You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
HATIRALAR<br />
Selahaddin KAYA<br />
Celal Hocamızın bir projesi vardı. Arapça .ğretiminin<br />
yetersiz olduğunu düşünüyordu. Yıllarca liselerde<br />
Arapça muallimliği yaptığı için bu dur umu<br />
iyi biliyordu. Hocamız derdi ki: “Bir insan iki dili<br />
iyi bilmeli, birisi İngilizce diğeri Arapça”. .zellikle<br />
Arapça’nın layıkıyla .ğretilemediğini g.rünce<br />
“Arapça Kolej” projesini geliştirdi. Bu okul Arapça<br />
tedrisat yapacaktı. Bu fikrini açıkladığı zaman<br />
İstanbul’un zenginleri, bu fikre çok sıcak baktılar.<br />
Hatta bir toplantıda Eskişehir’de bir un fabrikat.rü<br />
S ü l e y m a n C a k ı r ’d a v a r d ı . S ü l e y m a n B e y :<br />
“Hoca”dedi. “Sen bu koleji aç. Ben Cemberlitaş’ta<br />
ki apartmanımı senin bu işine tahsis edeceğim.<br />
Sirkeci’de ki Liman Hanın gelirini de bu okulun<br />
masraflarına tahsis edeceğim” dedi.<br />
Celal Hoca bu proje için Milli Eğitime müracaat<br />
etti ve Milli Eğitim kabul etmedi. Hoca, Danıştaya<br />
müracaat etti bunun üzerine. Danıştay’da red cevabı<br />
verince, tekrar itiraz etti. Avukatlığını da meşhur<br />
avukatlardan İlim Yayma Cemiyeti’nin Başkanı<br />
Seniyyüddin Başak yapıyordu. Mesele tekrar itiraz<br />
sonrası Danıştay Dava Kurulu’na intikal etti. Kurulda<br />
da Danıştay Başkanının iki oyu vardı. O zaman<br />
ki başkan Tevfik Gerçeker. Davanın g.rüleceği gün<br />
toplantıya gelmedi. Niye gelmedi? Eğer gelip, orada<br />
lehte oy kullanmış olsa müslümanlara yardım<br />
edip irticacı diye damga yiyeceğinden korktu. Tevfik<br />
Gerçeker gelmeyince konu bir oyla reddedildi.<br />
Aradan geçen biraz zamandan sonra birgün Celal<br />
Hocamla İskenderpaşa Camii’ne gidiyorduk. Camiden<br />
iri yarı birinin çıktığını g.rdüm. Onun .nünde<br />
durdu ve selamlaştılar. Celal Hoca dedi ki: “Yarın,<br />
mahşer günü, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda senin<br />
ağabeyinin iki yakasına yapışacağım ve Cenab-ı<br />
Hakka ş.yle şikayet edeceğim: Bu Efendi, İslam<br />
davasına ihanet etti!” dedi. Ayrıldıktan sonra kim<br />
olduğunu sordum. Tevfik Geçeker’in kardeşi olduğunu<br />
s.yledi. Bu okul o gün açılmış olsaydı, çok<br />
daha büyük hizmet olacaktı. Arapça’ya vakıf insanların<br />
yetişmesi memleketimize büyük katkı sağlayacaktı.<br />
Şükrü ÖZTÜRK<br />
BİR OĞRENCİNİN İDEALİ UĞRUNA MUCADELESİ<br />
Celal Hocam ileri g.rüşlü bir insandı. Bu okullar 7 yıllık<br />
olarak açıldı. Tabii devamı yok. Hocamında Yüksek<br />
İslam Enstitüsü açılması yönünde çalışmaları var. Bende<br />
yakından takip ediyorum çalışmaları. Biz mezunlar<br />
olarak 2 yıllık bir enstitünün yeterli olacağını düşünürken<br />
Celal Hoca ısrarla 4 yıllık olması gerektiğini söylüyordu<br />
bize. O zamanlar, 1959 yılının ilkbaharıydı ayını tam<br />
hatırlamıyorum. Rahmetli Adnan Menderes’in İzmit’e<br />
bir fabrikanın genişletilmesiyle ilgili temel atma trenine<br />
geleceğini duydum. Bunu duyunca arkadaşlarla beraber<br />
oturduk, bir dilekçe yazdık başbakana verilmek üzere.<br />
Yazdıklarımızı Celal Hocamıza arzettik. Yazdıklarımızın<br />
bir kısım yerlerini kensini düzeltti. Sonra arkadaşım<br />
Hakkı Kopya ile birlikte İzmit’e gittik. Hakkı Bey<br />
İzmit’liydi. Geceyi onların evinde geçirdik. Sabah olunca<br />
Hakkı’yla beraber Başbakan’ın geleceği yere gittik. Uzun<br />
süre bekledikten sonra geldi fakat yaklaşmak ne<br />
mümkün. Bende mektubumuzu vermeyi kafaya<br />
koyduğum için harekete geçtim. Tabii polisler,<br />
korumalar falan derken bir<br />
karışıklık çıktı. Başbakan g.rmüş bizim sebep olduğumuz<br />
b u k a r ı ş ı k l ı ğ ı . “ N e o l u y o r o r a d a ? ” d i y e<br />
sormuş. Yanındakiler: “Bir çocuk var ille de sizinle<br />
g.rüşmek istediğini s.ylüyor” demişler. Başbakan:<br />
“Bırakın o zaman gelsin” demiş. Bir polis aldı g.türdü<br />
beni Başbakan’ın yanına. Elini .pmek istedim,<br />
müsaade etmedi. Ben İstanbul İmam Hatip<br />
Okulu .ğrencisiyim bir arzım vardı dedim.<br />
Bunun üzerine hemen sağında oturan kişiye oradan<br />
kalkması anlamında eliyle işaret yaptı ve beni<br />
sağ tarafına oturttu. “S.yle evladım!” dedi. Kendimce<br />
derdimi anlattım ve mektubumuzu verdim. Mektubu<br />
aldı, cebine koydu. Sonra sağ elini sol dizime<br />
koydu; “Evladım! Bu okullarınız açılacak. Benim<br />
bütün ümidim sizsiniz. Bu ülkenin geleceğine y.n<br />
verecek olanlar sizsiniz. Ben bunu arzu ediyorum.<br />
Onun için kendinizi çok iyi hazırlayın” dedi. Bende<br />
derdimi anlatmanın, mektubumu vermenin ve<br />
ondan bu sizleri duymanın mutluluğuyla oradan<br />
ayrıldım. Ondan sonra da hazırlıklar yapıldı ve aynı<br />
yılın ekim, kasım aylarında enstitümüz açıldı.<br />
erguvan<br />
01