Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber
Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber
Freiburg Türkgücü evinde lideri devirdi - Baden Haber
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
değerlendirirken, bunları çok<br />
fazla bulduğunu ve İstanbul<br />
Hükümeti'nin bilerek, anlayarak<br />
bunları kendisine vermediğini<br />
belirtmektedir. Aynı günlerde ve<br />
daha sonra Anadolu'ya bir kısmı<br />
şehzadelerin başkanlığında olmak<br />
üzere heyetler gönderildi.<br />
Bunlar da önemli yetkilerle<br />
donatıldılar. Nasihat Heyetleri,<br />
Tahkik Heyetleri,Teftiş Heyetleri<br />
adı altında Anadolu'da dolaşan<br />
bu kurulların da vatanın kurtuluşu<br />
yolunda büyük sonuçlar elde<br />
edecekleri bekleniyordu. Basın,<br />
bu beklentilere tercüman olu-<br />
yor, heyetler hakkında geniş bilgiler<br />
veriyor, gittikleri yerlerde<br />
karşılanmalarından her türlü faaliyetlerine<br />
kadar hemen her konuda<br />
kamuoyunu aydınlatıyor,<br />
hadiseyle birinci derecede alâkadar<br />
oluyordu. Halbuki Mustafa<br />
Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi<br />
İstanbul basınında çok<br />
az ve sadece haber niteliğinde<br />
yer almaktaydı. Bu da kimden ve<br />
ne ölçüde sonuç beklendiğinin<br />
bir göstergesi sayılmalıdır.<br />
Bu halde esas olan görev ve görevin<br />
gerektirdiği yetkiler değil,<br />
yetkileri yerinde ve zamanında<br />
tam bir liyakatla kullanmak, mutlak<br />
zafere ulaşabilmektir. Mustafa<br />
Kemal Paşa'nın başarı sırlarından<br />
biri de budur. 19 Mayıs, sadece<br />
Türk millî kurtuluş hareketinin<br />
başlangıcı olmakla kalmadı, yeni<br />
Türk devletinin çağdaş değerlerle<br />
milletler ailesi içerisinde yerini<br />
almasını da sağladı. Mustafa Kemal<br />
Paşa'nın Samsun'a çıktığı<br />
andan itibaren zihnini meşgul<br />
eden problem millet iradesinin<br />
devlet hayatımıza yansıtılmasını<br />
sağlamaktı. Hatta denilebilir<br />
ki bunu kurtuluşun önüne<br />
koymuş millî mücadelenin vaz<br />
geçilemez ilk şartı saymıştı. 19<br />
Mayıs'ı izleyen günlerde yapmış<br />
olduğu yazışmalardaki terminolojiye<br />
bakılacak olursa, bu<br />
ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI‘NDA<br />
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı<br />
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,<br />
Selam durdu tayfası.<br />
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman<br />
Duman değildi bu<br />
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.<br />
Samsun limanına bu gemiden atılan<br />
Demir değil<br />
Sarılan anayurda Kemâl Paşa'nın kollarıydı.<br />
Selam vererek Anadolu çocuklarına<br />
Çıkarken yüce komutan<br />
Karadeniz'in hâlini görmeliydi.<br />
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar<br />
Kalktı takalar, İzin verseydi Kemâl Paşa<br />
Ardından gürleyip giderlerdi Erzurum'a kadar.<br />
Cahit KÜLEBİ<br />
<strong>Baden</strong> <strong>Haber</strong> | Kültür | Tarih | 5<br />
açıkça görülür. İzmir söz konusu<br />
olduğunda "ordu ve millet<br />
bu işgalî tanımayacaktır" derken<br />
bunu kastediyordu. Samsun'dan<br />
Kâzım Karabekir Paşa'ya çektiği<br />
telgrafta "millet ve memlekete<br />
medyûn olduğumuz en son vazife-i<br />
vicdaniye"den amacı da buydu.<br />
Kurtuluş mücadelesi ancak<br />
milletle birlikte kazanılabilirdi.<br />
Milletle kazanılan mücadeleyi,<br />
yine milletle taçlandırmak lâzımdı.<br />
Yayın hayatına başlamalarına<br />
öncülük ettiği ilk iki gazeteden<br />
biri İrade-i Millîye, diğeri Hakimiyet-i<br />
Millîye adını taşıyordu. Bu<br />
değerler ve kavramlardır ki onu<br />
Türk Milletinin kalbinde "milletin<br />
kurtarıcısı", "devletin kurucusu"<br />
payesine yükseltmiştir.<br />
Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut, On<br />
Dokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi<br />
Öğretim Üyesi. (1) Falih Rıfkı<br />
Atay, Atatürk'ün Bana Anlattıkları,<br />
İstanbul 1955, s.115.<br />
Not: www.meb.gov.tr den alıntı yapılmıştır<br />
BİR AĞACIN YENİLEN<br />
MEYVESİ, O AĞACI DİKENİN<br />
SADAKASI OLUR.<br />
HZ.MUHAMMED (S.A.V.)<br />
Atasözleri<br />
Üzüm üzüme baka baka kararır<br />
(Her zaman bir arada bulunan,<br />
arkadaşlık eden, bir çevrede<br />
yaşamaya çalışan kimseler birbirlerinden<br />
etkilenirler; birbirlerinin<br />
özelliklerini, huylarını ve<br />
alışkanlıklarını kaparlar. )<br />
Kır atın yanında duran ya huyundan<br />
ya suyundan<br />
(Kişi, kiminle arkadaşlık ederse, ondan<br />
etkilenir; onun alışkanlıklarına,<br />
düşüncelerine eğilim duyar; huyunu,<br />
gidişini kapar. )