15.01.2013 Views

gastrointestinal stromal tümörlerin klinik, histolojik

gastrointestinal stromal tümörlerin klinik, histolojik

gastrointestinal stromal tümörlerin klinik, histolojik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

Sağlık Bakanlığı<br />

İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Patoloji Bölümü<br />

Şef V: Uzman Dr. Bilgin AKSOY<br />

GASTROİNTESTİNAL STROMAL<br />

TÜMÖRLERİN KLİNİK, HİSTOLOJİK,<br />

İMMUNHİSTOKİMYASAL ÖZELLİKLERİ;<br />

BU ÖZELLİKLERİN BİRBİRLERİ İLE VE<br />

PROGNOZ KRİTERLERİ İLE İLİŞKİLERİ<br />

Dr. Tuğçe GÜZEL ÇAY<br />

UZMANLIK TEZİ<br />

İSTANBUL - 2006


T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümünde<br />

2002 yılında başlamış olduğum Uzmanlık Eğitimim süresince; bizlere düzenli bir çalışma<br />

ortamı sağlamış olan Hastanemiz Başhekimi Uzman Dr. Özgür YİĞİT’e; bilgilerini<br />

paylaşan, desteklerini eksik etmeyen Şeflerim, Doç. Dr. Erol Rüştü BOZKURT ve Uzman<br />

Dr. Bilgin AKSOY’a, Tez Danışmanım Uzman Dr. Kemal BEHZATOĞLU’na ve tüm<br />

Uzman Doktor meslektaşlarıma, dostluklarını paylaştığım Asistan Doktor arkadaşlarıma,<br />

Laboratuar ve Sekreterlik çalışanlarına, sevgilerini ve desteklerini her zaman hissettiğim<br />

anneme, babama ve eşime teşekkür ederim.<br />

i


İÇİNDEKİLER<br />

GİRİŞ VE AMAÇ........................................................................................... 1<br />

GENEL BİLGİLER ....................................................................................... 4<br />

TANIM VE TARİHÇE........................................................................................................ 4<br />

İNTERSTİSYAL KAJAL HÜCRELERİ ............................................................................ 5<br />

C-KIT ................................................................................................................................... 6<br />

EPİDEMİOLOJİ .................................................................................................................. 7<br />

KLİNİK PREZENTASYON................................................................................................ 7<br />

LOKALİZASYONLARA GÖRE ÖZELLİKLER .............................................................. 8<br />

MORFOLOJİK ÖZELLİKLER........................................................................................... 9<br />

İMMUNHİSTOKİMYA ...................................................................................................... 12<br />

AYIRICI TANI .................................................................................................................... 14<br />

PROGNOSTİK FAKTÖRLER............................................................................................ 16<br />

TEDAVİ............................................................................................................................... 18<br />

GEREÇ VE YÖNTEM .................................................................................. 21<br />

BULGULAR ................................................................................................... 24<br />

TARTIŞMA .................................................................................................... 37<br />

SONUÇLAR.................................................................................................... 43<br />

RESİMLER..................................................................................................... 45<br />

KAYNAKLAR................................................................................................ 52<br />

ii


ÖZET<br />

AMAÇ: Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörler (GİST), normalde barsak duvarında bulunan<br />

intestinal hız üretici hücrelerin (interstisyal Kajal hücreleri-ICC) veya bu hücrelerin<br />

prekürsörlerinin neoplastik transformasyonundan orijin alan, <strong>gastrointestinal</strong> kanalın en çok<br />

görülen mezenkimal tümörüdür. Bu çalışmadaki amacımız, GİST’leri, morfolojik ve<br />

immunhistokimyasal yönden inceleyip, özelliklerini birbirleri ile ve Fletcher ve ark. (20)<br />

GİST risk kategorizasyon tablosuna göre karşılaştırıp, GİST tanı ve prognozundaki önemli<br />

parametreleri tespit etmektir .<br />

GEREÇ VE YÖNTEM: 2000-2006 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümü’nde tanı almış 40 GİST ve <strong>gastrointestinal</strong> kanal<br />

(GİK) dışı yerleşimli GİST vakası, retrospektif olarak incelendi. Vakalar,<br />

lokalizasyonlarına, cinsiyetlerine ve yaşlarına göre gruplandı. Parafin bloklarından 4<br />

mikronda tekrar kesilen ve Hematoksilen-Eosin ile boyanarak ışık mikroskobunda<br />

incelenen vakalar, mitoz, nekroz, tümör sayısı, tümör çapı, hücre tipi, hücresellik, nükleer<br />

pleomorfizm, ülserasyon, kanama, lenfositik hücre infiltrasyonu, miksoid stroma varlığı,<br />

taşlı yüzük hücreleri içermesi, “skenoid fiber” içermesi, mukozal invazyon varlığı,<br />

beraberinde başka bir tümör içerip içermemesi yönünden incelendi. Vakalar,<br />

immunhistokimyasal olarak CD117, CD34, desmin, vimentin, S100, düz kas aktini (DKA),<br />

Ki-67 yönünden incelendi.<br />

BULGULAR: Her iki cinsiyette aynı oranda görülen GİST vakaları, daha çok 5.-6.<br />

dekadlarda görüldü. 18’i midede, 11’i ince barsakta , 4’ü kalın barsakta ve 7’si GİK dışı<br />

yerleşimliydi. Vakalarda, CD117 pozitifliği %100, CD34 %90, vimentin %100, DKA %50,<br />

S100 %20 ve desmin %7,5 pozitif bulundu. Sadece yüksek riskli GİST grubundaki<br />

olgularda Ki-67 oranı >%10 olarak bulundu.<br />

SONUÇLAR: GİST’ler en sık midede lokalizeydi ve yüksek riskli GİST vakaları, mide dışı<br />

lokalizasyonlarda daha yüksek oranda bulundu. (+++) hücresellik ve (+++) nükleer<br />

pleomorfizm en çok GİK dışı yerleşimli GİST’lerde; mukozal invazyon, tümör nekrozu,<br />

kanama, taşlı yüzük hücresi, miksoid stroma, ülserasyon daha çok yüksek riskli GİST’lerde<br />

görüldü. Lenfositik hücre infiltrasyonu risk grupları arasında belirgin farklılık<br />

göstermedi.Adenokarsinom sebebiyle opere olmuş 4 vakada insidental olarak GİST<br />

bulundu ve bu tümörler kollüzyon tümörü olarak adlandırıldı.<br />

ANAHTAR KELİMELER: Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümör, İnterstisyal Kajal hücresi, C-<br />

kit, immunhistokimya.<br />

iii


SUMMARY<br />

AIMS: Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors (GIST), which are originated from intestinal<br />

pacemaker cells (interstitial cells of Cajal , ICC) , which are normally found in bowell wall<br />

or originated from the neoplastic transformation of these cells’ precursors, are the most<br />

common mesenchymal tumors of the <strong>gastrointestinal</strong> tract. In this study our purpose is to<br />

evaluate GISTs morphologically and immunohistochemically and compare their features<br />

with each other and according to the GIST risk table of Fletcher et. al. (20) and find the<br />

parameters that are important in GIST diagnosis and prognosis.<br />

MATERIAL AND METHODS: 40 GIST and extra<strong>gastrointestinal</strong> GIST cases , which<br />

were diagnosed in Ministry of Health İstanbul Education and Training Hospital Pathology<br />

Department between 2000-2006 were retrospectively studied. Cases were gouped acording<br />

to location of the tumor, gender and age of the patient. Paraphine blocks of the cases were<br />

sectioned again as 4mm thicknes, stained with hematoxylen-Eosin and evaluated with light<br />

microscopy according to their mitosis, necrosis, tumor number, tumor diameter, cell type,<br />

cellularity, nuclear pleomorphism, ulceration, hemorrhage, lymphocytic cell infiltration,<br />

myxoid stroma, signet ring cell, skenoid fiber, mucosal invasion, collusion tumor.<br />

Immunohistochemicaly CD117, CD34, vimentin, smooth muscle actin (SMA), S100,<br />

desmin and ki-67 were studied.<br />

RESULTS: GIST cases were equally seen in both sexes and the median age was between<br />

5.-6. decades. They were located in stomach (18 cases), small bowell (11 cases) , large<br />

bowell (4 cases) and extra-<strong>gastrointestinal</strong> tract location (7 cases). 100% of cases were<br />

positive for CD117, 90% were positive for CD34, 100% were positive for vimentin, 50%<br />

were positive for SMA, 20% were positive for S100 and 7,5% were positive for desmin.<br />

Ki-67 ratio was found >10% only in high risk group GIST cases.<br />

CONCLUSION: GISTs were mostly located in stomach and high risk GISTs were found in<br />

extra-gastric location in high proportion. (+++) cellularity, and (+++) nuclear<br />

pleomorphism were mostly found in extra<strong>gastrointestinal</strong> system location GISTs; mucosal<br />

invasion, tumor necrosis, hemorrhage, signet ring cell, myxoid stroma, ulceration were<br />

mostly found in high risk GISTs. Lymphocytic cell infiltration parameter was not different<br />

between risk groups. In 4 cases which were operated for adenocarcinoma, GIST were<br />

found insidentally and these tumors were named as collusion tumors.<br />

KEY WORDS: Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors,<br />

iv


GİRİŞ ve AMAÇ<br />

Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörler (GİST), <strong>gastrointestinal</strong> sistemi tutan, normalde<br />

barsak duvarında bulunan intestinal pace maker hücrelerin (interstisyal Kajal hücreleri-<br />

ICC) veya bu hücrelerin prekürsörlerinin neoplastik transformasyonundan orijin aldığı<br />

düşünülen mezenkimal tümörlerdir (1).<br />

GİST’ler, nadir görülen bir tümör grubudur, <strong>gastrointestinal</strong> sistemin primer<br />

<strong>tümörlerin</strong>in %1’inden azını oluşturur (2). Gastrointestinal sistem boyunca her yerde<br />

görülebilirler, fakat en sık görülen lokalizasyonları mide (%50-60) ve ince barsaktır (%20-<br />

30). Kalın barsakta %10 ve özofagusta %5 oranında görülürler (3). Morfolojik ve<br />

immunfenotip olarak GİST’lerden ayırt edilemeyen lezyonlar mezenter, omentum ve<br />

retroperiton gibi <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı lokalizasyonlarda da tarif edilmektedir (3).<br />

Genellikle 4. dekad sonrası görülürler ve ortalama tanı yaşı 60 yaştır. En sık<br />

karşılaşılan semptomlar üst abdomen ağrısı (%50-70), <strong>gastrointestinal</strong> kanama (%20-50) ve<br />

abdominal kitledir (1).<br />

Son zamanlara kadar GİST yumuşak doku sarkomları içinde sınıflanmaktaydı. En sık<br />

olarak da düz kas kaynaklı tümörler (leiomyosarkom, leiomyom ve leiomyoblastom) ve<br />

nöral crest orijinli tümörler (schwannoma ) grubunda sınıflandırılmaktaydı. 1999 yılından<br />

itibaren GİST terminolojisi hızla kullanılmaya başlandı.<br />

Histolojik olarak GİST’ler hücre tipi olarak iğsi tip (%70), epiteloid tip (%20) ve<br />

nadir görülen mikst tip olmak üzere 3 tiptir. İğsi hücreli GİST, tipik olarak kısa demetler ve<br />

girdap yapıları oluşturan uniform eozinofilik hücrelerden oluşur. Epiteloid GİST,<br />

eozinofilik veya berrak sitoplazmalı yuvarlak hücrelerden oluşur.<br />

1


İğsi hücre veya epiteloid hücre tipindeki bazı vakalarda (%10-20), daha çok ince<br />

barsak yerleşimli olanlarda “skenoid fiber” denilen ekstraselüler kollajen globülleri<br />

mevcuttur (2).<br />

GİST’lerde CD117 (kit proteini) neredeyse tüm vakalarda %98-100 oranında saptanır<br />

(2). Genellikle hematopoietik ve vasküler endotelyal hücreler ile ilişkili olan CD34<br />

GİST’lerin %70-80’inde, düz kas aktini (DKA) %20-40’ında ve desmin çok nadir %1-2<br />

olarak saptanırken , S100 %5 pozitif olarak izlenir (1-4).<br />

CD117 veya c-kit bir tür internal tyrosine kinaz domain içeren transmembran<br />

reseptör proteini olan c-kit gen ürünüdür. C-kit, büyüme faktörü ve kök hücre faktörü (stem<br />

cell factor- SCF) için reseptör görevi yapar. C-kit ve SCF arasındaki reseptör-ligand ilişkisi<br />

internal tyrosine kinazı aktive eder, sonuçta intraselüler proteinlerin fosforilasyonu sağlanır<br />

ve hücre sinyal yolları aktive olur.<br />

Bu olaylar zinciri interstisyal Kajal hücreleri’nin de içinde bulunduğu birçok hücre<br />

tipinde proliferasyon, apoptosis, adezyon ve diferansiasyon olayının regülasyonunda<br />

önemlidir (1).<br />

GİST’lerin patogenezinde liganddan bağımsız c-kit reseptör aktivasyonuna ve c-kit<br />

protein otofosforilasyonuna sebep olan, c-kit proto-onkogenindeki mutasyon yer<br />

almaktadır. Sonuç olarak hücre büyümesi stimüle edilir ve/veya apoptozis inhibe olur (1).<br />

GİST’lerin hücresel olarak kökeni tam anlaşılmamış olsa da, GİST’lerin, interstisyal<br />

Kajal hücreleri veya bu hücrelerin mezenkimal kök hücre prekürsürleri ile ilişkileri<br />

konusunda birçok kanıt mevcuttur. İnterstisyal Kajal hücreleri, <strong>gastrointestinal</strong> sistem<br />

peristaltizmini regüle eden hızüretici hücrelerdir ve <strong>gastrointestinal</strong> sistemin otonom<br />

hareketleri için önemlidir. İnterstisyal Kajal hücrelerinin immunhistokimyasal profili GİST<br />

ile benzerlik gösterir (CD117 ve CD34 pozitif bulunurken, desmin ve S100 negatiftir).<br />

Omental ve mezenterik primer <strong>stromal</strong> tümörler, GİST’lerin tipik immunhistokimyasal<br />

profilini gösterdiklerinden ve bu lokalizasyonda interstisyal Kajal hücreleri olmadığından,<br />

GİST’lerin multipotent mezenkimal kök hücrelerinden (intestinal mezenkimal<br />

prekürsörlerden) gelişmiş olabileceği de düşünülmektedir (2).<br />

GİST’lerin <strong>klinik</strong> davranışını tahmin etmek zordur. Bu yüzden gerçek iyi huylu<br />

GİST’lerin olduğuna patologlar inanmazlar ve habis - iyi huylu tümör terminolojisi yerine<br />

çok düşük risk, düşük risk, intermedier risk ve yüksek risk tanımlamalarını kullanmaya<br />

başlamışlardır. Tümör davranışını tahmin etmede kullanılan en önemli ve uygulanması<br />

kolay morfolojik kriterler, tümör çapı (cm olarak maksimum tümör çapı) ve mitotik orandır<br />

(mitoz sayısı/50 BBA) (2, 4).<br />

2


2000 yılına kadar, GİST’ler için tek başarılı olan tedavi yöntemi cerrahiydi. Tümörü<br />

rüptüre etmeden yapılan total cerrahi rezeksiyon hala en başarılı olan tedavi yöntemidir.<br />

Tümör total olarak çıkarıldığı halde ve mikroskobik olarak cerrahi sınırlarda tümör<br />

görülmediği halde, batında lokal tümör rekürrensine sık rastlanmaktadır. Konvansiyonel<br />

kemoterapide kullanılan ilaçlar, metastazlı hastalarda işe yaramamaktadır. Tümör<br />

radyorezistan olduğu için ve etraf organlar çok hasar göreceği için, radyoterapi de çok<br />

nadir kullanılmaktadır. Imatinib’in (Glivec, STI-571) keşfi ile metastatik GİST hastalarının<br />

prognozları dramatik olarak değişim gösterdi. Imatinib mesylate GİST’lerde eksprese<br />

edilen ve GİST oluşumunda görev alan KIT reseptör tyrosine kinazın spesifik bir<br />

inhibitörüdür. Kronik miyeloid lösemili hastalarda ilk olarak aktivitesi gösterilmiştir.<br />

Glivec (STI-571) ilk moleküler hedefli ilaç tedavisidir ve halen <strong>klinik</strong> çalışmalar devam<br />

etmektedir (1-3).<br />

Bu çalışmada, 2000-2006 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümü’nde tanıları konulmuş, GİST vakaları morfolojik ve<br />

immunhistokimyasal özellikleri yönünden, birbirleriyle karşılaştırılarak incelenmiştir.<br />

3


TANIM VE TARİHÇE<br />

GENEL BİLGİLER<br />

Gastrointestinal sistemin mezenkimal neoplazilerinin doğru bir şekilde ilk<br />

tanımlanması Arthur Purdy Stout tarafından yapılmıştır (3). Daha önceleri habis ya da iyi<br />

huylu düz kas tümörü olarak sınıflandırılan, <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tümörler (GİST),<br />

<strong>gastrointestinal</strong> kanalın en sık karşılaşılan mezenkimal tümörleridir. Geçmişte, primer<br />

olarak iğsi şekilli hücrelerden oluşan tümörler iyi huylu ise leiomyom, habis ise<br />

leiomyosarkom olarak; primer olarak epiteloid hücrelerden oluşanlar ise iyi huylu veya<br />

habis leiomyoblastom olarak isimlendiriliyorlardı (4). Düz kas tümörü olarak düşünülmüş<br />

bir çok tümör, immunhistokimyanın ve elekron mikroskobunun keşfinden sonra<br />

incelendiğinde, düz kas veya nöral immunreaktiviteye rastlanmamıştır. Bunun üzerine 1983<br />

yılında ilk kez Mazur ve Clark tarafından, bu tümörler nötr bir terim olan <strong>gastrointestinal</strong><br />

<strong>stromal</strong> tümör olarak adlandırılmışlardır (3-5).<br />

1984 yılında Herrera ve ark. bir grup vakada otonomik nöronal diferansiasyonu<br />

göstermiş ve pleksosarkom terimini kullanmışlardır ve daha sonra bu vakalar<br />

gasrointestinal otonomik sinir tümörü (GANT) olarak yeniden isimlendirilmiştir (3).<br />

GANT vakaları, GİST ile benzer KİT mutasyonu ve ekspresyonu gösterdikleri için ve<br />

moleküler genetik ve morfolojik özellikleri GİST ile örtüştüğü için, GANT artık ayrı bir<br />

<strong>klinik</strong>opatolojik antite olarak görülmemektedir (3, 5, 6, 7).<br />

4


1990’larda Newman, GİST’leri düz kas, nöral, dual ve null (belirsiz) fenotipli olarak<br />

ayırmıştır. Miettinen’in, GİST’lerin %60-70’sinin progenitör hücre markeri CD34 (+)<br />

olduğunu bildirmesinden sonra, bu antikor, tanıda yaygın kullanılmaya başlandı.<br />

1998-1999 yıllarında c-kit ekspresyon varlığı açıklanmıştır. C-kit’i işaretleyen<br />

immun marker olan CD117, GİST’lerin interstisyal Kajal hücresi kaynaklı olduğunu, düz<br />

kas ve nöral yönde diferansiasyon gösterdiğini ortaya koymuştur (3-5). Gastrointestinal<br />

kanal mezenkimal <strong>tümörlerin</strong>in çoğunun GİST kategorisinde olduğu ve c-kit eksprese<br />

etmeyenlerin ise gerçek leiomyom ya da schwannoma olduğu düşünülmüştür (3). Mezenter<br />

ve omentumda görülen primer GİST vakalarının, bu bölgede interstisyal Kajal hücresi<br />

bulunmadığı için, multipotansiyel mezenkimal kök hücrelerinden köken aldığı<br />

düşünülmektedir (4).<br />

İNTERSTİSYAL KAJAL HÜCRELERİ<br />

İnterstisyal Kajal hücreleri normalde <strong>gastrointestinal</strong> sistemde bulunan, CD117<br />

pozitif hücrelerdir (Resim 1). İnterstisyal Kajal hücrelerinin, özelleşmiş bir tür kas hücresi<br />

olduğu ve myojenik contractile process’i başlattığı ve tipik düz kas hücrelerini çalıştırdığı<br />

düşünülür ve intestinal motiliteyi regüle eden, otonomik sinir ile ilişkili <strong>gastrointestinal</strong><br />

pace maker hücreler olarak davranırlar (2, 4, 5, 8). Yapılan deneylerde, KİT proteini<br />

defektif farelerde intestinal motilite bozukluğu ve paralitik ileustan ölüm gözlenince,<br />

fonksiyonel önemi artmıştır. İnterstisyal Kajal hücreleri, yetişkin barsağında myenterik<br />

pleksusun içinde ve etrafında bulunurken, fetal barsakta, dış düz kas tabakasında, yoğun<br />

kemer benzeri bir formasyon içindedir.<br />

İmmunhistokimyasal olarak ve ultrastrüktürel olarak interstisyal Kajal hücreleri ve<br />

GİST’ler benzerlikler gösterdiğinden, GİST’lerin histogenetik olarak orijininin Kajal<br />

hücreleri olduğu düşünülmektedir. Bu teori Kajal hücrelerinin ve GİST’lerin ortak<br />

embriyonik miyozin ekspresyonları ile desteklenmiştir (5). İmmunhistokimyasal olarak<br />

Kajal hücreleri GİST’lere benzer şekilde CD117, CD34 ve vimentin pozitifken, desmin ve<br />

S-100 negatiftir (4, 9).<br />

Bir diğer olasılık ise GİST’lerin hem interstisyal Kajal hücrelerine, hem de düz kas<br />

hücrelerine diferansiye olabilen primitif kök hücreden orijin almasıdır. Kuşlarda ve<br />

farelerde yapılmış olan kimerik gelişim deneylerinde, Kajal hücrelerinin ve düz kas<br />

hücrelerinin ortak bir prekürsörden orijin aldığı gösterilmiştir. KİT sinyal yolunun blokajı<br />

ile Kajal hücrelerinin düz kas hücrelerine diferansiasyonu, bu hücrelerin multipotansiyel<br />

kök hücre benzeri özelliklerinin olduğunu düşündürür (4, 5, 7, 9, 10).<br />

5


C-KIT<br />

Birçok GİST’de, KİT reseptör tyrosine kinaz proteinin aktive formunu kodlayan<br />

onkojenik KİT gen mutasyonları görülür. KİT aktivasyonu, birçok GİST’ün gelişiminde<br />

görülen önemli bir erken dönem olaydır. GİST’ler interstisyal Kajal progenitör<br />

hücrelerinden köken almaktadır ve interstisyal Kajal hücrelerinin diferansiasyon ve<br />

proliferasyonu KİT ekspresyonuna bağlıdır ve KİT geni çalışmayan farelerde, interstisyal<br />

Kajal hücre hipoplazisi ve peristaltizmin durması gösterilmiştir (11).<br />

KİT, hematopoietik kök hücrelerde, mast hücrelerinde, melanositik hücrelerde ve<br />

interstisyal Kajal hücrelerinde yüksek oranlarda eksprese edilir. Embriyolojik olarak,<br />

primitif mezenkimal progenitör hücrelerin interstisyal Kajal hücrelerine diferansiasyonunda<br />

KİT ekspresyonu önemli rol oynar ve bu da sonuçta fonksiyonel interstisyal Kajal hücre<br />

ağının oluşumu için önemlidir. KİT mutasyonu, GİST’ler için erken dönem potansiyel bir<br />

başlatıcı olaydır. Familyal GİST sendromlarında, germline KİT mutasyonları gösterilmiştir;<br />

ayrıca bu tür mutasyonlara, asemptomatik küçük boyutlu GİST’lerde de rastlanmaktadır.<br />

Tüm bu araştırmalar GİST’lerin çoğunun KİT aktivasyonuna bağlı olduğunu göstermiştir<br />

(12). KİT, bir tür transmembran tyrosine kinase reseptörüdür ve ekstraselüler kısmı kök-<br />

hücre faktörü (SCF) (diğer adı Steel faktör), olarak bilinen ligand’a bağlanırken,<br />

intraselüler kısmı enzimatik kinaz içerir (12). SCF ve c-kit arasındaki reseptör ligand<br />

interaksiyonu, internal tyrosine kinazı aktive eder ve ardından intraselüler proteinleri<br />

fosforile eder, sonuçta da hücresel sinyal yolları aktive olur. Bu olaylar zinciri interstisyal<br />

Kajal hücresinin de içinde bulunduğu bir çok hücre tipinde proliferasyonun, apoptozisin ve<br />

diferansiasyonun regülasyonunda önemlidir (1). Liganddan bağımsız c-kit reseptör<br />

aktivasyonuna ve c-kit otofosforilasyonuna sebep olan c-kit proto-onkogenindeki<br />

mutasyon, GİST patogenezinde yer alır. C-kit üzerinden olan bu sinyal yolu, hücre<br />

büyümesine ve/veya apoptozis inhibisyonuna sebep olur. C-kit genindeki exon-11’deki (4<br />

nolu kromozomun uzun kolu) mutasyon, birçok habis GİST’de gösterilmiştir ve exon-11 c-<br />

kit gen mutasyonu ile kötü prognoz arasındaki korelasyon, bir çok araştırmada<br />

gösterilmiştir. Bu hastalarda daha büyük çaplı, daha agresif, nekrozu ve hemorajik alanları<br />

daha geniş tümörler izlenmiştir (1). Aktive olmuş juxtamembran bölge kit mutasyonu<br />

interstisyal Kajal hücre hiperplazisi, GİST, kutanöz mastositoz ve kutanöz<br />

hiperpigmentasyon ile ilişkilidir. Diğer taraftan KİT kinaz domain aktivasyon mutasyonu,<br />

interstisyal Kajal hücre hiperplazisi ve çok sayıda GİST ile ilişkiliyken, mastositoz veya<br />

kutanöz hiperpigmentasyon ile ilişkisi yoktur.<br />

6


Bu yüzden juxtamembran ve kinaz reseptör mutasyonu, GİST progenitör hücrelerine<br />

proliferatif stimülasyon sağlarken, sadece juxtamembran mutasyonu olması, mast hücresi<br />

ve melanosit prekürsürlerine proliferatif stimülasyon sağlar. KİT aktivasyonu, interstisyal<br />

Kajal hücre hiperplazisi için yeterliyken gerçek neoplastik GİST oluşumu için, KİT geninin<br />

dışında ek onkojenik olaylar gerekmektedir (12).<br />

EPİDEMİOLOJİ<br />

GİST’ler, primer olarak <strong>gastrointestinal</strong> sistem ve abdomende yerleşen spesifik<br />

<strong>histolojik</strong> özellikleri olan mezenkimal tümörlerdir ve tüm primer <strong>gastrointestinal</strong> sistem<br />

<strong>tümörlerin</strong>in %1’inden azını oluştururken (2), <strong>gastrointestinal</strong> kanalın tüm sarkomlarının<br />

yaklaşık %5’ini oluşturmaktadırlar (4). Gerçek insidans tam olarak bilinmese de tahminen<br />

bu rakamın 10-20/ milyon kişi olduğu düşünülmektedir. Bunların %20-30’u habis<br />

tümörlerdir (5). GİST’ler genellikle 4. dekad sonrasında ve ortalama olarak 60’lı yaşlarda<br />

görülür (1). Bazı vaka serilerinde erkek hasta hakimiyeti varken, diğer serilerde cinsler<br />

arasında eşit yayılım gösterilmiştir (5). GİST, 40 yaş öncesinde nadirdir ve çocuklarda çok<br />

daha nadir olarak görülür. Bir çalışmada, daha önce <strong>gastrointestinal</strong> düz kas tümör tanısı<br />

konulmuş çocukların, aslında inflamatuar myofibroblastik tümöre sahip olduğu<br />

gösterilmiştir (5). GİST’ler, tüm <strong>gastrointestinal</strong> sistem boyunca görülür. En çok midede<br />

karşımıza çıkarlar (%50-60). İnce barsakta %20-30, kalın barsakta %10 ve özofagusta %5<br />

olarak görülür. Morfolojik ve imünfenotip olarak konvansiyonel GİST’den farklı olmayan<br />

lezyonlar <strong>gastrointestinal</strong> sistem dışında da görülmektedir. En çok mezenter, omentum ve<br />

retroperitonda karşımıza çıkarlar ve %5 oranında görülürler (3, 6).<br />

KLİNİK PREZENTASYON<br />

GİST’ler <strong>klinik</strong> olarak genelde mide bulantısı, karın ağrısı, karında kitle, anemi ve<br />

melena gibi spesifik olmayan bulgular verir (4). 2 cm veya daha küçük GİST’ler genellikle<br />

asemptomatiktir ve başka bir sebep yüzünden yapılan araştırma ya da cerrahi müdahale<br />

sırasında fark edilirler ve büyük çoğunluğu iyi huyludur. Özofagusta yerleşmiş ise disfaji,<br />

mide ve ince bağırsakta yerleşmiş ise <strong>gastrointestinal</strong> kanama, kolorektal yerleşimli ise alt<br />

<strong>gastrointestinal</strong> sistem kanaması, kolon perforasyonu, ağrı ve obstrüksüyon görülebilir (5).<br />

GİST’lerin %50 kadarı tanı konulduğu sırada çoktan metastaz yapmış durumdadır ve en sık<br />

periton ve karaciğere metastaz görülür (4).<br />

7


Nörofibromatozis tipI ile nadiren ilişkili olabilen GİST’ler, özellikle ailesel<br />

olduklarında birden çok sayıdadırlar ve beraberlerinde kutanöz hiperpigmentasyon ile<br />

myenterik pleksus hiperplazisi bildirilmiştir. Bu hastalarda çoğunlukla kit exon 11 germline<br />

mutasyonu görülür (4).<br />

LOKALİZASYONA GÖRE ÖZELLİKLER<br />

Lokalizasyonlarına göre GİST’leri incelediğimizde; özofagus, GİST’ler için çok<br />

nadir bir lokalizasyon yeridir. Tümörlerin yarısından çoğu habistir. Çoğu tümör 10cm’den<br />

daha büyüktür ve mitoz sayısı 50BBA’da 5 mitozdan fazladır. Morfolojik olarak gastik<br />

GİST’lere benzerler, çoğunlukla selüler iğsi hücre paterni ve bazı vakalarda da epiteloid<br />

hücre paterni gösterirler (14).<br />

Mide, GİST’lerin en sık görüldüğü organdır. Bu yerleşimdeki GİST’lerin %80’i iyi<br />

huyludur. Yüksek mitotik aktivite, büyük tümör çapı ve mukoza invazyonu habis davranışı<br />

gösterir. Gastrik <strong>stromal</strong> tümörler, <strong>gastrointestinal</strong> sistemin başka bir yerinde görülmeyen<br />

karakteristik büyüme paternleri gösterirler. Bunlardan biri perinükleer vakuol ve nadiren de<br />

palizad içeren, selüler iğsi hücrelerden oluşan tümör paternidir. Bu tümörler genelde<br />

metastaz yapmaz. Habis iğsi hücreli gastrik <strong>stromal</strong> tümörlerde vakuoller çoğunlukla<br />

izlenmez. Bir diğer büyüme paterni ise epiteloid tiptir. Bu tümörler yuvarlak hücrelerden<br />

oluşur ve çoğunda belirgin nükleer pleomorfizm vardır ama bu pleomorfizme rağmen<br />

mitoz çok azdır ve genellikle iyi huylu davranış gösterirler. Habis epiteloid gastrik <strong>stromal</strong><br />

tümörler ise, genellikle daha küçük ve homojen hücrelerden oluşur. Genç bir kadında habis<br />

epiteloid gastrik <strong>stromal</strong> tümör olması, Carney triadının bir işaretidir. Bu hastalarda, çok<br />

sayıda habis epiteloid gastrik GİST’ün yanında, paraganglioma ve pulmoner kondromlar<br />

görülür. Çok sayıda GİST’e sahip olmalarına rağmen, beklenenden daha iyi prognoza<br />

sahiptirler (14).<br />

Duodenumda, GİST’ler daha çok ikinci kısımda görülür. Midedekinin aksine,<br />

vakaların yarısı habistir. İyi huylu vakalarda, hücreselliği düşük, organoid patern<br />

izlenirken; habis vakalarda, daha çok epiteloid büyüme paterni ve mukoza invazyonu<br />

görülür. Duodenumda görülen birçok iyi huylu GİST, 4,5 cm’den daha küçük çapa sahiptir<br />

ve mitoz sayısı 50BBA’da 2’den küçüktür (14).<br />

Jejenum ve ileum GİST’leri, duodenumdakilerle aynı özellikleri gösterir. Vakaların<br />

yarısı habistir. Belirgin hücresellik, artmış mitoz, büyük tümör çapı ve mukoza invazyonu<br />

habis gidişle ilişkilidir.<br />

8


Tümör nekrozu, şiddetli nükleer pleomorfizm ve tümörün “skenoid fiber” içermemesi<br />

kötü prognoz lehine bulgular iken; organoid büyüme paterni iyi prognoz lehinedir. İnce<br />

barsak GİST’lerinde, kollajenin kondansasyonundan oluşmuş “skenoid fiber” oluşumu<br />

görülür ve bu yapı gastrik GİST’lerde görülmez.<br />

Bazı eski çalışmalarda, bu yapıların nöral diferansiasyonu gösterdiği ve<br />

<strong>gastrointestinal</strong> otonomik sinir tümörü (GANT) için bir işaret olduğu belirtilmiştir.<br />

Yapılan son araştırmalarda gösterilmiştir ki GANT, GİST’de görülen KIT<br />

mutasyonuna ve ekspresyonuna sahiptir. GİST ile bir çok moleküler genetik ve morfolojik<br />

özelliği aynıdır. Bu yüzden ayrı bir antite olarak değil, GİST’lerin bir alt grubu olarak<br />

görülmektedir (3, 5, 6, 7, 13, 14, 15).<br />

Kolon, GİST’lerin nadir görüldüğü bir lokalizasyondur. Vakaların yarısı habistir ve<br />

çok agresif davranış gösterirler. Anorektal bölge GİST’leri de çok nadir görülür. Vakaların<br />

çoğu iğsi hücreli tümörlerdir ve “skenoid fiber” izlenmez. Kolon için de, anorektal bölge<br />

için de prognozu etkileyen faktörler aynıdır. 5 cm’den büyük boyut, 50BBA’da 5’ten fazla<br />

mitoz genellikle kötü prognoz işaretidir. Kolon <strong>tümörlerin</strong>de “skenoid fiber” görülmesi<br />

daha iyi prognozu gösterir (14).<br />

Gastrointestinal sistemin interstisyal Kajal hücrelerinden çıktığı düşünülen,<br />

<strong>gastrointestinal</strong> sistem tümörü kabul edilen GİST’lerin, bu sistemin dışında da görülmesi<br />

garip olarak karşılansa da, mezotelin hemen altında, omentumda CD117 pozitif hücreler<br />

bulunmaktadır. Bu lokalizasyondaki GİST’lerin multipotent mezenkimal kök hücrelerinden<br />

(intestinal mezenkimal prekürsörlerden) köken aldığı düşünülmektedir. Belirgin<br />

hücresellik, yüksek mitoz oranı ve nekroz bu tümörlerde kötü prognozla ilişkilidir.<br />

Vakaların yarısından çoğu epiteloid tiptedir ve mide GİST’lerine benzer. “Skenoid fiber”<br />

görülmez, fakat miksoid stromanın kistik şekilde toplanması ve damarlar etrafında<br />

hiyalinizasyon bulguları diğer bölge GİST’lerinde görülmezken, bu bölgede izlenmektedir.<br />

Tüm tümörler CD117 pozitiftir. Omental GİST’lerin çoğu iyi huylu davranış<br />

gösterirlerken, mezenterik <strong>tümörlerin</strong> yarısından çoğu habis davranışlıdır. Gastrointestinal<br />

kanal dışı yerleşimli GİST’ler, <strong>histolojik</strong> olarak mide GİST’lerine benzeseler de, ince<br />

barsak tümörü gibi davranış gösterirler (2, 14).<br />

MORFOLOJİK ÖZELLİKLER<br />

GİST’lerin boyutu 0.3 cm’den 30 cm’e ulaşabilir. Lezyonların çoğu kas duvarından<br />

orijin alır ve endofitik veya egzofitik büyüme gösterirler. En sık karşılaşılan görüntü, mide<br />

veya barsak duvarına yapışık, abdominal kaviteye doğru büyüyen tümör kitlesidir.<br />

9


Sık karşılaşılmasa da, mide veya barsak lümeni içinde intraluminal polipoid kitle<br />

şeklinde tümör görülebilir.<br />

Çok nadiren her iki yöne doğru büyüme olur ve bu kum saati izlenimini verir. Bazı<br />

tümörler, gastrokolik veya gastrohepatik omentuma doğru büyür ve mide veya barsak<br />

duvarından ayrıymış gibi dururlar veya çok ince bir bağ ile tutunurlar. Bu durum uterusun<br />

parazitik leiomyomları ile aynıdır.<br />

Tümörler multisentrik olabilir ve çok sayıda intramural ve omental nodül olarak<br />

karşımıza çıkabilirler. Vakaların %50’sinde yüzey epitelinde ülserasyon görülür. Bu<br />

özelliğin prognoz ile direk bir ilişkisi yoktur. Makroskobik olarak, dış yüzü gri-beyaz<br />

renkli olan tümörün kesitleri düzgün yüzeyli veya yüzeyden kabarık olabilir. Tümör,<br />

genellikle iyi sınırlı olmasına rağmen enkapsüle değildir, yalancı kapsül nadiren de olsa<br />

görülebilir. Özellikle büyük çaplı tümörlerde, santral bölgede nekroz , kanama veya kistik<br />

dejenerasyon sık görülen bulgulardır. Bu özellikler <strong>klinik</strong> davranışı tahmin etmede<br />

yardımcı olmazlar (2, 3, 4, 16, 17).<br />

(16).<br />

GİST’lerde, birçok hücre tipi ve birçok farklı <strong>histolojik</strong> büyüme paterni görülebilir<br />

SİTOLOJİK HÜCRE TİPLERİ:<br />

İğsi hücre<br />

Epiteliod (yuvarlak) hücre<br />

Plazmositoid hücre<br />

Taşlı yüzük hücresi<br />

Granüler hücre<br />

Multinüveli hücre<br />

BÜYÜME PATERNLERİ:<br />

Fasiküler<br />

Storiform<br />

Palizad<br />

Yaygın, tabaka halinde<br />

Organoid (yuva)<br />

Miksoid<br />

Alveolar<br />

10


Çoğu vakada, herhangi özel bir diferansiasyonun, <strong>histolojik</strong> sunumdan anlaşılması,<br />

ya çok zordur ya da anlaşılması imkansızdır. Parsiyel veya inkomplet myoid, nöral veya<br />

myenterik ganglionik özellikler gösteren tümörler, ışık mikroskobunda incelendiğinde aynı<br />

gözükürler (16). GİST’lerin çoğunda iki ana hücre tipi görülür : iğsi ve epiteloid (yuvarlak<br />

veya poligonal) hücre tipi.<br />

İğsi hücreli GİST’ler, kısa demetler şeklinde veya kısa storiform büyüme paterni<br />

şeklinde uniform, eozinofilik iğsi hücrelerden oluşur. Neoplastik hücrelerin, açık<br />

eozinofilik sitoplazmaları vardır ve hücre sınırları belirgin değildir. Nüve uniform yapıda,<br />

yuvarlak veya künt uçludur, genellikle veziküler kromatin içerir. Daha çok gastrik<br />

GİST’lerde olmak üzere, nüve yanında sitoplazmik vakuol bulunur. Bu özellik, geçmişte<br />

bu <strong>tümörlerin</strong> düz kas tümörü olarak sınıflandırılmasına sebep olmuştur. Nükleer palisad<br />

ise, bir diğer yanlış tanı konulmasına sebep olabilecek <strong>histolojik</strong> bulgudur ve sıklıkla hem<br />

nöral hem düz kas <strong>tümörlerin</strong>de görülür. Kistik <strong>stromal</strong> dejenerasyon ve <strong>stromal</strong> hemoraji<br />

bu tipte görülen belirgin özelliklerdir (2, 3, 4, 16, 17).<br />

Epiteloid hücreli GİST’ler, eozinofilik veya berrak sitoplazmalı yuvarlak şekilli hücre<br />

topluluklarından oluşur. Nüveleri yuvarlaktan ovale çeşitli şekillerde olabilir, nüve santral<br />

yerleşimlidir, çok miktarda hafif eozinofilik sitoplazma ile çevrilidir ve veziküler kromatin<br />

içerir. Karakteristik bir fiksasyon artefaktı sonucu berrak perinükleer halo görüntüsü,<br />

hücreye berrak hücre izlenimini verir. İğsi hücreli tümörlerle karşılaştırıldığında daha çok<br />

yuva yapısı yaptıkları görülür (2, 3, 4, 16, 17).<br />

GİST hücresinde belirgin sitoplazmik vakuol oluşursa, nüve perifere itilir. Hücre taşlı<br />

yüzük görünümü alır. Eğer bu değişim lezyonda geniş alanlarda görülürse, taşlı tüzük<br />

hücreli karsinom ve liposarkom ile tümör karışabilir (16).<br />

Tümör hücreleri yoğun eozinofilik sitoplazma ile çevrili eksantrik nüvelerden<br />

oluşuyorsa, plazmositoid tipte GİST söz konusudur (16).<br />

Bir diğer GİST <strong>histolojik</strong> tipi ise, multinüveli dev hücrelerin miksoid bir zeminde tek<br />

tek duran küçük yuvarlak hücreler ile birlikte olmasıdır (16).<br />

Bazı GİST’lerde sitoplazma granüler yapıda olabilir, bunlara granüler hücreli tipte<br />

GİST denir (16).<br />

GİST’lerde stromada görülen değişiklikler, yaygın hiyalinizasyon, hemoraji ve<br />

miksoid değişimdir. Yaygın miksoid değişim ve belirgin perivasküler hiyalinizasyon,<br />

schwannian bir tümörü akla getirir. Difüz, tabaka halinde büyüme paterni veya tümör hücre<br />

yuvaları oluşturan belirgin lobulasyon, ışık mikroskobunda, küçük büyütmede<br />

incelendiğinde görülebilir.<br />

11


Bir çok vakada tümör hücreleri, ince fibrovasküler septalar ile ayrılmış belirgin tümör<br />

hücre adaları oluşturan, organoid veya nöroendokrin büyüme paterni gösterirler. Bu alanlar<br />

nöroendokrin bir tümörle karışabilir (3, 16).<br />

Rabdomiyosarkomu hatırlatan alveolar tipte büyüme paterni, hemoraji ve nekroz<br />

genellikle yüksek gradeli tümörlerde izlenir. İntermedier filamentlerin sitoplazmada<br />

birikmesiyle karakterize belirgin rabdoid özellikler, GİST’lerde sık olmasa da görülebilir.<br />

Hemanjioperistom benzeri, genişlemiş, dallanan damarların etrafında tümör hücrelerinin<br />

dizelenmesi, bu <strong>tümörlerin</strong> başka bir özelliğidir (16).<br />

Vakaların %10-20’sinde, “skenoid fiber” olarak adlandırılan hiyalen veya fibriller<br />

parlak eozinofilik yapılar görülür. Bu yapılar, kollajen liflerin nodül benzeri yapılar<br />

oluşturmasıyla meydana gelir ve periodik acid-Schiff (PAS) pozitiftir, trichrome boyama<br />

ile mavi görülürler. “Skenoid fiber”, <strong>tümörlerin</strong> daha çok yuva oluşturduğu,<br />

paraganglioma benzeri büyüme paterni gösterdiği, ince bağırsakta daha sık görülür.<br />

Nükleer pleomorfizm çok nadiren izlenir (3). Bazı nörojenik iğsi hücreli tümörlerde de<br />

(akustik nörinom, nörofibrom, mezenterin pleksosarkomu) “skenoid fiber” görülebilir (18).<br />

İMMUNHİSTOKİMYA<br />

CD117 (c-kit proteini) ekspresyonunun sürekli görülüyor olması, GİST’leri<br />

tanımlayan önemli özelliklerden biridir. CD117 pozitifliği, tüm <strong>histolojik</strong> varyantlarda ve<br />

farklı bölgelerin iyi huylu ve habis GİST’lerinde izlenir. C-kit proto-onkogen proteini olan<br />

CD117, kök hücre faktörü (stem cell faktör-SCF) olarak bilinen büyüme faktörü için veya<br />

mast hücresi büyüme faktörü için, transmembran reseptörüdür ve internal tyrosine kinaz<br />

içerir.<br />

C-kit, hematopoietik kök hücre, mast hücresi, germ hücresi, melanositler, bazı<br />

epitelyal hücreler ve myenterik pleksus ve bazı düz kas hücreleri arasında yer alan<br />

interstisyal Kajal hücresi gibi bazı hücre tiplerinde hem eksprese olur, hem de fonksiyonel<br />

olarak önemlidir. CD117 boyanmasında patern olarak farklılıklar görülebilir. Bir çok GİST<br />

vakasında, kesitte eşit şekilde dağılım göstermeyen yaygın, kuvvetli sitoplazmik boyanma<br />

izlenir. %50’ye varan vakada, sitoplazmik noktasal (golgi paterni) boyanma izlenir ve bu<br />

boyanmaya çoğu zaman daha yaygın sitoplazmik boyanma eşlik eder. Farklı boyanma<br />

paternlerinin, farklı KİT mutasyonlarında görülebileceği düşünülmüş ve bu yönde<br />

çalışmalar yapılmaya başlanmıştır (1, 4, 5, 6, 7, 14).<br />

Özofagustan rektuma tüm iyi huylu ve habis GİST’lerin yaklaşık %70-80’inde, CD34<br />

pozitiftir. Habis olanlar, iyi huylu olanlara göre daha az oranda CD34 eksprese ederler.<br />

12


Bu özellik, dermatofibrosarkomda gördüğümüz fibrosarkomatöz transformasyonda<br />

CD34’ün ekspresyonunun kaybolmasıyla benzer olabilir. CD34, hematopoietik progenitör<br />

hücre antijenidir ve bilinmeyen fonksiyonlu bir transmembran proteinidir. Endotelyal<br />

hücrelerde, fibroblast alt tiplerinde, Kaposi sarkomu, anjiosarkomların %50’sinde,<br />

dermatofibrosarkom protuberans ve soliter fibröz tümör gibi bazı endotelyal ve fibroblastik<br />

neoplazilerde CD34 pozitif olabilir.<br />

GİST’lerin %70’inde, kuvvetli yaygın sitoplazmik boyanma saptanmaktadır. Geri<br />

kalan olgularda yama tarzında, orta derecede boyanma görülür. Nöral, Schwannian ve<br />

otonomik sinir diferansiasyonu gösteren olgularda, daha az ve zayıf pozitiflik saptanır.<br />

CD34 pozitifliği kolorektal ve özofagial GİSTlerde sık gözlenir (5-7).<br />

Diğer mezenkimal tümörlerde olduğu gibi, GİST’ler vimentin pozitiftirler, kuvvetli<br />

difuz sitoplazmik boyanma gösterirler. Ancak, vimentin spesifik histogenetik tümör<br />

diferansiasyonunu açıklayacak bilgi vermediği için, tanıda yardımcı olarak<br />

kullanılmamaktadır (5, 10).<br />

Düz kas aktini (DKA), normal <strong>gastrointestinal</strong> sistem düz kas ve vasküler düz kas<br />

hücrelerinde eksprese olur. GİST’lerin %20-40’ında, düz kas aktin pozitifliği görülür ve genelde<br />

fokaldir. İnce barsak <strong>tümörlerin</strong>de, mideye göre pozitivite sıklığı daha yüksektir (7, 19).<br />

Desmin ekspresyonu, GİST’lerde nadirdir. Hemen daima %5’in altında ve %1-2<br />

düzeyindedir. Normal <strong>gastrointestinal</strong> sistemde muskularis mukozada, muskularis<br />

propriada ve damar duvarlarında pozitiftir (7, 17).<br />

GİST’ler genellikle S-100 proteini negatiftir. Ancak %5 veya daha altında zayıf<br />

pozitiflik gösterebilir. Nöron-spesifik enolaz (NSE) immunreaktivitesi, sıklıkla GİST’lerde<br />

görülürken, bu özellik non-spesifiktir; çünkü gerçek düz kas <strong>tümörlerin</strong>de de pozitiflik<br />

izlenir (3, 7, 20).<br />

GİST’ler, yüksek moleküler ağırlıklı caldesmon (HCD) ile uniform şekilde reaksiyon<br />

verir. HCD düz kaslarda ve miyoepitel hücrelerinde eksprese edilen aktin bağlayıcı sito-<br />

skeleton proteinidir. Gastrointestinal sistemin ve vasküler yapıların düz kaslarında ve farklı<br />

bölge leiomyom ve leiomyosarkomlarında eksprese edilir. Mezenkimal tümörlerde, düz<br />

kasa spesifik bir immunhistokimyasal boyadır. Sınırlı aktin pozitifliği ve uniform HCD<br />

pozitifliği, GİST’lerde düz kas diferansiasyonunu işaret eder (7).<br />

GİST’lerde ayrıca nörofilamentler, sinaptofizin, kromogranin, glial fibriller asidik<br />

protein (GFAP), sitokeratin ve PGP9.5 araştırılmıştır. Nöral ve myoid markerlerin birlikte<br />

eksprese edildiği vaka sayısı %20’yi geçmez ve bu vakalar bifenotipik diferansiasyon<br />

gösterirler (7, 16).<br />

13


Ki-67, prognoz belirlemede kesin sonuçlar vermese de, proliferasyon markeri olarak<br />

kullanılmaktadır. Ki-67, hücre siklusunda prolifere olan hücreleri belirleyen bir antikordur.<br />

Prolifere fazda yer alan, MIB-1, PCNA, siklin gibi proliferatif fazın değişik aşamalarında<br />

ortaya çıkan nükleer antijenleri tespit eder. “Proliferasyon veya Labelling index”, bu<br />

antijenlerin pozitif olduğu hücrelerin çekirdeklerinin sayılmasıyla ortaya konulur.<br />

Boyanma gösteren hücrelerin, tüm tümör hücrelerinin sayısına oranı olarak ifade<br />

edilir. İndeks kabaca, tümörün grade ile ilişkisini gösterir (2, 7, 16, 17, 20, 21).<br />

İmmun boyaların doku içindeki kontrolleri şu şekilde yapılabilir: CD117- doku mast<br />

hücreleri ve Kajal hücreleri, CD34- endotelyal hücreler ve perimüsküler fibroblastlar, düz<br />

kas aktini- vasküler perisitler ve düz kas, S100 proteini- sinirler ve dendritik antijen<br />

prezente eden hücreler, desmin- intestinal ve büyük damar düz kasları (21).<br />

AYIRICI TANI<br />

Gastrointestinal sistemin mezenkimal <strong>tümörlerin</strong>in hepsi <strong>stromal</strong> tümör değildir.<br />

GİST’lerle ayırıcı tanı grubuna giren diğer mezenkimal tümörler, inflamatuar fibroid polip,<br />

intra-abdominal fibromatozis, inflamatuar myofibroblastik tümör, soliter fibröz tümör,<br />

schwanomma, leiomyom, leiomyosarkom, dediferansiye retroperitoneal liposarkom,<br />

malign melanom ve anjiosarkomdur. İmmunhistokimyasal boyalar her ne kadar bu tür iğsi<br />

hücreli <strong>tümörlerin</strong> tanısını koymada yardımcı olsa da, CD117 ile pozitif boyanan her<br />

tümöre GİST tanısı koymamak gerekir.<br />

İnflamatuar fibroid polip iyi huylu bir lezyondur. Distal mide ve ince barsakta<br />

terminal ileumda daha çok görülür. Lezyonlar tipik olarak submukozaldir. Küçük<br />

granulasyon dokusu benzeri damarlardan, iğsi hücrelerden ve inflamatuar hücrelerden<br />

oluşur. Plazma hücreleri, lenfositler ve mast hücrelerinin yanında belirgin eozinofil varlığı<br />

dikkati çeker. Damar çevresinde soğan zarı görünümü dikati çeker. İleal tümörler infiltratif<br />

sınırları olan transmural lezyonlar şeklinde görülürken, gastrik lezyonlar submukozaya<br />

sınırlıdır. Kolon ve özofagusta yerleşim çok nadirdir. Histolojik olarak tanı koymada en<br />

önemli kriter, eozinofillerle beraber görülen çok sayıdaki vasküler yapılardır. Lezyonların<br />

çoğunun CD34 ve DKA pozitif olması nedeniyle, GİST’ler ile ayırıcı tanıda zorluk yaşanır.<br />

Tümörün <strong>stromal</strong> komponenti CD117 ile pozitif boyanmamasına rağmen, içerdiği mast<br />

hücreleri pozitif boyanacağından, tanı koyarken dikkatli olunmalı ve GİST’lerle<br />

karıştırmamalıdır (5, 7, 14, 21).<br />

14


İntra-abdominal Fibromatozis (desmoid tümör), mezenter veya retroperitonda<br />

oluşabilen bir tür iğsi hücreli tümördür ve <strong>stromal</strong> tümörü taklit edercesine <strong>gastrointestinal</strong><br />

sistemin lümenine doğru büyüme gösterir. Histolojik olarak birbirlerine paralel yerleşimli<br />

iğsi veya stellat hücrelerden, eşit aralıklı yerleşmiş kan damarlarından ve kollajenöz<br />

zeminden oluşur. Kollajen miktarı GİST’lerde gördüğümüzden daha fazladır. İntra-<br />

abdominal fibromatozisde, mitotik aktivite ile sık karşılaşılırken, sitolojik pleomorfizme<br />

genelde rastlanmaz.<br />

Lokal olarak agresif bir tutum sergileseler de, metastaz yapmazlar ve bu özellik<br />

onları GİST’lerden ayırır. İntra-abdominal fibromatozis, vimentin (+), CD117 (+), CD34<br />

(-), DKA (+), desmin (+), S100 (-) bir tümördür. CD117 boyanması, kullanılan antikor<br />

markasına göre değişim gösterir.<br />

Yantis ve arkadaşları, intra-abdominal fibromatozis vakalarının %75’inde CD117<br />

(DAKO) ile boyanma saptarlarken; Miettinen bu bulguyu doğrulamış ve CD117 (Santa<br />

Cruz Biotechnology) ile yapılan boyamalarda intra-abdominal fibromatozisin<br />

boyanmadığını göstermiştir (5, 7, 14, 21).<br />

İnflamatuar myofibroblastik tümörler, lenfosit, plazma hücreleri ve iğsi hücrelerden<br />

oluşur. Bu lezyonların bazılarının enfeksiyonlara reaktif cevap olarak oluştuğu düşünülse<br />

de, bazılarının klonal olduğu ve nadir de olsa habis davranabileceği gösterilmiştir.<br />

Histolojik olarak GİST’leri taklit eden uzun iğsi hücrelerden (myofibroblast) oluşur.<br />

Plazma hücre infiltrasyonunun olması, inflamatuar myofibroblastik tümör ihtimalini,<br />

özellikle hasta genç ise hemen akla getirmelidir; çünkü birçok GİST 50 yaş üstünde<br />

görülürken, inflamatuar myofibroblastik tümör genellikle çocuklarda görülür.<br />

İmmunhistokimyasal olarak, desmin ve aktin pozitifken, CD117 ve CD34 negatiftir. %60<br />

vakada anaplastik lenfoma kinaz ile pozitif boyanma görülür (5, 7, 14, 21).<br />

Leiomyom ve leiomyosarkom, <strong>gastrointestinal</strong> sistemde görülmelerine rağmen,<br />

GİST’ler kadar sık değildir. Lezyonların çoğu özofagusta yerleşimli iken, kolon, rektum ve<br />

anüs yerleşimli tümörlere de rastlanır. Leiomyomların selülaritesi azdır ve mitoz düşük<br />

orandadır. İmmunhistokimyasal olarak, desmin ve düz kas aktini pozitif boyanırken,<br />

CD117 ve CD34 negatif boyanır. C-kit mutasyonu göstermezler. GİST’lere oranla<br />

leiomyomlar, gençlerde daha çok görülür. Leiomyosarkomlar, leiomyomlara göre daha<br />

nadirdir ve daha fazla mitotik aktivite gösterirler. CD117 ile negatif boyanırlarken, desmin<br />

veya düz kas aktini ile pozitif boyanırlar (5, 7, 14, 21).<br />

15


Gastrointestinal sistem schwannoma’ları, daha çok mide yerleşimlidirler. Kolonda ve<br />

özofagusda rapor edilmiş vakalar ayrıca mevcuttur. Karakteristik olarak, lezyonun<br />

periferinde onu saran lenfoid bir agregat mevcuttur. Nükleer palizad, “Verocay cisimleri”<br />

ve hiyalinize damarlar vücudun diğer bölgelerindeki schwannoma’larda sık görülürken,<br />

<strong>gastrointestinal</strong> sistemde görülen schwannoma’larda ya çok nadirdir ya da hiç gözükmez.<br />

Bu tümörler S-100 ile kuvvetli bir şekilde nükleer ve sitoplazmik boyanma gösterirken,<br />

CD117 ile boyanma göstermezler. Bazı schwannoma’larda fokal CD34 pozitifliği görülür.<br />

Bu lezyonları <strong>stromal</strong> tümörlerden ayırmak önemlidir, çünkü schwannoma’lar iyi huylu<br />

tümörlerdir (5, 7, 14, 21).<br />

Soliter fibröz tümör, iğsi hücreli bir tümördür. Periton boşluğunda yerleşirler ve<br />

barsağa yapışırlar. İğsi hücrelerin ve kollajenin, belirgin bir patern yapmadan oluşturduğu<br />

tümörlerdir. CD34 ile pozitif boyanma gösterdiklerinden, GİST’ler ile ayırıcı tanıya<br />

girerler, fakat CD117 ile boyanma göstermezler (5, 7, 14, 21).<br />

Gastrointestinal sistemin c-kit pozitif tümörü olduğu halde GİST olmayan tümörleri,<br />

metastatik melanom ve anjiosarkomdur. Bu <strong>tümörlerin</strong> kendilerine özgü <strong>histolojik</strong> ve<br />

immunhistokimyasal özellikleri ayırıcı tanıda yardımcı olur (5).<br />

Dediferansiye retroperitoneal liposarkom, barsak duvarına yapışık olabilir ve<br />

GİST’leri taklit edebilir. Daha çok ekstra-mural kitle oluşturdukları için ve lipomatöz bir<br />

komponente sahip oldukları için, GİST’lerden ayırımı yapılabilir. Eğer lipomatöz<br />

komponent alınan örnekte mevcut değilse ayırımda zorlanılır. Bu tümörler CD117<br />

negatiftir (5).<br />

PROGNOSTİK FAKTÖRLER<br />

GİST’lerin biyolojik davranışını tahmin etmek zordur. Hem makroskobik hem de<br />

mikroskobik bir çok parametre, prognozu belirlemede kullanılmak için önerilmiştir. Bunlar<br />

arasında, tümör lokalizasyonu, tümör çapı, etraf dokuya invazyon, büyüme paterni,<br />

mukozal invazyon, baskın tümör hücre tipi, hücresellik, nükleer pleomorfizm, mitoz sayısı,<br />

<strong>histolojik</strong> grade, DNA analizi, cerrahi ameliyatın sınırları, nekroz ve immunfenotipleme yer<br />

almaktadır (22-26).<br />

Mide ve rektumda yerleşim gösteren GİST’ler, daha küçük boyutlu olurken, kolon ve<br />

ince barsak yerleşimli tümörler daha ileri sarkom karakterindedir. Özofagus yerleşimli<br />

mezenkimal tümörler daha çok iyi huylu olurken, bu yerleşimli GİST’lerin tanıları<br />

konulduğunda ileri evrededirler ve prognozları kötüdür. Mide GİST’leri, en büyük grubu<br />

oluştururlar. Benzer çaptaki ve benzer sayıda mitoz içeren ince barsak GİST’lerine göre<br />

16


daha iyi sürvi gösterirler. Habis duodenal ve ince barsak <strong>tümörlerin</strong>in oranı %50-64’tür.<br />

Kolon GİST’leri, çok nadirdir ve habis tümörler iyi huyluların iki katıdır. Bugüne kadar<br />

rapor edilmiş appandiks yerleşimli tüm GİST’ler küçük boyutludur, iyi huylu tümörlerdir<br />

ve insidental olarak bulunmuşlardır. Omentum yerleşimli GİST’ler, mezenter yerleşimlilere<br />

göre daha az agresiftirler (4, 5, 22). GİST tanısı ilk konulduğu sırada, beraberinde periton<br />

veya karaciğer metastazının olması kötü prognoz işareti iken, şans eseri bulunan küçük<br />

serozal tümörler şeklindeki GİST’lerin prognozu daha iyidir (22).<br />

Hücreselliğin az olması, iyi prognoz özelliği olarak görülürken; şiddetli nükleer<br />

pleomorfizm daha çok agresif tümörlerde görülür (1, 3, 22, 27).<br />

(22).<br />

Mukozal invazyon, nadir görülen bir özelliktir ve daha çok habis GİST’lerde görülür<br />

Mukozal ülserasyon, gastrik ve barsak GİST’lerinde daha çok görülür ve tümöre<br />

bağlı <strong>gastrointestinal</strong> kanamayla beraberdir, bazı serilerde hem habis hem de iyi huylu<br />

tümörlerde gösterilmişken (22); bazı serilerde, kanama güvenilir bir parametre olmadığı<br />

halde daha çok agresif tümörler ile birlikte gösterilmiş ve ülserasyonun ise doğrudan<br />

prognozla ilişkisinin olmadığı belirtilmiştir (16, 27).<br />

Düz kas liflerinin arasına doğru olan büyüme paterni, özellikle ince barsak<br />

GİST’lerinin karakteristik bir özelliğidir. İnterstisyal Kajal hücrelerinden veya ilgili kök<br />

hücrelerden gelişmeyle ilgilidir. Bu yüzden düz kaslar arasına invazyonun prognoza bir<br />

etkisi yoktur (16, 17, 22).<br />

Yapılan araştırmalarda Ki-67, p53, bcl-2 ve cyclin D1’in prognozdaki etkileri<br />

incelenmiştir. Tamamen gastrik GİST’lerden oluşmuş bir seride, yüksek Ki-67<br />

işaretlenmesinin kötü prognozla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Fakat mitotik sayının<br />

belirttiği progonoza göre daha üstün sonuçlar elde edilememiştir (28). P53 ile yapılan<br />

çalışmalarda tutarlı sonuçlar elde edilememiştir ve p53’ün bağımsız bir prognostik faktör<br />

olarak kullanılamayacağı gösterilmiştir (28). Cyclin D1’in fazlalığı iyi prognozla ilişkili<br />

olarak gösterilmiştir. Diğer neoplazilerde (koloretal karsinom gibi) cyclin D1 fazlalığı kötü<br />

prognoz gösterirken, GİST’lerde paradoksik bir ilişki vardır. Bcl-2 ekspresyonu ise,<br />

ekstra<strong>gastrointestinal</strong> sistem yerleşimli mezenkimal tümörlerde kötü prognozla ilişkilidir.<br />

Gastrik GİST araştırmalarının sonucuna göre, p53, bcl-2 ve cyclin D1 bu <strong>tümörlerin</strong><br />

prognozlarında bağımsız olarak etkili değildir (28).<br />

GİST’lerde prolifere hücre nükleer antijeni (PCNA) boyanması, tümör boyutu ve<br />

mitotik indeksten bağımsız olarak, prognoz hakkında bilgi vermektedir.<br />

17


Amin ve ark. yaptığı araştırmada gösterilmiştir ki, patolojik olarak habis olan tümör<br />

grubunda, metastazlı tümörlerde, daha yüksek PCNA indeksi (%43.6) izlenirken, metastazı<br />

olmayanlarda bu oran daha düşüktür (%11.8) (27, 29). Yu ve ark. yaptığı çalışmada<br />

gösterilmiştir ki, %10’un üzerindeki PCNA indeksi kötü <strong>klinik</strong> gidişle ilişkilidir (27).<br />

GİST’lerde DNA analizinin prognozdaki önemi, bir çok kişi tarafından araştırılmıştır<br />

ve bu araştırmaların çoğunda aneuploid <strong>tümörlerin</strong> kötü prognozla ilişkili olduğu<br />

gösterilmiştir (27).<br />

Yapılan bir araştırmada, Takayashi ve ark. vasküler endotelyal büyüme faktörü<br />

(VEGF) ile anjiogenezi incelemişlerdir. Otörler, VEGF eksprese eden tümörlerde<br />

prognozun daha kötü olduğunu tespit etmişlerdir. VEGF anjiogenezi stimüle etmektedir ve<br />

artan vaskülarizasyon primer tümörün büyümesini hızlandırmakta ve hematojen yolla<br />

metastazı arttırmaktadır. VEGF ekspresyonu, karaciğer metastazıyla, mikro-damar<br />

dansitesiyle, tümör boyutuyla ve Ki-67 ekspresyonuyla ilişkili bulunmuştur (30).<br />

Fletcher ve ark. Nisan 2002’de, GİST risk kategorizasyonu ile ilgili bir araştırma<br />

yayınlamıştır . Yukarıda bahsi geçen tüm parametreler arasında, tümör çapı ve mitoz sayısı<br />

prognozu belirlemede kullanılan en önemli bulgulardır. Tümör çapı ve mitoz sayısı<br />

kullanılarak GİST’leri 4 gruba ayıran (çok düşük risk, düşük risk, intermedier risk, yüksek<br />

risk) bir risk kategorizasyon tablosu oluşturulmuştur (Tablo 1) (6).<br />

TABLO 1. Fletcher ve ark. (6), tümör çapı ve mitoz sayısına göre hazırladığı risk<br />

kategorizasyonu tablosu.<br />

TÜMÖR ÇAPI MİTOTİK ORAN<br />

ÇOK DÜŞÜK RİSK


İntestinal adenokarsinomun aksine GİST’ler çok nadir olarak lenf nodlarına metastaz<br />

yaptıkları için lenfadenektomiye nadiren gerek duyulur. GİST’ler çok fazla infiltratif<br />

olmadıkları için, patolojik olarak tümörle negatif cerrahi sınır elde edilmesi zor değildir. Bu<br />

yüzden midede kısmi rezeksiyon ya da barsakta segmental rezeksiyon tedavi için yeterli<br />

görülür.<br />

Rezeksiyon sırasındaki ya da öncesindeki tümör rüptürü, kötü prognoz lehine bir<br />

bulgudur (31).<br />

Ne yazık ki tümörler tamamen çıkarılmış olsa da, mikroskobik olarak cerrahi sınırlar<br />

temiz olsa da, karın içinde lokal tümör rekürens ihtimali çok yüksektir ve ortalama 19 ay<br />

içinde bu rekürens gerçekleşir. Eğer tümörler rezeke edilemiyorlarsa, ortalama sürvi çok<br />

kısadır ve 10 ile 20 ay arasında değişir (2).<br />

Komplet rezeksiyon sonrasında hastalar takibe alınırlar. Rüptüre olmuş tümörü<br />

olanlarda, multifokal peritonyal tümör pozitifliği olanlarda, yararları kesin olarak<br />

gösterilmemiş olsa da adjuvan tedavi uygulanır (31). Radyoterapi GİST’lerde nadiren<br />

kullanılır, çünkü etraf organlar radyasyona çok duyarlıdır (2), sadece büyük kitle yapmış<br />

karaciğer metastazlarındaki ve pelvise fikse tümörün sebep olduğu ağrıyı azaltmak için,<br />

radyoterapi kullanılabilir (31). GİST’lerin konvansiyonel kemoterapi ajanlarına cevabı çok<br />

düşüktür (


GİST’lerin moleküler yapısının aydınlatılması ve c-kit mutasyonunun (özellikle<br />

exon-11 ve daha az exon-9) belirlenmesiyle, STI-571 (Imatinib mesylate - Glivec) pre-<br />

<strong>klinik</strong> çalışmalarda denenmeye başlanmıştır. İlk önceleri KML tedavisinde etkili olduğu<br />

gösterilmiştir.<br />

Devam eden çalışmalarla, STI-571’in (Imatinib mesylate – Glivec) sadece bu<br />

hastalığa spesifik olmadığı anlaşılmıştır ve gösterilmiştir ki, bu madde, hücre sinyal<br />

sisteminde görevli tyrosine kinazlar üzerindeki ATP bağlanma bölgelerinin kompetatif<br />

inhibitörüdür (BCR-ABL, platelet büyüme faktör reseptörü, c-kit).<br />

KİT otofosforilasyonu azalmakta ve KİT’e bağımlı hücre proliferasyonu<br />

engellenmektedir (1, 2, 31). Japonların yaptığı ilk çalışmalar, hematolojik malignitelerde<br />

KIT varlığının gösterilmesiyle birleşince, STI-571 (Imatinib mesylate – Glivec) ile<br />

metastazlı GİST’lerde <strong>klinik</strong> çalışmaların başlatılmasına karar verildi. 2000 şubatında,<br />

Finlandiya’da ilk GİST hastasına tedavi verildi ve sonuç çok başarılı oldu. 2000 temmuz<br />

ayında Novartis sponsorluğunda faz-2 çok merkezli çalışmalar başlatıldı ve 2002 Şubat<br />

ayında, Amerika Birleşik Devletleri FDA tarafından STI-571 (Imatinib mesylate – Glivec)<br />

onaylandı ve ilaç CD117 pozitif, rezeke edilemeyen ve/veya metastatik habis GİST’lerin<br />

tedavisinde cerrahi öncesinde veya sonrasında kullanılmaya başlandı. Bu şekilde,<br />

mikroskobik metastatik hastalığın da tedavi edileceği ve şifa şansının arttırılacağı<br />

düşünülmektedir. GİST tedavisinde etkili, toksisitesi az ve kolay uygulanan bir ilaçtır. Her<br />

zaman için imatinib tedavisi sırasında dirençli klonların gelişebileceği ve buna bağlı<br />

nükslerin ortaya çıkabileceği akılda tutulmalıdır (1, 2, 31).<br />

20


GEREÇ ve YÖNTEM<br />

2000-2006 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Patoloji Bölümü’nde tanı almış 40 GİST ve <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşimli GİST<br />

vakası, retrospektif olarak incelendi. Vakaların 18’i midede , 11’i ince barsakta , 4’ü kalın<br />

barsakta ve 7’si <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşimliydi. Abdomen ve periton yerleşimli<br />

vakalar, <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşim olarak kabul edildi. Özofagusta yerleşimli vaka<br />

bulunmamaktaydı. Vakalar lokalizasyonlarına, cinsiyetlerine ve yaşlarına göre gruplandı.<br />

Vakalar parafin bloklarından 4 mikron kalınlıkta tekrar kesilerek Hematoksilen-Eosin ile<br />

boyanarak ışık mikroskobunda (Nikon Eclipse E600) değerlendirildi. Vakalar mitoz,<br />

nekroz, tümör sayısı, tümör çapı, hücre tipi, hücresellik, nükleer pleomorfizm, ülserasyon,<br />

kanama, lenfositik hücre infiltrasyonu, miksoid stroma varlığı, taşlı yüzük hücreleri<br />

içermesi, “skenoid fiber” içermesi, mukozal invazyon varlığı, beraberinde başka bir tümör<br />

içerip içermemesi yönünden incelendi. Vakalar tümörün biyolojik davranışını göstermek<br />

amacıyla, Fletcher ve ark. (6), tüm dünyada kabul görmüş, tümör çapı ve mitoz sayısına<br />

göre hazırladığı risk kategorizasyonu tablosu temel alınarak, risk kategorilerine ayrıldı.<br />

Çok düşük risk grubundakiler “A”, düşük risk grubundakiler “B”, intermedier risk<br />

grubundakiler “C” ve yüksek risk grubundakiler “D” olarak genel çalışma tablosunda<br />

tanımlandı. Vakalar, immunhistokimyasal olarak CD117, CD34, desmin, vimentin, S100,<br />

düz kas aktini (DKA), Ki-67 yönünden incelendi. İmmunhistokimyasal çalışma<br />

streptovidin – avidin – biotin yöntemiyle yapıldı. 4 mikron kalınlığında lizinli lamlara<br />

alınan kesitler bir gece 60 o C etüvde deparafinize edildi. Üç kez 5 dakika ksilen, 3 kez 5<br />

dakika %96’lık sitrat buffer (ph 6.0) içinde bekletildi .<br />

21


Mikrodalga fırında 750 watt eşdeğeri ısıda 5 dakika aralıklarla distile su eklenerek<br />

toplam 20 dakika kaynatıldı. Oda ısısında 20 dakika bekletildikten sonra PBS (phosphate<br />

buffer saline) içine alındı. PBS ile 2 kez yıkandı. Kesitler kurulanarak nemlendirilmiş 25 o C<br />

oda ısısı ortamında %3’lük hidrojen peroksit tatbik edilerek 15 dakika bekletildi. PBS ile<br />

bir kez yıkanarak protein blocking’de 10 dakika bekletildi. Yıkanmadan CD117, CD34,<br />

desmin, vimentin, S100, DKA ve Ki-67 uygulandı (Tablo 2). Konsantre antikorlar 1/200<br />

oranında dilüe edildi. Diğerleri kullanıma hazırdı. Kesitler primer antikor ile 1 saat inkübe<br />

edildi. Daha sonra iki kez 3 dakika PBS ile yıkandı. 15 dakika Biolynated Link (sekonder<br />

antikor)’den sonra PBS ile yıkanarak 10 dakika AEC kromojene alındı.<br />

Distile su ile yıkanan kesitler iki patolog tarafından ışık mikroskobunda<br />

değerlendirildi. Ki-67’de mikrodalgaya girmeden önce %0.3’lük methanollü hidrojen<br />

peroksit kullanıldı.<br />

CD117 ve CD34 boyama yaygınlığına göre %50 olarak sırasıyla<br />

(+), (++), (+++) olarak değerlendirildi. %5’in altında boyanan vakalar negatif (-) kabul<br />

edildi.<br />

Desmin, vimentin, DKA, S100 boyama yaygınlığına göre = %50) (+++) olarak değerlendirildi. Tümör,<br />

ülser, kanama, mukozal invazyon, beraberinde başka tipte bir tümör, atipik mitoz, miksoid<br />

stroma, taşlı yüzük hücresi, lenfositik hücre infiltrasyonu ve “skenoid fiber” içerip<br />

içermemesi yönünden (+) veya (-) olarak değerlendirildi. Vakalar tümör sayısına göre, bir<br />

tümör içeriyorsa “tek”, birden fazla tümör içeriyorsa “multiple” olarak değerlendirildi.<br />

22


Tümör çapları santimetre (cm) olarak belirtildi. Vakalarda mitotik aktivite araştırıldı.<br />

Bunun için 40’lık büyük büyütme alanında 50 sahada mitoz sayıldı.<br />

TABLO 2. Kullanılan immunhistokimyasal antikorların listesi.<br />

ANTİKOR KLON MARKA DİLUSYON<br />

CD117 (c-kit Tavşan polyklonal NeoMarker/UK Kullanıma hazır<br />

oncoprotein, SCF<br />

protein)<br />

antikor<br />

CD34 QBEnd/10, fare<br />

monoklonal antikor<br />

NeoMarker/UK 1/200 dilüsyon<br />

DESMİN fare monoklonal<br />

antikor<br />

NeoMarker/UK Kullanıma hazır<br />

VİMENTİN V9, fare monoklonal<br />

antikor<br />

NeoMarker/USA 1/200 dilüsyon<br />

S100 4C4,9, fare<br />

monoklonal antikor<br />

NeoMarker/USA 1/200 dilüsyon<br />

DKA (düz kas 1A4 same as asm-1, NeoMarker/USA 1/200 dilüsyon<br />

aktini)<br />

fare monoklonal<br />

antikor<br />

Ki-67 RTU-ki-67- mm1,<br />

fare monoklonal<br />

antikor<br />

NovaCastra /UK Kullanıma hazır<br />

23


BULGULAR<br />

2000-2006 yılları arasında, Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Patoloji Bölümü’nde tanı almış, 40 GİST ve <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşimli GİST<br />

vakasının 18’i midede (%45) (Resim 2, 3), 11’i ince barsakta (%27,5), 4’ü kalın barsakta<br />

(%10) ve 7’si <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşimliydi (omentum, mezenter) (%17,5).<br />

Özofagus yerleşimli tümör bulunmamaktaydı (Grafik 1).<br />

GRAFİK 1<br />

OLGU SAYISI<br />

20<br />

18<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

LOKALİZASYON-OLGU SAYISI İLİŞKİSİ<br />

Mide<br />

LOKALİZASYON<br />

24<br />

OLGU SAYISI


40 vakada erkek/kadın vaka sayısı 19/21’di (0,90). Lokalizasyonlara göre erkek/kadın<br />

vaka sayısı oranları sırasıyla, midede 9/9 (1), ince barsakta 3/8 (0,37), kalın barsakta 3/1 (3) ve<br />

<strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşimde 4/3 (1,3) olarak bulundu (Grafik 2).<br />

GRAFİK 2<br />

Olgu Sayısı<br />

10<br />

9<br />

8<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

(Grafik 3).<br />

GRAFİK 3<br />

Olgu Sayısı<br />

Lokalizasyon-Cinsiyet İlişkisi<br />

Mide İncebarsak Kalınbarsak GİK dışı<br />

yerleşim<br />

Kadın<br />

Erkek<br />

Vakalar 20-80 yaşları arasındaydı ve en çok vaka, 50-60 yaşlarında izlendi (%30)<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

Yaş-Olgu Sayısı İlişkisi<br />

21-30 31-40 41-50 51-60 61-70 71-80<br />

25<br />

yaş


En büyük yaş ortalamasına midede (58), en küçük yaş ortalamasına ince barsakta<br />

(47) rastlandı (Tablo 3).<br />

TABLO 3. Vakaların lokalizasyonlara göre, görüldüğü yaş aralığı ve yaş ortalaması.<br />

LOKALİZASYON YAŞ ARALIĞI ORTALAMASI<br />

MİDE 38-78 58<br />

İNCE BARSAK 26-68 47<br />

KALIN BARSAK 35-76 55,5<br />

GİK DIŞI YERLEŞİM 41-66 53,5<br />

Vakaların çapları 0,4 cm ile 30 cm arasında değişmekteydi. Ortalama en büyük tümör<br />

çapı GİK dışı yerleşimli tümörlerde (17,5 cm), ortalama en küçük tümör çapı ince barsakta<br />

(7,25 cm) izlendi (Grafik 4).<br />

GRAFİK 4<br />

ORTALAMA TÜMÖR ÇAPI<br />

20<br />

18<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

Ortalama Tümör Çapı-Lokalizasyon İlişkisi<br />

Mide<br />

LOKALİZASYON<br />

26<br />

Ortalama Tümör Çapı


Vakaların %12,5’unda multiple tümör görülürken, %87,5’unda tek (soliter) tümör<br />

görüldü. Multiple tümörlere her lokalizasyonda rastlandı (Grafik 5).<br />

GRAFİK 5<br />

18<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

Soliter/Multiple Tümör Sayısı-Lokalizasyon İlişkisi<br />

Mide İncebarsak Kalınbarsak GİK dışı<br />

yerleşim<br />

Soliter Tümör<br />

Multiple Tümör<br />

Vakaların %75’inde tümör iğsi hücrelerden (Resim 4), %15’inde epiteloid<br />

hücrelerden (Resim 5) ve %10’unda iğsi-epiteloid (mikst) hücrelerden oluşmaktaydı<br />

(Grafik 6).<br />

GRAFİK 6<br />

OLGU SAYISI<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

Mide<br />

Hücre Tipi-Lokalizasyon İlişkisi<br />

LOKALİZASYON<br />

27<br />

Epiteloid<br />

İğsi<br />

İğsi-Epiteloid (mikst)


Vakaların %47,5’unda tümörde (+++) hücresellik, %37,5’unda (++) hücresellik ve<br />

%15’inde (+) hücresellik izlendi. Lokalizasyonlara göre, en çok (+++) hücresellik gösteren<br />

GİK dışı yerleşimli tümörler iken (%71,4), en az mide lokalizasyonlu tümörlerde (%33,3)<br />

izlendi (Grafik 7).<br />

GRAFİK 7<br />

OLGU SAYISI<br />

9<br />

8<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Hücresellik-Lokalizasyon İlişkisi<br />

Mide İncebarsak Kalınbarsak GİK dışı<br />

yerleşim<br />

LOKALİZASYON<br />

(+++)hücresellik<br />

(++) hücresellik<br />

(+) hücresellik<br />

Vakaların %20’sinde tümörde (+++) nükleer pleomorfizm (Resim 6), %40’ında (++)<br />

nükleer pleomorfizm ve %40’ında (+) nükleer pleomorfizm izlendi. Lokalizasyonlara göre,<br />

en çok (+++) nükleer pleomorfizm gösteren, GİK dışı yerleşimli tümörler iken (%42,8), en<br />

az ince barsak lokalizasyonlu tümörlerde (%9) izlendi (Grafik 8).<br />

GRAFİK 8<br />

OLGU SAYISI<br />

9<br />

8<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Mide<br />

Nükleer Pleomorfizm-Lokalizasyon İlişkisi<br />

LOKALİZASYON<br />

28<br />

(+++) nükleer<br />

pleomorfizm<br />

(++) nükleer<br />

pleomorfizm<br />

(+) nükleer pleomorfizm


(+) hücresellik gösteren 6/40 vakada (%15) (+++) nükleer pleomorfizm hiç<br />

görülmezken 0/6 (%0), (+) nükleer pleomorfizm 5/6 (%83,3) olarak, (++) nükleer<br />

pleomorfizm 1/6 (%16,6) olarak görülmüştür. (+++) hücresellik gösteren 19/40 (%47,5)<br />

vakada ise (+++) nükleer pleomorfizm 5/19 (%26,3), (++) nükleer pleomorfizm 9/19<br />

(%47,3) ve (+) nükleer pleomorfizm 5/19 (%26,3) olarak gösterilmiştir (Grafik 9).<br />

GRAFİK 9<br />

OLGU SAYISI<br />

10<br />

9<br />

8<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Hücresellik-Nükleer Pleomorfizm İlişkisi<br />

(+++) hücresellik (++) hücresellik (+) hücresellik<br />

HÜCRESELLİK<br />

(+++) NP<br />

(++) NP<br />

(+) NP<br />

Vakaların %52,5’unda nekroz, %27,5’unda ülserasyon ve %42,5’unda kanama<br />

mevcuttur (Grafik 10).<br />

GRAFİK 10<br />

Olgu Sayısı<br />

25<br />

20<br />

15<br />

10<br />

5<br />

0<br />

Nekroz, Ülserasyon, Kanama-Olgu Sayısı<br />

Nekroz Ülserasyon Kanama<br />

29<br />

Pozitif<br />

Negatif


Vakaların 2/40’ında (%5) ve sadece ince barsak yerleşimlilerde “skenoid fiber” izlenmiştir.<br />

Vakaların 3/40’ında (%7,5) ve sadece mide yerleşimlilerde miksoid stroma izlenmiştir. Taşlı<br />

yüzük hücreleri vakaların 3/40’ında (%7,5), mide ve GİK dışı yerleşimli tümörlerde görülmüştür.<br />

Lenfositik hücre infiltrasyonu 11/40 (%27,5) vakada görülmüştür, sadece kalın barsak yerleşimli<br />

tümörlerde izlenmemiştir. Vakaların 5/40’ında (%12,5), sadece mide ve ince barsak yerleşimli<br />

tümörlerde mukozal invazyon görülmüştür (Resim 7). Adenokarsinom amacıyla operasyona<br />

alınan 3 mide ve 1 kalın barsak vakasında, insidental olarak GİST de bulunmuş ve rezeke<br />

edilmiştir. Kollüzyon tümörü olarak adlandırılan bu vakalar, tüm vakaların 4/40’ını (%10)<br />

oluşturmuştur (Grafik 11) .<br />

GRAFİK 11<br />

Olgu Sayısı<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

skenoid fiber<br />

Skenoid Fiber, Miksoid Stroma, Taşlı Yüzük<br />

Hücresi, Lenfositik İnfiltrasyon, Mukozal<br />

İnvazyon, Adenokarsinom Birlikteliği-<br />

Lokalizasyon İlişkisi<br />

miksoid<br />

stroma<br />

taşlı yüzük<br />

hücresi<br />

lenfositik<br />

infiltrasyon<br />

Mukozal<br />

İnvazyon<br />

30<br />

Adenokarsino<br />

m Birlikteliği<br />

mide<br />

ince barsak<br />

kalın barsak<br />

GİK dışı yerleşim


CD117 tüm vakalarda 40/40 (%100) pozitif bulundu (Resim 8). CD34 36/40 (%90)<br />

vakada (Resim 9), vimentin 40/40 (%100) vakada (Resim 10), DKA 20/40 (%50) vakada<br />

(Resim 11), S100 8/40 (%20) vakada (Resim 12) ve desmin 3/40 (%7,5) vakada (Resim<br />

13) pozitif bulundu (Grafik 12).<br />

GRAFİK 12<br />

Olgu Sayısı<br />

20<br />

18<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

CD117<br />

İmmunhistokimyasal Boyama Pozitifliği-<br />

Lokalizasyon İlişkisi<br />

CD34<br />

S100<br />

DKA<br />

Mide<br />

İncebarsak<br />

Kalınbarsak<br />

GİK dışı yerleşim<br />

Ki-67 nükleer boyanma oranı, tüm vakaların %45’inde %10 (++) şeklindedir (Resim 14). İnce barsak yerleşimli tümörlerde<br />

>%10 ki-67 nükleer boyanması hiç gözükmezken (%0), bu oran en yüksek kalın barsak<br />

yerleşimli tümörlerde izlendi (%50) (Grafik 13)<br />

GRAFİK 13<br />

OLGU SAYISI<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

Ki-67 Nükleer Boyanma Oranı-Lokalizasyon<br />

İlişkisi<br />

Mide<br />

LOKALİZASYON<br />

31<br />

%10 Ki-67 boyanması


Fletcher ve ark. (6) Nisan 2002’de hazırladığı GİST risk kategorizasyonu tablosuna<br />

göre, tüm vakaların %7,5’u çok düşük risk grubunda, %17,5’u düşük risk grubunda, %25’i<br />

intermedier risk grubunda ve %50’si yüksek risk grubunda yer almaktadır. Yüksek risk<br />

grubunda bulunan vakaları incelediğimizde, bu gruba giren vakaların, midede 5/18<br />

(%27,7), ince barsakta 6/11 (%54), kalın barsakta 3/4 (%75) ve GİK dışı yerleşimde 6/7<br />

(%85) oranında oldukları görülmüştür (Grafik 14).<br />

GRAFİK 14<br />

OLGU SAYISI<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Mide<br />

Fletcher ve Ark. (6) GİST Kategorizasyonu-<br />

Lokalizasyon İlişkisi<br />

İncebarsak<br />

Kalınbarsak<br />

LOKALİZASYON<br />

GİK dışı<br />

yerleşim<br />

Çok Düşük Risk<br />

Düşük Risk<br />

İntermedier Risk<br />

Yüksek Risk<br />

>%10 Ki-67 nükleer boyanması, Fletcher ve ark. (6) GİST risk kategorizasyon tablosuna<br />

göre, sadece “yüksek risk grubuna” girenlerde görüldü (%12,5) ve diğer risk gruplarında (çok<br />

düşük risk, düşük risk ve intermedier risk ) hiç izlenmedi (%0) (Grafik 15).<br />

GRAFİK 15<br />

OLGU SAYISI<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

FLETCHER VE ARK. (6) GİST RİSK<br />

KATEGORİZASYONU-Ki-67 NÜKLEER BOYANMA<br />

ORANI<br />

çok düşük<br />

risk<br />

düşük risk<br />

intermedie<br />

r risk<br />

GİST RİSK<br />

KATEGORİZASYONU<br />

yüksek risk<br />

32<br />

%10 ki-67<br />

boyanması


BİYOPSİ CD117 CD34 DESMİN VİMENTİN S100 DKA Ki-67<br />

8098-03 (+++) (+++) (+) (+) (-) (-) (+)<br />

11691-02 (+++) (+++) (-) (+) (-) (-) (+)<br />

11134-02 (++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

14-001 (++) (-) (-) (+) (+) (+) (-)<br />

1147-02 (++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

2053-04 (+++) (+++) (-) (+) (+) (+) (+)<br />

6642-00 (+++) (+++) (+) (+) (+) (+) (-)<br />

9092-04 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (++)<br />

8775-04 (+++) (+++) (-) (+) (-) (-) (+)<br />

9664-04 (+++) (+++) (-) (+) (+) (+) (-)<br />

9799-02 (+++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

9807-02 (+++) (++) (-) (+) (-) (-) (+)<br />

1682-05 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (-)<br />

10853-05 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (+)<br />

126-05 (+++) (+++) (-) (+) (-) (-) (++)<br />

418-05 (++) (+++) (-) (+) (+) (+) (+)<br />

14421-05 (++) (++) (-) (+) (-) (+) (+)<br />

1282-06 (++) (++) (-) (+) (-) (-) (+)<br />

5221-04 (+++) (-) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

4686-04 (+++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

2527-04 (+++) (+) (-) (+) (-) (+) (-)<br />

792-03 (+++) (++) (-) (+) (-) (+) (+)<br />

9460-04 (+++) (++) (+) (+) (-) (+) (+)<br />

9557-02 (++) (-) (-) (+) (+) (+) (-)<br />

3220-00 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (+)<br />

12493-00 (+++) (++) (-) (+) (-) (-) (+)<br />

14869-05 (++) (-) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

17362--05 (++) (+++) (-) (+) (-) (+) (+)<br />

472-02 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (-)<br />

10403-03 (+++) (+++) (-) (+) (+) (-) (++)<br />

6794-00 (++) (+++) (-) (+) (-) (+) (++)<br />

6544-04 (+++) (+++) (-) (+) (-) (-) (+)<br />

12739-04 (+++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

520-03 (++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

10317-04 (+++) (++) (-) (+) (-) (+) (-)<br />

9136-03 (++) (+) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

8342-02 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (+)<br />

8351-05 (+++) (+++) (-) (+) (+) (-) (+)<br />

3274-01 (+++) (+++) (-) (+) (-) (+) (++)<br />

4809-03 (++) (++) (-) (+) (-) (-) (-)<br />

TABLO 4. Vakaların immunhistokimyasal boyanma sonuçları<br />

33


BİYOPSİ YAŞ CİNSİYET LOKALİZASYON ÇAP<br />

TM.<br />

SAYISI<br />

HÜCRE<br />

TİPİ HÜCRESELLİK<br />

8098-03 73 erkek mide 4,5cm tek iğsi (+++)<br />

11691-02 58 kadın mide 3cm tek iğsi (++)<br />

11134-02 78 kadın mide 3cm tek iğsi (+)<br />

14-001 58 erkek mide 5cm tek iğsi (+)<br />

1147-02 57 erkek mide 4cm tek epiteloid (+++)<br />

2053-04 56 kadın mide 3,5cm tek iğsi (++)<br />

6642-00 60 erkek mide 8cm tek iğsi (+++)<br />

9092-04 78 kadın mide 21cm tek iğsi (++)<br />

8775-04 57 erkek mide 0,4cm tek iğsi (+)<br />

9664-04 64 kadın mide 2,3cm tek iğsi (+)<br />

9799-02 76 kadın mide 12cm tek iğsi (++)<br />

9807-02 44 erkek mide 3,5cm tek mikst (++)<br />

1682-05 38 erkek mide 4cm tek epiteloid (++)<br />

10853-05 76 kadın mide 4,5cm tek iğsi (+++)<br />

126-05 40 erkek mide 3cm tek iğsi (++)<br />

418-05 56 kadın mide 5 ve 5cm multiple iğsi (+++)<br />

14421-05 66 kadın mide 6,5cm tek mikst (+++)<br />

1282-06 38 erkek mide 1,8cm tek iğsi (++)<br />

5221-04 26 kadın incebarsak 4cm tek iğsi (+++)<br />

4686-04 38 kadın incebarsak 6cm tek epiteloid (+)<br />

2527-04 48 kadın incebarsak 7cm tek mikst (++)<br />

792-03 49 kadın incebarsak 9cm tek iğsi (+)<br />

9460-04 54 kadın incebarsak 13cm tek iğsi (+++)<br />

9557-02 30 erkek incebarsak 9 ve 1,5cm multiple iğsi (+++)<br />

3220-00 56 kadın incebarsak 16cm tek iğsi (++)<br />

12493-00 68 erkek incebarsak 8,5cm tek iğsi (+++)<br />

14869-05 50 kadın incebarsak 7 ve 15cm multiple iğsi (+++)<br />

17362--05 64 erkek incebarsak 1,4cm tek iğsi (+++)<br />

472-02 28 kadın incebarsak 6cm tek epiteloid (++)<br />

10403-03 35 erkek kalınbarsak 8cm tek iğsi (++)<br />

6794-00 76 erkek kalınbarsak 15 ve 2cm multiple iğsi (++)<br />

6544-04 54 kadın kalınbarsak 7cm tek iğsi (+++)<br />

12739-04 50 erkek kalınbarsak 2,9cm tek iğsi (+++)<br />

520-03 52 erkek mezenter 15cm tek iğsi (+++)<br />

10317-04 44 erkek abdomen 30cm tek iğsi (+++)<br />

9136-03 57 kadın pelvis 12cm tek epiteloid (+++)<br />

8342-02 66 kadın abdomen 10cm tek epiteloid (+++)<br />

8351-05 47 kadın abdomen 7cm tek iğsi (++)<br />

3274-01 41 erkek abdomen 14,10,15,5cm multiple iğsi (++)<br />

4809-03 47 erkek abdomen 17cm tek mikst (+++)<br />

TABLO 5. Vakaların <strong>klinik</strong> ve histopatolojik özellikleri.<br />

34


BİYOPSİ<br />

NÜK.<br />

PLEO MİTOZ<br />

ATİPİK<br />

MİTOZ<br />

MİKSOİD<br />

STR. TAŞLIYÜZÜK<br />

8098-03 (++) 7/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

11691-02 (+) 2-4/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

11134-02 (+) 0/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

14-001 (+) 2/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

1147-02 (++) 6/50BBA (+) (-) (-) (-)<br />

2053-04 (+) 10-15/50 (-) (+) (+) (-)<br />

6642-00 (++) 2-3/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

9092-04 (+++) 20-26/50 (+) (+) (+) (-)<br />

8775-04 (+) 0/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

9664-04 (++) 0/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

9799-02 (+++) 1/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

9807-02 (++) 1-3/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

1682-05 (++) 7/50BBA (+) (-) (-) (-)<br />

10853-05 (+) 0/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

126-05 (+++) 12-16/50B (-) (-) (-) (-)<br />

418-05 (+) 2-4/50BBA (-) (+) (-) (-)<br />

14421-05 (++) 2-3/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

1282-06 (+) 0-1/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

5221-04 (+) 40/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

4686-04 (+) 1/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

2527-04 (++) 2-5/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

792-03 (+) 1750BBA (-) (-) (-) (-)<br />

9460-04 (+++) 15-200/50 (-) (-) (-) (-)<br />

9557-02 (++) 5/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

3220-00 (+) 2-5/50BBA (-) (-) (-) (+)<br />

12493-00 (++) 2/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

14869-05 (++) 30-58/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

17362--05 (+) 0-1/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

472-02 (++) 2-4/50BBA (-) (-) (-) (+)<br />

10403-03 (++) 14/50BBA (+) (-) (-) (-)<br />

6794-00 (+) 40/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

6544-04 (+) 20/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

12739-04 (+++) 1/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

520-03 (+++) 1-2/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

10317-04 (+++) 50-70/50B (-) (-) (-) (-)<br />

9136-03 (+++) 2-7/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

8342-02 (++) 30/50BBA (-) (-) (+) (-)<br />

8351-05 (++) 1/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

3274-01 (+) 40-50/50B (-) (-) (-) (-)<br />

4809-03 (++) 5-10/50BBA (-) (-) (-) (-)<br />

TABLO 5. Vakaların <strong>klinik</strong> ve histopatolojik özellikleri.<br />

35<br />

SKENOİD<br />

FİBER


BİYOPSİ NEKROZ ÜLSER KANAMA<br />

MUKOZAL<br />

İNV. ADENOCA. GRADE LENFOSİT<br />

8098-03 (+++) (-) (-) (-) (-) C (-)<br />

11691-02 (-) (-) (-) (-) (-) B (-)<br />

11134-02 (-) (-) (-) (-) (-) B (-)<br />

14-001 (-) (-) (-) (-) (-) B (-)<br />

1147-02 (++) (+) (-) (+) (-) C (-)<br />

2053-04 (+) (+) (-) (-) (-) D (-)<br />

6642-00 (-) (-) (-) (-) (-) C (-)<br />

9092-04 (+) (+) (+) (+) (-) D (-)<br />

8775-04 (-) (-) (-) (-) (+) A (-)<br />

9664-04 (-) (-) (-) (-) (+) B (-)<br />

9799-02 (-) (-) (+) (-) (-) D (+)<br />

9807-02 (-) (-) (+) (-) (-) B (+)<br />

1682-05 (+) (+) (+) (+) (-) C (-)<br />

10853-05 (-) (-) (+) (-) (-) B (-)<br />

126-05 (+) (+) (+) (-) (-) D (-)<br />

418-05 (+) (-) (+) (-) (-) D (-)<br />

14421-05 (-) (-) (+) (-) (-) C (+)<br />

1282-06 (-) (-) (-) (-) (+) A (-)<br />

5221-04 (+) (-) (-) (-) (-) D (+)<br />

4686-04 (-) (-) (-) (+) (-) C (+)<br />

2527-04 (+) (-) (-) (-) (-) C (+)<br />

792-03 (+) (-) (+) (-) (-) D (-)<br />

9460-04 (+) (+) (-) (-) (-) D (+)<br />

9557-02 (+++) (+) (-) (-) (-) D (-)<br />

3220-00 (++) (-) (+) (-) (-) D (-)<br />

12493-00 (-) (+) (+) (-) (-) C (-)<br />

14869-05 (+) (+) (+) (+) (-) D (+)<br />

17362--05 (-) (-) (-) (-) (-) A (-)<br />

472-02 (-) (-) (+) (-) (-) C (+)<br />

10403-03 (+) (+) (-) (-) (-) D (-)<br />

6794-00 (+) (+) (-) (-) (-) D (-)<br />

6544-04 (-) (-) (-) (-) (-) D (-)<br />

12739-04 (-) (-) (-) (-) (+) B (-)<br />

520-03 (+) (-) (+) (-) (-) D (+)<br />

10317-04 (++) (-) (-) (-) (-) D (-)<br />

9136-03 (++) (-) (-) (-) (-) D (-)<br />

8342-02 (-) (-) (+) (-) (-) D (+)<br />

8351-05 (-) (-) (-) (-) (-) C (-)<br />

3274-01 (++) (-) (+) (-) (-) D (-)<br />

4809-03 (++) (-) (+) (-) (-) D (-)<br />

TABLO 5. Vakaların <strong>klinik</strong> ve histopatolojik<br />

özellikleri.<br />

A:Çok düşük riskli GİST, B: Düşük riskli GİST, C:İntermedier riskli GİST, D:Yüksek riskli GİST<br />

36


TARTIŞMA<br />

Gastrointestinal Stromal Tümörler (GİST), özofagustan anüse tüm <strong>gastrointestinal</strong><br />

kanal (GİK) boyunca ve omentum, mezenter, retroperitonyumdan (GİK dışı alanlar)<br />

gelişebilen, interstisyal Kajal hücrelerinden kaynaklanan mezenkimal tümörlerdir (2).<br />

GİST’ler 8-93 yaşları arasında, genellikle 4. dekad sonrasında ortalama olarak 60’lı<br />

yaşlarda görülür (1, 4, 17). Miettinen ve ark. (2) yaptığı çalışmaya göre, bazı vaka<br />

serilerinde erkek hasta hakimiyeti izlenirken, diğer serilerde cinsler arasında eşit yayılım<br />

gösterilmiştir (1, 4). Bu çalışmada incelenen 40 vakanın 23’ü (%57,5) 50 yaş üstünde olup,<br />

görülme yaşı ve erkek/kadın vaka sayısı oranı 19/21 (0,90) olup, literatürle uyumludur.<br />

Geniş seriye sahip değişik çalışmalarda, GİST’lerin GİK ve GİK dışı alanlarda<br />

görülme sıklıkları araştırılmıştır (3, 4, 45, 46, 47, 48). Fletcher ve ark. (6) yaptığı çalışmada<br />

bu oran, midede %50-60, ince barsakta %20-30, kalın barsakta %10, özofagusta %5, GİK<br />

dışı alanlarda %5 olarak verilmiştir. Bu çalışmada mide yerleşimli vaka sayısı literatürden<br />

daha az (%45), GİK dışı alanlarda yerleşmiş vaka sayısı literatürden daha fazla (%17,5)<br />

bulunmuştur. Bu farkın, GİK dışındaki <strong>tümörlerin</strong> bir kısmının primer olmamasına bağlı<br />

olabileceği düşünülmektedir. Yeterli <strong>klinik</strong> araştırma ve tam rezeksiyon yapılmadığından<br />

duvar dışına büyüyen bazı mide GİST’lerinin omentum yerleşimli olarak değerlendirilmiş<br />

olabileceği akla gelmektedir. Literatürde de az bir oranda görülen özofagus yerleşimli<br />

vakalar, serimizde bulunmamaktadır.<br />

GİST’lerde tanıda, sınıflandırmada ve prognoz belirlemede immunhistokimyasal ve<br />

morfolojik özellikler kullanılır. İmmunhistokimyasal olarak CD117, CD34, vimentin, düz<br />

37


kas aktini (DKA), S100, desmin ve Ki-67 değerlendirilir (7, 16, 17, 22, 23, 25, 26, 27, 28,<br />

29, 49).<br />

Miettinen ve ark. (7) yaptığı araştırmaya göre CD117 neredeyse tüm GİST<br />

vakalarında pozitif olarak bulunmaktadır, CD34 %70-80, vimentin %15-40, düz kas aktini<br />

(DKA) %20-40, desmin %1-2, S100 %5 pozitif olarak izlenir. İmmun panele eklenen Ki-<br />

67 bir tür proliferasyon belirleyicisidir ve prognozu belirlemede kullanılmaktadır (25, 28).<br />

Carilla ve ark. (25) yaptığı çalışma ile Wong ve ark. (28) yaptığı çalışmalarda, Ki-67’nin<br />

bağımsız bir prognostik faktör olduğu gösterilmiştir, fakat çap ve mitoz sayısının verdiği<br />

prognoz bilgisinden daha iyi sonuç vermediği gösterilmiştir.<br />

Bu çalışmada, CD117 tüm vakalarda 40/40 (%100) literatürle uyumlu bir şekilde<br />

pozitif bulundu. CD34 36/40 (%90) vakada, vimentin 40/40 (%100) vakada, DKA 20/40<br />

(%50) vakada, S100 8/40 (%20) vakada ve desmin 3/40 (%7,5) vakada pozitif bulundu.<br />

Çalışmadaki immunhistokimyasal pozitiflikler CD117 dışında literatürde belirtilen<br />

oranların üstündeydi. Ki-67 oranlarına bakıldığında ise >%10 ki-67 boyanmasının sadece<br />

“yüksek risk grubundaki” olgularda görülmesi ve diğer risk gruplarında (çok düşük risk,<br />

düşük risk ve intermedier risk ) hiç görülmemiş olması Ki-67’nin prognoz belirlemede<br />

yardımcı bir faktör olabileceğini göstermektedir.<br />

GİST’ler morfolojik olarak lokalizasyon, çap, hücre tipi, hücresellik, nekroz, ülser,<br />

kanama varlığı, nükleer pleomorfizm, mitoz ve mukozal invazyon yönünden değerlendirilir<br />

(7, 16, 17, 22, 23, 25, 26, 27, 28, 29, 49).<br />

Literatürde, hafif derecede hücresellik göstermenin iyi prognozu gösterdiği, şiddetli<br />

nükleer plomorfizmin ise daha çok agresif tümörlerde görüldüğü, fakat standardize<br />

edilmesi zor olan parametreler oldukları bildirilmiştir (22, 27, 50, 51, 52). Bu çalışmada<br />

hücresellik ve nükleer pleomorfizmi karşılaştırdığımızda (+) hücresellik gösteren 6/40<br />

vakada (%15) (+++) nükleer pleomorfizm hiç görülmezken 0/6 (%0), (+) nükleer<br />

pleomorfizm 5/6 (%83,3) olarak, (++) nükleer pleomorfizm 1/6 (%16,6) olarak<br />

görülmüştür. (+++) hücresellik gösteren 19/40 (%47,5) vakada ise (+++) nükleer<br />

pleomorfizm 5/19 (%26,3), (++) nükleer pleomorfizm 9/19 (%47,3) ve (+) nükleer<br />

pleomorfizm 5/19 (%26,3) olarak gösterilmiştir. (+++) nükleer pleomorfizm gösteren 8/40<br />

(%20) vakanın 1/8’i (%12,5), Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre, düşük riskli<br />

GİST ve 7/8’i (%87,5) yüksek riskli GİST grubundaydı. (+++) hücresellik gösteren 17/40<br />

(%42,5) vakanın 1/17’si (%5,8) çok düşük riskli GİST, 2/17’si (%11,7) düşük riskli GİST,<br />

4/17’si (%23,5) intermedier riskli GİST ve 10/17’si (%58,8) yüksek riskli GİST grubunda<br />

yer almaktaydı. Literatürde standardize edilmesi zor parametreler olarak bildirilen<br />

38


hücresellik ve nükleer pleomorfizm, vakalarımızdaki risk gruplarında belirgin farklılıklar<br />

göstermemiştir.<br />

Lokalizasyonlara göre değerlendirdiğimizde ise (+++) hücresellik ve (+++) nükleer<br />

pleomorfizm en çok GİK dışı yerleşimli GİST’lerde görülmüştür (sırasıyla %71,4 ve<br />

%42,8). Bu yüzden, GİK dışı yerleşimli GİST’lerin ayırıcı tanısında, yardımcı bir<br />

parametre olarak kullanılabilirler.<br />

Yine aynı çalışmalarda, mukozal invazyonun sadece malign GİST’lerde görüldüğü<br />

bildirilmiştir (22, 27) ve literatürle uyumlu olarak, mukozal invazyon görülen 5 GİST<br />

vakamızın Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre 3/5’i (%60) intermedier risk ve<br />

2/5’i (%40) yüksek risk grubuna girmektedir. Yüksek riskli GİST’lerde daha çok görülüyor<br />

olması sebebiyle, mukozal invazyon raporda belirtilmesi gereken bir kriterdir.<br />

Literatürde tümör nekrozunun daha çok agresif tümörlerde görüldüğü bildirilmektedir<br />

(10, 16, 27, 28, 29). Çalışmamızda 21/40 (%52,5) vakada tümör nekrozu görüldü. Fletcher<br />

ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre, ‘+++’ nekroz görülen 2 vakanın biri intermedier<br />

risk, diğeri yüsek riskli GİST olarak bulundu. ‘++’ nekroz görülen 6 vakanın 1 tanesi<br />

intermedier risk, 5 tanesi yüksek riskli GİST olarak bulundu. ‘+’ nekroz görülen 11 vakanın<br />

2 tanesi intermedier risk, 11 tanesi yüksek riskli GİST grubunda bulundu. Literatür ile<br />

uyumlu bir şekilde, nekroz görülen 17/21 vaka (%80,9) yüksek riskli GİST grubundaydı.<br />

Çalışmamızda 17/40 vakada (%42,5) kanama görüldü. Fletcher ve ark. (6) risk<br />

kategorizasyonuna göre, vakaların 2 tanesi düşük riskli GİST, 4 tanesi intermedier riskli<br />

GİST ve 11 tanesi yüksek riskli GİST grubunda yer almaktaydı. Kanama vakalarının<br />

11/17’si (%64,7) yüksek riskli GİST grubundaydı. Tümörde kanama bulgusu, literatürde<br />

daha çok agresif tümörlere eşlik etmesine rağmen, güvenilir bir prognoz paramatresi olarak<br />

bildirilmemaktedir (16). Bizim çalışmamızda da kanama, literatür ile uyumlu şekilde daha<br />

çok yüksek riskli GİST grubunda görülmüştür.<br />

Tümörde lenfositik hücre infiltrasyonu bulunmaması, çok güvenilir bir parametre<br />

olmasa da kötü prognoz ile ilişkilendirilmiştir (28, 57). Çalışmamızda 29/40 vakada<br />

(%72,5) tümörde lenfositik hücre infiltrasyonu görülmedi ve Fletcher ve ark. (6) risk<br />

kategorizasyonuna göre, bu vakaların 14/29’u (%48,2) yüksek riskli GİST grubunda yer<br />

almaktaydı , bu yüzden literatürde de belirtildiği gibi, lenfositik hücre infiltrasyonu çok<br />

güvenilir bir parametre olarak değerlendirilmedi.<br />

Literatürde taşlı yüzük hücresi ve miksoid stroma varlığı, GİST’lerde tarif edilmiş,<br />

fakat prognozla ilişkileri belirtilmemiştir (16). Çalışmamızda 3/40 vakada (%7,5) taşlı<br />

39


yüzük hücresi bulundu ve Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre, bu vakaların<br />

tümü yüksek riskli GİST grubundaydı.<br />

3/40 vakada ise (%7,5), miksoid stroma görüldü ve Fletcher ve ark. (6) risk<br />

kategorizasyonuna göre, bu vakaların tümü yüksek riskli GİST grubundaydı. Çalışmamızda<br />

bulunan taşlı tüzük hücresi ve miksoid stroma içeren vakaların tümünün, Fletcher ve ark.<br />

(6) risk kategorizasyonuna göre, yüksek riskli GİST grubunda yer alması yüzünden, bu iki<br />

parametre üzerine daha çok araştırma yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.<br />

Literatürde ülserasyonun, GİST vakalarının %50’sine eşlik ettiği, fakat prognoz ile<br />

doğrudan ilişkisinin olmadığı bildirilmiştir (2, 3, 4, 16). Çalışmamızda 11/40 vakada<br />

(%27,5) ülserasyon görülmüştür.<br />

Bu vakaların 3 tanesi Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre intermedier<br />

riskli GİST ve 8 tanesi yüksek riskli GİST grubundaydı. Literatürde prognozla doğrudan<br />

ilişkisi olmadığı belirtilmiş olsa da, ülserasyonlu vakalarımızın 8/11’i (%72,7) yüksek riskli<br />

GİST grubunda yer aldığından, bu parametre üzerine daha çok araştırma yapılması<br />

gerektiğini düşünmekteyiz.<br />

Yu ve ark. (35) yaptığı çalışmada belirtmişlerdir ki, tümörde uygulanan prognoz<br />

kriterleri, hücre tipine göre değiştirilebilir (iğsi hücreli tümörlerde >3 mitoz / 30 BBA<br />

malign kabul edilirken, epiteloid hücrelerde >2 mitoz / 30 BBA malign kabul<br />

edilmektedir).<br />

Çoğu seride ise, prognoz kriterlerinin, tümör hücre tipine göre değiştirilmemesi<br />

gerektiği belirtilmiştir (6, 27). Çalışmamızda hem iğsi, hem epiteloid, hem de iki hücrenin<br />

karışık olarak görüldüğü iğsi-epiteloid hücreli tümörlerde aynı prognostik kriterler<br />

(Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonu) uygulanmıştır.<br />

Klinik takibi bulunabilen hasta sayımız az olduğundan sağ kalımlar ile ilgili yeterli<br />

araştırma yapılamamıştır; morfolojik ve immunhistokimyasal bulguların prognostik değeri<br />

tam olarak belirlenememiştir.<br />

Fletcher ve ark. Nisan 2002’de GİST risk kategorizasyonu ile ilgili bir araştırma<br />

yayınlamıştır (6).Tümör çapı ve mitoz sayısı kullanılarak GİST’leri 4 gruba ayıran (çok<br />

düşük risk, düşük risk, intermedier risk, yüksek risk) bir risk kategorizasyon tablosu<br />

oluşturulmuştur (6). Miettinen ve ark. (22) ve Douglas ve ark. (27) yaptığı araştırmalara<br />

göre ise, çoğu özofagus yerleşimli GİST malign davranışlıdır, ileri evrede yakalanırlar ve<br />

kötü prognoz gösterirler. Gastrik GİST’ler ise en büyük grubu oluşturmaktadırlar ve benzer<br />

özellikteki ince barsak GİST’lerine göre daha iyi sürvi göstermektedirler. Malign ince<br />

barsak GİST oranı %50-60 oranındadır. Kolonik GİST’lere çok sık rastlanmaz ve<br />

40


enign/malign oranı 1/2 olarak verilmektedir. Gastrointestinal kanal dışı yerleşimli<br />

GİST’lerin malignite oranı %39’dur. Çalışmamızdaki 40 GİST vakası, bu tabloya göre<br />

sınıflandırılarak, risk dereceleri ile birlikte tanıları verilmiştir.<br />

Çok düşük risk grubunda 3/40 vaka (%7,5), düşük risk grubunda 7/40 vaka (%17,5),<br />

intermedier risk grubunda 10/40 vaka (%25) ve yüksek risk grubunda 20/40 (%50) vaka<br />

bulunmaktadır. Çalışmamızda, Fletcher ve ark. (6) oluşturduğu risk kategorizasyonuna<br />

göre yüksek risk grubunda bulunan vakaları incelediğimizde, literatürle uyumlu bir şekilde,<br />

bu gruba giren vakaların, midede 5/18 (%27,7), ince barsakta 6/11 (%54), kalın barsakta<br />

3/4 (%75) ve <strong>gastrointestinal</strong> kanal dışı yerleşimde 6/7 (%85) oranında oldukları<br />

görülmüştür. Özofagus yerleşimli vakamız bulunmadığından bu lokalizasyona ait oran<br />

verilememiştir.<br />

GİST’lerde, interstisyal Kajal hücrelerinin özelliği olarak, CD117 ekspresyonu<br />

sürekli pozitif görülür. Bazı nadir vakalarda CD117 negatif olarak izlenir. Bunun sebebi ‘1-<br />

bir tür fiksasyon artefaktı, kesitlerin kurutulması sırasında aşırı sıcağa maruz kalma veya<br />

boyanmamış kesitlerin uzun süre saklanılması, 2- yanlış örnekleme (CD117 boyanmasının<br />

fokal olarak izlendiği tümörlerden çok az sayıda iğne biyopsisi yapılması sonucu, sadece<br />

normal alanların örneklenmiş olması gibi), 3- STI-571 tedavisi sonucunda olabileceği gibi<br />

klonal değişim gösterip, KİT ekprese etmeyi bırakması, 4- çok az bir oranda (


Vakaların %10-20’sinde ve sıklıkla da ince barsakta “skenoid fiber” olarak<br />

adlandırılan kollajen liflerin nodül benzeri yapılar oluşturmasıyla meydana gelen, hiyalen<br />

veya fibriller yapıda parlak eozinofilik yapılar görülür (3, 5, 6, 7, 18). Bu çalışmada<br />

literatürle uyumlu bir şekilde “skenoid fiber” 2/40 (%5) vakada sadece ince barsakta<br />

görülmüştür.<br />

Epitelyal bir tümör ile GİST birlikteliği nadir görülür. Genellikle bu tür kollüzyon<br />

vakaları, operasyon sırasında veya başka nedenlerle yapılan gastroskopi veya kolonoskopi<br />

sırasında, insidental olarak keşfedilmektedir. Bu iki tümörün simultane oluşumu hakkında,<br />

birçok farklı hipotez olmasına rağmen, bu birlikteliğin basit bir tesadüf mü yoksa<br />

birbirlerine sebep-sonuç ilişkisiyle mi bağlı oldukları kesin bilinmemektedir.<br />

En çok kabul edilen hipotez ise, tek bir karsinojen ajanın olduğu ve birbirine komşu<br />

farklı dokuları etkileyip farklı <strong>histolojik</strong> tipte karsinomlar oluşturmasıdır (36-44, 56, 58).<br />

Çalışmaya aldığımız 40 GİST vakasının 4’ünde (%10) kollüzyon tümörü olarak<br />

adenokarsinom mevcutu. 3/4 vaka (%75) midede, 1/4 vaka (%25) kalın barsakta yer<br />

almaktaydı. Bu vakalardaki GİST’lerin 2/4’ü (%50) çok düşük risk grubunda yer alırken,<br />

2/4’ü (%50) düşük risk grubunda yer almaktaydı. Vakalarda operasyon öncesinde sadece<br />

adenokarsinom olduğu bilinmekteydi ve GİST’ler operasyon sırasında insidental olarak<br />

keşfedilmiştir.<br />

42


SONUÇLAR<br />

GİST’ler GİK’ın en sık görülen mezenkimal tümörleridir. Bu çalışmada daha önce<br />

GİST tanısı almış 40 olgu değerlendirilmiştir. Arşivdeki patoloji raporlarından, olgulara ait,<br />

yaş, cinsiyet, lokalizasyon ve çap bilgileri alınmış; lamlar ışık mikroskobunda incelenerek<br />

tüm morfolojik bulgular tekrar değerlendirilmiştir.<br />

Olgulara ait parafin bloklardan hazırlanan kesitlere immunhistokimya yöntemiyle<br />

CD117, CD34, vimentin, desmin, S100, DKA, Ki-67 paneli uygulanmış; boyanma<br />

sonuçları ışık mikroskobunda incelenmiştir.<br />

Sonuç olarak ;<br />

GİST’ler her iki cinsiyette aynı oranda (kadın/erkek : 21/19) görülmüştür.<br />

GİST’ler daha çok 5.-6. dekadlarda görülmüştür.<br />

GİST’ler en sık midede (%45) ve ikinci sırada da ince barsakta (%27,5) lokalize<br />

olmuştur. GİK dışında GİST görülme oranı %17,5’tur. Kalın barsak (%10) yerleşimli vaka<br />

sayısı azdır ve özofagus yerleşimli vaka bulunmamaktadır. GİK dışı yerleşimli GİST’lerin<br />

oranının literatürden daha yüksek bulunması, bu <strong>tümörlerin</strong> bir kısmının primer<br />

olmayabileceğini, yeterli araştırma ve rezeksiyon yapılmadığından duvar dışına büyüyen<br />

bazı mide GİST’lerinin omentum yerleşimli olabileceğini akla getirmiştir. Bu yüzden GİK<br />

dışı yerleşimli GİST düşünülen vakalar, daha iyi araştırılıp, rezeke edilmelidir.<br />

GİST tanısında immunhistokimyasal olarak, CD117 ve CD34 en önemli<br />

parametrelerdir. S100 çalışma vakalarımızın %20’sinde, literatürden daha yüksek bir<br />

43


oranda pozitif bulunmuştur. Bunun sebebi, değişik genetik faktörler ve çevresel faktörler<br />

olabileceğinden, bu yönde daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.<br />

Çalışmamızda, Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre, sadece yüksek riskli<br />

GİST grubuna giren vakalarda, Ki-67 yüksek bulunmuş olduğundan; Ki-67 oranı, GİST<br />

tanısı verilirken, prognostik önemi yüzünden, mutlaka raporda belirtilmelidir.<br />

40 GİST vakası Fletcher ve ark. (6) risk kategorizasyonuna göre sınıflandırılarak, risk<br />

dereceleri ile birlikte tanıları verilmiştir. Yüksek riskli GİST vaka oranımız, literatürün<br />

üstünde bulunmuş olduğundan, bu konuda gelecekte yapılacak prognoz araştırmalarına<br />

yardımcı olabilmek için, GİST vakalarının tüm morfolojik ve immunhistokimyasal<br />

özellikleri, raporlarda belirtilmelidir. Yüksek riskli GİST vakaları, mide dışı<br />

lokalizasyonlarda daha yüksek oranda olduğundan, bu vakaların daha dikkatli araştırılması<br />

gerekmektedir.<br />

Mukozal invazyon, tümör nekrozu, kanama, ülserasyon, tümörde lenfositik hücre<br />

infiltrasyonunun olup olmaması gibi morfolojik parametreler, Fletcher ve ark. (6) risk<br />

kategorizasyonuna göre daha çok yüksek riskli GİST grubunda görülmüştür. Bağımsız<br />

prognoz faktörleri olmasalar da, bu parametreler tanıda önemli olabilirler ve gelecekte<br />

yapılacak çalışmalarda yardımcı olabileceklerinden, tümör raporlarında mutlaka<br />

belirtilmelidirler.<br />

Hücresellik ve nükleer pleomorfizm en çok GİK dışı yerleşimli GİST’lerde görülmüş<br />

olduğundan, bu lokalizasyondaki <strong>tümörlerin</strong> ayırıcı tanısında, yardımcı bir parametre<br />

olarak kullanılabilirler.<br />

“Skenoid fiber” %5 vakada sadece ince barsakta görülmüş olup, tanıda yardımcı bir<br />

parametredir.<br />

Adenokarsinom sebebiyle opere olmuş 4 vakada, insidental olarak GİST bulunmuş<br />

ve nadir görülen bu tümörler kollüzyon tümörü olarak adlandırılmıştır. GİST dışı bir<br />

nedenle opere edilmiş materyallerde insidental GİST olabileceği için, ayrıntılı makroskobik<br />

ve mikroskobik inceleme yapılmalıdır.<br />

Yukarıda belirttiğimiz, GİST’lerin morfolojik ve immunhistokimya bulgularının tam<br />

olarak değerlendirilmesi ve birbirleriyle karşılaştırılması, bu <strong>tümörlerin</strong> biyolojik davranışı<br />

hakkında bilgi verebilmektedir. Hastanın <strong>klinik</strong> takibi ve tedavisine yön vermek amacıyla,<br />

bu bulgular eksiksiz olarak rutin patoloji raporunda belirtilmelidir.<br />

44


RESİMLER<br />

RESİM 1. CD117 Pozitif boyanan interstisyal Kajal hücreleri (H+E,X100).<br />

RESİM 2. Mide submukoza yerleşimli, soliter <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tümör.<br />

45


RESİM 3. Mide yerleşimli, iyi sınırlı, lobüle, kesit yüzeyinde kanama ve kistik<br />

dejenerasyon alanları izlenen, tümöral oluşum.<br />

RESİM 4. İğsi hücreli <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tümör (H+E,X200).<br />

46


RESİM 5. Epiteloid hücreli <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tümör (H+E,X400).<br />

RESİM 6. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde belirgin (+++) nükleer pleomorfizm ve<br />

dev hücre formasyonu (H+E,X400).<br />

47


RESİM 7. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde, lamina propria invazyonu (H+E,X100).<br />

RESİM 8. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde, yaygın (+++) CD117 boyanması<br />

(CD117,X400).<br />

48


RESİM 9. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde, yaygın (+++) CD34 boyanması<br />

(CD34,X200).<br />

RESİM 10. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde vimentin pozitifliği (vimentin,X100).<br />

49


RESİM 11. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde düz kas aktini pozitifliği (DKA,X100).<br />

RESİM 12. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde S100 pozitifliği (S100,X200).<br />

50<br />

1


RESİM 13. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde desmin pozitifliği (desmin,X200).<br />

RESİM 14. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tümörde (>%10), (++) nükleer Ki-67 boyanması<br />

(Ki-67,X200).<br />

51


KAYNAKLAR<br />

1) Sturgeon C, Cheifec G, Espat NJ. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors: a spectrum of disease.<br />

Surgical Oncology 2003; 12: 21-26.<br />

2) Duffaud F, Blay JY. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors: biology and treatment. Oncology<br />

2003; 65: 187-197.<br />

3) Deitos AP. The reapraisal of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors: from stout to the KIT<br />

revolution. Virchows Arch 2003; 442: 421-428.<br />

4) Connolly EM, Gaffney E, Reynolds JV. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors. British Journal<br />

of Surgery 2003; 90: 1178-1186.<br />

5) Miettinen M, Lasota J. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors-definition, clinical, histological,<br />

immunohistochemical, and molecular genetic features and differential diagnosis. Virchows<br />

Arc 2001; 438: 1-12.<br />

6) Fletcher CDM, Berman JJ, Corless C, Gorstein F, Lasota J, Longley BJ, Miettinen M,<br />

O’leary TJ, Remotti H, Rubin BP, Shmookler B, Sobin LH, Weiss SW. Diagnosis of<br />

<strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors: a consensus approach. Human Pathology 2002; 33: 459-<br />

465.<br />

52


7) Miettinen M, Sarlomo-ikala M, Lasota J. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors: recent<br />

advances in understanding of their biology. Human Pathology 1999; 30: 1213-1220.<br />

8) Smithey BE, Pappo AS, Hill DA. C-kit expression in pediatric solid tumors, a<br />

compeative immunohistochemical study. Am J Surg Pathol 2002; 26: 486-492.<br />

9) Sircar K, Hewlett BR, Huizinga JD, Chorneyko K, Berezin I, Riddell RH. Interstitial<br />

cells of cajal as precursors of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors. Am J Surg Pathol 1999; 23:<br />

377-389.<br />

10) Hasegawa T, Matsuno Y, Shimoda T, Hirohashi S. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumor:<br />

consistent CD117 immunostaining for diagnosis, and prognostic classification based on<br />

tumor size and MIB-1 grade. Human Pathology 2002; 33: 669-676.<br />

11) Duensing A, Medeiros F, McConarty B, Joseph NE, Panigrahy D, Singer S, Fletcher<br />

CDM, Demetri GD, Fletcher JA. Mechanisms of oncogenic KIT signal transduction in<br />

primary <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors (GISTs). Oncogene 2004; 23: 3999-4006.<br />

12) Heinrich MC, Rubin BP, Longley BJ, Fletcher JA. Biology and genetic aspects of<br />

<strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tomurs: KIT activation and cytogenetic alterations. Human<br />

Pathology 2002; 33: 484-495.<br />

13) Damiani S, Pasquinelli G, Eusebi V. GANT-like <strong>gastrointestinal</strong> pacemaker cell tumors<br />

with oncocytic features.Virchows Arch 1999; 435: 143-150.<br />

14) Greenson JK. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors and other mesenchymal lesions of the<br />

gut. Mod Pathol 2003; 16: 366-375.<br />

15) Lee JR, Joshi V, Griffin Jr JW, Lasota J, Miettinen M. Gastrointestinal autonomic<br />

nevre tumor. Am J Surg Pathol 2001; 25: 979-987.<br />

53


16) Suster S. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors. Seminars in Diagnostic Pathology 1996; 13:<br />

297-313.<br />

17) Miettinen M, Sarlomo-Rikala M, Lasota J. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors. Annales<br />

Chirurgiae et Gynaecologiae 1998; 87: 278-281.<br />

18) Min KW. Small intestinal <strong>stromal</strong> tumors with skenoid fibers, clinicopathological,<br />

immunohistochemical and ultrastructural, investigations. Am J Surg Pathol 1992; 16: 145-<br />

155.<br />

19) Yamaguchi U, Hasegawa T, Masuda T, Sekine S, Kawai A, Chuman H, Shimoda T.<br />

Differential diagnosis of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumor and other spindle cell tumors in the<br />

<strong>gastrointestinal</strong> tract based on immunohistochemical analysis. Virchows Arch 2004; 445:<br />

142-150.<br />

20) Rudolph P, Chiaravalli AM, Pauser U, Oschlies I, Hillemans M, Gobbo M, Marichal<br />

M, Eusebi V, Höfler H, Capella C, Klöppel G. Gastrointestinal mesenchymal tumors-<br />

immunophenotypic classification and survial analysis. Virchows Arch 2002; 441: 238-248.<br />

21) Miettinen M, Sobin LH, Sarlomo-Rikala M. Immunohistochemical spectrum of GISTs<br />

at different sites and their differential diagnosis with a reference to CD117 (KIT). Mod<br />

Pathol 2000; 13: 1134-1142.<br />

22) Miettinen M, El-Rifai W, Sobin LH, Lasota J. Evaluation of malignancy and prognosis<br />

of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors: a rewiew. Human Pathology 2002; 33: 478-483.<br />

23) Emory TS, Sobin LH, Lukes L, Lee DH, O’Leary TJ. Prognosis of <strong>gastrointestinal</strong><br />

smooth-muscle (<strong>stromal</strong>) tumors. Am J Surg Pathol 1999; 23: 82-87.<br />

24) Fletcher CDM, Clinicopathologic correlations in <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors.<br />

Human Pathology 2002; 33: 455.<br />

54


25) Carrillo R, Candia A, Rodriguez-Peralto JL, Caz V. Prognostic significance of DNA<br />

ploidy and poliferaktive index (MIB-1 index) in <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors. Human<br />

Pathology 1997; 28: 160-165.<br />

26) Tornoczky T, Kalman E, Hegedus G, Horvath OP, Sapi Z, Antal L, Jakso P, Pajor L.<br />

High mitotic index associated with poor prognosis in <strong>gastrointestinal</strong> autonomic nevre<br />

tumor. Histopathology 1999; 35: 121-128.<br />

27) Franquemont DW . Differantiation and risk assestment of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong><br />

tumors. Am J Clin Pathol 1995; 103: 41-47.<br />

28) Wong NACS, Young R, Malcomson RDG, Nayar AG, Jamieson LA, Save VE, Carey<br />

FA, Brewster DH, Han C, Al- Nafussi A. Prognostic indicators for <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong><br />

tumors: a clinipathological and immunohistochemical study of 108 resected cases of the<br />

stomach. Histopathology 2003; 43: 118-126.<br />

29) Amin MB, Ma CK, Linden MD, Kubus JJ, Zarbo RJ. Prognostic value of proliferating<br />

cell nuclear antigen index in gastric <strong>stromal</strong> tumors. Am J Clin Pathol 1993; 100:428-432.<br />

30) Takahashi R, Tanaka S, Kitadai Y, Sumii M, Yoshihara M, Haruma K, Chayama K.<br />

Expression of vascular endothelial growth factor and angiogenesis in <strong>gastrointestinal</strong><br />

<strong>stromal</strong> tumor of the stomach. Oncology 2003; 64: 266-274.<br />

31) Dematteo RP, Heinrich MC, El-Rifai WM, Demetri G. Clinical management of<br />

<strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors: before and after STI-571. Human Pathology 2002; 33: 466-<br />

477.<br />

32) Furudoi A, Toroka S, Haruva K. Clinical significance of human erythrocyte glucose<br />

transporter -1 express at the deepest invasive site of advanced colorectal carcinoma,<br />

Oncology 2001; 60: 162-169.<br />

55


33) Terlikowsky S, Sulkowsky S, Lenchewsky A. Study of borderline and invasive<br />

mucinous ovarian tumors using Ki-67 (MIB-1) antibodies and nuclear organizer region<br />

(NOR) staining. Arch Gynecol Obstet 1999; 263: 29-33.<br />

34) Darai E, Walker F, Dauge MC. Ki-67 expression in borderline ovarian tumors:<br />

Relations with clinicopathologic parameters and ploidy. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol<br />

1998;76: 175-180.<br />

35) Yu CC-W, Fletcher CDM, Newman PL. A comparison of poliferating cell nuclear<br />

antigen (PCNA) immunostaining, nucleolar organizer region (AgNOR) staining and<br />

histological grading in <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors. J Pathol 1992; 166: 147-152.<br />

36) Nakaya I, Iwata Y, Abe T, Yokoyama H, Oda Y, Nomura G. Malignant <strong>gastrointestinal</strong><br />

<strong>stromal</strong> tumor originating in the lesser omentum, complicated by rapidly progressive<br />

glomerulonephritis and gastric carcinoma. Internal Medicine 2004; 43: 102-105.<br />

37) Kafes A, Hughes L, Hollinshead J, Katelaris P. Synchronus primary adenocarcinoma,<br />

mucosa-associated lymphoid tissue lymphoma and a <strong>stromal</strong> tumor in a helicobacter pylori-<br />

infected stomach. Journal of Gastroenterology and Hepatology 2002; 17: 1033-1036.<br />

38) Gunawan B, Bergmann F, Hoer J, Langer C, schumpelick V, Becker H, Fuzesi L.<br />

Biological and clinical significance of cytogenetic abnormalities in low-risk and high-risk<br />

<strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors. Human pathology 2002; 33: 316-321.<br />

39) Liu SW, Chen GH, Hsieh PP. Collision tumor of the stomach. J Clin Gastroenterol<br />

2002; 35: 332-334.<br />

40) Maiorana A, Fante R, Cesinaro AM, Fano RA. Synchronous occurrence of epithelial<br />

and <strong>stromal</strong> tumors in the stomach. Arch Pathol Lab Med 2000; 124: 682-686.<br />

41) Maiorana A, Cesinaro AM, Fano RA, Fante R.Arch Pathol Lab Med 2001; 125: 318-<br />

319.<br />

56


42) Morishita Y, Sugitani M, Sheikh A, Nemoto N, Fujii M, Takayama T. Collision tumor<br />

of the stomach. Arch Pathol Lab Med 2005; 129: 407-409.<br />

43) Sailors JL, French SW. The unique simultaneous occurrence of granular cell tumor,<br />

<strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumor, and gastric adenocarcinoma. Arch Pathol Lab Med 2005;<br />

129: 121-123.<br />

44) Nakaya I, Iwata Y, Abe T, Yokoyama H, Oda Y, Nomura G. Malignant <strong>gastrointestinal</strong><br />

<strong>stromal</strong> tumor originating in the lesser omentum, complicated by rapidly progressive<br />

glomerulonephritis and gastric carcinoma. Internal Medicine 2004; 43: 102-105.<br />

45) Miettinen M, Kopczynski J Makhlouf HR, Sarlomo-Rikala M, Gyorffy H, Burke A,<br />

Sobin LH, Lasota J. Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors, intramural leiomyomas, and<br />

leiomyosarcomas in the duodenum. Am J Surg Pathol 2003; 27: 625-641.<br />

46) Miettinen M, Furlong M, Sarlomo-Rikala M, Burke A, Sobin LH, Lasota J.<br />

Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors, intramural leiomyomas and leiomyosarcomas in the<br />

rectum and anus. Am J Sug Pathol 2001; 25: 1121-1133.<br />

47) Miettinen M, Monihan JM, Sarlomo M, Kovatich AJ, Carr NJ, Emory TS, Sobin LH.<br />

Gastrointestinal <strong>stromal</strong> tumors/smooth muscle (GISTs) primary in the omentum and<br />

mesentery. Am J Surg Pathol 1999; 23: 1109-1118.<br />

48) Martland GT, Goodman AJ, Shepherd NA. CD117 expression in oesophageal<br />

carcinosarcoma: a potential diagnostic pitfall. Histopathology 2004; 44: 77-80.<br />

49) Rudolph P, Gloeckner K, Parwaresch R, Harms D, Schmidt D. Immunophenotype,<br />

proliferation DNA plodiy, and biological behavior of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors: a<br />

multivariate clinicopathologic study. Human Pathology 1998; 29: 791-800.<br />

50) Leung KM, Wong s, Chow TC, Lee KC. A malignant <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumor<br />

with osteoclast-like giant cells. Arch Pathol Lab Med 2002; 126: 972-974.<br />

57


51) Yoneda E, Teramura K, Hiruma S, Satou T, Hashimoto S. Malignant <strong>gastrointestinal</strong><br />

<strong>stromal</strong> tumor showing remarkable whorl formations. Archives of Pathology and<br />

Laboratory Medicine 2003; 125: 665-668.<br />

52) Insabato L, Di Vizio D, Ciancia G, Pettinato G, Tornillo L, Terracciano L. Malignant<br />

<strong>gastrointestinal</strong> leiomyosarcoam and <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumor with prominent<br />

osteoclast-like giant cells. Arch Pathol Lab Med 2004; 128: 440-443.<br />

53) Chambonniere ML, Mosnier-Damet M, Monsnier JF. Expression of mirotubule-<br />

associated protein tau by gastrointestial <strong>stromal</strong> tumors. Human Pathology 2001; 32: 1166-<br />

1173.<br />

54) Wang L, Vargas H, French SW. Cellular origin of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors. Arch<br />

Pathol Lab Med 2000; 124: 1471-1475.<br />

55) Hirota S, Okazaki T, Kitamura Y. Cause of familial and mltiple <strong>gastrointestinal</strong><br />

autonomic nevre tumors with hyperplasia of interstitial cells of cajal is germline mutation<br />

of the c-kit gene. Am J Surg Pathol 2000; 24: 326-327.<br />

56) Lasota J, Carlson JA, Miettinen M. Spindle cell tumor of urinary bladder serosa with<br />

phenotypic and genotypic features of <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumor. Arch Pathol Lab Med<br />

2000; 124: 894-897.<br />

57) Demetri GD, Von Mehren M, Blanke CD, Van Den Abbeele AD, Eisenberg B.<br />

Efficacy and safety of imatinib mesylate in advanced <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumors. N<br />

Engl Med 2002; 347: 472-480.<br />

58) Jaworski R, Jastrzebski T, Swierblewski, Drucis K, Kobierska-Gulida G. Coexistence<br />

of hepatocellular carcinoma and <strong>gastrointestinal</strong> <strong>stromal</strong> tumor: a case report. Worl J<br />

Gastroenterol 2006; 12: 665-667.<br />

58

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!