Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber

Recommendations

Info

12 | Baden Haber | Kültür | Edebiyat yüzyıldan itibaren Türk dilini takip edebiliyoruz. Eski Türkçe devresi 12. ve 13. yüzyıla kadar devam etmiştir. Bu ilk yazı dili bütün Türklük’ün tek yazı dili olarak kullanılmış, Orta Asya’da geniş bir sahayı kaplayan Türklük alemi yüzyıllar boyunca hep aynı dille okuyup yazmıştır. Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük bir kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğundan bu devreye Uygur devresi yazı diline ise Uygurca da denir. 2) Kuzeydoğu Türkçe’si, Batı Türkçe’si: Eski Türkçe’den sonraki devrede Türkçe karşımıza birden fazla yazı dili ile çıkmaktadır. Bunun nedenleri: 1) Orta Asya’daki Türklük aleminin parçalanarak büyük kütleler halinde Hazar denizi’nin kuzeyinde ve güneyinden batıya yayılması. 2) Yeni kültür merkezlerinin meydana gelmesi. 3) İslam kültürünün Türkler arasına gittikçe kuvvetli bir şekilde yerleşmesi. İşte bu gibi nedenlerden ötürü Eski Türkçe ömrünü tamamlamış ve ayrılan Türk kollarının yeni kültür merkezleri etrafında kendi şivelerine dayanan yazı dilleri meydana getirmeleri birden fazla yazı dilinin doğmasına ve gelişmeye başlamasına neden olmuştur. a) Kuzeydoğu Türkçe’si: 13. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde yerini Özbekçe’ye bırakmıştır. b) Batı Türkçe’si: 13. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Batı Türkçe’si iç ve dış gelişme ve değişiklikle bakımından üç evreye ayrılır. 1) Eski Anadolu Türkçe’si 2) Osmanlıca 3) Türkiye Türkçe’si 2.1) Eski Anadolu Türkçe’si: 13., 14. ve 15. yüzyıllardaki Türkçe’dir. Bu devreye Batı Türk- çe’sinin kuruluş evresi olarak bakmak yerinde olur . Bu devir Batı Türkçe’sinin en temiz devridir. Bu devrin sonlarına doğru Türkçe’ye Arapça ve Farsça unsurlar girmeye başlamıştır bunun sonucunda da Osmanlıca denilen dil doğmuştur. 2.2)Osmanlıca: 15. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar devam etmiş olan yazı dilidir. Dört yüz yıldan fazla kullanılan bu dil doğal olarak değişik devrelerden geçmiştir. Osmanlıca Arap Afiş, Tabela, Grafik, Dizayn ve her türlü Reklam yapılır harfleriyle yazılıp Türkçe okunan bir yazı dilidir. Arap alfabesinin Türk dili bakımın- dan en büyük kusuru ünlülerin azlığı, ikinci kusuru da çoğu harflerin bitişik yazılması zorunluluğudur. Türkler Arap alfabesinin sakın- calarını çok geç fark ettiler. Türkçe, göçebe Türkmenlerinin konuş- tuğu kaba bir dil sayılıyordu. Edebiyat dili olarak işlenmeye değer bulunmuyordu. Edebiyat da bilim de Arapça ve Farsça’yla yapılıyordu. O dönemde bilim de, edebiyat da dinsel nitelik taşıdığı için bu çok doğal bir durumdu. 2.3)Türkiye Türkçe’si: Osmanlı Devleti’nde resmi dil Türkçe olduğu halde bu dil medreselerde okutulmazdı. Medreselerde öğretilen dil Arap- ça’ydı. 1908’de Meşrutiyet’le birlikte medre selerde Türkçe eğitim başlamıştır. Tanzimat ve 2. Meşrutiyet dönemlerinde dil üzerine büyük tartışmalar yapılmıştır. Atatürk’ün 1928 yılında “Harf Devrimini” yapmasıyla Arap harflerinin yerini Latin harfleri almıştır. Not: www.meb.gov.tr den alıntı yapılmıştır
Hz. Peygamberimizin çocuklarla ilgili yaklaşımı Hz. Peygamber, “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir”1 ayetiyle Kur’an-ı Kerim’de “Model Şahsiyet” olarak tanıtılmaktadır. Dolayısıyla Hz. Peygamberi rehber edinmesi gereken Müslümanlar’ın O’nun hayatını iyi bilmeleri ve onun örnekliğinde yaşamaları gerekir. Hz. Peygamberin gerek aile hayatı gerekse toplumla olan ilişkisi hepimiz için örnekler taşır. Bu açıdan çocukların güzel bir şekilde yetiştirilmelerinde de en güzel örnek peygamberimiz olmaktadır. Çocuğun eğitim ve öğretime ilk açılan kapısı ailedir. Aile içerisinde gördüğü şeyler, onun zihninde hayat boyu canlı kalır ve onun şahsiyetini şekillendirir. Yine aile içerisinde öğrenilen bilgilerin çocuk tarafından şüphe duyulmaksızın kabul edildiği de bir gerçektir. Peygamberimiz bir baba olarak evlatlarının terbiyesine gereken hassasiyeti fazlasıyla göstermiş ve insanlara da, “Ailenize dönün ve öğrendiklerinizi onlara anlatın”2 şeklindeki emirleriyle, öncelikle aile fertlerinin eğitimiyle ilgilenmeleri gerektiğini salık vermiştir. Sahabeden Rafî (r.a.) Peygamberimize; “Ey Allah’ın elçisi, bizim çocukların üzerinde hakkımız olduğu gibi onların da bizim üzerimizde hakları var mıdır?” diye sorunca, Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Çocuğun baba üzerindeki hakkı ona yazı yazmayı, yüzmeyi ve atıcılığı öğretmesi, helalinden rızık yedirmesi, ona güzel isim koyması ve yetişince evlendirmesidir”3 buyurmuştur. Başka bir hadis- i şeriflerinde de Peygamberimiz, “Kim ki üç tane kız çocuğu yetiştirir, güzel terbiye eder, evlendirir ve onlara iyilikte bulunursa onun için cennet vardır.”4 “Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar”5 buyurarak kız çocuklarının da iyi yetiştirilmelerini emretmiş; erkek çocuklarla kız çocuklar arasında bir ayırım yapılmasına karşı çıkmıştır. Aile büyükleri çocuklarını yetiştirirken öncelikle onlara hayır dua ederek başlamalıdır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in evlatları için yaptığı şu dua dikkat çekicidir. “Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.”6 Çocuğun beslenme, barınma, giyim, kuşam ve sağlık gibi maddî ve bedensel ihtiyaçlarının karşılanması ailenin başta gelen görevidir. Hz. Peygamber, kişinin hayır yolunda harcadıkları içinde sevabı en bol olanının, aile bireylerine yaptığı harcamalar olduğunu ve insanın aile bireylerini sefil bırakmasının günah olarak kendisine yeteceğini belirtmiştir.7 Peygamberimizin gerek kendi çocukları ve torunlarına gerekse diğer çocuklara karşı son derece şefkat, merhamet ve sevgi göstermesi, onları bağrına basıp okşaması, öpmesi, hatalarını bağışlaması, şakalaşması, hatta oyunlarına katılması ile ilgili pek çok hadis rivayet edilmiştir. Onun çocuklara olan bu düşkünlüğünü Baden Haber | Kültür | Dini Bilgiler | 13 yadırgayan birini, "Allah senin kalbinden merhameti söküp almışsa ben ne yapayım!"8 diyerek eleştirmiştir. Sevgili Peygamberimiz, “Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir miras bırakamaz ve daha üstün bir hediye vermiş olamaz”9 buyurarak çocukların ahlaklı, edepli ve güzel yetiştirilmelerini tavsiye etmiştir. Bu konuda daha birçok hadis zikretmek mümkündür. Ancak büyüklere düşen görev, her hal ve hareketleriyle çocuklar için iyi örnek olmaya çalışmaktır. Onlarla konuşmak, sıkıntılarını anlamaya çalışmak, onlara her zaman doğru, açık ve tutarlı bilgiler vermek, hoşgörülü davranmak ve merhamet göstermek gerekir. Yine çocukların dinine, diyanetine, vatanına, milletine sahip çıkan; insanlığa faydalı insan olarak yetiştirilmelerine önem verilmelidir. 1Ahzâb, 33/21; 2Buhari, Ezan, 18; 3Beyhâkî, Şuâbu’l-İmân, VI, 401; Ali el-Müttakî, XVI, 417, 443; 4Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121; 5Buhârî, Zekat, 10; Müslim, Birr, 47; 6Bakara, 2/128; 7Ebû Davûd, Zekât, 45. KAYNAKLAR: a.Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali b.Ömer Çelik, Mustafa Öztürk, Murat Kaya, Üsve-i Hasene, İstanbul 2004, I-II. c.Başkanlık, Seçme Hadisler, Ankara 2000. d. Kürsüden Öğütler, Ankara, 2007. e. İlmihal, Ankara 2010, I-II. f. İlmihal, (Seyfettin Yazıcı), Ankara 2001. Ahmet Akkuş Emmendingen Yunus Emre Camii Din Görevlisi
Page 1 and 2: Haslach´ta Kutlu Doğum Haftası B
Page 3 and 4: 200 Familien aktiv fürs Klima (İk
Page 5 and 6: değerlendirirken, bunları çok fa
Page 7 and 8: Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinde
Page 9 and 10: Eski siyah- Beyaz Bir Resim… Geç
Page 11: ALFABENİN KÖKENİ VE GELİŞİMİ
Page 15 and 16: DİTİB Weil am Rhein Eyüp Sultan
Page 17 and 18: Kehl´de hamsi şöleni Ditib Kehl
Page 19 and 20: Yunus Emre Camii´inde ailece kahva
Page 21 and 22: Allah Doktorlardan ve AOK´dan raz
Page 23 and 24: İçimizden, bir başarının hikay
Page 25 and 26: Bad Krozingen-Buggingen-Heitersheim
Page 27 and 28: Fıkralar 9 akçemi 10 akçe mi Bir

Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber

Create successful ePaper yourself

Delete template?

Save as template?