Yıllık Ekonomik Rapor 2012 - Maliye Bakanlığı
Yıllık Ekonomik Rapor 2012 - Maliye Bakanlığı
Yıllık Ekonomik Rapor 2012 - Maliye Bakanlığı
- TAGS
- ekonomik
- rapor
- maliye
- maliye.gov.tr
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yýllýk <strong>Ekonomik</strong><br />
<strong>Rapor</strong><br />
<strong>2012</strong>
T.C.<br />
MAL�YE BAKANLI�I<br />
YILLIK EKONOM�K RAPOR<br />
<strong>2012</strong><br />
i
ii<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Y�ll�k <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong>, <strong>Maliye</strong> Bakanl��� internet sitesinde (http://www.maliye.gov.tr)<br />
yer almaktad�r.
İÇİNDEKİLER<br />
YÖNETİCİ ÖZETİ ..........................................................................................................1<br />
I. KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER .........................................................................7<br />
A. KÜRESEL EKONOMİDE GENEL DURUM .......................................................7<br />
B. SON DÖNEM KÜRESEL RİSKLER ...............................................................16<br />
1. Gelişmiş Ekonomilerde Zayıf Büyüme ve Yüksek İşsizlik .....................16<br />
i. Avro Bölgesi’nde Durgunluk ve Devam Eden Borç Sarmalı ......16<br />
ii. ABD’deki Belirsizlikler ..............................................................18<br />
2. Gelişmekte Olan Ülkelerde Büyümenin Sert Biçimde Yavaşlaması .....20<br />
3. Küresel Ekonomideki Yavaşlamaya Rağmen Artan Emtia Fiyatları ......22<br />
II. BÜYÜME .................................................................................................................27<br />
A. YUMUŞAK İNİŞ VE İÇ TALEPTE DENGELENME SÜRECİ .............................27<br />
1. Kriz Sonrası Güçlü Büyüme ve İç Talep ..............................................27<br />
2. Yumuşak İniş Süreci ..........................................................................28<br />
3. Yeniden Dengelenme – İç Talep ve Özel Tüketimde Yavaşlama ..........31<br />
B. SON GELİŞMELER .......................................................................................33<br />
III. İŞGÜCÜ PİYASASI ..................................................................................................41<br />
A. İŞGÜCÜ PİYASASINDA SON GELİŞMELER ..................................................41<br />
1. Genel Değerlendirme .........................................................................41<br />
2. Sektörlere Göre İşgücü Verileri ...........................................................46<br />
3. Eğitim Durumuna Göre İşgücü Verileri ...............................................48<br />
4. Cinsiyete Göre İşgücü Verileri .............................................................50<br />
5. Kayıt Dışı İstihdam .............................................................................51<br />
B. İŞKUR VERİLERİ ...........................................................................................52<br />
IV. ÖDEMELER DENGESİ, REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ BORÇ ....................................57<br />
A. ÖDEMELER DENGESİ .................................................................................57<br />
1. Cari İşlemler Hesabı ...........................................................................57<br />
i. Dış Ticaret Dengesi ..................................................................59<br />
ii. Hizmetler Dengesi, Gelir Dengesi ve Cari Transferler ...............68<br />
2. Sermaye ve Finans Hesabı .................................................................69<br />
B. REEL DÖVİZ KURU ......................................................................................72<br />
C. TOPLAM DIŞ BORÇ STOKU VE ULUSLARARASI YATIRIM POZİSYONU ......74<br />
iii
iv<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
1. Dış Borç Stokundaki Gelişmeler ........................................................74<br />
2. Dış Borç Servisindeki Gelişmeler........................................................77<br />
3. Uluslararası Yatırım Pozisyonu ............................................................78<br />
V. ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI .........................................................................83<br />
A. PARA POLİTİKASI .........................................................................................83<br />
B. ENFLASYON ................................................................................................88<br />
1. Tüketici Fiyatlarındaki Gelişmeler.......................................................89<br />
2. Üretici Fiyatlarındaki Gelişmeler .........................................................94<br />
VI. YURTİÇİ MALİ PİYASALAR ......................................................................................99<br />
A. GENEL DEĞERLENDİRME ...........................................................................99<br />
B. İSTANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI (İMKB) .....................................99<br />
C. TAHVİL VE BONO PİYASALARI ..................................................................104<br />
1. İMKB Tahvil-Bono Piyasası ...............................................................104<br />
2. 10 <strong>Yıllık</strong> Tahvil Faizi ve 5 <strong>Yıllık</strong> CDS Primi ..........................................106<br />
D. DÖVİZ KURLARINDAKİ GELİŞMELER ........................................................108<br />
E. İSTANBUL ALTIN BORSASI (İAB) ...............................................................110<br />
F. VADELİ İŞLEMLER VE OPSİYON BORSASI (VOB) ......................................111<br />
G. FİNANSAL DERİNLEŞMEYİ SAĞLAMAK İÇİN ATILAN ADIMLAR ...............112<br />
1. Bireysel Emeklilik Sistemi ................................................................112<br />
2. Girişim Sermayesi ............................................................................113<br />
3. İş Melekleri ......................................................................................113<br />
4. Sukuk ..............................................................................................113<br />
VII. BANKACILIK SEKTÖRÜ ......................................................................................117<br />
Temel <strong>Ekonomik</strong> Göstergeler .....................................................................................127<br />
KAYNAKÇA ...............................................................................................................129<br />
KUTULAR<br />
Küresel Ekonomide Temel Öncelik: Kriz Yönetimi ....................................................... 24<br />
Dünya’da Genç İşsizlik Sorunu.................................................................................... 54<br />
İstanbul Finans Merkezi Projesi ..................................................................................114
SUNU�<br />
Bu <strong>Rapor</strong>, Türkiye ve dünya ekonomisi hakk�nda bilgi vermek<br />
amac�yla, 5018 say�l� Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun<br />
18’inci maddesi gere�ince 2013 Y�l� Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu<br />
Tasar�s� ekinde sunulmu�tur.<br />
v
vi<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
Küresel Görünüm<br />
YÖNET�C� ÖZET�<br />
Küresel krizin üzerinden yakla��k be� y�l geçmi� olmas�na ra�men; ba�ta geli�mi�<br />
ekonomiler ve Avro Bölgesi olmak üzere birçok ülke, temel makroekonomik ve finansal<br />
sorunlar�n� halen çözememi�tir. Avro Bölgesi’ndeki borç krizi ve ABD’deki belirsizliklerin<br />
devam etmesi ve özellikle jeopolitik risklere ba�l� olarak yüksek seyreden petrol fiyatlar�<br />
nedeniyle <strong>2012</strong> y�l�nda da küresel ekonomideki performans kayb� devam etmi�tir.<br />
Küresel büyüme beklentileri de son dönemde uluslararas� kurulu�lar taraf�ndan a�a��<br />
yönde revize edilmektedir. Örne�in; IMF’nin son tahminlerine göre küresel büyümenin<br />
<strong>2012</strong> ve 2013 y�llar�nda s�ras�yla yüzde 3,3 ve yüzde 3,6 olmas� beklenmektedir.<br />
Kriz sonras� geli�mi� ülkelerde büyüme performans�n�n dü�ük seyretmesi sonucu, söz<br />
konusu ekonomilerin hala kriz öncesi seviyelerini yakalayamad�klar� görülmektedir. Avro<br />
Bölgesi ekonomilerinde daralma halen devam ederken ABD’de ise henüz i�sizli�i<br />
azaltacak bir büyüme seviyesine ula��lamam��t�r. Son dönemde küresel büyümenin<br />
motoru olan geli�mekte olan ekonomilerin de ivme kaybetti�i görülmektedir. <strong>2012</strong><br />
y�l�nda Avro Bölgesi’nin yüzde 0,4 oran�nda daralmas� beklenirken ABD’nin yüzde 2,2<br />
oran�nda, geli�mekte olan ekonomilerin ise yüzde 5,3 oran�nda büyümesi<br />
öngörülmektedir. 1<br />
<strong>2012</strong> y�l� küresel beklentilerde iyile�me sa�layan geli�melerle ba�lam�� olsa da y�l�n<br />
devam�nda a�a�� yönlü riskler yeniden belirginle�mi�tir. Bu riskleri �u �ekilde<br />
s�n�fland�rabiliriz:<br />
1. Geli�mi� Ekonomilerde Zay�f Büyüme ve Yüksek ��sizlik<br />
i. Avro Bölgesi’nde Durgunluk ve Devam Eden Borç Sarmal�<br />
ii. ABD’deki Belirsizlikler<br />
2. Geli�mekte Olan Ülkelerde Büyümenin Sert Biçimde Yava�lamas�<br />
3. Küresel Ekonomideki Yava�lamaya Ra�men Artan Emtia Fiyatlar�<br />
1 IMF Dünya <strong>Ekonomik</strong> Görünüm <strong>Rapor</strong>u, 9 Ekim <strong>2012</strong><br />
1
2<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Türkiye Ekonomisi<br />
Küresel krizin etkilerinden h�zla kurtulan Türkiye ekonomisi kriz döneminde ertelenmi� iç<br />
talebin de etkisiyle, 2010-11 y�llar�nda özel sektör öncülü�ünde güçlü ve iç talep kaynakl�<br />
bir büyüme süreci ya�am��t�r. 2010 ve 2011 y�llar�nda ortalama yüzde 8,8 büyüyen<br />
Türkiye ekonomisi, bu performans� ile dünyada kriz sonras� en h�zl� büyüyen ekonomiler<br />
aras�nda yer alm��t�r. Bu dönemde özel sektör tüketim ve yat�r�m harcamalar�ndaki art��,<br />
özellikle iç talep kaynakl� canlanman�n itici gücü olmu� ve büyümeyi önemli ölçüde<br />
etkilemi�tir.<br />
An�lan dönemde Türkiye ekonomisi iç talebe dayal� büyürken d�� talep büyümeyi<br />
olumsuz yönde etkilemi�tir. Ancak, büyümenin kompozisyonu 2011 y�l�n�n ikinci yar�s� ile<br />
küresel ekonomideki yava�lama ve içeride de al�nan önlemler neticesinde yeniden<br />
dengelenme sürecine girmi�tir. Ekonomiyi so�utmak için al�nan önlemlerin etkisiyle<br />
birlikte dengeli bir biçimde yava�lamaya ba�layan Türkiye ekonomisi, 2011’in ikinci<br />
yar�s�ndan itibaren yumu�ak ini� patikas�na do�ru yönelmi�tir. Yumu�ak ini� süreci,<br />
büyümenin kompozisyonunun iç ve d�� talep aras�nda dengelenmesi ve dolay�s�yla<br />
büyümenin normalle�mesidir. 2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda yüzde 10,5 olan büyüme<br />
yava�layarak y�l�n ikinci yar�s�nda yüzde 6,8 olmu�tur. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda ise bu<br />
rakam yüzde 3,1’e kadar gerilemi�tir. Bu süreçte iç talebin katk�s� azalm��, d�� talep ise<br />
büyümeye önemli katk�larda bulunmu�tur. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda iç talep büyümeyi 0,5<br />
puan a�a��ya çekerken d�� talep ayn� dönemde büyümeye 5,1 puan katk�da<br />
bulunmu�tur.<br />
Küresel ekonomide belirsizliklerin artarak devam etti�i bu dönemde Türkiye ekonomisi<br />
yumu�ak ini� sürecini ba�ar�yla devam ettirmektedir. Bu çerçevede <strong>2012</strong> y�l�nda yüzde<br />
3,2’lik bir büyüme tahmin edilmektedir. En önemli ticaret orta��m�z Avro Bölgesinin<br />
resesyonda oldu�u bir dönemde Türkiye’nin bu performans� önemli bir ba�ar�d�r.<br />
Türkiye ekonomisinde 2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren ya�anan yumu�ak ini�<br />
sürecine paralel olarak cari aç�kta da önemli bir daralma görülmektedir. Kriz sonras�<br />
dönemde Türkiye ekonomisinin iç talep eksenli büyümesi, Arap Bahar� nedeniyle d��<br />
ticaret fazlas� verdi�imiz baz� ülkelerde ya�anan s�k�nt�lar, en büyük ticaret orta��m�z olan<br />
AB’deki iç talebin zay�f seyri ve yüksek emtia fiyatlar� nedeniyle cari aç���n GSYH’ye oran�<br />
2011 y�l�nda yüzde 10’lara kadar yükselmi�ti. Ancak 2010 y�l�n�n sonundan itibaren
al�nan önlemler ve ekonomide ya�anan dengelenmeye paralel olarak cari aç�k, özellikle<br />
2011 y�l�n�n son çeyre�inden itibaren dü�ü�e geçmi�tir. Bu e�ilimin y�l�n geri kalan�nda<br />
da devam ederek cari i�lemler aç���n�n GSYH’ye oran�n�n, <strong>2012</strong> y�l� sonunda yüzde 7,3’e<br />
inece�i tahmin edilmektedir.<br />
Küresel krizden ç�k�� sürecinde Türkiye, güçlü büyüme performans� ve al�nan tedbirler<br />
sayesinde istihdam yaratma konusunda dünyada en fazla mesafe kaydeden ülkelerden<br />
birisi olmu�tur. �stihdamda ciddi oranda art��lar meydana gelmi�tir. 2011 y�l�n�n ikinci<br />
yar�s�ndan itibaren ekonomide ya�anan yumu�ak ini� süreci, <strong>2012</strong> y�l�nda i�gücü<br />
piyasas�na yans�m��t�r. 2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre 1,4<br />
milyon istihdam yarat�lm��ken <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda bir önceki y�l�n ayn� dönemine<br />
göre 676 bin ki�ilik ilave istihdam yarat�lm��t�r.<br />
Geli�mi� birçok ülkede istihdam kay�plar�n�n telafi edilemedi�i bir ortamda Türkiye’de<br />
istihdam, 2007’den Haziran <strong>2012</strong> dönemine kadar 4,8 milyon ki�i artm��t�r. Ayn�<br />
dönemde Avro Bölgesi’nde yakla��k 2,5 milyon, ABD’de ise 2,8 milyon istihdam kayb�<br />
ya�anm��t�r. Bu rakamlardan da görülebilece�i üzere, Türkiye ekonomisi istihdam art���<br />
aç�s�ndan geli�mi� ülkelerden olumlu yönde ayr��m��t�r.<br />
�stihdam piyasas�n�n canlanmas� ile birlikte i�sizlik oranlar� da h�zl� bir �ekilde gerilemi�tir.<br />
Böylece 2009 y�l� sonunda yüzde 14’e yükselen man�et i�sizlik oran� 2011 y�l� sonunda<br />
tek haneye dü�erek yüzde 9,8 olarak gerçeklemi�tir. Bu oran, Haziran <strong>2012</strong> itibar�yla<br />
yüzde 8’e dü�mü�tür. Böylece, i�sizlik oran� son on y�l�n en dü�ük seviyesine gelmi�tir.<br />
2011 y�l�nda i�siz say�s� bir önceki y�la göre 431 bin ki�i azalarak 2 milyon 615 bin ki�iye<br />
dü�mü�tür.<br />
Mevsimsellikten ar�nd�r�lm�� i�sizlik oranlar�n�n �l�ml� büyüme döneminin yans�mas� olarak<br />
yüzde 9 seviyesinde yatay bir seyir izledi�i görülmektedir. Ancak kriz s�ras�nda yüzde 15<br />
düzeyine s�çrayan i�sizlik oran�, Haziran <strong>2012</strong>’de yüzde 8,9’a gerileyerek serinin tutulmaya<br />
ba�land��� 2005’den bu yana görülen en dü�ük i�sizlik oran� olmu�tur. ABD ve Avro<br />
Bölgesi’nde ise i�sizlik oran� hala kriz öncesi seviyenin üstündedir.<br />
Küresel kriz sonras�nda geli�mi� ülke merkez bankalar�n�n krizin etkilerini s�n�rlamak<br />
amac�yla uygulad�klar� parasal geni�leme politikalar�n�n, geli�mekte olan birçok ülkede<br />
oldu�u gibi, Türkiye üzerinde de önemli yans�malar� olmu�tur. Nitekim bu dönemde<br />
merkez bankalar�n�n fiyat istikrar� ile birlikte finansal istikrara da odaklanmalar� gere�i<br />
3
4<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
ortaya ç�km��t�r. Dolay�s�yla TCMB, merkez bankac�l���na dair yeni anlay�� ve küresel<br />
ekonominin etkisiyle 2010 y�l�n�n sonlar�ndan itibaren yeni bir para politikas� çerçevesi<br />
uygulamaya koymu�tur. Bu politika çerçevesinde enflasyon hedeflemesine finansal<br />
istikrar amac� eklenmi� ve bu amaca yönelik zorunlu kar��l�klar ve faiz koridoru gibi yeni<br />
politika araçlar� kullan�lmaya ba�lanm��t�r.<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�i itibar�yla belirginle�en iç talepteki yava�lama ve geçici fiyat<br />
hareketlerinin y�ll�k enflasyon üzerindeki etkilerinin kademeli olarak ortadan kalkmas�<br />
sonucu enflasyon dü�ü� e�ilimine girmi�tir. �ç ve d�� talep aras�ndaki dengelenme<br />
öngörüldü�ü �ekilde devam ederken enflasyondaki dü�ü�ün de y�l�n son çeyre�inde<br />
belirginle�ece�i tahmin edilmektedir. Bununla birlikte enerji fiyatlar�n�n yüksek seyri ve<br />
enflasyonun bir süre daha hedefin üzerinde seyredecek olmas� temkinli bir duru�<br />
gerektirmektedir. <strong>2012</strong> y�l� A�ustos ay� itibar�yla yüzde 8,9 olarak gerçekle�en<br />
enflasyonun OVP’ye göre y�lsonunda yüzde 7,4 olarak gerçekle�mesi beklenmektedir.<br />
2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren Avro Bölgesi’ndeki mali sorunlar�n derinle�mesi<br />
yurtiçi mali piyasalarda dalgalanmalar ya�anmas�na neden olmu�tur. Ancak ba�ta cari<br />
aç�ktaki daralma olmak üzere olumlu makro göstergeler ve güven ortam� sayesinde mali<br />
piyasalar yurt d��� piyasalardan pozitif yönde ayr��m��t�r. Nitekim yava�layan ekonomiye<br />
ra�men �MKB’de 2011 y�l�nda ya�anan kay�plar�n büyük ölçüde telafi edildi�i<br />
görülmektedir.<br />
Dünya ekonomisinde a�a�� yönlü risklerin önümüzdeki dönemde de devam etmesi<br />
beklenmektedir. Küresel ekonomide risklerin giderek a��rl�k kazanmas� ve küresel<br />
büyüme görünümünün daha da zay�flamas�, geli�mekte olan ülkelerin mali dengelerini<br />
olumsuz etkileyebilecektir. Önümüzdeki dönemde küresel belirsizliklere ra�men Türkiye<br />
ekonomisinin dayan�kl�l���n�n korunmas� aç�s�ndan son y�llarda uygulanan ihtiyatl� maliye<br />
politikalar�n�n önümüzdeki dönemde de devam etmesi kritik önem ta��maktad�r. Mali<br />
disiplinin kalitesini art�racak ve tasarruf aç���n� azaltacak yap�sal reformlar�n sürdürülmesi<br />
ekonomide istikrar� destekleyecektir.
2 0<br />
I<br />
1 2<br />
KÜRESEL EKONOMİK GELİŞMELER<br />
5
6<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
I. KÜRESEL EKONOM�K GEL��MELER<br />
A. KÜRESEL EKONOM�DE GENEL DURUM<br />
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
Küresel krizin üzerinden yakla��k be� y�l geçmi� olmas�na ra�men; ba�ta geli�mi�<br />
ekonomiler ve Avro Bölgesi olmak üzere birçok ülke temel makroekonomik ve finansal<br />
sorunlar�n� halen çözememi�tir. Geli�mi� ekonomilerde dü�ük büyüme, yüksek i�sizlik ile<br />
devam eden mali ve finansal sorunlar, 2010 y�l�ndaki güçlü toparlanman�n 2011 y�l�n�n<br />
ikinci yar�s�ndan itibaren ivme kaybetmesine neden olmu�tur. 2010 y�l�nda yüzde 5,1<br />
oran�nda gerçekle�en küresel büyüme, 2011 y�l�nda yüzde 3,8’e gerilemi�tir. 1 2011<br />
y�l�nda küresel büyümede görülen bu performans kayb�n�n temel nedeni, y�l�n ikinci<br />
yar�s�ndan itibaren derinle�en Avro Bölgesi borç krizi olmu�tur.<br />
Avro Bölgesi ve ABD’deki belirsizliklerin devam etmesi ve özellikle jeopolitik risklere ba�l�<br />
olarak yüksek seyreden petrol fiyatlar� nedeniyle <strong>2012</strong> y�l�nda da küresel ekonomideki<br />
performans kayb� devam etmi�tir. Nitekim kriz sonras� geli�mi� ülkelerde büyüme<br />
performans�n�n dü�ük seyretmesi sonucu, söz konusu ekonomilerin hala kriz öncesi<br />
seviyelerini yakalayamad�klar� görülmektedir. Avro Bölgesi ekonomilerinde daralma halen<br />
devam ederken Japonya ve ABD’de büyüme kriz öncesi seviyelerine yak�n<br />
seyretmektedir.<br />
Geli�mi� ekonomilerde 2011 y�l�nda yüzde 1,6 olarak gerçekle�en büyümenin <strong>2012</strong><br />
y�l�nda yüzde 1,3’e gerilemesi öngörülmektedir. 2011 y�l�nda yüzde 1,4 oran�nda büyüyen<br />
Avro Bölgesi’nin <strong>2012</strong> y�l�nda yüzde 0,4 oran�nda daralmas� beklenmektedir. ABD’de ise<br />
bu oran 2011 y�l�nda yüzde 1,8 iken <strong>2012</strong> y�l�nda yüzde 2,2 olmas� beklenmektedir. 2<br />
1 IMF Dünya <strong>Ekonomik</strong> Görünüm <strong>Rapor</strong>u, 9 Ekim <strong>2012</strong>.<br />
2 IMF Dünya <strong>Ekonomik</strong> Görünüm <strong>Rapor</strong>u, 9 Ekim <strong>2012</strong>.<br />
7
8<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik I.A.1<br />
101<br />
99<br />
97<br />
95<br />
93<br />
91<br />
2007-Ç4<br />
2008-Ç1<br />
Kaynak: Eurostat<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
Geli�mi� Ekonomilerde GSYH<br />
(2007-Ç4=100)<br />
2009-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Kriz sonras� h�zl� bir �ekilde yükselen i�sizlik oranlar�; ABD, Avro Bölgesi ve Japonya’da<br />
hala kriz seviyesinin çok üzerinde seyretmektedir. 2011 y�l�nda geli�mi� ülkelerde i�sizlik<br />
oran� yüzde 8,5 iken <strong>2012</strong> y�l�nda yüzde 9,1’e yükselmesi öngörülmektedir. 3<br />
3 Uluslararas� Çal��ma Örgütü (ILO) Küresel �stihdam Trendleri <strong>Rapor</strong>u, Nisan <strong>2012</strong> Güncellemesi.<br />
Ç4<br />
2010-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
ABD Avro Bölgesi Japonya<br />
2011-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
<strong>2012</strong>-Ç1<br />
Ç2
Grafik I.A.2<br />
220<br />
200<br />
180<br />
160<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
2007-12<br />
3<br />
6<br />
9<br />
Kaynak: Eurostat, BLS<br />
��sizlik Oranlar� (Aral�k 2007=100, yüzde, m.a.)<br />
2008-12<br />
3<br />
6<br />
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
Ülke gruplar� itibar�yla bak�ld���nda ise küresel büyümenin motorunun geli�mekte olan<br />
ekonomiler oldu�u gözlenmektedir. 2011 y�l�nda, geli�mi� ekonomiler yüzde 1,6<br />
oran�nda büyürken geli�mekte olan ekonomiler yüzde 6,2’lik bir büyüme göstermi�tir. Bu<br />
ayr��ma, <strong>2012</strong> y�l�nda da devam ediyor olmakla birlikte geli�mekte olan ekonomilerde de<br />
önemli oranda yava�lama gözlenmektedir. <strong>2012</strong> y�l�nda Avro Bölgesi’nin yüzde 0,4<br />
oran�nda daralmas� beklenirken ABD’nin yüzde 2,2 oran�nda, geli�mekte olan<br />
ekonomilerin ise yüzde 5,3 oran�nda büyümesi öngörülmektedir. 4<br />
9<br />
2009-12<br />
4 IMF Dünya <strong>Ekonomik</strong> Görünüm <strong>Rapor</strong>u, 9 Ekim <strong>2012</strong>.<br />
3<br />
6<br />
9<br />
2010-12<br />
3<br />
ABD Avro Bölgesi Japonya<br />
6<br />
9<br />
2011-12<br />
3<br />
6<br />
9<br />
9
10<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik I.A.3<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
-2<br />
3,8<br />
3,3<br />
3,6<br />
2011 y�l�nda oldu�u gibi <strong>2012</strong> y�l�nda da Avro Bölgesi’ndeki geli�meler küresel ekonomik<br />
görünümün temel belirleyicisi olmu�tur. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk aylar�nda Avrupa’da borç krizine<br />
kar�� at�lan yap�sal, mali ve parasal ad�mlar�n neticesinde uluslararas� platformda<br />
nispeten olumlu bir hava hakim olmu�tur. Yunanistan’�n kemer s�kma tedbirleri, özel<br />
sektörün elindeki Yunan tahvillerinden olu�an borcun büyük bir k�sm�n� silmesi (borç<br />
yap�land�rmas�), Avrupa Finansal �stikrar Fonu (EFSF)’nun büyüklü�ünün 800 milyar<br />
avroya ç�kar�lmas� ve Avrupa Merkez Bankas� (ECB)’n�n 1 trilyon avroyu bulan LTRO<br />
(uzun vadeli yeniden finansman) operasyonu geçici de olsa piyasalarda bir rahatlama<br />
sa�lam��t�r.<br />
2,2 2,2<br />
1,8<br />
2,1<br />
1,2<br />
-0,8<br />
1,4<br />
-0,4<br />
Ancak tüm bu önlemlere ra�men, Avro Bölgesi’nde kriz derinle�erek ekonomik<br />
resesyona dönü�mü�tür. <strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci yar�s�nda, öncelikle jeopolitik riskler nedeniyle<br />
artan petrol ve di�er emtia fiyatlar�, ard�ndan da �spanya’da patlak veren bankac�l�k ve<br />
borç krizi makroekonomik ortam�n tekrar bozulmas�na neden olmu�tur. Bu dönemde<br />
Avro Bölgesi’nde çevre ülkelerin yan�s�ra çekirdek ülkelerden olan Almanya’da dahi<br />
ekonomik faaliyet yava�lam��t�r. Bu tarihten itibaren Avro Bölgesi Sat�nalma Yöneticileri<br />
0,2<br />
5,3<br />
2,6<br />
2,0<br />
Dünya ABD Japonya Avro Bölgesi Orta ve Do�u<br />
Avrupa<br />
Kaynak: IMF, WEO Ekim <strong>2012</strong><br />
Ülke Gruplar� �tibar�yla 2011-2013 Y�l� Büyüme Oranlar� (Yüzde)<br />
2011 <strong>2012</strong> 2013<br />
7,8<br />
7,2<br />
6,7<br />
Geli�mekte<br />
Olan Asya<br />
Geli�mekte Olan Ülkeler<br />
4,5<br />
3,9<br />
3,2<br />
Latin<br />
Amerika
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
Endeksi (PMI) 5 devaml� dü�ü� kaydetmi�tir. Avro Bölgesi i�sizlik oran� da t�rmanarak<br />
rekor seviyelere ula�m��t�r.<br />
Grafik I.A.4<br />
59<br />
58<br />
57<br />
56<br />
55<br />
54<br />
53<br />
52<br />
51<br />
50<br />
49<br />
48<br />
47<br />
2011-1<br />
2<br />
ABD ekonomisi ise <strong>2012</strong> y�l�nda Avro Bölgesi’ne k�yasla daha iyi bir performans<br />
sergilemi� olmakla birlikte istenen ivmeyi yakalayamam��t�r. Y�l�n ilk çeyre�inde, ABD’den<br />
gelen büyüme ve istihdam verileri olumlu bir hava yaratm�� olsa da bu toparlanma<br />
sinyalleri kal�c� olmam��t�r. ABD ekonomisinde <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�inde yüzde 2<br />
oran�nda büyüme gerçekle�mi� ve i�sizlik son üç y�l�n en dü�ük seviyesine gerilemi�tir;<br />
ancak ikinci çeyrekte yaln�zca yüzde 1,3 oran�nda büyüyen ekonomide i�sizlik de yüksek<br />
seyretmektedir. 6 ABD PMI da, 2011 y�l� ikinci çeyre�inden bu yana dü�ü�ünü<br />
sürdürmektedir.<br />
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Faaliyet (Sat�nalma Yöneticileri Endeksi, PMI)<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
Geli�mi� ülkelere k�yasla ekonomik görünümün daha güçlü oldu�u geli�mekte olan<br />
birçok ekonomide ise <strong>2012</strong> y�l�nda da büyüme bak�m�ndan ayr��ma devam etmi�; ancak<br />
�l�ml� bir büyüme gözlenmi�tir. Bu ekonomilerde geli�mi� ülkelerdeki sorunlara ba�l�<br />
5 Sat�nalma Yöneticileri Endeksi (PMI) için “50” e�ik de�er olarak kabul edilmi�tir. Endeksin bu de�erin alt�na<br />
inmesi imalat sektöründe daralma, üstüne ç�kmas� ise geni�leme anlam�na gelmektedir.<br />
6 The Economist.<br />
11<br />
12<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
Geli�mi� Ekonomiler (imalat endeksi)<br />
Geli�mekte Olan Ekonomiler (imalat endeksi)<br />
Küresel (bile�ik endeks)<br />
Kaynak :IMF WEO Ekim <strong>2012</strong>, Bloomberg<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
11
12<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
olarak <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�n�n sonlar�na do�ru yava�lama i�aretleri görülmeye<br />
ba�lam��t�r.<br />
Dünyan�n en büyük ikinci ekonomisi ve en büyük emtia tüketicisi Çin’in ise <strong>2012</strong> y�l�n�n<br />
ikinci yar�s�nda son 3 y�l�n en dü�ük büyümesini kaydetti�i gözlenmi�tir. Avrupa ve<br />
ABD'den gelen talepteki dü�ü�, Çin ekonomisinin temel motorlar�ndan biri olan ihracat�<br />
a�a�� çekerken ülkenin iç talep büyümesi aç��� kapatacak boyutlarda ilerleme<br />
kaydedememi�tir.<br />
�stihdam taraf�na bak�ld���nda ise büyüme ile yak�n ve ters yönlü ili�kisi dolay�s�yla 2011<br />
y�l�nda, özellikle geli�mi� ekonomilerde olmak üzere, i�sizli�in yükseldi�i görülmektedir.<br />
<strong>2012</strong> y�l� rakamlar� da bunun devam�na i�aret etmektedir. Uluslararas� Çal��ma Örgütü<br />
(ILO) geli�mi� ülkelerdeki zay�f ekonomik performans dolay�s�yla 2011 ve <strong>2012</strong> y�llar�na<br />
ili�kin i�sizlik oranlar�n� geçti�imiz Nisan ay�nda yukar� yönlü olarak revize etmi�tir.<br />
Geli�mi� ekonomiler i�sizlik oran�, 2011 y�l�nda yüzde 8,5’e ç�km��t�r; <strong>2012</strong> için ise bu<br />
oran�n yüzde 9,1’e yükselmesi öngörülmektedir.<br />
�stihdamdaki a�a�� yönlü gidi�at� geli�mi� ekonomiler aç�s�ndan aç�klayan iki önemli<br />
mekanizma mevcuttur. Buna göre; artan borçlanma maliyetleri bu ekonomileri daha<br />
fazla kemer s�kma önlemi almaya iterek talebi k�smaktad�r. Di�er yandan Avro<br />
Bölgesi’nde mevcut zay�f iç talep ve döviz kurlar�ndaki esneksizlik nedeniyle dü�en ihracat<br />
da büyümeyi olumsuz etkilemektedir. Geli�mekte olan ekonomiler ise manevra<br />
alanlar�n�n daha yüksek olmas� ve büyüme aç�s�ndan çok daha iyi bir performans<br />
göstermeleri sayesinde nispeten daha az etkilenmi� görünmektedir. Bu grupta i�sizlik<br />
oranlar� küresel i�sizlik oran�n�n alt�nda seyretmektedir. Küresel i�sizlik oran� 2011 y�l�nda<br />
yüzde 6 iken <strong>2012</strong> y�l�nda bu oran�n yüzde 6,1 olmas� beklenmektedir.
Grafik I.A.5<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
Kaynak: ILO<br />
6,1<br />
6,0<br />
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
Ülke Gruplar� �tibar�yla 2010-<strong>2012</strong> Dönemi ��sizlik Oranlar� (Yüzde)<br />
9,1<br />
8,8<br />
8,5<br />
6,1<br />
Dünya Geli�mi� Ekonomiler ve<br />
Avrupa Birli�i<br />
Borç krizinin çözümü amac�yla 2011 y�l� son çeyre�i ve <strong>2012</strong> y�l� ilk çeyre�inde al�nan<br />
kararlar ilk etapta piyasalarda iyile�me sa�lasa da y�l�n devam�nda bölge ekonomilerinde<br />
politika yap�c�lar�n piyasalar� tatmin edici kararlar alamamas� risk alg�s�n�n bozuk<br />
seyretmesine neden olmu�tur. Özellikle �spanya ve �talya’n�n borçlanma maliyetleri mali<br />
sürdürülebilirlik endi�esi ile dönem dönem keskin art��lar göstermi�tir. �spanya’da mali<br />
sistemin sa�l��� ve bunun olas� mali etkileri hakk�ndaki �üpheler piyasalarda çalkant�<br />
yaratm��t�r. Bu dönemde Avro Bölgesi borç krizindeki ekonomiler ve bankalar�, kredi<br />
derecelendirme kurulu�lar� taraf�ndan ard� ard�na not indirimleri görmü�tür.<br />
4,2<br />
4,2<br />
4,3<br />
2010 2011 <strong>2012</strong><br />
4,8<br />
4,7<br />
4,7<br />
Do�u Asya Güneydo�u Asya ve<br />
Pasifik<br />
13
14<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Tablo I.A.1<br />
PIIGS Ülkeleri* Kredi Notlar�<br />
2007 Son Durum Basamak Fark�<br />
Yunanistan A CCC 11<br />
�talya AA- A- 3<br />
�rlanda AAA BBB+ 8<br />
�spanya AAA BBB 6<br />
Portekiz AA BB+ 8<br />
Kaynak: Fitch Ratings<br />
*Portekiz, �talya, �rlanda,Yunanistan, �spanya<br />
�spanya’n�n 10 y�ll�k tahvil faizinin, özellikle ülkenin ve bankalar�n�n kredi notlar�n�n<br />
dü�ürüldü�ü Ekim 2011, May�s <strong>2012</strong> ve Haziran <strong>2012</strong> tarihlerinde kritik seviye olan<br />
yüzde 6’y� a�t��� gözlenmi�tir. Borç krizine kar�� at�lan olumlu ad�mlar�n ertesinde ise<br />
faizin tekrar dü�tü�ü gözlenmektedir. <strong>2012</strong> y�l� ikinci çeyre�inde Yunanistan’da artan<br />
politik ve finansal belirsizlik, �spanya’n�n bankac�l�k sektörü problemleri ve hükümetlerin<br />
mali uyumda gösterecekleri ilerleme hususundaki �üpheler finansal piyasalarda stresi<br />
tetikleyen temel unsurlar olmu�tur. A�ustos ay�nda ise ECB’den gelen konjonktürün<br />
gerektirdi�i politikalar� uygulama konusundaki kararl�l�k aç�klamalar� ve yeni bir tahvil<br />
al�m plan�n�n duyurulmas� ile �spanya ve �talya’n�n 10 y�ll�k tahvil faizlerinde dü�ü�<br />
gözlenmi�tir. Söz konusu faizler, Eylül ay�n�n ortalar�nda -Haziran ay�ndan beri ilk defa-<br />
kritik seviye olan yüzde 6’n�n alt�na inmi�tir.
Grafik I.A.6<br />
7,5<br />
6,5<br />
5,5<br />
4,5<br />
Borç�kriziniin�yay�lmas�n�n��<br />
getirdi�i�ppanik�(ilk�etki)�<br />
Kaynnak:<br />
Bloombergg<br />
dolay�s��yla<br />
ekonoomiyi<br />
canla and�rmak<br />
tahvil aal�m<br />
progrram�<br />
aç�kla am��; Fed<br />
oran�ndda<br />
büyümü�tür.<br />
Avro Bölges si'nde Risk Takvimi (10 0 Y�ll�k Tahvil<br />
Faizi, Yüüzde)<br />
Yunanistaan,�EFSF�ve�LTRO�kararlar��<br />
�ile��gelen�normalle<br />
e�me�<br />
�spanya<br />
amac�yla<br />
�ta alya<br />
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
Eu urogroup'un�EFFSF�<br />
ve e��spanya�kararllar��<br />
ECBTahvil�<br />
al�m�<br />
program m��<br />
duyurusu�<br />
03.10.2011<br />
17.10.2011<br />
31.10.2011<br />
14 14.11.2011 11 2011<br />
28.11.2011<br />
12.12.2011<br />
26.12.2011<br />
09.01.<strong>2012</strong> 09 01 <strong>2012</strong><br />
23.01.<strong>2012</strong><br />
06.02.<strong>2012</strong><br />
20.02.<strong>2012</strong><br />
05.03.<strong>2012</strong><br />
19.03.<strong>2012</strong><br />
02.04.<strong>2012</strong><br />
16.04.<strong>2012</strong><br />
30.04.<strong>2012</strong><br />
14.05.<strong>2012</strong><br />
28.05.<strong>2012</strong><br />
11.06.<strong>2012</strong> 11 06 <strong>2012</strong><br />
25.06.<strong>2012</strong><br />
09.07.<strong>2012</strong><br />
23.07.<strong>2012</strong><br />
06.08.<strong>2012</strong><br />
20.08.<strong>2012</strong><br />
03.09.<strong>2012</strong><br />
17.09.<strong>2012</strong><br />
01.10.<strong>2012</strong><br />
Küresell<br />
kriz süreccinde<br />
ECB B ve Fed, finansal piyasalar�n<br />
toparlanmaas�n�<br />
sa�la amak ve<br />
dönem dönem<br />
uyggulad�klar�<br />
de bir parasal p gen ni�leme opperasyonu<br />
parasal<br />
geni�lemme<br />
operassyonlar�na<br />
<strong>2012</strong> 2 y�l�ndda<br />
da deva am etmi�tir r. Eylül ay�nnda<br />
ECB, yeni bir<br />
(QE-3)<br />
duyurussu<br />
yapm��tt�r.<br />
ECB bi ilançosu, yyaln�zca<br />
20 012 y�l�n�n ilk dokuz aay�nda<br />
yüzde<br />
14,7<br />
15
16<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik I.A.7<br />
350<br />
300<br />
250<br />
200<br />
150<br />
100<br />
03.09.2008<br />
03.11.2008<br />
Kas�m 2008: QE-1<br />
03.01.2009<br />
03.03.2009<br />
Kaynak: Bloomberg<br />
03.05.2009<br />
03.07.2009<br />
B. SON DÖNEM KÜRESEL R�SKLER<br />
Fed ve ECB Bilançolar� (Eylül 2008=100)<br />
Eylül <strong>2012</strong>: QE-3 duyurusu<br />
03.09.2009<br />
03.11.2009<br />
03.01.2010<br />
03.03.2010<br />
03.05.2010<br />
03.07.2010<br />
Kas�m 2010: QE-2<br />
03.09.2010<br />
03.11.2010<br />
<strong>2012</strong> y�l� küresel beklentilerde iyile�me sa�layan geli�melerle ba�lam�� olsa da y�l�n<br />
devam�nda a�a�� yönlü riskler yeniden belirginle�mi�tir. Halihaz�rda; Avro Bölgesi’ndeki<br />
borç krizi, ABD ekonomisinin tekrar yava�layarak ikinci bir resesyon ya�amas�, Çin<br />
ekonomisinde sert ini� ve emtia fiyatlar�ndaki yükseli� en önemli riskleri olu�turmaktad�r.<br />
1. Geli�mi� Ekonomilerde Zay�f Büyüme ve Yüksek ��sizlik<br />
i. Avro Bölgesi’nde Durgunluk ve Devam Eden Borç Sarmal�<br />
Avro Bölgesi’nde halihaz�rda en temel sorun güven ortam�n�n yoklu�udur. Bölge<br />
ekonomisi için al�nan kararlar ve uygulanan politikalara ra�men gerekli güven henüz<br />
olu�mam��t�r. Bu nedenle de ekonomi ajanlar�n�n yüksek risk alg�lamas� sürmektedir.<br />
Bunun yan�s�ra, Bölge’de yava�layan büyüme ve yüksek i�sizlik, mali disiplini sa�lama<br />
amac�n� zora sokmaktad�r. Yava�layan büyüme nedeniyle hükümet gelirleri azal�rken<br />
yüksek i�sizlik dolay�s�yla da giderler artmaktad�r. Böyle bir konjonktürde, a��r� s�k� maliye<br />
politikalar� da ekonomiyi resesyona sürüklemektedir.<br />
03.01.2011<br />
03.03.2011<br />
Fed ECB<br />
Mart <strong>2012</strong>: LTRO-2<br />
Aral�k 2011: LTRO-1<br />
03.05.2011<br />
03.07.2011<br />
Eylül <strong>2012</strong>: Yeni tahvil<br />
al�m program�<br />
duyurusu<br />
03.09.2011<br />
03.11.2011<br />
03.01.<strong>2012</strong><br />
03.03.<strong>2012</strong><br />
03.05.<strong>2012</strong><br />
03.07.<strong>2012</strong><br />
03.09.<strong>2012</strong>
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
Avro Bölgesi’nde derinle�ecek bir borç krizi, ticaret ve finansman kanallar� ile küresel<br />
ekonomik faaliyeti de a�a�� çekecektir. ABD’den sonra dünyan�n ikinci büyük ekonomisi<br />
olan Avro Bölgesi, küresel ekonominin yüzde 18,8’ini olu�turmaktad�r. Bu durum göz<br />
önünde bulunduruldu�unda, borç krizinin derinle�mesinin küresel ekonomi bak�m�ndan<br />
te�kil etti�i riskin büyüklü�ü de ortaya ç�kmaktad�r.<br />
Son y�llarda borç krizi ile bo�u�an Avrupa’da, birçok geli�mi� ülkenin borç stoku, kriz<br />
öncesine k�yasla dramatik art��lar kaydetmi�tir. Yunanistan ve �rlanda’n�n borç<br />
stoku/GSYH oranlar� 2007 y�l�nda s�ras�yla yüzde 107,4 ve yüzde 25 iken 2011 y�l�nda bu<br />
oranlar yine s�ras�yla yüzde 165,4 ve yüzde 106,5’e ula�m��t�r. Bir ba�ka ifadeyle, bu süre<br />
içerisinde Yunanistan’�n borç stoku oran� yar� yar�ya art�� kaydederken �rlanda’n�nki dört<br />
kat�na ç�km��t�r. Ayn� �ekilde Portekiz’in borç stoku oran� da yar� yar�ya artarken<br />
�spanya’n�nki neredeyse iki kat�na ç�km��t�r. Borç krizinin a��labilmesi için temel öncelik<br />
çözüm yolunda ortak bir siyasi iradenin ortaya konulmas�d�r. Bu nedenle bütün AB<br />
kurumlar�n�n beraber hareket etmesi ve al�nan kararlar�n ciddiyetle uygulanmas� büyük<br />
önem ta��maktad�r.<br />
Avro Bölgesi’nde al�nan kararlar ve bunlar�n tamam�yla uyguland��� dikkate al�nd���nda<br />
dahi <strong>2012</strong>-2013 döneminde borç stokunun, h�z keserek de olsa, artaca��<br />
öngörülmektedir. Sorunlu ekonomilerin uygulad�klar� mali uyum paketlerine ra�men,<br />
geçmi�ten gelen sorunlar�n yaratt��� harcama bask�s� sürmektedir.<br />
17
18<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik I.B.1<br />
240<br />
220<br />
200<br />
180<br />
160<br />
140<br />
120<br />
100<br />
Kaynak: IMF WEO Ekim <strong>2012</strong><br />
Avro Bölgesi’nde çözüm için politika faiz oranlar�n�n dü�ük tutulmaya ve geleneksel<br />
olmayan para politikalar�n�n uygulanmaya devam edilmesi; k�sa dönemde s�n�rl�, orta ve<br />
uzun dönemde ise daha kuvvetli bir mali uyumun sürdürülmesi büyük önem<br />
ta��maktad�r.<br />
ii. ABD’deki Belirsizlikler<br />
Avro Bölgesi'nde Borç Stoku/GSYH<br />
(2007=100)<br />
2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong><br />
�spanya Avro Bölgesi �talya<br />
ABD ekonomisinde büyüme zay�f seyretmektedir. Bu nedenle Fed, beklendi�i üzere,<br />
Eylül ay�nda üçüncü bir parasal geni�leme operasyonu (QE-3) karar� alm��t�r. ABD’de<br />
<strong>2012</strong> y�l�nda büyümenin yüzde 2,2 oran�nda, i�sizli�in ise yüzde 8,2 oran�nda<br />
gerçekle�ece�i öngörülmektedir. 7<br />
7 IMF Dünya <strong>Ekonomik</strong> Görünümü <strong>Rapor</strong>u, 9 Ekim <strong>2012</strong>.
Grafik I.B.2<br />
10<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4,6<br />
5,8<br />
ABD'de Büyüme ve ��sizlik (Yüzde)<br />
9,6<br />
9,3<br />
Küresel <strong>Ekonomik</strong> Gelişmeler<br />
4<br />
2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong><br />
��sizlik Oran�<br />
Kaynak: IMF WEO Ekim <strong>2012</strong><br />
GSYH Büyüme (sa� eksen)<br />
ABD’de ekonomik faaliyetin k�r�lgan görünümünün yan�s�ra, orta dönemde en önemli<br />
risk, “mali uçurum” 8 olu�mas� olarak belirmektedir. ABD’de karar al�c�lar�n 2011 y�l�nda<br />
devreye sokulan vergi kesintilerinin uzat�lmas� ve harcama kesintilerinin kald�r�lmas�<br />
hususlar�nda anla�amamas� olas�l��� küresel tansiyonu art�rmaktad�r. Bu olas�l�k ise,<br />
ABD’de büyümenin yava�lamas� ve bula��c�l�k etkisi ile dünyan�n geri kalan�n� da olumsuz<br />
etkilemesi anlam�na gelmektedir. Bunun yan�s�ra, federal borç tavan�n�n art�r�lamamas�<br />
halinde de geçti�imiz y�l A�ustos ay�nda ya�and��� üzere, finansal piyasalarda bir çöküntü<br />
ya�anabilir ve ayn� zamanda tüketici ve i� çevresi güveninde bozulma görülebilir.<br />
8 Mali Uçurum (fiscal cliff), ABD’de vergiler ve harcamalar olmak üzere iki ba�l�k alt�nda al�nmas� beklenen<br />
kararlar�n hem ABD ekonomisi hem de di�er ekonomiler üzerinde yaratmas� muhtemel olumsuz etkileri ifade<br />
etmek üzere kullan�lan kavramd�r.<br />
9,0<br />
8,2<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
-1<br />
-2<br />
-3<br />
-4<br />
19
20<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik I.B.3<br />
13<br />
11<br />
9<br />
7<br />
5<br />
3<br />
2. Geli�mekte Olan Ülkelerde Büyümenin Sert Biçimde Yava�lamas�<br />
Geli�mekte olan ekonomiler bak�m�ndan yak�n dönem için en temel a�a�� yönlü risk d��<br />
talepteki zay�flama olarak görülmektedir. Geli�mekte olan ekonomiler 2011 y�l�ndaki<br />
yüksek büyümenin ard�ndan <strong>2012</strong> y�l�nda normalle�me sürecine girmi� ve �l�ml� bir<br />
büyüme performans� sergilemi�lerdir. Bunun yan�s�ra geli�mi� ekonomilerdeki durgunluk<br />
sebebiyle geli�mekte olan ekonomilerin birço�unda ihracat performans� da ciddi biçimde<br />
dü�mü�tür.<br />
2,7<br />
Halihaz�rda geli�mekte olan ekonomilerde politika s�k�la�mas�n�n yerini gev�emeye<br />
b�rakmas�yla birlikte <strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci yar�s�nda büyümenin tekrar ivme kazanaca��<br />
öngörülmektedir. Ancak büyümenin, k�smen finansal derinle�me k�smen de h�zl� kredi<br />
büyümesi ile 10 y�l� a�k�n bir süredir tarihi trendin üzerinde seyretti�i ve mevcut zay�f<br />
küresel büyüme ortam� dikkate al�nd���nda <strong>2012</strong> y�l�nda da beklentinin alt�nda kalmas�<br />
muhtemel görünmektedir.<br />
ABD Y�llar �tibar�yla Bütçe Aç���/GSYH (Yüzde)<br />
13,3<br />
6,7<br />
11,2<br />
10,1<br />
2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong><br />
Kaynak: IMF WEO Ekim <strong>2012</strong><br />
8,7
Grafik I.B.4<br />
13<br />
10<br />
7<br />
4<br />
1<br />
-2<br />
-5<br />
-8<br />
2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong><br />
Kaynak: IMF WEO Ekim <strong>2012</strong><br />
Tamamen ihracata ba�l� büyüyen bir ekonomi olan Çin ise geli�mi� ekonomilerdeki<br />
durgunluktan nasibini en çok alan ekonomi olmu�tur. Avro Bölgesi ve ABD gibi<br />
ekonomilerden ald��� talepteki sert dü�ü� dolay�s�yla ülkede ihracat 2011 y�l�nda büyük<br />
oranda gerilemi�tir. D�� talep ve dolay�s�yla ihracattaki zay�flama nedeniyle ülkenin<br />
yat�r�mlar�nda ya�anacak olas� bir yava�lama ise kendisinin yan�s�ra hem bula��c�l�k etkisi<br />
ile içinde bulundu�u bölgedeki di�er ülkeler için hem de emtia ba��ml�s� ekonomiler için<br />
önemli bir tehdit olu�turacakt�r.<br />
Geli�mekte Olan Ekonomilerde Büyüme (Yüzde)<br />
Brezilya Çin<br />
Hindistan Endonezya<br />
Meksika Rusya<br />
21
22<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik I.B.5<br />
28<br />
25<br />
22<br />
19<br />
16<br />
13<br />
10<br />
7<br />
4<br />
1<br />
-2<br />
-5<br />
-8<br />
-11<br />
2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong><br />
GSYH Büyümesi (yüzde) Mal ve Hizmet �hracat� Hacmi (yüzde)<br />
Cari Fazla (sa� eksen, milyar dolar)<br />
Kaynak: IMF WEO Ekim <strong>2012</strong><br />
Çin'de Büyüme ve D�� Ticaret<br />
Bu riski bertaraf edebilmek amac�yla; Çin ekonomisinde yurtiçi tasarruftan yurtiçi<br />
tüketime kayma anlam�na gelen bir “yeniden dengelenme” ba�ta Çin ve bula��c�l�k etkisi<br />
nedeniyle olumsuz etkilenebilecek di�er ekonomiler için olmazsa olmaz �art olarak<br />
görülmektedir. Böyle bir dengelenmenin k�sa vadede yarataca�� olumsuz etkiler olmakla<br />
birlikte uzun vadede Çin’in artan iç tüketim talebi ve azalan emtia fiyatlar� sayesinde hem<br />
küresel büyüme hem de emtia ihracatç�s� ekonomiler olumlu etkilenecektir.<br />
Di�er yandan Çin’de ekonomik konjonktür gere�i merkez bankas�n�n uygulad���<br />
politikalarla bir yandan faizler inerken di�er yandan konut fiyatlar� çok yükselmi�tir.<br />
Hükümet bu konuda yeni s�k�la�t�r�c� önlemlere ba�vurabilecektir ancak büyümeyi<br />
olumsuz etkileme olas�l��� nedeniyle bunun da s�n�rl� kalaca�� tahmin edilmektedir.<br />
3. Küresel Ekonomideki Yava�lamaya Ra�men Artan Emtia Fiyatlar�<br />
<strong>2012</strong> y�l�na yükseli� yönünde bir giri� yapan emtia fiyatlar�, y�l�n ikinci çeyre�inde zay�f<br />
küresel talep öngörüleri, �ran kaynakl� jeopolitik petrol arz� riskinde hafifleme ve Petrol<br />
�hraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) taraf�ndan sürdürülen kota üstü üretim politikas�<br />
nedenleri ile dü�ü�e geçmi�tir. Bu dönemde fiyat� en çok dü�en emtia da ham petrol<br />
olmu�tur. Y�l�n üçüncü çeyre�inde ise ABD ve Hindistan’da ba� gösteren kurakl�k<br />
420<br />
400<br />
380<br />
360<br />
340<br />
320<br />
300<br />
280<br />
260<br />
240<br />
220<br />
200<br />
180
nedeniyle g�da fiyatlar�, jeopolitik risklerin devam ediyor olmas� nedeniyle de ham petrol<br />
fiyatlar� t�rman��a geçmi�tir.<br />
Önümüzdeki dönemde emtia fiyatlar� bak�m�ndan en büyük iki risk; petrol arz�ndaki<br />
kesintiler ve jeopolitik nedenler ile ABD ve Hindistan’da ba� gösteren kurakl�k olarak<br />
görülmektedir. Petrol fiyatlar� son dönemde zay�f küresel ekonomik faaliyete ra�men, arz<br />
yönlü s�k�nt�lar sebebiyle oldukça yükselmi�tir. ABD ve Hindistan’daki kurakl�k dolay�s�yla<br />
yükselen temel g�da fiyatlar� yüzünden ise yeni bir “g�da krizi” olu�abilece�i ifade<br />
edilmektedir.<br />
Grafik I.B.6<br />
650<br />
550<br />
450<br />
350<br />
250<br />
150<br />
02.01.2007<br />
02.04.2007<br />
02.07.2007<br />
02.10.2007<br />
Kaynak: Bloomberg<br />
02.01.2008<br />
02.04.2008<br />
02.07.2008<br />
02.10.2008<br />
G�da ve Enerji Fiyatlar� (Günlük)<br />
02.01.2009<br />
02.04.2009<br />
02.07.2009<br />
02.10.2009<br />
02.01.2010<br />
02.04.2010<br />
02.07.2010<br />
02.10.2010<br />
Enerji G�da (sa� eksen)<br />
02.01.2011<br />
02.04.2011<br />
02.07.2011<br />
02.10.2011<br />
02.01.<strong>2012</strong><br />
02.04.<strong>2012</strong><br />
02.07.<strong>2012</strong><br />
02.10.<strong>2012</strong><br />
280<br />
260<br />
240<br />
220<br />
200<br />
180<br />
160<br />
140<br />
120<br />
100<br />
23
24<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
KÜRESEL EKONOM�DE TEMEL ÖNCEL�K: KR�Z YÖNET�M� 9<br />
Avro Bölgesi<br />
Dünya ekonomisi için temel öncelik, ba�ta Avro Bölgesi’ndeki güven bunal�m�n� çözerek<br />
Bölge’deki krizin son bulmas�d�r. Krizin çözümü için uygulanacak politikalar bellidir ve bu<br />
politikalar� uygulayacak kurumlar da mevcuttur. Ancak as�l önemli olan Avrupa Birli�i (AB)’nin<br />
parasal birlikten öte bir mali birlik gibi ortak bir irade ile hareket etmesi gereklili�idir.<br />
Son dönemde yap�lan anla�malar e�er tamam�yla uygulan�rsa, ülke borçlar� ile bankalar<br />
aras�ndaki z�t yönlü ili�ki k�r�labilecek ve bir bankac�l�k birli�i olu�abilecektir. Avro Bölgesi<br />
bankalar� için kararla�t�r�ld��� gibi tek bir denetim mekanizmas� olu�turulmas� halinde,<br />
EFSF/ESM de bankalar� do�rudan sermayelendirebilir. Bu da piyasa güvenini desteklemek<br />
ad�na önemli bir ad�m olacakt�r.<br />
� Farkl� alanlarda ihtiyaç duyulan politika tedbirlerini �öyle s�ralamak mümkündür:<br />
� Sa�l�kl� ve tam bir parasal birlik hususunda güvenilir bir taahhüt,<br />
� Parasal birli�in devam� için tüm Avro Bölgesi’nde büyümeyi sa�layacak ve bölge içi<br />
cari hesap dengesizliklerini çözecek geni� kapsaml� yap�sal reformlar,<br />
� Talebin desteklenmesi ve kriz yönetimi,<br />
� Geleneksel olmayan para politikalar� (LTRO, QE gibi) ile gev�ek para politikas�n�n<br />
devam ettirilmesi,<br />
� Yap�sal mali hedeflerin tutturulabilmesi için mali konsolidasyon planlar�n�n<br />
uygulanmaya devam edilmesi (otomatik istikrarland�r�c�lar�n da piyasa bask�s�<br />
yaratmayacak �ekilde kullan�lmas�),<br />
� A�a�� yönlü riskler göz önünde bulundurularak yedek mali planlar�n olu�turulmas�.<br />
Avro Bölgesi d���ndaki geli�mi� ekonomiler<br />
Para politikas�n�n etkili cevap verir durumda olmas� gerekmektedir. Mali konsolidasyon<br />
planlar�n�n olas� etkilerine kar�� otomatik istikrarland�r�c�lar da etkili bir �ekilde i�liyor olmal�d�r.<br />
ABD, mali uçuruma dü�memek amac�yla �effaf anla�malar büyük önem ta��maktad�r. ABD’nin<br />
yan�s�ra Japonya’n�n da daha güvenilir mali planlara ihtiyac� vard�r.<br />
Geli�mekte olan ekonomiler<br />
Bu ülkelerin; zay�f durumdaki geli�mi� ekonomilerin durumu, yava�layan ihracat ve k�r�lgan<br />
sermaye ak�mlar� veri al�nd���nda, herhangibir bula��c�l�k etkisine kar�� politikalar�n� uyarlamaya<br />
haz�r bulunmalar� gerekmektedir. Bunun yan�s�ra geli�mekte olan ekonomilerin birbirlerine<br />
k�yasla ta��d�klar� farkl� özelliklerden dolay� verecekleri politika cevaplar� da farkl� olacakt�r:<br />
� Halihaz�rda enflasyon oranlar� normalle�mi� görünen ülkeler ekonomik faaliyeti<br />
canland�rmak amac�yla politika faiz oranlar�nda indirime gidebilir.<br />
� Di�er taraftan son dönemde büyümesi durgunla��p tarihi trende yak�nsayanlar�n ise a��r�<br />
�s�nmaya neden olacak politika tedbirlerinden kaç�nmas� tavsiye edilmektedir.<br />
9 “IMF Dünya <strong>Ekonomik</strong> Görünüm <strong>Rapor</strong>u Temmuz <strong>2012</strong> Güncellemesi” içerisinde yer alan kriz yönetimine<br />
ili�kin aç�klamalar esas al�nm��t�r.
2 0<br />
II<br />
1 2<br />
BÜYÜME<br />
25
26<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
II. BÜYÜME<br />
A. YUMU�AK �N�� VE �Ç TALEPTE DENGELENME SÜREC�<br />
1. Kriz Sonras� Güçlü Büyüme ve �ç Talep<br />
Büyüme<br />
Küresel krizin etkilerinden h�zla kurtulan Türkiye ekonomisi kriz döneminde ertelenmi� iç<br />
talebin de etkisiyle 2010-2011 y�llar�nda özel sektör öncülü�ünde güçlü ve iç talep<br />
kaynakl� bir büyüme süreci ya�am��t�r. 2010 y�l�nda piyasalarda iyile�en beklentiler, orta<br />
vadeli politikalar ve siyasi istikrara duyulan güven ve h�zl� sermaye giri�iyle beraber güçlü<br />
biçimde finanse edilen yat�r�mlar, ekonominin h�zla büyümesini sa�lam��t�r. Türkiye<br />
ekonomisi 2011 y�l�n�n ikinci yar�s�nda ba�layan kontrollü yava�lamaya ra�men, kriz<br />
öncesi seviyenin yüzde 14,1 üzerine ç�km��t�r.<br />
Grafik II.A.1<br />
115<br />
110<br />
105<br />
100<br />
95<br />
90<br />
85<br />
2007-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
Kaynak: T�K<br />
Mevsim ve Takvim Etkisinden Ar�nd�r�lm�� GSYH (2007 Ç4=100)<br />
2008-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
88,2<br />
2009-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2010-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2010 ve 2011 y�llar�nda ortalama yüzde 8,8 büyüyen Türkiye ekonomisi bu performans�<br />
ile dünyada kriz sonras� en h�zl� büyüyen ekonomiler aras�nda yer alm��t�r. Bu dönemde<br />
özel sektör tüketim ve yat�r�m harcamalar�ndaki art��, özellikle iç talep kaynakl�<br />
canlanman�n itici gücü olmu� ve büyümeyi önemli ölçüde etkilemi�tir.<br />
2011-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
114,1<br />
<strong>2012</strong>-Ç1<br />
Ç2<br />
Bu süreçte cari aç�k da yüksek seviyelere ula�m�� ve harcamalar yönünden iç ve d��<br />
talepteki ayr��ma çok belirgin hale gelmi�tir. 2011'de yüzde 8,5’lik büyümeye en önemli<br />
katk� 10,2 puanla iç talepten gelmi�tir. Tasarruf düzeylerinin dü�ük olmas� sebebiyle<br />
27
28<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
daha çok d�� kaynaklarla finanse edilen bu büyüme, cari aç���n GSYH’ye olan oran�n�n<br />
yüzde 10’a ç�kmas�na neden olmu�tur. Bu durum, ekonomik büyümenin<br />
sürdürülebilirli�i konusunda baz� endi�elere yol açm��t�r.<br />
2011’in ilk yar�s�nda Türkiye ekonomisi iç talebe dayal� büyürken d�� talep büyümeyi<br />
olumsuz yönde etkilemi�tir. Bu durum y�l�n ikinci yar�s� ile birlikte de�i�mi�tir. Ekonomiyi<br />
so�utmak için al�nan önlemlerin etkisi ile birlikte iç ve d�� talepte yeniden dengelenme<br />
süreci ba�larken d�� talebin büyümeye katk�s� tedrici olarak olumlu bir görünüm alm��t�r.<br />
Büyümenin yava�lamas�nda derinle�en AB borç krizi ile birlikte küresel ekonomik<br />
görünümdeki bozulmalar da etkili olmu�tur.<br />
2. Yumu�ak �ni� Süreci<br />
Dengeli bir biçimde yava�lamaya ba�layan Türkiye ekonomisi, 2011’in ikinci yar�s�ndan<br />
itibaren �u anda içinde bulunulan yumu�ak ini� patikas�na do�ru yönelmi�tir. Yumu�ak<br />
ini� olarak adland�rd���m�z bu süreç büyümenin kompozisyonunun iç ve d�� talep<br />
aras�nda dengelenmesi ve dolay�s�yla büyümenin normalle�mesidir.<br />
2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda yüzde 10,5 olan büyüme yava�layarak y�l�n ikinci yar�s�nda yüzde<br />
6,8 olmu�tur. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda ise bu rakam yüzde 3,1’e kadar gerilemi�tir.<br />
Grafik II.A.2<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
-5<br />
-10<br />
-15<br />
-20<br />
2002-Ç1<br />
Ç3<br />
Kaynak:T�K<br />
2003-Ç1<br />
Ç3<br />
2004-Ç1<br />
Ç3<br />
GSYH Büyüme Oranlar� (Yüzde)<br />
2005-Ç1<br />
Ç3<br />
2006-Ç1<br />
Ç3<br />
2007-Ç1<br />
Ç3<br />
2008-Ç1<br />
Ç3<br />
2009-Ç1<br />
Ç3<br />
2010-Ç1<br />
Ç3<br />
2011-Ç1<br />
Ç3<br />
<strong>2012</strong>-Ç1
Büyüme<br />
Türkiye ekonomisi <strong>2012</strong>’nin ilk çeyre�i ile beraber art�k tam olarak yumu�ak ini� sürecine<br />
girmi�tir. Bu çeyrekte yüzde 3,3’lük bir büyüme h�z� kaydeden ekonomi y�l�n ikinci<br />
çeyre�inde bir miktar daha yava�lam�� ve yüzde 2,9 büyümü�tür.<br />
Grafik II.A.3<br />
5<br />
3<br />
1<br />
-1<br />
-3<br />
-5<br />
-7<br />
2007- Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Kaynak: T�K<br />
Ç4<br />
Mevsim ve Takvim Etkisinden Ar�nd�r�lm�� GSYH<br />
(Bir Önceki Çeyre�e Göre Yüzde De�i�im)<br />
2008- Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Bu dönemde en göze çarpan geli�me büyüme kompozisyonundaki de�i�imdir. <strong>2012</strong><br />
y�l�n�n ilk yar�s�nda iç talebin katk�s� azalmaya devam ederken net ihracat�n katk�s�<br />
artm��t�r. Y�l�n ikinci çeyre�inde ise iç talebin büyümeye katk�s� negatife dönmü�tür. Bu<br />
dönemde iç talep büyümeyi 2 puan a�a�� çekmi�tir. �kinci çeyrekte ithalattaki<br />
yava�laman�n da etkisiyle net ihracat�n büyümeye katk�s� artm��t�r. Bu dönemde<br />
büyümeye en büyük katk� 5,7 puan ile net ihracattan gelmi�tir.<br />
Ç4<br />
2009- Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2010- Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2011- Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
<strong>2012</strong>- Ç1<br />
Ç2<br />
29
30<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik II.A.4<br />
17<br />
14<br />
11<br />
8<br />
5<br />
2<br />
-1<br />
-4<br />
-7<br />
17,3<br />
�ktisadi faaliyetler yönünden büyümenin kaynaklar� incelendi�inde ise sanayi ve hizmetler<br />
sektörlerindeki yava�lama dolay�s�yla bu sektörlerin büyümeye katk�s�n�n azald���<br />
gözlenmektedir.<br />
12,1<br />
13,5<br />
9,1<br />
9,5<br />
0,5<br />
8,4<br />
-5,6<br />
-5,1<br />
2011 Ç1 2011 Ç2 2011 Ç3 2011 Ç4 <strong>2012</strong> Ç1 <strong>2012</strong> Ç2<br />
Kaynak: T�K<br />
GSYH Büyümesine Katk�lar (Harcamalar Yönünden)<br />
Hizmetler sektörü <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda büyümeye en büyük katk�y� yapan sektör<br />
olmu�tur. Hizmetler sektörü <strong>2012</strong>’nin ikinci çeyre�inde büyümeye 1,6 puan katk�da<br />
bulunmu�tur. Y�l�n ilk yar�s�nda sanayi sektörünün büyümeye katk�s� önemli bir dü�ü�<br />
ya�am��t�r. <strong>2012</strong>’nin ikinci çeyre�inde sanayi sektörü büyümeye sadece 1 puan katk�da<br />
bulunmu�tur. Bu dönemde tar�m�n katk�s� ise 0,3 puan olmu�tur.<br />
2,2<br />
3,2<br />
5,0<br />
�ç Talep Net �hracat GSYH<br />
1,0<br />
4,6<br />
5,7<br />
3,3 2,9<br />
-2,0
Grafik II.A.5<br />
17<br />
14<br />
11<br />
8<br />
5<br />
2<br />
-1<br />
-4<br />
-7<br />
3. Yeniden Dengelenme – �ç Talep ve Özel Tüketimde Yava�lama<br />
Büyüme<br />
12,1<br />
7,6<br />
4,1<br />
0,4<br />
9,1<br />
6,1<br />
2,5<br />
0,5<br />
8,4<br />
5,5<br />
2,2<br />
0,8<br />
5,0<br />
3,0<br />
1,6<br />
0,5<br />
3,3<br />
2,1<br />
0,2<br />
0,9<br />
2,9<br />
1,0 1,6<br />
0,3<br />
Kaynak: T�K<br />
GSYH Büyümesine Katk�lar (Üretim Yönünden)<br />
2011 Ç1 2011 Ç2 2011 Ç3 2011 Ç4 <strong>2012</strong> Ç1 <strong>2012</strong> Ç2<br />
Tar�m Sanayi Hizmetler GSYH<br />
Türkiye ekonomisi 2011’in ilk yar�s�ndaki güçlü büyüme performans�n� özel sektör<br />
öncülü�ünde yakalam��t�r. Ekonomideki yumu�ak ini� sürecine paralel olarak y�l�n ikinci<br />
yar�s�nda özel sektör büyümesinde de yava�lama gözlemlenmi�tir. Y�l�n ikinci yar�s�nda<br />
özel tüketimin büyüme h�z� yüzde 5,6’ya gerilerken özel yat�r�m�n büyüme h�z� yüzde<br />
10,4’e gerilemi�tir.<br />
2011 y�l�n�n genelinde büyümenin itici gücü olan özel sektör tüketim ve yat�r�m<br />
harcamalar� <strong>2012</strong>’nin ilk çeyre�inde bu niteli�ini yitirmi�tir. Bu dönemde özel tüketim<br />
harcamalar� büyümeye sadece 0,1 puanl�k katk� yaparken özel yat�r�m�n katk�s� yüzde 0,3<br />
olmu�tur. Y�l�n ikinci çeyre�inde ise daralan iç taleple birlikte hem özel tüketimin hem de<br />
özel yat�r�m�n büyümeye katk�s� negatife dönmü�tür.<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda iç talep �l�ml� bir art�� sergilerken d�� talebin büyümeye<br />
beklenenden daha yüksek katk� yapmas� dengelenmenin 2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan<br />
itibaren güçlenerek sürdü�ünü göstermi�tir.<br />
�ç talep, 2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda büyümeye 15,3 puan katk�da bulunmu�tur. Ancak<br />
ekonomiyi so�utmak için al�nan önlemler neticesinde y�l�n ikinci yar�s�nda söz konusu<br />
31
32<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
katk� 5,9 puana gerilemi�tir. Yumu�ak ini�in belirgin bir �ekilde ya�and��� <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk<br />
yar�s�nda ise iç talebin büyümeye katk�s� negatife dönmü� ve bu dönemde iç talep<br />
büyümeyi 0,5 puan a�a�� çekmi�tir.<br />
Zay�flayan iç talebe kar��n Orta Do�u’da ya�anan istikrars�zl�k ve en önemli ticaret<br />
orta��m�z olan AB’nin özellikle 2011 y�l�n�n ikinci çeyre�inden itibaren büyüme h�z�n�n<br />
giderek yava�lamas�, 2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda, ihracattaki büyümeyi s�n�rlam��t�r. D��<br />
talepteki olumsuz görünüme kar��n Türk liras�ndaki de�er kayb� ihracat�n tekrar artmas�n�<br />
sa�lam��t�r. �hracat 2011’in son çeyre�inde bir miktar yava�lasa da y�l�n genelinde yüzde<br />
6,4 büyümü�tür.<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�inde ithalatta görülen yüzde 6’l�k daralma ve ihracattaki yüzde<br />
11,9’luk art�� d�� talebin ekonomik büyümeye olumlu katk� yapmas�n� sa�lam��t�r. �kinci<br />
çeyrekte ise ihracat yüzde 19,8 ile son on iki y�ldaki en h�zl� çeyreklik büyümesini<br />
yakalarken ithalat yüzde 3,6 daralm��t�r. Böylece net ihracat ilk çeyrekte de oldu�u gibi<br />
büyümeye en önemli katk�y� yapm��t�r. �lk çeyrekte büyümeye katk�s� 4,6 puana ula�an<br />
net ihracat, ikinci çeyrekte de büyümenin en önemli kayna�� olma özelli�ini sürdürerek<br />
büyümeye 5,7 puanl�k katk�da bulunmu�tur.<br />
Net ihracat�n büyümeye katk�s�nda ya�anan söz konusu iyile�me, d�� talebin katk�s�n�n<br />
giderek artt��� bir yeniden dengelenme sürecine girildi�i �eklinde yorumlanmaktad�r.<br />
Grafik II.A.6<br />
18<br />
15<br />
12<br />
9<br />
6<br />
3<br />
0<br />
-3<br />
17,3<br />
8,7<br />
7,8<br />
13,5<br />
9,5<br />
7,0<br />
5,7 5,2<br />
3,3<br />
2,2<br />
0,8 1,0<br />
0,1 0,3<br />
2011 Ç1 2011 Ç2 2011 Ç3 2011 Ç4 <strong>2012</strong> Ç1<br />
-0,3<br />
-2,0 -1,9<br />
<strong>2012</strong> Ç2<br />
Kaynak: T�K<br />
�ç Talep, Özel Tüketimde ve Özel Yat�r�mda Yava�lama<br />
(Büyümeye Katk�lar)<br />
2,4<br />
�ç Talep Özel Tüketim Özel Yat�r�m
B. SON GEL��MELER<br />
Büyüme<br />
Küresel ekonomide belirsizliklerin artarak devam etti�i bu dönemde Türkiye ekonomisi<br />
yumu�ak ini� sürecini ba�ar�yla devam ettirmektedir. Bu çerçevede y�lsonu büyüme<br />
tahmini OVP’de yüzde 3,2 olarak öngörülmü�tür.<br />
Ekonominin önemli göstergelerinden biri olan toplam sanayi üretim endeksine<br />
bak�ld���nda, <strong>2012</strong> y�l� Temmuz ay� endeksi bir önceki çeyrek ortalamas�n�n yakla��k 2<br />
puan üstünde seyretmektedir. Takvim etkisinden ar�nd�r�lm�� endeks Temmuz ay�nda<br />
geçen y�l�n ayn� ay�na göre yüzde 3,4 art�� göstermi�tir. Mevsim ve takvim etkilerinden<br />
ar�nd�r�lm�� endeks ise bir önceki aya göre yüzde 1,7 art�� göstermi�tir. Sanayi<br />
üretimindeki söz konusu yatay seyir, büyümenin y�l�n ikinci yar�s�nda �imdiki düzeyinden<br />
büyük bir farkl�l�k göstermeyece�ine i�aret etmektedir.<br />
Grafik II.B.1<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
-5<br />
-10<br />
-15<br />
-20<br />
-25<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: T�K<br />
Sanayi Üretim Endeksleri (Y�ll�k Yüzde De�i�im)<br />
Ar�nd�r�lmam�� Sanayi Üretim Endeksi Takvim Etkisinden Ar�nd�r�lm�� Endeks<br />
Harcamalar yönünden büyümenin önemli belirleyicilerinden birisi tüketim harcamalar�d�r.<br />
Tüketimin seyri hakk�nda fikir veren mevsimsel olarak düzeltilmi� CNBC-e tüketim<br />
endeksi, 2011’in son çeyre�i ile beraber dü�me e�ilimine girmi� ve <strong>2012</strong>’nin Ocak<br />
ay�nda son bir buçuk y�ldaki en dü�ük de�eri alm��t�r. Ocak ay�ndan itibaren tekrar<br />
yükseli�e geçen endeks, Temmuz ay�na kadar bir önceki y�l�n alt�nda de�erler alm��,<br />
Temmuz ve A�ustos aylar�nda ise bir önceki y�la göre hafif bir art�� göstermi�tir.<br />
Hanehalk� tüketim e�ilimini gösteren önemli bir ba�ka de�i�ken olan tüketici kredilerinin<br />
33
34<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
art�� h�z� da 2011 y�l�n�n ikinci yar�s�yla beraber dü�me e�ilimine girmi�tir. 2011 y�l�n�n<br />
Haziran ay�nda yüzde 44,0 ile kriz öncesi seviyelerine ula�an tüketici kredilerinin bir<br />
önceki y�la göre art�� h�z� <strong>2012</strong> y�l�n�n Temmuz ay�nda yüzde 13,6 seviyesine gerilemi�tir.<br />
Grafik II.B.2<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
-20<br />
Tüketim Göstergeleri (Bir Önceki Y�l�n Ayn� Ay�na Göre Yüzde De�i�im)<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: BDDK, CNBC-e<br />
Yurtiçi talebin önemli sürükleyicilerinden olan yat�r�m harcamalar�na ili�kin göstergeler<br />
incelendi�inde yat�r�mlar�n üçüncü çeyrekte azalma e�iliminde oldu�u görülmektedir.<br />
Yat�r�m mallar� kapasite kullan�m oran� A�ustos ve Eylül aylar�nda bir önceki y�l�n ayn�<br />
aylar�na göre s�ras�yla 3,5 ve 6,2 puan azalm��t�r. Y�l�n ikinci çeyre�inde yat�r�m mallar�<br />
kapasite kullan�m oran� ortalama yüzde 73,3 iken üçüncü çeyrekte ortalama yüzde 71,8<br />
olarak gerçekle�mi�tir. Bu durum yat�r�m harcamalar�nda hem bir önceki y�la göre hem<br />
de bir önceki çeyre�e göre azal�� oldu�una i�aret etmektedir.<br />
Reel kesim güven endeksinin alt kalemi olan sabit sermaye yat�r�m harcamalar� da <strong>2012</strong><br />
y�l�n�n May�s ay�ndan itibaren hem ar�nd�r�lmam�� hem de mevsimsellikten ar�nd�r�lm��<br />
bazda azalmaktad�r.<br />
Tüketici Kredileri Tüketim Endeksi (Mevsimsel Olarak Düzeltilmi�)
Grafik II.B.3<br />
90<br />
85<br />
80<br />
75<br />
70<br />
65<br />
60<br />
55<br />
50<br />
45<br />
Büyüme<br />
Sanayi üretiminin yönü hakk�nda önemli bilgiler veren bile�ik öncü göstergeler <strong>2012</strong><br />
y�l�n�n May�s ay�ndan itibaren bir önceki aya göre azalmaya devam etmektedir. Bu durum<br />
üçüncü çeyrekte sanayi üretiminin azalma e�iliminde oldu�u yönünde<br />
yorumlanmaktad�r.<br />
Grafik II. B.4<br />
115<br />
110<br />
105<br />
100<br />
95<br />
90<br />
85<br />
80<br />
75<br />
70<br />
Yat�r�m Göstergeleri<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
Kaynak: TCMB<br />
Yat�r�m Mallar� Kapasite Kullan�m Oran� (Sol Eksen)<br />
Sabit Sermaye Yat�r�m Harcamas� (Sa� Eksen)<br />
Sabit Sermaye Yat�r�m Harcamas� (mevsimsellikten ar�nd�r�lm��, Sa� Eksen)<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: TCMB<br />
Bile�ik Öncü Göstergeler<br />
140<br />
130<br />
120<br />
110<br />
100<br />
90<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
35
36<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Bir di�er önemli gösterge olan imalat sanayi kapasite kullan�m oran�, y�l�n ikinci<br />
çeyre�inde ortalama yüzde 74,7 seviyesinde seyretmi�tir. Bu oran, y�l�n üçüncü<br />
çeyre�inde ortalama olarak 74,4 seviyesinde gerçekle�mi�tir. Mevsim ve takvim<br />
etkilerinden ar�nd�r�lm�� kapasite kullan�m oran� da ikinci çeyrekte yüzde 74,3 seviyesinde<br />
iken son çeyrekte yüzde 72,9 seviyesinde gerçekle�mi�tir. Kapasite kullan�m oran�, �l�ml�<br />
yava�laman�n devam etti�ini göstermektedir.<br />
Grafik II.B.5<br />
85<br />
80<br />
75<br />
70<br />
65<br />
60<br />
55<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
Kaynak: TCMB<br />
<strong>Ekonomik</strong> faaliyetlerin genel görünümünü ve beklentiler kanal�n� gösteren tüketici güven<br />
endeksi ve reel kesim güven endeksi, gelece�e yönelik beklentileri ölçmektedirler. Reel<br />
kesim güven endeksi May�s ay�ndan itibaren azalmakla birlikte iyimserli�in göstergesi<br />
olan 100 seviyesinin üzerindedir. Ayn� dönemde tüketici güven endeksi ise son bir y�ll�k<br />
ortalama de�er olan 92 puan seviyelerine yak�n de�erler alm��t�r. Güven endeksleri<br />
üçüncü ve dördüncü çeyrekte de büyümeye dair iyimserli�in azalarak da olsa sürdü�ünü<br />
göstermektedir.<br />
Kapasite Kullan�m Oran� (Yüzde)<br />
Ar�nd�r�lmam�� Mevsim Etkilerinden Ar�nd�r�lm��
Grafik II.B.6<br />
110<br />
100<br />
90<br />
80<br />
70<br />
60<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
Kaynak: TCMB, T�K<br />
Büyüme<br />
Dünya ekonomilerinin içinde bulundu�u belirsizlikler özellikle de AB ülkelerinde ya�anan<br />
sorunlar ve büyüme h�zlar�n�n dü�ük olmas�, d�� ticaret kanal�yla Türkiye ekonomisinin<br />
büyümesini etkilemektedir.<br />
Güven Endeksleri<br />
Tüketici Güven Endeksi (Sol Eksen)<br />
Reel Kesim Güven Endeksi (Sa� Eksen)<br />
�hracat�n yakla��k yar�s�n�n gerçekle�ti�i AB ülkelerinde meydana gelen talep<br />
daralmas�n�n olumsuz etkilerini azaltmak için bu bölge ile ihracat�m�zda meydana gelen<br />
dü�ü�ün negatif etkisi, Yak�n Do�u ve Ortado�u ülkeleri ile Afrika ülkelerine<br />
gerçekle�tirilen ihracatla telafi edilmeye çal���lmaktad�r. Ancak AB’deki belirsizliklerin<br />
devam�, Türkiye ekonomisini finansman ve beklentiler kanal�yla olumsuz yönde<br />
etkilemektedir.<br />
130<br />
120<br />
110<br />
100<br />
90<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
37
38<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik II.B.7<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
-5<br />
-10<br />
-15<br />
-20<br />
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011<br />
Kaynak: IMF<br />
Dünya, ABD ve Baz� Bölgelerde �thalat (Yüzde De�i�im)<br />
ABD<br />
Avro Bölgesi<br />
Orta Do�u ve Kuzey Afrika Ülkeleri<br />
Dünya<br />
Al�nan önlemlere kar��n küresel krizin dünya ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri<br />
devam etmekte ve ülke ekonomilerindeki yava�lama e�ilimi sürmektedir. Küresel<br />
ekonomi, özellikle Avro Bölgesinde ya�anan sorunlar�n ticaret ve güven kanallar�yla di�er<br />
bölgelere yay�lmas� sonucu tekrar zay�flamaya ba�lam��t�r.<br />
Tüm bu göstergeler incelendi�inde Türkiye’de büyümenin üçüncü çeyrekte �l�ml� bir<br />
�ekilde devam edece�i gözlenmektedir. Avrupa ekonomilerindeki borç krizi ve<br />
yava�lama, Orta Do�u’da ya�anan siyasi istikrars�zl�k süreci ve emtia fiyatlar�ndaki art��<br />
e�ilimi dü�ünüldü�ünde <strong>2012</strong> y�l�nda yüzde 3,2’lik bir büyüme öngörülmektedir.
2 0<br />
III<br />
1 2<br />
İŞGÜCÜ PİYASASI<br />
39
40<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
III. ��GÜCÜ P�YASASI<br />
A. ��GÜCÜ P�YASASINDA SON GEL��MELER<br />
1. Genel De�erlendirme<br />
İşgücü Piyasası<br />
Küresel krizden ç�k�� sürecinde Türkiye, güçlü büyüme performans� ve al�nan tedbirler<br />
sayesinde istihdam yaratma konusunda dünyada en fazla mesafe alan ülkelerden birisi<br />
olmu�tur. �stihdamda ciddi oranlarda art�� meydana gelmi�tir. IMF verilerine göre Türkiye<br />
2007-11 döneminde, y�ll�k ortalama istihdam art��� en yüksek olan ülke olmu�tur. 2011<br />
y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren ise ekonomide ya�anan yumu�ak ini� süreci, <strong>2012</strong> y�l�nda<br />
i�gücü piyasas�na yans�m��t�r. 2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda bir önceki y�l�n ayn� dönemine<br />
göre 1,4 milyon istihdam yarat�lm��ken <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda bir önceki y�l�n ayn�<br />
dönemine göre 676 bin ki�ilik ilave istihdam yarat�lm��t�r.<br />
Ancak geli�mi� birçok ülkede istihdam kay�plar�n�n telafi edilemedi�i bir ortamda<br />
Türkiye’de istihdam, 2007’den Haziran <strong>2012</strong> dönemine kadar 4,8 milyon ki�i artm��t�r.<br />
Ayn� dönemde Avro Bölgesi’nde yakla��k 2,5 milyon, ABD’de ise 2,8 milyon istihdam<br />
kayb� ya�anm��t�r. Bu rakamlardan da görülebilece�i üzere, Türkiye ekonomisi istihdam<br />
art��� aç�s�ndan geli�mi� ülkelerden olumlu yönde ayr��m��t�r.<br />
Grafik III.A.1<br />
25.000<br />
24.500<br />
24.000<br />
23.500<br />
23.000<br />
22.500<br />
22.000<br />
21.500<br />
21.000<br />
20.500<br />
20.000<br />
2007-1<br />
Kaynak: T�K<br />
Mevsimsellikten Ar�nd�r�lm�� Toplam �stihdam (Bin Ki�i)<br />
2008-1<br />
2009-1<br />
2010-1<br />
2011-1<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
41
42<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik III.A.2<br />
Türkiye<br />
Brezilya<br />
Almanya<br />
Rusya<br />
Polonya<br />
Fransa<br />
Belçika<br />
Slovakya<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
Slovenya<br />
Macaristan<br />
Danimarka<br />
�talya<br />
�rlanda<br />
Portekiz<br />
Yunanistan<br />
Japonya<br />
AB-27<br />
ABD<br />
�spanya<br />
Ülkeler �tibar�yla 2007-12* Döneminde Yarat�lan �stihdam (Milyon Ki�i)<br />
-4 -3 -2 -1 0 1 2 3 4 5<br />
Kaynak:Eurostat, OECD, T�K<br />
* Ülkelerin <strong>2012</strong> y�l�na ait son verileri kullan�lm��t�r.<br />
�stihdam piyasas�n�n canlanmas� ile birlikte i�sizlik oranlar� da h�zl� bir �ekilde gerilemi�tir.<br />
Böylece 2009 y�l� sonunda yüzde 14’e yükselen man�et i�sizlik oran�, 2011 y�l� sonunda<br />
tek haneye dü�erek yüzde 9,8 olarak gerçeklemi�, Haziran <strong>2012</strong> itibar�yla yüzde 8’e<br />
dü�mü�tür. Böylece, i�sizlik son on y�l�n en dü�ük oran�na ula�m��t�r. 2011 y�l�nda bir<br />
önceki y�la göre 431 bin ki�i azalarak 2 milyon 615 bin ki�iye dü�en i�siz say�s�, Haziran<br />
<strong>2012</strong>’de 2 milyon 226 bin ki�i olarak gerçekle�mi�tir.<br />
4,8
Grafik III.A.3<br />
Tablo III.A.1<br />
Dönemler �tibar�yla Kurumsal Olmayan Sivil Nüfusun ��sizlik Durumu<br />
İşgücü Piyasası<br />
Y�ll�k Fark Y�ll�k Fark<br />
Haziran 2011 Haziran <strong>2012</strong> Haziran 2011 Haziran <strong>2012</strong><br />
��siz Say�s� (Bin Ki�i) 2.537 2.226 -214 -311<br />
��sizlik Oran� (%) 9,2 8,0 -1,3 -1,2<br />
Mevsimsellikten Ar�nd�r�lm�� ��sizlik Oran�(%) 10,2 8,9 -1,4 -1,3<br />
Tar�m D��� ��sizlik Oran� (%) 11,9 10,2 -1,5 -1,7<br />
Genç ��siz Oran� (%) 18,0 15,7 -1,1 -2,3<br />
Kaynak: T�K<br />
Mevsimsellikten ar�nd�r�lm�� i�sizlik oranlar�na bak�ld���nda �l�ml� büyüme döneminin<br />
yans�mas� olarak yüzde 9 seviyesinde yatay bir seyir izledi�i görülmektedir. Ancak kriz<br />
s�ras�nda yüzde 15 düzeyine s�çrayan i�sizlik oran�, Haziran <strong>2012</strong>’de yüzde 8,9 oran�yla<br />
serinin tutulmaya ba�land��� 2005’den bu yana görülen en dü�ük i�sizlik oran�na<br />
ula�m��t�r. ABD ve Avro Bölgesi’nde ise ekonomik toparlanmaya ra�men i�sizlik oran�<br />
hala kriz öncesi seviyenin üstündedir.<br />
43
44<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik III.A.4<br />
Grafik III.A.5<br />
Geli�mi� ve geli�mekte olan ülkelerin 2007-12 dönemi mevsimsellikten ar�nd�r�lm��<br />
i�sizlik oranlar�ndaki de�i�im hesapland���nda birçok ülkede i�sizlik oranlar�nda iyile�me<br />
sa�lanamad��� görülmektedir. Özellikle Avro Bölgesi ülkelerinde i�sizlik oranlar�nda ciddi<br />
art��lar ya�anm��t�r. Bu ortamda Türkiye’de ise mevsimsellikten ar�nd�r�lm�� i�sizlik<br />
oran�nda 1,3 puanl�k dü�ü� kaydedilmi�tir. Bu aç�dan Türkiye, kriz sonras�nda i�gücü<br />
piyasas�nda h�zl� toparlanma ya�ayan az say�daki ülke aras�na girmi�tir.
Grafik III.A.6<br />
Almanya<br />
Brezilya<br />
Türkiye<br />
Rusya<br />
Belçika<br />
Japonya<br />
Polonya<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
Fransa<br />
Macaristan<br />
ABD<br />
Slovakya<br />
AB-27<br />
Slovenya<br />
�talya<br />
Danimarka<br />
Portekiz<br />
�rlanda<br />
�spanya<br />
Yunanistan<br />
2007- Haziran <strong>2012</strong> Dönemi �tibar�yla ��sizlik Oran�nda De�i�im<br />
(Mevsimsellikten Ar�nd�r�lm��, Puan)<br />
-1,3<br />
İşgücü Piyasası<br />
-3 0 3 6 9 12 15 18<br />
Kaynak: Eurostat , EIU, T�K<br />
Avrupa Birli�i’nde rekor seviyelere ç�kan genç i�sizlik oran�, Türkiye’de 2011 y�l�nda 2007<br />
y�l�na göre 1,6 puan azalarak yüzde 18,4 olarak gerçekle�mi�tir. Haziran <strong>2012</strong><br />
döneminde ise yüzde 15,7’ye inmi�tir. Böylece Türkiye’nin genç i�sizlik oran�, yüzde<br />
22,5’e ula�an Avro Bölgesi ülkelerinin ortalamas�n�n alt�nda kalm��t�r (Bkz. Kutu:<br />
Dünya’da Genç ��sizlik Sorunu).<br />
Türkiye’de son dönemde i�sizlik oran�nda ya�anan dü�ü� i�gücüne kat�l�m oran�n�n artt���<br />
bir ortamda gerçekle�mektedir. Ancak di�er ülkelerle k�yasland���nda Türkiye’de<br />
i�gücüne kat�l�m oran� hala dü�ük düzeyde seyretmektedir. Genel i�gücüne kat�l�m oran�<br />
OECD genelinde yüzde 70’ler düzeyindeyken Türkiye’de bu oran yakla��k 20 puan daha<br />
a�a��da yer almaktad�r. Bunun ba�l�ca sebebi, Türkiye’de kad�nlar�n i�gücüne kat�l�m<br />
oran�n�n hala oldukça dü�ük seviyelerde olmas�d�r. Toplamda erkek i�gücüne kat�l�m<br />
oran�, kad�n i�gücüne kat�l�m oran�n�n iki kat�ndan fazlad�r. Kad�nlar�n i�gücüne<br />
kat�lmama sebepleri içerisinde çocuk bak�m� ve ev i�leri gibi görevleri yüklenmi� olmalar�<br />
ve e�itim düzeyinin dü�üklü�ü nedeniyle dü�ük ücretli, uzun ve zorlu çal��ma saatlerine<br />
sahip i�lerde çal��malar� önem arz etmektedir.<br />
Türkiye’de son dönem kat�l�m oran�ndaki geli�melere bakt���m�zda ise; 2011 y�l�nda<br />
çal��ma ça��ndaki nüfusun yüzde 2 oran�nda artt��� görülmektedir. Son alt� y�ll�k verilere<br />
45
46<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
bak�ld���nda çal��abilir ya� grubunda (15+ya�) yer alan nüfus her y�l ortalama 800-900<br />
bin ki�i artmaktad�r. 2011 y�l�nda i�gücü bin 84 ki�i artarak 26 milyon 725 bin ki�iye,<br />
Haziran <strong>2012</strong>’de 27 milyon 803 bin ki�iye ula�m��t�r. Böylece 2007 y�l�nda yüzde 46,2<br />
seviyesinde bulunan i�gücüne kat�l�m oran�, sürekli bir art�� göstererek 2011 y�l�nda<br />
yüzde 49,9, Haziran <strong>2012</strong>’de ise yüzde 50,8 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Tablo III.A.2<br />
Dönemler �tibar�yla Kurumsal Olmayan Sivil Nüfusun ��gücü Verileri<br />
(Bin Ki�i)<br />
Y�ll�k Fark Y�ll�k Fark<br />
Haziran 2011 Haziran <strong>2012</strong> Haziran 2011 Haziran <strong>2012</strong><br />
Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus 72.321 73.561 1.014 1.240<br />
15 ve Daha Yukar� Ya�taki Nüfus 53.539 54.680 1.036 1.141<br />
��gücü 27.438 27.803 1.199 365<br />
��gücüne Kat�lma Oran� (%) 51,2 50,8 1,2 -0,4<br />
Toplam �stihdam 24.901 25.577 1.413 676<br />
�stihdam Oran� (%) 46,5 46,8 1,8 0,3<br />
Tar�m d��� �stihdam 18.301 19.022 1.046 721<br />
Kaynak: T�K<br />
2. Sektörlere Göre ��gücü Verileri<br />
Küresel krizden ç�k�� sürecinde i�sizlik oran�ndaki h�zl� gerilemenin temel belirleyicisi,<br />
i�gücüne kat�l�m oran�n�n artt��� bir ortamda istihdamda ya�anan art��lar olmu�tur. 2011<br />
y�l�nda tar�m d��� istihdam yüzde 6,2 art�� göstererek 17 milyon 967 bin ki�iye ula��rken<br />
tar�m istihdam� yüzde 8,1 art�� göstererek 6 milyon 143 bin ki�iye ula�m��t�r.<br />
Tar�m d��� istihdam�n alt sektörlerine bak�ld���nda; in�aat sektöründeki istihdam yüzde<br />
17,1 oran�nda art��la 1 milyon 676 bin ki�iye ula�m��t�r. Sanayi sektöründeki istihdam,<br />
bir önceki y�la göre yüzde 4,6 oran�nda artarak 4 milyon 704 bin ki�iye yükselmi�tir.<br />
Hizmetler sektöründeki istihdam ise yüzde 5,5’lik art��la 11 milyon 586 bin ki�i olmu�tur.<br />
2002-11 dönemine bakt���m�zda istihdam�n kompozisyonunda yap�sal de�i�ikliklerin<br />
oldu�u görülmektedir. En önemli de�i�im kalk�nman�n neredeyse kaç�n�lmaz bir sonucu<br />
olarak tar�mdaki istihdam�n dü�mesi, sanayi ve özellikle de hizmetler sektöründeki<br />
istihdam�n pay�n�n artmas�d�r. Ancak gelinen nokta itibar�yla tar�m sektörünün pay� di�er<br />
ülkelere k�yasla hala yüksektir. Ayr�ca hizmetler sektörü geli�mi� ekonomilerde
İşgücü Piyasası<br />
istihdamda yüzde 70-80 oran�nda pay al�rken, ülkemizde hala bu düzeye ula��labilmi�<br />
de�ildir.<br />
Kriz öncesi döneme göre k�yaslad���m�zda ise tar�m sektörünün istihdamdaki pay�n�n<br />
artt��� görülmektedir. Kriz nedeniyle tar�m sektörüne yönelen i�gücü, ayn� e�ilimini 2011<br />
y�l�nda da sürdürmü�tür. �n�aat sektöründeki istihdam�n ise yava� ama istikrarl� bir<br />
biçimde artt��� görülmektedir. Sanayi sektörünün istihdam içindeki pay�, 2011 y�l�n�n<br />
ikinci yar�s�nda dünya ekonomisinde artan belirsizlikler nedeniyle kriz öncesi seviyenin 1,3<br />
puan alt�na inerek yüzde 19,5 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Grafik III.A.7<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda istihdam�n� bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre en çok art�ran<br />
sektör, 599 bin ki�iye istihdam sa�layan hizmetler sektörü olmu�tur. Bu dönemde tar�m<br />
d��� istihdamdaki pay�n�n küçük olmas�na ra�men in�aat sektöründeki geli�meler i�gücü<br />
piyasas�n� önemli ölçüde etkilemektedir. Sanayi üretiminde ya�anan dü�ü�e paralel<br />
olarak sanayi sektöründe istihdam art��� 64 bin ki�i ile s�n�rl� kalm��t�r. Tar�m sektöründe<br />
ise istihdam 45 bin ki�i azalm��t�r.<br />
47
48<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Tablo III.A.3<br />
Dönemler �tibar�yla Kurumsal Olmayan Sivil Nüfusun Sektörel Da��l�m�<br />
(Bin Ki�i)<br />
Y�ll�k Fark Y�ll�k Fark<br />
Haziran 2011 Haziran <strong>2012</strong> Haziran 2011 Haziran <strong>2012</strong><br />
�stihdam Edilenler 24.901 25.577 1.413 676<br />
Kaynak: T�K<br />
Tar�m 6.600 6.555 367 -45<br />
Sanayi 4.697 4.761 161 64<br />
�n�aat 1.863 1.921 283 58<br />
Hizmetler 11.741 12.339 602 598<br />
Tar�m d��� istihdamda ya�anan geli�meler sonucunda tar�m d��� i�sizlik oran�, Haziran<br />
<strong>2012</strong> döneminde yüzde 10,2’ye gerilemi�tir.<br />
3. E�itim Durumuna Göre ��gücü Verileri<br />
E�itim durumuna göre incelendi�inde, 2011 y�l�nda i�gücüne yeni kat�lan 1 milyon 84<br />
bin ki�inin, 486 bin ki�ilik, yani yüzde 44,8 oran�ndaki k�sm�n�n lise alt� grubunda oldu�u<br />
görülmektedir. Bu oran�n yüksekö�retim mezunlar� için ise yüzde 38,7’lik yüksek bir<br />
seviyede oldu�u gözlenmektedir. 2011’de i�gücüne en yüksek kat�l�m, yüzde 79,3’lük bir<br />
oran ile yüksekö�retim mezunlar� kategorisinde gerçekle�mi�tir. Bunu yüzde 65,5 ile<br />
meslek lisesi mezunlar� takip etmektedir.<br />
Haziran <strong>2012</strong> döneminde ise geçen y�l�n ayn� dönemine göre i�gücüne yeni kat�lan 485<br />
bin ki�i yüksekö�retimden, 136 bin ki�i lise ve dengi okullardan mezundur. �lkokul,<br />
ilkö�retim veya ortaokul mezunu 300 bin ki�i ise bu dönemde i�gücünden ayr�lm��t�r.<br />
2011 y�l�nda istihdam�n e�itim durumuna göre da��l�m�na bak�ld���nda 1 milyon 516 bin<br />
ki�i artan toplam istihdam�n 797 bini lise alt�, 397 bini ise yüksekö�retimliler grubunda<br />
ortaya ç�km��t�r. Okuryazar olmayan kategoride 65 bin ki�ilik, lise ve dengi e�itimlilerde<br />
ise 256 bin ki�ilik istihdam art��� ya�anm��t�r.<br />
Ülkemizde vas�fs�z i�gücünün toplam istihdam içindeki pay� oldukça yüksektir. Ancak<br />
2002-11 dönemine bak�ld���nda olumlu de�i�iklikler görülmektedir. Yüksekö�retim<br />
mezunlar�n�n toplam istihdam içindeki pay� yüzde 10’dan yüzde 16,6’ya yükselirken, lise<br />
alt� e�itimlilerin pay� yüzde 64,5’ten yüzde 59’a dü�mü�tür.
Grafik III.A.8<br />
Grafik III.A.8<br />
100<br />
90<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
Kaynak:T�K<br />
2002-11 Döneminde �stihdam�n E�itim Durumuna Göre Da��l�m� (Yüzde)<br />
10,0<br />
17,8<br />
64,5<br />
7,7 4,8<br />
İşgücü Piyasası<br />
Haziran <strong>2012</strong> döneminde ise geçen y�l�n ayn� dönemine göre 676 bin ki�i artan toplam<br />
Haziran <strong>2012</strong> döneminde ise geçen y�l�n ayn� dönemine göre 676 bin ki�i artan toplam<br />
istihdam�n 514 bini yüksekö�retim, 262 bini ise lise ve dengi e�itimlilerde ortaya<br />
istihdam�n 514 bini yüksekö�retim, 262 bini ise lise ve dengi e�itimlilerde ortaya<br />
ç�km��t�r. Lise alt� e�itimlilerin istihdam�nda ise 153 bin ki�ilik azalma ya�anm��t�r.<br />
ç�km��t�r. Lise alt� e�itimlilerin istihdam�nda ise 153 bin ki�ilik azalma ya�anm��t�r.<br />
��sizlerin e�itim durumuna göre da��l�m�na bak�ld���nda ise önemli bir bölümünün lise<br />
��sizlerin e�itim durumuna göre da��l�m�na bak�ld���nda ise önemli bir bölümünün lise<br />
alt� e�itimlilerden olu�tu�u görülmektedir. 2011’de i�sizlerin yüzde 57,8’i okuryazar<br />
alt� e�itimlilerden olu�tu�u görülmektedir. 2011’de i�sizlerin yüzde 57,8’i okuryazar<br />
olmayanlar dahil olmak üzere lise alt�, yüzde 24,3’ü lise ve dengi okul ve yüzde 17,9’u<br />
olmayanlar dahil olmak üzere lise alt�, yüzde 24,3’ü lise ve dengi okul ve yüzde 17,9’u<br />
yüksekö�retim mezunudur. <strong>2012</strong> Haziran döneminde de bu yap� de�i�memi�tir. ��sizlerin<br />
yüksekö�retim mezunudur. <strong>2012</strong> Haziran döneminde de bu yap� de�i�memi�tir. ��sizlerin<br />
e�itim durumuna göre da��l�m� s�ras�yla yüzde 55,8, yüzde 24,1 ve yüzde 20,1 olarak<br />
e�itim durumuna göre da��l�m� s�ras�yla yüzde 55,8, yüzde 24,1 ve yüzde 20,1 olarak<br />
gerçekle�mi�tir.<br />
gerçekle�mi�tir.<br />
Okuryazar olmayanlar, lise alt� e�itimliler, lise, lise dengi okul ve yüksekö�retim<br />
Okuryazar olmayanlar, lise alt� e�itimliler, lise, lise dengi okul ve yüksekö�retim<br />
mezunlar� ayr� gruplar olarak ele al�nd���nda 2011 y�l�nda i�sizlik oran� en yüksek grup<br />
mezunlar� ayr� gruplar olarak ele al�nd���nda 2011 y�l�nda i�sizlik oran� en yüksek grup<br />
yüzde 12,6 ile lise ve yüzde 11 ile mesleki ve teknik lise mezunlar�d�r. En dü�ük i�sizlik<br />
yüzde 12,6 ile lise ve yüzde 11 ile mesleki ve teknik lise mezunlar�d�r. En dü�ük i�sizlik<br />
oran� ise yüzde 4,6 ile okuryazar olmayanlarda görülmektedir. Haziran <strong>2012</strong>’de ise i�sizlik<br />
oran� ise yüzde 4,6 ile okuryazar olmayanlarda görülmektedir. Haziran <strong>2012</strong>’de ise i�sizlik<br />
oran� en yüksek grup yüzde 10,6 ile lise ve yüzde 9,2 ile yüksekö�retim mezunlar�d�r. En<br />
oran� en yüksek grup yüzde 10,6 ile lise ve yüzde 9,2 ile yüksekö�retim mezunlar�d�r. En<br />
dü�ük i�sizlik oran� ise yüzde 3,1 ile okuryazar olmayanlarda görülmektedir.<br />
dü�ük i�sizlik oran� ise yüzde 3,1 ile okuryazar olmayanlarda görülmektedir.<br />
16,6<br />
19,6<br />
59,0<br />
2002 2011<br />
Okuryazar Olmayanlar Lise Alt� Lise veDengi Yüksekö�retim<br />
9<br />
9<br />
49
50<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
4. Cinsiyete Göre ��gücü Verileri<br />
Cinsiyete göre i�gücü kat�l�m oranlar�na bak�ld���nda Türkiye’de kad�nlar�n i�gücüne<br />
kat�l�m oran�n�n Ocak 2005’ten bu yana art�� e�ilimine girdi�i görülmektedir. 2010<br />
y�l�nda yüzde 27,6 olan bu oran 2011 y�l�nda yüzde 28,8’e yükselmi�tir. Haziran <strong>2012</strong>’de<br />
ise yüzde 30,6’ya ula�m��t�r. Ancak bu oran AB (yüzde 64,9) ve OECD (yüzde 61,8)<br />
standartlar�na göre oldukça dü�üktür. E�itim, Türkiye’de kad�nlar�n i�gücüne kat�l�m<br />
oran�n� belirleyen önemli bir faktördür. Yüksekö�retimden mezun kad�nlar�n i�gücüne<br />
kat�l�m oran� 2011 y�l�nda yüzde 70,8, Haziran <strong>2012</strong>’de yüzde 68,9 olarak<br />
gerçekle�mi�tir. Okuryazar olmayan kad�nlar�n i�gücüne kat�l�m oran� ise s�ras�yla yüzde<br />
17,1 ve yüzde 19’dur.<br />
Erkeklerin i�gücüne kat�l�m oran� ise 2010 y�l�nda yüzde 70,8 iken 2011 y�l�nda yüzde<br />
71,7’ye yükselmi�tir. Haziran <strong>2012</strong>’de ise herhangi bir de�i�iklik göstermemi�tir.<br />
Erkeklerin i�gücüne kat�l�m oran� ile e�itim düzeyi aras�nda yak�n bir ili�ki vard�r.<br />
Yüksekö�retimden mezun olan erkeklerin i�gücüne kat�l�m oran� 2011 y�l�nda yüzde 85,3<br />
iken Haziran <strong>2012</strong>’de yüzde 83,7 olarak gerçekle�mi�tir. Okuryazar olmayan erkeklerin<br />
i�gücüne kat�l�m oran� yüzde 37,8’den yüzde 35,6’ya dü�mü�tür.<br />
Grafik III.A.9<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
27,9<br />
71,6 70,4 70,3 70,6 69,9 69,8 70,1 70,5 70,8 71,7 71,7<br />
2002<br />
Kaynak: T�K<br />
49,6<br />
26,6<br />
2003<br />
48,3 46,3 46,4 46,3 46,2 46,9 47,9 48,8<br />
23,3<br />
2004<br />
��gücüne Kat�l�m Oranlar� (Yüzde)<br />
23,3 23,6 23,6 24,5 26,0<br />
2005<br />
2006<br />
2007<br />
2008<br />
Kad�n Erkek Toplam<br />
2009<br />
27,6 28,8<br />
2010<br />
2011<br />
49,9 50,8<br />
Kad�nlar�n istihdam oran� 2010’da yüzde 24 iken 2011’de yüzde 25,6’ya ç�km��t�r.<br />
Kad�nlar�n istihdam oran�ndaki 1,6 puanl�k yükselme kad�n istihdam�ndaki 548 bin ki�ilik<br />
30,6<br />
<strong>2012</strong><br />
Haziran
İşgücü Piyasası<br />
art��tan kaynaklanmaktad�r. Kad�n istihdam�ndaki söz konusu art���n tamam�na yak�n�<br />
tar�m ve hizmetler sektöründe yarat�lm��t�r. Kad�nlar�n yüzde 35,5’i ücretsiz aile i�çisi<br />
olarak çal��maktad�r. Bu kapsamda istihdamda tar�m�n öneminin azalmas� istihdam<br />
oran�n�n dü�ük olmas�nda etkili olmaktad�r. Erkeklerin istihdam oran� ise ayn� dönemde<br />
2,4 puan artarak yüzde 65,1’e ula�m��t�r. Bu kapsamda erkek istihdam� 967 bin ki�i<br />
artm��t�r. Bu art��a en fazla katk�y� hizmetler sektörü yapm��t�r. Haziran <strong>2012</strong>’de kad�n ve<br />
erkeklerin istihdam oran� s�ras�yla yüzde 27,7 ve yüzde 66,4 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
��sizlik oran� 2011 y�l�nda kad�nlarda yüzde 11,3, erkeklerde ise yüzde 9,2 olarak<br />
gerçekle�mi�tir. Kad�nlarda i�sizlik oran�n�n erkeklere göre daha yüksek oldu�u<br />
görülmektedir. AB ülkeleri ile k�yasland���nda genel olarak tüm ülkelerde ayn� durum söz<br />
konusudur. Haziran <strong>2012</strong>’de ise i�sizlik oran� erkeklerde yüzde 7,4’e, kad�nlarda yüzde<br />
9,4’e dü�mü�tür.<br />
5. Kay�t D��� �stihdam<br />
Ülkemizde önemli bir sorun olan kay�t d��� istihdam, 2003 y�l�ndan itibaren dü�ü�<br />
e�ilimine girmi�tir. Yapt��� i�ten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kurulu�una kay�tl�<br />
olmadan çal��anlar�n oran�, 2011 y�l�nda önceki y�la göre 1,2 puanl�k azal��la yüzde 42,1<br />
olarak gerçekle�mi�tir. Bu dönemde, geçen y�la göre tar�m sektöründe sosyal<br />
güvenlikten yoksun çal��anlar�n oran� yüzde 85,5’ten yüzde 83,9'a, tar�m d��� sektörlerde<br />
yüzde 29,1’den yüzde 27,8’e dü�mü�tür.<br />
Haziran <strong>2012</strong>’de ise kay�t d��� istihdam bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre 3,1 puanl�k<br />
azal��la yüzde 40,4 olarak gerçekle�mi�tir. Bu dönemde, geçen y�l�n ayn� dönemine göre<br />
tar�m sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çal��anlar�n oran� herhangi bir de�i�im<br />
göstermeyerek yüzde 84,3 olarak gerçekle�irken, tar�m d��� sektörlerde yüzde 28,9’dan<br />
yüzde 25,2’ye dü�mü�tür.<br />
51
52<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Tablo III.A.4<br />
Y�llar �tibar�yla Kay�t D��� �stihdam<br />
(Bin Ki�i)<br />
Kay�t D��� �sithdam Toplam �stihdam Kay�t D��� �stihdam Oran�<br />
2000 10.925 21.581 50,6<br />
2001 11.382 21.524 52,9<br />
2002 11.133 21.354 52,1<br />
2003 10.943 21.147 51,7<br />
2004 9.843 19.632 50,1<br />
2005 9.666 20.067 48,2<br />
2006 9.593 20.423 47,0<br />
2007 9.423 20.738 45,4<br />
2008 9.220 21.194 43,5<br />
2009 9.328 21.277 43,8<br />
2010 9.772 22.594 43,3<br />
2011 10.139 24.110 42,1<br />
2011 Haziran 10.327 25.577 40,4<br />
Kaynak: T�K<br />
B. ��KUR VER�LER�<br />
Türkiye genelinde i� isteyenlerin say�s� 2011 y�l�nda 2010 y�l�na göre yüzde 14,8 oran�nda<br />
artarak 1 milyon 398 bin 355 ki�iye ula�m��t�r. Bu dönemde aç�k i�ler yüzde 79,2<br />
oran�nda, i�e yerle�tirmeler ise yüzde 77,2 oran�nda artm��t�r.<br />
2011 y�l�nda kamuda 64 bin 636 adet aç�k i�ten 59 bin 485’ine, özel sektördeki 595 bin<br />
987 adet aç�k i�ten ise 304 bin 187’sine i�e yerle�tirme gerçekle�mi�tir.<br />
Tablo III.B.1<br />
Türkiye �� Kurumuna Ba�vurular<br />
(Adet)<br />
Ocak-A�ustos De�i�im (Yüzde)<br />
2010 2011 2011 <strong>2012</strong> 2010 2011 A�ustos<br />
<strong>2012</strong><br />
�� �steyenler 1.217.936 1.398.355 900.875 1.394.777 -15,1 14,8 54,8<br />
Aç�k ��ler 368.636 660.623 433.751 548.465 122,2 79,2 26,4<br />
Kamu 60.039 64.636 30.351 91.594 180,7 7,7 201,8<br />
Özel 308.597 595.987 403.400 456.871 113,6 93,1 13,3<br />
��e Yerle�tirmeler 205.231 363.672 239.225 308.868 73,5 77,2 29,1<br />
Kamu 46.181 59.485 26.302 88.616 62,4 28,8 236,9<br />
Özel 159.050 304.187 212.683 220.252 77,0 91,3 3,6<br />
��e Yerle�tirme Oran� (%) 16,9 26,0 26,6 22,1 - - -<br />
Kaynak: Türkiye �� Kurumu
İşgücü Piyasası<br />
��sizlik ödene�i alan i�siz say�s� 2011 y�l� Aral�k ay�nda 174 bin 363 ki�iyken <strong>2012</strong> y�l�<br />
A�ustos ay� itibar�yla 188 bin 959 ki�iye yükselmi�tir. Bu kapsamda 2011 y�l�nda 791<br />
milyon 51 bin TL olan toplam ödeme tutar�, <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde 629<br />
milyon 537 bin TL’ye dü�mü�tür.<br />
Tablo III.B.2<br />
��sizlik Sigortas� Ödemeleri<br />
2011<br />
<strong>2012</strong><br />
Ocak-Haziran<br />
��sizlik Ödene�i Alan Ödeme Miktar� ��sizlik Ödene�i Ödeme Miktar�<br />
Say�s� (Ki�i)<br />
(Bin TL) Alan Say�s� (Ki�i) (Bin TL)<br />
Ocak 184.199 69.067 196.534 79.770<br />
�ubat 182.446 69.304 193.861 81.091<br />
Mart 179.186 68.412 195.125 80.997<br />
Nisan 172.643 65.594 185.791 75.071<br />
May�s 164.774 62.127 179.863 73.997<br />
Haziran 165.299 62.129 181.618 75.044<br />
Temmuz 166.504 64.138 189.511 80.912<br />
A�ustos 167.113 65.904 188.959 82.655<br />
Eylül 167.105 64.380<br />
Ekim 161.529 63.181<br />
Kas�m 162.811 65.475<br />
Aral�k 174.363 71.341<br />
Toplam 791.051 629.537<br />
Kaynak: Türkiye �� Kurumu<br />
DÜNYA’DA GENÇ i�S�ZL�K SORUNU<br />
Küresel kriz 2002-07 döneminde genç i�sizlik oranlar�nda meydana gelen kademeli dü�ü�ü sona<br />
erdirmi�tir. 2007 y�l�ndan bu yana küresel genç i�sizlik oran� tekrar yükselmeye ba�lam��, önceki<br />
y�llarda elde edilen kazan�mlar� büyük ölçüde ortadan kald�rm��t�r.<br />
80<br />
78<br />
76<br />
74<br />
72<br />
70<br />
68<br />
Kaynak: ILO<br />
2002<br />
2003<br />
Y�llar �tibar�yla Küresel Genç ��sizlik ve Genç ��sizlik Oran�<br />
2004<br />
2005<br />
2006<br />
11,6<br />
70,3<br />
2007<br />
12,6<br />
Genç ��siz Say�s� (Milyon ki�i, Sol eksen) Genç ��sizlik oran� (%, Sa� eksen)<br />
2008<br />
2009<br />
2010<br />
12,7<br />
74,5 74,6<br />
2011<br />
<strong>2012</strong><br />
14<br />
13<br />
12<br />
11<br />
53
54<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Bugün dünyada yakla��k 75 milyon genç i�siz vard�r. Yani genç i�sizlerin say�s� yeti�kin i�sizlerin<br />
neredeyse üç kat�ndan fazlad�r. 2007 y�l�na göre genç i�siz say�s� 4 milyondan fazla artm��t�r;<br />
dahas� 6,4 milyon gencin i� bulma umudunu kaybetti�i ve i�gücü piyasas�ndan ç�kt��� tahmin<br />
edilmektedir. Bu nedenle birçok genç kendi e�itiminin ve kapasitesinin alt�nda, ço�unlukla<br />
vas�fs�z i�lerde çal��mak zorunda kalmaktad�r.<br />
Küresel olarak genç i�sizlik oran� 2011 y�l�nda, krizin zirve yapt��� 2009 y�l�na göre herhangi bir<br />
de�i�iklik göstermemi�tir. 2011 y�l�nda yüzde 12,6 olan küresel genç i�sizlik oran�n�n <strong>2012</strong> y�l�nda<br />
2007 y�l�na göre bir puandan fazla artarak yüzde 12,7 olarak gerçekle�mesi beklenmektedir.<br />
Orta vadeli projeksiyonlarda (<strong>2012</strong>-16) genç i�gücü piyasalar�nda küçük bir düzelme olaca��<br />
ancak genç i�sizlik oran�n�n hemen hemen ayn� seviyelerde kalaca�� tahmin edilmektedir.<br />
Genç i�sizlik oran� 2007 y�l�ndan bu yana yükselirken bölgesel farkl�l�klar da göstermektedir.<br />
Geli�mi� ülkeler ve Avrupa Birli�i krizden en fazla etkilenen ve bu nedenle hem i�sizlik oran�n�n<br />
hem de genç i�sizlerin 2008-11 y�llar� aras�nda en fazla artt��� bölge olmu�tur. 2009 y�l�ndan<br />
sonra ya�anan toparlanma sürecine ra�men genç i�sizli�in azalt�lmas�nda fazla ilerleme<br />
sa�lanamam��t�r. Bölgede genç i�sizlik oran� 2010 y�l�nda yüzde 18,1’e ula�m��t�r. Bu oran<br />
1990’lar�n ba�lar�ndan bu yana en yüksek seviyedir.<br />
Özellikle kriz içindeki Avrupa'da uygulanan kemer s�kma politikalar� istihdam art���n�n önünde<br />
engel te�kil etmektedir. Avrupa ülkelerinde artan i�sizlik endi�e verici boyutlara ula�m��t�r. Avrupa<br />
Birli�i’nde genç i�sizlik oran� 2007 y�l�na göre 1,5 kat art�� göstererek yüzde 22,4’e yükselmi�tir.<br />
AB’de <strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyrek verilerine göre �u anda 5,4 milyon genç i�siz vard�r.<br />
Genç i�sizlik oran� Avrupa Birli�i’nde ülkeden ülkeye farkl�l�k göstermektedir. Özellikle �spanya ve<br />
Yunanistan’da genç i�sizlik oran� kriz öncesine göre iki kattan fazla artarak yüzde 50’ler seviyesine<br />
ç�km��t�r. �sveç, �ngiltere ve Portekiz gibi ülkelerde ise genç i�sizlik oran� zaten kriz öncesinde de<br />
artarken ekonomideki durgunluk gençler için istihdam f�rsatlar�n� daha kötü hale getirmi�tir.<br />
Genç i�sizlik oran� yüzde 10’lar seviyesinde olan Avusturya, Almanya ve �sviçre ise i�sizlik<br />
oranlar�n� kriz öncesi seviyeye dü�ürmü�tür.<br />
Türkiye, genç i�sizlik oran�n� kriz öncesi seviyelere indiren nadir ülkelerden biri olmu�tur. 2007<br />
y�l�nda yüzde 20 düzeyinde olan genç i�sizlik oran� kriz döneminde yükselmi� olsa da 2011<br />
y�lsonunda yüzde 18,4’e dü�mü�tür. Haziran <strong>2012</strong> itibar�yla ise yüzde 15,7 oran�yla 2004 y�l�ndan<br />
bu yana en dü�ük seviyesine gerilemi�tir.<br />
Son dönemde genç i�sizlik oran�nda önemli iyile�meler sa�lanm��t�r. Ancak gençlerin i�gücüne<br />
kat�l�m�n� ve istihdam�n� daha da art�rmak için çe�itli politikalar uygulanabilir. Bunlardan baz�lar�<br />
�unlard�r:<br />
� Esnek çal��ma ko�ullar� sa�layan geçici, k�smi ve s�n�rl� sözle�meli i�ler ile gençlerin<br />
e�itim hayat�yla i� hayat�n� beraber yürütmelerine olanak tan�nmal�d�r.<br />
� Vergi politikas� istihdam� te�vik edici nitelikte olmal�d�r.<br />
� Kay�t d��� ekonomi daralt�lmal�d�r.<br />
� ��gücü piyasas�na yönelik mesleki ve teknik e�itimi içeren programlar olu�turulmal�d�r.<br />
� E�itim-istihdam ili�kisi kurularak ülke gerçeklerine ve teknolojik geli�melere cevap<br />
verecek bir insan gücü planlamas� yap�lmal�d�r.<br />
� Giri�imcilik ve KOB�’ler desteklenmelidir.
IV<br />
2 0 1 2<br />
ÖDEMELER DENGESİ,<br />
REEL DÖVİZ KURU VE DIŞ BORÇ<br />
55
56<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
IV. ÖDEMELER DENGES�, REEL DÖV�Z KURU VE DI� BORÇ<br />
A. ÖDEMELER DENGES�<br />
1. Cari ��lemler Hesab�<br />
Türkiye ekonomisinde 2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren, ya�anan yumu�ak ini�<br />
sürecine paralel olarak cari aç�kta önemli bir daralma görülmektedir. Kriz sonras�<br />
dönemde Türkiye ekonomisinin iç talep eksenli büyümesi, Arap Bahar� nedeniyle d��<br />
ticaret fazlas� verdi�imiz baz� ülkelerde ya�anan s�k�nt�lar, en büyük ticaret orta��m�z olan<br />
AB’deki iç talebin zay�f seyri ve yüksek emtia fiyatlar� nedeniyle cari aç���n GSYH’ye oran�<br />
2011 y�l�nda yüzde 10’lara kadar yükselmi�ti. Ancak 2010 y�l�n�n sonundan itibaren<br />
al�nan önlemler ve ekonomide ya�anan dengelenmeye paralel olarak cari aç�k, özellikle<br />
2011 y�l�n�n son çeyre�inden itibaren dü�ü�e geçmi�tir. 2011 y�l� Ekim ay�nda zirve yapan<br />
12 ayl�k kümülatif cari aç�k 78,6 milyar dolara kadar yükselmi�, izleyen dönemde<br />
yumu�ak ini� sürecine paralel olarak <strong>2012</strong> y�l� A�ustos ay�nda 59 milyar dolara<br />
gerilemi�tir. Bu e�ilimin y�l�n geri kalan�nda da devam ederek cari i�lemler a��n�n<br />
GSYH’ye oran�n�n <strong>2012</strong> y�l� sonunda yüzde 7,3’e inece�i tahmin edilmektedir.<br />
Tablo IV.A.1<br />
Cari ��lemler Hesab� (12 Ayl�k Milyon $)<br />
Temmuz A�ustos<br />
2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong> <strong>2012</strong><br />
Cari ��lemler<br />
Dengesi<br />
D�� Ticaret<br />
-38.434 -41.524 -13.370 -46.643 -77.141 -61.857 -59.013<br />
Dengesi -46.852 -53.021 -24.850 -56.445 -89.092 -75.554 -72.944<br />
Hizmetler Dengesi 13.283 17.748 17.316 15.493 17.996 19.191 19.472<br />
Gelir Dengesi -7.108 -8.364 -8.191 -7.139 -7.779 -7.126 -7.061<br />
Cari Transferler 2.243 2.113 2.355 1.448 1.734 1.632 1.520<br />
Kaynak: TCMB<br />
Cari aç�ktaki daralma, <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda yüksek seyreden petrol fiyatlar�na ve en<br />
büyük ticaret ortaklar�m�zdan AB’deki borç krizine ra�men devam etmi�tir. Y�l�n ilk<br />
yar�s�nda petrol fiyatlar� ortalama 113,7 dolar civar�nda seyrederken dönem içinde 126,6<br />
dolara kadar yükselmi�tir.<br />
57
58<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik IV.A.1<br />
(Milyar $)<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
-20<br />
-�0<br />
-�0<br />
-�0<br />
-�0<br />
-�0<br />
-�0<br />
-�0<br />
Kaynak: TCMB<br />
-���<br />
-���<br />
2000<br />
1��<br />
2001<br />
���<br />
-0��<br />
2002<br />
-0��<br />
-���<br />
-2��<br />
200�<br />
-1���<br />
-���<br />
200�<br />
�ari ��lemler Den�esi<br />
-22��<br />
-���<br />
200�<br />
-�2�2<br />
-��1<br />
200�<br />
-����<br />
-�1��<br />
-��� -���<br />
200�<br />
200�<br />
-1���<br />
-2�2<br />
200�<br />
-���<br />
-����<br />
2010<br />
�ari ���� (��l E�sen) �ari ���� � G�Y� (�a� E�sen)<br />
-���2<br />
-���1<br />
-���1<br />
-2<br />
-�<br />
-�<br />
-�<br />
-10�0 -10<br />
Petrol fiyatlar�n�n yüksek seyri nedeniyle enerji ithalat� artmaya devam etmi� ve y�l�n ilk<br />
sekiz ay�nda enerji ithalat�na ödenen fatura 39,1 milyar dolara yükselmi�tir. Zira 2011 y�l�<br />
Eylül ay�nda 26,7 milyar dolara kadar yükselerek zirve yapan 12 ayl�k kümülatif enerji<br />
ithalat� hariç cari aç�k, izleyen dönemde önemli ölçüde gerileyerek <strong>2012</strong> y�l� A�ustos ay�<br />
itibar�yla 190 milyon dolar olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Grafik IV.A.2<br />
�0<br />
20<br />
0<br />
-20<br />
-�0<br />
-�0<br />
-�0<br />
-100<br />
2002-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
2010-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
2011-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
�<br />
�<br />
Kaynak: TCMB, T�K<br />
�ari ��lemler Den�esi (12 ��l�� �ümülati�� �il�ar �)<br />
�ari Den�e Ener�i �thalat� �ari� �ari Den�e<br />
2011<br />
��a�-��ust�s<br />
2011<br />
��a�-��ust�s<br />
<strong>2012</strong><br />
2<br />
0<br />
(%)
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
Yüksek petrol fiyatlar�n�n yan� s�ra en büyük ticaret orta��m�z olan AB’deki borç krizi de<br />
d�� ticaret dengelerine olumsuz yans�m��t�r. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk sekiz ay�nda AB ülkelerine<br />
yapt���m�z ihracat bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 9,4 oran�nda azalm��t�r.<br />
AB’deki borç krizinden kaynaklanan talep dü�ü�ünün ihracat üzerinde yaratt��� olumsuz<br />
etki ürün ve pazar çe�itlendirmesi çal��malar� sayesinde önemli ölçüde giderilmi�tir.<br />
Özellikle Kuzey Afrika ve Orta Do�u (MENA) ülkelerine yönelik ihracatta ya�anan art��la<br />
birlikte toplam ihracat kriz öncesi seviyelerin üzerine ç�km��t�r.<br />
Grafik IV.A.3<br />
(Milyar $)<br />
90<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
2002<br />
2003<br />
2004<br />
2005<br />
2006<br />
2007<br />
Enerji �thalat� (Sol Eksen) Cari Aç�k (Sol Eksen) Petrol Fiyatlar� (Sa� Eksen)<br />
Kaynak: T�K, TCMB, Bloomberg<br />
* A�ustos 12 ayl�k kümülatif rakam�d�r<br />
i. D�� Ticaret Dengesi<br />
Ener�i �thalat�<br />
TÜ�K verilerine göre, 2011 y�l�nda 105,9 milyar dolar olan d�� ticaret aç��� <strong>2012</strong> y�l�<br />
A�ustos ay�nda 12 ayl�k kümülatif bazda 90,7 milyar dolara gerilemi�tir. D�� ticaret aç���<br />
<strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde ise geçen y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 21,2<br />
oran�nda daralarak 56,6 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir.<br />
2008<br />
2009<br />
2010<br />
2011<br />
<strong>2012</strong><br />
A�ustos*<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
0<br />
($)<br />
59
60<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik IV.A.4<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
�10<br />
�20<br />
�30<br />
�40<br />
�50<br />
2008�1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009�1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010�1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011�1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>�1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: T�K<br />
�thalat-�hra�at �ü�ümesi (12 ��l�� �ümülati�� Yüzde)<br />
�hracat �thalat<br />
�hracat ve ithalat rakamlar� miktar endeksleri baz�nda incelendi�inde; ihracat�n ve<br />
ithalat�n küresel kriz öncesi seviyelerini a�t��� görülmektedir. Kriz sonras� küresel<br />
büyümenin h�zlanmas� ve d�� talebin canlanmas�yla birlikte ihracatta, güçlü iç talep<br />
nedeniyle ithalatta miktar olarak art�� ya�anm��t�r. Ancak Türkiye ekonomisindeki<br />
yumu�ak ini� süreciyle birlikte mevsim ve takvim etkilerinden ar�nd�r�lm�� d�� ticaret<br />
endeksleri, ihracat lehine geli�mi�tir.<br />
Grafik IV.A.5<br />
10�<br />
10�<br />
101<br />
��<br />
��<br />
��<br />
��<br />
�1<br />
��<br />
��<br />
��<br />
2002-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
2010-1<br />
�<br />
�<br />
2011-1<br />
�<br />
�<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
�<br />
Kaynak: TCMB<br />
D�� �i�aret �adleri (200��100)
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
<strong>2012</strong> y�l� Temmuz ay�nda bir önceki y�l�n ayn� ay�na göre ihracat miktar endeksi yüzde<br />
17,3, ithalat miktar endeksi yüzde 4 artarken, ayn� dönem için ihracat birim de�er<br />
endeksi yüzde 7,6 ve ithalat birim de�er endeksi yüzde 5,2 oran�nda azalm��t�r.<br />
Grafik IV.A.6<br />
220<br />
210<br />
200<br />
1�0<br />
1�0<br />
1�0<br />
1�0<br />
1�0<br />
1�0<br />
1�0<br />
120<br />
200��01<br />
�<br />
Kaynak: T�K<br />
�<br />
10<br />
200��01<br />
�<br />
D�� �i�aret Ende�sleri<br />
(�e�sim �e �a��im Et�ilerinden �r�nd�r�lm��)<br />
�<br />
10<br />
200��01<br />
�<br />
�<br />
10<br />
2010�01<br />
�<br />
�<br />
10<br />
�hracat Miktar Endeksi �thalat Miktar Endeksi<br />
2011 y�l�nda iç talepteki h�zl� art�� ve zay�f d�� talep nedeniyle ithalat, ihracattan daha h�zl�<br />
artm�� ve ihracat�n ithalat� kar��lama oran� yüzde 56’ya kadar gerilemi�tir. Ancak ya�anan<br />
yumu�ak ini� süreci ve d�� ticarette ya�anan dengelenmeyle birlikte <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk sekiz<br />
ay�nda bu e�ilim tersine dönmü� ve bu oran yüzde 63,9’a kadar yükselmi�tir.<br />
Grafik IV.A.7<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
20<br />
�1�0<br />
2000<br />
Kaynak: T�K<br />
����<br />
2001<br />
����<br />
2002<br />
���1<br />
����<br />
�2��<br />
�1��<br />
���1<br />
����<br />
�2��<br />
2011�01<br />
�hra�at�n �thalat� �ar��lama �ran� (Yüzde)<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
�1��<br />
2010<br />
�<br />
�<br />
10<br />
<strong>2012</strong>�01<br />
���0 ����<br />
2011<br />
��a�-��ust�s<br />
2011<br />
�<br />
����<br />
�<br />
��a�-��ust�s<br />
<strong>2012</strong><br />
61
62<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
�hracatta kriz sonras� dönemde ba�layan �l�ml� ve istikrarl� art�� süreci, <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk<br />
sekiz ay�nda da devam etmi�tir. 2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren Avrupa finans<br />
piyasalar�nda derinle�meye ba�layan sorunlar�n yaratt��� belirsizlikler, Türkiye’nin en<br />
büyük ihracat pazar� olan Avrupa Birli�i ülkelerine yap�lan ihracat�n h�z kesmesine neden<br />
olmu�tur. Ancak, son dönemde ihracatta bölgesel ve sektörel bazda çe�itlili�in<br />
artmas�yla Avrupa Birli�i ülkelerindeki zay�f seyrin ihracat üzerindeki olumsuz etkisinin<br />
telafi edilebilmesi sa�lanm��t�r. 2011 y�l�nda 134,9 milyar dolara yükselen ihracattaki bu<br />
e�ilim <strong>2012</strong> y�l�nda da devam etmi� ve y�l�n ilk sekiz ay�nda ihracat bir önceki y�l�n ayn�<br />
dönemine göre yüzde 12,8 oran�nda artarak 100,1 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Ara mallar� ihracat�, toplam ihracat içerisinde en yüksek orana sahiptir. <strong>2012</strong> y�l� Ocak-<br />
A�ustos döneminde ara mallar� ihracat� 55 milyar dolar ile toplam ihracat�n yüzde 55’ini,<br />
tüketim mallar� 35,6 milyar dolar ile toplam ihracat�n yüzde 35,6’s�n� ve sermaye mallar�<br />
9,1 milyar dolar ile toplam ihracat�n yüzde 9,1’ini olu�turmaktad�r.<br />
Grafik IV.A.8<br />
�hra�at�n �na �al Gru�lar�na Göre Da��l�m� (<strong>2012</strong> ��a�-��ust�s� Yüzde)<br />
Kaynak: T�K<br />
% 35,6 (40,7)<br />
% 0,3 (0,4)<br />
% 9,1 (12,8)<br />
% 55,0 (46,1)<br />
Sermaye malllar� Ara mallar� Tüketim mallar� Di�erleri<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2007 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
Küresel krizden güçlü bir �ekilde ç�kan Türkiye’de ithalat, 2011 y�l�nda yükselen enerji<br />
fiyatlar�, iç talep ve kredi imkanlar�n�n geni�lemesiyle yüzde 29,8 oran�nda artarak 240,8<br />
milyar dolara yükselmi�tir. Ancak <strong>2012</strong> y�l� �ubat ay�ndan itibaren azalma e�ilimine giren<br />
ithalat, <strong>2012</strong> Ocak-A�ustos döneminde bir önceki y�la göre yüzde 2,4 azalarak 156,6<br />
milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. Toplam ithalatta ya�anan dü�ü�ün tersine enerji<br />
ithalat� y�l�n ilk sekiz ay�nda artmaya devam etmi� ve <strong>2012</strong> Ocak-A�ustos döneminde bir
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
önceki y�la göre yüzde 13,7 oran�nda art�� göstermi�tir. Bu art��ta artan jeopolitik risklere<br />
ba�l� olarak yüksek seyreden petrol fiyatlar� etkili olmu�tur. A�ustos ay� itibar�yla da 12<br />
ayl�k kümülatif enerji ithalat� 58,8 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Grafik IV.A.9<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
20<br />
10<br />
0<br />
��� ��� ��2<br />
2000<br />
Kaynak: T�K<br />
2001<br />
2002<br />
11��<br />
200�<br />
Ener�i �thalat� (�il�ar �� Yüzde)<br />
1���<br />
200�<br />
21��<br />
200�<br />
2���<br />
200�<br />
����<br />
200�<br />
����<br />
200�<br />
2���<br />
200�<br />
����<br />
2010<br />
Ener�i �thalat� (��l E�sen) Ener�i �thalat� � G�Y� (�a� E�sen)<br />
<strong>2012</strong> y�l�nda yumu�ak ini� süreciyle birlikte sermaye ve tüketim mallar� ithalat�nda<br />
gerileme ya�anm��t�r. <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde sermaye mal� ithalat� bir önceki<br />
y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 11 oran�nda daralarak 22,2 milyar dolara, tüketim mallar�<br />
ithalat� yüzde 14,5 oran�nda daralarak 17,2 milyar dolara gerilemi�tir. Ara mal� ithalat� ise<br />
yüzde 1,7 oran�nda art��la 116,9 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir.<br />
���1<br />
2011<br />
����<br />
��a�-��ust�s<br />
2011<br />
���1<br />
��a�-��ust�s<br />
<strong>2012</strong><br />
�<br />
�<br />
�<br />
�<br />
�<br />
�<br />
2<br />
1<br />
0<br />
63
64<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik IV.A.10<br />
�thalat�n �na �al Gru�lar�na Göre Da��l�m� (<strong>2012</strong> ��a�-��ust�s� Yüzde)<br />
Kaynak: T�K<br />
% 74,6 (72,7)<br />
% 11,0 (11,0) % 0,3 (0,4)<br />
% 14,1 (15,9)<br />
Sermaye malllar� Ara mallar� Tüketim mallar� Di�erleri<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2007 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
Kriz öncesi veriler için 2007 y�l� baz al�nd���nda Türkiye’nin en önemli ticaret orta�� olan<br />
AB ülkelerinin a��rl���n�n küresel kriz sürecinde azald��� ve baz� Kuzey Afrika, Orta Do�u<br />
ve Asya ülkeleri ile di�er Avrupa ülkelerinin önem kazand��� görülmektedir. <strong>Ekonomik</strong><br />
s�k�nt�lar�n� hala a�amayan AB ülkelerinden kaynaklanan talep daralmas�na ra�men<br />
ihracat Kuzey Afrika, Orta Do�u ve Asya ülkelerine yönelerek art���na devam etmi�tir. AB<br />
ülkelerindeki darbo�azdan kaynaklanan dezavantaj�n d�� ticareti olumsuz etkilememesi ve<br />
yine Türkiye’nin rekabet ortam�nda avantajl� konuma gelebilmesi aç�s�ndan d�� ticarette<br />
çe�itlilik çok önemlidir.<br />
Grafik IV.A.11<br />
50<br />
45<br />
40<br />
35<br />
30<br />
25<br />
Kaynak: T�K<br />
�hra�atta�i �l� �e� �l�enin �a�� (Yüzde)<br />
46,5<br />
34,1<br />
2002 <strong>2012</strong> Ocak-A�ustos
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
�hracatta ürün ve ülke çe�itlendirmesine yönelik çal��malar�na ba�l� olarak Türkiye’nin<br />
ihracat pazarlar�ndaki olas� risklere kar�� duyarl�l��� azalm��t�r. Bununla beraber, ihracat�n<br />
sektörel çe�itlenmesi, genel olarak önemli ihracat pazarlar�nda artarken ihracat<br />
sektörlerinin genelinde de ülke çe�itlenmesinin artt��� göze çarpmaktad�r. �hracat�n<br />
bölgesel ve sektörel kompozisyonundaki bu çe�itlenme, cari dönemde Türkiye<br />
ekonomisinin d�� ticaret kanal�yla aktar�lan d��sal �oklara duyarl�l���n�n azald���n�<br />
gösterirken; hedef pazarlar�n büyüme öngörüleri de dikkate al�nd���nda Türkiye’nin<br />
ihracat potansiyelinin önümüzdeki dönemlerde de güçlü seyredece�ini i�aret etmektedir.<br />
Grafik IV.A.12<br />
360<br />
300<br />
240<br />
180<br />
120<br />
60<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: T�K<br />
�hra�at�n �öl�esel Da��l�m� (200��100)<br />
AB-27 MENA<br />
<strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde bir önceki döneme göre toplam ihracatta ya�anan<br />
yüzde 12,8’lik art��a kar��n AB ülkelerine yönelik ihracat, yüzde 9,4 oran�nda azalm�� ve<br />
toplam içindeki pay� yüzde 47,5’ten 38,2’ye gerilemi�tir. AB ülkelerine gerçekle�tirilen<br />
ihracat�n toplam içindeki pay�n�n 2007 y�l�nda yüzde 56,3 oldu�u göz önüne al�n�nca<br />
kayb�n ne denli büyük oldu�u daha iyi anla��lmaktad�r. Ancak, AB ülkelerindeki bu dü�ü�<br />
Kuzey Afrika ve Asya ülkelerine yönelik ihracat ile telafi edilmi�tir. Yak�n ve Orta Do�u ile<br />
Asya ülkelerine yönelik ihracat, 2011 y�l�nda bir önceki y�la göre yüzde 19,6 oran�nda<br />
art�� göstermi�, <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde bir önceki döneme göre bu art��<br />
daha da artarak yüzde 45,8’e ula�m��t�r. Bu dönemde Yak�n ve Orta Do�u ile Asya<br />
ülkelerine yönelik ihracat�n toplam içindeki pay� da yüzde 35,9’a yükselmi�tir. A�ustos<br />
65
66<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
ay�nda kriz öncesi döneme göre AB ülkelerine yap�lan ihracat yüzde 14 daral�rken, MENA<br />
bölgesine yap�lan ihracat yüzde 253,7 oran�nda art�� göstermi�tir.<br />
Grafik IV.A.13<br />
�hra�at�n �l�e Gru�lar�na Göre Da��l�m� (<strong>2012</strong> ��a�-��ust�s� Yüzde)<br />
% 4,4 (4,2)<br />
Kaynak: T�K<br />
% 29,1 (14,1)<br />
% 6,2 (3,8)<br />
% 8,8 (10,1)<br />
% 38,2 (56,3)<br />
AB Di�er Avrupa (AB Hariç) Kuzey Afrika Kuzey Amerika Yak�n ve Orta Do�u<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2007 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
Ülkeler baz�nda incelendi�inde, <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk sekiz ay�nda en fazla ihracat�n, uzun<br />
y�llard�r ihracat�m�zda en büyük paya sahip olan Almanya’ya yap�ld��� görülmektedir.<br />
Almanya’ya yönelik ihracat, <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde bir önceki döneme göre<br />
yüzde 7,1 oran�nda daralarak 8,7 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. �ran’a yönelik<br />
ihracat <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk sekiz ay�nda bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 267,1<br />
oran�nda artarak 8,6 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. Bu sayede �ran, <strong>2012</strong> y�l� Ocak-<br />
A�ustos döneminde en fazla ihracat gerçekle�tirilen ikinci ülke konumuna yükselmi�tir.<br />
�thalat�n ülke gruplar�na göre incelenmesinde; AB üyesi ülkelerden yap�lan ithalat�n<br />
toplam ithalat�n önemli bir k�sm�n� olu�turdu�u görülmektedir. Bununla birlikte, bu<br />
ülkelerden yap�lan ithalat�n toplamdaki pay�, t�pk� ihracatta oldu�u gibi dü�ü�<br />
e�ilimindedir. Bölge ülkelerinden yap�lan ithalat�n toplam ithalattaki pay� 2000 y�l�nda<br />
yüzde 52,3 iken, bu oran, 2009 y�l�nda 40,1’e, 2010 y�l�nda yüzde 38,9’a ve 2011 y�l�nda<br />
yüzde 37,8’e gerilemi�tir. <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde de AB ülkelerinden yap�lan<br />
ithalat bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 7,4 oran�nda azalarak 57,1 milyar dolar<br />
olmu�tur. Toplam içindeki pay� ise yüzde 36,4’e gerilemi�tir.
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
�thalat�n a��rl�kl� olarak yap�ld��� ikinci bölge ise Yak�n ve Orta Do�u ile Di�er Asya<br />
ülkeleridir. Bölge ülkelerinden yap�lan ithalat özellikle kriz sonras� dönemde önemli<br />
oranda art�� göstermi�tir. Bölgeden gerçekle�tirilen ithalat 2009 y�l�nda 35,9 milyar dolar<br />
iken, 2011 y�l�nda 73,6 milyar dolara yükselmi� ve toplam ithalat içindeki pay� yüzde<br />
30,6’ya yükselmi�tir. <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde bölgeden 48,5 milyar dolarl�k<br />
ithalat gerçekle�irken, toplamdaki pay� yüzde 30,9 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Grafik IV.A.14<br />
�thalat�n �l�e Gru�lar�na Göre Da��l�m� (<strong>2012</strong> ��a�-��ust�s� Yüzde)<br />
% 1,3 (% 1,3)<br />
% 30,9 (% 25,8)<br />
% 16,0 (% 20,1)<br />
Avrupa Birli�i Di�er Avrupa (A.B Hariç) Kuzey Afrika Asya<br />
Kaynak: T�K<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2007 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
% 36,4 (% 40,2)<br />
Özellikle enerji ithalat�na ba�l� olarak, 2011 y�l�nda en fazla ithalat�n yap�ld��� ülke 2006<br />
y�l�ndan beri oldu�u gibi yine Rusya olmu�tur. Rusya’dan yap�lan ithalat 2011 y�l�nda bir<br />
önceki y�la göre yüzde 10,9 oran�nda artarak 24 milyar dolar olarak gerçekle�mi� ve<br />
toplam içerisindeki pay� yüzde 9,9 olmu�tur. <strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde<br />
Rusya’dan gerçekle�tirilen ithalat bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 18,1<br />
oran�nda artarak 17,1 milyar dolara yükselmi�tir. Ara mal� ithalat�na ba�l� olarak Çin de<br />
en büyük ithalat pazarlar�m�zdan biri konumundad�r. Çin’den gerçekle�en ithalat bir<br />
önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 5,2 oran�nda daralsa da 13,9 milyar dolarl�k<br />
ithalatla Çin, en fazla ithalat yapt���m�z ülkeler s�ralamas�nda ikinci durumdad�r. Özellikle<br />
�ran’dan gerçekle�tirilen ithalat son iki y�ldaki art���yla dikkat çekmektedir. 2011 y�l�nda<br />
�ran’dan yap�lan ithalat bir önceki y�la göre yüzde 63 oran�nda artarak 12,5 milyar dolara<br />
yükselmi�tir.<br />
67
68<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik IV.A.15<br />
9,8<br />
8,2<br />
17,5<br />
13,2<br />
23,5<br />
9,0<br />
9,8<br />
13,9<br />
13,9<br />
17,1<br />
2007 <strong>2012</strong> Ocak-A�ustos<br />
Rusya Federasyonu Çin Almanya ABD �talya<br />
Kaynak: T�K<br />
Not: S�ralama <strong>2012</strong> Ocak-Haziran dönemine göre yap�lm��t�r.<br />
�thalatta�i �l� �e� �l�e (�il�ar �)<br />
ii. Hizmetler Dengesi, Gelir Dengesi ve Cari Transferler<br />
Hizmetler dengesi d�� ticaret dengesinden sonra cari i�lemler dengesindeki en büyük<br />
ikinci kalemdir. Bu kalem pozitif de�erler alarak cari i�lemeler dengesini olumlu yönde<br />
etkilemektedir. 2011 y�l�nda 18 milyar dolar fazla veren hizmetler dengesi <strong>2012</strong> Ocak-<br />
A�ustos döneminde 13,1 milyar dolar fazla vermi�tir. Hizmetler dengesinin fazla<br />
vermesinde en önemli etken turizm gelirleridir. Turizm gelirleri 2011 y�l�nda bir önceki<br />
y�la göre yüzde 10,6 oran�nda artarak 23 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. <strong>2012</strong> y�l�<br />
A�ustos ay�nda 12 ayl�k kümülatif bazda bu rakam 23,1 milyar dolar olarak<br />
gerçekle�mi�tir. Özellikle kar��l�kl� anla�malarla vizelerin kald�r�lmas�yla birlikte Türkiye'ye<br />
gelen turist say�s�nda ciddi art��lar gözlenmektedir. Türkiye 2011 y�l�nda turist say�s�<br />
bak�m�ndan en çok ziyaretçi çeken 6’nc� ülke konumundad�r.
Grafik IV.A.16<br />
2�<br />
20<br />
1�<br />
10<br />
�<br />
0<br />
���<br />
2002<br />
Kaynak: T�K<br />
1��2<br />
200�<br />
1���<br />
1��2 1���<br />
1���<br />
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
�urizm Gelirleri �e �urist �a��s� (�il�ar �� �il��n �i�i)<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
22�0<br />
200�<br />
21�� 20��<br />
200�<br />
2010<br />
Turizm Gelirleri (Sol Eksen) Turist Say�s� (Sa� Eksen)<br />
2��0<br />
1��� 1���<br />
2011 y�l�nda hizmetler dengesine ta��mac�l�k alan�ndan da önemli bir katk� gelmi�tir. Bu<br />
alandaki net gelir 2011 y�l�nda bir önceki y�la göre yüzde 50,5 oran�nda art�� göstererek<br />
2,2 milyar dolara yükselmi�tir. <strong>2012</strong> y�l�nda bu art�� daha da h�zlanm�� ve <strong>2012</strong> Ocak-<br />
A�ustos döneminde bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 48,2 oran�nda artarak 2,3<br />
milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir.<br />
2. Sermaye ve Finans Hesab�<br />
Küresel krizi takip eden iyile�me döneminde geli�mi� ülke merkez bankalar� taraf�ndan<br />
al�nan ek parasal geni�leme önlemleri, geli�mi� ekonomilerdeki dü�ük faiz ve bol likidite<br />
ko�ullar�n�n uzunca bir süre korunaca�� yönündeki beklentiler, küresel fonlar�n getiri<br />
aray���n� güçlendirmi�tir. Bununla beraber geli�mekte olan ülkelerdeki görece yüksek faiz<br />
oranlar� bu ülkelere yönelik sermaye ak�mlar�n�n h�zlanmas�na neden olmu�tur. Özellikle,<br />
2010 genelinde Türkiye ba�ta olmak üzere geli�mekte olan ülkelere yönelik yat�r�mlardaki<br />
art�� 2011 y�l�nda da devam etmi�tir. 2009 y�l�nda 227 milyon dolar olan net portföy<br />
2011<br />
��a�-��ust�s<br />
2011<br />
yat�r�mlar� artan likidite ile 2011 y�l�nda 22 milyar dolara kadar yükselmi�tir.<br />
��a�-��ust�s<br />
<strong>2012</strong><br />
��<br />
�0<br />
2�<br />
20<br />
1�<br />
10<br />
�<br />
0<br />
69
70<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Tablo IV.A.2<br />
Sermaye Hareketleri (Milyon $)<br />
Ocak-A�ustos<br />
2007 2008 2009 2010 2011 2011 <strong>2012</strong><br />
Sermaye ve Finans Hesab� 37.264 37.404 9.223 43.910 65.725 45.184 31.839<br />
Do�rudan Yat�r�m (Net) 19.941 16.955 6.858 7.574 13.569 8.969 6.833<br />
Do�rudan Yat�r�m Giri�i 22.047 19.504 8.411 9.038 16.035 10.509 9.587<br />
Do�rudan Yat�r�m �k��� -2.106 -2.549 -1.553 -1.464 -2.466 -1.540 -2.754<br />
Portföy Yat�r�m� (Net) 833 -5.014 227 16.093 21.986 17.456 20.313<br />
Hisse Senedi 5.138 716 2.827 3.468 -986 -1.218 2.393<br />
Borç Senedi -2.358 -4.486 111 16.149 20.284 16.493 15.209<br />
Di�er Yat�r�mlar (Net) 24.530 24.467 2.300 33.103 28.387 23.442 20.428<br />
Rezerv Varl�klar -8.032 1.057 -111 -12.809 1.813 -4.662 -15.735<br />
Net Hata ve Noksan 1.170 4.120 4.147 2.733 11.416 9.026 4.243<br />
Kaynak: TCMB<br />
Türkiye, kriz öncesi dönemde net uzun vadeli kredi kullan�c�s� iken, kriz döneminde net<br />
kredi ödeyicisi konumuna gelmi�tir. Kriz sonras� dönemde ise Türkiye’de di�er<br />
yat�r�mlar�n geli�mekte olan ülkelere nazaran daha h�zl� ivmelendi�i göze çarpmaktad�r.<br />
Söz konusu art��ta a��rl�kl� olarak k�sa vadeli kredi kullan�mlar�n�n etkili oldu�u<br />
gözlenmektedir. Özellikle son dönemlerde uluslararas� kredi derecelendirme<br />
kurulu�lar�n�n not art�r�mlar� yoluyla uzun vadeli yat�r�m yap�labilir ülke seviyesine ç�kmas�,<br />
uzun vadeli fonlar�n Türkiye’ye geli�inin kolayla�mas� anlam�na gelmektedir. Bu da cari<br />
a��n finansman�nda nispeten k�r�lganl�k yaratan k�sa vadeli fonlar�n yerini uzun vadeli<br />
fonlar�n ve cari a��n yaratt��� k�r�lganl�k derecesinin azalmas� anlam�na gelmektedir.<br />
Krizden ç�k�� sürecinde ba�ar�l� bir performans ortaya koyan Türkiye’ye yönelik do�rudan<br />
yat�r�m giri�lerinin artmas� cari aç���n finansman kalitesi aç�s�ndan oldukça önemlidir.
Grafik IV.A.17<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
20<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
-20<br />
200�-1<br />
Kaynak: TCMB<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
�ari ���� �inansman�<br />
(12 ��l�� �ümülati�� �il�ar �)<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
Do�rudan Yat�r�m+Uzun Vadeli Sermaye Portföy Yat�r�mlar� + K�sa Vadeli Sermaye Cari Aç�k<br />
Türkiye’ye yönelik do�rudan yabanc� yat�r�m giri�i, 2008 y�l� son çeyre�inden itibaren<br />
azalmaya ba�lam��, 2010 y�l� May�s ay�nda 12 ayl�k kümülatif rakam 6,9 milyar dolar ile<br />
dip noktas�n� görmü�tür. 2011 y�l�nda 16 milyar dolarl�k yurtiçine do�rudan yat�r�m giri�i<br />
gerçekle�mi�ken, yurtiçi yerle�iklerin yurtd���nda 2,5 milyar dolar yat�r�m yapmas�<br />
sonucu, net do�rudan yat�r�mlar 13,6 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk<br />
sekiz ay�nda ise net do�rudan yat�r�mlar 6,8 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. Kriz<br />
sonras� toparlanma dönemiyle birlikte 12 ayl�k kümülatif do�rudan yat�r�m giri�i A�ustos<br />
<strong>2012</strong> itibar�yla 15,1 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. Toparlanma dönemiyle birlikte<br />
özellikle 2010 y�l� Ekim ay�ndan itibaren finansman kalitesinde önemli bir toparlanma<br />
ya�anm�� ve <strong>2012</strong> Ocak-A�ustos döneminde 12 ayl�k do�rudan yat�r�m giri�i ve uzun<br />
vadeli sermaye toplam� 24 milyar dolara yükselmi�tir.<br />
2011 y�l�nda 22 milyar dolara kadar yükselen portföy yat�r�mlar� özellikle y�l�n ilk alt�<br />
ay�nda yurtd��� yerle�iklerin ald�klar� devlet iç borçlanma senetlerindeki (D�BS) dü�ü�<br />
nedeniyle önemli ölçüde gerilese de Temmuz ve A�ustos aylar�ndaki sat��larla 12 ayl�k<br />
kümülatif bazda 24,8 milyar dolara yükselmi�tir. Yurtd��� yerle�iklerin ald�klar� devlet iç<br />
borçlanma senetlerinin tutar� <strong>2012</strong> Ocak-A�ustos döneminde bir önceki y�l�n ayn�<br />
dönemine göre yüzde 16,6 oran�nda azalarak 10,4 milyar dolara gerilemi�tir.<br />
Bankalar�n yurt d���ndan k�sa vadeli net kredi kullan�mlar�nda 2011 y�l�n�n ilk çeyre�inden<br />
itibaren belirgin bir dü�ü� gözlenmektedir. Bankac�l�k sektörünün net kredi kullan�m�,<br />
<strong>2012</strong> Ocak-A�ustos döneminde bir önceki y�l�n ayn� dönemine göre yüzde 71,2 oran�nda<br />
2010-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
2011-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
�<br />
�<br />
71
72<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
azalarak 2,6 milyar dolar olmu�tur. Bu dönemde bankalar�n uzun vadeli kredilerde net<br />
geri ödeyici, k�sa vadeli kredilerde ise net kullan�c� oldu�u göze çarpmaktad�r. Ayn�<br />
dönemde, di�er sektörlerin net kredi kullan�m� yüzde 32,7 oran�nda artarak 3,8 milyar<br />
dolar olmu�tur.<br />
Kriz sonras� dönemde Merkez Bankas� politikalar�na ba�l� rezervlerde h�zl� bir art��<br />
gözlemlenmektedir. 2011 y�l� sonunda 78,5 milyar dolara ula�an rezervlerdeki art�� <strong>2012</strong><br />
y�l�nda da devam ederek 5 Ekim <strong>2012</strong> tarihi itibar�yla 94,9 milyar dolar olarak<br />
gerçekle�mi�tir.<br />
Grafik IV.A.18<br />
100<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
�0<br />
20<br />
10<br />
0<br />
22�2<br />
2000<br />
1���<br />
2001<br />
2���<br />
2002<br />
����<br />
200�<br />
���0<br />
200�<br />
Kaynak: TCMB<br />
* <strong>2012</strong> Ekim rakam� 05.10.<strong>2012</strong> itibar�yla verilmi�tir.<br />
���� �rüt Dö�iz �ezer�leri (�il�ar �)<br />
�0��<br />
200�<br />
�0��<br />
200�<br />
����<br />
�1�0 �0��<br />
Türkiye’de net hata noksan kalemi, 2003 y�l�ndan itibaren pozitif bakiye vermektedir.<br />
2011 y�l�nda 11,4 milyar dolara kadar yükselen net hata noksan kalemi, <strong>2012</strong> y�l�<br />
A�ustos ay�nda 12 ayl�k bazda 6,6 milyar dolara kadar gerilemi�tir.<br />
B. REEL DÖV�Z KURU<br />
Küresel toparlanmayla birlikte, 2009’un son çeyre�i itibar�yla yeniden de�er kazanmaya<br />
ba�layan Türk liras� 2010 y�l�n�n son çeyre�i ile birlikte dü�ü� e�ilimine girmi�tir. 2011 y�l�<br />
A�ustos ay� itibar�yla TÜFE bazl� reel efektif kur endeksi 103,5’e gerilemi�se de izleyen<br />
dönemde önemli bir iyile�me ya�anm�� ve <strong>2012</strong> A�ustos ay� itibar�yla 119’a kadar<br />
yükselmi�tir. Kurda ya�anan geli�meler ve reel efektif kurunun bu seyri, 2011 y�l�n�n son<br />
200�<br />
200�<br />
200�<br />
�0��<br />
2010<br />
����<br />
2011<br />
����<br />
<strong>2012</strong> E�im
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
çeyre�inden itibaren d�� ticaret ve cari aç�kta ya�anan dengelenmede iç talepteki azal��la<br />
birlikte etkili olmu�tur.<br />
Grafik IV.B.1<br />
150<br />
130<br />
110<br />
90<br />
70<br />
50<br />
1980�1<br />
1981�1<br />
1982�1<br />
1983�1<br />
1984�1<br />
1985�1<br />
1986�1<br />
1987�1<br />
1988�1<br />
1989�1<br />
1990�1<br />
1991�1<br />
1992�1<br />
1993�1<br />
1994�1<br />
1995�1<br />
1996�1<br />
1997�1<br />
1998�1<br />
1999�1<br />
2000�1<br />
2001�1<br />
2002�1<br />
2003�1<br />
2004�1<br />
2005�1<br />
2006�1<br />
2007�1<br />
2008�1<br />
2009�1<br />
2010�1<br />
2011�1<br />
<strong>2012</strong>�1<br />
Kaynak: TCMB<br />
�eel E�e�ti� Dö�iz �uru �zun �eri (1��0-<strong>2012</strong>)<br />
TCMB TÜFE Bazl� (2003=100) TCMB ÜFE Bazl� (2003=100)<br />
Geli�mekte olan ülkelerde reel döviz kuru uzun vadede artma e�ilimi göstermektedir.<br />
Buna paralel olarak son otuz y�lda avroda de�er art��� gözlemlenmektedir. Ancak TÜFE<br />
bazl� reel döviz kuruna bakt���m�zda geli�mekte olan ülkelere kar�� rekabet gücümüzün<br />
devam etti�i görülmektedir. Bu çerçevede kur ekonomik dengelenmede ve cari aç���n<br />
azalmas�nda önemli bir rol oynamaktad�r.<br />
Grafik IV.B.2<br />
12�<br />
120<br />
11�<br />
110<br />
10�<br />
100<br />
��<br />
�0<br />
��<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
200�-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
2010-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
2011-1<br />
�<br />
�<br />
10<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
�<br />
�<br />
Kaynak: TCMB<br />
Geli�me�te �lan �l�eler �azl� �eel E�e�ti� Dö�iz �uru (200��100)<br />
73
74<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
C. TOPLAM DI� BORÇ STOKU VE ULUSLARARASI YATIRIM POZ�SYONU<br />
Kriz ve kriz sonras� dönemde özellikle AB ülkelerinde ya�anan borç krizi, en önemli<br />
makroekonomik risk unsurlar�ndan biri olarak göze çarpmaktad�r. Ancak Türkiye, krizden<br />
ç�k�� sürecinde gösterdi�i performans ve kamu kesiminin s�k� maliye politikalar�<br />
sayesinde d�� borç stokunun daha önceki döneme göre daha az risk ta��mas�n�<br />
sa�lam��t�r.<br />
1. D�� Borç Stokundaki Geli�meler<br />
D�� borç stoku, küresel krizin ekonomik aktivitelerde yaratt��� daralma ile 2009 y�l�nda bir<br />
miktar gerilemi�, küresel anlamda ekonomik toparlanman�n ba�lamas�na ba�l� olarak<br />
borçlanma olanaklar�n�n artmas�yla birlikte tekrar yükselmi� ve 2011 y�lsonunda 306,7<br />
milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. <strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyre�inde bu rakam 323,5 milyar<br />
dolara yükselmi�tir.<br />
Grafik IV.C.1<br />
�0<br />
��<br />
�0<br />
��<br />
�0<br />
��<br />
�0<br />
2�<br />
����<br />
���2<br />
����<br />
�1�2<br />
����<br />
����<br />
2001 2002 200� 200� 200� 200� 200� 200� 200� 2010 2011<br />
Kaynak: Hazine Müste�arl���<br />
���lam D�� ��r� �t��u�G�Y� (Yüzde)<br />
Borç stokunda ya�anan art��a ra�men krizden ç�k�� sürecinde ya�anan büyüme<br />
performans�yla birlikte borç stokunun GSYH’ye oran�nda gerileme ya�anm��t�r. 2009<br />
y�l�nda toplam borç stokunun GSYH’ye oran� yüzde 43,7 iken, 2010 y�l�nda bu rakam<br />
39,9’a ve 2011 y�l�nda 39,6’ya gerilemi�tir.<br />
����<br />
����<br />
����<br />
����<br />
����
Grafik IV.C.2<br />
100<br />
90<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
Kaynak: Hazine Müste�arl���<br />
87,3<br />
12,7<br />
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
D�� ��r� �t��unun �ade�e Göre Da��l�m� (<strong>2012</strong>-�2)<br />
69,4<br />
30,6<br />
2002 <strong>2012</strong>�Ç2<br />
K�sa Vade Orta ve Uzun Vade<br />
2011 y�l�nda toplam d�� borç stoku artarken k�sa vadeli borçlar�n pay� artm��, uzun vadeli<br />
borçlar�n pay� azalm��t�r. K�sa vadeli d�� borçlar 2011 y�l�nda bir önceki y�la göre yüzde<br />
8,2’lik art��la 83,8 milyar dolara yükselirken, uzun vadeli d�� borçlar yüzde 3,8 oran�nda<br />
artarak 222,9 milyar dolara yükselmi�tir.<br />
Grafik IV.C.3<br />
250<br />
200<br />
150<br />
100<br />
50<br />
0<br />
64,5<br />
22,0<br />
43,1<br />
70,8<br />
Kaynak: Hazine Müste�arl���<br />
24,4<br />
48,9<br />
75,7<br />
21,4<br />
D�� ��r�un ��r�lulara Göre Da��l�m� (�il�ar �)<br />
63,9<br />
70,4<br />
15,4<br />
84,7<br />
71,6<br />
15,7<br />
121,1<br />
73,5<br />
15,8<br />
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 <strong>2012</strong> Ç2<br />
161,1<br />
78,3<br />
14,1<br />
189,0<br />
Kamu Sektörü TCMB Özel Sektör<br />
83,5<br />
13,3<br />
172,8<br />
89,1<br />
11,8<br />
191,3<br />
94,3<br />
9,7<br />
202,7<br />
102,3<br />
8,7<br />
212,5<br />
75
76<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
D�� borç stoku içinde 2005 y�l�na kadar kamu sektörünün pay� daha yüksek iken, 2005<br />
y�l�ndan itibaren özel sektörün pay� daha yüksek oranlarda gerçekle�meye ba�lam��t�r. Bu<br />
tarihten sonra da kamunun pay� azalmaya devam etmi�tir. 2009 y�l�nda kriz, özel<br />
sektörün d�� finansmana ula�mada zorluklar ya�amas�na neden olmu� ve özel sektörün<br />
borcu gerilemi�tir. Ancak kamu sektörünün borcu da yüzde 6,6 oran�nda art��<br />
göstermi�tir. Özel sektörün borcu, kriz döneminde d�� finansmana ula�mada zorluklar<br />
ya�amas� nedeniyle bir miktar azalsa da izleyen dönemde tekrar d�� kaynak bulma<br />
imkan�yla artarak 2011 y�l�nda 202,7 milyar dolara yükselmi�tir. Kamu sektörünün borcu<br />
da 94,3 milyar dolara yükselirken, TCMB’nin borcu 9,7 milyar dolara gerilemi�tir.<br />
Grafik IV.C.4<br />
% 85,9 (% 89)<br />
��sa �adeli D�� ��r�lar (<strong>2012</strong>-�2)<br />
Kamu TCMB Özel Sektör<br />
Kaynak: Hazine Müste�arl���<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2000 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
% 12,9 (% 8,7)<br />
% 1,2 (% 2,3)<br />
Toplam d�� borç stoku içinde k�sa vadeli borçlar�n pay� 2010 y�l�nda yüzde 26,5 iken<br />
2011 y�l�nda yüzde 27,3’e yükselmi�, uzun vadeli borçlar�n pay� yüzde 73,5’ten yüzde<br />
72,7’ye gerilemi�tir.<br />
2011 y�l�nda k�sa vadeli borçlar�n yüzde 8,4’ü kamu sektöründen, yüzde 1,5’i TCMB’den<br />
ve yüzde 90,1’i özel sektörden kaynaklanmakta iken, uzun vadeli borçlar�n yüzde 39,2’si<br />
kamu sektöründen, yüzde 3,8’i TCMB’den ve yüzde 57,1’i özel sektörden<br />
kaynaklanmaktad�r.
Grafik IV.C.5<br />
% 56,8 (% 32,4)<br />
Kamu TCMB Özel Sektör<br />
Kaynak: Hazine Müste�arl���<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2000 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
2. D�� Borç Servisindeki Geli�meler<br />
�zun �adeli D�� ��r�lar (<strong>2012</strong>-�2)<br />
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
% 39,9 (% 52,7)<br />
% 3,4 (% 14,9)<br />
2011 y�l�nda 50,3 milyar dolara gerileyen d�� borç servisinin 41,7 milyar dolar� anapara ve<br />
8,6 milyar dolar� faiz ödemesinden olu�maktad�r. <strong>2012</strong> y�l� Temmuz ay� itibar�yla 26,3<br />
milyar dolar� anapara, 5,7 milyar dolar� da faiz olmak üzere toplam 32 milyar dolar d��<br />
borç ödemesi yap�lm��t�r.<br />
Grafik IV.C.6<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
28,9<br />
22,5<br />
2002<br />
6,4<br />
27,8<br />
20,8<br />
2003<br />
7,0<br />
Kaynak: Hazine Müste�arl���<br />
30,5<br />
23,3<br />
2004<br />
7,1<br />
36,8<br />
28,8<br />
2005<br />
D�� ��r� �er�isi (�il�ar �)<br />
8,0<br />
40,1<br />
30,7<br />
2006<br />
9,4<br />
48,7<br />
37,9<br />
2007<br />
10,8<br />
53,8<br />
Toplam Anapara Faiz<br />
41,8<br />
2008<br />
12,0<br />
58,8<br />
48,4<br />
2009<br />
10,4<br />
55,7<br />
47,1<br />
2010<br />
8,7<br />
50,3<br />
41,7<br />
2011<br />
8,6<br />
32,0<br />
26,3<br />
<strong>2012</strong><br />
Ocak- Temmuz<br />
5,7<br />
77
78<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
3. Uluslararas� Yat�r�m Pozisyonu<br />
2010 y�l� sonunda -361,8 milyar dolar olan ve Türkiye’nin yurt d��� varl�klar� ile yurt d���na<br />
olan yükümlülüklerinin fark� olarak tan�mlanan net uluslararas� yat�r�m pozisyonu (UYP),<br />
2011 y�l� sonunda -322,6 milyar dolar seviyesinde gerçekle�mi�tir. Net UYP’nin 39,2<br />
milyar dolarl�k iyile�mesinde, yükümlülüklerin 45,8 milyar dolar azalmas� belirleyici<br />
olmu�tur.<br />
Grafik IV.C.7<br />
700<br />
500<br />
300<br />
100<br />
-100<br />
-300<br />
-500<br />
64,1<br />
27,0<br />
-37,1<br />
Kaynak: TCMB<br />
58,8<br />
24,2<br />
-34,6<br />
�luslararas� Yat�r�m ��zis��nu�G�Y�<br />
54,8<br />
22,0<br />
-32,7<br />
58,5<br />
22,3<br />
66,5<br />
-36,2 -39,1<br />
74,6<br />
27,4 26,2<br />
-48,4<br />
52,1<br />
25,1<br />
-27,0<br />
74,2 74,7<br />
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011<br />
29,4<br />
-44,9<br />
25,2<br />
-49,5<br />
GSYH (Milyon $) Uluslararas� Yat�r�m Pozisyonu (Net)/GSYH (%)<br />
Varl�klar/GSYH (%) Yükümlülükler/GSYH (%)<br />
UYP’ye göre, 2011 y�l� sonunda Türkiye’nin yurt d��� varl�klar� 177,9 milyar dolar,<br />
yükümlülükleri ise 500,5 milyar dolar olarak gerçekle�mi�tir. Ya�anan dengelenmeyle<br />
birlikte Türkiye’nin UYP aç���n�n GSYH’ye oran� 2010 y�l�nda yüzde 49,5 iken, 2011<br />
y�l�nda oran eksi yüzde 41,7 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
64,6<br />
23,0<br />
-41,7<br />
80<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
-20<br />
-30<br />
-40<br />
-50
Grafik IV.C.8<br />
% 49,7 (% 46,6)<br />
�arl��lar (2011)<br />
Ödemeler Dengesi, Reel Döviz Kuru ve Dış Borç<br />
% 14,8 (% 12,2)<br />
% 1,0 (% 1,2)<br />
% 34,5 (% 40,0)<br />
Yurtd���nda do�rudan yat�r�mlar Portföy yat�r�mlar� Di�er yat�r�mlar Rezerv varl�klar<br />
Kaynak: TCMB<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2010 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
2010 ile 2011 aras�nda varl�k ve yükümlülük kalemlerindeki de�i�iklikler incelendi�inde;<br />
varl�k kalemlerindeki de�i�imde, di�er sektörün yurt d���ndaki mevduatlar�ndaki 12,6<br />
milyar dolarl�k azal�� ba�l�ca etken olurken; yükümlülük kalemlerindeki de�i�imde ise,<br />
yurt içindeki do�rudan yat�r�mlar�n 46,9 milyar dolar, portföy yat�r�m yükümlülüklerinin<br />
9,0 milyar dolar azal���n�n etkili oldu�u gözlenmektedir. Yurt d���nda yerle�ik ki�ilerin<br />
Türkiye’deki portföy yat�r�mlar�ndaki bu dü�ü�, �MKB’de i�lem gören hisse senetlerinin bir<br />
önceki y�la göre yüzde 36,3 oran�nda azalarak 61,5 milyar dolardan 39,1 milyar dolara<br />
gerilemesinden kaynaklanmaktad�r.<br />
Grafik IV.C.9<br />
% 50,2 (% 44,1)<br />
% 28 (% 34,2)<br />
% 21,9 (% 21,7)<br />
Yurtiçinde do�rudan yat�r�mlar Portföy yat�r�mlar� Di�er yat�r�mlar<br />
Kaynak: TCMB<br />
* Parantez içindeki rakamlar 2010 y�l� verilerini göstermektedir.<br />
Yü�ümlülü�ler 2011<br />
79
80<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
2 0<br />
V<br />
1 2<br />
ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI<br />
81
82<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
A. PARA POL�T�KASI<br />
V. ENFLASYON VE PARA POL�T�KASI<br />
Enflasyon ve Para Politikası<br />
Küresel kriz sonras�nda geli�mi� ülke merkez bankalar�n�n krizin etkilerini s�n�rlamak<br />
amac�yla uygulad�klar� parasal geni�leme politikalar�n�n geli�mekte olan birçok ülkede<br />
oldu�u gibi Türkiye üzerinde de önemli yans�malar� olmu�tur. Nitekim bu dönemde<br />
merkez bankalar�n�n fiyat istikrar� ile birlikte finansal istikrara da odaklanmalar� gere�i<br />
ortaya ç�km��t�r. Dolay�s�yla TCMB, merkez bankac�l���na dair yeni anlay�� ve küresel<br />
ekonominin etkisiyle 2010 y�l�n�n sonlar�ndan itibaren yeni bir para politikas� çerçevesi<br />
uygulamaya koymu�tur. Bu politika çerçevesinde enflasyon hedeflemesine finansal<br />
istikrar amac� eklenmi� ve bu amaca yönelik zorunlu kar��l�klar ve faiz koridoru gibi yeni<br />
politika araçlar� kullan�lmaya ba�lanm��t�r.<br />
Küresel risk i�tah�n�n bozulmas� sonucunda, 2011 y�l� A�ustos ay� itibar�yla Türk liras�n�n<br />
u�rad��� a��r� de�er kayb� ve y�l�n son çeyre�inde fiyat� yönetilen/yönlendirilen ürünlerdeki<br />
ayarlamalar nedeniyle enflasyonun k�sa vadede beklenilenin üzerinde bir yükseli�<br />
kaydedece�i öngörülmü�tür. �ç talebin ve kredi büyümesinin yüksek seviyelerde<br />
büyümeye devam etmesini önlemek ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesini<br />
engellemek amac�yla Ekim ay�nda gecelik borç verme faizleri 350 baz puan art�r�larak faiz<br />
koridoru yukar� do�ru geni�letilmi�tir. Bu çerçevede, piyasa fonlamas� ayarlanarak<br />
bankalararas� para piyasas�nda gerçekle�en gecelik faiz oranlar�n�n politika faizinden daha<br />
yüksekte olu�mas�na izin verilmi�tir. Bu durumun likidite ko�ullar�nda arzu edilmeyen bir<br />
s�k�la�maya yol açmamas� için de Türk liras� zorunlu kar��l�k oranlar� dü�ürülmü�tür.<br />
Böylece yüzde 11 olan Türk liras� zorunlu kar��l�k oranlar�n�n a��rl�kl� ortalamas� yüzde<br />
10’a gerilemi�tir. Ayr�ca, alt�n rezervlerini güçlendirmek ve bankalara likidite<br />
yönetimlerinde daha fazla esneklik sa�lamak amac�yla zorunlu kar��l�klara ili�kin<br />
kolayla�t�r�c� düzenlemeler yap�lm�� ve 30 Aral�k 2011 itibar�yla bir ay vadeli repo ihaleleri<br />
düzenlenmeye ba�lanm��t�r.<br />
83
84<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik V.A.1<br />
14<br />
12<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
01.01.2011<br />
01.02.2011<br />
Kaynak: TCMB<br />
01.03.2011<br />
01.04.2011<br />
01.05.2011<br />
01.06.2011<br />
01.07.2011<br />
TCMB Politika Faiz Oran�<br />
01.08.2011<br />
01.09.2011<br />
01.10.2011<br />
01.11.2011<br />
01.12.2011<br />
01.01.<strong>2012</strong><br />
Faiz Koridoru Politika<br />
Faiz Oran�<br />
01.02.<strong>2012</strong><br />
01.03.<strong>2012</strong><br />
01.04.<strong>2012</strong><br />
01.05.<strong>2012</strong><br />
1 Haftal�k<br />
Mevduat<br />
01.06.<strong>2012</strong><br />
01.07.<strong>2012</strong><br />
01.08.<strong>2012</strong><br />
01.09.<strong>2012</strong><br />
Ortalama<br />
Fonlama <strong>Maliye</strong>ti<br />
Ekim 2011’de devreye sokulan tedbirlerin ard�ndan enflasyonist etkileri önlemek<br />
amac�yla 29 Aral�k 2011 itibar�yla “istisnai gün” uygulamas� çerçevesinde sekiz günlük bir<br />
dönem boyunca ek parasal s�k�la�t�rma yap�lm��t�r. Bu do�rultuda, politika faizinden<br />
yap�lan fonlama miktar� geçici bir süre için azalt�lm��, normal günler için ilan edilen alt<br />
s�n�r�n a�a��s�na dü�ürülmü�tür. Buna ek olarak gerekli görülen durumlarda bu i�lemleri<br />
destekleyici yönde sterilize edilmemi� döviz sat��lar� ve do�rudan müdahaleler<br />
kullan�lm��t�r.<br />
Benzer �ekilde, 23-29 Mart <strong>2012</strong> tarihleri aras�nda petrol fiyatlar� ve di�er maliyet<br />
unsurlar�nda gözlenen art��lar�n enflasyon beklentilerini bozmas�n� engellemek amac�yla<br />
alt� günlük bir dönem boyunca ek bir parasal s�k�la�t�rma uygulanm��t�r. Uygulanan ek<br />
parasal s�k�la�t�rma yan�nda 27 Mart <strong>2012</strong> tarihli Para Politikas� Kurulu toplant�s�nda alt�n<br />
rezervlerinin güçlendirilmesi ve bankac�l�k sisteminin maliyet ve likidite kanallar�n�n<br />
olumlu etkilenmesi amac�yla Türk liras� yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu<br />
kar��l�klar�n standart alt�n olarak tesis edilebilecek k�sm� yüzde 10’dan yüzde 20’ye<br />
yükseltilmi�tir.
Enflasyon ve Para Politikası<br />
Haziran <strong>2012</strong>’de geli�mekte olan ülkelere yönelik sermaye ak�mlar�n�n tekrar canlanmas�<br />
ve özellikle petrol fiyat�ndaki görece yumu�ama enflasyon risklerini azaltan bir geli�me<br />
olmu�tur. Ayr�ca, bu dönemde enflasyon ve cari dengeye ili�kin aç�klanan verilerin piyasa<br />
beklentilerinden olumlu gerçekle�mesi Türkiye’ye yönelik risk alg�lamalar�n� iyile�tirmi�tir.<br />
Bu geli�meler sonucunda Haziran ba�� itibar�yla ortalama fonlama maliyeti kademeli<br />
olarak dü�ürülmü�tür. May�s ay�nda ortalama fonlama maliyetinin ortalamas� yüzde 9,7<br />
iken bu oran Temmuz ay�nda yüzde 8, A�ustos ay�nda ise yüzde 6,8 olarak<br />
gerçekle�mi�tir. Bununla birlikte Temmuz ay� Para Politikas� Kurulu toplant�s�nda, küresel<br />
ekonomiye dair belirsizliklerin sürmesinin para politikas�nda esnek yakla��m�n devam�n�<br />
gerektirdi�i vurgulanm��t�r. Geli�mi� ülkelerde faiz oranlar�n�n uzun bir müddet dü�ük<br />
seviyelerde kalaca�� beklentisi alternatif getiri aray���n� canl� tutmaktad�r. Öte yandan,<br />
Avro Bölgesi’ndeki sorunlar�n çözümüne dair at�lan ad�mlara ra�men finansal sistemde<br />
süregelen k�r�lganl�klar, yüksek seyreden borçlanma maliyetleri ve büyüme<br />
görünümündeki zay�flama küresel risk i�tah�n�n yeni haberlere duyarl�l���n�n yüksek<br />
kalmas�na neden olmaktad�r. Dolay�s�yla önümüzdeki dönemde k�sa vadeli sermaye<br />
hareketlerindeki oynakl���n sürmesi yüksek bir olas�l�k olarak görülmektedir. Bu nedenle<br />
Türk liras� fonlama miktar�n�n gerekli görüldü�ünde a�a�� veya yukar� yönlü ayarlanaca��<br />
bildirilmi�tir.<br />
A�ustos <strong>2012</strong>’de rezervleri yükseltmek amac�yla Türk liras� zorunlu kar��l�klar�n Türk liras�<br />
veya döviz cinsinden tesis edilmesindeki maliyet fark�n�n azalt�lmas� ve bankalar�n yeni<br />
imkan� likidite gereksinimleri do�rultusunda serbestçe kullanabilmeleri için Türk liras�<br />
zorunlu kar��l�klar�n döviz olarak tesis edilmesine ili�kin üst s�n�r yüzde 60’a, alt�n olarak<br />
tesis edilebilmesine ili�kin üst s�n�r ise yüzde 30’a yükseltilmi�tir. Bununla birlikte bu<br />
dönemde faiz oranlar�nda de�i�iklik yap�lmam��t�r.<br />
85
86<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Tablo V.A.1<br />
(Yüzde)<br />
Türk Liras� Zorunlu Kar��l�klar�n<br />
Alt�n Olarak Tesis Edilmesine<br />
�li�kin Üst S�n�r<br />
Türk Liras� Zorunlu Kar��l�klar�n<br />
Döviz Olarak Tesis Edilmesine<br />
�li�kin Üst S�n�r<br />
12 Eylül 2011 10 10<br />
05 Ekim 2011 10 20<br />
27 Ekim 2011 10 40<br />
27 Mart <strong>2012</strong> 20 40<br />
29 May�s <strong>2012</strong> 20 45<br />
21 Haziran <strong>2012</strong> 25 50<br />
19 Temmuz <strong>2012</strong> 25 55<br />
16 A�ustos <strong>2012</strong> 30 60<br />
Kaynak: TCMB �� ��<br />
Son dönemde iç ve d�� talep aras�ndaki dengelenme öngörüldü�ü �ekilde devam<br />
ederken enflasyondaki dü�ü�ün de y�l�n son çeyre�inde belirginle�ece�i tahmin<br />
edilmektedir. Bununla birlikte enerji fiyatlar�n�n yüksek seyri ve enflasyonun bir süre daha<br />
hedefin üzerinde seyredecek olmas� temkinli bir duru� gerektirmektedir. Bu çerçevede,<br />
18 Eylül <strong>2012</strong> tarihinde yap�lan Para Politikas� Kurulu toplant�s�nda politika faiz oran� ve<br />
gecelik borç alma faiz oran�nda de�i�iklik yap�lmazken gecelik borç verme faiz oran� 150<br />
baz puan dü�ürülerek yüzde 11,5’ten yüzde 10’a indirilmi� ve faiz koridoru daralt�lm��t�r.<br />
Burada bankalar�n borç verme faizi oranlar� olarak baz ald�klar� koridorun üst band�n�<br />
dü�ürmek amaçlanm��t�r. <strong>2012</strong> y�l� Eylül ay� itibar�yla ECB, Fed ve daha sonra da Japon<br />
Merkez Bankas�n�n parasal geni�leme hedefleri üzerine küresel likiditedeki art�� bu<br />
kararda etkili olmu�tur.<br />
Ayr�ca, TCMB bu toplant�yla küresel piyasalardaki son geli�meler dikkate al�narak finansal<br />
istikrar� desteklemek amac�yla rezerv opsiyonu katsay�lar�nda da de�i�iklik yapm��t�r.<br />
Yap�lan aç�klamada Türk liras� yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu<br />
kar��l�klar�n döviz olarak tutulabilecek k�sm�na ili�kin rezerv opsiyonu katsay�s� bütün<br />
dilimlere ili�kin olarak 0,2 puan art�r�lm��t�r.<br />
Ayr�ca 2011 y�l� ortalar�nda yüzde 50’ye kadar yakla�an kredi büyümesi al�nan tedbirler<br />
neticesinde 2011 y�lsonunda yüzde 10,6’ya kadar gerilemi�tir. A�ustos <strong>2012</strong> itibar�yla<br />
yüzde 12,1 olan kredi büyümesinin hedeflenene göre biraz dü�ük seviyelerde oldu�u<br />
kabul edilmektedir.
Grafik V.A.2<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
Ocak<br />
�ubat<br />
Mart<br />
Kredilerde Büyüme* (Yüzde)<br />
May�s<br />
Haziran<br />
A�ustos<br />
12,1<br />
Eylül<br />
<strong>2012</strong> 2011 2007-2011 Ortalama<br />
* 13 haftal�k hareketli ortalama, y�ll�kland�r�lm��, kur etkisinden ar�nd�r�lm��<br />
Kaynak: TCMB<br />
Enflasyon ve Para Politikası<br />
Döviz al�m ihalelerine bak�ld���nda; 2011 y�l�n�n ilk çeyre�inde, ülkemize yönelik sermaye<br />
giri�lerinin güçlü seyretmesi nedeniyle döviz al�m ihaleleri yap�lm��t�r. 2011 y�l�n�n ikinci<br />
çeyre�inde ise Avro Bölgesi’nde ya�anan borç krizinin giderek derinle�mesi sonucu<br />
bozulan risk i�tah� aralar�nda ülkemizin de bulundu�u geli�mekte olan ülkelere yönelik<br />
sermaye ak�mlar�n� olumsuz etkilemi�tir. Bu geli�me neticesinde 2011 y�l�n�n May�s ve<br />
Haziran aylar�nda yap�lan düzenlemelerle günlük döviz ihalelerinde al�m� yap�lacak tutar<br />
dü�ürülmü�tür. 25 Temmuz 2011 tarihinden itibaren ise döviz al�m ihalelerine ara<br />
verilmi�tir.<br />
2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren, Avro Bölgesi borç krizinin yo�unla�mas� sonucu<br />
belirsizlik ortam�n�n giderek artmas� üzerine, 5 A�ustos 2011 tarihinden itibaren, gerekli<br />
görülen günlerde piyasaya döviz likiditesi sa�lamak amac�yla döviz sat�m ihaleleri<br />
düzenlenmi�tir. Bununla birlikte Eylül, Kas�m ve Aral�k aylar�nda döviz sat�m ihalelerine<br />
yönelik önemli düzenlemeler yap�lm��t�r. Ayr�ca, 18 Ekim 2011 ve 30 Aral�k 2011<br />
tarihlerinde kurlarda sa�l�ks�z fiyat olu�umlar� gözlemlenmi� ve piyasaya sat�m yönünde<br />
do�rudan müdahalede bulunulmu�tur.<br />
Ekim<br />
Aral�k<br />
87
88<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Tablo V.A.2<br />
Kaynak: TCMB<br />
* Eylül <strong>2012</strong> itibar�yla<br />
B. ENFLASYON<br />
TCMB Döviz Müdahaleleri ve �haleleri<br />
(Milyon $)<br />
Müdahaleler �haleler<br />
Al�m Sat�m Al�m Sat�m<br />
2002 16 12 795 -<br />
2003 4.229 - 5.652 -<br />
2004 1.283 9 4.104 -<br />
2005 14.565 - 7.443 -<br />
2006 5.441 2.105 4.296 1.000<br />
2007 - - 9.951 -<br />
2008 - - 7.585 100<br />
2009 - - 4.314 900<br />
2010 - - 15.045 -<br />
2011 - 2.390 6.450 10.460<br />
<strong>2012</strong>* - 1.006 - 1.150<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�i itibar�yla belirginle�en iç talepteki yava�lama ve geçici fiyat<br />
hareketlerinin y�ll�k enflasyon üzerindeki etkilerinin kademeli olarak ortadan kalkmas�<br />
sonucu enflasyon dü�ü� e�ilimine girmi�tir. Bu dönemde uluslararas� petrol fiyatlar�ndaki<br />
geli�meler paralelinde öngörülenden h�zl� art�� kaydeden enerji fiyatlar�n�n tüketici<br />
fiyatlar�n� art�r�c� etkisi son y�llara k�yasla olumlu seyreden i�lenmemi� g�da fiyatlar� ile<br />
s�n�rlanm��t�r. 2011 y�l� genelinde Türk liras�nda gözlenen de�er kayb�n�n yans�malar�yla<br />
belirgin oranda yükselen temel mal grubu y�ll�k enflasyonu y�l�n ilk çeyre�inde yava�lama<br />
e�ilimine girmi�tir. Hizmet fiyatlar� ise �l�ml� seyrini sürdürmü�tür.<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyre�inde ise enflasyon yüzde 8,9’a gerilemi�tir. Bu geli�mede olumlu<br />
seyrini sürdüren i�lenmemi� g�da fiyatlar� ile uluslararas� emtia fiyat geli�meleri<br />
paralelinde gerileyen petrol fiyatlar� etkili olmu�tur. Bu dönemde temel mal grubu y�ll�k<br />
enflasyonu yava�lama e�ilimini sürdürürken hizmet enflasyonunda s�n�rl� bir oranda art��<br />
gözlenmi�tir. Yava�layan ekonomik faaliyet enflasyon görünümüne olumlu katk� sunmu�,<br />
ayn� dönemde maliyet yönlü bask�lar�n da hafiflemesi ile temel enflasyon göstergeleri<br />
a�a�� yönlü bir e�ilim göstermi�tir.<br />
<strong>2012</strong> y�l�nda yüksek seyreden enflasyonun fiyatlama davran��lar�na olumsuz etkisi petrol<br />
fiyatlar�n�n öngörülen seviyelerin üzerinde seyretmesi ile Eylül ve Ekim aylar�nda yap�lan
Enflasyon ve Para Politikası<br />
fiyat ayarlamalar�n�n etkisiyle y�lsonu enflasyonunun yüzde 7,4 olarak gerçekle�mesi<br />
beklenmektedir.<br />
1. Tüketici Fiyatlar�ndaki Geli�meler<br />
2011 y�l� genelinde Türk liras�nda gözlenen de�er kayb�n�n yans�malar�yla önemli oranda<br />
yükselen temel mal grubu y�ll�k enflasyonu <strong>2012</strong>’nin ilk çeyre�inde yava�lama e�ilimine<br />
girmi�tir. Bu geli�mede olumlu seyrini sürdüren i�lenmemi� g�da fiyatlar� ile uluslararas�<br />
emtia fiyat geli�meleri paralelinde gerileyen petrol fiyatlar� belirleyici olmu�tur. Bu<br />
dönemde temel mal grubu y�ll�k enflasyonu yava�lama e�ilimini sürdürürken hizmet<br />
enflasyonunda s�n�rl� bir oranda art�� gözlenmi�tir. Yava�layan ekonomik faaliyet<br />
enflasyon görünümüne olumlu katk� sa�lam��, ayn� dönemde maliyet yönlü bask�lar�n da<br />
hafiflemesi ile temel enflasyon göstergeleri a�a�� yönlü bir e�ilim göstermi�tir.<br />
Tablo V.B.1<br />
Y�lsonu �tibar�yla Özet Y�ll�k Enflasyon Geli�meleri<br />
(Yüzde)<br />
2011 <strong>2012</strong> A�ustos<br />
TÜFE 10,5 8,9<br />
G�da ve Alkolsüz �çecekler 12,2 9,1<br />
Alkollü �çecekler ve Tütün 18,5 18,7<br />
Giyim ve Ayakkab� 8,0 7,2<br />
Konut 8,2 11,8<br />
Ev E�yas� 11,0 8,9<br />
Sa�l�k 0,3 1,8<br />
Ula�t�rma 12,2 5,2<br />
Haberle�me 2,5 3,6<br />
E�lence ve Kültür 6,5 5,0<br />
E�itim 6,5 7,8<br />
Lokanta ve Oteller 8,2 9,3<br />
Çe�itli Mal ve Hizmetler 17,1 9,3<br />
H Endeksi 8,5 7,7<br />
I Endeksi 8,1 7,2<br />
Kaynak: T�K<br />
*H: ��lenmemi� g�da ürünleri, enerji, alkollü içkiler, tütün ürünleri ile alt�n hariç<br />
I: Enerji, g�da ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve alt�n hariç<br />
2011 y�l� boyunca yüksek seyreden çekirdek enflasyon göstergeleri de <strong>2012</strong> y�l�n�n May�s<br />
ay�ndan itibaren azal�� e�ilimine girmi�tir. Bunlar aras�nda TCMB ve piyasalar nezdinde<br />
özel önem arz eden enerji, i�lenmemi� g�da, alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile alt�n�<br />
d��layan Özel Kapsaml� Tüketici Göstergelerinden ÖKTG-H endeksi 2011 y�lsonunda<br />
yüzde 8,5’e kadar yükselmi�, May�s ay�ndan itibaren bir miktar azalarak A�ustos ay�nda<br />
89
90<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
yüzde 7,7 olarak gerçekle�mi�tir. Benzer �ekilde H endeksinden i�lenmi� g�da ürünleri<br />
ç�kar�larak elde edilen I endeksi de buna paralel bir trend göstermi� ve 2011 y�lsonunda<br />
yüzde 8,1 düzeyinde gerçekle�irken A�ustos ay�nda yüzde 7,2 olarak gerçekle�mi�tir. H<br />
ve I endekslerinde görülen yüksek seyirde esas olarak Türk liras�ndaki de�er kayb�<br />
sonucunda önemli ölçüde yükselen mal fiyatlar�n�n etkili oldu�u bilinmektedir.<br />
Grafik V.B.1<br />
14<br />
12<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
TÜFE, H ve I Endeksi (Yüzde)<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: T�K<br />
TÜFE H I<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�inde i�lenmemi� g�da grubu fiyat geli�meleri öngörülene k�yasla<br />
daha olumlu gerçekle�mi� ve g�da grubunun enflasyona yapt��� katk� gerilemi�tir. Bu<br />
dönemde uluslararas� petrol fiyatlar� öngörülenden h�zl� artm�� ancak enerji fiyatlar�n�n<br />
tüketici fiyatlar�n� art�r�c� etkisi son y�llara k�yasla olumlu seyreden i�lenmemi� g�da<br />
fiyatlar� ile s�n�rl� kalm��t�r.<br />
Y�l�n ikinci çeyre�inde ise tüketici enflasyonunda kaydedilen yava�lamada i�lenmemi�<br />
g�da ve petrol fiyatlar�n�n seyri belirleyici olmu�tur. ��lenmi� g�da fiyatlar� uluslararas� g�da<br />
emtia fiyatlar�ndaki e�ilime ba�l� olarak yukar� yönlü risk ta��rken i�lenmemi� g�da<br />
fiyatlar�n�n y�l�n geri kalan döneminde de �l�ml� seyrini sürdürmesi beklenmektedir. Enerji<br />
fiyatlar� y�l�n ikinci çeyre�inde, elektrik ve do�al gaz tarifelerinde yap�lan yüksek oranl�<br />
ayarlamalara ra�men yüzde 0,6 oran�nda azalm��t�r. Bu dönemde uluslararas� petrol<br />
fiyatlar�ndaki keskin dü�ü� paralelinde akaryak�t fiyatlar� yüzde 10,3 oran�nda azalarak
Enflasyon ve Para Politikası<br />
2011 y�l� Haziran ay� seviyelerine gerilemi�tir. Bununla birlikte petrol fiyatlar�nda ula��lan<br />
dü�ük seviyeler sonras�nda Haziran ay� sonunda gözlenen art�� e�ilimi k�sa vadede<br />
enflasyon görünümüne ili�kin yukar� yönlü riskleri canl� tutmaktad�r.<br />
Grafik V.B.2<br />
35<br />
30<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: TCMB<br />
Y�ll�k G�da ve Enerji Fiyatlar� Enflasyonu (Yüzde)<br />
TÜFE G�da Fiyatlar� Enerji Fiyatlar�<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyre�inden itibaren hizmet fiyatlar�nda yak�n dönemdeki girdi maliyeti<br />
yans�malar�n�n etkileri hissedilmi�tir. Nitekim, Nisan ve May�s aylar�nda hizmet fiyatlar�<br />
büyük ölçüde akaryak�t fiyatlar�nda geçmi� dönemde kaydedilen birikimli art��lar<br />
nedeniyle ula�t�rma ve i�lenmi� g�da fiyatlar�ndaki yükseli�in etkisi ile yemek hizmetleri<br />
gruplar�ndaki art��larla yükselmi�tir. Haziran ay�nda ise kira ile sabit telefon görü�me<br />
ücretlerine ba�l� olarak haberle�me hizmetleri fiyatlar� y�ll�k enflasyonun art���nda etkili<br />
olmu�tur.<br />
91
92<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik V.B.3<br />
18<br />
16<br />
14<br />
12<br />
10<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
Hizmet Grubu Y�ll�k Enflasyonu (Yüzde)<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: TCMB<br />
Hizmet Grubu Enflasyonu Kira Lokanta ve Oteller Ula�t�rma<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�inde enflasyondaki yüksek seyre ra�men beklentiler yatay seyrini<br />
korumu�tur. Bununla birlikte, Nisan ay� itibar�yla elektrik ve do�algaz tarifelerinde<br />
uygulanmaya ba�lanan art���n ard�ndan özellikle bir y�la kadar olan vadelerde beklentilerin<br />
yukar� yönlü güncellendi�i görülmektedir.<br />
Enflasyon beklentilerinde <strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyre�inde de belirgin bir de�i�im<br />
gözlenmemi�tir. Ancak, çekirdek enflasyon göstergelerinin azal�� e�iliminin istikrar<br />
kazanmas� ile y�l�n üçüncü çeyre�i ba�� itibar�yla orta vadeli beklentiler bir önceki çeyre�e<br />
k�yasla s�n�rl� da olsa daha dü�ük bir seviyeye gerilemi�tir. Nisan ve Temmuz dönemi<br />
enflasyon beklentileri vadeler baz�nda k�yasland���nda, k�sa vadeye ili�kin beklentilerin bir<br />
miktar a�a�� yönlü güncellendi�i, daha uzun vadeye dair beklentilerde ise bir de�i�im<br />
olmad��� gözlenmi�tir.
Grafik V.B.4<br />
11<br />
10<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
2010-1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
11<br />
12<br />
2011-1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
11<br />
Kaynak: TCMB<br />
Y�ll�k Enflasyon Beklentisi (Yüzde)<br />
Y�l Sonu Enflasyon Beklentisi<br />
24 Ay Sonras�n�n Enflasyon Beklentisi<br />
12 Ay Sonras�n�n Enflasyon Beklentisi<br />
Enflasyon ve Para Politikası<br />
12<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
A�ustos ay� itibar�yla yüzde 8,9 olarak gerçekle�en enflasyonun y�lsonunda 9 Ekim <strong>2012</strong><br />
tarihinde yay�nlanan OVP’ye göre yüzde 7,4 olarak gerçekle�mesi beklenmektedir. Bu<br />
geli�mede, <strong>2012</strong> y�l�nda yüksek seyreden enflasyonun fiyatlama davran��lar�na olumsuz<br />
etkisi, petrol fiyatlar�n�n öngörülen seviyelerin üzerinde seyretmesi ile Eylül ve Ekim<br />
aylar�nda yap�lan fiyat ayarlamalar� etkili olmu�tur.<br />
93
94<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik V.B.5<br />
8<br />
6<br />
4<br />
2<br />
0<br />
7,4<br />
Enflasyon Tahminleri (Yüzde)<br />
5,3<br />
5,0 5,0<br />
<strong>2012</strong> 2013 2014 2015<br />
Kaynak: Kalk�nma Bakanl���<br />
2. Üretici Fiyatlar�ndaki Geli�meler<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�inde üretici fiyatlar�n�n seyrinde tar�m enflasyonunun gerilemesi ve<br />
Türk liras�n�n de�er kazanmas� etkili olmu�tur. Tar�m ürünleri fiyat geli�meleri taze meyve<br />
ve sebze fiyatlar� yoluyla tüketici fiyatlar�na yans�rken s�nai üretime konu olan baz� tar�m<br />
grubu ürünleri kanal�yla da imalat sanayi alt gruplar�n� etkilemi�tir. Yurtiçi pamuk<br />
fiyatlar�nda 2011 y�l� ba��nda ba�layan h�zl� gerileme bu dönemde de sürmü�; buna<br />
paralel olarak giyim e�yas� ve tekstil ürünleri imalat�nda fiyatlar mevsimsel ortalamalara<br />
k�yasla olumlu bir görünüm çizmi�tir. Di�er taraftan canl� hayvan fiyatlar�ndaki yatay<br />
seyre kar��n et ürünleri imalat� ile tüketici fiyatlar� i�lenmi� et ürünleri fiyatlar� bu<br />
dönemde yükselmi�tir. �malat fiyatlar� da bu dönemde genel olarak döviz kuru<br />
geli�melerine ba�l� olarak �l�ml� bir seyir izlemi�tir.<br />
Üretici fiyatlar�, <strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyre�inde çeyreklik bazda hem tar�m hem de imalat<br />
sanayi fiyatlar�n�n etkisiyle gerilemi�tir. Tar�m fiyatlar�ndaki çeyreklik de�i�im hem canl�<br />
hayvan ve hayvansal ürün fiyatlar�ndaki hem de görece daha belirgin olmak üzere taze<br />
meyve-sebze fiyatlar�ndaki gerilemeyle, önceki çeyrek ortalamalar�n�n oldukça alt�nda<br />
gerçekle�mi�tir. Bu dönemde imalat sanayi fiyatlar� �l�ml� bir seyir izlemi�tir. Bu<br />
görünümde Türk liras�n�n güçlü seyrinin etkisi hissedilse de uluslararas� emtia<br />
fiyatlar�ndaki dü�ü�ün katk�s� daha belirleyici olmu�tur. �malat sanayi fiyatlar� an�lan<br />
dönemde temelde petrol ve ana metal fiyatlar�n�n etkisiyle gerilemi�tir. 2011 y�lsonunda
Enflasyon ve Para Politikası<br />
yüzde 13,3 olarak gerçekle�en üretici fiyatlar� y�ll�k enflasyonu <strong>2012</strong> y�l� A�ustos ay�<br />
itibar�yla yüzde 4,6’ya kadar gerilemi�tir.<br />
Grafik V.B.6<br />
30<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
-5<br />
Kaynak: T�K<br />
ÜFE, Tar�m ve Sanayi Grubu Y�ll�k Enflasyonu (Y�ll�k, Yüzde)<br />
ÜFE Tar�m Sanayi<br />
95
96<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
2 0<br />
VI<br />
1 2<br />
YURTİÇİ MALİ PİYASALAR<br />
97
98<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
A. GENEL DE�ERLEND�RME<br />
VI. YURT�� MAL� P�YASALAR<br />
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
2011 y�l�n�n ikinci yar�s�ndan itibaren Avro Bölgesi’ndeki mali sorunlar�n derinle�mesi<br />
küresel ekonomiyi ve beklentileri olumsuz etkilemi�tir. Artan ülke risklerine ba�l� olarak<br />
2010 y�l�n�n sonlar�ndan itibaren özellikle riskli ülke tahvillerindeki de�er dü�ü�ü<br />
portföylerinde kamu ka��tlar� bulunan finans sektörünü de etkilemeye ba�lam��t�r.<br />
Avrupa’da ya�anan olumsuzluklar�n yan�nda ABD gibi geli�mi� ülkelerin ekonomilerinde<br />
ya�anan olumsuzluklar ve ortaya ç�kan belirsizlik dünya genelinde yat�r�mc� güveninin<br />
zay�flamas�na ve sermaye hareketlerinin azalmas�na neden olmu�tur.<br />
Özellikle geli�mi� ekonomilerdeki bu olumsuz gidi�at�n aksine geli�mekte olan ülkelerin<br />
mali piyasalar�nda nispeten olumlu bir performans izlenmi�tir. Türkiye’de de mali<br />
piyasalar ba�ta cari aç�ktaki daralma olmak üzere olumlu makro göstergeler ve güven<br />
ortam� sayesinde pozitif yönde ayr��maktad�r. Türkiye ayn� zamanda bölgedeki<br />
ekonomiler aras�nda yat�r�mc�lar için güvenli bir liman olmaktad�r.<br />
Avrupa, Amerika ve Japonya Merkez Bankalar� Eylül ay�nda yeni bir parasal geni�leme<br />
hamlesi yapm��lard�r. Bu nedenle d�� piyasalarda giderek artmas� beklenen likiditenin<br />
2010 ve 2011 y�l�n�n yar�s�nda görüldü�ü gibi geli�mekte olan piyasalara sermaye ak���n�<br />
art�rmas� beklenmektedir. Bu durumda cazip bir pazar olan Türkiye’ye büyük fonlar�n<br />
akmas� sonucunda bol ve ucuz döviz, Türk liras�n�n de�erlenmesine neden olabilir.<br />
Bunun yan�nda dünya genelinde ortaya ç�kan belirsizlikler sermaye piyasalar�nda ve<br />
kurda oynakl���n artmas�na sebep olabilir.<br />
B. �STANBUL MENKUL KIYMETLER BORSASI (�MKB)<br />
Asya borsalar�n�n dü�ük performans� ve Avro Bölgesi ülkeleri ile ABD’nin borç sorunlar�<br />
nedeniyle 2011 y�l�nda Türk liras� baz�nda yüzde 24 dü�en �MKB-100 endeksi <strong>2012</strong> y�l�n�n<br />
ba�lar�ndan itibaren toparlanmaya ba�lam��t�r. Yurtiçi mali piyasalarda ya�anan pozitif<br />
ayr��ma dönem dönem kendini �MKB yat�r�mlar�nda hissettirmi�tir. Piyasalarda gözlenen<br />
oynakl���n yüksek olmas�ndan dolay� sert dalgalanmalar gözlemlenebilmektedir.<br />
99
100<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
IMKB-100 endeksi, sorunlu Avro Bölgesi ekonomilerinin y�l�n ilk ay�nda gerçekle�tirdikleri<br />
tahvil ihalelerinin olumlu geçmesi ve geli�mekte olan ülke piyasalar�na fon giri�i<br />
sa�lanmas� ile <strong>2012</strong> y�l�na yukar� yönlü bir seyir ile giri� yapm��t�r. Ayr�ca ECB (Avrupa<br />
Merkez Bankas�)’nin uzun vadeli refinansman operasyonu (LTRO) ile bankac�l�k<br />
sektörüne yapt��� 530 milyar avroluk fonlama, bu yükseli� e�iliminde etkili olmu�tur. Bu<br />
geli�melerin etkisiyle �MKB-100 endeksi Eylül 2011’den beri ilk kez �ubat <strong>2012</strong>’de 60 bin<br />
seviyesinin üzerine ç�km��t�r. ABD istihdam verilerinin beklentilerin alt�nda kalmas� ve<br />
Çin’de ekonomik yava�lamaya ili�kin endi�eler ile Fed’in toplant� tutanaklar�nda yeni bir<br />
parasal geni�lemeye gidilece�ine dair ipucuna rastlanmam�� olmas� piyasalara sat��<br />
bask�s� getirmi�tir. Türk bankac�l�k sektörünün ilk çeyrek kârlar�n�n azald���n� teyit eden<br />
bilanço aç�klamalar�, Standard & Poor’s’un Türkiye’nin kredi notu görünümünü pozitiften<br />
dura�ana çevirmesi ve ABD’de aç�klanan makroekonomik verilerin piyasa beklentilerini<br />
kar��lamaktan uzak olmas� sat��lar�n devam etmesine yol açm��t�r.<br />
Bir süredir dünya borsalar�ndan pozitif anlamda ayr��an �MKB-100 endeksi, cari aç�ktaki<br />
iyile�menin yan� s�ra faizlerdeki gerilemenin de etkisiyle dünyadaki olumsuz havadan fazla<br />
etkilenmeyerek Temmuz ay�na yükseli�le ba�lam��t�r.<br />
Son dönemde borsadaki trendi de�i�tiren önemli geli�meler olmu�tur. ECB Ba�kan�n�n<br />
ortak para birimi “avro”nun korunmas� ad�na her türlü önlemin al�n�p gereken tüm<br />
ad�mlar�n at�laca�� yönündeki aç�klamas� yurtd���ndaki havan�n düzelmesini sa�lam�� ve<br />
küresel piyasalara paralel olarak �MKB-100 endeksi de artm��t�r. Ayr�ca �spanya’da yerel<br />
yönetimlerin merkezi hükümetten finansal yard�m talep etmeleri, piyasalar�n �spanya’ya<br />
odaklanmas�na ve �spanya’n�n mali yard�m talep edece�ine yönelik spekülasyonlar�n<br />
artmas�na neden olmu�, �spanya ve �talya 10 y�ll�k tahvil faizleri bu dönemde s�ras�yla<br />
yüzde 7 ve yüzde 6 seviyelerine ç�km��t�r. TCMB’nin aç�klad��� Enflasyon <strong>Rapor</strong>unda,<br />
y�lsonu enflasyon tahmininin a�a�� çekilmesi, zorunlu kar��l�k oranlar�nda gidilmesi<br />
öngörülen kompozisyon de�i�iminin Türk liras� likidite ko�ullar�nda yarataca�� rahatlama<br />
ve faiz koridoru uygulamas�n�n üst s�n�r�nda ya�anabilecek olas� dü�ü�ün ipuçlar�n�n<br />
verilmi� olmas� da hisse senedi piyasas�ndaki al�mlar� desteklemi�tir. Bu geli�melere<br />
paralel olarak A�ustos ay�nda da genel olarak yükseli� e�iliminde olan endeks, A�ustos<br />
ay�n� 67.368 seviyesinden kapatm��t�r.
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
2011 y�l�nda yüksek cari aç�k ve büyümenin kompozisyonundaki dengesizlik �MKB’de<br />
kay�plara neden olmu�tur. Ancak 2011 y�l�n�n son döneminden itibaren kendini gösteren<br />
ve <strong>2012</strong>’nin ilk çeyre�i itibar�yla belirginle�en yumu�ak ini� süreci ile cari aç�kta ve<br />
büyümenin kompozisyonunda önemli bir iyile�me ya�anm��t�r. Bu sayede yava�layan<br />
ekonomiye ra�men �MKB’de 2011’in kay�plar�n�n büyük ölçüde telafi edildi�i<br />
görülmektedir.<br />
Grafik VI.B.1<br />
180<br />
160<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
19 �ub, 2007<br />
15 Nis, 2007<br />
09 Haz, 2007<br />
03 A�u, 2007<br />
27 Eyl, 2007<br />
21 Kas, 2007<br />
15 Oca, 2008<br />
10 Mar, 2008<br />
04 May, 2008<br />
28 Haz, 2008<br />
22 A�u, 2008<br />
16 Eki, 2008<br />
10 Ara, 2008<br />
03 �ub, 2009<br />
30 Mar, 2009<br />
24 May, 2009<br />
18 Tem, 2009<br />
11 Eyl, 2009<br />
05 Kas, 2009<br />
30 Ara, 2009<br />
23 �ub, 2010<br />
19 Nis, 2010<br />
13 Haz, 2010<br />
07 A�u, 2010<br />
01 Eki, 2010<br />
25 Kas, 2010<br />
19 Oca, 2011<br />
15 Mar, 2011<br />
09 May, 2011<br />
03 Tem, 2011<br />
27 A�u, 2011<br />
21 Eki, 2011<br />
15 Ara, 2011<br />
08 �ub, <strong>2012</strong><br />
03 Nis, <strong>2012</strong><br />
28 May, <strong>2012</strong><br />
22 Tem, <strong>2012</strong><br />
Kaynak: �MKB<br />
�MKB-100 Endeksi<br />
�MKB-100 (TL) �MKB-100 ($)<br />
MSCI 1 baz�nda bak�ld���nda ise 2011 y�l�nda hem Türkiye hem de Yükselen Piyasalar<br />
endekslerinin 2010’a k�yasla çok daha dü�ük bir performans sergiledi�i görülmektedir.<br />
Y�l içerisinde dü�ü� e�iliminde olan MSCI, 2011 y�lsonu itibar�yla y�l�n ba��na k�yasla<br />
Türkiye’de yüzde 37,4, yükselen piyasalarda ise yüzde 21,2 azal�� kaydetmi�tir. <strong>2012</strong><br />
y�l�nda ise 2011 y�l�n�n sonlar�na k�yasla daha yüksek bir performans sergileyen MSCI<br />
A�ustos ay�nda y�lba��na k�yasla Türkiye’de yüzde 35,4 art�� ile 536,3; yükselen<br />
piyasalarda ise yüzde 3,3 art�� ile 947,3 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
������������������������������������������������������������<br />
1 Temel olarak belirli gruplar halinde ele al�nan borsalar�n veya hisse senetlerinin performans�n� gösteren MSCI endeksleri, Morgan<br />
Stanley Capital International taraf�ndan haz�rlanmaktad�r. Bu endekslerde, farkl� türde ve farkl� bölgesel gruplara ili�kin çok say�da alt<br />
endeks bulunmaktad�r. Bunlardan birisi olan MSCI Yükselen Piyasalar Endeksi Türkiye’yi de içine alan 22 geli�mekte olan ülkenin<br />
piyasa performans�n� ölçmektedir.<br />
101
102<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik VI.B.2<br />
200<br />
180<br />
160<br />
140<br />
120<br />
100<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
0<br />
04 Oca, 2007<br />
04 Nis, 2007<br />
04 Tem, 2007<br />
04 Eki, 2007<br />
04 Oca, 2008<br />
��lem hacmine bak�ld���nda ise hisse senedi piyasas� toplam i�lem hacmi 2011 y�l�nda bir<br />
önceki y�la göre yüzde 9,3; tahvil ve bono piyasas� toplam i�lem hacmi ise yüzde 19,2<br />
artm��t�r. 2011 y�l�nda hisse senedi piyasas� toplam i�lem hacmi 694,9 milyar TL’ye,<br />
tahvil ve bono piyasas� toplam i�lem hacmi ise 4.122,3 milyar TL’ye yükselmi�tir. �MKB<br />
toplam i�lem hacmi ise 2011 y�l�nda bir önceki y�la göre yüzde 19,3 art�� ile 5.732,8<br />
milyar TL’ye yükselmi�tir.<br />
04 Nis, 2008<br />
04 Tem, 2008<br />
Kaynak: Morgan Stanley Capital International<br />
MSCI Türkiye ve Yükselen Piyasalar Endeksi<br />
04 Eki, 2008<br />
04 Oca, 2009<br />
04 Nis, 2009<br />
04 Tem, 2009<br />
04 Eki, 2009<br />
04 Oca, 2010<br />
04 Nis, 2010<br />
04 Tem, 2010<br />
04 Eki, 2010<br />
MSCI Türkiye MSCI YP<br />
04 Oca, 2011<br />
04 Nis, 2011<br />
04 Tem, 2011<br />
04 Eki, 2011<br />
04 Oca, <strong>2012</strong><br />
04 Nis, <strong>2012</strong><br />
04 Tem, <strong>2012</strong>
Grafik VI.B.3<br />
6.000<br />
5.000<br />
4.000<br />
3.000<br />
2.000<br />
1.000<br />
0<br />
106<br />
839<br />
546<br />
Kaynak: �MKB<br />
147<br />
1.254<br />
528<br />
208<br />
1.924<br />
270<br />
2.340<br />
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
�MKB toplam i�lem hacmi <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk sekiz ay�nda, bir önceki y�l�n ayn� dönemine<br />
göre yüzde 72,5 art�� kaydederek 6.001,7 milyar TL olmu�tur. Küresel geli�melere<br />
paralel olarak Temmuz ay� itibar�yla Türkiye’ye çok yüksek seviyelerde sermaye ak�m�<br />
olmu�tur. Tahvil ve bono piyasas� i�lem hacmi bu y�l�n ilk sekiz ay�nda bir önceki y�l�n<br />
ayn� döneminin iki kat�na ç�km��t�r.<br />
�MKB ��lem Hacmi (Milyar TL)<br />
622<br />
566<br />
325<br />
2.921<br />
706<br />
388<br />
2.935<br />
726<br />
333<br />
3.236<br />
680<br />
483<br />
3.400<br />
663<br />
636<br />
3.459<br />
710<br />
512<br />
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Ocak-<br />
Hisse Senetleri Piyasas�<br />
Tahvil ve Bono Piyasas�<br />
Borsa D��� Sabit Getirili Menkul K�ymet ��lemleri<br />
2.350<br />
618<br />
A�ustos<br />
2011<br />
401<br />
4.879<br />
722<br />
Ocak-<br />
A�ustos<br />
<strong>2012</strong><br />
103
104<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik VI.B.4<br />
74<br />
72<br />
70<br />
68<br />
66<br />
64<br />
62<br />
60<br />
2007-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
Kaynak: Merkezi Kay�t Kurulu�u<br />
2008-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
Dolay�s�yla 2011 y�l�nda yüzde 62,1’e gerileyen �MKB’deki yabanc� pay� <strong>2012</strong> y�l�nda<br />
ortalama olarak yüzde 62 seviyelerinde yatay bir seyir izlemi�, özellikle Temmuz ay�nda<br />
ya�anan ciddi sermaye giri�i ile birlikte A�ustos ay� sonu itibar�yla yüzde 63,9’a ula�m��t�r.<br />
C. TAHV�L VE BONO P�YASALARI<br />
1. �MKB Tahvil-Bono Piyasas�<br />
2011 y�l�na dü�ük seviyelerden giri� yapan gösterge tahvil faiz oran� y�l içerisindeki<br />
geli�melere paralel olarak yükselmi�tir. Bunda, TCMB’nin Enflasyon <strong>Rapor</strong>u’nda emtia<br />
fiyatlar�ndaki art��a ba�l� olarak y�lsonu enflasyon tahminini yüzde 5,9’dan yüzde 6,9’a<br />
ç�karmas� ve beklentilerin oldukça üzerinde aç�klanan cari aç�k verisindeki geli�meler ile<br />
Avrupa ve ABD kaynakl� olumsuzluklar etkili olmu�tur.<br />
A�ustos 2011’de ola�anüstü toplanan TCMB Para Politikas� Kurulu, Avrupa ülkelerindeki<br />
sorunlar�n küresel risk alma i�tah�n� olumsuz etkiledi�ini ve bu sorunlar�n derinle�erek<br />
Türkiye’yi durgunluk sürecine sokma riskinin artt���n� belirterek faiz koridorunu daraltm��<br />
ve politika faizini dü�ürmü�tür. Kurul, Ekim 2011’de borç verme faizlerinin önemli ölçüde<br />
art�r�lmas� yoluyla faiz koridorunun geni�letilmesine karar vermi�tir. Bu geli�meler<br />
do�rultusunda TCMB fonlama maliyetine paralel olarak 2011 y�l� sonunda faiz oran�<br />
yüzde 11 seviyesine kadar ç�km��t�r.<br />
�MKB'de Yabanc� Yat�r�mc�lar�n Pay� (Yüzde)<br />
2009-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
2010-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
2011-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
4<br />
7<br />
63,9
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
Genel risk i�tah�ndaki art�� ve ekonominin yeniden dengelenmesi sonucunda <strong>2012</strong> y�l�n�n<br />
ba��nda Türk tahvillerinin al�c�l� bir dönem geçirmesi ikincil piyasa gösterge tahvil faiz<br />
oran�nda dü�ü�ü beraberinde getirmi�tir. Tahvil ve bono piyasas�nda TCMB’nin<br />
enflasyonla mücadele konusunda likiditede s�k�la�t�rmay� sürdürece�i beklentisi ile<br />
birlikte bir miktar art�� gösteren ikincil piyasa gösterge tahvil faizi, yurtd���ndaki geli�meler<br />
paralelinde dalgal� ancak yatay bir seyir izlemi�tir. Y�l�n ikinci yar�s�nda aç�klanan<br />
enflasyon ve cari dengeye ili�kin verilerin piyasa beklentilerinden olumlu gerçekle�mesi<br />
Türkiye’ye yönelik risk alg�lamalar�n� iyile�tirmi�tir. Bu geli�meler sonucunda Haziran<br />
<strong>2012</strong>’de ortalama fonlama maliyeti kademeli olarak dü�ürülmü�tür. Bunlara paralel<br />
olarak Türk tahvillerinin al�c�l� bir dönem geçirmesi ile beraber faiz oran� dü�ü�<br />
kaydetmi�, A�ustos ay�nda yüzde 7,6 seviyesinde kalm��t�r.<br />
Grafik VI.C.1<br />
27<br />
25<br />
23<br />
21<br />
19<br />
17<br />
15<br />
13<br />
11<br />
9<br />
7<br />
5<br />
Kaynak: TCMB<br />
�kincil Piyasa Gösterge ve TCMB Politika Faiz Oran�, TCMB A��rl�kl�<br />
Ortalama Fonlama <strong>Maliye</strong>ti (Yüzde)<br />
2 Oca, 2008<br />
21 �ub, 2008<br />
11 Nis, 2008<br />
31 May, 2008<br />
20 Tem, 2008<br />
8 Eyl, 2008<br />
28 Eki, 2008<br />
17 Ara, 2008<br />
5 �ub, 2009<br />
27 Mar, 2009<br />
16 May, 2009<br />
5 Tem, 2009<br />
24 A�u, 2009<br />
13 Eki, 2009<br />
2 Ara, 2009<br />
21 Oca, 2010<br />
12 Mar, 2010<br />
1 May, 2010<br />
20 Haz, 2010<br />
9 A�u, 2010<br />
28 Eyl, 2010<br />
17 Kas, 2010<br />
6 Oca, 2011<br />
25 �ub, 2011<br />
16 Nis, 2011<br />
5 Haz, 2011<br />
25 Tem, 2011<br />
13 Eyl, 2011<br />
2 Kas, 2011<br />
22 Ara, 2011<br />
10 �ub, <strong>2012</strong><br />
31 Mar, <strong>2012</strong><br />
20 May, <strong>2012</strong><br />
9 Tem, <strong>2012</strong><br />
28 A�u, <strong>2012</strong><br />
�kincil Piyasa Gösterge Faiz Oran�<br />
TCMB Politika Faiz Oran�<br />
TCMB A��rl�kl� Ortalama Fonlama <strong>Maliye</strong>ti<br />
2011 y�l�nda toplam tahvil-bono stokundaki yabanc� yat�r�mc� pay� artmaya devam<br />
etmi�tir. 2011 y�l� Ocak ay�nda bir önceki y�l�n son ay�na göre yükselerek yüzde 13,3 olan<br />
pay, 2011 y�l�n�n sonuna gelindi�inde yüzde 17 seviyesinde kalm��t�r.<br />
105
106<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ikinci çeyre�inden itibaren tekrar art��a geçen pay, özellikle Temmuz<br />
ay�ndaki tahvil piyasas�na rekor seviyede giren yabanc� sermaye ile birlikte A�ustos<br />
ay�nda yüzde 20,7’ye ula�m��t�r.<br />
Grafik VI.C.2<br />
23<br />
21<br />
19<br />
17<br />
15<br />
13<br />
11<br />
9<br />
7<br />
5<br />
2008-1<br />
Kaynak: TCMB<br />
Toplam Tahvil-Bono Stokunda Yabanc� Yat�r�mc�lar�n Paylar� (Yüzde)<br />
4<br />
7<br />
10<br />
2009-1<br />
4<br />
7<br />
2. 10 Y�ll�k Tahvil Faizi ve 5 Y�ll�k CDS 2 Primi<br />
Ya�anan küresel krizin etkilerinin hafiflemesinin ard�ndan 2011 y�l�nda ba�ta Avro Bölgesi<br />
ülkeleri olmak üzere yurtd��� kaynakl� olumsuz geli�melerin dünya genelindeki<br />
belirsizliklerin etkisiyle CDS primimiz ve tahvil faiz oranlar� yükselmi�tir.<br />
10<br />
2010-1<br />
������������������������������������������������������������<br />
2 CDS (Credit Default Swap), bir alacakl�n�n üçüncü bir tarafa belli bir ücret ödeyerek alaca��n� garantilemesidir. Borçlunun borcunu<br />
ödeyememe riskini ortadan kald�rmaya yönelik olarak alacakl�n�n üçüncü tarafa ödedi�i ve bir nevi sigorta primine kar��l�k gelen ücret<br />
ise CDS primi olarak adland�r�lmaktad�r.<br />
4<br />
7<br />
10<br />
2011-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
4<br />
7<br />
20,7
Tablo VI.C.1<br />
CDS Primi: Türkiye ve Seçilmi� Ülkeler*<br />
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
A�ustos 2011 Aral�k 2011 A�ustos <strong>2012</strong><br />
Portekiz 918 1.093 662<br />
Yunanistan 2.261 8.786 14.543<br />
�spanya 358 394 518<br />
�talya 361 503 468<br />
Çek Cumhuriyeti 108 174 113<br />
Polonya 216 280 152<br />
Kore 130 169 108<br />
Brezilya 143 162 131<br />
�ile 96 132 95<br />
Meksika 142 154 111<br />
Kolombiya 142 156 115<br />
Türkiye 227 287 179<br />
Kaynak: Bloomberg<br />
*Seçilmi� ülke verileri ilgili aya ait son verilerdir.<br />
<strong>2012</strong> y�l�nda tekrar dü�ü� trendine giren CDS primimiz geli�mekte olan ülkeler<br />
ortalamas�n� son dönemde yakalam��t�r. <strong>2012</strong> y�l�nda dü�ü� trendinde olan tahvil faiz<br />
oranlar� ise A�ustos ay� itibar�yla y�l�n ba��na k�yasla yüzde 9,9 seviyelerinden yüzde 8,2<br />
seviyelerine inmi�tir.<br />
Grafik VI.C.3<br />
900<br />
800<br />
700<br />
600<br />
500<br />
400<br />
300<br />
200<br />
100<br />
0<br />
03.01.2008<br />
27.02.2008<br />
22.04.2008<br />
16.06.2008<br />
10.08.2008<br />
04.10.2008<br />
28.11.2008<br />
22.01.2009<br />
18.03.2009<br />
12.05.2009<br />
06.07.2009<br />
30.08.2009<br />
24.10.2009<br />
18.12.2009<br />
11.02.2010<br />
07.04.2010<br />
01.06.2010<br />
26.07.2010<br />
19.09.2010<br />
13.11.2010<br />
07.01.2011<br />
03.03.2011<br />
27.04.2011<br />
21.06.2011<br />
15.08.2011<br />
09.10.2011<br />
03.12.2011<br />
27.01.<strong>2012</strong><br />
22.03.<strong>2012</strong><br />
16.05.<strong>2012</strong><br />
10.07.<strong>2012</strong><br />
Kaynak: Bloomberg<br />
5 Y�ll�k CDS<br />
Türkiye GOÜ Ortalamas�<br />
107
108<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik VI.C.4<br />
12<br />
11<br />
10<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
09.04.2010<br />
09.05.2010<br />
09.06.2010<br />
09.07.2010<br />
09.08.2010<br />
09.09.2010<br />
09.10.2010<br />
09.11.2010<br />
09.12.2010<br />
09.01.2011<br />
09.02.2011<br />
09.03.2011<br />
09.04.2011<br />
09.05.2011<br />
09.06.2011<br />
09.07.2011<br />
09.08.2011<br />
09.09.2011<br />
09.10.2011<br />
09.11.2011<br />
09.12.2011<br />
09.01.<strong>2012</strong><br />
09.02.<strong>2012</strong><br />
09.03.<strong>2012</strong><br />
09.04.<strong>2012</strong><br />
09.05.<strong>2012</strong><br />
09.06.<strong>2012</strong><br />
09.07.<strong>2012</strong><br />
09.08.<strong>2012</strong><br />
Kaynak: Bloomberg<br />
D. DÖV�Z KURLARINDAK� GEL��MELER<br />
2011 y�l� ilk yar�s�nda Türk liras�, hem dolar hem de avro kar��s�nda de�er kaybetmi�tir.<br />
Y�l�n di�er yar�s�nda ise TCMB’nin faiz indirimine gitmesine ra�men Türk liras�n�n avro ve<br />
dolar kar��s�ndaki de�er kayb� h�zlanarak devam etmi�tir. Artan küresel risk alg�s�<br />
nedeniyle de geli�mekte olan ülkelerden sermaye ç�k��lar� ya�anm��t�r. Bu nedenle di�er<br />
geli�mekte olan ülke para birimlerine paralel bir seyirle Türk liras� da, dolar ve avro<br />
kar��s�nda de�er kaybetmi�tir.<br />
10 Y�ll�k Tahvil Faizi<br />
(Yerel Para Biriminden)<br />
Türkiye GOÜ Ortalamas�
Grafik VI.D.1<br />
700<br />
600<br />
500<br />
400<br />
300<br />
200<br />
100<br />
0<br />
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
02.01.2008<br />
26.02.2008<br />
21.04.2008<br />
15.06.2008<br />
09.08.2008<br />
03.10.2008<br />
27.11.2008<br />
21.01.2009<br />
17.03.2009<br />
11.05.2009<br />
05.07.2009<br />
29.08.2009<br />
23.10.2009<br />
17.12.2009<br />
10.02.2010<br />
06.04.2010<br />
31.05.2010<br />
25.07.2010<br />
18.09.2010<br />
12.11.2010<br />
06.01.2011<br />
02.03.2011<br />
26.04.2011<br />
20.06.2011<br />
14.08.2011<br />
08.10.2011<br />
02.12.2011<br />
26.01.<strong>2012</strong><br />
21.03.<strong>2012</strong><br />
15.05.<strong>2012</strong><br />
09.07.<strong>2012</strong><br />
Kaynak: TCMB, Bloomberg<br />
<strong>2012</strong> y�l� ba��nda TCMB’nin alm�� oldu�u önlemlerin yan� s�ra Hazine ihaleleri öncesinde<br />
h�zlanan yabanc� sermaye giri�leriyle birlikte Türk liras� dolar kar��s�nda de�er<br />
kazanm��t�r. Çin’in <strong>2012</strong> ilk çeyrek büyümesinin beklentilerin alt�nda kalmas� dolar�n<br />
geli�mekte olan ülke para birimleri kar��s�ndaki seyrini k�smen güçlendirmi�tir.<br />
May�s ay� ba��nda Yunanistan’da yap�lan seçimlerin ard�ndan avronun gelece�ine yönelik<br />
endi�elerin artmas� dolar�n avro kar��s�nda de�erlenmesine yol açm��t�r. Dolar bu<br />
dönemde di�er geli�mekte olan ülke para birimlerine kar�� da h�zl� bir de�erlenme<br />
e�ilimine girmi�tir.<br />
Öte yandan A�ustos <strong>2012</strong>’de Türk liras� zorunlu kar��l�klar�n döviz olarak tesis edilmesine<br />
ili�kin üst s�n�r yüzde 60’a, alt�n olarak tesis edilebilmesine ili�kin üst s�n�r ise yüzde 30’a<br />
yükseltilmi�tir. Bu uygulama sonucunda A�ustos ay� ba��nda 87 milyar 757 milyon dolar<br />
olan Merkez Bankas� brüt döviz rezervleri bir ayda 92 milyar 996 milyon dolara<br />
yükselmi�tir. 2011 y�l� ile kar��la�t�r�ld���nda <strong>2012</strong> y�l� döviz kuru aç�s�ndan daha rekabetçi<br />
bir y�l olmu�tur. Borsadaki yükseli�, tahvil faiz oran�ndaki ve CDS primindeki dü�ü� bu<br />
geli�mede etkili olmu�tur.<br />
Dolara Kar�� Döviz Kurlar�<br />
TL/$ GOÜ Ortalamas�<br />
109
110<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
E. �STANBUL ALTIN BORSASI (�AB)<br />
Alt�n piyasas�nda 2011 y�l�nda 2010 y�l�na k�yasla Türk liras� ve dolar cinsinden i�lem<br />
hacmi artarken, avro cinsinden i�lem hacminde azal�� kaydedilmi�tir. 2011 y�l�nda i�lem<br />
hacmi dolar cinsinden 10,5 milyar dolara, Türk liras� cinsinden 2,5 milyar TL’ye<br />
yükselmi�, avro cinsinden ise 11,4 milyon avroya dü�mü�tür.<br />
<strong>2012</strong> y�l� Ocak-A�ustos döneminde ise Türk liras� cinsinden i�lem hacmi 1,1 milyar TL<br />
iken dolar cinsinden i�lem hacmi 11,4 milyar dolar olmu�tur.<br />
Grafik VI.E.1<br />
12.000<br />
10.000<br />
8.000<br />
6.000<br />
4.000<br />
2.000<br />
0<br />
Kaynak: �AB<br />
Alt�n ve gümü� fiyatlar� 2011 y�l�nda yükselmeye devam etmi�tir. 2011 y�l� Ocak ay� sonu<br />
itibar�yla alt�n�n ortalama ons fiyat� 1.364 dolar iken Aral�k ay� itibar�yla 1.628 dolara<br />
kadar yükselmi�tir. 2011 y�l�na 28 dolar ile giri� yapan ortalama gümü� ons fiyat� ise y�l<br />
içerisindeki 46 dolara varan yükseli�lerin ard�ndan dü�erek Aral�k ay�nda 30 dolara<br />
inmi�tir.<br />
942<br />
749<br />
0<br />
1.782<br />
1.320<br />
48<br />
2.909<br />
1.068<br />
6<br />
4.344<br />
Alt�n Piyasas� ��lem Hacmi<br />
369<br />
31<br />
4.409<br />
227<br />
0<br />
6.507<br />
<strong>2012</strong> y�l�nda küresel konjonktürdeki geli�melere paralel olarak ve özellikle enflasyonist<br />
beklentilere bir güvence ile yap�lan spekülatif hareketler alt�n fiyatlar� üzerinde etkili<br />
olmu�tur. Ocak ay�nda 1.655 dolar olan alt�n�n ortalama ons fiyat� Mart ay�ndan itibaren<br />
1.015<br />
0<br />
9.300<br />
165<br />
0<br />
6.814<br />
257<br />
1<br />
4.623<br />
263<br />
14<br />
10.461<br />
2.532<br />
11<br />
11.395<br />
1.074<br />
86<br />
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Ocak-<br />
A�ustos<br />
<strong>2012</strong><br />
Dolar Cinsinden (milyon dolar) TL Cinsinden (milyon TL) Euro Cinsinden (milyon euro)
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
dü�ü�e geçmi�tir. A�ustos ay�nda ise alt�n�n ortalama ons fiyat� 1.623 dolar olmu�tur.<br />
<strong>2012</strong> y�l�na 31 dolar ile giri� yapan ortalama gümü� ons fiyat� ise A�ustos ay�nda 29<br />
dolar olmu�tur.<br />
Grafik VI.E.2<br />
1800<br />
1600<br />
1400<br />
1200<br />
1000<br />
800<br />
600<br />
400<br />
200<br />
0<br />
2002<br />
Kaynak: �AB<br />
F. VADEL� ��LEMLER VE OPS�YON BORSASI (VOB)<br />
Vadeli ��lemler ve Opsiyon Borsas�, faaliyete geçti�i 4 �ubat 2005 tarihinden itibaren<br />
h�zla geli�me göstererek i�lem hacmini önemli miktarda art�rm��t�r. ��lem yap�lmaya<br />
ba�land��� y�lda 3 milyar TL olan i�lem hacmi 2011 y�l�nda 439,8 milyar TL’ye ula�m��t�r.<br />
<strong>2012</strong> Ocak-A�ustos döneminde vadeli i�lemler ve opsiyon borsas� i�lem hacmi 268,3<br />
milyar TL’dir.<br />
2003<br />
2004<br />
�AB Ortalama Alt�n ve Gümü� Fiyatlar� ($/Ons)<br />
2005<br />
2006<br />
2007<br />
2008<br />
2009<br />
2010<br />
2011<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
2<br />
3<br />
4<br />
Alt�n (sol eksen) Gümü� (sa� eksen)<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
40<br />
35<br />
30<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
111
112<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik VI.F.1<br />
500<br />
450<br />
400<br />
350<br />
300<br />
250<br />
200<br />
150<br />
100<br />
50<br />
0<br />
Kaynak: VOB<br />
Aç�k pozisyon say�s�n�n yükselmesi, yat�r�mc�lar�n vadeli i�lemlere yöneldi�ini ve<br />
piyasadaki likiditenin artt���n� göstermektedir. VOB’da aç�k pozisyon say�s� son y�llarda<br />
yükseli� e�ilimi sergilemektedir. Mevcut aç�k pozisyon say�s� 2011 y�l�nda 266.101 iken<br />
<strong>2012</strong> A�ustos ay� itibar�yla 265.674 olmu�tur.<br />
G. F�NANSAL DER�NLE�MEY� SA�LAMAK ��N ATILAN ADIMLAR<br />
1. Bireysel Emeklilik Sistemi<br />
Bireysel Emeklilik Sisteminde tasarruflar� art�rmak için düzenlemeler yap�lm��t�r. Vergi<br />
ödesin ödemesin herkesin istifade edebilece�i yeni bir sistem geli�tirilmi�tir. Katk� pay�<br />
ödemeleri vergi matrah�ndan indirilmeyecek, bunun yerine, kat�l�mc�n�n ödedi�i katk�<br />
pay�n�n yüzde 25’i oran�nda devlet katk�s� kat�l�mc�n�n devlet katk�s� alt hesab�na<br />
ödenecektir.<br />
3<br />
Vadeli ��lemler ve Opsiyon Borsas� ��lem Hacmi (Milyar TL)<br />
18<br />
118<br />
208<br />
Devlet katk�s�na sistemde uzun süre kalmay� özendirecek �ekilde kademeli olarak hak<br />
kazan�lacakt�r (Devlet katk�lar� ve getirilerin üçüncü y�lda yüzde 15’ine, alt�nc� y�lda yüzde<br />
35’ine, onuncu y�lda yüzde 60’�na ve emeklilikte yüzde 100’üne hak kazan�lacakt�r).<br />
334<br />
432 440<br />
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Ocak-<br />
A�ustos<br />
<strong>2012</strong><br />
268
2. Giri�im Sermayesi<br />
Yurtiçi Mali Piyasalar<br />
Giri�im sermayesini te�vik etmek amac�yla, giri�im sermayesi fonu olarak ayr�lan katk�<br />
paylar�n�n gelir ve kurumlar vergisi matrah�n�n tespitinde beyanname üzerinden<br />
indirilmesine imkan sa�lanm��t�r.<br />
Kurumlar�n giri�im sermayesi yat�r�m fonu kat�lma paylar� ile giri�im sermayesi<br />
ortakl�klar�ndan elde ettikleri kar paylar�, i�tirak kazançlar� istisnas� kapsam�na al�nm��t�r.<br />
3. �� Melekleri<br />
Bireysel Yat�r�m Kat�l�mc�l���n� destekleyici düzenlemeler yap�lm��t�r. 2017 y�lsonuna<br />
kadar uygulanmak üzere Hazine Müste�arl���’ndan lisans alan bireysel kat�l�m<br />
yat�r�mc�s�n�n anonim �irketlere ortak olurken koydu�u sermayenin yüzde 75'inin bireysel<br />
kat�l�m yat�r�m indirimi olarak y�ll�k beyannamelerine konu kazanç ve iratlardan<br />
indirilebilecektir.<br />
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanl��� ile TÜB�TAK taraf�ndan belirlenen ara�t�rma<br />
geli�tirme ve yenilikçilik programlar� kapsam�nda son be� y�l içinde projesi desteklenmi�<br />
kurumlara i�tirak sa�layan bireysel kat�l�m yat�r�mc�s� için bu oran yüzde 100 olarak<br />
uygulanacakt�r.<br />
4. Sukuk<br />
Türkiye Hazinesi ilk kez Eylül <strong>2012</strong>’de bir sukuk ihrac� yaparak dünyada talebin h�zla<br />
artt��� bu alana giri� yapm��t�r. Sukuk, uluslararas� sermaye piyasalar�nda finansman�<br />
artt�rmak için geli�tirilen faizsiz bankac�l�k ilkelerine uygun önemli finansal araçlardan<br />
birisidir. Ernst & Young'�n Global �slami Bankac�l�k Merkezi taraf�ndan yap�lan son<br />
ara�t�rmas�na göre sukuk için küresel talebin 2017'de 300 milyar dolardan 900 milyar<br />
dolara ç�kmas� beklenmektedir. �slami bankac�l�k sektörünün çift haneli büyümesinin bir<br />
sonucu olan bu geli�melerde güvenin ve likit menkul k�ymet i�tah�ndaki art���n da etkisi<br />
vard�r. Talep, �slami finans kurumlar�n�n yan� s�ra fon yöneticilerinden ve elinde yüklü<br />
paras� olan bireylerden de gelmektedir. Ara�t�rmaya göre sukuk pazar�n� büyütecek ve<br />
bundan en fazla fayda sa�layacak olan ülkeler ise Türkiye, Malezya ve Endonezya<br />
olacakt�r.<br />
113
114<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
�STANBUL F�NANS MERKEZ� PROJES�<br />
�<br />
� Neden �stanbul Finans Merkezi<br />
�stanbul, finans sektörünün katma de�er zincirinde çok yüksek noktalarda yer almaktad�r.<br />
�stanbul’un dünyan�n say�l� finans merkezleri aras�nda yer almas�n�n sa�lanmas�yla bu katma<br />
de�er daha da artacak ve Türkiye’nin de bundan yararlanmas� sa�lanacakt�r. Ayr�ca finansal<br />
bilincin olu�turulmas� ve finansal okur-yazarl���n art�r�lmas� için çal��malar yap�lmaktad�r.<br />
� Finans Merkezi Olarak �stanbul<br />
�stanbul, Türkiye’nin do�al finans merkezi konumundad�r. Asya ile Avrupa’y� birbirine ba�layan<br />
�stanbul; co�rafi konumu, nüfusu, dinamik finansal piyasalar� ve altyap�s� ile hem bölgesel hem de<br />
global finans merkezi olma yolunda ilerlemektedir.<br />
Proje ile;<br />
� �stanbul’un uluslararas� finans merkezi haline getirilmesi,<br />
� Küresel ölçekte rekabet gücüne sahip bir Türkiye,<br />
� Ülke kalk�nma seviyesinin yükseltilmesi hedeflenmektedir.<br />
�stanbul Finans Merkezi’nin var olan ve geli�mekte olan di�er finans merkezlerinden farkl� olmas�<br />
ve bu fark�n� tüm piyasalara gerçekçi bir �ekilde yans�tmas� gerekmektedir.<br />
�stanbul’un var olan durumunu dü�ündü�ümüzde nitelikli i� gücü alan�nda de�erlendirme<br />
yapacak olursak Türkiye’deki genç nüfusun ço�unlu�u ve e�itim düzeyinin sürekli artmas�,<br />
rekabetçi bir ortam�n olu�mas� ve bu durumun i� ve finans çevresine olumlu yans�mas� �stanbul’u<br />
di�er rakiplerine göre ön plana ç�karmaktad�r. �maj konusunda, turizmde parlayan y�ld�z� ve son<br />
zamanlarda THY’nin aç�l�mlar� ile ismini duyurmas�n�n yan�nda Amerika’da ba�lay�p tüm dünyaya<br />
yay�lan ekonomik kriz sonras� tüm i� ve finans çevrelerinin bankac�l�k konusunda Türkiye’yi örnek<br />
göstermesi ve Amerika’n�n da Türkiye’deki bankac�l�k sistemini incelemeye almas� �stanbul’un<br />
finans imaj�na katk� yapm��t�r.<br />
Türkiye’nin son be� y�ld�r bölgede ön plana ç�kmas�; �slam co�rafyas�na yeniden uzanmas�;<br />
Kafkaslar, Orta Do�u, Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar ile ili�kilerini geli�tirmesi de Türkiye’nin<br />
dünyada popülaritesini art�ran di�er konulard�r.<br />
�stanbul Finans Merkezi Projesini desteklemek ve finansal derinli�i art�rmak için baz� ad�mlar da<br />
at�lm��t�r.<br />
� Küresel fonlar� te�vik etmek için çal��malar yap�lm��t�r. Portföyünün yüzde 75’inden fazlas�<br />
hisse senetlerinden olu�an yat�r�m fonlar�n�n al�m sat�m�nda stopaj oran� yüzde s�f�ra<br />
indirilmi�tir.<br />
� Giri�im sermayesi fonu olarak ayr�lan katk� paylar�n�n gelir ve kurumlar vergisi matrah�n�n<br />
tespitinde beyanname üzerinden indirilmesine imkan sa�lanmaktad�r.<br />
� 2017 y�l� sonuna kadar uygulanmak üzere, Hazine Müste�arl���’ndan lisans alan bireysel<br />
kat�l�m yat�r�mc�s�n�n anonim �irketlere ortak olurken koyduklar� sermayenin yüzde 75’inin<br />
Bireysel Kat�l�m Yat�r�mc�s� indirimi olarak y�ll�k beyannamelerine konu kazanç ve<br />
iratlar�ndan indirilmesi öngörülmektedir.<br />
� Sermaye Piyasas� Kanunu, piyasa perspektifinde yeniden olu�turulmu�, �MKB yeniden<br />
yap�land�r�lm��t�r.<br />
� Küresel bir yat�r�m arac� haline gelen ve ''faizsiz tahvil'' olarak da tan�mlanan ''sukuk''a<br />
benzer bir enstrüman olarak kira sertifikas� sermaye piyasas�na sunulmu�tur.
2 0<br />
VII<br />
1 2<br />
BANKACILIK SEKTÖRÜ<br />
115
116<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
VII. BANKACILIK SEKTÖRÜ<br />
Bankacılık Sektörü<br />
<strong>2012</strong> y�l�nda da küresel belirsizliklerin devam etti�i ve Avro Bölgesi’ndeki mali sorunlar�n<br />
derinle�ti�i bir ortamda Türk bankac�l�k sektörü sa�lam ve güçlü yap�s�n� korumu�, bu<br />
dönemde de likidite, aktif kalitesi, sermaye yeterlili�i ve karl�l�k göstergelerindeki olumlu<br />
görünümünü muhafaza etmi�tir. Bu bak�mdan sektör, geli�mi� ve geli�mekte olan birçok<br />
ülkenin bankac�l�k sektörüne göre sa�lam yap�s�n� korumaktad�r.<br />
Tablo VII.1<br />
Bankac�l�k Sektörü Temel Verileri<br />
Temmuz<br />
2008 2009 2010 2011 2011 <strong>2012</strong><br />
Toplam Aktifler (Milyon TL) 732.536 834.014 1.006.667 1.217.695 1.159.179 1.284.157<br />
Özkaynaklar (Milyon TL) 86.424 110.887 134.542 144.646 140.042 163.514<br />
Toplam Mevduat (Milyon TL) 454.599 514.620 617.037 695.496 666.004 729.294<br />
Toplam Krediler (Milyon TL) 367.445 392.621 525.851 682.893 627.659 742.796<br />
Dönem Net Kar� (Milyon TL) 13.421 20.182 22.116 19.844 11.959 13.402<br />
Sermaye Yeterlilik Oran� (%) 18,0 20,6 19,0 16,6 17,0 16,3<br />
Kaynak : BDDK<br />
Bankac�l�k sektörü, <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yar�s�nda ekonomideki yumu�ak ini� sürecine ba�l�<br />
olarak bir miktar yava�lasa da büyümeye devam etmi�tir. Bankac�l�k sektörünün önemli<br />
göstergelerinden aktif toplam�, y�l�n ilk yedi ay�nda geçen y�l�n ayn� dönemine göre yüzde<br />
10,8 oran�nda büyüyerek 1.284 milyar Türk liras� olmu�tur. Bu oran 2011 y�lsonundaki<br />
yüzde 21’lik büyüme oran�na göre daha makul seviyelerde gerçekle�mi�tir. Sektörün<br />
büyüme h�z�, Haziran 2011’de BDDK taraf�ndan yap�lan kredi maliyetlerini art�ran<br />
düzenlemeler ve TCMB’nin son çeyrekte uygulad��� parasal s�k�la�t�rma önlemlerinin<br />
etkisi ile yava�lam��t�r. 2011 y�l�nda sektörün aktif büyümesi temel olarak krediler ve<br />
TCMB’den alacaklar kaleminden kaynaklan�rken mevduat, yurtd��� bankalara borçlar,<br />
repo i�lemlerinden sa�lanan fonlar ve ihraç edilen menkul k�ymetlerdeki art�� ile<br />
fonlanm��t�r.<br />
Bankac�l�k sektöründe <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yedi ay� sonunda toplam aktiflerde meydana gelen<br />
yükseli� büyük oranda kredilerdeki art��tan kaynaklanmaktad�r. Kredilerin toplam aktifler<br />
içindeki pay� art�� e�ilimini devam ettirmi�tir ve 2011 y�lsonuna göre 1,8 puan yükselerek<br />
yüzde 57,8’e ula�m��t�r. Aktif büyümesi yaratan di�er kalemler menkul k�ymetler portföyü<br />
ve zorunlu kar��l�klar olmu�tur. Kaynak yap�s�n�n kompozisyonunda bankalar�n mevduata<br />
117
118<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
alternatif kaynak yaratma politikalar�n� devam ettirdikleri görülmektedir. Kaynak art���<br />
yaratan kalemler içinde bankalardan al�nan krediler ve özkaynaklar ise pay�n�<br />
yükseltmi�tir.<br />
Grafik VII. 1<br />
Küresel finansal piyasalarda k�r�lganl�klar�n sürmesi nedeniyle kredi art��� birçok ülkede<br />
ivme kaybetmi�tir. Ülkemizde 2011 y�l� ortalar�nda yüzde 50’ye kadar yakla�an kredi<br />
büyümesi, 2011 y�l� Haziran ay�na gelindi�inde tüketici kredilerindeki art�� e�ilimi, BDDK<br />
taraf�ndan ta��t ve konut kredileri haricinde kalan di�er tüketici kredilerine yönelik olarak<br />
al�nan tedbirler neticesinde önemli ölçüde s�n�rlanm��t�r. TCMB’nin s�k�la�t�r�c� yöndeki<br />
para politikas� duru�u da y�l�n ikinci yar�s�nda kredi art�� h�z�nda süregelen yava�lama<br />
e�iliminde belirleyici bir rol oynam��t�r. Özellikle Ekim ay�nda faiz koridorunun<br />
geni�letilmesi ve likidite ko�ullar�n�n s�k�la�t�r�lmas� kredi geli�meleri üzerinde son derece<br />
etkili olmu�tur. Al�nan politika tedbirlerinin yan� s�ra özellikle Avro Bölgesi’nde artan<br />
belirsizliklere ba�l� olarak iktisadi faaliyetteki kademeli yava�lama da kredi talebini<br />
olumsuz yönde etkileyerek kredilerdeki yava�lama e�ilimini destekleyici yönde bir etki<br />
yaratm��t�r. Al�nan tedbirlerle kredi büyümesi 2011 y�lsonunda yüzde 10,6’ya kadar<br />
gerilemi�tir. A�ustos <strong>2012</strong> itibar�yla yüzde 12,1 olan kredi büyümesinin hedeflenene göre<br />
biraz dü�ük seviyelerde oldu�u kabul edilmektedir.
Bankacılık Sektörü<br />
Bankac�l�k sektörünün en önemli plasman kalemi olma özelli�ini koruyan kredilerin<br />
toplam aktifler içindeki pay�, 2011 y�lsonu itibar�yla 2010 y�l sonuna göre 3,8 puan<br />
artarak yüzde 56,1’e yükselmi�tir. 2011 y�lsonunda 682,9 milyar Türk liras�na yükselen<br />
toplam kredi hacmi <strong>2012</strong> y�l� Temmuz ay� itibar�yla 742,8 milyar Türk liras�na ula�m��t�r.<br />
Grafik VII.2<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0<br />
-10<br />
-20<br />
2008-1<br />
4<br />
Kaynak:BDDK<br />
7<br />
10<br />
2009-1<br />
�redilerde �ü�üme (Y�ll��� Yüzde)<br />
4<br />
7<br />
10<br />
2010-1<br />
4<br />
Toplam Krediler Bireysel Krediler KOB� Kredileri Ticari Krediler<br />
Küresel finansal krizin etkili oldu�u 2008 y�l�n�n son çeyre�inden 2009 y�l�n�n üçüncü<br />
çeyre�ine kadar olan dönemde, ekonomik aktiviteye göre bir dönem gecikmeli olarak<br />
küçülme sürecine giren kredi/mevduat oran� yine ekonomik aktiviteye göre bir dönem<br />
gecikme ile bu süreci tamamlam��t�r. 2011 y�l�n�n ilk yar�s�nda yurtiçi kredi hacmini<br />
kontrol etmeye yönelik aray��lara ra�men bir miktar yava�lasa da mevduat�n krediye<br />
dönü�üm oran� artmaya devam etmi�tir. 2009 y�l� sonunda yüzde 76,3’e kadar gerileyen<br />
söz konusu oran, 2011 y�lsonu itibar�yla yüzde 98,2 düzeyine gelmi�, <strong>2012</strong> y�l� Temmuz<br />
ay� itibar�yla ise yüzde 101,9’a ula�m��t�r. Bu geli�mede bankalar�n yurtd���ndan uygun<br />
maliyetli fon temin etmesi, mevduat mü�terilerinin bir k�sm�n�n bankalarca ihraç edilen<br />
menkul k�ymetlere yönelmesi, repodan sa�lanan fonlar�n göreceli maliyet avantaj� ve<br />
hanehalk�n�n güçlü tüketim e�ilimi etkili olmu�tur. Bununla birlikte 2011 y�lsonunda<br />
695,5 milyar Türk liras� olan mevduat, <strong>2012</strong> y�l� Temmuz ay� itibar�yla 729,3 milyar Türk<br />
liras� düzeyine yükselmi�tir.<br />
7<br />
10<br />
2011-1<br />
4<br />
7<br />
10<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
4<br />
7<br />
119
120<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik VII.3<br />
100<br />
95<br />
90<br />
85<br />
80<br />
75<br />
70<br />
04.01.2008<br />
04.04.2008<br />
04.07.2008<br />
04.10.2008<br />
04.01.2009<br />
04.04.2009<br />
*13 haftal�k hareketli ortalama al�nm��t�r.<br />
Kaynak:BDDK<br />
�e�duat�n �redi�e Dönü�üm �ran� (Yüzde)<br />
04.07.2009<br />
04.10.2009<br />
04.01.2010<br />
Takipteki alacaklar kalemi, iç talepteki yava�lamaya ba�l� olarak 2011 y�l�n�n son<br />
çeyre�inden itibaren bir miktar artm��t�r. 2011 y�lsonu itibar�yla 19 milyar Türk liras�<br />
seviyesinde gerçekle�en takipteki alacaklar, Temmuz <strong>2012</strong> itibar�yla 20,1 milyar Türk<br />
liras� seviyesine ula�m��t�r. Di�er taraftan takipteki alacaklar�n toplam krediler içindeki<br />
pay� bir miktar artsa da takibe dönü�üm oran� bir önceki y�la göre 1 puan gerileyerek<br />
2011 y�l� sonu itibar�yla yüzde 2,7 seviyesinde gerçekle�mi�tir. 2011 y�l�n�n son çeyre�i<br />
itibar�yla yatay seyir izleyen takibe dönü�üm oran� Temmuz <strong>2012</strong> itibar�yla yüzde 2,7<br />
düzeyinde gerçekle�mi�tir. Bu oran geli�mi� ve geli�mekte olan ülkelere göre dü�üktür.<br />
Aç�klanan son verilere göre bu oran Fransa’da yüzde 4,3, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde<br />
5,1, Danimarka’da yüzde 4, �talya’da yüzde 11,7, Portekiz’de yüzde 9, �spanya’da yüzde<br />
6, Romanya’da yüzde 16,8 ve Brezilya’da yüzde 3,6 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
04.04.2010<br />
04.07.2010<br />
04.10.2010<br />
04.01.2011<br />
04.04.2011<br />
04.07.2011<br />
04.10.2011<br />
04.01.<strong>2012</strong><br />
04.04.<strong>2012</strong><br />
04.07.<strong>2012</strong>
Grafik VII.4<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
Bankacılık Sektörü<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak:BDDK<br />
�redilerin �a�i�e Dönü�üm �ran� (Yüzde)<br />
Kurumsal KOB� Bireysel Toplam<br />
A�ustos <strong>2012</strong>’de rezervleri yükseltmek amac�yla Türk liras� zorunlu kar��l�klar�n Türk liras�<br />
veya döviz cinsinden tesis edilmesindeki maliyet fark�n�n azalt�lmas� ve bankalar�n yeni<br />
imkan� likidite gereksinimleri do�rultusunda serbestçe kullanabilmeleri için Türk liras�<br />
zorunlu kar��l�klar�n döviz olarak tesis edilmesine ili�kin üst s�n�r yüzde 55’ten yüzde 60’a,<br />
alt�n olarak tesis edilebilmesine ili�kin üst s�n�r ise yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseltilmi�tir.<br />
TCMB’nin sektörün Türk liras� yükümlülükleri için belli oranlarda döviz ve alt�n cinsinden<br />
zorunlu kar��l�k tesisine ili�kin düzenlemeleri, küresel s�k�nt�lara kar�� geli�mi� ülke merkez<br />
bankalar�n�n uygulad��� geni�letici para politikalar� ile yurtd��� borçlanman�n maliyet<br />
avantaj� sektörün aktif büyümesini fonlamada yurtd��� kaynaklara yönelmesine etki<br />
etmektedir. <strong>2012</strong> y�l�n�n ilk çeyre�inde 57,6 milyar dolar olan bankalar�n k�sa vadeli d��<br />
borcu, ikinci çeyrekte 62,9 milyar dolara yükselmi�tir. K�sa vadeli d�� borç stokunda<br />
bankalar�n pay� 0,3 puan dü�erek yüzde 63,8’den yüzde 63,5’e gerilemi�tir.<br />
121
122<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
Grafik VII.5<br />
70<br />
65<br />
60<br />
55<br />
50<br />
45<br />
40<br />
35<br />
30<br />
2007-Ç1<br />
Ç2<br />
Kaynak:TCMB<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2008-Ç1<br />
�an�a��l�� �e�töründe ��sa �adeli D�� ��r� �t��u<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2009-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2010-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Ç4<br />
2011-Ç1<br />
Ç2<br />
Ç3<br />
Bankalar�n K�sa Vadeli D�� Borcu (Milyar dolar, sa� eksen)<br />
K�sa Vadeli D�� Borç Stokunda Bankalar�n Pay� (%, sol eksen)<br />
2011 y�lsonu itibar�yla 144,6 milyar Türk liras� olan bankac�l�k sektörü özkaynaklar� 2010<br />
y�l� sonuna göre yüzde 7,5 art�� göstermi�tir. Sektörün kar da��t�m�n�n s�n�rland�r�larak<br />
önceki y�llarda elde edilen yüksek tutarl� karlar�n bünyede b�rak�lmas� önemli bir tutarda<br />
yedek akçe olu�umunu ve dolay�s�yla güçlü özkaynak yap�s�n�n korunmas�n� sa�lam��t�r.<br />
Sektörün özkaynak karl�l��� Haziran <strong>2012</strong> itibar�yla yüzde 16,3 olarak gerçekle�mi�tir.<br />
Geçen y�l�n ayn� döneminde yüzde 16,6 olan bu oran 2011 y�lsonunda yüzde 15,5 olarak<br />
gerçekle�mi�tir. Aç�klanan son verilere göre bu oran Brezilya’da yüzde 13,1, Rusya’da<br />
yüzde 17,3, Portekiz’de yüzde 1,1, �spanya’da yüzde 3 ve �ngiltere’de yüzde 2,2 olarak<br />
gerçekle�mi�tir.<br />
Sektör, bu dönemde de likidite, aktif kalitesi, sermaye yeterlili�i ve karl�l�k<br />
göstergelerindeki olumlu görünümünü muhafaza etmi�tir. Temmuz <strong>2012</strong> itibar�yla<br />
sektörde Basel II düzenlemeleri uygulanmaya ba�lanm��t�r 1 . Ancak bu de�i�ikli�in<br />
sermaye yeterlili�i oran� üzerinde oldukça s�n�rl� bir etki yaratmas� beklenmektedir. Ayr�ca<br />
sektör bu dönemde arac�l�k fonksiyonunu yerine getirmede geli�me kaydetmi�, fon<br />
kaynaklar�nda çe�itlilik art��� ve aktif kalitesinde iyile�me ya�am��, net faiz marj�ndaki<br />
daralma ile verimlilik art��� sa�lam��t�r.<br />
1<br />
Ülkemiz için Basel I ve Basel II’nin birlikte uyguland��� ve paralel uygulama dönemi olarak adland�r�lan bir<br />
y�ll�k dönem Temmuz <strong>2012</strong> itibar�yla sona ermi�tir.<br />
Ç4<br />
<strong>2012</strong>-Ç1<br />
Ç2<br />
70<br />
60<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
0
Bankacılık Sektörü<br />
2010 y�l� sonunda yüzde 19 olarak gerçekle�en finansal sa�laml�k göstergelerinden biri<br />
olan sermaye yeterlilik oran�, 2011 y�l� sonunda yüzde 16,6; <strong>2012</strong> y�l� Temmuz ay�<br />
itibar�yla ise yüzde 16,3 olarak gerçekle�mi�tir. Bu oran, asgari yasal s�n�r olan yüzde 8’in,<br />
BDDK taraf�ndan uygulanmakta olan yüzde 12’lik hedef oran düzeyinin ve geli�mi� ve<br />
geli�mekte olan birçok ülkenin sermaye yeterlilik oran�n�n üzerindedir. Bu da sektörün<br />
aktif yap�s� ve yasal özkaynaklar�n kalitesi ile bankac�l�k sektörünün sa�l�kl� bünyesini<br />
korudu�unu göstermektedir.<br />
Grafik VII.6<br />
30<br />
25<br />
20<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
�an�a��l�� �e�törü �erma�e Yeterlili� �ran� (Yüzde)<br />
Hedef Oran Yüzde 12<br />
Yasal S�n�r Yüzde 8<br />
2006-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2007-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2008-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2009-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2010-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
2011-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
9<br />
11<br />
<strong>2012</strong>-1<br />
3<br />
5<br />
7<br />
Kaynak: BDDK<br />
Bankac�l�k sektörü karl�l�k göstergeleri incelendi�inde 2011 y�l� sonunda dönem net<br />
kar�n�n 19,8 milyar Türk liras� olarak gerçekle�ti�i görülmektedir. Sektörün dönem net<br />
kar� faiz d��� gelir gider dengesindeki bozulmaya kar��n yükselen net faiz marj�n�n etkisiyle<br />
<strong>2012</strong> y�l�n�n ilk yedi ay�nda geçen y�l�n ayn� dönemine göre 1,4 milyar Türk liras� artarak<br />
13,4 milyar Türk liras�na yükselmi�tir.<br />
Son bir y�ll�k dönemde, sektörün özkaynak karl�l��� 0,3 puan azal�rken, aktif karl�l���nda<br />
bir de�i�iklik olmam��t�r. Haziran <strong>2012</strong>’de özkaynak karl�l��� yüzde 16,3, aktif karl�l��� ise<br />
yüzde1,9 düzeyinde gerçekle�mi�tir.<br />
123
124<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
2 0 1 2<br />
Temel <strong>Ekonomik</strong> Göstergeler<br />
125
126<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
M�LL� GEL�R, �ST�HDAM<br />
Tablolar<br />
GSYH (Milyar TL) 350 455 559 649 758 843 951 953 1.099 1.298 678 1.571<br />
GSYH (Milyar $) 230 305 390 481 526 649 742 617 732 774 376 858<br />
GSYH Büyüme H�z� (Yüzde) 6,2 5,3 9,4 8,4 6,9 4,7 0,7 -4,8 9,2 8,5 3,1 4,0<br />
Ki�i Ba��na GSYH ($) 3.492 4.559 5.764 7.022 7.586 9.240 10.438 8.559 10.022 10.469 11.318<br />
��sizlik Oran� (Yüzde) 10,3 10,5 10,8 10,6 10,2 10,3 11,0 14,0 11,9 9,8 Haz.<br />
MERKEZ� YÖNET�M BÜTÇE GÖSTERGELER� *<br />
TEMEL EKONOM�K GÖSTERGELER<br />
2002 2003 2004 2005<br />
2006 2007<br />
2013<br />
OVP<br />
8,0 8,9<br />
Bütçe Giderleri (Milyon TL) 119.604 141.248 152.093 159.687 178.126 204.068 227.031 268.219 294.359 314.607 403.988<br />
Bütçe Gelirleri (Milyon TL) 79.420 101.040 122.964 152.784 173.483 190.360 209.598 215.458 254.277 296.824 370.095<br />
Bütçe Dengesi (Milyon TL) -40.184 -40.208 -29.128 -6.903 -4.643 -13.708 -17.432 -52.761 -40.081 -17.783 -33.893<br />
Faiz D��� Fazla (Milyon TL) 11.544 18.319 27.363 38.777 41.320 35.045 33.229 440 8.217 24.448 19.107<br />
Bütçe Dengesi /GSYH (Yüzde) -11,5 -8,8 -5,2 -1,1 -0,6 -1,6 -1,8 -5,5 -3,6 -1,4 -2,2<br />
Faiz D��� Fazla/GSYH (Yüzde) 3,3 4,0 4,9 6,0 5,4 4,2 3,5 0,0 0,7 1,9 1,2<br />
Faiz Giderleri/GSYH (Yüzde) 14,8 12,9 10,1 7,0 6,1 5,8 5,3 5,6 4,4 3,3 3,4<br />
Vergi Gelirleri/GSYH (Yüzde) 17,2 18,1 18,0 18,4 18,1 18,1 17,7 18,1 19,2 19,6 20,2<br />
Faiz Giderleri/Vergi Gelirleri (Yüzde) 85,7 70,9 56,3 38,2 33,4 31,9 30,1 30,9 22,9 16,6 16,7<br />
Genel Devlet Dengesi/GSYH (Yüzde) -10,8 -7,9 -4,1 -0,1 1,3 -0,2 -1,6 -5,5 -3,0 -0,4 -1,5<br />
A�.<br />
DEVLET BORÇLARI<br />
Merkezi Yönetim �ç Borç Stoku (Milyon TL) 149.870 194.387 224.483 244.782 251.470 255.310 274.827 330.005 352.841 368.778<br />
AB Tan�ml� Borç Stoku/GSYH (Yüzde) 74,0 67,7 59,6 52,7 46,5 39,9 40,0 46,1 42,4 39,2 35,0<br />
Toplam Kamu Net Borç Stoku/GSYH (Yüzde) 61,5 55,2 49,1 41,7 34,0 29,5 28,2 32,5 28,9 22,4<br />
Ey.<br />
�ç Borç Servisi (MilyonTL) 141.059 166.357 183.553 174.491 157.552 155.733 138.547 144.927 183.732 132.138 89.837<br />
D�� Borç Servisi (Milyon TL) 28.852 27.811 30.488 36.803 40.070 48.685 53.832 58.794 55.737 50.431 36.712<br />
D�BS Faiz Oran� (Yüzde) 62,7 46,0 24,7 16,3 18,1 18,4 19,2 11,6 8,1 8,7 7,6<br />
ENFLASYON VE PARASAL GÖSTERGELER<br />
GSYH Deflatörü (Yüzde Art��) (1998 Bazl�) 37,4 23,3 12,4 7,1 9,3 6,2 12,0 5,3 5,7 8,6 5,3<br />
TÜFE Yüzde De�i�im (Y�ll�k) 29,7 18,4 9,4 7,7 9,7 8,4 10,1 6,5 6,4 10,5 9,2 5,3<br />
Para Arz� (M2) (Milyon TL)** 61.880 82.713 108.539 238.801 297.735 344.377 436.380 493.061 587.261 674.410 704.566<br />
TCMB Politika Faiz Oran� (Yüzde) *** 44,00 26,00 18,00 13,50 17,50 15,75 15,00 6,50 6,50 5,75 5,75<br />
O-A<br />
DI� T�CARET VE ÖDEMELER DENGES�<br />
Cari ��lemler Dengesi (Milyon $) -626 -7.515 -14.431 -22.309 -32.249 -38.434 -41.524 -13.370 -46.643 -77.141 -36.082 60.700<br />
Cari ��lemler Dengesi/GSYH (Yüzde) -0,3 -2,5 -3,7 -4,6 -6,1 -5,9 -5,6 -2,2 -6,4 -10,0 7,1<br />
�hracat (FOB) (Milyon $) 36.059 47.253 63.167 73.476 85.535 107.272 132.027 102.143 113.883 134.907 100.055 158.000<br />
�thalat (CIF) (Milyon $) 51.554 69.340 97.540 116.774 139.576 170.063 201.964 140.928 185.544 240.842 156.648 253.000<br />
�hracat/�thalat (Yüzde) 69,9 68,1 64,8 62,9 61,3 63,1 65,4 72,5 61,4 56,0 63,9 62,5<br />
D�� Ticaret Dengesi (Milyon $) -15.495 -22.087 -34.373 -43.298 -54.041 -62.791 -69.936 -38.786 -71.661 -105.935 -56.593 -95.000<br />
Ey. O-A<br />
Toplam D�� Borç Stoku/GSYH (Yüzde) 56,2 47,3 41,2 35,4 39,6 38,6 37,9 43,7 39,9 39,6<br />
TCMB Brüt Döviz Rezervleri (Milyon $)**** 26.807 33.616 36.009 50.515 60.912 73.317 71.008 70.716 80.721 78.458 94.800<br />
Do�rudan Yabanc� Sermaye Giri�i (Milyon $) 1.082 1.702 2.785 10.031 20.185 22.047 19.504 8.411 9.038 16.035 9.587<br />
Ham Petrol �thalat Fiyat� (Brent, Dolar/Varil) 23,4 26,9 34,5 50,1 61,0 68,1 97,1 61,1 77,2 111,0 110,0<br />
MAL� P�YASALAR<br />
�MKB-100 Endeksi 10.370 18.625 24.972 39.778 39.117 55.538 26.864 52.825 66.004 51.267 66.397<br />
Ortalama Dolar Kuru 1,5058 1,4931 1,4223 1,3408 1,4311 1,3015 1,2929 1,5471 1,5004 1,6700 1,7956<br />
Dönem Sonu Dolar Kuru 1,6345 1,3958 1,3421 1,3430 1,4131 1,1647 1,5123 1,5057 1,5460 1,9065 1,7820<br />
(*) Bütçe verileri Merkezi Yönetim Bütçe gerçekle�meleridir. Bütçe Gelirleri, red ve iadeler hariç net rakamlard�r.<br />
(**) Para arzlar� 2005 y�l�ndan itibaren yeni sunuma göre haz�rlanm��t�r. Eylül <strong>2012</strong> verisi 28 Eylül <strong>2012</strong> itibar�ylad�r.<br />
(***) Politika faiz oran�, May�s 2010 itibar�yla bir hafta vadeli repo ihale faiz oran� olmu�tur.<br />
(****) Eylül <strong>2012</strong> verisi 28 Eylül <strong>2012</strong> tarihi itibar�ylad�r.<br />
2008<br />
2009<br />
2010<br />
2011<br />
<strong>2012</strong><br />
Gerçekle�me<br />
Oc-Haz<br />
Ocak.-A�.<br />
Eylül<br />
Ocak-A�ustos<br />
Eylül<br />
384.890<br />
127
128<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong>
KAYNAKÇA<br />
BDDK (Bankac�l�k Düzenleme ve Denetleme Kurumu), <strong>2012</strong>, “Türk Bankac�l�k Sektörü<br />
�nteraktif Ayl�k Bülten”, A�ustos <strong>2012</strong>.<br />
http://ebulten.bddk.org.tr/AylikBulten/Basit.aspx<br />
BDDK (Bankac�l�k Düzenleme ve Denetleme Kurumu), <strong>2012</strong>, “Türk Bankac�l�k Sektörü<br />
Genel Görünümü”, Haziran <strong>2012</strong>.<br />
Bloomberg Veri Terminali.<br />
CBO (Congressional Budget Office), <strong>2012</strong>, “The Budget and Economic Outlook: Fiscal<br />
Years <strong>2012</strong> to 2022”, January 31, <strong>2012</strong>.<br />
http://www.cbo.gov/publication/42905<br />
EIU (Economist Intelligent Unit), <strong>2012</strong>, EIU Data Tool.<br />
http://data.eiu.com/Default.aspx?geography_id=0&pubtype_id=0<br />
Eurostat, <strong>2012</strong>, Statistics Database, Population and Social Conditions, Labour Market.<br />
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page/portal/statistics/search_database�<br />
Eurostat Statistics Database.<br />
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page/portal/statistics/search_database�<br />
Hazine Müste�arl���, Türkiye D�� Borç �statistikleri<br />
http://www.hazine.gov.tr/irj/portal/anonymous?NavigationTarget=navurl://91bda8a2e<br />
5f49920e80530105b69979e&LightDTNKnobID=-2112146928<br />
IMF (International Monetary Fund), <strong>2012</strong>, “World Economic Outlook: Coping with High<br />
Debt and Sluggish Growth”, World Economic and Financial Surveys, October <strong>2012</strong>.<br />
http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/<strong>2012</strong>/02/index.htm�<br />
IMF (International Monetary Fund), <strong>2012</strong>, “Global Financial Stability Report: Restoring<br />
Confidence and Progressing on Reforms”, World Economic and Financial Surveys,<br />
October <strong>2012</strong>.<br />
129
130<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
http://www.imf.org/external/pubs/ft/gfsr/<strong>2012</strong>/02/index.htm<br />
IMF (International Monetary Fund), <strong>2012</strong>, World Economic Outlook Database, October<br />
<strong>2012</strong>.<br />
http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/<strong>2012</strong>/02/weodata/weoselgr.aspx<br />
�AB (�stanbul Alt�n Borsas�), Borsa ve Piyasa Verileri, Veri Sorgulama.<br />
ILO (International Labour Organisation), <strong>2012</strong>, “Global Employment Outlook, April <strong>2012</strong><br />
Projections”.<br />
http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_emp/---emp_elm/---<br />
trends/documents/publication/wcms_179663.pdf�<br />
ILO (International Labour Organization), <strong>2012</strong>, “Global Employment Trends: Preventing a<br />
Deeper Jobs Crisis.<br />
http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@dgreports/@dcomm/@publ/documents/<br />
publication/wcms_171571.pdf<br />
ILO (International Labour Organization), <strong>2012</strong>, “World of Work Report: Better Jobs for<br />
Better Economy”.<br />
http://www.ilo.org/global/research/global-reports/world-of-work/lang--en/index.htm�<br />
http://www.iab.gov.tr/veriler.asp�<br />
�MKB (�stanbul Menkul K�ymetler Borsas�), Endeks Verileri.<br />
http://www.imkb.gov.tr/Data/StocksData.aspx�<br />
��KUR (Türkiye �� Kurumu), <strong>2012</strong>, Y�ll�k �statistik Bülteni �statistikleri.<br />
http://www.iskur.gov.tr/KurumsalBilgi/istatistikler.aspx<br />
��KUR (Türkiye �� Kurumu), <strong>2012</strong>, ��sizlik Sigortas� Bülteni �statistikleri.<br />
http://www.iskur.gov.tr/KurumsalBilgi/Yayinlar.aspx<br />
MSCI (Morgan Stanley Capital International).<br />
http://www.msci.com/products/indices/performance.html
Tablolar<br />
OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development), <strong>2012</strong>, “OECD<br />
Economic Outlook”, May <strong>2012</strong>.<br />
http://www.oecd.org/regreform/regulatoryreformandcompetitionpolicy/economicoutl<br />
ook.htm<br />
OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development), <strong>2012</strong>, OECD<br />
Database.<br />
http://www.oecd.org/statistics/<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Enflasyon <strong>Rapor</strong>u <strong>2012</strong>-I.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Enflasyon <strong>Rapor</strong>u <strong>2012</strong>-II.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Enflasyon <strong>Rapor</strong>u <strong>2012</strong>-III.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Finansal �stikrar <strong>Rapor</strong>u-Kas�m 2011.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Finansal �stikrar <strong>Rapor</strong>u-May�s <strong>2012</strong>.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Para Politikas� Kurulu Toplant� Kararlar�<br />
ve Özetleri.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, �statistiki Veriler (EVDS).<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Bankac�l�k Verileri.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), Ödemeler Dengesi �statistikleri.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), Uluslararas� Yat�r�m Pozisyonu.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), Haftal�k Bas�n Bülteni.<br />
TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas�), <strong>2012</strong>, Ödemeler Dengesi <strong>Rapor</strong>u <strong>2012</strong>-I.<br />
TÜ�K (Türkiye �statistik Kurumu), <strong>2012</strong>, Ulusal Hesaplar.<br />
http://www.tuik.gov.tr/Start.do<br />
TÜ�K, (Türkiye �statistik Kurumu), <strong>2012</strong>, ��gücü �statistikleri.<br />
http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?alt_id=25<br />
131
132<br />
<strong>Yıllık</strong> <strong>Ekonomik</strong> <strong>Rapor</strong> <strong>2012</strong><br />
TÜ�K (Türkiye �statistik Kurumu, <strong>2012</strong>, D�� Ticaret �statistikleri.<br />
http://tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=12<br />
TÜ�K (Türkiye �statistik Kurumu), <strong>2012</strong>, D�� Ticaret Endeksleri<br />
http://tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=13<br />
VOB (Vadeli ��lem ve Opsiyon Borsas�), Y�ll�k ve Ayl�k Borsa Verileri.<br />
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/detailsPage.aspx?tabid=614<br />
WB (World Bank), <strong>2012</strong>, “Global Economic Prospects June <strong>2012</strong>: Managing Growth in a<br />
Volatile World”.<br />
http://econ.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/EXTDEC/EXTDECPROSPECTS/0,,c<br />
ontentMDK:23215262~pagePK:64165401~piPK:64165026~theSitePK:476883,00.<br />
html.