21.04.2024 Views

SİYASALLI 06 MAYIS-HAZİRAN 2024

Sevgili okur, Siyasallı'nın yeni sayısını "Emek" temasıyla sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu sayıda, emeğin ve işçi sınıfının toplumsal ve ekonomik önemini vurgulamak amacıyla derlediğimiz yazılarla karşınızdayız. Emek; sadece bir meta, bir mal değil, insanlığın özü, yaratıcı gücü ve değişimin aracıdır. Emek; toplumun her kesiminde temel bir değerdir. Ancak, bugünün dünyasında emek kavramı, sadece bir üretim aracı olarak değil, aynı zamanda da sömürünün yoğunlaştığı bir alandır. İşte bu noktada, işçi sınıfının yaşadığı zorlukları, haksızlıkları ve mücadelelerini anlamak ve onların seslerini duyurmak önem kazanıyor. Bizler; 1 Mayıs'a giderken emek ve sömürü kavramları üzerinden toplumsal adaletsizlikleri sorgulumaya, kapitalizmin işçi sınıfına yüklediği baskıları ve uyguladığı sömürüyü gözler önüne sermeye çalıştık. Ancak, bu dergi sadece eleştirel bir bakış açısı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda işçi sınıfının mücadele azmini ve dayanışma ruhunu da yüceltiyor. Yaşasın 1 Mayıs, boyun eğmeyenler! Saygılarımızla, Ali Kerem Korkmaz Genel Yayın Yönetmeni

Sevgili okur,

Siyasallı'nın yeni sayısını "Emek" temasıyla sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu sayıda, emeğin ve işçi sınıfının toplumsal ve ekonomik önemini vurgulamak amacıyla derlediğimiz yazılarla karşınızdayız.

Emek; sadece bir meta, bir mal değil, insanlığın özü, yaratıcı gücü ve değişimin aracıdır. Emek; toplumun her kesiminde temel bir değerdir. Ancak, bugünün dünyasında emek kavramı, sadece bir üretim aracı olarak değil, aynı zamanda da sömürünün yoğunlaştığı bir alandır. İşte bu noktada, işçi sınıfının yaşadığı zorlukları, haksızlıkları ve mücadelelerini anlamak ve onların seslerini duyurmak önem kazanıyor.

Bizler; 1 Mayıs'a giderken emek ve sömürü kavramları üzerinden toplumsal adaletsizlikleri sorgulumaya, kapitalizmin işçi sınıfına yüklediği baskıları ve uyguladığı sömürüyü gözler önüne sermeye çalıştık. Ancak, bu dergi sadece eleştirel bir bakış açısı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda işçi sınıfının mücadele azmini ve dayanışma ruhunu da yüceltiyor.

Yaşasın 1 Mayıs, boyun eğmeyenler!

Saygılarımızla,

Ali Kerem Korkmaz
Genel Yayın Yönetmeni

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ARAŞTIRMA

tan bir şekilde devam etmiştir.

2000’li yıllarla birlikte Türkiye’de işçiye verilen

önem her zamankinden daha düşük bir

noktaya gelmiştir. İşçi hakları baskılanmıştır. İşçi

hareketleri ve sendikal hareketler geçmişte

yaptığı etkiyi kaybetmiştir. Bunun yanında

baskıcı rejimde yaşamak zorunda kalan

Türkiye toplumu, protesto ve grev bilincini de

neredeyse kaybedecek kadar baskı altında

kalmıştır. Özetle eski yıllardan örneklerle

bahsettiğimiz sendikal hareketler artık gücünü

kaybedip neoliberal politikaların da etkisiyle

sermayeye yenik düşmüştür.

SONUÇ

rine zayıflatılmaya çalışılmıştır. Neoliberal

politikalar, zenginleşmenin kolaylaşması ve

küreselleşmenin yaygınlaşması sendikal

hareketlerin zayıflamasına sebep olmuştur.

Günümüzde ise emeğin karşılıksız kaldığı, işçi

haklarına ilişkin saygının azaldığı ve sermayenin

gücünü son derece hissettiğimiz bir döneme

girmekteyiz. Artık sendikalar da

sorgulanmaktadır. Geçmişte sendikalı ve

sendikasız işçilerin gerek çalışma koşulları gerek

de emeklerinin karşılığında aldıkları ücret büyük

farklılıklar göstermekteydi. Ancak günümüzde

bu fark oldukça az bir seviyeye inmiştir.

Günümüzde sendikaların hükümetlere hizmet

edip etmediği tartışılmaktadır (Dağdeviren,

2020).

İşçiler, tarihin her döneminde büyük sorunlar

yaşamışlardır. Geçmiş dönemde ustaları

tarafından yaşam haklarından çalışma süresine

kadar insanı hakları baskılanmıştır. Kalfa-usta

ilişkileriyle ‘Kalfalık Birliği’ ile başlayan, usta-kalfa

arasındaki sorunları şahsi olarak çözmek

isteyen kuruluşlar oluşturulmuştur. Sanayi

Devrimi’nin gerçekleşmesiyle birlikte büyük

fabrikalar kurulması, yeni bir sınıf olarak işçi

sınıfının ortaya çıkışı geçmiş dönemlerdeki

şahsi ilişkilerin artık yeterli olmayacağına işaret

etmiştir. Fabrikalar çok fazla sayıda işçiyi

barındıran kuruluşlardır. Sermaye sahipleri için

fabrikadan bir işçinin eksilmesi pek sorun

olmayacaktır. Bu durum ilişkilerin şahsilikten

uzaklaşıp örgütlü bir şekilde işçi faaliyetlerine

geçilmesini gerektirmekteydi. Bunun sonucu

olarak sermaye-emek kavgasında emeğin ve

işçinin güvencesi, destekçisi olarak sendikalar

kurulmuştur. 1848 İşçi Devrimleri emekçiler için

bir dönüm noktası olmuştur. Çalışma

saatlerinin düşmesi, daha iyi koşullarda çalışma

gibi haklar bu devrimden sonra elde edilmiştir.

Sendikalar kuruldukları dönem ve sonrasında,

belirli hükümet politikalarıyla kapatılmaya

zorlanmıştır. Bunun yanı sıra bu sendikalara

mensup işçilerin grev hakları da ellerinden

almaya çalışılmıştır. Sosyalist hareketler ve işçi

temelli hareketler, ABD’nin emperyalist

politikası ve sosyalizme karşı olan endişesi üze-

Türkiye, özellikle çok partili hayat döneminde

başlamak üzere birçok ideolojiyi içinde

barındıran bir ülkedir. Türkiye coğrafyasında işçi

sınıfının oluşumu, Osmanlı’daki sanayileşmenin

gecikmesini takiben görece geç bir süreçte

oluşmuştur. 1938-1946 yılları arası Türkiye’de

sendikal hareketler yasaklanmıştır. 1947 yılında

grev hakları içermeyen yasal düzenlemeler

yapılmıştır. 1961 Anayasasının özgürlükçü

temelde yapılması, 1963 yılında işçilerin ve

sendikaların gerekli haklarına sahip olmalarına

temel hazırlamıştır. TÜRK-İŞ ve DİSK gibi işçi

sendikalarını birleştiren konfederasyonlar

kurulmuştur. Ülkede yaşanan darbeler,

hükümet ve politika değişiklikleri işçi

hareketlerini önemli ölçüde etkilemiştir. 1980

darbesi ise bütün ülkede baskıcı bir rejimi

başlatmış, devamında ABD yanlısı Özal

hükümetinden başlayarak Tansu Çiller’in

yetersiz, sermaye yanlısı ekonomik politikaları,

ülkenin ekonomik durumunu ve işçilerin

çalışma koşullarını oldukça zorlamıştır. 2000’ler

sonrası Türkiye’de ise sendikal hareketler büyük

çoğunlukla bastırılmıştır. Toplumun geneline

empoze edilen düşünceler sonucu ülke,

protesto kültürünü kaybetmiştir. Hakkını arayan

işçilere ve sendikalara ideolojik olarak bakılmaya

başlanmıştır. Günümüz Türkiyesi’nde işçiler, hiç

olmadıkları kadar az değer görmektedir.

Madenlerde işçilerimiz ihmalsizlik ve rant

sevdası yüzünden hayatlarını kaybetmektedir.

15 SİYASALLI DERGİSİ MAYIS-HAZİRAN 2024

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!