmasıdır. Bir olayın

gerçekleşme olasılığının gerçekleşmeme olasılığına bölümü [Pi/(1-Pi)] odds oranı olarak bilinir.

Söz konusu bağımlı değişken ilgilenilen olayın gerçekleşmesi durumunda 1 aksi halde 0

değerini almaktadır. Sonuç olarak logit regresyonunda, ilgilenilen gerçekleşme olasılığı Pi

olmak üzere bağımlı değişken Ln[Pi/(1-Pi)] şeklinde olmaktadır ve bu fonksiyon Logit

fonksiyonu olarak adlandırılır (Mert, 2016; Hosmer&Lemeshow, 2000).

p= odds

1+odds

→ p= eβ 0+β1x

1+e β 0+β1x

Logaritmik model aşağıdaki gibi ifade edilir:

Log-odds = ln (Pi / (1-Pi)) = β0 + β 1X1 + β 2X2+ …..+ β iXi

Bu durumda tabloda istatistiki olarak anlamlı değişkenlere bakıldığında örneğin

aşağıdaki özelliklere sahip bir kişinin;

Sulama alanı:

Eğitim:

Üretici örgütü üyeliği:

Hayvancılık:

Deneyim:

Yaylak

Üniversite

Var

Var

41 yıl ve üzeri

Log-odds = -0.483+ (1.154*1)+ (2.139*1)+ (0.908*1)+ (-0.670*1)+ (1.127*1)

Log-odds= 4.175

Odds= e 4.175 = 65.040

Olasılık(p)= odds

p= 65.04/(1+65.04)= 0.985

1+odds

Yukarıdaki özelliklere sahip bir kişinin %98.5 olasılıkla tarımsal faaliyetlerde

örgütlemenin gerekli olduğunu isteyeceği tahmin edilir.

Eğer aşağıda yer alan özelliklere sahip bir kişi olsaydı bu olasılık %24 olarak

gerçekleşecekti.

Sulama alanı:

Eğitim:

Üretici örgütü üyeliği:

Hayvancılık:

Deneyim:

Harran

Üniversite değilse

yok

Var

41 yıl ve üzeri değilse

Log-odds = -0.483+ (1.154*0)+ (2.139*0)+ (0.908*0)+ (-0.670*1)+ (1.127*0)

Log-odds= -1.153

Odds= e −1.153 = 0.316

Olasılık(p)= odds

p= 0.316/(1+0.316)= 0.240

1+odds

284


Sulama Yöntemiyle İlgili Son Teknolojiyi Takip Etme Durumu

Bağımlı Değişken: Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumu (1. Hiç takip etmem, 2. Nadiren takip

ederim, 3. Her zaman takip ederim)

Bağımsız değişkenler Katsayı Odds Oranı Marjinal Etki

Sulama alanı

Yaylak 1.140*** (0.000) 3.126*** (0.000) 0.164*** (0.000)

Eğitim

Okuryazar 0.255 (0.669) 1.290 (0.669) 0.029 (0.648)

İlkokul 0.235 (0.694) 1.264 (0.694) 0.026 (0.671)

Ortaokul -0.099 (0.879) 0.905 (0.879) -0.010 (0.882)

Lise 0.533 (0.421) 1.703 (0.421) 0.066 (0.377)

Üniversite 0.714 (0.371) 2.042 (0.371) 0.095 (0.380)

Çiftçilik dışı gelir

Var -0.511** (0.032) 0.600** (0.032) -0.057** (0.021)

Üretici örgütü üyeliği

Var 1.230** (0.014) 3.422** (0.014) 0.102*** (0.000)

Gelir

25000-49999 -0.141 (0.785) 0.868 (0.785) -0.016 (0.792)

50000-74999 -0.056 (0.912) 0.946 (0.912) -0.007 (0.913)

75000-99999 0.155 (0.768) 1.168 (0.768) 0.020 (0.761)

100000 ve üzeri 0.178 (0.740) 1.194 (0.740) 0.023 (0.732)

Deneyim

21-30 0.123 (0.710) 1.131 (0.710) 0.015 (0.704)

31-40 0.101 (0.789) 1.106 (0.789) 0.012 (0.786)

41 ve üzeri -0.275 (0.567) 0.760 (0.567) -0.029 (0.568)

Yaş

36-43 -0.673 (0.200) 0.510 (0.200) -0.130 (0.255)

44-52 -1.354** (0.015) 0.258** (0.015) -0.218* (0.064)

53-60 -1.185* (0.051) 0.306* (0.051) -0.200 (0.106)

61 ve üzeri -1.493** (0.037) 0.225** (0.037) -0.231* (0.070)

Arazi

51-100 0.428 (0.121) 1.535 (0.121) 0.045 (0.114)

101-200 0.509* (0.083) 1.663* (0.083) 0.055* (0.079)

201-300 0.791* (0.066) 2.205* (0.066) 0.095 (0.111)

301 ve üzeri 0.909* (0.065) 2.483* (0.065) 0.115 (0.129)

Tarımsal kredi

Var -0.023 (0.922) 0.978 (0.922) 0.003 (0.921)

Cut1 0.654 0.654

Cut2 2.744 2.744

1. N= 427, LR Ki-kare= 76.22 (p= 0.000), Pseudo R 2 = 0.087

2. Parantez içinde p değerleri verilmiştir (*: 0.10 yanılma düzeyinde, **: 0.05 yanılma düzeyinde, ***: 0.01 yanılma

düzeyinde anlamlıdır.)

3. Sulama alanı değişkeni için temel düzey “Harran”, eğitim değişkeni için temel düzey “okuryazar değil”, çiftçilik dışı

gelir değişkeni için temel düzey “yok”, Üretici örgütü üyeliği değişkeni için temel düzey “yok”, gelir değişkeni için temel

düzey “25000 altı”, deneyim değişkeni için temel düzey “20 ve altı”, yaş değişkeni için temel düzey “18-35”, arazi

değişkeni için temel düzey “50 ve altı”, tarımsal kredi değişkeni için temel düzey “yok” şeklindedir.

4. Marjinal etkiler bağımlı değişkenin “her zaman takip ederim” düzeyi için hesaplanmıştır.

5. Model spesifikasyon hatası için Link testine göre hatsq= -0.095, p= 0.389

6. Paralel regresyon varsayımı için, olabilirlik oran testine göre Ki-kare 29.75, p= 0.193

Sıralı logit regresyonunun genel gösterimi aşağıdaki şekilde yapılabilir.

Ordinal logit regression = [ P(γ≤j|x) ] = μ 1−P(γ≤j|x)

j − ∑K

k=1 β k X k , j = 1, 2, … … . j − 1

Burada, γ j j. kategori için birikimli olasılık değeri, μ j j. kategorinin eşik değeri, β1…βk

regresyon katsayıları, x1 ,…, xk açıklayıcı değişkenler ve k açıklayıcı değişken sayısını

göstermektedir. Ordinal lojistik regresyonda odds değerleri aşağıdaki eşitlik yardımı ile

modellenebilir. Odds oranı (OR) ise incelenen iki farklı olayın odds değerinin birbirine oranıdır.

Bu da exp(B) ile tahmin edilir.

Odds (Y ≤ j) =

P (Y ≤j)

1− P (Y ≤j)

285


Bir kategoride veya altında olma olasılığı, o kategorideki veya altındaki tüm kategorilerin

olasılıklarının toplamına eşit olduğu için kümülatif olasılıktır. Örneğin 3 seviyeli sıralı bir

değişken için bu olasılıklar aşağıdaki gibi ifade edilebilir.

P(Y≤3)= p(Y=1)+ p(Y=2)+ p(Y=3)

P(Y≤2)= p(Y=1)+ p(Y=2)

P(Y≤1)= p(Y=1)

Bu durumda tabloda istatistiki olarak anlamlı değişkenlere bakıldığında örneğin

aşağıdaki özelliklere sahip bir kişinin;

Sulama alanı:

Çiftçilik dışı gelir:

Üretici örgütü üyeliği:

Yaş:

Arazi:

Yaylak

Var

Var

61 ve üzeri

301 dekar ve üzeri

logit [P(Y≤1)] = 0.654- [(1.140*1)+ (-0.511*1)+(1.230*1)+(-1.493*1)+(0.909*1)]

logit [P(Y≤1)] = -0.621

Odds= e −0.621 = 0.537

P(Y≤1)= odds

1+odds

p= 0.537/(1+0.537)= 0.349

logit [P(Y≤2)] = 2.744- [(1.140*1)+ (-0.511*1)+(1.230*1)+(-1.493*1)+(0.909*1)]

logit [P(Y≤2)] = 1.469

Odds= e 1.469 = 4.345

p= 4.345/(1+4.345)= 0.813

P(Y≤2)= odds

1+odds

P(Y = 2) = P(Y ≤ 2) - P(Y ≤ 1) = 0.813-0.349

P(Y = 2) = 0.464

Son olarak P(Y=3)= 1-P(Y ≤ 2) => P(Y=3)= 0.187

Yukarıda bilgileri yer alan örnek kişinin sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme

durumuna ilişkin olasılıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Bağımlı Değişken: Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumu

1. Hiç takip etmem 2. Nadiren takip ederim 3. Her zaman takip ederim

%34.9 %46.4 %18.7

Eğer aşağıda yer alan özelliklere sahip bir kişi olsaydı

Sulama alanı:

Çiftçilik dışı gelir:

Üretici örgütü üyeliği:

Yaş:

Arazi:

Yaylak

Yok

Var

61 ve üzeri değilse

301 dekar ve üzeri

286


logit [P(Y≤1)] = 0.654- [(1.140*1)+ (-0.511*0)+(1.230*1)+(-1.493*0)+(0.909*1)]

logit [P(Y≤1)] = -2.625

Odds= e −2.625 = 0.072

p= 0.072/(1+0.072)= 0.067

P(Y≤1)= odds

1+odds

logit [P(Y≤2)] = 2.744- [(1.140*1)+ (-0.511*0)+(1.230*1)+(-1.493*0)+(0.909*1)]

logit [P(Y≤2)] = -0.535

Odds= e −0.535 = 0.586

p= 4.345/(1+4.345)= 0.369

P(Y≤2)= odds

1+odds

P(Y = 2) = P(Y ≤ 2) - P(Y ≤ 1) = 0.369-0.067

P(Y = 2) = 0.302

Son olarak P(Y=3)= 1-P(Y ≤ 2) => P(Y=3)= 0.631

Yukarıda bilgileri yer alan örnek kişinin sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme

durumuna ilişkin olasılıklar aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Bağımlı Değişken: Sulama yöntemiyle ilgili son teknolojiyi takip etme durumu

1. Hiç takip etmem 2. Nadiren takip ederim 3. Her zaman takip ederim

%6.7 %30.2 %63.1

Kuraklık Kader midir?

Bağımlı Değişken: Kuraklık kader midir? (1. Hayır, 2. Kısmen, 3. Evet)

Bağımsız değişkenler Katsayı Odds Oranı Marjinal Etki

Sulama alanı

Yaylak -0.996*** (0.000) 0.369*** (0.000) -0.219*** (0.000)

Arazi

51-100 0.183 (0.557) 1.201 (0.557) 0.034 (0.559)

101-200 -0.373 (0.243) 0.689 (0.243) -0.078 (0.238)

201-300 -0.220 (0.639) 0.802 (0.639) -0.045 (0.646)

301 ve üzeri -1.150** (0.023) 0.317** (0.023) -0.266** (0.026)

Gelir

25000-49999 -0.776 (0.203) 0.460 (0.203) -0.152 (0.149)

50000-74999 -0.717 (0.228) 0.488 (0.228) -0.139 (0.165)

75000-99999 -0.052 (0.932) 0.949 (0.932) -0.009 (0.932)

100000 ve üzeri -0.244 (0.695) 0.783 (0.695) -0.042 (0.684)

Deneyim

21-30 0.438 (0.220) 1.550 (0.220) 0.080 (0.244)

31-40 -0.284 (0.483) 0.753 (0.483) -0.061 (0.474)

41 ve üzeri -0.496 (0.364) 0.609 (0.364) -0.111 (0.366)

Yaş

36-43 1.164** (0.037) 3.203** (0.037) 0.283** (0.025)

44-52 1.446** (0.017) 4.247** (0.017) 0.346** (0.011)

53-60 1.808*** (0.008) 6.100*** (0.008) 0.417*** (0.004)

61 ve üzeri 2.643*** (0.002) 14.052*** (0.002) 0.535*** (0.000)

Eğitim

Okuryazar 0.224 (0.743) 1.251 (0.743) 0.047 (0.750)

İlkokul 0.275 (0.683) 1.316 (0.683) 0.057 (0.697)

Ortaokul -0.018 (0.980) 0.982 (0.980) -0.004 (0.980)

287


Lise 0.024 (0.974) 1.024 (0.974) 0.005 (0.974)

Üniversite -0.148 (0.865) 0.863 (0.865) -0.033 (0.864)

Hanehalkı

5-9 -1.026* (0.099) 0.359* (0.099) -0.153** (0.025)

10 ve üzeri -1.471** (0.028) 0.230** (0.028) -0.249*** (0.003)

Cut1 -1.827

Cut2 -1.270

1. N= 427, LR Ki-kare= 48.65 (p= 0.001), Pseudo R 2 = 0.070

2. Parantez içinde p değerleri verilmiştir (*: 0.10 yanılma düzeyinde, **: 0.05 yanılma düzeyinde, ***: 0.01

yanılma düzeyinde anlamlıdır.)

3. Sulama alanı değişkeni için temel düzey “Harran”, arazi değişkeni için temel düzey “50 ve altı”, gelir

değişkeni için temel düzey “25000 altı” deneyim değişkeni için temel düzey “20 ve altı”, yaş değişkeni için

temel düzey “18-35”, eğitim değişkeni için temel düzey “okuryazar değil” hanehalkı değişkeni için temel düzey

“1-4” şeklindedir.

4. Marjinal etkiler bağımlı değişkenin “evet” düzeyi için hesaplanmıştır.

5. Model spesifikasyon hatası için Link testine göre hatsq= 0.206, p= 0.194

6. Paralel regresyon varsayımı için, olabilirlik oran testine göre Ki-kare 27.97, p= 0.217

Tabloda istatistiki olarak anlamlı değişkenlere bakıldığında örneğin aşağıdaki

özelliklere sahip bir kişinin;

Sulama alanı:

Arazi:

Yaş:

Hanehalkı:

Yaylak

301 dekar ve üzeri

61 ve üzeri değilse

10 kişi ve üzeri

logit [P(Y≤1)] = -1.827- [(-0.996*1)+ (-1.150*1)+(2.643*0)+(-1.471*1)]

logit [P(Y≤1)] = 1.790

Odds= e 1.790 = 5.989

P(Y≤1)= odds

1+odds

p= 5.989/(1+5.989)= 0.857

logit [P(Y≤2)] = -1.270- [(-0.996*1)+ (-1.150*1)+(2.643*0)+(-1.471*1)]

logit [P(Y≤2)] = 2.347

Odds= e 2.347 = 10.454

p= 10.454/(1+10.454)= 0.913

P(Y≤2)= odds

1+odds

P(Y = 2) = P(Y ≤ 2) - P(Y ≤ 1) = 0.913-0.857

P(Y = 2) = 0.056

Son olarak P(Y=3)= 1-P(Y ≤ 2) => P(Y=3)= 0.087

Kuraklık Kader midir?

1. Hayır 2. Kısmen 3. Evet

%85.7 %5.6 %8.7

Eğer aşağıda yer alan özelliklere sahip bir kişi olsaydı

Sulama alanı:

Harran

Arazi:

301 dekar ve üzeri değilse

Yaş:

61 ve üzeri

Hanehalkı:

10 kişi ve üzeri değilse

288


logit [P(Y≤1)] = -1.827- [(-0.996*0)+ (-1.150*0)+(2.643*1)+(-1.471*0)]

logit [P(Y≤1)] = -4.470

Odds= e −4.47 = 0.011

p= 0.011/(1+0.011)= 0.011

P(Y≤1)= odds

1+odds

logit [P(Y≤2)] = -1.270- [(-0.996*0)+ (-1.150*0)+(2.643*1)+(-1.471*0)]

logit [P(Y≤2)] = -3.913

Odds= e −3.913 = 0.020

p= 0.020/(1+0.020)= 0.020

P(Y≤2)= odds

1+odds

P(Y = 2) = P(Y ≤ 2) - P(Y ≤ 1) = 0.020-0.011

P(Y = 2) = 0.009

Son olarak P(Y=3)= 1-P(Y ≤ 2) => P(Y=3)= 0.980

Kuraklık Kader midir?

1. Hayır 2. Kısmen 3. Evet

%1.1 %0.9 %98

9.5. Cronbach Alfa Katsılarının Tespiti ve Kullanım Özelliklerine Yönelik

Değerlendirme, Sonuç ve Öneriler

Ölçeğin taşıması gereken özelliklerden birisi olan güvenirlik, bir ölçme aracıyla aynı koşullarda

tekrarlanan ölçümlerde elde edilen ölçüm değerlerinin kararlılığının bir göstergesidir (Carmines

ve Zeller, 1982; Ercan ve Kan, 2004). Güvenirlik sadece ölçme aracına ait bir özellik olmayıp,

ölçme aracının sonuçlarına ilişkin bir özelliktir ve “ölçme aracının güvenirliği” yerine

“ölçümlerin güvenirliği” kavramının kullanılması daha doğru bir ifadedir. Ölçekle sağlanan

bilgilerin kararlı özellik taşıdığına, başka bir ifade ile aynı amaçla yapılacak ikinci bir ölçümde

aynı sonuçların elde edileceğine güven duyulması gereklidir (Ercan ve Kan, 2004; Bademci,

2011). Psikolojik özelliklerin ölçülmesinde kullanılan ölçeklerin güvenirliğinin

belirlenmesinde yaygın olarak “Cronbach alfa güvenirlik katsayısı” kullanılmaktadır.

İstatistikte Cronbach’ın alfa (α) katsayısı psikometrik bir testin güvenilirliğinin kestiriminde

kullanılır. Her bir madde için saptanan tek bir α değeri olabileceği gibi, ölçekteki tüm maddelere

ait ortalama bir α değeri de hesaplanabilir. Katsayının 0.6 ve üstü bulunması durumunda ölçeğin

güvenirliği iyi olarak kabul edilir. Diğer yandan hesaplanan düşük α değerinin ölçekte yer alan

madde sayısının az olmasına, hesaplanan katsayı 0.9’un üzerinde olduğunda da ölçekte gereksiz

soru olabileceği göz önüne alınmalıdır (Kılıç, 2016).

Analiz sonuçlarına göre elde edilen Cronbach Alfa Katsayıları aşağıda yer almaktadır.

Çiftçilik Faaliyetleri Memnuniyet Düzeyi: Cronbach Alfa= %65.2

Sulama Faaliyetleri Memnuniyet Düzeyi: Cronbach Alfa= %77.7

GAP Sulamalarının Ekonomik Etkileri:

289


Faktör 1: Refah Üzerine Etkiler : %88.5

Faktör 2: Varlıklar Üzerine Etkiler: %79.3

Faktör 3: Göç Üzerine Etkiler: %90.9

Bu grupta yer alan tüm sorular için : %69.9

GAP Sulamalarının Sosyo-Kültürel Etkileri:

Faktör 1: Toplumsal Yapıda Kadın ve Çocuklar Üzerindeki Olumlu Etkisi: %83.9

Faktör 2: Toplumsal İlişkilere Olumlu Etkisi : %80.9

Faktör 3: Sosyal Hayata Olumlu Etkisi: %60.5

Bu grupta yer alan tüm sorular için : %86.4

Elde edilen bu sonuçlara göre analizlerde kullanılan verilerin güvenilir olduğunu söylemek

mümkündür.

290


KAYNAKÇA

Adhikari, R., and Agrawal, R.K., (2013). An Introductory Study On Time Series Modeling and Forecasting. LAP

Lambert Academic Publishing, Germany.

Akçı, A., Demirel, M. K. ve Şen Becu, H. (2016) Tarım Arazilerindeki Yapılaşma Baskısının Azaltılmasında Köy

Gelişme Alanı ve İmar Uygulamaları: İç Anadolu Bölgesi Örneği. Nevşehir Bilim ve Teknoloji Dergisi

TARGİD, Özel Sayı, 372-384. DOI: 10.17100/nevbiltek.211028

Akış, A. ve Akkuş, A. (2003). Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) Şanlıurfa’daki Göçe Etkisi. Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, 10, 529-542.

Akkuzu, E. ve Karataş, B. S. (2004). İzmir İli Dâhilindeki Sulama Birliklerinin Genel Sulama Planlarına Göre

İşletim Performansı. Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 41(1):107-116

Aküzüm, T., Çakmak, B. ve Gökalp, Z. (2010). Türkiye’de Su Kaynakları Yönetiminin Değerlendirilmesi, Tarım

Bilimleri Araştırma Dergisi, 3(1): 67-74

Alemdar, T., Demirdöğen, A. ve Ören, M. N. (2012). Kırsal Yoksulluk Ölçüm Sorunu ve Türkiye (ss. 322-329).

10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, sunulmuş bildiri, Konya.

Allan, J.A. 1993. Fortunately there are Substitutes for Water Otherwise our Hydro-political Futures would be

Impossible. In Priorities for Water Resources Allocation and Management. London, United Kingdom:

ODA: 13–26.

Allan, J.A. (1994). Overall Perspectives on Countries and Regions. In: Rogers, P., Lydon, P. (Eds.), Water in the

Arab World: perspectives and prognoses. Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts, pages 65-

100.

Allan, J.A. (1998). “Virtual Water: A Strategic Resource: Global Solutions to Regional Deficits.” Groundwater

36, No. 4: 546.

Altunışık, R., Coşkun, R., Bayraktaroğlu, S. ve yıldırım, E., 2007. Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri.

Sakarya Yayıncılık, Sakarya, 359s.

Anonim (2020a). Tarımsal Destekler. 01 Şubat 2020 tarihinde https://www.tarimorman.gov.tr/Konular/Tarimsal-

Destekler adresinden erişildi.

Anonim. (2020b). Tarımsal Destekler ve Politikalar. 01 Şubat 2020 tahininde https://web.tarsim.gov.tr/ adresinden

erişildi.

Arı, F.A. (2006). Türkiye’de Tarımın Ekonomideki Yeri ve Güncel Sorunlar. Çalışma ve Toplum Dergisi, 2, 61-

81.

Atalık, A. (2011). Su Sorunu ve Tarımda Sulama Suyu Kullanımı. Su Dergisi.

Ataseven, Y. (2016). Türkiye’de Tarımsal Destekleme Politikaları: Genel Bakış ve Güncel Değerlendirmeler. 01

Şubat 2020 tarihinde

https://www.researchgate.net/publication/312918415_Turkiye'de_Tarimsal_Destekleme_Politikalari_Gen

el_Bakis_ve_Guncel_Degerlendirmeler adresinden erişildi.

Ayalp, S. (2020). Şanlıurfa Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Üyelerinin Örgütsel Memnuniyetleri ve

Beklentileri Üzerine Bir Araştırma. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Harran Üniversitesi Fen Bilimleri

Enstitüsü, Şanlıurfa.

Aydın, M. (2013). Kurumlar Sosyolojisi. Ankara: Açılım Yayınları.

Aydın, Y. (2019). Farklı Sulama Düzeylerinin Pamuk’ta Verim ve Bazı Kalite Parametreleri Üzerine Etkisi.

Mediterranean Agricultural Sciences, 32(3): 417-423 DOI: 10.29136/mediterranean.621179

Aydoğdu, M. H. (2012). Şanlıurfa-Harran Ovasında Tarımda Su İşletmeciliği ve Fiyatlandırılması, Sorunlar ve

Çözüm Önerileri. T.C. Harran Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Şanlıurfa.

Aydoğdu M. H. ve Karlı B., Yenigün K. ve Mancı A. R. (2014). Tarımsal Sulamalarda Fiyatlandırma Eğilimleri;

Çiftçilerin Fiyatlandırmaya Tutum ve Algıları; GAP-Harran Ovası. The Journal of Academic Social Science

Studies. İntenational Journal of Social Science, 29:165-188.

291


Aydoğdu M., Aydoğdu M. H. ve Çullu M. A. (2014a). Farklı Tuz Seviyelerindeki Toprakların Pamuk Verimine

Etkisinin Belirlenmesi ve Uydu Verileriyle İlişkilendirilmesi (Şanlıurfa, Harran Ovası; İmambakır Sulama

Birliği). Turkish Studies, 9/2(12): 109-120.

Aydoğdu M., Aydoğdu M. H. ve Çullu M. A. (2014b). Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA)

İle Tuzluluğun Etkisi Altında Pamukta Verim Kaybının Belirlenmesi (GAP Bölgesi, Akçakale Örneği)

Türkiye. The Journal of Academic Social Science Studies. 24:617-630.

http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2167.

Aydogdu M.H. (2015). Evaluation of The Managers’ Views to Water User Associations in GAP-Harran Plain,

Turkey. Basic Research Journal of Agricultural Science and Review, (2):064-070

Aydoğdu, M, Mancı, A ve Aydoğdu, M. (2015). Tarımsal Su Yönetiminde Değişimler; Sulama Birlikleri,

Fiyatlandırma ve Özelleştirme Süreci. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 14(52):146-160. DOI:

10.17755/esosder.82927.

Aydoğdu, M.H., Karlı, B. ve Aydoğdu, M. (2015). Paydaşların Sulama Birliklerine ve Su Yönetimine Olan

Algıları: GAP-Harran Ovası Sulamaları. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3(14):93-103.

Aydogdu M.H., and Aydogdu M. (2015a). Attitudes of The Water Authority to Water User Associations and The

Management-GAP Region, Sanliurfa-Turkey. International Journal of Current Science, 15:43-48.

Aydogdu M.H. and Aydogdu M. (2015b). The Attitudes of Stakeholders to Irrigation Water Pricing and

Payment:GAP-Harran Plain Sampling-Turkey. IJDRO-Journal of Agricultural and Research, 1(1):1-12

ISSN:2455-7668

Aydogdu M.H. Yenigün K. and Aydogdu M. (2015c). Factors Affecting Framers’ Satisfaction from Water User

Associations in the Harran Plain-GAP Region, Turkey. JAST, Journal of Agricultural Science and

Technology,17 (Supplementary issue):1669-1684.

Aydogdu M., Nacar A.S. and Aydogdu M.H. (2015d). Adaptive Smart Irrigation Systems for Variable Soil Salinity

and Moisture Environments. International Journal of Current Science, 17:109-114.

Aydogdu M.H., Karli B., Yenigun K. and Aydogdu M. (2015e). The Farmers’ Views and Expectations to The

Water User Associations; GAP–Harran Plain Sampling, Turkey. Global Advanced Research Journal of

Agricultural Science, 4(1):33-41.

Aydogdu M.H., Karlı B., Aydogdu M. (2015f). Evaulations of Attitudes of Stakeholders to Water Management:

A Case Study of Harran Plain-Turkey. Journal Of Environmetal and Agricultural Sciences, J. Environ.

Agric. 4:42-47.

Aydoğdu, M.H. (2016a). Farmers’ Risk Perception and Willingness to Pay for Environment: Case Study of GAP-

Sanliurfa, Turkey. Fresenius Environmental Bulletin, 25(12):5449-5455.

Aydoğdu, M.H. (2016b). Evaluation of Willingness to Pay for Irrigation Water: Harran Plain Sampling in GAP

Region-Turkey. Applied Ecology and Environmental Research 14(1): 349-365. DOI:

http://dx.doi.org/10.15666/aeer/1401_349365.

Aydogdu, M.H. and Bilgic A. (2016). An Evaluation of Farmers’ Willingness to Pay for Efficient Irrigation for

Sustainable Usage of Resources: The GAP-Harran Plain Case, Turkey. Journal of Integrative

Environmental Sciences,13(2-4):175-186. http://dx.doi.org/10.1080/1943815X.2016.1241808

Aydogdu, M.H. and Yenigün K. (2016a). Farmers’ Risk Perception towards Climate Change: A Case of the GAP-

Sanlıurfa Region, Turkey. Sustainability, 8, 806; doi:10.3390/su8080806

Aydogdu, M.H and Yenigun, K. (2016b). Willingness to Pay for Sustainable Water Usage in Harran Plain-GAP

Region, Turkey. Applied Ecology and Environmental Research 14(3):147-160. DOI:

http://dx.doi.org/10.15666/aeer/1403_147160

Aydogdu, M.H. and Yenigün K. (2016b). Farmers’ Risk Perception towards Climate Change: A Case of the GAP-

Sanlıurfa Region, Turkey. Sustainability 2016, 8, 806; doi:10.3390/su8080806

Aydogdu, M.H., Karli, B. Yenigun, K. and Aydogdu, M. (2016). Evaluation of Farmers' Willingness to Pay for

Water under Shortages: a case study of Harran Plain, Turkey. Journal of Environmental & Agricultural

Sciences, 7:23-28.

Aydogdu, M.H. (2017). Evaluation of Farmers’ Willingness to Pay for Agricultural Extension Services in GAP-

Harran Plain,Turkey. Journal of Agricultural Science and Technology, 19(4):785-796.

292


Aydogdu, M. H., Karli, B., Parlakci Dogan, H., Sevinc, G., Eren, M. E. and Kucuk, N. (2018a). Economic Analysis

of Agricultural Water Usage Efficiency in the GAP-Harran Plain: Cotton Production Sampling, Sanliurfa-

Turkey. International Journal of Advances in Agriculture Sciences, 3(12):12-19. ISSN: 2456-7515

Aydoğdu, M. H., Karlı, B., Yenigün, K., Gümüş, V. ve Küçük, N. (2018a). 6172 Sayılı Sulama Birlikleri Kanunu,

Tarımsal Sulamalarda İşletmecilik Sorununu Çözmeye Yeterli Midir?. Uluslararası Su ve Çevre Kongresi

SUÇEV, 22-24 Mart 2018, Bursa, s.820-825, ISBN: 978-605-68414-1-5

Aydogdu, M. H.,Gümüs, V.,Yenigün, K. ve Küçük, N. (2018b). Evaluation of Sustainability of Irrigation Areas

in GAP Project with Existing Applications. 4th International Conference on Sustainable Development

(ICSD), April 11-15 2018 in Athens, Greece ISBN 978-605-67955-6-5

Aydoğdu, H.M. , Doğan, P.H., Eren, E.M., Kaya, F. ve Eren, A.E. (2018). Economic Analysis of Cotton in Terms

of Irrigation Efficiency: Harran Plain Sampling 1. INTERNATIONAL GAP AGRICULTURE &

LIVESTOCK CONGRESS 25-27 April 2018 – Şanlıurfa/TURKEY page 58.

Aydogdu, M. H. (2019a). Şanlıurfa’da Çiftçilerin Tarımsal Bilgi Kaynakları Tercihleri Üzerine Bir Araştırma.

TURAN-SAM, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 11(43): 66-72. DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-

8041

Aydogdu, M.H. (2019b). Farmers’ Attitudes to the Pricing of Natural Resources for Sustainability: GAP-Şanlıurfa

Sampling of Turkey. Water, 11(9), 1772. https://doi.org/10.3390/w11091772

Aydoğdu, M. H. ve Altun, M. (2019a). Mısır Ekimi Yapan Çiftçilerin Tarımsal Yayım Ve Danışmanlık Hizmetleri

İçin Ödemeye Yönelik Tutumları: Şanlıurfa Örneklemesi. Al Farabi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi,

3(2):109-115. ISSN 2564-7946.

Aydoğdu, M. H. ve Altun, M. (2019b). Farkı Sulamalar İle Mısır Ekiminin Ekonomik Analizi: Şanlıurfa

Örneklemesi, 3. Uluslararası GAP Sosyal Bilimler Kongresi, s.149-155. 21-23 Haziran 2019 Adıyaman-

Türkiye. ISBN-978-605-7875-90-7

Aydoğdu, M. H. ve Parlakçı Doğan, H. (2019a). Pamuk Tarımının Su Kullanım Randımanı Açısından Analizi:

Harran Örneği. 1. Uluslararası Harran Multidisipliner Çalışmalar Kongresi, 777-783, 8-10 Mart 2019,

Şanlıurfa, ISBN 978-605-7875-20-4.

Aydoğdu, M. H. ve Parlakçı Doğan, H. (2019b). Tarımsal Üretimde Yeraltı Su Kullanımının Analizi: Harran

Örneği. 1. Uluslararası Harran Multidisipliner Çalışmalar Kongresi, 784-791, 8-10 Mart 2019, Şanlıurfa,

ISBN 978-605-7875-20-4.

Aydoğdu M H. (2020). Çiftçilerin Tarımsal Sulamalarda Su Kullanım Davranışları Üzerine Bir Araştırma:

Şanlıurfa Örneklemesi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 19(74):602-610. DOI:10.17755/esosder.549600

Bademci, V. (2011). Kuder -Richardson 20, Cronbach’ın Alfası, Hoyt’un varyans analizi, genellenirlik kuramı ve

ölçüm güvenirliği üzerine bir çalışma. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 17:173-

93.

Baffes, J. (2011). Cotton Subsidies, the WTO, and the ‘Cotton Problem’. Policy Research Working Paper No:

5663. The World Bank Development Economics, Development Prospects Group & Poverty Reduction and

Economic Management Network, 28p.

Bahçeçi, İ. (2008). Harran Ovası’nda Drenaj Sorunları ve Önlemler, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Sulama

Bölümü, Ders Notları.

Bakopoulou, S., Polyzos, S. and Kungolos, A. (2010). Investigation of Farmers’ Willingness to Pay for Using

Recycled Water for Irrigation in Thessaly Region,Greece. Desalination, 250(2010): 329-334.

Bayraç H. N. ve Doğan E. (2016). Türkiye’de İklim Değişikliğinin Tarım Sektörü Üzerine Etkileri. Eskişehir

Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Nisan 2016, 11(1), 23- 48.

Benek, S. (2006). Şanlıurfa İlinin Tarımsal Yapısı, Sorunları ve Çözüm Önerileri. Coğrafi Bilimler Dergisi, 4(1),

67-91.

Berberoğlu, U. ve Güngör, Ç. (2013). Yüzey Suyu ve Sulama Amaçlı Atık Sularda Fekal Kirlilik Düzeyleri İle

Helmint Yumurta ve Protozoa Kistlerinin Araştırılması. 18. Ulusal Parazitoloji Kongresi (29 Eylül - 5 Ekim

2013, Denizli).

Boeke, J. H. (1964). The Economics and Economics Policy in Dual Societies. Oxford, UK: Oxford University

Press.

293


Bos M.G. and Wolter W. (1990). Water Charges and Irrigation Efficiencies. Irrigation and Drainage Systems,

4:267-278.

Carles, J., Garcıa, M. and Avellá, L. (2001). Aspectos económicos ysociales de la utilización de las aguas

subterráneas en la ComunidadValenciana. In: Hernández, N. and Llamas, M.R. (ed.) La economía del

aguasubterráneay su gestión colectiva. Fundación Marcelino Botín and Editorial Mundi-Prensa. Madrid.

pp. 153-173.

Causape, J., Qu´ılez, D. and Arag¨u´es, R. (2004a). Salt and nitrate concentrations in the surfacewaters of the CR-

V irrigation district (Bardenas I, Spain): Diagnosis and prescriptions for reducing off-site contamination’,

J. Hydrol. 295, 87–100.

Chartzoulakis, K.S. and Angelakıs, A.N. (2001). Water Resources ManagementinCrete (Greece) with

Emphasis in Agricultural Use.Transnational Workshop on Managing Water in agriculture through Pricing:

Research Issues and Lessons Learned. CNR-SPAIM, Ercolano, Italy, 24-26May.

Chohin-Kuper, A., Rieu, T. and Montginoul, M. (2002). Les outilséconomiques pour la gestion de la demande en

eau en Méditerranée. SériesIrrigation "Rapports" 2002-06;1081Cemagref.

Chohin-Kuper, A., Rieu, T. and Montginoul, M. (2003). Water Policy Reforms: Pricing Water,Cost Recovery,

Water Demand and Impact onAgriculture. Lessons from the Mediterranean experience. Water pricing

Seminar, Barcelona, June 30-July 2.

Cowan, C. D. (1954). Economics and Economic Policy of Dual Societies as Exemplified by Indonesia.

International Affairs, 30(2), 259-260.

Çakmak, E. (2010). Agricultural Water Pricing: Turkey, OECD Study, pp.5-27. Sustainable Management of Water

Resoruce in Agriculture. 2 Şubat 2020 tarihinde https://www.oecd-ilibrary.org/agriculture-andfood/sustainable-management-of-water-resources-in-agriculture/agricultural-waterpricing_9789264083578-14-en

adresinden erişildi.

Carmines E.G, Zeller RA. (1982). Reliability and Validity Assessment. 5th printing. Beverly Hills: Sage

Publications Inc.

Çeliker, M. (2011). Şanlıurfa Harran Ovalarında Sulama Öncesi ve Sonrası Drenaj ve Tuzluluk Problemleri ve

Çözüm Önerileri. GAP VI. Tarım Kongresi. 9-12 Mayıs. Şanlıurfa. S:225-230.

Çetin, Ö., Eylen, M. ve Sönmez, F. K. (2010). Basınçlı Sulama Sistemlerinin Su Kaynaklarının Etkin

Kullanımındaki Rolü ve Mali Desteklerin Bu Sistemlerin Yaygınlaşmasındaki Etkisi. Tarım Bilimleri

Araştırma Dergisi, 3 (2): 53-57.

Çıkın, A. (2016). Bir Başkadır Kooperatifçilik. İzmir: S.S. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri

Birliği Yayınları.

Çullu, M. A., Almaca, A., Öztürkmen A. R., Ağca N., İnce F. ve Derici M. R. (2000). Harran Ovası Topraklarında

Tuzluluğun Yayılma Olasılığının Belirlenmesi. T. C. Başbakanlık GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı.

Çullu, M. A. (2003). Estimation of the Effect of Soil Salinity on Crop Yield Using Remote Sensing and Geographic

Information System. Turkish Journals of Agriculture and Forestry, 27: 23-28.

Çullu M. A., S. Aydemir, S. Karakaş, M. Aydoğdu ve Ü. Gürses. (2009). Harran Ovası’nda Sürdürülebilir Su ve

Tuzlulaşma Yönetimi. Sulama ve Tuzlulaşma Konferansı. DSİ 15. Bölge Müd. Şanlıurfa.

Çullu, M.A., Aydemir, S., Bilgili, A.V., Almaca, A. Ozturkmen, A.R., Aydemir, A., Sakin, E., Aydoğdu, M. ve

Şahin, Y. (2010). Harran Ovası Tuzluluk Haritasının Oluşturulması ve Tuzlulaşmanın Bitkisel Verim

Kayıplarına Etkisinin Tahmini. Proje Sonuç Raporu.

Çullu M. A. (2011). Toprak Tuzlulaşması. Çiftçi Bilgilendirme Kitabı. T.C. Kalkınma Bakanlığı GAP Bölge

Kalkınma İdaresi Başkanlığı. Şanlıurfa.

Dağdelen, N., Sezgin, F., Gürbüz, T., Yılmaz, E. ve Akçay, S. (2009). Farklı Sulama Aralığı ve Sulama

Düzeylerinin Pamukta Bazı Verim Özellikleri ve Lif Kalitesi Üzerine Etkisi. ADÜ Ziraat Fakültesi Dergisi,

6(1):53 – 61

Dağdelen, N., Gürbüz, T. ve Tunalı, S. P. (2019). Aydın Ovası Koşullarında Farklı Pamuk Çeşitlerinde Damla

Sulama Yöntemiyle Oluşturulan Su Stresinin Su-Verim İlişkileri Üzerine Etkileri. Derim, 36(1):64-72.

doi:10.16882/derim.2019.546686

294


Davran, M. K., Sevı̇ nç, M. R. ve Cançelı̇ k, M. (2020). Şanlıurfa İli Köylerinde Yaşlıların Demografik ve Sosyo-

Ekonomik Durumları İle Yoksulluk ve Yaşlılık Algıları. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 19(73), 1-17.

doi:10.17755/esosder.591786

Demir, N., Direkçi, E., Eminoğlu, E. ve Kasalak A. F. (2011). DSİ Sulamalarında Taban Suyu İzleme Çalışmaları.

GAP VI. Tarım Kongresi. 9-12 Mayıs. Şanlıurfa. S:231-236.

Dinar, A., Letey, J. and Vaux, H.J. (1986). Optimal Ratios Of Saline and Nonsaline Irrigation Waters for Crop

Production. Soil Sci. Soc. Am. J., 50, 440–443.

Dinler, Z. (2008). Tarım Ekonomisi. Bursa: Ekin Kitabevi.

Diyanet, Diyanet İşleti Başkanlığı. (2021). Tefsir. 12 Mart 2021 tarihinde

https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nis%C3%A2-suresi/622/129-ayet-tefsiri adresinden erişildi.

Doğan, P. H. (2019). Harran Ovası’nda Tarla Tarımı Sırasında Kullanılan İki Farklı Sulama Kaynağının

Karşılaştırmalı Ekonomik Analizi. Harran Üniversitesi Mühendislik Dergisi, 4(2): 44-49.

Doğan, P.H. ve Aydoğdu, M.H. (2019). Effect of Economic Analysis of Agricultural Water in Harran Plain. 1 st

INTERNATIONAL GOBEKLITEPE AGRICULTURE CONGRESS. November 25-27,2019, Şanlıurfa.

352-355.

Doğanay, F. (1995). Sosyal ve Kültürel Dönüşme Sürecinde Harran Ovası ve GAP Uygulaması, Ankara, DPT

Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü Planlama Dairesi Başkanlığı.

DSİ, 15. Bölge Müdürlüğü. (2001). Şanlıurfa-Harran Ovası Drenaj ve Tuzluluk Sorunları İnceleme Raporu,

Şanlıurfa, s.3.

DSİ, (2004). Şanlıurfa Harran Ovası Drenaj ve Tuzluluk sorunları (Özet Rapor). DSİ 15. Bölge Müdürlüğü,

Şanlıurfa.

DSİ, (2009). Sulama Kurutma Projelerinde Bitki Sayımı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Sulama Birlikleri

Bülteni, Ankara.62-64s.

DSİ, (2016). Türkiye'de Sulanan Bitkilerin Su Tüketim Rehberi, Tarımsal Araştırma ve Politika Geliştirme

Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara

Ercan İ, Kan İ. (2004). Ölçeklerde Güvenirlik ve Geçerlik. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 30:211-6.

Ertek, A. ve Kanber, R. (2001). Damla Yöntemiyle Sulanan Pamukta Farklı Sulama Programlarının Bitki

Gelişmesine Etkileri. Turk J Agric For., 25: 415-425.

FAO. (2020). Tarımsal Üretim İstatistikleri. 13 Eylül 2020 tarihinde http://www.fao.org./faostat/en/#data/QC

adresinden erişildi.

Farrace, M.G. (2007). “Italy”. In Mediterranean Action Plan (MAP), Waterdemand management, progress and

policies: Proceedings of the 3rd RegionalWorkshop on Water and Sustainable Development in the

Mediterranean, Zaragoza, Spain,19-21March 2007. MAP Technical Reports Series No. 168.

United Nations Environment Programme / Mediterranean Action Plan(UNEP/MAP), Athens, Greece,

pp.309-346.

Gallerani, V. and Viaggi, D. (2003). Water Management and The Sustainabilityof Irrigated Farming Systems in A

Contract Perspective: Experiences in Northern Italy. Economics of Contracts in Agriculture, Third annual

workshop, June19-21, Copenhagen, Denmark.

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı. 2014. GAP Eylem Planı (2014-2018).

GAPBKİ. Master Plan, Ankara, GAPKİB Yayını,1999.

Garcıa, M., Carles, J. and Sanchis, C. (2004). Características institucionales y territoriales y su influencia en el

costo del agua como input en laagricultura. VII Congreso Nacional de Medio Ambiente. Madrid (Spain),

22-26 november.

Gaytancıoğlu, O. (2009). Türkiye’de ve Dünyada Tarımsal Destekleme Politikası. İstanbul Ticaret Odası

Yayınları, Yayın No:2009-14, İstanbul.

Gençoğlan, C. ve Yazar, A., (1996). Kısıntılı Su Uygulamalarının Mısır Verimine ve Su Kullanım Randımanına

Etkileri, Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü, Adana.

295


Gençel, B., Yazar, A., and Bozkurt, Y. (2006). Effects of Drip Irrigation Programs on Second Crop Maize Yield

in Harran Plain. Water and Land Management For Sustainable Irrigated Agriculture. April 4-8 Cukurova

University , Adana, 204s.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Zirai Mücadele

Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü. Ülkemizde Zirai Mücadele Girdilerinin Değerlendirilmesi. Aralık

– 2015 ANKARA

Gorton, M., Sauer, J., Peshevski, M., Bosev, D. and Shekerinov, D. (2009). Water Communities in the Republic

of Macedonia: An Emprical Analysis of Membership Satisfaction and Payment Behavior. World

Development Vol., 37, No. 12 pp. 1951-1963.

Gökçe, B. (2007). Türkiye’nin Toplumsal Yapısı ve Toplumsal Kurumlar. Ankara: Savaş Yayınevi.

Grattan, S.R. and Rhoades, J.D. (1990). Irrigation With Saline Ground Water And Drainage Water. In Agricultural

Salinity Assessment and Management Manual. ( K.K. Tanji, Editor). ASCE. pp 432-449.

Grattan S.R. and Oster, J.D. (2003). Use and Reuse of Saline-Sodic Waters for Irrigation of Crops. Journal of

Crop Production, 7:1-2, 131-162.

Guıtchounts, A. (2014). China Will Import Less Cotton in 2014/15. Cotton: Review of the World Situation

International Cotton Advisory Committee. 67 (6): 3-4. July-August 2014.

Halcrow-Dolsar, RWC, JV. (2000). İşletme, Bakım ve Onarım Projesi Taslak Sonuç Raporu. Şanlıurfa.

Han, H., Zhao, L. (2007). The Impact of Water Policy on Local Environment-An Analysis of Three Irrigation

Districts in China. Agricultural Science in China , 2007, 6(12): 1472-1478.

Hazneci, E., Kızılaslan, H. ve Ceyhan, V. (2015). Sulama Suyu Ücretlendirilmesi Serbest Piyasaya Bırakılabilir

Mi? Samsun, Antalya, Çanakkale İli Örnekleri. Anadolu Tarım Bilimleri Dergisi, Anadolu J Agr Sci, 30:24-

31

Hurlimann, A.C. (2009). Water Supply in Regional Victoria Australia: A Review of the Water Cartage İndustry

and Willingness to Pay for Recycled Water. Resources, Conservations and Recycling, 53 (2009): 262-268.

INEA. (2008). Agricoltura irrigua e scenari di cambiamento climatico. Stagione irrigua 2007 nel Centro Nord.

Istituto Nazionale di Economia Agraria (INEA), Roma.

Işgın, T. (2006). Harran Ovası Sulu Tarım İşletmelerinde Arazi ve Gelir Dağılımı. Tarım Ekonomisi Dergisi,

12(2), 59-68.

Jales, M. 2010. How Would A Trade Deal On Cotton Affect Exporting and Importing Countries?. Programme on

Agriculture Trade and Sustainable Development, Issue Paper No. 26, International Centre for Trade and

Sustainable Development (ICTSD), Geneva, Switzerland, 57p.

Kalaycı, Ş. (2010). Faktör Analizi. Ş. Kalaycı (Ed.). SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikler içinde.

Ankara: Asil Yayın, 5. b. s.321-331.

Karaaslan, Y., Şimşek, M. ve Akın, S. (2019). Harran Ovası’nda yaygın bitkilerde sulama performanslarının

karşılaştırılması. Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 23(4): 432-443. DOI:

10.29050/harranziraat.556962

Karlı, B., Gül, M. ve Kadakoğlu, B. (2018). Türkiye’de tarımda üretici örgütlenmesinin önemi ve gelişimi.

Akademia Sosyal Bilimler Dergisi, Özel Sayı, 318-329.

Kazgan, G. (2004). İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Kılıç, S. (2016). Cronbach’ın Alfa Güvenirlik Katsayısı. Journal of Mood Disorders, 6(1): 47-48. DOI:

10.5455/jmood.20160307122823

Kırchgassner, G., and Wolters, J. (2007). Introduction to Modern Time Series Analysis. Springer-Verlag Berlin

Heidelberg, 274 p.

Koç, C. (1998). Büyük Menderes Havzası Sulama Şebekelerinde Organizasyon – Yönetim Sorunları ve Yeni

Yönetim Modelleri Üzerinde Araştırmalar, Doktora Tezi, Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir,

183s.

Kongar, E. (2016). 21. Yüzyılda Türkiye. İstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları.

296


Küçük, N. (2015a). Fiyat ve Diğer Ekonomik Faktörlerin Pamuk Arzına Etkileri ve Pamuk Arzında 2023 Vizyonu:

Türkiye Örneği. Harran Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Şanlıurfa, 173s.

Küçük, N. (2015b). Pamuğun Dünyası, Küresel Aktörler ve Politikalar. ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi, 2(4):

60-85.

Küçük, N. ve Bilgiç, A. (2016). Türkiye’de Pamuk Arzını Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi ve Pamuk Arzında

2023 Vizyonu. 12. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 2, 25-27 Mayıs 2016, Isparta. Cilt II; s771-780.

Küçük, N. ve Issı, S. (2019). Pamuk Üretiminin Stratejik Önemi Üzerine Genel Bir Değerlendirme. TURAN

Stratejik Araştırmalar Merkezi, TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi, 11(44): 391-398.

DOI: http://dx.doi.org/10.15189/1308-8041.

Küçük, N. and Aydoğdu, M.H. (2020). Türkiye’de Pamuk Üretiminin Son Dönemlerdeki Genel Analizi. Euroasia

Journal of Mathematics-Engineering Natural & Medical Sciences, 8:77-82.

Leyva, J.C., and Sayadi, S. (2005). Economic Valuation of Water “Willigness toPay” Analysis with Respect to

Tropical Fruit Production in Southeastern Spain. Spanish Lournal of Agriculture Research, 3(1): 25-33.

Lorcu, F. (2015). Örneklerle Veri Analizi SPSS Uygulamalı. Detay, Ankara, 376s.

Lutkepohl, H. (2004). Univariate Time Series Analysis. Themes in Modern Econometrics. Applied Time Series

Econometrics: 8-85, Edited by H. Lutkepohl and M. Kratzig. Cambridge University Press, New York,

USA,352p.

Massarutto, A. 2003. Water Pricing and Irrigation Water Demand: Efficiency vs.Sustainability. European

Environment, 13(2003): 100-119.

Melgarejo-Sanchez, P., Martinez, J.J., Hernandez, F., Legua, P., Martinez, R. and Melgarejo, P. (2015). The

Pomegranate Tree in the World: New Cultivars and Uses. Acta Hortic. 1089, 327-332.

DOI:10.17660/ActaHortic.2015.1089.43. http://agris.fao.org/agris-search(Erişim Tarihi:13.01.2019)

Mert, M. (2016). Yatay Kesit Veri Analizi Bilgisayar Uygulamaları. 1. Baskı, Ankara: Detay Yayıncılık.

Meteoroloji Genele Müdürlüğü. (2020). https://mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceleristatistik.aspx?k=undefined&m=SANLIURFA,

Erişim Tarihi: 23.05.2020)

MGM. 2021. Şanlıurfa yağış verileri. 10 Kasım 2021 tarihinde https://mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceleristatistik.aspx?k=H

adresinden erişildi.

Montginoul, M. (1997). France. In: Dinar, A. and Subramanian, A. (ed.) Water PricingExperiences. An

International Perspective. World Bank Technical Paper 386. World Bank, Washington, D.C. pp. 46-

53.

Nickum, J, E., and Ogura, C. (2010). Agricultural Water Pricing: Japan and Korea. OECD Study.

ÖKTEN, Ş. (2004). Türkiye’nin Gelişme/Kalkınma Çabalarının Sosyolojik Açıdan İncelenmesi: GAP Projesi,

Ankara. H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi.

Ökten, Ş. ve Tüysüz, S. (2017). Kırsal kalkınma ve kadın yoksulluğu: Şanlıurfa Harran örneği. Trakya Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi, 19(2), 281-404.

Özdemir, Z. (1989). Türk Tarımında Destekleme Uygulamaları ve Sonuçlar. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Mecmuası, 261-279. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/8471

Öztürk, Ş. (2008). Kırsal Yoksulluk ve Neo-Liberal Ekonomi Politikaları. Uluslararası Sosyal Araştırmalar

Dergisi, 1(5), 605-634.

Paksoy, S. ve Karlı, B. (2000). GAP Kapsamında Sulamaya Açılan Harran Ovasındaki Tarım İşletmelerinin

Ekonomik Analizi. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3(4) , 154-175.

Parker, S., and Speed, R. (2010). Agricultural Water Pricing: Australia. OECD Study.

Parlakçı Doğan, H. and Aydoğdu, M. H. (2018). Economic Analysis of Underground Water for Field Plants:

Harran Sampling. 1. International GAP Agriculture and livestock Congress-UGAP 25-27 April 2018,

Şanlıurfa-Turkey ISBN: 978-975-7113-64-5

Parlakçı Doğan, H. ve Aydoğdu, M. H. (2019). Yeraltı Sulamasının Sebze ve Meyve Üretimleri Açısından

Ekonomik Analizi: Harran Örneği. 1. Uluslararası Harran Multidisipliner Çalışmalar Kongresi, 770-776,

8-10 Mart 2019, Şanlıurfa, ISBN 978-605-7875-20-4.

297


Parlakçı Doğan, H., Aydogdu, M. H., Sevinç, M. R. and Cançelik, M. (2020). Farmers’ Willingness to Pay for

Services to Ensure Sustainable Agricultural Income in the GAP-Harran Plain, Sanlıurfa, Turkey.

Agriculture 10, 152; doi:10.3390/agriculture10050152

Perekhozhuk, O., Glauben, T., Grıngs, M., & Teuber, R. (2017). Approaches and Methods for The Econometric

Analysis of Market Power: A Survey and Empirical Comparison. Journal of Economic Surveys, 31: 303-

325. https://doi.org/10.1111/joes.12141

Resmi Gazete. (1957). Zİraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu. 15 Kasım 2021 tarihinde

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.6964.pdf adresinden erişildi.

Resmi Gazete. (2004). Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu. 14 Mayıs 2021 tarihinde

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5200.pdf adresinden erişildi.

Resmi Gazete. (2006). 5488 sayılı Tarım Kanunu. 12 Şubat 2020 tarihinde

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/04/20060425-1.htm adresinden erişildi.

Resmi Gazete. (2012). On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun

Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. 20 Şubat 2020 tarihinde

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/12/20121206-1.htm adresinden erişildi.

Richards, I. A. (1954). Diagnosis and Improvement of Saline and Alkali Soils. USDA. Agric. Handbook, 60.

Salman, A. Z., and Al-Karablıeh, E. (2004). Measuring the Willingness of Farmers to Pay for Groundwater

in The Highland Areas of Jordan. Agricultural Water Management68 (2004) pp. 61-76.

Sencer, M. (1993). GAP Bölgesi’nde Toplumsal Değişme Eğilimleri Araştırması, Ankara. GAPBKİ.

Sevgilioğlu, M. (1986). Harran Ovası Tuzlu Sodyumlu Toprakların Islahı İçin Gerekli Jips, Yıkama Suyu Miktarı

ve Süresi. Şanlıurfa, Köy Hizmetleri Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Genel Yayın No:31, Rapor

Serisi No:22.

Sevinç, G., Davran, M. K. ve Sevinç, M. R. (2018). Türkiye’de Kırda Kente Göç ve Göçün Aile Üzerindeki

Etkileri. İktisadi İdari ve Siyasal Araştırmalar Dergisi, 3(6), 70-82.

Sevinç, G., Aydogdu, M.H., Cançelik, M. and Sevinç, M.R. (2019). Farmers' Attitudes toward Public Support

Policy for Sustainable Agriculture in GAP-Şanlıurfa, Turkey. Sustainability, 11(23), 6617,

doi:10.3390/su11236617

Sevı̇ nç, M. R., Davran, M. K., Özel, R. ve Sevı̇ nç, G. (2015). Şanlıurfa Semt Pazarlarında Taşıyıcılık Yapan Çocuk

İşçiler. Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 18(3), 21-31.

https://dergipark.org.tr/en/pub/harranziraat/194241 adresinden erişildi.

Sevinç, M. R. ve Davran, M. K. (2017). Adana İlinde Mevsimlik Tarım İşçiliğinin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve

Geleceği. Ankara: Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü (TEPGE) Yayın No: 283.

Sezgin, A., Bilgiç, A. ve Demir, O. (2016). Tarımsal Danışmanlık Hizmeti İçin Ödeme İstekliliğini Etkileyen

Faktörlerin Analizi: Erzincan İli Örneği (ss. 1201-1210). XII. Tarım Ekonomisi Kongresi, sunulmuş bildiri,

Isparta. http://www.tarimarsiv.com/wp-content/uploads/2017/03/50-3.pdf

Sönmez, B. (2004). Türkiye’de Çorak Islahı Araştırmaları ve Tuzlu Toprakların Yönetimi. Sulanan alanlarda

Tuzluluk Yönetimi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 20-21 Mayıs, 2004, Ankara, s.157-162.

Sönmez, İ., Kaplan, M. ve Sönmez, S. (2008). Kimyasal Gübrelerin Çevre Kirliliği Üzerine Etkileri ve Çözüm

Önerileri. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergisi, 25 (2):24-34. ISSN 1300-3496.

Şahin A. (2007). Türkiye’de Tarımsal Su Kullanımında Fiyatlama Politikaları. Kamu-İş, 9(3): 97-109.

Şahin, H. (2016). Yatırım Projeleri Analizi. Ezgi Kitapevi, Bursa, 351s.

Şimsek, M., Gerçek, S., ve Öktem, A. (2003). Farklı Sulama Yöntemlerinin Mısır Bitkisinde Verim ve Su

Tüketimine Etkisi. GAP III. Tarım Kongresi 2- 3 Ekim 2003 Bildiri No: S 29, Şanlıurfa.

Şimsek, M. ve Gerçek, S. (2005). Yarı-Kurak Koşullarda Damla Sulamada Farklı Sulama Aralıklarının Mısır

Bitkisinin (Zea mays L. indentata) Su Verim İlişkilerine Etkisi. Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi

Dergisi, 36(1): 77-82.

SYGM. (2017). Gap Bölgesinde Sulamadan Dönen Suların Kontrolü ve Yeniden Kullanımı İçin İyileştirilmesinin

Araştırılması Projesi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, TÜBİTAK MAM,

Harran ve Dicle Üniversiteleri.

298


Tangermann, S. (2014). Post-Bali Issues in Agricultural Trade: A Synthesis. Background Document for the OECD

Global Forum on Agriculture: Issues in Agricultural Trade Policy, 2 December 2014, Paris, 51p.

Tanrıverdi, Ç., Değirmenci, H., Gönen, E. ve Şenyiğit, U. (2018). Doğu Akdeniz Bölgesinde Farklı Sıra

Aralıklarının Pamuk Bitkisinin (Gossypium hirsutum L.) Verim ve Sulama Suyu Miktarına Etkisi.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tarım ve Doğa Dergisi, 21(2), 185-190. DOI:

10.18016/ksudobil.287802

TEPGE. (2021). T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü Müdürlüğü

(TEPGE), Tarım Ürünleri Piyasaları. 8 Kasım 2021 tarihinde

https://arastirma.tarimorman.gov.tr/tepge/Menu/27/Tarim-Urunleri-Piyasalari. adresinden erişildi.

TİM. (2021). Türkiye İhracatçılar Meclisi, TİM Raporları Aylık İhracat. 14 Kasım 2021 tarihinde

https://tim.org.tr/tr/ihracat-rakamlari adresinden erişildi.

Topcu, Y. (2008). Çiftçilerin Tarımsal Destekleme Politikalarından Faydalanma İstekliliğinde Etkili Faktörlerin

Analizi: Erzurum İli Örneği. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2008, 21(2), 205–212.

Trava Manzanılla, J.L. (2002). Aspectos prácticos en la transferencia de losdistintos de riego a las asociaciones de

usuarios. In Embid Irujo, A. (Dir). ElDerecho de Aguas en Iberoamérica y España: Cambio y

Modernización en elinicio del tercer milenio. Civitas, Madrid, pp. 543-583.

TUBITAK, (2018). Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi, Gediz

Havzası Nehir Havza Yönetim Planının Hazırlanması Projesi, Temmuz, 2018. Gebze, Kocaeli.

TUBITAK, (2018). Türkiye Bilimsel Ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Marmara Araştırma Merkezi Çevre Ve

Temiz Üretim Enstitüsü (ÇTÜE), Gediz Havzası Nehir Havza Yönetim Planının Hazırlanması Projesi,

Ekonomik Analiz Nihai Raporu, p.173. 5168604, (ÇTÜE.17.367), Gebze, Kocaeli.

TÜİK. (2018). Dünya Nüfus Günü, 2018. 8 Mayıs 2020 tarihinde

http://www.TÜİK.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27589&utm_source=feedburner&utm_medium=feed

&utm_campaign=Feed%3A+TÜİKbulten+%28T%C3%9C%C4%B0K-

Haber+B%C3%BCltenleri+%28Son+1+Ay%29%29 adresinden erişildi.

TÜİK. (2019). İstatistiklerle Aile, 2018. 19 Şubat 2020 tarihinde

http://www.TÜİK.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30726 adresinden erişildi.

TÜİK. (2020a). Tarımsal Üretim İstatistikleri. 13 Ağustos 2020 tarihinde

https://biruni.TÜİK.gov.tr/medas/?kn=104&locale=tr adresinden erişildi.

TÜİK. (2020b). Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları. 20 Şubat 2020 tarihinde

https://biruni.TÜİK.gov.tr/medas/?kn=95&locale=tr adresinden erişildi.

Türkarslan, N. (2012). Aile Sosyolojisi. M. Tuna (Ed.), Sosyolojiye Giriş Sosyolojinin Temel Tartışmaları içinde

(1. bs., ss. 210-225). Ankara: Detay Yayıncılık.

Türkdoğan, O. (2009). Doğu ve Güneydoğu Sorunları ve Çözüm Yolları. İstanbul: IQ Yayıncılık.

Türkdoğan, O. (2013). Türkiye’nin Etnik Yapısı, Sosyolojik Bir Analiz. Konya: Çizgi Kitabevi Yayıncılık.

SYGM. (2016). Türkiye İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirimi, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara.

SYGM. (2020). İklim Değişikliği ve Uyum, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü,

Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Daire Başkanlığı, Ankara.

Uluç, A. V. (2010). Kürtler’de sosyal ve siyasal örgütlenme: Aşiret. Mukaddime, 2(2), 35-52.

Ulutaş, E. ve Özpınar, A. (2013). Toplumumuzun Aile Yapısı. M. Aydın (Ed.), Sistematik Aile Sosyolojisi içinde

(1. bs., ss. 379-398). Konya: Çizgi Kitabevi.

Unver, O.,ve Gupta, R. (2003). Water Pricing: Issues and Options in Turkey. Water Resources Development,

19(2): 311-330.

USDA. (2021). Turkey Cotton and Products Annual. United States Department of Agriculture (USDA), Foreign

Agricultural Service, Global Agriculture Information Network, Report Number: TU2021-0016.+

Üzen, N., Çetin, Ö. ve Tarı, A.F. (2013). GAP Bölgesi’nde Sulamanın Etkisi, Sorunları ve Çözüm Önerileri. HR.

Ü.Z.F. Dergisi, 17(2):37-42.

Weber, M. (1947). The Theory of Social and Economic Organization. (A. M. Henderson ve T. Parsons, Çev.).

New York, United States of America: Oxford University Press.

299


Webber, M., Barnett, J., Fınlayson, B., Wang, M., (2008). Pricing China’s IrrigationWater. Global Environmental

Change, 18(2008): 617-625.

Wei, W.W.S. (2006). Time Series Analysis Univariate and Multivariate Methods. Second Edition, Pearson

Addison Wesley Publishing, USA. 618 p.

Wichelns, D., (2010). Agricultural Water Pricing:United States. OECD Study pp.6-13.

Yavuz, F. (2001). Tarım Politikası II: Genel Politikalar ve Uluslararası Tarım Ticareti Ders Notları. Atatürk Üniv.

Ziraat Fak. Ders Yayınları No:186, Erzurum, 25-30 s.

Yavuz, F., Tan, S., Tunalıoğlu, R. ve Dellal, İ. (2004). Tarımsal Destekleme Politikalarının FEOGA Çerçevesinde

OTP Uyumu Üzerine Bir Çalışma. Türkiye VI. Tarım Ekonomisi Kongresi, 16-18 Eylül, Tokat, 44-52 s.

Yenigün, K. and Aydogdu, M.H. (2010). Evaluation of Irrigation and Drainage Systems of GAP, the Turkey’s

Largest Integrated Water Resource Development Project. Scientific Research and Essays, 5(21):3237-3253.

Yıldırım, O., Kodal, S., Selenay, M.F., ve Yıldırım, E. (1995). Kısıntılı Sulamanın Verime Etkisi. 5. Ulusal

Kültürteknik Kongresi 28-30 Mart, Cilt 5, Antalya. s.347- 365.

Yıldız, M., Gürkan O., Turgut C., Kaya Ü. ve Ünal, G. (2005). Tarımsal savaşımda kullanılan pestisitlerin yol

açtığı çevre sorunları. VI. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi, Ankara.

300



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!