18.02.2013 Views

Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber

Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber

Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mehmet Akif Ersoy’un<br />

Şiirlerinde Yoksulluk<br />

ve Merhamet<br />

Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinde‘din,<br />

felsefe, hürriyet, ahlaki<br />

sorunlar, nesil çatışması’ önemli<br />

ölçüde yer alan konulardır. Bu içerikteki<br />

şiirlerin, hepimizin üzerinde<br />

belirli bir tesiri olmuştur. Ben<br />

de ne zaman Mehmet Akif adını<br />

duysam, aklıma hemen Küfe şiiri<br />

gelir, Kocakarı ile Ömer gelir. Bu<br />

şiirlerdeki dokunaklı hikâyeleri<br />

hatırlar, kirli ve hüzünlü bir yüzle<br />

Hasan’ın bana da baktığını, küfeyi<br />

hemen yanımda tekmelediğini<br />

hissederim. Bu derin etki elbette<br />

ki Mehmet Akif’in toplumsal<br />

yaraları, yoksulluğu, en keskin<br />

ve hassas noktalarından<br />

yakalamasından ve dile getirmesinden<br />

kaynaklanır. Küfe şiirini,<br />

yoksulluğun küçük Hasan’ın<br />

sırtında, nasıl bir yüke<br />

dönüştüğünü hatırlarsınız.<br />

Hasan’ın babası hamaldır ve küfenin<br />

altında vefat etmiştir. Ailesinin<br />

geçimini sağlamak zorunda olan<br />

Hasan, ne kadar okumak istese<br />

de bilir ki çalışmak zorundadır.<br />

Sokağın ortasında kurumla yatan<br />

küfeyi tekmelemekle de kaderinden<br />

kaçamaz. Şiirde hem gözlemci<br />

olan hem de olayın akışını<br />

da katılan şair, bir sabah Fatih<br />

çarşısında Hasan’la karşılaşır. Şair,<br />

Hasan’ın on anki hâlini şu dizelerle<br />

anlatır:<br />

“Yanında koskocaman bir küfeyle<br />

bir çocucak, Yavaş yavaş geliyorlar.<br />

Fakat tesâdüfe bak:<br />

Çocuk, benim o sabah gördüğüm<br />

zavallı yetîm... Şu var ki, yavrucağın<br />

hâli eskisinden elim:<br />

Cılız bacaklarının dizden altı<br />

çırçıplak... Bir ince mintanın<br />

altında titriyor, donacak!<br />

Ayakta kundura yok, başta<br />

var mı fes? Ne gezer!<br />

Düğümlü alnının üstünde sâde<br />

bir çember.”<br />

Kelimelerle çizdiği bu yoksulluk<br />

ve çaresizlik manzarası ile içimizdeki<br />

merhameti de titretir Mehmet<br />

Akif. Üstelik bu dizelerden<br />

sonra, başka çocukların neşe<br />

içinde okuldan nasıl çıktıklarını<br />

anlatarak Hasan’ın kederli portresini,<br />

hepimizin yarası kılar<br />

ve biliriz ki Hasan, yoksullukla<br />

mücadelede yalnız değildir.<br />

Yaşı yetmis beşi geçmiş olan Seyfi<br />

Baba da ihtiyarlığına rağmen<br />

çalışmak zorundadır. Bu yüzden<br />

kış soğuğunda üşütmüş ve<br />

yatağa düşmüştür. Seyfi Baba’nın<br />

hastalandığını duyan şair, hemen<br />

onun evine koşar. Şiir diyalogla<br />

devam eder.<br />

Şimdi anlat bakalım, neydi senin<br />

hastalığın? Nezle oldun sanırım,<br />

çünkü bu kış pek salgın.<br />

Mehmed Ağa'nın evi akmış. Onu<br />

aktarmak için Dama çıktım, soğuk<br />

aldım, oluyor on beş gün.<br />

Ne işin var kiremitlerde a sersem<br />

desene! İhtiyarlık mı nedir,<br />

şaşkınım oğlum bu sene.<br />

Hadi aktamıyayım... Kim getirir<br />

ekmeğimi? Oturup kör gibi, nâmerde<br />

el açmak iyi mi?<br />

Seyfi Baba hasta yatağından;<br />

kocasını, kardeşlerini, oğullarını<br />

kaybetmiş bir başka ihtiyar<br />

da Kocakarı ile Ömer<br />

şiirinden yoksulluğa, adalete ve<br />

paylaşıma dair biz okurlara ciddi<br />

hatırlatmalarda bulunur. Halkın<br />

bir şikayeti olup olmadığını anlamak<br />

için Medine sokaklarında gezen<br />

Hz. Ömer, yaşlı kadının çadırı<br />

önünde durur.<br />

Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca<br />

kadın. "Açız! Açız!" diye feryâd<br />

eden çocuklarının,<br />

<strong>Baden</strong> <strong>Haber</strong> | Kültür | Edebiyat | 7<br />

Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini;<br />

Çıkardı yuttuğu yaşlarda<br />

çırpınan sesini:<br />

Durun da yavrularım, işte<br />

şimdicek pişecek... Fakat ne hâl<br />

ise bir türlü pişmiyordu yemek!<br />

Çocukların yeniden başlamıştı<br />

nâleleri... Selamı verdi Ömer, daldı<br />

âkıbet içeri.<br />

Selamı aldı kadın pek beşûş bir<br />

yüzle. Bu yavrular niçin, ey teyze,<br />

ağlıyor, söyle?<br />

Bu gün ikinci gün, aç kaldılar... O<br />

halde, neden<br />

Biraz yemek komuyorsun? Yemek<br />

mi? Çömleği sen,<br />

Tirid mi zannediyorsun? İçinde<br />

sâde su var Çakıl taşıyla beraber<br />

bütün zaman kaynar!<br />

Hz. Ömer kadının durumuna yönelik<br />

sorular sorar ve kadın da<br />

karşısındakinin kim olduğunu<br />

bilmeden halifeye lanetler<br />

yağdırır çünkü halife, yönetimi<br />

altındakilerin her hâlini bilmeli<br />

ve ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Hz.<br />

Ömer çadırdan çıkar ve bir çuval<br />

un ile döner, yemeği kendi elleriyle<br />

pisirir ve çocukların karınlarını<br />

doyurur. Üstelik kadına nafaka<br />

bağlatır. Yaşlı kadının çocukları<br />

gibi ağlayan bir başka çocuk da<br />

Akif’in Bayram adlı şiirindedir.<br />

Bütün çocuklar bayram günü<br />

neşe içinde eğlenirken ninesinin<br />

kucağında ağlayan küçük, yetim<br />

bir kız vardır. Paralı salıncakta<br />

eğlenen diğer çocukları sey-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!